Etbir Kırmızı Dergi Sayı 27

Page 1

ETBİR

Et Üreticileri Birliği, Kırmızı Et Sektör Yayını 2013 / 2

Etçi sığır ırklarının karakteristik özellikleri Ziraat Bankası’ndan düşük faizli kredi

İTO, İSO ve İTB seçimlerinde ETBİR üyelerinden büyük başarı Güney Amerika’nın ‘gümüş’ ülkesi ARJANTİN

Mikotoksinler

Dosya:

Gıda İşletmelerinin kayıt ve onay belgeleri yenileniyor Modernizasyonu tamamlamayan kesimhaneler 2013 sonunda kapanacak ETBİR Basın toplantısı; “Et ürünleri sofralarımızda hak ettiği yeri alıyor” 4. Gıda Güvenliği Kongresi’nde ‘Gıda Güvenliğinde 2020 Vizyonu’ masaya yatırıldı


2


3


BU SAYIDA NELER VAR? Et Üreticileri Birliği Derneği Kırmızı Et Sektör Yayını Yıl: 7 Sayı: 27 2013 / 2 Para ile satılmaz.

26

20

SEKTÖRDEN HABERLER • Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, ETBİR’in Et ve Et Ürünleri Tebliği’ne ilişkin soruları yanıtladı • Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan Besicilere yeni imkanlar… • EBK artık Et ve Süt Kurumu • Kasaplara zırhlı eldiven şartı

26

DOSYA Gıda işletmelerinin Kayıt ve Onay Belgeleri yenileniyor. Modernizasyonu tamamlamayan kesimhaneler 2013 sonunda kapanacak

30

İŞ GÜVENLİĞİ Çalışma ve Tarım bakanlıklarından ‘Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği İşbirliği Protokolü’

32

YATIRIM Ziraat Bankası’ndan Etçi ırk damızlık sığır yetiştiriciliğine düşük faizli kredi

34

HAYVANCILIK Etçi sığır ırkların Karakteristik özellikleri

37 38

TEKNO HABER Ecofrigo hız kesmiyor!

42

TEKNOLOJİ Bizerba’dan, gıda endüstrisi için dakikada 200 paket etiketleyen makine

İmtiyaz Sahibi Et Üreticileri Birliği Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa BILIKÇI

Yayın Koordinatörü Ayla TORUN

Yönetim Yeri Atlantis İş Merkezi C Blok K: 5 No: 14 Osmanlı Bulvarı Kurtköy İSTANBUL Tel: 0216 478 62 79 Fax: 0216 478 62 76 e-mail: etbir@etbir.org www.etbir.org

DOSYA Gıda işletmelerinin Kayıt ve Onay Belgeleri yenileniyor

08 10

Yapım Afiş İletişim I DBYR Tel: 0535. 711 41 37 @: afis@afisiletisim.com www.afisiletisim.com

Sorumlu Yazi İşleri Müdürü Ergün GÖÇER

Yayın Kurulu Prof. Dr. Dilek BOYACIOĞLU Prof. Dr. Mustafa TAYAR Vet. Dr. Ahmet YÜCESAN Vet. Dr. Can DEMİR Mustafa ALBAYRAK

Katkıda Bulunanlar Prof. Dr. Ender YARSAN Dr. Çetin GÜNDOĞDU

Reklam Rezervasyon Tel: 0216 478 62 79-324 62 64 e-mail:etbir@etbir.org

Baskı Armoni Nuans Görsel Sanatlar, İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş. Tel: 0216 540 36 11 pbx

ETBİR Kırmızı Dergi’de yayınlanan yazı ve fotoğraflar yazılı izin alınmadan kullanılamaz, alıntı yapılamaz.

4

ETBİR I KIRMIZI

14

BAŞKANDAN ETBİR’DEN HABERLER • ETBİR yönetim kurulundan basın toplantısı: “Tüketicinin kalbinde güven tazeleyen et ürünleri sofralarımızda hak ettiği yeri alıyor…” • İTO, İSO ve İTB seçimlerinde ETBİR üyelerinden büyük başarı ETKİNLİKLER • Gıda hijyenistleri 5. Ulusal Veteriner Gıda Hijyeni Kongresi’nde buluştu • VESBA - Veteriner Hekimliğe Sektörel Bakış 2013 etkinliği Öğrenciler ile sektör profesyonellerini bir araya getirdi • Veteriner Fakültesi öğrencileri ‘Türkiye’de Hayvancılığın Bugünü ve Yarını’nı tartıştı

32

YATIRIM Ziraat Bankası’ndan Etçi ırk damızlık sığır yetiştiriciliğine düşük faizli kredi

GIDA GÜVENLİĞİ Mikotoksinler; Önemi, Önlenmelerine Yönelik Uygulamalar ve Kalıntı Sorunu


44

TEKNO HABER • InterChicken’de prosesler CSBSystem’in komple BT çözümü tarafından kontrol ediliyor • Mitsubishi Soğutucu Üniteler ile Daha fazla yük taşıma imkanı

47

KONGRE • 59. Uluslararası Et Bilimi ve Teknolojisi Kongresi İCOMİST, 18-23 Ağustos’ta İzmir’de yapılacak • 4. Gıda Güvenliği Kongresi’nde ‘Gıda Güvenliğinde 2020 Vizyonu’ masaya yatırıldı

50

HABER • BEBESAD Başkanı Tokdemir: “Sağlıklı nesiller için en yüksek kalite ve hijyen standartlarında üretim yapıyoruz.” • Macaristan’dan Kütahya’ya Osmanlı sığırı

52

İŞ DÜNYASI Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki Yeni düzenlemeler neler getiriyor?

55

FİRMALARDAN KONET, Konya’nın et kalitesini dünyaya taşımaya aday

56

ÜLKE RAPORU Güney Amerika’nın ‘gümüş’ ülkesi ARJANTİN

60

ÜLKE RAPORU Tadınızın kaçmaması için Tuz tüketimini azaltın

62

SAĞLIK Baharın gelişiyle çoğalan ASTIM ATAKLARINDAN basit önlemlerle korunmak mümkün

64

OTOMOTİV Şehrin yeni bir kahramanı var. Mercedes-Benz, yeni Citan

66

SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ Gıda Fuar ve Etkinlikleri

Başarı sistemin sonucudur

Eidmann GmbH & Co. KG

Yeni Citan Kombi.

64 OTOMOTİV Şehrin yeni bir kahramanı var. Mercedes-Benz, yeni Citan

Tüm işletmeniz için Otomasyon çözümü

iyoruz! Ziyaretlerinizi bekl Hall 11.1. Stand B-81 rankfurt 4-9 Mayıs 2013/F

Daha hızlı. Daha güvenilir. Daha verimli. Et sektörünün dünyadaki lider firmaları CSB-System’i başarıyla kullanıyorlar. Eidmann auch: „CSB System ile hammaddelerimizi verimli ve güvenli bir şekilde yüksek kaliteli et ürünleri haline getirebilir durumdayız. Böylece uzun vadeli rekabet avantajı elde ediyoruz.“

Carsten Koch, Genel Müdür Eidmann GmbH & Co. KG

CSB-System Türkiye Hasan Önel Cad. No:69 34325 Firuzköy - İstanbul info@csb-system.com  www.csb-system.com 5


ÜRÜNLERİNİZ KORUMA ALTINDA Ürünlerinizin üretimden, satış kanallarına varıncaya kadar olan yolculukları Yıldız Treyler Güvencesinde... Et Kasası Et Treyleri Et Sistemli İzolasyon Monoray Avrupa Et Sistemi Frigorifik Kasa Frigorifik Treyler Kamyon Römork İzolasyon

6

ETBİR I KIRMIZI

fark edileceksiniz...

MÜKEMMEL İZOLASYON HAFİF İLERİ TEKNOLOJİ UZUN ÖMÜRLÜ ESTETİK AVRUPA ALÜMİNYUM TABAN


Koşulsuz müşteri memnuniyeti

Hacim kaybı olmadan daha fazla ürün taşıma imkanı

Teknik Destek ve SERVİS

Soğutma Sistemleri

Yıldız Treyler YÜKSEK 2. EL DEĞERİ

Ê: 0216 304 13 16 (5 Hat)

2 YIL GARANTİ

YILDIZ FİNANS

www.yildiztreyler.com.tr 7


BAŞKANDAN

Değerli okurlar,

Y

az aylarını yaşamaya başladığımız şu günlerde sektörümüzde kesimhane, kombina, et işleme tesisi gibi tesislerin modernizasyon çalışmaları veya yeniden inşası hummalı bir şekilde devam ediyor. IPARD fonlarından sağlanan desteklerin de katkısıyla Anadolu’da hayvancılığın yoğun olduğu kentlerde kesimhane yatırımları devam ediyor. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde yapılan yasal düzenlemeler ve 5996 sayılı Gıda ve Yem Kanunu’na uyum çerçevesinde yürürlüğe giren ikincil mevzuat gereği, faaliyete devam etmek isteyen tüm gıda işletmeleri gibi mezbaha, kombina vs et tesislerinin 2012 yıl sonunda tesislerinin modernizasyon planlarını bağlı bulundukları il, ilçe müdürlüklerine vermeleri gerekiyordu. Bu başvuruyu yapan işletmelerin 2013 yılı sonuna kadar verdikleri plan çerçevesinde modernizasyonlarını tamamlamaları ve işletme onay belgelerini almaları gerekiyor. Başvuru yapmayan tesisler ise yıl sonunda kapatılacak. İşte devam eden bu hummalı çalışmalar, verilen süreyi verimli kullanarak; ülkemize hijyenik, sağlıklı, modern entegre et tesisleri kazandırmak ve sektörümüzü daha da ileriye taşımak amacıyla yapılıyor. Dergi içeriğinde bulacağınız dosya konusunda gıda işletmelerinin kayıt ve onay işlemleri gereği yapılan modernizasyon çalışmaları konusunda kapsamlı bilgilere erişebilirsiniz. Geçtiğimiz üç ay boyunca kırmızı et sektörünün gündeminde yer alan önemli konular ve katıldığımız etkinliklerle ilgili haberleri sayfalarımızda size aktarıyoruz. Tarımsal üretim kredilerine getirilen yeni düzenleme ile angus, hereford, şarole ve limuzin ırklarında damızlık etçi sığır yetiştiriciliğine faiz indirimli kredi kullandırılacak. Ülkemizde et üretimini artırmanın en önemli yollarından biri karkas verimliliğinin artması. Bunun yolunun da ırk ıslahı ve etçil ırkların geliştirilmesine bağlı olduğunu hep söylüyoruz. Yeni kredi imkanlarıyla bu ırklarda damızlık yetiştiriciliği gelişecektir. Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği’nin yürürlüğe girmesinden sonra etiketlerin uygun hale getirilmesi için verilen ek sürede sanayicilerimiz ürün etiketlerine dair eksikliklerini gideriyorlar. 10 Haziran’dan itibaren tebliğ gerekleri tam olarak yerine getirilmiş ürünler raflarda yerini alırken, haksız rekabetin önlenmesi için ürün denetimlerin periyodik aralıklarla sağlıklı yürümesi ve tüm teknik bilgilerle donatılmış personellerce yapılması önem taşıyor. Mayıs ayında yapılan Oda ve Borsa seçimlerinde meslek komitelerine ve meslis üyeliklerine seçilen üyelerimizi kutluyor, bulundukları kurumlarda sektöre faydalı çalışmalar yapacaklarına inanıyorum. Okurlarımız ve tüm sektör paydaşlarımızı saygıyla selamlıyor, yönetim kurulumuz adına güzel bir yaz sezonu diliyorum.

Mustafa BILIKÇI ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı

8

ETBİR I KIRMIZI


9


ETBİR’DEN HABERLER

ETBİR yönetim kurulundan basın toplantısı:

“Tüketicinin kalbinde güven tazeleyen et ürünleri sofralarımızda hak ettiği yeri alıyor...” Ocak ayında Mustafa Bılıkçı başkanlığında göreve gelen ETBİR Yönetim Kurulu, düzenlediği basın toplantısıyla sektördeki gelişmeleri değerlendirdi. Toplantıda yeni et tebliğiyle birlikte, dana etinden üretilen mamüllere güven ve ilginin arttığı bildirildi.

E

t Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu, göreve yeni gelmeleri nedeniyle, 19 Mart’ta Ortaköy Feriye Lokantası’nda basınla tanışmak amaçlı bir kahvaltı düzenledi. ETBİR Başkanı Mustafa Bılıkçı, basın toplantısında yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği ile ilgili açıklamalarda bulundu. Bılıkçı yapılan düzenleme ile artık çocukların ve tüm ailenin güvenle tüketebileceği sağlıklı ve geleneksel ürünler için gerekli alt yapı sağlandığını belirtti. Bılıkçı Tebliğ sayesinde ucuz et ve et ürünü karıştırılmayan, içeriği dengelenmiş, sağlıklı koşullarda

10 ETBİR I KIRMIZI

üretilmiş şarküteri ürünlerinin artık halkımızın sofrasında hak ettiği yeri alabileceğini ifade etti.

yüzde 13.2 pastırma ise yüzde 5.80. Bunları yüzde 3.17 ile kavurma, yüzde 1.14 jambon, yüzde 0.69 ile füme et takip ediyor.”

Sucuk Tüketim Şampiyonu

Konuşmasında kırmızı et tüketimin rakamlarına da değinen Bılıkçı; “2012’de ülkemizde 915 bin ton kırmızı et üretimi sağlanmıştır. TÜİK 2012 verilerine göre ülkemizde tüketilen toplam kırmızı et miktarının ancak %15’i küçükbaş hayvan etinden sağlanmaktadır. 2012 yılında kişi başı kırmızı et tüketimimiz 12,8 kg’a çıksa da ülkemizde hala AB düzeyinde kırmızı et tüketim rakamlarına yaklaşılamamaktadır” dedi.

Toplantıda sektöre dair genel bilgiler veren Bılıkçı, geleneksel Türk şarküteri ürünleri arasında en çok tüketilen ürünün sucuk olduğunu belirtti. Bılıkçı şöyle devam etti: “Bizde en çok tercih edilen şarküteri ürünleri sucuk ve pastırma. Yabancı ülkelerin ise sosis, salam ve jambon. Nielsen verilerine göre sucuğun toplam pazardan aldığı pay yüzde 54.52, salamın yüzde 21.24, sosisin payı


“Et Ürünleri Tebliği, Türk et ürünlerinden dünya markası çıkarma yolunda atılmış en büyük adımdır.” Bılıkçı, Türkiye’nin alameti farikası olan et ürünlerimiz bulunduğuna, dünya sofralarına da taşınabilecek ürünler olan Türk sucuğu, Türk kavurması, Türk pastırmasının, doğru ve sağlıklı üretildiğinde dünya markaları çıkarabileceğimiz çok özel üretim alanları olduğuna dikkat çekti. Dünya markaları çıkarabilmenin öncelikli şartlarının ise standardı korumak, sağlıklı üretim yapmak ve geleneksel lezzeti ve reçeteleri yeni teknoloji ile yeniden üretmek

olduğunu belirten Bılıkçı, “Et ve Et Ürünleri Tebliği bu yolda atılmış en büyük adımdır” dedi. Geleneksel et ürünlerinin ülke ekonomisi ve hepimiz için bir değer olduğunu ifade eden Bılıkçı, tamamı kırmızı etten üretilen et mamüllerinin aile sofralarımızda ve beslenmemizde hak ettiği yeri bu şekilde alacağını belirtti.

“Tebliğ bir milattır” Tebliğ ile kırmızı – beyaz et karışımının sınırlandırıldığını ifade eden Mustafa Bılıkçı, “Tebliğ’de kırmızı etle üretilen ürünlerde beyaz et kullanılamayacağı ancak beyaz etle üretilen ürünlerde

istenildiği takdirde kırmızı et de kullanılabileceği, ancak ürün isminde bunun belirtilemeyeceğini söyledi. Ürün ismi “Piliç/hindi sosis, salam, ısıl işlem görmüş sucuk” olarak kalmak kaydıyla ürüne istenildiğinde dana eti ve yağı da katılabilecektir. Dolayısıyla kırmızı/beyaz et oranı yüzdesinin ölçülememesi nedeniyle yaşanan sıkıntılar önlenip piliç–hindi ağırlıklı ürünlerinde ürün kalitesini artırmak için dana eti kullanmak isteyen üreticiye de kısıtlama getirilmemiştir” dedi. Yapılan tüm çalışmaların sektörün iyileştirilip tüketicinin daha sağlıklı ve daha kaliteli ürünlere ulaşmasını sağlamak adına yapıldığı için sonuna kadar uygulamalara destek verdiklerini açıklayan Mustafa Bılıkçı, “Ancak bu yapılırken denetimlerin sıklaştırılıp, tebliğin suistimale açık alanlarının bir an önce düzeltilmesi, kötü niyetli uygulamalara meydan verilmemesi ve sürece destek olmak isteyen iyi niyetli üreticilerin haklarının korunması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu. Toplantıya katılan yönetim kurulu üyeleri Mustafa Albayrak, Hakan Akkoyun, Ahmet Yücesan ve Sedat Patlar kahvaltının ardından basın mensuplarının sektöre dair sorularını cevapladılar.

ETBİR I KIRMIZI 11


ETBİR’DEN HABERLER

İTO, İSO ve İTB seçimlerinde ETBİR üyelerinden büyük başarı

Mayıs ayında yapılan Oda ve Borsa seçimlerinde ETBİR üyeleri büyük başarı göstererek meslek komiteleri ve meclis üyeliklerine seçildiler.

M

ayıs ayında yapılan Oda ve Borsa seçimlerinde ETBİR üyeleri büyük başarı göstererek meslek komiteleri ve meclis üyeliklerine seçildiler. İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Ticaret Borsası ve İstanbul Sanayi Odası seçimlerinde kırmızı et sektörünün temsil edildiği meslek komitelerinin seçimlerinde aktif bir çalışma yürüten ETBİR mensupları, bulundukları örgütlerin meslek komiteleri ve meclislerine seçildiler. İstanbul Ticaret Odası’nda seçimler 22 Mayıs’ta yapıldı. Et sektörünün temsil edildiği 74. Grup Et Ürünleri Meslek Grubu Aydos Et ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti., Beytav Beyazet Gıda Tekstil Hayvancılık Ltd. Şti, Danet Et ve Et Ürünleri Paz. Tic. Ltd. Şti, Gürbüz Tavukçuluk

Gıda İnş.Tic. Ltd. Şti., Güven Et Ali Şükrü Bayraktar firmalarından oluştu. Aydos Et ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı Ömer Seyfi Aktülün ile Danet Et ve Et Ürün. Paz. ve Tic. Ltd. Şti. ortağı Osman Uluçay İTO Meclis Üyesi seçildiler. Yine 22 Mayıs’ta yapılan İstanbul Sanayi Odası seçimlerinde 2. Grup Et, Balık ve Süt Mamulleri Sanayii Meslek Komitesi Bahçıvan Gıda, Namet Gıda A.Ş., Özlem Et ve Et Mamulleri San. Tic. Ltd. Şti, Kaanlar Gıda, Bonfilet Et San. Tic. A.Ş.’den oluştu. 2. Grup Et, Balık ve Süt Mamulleri Sanayii Meslek Komitesi’nde ETBİR Yönetim Kurulu Üyesi Bonfilet Et Sanayi ve Ticaret A.Ş firma sahibi Hakan Akkoyun komite üyesi olarak seçilirken,

Özlem Et ve Et Mamülleri San. Tic. Ltd. Şti. firma sahibi Recep Coşkun İSO meclis üyesi oldu. İSO’da Erdal Bahçıvan da yine meclis üyesi seçildi. 16 Mayıs’ta yapılan İstanbul Ticaret Borsası seçimlerinde ise 15. Et Meslek Komitesi’nde ETBİR’in de desteklediği Mehmet Erken Özefe meslek komitesi, meclis ve yönetim kurulu üyesi, Cemalettin Özperk meslek komitesi ve meclis üyesi seçildiler. ETBİR üyesi Ahmet Tacettin Yükseközcan da meslek komitesi üyesi seçildi. Seçimde Et Meslek Komitesi’nde Ahmet Özduran başkan, Mustafa Alparslan İnkaya başkan yardımcısı oldular.

İstanbul Ticaret Borsası

12 ETBİR I KIRMIZI


M n e d ’ nez

r e l t e i Pak

in

Polo

r e l t e z z e L k yü

ETBİR I KIRMIZI 13


ETKİNLİKLER

Gıda hijyenistleri

5. Ulusal Veteriner Gıda Hijyeni Kongresi’nde buluştu 5. Ulusal Veteriner Gıda Hijyeni Kongresi, hayvansal gıdaların hijyenine ve teknolojisine yönelik konularda faaliyet gösteren üniversiteler, kamu ve özel sektörde araştırma, analiz, üretim, muayene ve kontrol sorumluluklarını taşıyan tüm kesimleri buluşturdu.

5

. Ulusal Veteriner Gıda Hijyeni Kongresi 3-6 Nisan tarihlerinde Antalya’da yapıldı. Organizasyonunu Selçuk Üniversitesi Besin Hijyeni Anabilim Dalı’nın üstlendiği kongreye akademisyenler, bilim adamları, sivil toplum kuruluşları ve gıda sektöründen firmalar yoğun ilgi gösterdiler. Kongre, hayvansal gıdaların hijyenine ve teknolojisine yönelik konularda faaliyet gösteren üniversitelerin ilgili bölümleri başta olmak üzere kamu ve özel sektörde bu konuyla ilgili araştırma, analiz, üretim, muayene ve kontrol sorumluluklarını taşıyan tüm kesimleri buluşturdu. 5. Ulusal Veteriner Gıda Hijyeni Kongresi’nde mevcut gelişmeler çerçevesinde bilimsel, teknolojik ve yasal değişiklikleri değerlendirmek, problemleri paylaşmak ve çözüm önerileri üretmek hedeflendi. Ayrıca, gıda üretimi, analizi ve hijyeninin sağlanması ile ilgili üretim ve/ veya satış yapan firmaların hedef kitleleri ile buluşması ve bu alandaki yeniliklerin tanıtılmasına da imkân sağlandı. Kongrede gıda hijyeni ve teknolojisini konu alan 39’u sözel, 86’sı poster sunum şeklinde toplam 125 bildiri yer aldı. Dört gün süren program kapsamında gerek güncel gerekse sektörel oturumlar düzenlendi.

14 ETBİR I KIRMIZI

Bu çerçevede yapılan oturumların ilkinde gıda üretiminde Risk Analizleri ve Risk Yönetimi konusu ele alındı. Ayrıca güncel bir konu olan Helal Gıda Üretimi ile ilgili özel bir oturum da düzenlendi. Özel konulu oturumların bir diğerinde ise sektör temsilcilerine yer verilerek, kırmızı et, beyaz et ve yumurta sektörü temsilcilerinin kendi çalışma alanlarındaki gelişmeleri ve sorunları dile getirmelerine imkan sağlandı. Kongrenin üçüncü gününde yapılan 9. Oturum’da ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa BILIKÇI, Et Mamulleri Üretiminde Hijyen Uygulamaları ve Yeni Mevzuat konulu bir konuşma yaptı. Konuşmasında Avrupa Birliği müzakere sürecinde 13. faslın görüşmelere açılmasıyla 2011 yılından itibaren bir dizi yasal düzenlemenin yapıldığını hatırlatan Mustafa Bılıkçı; “Bu süreç içinde yayımlanan Veteriner Hizmetleri Bitki ve Yem Kanunu, Gıda Hijyeni Yönetmeliği, Hayvansal Gıdalar için Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliği, Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay Yönetmeliği gibi kanun ve yönetmeliklerle ülkemiz et sektöründe ciddi iyileştirme adımları atılmıştır. Yayımlanan bu yönetmeliklerle et ürünleri üreten işletmelerin alt yapı koşulları yükseltilip gıda güvenliği ile ilgili kriterler

netleştirilerek bu konuda sektörün bir bütün olarak iyileştirme çalışmaları başlatılmıştır.” dedi. Bılıkçı, Bakanlığın ilk olarak sektörde altyapı iyileştirmelerini şart koşarak, bununla ilgili yönetmelikleri yayımlamasının ardından, Mart ayında yürürlüğe giren Et ve Et Ürünleri Tebliği ile birlikte üretilen ürünün kalitesini de artırarak süreci bir adım daha ileriye götürdüğünü ifade etti. Bundan sonraki aşamada ürünlerin satış koşulları ile ilgili ilave düzenlemeler de yapılırsa; tarladan çatala gıda güvenliği prensibinin bir bütün halini alacağını ve zincirin tamamlanacağını ekledi. Genel anlamda tebliği ülkemiz et ürünleri sektörü için büyük bir adım olarak değerlendiren ETBİR Başkanı, “Atılan bu adımlar sonucunda, işini iyi yapmak adına üretim tesislerini yenileyen, teknolojisini geliştiren, gıda güvenliğini sağlamak için yatırımlar yapan firmaların çabaları karşılığını bulmuştur. Böylelikle işletmesine yatırım yapmayan merdiven altı üretim yapan firmaların yarattığı haksız rekabet ortadan kalkacaktır. Et ve Et Ürünleri Tebliği’ni de bu amaca yönelik tamamlayıcı unsurlardan biri olarak görüyoruz.” dedi.


Erkan Sakatat kaliteli, sağlıklı ve temiz sakatat ürünleri sizin için bir arada... Beyin Arnavut Ciğeri Kuzu Yürek Böbrek Dana Yürek

Dana Ciğer Dil İşkembe Kelle ve Tüm Sakatat Ürünleri

zın ı n ı z ğ A tadı, n ızı sofran ti lezze

ERKAN SAKATAT

İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Çevre Sanayi Sitesi 8. Blok No: 43 Başakşehir İstanbul Tel: (212) 611 83 27 Faks: (212) 568 58 83 GSM Erkan Diler: (533) 773 86 90 e-mail: satis@erkansakatat.com - bilgi@erkansakatat.com

www.erkansakatat.com - www.cigerium.com.tr

ETBİR I KIRMIZI 15


ETKİNLİKLER

VESBA - Veteriner Hekimliğe Sektörel Bakış 2013 etkinliği

Öğrenciler ile sektör profesyonellerini bir araya getirdi Bursa Veteriner Hekimleri Odası ve Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencileri işbirliğiyle bu yıl dördüncüsü düzenlenen VESBA-Veteriner Hekimliğe Sektörel Bakış etkinliği, 14-17 Mart 2013 tarihlerinde gerçekleştirildi.

S

ektör yöneticilerini, akademisyenleri ve genç meslek adaylarını bir buluşturmayı amaçlayan ve önemli bir öğrenci organizasyonu olan VESBA organizasyonu Bursa Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde (Merinos AKKM) gerçekleştirildi. VESBA’13 Açılış Kokteyli ise Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda yapıldı. Programla ulusal çapta veteriner hekimlik öğrencileri ve bu alanda kariyer yapmak isteyenlere yönelik çeşitli alanlarda veteriner sektörü bir araya getirildi. VESBA’13 programına ülke genelinden 800 kişi kayıtlı olarak katıldı. VESBA Türkiye’nin dört bir yanında bulunan sektör temsilcilerini, veteriner hekimleri ve veteriner hekim adaylarını bir araya getirmeyi, öğrencilerin iş çevresiyle olan bağlantıları güçlendirmelerini, sosyal ve kültürel yönden kaynaşmalarını sağlamayı, iletişimi ve dayanışmayı artırmak amacıyla düzenleniyor. Etkinliğin üçüncü günü düzenlenen 4. Oturumda Gıda Sektörü Paneli yapıldı. Dr. Can Demir’in oturum başkanı olduğu panele, Sütaş Gıda Güvenliği ve Regülasyon Koordinatörü Şencan Gündüz, ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı, Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Başkanı Sedat Kuru ve Sartonet Genel Müdürü Ömer Erdem konuşmacı olarak katıldılar.

16 ETBİR I KIRMIZI

Oturumda et ve et ürünleri ile gıda güvenliğinde veteriner hekimin rolü konuları tartışıldı. Panellerin ardından etkinlik kapsamında düzenlenen teknik gezilerde sanayi şehri olan Bursa’nın önemli firmalarına geziler düzenlendi. VESBA’13 kapsamındaki teknik gezilerde bu yıl Sütaş Eğitim Çiftliği, TİGEM Karacabey İşletmesi, TJK Karacabey Pansiyon Hara, Orhangazi Belediyesi Hayvan Barınağı, Osmangazi Hipodromu, Ömer Matlı Akademi ile CP İnegöl Yem Fabrikası ziyaret edildi. Gündüzleri panel ve eğitimlerle geçen günlerin ardından kapanış gecesi düzenlenen eğlence programıyla katılımcılar yorgunluklarını attılar.


ETBİR I KIRMIZI 17


ETKİNLİKLER

Veteriner Fakültesi öğrencileri

‘Türkiye’de Hayvancılığın Bugünü ve Yarını’nı tartıştı İ.Ü. Veteriner Fakültesi Çiftlik Hekimliği Kulübü’nün düzenlediği “Türkiye’de Hayvancılığın Bugünü ve Yarını” Sempozyumu’nda hayvancılığın bugünü ve yarını sektörün önde gelen derneklerinden yetkililerin katılımıyla tartışıldı.

İ

stanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Çiftlik Hekimliği Kulübü’nün düzenlediği “Türkiye’de Hayvancılığın Bugünü ve Yarını” Sempozyumu 24 Nisan’da yapıldı. Kulübün gerçekleştirdiği sempozyumda Türkiye’de hayvancılığın bugünü ve yarını sektörün önde gelen derneklerinden yetkililerin katılımıyla tartışıldı. Türkiye’de hayvancılığın geldiği nokta, yapılan yanlışlar ve çözüm önerilerinin yanısıra devletin hayvancılık sektörüne sunduğu teşvikler, teşviklerin sektör için doğru olup olmadığı konularının ayrıntılı bir şekilde tartışıldığı sempozyuma ETBİR Başkanı Mustafa Bılıkçı, SETBİR Başkanı Murat Yörük, TÜSEDAD Yönetim Kurulu Üyesi Sencer Solakoğlu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nden Serdar Günyel ve Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Altınel konuşmacı olarak katıldılar. ETBİR Başkanı Mustafa Bılıkçı konuşmasında et sektörünün büyüklüğü hakkında rakamsal bilgiler verdi. Bılıkçı et sektörünün 2012 yılında yaklaşık % 20 büyüdüğünü belirterek, karkas et ithalatının artık yavaşladığını söyledi. Konuşmasında özellikle tarla ve mera sorunu çözülmesi gerektiğini belirten SETBİR Başkanı Murat Yörük, bu sorunların çözülmemesi halinde teşviklerin bir anlam ifade etmeyeceğini söyledi. Yörük Ceylanpınar gibi meraların iyi bir şekilde değerlendirilmesi

18 ETBİR I KIRMIZI

gerektiğini ve KOBİ’lere destek verilip birleşmelerinin teşvik edilmesi gerektiğini de vurguladı. TÜSEDAD Yönetim Kurulu üyesi Sencer Solakoğlu süt kalitesinin yükseltilmesi gerektiğini belirttiği konuşmasında, süt fiyatlarının çiftçiyi tatmin edecek düzeye gelmesinin sektör için önemini anlattı. Buğday fiyatının bile sütten daha pahalı olduğunu vurgulayan Solakoğlu, hayvancılıkta spermadan hayvana, ilaçlardan cihazlara her şey ithal edilirken sütün de ithal edilmesinin mantıklı olduğunu söyledi. İ.Ü. Veteirner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Altınel ise konuşmasında Murat Yörük’ün teşviklerin kaldırılması gerektiği yönündeki sözüne katıldığını ancak korumanın kaldırılmaması gerektiğini belirtti. Sorunların hep birlikte çözülmesi ve kamu

arazilerinin mera olarak çiftçiye dağıtılması gerektiğini vurgulayan Altınel, hayvancılıkta antikor-antijen üretebilen ırkların planlanmasını ve koruyucu hekimlik yetkisinin üretici birliklerine verilmesi gerektiğini söyledi. ise; Tahılda olan talebe bağlı olarak gıda fiyatların arttığı söyleyen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü temsilcisi Serdar Günyel açlık indeksinin 1,7’ye düştüğünü ifade etti. Günyel ayrıca kırmızı et ithalatının durduğunu, sütte ise arz fazlalığının olduğunu belirtti. Konuşmacılarının ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayan konuşmacılara Sempozyum sonunda katılımcılara plaket verildi. Etkinlik sonunda düzenlenen kokteylde öğrenciler, katılımcılarla sohbet etme fırsatı buldular.



SEKTÖRDEN HABERLER

Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü,

ETBİR’in Et ve Et Ürünleri Tebliği’ne ilişkin soruları yanıtladı ETBİR, Et ve Et Ürünleri Tebliği’nin uygulamasında oluşan soru işaretlerini aydınlatmak üzere, sanayici firmaların ortak sıkıntı yaşadığı konularda Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nden görüş istedi.

5

Aralık 2012’de Resmi Gazete’de yayınlanan TGK Et ve Et Ürünleri Tebliği’nin uygulanması için verilen üç aylık uyum süresinin ardından, yeni tebliğ 5 Mart 2013’de yürürlüğe girmişti. Üretimde tebliğ gerekleri yerine getirilirken, etiketlerden kaynaklanan aksaklıkların giderilmesi için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ek bir süre tanımış, ürün etiketlerinin 10 Haziran’a kadar düzeltilerek tebliğe uygun hale getirilmesi istemişti. Yeni yasal düzenlemenin gerek hazırlık döneminde gerekse yürürlüğe girmesinden sonra çeşitli vesilelerle Bakanlık ile görüş alışverişini sürdüren ETBİR Yönetim Kurulu, uygulamada oluşan soru işaretlerine çözüm bulmak üzere sanayici firmaların ortak sıkıntı yaşadığı konularda Bakanlıktan görüş istedi. ETBİR’in sorularına Bakanlık tarafından bildirilen görüşler şunlar;

• Kırmızı et ve kanatlı eti karışımından et ürünleri üretilemez. Diğer taraftan sadece kanatlı ürünlerine tat, yapı gibi özellikler kazandırmak amacıyla kırmızı et katılmasında sakınca bulunmamaktadır. Kanatlı eti ürünlerine eklenen kırmızı et ve/veya yağının ürün etiketinde sadece içindekiler kısmında belirtilmesi gerekmektedir. • Et ürünlerinin etiketlerinde et ürününün üretildiği hayvan türüne veya türlerine ait semboller kullanılabilir. Ancak ürün etiketinde dana veya dana eti gibi ifadeler kullanılamaz. • Kullanılan etin bölgesine işaret eden (antrikot, bonfile, dana but gibi) ifadeler ürün etiketinde içindekiler kısmında belirtilebilir. • Tütsülenmiş ürünlerde ürün adı ‘füme…’ şeklinde ifade edilebilir. Ancak tamamlayıcı isim içinde esas olarak etin gördüğü işlem basamağını belirtmek üzere ‘tütsülenmiş…’ şeklinde kullanılması gerekmektedir. • ‘Acılı’, ‘az baharatlı’ gibi ifadeler ürün adına alternatif olarak kullanılamaz. Ancak bu ifadelerin TGK Etiketleme Yönetmeliği’ne uygun olması halinde etiketin herhangi bir yerinde kullanılabilir. • Aynı niteliklere sahip benzer gıdaların, diğer üründen farklı olduğunu yanıltıcı biçimde vurgulayan sloganların kullanılması uygun değildir. Ancak Et ve Et Ürünleri Tebliği

20 ETBİR I KIRMIZI

L ÖZE R E HAB

ile Etiketleme Yönetmeliği hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, ürün etiketlerinde marka altında slogan kullanılmasında sakınca yoktur. • Fason ürünlerde, ürün etiketinde üretici firmanın işletme onay numarasının yazılması zorunludur. Üretici firma bilgilerinin belirtilmesine gerek yoktur. • Tebliğde tanımı bulunmayan et ürünlerinin Et ve Et ürünleri Tebliği hükümleri ve gıda mevzuatına uygun olarak üretilmesi ve TGK Etiketleme Yönetmeliği’nin 17. maddesine uygun şekilde adlandırılması gerekmektedir. • Kanatlı eti ürünlerinde renklendiricilerin yasaklanması, halen düzenleme çalışmaları devam eden TGK Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği kapsamında değerlendirilecektir. Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği’nin yürürlüğe girmesinden sonra etiketlerin uygun hale getirilmesi için verilen ek sürede sanayiciler ürün etiketlerine dair eksikliklerini gideriyorlar. 10 Haziran’dan itibaren tebliğ gerekleri tam olarak yerine getirilmiş ürünler raflarda yerini alırken, haksız rekabetin önlenmesi için ürün denetimlerin periyodik aralıklarla sağlıklı yürümesi ve tüm teknik bilgilerle donatılmış personellerce yapılması önem taşıyor.


“Gıdanın Dostu” Fiber frigorifik kasalar ile soğuk zincir, gıda, lojistik ve kargo taşımacılığı gibi bir çok sektöre hizmet veriyoruz... Özel tasarım frigorifik kasalarımız ile size özel çözümler sunuyoruz...

Özel tasarımlı kasalar Uzun ömürlü ve estetik görünümlü Özel izolasyonlu Satış sonrası servis desteği

AKFRİGO POLYESTER PLASTİK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

Velibaba Mah. Sanayi Cad. No:44 Dolayoba, Pendik / İSTANBUL Tel: (216) 307 99 50 / 4 Hat Faks: (216) 307 99 49 - 307 29 56

ETBİR I KIRMIZI 21

www.akfrigo.com.tr


SEKTÖRDEN HABERLER

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan

Besicilere yeni imkanlar… Bakanlık, Et ve Balık Kurumu’ndaki yapısal değişiklikle birlikte, besicilerin ödeme vadelerini düşürmekten Alo Besici hattına kadar bir dizi yeni uygulamayı hayata geçiriyor.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Et ve Balık Kurumu’nun besicilere yönelik yeni uygulamaları hakkında bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında besicilere yönelik yeni uygulamayı anlatan Bakan Eker, bu yıl tamamen yerli hayvan olmak üzere Et ve Balık Kurumu’nca 21.740 büyükbaş hayvan kesimi yapıldığını ve depolarda 7 bin ton kırmızı et bulunduğunu söyledi. Bakan Eker basın toplantısında “Et Balık Kurumu’nun besicilere sağladığı kesim faaliyetleriyle ilgili yeni tedbirler var. EBK tamamı yerli hayvanlarla olmak üzere kesimlerini sürdürüyor. Besicilerimizi rahatlatacak uygulamalar yapıyoruz. Türkiye genelinde 15 noktada kendimize ait ve kiraladığımız yerler olmak üzere, günlük 1500 hayvan kesimi yapabilecek kapasiteye ulaşmış durumdayız. ” dedi. Geçmişte yaşanan bazı sıkıntıların aşılması amacıyla randevu sistemine geçildiğini belirten Mehdi Eker, besicilerin artık günlük, haftalık randevu-

22 ETBİR I KIRMIZI

lar almak suretiyle kesim yaptırabileceklerini kaydetti. “Besicilerimizin artık uzun süre beklemelerine gerek kalmayacaktır” diyen Eker, Et ve Balık Kurumu’nun piyasa istikrarı ve besicilerin hayvanlarını makul fiyata satabilmesi için ilave önlemler almaya devam edeceğini söyledi. Kilogramı 15 lira olan birinci kalite büyükbaş karkasın alım vadesi 45 günden 30 güne düşürüldüğünü belirten Bakan Eker, 60 gün olan ikinci ve üçüncü kalite için vadenin de yine 30 güne düşürüldüğünü söyledi. Küçük ölçekli ve finansmana ihtiyaç duyan besiciler için de yeni tedbirler getirildiğini belirten Mehdi Eker, “Türkiye’de besicilerin % 75’i 10 başın altında hayvan varlığına sahip, yani bir çiftlikte, bir besihanede 10 tane hayvanı bulunuyor. Biz de tam bu kitleye uygun tedbirler aldık. Daha önce 4 başa kadar olan peşin para ödemesi 10 başa çıkarılarak bu kapsamdaki bütün besicilerin bu imkandan faydalanması sağlandı” dedi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı

Mehdi Eker, Et ve Balık Kurumu’nun, Et ve Süt Kurumu olarak değişmesiyle sadece et değil sütle ilgili de piyasaya müdahale edebileceğini söyledi. Hayvancılık desteklemeleri kapsamında bu yıl 2,5 milyar lirayı aşkın bir ödeme yapılacağını belirten Eker, hayvan başına 300 lira destekleme ödemesinin küçük ve orta boy besicilerin sorunlarını önemli ölçüde çözeceğini, rahatlatacağını düşündüklerini sözlerine ekledi. Besicilikle ilgili yapılan düzenlemelerin ana hatları şunlardan oluşuyor: Sözleşmeli besicilikte önceden var olan asgari 10 adet şartı 5 başa düşürüldü. Buna göre 5 hayvanı olan da artık EBK ile sözleşme yapabilecek. Sözleşmeyle besici ücretini peşin alırken sözleşme yaptığı için kilogram başına 30 kuruş ilave prim alabilecek. Kesim için daha önce 4 ay olan besicilik sözleşme süresi 2 aya indirildi. Sözleşme sebebiyle EBK tarafından alınan teminat oranı da yarıya indirildi. Daha önce 300 lira olan teminat tutarı 20 başa kadar 150 liraya indirildi. Sözleşmelerdeki erken ve geç kesim süresi 60 günden 30 güne indirildi. Erken kesim ödemesinde daha önce kg başına 5 kuruş olan miktar 15 kuruşa yükseltildi. Türkiye’deki besicilerin % 75’ini oluşturan geniş kitlenin sözleşme şartları kolaylaştırıldı. Kesimde peşin ödeme kolaylığı ve bütün hayvanlarının kesilmesine imkan sağlayan uygulama getirildi. ALO BESİCİ HATTI kuruldu. Besiciler dilediğinde Et ve Balık Kurumu’nun 0 312 284 43 84 numaralı hattını arayarak bilgi alabilecekler.


ETBİR I KIRMIZI 23


SEKTÖRDEN HABERLER

EBK artık Et ve Süt Kurumu Et Balık Kurumu (EBK)’nın adı Et ve Süt Kurumu olarak değiştirildi. 27 Nisan 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 4533 sayılı karar ile kurumun adı Et ve Süt Kurumu yapıldı.

E

t ve Balık Kurumu’nun adı, Et ve Süt Kurumu olarak değiştirildi. Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğünün, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü adıyla yeniden teşkilatlandırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğünün adı, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü oldu.

Değişiklik hakkında EBK’nın web sitesinde yapılan açıklamada “Devletin genel hayvancılık politikası çerçevesinde, hayvancılık sektöründe düzenleyici ve destekleyici bir rol üstlenmesini temin etmek, piyasa ekonomisi kuralları içerisinde sektörde tam rekabet koşullarının tesisine katkıda bulunarak kamu yararı ile faaliyetlerini sürdürmek amacıyla kurulan ve bir iktisadi devlet teşek-

külü olan Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü’nün adı Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü olarak değiştirilmiştir.” sözleriyle ilan edildi. Yeni ünvan 8312 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanırken, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü’nün ana statüsü, amacı, kapsamı ve diğer mevzuat değişikliklerine dair çalışmalar da devam ediyor.

Kasaplara zırhlı eldiven şartı Risk değerlendirmesine göre tehlikeli meslekler sınıfında yer alan kasaplara çelik zırhlı eldiven ve önlük kullanma şartı geliyor.

T

ehlikeli meslekler sınıfında yer alan kasaplara çelik zırhlı eldiven ve önlük şartı geliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çalışmasına göre tüm kasapların temmuz ayına kadar tüm şartları yerine getirmesi gerekecek. Bakanlığın kasaplar için hazırladığı risk kontrolü listesi belirli aralıklarla güncellenecek. Değerlendirme sonunda alınması gereken tedbirlerin temmuza kadar yerine getirilmesi

24 ETBİR I KIRMIZI

gerekecek. Riskler kasaplarda tehlikelerin belirlenmesi, söz konusu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörlerin ortadan kaldırılması için yapılması gerekli çalışmaları kapsayacak.

Kazalara karşı önlem için çelik zırhlı eldiven ve önlük Çalışanlar, kesici ve delici nitelikteki alet ve ekipmanlardan zarar

görmemeleri için uygun nitelikte eldiven ve önlükler kullanacak. Bunun için çalışanların çelik zırhlı eldiven ve önlük kullanma zorunluluğu getiriliyor. Ayrıca kıyma makinasına da olası risklere karşı koruyucu aparat eklenecek. İşyerindeki çırak ve kalfalara makinaların nasıl temizleneceği ve aparatların nasıl kullanılacağı konusunda bilgilendirme eğitimleri verilmesi öngörülüyor.


ETBİR I KIRMIZI 25


DOSYA

Gıda işletmelerinin Kayıt ve Onay Belgeleri yenileniyor

Modernizasyonu tamamlamayan kesimhaneler 2013 sonunda kapanacak Kesimhaneler, mevcut şartlarının iyileştirilmesi ve modernizasyonuna yönelik olarak bu yıl başında yaptıkları modernizasyon başvurularını yılsonuna kadar tamamlamak durumundalar. Başvuru yapmayan ve modernizasyonlarını gerçekleştirmeyen kesimhaneler 2013 yıl sonu itibarıyla kapanacak.

26 ETBİR I KIRMIZI


A

vrupa Birliği mevzuatları ve 5996 sayılı Gıda ve Yem Kanunu’na uyum çerçevesinde yürürlüğe giren ikincil mevzuat gereği, 2013 yılı sonuna kadar modernizasyonunu gerçekleştiremeyen tüm gıda işletmelerinin kapatılması gerekiyor. Bu mevzuat gereği kırmızı et sektöründe özellikle kesimhanelerin modernizasyon çok önem taşıyor. Gıda işletmelerinin onay işlemleri kapsamında 2013 yılı başında başvuru yapmayan işletmelerin kapanması, modernizasyon projesi verenlerin ise yıl sonuna kadar tadilatlarını bitirerek onay alması konusu en çok kesimhaneleri bağlıyor. İlgili mevzuat gereği 31.12.2012 tarihine kadar kesim ve işleme açısından gerekli teknik ve hijyenik şartları sağlayamayan, donanımını yenileyip modernize edemeyen mezbaha ve kombinalardan eylem planı sunmaları istenmişti. Kesimhaneler, mevcut şartlarının iyileştirilmesi ve modernizasyonuna yönelik olarak 2012 yılı sonunda yaptıkları modernizasyon başvurularını bu yıl sonuna kadar tamamlamak durumundalar. Başvuru yapmayan ve modernizasyonlarını gerçekleştirmeyen kesimhaneler 2013 yıl sonu itibarıyla kapanacak. Yönetmelik gereği 31 Aralık 2012’ye kadar düzenleme yapılmayan veya proje sunulmayan kesimhane ve et işleme tesislerinin kapatılmasına başlandı. Gıda işletmelerinin onay işlemleri kapsamında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yürüttüğü denetimlerde bu güne kadar 36 adet mezbaha kapatıldı, 155 adetine ise modernizasyon için süre tanındı. Sektörün önde gelenleri, ülkemizde mezbahalardan kaynaklı sorunların çözümünü için faaliyette olan kesimhanelerin en az %30’unun kapatılması, geriye kalanların ise revize edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Üretim İzin Belgesi yerine İşletme Onay Belgesi 1 Ocak 2013’te yürürlüğe giren mevzuatla daha önce Üretim İzin Belgesi ile çalışan gıda işletmeleri, artık İşletme Onay Belgesi ile faaliyete devam edecekler. Daha önce üretime izin veren Bakanlık, “Gıda İşletmeleri Kayıt ve Onay İşlemleri Yönetmeliği” gereği artık işletmeye onay veriyor. Yönetmelik hükümleri doğrultusunda “çalışma izin belgesi”, “çalışma izni ve gıda sicili belgesi” ya da bu belgelere eşdeğer belgeyle faaliyetlerini yürüten işletmelere, 31 Aralık 2012’ye kadar yönetmelikte belirtilen koşullara uyumluluk göstermesi ve onay belgesi alması zorunluluğu getirilmişti. Ruhsatlı kesimhane ve kombina sayısı: 538 adet Et ve Balık Kurumu: 8 adet Kombina Özel Sektör: 104 Kombina • 54 adet 1. Sınıf kesimhane • 9 adet 2. sınıf kesimhane Belediyeler: 5 adet kombina • 28 adet 1. Sınıf kesimhane • 12 adet 2. Sınıf kesimhane • 318 adet 3. Sınıf kesimhane Kombina ve kesimhanelerin günlük kapasitesi: 21 bin 765 adet büyükbaş/gün 108 bin adet küçükbaş/gün Kaynak: Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2012 yılı verileri

ETBİR I KIRMIZI 27


DOSYA

GIDA ÜRETEN İŞLETMECİLERDEN KAYIT BAŞVURUSUNDA İSTENİLEN BİLGİ VE BELGELER 1- Dilekçe ve Beyanname (Ek-4) 2- İstihdamı Zorunlu Personelden Meslek odası bulunan meslek mensupları için odadan alınmış çalışma belgesinin aslı veya yetkili merci tarafından onaylanmış örneği, meslek odası bulunmayan meslek mensuplarının adı, soyadı, T.C. kimlik numaraları beyanı ile gıda işletmecisiyle yaptıkları sözleşmelerin başlangıç ve bitiş tarihlerini gösteren liste. Not: 5996 sayılı Kanunla getirilen istisnalar hariç 30 beygir üzeri motor gücü bulunan veya toplam 10 kişiden fazla personel çalıştıran iş yerlerinde İstihdamı zorunlu personel çalıştırılacaktır. 3- Şeker üretimi veya şeker paketlemesi konusunda faaliyet gösterecek gıda işletmelerinin Şeker Kurumu’ndan alacağı uygunluk yazısı. DEPO, PERAKENDE, TOPLU TÜKETİM İŞLETMECİLERİNDEN KAYIT BAŞVURUSUNDA İSTENİLEN BİLGİ VE BELGELER Dilekçe ve Beyanname (Ek-4) GIDA İŞLETMELERİ İÇİN ONAY BAŞVURUSUNDA İSTENİLEN BİLGİ VE BELGELER 1- Dilekçe, 2- Beyanname genel kısmı (Ek-10), 3- Beyanname özel kısmı (Ek-11), 4- İşletmenin teknik resim kurallarına göre çizilmiş; su giderleri, personel hareketleri, ürün akış şeması, makine yerleşim planı gibi bilgileri içeren en az A3 boyutunda yerleşim krokisi, 5- İşletmede oluşan katı/sıvı/ gaz atıkların uzaklaştırma şekli ve sıklığı hakkında bilgi ve yetkili merci tarafından istenmesi durumunda belge. 6- İstihdamı zorunlu personelden meslek odası bulunan meslek mensupları için odadan alınmış belgesinin aslı veya yetkili merci tarafından onaylanmış örneği, meslek odası bulunmayan meslek mensuplarının adı, soyadı, T.C. kimlik numaraları beyanı ile gıda işletmecisiyle yapacağı sözleşmelerin başlangıç ve bitiş tarihlerini gösteren liste.

28 ETBİR I KIRMIZI

Onay belgesi alamayan işletmelere, istenen koşulların aşamalarının uygulanacağı tarihlerin yer alacağı plan ve proje hazırlatmaları ve ilgili merciye bunu onaylatmaları durumunda faaliyetlerini bu yıl sonuna kadar devam ettirme izni verilmişti. Bu nedenle tüm gıda işletmelerinin, 2013 yılı başına kadar izin belgelerini İşletme Onay Belgesi’ne çevirmek üzere bağlı bulundukları ilin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne başvurmaları gerekiyordu. Bu başvuruyu yapan işletmelerden koşulları uygun olanlara İşletme Onay Belgeleri verilirken, uygun olmayanlara ise sundukları proje çerçevesinde işletmelerinin eksikliklerini tamamlamaları veya modernizasyonu için 1 yıla kadar süre verildi. Belediye mezbahalarının büyük çoğunluğu modernizasyon başvurusu yapmadıkları için, bu doğrultuda kapanmaları bekleniyor.

Yeni yatırımlara IPARD desteği Varolan mezbahaların gündeminde kapanma veya modernizasyon varken, mevcutlar dışında yeni kombina yatırımları için de çalışmalar yürütülüyor. IPARD Projeleri ile sağlanan % 50 hibe desteği, bu yıl yeni yatırımlar için önemli bir fırsat ve avantaj getiriyor. Sağlanan desteklerle özellikle Anadolu’da yoğun kesim yapılan illerde yeni tesis yatırımları devam ediyor.

Teknik ve hijyenik alt yapısı yetersiz Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kayıtlarına göre ülkemizde kırmızı et sektöründe faaliyet gösteren 538 adet ruhsatlı kesimhane ve kombina bulunuyor. Fakat bu tesisler fiili olarak kapasitelerinin ancak %22’sini kullanıyorlar. İstenilen miktar ve kalitede hammadde temin edemedikleri için çoğu düşük kapasite ile çalışan kesimhanelerde fiziki ve teknik şartlar yetersiz ve eğitimli personel bulunamıyor. Gıda güvenliğinin en önemli unsuru olan izlenebilirliğin sağlanmasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Hijyenik alt yapının ve soğutma konusunda büyük eksiklikler bulunuyor. Tesislerin mevzuata uygun hale getirilmesiyle insan sağlığının korunması ve güvenilir gıda ürünlerinin tüketilmesinin sağlanması amaçlanıyor. Uygulamayla kayıt dışılığın da büyük ölçüde engellenmesi bekleniyor.


Kayıt kapsamındaki gıda işletmelerinde İşyeri Açma Ruhsatı zorunluluğu iptal edildi Gıda işletmelerinin kayıt ve onay işlemlerinde İşyeri Açma ve Çalışma ruhsatı zorunluluğu kaldırıldı. Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemleri Yönetmeliği’nin yayınlandığı tarih olan 17.12.2011 tarihinden önce Çalışma İzni, Gıda Sicil Belgesi veya bu belgelere eş değer belge almış ve halen faaliyet gösteren kayıt kapsamındaki tüm gıda işletmeleri, bu belgelerini en geç 31.12.2013 tarihine kadar İşletme Kayıt Belgesi ile değiştirmek zorundalar. İşletme Kayıt Belgesi alması gereken kayıt kapsamındaki gıda işletmelerini; gıda üretimi yapanlar ile depo, perakende, toplu tüketim işletmesi faaliyetleri oluşturuyor. Yönetmelikte 10.01.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikle, işletmelerinin İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı alma zorunluluğu iptal edildi. Gıda işletmecilerine, kayıt kapsamındaki

işletmelerinin işletme kayıt işlemlerini yaptırmak üzere, ilgili kurumdan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı aldıktan sonra, en geç otuz gün içerisinde yetkili mercie başvurma ve başvuru tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde kayıt işlemlerini tamamlama zorunluluğu getirilmişti. 17.12.2011 tarihli Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla, kayıt kapsamındaki İşletme kayıt ve onay belgelerinin geçerli olabilmesi için işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunması zorunluluğu ve bu ruhsatın herhangi bir nedenle iptal edilmesi halinde işletme kayıt ve onay belgelerinin geçerliliği kendiliğinden sona erer hükmü yürürlükten kaldırıldı. 31.12.2013 tarihinden sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri tarafından yapılacak kontrollerde, İşletme Kayıt Belgesi almadıkları tespit edilen işletmeler hakkında yasal işlem yapılacak.

ONAY KAPSAMINDAKİ GIDA İŞLETMELERİ Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliği kapsamındaki gıda işletmeleri: 1- GENEL FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELER a) Muhafaza şartları sıcaklık kontrolünü gerektiren hayvansal gıdaları depolayan müstakil soğuk depolar b) Hayvansal gıdanın yeniden ambalajlandığı müstakil işletmeler c) Hayvansal gıdanın, gıda işletmecilerine toptan satışının yapıldığı yerler ç) Bitkisel ve işlenmemiş hayvansal ürünlerin her ikisini de içeren gıdaların üretildiği yerler 2- EVCİL TIRNAKLI HAYVAN ETİ ÜRETEN İŞLETMELER a) Kesimhane b) Parçalama tesisi 3- KANATLI ETİ VE TAVŞANIMSI ETİ ÜRETEN İŞLETMELER a) Kesimhane b) Parçalama tesisi 4- ÇİFTLİK AV HAYVANI ETİ ÜRETEN İŞLETMELER a) Kesimhane b) Parçalama tesisi 5- YABAN AV HAYVANI ETİ ÜRETEN İŞLETMELER a) Av hayvanı eti işleyen tesisler b) Parçalama tesisi 6- KIYMA, HAZIRLANMIŞ ET KARIŞIMLARI VE MEKANİK OLARAK AYRILMIŞ ET ÜRETEN İŞLETMELER a) Kıyma üreten işletmeler b) Hazırlanmış et karışımları üreten işletmeler c) Mekanik olarak ayrılmış et üreten işletmeler 7- ET ÜRÜNLERİ ÜRETEN İŞLETMELER a) İşleme tesisi

8- CANLI ÇİFT KABUKLU YUMUŞAKÇALARI İŞLEYEN İŞLETMELER a) Sevkiyat merkezi b) Arındırma merkezi 9- BALIKÇILIK ÜRÜNLERİ İŞLEYEN İŞLETMELER a) Fabrika gemisi b) Dondurucu gemisi c) Taze balıkçılık ürünleri tesisi ç) İşleme tesisi d) Toptan satış yeri e) Mezat salonu 10- ÇİĞ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ İŞLETMELERİ a) Toplama merkezi b) Süt işleme tesisi 11- YUMURTA VE YUMURTA ÜRÜNLERI İŞLETMELERİ a) Yumurta paketleme tesisi b) Sıvı yumurta tesisi c) İşleme tesisi 12- KURBAĞA BACAĞI VE SALYANGOZ İŞLEYEN İŞLETMELER a) İşleme tesisi 13- DON YAĞI TORTUSU VE HAYVANSAL YAĞLARI İŞLEYEN RENDERİNG TESİSLERİ a) Toplama tesisi b) İşleme tesisi

ETBİR I KIRMIZI 29


İŞ GÜVENLİĞİ

Çalışma ve Tarım Bakanlıklarından

‘Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği İşbirliği Protokolü’ Tarım sektöründe çalışanların sağlık ve güvenliğini tehdit eden riskler ve bu risklere karşı alınacak önlemleri, iş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitimi ve bilinçlendirmek amacıyla yapılacak çalışmaları ve eylem planlarını kapsayan işbirliği protokolü imzalandı.

İ

ş sağlığı ve güvenliği açısından yüksek risk taşıyan tarım sektöründe çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşturulması, mevcut risklerden korunma yollarının taraflara tanıtılması, iyi örneklerin kamuoyu ile paylaşılması amacı ile hazırlanan “Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği İşbirliği Protokolü” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleşen törenle imzalandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında imzalanan pro-

30 ETBİR I KIRMIZI

tokolün tarafları arasında Çukurova Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Harran Üniversitesi de yer aldı. “Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği İşbirliği Protokolü” imza törenine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Fatih Acar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Mahmut Mirmahmutoğulları, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar ile Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ve Harran Üniversitesi

Rektörü Prof. Dr. İbrahim Halil Mutlu katıldı.

Kamu finansmanıyla iş sağlığı ve güvenliği Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği İşbirliği Protokolü, taraflarca tarım işçilerinin karşılaştığı sağlık, eğitim ve beslenmeye ilişkin sorunlarının ortadan kaldırılması amacı ile hazırlandı. Tarım sektörü, gıdaların üretilmesi ve beslenme ile doğrudan ilgisi, aktif nüfusu ve işgücünün yoğunluğu milli gelire katkısı ve sanayi sektörüne


sağladığı hammadde yanında, sağlıklı çevre oluşması için ekonomik ve sosyal bir sektör olma özelliği nedeniyle sektörde iş sağlığı ve iş güvenliği konusu önem taşıyor. Bu nedenle hazırlanan protokol tarım sektöründe karşılaşılan, çalışanların sağlık ve güvenliğini tehdit eden riskler ve bu risklere karşı alınacak önlemleri, iş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitimi ve bilinçlendirmek amacıyla yapılacak çalışmaları ve eylem planlarını kapsıyor. İşbirliği protokolünün imza töreninde projenin getirileri hakkında bilgi veren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tarımda 10’dan daha az kişinin istihdam edildiği yerlerdeki çalışan yaklaşık 5 milyon 900 bin kişiye, kamu finansmanıyla iş sağlığı ve güvenliği alanında eğitim verileceğini bildirdi.

İstihdamın % 97’si küçük ölçekli işletmelerde Bakan Eker, burada yaptığı konuşmada, protokolün, milyonlarca çalışanın iş sağlığı ve güvenliği açısından çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye’de 25 milyon çalışanın 4’te birinin tarımda faaliyet gösterdiğine işaret eden Bakan Eker, ABD’de 100 kişiden birinin, AB ülkelerinde 100 kişiden 4’ünün, Türkiye’de 100 kişiden 25’inin tarımda çalıştığını belirtti. Tarımda çalışan 6 milyon 100 bin kişinin işlerini yaparken karşı karşıya kalabileceği sorunlar olduğunu dile getiren Bakan Eker, bu risklerin makine ve ekipman kullanımı, tarımda kullanılan kimyasallar ile bakteri, virüs, mikroplarla temas gibi üç başlık altında toplanabileceğini ifade etti. Tarımda 10 ve daha fazla kişinin istihdam edildiği işletmelerde çalışanların oranının yüzde 3-3,5 civarında olduğuna dikkati çeken Bakan Eker, çalışanların yüzde 97’sinin ise ölçeği son derece küçük yerlerde çalıştığını ve acil olarak karşılanması gereken eğitim ihtiyacı bulunduğunu vurguladı. Eker, küçük ölçekli işletmelerde iş sağlığı güvenliğini sağlayacak altyapıda eksikler olabildiğini belirterek “Protokolün hedef kitlesini 10’dan daha az kişinin istihdam edildiği

yerlerdeki yaklaşık 5 milyon 900 bin kişi oluşturuyor. Öncelikli olarak bu kitleye dönük eğitim çalışması yapılacak. Bunun için bir masraf, harcama gerekirse kamu eliyle finanse edeceğiz. Kuşkusuz 5 milyon 9 bin kişinin güvenliği ve sağlığının temin edilmiş olması bizim için bu projenin en büyük çıktısı. Bunda ne kadar başarılı olursak, ne kadar iyi uygularsak Türkiye’de iş verimliliği, toplum sağlığı, iş sağlığı ve güvenliğinde o kadar başarı elde etmiş oluruz.” dedi. Bakan Eker, Ankara, Çukurova ve Harran üniversitelerinin projede partner olmasının önemli olduğunu söyledi.

Sigortalı çalışan 1/6 Tarımda çalışan 6 milyon 100 bin kişinin sadece 1 milyon 200 binin sigortalı olarak çalıştığına dikkati çeken Bakan Eker, bu oranın toplam sigortalı çalışanların yüzde 6,5’ine karşılık geldiğini ve bu sayının çok az olduğunu belirtti. Bakan Eker, tarımda çalışan milyonlarca kişinin eğitim ve sigortalılığının geliştirilmesi konusunda çaba gösterdiklerini, projeyle bu konuda da mesafe kat etmeyi amaçladıklarını vurguladı. Bakan Eker, ayrıca mevsimlik tarım işçilerinin temizlik, sağlık ve eğitim gibi temel alanlarda sıkıntılar yaşadıklarını dile getirdi. Tarımda çalışanların gelir düzeyinin düşüklüğüne ve eğitim olanaklarının daha sınırlı olduğuna işaret eden Bakan Eker, bu nedenle

tarımda çalışanların daha fazla ihtimama, eğitime, rehberliğe ve altyapıya ihtiyaçları olduğunu ifade ederek; “Protokolün Türkiye’nin çok önemli bir ihtiyacının giderilmesi yönünde çok ciddi bir çaba ve aşama olduğunu düşünüyorum. İnşallah iş sağlığı ve güvenliği konusunda çok daha iyi bir noktaya geliriz” dedi. Bakan Eker, Temmuz ayından itibaren işletmelerin hizmet alımı yoluyla bu alanda rehberlik ve eğitim çalışmaları yapacaklarını, bunun bedelinin ise kamu tarafından karşılanacağını bildirdi. Bakan Eker, tarımda 10 kişinin altında kişinin çalıştırıldığı işletmelerdeki toplam 5 milyon 900 bin kişiye bu hizmetin götürüleceğini vurguladı.

Çelik “Tarım lokomotif sektörümüz” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ise, tarım sektörünün lokomotif sektörlerden bir tanesi olduğunu belirterek, “Çalışanlarımızın yüzde 25’i bu sektörde çalışıyor. Son 2 yılda biz 80 bin lira harcayarak, çalışma koşullarını iyileştirme, ulaşım imkanlarını kolaylaştırma, sağlıktan yararlanmalarını gerçekleştirme adına önemli düzenlemeler yaptık” dedi. Tarımdaki iş kazalarında ve meslek hastalıklardan dolayı olan ölüm oranının 1,6 düzeyinde olduğunu söyleyen Çelik, tarım sektöründe kayıp yaşanmamasına dönük çalışmaların yürütüldüğünü ifade etti.

ETBİR I KIRMIZI 31


YATIRIM

Ziraat Bankası’ndan

Etçi ırk damızlık sığır yetiştiriciliğine düşük faizli kredi Tarımsal üretim kredilerine getirilen yeni düzenlemeyle etçi ırklar angus, hereford, şarole ve limuzin ırkı damızlık etçi sığır yetiştiriciliğine faiz indirimli kredi kullandırılırken, hisseli arazilerin toplulaştırılmasına yönelik olarak arazi alımı da kredi kapsamına alındı.

Z

iraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nce kullandırılacak tarımsal üretim kredileri hakkında düzenleme Resmi Gazete’de yayınlandı. 2013/13 sayılı Tebliğ ile yürürlüğe giren düzenlemeye göre Tarımsal üretime düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullandırılacak. Kredilendirme damızlık etçi ve sütçü sığır yetiştiriciliği, damızlık düve yetiştiriciliği, büyükbaş ve küçükbaş hayvan besiciliği, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yanı sıra arıcılık, kanatlı ve su ürünleri yetiştiriciliği kapsıyor. Hayvansal üretimin yanı sıra bitkisel üretim, organik tarım, çok yıllık yem bitkisi üretimi, iyi tarım uygulamaları, tarımsal mekanizasyon, modern basınçlı sulama ve arazi alımı da faiz indirimli kredi tebliği kapsamında yer alıyor. Buna göre hayvancılık için kullanılacak yatırım ve işletme kredilerinin aşağıdaki teknik kriterlere göre planlanması gerekiyor.

32 ETBİR I KIRMIZI

Damızlık Etçi Sığır Yetiştiriciliği

Yatırım yada işletme kredisi kullanacak olanların on baş ve üzeri işletme sahibi olması yada işletme kapasitesini 10 başın üzerine çıkarmaları gerekiyor. Angus, hereford, şarole ve limuzin ırkı damızlık belgeli hayvan yatırımları, barınak yapımı ve tadilatı, yem

hazırlama ünitesi, balya makinesi, çayır biçme makinesi ve silaj makinesi alımı, damızlık hayvan başına beş dekarı aşmamak üzere çok yıllık yem bitkisi tesisi, kurulu işletmelerin alet, ekipman alımları ile diğer yatırım giderlerini kapsıyor. Tek yıllık yem bitkisi üretimine yönelik giderler ise işletme kredisi kapsamında değerlendirilir.


Kredi ile temin edilecek damızlık sığırların TURKVET’e kayıtlı, damızlık belgesine sahip, ilk yavrusuna gebe veya en fazla ilk doğumunu yapmış, azami 36 aylık yaşta olması gerekiyor.

Büyükbaş hayvan besiciliği

Yatırım yada işletme kredisi kullanacak olanların on baş ve üzeri manda dahil olmak üzere işletme kurması yada bu işletmelerinin kapasitesini 10 başın üzerine çıkarmaları gerekiyor. Yatırım kapsamında temin edilecek hayvanların azami 18 aylık, erkek ve TURKVET sistemine en az 3 aydır kayıtlı olmaları zorunlu. Besi sığırcılığı için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, barınak yapımını ve tadilatını, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi ve çayır biçme makinesi alımını, kurulu işletmelerin münferit aletekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsıyor. Tek yıllık yem bitkisi üretimi de işletme giderlerinin finansmanı amacıyla işletme kredisi olarak değerlendiriliyor.

Küçükbaş hayvan besiciliği

Yatırım yada işletme kredisi kullanacak olanların yüz baş ve üzerinde küçükbaş hayvan besi işletmesi kurmaları yada bu işletmenin kapasitesini 100 baş ve üzerine çıkarmaları gerekiyor. Yine temin edilecek hayvanların azami 6 aylık, erkek ve Koyun Keçi Kayıt Sistemine en az 3 aydır kayıtlı olmaları şartı aranıyor. Küçükbaş hayvan besiciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, barınak yapımını ve tadilatını, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi ve çayır biçme makinesi alımını ve diğer yatırım giderlerini kapsıyor. Tek yıllık yem bitkisi üretim yine işletme giderlerinin finansmanı amacıyla işletme kredisi olarak değerlendiriliyor.

Çok yıllık yem bitkisi üretimi

Yatırım yada işletme kredisi kullanacak üreticilerin çok yıllık yem bitkilerinden yonca, korunga ve

yapay çayır mera tesisi oluşturmak üzere bulundukları ilin ekim şartlarına uygun çok yıllık yem bitkisi ekmeleri, kaliteli kaba yem üretmek amacıyla ekim yapmaları ve ekim alanının en az 10 dekar olması gerekiyor. Yapay çayır mera tesisleri için ilin ekolojisine uygun olarak hazırlanan projenin il müdürlüğünce onaylanması ve yonca ve yapay çayır mera ekilişi için en az 4 yıl, korunga ekilişi için en az 3 yıl süre ile tesisin bozulmaması gerekiyor. Yeni yapılan ekimler için kredi başvuruları kabul ediliyor.

Dağınık ve parçalı arazilerin birleştirilmesi için arazi alımına kredi

Dağınık ve parçalı arazilerin birleştirilmesi suretiyle tarımsal işletmelerin ekonomik ölçeğe kavuşturulmasının sağlanması amacıyla arazi alımına da kredi kullanma imkanı getirildi. Hisseli tarım arazilerindeki hisse paylarının diğer hissedarlar tarafından satın alınması ya da hisseli olup

olmadığına bakılmaksızın bitişik arazilerin satın alınmasına yönelik kredi talepleri Banka ve TKK’nın kendi iç mevzuatı paralelinde bu kapsamda değerlendirilebiliyor. Öte yandan, 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu dahilinde organik tarımsal ürün ve organik tarımsal girdi üretimini yapan, ürünü toplayan, işleyen, ambalajlayan, pazarlayan veya bu faaliyetleri yapacak olan üreticilere, sadece kendi faaliyetleri ile ilgili olarak faiz indirimli yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor. Ayrıca, yetkilendirilmiş kuruluşlarla sözleşme yaparak geçiş sürecine alınan üreticilere de yatırım ve işletme kredisi kullandırılabiliyor. Söz konusu yatırım ve işletme kredilerinin başvuruları Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine yapılabilecek. Başvuru değerlendirmelerini Banka ve TKK kendi usul ve mevzuatlarına göre yaparak uygun olanlara kredi kullandırılırken; mevcut işletmelerin satın alınmasında, tesis en az kredi geri dönüşü tamamlanıncaya kadar amacı dışında kullanılmayacak.

ETBİR I KIRMIZI 33


HAYVANCILIK

Etçi sığır ırkların

Karakteristik özellikleri Damızlık etçi sığır ırklarının geliştirilmesi amacıyla destekleme kapsamına alınmasıyla, gözler kontinental Avrupa sığır ırklarına çevrildi. Ülkemizde besicilerin özellikle ithalat dönemimde daha yakından tanıma fırsatı bulduğu Charolias, Limousin, Hereford gibi etçi ırklar, hem verim özellikleri hem de et kaliteleriyle dikkat çekiyor. CHAROLAIS – Şarole

C

harolais (Şarolea) ırkı sığırın anavatanı Fransa’dır. Dünyada eti için yetiştirilen besi sığırı olarak bilinmektedir. Şarole ırkı sığırlarda süt verimi oldukça düşüktür. Etçi bir ırk olan şarole sığır ırkı ülkemizde damızlık olarak pek yetiştirilmemektedir. Şarole Irkının Dış Görünüm ve Diğer Özellikleri Şarole sığır ırkının bütün vücudu kirli beyaz veya koyu krem renklidir. Hem boynuzlu hem de boynuzsuz olanlar mevcuttur. Şarole sığır her türlü hava şartlarına uygunluğu ile tanınmaktadır. Özellikle boğaların vücut yapısı hızlı kilo alma özelliğine sahiptir ve kas yapıları gelişmiştir. Besi sığırı olarak etindeki yağ oranı düşüktür. Bu da ette aranan bir özelliktir. Şarole sığırın et kalitesi yüksektir. İnekleri de uzun ömürlüdür. İyi bakım ve besleme ile hayatları boyunca 8 – 12 yavru alınabilir. Ergin şarole inek canlı ağırlık olarak ortalama 800 kg. olduğu bilinmektedir bazen 1000 kg geçenler de olmuştur. Şarole Irkı Sığırlarda Verim Şarole ırkı verim olarak etçi olduğundan daha ziyade besi sığırı olarak düşünülmektedir. Şarole sığırlarında boğa günlük 1.100 gr. İla 1.500 gr arasında canlı ağırlık artışı sağlamaktadır. Aynı zamanda 650-700 kg. ağırlığında kesilecek seviyeye gelmektedirler. Şarole ineğin süt verimi yok denecek kadar azdır. Döl verimi diğer sığır ırklarına göre düşüktür. Etteki Randımanı % 70 tir. Bu özelliği besi sığırı için elverişli bir durumdur.

34 ETBİR I KIRMIZI


LIMOUSIN - Limuzin

L

imuzin, etçi sığır ırkı özelliğinden dolayı bu ırktan daha ziyade besiye alınacak dana elde edilmektedir. Limuzin sığır ırkının anavatanı Fransa’dır. Fransa’da ilk yetiştirilme yeri Limuzin bölgesi olmasından dolayı bu ismi alan limuzin sığır ırkı ilk önce süt ırkı bir hayvan olarak görülmüştür. Ancak daha sonraları et yönü ağır bastığından etçi sığır yetiştiriciliğinde kullanılmıştır. Limuzin sığır ırkı dünyada etçi damızlık sığır yetiştiriciliğinde ön saflarda bulunan bir sığır ırkıdır. Limuzin Sığır Irkının Özellikleri Limuzin sığır ırkı hayvanların renkleri açık kızıl renklidir. Dişi hayvanlar erkeklere göre biraz açık renkli görünümlüdür. Limuzin sığır ırkı hayvanların burun ve göz kenarları açık renkli olup, boynuzsuz sığır ırkı olmasına rağmen boynuzlu olanlarda mevcuttur. Sakin bir görünüme sahip olan limuzin sığırlar, tam bir sürü ve mera hayvanı olma özelliğini göstermektedir. Limuzin sığır ırkı hayvanların et tutma özelliği olağanüstü olması, etinin yağsız ve ince lifli olmasından dolayı et kalitesi yüksektir. Kas yapısı mükemmel olmasına karşın kemik yapısı ince ve narindir. Bu durum etteki randımanın yüksek olmasını sağlar. Besi ırkları içinde önemlidir. Limuzin sığır ırkı hayvanlarda döl verimi yüksektir. Dış koşullara dayanıklı bir hayvan olup adaptasyon sorunu yaşamazlar. Verim Özellikleri Limuzin ırkı ergin dişi hayvanlarda canlı ağırlık 600-700 kg. erkeklerde ise 900-1000 kg. ortalamasında olmaktadır. Limuzin ineklerin günlük süt verimleri 10 litre civarındadır. Besiye alınan limuzin ırkı sığırlarda yemden yararlanma oranı yüksektir. Canlı ağırlık artışları ortalama 10001300 gün/gr olabilir. Etteki randımanı % 65 civarındadır. Buzağılarda doğum ağırlığı dişilerde 35 kg. erkeklerde 40 kg. ortalamasındadır. Erkek danalar bir yaşına geldiği zaman 530 kg canlı ağırlık ortalamasını yakalamaktadırlar. Bu özellikler nedeniyle Limuzin ırkından etçi sığır olarak yararlanılır.

HEREFORD

H

ereford sığırı, İngiltere’de Herefordshire kontluğunun Hereford şehri civarında yetiştirilmiştir, yani anavatanı İngiltere’dir. Herefort sığır 19.yy sonlarından itibaren bütün dünyaya buradan yayılmıştır. Bu ırk, açık besi yapmaya çok uygundur. Yetiştirildiği yerlerde açık besi hayvancılık yaygın olarak yapıldığından tercih sebebidir. Hereford Sığırı Özellikleri Hereford sığırı kırmızı-kahverengi renklidir. Baş, karın altı, ayak bilekleri ve kuyruk ucu beyazdır. Siyah hereford sığırı da mevcuttur. Yalnız kırmızı-kahverengi olana göre yaygınlaşmamıştır. Siyah hereford sığır, kırmızı-kahverengi renkli olanlarda olduğu gibi baş, karın altı, ayak bilekleri ve kuyruk ucu beyazdır. Hem boynuzlu hemde boynuzsuz olabilmektedir. Boynuzlu olanlarda boynuz kısa ve küttür. Hereford sığır, sakin bir yaşam tarzına sahiptir. Bu nedenle mera ve açık besi hayvancılık yapılmasına elverişli bir sığır cinsidir. Sağlam kemik, tırnak ve kas yapısına sahiptir. Hereford inek, kolay doğum yapma özelliğine sahiptir. Annelik içgüdüsü diğer sığır ırklarından daha fazla gelişmiştir. Hereford ırkı sığırların döl verimi yüksektir. Obur yapılarından dolayı çabuk kilo alma özelliğine sahiptirler. Dolayısıyla besicilerin tercih sebebidir. Verim Özellikleri Hereford sığırı, sütü pek sağılmayan bir hayvandır. Ekseriyetle buzağıya bırakılır. Yeni doğan buzağı ağırlığı dişi buzağı 33 kg. erkek buzağı 36 kg. ortalamasındadır. Hereford sığırlarında canlı ağırlık ergin ineklerde 550-650 kg. erkeklerde ise 800-1000 kg civarındadır. Besideki hereford ırkı sığırların günlük canlı ağırlık artışı 1100-1300 gün/gr ortalamasındadır. Hereford sığırlarda etteki randıman oldukça yüksektir. %70 civarındaki ortalaması bir besi hayvanında aranılan özelliklerdendir. Eti yağsız, et kalitesi yüksek ve yumuşaktır. Hereford sığırı, özellikle sakin yapısıyla iyi bir mera hayvanı olması, açık besi hayvancılığı yapmaya elverişli olması, et randımanın yüksek olması, et kalitesinin iyi ve yumuşak olması kısaca problemsiz bir besi hayvanı olmasından dolayı tercih edilmektedir.

ETBİR I KIRMIZI 35


HAYVANCILIK BELGIUM BLUE - Belçika Mavisi

B

elçika’nın eski etçil sığırı olan Belçika mavisi, İngiliz Shorthorn ile Fransa’nın Charolais (Şarole) ırklarının melezleştirilmesiyle üretilmiştir. 20. yy başında Belçika Mavisi adını almıştır. 1950 yılından sonra popileritesi hayli yükselmiştir. Sadece Belçika’da 1.5 milyon civarı Belçika mavisi vardır ve bu popülasyon ülke sığır sayısının yarısına tekabül etmektedir. Belçika mavisinde başlangıçtaki asıl hedef hem etçil, hem sütçü bir ırk olarak faydalanmaktı. Islah sonuçlarında süt verim özelliği beklenenin altında çıkmıştır. Fakat et verim özelliğini hala üst seviyelerde korumaktadır. Görünüm Belçika mavisinin renkleri beyaz, siyah-beyaz, mavibeyaz şeklindedir. İnce ve narin kemik yapısına sahiptir. Uysal ve sakin yapılıdır. Buzağıları hızlı büyür ve erken gelişir. Gelişmiş kas yapısına sahip Belçika Mavisi sığır çevre şartlarına uyumlu ve yüksek verimlidir. Verim Özellikleri Belçika Mavisi 12 aylık dişi hayvanlarda canlı ağırlık 800 kg. erkeklerde ise 1050 kg. ortalamasında olmaktadır. 24 aylıklarda ise canlı Ağırlık dişilerde 1100 kg, erkeklerde 1700 kg.dır. Belçika mavisi ırkı Piedmentosa ırkında olduğu gibi “Çift lender gen” (Çift kas geni) özelliğinden dolayı kuvvetli kas yapısına sahiptir. Bu özelliği et veriminin yüksek olmasını sağlar. Bu genin bir diğer özelliği de etin yağlanmasını önlemesidir. Sütçü ırklarla Belçika mavisi melezleştirilebilir. Böyle durumlarda beyaz renkli Belçika mavisi kullanılması tavsiye edilir. Bunun sebebi doğan buzağılarda açık rengin belirgin olmasıdır. Fakat bazen güç doğum sorunundan dolayı sezaryana başvurulabilir.

SIMMENTAL - Simental

S

imental sığır ırkının anavatanı İsviçre‘dir. Simental hem süt ve hemde etçi olmalarından dolayı kombine bir sığır ırkıdır. Dünyada bir çok ülkede yetiştirilmektedir. Kombine bir sığır ırkı olması dolayısıyla bazı ülkelerde eti bazılarında da sütü için yetiştirilmektedir. Simental Sığır Irkının Özellikleri Simental sığırlarının kıl renkleri sarı-beyaz veya kırmızıbeyaz alacadır. Simental sığır ırkının genelinde baş, ayaklarının alt kısımları ve karın altlarına beyaz renk hakimdir. Yeni doğmuş simental buzağı ve genç simental danalarda vücut kılları biraz karışık ve uzundur. Zamanla görünüm değişir. Simental sığır ırkları kombine bir sığır olduğu için vücudu dolgun görünümlüdür. Simental dana ve tosunların adeleleri gelişkindir . Kombine bir sığır ırkı (hem et ve süt ırkı) olduğu çıplak gözle bile görülebilir. Simental ineklerinde meme yapısı geniş ve dolgundur. Hollanda inekleri kadar olmasa bile simental inekte süt damarları gelişmiştir. Simental boğa ve simental ineklerde kısa boynuz mevcuttur. Boynuz renkleri kirli sarı kıvamındadır. Aynı renk tırnaklardada hakimdir. Simental Sığırlarda Verim Simental ırkı sığırlarda canlı ağırlık; Ergin dişi Simental inekler 600 – 650 kg., erkek simental boğalar 700 – 900 kg. civarındadır. Simental boğalarda ekstremde olsa Türkiye’de bazı bölgelerde 1100 kg.’a kadar canlı ağırlığa ulaştığı görülmüştür. Ancak simental boğalarda bu durum ortalama canlı ağırlığı yükseltmemektedir. Simental dana günlük canlı ağırlık artışı ortalama olarak, 1100 – 1450 gr civarındadır. Et randımanı % 60 tır. Diğer özellikleri Simental ırkı sığırların döl verimi yüksektir. Simental ırkı uzun ömürlü bir sığır ırkıdır. Sıcak ve soğuğa çabuk adepte olurlar. Simental ırkı hayvanlar hertürlü iklim şartında yetiştirilebilir. Veriminde çok fazla bir değişiklik görülmez. Simental havyarlar, hastalıklara karşı direçli bir sığır ırkı olarak bilinir. Simental ırkı hayvanlar birçok ülkede yetiştirilme açısından ilk tercih edilen ırklar arasındadır.

36 ETBİR I KIRMIZI


Advertorial

HABER

Ecofrigo hız kesmiyor! Profesyonellerin tercihi olmaya devam eden Ecofrigo, Avrupa standartlarına uygun üretimi ve yeni opsiyonel seçenekleriyle göz kamaştırıyor. Nakliye esnasındaki hijyen standartlarını en üst seviyeye çıkarmak üzere gelişmeleri takip eden firma, alüminyum yekpare zemin kaplamasını müşterilerinin beğenisine sundu.

F

rigorifik kasa üreticisi Ecofrigo, müşterilerine sunduğu yeni opsiyonel seçenekleriyle Avrupa standartlarına uygun üretim yapmaya devam ediyor. Kurulduğu 2008 yılından itibaren müşteri odaklı çalışan Ecofrigo, müşterilerinin daha önceki tecrübelerine göre güncelledikleri taleplerini değerlendirerek Ar-Ge çalışmalarını planlıyor. Firma bu sene başından itibaren opsiyonel olarak sunduğu ithal alüminyum yekpare taban kaplaması seçeneği ile müşterilerinin beğenisini kazandı. Ürün hakkında bilgi veren Ecofrigo Satış Müdürü Hakan Taze,

ürünün test ve doğru uygulanması ile ilgili kriterleri 2012 Aralık ayında tamamladıklarını ve Şubat ayı itibarıyla müşterilerinin onayına sunduklarını söyledi. Alüminyum yekpare taban kaplaması hakkında bilgi veren Hakan Taze; “Bu ürün beklediğimizden daha fazla beğeni topladı ve müşterilerimiz yeni kasa siparişlerinde ürünü talep ettiler. Sertleştirilmiş alüminyumdan mamul olan bu malzeme yurtdışından ithal ediliyor. Zemindeki köşe alüminyumu ile kaynatılarak zemin adeta bir havuz haline geliyor. Koku ve hijyen açısından çok keyifli bir

malzeme. Yurt dışındaki rakiplerimiz de bu malzemeyi yeni yeni kullanmaya başlamış durumda. Türkiye’de bu boyutlarda bir alüminyum tabaka üretilmiyor olması bizim için handikap ama müşterilerimizin taleplerini iyi değerlendiriyoruz. Yaptığımız her üretim, kullandığımız her bir cıvata bile ‘Daha iyisi nasıl olur?’ düşüncesiyle seçiliyor‘’dedi. Ecofrigo’nun kırmızı et sektöründeki müşterilerinden Al-Et (Hacıince Et), Erşan Et, Namet (Kayarlar Et), Markoç Et, Yayla Et firmaları yeni kasalarında ithal yekpare alüminyum tabanı tercih ettiler.

ETBİR I KIRMIZI 37


GIDA GÜVENLİĞİ

Mikotoksinler; Önemi, Önlenmelerine Yönelik Uygulamalar ve Kalıntı Sorunu Prof. Dr. Ender YARSAN*

M

Hayvansal kökenli gıdalardaki kalıntılar; insan sağlığı, ülke ekonomisi ve uluslararası boyutu yönüyle önemlidir. Gıdalardaki kalıntılara karşı tüketici sağlığının etkin biçimde korunabilmesi için her çeşit hayvansal gıdada bulunacak ilaç ve kimyasal kalıntısı çeşitlerinin ve kirlenme düzeylerinin sınırlandırılması son derece önem taşır.

ikotoksinler, bazı mantar türleri tarafından, uygun şartlar oluştuğunda üretilen zehirli kimyasal bileşiklerdir. Mikotoksin oluşturan mantarlar dünyanın her tarafında yaygın bir şekilde bulunurlar. Gerek sahada gerekse harmanlama, depolama, taşıma ve hazırlanma sırasında şartlar mantarların gelişmesine uygun olduğu takdirde, tarım ürünleriyle bunlardan hazırlanan yem ve besinler mantarların istilasına uğrayarak mikotoksinlerle kolayca kirlenebilir. Bu kirlenmelerin doğurduğu olayların hayvanlarda özellikle farkına varılmadan seyretmesi, ayrıca gerek hayvan sağlığı ve

38 ETBİR I KIRMIZI

ekonomik işletmecilik yönünden ve gerekse kalıntıları vasıtasıyla doğuracakları toplum sağlığı riski bakımından günümüzde en çok ilgi doğuran konuyu oluştururlar. Mikotoksin çeşitleriyle kirlenmiş bitkisel besinlerle beslenen insanlarda, evcil hayvanlarda görülenlere benzer şekilde, karmaşık nitelikli, karaciğer, böbrek, deri, kan, sinir sistemi ve hormonal denge bozukluklarıyla kendini gösteren akut ve kronik zehirlenmeler meydana gelebilir. Zehirlenmelerin (mikotoksikozis) etiyolojisinden de anlaşılacağı üzere, mikotoksikozisler enfeksiyöz ve bulaşıcı karakterli değildir. Çoğunlukla sporadik olaylar halinde ortaya

çıkar. Klinik görünümü ve gelişme süreci bakımından mikotoksikozisler latent, akut ve kronik tipte olabilirler. Mikotoksinlerle meydana gelen zehirlenmelerde, immunodepresiv ve enfeksiyöz hastalıklara karşı konakçının direncinde azalmalar ortaya çıkar. Bugün kimyasal yönden iyi tanımlanmış 60 kadar mikotoksin grubu bilinmektedir. Hayvan yemlerinde bulunabilen 220’ye yakın mantar türü bu toksinlerin üretilmesinden sorumludur. Bunlar birbirinden oldukça farklı kimyasal yapı (coumarinler, terpenoidler, antrakinonlar, piperazinler, piranlar, steroidler, fenolik makrolidler, piridinler, tetronik asitler, poliketidler amino asit türevleri) gösterirler. Besinler ve yemlerde küflenmeye yol açan mantarlar başlıca üç kaynaktan gelirler; Birincisi, bitkinin büyümesi gelişmesi sırasında fitoparazit olarak yerleşen, ekim alanlarına bağlı mantar florasıdır; bu grupta, Fusarium, Cladosporium, Claviceps, Pullaria, Rhizopus, Alternaria türleri bulunur. İkincisi, hasat sonucunda kirletici olarak tarımsal ürünlere yansıyan, tarla mantar florasından nispeten daha düşük sıcaklık (20°C) ve rutubet (%60) şartlarına uyum sağlamış, yani ambar şartlarına alışmış olan Aspergillus ve Penicillium türleridir. Üçüncüsü, depolama koşullarının, mantarların üreyebileceği şartlar yönünde değişmesiyle ortaya çıkan ve Fusarium, Sardarya, Popullaspora, Aspergillus türlerinin içinde yer aldığı gruptur.


Yemlerde ve besinlerde küflenme Yemlerde ve besinlerde küflenme olayını etkileyen bir dizi faktör vardır. Bunların başlıcaları şu şekilde sayılabilir: Nisbi rutubet ve denge durumu: Fungal etkinliğin ve çoğalmanın başlayabilmesi için gerekli olan çevresel etkenlerin başında rutubet gelir. Genellikle kserofit nitelikteki mantar sporlarının gelişebilmesi için ortam havasındaki nisbi rutubetin %50 veya daha yüksek ve çoğalma ortamındaki rutubet içeriğinin de %10’un üstünde olması gerekir. Isı: Birçok mantarın çoğalması için gerekli optimal ısı 27°C’dır. Ancak, bu durum mantar çeşidine göre değişmekle beraber, 15°C’nin üstünde genellikle mantar üremesi söz konusudur. Bunun yanında 0°C’nin altında ve 55°C’nin üstünde bile bazı mantar türlerinin üreyebilmektedir. Oksijen: Mantarlar aerobik canlılardır. Dolayısıyla, ortamdaki CO2 yoğunluğu %10’un üstüne çıkarsa mantar mikroflorası hızla baskı altına alınır. Besin çeşidi: Yem ve yem hammaddeleri ile besin çeşidi de genellikle mantarların gelişmesi ve mikotoksin sentezlemesini etkilemektedir. Ancak, aflatoksin sentezleyen mantar çeşitleri için böyle bir bağımlılık yoktur. Diğer şartlar: Türlere göre değişmekle beraber, mantarlar pH değişikliklerine kolayca uyum gösterebilirler. Büyük çoğunlukla pH 2-7,5 arasında üreme gösterirler. Ancak, genel bir kural olarak, bazik ortamlara göre hafif asit pH’lı yiyecekler fungal etkinlikler için daha uygun ortam oluştururlar. Aynı ortamda birden fazla mantar türünün bulunması halinde, farklı türler arasında yarışma şeklinde etkileşmeler başgösterir; sonuçta bir tür diğerine baskın hale gelebilir. Mikotoksinler vücudun organ ve dokularında bozukluklar meydana getirirken en çok karaciğeri etkilerler; bunun yanında, böbrekleri, sinir ve kasları, sindirim sistemini, deriyi, solunum sistemini ve üreme sistemini etkilerlerken bazılarının teratojenik ve karsinojenik etkileri de vardır.

Mikotoksinlerin Sınıflandırılması Mikotoksinlerle meydana gelen zehirlenme olayları (mikotoksikozis) çoğunlukla mikotoksin çeşitlerinin ilgi gösterdikleri organlara ve sonuçta oluşturdukları patolojik bozukluklar ile klinik

gliotoksinler, mikofenolik asit. Hematopoietik sistem üzerine etkili olanlar: Özellikle Cladosporium, Fusarium, Aspergillus, Penisilyum ve Stachybotrys cinslerince sentezlenen trikotesenler; kemik iliği, damar yatakları eritrosit yapımı ve şekli üzerinde önemli bozukluklara yol açarlar. Teratojenik etkili olanlar: Okratoksinler, aflatoksinler, rubratoksinler, trikotesenler. Mutajenik etkili olanlar: Aflatoksinler, fusarin C, sterigmatosistinler, okratoksin A, rugulosin, PR toksin, sekalonik asit, versikolorin A. Karsinojenik etkili olanlar: Aflatoksinler, luteoskrin, sterigmatosistinler, okratoksin A, rugulosin, patulin, PR toksin, versikolorin A, penisillik asit, sikloklorotin, fumonisinler. İnsektisid etkili olanlar: AFB1, fusarik asit, kojik asit, subratoksin B1, patulin, gliotoksin. Antibakteriyel etkili olanlar: Penisillik asit, sitrinin, patulin, mikofenolik asit. Antifungal etkili olanlar: Aflatoksinler, trikotesin, gliotoksin. Bitki zehir olarak etkiyenler: Alternariol, tenuazonik asit, patulin, sitrinin, T-2 toksin. Tablo 1. Başlıca mikotoksin türleri, üredikleri mantarlar, etkiledikleri ürünler ve zehirleyici etkileri.

belirtilere göre şu şekilde gruplandırılır (Tablo 1); Karaciğere etkiyenler (hepatotoksik): Aflatoksinler, okratoksinler, rubratoksinler, sikloklorotin, luteoskirin, viomellein. Böbreğe etkiyenler (nefrotoksik): Okratoksinler, sitrinin, aflatoksinler, sterigmatosistin, viomellein. Östrojenik etkili olanlar: Fusaryum türü mantarlar tarafından hazırlanan zearalenon (F-2 toksin) ile metabolitleri uterotrofik etkiye sahiptir. Deri ve mukozaları irkiltenler (dermatotoksik): Trikotesenler, satratoksinler. Sinir sistemine etkiyenler (neurotoksik): Penitrem, streoviridin. Tremorjenik toksin ve penitrem özellikle koyunlarda aşırı duyarlılık, tremor ve konvülziyonlara neden olur. Bağışıklık sistemini baskılayanlar (immunosüpresif): Aflatoksinler, okratoksinler, trikotesenler, patulin,

Mikotoksin türü

Ürediği mantar

Etkilediği ürünler

Zehirleyici etkileri

Aflatoksinler

Zehirleyici etkileri

Yer fıstığı, piriç, mısır, fındık, pamuk tohumu, süt, peynir, buğday

Karaciğer ve böbrekte karsinom, safra yolları proliferasyonu, karaciğerde yağlanma

Sterigmatosistin

A. versicolor

Tahıllarda

Ratlarda hepatom

Okratoksin

A. ochraceus

Tahıllarda

Ratlarda karaciğer ve böbrekte patolojik bozukluklar

Aspergillic asit

A. flavus

Tahıllarda

Farelerde toksikolojik bozukluklar

Kojic asit

A. flavus ve diğer türleri

Tahıllarda

Memelilerde toksik bozukluklar

Tremorjonik toksin

A. flavus

Mısır ve diğer ürünler

Farelerde tremorlar

Luteosikrin

Penicillium islandicum

Pirinç

Karaciğerde hepatom

Rugulosin

P. rugulosum

Pirinç

Karaciğer ve böbrekte bozukluklar

Chlorine

P. islandicum

Pirinç

Hayvanlarda karaciğerde hepatom

Citrinin

P. citrinum

Pirinç

Hayvanlarda nefropati olayları

Citreoviridin

P. citrioviride ve diğer türleri

Pirinç

Memelilerde felç

Rubratoksin

P. rubrum

Mısır

Ratlarda karaciğerde yağlanma

Patulin

P. expansum, P. clavatus

Pirinç ve diğer ürünler

Ratlarda karsinojenik etkiler

Penicillik asit

P. puberulum, P. cyclopium

Mısır

Ratlarda karsinojenik etkiler

Cyclopiazonic asit

P. cyclopium

Çeşikli ürünlerde

Konvülziyon, dalak ve böbrekte lezyonlar

Stachybotrys

Stachybotris atra, Stach. alternans

Özellikle samanda

Dermatitisle komplike stachyobotritoksikozis

Diacetoxyscripenol

Fucarium scirpi, F. tricinctum

Buğday, mısır, yulaf, çavdar

Ratlarda deride nekroz ve gözlerde bozukluklar

T-2 toksin

F. tricinctum, F. nivale

Mısırda ve tahıllarda

Ratlarda epidermal dokularda nekroz

Nivalenol (DON)

F. nivale

Pirinç

DNA sentezinin inhibisyonu

Zearalenone

F.graminearim

Mısır, arpa ve diğer ürünler

Hiper östrojenik etkiler

Sporidesminler

Pithomyces chartarum

Meralarda

Hayvanlarda ekzama ile karakterizebozukluklar

ETBİR I KIRMIZI 39


GIDA GÜVENLİĞİ Aflatoksinler Aflatoksinler A.flavus, A.parasitucus ve çeşitli toksinojenik aspergillus türleri ile bazı Penisillum spp. Ve Rhizopus spp. türleri tarafından oluşturulan mikotoksinlerdir. Özellikle yukarıda sayılan ilk iki tür dünyanın her tarafında toprak ve havada bulunurlar. Aflatoksin terimi AFB1, AFB2, AFG1, AFG2, AFM1 ve AFM2 diye bilinen altı ana bileşiği karşılar. AFM1 ve AFM2 sırasıyla AFB1 ve AFB2’nin sütle çıkarılan metabolitleridir. Zehirlilikleri bakımından en güçlü olan

AFB1’dir; bunu sırasıyla AFG1, AFB2 ve AFG2 izler. AFM1’in etki gücü AFB1 ölçüsündedir. AFB1’in sığır ve koyunlarda yaklaşık % 0.1’i sütle AFM1 halinde çıkarılır. Uluslar arası Kanser Araştırma Merkezi’nin yaptığı sınıflandırmada insan üzerindeki karsinojenik etkisi nedeniyle aflatoksin B1 I. grupta; aflatoksin M1 ise II. grupta yer almaktadır. Aflatoksinler için Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği’nde belirlenen Tolerans düzeyleri Tablo 2 gösterilmiştir.

Mikotoksin Kalıntıları Hayvansal kökenli gıdalardaki kalıntılar; insan sağlığı, ülke ekonomisi ve uluslararası boyutu yönüyle önemlidir. Gıdalardaki kalıntılara karşı tüketici sağlığının etkin biçimde korunabilmesi için her çeşit hayvansal gıdada bulunacak ilaç ve kimyasal kalıntısı çeşitlerinin ve kirlenme düzeylerinin sınırlandırılması son derece önem taşır. Kalıntı izleme programlarında kalıntısı aranacak maddelerin listesi veya grubu ile kalıntı aranacak gıda maddeleri AB’nin 96/23/EC direktifinde ifade edilmiştir. Bu yöndeki uygulamalar Türkiye’de “Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünlerde Belirli Maddeler ile Bunların Kalıntılarının İzlenmesi İçin Alınacak Önlemlere Dair Yönetmelik” (17.12.2011 tarih ve 28185 sayılı RG) ile düzenlenmiştir.

Grup A. Anabolik etkili ve kullanılmasına müsaade edilmeyen maddeler

Tablo 2. ürk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği’nde belirlenen Tolerans Düzeyleri Gıda Maddesi Maksimum limit

(μg/kg)

AFLATOKSİN

B1

B1+B2+G1+G2

M1

Fındık, antepfıstığı gibi sert kabuklu meyveler, yer fıstığı, yağlı tohumlar, kuru meyveler ve bunlardan üretilen işlenmiş gıdalar

5,0

10,0

-

Yerfıstığı (doğrudan tüketime sunulmadan veya gıda bileşeni olarak kullanılmadan önce sınıflandırma, ayıklama gibi fiziksel işlemlere tabi tutulacak olan)

8,0

15,0

Tahıllar (karabuğday (Fagopyrum sp.) dahil) ve bunlardan üretilen işlenmiş gıdalar (doğrudan tüketilen veya gıda bileşeni olarak kullanılan)

2,0

4,0

Mısır (doğrudan tüketime sunulmadan veya gıda bileşeni olarak kullanılmadan önce sınıflandırma, ayıklama gibi fiziksel işlemlere tabi tutulacak olan)

5,0

10,0

Çiğ süt, ısıl işlem görmüş süt, süt bazlı ürünlerin üretiminde kullanılan süt

-

-

Kırmızıbiber (Capsicum spp.) (bunların kurutulmuş meyveleri, kırmızıbiber ve acı kırmızıbiberin bütün ve toz hali dahil) Karabiber (Piper spp.) (bunların meyveleri, akbiber ve karabiber dahil) Hintcevizi/Muskat (Myristica fragrans) Zencefil (Zingiber officinale) Zerdeçal (Curcuma longa)

5,0

10,0

Bebek ve küçük çocuk ek gıdaları

0,10

-

-

-

0,025

Bebekler için özel tıbbi amaçlı diyet gıdalar

0,10

-

0,025

Diğer gıda maddeleri (bulunması muhtemel riskli gıdalar)

5,0

10,0

0,5

Grup B. Veteriner ilaçları ve bulaşanlar

0,050

Baharatların aşağıdaki türleri için;

Bebek formülleri ve devam formülleri (bebek sütleri ve devam sütleri dahil)

40 ETBİR I KIRMIZI

1. Stilbenler, stilben türevleri, tuzları ve esterleri 2. Antitiroid maddeler 3. Steroidler 4. Zeranol dahil, rezorsilik asit laktonlar 5. Beta-agonistleri 6. EEC/2377/90’da Ek IV’de sayılan maddeler (Aristoloşiya türleri ve bunlardan hazırlanan preparatlar, dapson, dimetridazol, furazolidon, kloramfenikol, kloroform, klorpromazin, kolşisin, metronidazol, nitrofuranlar, ronidazol).

1. Sülfonamidler ve kinolonlar da dahil, antibakteriyel maddeler 2. Diğer veteriner ilaçları a. Antelmintikler b. Nitroimidazollar da dahil, antikoksidial maddeler c. Karbamatlar ve piretroidler d. Sedatifler e. Steroid yapıda olmayan ağrı kesiciler f. Diğer farmakolojik etkin maddeler 3. Diğer maddeler ve çevresel bulaşanlar a. PCB’ler dahil, organik klorlu maddeler


b. Organik fosforlu maddeler c. Kimyasal elementler d. Mikotoksinler e. Boyalar f. Diğerleri Ülkemizde konuyla ilgili mevzuat değerlendirildiğinde 5996 Sayılı Veteriner İşleri Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında hazırlanan yönetmelikler bu yönüyle önemlidir. Daha önce hazırlanmış olan birçok yönetmelik değiştirilerek son şekilleri verilmiştir. Türkiye’de ilgili mevzuatların doğrultusunda Ulusal Kalıntı İzleme Planı sürdürülmektedir. Bu plan kapsamında; beyaz et ve canlı kanatlılar; su canlıları; süt ve balda “Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünlerde Belirli Maddeler ile Bunların Kalıntılarının İzlenmesi İçin Alınacak Önlemlere Dair Yönetmelik” kapsamında belirtilen maddeler yönünden analizler yapılmaktadır. Söz konusu Yönetmelik 96/23/EC sayılı AB Direktifi esas alınarak hazırlanmıştır. Analizler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ilgili birimlerinde yapılmaktadır. Yapılacak analizler için Örnekleme Stratejisi ilE Örnekleme Seviyeleri ve Sıklığı da İlgili Yönetmeliğin Ek 3 ve Ek 4 maddelerinde belirtilmiştir.

Küflenmenin Önlenmesine Yönelik Uygulamalar Tarla Şartlarında Mantar İstilasının Önlenmesi, Ürünün Hasat Edilmesi ve Kurutulması, Depolama Sırasında Yapılacak Uygulamalar, Ürünün Taşınması Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar şeklinde düzenlenmiştir.

Mantarların Kimyasal Yolla Kontrolü Nemli yerlerde mantarların kontrolü amacıyla birçok kimyasal madde denenmiştir. Bunlar arasında aureofungin, thiram, captan, ortofenilfenat, bordo bulamacı ve organik asitler (propiyonik asit,sorbik asit, asetik asit ve benzoi ik asit) ve tuzları yer almaktadır. Kimyasal kontrol amacıyla kullanılan bir diğer madde de sıvı amonyaktır. Ancak, bu pahalı bir uygulamadır. Ayrıca, bu işlem sırasında bazı istenmeyen teknolojik problemler de görülür; örneğin mısır rengini kaybederek kahverengileşir. Bir başka yan etkisi de ürüne keskin bir koku vermesidir; bu durumda ürünün hayvanlar tarafından

tüketilmesi güçleşir. Bunun yanında, yüksek yoğunluktaki amonyak, uzun süre depolanacak ürüne atmosferik nemi çekerek rutubet düzeyinde artmaya neden olur. Mikotoksinlerin yıkımlanması amacıyla oksitleyici maddeler de kullanılmaktadır. Bu gruptan maddeler arasında başlıca hidrojen peroksit, ozon, sodyum bisülfit ve sodyum metabisülfit bulunur. Mikotoksinlerin yıkımlanması için kullanılan maddeler arasında bağlayıcı özellikte olanlar önemli bir yer tutmaktadır. Bağlayıcı maddeler arasında hidrate sodyum kalsiyum aluminyum silikat (HSCAS) fazlaca kullanılır. Aflatoksinlerin yıkımlanması için yapılan çalışmalarda HSCAS ile aflatoksinlerin birleşerek sabit bir yapı haline geldiği ve bunun da sindirim kanalından emilmeden geçtiği gösterilmiştir.

Fiziksel ve Kimyasal Metotlarla Aflatoksinlerin Yıkımlanması Aflatoksinler arasında en güçlü etkili olan AFB1’in moleküler yapısı fiziko-kimyasal ve biyokimyasal olarak incelendiğinde, toksikolojik etkiden sorumlu iki önemli yapıdan söz edilebilir. Yıkımlanma olayı, furan halkasındaki çift bağın doyurulmasıyla veya lakton halkasının hidrolize olup açılmasıyla gerçekleşir. Buradaki değişiklikler önce lakton halkasında başlar ve sonra furan halkasının çift bağı doyurularak toksinin yıkımlanması sağlanır. Aflatoksinlerin yıkımlanması amacıyla bugüne kadar yapılan çalışmalarda şu yöntemler kullanılmıştır; ısı, peroksitler, ozon ve diğer oksitleyici maddeler, asit ve alkalilerle muamele, ışınlama ve belirli mikroorganizmalar. Fiziksel metodlarla aflatoksinlerin yıkımlanmasında en önemli yeri ısı uygulaması tutar. Saf ve susuz şekildeki aflatoksinlerin, ergime noktalarına kadarki sıcaklıklara dayanıklı oldukları bilinmektedir. AFB1 kuru havada dayanıklıdır: ergime noktası 260 °C’dir ve 269 °C’de yıkımlanır. Aflatoksinlerin yıkımlanması amacıyla ultraviyole ışınları (UV) ve güneş ışığı da kullanılmaktadır. Bu durumda solar yıkımlamaya karşı hassas olan furan halkasında değişiklikler meydana gelir ve çift bağda açılma şekillenir. UV ışınların kullanılması sonucu, aflatoksin molekülünde kopmalar meydana gelerek, 12’nin üzerinde yıkımlanma ürünü oluşur. Ayrıca UV ile

muamele sonucu gıda maddelerinde oksidatif değişiklikler ve kalitesinde bozulmalar da meydana gelir. Aflatoksinlerin yıkımlanması amacıyla güneş ışınları özellikle ürünün kurutulması aşamasında etkili olmaktadır. Aflatoksinlerin yıkımlanmasında kullanılan kimyasal maddelerin başlıcaları; klorlaştırıcı maddeler (sodyum hipoklorid, klordioksit, gaz halindeki klor); oksitleyici maddeler (hidrojen peroksit, ozon ve sodyum bisülfit) ve hidrolitik maddeler (asitler ve alkaliler)’dir. Kaynaklar Betina,V. (1989). Mycotoxins, chemical, biological and environmental aspects. Elsevier. Amsterdam. Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünlerde Belirli Maddeler ile Bunların Kalıntılarının İzlenmesi İçin Alınacak Önlemlere Dair Yönetmelik; 17.12.2011 tarih ve 28185 sayılı Resmi Gazete. Council Directive. 96/23/EC. of. J.European Communities. Gıda Değeri Olan Hayvanlara Uygulanması Yasaklanan ve Belli Başlı Şartlara Bağlanan Hormon ve Benzeri Maddeler Hakkında Tebliğ; 2003/18; 19.06.2003 tarih, 25143 sayılı Resmi Gazete. Kaya,S. (1989).Yem ve besinlerdeki mikotoksinler: İnsan ve hayvan sağlığı için önemleri. Ankara Univ Vet Fak Derg. 31: 226-253. Kaya,S. (1994). Besinlerdeki Veteriner İlaç Kalıntıları, Bilimsel ve Yasal Denetim. Türkiye’de Veteriner İlaçları Üretimi, Pazarlanması, Güvenli Kullanımı ve Kalıntı Sorunları Sempozyumu. 13-14 Ekim 1994. Ankara. Kaya,S., Ünsal,A. (2007). Besinlerdeki İlaç Kalıntıları ve Denetimi. Alınmıştır: Veteriner Hekimliğinde Farmakoloji. Cilt 2. Baskı 4. Editör: S. Kaya. Medisan. Ankara. sf: 805-845. Kubena,L.F.,Harvey,R.B.,Huff,W.E. and Corrier,D.E. (1990). Efficacy of a Hydrated Sodium Calcium Aluminosilicate to reduce the toxicity of aflatoxin and T-2 toxin. Poult Sci. 69: 1078-1086. Özpınar,H., Kahraman,R., Şenel,H.S., Dietrich,R. (1993). Yem ve yem hammaddeleri ve fabrika yemlerinde Aflatoksin B1 , Okratoksin A ve Zearelenon miktarının enzimimmunolojik yöntemle saptanması. Doğa Tr J Vet Anim Sci. 17:239-244. Pulce,C. ve ark. (1991). Collective Human Food Poisoning by Clenbuterol Residues in Veal Liver. Vet. Hum. Toxicol. 33:480-481. Samarajewa,H.,Sen,A.C.,Cohen,M.D. and Wei,C.J. (1989). Detoxification on aflatoxins in foods and feeds by physical and chemical methods. J Food Protect. 53: 489-501. Şanlı,Y. (1989). Küflenmiş Yem: Kullanımı, tüketimi ve sakıncaları. Çiftlik Derg. 62: 23-25. Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği; 29.12.2011 tarih ve 28157 Resmi Gazete. Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu; 11.06.2010 tarih ve 5996 Resmi Gazete. Yarsan,E. ve Özdemir,M. (1997). Aflatoksinlerin insan ve hayvan sağlığı yönünden önemi ve aflatoksinlerin önlenmesine yönelik uygulamalar. Tarım Kredi Koop.Derg. 1(1):41-47. Yarsan,E. (1993). Yem, yem hammaddeleri ve besinlerde küflenmelerin önlenmesi ve bu tür yem ve besinlerin değerlendirilmesine yönelik uygulamalar. Ankara Üniv. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Seminer Notları. Yarsan,E. (2003). Hayvansal Gıdalarda Veteriner İlaç Kalıntıları. Gıda Paneli: Denizli Veteriner Hekimler Odası. 26.04.2003. Denizli. Yarsan,E. “Hayvansal Gıdalarda Veteriner İlaç Kalıntıları ve Halk Sağlığı Yönüyle Değerlendirilmesi”. Ankara Üniversitesi, Veteriner Fakültesi Bilim Kurulu (AVBAT) Semineri, 29.12.2010. Ankara. Yarsan,E. (2012). Hayvansal Gıdalarda Kimyasal Kalıntı Problemi ve Antibiyotik/Antelmintik Direnç Paneli. 11 Mayıs 2012, Kars.

*Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı

ETBİR I KIRMIZI 41


TEKNOLOJİ

Bizerba’dan, gıda endüstrisi için

dakikada 200 paket etiketleyen makine 1866 yılından bu yana tartım ve etiketleme alanında gerçekleştirdiği ilklerle sektörüne öncülük eden Bizerba yine bir “ilk”e imza atarak, gıda endüstrisi için dünyanın en hızlı etiketleme makinesini geliştirdi.

1

866 yılından kurulan Bizerba, bugün 140 ülkede bulunan temsilcilikleri ve müşteri yelpazesi, dünya çapında 3100 çalışanı ile faaliyet göstererek, gıda sektörüne makine ve ekipman üretimi ve satış hizmetleri veriyor. Gıda sektöründeki teknik gelişmeleri önemli ölçüde belirleyicisi olarak, endüstri, perakende ve lojistik sektörlerindeki müşterilerine global fakat özgün donanımsal ve yazılımsal çözümler sunuyor.

rakipsiz bir performans sunduğunu belirterek, dakikada 200 ürün akış hızında tartım ve etiketleme işlemlerini gerçekleştirdiğini vurguladı. Conzelmann sözlerine şöyle devam etti: “Ulaşılan hız, henüz piyasada erişilememiş bir hızdır, bu nedenle bu etiketleyici önümüzdeki birkaç yıl boyunca tüm güncel paketleme makinelerine ayak uydurabilecektir. Bu da müşteri için güvenli yatırım anlamına gelmektedir.”

Tartım ve etiketleme alanında gerçekleştirdiği ilklerle yaklaşık 150 yıldır sektörüne öncülük eden Bizerba yine bir “ilk”e imza atarak, gıda endüstrisi için dünyanın en hızlı etiketleme makinesini geliştirdi. Bizerba’nın portföyüne eklenen en yeni ve benzersiz çözümü, dakikada 200 paket tartma ve etiketleme kapasitesine sahip olan GLM-Ievo. Paketleme kalitesini ölçmek için bir kamera kontrol sistemi ile donatılmış olan GLMIevo, ürün değiştiğinde, kodlanmış etiketleme rulosu sayesinde kendini otomatik olarak ayarlayabiliyor. Sistem, modüler tasarım prensibi sayesinde farklı gereksinimlere cevap verecek şekilde bileşenleri teker teker monte edilebilme özelliğine sahip.

Kamera sistemini entegre

Tamamen otomatik yeni etiketleme makinesi GLMIevo ile ilgili olarak Bizerba Endüstriyel Bölüm Yöneticisi Dieter Conzelmann; makinenin gıda endüstri içerisinde henüz

42 ETBİR I KIRMIZI

Gıda üreticisi müşterilerinin güvenini sarsacak ve en kötü senaryoda pahalı ürün iadelerine yol açabilecek ürün kalitesi kayıpları göze alamayacaklarına değinen Conzelmann: “Bu nedenle yeni GLM-Ievo’ya Bizerba-VisionSystem(BVS) kamera sistemini entegre ettik. Otomatik metin algılama sayesinde, doğru metin ile doğru raf ömrü etiketlere yazılmış mıdır ve etiket ile barkodun konumu doğru mudur diye kontrol eder. Bir lazer aynı zamanda mühürleme kontrolü yaparken, sızdıran paketleme alanları ile kirlenmeleri tespit eder. Üreticiler BVS ile ürün kalitesini arttırırken, dolaylı olarak marka imajını da güçlendirebilirler.” dedi. Üretim verimliliğini arttırmak için GLM-Ievo’nın bir başka yenilikçi özelliğinin de ürünler değiştirildiğinde sistemin kendini ayarlayabilmesi olduğunu belirten Conzelmann: “Bu plug-

in-label fonksiyonu aracılığıyla çalışmaktadır. Bochum’daki Bizerba baskı tesisi, taşıyıcı kağıt üzerinde data matrix kodu bulunan etiketler üretmektedir. Bu tüm ürün ve etiketleme bilgilerini içerir. Rulonun takılması esnasında etiketleyici, bir tarayıcı aracılığıyla kendine özgü bilgiyi okumakta ve kendini bu bilgiler doğrultusunda otomatik olarak ayarlamaktadır. Kullanıcı bu sayede üretim esnasında yüksek zaman tasarrufu sağlar.” Günümüzde hızla değişen ve gelişen otomasyon sistemlerinin, mekanlara belirli aralıklarla ve hızlı bir şekilde uyarlanabilmesi her zamankinden fazla önem taşıyor. Bu nedenle GLMIevo’nun geliştirilmesi esnasında tasarımcıların özellikle esneklik konusuna odaklanarak, 300mm ile 700mm uzunlukları arasında çok sayıda tartım bandı seçenekleri ürettiklerini belirten Conzelmann; “Sisteme ait besleme, seperatör ve tartım bantları kalifiye servis elemanları tarafından değiştirilebilmek üzere modüler olarak geliştirildi. Bu şekilde tesis farklı paket büyüklüklerine uyarlanabilir. Kullanımdan dolayı meydana gelen aşınmalar durumunda bant ve bant kemerleri kolaylıkla alet kullanılmadan değiştirilebilir.” diyerek GLMIevo ile müşterilerinin mekansal gereksinimlere her an uyum sağlayabilecek esnek ve benzersiz bir sisteme sahip olacağını vurguladı.


ETBİR I KIRMIZI ETBİR I KIRMIZI 4302


TEKNO HABER

InterChicken’de prosesler

CSB-System’in komple BT çözümü tarafından kontrol ediliyor Hollandalı InterChicken’da 2009’dan bu yana, kanatlı sektörüne otomasyon çözümleri sunan CSB-System’in güçlü iş-zekası-çözümü kullanılıyor. Bu çözümün en önemli amacı, ERP-sisteminde kaydedilmiş geçmiş verilere bağlı olarak ve belirlenmiş temel performans göstergeleri (KPIs) yardımıyla, InterChicken’in güncel piyasa durumunu analiz etmek.

K

anatlı et ürünleri üreticisi Hollandalı InterChicken firması, modern ve güçlü donanımı ve kaliteli ürünleriyle perakendeci ve toptancılara hizmet veriyor. InterChicken felsefesinin en önemli bileşenini yenilikçi ürün konseptleri ve ambalaj çözümleri olduğu kadar, güçlü bir sürdürülebilirlik çabası da oluşturuyor. InterChicken işletmesinin yönetimi için, yıllardır CSB-System’in kanatlı sektörünün ihtiyaçlarına göre yapılandırdığı sektöre özel BT-komple çözümünü kullanıyor. İşletme BT-iş ortağı ile birlikte geçtiğimiz yıllarda işletmenin birçok prosesini otomatikleştirerek, dahili lojistiğini optimize etti.

600 çeşit ürün 2000 yılında kurulan InterChicken firması, ürün çeşitliliği ile müşterilerinin ve tüketicilerinin isteklerine en iyi şekilde cevap verebilmek anlayışıyla hem Hollanda pazarı hem de dış pazarlarda hizmet veriyor. İşletmenin zengin ürün çeşidinde Barneveld, Groningen ve NoordBrabant kesimhanelerinden gelen bütün piliçler, serbest dolaşan piliçler ve Label-Rouge ürünleri bulunuyor. Çeşitlerin arasında yenilikçi ambalajlarda sunulan ileri işlem kanatlı ve av hayvanları

44 ETBİR I KIRMIZI

spesiyalleri de yer alıyor. Ürünleri hakkında bilgi veren InterChicken Üretim Müdürü yardımcısı Johan Nap “Hem kendi etiketimizle hem de özel markalardan toplam 600 çeşit ürünün Bodegraven’den sevkiyatı yapılır. Ayrıca Utrecht’teki üretim tesisimizde birkaç büyük mağaza için de üretim yapmaktayız. Hollanda pazarının büyük bir bölümünde ürün çeşidimiz sergilenmektedir.” diyor.

Dahili lojistikte otomasyon Artan ticari yaptırımlara uymak, aynı zamanda süpermarket raflarındaki, özellikle piliç eti fiyatlarındaki baskı ile stratejik olarak baş edebilmek için, InterChicken’ın ısrarla yenileşme ve modern ileri işlem ürünlerin geliştirmesine yatırım yaptığını belirten Johan Nap kendi çözümlerini şöyle açıklıyor: “Kanatlı sektöründe rekabet çok fazla olduğundan Hollanda pazarı zorlu bir pazar. Bu nedenle rekabette farklılaşabilmek için firmaların çözümlere ihtiyacı var. Biz bunu optimize edilmiş malzeme akışı ve haftada 6 gün özelleştirilmiş sevkiyat performansı ile başarıyoruz. Son birkaç yıldan beri dahili lojistiğimizin otomasyonu stratejik ağırlık noktalarımızdan biriydi. Bu bakımdan iş ortağı olarak

sektörün uzmanı CSB-System’e güveniyoruz. Bu başarılı iş ortaklığı InterChicken’in Bodegraven’deki üretim işletmesini devreye soktuğu 2003 yılından bu yana süregeliyor.” Tesisin açılışında işletme bilerek ve isteyerek CSB-System’in sektöre özel yazılım paketini almaya karar verdi. InterChicken Proje Yöneticisi Sieger Veldhuyzen, CBS-System’i tercih nedenleri hakkında; “Biz bizim dilimizden anlayan ve hızlı kavrayan, esnek ve hızlı bir BT-iş ortağı arıyorduk. Ayrıca bir kanatlı et üreticisi için güvenilirlik, işletme verilerine sürekli ve şeffaf erişim ile teslimatta dakiklik çok önemli faktörlerdir. Bu nedenle entegre işletme yazılımı olarak CSB-System bizim için çok elverişliydi.” diyor. Yazılımın kullanımı ile örneğin ağırlık fiyatlandırma ve etiketleme işlemlerini daha verimli gerçekleştirebildiklerini ifade eden Veldhuyzen şöyle devam ediyor; “Bunun da ötesinde üretim planlaması ve depo yönetimi gibi diğer işletme proseslerimizi daha sıkı düzenleyebiliyoruz. Yıllar geçtikçe CSB-System ile iş ortaklığımız daha da derinleşiyor“. InterChicken halen diğer modüllerin yanında CBS-System’in tedarik, APS, lot bazında bilgi sistemi, kalite yönetimi, depo yeri yönetimi dahil depo, EDI, satış/pazarlama ve rut yönetimi modüllerini de kullanıyor.


Aynı anda 120 şube Johan Nap sevkiyata hazırlama çözümünden memnuniyetini: “Biz ürün stoğu ile çalışıyoruz ve müşteri sipariş tahminleri temelinde üretim ve sevkiyata hazırlama süreçlerimizi planlıyoruz. Burada önceden şube bazında çalışıyorduk. Bugün, birden çok şube sevkiyatını ürün bazında aynı anda yönetebiliyoruz.” sözleriyle ifade ediyor. Firmada önceden her bir sipariş tek tek ve arka arkaya şube bazında etiketlenirdi ve sevkiyata hazırlanırdı. Şimdi şubelerin siparişleri birleştirilerek toplu halde sevkiyata hazırlanıyor.

Etiketleme sonrasında CSB-System ilgili şubenin ürünlerini sevkiyata hazırlamak üzere otomatik olarak doğru yere çıkarıyor. Nap sözlerini şöyle tamamlıyor: “CSB-System, Espera ve Itec’in sevkiyata hazırlama çözümü ile 120 şubenin siparişlerini aynı anda toplayabiliyoruz. Müşterilerimiz haftanın altı günü paket siparişlerini geçebiliyor. Sonuç olarak ürünlerimizin sevkiyatı % 99 müşteri odaklı sevkiyat düzeyinde gerçekleşiyor.“ Bu verimli mal dolaşımı metodu sayesinde firma müşterileri, hem depolama hem de mal toplama süreçlerinin giderlerini azaltıyorlar. InterChicken da dahili lojistikte siparişlerin akış süresi azaldığı için, işlem ve proses

maliyetlerinden tasarruf ediyor.

Altı hattın yönetimi InterChicken ayrıca, 120 süpermarket şubesine hizmet verebilmek için, geçen yıl aralık ayında altı sınıflandırma, tartım, fiyatlandırma ve etiketleme hattı kurdu. Bu hatlar diğer makinelerin yanında tartım, fiyatlandırma ve etiketleme makinelerinden oluşuyor ve CSB-System’in yazılımı tarafından merkezi olarak kontrol ediliyor. Çok kısa sürede başarılı bir şekilde anahtar teslimi bitirilen proje, altı hattın kontrolü için yazılım ve donanımıyla yenilikçi bir komple çözüm sunuyor.

“Akıllı” İşletme Bilgileri 2009 yılının ekim ayından beri InterChicken’de, CSBSystem’in güçlü iş-zekası-çözümü kullanılıyor. Bu çözümün en önemli amacı, ERP-sisteminde kaydedilmiş geçmiş verilere bağlı olarak ve belirlenmiş temel performans göstergeleri (KPIs) yardımıyla, InterChicken’in güncel piyasa durumunu analiz etmek. Burada işletmenin piyasadaki diğer rakipleri karşısındaki ekonomik durumu hakkında sonuçlar çıkarılabiliyor. Bu özel değerlendirmeler ve analizlerin temelinde InterChicken hedefe yönelik kararlar alabilirken, gerekli aksiyonları da başlatabiliyor. Örneğin işletme ve performans göstergeleri önceden belirlenmiş bir seviyenin altına düştüğü durumda InterChicken yönetimi, işletmenin belli bir zaman aralığındaki performansını tam olarak analiz edebilir veya bir ürünün şimdiye kadarki satış rakamlarını bir grafikte kontrol edebilir. CSB-System’de BIÇözümü merkezi kaydedilmiş ERP-sisteminin verilerine en uygun erişimi sağlar. CSB-System’in yüksek entegrasyon derecesi tüm verilere hızlı erişimi ve karar alma aşaması için gerekli en uygun temel verileri kullanıma sunar. ETBİR I KIRMIZI 45

ADVERTORIAL

Paketlenmiş piliç ürünlerinin sınıflandırma ve sevkiyata hazırlama çözümleri CSB-System tarafından yönetiliyor. CSBSystem, Itec ve Espera’nın birlikte gerçekleştirdikleri bu yenilikçi ve çok verimli sistem ile InterChicken yıllık binlerce ürünü sevkiyata hazırlıyor. Merkezi olarak CSByazılım ve donanımı ile yönetilen sistem, siparişe göre sevkiyata hazırlama için bir otomatik taşıma sisteminden, kasalar için palet bozma ve paketlenmiş piliç ürünleri için alım istasyonundan oluşuyor. Bu paketlenmiş ürünler bir çalışan tarafından, ağırlığının alınabilmesi ve ürün tanımı, fiyat, SKT, ağırlık ve kesim tesisi bilgilerinin bulunduğu bir etiketin basılacağı, tartım ve etiketleme birimine yerleştiriliyor. Ayrıca yapıştırılan diğer bir etikette ilgili ürünün nasıl hazırlanacağı gibi yararlı bilgileri içeriyor. Etiketleme sonrası ürünler otomatik olarak bir sınıflandırma sistemine aktarılıyor ve siparişe göre boş kasalara dolduruluyor. Doldurulmuş kasalar kasa istifleme istasyonuna gönderilerek istifleniyor. Tamamlanmış istifler kasa istifleme mekiği yardımı ile iki kasa istifi için bir asansöre aktarılııyor ve nakliye için mal çıkışına gönderiliyor. Burada CSB-System’in entegre tur planlaması tarafından ilgili araçlara atanarak sevk ediliyor.

Advertorial

Geniş ölçekli sevkiyat hazırlama


Advertorial

TEKNO HABER

Mitsubishi Soğutucu Üniteler ile

Daha fazla yük taşıma imkanı Türkiye temsilciliğini Yıldız Treyler’in yaptığı Mitsubishi soğutucu üniteler, farklı modelleriyle soğuk zincir taşımacılığının hizmetinde.

G

ıda güvenliği zincirinin en önemli halkasını oluşturan nakliye esnasındaki riskleri en aza indirgemek üzere teknolojisini sürekli geliştirerek yenileyen Mitsubishi soğutucu üniteleri, Yıldız Treyler tarafından et üreticilerinin hizmetine sunuluyor. Türkiye temsilciliğini Yıldız Treyler’in yaptığı Mitsubishi soğutucu üniteler, farklı modelleriyle soğuk zincir taşımacılığı için alternatifler sunuyor. Soğuk zinciri nakliyesi için firmalara yeni seçenekler sunan Yıldız Treyler; Mitsubishi soğutucu ünitelerin ileri teknolojiyle, daha iyi soğutmanın yanı sıra daha fazla yük taşıma imkanının da sağlandığını bildirdi. Ünitelerin frigorifik araçlara uygulanmasıyla hacim kaybı olmadığı vurgulanırken, bakım maliyetinin çok düşük olmasının da bir diğer avantaj olduğu belirtildi. Mitsubishi soğutucu ünite, kasa içerisinde evaparator olmadığı için hacim kaybı yaratmadan daha fazla yük taşıma ve daha üstün soğutma debisine sahip dünyadaki tek marka konumunda. Ayrıca

Yıldız Treyler’den ithal Avrupa alüminyum taban

sınıfında üstün soğutma, dizel üniteler için daha düşük yakıt tüketimi, uzun servis-bakım aralığı ve bakım maliyeti ile avantaj sağlıyor. Yaygın yedek parça ve servis ağı ile ülkemizin frigorifik kasa ve treyler sektörünün köklü kuruluşu olan Yıldız Treyler güvencesiyle sunulan Mitsubishi soğutucu üniteler, et, balık, sebze, bisküvi, çikolata, süt gibi alanlarda Türkiye’nin büyük gıda üreticisi kuruluşlar tarafından tercih ediliyor. Ayrıca motordan tahrikli ünite, sınıfında sadece Mitsubishi’ye has özellikler ile donatılmış olmasıyla sıcak iklimine sahip Türkiye’de üstün Japon teknolojisinin kullanım rahatlığını sunuyor.

Yenilikçi ruhunu kaybetmeden kuşaktan kuşağa aktaran Yıldız Treyler, ithal tek parça özel paslanmaz alaşımlı alüminyum tabanları opsiyonel olarak müşterilerinin beğenisine sunuyor. Yeni taban uygulamasıyla özellikle gıda sektöründe et, gıda taşımacılığı yapan firmaların genel sıkıntısı olan aşınma, dayanıklılık ve kayma problemi kökünden çözüldü. 3.000 mm 13.600 mm’ye yani kamyonetten treylere kadar uygulanabilen alüminyum taban, test araçlarında tam not alırken, ülkemizin büyük üreticilerince de çok beğenildi.

Mitsubishi Ünitelerin Öne Çıkan Özellikleri: • Soğuk-sıcak aralığında yüksek soğutma kapasitesi, • Donmuş sıcaklık aralığında daha yüksek soğutma debisi, • Kasa içerisinde evaparator olmadığı için daha fazla yükleme hacmi sunar. • Kullanılan kompresörler Türkiye şartlarına göre özel geliştirildi. • TDJ ve S serisi motordan tahrikli modeller alternatiflerine göre yüzde 15 daha fazla soğutma debisi sağlar 46 ETBİR I KIRMIZI


KONGRE

59. Uluslararası Et Bilimi ve Teknolojisi Kongresi

İCOMİST, 18-23 Ağustos’ta İzmir’de yapılacak 1955 yılından beri dünyanın çeşitli ülkelerinde düzenlenen Uluslararası Et Bilimi ve Teknolojisi Kongresi’nin 59.su Türkiye’de ilk kez, 18-23 Ağustos 2013 tarihleri arasında İzmir’de Swissôtel Grand Efes’de düzenlenecek.

U

luslararası Et Bilimi ve Teknolojisi Kongresi (International Congress of Meat Science and Technology) ICoMST’in dünyada et bilimi, teknolojisi ve endüstrisi alanındaki son araştırma ve uygulamaları ele alan ulusal/uluslar arası sektörel ve akademik otoriteleri ortak platformda toplayan tek organizasyon olan gerçekleştiriliyor. 2005 yılında Baltimore, ABD’de düzenlenen ICoMST organizasyonunda, Türkiye ulusal delegesi Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Meltem Serdaroğlu’nun öneri ve gayretiyle, tüm ülke temsilcilerinin katıldığı toplantıda kongrenin 2013 yılında Türkiye’de düzenlenmesi kararı verilmişti. Organizasyonun amacı hakkında bilgi veren Kongre Başkanı Prof. Dr. Meltem Serdaroğlu; Günümüzde

gıda sanayinin, pek çok alanda yapılan araştırma-geliştirme çalışmaları ile en gelişmiş ve stratejik sektörlerden biri haline geldiğini belirterek; “Gıda sanayinin içinde bulunduğu bu gelişim sürecinde et endüstrisi; Ar-Ge çalışmaları, teknolojik yenilenme, ekonomik yapılanma, verimlilik gibi rekabet gücünü arttırıcı unsurlara gerek duymaktadır.” dedi.

Bu organizasyonla et bilimi ve teknolojisi alanındaki araştırma bulgularının, bu alandaki gelişmelerin, karşılaşılan sorunların ve çözüm önerilerinin bilimsel

ve teknik temelde tartışılması amaçlanıyor. 59. Uluslararası Et Bilimi ve Teknolojisi Kongresi’nde (ICoMST 2013) sektör ve tedarikçileri, araştırma kurumları ve üniversiteler arasında sağlıklı, verimli ilişkilerin başlatıldığı ve geliştirildiği bir ortam oluşturulacak. Kongre bilimsel programında dünyanın bir çok ülkesinden konularında uzman 25 davetli konuşmacının sunumunun yanı sıra, kongreye gönderilen bildirilerden bilimsel kurul tarafından seçilecek olan 40 adet sözlü sunum yer alacak. Kongre kapsamında ayrıca 300’ü aşkın poster bildiri sunulacak. Türkiye’de ilk kez düzenlenecek olan bu kongreye ülkemizden ve uluslararası platformdan 600’ü aşkın katılımcı bekleniyor. Kongre ile ilgili detaylı bilgiye www. icomst2013.org adresinden ulaşılabilir.

ETBİR I KIRMIZI 47


KONGRE

4. Gıda Güvenliği Kongresi’nde

‘Gıda Güvenliğinde 2020 Vizyonu’ masaya yatırıldı

Gıda Güvenliği Derneği’nin koordinatörlüğünde düzenlenen 4. Gıda Güvenliği Kongresi 14-15 Mayıs 2013 tarihlerinde Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde gerçekleştirildi. Kongre kapsamında düzenlenen oturumlarda gıda güvenliği, halk sağlığı ve hayvansal gıdalar bakımından çeşitli yönleriyle tartışıldı.

G

ıda güvenliği konusunda Balkanlar, Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu’nun en büyük kongresi olan Gıda Güvenliği Kongre’si, 4. kez devlet kurumları, üniversiteler, ilgili tüm meslek grupları ve gıda sektörünün yerli ve yabancı bileşenlerini bir araya getirdi. İki gün boyunca yoğun ilgi ile gerçekleşen kongreye yaklaşık 700 kişi katıldı. Açılışını Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner’in yaptığı 4. Gıda Güvenliği Kongresi’nde Saner: “Yeni Gıda Mevzuatı ile artık gıda sektörünün bir rota sorunu yok. Bundan böyle sektörün tüm bileşenlerinin güçlerini birleştirerek aynı rotada ilerlemesi gerekiyor. Farklılıklarımıza değil benzerliklerimize odaklanmalıyız, sorun değil çözüm üretmeliyiz” mesajı verdi.

48 ETBİR I KIRMIZI

Gıdada doğal tehlikelere dikkat! 4. Gıda Güvenliği Kongresi’nin özel konuşmacıları arasında bu yıl, kanser üzerine araştırmaları ile dünya çapında üne sahip olan Amerikalı biliminsanı Prof. Dr. Bruce Ames vardı. Oakland Araştırma Enstitüsü Çocuk Hastanesi’nde çalışmaları devam eden Ames, gündemin merak uyandıran konularından “gıda ve kanser” ilişkisini ele aldığı bir sunum gerçekleştirdiği. Yapılan araştırmalara göre dünya nüfusunun 3’te 1’inin kansere yakalandığını ifade eden Ames, sigara ve kötü beslenmenin kanser oluşumunu artıran ana etkenler olduğunu söyledi. Pestisitlerin (endüstriyel kimyasallar) kansere neden olduğu, bunun yanında organik gıdaların kanser riski

taşımadığına ilişkin yaygın inanışın aksine, doğada kendiliğinden var olan kimyasalların daha fazla kanser riski taşıyabileceğine dikkat çeken Ames: “ Çevre örgütleri, doğadaki her şeyin zararsız olduğunu düşünüyor, doğadaki tehlikeleri göz ardı ediyorlar. Kimi doğal kimyasallar yüksek oranda kanser riski taşıyor” diyerek kanserden korunmak için iyi beslenmenin önemine işaret etti.

Gıda sektörünü 2023’te ne bekliyor? 4. Gıda Güvenliği Kongresi’nin ikinci günü gerçekleştirilen ve katılımcıların büyük ilgisi ile karşılanan diğer bir oturum ise “Gıda Güvenliği 2023” konulu paneldi. Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası Başkanı Necdet Buzbaş, İTÜ Gıda


Mühendisliği Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, Avrupa Birliği Bakanlığı temsilcisi Şebnem Gürbüz ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Kavak’ın konuşmacı olarak bulunduğu panelde 2023 yılına ilişkin öngörüler ilgi topladı. Panelistlerden Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu; dünya gıda üretiminin iklim, çevresel dönüşüm ve nüfus artışına bağlı olarak ciddi dönüşümler geçireceğini dile getirerek, geleceğe ilişkin şu öngörülerde bulundu: “Tohum sektörünün gelecekte kuraklığa ve sellere dayanıklı tohum çeşitleri konusunda ıslah çalışmalarına ağırlık vermesi gerekecek. Zirai ilaç ve bitki besleme sektörünün ise sellerle birlikte artması muhtemel bitki hastalıklarına karşı daha güçlü ve koruyucu ilaçlar geliştirmesi zorunlu olacak.” Necdet Buzbaş ise sektörün gelecek vizyonunu: “2023’te bilinçli tüketici bakış açısı oturacak, gıdalar konusunda bilgi kirliliği azalacak. Gıda sektörü beslenme-sağlık ilişkisini destekleyecek yeni ürün kategorilerine yönelecek. Beslenme ve gıda eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına konacak” şeklinde çizdi.

Tüketicilerin, et ve et ürünlerine güveni artıyor Kongre’nin 14 Mayıs günü gerçekleşen Tarlada / Çiftlikte Gıda Güvenliği oturumunda Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Yücesan bir konuşma yaptı. ‘Kırmızı Et Sektörünün Gıda Güvenliği Sorunları ve Çözüm Önerileri’ konulu konuşmasında Dr. Ahmet Yücesan, Ülkemiz hayvancılık sektöründe son yıllarda Bakanlığın uygulamaları ve teşviki ile kurulan entegre et ve süt işletmelerinin sayısı arttığını, bununla birlikte sektördeki dengelerin de değişmeye başladığını belirtti. AB mevzuatlarına uyum kapsamında gıda güvenliği faslında açılış müzakereleri başarıyla sonuçlandığını ve faslın kapanış kriterlerinin de yerine getirilmesi için önemli adımlar atıldığını söyledi. Konuşmasında, Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği

ile et mamülleri üretiminde beyaz et ile kırmızı et karışımlarının engellendiğini, MDM’li ürünler ve soya kullanımı yasaklandığını hatırlatan Yücesan, bu sayede orta ve uzun vadede tüketicilerin, et ve et ürünleri üreten sanayicilere olan güveninin artırılmasına dönük bir adım atıldığını belirtti.

Kesimhanelerin asgari teknik ve hijyenik alt yapısı eksik Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın güncel verilerine göre ülkemizde kırmızı et sektöründe faaliyet gösteren 538 adet ruhsatlı kesimhane ve kombina bulunduğunu ve tesislerin kapasitelerinin ancak %22’sini fiili olarak kullandığını belirten UKON Başkanı Yücesan; “Bu kesimhanelerinin çoğu istenilen miktar ve kalitede hammadde temin edemedikleri için düşük kapasite ile çalışmaktadır. Çoğunda fiziki ve teknik şartlar yetersizdir, eğitimli personel açığı bulunmaktadır. Ayrıca izlenebilirliğin sağlanmasında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır” dedi. Asgari teknik ve hijyenik alt yapının eksikliğinin mikrobiyel risk ortaya çıkardığını ve özellikle soğutma konusunda büyük eksiklikler bulunduğunu hatırlatan Yücesan, zoonoz hastalıkların kesimhanelerde yeterince kontrol altına alınamaması sonucu enfeksiyonların gelişebildiğini söyledi. Kesimhanelerin mevcut şartlarının iyileştirilmesi ve modernizasyonuna yönelik olarak Avrupa Birliği mevzuatları ile 5996 sayılı kanuna uyum çerçevesinde ikincil mevzuatın yürürlüğe konduğunu ve buna göre 2013 yılı sonuna kadar modernizasyonunu gerçekleştiremeyen tüm kesimhanelerin kapatılmasının söz konusu olacağını sözlerine ekleyen Yücesan, sorunların çözümünü için ülkemizde faaliyet gösteren

mezbaha ve kombinaların en az %30’unun kapatılması, geriye kalanların ise revize edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Gıda güvenliğinde farkındalık yaratan gençler ödüllerine kavuştu! 4. Gıda Güvenliği Kongresi’nin bu yıl ilk kez gerçekleştirdiği bir etkinlik de “Bir Farkındalık Yaratma Proje Yarışması”ydı. Gençlerin gıda güvenliği konusunda bilinç ve duyarlılığını artırmak, gıda sektöründe çalışabilecek gelecek kuşakların yaratıcı yönlerini güçlendirmek amacı ile düzenlenen yarışmada birincilik ödülünü: Antalya Döşemealtı OSB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nden Ayşenur Fırat ve Birol Şahiner, “Gıda Güvenliği Sistemi (GGS)” isimli projeleri ile aldılar. Balıkesir Merkez Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nden Ceren Nur Temiz, “Protettivo” isimli proje ile ikicilik ödülünü, Mezitli Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nden Fatma Bilgi ise “Ekmeğime Dokunma” isimli proje ile üçüncülük ödülünü almaya hak kazandı. 4. Gıda Güvenliği Kongresi’nde ayrıca her yıl olduğu gibi bu yıl da Poster Yarışması düzenlenerek en iyi poster sunumları ödüllendirildi. Gıda güvenliği konusunda birincil üretimden tüketiciye varana kadar her aşamada bilimsel sunum ve tartışmaların yapıldığı 4. Gıda Güvenliği Kongresi’nde iki gün boyunda 1 panel ve 10 oturum gerçekleştirildi. 39 yerli ve yabancı konuşmacının sunumları ile katkı sunduğu kongrede 138 poster sunumu yapıldı. Yoğun bir programla gerçekleştirilen kongrenin kapanış oturumunda ise Gazeteci Murat Belge “Tarih Boyunca Yemek Kültürü” isimli keyifli bir sohbetle kongreye renk kattı.

ETBİR I KIRMIZI 49


HABER

BEBESAD Başkanı Tokdemir:

“Sağlıklı nesiller için en yüksek kalite ve hijyen standartlarında üretim yapıyoruz.” Bebek Besinleri Sanayicileri Derneği (BEBESAD) bebek sütleri, devam sütleri, bebek ve çocuk ek besinleri, özel beslenme amaçlı gıdalar ile bebeklerin ayına ve yaşına uygun büyüme ve gelişmesini sağlayan besinlerin üretimini yapan 13 firmanın bir araya gelmesiyle kuruldu.

B

ebek besinleri üreticisi 13 firmanın bir araya gelmesiyle kurulan Bebek Besinleri Sanayicileri Derneği (BEBESAD) düzenlediği basın toplantısıyla faaliyete geçtiğini duyurdu. Geçen yıl temelleri atılan BEBESAD, bebek sütleri, devam sütleri, bebek ve çocuk ek besinleri, özel beslenme amaçlı gıdalar ile bebeklerin ayına ve yaşına uygun büyüme ve gelişmesini sağlayan besinlerin üretimini yapan 13 firmanın bir araya gelmesiyle kuruldu. Amacını, toplumun bilinçlenmesini sağlayarak bebek ve çocukların sağlığını korumak ve geliştirmek, konuya yönelik araştırma, geliştirme ve üretime ilişkin çalışmalara katkıda bulunmak ve yol göstermek olarak belirleyen BEBESAD’ın yönetim kurulu başkanlığını, Hero Gıda A.Ş. Kalite ve Ar-ge Direktorü Yusuf Tokdemir üstlendi. Toplantıda konuşan BEBESAD Başkanı Yusuf Tokdemir, “Anne sütünün verilemediği ya da yetersiz kaldığı durumlarda bebeklerimizin beslenme ihtiyacını karşılayan

50 ETBİR I KIRMIZI

yüksek kalitede besinler sunuyoruz. BEBESAD temel odağı sadece bebek ve çocuk beslenmesi olan sivil toplum kuruluşudur. Derneğimizde uzman teknik bilgi ve tecrübe donanımına sahip sektörün önde gelen kuruluşları yer alıyor” dedi. Tokdemir, hedeflerinin, sağlıklı nesiller yetiştirmek için bebeklerin ve çocukların yeterli ve dengeli beslenmesine katkı sağlamak ve destekleyici faaliyetlerde bulunmak olduğunu söyledi. Dünyada çocuk ölümlerinin yarısı yetersiz beslenme kaynaklı Türkiye’de 0-3 yaş arası bebek ve çocuk sayısı 4,7 milyon civarında. Bebek ölüm oranları ise yıldan yıla azalıyor. Sağlık Bakanlığı’nın çalışmaları sayesinde 2008 yılından bu yana ülkemizde bebek ölüm oranının önemli oranda düştüğünü kaydeden Tokdemir, gerek dünyada gerekse de ülkemizde bebek ölümlerinin nedenlerinin başında; çocuk ve bebeklerin beslenmesi konusundaki ihmaller ve bilgi eksikliği, yetersiz beslenme ve bölgesel sosyo-

ekonomik farkların geldiğini dile getirdi. Dünyada çocuk ölümlerinin nedenleri arasında %50 oranla yetersiz beslenme geldiğini belirten Tokdemir; yaşadığımız yüzyılda hele hele bizim ülkemiz açısından baktığımızda tüm kurumların el ele verip bebek ölümlerinin önüne geçmek için gerekli uzun vadeli eylem planlarını yapması gerektiğine dikkat çekti. Anne sütünün yeri doldurulamaz Türkiye’de emzirme oranının % 37 ile dünya ortalamasının üzerinde olduğunu ve yeni doğan bir bebeğin yegane besin kaynağının anne sütü olduğunun altını çizen Tokdemir; “Hiçbir besin anne sütünü ikame edemez yerine geçemez. Bizler bu bilinçle hareket eden bir endüstri kolunun temsilcileriyiz. Ve bir annenin bebeğini bundan mahrum bırakmasına neden olacak hiçbir faaliyetin parçası olmayız, bu konuyu hiçbir şekilde tartışmaya açmayız. Bu konuda hassasiyetini ve taahhütlerini toplumda en şeffaf şekliyle paylaşan üreticiler olarak bir araya geldik.” dedi.


HABER

Macaristan’dan Kütahya’ya

Osmanlı sığırı

Kütahya’nın Domaniç ilçesi Çarşamba Köyü Muhtarı, Anadolu’da nesli tükenmekte olan Osmanlı dönemine has sığır cinsini Macaristan’dan ithal ederek, ana vatanı Türkiye’ye getirdi.

İ

klim ve zor coğrafi şartlara dayanıklılığıyla bilinen ancak Anadolu ‘da sayısı gittikçe azalan Osmanlı döneminde yetiştirilen sığırlar Macaristan’dan Domaniç’e ithal edildi. Domaniç Çarşamba Köyü Muhtarı Sakıp Karaca, Macaristan’da buldukları Osmanlı sığırlarından 80 tanesini yeniden Anadolu topraklarına kavuşturdu. “Yaptığımız araştırmalarda bu ırkın Macaristan’da bulunduğunu öğrenince, ithal etme girişiminde bulunduk” diyen Sakıp Karaca, getirilen sığırların öyküsünü şöyle aktardı: “Bursa’da hayvancılıkla uğraşan arkadaşımla yaptığımız araştırmada, bu tür sığırın Macaristan’da olduğunu

öğrendik. Girişimlerimiz sonunda, Macaristan’da, Osmanlı dönemine özgü bu sığır ırkından 80 adet bulabildik. Bunları ülkemize getirttik. Kurbanlık olarak pazarda satmak üzere yetiştiriyorum. Bu tür sığırının süt verimi düşük ancak ormanda, engebeli arazide, direnci çok yüksek, soğuğa dayanıklı. Bu bizim toprağımıza uygun bir tür. Bu yörenin öz ırkı. Dağda kaldığında, kendini her türlü tehlikeden koruyor. Bu özelliğiyle de doğal beslendiği için, et lezzeti oldukça güzel olur. Bu yüzden yeniden bulmak benim için, büyük bir sürpriz oldu. Ne yazık ki, sığırın dişisinden bulamadık. Eğer ırk özellikleri bozulmamış bir dişi sığır

bulursam üretime devam etmeyi istiyorum.” Osmanlı sığırı olarak adlandırılan ‘boz’ veya ‘step’ ırkı yerli sığırın bölgede 30-40 yıl öncesine kadar yoğun b,r şekilde besiciliği yapılıyordu. Şimdi ise Türkiye ‘de nesli tükenmekte olan büyükbaş hayvanlar arasında yer alıyor. Halk arasında “Osmanlı sığırı” diye bilinen bu ırk, Marmara ve Ege bölgelerine has bir tür. Boz ırk, iklim arazi şartlarına çok dirençli, ormanda, dağlık arazide dayanıklılığı nedeniyle tercih ediliyor. Balkanlarda da bulunan ırk, Macaristan ve Avusturya’da halen yetiştiriliyor.

ETBİR I KIRMIZI 51


İŞ DÜNYASI

Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki

Yeni düzenlemeler neler getiriyor? On yılı sistemde tamamlayan ve 56 yaşına gelen kişileri emekli ederek maaş bağlamak prensibiyle çalışan BES’de asıl amaç, birikim ve tasarruf yapmak. 2013 yılbaşında uygulamaya geçen yeni sistem ile birlikte yatırılan her katkı payına artık %25 oranında devlet teşviki veriliyor. Aylık 100 TL katkı payı ödendiğinde 25 TL devlet teşviki alınıyor.

2

013 yılı ile birlikte devlet desteğinin de eklenmesiyle yeniden gündeme gelen Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ülkemizde ilk olarak 2003 yılında uygulanmaya başladı. BES başladığı yıllarda ne tüketiciler ne de bankalar ve devlet tarafında yeterince ilgi görmemesine rağmen, 2007 yılında çıkarılan yasalarla ilgi çekici hale getirilmeye çalışıldı. 2012 yılı ortalarında ise bu sistemi daha geliştirmek için yapılan yasal düzenlemeyle bireysel emeklilik daha da ilgi çekici hale geldi. BES, 10 yılı sistemde tamamlayan ve 56 yaşına gelen kişileri emekli edip emekli maaşı bağlamak prensibini gütse de asıl amaç birikim ve tasarruf

52 ETBİR I KIRMIZI

yapmak. 2013 yılbaşında uygulamaya geçen yeni sistem ile birlikte yatırılan her katkı payına artık %25 oranında devlet teşviki veriliyor. Aylık 100 TL katkı payı ödendiğinde 25 TL devlet teşviki alınıyor. Ancak bu destekten rant sağlanmaması için, 1 yıl içinde elde edilebilecek devlet katkısı yıllık brüt asgari ücretin %25’i kadardır sınırı bulunuyor. Yani sisteme aynı yıl içerisinde 100 bin TL yatırıp da 25 bin TL devlet teşviki almak gibi bir ihtimal yok. Sistemden ayrılma durumunda da bazı kesintiler ön görülmüş olmasına rağmen eski sistemden daha akılcı bir yaklaşım geliştirilmiş durumda. Sisteme yatırılan katkı payları bir


havuzda, bunun karşılığında alınan %25’lik devlet katkısı ise ayrı bir havuzda birikiyor. Sistemden ilk 3 yıl içerisinde ayrılma halinde devlet teşviki alınamıyor. 3-6 yıl arasında ayrılma durumunda biriken teşvikin %15’i, 6-10 yıl arasında ayrılma durumunda %35’i alınırken; 10. yılı tamamlayan ama 56 yaşına gelmemiş kişi ayrılma durumunda teşvikin %60’ını alabiliyor. Teşvikin tamamını alabilmek için 10 yıl sistemde kalıp 56 yaşınıza gelmek gerekiyor. Sistemde 10 yılı tamamlandığında iyi bir birikim elde etmek mümkün. Olumlu bir değişiklik de eski sistemde toplam birikim üzerinden %15 oranında yapılan stopaj kesintisinin artık getiri oranı üzerinden yapılması. Zira eskiden kişinin yatırdığınız katkı payından bile stopaj kesilmesi, yani devletin verginin de vergisini alması uygulaması yeni sistemle sonlandırıldı. Bireysel emeklilik sadece devlet teşviki ile sınırlı değil, aracılık eden sigorta şirketleri aldığı katkı paylarını fonlarda değerlendirmekte ve bu fonların yıllık bir getirisi mevcut. Eğer orta seviye riskli bir fonda değerlendirilirse birikimler yıllık %10 civarı bir getiri elde edebiliyor. Yeni sistemle birlikte sigorta şirketleri arasında ciddi bir rekabet başladı ve bu rekabette öne çıkacak olan şirketin en büyük artısı bu fonlardan sağladığı getiriler olacak. BES tamamen ve sınırsız devlet garantisinde olan bir sistem olduğundan, özel ya da kamu bankası ile çalışmak bir fark yaratmıyor. BES aslında, üç taraflı kazanım elde edilen bir sistem. Birinci boyutunda devlet ciddi bir tasarruf ve kaynak yaratırken, ikinci boyutunda emeklilik şirketleri de ciddi bir fon ve fon yönetimine

sahip olarak getiri elde ediyorlar. Son olarak katılımcı sisteme dahil olduğunda hem teşvik hem de fon getirisi elde edebiliyor. En önemli kazanım için 56 yaşına kadar beklemek gerekiyor. Bu mümkün değilse 10 yıl, o da olmazsa en az 3 yıl sistemde kalmak getiri için yeterli.

Özel sigortalara yapılan ödemelerin şirketler ve çalışanlar açısından vergi avantajları

Özel sigorta primlerinin giderleştirilmesi işverene bir gider gösterme avantajı sağladığı gibi çalışanın ücret gelirinin artması ve motivasyon sağlaması açısından da önemli bir getiri. Değişen ve gelişen ülkemizde bazen sosyal güvenlik sisteminin bazen kamu sağlık kuruluşlarının hizmet kalitelerinin yetersizliği bazen de işverenlerin çalışanlarına daha iyi şartlar sunmak için uyguladıkları özel sigortacılık uygulamaları, son yıllarda çok hızlı büyüyen ve gelişen sektör. Özel sigortacılık uygulamalarında şahıslar için yapılan sağlık sigortası, yaşam sigortası, bireysel emeklilik gibi sigorta kolları da hızla gelişiyor. Kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayanı olarak, bireylerin emekliliğe yönelik tasarruflarının yatırıma yönlendirilerek emeklilik döneminde ek gelir sağlamaları için çeşitli ku-

ruluşlar bünyesinde ‘Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi’, ‘Şahıs Sigortaları’ veya ‘Hayat Sigortaları’ adı altında özel emeklilik sistemleri bulunuyor. Çalışanlar bu gelişen sigortacılık sisteminde, geleceklerinde daha iyi şartlarda gelirler elde etmek ya da daha iyi sağlık hizmeti alabilmek amacıyla belli maliyetleri göze alarak sigorta primleri ödüyor. Bu tür sigorta ödemelerini çalışanların kendileri yapabildikleri gibi işverenler de çalışanlarını sigortalayabiliyor. Vergi mevzuatımızda, bu konuyla ilgili sağlanan vergi istisnası muafiyetleri ve gider indirimleri gibi teşvik sistemleriyle gibi kolaylıklarla bir anlamda hayat, ölüm, kaza gibi bazı sigortalarla, bireysel emeklilik sistemi destekleniyor. Özel sigorta kollarına yapılan bu ödemelerin şirketler ve çalışanlar açısından bazı vergi avantajları bulunuyor. Özel sağlık sigorta prim tutarları ve bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları Gelir Vergisi Kanunu’ndan düzenlenmiş durumda. Kanunun 40. maddesinde gösterilebilecek giderler sıralanırken, bu maddenin 9. bendinde bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının (İşverenler veya ücretliler tarafından BES’e ödenen ve vergi matrahının tespitinde dikkate alınan katkı payları) bazı şartlar dâhilinde indirim konusu yapılabileceğinden bahsediliyor.

ETBİR I KIRMIZI 53


İŞ DÜNYASI

Aylık % 10 vergi indirimi

Bu şartların taşıyan poliçelerde bireysel emeklilik için indirim konusu yapılacak prim, aidat ve katkıların toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 10’unu (BES dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için ödenen primlerde % 5’i) ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Ayrıca çalışanlar kendi adlarına katkı payı ve şahıs sigorta primi öderken aynı zamanda işverenleri tarafından da çalışanlar adına katkı payları ve şahıs sigorta primi ödenmesi mümkün. 3 nolu gelir vergisi sirkülerinde; çalışanın çalıştığı ayda kendisi adına şahıs sigorta primi ve bireysel emeklilik katkı payı ödenmesi durumunda, ücret

matrahından indirim konusu yapılabilecek tutarın brüt ücretin %10’u ile sınırlı olacağı belirtiliyor. Şahıs sigorta primlerinde ise %5’lik sınırın ayrıca aranacağı kaydediliyor. Ödenen bu özel sigorta primlerinin çalışana sigorta poliçesinde belirtilen faydası dışında; işveren bu primleri çalışanın maaşından kestiği gelir vergisi matrahından indireceği için çalışanın gelir vergisi matrahı düşerek, eline geçen maaşı artıyor. İşveren de yasanın belirlediği ölçülerdeki tutarı gider yazabiliyor. İşverenler tarafından çalışanlar için ödenen bireysel emeklilik katkı payları ve özel sağlık sigortası poliçelerinde ise yasal düzenleme bu

ödemeleri işçiye sağlanan bir fayda olarak değerlendiriyor ve “Ödenen sigorta primleri net ücret olarak dikkate alınır ve gerekli brütleştirmeleri yapılarak SSK ve diğer vergi kesintilerinin yapılması gerekir” şeklinde tanımlıyor. Gelir Vergisi Kanunu’nda, işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının safi kazancın tespitinde gider olarak kabul edilebileceği, ancak gider yazılabilecek tutarın % 10 ve % 5’lik sınırı geçemeyeceği, aynı zamanda asgari ücretin yıllık toplamından fazla olamayacağı belirtiliyor. Özel sigorta primlerinin kanunun belirlediği ölçüde giderleştirilmesi, işverene bir gider gösterme avantajı sağladığı gibi çalışanın ücret gelirinin artması ve motivasyon açısından da önemli bir getiri sağlıyor.

Şahıs sigorta poliçeleri için ödenen primlerin gider olarak gösterilme şartları

1- Sigorta şirketlerine ödenen şahıs sigorta primleri mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait olmalı 2- Sigorta şirketinin merkezi Türkiye’de olmalı, 3- Ödenen sigorta primleri, sigorta şirketi tarafından verilen fatura veya makbuz asılları ile belgelenmeli.

54 ETBİR I KIRMIZI


FİRMALARDAN

KONET, Konya’nın et kalitesini

dünyaya taşımaya aday Türkiye’nin en büyük entegre et tesislerinden birini Konya’da kuran KONET, yeniden yapılanma ve yatırım süreciyle Konya’nın et kalitesini Türkiye’ye ve dünyaya yaymaya hazırlanıyor. İki yıllık çalışma ve planlamadan sonra inşaatına başlanan KONET Et ve Et Ürünleri Entegre Tesisi, Avrupa’nın en modern makine parkurlarından birine de ev sahipliği yapacak.

T

ürkiye’nin kırmızı et ihtiyacının önemli bölümünü karşılayan Konya’nın önde gelen firmalarından KONET, yeniden yapılanma ve yatırım süreciyle Konya’nın et kalitesini Türkiye’ye ve dünyaya yaymaya hazırlanıyor. 22 milyon Euro’luk yatırımla, Türkiye’nin en büyük et ve et ürünleri entegre tesislerinden birini hayata geçirmeye hazırlanan KONET, aynı zamanda, bölgenin 5996 sayılı kanun ve yönetmeliklerine tam uygunluk gösteren tek tesisi olma iddiasıyla çalışmalarını sürdürüyor. İki yıllık çalışma ve planlamadan sonra inşaatına başlanan KONET Et ve Et Ürünleri Entegre Tesisi, Avrupa’nın en modern makine parkurlarından birine de ev sahipliği yapacak. Kesimhanenin yanı sıra, et işleme bölümü, yan ürünler bölümü ve besi çiftliği projesini de hayata geçirecek olan KONET, yeni yatırımları ve yeniden yapılanma çalışmaları sonucunda 6 farklı markada 164 çeşit ürün sunacak. Sektör liderliğini hedefleyen KONET, yapılan yatırımlar sonucunda Türkiye’nin en büyük et ve et ürünleri entegre tesislerinden

birine sahip olacak. Konya’nın et kalitesini öncelikle tüm Türkiye’ye, sonra da dünyaya taşımayı hedefleyen KONET, entegre et tesisleri tamamlandığında, yıllık 35 bin tona yakın kesim tonajına ulaşacak.

amacıyla, 200 bin metrekarelik alanda 5 bin büyükbaş kapasiteli besi çiftliği kurma çalışmalarını da başlattı.

24 bin m2 kapalı alanlı Et ve Et ürünleri Entegre Tesisi, 200 bin m2 Besi Çiftliği

KONET bünyesinde kesimhanenin yanı sıra et işleme bölümü, yan ürünler bölümü ve besi çiftliği de faaliyette olacak. KONET, yatırımlar ve yeniden yapılanma çalışmaları sonucunda, önümüzdeki dönem kırmızı et pazarına 6 farklı markada 164 çeşit ürün sunmaya hazırlanıyor. Konya’nın et kalitesini Türkiye ve dünyaya tanıtmak hedefindeki firma, yatırımıyla başta Konya halkı olmak üzere, besiciler, köylüler, esnaf ve Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak. KONET, yeni yatırımları ve yeniden yapılanma süreci sonunda, Konya istihdamına katkıda da bulunacak. Şu anda 90 olan personel sayısının, tesisler kapılarını açtıktan sonra 400’e çıkması hedefleniyor.

Türkiye’nin en büyük et ve et ürünleri entegre tesislerinden biri olacak KONET, yeni yatırımlarla kapalı alanını % 100 artırarak 12 bin m2’den 24 bin m2’ye çıkarıyor. KONET bünyesinde kurulacak makine parkuru ise, Avrupa’nın en iyi makine parkurları arasında yer alıyor. İki seneyi aşkın araştırma ve planlama döneminin ardından inşaatına başlayan tesis kapsamında, sakatat işleme ve paketleme gibi Türkiye için ilk tesisler de yer alacak. KONET, entegre et tesislerinin yanı sıra, bilinçli besi üretimi yapmak ve sağlıklı kırmızı et temini için sağlıklı hayvan yetiştirmek

Pazara 6 farklı markada 164 çeşit ürün sunacak

Avrupa Birliği’nden KONET’e Hibe Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak projelendirilen KONET Et ve Et Ürünleri Entegre Tesisi, Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Fonu’ndan hibe desteği de aldı. KONET tarafından inşaatına devam edilen entegre et tesisi, Konya’da 5996 sayılı kanun ve yükümlülüklerine tam uyum gösteren tek tesis olma iddiasını da taşıyor.

ETBİR I KIRMIZI 55


ÜLKE RAPORU

Güney Amerika’nın ‘gümüş’ ülkesi

ARJANTİN

Adı Latince ‘Argentum’ (gümüş) kelimesinden gelen Arjantin, 2,8 milyon km2 yüzölçümü ile Güney Amerika’nın ikinci, dünyanın ise sekizinci büyük ülkesi. Kıtanın incelen güney parçasının en büyük bölümünü işgal eden Arjantin’in tarım ve hayvancılık havzası, arazinin yaklaşık % 25’ini kaplayan ve büyük oranda doğal çayırlıklardan oluşan Pampa Ovası.

A

rjantin’in adı Latince ‘’Argentum’’ (gümüş) kelimesinden gelir. Arazi büyüklüğü ve nüfus bakımından Güney Amerika’nın ikinci büyük ülkesidir. 2.791.810 km² yüzölçümü ile Güney Amerika kıtasının incelen güney parçasının en büyük bölümünü işgal eden Arjantin, topraklarının büyüklüğü bakımından dünyanın sekizinci ülkesidir. Başkenti Buenos Aires olan ülke, federal bir cumhuriyettir ve 23 eyalete ayrılmıştır. Kuzeyden güneye doğru indikçe daralan ülkenin, kuzeyden güneye kadar olan uzunluğu 3.694 km ve batıdan doğuya uzanan en geniş topraklarının uzunluğu ise yaklaşık 1.423 km’dir. Doğu kıyıları boyunca Atlantik Okyanusu uzanır. Batısında Şili, kuzeyinde Bolivya ve Paraguay, kuzeydoğusunda ise Brezilya ve Uruguay bulunur. Ülkenin kuzeyinde yağmur ormanları, güneydeki Patagonya’da çöl iklimi, And Dağları boyunca uzanan Bariloche bölgesinde ise İsviçre ben-

56 ETBİR I KIRMIZI

zeri dağlar ve göllerle kaplı bir iklim ve kuzeydoğuda ise karasal ve kuru bir iklim hüküm sümektedir. Arjantin 190.000 km2 ekilebilir araziye sahiptir. Kurak bölgelerden, subtropikal or-

manlara yayılan çeşitli mikro iklimlere ve ekosistemlere sahip Arjantin’de çok çeşitli ürünler yetiştirilebilmektedir. Geniş ve soğuk bir çöl olan Patagonya 2001 yılındaki ekonomik krizin ardın-

Nüfus: 41.300.000 Dili: İspanyolca (resmi), İngilizce, İtalyanca, Almanca, Fransızca Yüzölçümü: 2.737.000 Yönetim şekli: Federal Cumhuriyet (23 Eyalet, 1 Federal Başkent) Başkent: Buenos Aires Başlıca şehirleri: Buenos Aires (16,6), Cordoba (3,1), Santa Fe (3,0), Mendoza (1,6), Tucuman (1,3) Para birimi: Peso İklim: Genelde ılıman iklimin hakim olduğu ülkenin güney doğusunda kurak, güney batısında ise subantartik iklim hüküm sürmektedir. Başkent Buenos Aires’de en sıcak ay Ocak (17-29 °C), en soğuk ay Haziran (5-14 °C)’dır.


dan tarıma açılmıştır. Toprağın düşük maliyetiyle ormancılık için çok uygun olması ve yüksek orandaki ağaç sayısı bu alanda önemli yatırımların yapılması ile sonuçlanmıştır. Ülkenin ve kıtanın en yüksek dağı 6.959 metre ile And dağları üzerindeki Aconcagua zirvesidir. Batı yönünü tamamıyla çeviren And Dağları, Şili ile coğrafi sınırı oluşturur. And sıradağlarının batısında yer alan Pampa Ovası ülkenin yaklaşık olarak % 25’ini kaplamakta ve büyük oranda doğal çayırlıklardan oluşmaktadır. Bu ova geniş bir alana yayılması ve iklim açısından çok şanslı olması nedeniyle fiili olarak ülkenin tarım ve hayvancılık havzasıdır.

büyüme beklentisine çevrilmiştir.

Ekonomik Yapı 2001 ve 2002 yıllarını siyasi çalkantılar ve ekonomik kriz içinde geçiren Arjantin, 2003 yılından itibaren tekrar toparlanma sürecine girmiştir. 2006 ve 2007 yıllarında üst üste ortalama % 8,5 ve % 8,7 gibi yüksek oranlı bir büyüme gerçekleştiren ülkede, 2008 yılında, küresel krizin etkilerinin hissedildiği Ekim ayından sonraki üretim ve tüketimde yaşanan düşüşlerin de etkisi ile büyüme oranı yüzde 6,8 olarak gerçekleşmiş ve 0,9 ile 2009 yılını tamamlamıştır. 2010 yılında ise büyüme oranı %8,2 ve enflasyon %10,5 olarak gerçekleşmiştir. Küresel krizin ardından başlayan iyileşme sürecinin Arjantin ekonomisi hakkında 2011 yılından itibaren daha iyimser tahminlerde bulunulmaktadır. Arjantin en büyük iki pazarı olan Brezilya ve Çin ekonomisindeki gelişmelerden bire bir etkilenmektedir. Dünya finans piyasalarındaki koşulların iyileşmesiyle 2007-2008 yılında yaşanan olumsuzluklar, 2010 yılından itibaren

Doğal Kaynaklar Doğalgaz ve petrol Arjantin’in önemli gelir kaynaklarındandır. Doğal kaynakları açısından zengin bir ülke olan Arjantin’de, Pampas’ın verimli ovaları, kurşun, çinko, kalay, bakır, demir cevheri, manganez, petrol, uranyum kaynaklarına sahiptir. Ülkenin, Bolivya ve Şili sınırlarında geniş mineral kaynakları mevcuttur. 1993 Maden Yatırım Kanunu ile sektör özel kesime açılmış ve mali bir denge sağlanmıştır. And dağlarındaki zengin maden yatakları, Catamarca ve San Juan’da bakır ve altın rezervleri, Mendoza’da uranyum, Jujuy’da çinko rezervleri mevcuttur. Arjantin, 4.700 kilometrelik sahili ile dünyanın en iyi balıkçılık alanlarından birine sahiptir. Mürekkep balığı gibi zor bulunan birçok cins balık bol miktarda bulunmaktadır. Yerel balık filolarının yanı sıra uluslararası anlaşmalarla Japonya, Kore, Rusya, İspanya ve diğer ülkeler de Arjantin sularında balıkçılık yapabilmektedirler.

Temel Ekonomik Göstergeler 2009

2010

2011

2012

GSYİH (milyar $)

308,7

372,3

433,0

482,7

Kişi Başına GSYİH (satın alma gücü paritesine göre)

14.540

15.679

16.623

17.446

Reel GSYİH Artış Oranı

0,9

8,2

5,2

3,7

Sınai Üretim Artış Hızı

0,4

8,5

5,0

4,0

Tüketici Fiyatları Enflasyonu (ortalama)

6,3

10,5

12,8

11,2

İhracat (FOB ; milyar $)

55,6

70,9

80,1

87,5

İthalat (CIF ; milyar $)

37,1

54,2

64,0

71,8

Cari İşlemler Dengesi (milyar $)

18,5

16,7

16,0

15,7

Dış Borç (yıl sonu ; milyar $)

118,3

132,3

137,4

143,3

İşsizlik Oranı (Yıl sonu)

8,7

7,7

7,5

7,5

Döviz Kuru (Ps/$)

3,71

3,90

4,25

4,39

Kaynak: EIU- Economist Intelligence Unit, Argentina, Country Report, Ocak 2011.

ETBİR I KIRMIZI 57


ÜLKE RAPORU

izlenen politikalar sonucu sanayi kesiminde hızlı bir modernizasyon süreci yaşanmış; gıda ve içecek, motorlu taşıtlar, kimyasallar ve petro-kimya alanında önemli bir yabancı sermaye akımı gerçekleşmiştir. Bunun sonucu olarak, söz konusu sektörlerin toplam üretim içindeki payları da artmıştır. 2010 yılında imalat sanayinin GSYİH içindeki payının % 32,4’dir. Yabancı sermayeye yönelik özel teşvik sistemi ve Brezilya ile yapılan ikili anlaşma neticesinde otomotiv sektöründe büyük ilerleme sağlanmış-

Sanayi 1970’li yıllara kadar imalat sanayinde aşırı korumacı politikalar izleyen Arjantin, 1990’lı yıllarda daha rekabetçi, yeniliği ve etkinliği hızlandıracak politikalar izlemeye başlamıştır. Konvertibilite Yasası ve yapısal reform ile birlikte imalat sanayinde köklü değişim yaşanmıştır. Özelleştirme kamu kesiminin rolünü azaltmış, büyük firmalar sektöre hakim olurken küçük ve orta ölçekli işletmelerin üretimdeki payları azalmıştır. Özelleştirmede

GSYİH’nin Sektörlere Göre Dağılımı 2007

2008

2009

2010

2011

2012

Tarım

9,5

9,9

7,6

8,5

8,4

8,6

Sanayi

34,0

32,5

32,1

31,8

31,7

31,8

Hizmetler

56,5

57,5

60,3

59,7

59,9

59,7

Kaynak: EIU- Economist Intelligence Unit, Argentina, Country Risk Service, Ocak 2011

58 ETBİR I KIRMIZI

tır. Başta General Motors, Ford, Fiat, Renault ve Volkswagen olmak üzere belli başlı uluslararası şirketlerin Arjantin’de kurulu fabrikaları bulunmaktadır. Mevcut durumda yaklaşık yüzde 60’lık yerli girdi payıyla çalışmakta olan yabancı otomotiv şirketlerinin yerli payını artırmaları konusunda bir taraftan baskı uygulanırken bir taraftan başta kredi kolaylıkları olmak üzere çeşitli finansal teşvikler verilmektedir. 2008 yılı itibarıyla 400 bine yaklaşan binek otomobili üretim sayısı 2009 yılında yaklaşık 20 bin adet düşerek 380 bine gerilemiştir. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Arjantin otomotiv sektörü 2009 yılında küresel krizden göreceli olarak daha az etkilenmiştir. Bu gelişmede, alım gücünü korumaya yönelik politikalar sayesinde hem ülke içi satışların hem de başlıca pazar konumundaki Brezilya’nın talebinin canlılığını koruması etkili olmuştur.


Tarım ve Hayvancılık GSYİH içinde % 9,5’lik paya sahip olan tarım ve hayvancılık sektörü toplam işgücünün % 8’ini oluşturmaktadır. Tarım, Arjantin ekonomisi açısından anahtar role sahiptir. Tarım ve tarımsal sanayi ürünleri toplam üretim içinde yarıya yakın yer kaplamakta ve toplam ihracatın yaklaşık % 54,3’ünü oluşturmaktadır. Ülkenin yaklaşık % 25’ini kaplayan geniş otlaklarıyla Pampa Ovası, Arjantin’in tarım ve hayvancılık havzasıdır. Arjantin sığır eti üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerdendir. Sığır eti ihracatında da güçlü bir dış talep söz konusudur. Ayrıca Arjantin; Avustralya ve Yeni Zelanda’dan sonra dünyadaki üçüncü önemli yün ihracatçısıdır. Yaklaşık 50 milyon büyükbaş hayvana sahip olan Arjantin dünyanın en önemli et üreticileri arasında yer almaktadır. Ancak, son yıllarda yanlış tarım politikaları nedeniyle kasaplık sığır sayısının ciddi bir şekilde azalması ve 2009 yılı sonlarından itibaren et fiyatlarının hızla yükselmesi üzerine Arjantin Hükümeti et ihracatına kısıtlama getirmek zorunda kalmıştır. Arjantin’de yılda 16 milyon büyükbaş ve 6 milyon küçükbaş hayvan ile 3 milyon domuz kesimi yapılmaktadır. Et ve balıkçılık ürünleri ile kümes hayvancılığı ülkenin geleneksel ihracat kalemi olma özelliğini sürdürmektedir. Ülkenin yıllık kümes kanatlı et üretimi 1,7 milyon tonu bulmaktadır. Ülkenin iklim koşulları çok faklı iklim gerektiren ürünlerin üretimine müsaittir. Hububat ve yağlı tohumlar da toplam tarımsal üretimin yarısını

oluşturmaktadır. Buğday, soya fasulyesi ve sığır etinde dünya sıralamasında önlerde yer alan Arjantin’in; mısır, pamuk, şeker kamışı, keten tohumu, tütün, çay, üzüm, turunçgiller, elma, armut üretimi de fazladır. Soya fasulyesi üretiminde rekor artış yaşayan Arjantin, soya yağı ihracatında dünyada birincidir. Gübre ve tarımsal kimyasalların kullanımı, makineleşme ve yeni üretim tekniklerinin kullanılması bu alanda önemli bir üretim artışına yol açmıştır. Fiyatlar ise bu artış nedeniyle göreceli olarak düşmüştür. 2009/10 sezonunda Arjantin yıllık yaklaşık 800 bin ton elma, 140 bin ton üzün, 1 milyon ton limon, 840 bin ton portakal, 700 bin ton armut, 370 bin ton mandalina üretimi gerçekleştirmiştir. Arjantin’in bölgesindeki pazar payı, tarım ve gıda sanayi alanında giderek artmaktadır. DTÖ kuralları açısından gümrük oranları ve sübvansiyonların kaldırılması tarım ve hayvancılık sektörü açısından zorlayıcı bir unsur oluştururken, bir diğer tehdit unsuru ise

Brezilyalı üreticilerdir. Süt ürünleri sektörü Arjantin ekonomisindeki en dinamik sektörlerdendir. Sektörde peynir mayası ve peyniraltı suyundan başka ürünler de potansiyel arz etmektedirler. Krem peynir, dondurma, dondurulmuş yoğurt gibi ürünler yüksek gelir düzeyine sahip kesimler tarafından talep edilmektedir. Balıkçılık da geleneksel tarımsal faaliyetlerden biri olup, balıkların büyük kısmı işlenmeden soğutularak ihraç edilmektedir. Halkın ete yoğun talebi olmasına rağmen balık ve deniz ürünlerine karşı iç talep yeterli olmadığı için zengin olanaklar sunan kıyı balıkçılığı dış talebe yönelmiştir. Başlıca ihraç pazarları İspanya, Brezilya, ABD, İtalya ve Kolombiya’dır.

ETBİR I KIRMIZI 59


BESLENME

Dr. Çetin GÜNDOĞDU*

Tadınızın kaçmaması için Tuz tüketimini azaltın Tuz organizmada sıvı dengesini sağlama ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. Ancak fazla tuz tüketimi idrarla kalsiyum atımını da artırır. Bu durum kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Yapılan çalışmalarda günde 1 gr tuz alımının azaltılması felçlerde % 5, kalp krizlerinde % 3’lük azalma, 9 gr azaltılması ise felçlerde % 34, kalp krizlerinde % 24’lük bir azalma sağladığı tespit edilmiştir.

D

ünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde hızla artan kronik hastalıklardan ölen kişi sayısının giderek arttığı ve ölümlerin %60’ını oluşturduğu belirlenmiş, bu ölümlerin %30’unun kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle olduğu tespit edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü bulaşıcı olmayan kronik hastalıklardan ölümlerin önümüzdeki 10 yıl içerisinde %17 artacağını belirtmiştir. Kronik hastalıkların en önemli değiştirilebilir risk faktörleri; sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği ve sigara kullanımıdır. Orta düzey risk faktörleri; kan basıncı artışı, kan glukoz seviyesinde artış, kan lipidlerinde artış,fazla kilo ve obezite olarak ifade edilmektedir.

60 ETBİR I KIRMIZI

Kronik hastalıkların risk faktörlerine engel olunduğunda kalp hastalıkları, inme ve tip 2 diyabetin % 8’i, kanserlerin ise % 40’ından fazlası önlenebilmektedir. Dünyadaki ölümlere atfedilen iki bin risk faktörüne bakıldığında, yüksek kan basıncının sigara ve yüksek Beden kitle indeksi gibi risk faktörlerini geçerek birinci sırada yer aldığı belirtilmiştir. Risk faktörleri içerisinde kan basıncının, kardiyovasküler hastalık yüküne en büyük katkıyı yapan risk faktörü olduğu tespit edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2010 yılında hazırlanan Toplum Bazlı Tuz Azaltma Stratejileri Raporunda, yüksek kan basıncının küresel olarak ölümlerin % 13’ünden sorumlu

olduğu yer almıştır. Yine aynı raporda aşırı tuz tüketimine bağlı olarak meydana gelen yüksek tansiyonun küresel düzeyde inmelerin % 51’ne, istemik kalp hastalıklarının % 45’ine neden olduğu vurgulanmıştır. Ülkemizde kardiyovasküler hastalıkların ulusal düzeyde ölüm nedenlerinin temel hastalık gruplarına göre dağılımı içerisinde % 47.73’ lük yeri olduğu ve hipertansiyon prevalansının % 11-43 arasında değişiklik gösterdiği görülmektedir. Hastalık yükü açısından bakıldığında ise ulusal düzeyde DALY (sakatlığa bağlı kaybedilen yaşam yılı) nedenlerinin temel hastalık gruplarına göre dağılımında % 19,3’lük oranları ile ilk sırada yer almaktadır. Sadece yüksek kan basıncının önlenmesi ile


Türkiye genelinde 430,459 ölümden 108,468’inin önlenebileceği belirtilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından 2005 yılı haziran ayında yayımlanan ve ülkemizdeki yedi coğrafi bölge baz alınarak 15.468 kişi üzerinde yapılan ‘’Sağlıklı Beslenelim Kalbimizi Koruyalım Projesi’’ araştırma raporuna göre, erkeklerde hipertansiyon görülme sıklığının % 19,5 kadınlarda % 22,6 olduğu görülmüştür. Ancak toplumda hipertansif olan bireylerin yalnızca % 20.1’inin antihipertansif ilaç tedavisi alması çarpıcı bir sonuçtur. Çalışmada diyetin tuz içeriğinin azaltılması ile birlikte altı aylık takiplerde sistolik kan basıncında yaklaşık 20 mmHg, diyastolik kan basıncında ise yaklaşık 10 mmHg düşüşe neden olduğu saptanmıştır. Diyet sodyum tüketimi toplumsal ve bireysel kan basıncı seviyesinin belirleyicisidir. Yapılan çeşitli çalışmalarda 1g/gün diyette tuz alımının azaltılması felçlerde % 5, kalp krizlerinde % 3’lük azalma, diyette tuz alımının 9g/gün azaltılmasının ise felçlerde % 34, kalp krizlerinde % 24’lük bir azalma sağladığı tespit edilmiştir. Sodyum organizmada sıvı dengesini sağlamada ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. Ancak fazla tuz tüketimi idrarla kalsiyum atımını da artırır. Bu durum kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Bilindiği gibi kemiklerden kalsiyum kaybının artışı osteoporoz gelişimini ve kemiklerin kırılma riskini artırır. Tuz tüketimi mide kanseri ile yakından ilişkilidir. Mide kanseri oluşumunda önemli predispozan faktör olabilir. Birçok işlenmiş gıda ve hazır çorbalar, soya sosu vb. hazır gıdalarda bulunan tuz konsantrasyonu yoğun bir mide tahriş edici unsurdur. DSÖ, toplumların besin alımında diyetle günlük tuz alımı için hedeflerinin <5 g/gün olması gerektiğini belirtmektedir. Bir yetişkinin sağlıklı biçimde yaşantısını sürdürebilmesi için günde 1500 mg sodyuma ihtiyacı vardır. 1gr tuz 393 mg sodyuma eşdeğerdir. Ülkemizde yapılan SALTurk çalışmasında ise günlük tuz

TUZ TÜKETİMİNİ ADIM ADIM AZALTMAK İÇİN ÖNERİLER

• Tuzlukları rafa kaldırın (gereksiz tuz kullanımını azaltır) • Yemeklere pişirme süresince daha az tuz ekleyin (hem tuz miktarı az olur hem de pişme süresince tuzdaki iyot kaybı azaltılmış olur) • Günlük tuz hakkınızı belirleyin, gün boyu sadece belirlenen miktarda tuzu kullanın • Tuz yerine yemeğe tat katacak farklı baharatlar kullanın • Hazır gıda alırken tuz içeriğine dikkat edin (ketçap, hardal, bulyon, bisküvi ve çörekler vs. gibi gıdalar yüksek tuz içeriğine sahiptir) • Sodyumun sadece tuzlu gıdalarda değil aynı zamanda şekerli gıdalar ve bazı sebzelerde de yüksek olduğunu unutmayın. tüketim miktarının 18g/gün olduğu saptanmıştır. Tipik Amerikan diyetinde ve Avrupa komisyonunca hazırlanan raporda günlük olarak alınan tuz/sodyum kaynağına bakıldığında; %77’sinin işlenmiş gıdalarda, %12’sinin doğal olarak gıdalarda bulunduğu, %6’sının sofrada eklendiği, %5’inin pişme süresince eklendiği belirlenmiştir. Ülkemizde ekmek, geleneksel ürünler (turşu, salamura, konserve vb.), peynir ve diğer işlenmiş ürünler ile yemek hazırlarken ve masada ilave edilen tuzun aşırı yükü oluşturduğu düşünülmektedir. Sonuç olarak ülkemizde tuz tüketimi için önerilen değer 5 gr (1 silme tatlı kaşığı) iken tüketilen miktar 3 katı yani 18g/gündür. Fazla tuz tüketimi kan basıncı artışına neden olmaktadır. Yüksek kan basıncı ise ülkemizde ölümlerin ve hastalık yükünün en önemli nedeni olan kalp hastalıklarının önde gelen risk faktörüdür. Ayrıca mide kanseri, osteoporoz ve böbrek hastalıkları ile yakından ilişkilidir. Halk sağlığının korunması ve hastalıkların oluşumunun önlenmesinde multidisipliner

bir yaklaşım ile toplumumuzda tuz tüketiminin kademeli olarak önerilen seviyelere düşürülmesi için çalışmalar yapılması gerekmektedir.

İyotlu Tuz Kullanımı İyot vücudun enerji harcama hızını etkileyen ve bir troid hormonu olan tiroksinin yapısında yer alır. Yeterli miktarda iyot alınmazsa; vücut yeterli tiroksini üretemez. Bunun sonucunda vücudunuzun enerjiyi harcama hızı azalır ve kilo artışı sorun olmaya başlayabilir. İyotlu tuz kullanmazsak; - Bebek ve çocuklarda büyüme geriliği, zeka geriliği, cücelik - Gebelerde düşük ve ölü doğum yapma riski - Her yaşta guatr hastalığı görülür. Pişirme sırasında oluşacak iyot kaybının en aza indirilmesi için, tuz yemeklere pişirme sonrası eklenmelidir. Saklama sırasında oluşacak iyot kaybını önlemek için iyotlu tuz serin, kuru, ışıksız ortamda ve koyu renkli cam kaplarda saklanmalıdır. * Ordu’da Gıda Güvenliği Dergisi

ETBİR I KIRMIZI 61


SAĞLIK

Baharın gelişiyle çoğalan

ASTIM ATAKLARINDAN

basit önlemlerle korunmak mümkün Ülkemizde 3.5 milyon kişinin sorunu olan astım, tedavi edilmezse yaşam kalitesini düşürüyor, hatta hastanın hayatını bile tehdit edebiliyor. Aslında astım basit önlemlerle kontrol altına alınabilen bir rahatsızlık!

A

stım havayollarının duyarlılığının artması ve daralması ile karakterize, ataklar halinde seyreden kronik bir hastalık. Dünyada yaklaşık 300 milyon, ülkemizde de yaklaşık 3.5 milyon astım hastası yaşıyor. Son yıllarda astım görülme sıklığında belirgin artış bulunuyor. Öyle ki Batı Avrupa’da son 10 yılda 2 katına çıkarken, bu oran Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 60’larda seyrediyor. Astımın görülme sıklığındaki artışın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; sanayileşme ve egzoz gibi nedenlerle dış ortam hava kirliliğinin artması, hamilelikte sigara içilmesi, ev içi alerjen yoğunluğunun artması, obezite, anne sütü verilmemesi, katkı maddeleri, boyalı ve hazır gıda tüketimindeki artış gibi faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor. Tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini düşüren, hatta hayatını bile tehdit edebilen astım aslında basit önlemlerle kontrol altına alınabiliyor.

Astımın oluşum nedenleri Astımlı kişi hastalığı tetikleyen alerjenler, soğuk veya kirli hava, stres veya enfeksiyon gibi etkenlerle temasa geçtiğinde hava yolları daralıyor. Bu darlık sonucu da çeşitli yakınmalar ortaya çıkıyor. Bazı hastalarda astımın belirtilerinden hepsi ortaya çıkabileceği gibi, bazılarında ise sadece birkaçı, hatta sadece biri görülebiliyor.

62 ETBİR I KIRMIZI

Astımda en önemli risk faktörü • Astımda en önemli risk faktörünü genetik yapı oluşturuyor. Ebeveynlerden birinde astım olması durumunda çocukta gelişme riski yüzde 20-30 iken, bu risk her iki ebeveynde olması durumunda yüzde 60-70’lere yükseliyor. • Genetik olarak alerjik yapısı olanlarda, yani atopik bireylerde astım riski 10-20 kat daha fazla oluyor. Alerjik nezlesi olanlarda da astım gelişme riski 9-14 kat artıyor.


• Sıklıkla kuru öksürük görülmekle birlikte arada balgam tıkaçları da çıkarılabiliyor. Bu tıkaçlar çıktıktan sonra belirgin rahatlama sağlanıyor

Astım nasıl tedavi ediliyor?

• Son yıllarda obezite astım gelişimi için risk faktörleri arasında sayılıyor. • Bir diğer risk faktörü ise cinsiyet. Astım çocukluk çağında erkeklerde, erişkinlerde ise kadınlarda daha sık görülüyor. • İzosiyanatlar gibi 300’den fazla madde mesleksel astıma neden oluyor. • Hamilelikte sigara içen annelerin bebeklerinde, sigara içmeyen annelere göre daha sık görülüyor. • Evde, hatta balkonda sigara içilen evlerde büyüyen bebeklerde astım gelişme riski hiç sigara içilmeyen evlere göre 3 kat artıyor.

Astımın belirtileri • Nöbetler halinde gelen öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum ve göğüste baskı veya tıkanma hissi astımın tipik belirtilerini oluşturuyor. • Sabaha karşı semptomların artış gösterip uykuyu bölmesi astımı destekliyor. • Sıklıkla eforla, özellikle merdiven çıkarken veya yokuş yukarı yürürken nefes darlığında artış görülüyor. • Astımda genellikle kuru özellikli öksürük görülüyor. Bazen öksürük astımın tek belirtisi olabiliyor. Bu tablo ‘öksürükle seyreden astım’ olarak değerlendiriliyor. Astımlı hastalarda bronş hassasiyetine bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası uzun süren öksürük görülebiliyor. Bu durum astım tedavisinin yetersiz kaldığını veya yapılmadığını gösteriyor. Dolayısıyla enfeksiyon sonrası uzayan öksürüklerde mutlaka hekime danışmak gerekiyor.

Astımda hedef hastalığın kontrol altında olması. Yani gün içinde nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük gibi semptomlar yaşamamak, gece nefes darlığı ile uyanmamak ve kurtarıcı nefes açıcı ilaç kullanma gereksiniminin olmaması amaçlanıyor. Astım kontrol altında olduğu sürece kişinin hayatını etkilemiyor. Astım hastası olimpiyat şampiyonu yüzücüler ve profesyonel futbolcular bunun en iyi örneğini oluşturuyor. Semptomlar ve solunum fonksiyon testi değerlerine göre hastalığın şiddeti belirlendikten sonra tedavi planlanıyor. İlaçlar, kontrol ediciler ve semptom gidericiler olarak iki grupta toplanıyor. Günümüzde en etkin olan astım ilaçları nefes yoluyla alınan kortizonlu ilaçlar. Çok düşük dozlarda uygulanan bu ilaçlar standart tedaviler sırasında kana geçmiyor, kilo alımına neden olmuyor. Yine hastaya göre alerjiye yönelik farklı ek tedaviler de kullanılıyor. Astım kontrol altındaysa ilaç dozları azaltılabiliyor, kontrolsüz olduğunda ise ilaç çeşidinde veya dozunda artış yapılıyor.

Atakları kontrol altına almanın yöntemleri 1. Nefes yoluyla alınan ilaçlar erken kesilmemeli. İlaçlar mutlaka hekim gözetiminde ve önerilen doğrultuda kullanılmalı. 2. İlaç tedavisine yanıtı ve hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştirdiği için sigara dumanına maruz kalmaktan kaçınmalı. 3. Alerjenlere maruz kalmamak için gerekli önlemler alınmalı. Ev içindeki nem oranını yüzde 50’nin altında tutmak, mümkün olduğunca az halı kullanmak, eşyaları kapalı dolapların içine yerleştirmek, ağır kadife perde ve yatak örtüsü kullanımından kaçınmak, polen mevsiminde evi sabah erken saatlerde havalandırmak alabilecek basit önlemlerden bazılarını oluşturuyor. 4. Obezite astımı tetikleyen bir faktör olarak hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştiriyor. Bunda leptin hormonunun rol oynadığı biliniyor. Astım kontrolünü kolaylaştırdığı için fazla kilolarınızdan kurtulmak gerekiyor. 5. Enfeksiyonlar en sık tetikleyen faktörlerden biri olduğu için korunma amaçlı olarak grip ve pnömokok aşıları yaptırılabilir. 6.Beslenmede mümkün olduğunca doğal ürünler tercih edilmeli. Hazır gıdalar, boyalı maddeler, katkı maddeleri, MSG gibi maddelerden sakınmalı.

ETBİR I KIRMIZI 63


OTOMOTİV

Şehrin yeni bir kahramanı var.

Mercedes-Benz, yeni Citan

Mercedes-Benz Citan, günlük yaşamın farklı alanlarında kullanıma uygun modelleri ile yollarda olacak.

M

ercedes-Benz’in yeni hafif ticari aracı Citan, sürüş dinamiği, çevikliği ve performansı ile sınıfının en iddialı aracı olarak satışa sunuldu. Güvenli, hassas ve konforlu bir kullanım sağlayan yürüyen aksamı, özel tasarımı, zengin güvenlik donanım, ekonomik motor seçenekleri ve uzun bakım aralıkları ile yeni Citan, Mercedes-Benz’in tüm karakter özelliklerini taşıyor.

Etkileyici görünüm, konfor ve üstün güvenlik, Citan’ı hem aile, hem de iş amaçlı kullanım için en uygun seçenek haline getiriyor. Yeni Citan’ın ergonomik konsepti ve yüksek kaliteli iç mekanı, her tür kullanımda konforu ve sürüş keyfini artırıyor. Güvenlik açısından yeni Citan geniş bir standart donanıma sahip. Sınıfında tek olan stabilite programı ADAPTIVE ESP ®, fren asistanı ve ABS’nin yanısıra ön koltuklardaki hava yastıkları kullanıcısına tam güvenlik sunuyor. Ayrıca yine standart olan BlueEFFICIENCY paketiyle birlikte sunulan vites değiştirme göstergesi, eco start-stop ve akıllı akü yönetimi sistemleri sayesinde Citan Kombi 109 CDI 4,6 l. / 100 km’lik ekonomik yakıt sarfiyatıyla sınıfında ayırt ediliyor. Bununla birlikte alçaltılmış şasi ve arka akstaki helezon yayları sayesinde Citan sürüş konforu ve dinamiği konusunda fark yaratıyor.

Yeni küçük hafif ticari araç “Citan” ilk kez gözler önüne çıktı! İşçilik ve malzeme kalitesi, üstün sürüş dinamizmi, yüksek güvenlik donanımı, yakıt ekonomisi ve dayanıklılığı ile yeni Citan, Mercedes-Benz’in bugüne kadar Sprinter, Vito ve Viano’dan oluşan hafif ticari araç ürün ailesini tamamlıyor.

64 ETBİR I KIRMIZI


Citan Kombi: 4,32 m uzunluğundaki 5 kişilik bu aracın direksiyonuna oturulduğunda tüm MercedesBenz araçlarında olduğu gibi “evde” hissi veriyor. Citan Panelvan: 3,94 m, 4,32 m ve 4,71 m olmak üzere üç farklı uzunluk seçeneği ile ticari kullanımın farklı alanlarına uygun bir araç. Citan Mixto: 5 kişilik bu aracın arka koltuğu tamamen yatırılabiliyor. Her iki yanında da standart olarak sürgü kapılı bu aracın uzunluğu 4,71 m. Tüm Mercedes-Benz araçlarda olduğu gibi yeni

Citan’da da güvenlik önemli bir rol oynuyor. Araç yükünü dikkate alarak devreye giren ADAPTIVE ESP sistemi ile standart olarak donatılan araçta bu sistem, ABS, VDC (aracın öden ve arkadan savrulmasını önleyici sistem) ve ASR (anti patinaj sistemi) gibi aktif güvenlik önlemlerini de kapsıyor. Yakıt tüketimi düşük, güçleri 66 kW (90 PS) ile 81 kW (110 PS) arasında değişen 2 dizel motor seçeneği olan Citan’nın bir de 84kW (114 PS) gücünde benzin motoru seçeneği mevcut.

ETBİR I KIRMIZI 65


SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

GIDA FUAR ve ETKİNLİKLERİ HAZİRAN 2013

13 – 16 Eylül 32. Dünya Veteriner Kongresi

6-9 Haziran Animalia 2013 Hayvancılık ve Teknolojileri İhtisas Fuarı HKF Fuarcılık İstanbul Fuar Merkezi Salon 10, Yeşilköy İstanbul Bilgi: www.animaliaistanbul.com

İstanbul Bilgi: Türk Veteriner Hekimleri Birliği www.tvhb.org.tr merkezkonseyi@tvhb.org.tr Tel: 312.435 5415/430 6657

15-18 Eylül

AĞUSTOS 2013

The 20th International Trade Show for Food Products, Processing & Packaging Technologies

18-23 Ağustos

SUUDİ ARABİSTAN – RİYAD

ICOMST 2013 59. Uluslararası Et Bilimi ve Teknolojisi Kongresi Swissôtel Grand Efes, İzmir www.icomst2013.org

Merkür Fuarcılık Bilgi: www.merkurfair.com Tel: 212.219 69 30-0554 982 92 20

Tel: 232 311 13 14

EKİM 2013

EYLÜL 2013

24-26 Ekim

5-8 Eylül Worldfood İstanbul Gıda Fuarı 21. Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı CNR Expo, Yeşilköy İstanbul Bilgi: www.ite-gida.com

Türkiye II. Organik Hayvancılık Kongresi Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi Bursa Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi Bursa Bilgi: www.organikhayvancilik.org Doç. Dr. Şule TURHAN Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi16059/Görükle BURSA Tel : 224.294 15 94

5-8 Eylül Ipack Turkey 28. Uluslararası Ambalaj, Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı

organikhk@uludag.edu.tr

24 – 26 Ekim

CNR Expo, Yeşilköy İstanbul

2. Uluslararası “Adriyatik’ten Kafkaslar’a Geleneksel Gıdalar” Sempozyumu

Bilgi: www.ite-ipack.com

Ohrid – Struga, Makedonya Bilgi için: http://traditionalfoods2013.nku.edu.tr

12-15 Eylül

traditionalfoods2013@nku.edu.tr

8. İstanbul Gıda-Tek 2013 Fuarı 8. Gıda ve İçecek Teknolojileri, Gıda Güvenliği, Katkı ve Yardımcı Maddeler, Soğutma, Havalandırma, Depolama Sistemleri ve Lojistik Fuarı TÜYAP Fuar Merkezi, Beylikdüzü İstanbul Bilgi: www.gidatekistanbul.com

Web sayfamızdan ve Facebooktan bizi takip edin! 66 ETBİR I KIRMIZI

www.etbir.org www.facebook.com//ETBİR


67


68


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.