Kayıp
Kemiklerin
Mıknatısların
Böceklerin
Peşinde
Gizemi
Dünyası
Dinozor Dedektifleri Uzay
Kaşifleri (Yakında)
Dev Mikroplar
(Yakında)
Volkana Yolculuk Besin Zinciri
Yazar ve editör, bu
(Yakında)
(Yakında)
kitabın hazırlanmasında
büyük
dokunan Arizona Devlet Üniversitesi Profesörü Eric Brewe' e candan teşekkürlerini sunar. yardımları
•
•
GIR, IS Merhaba, benim adım Carlos (Karlos). Bayan Frizzle (Fırizıl)'ın sınıfındaki çocuklardan biriyim. Belki Bayan Frizzle'ı duymuş sunuzdur (Bazen onu Friz diye de çağırırız.). Harika bir öğretmendir, ama biraz gariptir. En sevdiği ders fen bilgisidir ve onun dersinde işler her an tuhaflaşabilir. Sihirli Okul Otobüsü'müzle bizi eğitim amaçlı birçok geziye çıkarır. İnanın bana ona boş yere "sihirli" denmemiş! O otobüse bindiğimiz zaman başımıza neler gelebileceğini hiçbir zaman tahmin edemiyoruz. 5
Bayan Frizzle, şaşırtmayı çok sever, ama genelde bizi geziye çıkarmayı planladığını anlayabiliyoruz. Bunun için sadece üzerine ne giydiğine bakmamız yeterli oluyor. Bir gün Bayan Frizzle, üzerinde bir sürü at nalı resmi olan bir elbiseyle sını fa geldi. Bunların mıknatıs olduğunu anladıktan sonra, manyetizma konusunu işleyeceğimizi biliyordum. Mıknatısların birçok alanda kullanıldı Sonra öğrendik ki mık ğını biraz biliyorduk. natıslar her yerdeymiş. Şimdi, izin verin de en başından anlatayım.
11BÖL . ÜM~ Bayan
Frizzle'ın sınıfına doğru
koşuyordum.
koridorda
Yeni bir üniteye başlayacaktık ve ben bunun için daha fazla beklemek istemiyordum. Köşeyi döndüğümde karşımdakini çok geç fark edebilmiştim. Ona öyle sert çarptım ki geri sekip yere düştüm. Offf1 Düştüğümde gömleğimin bir düğmesi kopup yere yuvarlandı. Düğmeyi yakalamak için bir hamle yaptım, ama sonra durdum. Çünkü Andrew Cochran (Endıruv Kohran) yerde oturmuş ters ters bana bakıyordu ve ben onu hiç sevmezdim. Kötü şan sıma inanamıyordum, köşeyi dönerken meğer ona çarpmışım! Andrew, Bay O'Neatly (O'Nitli)' nin en gözde öğrencisi. Bay O'N eatly ise diğer üçüncü sınıfın öğretmeni. O ve Bayan Frizzle, bazen bir 7
--
ıl
ıl
'
-
1
\
.---
V
Buna şans de""l gı ' sakarlık
denir.
-
~} \ l /
qı
'
Şansa
Sana
baki
tosladı~.
üniteyi birlikte anlatırlardı. Geçen ay bir heceleme yarışması yapılmıştı. Bu konuda çok fazla konuşmak istemiyorum, çünkü bizim sınıf benim yüzümden yarışmayı kaybetti. Benim heceleyemediğim "çekicilik" kelimesini, Andrew hemen hecelemişti. Onun sayesinde Bay O'Neatly'nin sınıfı yarışmayı kazanmıştı.
Andrew, kitaplarını yerden toplarken, "Nereye gittiğine dikkat et!" dedi. En üstteki kitabın kapağında at nalı şeklinde mıknatıs resimleri vardı. Üzerinde, Mıknatıslarla İlgili Her Şey yazıyordu. Ayağa kalkarken, "Özür dilerim." diye mırıl dandım.
Kaybettiğim
düğmeme
aldırmadan,
sırt çantamı
omzuma .takıp sınıfa doğru ilerledim. Andrew, neredeyse her gün bana heceleme yarışmasındaki galibiyetini hatırlatıyordu. Ona bu şansı bir kez daha vermeden oradan uzaklaşmak istemiştim.
Ama yeterince hızlı değilmişim. Çünkü ben koşarken arkamdan, "Sizi bir kez daha yeneceğiz!" diye bağırdı. Ne demek istediğini anlayamamıştım. Umarım yeni bir heceleme yarışmasından bahsetmiyordur! 9
Sınıfa girdiğimde coğrafya
ünitesinden kalan yön işaretlerini gördüm. Bayan Frizzle'ın masasında, üzerinde BATI yazan bir kağıt vardı. Camda KUZEY, arkamda DOGU, kapının üstündeyse GÜNEY yazıyordu. Ama Bayan Frizzle'ın üzerinde harita resimli elbisesi yoktu. Yeni elbisesinin üzeri, Andrew'un kitabının kapağı at nalı şeklindeki mıknatıs resimleri ile kaplıydı.
"Günaydın
çocuklar!" diye seslendi. "Bugün en çekici konuyu işleyeceğiz!" Hayır, olamaz! Bu, bana tekrar çekicilik kelimesini hatırlat mıştı.
Bayan Frizzle, at nalı şeklinde büyük bir mıknatıs gösterdi. Yeni ünitemizin manyetizma olduğunu tahmin etmek zor değildi. Sonra fark ettik ki herkesin sırasının üzerinde, içinde küçük bir taş, plastik bant, plastik bir dama taşı, birkaç ataş, bir parça kağıt, çivi, bozuk para ve dikdörtgen biçiminde bir mıkna tıs olan küçük kutular vardı. Wanda (Vanda), "Bu, kolay olacak Carlos.': diye fısıldadı. "Sadece yapmamız gereken, mık nesneleri toplamak." natısları kullanarak 10
"Tabii ki." diye karşılık verdim fısıldayarak. "Hiç de zor değil." Eğer Bayan Frizzle'ın sınıfında bir şeyler önümüze direkt konmuşsa, üzerinde daha çok düşünmemiz gerekiyor dernektir! Sınıftaki
arkadaşlarımın bazıları,
ataşları
birbirine geçirerek onları mıknatıslara tutturmaya çalışıyorlardı. Diğerleri ise mıknatısla kağıdı ve plastik bandı çekmeye çalışıyorlardı, ama tabii ki bu işe yaramıyordu. Herkesin, mıknatısların metal nesneleri çektiğini bilmesi gerekir diye düşündüm. Bayan Frizzle, gülümseyerek, "Çocuklar ..." dedi. "Bay O'N eatly ve ben manyetizmayı
öğrenme
nin en güzel yolunun ufak bir yarışına düzenlemek olduğunu düşündük."
Herkes fısıldaşmaya başladı. Çünkü Bay O'N eatly'nin sınıfı, bizi hep yeniyordu. Sınıfımız, hece11
futbol turnuvasını, kabak tatlısı yarışmasını ve bilgi yarışmasını hep kaybetmişti. Ayrıca Andrew, kesinlikle kendini beğenmiş biriydi. Friz, "Endişelenmeyin çocuklar." dedi. "Eğer sınıfımız bir konuda başarılı olacaksa bu kesinlikle fen dersidir. Bu sefer karşımızda tam bir bilim avı var. Kendimizi göstermemiz için bu çok iyi bir fırsat." Aklımda Andrew'u yenmek vardı. "Evet, bu sefer onları geride bırakacağız!" diyordum. Bayan Frizzle, "Kutunuzdan bir parça kağıt çıkarın." dedi. "Artık işe başlayalım!" Kağıtta bilmecelerden oluşan bir liste yazı lıydı. Bu nesneler, bilmecelerin cevabı için ipuçları olmalı, diye düşündüm. Friz, "Listeyi ilk tamamlayan sınıf, pizza partisi kazanacak. Fen laboratuvarına, tamamlanmış listeyi ilk getiren kazanır!" diye açık ladı. Başka bir şey söylemesine gerek kalmadan hepimiz listeyi almış okumaya başlamıştık bile. İlk bilmeceyi ben okudum.
leme
yarışmasını,
Bilgi
Bir Bir
Avı:
1. Soru
mıknatıs mıknatıs
beni tutar. beni yükseğe ·. 12
kaldırır.
Kağıt,
tahta ya da silgi değilim. Plastik de değilim. Peki ben neyim? Phoebe (Fibi), "Bu ne anlama geliyor?" diye sordu. "Bir mıknatısın neyi çekebileceğini soruyor." dedi Tim (Tim). "Bu, çok kolay. Metal!" "Oh, evet." dedi Ralphie. "Peki ya bozuk para? O da metal, ama bak mıknatıs onu kaldıramıyor." Parayı kaldırıp mıknatısın yanına
ve para yere düştü. Şaşkınlıkla, "Hımmm ..." dedim. Andrew'un cevabı bulmuş olabileceğinden korkuyordum. Sonra Dorothy Ann (Doroti En)'in, kitabını karıştırdığını fark ettik. Bu Andrew'daki götürdü. Sonra
bıraktı
kitabın aynısıydı: Mıknatıslarla İlgili Her Şey. D.A.'nın yanında
genelde hep bir kitap olurdu ve o, yeni bir üniteye geçmeden, konuyla ilgili hepimizden daha fazla bilgiye sahip olurdu. "İşte cevabı..." dedi kitaptan okuyarak. "Mık natıslar sadece bir çeşit metali çekebilirler." Tim, "Yani, mıknatıslar bakırı çekmiyor." diye atıldı. "Bu yüzden de bozuk para mıknatısa yapışmadı."
13
Mıknatıslarla ilgili Her Şey kitabından Mıknatıslı Metaller Mıknatıslar,
sadece metalleri çeker. Demir ve çelik içeren metalleri daha iyi çeker. Mık natıslar; pirinç, bakır, çinko ve alüminyum gibi metalleri çekmez.
D.A. kitabı okumaya devam ederken, "Evet." dedi. "Bozuk para çinkodan yapılır ve üzeri çinko kaplıdır." "Biz cevapları buldukça ben de kağıda yazacağım." dedim. Cevapların doğru yazıldığından emin olmak istiyordum. Bu, Bay O'N eatly'nin sınıfına karşı kazanmamız gereken bir yarıştı ve ben de buna katkıda bulunmalıydım. Kalemimi açıp, "Demir ve çelik içeren metaller, mık natıs tarafından çekilir." yazdım. Bu, birinci bilmecenin cevabıydı. Geriye sadece dokuz tane kalmıştı! Şimdiden pizzaların kokusunu alabiliyordum. 14
12.BÖLÜM~ Cevabı yazmayı bitirdiğim (Arnıld)
sırada
Arnold
kitabının başlıklarıyla oyalanıyordu.
"Hey! Ataşlarım şu küçük eski taşa yapışıyor!" Hemen sıramın üstüne bir ataş koydum ve taşı ona yaklaştırdım. Yapışıyordu! "Neler oluyor Bayan Frizzle?" diye sordum. "Biliyorsun ki demir ve çelik mıknatıs tarafından çekilir, öyleyse olanlar sana taş ile ilgili ne anlatıyor?" "O bir mıknatıs mı?" diye sordu Wanda (Vanda). "Hiç de öyle görünmüyor, ama ..." Keesha (Kişa), "Mıknatıs gibi bir çekim gücü var." diye atıldı. "Bu doğru. Bilimsel deney yaptığımızda gözlemlerimize güvenmeliyiz." diye açıkladı Friz. 15
Tim, "Yani, bu eski taşlar mıknatıs, öyle mi?" diye sordu. "Kitabın bu konuda ne söylüyor D.A.?" D.A. kitabından taşlardan birinin resmini buldu.
Mıknatıslarla İlgili Her Şey kitabından
Manyetit, doğal bir mıknatıstır. İnsanlar, manyetizmayı bu kayaların manyetik alanını keşfettik lerinde anlamaya başladılar.
"Hadi ikinci bilmeceye Bilgi
Avı:
bakalım!"
2. Soru
Aynı
kayalara bakıyoruz, Ama aynı tepkiyi vermiyoruz. Biz doğal mıknatıslarız. Bizim adımızı tahmin edebilir misin? Okumayı bitirdiğim
anda Phoebe, "Mıknatıs taşlar! İşte, sıramızın üstündeler." diye cevapladı. 16
Tim, "Evet." dedi. "Yani cevap, manyetit!" Dikkatlice listeyi aldım ve cevabı yazdım. "Manyetit, doğal mıknatıs etkisi olan bir kayadır." Bilmecelerin yazılı olduğu listeyi dikkatlice katladım ve cebime koydum. Bunu yapınca, nedense kendimi çok iyi hissettim. Şimdiden iki cevabımız olmuştu bile! Bu sefer Bay O'Neatly ve Andrew'u yenebilirdik.
~~~kqedenle,,ı.
~-
Bi,,ı. ~
ço.vu-
~ ~ ~ M, MAı,a da mdati ~ MAY-0fl. Bunıuı ,i,çirı M, ~
,,~~,,acu~-~
d), ~ M, ~
/ol kıhrwA,
1J.e
~ ~ ,i,çirı ~Dalıa ~ ~ ~
~-
,fl(J,R,~ ~ 1ıd Mıcz ~ ,icxrj; etm/4-
~-17
Mıknatısların Gizemi / F : 2
Friz, "Bu işi ciddiye almanın zamanı geldi! Fen laboratuvarına gidiyoruz." dedi. "Bay O'Neatly ile birlikte cevapları bulmanıza yardım edecek bazı deneyler hazırladık. Kutularınızdaki eşyaları da yanınızda getirin." Sonra, Bayan Frizzle üzerinde Sihirli Okul Otobüsü'nün resmi olan süslü bir uzaktan kumandayı alarak, ona hafifçe vurdu. Ardından kumandayı çantasına koyup omzuna taktı. Hepimiz birbirimize baktık. Acaba öğretme nimiz bu kumanda ile ne yapmayı planlıyordu? Tek bildiğimiz, Friz'in aklında her zaman bir plan olduğuydu. Laboratuvara giderken Bay O'Neatly'nin sı nıfının önünden geçtik. Sınıfı bizimkinin hemen 18
yanındaydı.
Hiçbirimiz içeriye bakmak istemiyorduk, ama içeriye göz atanın sadece ben olmadığımdan da emindim. Bay O'N eatly'nin öğrencileri hala ataşları mıknatısla çekmeye çalışıyorlardı. Onlardan öndeydik! Laboratuvara varmak için iki köşe daha döndük. Bayan Frizzle, kendimize bir arkadaş seçip masalara oturmamızı söyledi. Arnold ve ben 19
üzerinde büyük bir mıknatıs ve birkaç dikiş iğnesi olan bir masaya oturduk. O sırada Bayan Frizzle çantasını karıştırıyor du. "Nerede bu demir talaşları? Onları buraya koyduğuma eminim." diye söyleniyordu. Ardın dan çantasından, üzerinde güzel süslemelerle Sihirli Okul Otobüsü'nün resmi bulunan o uzaktan kumandayı ve birkaç eşyayı çıkardı. Sonra kafasını iki yana sallayıp gözlerini laboratuvarda gezdirdi. Friz'e, "Demir talaşları neye benzer?" diye sordum. "İğne gibi küçük demir parçalarıdır. Deneyler için çok kullanışlıdır. Ahlı, işte burada yeni bir kutu demir talaşı var." dedi. Ortadaki masada kutuyu açtı ve içinden küçük metal parçacıkları çıkardı. Hepimiz bir avuç alıp masamıza götürdük. Friz, "İlk olarak yanınızda getirdiğiniz kutudaki iğneyi, mıknatısa sürtün ve neler olduğu nu izleyin." dedi. İlerideki masada Wanda'yı görebiliyordum. İğneyi mıknatısa sürttü ve ardından masaya koydu. Daha masaya koyar koymaz, iğneye yakın duran demir talaşları hareketlendi ve iğneye yapıştı. 20
"İğne, mıknatısa dönüştü!" dedim.
Arnold, "Carlos, bizimki çalışmıyor." dedi. Friz neden çalışmadığına bakmak için geldi. "Hep aynı yönde sürtmelisin Arnold." diye uyardı.
Bayan Frizzle bizim iğnemizi büyük bir mık natısa sürttü. "Gördüğünüz gibi içinde demir olan her şey mıknatıs haline gelebilir." Üzerine birkaç demir talaşı yapışan iğneyi bize uzattı. "Bu cisimler geçici süreliğine bir mıknatısın görevini yapabilirler." "Ooo!" dedim. "Bu, çok güzel." Mıknatısla nan iğneyi aldım ve gömleğimden düşen düğme yerine onu kullandım. Arnold'a, "Bu da mıkna tıs kullanarak bir şeyleri bir araya getirmenin başka bir yolu." diye fısıldadım. Dikkatim dağılmaya başlamıştı ki birden Arnold beni dürttü. "Carlos, dikkatli dinle! Yarış mayı kazanmak için bunları bilmemiz gerekiyor." Haklıydı da! Bir sonraki soruyu kaçırmak istemiyordum. Hele de yarışmayı kazanabilecekken!.. Sonraki soruyu okudum. 21
Bilgi
Avı:
Bütün
3. Soru
mıknatıslar
Mıknatısların
yer altından çıkmaz. aynı yerden bulunması gerek-
mez. Birkaç basit işlem yaparsanız, Bir mıknatısı, başka mıknatıslar yapmak için kullanabilirsiniz! "Bu 'basit işlem' dediği nedir çocuklar?" diye sordu Bayan Frizzle. Keesha, "Basit işlem, iğneyi mıknatısa çevirmek için yaptığımız işlemdir." diye yanıtladı. "Doğru!" dedim. "Ne yazacağımı biliyorum!" Listeyi aldım ve çok dikkatli bir şekilde yazdım. "Eğer bir iğneyi bir mıknatısa tek bir yönde sürterseniz) iğne mıknatısa dönüşecektir." Ama bu D .A. için yeterli değildi, o her zamanki gibi daha fazlasını bilmek istiyordu. "Peki, iğne nasıl mıknatısa dönüşüyor?" diye sordu. Bu, Bayan Frizzle'ın başlaması için yeterliydi. Manyetizma konusunun kolay olacağını mı söylemiştim? Hımın, sanırım yanılmı
... "O zaman haydi öğrenelim!" dedi Friz sevinçle. "Her zaman söylediğim gibi, demir talaşını anlayabilmek için bir demir talaşı olmalısınız!" Arnold söylendi. şım
22
"D.A. kitaptan okusa yeterli olmaz mı?" dedi kısık bir sesle. Arnold'ın sesi konuştukça alçalıyordu.
Ben de titrediğimi hissediyordum. "Haa!.." Kendime ve diğerlerine baktım. Hepimiz demir talaşına dönüşmüştük! Çok küçük hem de küçücük olmuştuk. Friz bile küçülüp minicik olmuştu. Hala kollarımız, bacaklarımız ve kafalarımız duruyordu, ama vücutlarımız metale dönüşmüştü.
23
"Şimdi
Liz etrafta mıknatısla yürüyecek ve hepiniz çekici olmanın ne demek olduğunu anlayacaksınız."
O anda, hala normal boyutlarında olan Liz elindeki büyük mıknatısı düşürdü ve ortadaki masanın altına girip saklandı. "Sorun nedir Liz?" dedi Friz, ama sonra durdu. Hepimiz aynı anda duymuştuk. Ayak sesleri ve konuşmalar geliyordu. Bu, Bay O'Neatly ve onun sınıfıydı. Kapının önüne geldiklerinde çok korkmuş tum. Andrew, Bay O'Neatly'nin tam arkasın daydı. Bir demir talaşının gözünden dev gibi görünüyorlardı.
Friz, "Endişelenmeyin çocuklar." dedi. Elinde o ilginç uzaktan kumandayı tutuyordu. "Bizi kurtarması için Sihirli Okul Otobüsü'nü çağırı yorum." Sonra kumandanın üzerindeki Sihirli Okul Otobüsü'nün resminin olduğu düğmeye bastı. "Bir dakika içinde burada olur." Tepemizde Bay O'Neatly'nin sesi gürlüyordu. Bay O'Neatly, "Evet Andrew, iyi bir deney yapmanın yolu, malzemelerini kendin hazırla maktır." diyordu. 24
Birden durdu. "Şuranın haline bakın! Neler olmuş?" dedi kızgın bir şekilde. Manyetizma ile ilgili bütün eşyalarımız masaların üzerinde dağı nık bir şekilde duruyordu. "Dağınık bir laboratuvara dayanamam. Bu sabah burası tertemizdi ve ben de yeni aldığım bir kutu demir talaşını şu masanın ... " Bay O'Neatly konuşmasını kesti ve Bayan Frizzle'ın çantasını boşalttığı masaya baktı. Neler olduğunu tahmin edebiliyordum. Bayan Frizzle, Bay O'N eatly'nin aldığı demir talaşı kutusunu açmış ve kullanmıştı. Bay O'Neatly, masanın etrafında yürüyerek masanın altına bir göz attı. "Peki, şimdi neredeler?" Adımları yeri sallıyor ve bizim zıplamamıza neden oluyordu. Hepimiz bir araya toplanmıştık. Andrew, istekli bir şekilde bizi göstererek, "Bay O'Neatly yerde biraz demir talaşı var." dedi ve bize doğru eğildi. Tam o sırada karşımız da küçülmüş olan Sihirli Okul Otobüsü'nü gördüm. Andrew'un arkasındaki duvardan buraya doğru geliyordu. "Acele et! Acele et!" diye kendi kendime söyleniyordum. Otobüs hızla geliyordu, ama bize ulaşmak için bütün laboratuvarı geçmesi gerekiyordu. 25
Bay O'Neatly,
"Çok güzel." dedi. "Birileri onları dökmüş olmalı." Bay O'Neatly, eğilirken otobüs neredeyse bize yetişmişti. O bizi avucunun içine aldığı sırada Sihirli Okul Otobüsü, Bay O'N eatly'nin ayağına ulaşmıştı. O kocaman el etrafımızı sararken, "Aah!" diye bağırdım. Andrew, Sihirli Okul Otobüsü'nü gösterip, "Hey şuna bakın!" dedi. Bay O'Neatly kafasını Sihirli Okul Otobüsü'müze çevirmişti. "Oyuncakları yerde bırakmak çok kötü bir alışkanlık tır. Başka bir sınıfın dersinden sonra ortalığı toplamayı hiç sevmiyorum." Tekrar eğildi ve diğer eliyle bir kepçe gibi Sihirli Okul Otobüsü'müzü yerden aldı. "Açıkladığım gibi herkes bir masaya oturup toplu iğneleri mıknatıslara sürtsün bakalım." Devlerden oluşan sınıf, masalarına oturuyordu. "Sürtme hareketini tek yöne doğru yapmayı unutmayın." O'Neatly'nin avucunda sıkışıp kalmışken onların bize yaklaştığını çaresizce izlemek beni gerçekten çok endişelendiriyordu. Ama işler daha da kötüleşti. "Gördüğünüz gibi, çocuklar ..." dedi. "Şu oyuncak gibi, içinde demir veya çelik bulunan cisimler manyetize 26
edilebilir. doğrultuda
Şimdi
bu oyuncağı mıknatısa, tek sürtüyorum. Artık o da bir mıknatıs
oldu ve buzdolabına Bay O'Neatly'nin
yapışabilir."
otobüsümüzü
bir buzdo-
labı mıknatısına çevirdiğine inanamıyordum.
Bay O'Neatly'nin sınıfının yakınında bulunmak bize her zaman kötü şans getirmişti. Ve şunu söyleyebilirim ki Andrew bu yarışı kazanmak için gerçekten çok çalışıyordu. Andrew, "Ama Bay O'Neatly ... " dedi. "Neden bu oyuncak bir mıknatısa dönüşüyor?" D.A. fısıldayarak, "Bu tam da benim bilmek istediğim şeydi." dedi. "Neden kitabından yardım almıyorsun, Andrew?" Bay O'Neatly, Andrew'un böyle güzel bir soru sormuş olmasından memnun görünüyordu. Andrew, Mıknatıslarla İlgili Her Şey kitabını karıştırarak doğru sayfayı bulmuştu.
"Yani, çocuklar ..." dedi Bay O'Neatly. "İğne, mıknatısa sürtüldüğü zaman, mıknatısın etkisi, iğnenin elektronlarının aynı yöne bakmasını sağlıyor. Bu şekilde iğne, mıknatısa dönüşüyor." Bay O'N eatly'yi tam olarak takip edememiş tim. Yarışmayı kazanmak için şansımız giderek azalıyordu.
27
Mıknatıslarla İlgili Her Şey kitabından Mıknatısın İçinde Ne Var? Demir veya çeliğin her parçası atomlardan oluşur. Her atomun, merkezi etrafında dans eden elektronları vardır. Bu elektronların dans etme şekline atomun elektron dizilişi denir. elektronlar aynı doğrultuda dizilir. Mıknatıs olmayan cisimlerde ise bu diziliş Mıknatıslarda,
farklıdır.
2: Bu bir mık Atom bileşenleri yönde dizilmiş.
Şekil
1: Bu bir mık natıs değil. Atom bileşenleri farklı yönlere Şekil
natıs. aynı
bakıyor.
28
14.BÖLÜM~ Bay O'N eatly'nin avucundayken boğuk bir ses duyduk. Daha sonra bizi masaya atarak, "Tamam çocuklar." dedi. "Şimdi, hepiniz iğnele rinizi birer mıknatısa dönüştürdünüz. Andrew, manyetik alanın neye benzediğini gösterirken bana yardımcı olacak. Etrafımda toplanın." Bay O'N eatly'nin sınıfı etrafımızda halka oluşturmuştu. Hepsi bize, kocaman ve korkutucu gözlerle bakıyordu. "Çocuklar, Andrew demir talaşlarını kağıdın üzerine serpiştirirken dikkatle izleyin. Demir talaşların nereye gittiğine dikkat ederseniz mık natısın nasıl bir manyetik alan yarattığını görebilirsiniz." dedi Bay O'Neatly ve bizi Andrew'in avuçlarına bıraktı. "Demir talaşlarının mıkna tısa değmemesine dikkat etmelisin. Talaşlar o 29
kadar ufak ki bir daha onları mıknatıstan ayı ramayabiliriz." Şimdi gerçekten endişelenmiş tim. Artık tamamen Andrew'un eline kalmıştık!
Buı.~~~ ~
& olan olan (1e,f)A,,fl_
~ CAM/frı, ~ ~
~ ~-
~ ~ 0/ı ~ ~ ~~
0/ı
~-
~ ~ ~ ~-
~ f2X1Af1I Buı. Mijt-
da ~ ~ ~ ~
~~~ ~~17RAJe~~~-
lJ,e,m,wı.
~.
t/A, ~ ~
~~~
da~.
30
~-
Andrew, bizi bir kağıdın üzerine attı ve altı mıza bir mıknatıs tuttu. "Aaa!.." Hepimiz bir anda çekilip itilmeye başladığımız için bağırıyorduk. Ben, Bay O'N eatly'nin sınıfı cevabı bulmasın diye yerimden kıpırdamamaya çalışıyordum, ama bu çekim gücüne karşı duramıyordum! Bir aletin beni hem ayaklarımdan hem de kafamdan aynı anda çekmesi gibi bir şeydi bu. Üstelik sadece vücudum hareket etmiyordu. Hareketi ta içimde hissedebiliyordum. Lunaparklardaki hızlı trenden bile daha korkunçtu! "Ahlı!" diye bağırdı Arnold. "Neden midem bulanıyor?"
Bayan Frizzle mıknatısın diğer tarafından seslenerek, "Elektronların manyetik alan sayesinde aynı yöne doğru hizalanıyorlar." dedi. Arnold, "Neyim?" diye sordu. Friz, bir öğretmen edasıyla, "Elektronların. Onlar seni mıknatıs yapan demir talaşı gövdenin parçaları. Birçok cisimde elektronlar düzensiz şekilde dizilir. Ama demir ve çelikteki elektronlar farklıdır. Bir mıknatıs, demir ve çeliğe kuvvet uyguladığında bu iki madde bundan etkilenir ve elektronları aynı yönde dizilir." diye açıkladı. "Mıknatıslar bir metali bu şekilde etkiler." 31
Mıknatıs
Arnold, "Mükemmel!" dedi. "Ama bu hala benim midemi bulandırıyor. İçimdeki şeyler takla atıyor gibi." Friz büyük bir heyecanla, "Tam olarak meydana gelen de işte bu!" dedi. Herkes elektronların dizilişinin nasıl bir his yaratabileceğini merak ediyordu. Ralphie, bunun kırık bir bacaktan daha kötü olduğunu söyledi. Keesha ise bunun gıdıklanmaya benzediğini düşünüyordu. Bay O'Neatly'nin, sınıfına açıklama yaptı ğını duyuyordum. Bize hızlı bir şekilde yetişi yorlardı ve bu durum kötü hissetmeme neden oluyordu. Vücudum zaten demire dönüşmüştü. Ardından da elektronlarımın yeniden dizilişi nedeniyle içim dışıma çıkmıştı. Bu yarışmayı kazanmak için daha ne yapmamız gerekiyordu? Ben çok yorulmuştum, ama D.A.'nın hala aklında soruları vardı.
D .A., "Peki elektronların dizildiğini nasıl anlı yoruz?" diye sordu. "Aslında, bilim adamları en güçlü mikroskopları kullanarak bile elektronları göremezler." dedi Friz. Parmağını havaya kaldırdı. "Ama eğer bu tuşa basarsam, biz elektronları görebiliriz." 33
Mıknatısların Gizemi/ F : 3
Hepimiz kendi vücutlarımıza baktık. Biı dizi mavi ışık üzerimizde yanıp yanıp sönüyordu. "Bunlar nedir?" diye sordum. Friz, "Odadaki elektronları ışıklandırdım.' diye cevapladı. Etrafıma bakındım. Her tarafta yanıp sönen mavi ışıklar vardı. Ama bu ışıkla:ı sadece bizim üzerimizde ve mıknatısın üzerindE çizgi şeklini almıştı. "Sizin elektronlarınız hiza· ya girdi ve birlikte hareket ediyorlar. EtrafınızE bakarsanız, manyetik olmayan cisimlerin elekt· ronlarının dağınık halde yanıp söndüğünü far1 edeceksiniz." Bilmecelerin listesini elinde tutan Ralp hie, "Güzeeel! Şimdi dördüncü soruya da cevaı verebiliriz!" dedi.
4. Soru Yakınlarda bir mıknatıs olduğunda, Bazı metallerin içi değişime uğrar. Elektronlar hep aynı yöne bakar, Ve mıknatıs yakında oldukça elektronlar b1 Bilgi
Avı:
şekilde kalır.
elimi, bu manyetik alandan kurtarır sam cevabı da yazacağım!" dedim. Sağ elim man "Sağ
34
yetik alanın tam ucundaydı. Bütün kuvvetimle elimi çektim ve, "Demir veya çelik, manyetik alana maruz kaldığında elektronlar hizaya girer." yazdım. Bay O'Neatly bizi gösteriyordu. "Şimdi manyetik alanın neye benzediğini biliyorsunuz. Demir talaşları girdap gibi dönerek bize mıkna tısın çekim alanını gösteriyor. Manyetik alanın sınırlarına doğru daha fazla demir talaşı görebilirsiniz. Alanın merkezinde ise daha az sayı da demir talaşı vardır. Bunun nedeni, çekim gücünün çekim alanının kenarlarında çok güçlü hissedilirken, ortada çok zayıf hissedilmesidir. Kenarlar, mıknatıs etrafında bir halka oluştu rur." Bütün çocukların Bay O'Neatly'nin dediklerini not ettiğini görebiliyordum. "Sorusu olan?" Sınıf büyük bir uyumla, "Yok, efendim." dedi. Bay O'Neatly, "Şimdi de mıknatısların neden metalleri etkilediklerini öğreneceğiz." dedi. Mükemmel! Biz o konuyu zaten öğrenmiştik. Ama demir talaşı halinde kalmamız Bay O'Neatly'nin öğrencilerinin mıknatıslarla ilgili daha çok şey öğrenmesine neden olacaktı. Kaçmak zorundaydık!
35
Bay O'Neatly, "Evet, çocuklar." dedi. "Şimdi manyetik elektronları anlatan bir videokaset izleyeceğiz."
Arnold'a, "Keşke biz de elektronları sadece bir videokaset izleyerek öğrenseydik." diye fısıl dadım.
Arnold da, "Eminim ki midem de bundan memnun olacaktı!" diye söylendi. Elektronlar ile ilgili bunca şey öğrendiğim için mutluydum: ama artık bir demir talaşı olmak istemiyordum. Bu sırada hala normal boyutlarda olan Liz'i gördüm. Sınıfın ön tarafına doğru dikkatlicE sürünerek ilerliyordu ve elinde at nalı şeklindE büyük bir mıknatıs vardı. Friz, "Eğer sınıfın ön tarafına kadar gelmeyi başarabilirse, elindeki mıknatısla bizi kendinE 36
çekebilir. Birlikte buradan kaçabiliriz. Elindeki mıknatıs, kağıdın altındakinden çok daha büyük ve güçlü." dedi. "Gözünüzü dört açın çocuklar." Tam o anda ışıklar kapandı. Andrew elindeki kağıdı -ve üzerindeki bizi- mıknatısın üzerinden çekip masaya, mıknatıstan uzak bir noktaya bıraktı. Bayan Frizzle, "Şimdi çocuklar, hala karanlıkken hepiniz el ele tutuşup bir halka oluştur un. Kaçarken hep birlikte olduğumuza emin olmalıyız." dedi. Uzandım ve Arnold'un elini yakalamaya çalıştım. O da bana doğru uzanıyordu. Ama birden demir talaşından oluşan vücutlarımız karşı konulmaz bir kuvvetle birbirinden ayrı yönlere doğru itildiler. "Hayır! .." diye bağırdım. Bu güçlü bir manyetizma etkisi olmalıydı, ama nereden geliyordu? Andrew'un mıknatısından da uzaklaşmıştık. Sınıfa doğru bir baktım. D .A. ve Phoebe hariç herkes elini tutmaya çalıştığı arkadaşıyla farklı yönlere uçuşuyordu. D.A., Phoebe'nin ayağını yakalamaya çalışıyordu, ama başarmıştı!
"D.A. ve Phoebe'ye bakın." ded Friz. "Ancak bu şekilde birbiriniz, tutuna bilirsiniz." D.A., "Yüzünüz birbirinize dönü] olmamalı!" diye seslendi. Tam o and: Tim, D.A.'nın ayaklarına tutunmay başarmıştı.
Arnold ile ben de aynı anda ters yön lere döndük. Sonra demir talaşı ayaklan mız birbirine çok yaklaştı, ama yine fark] yönlere savrulduk! Şimdi sınıfın yarıE birbirine tutunabilmiş, yarısı da hal: 1 bununla uğraşıyordu. Ralphie yanımız daydı ve Keesha'nın ayaklarını yaka lamayı başarmıştı.
"Onun ayaklarını, kollarınla saı malısın. Ancak farklı kutuplar bir ara ya gelebilir." diye açıkladı Ralphie. Bayan Frizzle, "Bu doğru çocuk lar. Unutmayın ki iki kutbunuz vm Elleriniz artı, ayaklarınız ise eksi ku1 bu." diye ekledi. Ben olduğum şekilde kaldım. Arnol ters döndü. Bu şekilde kafası ayakları 38
ma yaklaştı. Tam olarak bir çizgi şeklini almadan, o sihirli güç tarafından biz de aynı yöne doğru uçtuk. Manyetizma! Herkes birbiri ardı na, kafası diğerinin ayaklarına gelecek şekilde uzun bir halka oluşturduk. Ben de Ralphie'nin ayakkabılarına uzandım ve yaşasın artık birleş miştik!
H,e,,ı_ ~
MAtekJ,, MAtde
OA1U
MMu, ~-~,ılı,~ OA1U
~~-~ ~~~-
Ek~~~~ da~ a1jfU ~AıcoA. ~ ~ ~ ~~ MMu,, ek),~~~~~-
39
"İyi işti çocuklar.
Mıknatısın, karşı kutup
ları
yan yana gelince birleşebileceğini öğrenmi: oldunuz." dedi Friz. "Bizler de birer mıknatı: olduğumuz için artı ve eksi kutbumuz var." Bilmecelerin yazılı olduğu listeme bakarken "Hey!" dedim. "Sanırım beşinci bilmecenin ceva bını bulduk." Bilgi
Avı:
5. Soru
İkimiz de mıknatısız.
İşte sana ipucu:
Birisi
artı,
birisi eksi, İkimiz birleşip tek olduk. Bize ne denir? "Mıknatısların artı
ve eksi
kutupları vardır.
dedi Tim. "Evet, kesinlikle." diye ekledi Bayan Frizzle. "İşte bu bizim cevabımız." dedim. "Mıknatıs Zarın iki kutbu vardır. Bir taraf artı, bir tara eksidir." Bu cevabı aklımda tutmalıydım, çünkı şu durumda cevabı yazmak için elimi kullana mıyordum. Ellerimi Ralphie'nin ayaklarındm çekemezdim ki! 40
Kafamı kaldırıp baktığımda
sınıfta
bize
doğru ilerlediğini
Liz'in karanlık gördüm. Şimdi,
gereken at nalı şeklindeki mık natısla bizi kendisine doğru çekmekti. Ondan sonra da bu yarışmayı kazanmakla ilgilenebilirdik. Onlardı:ın ilerdeydik! Bay O'N eatly'nin işlemediği "kutuplar" konusuyla ilgili olan bilmeceyi bile çözmüştük! Ama tam o anda Bay O'N eatly tekrar ışık ları açtı. Hepimiz olduğumuz yerde donup kalsandalyesinin altına mıştık. Liz, Andrew'un gizlenmişti. "Çocuklar, video biraz beklemek zorunda, bir ziyaretçimiz var." Bay O'N eatly bize doğru bakıyordu ve bu beni çok korkutmuştu. Ardından, bize doğru geldi ve demir talaşı vücutlarımızdan oluştur duğumuz halkayı eline doğru süpürdü. Kaçmamıza o kadar az kalmıştı ki! Beni şaşırtan şey ise bizi yere fırlatması oldu. Bu ne biçim bir dağınıklık! Oysa onun yere eşya atılmasından hoşlanmadığını zannediyordum. "Bakım işlerinden sorumlu elemanımız Bay Broom (Brum)'u, bir gösteri için davet etmiş tim." Bay Broom'un vaktinde gelmesi Bay O'Neatly'yi memnun etmişe benziyordu. Her şeyin zamanında olması onu mutlu ederdi.
tek
yapması
41
Ayak sesleri bize doğru yaklaşıyordu. Kafam kaldırdım ve dev gibi iki bacak gördüm. Bu, Ba~ Broom'du ve elinde bir elektrikli süpürge vardı! Bay O'N eatly tepemizde gürlüyordu. "Ba~ Broom şimdi sıradan bir ev aleti kullanaral burayı temizleyecekti. Biz de elimizdeki şekiller, bakarak mıknatısların nasıl bu aletin bir parças olduğunu anlayacağız. Aynı şekillerden Bayaı Frizzle'ın sınıfında
da var, ama ben Bay Broom', önce bizim sınıfa gelmesi için rica ettim." Sınıfım göz kırptı ve bu Andrew'un gülümsemesine yetti "Bu hiç de iyi görünmüyor!" dedi Arnold Ben de onunla aynı fikirdeydim. Friz, "Demek Bay Broom'a önce kendi sınıfı na gelmesini söylemiş." dedi. Gözlerinde gülüm seyen bir bakış vardı. "Bunun dostça bir yarış ma olması gerekiyordu. Çocuklar bu işi ciddiy« almanın zamanı geldi." Bay Broom eğildi ve elektrik süpürgesin çalıştırdı. Friz, "İyi bir temizlikten daha güze bir şey yoktur!" diye bağırdı. Elektrikli süpürgenin gürültüsünden öncE duyduğum son şey buydu. Yerdeki bütün demiı talaşları elektrikli süpürgenin karanlık ağzın dan içeri doğru çekiliyordu. 42
Eski okulumda kimse bizi süpürmemişti!
Karanlıkta
Bayan
Frizzle'ın sesı
duyuldu
"Herkes burada mı?" "Burada!" "Burada!" "Burada!" Süpürgenin, pislikleri topladığı kısmınday· dık ve her taraf toz içindeydi! Arnold'u aradım ama artık bir arada değildik. Elektrikli süpür· genin gücü elektronlarımızı karıştırmış olma· lıydı. Artık mıknatıs değildik.
gürültülü sesi altında Arnok bağırdı. "Artık kazanma şansımız kalmadı!" Bayan Frizzle'ın sesi karanlığın içinden biı yerden geliyordu. "Buna emin olamazsın." "Bayan Frizzle haklı. Belki ortalığı silir süpüren bir başarı sağlayabiliriz." dedim. Süpürgenin
44
~ ~
rJta.n.&,,ı.
A1ew1Aırı ~ .Neduı ~
~?
Her zamanki gibi di hep bir ağızdan.
sınıf,
45
"Carlos!" diye söylen-
"Uzaktan kumandaya ihtiyacımız var." dedi Bayan Frizzle. "Çantamı gören oldu mu?" Süpürgenin içine girdiğimizden beri hiçbir şey göremiyorduk. Etraf çok karanlıktı. Ama ayaklarımın altında bir şey hissettim. İlk başta bunun Arnold olduğunu zannettim ama o, çantaydı. "Buldum onu!" diye bağırdım. Friz, "İyi iş Carlos." dedi. "Uzanıp uzaktan kumandanın tuşuna basabilir misin?" Uzanıp kumandayı buldum ve tuşa bastım. Her taraf ışıl ışıl oldu. Herkesin yüzünü görebilmenin verdiği rahatlıkla, "Tanrı'ya şükür!" dedim. Bayan Frizzle boğazını temizledi. Bir öğret men edasıyla soru soracağını düşünüyordum ki öyle de oldu. "Bay O'N eatly'nin bu süpürgede bulunan mıknatıslarla ilgili ne demeye çalıştığını bana kim açıklayabilir?" Bunu kimse açıklayamamıştı. "Kimse bilmiyorsa gidip bir bakmamız gerekecek." dedi öğretmenimiz. "Beni takip edin." Bayan Frizzle'ın arkasından gittik. Her nereye gidiyorsa bu tozlu yerden daha iyi olacağı kesindi. 46
Motorun sesi gittikçe daha da artıyordu. Bayan Frizzle bir yarıktan içeri girdi, biz de arkasından onu takip ettik. Süpürgenin motoru içine girmiş tik! Motorun tam ortasında bir şey o kadar hızlı dönüyordu ki onu sadece bulanık bir cisim olarak görebiliyorduk. Duvara yapışmıştık. O dönen şey tarafından yakalanmayı hiçbirimiz istemezdik. Kumandaya baktım ve üzerinde YAVAŞ yazan düğmeyi gördüm. Hiç düşünmeden ona bastım. Dereceli bir şekilde dönen şeyin hızı düşmeye başlamıştı. Motorun gürültülü sesi de azalıyordu. Artık motor parçalarını daha net görebiliyorduk. Hatta mıknatısları bile seçebiliyorduk.
47
Bu motorda iki tane elektromıknatıs olduğuna emindim. Bir tanesi hareket etmeyen parçaya bağlıydı. Diğeri ise ortada artık yavaşça dönen parçaya bağlıydı.
Mıknatıslarla İlgili Her Şey kitabından
Hareket Eden ve Sabit Parçalar Basit bir motorun temel olarak iki parçası vardır. Birisi hareket etmez. Buna stator (duraç) adı verilmiştir. Diğeri
ise kendi etrafında dikey ya da yatay olarak döner. Buna da rotor (döneç) adı verilir.
Bayan Frizzle, "Mıknatısların kutuplarının birbirini nasıl itip çektiğini hatırlıyor musunuz?" diye sordu. W anda, "Evet bir artı kutup diğer artı kutbu iter, ama eksi kutbu kendisine çeker." diye cevapladı.
48
Phoebe, "Mıknatıslar birbirlerini hareket ettirebilirler." dedi. "Bu, manyetizmanın, rotoru nasıl hareket ettirdiğini açıklıyor mu?" diye sordu Tim. D.A. kitabını okurken, "Evet bu mekanizma böyle çalışıyor." dedi. "Burada statorun artı kutbunun, rotorun artı kutbunu ittiği yazıyor." "Sonra da rotorun eksi kutbunu kendisine çekiyor. Bu da rotorun hareketini başlatıyor." diye ekledi Ralphie. Keesha, "Ama zıt kutuplar karşı karşıya geldurdurmuyor mu?" diğinde rotorun hareketini diye sordu. "Bu noktada devreye alternatif akım giriyor." dedi Friz. "Bu şekilde rotor çalışmaya devam ediyor." Wanda, "Bu da altıncı bilmecenin cevabı!" diye bağırdı. Bilgi
Avı:
6. Soru
mıknatıslar
elektrik enerjisiyle Onları açıp kapayabilirsiniz. Bir motoru saatlerce çalıştırabilir, Ama elektrik giderse güç de gider. Bu
49
çalışır.
Mıknatısların Gizemi / F : 4
Mıknatıslarla İlgili Her Şey kitabından
Yön
Değiştirmek Stator (duraç)
Evlerimizdeki kabloların içindeki elektrik akımına "alternatif akım" denir ve kısa ca "AA" şeklinde gösterilir. Bunun anlamı akım yönünün her saniye defalarca değişe bilmesidir. Akım yönü her değiştiğin de elektromıknatıstaki kutuplar da değişir. Artı kutup eksi kutba, eksi kutup da artı kutba dönüşür. Bu değişimler, rotorun çalışmasına devam etmesini sağlar. Rotorun eksi kutbu, statorun artı kutbuyla karşılaşıp da dönmeyi durdurduğu anda kutuplar değişir. Yani, statorun artı kutbu eksiye dönüşüp rotoru kendinden iter. Statorun kutuplarındaki bu değişimler, rotorun çalış masına devam etmesini sağlar.
50
Alternatif
aJaın kaynağ:ı
"Bu, çok açık!" dedim ve yazdım. "Elektrik akımı kullanan ve motorların çalışmasını sağ layan mıknatıslara elektromıknatıs denir." Bir süre rotoru dönerken izledik. Yavaş yavaş dönerken hoş görünüyordu. Sonra aklıma bir soru takıldı. Bayan Frizzle'a, "Rotor, süpürgenin ortalığı temizlemesini nasıl sağlıyor?" diye sordum. "Hadi gidip görelim!" dedi ve tekrar yürümeye başladı. Biz de arkasına takıldık. Rotor 'mil' denilen metal bir parçaya bağ lıydı. Mil, motorun dışında çalışıyordu ve o da bir pervaneye bağlanmıştı. "Gördünüz mü? Rotorun dönüşü pervanenin dönmesini sağlıyor." diye açıkladı Bayan Frizzle. Arnold, "Anladım." dedi. "Pervane, havayı vakum torbasına çekiyor." Süpürgenin altından bize doğru esen hafif bir rüzgar hissedebiliyorduk. "Havayla birlikte kir ve toz da vakumlanmış oluyor." diye ekledi Wanda. Toz taneleri rüzgarla birlikte dans ediyordu. Bayan Frizzle gelip kumandayı aldı. Üzerinde HIZLI yazan tuşa bastı. Ooo! Motorun sesi yeniden yükselmişti ve hafif rüzgar fırtınaya dönüşüyordu! Tekrar toz torbasına uçmuştuk. "Aaa!.." 51
Emme peNanesi
Sonra, birden bir tıkırtı duyduk. Motor durmuştu ve rüzgar kesilmişti. Bay Broom süpürgeyi kapatmış olmalıydı. Bir anlık rahatlıkla herkes, "Oleey!" diye bağırdı. Sonra aniden geriye doğru gitmeye baş ladık. Bay Broom toz torbasını boşaltıyordu. Tim, "Yardım edin!" diye bağırdı. Çok güçlü bir şekilde çekiliyorduk. Ben olduğum yerde durmaya çalıştım, ama yapamadım. Bu, ne manyetizmanın gücü ne de vakumlanmaktı. Bu yer çekimi kuvvetiydi. Düşüyorduk!
52
bir inişle sona ermişti. İndiğimiz yerden dün yenen yemeklerin kokusunu alıyordum. Friz, "Çocuklar sakin olun." dedi. "Artık yerdeyiz." "Evet yerdeyiz, çöp kutusunun dibinde." diye ekledim. Bayan Frizzle, "Carlos, bu sen misin, kumanda hala sende mi?" diye sordu. "Hala bende!" diye cevap verdim. "Şimdi, üzerinde insan resmi olan düğmeye bas." Kumandaya baktım. Ü zerinde bir sürü ilginç resim olan birçok düğme vardı. Ama bunları incelemek için vaktim yoktu. Hemen insan resminin olduğu düğmeyi buldum ve bastım. Düşüşümüz yumuşak
53
Kendime baktım. Kollarım ve bacaklarım artık gerçek vücuduma bağlıydı. Etrafıma baktım. Keesha ve W anda'yı Üzerlerini temizlerken gördüm. Sonra Friz'i ve sınıfın geri kalanını gördüm. Herkes gerçek şekline dönmüştü, ama hepimiz hala küçücüktük. Hepimiz bir araya gelmek için koşuşturmaya başladık. Bu sırada Bayan Frizzle sırtındaki çantayı indirdi. "Artık demir adam olmak istemiyorum!" diye bağırdım. "İlk işimiz Bay Broom çöpü boşaltmadan buradan çıkmak. Çabuk! Bunları ayaklarınıza giyinin." Friz çantasından, önünde mıknatıs bulunan botlar çıkardı. Botlar ayağımıza tam oturmuştu ve çok da ağır değildi. Friz çantasından, bu sefer de önünde aynı metalden bulunan eldivenler çıkardı. Eldivenleri de giymiştik. "Bunlar metale yapı şabilen giysiler." dedi Friz. "Uçlarında mıkna tıslar var." Ayağımı kaldırmaya çalıştım, ama az kalsın düşüyordum, çünkü ayakkabılarım çöp kutusuna yapışıyordu. 54
Friz, "Ayağınızı yavaşça sürüyerek yürümelisiniz." dedi. Tam o anda mıknatıslı ayakkabılarımın uçlarının oval olduğunu fark ettim. Bu kaviayağımı metale yapıştırmadan si kullanarak yürüyebilirdim. Tim, "Bu botlar ve eldivenler bize nasıl yardım edecek?" diye sordu.
~~.-~denie-
ddi~
~.~.kılı
krıe 1Y-e ~ ~
çet{A 1/5,-
~ ~ ~-
J1e,rı. /u,,ı,i
~680~-.&na çetıA ~
226.80
~
~çdim~~-~ <W-01~ ~ ~ hd~ ~
55
~-
Friz, "Sadece izle ve öğren!" diye bağırdı. Her adımında çıkan tıngırtılar eşliğinde yürüdü. Bir ayağını çöp kutusunun yan duvarına koydu, ardından diğerini de koydu ve yukarıya doğru ilerlemeye başladı. Bu mıknatıslı giysilerle yürümeye tam alı şıyorduk ki kulak tırmalayan bir ses duyduk. Çöp tenekesinin üst kapağı açılmıştı ve aşağıya doğru daha fazla çöp geliyordu. Phoebe, "Çöpü boşaltıyor!" diye bağırdı. "Çöplerin altına gömülmeden koşun!" Hepimiz zar zor yürümeye başladık. Dengemizi sağla yabilmek için kollarımızı deli gibi çeviriyorduk. Teker teker duvara ulaşmayı başardık ve tır manışa geçtik. Gerçekten zor bir işti. Tırmanış çok zor gidiyordu. Yarı yola geldiğimizde ufak bir çıkıntı bulduk. Friz burada durmamızı söyledi. Duvara dayandım ve bilmecelerin yazılı olduğu listeyi çıkarttım. "Hey!" dedim. "Sanırım bir cevap daha bulduk!"
56
Çöpü boşaltı
yorlar!
57
Bilgi
Avı:
7. Soru
Mıknatıslar motorları çalıştırabilir,
Ama biliyorsunuz ki hepsi bu kadar değil. Şu özel botlar ve eldivenlerle, İşçilerin duvara tırmanmasına yardımcı olur. "İşçiler, endüstriyel mıknatıslı giysileri giyerek
çelik duvarlara
tırmanabilirler."
diye
yazdım.
Kazanmamıza
sadece üç soru kalmıştı. Heyecanlanmıştım ve enerjimi yeniden toplamıştım. "Böyle devam edelim arkadaşlar." dedim. "Bu şansı elimizden kaçırmamalıyız." Çöp tenekesindeki tırmanışımıza devam ettik ve tepeye ulaştık. Phoebe çöpten en son çıka nımızdı. Yere oturduk, botlarımızı ve eldivenlerimizi çıkartıp Friz'e geri verdik. Nasıl yaptı bilmiyorum, ama bütün bunları çantasına tıkmayı başarmıştı. Kollarım ve bacaklarım sanki bütün gün futbol oynamışım gibiydi! Hepimiz yere yatmış kollarımızı ve bacaklarımızı ovuşturuyorduk.
"Burada oturup toz toplamak istemeyiz." dedi Friz. "Haydi çocuklar kalkalım artık. Bu yarışı kazanmalıyız!" Hepimiz acı içinde ayağa kalktık. 58
ve solumuza bakıyorduk. O kadar ki tek görebildiğimiz sonu olmayan
Sağımıza
küçüktük
duvarlardı.
"Bu çöp tenekesinin
sınıfımızın
neresinde diye sordu
var mı?" Friz. Ama hepimiz boş gözlerle ona baktık. Ralphie, "Yani, kaybolduk diyorsunuz Bayan Frizzle, öyle mi?" diye sordu. mi, yoksa "Sınıfımızın, okulun kuzeyinde güneyinde mi olduğunu bilmek bize çok yardımcı olurdu desek daha doğru olur." diye yanıt ladı Bayan Frizzle. Hiçbirimizden çıt çıkmıyordu. Friz, "Evet, şimdi kaybolmuş olabiliriz." dedi. Paniklemeye başlamıştık ki aklıma bir şey geldi.
kaldığını hatırlayanınız
59
"Hey!
Sınıfımızın duvarlarındaki işaretleri
hatırlayın, Sınıfın
hani coğrafya ünitesinden kalanlar! çeşitli yerlerinde kuzey, güney, doğu ve
batı yazıyordu."
"Haklısın
"Bayan
Carlos!" diye
Frizzle'ın
atıldı
masasındaki
Dorothy Ann. işarette
batı
yazıyordu."
Tim, "Camda da kuzey!" diye atıldı. "Sınıfımız, koridorun sonunda olduğuna göre, okulun kuzeybatısında olmalı." dedi Arnold. Gerçekten heyecanlanmışa benziyordu. Friz, "Doğru tahmin çocuklar." dedi. "Ama bu, bize nasıl yardımcı olacak?" diye sordum. Arnold'un gülümsemesi birden yok olmuş tu ve düşünmeye başladı. "Eğer bir pusulamız olsaydı kuzeybatının ne taraf olduğunu anlayabilir ve o yöne giderdik." dedi ve tekrar gülümsedi. "Ama bir pusulamız yok!" dedim. Arnold'un yüzü tekrar asıldı. D .A., "Kendi pusulamızı kendimiz ya pabiliriz !"dedi heyecanla.
Bayan
Frizzle'ın
bir
kupası
tarı vardı,
ve bir
şişe
manyoktu.
ama mıknatıslanmış iğnesi Bir pusula için üçü de gerekliydi. Kafamı kurcalayan bir şey vardı. .. Bir anda hatırladım. "Bende bir tane var!" diye bağır dım. "Gömleğimin kopan düğmesinin yerine bir iğne tutturmuştum." Dikkatlice iğneyi çı kardım. Eğer onu çok sallarsam elektron dizilişinin bozulacağını ve mıknatıs etkisinin sona ereceğini biliyordum. Bayan Frizzle, "İyi iş Carlos." dedi. "Senin zeki bir çocuk olduğunu hep söylemişimdir!" Keesha, "Kupayı suyla dolduracağım." dedi ve musluğa koştu. Şansımıza musluğun altın dan biraz su süzülüyordu. Keesha kupayı doldurup dönmüştü. Bayan Frizzle, Keesha'ya şişe mantarını ve iğneyi verdi. Keesha düzgün bir disk şeklindeki mantarı, kupaya batırdı. Sonra da iğnemi dikkatlice mantara yerleştirdi. İğne biraz titredi ve sonunda koridoru işaret etti. Friz, "İşte!" dedi. "İğne her zaman kuzeyi ve güneyi işaret edecektir, çünkü dünyanın manyetik alanından etkilenir." 61
Ralphie,
"Vaay!" dedi. "Gerçekten her yer mıknatısmış. Hatta dünya bile bir mıknatıs!" Friz, "Bu çok doğru." dedi. "Şimdi sınıfımı zın okulun kuzey tarafında, bu çöp kutusunun ise güney tarafında olduğunu biliyoruz. İğne nin arka kısmı çöp kutusunu işaret ediyor, bu durumda da önü kuzeye bakıyor olmalı. İğneyi takip edin!" Phoebe, "Sekizinci bilmecenin cevabını bulmuş olduk!" diye atıldı. 62
Dwup'ıfU,f?,
1k
~ MA7l,(UUMAı
~~.~MA'ı-~ lıwup'ıflAAı ~ ta ~ ~. ~'
Mlde
~
~'
,tp'ıflAAı ~ ~ awA7AAU1ı
~. P1.JM.J.la
~-
moMJU
Darı-
~Darı
,ı;a·ıflAAı ~ o1&rıMw, ~ ~
~~~~~dRAt~
&iAıde ~OAffU~
anıa ~
~. ~-
Bilgi
Avı:
8. Soru
Kaybolduğunda
bana bak. Yüzümde G, K, D ve B harfleri var. Sadece manyetizma sayesinde sana doğru yolu gösterebilirim. Bana güvenirsen yanlış tarafa gitmezsin. 63
Tim, "Bu, bizim biraz önce yaptığımız alet." dedi. "Tabii ki bir pusula!" dedim ve yazdım: "Pusula, manyetizmadan yararlanarak bize kuzeyin nerede olduğunu gösterir."
~
deırıie auılda /fLUıUı ~ ~ ~ ~ 1UJ/JAL !Md~.
~ lıep ~
1J.e
~-
Bazen
~.~~~ 1J.e ~ /uç ~Bdwı ~~.~17Mı~
atarwu
~
dırı.. ~
1J.e
~-
~ ~ ~ am-
ldaNia ~ ~ ~ ~ ~Bu ~ k/A,{, de awlı~~/
64
Sınıf arkadaşlarıma
döndüm ve, "Hey! Binanın diğer tarafına doğru yola çıkmadan önce, bir sonraki bilmeceyi okusak iyi olur." dedim. Avı:
9. Soru Video ve televizyonun derinliklerinde bir yerlerde, Birçok mıknatıs bulunabilir. Ses ve görüntü kasetlerinde, Mıknatıslar ne gibi bir görev üstlenmiş olabilir? Bilgi
"Ses ve görüntü kasetleri mi?" diye sordu W anda. "Filmler gibi mi?" Tim, "Haklı olabilirsin W anda." dedi. "Giderken bu konu hakkında düşünelim o zaman." 65
Mıknatısların
Gizemi / F : 5
Kasetlere kayıt yapılırken mıknatısların nasıl bir etkisi olabileceğini düşünerek yola koyulduk. Bu, gerçekten zor bir soruydu. Koridorda ilerlerken bir yol ayrımına varmıştık. İğne bize düz devam etmemiz gerektiğini söylüyordu. Yola devam ettik ve Bay O'Neatly'nin sınıfının kapısına vardık. Oraya vardığımızda hepimiz nefes nefese kalmıştık. Kapının girişinde durduk ve içeriye baktık. Sınıftaki çocuklar bir videokaset izliyorlardı.
D.A., "Hey! İşe yaramazlar. Yarışmamız!.." diye haykırdı. Friz, "Şu mıknatıs algılayıcı gözlüklerinizi takın ve ne gördüğünüzü bana söyleyin." dedi. Bu sırada çantasından güneş gözlüğüne benzeyen gözlükler çıkarıyordu. Ben de gözlüğümü takıp Bay O'Neatly'nin sınıfına baktım. Bütün sıraların üzerinde parlak yeşil bir cisim vardı. "Bu yeşil şeyler mıkna tıs olmalı." dedim. Friz de, "Doğru tahmin." dedi. Wanda, "Videoya bakın!" diye bağırdı. Video ve televizyon, parlak yeşil renkle kaplanmıştı. İçlerinde de yer yer yeşil ışıklar göze çarpıyordu.
Videonun üzerinde birkaç videokaset duruyordu ve onlar da yeşildi. Ralphie, ''V aay canına!" dedi. "Bunların hepsi mıknatıs mı?"
"Evet.
Mıknatıslar,
ses sistemlerini ve motorları çalıştırmak için kullanılır. Ayrıca ekranda gördüğünüz görüntülerin de oluşmasını sağlar." diye cevapladı Friz. D.A., "Yani, televizyon, video, kaset hepsi mıknatıs mı?" diye sordu.
67
Friz gülümseyerek, "Televizyonlar yaklaşık 900 gramlık mıknatıs içerir. Bunlar da onları daha çekici kılar." dedi. "Peki ya kasetler? Bilmecenin cevabı nedir?" diye sordum. Bayan Frizzle devam etti. "Bütün ses ve içindeki milyarlarca kasetlerin görüntüler, küçük mıknatıs tarafından saklanır." "Bu, mükemmel!" dedim ve yazdım: "Videokasetler mıknatıslıdır. Görüntü ve sesler kasetlerdeki mıknatıslarda korunur." Bay O'Neatly'nin sınıfında izlenen film pusulaları anlatıyordu.
W anda, "Bu harikal!" diye fısıldadı. "Hala arkamızdalar! Biz neredeyse bitiyoruz!" "Peki öyleyse ..." dedi Friz. "Son soruya da cevap verip fen laboratuvarına geri dönmeliyiz, yoksa Bay O'Neatly'nin sınıfı kazanacak." "Ne kadar mide bulandırıcı bir fikir." dedim. Bay O'N eatly'nin sınıfının bizi tekrar yeneceği düşüncesi hepimizi çileden çıkarıyordu. Tam o sırada korkunç bir şey duyduk. "Tamam çocuklar." dedi Bay O'Neatly. "Cevaplayabileceğimiz bütün soruları cevapladık. Şimdi her zamanki gibi fen laboratuvarına dönelim." 68
Sandalyelerin çekilip itildiğini duyunca kendimizi duvara yapıştırdık. Dev gibi adımlar la kapıya doğru yaklaşıyorlardı. Biz hala çok küçüktük. Onları nasıl yakalayacaktık?
69
110. BÖLÜM:: Bay O'Neatly'nin sınıfı kapıdan çıkar çık maz Friz sordu. "Carlos liste sende mi?" Listeyi havada sallayarak ona gösterdim. Fen laboratuvarını göstererek, "O zaman haydi gidelim! Son cevap laboratuvarda bizi bekliyor." dedi. Koridorda ilerlemeye başladık. Koştukça büyüdüğümüzü hissediyorduk. Normal boyutumuza ulaşır ulaşmaz köşeyi döndük ve Bay O'N eatly'nin sınıfını yakaladık. "Durun bir dakika!" diye seslendi Bay O'N eatly. "Unutmayın, koridorlarda koşmak yasak!" Bizi gördüğü için hiç mutlu görünmüyordu. Koşmayı bırakıp olabildiğince hızlı yürümeye başladım. Birisi benimle yarışıyor gibiydi. Bu, Andrew'du! Ağzını sıkı sıkıya kapatmış, kaşla rını da çatmış bir halde yanımda yürüyordu. 70
Bir köşe daha döndük. Andrew ile ben en öndeydik ve kafa kafaya gidiyorduk. Kimse tek kelime etmiyordu. Andrew'un zor nefes almaya başladığını hissetmiştim. Sonra fen laboratuvarını gördüm. Hızlı! Daha hızlı, diye içimden söyleniyordum. Bay O'Neatly'nin sınıfını yenmemize çok az kalmıştı. Andrew ve ben yolun sonuna gelmiştik. Fen laboratuvarının kapısının önünde durduk. Elini ilk olarak kapı tokmağına koyan bendim. Çevirdim ... Kapı kilitliydi! Kapıyı zorladım, ama işe yaramıyordu. Andrew, "Bırak da ben açayım." dedi ve elimi kapı dan çekti. O da kapıyı açmak için zorladı, ama kapıyı açamamıştı. Bana döndü ve şaşırmış gibi baktı. "Kilitli!" dedi. Bense sadece omuzlarımı silktim. Bay O'N eatly gülerek, "Sanırım içeriye girebaktı meyeceğiz!" dedi. O ve Friz birbirlerine lar. Bay O'Neatly'nin göz kırptığını görmüştüm. Kapının kilitli olduğunu biliyor olmalıydılar! Bu işin içinde bir iş vardı. 71
Andrew, "Bir yolu olmalı!" dedi. Ben kapının kenarlarını kontrol etmeye başlamıştım. Andrew da dizlerinin üzerine çöküp kapının altından bakıyordu.
"Burada bir şey var!" dedi. Ben de yanına eğilip baktım. "Bu bir anahtar." dedim. "Ama onu nasıl alacağız?" diye sordu. Birbirimize baktık. İşte o anda son bilmece aklıma geldi. Listemizdeki son bilmeceye baktık. Bilgi ·Avı: Son soru Neredeyse bitirdiniz, Ama kapalı bir kapıya geldiniz. Eğer mıknatıs kullanırsanız,
Pizza, gazoz ve daha Aynı
anda, "Bir
fazlasına ulaşacaksınız!
mıknatısa ihtiyacımız
var!"
dedik. Arkamızdaki kalabalığa, "Yanında mıknatıs
olan var
mı?"
diye sordum. Birisi
mıknatısı
bize
doğru uzattı. Yavaşça mıknatısı kapının altına
koydum. Anahtarın ona yapıştığını hissetmiş tim. Mıknatısı geri çektim ve Andrew'a verdim. kilide Anahtarı mıknatıstan ayırdı. Anahtar 73
tam
oturmuştu. Kapıyı
birlikte itip içeri girdik. Masaların üzeri sıcak pizzalarla doluydu. Andrew gülümseyerek, "Sanırım berabere kaldık." dedi. Ben de gülümsedim. Bay O'N eatly, "Birlikte bir pızza partisi vereceğiz sanırım." dedi. Andrew ile el sıkıştık. Arkamızdaki kalabalık gülümsüyordu. Sonunda bir şeyleri kazanmıştık (Şey, yani en azından berabere kalmıştık.). Bay O'N eatly'nin sınıfıyla birlikte pizza yemek eğlenceli olacaktı. Bayan Frizzle, Bay O'Neatly'ye, "Buzdolabı nın üzerinde ne var?" diye sordu. Bay O'Neatly, "Yerde bulduğum oyuncak bir otobüs." dedi. Utanmış görünüyordu. Küçük Sihirli Okul Otobüsü'müze doğru yaklaşırken, "Onu görevliye teslim edecektim." dedi. "Aslında o benim." dedi Bayan Frizzle. Küçük otobüsü, buzdolabından söktü ve Bay O'N eatly'ye gülümseyerek baktı. "Onu bulduğunuz için çok teşekkür ederim. Düzenli biri olduğu nuzu biliyordum." Bay O'N eatly kendisine düzenli dendiği için çok gururlanmış olmalıydı. ..
Bilgi
Avı:
Bilgi Avı Bilmece Listesi 1. Soru
mıknatıs
beni tutar. mıknatıs beni yükseğe kaldırır. Kağıt, tahta ya da silgi değilim. Plastik de değilim. Peki ben neyim?
Bir Bir
Cevap: Demir ve çelik içeren metaller, natıs tarafından çekilir. Bilgi
Avı:
mık-
2. Soru
kayalara bakıyoruz, Ama aynı tepkiyi vermiyoruz. Biz doğal mıknatıslarız. Bizim adımızı tahmin edebilir misin?
Aynı
Cevap: Manyetit, bir
doğal mıknatıs
etkisi olan
kayadır.
Bilgi
Avı:
Bütün
3. Soru yer altından çıkmaz. aynı yerden bulunması gerek-
mıknatıslar
Mıknatısların
mez. Birkaç basit işlem yaparsanız, Bir mıknatısı, başka mıknatıslar yapmak için kullanabilirsiniz! 75
Cevap: Eğer bir iğneyi bir mıknatısa tek bir yönde sürterseniz, iğne mıknatısa dönüşecektir. Bilgi
Avı:
4. Soru
Yakınlarda
bir mıknatıs olduğunda, Bazı metallerin içi değişime uğrar. Elektronlar hep aynı yöne bakar, Ve mıknatıs yakında oldukça elektronlar
bu
şekilde kalır.
Cevap: Demir veya çelik, manyetik alana maruz kaldığında elektronlar hizaya girer. Bilgi
Avı:
Soru 5
İkimiz de mıknatısız. İşte sana ipucu:
Birisi
artı,
birisi eksi, İkimiz birleşip tek olduk. Bize ne denir?
Cevap: Mıknatısların iki kutbu taraf artı, bir taraf eksidir.
vardır.
Bilgi Avı: 6. Soru Bu mıknatıslar elektrik enerjisiyle Onları açıp kapayabilirsiniz. 76
Bir
çalışır.
Bir motoru saatlerce çalıştırabilir, Ama elektrik giderse güç de gider.
Cevap: Elektrik
akımı
rın çalışmasını sağlayan mıknatıs
Bilgi
kullanan ve motorlamıknatıslara elektro-
denir.
Avı:
7. Soru
Mıknatıslar motorları çalıştırabilir,
Ama biliyorsunuz ki hepsi bu kadar değil. Şu özel botlar ve eldivenlerle, tırmanmasına yardımcı İşçilerin duvara olur.
Cevap: İşçiler, endüstriyel mıknatıslı giysileri giyerek çelik duvarlara tırmanabilirler. Bilgi
Avı:
8. Soru
bana bak. Yüzümde G, K, D ve B harfleri var. Sadece manyetizma sayesinde sana doğru yolu gösterebilirim. Bana güvenirsen yanlış tarafa gitmezsin! Kaybolduğunda
Cevap: Pusula, manyetizmadan yararlanarak bize kuzeyin nerede olduğunu gösterir. 77
Avı:
9. Soru Video ve televizyonun derinliklerinde bir yerlerde, Birçok mıknatıs bulunabilir. Ses ve görüntü kasetlerinde, Bu mıknatıslar ne gibi bir görev üstlenmiş olabilir? Bilgi
Cevap: Videokasetler mıknatıslıdır. Görüntü ve sesler kasetlerdeki mıknatıslarda korunur.
78
Sihirli Gösteri
Birlikte pizzalarımızı yerken Andrew ile aklı mıza çok güzel bir fikir geldi. İki sınıf birleşerek okulun yetenek gösterisi için sihirli bir gösteri hazırlayabilirdik! Manyetizmayı kullanarak güzel numaralar yapabileceğimizi düşünmüştük. Bayan Frizzle, herkesin kendisine diğer sınıftan bir eş seçmesi gerektiğini söyledi. Ben Andrew'a baktım ... O da bana. Ve mükemmel bir ortaklık başlamış oldu. Gösterinin yapıldığı gün ben ve Andrew, okula siyah yuvarlak bir şapka giyerek geldik. Birlikte gösterideki numaralarımızı anons ettik. Andrew'un şapkasında büyük harflerle MANYETİZMA yazıyordu. Benimkinde ise ÇEKİCİLİK. Ne oldu tahmin edin. Bu sefer bu kelimeyi doğru olarak hecelemeyi başarmıştım! Andrew'la birlikte yaptığım sihirli numaralar şunlardı:
79
Sihirli
Mıknatıs Numaraları
Pusulanın Kralı
Eldiveninize bir mıknatıs dikin ya da bantlayın. Sonra da sizi izleyen kalabalığa güçlerinizi kullanarak bir pusula iğnesini hareket ettireceğinizi söyleyin. Ardından onlara büyük bir pusula gösterin. İğneyi hareket ettirmek istediğinizde de mıknatıslı eldiveninizi ona doğ ru yaklaştırın! Yapı
kan Metal Dizinize bir mıknatıs bantlayın. Masaya oturun. Bacak bacak üzerine atın ki mıknatıs masanın altına daha yakın durabilsin. Masaya dizinizin üzerine gelecek şekilde bir çatal yerleştirin. Çatalın üzerine de bir ataş koyun. Sonra yavaşça çatalı ve ataşı masadan kaldırın. Birlikte hareket ettiklerini göreceksiniz! Çatalı salladığınızda da ataş düşmeyecektir. Arkadaş larınıza da bunu denemelerini söyleyin. Ama mıknatıs olmadan çatalla ataşı birlikte hareket ettiremezler!
80
ISBN 978-975-21-0705- 2
9
t, 6, 00
ll~!l~~lllllllJ~IJ~IJllll