4/2/17
11:05 PM
Page 1
a ktüel ŞANLIURFA
Güncel Haber - Yaşam - Kültür - Sanat - Tarih
NİSAN 2017 YIL:1 SAYI: 4
URFA MUTFAĞININ EN LEZZETLİ
10 YEMEĞİ
Şanlı Bir Milletin Kutlu Zaferi
11 NİSAN
ŞANLIURFA KURTULUŞ MÜZESİ
Lezzetli ŞEHİRLER
TAKORAN VADİSİ Alo Şanlıurfa Aktüel 0414 317 0 333
www.sanliurafaaktuel.com
01-KAPAK.QXD:Layout 1
ŞEHRİN YAŞAM DERGİSİ
Gülizar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali BEYAZKUŞ
‘URFA MODERN TARIMIN BAŞKENTİ OLACAK’
SKANDAL
HZ. EYYÜP A.S PEYGAMBER’İN EVİ KÜMES OLARAK KULLANILIYOR!
URFALILAR BAKIRDAN VAZGEÇMEZ!
02-ILAN-MEM.QXD:Layout 1
4/2/17
11:04 PM
Page 1
03-ILAN-RISVANLI.QXD:Layout 1
4/2/17
11:04 PM
Page 1
YIL
Kalite ve Güvenin Adresi
(
Bayilerimize ve çiftçilerimize daha iyi hizmet verebilmek için yeniliklerin takipçisi ve öncüsü olacağız
)
Yenişehir Mahallesi 242.Sokak İzem Apartmanı Altı No:2 Haliliye / ŞANLIURFA 0414 312 58 88 www.risvanlitarim.com ozrisvanlitarim@hotmail.com
Zir. Müh. ABDULLAH BARUT Genel Müdür
04-05-ILAN-11 NISAN.QXD:Layout 1
4/2/17
11:04 PM
Page 1
11 Nisan 1920 97 yıl önce bugün… Urfa’nın mücadelesi zaferle taçlandı.
04-05-ILAN-11 NISAN.QXD:Layout 1
4/2/17
11:04 PM
Bu toprakları düşman işgalinden kurtaran tüm şehit ve gazilerimizi hürmet, minnet ve dualarla anıyoruz.
a ktüel ŞANLIURFA
Page 2
06-07-AYIN FOTOGRAFI.QXD:Layout 1
4/2/17
11:04 PM
Page 1
AYIN FOTOĞRAFI
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 06
06-07-AYIN FOTOGRAFI.QXD:Layout 1
4/2/17
11:04 PM
Page 2
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesince, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıl dönümü dolayısıyla ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeli çocuklara ayakkabı, kıyafet ve oyuncak dağıtıldı. Suriyeli çocuklara yardım etkinlikleri kapsamında, Akçakale ilçesinde yaşamlarını sürdüren 100 yetim veya öksüz çocuğa hediyeler verildi. Paşabağı Mahallesi'ndeki Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu Yardım Mağazası'na getirilen çocuklar, gönüllülerin de yardımıyla kendilerine uygun ayakkabı ve giysileri seçti. Suriyeli minikler oyuncaklarını alıp belediyeye ait Sukay Tesislerinde yemek yedikten sonra araçlarla evlerine götürüldü.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 07
08-EDITOR.QXD:Layout 1
4/2/17
11:03 PM
Page 1
a ktüel ŞANLIURFA
editör
YAYINCI
MEHMET EMİN YEŞİL
MEY BASIN YAYIN LTD. ŞTİ. ADINA İMTİYAZ SAHİBİ VE SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Mehmet Emin Yeşil mehmetemin@sanliurfaaktuel.com
@
YAZI İŞLERİ GENEL KOORDİNATÖR Mehmet Emin Yeşil mehmetemin@sanliurfaaktuel.com GÖRSEL YÖNETMEN Güngör Yılmaz gungor@sanliurfaaktuel.com EDİTÖRLER Haluk Badıllı haluk@sanliurfaaktuel.com Mehmet Emin Yeşil mehmetemin@sanliurfaaktuel.com MUHABİR Ruşen Cumhur Çelik rusen@sanliurfaaktuel.com FOTOĞRAFLAR İsmail Şahinalp ismail@sanliurfaaktuel.com Hanifi Aydın hanifi@sanliurfaaktuel.com REDAKSİYON Haluk Badıllı haluk@sanliurfaaktuel.com Akçakale Temsilcisi İsmail Arslan ismail@sanliurfaaktuel.com Harran Temsilcisi İbrahim Halil Arslan ibrahim@sanliurfaaktuel.com OKUR TEMSİLCİSİ Bahar Gülderen bahar@sanliurfaaktuel.com YAYIN KURULU Mehmet Emin Yeşil, Haluk Badıllı, İsmail Şahinalp MATBAA HİZMETLERİ BASKI UZMANI Metin Çay metin@sanliurfaaktuel.com BASKI VE CTCP KALIP CB Basım Evi Litros Topkapı 2. Matbaacılar Sitesi ZA 16Topkapı/İSTANBUL YAYIN TÜRÜ : YEREL SÜRELİ YAYIN SÜRESİ : AYLIK BASKI TARİHİ : NİSAN 2017 YÖNETİM ADRESİ PAŞABAĞI MAH. CUMHURİYET CAD. 776. SOK. OFİS 414 İŞ MERKEZİ KAT:1 NO:4 HALİLİYE/ŞANLIURFA TELEFON: 0414 317 0 333 / 0532 236 02 27 Şanlıurfa Aktüel Dergisini okuduktan sonra, henüz okumamış birine hediye edebilirsiniz. Çünkü bilgi halkındır. Ayrıca dergimizi okuduktan sonra geri dönüşüme göndermeniz geleceğimizi korumak için doğru bir adım olacaktır. Şanlıurfa Aktüel Dergisi, tüm okurlarını geleceğimiz için geri dönüşüme katkıda bulunmaya çağırıyor.
mehmetemin@sanliurfaaktuel.com sanliurfaaktuel sanliurfaaktuel sanliurfaaktuel
ŞEHRİN YAŞAM DERGİSİNDEN MERHABA Sevgili Okurlarımız Nisan sayımızda Urfa’mızın 97. Kurtuluş yıl dönümü münasebeti ile şehrimize büyük katkılarda bulunmuş olan Mehmet OYMAK ve Müslüm AKALIN gibi iki önemli ismi ağırladık. Sayın Akalın, Kurtuluş tarihimizle ilgili yaptığımız söyleşide sizler için önemli bilgiler aktardı. Ayrıca Sayın Oymak, geçmişten günümüze dek gelen Kurtuluş bayramı kutlamalarını sizler için değerlendirdi. Bir diğer önemli isim olan Ali Gülizar namı ile bilinen İşadamı Ali Beyazkuş ile yaptığımız söyleşide, topraksız tarım yöntemi ile domates üretimini, şehir turizmini ve Urfa’mızın gelişmesiyle ilgili önemli tespitlerini aktardık. Başarı öykülerine yer vermeye devam ettik ve inşaat sektöründen başarılı bir mühendis olan Berzan İzol ile ufuk açan bir sohbet gerçekleştirdik. Yine psikoloji alanında şehrimize önemli katkılarda bulunmuş olan PEDED Psikolojik Danışmanlık Merkezinin kurucuları olan Uzman Psikolog Abidin Balkan ve Uzman Psikolog Reşat Sağlam ile travma ile baş etme yöntemlerini ve çocuklarımızın olumlu yönde ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 08
gelişimlerini konu alan keyifli bir söyleşi yaptık. Bu sayımızda, şehrimizin kültür - sanat yaşantısından iş yaşamına, gelenek ve göreneklerine kadar birçok alana dokunmaya çalıştık. Ayrıca astrolojiyi, otomotivi, modayı, sağlığı ve daha birçok yaşam konularını işlemeye devam ettik. Dergimizle ilgili her geçen gün sizden gelen tebrik, teşekkür ve takdir mesajlarını ve telefonlarını aldıkça işimize dört elle sarılmak ve sizlere güzel hizmetlerde bulunmak için şevkle doluyoruz. Olumlu ya da olumsuz fark etmez, sizden gelecek olan bütün yorumları almaya istekli olduğumuzu tekrar hatırlatmak isteriz. Şehrimize katkıda bulunacağını düşündüğünüz çalışmaları ve insanlarımızın ufkunu açacağını, onlara güzel örnekler olabileceğini düşündüğünüz başarı öykülerini dergimizde yayınlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Şanlıurfa Aktüel Dergisi olarak, 11 Nisan Urfa’nın Kurtuluş Bayramını ve 10 Nisan Polis Haftasını kutlar, keyifli okumalar dileriz. Mayıs sayımızda görüşmek dileğiyle…
09-ILAN-CULCUOGLU.QXD:Layout 1
4/2/17
11:03 PM
Page 1
Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı No:13 ( Ticaret Lisesi Yanı ) - / Şanlıurfa 0(414) 312 95 95 info@culcuoglurestaurant.com www.culcuoglurestaurant.com
culcuoglurestaurant culcuoglukebap culcuoglukebap culcuoglurestaurant
10-11-ICINDEKILER.QXD:Layout 1
4/2/17
11:02 PM
Page 1
İÇİNDEKİLER KAPAK
BENİM JENERASYONUM HANTALDI AMA ŞİMDİKİ KUŞAKTAN ÜMİTLİYİM
34
ÜLKEMİZİN GÜCÜNE GÜÇ KATABİLMEK BENİM İÇİN ONUR KAYNAĞIDIR Başarılı bir İnşaat Mühendisi ve Proje Müdürü olan İnşaat Mühendisi Berzan İZOL ile yaptığımız bu keyifli söyleşide mesleğin bilinmeyen yönlerinden konuştuk.
Ali BEYAZKUŞ Şehrin ve ülkenin ekonomisine önemli katkılarda bulunan Beyazkuş, topraksız tarım kültürü ile sektörün lideri olma yolunda ilerliyor
48
54
64 HZ. EYYÜP A.S PEYGAMBER’İN EVİ KÜMES OLARAK KULLANILIYOR!
URFALILAR BAKIRDAN VAZGEÇMEZ!
Diş Hekimi Aybegüm ŞELLİ, İmplant ve Estetik Diş Hekimliği uygulaması hakkında bilgiler paylaştı ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 10
28
10-11-ICINDEKILER.QXD:Layout 1
4/2/17
11:02 PM
Page 2
52
OTO Sonbaharda Yeni Jeep Compass geliyor
68
TAŞ İŞÇİLİĞİ Mahmut Usta; “Ben bir taş ustasıyım. Sizden rica ediyorum eserlerimi çekin ve yayınlayın” dedi. Bizde onu kırmadık ve mükemmel bir söyleşi meydana getirdik.
87
GELENEKSEL
MEKAN
BAHAR BULUŞMALARI
ŞANLIURFA KURTULUŞ MÜZESİ
12
TEKNO Apple yeni ürünlerini tanıttı
42
"TAKORAN VADİSİ" DOĞA TUTKUNLARINI BEKLİYOR Fırat Nehri'nin dik uzanan kayalıklarla süslediği, bölge halkının "saklı cennet" olarak tanımladığı eşsiz güzellikteki "Takoran Vadisi" keşfedilmeyi bekliyor.
56
86
TARİH
Şanlı Bir Milletin Kutlu Zaferi
61 VATANDAŞLARIMIZ, ELLERİNDEN ALINMIŞ BİR HAKKIN TESLİM EDİLMESİNİ İSTİYORLAR;
40
Zaman zaman il olma konusu ile gündeme gelen Siverek ilçemizi ve ilçemizin Belediye Başkanı Sayın Resul Yılmaz’ı ziyaret ettik.
SAĞLIK
URFA MUTFAĞININ EN LEZZETLİ
10 YEMEĞİ Lezzetli ŞEHİRLER
??
Koroner testi
??
83
BEDEN SAĞLIĞI KADAR RUH SAĞLIĞI DA ÖNEMLİDİR ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 11
30
12-13-14-15-MEKAN.QXD:Layout 1
4/2/17
11:01 PM
Page 1
MEKAN
ŞANLIURFA KURTULUŞ MÜZESİ
Mahmut Nedim Kürkçüoğlu Konağı 11 Nisan 2009 tarihinden beri Şanlıurfa Kurtuluş Müzesi olarak hizmet vermektedir. Restorasyonu iki yıl süren müzenin açılması halkı oldukça sevindirmiştir. Bunun iki nedeni var; Urfa’nın destansı Kurtuluş Mücadelesini dönemin mühimmat, giysi ve diğer birçok materyalleri ile müzeye dönüştürülmesi ve harabe şeklinde bulunan tarihi konağın şehrimize kazandırılması... ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 12
12-13-14-15-MEKAN.QXD:Layout 1
4/2/17
11:01 PM
KONAĞIN TARİHÇESİ Konağın biraz yukarısında bulunan eski devlet hastanesini Urfa Mutasarrıfı Ethem Paşa 1902 yılında bitirdikten sonra, Mahmut Nedim Bey hastane inşaatında çalışan Beyrutlu Garebet Usta’yı tutarak 1903 yılında bir tiyatro binası yapımına başlar. İnşaat 3 yıl sonra 1906 yılında biter. Bitiş tarihi haremlik-selamlık kapısı üzerinde yazılıydı. Mahmut Nedim Bey tiyatro binası bittikten sonra fikir değiştirir ve ikamet hane olarak kullanmaya karar verir. Tiyatro binasının alt kat büyük salonunu kısımlara ayırır. 1
Page 2
salon, 6 oda ve sahne kısmını da hamam olarak böler. Üst katta ise uzun bir hol, 7 oda, 1 banyo dizayn edilir. Haremlik-selamlık şeklinde binalar da ilave ederek, 3500 metrekarelik alan üzerinde 3 binada, 3 salon, 22 oda, ambar, ahırlık olan bir konak yaparak buraya taşınır. Konak yapıldığı yıllarda çok konuşulur. Urfa'nın kasabalarında, köylerinde yapılan güzel ve masraflı bir yapıya veya yapımı uzun süren inşaata “Mahmut Nedim Konağı oldu” yakıştırması yapılmıştır. Mahmut Nedim'in zenginliği, misafirperverliği ve konağının
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 13
odalarının çokluğu nedeni ile Urfa'ya gelen başta diplomatlar ve diğer saygın kişiler bu konakta misafir edilirdi. Örneğin Kaçkar Hanedanı, son İran Şahı Urfa'ya geldiğinde Mahmut Nedim Konağında misafir edilmiştir. İngilizler 7 Mart 1919 tarihinde Urfa'ya gelince ikamet için birçok yer, kışla teklif edilmesine rağmen bu konağı ister. Mahmut Nedim ve ailesi tahliye edilir. Konak içindeki eşyalarla birlikte İngilizlere teslim edilir. İngilizler, karargâh olarak bu binayı kullanırlar. Sonra da 30 Ekim 1919 tarihinde Fransızlara devrederler. Konağın haricinde eski devlet hastanesi, şu anki Dedeman otelinin yerinde bulunan Osman Remzi Kürkçüoğlu evi ve çevredeki diğer üç yeri de de karakol olarak kullanmışlardır. 10 Nisan 1920 tarihinde Fransızlar Urfa'dan ayrılırken, geri dönme düşüncesi ile bu binanın boş kalma şartını da koyarlar. Avluda bulunan mağaraya da bir kısım eşyalarını saklarlar. Konağın istenmesinin sebebini, o tarihlerde 30 yaşlarında bulunan Yusuf Rastgeldi şöyle anlatır: “Mahmut Nedim Konağı yüksek bir yerde inşa edilmişti. Kaleye
12-13-14-15-MEKAN.QXD:Layout 1
4/2/17
11:01 PM
benzerdi. Etrafı açık olduğundan gelen-giden takip edilebilirdi. Ayrıca Urfa'ya hâkim bir yerdeydi. Penceresi ve balkonundan bakıldığı zaman bütün Urfa evleri görülürdü. Akabe ve Harran Ovası kontrol edilebilirdi. 1920 kışı çok karlı geçiyordu. Urfa evlerinin damları toprak olduğundan, kar yağdığında damlardan hemen kar atılır ve dam loğlanırdı. Fransızların elinde uzun mevzi mermi atan flinta tüfekler
Page 3
vardı. Dama kar atmaya çıkan kişileri vururlardı. Bu nedenle kar atılmayan bütün evler damlardı. Ayrıca bazı damlarda siper olsun diye kum torbaları koydular. Torbaların ağırlığından birçok evin damı çöktü. Basmahane binasının yanında bulunan İslim Bibimin (Zeki Coşkun'un annesi) evi bu nedenle çöktü.” Yusuf Rastgeldi, “İngilizlerin Mahmut Nedim Konağını
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 14
seçmelerinin nedenini Fransızlara 4 Mart'ta saldırdığımızda daha iyi anladık” derdi. TARİH: 4 MART 1920 Mondros Mütarekesine göre, silahlanma ve silah yardımı yasaktır. Urfalılar, Siverek'te bulunan orduya ait 2 adet Cebel topunu gizlice Urfa'ya getirirler. Toplara güvenerek 4 Mart 1920 tarihinde Mahmut Nedim ve Osman Remzi Kürkçüoğlu binalarına saldırmayı planlarlar. 4 Mart sabahı topun birisi hiç atış yapmaz. Diğeri de Yusuf Rastgeldi'nin anlattığına göre, 4-5 atıştan sonra arızalanır ve susar. Bu durumda Urfalı Milislerin geri çekilmesi gerekir. Başlarında harp düzenini bilen asker bulunmadığından, ne zaman ve nereden hücum edileceğini bilmeden; yeni yeten, eli silah tutan gencinden, 90 yaşındaki aksakallı
12-13-14-15-MEKAN.QXD:Layout 1
4/2/17
11:01 PM
ihtiyarına kadar, ellerinde ağızdan dolma tüfek, tabanca, kılıç, hançer, kama, kazma-kürek sapı ile Allah Allah sesleri eşliğinde Mahmut Nedim Konağı ve Osman Remzi Kürkçüoğlu evine dört bir yandan hücum ederler. Fransızların yeri savaş için çok müsait olup, askeri eğitimlidirler. Ellerinde top, flinta tüfek, mitralyöz (Makinalı), el bombası bulunmaktadır. İlk saldırıda Urfalı Milislerden çok sayıda şehit düşer. İkindi vaktine kadar müsademe devam eder. Urfalılar 4 Mart 1920 günü en kanlı çarpışmalardan birini yaşamış olur. Yüzden fazla Şehit, 400'den fazla Gazi verir. Şehitlerin bir kısmı köylüdür. Sahipleri alır, köylerinde defnederler. Bu Şehitlerin çoğunun ismi bilinmemektedir. Bu saldırı günü için Fransız askerleri hatıralarında, “Eğer saldırı devam etseydi, karşı koyamayacaktık” diye yazarlar. İşte bu saldırının izleri bugün Mahmut Nedim Konağının duvarlarında görülebilir. (Bir çok savaş izi de hatalı restorasyon
Page 4
yüzünden silinmiştir). Savaş sonrası Mahmut Nedim ailesi ve kardeşi Osman Remzi Siverek'ten döner, yine konağa taşınır. 1941 yılında Mahmut Nedim vefat eder. Çocukları Neşet, Lami, Celal, Suphi, Vehbi beyler ve Kürkçüoğlu ailesi 1970'den sonra konağı terk etmeye başlarlar. İnci Baba Konağı Satın Alır Mehmet Nabi İnceler (İnci Baba) hissedarlardan konağı satın alır. Tarihi bir otel yapmayı planlamaktadır. İnci baba vurularak yaşamını yitirince, konak yine kendi kaderine terkedilir. Dönemin Valisi Sayın Muzaffer Dilek konağı satın almak için çok uğraşır. Tayini çıktığı gün tapu işlemlerini bitirir. Şanlıurfa Eski Valisi Sayın Yusuf Yavaşcan’da restorasyonunu yaptırarak Urfa'ya çok güzel bir eser kazandırmış olur. (Tiyatro salonunun balkon altı, orijinali bozularak dışarıya açılan bir oda yapılmış. Mimarisinde o oda salon kısmının devamıdır.) Kaynak: Fuat Rastgeldi / www.urfahizmet.com
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 15
16-ILAN-POLIS.QXD:Layout 1
4/3/17
11:09 AM
Page 1
Kahraman Türk Polisi’nin her zaman yanındayız
Polis Haftası kutlu olsun
a ktüel ŞANLIURFA
17-HARRAN
BELEDIYESIPOLIS.QXD:Layout 1
4/2/17
11:00 PM
Page 1
HABER
HARRAN BELEDİYE BAŞKANI MEHMET ÖZYAVUZ'UN
10 NİSAN POLİS HAFTASI MESAJI
Harran Belediye Başkanı Mehmet Özyavuz, 10 Nisan Polis Haftası münasebetiyle bir kutlama mesajı yayımladı. Başkan Özyavuz mesajında; “Toplumun huzur ve güvenliğinin sağlanması, vatandaşın temel hak ve hürriyetlerinin korunması, kanun hâkimiyetinin ve devlet otoritesinin tesisi gibi birçok hayati görevi mesai mefhumu gözetmeksizin üstlenmiş olan Emniyet Teşkilatımızın 172. kuruluş yıl dönümünü ve 10 Nisan Polis Haftasını kutlamaktayız. Tarihi; başarıyla, şan ve şerefle dolu Emniyet Teşkilatımızın, çağın gereklerine göre kendini sürekli yenileyen, demokratik değerlere, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygıyı her koşul altında gözeten bir anlayışla, görev ve sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmeye devam edeceğine yürekten inanıyorum. Görevini fedakârca, vatan ve millet sevdasıyla, büyük bir sorumluluk içinde yürüten Türk Polis Teşkilatı, hiç şüphe yok ki gücünü halkımızın güven ve desteğinden almaktadır. Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemizin dört bir tarafında görevlerini başarıyla yerine getiren tüm polislerimizin ve İlçe Emniyet Teşkilatı mensupları tüm polislerimizin, Polis Haftası’nı en içten dileklerimle kutlar, tüm Şehit Polislerimize Allah’tan rahmet diler, Gazi Polislerimize de uzun ömürler dilerim". ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 17
18-19-MILAT.QXD:Layout 1
4/2/17
11:00 PM
Page 1
EĞİTİM
İmam Doğan
AKLA KARAYI BİRBİRİNDEN
AYIRMAK GEREK
Her geçen gün yükselen özel okullaşma trendi ile eğitim sektöründe dönüşüm ve teşvik mekanizmasının oluşumu dikkatleri çekmeye devam ediyor. Ülkemizde faaliyet gösteren özel okulların sayısı 8 bin sınırlarına dayanmakta ve bu sayı tüm okulların yüzde 15’ine yaklaşmış durumda. Haliyle bu hızlı büyüme, beraberinde kaliteyi de gerektiriyor. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 18
18-19-MILAT.QXD:Layout 1
4/2/17
11:00 PM
Page 2
Şanlıurfa’da faaliyet gösteren MİLAT ÖZEL EĞİTİM KURSU’NUN Kurucu Müdürü İmam Doğan, okurlarımız için özel eğitim ve öğretimin kalitesini değerlendirdi. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü mezunu olan Doğan, özel eğitim sektöründe yedi yılı aşkın bir süredir hizmet verdiklerini belirterek şunları söyledi; Yarınımızın Teminatı Olan Öğrencilerimiz Kaliteli Eğitimi Hak Ediyorlar “Yeni düzenlemelerle birlikte özel eğitim kurumlarında ciddi değişiklikler meydana geldi. Biz köklü bir kurum olduğumuz için her anlamda değişim ve dönüşüm konusunda üstümüze düşeni en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Ancak yarınımızın teminatı olan öğrencilerimizin eğitim hayatına, sektördeki bütün kurumların eğitim kalitesi konusunda aynı hassasiyeti göstermesi gerekmektedir.” Dershanecilikten, Öğretim Kursuna dönüşüm yaşayan özel eğitim kurumlarının faaliyetlerinde sistemsel olarak bir değişiklik yaşandığını ancak pratikteki uygulamaların “Dershanecilikten” çok farklı olmadığını belirten Doğan, konuşmasına şöyle devam etti; Etüt Merkezleri 1 Temmuz’a Kadar Kendilerini Feshetmek Zorundalar “Geçtiğimiz günlerde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameye (KHK) göre; etüt merkezleri en geç 1 Temmuz’a kadar faaliyetlerini durdurup kendilerini feshetmek zorundalar. Bununla alakalı kurucular olarak, Türkiye çapında bir katılımla Ankara’da bir toplantı düzenlenecek ve bu toplantıda Bakanlığımıza bunun bir mağduriyet yaratacağını ve sonucunda yaklaşık 30 bin öğretmenin işsiz kalacağını, bu durumun eğitim sektörüne zarar verebileceğini dile getireceğiz. Çünkü eğitim sektöründe ciddi bir boşluk doğacaktır. Bu boşluğu da maalesef merdiven altı diyebileceğimiz özel ders büroları veya koçluk merkezleri gibi yapılanmalar kapatmaya çalışacaktır. Bu durumda eğitim kalitesinden bahsetmemiz imkânsız olmakla birlikte ciddi zararlara da yol açacaktır.” Yaklaşık 2 bin adet resmi etüt merkezinin kapanacağını ve bu durumun; vergisini ödeyen, sigortalı personel istihdam eden kurumların
kaybına neden olacağını belirten İmam Doğan; “Bu konuda devletin bizi kapatması değil, daha çok teşvik etmesi gerekir. Bu işi sömürenlerle birlikte mücadele edelim ama akla karayı da birbirinden ayıralım. Öğrenciler için de büyük bir ikilem yaşandı; velililerin kafası karışık. Tek ders üzerinden öğretim vermemiz isteniyor fakat bu büyük bir maliyet gerektiriyor ve düşük gelirli aileler bu konuda mağduriyet yaşıyorlar.” Dedi. Sigorta Teşvik Primlerinin Yarısını Devlet Ödesin, Yarısını Bizler Ödeyelim Özel öğretim kurumlarında özellikle son birkaç yılda dikkat çekici bir büyümenin yaşandığını ve bu büyümede Hükümetimizin ve Bakanlığımızın ortaya koyduğu iradenin önemli bir rolü olduğunu belirten Doğan, dershanelerin dönüşüm programına alınması ile özel okulculuk alanında önemli gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek, eski dershanecilik döneminin yeniden canlanması gerektiğini vurgulayıp sözlerine şöyle devam etti; “Devlet tarafından teşvik primlerinin verilmesi gerekiyor. Sigorta teşvik primlerinin yarısını ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 19
devlet ödesin, yarısını bizler ödeyelim. O zaman 10 öğretmen yerine, 15 öğretmen çalıştırıp istihdama katkı sağlayabiliriz. Bu şekilde kazançlı olan hem devletimiz, hem de bizler oluruz.” Dedi. Özel öğretim kursu hizmeti almak isteyen öğrenciler için tavsiyelerde bulunan Doğan, son olarak şunları söyledi; “Herkes çocuğunun kaliteli bir eğitim almasını ister ve bu en doğal haklarımızdandır. Özel öğretim kursu hizmeti almak isteyen öğrenciler öncelikle, kayıt yaptıracakları kursların mutlak suretle resmi olmalarına ve Milli Eğitim Bakanlığı prosedürlerine uygun olmalarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Ayrıca kayıt yaptırmayı düşündükleri eğitim kurumlarının ruhsatlarının olup olmadığı mutlaka sorgulanmalı ve kontrol edilmelidir. O kurumda görev yapan öğretmenlerin deneyimleri hakkında bilgi edinmekte, alınacak eğitim kalitesi hakkında önemli ipuçları verecektir. Son olarak kayıt yaptırılması düşünülen kurumların hangi yayınevleri ile çalıştıkları da öğrenilmelidir.”
20-ILAN-CANSPOR.QXD:Layout 1
4/2/17
11:00 PM
Page 1
21-ILAN-LAVANTAPARK.QXD:Layout 1
4/2/17
10:59 PM
Page 1
“Güvenin Adresi”
Lavanta Park Evleri
Çankaya Mah. 2011 Sk. Alican Apt. No: 16/1 (Karaköprü Belediye Karşısı) Karaköprü/ Şanlıurfa
22-23-24-MUSLUM AKALIN.QXD:Layout 1
4/2/17
10:59 PM
Page 1
RÖPORTAJ
Müslüm Cengizhan Akalın
VURUN URFALILAR NAMUS GÜNÜDÜR! Önemli bir motivasyon cümlesiydi… Kadim şehrimiz Şanlıurfa’nın 97. Kurtuluş yıl dönümünü kutladığımız bu günlerde, şehrin dört bir yanını saran kutlama heyecanını insanların yüz ifadesinde görmek mümkün. Şanlıurfa Aktüel Dergisi olarak, Urfa’ya Şanlı unvanını kazandıran destansı mücadeleyi, Onikiler’i ve daha birçok konuyu Araştırmacı Yazar Müslüm Cengizhan Akalın ile konuştuk.
Müslüm Cengizhan Akalın kimdir? 1955 Şanlıurfa doğumludur. İlkokul, Ortaokul ve Liseyi Şanlıurfa’da okudu. 1975 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde muhabirlik, köşe yazarlığı, yayın yönetmenliği yapmış, Urfa tarihi ve özellikle Urfa’nın Kurtuluş tarihiyle ilgili çeşitli yazıları ve makaleleri yerel ve ulusal dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır. İlk kitabı olan ve 2016 yılında 4. baskısı yapılan “Milli Mücadelede Urfa” nın, 1985 yılında yayınından bu yana çoğu Milli Mücadele dönemine dair 10 tane kitabı yayınlanmıştır. Şanlıurfa Kültür Sanat Eğitim ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV), Şanlıurfa Vakfı, Urfa Kültür Derneği gibi yerel Sivil Toplum
ŞANLIURFA
RÖPORTAJ: HALUK BADILLI
a
AKTÜEL 22
22-23-24-MUSLUM AKALIN.QXD:Layout 1
4/2/17
10:59 PM
Page 2
Kuruluşlarının yönetim kademelerinde çeşitli çalışmalar yapmış olup halen iki dönem başkanlığını yaptığı Şanlıurfa Barosuna kayıtlı olarak avukatlık yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. 30 yılı aşkın bir süredir birçok alanda yoğun çalıştığınız halde, iki dönem Baro Başkanlığı yapmış ve 10 kitap yazmış biri olarak bu başarılarınızın sırrını neye borçlusunuz? Yoğun bir meslekî hayatın yanında Urfa’nın uğraş konusu olması bir tür dinlendirici; Cumhuriyetin kuruluşundan, 1980’li yıllara kadar Urfa ile ilgili yayınlanan eserlerin toplam sayısının 10’u bulmaması açık söylemek gerekirse, bizim kuşağa kamçılayıcı bir etki yaptı. Kitap meraklısı biri olmamın yanında şüphesiz özel hayattan ve aile hayatından yapılan bir dizi fedakârlıklar olmasa bu çalışmaları yapma şansım yoktu. Bir araştırmacı olarak Şanlıurfa’nın bölge, ülke ve dünya nezdindeki önemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha önce bir röportajda değinmiştim. Tarihi ve coğrafi önemini bir tarafa bırakıyorum, Urfa sosyo/kültürel olarak çok özel bir şehir. Akademisyenler, araştırmacılar için sonsuz imkânlar sunuyor. Romancılar, sinema adamları için paha biçilmez malzeme var. Turizmcilerin bir haftalık tur düzenleyip gezdirebilecekleri mekânlara sahip. Son yüz elli yılda aldığı üç-beş göç dalgasıyla ve özellikle şimdi Mültecilerle harmanlanan toplum dokusu sosyologlar için muhteşem bir laboratuvar. Ama bu konuların araştırılması ve sunulmasıyla ilgili
Urfa'nın tahliye görüşmelerinin üzerinde yapıldığı Millet Köprüsü ve Millet Hastanesi.
Mücadelenin önemli mekânlarından Topçu Hanı. çalışmalar, kıpırdanmalar olmakla birlikte çok cılız. Bu konularda mahrumiyet içinde olduğumuz söylenebilir. Müslüm Bey, Urfa’nın Kurtuluşuna dair sormak istediğimiz şeylerden
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 23
ilki ile başlamak istiyorum. 11 Nisan 1920’de Urfa’da neler oldu? 11 Nisan işin sonu tabii. 1919 yılı Mart ayında Urfa’yı işgal eden İngilizlerin 1 Kasım 1919’da Urfa’yı Fransızlara devrettikten sonra, Urfa’da başlayan ve Kuvayı Milliye tarafından
22-23-24-MUSLUM AKALIN.QXD:Layout 1
4/2/17
sürdürülen mücadele sürecinin sonlandığı tarihtir. Kuvayı Milliye’nin kuşatması nedeniyle yiyecek içecek sıkıntısına düşen Fransızlar, bekledikleri yardım kuvvetlerinden de ümidi kesince İsviçreli Dr. Fischer vasıtasıyla anlaşma zemini aradılar. Yöneticilerle üzerinde anlaşılan şartlara göre -bir kısım Kuvayı Milliye mensubunun Fransızların silahlarını bırakmadan gitmelerini kabul etmemelerine rağmen- Fransızlar 10 Nisanı 11 Nisana bağlayan gece Urfa’yı silahlarıyla terk ederek Suruç yolundan Arappınar istasyonuna doğru yola çıktılar. Önce İngilizler, ardından Fransızlar; Urfa’yı neden işgal etmek istediler? İşgalin nedeni İtilâf Devletleri içinde yer alan İngiliz ve Fransızların 1916 yılında imzalamış oldukları Sykes-Picot adıyla bilinen anlaşmanın uygulanmasıyla ilgilidir. İki devlet, 1919 yılı Eylül ayında yaptıkları ve Suriye İtilâfnamesi olarak adlandırılan anlaşmayla işgal etmiş oldukları yerleri aralarında değiştirmeyi kararlaştırdıktan sonra İngilizler 1919 yılı Ekim ayı sonunda Urfa’yı Fransızlara devrettiler. Genelde İngiliz ve Fransızların işgal dönemlerinin farklılığına dikkat çekilir. Gerçekten de İngilizler sömürgecilikte tecrübeli olmalarının verdiği bilgiyle Urfa halkına çok yumuşak davranmışlar ve Urfa’daki varlıklarının geçici olduğunu sürekli olarak ifade etmelerinin yanında varlıklarını şehir halkına hissettirmemeye çalışmışlardır. Fransızlar ise gelir gelmez gösterdikleri sert davranışlarla halkı tahrik etmişler, halkın işgalin kalıcı olduğunu anlamalarını sağlamışlardır. Halkın işgale karşı gösterdiği ciddi direniş ve tepki Fransız işgal dönemiyledir. Dönemin ağır şartları altında mücadeleye katılan Mücahitlerin, ölümüne çabalarını anlatır mısınız? Urfalı mücahitlerin gayretleri anlatılır gibi değildir. Urfa’nın her mahallesinden, neredeyse her köyünden insanlar işgale karşı büyük bir direnç göstermişler, şehit ya da gazi olmuşlardır. Ordunun resmi olarak mücadeleye iştirak edememesi nedeniyle savaşta askeri kumanda mekanizmasında görülen zafiyet, yoğun şikâyetlere ve büyük kayıplara sebep olmuştur. Bu arada Siverek, Hilvan ve merkez kazadan mücadeleye katılan milis ve aşiret güçleri için ayrı bir sayfa açmak gerekir. Badıllı ve İzollu aşiret güçleri başta olmak üzere Bucak, Kırvar, Döğerli, Bazıki, Şeyhanlı, Millî
10:59 PM
Page 3
aşiretlerinin, Harran-Akçakale civarının hemen bütün arap aşiretlerinin, Suruç civarında tren yolu çevresinde Fransızlara karşı büyük mücadeleler veren Berazi, Dinai, Picanlı, Şeddadı ve diğer aşiretlerin mücadeleye katılımlarını şükranla anmak gerekir. “Vurun Urfalılar Namus Günüdür” sözünün hikâyesi nedir? Mücadelenin çeşitli aşamalarında mücahitlere motivasyon vermek için kullanılmıştır. İşgale karşı olma hissinin temelinde yatan önemli unsurlardan biridir. 12’lerin mücadelesini destana dönüştüren ruh neydi? Onikiler aslında sembol bir kavramdır. O dönem Urfa’nın bütün
mahallelerinde gençlerden, orta yaşlılardan, yaşlılardan oluşan yüzlerce Onikiler vardı. İşgalin vatanına, dinine, namusuna yapılmış olduğunu hissettiği saldırıyı bertaraf etme ruhuydu. Şanlı şehrimiz için canını vermiş olan Atalarımızı nasıl yâd etmeliyiz, bugün O Mücahitler konuşuyor olsaydı bize neler söylerdi? Şüphesiz ki, minnet ve şükranla. Yeni Türkiye’nin güney sınırını belirleyen Ankara Anlaşmasındaki hükümler büyük ölçüde Urfa, Maraş ve Antep savaşlarından etkiler taşır. Bu ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 24
mücadeleler olmasaydı Irak, Suriye ve Lübnan gibi olurduk. Mücahitlerin bize söyleyecekleri, sağlam teslim ettikleri emaneti sağlam bir şekilde korumayla ilgili olurdu herhalde. Maraş ve Antep savaşları ile Urfa arasında bir ilişki var mıdır? Urfa’daki Fransızlarla Maraş’ın Fransız işgalinden kurtuluşu hadisesi yakından ilgilidir. Bilindiği gibi Siverek ve Hilvan civarının aşiretleriyle Urfa mücahitlerinin, Fransızlara gönderilen tahliye ültimatomunun reddini müteakip Urfa’ya girip Fransızları kuşatma altına aldıkları tarih 7/8 Şubat tarihleridir. Maraş Kuvayı Milliyesi’nden bir grubun teslim olma şartlarını görüşmek üzere Fransız karargâhına gittikleri tarih de aynı tarihtir. Yine aynı tarihte Fransızların Maraş’tan
çekilme emrini veren Fransız işgal kumandanlarından Albay Normand çekilme sebeplerini hatıratında şöyle açıklamıştı: “Urfa’da isyan hazırlanmış olduğu ve nerdeyse patlak vereceği bir sırada Maraş’ta kalmak doğru olmaz. Islahiye’ye çekilip Urfa’nın imdadına yetişmek uygun olur. Fransa’nın artık buraya kuvvet ayırmasına imkân olmadığına göre eldeki kuvvetlerimizi çoğaltmak için Maraş’ın boşalması zaruridir”. Buradan anlaşılıyor ki Fransızlar, stratejik olarak daha önemli gördükleri Urfa’nın elden çıkmaması için Maraş’tan çekilmişlerdir.
25-HARRAN
BELEDIYESI 11 NISAN 2.QXD:Layout 1
4/2/17
10:55 PM
Page 1
HABER
HARRAN BELEDİYE BAŞKANI MEHMET ÖZYAVUZ'DAN
11 NİSAN MESAJI
Harran Belediye Başkanı Mehmet Özyavuz, Şanlıurfa'nın düşman işgalinden kurtuluşunun 97. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Özyavuz mesajında; “Bundan tam 97 yıl önce korkusuzca canları pahasına bu toprakları düşman işgalinden kurtararak, millî mücadelenin en güzel örneğini gösteren ve bu toprakları bizlere bırakan kahraman halkımızı ve kurtuluş mücadelesinde yer alan şehitlerimizi rahmetle ve şükranla anıyorum” dedi. İman gücü ile kazanılan bu destansı mücadelenin asla unutulmayacağını vurgulayan Özyavuz, şunları kaydetti: Kurtuluş yıl dönümleri vesilesiyle geçmişte ecdadımızın yapmış olduğu şanlı mücadeleleri iyi öğrenmeli ve vatanımıza göz diken düşmanlarımızı iyi tanımalıyız. Bu azim ve kararlılık, Urfa'ya İstiklal Madalyasının TBMM tarafından verilerek “ŞANLI” ünvanı ile taçlandırılmıştır. İnşallah bu şanlı tarihten aldığımız derslerle ülkemiz, barış ve kardeşlik içerisinde, birbirine kenetlenerek yoluna devam edecektir. Tıpkı Şanlı destanlar yazan ecdadımız gibi. Bu duygu ve düşüncelerle, Şanlıurfa’mızın düşman işgalinden kurtuluşunun 97. yıl dönümünü büyük bir onur ve coşkuyla kutlarken, bütün Şehitlerimizi rahmetle ve Gazilerimizi minnetle anıyoruz. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 25
26-MURAT OZ KATAR.QXD:Layout 1
4/2/17
10:55 PM
Page 1
HABER
ÖZKATAR, Polis Haftası’nı kutladı Akçakale Huzur ve Güvenliği Destekleme Derneği (Polis Derneği) Başkanı Hüseyin Murat ÖZKATAR, Akçakale ilçesinin ilk kadın emniyet müdürü Şaheser ALACA’YI makamında ziyaret ederek Polis Haftasını kutladı.
Ülkemizin dört bir tarafında büyük bir özveri ile çalışan ve bu uğurda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan, Milletimizin huzur ve güvenliğini sağlayan Türk Polis Teşkilatı’nın 172. kuruluş yıldönümünü kutlayan ÖZKATAR; “Polis Haftası ve Polis Günü nedeniyle bu zor ve zorluğu ölçüsünde de onurlu görevlerini büyük bir özveriyle ve insan sevgisiyle yerine getirmekte olan tüm emniyet mensuplarını takdir ve sevgiyle selamlıyor, Polis Haftalarını kutluyorum” dedi. ŞANLIURFA
Polis Derneğimiz İçin Bir Yardım Gecesi Planlıyoruz Polis Derneği olarak Kamu Kurumları ve Personelini Destekleyen Dernekler Statüsü ile kar amacı gütmeyen bir yardım kuruluşu olduklarını belirten ÖZKATAR; “Derneğimiz için bir logo çalışması başlattık. Aynı zamanda il başkanlığına giderek bir toplantı yapılması konusunda istişarelerde bulunduk. İlçemizde emniyet ve polis gücümüze lojistik destek ve fiziki şartlarının iyileştirilmesi hususunda bir yardım gecesi yapmayı planlıyoruz. Tabi ki İşadamlarımızdan bu konuda destek bekliyoruz.” dedi.
a
AKTÜEL 26
27-ILAN-HILVAN YEM.QXD:Layout 1
4/2/17
10:55 PM
Page 1
KALİTEDE SÜREKLİLİK GÜVENCESİ
Büyükbaş Küçükbaş Kanatlı
Adres: İnönü Cad. No: 57 - Hilvan / ŞANLIURFA Telefon: ( 0414 ) 681 21 57 - 58 Fax: ( 0414 ) 681 20 83 info@ramasyem.com.tr www.ramasyem.com.tr/
28-29-REHA DENT.QXD:Layout 1
4/2/17
10:55 PM
Page 1
SAĞLIK
İmplant
(Diş Ekimi) İmplant (Diş Ekimi) ne demektir? İmplant, çeşitli nedenlerle kaybedilen dişlerin yerine çene kemiğine yerleştirilen yapay titanyum diş kökleridir. Basitçe ifade etmek gerekirse, implant yapay bir dişin çene kemiği içine yerleştirilmesidir. Vida görünümünde olan implant, vidalı diş olarak da bilinir. İmplantlar geleneksel kaplama ve protezlere göre daha iyi konuşma ve çiğneme fonksiyonu sağlarken, estetik açıdan problem yaşatmadığı gibi yüzünüzde doğal bir görünümü de beraberinde getirir. İmplant uygulaması sırasında acı hissi olur mu? İmplant tedavisi, rahat ve güvenilir bir uygulama olduğu kadar hekimin bilgi birikimi ve deneyimleriyle de alakalıdır. Bir implantın yerleştirilme süresi yaklaşık 10 dakikadır. Operasyon, lokal anestezi ile hiçbir ağrı ve rahatsızlık duyulmadan yapılabilir. Ancak şunu unutmamak gerekir, implant tedavisinin uygulanabilmesi için, sağlıklı dişetleri ve implantı destekleyecek yeterli kemik yapısının bulunması gerekir. Diş çekimi yapıldıktan hemen sonra implant tedavisi yapılabilir mi? Bu konu ile ilgili 2 farklı uygulama vardır. Çekim yerinde herhangi bir iltihap ya da defekt yoksa hemen o bölgeye implant yapılabilir. Ancak çekim yerinde herhangi bir defekt varsa, bu bölgeye yapay kemik tozu uygulaması yapılarak, çekilen yerin iyileşmesi için yaklaşık 2 ay kadar bekledikten sonra işlem yapılabilir. Operasyondan sonra implantın çene kemiği ile bütünleşmesi için 5 hafta kadar beklenmesi gerekir.
Diş Hekimi Aybegüm ŞELLİ
Şanlıurfa’da Osmangazi semtinde hizmet veren, Reha Dent Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi (Kliniği) uzmanlarından Diş Hekimi Aybegüm ŞELLİ, son zamanlarda çok daha popüler olan İmplant ve Estetik Diş Hekimliği uygulaması hakkındaki bilgilerini Şanlıurfa Aktüel Dergisi okurları ile paylaştı. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 28
28-29-REHA DENT.QXD:Layout 1
4/2/17
10:55 PM
Page 2
Daha önceleri eski teknoloji ile 6-8 ay beklenirken şuan bu süre protez uygulaması için 5 haftaya inmiştir.
gerekmez. Aynı bölgede birden fazla eksik diş varsa tek implant, 2 ya da 3 protez diş yapılması mümkün olabilir.
İmplant tedavisi kimlere uygulanabilir? İmplant tedavileri için üst yaş sınırı bulunmamakla birlikte, 18 yaşını doldurmuş, yani kemik gelişimini tamamlamış tüm hastalara uygulanabilir. Tedavinin başarısı, çene yapısına ve çene kemiğinin yeterliliğine bağlıdır. Yeterli kemik yoğunluğu bulunmayan hastalara yoğunluğun az olduğu bölgelere yapay kemik tozu uygulaması yaparak implant operasyonları gerçekleştirebilmekteyiz.
İmplant üstü protez nedir, çeşitleri nelerdir? Genel anlamda protezler, ağızda kaybedilmiş dişlerin yerine uygulanan doğal dişlerin tüm fonksiyonel ve estetik özelliklerini taklit eden yapay aletlere denir. İmplant ile desteklenen protezler genel olarak sabit veya hareketli protezlerdir. İmplant destekli sabit protezler hastanın kendi dişi gibi fonksiyon gören protezlerdir. Bu türdeki protezler hastaya doğal diş rahatlığı verir. İmplant destekli hareketli protezler ise protezin ağızda daha stabil kalabilmesi için yapılan, rahatlıkla çıkarıp takılabilecek protezlerdir.
Her diş noksanlığında kullanılır mı? İmplantın uygulanması için yeterli miktarda kemik varsa tek diş ya da birçok diş için bu tedavi yapılabilir. Herhangi bir mani olmadığı sürece her diş noksanlığında uygulanabilir ama her eksik diş için 1 implant
İmplant tedavisi güvenli ve uzun ömürlü müdür? İmplant tedavisi yıllardır tüm dünyada ve ülkemizde
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 29
gerçekleştirilen, başarı oranı oldukça yüksek ve uzun ömürlü bir tedavidir. İmplantların son kullanma tarihi gibi bir durum söz konusu değildir. İdeal bir ağız bakımı sağlandığında, implantlarınızı uzun yıllar güvenle kullanabilirsiniz. İmplant tedavisinde ne tür risklerle karşılaşırız? İmplant tedavisinde görülen risk, tüm ağız içi ve ağız dışı tedavilerinde görülen riskler kadardır. Bunun dışında bir risk görülmez. Risk, iltihaplanma olduğunda ya da implant işleminin ardından gerektiği şekilde temizlenmediğinde enfeksiyon kapmasıyla gerçekleşebilir. Bunun yanı sıra iyileşme sürecinde içilen sigara da enfeksiyon riskini artıran sebeplerdendir. Böyle bir durumda risklerin yaşanmaması için hastaların düzenli olarak kontrollerine gitmeleri gerekir. İmplant tedavisinin avantajları nelerdir? İmplant uygulaması sonrası yapılan protezler doğal dişe en yakın yapıyı oluştururlar. Geleneksel protezlere oranla daha iyi çiğneme ve konuşma fonksiyonu sağlamaktadır. Diğer protezlere oranla daha estetik görünüme sahiptir. İmplantlar sayesinde diş eksikliği yandaki sağlam dişlere dokunulmadan giderilebilmektedir. Total protezlerde tutuculuğun artmasını sağlar. Şöyle ki, özellikle alt çene total protezlerinin tutuculuğu çok azdır. Bu nedenle hastada yeterli kemik seviyesi olmasa bile, alt çeneye 2 implant yerleştirerek tutuculuk artmaktadır.
30-31-32-PSIKOLOG.QXD:Layout 1
4/2/17
10:54 PM
Page 1
SAĞLIK
BEDEN SAĞLIĞI KADAR RUH SAĞLIĞI DA ÖNEMLİDİR Terapi nedir? Gerçekten işe yarar mı? İnsanlar birçok farklı nedenlerden dolayı terapiye ihtiyaç duyarlar. Bazen bir terapistle konuşma isteği, yeme içme ihtiyacının bile önüne geçebilir. İnsanların terapiye ihtiyacı depresyon, anksiyete, panik atak, üzüntü, yas tutma, travma ve benzeri konularda doğabilmektedir. Bu olumsuz durumlar karşısında profesyonel desteğin önemi daha çok anlaşılmaktadır. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 30
Şanlıurfa’da yıllardır psikoloji alanında yaptıkları profesyonel çalışmalarla kendilerinden söz ettiren Peded Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzmanlarından Psikolog Reşat Sağlam ve Psikolog Abidin Balkan ile yaptığımız söyleşide, ruh sağlığından kişisel gelişime dek birçok konuyu konuştuk.
30-31-32-PSIKOLOG.QXD:Layout 1
4/2/17
10:54 PM
Peded olarak sizi biraz tanıyabilir miyiz? PEDED Psikolojik Danışmanlık Merkezi, 2012 yılında Şanlıurfa’da alanında uzman Psikolog, Aile Danışmanları ve Kişisel Gelişim Uzmanları tarafından kurulmuş, bilimsel ilkeler ve mesleki etik kurallar çerçevesinde, Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri sunmaktadır. Hangi alanlarda faaliyet gösteriyorsunuz? Çalışmalarımızı terapi, kurumsal danışmanlık ve toplumsal eğitimler olmak üzere üç ana başlık altında yapmaktayız. Kurumumuzda; bireysel terapi, aile danışmanlığı, çift terapisi, çocuk terapisi ve testleri, ergen danışmanlığı, cinsel problemlere yönelik çözüm odaklı terapiler, EMDR ile travma ve travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişilere yönelik, bireylerin farklı ihtiyaçları olduğunu dikkate alarak çeşitli terapi ve danışmanlık yöntemleri ile psikolojik destek sunmaktayız. Kurumsal yönetim danışmanlığı kapsamında, eğitim ihtiyaç analizleri ile birlikte kurum ve şirket personellerine yönelik beden dili, iletişim, diksiyon, takım çalışması, sunum teknikleri, öfke ve stres yönetimi, motivasyon, verimliliği arttırma, zaman yönetimi, yönetim ve liderlik gibi kişisel gelişim alanlarında kurum ve şirketler için çözümler üretmekteyiz. Eğitim hizmetlerimizde sosyal sorumluluk anlayışımızla, toplumu bilinçlendirmeye yönelik seminerler ve konferanslar düzenlemekteyiz. Ayrıca psikoloji alanında çalışan meslek
Page 2
profesyonellerine yönelik üniversite ve çeşitli enstitüler aracılığı ile eğitimler düzenlemekteyiz. Örneğin bu alanda son yaptığımız çalışma, ODTÜ’den emekli İlişki Pusulası Enstitüsü Kurucusu Prof.Dr.Hürol Fışıloğlu ile Aile ve Evlilik Terapisi eğitiminin birinci düzeyini gerçekleştirdik. Bu alanda hedefimiz, bölgedeki meslek profesyonellerine yönelik eğitimleri Urfa’da daha fazla yapabilmektir. Genellikle destek için size kimler başvuruyor? Bunu sınırlandırmamız mümkün olmayabilir ama iş ve sosyal hayatında problem yaşayan ve bunları çözmekte zorlanan bireyler, evlilik hayatlarında sorun yaşayan ve daha nitelikli bir ilişki
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 31
yaşamak isteyen çiftler, çocuklarının yaşadıkları sıkıntılarla baş etmekte zorlanan ebeveynler, bize destek başvurusunda bulunan kişilerin başında gelmektedir. En çok hangi konularda destek talebi alıyorsunuz? Tabi beden sağlığı kadar, ruh sağlığı da önemlidir. Birçok konuda destek talebi almaktayız. Bunların başında travma ve travma sonrası stres bozuklukları, çocuklarda yaşanan korkular ve depresyonla ilgili yardım talepleri gelmektedir.
Çocuklarınızın ruh sağlığını önemseyin Çocukların yaşadığı korkuların
30-31-32-PSIKOLOG.QXD:Layout 1
4/2/17
10:54 PM
sebepleri nelerdir ve bu konuda anne - babalar nasıl davranmalıdır? Genellikle çocukların yaşadığı korkuların nedenleri televizyon, internet ve sosyal medya gibi kitle iletişim araçlarında yaşlarına uygun olmayan korku ve şiddet içerikli sahnelerin izlenmesinden kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda anne – babaların veya misafirlerin sohbetlerinde konuşulan cin, şeytan ve benzer konularda çocuk, kendini güvende hissetmediği ve bu duyguları anlamlandıramadığı için bu korkular ortaya çıkmaktadır. Çocuk korkuları ile ilgili ebeveynlerle çalıştığımızda, genellikle çocuğun korku yaşadığı yerler aynı zamanda anne ve babalarının da korku duyduğu yerler olmaktadır. Bu da şunu ifade etmektedir: “Çocuklarımız bizim korkularımızı beden dilimizden anlamakta ve hayatlarına rol model olarak katabilmektedirler”. Birincisi, korkunun normal bir duygu olduğunu ve yaşamımızı devam ettirebilmemiz için bu duygunun gerekli olduğunu anne babalar, çocuklarına ifade etmelidirler. Çocuğun korkuları ile ilgili dinlenilmesi ve duygularını ifade etmesi sağlanmalıdır. Anne – babaların da yaşadığı korkuları fark edip bu anlamda destek almaları gerekmektedir. İkincisi ise, çocukların bulunduğu ortamlarda cin, şeytan ve korku hikâyelerinin konuşulmaması doğru olacaktır. Ayrıca TV ve sosyal medya gibi kitle iletişim araçlarında da çocuklar, zarar görebileceği yayınlardan uzak tutulmalıdır. Biraz da travma ile baş etme yöntemlerinden bahseder misiniz? Sosyal ilişkileri güçlendirmek, olumlu ya da olumsuz fark etmez duygularımızı ifade etmek, aile ile ilişkilerimizde daha çok zaman ayırmak ve daha çok iletişim halinde olmak, kendimizi mutlu ve daha iyi hissettiğimiz faaliyetlere zaman ayırmak, spor ve egzersizler yapmak önerebileceğimiz yöntemlerin başında geliyor. Eğer yaşanan travma üzerinden altı ay geçmişse ve birey normal hayatını sürdürebilmekte zorluklar yaşıyorsa mutlaka bir uzmandan yardım almalıdır.
Page 3
istekliler. Tabi aileler, çocuklarının yaşadığı problemlere çözüm bulmak için bize sık başvuran kişiler arasında geliyor. Ayrıca bizden terapi hizmeti alan danışanlarımız da çevrelerinde benzer problemler yaşayan kişileri terapi alma konusunda yönlendirmektedirler.
Hayır uygulamıyoruz. Ancak ilk görüşmede bireyin ya da çiftlerden herhangi birinin ilaç anlamında destek alması gerekiyorsa Psikiyatri servisine yönlendirmekteyiz. Ayrıca şunu belirtmemizde fayda var: biz problemlerin temelinde yatan sorunları çözme noktasında psikolojik destek sağlıyoruz. Çünkü problemi tetikleyen durumları ortadan kaldırmadıkça ilaç tedavisi geçici bir çözüm olmaktadır. İlaç tedavisi gerektiren durumlarda da tedavi ile birlikte psikolojik desteğin mutlaka alınması gerekir. Urfalıların psikolojik desteğe bakış açıları nasıl? Bilinenin aksine Urfalılar, psikolojik destek alma noktasında oldukça
Problemi tetikleyen durumlar ortadan kaldırılmadıkça ilaç tedavisi geçici bir çözümdür. Terapi hizmetlerinizde ilaç tedavisi uyguluyor musunuz? ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 32
Son olarak sosyal sorumluluk çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz? Toplumu psikoloji hususunda bilinçlendirmek amacıyla yaptığımız çalışmaların başında, ebeveyn tutumları, travma ile baş etme yöntemleri, kişisel gelişim ve evlilik ilişkileri geliyor. Bu kapsamda yaptığımız çalışmalardan kısaca bahsetmek gerekirse, Siverek’te mevsimlik tarım işçilerine yönelik olarak “travma ve travma ile baş etme yöntemleri”, Bozova’da “anne – baba tutumları” Urfa’da öğrencilere yönelik “sınav kaygısı ile baş etme ve motivasyon” seminerleri düzenledik. Ayrıca psikoloji alanında çalışan kişilere yönelik, kurumumuzda her ay “atölye çalışmaları” düzenlemekteyiz.
33-ILAN ELMIRA.QXD:Layout 1
4/2/17
10:54 PM
Page 1
VEYSEL KARANİ MAH. Y. EMRE CAD. ŞEL APT. ALTI NO: 118/B ŞANLIUFRA
0414 314 56 38
34-35-36-37-GULIZAR.QXD:Layout 1
4/2/17
10:53 PM
Page 1
KAPAK
BENİM JENERASYONUM HANTALDI AMA ŞİMDİKİ KUŞAKTAN ÜMİTLİYİM ALİ BEYAZKUŞ
Şanlıurfa’da turizm sektöründe yaptığı başarılı işlerle adından söz ettiren “Ali Gülizar” namı ile bilinen, Gülizar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Ali BEYAZKUŞ, topraksız tarım kültürü ile “Bandita” marka organik domates üretimi yaparak, başta Almanya ve Rusya olmak üzere yurtdışına ihracat yapıyor. Şehrin ve ülkenin ekonomisine önemli katkılarda bulunan Beyazkuş, topraksız tarım kültürü ile sektörün lideri olma yolunda ilerliyor. RÖPORTAJ: MEHMET EMİN YEŞİL Fotoğraflar: HAŞİM KIRGIN ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 34
34-35-36-37-GULIZAR.QXD:Layout 1
4/2/17
10:53 PM
Page 2
Urfa’da ortaklık anlayışı maalesef pek gelişmemiş
“Benim jenerasyonum hantaldı ama şimdiki kuşaktan çok ümitliyim” diyen Ali Beyazkuş sorularımızı içtenlikle yanıtlıyor; Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Urfa’da Ali Gülizar olarak biliniyorum ama esas soyadım Beyazkuş, Gülizar benim lakabımdır. Ticaret hayatımda da hep bu ismi kullandım; Gülizar Bulgur, Gülizar İpek İsot, Gülizar Banyo-Sauna, Gülizar Döner-Büfe, Gülizar Konukevi, Gülizar Otel gibi… Ticari başarınızı neye borçlusunuz?
Ben esnaflıktan gelen biriyim. Herhangi bir ağanın veya zengin birinin oğlu değilim. Ticareti, üretimi, insanlara iş kapıları açmayı seviyorum. Ticarette akıllı olmak kadar cesur olmak da gerekir. Ben ikisini de yaptım sanırım. Örneğin bazı zenginlerimiz gidip Karaköprü’de arsa alır, bir – iki sene bekletir, değerlendirir, üç beş kuruş para kazanır ama kendisinden başka kimse faydalanmaz. Öyle ağalarımız var ki binlerce dönüm araziye sahiptir ama modern tarımla ilgili bir çalışması yoktur. Ne yazık ki bu gibi insanlar da hep borç ve faiz yükü altında ezilirler.
Tarımda ileriye dönük başka hedefleriniz var mı? Valla salavat imana bağlıdır (gülüyor). Bu sektörde yapılabilecek çok şey olduğunu düşünüyorum. Tabi kaynak ta önemli bir detaydır. Urfa’da ortaklık anlayışı maalesef pek gelişmemiş. Atalarımız ne demiş? Bir elin nesi var iki elin sesi var. Ben kendi ellerimle ancak bu kadarını yapabiliyorum ama benimle yol yürüyebilecek, aynı hedefe odaklanabilecek ortak bulabilsem turizmi geliştiririm, tarımı geliştiririm, tarımda çeşitliliği arttırabilirim. Tarımın önü çok açık, geliştirmenin sonu yok. Çünkü gıda bir ihtiyaçtır. Örneğin bir kıyafeti uzun süre giyebiliriz, bir ayakkabıyı da aynı şekilde yıllarca giyebiliriz veya otomobil yerine otobüse binmeyi tercih edebiliriz ama gıda öyle değildir. Yemek zorundayız, üç öğün yemeyebiliriz ama her gün mutlaka gıda tüketmek zorundayız. Urfa için hayaliniz nedir? Benim jenerasyonum hantaldı ama şimdiki kuşaktan çok ümitliyim. Sizin gibi gençlerin önü açık ve gelecekte çok güzel işler yapacağınızı, hem şehrimizi hem de ülkemizi kalkındıracağınızı düşünüyorum. Urfa için çok hayalim var. Ben de hayal bir yığın… Halfeti’yi geliştirmek, bu jeotermal alanda “bungalov” evler yapıp turizme kazandırmak, tarım sektörüne çok çeşitliliği kazandırmak vs.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 35
34-35-36-37-GULIZAR.QXD:Layout 1
4/2/17
10:53 PM
Page 3
Japon Pasajını ben yaptım Tarım sektörüne nasıl atıldınız? Seracılıkla ilgili fazla bir altyapıya sahip değilim. Dediğim gibi esnaflıktan, kapaklı pasajı esnaflığından gelen biriyim. Japon pasajını ben yaptım. Ama baktım ki Kapaklı ve Japon pasajlarında bütün paramız dışarıya döviz olarak gidiyor. Bu durumu nasıl tersine çeviririm diye çok kafa yordum ve turizme yöneldim. O zamanlar bizim eski Urfa evlerimiz atıl durumdaydı. Su meydanında bulunan bir evi aldım ve Gülizar Konukevi olarak hizmete açtım. Tabii burada devletimiz de bana önder oldu. Daha neler yapabilirim derken tarımı düşünmeye başladım. Çünkü Urfa tarım şehridir. 365 günün 333 günü güneşlidir. Tarımı da zamana uyarak modern tarımcılık anlayışı ile yapmaya karar verdim ve Karaali’de devletten yer kiralayarak topraksız kültür dediğimiz modern tarımcılıkla domates üretimi yapıyorum. Peki, toprağa ihtiyaç yoksa neden bu bölgede üretim yapıyorsunuz? Çok güzel bir soru sordunuz. Karaali bölgesini tercih etmemizin nedeni bu alanın jeotermal olmasıdır. Kapalı alanların ısınma konusu işin püf noktasıdır. Devletin bize verdiği kuyudan sıcak suyu çekiyoruz ve kalorifer sistemiyle seranın içinde döndürerek kış dönemlerinde seranın ısınmasını sağlıyoruz. Eğer aynı işlemi kömür, fuel oil veya elektrik yardımıyla yapmak istesek maliyet çok yükselir, altından kalkamayız. Haliyle bu bir avantajdır, jeotermal alanı tercih etmemizin nedeni budur.
Eğer siz inanırsanız dünya karşı çıksa boştur!
inanmanız lazım, eğer siz inanırsanız dünya karşı çıksa boş… Ama siz kendinize, gücünüze, emeğinize güvenmiyor veya inanmıyorsanız, dünya destek olsa ne çıkar?
Bu hayallerinizden hayata geçirdikleriniz oluyor mu? Gücüm yettiğince hayata geçiriyorum tabii ki… Mesela İsmar’ın arkasındaki bir hamamı restore ettim. Şu anda nargile kafe olarak kullanılıyor. Başta herkes benimle dalga geçti ama şimdi bakıyorum maşallah güzel çalışıyor. Vezir hamamını da bana bakarak yaptılar. Yani öyle güzel zenginliklere sahibiz ki; hanlarımız, hamamlarımız, tarihi evlerimiz, hayatlı evlerimiz bunların hepsi bizim için birer değerdir. Kıymetini bilmemiz ve bu değerlerden faydalanmamız gerekir. Devletimiz de girişimci insanların önünü açıyor. Allah razı olsun; gerek Sayın Valimiz, Sayın Belediye Başkanımız olsun önümüzü açmak için her türlü imkânı sağlıyorlar. Tabi başta sizin
Namı değer Ali Gülizar olarak turizmde kendinizi ispatladınız. Urfa’da turizmi zirveye taşıdınız diyebiliriz. Şimdi hedef tarım sektörünü mü zirveye ulaştırmak? Evet. Tarımdaki hedefim buradaki üretim tesislerimizi bin dönüme çıkararak, sektöre yenilikler ve çok çeşitliliği kazandırmaktır. Öncelikle turizmin önünü açtığım doğrudur ama hala önü açıktır ve yapılabilecek çok şeyin olduğunu düşünüyorum. Örneğin, Göbeklitepe, Halfeti, Harran, Kümbet evler ve daha birçok zenginliğimiz var ve hepsi de işlenmeyi bekliyor. İnsanlar artık modern yapılardan, beş yıldızlı otellerden bıktılar, artık nostaljiyi yaşamak istiyorlar. Çünkü herkesin bir geçmişi var ve Urfa’daki tarih geçmişi dünyanın hiçbir yerinde yok!
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 36
34-35-36-37-GULIZAR.QXD:Layout 1
4/2/17
Ne kadarlık bir alan üzerinde üretim yapıyorsunuz? Şu anda 70 dönümlük bir alan üzerinde salkım domates üretimi yapıyoruz. Bu ürünlerin yüzde doksanını Almanya ve Rusya’ya ihraç ediyoruz. Topraksız dediğimiz üretim, Hindistan cevizinin kabuğundan üretilmiş “torf” denilen bir madde ile yapılıyor. Bu maddeyi kepek haline getirmişler ve torbaların içerisine yerleştirmişler. Bu torbaların içerisine fideleri ekip iki – üç aylık gibi bir süreçten sonra verim alabiliyoruz. Bu fidelerden de dokuz ay boyunca faydalanabiliyoruz. Yani toprağı kullanmadan tamamen torbaların içine ektiğimiz fidelerden dokuz ay boyunca ürün alabiliyoruz. Avrupa’da yaygın olan bu kültür, Türkiye’de henüz yeni biliniyor ama modern seralar topraksız yapılır.
10:53 PM
Page 4
Üretimin maliyeti yüksek mi? Maliyet yüksek. Ama yüksek diye geri durmak olmaz, çabalamak gerekir. Sonuçta burada bir altyapı var ve bunu işlemek lazım. İşi bilen kişilerle yapmak çok önemli, “ben biliyorum” deyip yalnız başına yol yürünmez. Çünkü modern tarımcılıkta kafanıza göre üretim yapamazsınız. Artık her şeyin bir uzmanı var, mühendisi var, kendine göre bilim adamları var. Bir diğer avantajımız da şehrimizde bir üniversitenin olmasıdır. Üniversitenin kendi içinde çalışması ve sadece öğrencileri yetiştirmesi yetmez. Halkı bilinçlendirme noktasında da faaliyetlerin
Almanya ve Rusya’nın burada ürettiğiniz domatesleri ithal etmesinin sebebi nedir? Burada üretilen ürünler hormonsuzdur. Dölleme sistemimiz tamamen doğal ve arılarla yapılmaktadır. Ayrıca güneş çok, ova bakir… Haliyle buradaki ürünlerin o ülkelerde albenisi daha fazladır. Özellikle Urfa bölgesindeki üretimler tercih ediliyor. Bu nedenle ürün kaliteli olduğu için talep oldukça fazla… ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 37
yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Yılın kaç ayı ve ne kadar üretim yapıyorsunuz? Yılın 8,9 ayı üretim yapıyoruz. Fideler sarmaşık gibi uzanıyor. Alttan alıyoruz üstten devam ettiriyoruz. Ürettiğimiz salkım domatesler Bandita cinsidir. Bu mevsimde bu kırmızılığı yakalamak zor olduğu için rengi ve özellikle lezzeti ön plandadır ve 25 gün kadar bir raf ömrü vardır. Şuan dönüm başına 2528 ton arasında üretim yapıyoruz ve bunu 75-80 işçi ile sağlıyoruz. Dönüm başına üretim hedefimiz 35 ton…
38-39-ILAN SIVEREK TSO.QXD:Layout 1
4/2/17
10:52 PM
Page 1
SİVEREK
TİCARET ve SANAYİ ODASI
GELİŞEN BİR SİVEREK İÇİN ÇALIŞIYORUZ...
38-39-ILAN SIVEREK TSO.QXD:Layout 1
4/2/17
10:52 PM
Page 2
Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Türkiye her gün yeni bir terör saldırısı ile karşı karşıya kalıyor. Terör belası ülkemize ve bölgemize zarar vermeye devam ediyor. Ülkemiz, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yakaladığı milli birlik ve dayanışma ruhu ile önüne çıkan engelleri aşma gayretindedir. Bunu tüm dünyanın gözleri önünde büyük bir mücadele ile yapmaya devam etmektedir. Ülke olarak yanı başımızda meydana gelen savaş, işgal ve ekonomik buhranlardan etkilenmekteyiz. Herkesin elini taşın altına koyma zamanıdır. Milletimizin refahı ve ülkemizin geleceği için Hükumetimizin aldığı tedbirleri, güçlü ekonomi ve istikrarlı kur politikasını destekliyoruz. Dış ticarette yerel paraların kullanılması önemli bir adımdır. Millet olarak atacağımız kararlı adımlarla bu süreçten güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum. Yatırımcılar olarak ticari hayatımıza devam etmeli, yatırımlarımızı ve planlarımızı ertelemeden dikkatle yapmalı ve kaldırabileceğimiz riskleri almak suretiyle yaşamımızı sürdürmeliyiz. Hem şirketlerimizi hem de Siverek’i geliştirmeye devam etmeliyiz. Siverek Ticaret ve Sanayi Odası olarak yatırımcılarımızın daima yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Türkiye’de büyük gelişmeler yaşanırken, Siverek'te de neredeyse 20 yıldır yılan hikayesine dönmüş olan Siverek Organize Sanayi Bölgesi konusunda da önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Siverek OSB’nin kuruluş protokolü imzalandı. Tüzel kişiliği onaylandı. Bir yıl önce Bilim ve Teknoloji Bakanımıza, 1997 yılından bu yana yaşadığımız gelişmeleri, karşılaştığımız engelleri bir rapor halinde sunmuştum. Organize Sanayi Bölgesi, Siverek için hayati öneme sahip bir konuydu. Odamız adına gelişmelerden duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim. Ayrıca konu ile ilgilenen herkese ve Sayın Bakanımıza Siverek Halkı adına teşekkür ederim. Terör saldırıları nedeni ile hayatını kaybeden insanlarımız için Allah’tan rahmet, Ailelerine ve Halkımıza sabırlar diliyorum.
Salih Serdal BUCAK Yönetim Kurulu Başkanı
40-41-SIVEREK BLD. BAKANI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:52 PM
Page 1
SÖYLEŞİ
Resul Yılmaz
VATANDAŞLARIMIZ, ELLERİNDEN ALINMIŞ BİR HAKKIN TESLİM EDİLMESİNİ İSTİYORLAR;
SİVEREK İL OLMALIDIR Zaman zaman il olma konusu ile gündeme gelen Siverek ilçemizi ve ilçemizin Belediye Başkanı Sayın Resul Yılmaz’ı ziyaret ettik. Yılmaz ile yaptığımız röportajda ilçenin il olma potansiyelinden, ekonomik ve sosyal yapısına dair birçok konuyu konuştuk. Aynı zamanda Anayasa Hukuk Bilimcisi olan Sayın Yılmaz, okurlarımız için Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi ile ilgili de açıklamalarda bulundu. RÖPORTAJ: MEHMET EMİN YEŞİL Fotoğraflar: İsmail Şahinalp
Resul YILMAZ KİMDİR? 1969 yılında Siverek’te doğan Av. Resul YILMAZ, İlköğrenimini Siverek Atatürk İlkokulunda, orta öğrenimini Siverek İmam Hatip Lisesinde tamamladı. 1990 yılında Dicle Üniversitesi Eğitim Yüksekokulundan mezun oldu. 1991 yılında Siverek Vakıf İlkokulu’nda öğretmen olarak göreve başladı. Siverek ilçe merkezinde çeşitli okullarda öğretmen ve yönetici olarak görev yapan Av. Resul YILMAZ, 1994 Yılında başladığı Dicle üniversitesi Hukuk Fakültesindeki eğitimini 1998 yılında tamamladı ve 1999 yılında Siverek’te serbest avukat olarak çalışmaya başladı. Çeşitli kamu kuruluşları ile özel kuruluşların avukatlığını ( hukuk danışmanlığını) yapan Av. Resul YILMAZ, evli ve 6 çocuk babasıdır. Sayın Başkan, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Siverek ilçemizin il ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 40
olma konusunda geldiği nokta nedir? Siverek 4314 km2 yüz ölçümüne ve 250.100 nüfusa sahip, Türkiye’nin en büyük iki ilçesinden biridir. Dolayısıyla gerek tarihi gerek kültürü ve sosyal yapısıyla çoktan il olmayı hak eden bir şehirdir. Siverek’in il olmasını isteyen vatandaşlarımız daha önce ellerinden alınmış bir hakkın teslim edilmesini istiyorlar. Ekonomisi, genç nüfusu, siyasi ve tarihi dikkate alındığında il olma potansiyelinin fazlasıyla olduğuna inanıyorum. Bu kadim şehrin hakkının teslim edilmesi gerekmektedir. Biz de yerel yöneticiler olarak Siverek’in il olabilmesi için üzeremize düşen vazifeleri yerine getirmeye hazırız. Siverek il olduğunda ölçülebilir ilk değişikler neler olacaktır? Öncelikle Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi üzerindeki yoğunluk biraz daha hafifleyecektir. Şöyle ki; büyük
40-41-SIVEREK BLD. BAKANI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:52 PM
Page 2
bir yüzölçümüne ve Şanlıurfa nüfusunun %45ine sahip olan dağlık bir coğrafyadaki şehre hizmet götürmek kolay değildir. Dolayısıyla Siverek’in il olması Şanlıurfa’yı rahatlatacaktır. Ayrıca sanayimizde de büyük ölçüde gelişmeler yaşanacaktır. Siverek sınırları içinde kalan Fırat Havzası ve geri planda kalmış kanyonlarımız, koylarımız hak ettiği ilgiyi daha çok görecektir. Takoran Vadisi Görülmeye Değer Saklı Bir Cennettir En son bahsettiğiniz üzere Siverek’te yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken ve ülkemizi de uluslararası arenada tanıtan yerlerin önde gelenleri hangisidir? Türkiye'nin en fazla su taşıyan ve akış hızı en yüksek olan nehirlerinden Fırat Nehri'nin yıllar içinde oluşturduğu Takoran Vadisi, Siverek’e 40 kilometre uzaklıktaki Mezra Mahallesi'nden başlayıp Adıyaman'ın Gerger ilçesine kadar uzanıyor. Fırat Havzasında bulunan Takoran vadisi görülmeye değer saklı bir cennet gibidir. Ayrıca derinliği yaklaşık 70-80 metreyi bulan ve dalış turizmine müsait olan kanyonlarımız ve Karacadağ gibi önemli tarihi yapılarımız, şehir ve ülke turizmine katkı sağlayan önemli yerlerimizdendir. Mevcut Anayasa Sürekli Olarak Krizler Üretiyor! Bir Anayasa Hukuk Bilimcisi olarak referandumdan sonra ülkede nelerin değişeceğini açıklar mısınız? Şimdiye kadar hazırlanmış olan anayasalar genellikle kriz dönemlerinin anayasalarıdır. Bizim bu anayasaları sivil anayasalar olarak nitelendirmemize imkân yoktur. Anayasa, toplumu ve devleti hukuk kuralları ile sınırlayan yazılı metinlerdir. Eğer bir anayasa millet tarafından ya da onların yetkili temsilcileri tarafından hazırlanmışsa ve özgür bir ortamda tartışılmışsa bu meşru bir anayasadır. Aksi takdirde bu şekilde hazırlanmayan anayasa sivil anayasa olarak nitelendirilemez, askeri dönemlerin anayasası olarak nitelendirilir. Maalesef bahsettiğim son 5 anayasa da bu şartlarda hazırlanmıştır. Bu anayasalar kriz üretiyor, ekonomi de istikrarı sağlayamıyor. Önerilen Cumhurbaşkanlığı Hükumet sisteminde çok başlılık ortadan kalkacak; temsilde adalet, yönetimde istikrarı getirecektir. Türkiye’nin daha icracı ve dinamik bir yönetim biçimine kavuşacağına inanıyoruz. Yeni sisteme göre eğer hükumet kurmak istiyorsanız milletin değer yargılarıyla barışık olmak zorundasınız, milletin sorunlarıyla hemhal olmak durumundasınız.
Türkiye Boyun Eğecek Bir Ülke Değildir! Avrupa ülkelerinin referanduma olan tepkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünyada Türkiye’yi kendilerine rakip olarak gören çok ülke var. Son günlerde yaşadığımız sorunların temelinde yatan sebeplerin başında, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak dünyada sözü geçen bir ülke konumuna gelmesini istememek yatıyor. Bu şer odakları her fırsatta ülkemizin önünü tıkamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye bu yaptırımlara boğun eğecek bir ülke değildir. Son olarak Siverek halkına neler söylemek istersiniz? Değerli Siverekli hemşerilerimizden, belediye olarak yapılan çalışmalardan dolayı verdiğimiz rahatsızlığı hoş görmelerini rica ediyorum. Takdir edersiniz ki her güzelliğin bir külfeti bulunmaktadır. Alt yapı çalışmalarımızın bir kısmını tamamlamış ve üst yapı aşamasına geçmiş bulunuyoruz. Bir yandan da yol kalitesini yükseltmek için bütün imkânlarımızı seferber ediyoruz. 2017 sonu itibariyle alt yapının tamamını bitirmeyi hedefliyoruz. Yollarımızın da tamamını sıcak asfaltla kaplamış olacağız. Ayrıca vatandaşlarımızın sıcak yaz aylarında dinlenebilecekleri, eğlenebilecekleri mesire alanları oluşturmaya ağırlık vereceğiz. Daha yeşil bir Siverek için çalışacağız. Kısaca temel hedefimiz parklarıyla, sosyal alanlarıyla ve yollarıyla yaşam kalitesi yükseltilmiş bir Siverek oluşturmaktır. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 41
42-TAKORAN VADISI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:51 PM
Page 1
GEZİ
"TAKORAN VADİSİ" DOĞA TUTKUNLARINI BEKLİYOR
Fırat Nehri'nin dik uzanan kayalıklarla süslediği, bölge halkının "saklı cennet" olarak tanımladığı eşsiz güzellikteki "Takoran Vadisi", tabloları aratmayan görselliğiyle keşfedilmeyi bekliyor. Türkiye'nin en fazla su taşıyan ve akış hızı en yüksek olan nehirlerinden Fırat Nehri'nin yıllar içinde oluşturduğu Takoran Vadisi, Siverek’e 40 kilometre uzaklıktaki Mezra Mahallesi'nden başlayıp Adıyaman'ın Gerger ilçesine kadar uzanıyor. Yaklaşık 20 kilometre uzunluğundaki vadi, görenleri kendine hayran bırakıyor. Şimdiye kadar herhangi bir sportif ve kültürel faaliyetin yapılmadığı vadi, bakir doğasıyla süslü yabani çiçeklere ve hayvanlara ev sahipliği yapıyor. Zengin bitki örtüsünün yanı sıra pek çok doğal mağara ve küçük koyları da barındıran, bölge halkının "saklı cennet" olarak isimlendirdiği vadi, özellikle gün batımında suya yansıyan kızıllık ve kaya gölgeleriyle adeta renk cümbüşü sunuyor.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 42
Fırat Nehri'nin dik uzanan kayalıklarla süslediği, bölge halkının "saklı cennet" olarak tanımladığı eşsiz güzellikteki "Takoran Vadisi", tabloları aratmayan görselliğiyle keşfedilmeyi bekliyor.
43-ILAN-URFA KAMERA.QXD:Layout 1
4/2/17
10:51 PM
Page 1
URFA VİDEO En Mutlu Anlarınızı Ölümsüzleştiriyoruz…
Nişan Ömür boyu sürecek bir beraberliğe attığınız ilk adımı profesyonel hizmetimiz ile daha anlamlı ve farklı kılın.
Düğün Hayatınızın en özel anlarını, profesyonel ellerden çıkan bir sanat ürünü haline getiriyoruz
Aile Baktıkça içinizi ısıtacak, sizi “o günlere” götürecek aile fotoğrafları… Aile albümlerinizi profesyonel fotoğraflar süslesin.
Doğum Günü Bebeklerinizin ilk yaşı, çocuklarınızın gençliğe adımları, arkadaşlarınızın en mutlu günü yaratıcı ve ilgi çekici karelere sığdırılıyor.
Çocuk Rengarenk kostümler, eğlenceli fotoğraf kurguları… Çocuğunuzun en değerli anları fotoğraf karelerinde anlamlanıyor.
Mezuniyet Çocuklarınızla gurur duyacağınız anları profesyonel çekimlerimizle ölümsüzleştirin…
Sünnet Çocuğunuzun bireysel portre çekimlerinden aile ile birlikte yer aldığı hatıra fotoğraflarına kadar uzman fotoğrafçılık hizmeti.
İsmail ŞAHİNALP İletişim: 0542 660 62 63
44-45-46-MEHMET OYMAK.QXD:Layout 1
4/2/17
10:51 PM
Page 1
SÖYLEŞİ
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE 11 NİSAN KUTLAMALARI Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın. (Şeyh Edebali) Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye söylediği bu söz dün ve bugün ilişkisi üzerine söylenmiş temel bir ilkedir. Bu hakikat ışığında, geçmişinde türlü zorluklara göğüs germiş bir ecdadın nesli olarak tarihten ders almak ve bunları gelecek nesillere aktarmak, birey olarak da toplum olarak da birincil görevimiz olmak zorundadır.
RÖPORTAJ: HALUK BADILLI Fotoğraflar: İSMAİL ŞAHİNALP Şanlıurfa Aktüel Dergisi olarak bu idrak doğrultusunda Urfa’nın Kurtuluş tarihini, Şanlıurfa tarihi ile ilgili kapsamlı çalışmalar yapmış olan, Araştırmacı Yazar Sayın Mehmet Oymak ile değerlendirdik. İlgiyle okuyacağınızı düşündüğümüz 11 Nisan konulu söyleşimizle sizleri baş başa bırakıyoruz. Mehmet Oymak kimdir? 1950 yılında Şanlıurfa'da doğdu. 1970 yılında Ankara ilahiyat Fakültesinde Lisansını daha sonra Edebiyat Yüksek Lisansını tamamladı. 1967 yılında öğrencilikten başlayarak siyasetle ilgilendi. 1968-2001 yıllarında Necmettin Erbakan hareketinin, 20012015 yıllarında da Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti hareketinin içinde yer
Mehmet Oymak
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 44
aldı. 2009 yılında Ak Partiden Şanlıurfa Belediye Başkan adayı oldu. Ardından Ak Parti MKYK üyesi ve Yerel Yönetimler Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Lise Öğretmenliği, Müdürlüğü, Şanlıurfa Belediye Başkan Yardımcılığı (1984-1993) Öğretim Görevliliği (19932015) ve Meslek Yüksek Okul Müdürlüğü yaptı. Yurtdışında mesleki çalışmalara katıldı. Çeşitli konularda 10 tane kitap yazdı. Birçok Vakıf ve STK'da görev yaptı. 60 bölümlük “Adım Adım Urfa” belgeselini yazdı ve sundu. Yabancı TV’lerde Şanlıurfa'yı anlattı. Dergâh, Balıklıgöl, Eyyübiye ve Viranşehir Eyyüpnebi projelerinde görev yaptı, ödüller aldı ve şiirleri bestelendi. Eski 11 Nisan kutlamaları hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? Öncelikle bugün kullanılan terminoloji o dönemlerde yoktu. Kurtuluş Bayramı “Çete Bayramı” diye adlandırılırdı. 11 Nisan günü Urfa’nın her köşesinden coşkulu katılımlar olurdu. Her semt kendine has kıyafetlerle kutlamalara iştirak ederdi. Örneğin; Kalaboynu sakinleri “Azap abası” kıyafetleri ve kılıçlarıyla kutlamalara katılırlardı. Mevki olarak da Topçu Hanı ile şu anki Şehitlik Anıtı bölgesi kullanılırdı. Şehitlik Anıtının olduğu bölge Fransız askerlerinin bulunduğu bölge olarak temsil edilirdi. Diğer tarafta da bizim Çete Kuvvetlerimiz (Milis Kuvvetleri) olurdu. Sonra da sembolik
44-45-46-MEHMET OYMAK.QXD:Layout 1
4/2/17
savaş başlardı. Milisler adım adım Fransız karargâhına doğru yürürdü. Bunun yanında Topçu Meydanında bulunan caminin tepesine makineli tüfekler kurulurdu ve o tüfeklerden ateş edilirdi. Milis Kuvvetleri o dönemi yansıtan kıyafetleri giyerlerdi. Bu temsili savaşın son aşamasında tüm seyirciler ortak bir coşku ile temsili Fransız karargâhına doğru heyecanla yürürlerdi. Şöyle bir ayrıntıyı da unutmadan söyleyeyim: Temsili Fransız askeri rolünü haliyle kimse kabul etmezdi. Bu görev de belediyedeki temizlik işçilerine verilirdi. Kutlamanın sonlarına doğru da Fransız bayrağı indirilerek Türk bayrağı göndere çekilirdi. Sonra teslim alınan Fransız askerleri, çarşı içinde gezdirilirdi. Halkın tepkisi de o günün duygularını yansıtırdı.
Urfalıların üç bayramı vardı
10:51 PM
Page 2
çok net bir şekilde söyleyebilirim: Urfalıların üç bayramı vardı. Biri Ramazan Bayramı, biri Kurban Bayramı, bir diğeri de Çete Bayramıydı. 11 Nisan’ın bahara denk gelmesiyle de bir bahar şenliği yaşanırdı. Daha sonraki yıllarda şehrin değişimi ile paralel olarak kutlama alanlarında değişiklikler oldu. Evvela eski Koşu Meydanına taşındı (şimdiki valilik binasının olduğu bölge). O dönem eğitimci olduğum için bu değişim sürecini hatırlayabiliyorum. Haleplibahçe’de kutlanmaya başlandığı dönem oralarda bazı düzenlemeler yaptık. Haleplibahçe’nin bir bölgesini Milis Kuvvetlerine, diğer bir kısmını da Fransız Kuvvetlerine ayırırdık. Kutlamalar bir dönem bu şekilde yapıldı. Daha sonraki yıllarda şehir stadyumu kullanılmaya başlanınca garip bir durum ortaya
Eski Kurtuluş Bayramı resimlerine bakınca Esnaf ve Sanatkârların ve Süvari Birliklerinin de katılımlarını görüyoruz. O dönemden hatıranızda kalanları bizimle paylaşır mısınız? Çok ilgi çekici bir katılım söz konusuydu. Zira Esnaf ve Sanatkârlar at arabalarıyla gelirlerdi. Keçeci Esnafı katılırdı, Demirci Esnafı örsü ile katılırdı, bu esnaflar kutlama esnasında mesleklerini icra ederlerdi. Süvari Birliklerinin katılımları da çok ilgi uyandırırdı. Mesela Kabahaydar bölgesinden Süvari Birlikleri gelirdi. Tabi yine bunlar da o dönemin şartlarına uygun kıyafetler ve teçhizatlar ile katılım sağlarlardı. Şunu ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 45
çıktı: estetikten uzak, soğuk kutlamalar halkın ilgisini azalttı. Bu durum kutlamaların coşkusunu olumsuz yönde etkiledi. Bu olumsuzluğun önüne geçmek, birlik ve beraberliğin devamını sağlamak için beş-altı yıl boyunca Çete Bayramı kutlamalarının senaryolarını ben yazdım. Amacım, böyle bir zaferin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktı.
Bazı Fransız Askerleri Müslümandı Kurtuluş Bayramı kutlamalarının diğer kuşaklara aktarılması hususunda bugüne kadar neler yapıldı? Bizler bu konuda 1985 – 86 yıllarında Kurtuluş Savaşı paneli yaptık. Bu toplantılara akademisyenleri davet ettik ve bu çalışmaları sürekli hale getirdik. Bunun yanında Urfa’daki
44-45-46-MEHMET OYMAK.QXD:Layout 1
4/2/17
büyüklerimizden bilgiler aldık. Sonra bir şey daha denedik; Kurtuluş Mücadelesine katılmış kişilerin yakınlarına ulaşmaya çalıştık, fakat sonuç alamadık. Şöyle ki aileler yakınlarının hatıralarını paylaşmak istemediler. Biz de bunun üzerine teşviki arttırmak için yarışmalar düzenledik. Bu şekilde birçok bilgi topladık. Tabi bazı sıkıntılar vardı. Şehir merkeziyle alakalı bilgilere ulaşabiliyorduk. Fakat kırsal kesimin, özellikle aşiretlerin katılımıyla alakalı yeterli bilgilere ulaşamadık. Ben de karşılaştığım büyüklerime Kurtuluş Savaşı ile alakalı sorular sorup bilgi edinmeye çalışırdım. Unutmadan, Fransız Komutan Sajor’un da öldürüldüğü Koçören baskını hakkında (Şebeke Dağı da denilir) yeterli bilgiye ulaşamadık. Rivayetler çoktu fakat bilimsel çalışmalar yapılamadı. Bunu söylemeden olmaz: Fransızlar öldürüldükten sonra defin sırasında bazı askerlerin sünnetli olduğu ortaya çıkmış ve ölen askerlerin Fransız sömürgesi altındaki Müslüman ülkelerden getirildiği kanaatine varılmıştır. Hatta şöyle bir rivayet de vardır ki bahse konu askerler, ezan seslerini duyunca Müslüman bir ülkede olduklarını o zaman fark etmişlerdir. Geçmişte bu toprakları ele geçirmek için yapılan işgal planları ile bugün yapılmaya çalışılanlar arasında benzerlikler görüyor musunuz? Tabi ki benzerlikler var. O dönem Osmanlı’yı hedef alan planlar bugün aynen yürürlüktedir. Eğer bir fark varsa o dönem top, tüfek kullanılmış, bu dönemdeyse füzeler ve modern silahlar kullanılmaktadır. Özetle şunu söyleyebilirim: asrısaadet döneminde taraflar kimlerdiyse Abbasiler döneminde de taraflar aynıydı; Selçuklular döneminde taraflar kimlerdiyse Osmanlı döneminde de taraflar hep aynıydı. Bu bölgenin nimetlerinden faydalanmak için sürekli olarak işgal hedeflenmiştir. Devlet olarak güçlü olduğumuz dönemler, bu
10:51 PM
Page 3
planlar bertaraf edilmiş ama güçsüz olduğumuz dönemler işgal güçlerinin planları bir bir işlemiştir. O günlerde Müslümanların etkinliğini zayıflatmak için bir mücadele vardı ama bugün durum biraz daha farklıdır. Şöyle ki Müslümanlar yok edilmesi gereken bir topluluk olarak görülmektedir. Acımasızlığın sebebi de budur. Irak savaşı, Mısır’daki durum ve Suriye’deki kıyım bu durumların bariz örnekleridir. Kurtuluş Bayramı kutlamalarına olan ilginin eski düzeye çıkarılması için neler yapılabilir? Öncelikle uygun bir ortamda o dönemin mesajları tekrar verilerek eski kutlama coşkuları tekrar yaşatılmalıdır. Bununla birlikte Kurtuluş Bayramının şehir stadyumunda kutlanmasını ben uygun görmüyorum. Bana göre en güzel yer Haleplibahçeydi, Tılfındır tepesinden ve Urfa Kalesinden izlenebiliyordu. Kutlamalar için alternatif bir yer öneriniz var mı? Müze ile Kızılkoyun arasındaki şerit kullanılabilir. Buna benzer ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 46
düşüncelerle eski usul kutlamalar organize edilmelidir. Bununla alakalı bir anımı paylaşmak istiyorum: Ben belediyedeyken Eyyübiye bölgesinden katılımlar olurdu. Başlarında Hacı Sabri vardı. “Hadi bizim silahlarımızı verin” derlerdi. Bizler de Tugay Komutanlığına bilgi verirdik. Günler öncesinden 11 Nisan hazırlıklarına başlanmış olurdu. Ayrıca atlı süvarilerin katılmalarını da önemsiyorum. Görsel olarak fazlasıyla katkı sağlarlardı. Düşünsenize kutlamalara şehrin her yanından atlı süvarilerin gelmesi ve okulların coşkuyla katılması teşviki arttırır. Zannedersem Halk Eğitim Merkezinde eski kutlamaların filmi var diye biliyorum. Bu filmler izlenerek geçmiş kutlamalara dair bilgi edilebilir ve kutlama çalışmalarının kapsamı genişletilebilir. Unutmadan Belediye Bando Takımının katılımı ayrıca bir renk katardı. Komşu illerden katılımlar olurdu. Özetle belediyelerin ve valiliğin bu konuya önem vermelerini şahsen arzuluyorum.
10:50 PM
Page 1
kan ı
4/2/17
n se
ede
fa B
Şan l
ıur
Ve y
si
l En gel li
FIR
Spo
AT ler
bü
Baş
ENGELSİZ KÖŞE
rK ulü
47-VEYSI FIRAT.QXD:Layout 1
BİR ENGELLİYE NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? Çok ciddi bir yanlış ile karşı karşıyayız, başka bir deyişle bilgisizlik aslında. Toplum olarak engelsiz diye adlandırdığımız (Sağlam) insanların, yani Engelsizlerin engellilere nasıl yaklaşacağı veya nasıl yardımcı olunabileceği herkes tarafından bilinen bir konu değil. Bir engelliye nasıl yardımcı olabiliriz? Nasıl yaklaşmalıyız? Nasıl hareket edip, nasıl konuşmalıyız? Yazımın ana teması bu. Şunu söyleyerek devam etmek istiyorum. “unutmayınız ki her sağlam kişi potansiyel bir engelli adayıdır” Diyelim ki dik rampalı bir kaldırıma çıkmak isteyen tekerlekli sandalyeli bir ortopedik engelliyi gördünüz ne yapmalısınız? Veyahut elinde ‘Beyaz Bastonu’ ile karşıdan karşıya geçmek isteyen bir görme engelli gördünüz nasıl yardımcı olabilirsiniz? Ya da sağır ve dilsiz biri size bir şeyler anlatmaya çalışıyorsa, onunla nasıl iletişim kurabilirsiniz? Evet, az önce okuduğunuz (Ortopedik, Görme, Sağır ve Dilsiz) engel grupları ile karşı karşıya gelindiğinde onlarla nasıl diyaloga girebileceğimizi kısa bir süre düşünmenizi ve sonra yazının devamını okumanızı rica ediyorum. Bir Görme Engellinin kulakları normalden fazla duyar ve hassastır. Toplum içerisinde en çok bilinen yanlışlardan biri, görme engelli birine sağır muamelesi yapmaktır. Ancak görme engelli birinin kulakları normalden daha fazla duyar ve hassastır. Bağırarak konuşmak gerekmez! Görme engelli birine yaklaşıldığı zaman onun duyabileceği bir şekilde yaklaştığımızı hissettirmek gerekir. (Elinizi uzattığınızda elimi uzattım, biri yanınıza geldiği zaman falan kişi geliyor, su verdiğinizde sağ eline uzatıyorum, oturttuğunuz masa veya herhangi bir yerde sağınızda şu var solunuz da bu var demek,
basamaklardan inerken veya çıkarken ilk basamak, son basamak veya tek basamak diyerek bilgilendirmek gerekir). Yani anlayacağınız, siz onun konuşan dili, gören gözü, olmalısınız ki tam anlamıyla yardımcı olabilesiniz. Unutmayınız ki trafikte karşıdan karşıya geçmeye çalışan görme engelli biri, beyaz bastonunu havaya kaldırdığında geçiş önceliğine sahiptir. O kişiye kırmızı ışıkta ve trafik ışıklarının olmadığı her yerde, araçların yol vermesi gerekir. Aksi takdirde can ve mal güvenliği tehlikeye gireceği gibi cezai işlem de uygulanmaktadır. Tekerlekli sandalyeyi arkadan ittirirken ön iki küçük tekerin çukur veya taşa takılıp bedensel engelli birinin öne doğru, yüz üstü düşebileceğini düşünerek aracı yavaş ve hassas bir şekilde ittirmemiz gerekir. Tekerlekli sandalye kullanan birine izin almadan yardım etmeyi istemek, bizim naif duygularımızdan kaynaklansa da bu insanları incitebileceğimizi ve gerçek anlamda da zarar verebileceğimizi unutmayalım. Örneğin; izin almadan tekerlekli sandalyeyi arkadan ittirmek, o engelliyi sırt üstü veya yüz üstü düşürebilir. Özellikle dik bir rampaya çıkmaya veya inmeye çalışan birine yardım etmek istiyorsak mutlaka izin almalıyız. Ani bir dokunuşla kişiyi düşürebilir ve zarar görmesine sebep olabiliriz. Sağır ve Dilsiz bir engelli ile karşılaştığımızda onun bizi duyamayacağını unutmadan, avazımızın çıktığı kadar bağırmamalıyız. Eğer biliyorsak, işaret diliyle konuşmaya çalışmalıyız. İşaret dilini bilmiyorsak o kişinin okuma yazma yeteneğinin olup olmadığını öğrenip diyaloğa girmeliyiz. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 47
ENGELLİ İNSANLAR “HAL DİLİ” İLE KONUŞUR, DUYGU İNSANLARIDIR Duygularımızın dili olan ve doğduğumuz andan itibaren bize verilen beden dilimizle de iletişim kurabileceğimizi hatırlatmak isterim. Beden dilimiz, duygularımızın tercümanıdır. Engelli insanların; duygularını yoğun yaşadıklarını bilirsiniz. Onlar “Hal Dili” ile konuşurlar. Hislerinizi çabuk ve genellikle doğru anlarlar. Yapmanız gereken tek şey “NORMAL DAVRANMAKTIR”. Onları önemsediğimizi hissettirmek istiyorsak; aynı ses perdesi ve yüz ifadesi ile konuşmamız ve bedenen de aynı hizaya gelmemiz yeterli olacaktır. Unutmayalım ki karşıdan karşıya geçen biri sağır ve dilsiz olabilir. Bizim kornaya deli gibi basmamız veya aracı dikkatsiz kullanmamız hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Allah korusun ölümcül bir kazaya sebep olmak ve gerçeği sonra fark etmek, bizi ömür boyu vicdan azabına hapsedebilir. Aslında hayatı yaşanmaz hale getirenler de, gül bahçesine çevirenler de bizleriz. Bütün canlıların bir ruhu olduğunu unutmadan, koşulsuz saygı ve karşılıksız sevgi ile dolu bir yaşam dilerim… Sevgilerimle…
48-49-50-BERZAN IZOL.QXD:Layout 1
4/2/17
10:50 PM
Page 1
İNŞAAT
ÜLKEMİZİN GÜCÜNE GÜÇ KATABİLMEK BENİM İÇİN ONUR KAYNAĞIDIR RÖPORTAJ: MEHMET EMİN YEŞİL Fotoğraflar: İsmail Şahinalp
Güzel yapıları gördüğümüzde hayranlıkla bakarız ve yapan kişinin hayal gücünü merak etmeye başlarız. Eğer yapı işlerinden biraz anlıyorsak, kusurları görebildiğimiz gibi, “Yapanın ellerine sağlık” demeyi de ihmal etmeyiz. Altyapı, üstyapı ve sayısız çeşitteki diğer yapıların arkasındaki profesyoneller olan İnşaat Mühendisleri genel olarak iki farklı konumda çalışmaktalar. Bunlardan biri “Şantiye” diğeri ise “Ofis”. Bir inşaat mühendisi aynı zamanda şantiye sorumlusu ise elindeki projenin belirlenen araziye uygulanmasını sağlar ve denetler. Kolay gibi görünse de sahada çalışmanın zor olduğu aşikâr… Şanlıurfa Aktüel Dergisi olarak başarılı bir İnşaat Mühendisi ve Proje Müdürü olan İnşaat Mühendisi Berzan İZOL ile yaptığımız bu keyifli söyleşide mesleğin bilinmeyen yönlerinden konuştuk;
Berzan İZOL
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 48
48-49-50-BERZAN IZOL.QXD:Layout 1
4/2/17
Şu an yaptığınız işten bize kısaca bahseder misiniz? İsmail Çelik İnşaat Şirketinin DSİ adına yürütmüş olduğu, tarımsal sulama amaçlı şebeke inşaatının içerisinde çalışmaktayım. Hem firma yönetiminde hem de taşeronluk hizmetlerinde görev almaktayım. Bir neyi hem firmanın hem de kendi işlerimin öncülüğünü yapıyorum. Mühendislik faaliyetlerinde altyapı işlerinin halktaki karşılığı genellikle çok olumludur. Bu tür çalışmalar başladığında çiftçiler “Köye su geliyor” diyerek birbirlerine müjdeler verirler. Haliyle çiftçinin heyecanını paylaşmak, onların mutluluğuna ortak olmak işimizin en güzel yanlarından bazılarıdır. İnşaat Mühendisi olmaya nasıl karar verdiniz? Karar vermemin en önemli nedenlerinden biri, babamın da inşaat mühendisi olmasıdır. Çocukluğum inşaatlarda geçti diyebilirim. Kendimi bildim bileli tozun toprağın içindeyim. Çekirdekten yetişmek dedikleri şeyi sanırım bizzat deneyimledim. Çünkü babamla bir arada olduğumuzda, özellikle birlikte yolculuk yaptığımız zamanlarda yaptığımız sohbetler, aramızda geçen konuşmalar çoğunlukla mühendislik ve tarım üzerineydi. Benim kahramanım babamdır, çünkü onu kendime hep örnek aldım ve izinden gittim. Üniversiteden mezun olduktan hemen sonra da bilgilerimi sahada kullanmaya başlayıp profesyonel bir inşaat
10:50 PM
Page 2
mühendisi olarak çalışmaya başladım. Üniversiteden sonra meslek hayatınızdaki farkındalıklarınız neler oldu? İlk farkındalığım, okul ve iş hayatının birbirinden çok farklı olduğuydu… Üniversitede okuduğum zamanlarda çok yoğun mühendislik dersleri alıyorduk. Hiç unutmam; akışkanlar mekaniği (Fluid Mechanics) dersinde bize anlatılanları çok garipserdim. “Bu konular ne zaman işime yarayacak?” diye merak ederdim. Kanal kesitleri, baraj kapakları hesabı, dolgu düzey, suyun akış hızı, boru çapları hesabı gibi konular bana alakasız gelirdi. Çünkü gelecekte yapmayı düşündüğüm işler için bu konularla bağ kuramazdım.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 49
Okulda öğrendikleriniz ne zaman karşınıza çıktı? Altyapı işleriyle uğraşmaya başladığım zamanlarda, okulda öğrendiklerimin hepsi, harfi harfine karşıma çıkmaya başladı. Bu durum bende büyük bir şaşkınlık yaratmıştı. Çünkü teoride öğretilenlerin pratik iş hayatında bu kadar önemli olacağını düşünememiştim. Aynı firmaya ait olan Gaziantep-Oğuzeli Doğanpınar Baraj İnşaatı İdaresinde almış olduğum görevde de benzer durumları yaşayınca bu his iyice pekişmişti. Tabi ki ders hocalarıma uzun bir teşekkür maili yazmayı ihmal etmedim. Bütün öğrenci arkadaşlarıma şunu söyleyebilirim ki; “Üniversitedeki hiçbir ders boşuna değildir” Eğitim hayatınızdan önce edindiğiniz tecrübeler size neler kattı? Çocukken oynadığım oyuncakların neredeyse tamamı iş makineleriydi. Sürdüğüm oyuncak kamyonumun içinde olduğumu hayal ederek oynardım. Şimdi görüyorum ki, çocukken kurduğum hayallerimin hepsi birer birer gerçekleşiyor. Kamyonla sefere çıkmışlığım çok olmuştur ve her seferinde o günleri hatırlarım. Babamla birlikte geçirdiğim vakitler, ondan öğrendiklerim, benim için eşsiz birer tecrübe olmuştur. İşi bilen ustalarla hendeğin içinde kalıp bağlayıp, vanaların cıvatalarını sıkmak bana, masa başında çalışmaktan daha eğlenceli geliyor. Arazide çalışmak beni her zaman heyecanlandırmıştır.
48-49-50-BERZAN IZOL.QXD:Layout 1
4/2/17
10:50 PM
Page 3
Arazide çalışmak beni her zaman heyecanlandırmıştır Devlet memurluğu yerine neden şantiyecilik? Mezuniyetimin üzerinden henüz üç yıl geçmiş olsa da, bu süre dolu dolu geçti. Çocukluk merakımı da birleştirirsek görevimi severek ve zorlanmadan yaptığımı büyük bir cesaretle söyleyebilirim. Tabi ki başta babamın emekleri ve firma ortağımız İsmail Çelik Bey’in de bana olan güveninin payı oldukça yüksek. Memurluğun daha rahat bir iş olduğunu ve sorumluluğunun daha az olduğunu biliyorum ama şantiyecilik gibi yoğun ve stresli bir işi seçmemin ve bu görevi hakkıyla yerine getirmemin iki nedeni var; 162 bin dönüm suya hasret arazinin olması ve bana emek veren ve güven duyan iki koca yürekli insanın desteği… Ülkemizin gücüne güç, Milletimizin aşına aş katabilmek benim için onur kaynağıdır.
gelecek olan yorgunluk bizim için kutsaldır. Ben bu projenin her aşamasında mesleki yönümle birlikte hemşericiliğimi ön planda tuttum. İstedim ki yaptığımız imalatlar ömürlük olsun. Devletimizin bir kuruşu dahi ziyan olmasın. Yeri geldi, çok zorlandığımız zamanlar da oldu. Ama bence buna fazlasıyla değdi. Ayrıntılara girmeden yöre halkından
projenin yöneticisi olarak benden çok istekler oldu ama gönül isterdi ki en çok istek iş süresiyle ilgili olsun. Örneğin, işimizin ihale sürecine bağlı olarak iş süresi 1000 iş günü olarak hesaplanmıştır. Keşke köyün ileri gelenleri veya İhtiyar benim ve İsmail Çelik İnşaatın yakasına yapışıp işi daha kısa sürede, hatta 500 günde bitirmemiz için baskı yapsalardı. Çünkü iş kalitesi ile birlikte zaman faktörü de son derece önemlidir. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Biz bütün engellemelere ve zorluklara rağmen maksimum ekipman ile minimum sürede çok şükür işi layığıyla tamamladık. Bu süreçte DSİ 15. Bölge Müdürlüğü ve 151. Şube Müdürlüğü bizlere devletimizin ve hükumetimizin varlığını hissettirdiler. Müdürlerimizden, mühendislerimize kadar çok iyi ve sıkı bir ekiple çalışmış olmanın gururunu yaşıyoruz. Sizin aracılığınızla hepsine gönülden teşekkür ediyorum.
Tarımsal sulama çalışmalarınızdan da biraz bahseder misiniz? GAP’ın başkenti ve tarım bölgesiyiz. Öncelikle toprak bize atalarımızdan kalmış değerli bir mirasımızdır. Bu sebeple topraktan ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 50
51-GOKHAN YAVUZEL.QXD:Layout 1
4/2/17
10:49 PM
Page 1
ŞA İR Y AZ
GÖ
KH AN
AR
YA V
UZ
EL
EDEBİYAT
DELİ DERVİŞ
''Ben, yoksullar için kumar oynadım.''
C¸ evre halkı tarafından 'Deli' diye lanse edilen Derviş¸, hayatın zorluklarına ufak yaşlarda atılır. Sigara kâğıtlarına yazı yazarak hayata tutunmaya başlamıştır. Deli Derviş, Anadolu'nun aşiret beylerine sü rekli bas¸ kaldıran, cemaat ortamlarında yaşanan olayları c¸ ö zmek ic¸ in daima ihtiyac¸ duyulan biridir. Ucuz ama gü zel elbiseler, ayakkabılar giyerdi. Temizdi giyim kus¸amı. Kendisine saygı duyulur, sevilir, hürmet edilirdi. Herkese anlayacağı dilden hitap eder, onunla konuşan kim olursa terapi ihtiyacını giderirdi. Kendisine Deli derlerdi. C¸ ü nkü O, paradan, kıskançlıktan, kuyu kazmaktan, çirkeflikten ve aptalca yas¸amaktan haz almazdı. Ancak s¸ahsına yakıs¸ır bir ismi vardı, adı da kendisi gibi dervis¸ti. Deli Dervis¸'in bü yü k bir zaafı vardı; o da haksızlığa kars¸ı sesini c¸ ok gü r çıkarması ve yoksullara as¸ırı dü s¸kü n olmasıydı. Dervis¸'in yas¸adığ ı toplumda, bunlar nadir insanlarda bulunur ve zaaf olarak algılanırdı. Bu karakterinin dışa yansıması ona “Deli” sıfatını yakıştırmalarına sebep olmus¸tu. Deli Dervis¸, Anadolu'da yoksul ailelerin gec¸ imini sağ lamak ic¸ in tez zamanda paralar kazanabileceği işlere yönelirdi. Bu is¸lerin en kolay yolu; zardı, yani kumardı! Ö nceleri kumarda s¸ansı yaver gider, bü yü k paralar kazanır. Kazandığ ı paraları alır, tek kuruşuna bile dokunmadan yetim, müşkül ve yoksul olanlara dağıtırdı. ̇Istirahate c¸ ekilir ve bitirdiğ i sigara paketinin kağ ıtlarına fikirlerini yazardı. Kendisini yazar, hayatı, yoksulları, Anadolu’yu kaleme dökerdi. Hayatının lezzetiydi bu eylem… Zaten iki dü s¸kü nlü ğ ü vardı; muhtac¸ lar ic¸ in kumar oynamak ve yazı yazmak... Deli Derviş’in sözleri büyüktü̈ . O kendi dü nyasının kahramanıydı. ''Bir gün dünyanın en bü yü k edebiyat ö dü lü nü bana vermek isteyecekler, ama ben o ö dü lü almayacağ ım. Çünkü̈ dünyada o kadar yoksul ö lü rken, benim o ö dü lü almam haksızlıktır. Bü yü k bir olasılıktır ki, ö mrü m buna yetmeyebilir, ya da ö ldü rü lebilirim. O gü nleri gö remezsem, yetis¸tireceğ im nesilden birileri bu gö revi devralacaktır.'' derdi demesine ama o bir deliydi is¸te. Bıyık altından gü lerlerdi ona.
Hayallerle yaşardı, kurduğu hayallerde kendisine pay yoktu. Kendisinden bas¸ka herkesi dü s¸ü nü rdü . Kıraathane köşelerinde oturur, günü̈ çay, simitle geçirir ve yazılarını yazardı. Yazdıkları ö yle genis¸, ö yle insan temelliydi ki o yazıları okuyan, insanlığın neden var olduğ unu anlardı. Peki kumar? Kumar gibi adi kazanc¸ ların sağ landığ ı bir oyuna neden alet olurdu ki, bö yle sıradas¸ı biri? Kumarı oynayan herkes, sadece kendisi ic¸ in oynardı, kazancına kazanc¸ katmak, erken yoldan paraya konmak ic¸ in. Dervis¸, hic¸ kendisi ic¸ in oynamadı, dilinden dü s¸ü rmediğ i 'garip halkım, yoksul halkım' dediğ i insanlar ic¸ in
oynardı. Artık yoksulluğ a hizmet ic¸ in, kumarın c¸ are olmadığ ını anlamıs¸ ve bu alışkanlığından vazgeçmişti. Sadece yazı yazarak yoksullara yaranmaya c¸ alıs¸ıyor, toplumun birbirine kenetlenmesi ic¸ in sü rekli elinde kalem, sigara kağ ıdı ve sayıkladığ ı sö zleri vardı. Deli dervis¸, s¸ehir s¸ehir gezer, insanları gö zlemler, kendi toplumundaki yas¸antıyla ö lc¸ er, farkları yazardı. Kitapsız yazardı o. Hayatı boyunca birkaç¸ kitaptan fazla okumamıştı. Ancak yazdıkları ve dü s¸ü nceleri hemen her yazara ilham olacak tü rden yazılardı. Kendisiyle özdeşleşen 'Ben sıradan yazmam, deli yazarım' sözünü̈ sık tekrarlardı. Doğup bü yü dü ğ ü topraklara dö ndü ğ ü nde bütün gençler, büyükler, kadınıyla ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 51
erkeğiyle etrafına bağdaş¸ kurarlardı. Tek sö zü nü kaçırmamak için can kulağıyla dinlerlerdi. O, neslinin son örneğiydi belki de. Deli Dervis¸, c¸ ok kez bö lgesinin zenginlerine, as¸iret beylerine, Anadolu c¸ ocuklarının yararlanması ic¸ in ü cretsiz Bilim-Kü ltü r-Sanat atö lyelerini ac¸ malarını ö nerir. Dervis¸'in bu fikrine kars¸ı c¸ ıkarlar, ancak dervis¸ diretir de, diretir. Sö zde bö lgenin kanaat ö nderleri, bir tehlikenin yaklas¸makta olduğ unu sezerler ve s¸u kanıya varırlar: ''Dervis¸, genc¸ lerin aklını yıkamakta, c¸ evresini dü s¸ü nmeye sevk etmeye c¸ alıs¸makta ve bunu herkese yaymak için girişimlerde bulunmaktadır. Oysa biz, bölge halkının ö nderleriyiz ve bu halk bilime, sanata teşvik edilirse sö zü mü zü n hü kmü kalmaz. Tez zamanda bu deliyi ortadan kaldırmaya c¸ alıs¸sak iyi olacak'' Birkac¸ gü n sonra as¸iret beyleri planlarını devreye koymak ic¸ in, on tane silahlı adamlarını Derviş’in üzerine salarlar. Tehlikenin farkına varan Dervis¸, eğ itim verdiğ i genc¸ lere bunu ac¸ ıklar. Gençler, karşılık vermek istediklerini söyleyince, Dervis¸ buna s¸iddetle kars¸ı c¸ ıkar. ''Onların silahı var, evet. Ancak bizim de kalemimiz var. Biz onlara kalemimizle kars¸ılık vereceğ iz'' der. Genc¸ ler kalemle, silahlara kars¸ı nasıl cevap vereceklerini anlayamazlar. Dervis¸, aks¸am kararınca, ö ğ rencilerini evlerine gö nderir. Hava karardıktan sonra, silahlı haydutlar Dervis¸'i ö ldü rmek ic¸ in evine baskın verirler. Bunun farkında olan Dervis¸, onlara tebessü m ederek ic¸ eri buyur eder. Tam bu sırada hepsi birden tüfeklerini kaldırıp Derviş’e doğrulturlar. Artık ecelin gelmis¸ olduğ unu anlar. Dervis¸, kendisine c¸ ekilen silahlara kars¸ılık kalemini c¸ ıkartır. ''Beni ö ldü receksiniz. Sadece bedenimi yok edeceksiniz. Ama elimdeki kalemi ö ldü remezsiniz. Bu kalemden, binlercesi tü reyecek ve bir gü n halkımın gelis¸mekte olduğ una ö mrü nü z yeterse s¸ahit olacaksınız. Dü s¸ü nen, sorgulayan ve bilimsel ilkelere bağlı olan bir gençlik, sizi kalemiyle yok edecektir. Kahrolsun sü rü yas¸amı, kahrolsun cehaletle beslenen insancıklar'' Dervis¸, sö zlerini tamamlar ve sloganlarını yü ksek sesle tekrarlar. Birden, s¸iddetli tü fek seslerinin kars¸ısında bulur kendini ve oracıkta yere yığ ılır, can verir...
52-53-ZIRAAT MUHENDISERI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:49 PM
Page 1
HABER
GELENEKSEL
BAHAR BULUŞMALARI Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) 24 Mart 2017 tarihinde düzenlediği “Geleneksel Bahar Buluşmaları” gecesinde Oda üyesi olan çok sayıda Ziraat Mühendisini bir araya getirdi. HABER: MEHMET EMİN YEŞİL Fotoğraflar: İsmail Şahinalp Programa katılımın yüksek olduğu gözlenen Geleneksel Bahar Buluşmaları, Başkan Mehmet Şaka’nın konuşması ile açıldı. Konuşmasında özellikle Genç Ziraat Mühendislerine seslenen Şaka; “Odamız ve Meslektaşlarımızın arasındaki bağı güçlendirmesi amacı ile gerçekleştirdiğimiz bu davete katılım gösteren herkese
gönülden teşekkür ederim. Ziraat Mühendisleri Odamız var olduğu sürece Geleneksel Bahar Buluşmalarımızın devam etmesini ümit ediyorum. Genç Ziraat Mühendislerimizin bu konuda hassas davranmalarını ve bu kültürü sonsuza dek yaşatmalarını diliyorum” dedi. Çok sayıda kayıtlı üyesi ile Şanlıurfa’nın en büyük Odalarından biri olan ZMO Şanlıurfa Şubesi “Geleneksel Bahar Buluşmaları” kapsamında ŞUTSO Düğün ve Kongre Merkezinde düzenlediği geceye ilgi oldukça yoğundu. Davetliler arasında Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Ekinci, Akademisyenler, Basın Mensupları ve çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcileri de vardı. Açılış konuşmasının akabinde mesleğe gönül ve emek vermiş olan yüzün üzerinde kişiye plaket takdim edildi. Plaketlerini Mehmet Ekinci ve Mehmet Şaka’nın elinden alan Ziraat Mesleği Mensupları duygularını, geceye davetli olan Şanlıurfa Aktüel Dergisi Ekibine anlattılar;
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 52
52-53-ZIRAAT MUHENDISERI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:49 PM
Page 2
Prof. Dr. Bekir Erol Ak Çalıştığım konular meyvecilik ve özellikle fıstık alanında önemli çalışmalar yapmaktayım. Uzun zamandan beri bu bölgedeyim. Amacım, mesleğimin kazandırdığı bilgi ve tecrübelerimi bölge halkımıza, üreticilerimize ve çiftçilerimize aktararak katkıda bulunmaktır. Odamızın yaptığı bu jestten dolayı Başkanımıza ve Yönetim Kurulumuza teşekkür ederim.
Prof. Dr. İrfan Özberk Göreve 3 Mayıs 1982 yılında başladım. Mezuniyetten sonra 36 seneyi geçmiş yani. Tabi bu sürenin 20 yılı Tarım Bakanlığında, geri kalanı da üniversitede geçti. Ben Egeliyim ama meslek hayatımın neredeyse tamamı Güneydoğu’da geçti. Bu bölgeye hizmet ettim ve 19-20 tane buğday çeşidine imza attım. Üniversitede 4 dönem öğrenci mezun ettim. Şu anda 12 tane Yüksek Lisans ve Doktora öğrencim var. Onları yetiştirmeye ve bölgemize kazandırmaya çalışıyoruz. İnşallah sağlığım el verirse bu görevi yapmaya devam edeceğim.
Doç. Dr. Osman Çopur Yrd. Doç. Dr. Hasan Haliloğlu Meslekte 27 yıl oldu. Şöyle geriye doğru baktığımızda bize çok uzun bir zaman gibi geliyor ama zamanın nasıl geçtiğini anlamak mümkün değil. Mesleğimizi yapmaya ve gençlerimizi yetiştirmeye devam ediyoruz. Bu organizasyonun tertip edilmesi çok güzel, bu vesileyle meslektaşlarımızla buluşma fırsatını yakalamış olduk. Oda Başkanımız Sayın Mehmet Şaka ve Yönetim Kurulumuza teşekkür ederim
Çok mutluyuz. Bahar buluşmaları etkinliği çok güzel, mezun öğrencilerimle ve arkadaşlarımla buluşma fırsatı buldum. Yönetimimizin yaptığı güzel işlerden bir tanesine şahit olmaktayız. Ben de oda yönetiminde bulundum. Arkadaşlarımı kutluyorum, başarılarının devamını diliyorum.
Yrd. Doç. Dr. Fethiye Özberk Gayet güzel bir duygu, meslekte 35 yılımı doldurdum ve hala üniversitede görev yapmaktayım. Geceyi düzenleyen Oda Yöneticilerimize teşekkür ederim.
Fevzi AÇIKGÖZ (Arazi Edindirme Şube Müdürü) Arkadaşlarımızın böyle güzel bir etkinliğe imza atmış olması gurur verici. Geleneksel Bahar Buluşmalarının devamını diliyorum. Ziraat Mühendisleri açısından sevindirici bir olay. Yıllardır özlemini yaşadığımız olaylardan bir tanesi gerçekleşmiş oldu.
Davetliler, Oda Başkanlığının düzenlediği “Geleneksel Bahar Buluşmaları” etkinliğinin meslektaşları bir araya getirmek için iyi bir fırsat olduğunu ve bu tür organizasyonların devam etmesini dileyerek, ZMO Şanlıurfa Şubesi Yönetimine teşekkür ettiler.Gece, plaket takdimi ve yemeğin ardından canlı müzik eşliğinde misafirlerin eğlencesi ile sona erdi. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 53
54-55-HZ EYYUP.QXD:Layout 1
4/2/17
10:48 PM
Page 1
HABER
REZALET ŞANLIURFA AKTÜEL
ÖZEL HABER
HZ. EYYÜP A.S PEYGAMBER’İN EVİ KÜMES OLARAK KULLANILIYOR! ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 54
54-55-HZ EYYUP.QXD:Layout 1
4/2/17
10:48 PM
HABER: MEHMET EMİN YEŞİL Fotoğraflar: İsmail Şahinalp Sevgili Şanlıurfa Aktüel Dergisi Okurları, bugüne kadar hepimiz Hz. Eyyüp A.S Peygamberin Çile çektiği mağarayı biliriz. Kabri şerifinin bulunduğu Türbesini de biliriz. Hatta bu makamları defalarca ziyaret edenlerimiz de vardır. Turizm ve gezi çalışmalarında bu makamlarla ilgili sayısız haber ve çalışma yapılmıştır. Ancak bugüne kadar akla gelmemiş veya unutulmuş bir soruyu sormak gerekiyor; Hz.Eyyüp A.S Peygamberin bir evi yok muydu? Evet, bir evi vardı… Amansız bir hastalığa yakalanan Eyyüp Peygamberin iyileşene kadar kaldığı yer olarak bilinen makam (çile mağarası) hastalandığı dönem kaldığı bir yerdir. Ancak hastalığından önce yaşadığı ve halk tarafından pek bilinmeyen bir evi vardı. Şanlıurfa Aktüel Ekibi olarak, Araştırmacı Yazar Mehmet Oymak ile Hz.Eyyüp Peygamberin evinin izini sürdük.
Page 2
burada yaşamış olmasından almaktadır. Eyyüp Peygamberin evinin burada olduğu çok az bilinir. Halk arasında bu evin varlığından haberdar olanlar, özellikle sabır gerektiren durumlarda bu evi ziyaret etmekteler. Örneğin, çocuğunu sütten kesen anneler çocuklarını buraya getirirler. Buna benzer birçok durumda hastalığa ve derde düşen insanlar da bu evi ziyaret etmekteler. Hz.Eyyüp Peygamberin Evi Nerede? Eyyübiye mahallesi, Eyyübiye sokakta ve adının da Eyyüp Peygamberle ilgili olduğu düşünülen
Sabrın Sultanı Eyyüp Peygamberin evi kaderine terk edilmiş durumda! Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesi ve burada bulunan Eyyübiye semti, isimlerini Hz. Eyyüp Peygamberin ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 55
Miskinler Caminin tam karşısına denk gelen 10 ve 12 numaralı hanelerin içerisinde yer almaktadır. Bu evlerin içerisinde yer alan mağara ikiye bölünmüştür ve hane halkı bu mağaraları atık eşya deposu ve kümes olarak kullanmaktadır. Yetkilileri Göreve Davet Ediyoruz. Tarihin bize emanet ettiği eserleri korumak ve yaşatmak görevimizken, özellikle bir Peygamberin evinin bugün, bu içler acısı durumda olmasının hiçbir izahı olamaz. Bu utanç tablosunun ortadan kaldırılması için yetkilileri göreve davet ediyoruz…
56-57-58-59-60-URFA MUTFAGI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:47 PM
Page 1
YEMEK
URFA MUTFAĞININ EN LEZZETLİ
10 YEMEĞİ Bu güzel şehrin adı da, şanı da, yemekleri de bütün övgüleri hak eder. Zaten adından bile anlaşılıyor şöhreti. Acının, etin, köftenin bol olduğu güzel ülkemizin nadide şehri, Şanlıurfa’nın adı gibi şanlı yemeklerine gelelim. Sizi bu lezzetlere bir an evvel kavuşturmak için lafı fazla uzatmamak gerek.
BAŞROLDE PATLICAN: SÖGÜLME
4 KİŞİLİK Malzemeler: 8 adet patlıcan 5 diş sarımsak 1 yemek kaşığı tuz 1 su bardağı zeytinyağı 500 gr. kıyma et
Hazırlanışı: Patlıcanları ateşte közleyin. Yağı ayrı bir kapta kısık ateşte dağlayın. Patlıcanlar közlendikten sonra soyup bıçakla çok küçük bir şekilde tepsiye doğrayın. Soyulmuş sarımsakları iyice ezip içine atın. Tuzu da ilave edip elinizle karıştırın. İçine dağlanmış yağın birazını dökün ve tekrar karıştırın. Tabağa koyduktan sonra bunlardan ayrı bir şekilde kıyma eti yağla kavurun. Tabaktaki patlıcanın üzerine dökün ve kalan o yağı ilave edin. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 56
56-57-58-59-60-URFA MUTFAGI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:47 PM
Page 2
İçi için gerekli malzemeler: 400 gr. kuzu kıyması (orta yağlı) 1 adet kuru soğan (küçük küçük doğranmış) 2 adet sivri biber (küçük küçük doğranmış) 2 adet domates (küçük küçük doğranmış) 2 diş sarımsak (rendelenmiş) 1 tatlı kaşığı salça 1 tatlı kaşığı isot 1 tatlı kaşığı tuz 1 çay kaşığı karabiber 4 KİŞİLİK Malzemeler: 4 adet patlıcan (orta boy) 2 adet sivri biber (şerit şeklinde doğranmış) 2 adet domates (küp şeklinde doğranmış) 1 su bardağı su (kaynamış) 1 tatlı kaşığı tuz Yarım çay bardağı sıvı yağ
PİLAVSIZ OLMAZ: KAZAN KEBABI
Hazırlanışı: Derin bir kabın içine iç malzemelerinin hepsini
kesik kısımları üste gelecek şekilde tencereye dizin. Üzerlerini doğramış olduğunuz domates ve biberlerle kapatıp tuz, yağ ve sunu ekledikten sonra bir pişirme taşını veya bir tabağı üzerine kapatıp kısık ateşte patlıcanlar pişene kadar pişirin. Yemeğiniz pişince yaklaşık 20 dakika kadar dinlendirdikten sonra istediğiniz şekilde servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun.
koyup hafif yoğurarak iyice karıştırın. Patlıcanların saplarını kestikten sonra verev şeklinde (patlı¬canları tamamen kesmeden) aralarında iki parmak eninde boşluk¬lar bırakarak patlıcanların üzerinde kesikler oluşturun. Patlıcanların kesik kısımlarını önceden hazırladığınız iç malzemeyle doldurun. Doldurmuş olduğunuz patlıcanların
LEZZET PATLAMASI: AĞZI AÇIK
PİŞSİN DİYE BEKLERSİNİZ: SİNİ TARAKLIĞI
Hazırlanışı: Kıymaya isot, yenibahar, karabiber, salça ve kıyılan soğan eklenip yoğurulur. Un, su, yoğurt ve zeytinyağı ile yoğurulan hamur, tepsi büyüklüğünde açılır. Bir çaydanlık kapağı ya da kesme kalıbıyla düzgün yuvarlaklar çıkarılır. Hamurların ortasına ceviz büyüklüğünde alınan kıyma yayılır. Hamurun kenarları tırnak tırnak kıvrılır. Isınmaya başlayan sıvı yağa ilk önce kıymalı yüzü gelecek şekilde atılarak kızartılır. Arada ters yüz edilir. Kızaran ağzı açıklar kâğıt havluya alınır, ardından yayvan bir tabağa dizilerek servis edilir. 4 KİŞİLİK Malzemeler: Hamuru için; 2 su bardağı un 1 yemek kaşığı yoğurt 1 yemek kaşığı zeytinyağı 1 tatlı kaşığı tuz
Et, domates, biber ve sarımsak ile yapılan bu yemek kalabalık davetlerin ve bayramların olmazsa olmazıdır. Urfa ağzında "sini daraklığı" şeklinde de söylenir. Sini, farsça büyük tepsi demektir. Taraklık ise etin pirzola kısmını ifade eder. 4 KİŞİLİK Malzemeler: 1,5 kg. taraklık et (etin pirzolalık yeri) 5 adet sivri biber 3 adet domates 1 adet kuru soğan 1 diş sarımsak Yarım yemek kaşığı biber salçası 1 çay bardağı sıvı yağ 2 çay kaşığı tuz 2 çay kaşığı karabiber İsot
İç harcı için; 200 gr kuzu kıyma 1 adet küçük boy kuru soğan 1 adet yumurta 2 yemek kaşığı un 1 tatlı kaşığı isot 1 çay kaşığı yenibahar 1 çay kaşığı karabiber 1 tatlı kaşığı salça ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 57
Hazırlanışı: Etler, parça şeklinde tavaya konulur. Daha sonra domatesler, soğan, sarımsak ve biberler temizlenerek küçük küçük doğranın ve malzemenin üstüne eklenir. Salçayı bir kâseye koyup üstüne tuz, karabiber, yağ ve isot eklenerek karıştırılır. Sonra malzemenin üstüne dökülüp fırına verilir ve pişmesi beklenir…
56-57-58-59-60-URFA MUTFAGI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:47 PM
Page 3
TÜRKÜ YAZDIRIR: TİRİT Tirit, daha çok sünnet düğünlerinde, Ramazan Bayramı’nda veya hayır için yapılan ziyafetlerde ikram edilen bir yemektir. 4 KİŞİLİK Malzemeler: 750 gr. kuzu eti 4 adet pide 100 gr. Kuzu kuyruğu İki parça ilikli kemik 1 çorba kaşığı tuz 1 çorba kaşığı sarıkök (zerdeçal) 6 diş sarımsak Yarım kg. Yoğurt 2 adet limon
Hazırlanışı: Et, kibrit kutusu büyüklüğünde parçalara ayırılır; kuyruk, kemik ve tuz ile birlikte bir tencereye konulup kısık ateşte 2 saat kadar pişirilir. Piştikten sonra kuyruk alınır, ayrı bir kapta mıncıklanarak ezilir. Üzerine 1 su bardağı et suyu ile toz haline getirilmiş sarıkök ilave edilir. Kuyruk, sarı bir renk alır. Bu karışım bir kenara alınır. Kemikler alınır, tencerenin içine silkelenir veya tencere kenarına vurularak ilikleri boşaltılır, kemikleri atılır. Etler el ile didiklenip parçalara ayrılır. Sarımsak ezilip yoğurda ilave edilerek sarımsaklı yoğurt hazırlanır. Ekmekler 3-4 santim ebadında dikdörtgen veya kare şeklinde kesilir. Servis yapılırken tabağa bir avuç ekmek, üzerine 2 çorba kaşığı kadar et, onun da üzerine yarım çorba kaşığı önceden hazırlanmış kuyruk konulur. En üste 2-3 kepçe kaynar sıcaklıktaki et suyu dökülerek servis yapılır. İsteğe göre bir kaşık sarımsaklı yoğurt tabağın üzerine dökülüp yoğurdun üzerine limon sıkılabilir.
SOFRALARIN EN HEYBETLİSİ: KABURGA DOLMASI Adıyla sanıyla ve tüm heybetiyle en güzel ziyafet sofralarınızda yer almaya hazır, meşhur kaburga dolması, saatlerce pişmiş ve lokum gibi dağılmış kuzu kaburga eti ve derisinin içine doldurulmuş bol baharatlı iç pilav ile servis ediliyor. Sofranın tam ortasına koyduğunuz anda sadece bakarak bile doyabileceğiniz, et severler için muazzam bir yemek.
Hazırlanışı: Kaburga yıkanıp tuz ve karabiber ile ovularak bekletilir. Kemikle etin arası bir bıçak yardımıyla birbirinden ayrılır. Sonra yoğurtla bir yemek kaşığı salça karıştırılıp kaburganın üzerine sürülür, derince bir tencerede her tarafı pembeleşinceye kadar üç kaşık yağda kızartılır. Başka bir tencereye iki yemek kaşığı sadeyağ konulur. Snober* tencereye atılıp pembeleştirilir, bir tabağa alınır. Ufak ufak doğranmış ciğerler kızgın yağa atılarak hafifçe kavrulur. Bir su bardağı pirinç ayıklanıp yıkandıktan sonra tencereye konularak kavrulur. Bir su bardağı su ilave edilerek tuz, tarçın, karabiber, kuşüzümü ilave edilerek pilav yarım pişirilir, snober katılır, tencere ateşten alınır. Kısa bir süre dinlendirdikten sonra kızartılmış kaburganın içerisine doldurulur ve sonra iğne iplik yardımıyla kaburganın kesik kısmı dikilir. Tenceresinde kalan yağ içerisine iki yemek kaşığı salça konulup kavrulur. Doldurulmuş kaburga, tencereye alınır, kaburganın üzerine çıkacak kadar su ve tuz ilave edilerek iyice pişirilir ve kaburga tencereden alınır. Pişirilen kaburga tencereden alındıktan sonra kaburganın suyuna üç kaşık haspir** atılarak kaynatılır. Diğer bir tencerede ısıtılan yağa pirinç dökülerek kavrulur. Haspirli kaburga suyu pirincin üzerine dökülüp tuz ve baharat ilave edilerek pişirilir. Suyu çekince ateşten alınır, dinlendirilir. Dinlenmiş pilav büyük bir servis tabağına alınır. Pişen kaburganın dikişleri açılarak pilavın üzerine konulur, servis yapılır, bostanayla -tercihen zeytin bostanası- yenilir. 6 KİŞİLİK Malzemeler: 1 kuzu kaburgası 1 su bardağı pirinç (dolma için) 1 kuzu ciğeri 1 paket snober* 1 paket kuş üzümü 1 tatlı kaşığı tarçın 1 çay kaşığı karabiber 1 küçük kâse yoğurt 1 yemek kaşığı domates salçası 3 yemek kaşığı haspir** 4 bardak pirinç (pilav için) 7 yemek kaşığı sadeyağ 1 tatlı kaşığı karışık baharat Tuz
*Snober, Urfa'da çam fıstığına verilen isimdir. **Haspir, Urfa'da safran'ın bir çeşidine verilen isimdir. Kaynak: Tandırlıktan Gelen Lezzet / Lütfiye AKALIN ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 58
56-57-58-59-60-URFA MUTFAGI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:47 PM
O BİR EFSANE: YAHUDİ KÖFTESİ
BİR LEZZET ŞAHESERİ: KEMELİ KAVURMA 6 KİŞİLİK Malzemeler: 1 kg yağsız parça kuzu eti 5 kg keme 3 yemek kaşığı sadeyağ 1 çay kaşığı karabiber 1,5 bardak su Tuz
Page 4
Hazırlanışı: Suda
bekletilen kemelerin dışı bıçak ucuyla kazındıktan sonra bol suyla yıkanır ve küp şeker büyüklüğünde doğranır. Kuşbaşı et yıkanarak tencereye konulur, su ilave edilerek haşlanmaya bırakılır. Etlerin rengi değişince kemeler eklenerek haşlamaya devam edilir. Kemeler yumuşayınca yağ ilave edilir. Suyunu çekip yağında kavrulduktan sonra tuz ve karabiber ilave edilerek ateşten alınır, servis tabağına konulup, beyaz pilavla yenilir. Kaynak: Tandırlıktan Gelen Lezzet / Lütfiye AKALIN
4 KİŞİLİK Malzemeler: Köftesi için; 2-3 çay bardağı çiriş 1-2 yemek kaşığı un Bir tutam tuz İç harcı için; 200 gram kıyma et 1 orta boy soğan 1 tatlı kaşığı pul biber 1 tatlı kaşığı salça Kimyon, yenibahar Pişirmek için; Yarım çay bardağı sıvı yağ 2 yemek kaşığı salça 4 bardak su
"Yahudi Köftesi" Şanlıurfa'nın geleneksel tatlarındandır. Yahudilikle bir alakası yoktur, bu isim sadece bir yakıştırmadır.
Hazırlanışı: Malzemeler uzun görünse de çok pratik bir yapımı vardır. Derin bir tepsiye köfte malzemelerini alın. Üzerine 1 çay bardağı su dökün ve ıslanmaya bırakın. O ıslanırken iç harcını yapmaya başlayın. Kıyma etin üzerine soğan rendeleyin. Tuzunu, baharatlarını vs. ekleyerek az yoğurun. Köfteyi iyice yoğurmaya başlayın. Sertleşirse azar azar su alabilirsiniz. İlk başta bulgur gibi bir hali alsa da yoğururken hamurumsu bir hal alacaktır. İyice yumuşayınca bezeler koparın ve yuvarlayıp içine harç koyun. Midye şeklini verin. Bütün köftelere aynı işlemi uygulayın. Bir tencereye sıvı yağ ve salçayı alın iyice kavurun. Suyunu da çekin. Biraz baharat atın suya. Kaynamaya başlayınca köfteleri içine atın. Önemli bir not ilk 10 dakika karıştırmak asla yok. 20 dakika kısık ateşte pişmiş olacaktır, pilavla servis yapın.
4 KİŞİLİK Malzemeler: 1 kg. pazının kök kısımları 1 adet soğan 500 gr. kuzu eti 100 gr. nohut 100 gr. ince bulgur 100 gr. kuru börülce 40 gr. tereyağı Tuz, Karabiber, İsot
İÇİNDE YOK YOK: BORANI Hazırlanışı:
Soğanı temizleyip kıyın. Tereyağını tencerede ısıtıp soğanı kavurun. Kuzu etini ekleyip suyunu çektirinceye kadar kavurun. Kâfi miktarda et suyu ilave edip kaynatın. Önceden haşlayıp süzdüğünüz hububatları, pazının kök kısımlarını ve köfteleri ekleyip pazılar yumuşayıncaya kadar pişirin. Tuz ve karabiber ile tatlandırın. Servis tabağına alıp üzerine tereyağında kızdırılmış toz kırmızıbiberi gezdirerek dökün. Taze biberiyeyle süsleyip servis yapın.
Nohut ve kuru börülceyi bol suda yıkayıp ayrı kaplarda şişmesi için bir gece önceden bekletin. Nohut ve börülceyi bol suyla yıkayıp süzün ve geniş bir tencereye alın. Üzerini iki misli geçecek kadar su ilave edin. Hububatlar yumuşayıncaya kadar pişirin. Süzüp bir kenarda bekletin. Bulguru ıslatıp rendelenmiş soğan, tuz ve karabiber ile yoğurun. Misket şeklinde köfteler hazırlayın. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 59
56-57-58-59-60-URFA MUTFAGI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:47 PM
Page 5
VE FİNAL ONUNDUR: ÇİĞ KÖFTE 5 KİŞİLİK Malzemeler: 250 Gr. Dövülmüş veya Macun Gibi Çekilmiş Kara Et 2,5 Su Bardağı Hakiki Urfa İsotu 4 Çay Bardağı Köftelik Bulgur 1 Adet Soğan (Orta boy İnce kıyılmış) 4 Diş Kıyılmış Sarımsak 1 Tatlı Kaşığı Tuz 1 Tatlı Kaşığı Karabiber 1 Tatlı Kaşığı Kimyon 1 Demet Maydanoz 4 Dal Yeşil Soğan (Başından ince kıyılmış) 1 Tatlı Kaşığı Salça Kesme Ufalanmış Buz
Hazırlanışı: İyi bakır bir leğenin içine 2, 5 su bardağı gerçek Urfa isotumuzu ekliyoruz. İçerisine karabiber, tuz, et ve kimyonu koyuyoruz. İnce ince doğradığımız soğan ve sarımsağı ekliyoruz. Ezdiğimiz buzu iki yemek kaşığı hazırladığımız karışımın içine döküyoruz. Harcımızı karıştırmaya yoğurmaya başlıyoruz. Kıvamını alıncaya kadar iyice yoğuruyoruz. Kıvamı alan karışımın ortasını açıyoruz, bulguru ekliyoruz. Kapata kapata iyice yoğurmaya devam ediyoruz. Arada parçalanmış buzu yoğurma esnasında ekliyoruz. Yaklaşık yarım saat kadar yoğurma işlemine devam ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 60
ediyoruz. Çiğ köftemiz yumuşaklığa eriştiği zaman içine salçayı ekliyoruz, birkaç dakika daha yoğuruyoruz. Daha sonra içine ince ince doğramış olduğumuz yeşil soğan ve maydanozu ekliyoruz. Elimizi ıslatarak yoğurmaya devam ediyoruz. Yoğurma işlemi bittikten sonra bir parça köfteyi elimizde sıkıp tavana atıyoruz. Kıvamını kontrol emek için. Şaka şaka :))) yapmayın öyle şeyler. Yoğurma işlemini bitirdikten sonra elimizle köftelerimizi şekillendirip, servis tabaklarına marul ve limon eşliğinde servis yapıyoruz.
61-TARIH.QXD:Layout 1
4/2/17
10:46 PM
Page 1
TARİH
(
(
Yokluk İçinde Varlık Mücadelesi Veren Şanlı Bir Milletin Kutlu Zaferi
11 Nisan bir Osmanlı şehrinin tek başına Fransız işgalcilere ve onların yerli işbirlikçilerine karşı başlattığı savaş sonunda esaretten kurtulduğu gündür. Kurtuluş Gününün onur ve sevincini paylaşanlara ne mutlu… Birinci Dünya Harbinin galip devletleri tarafından hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden işgal edilen güzel ülkemizin bu cennet köşesi tam 12 ay 5 gün düşman işgali altında kalmıştır. 7 Mart 1919 tarihinde İngilizlerle başlayan işgal, 31 Ekim 1919 tarihinden sonra Fransızlar ile devam
etmiştir. Bağımsızlığı, kişiliğinin bir parçası olarak gören Kahraman Urfa Halkı bu işgale daha fazla dayanamamış ve Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal’in direktifleri ile kurtuluş harekâtını başlatmıştır. Milli amaçlar uğruna kıt imkânlarla savaşa başlayan yürekli ve inançlı Milli Kuvvetler, silah ve donatımı zayıf olmasına rağmen düşmanı topraklarından atmayı başarmıştır. Bunlar, işgalci Fransız ve onların yerli işbirlikçilerine karşı 61 gün süren bir mücadeleyi inançla yürütmüşlerdir. Urfa Halkı, bu başarıları ile kendi memleketini kurtarma onurunun yanı sıra, Milli Mücadele Savaşına önemli bir katkı ve destek sağlamıştır. Mücadele Döneminin Müftüsü Hasan Açanal, Kuvayı Milliye Kuvvetlerini sayısal olarak şu şekilde vermektedir: ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 61
Jandarma Kuvveti Urfa Şehrinin Milisleri Siverek Şehrinin Milisleri Urfa Badıllı Aşireti Kuvveti Siverek Bucak Aşireti Kuvveti Bozova Baziki Aşireti Kuvveti İzollu Aşireti Kuvveti Şeyhanlı Aşireti Kuvveti Urfa Dügerli Aşireti Kuvveti Aneze Aşireti Kuvveti
100 Er 600 Muharip 105 Muharip 250 muharip 150 Muharip 100 Muharip 100 Muharip 100 Muharip 100 Muharip 500 Kişi
Ayrıca Suruç’ta ve Bağdat Demiryolu güzergâhında: Suruç’ta Berazi, Dinayi ve Picanlı Aşireti Kuvvetleri Birecik Kuvayı Milliye Teşkilatı
62-63-ANALIZ.QXD:Layout 1
4/2/17
10:46 PM
Page 1
ANALİZ
11 NİSAN 1920 URFA’NIN KURTULUŞU Bir güneş batmaktaydı, altı asır tüm dünyayı aydınlatan. Tahammül ve direnci kalmamış, ufuktan kaybolmak üzereydi Devlet-i Ali Osman. Kara bulutlar dolaşmaktaydı cihan imparatorluğunun üstünde.
türlü türlü entrikalarına artık karşı koyamaz hale gelmiş, boyun eğmeye yeltenmişti. Cihan imparatorluğu mütarekeye zorlanarak, 30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesi imzalatıldı. Bu mütareke bir bakıma Osmanlı'nın bitişi anlamını taşıyordu. İtilaf devletleri Mondros belgesindeki imtiyazlardan daha da güç alarak yurt topraklarını yer yer işgale başladılar. Türk milleti Mustafa Kemal’in nezdinde bu
1. Dünya savaşı nedeniyle ekonomik, siyasi ve askeri gücü tamamen kaybolmuştu. İtilaf devletleri durmadan Osmanlı’yı parçalamaya ve teslim almaya çalışıyorlardı. Üstelik eşit olmayan askeri olanaklarla… Türlü türlü entrikalar sergileyerek, tarih sahnesinden çekilmeye ve toprakları, bila şartsız işgale ve kendi aralarında paylaşmaya uğraşıyorlardı. Uzunca bir ömür yaşamanın, şanlı bir tarih yazmanın yorgunluğu vardı Osmanlı Devleti’nde. Emperyalist devletlerin ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 62
hainlere restini çekti. “Sizi de, Osmanlı’yı da, Mondros anlaşmanızı da tanımıyoruz” deyip, elinin tersiyle kenara itiverdi. Gafiller Türk milletinin restini blöf zannedip, haksız ve iğrenç emellerini tahakkuka çalıştılar. Bir bulut süzülecekti Samsun'dan, Sivas eline doğru. Yeniden bir güneş doğacaktı hiç batmayacak, "ANKARA GÜNEŞİ" Anadolu topraklarına. Can bulacaktı, dirilecekti Türk Milleti el ele tutuşarak. Yeniden varlığını hissettirecek destanlar yazacaktı. Tarih sayfalarına geçecek ve tüm dünya uluslarına; “Bu da olur mu ey Türkler” dedirtecekti. Bu dönemde Urfa ve çevresi mütareke kapsamında olmamasına rağmen, keyfi bir şekilde 24 Mart 1919’da İngilizler tarafından işgal edildi. İngilizler Urfa'yı kuşatarak oradaki bazı aşiretleri silahlandırıp birbirleri ile çatıştırma
62-63-ANALIZ.QXD:Layout 1
4/2/17
10:46 PM
ve kıydırma yöntemini benimsediler. Bu alanda kısmen de başarılı oldular. Ancak sonradan; İngilizler ve Fransızlar kendi aralarında yaptıkları anlaşma gereği, Urfa bölgesi Fransızlara bırakılıyordu. Böylece İngilizlerden sonra 30 Ekim 1919 tarihinde Fransızlar Urfa'yı işgal ettiler. Öteden beri Urfa'da yaşayan yerli Ermenilerle işbirliği yaparak çirkin emellerini gerçekleştirmeye başladılar. İşgal güçlerinin büyük çoğunluğu sömürgelerinden topladıkları Müslüman kuvvetler oluşturuyordu. Bu sırada Urfa'da görevli bulunan Jandarma Binbaşı Ali Rıza (URSAVAŞ) ve Belediye Reisi H. Mustafa Beyler bulunmaktaydı. Bu iki zat Urfa'nın önde gelen Onikiler grubuyla iş birliği içinde çalışarak, güçlü bir mücadele cephesi oluşturmuşlardı. Fransızlar içten yapılan bu yerli karşı duruş çalışmalarını haber alınca, Binbaşı Ali Rıza Beyi, Fransız karargâhına çağırtarak tutukladılar. Ali Rıza Bey bir fırsatı değerlendirerek, Fransızların elinden kurtulup, Siverek tarafında ileri gelen aşiretlerin yanına gitti. Ali Rıza Beyin bu gidişine hiddetlenen Fransız güçleri ve onlara yardım ve yataklık yapan yerli Ermeniler şehirde çok çirkin tablolar sergilemeye başladılar. Burada amaçlanan şey, halkı canından bezdirip yıldırmaktı… Binbaşı Ali Rıza Beyin yerine, Yüzbaşı Ali Saip Bey 29 Aralık 1919’da Urfa'ya gelip göreve başlar. Ali Saip Bey Urfa'ya geldiğinde, hazır ve aktif mücadelede bulunan bir cemiyetle karşılaşınca, hemen onlarla temasa geçerek yapacaklarının planlarını gözden geçirmeye başladılar. Ali Saip Beyin Urfalılar ile yaptığı çalışma sonucunda, 15 Ocak 1920 tarihinde şehirde bir ayaklanma çıkaracaklarının kararını almışlardı. Bu karar kısa zamanda Fransızlar tarafından duyuldu. Bu durum karşısında Yzb. Ali Saip Bey, Siverek tarafına geçerek oradaki Cudi Paşa ve Aşiret ileri gelenlerinden M.Emin Bey ile görüşüp ileriki günlerde, yapacakları eylemler için adam ve güç toplamaya çalıştılar. Bu güç toplamada, Badıllı Aşireti Reisi Sait Bey ve İzol Aşireti Reisi Bozan Beylerden de oldukça takviye kuvvetler oluşturuldu. Bu kuvvet oluşturmada, Viranşehir’deki Milli Aşiretinin Reisi İbrahim Paşa’nın da büyük katkıları olmuştur. Suruç ve Akçakale'den aşiretler de bu şanlı kurtuluşu canı gönülden desteklemişlerdir. Yüzbaşı Ali Saip Bey 7 Şubat 1920 tarihinde Siverek’te topladığı güçle Urfa’ya çok yakın bulunan "Karaköprü" köyüne gelip, Badıllı Aşireti Reisi Sait Bey ve İzol Aşireti Reisi Bozan Beyin (Bozan'e Zülfiker) kuvvetleriyle birleşti. Ali Saip Beyin komutasında birleşen bu "MİLLİ KUVVET", Fransızlara haber salarak "24 saat" içinde şehri boşaltmalarını ve keyfi işgallerine son vermelerini istedi. Milli güçlerimizin bu talebi Fransızlar tarafından kabul edilmedi ve
Page 2
işgallerine devam edeceklerini ifade ettiler. Bunun üzerine Milli güçlerimiz Urfa'ya gelip, Suruç ve Akçakale’den gelen aşiretlerle birleşerek Fransızların işgal ettikleri yerler kuşatılmaya başlandı. Bu aşamaya gelene kadar Urfa'daki, gerek askeri yetkililer ve gerekse Urfa halkının müteaddit defalar merkezden disiplinli ve örgütlü ordu kuvveti istedilerse de, asker göndermek Fransızlara savaş ilan etme anlamına geleceğinden, merkez ordu kuvveti göndermekten çekinmişti. 1. cihan savaşı, ülkemizi oldukça zayıf duruma düşürmüştü. Fransızların işgal ettikleri yerlerin kuşatılma girişimi oldukça zaman alıcı, çetin ve zayiatlı geçti. Urfa'daki yerli Ermeni işbirlikçiler onlara çok destekte bulundular. Büyük yoldaki fırfırlı kilisede papazlar Ermenileri Urfalılara saldırmaya ve can almaya kışkırtıyorlardı. Fransızlar ve Ermeniler kuşatmanın uzun sürmesinden dolayı çok kötü durumlara düştüler. Gıdasız kaldıkları için hayvanlarını kesip etlerini yemeye başladılar. Bu şartlarla burada daha fazla kalamayacaklarını anlayan Fransızlar, onurlarını zedelemeden Urfa'dan çekilmenin yollarını aramaya başladılar. Ermenilere; “Gidin Urfalılara deyin ki biz aç kaldık, sağlığımız tehlikede, eğer siz kuşatmayı ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 63
bırakırsanız Fransızlar bizim için Urfa'yı terk edecekler”. Dediler. “Siz gittikten sonra Urfalılar bizden intikam almaya kalkışırlar” diyen Ermeni cemaati Fransızların bu önerisini kabul etmediler. Bu kendi gelecekleri için tehlikeli bir durum arz edebilirdi. Fransızlar bu alternatifi tutturamayınca Amerikan Yetimhane Müdürünü devreye soktular. Bu kişinin Urfa Müdafai Hukuk Cemiyeti ile yaptığı görüşmelerde, Fransızların bir takım koşullarla şehri terk edebileceklerini Urfalılara bildirdiler. Bu koşullar; “Burada kalacak Ermenilerin can güvenliği ve mal varlıkları korunacak, Urfa'da ölen Fransızların mezarlarına saygı gösterilecek, gidecekleri yere kadar yükleri ve ağırlıkları taşınacaktı.” Bu ayrılışın on tane Eşraf Urfalının refakatinde sağlanması isteniliyordu. Cerablus'a gidene kadar yol boyunca can güvenlikleri sağlanacaktı. Urfalıların bir kısmı bu isteklere “karşı duruş” sergilediler. Taşınmaları esnasında eşraf yerine kendilerine jandarma kolluk kuvvetlerimizin refakat edeceği kabul edildi ve Fransız güçleri akşamdan yola koyuldular. Fransızların bu haksızlıklarını, ayrılış şeklini hazmedemeyen bir kısım Urfalı milislerimiz ve aşiret kuvvetlerimiz geceden, Fransızların geçecekleri güzergâh olan şebeke boğazında konuşlandılar. Bu alanda Fransızlarla milli kuvvetlerimiz arasında 3 saat süren yoğun çatışma sonucu her iki taraf ta oldukça can kaybına uğradı. Buradaki çatışmanın sesini şehir merkezinden duyan her Urfalı çatışma mahalline gelmişti. Fransızlar 300 civarında can kaybı ve 140 esir bırakarak geldikleri gibi geri postalandılar. Böylece kahramanca verilen mücadele sonucunda, Aziz Urfa toprakları düşmanın kirli çizmelerinden arındırılmış, düşman bayrağı yerine Şanlı Türk Bayrağı 11 NİSAN 1920’de tekrar göndere çekilmiştir. Kurtuluş savaşımızın içinde ayrı bir sayfa olan Urfa'mızın bu asil direnişi, yerel mücadelenin emsalsiz ve şerefli misalidir. Kaynak: www.urfasirageceleri.com Fotoğraflar: A.Cihat KÜRKÇÜOĞLU
64-65-BAKIR.QXD:Layout 1
4/2/17
10:45 PM
Page 1
KÜLTÜR
URFALILAR BAKIRDAN VAZGEÇMEZ! Birçoğunuz büyüklerinizden, suyu bakır kaplarda saklamak gerektiğini duymuşsunuzdur. Öyle ki bazı kişiler hem suyu muhafaza etmek, hem de içmek için bakırdan yapılmış kaplar kullanırlar. Bakırda saklanan su hiçbir zaman kötüleşmiyor ve tazeliğini koruyor. Bakırla temas ederek mineralin özelliklerini kendisine aktaran su, bizler için çok faydalı.
Suyu hangi kaptan içtiğiniz, şaşırtıcı olsa da gerçekten çok önemli! Bakırı ve bakırcılık mesleğini Tuğra Bakırcılığın sahibi Ömer BAKIR ile konuştuk. 55 yaşındaki Ömer Usta, bakırcılık mesleğini babasından devralmış ve 1980 yılından beri işini aşkla yapıyor ve diyor ki; “Bakırcılık, önceleri mutfakta kullanılıyordu. Eskiden ilgi çok daha fazlaydı ve mutfak eşyalarının çoğu bakırdan yapılırdı. 90’lı yıllardan itibaren teflon daha çok tercih edilmeye başlandığı için bakırcılık sektöründe bir gerileme oldu. Bu gerileme ile birlikte biz bakırcılığın yönünü değiştirmeye başladık. Yani ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 64
bakırı sadece mutfakta kullanılan bir araç olmaktan çıkarıp hediyelik eşyada da kullanmaya başladık. Bakırcılık her zaman ilgi gören bir sektör ama ne yazık ki yetişmiş eleman az. Şu an devam eden çıraklık, kalfalık ve ustalık kursları ile bakırcılık sektörüne yeni yüzler kazandırılmaya çalışılıyor. Ayrıca dünya piyasasında bakır fiyatlarının da yüksek olması bazı zorlukları beraberinde getiriyor. Ama ne olursa olsun, Urfalılar bakırdan vazgeçmezler. Köfte leğeninden, tenceresine kadar mutfak eşyalarında hala bakır malzemeler kullanılıyor”.
64-65-BAKIR.QXD:Layout 1
4/2/17
10:45 PM
Page 2
BAKIR KAPTAN İÇİLEN SUYUN SAĞLIĞIMIZA FAYDALARI Kullandığınız bakır ürünlerinin kalaylanmış ve steril olması da oldukça önemlidir. İşte bakır kaptan içilen suyun sağlığımıza faydaları...
G
Bakır doğada oligodinamik özelliğiyle bilinir. Yani metallerin bakterileri öldürebilme ve sterilize etme özelliğine sahip. Özellikle E.coli ve S.aureus adlı doğada oldukça yaygın görülen ve insanlarda çeşitli hastalıklara neden olan bakterilere karşı oldukça etkili. Bu özelliğinden dolayı bakır kaplar sanitasyon sistemleri gelişmemiş ülkelerde suyu sterilize etmek amacıyla da kullanılır. Bakır kaplardan içilen sular beynimizi harekete geçirir. Beynimiz, mesaj iletkenleri olan sinir taşıyıcıları ile çalışır ve buna sinaps denir. Bu iletkenler miyelin adı verilen ve beyindeki nöron akışını hızlandıran bir maddeyle kaplıdır. Bakır fosfolipidlerden oluşan miyelin maddesinin sentezi için gereklidir. Beyninizdeki veri alışverişini hızlandıran bakır, daha hızlı ve etkili düşünmenizi sağlar. Bakır kaptan su içmek tiroid bezinin fonksiyonunu düzenliyor. Uzmanlar tiroid problemi yaşayan kişilerin vücutlarındaki bakır oranının genellikle düşük olduğunu söyler. Bakır, tiroid bezinin fonksiyonlarının faydalı bir şekilde işlemesi için gerekli olan önemli minerallerden biri. Vücuttaki bakır seviyesinin eksik olması tiroid bezlerinin düzenini bozuyor. Bakır bardaktan su içildiği zaman vücuttaki olası mineral eksikliği önemli ölçülerde gideriliyor ve salgı bezinin fonksiyonları düzenli hale geliyor. Bakır kaptan su içmek, vücuttaki kireçlenme ve eklem iltihaplarına faydalı. Bakır maddesi, içinde iltihap oluşmasını önleyen özellikler bulunduruyor. Bu maddeler, kireçlenme ve romatizma gibi eklem iltihaplarından kaynaklanan ağrı ve acıları rahatlatmakta oldukça faydalı. Bu faydaların dışında bakırın kemik ve bağışıklık sistemini güçlendirici özellikleri de bulunuyor. Böylece bakır kaptan su içmek romatizma ve
G G
G
G
kireçlenme problemleri için son derece etkili alternatif bir tedavi yöntemi haline geliyor. Cilt sağlığı ve melanin üretimi açısından oldukça etkili olan bakır, cildinizdeki akne ve kızarıklıkların da üstesinden geliyor. Bakır, vücutta üretilen önemli bir pigment olan melaninin oluşmasını sağlayan en önemli madde. Bunun haricinde bakır yeni hücrelerin oluşmasını ve cildinizin katmanlarının yenilenmesini sağlar. Melanin maddesi vücudu güneşin zararlı etkilerinden
G
koruyup ve ciltteki yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlarken yeni oluşan cilt hücreleri pürüzsüz ve temiz bir cilt oluşmasını sağlıyor. Yaşlanmanın etkilerini bakır bardaktan su içerek yavaşlatabilirsiniz. İnce çizgilerin görünümünden şikâyetçiyseniz bakır kaplar sizin doğal gençlik iksiriniz olabilir. Oldukça güçlü anti-aging ve hücre yenileme özelliği olan bakır, kırışıklığa neden olan maddelerle savaşarak yeni ve sağlıklı cilt hücrelerinin oluşmasına yardım eder. Düzenli olarak bakır kaplarda muhafaza edilen ve bakır bardaktan içilen sular zayıflamaya da yardımcı. Sindirim sistemini düzenleyen ve daha iyi çalışmasını sağlayan bakır, aynı zamanda vücudunuzun yağ yakmasına ve yağları daha çabuk dışarı atmasına yardımcı oluyor. Bakır, vücudunuzda ihtiyacınız olan yağ miktarını tutarken, vücudun ihtiyacı olmayan fazla yağların da atılmasını sağlıyor.
G
G
G
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 65
66-SPORA GIDERKEN.QXD:Layout 1
4/2/17
10:44 PM
Page 1
MODA
Spora giderken nasıl giyinmeliyiz? Spor mağazalarında gördüğünüz birçok ürün, etrafınızda spor yapanların giydiği kıyafetler veya televizyondaki sporcuların giydiklerine baktığınızda, aslında spor yaparken ne giyeceğinizi az çok kafanızda oturtursunuz. Nasıl spor yaparken dikkat etmeniz gereken detaylar varsa spor kıyafetleriniz konusunda mutlaka önem vermeniz gereken noktalar var. Spor yaparken giyeceğiniz kıyafet konusunda şüpheleriniz varsa, bize biraz zamanınızı ayırmanızı tavsiye ediyoruz. Ayakkabınızı doğru seçin Spor kıyafetleriniz arasında sizi rahat ettirecek en önemli parça belki de ayakkabılar. Ayakkabınızı seçerken birkaç unsura dikkat etmeniz gerekiyor. Öncelikle ayağınıza küçük olan veya sıkan ayakkabıları kesinlikle spor yaparken tercih etmeyin. Kullanacağınız ayakkabı mutlaka ayağınıza hareket izni vermeli. Buna ek olarak seçeceğiniz ayakkabı koşmaya uygun tasarımlarda olmalı ve sizi çok rahat ettirmeli. Uygun spor için uygun ayakkabılar seçmek çok önemli. Örneğin, tenis ayakkabılarının düz tabanları kortlara uygundur ancak koşmak için çok da uygun değildir. Bu yüzden eğer koşacaksanız, mutlaka koşu yapmaya uygun ayakkabılar seçmelisiniz. Ayakkabılarınızın içine giyeceğiniz çoraplarınızı da buna uygun olarak seçmeniz, spor yaparken geçirdiğiniz zamanın kalitesini arttıracaktır. Pamuklu ve mümkünse hava alan çoraplar kullanmanız iyi olcaktır. Üstünüze ne giymelisiniz? Spor yaparken yıllardır birçok kişinin "kalın giyinmek"le ilgili çeşlitli fikirleri olduğunu biliyoruz. Önce bu konuya bir açıklık getirelim. Terlemek iyi bir şey ancak kalın giyinmek aslında o kadar da tavsiye ettiğimiz bir şey değil. Özellikle sıcak havalarda spor yaparken vücudun mutlaka hava
alması gerekiyor. Kalın kıyafetler yükselen nabzınızın doğru şekilde çalışmasını engelleyebilir. Dolayısıyla kıyafetlerinizi öncelikle hava alan kumaşlardan tercih etmeniz en doğrusu olacaktır. İçinize giymek için tercih ettiğiniz büstiyer tarzı giysilerin, mutlaka terlemeye izin vermesi ve terinizi hapsetmemesi gerekiyor. Üzerine giyeceğiniz tişörtlerin de aynı şekilde hava alan kumaştan olması ve özellikle bol olması spor yaparken size en çok rahat ettirecek şeylerin başında geliyor. Ardından eğer ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 66
üzerinize bir eşofman üstü giymek isterseniz yine aynı şekilde bol olmasını tercih edin. Bu arada spor yaptığınız hava koşullarını da dikkate alarak soğuklarda eşofman üstü giymenin sizi sıcak tuttuğunu ve aynı zamanda kaslarınızın da sıcak kalmasını sağladığını söylemek isteriz. Kapalı havalarda veya yağmurlu havalarda spor yapacaksanız, yağmurlukla koşmak sizi hem koruyacaktır hem de hafif olduğundan dolayı rahatça hareket ettirecektir.
67-FAL.QXD:Layout 1
4/2/17
10:42 PM
Page 1
AYIN BURCU ASLAN
ASTROLOJİ Koç Venüs geri hareketine 15 Nisana kadar devam ediyor olması sizleri maddi kazanımlarınız ve ortaklaşa finansal işlemlerinize ekstra özen göstermeniz gerektiğine işaret ediyor. Bu dönemde borçlar konusuna çok dikkat etmelisiniz. Verdiğiniz borçları tahsil etmekte zorlanabilirsiniz.
Aslan Eski ilişkileriniz ve eski arkadaşlıklarınızın gündeme gelmesinin yanında maddi ve finansal anlamda bazı kaygıları da beraberinde getirebilir. Yeni bir eğitim ve uluslararası konularda da bazı gecikmeler ve aksaklıklar ya da ertelenmeler söz konusu olabilir. Bu tarz konular için 15 Nisana kadar dikkat etmenizde fayda var. Mutlaka bir B planınız olmalı.
Yay Kariyerinizi ve iş yaşamınızı değiştirmeye ve dönüştürmeye kararlı gibi duruyor. İş arayışlarınızda ve kariyer beklentilerinizde eski süreçlerinizi yeniden gündeme getirebilir ve siz eski çalıştığınız yerlere özlem duyabilirsiniz. Kariyerinizde yeni bir oluşum içerisine girmek isteyebilirsiniz.
Aslan, kişiliğinde canlılığı, yaşam gücünü, ihtirası, yiğitliği ve asaleti temsil eder. Yürüyüşü, canlı hareketleri, sıcaklığı, sağlam ve sakin görünüşü ile tanınır. Asla kendisinden şüpheye düşürmeyecek güçlü bir yapıya sahiptir ve son derece sıcak kalplidir. Doğallığı neredeyse çocuksu cazibesi ve gözlerinde parıldayan yaşam sevinci, birçoklarında reddedilemez etki bırakan bir çekim gücüne dönüşür. Böyle seçkin yeteneklere sahip bir başka burç yoktur.
Boğa
İkizler yakın çevreniz ve kardeşlerinizle ilgili bazı konularda yeni bir oluşuma geçmenize neden olabilir. Yakın çevrenizin hayatında önemli ve özel gelişmeler olabilirken yeni bir ilişkiye başlayabilirsiniz. Reklam, pazarlama, eğitim gibi konularda önemli ve başarılı bir sonuçlanma yaşayabilirsiniz. Otorite figürleriyle restleşmemelere özen gösterin.
Yaşayacağınız bazı engeller ve aksaklıklar sizi yolunuzdan çevirmesin. Eğitim hayatınızda veya seyahatlerinizde bazı aksilikler oluşabileceği gibi yapmanız gerekenlere karşı daha dikkatli olmanızda fayda var. Aşırı kontrolcü yapınız sizi kontrolden çıkartabilir.
Başak
Terazi İkili ilişkilerinizde bazı yanlış anlaşılmalar ve fikir ayrılıkları gibi bazı konular oluşabilir. Eşinizin ya da partnerinizin finansal konuları sizi meşgul edebilir. Çözüm bulmak için yardım etmek durumunda kalabilirsiniz. İlişkinizde ihanet tabanlı bir durum yaşadıysanız bunla ilgili tüm yüzleşmeleri tekrar yaşayabilirsiniz.
Sosyal medya ve iletişimlerde eski sevgili etkisi diyebiliriz buna. Bununla birlikte eski arkadaşlıklarınızı sizinle tekrar iletişime geçtiğine şahitlik edebilirsiniz. Partnerinizin ile ilgili yaşadığını güven sorgulaması veya duyduğunuz şüpheler var ise bunlarla yüzleşmeniz mümkün olabilir.
Kova
Oğlak
Yeni bir aşk gündeme gelebilir. Aşk hayatınızda problem olarak kalan bazı konular çözüme kavuşabilir. Yani kısacası bu dolunayda mutluluk dozunuzda önemli artışlar görülebilir. Aşk hayatınızda yaşadığınız bazı problemler fırsata da dönüşebilir. Ev alım satım veya taşınma gibi konularınız gündem oluşturabilir.
Eski aşkların amacı bu dönemde ilişki başlatmak değil nabız yoklamak olabilir. Kısaca katil mutlaka cinayet mahalline geri döner misali temkinli olmanızda fayda var. Ölü taklit yapmakta ilişkiye dâhil diyebiliriz. Eskiden sizi mutlu eden konu ve olayları yeniden gündeminize alabilirsiniz.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 67
Yengeç Kariyerinizde bazı dedikodulara ve yanlış anlaşılmalara karşı dikkatli davranmanız gerekmektedir. İş değiştirmek için verimli bir zaman dilimi değil. Maddi konularınıza önem verirken aynı zamanda mantıklı yatırımlar için araştırma yapmak adına verimli bir süreç. Retro sonrası yatırımlarınızı gerçekleştirmek size kolaylıklar sunabilir.
Akrep Bilinçaltında gizli kalmış bazı korkularla yüzleşmenizi de sağlayabilir. Artık yorgunluğunuzu bitirme vakti geldi kendinize biraz zaman ayırmak adına şans verebilirsiniz. Güzel ve herkesten uzakta bir tatil planlayabilirsiniz. Hayatınızda gizlediğiniz bir oluşum ve gelişme süreciniz varsa güzel bir sonuçlanma işareti alabilirsiniz.
Balık Gündelik yaşamanızı değiştirecek ve hareketlendirecek güzel gelişmeler olabilir. Kilo verebildiğinizi fark edebilir Ya da gereğinden fazla kilo almış olup buna bir dur demek isteyebilirsiniz. Sağlığınızla ilgili düzenlemeler yapmanız gereken bir zaman dilimi olabilir. Arkadaşlık ilişkilerinizi yeniden gözden geçirebilirsiniz.
68-69-70-71-UNUTULAN SANATLAR.QXD:Layout 1
4/2/17
10:41 PM
Page 1
UNUTULMUŞ SANATLAR
TAŞ İŞÇİLİĞİ
Şanlıurfa Aktüel Dergisi Ekibi olarak Siverek ilçemizin sokaklarında dolaşırken “Siz gazeteci misiniz?” sorusuyla bize seslenen Mahmut Saleniş isimli bir Taş Ustası ile tanıştık. Mahmut Usta; “Ben bir taş ustasıyım. Sizden rica ediyorum eserlerimi çekin ve yayınlayın” deyip elimizden tuttuğu gibi, bizi Siverek İlçe Emniyet Müdürlüğünün bahçesinde bulunan “Cumhurbaşkanlığı Forsu” ve Siverek Kaymakamlığı önündeki “Türk Bayrağı” eserlerinin yanına götürüyor. 30 yılı aşkın bir süredir taş işçiliği yaptığını belirten Mahmut Usta, bu mesleğin dedesinden kaldığını belirterek şunları söylüyor; Hükümet Konağının işçiliğinde dedem Zülfikar’ın büyük emekleri olmuş. Rahmetli dedem, babama şöyle vasiyet etmiş; “Hükumet Konağının bir taşı bile düşse onu torunlarım yapsın. Çocuklarından biri benim gibi taş ustası olursa, Hükumet
Konağına hizmet etsin. Konağın duvarları, taşları zarar görürse onarsın”. Ben de dedemin vasiyetini yerine getirip Hükumet Konağımız için hizmet etmekteyim. Ayrıca konağın önündeki bu Türk Bayrağını yaptım. Bir de Sayın ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 68
Cumhurbaşkanımızın onuruna “Cumhurbaşkanlığı Forsu” yaptım. Bunların dışında yine Cumhurbaşkanlığımız için bir “Halk Kürsüsü” ve Ankara’ya özel bir “Türk Bayrağı” yapmaktayım. Bütün bu hizmetlerini hiçbir karşılık beklemeden ve tamamen bedelsiz olarak yaptığını söyleyen Mahmut Usta “Devletimize hizmet etmek benim için şereftir” diyor. Biz de Şanlıurfa Aktüel Dergisi olarak, Mahmut Usta’nın bu emeklerini takdir ediyor ve unutulmaya yüz tutmuş bu sanatı icra etme gayretini takdir ediyoruz. Ayrıca “Taş İşçiliği” konulu araştırmamıza ilham olan Mahmut Usta’ya teşekkür ediyor ve sizleri konu ile baş başa bırakıyoruz…
68-69-70-71-UNUTULAN SANATLAR.QXD:Layout 1
UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ SANAT; TAŞ İŞÇİLİĞİ Türk zanaatında geniş bir alanı içine alan dekoratif taş işçiliği, başlangıcından bu yana devirlerin üslubuna uygun olarak bazı değişimler göstermiş olsa da ustalıkta yüksek kalitesini her zaman korumuştur. Taş işçiliğinin en güzel örneklerini; Anadolu, Selçuklu, Beylikler, Osmanlı Devri mimarisinde görmek mümkündür. Taş yalnızca yapım aşamasında değil iç, dış dekorasyonda da ana malzemeyi teşkil etmektedir. Taş işçiliğimizin en güzel örneklerini; anıtsal taç kapılarda, şehir, saray duvarlarında, cami, medrese gibi yapıların avlu ve ana kapılarında, sütun başlıkları, minare şerefeleri, mihrap, minber, çeşme, sebil ve şadırvanlarda görmek mümkündür. Geometrik örgüler, geçmeler, bitkisel bezemeler, alçak - yüksek kabartma hayvan figürleri, palmetler en çok rastlanan bezemelerdir. Mimaride kullanılan tuğlalarla da duvarları değişik şekillerde işlemişlerdir. Bu süslemeler daha çok açık koyu renkli tuğlaların geometrik şekillerde yerleştirilmesi ile gerçekleşmektedir. Cami, türbe, kale gibi yapıtların dış duvar örgülerinde güzel örnekleri görülmektedir. Taş İşçiliği, yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte, Türklerin hayatında önemli bir yeri olmuştur. Selçuklulardan başlayarak Türkler, taşı sanatkârane bir şekilde işlemeye, kemer ve nakış süslemeye büyük önem vermişlerdir. Han, hamam ve kervansaraylarda, bugün bile hayranlıkla izlenen benzersiz örnekler ortaya koymuşlardır. Günümüzde hem taşın öneminin azalması hem de “sanatkâr” bakışın kaybolmasıyla birlikte taş işçiliği de giderek azalmaktadır.
4/2/17
10:41 PM
Page 2
bir şablon oluşmuş olur. Şablonun erkek kısmı taşın üzerine karşılıklı yönlerine dikkatlice çizilir. İnce ve kalın keski, madırga, zımpara yardımı ile taş işlenir. Daha sonra taşın son hali için şablonun dişisi taşın üzerine konur ve kontrol edilir. Pürüzleri giderilir ve taş hazır hale getirilir. Taş Yontucuları – Taş Ustaları Taş ocaklarından kaba olarak çıkarılan taşı çeşitli amaçlar için kullanılmak üzere işleyen, yontan, şekil veren, süsleyen ve gerektiğinde üzerlerine çeşitli yazılar yazan ustalara taş yontucuları veya taş ustaları denmektedir. Taş ustalığı, yapıların kesme ve yontma taş kullanılarak yapıldığı dönemlerin gözde mesleklerinden biriydi. Günümüzdeyse unutulmak üzere olan iş kollarından biridir. Taş ustalarını anlatırken söze taş
Taş İşçiliği Nasıl Yapılır? Yapılacak taşın restorasyonda orijinal halinin fotoğrafı çekilir. Daha sonra taşın şeklinin veya durumunun tespiti yapılır. Mesela silme taşı ise profil tarağı yardımıyla profil şekli çıkarılır. Taraktaki şekil hemen bir mukavva üzerine çizilir ve hataları düzeltilir. Daha sonra bu şekil, maket bıçağıyla dikkatlice kesilir. Kesilmiş kısım erkek, kalan kısım ise dişi olarak adlandırılır ve kullanılır. Böylece ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 69
ocaklarından başlamamız doğru olacaktır. Taş ustalığı, taş ocaklarından başlar. Bu mesleği yapan taş ustaları amaçlarına uygun taşları taş ocaklarından çıkarırlar. Bunun için de önce taş çıkarılmaya elverişli taş ocakları belirlenir. Ocaklardan taş çıkarmak, kelimenin tam anlamıyla ekmeğini taştan çıkarmak demektir. Mağaraya Dönüşür Taş Ocakları Taşçılar, ocaklarda “külünk” denilen kesici ve yontucu aletleri ile zeminde yuva açarlar. Daha sonra yuvalara ağız tarafı ince demir keskiler çakılarak taş blok bulunduğu yerden kırılarak çıkarılır. Aslında taşı ocaktan çıkarma işi de ustalık isteyen bir iştir. İyi bir taş ustası taşın damarını bularak balyoz ve keskiyle istenilen boyutta çıkarabilir. Bu da tamamıyla taşı çıkaran ustanın
68-69-70-71-UNUTULAN SANATLAR.QXD:Layout 1
maharetine ve becerisine bağlıdır. Kesilerek çıkarılan taşlar bir kişinin taşıyabileceği boyutta olurlar. Eşekler Taş Taşıyor Kesme taşlar, inşaat sahasına geçmişte taşçı eşekler ile taşınırdı. 20-30 eşek birden sürü halinde taş ocaklarından inşaat alanına taş çekerlerdi. Çullarının iki yanına kendirlerle bağlanan taşları toplu halde hiç dağılmadan yapı sahasına taşırlardı. Bu taşlar eşeğin sırtından düşmeden kilometrelerce taşınırdı. Aslında buradaki maharet, taşın hayvanın sırtına özel bir şekilde bağlanmasındaydı.
4/2/17
10:41 PM
Page 3
Taş Ustalığının Piri Hz. İbrahim Halilullah Peygamberdir İnşaat alanına yığılan taşların bundan sonraki serüvenleri “Yapıcı” denilen taş yontucularıyla devam eder. Bu ustalar bir bakıma hem yontucu, hem mimar hem de inşaatçı kabul edilirler. Her mesleğin bir piri olduğuna göre taş ustalığının da piri Hz. İbrahim Halilullah Peygamberdir. İnanışa göre Kâbe’nin inşaatından sonra Urfa’ya gelmiş ve Halil Rahman külliyesini yapmıştır. Yanında yetiştirdiği birçok taş ustası da daha sonradan Antep, Mardin, Diyarbakır yörelerine dağılarak mesleğin yayılmasını sağlamışlardır. Türklerle beraber yaşayan
Süryaniler ve Ermeniler de taş işçiliğini öğrenmişler ve kendi kutsal binalarını ve evlerini yapmışlardır. Taş Kullanıma Nasıl Hazırlanıyor? İnşaat alanına ocaklardan getirilen taşlar önce külünk ile düzeltilir, daha sonra tarak denilen aletle dikdörtgen şekilde yontulurdu. Taşlar yontulma biçimlerine göre musavvat, altı ayaklı, beş ayaklı ve açceli gibi isimler alır. Taşların kenarlarının dik olması için gönye ile kontrolü yapılır. Beş yüzeyi yontulan taşın bir yüzeyi taraktan geçirilmez. Bu yüzeyi taşın sırt tarafıdır. Yapıda kullanılırken yontulmamış sırtlar, yapı ustaları tarafından sırt sırta getirilir ve araya harç atılır. Taşın bu yüzeylerinin tırtıklı bırakılmasındaki amaç, harcın taşa daha iyi yapışması içindir. Taşın sırtı külüngün sivri uçları ile taş ustalarının maharetli ellerinde şekillenir ve yapıya uygun hale getirilir. Taşlar Resim Yapar Gibi İşleniyor Taş ustalarının kullandıkları aletlerden bir tanesi de “tarak” adı verilen çelik ağızlı bir alettir. Bu alet her iki tarafı keser ağzı gibi ince ve 2-3 mm. diş derinliği olan bildiğimiz saç tarağı şeklindedir. İki tarafı da kullanılır. Taşın yüzeyini aşındırırken bu tarağın dişleri taşın yüzeyinde çizgiler oluşturur. Taş ustaları taşı işlerken sanki şiir yazıyor, sanki resim çiziyor gibidirler. Kim bilir belki de onlar taşları “yontarken” duygularını, umutlarını, sevinç, keder ve
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 70
68-69-70-71-UNUTULAN SANATLAR.QXD:Layout 1
4/2/17
10:41 PM
Page 4
Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Diyarbakır, Kars illerimizde bugün hala o güzelim taş yapıların eşsiz güzellikteki örneklerini görebiliriz. Güneydoğu Anadolu’da kullanılan taş cinsi ise kıymık, minare kayası, havara taşı (beyaz taş) ve kara taştır. Kara taş genelde zemin malzemesi olarak da kullanılır. Bununla birlikte çok sert bir tür olduğundan işlenmesi hayli zordur. Diyarbakır surları kara taştan yapılmıştır. Havara taşı tebeşir gibi yumuşak ve beyaz olup kolay kesilir ve işlenir. Bu nedenle işçiliği de ucuzdur ve geliri düşük olan kimseler tarafından yapılarda tercih edilir. Havara taşı hava ile temas ettiğinde oksitlenir, sarımtırak bir renge dönüşür ve zamanla toz halinde dökülür. Dolayısıyla havara taşı ile yapılan binaların ömrü diğer taşlarla yapılan binalara göre daha kısadır. Bu taşla yapılan binaları yaşatmak ve yenilemek çok zordur. Hali vakti yerinde olan kimseler ise evlerini kıymık veya kara taştan yaptırırlardı. Bu yapılar çok sağlam olup yıpranmadan günümüze kadar gelmişlerdir.
ıstıraplarını taşlara kazımaktadırlar. Taş Çeşitleri Türkler, Anadolu’ya geldiklerinde yerleşik düzene geçerken Bizans ve Romalıların, taşı yapı malzemesi olarak kullandıklarını görmüşlerdir. Bu dönemden itibaren de, özellikle Anadolu Selçukluları başta olmak üzere taş işçiliği ve mimarisinde, özellikle de dini mimaride eşsiz güzellikte eserler ortaya koymuşlardır. Tarihi İpek Yolu üzerinde kervansaraylar, hanlar, hamamlar yapmışlardır. Yurdumuzda taş binaların yapımında sıkça kullanılan bir malzeme olan “Sille” taşı Konya ilimizin Selçuklu ilçesine bağlı Sille yöresinden çıkarılan volkanik ve andazit özellikleri taşıyan ve ismini yöresinden alan pembemsi renkli bir taş cinsidir. Konya yöresinde eski binalarda, camilerde, hanlarda bu taş cinsi çokça kullanılmıştır. Sille taşının işlenmesi ve yapıya uygun hale getirilmesi kolaydır. Kolay yontulur ve uzun ömürlü sağlam bir taştır. Sille taşı Konya’dan başka Nevşehir ve Eskişehir illerimizde de çıkarılmaktadır. Sille taşı günümüzde de çıkarılması ve işlenmesi kolay bir taş olduğundan eski taş yapılarının yenileme işlerinde kullanılmaktadır. Ayrıca 2000 C°’ye kadar dayanıklı olduğundan yüksek ısılı fırın yapımında da tercih edilir. Dayanıklılığı, taşıyıcı gücünün oluşu ve Anadolu’da bol miktarda bulunması taşın yapılarda kullanılmasını sağlamıştır.
Taş Ustalığı Neden Kayboluyor? Eski ve eşine ender rastlanan yapılar, ne yazık ki miras nedeni ile başıboş, kaderlerine terk edilmiş durumdadır. Taşın yapı malzemesi olarak kullanıldığı, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgemizde, briketin yaygın olarak kullanımına başlanması, beton malzemenin kolay uygulanabilmesi ve daha ekonomik olması yüzünden taş ustalığı kaybolmaya başlamıştır. Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Diyarbakır, Kars illerimizde bugün hala o güzelim taş yapıların en güzel örneklerini bulabiliriz. Gaziantep ve Şanlıurfa’da eski taş yapıların yenilenmesine günümüzde hız verilmiş ve birçok han, hamam, çarşı ve konaklar restore edilerek turizmin hizmetine açılmıştır. Günümüzde sayıları çok azalmış olan Taş Ustaları, sadece yapıların yenileme çalışmalarında, lüks konut veya işyerleri yapımlarında aranır olmuştur…
Günümüze Kalan Taş Yapılar Yukarıda da değindiğimiz gibi, iklimi gündüzleri oldukça sıcak olan bölgelerimizde, mimari de yapı malzemesi olarak başta taş gelirdi ve tuğla, briket ve beton gibi yapı malzemeleri kullanılmazdı. Kullanıldığı mekânları yazın sıcağında serin, kışın soğuğundaysa sıcak tutan taş, özellikle Güney Doğu Anadolu coğrafyasına ve iklimine uygun biçimde, mimaride öncelikle tercih edilen temel yapı malzemesi olmuştur.
Kaynak: Unutulmuş Sanatlar/Taş İşçiliği/Yontuculuk
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 71
72-73-74-UNLULER TAKINTI.QXD:Layout 1
HABER
4/2/17
10:40 PM
Page 1
Ünlülerin takıntı ve korkuları
Yüksekten, antikadan, kelebek ve yalnızlıktan... Tahammül edemedikleri, adını bile duyduklarında korktukları... Peki ünlülerin takıntı haline gelen korkuları neler? İşte ünlülerin fobileri...
MURAT BOZ Ünlü şarkıcı yeşil elmaya dayanamıyor. Gördüğü her elmayı yeme isteği duyan Murat Boz yiyememesi durumunda gözlerinin yaşardığını söylüyor. Bu durumu öğrenen hayranlarının sahneye elma atması sonucunda ise zor durumda kaldığını ve takıntısının artık korkuya dönüştüğünü ifade ediyor.
KADİR DOĞULU Kadir Doğulu'nun ayak takıntısı olduğu biliniyor. Doğulu evlenmeden önce "Ayak takıntım var. O kişi sevgilim olacaksa, mutlaka öncesinde ayaklarını görmem lazım’’ diyordu.
RIHANNA BEREN SAAT
Barbadoslu şarkıcının en büyük korkusu balıklar ve yosunlar. Denize girince, deniz canlılarıyla karşılaşma fikri dahi 28 yaşındaki yıldızı korkutmaya yetiyor.
KIVANÇ TATLITUĞ Ünlü oyuncunun böcek veya yükseklik gibi bir korkusu yok. 32 yaşındaki Tatlıtuğ'un en korktuğu şey ise yalnız kalmak.
32 yaşındaki ünlü oyuncu, her kadın gibi en büyük korkusunun taciz edilmek olduğunu söylüyor.
ADELE 28 yaşındaki İngiliz şarkıcı Adele henüz 9 yaşındayken bir martının, elindeki dondurmayı aldığını ve o günden beri martılardan korktuğunu söylüyor.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 72
72-73-74-UNLULER TAKINTI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:40 PM
Page 2
BERGÜZAR KOREL Yemek konusunda bazı komik takıntıları olduğunu söylüyor. '' Pütürlü hiçbir şey yiyemem mesela, pilava bayılırım. Sütlaç ağzıma koymam. Herkes bilir, ben yemeğe geleceksem, kimse dolmanın içine üzüm koymaz; çünkü tuzlunun içinde tatlı sevmem.''
JENNIFER ANISTON
JUSTIN TIMBERLAKE 35 yaşındaki ABD'li pop şarkıcısı örümcek ve köpek balığından korkuyor.
JOHNNY DEPP 53 yaşındaki ABD'li yıldız çocukların çok sevdiği palyaçolardan hoşlanmıyor. Palyaçolar gibi yapay ve ani hareketlerde bulunan her şeyden korktuğunu ifade ediyor.
47 yaşındaki sinema ve dizi oyuncusu olan Jennifer Aniston yükseklikten korkuyor. Bu korkusu sebebiyle uçak yolculuklarının zorlu geçtiğini de dile getiriyor.
ÖZGE ÖZPİRİNÇCİ 30 yaşındaki oyuncu evde açık kalan dolap kapaklarından korkuyor ve kapatmadan asla uyuyamadığını söylüyor.
MADONNA
MUSTAFA SANDAL
BILLY BOB THORNTON
46 yaşındaki şarkıcının en büyük korkusu trafik sırasında tüp kamyonetlerinin arkasında yer almak. Ünlü şarkıcı, seyir halindeyken bu durumla karşılatığında aracını kenara çekip, kamyonetin geçmesini beklediğini söylüyor.
Angelina Jolie'nin esli eşi Billy Bob Thornton, antik mobilyalardan nefret ediyor. 61 yaşındaki oyuncu ve müzisyen onların etrafında nefes alamadığını hatta yemek bile yiyemediğini söylüyor. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 73
ABD'li şarkıcı gök gürültüsü ve yıldırımdan korkuyor. 57 yaşındaki yıldızın en ilginç korkusu ise DNA'sı. DNA'sının çalınmasından korkan Madonna, yanında bir sterilizasyon ekibiyle dolaşıyor.
72-73-74-UNLULER TAKINTI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:40 PM
Page 3
LEONARDO Dİ CAPRİO 41 yaşındaki Hollywood oyuncusu duramadığı kapalı alanlardan korktuğunu söylüyor.
NICOLE KIDMAN Avustralyalı oyuncu, söz konusu kelebekler olunca çok korkuyor. 49 yaşındaki yıldız, American Museum of Natural History'de kelebeklerle dolu odaya girerek korkusunu yenmeye çalışsada başarılı olamadığını söylüyor.
TÜLİN ŞAHİN 35 yaşındaki ünlü modeli yılanın ismini duymak bile korkutmaya yetiyor. Yılan derisi veya yılan desenli bir şey gördüğü zaman bayılabilecek duruma geldiğini söylüyor.
UMA THURMAN ABD'li model ve oyuncunun kapalı alan korkusu var. 46 yaşındaki ünlü yıldız, "Kill Bill" filminde tabut sahnesi çekimi sırasında çok zor anlar yaşadığını dile getiriyor.
FUNDA ARAR Ünlü şarkıcı, bazı şeylerin yerini uğursuzluk getirir diye değiştiremiyor. 41 yaşındaki şarkıcı kötü bir şey yaşadığında tarihini dile getirirse aynı şeyin tekrar yaşanmasından korkuyor.
TOBEY MAGUIRE "Örümcek Adam" filminin serisiyle ünlenen 41 yaşındaki ABD'li oyuncu, yüksekten ve örümceklerden korkuyor. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 74
75-GOZLUK.QXD:Layout 1
4/2/17
10:40 PM
Page 1
MODA
Bu gözlükler ÇOK MODA
Yaz aylarının vazgeçilmez aksesuarlarının başında gelen güneş gözlükleri birbirinden iddialı tasarımlarla yine sezona damga vuracak. Stilinizi tamamlamanız için bu gözlüklerden birini seçebilirsiniz...
Yaz mevsiminin en stil sahibi aksesuarları arasında bulunan gözlükler bu sezon da en farklı ve sıra dışı detayları ile karşımızda. Renkli camların, retro ve nostaljik detaylarla birleştirildiği gözlüklerden, büyük ve iddialı çerçevelere sahip gözlüklere kadar hemen hemen her tarza hitap eden güneş gözlükleri bu sezon da en iddialı aksesuarlarınızdan biri olacağa benziyor.
Renkli camlar Renkli camlı gözlükler bu sezonun favorisi. Gözlerinizin göründüğü saydam renklerdeki modellerden en çok tercih edilenleri pembe, mavi ve sarı gibi pastel tonların hakim olduğu gözlükler. Günlük kıyafetlerle mükemmel bir uyum yakalayan bu gözlükleri tatillerde ve plajda da bol bol kullanabilirsiniz.
Deri detaylı gözlükler
Çift camlı Çift camlı güneş gözlükleri adeta geleceğin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Futurist öğeler barındıran bu tip gözlüklerle modern ve cool bir hava yakalayabilirsiniz. Lüks ve spor bir tarzı benimseyenler için bu tarz gözlükler harika bir seçim olabilir.
Geçen sezon hayatımıza giren bu sezon da iddialı duruşu ile vitrinleri süsleyen deri detaylı güneş gözlükleri fark edilmek isteyenler için birebir. Unisex bir kullanıma sahip olan bu gözlükler deri detayları ile son derece tarz bir duruş sergiliyor. Özellikle hafta sonu şıklığında ve spor kıyafetlerle kombinlendiğinde bu güneş gözlükleri havalı bir görünüm yaratmaya yardımcı oluyor.
Ayna efekti Aynalı cama sahip olan güneş gözlükleri de tekrar moda sahnesinde. Aynalı camlı gözlükler gümüş ve renkli cam seçenekleri ile "Ben buradayım" demek isteyenler için en iyi güneş gözlüğü alternatifleri arasında bulunuyor.
Yuvarlak çerçeveler Retro çerçeveler
Yuvarlak çerçeveler bu sezonun da en çok tercih edilen modelleri arasında. Her yüz şekline kolayca uyum sağlaması ve unisex bir kullanım sunması nedeni ile yuvarlak çerçeveli gözlükleri bu sene bolca görebilirsiniz. Hemen hemen her türlü tarz ile uyumlu olan bu formlar klasikten vazgeçmeyenler için birebir.
Retro desenli çerçeveli ve keskin köşeli güneş gözlükleri nostalji severler için biçilmiş kaftan. Bu asi ve feminen gözlüklerle vintage kıyafetlerinizi bir arada giyebilir ve moda dergilerinden fırlamış gibi bir görüntü yakalayabilirsiniz. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 75
76-77-78-BUNLARI HATIRLIYORSANIZ.QXD:Layout 1
4/2/17
10:39 PM
Page 1
HABER
Bunları
hatırlıyorsanız
sizde
Son yıllarda tarım veya köye yönelik ne kadar eski alet varsa hemen hemen hepsi astarlardaki örümcek ağlarıyla kaplı tavan aralarına sokuldu. Unutulmaya yüz tutan bu araçları belki bizim evlatlarımız asla görmeyecek ve bilmeyecek. Bibimizin nasırlaşmış elleriyle kirmeni çevirişi, “GACIR GACIR” öterek saman taşımaya giden kara kağnıları… Eskiye dair ne varsa zahmetliydi fakat güzeldi. O güzellikleri zahmetinde gizliydi.
yaşlanıyorsunuz Eşek semeri
Ellik
Galbur
Sofra ayaklığı
Bel bağı
Ambar anahtarı
Kara lastik ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 76
76-77-78-BUNLARI HATIRLIYORSANIZ.QXD:Layout 1
4/2/17
10:39 PM
Page 2
El rendesi
Tingir
Tarak
Folluk Karasaban ucu
Bileyleme taşı
Tahta bıçağı
Fare kapanı
El yayığı ŞANLIURFA
Dokuma tezgahı
a
AKTÜEL 77
76-77-78-BUNLARI HATIRLIYORSANIZ.QXD:Layout 1
4/2/17
10:39 PM
Page 3
Çıkrık
Kirkit
Boyunduruk
Düven Löküs
Gaz lambası
El değirmeni
Radyo
Tırpan ŞANLIURFA
Galuç
a
AKTÜEL 78
79-KALP KORONER.QXD:Layout 1
4/2/17
10:38 PM
Page 1
SAĞLIK
KORONER TESTİ Testi yapın, düşük, orta ya da yüksek kalp ve damar hastalığı riskiniz olup olmadığını öğrenin… Ailenizde şeker hastalığı var mı? Birinci derecede akrabalarda şeker hastalığı varsa sizin de şeker hastası olma olasılığınız, dolayısıyla kalp hastalığı risk yüksektir, ikinci derecede akrabalarda varsa riski ortadır. Şeker yoksa risk de düşük.
Özellikle anne baba veya aile geçmişinizde erken yaşta kalp krizi vakaları var mı?
Açlık kan şekeriniz 110’dan yüksek mi?
Ailenizde erken yaşta kalp krizi görülmüşse risk yüksek; ileri yaşta görülmüşse risk orta, kalp krizi yoksa risk düşük.
Açlık kan şekeriniz yüksekse (aşikar diyabetiniz varsa) risk yüksek, açlık kan şekeri normal, fakat 2 saatlik tokluk şekeriniz yüksekse (gizli şeker) risk ortadır.
Sigara tiryakisi misiniz ya da pasif içici misiniz? Stresli bir yaşantınız var mı?
Sigara içiyorsanız risk yüksek, pasif içiciyseniz risk orta, kullanmıyorsanız düşük.
Çok stresli bir yaşam tarzında risk yüksek, Kısmen kontrol edilen ve yönetilebilen streste risk orta, sakin ve huzurlu bir yaşam tarzında risk düşüktür.
Kan yağlarınız yüksek mi? Kan yağlarınız yüksek olup yaşam tarzı ve diyet ile kontrol altına alınamıyorsa risk yüksek, diyet ve yaşam tarzı ile kontrol edilebilen kan yağları yüksekliğinde risk ortadır. Kan yağı normalse risk düşüktür.
Spor yapıyor musunuz? Ev işi ya da büroda çalışırken kısa mesafelerde yapılan fizik aktiviteler spor aktivitesi olmayıp yorgunluk yaratan bir durumdur. Spor sayılmayan bu tarz bir yaşam tarzında risk yüksektir. Yetersiz spor yapan kişilerde risk orta, kalori harcatan tarzda spor yapanlarda risk düşüktür.
Haftada 3 kereden fazla dışarıda yemek yiyor musunuz? Özellikle denetimsiz yerlerden beslenen kişilerde kalp hastalığı riski yüksek; kontrol edemediğiniz ama sağlıklı olduğu, standartlara uygun hazırlandığı ifade edilen hazır yiyecekler ve restoranlarda risk orta; denetlenen (bizzat kendi tarafınızdan hazırlanan) organik ürünler ile beslenen kişilerde risk düşüktür.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 79
Düzenli kalp sağlığı kontrolü (Check-up) yaptırıyor musunuz? Aile hikayeniz, diyabet, yüksek tansiyon gibi sorunlarınız varsa 30 yaşından sonra; yoksa 40 yaşından sonra her yıl mutlaka: tansiyon, kan şekeri, kan yağları, kalp hastalığı risk faktörleri, efor testi, akciğer filmi (kapak sorunu varsa ECHO) yaptırınız.
80-81-82-SIGARA.QXD:Layout 1
4/2/17
10:38 PM
Page 1
SAĞLIK
SİGARAYI BIRAKMANIN
10
KOLAY YOLU
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 80
Sigaranın zararları saymakla bitmiyor. Her yıl milyonlarca insan sigara nedeniyle sağlık sorunları yaşıyor, daha da kötüsü hayatını kaybediyor. Sigara kullanımı, özellikle gençler ve kadınlar arasında çok büyük bir artış gösteriyor. Siz de hayatınızla ilgili olumlu bir adım atarak kendiniz ve sevdikleriniz için bir karar alın ve sigarayı bırakın. Uzm. Dr. Eren Eroğlu sigara bırakmayı kolaylaştıracak 10 yöntem hakkında bilgi verdi.
80-81-82-SIGARA.QXD:Layout 1
4/2/17
10:38 PM
Page 2
Sigara içiyorsanız, sağlığınızı geliştirmek, yaşam kalitenizi arttırmak ve yaşam sürenizi uzatmak için yapabileceğiniz en güzel şey sigarayı bırakmaktır. Bunun kulağa hoş geldiğini, fakat uygulamada zor olduğunu biliyoruz. Yıllar boyunca denemiş ve hep başarısızlığa uğramış olabilirsiniz. Nikotinin kuvvetli fiziksel ve psikolojik bağımlılık yapıcı etkisi nedeniyle sigarayı bırakmak gerçekten zordur. Çünkü sigara içme arzusunu başlatan ve kuvvetlendiren madde nikotindir. Düşük nikotinli sigaraları tercih etmeye başlamanız yanlış bir seçimdir. Çünkü alıştığınız nikotin seviyesini sağlayabilmek için öncekinden daha fazla sigara içme tehlikesi oluşacaktır.
Pasif içiciliğe dikkat! Hayatınızda hiç sigara içmemiş olsanız bile, yıllarca pasif sigara dumanına maruz kalmanızın da başta kanser olmak üzere pek çok rahatsızlığa yakalanmanıza neden olabileceğini bilmelisiniz. Sigara içildiğinde havaya iki tür duman yayılır: Birincisi doğrudan sigaradan karışan ve daha tehlikeli olan dumandır. İkincisi ise; sigara içen kişinin solunumla havaya verdiği dumandır. Bu her iki tip dumana maruz kalmanız, yüksek konsantrasyondaki pek çok tehlikeli maddeyi solumanıza neden olur. Pasif içicilik özellikle bebekler ve çocuklar için daha tehlikelidir. Ebeveyn olarak sigara içmeniz çocuklarınızın; astım başta olmak üzere öksürük, soğuk algınlıkları, orta kulak enfeksiyonları, pnömoni ve bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına daha kolay yakalanmalarına neden olacaktır. Ayrıca çocuğunuza kötü bir örnek olarak onun da yetişkinlik döneminde bir sigara tiryakisi olmasını sağlarsınız.
Sigarayı bırakmayı kolaylaştıracak 10 yöntem Bırakmak için bir gün seçin ve o güne sadık kalın. Daha önce sigarayı bırakmış olan kişilerle konuşun ve deneyimlerini paylaşın. Ailenizden, arkadaşlarınızdan ve iş yerinizden destek alın. Gerektiğinde doktorunuza danışarak ondan yardım alın.
1 2
Sağlık risklerinizi göz önünde bulundurun ve kanser başta olmak üzere olası hastalıkların ya da rahatsızlıkların bir listesini yapın. Bu listeyi her zaman görebileceğiniz bir yere asın.
3
Sigara içme ile ilgili alışkanlıklarınızı ve davranışlarınızı not edin. Her gün içmekten en çok hoşlandığınız üç sigara ve bunların nerede ve ne zaman içtiğinizi mutlaka yazın. O sigara içme zamanlarında başka uğraşlar edinin.
4
Düzenli egzersiz veya her gün 20-30 dakikalık hafif tempolu yürüyüşler yapın. Meditasyon veya yoga gibi dinlendirici yöntemlerden yararlanın.
5
Ev, araba ve iş yerinizdeki sigaraları ve aksesuarları uzaklaştırın. Küllük, çakmak ve kibritlerden kurtulun. "Yoksunluk belirtileri"nin sadece birkaç hafta süreceğini unutmayın. İradenize hâkim olun.
6
Beslenmenize dikkat edin. Sigaradan gördüğünüz zarara eş miktarda zarar görebilmeniz için almanız gereken kilo miktarının yaklaşık 30-35 kilo civarında (!) olduğunu unutmayın. Sigara yerine glisemik indeksi yüksek çikolata, kekler, kurabiyeler, şekerlemeler ve hamur işleri gibi besinleri tüketmeyin.
7
Sinemaya, tiyatroya ve müzikallere gidin. Restoran, otel, kafe gibi yerlerde sigara içilmeyen bölümleri tercih edin.
8
Kahve içmek sigara içmenizi tetikliyorsa kahve yerine taze sıkılmış meyve suları, yeşil çay, bitki çayları ve en önemlisi de vücudunuzu toksinlerden arındırmak için temiz ve bol sudan yararlanın.
9
Sigara ve çay-kahve ikilisini birlikte seviyorsanız, sigarayı bıraktığınız dönemde bunları almamaya çalışın.
10
İnat edin ve bu inadınızı ısrarla sürdürün, asla bırakmayın. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 81
80-81-82-SIGARA.QXD:Layout 1
4/2/17
10:39 PM
Sigara içiyorsanız; Nefesiniz kötü kokar Dişleriniz istediğiniz gibi beyazlamaz Diliniz doğru dürüst tat almaz Çocuğunuz sizi öperken yüzünü buruşturur Akciğer kanserine ve diğer bazı kanserlere eğiliminiz artar İnatçı öksürük, nefes darlığı, uyku problemleri ve çabuk yorulma görülür Cildinizde erken yaşlanma, erken kırışıklıklar, kuruma ve pullanma başlar Amfizem, pnömoni, bronşit ve diğer solunum yolları enfeksiyonları ile akciğer rahatsızlıkları gelişebilir
Page 3
Sigarayı bırakınca neler oluyor?
1 2
20 dakika sonra, kalp atışları düzene giriyor ve vücut ısısı sigara içmeyen bir insanla eşitleniyor. 8 saat sonra, kandaki karbondioksitin %95'i temizleniyor.
3
24 saat sonra, kalp krizi riski azalıyor, sağlıklı insana yakın duruma geliniyor.
4
2 gün sonra, tat ve koku alma normal insan gibi hassaslaşıyor.
5 6
3 gün sonra, nefes almak hissedilir derecede iyileşiyor.
3 ay sonra, akciğerler %30 daha fazla çalışıyor; içerisindeki kiri de atmaya başlıyor.
7 8
1 sene sonra, kalp kafesinden hastalanma rizki %50 azalıyor.
10 sene sonra, akciğer kanseri olma ihtimali hiç sigara içmeyen bir insanla denk oluyor.
9
15 sene sonra, kalp ve tansiyon hiç sigara içmemiş gibi normalleşiyor
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 82
83-KANSER ONLEMEK.QXD:Layout 1
HABER
4/2/17
10:37 PM
Page 1
Kanseri önlemenin 7 yolu Şanssız genler ya da çevre faktörleri... Kansere sebep olan bazı risk faktörlerini biz kontrol edemeyiz. Ancak alınacak bir takım önlemlerle kanser riskini azaltmak mümkün.
Tedbirli olmak Belirtileri nedeniyle bazı kanser türleri önceden tespit edilebilir. Düzenli olarak kendi kendine kontrol ve tedbir muayenesi yapmak örneğin cilt ya da meme gibi bazı kanser türlerinin erken tespitine ve tedavisine yardımcı olabilir. Ancak bütün kanser türleri için tedbir muayenesi yapma imkanı yok. Bu konudaki yararlı bilgiler için doktora danışmakta fayda var.
Sigaradan uzak durmak Tütün tüm dünyada kanserden ölüme neden olan ve büyük ölçüde önlenebilir bir risk faktörüne sahip. Tütünün tüm kanserden ölümlerin yüzde 22’sine sebep olduğu tahmin ediliyor. Sadece sigara içmek değil, tütün çiğnemek ve enfiye çekmek de kansere sebep oluyor. Çevrede içilen sigaranın dumanını soluyanlar da tehdit altında.
Çok fazla güneşte kalmayın
Fazla kiloyu önleyin Yemek borusu, kolon, meme, rahim ve böbrek kanseri aşırı kiloyla ilintili. Düzenli spor ve egzersizin yanı sıra bol meyve ve sebze ile sağlıklı beslenme ve az kırmızı et tüketmek kanser riskini önemli ölçüde azaltıyor.
Enfeksiyonu önlemek
Çok fazla güneşte kalmayın Sık görülen türlerden olan cilt kanserinden korunmanın iyi bir yolu var. Bol miktarda koruyucu güneş kremi kullanmak. Ultraviole ışınların en güçlü olduğu 10 ile 16 saatleri arasında güneşten uzak durulmalı. Şapka, elbise ve güneş gözlüğü kullanmak da ek koruma sağlıyor. Ultraviyole ışınlar yayan solaryum cihazlarının da kanserojen etkisinin olduğu ortaya çıktı.
Enfeksiyonlar kanserden ölümlerin gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık yüzde 22, sanayileşmiş ülkelerde ise yüzde 6’sından sorumlu. Hepatit virüsü karaciğer, insan papilloma virüsü rahim ağzı, fotoğraftaki helikobakter pilori bakterisi mide kanseri riksini artırıyor. Bazı virüslere karşı aşıyla korunmak mümkün.
Alkol tüketiminde dikkatli olun Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, içilen alkol miktarıyla ilintili olarak kanser riski de artıyor. Alkol, ağız boşluğu, yutak, gırlak, yemek borusu, karaciğer, kolon ve meme gibi birçok kanser türüne yakalanma riskini artırıyor.
ŞANLIURFA
Sağlığa zararlı maddelerden kaçının Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, hava, su ve toprağın kansere yol açan maddelerle kirlenmesi tüm kanser hastalıklarının yüzde 1 ila 4’üne sebep oluyor. Evlerde yakılan kömürün meydana getirdiği hava kirliliği nedeniyle akciğer kanserine yakalanma riski sigara içmeyenlerde iki katına çıkıyor.
a
AKTÜEL 83
84-85-IS KAPMA.QXD:Layout 1
4/2/17
10:37 PM
Page 1
KİŞİSEL GELİŞİM
“BU İŞ TAM BANA GÖRE” DİYENLERE
İŞİ KAPMA TAKTİKLERİ
Uzun aramalarınız sonucunda tam size göre olduğunu düşündüğünüz bir iş ilanı gördünüz. Ancak tam başvuracakken ilanda istenen yetkinliklerden bazılarının sizin CV’nizle uyuşmadığını fark ettiniz. “Olsun yine de başvurayım, belki geri dönerler” mi diye düşünürsünüz, yoksa “Başvursam ne olacak, zaten aramayacaklar” diye mi?
MEHLİKA AKGÜN Özgeçmişinizle hiç örtüşmeyen bir ilana başvurmanın vakit ve enerji kaybına neden olabileceğini, uzun vadede motivasyonunuzu kırabileceğini ve bunun gibi birçok açıdan sizi zora sokabileceğini biliyorsunuz. Peki, size uygun olduğunu düşündüğünüz bir ilanı gördüğünüzde ancak istenen yetkinliklerden bazılarının sizin CV’nizle uyuşmadığını fark ettiğinizde tavrınız ne olur? Nasıl bir yol izlersiniz? İlana başvurmaktan ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 84
hemen vazgeçer misiniz yoksa yine de şansınızı dener misiniz? Bu tür bir durumla karşılaşan adaylar şu tavsiyelere uyabilirler: Var olan becerilerinizin işin ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceğini açıklayın Eğer başvuru yapmak istediğiniz işin tam size göre olduğunu düşünüyor ancak “Zaten beni almazlar” diyerek vazgeçiyorsanız, yanlış düşünüyor olabilirsiniz. İlanda yer alan yetkinliklerin bir kısmını karşılıyorsanız, o ilana başvurabilirsiniz. The Prepary’in Kurucusu Jaime Petkanics, iş
84-85-IS KAPMA.QXD:Layout 1
4/2/17
10:37 PM
başvurusu yaptıktan hemen sonra adayların vakit kaybetmeden iş tanımını düşünerek mülakata yönelik hazırlık yapmaları gerektiğini söylüyor. Buna göre, öncelikle işverenin adaydan istediği özelliklerin hepsini bir kâğıda alt alta yazın. Her bir görevin yanına karşıladığınız görevleri yazın. Örneğin “Akıcı bir biçimde İngilizce konuşabilmek” yetkinliğinin yanına, “Yürütülen uluslararası çalışmalarda kurumlar arası iletişim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve takip edilmesi, projelerin koordinasyonunun yapılması” diye not düşebilirsiniz. Adaydan beklenen her bir görev tanımının sizdeki karşılığını mülakata hazırlık sürecinde çıkarmanız, hem sorulan sorulara
Page 2
rahatlıkla cevap vermenizi, hem de sizden bir örnek vermeniz istendiğinde bocalamadan cevap vermenizi sağlar. Belirtilen iş tanımlarından karşılayamadığınız her biri için ise, o görev tanımına yönelik yaptığınız en uygun ve en benzer görevi/işi hatırlayın. Örneğin sizden, “Firmaya
yeni katılan çalışanların eğitim süreçlerinde etkin bir şekilde görev almak” görevi bekleniyorsa ve iş hayatınızda şimdiye dek bu tarz bir görevde bulunmadıysanız, sosyal hayatınızdan o göreve en uygun olacak şeyi düşünmeye çalışın. Örneğin mahalledeki çocuklara futbol antrenörlüğü yapmış olabilirsiniz. Böylesi bir durumda, takıma yeni katılan çocukların ekip içindeki adaptasyonlarını sağlama ve onlara eğitim verme konusunda bir fikrinizin olması mümkündür. Mülakatta bu noktaya dikkat çekerek, şimdiye dek profesyonel iş hayatınızda böylesi bir görevi yürütmeseniz bile, konuya uzak olmadığınızı, futbol takımı için yaptıklarınızı ve elde ettiğiniz kazanımları anlatabilirsiniz.
Yeni beceriler kazanın İş tanımında yer alan tüm yetkinliklere sahip Bu süreçte yapılabilecek bir diğer eylem ise yeni beceriler kazanmanız yönünde olur. Mesleki olmayabilirsiniz
becerileriniz noktasında proaktif olmanız, rakipleriniz arasından kolaylıkla sıyrılmanızı sağlar. Örneğin web editörü olarak çalışmak istiyorsunuz ancak görsel tasarım programı kullanmayı bilmiyorsunuz. “Tasarım programlarını kullanabilmek ve haberde kullanılacak görselleri hazırlayabilmek” yazılı bir görev tanımının kariyeriniz boyunca karşınıza çıkması olasıdır. Bu nedenle ilanda yer alan bu görevi gördükten sonra bu konuda hızlıca aksiyon alabilirsiniz. Böylelikle eksik olan bir yönünüzü geliştirmek için bir adım daha atmış olursunuz ŞANLIURFA
a
İş tanımında belirtilen her yetkinlik bazen işin gereksinimlerinden biri olmayabilir. Bu nedenle eksik olduğunuz yönlerinizi vurgulamak yerine, mevcut olan ve geliştirmeye çalıştığınız yetkinlikleriniz sayesinde o işin üstesinden nasıl başarıyla gelebileceğinize odaklanabilirsiniz. İK uzmanları CV’nizdeki eksikliklerin zaten farkında olacaktır. Ancak önemli olan nokta, İK uzmanlarını bu işi iyi yapabileceğinize ve işin üstesinden rahatlıkla gelebileceğinize inandırmanızda gizli… AKTÜEL 85
86-TEKNOLOJI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:36 PM
Page 1
TEKNOLOJİ “Akıllı telefonlar yalancı miyopa neden olabilir”
Kalem, klavyeden daha keskin
Operatör Dr. Cem Selvi, gözleri dinlendirmeden uzun süre kitap okuma, yazı yazma, bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlarla vakit geçirmenin, göz kaslarının kasılı kalmasına ve uzağı bulanık görmeye neden olabildiğini, bu durumun "yalancı miyop" (uzağı görememe) olarak adlandırıldığını bildirdi. Selvi, yalancı miyopa, teknolojinin, bilgisayar, ellerden düşmeyen tablet ve akıllı telefonların yoğun olarak kullanılmasının etkisiyle özellikle gençlerde sıklıkla rastlandığını, bununla birlikte ofiste bilgisayar başında çalışan muhasebeci, grafiker, bankacı ve benzeri meslek gruplarının da risk altında olduğunu belirtti.
Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi bilimcilerinin iki ay süren araştırmasına göre, not almak için kalem kullanmak, beynin daha fazla bölümünü harekete geçirerek kişiyi öğrenmeye hazır hale getiriyor. Araştırmacılardan Audrey van der Meer, kalem kullanmanın genellikle klavyede yazmaktan daha yavaş olduğunu ve bu durumun insanları gördükleri ve duydukları şeyleri karşılaştırmaya ittiğini belirtti. Klavyede yazarken daha pasif durumda olan beyin, kalem kullanırken bilgiyi aktif bir şekilde işliyor ve daha iyi öğreniyor.
Apple yeni ürünlerini tanıttı İnsan derili robotlar geliyor Oxford Üniversitesi insan derisi giydirilen robotların doku nakline ihtiyaç duyan kişiler için faydalı olabileceğini açıkladı. Şu andaki insan hücreleri durağan ortamda yetiştiriliyor, araştırmacılar ise hareket eden ‘insansı’ robotların hücre geliştirmek için daha sağlıklı bir yol olacağını düşünüyor. Araştırmacılar Pierre-Alexis Mouthuy ve Andrew Carr, robotların doku naklinden önce bu derileri giyebileceğini öneren bir makaleyi kaleme aldı. Günümüzde hücrelerin durgun tüplerde yetiştirilmesinin, onların gerçek ortamda başarısız olmasına sebep olduğu ifade edildi. Çünkü yerleştirilen dokular hareket eden, esneyen, gerilen bir yapıya alışkın olmadığı için bu hastalar için problem oluşturabiliyor.
Apple, birçok yeni ürün tanıttı. Apple, ürünlerin teknik özelliklerinde çok fazla değişikliğe gitmediği için yeni ürünleri web sitesi üzerinden açıkladı. Ürünler şu şekilde: Yeni iPad’ler Apple, iPad’leri güncelledi ve basitleştirdi. Artık 9,7 inçlik iPad Mini ya da iPad Pro satın almak mümkün. iPad Pro’nun ayrıca 12,9 inçlik versiyonu da bulunuyor. 32 GB’lık iPad’ler 1.600 TL.
SE modellerini artık 32 ve 128 GB olarak üretecek. En ucuz iPhone SE hala 2.400 TL. 128 GB’lık model ise 2.900 TL’ye satılıyor.
Özel sürüm iPhone 7 (RED) iPhone 7 ve 7 Plus’ın özel (RED) sürümü sadece 128 ve 256 GB seçenekleriyle sunuluyor. Parlak kırmızı renginin dışında telefonun diğer özellikleri iPhone 7 ile aynı. Satın alınan her kırmızı iPhone 7 ile birlikte Apple, HIV/AIDS üzerine çalışmalar yapan (RED) yardım kuruluşuna bağışta bulunuyor.
Yeni Apple Watch kayışları Apple, akıllı saati için bir dizi yeni kayış tanıttı. Yeni seçenekler arasında çizgili naylon örgü, Nike Sport ve Hermès gibi seçenekler bulunuyor.
iPhone SE geliştirildi Apple iPhone
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 86
Clips uygulaması Apple’ın en yeni uygulaması Clips, Snapchat ve iMovie’nin birleşimi. Uygulama kullanıcıların fotoğraf ve kısa videolarına özel filtreler ekleyerek sosyal medya üzerinde paylaşmasını sağlıyor.
Yeni iPhone kılıfları Apple altı yeni renkte iPhone 7 ve 7 Plus kılıfı tanıttı. Yeni silikon kılıfların renk seçenekleri arasında azur mavisi, kamelya, çakıl grisi; deri modellerde ise ahududu, kahverengi ve safir mavisi bulunuyor.
87-OTOMOBIL.QXD:Layout 1
4/2/17
10:36 PM
Page 1
OTOMOBİL Euromaster’dan ilave lastik garantisi
Partner Tepee Eylül’de satışta
Michelin Grubu çatısı altında lastik ve araç bakımı hizmeti veren Euromaster, marka ve model farkı gözetmeksizin 1 yıl süreli ilave lastik garantisi başlattı. Sadece üretim hataları değil, tamiri mümkün olmayan lastikler için kullanıcı hatalarını da kapsayan hizmet kapsamında lansmana özel tamir ücreti de 30 Nisan tarihine kadar Euromaster tarafından karşılanıyor. Öte yandan tamiri mümkün olmayan lastik hasarlarında, yeni lastik bedelinin yüzde 90'ını Euromaster karşılıyor. Hizmetin bedeli ise 16 jant ve daha küçük ebatlı binek lastikler için KDV dahil 49 TL , 17 jant ve daha büyük ebatlı binek lastikler için KDV dahil 69 TL olarak dikkat çekiyor.
Yeni Peugeot Partner Tepee Electric, Partner Tepee'nin kullanım kolaylığı ile elektrikli araçta farklı bir tarz ortaya koyuyor. Yeni Peugeot Partner Tepee Electric, ister kişisel ister ticari kullanım olsun, günlük yaşamın gereklerini yerine getiren ama bunu yaparken elektrikli mobiliteyi tercih etmek isteyen müşteriler için geliştirildi. Peugeot Partner Tepee Electric’in prizdeki amper seviyesine bağlı olarak tam şarj süresi 8, 5, 12 veya 15 saat sürüyor. Ayrıca sadece 30 dakikada bataryaları yüzde 80 şarj eden hızlı şarj modu bulunuyor. Araç, modüler yapısı sayesinde büyük nesneleri taşıma imkanı da sunuyor. Peugeot Partner Tepee Electric Eylül 2017 itibarıyla uluslararası pazarlarda satışa sunulacak.
Sonbaharda Yeni Jeep Compass geliyor Türkiye'de Toyota satışlarının yarısı hibrit olacak Toyota Türkiye Pazarlama Grup Müdürü Barış Erdim, hibrit araçlar konusunda öncü olduklarını belirterek 2020 yılında Türkiye'deki satışlarının yüzde 50'sinin hibrit araçlardan oluşmasını hedeflediklerini ifade etti. Erdim, Türkiye'de hibrit araçların elektrikli otomobillerle karıştırıldığını, benzinli ve elektrikli iki motorun bulunduğu hibrit araçların şarja ihtiyaç duymadığını kaydetti. Erdim, ekim ayında yapılan vergi avantajıyla hibrit araçlara anahtar teslim fiyatında yüzde 25-30 avantaj, yakıt tasarrufu konusunda ise hibrit araçların özellikle şehir içi trafiğinde büyük avantaj yarattığını vurguladı.
Sınıfının en gelişmiş 4x4 sistemlerine sahip, kompakt SUV modeli Jeep Compass'ın Avrupa tanıtımı Cenevre Otomobil Fuarında yapıldı. Jeep Compass her biri son derece gelişmiş iki farklı, akıllı 4x4 sistemi sayesinde sınıfının en iyi off-road kabiliyetini sunmaya hazırlanıyor. Yakıt verimliliğine sahip güçlü motorlar, geleneklerine bağlı Premium Jeep tasarımı, onroad sürüş dinamikleri ve yenilikçi güvenlik teknolojilerini
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 87
bünyesinde barındırırken, markanın küresel pazarlarda daha geniş kitlelere ulaşma stratejisini destekliyor. Yeni Jeep Compass'ın güvenlik kafesinde yüzde 65'in üzerinde yüksek dayanımlı çelik kullanıldı. Jeep Compass; Sport, Latitude, Limited ve Trailhawk olmak üzere dört farklı donanım seviyesiyle 100'ün üzerinde ülkede kademeli olarak satışa sunulacak. Jeep Compass sonbahar aylarında ise Türkiye'de satışta olacak.
88-89-90-91-ZEYTINYAGI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:35 PM
Page 1
HABER
KUTSAL İKSİR ZEYTİNYAĞI
ANTİK ÇAĞLARDAN BERİ MEYVESİ VE YAĞIYLA SAĞLIK, LEZZET, GÜZELLİĞİN SİMGESİ HALİNE GELEN ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞININ ÖYKÜSÜNE YAKINDAN BAKMAYA NE DERSİNİZ?
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 88
88-89-90-91-ZEYTINYAGI.QXD:Layout 1
Zeytin, insanı ilk görüşte etkiler. Yaşıyla, efsaneleriyle bir ağaçtan çok bir bilge bir insan havasını taşır adeta. Türkiye’nin zeytin yetiştirilen kimi bölgelerinde yaşlı ağaçlara isim konulur bu yüzden. Bazıları bin yaşına kadar ulaşan ve en verimli çağını 35-150 yaşları arasında yaşayan zeytinin yetiştiriciliği, nesilden nesile süren bir bayrak yarışı gibidir. Bunu bilen insan, bir zeytinliğe girdiği zaman tapınağa girmiş gibi olur çünkü orada Zerdüştlerin nesiller boyu söndürmedikleri kutsal ateş gibi özenle yaşatılmış ağaçların nefesi dolanır. Artun Ünsal, zeytinin öyküsünü anlattığı Ölmez Ağacın Peşinde adlı kitabında, meselenin tam da bundan bahsediyor ve Akdeniz’in sembolü olan bu ağacın, medeniyetin başlangıcına işaret ettiğini hatırlatıyor. Gerçekten de zeytin yetiştirmek, yerleşik düzene geçmeyi gerektiriyor. Buğday veya arpa gibi, bir yıl ektiğiniz ürünü ertesi yıl kaldırıp, başka bir yere göçemezsiniz zeytin diktiğiniz zaman. Tarihsel kayıtlar, dünyada ilk zeytinyağı üretimine dair en belirgin kanıtların, Akdeniz’in tam ortasındaki Girit adası üzerinde kurulan Minos medeniyetine, M.Ö. 4500 yıllarına dek uzandığını gösteriyor. Zeytinyağı kültürünün Akdeniz’deki diğer kavimlere yayılmasında da en önemli rolü Giritliler’in oynadığı biliniyor. Girit’teki Knossos ve Faistos saraylarının yıkıntıları arasında bulunan 2 metrelik zeytinyağı küpleri ve tabletlerde, o günkü zeytinyağı ticaretinin nerelere yapıldığına ve zeytinyağının nerelerde üretildiğine dair çok değerli bilgiler yer alıyor.
4/2/17
10:35 PM
Page 2
DÜNYADA VE TÜRKİYE‘DE ZEYTİN Bugün yeryüzünde yetiştirildiği bilinen 800 milyon zeytin ağacının yüzde 98'i Akdeniz havzasında bulunuyor. Dünya zeytinyağı üretiminin ise 95'i Akdeniz ülkelerinde gerçekleştiriliyor. Türkiye de sahip olduğu Akdeniz iklimi özellikleriyle İtalya, İspanya, Yunanistan’dan sonra, yılda 200 bin ton ile dördüncü büyük zeytinyağı üreticisi ülke durumunda. Zeytinyağının son yıllarda kazandığı ivmeye rağmen, kişi başına tüketimde Avrupa ülkelerininin fersah fersah gerisinde olduğumuz söylenebilir. Türkiye kişi başına yılda bir litre zeytinyağı kullanırken; bu rakam örneğin komşu Yunanistan’da 22 litreye, İspanya’da 14 litreye, İtalya’da ise 12 litreye kadar çıkabiliyor. Ağırlıklı olarak Bursa, Manisa, Aydın, İzmir, Balıkesir sınırları içinde yapılan zeytin yetiştiriciliği; yeni dikimlerle beraber son yıllarda Urfa, Gaziantep ve Hatay’da da hız kazanmış durumda. Türkiye’deki tüm zeytin ağaçlarının yüzde 10’u ise Edremit Körfezi’nde bulunuyor ve zeytinyağı üretimimizin yüzde 35’i burada gerçekleşiyor. Körfez’de zeytinyağı üretimini tarihi epey gerilere gidiyor. Buradaki çoğu kasabadan geçerken, ateş tuğlalarıyla ve ilginç bir geometriyle örülmüş eski zeytinyağı fabrikalarını fark etmemek elde değil. Yüz yaşını aşkın bu fabrikaların birçoğu yıkılmış, bazılarının tuğlaları ise antika
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 89
meraklıları tarafından toplanıp yeni evlerin yapımında kullanılmış. Şimdi olduğu gibi 19. yüzyılda da Edremit ve Körfez bölgesi önemli bir zeytincilik merkeziydi. Osmanlılar döneminde İstanbul’un tüm ‘rugan-ı zeyt’ (zeytinyağı) ihtiyacı Girit, Peloponez ve Edremit bölgelerinden karşılanıyordu. Gıyas Yetkin’in 1939 tarihli Edremit adlı kitabından; o zamanlar Edremit’te 6 yağ ve 2 sabun fabrikası, Havran’da buharla çalışan 9 yağ fabrikası, Zeytinli ve Altınoluk’ta 3’er fabrika, Güre’de ise 2 fabrika olduğunu öğreniyoruz. Mahsulün büyük bölümünü İstanbul’a gönderen Edremit’in aksine, ürettiğini yurt dışına ihraç eden Rum yerleşimi Ayvalık’ta ise 40 yağhane ve 30 kadar sabunhane bulunuyordu. Cumhuriyet kurulduğu zaman da ‘fabrika’ sıfatını hak eden üretimhaneler sadece zeytinyağı işlikleriydi çünkü buhar kazanlarıyla ciddi anlamda sanayi üretimi buralarda yapılıyordu. Nesillerdir bu işi yapan Ayvalıklı üreticiler ise uzun uğraşlar sonucunda, nihayet Türkiye’de ilk kez “coğrafi işaret” alan zeytinyağı üretim bölgesi olmayı da başarmışlar. Bundan böyle sadece Ayvalık’tan toplanan zeytinlerden elde edilen zeytinyağı, “Ayvalık Zeytinyağı” etiketiyle satılabilecek. Bu ibareyi şişelerinde taşımak isteyenler Ticaret Odası tarafından belirlenen kurallara uymak zorunda.
88-89-90-91-ZEYTINYAGI.QXD:Layout 1
ZEYTİNYAĞI TÜRLERİ Günümüzde zeytinyağı, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nin geliştirdiği kriterlere göre sınıflandırılıyor. Buna göre, zeytinyağları üretim yöntemlerine göre ikiye ayrılıyor:
4/2/17
10:35 PM
Page 3
ZEYTİNYAĞI MÜZELERİ
Naturel Zeytinyağları Zeytinden, doğal niteliklerinde herhangi bir değişiklik olmayacak bir biçimde sadece yıkama, sızdırma, santrifüj ve filtrasyon gibi mekanik veya fiziksel işlemlerle elde edilirler. Bu grupta yer alan zeytinyağlarına hiçbir gıda katkı maddesi ilave ve kimyasal işlem uygulanmaz. Türk Gıda Kodeksi’ne göre, naturel zeytinyağları da asitlik oranlarına göre şöyle sınıflandırılır: Naturel sızma (yağ asidi oranı en çok %1), naturel birinci (yağ asidi %2), naturel ikinci (yağ asidi %3,3) ve lampant (yağ asidi %3,3’ten fazla).
AYVALIK BELEDİYESİ ZEYTİN MÜZESİ
Rafine Zeytinyağları Doğrudan yenilmeye uygun olmayan, istenmeyen tat ve kokulara sahip, yüksek oranda yağ asidi içeren zeytinyağlarının bir dizi ısıl ve kimyasal işlemden geçirilerek rafine edilmesiyle elde edilir. Rafinaj, bir tür temizleme işlemidir ve bu işlemde, zeytinyağının istenmeyen yönleri giderilir. Bu tür zeytinyağlarında asitlik derecesi, %0.3'ün altındadır. Rafine zeytinyağına tat ve koku vermesi için daha sonra bir miktar naturel yağın eklenmesiyle, Riviera dediğimiz tipte zeytinyağları elde edilmektedir. Daha çok zeytinyağının kuvvetli lezzetine alışık olmayanlar tarafından veya sebzelerin marine edilmesi, fırında ve ocakta kızartma yapmak gibi işlemler için kullanılmaktadır.
ADATEPE ZEYTİNYAĞI MÜZESİ
OLEATRIUM ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI TARİHİ SERGİ ALANI ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 90
Ayvalık’taki eski Vakıflar Zeytinyağı Fabrikası’ndan dönüştürülen müze, geçtiğimiz bahar aylarında kapılarını açtı. Müzede; bu coğrafyadaki zeytinin özellikleri, geçmişten bugüne üretim teknikleri, zeytinciliğe emek vermiş aileler ve anıları yer alıyor. Binlerce belge, doküman, aletedevat, aksesuar, şişe, etiket, ambar defteri, alacak-verecek kayıtları, yazışmalar, fotoğraflar, mektuplar ve tabelalar gibi eşyalar, bölgenin zeytinyağı üretim tarihine ışık tutacak şekilde düzenlenerek sergileniyor. Dinamik bir anlayışla hazırlanan müzede, zeytin üzerine etkinlikler, konferanslar, yayınlar yapılıyor; bir kütüphane ile bir belge merkezinin yanı sıra, sadece Ayvalık yemeklerinin sunulduğu bir de restoran bulunuyor. www.ayvalik.bel.tr Türkiye'de türünün ilk örneği olarak 2001’de kurulan bu fabrikamüze; Küçükkuyu'daki tarihi bir sabunhane binasından dönüştürülmüş. Mekânda bir taraftan zeytinyağı üretimine devam edilirken, öte yandan zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin çeşitli araç-gereç ve aksesuarlar sergileniyor. Müzede eski zeytinyağı presleri, zeytin toplama aletleri, taşıma ve saklama kapları, çeşitli folklorik objeler görülebilir. Aynı zamanda geleneksel usulde zeytinyağı sabun yapım tekniği de açıklamalı olarak sergilenmekte. Eski Sabunhane Binası, İlkokul Yanı, Küçükkuyu, Çanakkale; 0286/752-1303; www.adatepe.com.tr
Müzeye gitmişken aynı mekanda bulunan Değirmen Çiftliği’ni de ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. İçinden nehir geçen bir bahçedeki çiftlikte, kümes hayvanları asma ve badem ağaçlarının gölgesinde koşturuyor. Çiftlikte Yerlim markasının organik zeytinyağları, şarapları, reçelleri ve daha fazlasını bulabilirsiniz. Atatürk Cad. 128, Davutlar, Kuşadası; 0256/681-6130; www.yerlim.com
88-89-90-91-ZEYTINYAGI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:35 PM
Page 4
ZEYTİNYAĞI ADRES DEFTERİ Türkiye’nin en karakteristik zeytinyağlarını bulabileceğiniz adresler… Kürşat Yağları Tellikavak Mevkii, Ayvalık; 0266/312-6878; www.kursat.com.tr
“sultanlara layık” anlamına gelen Selatin markası altında, toplandıktan hemen sonra sıkılan ve asitlik derecesi 0,3’e kadar inen, zeytin kokulu çok özel yağlar üretiyor. www.selatin-ovo.com
Laleli Zeytinyağları Cevdet Paşa Cad. 46/D Bebek, İstanbul; 0212/265-6617; Uğur Mumcu Cad. 60/B, Gazi Osman Paşa, Ankara; 0312 /446-2316; Laleli Tesisleri, Taylıeli Köyü, Burhaniye, Balıkesir; 0266/416-4567; www.zeytinim.com
Tantalis Kuzey Ege’nin ilk zeytin üreticilerinden Manisalı Tevfik Efe’nin sekizinci kuşak torunu Semra Kara, aile geleneğini sürdürüyor. Yağlar, Manisa’nın Akhisar ve Soma bölgelerindeki ağaçlardan toplanan Edremit tipi zeytinlerden yapılıyor. www.tantalis.com.tr
Midas Zeytinyağları Recep Peker Cad. Reşitpaşa Sok. 34, Kadıköy; 0216/463-7520; www.midaszeytinyagi.com
Ta-Ze Tariş’in şık dükkân zincirinde, zeytinyağından kişisel bakım ürünlerine ve zeytin ahşabından mutfak gereçlerine her şey var. Bağdat Cad. 363/3 Suadiye, İstanbul; 0216/4453100; Atatürk Cad., Konak Pier Alışveriş Merkezi No.19, Konak, İzmir; 0232/445-9031; www.ta-ze.com.tr
Monte İda Sakarya Mahallesi, Atatürk Bulvarı 268, Ayvalık; 0266/312-2200; www.monteida.com.tr Nar Gourmet İstinye Park Alışveriş Merkezi, Pazar Yeri; 0212/3455445; www.nargourmet.com.tr
Tek Bahçe İznik Gölü çevresinde butik üretim yapan firma, farklı bahçelerin mahsullerini birbiriyle karıştırmıyor. Satışlar, internet üzerinden siparişle yapılıyor. www.tekbahce.com
Öz-Em Zeytinyağı Dükkân, fabrika, otel, restoran, at çiftliği ve zeytinliklerden oluşan tesiste, tam bir çiftlik hayatı yaşayabilir ve zeytinyağı alabilirsiniz. Ali Çetinkaya Mah. Küçük Sanayi Cad. 23 Karaağaç Beldesi, Gömeç, Balıkesir; 0266/3677171; www.ozemolives.com.tr
Vakıflar Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri İşletme Müdürlüğü; sızma ve erkence sızma zeytinyağı ile kırmızıbiber ve badem dolgulu yeşil domat zeytin, yeşil ve siyah zeytin ezmesi, acılı yeşil zeytin ezmesi, zeytin salatası, zeytin reçeli ve zeytinyağı sabunlarını İstanbul, Bursa, Balıkesir-Edremit, Tokat ve Ankara satış mağazalarında sunuyor. www.vakifzeytinleri.gov.tr
Selatin Ege’nin en eski zeytinyağı üreticisi ailelerinden birine mensup olan Selin Ertür, uluslararası yarışmalarda jüri olarak de yerini alan bir zeytinyağı degüstatörü ve
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 91
92-93-94-95-96-97-LEZZET SEHIRLERI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:34 PM
Page 1
GEZİ
Lezzetli ŞEHİRLER MARAKEŞ
KOPENHAG
BOLOGNA SAN SEBASTIAN
Yeme-içme tutkunları için gizli hazineler barındıran dört şehirde yolunuzu nasıl mı bulacaksınız? Takip eden sayfalardaki ipuçlarına yakından göz atın. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 92
92-93-94-95-96-97-LEZZET SEHIRLERI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:34 PM
Page 2
Neden Gitmeli ?
BOLOGNA
Çünkü burası dünyanın en fazla yeme-içme düşkünü memleketi İtalya’nın lezzet başkenti. Ülkenin kuzeyindeki zengin tarihe sahip bu şehir, diğer daha havalı İtalyan şehirlerinin bir parça gölgesinde kalsa da yemeklerinin lezzeti ve köklü mutfak geleneğiyle bayrağı kimseye kaptırmıyor.
Hotel
Nerede Kalmalı ? Grand Hotel Majestic Gia Baglioni (duetorrihotels.com) şehrin en lüks oteli. Fresklerle süslü tavanları, mermer zeminleri, ve kentin ana meydanı Piazza Maggiore’ye bakan manzarasıyla gerçek bir klasik.
Nasıl Gidilir ? Tortellini çorbası
Nerede Yemeli ? Bologna’nın takma adı la grassa (şişman) olduğu için iyi restoranlar bulmak konusunda zorlanmayacaksınız. Burası tortellini mantısının, mortadella salamının, lazanyanın ve tagliatelle makarnasının doğum yeri. Şehrin en iyi restoranlarından olan Pappagallo’da (alpappagallo.it) tortellini çorbası, beyaz üzüm suyunda pişirilmiş Gine tavuğu göğsü gibi geleneksel yemeklerin yaratıcı şekilde yapılıp sofraya getirildiğini görebilirsiniz. Ristorante Biagi’de(ristorantebiagi.it) otantik tagliatelle al ragu; Drogheria della Rosa’da (drogheriadellarosa.it) harika el yapımı makarnalar her daim ağzının tadını bilen yerlilerle dolup taşan Trattoria da Pietro’da ise (trattoriadapietro.it) Emilia-Romagna Pappagallo Restaurant bölgesine has lezzetler tadabilirsiniz. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 93
THY ile Pegasus Havayolları Bologna’ya düzenli olarak direkt sefer düzenliyor. Uçuş süresi 2 saat.
92-93-94-95-96-97-LEZZET SEHIRLERI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:34 PM
Page 3
MARAKEŞ
Tajin
Neden Gitmeli ? Bu egzotik Kuzey Afrika şehri, Sex and the City 2 filmine set olduktan sonra, her zamankinden daha popüler oldu ve yeni açılan çok sayıda iyi otel ile dikkatleri üzerine çekti.
Hotel
Nerede Kalmalı ?
Sex and the City filminin çekildiği mekanlar arasında, Amanjena (amanresorts.com) ile Mandarin Oriental Jnan Rahma Hotel (mandarinoriental.com) gibi ultralüks oteller var. Bütçe dostu seçenek arayanlar, Marakeş’in riad’dan (geleneksel avlulu ev) dönüştürülmüş otellerinden biri olan Dar les Cicognes’i tercih edebilir (lescicognes.com). Çok şık şekilde restore edilmiş bir 16. yy evinden dönüştürülen otel, harika yerel lezzetler de sunuyor.
Le Mamounia Otel ‘in restoranı ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 94
92-93-94-95-96-97-LEZZET SEHIRLERI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:34 PM
Page 4
Nerede Yemeli ? Le Mamounia (mamounia.com), film çekimleri sırasında Sarah Jessica Parker’ın konakladığı, bizim Pera Palas’ı andıran köklü ve tarihi bir otel. Yakın zamanda köklü bir yenilenmeden geçirilen otel, aynı zamanda kuskus ve tajin (Fas usulü güveç) çeşitlerinin sunulduğu çok iyi bir geleneksel restorana da sahip. Medina adı verilen, labirentimsi sokakları ve geleneksel avlulu evleriyle ünlü eski kent bölgesinin derinliklerindeki Al Fassia (alfassia.com), kent sakinleri arasında çok popüler ve şehirdeki en iyi güvercinli pay ile kuzu budu rostonun burada yapıldığı iddia edilebilir. Eski bir saray yavrusundan dönüştürülen Le Tobsil (212524/444-052) ise gül yaprakları dökülmüş sofralarda, Fas işi fenerler ışığında romantik bir yemek için ideal. Burada klasik bir akşam yemeği, sebzeli ve etli börek çeşitleriyle başlayıp tajin, meyve ve hamur işi geleneksel Fas tatlılarıyla devam ediyor.
Nasıl Gidilir ? İstanbul’dan Marakeş’e direkt uçak seferi bulunmuyor. Ancak THY ile Kazablanka aktarmalı olarak ulaşmak mümkün.
Le Tobsil
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 95
92-93-94-95-96-97-LEZZET SEHIRLERI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:34 PM
Page 5
KOPENHAG Neden Gitmeli ? Danimarka’nın başkenti, önceleri gastronomi konusunda pek dikkat çekici bir yer değildi. Ancak Noma adlı ödüllü bir restoran, tek başına kentin mutfak konusunda ün kazanmasını sağladı. Noma’nın kuzey mutfağında köklü bir devrim yarattığını ve şehirdeki diğer restoranların da çıtasını yükselttiğini söylersek abartmış olmayız. Ünlü Tivoli bahçelerinin yakın zamanda yenilenmesi ve Michelin yıldızlı gurme restoranlarından rengârenk pazar yerlerine kadar yeni pek çok yeme-içme noktasına kavuşması da şehre yeni bir cazibe kazandırıyor.
Hotel
Nerede Kalmalı ?
Küçük ve güzel bir otel olan Nimb (nimb.dk), Herman adlı Michelin yıldızlı bir restoran ile Tivoli bahçelerine bakan bir de brasserie’ye sahip. 71Nyhavn Hotel (71nyhavcnhotel.com) ise eski bir baharat deposundan dönüştürülmüş.
Nasıl Gidilir ? İstanbul’dan THY ve Pegasus Havayolları’nın Kopenhag’a düzenli direkt seferleri mevcut. Uçuş süresi 3 saat 15 dakika.
Noma
Nerede Yemeli ? Danimarka usulü üstü açık sandviç
Malzemelerinin çoğunu Danimarka kırsalından temin eden Noma’da (noma.dk), aylar öncesinden rezervasyon yaptırırsanız veya şanslıysanız yer bulabiliyorsunuz. Aslına bakarsanız Kopenhag’a gelen yeme içme meraklılarının çoğu, seyahatinin geri kalanını da bu restoranda yer bulduğu tarihe göre planlıyor. Diğer bir alternatif ise kentin eski mezbaha bölgesinde, Noma’nın eski çalışanlarından biri tarafından açılan sıra dışı bir restoran olan Fiskebaren (fiskebaren.dk). Burada balığın ve istiridyelerin en tazesini bulmak mümkün. Aamanns Smørrebød ise (aamanns.dk) Danimarka usulü üstü açık sandviçleri yeni bir boyuta taşıyor.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 96
92-93-94-95-96-97-LEZZET SEHIRLERI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:34 PM
Page 6
SAN SEBASTIAN Neden Gitmeli ? İspanya’nın Bask bölgesinin alımlı sahil kenti San Sebastian, 19’uncu yüzyılda İspanyol aristokratların tatil beldesiyken şimdi yeni İspanyol mutfağının öncüsü durumunda. Güzel otelleri, şölenden farksız uzun tadım menüleri sunan gurme restoranlarıyla, Avrupa’nın yeni yıldızı olma yolunda. Üstelik yakınlardaki ünlü şarap üretim bölgesi Rioja sayesinde zengin bir şarap rezervine de sahip.
Hotel
Nerede Kalmalı ?
San Sebastian’ın kurulu olduğu körfezi tepeden seyreden bir noktada kurulu Hotel Monte Igueldo (www.monteigueldo.com), 125 odalı hoş bir otel. Daha fazla doğanın içinde olmak isteyenler içinse kent merkezine çok da uzak olmayan bir noktada, 19’uncu yüzyıldan kalma bir çiftlikte misafir ağırlayan, 25 şık odaya sahip Villa Soro (www.villasoro.com) ideal. Kentin 25 km dışında küçük bir balıkçı kasabası olan Getaria’da ise üzüm bağlarıyla kaplı bir tepede kurulu Hotel Iturregi (www.hoteliturregi.com), rahat bir villa atmosferinde, penceresinden okyanusu seyredebileceğiniz sekiz güzel odaya sahip. Kiralık daire arayanlar içinse Barselona merkezli ev kiralama acentası Friendly Rentals (www.friendlyrentals.com), San Sebastian’da minimum iki gece konaklama şartıyla çok sayıda güzel alternatif sunuyor.
Nasıl Gidilir ? San Sebastian’a İstanbul’dan direkt uçak seferi bulunmuyor. Iberia Havayolları ile Barselona veya Madrid aktarmalı seferler ile ulaşmak mümkün.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 97
Nerede Yemeli ? Baba-kız Juan Mari Arzak ile Elena Arzak’ın lezzet mabedi restoranı Arzak (www.arzak.es), şehirdeki yeni mutfak hareketinin de öncüsü. İlginç yöntemler kullanarak pişirdikleri yemeklerin lezzetinin asıl sırrı, bütün dünyadan getirip ısı ve nem kontrollü bir odada sakladıkları bin 500 farklı çeşit baharat ve malzemeden geliyor. İnanılmaz hoş kokulu İran limonlarını, aroma katması için kahvenin içinde kuruyuncaya kadar bekletiyorlar örneğin. Öte yandan, şef Martin Berasategui’nin şehrin dış mahallelerindeki kendi adını taşıyan üç Michelin yıldızlı restoranında (www.martinberasategui.com), yemyeşil tepelere ve tarım arazilerine bakan bir terasta oturup, öğlen yemeği için hazırlanmış tadım menüsünü alarak dört saatlik şölen yaşayabiliyorsunuz. İsli yılanbalığı, kaz ciğeri, taze soğan ve yeşil elmalı milföy; elma kreması, misket limonu ve fesleğenli güvercin gibi lezzetler sofraya geliyor. Şehrin meze tarzı atıştırmalıklar sunan çok sayıdaki pintxos restoranı arasında dikkat çekici olanlar ise A Fuego Negro (afuegonegro.com) ile La Cepa (www.barlacepa.com).
98-99-ILAN-KARAAGAC.QXD:Layout 1
4/2/17
10:33 PM
Page 1
98-99-ILAN-KARAAGAC.QXD:Layout 1
4/2/17
10:33 PM
Page 2
URFA’NIN YENİ YÜZÜ
İNŞAAT
100-ILAN-LIDERLIK EGITIMI.QXD:Layout 1
4/2/17
10:33 PM
Page 1