Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Yayın Organı
Sayı: 2
f
Ocak - Şubat - Mart 2015 ÜCRETSİZDİR
Dünya Böbrek Günü Organ Bağışı Hayat Verir… Yepyeni bir hayata açılan kapı; 29 Yıl Sonra
ORGAN NAKLİ
Eşine Hayat Verdi...
Nakil Sonrası Beslenme
Gerçek Bir Organ Nakli Belgeseli:
Özen İster
YENİ HAYAT Hem Cerrahi Hem Psikolojik Bir Süreç...
ön kapak içi
2
SİZİN İÇİN VARIZ! Kamuoyunun kronik böbrek hastalarının hakları ve sorunları konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi temel amacımızdır. Bu kapsamda;
- Ülkemizdeki organ naklinin önündeki tıbbi, idari, ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması için çalışırız. - Kronik böbrek hastalarını, hasta haklarının ve insan haklarının ayrılmaz bir parçası olarak görürüz. - Hastalar arasında din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş, ekonomik ve sosyal statü ayrımı yapmayız. - Hastaların mahremiyetine özen gösteririz. - Bütün faaliyetlerimizi etik ilkeler doğrultusunda şeffaflık çerçevesinde yürütürüz.
BİZE KATILIN
facebook.com/diyabiz twitter.com/diyabizdernek
www.diyabiz.com
3
İçindekiler BU SAYIDA NELER VAR? DİYABİZ Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Yayın Organı DİYABİZ Yıl: 1 Sayı: 2 Ocak, Şubat, Mart 2015 Para ile satılmaz.
İmtiyaz Sahibi DİYABİZ Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Havva Asuman YAVUZ
05 06
Başkandan • Yeniden Merhaba
08
Gündem • Dünya Böbrek Günü 12 Mart 2015
10
Böbrek Nakli • Kimler Böbrek Nakli Olabilir?
12
Röportaj • Hayat verenlerin hayata yeniden başlayanların hikayesi; YENİ HAYAT
14
Röportaj • Hayat Arkadaşı Hayat Verdi...
16
Psikoloji • Hem Cerrahi, Hem Psikolojik Bir Süreç...
18
Organ Nakli • Yepyeni bir hayata açılan kapı; ORGAN NAKLİ
20
Organ Bağışı • Organ Bağışı Hayat Verir…
22
Beslenme • Nakil Sonrası Beslenme Özen İster
24
Egzersiz • İyileşirken Egzersizi İhmal Etmeyin!
26
Hukuk • Haklarınızı biliyor musunuz?
Yayın Koordinatörü Dr. Ayla TORUN
Yayına Hazırlayan Fevzi Kemal TORUN
Editör Kevser DEVECİOĞLU
Katkıda Bulunanlar Prof. Dr. Ülkem ÇAKIR Dr. K. Okan ANIK Tuluhan TEKELİOĞLU Ali ÖZGEN Hakan LAMPER
Yönetim Yeri Halil Rıfat Paşa Mah. Perpa Ticaret Merkezi A BLok K: 6 No: 557 Şişli/İstanbul Tel: (212) 220 96 34 - 0530 150 73 43 E-mail: info@diyabiz.com www.diyabiz.com Dernek Kütük No= 34/192-123
Yapım Afiş İletişim I DBYR Tel: (216) 317 63 11 GSM: (535) 711 41 37 @: afis@afisiletisim.net www.afisiletisim.net
Baskı Armoni Nuans Görsel Sanatlar, İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş. Tel: (216) 540 36 11 pbx
4
Bizden • DİYABİZ Paylaşıyor... DİYABİZ Çoğalıyor...
Başkandan Yeniden Merhaba...
D
İYABİZ Dergisi’nin yeni bir sayısında daha yine birlikteyiz. Yeni sayımızda böbrek nakli adına yapılmış güzel haberlerimiz, bilgilendirici yazılarımız var. Anlatmaya, yazmaya, paylaşmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz...
Böbrek hastalığı oldukça sinsi ilerleyen bir hastalık.. Böbrek yetmezliği yaşayan hastalar çoğu zaman hasta olduklarını öğrendiklerinde ya diyalize girmeleri ya da organ nakli olmaları gereken bir aşamaya gelmiş oluyorlar. Sonrasında da hastalık ilerliyor ve yaşamları hızla değişiyor... Haftanın bir kaç günü diyalize girmek hastanın iş hayatını, sosyal hayatını kesintiye uğratıyor. Toplumun gözünde ağır hasta olarak alıgılanıyor ve öyle davranılıyor. Aile hayatı felce uğruyor, ailesi evde diyalize muhtaç hasta ile yaşarken hastaya belli etmese de büyük üzüntü yaşıyor. Hastalar ise suya hasret vücutlarıyla yaşamlarını sürdürmek için çaba harcıyor... Kimi hastalar böbrek nakli olmak istese bile yıllarca böbrek bekliyor. Bir çeşit kime çıkacağı belli olmayan yaşam piyangosu gibi... Kimileri ise şanslı... Bazen o kadar şanslı ki hiç diyalize girmeden nakil yapılıyor ya da belli bir zaman sonra akrabalarından biri böbrek vermeye karar veriyor. Bizler tarafından o akraba kahraman olarak kabul ediliyor. Ve emin ellerde son defa diyalize bağlandıktan sonra uyutuluyor, gözlerini bol bol idrar çıkaran yeni böbreği ile birlikte açıyor, eski günleri geride bırakarak yaşama biraz daha fazla sarılıyor ve çoğunlukla vücut yaşı olarak belki de 10 yıl daha gençleşmiş oluyor hem de çok kısa bir sürede... Nakil ile suya hasret vücutlar suya, sevgiye ve mutluluğa kavuşuyor... Hastayla uzun zaman geçiren doktorlar ve nakil ekibi de bir hastanın daha iyileşmesinin mutluluğunu yaşıyor. Biz DİYABİZ Derneği olarak doyasıya içmek istediği halde su içmesi kısıtlanmış olan vücutlara destek olmak, onları suya kavuşturmak, normal hayatlarına dönmelerini sağlamak için yola çıktık. 2015 yılı itibariyle diyaliz tedavisi gören hasta sayısı 60 bine ulaşmış durumda. Diyaliz hastalarının tibbi, hukuki ve ekonomik sorunlarıyla ilgilenen DİYABİZ Derneği’nin kurulmasının temel nedenlerinden biri de toplumu organ nakli konusunda bilinçlendirmek. Diyaliz hastalarının sayısı her yıl önemli oranda artarken, böbrek nakli sayıları maalesef bu sayılara paralel oranda artış göstermiyor. Aksine her geçen gün aradaki fark açılıyor, böbrek bekleyenlerin sayıları artıyor. Yeterli sayıda böbrek bağışlanmadığı için hergün 10 kişi hayatını kaybediyor. Bizlerin amacı diyaliz hastası sayısı ile bağışlanan böbrek sayısı arasındaki farkın her yıl biraz daha açılmasını önlemek... Bu konuda bize destek olacak herkese derneğimizin kapısı açık... Bizlerde bu konuda yapılacak her türlü çalışmaya destek vermek için hazırız. Böbrek nakli yapılması gereken hiç hasta kalmaması ve böbrek nakli konusunda bilinç düzeyi yüksek bir toplum dileğiyle paylaşmayla devam...
Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz
DİYABİZ Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi
5
Bizden
DİYABİZ Paylaşıyor... DİYABİZ Çoğalıyor... Her böbrek nakli yeni bir hayatın başlangıcı... DİYABİZ yeni hayatlar kazanmak, yeni hayatları yaşatmak için heyecanla çalışmaya, tüm toplumu biliçlendirmeye devam ediyor...
D
iyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (DİYABİZ) ilk olarak böbrek hastalarını ve yakınlarını bilinçlendirmek ve onların hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla yola çıktı. Böbrek hastası olup diyalize giren ancak sahip olduğu hakları bilmeyen ya da organ nakli olması gereken ancak organ bulunamayan, tedavi olmak için doğru adrese ulaşamayan hastalar derneğin kurulma nedenlerini oluşturdu. “Kronik böbrek hastalarının hakları, kamuoyunun kronik böbrek hastalarının hakları ve sorunları konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi” DİYABİZ Derneği’nin temel amacını oluşturuyor. “Paylaştıkça Çoğalıyoruz” solganıyla yola koyulan DİYABİZ Derneği çalışmalarını böbrek hastaları odaklı yürütse de organ nakli konusunda toplumu bilinçlendirmek gibi önemli bir misyonu da üstlendi ve çalışmalarını bu alanda da genişletti. Derneğin üyeleri Türkiye’de organ naklinin önündeki tıbbi, idari, ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması için önemli çalışmalar yapıyor. Çünkü binlerce insan organ bekliyor ve her gün 10 insan bağışlanmayan organlar nedeniyle hayatını yitiriyor.
Hastaya 360 Derece Destek
Organ nakli konusundaki bilinci arttırmak derneğin öncelikli amaçları arasında yer alıyor. Amaçları doğrultusunda bugüne kadar pek çok projeyi hayata geçiren derneğin gelecek yıllar için de tasarladığı çeşitli projeleri var. Hepimizin bildiği gibi organ nakli hem verici hem de alıcılar için psikolojk açıdan oldukça zorlu bir süreç. Dernek’te, bu süreçte hastalara destek vermek için her an danışabilecekleri uzman psikologlar
6
bulunuyor. Bu dönemde en çok soru gelen ikinci bir alan da hukuk. DİYABİZ bünyesinde yer alan uzman hukukçular hastaları bilgilendiriyor. Hastaların hemen her alandaki yaşamlarını kolaylaştırmayı amaç edinen DİYABİZ, şehir dışından gelenler için de konaklama imkanı yaratıyor. Çünkü Türkiye’de hala yol parası olmadığı için tedavi olmaya İstanbul’a gelemeyen, ailelerini getiremeyeler var. Dernek böyle yetersizliklere de çözüm buluyor, şehir dışından gelen hastaları kendine ait misafirhanelerde konaklatıyor. Böbrek hastalarına her anlamda destek olmayı ilke edinen dernek, sosyal medyada etkinliğini arttırarak daha fazla böbrek hastasına ve gönüllüye ulaşmayı hedefliyor. Dernek gelecek dönemde internet üzerinden birbirleriyle iletişim kurabilecekleri bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Hastaların sıkıntılarını yakından takip eden derneğin çözüm bulmayı planladığı bir başka konu başlığı da diyalize girenlerin çalışma şartları. 3 gün diyalize giren hastalar maalesef süreklilik gerektiren işlerde çalışamıyorlar. DİYABİZ bu hastalara süreklilik gerektirmeyen işler bulmayı planlıyor. Bilinçlendirmenin yanısıra hastaların morallerini de yüksek tutmayı önemseyen DİYABİZ, hastalıkları nedeniyle sosyal hayatları kısıtlanan hastalar için çeşitli aktviteler, geceler, balolar organize ediyor. Gerçekleştirdiği ve yapmayı planladığı yeni projeler ile yoluna devam eden DİYABİZ üyeleri kendileri gibi heyecanla çalışacak yeni üyeleri de derneğe davet ediyor. Her böbrek naklinin yeni bir hayatın başlangıcı olduğu bilinciyle hareket eden DİYABİZ yeni projelerle yoluna devam ediyor. Paylaştıkça çoğalıyor...
Editörden Diyabiz Derneği Yönetim Kurulu
Paylaştıkça çoğalmak
Yönetim Kurulu Başkanı: Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz Başkan Yardımcısı: Sevil Görkem Uzer Sayman: Meftun Koç Genel Sekreter: Cem Öztürk Üye: Mehmet Özkan
Merhaba
Fahri Üyelik Şartları
Prof. Dr. Ülkem Çakır bizler için Dünya Böbrek Günü dolayısıyla okuyan herkesin ilgisini çekecek önemli bilgilerin yer aldığı bir yazı hazırladı, önemli noktalara dikkat çekti. Yazısıyla dergimize destek veren bir başka değerli doktorumuz da Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz oldu. Prof. Dr. Yavuz kimlerin böbrek nakli olabileceği, hangi hastalıkları taşıyanlara nakil yapılamayacağı konusunda etrafta dolaşan pek çok yanlış rivayeti ortadan kaldıran önemli bir makale hazırladı.
1- Fiil ehliyetine sahip gerçek ve tüzel kişiler derneğe üye olabilirler. 2- Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak. 3- 18 yaşını doldurmuş olmak. 4- Dernekler yasasına göre sürekli veya süreli dernek kurucusu veya üyesi olmasına engel hali bulunmamak. 5- Organ nakline ilgi duymak ve bunun geliştirilmesini sağlamak için çalışmaya istekli olmak. 6- Üyelik müracaatını yazılı olarak yapmak. 7- Türk vatandaşları olmayanların derneğe üye olabilmesi için Türk vatandaşlarında aranan şartlardan başka, o yabancının Türkiye’de ikamet etme hakkına sahip olması gereklidir. Dernek yönetim kurulu, üyelik için yapılan müracaatlarda en az iki asil üyenin referansı ile adaylık başvurusunu değerlendirip, başvuruyu en çok 30 gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlayıp sonucunu müracaat sahibine yazı ile duyurur.
DİYABİZ İletişim
Halil Rıfat Paşa Mah. Perpa Ticaret Merkezi A Blok K:6 No: 557 Şişli/İstanbul Tel: 212 220 34 96-530 150 73 43 e-mail: info@diyabiz.com www.diyabiz.com
Kısa bir aradan sonra Diyabiz Dergisi olarak yine karşınızdayız. Paylaşmaya, paylaştıkça çoğalmaya kaldığımızı yerden devam ediyoruz... Büyük bir heyecanla hazırladığımız Diyabiz Dergisi’nin yeni sayısında hem hastalara hem hasta yakınlarına yönelik haberler hazırladık. Ayrıca bu dünyayı bilmeyenlere, hem alıcıların hem vericilerin tecrübeleriyle organ nakli dünyasını anlattık.
Eşine böbreğini veren Ayşe Çiğdem Ak ve eşinin verdiği böbrekle yaşamını sürdüren Nedim Ak’a yeni sayımızda konuk olduk. Hastalık sürecini, karar aşamasını, nakil sonrasında yaşadıkların anlatan Ak Çifti sağlıklı biri şekilde yaşamlarına devam ediyor. Sorularımızı samimiyetle cevaplayan Nedim ve Çiğdem Ak’ın hikayesi dergimizin sayfalarında sizleri bekliyor. Yeni sayımızın önemli konuklarından da biri de Gazeteci Tuluhan Tekelioğlu... Babasının kalp rahatsızlığı nedeniyle tedavi olduğu hastanede hayatında ilk defa organ nakli merkeziyle tanışan Tekelioğlu sonrasında “Yeni Hayat” adını taşıyan bir organ nakli belgeseli hazırladı. İlk gösterimi Altın Portakal Film Festivali’nde yapılan belgesel, şimdi şehir şehir dolaşıp1000 organ bağışçısı hedefine ulaşmak için insanları organ nakli yapmaya davet ediyor. Röportajı okurken bizim kadar heyecanlanacağınızdan eminiz... Dergimizi hazırlarken zor bir süreç olan organ nakli tedavisinde yaşanabilecek psikolojik sorunlar karşısında nasıl davranılması gerektiği konusunda bugüne kadar organ nakli olmuş pek çok hastaya destek veren Psikolog Ali Özgen’in görüşlerine başvurduk. Dergiyi okuyanların bilgilenmeleri için organ nakli, organ bağışı, organ nakli sonrası beslenme ve organ nakli sonrası egzersiz konulu dosyalar hazırladık. Hazırlarken bizlerin duyduğu heyecanı ve keyfi dergimizi okurken sizlerin de duyması dileğiyle...
Kevser Devecioğlu
7
Gündem
12 Mart 2015 Dünya Böbrek Günü
Herkes İçin Böbrek Sağlığı
2 Prof. Dr. Ülkem ÇAKIR Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi
8
006 yılından itibaren her yıl mart ayının 2. Perşembe gününde ‘Dünya Böbrek Günü’ kutlanıyor. Bugünün amacı; tüm dünyada giderek sıklaşan böbrek hastalıkları konusunda toplumun farkındalığını arttırmak. Dünya Böbrek Günü’nün bu yılki sloganı ise ‘Herkes için böbrek sağlığı’. Enfeksiyonlar, kanama, yanlış ilaç kullanımı gibi birçok nedenle böbreklerde işlev bozukluğu gelişebilir. Ana hedef ise böbrek yetmezliği gelişimini önlemek... Kronik böbrek hastalığı, küresel bir salgın halini almış olan önemli bir
halk sağlığı sorunu. Tüm dünyada erişkinlerin yaklaşık yüzde10’unda böbrek hastalığı bulunduğu tahmin ediliyor. Türk Nefroloji Derneği’nin gerçekleştirdiği CREDIT çalışması, Türkiye’de erişkinlerin yüzde 15.7’sinde çeşitli evrelerde böbrek hastalığı bulunduğunu gösteriyor. ÜLKEMİZDE HER 7 KİŞİDEN BİRİSİ KRONİK BÖBREK HASTASIDIR! Kronik böbrek hastalığı sıklıkla sinsi seyrediyor.Düzenli tarama yapılmadıkça erken evrelerde teşhisi zorlaşıyor.
10 KRONİK BÖBREK HASTASINDAN SADECE BİRİ HASTALIĞIN FARKINDADIR! Farkındalığının ve erken tanı imkanının düşük olması nedeniyle hastalık, sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerliyor. KRONİK BÖBREK HASTALIĞI İLERLEYİCİDİR! Son dönem böbrek yetmezliği gelişen hastaların yaşamını sürdürebilmesi için diyaliz ve böbrek nakli tedavilerinin uygulanması gerekir. Bu tedavilerin global maliyeti 1 trilyon doların üzerindedir. Ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış yaklaşık 70 bin hasta bulunuyor ve sağlık bütçesinin yüzde 5’den fazlası bu hastalar için harcanıyor. KRONİK BÖBREK HASTALIĞI, ÜLKE EKONOMİSİNİ TEHDİT EDER! Kronik böbrek hastalarında ölüm ve malûliyet riskleri sağlıklı bireylerden 10-30 kat daha yüksektir. Yüksek malûliyet oranları ve kötü yaşam kalitesi, bu hastaların aile ve sosyal yaşantılarını da olumsuz etkiliyor ve ekonomik üretkenliklerini engelliyor. KRONİK BÖBREK HASTALIĞI TOPLUM SAĞLIĞINI TEHDİT EDER! Kronik böbrek hastalığı basit ve ucuz kan ve idrar testleri ile kolayca teşhis edilebiliyor. Erken evrede saptandığında hem kronik böbrek hastalığına özgü genel önlemler, hem de altta yatan veya eşlik eden hastalıklara yönelik tedavi yaklaşımları ile ilerlemesi engellenebiliyor veya geciktirilebiliyor. Üstelik, riskli bireylere yönelik etkin tarama ve tedavi ile hastalığın gelişimi önlenebiliyor. KRONİK BÖBREK HASTALIĞI ÖNLENEBİLİR! Kronik böbrek hastalığının olumsuz
sonuçlarını engellemenin en etkin yolu hastalığın tedavisinden çok önlenmesine dayalı, ulusal ölçekli bir hastalık yönetimi modelinin biran önce hayata geçirilmesidir. Bu bağlamda, sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerinin toplum tarafından benimsenmesi ve uygulanması hastalığın büyük oranda kontrolünü sağlayacaktır. Bunun için; • Düzenli egzersiz yapmalı, • Sağlıklı beslenmeli ve ideal vücut ağırlığımızı korumalı, • Tuzu azaltmalı, • Yeterli su içmeli, • Sigaradan ve aşırı alkol tüketiminden kaçınmalıyız.
Kronik böbrek hastalığı için risk altındaki kişilere yönelik düzenli tarama ve etkin tedavi ile hastalığın gelişimi önlenebilir veya ilerlemesi engellenebilir. Kronik böbrek hastalığı için en yüksek risk faktörleri; • Şeker hastalığı, • Tansiyon yüksekliği, • Kalp-damar hastalıkları, • Obezite, • İleri yaş, • Ailede böbrek hastalığı varlığıdır. BU RİSK FAKTÖRLERİNE SAHİPSENİZ BÖBREKLERİNİZİ KONTROL ETTİRİNİZ!
Tüm dünyada giderek yaygınlaşan bir sağlık sorunu olan böbrek hastalıklarının önlenmesinde ve tedavi edilmesinde ne yazık ki her birey aynı olanaklara sahip değil. Ülkelerin değişen ekonomik koşulları ve yetersiz sağlık politikaları nedeniyle ciddi bir sağlık sorunu haline gelen böbrek hastalıkları anlamsız yere kişileri çaresiz bırakıyor. 2015 yılı Dünya Böbrek Günü’nün teması; böbrek hastalıklarının önlenebilir ve tedavi edilebilir olduğunun özellikle hükümetler ve kanun yapıcılar nezdinde farkındalığının arttırılmasıdır.
9
Böbrek Nakli
Ki̇mler Böbrek Nakli Olabilir? Herkes böbrek nakli olabilir mi? Ya da kimler böbrek nakli olamaz? En çok merak edilen, hakkında en çok rivayetin yayıldığı iki konu... Bu konularla ilgili en doğru bilgileri DİYABİZ Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz sizler için yazdı. Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz
DİYABİZ Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi
T
üm diyaliz hastaları böbrek nakli olabilir , böbrek nakil merkezlerinde uzman hekimler tarafından değerlendirilmeleri gerekir, ancak; ciddi kalp ve akciğer hastalığı, aktif ağır infeksiyonu, tedavi edilmemiş kanser hastalığı varsa böbrek nakli olamaz.
Diyabet Hastaları
Diyalize giren hastaların yarısına yakın bir bölümünün böbreğinin çalışmamasının nedeni şeker hastalığıdır. Halen Türkiye’de ve tüm dünyada yapılan böbrek nakillerinin yarısına yakınında böbrek yetmezliğinin nedeni şeker hastalığıdır. Onlara başarıyla nakil yapılabilirken şeker hastalığına bağlı böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmekte olan hastalarada başarıyla emin ellerde böbrek nakli yapılabilir. Tip 1 ve tip 2 şeker hastaları böbrek naklinden en fazla yararı görebilecek hasta grubudur. Bu hastaları böbrek naklinden uzak tutmak, 2 yıl içinde neredeyse yarısının, 5 yıl içinde ise %80’inin ölümüne seyirci kalmak demektir. Ölümlerin çoğu kalp ve damar sistemi ile sorunlar ve enfeksiyonlar nedeniyle olmaktadır.
10
Şi̇şman Alıcı Adayları
Şişman alıcılara böbrek nakli konusunda çekimser kalınmaktadır çünkü nakil sırasında kalp ve enfeksiyonlara bağlı nedenlerle hasta ve takılan böbrek ömürleri kısa bulunmuştur. Bu nedenle hastalar bekleme listesinde iken normal kilolarına inebilecek şekilde özendirilmeli, eğer şişman hastaya nakil yapıldı ise ek olarak kullanmakta olduğu kortizon dozu hızlı bir şekilde azaltılmalıdır. Nakil sonrası uzman ellerde takip edilen hastalarda sonuçlar çok başarılıdır.
Kanser Hastalığı
Halen devam etmekte olan kanser hastalığı olan alıcı adaylarına neden nakil yapılamaz?
Nakil sonrası böbreği yerinde tutmak için verilen ilaçların kanser hastalığının seyrini olumsuz yönde etkilemesi nedeniyle yapılamaz. Ancak alıcının öyküsünde bulunan kanser hastalığı böbrek nakli için kesin bir engel teşkil etmez. Her hasta, tümörün tipine ve tedavi sonrası tümörden arınmış bekleme zamanına göre ayrı ayrı değerlendirilir. Onkolji uzmanlarının onayı alındıktan sonra böbrek nakli konusunda karar verilir.
Hepatit B (HBV Enfeksiyonu ve Böbrek Nakli HBV infeksiyonu böbrek nakli için engel değildir. Bütün böbrek nakli alıcı adayları HBV infeksiyonu açısından araştırılmalıdır.
HBsAg pozitif alıcı adayı hastaların viral replikasyon göstergelerine bakılarak (HB e Ag pozitifliği ve/ veya HBV-DNA pozitifliği), böbrek nakli sonrası ilerleyici karaciğer hastalığı gelişme riski açısından gastroenteroloji uzmanı tarafından karaciğer biyosisini de kapsayacak şekilde tam bir karaciğer değerlendirmesine tabi tutulmalıdır. Gastroenteroloji uzmanının vereceği karara göre böbrek nakli konusunda yeniden değerlendirilir.
Hepatit C (HCV) ve Böbrek Nakli
HCV infeksiyonu böbrek nakli için bir engel değildir.
Anti HCV pozitif olup, HCV RNA’sı negatif olan hastalar böbrek nakli sonrası karaciğer hastalığı gelişimi yönünden oldukça düşük risk altındadır. Böbrek nakli yapılan HCV pozitif hastaların ölüm oranı (özellikle nakil sonrası ilk 10 yıl gözönüne alındığında), nakil yapılmayıp diyaliz tedavisine devam eden HCV pozitif hastalara göre oldukça düşüktür. HCV pozitif karaciğer enzim testleri dediğimiz ALT ve AST testleri yüksek alıcı adayları gastroenteroloji uzmanı tarafından değerlendirilir ve gereklilik halinde
karaciğer biyopsisi uygulanır. Sirozu mevcut HCV pozitif alıcı adayı böbrek nakli yönünden uygun olmayıp, ancak kombine karaciğer+böbrek nakli yönünden değerlendirilmelidir. Kronik aktif hepatiti olan alıcı adayları interferon tedavisinden faydalanabilir, daha sonra gastroenteroloji uzmanının vereceği onaya göre böbrek nakli yapılır. HCV pozitif canlı veya kadavradan böbrekler rızaları alınarak HCV RNA pozitif alıcılara nakledilebilir. Bu durumda, verici ve alıcının HCV genotiplerinin (alt tiplerininin) belirlenmesi, gelişebilecek komplikasyonların değerlendirilebilmesi yönünden uygun olacaktır.
HBV ile infekte olmuş canlı veya kadavradan böbrekler rızaları alınmak koşuluyla HBsAg pozitif veya immunize (HBV infeksiyonuna karşı koruyuculuk “aktif” aşılama veya” pasif “ hastalık sonucu gelişmiş ise) alıcı adaylarına nakledilebilir. Böyle bir durumda, merkezimizde alıcının HBsAb titresinin >10 olması şartı aranmaktadır.
11
Röportaj
Hayat verenlerin, hayata yeniden başlayanların hikayesi;YENİ HAYAT Organ nakli belgeseli “Yeni Hayat” Dostoyevski’nin “Başkaları için kendinizi unutursanız, o zaman sizi daima hatırlayacaklardır” sözüyle başlıyor. Ve filmde daima hatırlanacak olan gerçek kahramanlar organlarıyla hayat veriyor, organ bekleyenler hayat buluyor...
H
erşey Gazeteci Tuluhan Tekelioğlu’nun babasının kalbinden rahatsızlanması ile başladı. Antalya’da bypass olan ve 4 damarı değişen babasına refakatçi olarak bir ay boyunca hastanede kalan Tekelioğlu, tesadüfen yepyeni bir dünyayı keşfetti. “Babamın odadına giderken hergün 4. kattaki organ nakli merkezinin önünden geçiyordum” diyen Tekelioğlu, Yeni Hayat’ın doğuşunu şöyle anlatıyor: “Sadece orası kalabalıkta, izdiham vardı. Her meslekten, her yaştan, kadın, çocuk, yaşlı, genç yüzlerce organ bekleyen insan... Çok etkilendim. Etkilenmemek mümkün değildi. Sonra nedir diye içine girdim ve bu insanların belgeselini yapmaya karar verdim.” Babası taburcu olduktan bir ay sonra Tekelioğlu ve ekibi bu kez belgeseli çekmek üzere hastanedeydi.
Filmin Kahramanı Hasan Hüseyin Kocakuş Belgesel 15 gün boyunca günde 14 -15 saate ulaşan çalışma temposuyla çekildi. Çekimler süresince ekip, hem organ verenlerin hem de organ nakledilenlerin ameliyatlarına girdi, organ bekleyenlerin hikayalerini çekti. Hatta 2 kez pijamalarla yetişebildikleri havaalanında organın getirilişine ve ameliyatla organ bekleyen kişiye hayat verişine, tüm gece süren ve sabah 5’te biten ameliyata şahitlik etti. Belgeselde pek çok kahramanın hikayesi anlatılsa da Yeni Hayat’ın kahramanı 1 yaşından beri diyalize giren, 3 yaşında babaannesinin verdiği böbrekle bir kez daha hayat tutunan Hasan Hüseyin Kocakuş... Şu anda çok sağlıklı olan Kocakuş’a hem annesinin hem de babaannesinin böbreği nakil için uygun bulundu. Ancak babaanne Hasan Hüseyin’e annesi baksın diye kendi böbreğini vermek istedi. Tekelioğlu ve ekibi Kocakuş’un ameliyat sırasında böbreğin takılıp ilk idrarını yaptığı ana kadar her dakikaya şahitlik etti, belgeledi ve Yeni Hayat belgeseli ile binlece kişiyle paylaştı.
12
Tekelioğlu, Kocakuş’un ameliyatını “Böbreğin takıldığı ameliyata girdik. Böbrek nakli yapıldıktan sonra karnın içine konulmadan önce ilk idrarının gelişine şahit olduk. Böbreğin fonsiyonlarını yerine getirdiğini görünce oradaki doktorlar bütün ekip çok etkindik, ameliyathanede bambaşka bir hava oldu” sözleriyle anlatıyor. Ve Tekelioğlu ekliyor “Böbrek sonra canlanıyor ve pespembeye dönüyor. O böbreğin yeniden canlanma anına “Yeni Hayat” diyorlar. Bizim filmimizin adı da “Yeni Hayat”...”
Hedef: 2015’te 1000 Organ Bağışçısı
Yeni Hayat belgeselinin ilk gösterimi 2014 yılının Eylül ayında 51.Altın Portakal Film Festivali’nde yapıldı. Filmi izleyen 900 kişi ayakta alkışladı ve 40 tanesi organlarını bağışladı. Bu bağışlardan sonra Yeni Hayat 2015 yılında 1000 organ bağışçısı kazandırabilir mi? diye düşündüklerini ve kendilerine böyle bir hedef koyduklarını ifade eden Tekelioğlu, gittikleri şehirlerde bugüne kadar 306 kişinin organlarını bağışladığını belirtiyor. Yeni Hayat bugüne kadar Altın Portakal Film Festivali dışında Trabzon, Samsun ve Antakya’da gösterildi. Filmin gösterilmesindeki amaç izleyenleri organ bağışı yapmaya yönlendirmek. Çünkü Türkiye’de organ bağışı oranı binde 4. Yani 1000 kişiden sadece 4 kişi organlarını bağışlıyor. Film gösteriminin ardından kısa bir konuşma yaptığını belirten Tekelioğlu “Filmin sonunda insanlar kendi istekleriyle, kalpten organlarını bağışlıyorlar” diyor. İsteyenler filmin gösterildiği yerlerde kurulan il sağlık müdürlükleri standlarında organlarını bağışlayabiliyor. Yeni Hayat kısa bir süre sonra Mersin’de gösterilecek.
“Yeni Hayat” Davet Bekliyor Filmi izleyenlerin “Aaa ne güzel oynamışlar” diye tepki verdiklerini söyleyen Tekelioğlu “Filmdeki herşey gerçek” diyor ve filmin gösterimi için kadın girişimcilerden, belediyelerden, meslek odalarından, il sağlık müdürlüklerinden, tabib odalarından, üniversitelerden ve davet edebilecek olan herkesten, her kurumdan davet bekliyor.
1000 organ bağışçısı hedefi gerçekleştiğinde ise ikinci belgesel yapılacak. Bu kez filmde yeni Hayat’ın gezdiği şehirler, bağış yapanlar, gösterim sırasında verilen tepkiler özetle 1000 bağışçının hikayesi yer alacak.
Organ naklinin bambaşka bir dünya olduğuna dikkat çeken Tekelioğlu şöyle devam ediyor: “ Bir başkasına hayat veriyor olmak çok kutsal bir şey. Biz filmden sonra ekipce gidip organlarımızı bağışladık. Organ bağışı normal bir ölümle olmuyor. Beyin ölümü ile yapılabiliyor. O nedenle bunu hayattayken yapmanız ve organ nakli kartı alıp ailenize vasiyet etmeniz çok önemli. Kimse ailenizden habersiz organlarınızı almıyor. Organ nakli ile organlarımız başka bir vücutta yaşamaya devam ediyor. Zaten hepimiz öldükten sonra yok olacağız. Tükiye’de 60 bin kişi organ bekliyor ve organlarımızı bağışlamadığımız için hergün 10 insan hayatını kaybediyor.”
13
Röportaj
Hayat Arkadaşı Hayat Verdi... Bir anda 5. evre böbrek hastası olduğunu öğrenen Nedim Ak 29 yıllık hayat arkadaşı Çiğdem Ak’ın verdiği böbrek ile hayata tutundu. Şimdi Ak çifti sağlıklı bir şekilde kaldıkları yerden yaşamlarına devam ediyor...
I
T sektöründe yönetici olarak çalışan Nedim Ak geçtiğimiz yılın son aylarında gribal enfeksiyon geçirdiği bir dönemde idrar yapmakta zorlanınca doktora gitti. 55 yaşındaki Nedim Ak’ın aklına gelen ilk tahmin yaşından dolayı prostattı. Muayene oldu, ilaçlarını aldı, daha sonra test sonuçlarını almak üzere evine döndü. Bir kaç gün sonra test sonuçları çıktığında durum şaşırtıcıydı. Kendini sağlıklı hisseden Nedim Ak, 5. evre böbrek hastasıydı. Yani böbrekleri iflas etmek üzereydi ve acilen diyalize girmesi ya da organ nakli olması gerekiyordu.
14
İlk muayene olduğu doktoru hemen işi gücü bırakıp diyalize girmesi gerektiğini söyledi. Ancak Nedim Ak diyalize girmedi ve 3 ay boyunca durum kontrol altına alınmaya çalışıldı. Ak, doktorunun yönlendirmesi ile Acıbadem International Hastanesi’nden Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır ile tanıştı ve aynı gün o zamana kadar eşi Çiğdem Ak’ın söylediği gibi organ nakli yaptırmaya karar verdi. Eşine teşhis konulduğundan beri araştıran ve başından itibaren organ naklini savunan Çiğdem Ak, karar sürecini şöyle anlatıyor:
“Ben başından beri eşim diyalize gimeyecek. Direkt organ nakline geçeceğiz diyordum. Çok araştırdım, uzun vadeli en uygun tedavi organ nakliydi. Ben sağlıklı bir insanım, neden vermeyeyim dedim. Kadavra beklemek bizim için çok zor. Çocuklara ve gençlere öncelik veriyorlar. Biz başından beri hep pozitif düşündük. Ya olacak ya olacak dedim.” Bir mücevher firmasında koordinatör olarak çalışan Çiğdem Ak “Yeni evli bir kızımız ve üniversite öğrencisi bir oğlumuz var. Onların geleceğini torunlarımızı, oğlunun mezuniyetini, evliliğini görmek istiyor musun diyerek yola çıktık. Pozitifliğimiz hiç kaybetmedik” diyor.
“3 Ay Sonra Hayatıma Geri Döndüm” Prof. Dr. Çakır ile cuma günü görüşen çiftin sonraki hafta pazartesi testleri yapıldı. Bir kaç gün devam eden sürecin sonunda perşembe günü önce Çiğdem Ak yarım saat sonra da Nedim Ak ameliyata alındı. Prof Dr. Ülkem Çakır, Prof Dr. İbrahim Berber ve ekibi tarafından yapılan iki ameliyat
ile Çiğdem Ak’tan alınan tek böbrek Nedim Ak’a takıldı. Çiğdem Ak 2 gün sonra, eşi 16 gün sonra hastaneden taburcu edildi ve evdeki takip süreci başladı. 3 hafta sonra işine geri dönen Çiğdem Ak’ın eşi 3 ay evde tedavi gördü ve sonrasında o da işine, hayatına kaldığı yerden devam etmek üzere geri döndü. Hastalığı ve ameliyatı sağlam bağışıklık sistemi sayesinde kolay atlatan Ak “Herşeyi dalından yiyen son nesiliz. Bunun etkisi olduğunu düşünüyorum. Hastalık teşhis edildiğinde böbreğim neredeyse iflas aşamasına gelmişti ve ben kendimi iyi hissediyordum” diyor. Böbrek hastalığının çok sinsi ilerleyen, pek çok hastalık ile benzer belirtiler verdiği için farkedilmesinin zor olduğuna dikkat çeken Ak şöyle devam
ediyor: “Ben kendimi hiçbir zaman hasta gibi hissetmedim. Nakilden önce ve sonra benim hayatımda hiç birşey değişmedi. Ben kendimi nakil olmuş gibi bile hissetmiyorum. Normal, sağlıklı bir şekilde yaşamaya çalışıyorum. Bunu kafama takmıyorum. Benim yasaklarım artık yaşam tarzım. Sağlıklı ve düzgün beslenmeye çalışıyorum.”
“Kendime Hayat Arkadaşı Seçmişim”
Nakil olduktan sonra doktorların koydukları tüm yasaklara titizlikle uyan Nedim Ak “Sonuçta sağlıklı bir insan bana bir böbreğini vermiş. Ona hürmet etmek lazım. İyi bakmak lazım. Vücudundan bir parça vermiş. Ona nasıl ihanet edebilirsiniz ki...” diyor. Aynı şekilde Çiğdem Ak da eşi gibi uyması gereken yasaklara dikkat ederek yaşamına devam ediyor. Bir organını vermiş olmanın çok güzel bir duygu olduğunu belirten Çiğdem Ak şöyle devam ediyor: “Bir insanı hayata bağlıyorsunuz. Bu ‘sana böbreğimi verdim hayat verdim’ şeklinde bir düşünce değil. Sevdiğiniz ve buna değer bir insanın hayata bağlandığını görüyorsunuz. Evlenirken ne diyoruz. İyi günde kötü günde...”
Ameliyatı yapan ekip Prof. Dr. İbrahim Berber, Prof. Dr. Ülkem Çakır ve Dr. Özgür Çavdaroğlu
Son olarak eşine bir kez daha teşekkür eden Nedim Ak “Ben yıllardır insanlara söylerim. Aşk, sevgi güzel şeyler ama önemli olan kendinize hayat arkadaşı seçin. Ben çok şükür seçmişim” diyor.
15
Psikoloji
Hem Cerrahi Hem Psikolojik Bir Süreç... Nakil öncesinde bilgilendirilen hastalar nakil sonrası çok daha kolay uyum sağlıyor, yaşamlarına daha hızlı dönüyor. Ancak Türkiye’deki yaygın şekliyle internetten, tv’den komşudan bilgilenerek süreci yaşayan hastalarda önemli psikolojik sorunlar yaşanabiliyor.
O
rgan nakli öncesi hastalığın teşhis edilmesi, organ beklenmesi ve nakil sonrası yaşanan süreç pek çok hasta için fiziksel zorlukların yanısıra psikolojik olarak da oldukça yıpratıcı olabiliyor. Bu dönemde alınacak önlemler ve uzman desteği sürecin kolay atlatılmasına yardımcı oluyor. Süreçte yaşananları ve yapılması gerekenleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Özgen ile konuştuk...
16
Organ nakli öncesinde ve sonrasında hastalar psikolojik olarak nasıl bir ruh hali içinde oluyorlar? Son yıllarda organ nakli cerrahisinde yaşanan gelişmeler ve bağışıklık sistemi için kullanılan yeni ilaçlar sayesinde organ nakli sık uygulanan bir tedavi yöntemi haline geldi. Nakil yapılması hastaları daha iyi rehabilite ediyor, üretken bir yaşama daha kolay
döndürüyor. Ruhsal açıdan daha olumlu etkilere sahip ve hastaların yaşam kalitesini arttırıyor. Bu olumlu etkilerle birlikte bazı hastalarda özellikle nakil sonrası dönemde bazı fiziksel ve ruhsal sorunlar, yeni duruma uyum sağlama güçlükleri ortaya çıkabiliyor. Özellikle alıcı grubunda depresyon, organik beyin sendromu, anksiyete bozukluğu, cinsel işlev bozuklukları sık görülen psikiyatrik hastalıklar.
Nakil öncesinde de yaygın bir endişe hali; ameliyatın nasıl geçeceği korkusu, nakil işlemi sonrası takılan organın tam işlevle çalışıp, çalışmayacağı, tıbbi tahlillere karşı artan bir merak, çalışan bir kişiyse tam olarak iş hayatına dönüp dönemeyeceği gibi birçok sorular, kaygılar olabiliyor. Nakil öncesinde uzun bir diyaliz süreci varsa hastaların yüzde 30-55 arasında major depresyon görülebiliyor. Rejeksiyon riski olan hastalarda bu oran yüzde 65’e kadar çıkabiliyor. Kadavradan nakil yapılacak hasta grubunda ise en yaygın olarak anksiyete bozukluğu görülüyor. Nakil sonrası eğer verici; kişinin akrabası ise onun hayatıyla ilgili endişeler de ülkemizde sık yaşanıyor. Nakil sonrasında eğer beklenti çok yüksekse biran önce eski hayatlarına geri dönme çabası da tedavi uyumunu zorlaştırabiliyor. Çünkü nakil sonrası bazen uzun hastane yatışları; kan değerlerinin yavaş düzelmesi olabiliyor ve bu da hastanın anksiyetesini daha da arttırıyor. Nakil sonrası bir diğer sorun da cinsel isteksizlik, ereksiyon sorunları. Bu sorunlar hastaların yaklaşık yüzde 20’sinde görülüyor.
Hastaların en sıkıntı yaşadıkları dönem hangisidir? En sık karşılan psikolojik sorunlar nelerdir? Psikiyatrik hastalıklar en sık uzun diyaliz programındaki hasta grubunda, nakil öncesi ve rejeksiyon riski bulunan grupta görülüyor. Organ nakli bekleme, nakil ve sonrasındaki dönemi rahat geçirebilmek için ilk başta organ yetmezliği tanısı konduğu andan itibaren psikiyatrik bir yardım almaya başlanması çok önemli. Özellikle yetmezlik tanısını koyan dahili ve cerrahi branş hekimlerinin hastaları yönlendirmesi çok uygun olur. Bu süreçle ilgili yeterli bilginin hekimden alınması tedavi ve sonrasındaki uyumu kolaylaştırıyor. Maalesef nakil sonrası internet, komşu, tv programları nedeniyle tedavilerini kesen ve rejeksiyona giden hasta grubu da ülkemizde oldukça fazla. Organ bekleme, nakil ve sonrasındaki dönemleri daha kolay geçirebilmek için hastalara neler yapmalarını önerirsiniz? Nakil öncesi dönemde doğru bilgilendirilmiş bir hasta bu dönemi daha rahat geçiriyor. Yine bu dönemde psikiyatrik destek, sosyal faaliyetler, uğraşılar-eğer mümkünse- hastanın bekleme zamanını daha az gergin ve huzursuz geçirmesini sağlıyor. Nakil ile birlikte sonucun hem olumlu hem olumsuz taraflarının
işin başında bilinip, kabullenilmesi olası psikiyatrik sorunları en aza indirgiyor. Nakil sonrası ise tıbbi durumun elverdiği ölçüde günlük hayata dönülmesi, küçük sosyal faaliyetler hasta uyumunu arttırıyor. Bu dönemlerde hasta yakınlarına nasıl görevler düşüyor? Hasta yakınlarının en önemli görevi; bu süreci ne çok umutlu ne de çok umutsuz beklentilerle geçirmek değil; gerçekçi beklentilerle umudu hiçbir zaman kaybetmeden hastaya destek olmak. Hasta yakınları bazen tüm sorumluluğu üstlerine alarak hastanın tedavi sonrası uyum sürecini bozuyor hem de uzatıyor. Aşırı koruyucu ebeveyn rolü ülkemizde organ nakli hastalarına sıklıkla uygulanıyor. Bu durum uzun vadede hastanın alması gereken sorumluluklardan kaçmasına neden olabiliyor. Son olarak eklemek istedikleriniz... Organ nakli sadece cerrahi bir ekibin değil aynı zamanda psikiyatrik bir ekibin de dahil olduğu multidisipliner bir ekip işidir. Bu ekibin en önemli destekçisi psikiyatri hekimidir. Hasta ve yakınlarının doğru, tam ve anlaşılır bir şekilde bilgilendirilmesi, olasılıkların tam olarak açıklanması hem nakil işleminin hem de sonradaki sürecin çok daha rahat ve kolay geçmesini sağlar.
17
Organ Nakli
Yepyeni bir hayata açılan kapı;
ORGAN NAKLİ Organ yetmezliği yaşayan hastaların tek tedavi seçeneği organ nakli… Organ nakledilen hastalar yepyeni bir hayata başlarken organ bağışlayanlar da bir hayat kurtarmanın huzurunu yaşıyor. Ancak her yıl nakil olmayı bekleyen hastaların sayısı artsa da yeterli sayıda organ hala bağışlanmıyor.
T
ürkiye’de organ nakli olması gereken ve organ bekleyen hasta sayısı ile bağışlanan organ sayısının azlığı dikkate alındığında “organ nakli” önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Ülke ekonomisine getirdiği kayıp da eklendiğinde organ nakli bir sağlık sorunu olmanın yanı sıra aynı zamanda ulusal bir sorun haline geliyor. Ancak sorunun çözümüne geçmeden önce süreci bilmek gerekiyor. Son döneme gelmiş organ yetmezliklerinin en iyi ve güncel tedavisi olan organ nakli, insanoğlunun tarih boyunca tıp konusunda geliştirdiği en önemli tedavi yöntemlerden biri. Organ naklinin hayvanlar üzerinde denenmesinin üzerinden 100 yıl geçti. Canlı insandan insana ilk organ nakli ise 50 yıllık bir geçmişe sahip. İlk denemenin ardından bugüne kadar binlerce nakil yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.
18
Üstelik tüm dünyada ihtiyacın daha da artacağına dair bilimsel öngörüler yapılıyor. Peki, “Dünyada gerek beyin ölümü gerçekleşmiş (kadavra) gerekse canlı insandan yapılan organ nakline niçin ihtiyaç duyuluyor?” sorusunun ise çok basit bir yanıtı var: “Sağlıklı bir yaşam sürdürmek”
Organların görev yapamayacak kadar hasta ve bedene zarar verir hale gelmesi durumunda başka bir organla değiştirilebilmesi işlemine uzmanlar “Organ Nakli” veya “Organ Transplantasyonu” adını veriyorlar. En çok nakledilen organ ve dokular ise böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, kemik iliği, kornea, kemik ve incebağırsak. Hasta yararı açısından diyaliz tedavisi ve böbrek nakli karşılaştırıldığında, yaşam kalitesi ve yaşam süresinin uzunluğu açısından böbrek naklinin tartışmasız üstünlüğü söz konusu.
Alıcıya Hayat, Vericiye Huzur Veriyor
İnsan vücudu pek çok organın işlevini yerine getirmesi ve diğer organlarla uyumlu çalışması sayesinde sağlıklı kalabiliyor. Bir organın işlevini yerine getirememesi, tüm sistemin bazen yavaş yavaş bazen hızlı bir şekilde bozulmasına, dolayısıyla da kişinin hayatını kaybetmesiyle son bulan bir sürecin başlamasına neden olabiliyor. Bu sürece dur diyebilmenin yolu ise işlevini yerine getiremeyen organın yerine, başka bir bedendeki sağlıklı organın nakledilmesinden geçiyor. Nakil bazen beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiden kimi zaman da uygun canlı kişilerden yapılıyor. Organ kimden alınırsa alınsın, organın nakledildiği hastalar yitirdikleri sağlıklarına kavuşuyor, yepyeni bir hayata başlıyorlar. Organ bağışlayanlar
ise bir insana sağlıklı bir yaşam sunmanın huzurunu duyuyorlar. İşte bu yüzden bilim insanları bu alanda yoğun olarak çalışıyor; hem alıcı hem de verici için daha kolay, daha rahat operasyonlar gerçekleştirmenin yollarını arıyorlar. Gün geçtikçe daha çok sayıda hasta, tıbbın sunduğu şifanın yanı sıra konforundan da yararlanıyor. Geleceğe dönük öngörüler organ bağışlayan çok sayıda insanın ‘huzur’ duygusuyla tanışacağını, organ nakli sayesinde sağlığına kavuşan pek çok kişinin ise hayata bir kez daha başlayabilmiş olmanın mutluluğuyla yaşamını sürdüreceğini gösteriyor.
Böbrek Nakli
Son dönem böbrek yetmezliği hastalığı olanların sağlıklarına kavuşmak için tek bir çareleri var; böbrek nakli! Nakledilen böbrek, hastanın tıpkı kendi böbreği gibi çalışmaya başlıyor. Böbrek nakli olamayanların tedavi şekli olan diyaliz, uygun böbrek bulununcaya kadar geçerli bir köprü tedavisi görevi görüyor. Yapılan araştırmalar, böbrek nakli olan hastaların diyaliz tedavisi olanlara göre daha uzun ve konforlu bir yaşam sürdüğünü gösteriyor. “Hastalar niçin böbrek nakli olmuyorlar?” sorusunun ise basit bir yanıtı var: Yeterli organ bağışı yok!
Karaciğer Nakli
Karaciğer, karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunuyor. Hemen altında safra kesesi yer alan karaciğer, yaklaşık 1-2 kilo ağırlığında ve koyu kırmızıkahverengi bir organ. Kandaki birçok kimyasal maddeyi düzenleyen ve atık maddelerin taşınmasına yardımcı olan “safra”yı salgılayan karaciğer, bu görevlerden birini yerine getiremediğinde vücut ciddi sinyaller vermeye başlıyor. Kimi
hastalarda zaman içinde ilerleyen ve artan sorunlar yaşarken kiminde ani karaciğer yetmezlikleri ortaya çıkıyor. Hepsinin ortak beklentisi; sağlıklarına kavuşmak ve yeniden normal yaşantılarına dönebilmek… İlaç tedavisine cevap vermeyen, alternatif cerrahi girişimlerin sonuçsuz kaldığı hastalar için tek çözüm yolu karaciğer nakli… Nakledilen karaciğer tıpkı hastanın kendi karaciğeri gibi çalışmaya başlıyor. Türkiye’de binlerce hasta organ nakli olmak için bekliyor. Ancak
tüm beklentileri karşılayacak düzeyde organ bağışı maalesef yapılmıyor. Türkiye’de, halen 7 bin hasta bulunuyor. Bu rakamın önümüzdeki 5 yıl içinde 15 bine çıkacağı öngörülüyor. Bekleyen 7 bin hastaya rağmen nakil yapılan sayısı hayli düşük. Nakillerin önemli bir kısmı ise hasta yakınları tarafından verilen karaciğerle yapılıyor. Kardeşinin, annesinin ya da babasının karaciğeri ile hayata tutunan karaciğer hastaları yaşamlarının geri kalanını sağlıklı geçiriyor.
ORGAN NAKLİNDE DÜNYADAKİ İLKLERİ
1902
Dünyadaki ilk böbrek nakli, Viyana’da 1902 yılında hayvanlar üzerinde denendi.
1933
1947
1933 yılında Sovyetler Birliği’nde, kadavradan böbrek (beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden) nakli yapıldı.
İnsanda, canlı vericiden ilk böbrek nakli 1947’de Boston’ da gerçekleştirildi.
1967
İlk başarılı kalp nakli ise 1967 yılında Dr. Christian Barnard tarafından gerçekleştirildi.
1975
Türkiye’de ilk başarılı organ nakli, 1975 yılında anneden oğluna yapılan canlı vericiden böbrek nakliydi.
1950
Bu alandaki çalışmalar, 1950’li yıllarda ABD de hız kazandı ve normal bir tıbbi uygulamaya dönüştü.
1968 Türkiye’de 1968 yılında yapılan ilk kalp nakli başarısız oldu.
1978
1978 yılında Türkiye’de kadavradan ilk böbrek nakli gerçekleştirildi.
Türkiye’de başarılı ilk organ nakilleri 1975 : Canlı vericiden böbrek nakli 1978: Beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden böbrek nakli 1988: Beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden karaciğer nakli
1989: İlk başarılı kalp nakli 1990: Canlı akrabadan kısmi karaciğer nakli 1991: Kalp kapağı nakli 2002: Bir karaciğerin ikiye bölünüp iki ayrı merkezde kullanılması
19
Organ Bağışı
Organ Bağışı Hayat Verir… Bazı hastalıkların tedavisi ancak organ ya da doku nakli ile gerçekleştirilebiliyor. Ancak yeteri kadar bağış yapılmadığı için her geçen yıl organ bekleyen hasta sayısı artıyor, hatta bazı hastalar nakil sırası beklerken hayatını kaybediyor.
K
imi hastalıkların tedavisi sadece organ veya doku nakli ile mümkün olabiliyor. Bu hastalıkların tedavilerinin gerçekleştirilmesi tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de önemli sağlık sorunlarının başında geliyor. Çünkü tedavinin en önemli aşamalarından birini ihtiyaç duyulan organın ya da dokunun bağışlanması oluşturuyor. Ancak yeteri kadar bağış yapılmadığı için Türkiye’de her geçen gün, organ ve doku nakli bekleyen hasta sayısı artıyor. Özellikle kalp ve karaciğer nakli bekleyen hastalar uygun organ bulunamaması nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Türk Nefroloji Derneği verilerine göre; ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış yaklaşık 55 bin hasta bulunuyor. Bu sayının, gelişmiş birçok ülkenin neredeyse 2 katına denk gelen yıllık yüzde 10 artış oranı ile 2015 yılında 100 bini aşacağı tahmin ediliyor. Tedavi masraflarının ise iki katına çıkarak 1.5 milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. Karaciğer naklinde de benzer bir tablo yaşanıyor. Karaciğer nakli için sıra bekleyen hasta sayısı yaklaşık 7 bin. Önümüzdeki 5 yıl içinde bu sayının 15 bine çıkacağı öngörülüyor. Hem böbrek hem karaciğer bekleyen binlerce hasta olmasına rağmen nakil yapılan hasta sayısı çok düşük. Türkiye’de organ bağışının yeterli düzeyde olmaması nedeniyle pek çok hasta nakil sırası beklerken hayatını kaybediyor. Oysa organ bağışının yaygınlaşması ile binlerce kişi “Yeni bir hayata merhaba” diyebilir…
20
Organ bağışı nedir?
Sağlıklı bir kişinin ya da beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın organının/ organlarının, organ yetmezliği yaşayan bir kişiye nakledilmek üzere bağışlanmasıdır.
Organ bağışı nasıl yapılıyor?
İki türlü organ bağışı yapılabiliyor.
1.
Beyin ölümü gerçekleşmiş vericiden organ bağışı: Kişiler yaşarken kendi rızasıyla organlarını bağışlayabiliyor. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra organları hastaya ya da hastalara naklediliyor. Daha önce organ bağışı yapmamış ise beyin ölümü gerçekleşen hastanın vasileri de yakınlarının organlarını bağışlayabiliyorlar.
2.
Canlı vericiden organ bağışı: Verici vücutta iki tane olan organlardan birini (böbrek) ya da bir organın yarısını (karaciğer) akrabalarından birine bağışlayabiliyor. Bunun için bağış yapan kişide ‘tam sağlıklı olma’ koşulu aranıyor. Öncelikle vericiye sağlık taraması yapılıyor. Böbrek ya da karaciğer veren kişinin sağlığına zarar gelmeyeceğinden emin olunduğunda nakil için organ alınıyor.
Beyin ölümü nedir?
Organ bağışı yapacak vericide hangi koşullar aranıyor?
• 18-60 yaş arasında olması • Özgür iradesi ile bağış yapması • Alıcının 4.dereceye kadar akrabası olması • Nakledilecek organla ilgili bir sağlık sorunu bulunmaması • 2238 sayılı yasaya göre on sekiz yaşından büyük ve akıl sağlığı yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabiliyor.
Organ bağışının dini yönden sakıncası var mı? Büyük dinlerin çoğu organ bağışını onaylıyor ve destekliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 6.3.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu açıkladı. Bu kararda; “Kuran-ı Kerim’de Maide Suresi 32. ayette ‘Kim bir insana hayat verirse onun tüm insanlara hayat vermişcesine sevap kazanır” ifadesi yer alıyor.
Organ bağışı nereye yapılabiliyor?
• Organ nakli yapan merkezlere, • Hastanelere, • Organ nakli ile ilgilenen vakıf, dernek vb. kuruluşlara Bağışta bulunmak için Organ Bağışı Kartı’nı iki tanık huzurunda doldurup imzalamak yeterli. Bağışlanmış olan organın uygunluğu, organ bağışlayan kişide beyin ölümü gerçekleştikten sonra araştırılıyor.
Nakil yapılabilen organlar • Kalp • Karaciğer • Böbrek • Akciğer • Pankreas • İnce bağırsak
Beyin ölümü; tüm beyin, beyincik ve hayati merkezlerin yer aldığı beyin sapı denilen özel beyin bölgesinin fonksiyonlarının geri dönülmez şekilde kaybolduğu ve mutlak ölümle sonuçlanan bir süreçtir. Beyin ölümü kavramı ile koma, bitkisel hayat ifadeleri karıştırılmamalıdır. Koma ve bitkisel hayat tanısı konulan hastalarda bazı beyin fonksiyonları çalışır. Hasta tıbbi destek ile yaşamına yıllarca devam edebilir. Beyin ölümünde ise hastaya ne kadar tıbbi destek sağlanırsa sağlansın yaşaması mümkün değildir ve ölüm kısa sürede gerçekleşir. Beyin ölümü tanısı, organ nakli ekibinden bağımsız, 4 sorumlu anabilim dalından (nöroloji, nöroşirürji, kardiyoloji ve anestezi-reanimasyon) uzman doktorların yaptığı testler sonucunda konulur.
Nakil yapılabilen dokular • Kornea • Kemik iliği • Tendon • Kalp Kapağı • Deri • Kemik
Bağışlanan organların kime nakledileceği nasıl belirleniyor?
T.C. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ulusal Organ ve Doku Bilgi Sistemi’nde kayıtlı organ bekleyen hastalara naklediliyor. Hastalar öncelikle kan grubu uyumuna daha sonra da doku grubu uyumuna göre belirleniyor. Kan ve doku uyumunun yanı sıra hastanın tıbbi aciliyet durumu da göz önünde bulunduruluyor.
21
Beslenme
Nakil Sonrası Beslenme
Özen İster Organ nakli sonrası beslenme sağlığın korunmasının en önemli adımlarından birini oluşturuyor. Hastaya uygulanan diyet tüm tetkikler yapıldıktan sonra kişinin ihtiyacına göre hazırlanıyor ve iyileşme süreci boyunca uzmanlar tarafından takip ediliyor.
O
rgan naklinden sonra hastaların eski alışkanlıklarından vazgeçerken yeni yaşamlarında sağlıklarını koruyacak yaşam kalitelerini arttıracak yeni alışkanlıklar edinmeleri gerekiyor. Sağlıkla doğrudan ilişkili olan beslenme yeniden şekillenmesi gereken alışkanlıkların başında geliyor. Organ fonksiyonlarındaki bozukluklardan dolayı hastalanan veya bazı komplikasyonlar yaşayan kimi hastaların organ nakli öncesinde de kısıtlı veya özel bir diyet yapmaları gerekebiliyor. Bazen organ nakli bekleyen hastalardan da sodyum (tuz), protein (et) veya (diyabet hastaları için) şeker açısından kısıtlı diyet uygulamaları istenebiliyor. Nakilden sonra organ nakli ekibi, hastaya sağlıklı beslenme konusunda yol göstermeye devam ediyor. Organ nakli yapılan kişilerin çoğuna beslenme konusunda beklenilenden daha az kısıtlama ve sınırlama getiriliyor. Nakil yapılmasından sonra uygulanan diyet, sağlığını korumak ve dengeli beslenmek isteyen normal bir kişinin diyetiyle büyük benzerlik gösteriyor.
22
Ana temel besin maddeleri unutulmamalı!
İnsan vücudunun güç kazanmak, enerji sağlamak, kendisini onarmak veya büyümek için gereksinim duyduğu maddeleri elde edebileceği besinlere ihtiyacı var. Yemek yenildiğinde besinler midede parçalanıyor ve bağırsaklarda emiliyor. Yenilen besinlerden üç temel besin maddesi elde ediyor; Karbonhidratlar, yağlar ve protein. Vücudumuz 3 ana temel besin maddesinin yanında vitaminlere de ihtiyaç duyuyor. • Karbonhidratlar: Nişasta ve şekerden alınan enerji besinleri karbonhidratlar, ekmek, patates, pirinç, makarna ve tahıl ürünlerinde bulunuyor. Karaciğer karbonhidratları parçalayarak enerji üretiminde kullanılan ve glikoz adı verilen bir şeker oluşturuyor. Enerji üretimi için hemen kullanılmayan glikoz, glikojen adı verilen bir madde biçiminde karaciğerde ve kaslarda depolanıyor. Vücudumuz enerjiye gereksinim duyduğunda, örneğin otobüse yetişmek için koştuğunuzda, glikojen derhal glikoza dönüştürülüyor.
• Yağlar: İhtiyaç duyulan bir başka enerji kaynağı olan yağlar, tereyağı, içyağı, sıvı yağlar ve yağlı etler ile peynirlerde bulunan hayvani yağlardan sağlanıyor. Ayrıca çikolata, bisküvi, hamur işleri ve kek gibi besinlerin içeriğinde de gizli yağ kaynakları bulunuyor. Yağlar uzun süreli enerji deposu olarak kullanılıyor, ayrıca temel yağ asitleri ile A, D, E ve K gibi yağda çözülen vitaminleri de sağlıyorlar. • Proteinler: Onarım ve büyüme besinleri proteinler et, balık, yumurta, kuruyemiş ve süt ürünlerinden elde ediliyor. Proteinler, vücuttaki hücre ve dokuları oluşturan yapı taşları, amino asitlerden oluşuyor. • Vitaminler ve mineraller: Her yıl milyonlarca kimyasal reaksiyon oluşturan vücudunuz bunları yapmak için karbonhidratlar, yağlar ve proteinleri kullansa da, vitamin ve minerallere de ihtiyaç duyuyor.
Diyetde olması gereken besinler
Sağlıklı beslenme programı, meyve, sebze, tam tahıl, et, baklagiller ve süt ürünleri besin gruplarının her birinden çeşitli besinleri içerecek biçimde oluşturulmalı. Ayrıca lifli besinleri de içermeli ve beslenmenin genelindeki yağ ve şeker oranı da düşürülmeli. Kişiye özel başka türlü bir diyet önerilmemişse, temel besin grupları diyete dahil edilmeli. Organ nakli uygulanmış bir hastanın, nakil yapılmış olmasının yanı sıra yaşına, boyuna, kilosuna, cinsiyetine, gebe olmasına veya emzirmesine bağlı olarak besin gruplarından ihtiyaç duyduğu besin miktarı da değişiklik gösterir. • Tahıllar: Tahıllar (buğday, yulaf, çavdar, mısır) tam veya rafine edilmiş olabilir. Tam buğday unu, tam tahıl veya karışık tahıllı ekmek, yulaf unu, tam buğdaylı kahvaltılık gevrekler, patlamış mısır, arpa tanesi ve kahverengi pirinç tam tahıla örnek oluşturuyor. Tam tahıllar çok az yağ içerir ve hiç kolesterol içermez. Lif, vitamin, mineral ve diğer pek çok sağlıklı madde açısından zengin olabiliyor. Tanenin öğütülmesi tahılın kıvamını inceltir ve ürünün kullanım süresini uzatabilir. Beyaz un, beyaz ekmek, makarna ve beyaz pirinç rafine tahıllara örnektir.
• Et ve baklagiller: Bu grupta yer alan besinlerin tümü kemiklerin, kasların, derinin ve kanın oluşumu için yapı taşı görevi gören proteinleri içerir. Proteinler organ naklinden sonra vücudun iyileşmesine, kas ve dokuların gücünü yeniden kazanmasına yardımcı olur. Et, kümes hayvanları, balık, yumurta, kuruyemiş ve baklagiller bu gruptaki besin kaynaklarıdır. Kuru fasulye, nohut ve mercimek türleri yalnızca bitkisel kaynaklı protein sağlamakla kalmaz, aynı zamanda zengin de bir lif kaynaklarıdır. • Süt: Süt grubundan yarım yağlı süt veya yarım yağlı yoğurt gibi az yağlı veya yağsız besinler seçilmeli. Bu besinler proteini yüksek ve kalsiyum açısından zengin kaynaklardır. • Sebze ve meyveler: Lif, vitamin ve mineral açısından zengin sebze ve meyveler vücudu kalp hastalığı ile kanserin bazı biçimlerinden korumaya yardımcı olur. Yüzde 100 oranında meyve veya sebzeden oluşuyorsa bir bardak meyve suyu da bu gruptan bir porsiyon yerine geçebilir. Ancak hastaya düşük sodyum diyeti uygulanıyorsa taze veya donmuş sebzeler, konservelere göre daha uygun olur. Hastanın potasyum düzeyi yüksekse, doktoru tarafından düşük potasyumlu bir diyet yapması istenebilir.
• Sıvı yağlar: Sıvı yağlar, yemek pişirirken kullanılan bitkisel yağlar gibi oda sıcaklığında sıvı halde olan zeytinyağı, mısır ve kolza yağı gibi yağlardır. Besinler tereyağı, margarin veya diğer katı yağlar yerine bu yağları kullanılarak pişirilmelidir.
Beslenmenizde bunlara dikkat etmelisiniz!
• En yağsız etleri seçin. Nuar ve rosto (gövdenin sırt kısmından yağsız kemiksiz parçalar), bonfile ve kontrfile, omuz biftek ve kol rosto. • En az yüzde 90 oranında yağsız olan ekstra yağsız kıymayı seçin. • Tavuğu derisi yüzülmüş olarak alın veya pişirmeden önce derisini çıkarın. • Kümes hayvanlarının derisiz tavuk göğsü ve hindi pirzola gibi en yağsızını seçin. • Et ve tavuğu pişirmeden önce gözle görülebilen tüm yağları kesip atın. • Pişirme sırasında ortaya çıkan yağları süzün. • Kızartmadan uzak durun. Et, balık ve kümes hayvanlarını şişte çevirin ya da ızgarada veya fırında pişirin. • Protein seçeneklerinizi çeşitlendirin. • Özellikle Omega-3 yağ asitlerini içeren balıkları (somon, alabalık, sardalya, ringa balığı) seçerek daha sık balık yiyin. • Kuru fasulye ve nohudu ana yemek veya yan çeşit olarak daha sık tüketin. • Kuru yemişi atıştırmalık olarak ya da salatalara veya ana yemeklere katarak tüketin. Örneğin; Buharda pişmiş sebzelere ve pilava badem, sebze yemeğine et yerine yer fıstığı ve yeşil salataya da peynir yerine çam fıstığı ekleyebilirsiniz. Atıştırmak için kuruyemişi seçerken bunların sağlıklı bir yağ türü içermekle birlikte kalorilerinin çok yüksek olduğunu unutmayın. Kabın içinden yemek yerine küçük bir miktarı tabağa dökerek porsiyonunuzu sınırlayın.
23
Egzersiz
İyileşirken Egzersizi İhmal Etmeyin! Organ nakli sonrası programlı egzersiz yapmak vücudu güçlendirir, doğru kiloda kalmayı kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlar, stresin kontrol edilmesine yardımcı olur.
O
rgan naklinden önce hastalar kendilerini genellikle fiziksel gücünü kaybetmiş, bitkin, yorgun hisseder. Ancak nakil yapıldıktan sonraki süreçte iyileşmeye başlayan, komplikasyonlarından kurtulan hastalar kendilerini daha iyi hissetmeye başlar. Enerjinin artmaya başladığı bu dönemde egzersiz yapmak ve fiziksel aktivitelerde bulunmak genel sağlığı güçlendirir, kişinin kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olur.
Egzersiz Planı Nasıl Yapılmalı?
Organ nakli sonrasında güvenli egzersiz yapmak için egzersiz planı doktora ve organ nakli ekibine danışılarak hazırlanır. Nakil yapılan kişinin egzersizlere
24
başlama tarihi; organ naklinden sonra ne kadar hızla iyileştiğine, hangi organın nakledildiğine ve diğer tıbbi sorunlara bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu özellikle kalp nakli uygulanan hastalar için çok önemlidir. Çünkü bu hastaların belirli bir ısınma ve soğuma rutini izlemeleri gerekir. Düzenli egzersiz yapmak doğru kiloda kalınmasını sağlar, kemik hastalığından (osteoporoz) korunmaya yardımcı olur. Bu dönemde yürüyüş, yüzme, bisiklete binme, ağırlık kaldırma, golf veya tenis, yoga derslerine katılım ve hatta ev işi yapmak bile egzersiz sayılabilir. • Egzersiz seviyesi kişinin sağlığına uygun olmalı
Egzersiz genellikle orta ve yüksek düzey olarak gruplanıyor. Orta düzey fiziksel aktiviteler saatte 5
km yol alacak biçimde tempolu yürümeyi kapsıyor. Ayrıca dağ yürüyüşü (hiking), dans etmek, bisiklete binmek (saatte 15 km hızın altında) veya bahçe ile uğraşmak da orta düzey fiziksel egzersiz sayılıyor. Jogging/koşma (saatte 8 km hızla), serbest yüzme, bisiklete binme (saatte 15 km hızın üzerinde), aerobik, rekabet amaçlı basketbol ve odun kırmak gibi ağır bahçe işleri ise yüksek düzey aktiviteler grubuna giriyor. Kalp ve solunum hızı kişiyi terletecek kadar arttığında aerobik egzersiz kabul ediliyor. Orta ve yüksek düzey egzersizlere ek olarak ayrıca bir fizyoterapist veya kişisel antrenörle çalışarak kuvvet çalışmaları ve direnç kazandırıcı fiziksel aktiviteler de yapılabilir. Doktor nakil yaptığı hastaya kuvvet çalışmasını
öneriyorsa, hastayı çalışmaya yavaş başlaması, ağırlıkları kaldırma sayısı ve ağırlıkların zamanla artırması konusunda da yönlendirecektir. Organ naklinde kullanılan ilaçların bazıları kas zayıflığına neden olduğundan kuvvet egzersizlerin yapılması bu kasları da güçlendirir. • Egzersizlere hastanede başlanmalı
Bazı hastalar henüz hastanedeyken bir fizyoterapistle birlikte egzersize başlayabilir. Taburcu olduktan sonra ayakta tedavi süreci devam ederken fizyoterapistle birlikte hasta için doğru bir egzersiz planı oluşturulmalı. Organ nakli yapılan her hasta, tedavisinin bir parçasını oluşturan egzersiz programıyla hastaneden ayrılmalı.
Egzersi̇z Planının Uygulanması
Hasta, organ nakli ekibi tarafından hazırlanan egzersiz planına titizlikle uyum göstermeli. Genel kural olarak organ naklini izleyen
bir ay boyunca beş litrelik bir su şişesinden daha ağır bir şey kaldırmamalı. Ameliyattan sonraki 4 ila 6 hafta boyunca aşırı ağır bir şeyi kaldırmak, itmek veya çekmek karındaki dikişlerin zayıf noktasında fıtık oluşumuna yol açabilir. İyileşme sürecinde çok çeşitli aktivitelere katılmak mümkünse de, birçok organ nakli merkezi hastalara boks, futbol veya buz hokeyi gibi hastanın vücuduna doğrudan darbe alabileceği aktivitelerden uzak durmalarını öğütler. Şiddetli bir ağrı, göğüs ağrısı veya nefes darlığı hissedilirse egzersizi bırakılmalı ve doktora başvurmalı. Organ naklinizden aylar, hatta yıllar sonra bile ateşli hasta iken egzersiz yapılmamalı. Egzersizle artan eklem ağrınız varsa yine egzersiz bırakılmalı. Sağlıklı ve formda olmak önemli bir amaç olsa da, vücudun sesine kulak verilmeli. Egzersiz kolaylaştıkça 2-3 dakika eklenerek yavaş yavaş arttırılmalı. Hastanın dayanıklılığı ve gücü arttıkça günlük 20 ila 30 dakikalık fiziksel aktivite veya egzersiz amaçlanmalı.
• Hayatınız yoğunlaşırken egzersizi ihmal etmeyin
Organ nakli sonrası hasta iş ve aile yaşamındaki düzene geri dönecek kadar iyileştikten sonra egzersiz yapacak zamanı bulmakta güçlenir. Bu nedenle egzersiz önceden planlanmalı ve gün içinde bir öncelik haline getirilmeli. Egzersiz programında zaman zaman değişiklik yapmak, çeşitlendirmek kaslar ve kemikler için faydalı olacağı gibi hastanın egzersizden sıkılmasını da önler. Düzenli egzersizlere ek olarak değişik fiziksel aktiviteler de günlük yaşama eklenebilir. Her aktivitenin hasta için yararlı olduğu unutulmamalı.
AKTİVİTELERİNİZİ ARTTIRIN • Her sabah yataktan kalkmadan önce kollarınızı ve bacaklarınızı esnetin. • Dişlerinizi fırçaladıktan sonra her iki elinizle lavaboyu tutun ve sizin için rahat olan bir hizaya kadar çömelerek bacaklarınızı esnetin. Aşağı-yukarı hareket ederken nefes alıp verin. • Asansöre binmek yerine bir-iki merdiveni yaya olarak çıkın. • Akşam haberlerini izlerken veya müzik dinlerken küçük ağırlıklar kaldırın veya esnetme hareketleri yapın. • Hava dışarıda egzersiz yapmak için çok sıcak veya çok soğuksa kapalı bir alışveriş merkezinin koridorlarında yürüyüş yaparak aktivite düzeyinizi artırın. • Özellikle gün boyunca oturarak çalıştığınız bir işiniz varsa işten döndüğünüzde yürümek için kendinize fırsat yaratın. • Öğle arasında iş arkadaşlarınızla yürüyüş yapın. • İş yerinizden veya gittiğiniz diğer yerlerden uzakta park ederek yürümeniz gereken mesafeyi artırın.
25
Hukuk
Haklarınızı biliyor musunuz? Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmek ya da böbrek nakli yapılması hastanın iş yaşamında kesintiler yaşanmasına neden oluyor ve bu durum hukuken güvence altına alınıyor. Yüzde 60 oranında iş gücünü kaybetmiş, 1800 işgücünü dolduran kişi malulen emekli olabiliyor.
B
Hakan LAMPER
26
öbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz tedavisi gören hastalar çalışma hayatlarında süreklilik sağlayamadıkları için malulen emekli olma hakkına sahip olabiliyorlar. Ancak emeklilik hakkının kazanılması için belli şartların oluşması gerekiyor. 1 Ekim 2008 ve 5510 sayılı kanuna göre diyaliz hastalarının malulen emekli olabilmeleri için iş yaşamına devam ettiremeyecek derecede yani yüzde 60 üzerinde iş gücünün kaybedilmiş olması gerekiyor. Ancak kişinin malulen emekli olmak için diyaliz hastası olması yeterli değil. Kişinin 10 yıl sigortalılık süresi ve 1800 prim günü şartının da karşılanması gerekiyor. 1800 gününü tamamlamış hastalar, geri kalan günlerini ister diyalize girerken ister nakil olduktan sonra tamamlayabiliyor. Yasaya göre diyaliz hastaları yüzde 90, nakil olan hastalar ise yüzde 70 oranında engelli kabul ediliyor. Her iki oranın da yüzde 60 üzerinde olmasından dolayı malulen emekliliklerinde bir sorun yaşanmıyor. Hastalık nedeniyle malulen emekli olan kişilerin, SGK’nin yazılı isteği dahilinde 2 yıllık sürenin sonunda yeniden doktor kontrolünden geçmeleri gerekiyor. Kontrol sonrasında kişi çalışma gücü kaybı oranı nedeniyle halen malulen emeklilik şartlarını taşıyorsa emekli maaşı almaya devam ediyor, ancak bu şartlar değiştiyse maaşı kesiliyor ve durum yazılı olarak hastaya bildiriliyor.
Nakil Sonrası Haklar
Böbrek naklinin ardından hasta kendi isteğiyle ayrılmıyorsa belli bir süre sonra kanunen işe başlaması gerekiyor. Ameliyatın ardından verilen hekim raporunda hastanın ne kadar süreyle işe gidemeyeceği belirtilerek belirli güne kadar kendisine rapor veriliyor. Bu sürenin bitiminden itibaren hastanın işine dönmesi gerekiyor. Ancak işverenin kendisine ayrıca izin vermesi veya tamamen iyileşmemesi nedeniyle rapor süresini doktorun uzatması durumunda hasta daha geç bir sürede işe başlayabilir. Sağlık harcamaları nedeniyle borç altına giren nakil hastalarının bu borçlardan muaf tutulması yasa gereği mümkün olmuyor. Ancak sosyal güvencesi veya özel sigortası olan hastaların masraflarının tamamı veya bir kısmı SGK tarafından veya özel sigortalar tarafından karşılanıyor. Diyalize girmeyen kronik böbrek hastaları da her hastanın sahip olduğu gibi tedavi olma, sosyal güvencesi veya özel sigortası varsa masraflarının karşılanmasını talep etme vb. hakkına sahiptir.
Bunları Biliyor Musunuz? • İlk başarılı böbrek nakli 1954 yılında ABD’de tek yumurta ikizi iki kardeş arasında yapılmıştır. • Kronik böbrek yetmezliğinin en ideal tedavisi böbrek naklidir. • Avrupa Birliği Ülkeleri ve ABD’nin tersine ülkemizde yapılan nakillerin büyük çoğunluğu canlı vericilerden alınan organlarla gerçekleştirilmektedir. • Organ naklinde tüm masraflar devlet tarafından karşılanır, alıcı ve vericinin hiç bir tedavi ücreti ödemesi gerekmez. • Diyalizin hasta başına yıllık maliyeti yaklaşık 25 bin Dolar’dır. Böbrek naklinde bu maliyet nakilden sonra 1. yılda diyaliz tedavileriyle başa baş gelmekte, 2. yılda 10 bin Dolar’a kadar düşmektedir. • Canlıdan organ nakli, 18 yaşından büyük, alıcının en az iki yıldan beri fiilen birlikte yaşadığı eşi, dördüncü dereceye kadar (dördüncü derece dâhil) kan ve kayın hısımlarından yapılabilir. • Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 06.03.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ bağışı ve naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. facebook.com/diyabiz twitter.com/diyabizdernek
www.diyabiz.com 27
facebook.com/diyabiz twitter.com/diyabizdernek
www.diyabiz.com