magazine

Page 1

İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ 10 MİLYAR DOLAR İHRACAT POTANSİYELİNE SAHİP

YIL: 2 SAYI: 8

TÜRKİYE AVRUPANIN ÜRETİM ÜSSÜ OLMAYA ODAKLANDI

ATAĞA GEÇTİ

A KONFUYARI’NA

T İNŞAA

N 4Z5İYABREİLTDÇI İ KATI

DR. GÜLBENİZ AKDUMAN:

MUTLU ÇALIŞAN ŞİRKET VERİMLİLİĞİ

KONUTTA YENİ KAMPANYA BAŞLADI

t

t

ARTIRIYOR

PROF DR. EMRE ALKİN:

TÜRKİYE YENİ EKONOMİK MODEL İLE HEYACAN YARATMALI

TÜRKİYE’NİN EN KAPSAMLI OTİZM MERKEZİ SOBE





24.


İÇİNDEKİLER 36 İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ

ATAĞA GEÇTİ

Türk ihraç ürünleri içerisinde kalitenin simgesi olan iklimlendirme sektörü, küresel ilkim değişikliğini avantaja dönüştürerek hem iç piyasada hem de dış piyasada büyük bir atılım gerçekleştirdi.

İmtiyaz Sahibi Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği Adına

OSMAN BAŞARAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hızır KORKMAZ

34

19

Genel Yayın Yönetmeni Mustafa AKKAŞ

KONTİMDER’e İstİhdam teşVİklerİ anlatıldı

Görsel Yönetmen Aytekin YILMAZ Yayın Kurulu Gökhan KÜÇÜK Mustafa APAN Ersin ARSLAN Olcay ÜNLÜ Yayın Asistanı Aslı Tekeli

Faiz indirimi konut sektörünü canlandırır

42

Baskı Adabalı Ofset Matbaacılık Ltd. Şti. Fevzi Çakmak Mah. 10456 Sk. No: 8 Karatay Konya Tel: 0332-342 02 24 -342 42 12

Basım Tarihi Ağustos 2018 Yayın Türü Yaygın Süreli

Türkiye ısıtma kazanları ihracatında önemli oyuncu

22

DR. RÜŞTÜ BOZKURT Yeni dönemin gündemi yapısal reformlar 58

27

31 YURTDIŞINDA 9.2 MİLYAR DOLARLIK PROJE ÜSTLENİLDİ

48 Türkiye’nin en kapsamlı otizm merkezi SOBE

Türkiye yeni ekonomik model ile heyecan yaratmalı

20 MUTLU ÇALIŞILAN İŞLETMEDE VERİMLİLİK ARTIYOR

Hukuk Danışmanı Av. Emre OLGUN

Yönetim Yeri Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği 0 332 502 0 232 bilgi@kontimder.org.tr

14

İSİB’İN 2018 YILI İHRACAT HEDEFİ 5 MİLYAR DOLAR SONER ARSLAN İnşaat sektöründe yaratıcılığı anlamak 62

İmar Barışı’na 3 milyon 780 bin başvuru

KONYA İNŞAAT FUARI ZİYARETÇİ SAYISI 64 45 BİNİ AŞTI 36 28

Konut kredileri 200 milyar liraya ulaştı



Yenİ hükümet sİstemİnİn hayırlı olmasını temennİ edİyoruz

OSMAN BAŞARAN KONTiMDER Yönetim Kurulu Başkanı ncelikle seçim sonuçlarının ve yeni sistemin ülkemize, şehrimize, sektörümüze, üyelerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hazır seçim demişken seçimle ilgili birkaç anekdotu paylaşmakta fayda olduğu kanaatindeyim. Öncelikle yerel seçimlerin de mümkünse 2019 Mart ayını beklemeden 2018 Kasım ayı gibi yapılmasının iş dünyasının ve sektörümüzün temel beklentisi olduğunu vurgulamak lazım. Ayrıca uzun zamandır tüm platformlarda dile getirdiğimiz bir rahatsızlığı tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum. Konya’nın önceden 14 olan milletvekili sayısı 15’e yükseldi. Ancak 15 tane milletvekili içerisinde iş dünyasından, üretimden gelen sanayiyi bilen bir milletvekilimizin olmamasından hala rahatsızız. Geçen dönem çok fazla tıp doktoru vekilimiz vardı. Bu dönem hukukçu ağırlıklı bir vekil portföyümüz oluştu. Ancak sanayici bir milletvekilimiz hala yok. Eğer Konya KOBİ başkentidir, endüstri şehridir, üretim şehridir diyorsak mutlaka sanayicinin sözcüsü olacak bence en az 2 tane milletvekilini kabineye göndermiş olmamız gerekirdi. Bu talebimizin yine mecliste grubu olan 4 partide de karşılık bulamadığını görüyoruz. Bir nebze Selman Özboyacı kardeşimizin inşaat sektörünü temsil edebileceğinden ümitliyiz ve bundan dolayı memnunuz ancak sanayici milletvekilinin mutlaka olması

Ö

gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca bize göre başka bir yanlış var. Tabi bizim niyetimiz hiçbir zaman siyaset yapmak, siyasete burnumuzu sokmak değil ama milletvekili adı üstünde bizim vekilimiz olacaksa mutlaka bizimle içli dışlı olan seçildiği bölgeden halkla ve işadamlarıyla koordineli hareket edebilecek vekillerin oluşmasını arzu ediyoruz. Ancak CHP Konya milletvekilleri hem Abdüllatif Şener, hem de Abdülkadir Karaduman isminden emin olduğumuzu doğrusunu isterseniz söylememiz mümkün değil. Hele 2.sıradaki adayın seçim süreci boyunca bile Konya’ya hiç selam vermeden milletvekili seçilmesi doğrusunu isterseniz çok kabul edilebilir değil. Tabi ön yargılarla hareket etmiyoruz, etmemeliyiz. Bahse konu kişilerin bundan sonraki performansı şehirle halkla ve iş dünyasıyla yakın ilişkiler kurması en temel beklentimiz. Ancak bu konuda çok ümit var olduğumuzu doğrusunu isterseniz söyleyemeyiz. Hem şahsım hem derneğimiz üyeleri adına da bu konunun takipçisi olacağımızı da şimdiden söyleyebilirim.

İş dünyası icraat bekliyor Seçimi atlattık. Artık bir takım icraatları, talepleri, beklentileri konuşmanın zamanı geldi diye düşünüyoruz. Bunlardan en önemli beklentilerden bir tanesi OHAL’in sonlandırılmasıydı. 18 Temmuz’da OHAL’in sonlandırılması bizim için memnuniyet verici bir gelişme olarak kayda geçti. İstihdamı artıracak çalışmalara hız verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ana gündem maddemizin ekonomi ve ihracat olması gerektiğini, enflasyonun ve faizin yeniden tek haneli rakamlara getirilebilmesini ve dolar kurunun kontrol altına alınabilir durumda olmasını arzu ediyoruz. Ülkemizin en önemli sorunları arasında tasarruf açığı ve cari açık olduğunu biliyoruz. Bu konudaki kırılganlığının azaltılması konusunda kalıcı adımlar bekliyoruz. Kamuoyu ve iş dünyasının beklentilerinden biri de vergi reformu sürecinin hızlandırılması. KDV konusundaki sorunların çözülmesine acil olarak ihtiyacımız var. Önceki Maliye bakanının KDV ile ilgili radikal planları ve taahhütleri vardı. Bu taahhütlerin de

havada kalmamasını ve yeni bakan ve ekibinin de bu konuda çalışmalara hız vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Yine dijital dönüşüm, ileri teknoloji ve inovasyon ile ilgili ciddi adımlar atılmasının zaruri olduğunu düşünüyoruz. Belki de ülkenin en önemli sorunlarından bir tanesinin eğitim olduğunu hepimiz kabul etmekle birlikte eğitimle ilgili geleceğe dair somut adımlar atılması gerektiğini ve sistem değişikliğinin artık son bulması gerektiğini düşünmekteyiz. Terörle mücadele kapsamında, terör örgütlerinin hepsiyle mücadelenin hızlı ve etkin bir biçimde yürütülmesini arzu ediyoruz. Yeni dönem kabinede görev alan Konyalı bakanları da tebrik etmek istiyorum.

İnşaat sektöründe tablo iyi değil İnşaat sektöründe tablonun çokta iç açıcı olmadığını gözlemliyoruz. Uzun zamandan beri yaptığımız bir çağrı seçim öncesi siyasi irade tarafından karşılık buldu ve konut kredisi faiz oranları 45 günlük bir süre için 3 devlet bankası ve 2 özel banka 0,98 olarak belirlendi. Bu durum bizi son derece memnun eden, sektörü ciddi manada heyecanlandıran ve hareketlendireceğini düşündüğümüz bir gelişmeydi ancak karşılık bulduğunu çok söylemek mümkün değil. Hem konut kredisi kullanmak isteyen nihai tüketicilerle hem inşaat firmalarıyla hem de bankalarla yaptığımız görüşmeler sonucunda kampanyanın çok amacına ulaşmadığını ve arzu edilen konut satışına ulaşılamadığını gözlemdik. Burada en büyük sıkıntının bankalardan kaynaklandığını görüyoruz. Her ne kadar lanse edilen oran 0,98 olsa bile bankaların bu orandan kredi kullandırmadıklarına üzülerek şahit olmuş durumdayız. Yaşanan süreç sektörümüzde bir hayal kırıklığına sebebiyet verdi. Bu uygulamanın, bu faiz oranının yeniden gündeme alınması ve bankalarında bu konu hakkında mutlaka taşın altına elini sokması ve bir şekilde kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Doğrusunu isterseniz çok karamsar bir tablo çizmek istemem ancak elimizdeki bir takım veriler çok olumlu görünmüyor. Biz bir sektörel

08


derneğiz ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren müteahhitlik hizmeti veren firmalar hariç üretici, uygulayıcı, toptancı, perakendeci, taşeron gibi tamamen inşaat sektörüne bağlı üyelerden oluşan bir derneğiz. Dolayısıyla bir takım istatistiğe dayanan veriler bizim için geleceğe dair ışık tutma anlamında önem arz ediyor ve bunlardan en önemlilerinden bir tanesi hazır beton ve çimento sektörü. Her ne kadar istatistiklerde düşüş oranı %2,3 seviyesinde gözükse de özellikle Konya özelinde hazır beton ve çimento sektöründe ciddi bir düşüş olduğunu biliyor duyuyor ve takip ediyoruz. Bu şu anlama geliyor; Eğer 2018 yılında hazır beton ve çimento sektörü böyle bir düşüşe girerse 2019 yılında inşaatın diğer yan kalemlerinde de iş anlamında ciddi bir düşüş olacağından endişeliyiz. Yani penceresi, mobilyası, kapısı, boyası, sıvası gibi pek çok kalem için 2019 yılı çok iç açıcı görünmüyor. Mesela bir veriyi paylaşayım sizinle, mobilya sektörü iç piyasada geride bıraktığımız 7 aylık dönemde satışlarda %20 gibi bir düşüşe sahne olmuş. Üretim devam ediyor ancak şu anda firmalar kendi öz sermayeleri ile ya da kaynak kullanımı ile üretimi devam ettiriyorlar ancak bu düşüş bu oranda devam edecek olursa mobilya sektörünü sıkıntılı günlerin beklediğini net bir şekilde söyleyebiliriz. Çok bizimle alakalı olmamakla birlikte bir veriyi paylaşarak yanlış bilinen bir gerçeği düzeltmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bu yıl turizm ile ilgili sayı memnuniyet verici seviyede ve kuvvetle muhtemel ilk 5 ayda 11,5 milyon turisti ağırlamışız. Bu bize şöyle bir sonucu tahmin etmemizi sağlıyor. Bizim turizm anlamındaki rekorumuz 2015 yılındaki 41,6 milyon kişi. 2018 yılında 41,6 milyon rakamını geride bırakacağız. Ancak göz önünde bulundurulması gereken şöyle bir durum söz konusu: Turizm gelirlerinde rekorumuz 34,3 milyar dolar ve günümüzde şöyle bir dezavantaj var: geçmişte kişi başı turist harcaması 805 dolar iken 2018 yılında bu rakamın 640 dolara düştüğünü ne yazık ki gözlemliyoruz. Dolayısıyla sayı anlamında her ne kadar bir rekor beklentimiz varsa da gelir anlamında aynı beklenti içerisinde olamıyoruz. Bacasız sanayi dediğimiz turizm ile ilgili geliri artıracak argümanlara hepimizin ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Bu

konuyu neden anlattım? Turizm deyip geçmemek lazım. Turizm beraberinde başta inşaat olmak üzere pek çok sektörü de besleyen bir sektör. Dolayısıyla turizm hakkında mutlaka çözüm önerilerine ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz.

Konya İnşaat Fuarı ivme kazanarak büyüyor Bu yıl üçüncü defa çözüm ortağı olarak dahil olduğumuz Konya İnşaat, Belediye İhtiyaçları, Mobilya ve Gayrimenkul Fuarını tamamlamış bulunuyoruz ve çok şükür bir kez daha verdiğimiz sözü yerine getirebilmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Bu organizasyona ilk dahil olduğumuz zaman bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve her yıl artarak devam edecek demiştik. Nitekim 3 yıldır hem katılımcı sayısı, hem katılımcı metrekaresi hem ziyaretçi sayısı hem de katılımcı-ziyaretçi memnuniyeti anlamında ciddi manada artan bir ivme söz konusu. Ve şu müjdeyi de vermekte fayda var. Konya İnşaat Fuarı 2018 yılında Anadolu’da yapılan fuarlar içerisinde hem metrekare anlamında hem de ziyaretçi sayısı anlamında birinci fuar durumunda. Pek çok şehirde bu organizasyon yapılıyor, bizden daha uzun zamandır yapan şehirler var. Nüfus ve etkinlik anlamında bizden daha büyük ve kalabalık kitlelerin organize ettiği fuarlar var ancak memnuniyetle söylüyorum ki İstanbul’un ardından bu segmentte ikinci duruma gelmiş bulunuyoruz. Her zaman söylediğimizi de bir kez daha söylemekte fayda var. Bu bir memleket meselesi olarak görülmeli, başta sivil toplum kuruluşları, siyasi irade, belediyeler, tüm kamu kurumları olmak üzere herkesin bu organizasyona sahip çıkması ve bu organizasyonun başarısı için emek sarf etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak mesaj gönderip fuarı duyurma zahmetinde bile bulunmayan belediyelerimiz, fuarı bile ziyaret etmeyen belediye başkanlarımız, belediyelerin satın alma birimlerinden fuara gelmeyenler, açılışa gelmeye tenezzül etmeyen siyasiler ile bu organizasyonu istenilen seviyeye getirmek, uluslararası bir boyuta taşımak çokta mümkün görünmüyor. En başta da TÜYAP Fuarcılık AŞ olmak

09

üzere, herkesin bu konuda mutlaka taşın altına elini sokması gerektiğini düşünüyorum.

Savunma sanayine önemli yatırım Bir olumlu bir de olumsuz gelişmeyi ekleyerek satırlarıma son vermek istiyorum. Sayın milletvekilimiz Ziya Altunyaldız beyin çabaları Konya iş dünyasının, odalarımızın, siyasilerin istekli tavrı, herkesin taşın altına elini sokması ile ASELSAN Konya Savunma Sanayi AŞ ortaklığında TSK’nın kullandığı silahların üretileceği ASELSAN Silah Sistemleri Tesisi için yatırımın Konya’da yapılmasına karar verildi. 300 milyon sermayeli olacak bu yatırımda Konyalı ortaklarda belli oldu. Ben öncelikle emeği geçen herkese şehrimiz adına teşekkür ediyorum ve ASELSAN KONYA’nın ortakları arasında yer alan işadamlarına da bu yatırımın bereketli ve faydalı olması temennimizi şahsım ve yönetim kurulum adına paylaşmak istiyorum. Ancak bu arada bir de olumsuzluğu paylaşmakta fayda var. Gündemi yakından takip ettik. Hemen hemen herkes ilk 500’de yer alan ve ikinci 500’de yer alan firmalarımızı tebrik ederek bu konuyu geçiştirdi. Burada üzerinde durulması gereken bir olumsuzluk söz konusu. Birincisi 2013 yılından bu yana ilk 500’de yer alan firma sayımız 9-10 seviyelerinde iken bu yıl ilk defa ilk 500’de yer alan firmalarımız 5’e düştü. Neredeyse yarıya yakın bir azalma söz konusu. İkinci bir olumsuzluk 2013 yılında toplamda 25 firma ile ilk ve ikinci 500’de yer almış iken ve biz bu sayının artmasını hedeflerken 2017 yılında toplam firma sayısı 21’e düştü. Dolayısıyla bu olumsuzluğa dikkat çekmek gerektiğini, bizim bu sayıyı nasıl artıracağımızı konuşmamız gerektiğini ve bu listeden çıkmış olan 4 tane firmanın neden çıktığını, bu firmalara neler olduğunun irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Şehrimizi bu konuda nasıl daha ön sıralara taşıyabileceğimizi bence bir komisyon kurmak suretiyle ele alınması bu firmalar ile tek tek istişare edilmesi ve artırma ile ilgili neler yapılabileceğinin gündeme getirilmesi gerekir. Tekrar söylüyorum, bence burada tebrik edilecek bir durum yok aslında gidişat genel itibariyle olumsuz. Mutlaka yetkililerin bu konuyu gündeme almaları gerektiğini düşünüyorum.


ETKİNLİK

KONTİMDER’DEN İFTAR Her yıl geleneksel olarak düzenlenen KONTİMDER iftar yemeği programı dernek merkezinde yaklaşık 2 bin kişinin katılımı ile yapıldı. Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) yönetim kurulu üyeleri, iftar programında dernek üyeleri, şehit aileleri, kimsesiz

çocuklar, Konya protokolü ve basın camiasını misafir etti. Dernek merkezinde düzenlenen iftar programına, Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, KOMÜT Başkanı Şaban Topal, DERSİAD Başkanı Musa Özkan, Konya Platformu Derneği Başkanı Mehmet Ali Çelik, MÜSİAD

ILGIN İFTAR KONTİMDER ILGIN TEMSİLCİLİĞİ iftar yemeği Lala Mustafa Paşa Kervansarayı Sedirhan Restoranda yapıldı. İftar yemeğine KONTİMDER yönetim kurulu üyeleri, Ilgın Belediye Başkanı ve dernek üyeleri katıldı.

Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Nazım Özcan, Konya İnşaat Mühendisleri Odası, Konya Mimarlar Odası, Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği, Konya Şehit Aileleri Derneği, Muharip Gaziler Derneği Konya Şubesi yönetim kurulu üyeleri katıldı.

KONEV İFTAR Konya Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı'nın (KONEV) Ankara'daki iftar programına KONTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Başaran, Başkan Yardımcısı Barış Özcan ve Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Dişli katıldı.

KARİYER ZİRVESİ BAYRAMLAŞMA KONTİMDER yönetim kurulu üyeleri Mevlana Kültür Merkezinde düzenlenen programda Konya protokolü ile bayramlaştı.

Karatay Üniversitesinde düzenlenen Kariyer Zirvesi etkinliğine KONTİMDER ve Ergoo AŞ., Motus Otomotiv, Yıldız Statik Boya, Solimpeks, Tanıroğulları İnşaat, Ecerkom Medikal, Buyonsell olmak üzere 7 dernek üyemiz katılım sağladı. 10


ZİRVE PROGRAMI Kanal42 TV Zirve programına katılan KONTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Başaran inşaat fuarı hakkında görüşlerini dile getirdi.

İHRACATI GELİŞTİRME TOPLANTISI B2B, istihbarat, pazar araştırma ve ihracatı geliştirmeye yönelik hizmet veren Turkish Business Platformu sitesi hakkında bilgilendirme toplantısı yapıldı.

HIZIR KORKMAZ EVLENDİ Yönetim kurulu üyemiz Hızır Korkmaz evlendi. Havva ve Hızır çiftine ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

KONMAK 2018 FUARI KONMAK 2018 Fuarına katılan dernek üyelerimiz Portve İthalat İhracat, CRS Metal ve Dora Endüstri standlarını ziyaret ettik

TİMKODER YÖNETİM KURULU

SOBE TESİSLERİNE ZİYARET TİMFED VE KONTİMDER yönetim kurulu üyeleri Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE) tesislerini ziyaret ederek incelemelerde bulundu.

TİMKODER (Ankara Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği) genel kuruluna katılım sağlandı. Yönetim kurulu başkanlığına Tekin Yetiş seçildi.

SOBE TOPLANTI KONTİMDER yönetim kurulu üyeleri Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE) tesislerini ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Dernek üyelerininde katıldığı Konya İnşaat Fuarı değerlendirme toplantısı SOBE sosyal tesislerinde yapıldı. 11


ETKİNLİK

TRT HABER KANALININ “AKILLI TERCİH” PROGRAMINA KATILDIK KONTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Başaran TRT Haber kanalında canlı yayınlanan "Akıllı Tercih" programına konuk olarak katıldı.

SOSYAL SORUMLULUK KONTİMDER Sosyal Sorumluluk kapsamında satın aldığı tablo ile Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı'na katkı sağladı.

KONESOB ZİYARETİ Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığına seçilen Muharrem Karabacak'a hayırlı olsun ziyaretine gittik.

YÖNETİM KURULU TOPLANTISI İconia Turizm evsahipliğinde KONTİMDER yönetim kurulu toplantısı ve akşam yemeği Ramada Plaza’da gerçekleştirildi

KONTİMDER’E ZİYARET Girişimci İşadamları Vakfı Konya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Ceylan ve yönetim kurulu üyeleri KONTİMDER'i ziyaret etti.

MİMARLAR ODASI’NIN KONTİMDER ZİYARETİ Mimarlar Odası Konya Şubesi Başkanı Armağan Güleç Korumaz ve yönetim kurulu üyeleri, KONTİMDER'i ziyaret etti.

TİMFED YÖNETİM KURULU TOPLATISI TİMFED yönetim kurulu toplantısı KONTİMDER evsahipliğinde Konya İnşaat Fuar alanında yapıldı. 12


HEKTAR


SEMİNER

Prof. Dr. Emre Alkİn

onya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER), İpekyolu Sanayici ve İşadamları Derneği, Mimarlar Odası Konya Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şubesi işbirliği ile düzenlenen “Ekonomi Üzerine Paslaşmalar” semineri gerçekleştirildi. Prof. Dr. Emre Alkin’in konuşmacı olarak katıldığı seminer KONTİMDER konferans salonunda yapıldı. Programa, KONTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Başaran, İpekyolu Sanayici ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Olcay Ünlü, Mimarlar Odası Konya Şubesi Başkanı Armağan Güleç Korumaz, İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şubesi Başkan Yardımcısı Mustafa Alptekin, dernek üyeleri ve misafirler katıldı. Yeni dönemde ekonomi yönetimi ve Türkiye’nin önündeki riskler hakkında değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Emre Alkin, mevcut ekonomik modelin heyecan veremediğini söyledi. İnşaat, hizmetler, dijital dönüşüme tam başlamamış sektörlerin sırtında ekonomik büyüme sağlandığını belirten Alkin, “Kamu harcamaları büyümeye ciddi bir ivme veriyor.

TÜRKİYE YENİ K EKONOMİK MODEL İLE HEYECAN YARATMALI Yeni dönemde ekonomi yönetimi ve Türkiye’nin önündeki riskler hakkında değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Emre Alkin, mevcut ekonomik modelin heyecan veremediğini söyledi. Alkin, inşaat, hizmetler, dijital dönüşüme tam başlamamış sektörlerin sırtında ekonomik büyüme sağlandığını belirttti.

14


Dışardan bize para vermek isteyenler, ciddi kaynak israfı yapıyorlar, acaba para verelim mi? diye düşünüyorlar. Ekonomi yönetiminin özerk hareket etmesi konusunda ciddi sıkıntılar var. Ekonomik kararların merkezileşmesi konusunda yatırımcılar endişeli olduklarını ifade ediyorlar. Türkiye’nin çok ciddi bir algı sorunu olduğuna dikkat çeken Alkin, “Türkiye yüzünü ABD’ye değil doğuya çevirmiş durumda. Ama bu süreçte ABD ve AB’nin ciddi kabahatleri var. Diplomatik seviyede ses tonumuzu ayarlamamız lazım. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, eğitim, sanat, spor ve bilim açısından sürekli Türkiye geriliyor. Dışardan bu ülkede hiç iyi şey olmuyor mu diye soruyorlar. Merkez Bankasından dış ticarete kadar kurmay pozisyonunda görev alanlar 21. Yüzyılın değil geçen yüzyıla ait paradigmalarla karar aldıkları konusunda intiba veriyorlar. Faiz, ticaret rejimi, döviz kurları konusunda koordinasyonsuz tavırlar var deniyor.” diye konuştu.

Yeni dönemde işleyiş netleştirilmeli Alkin, yeni yönetim modeli ile ekonomik kararların nasıl alınacağı konusunda, kurullarla bakanlıkların işlevi konusunda bir netlik olmadığını ifade ederek, bu sistemin nasıl çalışacağının acilen netleştirilmesi gerektiğin söyledi. Merkez Bankası, BBDK, SPK ve diğer düzenleyici otoritelerin çelişkili ve geri çekilen kararları dengeleri bozduğunu belirten Alkin, “Bunların bertaraf edilmesi gerekir. Yeni sistemin yanlış

anlaşılmalara yol açmayacağını ümit ediyoruz. Çoğulcu demokrasiye sahip olmalıyız.” dedi. Türkiye’nin ne döviz kurundan, ne faizden batmayacağını, sadece işdamlarının basiretsizlikten sıkıntı yaşayacağını vurgulayan Alkin, “Cumhuriyet tarihinde 89 defa TL’de değer kaybı olmuş. Türkiye bundan batmaz, şirketler batar. Devlet ödemek için borç almaz, ama özel sektör aldığı borcu ödemek zorunda. İşadamları basiretli davranmak zorunda. İnşaat sektörünün daha yolu çok. Daha fazla inşaata gerek var mı, biraz dengeli gitsek daha iyi olacak. Ülkenin bütün ekonomisi inşaat sektörünün sırtında bir yere gidemeyiz. İmalat sanayinde kapasite kullanım oranları yüksek. Bunun anlamı canlılık sinyali var, ilave kapasite artımı yok demek. Yatırımcı geleceği tam göremediği için çekiniyor. Yeni ekonomi programının açıklamasını bekliyor. Reel kesim güven endeksi baş aşağı. Reel kesimin geleceğe güveni yok, kapasite artırımı yapmıyor. Yeni

15

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeki beni rahatlatan tek unsur, bakanların siyasetten olmaması. İcraat öne çıkacak ve kurullarla karar verilecek” diye konuştu. Kurumların slogan değil çözüm üretmesinin ülkeye daha faydalı olacağını vurgulayan Emre Alkin, “Çin’e ihracat rekoru kırmaya çalışıyoruz. 25 milyar dolar ithalat, 3 milyar dolar ihracatımız var.

Katma değeri yüksek ürünler ihraç etmeliyiz Dünyada mal akımı doğudan batıya gider. Bizim yapmamız gereken Çin’den aldığımız şeyleri işleyip katma değer yaratarak para kazanmak. Kurumlar slogan değil çözüm üretmeli.” dedi. Alkin, Türkiye’nin cari açığı mutlak rakam olarak en yüksek olan ülkelerden biri olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: “Ekonomi Bakanlığı sürekli ithalata ilave gümrük vergisi getirdi. Şirketlerin menfaati toplumun menfaatleri üzerinde olacaksa, siz hala bunu savunur musunuz? Türkiye’nin sanayi hayat eğrisinin konumuna bakarsak Avrupalı gibi kaliteli üretiyoruz ama ucuza satıyoruz. Niye ucuza satıyoruz? Çünkü mal ve hizmet üretiyoruz. Sadece fiyat rekabeti yapıyoruz. Türkiye’nin ihracatının büyüklük olarak baktığımızda, ihracatı yüzde 5 arttırdığınızda ithalat yüzde 25 artıyor. Dış ticaret rejiminin ele alınıp baştan kurgulanması lazım.” “Cari işlem açığı rekor kıran bir ülkede dış borç büyümüşse, döviz kurlarının niye yukarı çıkıyor demek abesle iştigaldir.” diyen Alkin, bu


Katma değeri yüksek ürünlere yönelmeliyiz Kurumların slogan değil çözüm üretmesinin ülkeye daha faydalı olacağını vurgulayan Emre Alkin, “Çin’e ihracat rekoru kırmaya çalışıyoruz. 25 milyar dolar ithalat, 3 milyar dolar ihracatımız var. Dünyada mal akımı doğudan batıya gider. Bizim yapmamız gereken Çin’den aldığımız şeyleri işleyip katma değer yaratarak para kazanacağız. Kurumlar slogan değil çözüm üretmeli. Ekonomi Bakanlığı sürekli ithalata ilave gümrük vergisi getirdi. Şirketlerin menfaati toplumun menfaatleri üzerinde olacaksa, siz hala bunu savunur musunuz? Türkiye’nin sanayi hayat eğrisinin konumuna bakarsak Avrupalı gibi kaliteli üretiyoruz ama ucuza satıyoruz. Niye ucuza satıyoruz? Çünkü mal ve hizmet üretiyoruz. Sadece fiyat rekabeti yapıyoruz. Türkiye’nin ihracatının büyüklük olarak baktığımızda, ihracatı yüzde 5 arttırdığınızda ithalat yüzde 25 artıyor. Dış ticaret rejiminin ele alınıp baştan kurgulanması lazım” dedi.

şartlar altında döviz kurlarının düşme ihtimalinin, yükselme ihtimaline göre çok az olduğunu söyledi. İktisadi sorunların çözümünün, iktisadi çözüm paketlerinde aranmaması gerektiğini vurgulayan Alkin, “Bu sorunların çözümünün önemli bir kısmı siyasi ve sosyal çözümlerle olur. Türkiye’de iyi şeyler olduğunu göstermek için iyi insanlar yetiştirmemiz lazım. Türkiye’nin borcu çok ama bu borç ayıp değil. Bu borcun karşılığında ne yarattık bunları tartışmak lazım. Türkiye’de bir şirket batıyorsa, bunun kabahatlisi sahibidir. OECD bir anket yapılmış, hangi ülkenin vatandaşı orta gelir seviyesinde olmadığı halde kendini bu seviyede hissediyor diye. Sonuç Türkiye birinci sırada. Sürekli tüketmek istiyoruz.” diye konuştu.

Dünya dijital teknoloji evresine girdi Dünyanın ciddi bir değişimin içerisinde olduğunu ve dijital teknolojiler döneminin başladığına dikkat çeken Alkin, önümüzdeki üç yıl boyunca bütün dünyada yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yüksek büyüme yaşayacağını söyledi. Şirketlerin bu dönemde dijital teknolojik değişimi ertelememesi gerektiğini söyledi. Alkin, şöyle konuştu: “Dijital değişimleri ve teknoloji 16

yatırımlarını şirket içinde yapmak mecburiyetindesiniz. Barselona’daki dünya mobil teknolojileri fuarında çok bulutlu fakat içinde hiçbir insanın çalışmadığı sadece robotların üretim yaptığı üç değişik fabrika gezdim. 150 yıldır tarif etmeye çalıştığımız ekonomi ve çabalar artık sona erecek. 10 yıl sonra şirketlerinizde artık insan çalışmayacak buna hazır mısınız? Herkesin rekabet ettiği bir ortamda çözüm üretmiyorsunuz, işiniz zor. Mal ve hizmet üretiyorsanız rakibiniz çok, çözüm üretiyorsanız rakibiniz az. “ Geleceğin 10 teknolojisi hakkında bilgi veren Alkin, dron. Blockchain, big data, artırılmış gerçeklik, üç boyutlu yazıcı, sanal gerçeklik, yapay zeka, robotlar, internet of things ve genetik olarak sıraladı. Alkin, üretimden önce marka, tasarım, inovasyon, Ar-Ge, teknolojiyi, üretimden sonra yapılan pazarlama, fuar, lojistik, reklamın iyi yapıldığı sürece malın fiyatının arttığını belirterek, “ Sadece iyi üretmekle olmuyor. Artık Endüstri 4.0 bitti, Endüstri 5.0 başlıyor. Endüstri 4.0, sattığınız mal ve hizmetle alakalı tüketicinin tepkilerini, kullanım biçimlerini, fikirlerini yapay zekanın marifeti ile toplayıp fabrikanıza kadar getirip, tüketicinin istediğini üretip tekrar piyasaya yollamaktır. Sürekli müşteri memnuniyetini sağlamak. Tasarımı tüketicinin isteklerine göre yapmak lazım” dedi.



BİLGİ AKTARIM

GERİYE DÖNÜK SİGORTA PRİM TEŞVİKLERİNDEN YARARLANMA Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) Bilgi Aktarım Programına Akşam Gazetesi Yazarı ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Okan Güray Bülbül konuk oldu. onya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) Bilgi Aktarım Programına Akşam Gazetesi Yazarı ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Okan Güray Bülbül konuk oldu. KONTİMDER üyelerine 7103 sayılı Torba Kanun ile hayata geçen yeni düzenlemeler hakkında sunum yapan Bülbül, Torba Kanun sonrası sosyal güvenlik uygulamalarındaki değişiklikler ve sigorta prim teşvikleri hakkında bilgi verdi. Geriye dönük sigorta prim teşviklerinden faydalanma konusundaki gelişmeleri paylaşan

K

Bülbül, çalışma hayatını ilgilendiren pek çok konuda düzenleme içeren torba kanun tasarısının yasalaştığını belirtti. Bülbül, “Tasarıda yer alan yeni teşvikle istihdamın artırılması hedefleniyor. Bunun yanında kadın çalışanlara yönelik kreş desteği sağlanması, ikale sonucu ödenen tazminatların gelir vergisinden istisna tutulması gibi pek çok düzenleme tasarıda kendisine yer bulmuş durumda.” dedi. Torba yasa ile her kesime teşvik sağlandığını vurgulayan Bülbül, yeni düzenlemeleri şöyle sıraladı: “Kreş desteğine gelir vergisi istisnası, asgari ücretli kayıp

yaşamayacak, korunma altındaki çocukların istihdam hakkı genişliyor, ruhsatsız ocak işletene hapis cezası, terörü önleyen kahramanların istihdam hakkı genişliyor, konut hesabı desteğinin oranı artıyor, işverene en az 822 TL teşvik, küçük esnafın işçisinin primi ve ücreti devletten, otomatik BES’te cayma süresi 6 aya uzayacak, çalışan öğrencinin ölüm aylığı kesilmeyecek, Soma’da hayatını kaybedenlerin yakınlarına kamuda istihdam hakkı, asgari ücret desteği 2018 yılında da sürecek, çeyiz hesabında devlet desteği artacak.”

Yapılandırma Kanunu bilgilendirmesi onya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) ve İpekyolu Sanayici ve İşadamları Derneği üyelerine 7143 Sayılı Yapılandırma Kanunu anlatıldı. KONTİMDER konferans salonunda yapılan toplantıya derneklerin üyeleri katıldı. Konya Vergi Dairesi Başkanı Musa Kazım Ünver, 7143 Sayılı Kanunu anlatmak ve herkese duyurmak için ilçeler dahil bilgilendirme toplantıları yapmaya devam ettiklerini söyledi. Kanun kapsamında kesinleşmiş alacaklara yönelik hükümlerin olduğunu belirten Ünver, "Her vatandaş bir borç sorgulaması yapmalı. Trafikte bir ceza yazılmış olabilir, karayollarından kaçak geçiş olmuş olabilir. Bunların sorgulanması gerekir. Onun için şirket ya da şahıs adına herkes

K

mutlaka bir borç sorgulaması yapsın. Kesinleşmiş olan bir ceza varsa, bu kanunun getirdiği imkanlardan yararlanıp, yapılandırma takvimini başlatın. Yapılandırma takvimi ile ilgili de hem internet sitelerimizden hem de vergi dairelerimize gelerek bilgi alabilirsiniz" diye konuştu. 7143 Sayılı Kanunun bu zamana kadar çıkmış olan yapılandırma kanunlarında 18

olmayan bir özelliğe de sahip olduğunun altını çizen Ünver, yapılandırılan cezanın peşin ödenmesi halinde gecikme zammı veya gecikme faizinin yüzde 90'a yakın kısmının silindiğini vurguladı. Konya Vergi Dairesi Grup Müdürleri Veysel Bostan ve Emral Yalçın, 7143 Sayılı Yapılandırma Kanunu hakkında bilgi verip soruları cevapladılar.


BİLGİ AKTARIM

KONTİMDER’DE

İSTİHDAM TEŞVİKLERİ ANLATILDI Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) ile Konya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün düzenlediği bilgilendirme toplantısında, 2018 Yılında Uygulanacak Teşvikler ve İş Başı Eğitim Programları hakkında dernek üyelerine sunum yapıldı.

onya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Emrah Keleş, Türkiye ekonomisinin büyümesini güçlendirecek olan teşvik ve desteklerin iş arayanların ve işverenler başta olmak üzere kadınlar gençler ve engellilere yönelik birçok avantajı beraberinde getirdiğini söyledi. Keleş, “İstihdam Şurası’nda Mili İstihdam Seferberliğinin ikinci fazı kapsamında uygulanacak olan teşvik ve destekleri açıklamıştı. Sayın Cumhurbaşkanımızın kamuoyuna duyurduğu ve 07. 03. 2018 tarihli ve 30373 sayılı (2. Mükerrer) Resmi Gazete'de

K

yayımlanarak yürürlüğe giren 7103 sayılı kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici 19 ve 21’inci maddeleri kapsamında uygulanacak ilave istihdam teşvikleri kapsamında; 01.01.2018 ile 31.12.2020 tarihleri arasında ortalama çalışan sayısına ilave olarak istihdam edilen her bir sigortalının, sigorta primleri ile vergileri 12-18 ay süreyle ve işyerinin faaliyet gösterdiği sektöre bağlı olarak değişen tutarlarda karşılanacaktır.” diye konuştu. Keleş, İŞKUR'a kayıtlı işsizlerin mesleki deneyim edinmeleri ve teorik eğitimlerini aldıkları mesleklerde uygulamayı görmesi,

19

çalışma ortamınına uyumunun sağlanması amacıyla işbaşı eğitim programlarının düzenlendiğini belirtti. Keleş şu değerlendirmeyi yaptı: “İşbaşı eğitim programları, işsizlerin mesleki yeterliliklerini geliştirebilecekleri ve tecrübe edebilecekleri, işverenlerin de herhangi bir maliyet katlanmadan işgücü temin edebilecekleri bir programdır. Programa katılmak isteyenler işbaşı eğitimi yapacağı işyerini kendileri bulabileceği gibi kurumumuzdan kendilerine işyeri bulunmasını talep edebilirler. Ayrıca işverenler de istedikleri vasıftaki katılımcı adayını kendileri bulabilecekleri gibi kendilerine katılımcı adayı bulunmasını İŞKUR'dan da talep edebilirler. Programa katılmak isteyen iş arayan ve işverenlerimiz Konya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ile hizmet merkezlerine istenildiği zaman başvuru yaparak iş ve meslek danışmanlığı hizmetlerinden faydalanarak programı katılabilirler.” İş ve Meslek Danışmanı Ahmet Garip de, 2018 yılında uygulanacak olan teşvikler hakkında sunum yaparak, işletmelerin bu desteklerden nasıl yararlanabileceğini detaylı olarak anlattı ve soruları cevapladı.


BİLGİ AKTARIM

MUTLU ÇALIŞAN İŞLETME VERİMLİLİĞİNİ ARTIRIYOR Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) Bilgi Aktarım Programına Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gülbeniz Akduman misafir oldu. ernek üyeleri ve misafirlerin katılımı ile gerçekleştirilen programda, Dr. Gülbeniz Akduman “Başarının Anahtarı: Çalışan Motivasyonu” konulu sunum yaptı. Türkiye’de insan kaynakları yönetiminde bir ilki hayata geçiren ilk Mutluluk Müdürü Gülbeniz Akduman, gerçekleştirdiği seminerde, kişilerin hayatında önemli bir yere sahip mutluluk ve iş hayatında mutluluk

D

kavramı ve bu kavramların nasıl ölçüleceği, çalışma hayatından örnek uygulamalarla iş hayatında mutluluğun yönetimini anlattı. Teknolojik gelişmeler ve çalışma hayatında her geçen gün hızla artan rekabet ortamının, kişileri daha iş odaklı yaşamaya ittiğini belirten Akduman, teknoloji sayesinde 7-24 ulaşılabilen mobil çalışanlar haline gelen şirket çalışanları adeta birer tele-köle gibi iş odaklı yaşayıp zamanlarının çoğunu işe ayırdığını söyledi. Akduman , “Zaman baskısı nedeniyle de hayatta yaptıkları her şeyi normalinden 2-3 kat hızlı yapıyorlar. Tabii ki hızlı çekim yaşanan bir hayat beraberinde birçok olumsuzluğu da getiriyor; Hızlı yemek yeme nedeniyle kilo almak, hızlı yaşamak sonucu iletişim kurduğumuz kişilere

20

yeterli ilgiyi göstermemek, çevremizdeki kişilere daha az sevgi ve ilgi göstermek, hızlı çalışmanın getirdiği artan hata oranı, hızlı karar almanın getirdiği yanlış kararlar, hızlı iş yapmak için daha kalitesiz işler çıkarmak. Uzun saatlerimizi para kazanmak ve mülk edinmek gibi maddi uğraşlara harcadığımız için sevdiklerimize ayırdığımız zaman azalıyor. Tüm bu uğraşlar sonunda bize zaman yoksulluğu olarak geri dönüyor ve bu da hem özel hem de iş hayatında mutsuzluğu artırıyor.” diye konuştu: Mutluluğun, insanın hayatı boyunca en çok kullandığı, duymaktan zevk aldığı ve günümüzde de her geçen gün önem kazanan kavramlardan biri olduğuna dikkat çeken Akduman, özellikle çalışan kişilerin yaşamının en verimli ve uzun döneminin geçtiği iş yerlerine her gün aynı heyecanla gidip çalışması ve en iyi şekilde, zamanında işini bitirmeye çalışması için işini severek, mutlu bir şekilde yapmasının ise büyük bir gereklilik olduğunu belirtti. Profesyonellerin hem kendine hem de işletmeye faydalı olmalarının yolunun mutluluktan geçtiğinin altını çizen Akduman, “Gerek işletmeler gerekse çalışanlar açısından son derece önemli olan mutluluk ve işte mutluluk kavramlarının incelenmesi, tanımlanması, ölçümlenmesi her geçen gün daha fazla önem kazanıyor” dedi.



HABER

TÜRKİYE’NİN EN KAPSAMLI

OTİZM MERKEZİ

SOBE

Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı 15 Mayıs 2017 tarihi itibariyle hippoterapi, hidroterapi ve salon sporları, 15 Ocak 2018’ den itibaren de özel eğitim alanında faaliyetlerine başladı.

S

elçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE) Başkanı Mustafa Ak, otizmli bireylerin erken tanı ve tedavilerinin yapılmasını sağlamak amacıyla kurulan vakfın toplamda 21 bin metrekare alana sahip, 7 bin 500 metrekaresi kapalı alan olmak üzere Türkiye’nin en kapsamlı otizm merkezi olduğunu söyledi. Bireysel eğitim alanında 49, terapi alanında 45 hem eğitim hem de terapi alanında 19 öğrenciye aktif halde 22

eğitimlerin devam ettiğini belirten Ak, “SOBE’ de bireysel ve grup eğitimleri (özel eğitim),salon sporları(jimnastik, aerobik, masa tenisi, futbol, basketbol vb.), hidroterapi(yüzme) ve hippoterapi eğitimleri (binicilik) yanı sıra toprak ve hayvanlarla temas etmeleri amaçlı alanlarımızda da eğitimler yapılmaktadır. 15 adet bireysel eğitim, 4 adet grup eğitim sınıfımız, müzik, resim, seramik atölyelerimiz, çamaşırhanemiz ve uygulama odamız, pasif ve aktif duyu bütünleme odalarımız, kapalı alanda 3 spor salonumuz, küçük ve büyük olmak üzere 2 havuzumuz açık alanda 1 spor salonumuz, tarım arazimiz, trafik eğitim parkurumuz, açık ve kapalı manejimiz ile halka açık olan ve kaynaştırmanın amaçlandığı restoranMustafa cafe alanımız mevcuttur.” Ak diye konuştu. Otizm, sosyal iletişimsel alanda yetersizlik ve tekrarlayan davranışlarla seyreden karmaşık bir beyin gelişim bozukluğu olduğunu kaydeden Mustafa Ak, çocuğun çevresiyle yeterli sosyal ilişkiyi kuramaması, iletişimde


belirgin gelişim kusurları ve tekrarlayıcı kalıplaşmış davranış sorunlarıyla karakterize olduğunu ve zihinsel gelişimi ile sosyal iletişimi etkilediği ölçüde arttığını söyledi. Ak, şu değerlendirmeyi yaptı: “ Otizm Spektrum Bozukluğu olarak adlandırılan otizm, belirtilerinin görünümü ve düzeyi çocuktan çocuğa değişse de otizmli tüm çocuklar sosyal iletişim ve tekrarlayan davranışlar olarak kabul edilen iki temel alanda belirtiler gösterirler. İki otizmli çocuk birbirinden tamamen farklıdır. Dünyada her 68 çocuktan 1’inin otizmden etkilendiği düşünülmektedir. Otizmin nedeni de gelecek olursak nedeni net olarak bilinmemektedir. Tedavisi ise erken ve yoğun özel eğitimdir. SOBE de her alanda yapılan eğitimler birebir yapılmaktadır. Bu özel eğitim için olması gerekendir ancak maliyeti de yükseltmektedir. Vakıf olarak ücretler asgari de tutulmasına rağmen maddi açıdan zorlanan ailelerimize yardımcı olabilmek için öğrencilerimize burs desteği sağlanmaktadır.” Bu kadar büyük bir projede SOBE Vakfı olarak işletme, geliştirme ve model olma

konusunda çok büyük destekçileri olduğunu belirten Ak, “Bunların başında bize alt yapı, materyal, temel gider gibi birçok konuda destek olan Selçuklu Belediyesi ve uzman kadrosuyla eğitimcilerimize, terapistlerimize ve ailelerimize danışmanlık yapan, bilimsel konularda araştırmalarla destek olan Necmettin Erbakan Üniversitesi bulunmaktadır. kıymetli mütevelli heyet üyelerimize ve bağışçılarımıza da desteklerinden dolayı teşekkürlerimi iletmek isterim" dedi.

SOBE VAKFI AMAÇLARI n Otizmli bireylerin erken tanı ve tedavilerinin yapılmasını sağlamak, n Sağlık ve rehabilitasyon ihtiyaçlarını karşılamak, ihtiyaçlarına uygun nitelikte, dünyada kabul gören yöntemlerle eğitim almalarını sağlamak, n İş hayatına katılmaları için imkan ve destek sağlamak çağa uygun eğitim imkanlarıyla topluma uyum sağlama ve kazandırılmalarında kamu hizmetine katkıda bulunmak, n Spor, hayvancılık ve tarımla uğraşmalarını, doğa ve toplumla kaynaşmalarını sağlamak, normal bireylerle sosyal, kültürel ve kaynaşmalarını sağlayan diğer etkinlikler yapmalarını temin etmektir.

23


EĞİTİM

‘İLK İŞ BABALIK’ EĞİTİMİ SERTİFİKALARI VERİLDİ Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) aile destek eğitimleri kapsamında dernek merkezinde düzenlenen Baba Destek Programına katılan babalar sertifikalarını aldılar. 15 kişilik katılımcı grubu 10 hafta boyunca haftada bir gün 2 saat eğitim aldılar. Eğitim Baba Destek Programı Grup Lideri Ali Güler tarafından verildi. abalığın sadece para kazanarak eve ekmek götürmek olmadığını belirten Ali Güler, babaların çocuklar ile geçirdikleri zaman ve kurdukları ilişki, çocukların hem zihinsel ve fiziksel gelişimini hem de sosyal ve duygusal kapasitesini etkilediğini söyledi. AÇEV olarak, bir babanın hayatındaki en önemli rolün babalık olduğunu savunduklarını vurgulayan Güler, “İlk İş Babalık Kampanyası, babaların çocuklarının bakımında, gelişiminde sorumluluk üstlendiği, çocukları ile karşılıklı ve

B

yakın ilişki kurduğu, birlikte zaman geçirdiği ilgili babalık modelinin öneminin tüm toplumda anlaşılmasını hedefliyoruz.” dedi. AÇEV tarafından Türkiye’de ilk kez yapılan ve sonuçları geçen yıl açıklanan Türkiye’de İlgili Babalık ve Belirleyicileri Araştırması raporuna göre, babaların yüzde 58’inin ilk baba olduklarında ne yapacaklarını bilemediğini ifade eden Güler, günün büyük bölümünü çocuğundan uzak geçiren babaların evde olduklarında ise çocukları ile iletişim kurmakta zorlandıklarını söyledi. Raporun sonuçlarını değerlendiren Ali Güler, “Çocukları ile evde birlikteyken babaların yüzde 79’u televizyon izliyor. Babaların sadece yüzde 50’si çocuklarına masal ve hikâye anlatıyor. Babaların yüzde 50’si çocuğunu hiç tuvalete götürmediğini, yüzde 35’i çocuğunun tırnaklarını hiç kesmediğini belirtiyor. Araştırmamızın sonuçlarına göre babaların yüzde 38’i babalık ile ilgili bir eğitime katılmak istediklerini söylüyorlar. AÇEV, bugüne kadar eğitim verdiği 12 bin 433 gönüllü eğitmenin desteğiyle, yüz yüze eğitim programlarıyla 984 bin 806 anne, baba, çocuk ve yetişkine ulaşmıştır” diye konuştu. 24

AÇEV BABA DESTEK PROGRAMI (BADEP) İlk İş Babalık Kampanyasının odağında yer alan ilgili babalık yaklaşımı AÇEV’in Baba Destek Programı (BADEP) uygulamalarına dayandığını belirten Ali Güler, BADEP’in 1996 yılında AÇEV tarafından geliştirilen, bilimsel gelişmeler ve toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenen, babanın çocuk gelişiminde aktif rol ve sorumluluk almasını hedefleyen bir program olduğunu söyledi. Güler, program hakkında şu bilgileri verdi: “3-6 ve 7-11 yaş dönemi çocukları olan babalara yönelik olarak açılan gruplarla haftada bir gün, akşam saatlerinde, 2 saat süreyle uygulanan bir yetişkin eğitim programı olan BADEP, 10/13 hafta sürmektedir. Ayrıca annelere yönelik olarak 2 oturum gerçekleştirilmektedir. Programda babalık rolü ve önemi, çocukların gelişim alanlarına destek olma, çocukla iletişim kurma, olumlu davranış kazandırma yöntemleri, çocukla kaliteli zaman geçirme etkinlikleri gibi konular ele alınmaktadır. Programa katılım ücretsiz olup bir baba grubu, 15 ile 20 arasında babanın katılımıyla oluşmaktadır. Baba Destek Programına katılan babaların, çocukları ile ilgili daha fazla sorumluluklar üstlendikleri, tüm aile bireyleri ile daha demokratik ilişkiler kurdukları ve çocuklarının gelişimlerini destekleri gözlemlenmiştir. Programın yalnızca babaları değil, eşlerini de çocukları ile ilişkilerinde olumlu etkilediği görülmüştür.”



SEKTÖR

KONUTTA

YENİ

KAMPANYA DÖNEMİ BAŞLADI Sektörünün önde gelen kuruluş ve şirketlerini bir araya getirerek vatandaşların daha uygun koşullarda konut sahibi olmaları için hayata geçirilen kampanyanın tanıtım toplantısı Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla yapıldı. ayrimenkul sektöründe stokların eritilmesi ve vatandaşın ev sahibi olabilmesi için yeni bir kampanya başlatıldı. Konutta yeni kampanyanın detayları Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından açıklandı. 100 bin konutu kapsayan kampanyada konut fiyatları yüzde 10 indirilirken, peşinat da yüzde 10 olarak belirlendi. 120 ayda faiz yüzde 0.98 olacak. Ayrıca peşinatını döviz veya altın olarak yatıranlar, kurdaki artıştan olumsuz etkilenmeyecek, 1 yıl

G

sonra eğer kurlar yükselmişse aradaki fark ödedikleri taksitlerden düşülecek. Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, kampanya tanıtım toplantısında, "Minimum yüzde 10 peşinat alınacak. Bu peşinatla alakalı, bugün dövizde veya altında yatırımını değerlendiren vatandaşımızla alakalı şöyle bir durum söz konusu. Altını ve dövizi bugünkü kurdan neyse bu kur bir kenara koyulacak ve süreç içerisinde diyelim ki dövize ve altına artış geldi, bu artış kadar daire fiyatından bedel düşülecek. Dolayısıyla hiç kimsenin şu saatte dövizini, altınını kenarda tutmasını gerektiren bir durum söz konusu değil." ifadelerini kullandı. Sektörün daha önce olduğu gibi bugün de farklı bir kampanya ile bir fedakarlık örneği gösterdiğini

belirten Bakan Kurum, şöyle konuştu: “Vatandaşların da gayrimenkulün gerçekten ülkemizde her zaman değerlendiğini ki bu fedakarlıkla kazanmama ihtimallerinin olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla artık hem ekonomiye bir değer anlamında hem sektöre hem de alıcıların kazanması anlamında çok önemli bir kampanya. Bu durum bazılarını rahatsız ediyor. Bizim Gezi olaylarıyla başlayan 1725 Aralık süreciyle devam eden şu anda da ekonomik kuşatmayla karşı karşıya kaldığımız ülkemizde, bu milli duruş bu milli birlik, milli seferberlik birilerini rahatsız ediyor. Rahatsız etmeye de devam edecek. Bizim bugün sektörümüzün kazanma günü değil bugün fedakarlık günü.”

KAMPANYA DETAYLARI

n Satış fiyatı üzerinden yüzde 10 indirim yapılacak. n Kampanyada banka ve kefalet olmayacak. n Aylık yüzde 0,98 vade farkı uygulanacak, banka ve kefil olmadan idarelerimiz kendi bünyesinde yapacak. n 12. ve 24. aylarda yüzde 15'lik ara ödeme imkanı sunulacak. n Tüm inşaat firmaları kampanyaya katılacak. n Konut kampanyası sınırlı stok içeriyor. Bu stok sınırı 100 bin konut. n Kampanyada daire fiyatı sınırı yok. n İstanbul Ankara başta tüm Anadolu'da uygulanacak. n 29 Ağustos'ta başlayacak 31 Ekim'e kadar sürecek. 26


SEKTÖR

İMAR BARIŞI’NA

3 MİLYON 780 BİN BAŞVURU Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, İmar Barışı’na 3 milyon 780 bin vatandaşın müracaat ettiğini ve 1 milyar 350 milyon lira para ödediğini söyledi.

evre ve Şehircilik Bakanı Kurum, İmar Barışı’na 3 milyon 780 bin vatandaşın müracaat ettiğini ve 1 milyar 350 milyon lira para ödediğini söyledi. Kurum, “Bu yeni bina yapma kanunu değil, 2017 sonuna kadar yapılan binaları ilgilendiriyor. Yapan ve izin verenlere en sert cevabı vereceğiz. Bu bir imar barışıdır ve son imar barışıdır” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “100 Günlük İcraat Programı Basın Buluşması” programıyla Başkent’teki medya temsilcileriyle bir araya geldi. Kurum, bakanlığa ait çalışmaları değerlendirdi. Yeni kaçak bina yapan vatandaşları ve buna müsaade eden belediye başkanlarını uyaran Kurum, “Bu yeni bina yapma kanunu değildir. Bu bir imar barışıdır. 2017 sonuna kadar yapılan binaları ilgilendiriyor. Bunları yapan ve izin verenler hakkında ne yapılması gerekirse süreç içerisinde yapacağız. En

Ç

sert cevabı vereceğiz. Görevlilerimiz sahada, bunların tespitlerini yapıyoruz” diye konuştu. İmar Barışı’ndan beklentilerinin 40-50 milyar lira seviyesinde olduğunu ifade eden Kurum, “Son imar barışı. Bu barışı değerlendiren değerlendirecek ama değerlendirmeyen de sonuçlarına katlanacak. Bir daha af çıkmaması noktasında biz şehirlerde bu

çalışmaları başlatıyor olacağız” şeklinde konuştu. İstinat duvarlarıyla alakalı bakanlığın bünyesinde çalışmaları başlattıklarını belirten Kurum, “Mevcuttaki istinat duvarlarına ilişkin sahada belediyelerimizle birlikte tespitlerimizi hızlı bir şekilde yapıyor olacağız. Yıkılması, yenilenmesi gereken istinat duvarları tedbirlerini başlattık” dedi.

Kanal İstanbul

değer katacak Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, öne çıkan eylem planını anlattı: “Kanal İstanbul 38 bin hektarlık bir alanda, 43 km uzunluğunda olacak. Küçükçekmece’den başlayıp 3. Havalimanı’nda bitiyor. Kanalın her iki tarafında yeni yaşam alanları kurulacak. Bu iki yeni şehirde yeni nüfus değil daha çok İstanbul’un içindeki hasarlı binaların rezervi noktasında kullanılacak konutlar olacak. Kanal İstanbul, örnek şehircilik anlayışı ile Türkiye’ye değer katacak. 18 şehirde 33 millet bahçesi yapılacak, toplam maliyeti 3,8 milyar lira. 3 ay içinde belirlenen stadyumlar millet bahçesine dönüşecek.” 27


SEKTÖR İL

Konut Kredİlerİ (Bİn TL)

İSTANBUL ANKARA İZMİR BURSA ANTALYA KOCAELİ ADANA MERSİN GAZİANTEP TEKİRDAĞ MANİSA KONYA

ireysel tüketicilerin bankalardaki konut kredi bakiyesi haziran sonu itibarıyla 200 milyar liraya dayandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlenen bilgilere göre bankaların kullandırdığı konut kredi bakiyesi bu yılın haziran sonunda 199 milyar 964 milyon 792 bin liraya ulaştı. Geçen yılsonuna göre konut kredi bakiyesi 8 milyar 430 milyon 717 bin TL artış gösterdi. İstanbul, en fazla konut kredisinin kullanıldığı il olmayı sürdürürken, toplam konut kredilerinin yüzde 31.8'i İstanbul'da kullanıldı. İstanbul'daki konut kredileri miktarı, yılın ilk yarısında 63 milyar 607 milyon 656 bin liraya yükseldi. İstanbul'u 23 milyar 195 milyon lira ile Ankara, 14 milyar 774 milyon lira ile İzmir, 7 milyar 417 milyon lira ile Bursa ve 6 milyar 430 milyon lira ile Antalya izledi. Konut kredisi bakiyesinin en az olduğu il 69 milyon 503 bin lira ile Bayburt olarak kayıtlara geçti.

KONUT B

KREDİLERİ

200 MİLYAR

LİRAYA ULAŞTI Bireysel tüketicilerin bankalardaki konut kredi bakiyesi haziran sonu itibarıyla 200 milyar liraya dayandı. Bankaların kullandırdığı konut kredi bakiyesi bu yılın haziran sonunda 199 milyar 964 milyon 792 bin liraya ulaştı. Geçen yıl sonuna göre konut kredi bakiyesi 8 milyar 430 milyon 717 bin TL artış gösterdi.

28

ARALIK 2017

HAZİRAN 2018

62.349.314 22.426.475 14.006.810 7.031.308 6.147.138 5.053.941 4.612.484 4.141.219 3.235.587 3.059.389 3.035.668 3.029.680

63.607.656 23.195.282 14.774.299 7.417.154 6.429.785 5.338.354 4.901.728 4.349.898 3.442.944 3.283.225 3.261.475 3.187.949

Bayburt'u 112 milyon 379 bin lira ile Ardahan, 137 milyon 111 bin lira ile Gümüşhane ve 143 milyon 305 bin lira ile Muş ve 153 milyon 558 bin lira ile Kilis takip etti.

Konut kredilerinin yarısı 3 ilde Konut kredi bakiyesinde son altı aylık dönemde en fazla artışın yaşandığı il yüzde 17.9'la Hakkari oldu. Bu ili yüzde 16.5 ile Şırnak, yüzde 11.6 ile Van, yüzde 11.5 ile Kilis ve yüzde 11.3 ile Ordu takip etti. Bu dönemde Iğdır'da konut kredi bakiyesi yüzde 0.1 azalış gösterdi. Konut kredi bakiyesi 1 milyar lirayı aşan il sayısı geçen yılsonunda 27 iken, haziran sonu itibarıyla listeye Ordu ve Sivas'ın dahil olmasıyla 29'a ulaştı. Tutar bazında 6 ayda konut kredi bakiyesi en fazla artan il 1 milyar 258 milyon lira ile İstanbul oldu. İstanbul'u 768.8 milyon lira ile Ankara, 767.5 milyon lira ile İzmir, 289.2 milyon lira ile Ankara ve 284.4 milyon lira ile Kocaeli izledi. İstanbul, Ankara ve İzmir'de kullanılan konut kredi bakiyeleri tüm konut kredi bakiyelerinin yarısını oluştu.


SEKTÖR

TEMMUZ AYINDA

124 BİN

KONUT SATILDI

Türkiye genelindeki konut satışları, 2018 Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.9 oranında artarak 124 bin olarak gerçekleşti. onut satışlarında, İstanbul 19 bin 503 konut satışı ve yüzde 15.7 ile en yüksek paya sahip oldu. İstanbul’u, 12 bin 119 konut satışı ve yüzde 9.8 pay ile Ankara, 6 bin 322 konut satışı ve yüzde 5.1 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının düşük olduğu iller sırasıyla 6 konut ile Ardahan, 21 konut ile Hakkari ve 50 konut ile Bayburt oldu. İpotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21.2 oranında azalış göstererek 30 bin 405 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 24.5 olarak gerçekleşti. İpotekli

K

satışlarda İstanbul 5 bin 4 konut satışı ve yüzde 16.5 pay ile ilk sırayı aldı. Toplam konut satışları içerisinde ipotekli satış payının en yüksek olduğu il yüzde 83.3 ile Ardahan oldu. Diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 20.9 oranında artarak 93 bin 473 olarak gerçekleşti. Diğer konut satışlarında İstanbul 14 bin 499 konut satışı ve yüzde 15.5 pay ile ilk sıraya yerleşti. Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.8 artarak 57 bin 617 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 46.5 oldu. İkinci el

KONUT SATIŞLARI 2017-2018

29

konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7 artış göstererek 66 bin 261 oldu. İkinci el konut satışlarında da İstanbul 10 bin 414 konut satışı ve yüzde 15.7 pay ile ilk sıraya yerleşti.

Konya’da 3 bin 678 konut satıldı Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 65.6 artarak 2 bin 858 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Temmuz 2018’de ilk sırayı 956 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul ilini sırasıyla 641 konut satışı ile Antalya, 176 konut satışı ile Bursa, 167 konut satışı ile Yalova ve 132 konut satışı ile Sakarya izledi. Temmuz ayında Irak vatandaşları Türkiye’den 584 konut satın aldı. Irak'ı sırasıyla, 321 konut ile İran, 211 konut ile Suudi Arabistan, 173 konut ile Rusya Federasyonu ve 171 konut ile Kuveyt izledi. Temmuz ayında Konya’da toplam konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8.7, bir önceki aya göre yüzde 29.4 oranında artarak 3 bin 678 adet oldu. Konya 3 bin 678 konut satışı ile Türkiye genelindeki toplam konut satışlarından yüzde 3 pay alarak 6’ncı sırada yer aldı.


SEKTÖR

YAPI RUHSATI YÜZÖLÇÜMÜ

YÜZDE 41.8 AZALDI Belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatlarının 2018 yılının ilk 6 ayında bir önceki yıla göre, bina sayısı yüzde 28.1, yüzölçümü yüzde 41.8, değeri yüzde 28.2, daire sayısı yüzde 46.1 oranında azaldı. 018 yılı Ocak-Haziran ayları toplamında; yapıların toplam yüzölçümü 75.3 milyon m2 iken, bunun 39.5 milyon m2’si konut, 22 milyon m2’si konut dışı ve 13.8 milyon m2’si ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti. Kullanma amacına göre 52 milyon m2 ile en yüksek paya 2 ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 6.3 milyon m2 ile kamu eğlence, eğitim, hastane veya bakım kuruluşları binaları izledi. Yapı sahipliğine göre, özel sektör 60.3 milyon m2 ile en büyük paya sahip oldu. Bunu 14.2 milyon m2 ile devlet sektörü ve 0.8 milyon m2 ile yapı kooperatifleri izledi. Daire sayısına göre ise, toplam 349 bin 985 dairenin 319 bin 251'i özel sektör, 27 bin 698’i devlet sektörü ve 3 bin 36’sı yapı kooperatifleri tarafından alındı. Yapıların toplam yüzölçümüne göre 8.5 milyon m2 ile İstanbul en yüksek paya sahip oldu. İstanbul’u, 4.9 milyon m2 ile Ankara, 3.3 milyon m2 ile İzmir illeri izledi. Yüzölçümü en düşük olan iller sırasıyla Tunceli, Ardahan ve Şırnak oldu.

2

YAPI KULLANMA İZİN BELGESİ YÜZÖLÇÜMÜ YÜZDE 0.3 AZALDI Belediyeler tarafından verilen yapı kullanma izin belgelerinin 2018 yılının ilk altı ayında bir önceki yıla göre, yüzölçümü yüzde 0.3 oranında azalırken, bina sayısı yüzde 1.7, değeri yüzde 23.6, daire sayısı yüzde 1.9 oranında arttı. Yapıların toplam yüzölçümü 77 milyon m2 iken; bunun 44.7 milyon m2’si konut, 16.9 milyon m2’si konut dışı ve 15.4 milyon m2’si ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti. Kullanma amacına göre 58.7 milyon m2 ile en yüksek paya 2 ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 3.5 milyon m2 ile ofis (işyeri) binaları 30

izledi. Yapı sahipliğine göre, özel sektör 64.8 milyon m2 ile en büyük paya sahip oldu. Bunu 10.8 milyon m2 ile devlet sektörü ve 1.4 milyon m2 ile yapı kooperatifleri izledi. Daire sayısına göre ise, toplam 397 bin 120 dairenin 352 bin 603’ü özel sektör, 37 bin 948’i devlet sektörü ve 6 bin 569’u yapı kooperatifleri tarafından alındı. Yapıların toplam yüzölçümüne göre 13.4 milyon m2 ile İstanbul en yüksek paya sahip oldu. İstanbul’u 6.9 milyon m2 ile Ankara, 4.4 milyon m2 ile İzmir izledi. Yüzölçümü en düşük olan iller sırasıyla Şırnak, Ardahan ve Hakkari oldu.


SEKTÖR

YURTDIŞINDA 9.2 MİLYAR DOLARLIK PROJE ÜSTLENİLDİ Türkiye Müteahhitler Birliği’nden (TMB) yapılan açıklamaya göre 2018 yılının ilk yarısında Türk müteahhitleri 9.2 milyar dolarlık yeni proje üstlendi. Yapılan açıklamada, “Bu yıl yurt dışında üstlenilen yeni proje bedelinin yeniden 20 milyar dolar bandına ulaşabileceği değerlendirilmektedir" denildi. MB'nin "Temmuz 2018 İnşaat Sektörü Analizi"ne göre, ekonominin genel dinamiklerinin inşaat sektörünün performansını doğrudan etkilediği belirtilerek, "Yeni dönemde ekonomik programda uygulanmasının elzem olduğu değerlendirilen mali ve parasal sıkılaştırma tedbirlerinin, yavaşlama sinyalleri veren inşaat faaliyetlerini kısa-orta vadede daha da baskılayacağı değerlendirilmektedir." ifadesine yer verildi. Ekonomik reform programının uygulamaya konulmasının, genel ekonomiyle birlikte inşaat sektöründe de sürdürülebilir büyümeyi destekleyeceğine işaret edilen analizde, bu durumun hem altyapı yatırımlarının sürekliliği hem de uluslararası finansman boyutu açısından fayda sağlayacağı vurgulandı. Ekonominin tek elde toplanmasının yarattığı memnuniyete dikkatin çekildiği analizde, "Daha önce de dışsal şoklara karşı dirençli olduğunu kanıtlamış olan Türkiye ekonomisinin ihtiyacı bulunan tedbirlerin alınması halinde, ortauzun vadede ekonominin atağa kalkabileceği ve eskisinden çok daha olumlu bir konumda olabileceği düşünülmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu. Analize göre, Türkiye müteahhitlik şirketleri tarafından 1972'den bu yılın haziran ayı sonuna kadar 120 ülkede üstlenilen 9 bin 375 projenin toplam bedeli 367 milyar dolar oldu. 2012 ve 2013 yıllarında yurt dışında yeni üstlenilen iş tutarı 30 milyar dolara

T

ulaşırken, bu tutar bölgedeki jeopolitik gelişmeler, petrol fiyatlarındaki gerileme ve Rusya ile yaşanan krizin etkisiyle 2016 yılında 14 milyar dolara indi. Yeni üstlenilen proje tutarı 2017 yılında yaklaşık 15 milyar dolar olurken, bu yılın ilk 6 ayında ise 9.2 milyar ile yeniden yüzünü yukarıya döndü. Belirgin düzeyde artış ivmesi kazanan enerji fiyatlarının Suudi Arabistan, Cezayir, Türkmenistan gibi Türk müteahhitlik firmalarının 31

referanslarının güçlü olduğu pazarlardaki yatırım ortamı ve finansman koşullarına olumlu yansıyacağı vurgulanan analizde, "Rusya ile ilişkilerimizdeki normalleşmenin yanı sıra Sahra Altı Afrika başta olmak üzere potansiyel pazarlardaki fırsatlar da göz önüne alındığında, bu yıl yurt dışında üstlenilen yeni proje bedelinin yeniden 20 milyar dolar bandına ulaşabileceği değerlendirilmektedir" denildi.


SEKTÖR

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE CİRO YÜZDE 22.1 ARTTI İnşaat ciro endeksi, 2018 yılı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22.1 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış inşaat ciro endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 10 azaldı.

İNŞAAT MALİYET ENDEKSİ YÜZDE 2.29 ARTTI İnşaat maliyet endeksi (İME), 2018 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 2.29, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26.06 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 3.26, işçilik endeksi yüzde 0.11 arttı. Ayrıca, bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde30,84, işçilik endeksi yüzde 16.09 arttı. Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 2.38, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24.87 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 3.41, işçilik endeksi yüzde 0.13 arttı. Ayrıca, bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 29.23, işçilik endeksi yüzde 16.01 arttı. Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 2.01, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 30.07 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 2.76, işçilik endeksi yüzde 0.06 arttı. Ayrıca, bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 36.06, işçilik endeksi yüzde 16.36 arttı.

İNŞAAT SEKTÖRÜ GÜVEN ENDEKSİ 68.8’E GERİLEDİ Mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi bir önceki ayda 77.1 iken, Ağustos ayında yüzde 10.7 oranında azalarak 68.8 değerine geriledi. İnşaat sektörü güven endeksindeki bu azalış; “alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyini” mevsim normalinin üzerinde değerlendiren ve gelecek üç aylık dönemde “toplam çalışan sayısında” artış bekleyen girişim yöneticisi sayısının azalmasından kaynaklandı. İnşaat sektöründe bir önceki aya göre; alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi ve toplam çalışan sayısı beklentisi endeksleri sırasıyla yüzde 14.1 ve yüzde 8.3 azaldı.

32



SEKTÖR

FAİZ İNDİRİMİ KONUT SEKTÖRÜNÜN ÖNÜNÜ AÇAR Konut sektöründe yaşanan daralmanın önünü açmak için konut faiz oranlarında indirime gidilmesinin doğru bir karar olduğunu belirten Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Apan, dernek olarak uzun zamandır bu konuyu basın açıklamaları ile dile getirdiklerini söyledi

T

ürkiye ekonomisinin lokomotifi olarak gösterilen inşaat sektöründe son dönemde yaşanan sıkıntıların başında yüksek faiz oranlarının geldiğine dikkat çeken Apan, “Daha önce defalarda dile getirdiğimiz gibi konut faiz oralarının düşürülmesi konusunda kamu bankalarının etkin olacağına dikkat çektik. Türkiye ekonomisi milli gelirinin dolaylı olarak yaklaşık yüzde 20'sini temsil eden konut sektöründe, kredi

Mustafa Alpan

faizlerindeki yükseliş nedeniyle daralma yaşandı. Bu sıkıntının çözümü adına doğru bir karar alındı” dedi. Başbakan Binali Yıldırım'ın açıkladığı faiz indirimi uygulamasında Ziraat Bankası’nın öncülük yapacağını belirten Apan, bu hafta başlaması planlanan kampanyada konut kredisi faizlerinin yüzde 1 veya 0.99 olacağı, vadenin ise 120 ay olmasının beklendiğini belirtti. Mevcut konut kredisi faizlerinin ortalama yüzde 1.25 seviyesinde olduğunu belirten Apan, faiz indirimi kampanyası ile konut sektöründe satışların canlandırılması, stokların eritilmesinin hedeflendiğini 34

söyledi. Konut satışlarında düşüş eğiliminin 2017 yılının son çeyreğinde başladığını belirten Apan, “Satışlardaki düşüş eğilimi mart ayında artarak devam etti. Toplam konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14 gerileme gösterdi. Faizlerin yüksek olması kredili konut satışlarında sert düşüş etkisi gösterdi. Mart ayında ipotekli satışlarda yüzde 35 düşüş yaşandı” dedi. Faiz kampanyasına Ziraat Bankası'nın yanı sıra Halk Bankası, Vakıfbank, Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım'ın da katılacağının belirtildiğini söyleyen Apan, özel sektör bankalarının faiz kampanyasına destek vermesi gerektiğini vurguladı. Apan, hükümetin konut sektörünü hareketlendirmek için KDV oranlarını yüzde 18’den 8’e, tapu harçlarını ise yüzde 4’ten yüzde 3’e düşürmesinin ardından faiz oranlarının aşağıya çekmesinin sektör için önemli bir adım olduğunu söyledi. İnşaat malzemeleri için de KDV indiriminin önemli bir etki yaratacağını vurgulayan Apan, bu konuda sektörün beklenti içinde olduğunu söyledi.



DOSYA

İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ

ATAĞA GEÇTİ

Türk ihraç ürünleri içerisinde kalitenin simgesi olan iklimlendirme sektörü, küresel ilkim değişikliğini avantaja dönüştürerek hem iç piyasada hem de dış piyasada büyük bir atılım gerçekleştirdi.

üresel ısınmanın etkisinin her geçen gün daha fazla hissedildiği günümüzde, iklim değişikliklerinin çok hızlı yaşandığı bir değişim sürecine girildi. Türkiye, Akdeniz ikliminin özelliklerini taşıdığı için, yazları sıcak, kışları ise soğuk geçmektedir. Bu iklim de ısıtma ve soğutma sistemleri cihazlarının yaygın kullanımını zorunlu hale getiriyor. İklimlendirme sektörü 1950’lerden beri faaliyet gösteriyor. Kriz dönemleri dikkate alınmazsa Türk ısıtma ve soğutma sektörünün üretim ve kapasitesi büyüme gösteriyor. Nüfus artışı ve yaşam standartlarının değişmesi sektörün üretimini artırırken, firma sayısı ve pazara sunulan ürün çeşidi 1990’lardan itibaren hızla artış gösterdi. Türk ihraç ürünleri içerisinde kalitenin

K

simgesi olarak gösterilen iklimlendirme sektörü, küresel iklim değişikliğini avantaja dönüştürerek hem iç piyasada hem de dış piyasada büyük bir atılım sergiledi. Dünya çapında rekabet edebilecek teknolojik seviyeye ulaşan sektör, gelecekte dünya liderliği için büyük çaba sarf ediyor. 2016 yılı sonu itibariyle sektör kapsamındaki 49 ürün üzerinde araştırma yapılarak TOBB Türkiye İklimlendirme Meclisi 2018 Raporu’ yayımlandı. Rapora göre, Türkiye genelinde 6 bin 697 firma faaliyet gösteriyor ve istihdam edilen toplam personel sayısı, 256 bin 486. Sektörde faaliyet gösteren firmaların 118’si Doğu Anadolu Bölgesinde, 198’si Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, 447’si Karadeniz Bölgesinde, 445’i Akdeniz Bölgesinde, 969’u Ege Bölgesinde, 2 bin 128’i İç Anadolu Bölgesinde, 2 bin 392’si 36

TÜRKİYE İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ (2016) Bölgeler AKDENİZ D. ANADOLU EGE G. D. ANADOLU İÇ ANADOLU KARADENİZ MARMARA Toplam

Firma Personel 445 118 969 198 2,128 447 2,392 6,697

Kaynak: TOBB İklimlendirme Meclisi Raporu 2018

18,899 1,817 45,531 3,390 56,063 12,517 115,269 256,486


Marmara BĂślgesinde yer alÄąyor. TĂźrkiye iklimlendirme sektĂśrĂź toplam ticaret hacmi 2002 yÄąlÄąnda 2.1 milyar dolardan 2007 yÄąlÄąnda 6.6 milyar dolara ulaĹ&#x;tÄą. 2010 yÄąlÄąnda 7 milyar dolar olan ticaret hacmi 2013 yÄąlÄąnda 10.3 milyar dolar, 2014 yÄąlÄąnda 9.5 milyar dolar, 2015 yÄąlÄąnda 8.7 milyar dolar, 2016 yÄąlÄąnda ise 9.2 milyar dolar deÄ&#x;erine ulaĹ&#x;tÄą. 2015 yÄąlÄąnda sektĂśrĂźn TĂźrkiye ithalatÄąndaki payÄą yĂźzde 2.5 olarak gerçekleĹ&#x;irken bu oran 2016 yÄąlÄąnda yĂźzde 2.86 seviyesine yĂźkseldi. SektĂśrĂźn TĂźrkiye ekonomisindeki ihracat payÄą 2015 ve 2016 yÄąllarÄąnda yĂźzde 2.5 olarak gerçekleĹ&#x;ti. 2016 yÄąlÄąnda, iklimlendirme sektĂśrĂźnde ticaret payÄą en yĂźksek grup yĂźzde 40 (3.7 milyar dolar) ile “Tesisat Sistem ve ElemanlarÄąâ€?, ikinci sÄąrada yĂźzde 30 (2.8 milyar dolar) ile “HavalandÄąrma, Klima Sistem ve ElemanlarÄąâ€?, ßçßncĂź sÄąrada yĂźzde 16 (1.4 milyar dolar) ile “SoÄ&#x;utma Sistem ve ElemanlarÄąâ€? ve dĂśrdĂźncĂź sÄąrada yĂźzde 14 (1.2 milyar dolar)il ele “IsÄątma Sistem ve ElemanlarÄąâ€? yer aldÄą. SektĂśrĂźn GSMH’deki payÄą 2015 yÄąlÄąnda payÄą 1.21 iken 2016 yÄąlÄąnda bu oran 2000-2016 yÄąllarÄą arasÄąndaki en yĂźksek deÄ&#x;er olan 1.27’ye ulaĹ&#x;tÄą. 2016 yÄąlÄąnda iklimlendirme sektĂśrĂźnĂźn istihdama katkÄąsÄą yaklaĹ&#x;Äąk yĂźzde 1.8 olarak gerçekleĹ&#x;ti. Ä°klimlendirme sektĂśrĂźnĂźn 2016 yÄąlÄąnda TĂźrkiye sanayi ticaret hacminden yĂźzde 2.7, ihracattan yĂźzde 2.4 ve ithalattan yĂźzde 2.9 pay aldÄą. 2015 yÄąlÄąnda iklimlendirme sektĂśrĂź ihracatÄą

yĂźzde 18 azalarak 3.6 milyar dolar, ithalat yĂźzde 2 azalarak 5.1 milyar olarak gerçekleĹ&#x;ti. 2016 yÄąlÄąnda iklimlendirme ihracatÄą yĂźzde 3 azalarak 3.5 milyar dolar, ithalatÄą ise yĂźzde 12 artarak 5.7 milyar olarak gerçekleĹ&#x;ti.

KLÄ°MA GRUBU Split klima, VRF klima, çatÄą/paket (DX) tip klima, fancoil Ăźnite, klima santralÄą ve soÄ&#x;uk su Ăźretici grup olmak Ăźzere toplam altÄą ĂźrĂźn verileri birleĹ&#x;tirilerek elde edilen toplam klima Ăźretimi incelendiÄ&#x;inde, 1998-2001 yÄąllarÄą arasÄąndaki dĂśnemde 60 bin adet imalat ve 160 bin adet ithalat miktarlarÄą birbirine yakÄąn seyrederek, kayda deÄ&#x;er bir

deÄ&#x;iĹ&#x;im gĂśstermedi. 2002-2005 yÄąllarÄą arasÄąndaki dĂśnemde hem imalat hem de ithalatta artÄąĹ&#x;lar gĂśzlendi. Ä°thalat 652 bin adete, imalat ise bin 149 bin adete yĂźkseldi. 2006-2008 yÄąllarÄą arasÄąndaki dĂśnemde ithalatta dĂźĹ&#x;ĂźĹ&#x; yaĹ&#x;anÄąrken imalattaki artÄąĹ&#x; devam etti. Bu dĂśnemde ithalat, yĂźzde 18’lik dĂźĹ&#x;ĂźĹ&#x; ile 617 bin adete geriledi, imalat ise yĂźzde 52’lik artÄąĹ&#x; ile 2 milyon 768 bin adete yĂźkseldi. 2009 yÄąlÄąnda krizin etkisiyle ithalat 294 bin adete, imalat ise 1 milyon 707 bin adete dĂźĹ&#x;tĂź. 2009-2011 yÄąllarÄą arasÄąndaki dĂśnemde, ithalat 516 bin adete, imalat ise 2 milyon 992 bin adete yĂźkseldi. 2012 yÄąlÄąnda ithalattaki artÄąĹ&#x; sĂźrmekle birlikte imalatta dĂźĹ&#x;ĂźĹ&#x; gĂśzlendi. 2012

Ä°KLÄ°MLENDÄ°RME SEKTĂ–RĂœ ĂœRĂœN GRUPLARI DIĹž TÄ°CARETÄ° SEKTĂ–R ĂœRĂœN *583/$5,

7ƚŚĂůĂƚ 0LO\DU 86'

7ƚŚĂůĂƚ WĂLJŌ

7ĹšĆŒÄ‚Ä?Ä‚Ćš 0LO\DU 86'

7ĹšĆŒÄ‚Ä?Ä‚Ćš WĂLJŌ

2013

2014

2015

2016

2013

2014

2015

2016

2013

2014

2015

2016

2013

2014

2015

2016

,VĂ•WPD 6LVWHP 9H (OHPDQODUĂ•

0,9

0,4

0,6

0,7

14

8

11

12

0,6

0,6

0,6

0,6

15

14

15

15

6RáXWPD 6LVWHP 9H (OHPDQODUĂ•

0,9

0,7

0,7

0,8

15

13

14

14

0,7

0,8

0,6

0,6

16

17

18

18

+DYDODQGĂ•UPD .OLPD 6LVWHP YH (OHPDQODUĂ•

2,3

2,0

1,9

2,1

38

39

37

36

0,9

1,0

0,8

0,8

22

22

21

22

Tesisat Sistem ve (OHPDQODUĂ•

2,1

2,0

1,9

2,1

33

40

38

38

2,0

2,0

1,6

1,6

47

47

46

45

Toplam

6,2

5,1

5,1

5,7

100

100

100

100

4,2

4,4

3,6

3,5

100

100

100

100

37


DOSYA

İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ TİCARET VERİLERİ dŝĐĂƌĞƚ WĂLJŦ ;DŝůLJĂƌ h^ Ϳ

^ĞŬƚƂƌ mƌƺŶ 'ƌƵƉůĂƌŦ

dŝĐĂƌĞƚ WĂLJŦ ;йͿ

ϮϬϭϯ ϮϬϭϰ ϮϬϭϱ ϮϬϭϲ ϮϬϭϯ ϮϬϭϰ ϮϬϭϱ ϮϬϭϲ /ƐŦƚŵĂ ^ŝƐƚĞŵ ǀĞ ůĞŵĂŶůĂƌŦ

ϭ͕ϱ

ϭ͕Ϭ

ϭ͕ϭ

ϭ͕Ϯ

15

11

13

13

^ŽŒƵƚŵĂ ^ŝƐƚĞŵ ǀĞ ůĞŵĂŶůĂƌŦ

ϭ͕ϲ

ϭ͕ϰ

ϭ͕ϰ

ϭ͕ϰ

15

15

16

16

,ĂǀĂůĂŶĚŦƌŵĂ͕ <ůŝŵĂ ^ŝƐƚĞŵ ǀĞ ůĞŵĂŶůĂƌŦ

ϯ͕Ϯ

ϯ͕Ϭ

Ϯ͕ϲ

Ϯ͕ϴ

31

31

30

31

dĞƐŝƐĂƚ ^ŝƐƚĞŵ ǀĞ ůĞŵĂŶůĂƌŦ

ϰ͕Ϭ

ϰ͕ϭ

ϯ͕ϲ

ϯ͕ϳ

39

ϰϯ

ϰϭ

ϰϬ

dŽƉůĂŵ

ϭϬ͕ϯ

ϵ͕ϱ

ϴ͕ϳ

ϵ͕Ϯ

100

100

100

100

yılında ithalat 599 bin adete yükselirken, imalat 2 milyon 712 bin adede düştü. 2013 yılında imalat miktarında, bir önceki yıla oranla yüzde 41’lik bir düşüş yaşanarak 1 milyon 613 bin adete geriledi. Bununla birlikte, ithalattaki artış hızı korunarak yaklaşık 669 bin adetle sınırlı kaldı. 2014 yılında bir önceki yıla oranla imalat miktarında yüzde 54 düşüş ile 740 bin adete, ithalat miktarında yüzde 38 düşüş ile 412 adete geriledi. 2015 yılında hem imalat hem de ithalat sabit kalırken, 2016 yılında imalat ve ithalat değerleri tamamen düşerek 2001 yılı değerlerine indi. Klima grubunun iç satış ve ihracat rakamları incelendiğinde; 2012 yılında hem iç satışta hem de ihracatta düşüş gözlendi. 2012 yılında iç satış bir önceki yıla oranla yüzde 4 azalarak 2 milyon 57 adete düşerken, ihracat bir önceki yıla oranla yüzde 17 gerileyerek 1 milyon 212 bin adete düştü. 2013 yılında ise iç satış 1 milyon 500 bin adete, ihracat ise 500 bin adete geriledi. 2015 yılında ihracat aynı hızla düşerek 250 bin adete gerilerken, iç satış sabit kaldı. 2016 yılında ihracat nerdeyse sıfır mertebesine ulaşırken iç satış 1 milyon 200 bin adete yükseldi.

KOMBİ Genel olarak değerlendirildiğinde, kombi ürünü için iç satış ile ihracat miktarları 2005-2014 yılları arasındaki dönemde benzer değişimler gösterdi. 2011 yılında 1.3 milyon adet olan iç satış 2012 yılında 1 milyon adete geriledi. 2013 yılında ise tekrar artışa geçerek 1 milyon 100 bin adete ulaştı. Buna karşılık

ISITMA VE SOĞUTMA SİSTEMLERİ

Isıtma ve soğutma sistemleri, konfor şartlarının temini için çevre şartlarının ısıl prosesler ve sistemler kullanılarak kontrol altına alınması ve insanlığın hizmetine sunulması olarak ifade edilebilir. Bu tanım dikkate alındığında, Türkiye’de ısıtma ve soğutma sistemleri imalat sektörü ısıtıcılardan, klima cihazlarına, kazanlara, fanlı ısıtıcılara, buzdolapları ve donduruculara, soğutma kulelerine, ısıtma ve soğutma elemanlarına kadar geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. 2011 yılında 500 bin adet olarak gerçekleşen ihracat 2012 yılında 87 bin adete gerilemiş, 2013 yılında ise 540 bin adete yükseldi. 2014 yılında iç satış 1 milyon adet ihracat ise 656 bin adet civarında gerçekleşti. 2015 yılında iç satış sabit kalarak, ihracat artmaya devam ederek 707 bin adete ulaştı. 2016 yılında iç satışta artış olmakla birlikte ihracat 2015 yılı seviyesinde kaldı. 2016 yılında iç satış – ihracat makası açılarak 400 bin adete ulaştı.

KAZAN -ŞOFBEN Kazan için imalat ithalat miktarlarının 2012 yılında düşüşe geçerken ithalat, 13 bin adet civarında seyreden imalat değerinin yaklaşık 3 bin 300 adet altına indi. 2013 yılında imalat ile ithalat 16 bin adet ile eşitlendi. 38

2014 yılında imalat bir önceki yıla oranla aynı seviyede kalırken ithalatta yüzde 18 düşüş yaşandı. 2015 yılında imalatta yüzde 15, ithalatta yüzde 31 artış oldu. 2016 yılında imalat 21 bin adete yükselirken ithalat 12 bin seviyesine geriledi. 2012 yılında gelindiğinde, 2010 yılına oranla, şofben imalatında yüzde2’lik düşüş gözlenirken ithalatta 15 kat artış gerçekleşerek yaklaşık 29 bin adede ulaşmıştır. 2013 yılında, imalatithalat oranının korunarak yaklaşık 155 bin /30 bin, 2014 yılında ise 166 bin/17 bin oranına ulaştı. 2015 yılında bir önceki yıla oranla imalatta gözlenen yaklaşık yüzde 34’lük artış sonucu imalat-ithalat makası 208 bin adete yükseldi. 2016 yılında şofben imalatı 200 bin adet seviyesine düştü.



DOSYA

AVRUPA’NIN ÜRETİM ÜSSÜ OLMAYA ODAKLANDI

Türkiye iklimlendirme sektörü, artan iç pazar talebi ve yoğun rekabetin yaşandığı uluslararası pazarlarda ihracatını arttırarak, global markaların Türkiye'de üretime başlaması ile Avrupa'nın üretim üssü olmaya odaklandı. klimlendirme sektörü son 10 yılın en yüksek ihracat rakamına ulaşarak geçen yıl 2017 yılında 4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. 2018 yılında 5 milyar dolarlık ihracat hedefinde olan sektör, 2017'de sadece split klimada 1 milyon adet ihracat olmak üzere toplam 2 milyon adetlik satış gerçekleştirdi. Split klima ihracatı bir önceki yıla oranla yüzde 40.1 artış gösterirken, klima santrallerinde yüzde 12, klima sistemlerinde yüzde 11, fancoillerde yüzde 20 artış yaşandı. Kilogram başına ihracat 2016'da 4 dolar iken 2017 yılında 4.2 dolara yükseldi. İklimlendirme sektörünün 2018 yılında ise bu rakamı 5 dolara taşımayı hedefliyor. Split klima ihracatında İtalya, Romanya, İspanya ve İran ilk sırada yer alıyor. Klima santralleri ihracatında ise Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir ilk sırada bulunuyor. Avrupa'da söz sahibi olmaya başlayan iklimlendirme sektörü, yönünü uzak pazarlarda çevirdi. 2018 yılında Güney Amerika ve Afrika ülkeleri için çalışmalara başlayan sektör, bu pazarlarda tanıtım çalışmalarını hızlandırmak ve ihracat oranını arttırmak istiyor. Türkiye'de gelişen ekonomi ve yeni bina projeleri ile konfor anlayışının yanında iklimlendirme cihaz kullanımı da hızlı bir şekilde artıyor. Türkiye iklimlendirme sektörü hem hızlı gelişen iç pazar talebini karşılamada hem de küresel rekabetin yoğun olduğu uluslararası pazarlara artan ihtiyacı ile Türkiye ekonomisinin önemli sektörleri arasında yer alıyor. Sektörün çatı örgütlerinden İklimlendirme Soğutma ve Klima İmalatçılar Derneği verilerine göre 2017 yılında 3.9 milyar dolar olan iklimlendirme

İ

sektörü toplam ihracatı gelecek yıllarda çevresel şartlarında düzelmesi ile 10 milyar dolara kadar çıkma potansiyeline sahip. İhracat rakamı ile global pazardan yüzde 1’lik pay alan sektör, bu oranı yüzde 1.5 çıkarmayı hedefliyor. Akdeniz ülkelerinde ev tipi klima kullanımı yüzde 20 ile 50 aralığında iken bu oranın Türkiye’de yaklaşık yüzde 10 olması, ev tipi klima konusunda ciddi pazar potansiyeli olduğunun göstergesi olarak kabul ediliyor. Türkiye'de aktif olarak ev tipi klima cihazı kullanıcı sayısının 13 milyona yaklaştığı tahmin ediliyor. 70 milyar doların üzerinde bir pazar büyüklüğüne sahip ve büyüme eğiliminde olan iklimlendirme sektörünün özellikle gelişen teknolojiyle birlikte tüketicilerin artan tasarruf ile çevrenin korunması bilinci ile dönüşüm süreci yaşıyor. Bu dönüşüm süreci sektöre talep değişimi şeklinde yansıyor. Yenilenebilir enerjiler, hibrit sistemler ve düşük enerji tüketimi sistemlerine doğru genel bir yönelim bulunuyor. Bu trend çevreye duyarlı, yenilikçi firmaların pazarda söz sahibi 40

olacağını gösteriyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de enerji verimliliği sektörün önemli gündem maddelerinden biri. Sektörde gerçekleştirilen regülasyonlarla birlikte tüketicilerin bilinç seviyesinin artması, tasarruf ve doğaya duyarlı cihaz talebi, yenilenebilir enerji kaynaklı ürünlerin ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olması, son kullanıcılara devlet teşvikinin olmaması, bu pazarın her istenilen seviyede büyümesini engelliyor. Türkiye'de Avrupa Birliği mevzuatlarına uygun tüm regülasyonlar çevresinde yenilenebilir enerji kaynakları ürünleri son kullanıcı teşvik sistemine inşa edilmesinin sektörünün geleceği için kritik önem taşıyor. Firmalara mevcut ürünlerini geliştirip, yeni ürünler ortaya çıkarmaya yönelik Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık vermeleri ve bu yönde çalışmalar hızlandırmaları öneriliyor. Tüketici taleplerindeki değişimin ancak Ar-Ge, teknoloji yatırımı ve satış sonrası verilen hizmet kalitesi ile karşılanabileceği ise ortak görüş. Bu yöndeki çalışmalara sektörün kilogram başına ihracatında artması bekleniyor.


DOSYA

ÇİN, İKLİMLENDİRME ÜRÜNLERİ DIŞ TİCARETİNDE LİDER İklimlendirme sektöründe ihracat liderliğini Çin yapıyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Çin’in 2016 yılı ihracat miktarı yaklaşık 210 milyar dolar. Çin’i 125 milyar dolar ile Amerika ve Hong Kong-Çin, 124 milyar dolar ile Almanya, 89 milyar dolar ile Çin Cumhuriyeti, 85 milyar dolar ile Singapur, 82 milyar dolar ile Kore takip ediyor.

ünya genelinde 233 ülkenin 2016 yılındaki iklimlendirme ihracatı 1 trilyon 389 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2016 yılında dünya iklimlendirme sektörü ithalatında liderlik koltuğuna Çin oturdu. Çin’in 2016 yılı ithalat miktarı yaklaşık 305 milyar dolar olarak gerçekleşti. Çin’i 159 milyar dolar ile Amerika, 125 milyar dolar ile Hong Kong-Çin, 72 milyar dolar ile Almanya, 67 milyar dolar ile Singapur, 57 milyar dolar ile Kore, 48 milyar dolar ile Meksika, 45 milyar dolar ile Taipei-Çin, 44 milyar dolar ile Japonya izledi. Dünya genelinde 233 ülkenin 2016 yılındaki iklimlendirme ithalatı 1 trilyon 524 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye 13 milyar dolar ile 25. sırada yer aldı.

D

Dünya iklimlendirme sektörü n 2016 yılında dünya iklimlendirme sektörü ihracatının yüzde 15’lik kısmı Çin, yüzde 9’luk kısmı ABD ve diğer yüzde 9’luk kısmı Almanya tarafından

ÜLKELERİN İHRACAT PAYLARI 2016 (YÜZDE) ϮϬϭϲ můŬĞůĞƌŝŶ 7ŚƌĂĐĂƚ WĂLJůĂƌŦ ;йͿ Ϯϭϭ ϭ ϲ

ŝŒĞƌ můŬĞůĞƌ 7E

ϱ

ϵ

>D Ez

ϱϭ

ϵ

'͘<KZ : WKEz d z> E

ϭϱ

< E 7^W Ez dmZ<7z Ύ

gerçekleştirildi. Bu ülkeleri, yüzde 6 ile Güney Kore ve yüzde 5 ile Japonya izledi. Çin, Amerika, Almanya, Güney Kore ve Japonya’dan oluşan beş ülke, tüm dünya iklimlendirme ihracatının yaklaşık yüzde 44’ünü gerçekleştirdi. Türkiye’nin iklimlendirme ihracatı ise yüzde 1 seviyesinde. n 2016 yılında dünya iklimlendirme sektörü ithalatının yüzde 20’lik kısmı Çin, yüzde 10’luk kısmı ABD, yüzde 5’lik kısmı Almanya, yüzde 4’lık kısmı Güney Kore, yüzde 3’lük kısmı 41

Japonya, yüzde 2’lik kısmı Kanada tarafından gerçekleştirildi. Bu ülkeleri, yüzde 1’lik ithalat payları ile İspanya, Tayland ve Türkiye izledi. n 2016 yılında Türkiye iklimlendirme sektörü ithalatı, dünya iklimlendirme sektörü ithalatının binde 8.6’sı, ihracatı ise dünya iklimlendirme sektörü ihracatının binde 6,1’i seviyesinde gerçekleşti. n 2016 yılında, Türkiye, Dünya İklimlendirme sektöründe, 233 ihracatçı ülke arasında ihracat miktarına göre 28. sırada, ithalat miktarına göre 25. sırada yer aldı.


DOSYA

A.CEVAT AKKAYA

TÜRKİYE ISITMA KAZANLARI İHRACATINDA ÖNEMLİ OYUNCU Türkiye’deki ısıtma kazanları imalatçıları ürün kalitesi, servis yeterliliği, teknolojik altyapısı ile dünya ile rahatlıkla yarışabilen bir seviyede ve kendini ispatlamış bir durumda.

I

sıtma kazanları ihracatı konusunda 6. sırada olduğunu belirten Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı A. Cevat Akkaya, endüstriyel ısıtma sistemleri konusunda da iddialı bir konumda olduklarını söyledi. Endüstriyel ısıtmada dünyada 12. sırada olduklarını vurgulayan Akkaya ile sektör hakkında konuştuk: Derneğiniz ne zaman kuruldu, ne tür faaliyetler yapıyorsunuz? Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği 1985 yılında kuruldu. Sektörel bazlı Türkiye’nin en eski sektör derneklerinden bir tanesi. Kurucuları arasında ilk planda Türkiye’nin önde gelen kazan imalatçıları firmaları yer alırken zaman içerisinde basınçlı kap imalatçıları, 42

sektörümüze tedarikçi durumunda olan firmalar da bünyemize katılmış bulunuyor. Şu anda Türkiye genelinde aktif olarak 51 üyemiz var. Ağırlıklı olarak sektörümüzdeki imalatçı ve sanayicilerin ufkunu açacak, uluslararası pazarlarda güçlenmesini temin edecek bir şekilde vizyona sahip olmaya çalışıyoruz. Sektörde yaşanan sorunların çözümü ile ilgili olarak kamu kurumlarına bir takım girişimler yapıyoruz. Eski bir dernek olmamızın getirdiği bir takım avantajlar var. Çeşitli kurumlarda kurucu üyelik gibi görevler üstlenmiştir. Derneğimiz, Türkiye İklimlendirme Meclisi, MAKFED (Makine İmalatçıları Federasyonu), Türk Loydu Vakfı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, BTSB BASTEK komitesi gibi önemli ve etkili kurumların üyesi ve etkin bir paydaşıdır. Bu üyeliklerimiz gelişmelerin takip edilmesinde ve avantajlardan faydalanılması noktasında yardımcı ve destek olan unsurlar.


Sektörel olarak ısıtma sanayi ne durumda? Türkiye kazan sektörü 1900’lü yıllarda imalata başlayan ve hızlı gelişmesi 1950’lere dayanan bir sektör. Bilgi ve ticari birikimi yüksek seviyede nitelendirebileceğimiz bir durumda. Bunun en çarpıcı örneğini şöyle ifade edebiliriz; dünyadaki kazan ihracat verilerine baktığımız zaman Türkiye ısıtma kazanları ihracatı konusunda 6. sırada. Bunun yanında sektörümüzle bağlantılı endüstriyel ısıtma sistemleri dediğimiz proseste kullanılan buhar ve kızgın yağ kazanları gibi imalatlar konusunda da iddialı bir konumdayız. Endüstriyel ısıtmada dünyada 12. sıradayız. Bunlar bizim cesaret aldığımız ve mutlu eden rakamlar. Türkiye’deki imalatçılar ürün kalitesi, servis yeterliliği, teknolojik altyapısı ile dünya ile rahatlıkla yarışabilen bir seviyede ve kendini ispatlamış bir durumda. Rakamlara baktığımızda özellikle ısıtma kazanları grubunda yıllık yaklaşık 500 milyon dolarlık ihracatımız var. Bunun yanında yaklaşık 150 milyon dolarlık ithalat söz konusu. Zaman zaman anlamlandırmaya çalıştığımız ve önüne geçmek için yapılabilecek bir şey varsa çare aradığımız nokta ise gereksiz ithalat yapılması. Katma değeri yüksek ürünler, yerli hammadde, iş gücü ve makine parkı ile üretiliyor. Cari açık noktasında katkı sağlayan bir yapıya sahibiz. Ama yapılan ithalatı anlamlandırmak gerekiyor. Serbest piyasa ekonomisinde tepeden inme yöntemlerle bunu engelleme arzusunda değiliz ama kendimizi

daha iyi tanıtarak, bir Alman, İtalyan kazan firmasından daha alt seviyede üretim yapmadığımızı son kullanıcılara iyi ifade etmemiz gerekiyor. Tanıtım işin bir boyutu. Diğer boyutu ise çok nadiren de olsa eğer şartnamelerin hazırlanmasında farklı bir takım değerler ön plana alınıyorsa bunları tespit edip, kamuoyu ile paylaşarak durumu lehimize çevirmeye çalışıyoruz. Bu konuda bir takım girişimlerimiz var. Genel olarak sektörümüzün durum bu. Sektörde kaç üretici var? Kazan imalatında, küçük kapasiteli kalorifer kazanlarını da dahil ettiğimizde 250 civarında üretici var. İstihdam açısından 14 bine yakın çalışanı olan bir sektör. Endüstriyel ısıtma üretimi yapan firma sayısı yaklaşık olarak 50. Ağırlıklı olarak ev tipi (domestik) ısıtma sistemleri kazan imalatı yapan firma sayısı daha fazla.

43

Bunun bir de kesişim kümesi de var. Hem endüstriyel ve domestik kazan imalatı yapan 30 firma var. Aslında kritik olabilecek ve üst düzey teknoloji gerektiren ürün grubunu endüstriyel kazanlar oluşturuyor. Ülkemizde özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması gibi önemli ve kritik faaliyetlerde kendine yer edinebilecek bir sektör. Bu sektörün yıllık 50 milyon dolarlık bir ihracatı var. İthalat rakamları ise yıldan yıla çok değişkenlik gösteriyor. Bunun sebebi şu; yatırımlara bağlı olmak üzere özellikle enerji yatırımlarında bu kazanların ithalat rakamları fazla oynayabiliyor. Biz yerli kazanların elektrik enerjisi üretiminde değerlendirebilmesi için bir takım faaliyetler yapıyoruz. İyi noktaya geleceğimize inancımız yüksek. Yurtiçi ve yurtdışı toplam pazarın hacmi nedir? Global olarak baktığımız zaman ısıtma kazanları için 2016 verilerine göre 6 milyar dolarlık bir dünya ticareti söz konusu. Endüstriyel kazanlarda ise 4-4,5 milyar dolarlık ticaret hacmi var. Türkiye’de ısıtma kazanları gurubunda iç pazar satış rakamı 2 milyar TL olarak veriliyor ama bu rakamın sağlıklı bir veri olmadığı kanaatindeyim. En sağlıklı rakam GTİP numaralarına göre derlenen TÜİK verilerine bakarsak 500 milyon dolarlık ihracattan bahsediyoruz, bu rakam zaten 2 milyar liranın üzerinde. Bizim yaptığımız tespitlerimize göre yurtiçinde ısıtma kazanlarında yaklaşık 5 milyar liralık pazar hacmi olduğunu


tahmin ediyoruz. Endüstriyel kazanlarda da 5 milyar liralık pazar olduğunu tahmin ediyoruz. Toplamda 10 milyar liralık pazar hacmi ortaya çıkıyor. Sektörde üretilen ürünleri nasıl sınıflandırıyorsunuz? Kombi grubunu kapasite ve imalat yöntemi olarak kazan grubundan ayrı düşünmemiz gerekiyor. Kazan olarak kabul ettiğimiz değer 50 kilovat yani 3 dairelik bir mekanı ısıtabilecek güçteki ürünler ve üzerinde sistemler, cihazları kastediyoruz. Bu kazanlar katı, sıvı, doğalgazla ve şu an gündemde olan yenilenebilir enerji kaynaklarından pelet, woodchip (odun parçacıkları) elde edilen enerji ile çalışabiliyor. Yenilenebilir enerji kullanan kazanlar özellikle Avrupa’da kendine çok yer bulabiliyor. Endüstriyel ısıtma dediğimiz zaman bir fabrikanın üretim aşamasında ısıyla ilgili bir girdi varsa muhakkak bir kazan

devreye giriyor. Kojenerasyon sistemleri de kullanılıyor. Örneğin elektrik üretirken açığa çıkan buharı başka şekilde değerlendirebilirsiniz buna kojenerasyon deniyor. Enerji verimliliği açısından üzerimize düşen ciddi yükümlülükler ve çalışmalar var. Bunun bir parçası da kojenerasyon sistemleridir. Yaptığımız bir değerlendirmeye göre Türkiye’nin yaklaşık 50 milyar dolarlık bir enerji ithalatı söz konusu. Bunun 10 milyar dolarlık kısmı bizim kazan sektörü tarafından üretilen cihazlarla tüketiliyor. Buradan yola çıkarsak ürünlerdeki yüzde 5’lik verim artışı ciddi enerji tasarrufu ve milli gelire tekabül ediyor. Verimliliği yüzde 10’a çıkarırsanız enerji ithalatında 1 milyar dolarlık fayda sağlanır. Enerji verimliliği konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Sektörümüz açısından hem enerji verimliliğini hem de özellikle birincil önemde ele aldığımız can sağlığını

44

koruyacak şekilde bir periyodik muayene bakım yönetmeliği üzerinde çalışıyoruz. Hep duyduğumuz, basında gördüğümüz bir yerde kazan patladı haberleri ve yaşanan can kayıpları. Tabii basına yansıyan kadarını biliyoruz. Ürünler doğru şekilde üretilmediği, kullanılmadığı ve değerlendirilmediği zaman risk faktörü taşıyan ürünler. Bunun önüne geçilmesi gerekliliği ortadaydı. Sektör temsilcisi bir dernek olarak bir takım faaliyetler yapmayı düşündük. Bununla ilgili bir planlama yaptık. Öncelikle 3 temel sorunumuz var. Birincisi can kaybı, ikincisi mal kaybı, üçüncüsü de çevresel kayıplar. Bunların engellenmesi içinde sistematik olarak konuyu ele aldık. Bu olumsuzlukları yaratan nedenleri tespit etmeye çalıştık. Birincisi kalitesiz ürünler, ikincisi doğru kullanmama yani yetersiz operatör. Üçüncüsü ise doğru bakım yapılmaması. Dördüncü neden ise bu üç nedeni kapsayacak şekilde sürdürülebilir bir muayene ve kontrol sisteminin olmayışı. Bunları tek tek ele aldığınızda, kaliteli üretimde ciddi bir problemimiz olmadığını gördük. İhracatta 6. sırada olmamız zaten belli kaliteyi tutturduğumuzun göstergesi. Tabi ki eksikler vardır, bu eksiklerin giderilmesi aşamasında üreticilerin bilgilendirilmesi, standartlar konusunda yeterli hale gelmesi gibi çalışmaları yapıyoruz, eğitimler veriyoruz. Kritik olan ise operatörlerin yeterliliği konusuydu.


Bu noktada mesleki yeterlilik kurumu ile ortak bir çalışma yaptık, sıcak su, buhar ve kızgın yağ operatörler için meslek yeterliliği yayınlandı ve standardı oluşturduk. Ulusal yeterlilik olarak Resmi Gazetede yayınlandı ve çok kısa süre içerisinde eğitimler başlayacak, belgelendirme hizmeti yürüyecek. Bu zamana kadar Makine Mühendisleri Odasının bu açığı kapatma ile ilgili ciddi katkıları oluyordu ve çalışmalarımızı beraber yürüteceğiz. Ürünlerin bakımı zamanında yapılıyor mu? Ne yazık ki ülkemizde diğer tüm makinelerde de olduğu gibi zorlayıcı bir takım etkenler olmadığı sürece kazan bakımı konusu ciddi olarak ele alınmıyor. Kaldı ki bizim ürünlerimiz ateş ve su gibi aşındırıcı, zarar verici riskleri olan ortamda çalışan ürünler. Dolayısıyla eskime ve yıpranma payları çok yüksek. Bunun ortadan kaldırabilmesi için de periyodik bakım yapılması gerekiyor. Bakım maliyetleri yüksek değil. Yapılacak bir bakım aslında bir yıllık enerji tasarrufu yanında hiçbir şey kalır. Bakımlar bir yük getirdiğinden değil ihmal edildiğinden yapılmıyor. Bu noktada kullanıcının algısını, yaklaşımını eleştirmek doğru değil. Müşterilere periyodik bakımın önemini anlatmalıyız, hatırlatmalarda bulunmalıyız. Bunu sadece ticari bir kaygı ile değil uzun vadede ürün verimliliği ve can sağlığı açısından yapmalıyız. Böyle bir çalışmamız da var, muayene sisteminin oluşturulması. Şu anda herhangi bir işletmede bir kazanın muayenesi bir mühendis tarafından ne yazık ki kâğıt üzerinde yapılıyor. Makine Mühendisleri Odası böyle bir hizmet veriyor. Ama Çalışma ve Sosyal Hizmetler ve Çevre Şehircilik Bakanlığının yaptırımının devreye girmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak sistematik bir öneri de bulunduk ve değerlendirilmesi devam ediyor. Umarım asansörlerdeki gibi bir sistemi oturtabiliriz. Apartmanlarda, okullarda, hastanelerde, AVM’lerde her yerde kazanlar var. Görünmeyen bir yerde ama riskler ortada. Bu konunun ciddi bir şekilde

bu kurumun artık korunmaya ihtiyacı yok, dünyada kendini kabul ettirmiş bir pozisyonda. İthalatta ilave vergilerin olması, ister istemez, pazarda fiyat artışına sebep oluyor. Derneğimizin yönetim kurulu üyesi bir arkadaşımız Yassı Çelik Tüketicileri Platformu’nda faal görev alıyor.

ele alınıp bir an önce çözülmesi gerekiyor. Her kazadan sonra derneğimize istatistiki rakam almak için telefon açılıyor, 1-2 gün gündemde kalıyor ve unutuluyor. Biz bunu canlı tutmak istiyoruz ve umarım ciddi aşama sağlarız. Sektörde başka ne tür sorunlar var? En büyük amaçlarımızdan birisi yerli ürünlerin tercih edilmesi noktasında ileri seviyeye gelebilmek. Enerji verimliliği ve can sağlığı açısından duyarlılık oluşturmak istiyoruz. İmalatçı tarafına baktığımızda en büyük sorunlarımızdan bir tanesi hammadde girdimizdeki bir takım zorluklar. En büyük hammadde girdimiz sac ve Türkiye’de tek üretici var. Bu kuruluşumuzun etrafındaki koruma kalkanı bizi önemli şekilde etkileyebilecek durumlara ulaşabiliyor. Ne mutlu ki 45

Fiyat rekabeti yaşanıyor mu? Zorunlu standartları olan bir sektör. Standartlara uygun üretim yaptığınız zaman fiyat belli seviyede oluşuyor. Fiyatlar, kayıt içi kaldığınız sürece oynak değil. Merdiven altı tabir edilen o tip üreticiler var. Bunların önüne geçmek için tüketicinin bilinçlenmesi önemli. Çünkü burada kayıp sadece mal değil, can kaybı söz konusu olduğu için büyük risk oluşturuyor. Bizim sektörümüzde belli seviyeye geldiğinizde, bu durum sizi etkilemez. Konya’da kaç üretici var? Konya’da 8 üreteci var. Endüstriyel ısıtma konusunda bizim firmamız (Akkaya Isı AŞ.) var. Konya’daki üreticilerin derneğimize olan ilgileri düşük. STK’lar önemli. Sorunların dile getirilmesi, aşama kaydedilmesi noktasında önemli kurumlar. Konya’da kurulmuş bir firmanın ortağı olarak, İstanbul’da dernek içerisindeki pozisyonumdan dolayı zaman zaman mahcup duruma düşüyorum. Konya’da ciddi üretim yapan firmalar var. Dernekle ve sektörle ilgili çalışmalarda yer alacak kabiliyette kuruluşlar ancak ne kadar uğraşsak ta derneğin faaliyetleri içerisine dahil edemiyoruz.


DOSYA

İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ 10 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT POTANSİYELİNE SAHİP Küresel ısınmanın etkisini daha güçlü hissettirdiği 2000’li yıllarda, iklimlendirme sektöründe büyük gelişme kaydeden Türkiye, teknolojide çağı yakalayarak, üretim kapasitesi ve pazar büyüklüğünde Avrupa’nın klima lideri konumuna ulaştı. klimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD) Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yönet, 2017 yılında 3.9 milyar dolar ihracat yapan iklimlendirme sektörünün, gelecek yıllarda, çevresel şartların da düzelmesiyle 10 milyar dolar ihracat potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Yönet, Akdeniz ülkelerinde ev tipi klimaların kullanımı yüzde 20-50 aralığında iken bu oranın Türkiye’de henüz yüzde 10 civarında olduğunu kaydederek, “Bu durum, ülkemizde ev tipi klimaların kullanımının giderek artacağı ve pazarın konutlarda büyümeye açık potansiyelini gösterdiği şeklinde yorumlanıyor. Son verilerin ardından Türkiye’de aktif olarak ev tipi klima cihazı kullanıcı sayısının 13 milyona yaklaştığı tahmin

İ

İklİmlendİrme Sektörü (Mİlyar Dolar)

YILLAR

2013 2014 2015 2016 20172018 (T)

ediliyor.” dedi. İklimlendirme sektörünün büyüme eğiliminde olduğunu vurgulayan Yönet, sektörün tüm dünyada 70 milyar doların üzerinde bir pazar büyüklüğüne sahip olduğuna dikkat çekti. Gelişen teknolojiler ve çevre bilinci ile ürünlerin inovatif gelişmelere açık olduğunu belirten Yönet, “Yenilenebilir enerjiler, hibrid sistemler ve düşük enerji tüketimli sistemlere doğru genel bir yönelim bulunuyor. Bunun sonucunda tüketiciye, çevreye ve topluma duyarlı, yenilikçi, markası güçlü firmaların pazarda söz sahibi olması bekleniyor.” diye konuştu.

Avrupa’nın klima lideri Türkiye Türkiye’nin küresel ısınmanın etkisini daha güçlü hissettirdiği 2000’li yıllarda, iklimlendirme sektöründe büyük gelişme 46

İHRACAT

4,2 4,4 3,7 3,5 3,9 4

kaydettiğini vurgulayan Taner Yönet, teknolojide çağı yakalayarak, üretim kapasitesi ve pazar büyüklüğünde Avrupa’nın klima lideri konumuna ulaştığını söyledi. Sektörün dünyadaki diğer teknolojik gelişmelere paralel olarak kendisini geliştirmekte olduğunu ifade eden Yönet, şöyle konuştu: “Bu durum, üreticilerin artık son kullanıcı ve yatırımcılara yönelik daha sürdürülebilir, daha verimli ürünlerin yanında binaların diğer hizmetleri ile bütünleşik, uzaktan izlenebilir ve kontrol edilebilir çözümler sunmalarını gerekiyor. Projelerin tamamında çalışan sistemlerden gerekli tüm verileri almak mümkün. Alınan veriler aynı zamanda arıza tahminlerinde ve önleyici bakımda kullanılabilmektedir. Dünyada iklimlendirme sektöründe yaşanan


tüm gelişmeler takip edilerek benzer teknolojilerin hızla yerel hizmetlere adapte edilmesi sektörümüzün gelişmesi açısından çok önemlidir. Türkiye İklimlendirme Sektörünün gelişmesi teknolojinin yakından takip edilmesi ve yatırımların bu çerçevede yapılması ile paralellik gösterecektir.” Küresel ısınma ile birlikte gündeme gelen enerji tasarrufu ve emisyonu düşürmeye dair sektörde en kayda değer gelişmenin küresel ısınma potansiyeli düşük gazların kullanımındaki artış olduğunu belirten Yönet, bugün dünyada iklimlendirme sektörünün önceliklerinden birisi olan GWP (Global Warning Potential) kriterleri ile sektörün yeniden yapılanacağını söyledi. Özellikle ev tipi klimalarda bu geçişin çok daha hızlı olduğunu kaydeden Yönet, “Kullanılmakta olan R410a soğutucu akışkana göre küresel ısınma potansiyeli çok daha düşük olan R32 gazının kullanımı Avrupa’da oldukça artmış, ülkemizde de bu yönde çalışmalar hız kazanmıştır. Üreticilerin bu konuya önem vermesiyle birlikte tüketicinin de bu konuda seçici olması geçişi daha da hızlandıracaktır. Bununla birlikte her geçen gün daha verimli hale gelen ısı pompaları pek çok ev ve işyerinde fosil yakıtlı sistemlerin yerini almaya başladı. Bu değişimin karbondioksit emisyonunun düşürülmesi ve küresel ısınmanın azaltılmasına direk etkisi oldukça fazladır. Gün geçtikçe artan enerji verimlilikleri yüksek ürünler de sektörün toplam karbon ayak izinin küçülmesine yardımcı oluyor. “ diye konuştu.

Taner Yönet

İKLİMLENDİRME ARTIK LÜKS DEĞİL İHTİYAÇ İklimlendirmenin günümüzde artık bir lüks değil bir ihtiyaç olduğuna ifade eden Yönet, aşırı sıcakların olduğu dönem iklimlendirme cihazların yoğun satıldığı ve kullanıcıların montaj hizmetleri için biraz daha fazla sabırsızlandığı bir dönem olduğunu söyledi. Bu dönemde klima montaj hizmetlerini en hızlı verebilen firmaların gerçek anlamda rekabette bir fark yaratarak rakiplerinden ayrıldığına belirten Yönet, şöyle konuştu: “İSKİD üyesi birçok iklimlendirme şirketi sıcak dönem olarak adlandırılan bu dönemdeki satış ve montaj kapasitelerini arttırmaya çalışarak tüketici hizmetleri departmanlarını geliştirdikleri gibi gerek İSKİD’in gerekse de üye firmaların yaptığı iletişim faaliyetleri ve kampanyalar ile iklimlendirme cihazı satış ve montajlarını tüm yıl içine yayma yönünde faaliyetler

yürütmektedirler. Türkiye İklimlendirme Pazarının yüzde 90’ını temsil eden İSKİD’in temel çalışma alanlarından birisi olan, “tüketicinin temiz hava, enerji verimliliği, çevreye duyarlı ürünler kullanılması” yönünde bilinçlendirilmesi ve iklimlendirme cihazının bir lüks değil ihtiyaç olarak algılanması ile ilgili bilgilendirme faaliyetleri düzenli olarak yürütülmektedir” İmalatçı firmaların gerek mavi yaka gerekse beyaz yaka kalifiye eleman bulmada zorluk yaşadığını vurgulayan Yönet, üniversitelerle ve belediyelerle yürütülen çalışmalar ile sektörün uygun eğitim almış personel yetiştirilmesine yönelik çalışmalar yapıldığını söyledi. Yönet, değişen iklim şartları ve konfor anlayışı sonucunda doğal bir ihtiyaç olan klima cihazlarındaki ÖTV’nin kaldırılması gerektiğini belitti.

İSKİD 26 YILDIR FAALİYET GÖSTERİYOR Türkiye'de iklimlendirme, soğutma ve klima cihazları imalatçısı üyeleri arasında iş birliğini Türkiye’de 1950’lerde hayat bulan klima ve soğutma sektörü hızla gelişme göstermiştir. İSKİD, bu gelişmenin sağlıklı ve daha da hızlı olması amacıyla klima ve soğutma sektörünün önde gelen firmaları ve kişilerinin katkılarıyla kurularak 1992 Yılında

çalışmalarına başlamıştır. Bugün İSKİD, imalatçı ve ana ithalatçı firmalardan oluşan 100’ün üzerinde üye sayısı ile Türkiye pazarının yüzde 90’ını temsil etmektedir. Bu gücü ile İklimlendirme sektörünün gelişmesi, uluslararası rekabette öne geçmesi ve dünyada Türkiye İklimlendirme Sektörünün konumlandırılması yönünde sektör adına faaliyetler yürüten etkin bir kuruluştur. 47


DOSYA

2018 YILI İHRACAT HEDEFİ 5 MİLYAR DOLAR İklimlendirme sektöründe 2018 yılı ilk 7 ayındaki ihracattaki büyüme yüzde 24.5 olarak gerçekleşti. Kilogram başına ihracat değerlerinde de Türkiye ortalaması üzerinde ihracat yapan sektörün kilogram başına ihracatı 4.2 dolara ulaştı.

klimlendirme Sanayi İhracatçı Birliği (İSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, iklimlendirme sanayinin, geniş bir ürün ve hizmet yelpazesine sahip, ülkemizde ilgi odağı olan ve gelişen en önemli sektörlerinden biri olduğunu söyledi. Türkiye’de ve dünyada iklimlendirme ürün ve hizmetlerine olan talebin gün geçtikçe artış gösterdiğine dikkat çeken Şanal, “Bu nedenle sektörümüz hem global pazar hem de ülkemiz ekonomisinde önemli bir rol alır seviyeye gelmiş

İ

Mehmet Şanal

cazip bir sektördür diyebiliriz. Ülkemizde de sektörümüz global pazarlardaki gelişime paralel bir seyir izlemektedir. Hem dış hem de iç pazarda ürün ve hizmetlerimize talep artmaktadır. İşte buna paralel olarak, geçtiğimiz yıl gerçekleşen 4 milyar dolarlık ihracat rakamı ile son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak Türkiye ortalamasının üzerinde bir büyüme yaşadık. 2017 yılı sektörümüz ihracatı açısından iyi bir yıldı.” dedi. İklimlendirme sektörünün bu yıl 5 milyar dolar ihracat yapma hedefinde ulaşmak olduğunu vurgulayan Şanal, ihracatın yılın ilk 7 aylık verilerine bakıldığında koymuş oldukları hedefe ulaşacaklarını tahmin ettiklerini belirtti. Sektörün 2018 yılında Türkiye genel ihracatı 48

ortalamasının üzerinde ihracat gerçekleştirdiğine dikkat çeken Şanal, “Sektörümüz 2018 yılının ilk 7 aylık döneminde Türkiye geneli ihracatının üzerinde bir büyüme yakaladı. Türkiye geneli 7 aylık ihracat verilerine baktığımızda bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 13.5 oranında artarken bu rakam iklimlendirme sektöründe yüzde 24.5 olarak gerçekleşti. Öte yandan kilogram başına ihracat değerlerinde de Türkiye ortalaması üzerinde ihracat yaptık. Türkiye geneli kilogram başına ihracat 1.9 dolar iken iklimlendirme sektörünün ihracatı 4.2 dolar olarak gerçekleşti.” diye konuştu. Şanal, sektörün ihracat potansiyeli ve performansının gayet iyi olduğunu ifade ederek kilogram başına ihracat rakamlarını


ORTAK HAREKET ETME KÜLTÜRÜ GELİŞTİ İSİB’in kuruluşu ile birlikte sektör firmalarının ortak hareket etmek kültürünün geliştiğini vurgulayan Mehmet Şanal, özellikle yurtdışında değişik lokasyonlarda aktivitelerde bulunmaya ve yeni coğrafyalara gitmeye başladıklarını söyledi. Şanal, geçtiğimiz 4-5 yıllık süreçte ektiklerini yeni yeni biçmeye başladıklarını belirterek, Şu değerlendirmeyi yaptı: “Uluslararası arenada ülke imajına yönelik çalışmalar yaptık, sektörümüzün gücünü lanse etmeye başladık. Yeni yeni yatırımlar Türkiye’ ye gelmeye başladı, firmalarımız yeni coğrafyalara açılmaya başladı. Üreticilerimiz katma değeri yüksek ürünler üretmeye başlıyor. Bu sayede de sektörün ihracat rakamları artıyor. Isıtma alanında uluslararası firmaların Türkiye’deki yatırımları artmaya başladı. Büyük oyuncular ülkemizde üretim yapıyor. Klima tarafında da uluslararası firmalar gelmeye başlayınca ihracatımızda da önemli gelişmeler olmaya başladı. Bilinilirliğimiz arttı. İSİB’in 965 üyesi var şu aşamada. Yola çıktığımızda 250-300 arası üyemiz vardı. 2012 yılından bugüne güzel bir ivme yakaladık. İSİB in aktivitelerini gören firmalar burada bulunmayı arzuladılar. Onların da ufukları gelişiyor, sektörü ne kadar çok tek çatı altında toparlarsak hem gücümüze güç katarız hem de güzel bir sinerji oluştururuz. Sektörün büyük çoğunluğunu İSİB çatısı altında topladık diyebiliriz.”

önümüzdeki dönemde 5-6 dolara çıkarmak gerektiğini söyledi. Şanal, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye ihracatı içinde en fazla artış gösteren ilk 4 sektörden biri olduk. Ayrıca iklimlendirme sektörü, ilk 7 aylık Türkiye geneli ihracatından da yüzde 2.8 oranında pay aldı. Bunlar güzel gelişmeler. 2019 yılında hedefimiz ise en az 6 milyar dolar ihracat yapmak. İklimlendirme sanayi, geniş bir ürün ve hizmet yelpazesi ile tüm dünyada

49

gelişen bir sektördür. Ürünlerimize olan talep dünya genelinde artış göstermektedir. Sektör büyük ve güçlü yatırımcılara sahip. Dünya genelinde gerçekleşen ihracatın içinde iklimlendirme ihracatı payı da artmaktadır. Ülkemiz dünya iklimlendirme sektörü içinde Pazar büyüklüğü açısından 22. Sırada. Hedefimiz ilk 10 ülke arasına girebilmek.” Sektörün dış pazarlarda olduğu gibi iç pazarda da güçlü bir konumda olduğunu belirten Şanal, geçen yüzde 7 oranında büyüdüğünü söyledi. Şanal, gerek üretim adetleri gerekse satış rakamlarının yükselişte olduğunu kaydederek, ”Büyük ölçekli kamu yatırımlarının yapılması ve özel sektör projelerindeki yoğunluk büyümenin altındaki en büyük etkenlerdir. İhracat pazarlarındaki gücümüzün sürekli ve kalıcı olabilmesi için iç pazarda da sektörümüzün güçlü olması gerekiyor.” dedi.


HABER

50 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR

DemirDöküm, Türkiye'nin 140'ıncı Ar-Ge merkezinin yer aldığı 267 bin m2 açık, 65 bin m2 kapalı alana yayılan Bozüyük fabrikasında, yıllık 330 bin adet termosifon, 600 bin kombi, 300 bin şofben, 2 milyon 500 bin metre tül panel, 70 bin solar kolektör üretim kapasitesine sahip. emirDöküm Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Ertuna, 2017 yılında üretim, satış ve büyümede kendi rekorlarını kırdıklarını belirterek, hedeflerinin üzerinde yılı yüzde 40 büyüme ile kapattıklarını söyledi. Türk mühendisler tarafından tasarlanan ve üretilen ürünleri dünyanın 50 ülkesine ihraç eden DemirDöküm olarak bu alanda da önemli başarılara imza attıklarını vurgulayan Ertuna, Türkiye'de olduğu gibi yurtdışında da konumlarının her geçen gün güçlendiklerini kaydetti. Ertuna, “Tamamı yerli mühendislerimizle, yerli yazılımlar kullanarak üretimimizi Türkiye'de yapıp dünyanın 50 ülkesine ihrac ediyoruz. Panel radyatörde Şili'de lider olan DemirDöküm, Yunanistan'da pazar ikincisi, Çin'de ise ilk 3'te yer alıyor. Latin Amerika’daki varlığımızı geliştirmeye başladık. Geçen yıl en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz

D

Erdem Ertuna

ülkeler İtalya, Çin, Rusya ve İspanya oldu.” dedi. İhracatın 2017 yılında yüzde 18 oranında artarak 78 milyon dolara ulaştığı bilgisini veren Ertuna, bu yıl başta İtalya, İspanya ve Hollanda olmak üzere faaliyet gösterdikleri tüm ülkelerde satışları artırmayı, ihracatta yüzde 25'lik büyüme gerçekleştirerek 100 milyon dolar barajını aşmayı hedeflediklerin söyledi. Ertuna, şöyle konuştu: “Bu yıl hizmet verdiğimiz alanlardaki öncülüğümüzü, liderliğimizi 50

devam ettirmek ve sektörde rekabet çıtasını yükseltmek için yeni ürünleri ardı ardına sunuyoruz. Yoğuşmalı kombi alanındaki yeni ürünümüz ATROMİX'i kısa süre önce tüketicinin beğenisine sunduk. Kısa süre sonra ısı pompası alanındaki yeni ürünümüz MAXIAIR’i satışa sunacağız. MAXIAIR, yüksek performansı, düşük enerji tüketimi, tasarımı, teknolojisi ve sessiz çalışmasıyla sektörde yarışı farklı bir boyuta taşıyacak. MAXIAIR'in iki farklı seçeneği olacak. Tüketicilerimizin beğenisine sunacağımız üçüncü yeni ürün gamımız ise MAXICONDENSE kaskad cihazı olacak. Dört farklı seçenekle satışa sunulacak DemirDöküm MAXICONDENSE, yüksek kapasitesi, yüksek verimi, kolay montaj ve uzun ömürlü kullanımıyla kısa sürede alanının en iddialı ürünü olacak.” Yatırımlar her yıl katlanarak devam edecek DemirDöküm’ün ısıtma


sektörünün öncüsü olarak geleneksel alanlardaki başarılarını yeni alanlarda da devam ettireceklerini vurgulayan Erdem Ertuna, “Grubumuzun bu alanda 50 milyon Euro'luk yatırımı bulunuyor. Bu yatırım her yıl katlanarak devam ediyor. DemirDöküm olarak yeni alanlarda da iddialıyız. Hedefimiz 2018 yılında da yüzde 20'nin üzerinde büyümek.” dedi. Vaillant Group içerisinde 3'üncü sırada yer alarak çok güçlü bir büyümeye imza attıklarını kaydeden Ertuna, geçen yıl gerçekleştirilen 40 milyon TL'lik yatırıma ek olarak bu yıl da fabrika, marka, dijital dönüşüm çalışmalarına, Ar-Ge'ye yatırıma devam edeceklerini dile getirdi. Ertuna, Türkiye iklimlendirme sektörünün gerçekleştirilen yatırımlar, nitelikli insan kaynağı ile son yılların en hızla gelişen, Türkiye’nin GSMH’ya katkısını artıran sektörlerin arasında yer aldığına dikkat çekerek, sektörün hem hızla gelişen iç pazar talebini karşılamada hem de küresel rekabetin yoğun olduğu uluslararası pazarlara olan ihracatı ile Türkiye ekonomisinin önemli

ihracat 3.9 milyar dolar seviyesine ulaştı. Sektörümüzün 2023 yılı ihracat hedefi ise 12 milyar dolar. Sektörün Avrupa'daki konumuna baktığımızda ilk 3'te yer alıyoruz. Bugün dünyadaki büyük üreticilerin neredeyse hepsi Türkiye’de yatırım yapmış durumda. Bu da Türkiye’yi dünya iklimlendirme sektöründe ana üreticilerden biri haline getirdi. Bugün AB bölgesinin üretim üssü konumundayız. Ülkemizdeki kentsel dönüşüm projelerinin yanı sıra doğalgazın yeni gittiği şehirler, inşaat sektörünün aktif ve dinamik yapısına ek olarak ihracat çalışmaları neticesinde sektördeki büyüme trendinin devam edeceğine inancımız tam.” diye konuştu. bir parçası haline geldiğini söyledi. İhracatını en çok artıran 10 sektör arasında konumunu her yıl güçlendiren sektörün geçen yıl ihracatta yüzde 11.8 büyüme yakaladığını belirten Ertuna, “Bugün birçok yabancı şirket ülkemizde üretim gerçekleştiriyor. Türkiye'de üretilen ürünler 200'e yakın ülkeye ihraç ediliyor. Toplam

En önemli gündem enerji verimliliği Son 2 yıldır sektörün gündeminde yer alan ErP (Energy Related Products - Enerji İlişkili Ürünler) yönetmeliğinin Nisan ayında, Resmi Gazete’de yayımlandığını hatırlatan Ertuna, yönetmelikle enerji tüketimi yapan cihazlarda bazı standartların zorunlu hale getirildiğini söyledi.

DEMİRDÖKÜM 64 YILDIR ÜRETİM YAPIYOR “Türkiye'nin ilk sanayi şirketlerinden DemirDöküm olarak, kurulduğumuz 1954 yılından günümüze Türk sanayisinin gelişimine katkıda bulunduk, birçok yeni yatırımı hayata geçirdik, tüketicilerimizi üstün teknolojili ürünler sunarak, sektördeki kaliteyi her geçen gün yükselttik. Türkiye'nin sanayi gelişimine yakinen tanıklık eden, 64 yıllık bir sözün başarı hikayesi olan DemirDöküm, kombi, klima, panel radyatör, şofben, termosifon ve güneş enerjisi başta olmak üzere tüketicilerine geniş bir ürün gamı sunuyor. Bozüyük fabrikamızdan tamamı Türk mühendisler ve çalışanlarımız tarafından üretilen ürünlerimiz dünyanın 50 ülkesinde kullanılıyor.” 51


HABER

VAILLANT KOMBİ SATIŞINDA REKOR KIRDI

Erol Kayaoğlu

Vaillant Türkiye geçen yıl yoğuşmalı kombi pazarında %80, şofbende %57, panel radyatörde %30, klimada %16 ve ısı pompasında %5 büyüme kaydetti. Türkiye’de ilk kez 100 bin adet kombi satışı sınırını aşarak 117 bin adet ile rekorlar kırdığı bir yılı geride bıraktı. aillant Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Erol Kayaoğlu, ilklerin öncüsü olma anlayışını önümüzdeki sene de sürdüreceğini belirterek, “Vaillant Türkiye’nin kuruluşundan gelen ve DNA’sında yer alan tüketici odaklı yapısını, yıllık hedeflerimizde her zaman ön planda tutuyoruz.” dedi. Kayaoğlu, enerji verimlilik yasalarına uyum sürecinin, üretim trendini daha verimli cihazlara doğru yönelttiğini vurgulayarak, çevre ve enerji verimliliği konusunda da kullanıcılarda artan bilinç ile yoğuşmalı kombilere olan talebi hızla artırdığını belirtti. Kayaoğlu şöyle konuştu: “Bunların yanı sıra, dünyadaki dijitalleşmeye paralel olarak ısıtma sektöründe de dijital ürünlerin payı artış gösteriyor ve sektör trendlerinde belirleyici rol üstleniyor. Vaillant olarak hem doğayı koruma anlayışımız hem de dijitalleşen

V

dünyayla aynı doğrultuda ilerleyerek enerji verimliliğini en üst seviyeye çıkaran ürünlere yatırım yapmayı sürdüreceğiz. Vaillant Türkiye olarak, bilgi ve tecrübemiz doğrultusunda, 2018 beklentilerimizi de yüksek tuttuk. 2018 yılını %30 büyüme ve 500 milyon TL ciro ile kapatmayı hedefliyoruz.” Kayaoğlu, sektörde geniş ürün yelpazesi ile fark yarattıklarını belirterek, kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun ürünlerimizle en üst seviyede hizmet sunduklarını söyledi. 52

Kayaoğlu, ecoFIT Start yoğuşmalı kombinin, verimliliği, düşük yakıt tüketimi, modern tasarımı, yüksek performansı ile öne çıktığını ifade ederek, kaliteli ısı, rakipsiz sıcak su konforu ve yakıt tasarrufu arayan veya kombisini değiştirmeyi düşünen tüketiciler için pazara sunulduğunu belirtti. Kayaoğlu, “Okunabilirliği kolaylaştıran büyük LCD ekranı, arka aydınlatması, kullanışlı arayüzü ile fark yaratan ecoFIT Start; şık tasarımı ile dikkat çekiyor. İdeal boyutları ile


kullanıldığı mekanlarda yer tasarrufu da sağlayan ecoFIT Start, yüksek performansı ve üstün teknolojisi ile kullanıcılarına konfor ve güven sunuyor. Bu yıl da sektörde ses getiren, %85 geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilen, beraberindeki VRC700f ile birlikte A++ ısıtma verimliliğine sahip olan Green IQ Multi yoğuşmalı kombi ürününü lanse ederek 5 farklı yoğuşmalı kombi modeli ile tüketicilerin huzuruna çıktık. Ayrıca, A++ enerji verimliliklerine sahip VAI 8 Split Inverter klima, VAI 8 Multi Inverter klima ve yenilenebilir enerji ürünü Split ısı pompası ile tüketicilerimize benzersiz konfor deneyimi en üst seviyedeki verimlilik sınıfları ile sunuyoruz.” diye konuştu.

VAILLANT, 144 YILLIK TECRÜBESİYLE ÇÖZÜM ÜRETİYOR

Sektör büyüme trendinde Sektörün büyümesinde birçok etken olduğunu ifade eden Kayaoğlu, kentsel dönüşüm, doğalgazın yeni gittiği şehirler ve inşaat sektörünün büyüme potansiyeli, nitelikli konut sayısındaki artış ve küresel iklim değişikliğinin etkisiyle yaşanan ani sıcaklık değişimlerinin, dünyada ve Türkiye’de iklimlendirme sektörüne büyüme olarak yansıdığını söyledi. Kayaoğlu, Türkiye pazarının 10’u aşkın yerli ve yabancı markanın yoğun rekabet ettiği bir Pazar olduğuna dikkat çekerek, “Geçtiğimiz yıl, kentsel dönüşüm, yenileme pazarı ile şofben, termosifon ve klimalardaki ÖTV indiriminin etkisiyle sektörümüz beklentilerin üzerinde büyüdü. Bu sene 21 Nisan’da yürürlüğe giren ErP yönetmeliğiyle birlikte 2018 yılında da sektörde %10 civarında bir büyüme bekliyoruz. Bu büyümeye paralel olarak kombi pazarının da yıllık 1 milyon 100 bin adedi aşmasını öngörüyoruz. Vaillant Türkiye olarak sene başında yaptığımız planlar doğrultusunda sene sonunda %30 büyüme hedefliyoruz.” dedi.

Kayaoğlu, sektördeki en önemli gündem maddelerinden biri olan ErP yönetmeliğini, 2015 yılından bu yana Avrupa’da deneyimleyen bir şirket olarak, geniş ürün gamıyla Türkiye’deki yeni döneme en hazır marka olduklarını söyledi. Kayaoğlu, “3 yıldır, Avrupa’yla eş zamanlı olarak Türkiye’deki yeni döneme hazırlanıyoruz. Öncelikle Türkiye’nin değişik bölgelerinde eğitimler vererek, yüzlerce sektör oyuncusunu konuyla ilgili bilgilendirdik. İş ortaklarımızı enerji bayiliği konseptimiz kapsamında enerji danışmanlığına hazırladık. Ürün gamımızı ise konvansiyonel ürünlerden yenilenebilir enerji ürünlerine ve yüksek verimli yani yoğuşmalı kombi gibi ürünlere taşıdık. Bilgi ve tecrübemizle, bu dönemin yıldızı olmaya adayız.” diye konuştu. 53

“144 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Vaillant, Türkiye ısıtma ve soğutma pazarında, geniş ürün gamına sahip markalardan biri. Vaillant yenilenebilir enerji kaynaklı ürünler, kaskad yoğuşmalı ısıtma çözümleri, sistem otomasyonu, yenilenebilir enerjiler ve konvansiyonel sistemlerin beraber kullanıldığı hibrid sistemler üzerine de odaklanmaktadır. Kendi bünyesinde yer alan servis organizasyonu ile satış sonrasında da kusursuz hizmet sağlayan Vaillant, Türkiye’de 26 yıldır markaya özgü birçok yenilik ile sektöre öncülük etmektedir. Vaillant Türkiye olarak 250 yetkili satıcı ve 300’den fazla satış noktası ile toplamda 550’den fazla noktada son kullanıcılar ile buluşuyor, kendi bünyemize ait 7/24 çözüm merkezimiz, tüketici deneyimi geliştirme birimimiz, 200’ün üzerinde 7/24 faaliyet gösteren mobil servis araçlarımız ile benzersiz bir hizmet yapısı sunuyoruz. Tüm bunların yanı sıra hem tüketicileri hem de ustaları kapsayan sadakat organizasyonumuz Vaillant Club sayesinde hedef kitlemiz ile sürekli temas halinde bulunuyor, aynı zamanda kendilerini ödüllendiren birçok fırsat sunuyoruz.”


HABER

Ali Aktaş

BOSCH TERMOTEKNİK ÜRETİMİN

YÜZDE 70’İNİ İHRAÇ EDİYOR

Üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini, 41 ülkeye ihraç eden Bosch Termoteknik, 2011 yılından itibaren her sene 500 binin üzerinde kombi üreten Manisa’daki fabrikasında, 2017 yılında yeni bir üretim rekoru ile 812 binden fazla cihaz üretildi. Kurulduğu günden bu yana üretilen cihaz sayısı 7 milyonun üzerinde.

ürkiye’nin, Bosch Grubu’nun termoteknik iş kolunda çok önemli bir pazarı ve uzmanlık merkezi olduğuna dikkat çeken Bosch Termoteknik Pazarlama Direktörü Ali Aktaş, Manisa’daki fabrikada bin 100’ü aşkın çalışanı ile kombi ve komponent üretiminde rekorlar kırıldığını söyledi. Duvar tipi kombilerde; 18 cihaz ailesi için 744 farklı tipte cihaz üretimi gerçekleştiklerini, bunun yüzde 60’ının yoğuşmalı, yüzde 40’ının konvansiyonel cihazlardan oluştuğunu kaydeden Aktaş, “Bosch Termoteknik Türkiye, yoğuşmalı ve konvansiyonel duvar tipi kombi ve

T

kazanlar, yer tipi kazanlar, endüstriyel buhar kazanları, güneş enerjisi sistemleri, , inverter ısı pompaları, bireysel, multi, ticari klima sistemleri ve havalandırma ürünleri portföyü ile HVAC sektöründe faaliyet gösteriyor. Türkiye’nin yanı sıra Orta Doğu ve Kafkasya bölgesindeki 17 ülkenin de şirketimizin sorumluluk alanında bulunması güçlü konumumuzu ifade ediyor.” dedi. Aktaş, 27 yıldır kendi ürünlerini tasarlayan Bosch Termoteknik’in 2017 yılında İklimlendirme Sanayi İhracat sektör lideri olarak kapattığını ifade ederek, Bosch globalde çok önemli ve stratejik konumda olduğunu belirtti. Her 54

zaman kişiye özel hizmet ve müşterilere her kanaldan hızlı iletişim sunan, müşterisini merkeze koyan bir firma olduklarını söyleyen Aktaş, “Aynı zamanda sosyal ve dijital bir şirketiz. “Termoteknolojinin Geleceğiyiz” gibi iddialı bir misyonumuz var ve bunun için çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Müşterilerimiz bunu hem son teknoloji bağlanabilir ürünlerimiz hem de sunduğumuz hizmetlerde deneyimlemeye başladı. Tüm Türkiye’yi kapsayan bayi ve satış sonrası servis ağımız var. Servis ağımız sadece il merkezlerinde değil aynı zamanda ilçelere de yayılmış durumda. Bugüne


baktığımızda Türkiye geneline yayılmış 235 bayimiz olduğunu görüyoruz. Bosch Termoteknik Akademi’nin bayiler ve servisler için her sene düzenlediği eğitimlerde tesisat ve iklimlendirme konularında temel eğitimler vererek teknik bilgilerini taze tutuyoruz. Şirketimizin her geçen gün daha da geliştirdiği; Bosch Partner Program ve Buderus Star Club gibi projelerimiz bulunuyor. Geçtiğimiz sene hayata geçirilen, iş ortaklarımızın gelişimine destek verirken aynı zamanda birçok avantajı da beraberinde sunan programlarımızla tüm iş ortaklarımızla, düzenli olarak iletişim içinde olmayı planlıyoruz.” diye konuştu.

Yeni ürünler ile portföy genişleyecek 2018 yılında kombi ürün gamında farklı segmentlerde Bosch ve Buderus markalı yeni ürünler sunmayı planladıklarını belirten Aktaş, Bosch markalı ticari klima sistemlerimizde mevcut portföylerini genişletmeyi hedeflediklerini söyledi. Aktaş, ileri teknoloji ve bağlanabilirlik imkanı sunan yeni nesil kumanda panelleri ile yatırımcı ve kullanıcıların her türlü sistem gereksinimini karşılamayı hedefleyen çözümler sunmaya da devam edeceklerini kaydederek, “Belirlediğimiz büyüme planı dahilinde Türkiye ve sorumluluk alanımızdaki diğer ülkelerde mevcut varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra; yeni ürünler, yeni pazarlar, yeni müşteriler ve yenilikçi satış dağıtım kanalları ile de ciromuzu artırmayı amaçlıyoruz. Özellikle VRF sistemler ve Endüstriyel Isıtma Sistemleri’nde pazar payımızı artırmayı ve yoğuşmalı kombilerde sürdürdüğümüz pazar liderliğimizi koruyarak sektörde önemli ve güçlü bir oyuncu olmaya devam etmeyi planlıyoruz. Tüm bunlara ek olarak termoteknoloji sektörünün geleceğini

BOSCH TERMOTEKNİK AR-GE Bosch’un, dünya çapında da Ar-Ge’ye büyük önem verdiğini belirten Bosch Termoteknik Pazarlama Direktörü Ali Aktaş, tüm dünyada 1 günde ortalama 19 patent başvurusu yaptıklarına vurguladı. Aktaş, gelişime her zaman değer veren bir şirket olarak her daim yenilikçi ve müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayan akıllı çözümler üretmeyi hedeflediklerini kaydederek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Manisa’daki fabrikamızda çalışan 82 Ar-Ge mühendisimiz var. Son 5 yıldır da üst üste En İyi Ar-Ge Merkezi Ödülü alıyoruz. Bunlar bizim için gurur verici. Oradaki trend de IoT teknolojisine doğru gidiyor. Bosch Condens 7000 ürünümüzle de tasarım konusunda yeni bir başlangıç yapmış olduk. Bundan sonraki ürünlerimizin tasarımları da dışarıdan ilk bakıldığında müşteriyi birkaç saniye durdurtacak türde olacak. Çünkü bunun üzerinde çok çalışıyoruz.”

şekillendirmek amacıyla, “Biz, termoteknolojinin geleceğiyiz” diyoruz. Ar-Ge çalışmalarımız ve ürünlerimizin dijitalleşmesine büyük önem veriyoruz. Bugüne kadar dünyada 200.000'in üzerinde bağlanabilir ürünlerin satışını gerçekleştirdik. Bu ürünlerin gelecekte büyük bir potansiyele sahip olacağını öngörüyoruz.” diye konuştu. Sektörün Türkiye’de de büyümeye devam ettiğini söyleyen Aktaş, değişen yaşam tarzı, gelişen

55

teknoloji ve artan kentleşme oranının ısıtma, soğutma ve havalandırma sektörünün büyümesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Sektör büyümeye devam ediyor Aktaş, Türkiye’deki sektör pazarının yaklaşık 1,3 milyar euro olduğunu belirterek, sektörün önümüzdeki 5 yıl içerisinde her yıl ortalama yüzde 3,5 oranında büyüyeceğini öngördüklerini kaydetti. Aktaş, şöyle konuştu: “Firma olarak yaptığımız çalışmalarla sektörümüzün büyümesine önemli katkılarda bulunuyoruz. Özellikle sektörümüzün en önemli trendlerinden olan yoğuşmalı kombi üretiminde sektöre yön veren bir şirketiz. Pazarın son derece hareketli olduğu sektörümüzde farklılık yaratmak artık sadece teknoloji ile mümkün değil, sunduğunuz hizmetler ile de fark yaratmak durumundasınız. Son kullanıcıyı, toptancıyı ve uygulamacıyı yani tüm değer zincirini anlamak ve ihtiyaçlarına uygun hizmetler geliştirmemiz gerekiyor, o zaman fark yaratabilirsiniz.”


HABER

EMAS MAKİNE CİROSUNUN YÜZDE 30’UNU İHRACATTAN SAĞLIYOR Elginkan Topluluğu şirketleri arasında yer alan Emas Makina Sanayi A.Ş., 30 yılı aşkın süredir E.C.A. markası ile ısıtma sistemleri sektörünün en güçlü markalarından biri olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Döküm katı yakıt sobası ile üretime başlayan Emas, 2004 yılından itibaren kombi ve diğer ısı grubu ürünleri üretimi yapıyor. urt genelinde 400’e yakını bayi olmak üzere, toplam 2 bin 200 satış noktası ve 270 yetkili servisle hizmet verdiklerini belirten Emas Makina Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Özokumuşoğlu, tüketicilere geniş bir ürün gamı sunduklarını söyledi. Özokumuşoğlu, portföylerinde başta kombi çeşitleri olmak üzere, hermetik şofben, panel, alüminyum ve pik döküm

Y

Mehmet Özokumuşoğlu

radyatör, termostatik radyatör valfi, su ve gaz valfleri, havlupan, yoğuşmalı yüksek kapasiteli duvar tipi kombi/kazanlar ile duvar, kaset ve salon tipi klimalar bulunduğunu kaydetti. Toplam ciro içinde ihracatın payının yaklaşık yüzde 30 olduğunu ifade eden Özokumuşoğlu, “Şu anda 52 ülkeye ihracat yapıyoruz. Panel radyatör gibi bazı ürün 56

gruplarımızda Türkiye’nin en çok ihracat yapan şirketiyiz. Rusya, Almanya, Çin, İngiltere, Romanya ve Arjantin en çok ihracat yaptığımız ülkelerin başında geliyor. 2018 yılında da hedefimiz tüm ürün gruplarımızla ihracat rakamlarımızı daha da yukarıya taşımak ve ülkemizin 2023 ihracat hedeflerine ulaşmasına


AR-GE KAPASİTESİ İKİ KATINA ÇIKACAK Ar-Ge olarak insan gücüne ve tecrübesine büyük önem verdiklerini vurgulayan Özokumuşoğlu, yatırımların hep bu doğrultuda olduğunu ve mevcut Ar-Ge kapasitesinin iki katına çıkartmak için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Özokumuşoğlu, “Sürekli geliştirdiğimiz Ar-Ge birimimizde, inovasyon faaliyetleri ile yeni nesil teknolojilerin araştırılması, geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi yoluyla, müşterilerimize yenilikçi çözümler bulmak için çalışıyoruz. Bilgi ve deneyimimiz, güçlü bayi teşkilatımız ve sektörümüzün en rekabetçi insan gücü ile en iyi ürün ve hizmetleri sunarak, pazardaki konumumuzu giderek daha da güçlendirerek çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” dedi.

katkı sağlamak.” diye konuştu. Dünya çapındaki teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiklerini kaydeden Özokumuşoğlu, ürünleri yeni trendlere ve son teknolojiye uygun üreterek, bu sayede müşterilerine kullanım kolaylığı ve konforlu bir deneyim sunduklarını vurguladı. E.C.A. Scot ve Proteus Premix kombilerin akıllı oda termostatı aracılığıyla cep telefonu ile uzaktan kumanda edilebildiğine dikkat çeken Özokumuşoğlu, şöyle konuştu: “Bu sayede kullanıcılar ortam sıcaklığını istedikleri zaman, istedikleri mesafeden ayarlayabiliyor. Aynı zamanda kullanıcılar, akıllı oda termostatını haftalık olarak programlayıp; ev, uyku ve dışarı modlarının saatlerini seçerek kombinin mod değişikliğinin kendi kendine yapılmasını sağlayabiliyor ve bu özellikleri kullanarak ne kadar tasarruf sağlandığını da raporlama özelliği ile tespit edebiliyor. Proteus Premix kombimiz; kullanım suyunda feed forward ve türbin sistemi ile sabit sıcaklıkta su alma imkanı, paslanmaz çelik brülör ile yüksek yanma verimi, düşük atık gaz emisyonu ve 3 kademeli sirkülasyon pompası ile daha az

enerji tüketimi sağlayan özellikleriyle farklılığını ön plana çıkarıyor. Tüm bu teknolojik özellikler sayesinde hem tasarruflu hem de konforlu bir kullanım sağlanmış oluyor. Niobe ve Spylos serisi duvar tipi split klimalarımız ise gelişmiş kompresor frekansı teknolojisi ile düşük ses seviyelerinde çalışabiliyor. Uzun mesafeye hava üfleyebilme, full DC interverter özelliği, rahat uyku modu, kendini temizleyebilen

57

evaporatör, hassas anti carbon filtre gibi teknolojik ve enerji tasarrufu sağlayan özellikleriyle E.C.A. split klimalar da kombilerimiz gibi cep telefonu ile uzaktan kumanda edilebiliyor.” Topluluğumuzun bugünlere ulaşmasında çok önemli yeri bulunan bayilerinin Elginkan Topluluğu’nun en büyük gurur kaynağı olduğuna dikkat çeken Özokumuşoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “ Bayilerimiz sayesinde ülkemizin en değerli markalarından biri olan E.C.A., Türkiye’nin en ücra köşesine ulaşmakta, vatandaşlarımıza en iyi ürünü, en iyi hizmetle götürmektedir. E.C.A. bayilerimiz hem yerel ekonomiye fayda sağlamakta, hem de ödediği vergilerle ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Ulaştığımız ve ulaşacağımız başarılarda en büyük pay çok değerli iş ortaklarımıza aittir ve ait olacaktır. Ürünlerimizi dünya kalite ve standartlarında üreterek, kullanım kolaylığı sağlayarak, servis hizmeti olanakları ile müşteri, bayi ve servis ilişkilerimizde devamlılığı ve tatmini sağlayarak, kamuoyunda sahip olduğumuz imajı korumak ve geliştirmek için, yıllarca beraber olmak ilkemiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”


Yenİ dönemİn gündemİ “Yapısal Reformlar” DR. RÜŞTÜ BOZKURT

rustu.bozkurt@dunya.com

U

zmanı olalım ya da olmayalım hepimiz, ülkemizin ciddi “yapısal reformlara” ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. Değişik çevrelerin ortak söylemi haline gelen “yapısal reform kavramının asgari bileşenleri” üzerine daha önce de yazdım. Yeni bir yönetim sisteminin yürürlüğe konduğu bugünlerde yapısal reform tasarlanırken asgari hangi bileşenlerin bütünsel etkilerine bakmak gerektiğini bir kez daha anımsatmanın yararlı olacağını düşündüm. Yakın tarihimizi gözleyenler, ülkemizde “fikir üretiminin” yaygın olduğunu kolaylıkla saptayacaktır. Hemen hemen bütün siyasi iktidarlar, değişik zamanlarda onlarca reform önerisini kamuoyuyla paylaşarak ciddi beklenti yaratmıştır. Geri-bildirim döngüsünü kullanarak sorgulama disiplininiz olmadığı için beklentiler ile yaratılan sonuçlar arasındaki uyum sağlanamamıştır. Reform fikrini dillendirme konusunda zenginiz, ama fikrin uygulanmasında “metodun netleştirilmesi ve paylaşılması” disiplini açısından fukara olduğumuzu da kabul edelim. Reformlar konusunda kamuoyunu bilgilendirme ve uygulama sorumluluğu taşıyan hepimiz, içtenlikle sorunları çözmekten yanaysak, aşağıda başlıklar halinde özetlenen 8 yapısal reform bileşenlerini, karar sürecinde ne ölçüde değerlendirdiğimizi sorgulayalım. 1) Her “yapının” bir “fiziksel varlık tabanı” vardır; Fiziksel taban dikkate almadan yapılar oluşturulamaz. Ele aldığımız konunun dört temel fiziksel bağlamını dikkate almalıyız: Birincisi, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin reformu yaşama taşımada yarattığı potansiyelin ne olduğunu açığa çıkarmaktır. İkincisi, her yapının bir işlevi ve kültürü olacaktır; o işlev ve kültürü oluşturan,

yapıların içine hayat katan insanların kültürel bağları ve yeni kültür oluşturma istekliliği de dikkate alınmalı. Üçüncüsü, İnsan kaynağı bağlamı dikkate alınmadan bir yapı oluşturulamaz, oluşturulsa bile yapının içine hayat dolduramayız. Dördüncüsü, fiziksel yapı bağlamında “fiziki sermaye stokumuz” değerlendirmektir. İnsan eliyle yapılan enerjiden limanlara, yollardan dağıtım şebekelerine aklınıza gelen fiziki sermaye stoku da yapıyı oluşturan bileşenlerdir. Fiziki varlıklar arasında beşincisi ve ihmal edilmemesi gereken bir başka bileşen “örgütlenme düzeyidir.” Örgüt değişkenini dikkate almayan yapısal reform önerilerinin ayakları boşlukta kalır. 2) Ekonomide “üretim yöntemleri” ve “ürünler” de yapı bileşenleridir. Özellikle sayısal teknolojinin gündeme getirdiği akıllı ve bağlantılı ürünler, süreçlerin uçtan uca gözetimi ve denetimi, uzaktan kontrol imkanları gibi onlarca yeni gelişme de yapı tasarlarken özenle analiz edilmesi gereken bileşenlerdir. Yine sayısal teknolojinin gündeme getirdiği “üretim yöntemleri” ve “ürünlerin” doğalarındaki değişme de yapısal 58

reform tasarımlarında sorgulanması gereken etkenlerdir. “Artırılmış gerçeklik” tasarımdan satışlara kadar karar verirken iç görülerimizi güçlendiren yeni teknik destektir. Yapısal reform önerdiğimizde, üretim yöntemleri ve ürünlerin artırılmış gerçeklik bağlantısını dikkate almalıyız. Tasarladıklarımız ile ulaştığımız sonuçlar arasındaki makası açıklayan “deneysel mesafeler” makasının çok açılmasını istemiyorsak, reform önerilerinin üretim yöntemleri ve ürünler bağlamını da özenle ve dikkatle analiz etmeliyiz. Üretim yöntemleri ve ürün gibi yapı özelliklerini dikkate almazsak, yaşam biçimi ve yaşam tarzlarının etkilenme derecelerini öngörmemiş, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesini ihmal etmiş oluruz. İndirgemeci bir yaklaşımın tuzaklarına yakalanarak kaynaklarımızı ciddi biçimde israf edebiliriz. 3) “ Finansal sistem ve finansal araçlardan” bağımsız bir yapı oluşturulamaz. Bankacılık sisteminin yapısı ile reform fikrimiz arasındaki etkileşim analiz metodumuz belirlenirse, reform fikrinin sadece fikir düzeyinde kalması


önlenir, bilincin temel bileşeni olan “beklentilerimizi” daha etkin yönetiriz. Yapı analizlerinin finansal boyut sorgulanırken, sigorta sistemlerinin yapısı, sermaye piyasaları ve diğer bütünleyici destek sistemlerinin de tasarlanan yapıyı nasıl etkileyeceğini öngörmeden ciddi bir yapısal reformda söz etmiş olmayız. Finansal araçlar bağlamında, sermaye piyasaları gibi diğer araçların gelişmişlik düzeyi de reform tasarımızda mutlaka analiz edilmeli, sadece yerel ölçekte değil, küresel ölçekte etkileşimleri dikkate alınmalıdır ki, tasarlanan reform etkili sonuçlar üretebilsin. 4) Yapısal reform fikrini hayata taşırken, temel yapı bileşenlerinden biri de “hukuk sistemi”dir. Hukuk alanında da bütünsel bir bakış gerekir. Önce özel hukuk alanında bütünleyici önlemler üzerinde kafa yorulmalı. Ticaret hukukunun hangi bağlamıyla ele alınması halinde etkili olacağı sorgulanmalı. Medeni hukuk boyutu ciddi biçimde gözetilmeli ki, bir yapısal reform yarattığı beklenti ile yarattığı sonuç arasındaki makası kapatabilsin. Hukuk Sistemi ve olgunlaştığı ekosistemi kavramadan tasarlanacak yapısal reformların bir yanı eksiklikli olacaktır. Kanun önünde herkesin eşitliğini, hakimin bilgi, gelir ve atanma bağımsızlığını, yasa yürürlükte olduğu sürece eleştiri hakkımızın olduğunu, ama uymama hakkımızın olmadığını gözeten bir yapısal reform tasarlamalıyız. 5) Yapısal reform talebini gündeme taşıyanlar “sosyal ve kültürel sistem bağlamını” asla ihmal etmemeli. Teknolojinin yarattığı yeni üretim sisteminin sosyal ve kültürel yaşam üzerine olası etkilerini öngörmek önemli. Bu açıdan insan ihtiyacını öngören, ona göre eğitimin kuramsal çerçevelerini oluşturan toplumlar reform önerilerinden etkili sonuçlar alabiliyor. Yaratılmak istenen sonuçlara en kısa yoldan gitmek isteniyorsa, reform “ sosyal ve kültürel sistem bileşeni” özenle sorgulanmalı. Fırsat eşitliğini, eşit hakları, kültürel erişebilirliğe etkilerini, sosyal güvenirlilik düzeyini, sağlık sorunlarına etkilerini ve emeklilik gibi alanlarda yaratacağı sonuçları dikkate almadığımız reform önerisi de yetersiz kalacaktır.

6) Yapısal reform önerilerinin başarısı “bilimsel ve teknolojik birikim bileşenini” de dikkate almaya da bağlıdır. Sorun çözmemiz için bilimsel bulguların etkilerini görmezden gelemeyiz. Sorunların çözümünün yegane aracı bilgi birikimimiz olduğunu, çağımızda veri ve bilgiyi değere dönüştüren toplumların öne geçtiğini biliyoruz. Toplumun teknolojik uygulamaların düzeyini göz ardı eden bir yapısal reform önerisi gündeme taşınmamalıdır. Yakın gelecekte teknik gelişme üretim sistemini köklü biçimde değiştirecek. Yeni tekniklerin “üretimi bireyselleştirme potansiyeli” çok yüksek. Üretim süreçleri, işgücü profilleri daha şimdiden ciddi biçimde değişti. Tedarik, dönüştürme ve lojistik sistemleri dünün paradigmalarıyla yaşayamıyor. Önümüze gelen bir yapısal reform önerisinin başarı olasılığını hesaplamak istiyorsak, mutlaka “bilimsel ve teknik birikim bileşeni” bağlamıyla da analiz etmeli, öngörü ve önlem alma disiplininden geçirmeliyiz. 7) Hangimiz bir toplumda geçerli olan “siyasi sistem” ve “siyasi ürünleri” dikkate almadan başarılı bir reform önerisi sunabiliriz? Siyasi partiler pratikleri; seçim sistemlerinin kitle eğilimlerini yansıtması, yasama yetkisinin etkin kullanılması ve yürütmeyi 59

denetlemesi, demokratik ve otoriter yönetimlerin kaynak kullanma verimi, büyüme ve refah bağlamlarını dikkate alınmayan bir yapısal reformun içine hayat doldurulabilir mi? Yeni dönemde, ülkemizin yönetişim kalitesini artırmak istiyorsak; yapısal reform önerilerimizde “siyaset üretimi” ve “siyasi ürünlerin” reformlarla etkileşimini sorgulamalıyız ki, etkili sonuçlar alabilelim. 8) Yapısal reform dendiğinde “sosyal sınıflar” ele alınmamışsa, reformların toplum zihninde meşrulaştırılması zorlaşır. Sosyal sınıfların bireysel ve mikro düzeydeki etkileşimi de reform tasarılarında analiz edilmesi gereken hususlardır. Meslek edinme ve meslek edinmenin destekleme biçimleri, ana ve babalık kalitesinin artırılması, aile danışmanlığı programları, suç işleyenlerin topluma kazandırılması, engellilerin rehabilitasyonu gibi sosyal bağlar da reform kararlarında ele alınmalıdır. Daha üst düzeyden bakıldığında, bir reform tasarımının “kent planlamasını” bağlamını da ele almış olması gerekir. Ayrıca ulusal ölçekte de “siyasi katılımın artırılması” gibi sorumlulukları göz ardı etmemelidir. Bir yapısal reform önerisi yapanların, en azından bu yazıda başlıklar halinde özetlenen yapı değişkenlerini bir bütün halinde değerlendirmesi gerekir.


HABER

PORTVE, DIŞ TİCARET DANIŞMANLIK HİZMETİ VERİYOR

Yeni işyerine Nisan ayında taşındıklarını belirten Portve İthalat ve İhracat Genel Müdürü Hasan Karacan, firmalara dış ticaret danışmanlığı yaptıklarını söyledi. urtdışından gelen taleplerin ürün araştırmasının yapılarak uygun fiyatlarla yurtdışına ihraç edilmesinde çözüm ortağı hizmeti verdiklerini kaydeden Hasan Karacan, “Müşterilerin ithalat ve ihracat işlemlerinin takibini gerçekleştiriyoruz. Ayrıca Konya sanayisindeki firmaların yedek parça ve ihtiyaç duyduğu, talep ettiği ürünleri yurtdışıdan ithal ederek, satışı veya danışmanlığını yapıyoruz.” dedi. Karacan, diğer faaliyet alanı olarak Portlift markası ile ithalat yaparak, Türkiye genelinde satış ve servis hizmeti verdiklerini söyledi. Karacan, şöyle konuştu: “Şu an ağırlıklı forklift ithalatı yapıyoruz. 3 ton kapasitesinde. Yüksek tonajlı talepler olursa danışmanlık yaparak düşük bir komisyon karşılığı müşterimiz için ithal ediyoruz. Danışmalık hizmeti ile müşterimize yüzde 30 oranında fiyat avantajı sunuyoruz. Makine, yedek parça gibi her türlü ithalatı yapıyoruz. Forklift konusunda kendi

Y

Hasan Karacan

bünyemizde servis hizmeti de veriyoruz.” İleriye dönük hedefleri anlatan Hasan Karacan, daha büyük işyerinde daha farklı iş makinalarının üretimini yapıp ihracat hedefinde olduklarını söyledi. Karacan, “Asıl gayemiz üretip ihraç etmek ancak üretim aşamasında ciddi finansman gerekiyor. Devlet desteği de olmadığı için ithalat yapmak durumunda kalıyoruz. Özellikle Ortadoğu ülkelerine ihracat hedefimiz var. Çin ürünleri 60

Ortadoğu’da ve Avrupa’da artık tercih edilmiyor. Türkiye’de üretilen mallar kalite ve garanti açısından tercih ediliyor. Diğer bir hedefimiz sanayiye yönelik olarak kaynak teli ile ilgili bir çalışmamız var. Küçük çaplı bir üretim veya ithalatını düşünüyoruz. Bu konuda eksiklik var.” diye konuştu Piyasalardaki durgunluğun devam ettiğini belirten, Karacan, artan döviz kurundan dolayı ciddi daralma yaşandığını kaydetti. İhracat ve ithalatla ilgili olarak cari açığın gitgide arttığını ifade den Karacan, şöyle konuştu: “Bu durum iş hacmimizi etkiliyor. Döviz kurunun yükselmesinden dolayı müşterilerimiz yüksek kar elde ettiğimizi düşünüyor ama tam aksine bu durum müşteri potansiyelimizi düşürüyor, işler azalıyor. Kar marjı düşmeye başladı. Bu sıkıntı tüm sektörleri etkiliyor. İnşallah piyasalar düzelir. İhracatı artırmamız lazım. Fakat katma değeri yüksek ihracatımız olmadığı için cari açığa etkisi az oluyor.”


HABER

YILDIZ STATİK BOYA AKILLI SİSTEM BOYAMA TESİSİ İLE BİR İLKE İMZA ATTI Elektro statik toz boya uygulaması konusunda 2014 yılından bu yana faaliyet gösteren Yıldız Statik Boya, 2018 Temmuz ayında yeni Akıllı Sistem Boyama tesisini müşterilerinin hizmetine açtı.

Diğer yenilik olan bilirkişi hizmeti hakkında bilgi veren Uslu, “Ayrıca yine bir ilk olan bilirkişi (İnspektör) hizmetini, konusunda uzman, sertifikalı bağımsız onay verebilen, e boya öncesi ve sonrası oluşabilecek olumsuzlukları tespit edebilen, bu sorunları ortadan kaldırabilecek çözümler üreten, yetkili arkadaşlardan profesyonel hizmet almaktayız. Çözüm ortalarımız olan; Micropul-Aysan Boya/Ankara, Jotun-Ali Ergülcü Boya/Konya, İba Kimya AŞ/Ankara, Arsonsisi Boya/İstanbul, PPC Boya/İzmir boya üreteci firmalar ile çalışmaktayız” diye konuştu. 61

üsan Aspak Sanayi Sitesi 3’te faaliyete geçen yeni tesiste yeni teknolojiler ile müşterilerine kaliteli hizmet sunmaya başladıklarını belirten Yıldız Statik Boya Genel Müdürü Hüseyin Uslu, “Bu yeni teknoloji ve akıllı sistem ile birçok ilkleri barındıran tesisimiz sektöründe Türkiye’de bir ilke imza atarak emin adımlarla öncülüğünü sürdürmektedir.” dedi. Akıllı boya kabininde robotix ve manuel çalışma seçeneği ile uygulama yapılabildiğini vurgulayan Uslu, Türkiye’de bir ilk olan Pointro Boya Uygulama sistemini kullanmaya başladıklarını söyledi. Konya’da ilk olarak uygulanan bu sistem ile dünya kalite standartlarında boya uygulaması yaptıklarını belirten Uslu, şöyle konuştu: “Pointro Boya Uygulama sistemi ile nem bulunmaması sebebiyle boya uygulanan yüzeylerde eşit micron boya kalınlığı, portakallanma görüntüsü azalmakta ve başarılı yüzey efektlerinin oluşmasını sağlamaktadır. Bu şekilde boyanın UV ışınlarından kaynaklanan yüzey hasarlarının azalmasına, boyanın direncini artırmasından dolayı uzun ömürlü olmasını, küf-pas oluşma süresinin uzamasını sağlamaktadır.” Sektörde başka bir yenilik olan Termo Plastik Vascoat kaplama uygulaması da yaptıklarına dikkat çeken Hüseyin Uslu, bu uygulamanın korozyon önleyici ve uzun ömür avantajları yanında dünya standartlarında C5 formunda 10-15 yıl renk solmayan, korozyon direncine sahip boya uygulaması olduğunu belirtti. Uslu, bu ürünlerin bazılarında 50 yıla kadar üretici fabrika garantisi olduğunu söyledi.

B


GÖRÜŞ

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE YARATICILIK MÜMKÜN MÜ ? YARATICILIĞI ANLAMAK

SONER ARSLAN Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Elemanı - İşletme Danışmanı arslansoner@gmail.com

G

eçen yazımızda yaratıcılığın öneminden bahsetmiş ve iş dünyasında yaratıcılığın göstergesinin alınan fikri mülkiyet hakları olduğunu söylemiştik. Eğer 2023 hedefleri kapsamında dünyanın ilk 10 ekonomisi içerisinde yer almak istiyorsak rakiplerimizin aldıkları patent, tasarım ve telif hakları sayılarına göz atmamız gerektiğini vurgulamıştık. Zira rekabette önemli çıkarımlardan birisi de alınan bu fikri mülkiyet haklarının nitelik ve nicelikleridir. Bu sayımızda ise yaratıcılığın ne olduğundan bahsedeceğiz ve yaratıcılığı anlamaya çalışacağız. Öncelikle yaratıcılık kavramıyla başlamakta fayda var.

Yaratıcılık nedir? Pek çok farklı tanımı olmakla birlikte yaratıcılık; özgün olmak, sıra dışı olmak, farklı bakış açıları geliştirmek kavramlarıyla tanımlanabilir. Yaratıcılık İngilizce “creativity” kelimesinin karşılığı olarak dilimizde kullanılmaktadır. Bu kelime zamanla “kreatif” şeklinde Türkçeleşmiştir. Çevremizde duyduğumuz “kreatif işler”, “kreatif eser”, “kreatif işletme” vs. cümleler onun yaratıcılığını vurgulamaktadır. İnsanoğlunun yaratıcılığı asla yoktan var etme ile ilgili değildir. Çünkü yaratıcılık zihinsel bir faaliyettir ve insanoğlu daha önce görmediği hiçbir şeyi zihinsel olarak ortaya koyamaz. Bu da demek oluyor ki insanoğlunun yaratıcılığı gördüğü, duyduğu veya okuduğu şeylerle sınırlıdır. Yani insanoğlu daha önce olanları taklit ederek yeni şeyler ortaya koyar. Tabii ki bunların ilk çıkış noktası da doğadır. İlk yenilikler ve yaratıcı faaliyetler doğa taklit edilerek ortaya çıkmıştır. Ateşi ve tekerleği kullanmak da bunlara dahildir. Her ne iş yaparsak yapalım artık yaratıcı olmak zorundayız. Yaratıcı olmak bize rakiplerimiz karşısında 62

üstünlük sağlayacaktır. Sektöre yön veren firmalar yaratıcı işler çıkaran firmalardır. Bu sayede yönelimleri (trend) belirlemekten, fiyatları oluşturmaya kadar pek çok konuda üstünlük elde etmektedirler. Doğal olarak insanlar da hayatlarını kolaylaştıracak, sorunlarını çözecek veya onları diğerlerinden ayıracak yeni yöntem, teknik ve ürünleri tercih etmektedirler. Evet bazen sadece o yeni ürünü kullanarak daha havalı olmak isteyen pek çok insan bile var hayatta. Bu da yeni hedef pazardır işletmeler için. Aslında bu anlattığıma en güzel örnek cep telefonu sektöründe kendini bariz gösteriyor. Düşünsenize bir yıl önce aldığı telefon modelini bu yıl sadece ses tanıma teknolojisi eklendi diye yenileyen insanlar var. Yarın firma yüz tanıma teknolojisi ekleyince onu da atıp yüz tanıma teknolojili olan modeli almak isteyecek bu tüketiciler. Bunu bilen işletmeler de sürekli Ar-Ge ile inovasyon yapıp yaratıcılıklarını sonuna kadar kullanarak habire yeni şeyler sunuyorlar pazara. Bu arada en kolay ve hızlı şekilde değişen sektör bilişim ve teknoloji alanı olunca sanki


yaratıcılık sadece bu sektörlere hasmış gibi bir algı var insanlarda. Yaratıcılık hayatın her alanına ve tüm sektörlere uygulanabilir bir özelliktir. Eğitime gittiğim kimi firmalar “bizim sektör de yaratıcılık yoktur! bulunan her şey daha önce bulunmuştur! bizde en fazla ne yapılabilir ki?” şeklinde ifadeler kullandıklarında onlara verdiğim örnekler karşısında şaşırıp biraz da utanıp ama en çok da ufukları açılıp söyledikleri bu sözleri geri almak zorunda kalıyorlar. Peki size de soruyorum: “İnşaat sektörüne yaratıcılık uygulanabilir mi?” Biraz düşünün ve iletişim adresimden bana düşündüğünüz, uyguladığınız ya da görüp hoşunuza giden ilginç yaratıcılık örneklerini mesaj olarak atın. Gelecek sayıda da sizden gelen örnekleri yine burada diğer okurlarla paylaşalım. Evet inşaat sektöründe de yaratıcılık mümkün! evin tasarımından içindeki uygulamalara kadar pek çok alanda firmalar yaratıcı işler yapıyorlar. Akıllı ev- akıllı bina teknolojileri bunun en güzel örnekleri aslında. Fakat yaratıcılık da elbette siyah ve beyaz gibi net değil. Çok yaratıcı işlerden orta veya az yaratıcı işlere kadar bir yelpaze var. Yani yaratıcılık düzeylerine 10 üzerinden bir puan vererek mal/hizmetleri değerlendirebilirsiniz. Mesela akıllı evler bana göre 10 üzerinden 6 puan alır... çünkü bütün her şey ortada iken, internet teknolojileri bu kadar gelişmişken, cihazlar birbirleri ile konuşmaya başlamışken elbette böyle evler yapılacaktı, uydudan son model arabamızla iletişime geçmişken evimizle mi iletişim kuramayacaktık yani? evet arabalardan sonra evler de internete bağlanarak akıllı oluverdiler. Ama dönen bir bina benim için çok daha yaratıcı bir iş ve 10 üzerinden 9 puan alır. Sahiden dönen binayı ilk kim bulmuştu? Ankara’da 1989 da inşa edilen Atakule’nin üst katı veya şehrimiz Konya’da 2004’te faaliyete başlayan Kule Site’nin üst katı döner sistem yapısında inşa edilmiş katlardır. Şimdilerde özellikle Arap şeyhlerinin gözdesi olan bu yapı şekli gökdelenlere uyarlanıyor. Cayan Tower gibi tamamı dönen gök

delenler ya da yakında inşaatına başlanacak olan ve katları birbirinden bağımsız dönebilecek Dynamic Tower gibi yapılar ise ilk dönen ev kadar yaratıcı değil sadece değişik taklitleri bana göre. Asıl yaratıcı olan elbette ilk dönen evi yapan François Massau isimli Belçikalı. Üstelik Massau bir mimar, müteahhit veya mühendis bile değil o bir kömür tüccarıydı. Fakat hasta karısının günün her saatinde güneş ışığı ve ısısından yararlanması için 360 derece dönebilen evi yaptı. Hem de bundan tam 60 sene evvel 1958 yılında. Evet işte bu yaratıcı bir fikir! Ondan görüp de dönen ev, apartman, kulenin üst katı vs. yapmak ise taklitçilik sadece, yaratıcılık değil. Şimdilerde ayçiçeği teknolojisi denen bu fikrin ortaya çıkışı ise aslında yaratıcılık konusunda bize bir ipucu veriyor. Yaratıcı fikirler çoğunlukla ihtiyaçlardan ortaya çıkarlar. Yazımızın başında da söylediğimiz üzere yaratıcılık zihinsel bir faaliyettir ve düşünerek yaratıcı olabiliriz. İşte insan oğlunun üzerinde düşündüğü konuların başında ise bir problemi nasıl giderilebileceğidir. Demek ki iş dünyasında yaratıcı olmadan önce problemleri tespit etmemiz gerekiyor. Problemlerin farkında bile değilsek yaratıcı düşünmek gibi bir çabaya girmemiz mümkün görünmüyor. “Yaratıcı bir şirket değiliz”, “Çalışanlarımız hiç yaratıcı değil” gibi

yakarışlardan önce aslında siz onlara çözmeleri için bir problem gösterdiniz mi bunu sorgulayın. Yani ilk önce problem, sonra fikirler ve nihayetinde ise yaratıcılık şeklinde bir sırayı takip etmemiz gerekiyor. Problem mi arıyorsunuz? Problem her yerde! Çözülmeyi bekleyen o kadar çok problem ve sorun var ki... Bunları en efektif şekilde çözecek yaratıcı mal ve hizmetlere ihtiyacı hiç tükenmeyecek insanların. Peki problemleri nasıl tespit edeceğiz? Ev sahiplerini, dükkân sahiplerini, kapıcıları, çocukları, kadınları dinleyin mesela. Acaba kimin apartmanlarla ilgili ne gibi bir sorunu var? Sahillerdeki yazlık sahiplerinin ne sorunları var? Bahçeli evi olan müstakil konut sahiplerinin sorunları neler? İnşaatla ilgili değil sadece, tesisatlar ile ilgili sorunlar neler? Çevre ile ilgili sorunlar neler? Peyzaj ile ilgili sorunlar neler? Enerji ile ilgili sorunlar neler? Önce sorunları toplamalıyız ki sonra yaratıcı ürün geliştirebilelim ve sonrasında da mümkünse bunun tasarım veya patent hakkını alabilelim. Mesela bir problemi tespit ettiğimizi düşünelim, gelecek ayki konumuz bu problemi çözmek için nasıl yenilikçi ve farklı bakış açısı geliştirebiliriz yani nasıl yaratıcı düşünebiliriz olacak... Şimdilik herkese sağlıklı günler ve bol kazançlar dilerim..

“Zorluklar yaratıcılığı ortaya çıkarır; rahat ve tembellik ise bu özelliği kaybettirir.” Walter Haworth 63


KONYA İNŞAAT FUARI

KONYA İNŞAAT FUARI

ZİYARETÇİ SAYISI

KONYA İNŞAAT FUARI ZİYARETÇİ SAYISI GEÇEN SENEYE GÖRE YÜZDE 32 ARTIŞLA 45.647’YE ULAŞTI.

45 BİNİ AŞTI T

ÜYAP Konya Fuarcılık A.Ş. tarafından 19-22 Nisan 2018 tarihlerinde Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya Müteahhitler Birliği (KOMÜT), Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİMFED) iş birliği ve Konya Ticaret Odası, Konya Sanayi Odası, Konya Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER), TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şubesi, TMMOB Mimarlar Odası Konya Şubesi ve KOSGEB’in değerli destekleriyle düzenlenen Konya Kent, Gayrimenkul, İnşaat ve Mobilya Fuarları başarılı sonuçlarla kapılarını kapattı. Geçen yıl 34 bin 416 ziyaretçiyi Konya Ticaret Odası – Tüyap

Konya Uluslararası Fuar Merkezi çatısında bir araya getiren Geleceği İnşa Eden Fuarlar, bu yıl yüzde 32’lik rekor bir artışla fuar süresince 45 bin 647 profesyonel ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Fuar süresince atölye çalışmalarından konferanslara, eğitim seminerlerinden çekilişlere kadar birçok farklı sektörel etkinlik de 64

katılımcı ve ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Fuarda ön sipariş alan firmaların sayısının geçen seneye oranla artması da katılımcı firmaların yüzünü güldürdü. Ziyaretçiler de farklı etkinliklerin, fuara özel indirimlerin bulunması nedeniyle fuar merkezinden oldukça memnun ayrıldılar.


t

DOĞANCI YAPI

t

ETKEN ASANSÖR

t

t

DEVKAR MUTFAK BANYO

t

t

ÇINAR DEKORASYON

DELTA KÜVET

ERKON DÖKÜM

t

t

BİLGEN AJANS

ATABEYİ GRUP

EVDEMA

t

t

ARMİA BİLGİ TEKNOLOJİLERİ

65


KONYA İNŞAAT FUARI

t

HASAN KULU

t

HİM DEKOR

t t

HAMZA ALTINDAĞ YAPI MALZEMELERİ

t

t

GÜÇAL ALÜMİNYUM

GMZ İNŞAAT MALZEMELERİ

HEKTAR MÜHENDİSLİK

t

t

GENÇ METAL

FSM PROFESYONEL SİTE YÖNETİMİ

İDOLWİN-İDOLWOOD

t

t

FAYSA PLASTİK

66


t

KONTİMDER

t

KÜRE YANGIN VE GÜVENLİK SİSTEMLERİ

t t

KON TEKNİK

t

t

KAYI-TES MÜHENDİSLİK

KAYASU DOĞALGAZ BACA SİSTEMLERİ

KONYA ÇİMENTO

t

t

IŞIK METAL

İPEKYOLU DERNEĞİ

ME-HA YANGIN KAPISI SİSTEMLERİ

t

t

İNTEA ÇEVRE SAĞLIĞI

67


KONYA İNŞAAT FUARI

t

TÜRKJEN

t

WP WİNPA

t t

TANIROĞULLARI MERMER

t

t

SEYR YAPI

POLİPLAS

VANUCCİ MUTFAK BANYO

t

t

POLATOĞLU AHŞAP ÜRÜNLERİ

PELİCAN KÜVET

KONTİMDER

t

t

ÖZCAN PLASTİK

68


KONYA İNŞAAT FUARI

GELECEĞİN MİMARLARI KONYA İNŞAAT FUARI’NDA KONTİMDER, Mimarlar Odası Konya Şubesi, Kalekim ve Paksu işbirliği ile geleceğin mimarları için eğitim ve workshop etkinliği düzenlendi. elçuk, Necmettin Erbakan ve Karatay Üniversitesi mimarlık fakültesi öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen etkinlik, Konya İnşaat Fuarı alanında gerçekleştirildi. Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Başaran, Mimarlar Odası Konya Şubesi Başkanı Armağan Güleç Korumaz, Kalekim ve Paksu şirket yetkililerinin katıldığı etkinlikte, Kalekim’in teknik detay çözümleri ve mimarideki

S

estetik uygulamaları anlatıldı. Kalekim Eğitim ve Müşteri Şikâyetleri Uzmanı Can Çelik’in uygulamalı olarak sunum yaptığı eğitimde, Kale Holding ‘in yapı kimyasallarından, savunma ve havacılık sanayisine kadar uzanan bir kurumsal şirket olduğunu belirtti. Su yalıtımının ne amaçla yapıldığı, yapılardaki su yalıtımı gerekliliği hakkında bilgi veren Çelik, 1 Haziran 2018 tarihinden itibaren yönetmelik ile yapılarda artık su yalıtımının zorunlu olarak yapılması gerektiğine dikkat çekti.

Çelik, temel perde su izolasyonu, balkon teras su izolasyonu ve çatılarda su izolasyonu çözümleri ve detaylarını anlattı. Binalarda mantolama gerekliliği ve Kale Mantolama paket sistemlerinin avantajları hakkında bilgi veren Çelik, “Kale markasının 2 yıl uygulama ve 10 yıl ürün garantisi var. Garanti kapsamına alınan projelerin Enerji Kimlik Belgesi bedelsiz olarak Kalekim tarafından çıkarılıyor ve bu belgenin yapıda yerleşim izni alınması için zorunlu hale getirildi. “ dedi.

Dekoratif ürünleri tanıtan Çelik, dekoratif ürünlerin kullanım alanlarının sınırsız desen imkanı ve bu ürünler ile benzersiz mekanlar yaratılabileceğini söyledi. Mimarlık öğrencilerinin katılımı ile Stucco, Betonart, İstanbul Antique ve cam sıva uygulamaları canlı olarak Kalekim ustası ile gerçekleştirildi. Kapanışta dinleyici soruları alındı ve katılımları için teşekkür edilip eğitim sonlandırılmıştır. 69





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.