-A Y N A Ç A Ğ I-
CSNS YAYIMLARI / 2019 2019
y.G.Z.Uv. - E.D.S - v.c.b.R - L.E.D.P
AÇIK - LAMA az önce “zebelliyat-kiriş yazıları” adlı fanzini işte kendim için bir fanzin (pdf'li)te kendim için bir fanzin (pdf'li)in bir fanzin (pdf'li) "do you under starlit me?"
(1988 - The Bronx/Newyork) adı ile, orde burde paylaştım Sazan avı diyenler oldu Sazan avı? Kendini sazan gibi hisseden benim baby çünkü aynı günün sabahı 1979’da ingitere’de yayınlanan bir fanzinin pdf’sini paylaşınca deli download edilip bir ay uğraştığım bir fanzini aynı günün bir gün öncesinde paylaşınca kimse siklemiyorsa hatta işportamdaki köpeğin balkonumdaki kedinin fotoğrafı 20 yıldır uğraştığım işlerden daha çok ilgi alakala etkileşim alıyorsa sikerler öyle kitleyi de sosyal medyayı da artık digilnette yokum daha doğrusu siz benim için yoksunuz çünkü ayna çağının bağımlısısınız siz (istisnai azınlık hariç ki onlarda kendileri dışında kimseyi siklemiyor)
.......bye bye Zonksal Ketya.....
Görünmezlik Peşinde
Bir süredir birçok insanın fotoğraf veya hareketli görüntü temsillerinden fiilen kaçınmaya başlaması, kamera merceklerinden uzak durmaları dikkatimi çekiyor. İster güvenlikli sitelerdeki veya elit tekno kulüplerindeki kamerasız alanlar olsun, ister röportaj taleplerini geri çevirenler, ya da kameraları parçalayan Yunan anarşistler veya LCD televizyonları kıran yağmacılar, insanlar mütemadiyen izlenmeye, kaydedilmeye, teşhis edilmeye, fotoğraflanmaya, taranmaya ve görüntülenmeye etkin –ve edilgin– biçimlerde direniyorlar. Uzun zaman bir imtiyaz ve siyasi ayrıcalık olarak görülen resimli temsil, tümüyle kuşatıcı bir medya ortamı içerisinde, artık daha ziyade bir tehdit olarak hissediliyor. Bunun birçok sebebi var. Sırf tahrik edici olsun diye yapılan boş konuşmaların ve yarışma programlarının usandırıcı varlığı öyle bir duruma yol açtı ki, artık televizyon, gülünç duruma düşürülen alt sınıf mensuplarının resmi geçitiyle girift bağları olan bir mecra haline geldi. Kahramanlar hunharca bozulup baştan yaratılıyor ve en mahrem alanlarına giren sayısız sorguya, itirafa ve değerlendirmeye tabi tutuluyor. Sabah programları, işkence odalarının çağdaş muadili – işkencecilerin, seyircilerin, ve birçok durumda bizzat işkence görenlerin gizli hazları da dahil. Kitlelerin birbirini gözetlediği bir alan yaratan sosyal medya ve cep telefonu kameraları da, kapalı devre televizyon, cep telefonu GPS takibi ve yüz tanıma yazılımları gibi kentin her yanına yayılan denetleme şebekelerine ekleniyor. Kurumsal gözetleme yetmezmiş gibi, insanlar sayısız fotoğraf çekip neredeyse ânında yayınlayarak artık sürekli birbirlerini gözetliyorlar. Bu yatay temsil uygulamalarıyla bağlantılı toplumsal denetleme son derece etkili hale geldi. İşverenler iş adaylarının itibarını Google’dan kontrol ediyor; sosyal medya ve bloglar, kepazeliklerin ve kötücül dedikodunun teşhir alanı haline geldi. Reklamların ve şirket medyasının yukardan aşağı işleyen kültürel hegemonyası, aşağıdan aşağıya işleyen (karşılıklı) özdenetim ve görsel özdisiplin rejimiyle tamamlanıyor, ki daha önceki temsil rejimlerine kıyasla sarsılması çok daha zor bir rejim bu. Hegemonya; uyum gösterme ve icra etme baskısıyla birlikte, gittikçe daha da içselleştiriliyor – tıpkı temsil etme ve temsil edilme baskısı gibi. Warhol’un herkesin on beş dakikalığına meşhur olacağı kehaneti uzun zaman önce gerçekleşmişti. Şimdi birçok insan bunun tersini istiyor: on beş dakikalığına da olsa görünmez olmak. On beş saniye bile müthiş olurdu. Kitlesel paparazzi, pikosfer [peak-o-sphere] ve teşhirci röntgencilik çağına girdik. Artık birçok insanın görsel temsilden uzaklaşma sebebi bu. İçgüdüleri (ve akılları) onlara fotoğraf veya hareketli görüntülerin tehlikeli birer kapma aygıtı olduğunu söylüyor: zamanı, duygulanımı, üretici güçleri ve öznelliği kapma aygıtları. Bunlar sizi ilelebet hapse veya utanca mahkûm edebilir; donanım tekellerinin ve çevrim açmazlarının kapanına kıstırabilir; dahası, bu görüntüler bir kez çevrimiçi oldu mu bir daha asla silinemez. Çıplak mı fotoğrafladınız? Tebrikler – ölümsüzlüğe erdiniz demektir. O görüntü sizden de torunlarınızdan da uzun yaşayacak, en sağlam mumyadan bile dayanıklı olacak, ve uzaylıların karşısına çıkmak için evrenin uzak köşelerine doğru çoktan yola çıktı. Büyülü olduğu sanıldığı için fotoğraf makinesinden duyulan o eski korku, dijital yerliler dünyasında böylece yeniden doğuyor. Ama bu ortamda, fotoğraf makineleri sizin ruhunuzu çalmıyor (dijital yerliler onun yerine iPhone’ları geçirdi), içinizdeki yaşamı boşaltıyor. Sizi fiilen ortadan kaybediyor, büzüyor, çıplak hale getiriyor – acilen diş düzeltme ameliyatından geçmesi gereken birine dönüştürüyor. Aslında fotoğraf makinelerinin ve kameraların birer temsil aracı olduğu fikri bir yanlış anlama; halihazırda bunlar birer kaybolma aracı.[1] İnsanlar ne kadar çok temsil edilirse, gerçeklikte onlardan geriye o kadar az şey kalıyor. Hito Steyerl’in “The Spam of the Earth: Withdrawal from Representation” başlıklı yazısından pasajlar, The Wretched of the Screen (Sternberg Press, 2012) içinde, s. 165-168 [1] Eski hocam Wim Wenders’in, kaybolacak şeylerin fotoğraflanması üzerinde durduğunu hatırlıyorum. Fakat, şeylerin fotoğraflandıkları zaman (hatta belki fotoğraflandıkları için) kaybolmaları daha muhtemel. Kaynak: https://www.e-skop.com/skopbulten/pasajlar-gorunmezlik-pesinde/5469
ayna çağı, benim ürettiğim bir kavram, günümüzde herkesin, elindeki minik ekranları sayesinde nerede ne yaptığını, kiminle sevgili olup, kiminle hangi mekanda ne bok yediğini, hangi konsere gittiğini veya hangi müziği dinlediğini herkese gösterme ve ruh halini anlatma derdinden mustariplik sonrası, üzerine bir de kim beğenmiş takip etmiş, takipten çıkmış, ve paylaşımım nasılmış, fotoğrafım güzel mi, “güzel çıkmış mı yım?” gibi, ekrana / aynaya bağımlı oluşumuz üzerine uydurduğum bir teorem. benim de ayna çağına mensup olduğunu öne sürecek olan dingil varsa, sadece işlerimizi paylaştığımızı ve bir takım şeyler hakkında havadisler naklettiğimizi göremediği için, zack’e kaale alınmaması gerekenler listesine dahil etmesini iletirim, susmayın, herkese ve her şeye bok atın. (dr. donete)
izmiryer6 distro |!Y6 DISTRO | !zm!ryer6 diSStro DISSTRO| DISSTRATÖR | DISSTINTRO| DISS.ABLE bir çin bir fanzin (pdf'li)ok farklı isimle bir çin bir fanzin (pdf'li)ok farklı yerde bir çin bir fanzin (pdf'li)ok farklı surette bir çin bir fanzin (pdf'li)ok farklı i şte kendim için bir fanzin (pdf'li) ile bir çin bir fanzin (pdf'li)ok farklı nedenle bir çin bir fanzin (pdf'li)ok farklı ...........................................................sik-i şte kendim için bir fanzin (pdf'li) ile saklanmayan ebe xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
+ --------------------------------------------------zikkernet iLL.etişimleriimleri ygzuvedsvcbr@gmail.com | izmiryer6distro@gmail.com unpz.blogspot | unthatow.blogspot soulseek / username: girdap | lastfm: last.fm/user/unthatow diğer zonksal ketya hesaplarım kendime özeldir. er zonksal ketya hesaplarım kendime özeldir. Az kişimlerii öz kişimlerii minvalinde takınılmaktadırlar hayaletlerim
fiziksel iLLet.işimleriimler
zaman zaman “korku parkı istasyonu” çoğu zaman: “csns karargah” | zaman zaman: “cafe quartet” zaman zaman: “dinozor bar”| çoğu zaman: “apeiron collektif konserleri”
artık başka şubemiz yoktur ---
1996-2019 UNPZ prodicktion | heç bi hakkı saklı değer zonksal ketya hesaplarım kendime özeldir. ildir | fuck copyright and copyleft| do it yourself | stay underground ---
Sek Kişimleriilik DEVE KADRO girdap | zack | esçûmênto | donete | sanchez | rodrigo | espiridion özlem | seçil | refik | tuncay | rüya | idil | arky Z.E.M.T Galaxy’Zzz
“kendi gelemeyenler hayaletler yollasın” kayra of gina “hayaletler görüyorum desem güler misin bana?” kayra of gina