6/4/17
4:22 PM
Page 1
a ktüel ŞANLIURFA
Güncel Haber - Yaşam - Kültür - Sanat - Tarih
HAZİRAN 2017 YIL:1 SAYI: 6
SÖZ TARAFTARDA
URFASPOR NEDEN DÜŞTÜ?
ORTADOĞU’YA AÇILAN KAPIMIZ
ŞANLIURFA
OSB AZ SERMAYE İLE YAPILABİLECEK
25
KARLI İŞ FİKRİ
Gelecek vaad eden meslekler
www.sanliurafaaktuel.com
01-KAPAK.QXD:Layout 1
ŞEHRİN YAŞAM DERGİSİ
İŞADAMI ABDULHAMİT ÇİFTÇİ
BAŞARI
SONUÇ DEĞİL SÜREÇ İŞİDİR Şanlıurfa Tanıtım Günlerine Yoğun İlgi TARİH
Bir zamanlar bayram alışverişi 20 bin yıldır tükenmeyen şifa kaynağı
BAL GEZİ
BAHAR KAÇAMAKLARI
02-ILAN-CANSPOR.QXD:Layout 1
6/3/17
6:34 PM
Page 1
03-ILAN-TED.QXD:Layout 1
6/4/17
4:27 PM
Page 1
04-05-ILAN-PEDED2SAFYA.QXD:Layout 1
6/4/17
4:29 PM
Page 1
HAKKIMIZDA?..
EĞİTİM DANIŞMANLIĞI
Psikoloji Eğitim Danışmanlığı ve Empati Derneği (PEDED) Alanında Uzman; Psikolog, Aile Danışmanı ve Kişisel Gelişim Uzmanları tarafından 2012 yılında Şanlıurfa’da kurulmuş ve bulunduğu bölgeye (Güneydoğu Anadolu) hizmet sunan bir yapıdır. Bilimsel ilkeler çerçevesinde, psikolojik danışmanlık ile kişisel ve kurumsal gelişim çalışmaları yapmaktadır.
Sunum Becerileri Profesyonel Koçluk Beden Dili- Diksiyon Takım Çalışması ve İletişim Kurumsal Danışmanlık Yönetim ve Liderlik Kişisel Gelişim Motivasyon
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK
PEDED bireyler ve ailelerin gelişimine katkı sunmakla birlikte kurum ve kuruluşların da ihtiyaçları doğrultusunda düzenelenen “Davranış Değişikliği” odaklı proramlarla, iş ve hizmet kalitesini artırmayı hedeflemektedir
Bireysel Terapi Evlilik ve Aile Terapisi Çocuk ve Ergen Terapisi Cinsel Terapi MMPI Kişilik Envanteri Sporda Performans Geliştirme Yaşam Koçluğu Kariyer Koçluğu Öğrenci Koçluğu
PEDED Danışmanlık Merkezi psikolojik desteği alanında uzman danışmanlarla sağlamaktadır. Her bireyin farklı ihtiyaçları olduğu dikkate alınarak çeşitli terapi ve danışmanlık yöntemleri kullanılmaktadır ve yapılan tüm çalışmalar bilimsel ilkeler ve mesleki etik kuralları çerçevesinde yürütülmektedir.
İnsan farklılıklarının bir bütünüdür
PEDED olarak, farklı eğtiim yöntemleriyle kişilere sadece bilgiyi ve davranışı öğreten değil, birlikte keşfeden ve paylaşan eğitim modelini benimsemekteyiz.
04-05-ILAN-PEDED2SAFYA.QXD:Layout 1
6/4/17
4:29 PM
Page 2
BİREYSEL VE KURUMSAL GELİŞİM 0 414 313 50 63
f
facebook.com/peded.empati
Bahçelievler Şair Şevket Mah. 2.Sok. Mahmut Nedim Atlas Apt. Kat:1 No:2 Haliliye / ŞANLIURFA
www.peded.org
06-EDITOR.QXD:Layout 1
6/4/17
4:33 PM
Page 1
a ktüel ŞANLIURFA
editör
MEHMET EMİN YEŞİL
@
YAYIN SAHİBİ VE SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Mehmet Emin Yeşil YAZI İŞLERİ GENEL KOORDİNATÖR Abdülhamit Çiftçi EDİTÖR Mehmet Emin Yeşil GÖRSEL YÖNETMEN Güngör Yılmaz MUHABİR Mehmet Emin Kuş FOTOĞRAFLAR İsmail Şahinalp Hanifi Aydın REDAKSİYON Haluk Badıllı OKUR TEMSİLCİSİ Aylin Kaplan AKÇAKALE TEMSİLCİSİ İsmail Arslan HARRAN TEMSİLCİSİ İbrahim Halil Arslan SİVEREK - HİLVAN TEMSİLCİSİ Enver Akçiçek YAYIN KURULU Abdulhamit Çiftçi, Mehmet Emin Yeşil, Haluk Badıllı, Güngör Yılmaz MATBAA HİZMETLERİ BASKI UZMANI Metin Çay BASKI VE CTCP KALIP CB Basım Evi Litros Topkapı 2. Matbaacılar Sitesi ZA 16 Topkapı/İSTANBUL YAYIN TÜRÜ : YEREL SÜRELİ YAYIN SÜRESİ : AYLIK BASKI TARİHİ : HAZİRAN 2017 YÖNETİM ADRESİ PAŞABAĞI MAH. CUMHURİYET CAD. 776. SOK. OFİS 414 İŞ MERKEZİ KAT:1 NO:4 HALİLİYE/ŞANLIURFA TELEFON: 0414 317 0 333
Bizi Okumanız İçin 10 Neden Çok şükür altıncı sayımızla sizlerle beraberiz. Bu beraberliğimiz inşallah daim olur. Şanlıurfa Aktüel Dergisi her sayısında kendisini her yönüyle geliştiriyor. Baskısından; tasarımına, haber yazımından; sizlere ulaşımına kadar kendini yenileyen evrelerden geçiyoruz. Şanlıurfa Aktüel Dergisini Neden Okumalısınız? Bu dergi kapak konusuyla sizlerden birine mikrofon tutuyor. Önce Şanlıurfa’yı sizinle işliyoruz. Bize gelen haberlerde kapak konusunu işlediğimiz kişiler bölgemizde ve kendi sektöründe oldukça tanınır hale geliyor. Düşünsenize dünyada hangi yayın sizi kapak yapar?
1
Bu dergi haber konularıyla Şanlıurfa’nın gelişimi, yönetimi, kültürü ile ilgilenir. Okuduğunuz haberlerde bazen köyünüzü, bazen sokağınızı, bazen de tanıdıklarınızı bulabilirsiniz.
2
Dergimiz kapak konuları ve eleştirileriyle bölgemizin sorun ve avantajlarını ön plana alır. Turizmden tarıma, sanayiden, perakendeye kadar her alanda bölgemizin çıkarlarına göre hareket eder.
3
Bu dergi kültür ve sanat sayfalarıyla duygularınıza hitap eder. İlimizin değerlerinden; şiirlerine, yemeklerinden; törelerine kadar birçok konuyu, üstü açılmamış geleneklerimizi okuyabilirsiniz.
4
REKLAM VE HABER HATTI
0414 317 0 333 0532 236 02 27
sanliurfaaktuel@gmail.com www. sanliurfaaktuel.com sanliurfaaktuel sanliurfaaktuel sanliurfaaktuel
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 06
Bu dergi reklam politikasıyla ilimizin finans gerçeklerine göre hareket eder, ilimizin firmalarının kazançlarını göz önüne alır.
5 6
Bu derginin köşe yazarları içimizden olan, derdimizle dertlenen kişilere aittir. Onlar, düşünce hayatlarında yaşadıklarını, sağlık yazılarını, ticaret yazılarını yazarlar. Makalelerini günümüz insanlarıyla birlikte yaşıyormuşçasına yazarlar. Gerekirse alanda yazdıkları yazılarla canlılıklarını ifade ederler. Bu dergi dosya konularında kesinlikle ilimizin insanlarını ön plana alır. Onların görüşleri dinlenir ve kaleme alınır. Görüş vermek köşe yazmak değerlendirmelerimiz ışığında herkese açıktır.
7
Bu dergi ismindeki AKTÜEL imajıyla her türlü habere açıktır. Dergimizin haber kaynakları aynı zamanda okuyuculardır. Kendini dergimizde görmek isteyenler haberleriyle, yazılarıyla, kapak olarak ya da reklam vererek bizi destekleyebilirler.
8
Bu dergi tasarım konusunda uzman kişilerle ve baskı konusunda da uzman matbaalarla çalışılarak yapılmaktadır.
9 10
Bu dergi kurulduğundan beri ayın belli zamanında bir gün bir saat gecikmeden elinize geçecek şekilde planlama yapar. Gelecek sayılarda buluşmak üzere…
07-ILAN-DERGI ILANI.QXD:Layout 1
6/4/17
4:36 PM
Page 1
a Prestijinizi arttıracak
FIRSAT! REKLAM VERİN
KAZANÇLI ÇIKIN...
0414
317 0333
a ktüel ŞANLIURFA
08-09-ICINDEKILER.QXD:Layout 1
6/4/17
4:40 PM
Page 1
İÇİNDEKİLER KAPAK
BAŞARI SONUÇ DEĞİL SÜREÇ İŞİDİR
Erkek 52 sokak modası
Arda Endüstriyel Limited Şirketinin kurucusu Abdülhamit ÇİFTÇİ ile çok özel bir röportaj gerçekleştirdik.
18
Gelecek vaad eden meslekler 42
AZ SERMAYE 32 İLE YAPILABİLECEK
25 KARLI İŞ FİKRİ
Öğrencilerin üniversite tercih işlemleri Temmuz'da başlıyor. Üniversite adaylarına meslek tercihlerinde pozitif etki yapacağına inanılan ve geleceği olan meslekler hangileri?
Kendi işinizin patronu olmak istiyor ama ne iş yapacağınızı bilmiyorsunuz. O zaman listeyi inceleyebilir ve size uygun olan iş fikri konusunda bir karara varabilirsiniz.
GEÇMİŞ GÜNLERDE RAMAZAN AYININ GECE HAYATI ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 08
36
08-09-ICINDEKILER.QXD:Layout 1
6/4/17
4:41 PM
Page 2
OTO En çok satılan otomobil Renault
ŞANLIURFA OSB TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’YA AÇILAN KAPISIDIR
14
Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Müdürü Yunus Emre Aksu, “ Şanlıurfa OSB, gelişmiş altyapı yatırımları ile Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan kapısı, aynı zamanda Ortadoğu pazarına açılmak isteyen firmaların lojistik üssü konumundadır” dedi.
68
62
SAĞLIK En İlginç 5 Psikolojik Hastalık
20 bin yıldır tükenmeyen şifa kaynağı
61
TEKNO Akıllı telefon devinden akıllı şarj kablosu
66
Üç Adımda Sağlıklı Yaşam Üç Adımda Sağlıklı Yaşam Kaliteli yaşam deyince aklımıza ilk ne geliyor? Her birimizin zihninde canlanan yaşam biçimlerinin benzer olduklarını tahmin etmenin zor olmayacağını umuyorum.
BAHAR KAÇAMAKLARI
51
BAL 68
SPOR Şanlıurfaspor neden düştü?
22 Cumhuriyet döneminin en önemli sanayi-kalkınma projesi: TCDD
54
O yıllarda tren Ankara’dan İstanbul’a, Eskişehir’de de geceleyerek iki günde ulaşıyordu. O tarihlerde henüz Anadolu demiryolları gece yol alamıyor, yolculara da yataklı vagon ve restoran hizmeti verilemiyordu.
KİTAP
BİR KARAKÖPRÜ EFSANESİ “GEBECE”
28
38 Bir zamanlar bayram alışverişi…
TEOG şampiyonu olduğunu tarlada çalışırken öğrendi ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 09
50
10-SANLIURFA TANITIM.QXD:Layout 1
6/3/17
6:31 PM
Page 1
HABER
Şanlıurfa Tanıtım Günlerine Yoğun İlgi Şanlıurfa Valiliği ile Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara Atatürk Kültür Merkezinde düzenlediği ‘Şanlıurfa tanıtım günleri’ programına yoğun ilgi vardı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile çok sayıda davetlinin katıldığı Şanlıurfa tanıtım günlerinde 50’ye yakın stant kuruldu. 13 ilçe belediye ve bazı kuruluşlar tarafından kurulan stantları gezenlere kentin tarihi ve kültürü ile ilgili broşür ve kitaplar dağıtıldı. Haliliye Mehter ekibi ile Büyükşehir Belediyesi sıra gecesi ekibinin de yer aldığı tanıtım
günlerinde stantları gezen vatandaşlara çiğköfte ikram edildi. Törende konuşan Bakan Çelik, şunları söyledi. “Şanlıurfa'mız tarihi ile geleceğe ışık tutuyor. Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı ve nice kökeni içerisinde barındıran bu topraklar bir huzur şehridir. Kadim şehir Şanlıurfa, Türkiye'nin gelişen yüzüdür. Bu topraklar kardeşliğin, barışın, hoşgörünün başkentidir. Böylesine önemli bir merkezi herkesin mutlak suretle gelip görmesi gerekir.” Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna, ise, “Kamu kurum kuruluşları, esnafı, yerel yönetimi ile buradayız. Daha nice güzel programlar yapacağız
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 10
Ankara Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Şanlıurfa tanıtım günleri’ programına vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.
inşallah. Tek hedefimiz var o da; Şanlıurfa'yı tüm alanlarda hak ettiği seviyeye taşımaktır. Şanlıurfa ve Şanlıurfalılar tüm bu çalışmaların en iyisine layıktır" diye konuştu. Şanlıurfa’nın bir kültür şehri olduğunu ve herkesin Şanlıurfa’yı mutlaka görmesi gerektiğini belirten Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi ise “Şanlıurfa'mızda mutfaktan müziğe, el sanatlarından arkeolojiye kadar çok farklı alanlarda gezilmesi gereken müzeler bulunmaktadır. Türkiye’nin 5’nci büyük Arkeoloji müzesinde bulunan on binlerce eserle bölgenin en zengin arkeolojik mirasına sahiptir. Aynı zamanda Şanlıurfa, dünyanın en büyük açık hava müzesidir. Herkes bir gün mutlaka Şanlıurfa’yı görmelidir” diye konuştu.
11-AYIN FOTOSU.QXD:Layout 1
6/4/17
4:43 PM
Page 1
AYIN FOTOĞRAFI
Şanlıurfa Tanıtım Günleri Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) Şanlıurfa Tanıtım Günleri düzenlendi. Etkinlik alanına kurulan bir standda yün ipler ile hazırlanan el yapımı yöresel aksesuarlar meraklılarına sunuldu.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 11
12-13-SEMPOZYUM.QXD:Layout 1
6/3/17
6:30 PM
Page 1
HABER
e d n i t e y i n e d e M İslam u m u y z o p m e S Harran Şanlıurfa’da 1’inci uluslararası İslam tarihi ve medeniyetinde Harran sempozyumu gerçekleştirildi. Harran Kaymakamlığı, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Harran Belediyesi tarafından organize edilen, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Karacadağ Kalkınma Ajansı, Şanlıurfa İl Müftülüğü, Türk Hava Yolları ve İslam Tarihçileri Derneği tarafından desteklenen, ‘1. Uluslararası İslam Tarihi ve Medeniyetinde Harran Sempozyumu” gerçekleştirildi. Tarihi Harran harabelerinin gölgesinde yapılan sempozyumun açılış törenine Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna, Harran Kaymakamı Temel Ayca, AK Parti Konya Milletvekili Hacı
Ahmet Özdemir, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, Harran Belediye Başkanı Mehmet Özyavuz, Harran Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Sarıışık, Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Ekinci, İl Müftüsü İhsan Açık, akademisyenler ve davetliler katıldı. Urfa ülkenin geleceğini şekillendirecek bir kenttir Sempozyumun açılış töreninde konuşan Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna; “Urfa, ülkenin geleceğini şekillendirecek bir kenttir” diyerek Harran’ın insanlık tarihi, İslam ve Türk İslam tarihi açısından önemli ve kadim bir şehir olduğuna vurgu yaptı. Harran ve Şanlıurfa’nın oldukça zengin bir tarihi geçmişe sahip olduğunun altını çizen Vali Tuna, genç nüfusuyla Şanlıurfa’nın, ülkenin geleceğine yön verecek bir potansiyel olduğunu ifade etti. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 12
Harran’ın, UNESCO dünya mirası geçici listesinde yer aldığını hatırlatan Vali Tuna, sözlerini şöyle sürdürdü; “Harran, İslam’dan önce ve sonra da bilim tarihinin merkezi olmuştur. Harran okulundan yüzlerce dini, beşeri ve doğa bilimlerinde âlimler yetişmiştir. Bunların yüzlerce eseri hala bilim çevrelerince kullanılmaktadır. Harran, mimarlık tarihi açısından da çok zengindir. 150 odasıyla Harran kalesi, dünyanın en antik yapılarından biridir. Bir kaç ay içerisinde restorasyonuna başlanacak olan Harran Ulu Camii, Harran için çok değerli bir eserdir. Hz. Ömer’in, sahabe İyad bin Ganem’in, Nureddin Zengi’nin ve Selahaddin Eyyübi’nin bize emanetidir. 11 dönüm üzerine kurulu olan bu cami, her bakımdan Şam Emevi Camiine benzetilmektedir. Harran ve çevresinde bulunan, her yıl binlerce kişinin ziyaret ettiği ve bu organizasyonun adına
12-13-SEMPOZYUM.QXD:Layout 1
6/3/17
6:30 PM
Page 2
ettiği bir yer olacaktır. Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip olan Şanlıurfa, ülkenin geleceğini şekillendirecek bir kenttir” dedi. Harran’ı Dünyaya Tanıtmalıyız Harran Kaymakamı Temel Ayca ise, “Bu büyük mirasa onu tanıyarak ve dünyaya tanıtarak sahip çıkabiliriz. Harran, kültür turizminde olduğu kadar inanç turizminde de çok önemli bir yere sahiptir. Hayat-ı Harrani Harran’da yaşamış çok önemli bir değerdir. Hayat-ı Harrani’yi ve Harran’ı önce tanımak, daha sonra da ülke çapında ve dünyada tanınmasını sağlamak önemlidir. Harran zaten bu ilgiyi hak ediyor ve dünyanın gözü burada, bizim üzerimizdedir. Bize düşen bu mirası gözümüz gibi korumak, bilinmeyenlerini keşfetmek ve tüm insanlığa tanıtarak gelecek nesillere miras olarak devretmektir” ifadelerini kullandı.
yapıldığı Hayat-ı Harrani, Harran için önemli bir değerdir. Bu çalışmaların hepsi Şanlıurfa’mızın marka değerini arttıracak çok önemli çalışmalardır. Özellikle üniversite ve bilim kuruluşlarımızın yaptığı çalışmalar ve katkılar burada kültür turizmi adına yapılan kazılar ve bunların teşhir, tanzim, tanıtımının yapılması,
beraberinde yapılacak sosyo-kültürel faaliyetleri birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bu vesileyle hem yurt içinde hem de yurt dışında Şanlıurfa’nın sahip olduğu değerler, güzellikler ve kültürel miras tanıtılacaktır. Böylece burası eskiden olduğu gibi insanların dolup taştığı, bolca ziyaret edildiği, burada yaşayan insanların da bundan istifade ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 13
Sempozyum Çok Önemli Harran’ın, Göbeklitepe’nin ve sahip olduğu zengin değerleriyle Şanlıurfa’nın araştırılmasının, konuşulmasının ve gündeme gelmesinin önemine vurgu yapan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi ise: “Bu kadim şehirdeki medeniyetin ne olduğunu anlamak açısından bu sempozyumun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi olarak bu tür etkinliklere hep destek veriyor, kentimizin kadim tarihini, kültürünü ve medeniyetini dünyaya tanıtmak için çaba sarf ediyoruz. Harran gerek dini, gerekse kültürel açıdan şehrimizin en önemli hazinelerinden biridir. Bu hazinemizin korunması, bilinmeyenlerinin ortaya konması, korunup yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması adına emek veren herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum” dedi.
14-15-OSGB.QXD:Layout 1
6/4/17
4:44 PM
Page 1
RÖPORTAJ
ŞANLIURFA OSB TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’YA AÇILAN KAPISIDIR İş adamlarını Şanlıurfa’ya yatırım yapmaya davet eden Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Müdürü Yunus Emre Aksu, “GAP Bölgesi’nin merkezinde olan Şanlıurfa OSB, gelişmiş altyapı yatırımları ile Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan kapısı, aynı zamanda Ortadoğu pazarına açılmak isteyen firmaların lojistik üssü konumundadır” dedi. Yaklaşık 9 ay önce Şanlıurfa OSB Müdürlüğü görevine başlayan Yunus Emre Aksu ile yaptığımız röportajda, OSB’nin mevcut durumunu, avantaj ve dezavantajlarını, önlerine koydukları hedeflerini sorduk ve ‘yatırımcı neden Şanlıurfa’ya gelmeli’ sorusuna cevaplar aradık.
Yunus Emre Aksu Kimdir? 1982 yılında Kayseri’de doğan Aksu, Eskişehir Atatürk Lisesini bitirdi. Dumlupınar Üniversitesi Seramik Mühendisliği ve Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümlerinde lisans eğitimi alarak, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalında Yüksek Lisans derecesi almıştır. İş hayatına üretim sektöründe inovasyon, planlama ve verimlilik çalışmaları ile başladı. Kamu, özel sektör ve STK’larda verimlilik, Avrupa Birliği projeleri, kurumsal risk yönetim sistemleri, iç tetkik modellemeleri, stratejik plan, bütçe ve ön mali kontrol sistemleri alanlarında danışmanlık yaptı. Türkiye genelinde çeşitli üniversite ve STK’larda verimlilik, stratejik yönetim ve planlama, performansa tabanlı bütçe
Yunus Emre Aksu
sistemleri, yalın üretim, takım oluşturma, 5S, TPM, SMED, hücresel üretim, iş ve metot etüdü, çekme ve kanban sistemleri, iç tetkik, süreç yönetimi, kurumsal risk yönetimi, 6 sigma gibi konularda eğitim ve seminerler gerçekleştirdi. Evli ve iki çocuk babası Aksu’nun ‘İşletmelerde Verimlilik’ adında yayınlanmış bir de kitabı bulunmaktadır. Aksu, 2016 Kasım ayında Şanlıurfa Organize ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 14
Sanayi Bölge Müdürü olarak atanmıştır.
Türkiye’de ilk 10 OSB arasındayız! Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü görevine başlamanızdan bu yana Şanlıurfa OSB’ye ilişkin olarak ilk izlenimleriniz neler oldu? “Şanlıurfa’da bölgenin hassasiyeti,
14-15-OSGB.QXD:Layout 1
6/4/17
4:44 PM
Page 2
kendine özgü dinamikleri, 2001’den önce uygulanan yanlış politikaların yansıması olan bir OSB ile karşılaştık fakat iç paydaşlarımız, yani personelimiz ve partnerlerimizin öz verisi, dış paydaşlarımız yani sanayicimizin iyi niyeti, başta Sayın Valimiz Güngör Azim Tuna olmak üzere müteşebbis heyetimizin çözüm ve sonuç odaklı yaklaşımı ile Şanlıurfa sanayisinin hak ettiği yere geleceğine inancım tamdır. 1989 yılında kurulan bir organize sanayimiz var. Yani ne çok genciz ne de çok yaşlıyız. Bunu avantaja çevireceğiz. Ayrıca 17 bin dönüm bir sanayi alanına sahibiz. Alan bakımından Türkiye’de ilk 10 OSB arasındayız. Göreve ilk başladığımda sanayicimizin alt yapı ile ilgili sorunları vardı. Bunları mümkün olduğu kadar kendi imkânlarımız ile gidermeye çalıştık. Şanlıurfa OSB son yıllarda büyümede ciddi bir dönem yaşıyor. 3. OSB için yer tahsisleri yapılıyor. Alt ve üst yapı olarak ne gibi çalışmalar yapıldı? “Aslında 3. OSB değil biz 4. OSB’de yer tahsislerine başladık. Şanlıurfa Organize Sanayi 4 kısımdan oluşmaktadır. Aslında 4 bölgeden oluşuyor; hatta ve hatta diğer illerle karşılaştırdığımızda bu bölgeler ayrı ayrı organize sanayiler sayılır. Komşu ilimiz için ne diyoruz ‘5. Organize Sanayi bitti, 6’ıncıya başladılar.’ Şanlıurfa OSB de 4. Bölgeyi bitiriyor nasipse 5. Bölgeye başlıyor. Alt yapıda eksikliklerimiz var fakat bu sanayicinin yatırımını engelleyecek düzeyde eksiklikler değil; tamamlanması için de boş durmadık. Acil olanları kendi imkanlarımız ile tamamladık. Nasipse bakanlığımız Nisan ayında alt yapı ihale ilanına çıkacak. Toplamda 4 kısımda tüm eksikliklerimiz 2018 başına kadar tamamlanmış olacak. 575 parselden oluşan bir sanayi bölgemiz var. 414 parsel tahsis edilmiş durumda 161 parselimiz yatırımcısını bekliyor.
Şanlıurfa OSB son yıllarda yoğun talep görüyor! Şanlıurfa 6. Bölge teşvikleri kapsamında olan bir il, bu teşviklerden yeterince faydalanabiliyor muyuz? 1989 yılında kurulan Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi, hükümetin başlatmış olduğu teşvik kapsamıyla birlikte son yıllarda yoğun talep görüyor. Birçok ünlü markanın da
aralarında bulunduğu 1. 2. Bölgede yoğun çalışmalar yapılıyor. Yerli ve yabancı yatırımcıların uğrak noktası haline gelen iş adamlarının bölgede yapmış oldukları keşifleri ve araştırmaları olumlu sonuçların alınmasına neden oluyor. OSB’de tek düze kurulu tesislerimize çeşitlilik sağlayarak, teşvik yasası kapsamında 6. Bölge olma avantajını da arkamıza alarak gıda, tekstil, metal, giyim, enerji, kağıt ve kağıt ürünleri, kimya, sağlık gereçleri, kauçuk ve kauçuk ürünleri, elektrikli teçhizat, mobilya, makine sektörlerinden firmalarında içinde bulunduğu karma OSB’si oluşturuldu. Bu sektörlere yer tahsisi yapılırken ülkemizin öncü kuruluşları, bölgemize lokomotif etkisi yapacak köklü firmaların seçilmesinde özen verildi ve adı geçen bu ürünlerin Şanlıurfa Organizesinde üretilip ihraç edilmesi bölgemize büyük katkı sunmuştur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan ‘Milli İstihdam Seferberliği’ kapsamında Şanlıurfa OSB’de de istihdamın arttırılmasına yönelik bir hareketlilik var mı? Tabi ki var, bu konuyla ilgili hemen her gün burada bulunan yatırımcılarımızla bir araya geliyor, istihdam konusunda neler yapabiliriz hakkında görüş alışverişinde bulunuyoruz. Bunun ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 15
yanı sıra, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başlatmış olduğu istihdam seferberliğine yönelik sanayici işadamlarımıza yönelik bir toplantı gerçekleştirdik. SGK, İŞKUR, KOSGEB ile birlikte ortak düzenlediğimiz toplantıya birçok yatırımcı iş adamı katıldı ve istihdam konusunda devletin onlara ne gibi katkı sunduklarını ve bunlardan nasıl faydalanabileceklerini anlattık. Genç nüfusa sahip olan Şanlıurfa’da, işsizlik yok, maalesef iş beğenmeme var. İŞKUR İl Müdürlüğüne talepte bulunan işsiz sayısı aldığımız son rakamlara göre 20 binin üzerinde. Sanayici iş adamlarımızın da bunlardan faydalanması gerekiyor. Çünkü Milli İstihdam Seferberliği Projesi adı altında başlatılan istihdam konusunda işveren sadece maaş ödeyecek, devlet ise çalışan kişinin güvencesini ve vergi indirimi sağlayacak. Bilgilendirme toplantımızın verimli geçtiğini gördük. Mevcutta yüzde 37 seviyelerinde istihdam artışı öngörüyoruz.” Bizlere zaman ayırıp vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederiz. Şanlıurfa Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü olarak burada güzel işler yapıp Şanlıurfa adına kalıcı temeller atmayı planlıyoruz. Bende sizlere teşekkür ederim.”
16-OGRETIM GOREVLILERI.QXD:Layout 1
6/3/17
6:29 PM
Page 1
HABER
Başkan Özyavuz, öğretim görevlilerini ve öğrencileri Harran’da ağırladı Harran Üniversitesi tarafından düzenlenen "Matematik Sempozyumu" son gününde Harran ilçesine ziyaret gerçekleştirdi. Harran Üniversitesi'nin ev sahipliğinde Osman Bey Yerleşkesinde gerçekleştirilen "Matematik Sempozyumu" Matematikçiler Derneği tarafından düzenlenen gezi programı kapsamında, Türkiye genelinden 650 Matematikçi Harran Belediye Başkanı Mehmet Özyavuz tarafından seyir tepesinde kurulan çadırlarda ağırlandı. Gezi programına Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, Matematikçiler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ömer Akın, Öğretim Görevlileri ve çok sayıda öğrenci
katıldı. Şanlıurfa bir kültür başkentidir Başkan Özyavuz, il dışından gelen katılımcılara Şanlıurfa hakkında bilgi verirken "Şanlıurfa inancın ve semavi dinlerin başkentidir. Üç dinin atası olan Hazreti İbrahim A.s, Hazreti Eyüp A.s ve birçok peygamberin ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 16
yaşadığı ya da uğradığı mübarek bir şehirdir. Yine aynı şekilde Şanlıurfa bir kültür başkentidir. Şanlıurfa kardeşliğin, birlik ve beraberliğin, uhuvvetin merkezidir. Bu bakımdan bu toplantının burada, Şanlıurfa'da yapılması bizi ziyadesi ile memnun etmiştir" dedi.
17-ILAN ELMIRA.QXD:Layout 1
6/3/17
6:29 PM
Page 1
VEYSEL KARANİ MAH. Y. EMRE CAD. ŞEL APT. ALTI NO: 118/B ŞANLIUFRA
0414 314 56 38
18-19-KAPAK SAYFALARI.QXD:Layout 1
6/4/17
4:14 PM
Page 1
KAPAK
BAŞARI SONUÇ DEĞİL SÜREÇ İŞİDİR Hizmet sektöründe önemli başarılara imza atmış bir iş adamı olan Abdulhamit Çiftçi, resmi kurumların personel ihtiyaçlarına çözüm üreten ve personel istihdamı sağlayan Arda Endüstriyel, Egemen Kurumsal Hizmetler ve Ada Sosyal Hizmetler şirketlerinin yönetim kurulu başkanı… RÖPORTAJ: MEHMET EMİN YEŞİL FOTOĞRAF: HANİFİ AYDIN
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 18
18-19-KAPAK SAYFALARI.QXD:Layout 1
6/4/17
4:14 PM
Page 2
Profesyonel hayatı boyunca edindiği tecrübelerini resmi ve tüzel kurumların en önemli ihtiyaçlarının başında yer alan, veri hazırlama ve hizmet personeli olmak üzere insan kaynağı temini alanında değerlendiren Çiftçi ile başarının sırları üzerine keyifli bir söyleşi yaptık. Abdulhamit Çiftçi Kimdir? 1979 Şanlıurfa doğumlu olan Abdulhamit Çiftçi, iş hayatına lise yıllarında atılmıştır. Esnaflıktan; işletmeciliğe dek birçok alanda çalışıp tecrübe sahibi olmuştur. 2009 yılında oğlu Arda’nın adına kurduğu Arda Endüstriyel Limited Şirketini kurarak resmi ve tüzel kurumların personel ihtiyaçlarına profesyonel çözümler üretir. Bu alandaki başarısı onu diğer oğlunun adına “Egemen Kurumsal Hizmetler” şirketini ve kızı Elif Ada’nın ismiyle “Ada Sosyal Hizmetler” şirketlerini kurmaya yöneltir. Evli ve 3 çocuk babası olan Çiftçi, yoğun iş temposuna rağmen bir yandan da Anadolu Üniversitesi Adalet bölümünü okumaktadır… Sizinle başarıyı konuşmadan ve sorularıma geçmeden önce başarı tanımınızın ne olduğunu öğrenmek istiyorum, sizce başarı nedir? “Soruyu soran cevaptan kaçamaz” diye bir atasözü duymuştum. Bana göre başarı ve başarısızlık arasındaki en önemli etkenlerden biri, insanların kendilerine olan bakış açıları ve yine kendilerine sordukları sorulardır. Ben başarıyı şöyle tanımlıyorum: İnsan, kendine karşı dürüst olabildiği kadar başarılıdır.
NE İSTEDİĞİNİ BİLMİYORSAN, NASIL YAPACAĞINI DA BİLEMEZSİN! Peki, insan kendine ne tür sorular sormalıdır? Tabii hepimizin hayat gerçekleri birbirinden farklıdır. Dolayısı ile herkes kendi gerçekliğine göre kendini, hayatını ve yaşamı sorgulamalıdır ama bana göre her insanın kendine sorması gereken ilk soru şu olmalıdır: Ben ne istiyorum? Çünkü ne istediğini bilmeyen biri, nasıl yapacağını da bilemez. Siz başarıya nasıl ulaştınız? Başarı bir sonuç değil, süreç işidir. Ben başarıya ulaşmadım, başarı yolculuğunda ilerlemeye devam ediyorum. Bazen etrafımdaki insanların sohbetlerine tanıklık
ederim, genellikle başarıyı üç kelime ile tanımlarlar: Ev, araba, para… Bakın birçok insanın hayallerini bu üçü süsler. Bunlar kötü değil, imkânsız da değil ama sonuç olmamalıdır. Siz yaptığınız işi hakkıyla yerine getiriyor ve üzerinize düşeni yapıyorsanız maddi özgürlük zaten gelecektir.
KİŞİNİN KENDİNİ KEŞFETMESİ KADAR BAŞARILI NE OLABİLİR HAYATTA? Eğer sıfırdan başlamak zorunda kalsaydınız ilk olarak ne yapardınız? Tekrar başa dönmek, ilk kez yapmaktan daha kolaydır derler. Zaten bu yüzden büyüklerimizin tecrübelerinden faydalanmamız gerektiğini anlatırlar. Kişinin kendini keşfetmesi kadar başarılı ne olabilir hayatta? Sıfırdan başlayacak olsam: hatalarımdan mutlaka ders almaya ve büyüklerimin tavsiyelerine uymaya daha çok gayret ederdim. Gençlere ve genç girişimcilere neler önerirsiniz? “Delikanlı” sözünün üzerine hep düşünmüşümdür. Kan akışının hızlı olduğu, hırsın, mücadelenin, başarma istediğinin tavan yaptığı bu çağlarda olan kardeşlerime önerebileceğim şey şu olabilir: “Lütfen kendinizi başkaları ile kıyaslamayın. Başkalarının neyi başardığı, nelere sahip olabildiği bizi ilgilendirmemelidir. Enerjinizi, zamanınızı kendinize yoğunlaştırın ve başkalarına göre sizin daha iyi yapabileceğiniz işler neler? Bunu bir düşünün. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 19
SÜREKLİ ARTAN BİR HIZLA KOŞMAK ZORUNDA DEĞİLİZ Başka neler söylemek istersiniz? Hayat, daima birilerini geçiyor olmak değildir. Ayrıca sürekli artan bir hızla koşmak zorunda da değiliz. Hırs ve azim birbirine benzer şeyler gibi görünür ama birinde hep yenik düşersiniz. Elbetteki geleceğimizi düşünerek hareket etmek zorundayız. Ama bu her şey olmamalıdır. İyi bir gelecek istiyorsak, elimizden gelenin fazlasını yapmaya gerek yoktur, elimizden geleni yapmak yetecektir. Ayrıca tembellik belasından da kurtulmamız gerekir. Bakın 2 milyona ulaşmış bir memleketiz. Şanlıurfa 15 yıl önceki nüfusunun şuan neredeyse iki katıdır. Ama 15 yıl önce de çevre illerimizin başarılarını konuşuyor ve izliyorduk, şimdi de aynısını yapıyoruz. Aslında sorunlar üzerinde tartışmak yerine çözüm yolları üzerine konuşmamız gerekmez mi? İzin verirseniz sözü Behçet Necatigil’in şu cümleleriyle noktalamak istiyorum: Düşün… Kim üzebilir seni senden başka? Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen? Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen? Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen? Kim sever seni, sen kendini sevmezsen? Her şey sende başlar, sende biter. Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, Tükettirme içindeki yaşama sevgisini…
20-TSO.QXD:Layout 1
6/3/17
6:28 PM
Page 1
HABER
SİVEREK TSO L E N E G . 3 7 B TOB KURULUNA KATILDI 23-24 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 73. Genel Kurulu’na, Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, Bakanlar, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Genel Kurul Başkanı, TOBB Yönetim Kurulu, Konseyler, Oda/Borsa Başkanları ve Delegeler katıldı. SİVEREK “GENEL KURUL” DA TEMSİL EDİLDİ… Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 73. Genel Kurulu'nda 2016 yılına ilişkin bütçe harcamaları ve kesin hesabı ile yönetim kurulu ibra edildi. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesindeki 73. Genel Kurul'da,
açılış konuşmalarından sonra ilgili komisyonlar sunumlarını gerçekleştirdi. TOBB'un 73. Genel Kuruluna Siverek Ticaret ve Sanayi Odası olarak; Yönetim Kurulu Başkanı Salih Serdal Bucak, Meclis Kurulu Başkanı Zübeyir Kılıç, Genel Sekreter Yeliz Akın, Ticaret Sicil
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 20
Memuru Birsen Beyazkuş, İsmet Demir ve Meclis Üyeleri İzzet Polatoğlu, Ahmet Durhan Ordu, Mevlüt Karakayalı, Adnan Akçiçek ve Hamza Toraman katılım sağladılar. Genel Kurulu değerlendiren Siverek Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Serdal Bucak; “İçinde bulunduğumuz sektöre Siverek Ticaret ve Sanayi Odası ve Ticaret ve Sanayici İşadamları olarak yaptığımız projeler ve girişimlerde desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Binali Yıldırım'ı ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Genel Kurulumuzun hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.
21-ILAN-LAVANTAPARK.QXD:Layout 1
6/3/17
6:28 PM
Page 1
“Güvenin Adresi”
Lavanta Park Evleri
Çankaya Mah. 2011 Sk. Alican Apt. No: 16/1 (Karaköprü Belediye Karşısı) Karaköprü/ Şanlıurfa
22-23-24-URFASPOR.QXD:Layout 1
6/3/17
6:27 PM
Page 1
SPOR
ŞANLIURFASPOR ÜZDÜ
TFF 1. Lig’de 5 sezondur mücadele eden Şanlıurfaspor, küme düştü. Sarı-yeşilli ekip, 2012-2013 sezonundan beri mücadele ettiği 1. Lig’e, sahasında Elazığspor’u 2-1 yenmesine rağmen üçlü averajla veda etti. Ligin en fazla teknik direktör değiştiren takımlarının başında gelen Şanlıurfaspor’da 5 sezonda, aralarından Ünal Karaman, Tugay Kerimoğlu ve Erhan Altın’ın da bulunduğu 14 farklı teknik adam görev yaptı. Kadrosunda Batuhan Karadeniz ve Abdulaziz Solmaz gibi tecrübeli oyuncuları bulunduran Şanlıurfaspor, bir türlü istediği performansı gösteremedi. Ligde çıktığı 34 maçta 9 galibiyet ve 9 beraberlik alan sarı-yeşilli ekip, 16 kez yenilerek, sezonu 36 puanla 16. sırada tamamladı. Rakip fileleri 38 kez havalandıran Şanlıurfaspor, kalesinde ise 46 gol gördü. Henüz yöneticilerden bir açıklama gelmedi ancak halk bu yenilgi için bir açıklama bekliyor. Şanlıurfa Aktüel Dergisi olarak yöneticilere mikrofon uzatmak istedik ancak herkes ölüm sessizliğine ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 22
22-23-24-URFASPOR.QXD:Layout 1
6/3/17
6:27 PM
Page 2
bürünmüş gibiydi. Biz de taraftara ve 63 Fanatik Taraftarlar Derneği Başkanı Ali Çiçek’e sorduk; URFASPOR NEDEN KÜME DÜŞTÜ? 7 yıldır başında olduğum bu derneğin tek amacı var; Şanlıurfaspor’a 12. Adam gücü olmak! Bugüne kadar elimizden gelen her şeyi yaptık. Gerek deplasmanda, gerek içeride takımımızın yanında olmaya gayret ettik ama çabalarımız Şanlıurfaspor’un küme düşmesine engel olamamıştır. İki milyonluk şehrin markası olan Şanlıurfaspor’u kendi elimizle küme düşürdük. Aslında düşen sadece Şanlıurfaspor olmamıştır; bizler de, şehir de belediyeler de, milletvekilleri de hepimiz düştük…
Ali Çiçek
Bugüne kadar hiçbir vekilimiz Şanlıurfaspor’un yanında olmamıştır Şanlıurfaspor’un küme düşmemesi için ne yapılabilirdi? Öncelikle halkın seçtiği vekillerin bu takıma sahip çıkması gerekirdi. Bugüne kadar hiçbir vekilimiz Şanlıurfaspor’un yanında olmamıştır. Urfaspor halkın takımı ise halkın vekilleri de bu takıma sahip çıkmak zorundadır. Sadece vekillerle yetmiyor; büyükşehir belediye başkanı, ilçe belediye başkanları, STK Temsilcileri gibi otoritelerin bu takıma sahip çıkmaları gerekiyor. Sayın Başkan, Şanlıurfaspor’un başarılarına da tanıklık ettik, kimse sahip çıkmasaydı başarı mümkün olabilir miydi? Bu işleri bir kişinin üzerine yüklemek doğru değildir. Mesela sezon başında kimse bu kulübü almadı kayyuma kalacaktı ama Eyyübiye Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Ekinci sağ olsun elini taşın altına koydu ve “kimse sahip çıkmazsa ben çıkarım” dedi. Önceki sezonda Fethi
Şimşek’te iken de iki tane futbolcu aldı ve bu takıma sahip çıktı. Tabi bir tek Başkan Ekinci ile olmuyor O’nun gösterdiği çabanın yarısını diğerleri de gösterse bizi kim tutabilirdi? Bakın size bir örnek vereyim: Gaziantep Büyükşehir Belediye Spor Başkanı Fatma Şahin ne yaptı ne etti takımını ligde tuttu. Bizim bakanımız, vekillerimiz, belediye başkanlarımızın hepsi bir Fatma Şahin kadar olamadılar.
Kimse Şanlıurfaspor üzerinden prim yapmaya çalışmasın Peki, bundan sonra ne olacak? Bundan sonra değişmesi gereken çok şey olacak. Zaten şuanda mevcut yönetimin aldığı bir kongre kararı var. Öncelikle yönetime adaylığını koymak isteyenler, gerçekten gönüllü ve bu memleketin sevdalısı insanlar ise
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 23
adaylıklarını koysunlar ama sakın kimse Şanlıurfaspor üzerinden prim yapmaya çalışmasın. Çünkü hiçbir vatan evladının artık buna tahammülü kalmadı! Son olarak neler söylemek istersiniz? Biz taraftarlar derneği olarak “2. Ligde misafiriz” diyoruz. Takımımızın düştüğüne inanmak istemiyoruz. Çünkü 2. Lig beyaz gruba da baktım, kırmızı gruba da baktım: Şanlıurfaspor’un ilçe takımlarının arasında olması çok zorumuza gidiyor. Neden bugün İstanbul’un, İzmir’in ilçe takımları ile oynamak zorunda kalalım? Son olarak şunu söylemek istiyorum: Kim Şanlıurfaspor’un yönetimine talip olursa, kim sahiplenirse bizler onun destekçisiyiz ve takipçisiyiz. Kim bu güzel takımı başarıya ulaştıracaksa sonuna kadar arkasındayız.
22-23-24-URFASPOR.QXD:Layout 1
6/3/17
6:27 PM
Page 3
Erdoğan Beşkardeş
TARAFTAR NE DİYOR İbrahim Halil Arslan Futbol toplumların ortak değerini ve duygularını paylaştıkları bir spor alanıdır. Ancak bu alanı farklı amaç ve emeller için kullanmak toplumda onarılması mümkün olmayan derin yaralar açılmasına neden olacaktır. Özellikle son dönemlerde Şanlıurfaspor üzerinden siyasi rant devşirmek amacıyla oluşturulan yönetim anlayışı maalesef hüsranla sonuçlanmıştır. Şanlıurfaspor'un küme düşmesi hiç kimseyi memnun etmediği gibi hiç kimseye de siyasi bir rant sağlamadığı açıkça ortadadır. Dolayısıyla Şanlıurfaspor bundan böyle siyasetçilerin değil gerçek taraftarlarının yönettiği bir kurum haline getirilmelidir.
?
Alican Şil
Mustafa Dişçi
Şanlıurfa Sporun küme düşmesi Urfalılar olarak bizi çok üzdü. Bu durumu sırf birilerine fatura etmek te doğru değil ama Urfa Spor 1. lige çıktığından beri hep düşme tehlikesi ile yüz yüze kalmıştır. Bu problemlere çözüm olarak bence üç şey lazım; Doğru yönetim, Sağlam alt yapı ve kalıcı gelir. Ancak bunlar sağlanırsa Urfa Spor hak ettiği yere gelecektir.
Yöneticiler ayrı, futbolcular ayrı bir dert. Takımda ruh yok ki adamlar sahaya kaybetmek için çıkıyorlar. Her Urfa spor maçında nefesimiz daralıyor. Eskiden Urfa spor deplasman takımıydı, şimdi hem içeride hem dışarıda mağlup oluyor. Takım yönetiminin hepsi değişmeli yoksa seneye 3. lig bizi bekliyor olacak…
Cengiz Kaplan Yiğit düştüğü yerden kalkar. Yeter ki siyaset Urfa Spordan elini çeksin!
Mehmet Emin Kuş Bence başarısızlığın nedeni futboldan anlamayan kişilerden oluşan bir yönetimin olması ve disiplin yokluğundan faydalanan futbolcuların vurdumduymazlığıdır. Ayrıca siyasi çekişmeler ve menfaat çakışmaları da kulübü yıpratan etkenlerdir. Futbolun genelinde olduğu gibi, Urfasporda da çok başlılık ve çekişmeler haddinden fazla. Siyasi çekişmelerin ve rantçıların elinden kurtulursa o zaman başarı elde edilir diye düşünüyorum.
Bir futbol takımının başarı oranını etkileyen önemli faktörlerden biri tribündeki taraftardır. Maalesef taraftarımız yok. Ayrıca transfer sorunu var, rakibi bastıracak, atağa çıkacak forvetin olmaması da bence eksikliktir. Teknik heyet ve hocası olmak üzere amatör lige geri gitmeleri ve yerlerine süper ligden getirilmeleri gerekir.
Oktay Doğan Bizi çok üzdüler. Günlerdir uykularım kaçıyor yazık değil mi bu takıma? O kadar belediye başkanımız var, 12 tane milletvekilimiz var bir takıma sahip çıkamadılar. En azından bu takım ligde kalsaydı. Yazıklar olsun! ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 24
Harun Açıkgöz 2 milyon nüfusu olan bir il üçüncü lige düşüyorsa burada gerçekten bir sıkıntı var demektir. Sadece futbolcular ve yöneticiler yetmez halk olarak birbirimize kenetlenmemiz ve Urfasporu sahiplenmemiz lazım. Başka Urfaspor yok!
6:26 PM
Page 1
EN VE RA
AYRINTILAR
6/3/17
KÇ İÇE K
25-AYRINTILAR-ENVER AKCICEK.QXD:Layout 1
Modern İpek Yolu Projesi 14-15 Mayıs tarihlerinde Pekin'de çok önemli bir zirve gerçekleşti. Devlet ve hükümet başkanları düzeyinde gerçekleşen bu zirveye 29 ülkenin lideri katıldı. Türkiye’yi zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil etti. Özellikle Türkiye'yi yakından ilgilendiren zirvenin gündeminde Çin tarafından hayata geçirilen Modern İpek Yolu projesi vardı. İlk olarak 2013 yılında Çin Devlet Başkanı Şi Jinping tarafından ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ adıyla duyurulan proje, Çin'den başlayarak karadan ve denizden Avrupa'ya kadar uzanan dev bir kalkınma projesi olarak tanıtılıyor. Projenin hedefi, tarihte önemli bir yeri olan İpek Yolunu yeniden canlandırmak ve Doğu Asya'dan Avrupa'ya kadar uzanan bir ekonomi kuşağı oluşturmak. İpek Yolu projesi Asya, Afrika ve Avrupa’yı kapsayan, güzergâhında bulunan 60'a yakın ülkeyi ve dünya nüfusunun % 70'ini ilgilendiren dev bir proje. Çin hükümeti bu proje için şu ana dek 300 milyar dolardan fazla yatırım anlaşması yaptığını açıkladı. Önümüzdeki dönem için de 125 milyar dolar civarında yatırım planlanıyor. Uzmanların yaptığı tahminlere göre aşamalı olarak ilerleyen projenin tamamlanması durumunda toplam maliyet 1.5 trilyon doları bulacak. Çin hükümeti bu proje için dev altyapı projeleri planlıyor. Kara, deniz, hava ve demiryolu gibi farklı ulaşım seçeneklerini barındıran projenin tamamlanması durumunda Çin'in Hubei eyaletinin başkenti Wuhan'dan yola çıkan bir tren, Fransa'nın Lyon şehrine sadece 16 günde ulaşabilecek. Avrasya ana karasının merkezinde yer alan Türkiye, doğal olarak bu projenin en önemli ayağını
oluşturuyor. Haliyle Türkiye’nin de bu projeden beklentileri yüksek. Türkiye sadece kıtalar arası köprü ve koridor görevi görmeyecek elbette. Sermaye akışının ülkemize kaydırılması ve yaratılacak istihdam açısından büyük fırsatlar sunuyor bu proje… Marmaray, 3. Köprü, 3. Havalimanı, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve EdirneKars Arasında yapılması planlanan yüksek hızlı tren projesi gibi yatırımlar da İpek Yolunun merkezi geçiş noktaları olarak hizmet verecek. Koridorun, bütün halinde çalışır hale gelmesi durumunda Çin ile Türkiye arasındaki sevkiyat süresi 30 günden 10 güne düşecek. Gelelim projeye soğuk bakan ülkelere. ABD ve Rusya projeye temkinli yaklaşan iki büyük güç. Esasen iki ülke de Çin’in Avrasya'da güç dengelerini kendi lehine değiştirecek olmasından kaygılanıyor ki bu kaygılarında çok da haksız sayılmazlar. Çünkü bu projenin tamamlanması durumunda Çin, ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 25
Asya'dan Avrupa'ya uzanan dev bir sahada ekonomik dengeleri kontrol eder bir güç haline dönüşecek. ABD ve Rusya bölgede kendi lehine kurmuş oldukları güç dengesinin üçüncü bir güç tarafından alt üst edilmesine seyirci kalmayacaktır. ABD ve Rusya dışında bölgenin önemli bir gücü olan Hindistan da projeye soğuk yaklaşan ülkelerden. Hindistan'ın soğuk bakmasının altında da yine benzeri sebepler yatıyor. Bölgenin en önemli iki gücü olan Çin ve Hindistan arasında öteden beri ciddi bir rekabet yaşanıyor. Ayrıca İpek Yolunun tartışmalı bölge olan Keşmir'den geçecek olması da Hindistan'ın çekince duyduğu konulardan biri. Sözü bağlarken şunu ifade edelim: Bu projenin kazananı elbette sadece Çin olmayacaktır. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi "bu girişimin, ‘kazan-kazan’ anlayışıyla hayata geçirilmesi büyük önem arz ediyor."
26-FINANS.QXD:Layout 1
6/3/17
6:26 PM
Page 1
FİNANS Gerekli başvuru yapılırsa Emlak Bankası dönecek
Türkiye’nin Gürcistan’daki yerel bankası JSC Ziraat Ziraat Bankası, Gürcistan’da Tiflis, Batum ve Marneuli şubeleriyle yürüttüğü faaliyetlerine JSC Ziraat Bank Georgia çatısı altında devam edeceğini açıkladı. Bankadan yapılan yazılı açıklamaya göre, yüzde 100 Ziraat Bankası sahipliğinde kurulan JSC Ziraat Bank Georgia ile Gürcistan’daki şube ağının genişletilmesinin hedeflendiği vurgulandı. Bu yeni oluşum ile Türkiye’nin Gürcistan’daki yerel bankası olunmasının amaçlandığı belirtildi. İnternet bankacılığı, bireysel krediler, kart ürünleri gibi ürünler ile bireysel bankacılık alanındaki pazar payının daha da artırılmasının JSC Ziraat Bank Georgianın stratejik hedefleri arasında yer aldığını dikkat çekildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen kanun teklifi ile Emlak Bankasının tasfiyeden çıkarılmasının önü açıldı. Maliye Bakanı Naci Ağbal, yasal düzenlemenin ardından BDDK'ya gerekli başvuruların yapılması halinde, Emlak Bankasının yeniden faaliyete geçeceğini söyledi. Ağbal, öncelikli hedefin, Emlak Bankasının tasfiye sürecinin sonlandırılması ve bankanın yeniden faaliyete geçmesi olduğunu kaydetti. Emlak Bankasının marka değeri olan bir banka olduğuna işaret eden Ağbal, "Yönetim Kurulu kendi çalışmaları çerçevesinde hükümetimize bir plan getirecek. O çerçevede bankanın ekonomiye katkı sağlaması için çalışma içinde olacağız" diye konuştu.
Kredi kartlarının artık yerli bir logosu var Kredi hacmi 1 trilyon 890 milyar TL’yi aştı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) verilerine göre, bankacılık sektörünün kredi hacmi 5 Mayıs itibarıyla 2 milyar 214 milyon lira arttı. Toplam kredi hacmi, 1 trilyon 890,9 milyar liraya yükseldi. Takipteki alacaklar 13,3 milyar lira, öz kaynakları ise yaklaşık 365,9 milyar lira oldu. Bu dönemde mali kesime verilen kredilerin toplamı 48 milyar 573 milyon liraya gerilerken, mali kesim hariç toplam kredi hacmi ise 1 trilyon 746 milyar 170 milyon liraya yükseldi. Bankacılık sektöründeki toplam mevduatta 3 milyar 303 milyon liralık artış yaşandı. Tüketici kredileri tutarı ise 859 milyon lira artarak 358 milyar 739 milyon liraya çıktı.
Bankalararası Kart Merkezi (BKM), TROY markasıyla kartlı ödeme sistemleri pazarına girdi. Artık kredi kartının sağ alt köşesinde yabancı firmaların değil, TROY logosunun yer alacağı belirtildi. BKM Genel Müdürü Soner Canko, TROY logolu 200 binin üzerinde kartın cüzdanlara girdiğini açıkladı. Canko, TROY’un ilk kez 1 Nisan 2016’da tanıtıldığını hatırlatarak, alışveriş ve ödeme kültürünün Türkiye bankacılık ve finans sektörünün ortak çabalarıyla bir ödeme yöntemi ve markası doğurduğunu vurguladı. TROY’un, ilk işleminin yapıldığı Nisan 2016 itibarıyla
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 26
atılmış olan adımları aktaran Canko, TROY kartların POS, ATM ve e-ticaret sitelerinde yüzde 100 kabulünün sağlandığını bildirdi. Soner Canko, TROY üyelerine yönelik altyapı çalışmalarının tamamlandığını ve TROY kullanımına ilişkin tüm standart ve kuralların belirlendiğini bildirdi. 11 Mayıs itibarıyla 200 bini aşkın TROY logolu kart bulunduğunu dile getiren Canko şunları söyledi: “Hedefimiz yüzde 100 nakitsiz ödemeler toplumuna giden bu yolda tüm bankaların TROY logolu kartlarını kullanıcılara sunması ve her cüzdanda en az bir TROY logolu kart bulunması.”
27-ILAN BEDEN DILI.QXD:Layout 1
6/4/17
4:45 PM
Page 1
SERTİFİKALI ÖZEL BEDEN DİLİ EĞİTİM KURSU
POLİTİKA
ETKİLİ İLETİŞİM
ÇEKİCİLİK VE KARİZMA
FLÖRT VE İLİŞKİLER
İÇGÜDÜ VE RENKLER
YALAN VE ZİHİN OKUMA
Adres: Atatürk Bulvarı Bahçelievler 2. Sokak Piserro Üstü No:2 Şanlıurfa Merkez 0414 313 50 63 0532 236 02 27
28-29-KITAP.QXD:Layout 1
6/3/17
6:25 PM
Page 1
SÖYLEŞİ
BİR KARAKÖPRÜ EFSANESİ
“GEBECE” Şanlıurfa Aktüel Dergisi olarak Eğitimci, Yazar Ali Tutluoğlu ile yaptığımız bu keyifli söyleşide yayımlanan yeni kitabından, edebiyattan ve sözden konuştuk. Edebiyata düşkünlüğüyle bilinen Tutluoğlu arada bir Urfa şivesiyle yaptığı esprilerle gönüllerimizi mest etti. Bizim türkülerden dinlediğimiz, narları, dereleri ve yemyeşil bahçeleri olan Karaköprü’yü bir de ondan okuyalım… Merhabalar biraz kendinizden bahseder misiniz? Öncelikle güzel bir beyitle söze başlayalım. “Her seherde Besmele ile açılır dükkânımız/ Hazreti Şeyh Şazeli’dir pirimiz üstadımız!” Söyleşimiz bereketli olur inşaAllah. 1976 Urfa Karaköprü doğumluyum. İlk, Orta ve Lise öğrenimimi Şanlıurfa’da tamamladıktan sonra, 2000 yılında Aydın-Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu oldum. 2002 yılında ise vatani görevimi Diyarbakır’ın Hazro ve Silvan İlçelerinde kısa dönem olarak yaptım. Şanlıurfa’da Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni ve idareci olarak çalıştım. Şu an ise Şanlıurfa GAP Kız Anadolu Lisesinde Edebiyat Hocası olarak görevime devam etmekteyim. Evliyim, elinizi öpsün 1 kız, üç çocuk babasıyım. Öncelikle hayırlı olsun. Yeni hikâye kitabınız “Gebece” ismiyle okuyucularıyla buluştu. Bize kitabınız hakkında bilgi verir misiniz?
Teşekkür ederim. Evet, yeni kitabımız 13 Mayıs itibariyle okuyucularımızla buluştu. UrfaCity AVM’de bir imza günü söyleşi tarzında tanıtımla okuyucularımızın beğenisine sunduk. Rabbim inşaAllah mahcup etmez. Kitabımız bir hikâye kitabı malumunuz. 16 hikâyecikten oluşuyor. Her bir hikâye ayrı dünyalardan bahsediyor. Tabi masal tarzı hikâyeler de var. Bunun yanında manevi dinamiklerimizi ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 28
anlatan mesela Dede Osman Avni Hazretleri, Şazeli Ali Dede gibi önemli şahsiyetlerle ilgili hikayevari menkıbelerden bahsettik. Hocam peki nedir bu Gebece? Neden bahsetmişsiniz, biraz da onun hakkında konuşalım. Evet, Gebece kitabımızın favori hikâyesidir. Aynı zamanda kitabımızın da ismidir.
28-29-KITAP.QXD:Layout 1
6/3/17
6:25 PM
Kitabımızın kapağında bir ekine durmuş başak fotoğrafı var. Yani “Buğday Başağı” doğmakla, doğumla ilintili bir şey. Eskiden Karaköprü’de şu anki nar heykelinin biraz batı kısmındaki refüjün tam ortasında üç gözlü bir pınar varmış. Şu bizim Devteşti, Gölpiyar, Edene gibi yerlere benzeyen çok güzel suların çıktığı bir yer. İşte oraya gebece derlermiş. Ve buranın suyu çok hoş ve çok lezzetliymiş, aynı zamanda da kutsal. İşte buraya insanlar gelip dilek dilermiş, çaput bağlarmış etrafındaki çınarlara, dut ağaçlarına vs… Sonrasında bu su o kadar şifalıymış ki çocuksuzluk hastalığına iyi gelirmiş. Yani şu anki bazı hastalıkları def ediyormuş. İşte buraya gidip o suyu içen ve evine götürüp elini yüzünü yıkayan insanlar, bir de duasını halis bir kalple yapan kadınların çocukları oluyormuş. Ondan dolayı da buraya gebe, gebe sonrasında da olmuş hamilelikten ötürü yani “Gebece” biz de aldık bu efsaneyi masalımsı tarzda hikâyeleştirdik. Hocam çok güzel anlatıyorsunuz da ya peki şimdi orası duruyor mu? Evet, duruyor. Tabii olarak Karaköprü ilçemiz şuan ki göründüğü gibi bir yer değildi 20 yıl önce. Bir köydü. Merkeze yakın olduğundan dolayı 30 yıl öncesini bir düşünün. Geniş bir coğrafya ortasından serin suların aktığı bir narlı dere. Her türlü meyvenin yetiştiği bahçeler ve Nefi’nin şiirlerine konu alacak kadar bir huzur yeri. Esentepe’den baktığınızda bir mesire alanını anımsatan uzun servilerin ve yeşilin tüm tonlarını barındıran parnasyanların tablolarını anımsatan şiir gibi bir yer. Her yerinden suların fışkırdığı, biraz kazdığınızda tertemiz suların kuzuladığı pınarlarla dolu bir yerdi. Hocam bize “Gebece”den bir bölüm paylaşır mısınız? Tabiî ki. … Asbap gecesinin vazgeçilmez mekânıydı burası. Damat giydirme töreni burada yapılırdı. Önceden hazırlanan gümüş sininin içine gömlek, kravat, takım elbise, çorap ve kundura konulurdu. Bunları davul gümbürtülerinin arasında türküler söyleye söyleye Aziz Ağa’nın başının üstünde taşıttırarak güle oynaya gidilirdi Gebece ‘ye. Her damadın kaçınılmaz sonuydu elbiseleri giydirilmeden önce Gebece’ye atılmak. Neşeyle, muhabbetle damadın yanık sesli
Page 2
kirvesi elini kulağına kapatarak lacivert geceye hoyrat çekerdi ve sonunda damat Gebece’nin o şifalı serin suyuyla sırılsıklam olmuş bir şekilde çıkardı en yakın dostlarının karşısına. Umuttu gebece, neşe kaynağıydı ve günahlardan arınmaktı aynı zamanda. Tertemiz, saf bir şekilde dünya evine girmekti oranın maneviyatına inananlar için. Kirve tarafından giydirilen damatlıktan sonra dönülürdü neşeli türkülerle birlikte düğün evine… Hocam başka neler yapıyorsunuz? Branşımız icabı daha çok kültürel anlamda çalışmaların içindeyiz. Biz okumanın müptelası olmuşuz. Okuyoruz, okuduklarımızı tahlil ediyoruz ve gözlemliyoruz. Bu faaliyetlerimizi de yazıya geçiriyoruz ki tarihe not düşelim kişisel olarak. Çünkü yazmak meydan okumaktır zamana. Mesela okulumuzda Edebiyat kulübü öğrencilerimizle ulusal düzeyde bir dergi çıkardık. “Nardan” ismini koyduk, yaşadığımız yeri sembolize ettiği için. Okul olarak Valilik Himayesinde “Şanlıurfa Aydınlarını Tanıyor Projesi” kapsamında beş aydır çalıştığımız bir “Tanpınar Okumaları” Sempozyumu yaptık. Çok güzel dönütler aldık. Proje kapsamında Şanlıurfa Valimiz Göngör Azim Tuna’nın çok büyük katkılarını gördük, öğrencilerimiz kendi sunumlarını yaptıktan sonra “Şanlıurfa Tanıtım Günleri”ne valilik tarafından götürüldü ve Ankara ve Eskişehir’de
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 29
bizleri misafir ettiler. “Gebece”den başka eserleriniz var mı? Evet, çok şükür var. Bilirsiniz her eser yazarların çocukları gibidir. Bizimde 2010 yılında yayımladığımız deneme türünde “Hoşça Kal Nisan” isminde bir kitabımız, ayrıca 2012 yılında şiir türünde yayımladığımız “Seni Düşünürken” isimli bir kitabımız mevcuttur. Değerli hocam bize son olarak neler söylemek istersiniz. Var mı başka kitaplar ufukta? Öncelikle çok teşekkür ediyorum bize zaman ayırdığınız için. Derginiz bir kültürel faaliyet ortamında elime tutuşturuldu bir genç tarafından. İyi ki de vermiş. Alıp sayfalarını merakla inceledim sonrasında. Çok kaliteli bir “Şanlıurfa Aktüel Şehrin Yaşam Dergisi”ni çıkarıyorsunuz. Dolu dolu bir dergi olduğunu fark ettim. Urfa standartlarının üzerinde bir dergi olmuş. Başarılarınızın devamını diliyorum. “Gebece” isimli “Hayatın İçinden Bir Kahveci Çırağının Hikayeleri” kitabımız daha yeni çıktı. İnşaAllah geniş bir kitleyle buluşur ve herkes tarafından okunur. Tabi ki nasıl Yeni Türkiye deniliyorsa, Yeniden Türkiye deniliyorsa biz de yeni kitaplar ve yeniden kitap yazmaya devam edeceğiz diyoruz.
6/3/17
6:25 PM
Page 1
IM
30-31-DUYGU YILDIRIM.QXD:Layout 1
DİY ETİ SY EN
DU YG
U
YIL
DIR
DİYET
DİKKAT! ŞOK DİYET MEVSİMİ GELİYOR! Yaz geldi ve kışın kalın kıyafetlerle sakladığın göbeğinin, yazın ince kıyafetler içerisinde nasıl görünebileceğini hayal ediyorsun. Sonra bir telaş sarıyor seni. İnternetin başında buluyorsun kendini ve arama motoruna ‘’Ayda 10 kilo verdiren diyet’’ ‘’Haftada 5 kilo verdiren diyet’’ ‘’ Su diyeti’’ ‘’Elma Diyeti’’ ‘’Sibel Can diyeti’’ ‘’Lahana diyeti’’ ‘’Pamuk diyeti’’… yazıyorsun ve önüne çıkan yüzlerce düşük kalorili, saçma ve sıkıcı diyet listesinin seni sağlıklı bir şekilde ideal kilona ulaştırabileceğini zannediyorsun. Sonra aklına Diyetisyene giderek kilo veren arkadaşın geliyor; hemen onu arıyorsun ve onun diyet listesini istiyorsun. Senin cinsiyetine, yaşına, boyuna, yaşam tarzına, sağlık durumuna uyar mı uymaz mı sorgulamıyorsun bile, kimin umurunda, o tshirtten sarkan göbeğin erimeli, nasıl olursa olsun! Sonra bir hap bir kapsül mucizevi bir kür arayışına giriyorsun, diyet yapmadan,
spor yapmadan seni incecik yapacak o mucizevi şeyin arayışına düşerek yüzlerce belki binlerce lira harcayıp sağlığını hiç etmek gözüne gelmiyor, sonuç olarak t-shirtteki o görünüm her şeyden önemli! Anlayacağın üzere Şok Diyet Mevsimi geliyor! Hızlı kilo vereceğim diye sağlığından olmamak ve sonraki süreçte daha fazla kilo almamak için
çok dikkatli olmalısın. Çünkü: ŞOK DİYETLER KALBİ YORUYOR Eğer ki bir diyet programı ilk günden son güne kadar sana aynı besinleri yemeni öneriyor, yaş, cinsiyet, kilo, hastalık durumu ayırmaksızın herkese aynı yiyecekleri veriyorsa o programın bilimsel ve sağlıklı olmadığına emin olabilirsin. Kişiye özel olmayan, tek tip besin grubunu içeren, yanlış diyet uygulamaları ile yağ kütlesinden az, kas ve su miktarından ise çok kayıplar olduğu görülür. Kas kaybı metabolizmanın yavaşlaması anlamına gelir. Bunun yanında hızlı kilo kaybı sağlayan diyetler uzun süre uygulandığında vücuttan su ile birlikte sodyum, potasyum gibi elektrolit kayıpları yaşanır ve bu durum ani kalp krizlerine neden olabilir. ÖĞÜN ATLAMAK KİLO ALIMINA SEBEP OLUYOR Öğün atlamak veya aç kalarak kilo vermeye çalışmak metabolizmanın yavaşlamasına neden olur. Metabolizma dışarıdan ne kadar enerji gelirse o kadarla çalışmaya
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 30
30-31-DUYGU YILDIRIM.QXD:Layout 1
6/3/17
ayarlanmış bir sistemdir. Yani sen tüm gün bir şey yemediğinde veya öğün atladığında metabolizman da yeteri kadar enerji harcamıyor ve kendini en düşük seviyede dinlenmeye alıyor. Bazal metabolizma hızının altında düşük kalorili beslenmek metabolizmanı daha da yavaşlatıyor. Uzun süre aç kalmak kan şekerinde dalgalanmalara neden olacağı için bir sonraki öğüne kurt gibi acıkmış olarak masaya oturmak kaçınılmaz hale geliyor. ÖNEMLİ OLAN SAĞLIKLI BESLENMEYİ YAŞAM TARZI HALİNE GETİRMEKTİR Sadece meyve veya salata veya yumurta tüketmek ya da sadece protein ağırlıklı beslenmek gibi dengesiz besin içeriğine sahip diyetler yıllardır hızlı kilo vermek isteyenlerin umut kapısı oldu. Ancak bu yöntemlerin hepsi geçici bir çözüm olabilir. Vücudumuzun tüm besin gruplarına belli oranlarda ihtiyacı vardır. Karbonhidratlar,
6:25 PM
Page 2
proteinler, yağlar, vitaminmineraller, su ve posa gibi besin öğelerinin her birinin vücudumuzda fonksiyonel bir işlevi bulunuyor. Tek besine dayalı diyetler dengesiz bir beslenme düzeni oluşturduğu için fizyolojik ve psikolojik olarak kendini kötü hissetmene ve vitamin – mineral yetersizliklerine neden oluyor. Bu yüzden bu tarz diyetler kişilere sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandıramıyor. Yaşam boyu uygulanabilecek davranış değişikliği yaptıramadığı için de verilen kilolar kısa sürede fazlasıyla geri alınıyor. DİYET VE SPOR BİRBİRİNİ OLUMLU ETKİLEYEN İKİ İYİ ARKADAŞTIR. Sağlıklı zayıflamada diyet tek başına yeterli kalamayabiliyor. Kişinin sağlık problemleri yoksa sürdürülebilir bir egzersiz programının ya da yürüyüşlerin diyet programına eklenmesi gerekiyor. Spor yapmayı sevmeyenler için haftada 3 – 4 kez en az 30 dakika süren tempolu ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 31
yürüyüşler hem sürdürülebilir olması hem de sağladığı fayda açısından en kolay fiziksel aktivite seçimi olabilir. SAĞLIKLI BİR DİYET PROGRAMI İÇİN İŞİN UZMANINA YANİ DİYETİSYENE DANIŞMALISIN. Haftada yarım ile bir kilo arasında kilo verilmesini sağlık açısından ideal kabul ediyoruz. Zayıflamada en önemli beklenti ise kilo kaybının yağ kütlesinden sağlanmasıdır. Kişilerin verecekleri kilo miktarı elbette kişisel özelliklere ve sağlık durumuna göre değişebilir. Kendine gerçekçi olmayan hedefler koymak ve şok diyetlerle hayatını tatsız hale getirmek yerine bir Diyetisyene danışarak senin yaşına, boyuna, kilona, yağ oranına, yaşam tarzına özetle sana özel sağlıklı diyet listeleriyle keyif alarak ve doyarak kilo vermek mümkün. Soru ve görüşleriniz için diyetisyenduygu@hotmail.com adresine mail yollayabilirsiniz. Sağlıklı ve Fit Günler ☺
32-33-34-BUSINESS.QXD:Layout 1
6/3/17
6:25 PM
Page 1
BUSINESS
Gelecek vaad eden meslekler
Öğrencilerin üniversite tercih işlemleri Temmuz'da başlıyor. Üniversite adaylarına meslek tercihlerinde pozitif etki yapacağına inanılan ve geleceği olan meslekler hangileri? Geleceği parlak olan meslekler nelerdir? Çalışma alanları ve gelecekteki önemi nedir? Hangi meslekte iş bulma olasılığı daha yüksek? İşte geleceğin öne çıkan meslek isimleri...
Gençlerin almak zorunda olduğu en önemli kararlardan biri de kuşkusuz ki meslek seçimi. Bu önemli seçimi yaparken dünyada ve ülkemizde gelişecek sektörleri göz önünde bulundurmak ve bugün hiç tanınmayan ama yakın gelecekte büyük potansiyele sahip alanlara yönelmek gerekiyor. İşte gelecekte yıldızı parlayacak meslekler… Bilişim, yapı-inşaat, gayrimenkul, eğitim, üretim-imalat, turizm-otelcilik, perakendecilik, enerji ve lojistik sektörleri gelecekte en fazla iş fırsatı sunacak sektörler arasında yer alacak. Özellikle bilişim, nitelikli eleman açığının hızla arttığı sektörlerin başında geliyor. Bilişim ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 32
teknolojileri sektöründe özellikle mobil cihazlara yönelik uygulama geliştirme ve pazarlama pozisyonları revaçta olacak. E-ticaret kullanım oranının arttığını ve gelecekte yeşil mesleklerin de önem kazanacağını dile getiren Yenibiris.com Yönetim Kurulu Üyesi Kâmil Özörnek, “Ödeme sistemleri ve yazılım güvenliği bu sektörde öne çıkan alanlar arasında. Yazılımdan iş zekâsına, büyük veri teknolojisi alanında çalışacak uzmanlara ihtiyaç olacak. Küresel iklim değişikliğiyle birlikte yeşil mesleklere olan talep te artıyor. Şirketler bu alanda daha çok mühendislik mezunlarını tercih ediyor” diye konuşuyor.
32-33-34-BUSINESS.QXD:Layout 1
6/3/17
6:25 PM
Page 2
TEKNOLOJİ SEKTÖRÜNDE ÖNE ÇIKACAK MESLEKLER İş Zekâsı Uzmanı: Stratejik planlama bölümlerinde görev yapıyor. Yeni ürünlerin nasıl oluşturulacağı, yeni müşterilere nasıl ulaşılacağı ya da mevcut müşterilerin nasıl elde tutulacağı gibi stratejilere ve yatırım kararlarına yön veriyor. Proje Yöneticisi: Özellikle telekom, bilişim ve sigorta sektörlerinde, PMP sertifikasına sahip proje yöneticilerine talep artıyor. Veri Madenciliği Uzmanı: Şirket veritabanında bulunan verilerin, şirketlerin yeni müşteri kazanımı, müşteri bağlılığı, kârlılık artırma gibi hedeflerini destekleyecek modelleme ve analizleri gerçekleştiriyor ve gerekli iş stratejilerinin
oluşturulmasına yönelik çalışıyor. Yazılım Uzmanı/Yazılım Geliştirme Mühendisi: Yazılım, nitelikli eleman ihtiyacının çok fazla yaşandığı bir alan. Veritabanı Yöneticisi: Şirketlerin giderek büyüyen verilerinin tutulduğu sistemin 7/24, 365 gün kesintisiz ulaşılabilir olması, korunması ve yönetilmesine yönelik çalışıyor. SAP/ERP Danışmanı: Şirketler, finanstan veri ambarına içinde birçok modül barındıran SAP programlarını kullanmayı
bilen kişileri arıyor. Dijital Pazarlama Uzmanı: Başta sosyal medya uzmanı olmak üzere dijital pazarlama uzmanı, online iletişim uzmanı, adwords hesap yöneticisi, sosyal ağlar iletişim uzmanı, SEO uzmanı, SEM uzmanı, şirketler tarafından en çok aranan pozisyonlar arasında.
YEŞİL YAKALILAR ÖNEM KAZANACAK Yenilenebilir Enerji Uzmanlığı: Bu alanda kendini geliştirecek başarılı mühendisler, MBA veya pazarlama mastırı da yaparlarsa ilerleyen yıllarda çok iyi şartlarda iş bulabilirler. Rüzgar Enerjisi Uzmanlığı: Rüzgar enerjisi, yenilenebilir enerji alanında en bilinen ve popüler olan enerji dalı. Ülkemizde şu anda çok sayıda şirket, rüzgar türbini yapmaya başladı. Çevre Mühendisliği/Çevre Hukuku Uzmanlığı: Doğal kaynakların en iyi biçimde kullanılması, çevrenin korunması ve insan sağlığına uygun biçimde geliştirilmesi konusunda çalıştıkları için, bu alanda eğitim gören mühendislere/uzmanlara atıkların arıtılması, gerekli tesislerin kurulması, işletilmesi, yapılanların denetlenmesi, gürültü kaynaklarının belirlenmesi gibi birçok iş düşüyor. Yeşil Pazarlama (Green Marketing) Danışmanlığı: Ürünün üretiminden tüketimine kadar çevre ve doğa dostu olmasını ve doğaya katkı yapmasını sağlamak gibi görevleri yürütecek, pazarlama, işletme, endüstri veya çevre mühendisliği vs. bölümlerden mezun, kendini pazarlama odaklı yetiştirmiş kişiler Yeşil Pazarlama Danışmanı olabilirler. Şirketler çevre bilinci geliştikçe böyle danışmanlara çokça ihtiyaç duyacaklar. Organik Tarım Mühendisliği/Uzmanlığı: Organik
ürünlerin yarattığı talebe dayalı olarak organik ürün yetiştiriciliği çok popüler. Bu konuda özel eğitim merkezleri olmamakla birlikte ziraat mühendisleri dünyadaki yeni ve gelişen uygulamaları takip ederek bu iş kolunda ilerleyebiliyorlar. Yeşil (Ekolojik) Turizm/Tatil Uzmanlığı: Önümüzdeki yıllarda doğa ve ekolojik turizm konusunda uzmanlaşmış, kendini yetiştirmiş rehberlere/uzmanlara ve tesislere ihtiyaç olacak. Doğal Yaşam Koçluğu: Uzun süre doğadan uzak kalan insan doğaya ve doğala alışmakta da zorluk çekiyor. Bu ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 33
noktada devreye yön gösterecek Doğal Yaşam Koçları girebilir. Yeşil İnsan Kaynakları Yönetmenliği: Şirketin personelinde çevre duyarlılığı yaratmak, onların şirket kaynaklarını daha tasarruflu kullanmalarını sağlamak, personelin çevre ile ilgili projelere katılımı, ofis ve çevrenin doğaya uygun ve doğaya zarar vermeyecek şekilde düzenlenmesi işlerini yapacak, işletme, insan kaynakları, çevre konusunda bilgili insan kaynakları yönetmenlerine / uzmanlarına ilerleyen yıllarda daha çok ihtiyaç duyulacak.
32-33-34-BUSINESS.QXD:Layout 1
6/3/17
6:25 PM
Page 3
ARZ - TALEBİN ARTTIĞI MESLEKLER Son yıllarda özellikle Sosyal Medya Uzmanlığı, İş Güvenliği Uzmanlığı ve Yazılım Geliştirme gibi pozisyonların arz talebin arttığı meslek dalları olarak karşımıza çıktığını dile getiren Elemanonline.net Genel Müdürü Özlem Demirci Duyarlar “Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde İnovasyon ve Gelişim Uzmanlığı, Fason Yöneticiliği, İnternet Gazeteciliği, Mobil Uygulama Geliştirme, Risk Yöneticiliği ve İş Zekâsı Uzmanlığı gibi mesleklerin yıldızının parlayacağını düşünüyoruz” diyor. Sosyal Medya Uzmanlığı: Dijitalleşen dünyada oldukça popüler hale gelen sosyal medya kullanımını bütünsel bir strateji ile yönetmeye çalışan firmalar bu alanda kariyer yapmak isteyenlere kapılarını açıyor. Markaların konumlanması ve rakipleriyle rekabet edebilmesi için dinamik, aktif ve verimli bir şekilde sosyal medyayı kullanması gerekliliği ortaya çıktı. Bu ihtiyacın ortaya çıkmasıyla birlikte sosyal medya uzmanlığı pozisyonu şirketlerde yerini almaya başladı. Bir sosyal medya uzmanının yaratıcı, özgün, meraklı kişilik özelliklerinin yanında iletişimi çok iyi bilen, twitter, facebook, friendfeed, sözlükler, bloglar, forumlar gibi sosyal ağları etkin kullanabilen, içerikler oluşturabilen, kriz yönetimi konusunda deneyimli, strateji üretebilen, mobil pazarlama ve sosyal medya raporlama konularına hâkim olması bekleniyor. Üniversitelerde Sosyal Medya Uzmanlığı bölümü henüz çok yaygın olmasa da birkaç üniversite Yeni Medya konusunda lisans ve lisansüstü programları açmaya başladı bile. Geleceğin facebook, twitter ve daha birçok sosyal medya mecrasının fikirlerini bulacak, markaların
içeriklerini oluşturacak yaratıcı ve donanımlı gençler bu programları tercih edebilir. Ayrıca Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, Pazarlama, İşletme gibi bölümlerden mezun olan gençler de dijital medya konusunda eğitimlere katılarak ve kendilerini bu konuda geliştirerek sosyal medya uzmanı olabiliyorlar. Fakat unutulmaması gereken en önemli nokta, bir sosyal medya uzmanının işinin hakkını verebilmesi için 7/24 çalışması gerekiyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlığı: İş sağlığı ve Güvenliğinde büyük açık devam ediyor. Ülkemizdeki tüm işyerlerine kademeli olarak 'İş Güvenliği Uzmanı' görevlendirme zorunluluğu getirildi. İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı olabilmek için; mühendis, mimar, teknik öğretmen olmak ya da üniversitelerin Fen veya Kimya bölümlerinden mezun olmak gerekiyor. Üniversitelerin ve Meslek Yüksekokullarının İş Sağlığı ve Güvenliği programlarından mezun olan gençler de bu mesleği yapabiliyorlar. Ancak öncelikle
Bakanlıkça yetkilendirilen eğitim kurumlarında 180 saat teorik ve 40 saat uygulamalı eğitim almak şart. Teorik eğitimin ise; en fazla yarısı uzaktan eğitim ile verilebiliyor. Uygulamalı eğitimler ise; en az bir iş güvenliği uzmanının çalıştığı bir iş yerinde yapılmalı. Taşeron-Fason Yöneticiliği: Kurumlar sabit, ücretli çalışanlar kadar, hatta daha fazla, kendi uzmanlık alanlarında bağımsız hizmet sağlayıcı kişi ve/veya küçük-butik kurumlarla çalışacaklar. Taşeron- Fason Yöneticiliği değişik yapılardaki çok sayıda taşeron-fasoncu arasındaki rekabeti yönetmek ve uyumu sağlamaktan sorumlu olacaklar. İnternet Gazeteciliği: İnsanlar artık haberler veya öğrenmek istedikleri diğer her şey için interneti kullanıyor. Dijital çağın sürekli gelişmesinden dolayı internet gazeteciliği geleceğin mesleklerinden biri olarak görülüyor. Mobil Uygulama Geliştiricisi: Mobil cihazların yaygın kullanımı yazılım geliştiricisi olan binlerce kişiye yeni bir ekmek kapısı oluşturmaya devam ediyor.
HAREKETLİLİK YAŞANACAK SEKTÖRLER Enerji, telekom, turizm, perakende, gıdatarım ve finansal hizmetlerde olumlu gelişmeler olacağını belirten Secretcv.com Genel Müdürü Okan Tütüncü, “Bu sektörlere yönelik projeksiyonlarımız, bu tür büyümelerin işe alımlarda da bir hayli hareketlilik getireceği yönünde” diyerek bu sektörlerin gelecekte önem kazanacağının altını çiziyor. Tohum Üretim Teknisyeni: Büyük şirketler şimdiden, tohum üretimi, dağıtımı ve ülkenin ekonomisinde büyük yer tutan ürünlerin belirlenip ticaretin yapılması için uzmanlar arıyor ve
yetiştiriyor. Beslenme Uzmanı: Gelecekte daha da artacağı düşünülen obezite ve beslenmeye bağlı hastalıkların çözümü için neredeyse herkesin bir beslenme uzmanı ya da diyetisyenden yardım alması gerekecek. Perakende Sektöründe Yöneticilik: Uzmanlar yeni markaların oluşması ve alışveriş merkezi yatırımlarıyla birlikte sektörde kendini geliştirmiş yöneticilere gelecekte de ihtiyacın artacağını vurguluyor. Gıda ve Beslenme Mühendisliği: Günümüzde tüketicilerin hijyen ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 34
standartları yüksek ortamlarda üretilmiş sağlıklı ürünleri talep etmeleri gıda firmalarının gıda mühendis ihtiyacını sürekli kılacak. Turizm İşletmeciliği: Turizm otel yöneticileri, işletme yöneticileri, yiyecekiçecek işletme yöneticileri, pazar ve ürün geliştirme yöneticilerine olan ihtiyaç giderek artacak. Kaynak:Takvim2017
35-OSMANLI RAMAZAN.QXD:Layout 1
6/3/17
6:24 PM
Page 1
KÜLTÜR
Osmanlı’da Ramazan Gelenekleri an
Tembihnameler yayınlanırdı nca ası k
Osmanlı döneminde Ramazan ayına Müslümanlar gibi gayrimüslimler de değer verirdi. Ramazan ayının gelmesiyle birlikte Osmanlı Devleti, halkının mübarek ay içinde nasıl davranması gerektiğini belirten bir tembihname yayınlardı. Tembihnamelerde; Müslümanların beş vakit namazı camide cemaatle birlikte kılması, mazereti olmayan tüm Müslümanların oruç tutmaları gerektiği belirtilirdi. Gayri Müslimlerin gündüzleri açık alanlarda yemek yememeleri, su, sigara içmeleri tembihname doğrultusunda yasaklanırdı.
Hırka-i Saadet merasimi
3 kıta 7 denizde 600 yıl hüküm süren Osmanlı Devleti’nde Ramazan ayları her zaman önemli bir yer tutardı. Devlet adamlarından, Anadolu halkına Müslüman tüm Osmanlı vatandaşları, Ramazan ayında hem evlerinin hem de kalplerinin kapılarını sonuna kadar açıyorlardı. Sınıf eşitsizliğinin ortadan kalktığı Ramazan ayında, varlıklı olanlar ihtiyaç sahibi kimselere kimliklerini belli etmeden yardım etmeye çalışıyordu. Ramazan ayıyla birlikte adeta Müslüman topraklara huzur yağardı. İşte Osmanlı’da Ramazan gelenekleri;
Ramazan ayının 12. günü Osmanlı'da son derece büyük bir öneme sahipti. Kutsal emanetlerin bulunduğu Has Oda, temizlenir ve gül suyu ile yıkanırdı. Ardından öd ağacı ve amber yakılırdı. Devletin ileri gelenlerinin hazır bulunduğu törende, Padişah tarafından gümüş sandukanın içinden hırka-i saadet çıkartılırdı.
Zimem Defteri
Yaşam duruyor Osmanlı döneminde, Ramazan ayında gündüzleri adeta sokaklar boşalırdı. İnsanlar gündüzleri uyur, akşamları ise hem çalışır hem de eğlenirdi. İftar ile sahur arasında ortaoyunu, meddah, karagöz gibi oyunlar izlenirdi.
Osmanlı'da Ramazan ayında vatandaşların birbirlerine yaptıkları yardımlar da gözle görünür ölçüde artış gösterirdi. Varlıklı bireyler, hiç tanımadıkları semtlerdeki bakkal, manav ve fırınlara girip Zimem Defteri yani veresiye defterini alıp içinden rastgele bir sayfa açar ve söz konusu kişinin borcunu tamamen öderdi.
Diş kirası Osmanlı döneminde iftar saati kapıyı kim çalmışsa kesinlikle geri çevrilmezdi. Büyük konaklarda hem zenginler için hem de ihtiyaç sahipleri için sofralar kurulurdu. İftarın ardından ise ev sahibi, yemeğe gelen misafirlerine diş kirası ismi altında hediyeler sunardı. Özellikle fakir konuklara, altın ve gümüş akçeler verilirdi.
Cerre erken çıkılıyordu Osmanlı döneminde medreselerde yaz tatili, üç ayların başlamasıyla birlikte başlatılıyordu. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 35
Paylaşım üst seviyede Günümüzde nasıl ki ihtiyaç sahipleri için, iftar çadırları bulunuyorsa Osmanlı döneminde de yemek dağıtılıyordu. Devlet yalnızca yemek değil, ihtiyaç sahibi vatandaşlarının birçok maddi ihtiyacını da karşılıyordu. Kaynak:yenişafak
36-37-RAMAZAN.QXD:Layout 1
6/3/17
6:24 PM
Page 1
HABER
Geçmiş günlerde Ramazan ayının
O zamanki berberler genellikle müzisyendiler. Ya ud, keman çalarlar, ya da ellerini şakaklarına atarak gazel söylerlerdi. Ramazan gecelerinde eş dost meclisinde ‘icra-yı ahenk’ ederlerdi.
GECE HAYAT I Cemaatle konak ve büyük evlerde teravih namazı kılındıktan sonra herkes birbirini tebrik eder ardında tepsilerde şerbetler dağıtılırdı. Bu usül Ramazan adetleri arasına girmiştir. Bunu takiben içilen çubuklar tazelenir, kahveler gelir ve bir taraftan da teravihten sonra gece oturmaya gelen misafirler sökün etmeye başlardı. Böylece buraları geceleri dolup boşalırdı. Çünkü buralarda hoşsohbet, nükteli konuşanlarda bulunur. Sohbetlerine doyum olmazdı. Misafirliğe gidenler arasında harem ve selamlık adabına son derece riayet edildiği için kadınlar da ayrıca toplanır ve sırayla birbirlerinin evlerine
giderlerdi. İstanbul’da Avrupa’da olduğu gibi gece hayatı yoktu. Ramazan dışındaki zamanlarda yatsıdan sonra herkes evlerine çekilirken Ramazan gecelerinde halk sokaklara dökülür, hatta bir tür halk kulübü olan kahvehaneler sahura kadar açık bulunurdu. Çünkü evlerde özel ziyaretlere gidemeyen halk buralarda toplanırdı. Ramazana özgü kahvehaneler resimlerle süslenir ve rengarenk kağıt fenerlerle donatılırdı. İstanbul’da geceler o sıralarda aydınlık değildi. Bu nedenle fenersiz sokağa çıkılamazdı. Fenersiz görülenlere uyarılar yapılır ve tekrarlanırsa ceza görürlerdi. Zengin ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 36
ve hali vakti yerinde kişiler yakın veya uzak gece ziyaretlerine gideceklerse, uşakları veya ayvazları ve bazen de kahyaları önden büyük boy muşamba fenerleriyle yolları aydınlatırlardı. Buna fener çekmek denirdi. Böyle tertibatı olmayanlar da ani bir yere gidecek olurlarsa bakkaldan bir kağıt fener alır, içine ufak bir mum diktirirlerdi. Ramazanlarda latife olsun diye çocuklar kağıt fenerlilere takılır ve onları verip yaktırmadan içleri rahat etmezdi. Ramazan gecelerinde caddelerin ve sokakların kalabalığı sahur zamanına kadar sürerdi. Herkes istediği yere gider, gezer ve hoşuna gidebilecek eğlence yerlerini ihmal etmezdi. Fakat kadınlar sokakta
36-37-RAMAZAN.QXD:Layout 1
6/3/17
6:24 PM
Page 2
hükümetin tenbihi dahilinde gezebilirler ve eğlence yerlerine gitmekten mahrum kalırlardı. Direklerarası Ramazan ayını anlatırken Direklerarası’ndan bahsetmeden geçemeyiz… Direklerarası, özellikle Ramazan’da bir mahşer halini alırdı. Öğleden sonra, akşama, iftar topuna doğru, iftardan yarım saat sonra yeniden cadde en civcivli zamanını yaşardı. Bakalım Mahmut Yesari Direklerarası’nı nasıl anlatıyor. ‘’Beyazıt’tan Fatih’e tramvayla giderken sağlı sollu iki yanınıza bakınız. Gözünüze ilişecek yerleri yüzyıl önceki adlarıyla söyleyeyim. Meydandaki havuz o zaman yoktu. Sağda köşedeki yapı Tanzimat sadrazamlarından Fuad Paşa’nın konağıdır. (şimdiki eczacılık fakültesi) Bu yapının önünden aşağı inerken yarı yıkılmış bir tonoz vardır: Sabuncu Hanı. Uzun yıllar burası istimlak edilemediği için yol açılıp genişletilememiş ve bunun sonucu olarak dik virajda birçok tramvay kazası olmuştur. Buradaki mekanlara bir göz gezdirelim. Udçu Selim…Berber İslam Kardeşler…Eczacı Hamdi ve başkaları…. Karşı tarafta fesçi, kalıpçı, meşhur muhallebici, Açıkbaş Eczanesi… Ara sokağa girmeyelim vaktiyle eczaneye komşu bizim baba yadigarı konak vardı. Eğer şu büyük yangında yanmamış olsaydı sizlere ‘buyurun bir acı kahvemizi için’ derdim. Gördüğünüz türbe Kuyucu Murad Paşa’nın yattığı yerdir. Bundan yarım yüzyıl önce İstanbul’un o dillere destan piyasaları işte bu Vezneciler durağından başlar, Saraçhanebaşı’na kadar uzanır, sonra Saraçhanebaşı’ndan yine döner, Vezneciler’e tekrar tornistan ederdi. Camcı Ali Camisi’ne bitişik olan arsaya pek öyle hor bakmayınız. Orada ramazanlarda ve kışın Kavuklu Hamdi’nin oyunları oynardı. Ünlü yerli tiyatromuzun anısına bir taş dikmek gerekseydi bu arsadan daha uygun bir yer olamazdı. İstanbul’da 1908 Meşrutiyeti’nden birkaç yıl önceki ilk sinema bu arsada bir çadır içinde oynatılmıştı. O zaman elektrik yoktu. Lüks lambası söndürülüp yeniden yakılması güç ve epey zamana bağlı olduğu için siyah astar kaplanmış bir küfeye konulup kaldırılırdı. Bu arsada zaman zaman pehlivan güreşleri de düzenlenmiş ve at cambazları çadırı (sirk) konup kaldırılmıştı. Sebil’in önünde tramvaydan inelim sağda İstanbul’un apartman adıyla anılan ilk ünlü Letafet Apartmanı’nı geçince Direklerarası başlar. Sağda ve
Osmanlı’nın müzisyen kadınları çoğu gravürlere konu olmuşlardır. solda görülen Akaret Dükkanları’nın önlerinde kemerler ve sütunlar vardı, işte Direklerarası’nın direkleri bunlardı. Ramazanlarda Mınakyan Efendi’nin Osmanlı Dram Kumpanyası temsiller verirdi. Ayrıca sağlı sollu tuluat tiyatroları, renk renk kartelalar, davullu zurnalı çıngıraklar, Kantocu Peruz, Kel Hasan, Paşazade Şevki, Şamram, Abdürrezzak dahil her dem taze şantözlerin adları ve resimleri bu tiyatroların ön taraflarını süslerdi. O zamanki berberler genellikle
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 37
müzisyendiler. Ya ud, keman çalarlar ya da ellerini şakaklarına atarak gazel söylerlerdi. Ramazan gecelerinde eş dost meclisinde ‘icra-yı ahenk’ ederlerdi. Direklerarası özellikle ramazanlarda bir mahşer halini alırdı. Başta hasırlı tablalı fes, elde gümüş baston, gözde gözlük bu özel kılıklı şık beyler caddeyi doldururlardı. Onlar için sokakta isterse yüzleri peçeli olsun bir kadın silueti görmek ve bunlara kendini şık olarak gösterebilmek tek avuntuydu. Ve ekleyelim sadece görebilirlerdi. Yanlarına öyle kolay kolay yaklaşmak, rahatça konuşmak pek olağanüstü hallerdi. Hele bir yaklaşsınlardı. Paşalarının, beyefendilerinin eski redingotlarını vücutlarına uyduramamış fesleri kulaklarına kadar geçmiş, konak hizmetkarları ellerinde işkembe fener kadınların yanında yöresinde yürürler ‘bir bakan eden var mı?’ gibilerinden tehditli gözlerini faltaşı gibi açarak etrafta gezdirirlerdi. Bu yetmezmiş gibi küçük hanımların yanı başlarında zenci dadılar avuçlarındaki şemsiyeyi her an bir kafaya indirmeye hazır yuvarlana yuvarlana giderlerdi. Direklerarası ve onun ramazan eğlenceleri, piyasaları o günleri görüp, yaşayanlar için tatlı bir anı görmeyip de işitip okuyanlar için bir masaldır…’’
38-39-BAYRAM.QXD:Layout 1
6/3/17
6:24 PM
Page 1
TARİH
Bir zamanlar bayram alışverişi… Alışverişe giden hanımların evvelden planlanmış, müşterisi oldukları birkaç dükkan vardı. İlkönce oralara uğranır, pazarlıkta anlaştıkları satın alınır, geri kalan şeyler de başka dükkanlardan temin edilirdi. Eskilerde bayram alışverişi, ninelerin çömlek hesabı ile bayrama dokuz gün kala, orta halli aile hanımlarının çoğu çarşaflarını giyip, peçelerini taktılar mı –hasta falan değilse büyük anne de yanlarına katılarak- çocuklarının ellerinden tutmuş, büyük bir davayı halleden insanların telaşı ile sağa sola bakmadan soluğu ya Kapalıçarşı’da ya Mahmutpaşa’da alırlardı. Ama bu bazen bir gün içinde de olamazdı. Zira her eve dönüşte aileden veya çok iyi görüşülen komşulardan birinin bayram hediyesinin unutulduğu anlaşılırdı. Zengin ailelerden bu alışverişe gelenlerin arabaları dadısı ve bacısı ile bu hanımları Kalpakçıbaşı’nın Sahaflar tarafındaki kapısı önünde indirirdi. Bunların daha titiz, daha alafranga giyimli kuşamlıları ise arabalarını karşıya geçirterek ya
Hanımlarının çoğu çarşaflarını giyip, peçelerini taktılar mı sağa sola bakmadan soluğu ya Kapalıçarşı’da, ya Mahmutpaşa’da alırlardı.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 38
38-39-BAYRAM.QXD:Layout 1
6/3/17
6:24 PM
Galata’daki Tring, yahut Beyoğlu’ndaki Beyker mağazası ile Karlman mağazası pasajının önüne çektirirlerdi. Çocukları olanların teyze ve halaları da beraber iki araba ile gittikleri de görülürdü. Fakat arabasızlar, Çarşıiçi ve Mahmutpaşa müşterileri pek tabii onlara benzemezdi. Evvelden planlanmış, müşterisi oldukları birkaç dükkan vardır. İlkönce oralara uğranır, pazarlıkta uyuştuklarını satın alırlar, geri kalan şeyleri de başka dükkanlardan temin ederlerdi. Eğer mevsim kış ise, büyükanne yahut nine için pamuklu, en iyi kumaştan hırkalar satın alınması başta gelirdi. Sonra sarı eflatun, kırmızı, yeşil, çeşit çeşit hazır kadın elbiseleri ya da bunların evde diktirilecek kumaşları. Mevsime göre ipekliler, pazenler, çarşaflıklar, peçeler, eldivenler, uzun konçlu çoraplar. Damat ve gelinlere kıymetli hediyeler. Bir kısmı akraba ve komşu çocuklarına ucuna gümüş paralar düğümlenip hediye edilecek olan beyaz keten ve ipek mendiller… Kız çocuklarına kırmızı, pembe ve beyaz kurdeleler… Dadılara kalfalara ve varsa eğer aşçı kadınlara kenarları oymalı yemeniler, hırka ve entarilikler…Bunlar bitti mi, haydi ayakkabıcı ve terlikçi dükkanlarına…Genç hanımlara iskarpinler, bağlı uzun botlar…Yaşlılara mercan terlikler, hem pırıl pırıl… Bu arada evde bir uşak varsa onun da ölçüsü evvelden alınan ayağına göre potin ve mesler…Sonra yine başka bir dükkana uğrayarak oradan da bayram sabahı hediyesi olarak bekçi ile davulcuya çiçekli veya şal örneği mintanlar, koskoca çevreler…Sonunda bu hanımlar bir memur ailesi ise efendinin bir aylık maaşını bir günde dükkanlara dağıtırlardı. Kapalıçarşı veya Mahmutpaşa’da alışveriş etmeyen daha meraklı hanımların da meşhur mağazaları vardı: İstanbul tarafında Mehpare Mağazası, Şişman Yanko, Dilberler gibi. Taksitle alışveriş edenler için de Kırmızı Horoz Mağazası. Gelgelelim fes meselesine. Bunun için Şekerci Hacı Bekir’in dükkanından itibaren şimdiki Dördüncü Vakıf Hanı’nın karşısında, vitrinde makineli küçük bir Arap mankene sağa sola kafasını sallatan
Page 2
Cumhuriyetin ilk yıllarında bayramlarda fotoğraf stüdyolarında da resim çektirilirdi.
eczaneden sonra sıra sıra fes satıcı ve kalıpçılarına uğranırdı. Beyler hem kendilerinin hem de yanlarında getirdikleri erkek çocuklarının feslerini bu Bahçekapı’daki fes dükkanlarından seçerlerdi. Bu fesler bayrama bir gün kala alınırsa, bayram şekeri de o gün Hacı Bekir’den alınırdı. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 39
Lokumlar, akide şekerleri, badem ezmeleri ve badem şekerleri… Günümüzde çoğu aile, bayram tatillerinde büyükleri ziyaret etmek yerine tatil yapmayı, bir yerlere kaçmayı tercih etmektedirler. Bütün bu anlatılanlar artık içinde bulunduğumuz elektronik çağda tarihten bir yaprak olmuştur.
Page 1
iko
YU S
UF
Ps
PSİKOLOJİ
6:23 PM
ET log KA YA
6/3/17
AH M
40-41-YUSUF AHMET KAYA.QXD:Layout 1
DERMANSIZ AĞRILAR! Ağrı, geleneksel ve modern tıpta; “Hastalık, yaralanma gibi nedenlerle bedenin herhangi bir yerinde duyumsanan sürekli ve şiddetli acı.” olarak tanımlanmıştır. Bu anlayışın genel-geçer bir anlayış olduğu tıp literatürünce kabul edilmiştir. Fakat Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık: “Sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik hali” olarak literatürde tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre, sağlık dediğimiz şey geleneksel ve modern tıbbın fizyolojik temelde ele aldığı bir kavram olmaktan çok daha farklı olarak fizyolojikpsikolojik temele dayanan bir kavramdır. Bu sebeple, ağrıyı yukarıdaki tanımıyla açıklamak yetersizdir. Çünkü hepimizin zaman zaman veya sürekli yakındığımız fakat fizyolojik olarak açıklanamayan ağrıları vardır.
Bazen ortada bir sebep yokken kişi şiddetli bir ağrı ile doktora başvurur ve ağrıyı ortadan kaldırabilecek medikal müdahale yapılmasına rağmen kişinin şikayetleri geçmez. İşte medikal müdahaleye rağmen etkisi veya şiddetinde iyileşme olamayan ağrıların sebepleri çoğu kez, psikojeniktir. Bu psikojenik ağrılar genellikle
vücudumuzun şu bölgelerinde etkinlik gösterir: Baş Boyun Omuz Sırt Bel Dirsek El Kalça Diz Baldır Bilek Ayak Birkaçını açıklayalım: Baş ağrısı Genellikle günlük stresler sebep olur. Yetişmemiz gereken bir yer, halletmemiz gereken bir iş sebep olurken bu ağrı düzensiz nefes almaya ve okjisen miktarımızda azalmaya neden olur. Boyun ağrısı İnsanlar ile girdiğimiz ilişkiler sonucu oluşan anlaşmazlıklar ve anlaşmazlığı yaşadıklarımıza karşı duyduğumuz kin sebep olurken panzehri olarak ise affetme erdemine sahip olmak gösterilebilir. Omuz ağrısı Çok kullandığımız, “omuzlarımdaki yükü hafifletmek” deyiminden de anlaşılacağı üzere omuz ağrısına duygusal içerikli bir mesele ile ilgili gelişmeler ve yaşanılan olaydan duyulan suçluluk sebep olmaktadır. Paylaşmak olgusu bu ağrıyı hafifletebilir.
Peki, Nedir Bu Ağrılar? Psikoloji de ağrı, kısaca: “İnsanı rahatsız eden nahoş yaşantı.” Bu yaşantının sebebi kimi zaman bedensel kimi zaman psikolojiktir. Ağrıya verilen tepki kişiden kişiye değişebilir. Ağrı, beynimizde anlam kazanır, bu yüzden ağrı çalışırken beyini iyi tanımlamak gerekir. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 40
40-41-YUSUF AHMET KAYA.QXD:Layout 1
6/3/17
6:23 PM
Page 2
Sırt ağrısı Genel olarak bu ağrı sonucu psikolojik destek alanların öyküsünde; yalnızlık, sevgisizlik ve birlikte yola çıktığı insanlar ile hedefe varmadan yaşanan ayrılıklar vardır. Gereken desteği ve sevgiyi alamayan birey bu ağrıdan yakınıyor olabilir. Bel ağrısı Yine dilimize pelesenk olan bir başka deyim, “sırtını doğrultamamaktan” yola çıkarak açıklarsak, yaşamsal kaygılar, daha çok yarınlara dair gelecek kaygısı ve parasal sıkıntılarımızın sonucu oluşabilir. Birçoğumuzun yakındığı ve aldığı tedaviye ve kimi zaman kullanılan sayısız ilaca rağmen iyileşmeyen ağrılarımız aslında deneyimlediğimiz, ancak farkına varamadığımız psikolojik ağrılardır. Bu ağrılar psikolojik olarak sıkışıp oluşan gerginliği boşaltamadığımız zamanlarda şiddetlenerek vücudumuzun sıralanan bölgelerinden birinde açığa çıkar. Açığa çıkma şekli açısından fiziksel olan ağrılarımız temelde sebep oldukları konular bakımından ise psikolojiktir. İşte psikolojide tam da bu durumu karşılayan iki rahatsızlık vardır. Bu rahatsızlıkları tanımakta fayda var: Somatizasyon Bozukluğu Ruhsal sıkıntı ve gerginliklerimizin bedenimize yansıması olarak açıklanan somatizasyon bozukluğu sözcük olarak ise Yunanca da “beden” anlamına gelen “soma” sözcüğünden türetilmiştir. Bu rahatsızlıkta, sözel olarak ifade bulamayan yaşantılarımız kendilerini bedensel olarak ifade ederler.
Organik olarak bir kökeni olmayan bu rahatsızlık tamamen psikolojik sebeplere dayandırılır. Somatizasyon bozukluğu, üzerinde önemle durulması gereken bir rahatsızlıktır. Konversiyon Bozukluğu Kelime olarak “döndürme” anlamına gelen konversiyon, çeşitli ruhsal problemlerimizin bedensel
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 41
şikâyetlere dönüşmesidir. Ülkemizde yaygın olarak rastlanan bir bozukluktur. En sık rastlanan konversiyon reaksiyonları: bayılma, konuşamama, felç, bitap düşme… Bu bedensel şikayetlerin sebepleri genellikle: utanma, üzüntü, korku, öfke gibi duygusal sebeplerdir. Literatürde birçok veriye sahip olan bu iki rahatsızlık, burada yalnızca konumuzu daha iyi sunabilmek adına değinilmiştir. Somatizasyon ve Konversiyon Bozuklukları: üzerinde durulması gereken ve ciddi klinik çalışmalar yapılan iki rahatsızlıktır. Özetle: anlam veremediğimiz, sık şikâyet ettiğimiz ve derman bulamadığımız ağrılarımızın alışılagelmiş olarak sadece organik bir kökene sahip olmadığını, bazen ruhsal sıkıntılarımızın da gerginlik, kötü yaşam deneyimi sonucu bedensel ifade bulmasının da mümkün olduğunu bilmekte fayda var. Çünkü bu bilince sahip olmak bizlere, daha kaliteli bir yaşam oluşturmaya ve daha iyi yaşam doyumu sağlamaya imkân tanır.
42-43-44-45-46-TICARET.QXD:Layout 1
TİCARET
6/3/17
6:23 PM
Page 1
AZ SERMAYE İLE YAPILABİLECEK
25
KARLI İŞ FİKRİ
Kendi işinizin patronu olmak istiyor ama ne iş yapacağınızı bilmiyorsunuz. O zaman aşağıdaki listeyi inceleyebilir ve size uygun olan iş fikri konusunda bir karara varabilirsiniz. İşte karşınızda az sermaye ile yapılabilecek iş fikirleri:
01
Hayalleriniz ne kadar büyük? Halihazırdaki işinizle istediğiniz hayata hiçbir zaman kavuşamayacağınızı mı düşünüyorsunuz? Hedeflerinize ulaşmanın tek yolunun kendi işinizi kurmak olduğuna mı inanıyorsunuz? Peki, o zaman neden bunun için bir şey yapmıyorsunuz? Sermayeniz olmadığı için mi? Yoksa bir iş kurmaya cesaret edemediğiniz için mi? Ancak bu yazıyı okuduğunuza göre gereken cesareti artık toplamış olmalısınız. Büyük ihtimalle şu anda tek eksiğiniz biraz sermaye ve fazlasıyla yeni fikir! Eğer dediklerimize katılıyorsanız, kesinlikle doğru yerdesiniz. Çünkü az sermayeyle yapılabilecek kazançlı iş fikirlerine sahip olacaksınız. Geleceğin en kazançlı işlerini bir araya getirdiğimiz bu listede, kendinize uygun bir iş bulacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Evet, bahsettiğimiz iş fikirlerinden bazıları küçük bir araştırma sonrasında hemen başlanabilecek nitelikte. Bazıları ise bir takım eğitimlerden geçilerek, birtakım özelliklere sahip olunarak yapılabilecek türde. Bu karlı iş fikirlerinin kesiştiği nokta ise hepsinin düşük sermayeyle yapılabilecek olması! Muhtemelen şu an “zaten benim aradığım belirgin özellik de buydu” diyorsunuz. O zaman değerli vaktinizden daha fazla çalmadan (çünkü bu yazıdan sonra bir süre başınızı bile kaşıyacak vaktiniz olmayacak), bu bol kazançlı iş fikirlerini bir bir incelemeye başlayalım…
Korku Evi ve Evden Kaçış Oyunu Açmak Büyük şehirlerden sonra yavaş yavaş küçük şehirlere de yayılan korku evleri, girişimciler için büyük bir fırsat niteliğindedir. Gençler arasında epey popüler olan bu evler ve oyunlar, korku, gerilim, polisiye olaylar ve zeka oyunları gibi farklı temalarda hazırlanabilmektedir. Başarılı kurguları olan oyunlar, kısa sürede dilden dile yayılmakta ve bu işletmeler hızla müşterilerini çoğaltmaktadır. Peki, bu işe nasıl başlayabilirsiniz? Korku evi ve evden kaçış oyunu açmak için detaylı bir Pazar araştırması yaparak franchise almalı, daha sonra da özgün bir senaryoyla müşterilerinize hizmet vermeye başlamalısınız. Eğer çevrenize güveniyorsanız, etrafınızda fazla rakip yoksa ve az sermayeyle kendi işinizin patronu olmak istiyorsanız, bu işi kesinlikle düşünmelisiniz.
Solucan Gübresi Üretim Tesisi Yapmak
02
ŞANLIURFA
Ülkemizde hızla gelişen bir sektör olarak gösterilen solucan gübresi üretimini de listemize eklemek istedik. Çünkü solucan gübresi üretimi hem kazancı hem de çiftçiler tarafından giderek daha çok tercih edilmesi nedeniyle girişimcilerin yüzünü güldürmektedir. Büyük sermayeler gerektirmeyen bu iş için gereken belli başlı şeyler ise bir seferliğine alınacak 150 bin adet civarında Kırmızı Kaliforniya Solucanı, 40 metrekarelik kapalı bir alan ve 7 metrekarelik bir reaktör olarak belirtiliyor. Böylelikle ciddi anlamda solucan gübresi üretim tesisi açılmış oluyor. Fakat solucan gübresi üretimine daha küçük ölçeklerde de başlanabiliyor. Zaten solucanların sayısı 3 ayda bir ikiye katlanacağından, kısa sürede çok daha fazla solucana ve daha fazla miktarda gübreye sahip oluyorsunuz.
a
AKTÜEL 42
42-43-44-45-46-TICARET.QXD:Layout 1
6/3/17
6:23 PM
Page 2
03
04
Mantar Yetiştiriciliği Yapmak
Yarasa Gübresi Satmak
Kolay yetiştirilmesinin yanı sıra talebin de yüksek olduğu mantarlar, girişimcilerin yüzünü güldürmektedir. Bu nedenle az sermayeyle yapılabilecek iş fikirleri arasına mantar yetiştiriciliğini de eklemek istedik. Tabii, öncelikle hangi mantar türünü yetiştireceğinize ve işi ne kadar büyük ölçekli yapacağınıza karar vermelisiniz. Örneğin; istiridye mantarı, kültür mantarına göre çok daha ender bulunan bir türdür ve pazarlaması daha kolay yapılmaktadır. Bu iş fikrinin ne kadar karlı olacağını anlamanız için şöyle bir örnek verebiliriz. Diyelim ki 50 metrekarelik bir alanda istiridye mantarı yetiştireceksiniz. Bunun için 5000 lira civarında sermayeyle başlangıç yapabilir, birkaç ay içinde verimliliğe bağlı olarak maliyetinizi çıkartıp kara geçebilirsiniz.
Yurt dışında pek çok ülkede yıllardır kullanılan bu yöntem, son yıllarda ülkemizde de bilinir hale geldi. Şimdiye kadar yarasa gübresi üretim tesisi kuran yatırımcı ve girişimciler de sonuçlardan epey memnun. Tamamen doğal olan yarasa gübresi, ürünlerde verimliliği % 50 ila % 120 arasında arttırdığı için sıklıkla tercih edilmektedir. Ayrıca ülkemizde çok sayıda mağara bulunduğundan, yarasa gübresi rezervi oldukça fazladır. Bazı girişimciler gerekli izinleri alarak mağara kiralamakta ve çıkarttıkları gübreleri ham ya da işlenmiş hallerde satışa sunmaktadır. Siz de yarasa gübresi çıkartarak ve satışını yaparak para kazanmak için ilgili yerlerle iletişime geçebilir ve daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.
05
Catering Hizmeti Vermek Başınızı çevirdiğiniz her yerde bir catering firmasının olması sizce de bu işte ne kadar çok para olduğunu kanıtlamıyor mu? Eğer dediğimize katılmıyorsanız, bir kez daha düşünmelisiniz. Çünkü günümüzde küçücük dükkânlarla işe başlayarak büyük yemek fabrikaları haline gelen çok sayıda firma var. Siz de bu alandan ekmek yiyenlerden biri olabilirsiniz. Eğer yemek yapmayı seviyor ve girişimci bir ruhunuz olduğunu düşünüyorsanız, catering işinde başarısız olma ihtimaliniz çok ama çok düşük. Çünkü şirketlerden tutun da çalışan insanlara, öğrencilerden organizatörlere varana kadar pek çok insan yemek ihtiyacını giderebilmek için catering firmalarına başvuruyor. Sizler de düğün, nişan, açılış gibi çeşitli organizasyonlara ya da şirketlere yemek hizmeti vererek ciddi miktarda para kazanabilirsiniz.
Teraryum ve Minyatür Bahçe Yapmak Teraryum ve minyatür bahçelerinin son zamanlarda ne kadar popüler olduğunu biliyorsunuz değil mi? Peki, yapımı da gayet eğlenceli olan bu küçük yeşil bahçelerle para kazanmak ister misiniz? Evet, iyi bir satış yeteneğiniz varsa ve yaratıcılığınıza güveniyorsanız, çeşit çeşit minyatür bahçeleri yapabilir, kişiye özel sipariş alarak müşterilerinize orijinal seçenekler sunabilirsiniz. Kısa bir araştırma ve birkaç küçük deneme neticesinde kolaylıkla uzmanlaşabileceğiniz bu alanda, firmalarla anlaşarak onlar için üretim yapmanız da mümkün. Fakat her işte olduğu gibi bunda da emek vermeniz gerektiğini unutmamalısınız.
07 Danışmanlık Hizmeti Vermek
06
Günümüzün en kazançlı alanları arasında göze çarpanlardan bir diğeri ise danışmanlık sektörü! Evet, belki siz de az bir sermayeyle başlanabilecek bu işi yapmayı düşünebilirsiniz. Küçük bir ofis açarak danışmanlık hizmeti verebilir ya da ilk etapta internetten danışmanlık yaparak kendinize bir müşteri portföyü oluşturabilirsiniz. Ama tabii öncelikle hangi alanda hizmet vereceğinizi belirlemeniz gerekiyor. Bu nedenle danışmanlık işine başlamadan önce ayrıntılı bir araştırma yapmanız gerektiğini bilmelisiniz. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 43
42-43-44-45-46-TICARET.QXD:Layout 1
6/3/17
6:23 PM
08
Page 3
Oto Kurtarıcı İşi Yapmak Oto kurtarıcı işini de listemize aldık fakat bu işi yapmak için gereken bazı belgelerin yüksek maliyetli olduğunu söylemek isteriz. Örneğin; kamyon, çekici, kurtarıcı için gereken K belgeleri gibi. Ayrıca araba kurtarma şirketiniz için en az 1 tane araç almanız gerekecektir. Bugün ikinci el bir kurtarıcıyı 30 ila 40 bin arasında fiyatlar karşılığında edinebilirsiniz. Anlayacağınız, oto kurtarıcı işi yapmak biraz maliyetli görünmektedir. Fakat reklamınızı güzel yaparsanız, çevreniz genişse, oto tamircileri ve trafik polisleri gibi uygun bağlantılarınız da varsa, kısa sürede maliyetinizi karşılayabilir, para kazanmaya başlayabilirsiniz.
09
10
11
Freelance İşler Yapmak
Yaşam Koçluğu Yapmak
Fotoğraf Stüdyosu Açmak
Günümüzde az sermayeye sahip olanların düşünmesi gereken bir diğer iş fikri ise freelance işler! Evet, yazarlık, logo tasarımı, web tasarım, editörlük, satış ortaklığı, online satış gibi işlerin olduğu bu alandan para kazananların sayısı da her geçen gün biraz daha artıyor. Ama tabii bu alanda da dikkat etmeniz gereken belli başlı noktalar var. Örneğin, yapacağınız işi ve sizi anlatan kaliteli bir web siteniz olmalı. Belki ilk etapta reklam için bir miktar para harcamalısınız. Aldığınız işleri ne olursa olsun zamanında teslim etmelisiniz ve gerçekten iyi olduğunuz bir alanda insanlara hizmet vermelisiniz. Eğer bu dediklerimizin size uygun olduğunu düşünüyorsanız, yöneleceğiniz alan ve iş hakkında daha detaylı araştırma yapmaya bir an önce başlamalısınız.
Hayatın zorlaşması ve insanların bazen dertlerini anlatmak için bile birilerini bulamaması gibi nedenler yaşam koçlarının gittikçe popülerleşmesini sağladı. Kişilerin işlerinde, hayatlarında ya da ilişkilerinde başarılı olmalarını sağlayan, yol gösterici olan, kısacası her anlamda farkındalığı arttırmak için çalışmalar yapan yaşam koçlarının gayet iyi miktarda para kazandığını biliyoruz. Ayrıca yaşam koçu olabilmek için herhangi bir bölüm bitirmiş olmanız da gerekmiyor. Bu işin eğitimini ve sertifikasını alan herkes yaşam koçluğu yaparak para kazanabiliyor. Siz de isterseniz, küçük bir ofis tutarak ya da ilk etapta home ofis çalışarak yaşam koçluğundan para kazanmaya başlayabilirsiniz.
Fotoğraf stüdyosu açmak da az sermayeyle yapılabilecek iş fikirleri arasındadır. Ama tabii stüdyonun ne kadar büyük olduğu, nasıl hizmetler verdiği, baskı-banyo yapıp yapmadığı gibi hususlar, maliyette değişkenlik gösterecek detaylardır. Ayrıca bu alanda rekabet fazla olduğu için fotoğrafçılık da ciddi bir risk oranı bulunmaktadır. İşte bu nedenle; fotoğrafçı dükkânı açmadan önce çevrenizin ne kadar geniş olduğunu düşünmeli, ilk etapta fazla para kazanamamayı göze almalısınız. Fakat piyasada tanınır, düğün, nişan gibi törenlerin aranan ismi olmayı başarırsanız, fotoğrafçılıktan gayet güzel kazançlar elde edeceğinizden emin olabilirsiniz.
Yumurta Üretimi Yapmak
Çay Ocağı Açmak
12
Boyalı yumurtalar, yapay yumurtalar gibi başlıkları gören insanların çoğu artık sadece güvendiği yerlerden yumurta almayı tercih ediyor. Bu yerlerin başında da hiç şüphesiz köy yumurtası üreten kişiler, organik yumurta üretimi yapan çiftlikler yer alıyor. Belki siz de böyle bir iş kurmayı düşünmelisiniz. Eğer uygun bir yeriniz varsa, yumurta üretimi yaparak para kazanabilir; zamanla işinizi büyüterek belki günde binlerce yumurta üretilen bir çiftliğin sahibi olabilirsiniz. Hem bu alanda bölgemizin coğrafi koşulları da sizin için avantaj sağlayacaktır. Çünkü bölgemizin hemen her bölgesinde yumurtacılık yapılabilmekte, girişimcisine yüz güldürecek boyutta paralar kazandırmaktadır. ŞANLIURFA
13
Az sermayeyle yapılabilecek işlerden bir tanesi de epey klişe olan, ama geçerliliğini de korumaya devam eden çay ocağı açma fikri. Evet, siz de iyi lokasyon, kaliteli hizmet ve güler yüz faktörlerini dikkate alarak bu işten para kazananlardan biri olabilirsiniz. Çok az bir sermayeyle yapılabilecek çay ocağı işi, girişimcisinin yaratıcılığına bağlı olarak gayet iyi miktarlarda para kazandırabilir. Örneğin; ürün yelpazenizi geniş tutabilir, çayın yanında müşterilerinize lezzetli atıştırmalıklar gibi hizmetler sunabilirsiniz. Bir de çay ocağınızı kalabalık caddeler üzerine veya esnafların bulunduğu sokaklara kurarsanız, bu işten ekmek yememek için önünüzde hiçbir engel kalmaz. Tabii, yapmanız gereken her zamanki gibi biraz daha araştırma!
a
AKTÜEL 44
42-43-44-45-46-TICARET.QXD:Layout 1
6/3/17
14
6:23 PM
Page 4
15
16
Evden Eve Taşımacılık Yapmak
Okul Kantini Açmak
Reklam Ajansı Açmak
Az sermayeyle yapılabilecek iş fikirlerinden bir diğeri de evden eve taşımacılık. Çoğu kişinin ev sahibi olmaması, öğrenci sayılarının çokluğu, insanların sık sık ev değiştirmesi gibi nedenler nakliye sektöründe çalışanların yüzünü güldürüyor. Hızla büyüyen nakliyat sektöründe bilinçsiz bir şekilde iş yapanlar hayal kırıklığına uğruyor belki, ama bu alanda cüzdanını dolduranların sayısı da hiç az değil! Yani siz de evden eve taşımacılık işiyle ilgileniyorsanız; ilk etapta iyi bir araştırma yapmalı, ancak para kazanacağınızdan emin olduktan sonra ilk adımınızı atmalısınız. Çünkü doğru adımlarla nakliyat sektöründen kamyonla para kazanmanız gayet mümkün!
Okul kantinleri de bugünün kazançlı iş fikirleri arasında. Özellikle de dershaneler veya özel okulların kantin işletmeleri bu alandan gayet iyi miktarda para kazanıldığını gösteriyor. Zaten okulların yaptığı kantin ihalelerine katılan aday sayıları da okul kantini işinin ne kadar kazançlı olduğunu bir anlamda kanıtlıyor. Siz de okul kantini işletmeciliğine uygun olduğunuzu düşünüyorsanız; öncelikle bu işin sertifikasını almak için başvurmalı, sonra da işletmesini alacağınız bir okul kantini bulmalısınız.
Billboardlar, tabelalar, kartvizitler, afişler… Evet, reklam ajanslarına duyulan ihtiyacın gün geçtikçe arttığını görebiliyoruz. Küçük bir ofis açarak bu alanda iş yapmaya başlayan ve kısa sürede büyük paralar kazanmaya başlayan çok sayıda başarılı girişimci var. Sizin de grafik, reklam gibi konulara ilginiz varsa ve bu alanda başarılı olabileceğinizi düşünüyorsanız, bir reklam ajansı kurmayı düşünebilirsiniz. Tabii bu işte başarılı olmak için dikkat etmeniz gereken bazı şeyler var. Mesela; nasıl bir bölgede yaşadığınız, rakiplerinizin ne kadar güçlü olduğu, hemen iş almaya başlayabilecek bir portfolyoya sahip olup olmadığınız gibi sorulara dürüstçe cevap verebilmelisiniz. Ancak bu şekilde gerçekten başarılı olabilir, reklam sektöründen cüzdanını dolduranlardan biri olabilirsiniz. Bu nedenle, reklam ajansınızı kurmadan önce detaylı bir araştırma yapmalısınız.
18 17 Yoga ve Pilates Salonu Açmak Yoga ve pilates salonlarının ne kadar popüler olduğunu biliyorsunuz değil mi? İnsanlar hayatın stresinden biraz olsun kurtulmak ve daha sağlıklı yaşamak için yoga ve pilates salonlarının kapısını çalıyor. İşte bu durum da düşük sermaye sahibi girişimcilerin iştahını kabartıyor. Belki şimdiye kadar hiç düşünmemiş olabilirsiniz, ama siz de bu alanda para kazananlar arasına katılabilirsiniz. İsterseniz kurumsallaşmış firmaların bayiliğini alarak isterseniz de kendi markanızı yaratarak bu kazançlı iş fikrinden cebinizi doldurabilirsiniz. Tabi, bu alanda iş yapabilmek için öce eğitmenlik sertifikası almanız gerekiyor. Ancak yoga ve pilates için gereken diğer şeyler için çok fazla masraf yapmanıza gerek yok. Yani bu karlı iş fikrini düşünmenizi rahatlıkla önerebiliriz.
Organizasyon Şirketi Kurmak Kazançlı iş fikirlerinden bir tanesi de organizasyon şirketi açmak. Tabii, bunun için gereken niteliklere sahip olmalı ve organizasyon işinin büyük bir sorumluluk gerektirdiğini bilmelisiniz. Zira bazı durumlarda onlarca bazı durumlarda ise yüzlerce insan sizin hazırladığınız programın içinde yer alacağı için yapacağınız bir hatanın bedelini pek çok kişi ödeyecektir. Ayrıca bir tek şirketinizin adının karalanmasına, olumsuz eleştiri almanız birçok müşterinizi kaybetmenize neden olabilir. Anlayacağınız; organizatörlüğün bir dizi dezavantajı bulunmaktadır. Tabii, bu sektöre bilinçli bir şekilde girmeniz ve işinizi ciddiye almanız durumunda organizatörlükten yüksek miktarda kazançlar elde etmeniz de gayet mümkün. Kısacası; şirketinizi kurmadan önce bilgi sahibi olmalı, bu işi yapanlardan bilgi almalı ve piyasayı detaylıca öğrenmelisiniz. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 45
19 Çikolata Dükkânı Açmak Aranızda çikolata sevmeyen var mı? Gerçi her gün belli bir miktar çikolata tüketmenin sağlığa faydalı olduğu doktorlar tarafından da söylenirken, bu lezzete karşı koymak ne mümkün! Vazgeçilemeyen lezzetler arasında yer almasının yanı sıra çocuklara, arkadaşlara, sevgililere alınabilecek en güzel hediyelerden biri de olan çikolatalar, cüzdanınızı dolduracak tatlı kazanç kaynaklarınız olabilir. Fakat bir çikolata dükkânı açmak için gereken her şeyi öğrenmelisiniz. Ruhsat, satış izni gibi resmi evrakların yanı sıra dükkânınızı açacağınız yerin lokasyonuna dikkat etmeli, müşteri edinmek için reklamınızı iyi yapmalısınız. Eğer bütün bu ayrıntıları halledebilirseniz, çeşit çeşit çikolatalarınızla müşterilerinizin yüzlerini de ağızlarını da tatlandırabilirsiniz.
42-43-44-45-46-TICARET.QXD:Layout 1
6/3/17
6:23 PM
Page 5
20 Çocuk Aktivite Merkezi Açmak Son zamanların popüler iş kollarından bir tanesi de çocuk oyun ve aktivite merkezleri! Anne-babanın birlikte iş hayatında yer alması, çocukların eskisi gibi dışarıda özgürce vakit geçirememesi ve daha birçok farklı sebepten dolayı aileler bu hizmete fazlasıyla ihtiyaç duyuyor. Örneğin, alışveriş merkezlerinde açılan çocuk aktivite merkezleri! Aileler bu mekânlara çocuklarını bırakarak hem rahatlıkla işlerini hallediyor hem de bu sırada çocuklarının keyifli ve kaliteli vakit geçirmesini sağlıyor. Anlayacağınız çocuk oyun ve aktivite merkezlerinin gelecekte çok daha popüler olacağı açık bir gerçek.
22
21 AVM’lerde Stand Açmak AVM standları da düşünebileceğiniz bir diğer iş fikri. İnsanların vazgeçilmez uğrak noktalarından biri haline gelen alışveriş merkezleri, pek çok farklı girişimciye olduğu gibi stand açmak isteyenlere de iyi miktarda kazanç vaat ediyor. Üstelik bu alanda yapabileceğiniz pek çok farklı iş fikri bulunuyor. Çay ve kahve standı, kozmetik ve parfüm standı, tatlı standı, çiğ köfte standı, hediyelik eşya standı bunlardan sadece bazıları. Ayrıca isteyenler belli bir markanın bayiliğini alarak da işini bir bakıma garantileyebiliyor. Tabii bu alanda neyi tercih edeceğiniz tamamen size bağlı. Ama işe girmeden önce her zamanki gibi detaylı araştırma yapmayı unutmamanız gerekiyor.
Meyve Suyu Barı Açmak Portakal suları, meyve kokteylleri, gün boyu enerjik kalmanızı sağlayacak leziz ve sağlıklı içecekler! Evet, meyve suyu barlarından bahsediyorum. Az sermayeyle yapılabilecek iş fikirlerinden bir tanesi de meyve suyu barı işletmeciliği. Bu alandan para kazanabilmek için belli başlı noktalara dikkat etmeniz yeterli. Dükkânınızı açacağınız yerin işlek olması, yakınlarınızda benzer hizmet veren bir işletme olmaması, güler yüzlü ve hızlı hizmet bunların en önemlileri. Zaten diğerlerini yapacağınız araştırmalarda bir bir öğreneceksiniz.
23
24
25
Oto Yıkama Dükkânı Açmak
Güzellik Salonu Açmak
Etüt Merkezi Açmak
Özellikle de gençlerin ilgisini çeken bu alan da yüksek miktarda kazanç vaat ediyor. Günümüzde hemen herkesin altında araba olması ve bu araçların bakım gereksinimi, oto yıkamacıların yüzünü güldürüyor. İsteğe göre yüksek maliyetle açılabileceği gibi düşük sermayeyle de yapılabilecek oto yıkama işindeki ayrıntılara dikkat ettiğinizde bu alandan iyi miktarda para kazanabilirsiniz. Örneğin; dükkânınızı açacağınız yeri akıllıca seçmeniz, çalıştıracağınız personelin işini iyi yapması, kaliteli ve güvenilir hizmet vermeniz bunlardan bazıları. Diğer şartları da sağladığınız takdirde oto yıkama işinden kazançlı çıkabilirsiniz.
Özellikle de kadınların hiç düşünmeden bir servet yatırdığı güzellik salonları da girişimcilerin ilgisini çekiyor. Sunulacak hizmetlere ve kalitesine göre hem düşük hem de yüksek sermayeyle yapılabilecek bu iş her halükarda girişimcisine para kazandıracak nitelikte. Eğer siz de bu eğlenceli ve kazançlı işten para kazanmak istiyorsanız, güzellik salonu işinden yüzünüzün güleceğine emin olabilirsiniz. Yıllardır var olan ve popülerliğini hiçbir zaman yitirmeyecek olan bu iş hakkında kapsamlı bir araştırma yapmalısınız.
Az sermayeye sahip olanların düşünmesi gereken bir diğer iş fikri de etüt merkezi açmak! Özellikle de eğitimcilerin dikkatini çeken bu alan da girişimcisine yüksek miktarda para kazandırıyor. Öğrencilerin okulda aldıkları eğitimi desteklemek amacıyla açılan etüt merkezlerinden yararlanmak günümüzde neredeyse herkes tarafından zorunlu bir ihtiyaç olarak düşünülüyor. Çocuğunun iyi bir eğitim almasını isteyen her anne baba, etüt merkezlerinin kapısını çalıyor. Siz de böyle bir iş yapmayı düşüyorsanız, etüt merkezi işinden kazançlı çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Kaynak: Nesrin Bayraktar, paratic.com
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 46
Page 1
kan ı
6:22 PM
n se
ede
fa B
anl
ıur
VE Y Ş
Sİ
l En gel li
FIR
AT ler
bü
Baş
ENGELSİZ KÖŞE
rK ulü
6/3/17
Spo
47-VEYSI FIRAT.QXD:Layout 1
ENGELLİ HAKLARI Engelliler de insan haklarına sahiptir. Engellilerin haklarını düzenleyen yasa ve uluslararası sözleşmelerin var olduğunu bilerek hareket etmek gerekmektedir. Gelin şimdi engellilerin hakları nelermiş hep beraber bir bakalım; 1- Sağlık hakkı 2- Evlenme ve aile kurma hakkı 3- Korunma hakkı 4-Rehabilitasyon hakkı 5-Kendini ifade etme hakkı 6-Her dalda eğitim hakkı 7-Bağımsız yaşama hakkı 8- Çalışma ve istihdam hakkı 9-Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı 10- Erişebilirlik hakkı 11-Topluma eşit ve tam katılım hakkı 12- Özel hayata saygı hakkı 13-Bilgiye erişim hakkı 14- Farklılıklara saygı hakkı 15- Evde bakım hakkı 16- Üç aylık maaş 17-Otomobil alma hakkı 18-İndirimli seyahat
hakkı 19-Bankalar, Hastaneler, Postaneler vs gibi kuyruklar da öncelik hakkı 20- Otoparklarda engelli otopark yerleri hakkı Toplum içinde rahat yaşamak, insan onuruna ve gururuna uygun olarak yaşayabilmek için ayrıntılı ve ince hesaplar yapılarak engellilere özel destekleyici yasalar ve kanun maddeleri çıkartılmıştır. 2000-2005 yılları arasında Birleşmiş Milletler, toplumun engelli kişileri destekleyici şekilde düzenlenmesini öngören bir sözleşme hazırladı. Bu sözleşme 2007 yılında “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme” imzaya açılmış ve kabul görmüştür. Türkiye ise bu sözleşmeyi 3 Aralık 2008 yılında onaylamıştır. 2009 yılından itibaren, sözleşmenin tüm hükümleri, geçerlilik kazanarak
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 47
engelliler için bir yasa halini almıştır. Bu haklarımız kanun ile desteklenirken neden zorluklar içinde yaşamak durumunda kalıyoruz? Sebep? Kısacası insan gibi yaşamak engellilerin de hakkı, her ne kadar kanun maddeleri ile bu haklarımız desteklenmiş olsa da duyarsız bir toplumda yaşadığımız müddetçe kanun maddeleri bir anlam ve önem teşkil etmiyor. Her an engellilik durumu ile karşı karşıya olduğumuz bu karmaşık düzende, engellilere karşı duyarsız olmak çok acı verici ve düşündürücüdür. İnsanların engelliler konusundaki duyarsızlığı bitmediği müddetçe engellilere rahat yüzü yok anlaşılan. Duyarlı bir toplum olma temennisiyle kalın sağlıcakla…
48-EGZERSIZ.QXD:Layout 1
6/3/17
6:22 PM
Page 1
SPOR
EVDE EGZERSİZİN PÜF NOKTALARI Egzersiz daha iyi ve kaliteli bir yaşam sürmek için hayatımızdaki en önemli faktörlerden biridir. Günlük yaşantımızın giderek hızlanması sonucunda en temel ihtiyaçlarımızı karşılarken bile zaman sıkıntısı yaşamaya başladık. Karşılanamayan bu temel ihtiyaçlar sonucunda uykusuzluk, kilo problemi ve daha birçok sıkıntı günlük yaşamımızın bir parçası haline geldi. İnsanların birçoğu bu problemlerin farkında fakat bu problemleri nasıl çözecekleri hakkında tam olarak fikir sahibi değiller ya
Çömelme (Free Squat)
Ellerimizi başımızın arkasında bağlayalım. Dirseklerimiz arkada göğsümüz dik olsun. Dizlerimizi kırarak kalçamızı aşağıya doğru indirelim. Bu sırada gövdemizin pozisyonumuzu bozmayalım. Kalçamızı sıkalım ve tekrar başlangıç pozisyonumuza dönelim. Bu şekilde hareketi yapabildiğimiz kadar çok yapalım. Sürekli antrenmanların sonunda gün geçtikçe tekrar sayımız artacaktır.
da yanlış bilgiler biliyorlar. Bu yazıda aslında fazla kilolardan uyku ve beslenmeyi düzeni sokarak ayrıca evde de düzenli egzersizler yaparak nasıl rahat bir şekilde kurtulabileceğimizi göreceğiz. Bizde bu konuyla alakalı birçok klişe söz vardır. “Yarın spora başlıyorum.”, “Bu son sigaram.”, “Artık akşamları erken yatacağım.”, “Yarın diyete başlıyorum.” Yalnız hepimiz biliyoruz ki o yarın hiçbir zaman gelmeyecek. Bu yüzden yazıyı okurken değişime nereden başlayacağımıza karar
verelim. Bu arada verdiğimiz kararlardan dönmemeliyiz ve hayatımızda iyi yönde yapmış olduğumuz değişiklikleri yaşam boyu sürdürmeliyiz. Aksi takdirde bir gelişme kaydedeceğimizi söylemek yalan olur. Unutmamak gerekir ki taşı aşındıran suyun gücü değil devamlılığıdır. Spor salonlarına yıllık ücreti peşin verip kısa süre sonra sıkılıp sporu bırakanlar kervanına katılmak istemiyorsak evde 20 dakika egzersiz sağlıklı formda bir vücut için bize yetecektir.
Yukarı İtme-Şınav (Push Up)
Yüzüstü yere yatıp dizlerimizi yere koyalım ardından ellerimizi yere koyup gövdemizi yukarı kaldıralım. Kollarımız yeteri kadar güçlendikten sonra hareketi dizlerimizi değil, ayak parmak uçlarını koyarak yapabilirsek bizim için daha verimli olacaktır. İlk seferlerde tek sette yüksek sayıda tekrarlara ulaşamayabiliriz ama devamlılığı sağlayabilirsek yüksek sayıda tekrarlara ulaşabiliriz.
Süpermen Yere yüzüstü uzanalım avuçlarımız yeri gösterecek şekilde kollarımızı ileriye doğru uzatalım. Aynı anda kırmadan ayaklarımızı ve dizlerimizi yukarıya doğru kaldırmaya çalışalım. Bu pozisyonda durabildiğimiz kadar duralım ya da tempolu bir şekilde hareketi tekrar edelim. Kaslarımız kuvvetlendikçe tekrar sayımızı arttırabiliriz.
Mekik Mekik hareketi karın ve üst karın bölgesindeki kaslarımızı çalıştırır. Ellerimizi başımızın arkasında birleştirdikten sonra omuzlarımızı ve üst gövdemizi yukarıya doğru kaldırmaya çalışalım. Kaslarımız güçlendikçe tekrar sayımızı arttıralım.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 48
49-EDEBIYAT-GOKHAN YAVUZEL.QXD:Layout 1
6/3/17
6:22 PM
ŞA İR Y AZ
GÖ
KH AN
AR
YA V
UZ
EL
EDEBİYAT
Page 1
KAÇAN ADAM
Umutlarını hayallerle yeşerten, sevgi selli bir yar bulamamış, içinde yaşadığı topluma başkaldırır nitelikte bir garip adamdı; Kaçan Adam. Kimden, neyden kaçıyordu. Hemen söyleyeyim. Kendisi dışında her şeyden kaçıyordu. Ailesine layık bir evlat olamadığından, ailesinden; çevresiyle barışık olmadığı için, çevresinden; yapmacık olmadığından arkadaşlarından; uyulması zorunlu olan töre kurallarına boğun eğmediğinden, törelerinden; eğitimin insanları tek tipleştirmesine karşı durduğundan, eğitiminden… Garip biriydi. Ölümle yaşam arasında gidip geliyordu. Ölüm, basit bir eylemdi onun için. Dünya'dan bir yok oluştu. Yaşam ise, kendi kriterlerine göre zor bir yoldu. Herkes gibi olamıyordu işte. Kendi isteği doğrultusunda bir yaşam kurması imkansızı gösteriyordu. Ölüm de, kaçışın adi bir yoluydu. Yaşam mı, ölüm mü deseler ikisi arasında kalırdı. Biraz canlı, biraz ölüydü işte. Çocukluğu sıkıntılı yaşam koşulları içinde geçmişti. Arkadaşları oyunlar oynarken, kendisi düşüncelere dalıyor, çocukların oyuncaklarla oyun
oynamaya başlayıp; büyüyerek yaşamın sistemine ayak uydurmaya çabalaması; evlenerek çocuk sahibi olması ve olgun bir yaşa ulaşıp dünyadan göçmesine kadar bu sıradanlığı görüyor, anlıyordu. Daha küçüçük yaşta, bu sıradanlığın tahlilini yapabiliyor, ne o çocukların düşüncelerinden ne de oyuncakların oyalama zevkinden haz almıyordu. Tüm bu yaşam koşullarından çocuk yaşta bezmiş, yaşından çok daha olgun fikirlere kapılırdı. Bunu anlayıp sezmesi, düşüncelerinin çocuk yaşta bu hale geçmesi, onun için zordu. Çocuk olmak, herkes için bir nimet unsuru olurken, kendisi için hayatın zor sınavını erkenden tatması, acılı sancılar fışkırmasına denk geliyordu. Çocuk, istemeye istemeye hayatın sıradanlığına karışıp gitti, yıllar böyle geçer ve acılı çocuk, Kaçan Adam sıfatını taşır oldu. Kaçan Adam, kararını vermiştir. Hayatına yüklenen bütün olumsuz anıların ve negatif gördüğü şartların dışına çıkacaktır. Artık hayatını, düşünceleri akıbetinde yaşamaya karar kılmıştır. Dünya'yı değiştirmenin ve insanların sıradan alışkanlıklarını dönüştürmenin zor olduğunun farkına ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 49
varmış, sadece kendisinin doğru olan yaşamı sürdürmesinin mümkün olabileceğini saptamıştır. Kaçan Adam, uzaklaşır herkesten. Çocukluğundan bu yana kafasında şekillendirdiği ütopik yaşama doğru yol alır. Kayalıklara yaslanır, martıların sesini daha gür duyduğu sahil kenarlarına gider. Ne dünü, ne yarını düşünür. Sadece içinde bulunduğu huzur atmosferini yakalamaya çalışır ve döker içindekilerini kaleme. Kalem ona yoldaş, kağıt paydaş olur. Ha bire yazar, yıllardır içinde biriktirdiği, susarak, gözlemleyerek ve düşünerek şahitlik ederek, iğrenti duyduğu durumları nasıl güzele çevirebileceğini, nahoş anılarını hoş hatıralara döndürebileceğini ancak yazarak, çizerek ve martıları izleyerek yapabileceğini anlar. Kaçan Adam, kaçmıştır işte. O hayellerinin yoluna girmiştir artık. Biraz ruhani, biraz da dünyevi olmuştur. ''Huzuru nerede bulursan, oraya koşarak git'' dedi Kaçan Adam. Kaçan Adam, belki de Yalnız Adam olmuştur şimdi. Kaçarak huzura erdi, huzura ererek yalnızlaştı, yalnızlaştı...
50-TEOG SAMPIYONU.QXD:Layout 1
6/3/17
6:21 PM
Page 1
HABER
TEOG şampiyonu olduğunu tarlada çalışırken öğrendi Hilvan’da oturan 8'inci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki Esmanur Demir, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavında tam puan alıp birinci olduğunu tarlada çapa yaparken öğrendi. TEOG sınavında soruların tamamına doğru cevap veren Hilvan 75'inci Yıl Ortaokulu 8/A sınıfı öğrencisi Esmanur Demir, başarısını okul müdürünün babasını aramasıyla Siverek İlçesi'nde tarlada çapa yaparken öğrendi. Ailesi mevsimlik işçilik yaptığı için açıldıktan sonra ve kapanmasına 1 ay kala okula gidemediğini söyleyen Esmanur Demir, haberle mutlu olduğunu söyledi. Esmanur Demir, doktor olmak
istediğini kaydederek, şöyle dedi: "Okul müdürümün babamı aramasıyla TEOG'da birinci olduğumu öğrendim, çok mutlu oldum. Okula gittiğim süre içerisinde derslerimi dinledim, konularda sürekli soru çözdüm ve hocalarım bana çok destek verdiler. En büyük hayalim doktor olmak. Tarlada çalışmak çok zor, arkadaşlarıma tavsiyem; hayatın değerini bilsinler, ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 50
okusunlar ve derslerine çalışsınlar. Bana destek olan öğretmenlerime teşekkür ediyorum." Ailesi ile pamuk tarlasında çapa yaparken kızının birinci olduğunu okul müdürünün aramasıyla öğrendiğini söyleyen 7 çocuk babası Mustafa Demir ise, en büyük çocuğu olan Esmanur'un eğitimi için elinden geleni yapacağını ifade etti.
51-TEKNOLOJI.QXD:Layout 1
6/3/17
6:21 PM
Page 1
TEKNOLOJİ Biri 10 çekirdekli diğeri çift kameralı iki canavar Mercedes otomobiliniz parmaklarınızın ucunda Mercedes Me Connect ile otomobiliniz bir tablet ya da cep telefonunuz kadar yakın. Türkiye’de tüm Mercedes-Benz otomobillerde 2017 yılı itibarıyla sunulmaya başlanan Me Connect hizmetleri ile araç sahipleri akıllı telefonlar ve tabletlerden otomobillerine uzaktan erişebiliyor. Uygulama kapsmaında Mercedes-Benz acil çağrı sistemi, bakım yönetimi, uzaktan arıza teşhisi, kaza ve arıza yönetimi hizmetlerinden süresiz yararlanılıyor. Standart olarak sunulan Remote Online hizmetleri sayesinde ise uzaktan merkezi kilit kontrolü, uzaktan araç durumuna erişim, park edilmiş konum bilgisi, araç takibi ve coğrafi sınırlandırma hizmetlerinden ilk üç yıl ücretsiz olarak faydalanılabiliyor.
İşCep’te havalenizi siz söyleyin Siri yapsın İş Bankası, Apple’ın ‘iMessage’ adlı mesajlaşma servisi üzerinden sunduğu İşCep ile para gönderme hizmetinden sonra Siri ile havale seçeneğini de getirdi. Mobil bankacılık uygulamasına eklenen özellik sayesinde İşCep kullanıcıları, Siri ile tanımlı hesaplara tek seferde 500 TL’ye kadar havale yapabiliyor. Siri’ye verilecek “Para gönder” komutu ile açılan İşCep uygulaması içinden hızlı ve kolayca havale işlemi gerçekleşiyor. Siri ile İşCep’ten havale yapmak için iOS 10 ve üzeri işletim sistemine sahip mobil cihaza ve en güncel İşCep sürümünün kullanılmasına ihtiyaç duyuluyor. Hizmetin başlatılması için telefon ayarlarından Siri menüsüne bir kez girilip izin verilmesi yeterli.
Reeder, 10 çekirdekli üst seviye işlemcisi ve 128 GB dahili depolamasıyla en iddialı modeli Reeder P11S ve çift kameralı Reeder P11SE Art ile ilgili kalıcı kampanya başlattı. 23 Nisan’da yapılan indirimleri kalıcı olarak raflara yansıtma kararı alan Reeder, P11S modelinin fiyatını 2.199 TL’den 1.999 TL’ye, P11SE Art modelinin fiyatını ise 1.199 TL’den 1.099 TL’ye indirdi. Reeder P11S, 5.7 inç büyüklüğünde ve 2K çözünürlüğünde Amoled ekrana sahip. Segmentine çift arka kamera teknolojisine getiren Reeder P11SE Art’ta ise Bokeh efektiyle beraber etkileyici fotoğraflar çekmeniz sağlanıyor.
Akıllı telefon devinden akıllı şarj kablosu Dünyanın en büyük akıllı telefon üreticisi Apple, karanlıkta parlayan ve sahibine sinyaller veren şarj kablosu üretecek. Tüketici elektroniği sektöründe önemli adımlar atan Apple sonunda kullanıcıların sık sık yaşadığı bir sorunu ortadan kaldırmak için harekete geçti. Karanlık odalarda şarj cihazının kablosunun bulunmasının imkansız olmasından yola çıkan Apple, karanlıkta sahibine
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 51
sinyaller veren bir kablo patenti aldı. Klasik karanlıkta parlayan kabloları unutturacak ürün, karanlıkta parlayacak ama aynı zamanda da kullanıcısına durum bilgileri verebilecek. Bunu da kabloya entegre edilen bir ya da daha fazla sayıda LED lamba sayesinde yapacak. LED ışıklar kullanıcıya farklı renklerde yanıp sönerek ya da sabit şekilde yanık kalarak çeşitli bilgiler iletebilecek.
52-MODA.QXD:Layout 1
MODA
6/3/17
6:21 PM
Page 1
Erkek sokak modası Gösterişli omuzlar
Şalvar detaylı pantolonlar Şalvar kesimli bol pantolonlar erkeklere bu yaz konforlu bir şıklık vadediyor. Rahatlığın ve bohem şıklığın temsilcisi olan bu parçaları özellikle sneaker ve sandaletlerle kombinleyerek son derece cool görünebilirsiniz. Rahat kalıplı blazerler de görünüşünüze maskülen bir hava katmak için ideal.
Bu sezon erkekler her zamankinden çok daha maskülen ve ihtişamlı görünecek. Yüksek ve geniş formlu ceket ve t-shirtler erkeklerin daha iddialı bir duruş sergilemesini sağlayacak. Cesaretli duruş sergileyen geniş kalıplı ceketlerle cool sneaker modellerini kombinleyebilirsiniz.
Militer parçalar
Büyük formlu çantalar Çantalar artık yalnızca kadınlar için üretilmiyor. Erkekler de artık sokaklarda büyük çantalarıyla boy göstermeye hazırlanıyor. Spor detaylara sahip olan büyük forumlu çantalarla şehir koşturmacasında ve tatillerde erkeklerin hayatı artık çok daha kolay.
Etnik desenli gömlekler Etnik desenlerin öne çıktığı rengarenk gömlekler bu aylarda adeta her tarafımızı saracak. Geçiş döneminin ılık havasını dinamik gömlek modelleriyle ve jean pantolonlarla birlikte karşılayabilir ve gömleklerinizle uyumlu renkli camlı güneş gözlükleri ile dikkat çekici bir stil oluşturabilirsiniz. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 52
Sezonlar değişiyor ama militer modası hala değişmiyor. Militer görünümlü her şey bu sezon da yine çok moda. Militer gömlekler ve bomber'lar bu bahar da sokaklarda sıkça rastlayacağımız stil detayları arasında yer alıyor.
Kısa paça bol kesim pantolonlar Kısa ve dar paçalar önümüzdeki sezon yerini kısa paça ve bol kesim pantolon modellerine bırakıyor. Salaş ve rahat bir stil sunan bu pantolonlar erkeklerin yeni moda sırlarından olabilir.
53-FALLAR.QXD:Layout 1
6/3/17
6:20 PM
Page 1
AYIN BURCU YENGEÇ
ASTROLOJİ Koç
Sempatik ve insancıldır. Onun sakinliği ve dinginliği size huzur verir. Yengeç burcu insanı kimseyle yarışa girmez. Tüm derdi kendi duygularıdır. Yengeçlerin yüzlerine ve hareketlerine baktığınızda duygu yüklü olduklarını anlayabilirsiniz. Ama nedenini ve hangi duyguları yaşadığını çözmeniz mümkün değildir.
Boğa
21 MART-19 NİSAN
20 NİSAN-20 MAYIS
Marsın Yengeç Burcunda ki seyahati sizlere aile yaşamınızda bazı dengeleri korumanız gerektiğini söylüyor. Anne ve Babanızla olan ilişkilerinizde önemli aşamalar kaydederken gerilim enerjisini iyi yönetmeniz gerekebilir. Yuvanız ve evinizdeki duygusal iniş ve çıkışlara dikkat etmelisiniz.
Yoluna koymak istediğiniz ya da hayata geçirmek istediğiniz projelerden maddi kazanımlar sağlayabilirsiniz. Ailenizden maddi anlamda destekler bulabileceğiniz özel bir zaman dilimini içerisine giriyor olacaksınız. Gelecek projeleriniz adına verimli değerlendirmenizi ve bu dönemde para kazanmak adına hedefler oluşturmalısınız.
Aslan 23 TEMMUZ-22 AĞUSTOS
Ev, aile, yuva, yerleşim gibi konularda önemli gelişmeler meydana gelebilir. Taşınmak ve yer değiştirmek isteyebilirsiniz. Ev alım ve satımı mülklerle ilgili önemli aşamalar kaydedebilir ve ideallerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Ailenizle olan ilişkileriniz daha yakın bir hal alabilir onlardan destekler görebilirsiniz.
Yay
İkizler
Yengeç
21 MAYIS-21 HAZİRAN
22 HAZİRAN-22 TEMMUZ
İletişimsel anlamda önemli bir güç dengesi oluşturacaksınız. Yakın çevrenizin hayatınıza olan destekleri ile önemli ivmeler kat edebileceksiniz. Kısa seyahatlerinizin ve yazışmalarınızın artacağı, yakın çevrenizde popülaritenizin yüksek olacağı bu dönemin keyfini çıkartın. Alacağınız haberler sizi önemli sorumluluklara doğru itecektir.
Başak
Terazi
23 AĞUSTOS-22 EYLÜL
23-EYLÜL-22 EKİM
Kariyerinizde bu zamana kadar kaybettiklerinizle tekrar yüzleşeceksiniz. Uluslararası çalışmalarınız için önemli girişim fırsatları yakalayabilirsiniz. Ayın başlarında iş yerinizden ayrılmayı düşünebilir bunun için bazı hayal kırıklıklarıyla mücadele etmek durumunda kalabilirsiniz. Ayın sonuna doğru bunun geçici bir etki olduğunu anlayacaksınız.
Aşk ve ilişkilerden yana şansınızın açık olduğu bir dönem diyebiliriz. Ortaklık veya finansal konulardan yana da iyi fırsatlar yakalayabilirsiniz. Sevgili Teraziler uzun zamandır ekonomik sorunlar yaşıyor olsalar da bu dönemde rahat bir nefes alabilecekleri söylenebilir. Kariyerlerindeki yükseliş maaşlarında olumlu bir sürpriz yaratabilir.
Kova
Oğlak
22 KASIM-21 ARALIK
22 ARALIK-19 OCAK
20 OCAK-19 ŞUBAT
Bu dolunay sizin çevrenizde olan bitene karşı ilgi ve merakınızı arttırabilecek konularla karşılaştırabilir. Dedikodulara karşı dikkatli olmanızı mümkünse dinlememenizi bile tavsiye edebiliriz. İletişimde sıcak ve samimi davranışlarınız bazı konularda yanlış anlaşılmalar verebilir. Otorite figürleri ile gerginliklerinize ayrıca dikkat etmelisiniz.
Kardeşleriniz ile ilgili konular gündem yaratabilir. Hayata dair arzu ve isteklerinizin arttığını fark edeceksiniz. Dedikodulara ve çevrenizdeki kontrolünüz dışında gelişen konuşmalara karşı temkinli olmanızda fayda var. Lüks ve keyif tutkunuzun artacağı daha fazla konforlu imkânlarla karşılaşabileceğiniz özel bir dönemde diyebiliriz.
Kariyerinizde yaşadığınız önemli mücadelenin artık haklı kazanımlarını almaya başladığınız bir dönem süreçte mücadele vermeyi seçtiyseniz artık kendinizi daha güçlü hissedeceğiniz bir zaman dilimine gireceksiniz. Bu dolunayda hedeflerinize yönelin ve planlar yapın. Amaçsız olacağınız konular içerisinde bulunmayın.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 53
Uzak seyahatler ve sürpriz yeni projeler gündemde. Ticari faaliyetlerinizi gerçekleştirebileceğiniz önemli konular gündeminizde olabilir. Yabancı bir dil programına başlayabilirsiniz. Kariyerinizde önemli teklifler ya da terfi gibi konular gündem yaratabilir. Ani ve hızlı kararlar vermeniz gereken iş teklifleri gündeminize hızlı bir giriş yapabilir.
Akrep 23 EKİM-21 KASIM
Bu dönem seyahatlerinizin artabileceğini öngörebiliriz. Seçtiğiniz bir ülkede bir eğitim programına katılmak ya da dil öğrenmek gibi ani kararlar verebilirsiniz. Farklı ufuklara yelken açmak size çok iyi gelecek. Entelektüel yaklaşımınız size yeni dostluklar ve yeni bilgiler de kazandıracak. Ya da sevdiğiniz insanla yurtdışında yaşama kararı da alabilirsiniz.
Balık 19 ŞUBAT-20 MART
İlişkileriniz ve ortaklıklarınızla ilgili aynı fikirde olmak ve fikirlerinize saygı duyulması konusunda ısrarcı olabileceğiniz bir süreç. Bu dolunay sizler için oldukça önemli. İlişkilerde ki sivri yanları törpüleyemediğiniz durumları bu ay karara bağlayabileceksiniz. Eşiniz ve partnerinizden de bu anlamda destek ve anlayışta görebileceksiniz.
54-55-56-TCDD.QXD:Layout 1
6/3/17
6:20 PM
Page 1
TARİH
Eski Ankara Garı: Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara her bakımdan bir tevazu abidesi gibiydi. Yokluklar içindeki genç devletin bütün imkansızlıkları başkentin en çok görünen yüzüne bile yansıyordu. Peronları olmayan Eski Ankara Garı 1937’de gerçek bir tren garı olarak inşa edilmişti. (Haslet Soyöz’ün tablosu)
Cumhuriyet döneminin en önemli sanayikalkınma projesi:
O yıllarda tren Ankara’dan İstanbul’a, Eskişehir’de de geceleyerek iki günde ulaşıyordu. Burada paralı yolcular otelde konaklatılırken parasız yolcular hamamda sabahlıyorlardı. O tarihlerde henüz Anadolu demiryolları gece yol alamıyor, yolculara da yataklı vagon ve restoran hizmeti verilemiyordu.
(1920-1938) ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 54
54-55-56-TCDD.QXD:Layout 1
6/3/17
6:20 PM
Demiryolları bir ülkenin gelişmişlik ölçüsüdür. Bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerine baktığımızda ülkenin her yanının müthiş bir demiryolu ağıyla çevrili olduğunu demiryolu ulaşımının bu ülkelerdeki en uç noktalarına kadar sağlandığını görüyoruz. Bu ülkelerde her türlü taşımacılık demiryolları ile gerçekleştiriliyor ve böylece hem ekonomiye önemli katkılar sağlanmış oluyor hem de zaman açısından önemli bir avantaj yakalanıyor. Özellikle Orta Avrupa ülkelerinde de gördüğümüz hızlı trenlerle birkaç saatte ülkeler arası yolculukla istediğiniz şehirlere ulaşabilmenin keyfi yaşanıyor. 1876 yılında ilk kez İzmir-Aydın arasında (milli) hizmet vermeye başlayan demiryollarının ülkemizdeki tarihi 150 yılı aşmış bir geçmişe sahip. Avrupalı yatırımcıların Osmanlı İmparatorluğu’nda demiryolu yaparken abartılı imtiyaz almaları ve verilen imtiyazların da devlete ağır hukuki ve mali yük getirmesi devletin demiryolu politikasının değişmesine yol açmıştı. Osmanlı Devleti, maliyetleri iç borçlanmaya giderek karşılamaya çalışıyordu. Bunun için demiryolu tahvilleri çıkartılıp vilayetlerde satışa sunulmuştu. Bank-ı Osmani ve İtibar-ı Umumi-i Osmani’den yüzde 9 faizle 300 bin Osmanlı lirası borç tahvil gelirleri ile ödenmeye çalışılıyordu. Demiryolu için halkın büyük desteği vardı. İnşaat yapımında sık sık halkın desteği görüldü. Örneğin İstanbul’da MerdivenköyKurbağalıdere halkı demiryolu geçecek olan arazilerini devlete parasız olarak hibe ettiler. Ayrıca yine bu bölge halkı topladıkları paraları da devlete bağışladılar. İzmitliler de demiryolunda kullanılan 3000 traversi demiryollarına hibe ettiler. Anadolu Demiryolunun ilerleyişi dış dünyayı rahatsız etmişti. 1898’de İstanbul Haydarpaşa Garı ve Liman inşaatı imtiyazı Almanlara verilince yabancı gazeteler Osmanlı imparatorluğu’nun paylaşılmasında aslan payının Almanların aldığını yazıyorlardı. Anadolu Demiryolu Ege’de yapılan Fransız ve İngiliz sermayeli demiryollarından farklı olarak geçtiği yerlerde tarım kredileri vermek, sulama kanalları açmak gibi faaliyetlerde bulunarak modern tarımın altyapısını kuruyorlardı. Ankara’da bir çoban mektebi ve numune çiftliği kurularak tarım uzmanları yetiştirilmeğe başlanmıştı. Böylece İstanbul Anadolu demiryolu sayesinde Rusya ve Bulgaristan’dan buğday ithal etmekten kurtulunmuş, buğday ithaline son verilmişti. O
Page 2
Fırat Köprüsü: Demiryollarının gelişimi için emek ve para gerekiyordu. Büyük köprüler maliyetli yatırımların başında geliyordu. Ne var ki zorlu geçişler yapılmadan Fırat Nehri aşılamıyordu. Fırat üzerindeki bu köprünün sağlamlığından hiçbir zaman kuşku duyulmadı. O köprüler Cumhuriyet rejiminin temelleriyle aynı harçtan mamuldü. (Haslet Soyöz’ün tablosu)
Üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve tarihi yazılı o yıllarda üretilen hatıra madalyonları TCDD’nin ilk Genel Müdürü Behiç Erkin Bey
yıllarda tren Ankara’dan İstanbul’a, Eskişehir’de de geceleyerek iki günde ulaşıyordu. Burada paralı yolcular otelde konaklatılırken parasız yolcular hamamda sabahlıyorlardı. O tarihlerde henüz Anadolu demiryolları gece yol alamıyor, yolculara da yataklı vagon ve restoran hizmeti verilemiyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında kalan demiryolu hattının uzunluğu 4.096 km.dir. Ancak bunların hepsi devlete ait değildi. Bu yüzden 1923-50 arası hükümetleri demiryolu yapımını “milli bir dava” olarak gördüler. Bu hususta devlet iki önemli işe teşebbüs etmişti. Yeni demiryolları ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 55
inşa etmek ve şirket hatlarını satın almak. Bugünden o günlere bakarken fazla dikkat edilmeyen, ancak o devirde çok önemli bir konu daha vardı. Demiryolunu işletecek yerli bir kadronun yetiştirilmesi. İttihat ve Terakki Partisi ile başlayan bu süreç Cumhuriyette de devam etmişti. Bu devirde Avrupa çevrelerindeki söylem Türklerin demiryolu işletemeyecekleri şeklindeydi. Cumhuriyet bunun aksini ispat için okullar açmış ve demiryolu işletmeciliği zaman içinde Avrupalı memurlardan Türklere geçmiştir. Osmanlı’dan Cumhuriyete intikal eden 4.096 km.lik demiryolunun 3.302 km.si yabancı şirketlerin imtiyazında olduğundan
54-55-56-TCDD.QXD:Layout 1
6/3/17
6:20 PM
Page 3
Mustafa Kemal Paşa Ankara istasyonu’nda
Cumhuriyet bunları satın alarak devlet işletmesi olarak çalıştıracaktı. İlk olarak 24 Mayıs 1924’te Haydarpaşa Limanı ve Anadolu Demiryolları şirketinin satın alınması için hükümete yetki verildi. Bu dönemde Münakalat yani Ulaştırma Bakanı Ali Çetinkaya’nın büyük gayretler gösterdiği belirtilmektedir. Satın alınan demiryolu hatlarının uzunluğu 3.302 km.’dir. Bu hatlar için 93 milyon 512 bin TL ödenecektir. Çeşitli anlaşmalarla devlete intikal eden bazı hatlar da olmuş ve bunların uzunluğu ise 794 km. kadardır. Cumhuriyetin ilk 25 yılında 547 milyon TL kaynak ayrılarak var olan demiryolu hatlarına 3.540 km. yeni demiryolu eklenecekti. 1923’ten 1940’a kadar uzanan 17 sene içerisinde her yıl 208 km. yeni demiryolu yapıldı. Dünya ekonomik bunalımının çok etkili olduğu yıllarda böyle bir performansın gerçekleştirilmesi büyük başarı olarak sayılmıştı. 2. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında yapım hızı yılda 50 km.’nin altına düştü. Türk müteahhitleri de bu dönemde demiryolu yapımında önemli tecrübeler kazandılar. Örneğin Sivas-Erzurum hattında günde 800 m. demir döşeyebilme hızına eriştiler. 1923-45 döneminde demiryolu yapımına ağırlık verilmesi ülkenin dış dünya ile bütünleşmesi için değil, iç pazar bütünlüğünü sağlamak amacına dönüktü. Bunun için yeni hatların yapılmasında üç ilke esas alınmıştı. Bunlardan ilki ülkenin demiryolu gitmemiş doğu kesimini “ana hatlar” ile Orta Anadolu’ya ve batıya bağlamak için yapılan AnkaraKayseri-Sivas-Erzurum, Çetinkaya-Malatya-Diyarbakır-Kurtalan, Malatya-Yolçatı, Elazığ-Genç yollarıdır. İkincisi ise var olan birbirinden ayrı şirketlerin yaptığı hatları ağ haline dönüştüren “iltisak hatları”dır. Afyon-Karakuyu, FevzipaşaMalatya gibi. Üçüncüsü ise Orta Anadolu’da gelişen demiryolu ağını limanlara bağlayan hatlardır. Bu dönemde demiryolları 23 Mayıs
1927 tarihinde kurulan Devlet Demiryolları ve Limanları İdaresi’nce işletilecektir. Cumhuriyetin demiryolu politikası yalnız ulaşım sistemini geliştirmekle kalmamış Türkiye’de büyük yerli müteahhitlerin de doğuşunu sağlamıştır. Taşeron düzeyinde ilk Türk müteahhidi 1. Dünya Savaşı öncesinde Samsun-Sivas hattının yapımında ortaya çıkmıştır. Bu cesareti ilk gösteren Muallim Mühendis Ali Haydar ile ortağı Haydar Bey olmuştur. Samsun-Sivas ve Ankara –Musaköy demiryolları inşası için hükümet 65 milyon lira ayırmıştı. 1924 yılında 449. yasa uyarınca yapımına başlanan Samsun-Kavak hattının ilk ihalesini sonradan meşhur olacak olan Nuri Demirağ alır. Ankara-Yahşihan hattının ise mühendis Tevfik ve Süreyya beyler ile aynı güzergahta bir dekovil hattı yapımında çalışan Şevki Niyazi Beyler ilk müteahhitleri oldular. Cumhuriyetin kurulması ile beraber demiryolunun askeri ve iktisadi açılardan önemini kavramış olan kadrolar demiryolunu milli bir mesele olarak ele almışlardır. Cumhuriyetin coşkusu ve heyecanı ile 25 yıl
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 56
içinde 3.666km. demiryolu yerli sermaye ile yapılmış, mevcut 3.302km.lik hatların da parası ödenerek devlete kazandırılmıştı. Anlaşmalarla kazanılan 794 km.lik hatlar da ilave edildiğinde toplam 7.762 km.lik demiryolu ağına ulaşılmış oldu. Bütün bunların Türkiye bütçesine maliyeti o günkü rakamlarla 641 milyon 252 bin TL.dir. 1950’lerde Türkiye ulaşım politikalarında demiryolu yerine karayolunu tercih etmesiyle ne yazık ki gerileme sürecine girmiştir. Günümüzde demiryolunun önemini kavrayan ülkelerdeki hızlı gelişim sayesinde, binlerce kilometre uzaklıklara birkaç saatte ulaşabilmek mümkün hale gelmiştir. TCDD; devlet politikalarındaki, raylı sistemlerin benimsenme rötarından sonra, hizmet skalasını geliştirme gayretlerine girmiş, eski rayların yenileriyle değiştirilmeye başlanması, banliyö trenlerinin yenilenmesi, trenlerin hızlarının artırılması, şehir içi ve şehirlerarası hızlı tren projeleri gibi atılımlar, servis kalitesinde Avrupa standartlarının yakalanmaya çalışılmasıyla gecikerek de olsa yeni bir yarışa girmiş bulunuyor.
Page 1
EM İ NK AR UŞ
6:19 PM
ME HM ET
GENİŞ AÇI
6/3/17
ŞA İR Y AZ
57-GENIS ACI MEHMET EMIN KUS.QXD:Layout 1
KALABALIKLAR İÇİNDE YALNIZ OLMAK Dünya nüfusu kalabalık ve hızla insanlar çoğalıyor. İnsanlar çoğaldıkça da istek ve arzular değişiyor, artıyor. Bununla beraber teknolojik gelişim, daha hızlı ve kolay ulaşım; kitlelerin çok daha kısa sürede birbirleriyle haberdar olması, temasa geçmesi ve iletişim sağlaması açısından hayatı kolaylaştırıyor. Bunlar fayda sağladıkları kadar; bazen daha çok zarar da verebiliyorlar. Çağın en büyük imkânlarından biri internet ve internet birçok şeyi insanların ayağına getiriyor. Ulaşım ve zaman açısından çok çok faydalı bir nimet… Fakat insanları birbirleri ile yüz yüze iletişim hakkından mahrum ettiği için; bu konuda çok sağlıklı olduğu söylenemez. Çünkü internet ve benzeri iletişim araçları her bilgiyi insanların ayağına getirip kolaylık sağlarken; diğer taraftan da tembelliği ve yalnızlığı tetikliyor. İnsanların kalabalıklar içinde yalnız kalmasını sadece internete bağlamak tabi ki haksızlık ve eksik bir tanımlama olur. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Mesela paylaşma kültürünün yok olması, komşuluk bağlarının zayıflaması, aşırı derecede mal hırsı ve sevgisi, tüketim çılgınlığı ve dolayısıyla daha çok kazanma savaşı… Karşılıklı güvenin olmaması ve gelecek kaygısı/korkusu gibi tüm faktörler; fertleri, bireyleri yalnızlığa itmektedir. Yine toplumların çeşitli yollarla, değişik kanallarla soylarından uzaklaştırılması, din-dil, kültür, inanç ve ahlak kaybının yaşanması gibi şeyler; bireyleri çok daha fazla yalnızlığa mahkûm ediyor. Gençliğin daha çok şöhret, para ve cinsellikle ilgilenmesi ya da sistematik olarak o yöne kaydırılması, yaşlıların terk edilmesi, kovulması, yaşlı/huzur evlerine bırakılması… Her şeyini para, şöhret, makammevki üzerine kurmuş ya da bu şekilde düşünen bir toplum… Kapitalist bir düzen, tüketim çılgınlığı, gelir
dağılımında ki dengesizlik, sosyal adaletin zayıflığı ve yanlış/eksik din algısı, dini referans almayan ve devre dışı bırakan bir eğitim sistemi ve benzeri hareket, düşünce ve fiiller; yalnızlığa iten nedenlerdir. Yalnızlık duygusu; insanın yaşadığı en önemli, yerine göre acılı/sıkıntılı duygulardandır. Yalnız kalan veya kendini yalnız hisseden kişiler hiçbir şeyden zevk almazlar. Sorunlarını, dertlerini ve sevinçlerini başkalarıyla paylaşmak istemezler. Yeri gelmişken bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Genelde doğu ve Ortadoğu bölgelerde; yalnızlık biraz daha az olmasına karşılık; batıdaki toplumlarda/ülkelerde çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Sebebi şudur; genelde dünyada, özelde ise ülkemizde ve doğudaki insanların/toplumların batı ve batı ülkelerindeki insanlara göre daha az ahlaki dejenerasyona uğramış olması, gelenek-göreneklerine bağlı kalması, aile mefhumunun güçlü olması, imanlı olmak, dini etkenler, çevre ve büyüklerin etkisi gibi öz değerler… İnancı zayıf, ahlaken çöküntüde olan ve haddi aşanlar… Aile kavramını idrak edememiş/anlamamış, gelenek ve göreneklere eski kafa, eski zihniyet deyip kenara atan, hak-hukuk bilmeyen, sırf dünya malı için çalışan, kapitalist dünya felsefesinin oyuncağı haline gelmiş ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 57
toplumlar; kalabalıklar içinde yalnız kalmaktan kurtulamazlar. Bu yüzden dinimiz/İslam; insanlara, fertlere ve toplumlara; yardımlaşmayı, paylaşmayı ve cemaatleşmeyi emreder. Cemaatle toplumu kaynaştırır. Cemaatle insanların birbirleriyle haberdar olmasını ve dertlerini, sıkıntılarını paylaşmalarını emreder/kuvvetlendirir. İslam dini bilinçli ve paylaşımcı toplumlara önem verir. Yalnız kalmış, şuursuz ve parçalanmış toplumların; İslam dininin nezdinde fazla itibarı olmaz. Çünkü yalnızlaşmış/yalnızlaştırılmış ve şuursuz toplumlar; sabun köpüğü gibidirler, kuvvetli bir rüzgârla kayboluveren bir köpüğün kendine bile faydası olmayacağı gibi; şuursuz, kimliksiz ve kişiliksiz yalnızlaşmış kalabalıklarında kimseye faydası olmaz. İslam; fertleri cemaatleştirerek; toplumları kaynaştırmak ister ve bu doğrultuda insanlara yön verir. Bunu gerçekleştirmek için muhataplarına, insanlara, Müslümanlara emirler verir, sınırlar ve kurallar koyar. İslam’ın istediği fert ve toplum; imanlı, şuurlu, paylaşımcı ve katılımcı bir toplumdur. Sosyal hayattan kopmuşyalnız yaşamaya çalışan ve paylaşımcılıktan uzak, yalnızlaşmış kalabalıklar; İslam’dan uzaklaşmış toplumlar veya gayri İslami olan toplumlardır. Selam ve dua ile…
58-59-OTO 2017.QXD:Layout 1
6/3/17
6:19 PM
Page 1
OTOMOBİL
2017 OTOMOBİL DEVLERİNİN YENİ OYUNCAKLARI
AUDİ A6
Trafikteki çoğu kaza insan hatasından kaynaklanır. Pek çok durumda kazaların sonuçları, modern asistan sistemlerinin yardımıyla azaltılabilir. Audi, varış noktanıza güvenli bir şekilde ulaşmanıza yardımcı olmak için çeşitli teknolojileri devreye sokar. Asistan sistemleri sıkı bir etkileşim içerisinde çalışarak, bu teknolojileri çok yönlü ve etkili kılar; aynı zamanda yolculuğunuzu daha da konforlu bir hale getirir. Üstün ses kalitesiyle Bang & Olufsen Gelişmiş Ses Sistemi âdeta bir konser salonunun ses deneyimini sunar. Merkez
hoparlör ve bas hoparlör dâhil 15 hoparlör, büyüleyici bir surround ses deneyimi yaratır. Karanlık görecelidir. Opsiyonel Audi Matrix LED farlar geceyi gündüze çevirir. Yepyeni far teknolojisi, gün ışığına benzer açık bir renk üretir. Virajların daha net aydınlatılması beklenir. Araçlar tespit edilir ve Audi A6'nızın ışık dağıtımı, kendini duruma göre uyarlar. Bunların tümü, bir sensör demeti ve bir kamerayla mümkündür. Ayarlanabilir, yenilikçi şekilde düzenlenmiş LED'lerle birlikte. Şimdi oluşturulabilir Audi A6'nın özellikleri Audi A6 Sedan artık Tek Çerçeve, farlar, hava menfezleri ve tamponlar gibi birkaç
Orta ve üst sınıfta en iyi otomobillerin üreticisi Almanlar, dışarıdan pek rakip kabul etmiyor. Ancak sağlamlığıyla bir dünya literatürü olan Volvo, S90 serisiyle sedan konseptinde dünya devleriyle yarışıyor. İş dünyasının gerçek üstatları ve bürokratik kesimin vazgeçilmezi Mercedes ve Audi iken, Volvo ve BMW ise sedan modelinin daha sportif kısmında yer alıyor. Alıcılarının hiç biri arasında ayrım yapamadığı ve kararsız kaldıkları bu ‘’uzay mekikleri’’ arasında belirleyici faktörler ise yakıt ve fiyat konusunda belirginlik kazanıyor.
alanda daha keskin bir tasarıma sahip. Motor kapağı altında, A6'yı daha da verimli ve güçlü kılan kapsamlı bir dizi yeni motor versiyonu ve multitronic'in yerini alan, önden çekişli versiyonlar için tamamen yeniden geliştirilmiş S tronic yer alır. Bir başka yenilik de dokunmatik MMI®'lı MMI®navigasyon plus'tır. Bu sistem, Nvidia ürünü Tegra 30 grafik çipini içeren yeni bir teknik platform kullanır; Audi connect artık yeni verileri, yüksek hızlı LTE standardını kullanarak iletmektedir. Audi design selection ise size, aracınızın iç mekanı için özel malzeme ve renklerden oluşan son derece şık bir seçenek yelpazesi sunuyor.
MERCEDES E 180 Avantgarde, Exclusive ve AMG seçenekleri ile satışa sunulsa da opsiyonlarda Alman firma yine sınır tanımıyor. Yani satış fiyatı üzerine onlarca özellik ekleyip alabilirsiniz. Tabi o zaman değeri de çok fazla artabiliyor. Bu donanımlar arasında masaj fonksiyonlu koltuklar, akustik konfor paketi ile daha iyi yalıtım, geliştirilmiş şerit takip asistanı, 360 derece park sistemi gibi özelliklerle E180’e sahip olabilirsiniz. Ayrıca Drive Pilot ile otonom sürüşün keyfini çıkarabilirsiniz. Boyutsal olarak 2017 Mercedes E 180 modeline bakarsak 4923 mm uzunluğa, 1468 mm yüksekliğe ve 1852 mm genişliğe sahip. Önceki kasaya göre 70 kilogram daha da hafiflemiş. O 1.6 litrelik turbo beslemeli
benzinli motor kullanılmaya devam ediyor. 156 ps 250 nm tork güç sunan bu ünite ile hafifleyen kasanın varlığı birde 9 ileri GTronic şanzımanla birleşince 0-100 km/s hızlanması 8.9 saniyeye düşmüş ve maksimum hız 228 km/s olarak güncellenmiş. Arkadan itişli 2017 yeni e 180, daha hafif kasasıyla 100 kilometre de şehir içinde 8 litre, şehir dışında 5.5 litre ve ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 58
ortalama da ise 6.5 litre yakıt tüketiyor. Aracın yakıt deposu ise 50 lt hacminde. Yeni E180 için hafiflediğini söylemiştim. Bu araç hafiflerken bagaj alanından ödün vermiş. Halbuki önceki jenerasyona göre 44 mm daha uzun görünüyor. Buna karşın 540 litre bagaj kapasitesi ile 25 lt daha düşük yükleme alanı sunuyor.
58-59-OTO 2017.QXD:Layout 1
6/3/17
6:19 PM
Page 2
BMW 5 SERİSİ Yeni nesil bmw 5 serisi 20 farklı renk tonu ile kullanıcıya sunulacak. Standart 17 inç jantlar ile gelecek olan otomobil 18, 19 ve 20 inç jant seçeneklerine de var. Yeni nesil far yapısında kullandığı adaptif led farları ile 500 metre uzaklığa kadar etkili aydınlatma sağlayan yeni 5 serisi, arka stoplarda da ledli yapıya yer veriyor. İç donanımda ise sınıfında olması gereken lüks yapı korunmuş. Dakota ve Nappa deri kaplama alanlar ve aynı şekilde deri koltuklar, 8 farklı modda programlanabilen masaj fonksiyonlu koltuklar gibi detaylar bu aracın lüks algısını oluşturuyor. Tabi buna ek olarak diğer kasada olduğu gibi bu araçta da ışık paketi en şık şekilde sunuluyor. Bunun yanı sıra iDrive sistemi geliştirişmiş ve 10.25 inçlik dokunmatik multimedya ekranı üzerinde daha kaliteli ekran grafikleri ile sunulmuş. Aynı zamanda bu ekran, sahip olduğu 3D sensörleri sayesinde parmak hareketleri ile kontrole izin verdiğini belirteyim. Yeni 5 serisinin geliştirilmiş navigasyon sisteminde gerçek zamanlı trafik bilgileri de size
daha doğru trafik bilgi akışı sağlayarak güvenli ve rahat seyir sağlamanıza imkan verecek.Opsiyon kısmında sunulacak olan 10 kanallı ve 16 hoparlörlü 1.400 watt rms bowers & wilkins ses sistemi ile de kaliteli müzik keyfi yaşayabileceksiniz. Tüm bunların yanı sıra 4 farklı sürüş modu oldu Comfort, Sport, ECO PRO ve kişisel ayar modu ile aracın sürüşünü ruh halinize göre kontrol edebileceksiniz. Bu kadar donanıma güvenlik eklenmemesi düşünülemezdi. Dinamik çekiş kontrolü, virajda fren kontrol sistemi, dinamik şasi kontrolü, dinamik fren kontrol sistemi gibi özellikler bu araçta zaten standart
olarak sunulacak. Bunlara ek olarak 2017 yeni kasa bmw 5 serisinde 0-210 km/s hız aralığında çalışan otomatik sürüş özelliği de var ve bu özellik araç durduğu zaman 30 saniye kadar aktif kalabiliyor. 30 km/s ile 250 km/s hız aralığında çalışan dinamik seyir kontrolü, yine 70 km/s ile 210 km/s hız aralığında çalışan şerit takip sistemi gibi özellikler de güvenliğinizi sağlayacak. Yeni 5 serisinin geliştirilmiş park sistemi de dikkat çekiyor. Uzaktan kumanda sayesinde aracı park edebileceksiniz ya da otomatik park pilotu bu işi sizin için yapacak. Yine aracın kumandası üzerinden yakıt bilgisi, açık kalan camlar ve sunroof
seçeneği, dört yöne elektrikli olarak ayarlanabilen ön koltuklar, trafik işaretlerini algılama ve otomatik olarak hız ayarlama özelliği de yer alıyor. R Design paketi ise daha özel detaylara sahip. 9 farklı kaporta renk seçeneği, 18, 19, 20 ve 21 inçlik 5 kollu sportif jantlar, RDesign logolu 3 farklıl koltuk seçeneği, kokpit ve konsolda standart gri kaplamaya ek olarak karbon fiber kaplama, spor direksiyon simidi ve iç mekanda tamamen R-Design paketine
özel detaylar var. Ayrıca 12.3 inçlik dijital gösterge bu araçta standart geliyor. Birde opsiyon listesine bakalım. Avrupa pazarında bu araç için opsiyon olarak geri görüş kamerası, 360 derece görüş paketi, ışık paketi, otomatik park sistemi, sensus navigasyon sistemi, 1400 watt rms değerine sahip 19 hoparlörlü Bowers & Wilkins ses sistemi, ısıtmalı arka koltuklar, ısıtmalı direksiyon simidi özellikleri sunuluyor.
VOLVO S90 Volvo’nun amiral gemisi Yeni S90, ülkemizde 3 farklı donanım seçeneğiyle satışa sunuluyor. Momentum, Inscription ve RDesign adlı üç paketle ülkemiz kullanıcısıyla buluşan araç, standart olarak 18 inç jant ve 13 farklı renk seçeneğine sahip. Daha detaylara indiğimizde Momentum paketinde 18 ve 19 inçlik 3 farklı jant, 16 farklı koltuk seçeneği (kumaş ve rengine göre), iki farklı kokpit ve kapı kaplama seçeneği, 4 farklı direksiyon simidi rengi, elektrikli katlanabilir aynalar, 9 inç dokunmatik ekran, 10 hoparlörlü 330 watt rms değerine sahip ses sistemi, ortam aydınlatması, ısıtmalı ön koltuklar, 8 inçlik dijital gösterge paneli gibi özellikler var. Güvenlikte ise standart olarak ACC yani adaptif hız sabitleyici, ısıtmalı ön cam silecekleri, far ve yağmur sensörü, şerit takip sistemi, yokuş kalkış desteği, otomatik frenleme sistemi özellikleri sunuluyor. Inscription paketinde yukarıdakilere ek olarak daha büyük dijital gösterge paneli (12.3) geliyor. 18, 19 ve 20 inç jant seçenekleri, 12 farklı koltuk seçeneği, 4 farklı kokpit ve kapı yanlarındaki kaplama
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 59
60-OTOMOBIL.QXD:Layout 1
6/3/17
6:19 PM
Page 1
OTOMOBİL Her 10 otomobilden 4’ü LPG’li
Dodge Demon New York'ta görücüye çıktı Uzun bir bekleyişin ardından tanıtılan yeni nesil Dodge Challenger SRT Demon, New York Uluslararası Otomobil Fuarı'na damga vurdu. Efsanevi Demon’ı, aksiyon filmlerinin yıldızı dünyaca ünlü aktör Vin Diesel tanıttı. Demon, 2.3 saniyede 0’dan 100'e hızlanabiliyor. Bu süreyle, Bugatti Chiron ve Tesla'dan daha hızlı bir seri üretim olduğunu gösteriyor. Demon, 400 metrelik mesafeyi 9.65 saniye süreyle ve 225 km/s hızla geçebiliyor. Otomobil fabrikadan tek koltukla çıkıyor. Ancak isteyen sipariş esnasında 1 dolar karşılığında başka bir koltuk daha ekleyebiliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye'de trafiğe kayıtlı toplam 21 milyon 362 bin 512 taşıtın yüzde 54'ünün otomobillerden oluştuğunu açıkladı. Trafiğe kayıtlı otomobillerin yüzde 26,5'ini benzinli, yüzde 34,1'ini dizel ve yüzde 39'unu da LPG'li araçlar oluşturdu. 2017’nin ilk çeyrek rakamlarını kapsayan verilere göre, benzine kıyasla daha ekonomik olması nedeniyle LPG'li ve dizel araçlara ilginin her geçen yıl artış göstermesi dikkat çekti. Buna göre son 10 yılda dizel otomobil sayısı 5 katına çıktı. LPG'li otomobil sayısı ise son 10 yılda 1 milyon 826 bin 126'dan 4 milyon 439 bin 631'e ulaştı. Bu yılın ilk çeyreğinde ise söz konusu otomobil sayısı 4 milyon 483 bin 642 olarak belirlendi.
En çok satılan otomobil Renault Beetle ve Scirocco yollara veda ediyor Alman otomotiv devi Volkswagen, yıllık satış rakamları düşük olan Scirocco ve Beetle'ın üretimini sonlandırma kararı aldığını açıkladı. 1972-1992 yıllarında üretimi devam eden ve sonrasında 2008’de yenilenerek tekrar yollara çıkan Scirocco, şirketin gelecek planları arasında yer almadı. Özellikle gençlerin tercihi Beetle da beklenen satış rakamlarına ulaşamadığı için yollara veda etmeye hazırlanıyor. Volkswagen Marka Yöneticisi Arno Antlitz, “Scirocco da Beetle da sınıfında kendilerine özgü karakterleri bulunan birbirinden değerli modeller. Ancak Golf’ün bir aylık satış rakamı, Bettle ve Scirocco’nun yıllık satışından daha fazla” dedi.
Otomotiv Distribütörleri Derneğinin (ODD) verilerine göre Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 2017 yılı ilk dört ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8.4 azaldı. Toplam 232 bin 78 adet araç satıldı. 2016’ın aynı döneminde bu rakam 253 bin 373 adetti. Listenin ilk sırasında yer alan Renault, toplamda 31 bin 126 araç satış rakamına ulaştı. Onu, 28 bin 700 ile Volkswagen ve 27 bin 722 ile Fiat izledi. İlk dört aylık dönemde sadece bir adet Lamborghini satıldı. Bu yılın Nisan ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,61 azaldı ve 57 bin 998 adet
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 60
oldu. Geçen sene aynı dönemde 65 bin 618 adet satış gerçekleşmişti. 2017 yılı Nisan sonu otomobil pazarı motor hacmine göre incelendiğinde en yüksek paya yüzde 96.33 oranıyla yine 1600 cc altındaki otomobiller 167 bin 575 adet ile sahip oldu. Ardından yüzde 2.81 pay ile 1600-2000 cc aralığındaki otomobiller ve yüzde 0.40 pay ile 2000 cc üstü otomobiller yer aldı. Otomatik şanzımanlı otomobil satış adetleri yüzde 6,40 oranında azaldı. 2017 yılı Nisan sonu otomobil satış adetleri, 2016 yılı aynı dönemi ile kıyaslandığında, dizel payı yüzde 63,52’den yüzde 61,83’e (107 bin 562 adet) geriledi.
61-SAGLIK.QXD:Layout 1
6/3/17
6:18 PM
Page 1
En İlginç 5 Psikolojik Hastalık Psikolojik problemler en az fiziksel hastalıklar kadar önemli. Ruh sağlığının iyi olmaması bedensel problemlere de yol açıyor. Sizin için psikolojide ender rastlanılan ama ilginç olan 5 psikolojik hastalığı derledik.
Capgras Sendromu Bu sendrom Fransız psikiyatr Capgras tarafından 1923 yılında “illusion des sosies” adı verilerek tanımlanmış bir sendromdur. Başlıca özelliği, kişinin çevresindekilerin gerçek olmadığına, başkalarının onların yerine geçtiğine ilişkin sanrısal bir inanışın olmasıdır. Bu sendrom kadınlarda biraz daha fazla görülür.
Othello Sendromu (Patolojik Kıskançlık) Adını ünlü yazar William Shakespeare’in “Othello” adlı eserinden alan bu rahatsızlık, kişinin sevdiği birini hastalık derecesinde kıskanması durumu olarak ifade edilmektedir. Othello Sendromu yaşayan kişi, hep eşinin kendisini aldattığını, sadık olmadığını düşünür. Bu kişiler karşısındakilere zarar verebilir. Aldatılma tehdidine karşı önlemler almaya çalışır. Eşini takip eder, evden dışarı çıkmasını, camdan bakmasını istemez, perdelere ve çarşaflara işaret koyar, giydiklerine ve arkadaşlarına karışır.
Fregoli Sendromu (Binbir Surat Sendromu) Fregoli sendromunda hasta, etrafındaki birçok insanın aslında aynı insan olduğunu; ama farklı kılıklarda kendisini izlediğini düşünür. Buna göre, “kılık ustaları”, hastanın çevresinde dolaşır ve hastayı takip eder. Fregoli sendromunda hasta, bundan büyük rahatsızlık duyar. Rahat hareket dahi edemez. Sürekli takip edildiği hissine kapılır.
Erotomani
Cotard Sendromu (Yürüyen Ceset Sendromu)
Erotomani yaşayan kişi bir başkasının kendisini delice sevdiğine inanma sanrısıdır. Çoğunlukla kadınlarda görülen bu sanrıda kişi ilk olarak karşı tarafın aşkını ortaya koyduğunu inanır ve bu düşüncesi için kanıtlar bulur (anlamlı bakışlar, gazeteden gelen mesajlar, yoldan geçenlerin yüz ifadeleri gibi)
Bu sendromu yaşayan insanlar öldüklerini, etlerinin çürüdüğünü, bazen de yaşamsal organlarının ya da kanının olmadığını düşünür. Ender rastlanan bu sendromda nihilistik hezeyanlar, kendisine ve dış dünyaya yabancılaşma, ölümsüzlük düşünceleri, hallüsinasyonlar, intihar düşünceleri ve negativizm görülür. Kadınlarda daha sık rastlanır. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 61
62-63-64-65-BAHAR KACAMAK.QXD:Layout 1
6/3/17
6:17 PM
Page 1
GEZİ
BAHAR
kaçamakları BAHARIN TAMAMEN GELDİĞİ BUGÜNLERDE, GÜNEYDE ALTERNATİF BİR TATİL İLE SEZONU AÇMAYA NE DERSİNİZ? İŞTE ANTALYA’DAKİ KÖPRÜLÜ KANYON’DA RAFTİNG’DEN, FETHİYE’DE SANAT KAMPINA, HAREKETLİ ÖNERİLER…
Fethiye Körfezi’nden Antalya’ya kadar uzanan bölgede, M.Ö. 6. yüzyıl ile M.S. 8. yüzyıl arasında yaşayan Likyalılar, dağlık ve erişilmesi zor topraklarında, bağımsızlığına düşkün bir halktı. Teke Yarımadası olarak da bilinen bu bölge, günümüzde hâlâ Akdeniz’in en “vahşi” bölgesi. Bu topraklara dağılmış onlarca antik Likya kentini keşfetmenin en iyi yolu ise “Likya Yolu” boyunca yürümek. Türkiye’de yaşayan İngiliz araştırmacı Kate Clow tarafından 2000’lerin başında Turizm ve Kültür Bakanlığı onayıyla işaretlenerek, 500 km’lik bir trekking güzergâhına dönüştürülen Likya Yolu, keçi patikaları ve antik yollardan ilerleyerek, sizi Akdeniz’in en çarpıcı manzaralarına götürüyor. Ölüdeniz, Kelebekler Vadisi, Patara, Kekova ve Olimpos’tan devam eden yolun tamamını yürümek, neredeyse bir ay alıyor. Bu nedenle trekking acenteleri rehberliğinde birer haftalık paketler halinde yolun değişik bölümlerini yürümek en iyisi. OKUYUN Kate Clow’un yürüyüş güzergâhını ayrıntılarıyla anlattığı kitabı, hâlâ bu konudaki en iyi kaynak (www.lycianway.com). KALIN Likya Yolu’nun güzergâhın en el değmemiş noktasında kurulu 8 odalı bir butik otel olan Yediburunlar Feneri, her şeyden uzaklaşmak isteyenler için. Mart’tan itibaren açık. 0252/679-1001.
LİKYA YOLU’NDA
YÜRÜYÜŞ
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 62
62-63-64-65-BAHAR KACAMAK.QXD:Layout 1
6/3/17
6:17 PM
Page 2
KÖPRÜLÜ KANYON’DA
MACERA
Antalya yakınlarında, Toroslar’ın kalbine doğru sokulan bir doğa harikası olan Köprülü Kanyon, Serik’te Akdeniz’e dökülen Köprüçay’ın yüz binlerce yıllık uğraşlarıyla oluşmuş. 14 km boyunca uzanan ve bazı yerlerde 400 metre derinliğe ulaşan kanyonun bulunduğu bölge, Ön Asya'daki en büyük Akdeniz servi ormanının yanı sıra pek çok doğal zenginliğe sahip olduğundan, milli park statüsünde. Kanyonun hemen girişindeki Roma döneminden kalma kesme taş köprü, günümüzde “Oluk Köprü” olarak anılıyor ve 27 metre yükseklikte hâlâ sapasağlam duruyor. Tarihi İpek Yolu güzergâhı üzerindeki kanyon bölgesi, Roma döneminde de bir hayli önemliymiş ve kervanların güvenliğinin sağlanması için köprü etrafına Romalılar zamanında 5 ayrı kontrol noktası inşa edilmiş. Bu nedenle bölge, Beşkonak olarak anılıyor. Günümüzde macera turlarının bir numaralı adreslerinden olan bölgede; rafting, kanyoning, cip safari, trekking ve nehir balıkçılığı gibi aktiviteler yapmak mümkün. KALIN Nehir kıyısında sevimli taş evleri ve ahşap bungalovlarıyla hizmet veren bir köylü işletmesi olan Eko Motel (www.ekomotel.com), çevredeki en düzgün konaklama mekânı. Çevrede türlü aktiviteler de düzenliyorlar. Asma yaprağına sarılı alabalık, spesiyaliteleri. Yıl boyunca açık. KAÇIRMAYIN Günümüze oldukça sağlam şekilde ulaşmayı başaran ve kayalığa oyulmuş devasa tiyatrosuyla Toroslar’ın ortasındaki bir platoda ziyaretçilerini bekleyen Selge antik kenti hemen yakınlarda.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 63
62-63-64-65-BAHAR KACAMAK.QXD:Layout 1
6/3/17
6:18 PM
Page 3
KAŞ’TA
DENİZ KAYAĞI Ofise hapsolduğumuz uzun kış günlerinin ardından, içinizdeki “ilkel”in sesine kulak vermeye Kaş ve Kekova çevresinde bir “deniz kayağı” turunda yer ayırtmaya ne dersiniz? Deniz kayağı, aslında kökleri çok eskilere dayanan bir deniz aracı. Alaska, Grönland ve İzlanda yerlileri, Laponlar ve bazı Sibirya kabileleri tarafından binlerce yıldır kullanılıyor. Kanodan farkı, düz bir çizgide rahat ve hızlıca ilerleyebilen, ince uzun bir gövdeye sahip olması. Uzun mesafe aracı olduğu için de çok dengeli ve hareket kabiliyeti yüksek. Kıyıya paralel adaların bulunduğu ve açık denizden gelen rüzgârlara karşı korunaklı kıyılar, deniz kayağı için ideal yerler. Kaş’tan Kekova’ya kadar uzanan kıyı şeridi de bu iş için biçilmiş kaftan. Avrupa’da da Dalmaçya kıyılarına benzer özellik taşıdığı biliniyor. İşin fanatikleri, Türkiye’de genellikle bir haftalık, kamp konaklamalı deniz kayağı turlarına katılıyor.
KİMLE GİTMELİ Kaş merkezli Dragoman Doğa Sporları Merkezi (www.dragomanturkey.com) ile yıl boyunca günü birlik, iki-üç günlük veya bir haftalık deniz kayağı turlarına çıkabilirsiniz. Tur şirketinin ayrıca bölgede Nisan ayında akademisyenler eşliğinde yabani orkide ve kuş gözlem turları da var. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 64
62-63-64-65-BAHAR KACAMAK.QXD:Layout 1
6/3/17
6:18 PM
Page 4
KAYAKÖY’DE
SANAT KAMPI
Kayaköy, Fethiye’nin gizli saklı kalmış köşelerinden. Denizden birkaç yüz metre yüksekte beşik gibi bir yaylada gizli bu vadinin iki ayrı girişi var. Fethiye’den kestirme yoldan da, Hisarönü üzerinden de gelseniz, çam ormanı tünellerinden geçiyorsunuz. Sonra birden kendinizi, havada yüzen bir baloncuk gibi dağların arasında asılı kalmış bu platoda buluyorsunuz. Kayaköy, mübadele sonrasında yattığı güzellik uykusundan 80’lerin sonunda Mimarlar Odası tarafından uyandırılmıştı. Şimdilerde ise kiralayabileceğiniz çok sayıda güzel taş ev ve villanın, çevrede at sırtında gezinti yapmanızı sağlayan çiftliklerin ve hoş lokantaların yanı sıra, bohem bir de sanat kampına ev sahipliği yapıyor. Kayaköy’e yerleşmeyi ilk seçenlerden biri olan fotoğraf sanatçısı Faruk Akbaş’ın projelendirip bir süre yönettiği, şimdilerde ise Kayaköylü Ekiz ailesi tarafından işletilen Kayaköy Sanat Kampı (www.sanatkampi.com); fotoğraftan seramiğe, heykelden ritm atölyesine, yoga gibi spiritüel öğretilere kadar pek çok konuda eğitmenlerin ziyaret ettiği ve deneyimlerini aktardığı bir yer. Nisan ve mayıs aylarında programlar başlıyor. KAÇIRMAYIN Ölüdeniz yakınlarına kadar gelmişken, Babadağ’dan yamaç paraşütü atlayışı yapabilirsiniz. İkarus Havacılık (www.ikarus.com.tr) bu konuda bölgenin en deneyimli ve güvenilir acentalarından.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 65
66-67-YASAM KALITESI.QXD:Layout 1
6/3/17
6:16 PM
Page 1
YAŞAM
Yaşam Kalitemizi Nasıl Arttırırız?
Üç Adımda Sağlıklı Yaşam
Kaliteli yaşam deyince aklımıza ilk ne geliyor? Her birimizin zihninde canlanan yaşam biçimlerinin benzer olduklarını tahmin etmenin zor olmayacağını umuyorum. Daha geniş ve yeni bir ev, daha yeni ve hızlı bir otomobil, motor vs... Kısacası cebimizdeki telefondan üzerimize giydiğimiz kıyafetlere kadar bu isteklerimizi sıralayabiliriz. Ancak sanıldığının aksine bu sayabildiklerimizden hiçbirinin yaşam kalitemizi arttırdığını söyleyemeyiz. Çünkü saymış olduğumuz kriterler zaman içerisin de değişeceklerdir. Bugün elde etmeye çalıştıklarımızın birçoğu daha düne kadar bir hayalden
ibaretti ve gelecekte ise bize ilkel ve demode gelecek. Ancak bu durum bizim yaşam kalitemizin geçmişte kötü gelecekte ise daha kötü olacağı anlamına gelmiyor. Kaliteli yaşam sanıldığının aksine para ile doğru orantılı değildir. Öyleyse yaşam kalitemizi nasıl ölçeriz? Basit bir şekilde tanımlayacak olursak; “Hastalıklı geçen günlerimizin, hastalıksız geçen günlerimize oranıdır” diyebiliriz. Tanımı biraz daha açacak olursak, yaşam kalitemiz ömrümüzde geçirmiş olduğumuz sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler ile ölçülmektedir. Her sabah yataktan kalkarken kendimizi kötü hissediyorsak, uykusuzluk ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 66
problemi yaşıyorsak, düzensiz besleniyorsa, spor yapmıyorsak, yaptığımız işe odaklanamıyorsak, sosyal ilişkilerimizde problemler yaşıyorsak, görev ve yükümlülüklerimizi zamanında yerine getiremiyorsak oturduğumuz her ne kadar yeni olursa olsun, aldığımız otomobil ne kadar konforlu olursa kaliteli bir yaşam sürdüğümüzü maalesef söyleyemeyiz. Bu yazıda yaşamış olduğumuz ortak problemlere basit ve uygulanabilir çözümler bulacağız. Hayatımızdaki basit değişiklikler ile yaşam kalitemizi üç adımda nasıl arttırabiliriz gelin birlikte bakalım.
66-67-YASAM KALITESI.QXD:Layout 1
6/3/17
Düzenli Beslenelim Düzenli ve dengeli beslenmek vücut sağlığımız açısından büyük önem taşımaktadır. Sağlıklı bir şekilde büyümek ve gelişmek için tüm besin gruplarından yeterli miktarda yememiz gerekmektedir. Düzenli beslendiğimiz takdirde hastalıklara karşı bağışıklığımız artar. Sağlıklı beslenen insanlarda kalp hastalıkları, kanser, diyabet gibi birçok sorunla karşılaşma riski azalır. Obezite, diş çürüğü, demir eksikliği gibi sağlık sorunları seyrek olur. Düzenli ve dengeli beslenirsek beyin sağlığımız gelişir ve zihnimizde canlılık hissederiz. Düzensiz beslenme gün içerisinde ihtiyaç duyacağımız enerjiyi karşılayamamamıza veya ihtiyacımızdan fazlasını almamıza neden olur. Bunun sonucunda aşırı kilo kaybı yaşarız veya şişmanlayarak metabolizmamızın dengesini bozarız. Bu durum günlük yaşantımızda konsantrasyon kaybına ve bitkinliğe neden olur. İş veya okul hayatımız bu sebeple her geçen gün daha verimsizleşecektir. Düzenli ve dengeli beslenerek, öğün atlamayarak yaşanabilecek sıkıntıların önüne geçebiliriz. Düzenli Spor Yapalım Gelişen teknoloji her geçen gün bizlere yeni imkânlar sunarak hayatımızı kolaylaştırıyor. Bununla birlikte yaşanan teknolojik
6:16 PM
Page 2
ilerlemeler bir yandan da hareket kabiliyetimizi sınırlandırıyor. Bu gelişimin sayesinde oturduğumuz yerden para kazanıyor, faturalarımızı ödüyor ve istediğimiz hemen hemen her ürünü internette kolayca bulup yattığımız veya oturduğumuz yerden sadece birkaç tuşa basarak elde edebiliyoruz. Elbette bunlardan faydalanmamız doğaldır ki hemen hemen hepimiz faydalanıyoruz. Tüm bu faaliyetlerden dolayı bünyemizi sahip olduğumuz bedenimizi hep geri plana atıyoruz, önemsemiyoruz. Bu yüzden birçok hastalık bizler daha farkına bile varamadan baş göstermeye başlıyor. Bu yüzden hastalıklardan korunabilmek için düzenli olarak egzersiz yapmalıyız. Bu arada yapılan egzersizleri abartmamakta fayda var. Düzenli spor yapmanın faydalarına bir önceki yazımda değindiğim için bu konudaki tavsiyelerim için internet sitemiz ziyaret edebilirsiniz. Bu konuda sadece şunu hatırlatmak isterim, sağlıklı ve kaliteli bir hayat istiyorsak sporu yaşamımızdan eksik etmememiz gerekiyor. Düzenli uyuyalım İnsan ömrünün üçte birinin uykuda geçtiğini düşünecek olursak, uykunun kaliteli bir yaşam için ne kadar önemli olduğunu anlamış oluruz. Uyku bizi sağlıklı tutan en ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 67
önemli vücut fonksiyonlarından biridir. Bir yenileme, tamir, bakım ve onarım sürecidir. Yapılan araştırmalar uymanın vücudu yenilediğini ve beyinin uykuda büyüme hormonu salgıladığını söylüyor. Eğer yeterli miktarda uymazsak vücut bizim için gerekli olan yenilme, bakım, onarım ve büyüme sürecini gerektiği gibi yerine getiremeyecektir. Bu durum sadece ertesi gün değil ömrümüzün geri kalanını olumsuz yönde etkileyecektir, vücutta onarılamaz ruhsal ve fiziksel sıkıntılara yol açabilecektir. İyi bir uykunun bizi hastalıklara karşı kesin bir şekilde koruyacağının bir garantisi yok. Ancak yapılan araştırmalara göre yetersiz uykunun kalp hastalıkları, diyabet, obezite gibi ciddi sağlık problemlerine yol açtığı görülmüştür. Bu sebepler aniden ortaya çıkmamıştır. İnsan ömrünün üçte birinin uykuda geçtiğini düşünecek olursak, uykunun kaliteli bir yaşam için ne kadar önemli olduğunu anlamış oluruz. Ayrıca iyi ve yeterli miktarda uyumak kilomuzu kontrol etmemizi kolaylaştırır. Yaşam kalitemizi arttıracak basit ama bir o kadarda önemli üç konuyu özetlemeye çalıştım. Daha sağlıklı, daha mutlu, daha huzurlu bir gelecek için kısacası daha KALİTELİ BİR YAŞAM İÇİN düzenli spor yapalım, düzenli beslenelim ve düzenli uyuyalım.
68-69-70-71-BAL.QXD:Layout 1
6/3/17
6:15 PM
Page 1
HABER
BAL 20 bin yıldır tükenmeyen şifa kaynağı
İçerdiği enerji ve besin değeriyle her yaştan insan için vazgeçilmez bir lezzet kaynağı olan bal, uygun saklama koşullarında uzun yıllar besin değerini kaybetmiyor
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 68
68-69-70-71-BAL.QXD:Layout 1
6/3/17
6:15 PM
İnsanların, arıyı ilk olarak ne zaman keşfettiği, bal ile ne zaman tanıştığı tam olarak bilinmiyor. Ancak yapılan bilimsel araştırmalar, kehribar içinde bulunan arı fosillerinin, arının bilinen geçmişine temel oluşturduğunu gösteriyor. Bilim adamları, fosillerin 40 milyon yıllık olduğunu açıklamıştır. Ayrıca, Valencia’daki Aran mağaralarında bulunan, 20 bin yıl öncesine ait bal toplayan kadın resmi, 40 milyon yıldır dünyada var olan arının, insanlar tarafından sadece 20 bin yıldır bilindiğini göstermiştir. Arıcılığın temelleri, insanların yerleşik düzene geçip, çiftçilikle uğraşmaya başlaması ile atılmıştır. Bölgesel yaşayışlara göre, içi oyulmuş ağaç kütükleri, saz ve samandan örme sepetler, killi topraktan yapılmış özel çömleklerden kovanlar inşa edilmiş, ağaçlara asılan bu kovanlar ile ilkel arıcılık yapılmıştır. Eskiden kovan hırsızları ölümle cezalandırılıyordu Hititler, Sümerler, Mısırlılar, Romalılar, Yunanlar ve birçok eski medeniyetin, balı ilaç niyetiyle kullandıkları, tarihte ün yapmış pek çok hekimin, balı her derde deva bir ilaç olarak kabul ettikleri biliniyor. Çivi
Page 2
yazısıyla yazılmış toprak levhalardan öğrenildiğine göre Hititler, 4 bin yıl arıcılık yapmıştır. Ayrıca levhalardaki reçeteler, Sümerler ve Hititlerin balı hastalıklara şifa olarak kullandıklarını göstermektedir. M.Ö. 1530 yılında yazılmış Smith papirüsünde, balla hazırlanmış birçok reçete bulunmuştur. Mısır’daki Piramitlerde, ağzı hava almayan küplere doldurulmuş balın bulunması, kraliçe Hepçesut’un armasında arı figürünün bulunması Mısırlıların bala verdiği önemi göstermektedir. Ortaçağda, Roma imparatoru Şarlaman, idaresindeki derebeylerinin bünyelerinde bir arıcı bulundurması gibi bir zorunluluk getirmiştir. Aynı zamanda bu dönemde, kovanların korunması ile ilgili şiddetli kanunlar çıkarılmıştır. Bunlardan en önemlisi kovan hırsızlarının ölüm cezasına çarptırılmasıdır. Hippokrates’e göre bal hava ve su kadar değerlidir. Ayrıca balın böbreklere iyi gelip böbreklerin filtreleme gücünü arttırdığını da ilk bulan yine Hippokrates’tir. Nitekim bilimsel çalışmalar da bunu doğrulamıştır. Anlaşılacağı üzere, tarih boyunca bala şifa kaynağı olarak bakılmış; hatta
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 69
kimi kültürlerde bal, kutsal sayılmıştır. Eski zaman insanlarının bala bu kadar önem verme sebebinin, hastalıklara şifa bulmadaki aciziyetleri olduğunu anlamak güç değildir. O dönemlerde, tatlandırıcı olarak sadece balın kullanılması ve mumun baldan yapılması, arıcılığa ve bala ayrıca önem kazandırmıştır. Arıcılığın ilkel yöntemler ile yapılmış olması ile balın elde edilmesindeki zorluk, arıcılığın ve balın koruma altına alınması gibi tedbirleri de beraberinde getirmiştir. Yapılan araştırmalara göre bir arı, kovanından en fazla 10 km uzaklaşabilir. Bu da balın özelliğinin bitki örtüsüne bağlı olarak geliştiğini gösterir. Balın rengi, kokusu ve tadı toplanan nektara bağlı olarak farklılık gösterir. Arıların balı toplama çabası Bal üretimi, oldukça zahmetli bir iştir. 1000 tane arı, bir gün boyunca çalışıp, en fazla yarım kilo bal özü toplayabilir ki bunun tamamını bala dönüştüremezler. Yarım kilo balı elde etmek için, yaklaşık 170 bin bal arısının 10 milyon çiçeği ziyaret etmesi gerekir. Arı bir gezintide 500 çiçeği ziyaret eder ve bu da 25 dakika sürer. Dolayısıyla, yarım kilo balın elde
68-69-70-71-BAL.QXD:Layout 1
6/3/17
6:16 PM
Page 3
edilmesi için arıların 7 bin saat çalışmaları gerekir. Bu süre zarfında kat ettikleri mesafe dünyanın çevresinin 3 katı kadardır. Arıların mükemmel işçilik ürünü ‘bal’ın oluşumu Bal, bal arılarının çiçekler ve meyve tomurcuklarından topladıkları özlerden oluşturdukları mucizevi bir besindir. Arılar, çiçeklerden polen ve nektar toplar. Polenin aslında bal yapımına katkısı yoktur. Bunu sadece kendi protein ihtiyaçlarını karşılamak için toplar. Nektardan ise bal yaparlar. Bal arıları, binlerce çiçekten bal özü toplayarak , “bal midesi” denilen bölümlerinde biriktirip kovana getirirler. Toplayıcı arılar, topladıkları bal özünü kovana kusarlar ve bu özü birkaç işçi arı paylaşır. İşçi arılar, bal özünü emerek bal midelerine doldururlar ve başlarında bulunan bezeden, özel bir enzim salgılayarak bal özünü adeta yoğururlar. Bu öz, kimyasal bir dönüşüme uğrayarak bal olmaya başlar. İşçi arılar bu balı, altıgen petek gözüne dörtte birini dolduracak şekilde boşaltır. Peteğe boşaltılan bal, ilk haliyle %80 gibi yüksek su oranına sahiptir. İşçi arılar, bu suyu buharlaştırmak için balı ağızlarıyla emip, havayla temasını sağlar. Böylelikle bir petek gözünün dolması 3 günü bulabilir. Sudan arındırılmış balla dolan petek gözü, mumla kapatılarak kullanıma hazır hale gelmiş olur. Ayet ve hadislerde baldaki şifa Bal, gerek içinde bulunan vitaminler ve minerallerle, gerekse yapısal özelliklerinden dolayı, insanlar için tam bir şifa kaynağıdır. Nitekim, Kuran'da da bu konuya dikkat çekilmiş ve Nahl suresinde geçen; ‘Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir
Bilinenin aksine, şekerlenen bal doğaldır Tüketen herkes bilir ki bal, zamanla akışkanlığını kaybederek kristalize olur. Yani halk arasındaki adıyla “donar” ya da “şekerlenir”. Genellikle, kristalize olmaya başlayıp akışkanlığını kaybeden balın sahte olduğuna inanılır. Oysaki durum çok farklıdır. İnsanlar, baldaki şekerin kristalize olmasına ihtimal vermeyip, böyle ballara yapay şeker karıştırıldığını ya da o balın şekerden yapıldığını düşünür. Oysa, baldaki bu değişikliğin sebebi, içindeki doğal glikozun kristalleşmesidir. Aslında balın kristalleşmesi, onun doğal olduğunun belirtisidir. Evinizde şekerlenmiş bir balı eski haline getirmek için bir kavanoza koyup en çok 50 derece sıcak suda, yaklaşık üç saat tutmanız yeterlidir. 50 dereceden yüksek sıcaklık ve 0 altındaki sıcaklık balın değerini yitirmesine sebep olur.
topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.’ ayetleriyle arıların balı, Allahın ilhamıyla elde ettikleri vurgulanmıştır. Bal ile ilgili peygamber efendimiz ise, şöyle buyurmuştur ; "Kim, her ay üç gün, sabahleyin,
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 70
bir kaşık 'bal' yerse, o kimsenin başına büyük dert (hastalık) gelmez." (İbn-i Mace) "Şu şifalı iki şeye devam ediniz; ‘bal ve Kuran’ (İbn-i Mace) Konuyla ilgili bir diğer hadis de şöyledir; Bir adam, Allah'ın elçisi (s.a.v.)'e gelip "kardeşimin karnı ağrıyor" diyince, Allah'ın elçisi (s.a.v.), "kendisine bal şerbeti içir" buyurdu. Ona bal şerbeti içirdikten sonra tekrar geldi ve dedi ki: "Ey Allah'ın Elçisi (s.a.v.)! Bal şerbeti içirdim; fakat karın ağrısı arttı." Bunun üzerine efendimiz (s.a.v.), "tekrar bal şerbeti içir" buyurdu. Adam içirdi ve sonra tekrar gelerek, "balı içirdim fakat ağrı geçmedi arttı " diyince peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu, "Allah'ın sözü doğrudur, kardeşinin karnı yalan söylemiştir. Bal şerbeti içir" dedi. O kimse de tekrar bal şerbeti içirdi ve kardeşi iyileşti. (Tirmizi) Balla mikropları vücudunuzdan atın Balın en önemli özelliklerinden biri, içinde bakterinin barınamamasıdır. Dr. Bodag F. Beck
68-69-70-71-BAL.QXD:Layout 1
6/3/17
6:16 PM
Page 4
"Bal ve Sağlık" adlı kitabında buna şöyle değinir, ‘Bütün canlıların yaşamlarını devam ettirebilmek için bir miktar neme ihtiyaçları vardır. Bakteriler balla temas ettiklerinde nemden yoksun kalır ve yok olurlar. Ayrıca balın asidik tepkisi de bakterilerin yaşamaları için uygunsuz bir ortam oluşturur. İnsan vücudunu etkileyen birçok mikroorganizma balda yok olur.’ Bal, içinde bakteri barındırmamakla kalmaz aynı zamanda bir bakteri yok edici olarak da kullanılır. Örneğin antibiyotiklere karşı dirençli olduğu bilinen MRSA bakterisinin bala karşı koyamadığı tespit edilmiştir. Dr. W. Sackett’in yaptığı araştırmaya göre bal, tifo mikroplarını 48 saat, dizanteri mikroplarını ise, 10 saat içinde yok etmiştir. Meyve ve sebzelerdeki vitaminler bir süre sonra besin değerlerini yitirmeye başlar. Mesela, ıspanaktaki C vitamini oranı, toplandıktan 24 saat sonra yarıya iner; ama bal uygun koşullarda saklandığında, yıllar geçse dahi besin değerlerini yitirmez. Balı saklama koşullarına dikkat Bal, ışığa karşı duyarlı; havadaki nemi ve çevresindeki kokuları emme özelliğine sahiptir. Balı oda sıcaklığında, güneş görmeyen bir yerde, havayla teması kesilecek şekilde ağzı kapalı olarak muhafaza etmek gerekir. Bal, kristalize olmaması için buzdolabında saklanmamalıdır. Ayrıca demir ve çinko kaplarda saklanan bal, bozulur ve zehirli bileşimler oluşturarak sağlığa zararlı hale gelir. Mısır firavunlarının mezarlarında bulunan, havayla teması kesilmiş kaplardaki 4000 yıllık balların bozulmadıkları ve değerlerinden hiçbir şey kaybetmedikleri tespit edilmiştir. Sağlıklı bir gelişim için, çocuklara mutlaka bal verilmeli Zengin bir besin kaynağı olan bal, bebek ve çocuk gelişiminde de çok önemlidir. Çocuklarda bağırsak tembelliği, kusma, öksürük, bronşit gibi hastalıklara iyi gelir. Balın çabuk sindirilmesi, bünyesindeki serbest asitler dolayısıyla yağ hazmını kolaylaştırması, iştah açması gibi özellikleri ve huysuzluğu azaltan sakinleştirici etkisi, balın çocuk beslenmesinde ve gelişimindeki önemini artırmaktadır. Çocuklarda görülen geceleri yatak ıslatmanın çeşitli nedenleri vardır. Bu tip çocuklar çoğunlukla sinirlidir ve çabuk öfkelenir. Bu durumda balın sinirleri yatıştırma özelliğinden yararlanılmalıdır. Altını ıslatan çocuklara her gece yatmadan önce 1-2 kaşık bal verilirse, bu rahatsızlık büyük ölçüde giderilebilir. Ayrıca, çocuklara tek başına süt yerine ballı süt verilmesi, kansızlığı önlemektedir. Bir yaşından küçük çocuklara kesinlikle bal yedirilmemelidir.
Balın mucizeleri
Hamilelik döneminde kendiniz ve bebeğiniz için bal yiyin Emziren kadınlar, günde bir iki kaşık bal yiyerek sütlerini artırabilir. Bu şekilde, annenin ve bebeğin hastalıklara karşı direnci artar. Bebekler, mama ve süte karıştırılan tatlandırıcılara karşı büyük duyarlılık gösterir. Bal, sütün içindeki maddeleri tamamlar. Böylece bebeğin gelişmesi için gerekli tüm maddeler doğal yollardan verilmiş olur. Tatlandırıcı veya besleyici olarak 100 ml süte, 1 çay kaşığı bal karıştırılmalıdır. Bal mayalanmayı önlediğinden bebeğin sancılarını azaltır ve yatıştırıcı özelliğiyle rahat uyumasını sağlar. Stresten balla kurtulabilirsiniz Yüzyıllar boyu sakinleştirici olarak kullanılan bal, çok iyi bir yatıştırıcı ve uyku düzenleyicidir. Özellikle sabahları yenilen bal, sinir sistemini güçlendirir ve sindirime yardımcı olur. İyi uyumak ve sakinleşmek için sabahları aç karnına ve yatmadan yarım saat önce bir yemek kaşığı, ağızda eritilerek bal yenmelidir. Bal yendikten en fazla 20 dakika sonra kana karışır.
ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 71
Diyet yapanlar, bitkin düşmemek için yemeklerden sonra bir çay kaşığı bal yemelidir. Ayrıca balın tokluk hissi verdiği de unutulmamalıdır. Bal, damar sertliğinden kaynaklanan hastalıklarda, hastalığın ilerlemesini önler. Sindirime yardımcı olan bal, mide ve 12 parmak ülserinin tedavisinde etkilidir. Bal ile yara tedavisi çok eskilere dayanır. İltihaplı ve iltihapsız, küçük büyük her türlü yara, bal sürülerek tedavi edilmiştir. Bal, yaranın çabuk iyileşmesini sağlar. Karaciğerin en önemli görevlerinden biri, vücudun kendi ürettiği ve dışarıdan aldığı zehirleri atmaktır. Karaciğerin bu görevi yapabilmesi için glikoza ihtiyacı vardır. Bal, içindeki glikoz ve çeşitli meyve şekerleriyle zehirlerin hızla vücuttan atılmasında, karaciğere yardımcı olur. İçindeki asetilkolinin olumlu etkisi de safranın boşalmasını sağlar. Karaciğer sağlığı için, günde 1-3 kaşık bal yenmelidir. Balın, öksürüğe karşı iyi bir ilaç olduğu çok eskilerden beri bilinir. Ballı sıcak su, çeşitli çaylar ve sebze suları öksürüğe iyi gelir. Ayrıca balgam söktürücü olarak da bal idealdir.
72-73-KUSBURNU.QXD:Layout 1
6/3/17
6:14 PM
Page 1
DOGA
Kuşburnu çayı içmek için
9 NEDEN
Özellikle güçlü antioksidan yapısıyla öne çıkan kuşburnu doğru demlediğinizde ve kararında tükettiğinizde sağlığınıza birçok faydasını görmeniz mümkün. Günde iki fincan kuşburnu çayı ve bir yemek kaşığı şekersiz kuşburnu marmelatı beslenme planınızın bir parçası olmalıdır
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİYOR Yapısında bol miktarda bulunan C vitamini, polifenoller ve antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren kuşburnunun zengin vitamin ve minerallere sahip olduğunu belirterek, “Likopen ve A, B, E, K vitaminlerinin yanı sıra magnezyum, demir gibi değerli mineralleriyle vücut direncini artırıyor, sinir sisteminde, hücre yenilenmesinde fayda sağlıyor. Yapılan araştırmalar, limonun 60 katı kadar fazla C vitamini içeren kuşburnunun, mandalina ve portakala da fark attığını ortaya koyuyor.
KABIZLIĞA İYİ GELİYOR Ülkemizde her mevsim yetişebilen kuşburnu, kabızlık şikayeti çekenler için doğal bir şifa kaynağı. Birçok hastalığa fayda sağlayan kuşburnunun içeriğindeki pektin, laktasif etkiye sahip. Yani bağırsakların fazla çalışmasından ötürü ortaya çıkacak ishal benzeri etki oluşturuyor. Böylece düzenli tüketildiğinde kabızlığı gideriyor ve sindirimi ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 72
72-73-KUSBURNU.QXD:Layout 1
6/3/17
6:14 PM
kolaylaştırıyor. Bağırsak parazitlerini düşürüyor.
KALP VE DAMAR HASTALIKLARINA KARŞI KORUYOR Kandaki kötü kolesterolün düşürülmesi ve iyi kolesterol seviyesinin yükseltilmesinde faydalı olan kuşburnu, bu sayede kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyor. Kuşburnunu çay olarak demleyip tüketebileceğiniz gibi, şekersiz marmeladını yaparak da faydalanabilirsiniz.
KANSERİ ENGELLİYOR Sağlıklı hücreleri kanserli hücrelere dönüştürerek zarar verebilen serbest radikallere karşı güçlü bir koruyucu olan kuşburnu, içeriğindeki güçlü antioksidanlarla kanser hücrelerinin büyüme ve gelişmesini de engelliyor” şeklinde konuştu.
Page 2
Kuşburnunun çekirdekleri, gamalinoleik sit (GLA) yönünden zengin. Gamalinoleik asit, cilde canlılık kazandırıyor ve güneş kaynaklı yanıklarda da fayda sağlıyor.
KANSIZLIĞI ÖNLÜYOR Ülkemizde özellikle kadınlarda ve çocuklarda demir eksikliğine bağlı kansızlık çok yaygın bir sorun. Gıdalarla alınan demirin serbest hale geçerek vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Bu sayede demir eksikliğine bağlı oluşan kansızlığı önlüyor.
ÇOCUKLARIN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE FAYDALI Çocukların büyüme ve gelişmesinde de faydalı ama ölçüyü kaçırmamak kaydıyla! Doktoruna danışmadan 1 yaşından küçük
çocuklara verilmemeli.
İLTİHAP OLUŞUMUNU ÖNLÜYOR, DİZDE SIVI KAYBI VE KİREÇLENMEYİ ÖNLÜYOR Son yıllarda yapılan çalışmalar kuşburnunun iltihap oluşumunu önleyici özelliğe sahip olduğunu gösteriyor. Kuşburnu tüketimi dizde kireçlenme, eklemlerde kıkırdak dokunun yapısında bozulma, kıkırdakta incelme ve aşınmanın ortaya çıkardığı ostreoartrite bağlı ağrıların azalmasında etkili. Ayrıca günümüzde pek çok kişinin ortak sorunu olan dizde sıvı kaybına da kuşburnunun iyi geldiği yapılan çalışmalarda kanıtlanmış durumda. Kuşburnu püresinde bulunan önemli bir karotenoid olan likopen sadece kataraktın değil aynı zamanda diğer göz hastalıklarının da başlangıcı ve ilerlemesinde koruyucu etki gösteriyor.
KANIN PIHTILAŞMASINA YARDIMCI OLUYOR İçeriğindeki K vitamininden dolayı kuşburnu kanın pıhtılaşmasına yardımcı oluyor. Bu nedenle damar içinde kan pıhtısının oluşması ve kan akımının engellenmesi olarak adlandırılan tromboz ve toplardamar iltihabı, tromboflebit gibi sorunları olan hastaların dikkatli tüketmesi gerekiyor.
CİLDİ GÜZELLEŞTİRİYOR Kuşburnu A vitamini açısından zengin oluşuyla cildin elastikiyetini korumasını sağlıyor ve yaşlanmasını geciktirici etki sağlıyor. Kolajen seviyesini de artırıyor. Yara izleri ve akneleri gideriyor.
KUŞBURNU ÇAYINI DEMLERKEN NELERE DİKKAT ETMELİ? “5-6 adet kuşburnunu havanda hafif ezerek çatlatın. Ardından bir bardak (200 ml) kaynar suda 10 dakika demleyin. Demlerken kapağını kapalı tutun ki içeriğindeki suya geçen C vitamini bir diğer ismiyle askorbik asit yok olmasın. Ne kazar uzun kaynatırsanız içeriğindeki C vitamini o kadar azaldığından, demleme süresini de uzatmayın. Yemeklerden 30 dakika sonra için. Kuşburnunun zengin vitamin ve minerallerinden tam anlamıyla faydalanabilmek için hazırladıktan sonra 5 dakika içinde tüketin. Soğuma sırasında C vitamini miktarı hızla azaldığından, marmelat ve pekmezde C vitamini oranı kuşburnu çayına oranla düşüyor. Marmeladını mutlaka şekersiz yapın. Kuşburnunu ister bütün, ister ufalanmış ister toz haliyle olsun saklarken mutlaka ışıktan muhafaza edin ve cam kavanozda saklayın. ŞANLIURFA
a
AKTÜEL 73
74-75-ILAN SIVEREK TSO.QXD:Layout 1
6/3/17
6:14 PM
Page 1
Gelişen Bir Siverek İçin Çalışıyoruz...
Cumhuriyet Caddesi İspahi Pazarı Üzeri K:1 No:44-45 SİVEREK/ŞANLIURFA (414) 552 10 23 (414) 552 23 51 siverektso@tobb.org.tr siverek@siverektso.org.tr www.siverektso.org.tr
74-75-ILAN SIVEREK TSO.QXD:Layout 1
6/3/17
6:14 PM
Page 2
SİVEREK TİCARET VE SANAYİ ODASI
76-ILAN ALTIN KEMERLER.QXD:Layout 1
6/3/17
6:13 PM
Page 1