ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ
AVM güvenliği Fokus: Müze güvenliği İş sağlığı ve güvenliği ile işveren mali mesuliyet sigortası
HAZİRAN 2014 SAYI: 12
Hava örneklemeli duman algılama sistemi
ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR
HAZİRAN 2014 SAYI: 12
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ
AVM güvenliği Fokus: Müze güvenliği İş sağlığı ve güvenliği ile işveren mali mesuliyet sigortası
HAZİRAN 2014 SAYI: 12
Hava örneklemeli duman algılama sistemi
ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR
HAZİRAN 2014 SAYI: 12
içindekiler 28
64
44 10 BAŞKANDAN
28
KAPAK KONUSU AVM güvenliği
12 EDİTÖR
14 GÜNCEL
Sektör ile ilgili kısa haberler
26 KÖŞE / Hayata Bakış
“Olumsuz düşünce ve başarısızlık”
FOKUS
44
Müzelerde hırsızlık
52
Müze güvenliği
56
Acil durum müze güvenliği
SEKTÖRDEN
32
AVM’lerde sunulan güvenlik
hizmetlerine bakış
38
Mağaza açılış günlerinde
60
“Tebliğ ile kanun uygulaması ortadan
kalabalık yönetimi
kaldırılabilir mi?
40
AVM'lerde kontrollü iletişim
ELEKTRONİK GÜVENLİK
ve güvenlik
64
Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi projesi
68
Günümüzde IP CCTV sistemleri
70
Radisson Blu Resort Hotel & Kongre
Merkezi güvenlik uygulaması
42
“The Star” entegre güvenlik sistemi
Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ
AYDA BİR YAYINLANIR
HAZİRAN 2014
76
Özel Güvenlik Federasyonu adına imtiyaz sahibi O. Oryal ÜNVER Yürütme Kurulu O. Oryal ÜNVER İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Yusuf Vehbi DALDA Genel Yayın Yönetmeni Devrim BOZKURT devrim@guvenlik-yonetimi.com Danışma Kurulu Alp SAUL Doç. Dr. Gazi UÇKUN Füsun KOCAMAN Gültekin FİŞEK Hakan ÖZALP İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Okyay ŞENTÜRK O. Oryal ÜNVER Osman Levent Celasun Prof. Abdurrahman KILIÇ Taner ALBAYRAK Yusuf Vehbi DALDA
72
BİLGİ GÜVENLİĞİ
72
Akıllı tuvaletiniz aynı zamanda
Hacker’ınız olursa?
GÜVENLİK HİZMETİ
76
İş sağlığı ve güvenliği ile işveren
mali mesuliyet sigortası
YANGIN GÜVENLİĞİ
84
Hava örneklemeli duman
algılama sistemi
88
Su sisi söndürme sistemleri – 2
92 ABONE FORMU 94 Yıllık Kapak ve Fokus konuları 95 SARI SAYFALAR
Grafik Tasarım ve Baskıya hazırlık Derya BARUTÇU derya@guvenlik-yonetimi.com Çeviri Füsun KOCAMAN Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Ayda bir yayınlanır. Yönetim Adresi Arkhe Tanıtım Hizmetleri Perpa Ticaret Merkezi B Blok Kat: 11 No:1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbul Tel: (212) 210 54 45 Tel: (533) 413 78 08 Baskı SCALA BASIM YAYIM TANITIM SAN. ve TİC. LTD.ŞTİ. Tel: 0212 281 62 00 Özel Güvenlik Sektörünün sesi Güvenlik Yönetimi Dergisi, sektörü bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu dergide yer alan her türlü haber, bilgi ve yorumlar; güvenilir olduğuna inanılan kaynaklar tarafından hazırlanmış araştırma raporları, değerlendirmeler, atıflar, çeviriler ve istatistikî verilerden derlenmiştir. Dergide yer alan tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahibine aittir. Dergide yer alan yazılar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.
tanıtım hizmetleri
Perpa Ticaret Merk. B Blok Kat: 11 No: 1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbul Tel: (212) 210 54 45 Faks: (212) 210 54 45 Gsm: (533) 413 78 08
s
BAŞKAN
Alışveriş merkezlerinde güvenlik Değerli okurlarımız; Son yıllarda ülkemizde perakende sektöründe büyük bir değişimin yaşandığını görmekte ve tüm illerde hatta ilçelerde bile yoğun olarak AVM açılışlarına da şahit olmaktayız. AVM sayılarındaki artış, bu alanda uygulanacak özel güvenlik tedbirlerinde kaçınılmaz olarak bir değişimi de artık gerekli kılmaktadır. Esasen AVM güvenliği, özel güvenlik tekniği açısından bir bina/tesis güvenliği faaliyetidir ve giriş kontrol tedbirlerinin biraz daha gevşetilerek uygulanmasıdır diyebiliriz. AVM’ye gelen kişiler eğlenmeyi, alışveriş yapmayı ve hatta yeme/içmeği arzu ederlerken aşırı güvenlik uygulamaları ve kontroller nedeniyle kendilerini baskı altında kalmış hissetmemeleri isteklerine de anlayışla yaklaşmamız gerekmektedir. AVM’de giriş kapılarındaki kontrol noktalarında suç aletlerini aramak yerine, potansiyel suçluları tespit etmeğe yönelik işlemlerin alt yapısının oluşturulması konusunun önemine işaret etmek istiyorum. Bu bağlamda; AVM’de ki CCTV sistemlerinin kapsama alanı ve kameraların yerleşim yerleri çok dikkatli olarak seçilmeli ve sistemler yüz tanıma, otoparklar için de plaka tanıma gibi yazılımlarla desteklenmelidir. Şüphesiz bu uygulamanın aynı zamanda yeterli bir veri tabanı ile de desteklenmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere en uygun ve en kapsamlı veri tabanı; kolluk kuvvetlerinin veri tabanıdır. Bu hususa ilişkin olarak sektörün beklentisi ise yakın vadede kamu-özel güvenlik işbirliğinin tesis edilmesi yönündedir. Diğer taraftan AVM’de ki CCTV kayıtlarına uzaktan erişimin planlanması da büyük önem arz etmektedir. Bu imkan kolluk güçlerine anlık istihbarat bilgisi de sağlayacaktır, yani bu faaliyet; kamu-özel güvenlik işbirliğinin diğer bir uygulama alanı olarak değerlendirilmelidir. AVM güvenliğinde istihdam edilen güvenlik görevlilerinin davranış biçimleri ile yetenekleri önem arz eden diğer bir husustur. Asık suratlı, iletişime kapalı, güç gösterisi sergileyen bir beden diline sahip güvenlik görevlileri yerine, güler yüzlü, iletişim becerileri yüksek, beden dili okuyabilen güvenlik görevlileri hiç şüphesiz AVM güvenliğine katma değer sağlayacaktır. AVM güvenliğindeki dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de kriz yönetimidir. AVM’de vuku bulacak olaylara ilişkin risklerin minimize edilmesi ile bu tür olayların meydana gelmesi halinde kriz yönetiminin etkin bir şekilde uygulanması konusunda AVM yönetimlerinin tedbir almaları sağlanmalıdır. AVM’de acil durumlara yönelik olarak yapılacak tahliye planlamaları tüm olasılıkları karşılayacak şekilde düzenlenmelidir; bu bağlamda AVM personelinin plana tam olarak vakıf olmaları sağlanmalı ve görevlilerin her birinin tahliye sırasında müşterileri yönlendirmesi ile aynı zamanda tahliye gruplarına liderlik yapması eğitimlerden geçirilmelidir. Bu kapsamda, tahliye istikametleri ve çıkışları her zaman açık bulundurulmalı, her tahliye çıkışı mutlaka CCTV kapsama alanında olmalıdır. AVM güvenliği; muhtemel tüm tehditlere karşı, kendine has güvenlik tedbirlerini içeren farklı bir güvenlik alt disiplinidir. Bu alanda hem özel güvenlik görevlilerinin hem de yöneticilerin özel güvenlik alt eğitimlerine ihtiyaç duydukları gerçeğine bir kez daha işaret etmek istiyorum.
10 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
O. Oryal ÜNVER ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı
AVM güvenliği;
muhtemel tüm tehditlere karşı, kendine has güvenlik tedbirlerini içeren farklı bir güvenlik alt disiplinidir. Bu alanda hem özel güvenlik görevlilerinin hem de yöneticilerin özel güvenlik alt eğitimlerine ihtiyaç duydukları gerçeğine bir kez daha işaret etmek istiyorum.
a EDİTÖR
AVM güvenliği Alışveriş merkezleri günümüz kent yaşamında önemli bir yere sahiptir. Bu komplekslerin sayısı hızla artmakta ve mağazalarla birlikte otopark, sinema salonları, ev-yapı marketleri, yiyecek içeçek bölümleri, vb. içermektedir. Alışveriş merkezleri; 2013 sonu itibarıyla 385 binden fazla çalışanı, 60 milyar cirosu, 9.2 milyon metrekare alanı ve 59 bin mağaza sayısı ile önemli bir ekonomik boyutu ortaya koymaktadır. 2013 yılında, 1,6 milyar kişinin ziyaret ettiği AVM’lerin sayısı ülkemizde 333 iken, bu sayının 2014 yılında 368’e çıkacağı öngörülüyor. AVM’ler küçük bir şehir gibi insan yoğunluğuna ve mekânsal yapılara sahiptir dolayısıyla da yangın başta olmak üzere önemli güvenlik riskleri taşımaktadır. Yine AVM’nin etkisinin büyüklüğü, sayısı ve nerede inşa edildiği de AVM güvenliğiyle doğrudan ilişkilidir. Gelinen noktada insanların tüketim ihtiyaçlarını karşılamada cazibe merkezi olan ve ülke ekonomisine canlılık kazandıran alışveriş merkezlerinde uygulanan güvenlik kontrol tedbirlerinin ihtiyacı tam olarak karşılamasının önemli bir yeri var. Bu sayımızda kapak konumuzu, AVM güvenliğine ayırdık. Önemli değerlendirmelerin yer aldığı yazılarımızı ilgili sayfalarımızda bulabilirsiniz. Bu sayımızda fokus konumuz ise müze güvenliği. Bilindiği üzere ülkemiz; kültür varlıkları konusunda son derece zengindir. Hırsızlık, yangın, vb. birçok konuda önemli riskler taşıyan müzelerin güvenliğinin de doğru bir şekilde tesis edilmesinin önemli bir yeri var. Fokus konumuzla ilgili olarak da yine ciddi saptamaların yer aldığı önemli yazılarımız var. Sektörden sayfalarımıza bu sayıda ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu) ve Viya Group Yönetim Kurulu Başkanı Oryal Ünver’i konuk ettik. Sektörde yaşanılan sorunlar ve çözüm önerilerinin yer aldığı birçok önemli konuya ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı röportajı da keyifle okuyacağınızı düşünüyorum. Elektronik güvenlik, güvenlik hizmeti, bilgi güvenliği ve yangın güvenliği disiplin başlıklarımız da yine ilginizi çekecek teknik yazılar, makaleler ve çeviri yazıları ile dolu…
Güvenli günler dileğiyle... Devrim Bozkurt
12 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Devrim BOZKURT devrim@guvenlik-yonetimi.com
Gelinen noktada
insanların tüketim ihtiyaçlarını karşılamada cazibe merkezi olan ve ülke ekonomisine canlılık kazandıran alışveriş merkezlerinde uygulanan güvenlik kontrol tedbirlerinin ihtiyacı tam olarak karşılamasının önemli bir yeri var.
GÜNCEL
1. Sektör Buluşması büyük ilgi gördü
GESİDER (Güvenlik Endüstrisi Sanayicileri ve İş Adamları Derneği)’nin 9 Haziran Pazartesi akşamı Sait Halim Paşa Yalısı’nda organize ettiği 1. Sektör Buluşması, büyük ilgi gördü. Toplam 115 firmadan yaklaşık 150 kişinin iştirak ettiği yemekli organizasyonun sponsorluğunu; UBM – IFSEC ve Hedef Filo üstlenirken, Şükür Elektronik ve Bormed etkinliğe katkıda bulundu. Kokteyl ile başlayan 1. Sektör Buluşması, GESİDER Yönetim Kurulu Başkanı Alp Saul’un yaptığı konuşma ile devam etti. Güvenlik sektörünü daha güçlü ve kurumsal bir yapı altında toplanması amacıyla bu önemli etkinliği organize ettiklerini belirten Saul; katılımcılara şu çağrıda bulundu; “sektörün genelini bir araya getirmeye çalıştığımız bu gecenin, genel olarak olumlu karşılandığını görmek bizleri çok mutlu etti. Hepimizi ilgilendiren sorunları çözmek ve sektörümüzü daha ileriye taşıyabilmek için sizinle çalışma arzusundayız. Bu nedenle sizleri derneğimize üye olmaya davet ediyor, geri bildirimlerinizi dört gözle bekliyoruz.”
14 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Dernek olarak; uygulama, montaj firmaları lisans standartları, TSE ile alarm merkezi standartları gibi birçok konuda önemli çalışmalar yaptıklarının altını çizen Alp Saul, bunların yanı sıra IFSEC Fuarı’nın Türkiye’de gerçekleştirilmesine sağladıkları katkıdan, Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin yayın hayatına başlamasına, kurumsal üyelik yapısına, Özel Güvenlik Federasyonu’nun kurulmasına, yeni dernek lokasyonunun sağlanmasına, derneğe genel sekreter atamasına, değişik toplantı, çalıştay ve ziyaretlere kadar birçok konuda yapılan aktivitelere dair önemli açıklamalarda bulundu. Güvenlik sektörü üzerine genel bir değerlendirmenin ardından sektörde; standartlar, eğitimsiz personel ve haksız rekabet başta olmak üzere denetimsizlik, gümrük, yüksek maliyetler, inovasyon, koordinasyon, servis ağı gibi birçok sorunun yaşandığına dikkat çeken Saul; GESİDER’in tüm bu sorunların giderilmesi noktasında sektörü kucaklamak istediğinin altını çizdi. Bu sorunların giderilmesi noktasında GESİDER’i kurumsallığa taşıyacak
gelir yapısını oluşturmak için üye aidatları, fuarlar, dergi, eğitim ve sertifikasyon çalışmaları, konferanslar düzenlemek, sektörde bulunan kalite sorununun önüne geçecek kalite ve uygulama standartlarının oluşturulmasına yardımcı olmak, kamuoyunu bilinçlendirici faaliyetler yapmak, sektörün kamuoyu tarafından caydırıcı değil engelleyici olarak algılanmasını sağlamak, artan kalite ile talep ve karlılığı artırmak, diğer sektör ve kamu kurumları ile iş birliği ve sinerjiyi arttırmak ve orta vadede Türk güvenlik sektörünü coğrafyamızda hakim pozisyona getirmek şeklindeki hedeflerini anlattı. Ciddi bir katılımcının iştirak ettiği 1. Sektör Buluşması organizasyonu; müzik dinletisi ile sona erdi.
GÜNCEL
Bilgi Elektronik Huawei’nin CCTV distribütörü oldu
Elektronik güvenlik sektörünün deneyimli şirketlerinden Bilgi Elektronik, Huawei’nin Türkiye’deki tek yetkili CCTV distribütörü oldu. Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ülkelerinde de etkin şirketlerinden birisi olan Bilgi Elektronik, Huawei’nin her türlü IP CCTV ve video konferans sistemleri için projelerde özüm üretecek. Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan Huawei, 15 Mayıs
2014 Perşembe günü Shangri-La Bosphorus İstanbul’da bayileri ile bir araya geldiği iş ortakları ve teknoloji günü toplantısında Bilgi Elektronik’e distribütörlük belgesini de sundu. Şirketin Huawei Kurumsal İş Çözümleri Servis Direktörü Eren Serçe, Bilgi Elektronik ile işbirliği yapmaya karar verme sürecinde şirket hakkında geniş çaplı araştırmalar yaptıklarını kaydetti. Şirketin projelerinden müşterilerine kadar
birçok detayı kapsayan bu araştırmaların sonucunda Türkiye’de CCTV için çalışacakları en doğru partnerin Bilgi Elektronik olduğuna karar verdiklerini belirten Serçe, distribütörlük belgesini şirketin Pazarlama ve İnsan Kaynakları Müdürü Şebnem Oral’a takdim etti. Oral, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında dünyanın lider şirketleri arasında yer alan Huawei ile işbirlikleri sayesinde projelere profesyonel CCTV çözümleri sunacaklarını ifade etti.
İris tanıma yüz tanımadan üstün İris tanıma teknolojisinin ‘birden çoğa’ uygulamalarındaki performansı giderek hızlanıyor ve yüz tanımadan daha kesin sonuçlar veriyor. Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nün (National Institute of Standards and Technology -NIST) ilk halka açık ve bağımsız test sonuçlarına göre kalite anlamında lider 5 firma var. Nisan ayında yayınlanan rapora göre, NIST 11 kuruluştan -9’u özel 2’si üniversite laboratuvarı - gelen 92 iris tanıma algoritmasının ‘birden çoğa’ performansını değerlendirdi. Amaç, ABD hükümeti tarafından
16 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
verilen 2.2 milyon insanı içeren bir veri tabanında, kişileri göz imajlarından bulmaktı. İris Alışverişi III Raporu’nda (Iris Exchange IREX III report) hiçbir yazlımın mükemmel olmadığını, ancak bazı iris tanıma sistemlerinin bazı teknik endikatörler açısından diğerlerinden daha iyi performans gösterdiği belirtiliyor. Başarı oranlarının %90 ile %99 arasında değiştiği ve bazılarının diğerlerinden 10 kat daha fazla hata yaptığı gözlemlendi. Testler ayrıca, bir algoritmanın hızının –bazıları normal bir bilgisayarda, Amerikan
nüfusuna karşılık gelen bir veri seti üzerinde 10 saniyeden daha hızlı çalışabiliyor - hatasızlıktan ödün verilerek artırılabildiğini gösterdi. NIST’in Bilgi Erişim Bölümü’nde bilim adamı olarak görev yapan Patrick Grother, testler sonucunda hızlı, kesin ve olgun olarak nitelendirebilecekleri 5 algoritma bulduklarını belirtti: L1 Identity Solutions; Safran Morpho (Safran geçen sene L-1’i satın aldı); Cogent; Litvanya merkezli Neurotechnology; ticari olmayan bir kuruluş olarak Cambridge Üniversitesi.
GÜNCEL
Siber Güvenlik Konferansı başarıyla gerçekleştirildi CSG-City Security Group, Bahçeşehir Üniversitesi ve John Jay College Of Criminal Justice işbirliği ile teknolojinin küresel yaşam tarzında yarattığı dönüşümü ve sanal dünyadan gelen gerçek tehditlerin ele alındığı Siber Güvenlik Konferansı, başarı ile gerçekleştirildi. Bilişim teknolojilerinin geldiği noktada 21.Yüzyılın en önemli sorunu olarak karşımıza çıkan Siber Güvenlik, tüm hatlarıyla Bahçeşehir Üniversitesinde tartışıldı. Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, CSG - City Security Group Yönetim Kurulu Başkanı Osman Öztürk, BAU Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Elif Çepni, ABD-The City University of New York John Jay College of Criminal Justice’dan Prof. Charles P. Nemeth ve Yrd. Doç. Dr. Maria-Helen Maras, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Feridun
Yenisey, BTK – Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanı Kemal Sacid Sarıkaya, Bahçeşehir Üniversitesi, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatoş Adiloğlu, TUBİTAK, Bilgem - Siber Güvenlik Enstitüsü Müdürü Arif Sırrı Atilla Hasekioğlu, İnternet Geliştirme Kurulu Başkanı Serhat Özeren, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Nuhoğlu, Bahçeşehir Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, Siber Güvenlik Yüksek Lisans Programı Direktörü Yrd. Doç. Dr. Selçuk Baktır, Bahçeşehir Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Küzeci, ASELSAN- Kripto ve Bilgi Güvenliği Müdürü Ali Yazıcı ve Adli Bilişim Uzmanı-Adli Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Semih Dokurer’in sunum ve konuşmalarıyla katkı sağladığı “Siber Güvenlik
Konferansı”, sanal dünyanın risklerine karşı bilinçli bir toplum olma yolunda önemli adımlar adımlar atıldı.
Delta’da 15 dakikada yıkım onarımı Delta’da 15 dakikada yıkım onarımı Eğer Delta Havayolları’nın Operasyon Kontrol Merkezi (OCC) bir yangın, kötü hava koşulları ve bomba nedeniyle hizmet dışı kalırsa, yakınındaki yedek bir merkezde 15 dakika içinde yeniden faaliyete geçebilecek. Yıllık tatbikatlarla da bu kanıtlandı. Günde 4900 uçuşun güvenlik ve emniyetinden sorumlu bu merkez
18 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
için 15 dakika bile hayati olabiliyor. İç hatlar uçuş kontrol şefi Damon Cox, ASIS 2014 Medya Tour’a verdiği demeçte: ”Bir hava aracıyla uzun süre iletişiminizi kesemezsiniz.” dedi. Yedek merkez, çalışanlar için bire bir aynı erişim kontrolüne, ofis yerleşimine, iş istasyonlarına, bilgisayar termminallerine sahip. Arı kovanı içindeki sakin eleman
OCC, her bir Delta uçuşunun emniyetinden sorumlu. Havayı profesyonel meteoroloji personeli ile takip ediyor, dünyadaki uçuşları etkileyebilecek politik olaylar, trafik şablonları ve uçuş tarifesini etkilebilecek her türlü potansiyel kesintiyi sanal olarak izliyor. Eğer Delta uçuşunuzda rötar varsa ya da iptal edildiyse, bilin ki bu OCC’nin kararıdır.
GÜNCEL
Samsung Techwin İnovasyon Günleri düzenliyor Samsung Techwin, ağ tabanlı kameralı güvenlik çözümlerine olan talep artışına yanıt olarak önümüzdeki altı ay boyunca Türkiye’de bir dizi İnovasyon Günleri etkinliklerini düzenlemeyi planladığını duyurdu. İnovasyon Günleri’nin amacı, Türkiye’deki kurulumcular ve sistem entegratörlerine, Samsung Techwin’in açık platform WiseNetIII IP kameraları ve ‘takçalıştır’ ağ kayıt cihazlarının son nesline dahil edilen özellikler ve fonksiyonların IP ile çalışma biçimlerine nasıl devrim getirdiğini göstermek… Samsung Techwin’in Türkiye’deki dağıtım ortakları EDS Elektronik, Koyuncu Elektronik, NFS Teknoloji ve Sensonet Teknoloji tarafından birlikte düzenlenecek ilk iki etkinlik, 10 Haziran’da İstanbul Taksim’deki Larespark Hotel’de ve 12 Haziran’da Ankara’da Marriot Hotel’de gerçekleştirilecek. 2014’te planlanan diğer etkinliklerin tarihleri ve yerleri sonradan duyurulacak.
Yasin Altaş
Ürün gösterimleri ve uygulamalı eğitim oturumlarına ek olarak, Samsung Techwin ayrıca, bankacılık, lojistik, perakende ve konut pazarı sektörleri dahil olmak üzere çeşitli kameralı güvenlik projeleri için WiseNetIII kameraların hangi bileşiminin ideal bir çözüm sunacağının belirlenmesinde yardımcı olan bir dizi örnek vaka
çalışmalarını sunacak. İnovasyon Günleri’ne katılan kurulumcular ve sistem entegratörleri üstelik Türkiye’de STEP (Samsung Techwin Eko Ortaklığı) programına nasıl katılacaklarını ilk öğrenen kişiler de olacak. Bu etkinliler, Samsung Techwin bir yana, satış kanalı ortaklarına kendilerinin ağ tabanlı çözümler piyasasındaki payını artırmalarına yardım eden kaynaklar ve araçlar sağlamak için düzenlenmektedir. “Samsung Techwin geçmişte Türkiye’de yüksek performanslı ve güvenilir analog kameralar ve DVR’lara rağmen sadece düşük fiyatlı ürünler üreten bir üretici olarak biliniyordu,” diyen Samsung Techwin Europe Ltd.’nin Güvenlik Çözümleri Satışından Sorumlu Müdür Yasin Altaş şunları söyledi; “İnovasyon Günleri’nde komple ağ çözümlerini geliştirmede gerçekleştirdiğimiz ilerlemeyi ve gerçekten ‘IP’nin yüzünü nasıl değiştirdiğimizi’ vurgulama fırsatından yararlanacağız.”
IFSEC güvenli şehirler “Güvenli Şehirler”, IFSEC International 2014’ün bir parçasıdır. Alandaki lider uzmanların eğitimleri ve öncü teknoloji ve çözüm sağlayıcılarının en son yenilikler hakkındaki sunumları doğrultusunda yürütülecek “Güvenli Şehirler”, şehri oluşturan komponentlerin bireysel güvenlik ihtiyaçları yerine şehrin bütününün güvenliğini ele alan ilk konferans ve fuar olacaktır.
Neden güvenli şehirler? Güvenlik, gündelik hayatımızın giderek daha fazla parçası oluyor ve şehir yetkilileri kendilerini bilinen, beklenen ve beklenmeyen tehditlerle başa çıkabilmek için daha fazla baskı altında hissediyorlar ki bazı yönetim-
20 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
ler ciddi olaylar yaşamış durumdalar. Özellikle mega şehirler, bu durumu çok daha hızlı öğreniyorlar, çünkü şehrin altyapısındaki en ufak bir aksaklık (enerji, ulaşım gibi) eksponansiyel etkiler yaratıyor ve milyonlarca insanı etkiliyor, büyük maddi kayıplara ve güvenlik sorunlarına yol açıyor.
Güvenli şehirler nedir? Güvenli Şehirler, halkı, altyapıyı ve şehrin ekonomisini terör tehdidine, suç ve doğal afetlere karşı korumak amacıyla hükümetin liderliğinde, çok partili bir yaklaşım içerisindedir. Şehir yetkilileri güvenlik tehditleri karşısında büyük baskı altındadır.
Felaket yönetimi planları ve iş devamlılığı inisiyatifi, eskiden merkezi hükümetin görevi olan ulusal güvenlik konusunda yerel yöneticileri giderek daha fazla paydaş konumuna getirmektedir; bu nedenle tehditlere karşı müdahale ve tehditleri asgariye indirme planlamaları yerelde yapılmaktadır. Dört kilit konuya odaklanarak: şehrin altyapısı, siber güvenlik, terörle mücadele ve kamusal düzen, Güvenli Şehirler Konferansı ve Fuarı, küresel hükümetlere, kamu çalışanlarına ve şehirlerini tehdit ve saldırılara karşı korumakla görevli şirketlere, eğitim, çözüm ve teknoloji sağlayıcılarını tanıma imkanı sunacaktır.
GÜNCEL
UTC Fire & Security, Ultra High Speed™ firmasını bünyesine kattı UTC Building & Industrial Systems konut ve ticari alanlarda kullanılan hırsız alarm sistemleri ürün portföyünü ve servislerini genişletmek amacıyla Avustralya’lı Ultra High Speed (UHS) firmasını satın aldığını duyurdu. 2-4 Nisan 2014 tarihlerinde Las Vegas’ta gerçekleştirilen ISC West fuarında UTC Building & Industrial Systems firmasının güvenlik iş kolu olan Interlogix tarafından UHS’in ilk lansmanı yapıldı. UHS telekomünikasyon altyapı ekipmanı, web uygulama sunucuları, yüksek güvenlik içeren modemleri ve özel network yönetim sistemleri konusunda teknoloji sağlayan Avustralya menşeili bir firmadır. Bu satın alma ile birlikte UTC Building & Industrial Systems’in konut ve ticari
projelerde kullanılan hırsız alarm panellerinin, mobil uygulamaları ve iletişim çözümleri daha da güçlenerek yaygınlaşması planlıyor. UHS aynı zamanda güvenlik ve iletişim sektöründe geniş tecrübeye sahip mühendislik ve tasarım bilgi birikimini de UTC Building & Industrial Systems bünyesine taşıyacak. “Bu satın alma Avrupa pazarında web tabanlı çözümlerimizi daha da zenginleştirecektir. Müşterilerimiz yeni ve mevcut Interlogix platformlarında kullanılan küçük, orta ve büyük ölçekli hırsız alarm sistemleri ve gelişmiş iletişim sistemlerinde yepyeni seçeneklere sahip olacaktır. Aynı zamanda yeni teknolojiler ile birlikte hem mevcut hem de ileride sunulacak sistemlere sağlam,
web tabanlı omurgaya sahip servis hizmetleri genişletilecektir” diyen UTC Building & Industrial Systems EMEA Yangın ve Güvenlik Sistemleri Başkanı Bart Otten, “UHS’nin UTC bünyesine katılmasıyla sektöre liderlik yapan ürün portföyümüzün bizlere sunacağı yeni fırsatlar için heyecan duymaktayız.” dedi. Interlogix Global hırsız alarm ve izleme sistemleri Genel Müdürü Paul Van der Zanden ise yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Profilimize bu tür katılımlar yenilikçi yetenekler ekleyecek ve dünya üzerindeki tüm müşterilerimize güvenlikle ilgili zorlukların giderilmesi ve sektör ihtiyaçlarının karşılanması konusunda daha fazla seçenek sunmamızı sağlayacaktır.”
Acil durum mesajlarına açıklık Acil Durum İletişim Sistemleri (Emergency communication systems - ECS) geliştirilmesi için çalışmalar sürüyor, çünkü tek başına bir yangın alarmı binadaki insanlara ne yapmaları gerektiğini anlatmakta yeterli olmuyor. Peki, tam olarak bir Acil Durum İletişim Mesajı ne demeli? Bu konuda şimdiye kadar yeterli kılavuz yoktu. Yeni “Kılavuz Doküman: Binalar İçin Acil Durum İletişim Stratejileri”, acil durum iletişim sistemleri için planlama, tasarım, montaj ve kullanım kılavuzu niteliğinde, aynı zamanda bina sakinlerinin mesajları doğru anladıklarından ve doğru tepkileri verdiklerinden emin olmak için mesajların test edilmesi gereğine de değiniyor. Dokümanda, gökdelende
22 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
yangından havaalanında rastgele ateş eden birinin varlığına kadar uzanan bir yelpazede beş değişik acil durum senaryosu için örnek mesajlara da yer verilmiş. Bu yeni kılavuz, mesajlara nelerin dahil edilmesi gerektiğine dair bir de “kontrol listesi” sunuyor, bununla kullanıcılara ve tasarımcılara kendi sistemlerine adapte edecekleri özel ve ortak bir dil amaçlanıyor. Kılavuzda hem sesli hem de görsel mesajlar yer alıyor. Öneriler mesajların kısa olması, basit bir dille hazırlanması, fiillerin şimdiki zaman hallerinin edilgen değil de etken kipte kullanılması yönünde. Kılavuza göre, “Yapmanız önerilir” yerine “Yapmalısınız” formu, aciliyeti
daha iyi vurguluyor. Rapor, bu konuda daha yapılması gereken şeyler olduğunu belirtiyor; örneğin, acil durum mesajının ideal uzunluğu üzerinde çalışılması gerektiğini ve bir acil durum anında kaç kere tekrarlanmasının yeterli olacağının incelenmesine olan ihtiyacı dile getiriyor. 21 Nisan NFPA haberlerine göre, bu rapor sosyal bilimler ve mühendislik disiplinlerindeki literatürden 162 kaynağın incelenmesi sonucu ortaya çıkmış. Projeye fon ağırlıklı olarak ABD İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanmış; Siemens, Tyco SimplexGrinnell, UL, xMatters, Bosch, Eaton Cooper Notification ve UTC gibi endüstri liderleri de destek vermişler.
GÜNCEL
Veri merkezleri fiziksel güvenlik pazarı hızla büyüyor Bulut tabanlı hizmetler yaygınlaştıkça, güvenli ve güvenilir veri işleme merkezlerine duyulan ihtiyaç da artıyor. Bir pazar araştırma şirketi olan TechNavio Research’ün raporuna göre: ”Büyük çaplı veri merkezlerinin yayılması ve gelişimi, fiziksel güvenlik araçlarına ve koruma çözümlerine duyulan ihtiyacı da artırıyor.” Rapor, veri merkezlerinin küresel boyutta fiziksel güvenlik pazarının, Yıllık Bileşik Büyüme Oranının 2014 ile 2018 arasında %22 den fazla artış göstereceğini ve 3.66 milyar dolardan 8.87 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Bu merkezler giderek karmaşıklaşıyor, “yüksek performanslı işlemci ekipmanlar”la teçhiz edilmiş ve “yaşamsal bilgi işleme görevleri” için tasarlanmışlar. Bu eğilim, kuruluşların ve veri merkezi hizmet sağlayıcılarının, merkezlerinin operasyonlarında kullanılan ekipmanlarına ve hizmetlerine giderek artan derecede önem verir
olmalarının sonucu gelişmekte. Rapora göre bu çözümler, veri merkezlerinin güvenliğini ve güvenilirliğini artıran beton duvarlar ve muhafaza altına alınmış altyapıları da içeriyor. Veri merkezlerinde, bombaya dayanıklı duvarlar ve lamine camlarla da veri depolarının, azami koruması sağlanmaya çalışılıyor. Daha az çatı altında daha fazla işlem yapılıyor olması sonucunda, büyük çaplı veri merkezleri daha fazla ısı üretiyor ve ihmal edilmesi halinde tesise büyük zararlar verebilecek “sıcak noktalar” yaratıyorlar. Bunun sonucunda, veri merkezi hizmet sağlayıcıları, bu sıcak noktaları tespit etmek ve soğutma sistemini harekete geçirmek konusunda termal sensörlere güveniyorlar. Veri merkezi tesisinin izlenmesinin, fiziksel güvenlik ekipmanından daha fazla önem taşıması nedeniyle, PISM görüntü izleme ve felaket yönetim çözümlerinin en yüksek geliri sağlaması
bekleniyor. Felaket durumlarının yarattığı hasar, izinsiz girişlerin yarattığından daha büyük olması nedeniyle, fiziksel güvenlik yönetimi çözümleri için giderek daha büyük miktarlarda para harcanıyor. Raporda, bu sektöre en çok hitap eden fiziksel güvenlik ekipmanlarına örnek olarak biometrik cihazlar, duman dedektörleri, alarmlar ve kimlik doğrulama sistemleri veriliyor.
Domino’s kayıp önleme konusuna ağırlık veriyor Domino’s kayıp önleme konusuna ağırlık veriyor Kayıp Önleme direktörü Van Carney, veri analizi de dahil olmak üzere, teknolojinin, Domino’s Pizza’nın harici ve dahili kayıplarıyla savaşında başarılı olmasını sağladığını belirtiyor. Security Director News’a e-posta ile verdiği röportajında Carney: “Kayıp Önleme departmanındakilerin, kayıp olasılıklarını daha iyi anlamalarını sağladı.” diyor. Carney departmanının başarısını istisna temelli raporlamanın uygulamasına da bağlıyor; böylelikle “dükkan operatörleri satış fırsatlarındaki kayıpları (hırsızlık ya da diğer) yan yana görebilirler ve
24 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
her bir kayıp kategorisine göre sıraya dizebilirler.” diyor. Carney: “Bu raporlama, manipülasyon ya da hırsızlık nedeniyle yaşanan kayıpları kolayca tespit etmek ve işlemek için tasarlandı. Ayrıca şirketin sahip olduğu restoranlarda, yeni geliştirilen kamera görüntü analizleri hırsızlık, yaralanma ve soygun durumları için çok yararlı kanıtlar sağlıyor.” diye ekliyor. İstisna temelli raporlama, anahtar ölçüm kriterlerini sıralamak için tasarlanmış. Bu da departmana, hızlı servis restoranlarında yaşanan elle fiyat değiştirme, hatalı sipariş, üzerinde oynanmış sipariş, atlanmış sipariş gibi kayıp
kalemleri üzerinde odaklanma imkanı vermiş. Carney, bu raporların bu kritik ölçütleri sıralayarak potansiyel sorunun altını çizmeye yaradığını belirtiyor. Şimdi Domino’s Kayıp Departmanı, yalnızca kurumsal olarak sahibi bulunduğu 376 mekana odaklanmakla kalmıyor, aynı zamanda şirketin ABD içinde 4,600 dünya çapında 5,900 adet ruhsatlı (franchise) restoranla da ilgilenebiliyor ve bu restoranlara da kayıp önleme konusunda danışmanlık verebiliyor. Carney’in departmanı, şirketin ana merkezinin emniyet ve güvenliği ile tedarik zincirinin güvenlik konularının sorumluluğunu da taşıyor.
s
HAYATA BAKIŞ
“Olumsuz düşünce ve başarısızlık” Sürekli olumsuz düşünen insanlarla bir arada olursanız onlardan mutlaka etkilenirsiniz. Onlar, yakınlarına, çevrelerine olumsuz duyguları ve kırık umutları yayarlar. Kendileri acı çektikleri gibi çevrelerine de çektirirler. Dünyada olumsuz düşünerek mutlu olan ve çevresine mutluluk veren bir insan yoktur. Her şeye kötümser ve olumsuz bakan insanlarla birlikte olmanız, bu insanların bütün olumsuz özelliklerini sizin de edinmeniz demektir. Şunu bilmek lazım ki ne pahasına olursa olsun böyle insanlardan hemen uzaklaşılmalıdır. Sürekli öfkeli, üzgün yaşayan ve olaylara olumsuz bakan insanlarla birlikte olursanız iyimser, neşeli, başarılı ve coşkulu halinizi unutur, bu insanların bütün olumsuz davranışlarını edinmeye başlarsınız. Onun için duygularınızı motive edecek, sizi geliştirecek ve sizi yüreklendirerek harekete geçirecek, mutluluk kazandıracak insanlarla birlikte olun. Yanınızdaki bir arkadaşınız, bir yakınınız, bir komşunuz veya ailenizden herhangi birisi bir işe başlayacağınız sırada size “ Sen bu işi yapamazsın, bu işi başaramazsın” dediği zaman bu olumsuz iletişimden etkilenerek kendi yeteneğinizden ve kendi gücünüzden mutlaka kuşkuya düşersiniz. Bu şekilde olumsuz davranan ve olumsuz mesaj veren insanlardan uzak kalınız. Eğer neşeli, iyimser, başarılı, verimli ve olumlu düşünen bir insan olmak istiyorsanız bu özelliklere sahip olan insanlarla bir arada olun ve onlarla dostluğunuzu pekiştirin. Birlikte olduğunuz insanların kalitesi, sizin de kaliteniz olacaktır bunu unutmayın. İnsanlara duyduğunuz öfke karşısında sakin davranmalısınız. Herkes duyduğu öfkenin sonunda pişmanlık duyar. Öfke gelir, akıl gider. Akıl gidince de her şey olabilir. Yumuşak bir cevap öfkeyi durdurabilir. Acı sözler öfkeyi artırır. Bir öfke anında zararlı çıkmamanız için şöyle davranmayı deneyiniz. Hemen parlamayın ve gayet sakin olun. Yumuşak cevap verin. Karşınızdakini sinirlendirici sözlerden kaçının. Sabırlı hareket edin. Öfkeli insana tepki göstermeyin. Karşılaşacağınız insanlara kin- öfke ve düşmanlık duyarak tepki göstermeyin. Size güç veren yanında kendinizi mutlu hissettiğiniz insanlarla daha çok birlikte olun. “Sen bu işin üstesinden gelebilirsin, sen bu hayalini mutlaka gerçekleştireceksin, sen bu işi başaracaksın” diyenler, sizi yüreklendirerek yürüyeceğiniz yolda sizi daha çok mutlu etmek isteyen dostlarınızdır. Biri gelip hayallerinden- hedeflerinden bahsederse, siz ona “ ben sana güveniyorum, sen başaracaksın” dediğinizde bu onun için çok anlamlı olacaktır. O kişi sizin değerinizi daha iyi anlayacak ve size güvenerek sizi takdir edecektir. Bir yazarın dediği gibi; “Başarısızlık ölüm değil, öğretmendir. Başarısızlık yenilgi değil, gecikmedir. Çıkmaz sokak değil virajdır.” Yorumlamanız dileğimle…
26 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Oğuz GÜLAY
Sürekli olumsuz düşünen insanlarla bir arada olursanız onlardan mutlaka etkilenirsiniz. Onlar, yakınlarına, çevrelerine olumsuz duyguları ve kırık umutları yayarlar. Dünyada olumsuz düşünerek mutlu olan ve çevresine mutluluk veren bir insan yoktur.
KAPAK KONUSU
AVM güvenliği AVM'ler küçük bir şehir gibi insan yoğunluğuna ve mekânsal yapılara sahiptir ve yangın riski büyüktür. Birbirine entegre mega yapılardan ve komplekslerden oluşan AVM'ler bu karmaşık özellikleri ile çeşitli kişi, grup ve niyetlerin hedefi haline gelmektedir. Osman ÖZTÜRK / E. Emniyet Müdürü CSG-City Security Group Yönetim Kurulu Başkanı-CEO, Bahçeşehir Üniversitesi Özel Güvenlik ve Koruma Programı Genel Koordinatörü
K
üreselleşen dünyada insan ihtiyaçları değişmiş ve çeşitlenmiştir. İnsanlara sunulan hizmetlerin niteliği de buna paralel olarak değişmiştir.
28 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Antik Yunan’daki agoralardan yola çıkıp Walter Benjamin’in pasajlarından bugünün modern alışveriş merkezlerine uzanan tüketim mekânları, çağdaş bir güvenlik ihtiyacını da üst seviye-
de hissettirmektedir. İnsanlar yaşadıkları kentin çekici ve yaşanabilir olmasını istedikleri gibi, yaşayabilir ve yaşanabilir kent merkezleri için stratejiler belirleyerek güvenli, konforlu ve
Osman ÖZTÜRK
keyifli bir alışveriş ortamı sağlamak isterler. Alışveriş merkezleri günümüz modern kent yaşamında tüketim anlayışı ve kültürünün geçirdiği dönüşümün mekân boyutunu yansıtan yerlerdir. Günümüzde, alışveriş merkezlerinin sayısı hızla artmakta ve genellikle mağazalarla birlikte otopark, sinema salonları, süpermarket, ev-yapı marketleri ve food-court gibi bölümleri içermektedir. Kullanım alanları ve standartları yönden farklılık bulunsa da, dünyada AVM’ler Bina içi (galeri modeli) Şerit tipi(outdoor) alışveriş merkezleri olarak iki kategoriye ayrılmaktadır. Uluslararası Alışveriş Merkezleri Konseyi (ICSC)’ne göre AVM, “planlanmış, geliştirilmiş, sahip olunan ve tek bir mülk olarak yönetilen bir grup perakende ve diğer kuruluşlar bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde de 1950’lerden bu yana ticari faaliyetler kent merkezlerinden alışveriş komplekslerine kaymakta ve kent dışında yer alan alışveriş merkezlerinin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Alışveriş merkezleri endüstrisi; 2013 sonu itibarıyla 385 binden
fazla çalışanı, 60 milyar cirosu, 9.2 milyon metrekare alanı ve 59 bin mağaza sayısı ile önemli bir ekonomik boyutu ortaya koymaktadır. 2013 yılında, 1,6 milyar kişinin ziyaret ettiği AVM’lere, alışverişcilerin gitme sıklığı ayda ortalama 5,6’dır. AVM’lere giden ziyaretçilerin yüzde 63’ü alışveriş yapmaktadır. Türkiye’de halen 333 AVM bulunmakta ve bu sayının 2014 yılında 368’e çıkacağı öngörülmektedir. Bugün AVM’ler; erişebilirlik, estetik, teknolojik gelişmeler, güvenlik, alan kullanım dağılımı, tasarım ve yönetim gereklilikleri yönünden büyük avantajlar ve olanaklar içermektedirler. AVM’ler küçük bir şehir gibi insan yoğunluğuna ve mekânsal yapılara sahiptir ve yangın riski büyüktür. Birbirine entegre mega yapılardan ve komplekslerden oluşan AVM’ler bu karmaşık özellikleri ile çeşitli kişi, grup ve niyetlerin hedefi haline gelmektedir. Birçok tehdit ve tehlike olasılığının ortaya çıkması AVM güvenliği kavramını gündeme getirmiştir. Alışveriş merkezlerinin etkisinin büyüklüğü, sayısı ve nerede inşa edildiği de AVM güvenliğiyle doğrudan ilişkilidir. AVM güvenliği; Ulusal AVM standartları doğrultusunda yapı mevzuatı, iş ve yangın güvenliği kurallarına uygun olarak AVM tasarımı ve yönetiminin denge-
lenmesi yoluyla gerçekleştirilir. Önceden yapılan testlerle doğruluğu kanıtlanmış yazılı emniyet ve can güvenliği planları oluşturulur. Acil durum yönetimi konusunda plan ve programlar yapılarak yerel mercilerle iş birliği ve koordinasyon yapılır. Alışveriş/eğlence deneyimini engelleyen olaylara karşı duyarlılık gerekir. Bu nedenle AVM güvenliği için risk ve tehlike oluşturabilecek kişi ve gruplara karşı izleme, uyarma ve müdahale şeklinde önleyici çalışmaların yapılması gerekir. AVM’lerin bulunduğu yerlerde meydana gelen suçlar ve güvenliği etkileyen faktörlerin neler olduğu sorusuna AVM güvenliği kapsamında cevap verilebilmelidir. Perakende sektöründe güvenlik, özel bir güvenlik konseptiyle sağlanmalıdır. Müşterilerin güven ve keyifle mekânı kullanmalarını sağlayacak bir güvenlik stratejisi izlenmelidir. Olası olayların önceden öngörülmesinin yanında, meydana gelen olaylara ilişkin istatistiksel verilerin analiz edilerek başta hırsızlıklar ve kayıplar olmak üzere, tüm olaylara karşı önleyici ve koruyucu çalışmalara öncelik verilmelidir. Bunun için de yapı mevzuatına ve mimarisine uygun olarak inşa edilmiş ve ruhsatlandırılmış alışveriş merkezlerinde; yönetim, işyeri sahipleri ve çalışanları, ziyaretçiler ve müşterilerin güvenlik risk ve
Alışveriş merkezleri endüstrisi; 2013 sonu itibarıyla 385 binden fazla çalışanı, 60 milyar cirosu, 9.2 milyon metrekare alanı ve 59 bin mağaza sayısı ile önemli bir ekonomik boyutu ortaya koymaktadır.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 29
KAPAK KONUSU
AVM güvenliği; Ulusal AVM standartları doğrultusunda yapı mevzuatı, iş ve yangın güvenliği kurallarına uygun olarak AVM tasarımı ve yönetiminin dengelenmesi yoluyla gerçekleştirilir. tehlikelerinden uzak yaşamaları ve faaliyetlerini sürdürmeleri için yönetim tarafından belirlenmiş güvenlik kural ve talimatlarına uygun olarak yüksek ölçekli güvenlik algısına ve uygulamalarına sahip, fiziki ve elektronik güvenlik sistemleri ile donatılmış uzman özel güvenlik yapısı yönetiminde proaktif bir güvenlik stratejisinin etkin ve yetkin olduğu, olası risk ve tehlikelere karşı önlemlerin önceden planlanarak alındığı, özgür, eğlenceli, huzurlu ve mutlu bir alışveriş ikliminin sağlandığı güvenlik konsepti benimsenmelidir. Modern perakende sektörünün Türk ekonomisine sağladığı faydanın çok daha net biçimde anlaşılıp algılanması güvenlik stratejilerinin etkinliği ile çoğalacaktır. Alışveriş merkezleri arasındaki rekabetin hızla arttığı bir ekonomik düzende, güvenlik algısı güçlü şirketler rekabet ortamında öne geçecektir. 1990’larda alışveriş merkezleri üzerine yapılan bilimsel araştırmaların sonuçları da AVM güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda, güvenlik maliyetlerinin 90’lı yıllardan itibaren %42 oranında artarak alışveriş merkezi sahipleri için en hızlı büyüme gösteren maliyet haline geldiğini göstermektedir. Araştırmalar; mağaza
30 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
hırsızlığının büyük bir problem olmasının yanı sıra, müşterilerin en çok alışveriş merkezinin dışındaki güvenlikle ilgili kaygı duyduklarını, kaygı düzeyinin artan koruyucu tedbirlerle ilişkili olduğunu ve en büyük önemin otopark güvenliği ile ilgili faaliyetlere verilmesi gerektiğini göstermektedir.2000’li yıllara gelindiğinde de araştırma sonuçları, AVM güvenliğinin öneminin altını çizmektedir. Çoğu güvenlik programı, üniforma veya sade kıyafetler ile dolaşan, iyi eğitimli güvenlik personeline bağlıdır. Bazıları silahlı olsa da, çoğu değildir. Ancak güvenlik gücünün varlığı, farklı alışveriş merkezlerinde çeşitli ölçülerde hissedilmektedir. Alışveriş merkezi güvenlik problemlerini ortadan kaldırmanın en iyi yolu, iyi eğitim almış, alanında uzmanlaşmış ve akademik bir bakışa sahip personelin istihdam edilmesidir. Mağaza güvenliği ile ilgili literatür incelendiğinde, mağazacıların geliştirdiği ve uyguladığı güvenlik programı türleri görülmektedir. Ancak bu bilgiler, müşterilerin söz konusu faaliyetleri nasıl algıladığına ve bu faaliyetlerin alışveriş ortamında kendilerini güvende hissetmeleri açısından önemine ilişkin çok az ipucu vermektedir. Ayrıca, müşterilerin alışveriş merkezi güvenliği ile ilgili algıları
ve alışveriş yapma davranışları arasında bir ilişki bulunmaktadır. Olumlu algı yaratmak veya mevcut algıları olumlu yönde değiştirmek için güvenlik programlarına yönelik pazarlama stratejileri geliştirilmelidir. Biz de CSG olarak AVM Güvenliğinde; akademik bakışın pratikle entegrasyonu neticesinde dışarıdan içeriye doğru ve aynı zamanda kendi iç dinamiğini koruyan, birbiri ile iletişim halinde olan “Güvenli Halkalar Modeli”ni geliştirdik ve AVM güvenliği altın standardını oluşturduk. CSG Güvenlik Şirketi; akademik yapıda Bahçeşehir Üniversitesi ile uluslararası alanda da İngiltere’den BlueLight Global Solutions, ABD’den John Jay College of Criminal Justice ve Global Security Group ile akademik iş birliği yapmaktadır. ABD’de South Carolina Üniversitesi tarafından yapılan “AVM Müşterilerinin Emniyet ve Güvenlikle İlgili Kaygıları ve Bu Kaygıların Alışveriş Yapma Davranışı Üzerindeki Etkisi”ne yönelik araştırmada; “Müşterilerin emniyet ve güvenlikle ilgili hislerini iyileştirmek için alışveriş merkezlerinin yapabilecekleri tek şey nedir?” sorusuna verdikleri cevaplar; dışarıda daha fazla güvenlik %18,7, daha fazla güvenlik %18,4, görünür güvenlik görevlileri %17,1, iyi aydınlatılmış otoparklar %11,8, AVM içerisinde daha fazla güvenlik %10 şeklinde belirtilmiştir. Bu sonuçlar, güvenliğe duyulan ihtiyacın ve verilen önemin ortaya konulması bakımından önemli bir gösterge olarak kabul edilmelidir. 2011 yılında yapılan “BAU Tüketici Memnuniyet ve Kullanım
AVM güvenliğinin etkinlikle sağlanması, yüksek ölçekli bir güvenlik algısının yaratılması için “Güvenli Halkalar Modeli”ni geliştirdik. Güvenli halkalar modeli; AVM iklimini ölçen, değerlendiren, güvenliği daha etkinleştiren, alışveriş alışkanlığını olumlu yönde etkileyerek mevcut endüstriyel yapının kârlılığını artıran bir modeldir.
Alışkanlıkları Rekabet Analiz Araştırması” sonuçlarına göre, alışveriş merkezi tercih sebepleri, tabloda görüldüğü gibi sıralanmaktadır. Yine Şubat-Nisan 2013 tarihleri arasında BAU Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen “İstanbul’da Bulunan AVM’lerin Sınıflandırılması” Yüksek Lisans Projesi’nde alışveriş merkezi seçim kriterleri tabloda görüldüğü gibidir. Yapılan araştırmaların sonuçları; AVM ziyaretçilerinin beklentileri içerisinde güvenlik algısının her geçen yıl önem kazandığını göstermektedir. İşte güvenliğe duyulan bu ihtiyaç doğrultusunda; CSG olarak güvenlik endüstrisinde “AVM Güvenliği Altın Standardı”nı oluşturduk. Altın standardımız; yüksek ölçekli güvenlik algısı, bunun getirdiği etkili önleyici güç ile bilimsel yaklaşım çerçevesinde; ileri düzeyde planlama ve uygulama, risk analizi, temel ilkyardım, dinamik bir kalabalık ve tahliye yönetimi, kapsamlı acil durum yönetimi ile olaylara hızlı ve etkin müdahaledir. Bu altın standart doğrultusunda; AVM güvenliğinin etkinlikle sağlanması, yüksek ölçekli bir güvenlik algısının yaratılması için “Güvenli Halkalar Modeli”ni geliştirdik. Güvenli halkalar modeli; AVM iklimini ölçen, değerlendiren, güvenliği daha etkinleştiren, alışveriş alışkanlığını olumlu yönde etkileyerek mevcut endüstriyel yapının kârlılığını artıran bir modeldir. Bu model; çevre güvenliği, bina içi ve iş yeri güvenliği, toplum güvenliği ve kişi güvenliğinin fiziki ve elektronik güvenlikle entegrasyonundan oluşmaktadır.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 31
KAPAK KONUSU
AVM’lerde sunulan güvenlik hizmetlerine bakış AVM’lerin güvenlik uygulamalarında standartlaşma gayretleri olsa da günümüzde bir güvenlik politikası, prosedür, talimat, proses veya kuraldan bahsetmek mümkün değildir. Yaya ve araç giriş noktalarındaki kontrollerden, silah taşıyan insanların girişine, otoparkların paralı olup olmamasından, emanetçilik uygulamalarına kadar birçok konuda bütünlük sağlanamamıştır. ŞARK ÖZEL GÜVENLİK
1
.Genel İnsanın, akıl ve vicdan sahibi, düşünen, muhakeme eden bir varlık olması, onu diğer canlılardan ayırmakta ve bu benzersiz özellikler, insana özgü bir potansiyele vücut vermektedir. Bu potansiyel sayesinde insan, eserler yaratabilmekte, doğanın düzenini keşfedebilmekte, yaşamın
32 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
anlamı üzerine düşünebilmekte, bilinçli tercihler yapabilmekte ve insan davranışlarının doğruluğu ve yanlışlığı hakkında değerlendirmelere ulaşabilmektedir. İnsanın bu potansiyelinin gerçekleşmesi ise uygun koşulların oluşmasına bağlıdır. İşte insan hakları bu koşulları sağlamaya ve insanın söz konusu özelliklerinden kaynaklanan benzersizliğini korumaya yönelik araçlar
olarak belirmektedir (Uygun, s.20-21). İnsan hakları, bütün insanların, sırf insan olmalarından dolayı sahip oldukları haklardır. Başka bir anlatımla, insan hakları, cinsiyet, etnik köken, dinsel inanç vb. hususlara bakılmaksızın herkesin sahip olduğu haklar kümesini ifade eder (Tanör, s.13-14). Bugünkü modern görünümüyle insan
hakları, ilk önce, mutlak monarşilerin gücünü sınırlamayı amaçlayan mücadeleler sonucunda tarih sahnesindeki yerini almıştır. Bu tarihsel mücadelelerin sonucu olarak, yaşam hakkı, kişi güvenliği ve özgürlüğü, düşünce özgürlüğü gibi haklar formüle edilmiştir (Kara, s.4). İnsanoğlunun var oluşundan beri ihtiyaçlar hiyerarşisinin ve yaşama içgüdüsünün ilk basamaklarında yer alan güvenlik kavramı, bugün modern insan hakları içerisinde de varlığını sürdürmekte, önemine istinaden bireysellikten ziyade küresel boyutta tartışılır, görüşülür hale gelmiş durumdadır. Geçmişte ve günümüzdeki tüm gelişmeler, güvenlik ihtiyacı karşılanmamış hiçbir birey ve/veya toplumun gelişimlerini tamamlama başarısı gösteremediğini ortaya koymaktadır. Güvenlik; tanımından yola çıktığımızda, birey ya da toplumun huzur içinde yaşayabilmesi, iç ve dış tehditlere karşı korunabilmesi yeteneği ve kapasitesidir. Bu kapasiteye sahip toplum güvenlikli toplum, birey ise güvenlikli bireydir. Aynı zamanda güvenlik, kendisine ait gerçekleri bulunan bilimsel bir disiplin ve her adımda ulaştığı sonuçları yeniden sorgulayan, kendi ölçü birimleri ile yöntemleri olan bir mühendisliktir. Mühendislik ise takım çalışması ve işbirliği ile uzmanlar eşliğinde, sıkı sıkıya hazırlanan planları gerektirir. Bu planların dayandığı esaslar; sayısal gerçeklerle, sosyal, tarihsel, siyasal, ekonomik, kültürel, askeri ve psikolojik gerçeklerin bir arada ölçülebildiği değerler olarak formüle edilmektedir. Yalnızca farazi yaklaşımlar ve kişisel birikimler ile etkin güvenlik ve koruma konseptinin yaratılamayacağı, daha açık bir ifadeyle,
güvenlikle ilgili yargının, “biz böyle düşünüyoruz”, “biz böyle istiyoruz” ya da “öyle yorumluyoruz” gibi keyfi uygulamalarla oluşturulamayacağı bir gerçektir. Bu nedenle güvenlik planlarının, bilimsel disiplin ve ölçülere uygun olduğu takdirde bir değer taşıyabileceği kaçınılmaz bir gerçektir. Bilindiği üzere, yeniden şekillenmekte olan günümüz dünyasında asimetrik tehdit olarak terörizm ön plana çıkmış; terörist gruplar herhangi bir zamanda, dünyanın herhangi bir yerinde eylem yapabilme imkân ve kabiliyetine ulaşmışlardır. Bu nedenle güvenlik olgusunun boyutu, bölgesellikten küresel alana kaymış; savaş, silahlı çatışma, kuvvet kullanma hallerinin dışında başta ekonomi, enerji, çevre, sağlık, sosyo-kültür ve eğitim alanları da güvenlik kavramına dâhil olmuş, bunun yanı sıra, gün geçtikçe nüfusu artan şehirler, gittikçe karmaşıklaşan kent hayatı ve buna bağlı olarak ürkütücü boyutlara ulaşan suç unsurları güvenlik kavramının önemini daha da arttırmıştır. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, dünyada ve ülkemizde yaşanan olaylar, insanların daha güvenli ve huzurlu bir ortam yaşamalarına imkân sunan özel güvenlik sistemlerine olan ihtiyaçları adeta yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline getirmiştir. Tüketim ihtiyaçlarımızı karşılamanın ana merkezleri haline gelen
alışveriş merkezleri (AVM) çeşitli avantajları (kötü hava koşullarından etkilenmeme, tüketim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılama isteği/düşüncesi vb.) sayesinde cazibe merkezleri haline gelmişlerdir. Artan insan yoğunluğunun, bir yandan işletmecilerin beklentilerini karşılarken, diğer taraftan art niyetli kişi/grupların sansasyonel nitelikli eylemleri için ideal hedefler haline gelebileceği gözden uzak tutulmaması gereken bir husustur. Ekonomik değer açısından öneme sahip AVM‘lerin güvenliğinin sağlanması olmazsa olmazlardandır. Ancak, asık suratlı, iletişime kapalı, güç gösterisi sergileyen bir beden diline sahip özel güvenlik personeli ile alınan tedbirler, AVM‘lerin kuruluş amacı ile bağdaşır mı? Bunun yerine teknolojik imkânları iyi kullanan, konusuna hakim, güleryüzlü, iletişim becerileri yüksek, beden dili okuyabilen güvenlik görevlileri AVM’lere katma değer sağlar mı? gibi konuların açıklığa kavuşturulması, bugün buralarda uygulanan, deneme-yanılma yollarıyla disipline edilmeye çalışılan güvenlik tedbirlerine esas oluşturması açısından önem taşımaktadır. Bu çalışma ile halen alışveriş merkezlerinde sunulan güvenlik hizmetlerine bakış açısında değişikliğe ihtiyaç olup olmadığı ortaya konulacaktır.
2. AVM kavramı ve gelişimi AVM’ler, 21. Yüzyıl tüketicisinin her
AVM güvenliğinde, girişteki ve içerideki kontrol tedbirleri kaçınılmazdır. Araç ve yaya ziyaretçi girişi sayısında her geçen gün binlerce artış, AVM’lerdeki güvenlik hizmetlerine duyulan ihtiyacı da buna paralel olarak artırmaktadır. Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 33
KAPAK KONUSU
AVM güvenliğinin müşterinin müşterisi ve müşteri memnuniyeti odaklılığına dayanmış olması, etkili iletişimin ağırlıklı olarak gerekmesi, görev tanımlarının fazlalığı gibi faktörler onu biraz olsun diğer güvenlik konseptlerinden ayırmaktadır. türlü gereksinimini karşılamayı amaçlayan çağdaş, dinamik ve canlı yaşam merkezleri olarak kabul edilmektedir. Günümüzde şehirlerin sanatsal yapıları olarak inşa edilen alışveriş merkezleri, tek mülkiyet altında, tek imaja sahip ve merkezi bir yönetim tarafından idare edilmesi nedeniyle geleneksel alışveriş merkezlerinden ayrılmaktadır. Bu tip alışveriş merkezleri, yayıldığı alanın genişliği, içerdiği ticari faaliyet çeşitliliği, ortak çalışma saatlerinin uzunluğu ve yatırımın ekonomik değeri açısından farklılaşmaktadır. Özellikle mimarisi gereği sanatsal yapılar olarak değerlendirilmekte ve çağın ekonomik ve kültürel simgeleri olarak görülmektedir. Bu nedenle, tüketicilerin alışveriş gereksinimlerini örgütlü bir yapı ile çağdaş bir anlayış içinde çözümlemeyi amaçlayan alışveriş merkezlerine, “organize alışveriş merkezleri” de
34 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
denilmektedir (Alkibay, Tuncer ve Hoşgör, s.6). Organize alışveriş merkezleri, literatürde çeşitli yazarlarca farklı biçimlerde tanımlanmaktadır. Ancak bu farklı tanımların içerik açısından aynı noktalarda birleştikleri görülmektedir. Organize alışveriş merkezleri, merkezi bir yönetim altında, merkezden sorumlu olan bir yönetici tarafından idare ve kontrol edilen, ayrıca merkez içindeki her birimin kiralama yoluyla işletildiği büyük komplekslerdir (Beddington, s.8). Diğer bir tanıma göre, bireylerin ve ailelerin gereksinimlerini bir defada alışveriş yaparak karşılamaları amacıyla, özel mülk sahiplerince, çok çeşitli dükkânların bir araya getirilerek koordineli bir sistem dâhilinde yönetilmesidir. Ayrıca, bu merkezler, tüketicilerin alışveriş gereksinimleri yanında hem sosyal (eğlence, dinlence) hem de kültürel gereksinimleri de karşılamaya yönelik hizmetler vermektedir (Pride ve Ferrell, s.275). Yapılan çeşitli tanımlamalardan hareketle, organize alışveriş merkezlerini şu şekilde tanımlayabiliriz. Planlanmış bir mimari yapı bütünü içinde birden çok departmanlı mağaza ile küçüklü büyüklü perakendeci ünitelerin, kafeterya, restoran, eğlence merkezi, sinema sergi salonu, banka, eczane vb. işletmelerin de içinde yer aldığı satış alanı
5.000 metre kareden başlayıp 300.000 metre kareye kadar değişebilen ve genellikle şehir dışında kurulup tek bir merkezden yönetilen komplekslerdir (Alkibay, Tuncer ve Hoşgör, s.8). AVM kavramına uygun, dünyanın en eski ve en büyük çarşısı 1461 yılında Eminönü, İstanbul’da kurulan ve halâ o gizemli ve nostaljik havasını koruyan, enerjisini muhafaza eden Kapalı Çarşı’dır. Türkiye’de ilk defa günümüzdeki tanımına uygun olarak Galleria adlı alışveriş merkezi, 1 Ekim 1988 tarihinde, İstanbul-Ataköy’de açılmıştır. Bu tarihten sonra alışveriş merkezleri, hızlı bir ivme kazanmış, 2014 yılı itibarıyla, sadece İstanbul’daki alışveriş merkezi sayısı 100’ün üzerine çıkmıştır. Bu sayı her geçen gün artmaya da devam etmektedir. Alışveriş merkezlerindeki bu gelişimlerle ilgili olarak Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Sayın Bendevi Palandöken, “2013 yılında, 60 milyar lira ciro yapan alışveriş merkezlerinden, 2014 yılında, 75 milyar lira ciro hedeflendiğini, 2012 yılının Kasım ayından 2013 yılının aynı ayına kadar en büyük ciro artışının hipermarket kategorisinde yaşandığını, hipermarket cirolarının bir önceki yılın kasım ayına göre % 19 arttığını, AVM’lere giden 1,6 milyar ziyaretçinin % 63’ünün alışveriş yaptığını, 2014 yılı başları itibarıyla, 333 olan AVM sayısının 2014 yılında 368’e çıkacağını” ifade etmiştir. Bulundukları bölgede emlak fiyatlarının artmasına neden olan, o bölgeye itibar kazandıran, insanların aileleriyle beraber hafta sonlarını geçirebilmelerini, şehir hayatının stresini atabilmelerini sağlayan yerler olarak yaşamımıza giren alışveriş merkezleri, her geçen gün artan istihdam sayısı ile dikkatleri
üzerine çekmektedir. Rekabet ortamının yoğun olduğu, kaliteli ürünü, ucuza alma imkânı sunan AVM’ler, rakamlardan da anlaşılacağı üzere, tüketim alışkanlıklarında görülen değişim ve gelişim ile hayatımızın vazgeçilmez birer parçası haline gelmişlerdir.
3. AVM’lerdeki güvenlik politikası ve güvenlik risklerinin yönetimi Başlangıcında kapalı çarşı ve pasaj yapısı ile yola çıkan, günden güne modernize olarak günümüzdeki hallerine ulaşan, tek katlı yapılardan çok katlı sistemlere, yanında rezidans, spor kompleksi, hipermarket vb. barındırmak şeklinde gelişim ve değişim sergileyen AVM’lerin ülkemizdeki güvenlik uygulamaları, bazen dışarıda var olan örneklerin uyarlanmasıyla bazen de denemeyanılma yollarıyla disipline edilerek bir sisteme kavuşturulmuştur (Tekek, s.1). Her ne kadar AVM’lerin güvenlik uygulamalarında standartlaşma gayretleri olsa da günümüzde bir güvenlik politikası, prosedür, talimat, proses veya kuraldan bahsetmek mümkün değildir. Yaya ve araç giriş noktalarındaki kontrollerden, silah taşıyan (taşıma izinli ve ruhsatlı) insanların girişine, otoparkların paralı olup olmamasından, emanetçilik uygulamalarına değin birçok konuda yeknesaklık sağlanamamıştır. Genel olarak, risk yönetiminde beş temel yöntemden bahsetmek mümkündür. Bu yöntemler; riskten kaçınmak, riski yaymak, riski transfer etmek, riski kabul etmek ve riski azaltmak olarak sıralanabilir. AVM’leri, potansiyel riskin sebep olacağı muhtemel kayıpları haklı olarak özel güvenlik şirketlerine transfer etmektedirler. Özel güvenlik şirketleri, aldıkları tedbirlerle, riski en aza indirmeye çalışmakta,
bu tedbirlerin önemli bir bölümünü giriş/çıkış noktalarındaki X-ray cihazları, kapı ve el detektörleri oluşturmaktadır. Sadece özel güvenlik şirketleri tarafından alınan bu tedbirler alışveriş merkezlerinin güvenliğini sağlamaya yeterli
gelecek midir? Hiç kuşkusuz, mağazalar ile AVM yönetimlerinin de güvenlik tedbirlerine uymamaları (mağaza çalışanlarının AVM açılış saatlerinden önce ve sonrasında kimliksiz/tanımsız olarak AVM’lere girme çabaları, mağazalarda yeterli
KAPAK KONUSU
sayıda yangın söndürme cihazlarının bulundurulmaması, acil kaçış koridorlarının malzemelerle doldurulması ve kontrolsüz kullanımları, AVM yönetimlerinin mağazalara yaptırım uygulayamamaları vb.) halinde güvenlikten bahsetmek ütopik bir yaklaşım olacaktır. Güvenlik uygulamalarının seviyesi, AVM’lerin bütçelerinden güvenlik harcamalarına ayrılan miktarla ve çalışma şartları ile doğru orantılıdır. Özel güvenlik hizmet sektöründeki kalite kontrolü, fiziki ortam, çalışanın yeteneği, bilgisi ve görev periyodundaki moral ve motivasyonu; hizmet süreci içindeki verimliliğine, hizmet hızına ve sonuç olarak kalite yönetimindeki birincil prensip olan müşteri odaklı bir performans gösterilebilmesine doğrudan tesir eden bir faktördür. Özel güvenlik hizmet sektöründeki hizmet kalitesini arttırmada, fiziki ortam ve ücret politikasının yanı sıra eğitim seviyesinin de etkili olduğunu belirtmekte fayda vardır. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerinden alınarak makalede sunulan çizelge incelendiğinde, halen polis ve jandarma bölgelerinde, genel toplam olarak, faaliyet izin belgesi alan şirket sayısının 1600, faaliyet izin belgesi alan eğitim kurumu sayısının 757, özel güvenlik izni olan yer sayısının ise 69.312 olduğu belirtilmektedir. Bu rakamlar, özel güvenlik hizmetinin geldiği boyutu göstermektedir. Buna karşılık aynı çizelgede, temel eğitim başarı oranının % 64 olduğu vurgulanmaktadır. Aslında bu oran, sektörün durumunu açık bir şekilde ortaya koyması açısından dikkat çekmekte ve üzerinde önemle durulması gereken noktaya işaret etmektedir. Buradan şu sonuca varabiliriz. Personel ücretleri yeterli seviyeye getirildiği ve çalışma koşulları iyileştirildiği takdirde, güvenlik hiz-
36 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
met sektöründeki başarı oranı da artacaktır. Dolayısıyla nitelikli personele verilen eğitim ise verimliliğe yansıyacak, görev periyodundaki moral ve motivasyon yükselecektir.
4. Alışveriş merkezlerindeki güvenlik anlayışının değişimi AVM güvenliğinde, girişteki ve içerideki kontrol tedbirleri kaçınılmazdır. Araç ve yaya ziyaretçi girişi sayısında her geçen gün binlerce artış, AVM‘lerdeki güvenlik hizmetlerine duyulan ihtiyacı da buna paralel olarak artırmaktadır. Ancak, bu kontroller, AVM içerisindeki perakende firmalarının yaşamak için ihtiyaç duyduğu müşteriyi taciz etmeyecek, diğer taraftan müşterilerin ve alışveriş merkezindeki perakendecilerin kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak seviyede olması gerekmektedir. AVM güvenliğinin müşterinin müşterisi ve müşteri memnuniyeti odaklılığına dayanmış olması, etkili iletişimin ağırlıklı olarak gerekmesi, görev tanımlarının fazlalığı gibi faktörler onu biraz olsun diğer güvenlik konseptlerinden ayırmak-
tadır. (Tekek, s.1). Bu anlayış, AVM güvenliği tedbirlerinde de değişim ve gelişim ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Bu ihtiyacı karşılamanın ilk adımı, AVM güvenliği yapan özel güvenlik unsurlarının perakende sektörünün özelliklerini ve mantığını iyi analiz etmesidir. Esasen AVM güvenliği, özel güvenlik tekniği açısından bir bina güvenliği faaliyetidir ve perakende sektörünün özelliği nedeniyle bina güvenliğinin görünen yüzü olan giriş kontrol tedbirlerini biraz daha gevşek tedbirlerle yürütürken, diğer bölgelerde müşteriyi taciz etmeden görünmeyen tedbirlerle güvenliği istenilen derecede sağlama sanatıdır (Özalp, s.1). Genellikle, birçok AVM’nin girişinde yapılan bağaj kontrollerinin sadece araçların LPG’li olup olmadığını belirlemeye yaramaktan öteye gitmediği, her kapıya konulan X-ray cihazları ile asgari iki veya üç güvenlik görevlisinin yaptığı kontrollerin amaca hizmet etmediği yönündeki görüş genel kabul görmeye başlamıştır. Haklı
olarak, saatlerce kapıda beklemekten yorulmuş, ne aradığını bilmeden el detektörünü müşterilerin çantalarına yaklaştıran, fakat aldığı sinyallere hiç reaksiyon göstermeyen, “geç sinyalini“ beklemeden geçiş yapan müşterileri sadece izleyen güvenlik görevlileri, acaba ne derece steril bölge oluşturabilirler? sorusunu akla getirebilir. Ülkemizdeki AVM’lerde uygulanan görüntüye dayalı tedbirler, diğer ülkelerdeki AVM’lerde alınan tedbirlerden farklılık arz etmektedir. Nitekim, Zaman zaman şehir merkezlerinde sansasyonel terör olaylarına maruz kalan Avrupa ülkelerindeki AVM girişlerinde güvenlik görevlisi görmek pek alışılmış bir durum değildir. Hatta, bundan 8-10 sene önce AVM’lere yönelik bir çok intihar saldırısı yaşanan İsrail’de dahi Türkiye’deki kadar X-ray cihazı ve kapı detektörü bulunmamaktadır (Özalp, s.1).
5. Sonuç Bugün gelinen noktada, insanların tüketim ihtiyaçlarını karşılamada cazibe merkezi olan ve ülke ekonomisine canlılık kazandıran alışveriş merkezlerinde uygulanan güvenlik kontrol tedbirleri, ihtiyacı yeteri kadar karşılayamamaktadır. AVM’lerin müşteriler nezdinde çekiciliğini kaybetmesi ve yatırımların boşa gitmesi, ardarda bir kaç güvenlik zafiyeti sonrasında kaçınılmaz hale gelebileceği bir gerçektir. Bu nedenle, giriş kapılarındaki sadece görüntü veren kontrol tedbirleri yerine, müşteriyi rahatsız etmeyen ancak etkili başka tedbirlerın uygulanması gerektiği yönünde görüşler ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bu düşünceden hareketle, Uluslararası uygulamalar da göz önüne alınarak hazırlanacak, AVM ihtiyaçlarını karşılayan ve
Bugün gelinen noktada, insanların tüketim ihtiyaçlarını karşılamada cazibe merkezi olan ve ülke ekonomisine canlılık kazandıran alışveriş merkezlerinde uygulanan güvenlik kontrol tedbirleri, ihtiyacı yeteri kadar karşılayamamaktadır. uygulanabilir güvenlik tedbirlerinin yürürlüğe konulması, Özel güvenlik unsurlarının perakende sektörünün özelliklerini ve mantığını iyi analiz edebilecek ve güvenlik alanında görevini tereddütsüz olarak yerine getirebilecek eğitim tedbirlerinin alınması, özellikle patlayıcı maddelerin tespiti ve bu kapsamda neler yapılması gerektiği konusuna önem verilmesi, AVM güvenliğinin suç aletleri yerine, potansiyel suçluları aramaya yöneltilmesi, AVM girişlerindeki detektörlerin güvenlik tekniğine uygun olmalarının sağlanması, kapı detektörlerinin, her türlü metal eşyaya sinyal vermek yerine, AVM’lerde tehlike teşkil edecek tabanca vb. aletleri tespit edebilecek seviyede hassasiyet ayarlarına sahip olması, Hamile kadınlar ve çocukların, kontrol noktalarında bulunan, insan sağlığına zararı olmayan kapı detektörlerinden geçmelerinin sağlanması, Kapı girişlerinde, asgari seviyede, konusuna hakim, güleryüzlü, iletişim becerileri yüksek, beden dili okuyabilen, alışveriş merkezlerine katma değer sağlayabilecek güvenlik personelinin görevlendirilmesi, buna karşılık içeride ise teknolojiye ve kesintisiz iletişime dayalı, güvenlik tedbirlerinin artırılması, Kontrol merkezlerinde, hizmet içi eğitim seviyeleri yüksek, iyi izle-
meler yapabilen kamera operatörlerinin görevlendirilmesi, AVM’lerin, ölü bölgesi kalmayacak şekilde, iyi projelendirilmiş, ileri düzey kameralar ile teçhiz edilmesi, Kontrol merkezlerinde, her türlü olaya anında müdahale edebilecek şekilde, fiziki kabiliyeti yüksek, bilgili özel güvenlik personelinin bulundurulmasının, hem etkili güvenlik tedbirleri uygulanması hem de müşterilerin rahatsızlık duymadan, huzur ortamı içerisinde, alışveriş yapmalarının ve dinlenebilmelerinin sağlanması açısından uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Kaynaklar * Alkibay, Sanem; Tuncer, Doğan; Hoşgör, Şeref. Alışveriş Merkezleri ve Yönetimi. Türkiye. Siyasal Kitabevi, 2007. * Beddington, Nadine, Design for Shopping Centres, Butterworth Scientific,1982. * Kara, Uğur. “İnsan Haklar ve Kamu Özgürlükleri”, İnsan Hakları ve Kamu Özgürlükleri * Kavramları ve Tarihsel Gelişimi, Saray Matbaacılık, 2’nci Baskı, Ankara, Nisan 2013. * Özalp, Hakan. AVM Güvenliğinde Değişim İhtiyacı, Özel Güvenlik Dünyası, Kasım 2012. * Pride, William. M., Ferrel, O.C., Marketing Basic Concepts and Decisions, Boston: Houghton Mifflin Company, 1983. * Tanör, Bülent. Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, BDS Yayınları, İstanbul, 1994. * Tekek, Murat. Alışveriş Merkezleri (AVM) Güvenliği, Özel Güvenlik Dünyası, Ekim 2012. * Uygun, Oktay. İnsan Hakları Kuramı. İnsan Hakları. Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2000.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 37
KAPAK KONUSU
Mağaza açılış günlerinde kalabalık yönetimi Yeni mağaza açılışlarında, daha kaliteli ve iyi bir hizmet sağlamak, oluşabilecek tehlike ve riskleri en iyi şekilde yönetebilmek için mutlaka konusunda uzman ve bu konuda hizmet veren profesyonel şirketlerden yardım alınması ve açılış gününün iyi bir şekilde organize edilmesi önemlidir. İdris ELMAS / Agun International Security Solutions Güvenlik Koordinatörü
B
u ayın kapak konusu olan AVM güvenliğine farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak istiyorum. Bilindiği üzere, ülkemizde AVM konseptinin hızla gelişmesi ve sayısının giderek artması ile AVM’lerdeki güvenlik yapılanması önem kazanmaya başlamıştır. Bu yazımda sizlere, yeni mağaza açılışı veya yoğun alış veriş yapılması muhtemel bayram tatili öncesi günlerde kalabalık yönetimi nasıl yapılmalıdır konusunda bilgi ve birikimlerimi paylaşarak, karanlıkla
38 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
kalan bazı konulara ışık tutmaya çalışacağım ve aynı zamanda aşağıdaki sorulara cevaplar arıyor olacağız. Açılış günlerinde ne tür sorunlar yaşanmaktadır? Açılış gününü bir trajediye dönüşebilir mi? Açılış günü, iyi bir kalabalık yönetimi ile nasıl başarılı bir satış gününe dönüştürülebilir? Açılış günlerinde ne tür tedbirler alınmalıdır? Agun Security olarak, özellikle yeni açılacak AVM’lerde veya büyük
markaların kendi mağazalarının açılış günlerinde kalabalık yönetimi için profesyonel hizmet vermekteyiz. Mağaza açılışları öncesinde yapılan reklam kampanyaları ve büyük indirimli satış haberleri, tüketicilerde büyük bir beklenti yaratmakta ve açılış gününü sabırsızlıkla beklemeye başlamaktadırlar. Bu nedenle, açılış günleri iyi bir şekilde organize edilmeli ve kayıpları en aza indirecek şekilde planlanmalıdır. Aksi takdirde, açılış günleri, kalabalığın iyi yönetilememesi nedeniyle fiyasko ile sonuç-
lanabilmekte ve medyaya olumsuz görüntüler yansımakta ve markaya zarar vermektedirler. Bu nedenle, işletme yöneticileri veya mağaza müdürleri, açılış günlerinden önce, kalabalık bir insan topluluğunu yönetmek için detaylı planlama ve hazırlık yapmak durumundadır. Açılış günündeki indirimli fiyatlardan yararlanmak amacıyla bir araya gelmiş kalabalık insan topluluğu içinde meydana gelebilecek heyecan, çatışma, kargaşa veya provokasyon gibi bazı istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Kalabalığın kontrolden çıkması durumunda, hem kalabalık içindeki insanlar ve hem de mağaza içindeki görevliler ezilebilir, yaralanabilir ve hatta ölüme varabilecek istenmeyen üzücü olaylar, hasar ve tahribatlar meydana gelebilir. İyi bir açılış günü planlaması yapılmaz ise, olabilecek bazı tehlike ve risklerden bahsetmek istiyorum. Bunlar:
Tehlike ve riskler Aşırı heyecan ve istekten dolayı kalabalığın kontrolden çıkması Müşteriler arasında tartışma, kavga ve yaralanmalar Düşme, takılma, ezilme ve yaralanmalar Bayılma, tansiyon düşüklüğü gibi sağlık sorunları Kalabalıktan kaynaklı hata ve kayıplar Hırsızlık, ürünlerin hasar görmesi Yangın ve mağazayı tahliye ihtimali Mağaza personeli üzerinde baskı ve stres kaynaklı olumsuzluklar Özellikle perakende sektöründe, yeni açılış nedeniyle promosyon yapılan ilk günlerde veya yoğun alışveriş yapılan tatil öncesi zamanlarda, mağaza içinde görevli personel sayısı mutlaka artırılmalıdır. Alışveriş yapanların sayısının, normal güne
oranla 10 kat veya 20 kat artması, mağaza içinde çalışan personelin limitlerini oldukça zorlamakta ve dikkatlerinin dağılmasına yol açmaktadır. Bu yoğunluk sırasında, fırsat kollayan şahıslar, kıymetli ürünleri çalmak suretiyle zarara neden olmaktadırlar. Böyle yoğun ve karmaşanın olduğu günlerde, hırsızlık olaylarının arttığı, kıymetli birçok ürünün böyle zamanlarda çalındığı istatistiksel olarak kayıtlara geçmiştir. Mağaza yöneticileri, kalabalığın artması beklenilen gün ve saatler için, risk analizi yapmak suretiyle önleyici tedbirleri almalıdır. Böylelikle, yeterince önceden iyi bir planlama ve zamanında alınacak tedbirler ile meydana gelebilecek sorunları en aza indirmek suretiyle hem kayıpları ve hem de yaralanma, ölüm gibi istenmeyen acil durumların oluşmasını önleyecektir. Ayrıca, mağaza yönetimi tarafından, acil durumlar karşısındaki hareket tarzı belirlenmeli, personel bu konuda bilinçlendirilmeli ve böyle bir olay olması durumunda, mağaza içinde bulunan insanların tahliyesine yardımcı olunmalıdır. Bu konuda güvenlik personeline daha fazla görev düşmektedir. Bu nedenle güvenlik personelinin bu konuda bilgi, birikim ve tecrübesi artırılmalı ve zaman zaman tatbikat yaptırılmalıdır. Yeni mağaza açılışlarında, daha kaliteli ve iyi bir hizmet vermek için ve yazı içinde bahsedilen tehlike ve
riskleri en iyi şekilde yönetebilmek için mutlaka konusunda uzman ve bu konuda hizmet veren profesyonel şirketlerden yardım alınması ve açılış gününün iyi bir şekilde organize edilmesi önemlidir. Böylelikle, açılış gününde, mağaza yönetimi ve personeli satışlara odaklanmak suretiyle, bugünü fırsata çevirerek satışları artırabilecek ve markanın iyi bir reklamı yapılmış olacaktır. Diğer taraftan, bu olağan dışı kalabalığın yönetimi ise profesyoneller tarafından sorunsuz bir şekilde yapılmalı ve açılış günü başarılı bir şekilde tamamlanmalıdır.
Açılış günleri iyi bir şekilde organize edilmeli ve kayıpları en aza indirecek şekilde planlanmalıdır. Aksi takdirde, açılış günleri, kalabalığın iyi yönetilememesi nedeniyle fiyasko ile sonuçlanabilmekte ve medyaya olumsuz görüntüler yansımakta ve markaya zarar vermektedirler. Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 39
KAPAK KONUSU
AVM’lerde kontrollü iletişim ve güvenlik Hızla büyüyen ve kalabalıklaşan metropoller beraberinde yeni yaşam ve paylaşım alanları ile toplu çalışma ortamlarını, günde milyonlarca kişinin giriş çıkış yaptığı AVM’leri hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline getirdi. Kerem İRTEN Ürün Yönetimi Direktörü / KAREL GÖRÜNTÜLÜ İLETİŞİM ve GÜVENLİK SİSTEMLERİ
H
ızla büyüyen ve kalabalıklaşan metropoller beraberinde yeni yaşam ve paylaşım alanları ile toplu çalışma ortamlarını, günde milyonlarca kişinin giriş çıkış yaptığı AVM’leri hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline getirdi. Sayısı gittikçe artan bu tip gayrimenkul projelerinin en dikkat edilmesi gereken yönü şüphesiz ki kurulan güvenlik sistemidir. Yaşam ve paylaşım alanlarının alışveriş mekanları ile birlikte tasarlanmış olması ise, aynı dili konuşabilen entegre bir sistemin kullanımını
40 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
gerekli hale getiriyor. Günden güne modernize olarak tek katlı yapılardan çok katlı sistemlere, birbirinden farklı tipte mağazalara, sosyal alanlar yanında rezidans, spor kompleksi, hipermarket gibi farklı alanları barındıran AVM’lerde kullamılan güvenlik ürünleri de barındırdıkları mekanların ihtiyacına göre farklılaşıyor. AVM’lerde temel güvenlik riskleri hırsızlık, yankesicilik, şantaj, toplumsal olaylar, terör ve sabotaj olarak özetlenebilir. Yangın, özellikle kapalı garajlara LPG’li araçların girmesine izin veren veya
müşteri kaybetmemek için göz yuman AVM’lerde oldukça yüksek bir risktir. Projenin çapına ve kapladığı metrekareye bağlı olarak, kurulacak güvenlik sisteminde personel, bilgi veya mekan güvenliğinden biri projelendirmede ön plana çıkabiliyor. İçinde yangın uyarıları, alarm ve kayıt altına alma sistemlerinin yer aldığı güvenlik sistemleri hem AVM ziyaretçilerinin, hem de çalışanların kendilerini güvende hissetmeleri için çok önemli bir rol üstleniyor. Akıllı bina otomasyon sistemleriy-
Kerem İRTEN
le ve birbirleriyle entegre çalışan iletişim çözümleri, güvenlik kamera sistemleri, hırsız alarm sistemlerinin bir yandan kişilerin güvenliğini sağlarken, diğer yandan da hayatlarını kolaylaştırmaları bekleniyor. Bu yüzden tek merkezden yönetilen, akıllı cihazlar üzerinden her an her yerden ulaşım ve kontrol imkanı sunan sistemler kullanıcılara, kontrollü iletişim ve güvenliği tek merkezden sağlıyor. Farklı altyapı ihtiyaçlarının varlığı ve kullanılacak sistemlerin birbiriyle uyumlu olarak projelendirilmesi ile satın alma, uygulama ve destek süreçlerinin yönetilmesi projelerde karşılaşılan en büyük zorlukların başında geliyor. Karel, iletişim sistemleri ile entegre edilmiş güvenlik çözümleri ilave katma değer yaratarak, gerek proje firmalarına, gerekse kullanıcılara hem maliyet hem de tüm sistemi tek merkezden kontrol edebilmek gibi önemli avantajlar sağlıyor. Birbiriyle entegre olma yeteneğine sahip çözümlerimiz ile sistemlerin tek tek kullanılması halinde elde edilen verimden çok daha fazlasına ulaşılabiliyor. Birbirleriyle entegre çalışabilme
yeteneğine sahip Karel çözümleri otopark, depo gibi birbirinden farklı açık veya kapalı alanları gece, gündüz farklı çevre koşullarında, kaliteli görüntü ve kayıt imkanıyla, uzaktan, canlı veya geçmişe dönük izleme imkanı sunuyor. Bu akıllı sistemler, bir yandan anlık izleme verileri elde ederken, bir yandan ihtiyaç duyulduğunda verileri analiz ederek yüz ve plaka tanıma ile sorgulama senaryoları da oluşturulabiliyorlar. Sistemler internet ortamında, hem akıllı telefonlardan hem de ofisteki video telefonlardan rahatlıkla kontrol edilebiliyor. AVM ziyaretçilerinin tercihlerinde güvenlik önemli kriterlerden biri. Bunun için mağaza veya otopark gibi birbirinden farklı çevre koşullarına ve güvenlik risklerine sahip alanlarda uygun kamera sistemleri seçilmeli, otopark gibi kapalı ve saldırı riski yüksek alanlarda saldırıya dayanıklı ve plaka okuma özelliğine sahip kameralar tercih edilmelidir. Kasaların yer aldığı mağaza ve marketlerde yazarkasa okuma özelliği olan kameralarla kasa güvenliği ve personel işlemlerinin takibi sağlanabilir. AVM’lerde özellikle genel alanlarda canlı izleme ve kayıt, büyük önem taşımaktadır. Ayrıca çift yönlü ses özelliğine sahip kameralar riskli duruma müdahale etme imkanı verir. Megapiksel özellikli kameralarla en yüksek kalitede görüntü elde edilirken, doğru kayıt cihazları seçimiyle en uzun sürelerde kalite kaybı olmadan kayıt yapmak mümkün olur. Bir diğer önemli konu güvenliğin, artan güvenlik ve kamera sistemlerinin “gözetleniyorum” hissi yaratmadan sağlanabilmesidir. Karel olarak güvenliğin sağlanması konusuna, bu hissiyatın kişilere yansıtılmaması ve özel hayatın
güvence altına alınması prensibiyle yaklaşıyoruz. Bu yüzden, yürüttüğümüz tüm projelerde özel hayat maskeleme kayıt sistemleri ile insan haklarına ve kişisel hayata saygılı bir sistem anlayışı hakimdir. Güvenlik sistemleri, özellikle doğal afet dönemlerinde ve olağanüstü durumlarda günlük ziyaretçi sayısının yüksek olduğu AVM’lerde çok daha önemli hale geliyor. Güvenlik sektöründeki en önemli yeniliklerin başında gelen mobil haberleşme teknolojileri, geleneksel teknolojinin zarar gördüğü bu olağanüstü dönemlerinde dahi haberleşme ağını koruyabiliyor. Güvenlik sistemlerinde yoğun olarak kullanılan sensör teknolojilerindeki son gelişmeler normal dışı durumların algılanmasında önemli bir rol üstleniyor. Karel olarak gelişmiş teknolojilerimiz ile müşterilerimize güvenliği bir hizmet olarak sunuyoruz. Örneğin, ABD ve Avrupa’da yaygın uygulama alanı bulan VSaaS (Video Surveillance as a Service) sektörü, güvenlik sektöründe yeni dönemi işaret ediyor. Geniş alanların, kalabalık bölgelerin kontrolü ve ziyaretçi takibi için; yasak bölgelere giriş tespiti, kişi sayma, araç sayma, sahipsiz paket algılama, çalıntı obje algılama gibi video analiz uygulamaları sıklıkla kullanılmakta, işletme güvenliğini artıran bu uygulamalar aynı zamanda işletmeye raporlanabilir, katma değerli veri kaynağı sağlamaktadır. Karel, alış veriş merkezleri için anahtar teslim elektronik güvenlik sistemleri tesis etmekte, Türkiye’nin tüm illerinde mevcut yetkili satıcı ve servis ağıyla, eğitimli teknik kadrosuyla hızlı ve kaliteli servis ve bakım hizmetleri vermektedir.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 41
KAPAK KONUSU
“The Star” entegre güvenlik sistemi Bosch Güvenlik Sistemleri, Singapur'da çok amaçlı bir bina olan "The Star" için entegre bir güvenlik çözümü sağladı. Şehrin yeni mimari simgelerinden biri olan tesis, The Star Vista adı verilen, 100'den fazla mağaza ve restorandan oluşan lüks bir alışveriş merkezi ile The Star Performing Arts Center adı verilen bir kültür merkezinden oluşuyor. BOSCH GÜVENLİK SİSTEMLERİ
B
osch Güvenlik Sistemleri, Singapur’da çok amaçlı bir bina olan “The Star” için entegre bir güvenlik çözümü sağladı. Buona Vista bölgesinin tam merkezinde yer alan ve şehrin yeni mimari simgelerinden biri olan tesis, The Star Vista adı verilen, 100’den fazla mağaza ve restorandan oluşan lüks bir alışveriş merkezi ile The Star Performing Arts Center adı verilen bir kültür merkezinden oluşuyor. Binanın ilk altı katı The Star Vista’ya, sonraki dokuz katı ise, 5.000 kişilik oturma kapasitesine sahip salonu ile The Star Performing Arts
42 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Center’a tahsis edildi. “The Star” için bir güvenlik konsepti tasarlamak gerçekten zorlu bir görevdi: Herkesin kullanımına açık alanlar ve farklı işletmecilere ait olan 100’den fazla mağazadan oluşan bir alışveriş merkezinin güvenlik gereksinimleri, büyük bir sahneye ve çok amaçlı bir salona sahip etkinlik kompleksinden oldukça farklıydı. Ayrıca, The Star Vista ve The Star Performing Arts Center, bu oluşumun tümünün güvenliğini sağlamak için entegre bir çözüm arayan iki ayrı şirkete aitti ve bu iki farklı şirket tarafından işletilmekteydi.
Bosch’un bölgedeki ortağı InfoCom & Security Systems Pte Ltd, standart ağ teknolojilerine dayalı oldukça modüler bir güvenlik sistemi tasarladı. Böylelikle, binanın birbirinden ayrı bölgelerinin farklı ihtiyaçlarını tam olarak karşılayıp, tüm bu lokal çözümleri, sorunsuz bir şekilde, tek bir entegre ve merkezden kontrol edilebilen sistemde birleştirdi. “The Star” için üretilen güvenlik çözümünde, Bosch’un güvenlik kamera sistemleri ile genel seslendirme ve acil anons ve kartlı geçiş kontrol sistemleri bulunuyor. Binanın her yerinde bulunan Bosch Flexidome ve Autodome IP kameraları, Bosch Video Yönetim Sistemi (BVMS) tarafından yönetiliyor. Video gözetim çözümü, verimli bir kullanım için, Bosch’un dağıtılmış kayıt ve Akıllı Video Analizi sistemlerini de sunuyor. Bosch Praesideo Genel Seslendirme ve Acil Anons Sistemi, standart kullanımda arka plan müziği yayını ve canlı anonslar için kullanılırken, acil durumlarda aynı zamanda bir sesli tahliye sistemi olarak da kullanılabiliyor. Güvenlik kamera, genel seslendirme ve kartlı geçiş kontrol sistemlerinin, Bosch’un Bina Entegrasyon Sistemi (BIS) ile entegre edildiği sistem sayesinde merkezi yönetim sağlanırken, binanın iki işletmecisi arasındaki koordinasyon da büyük ölçüde kolaylaştırıldı.
FOKUS
Müzelerde hırsızlık Müzeler çeşitli tehditler altındadır; bunlar deprem gibi doğal afetlerden, yangın, gibi insan kaynaklı felaketlere, kötü şartlar altında korunmaktan hırsızlığa kadar değişik etkenlerdir. Dahili hırsızlıklar bu etkenlerden sadece biri ve nedense en dile getirilmeyenidir. Kürşad SAK / KS DANIŞMANLIK ve GÜVENLİK LTD. ŞTİ.
2
010 yılında medyaya Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nden ünlü Ressam Hoca Ali Rıza’nın koleksiyonuna ait olduğu önerilen 18 tablo çalındığı haberleri düşmüştü. Haberlere göre “skandalın” yapılan sayımlar sırasında ortaya çıktığı, çalınan tabloların 13’ünün yerine taklitlerinin konulduğu, beş çerçevenin de içinin boş olduğu, ilginç soygun olayının Devlet Resim Heykel Mü-
44 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
zesi Müdürü’nün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmasıyla ortaya çıktığı belirtilmişti. Buraya kadar her şey normal, her kurumda rastlanabilecek bir olay. Ancak bundan sonrası düşündürücü... Yine medyadan aldığımız bilgilere göre sayın müdürün “Bir yerlerden çıkabilir” dediğine şahit oluyoruz. Hiçbir şey yoktan var, vardan yok olamayacağına göre, doğrudur; bir yerlerden çıkabilir. Ancak sayın müdürümüzün burada
kastı müze içerisinde bir yerlerden mi yoksa yeraltı sanat piyasasında bir yerlerden mi çıkabileceği o tam anlaşılamamıştı. Daha vahimi, yine alınan bilgilere göre, müzede bunların dışında da çok sayıda kayıp eser olduğu belirtiliyor. Birçok eserin çeşitli kamu kurumlarına gönderildiği, bir daha da geri dönmediği öğreniliyor. Asıl düşündürücü konu ise; aynı müzeden 1997 yılında çalınan 31 eserin ise halen bulunamadığı bilgisi... İşte burada
olaylar nasıl gerçekleşiyor ve ne gibi önlemler alınabilir?
Müzelerde dahili hırsızlıklar
Kürşad SAK
durmak ve düşünmek gerek. Bu kurumda geçmişte bir hırsızlık oluyor, üstünden 13 yıl geçiyor, ders ve gereken önlem alınmıyor ki tekrar oluyor. Bu konu sadece sözü geçen kurumla sınırlı değil ne yazık ki. Hatırlarsanız Uşak Arkeoloji Müzesi’nden de Karun Hazinesine ait Denizatı Broşu çalınmıştı. Yapılan incelemede broşun sahtesiyle değiştirildiği anlaşılmış, olay sonrası tutuklanan müze müdürü 12 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Eser 2012’de Almanya’da ortaya çıktı ve İnterpol aracılığı ile Türkiye’ye iade edildi. 1999 yılında da Topkapı sarayından Selçuklu dönemine ait 908 yıllık el yazması Kuranı Kerim çalınmıştı. Soyguncuların içeriden yardım aldıkları belirtilmişti. Bunlar medyaya yansıyanlar; bir de medyada yer bulamayanlar var. 1998 yılında TBMM’ye verilen bir soru önergesine karşılık olarak verilen yazılı cevapta son 10 yılda 4 bin 171 eserin çalındığı ve sadece 755’inin bulunabildiği açıklanmıştı. Ben daha güncel bir bilgi bulamadım; üstünden 15 yıl geçtiğine göre basit matematikle o rakamın üstüne 1,5 kat daha eklemek gerekir. Daha buna benzer birçok olay var ki başlı başına araştırma konusu olabilir. Peki bu
Müzeler; ender olanı, kutsal olanı, değişik olanı ve güzel olanı biriktiren (toplayan), koruyan, sergileyen ve depolayan, özetle gelecek kuşaklara mümkün olan en iyi şekilde aktarmaya çalışan halka açık mekanlardır. Toplumun eğitiminde, kültüründe ve gelişiminde önemli yer tutar. Müzeleri kayıplardan korumak, müzeciliğin öncelikli amaçlardan biridir. Müzeler çeşitli tehditler altındadır; bunlar deprem gibi doğal afetlerden, yangın, gibi insan kaynaklı felaketlere, kötü şartlar altında korunmaktan hırsızlığa kadar değişik etkenlerdir. Dahili hırsızlıklar bu etkenlerden sadece biri ve nedense en dile getirilmeyenidir. Müze güvenliğiyle ilgili bir internet tartışma platformunda belirtildiği gibi, “2002 yılında ABD’de Smithsonian Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen (National Conference on Cultural Property Protection) Kültürel Varlıkları Koruma Konferansı’nda, FBI tarafından yapılan bildiriye göre; beş yıl içerisinde müze ve kütüphanelerden çalınan kültürel eserlerin %83’ünün kurum içerisinden gerçekleştiği belirtilmiştir.” Yine aynı platformda “Amerikan Müzeler Birliği’nin aylık yayın organında 2002 Ocak sayısında çıkan habere göre, Wisconsin Tarih Cemiyeti’nden kaybolan 150.000
$ değerindeki Amerikan Yerlilerine ait etnografik eserlerin, serginin küratörü tarafından çalınmış olduğun ortaya çıktığı belirtilmiştir.” Peki ender olanı, kutsal olanı, değişik olanı ve güzel olanı toplamak, korumak, sergilemek ve depolamak, özetle gelecek kuşaklara mümkün olan en iyi şekilde aktarmak üzere eğitilmiş, işe alınmış ya da görevlendirilmiş çalışanlar neden ve nasıl çalar? Bu hırsızlık önlenemez mi? Bu konu ile ilgili yurt dışında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde birçok araştırma yapılmıştır. Ülkemizde ise bu konuda yapılan çalışma yok denecek kadar azdır. Hemen hemen her kurum çeşitli oranlarda dahili hırsızlıktan muzdariptir, ve kimi zaman bu hırsızlıklar çok büyüt boyutlara varabilir. Kurumların kayıplarını azaltmak üzere bu suçlarla mücadele etmeleri gerekmektedir. Mücadele edebilmek için önce suçları ve nedenlerini yakından tanınmalıdır.
Suçun aşamaları Suçun topluma etkisini anlamak için suç istatistiklerini dört aşamada inceleyebiliriz: Rapor edilmiş suç, Rapor edilmemiş Suç, Teyit edilememiş suç, Tespit edilememiş suç. Rapor edilmiş suçlar, isminden de anlaşılacağı gibi kolluk kuvvetlerine bildirilmiş suçlardır. Emniyet birimlerinin istatistikleri bu verilerle oluşur. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırmalar
“2002 yılında ABD’de Smithsonian Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen Kültürel Varlıkları Koruma Konferansı’nda, FBI tarafından yapılan bildiriye göre; beş yıl içerisinde müze ve kütüphanelerden çalınan kültürel eserlerin %83’ünün kurum içerisinden gerçekleştiği belirtilmiştir.” Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 45
FOKUS
işlenen suçların sadece %35’ inin rapor edildiğine işaret etmektedir. Geri kalan suçlar çeşitli sebeplerle rapor edilmemiştir. Bunlar, Rapor edilmemiş suçlar kategorisine girer ve sosyolojik araştırmalar ile tahmin edilmeye çalışılır. Teyit edilememiş suçlar, bir üçüncü kategoridir ve muhasebe yada envanter çalışmalarında fark edilen ancak doğrulanamayan suçlardır. Çeşitli iş kollarının bu konuda çalışmaları vardır, perakende sektöründe özellikle hırsızlık konusunda çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Tespit edilemeyen suçlar ise henüz işlenip işlenmediği bile tespit edilememiş (fark edilememiş) suçlardır. Amerika’da yapılan çeşitli çalışmalar sonucunda yayınlanan Güvenlik Raporunda; perakende sektöründe her 27 çalışandan birinin işvereninden bir şeyler çaldığını ve dahili hırsızlıklardan kaynaklanan kaybın dış kaynaklı hırsızlıklara göre 7 ila 9 kat fazla olduğu rapor edilmektedir. Yapılan çalışmalara göre dahili hırsızlıklarda kişileri çalmaya teşvik eden etken öğe ihtiyaçtan çok erişim fırsatlarıdır. Bu aşamada dürüstlük kavramı öne çıkmaktadır.
Dürüstlük nedir? Dürüst olmayan çalışanlardan bahsetmeden önce dürüstlük kavramına bakalım: Dürüstlük T.D.K sözlüğünde “doğruluk” olarak, diğer sözlüklerde ise “özü sözü bir olma”, “olanı olduğu gibi yansıtma”, “gerçeği saklamama”, “bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmeye veya göstermeye çalışmama” olarak tanımlanır. Eski Türkçe’deki karşılığı samimiyettir. “Temel anlamla dürüstlüğü; diğerlerine ve diğerlerinin mülkiyetine saygı” olarak tanımlayabiliriz.
46 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Kuramcı Charles Carlson’a göre kimse tam anlamda dürüst olamayacağı için “Güvenlik rölatif dürüstlüğün kontrol edilebilir derecesine dayandırılmalıdır” Charles Carlson’a Rölatif dürüstlüğü aşağıdaki sorularla ölçümlemeye çalışmıştır. 1) Bir şeyin fiyatı hesaplanırken sizin yararınıza bir hata yapılsa satıcıyı uyarır mısınız? 2) Kasiyer size para üstü olarak fazla verse geri iade eder misiniz? 3) Eğer içerisinde para ve sahibinin kimlik bilgileri olan bir cüzdan bulsanız sahibine iletir misiniz? Peki 1 $ ise? 10$ ise? $ 10.000 $ ise? Kişisel dürüstlük üstüne yapılan çalışmalar şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkartmaktadır. Çalışmaya göre toplumun büyük bir bölümü dürüst değildir. Birmingham Young Üniversitesi İşletme Okulu’ndan Dr. W. Steve Albrecht, beyaz yakalı suçlar üstüne yapmış olduğu araştırmalar sonucunda aşağıdaki sonuçlara ulaşmıştır:
Toplumun %30’u düzenli bir şekilde hırsızlık ya da diğer dürüstlük dışı davranışlarda bulunur. Toplumun %30’unun davranışı duruma ve riske göre değişir. Toplumun %40’ı durum ne olursa olsun asla hırsızlık yapmaz. Dürüstlük kontrol edilebilen bir değişkendir. Ne kadar kontrol gerektiği ise kişiye göre değişir. Bireyin dürüstlüğü iki başlık altında incelenebilir: Ahlaki ve Koşullu. Ahlaki dürüstlük kişinin sorumluluk ve saygı duygusudur ve bireyin gelişim yıllarında oluşur, bu tarz dürüstlük bilinçaltıdır. Koşullu dürüstlük ise yakalanma durumunda başına gelebileceklerden kaynaklanan korkudur ve mantığın ürünüdür. Yukarıdaki prensipleri anlamak güvenlik için önemlidir çünkü güvenliğin amacı ahlaki açıdan dürüst kişileri işe alıp onları daha dürüst olarak koşullandırmak olmalıdır. Burada en önemli nokta işin niteliğinin kişiyi dürüstlük dışı davranışa cezp etmemesini sağlamaktır.
FOKUS
Çalışanlar niçin hırsızlık yapar? Çalışanların hırsızlık yapmaları için tek bir açıklama yoktur. Yine de iki ana başlık altında incelenebilir: Kişisel problemler ve çevresel etkiler. Çalışanların kişisel problemleri iş görmelerini daima etkiler. Finansal problemler, aile içi problemler, uyuşturucu ya da alkol bağımlılığı, kumar alışkanlığı kişiyi hırsızlığa itebilir. Yukarıdaki problemlere sahip her çalışanın hırsızlık yaptığını söylemek uygun olmaz ancak bu gibi durumlarda kişiyi hırsızlığa iten baskılar daha büyük olur. Ancak, çevresel etkiler dahili hırsızlıklarda daha önemli etkendir. Günümüzde politikacıların, üst düzey yöneticilerin ve toplumun önemli şahsiyetlerinin zaman zaman bu suçu işlediklerini ve diğer bir terimle kötü örnek olduklarına şahit oluyoruz. Artık toplumun birçok kesiminde bu gibi davranışlar o kadar doğal olmuştur ki dürüstlük anormal karşılanmaktadır. Çalışanın zihninde artık “Herkes yapıyor, bende yapsam ne olur” düşüncesi belirmiştir. Bunun yanı sıra “patronumda halkı kazıklıyor”, yada “zaten az para alıyorum” gibi düşünceler de etkili olmaktadır.
Hırsızlık üçgeni Dr. Donald R. Cressey yaptığı çalışmalar sonucunda bir hırsızlığın oluşması için üç karakteristik özelliğin bulunması gerektiğini formüle etmiştir. Bunlar:
48 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Motivasyon + Fırsat + Rasyonalizasyon Motivasyon, bir finansal problemi, ya da uyuşturucu problemi çözmek ya da başkalarından saygı görmek için paraya duyulan ihtiyacı karşılama isteğinden meydana gelir. Fırsat ise o an korunma altında olmayan bir objedir. Rasyonalizasyon da suçluluk duygusunu azaltır. Üçü bir araya geldiğinde suç oluşur. Hırsızlıkların büyük çoğunluğu fırsatların sunulmasıyla başlar. Eğer güvenlik önlemi yoksa ve yöneticilerde ilgisiz ise ilk adım atılmıştır.
Çalışanlar neleri çalar? Kısaca “yükte hafif pahada ağır” her şeyi… İşine yarayacak, daha sonra satabileceği şeyleri tercih etseler de zaman zaman kendilerini iyi hissettirecek şeyler de çalınabilir. Burada hırsızlık olarak sadece mal ele alınmamalı, kurumun kaynaklarını kendi yararı için kullanmak örneğin mal alımında yolsuzluk ya da kurum parasını zimmetine geçirmekte hırsızlıktır. Satın almalarda tedarikçiler ile
işbirliği yapmak, sahte fatura düzenlemek, satın alınmamış bir şeyi alınmış gibi göstermek, gereksiz yere fazla mesai yazmak, masrafları şişirmek yada kurumun kasasına erişmek. Genellikle kurumun ürettiği, depoladığı yada pazarladığı ürün yada hizmetler hırsızlığa konu olduğu gibi, kırtasiyeden, temizlik malzemelerine, ampulden, bilgisayara hatta mobilya parçalarına kadar her şey çalınabilir.
Çalışanlar nasıl çalar? Ancak hayal gücü ile sınırlanabilir. Kıyafetin içine bir şeyler saklayıp çıkarmak, hesapta hileciliğe kadar, bireysel çalışmadan organize faaliyete kadar çeşitlendirilebilir. İçeriden ya da dışarıdan suç ortaklarına sıkça rastlanır. İdari personel: Maaşlar üzerinde yapılan yolsuzluklar; var olmayan ya da ayrılmış personeli çalışıyor göstermek ve başkası üzerine fazla mesai yazarak almak. Bakım personeli: Ofis ekipmanlarını çalıp dışarıda ikinci el satmak. Depocular ve taşımacılar: Sayım-
Ahlaki dürüstlük kişinin sorumluluk ve saygı duygusudur ve bireyin gelişim yıllarında oluşur, bu tarz dürüstlük bilinçaltıdır. Koşullu dürüstlük ise yakalanma durumunda başına gelebileceklerden kaynaklanan korkudur ve mantığın ürünüdür.
da bilerek hile yapmak. Muhasebe: Sahte fatura düzenlemek ve faturaları iki kez ödemek. Satış: Faturasız ya da düşük fatura ile satış yapmak. Temizlik: Ürünleri çöple birlikte dışarı çıkarmak, sonra çöpten almak. Genel: Kıyafet içerisine ya da kişisel eşyalar arasına saklamak ve mesai saatleri dışında gelerek anahtar yada geçiş kartı ile içeri girmek.
Olası belirtiler nelerdir? Envanter kayıt defterlerinde tutarsızlık, Muhasebe defterlerinde hata, Gelen yada giden ürünlerde hata, Fazla miktarda malzeme girişi, Uygun olmayan yerlerde ürünlere rastlanması, Güvenlik ekipmanlarının sık arızalanması, Yetkili olmadıkları alanda dolaşan çalışanlar, Çok erken işe gelen ya da çok geç çıkan elemanlar, Yemeklerini masasında yiyen, tatile bile gitmeyen çalışanlar, Müşterilerden gelen şikayetler, İşi hakkında soru sorulmasından hoşlanmayan çalışanlar, Gelirinin ötesinde yaşam standardı gösteren çalışanlar.
Yönetimin alması gereken önlemler nelerdir? Yönetim desteği: Yönetim desteği olmadan iyi bir kayıp önleme planı hazırlanamaz. Gerekli Bütçenin ayrılması ve politika ve prosedürlerin yayınlanması ancak yönetim desteği ile olur. Planlama: Dahili hırsızlıkları önleyici tedbirleri planlamaya geçmeden önce problemin baştan aşağı analiz edilmesi gereklidir. Ne gibi kayıplarla karşılaşılmaktadır, nerede, ne zaman, kimler tarafından, nasıl ve neden?
Müzelerde dahili hırsızlıkları tespit etmeye yönelik çalışmalar, önleme amacıyla oturmuş politika ve prosedürler olmadığı gibi, benzer bir olay ile karşılaşıldığında yönetim tarafından örtbas edilme eğilimi de yüksektir. İç ve dış ilişkiler: İyi iç ve dış ilişkiler kurmak dahili hırsızlıkların önüne geçmek için önemli bir adımdır. İyi ilişkiler, çalışanlar tarafından iş yerine saygı oluşturmanın yanı sıra, dışarıdan yeni başvuracak kötü niyetli kişilerinde işe başvurmadan önce iki kez düşünmelerini s ağlar. İşe alım öncesi kontroller: İşe başvuranların geçmişini araştırmak dahili hırsızlıkları önlemede önemli bir adımdır. Sorumluluk, kayıtlılık ve denetleme: Kişilere sorumluluk verir, her çalışmayı kayıt altına alır ve sık sık denetleme yaparsanız, dahili hırsızlıklar için fırsatı ortadan kaldırmış olursunuz. Politika ve prosedürler: Kurumun dahili hırsızlıklara karşı politikasını ve böyle bir durumla karşılaşıldığında uygulanacak prosedürler açık seçik ve keyfiyetten uzak belirlenmesi caydırıcı olacaktır. Poster ve duyurular: Kurumda, çalışanlara konumun önemini kavratan mesajlar yayınlanmalıdır. İhbar sistemi kurulması ve ödüllendirme: Dahili hırsızlıkların ihbar edilebileceği bir sistem kurulmalı ve hırsızın yakalanmasını sağlayan kişiler ödüllendirilmeli Soruşturma: Kurum içerisinde bir olay vuku bulduğunda, kesinlikle ve hızlı bir şekilde soruşturulmalı Cezalandırma: Şüpheliler adalete teslim edilmeli ve kurumun politika ve prosedürlerine uygun yaptırımlar uygulanmalıdır. Riziko değerlendirmesi: Riziko
değerlendirmesi ve yönetimi, kişi yada kurumlar için rizikoları ve olası tüm etkilerini çok dikkatli bir biçimde belirleme ve bu rizikoları kabul edilebilir bir seviyeye indirmek ve kalan kısmına karşı uygun önlemler alma metodu olarak tanımlanabilir. Riskler tamamen ortadan kaldırılamaz sadece etkin bir şekilde yönetilebilir bir seviyeye indirilebilir. İyi bir Güvenlik ve kriz yönetimi politikası ve prosedürleri ancak rizikoların analizi ile mümkün olur. Neyle karşı karşıya olduğunuzu bilmeniz gerekmektedir. Risk yönetimi 10 ana aşama içeren bir döngüden oluşur: Problemi tespit etmek, Amaçları belirlemek, Var olan önlem ve kaynakları tespit etmek, Riski belirlemek, Riski ölçmek, Riski azaltma metodu belirlemek, Metodu geliştirmek, Uygulamak, Ölçmek, Tekrar riskleri belirlemek üzere risk analizi prosesini baştan başlatmak.
Müzeler ne yapmalı Buraya kadar genel anlamda çalışanların neden, nasıl hırsızlık yaptıklarını, neleri çaldıklarını, kurum içinde hırsızlık olup olmadığının belirtilerini ve yönetimin alması gerektiği önlemleri inceledik. Şimdi de, yukarıdaki bilgiler ışığında
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 49
FOKUS
müzelerdeki dahili hırsızlıkları, türlerini, motivasyon nedenlerini ve yönetimi alması gereken önlemleri inceleyelim. FBI tarafından yapılan bildiriye göre; beş yıl içerisinde müze ve kütüphanelerden çalınan kültürel eserlerin %83’ünün kurum içerisinden gerçekleştiği belirtilmiştir.” Müzeler, misyonları gereği bünyesinde çok değerli ve nadir bulunan eserleri barındıran; depolama, sergileme ve erişim imkanları sunan kurumlardır. İmkanları genellikle kısıtlı, özellikle ülkemizde devlet dairesi niteliğinde bir yapıya sahiptirler. Birçok çalışan bulunmakta ve bu çalışanlar müze içerisinde serbestçe dolaşabilmektedirler. Yani yukarıda belirlenen hırsızlık üçgeninin elementleri; Motivasyon + Fırsat + Rasyonalizasyon ortamda bulunmaktadır. Çalışanlar, çok değerli eserlerle çalışmalarına rağmen aldıkları ücret genellikle düşüktür (motivasyon). Eserler serbestçe ellerinin altındadır, imkansızlıklar nedeniyle yeterli güvenlik önlemi yoktur, kayıtlar eksiktir, kurumun bu konuda politikası ve prosedürleri bulunmamaktadır, denetleyen, hesap soran yoktur (fırsat). Yöneticiler yetersizdir, eserler depolarda çürümektedir, değerli özen gösterilmemektedir, kaybolsa kimse fark etmeyecektir, ayrıca “devlet malı deniz”dir (Rasyonalizasyon). Müzelerdeki kayıplar genelde sergilenen (yani kayda geçirilmiş ve nispeten yoğun güvenlik önlemleri altında olan) eserler değil, daha çok depoda yer alan, kısmen ya da eksik kaydedilmiş, çantada ya da giysi altında çıkarılması kolay, çalışanların erişimi altında olan, yani gözden ve gönülden ırak eserlerdir. Müze müdürleri, yönetim bilimi üzerine eğitim görmüş kişilerden değil, daha çok sanat, tarih ya da
50 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
arkeoloji temelinden gelen kişilerdir. Ülkemizde buna birde devlet memurluğu zihniyetini ekleyebiliriz. Güvenlik varsa bile neredeyse “bekçi” statüsünde ve dışarıdan gelecek tehditlere karşı yapılandırılmıştır. Müzelerde dahili hırsızlıkları tespit etmeye yönelik çalışmalar, önleme amacıyla oturmuş politika ve prosedürler olmadığı gibi, benzer bir olay ile karşılaşıldığında yönetim tarafından örtbas edilme eğilimi de yüksektir.
Sonuç Yurtdışında yapılan çalışmalar müzelerdeki hırsızlıkların %70’inin üstünde içeriden gerçekleştiğini gösterse de, bu konu ülkemizde henüz literatüre bile girmemiştir. Bu konuda acilen gerekli istatistik ve durum belirleme çalışmalarının yapılması, önlemeye yönelik örnek planlar yapılması, örnek politika ve prosedürler oluşturularak müze yöneticilerine bu konuda bilgilendirme yapılması gerekmektedir.
Kaynakça Crowe, Timothy. Crime Prevention Through Environmental Design: Applications of Architectural Design and Space Management Concepts. 2. bs. USA: National Crime Prevention Institute, 2000. Fischer, Robert. “Internal Theft Controls”. Handbook of Loss Prevention and Crime Prevention. ed. Lawrence J. Fennelly. USA: Butterworth – Heinemann, 2004: 44-59. _______. J., Gion Green. Introduction
to Security. 7. bs. USA: Butterworth – Heinemann, 2004. Kovacich, Gerald l. “Physical Security”. Effective Physical Security. ed. Lawrence J. Fennelly. USA: Butterworth – Heinemann, 2004: 101-114. Layne, Stevan P. The Cultural Property Protection Manual. 3.bs. USA: Layne Consultants International, 2008. Purpura, Philip P. Security and Loss Prevention: an Introduction. 4. bs. USA: Butterworth – Heinemann, 2002. Schneider, Paul, “Internal Museum Theft”, Museum Security Org., http:// www.museum-security.org/02/029.html [05.12.2009]. Dipnotlar 1 Schneider, Paul, “Internal Museum Theft”, Museum Security Org., http:// www.museum-security.org/02/029.html [05.12.2009]. 2 Crowe, Timothy. Crime Prevention Through Environmental Design: Applications of Architectural Design and Space Management Concepts. 2. bs. USA: National Crime Prevention Institute, 2000. 3 Fischer Robert J., Gion Green. Introduction to Security. 7. bs. USA: Butterworth – Heinemann, 2004. 4 http://tr.wikipedia.org/wiki/ D%C3%BCr%C3%BCstl%C3%BCk 5 Fischer Robert J., Gion Green. Introduction to Security. 7. bs. USA: Butterworth – Heinemann, 2004. 6 Charles P. Carson. Managing Employee Honesty (Boston: Butterworth,1977) 7 Crowe, Timothy. Crime Prevention Through Environmental Design: Applications of Architectural Design and Space Management Concepts. 2. bs. USA: National Crime Prevention Institute, 2000. 8 Purpura, Philip P. Security and Loss Prevention: an Introduction. 4. bs. USA: Butterworth – Heinemann, 2002. 9 Neal, Murray, “Risk Asessment and Management”. Effective Physical Security. Ed. Lawrence J. Fennelly. USA: Butterworth – Heinemann, 2004: 101-114.
FOKUS
Müze güvenliği Müzelerde risk analizi; stratejik kararlarda ele alınan değişkenler ile ilgili olan riskin ayrıntılı bir biçimde anlaşılmasını sağlayan metotların bütünüdür. Başka bir deyimle, belirlenen değişkenlere ilişkin öngörünün, olasılık dağılımı şeklinde ortaya konmasıdır. Bülent AKSARAY / ÖGF ve GÜSOD Genel Sekreteri
Ü
lkemizde 1884’te Türk müzeciliğinin başlangıcıyla yürürlüğe giren “Asar ı Atika Nizamnamesi” geçmişten gelen kültür varlıklarını tarihi eser olarak tanımlamıştır. 1973 yılında yürürlüğe giren 1710 sayılı “Eski Eserler Kanunu” ile 1983 yılında çıkarılan 2863 Sayılı “ Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu”nda eski eserin tanımı açıkça belirtilmiştir. “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu”na göre; tarih öncesi
52 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmazlar; kültür varlığı olarak kabul edilmektedir. Bu eserler ve objeler toplumun ortak malıdır. Kültür varlıkları yönünden son derece zengin ülkemiz; 19. yüzyılın ikinci yarısından bu yana sürekli soyulmuş, bu konuda çıkarılan
yasalar ne yazık ki yeterli olamamamıştır. Eski eser soygunlarının eski Mısır’da, Hititler’de ve Asurlular’da da görüldüğü bilinmektedir.Günümüze ulaşan tabletlerde sık sık kullanılan “ganimet hakkı” sözcüğü de savaşta yenik düşenlerin; yağmalandıklarının en açık belgesidir. Osmanlının siyasi ve ekonomik yönden oldukça zor durumda olduğu savaş yıllarında, ülkemizde eski eserler yeterince muhafaza edilememiştir. Ephesos, Bergama, Troia, Miletos, gibi antik kentlerde yapılan
Bülent AKSARAY
soygunlarla Avrupa ve Amerika müzeleri Anadolu kökenli eserlerle zenginleşmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra ekonomik yönden güçlenen Avrupa ülkeleri ile Amerika’da eski esere olan ilgi büyük ölçüde artmıştır. Bunun sonucu olarak bu ülkelerde eski eserlere ilgi duyan çeşitli kuruluşları görmekteyiz.Müzeler,müzayede kuruluşları ve galeriler bunların başında gelenlerindendir. Bu kurum ve kuruluşların eski eserler için ayırdıkları paranın çok yüksek olmasının yanısıra tarihi eser ticaretinin iyi para kazandırması, kaçakçılığın da giderek artmasına neden olmuştur. Kuşkusuz bu durumdan en çok etkilenen,hatta dünyada en çok zarar gören ülkelerin başında da ülkemiz gelmektedir. Dünyanın belli başlı kültür mirasını topraklarında barındıran ülkemizde; müzelerin yaygınlaşması ve tarihi eserlerin, objelerin,varlıkların etkin bir şekilde korunması, saklanması ve sergilenmesinin önemi artık kabul görmekte ve benimsenmektedir. Bu bağlamda ülkemiz Avrupa Konseyi, ICCROM, ICOMOS, ICOM, UNESCO gibi uluslararası örgütler ve bilimsel kuruluşlarla birlikte hareket etmektedir. Bu kapsamda Türkiye birçok sözleşmeye imza atmış ve bazı sorumlulukları da yüklenmiştir.
Bütün bu gelişmeler sonrası ülkemizde müzecilik konusunda önemli adımlar atılmış özel müzelerinde açılması ile mevcut kolleksiyonların, esrelerin korunması ve saklanmasında önemli mesafeler kat edilmiştir. Artık mevcut müzelerimize ilaveten yeni müzelerin açılması, tesis edilmesi bilinci giderek ivme kazanmaktadır. Bu gelişmeler müzelerin etkin biçimde korunması sorumluluğunuda beraberinde getirmektedir. Müzelerdeki güvenlik olgusu içinde fiziki güvenlikten, yangın güvenliğinden, elektronik güvenlikten ve eserlerin sergilendiği mekanlar ile depolardaki iklimlendirme güvenliğinden bahsedebiliriz. Geçmişin mirası ve hafızası olan tarihi eserler ve objelerin; gelecek nesillere aktarılması sürecinde bulundukları mekanlardaki ısı, ışık ve nem oranlarının düzenlenmesi ile ortamdaki hava içinde bulunan olumsuz partiküllerden arındırılmaları konusundaki güvenlik önlemleri ayrı bir konu başlığında incelenebilir. Bu yazıda müzelerde uygulanacak koruma ve güvenlik planları ile örenyerleri ve müzelerde güvenlik hizmetlerinin genel standartları konusunu incelenecektir. Müze alanında sergilenen eserler ile ziyaretçilerin can ve mal güvenliğini tehdit edebilecek tüm olasılıkların önceden tespit ederek gerekli tedbirlerin alınması amacına yönelik olarak her müze kendisine özgü risk analizlerini yaparak riskli bölgelerini ve taraflarını belirlemelidir. Bu
çalışmalar sonrası güvenlik risk yönetiminin tesisi için elektronik güvenlik sistemleri; etkin olarak kullanılmalıdır. Ayrıca müze güvenliği hizmetlerinde görev yapacak personelin hizmet öncesi ve hizmet içi (oryantasyon) eğitimi almış olmaları da sağlanmalıdır. Güvenlik riskleri ile bu risklerin ölçeklerinin ve tedbir alınması gereken alanların belirlenmesi süreci güvenlik risk analizi konusunun hiç şüphesiz temel unsurlarıdır. Müzelerde risk analizi; stratejik kararlarda ele alınan değişkenler ile ilgili olan riskin ayrıntılı bir biçimde anlaşılmasını sağlayan metotların bütünüdür. Başka bir deyimle, belirlenen değişkenlere ilişkin öngörünün, olasılık dağılımı şeklinde ortaya konmasıdır. Klasik anlamda güvenlik risk analizi ile ilgili bazı temel kavramlar ve tanımlar şunlardır: Risk (Riziko): Belirli bir tehdidin, güvenliğin belirli bir zayıflığından yararlanarak savunulan sisteme zarar verme olasılığıdır. Risk, İtalyancada “risco” sözcüğünden gelmekte olup bir zarar ya da kayıp durumuna yol açabilecek bir olayın ortaya çıkma ihtimalidir. Arta kalan risk: Güvenlik tedbirleri uygulandıktan sonra geriye kalan riskler. Güvenlik: Kötü niyetli eylemlerden ve bunun etkilerinden korunmak amacı ile alınan ve sürdürülen koruyucu tedbirlerin sonucunda oluşan durum. Zayıflık: Bir sistemde yetkilendi-
Risk analizinde, riskler belirlenirken mevcut değerler tek tek göz önünde bulundurulur ve her bir değerin içinde bulunduğu tehditler belirlenir. Bunun yanı sıra, halihazırda mevcut olan karşı önlemler incelenir. Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 53
FOKUS
rilmemiş fiillere izin veren zafiyet. Saldırı: Bir saldırgan tarafından yetkisiz bir şekilde bazı sonuçlara ulaşmak gayesiyle gerçekleştirilen yasal olmayan hareketler ve güvenliğin bütünlüğünü, gizliliğini veya mekanizmasını bozmayı hedefleyen her türlü davranış. Saldırgan: Bir amaca ulaşabilmek için bir veya daha fazla saldırıyı deneyen kişi. Değer: Korunması gereken her şey. Güvenlik açığı: Bir değeri tehditlere karşı korumasız veya savunmasız hale getiren unsurlar. Tehdit: Güvenlik açıklıklarını kullanarak değere kısmen veya tamamen zarar veren etkenler olup, tehditler insan veya doğal kaynaklı da olabilir. Risk analizi: Stratejik kararlarda ele alınan değişkenle ilgili olan riskin kapsamlı olarak anlaşılmasını sağlayan yöntemlerin bütünüdür. Bir başka ifadeyle, risklere karşı olasılık dağılımı hesaplamasıdır.
Güvenlik risk analizi Yukarıda da belirtildiği gibi; güvenlik risklerinin, bu risklerin ölçeklerinin ve tedbir alınması gereken alanların belirlenmesi sürecidir.
Risk analizi değerlendirmesi Risk analizinde, riskler belirlenirken mevcut değerler tek tek göz önünde
54 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
bulundurulur ve her bir değerin içinde bulunduğu tehditler belirlenir. Bunun yanı sıra, halihazırda mevcut olan karşı önlemler incelenir. Bir sonraki safhada, ortaya konulmuş olan değer, açıklık, tehdit ve karşı önlemlerinin değerlendirilmesi işlemi yapılır. Değerlendirilmiş değer, açıklık, tehdit ve karşı önlem değerleri girdi olarak alınıp, matematiksel ve mantıksal yöntemler kullanılarak risk değeri bulunur. Son aşama ise risk-değer eşleştirmesi olarak anılır. Müzelerde uygulanması öngörülebilecek koruma ve güvenlik planlarının içeriği aşağıdaki şekilde düzenlenebilir.Her müzenin kendine has özel durumu kapsamında bu planlar detaylandırılıp genişletilmelidir.
Koruma ve güvenlik planları Koruma ve Güvenlik Planı içeriğinde bulunması gereken unsurlar: Müze tesis veya alanların yerleşim planı, Yangınlara karşı alınacak önlemler ve yangın sonrası uygulanacak harekat tarzı, Doğalgaz kaçağı ve yangınına karşı alınacak önlemler ve hareket tarzı, Elektrik kaçağı ve yangınına karşı alınacak önlemler ve hareket tarzı, Hırsızlık eylemlerine karşı alınacak önlemler ve hareket tarzı, Deprem ve doğal afetlerde alınacak önlemler ve hareket tarzı, Sabotajlara karşı alınacak önlemler, sabotaj sonrası eylemcilerin kaçış yollarında alınacak önlemler ve ilgili mercilere verilecek bilgiler, Toplu eylemler karşısında uygulanacak hareket tarzı, Müze tesis ve alanlarının cadde, sokak ve diğer yollarla bağlantı krokisi, İlgili kurum, kuruluş ve genel kollukla irtibat kurma usulleri. Müzeye tahsis edilmiş olan özel güvenlik görevlisi ve silah kadro çizelgesi,
Nöbet hizmetleri talimatı, nöbet noktaları ve devriye yerleri ile güvenlik sorumlularının kimlik bilgileri.
Müze güvenlik hizmetleri genel standartları Müze yönetimi ve güvenlik yetkilileri güvenlik görevlileri nöbet çizelgelerini aylık olarak düzenleyeceklerdir. Nöbet çizelgesi, listede adı geçen personele tebliğ edilip, müze yönetimi tarafından onaylanarak sadece ilgililerin görebileceği bir panoya asılmalıdır. Özel güvenlik görevlisinin nöbet tarihinde izinli, raporlu veya mazeretli olması halinde önceden belirlenmiş yedek özel güvenlik görevlisinin vardiyaya girmesi sağlanmalıdır. Vardiya devir teslimi işlemleri, müze yönetimi tarafından tasdik edilmiş ciltli güvenlik nöbet devir teslim defterine kaydedilmelidir. Güvenlik nöbet devir teslim defteri güvenlik amirleri, ilgili güvenlik şirketi yetkilileri ve müze idaresince sürekli kontrol edilmelidir. Mesai saatleri dışında müzede görevli özel güvenlik görevlileri ve müze müdürünün görev verdiği yetkili personel hariç müzeye hiç kimsenin keyfi girişine izin verilmemelidir. Mesai başlangıcında ve mesai bitiminde; müze, gece ve gündüz özel güvenlik görevlileri, nöbetçi memur, müze ihtisas elemanı/ uzmanı ve diğer belirlenmiş görevli personel nezaretinde, gerekli fiziki kontroller yapılıp, vukuat durumu müze yönetimi tarafından onaylanmış nöbet defterine işlenerek imza edilmelidir. Vardiya değişimlerinde, özel güvenlik görevlileri arasında da görev devir teslimi aynı deftere işlenerek imzalanmalıdır. Müze teşhir salonu, galeriler, depolar ve vitrinlerin anahtarı müze müdürünün, yardımcısının veya yoksa müze yönetiminin belirleye-
ceği bir ihtisas elemanının/müze uzmanının sorumluluk ve muhafazası altında mühürlü bir dolapta veya kasada bulundurulmalıdır. Anahtar aynı gün mesai bitiminde anahtar teslim defterine kaydedilerek zimmetlisine teslim edilmelidir. Mesai saatleri dışında müzeye ait anahtarların personelin üzerinde bulundurulmaması sağlanmalıdır. Müze sergi salonlarının giriş kapıları mesai bitiminde mutlaka kilitlenip, özel mühürle mühürlenir. Mühür, her mesai başlangıcında kontrol edildikten sonra salonlar/ sergi alanları ziyarete açılır. Tüm vitrinler, eser depolarının kapısı ve eserlerin saklandığı dolap ve benzeri yerler de kilitli ve mühürlü tutulmalı, yetkililer tarafından kontrol edilmeden mühürler açılmamalı, tutanak ile açılıp kapatılması sağlanmalıdır. Paket ve çanta vb. eşya kontrolüne müze özel güvenlik görevlisi ve nöbetçi memur yetkili olup, ziyaretçiler paket ve çanta ile teşhir salonuna alınmamalıdır. Çanta ve paketlerin girişte sahibinin gözetiminde kontrolü yapıldıktan sonra ziyaret bitimine kadar uygun bir yerde muhafaza edilmesi sağlanmalı, bunun için gerekli emanet dolapları temin edilmelidir. Fotoğraf ve kamera çekiminin müze yönetimi tarafından yasaklanmış olması hallerinde, bu kurala uymayan ziyaretçiler nazik bir şekilde
uyarılmalı, uyarıyı dikkate almayan ve çekim yaptığı cihazı emanete bırakmak istemediğini belirten ziyaretçiler usulüne uygun olarak müze alanı/sergi alanı dışına çıkarılmalıdır. Müzeyi ziyarete gelen konuklar girişten itibaren özel güvenlik görevlileri tarafından rahatsız edilmeden izlenmeli, şüpheli görülenler derhal amirlere bildirilmeli, acil durumlarda önleyici ilk müdahaleler yapılmalıdır. CCTV, alarm cihazları ve müzenin korunmasına yönelik diğer tüm elektronik güvenlik sistemlerinin çalışıp çalışmadığı, müze özel güvenlik görevlilerinin görevlerini layıkıyla yapıp yapmadığı müze yönetimi ve güvenlik yetkilileri tarafından sürekli kontrol edilmelidir. Kolluk kuvvetleri ile koordineli çalışılması konusuna önem verilmelidir Müzede inşaat, onarım, restorasyon çalışmaları sırasında
güvenlik önlemleri artırılarak sıkı denetimler yapılmalı, çalışmayı üslenen müteahhit firma ve çalışan işçilerin fotoğraflı kimlik bilgilerinin bulunduğu personel dosyası, işin başlama ve bitim tarihi gibi bilgiler müze yönetimince kontrol edilmelidir. Mesai saatleri dışında zorunlu çalışma söz konusu ise müze yönetimi tüm güvenlik tedbirlerini almalıdır. Ören yerleri ve sit alanlarında uygulanacak güvenlik hizmetlerinde kontrol ve vukuatlar ören yeri kontrol defterine kaydedilmelidir. Müze güvenlik sistemleri ve taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının koruma durumlarını gösterir güvenlik koruma planları periyodik olarak gözden geçirilerek, güvenlik kontrol denetimin defterine kaydedilmelidir. Yangın ve sabotajlara karşı alınacak önlemlerle ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği sağlanmalı, müze özel güvenlik planı doğrultusunda periyodik takibatlar ve eğitimler yapılmalıdır. Müze ve ören yerleri güvenliğinde çalışan görevliler için, özel ve gizli yazılı görev talimatı hazırlanmalıdır. Ülkemizin tarihi mirasını bünyesinde barındıran; ister açık hava müzeleri olsun veya ister bir yapı halindeki özel / devlete ait müzeler, saraylar, kaleler, camiler, kabirler, türbeler, köşkler olsun taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının, tamamının güvenliği hiç şüphesiz tüm vatandaşlarımızın asli görevidir.
CCTV, alarm cihazları ve müzenin korunmasına yönelik diğer tüm elektronik güvenlik sistemlerinin çalışıp çalışmadığı, müze özel güvenlik görevlilerinin görevlerini layıkıyla yapıp yapmadığı müze yönetimi ve güvenlik yetkilileri tarafından sürekli kontrol edilmelidir. Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 55
FOKUS
Acil durum müze güvenliği Müzelerin temel varlık nedeni olan kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından önemli bir gereksinim olan müze güvenliği, doğa ve insan kaynaklı tehlikelerin her an bilincinde olarak yapılması gereken Acil Durum Planlamaları kapsamında ele alınmalıdır. Canan CÜRGEN / Müze Uzmanı-Sait Faik Abasıyanık Müzesi Yöneticisi
S
on on yılda dünya depremler, seller, tsunamiler, iç savaşlar ve terör eylemleri, kasırgalar, nükleer patlamalar ve benzeri pek çok afetle karşı karşıya kalmış, maddi ve manevi ağır hasarlar, büyük can kayıpları
56 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
yaşanmıştır. Deprem kuşakları üzerinde bulunan ülkemizde de yakın geçmişte çok büyük ve yıkıcı iki deprem yaşanmıştır. Müzeler açısından baktığımızda durum “afet” olarak nitelendirilen doğa ve insan kaynaklı tehditlere karşı alınabilecek tedbirleri
planlamak ve uygulamaya her an hazır olmaktır. Müzebilim alanında “Önleyici Koruma” adı altında yürütülen “Acil Durum Planmaları”; deprem, sel, terör eylemleri, iç savaş ve benzeri afetlerin yıkıcı etkisinin hafifletilmesinde, olası tehlikelere karşı önceden hazırlıklı
olmak noktasında büyük önem taşımaktadır. Doğru bir planlama ve durum tespiti, karşılaşılacak olan olası bir tehlikeyle başa çıkmanın temel hareket noktasıdır. Müzelerin temel varlık nedeni olan kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından önemli bir gereksinim olan müze güvenliği, doğa ve insan kaynaklı tehlikelerin her an bilincinde olarak yapılması gereken Acil Durum Planlamaları kapsamında ele alınmalıdır. Müzelerin, geçmişin bilgisini bugünle birleştirip geleceğe taşımak noktasındaki temel misyonlarından hareketle, kültürel mirasın sürdürülebilirliğinin müze ve koleksiyonlarının fiziksel sürdürülebilirliği açısından da sağlanmasının gerekliliğine dikkat çekmek, bu yazının hareket noktasını oluşturmaktadır.
Acil durum Acil durum, yıkıcı, harap edici olabilmekle birlikte, yerel ölçekte baş edilebilecek boyutta olan tehlikeli olaylardır. “Acil durum”, can ve mal korumak, halkın sağlığını ve emniyetini güven altına almak veya herhangi bölgedeki herhangi faciayı önlemek üzere devletin söz konusu bölgedeki yerel çabalara destek vermesini gerektiren durumdur. Acil Durum (Kriz Hali); “Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü ile milli hedef ve menfaatlere yönelik hasmane tutum ve davranışları, Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik dış tehditlerin, yaygın şiddet hareketlerinin, tabii afetlerin, büyük yangınların, iltica ve büyük nüfus hareketlerinin ayrı ayrı ve birlikte vuku bulduğu halleri tarif eder.” Ülkemizde Ulusal Acil Durum Yönetimi, 27851 sayılı Resmi Gazete’nin 2011 tarih ve 1377 sayılı kararı ile yürürlüğe giren Afet
ve Acil Durum Yönetim Merkezleri Yönetmeliği uyarınca Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından sevk ve idare edilmektedir. Söz konusu yönetmelikte “Acil Durum: Toplumun tamamının ya da belli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran ya da kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olaylar ve bu olayların oluşturduğu kriz hali” olarak tanımlanmaktadır.
Afet Gündelik yaşantımızda birey ve toplum olarak, maruz kalabileceğimiz ve sebep olabileceğimiz, yaşamımızı tehdit eden pek çok tehlike ile karşı karşıyayız. Söz konusu tehlikelerin niteliği ve etkisi tehlikenin afet olup olmadığına dair sınırları belirler. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğü’nde “Afet: Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım” ifadesiyle nitelenmiştir. Afetler itfaiye ya da polis gibi tek bir birimin başa çıkamayacağı, büyük insan kaybına ve ekonomik kayba neden olan ve kriz durumu gerektiren tehlikeli olaylardır. “Büyük afet” ülkenin herhangi bir yerinde oluşan ve büyük hasara neden olarak büyük afet yardımı gerektiren facialar(kasırga, hortum, fırtına, sel, tsunami, deprem, volkanik patlama, heyelan, kar fırtınası ya da kuraklık) veya sebebi ne olursa olsun bağımsız olarak, herhangi bir yangın, sel ve patlama olarak tanımlanmaktadır.
Afetler genellikle doğal afetler ve insan kaynaklı/teknolojik afetler olmak üzere iki ana başlıkta gruplanır. Seller, depremler, şiddetli fırtınalar, söndürülmesi çok zor yangınlar doğal afetler için başlıca örneklerdir. Teknolojik ve insan kaynaklı afetler için ise; tehlikeli maddelerin saçılması, uçak kazası, terörizm gibi başlıca örnekler sıralanabilir. Söz konusu afetlerin ortaya çıkışı ve yol açtığı etkilerin ortadan kalkması zaman alır. Bazı afetler diğerlerini de etkileyebilir. Örneğin deprem doğal gaz boru hatlarının zarar görmesine ve dolayısıyla yangın çıkmasına sebep olabilir. Afetler genellikle doğal afetler ve insan kaynaklı/teknolojik afetler olmak üzere iki ana başlıkta gruplanır. Seller, depremler, şiddetli fırtınalar, söndürülmesi çok zor yangınlar doğal afetler için başlıca örneklerdir. Teknolojik ve insan kaynaklı afetler için ise; tehlikeli maddelerin saçılması, uçak kazası, terörizm gibi başlıca örnekler sıralanabilir. Söz konusu afetlerin ortaya çıkışı ve yol açtığı etkilerin ortadan kalkması zaman alır. Bazı afetler diğerlerini de etkileyebilir. Örneğin deprem doğal gaz boru hatlarının zarar görmesine ve dolayısıyla yangın çıkmasına sebep olabilir.
1) Doğal afetler a) Meteorolojik ve sismik Fırtınalar ve tayfunlar da dâhil olmak üzere, binalarda hasara ve
Öngörü ve planlama, bir acil durumun afete dönüşmesini engelleyebilir. Müzelerde acil durum planlarının yapılması ve uygulanması, insanlarda yaralanmayı ve koleksiyonlarda oluşacak hasarı asgariye indirebilir.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 57
FOKUS
çökmelere, dikey ve yüksek yapı ve doğa varlıklarının düşmesine neden olan şiddetli rüzgârlar, çok miktarda kar ve bunların sonuçları, toprak kaymaları, çığ düşmesi, hava sıcaklığında ve nem oranında ani ve aşırı değişiklikler. Fırtına ve depremlerle bağlantılı olarak, nehir ve barajların taşması, kıyısal erozyon ve çökmeler, binaların çökmesi ve hasar görmesi, tsunamiler.
b) Volkanik Patlama, lav akıntısı, yangın, kül yağmuru, Volkanik patlamanın neden olduğu depremler, Boğucu ve zehirli gazların açığa çıkması sonucu oluşan zehirlenmeler.
2) İnsan kaynaklı afetler İnsan kaynaklı/teknolojik afetler daha değişken ve karmaşıktır. Bu tür olaylar yedi alt bölümde toplanabilir: Barajların yıkılması veya belirli yerlerden çatlaması, Kazara veya kundaklama ile olabilecek yangınlar, İç karışıklıklar(ayaklanmalar, isyan sonucu çarpışmalar), Tehlikeli maddelerle ilgili kazalar(ulaşım bağlantılı olanlar), Tehlikeli madde riski(kimyevi madde dökülmesi ve saçılması, kirlilik), Feci yokluk(enerji ve malzeme yokluğu) Terörizm(ulusal, uluslararası,
58 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
bölgesel, kimyasal, nükleer, biyolojik) Bu tehlikeler müze ve içindeki koleksiyonlar için ne kadar büyük bir risk teşkil ediyorsa müze personeli ve ziyaretçileri için de ok dar büyük bir risk oluşturduğu unutulmamalıdır. Çok sık meydana gelen düzenli olaylar, hatta gerçek ve potansiyel etkileri açısından “küçük” olarak değerlendirilenler, önceden tahmin edilebilirler ve acil durum planlama sürecinin bir parçası olarak kolayca tanımlanabilirler. Ancak uzun bir zaman dilimi içinde ve düzensiz olarak meydana gelen riskleri planlama sürecine katmak çok daha zordur. Ayrıca müzelerin ve özel koleksiyonların, arşiv ve kütüphanelerin özel karakteri nedeniyle; ciddi bir depremin ya da selin elli yılda bir meydana gelme riski, ticari binalar için kabul edilebilir bir risk olarak görülebilirse de, benzersiz koleksiyonlar ve sanat eseri olarak kabul edilen yapılar için hiçbir şekilde kabul edilemez olduğu anlamına gelmektedir.
Öngörü ve planlama Öngörü ve planlama, bir acil durumun afete dönüşmesini engelleyebilir. Müzelerde acil durum planlarının yapılması ve uygulanması, insanlarda yaralanmayı ve koleksiyonlarda oluşacak hasarı asgariye indirebilir. Bu bağlamda müzelerin karşı karşıya kaldığı doğal ve insan kaynaklı afetler ile söz konusu afetlerden doğabilecek tehlikelere karşı ne tür önlemler alınabileceği, “Müzelerde Acil Durum Yönetimi”nin konusudur.
Acil durum yönetimi Acil durum yönetimi, toplumların tehlikelere karşı hassasiyetlerinin azaltılması ve afetlerle başa çıkabilmeleri için gerekli sistemleri kurmakla görevli bir yönetim
fonksiyonudur. Tehlike ve afetlerle başa çıkabilecek kapasitenin sağlanmasıyla, güvenli ve hassasiyetleri daha düşük toplumların oluşmasına gayret eder. Terörizm hareketleri, doğa kaynaklı afetler ve diğer insan kaynaklı afetlerin tehdidi nedeniyle toparlanma, zarar azaltma, hazırlık, müdahale kapasitesini geliştirmek, sürdürmek ve oluşturmak için gereken bütün faaliyetleri bütünleştirerek ve koordine ederek toplumları korur.
Acil durum yönetimi ilkeleri 1. Kapsamlı – acil durum yöneticileri afetler ile ilgili tüm etkileri ve tüm paydaşları, tüm safhaları, tüm tehlikeleri dikkate alırlar. 2. İlerlemeye açık – acil durum yöneticileri afetlere karşı esnek ve dirençli toplumlar oluşturmak için hazırlayıcı ve önleyici hususları ele alır ve gelecek afetleri önceden sezerek eyleme geçerler. 3. Risk odaklı – acil durum yöneticileri kaynakları ve öncelikleri tahsis ederken sağlam ve geçerli risk yönetim ilkeleri (tehlikelerin belirlenmesi, risk analizi ve etki analizi) kullanırlar. 4. Bütünleşik – acil durum yöneticileri toplumun tüm unsurları ve hükümetin ve yönetimin tüm seviyeleri arasında birleşme çabasını garantiye alırlar. 5. İşbirliğine açık – acil durum yöneticileri iletişimi tesis edip kolaylaştırmak, ortak karar oluşturmak, takım ortamını savunmak, güven ortamını cesaretlendirmek için bireyler ve örgütler arasında samimi ve sınırsız bir ilişki yaratır ve sürdürürler. 6. Koordineli – acil durum yöneticileri ortak bir amaca ulaşmak için bütün ilgili paydaşların faaliyetlerini senkronize ederler. 7. Esnek – acil durum yöneticileri afet problemlerini çözerken yaratıcı ve yenilikçi yaklaşımlar kullanırlar.
8. Profesyonel – acil durum yöneticileri eğitim, öğretim, çalışma, tecrübe, etik uygulama, kamusal önderlik ve sürekli ilerlemeye bağlı bilgi kaynaklı yaklaşıma ve bilime değer verirler. Acil durum yönetimi dört evreden oluşur. Ancak bu dört evre bazen çakışabilir, bazen de aynı anda yürütülmesi gerekebilir. Bu durum, evreler arasındaki kesin ayrımı zorlaştırabilir ancak kavram olarak bu dört evrenin kullanılması yararlıdır. Söz konusu hazırlıklar için yapılması gereken temel çalışma ise Acil Durum Yönetim Planı hazırlamaktır. Acil durum planı, olası tehlike ile yüz yüze gelmeden önce, tehlikenin türüne göre alınacak önlemlerin belirlenmesi ve zararın azaltılması için uyulması gereken hareket planıdır. Müzelerde acil durum yönetimi Toplumun tamamını ya da bir bölümünün normal hayat ve faaliyetlerini durduran ya da kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren kriz hali, müzeler ve koleksiyonlarının fiziksel sürdürülebilirliği açısından değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Olası bir kriz halinde müzelerde uygulanabilir acil durum planlarının yapılması, müze personelinin yaralanma ve koleksiyonların zarar görme olasılığını asgariye indirilebilir. Bir müzede acil durum planı hazırlarken, yapılması gereken ilk işlerden biri riskin kapsamlı bir biçimde değerlendirilmesi, özellikle geçmişte yaşanmış, tehlike içeren olayların sıklığının araştırılması
ve bunlara dayanılarak bir Risk Değerlendirmesi Taslağı hazırlanmasıdır. Potansiyel riskin sıklığı ve tahribatı için göz önünde bulundurulması ve değerlendirilmesi gereken olasılıklar yelpazesi, yukarıda sözü edilen riskler içinden tehdit unsuru olanlar tespit edilerek, bu tespite göre gruplanmalı, acil durum planı bu eksen üzerinde oluşturulmalıdır.
Sonuç Toplumların kültür mirasını korumak, belgelemek, sergilemek ve eğitime katkı vermesini sağlamak suretiyle varlık nedeni koleksiyonların bilgisini topluma ulaştırmak olan müzelerin güvenliği, parçası olduğu toplumun sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yapısının oluşum ve var oluş biçimiyle doğrudan ilgilidir. Yönetsel açıdan devletin koruma ve denetiminde ya da vakıf, şirket, üniversite ve benzeri kurumların varlıklarıyla sürdürülebilirliği teminat altında olan ve kamu yararını önceleyen, kâr amacı gütmemesi gereken kültür kurumları olan müzelerin güvenliği; bulunduğu ülkenin, kentin, sınırları içinde olduğu yerel yönetimin, bağlı bulunduğu
yapının yönetim zincirinin ve kendi iç yönetiminin de dahil olduğu bütünlüklü bir perspektifle ele alınmak durumundadır. Güvenlik açıklarının belirlenmesi, ihtiyaçların güncellenmesi ve savunmasının güçlendirilmesi, sürekli güncelenen ve uygulanabilir, reel acil durum planlarının tatbik edilmesi ile mümkündür. Müze zamanı bölen, yakınlaştıran, durduran sergilemeleriyle koruduğu kültürlere yakından bakmamızı sağlarken unutulmaması gereken gerçek, zamanın akmaya devam ettiğidir. Bu nedenle güvenlik, tüm bileşenleriyle her an bir tehdit varmışçasına hazırlıklı ve planlı olmayı gerektirir.
Dipnotlar Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği, 9/1/1997, No: 22872 2 “Afet ve Acil Durum Merkezileri Yönetmeliği (1377 S.K.)”, Resmi Gazete, 27851 (Şubat 2011):1-5 3 FEMA(FEMA-Federal Emergency Manegement Agency) Emergency Management Higher Education Conference10th Annual Emergency Management Higher Education Conference- June 4-7, 2007, Emmitsburg-Maryland USA 4 age, 12.
Acil durum yönetimi, toplumların tehlikelere karşı hassasiyetlerinin azaltılması ve afetlerle başa çıkabilmeleri için gerekli sistemleri kurmakla görevli bir yönetim fonksiyonudur.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 59
SEKTÖRDEN
ile kanu ulaması Tebliğ ile kanun uygulaması ortadan kaldırılabilir mi?
Viya Group Yönetim Kurulu Başkanı Oryal Ünver ile röportaj yaptık. Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.4.2.23 Maddesi ile 4857 Sayılı İş Kanunu uygulamasının ortadan kaldırılarak, personelin mağduriyetine neden olduğunu belirten Ünver; çözüm için KİK modüllerine kıdem tazminat hesaplamasının ilave edilmesi, hak edildiğinde ödenmesi yönünde bu mağduriyetin ortadan kaldırılabilineceğini söyledi. Firmanız ve sunmuş olduğunuz çözümler hakkında bilgi alabilir miyiz?
1989 yılında; Ataköy Servis A.Ş. olarak ülkemizin ilk alışveriş merkezi (AVM) olan Ataköy Galleria’nın yönetimi sürecinde; 2495 Sayılı Yasa kapsamında ilk AVM güvenlik organizasyonunu oluşturarak Ataköy Marinası’na, Printemps mağazasına ve eğlence merkezi Fame City ile ayrıca ülkemizin ilk hipermarketi Belpri (Merter) ve ilk Gross marketi olan Metro (Güneşli)’ya güvenlik hizmeti verdik ve bu kuruluş/şirketlerin güvenlik danışmanlıklarını yaptık. 1990 yılında; ülkemizin bu alanda ilk özel güvenlik şirketi olan Etkin A.Ş.’nin kuruluşunu gerçekleştirerek ve aynı zamanda sektörün öncülüğünü yaparak Akmerkez, Capitol, Carousel, Mayadrom AVM’leri ile ilk uydu kentler olan Ataşehir ve Bahçeşehir’in de güvenlik hizmetlerini sağladık.
60 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
1992 yılında; kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Etken Güvenlik Sistemleri A.Ş. ile sektörde elektronik güvenlik hizmetleri vermeye başladık. Ülkemizin seçkin şirketlerinin elektronik güvenlik sistemlerini kurduk ve ayrıca değişik şehirlerin Mobese sistemlerini kurulumlarını da gerçekleştirdik. 1994 yılında; özel güvenlik sektöründeki dört özel güvenlik şirketinin yöneticileriyle birlikte ülkemizin en önemli ve ilk güvenlik sektörü sivil toplum kuruluşu olan Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği’ni (GÜSOD) kuruluşuna öncülük ettik. Bilahare GÜSOD olarak katıldığımız yasa çalışmaları kapsamında; 5188 sayılı Özel Güvenlik Yasası’nın çıkartılmasında da öncü rol üstlendik. 2004 yılında; Uluslararası Denizcilik Örgütü’ne (IMO) bağlı ülkelerin kabul ettiği uluslararası gemi ve liman güvenliği kodu
(ISPS CODE) kapsamında Denizcilik Müsteşarlığı’ndan yetki alarak “Etkin Deniz” RSO (Tanınmış Güvenlik Organizasyonu) bölümünü oluşturduk. Ülkemizdeki limanların üçte ikisinin ve ayrıca önemli denizcilik şirketlerinin danışmanlığını yaparak ISPS CODE sertifikalarının onaylanmasını sağladık. Halen Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş birlikteliği ile 72 liman ve 68 geminin ISPS CODE sertifikalandırma ve danışmanlıklarını yürütmekteyiz. 2011 Kasım ayı itibarı ile tehlikeli yük konusunda özel kurslar/eğitimler vermeğe başladık. The League ve ASIS gibi büyük uluslararası güvenlik sivil toplum kuruluşlarının ülkemizdeki ilk üyeleri olan grubumuz Avrupa Güvenlik Birlikleri Konfederasyonu (CoESS) çalışmalarında da etkin rol oynamaktadır. Özetlediğimiz güvenlik faaliyetlerine ilave olarak tesislerin elektronik güvenlik projelendirilmesi ve
Oryal Ünver Viya Group Yönetim Kurulu Başkanı
un ı
kontrollük hizmetlerini de yürütmekteyiz. 1992’den bu yanı pek çok başarılı projeye imza atan ve güvenlik sorunlarının en güvenilir şekilde analizi ve çözümü için hizmet veren Viya Group, şimdi de üstün teknoloji ürünleri Mobotix Video Sistemleri ile elektronik güvenlik çözümleri sunmaktadır. Bildiğiniz gibi elektronik güvenlik sistemlerinin kullanım amacı, koruma ve caydırıcılıktır. Hırsız alarm sistemi, kameralı güvenlik sistemleri (CCTV), yangın ihbar sistemi, geçiş kontrol sistemi, interkom sistemi, akıllı ev sistemi gibi sistemler; gerçekleşmiş olaylarda fail tespiti imkanı sağladığı gibi riskli mekanlarda erken uyarı ve hızlı müdahale ve uzaktan gözetim olanakları da sunmaktadır. Elektronik güvenlik sistemi ihtiyacını belirlerken unutulmamalıdır ki sadece kameralı güvenlik sistemi kurmak çözüm için yeterli değildir. Mekanın özellikleri ve riskleri, pro-
fesyonel bir ekip tarafından doğru ve detaylı bir şekilde incelenmeli ve mekanın kullanım şartlarına en uygun çözüm ya da bütünleşik çözümler projelendirilip, uygulanmalı ve kullanıcılar eğitilmelidir. Önemli ölçüde eğitim ve deneyim gerektiren bu çalışma Viya Group’un yıllardır başarıyla sürdürdüğü bir uğraş olup, bugüne kadar projelendirdiği ve uyguladığı sistemlerde müşteri memnuniyeti azami seviyededir. Ürün seçimi, projenin başarısını ve kullanıcının fiyat / performans oranını yükseltmek konusunda en önemli kriterdir. Bu bilinçle Viya Group’un kurduğu elektronik güvenlik ve alarm sistemlerinde, ürün seçimini çok titiz değerlendirmeler sonucu yapmakta ve en son teknolojiyi kullanmaya özen göstermektedir. Mobotix video sistemleri ile elektronik güvenlik çözümleri sunma kararı, bu titiz değerlendirmelerin sonucudur ve haklı bir seçim olduğu da yapılan projelerde kanıtlanmıştır. Bu sistemi pazardaki mevcut diğer IP kamera sistemleri ve video kayıt yazılımlarına tercih etmemizin en önemli nedeni, Mobotix video sistemlerinin bu iki yapıyı birleştiren üstün teknolojisidir.
Yani bir Mobotix IP kamera satın aldığınızda, hem üstün görüntü kalitesine sahip bir kamera hem de video kayıt yazılımına sahip olursunuz. Donanım ve yazılımın bu bütünleşik yapısı sayısız avantaj sağlamaktadır.
Sektörde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerinizi anlatabilir misiniz? Sektörde yaşanılan sorunları ve çözüm önerilerimizi şu şekilde sıralamak isterim. Birinci sorun; kamu ihalelerinde kıdem tazminatı. Kıdem tazminatının KİK Kanunu’nda yapılacak değişiklik sonrası ikincil mevzuatla düzenlenmesi beklenirken, ikincil mevzuatta bu düzenlemeye yer verilmemiştir. Personele kıdem tazminatı ödemek zorunda kalan firmalar hizmeti alan kamu kurumuna rücu davası açmakta, ana işveren konumunda olan kurumlar bu bedelleri zaten ödemek durumunda kalmaktadırlar. KİK mevzuatında gerekli düzenlemelerin yapılarak asgari maliyet hesabına kıdem tazminatı ödemeleri dahil edilmelidir. İkinci sorun; özel güvenlik firmalarının bildirimleri konusudur. Özel güvenlik firmaları valilik ve
Rriskinizi bilerek, güvenlik tedbirlerini almak doğru çözümdür. Elektronik güvenlik sistemi ihtiyacını belirlerken unutulmamalıdır ki sadece kameralı güvenlik sistemi kurmak çözüm için yeterli değildir. Mekanın özellikleri ve riskleri, profesyonel bir ekip tarafından doğru ve detaylı bir şekilde incelenmeli ve mekanın kullanım şartlarına en uygun çözüm ya da bütünleşik çözümler projelendirilip, uygulanmalı ve kullanıcılar eğitilmelidir. Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 61
SEKTÖRDEN
Oyuncak güvenlik sistemleri size faydalı mı? Elektronik güvenlik sistemlerinin ithalatında ve yurtiçi üretiminde herhangi bir standart bulunmamaktadır. Bu sistemlerde teknik yeterlilik, servis ve yedek parça gibi konularda kriter belirlenmesi gerekmektedir. Gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak, ithalat rejiminde standart ve kalite sağlanmasına yönelik kriterler belirlenmesi, yurtiçi üretimi sağlamaya yönelik teşvik verilmesi gerekmektedir. emniyet müdürlüklerine yaptıkları tüm bildirimleri, planları ve yapılan değişiklikleri normal yazışma sistemi içinde gerçekleştirmektedirler. Ancak internet kullanımının yaygınlaşması, kamuda e- devlet kavramını ortaya çıkarmıştır. Vergi ödemeleri, ceza ödemeleri, beyannameler gibi birçok faaliyet elektronik ortamda gerçekleşmektedir. İnternet kullanımı işlemlerde çabukluk, erken reaksiyon, hataların düzeltilmesinde hızlılık, zamanın verimli kullanılması gibi faydalar sağlayacaktır. Özel güvenlik firmalarının valilik ve il emniyet müdürlüklerine yaptıkları tüm bildirimlerin 5070 sayılı elektronik imza kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu gereği POL-NET üzerinden yapılmalıdır. Üçüncü sorun; elektronik güvenlik sistemleri konusundaki standart boşluğudur. Elektronik güvenlik sistemlerinin ithalatında ve yurtiçi üretiminde herhangi bir standart bulunmamaktadır. Bu sistemlerde teknik yeterlilik, servis ve yedek parça gibi konularda kriter belirlenmesi gerekmektedir. Gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak, ithalat rejiminde standart ve kalite sağlanmasına yönelik
62 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
kriterler belirlenmesi, yurtiçi üretimi sağlamaya yönelik teşvik verilmesi gerekmektedir. Dördüncü sorun; İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanununda yer alan “iş kazası” tanımının hizmet sektörünün yapısı göz önünde bulundurularak değişiklik yapılmasıdır. Özel güvenlik görevlileri kamu kolluk kuvvetlerinin olmadığı alanlarda, kolluk kuvvetleri gelene kadar kolluk kuvveti yetkilerini kanunen kullanmaktadırlar. Silahlı saldırı, terör, gasp ve hırsızlık gibi amaçlarla vuku bulan ölümlü hadiseler sonucunda bu durum iş kazası olarak nitelenmektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’nda yapılacak düzenleme ile bu durum “iş kazası” tanımından çıkarılmalıdır. Beşinci sorun; özel güvenlik görevlilerinin hukuki statüsü. Özel güvenlik görevlileri halen 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olarak çalışmakta ve ilgili kanun özel güvenlik sektörü için yetersiz kalmaktadır. Silahlı ve silahsız çalışan güvenlik görevlileri, işin konusu gereği tehlikeli işler statüsü kapsamına alınmalı, yıpranma süreleri tanımlanmalı ve özlük hakları ile diğer hususlar ayrıca
belirlenmeli ve Denizcilik İş Kanunu, Basın İş Kanunu gibi Özel Güvenlik İş Kanunu hazırlanarak hayata geçirilmelidir. Altıncı sorun; özel güvenlikte eğitim sorunudur. Özel güvenlik görevlileri üniversitelerimizde 2 yıllık programlarında; öğrenci talebinin azalması, mezun olan öğrencilerin sektörde çalışmaması, 40 üniversitemizin 2 yıllık yürüttüğü özel güvenlik programlarına talep azlığı ve özel güvenlik programlarından mezun olan öğrencilerin özel güvenlik sektöründe çalışmadığı gözlenmektedir. Öğrencilere mesleği öğretirken okuldaki güvenlik uygulamalarının öğretmen ile paralel olmaması örneğin; üniversitelerimizdeki güvenlik eleman sayısını risk analizine ve bütçeye göre oluşturulması güvenlik elemanlarının konusunda tanımlı görevlerinin içinde olmamasına rağmen öğrencilerle karşı karşıya bırakılması üniversitelerde çalışan özel güvenlik elemanlarının çalışma haklarının ve özellikle aldıkları ücretlerin öğrencilerin istikbale bakış açılarının olumsuz etkilemesi. Sektör ile eğitim kurumlarının ortak çalışmalarını devam ettirmeleri, çözümleri aldıkları kararlarla aynı zaman da uygulamalarıdır. E-eğitim modüllerini geliştirerek özel güvenlik görevlilerinin kaynağa çabuk ulaşarak, doğru bilgiler ile kendilerini eğitmelerini sağlayacak programlar geliştirilmelidir. (Şu anda GÜSOD’un üzerinde çalıştığı METPROM projesinde olduğu gibi).
Sektörde önümüzdeki sürece ilişkin olarak öngörüleriniz nelerdir? Özellikle sektör çalışanlarının ücret ve sosyal haklarında geliştirmeler yapılması gerekmektedir.
ELEKTRONİK GÜVENLİK
Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi projesi Ç.O.S.B sahasında bulunan yolların kenarlarına, direk üstünde IP kameralar konumlandırılmıştır. Kameraların kayıt ve izlemesi IP bir sistem olduğu için network üzerinden yapılmaktadır. Bu kapsamda bir izleme merkezi oluşturulmuştur. ATEKSİS AKILLI TEKNOLOJİ SİS. ve TİC. LTD. ŞTİ.
Ç
.O.S.B, Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde yerli, yabancı birçok yatırımcının üretim faaliyetlerini gerçekleştirdiği Türkiye’nin en büyük ve en köklü organize sanayi bölgelerinden biridir. Hem fabrika sayısı olarak hem de yüzölçümü olarak çok ciddi bir yapılanmayı barındırmaktadır. Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nin içerisinde toplam 323 büyük sanayi parselinden 276’sı üretim, inşaat ve proje aşamasındadır. Ayrıca 22’si üretim aşamasında olan 39 adet küçük parsel bulunmaktadır. Bölgede 60.000 kişinin üzerinde istihdam sağlanmaktadır ve bu sayı zamanla daha da artacaktır. Her büyük üretim sahasında olduğu gibi bu sanayi bölgesinde de zayıf akım sistemleri ihtiyacı oluşmuştur. Ateksis ile Ç.O.S.B arasındaki ilişki de bu ihtiyacın sonucunda proje olarak şekillenmiştir. Ateksis, bu bağlamda gerek direk Ç.O.S.B’ye gerekse Siemens, Yeni Yapı gibi alt yüklenici olarak Ç.O.S.B’ye iş yapan firmalarla birlikte sistem çözümlerine ve kurulumlarına destek olmuştur. Yapılan bu işler hem yönetmeliklere uygun hem de güvenli bir çalışma sahası sağlamak içindir. Bu çalışmalardan ilki, halen sahadaki yayılmayla paralel olarak bü-
64 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
yümeye devam eden çevre güvenlik kameralarıdır. Ç.O.S.B sahasında bulunan yolların kenarlarına, direk üstünde IP kameralar konumlandırılmıştır. Kameraların kayıt ve izlemesi IP bir sistem olduğu için network üzerinden yapılmaktadır. Bu kapsamda bir izleme merkezi oluşturulmuştur. Kameralar harici kullanıma uygun, ışık hassasiyeti ve çözünürlüğü uygun modellerden seçilmiştir. İkinci aşamada Ç.O.S.B içerisinde yeni bir idari bina yapılmıştır. Bina içerisinde tarafımızca yangın algılama sistemi ve CCTV sistemi, izleme merkezi ile birlikte, kurulmuştur. Çevre kameralarla birlikte bu binada kullanılan kameralardan sonra toplam kamera sayısı 170’e ulaşmıştır. ÇOSB içerisinde bulunan elektrik dağıtım merkezleri de zayıf akım sisteminin bir kolunu oluşturmaktadır. Dağıtım merkezleri içerisinde güvenlik paneli, tuş takımı, sireni ve konvansiyonel detektörleri ile lokal yangın algılama sistemi ve güvenlik sistemi çözümü oluşturulmuştur. Kurulum yaptığımız ve mevcut sisteme entegre ettiğimiz bir sonraki bina ise konferans salonu binasıdır. Bu bina içerisinde 2 looplu bir yangın alarm paneli tesis edilmiştir. Binanın alçak tavan olan kısımlarında optik duman
detektörü kullanılırken, yüksek tavan olan konferans salonunun üst kotuna ışın tipi duman detektörü konumlandırılmıştır. Bunun yanı sıra binadaki sprinkler hattında bulunan flow switch ve kelebek vanaların izlenilmesi, konvansiyonel söndürme panellerinin izlenilmesi, havalandırma cihazlarının izlenilmesi ve kontrolü amacıyla monitör ve kontrol modülleri kullanılmıştır.
Bunun yanı sıra elle müdahale için yangın butonları, sesli ve görsel uyarı için flaşörlü sirenler yine bu yangın sisteminde kullanılan diğer cihazlardır. Kurulan yangın sistemi interaktif adresli cihazlardan oluşmaktadır. Kullanılan tüm ekipmanlar Bosch’un orijinal cihazlarından ya da Bosch’ta olmayan bir ürün kullanılması gerekiyorsa üst segment ürün gruplarından seçilmiştir. Aynı bina içerisinde kapalı devre televizyon sistemi de bizim desteğimizle kurulmaktadır. Proje kapsamında 12 adet dahili kamera ile konferans salonu içerisine 4 adet hareketli dome kamera kullanılmaktadır. Tüm kameralar merkez ile network olarak ilişkilendirilecek şekilde network ekipmanları tarafımızca belirlenmiş ya da temin edilmiştir. Yangın algılama sistemi kurduğumuz tüm binalardaki bilgiler Ç.O.S.B itfaiye binasından tekrarlama panelleri üzerinden izlenmektedir. Herhangi bir acil durumda itfaiye ekipleri duruma anında müdahale etmektedir. Merkeze bağlı bu binalar dışında bölgede bulunan fabrikalara da yangın algılama sistemleri konusunda destek vermekte ve sistem kurmaktayız. Fabrikalar yangın çıkma riski yüksek olan alanlar olduğu için bu alanları doğru çözümle sonuçlandırmak daha fazla önem arz etmektedir. Firma olarak teknik birikimi yüksek bir ekibe sahip olduğumuz için tercih edilme oranımız bu tarzda projelerde yüksektir. Çünkü fabrikalarda can güvenliğinin yanı sıra, yüklü meblağ tutacak malzemeler de bulunmaktadır. Bu nedenle yangının en kısa sürede algılanması çok önemlidir. Kullanılacak donanımların kalitesi, doğru ürünün doğru şekilde kullanımı gibi konular sonrasında ne kadar doğru bir iş yapıldığını her zaman ispatlamıştır.
Mehmet Özdoğan
“Kendimizi gelişmiş bir belediye olarak nitelendiriyoruz” Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Mehmet Özdoğan ile proje üzerine konuştuk. Bölgedeki; elektrik, doğalgaz, su, atık su, imar, inşaat izinleri, çalışma ruhsatları, tüm yol altyapılarının kendilerince sunulduğunu belirten Özdoğan; kendilerini gelişmiş bir belediye olarak nitelendirdiklerini söyledi. Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi (ÇOSB) hakkında bilgi verebilir misiniz? Bölge kuruluş olarak iki kısımdan oluşuyordu fakat şu an tek kısım olduk. İlk kısım 1976 yılında kuruluş
kararı alınan bir bölge. İlk kurulduğunda 450 hektarlık bir alan, daha sonra 2002 yılında 800 hektarlık bir alan daha bağlanınca toplamda yaklaşık 1250 hektar yani 12.5 milyon metrekarelik bir alanı kaplıyor. Karma bir OSB’yiz, karma derken bölgemizde kimya, gıda, beyaz eşya, metal, elektronik gibi tüm sektörlerden sanayiciler var. Yaklaşık bölgede 60.000 kişi istihdam ediliyor. Şu an aktif olarak çalışan firma sayısı 232. Yaklaşık %10 a yakın kapalı firmamız da var. Şu an 20 civarında kapalı firma var. Kapalı olmasının sektörel veya farklı nedenleri oluyor. Krizden dolayı bir kapalı olma söz konusu değil. Bölgemizin cirosu ortalama 20 Milyar dolar. İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı 2012 yılı ilk 500 listesinde bölgemizden 19 firma mevcuttur. İkinci 500 listesinde de 14 firma bulunuyor. Fakat Çerkezköy veya Tekirdağ’ın adı geçmez çünkü merkezler İstanbul olduğu için İstanbul olarak görünüyor. BSH, Yünsa, Altınyıldız, Deva, Öznur Kablo gibi ilk 500’de bulunan firmalar bölgemizde faaliyetlerini yürütmektedir.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 65
ELEKTRONİK GÜVENLİK İtfaiye ve güvenlik hizmetlerimiz de oldukça önemli. Tüm bölgeyi şu an 170 kamera ile izliyoruz. Adi hırsızlıklar açısından gözlemlenmekte bölge. Günden güne de faydalarını görmeye başladık. Bölgede sektörel dağılım nasıldır? Belli sektörlerin yoğunluğu mevcut mu? Burası öncesinde tekstil ağırlıklı bir bölge idi. 2006’dan beri yönetim kararı ile bilhassa Ergene Havzası projesi kapsamında çok su tüketen sektörlere yani boyahanelere izin vermiyoruz. Riskli ve örnek bir karardır bu. Böyle olunca bölgemizde şu an tekstil %25’lerde, beyaz eşya, beyaz eşya yan sanayii bunun yanında ilaç, kimya. Mesela Türkiye’nin önemli ilaç firmalarının hemen hemen çoğu bizim bölgemizdedir. Deva, Bilim, Koçak, Nobel, Embil, Pharmactive, Recordati gibi önemli firmalar var bölgemizde. Bunun dışında metal, otomotiv, yan sanayiye yönelik çok firmamız var. Karma OSB olarak dağınık bir sektörel zenginliğimiz var. Yabancı sermaye açısından da kötü bir bölge değiliz. 29 tane yabancı menşeili firmamız var. %11-12 oranında yabancı sermayeli firmamız var bu hiç fena değil bizim için. Enerji tüketimi açısından iyi bir noktadayız. Elektrik tüketimi açısından ülkede tüketilen elektriğin %0,6 sı bu bölgede. 1 miyar 200 bin kWh elektrik tüketimi önemli bir rakam. Doğalgaz da fena değil. Enerji çevirim santralleri var. Şu an %1’e yakın tüketim yine burada. Hava kalitesi oldukça önem verdiğimiz bir konu. Biz üç yıldır tüm bölgede hangi fabrikadan ne çıktığının dışında dışardaki modelleme dediğimiz bir yöntem kullanıyoruz, Tübitak ile bu noktada sözleşmemiz mevcut. Sürekli Tübitak ile kontrollü
66 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
çalışmalarımız var. Bu modelleme ile sokak sokak, firma firma havaya salınanlar konusunda bizleri uyarıyorlar. Bu çalışmayı yönetimimiz sürekli sürdürmeyi düşünüyor. Başka türlü karma bir OSB’de bu tür önlemleri almazsak emisyon açısından sıkıntılar olabilir. Firmalar filtrasyonunu yaptıktan sonra herhangi bir sıkıntı yok. Ama bunu yaptırabilmek için de sürekli denetim olması lazım biz de bu denetleme konusunu en iyi bilen Tübitak ile gerçekleştiriyoruz. Sıvı atıklar çoğu bölgelerde hala sorun olmaya devam ederken biz bu sorunu 1994’ten beri endüstriyel atık su arıtma tesisimizde arıtıp, çıkan çamuru da çimento fabrikalarında ücretli olarak bertaraf ettiriyoruz. Türkiye’de maalesef sıvı atıklar bile kontrol altına alınmamışken biz emisyona bile geçmiş bulunuyoruz. Limit değerlerin aşılmamasına ayrıca gayret ediyoruz.
Sanayicinin ÇOSB’da bulunmasının sanayiciye avantajlarından bahseder misiniz? Bölge olarak sanayiciye sunulan hizmetler nelerdir? Bölgemizde, elektrik, doğalgaz, su, atık su, imar, tüm izinler, inşaat
izinleri, çalışma ruhsatları, tüm yol altyapıları tarafımızdan sunulmaktadır. Burada kendimizi gelişmiş bir belediye olarak nitelendiriyoruz. Altyapı olarak verdiğimiz hizmetlerin yanı sıra sosyal olarak da hizmet vermeye çalışıyoruz. Sosyal tesisimiz, spor tesisimiz mevcut. Tenis kortlarımız var ve uygun fiyatla ders veriliyor. Diğer sosyal tesisler de halı saha, restaurant, misafir ağırlama merkezi gibi standart merkezler. Bunun yanı sıra Özel ÇOSB Anadolu Teknik Lisemiz mevcut. 14.000 metrekare kapalı alan, yeni bir okul yaptırıyoruz öğrencilerimiz oraya geçiş yapacaklar. Sanayicinin eleman ihtiyacını buradan karşılamak, ara eleman dediğimiz donanımlı, yetişmiş elemanı sanayici ile birlikte yetiştirmek amacımız. Bu sanayici için çok önemli bir olay. Bunun dışında büyük çok amaçlı salon yapıyoruz. Hem katılımcılara hem Çerkezköy’den talep olduğu takdirde Çerkezköy’e hizmet sunabilecek bir yapı. Bölgemizdeki firmalarda görev yapan donanımlı arkadaşların katılımlarıyla komisyonlar kurduk. İlerde belki sayısı artacak olan 4 tane komisyonumuz var. Bunlar; çevre, eğitim, enerji ve kalite komisyonları. Bilgi birikimi paylaşımı için oldukça önemli bu yapı. Kal-Der’in irtibat bürosunu burada kurduk. Burada eğitimler veriyoruz. Bunlar hep bölge olarak sosyal yönden de verdiğimiz hizmetlerimiz. İtfaiye ve güvenlik hizmetlerimiz de oldukça önemli. Tüm bölgeyi şu an 170 kamera ile izliyoruz. Adi hırsızlıklar açısından gözlemlenmekte bölge. Günden güne de faydalarını
görmeye başladık. İtfaiyeye yoğun duman veya ekstra bir durumda direkt sinyal gidiyor. İtfaiyemiz bu bölgedeki hem ekipman olarak hem ekip olarak en donanımlı itfaiyedir. Ekip arkadaşlarımızın donanımına oldukça önem gösteriyoruz. İtfaiyemizin birinci önceliği yangın oluşmaması için tedbirler almaktır. Her yıl ortalama işletmelerde 8000 kişiye yakın kişiye eğitim veriyorlar. İşletmelere gidildiğinde rapor tutulur. Yılda 100’e yakın suni tatbikatlar yapılıyor. İtfaiye raporu verirken kesinlikle itfaiyemiz risk durumlarına göre firmaları değerlendirmektedir. Fabrikalarda alınması gereken tedbirler yerine getirilirse ancak fabrikaya itfaiye raporu verilir. Yerine gelmezse rapor verilmez. Yeni yapılan firmalara inşaat ruhsatı için başvurulduğunda inşaat aşamasında alınması gereken önlemler nelerse projeye bakılır itfaiyenin onayından sonra ruhsat vermekteyiz. Bu sayede yangın sayımız son yıllarda oldukça az. Önleyici tedbirler ne kadar iyi olursa bu hadiseler de o kadar az yaşanır. Gezici bir güvenlik ekibimiz var. Herhangi bir hadisede inzibat şeklinde güvenliğe bildirilir ve bu ekip müdahale eder. Bunların yanı sıra istihdam ofisimiz var. Personel havuzumuz mevcut. Firmalardan bize talepler olduğunda, istihdam ofisimizde mülakatlar yapılarak sanayicinin talep ettiği branşa yönelik havuzdan personel sağlamaya çalışıyoruz. Uygun olan adaylar firmalara yönlendirilir, işe alım durumunda bilgi verilir. Diğer adaylar yine havuzda kalır. Sanayiciden herhangi bir ücret talep etmiyoruz. Burası sanayicinin
yeri destek vermek amacındayız. Kendi teşvikimizi oluşturmaya gayret ettiğimiz konulardan biri ve önemlisi elektriktir. Bu sınırın dışındaki bir sanayi kuruluşu ile bölge içindeki bir sanayi kuruluşunun elektrik birim fiyatı yaklaşık %20 ’ler oranında daha ucuzdur. Bölge içerisinde 154 kV indirici tesisimiz var. TEİAŞ’tan direk alıyoruz. Buradaki en önemli hizmetlerden biri. Asıl gözükmeyen ama sanayicilerin bunu çok iyi bildikleri temiz elektrik kullanıyoruz. Bu konuda da iddialıyız. Dışarılarda maalesef frekans dalgalanmaları çok olur bunlar sanayi cihazları için çok önemli. Bu sanayi bazında bakıldığında bir göz kırpma durumunda 4-5 ton hurdaya dönen malzeme olabiliyor. Biz bu konuda iddialıyız. Herhangi bir teknik kesinti durumunda 1 hafta öncesinde sanayiciye haber verilir. Periyodik kesintilerin dışında gerilim dalgalanması nedeniyle kesinti olması çok çok enderdir. Bunlar sanayici için gözükmeyen ama çok önemli teşviklerden bir tanesi. Bunun yanı sıra sanayicimiz, bahsettiğimiz gibi doğalgaz, elektrik, inşaat, imar, su, atıksu gibi tüm konularda bize başvurur. Buraya geldiğinde her konuda bir muhatap mutlaka bulur. Ayrı ayrı birimlere
başvurmaktansa buraya geldiğinde tek elden işini halledebilir. Sanayiciye olabildiği kadar destek olmaya çalışıyoruz. Üretimine daha iyi odaklanması için bu diğer işleri biz hallediyoruz.
Son olarak projelerden bahsedebilir misiniz? Trakya’da yeni yapılan OSB’ler ile birlikte yürütülen yeni bir kanal projesi var. Bizim de en büyük ortağı olduğumuz arıtılmış suların denize ulaştırılması, arıtılan suda belli oranda renk kalıyor ve tuzlu oluyor. Bu suyu herhangi bir dereye verdiğin zaman o tuzlu suda herhangi bir bitkinin yaşaması mümkün değil. Dereye verilmeden denize ulaştırılması için çok büyük bir proje var. Projesi bitmek üzere inşasına başlanacak. Bölge olarak yaptığımız bir baraj projemiz var. Yer altı suyu önemli bir kaynak. Yer üstü suyu kullanalım diye oluşturduğumuz bir proje. Finansman olarak da sıkıntıları aştığımız vakit o projeye başlayacağız. Bunların yanı sıra fiber optik kablolar sanayicinin kapısına kadar gitmiş bulunuyor. Türk Telekom ile sözleşmemizi yaptık. En hızlı şekilde iletişim kurmaları için altyapıyı sunduk. Ekibimizle biz işimizi dert edindik. Herkes kendi görevini dert edinirse başarıya ulaşılır biz buna inanıyoruz
Finansman olarak da sıkıntıları aştığımız vakit o projeye başlayacağız. Bunların yanı sıra fiber optik kablolar sanayicinin kapısına kadar gitmiş bulunuyor. Türk Telekom ile sözleşmemizi yaptık. En hızlı şekilde iletişim kurmaları için altyapıyı sunduk. Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 67
ELEKTRONİK GÜVENLİK
Günümüzde IP CCTV sistemleri Son yıllarda, IP kamera sistemleri hızla artmış ve analog güvenlik kamera sistemlerini geçmek üzeredir. Geleceğimizin bilişim üzerine şekillendiğini düşünürsek IP güvenlik sistemlerin geleceğin kamera sistemleri olacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Arif ARSLAN / Satış Yöneticisi TEKNOMAKS
G
üvenlik sistemleri, günümüzde yaşamamızın her alanında kullanılmaya başlandı. İşyerleri, depolar, fabrikalar, devlet kurumları diğer özel ve kamu alanları ve mobese sistemleri ile bütün cadde ve sokaklarda kurulmuş ve kurulmaya devam edilmektedir. Bu kadar yaygınlaşan kamera güvenlik sistemleri, ciddi güvenlik sağladığı gibi birçok adli olayın çözümünde de ciddi yararlar sağlamaktadır. Günümüzde kamera güvenlik sistemleri iki farklı yapıdan oluşmaktadır. Bunlardan birincisi;
68 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
analog sistem dediğimiz kamera sistemleridir. Diğeri ise IP kamera sistemleridir. Günümüzde ve önceleri analog kamera sistemleri revaçta iken son yıllarda, IP kamera sistemleri hızla artmış ve neredeyse analog güvenlik kamera sistemlerini geçmek üzeredir. Geleceğimizin bilişim üzerine şekillendiğini düşünürsek IP güvenlik sistemlerin geleceğin kamera sistemleri olacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Güvenlik kamera sistemleri çok farklı kalitedeki ürünlerden oluşmaktadır. Bir kamera sistemi kurmak kadar uygun bir kamera sistemi ürünü
seçmekte çok büyük öneme sahiptir. Önemli ve çok bilinen aynı zamanda çok kullanılan kamera güvenlik sistemi ürünleri, Panasonic, Bosch, GE, Honeywell başta olmak üzere birçok kamera üreticisi söylemek mümkündür Sektörün istikrarlı ve yenilikçi distribütör firması Teknomaks, CCTV tarafında bina elektroniği ürün yelpazesine dünyada birçok alanda başarıyla liderlik eden, güvenilirliği doğru çözümlerinden ve başarısından kaynaklanan Honeywell ile işbirliği yapmıştır. Honeywell IP ve analog Vista serisini Türkiye pazarına sunan
Teknomaks, markanın kalitesi ile müşteri odaklı hizmet anlayışını birleştirip bu alanda iş ortakları kanalıyla stoklu ve rekabetçi bir şekilde çalışarak istikrarlı bir şekilde hizmet vermeyi hedeflemektedir. Bu nedenle ürün portföyüne yeni ürünler katmaya çalışıyoruz. Honeywell HUS-NVR bunlardan biri. Honeywell HUS-NVR-1032 gelişmiş güvenlik kurulumları için üstün görüntü kalitesi sunuyor. Kullanımı kolay, yüksek çözünürlüklü NVR olduğunu. Bu genel kullanıcı deneyimini geliştirmek için, bu tür sezgisel kullanıcı ara yüzü, zaman çizelgesi fonksiyonu, hızlı dosya transferi ve Hot Plug teknolojisi gibi çeşitli kullanıcı dostu özellikleri ile tasarlanmıştır. HUS-NVR-1032 ya da bağımsız bir uygulama olarak veya çoklu-site dağıtımlar için HÜS ile entegre olması için kullanılabilir. 8 adet HDD yuvaları ile, HUSNVR-1032 aynı zamanda büyük ölçekli sistemler için bir güç depolama çözümüdür. Honeywell HUS-NVR-1032 32 kanal ağı video kayıt cihazı (NVR) olan bu gerçek zamanlı video/ radyo sinyalleriyle iletilen, canlı görüntüleme ve kayıttan yürütmeyi destekler. Ayrıca uygulanabilir bir IP depolama aygıtı olarak büyük ölçekli dağıtımlarda. H.264 şifresini kullanmak için gelişmiş HUS-NVR-1032 teknolojisi, üstün görüntü kalitesi sunar. Yüksek kaliteli görüntü kaydı 8-kanal için 1080 P, gerçek zamanlı kayıt imkanı sunar. 16 kanal için 720 P ve 32 kanal, D1 farklı resim kalitesi gereksinimleri yerine getirmek için tasarlanmıştır. Ve 1080P HDMI çıkışı, BNC ve VGA çıkışı, HUS-NVR-1032 ideal ideal görüntü kalitesini sunar.
Yakın zaman içinde gelişen teknoloji ile CCTV çözümleri hayatımızın her alanında bizlerin güvenliği ve rahatı için etkin yöntemler sunacak, akıllı video içerik analizi sayesinde vazgeçilmez tedbir ve alışkanlıklarımızdan birine dönüşecektir. Teknomaks olarak bina elektroniğinde komple sistem çözümlerimiz ile insanların kendini her alanda güvende hissetmesini sağlayacak birbiriyle uyumlu, etkili ve sistemli çözümler sunmaya gayret ediyoruz.
Yakın zaman içinde gelişen teknoloji ile CCTV çözümleri, hayatımızın her alanında bizlerin güvenliği ve rahatı için etkin yöntemler sunacak, akıllı video içerik analizi sayesinde vazgeçilmez tedbir ve alışkanlıklarımızdan birine dönüşecektir.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 69
ELEKTRONİK GÜVENLİK
Radisson Blu Resort Hotel & Kongre Merkezi güvenlik uygulaması Radisson Blu Resort Hotel & Kongre Merkezi, Bosch yangın algılama sistemleri, genel seslendirme ve acil anons sistemi ile birlikte kapsamlı bir video gözetim sistemi ile donatıldı. Tüm bu sistemler birbiri ile entegre edilerek, Bosch Bina Entegrasyon Sistemi (BIS) üzerinden merkezi olarak yönetilmeleri sağlandı. BOSCH GÜVENLİK SİSTEMLERİ
S
oçi’de yeni açılan 5 yıldızlı Radisson Blu Resort Hotel & Kongre Merkezi, güvenlik sistemlerinde Bosch’u tercih etti. Soçi’de şimdiye kadar düzenlenen en büyük etkinlikle açılışını yapan lüks otel, Bosch yangın algılama sistemleri, genel seslendirme ve acil anons sistemi ile birlikte kapsamlı bir video gözetim sistemi ile donatıldı. Tüm bu sistemler birbiri ile entegre edilerek, Bosch Bina Entegrasyon Sistemi (BIS) üzerinden merkezi olarak yönetilmeleri sağlandı. Karadeniz kıyısına yakın bir yerde bulunan Radisson Blu Resort & Kongre Merkezi’nde 500’den fazla misafir odası, üç restoran, bir sağlık kulübü ve SPA ile başka tesisler yer alıyor. 1.500 m2 büyüklüğündeki Premier Hall ile birlikte 11 konferans salonuna sahip olan Radisson Blu, aynı zamanda Güney Rusya’nın en büyük kongre merkezlerinden biri. Binanın farklı kısımları farklı güvenlik gereksinimlerine sahip olduğu için, Krasnoda merkezli yüklenici LLC Computer-svyaz, tümü tek bir entegre sistem tarafından yönetilen 11 bağımsız yangın paneline ve 8.000’den fazla yangın dedektörüne sahip bir ağ çözümü tasarladı.
70 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Gerektiğinde otelin hızlı bir şekilde tahliye edilmesini sağlamak için, Bosch yangın algılama sistemi ile Bosch Praesideo genel seslendirme ve acil anons sistemi birbirine entegre edildi. Otele kurulan video gözetim sistemi ise, Bosch Video Yönetim Sistemi (BVMS) tarafından yönetilen 300’e yakın IP kameradan oluşuyor. Bosch’un Akıllı Video İçerik Analizi (IVA) yazılımı sayesinde kritik öneme sahip olaylar güvenilir bir şekilde anında tespit edilip, iş gücü maliyetlerinin azaltılmasına destek oluyor. Bosch Güvenlik Sistemleri, Rusya Satış Direktörü Christoph Hampe
proje ile ilgili “Güvenlik ve emniyet bugünlerde açıkçası Soçi’deki en önemli konu… Ancak, Radisson Blu ziyaretçilerine güvenlik konusunda daha fazlasını sunmak istedi. Uzun ömürlü bir güvenlik çözümünü tercih eden otel yetkilileri, bu nedenle, açık standartlara dayalı, entegre, yüksek derecede ölçeklendirilebilir bir güvenlik sistemini tercih ettiler. Bu, onların sistemlerini gerektiğinde kolayca genişletmelerine, böylece ileride yeni güvenlik gereksinimleri doğması durumunda ilk yatırımlarını korumalarına olanak sağlayacak.” dedi.
BİLGİ GÜVENLİĞİ
Akıllı tuvaletiniz aynı zamanda Hacker’ınız olursa? İnsanların internete bağlanma oranları arttıkça güvenlik sorunları da arttı, aynı şekilde makineler internete sahibine sormadan bağlanmaya başladığında da bu sorunların da katlanarak artması söz konusu olacak. Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi
K
onuşmak, “konuşanın, başkalarını ilgilendireceği varsayımı ile ve diğer kişi ya da kişilerle bir anlaşma sağlamak amacıyla, düşündüklerini dil ve ses kalıpları halinde, haberleşme kanalları aracılığıyla aktarması ve tepkilerini kontrol ederek, bu eylemi geliştirmesidir” diye tarif ediliyor; iki yanlı bir çalışmadır düşüncelerin ve duyguların dile
72 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
getirilmesi aktif ve bunların algılanması da pasif yanıdır deniyor. Modern antropoloji, konuştuğu tahmin edilen ilk insana ait izleri M.Ö. 450.000 tarihine kadar çıkarabiliyor. Antropolojinin linguistik dalı üzerindeki çalışmalar ise, konuşma ile araç yapma yeteneğinin aynı zamanda ve birlikte başlamış olabileceğini ve bunun da en az iki milyon yıllık bir geçmişi olabileceğini ileri sürü-
yorlar. Yani milyonlarca yıldır konuşuyoruz, ama anlaşabiliyor muyuz? Birbirimizle konuşurken anlaşmayı beceremiyoruz da, makinelerle nasıl hatasız (bizden kaynaklanan bir bilgi ya da dikkat eksikliği olmadıkça) iletişim kuruyoruz? İzlenmesi gereken son derece katı kurallar ve protokoller olduğu için olabilir mi? Makine için, mecaz, ironi, eş anlam, kinaye gibi kavramlar ya da dil,
Füsun KOCAMAN
din, kültür, etnisite gibi iletişimi çevreleyen faktörler söz konusu değil, harfleri ve sözcükleri hangi sırada dizerseniz ona göre okur ve anlamlandırır ve cevap verir. Hal böyle olunca da, makinelerin birbirleriyle konuşmaları hiçbir yanlış anlamaya ya da yorum farkına yer bırakmadan sorunsuz bir şekilde gerçekleşebiliyor. Ve bu noktada dünyamız yeni bir boyuta doğru evriliyor.
Nesnelerin interneti Nesnelerin interneti ismi (Internet of Things, IoT), ilk kez 1999 yılında bir İngiliz teknoloji lideri olan Kevin Ashton tarafından ortaya atıldı ve henüz kavram olarak yalnızca teknoloji tutkunları arasında yaygınlaşmış olup ve hak ettiği farkındalığı yakalayamamış olsa da, günümüzün en heyecan verici gerçeği. Bu kavram, internete bağlanabilen her cihazın, hem birbirleriyle hem de bizlerle konuşabilmeleri ve elimizdeki akıllı telefonlar, tabletlerin çevremizdeki tüm araç gereci yönetmek için kullanabileceğimiz kumanda panolarına dönüşmesi anlamına geliyor. Tasarımların büyük çoğunluğu şimdilik pasif olsa
da, suyunun, benzininin, yağının bittiğini bize kablosuz internet üzerinden haber veren cihazlar da piyasaya çıkıyor. Eskiden internetten önce ve internetten sonra diye bir ayrım vardı, oraları çoktan geçtik, şimdi yalnızca internetten sonrasını konuşuyoruz. İnternetli hayatımızı ise beş evreye ayırabiliriz: Belge interneti – e-kütüphaneler, belge tabanlı web sayfalar; Ticaret interneti – e-ticaret, e-bankacılık, vs. Uygulamaların interneti Web 2.0 İnsanların interneti – sosyal medya Nesnelerin interneti – birbirine bağlı cihazlar ve makineler Bu evrelerin her biri, bilgi alışverişine ve bilginin çoğalmasına ortam sağlayarak, toplumların, ekonomilerin gelişmesine önemli katkılarda bulundu, nesnelerin interneti de aynı şekilde insanlık için yeni fırsatlar yaratacak. Ancak unutulmaması gereken bir şey var, insanların internete bağlanma oranları arttıkça güvenlik sorunları da arttı, aynı şekilde makineler internete sahibine sormadan bağlanmaya başladığında da bu sorunların da katlanarak artması söz konusu olacak.
Nesnelerin interneti ile gelen konfor Nesnelerin interneti, spor yaparken bileğinize taktığınız banttan, arabanıza kadar birçok cihazın internet üzerinden haberleşmesi anlamına geliyor. Düşünün ki, sabah 05:45’te yataktan kalkmanızı gerektiren toplantının iptal olduğunu haber veren mesaj, siz derin uykudayken posta kutunuza düşüyor. Telefonunuz bu mesajı okuyup, ajandanızı buna göre dü-
zenlese, ajandanız çalar saatinizi 1 saat daha geç çalacak şekilde ayarlasa, çalar saatiniz kaloriferin yanma saatini ve kahve makinenizin kahveyi demleme saatini ve arabanızın camındaki karı/buzu eritecek rezistansın devreye girme saatini 1 saat ileri alsa fena mı olur? Birçok teknoloji şirketi şimdilerde bu işe kafa yoruyor. Apple CarPlay isimli bir ürünle iPhone’nunuzu arabanızın bilgi edinme ve eğlence aracı haline getiriyor. Google da Open Automotive Alliance ile aynı işi Android için gerçekleştiriyor. Microsoft’a gelince, o zaten 1990’lardan beri arabalara girmiş durumda. Gömülü yazılımların ve sensörlerin bir yanda fiyatları düşerken, diğer yanda performansları artıyor, bu durum da Nesnelerin internetinin önünü açıyor. Bluetooth Low Energy gibi, “Hiper-yerel Ağ” diye adlandırılan teknolojilerin yaygınlaşması, ZigBee, Z-Wave, RFID, EnOcean ve geleneksel WiFi teknolojilerinin güçlü ve kolay kurulur hale gelmesi de yine gelişmeyi hızlandıran itici güçler.
Akıllı tuvalet Yazımın başlığında size belki de espri yaptığımı düşündüren ancak günümüzde birçok firmanın ürettiği akıllı tuvaletler, kendileri kadar reklamlarıyla da insanı şaşırtıyor. Numi Kohler, akıllı tuvalet reklamında “Take Comfort. Take Control” diyor, yani “Rahat Et. Kontrolü Ele Al.”!! Öyle bir kontrol paneli var ki, insan bir süre bakakalıyor!! Kapağını kendisi açıp kapatıyor, müzik çalıyor, ışığı açıp kapatıyor, temizlenmenize gerek su gerek sıcak hava ile yardım ediyor, oturağı ısıtıyor vs.. Her eve lazım bir şey yani. NTEC tarafından tasarlanan
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 73
BİLGİ GÜVENLİĞİ
Genelde internet üzerinden ev bilgisayarımıza doğru akan bilgiler konusunda hassas davranırız, özellikle evde çocuk varsa; ama aynı hassasiyeti ev bilgisayarımızdan çıkan verilere de göstermeliyiz. “Bağlantılı ev”de, GE, Samsung ve LG’nin akıllı ve bağlanabilir cihazlarıyla ve ADT’nin güvenlik çözümleriyle donatılmış bir mekan. Termostattan, elektrikli arabaya, tavan vantilatöründen panjurlara kadar her şey ve tabii ki ses, görüntü ve TV sistemleri, birbiriyle iletişim halinde ve siz dünyanın neresinde olursanız olun onlarla iletişimi kaybetmiyorsunuz. Siz de, kablosuz ağa bağlanabilen cihazlar satın alarak, evinizi, ısısını, ışıklarını, kapı kilitlerini, güvenliğini ve hatta yiyeceklerinizin tazeliğini uzaktan kontrol edebildiğiniz akıllı bir eve dönüştürebilirsiniz. Bütün bunlar çok keyifli ve konforlu ancak bilgisayar korsanları için bir PC ya da akıllı telefon kadar çekici olmasa da, bu cihazların da sizi internet avcılarının önüne attığını unutmamalısınız. Buzdolabınızın markete gönderdiği “alışveriş listesi” bir korsanın eline geçtiğinde en fazla çok fazla sütünüz olur ya da tamamen sütsüz kalırsınız, ama bir korsan kilit sisteminize eriştiğinde sorun bu kadar basit olmayacaktır.
Nesnelerin internetine büyük bütçeler ayrılıyor David Cameron, bu konseptin baş destekçilerinden; hükümetinin nesnelerin interneti için 73 milyon pound yatırım yaptığını ve teknoloji temelli “endüstriyel
74 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
devrim” için bunun şart olduğunu açıkladı. 2014 CeBIT için Almanya’ya gelen Cameron, orada da nesnelerin internetini geliştirmek için ilave 45 milyon pound daha ayırdıklarını duyurdu. Üstelik bu konuda yatırım yapan bir tek İngiliz hükümeti değil, araştırma firması CB Insights İngiliz yatırımcıların 2013 yılında nesnelerin interneti konusunda 153 yatırım anlaşması ile 667 milyon pound yatırım yaptıklarını bildirdi. Obama, bu konuda açıklama yapmakta çok temkinli davranıyor, çünkü zaten Internet’e bağlanan her cihaza NSA’in sızdığı biliniyor, “evlerinizdeki buzdolaplarını da radar sahamıza alacağız” demek kendisini pek sevimli yapmayacağı için, yalnızca NSA’i daha fazla kontrol altına alacaklarını belirtmekle yetiniyor. iPod’un babası Tony Fadell’in kurucularından olduğu Nest, termostat ve duman alarmı projeleri ile ödül aldıktan sonra, 2014 Ocak ayında, Google “bilinçli ev” yolundaki çalışmalarına ivme kazandırmak için 3.2 milyar dolar ödeyerek bu firmayı satın aldı. Araştırma firması Gartner’ın 2014 yılı raporuna göre 2020 yılına gelindiğinde, dünya üzerinde 26 milyar “bağlantılı” cihaz bulunacak ve muazzam miktarlarda veri üretiyor olacaklar. Bunları üreten firmalar bu işten 300
milyar dolar para kazanmış olacaklar da, bu kadar büyük verinin sahibi kim olacak? Birbirine bağlı cihazlar arasındaki veri akışını kim yönetecek?
Nesnelerin interneti ile gelen güvenlik sorunları Bütün bunların olmasını mümkün kılan araç, web uygulamaları API’ler (Application Programming Interfaces), onlar sayesinde insandan makineye, makineden makineye ve makineden insana iletişim sağlanabiliyor. Ancak, API’ler Internetin görünmez araçları, kullanıcılar çoğu kez onların varlığından bile haberdar olmuyorlar, arabalarının kapısını açarken ya da evlerinin sıcaklığını ayarlarken bir API kullanmakta olduklarını bilmiyorlar, dolayısıyla API’lerin yönetim ve denetimi konusunda herhangi bir tedbir almıyorlar. Nesneler sizin evinizde olan biteni dedikoducu komşular gibi internete yayarken karşımıza başlıca iki sorun çıkıyor: mahremiyet ve güvenlik. Bu sorunların önüne geçmek için ele alınması gereken başlıca 3 konu var, bunlardan birincisi ve belki de en önemlisi “görünürlük”. Bunu söylerken, size ait verinin herhangi bir anda nerede olduğunu bilebiliyor olmanızı kastediyorum. İkincisi, bu veriyi elinde tutan kurumun uygun kimlik doğrulama teknikleri ile veri güvenliğini sağlaması. Sonuncu kavram, biraz daha soyut: toplum bilinci. FDA, insanların kalp pillerine, insülin pompalarına musallat olan saldırganlardan söz ediyor. Havalandırma sistemi tedarikçisinin kurduğu vantilatörler yoluyla, büyük bir mağaza zincirinin POS cihazına sızmaktan tutuklandığını duyuyoruz!! Uyanık ve tedbirli olmalıyız.
AÖF Halkla İlişkiler Bölümü “İkna ve Konuşma” dersi ders notlarından alınmıştır.
Teknolojide neredeyse değişmez kural, işlevselliğin öncelik taşımasıdır. Bu yönde yıllarca çalışıp fonksiyonlarını artırmak ve geliştirmek için çaba sarf edilmesi ama güvenliğin ancak birilerinin canı yandıktan sonra araya sıkıştırılması yeni bir durum değil. Üstelik de bu cihazları bizler için kuran kişilere güvenmekten fazla yapabileceğimiz pek bir şey yok. Ekmek kızartıcısının, kablosuz ağ ile işbirliği bize çok fazla zarar vermeyebilir ama onu ele geçirmek bir korsan için kapının açık kalmasını sağlamak için ayağını araya uzatmaya benzer. Genelde internet üzerinden ev bilgisayarımıza doğru akan bilgiler
konusunda hassas davranırız, özellikle evde çocuk varsa; ama aynı hassasiyeti ev bilgisayarımızdan çıkan verilere de göstermeliyiz. Daha önceki yazılarımda değindiğim PRISM üzerinden CIA sizin buzdolabınızda neler olduğunu, hangi markaları tercih ettiğinizi, televizyonunuz sayesinde hangi kanal ve konulara ilgi duyduğunuzu, sosyoekonomik yapınızı ve politik eğilimlerinizi takip edebilir. Evdeki cihazlarımızın çalışmazken de veri gönderdiğini biliyor muydunuz? Unutmayalım ki işletim sistemi içeren her cihaza girilebilir, bu ister akıllı saat olsun isterse termostat. Bilgisayarlarımızı anti-
virüs yazılımları, firewall’lar ile korumayı öğrendik, bu cihazlara da yaklaşımımız aynı olmalı. Gerçi ben merak ediyorum, buzdolabınızın yalnızca cep telefonunuza değil, cep telefonunuz sayesinde tespit ettiği içinde bulunduğunuz markette, raf üzerindeki elektronik göstergeye sizin okuyabileceğiniz bir mesaj yollayıp evdeki eksikleri size aldırtabildiği bir çağda yaşıyorken, cep telefonları şahıs isimlerine kayıtlı olduğu halde nasıl oluyor da ülkemizde bir bayanın cep telefonuna erkeklerin cinsel gücünü artıran ilaç reklamı gönderiliyor? Belki de yeni teknolojilerden bu kadar korkmamalıyız, bize uğramıyorlar zaten!
GÜVENLİK HİZMETİ
İş sağlığı ve güvenliği ile işveren mali mesuliyet sigortası Soma’da hayatlarını kaybeden emekçileri rahmet ve saygıyla anıyor, tüm sevenlerine sabır diliyorum. İş kazaları sonucu ölümlerin ve yaralanmaların son bulması dileğiyle… Özlem EMGEN / FPC RİSK YÖNETİMİ LTD. ŞTİ.
G
iriş
İş sağlığı ve güvenliği (İSG) 2000’li yıllarda ön plana çıkmaya başlasa da bu konuda uzun yıllardır ülkemizde mevcut bulunan yasal yapılanma işverene kılavuzluk etmekteydi. 2012 yılında yayınlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (Resmi Gazete No: 28339 ve Tarih: 30.06.2012) ve bu kanuna dayanılarak çıkartılan ve/veya revize edilen yönetmelikler, çalışanlar ve işverenler için güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturma konusunda izlenmesi gereken
76 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
yolu belirlemektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization, ILO) Anayasası “işçilerin genel ve mesleki hastalıklara ve iş sırasında meydana gelen kazalara karşı korunmasını” hedefler. ILO sözleşmeleri de dahil olmak üzere pek çok uluslararası sözleşmeye taraf olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na baktığımız zaman herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu ve kimsenin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağına dair ana çerçevenin olduğunu görürüz.
Ülkemizde mevcut bulunan yasal yapılanma çalışanlara sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamayı ve bunu sürdürmeyi, çalışanların eğitimlerle bilinçlendirilmesini ve yapılan denetimlerle sistemin sürekli iyileştirilmesini hedeflemektedir. Ancak, alınan tüm tedbirlere rağmen her yıl farklı sektörlerde farklı nedenlerle iş kazaları kayıt altına alınmaktadır. Bu da çalışanın finansal olarak ifade edilmesi çok zor olan zararlar görmesiyle birlikte ülkemizin de finansal anlamda kayıplara uğramasına neden olmaktadır. Dolayısıyla ça-
lışanların sağlık ve güvenliklerini sağlamak, güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmak için atılması gereken çok adım vardır.
İş sağlığı ve güvenliği nedir? ILO ve Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization, WHO), tüm sektörlerde çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını, güvenlikleri ve sosyal refahlarını sağlamak ve sürdürmek ve işin çalışanın fiziksel ve psikolojik yeterliliklerine uygun olması için yürütülen çalışmalara iş sağlığı ve güvenliği demektedir. Avrupa Birliği kayıtlarına baktığımız zaman iş kazalarından kaçınma ve meslek hastalıklarının önlenmesi ile birlikte çalışanların beden ve ruh sağlığı ile refahını korumak için yapılan çalışmalar iş sağlığı ve güvenliği olarak tanımlanır. OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri standardında iş sağlığı ve güvenliği tanımı ise işyerindeki çalışanların veya diğer işçilerin (geçici ve yüklenici personeli dahil) ziyaretçilerin veya çalışma alanındaki diğer insanların sağlık ve güvenliğini etkileyen veya etkilemesi mümkün olan şartlar ve faktörler olarak yer almaktadır. Tüm bu tanımları özetleyecek olursak iş sağlığı ve güvenliği, çalışanların ve yapılan faaliyetten etkilenen diğer tarafların sağlığı, refahını ve güvenliğini korumak için çalışan disiplindir. Konu hizmet veya üretim, insan, sağlık ve güvenlik olunca da başarının anahtarı devlet, işveren, çalışan üçlüsünün ilgili diğer taraflarla (sendikalar, akademisyenler, makina ve ekipman üreticileri, endüstriyel hijyen uzmanları, mühendisler, hekimler, teknik personel, sağlık personeli, vb.)
el ele vererek gerekli çalışmaları yapmasıdır.
İş kazası nedir? 6331 sayılı İSG Kanunu yayınlanana kadar iş kazası ve meslek hastalığı ile ilgili yasal tanımlamaları sadece 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (Resmi Gazete No: 26200 ve Tarih: 16.06.2006) ve ilgili mevzuatta yer almaktaydı. 5510 sayılı Kanun’u iş kazasını Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlamaktadır.
İSG Kanunu ise iş kazasını “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olay” olarak tanımlamaktadır. ILO kaynakları iş kazasını, iş dolayısıyla veya iş sırasında meydana gelen ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan olay olarak tanımlamaktadır. Avrupa Birliği (AB) İstatistik Kurumu (Eurostat) iş kazasını fiziksel veya ruhi zarara yol açan iş kaynaklı olay olarak tanımlamakta ve bu kapsamda aşağıdaki hususları değerlendirmeye almaktadır: İş sırasında yaşanılan kazalar Çalışılan yer dışında kişin geçirdiği kazalar (3. taraflar tarafından da neden olunabilir – müşteri sahası, başka firma tesisi, kamu alanları veya ulaşım) Akut zehirlenme. İş sağlığı ve güvenliğine yönelik istatistiklerin kıyaslanması oldukça güçtür. Bunun temel nedeni ülkelerin kayıt tutmada farklı yöntemler izlemesidir. Ülkemizde meslek hastalığı veya iş kazası olduğunda sağlıkla ilgili tüm işlemler 5510 sayılı Kanun üzerinden yürümektedir. İSG Kanunu olan kazaların ve
Her yıl farklı sektörlerde farklı nedenlerle iş kazaları kayıt altına alınmaktadır. Bu da çalışanın finansal olarak ifade edilmesi çok zor olan zararlar görmesiyle birlikte ülkemizin de finansal anlamda kayıplara uğramasına neden olmaktadır. Dolayısıyla çalışanların sağlık ve güvenliklerini sağlamak, güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmak için atılması gereken çok adım vardır. Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 77
GÜVENLİK HİZMETİ
değildir. İşverenler iş gücü kaybı, moral bozukluğu, iş kaybı, imaj kaybı, maddi ve manevi tazminat talepleri, rücu davaları ile yüksek sigorta maliyetleriyle karşılaşmaktadırlar. Temel hedef iş kazalarının olmasına engel olabilmek için önleyici olmaktır. Ancak, iş kazası gerçekleştiğinde işvereni belli bir ölçüde finansal olarak koruyabilecek bir yapının da kurulması finansal olarak şirketlerin faaliyetlerini korumak gerekmektedir. Bu yapı işveren mali mesuliyet sigortasıdır.
Risk yönetimi
tespit edilen meslek hastalıklarının Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesini zorunlu kılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu kendisine bildirilen kazaların istatistikî çalışmasını yapmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu internet sitesinde yayınlanan istatistikî verilere bakıldığında ölümlü iş kazalarında 2012 yılında görülen azalma sevindiriciyken iş kazası sayısındaki artış üzücüdür. 2013 SGK istatistikleri henüz açıklanmadığı için bu yılın verileri değerlendirmeye alınmamıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından ilki 2007 yılında yapılan “İş Kazaları ve İşe Bağlı Sağlık Problemleri” konulu araştırma 2013 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında tekrar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma sonuçlarına göre son 12 ayda iş kazasına uğradığını belirten kişi sayısı 2013 anketi sonuçlarına göre 706000 kişidir. Bu sayının 2007 yılında 725000 olarak kayıtlara geçtiğini belirtmekte de yarar vardır.
78 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği’ne (Resmi Gazete No: 28512 ve Tarih: 29.12.2012) göre işyerinde meydana gelen; çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olduğu halde zarara uğratmayan olaya ramak kala (neredeyse kaza ya da ıska terimleri de kullanılmaktadır) olay denir. Ramak kalaların kayıt altına alınması, incelenip tekrarlarının ve/veya benzerlerinin olmasının engellenmesi ramak kalalar gelen kazaların habercisi olduğu için çok önemlidir. ILO kayıtlarına göre tahmini 160 milyon kişi iş kaynaklı hastalıklar dolayısıyla rahatsızlanmakta ve 270 milyon kişi iş kazası sonucu zarar görmektedir. Aynı kayıtlar, gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık %4’ünün bu kazalar ve hastalıklar sonucu kaybedildiğini tahmin etmektedir. Bu kazalar sonucu çalışan ve ailelerin yaşadıklarının ise maddi olarak hesaplanabilmesi mümkün
Riski yönetimi, riski ortadan kaldırmak veya kabul edilebilir seviye risk dahiline getirebilmek için kontrol metotlarının uygulanması ya da mevcut metotlarda değişiklikler yapılmasıdır. İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde bulunan kabul edilebilir seviye risk tanımına göre yasal yükümlülüklere ve işyerinin önleme politikasına uygun, kayıp veya yaralanma oluşturmayacak risk seviyesine kabul edilebilir risk seviyesi denir. Risk yönetiminin ilk adımı tespit edilen risklerin analiz edilmesi olup, belirlenen risklerin ağırlık oranları (şiddet ve olasılıkları ile riskin önem derecesi) hesaplanarak derecelendirme yapılmasıdır. Akabindeki diğer önemli adım ise, önlem alınmasının gerekli olup olmadığına ve alınması gereken tedbirlerin neler olduğuna karar verilmesidir. Karar verilmesi gereken bir hususta şirketimiz için sadece yasalara uyumun yeterli olup olmadığı ve bizimle benzer sektörlerde çalışan yurt dışındaki firmaların yapmış olduklarını uygulayıp uygulamayacağımız olacaktır. Bu konu-
da yapılan her çalışma ilk adımda ek bir maliyet kalemi gibi gözükse de uzun vadede işletmeye ve hizmetimize sağlayacağı verimli çalışma ortamı, özverili çalışanlar, kaliteli üretim, güvenilir tedarikçi olma gibi katma değerlerle geri dönüşünü sağlayacaktır. Riskin önlenmesi, riskin azaltılması, riskin transfer edilmesi ve riskin taşınması gibi dört ana risk yönetimi tekniğimiz olacaktır. Şirketlerin, riskleri kontrol altına alma yöntemleri, riskin önceliğinin derecesine göre ve en öncelikli olandan daha az öncelikli olana doğru sıralanmak üzere aşağıdaki gibi olmalıdır: Riski yönetiminde önemli hususlardan biri de düzeltici (reaktif) olmak yerine önleyici (proaktif) olmaktadır. Önleyici olabilmenin tek yolu da riski doğru anlamak, olay olmadan gerekli tedbiri alabilmektir. Riski doğru anlayıp gerekli fiziki ve idari tedbirleri hayata geçirdikten sonra yapılması gerekli bir diğer önemli husus da finansal olarak faaliyetimizi ve şirketimizi güvence altına almak için riskimizi sigortaya transfer etmektedir. Riskin taşınması yasal olarak kabul edilemeyecektir. Risk yönetiminin en önemli adımlarından biri işyerinde gerçekleştirilen tehlike belirleme ve risk değerlendirme çalışması sonrasında uygulamaya alınan kontrol tedbirlerinin etkinliklerinin izlenmesi ve gözden geçirilmesidir. Bir kereye mahsus olmak üzere, yapılacak faaliyetlerin şirketlere katma değeri sınırlı olacak, risk yönetim süreci yaşayan bir süreç olmayacaktır. Mevcut yasal yapılanma bunun önüne geçebilmek için yapılan risk değerlendirme çalışmalarının belli aralıklarla güncellenmesini şart koşmuştur. Kısacası can ve mal güvenliğini
sağlayıp sağlamadığımızı ve bunu sürekliliğini şirket kültürü haline getirip getiremediğimizi sürekli kontrol ediyor olmalı ve insanı koruyan bir sistem kurmalıyız.
İşveren mali mesuliyet sigortası nedir? Genel sorumluluk branşında yer alan işveren mali mesuliyet (İMM) sigortası ülkemizde isteğe bağlı sigorta programları arasında yer almaktadır. İMM sigortası genel şartlarına baktığımız zaman İMM sigortası, bir işyerinde işverene bir hizmet sözleşmesi ile bağlı ve Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na tabi çalışanların yükümlülüklerini yerine getirmesi esnasında uğrayacağı zararlar için işverene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına alan bir sigorta türüdür. Bu sigorta, İşverene bir hizmet akdiyle bağlı olarak çalışan, Sosyal Güvenlik Kurumu’na tabi işçiler ve onların hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminat taleplerini, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sağladığı yardımların üstünde ve dışında kalan tazminat taleplerini, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun açacağı rücu davaları sonucunda, ödeme yükümlülüğü doğan tazminatlar ile Mahkeme masrafları ve avukatlık ücretlerini kapsamaktadır. Bu genel ifadeden maliyet ne olursa olsun sigorta poliçemiz tarafından ödenecektir ifadesi anlaşılmamalıdır. İMM sigortası yukarıda listelenen maliyetleri poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ödemektedir. Poliçemizde belirtilen kişi başı ve olay başı limitlerini sigorta aracımızla birlikte belirlemiş olmamız önemlidir.
Sorumluluk sigortaların genel olarak kapsamı dışında bulunan Savaş, isyan, ayaklanma vb. gibi durumlardan sonra oluşan zarar ve ziyan talepleri, Terör eylemleri ve terörle mücadele sırasında oluşan zarar ve ziyan talepleri, Mesleki iştigal durumu hariç olmak üzere nükleer kaynaklı olaylar sonucu yapılan zarar ve ziyan talepleri, Kasten veya bilerek sebebiyet verilen olaylar sonucu doğacak zarar ve ziyan talepleri İMM sigortası kapsamı dışında kalmaktadır. Kapsam dışı kalan bir hususta ceza davaları sonucu doğabilecek masraflar ile tüm sigorta programlarının dışında kalan para cezalarıdır. İşveren ile sigorta şirketi arasında doğru bilgi paylaşımı önemlidir. Sigorta şirketi, işverene ve yaptığı faaliyete ait öğreneceği ticari ve mesleki sırların saklı tutulmamasından doğacak zararlardan sorumludur. Dolayısıyla her türlü bilgi doğru ve zamanında sigorta şirketiyle paylaşılmalıdır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken önemli bir diğer hususta sigorta poliçesi ile hangi durumların ve kişilerin koruma altına alındığıdır. Standart poliçe ile teminat altına alınmayan stajyerler, taşeronlar, tali müteahhitlerin teminata ile dahil edildiği kontrol edilmelidir. Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği, İşveren tarafından sağlanan servis araçlarıyla çalışanların işyerine getirilip götürülmesi esnasında, meydana gelebilecek kazaların, İşveren tarafından görevle başka bir yere gönderildiği ve asıl işini yapmadığı zamanlarda meydana gelen iş kazalarının,
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 79
GÜVENLİK HİZMETİ
Ülke sınırları dışında meydana gelen iş kazalarının Meslek hastalıkları sonucu ileri sürülecek tazminat taleplerinin, Gittikçe artan manevi tazminat taleplerinin poliçe kapsamında olup olmadığına dikkat edilmesi konusunda sigortalıları uyarmaktadır. Yukarıda belirtilen tüm hususlar özel şartlarla ek teminat olarak poliçeye eklenebilmektedir. İMM sigortası yaptırmaya karar verdikleri noktada işverenlerden istenilecek asgari bilgiler ise aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir. 1. İşletme hakkında genel bilgi 2. Çalışan sayısı 3. Mavi yaka – Beyaz yaka ayrımı 4. İşçilik ücreti 5. Hasar geçmişi İMM sigortasının primini belirlemeye yönelik oluşturulmuş bir tarife yoktur. Sigorta şirketi yukarıda listelenen bilgileri ve piyasa koşullarını değerlendirerek alınmak istenen kişi başı ve olay başı limitleri için prim belirlemektedir. Yukarıdaki listede yer alan hasar geçmişi bilgisi de bir fiil şirketin risk yönetimini ne kadar iyi yaptığı ile paralel gitmektedir. Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği bilinç ve kültürüne sahip, riskini iyi yöneten ve hasar geçmişine sahip olmayan bir şirket ile risk yönetimi konusunda yol alması gereken ve/veya kötü bir hasar geçmişine sahip şirketlerin primlerinde farklılıklar olması şaşırtıcı olmayacaktır. Bu sigorta branşı aslında iş sağlığı ve güvenliği riskinin iyi yönetilmesi adına kullanılabilecek etkin araçlardan biridir. Türk Ticaret Kanunu 1446. maddesi, riskin gerçekleşmesi halinde sigortalının mükellefiyet ve borçlarını düzenlemektedir. Bu maddede sigorta şirketine iş
80 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
kazasının gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidileceği açıkça ifade edilmektedir. Burada önemli bir hususta iş kazalarındaki uzun sorumluluk süresidir. İş kazası olduğundan 10 (on) yıl sonrada kazaya uğrayanın tazminat davası açabileceği unutulmamalıdır. Kaza küçük veya büyük olsun mutlaka sigorta şirketi konu hakkında bilgilendirilmelidir ki tazminat süreci işlediğinde İMM sigortasından yararlanılabilsin. Aksi durumlarda özellikle İMM sigortası poliçesi düzenlenen sigorta şirketinde de bu süreçte bir değişiklik yapılmışsa ciddi sorunlar yaşanacaktır.
Hasar Konu insanın zarar görmesi olduğunda hasar kelimesi kulağa hoş gelmese de sigorta sürecinde yaşanılan iş kazası sonucunda işleyen süreç hasar yönetimi olacaktır.
Hasar, sigorta sözleşmesiyle teminat altına alınan riskin gerçekleşmesi sonucu zararın ortaya çıkmasıdır. Hasar gerçekleşir gerçekleşmez hasar ihbarında bulunmak elzemdir. Her sigorta, konusuna göre farklılık göstermekle birlikte, hasar ihbar süresi poliçede belirtilmektedir. İMM sigortası genel şartlarına göre, bu süre riskin gerçekleştiğinin öğrenildiği andan itibaren en geç 5 (beş) iş günüdür. Doldurulmuş olan SGK İşyeri Kaza Bildirim Formu’nun yanı sıra bazı sigorta şirketleri, kendi hasar ihbar formlarının da doldurulmasını talep edebilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili her konuda olduğu gibi hasar sürecinin yönetilmesinde de iletişim anahtar kelimedir. Sigorta şirketimizin bizden beklentilerini iyi anlamış olmamız gereklidir. Sigorta şirketine iş kazası ile ilgili toplanan belge ve bilgiler verilmelidir. Kendisine dava yolu veya sair suretle bildirilen tazminat talebi karşısında firmalar sigorta şirketini derhal konu hakkında haberdar edip gerekli
belgeleri iletmelidir. Tazminatın belirlenmesi sürecinde sigortacının yetkilendireceği uzmanların kaza ile ilgili inceleme yapmasına izin verilmeli ve onlarla koordineli çalışılmalıdır. Sigorta şirketleri, tazminat talebinde bulunan kişi veya kişilerle doğrudan doğruya temasa geçerek anlaşma hakkına sahiptir. Buna karşılık sigorta şirketinin onayı olmadan işverenlerin kendilerine gelen tazminat taleplerini kısmen veya tamamen kabul etmemeleri gerekmektedir. Sigortadan talep edilebileceğini düşünerek iyi niyetle tazminat ödemesi yapmamalıdır. Yasal süreç işletilerek anlaşmaya varılması akabinde sigorta şirketinin de onayıyla tazminat ödemesi yapılmalıdır. Sigorta şirketlerinin hasar yönetim süreçleri de birbirlerinden farklılık gösterebilmektedir. Sigorta şirketlerinin büyük çoğunluğu kusur oranının belli olmasını ve/veya SGK’nin tespit edeceği peşin sermaye değerinin aktüerlerce belirlenememesi sü-
İş sağlığı ve güvenliğine yönelik istatistiklerin kıyaslanması oldukça güçtür. Bunun temel nedeni ülkelerin kayıt tutmada farklı yöntemler izlemesidir. Ülkemizde meslek hastalığı veya iş kazası olduğunda sağlıkla ilgili tüm işlemler 5510 sayılı Kanun üzerinden yürümektedir. recini bekleyerek hasar dosyalarını kapatmaktadır. Bazı sigorta şirketleri ise aktüerya çalışması yaptırarak sulhe giderek dosyayı kapatmayı tercih etmektedir. Sigorta şirketleri daha fazla bilgi ve belge isteme hakkını saklı tutarak minimumda aktüerya hesabı için aşağıdaki bilgileri ve belgeleri istemektedirler: SGK’nin yetkilendirdiği sağlık hizmeti sunucularından alınacak, sürekli sakatlık oranını gösterir heyet raporu (yaralanma halinde), Ölüm belgesi (ölüm halinde) Kaza tutanakları, Kişinin kaza tarihindeki gelirini gösterir maaş bordrosu, Vukuatlı nüfus kayıt örneği,
Tedaviye ilişkin faturalar Ölüm durumunda, veraset ilamı/mirasçılık belgesi. İMM sigortası poliçesi kapsamına, yani almış olduğunuz ek teminatlara bağlı olarak hem maddi hem manevi tazminat taleplerini karşılayacaktır. Maddi tazminat talepleri hukuki süreçte aktüerya hesabı ile belli kıstaslara göre hesaplanmaktadır. Burada ön plana çıkan kıstaslardan başlıcaları ise kişinin yaşı, geliri, bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısı ve yaşları, iş görememezlik yüzdesi olarak sıralanabilir. Manevi tazminat talepleri içinse belirlenmiş bir kriter henüz bulunmamaktadır. Tamamen hukuki sürecin ilerleyişi içinde hâkim takdiri ile belirlenen bir miktardır. Buradan da görülebileceği gibi sigortadan alınabilecek tazminat miktarı poliçenin limitleriyle doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla doğru limitlerle poliçe almak çok önemlidir. Bunun sağlanabilmesi içinde konusunda uzman kişilerle çalışmak ve işletmelerdeki tehlikeler ve risklerin çok iyi biliniyor ve yönetiliyor olması gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir hususta İMM sigortasının sorumluluk ilkesiyle çalıştığıdır. Bunun anlamı da sigortanın, bilirkişinin belirleyeceği kusur oranınızda ödeme yapacağıdır. Alt işverenlik faaliyetlerin yay-
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 81
GÜVENLİK HİZMETİ olması bir hasar anında sigortalı ve sigortacı için sürecin hızlı ve rahat işlemesi için şarttır. İMM sigortasından alınacak hasarların sonraki yılların sigorta primlerine yansıyacak olması dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği sisteminin iyi kurulmuş ve risk yönetimin etkin yapılıyor olması gereklidir. Konunun insan hayatıyla doğrudan ilgili olması nedeniyle de kurulmuş olan sistemin etkin bir şekilde ve sürekli iyileştirilerek işletiliyor olması önemlidir.
gınlığı göz önüne alındığında özel şartlarla sigorta poliçesine bu firmaların çalışanlarının da ekletilmesinin önemi hasar sürecinde de karşımıza çıkmaktadır. Taşeron firma çalışanı iş kazası yaşadıysa bu husustan asıl işverende alt işveren ile birlikte sorumlu olacaktır. Yasal süreçte ilgili tarafların kusur oranları belirlenecek ve İMM sigortası poliçesi taşeron faaliyetlerini kapsamıyorsa ödemeler sadece asıl işverenin kusuru oranından yapılacaktır. Taşeron firmayı da kapsaması durumunda işçinin kusur oranı düşülerek kalan meblağ ödenecektir.
Sonuç İş sağlığı ve güvenliği uzun ve zahmetli bir yoldur. Bir işyerinde işyeri sahibinden başlayarak tüm tarafların elini taşın altına sokması, iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşmasında önemli rol oynayacaktır. Güvenlik kültürü oluşturmak için ilgili tüm taraflar birlikte çalışmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği mesleki eğitimin bir parçası olmasının yanı sıra ağaç yaşken eğilir prensibiyle Milli Eğitim Bakanlığı’nın zorunlu
82 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
eğitim müfredatının da bir parçası olmalıdır. İşe alımlarda işe uygun kişinin işe alınması, kişinin kendisi için doğru işlerde çalıştırılması ve iş sağlığı ve güvenliğinin şirketlerin yönetim sistemlerinin en temel parçalarından biri olması gerekmektedir. Çalışanların süreçlere dahil olmasıyla, denetim süreçleriyle ve sürekli eğitim programlarıyla iş sağlığı ve güvenliği hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Bu süreçte etkin bir risk yönetimi yapmak, konulara önleyici yaklaşmak başarıya ulaşmak için şarttır. Neyle karşı karşıya olduğumuzu doğru anlamak akabinde de bunları doğru yönetmek için gerekli tedbirlerin alınması ve sürekli kılınması gerekmektedir. Sigorta, risk yönetim sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Şirketi maddi olarak da koruma altına almak adına isteğe bağlı olan işveren mali mesuliyet sigortasının yapılıyor olması faydalıdır. Sigorta vasıtası ile risk, sigortalıdan sigortacıya belli bir prim karşılığında belirlenmiş sigorta süresi boyunca aktarılmış olur. Transfer işleminin doğru şartlarda yapılmış
Kaynakça 1. Türk Ticaret Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, İş sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği, http:// www.mevzuat.adalet.gov.tr/, Erişim Tarihi: 10.04.2014. 2. EMGEN, Ö., ‘Tehlike Belirleme ve Risk Analizi Semineri Yayımlanmamış Ders Notları’. İYEM, 2014. 3. EMGEN, Ö., ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Semineri Yayımlanmamış Ders Notları’ İYEM, 2014. 4. EMGEN, Ö., ‘Risk Yönetimi, Yangın Önlemleri ve Sigorta’. TÜYAK Yangın ve Güvenlik Sempozyumu, 2013. 5. İnan, H. ‘İşveren Mali Sorumluluk Hasarları Yayınlanmamış Bilgilendirme Notu’, Marsh Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş., 2013. 6. Marsh Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş., Hasar Verileri 7. Marsh Bülten, İşveren Mali Mesuliyet Sigortası, Temmuz 2010. 8. TS OHSAS 18001 2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı. 9. http://www..org/global/standards/ subjects-covered-by-international-labourstandards/occupational-safety-andhealth/lang--en/index.htm. Erişim Tarihi:31.03.2014 10. http://www.eurofound.europa.eu/ areas/industrialrelations/dictionary/definitions/HEALTHANDSAFETY.htm 11. http://www.tsb.org.tr/isveren-mali-sorumluluk-sigortasi.aspx?pageID=751 12. http://www.tsb.org.tr/resmi-istatistikler.aspx?pageID=909 13. http://www..org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/_anayasa.htm 14. http://www..org/wcmsp5/groups/ public/@dgreports/@dcomm/@publ/documents/publicat ion/wcms_093550.pdf 15. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/ tr/kurumsal/istatistikler, Erişim Tarihi: 10.04.2014. 16. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=16118
YANGIN GÜVENLİĞİ
Hava örneklemeli duman algılama sistemi Hava örneklemeli duman algılama sistemleri, noktasal tip detektörlere göre daha hassas ve erken algılamanın ihtiyaç duyulduğu yerlerde kullanılan sistemlerdir. Sunucu odaları, veri merkezleri, MCC panel odaları gibi önemli donanımların bulunduğu alanlar hava örneklemeli duman algılama sistemlerinin tercih edildiği başlıca yerlerdir. İlker ÖZZORLU / UTC Climate, Controls & Security
H
ava örneklemeli duman algılama sistemle-
ri, noktasal tip detektörlere göre daha hassas ve erken algılamanın ihtiyaç duyulduğu yerlerde kullanılan sistemlerdir. Sunucu odaları, veri merkezleri, MCC panel odaları gibi önemli donanımların bulunduğu alanlar hava örneklemeli duman algılama sistemlerinin tercih edildiği başlıca yerlerdir. UTC Building
84 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
& Industrial Systems yeni Edwards LaserSense Hava Örneklemeli Duman Algılama Sistemleri sayesinde her türlü ortamda hassas algılama yapabilme imkanı sunmaktadır.
Özel alanlarda doğru ve hızlı algılama Yangın algılama sistemlerinde kapalı alanlarda kullanılmak üzere genelde noktasal tip detektörler tercih edilir. En çok bilinen ve
kullanılan detektör tipleri duman detektörü, ısı detektörü ve hem duman hem ısı algılayabilen kombine detektörlerdir. Fakat noktasal tip detektörler her ortama uygun olmayabilir. Örneğin tozlu ortamlarda noktasal tip detektörlerin kullanılması çok fazla yanlış alarma sebebiyet verebilir. Bu gibi özel yerlerde hava örneklemeli duman algılama sistemleri kullanılabilir. En önemli avantajları ve kullanım se-
Özel yazılım ile tasarım
bebi noktasal tip detektörlere göre çok daha erken algılama yapabilmesidir. Şekil-1’de de gördüğünüz gibi hava örneklemeli sistemler yangını diğer detektör tiplerine göre daha erken fazlarda algılayabilmektedir. Hava örneklemeli duman algılama sistemleri sunucu odaları, veri merkezleri, elektrik pano içleri gibi hassas ve önemli donanımların bulunduğu temiz ortamlarda kullanılabileceği gibi noktasal tip detektörlerin yanlış alarm verebileceği ya da yükseklikten dolayı kullanılamayacağı fabrika, üretim tesisi gibi tozlu ortamlarda da kusursuz algılama yapar.
Çalışma prensibi Hava örneklemeli duman algılama sistemlerinde temel olarak algılama yapılacak alanın tavanına özel borular döşenir. Ana kontrol ünitesine bağlanan bu özel boruların üzerine belirli aralık ve genişliklerde delikler açılır ve etiketlenir. Ana kontrol ünitesi yapısına ve özelliklerine göre delikler yardımıyla sürekli borulardan örnek hava çeker ve çektiği havayı özel algılama hücresinde lazer algılayıcı sayesinde değerlendirerek içerisinde herhangi bir duman partikülü olup olmadığını inceler. Örneklenen havada herhangi bir duman partikülüne rastlanması durumunda sistem alarm verir.
Lazer algılama teknolojisi Edwards hava örneklemeli duman algılama sistemi, özel “Forward Scatter Laser” teknoloji sayesinde örneklenen hava içerisindeki duman partikülünü çok kısa bir sürede algılayarak alarm oluşturabilme yeteneğine sahiptir. Temiz havanın ışık dağılımı çok azken hava içerisindeki partikül hacmi arttıkça ışık dağılımı da artar. Hava içerisindeki ışık dağılımının artış oranının ölçümü bize havanın kirlilik seviyesini bildirir bu da aslında yangının boyutu hakkında bize bilgi verir. Diğer ölçüm yöntemlerine göre “Forward Scatter Laser” teknolojisi hızlı algılama anlamında çok daha başarılıdır. Bu özel teknolojinin bir diğer avantajı da çok tozlu ve kirli ortamlarda çalışabilmesi, vibrasyon ve yüksek nemden kaynaklanan problemlere karşı düşük yanlış alarm duyarlılığıdır. Algılama haznesinden alınan sinyal yine Edwards’a özel “ClassiFire™ Perceptive Artificial Intelligence” sisteminde işlenir ve sistem bulunduğu ortamın şartlarına göre hassasiyet seviyesini belirler. Detektörün atık yönetim sistemi ise örneklenen havanın belli bir oranını egsoz bölümünden dışarı atarak farklı ortamlarda çalışmasını sağlayarak sistemin ömrünü uzatır.
Algılama yapılacak alanda kullanılması gereken boru miktarı, delik sayısı ve çapı gibi veriler özel tasarım yazılımı “PipeCad™” aracılığıyla hesaplanır. Ücretsiz olarak sunulan bu yazılım ile algılama yapılacak alanın haritasını 2 veya 3 boyutlu olarak elle çizebilir ya da mimari autocad dosyasını direk aktarabilirsiniz. Çizim aşamasından sonra kullanacağınız dedektör modelini seçip hava akış oranları, delikler ve borular arası denge, delik çapı, delik sayısı ve örnekleme noktası hassasiyeti gibi birçok hesaplamayı otomatik olarak yaptırabilirsiniz. Bunun yanı sıra sisteme gireceğiniz size özel malzeme kodlarınızla projede kullanılan tüm ürünlerin listesini ve adetlerini çıkarttırabilirsiniz. Tasarım sonrası tüm proje uygulamaya hazır şekilde elinizde olacaktır.
Ortama göre dinamik hassasiyet ayarı Edwards LaserSense detektör hassasiyetini bulunduğu ortamın koşullarına göre bir defa değil sürekli ayarlar. Sistemi özel kılan “ClassiFire™” teknolojisi sayesinde ortamdaki duman yoğunluğu sürekli takip edilir ve bu yoğunluk referans alınarak değişken seviyeler belirlenir. Böylece ortam koşullarında meydana gelebilecek fakat bir yangın oluşturmayan değişikliklere karşı sistem performansını korumakta ve yanlış alarm durumlarını önlemektedir. Aşağıdaki grafikte de görebileceğiniz gibi detektör hassasiyet seviyesi ortam koşullarındaki değişikliğe göre değişmektedir. Detektör enerjilendikten sonraki ilk 15 dakika boyunca çevresel kompanzasyon için öğrenme moduna girer. 15 dakika sonunda belirlediği hassasiyet seviyesinde çalışmaya başlar fakat arka planda ortam koşulları izlenmeye devam edilir ve ilk 24 saat boyunca özel “ClassiFire™” algoritmasını kullanarak en uygun hassasiyet seviyesini kesinleştirir.
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 85
YANGIN GÜVENLİĞİ Grafik yönetim yazılımı ile canlı izleme Windows tabanlı “SenseNET™” yazılımı ile merkezden 127 adede kadar detektörün canlı izlemesi yapılabilir. Özellikle kampüs tarzı dağınık yapıya sahip projelerde sistemin tek merkezden kontrolünü sağlayan bu yazılım sayesinde haritalar oluşturulabilir, arıza ve alarmlar sesli şekilde bildirilebilir.
LaserSense 25
Tek borulu sistem, 750m2’ye kadar algılama, 50m boru uzunluğu, 10 örnekleme deliği, Dört alarm seviyesi, Network edilebilir yapı, RS-232 ile PC bağlantısı.
Lazer toz ayrışım teknolojisi Edwards LaserSense sistemini diğer sistemlerden ayıran bir diğer özel teknoloji de “Laser Dust Discrimination™” teknolojisidir. Bu özel algoritma sayesinde örneklenen hava içerisinde bulunan toz partikülleri tespit edilir ve yangın sinyali olarak değerlendirilmez. Böylece hava örneklemeli sistem yanlış alarma sebebiyet verebilecek tozlu ortamlarda rahatlıkla tercih edilebilir. Aşağıdaki çizimde toz partikülleri ile duman partiküllerinin nasıl ayrıştırıldığı görülmektedir.
LaserSense 100
Sertifikasyon Edwards LaserSense sistemi EN54-20’e uygun ve VdS sertifikasyonuna sahiptir. Hava örneklemeli duman algılama sistemlerinin Avrupa standartları EN54-20’de tanımlanmıştır. Bu belgede sistemin sahip olması gereken özellikler, test metodları ve performans kriterleri belirlenmiştir.
Çift borulu sistem, 1400m2’ye kadar algılama, 100m boru uzunluğu, 20 örnekleme deliği, Dört alarm seviyesi, Network edilebilir yapı, RS-232 ile PC bağlantısı.
Geniş ürün portföyü
Haberleşme modülü ile network imkanı Edwards LaserSense hava örneklemeli duman algılama detektörleri ihtiyaç halinde birbirleriyle network edilebilir ve tek bir noktadan izlenebilir. Özel haberleşme modülü sayesinde 127 detektörü tek bir noktadan izleyebilir ve kontrol edebilirsiniz. Bar grafik ekranı üzerinden network’deki en yüksek alarm seviyesine sahip detektör görülebilir. Ayrıca modül üzerindeki arıza ve alarm röle çıkışları sayesinde diğer sistemlerle entegrasyon da sağlanabilir.
86 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
Edwards LaserSense hava örneklemeli duman algılama sistemi sayesinde farklı boyutlarda projeler gerçekleştirilebilir. Özellik ve kapasitesine göre 4 farklı detektör tipi bulunmaktadır.
LaserSense Nano
Tek borulu sistem, 750m2’ye kadar algılama, 50m boru uzunluğu, 10 örnekleme deliği (Class C), Dört alarm seviyesi, Network edilebilir yapı.
LaserSense HSSD2
Dört borulu sistem, 2000m2’ye kadar algılama, 200m boru uzunluğu, 100 örnekleme deliği, Dört alarm seviyesi, Network edilebilir yapı, RS-232 ile PC bağlantısı.
YANGIN GÜVENLİĞİ
Su sisi söndürme sistemleri - 2 Su sisi sistemlerinin kullanımında/seçiminde en önemli parametre, kullanılacak olan sistemin yapılacak olan uygulama için “onaylı” olmasıdır. Burada önemli olan tek tek komponentlerin değil tüm sistemin yapılacak olan uygulama için kuruluş tarafından onaylanmış olmasıdır. Levent KARAKOÇ / ARTI YANGIN
3
Su sisi tarihçesi
İlk su sisi sistem tasarımları 1930’lu yıllara kadar uzanmaktadır. Öncelikle el nozulu şeklinde tasarlanan ilk su sisi sistemler sonrasında mikro nozullu ve sabit borulu sistemlere öncülük etmiştir.
4. Su sisi sistemi komponentleri 4.1. Su sisi sistemi cam tüplü başlıkları ve açık nozulları 4.1.1.Su sisi sprinkler başlıkları Su sisi sprinkler başlıkları cam
88 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
tüplü sprinklerler olup, sıcaklığa bağlı olarak cam tüpün patlaması sonucu aktivasyonun başladığı sistemlerde kullanılır. Isıya duyarlı cam tüpün 57 ile 141°C arası 5 farklı sıcaklık seçeneğinde patlaması sonucu sprinklerin içinde bulunan piston itilir ve yüksek
basınçlı su, sprinklerin üzerinde yeralan mikro nozullardan dışarı çıkar. Su sisi sprinkler 4 bölümden meydana gelir; sprinkler gövdesi, yaylı piston, mikro-nozullar ve ısıya duyarlı cam tüp. Sprinkler başlıkları genel olarak tıkanmaya karşı 300µm’lik bir pislik tutucu ile donaltılmıştır. Sprinklerler prinç, krom veya nikel kaplamalı olabilir.
4.1.2. Su sisi spray nozulları Su sisi sprey nozulları açık tip nozullar olup, aktivasyonun manuel veya yangın algılama sistemi
aracılığı ile başladığı sistemlerde kullanılır. Sprey nozulların, çeşitli yangın korunma sistemlerinin gereksinimlerini karşılayacak (örneğin hapishanelerde kurcalamaya karşı dayanıklı veya hangarlarda yere monte edilebilen, yükseltilmiş döşeme altları, duvar tipi gibi ) çeşitleri mevcuttur. Su sisi sprey nozulları, gövde, mikro-nozullar ve 300µm’lik pislik tutucudan meydana gelir. Bütün sprey nozullar paslanmaz çeliktir. K Faktörü: Mikro nozulların k-faktörleri 0,028 – 3,15 arasında değişmektedir. Nozullarda 1-3 ve/veya 4-7 adet mikro nozul bulunur.
4.2. Sistem montaj elemanları Su sisi sprinkler ve sprey nozulları, uygun bir montaj adaptör kullanılarak borulama sistemine bağlanır. Montaj yerine ve şekline göre çeşitli tipleri mevcuttur. Örneğin cam tüplü sprinklerin montajı için özel çek vanalı bir adaptör kullanılır, bu sayede bütün sistemin drenaj edilmesine gerek kalmaksızın sprinkler değiştirilir, böylelikle bir sprinklerin değiştirilmesi için harcanan zaman önemli ölçüde azaltılır.
aktive olduğunu gösterir. Kesme vanaları manuel olarak su girişini kapatarak bölgesel bakım amacıyla da kullanılabilir. Ayrıca rutin test ve bakımlar için, kesme vanaları bir test ekipmanı ile donatılır ve sprinkler aktivasyonunu simule ederek gerekli testler yapılır. Kesme vanaları çeşitli ölçülerde ve izleme anahtarı veya ihtiyaca göre diğer başka aksesuarlarla donaltılmış olabilir.
Pompa üniteleri kaide üzerine monte edilmiş olup, genleşme tankı ve kontrol panosuyla birlikte temin edilir.
4.3.2. Mekanik bölge vanaları
Elektrikli pompa ünitesi olup, genellikle makinelerin lokal korunmasına yönelik uygulamalarda kullanılır. Bir elektrik motor, piston pompa ve kontrol panosundan meydena gelir.
Bu vanalar genelde açık tip sprey nozullu sistemlerde kullanılır. Vanalar normalde kapalıdır, bir bölgeden yangın alarmı geldiğinde, o bölgedeki ilgili vana açılarak o bölgede su akışına izin verir. Bu vanalar otomatik veya manuel olarak açılabilir, ayrıca uzaktan kumanda edilebilir.
4.3.3. Tahliye ve kontrol vanaları Silindirli sistemler için çok çeşitli tahliye ve kontrol vanaları mevcuttur. Silindirler ortak bir manifold tahliye vanasından deşarj edilebildiği gibi, bağımsız tahliye vanaları ile boşaltılabilir. Tahliye metodu elektrikli, pnömatik, hidrolik veya manuel olabilir.
4.3.4. Diğer vanalar
4.3.Vanalar
Pislik tutucu filtreler, çek vanalar, küresel vanalar ve stabilizasyon vanaları gibi sistem montajında gerekli diğer vanalar.
Her sistem farklı türlerde çeşitli sayıda vanalardan oluşabilir. Her vana sistemde ayrı bir fonksiyonel rol oynar.
4.4. Pompa üniteleri 4.4.1. Elektrikli pompa üniteleri
4.3.1. Bölgesel kesme vanaları Kesme vanaları su sisi sistemini belirli bölümlere ayırmak için kullanılır. Bu vanalar normalde açıktır ve izlenebilir. Vananın içinden bir su akışı olduğunda, bu bir sprinklerin açıldığını ve sistemin
Birçok değişik uygulamada kullanılabilen elektrikli pompa üniteleridir. Değişik ebat ve konfigürasyonlarda özel olarak üretilirler. Her pompa ünitesi hem ana enerji hattından hem de trafodan beslenebilecek şekilde dizayn edilir.
4.4.2. Modüler sprinkler pompa üniteleri Sprinkler pompa ünitelerinin modüler versiyonudur. Montaj yerinin kısıtlı olduğu zamanlarda bu tip pompa üniteleri kullanılabilir.
4.4.3. Lokal uygulamalar için pompa üniteleri
4.4.4. Dizel pompa üniteleri Bu üniteler kompakt ve kendi kendine yeten üniteler olup, elektrik kaynağı bulunmayan yerlerde elektrikli pompa ünitelerine alternatif olarak sağlanabilen dizel motorlu pompa üniteleridir. Elektrik bağlantısına gereksinim duymamalarına rağmen, harici bir yangın alarm ve kontrol sistemine bağlanabilirler.
4.4.5. Gazlı (Silindirli sistem) pompa üniteleri Bu üniteler de kendi kendine yeten, dışardan herhangi bir güç kaynağına ihtiyaç duymayan ünitelerdir. Daha çok düşük tehlikeli alanlarda ve makine dairelerinde kullanılır. Gazlı pompa üniteleri, basınçlı hava veya nitrojen ile basınçlandırılan mekanik piston-tip pompa ve korunan hacmin büyüklüğüne ve gereken koruma süresine bağlı olarak değişik sayılarda su silindirlerinden meydana gelir.
4.5. Su depoları Elektrikli veya dizel motorlu pompa ünitelerinin su beslemeleri; ana şehir şebekesinden (kesintisiz
Haziran 2014 Güvenlik Yönetimi n 89
YANGIN GÜVENLİĞİ bir kaynak ise) veya sistem için hesaplanmış ebatta bir su tankından beslenebilir.
4.6. Borulama sistemi: Paslanmaz çelik borular Tüm sistem boruları dikişsiz ve/ veya dikişli paslanmaz çelik AISI 316, AISI 316L, AISI Ti kalite olmalıdır. Su sisi sistemi boruları sprinkler sistemi ile karşılaştırıldıklarında çok daha küçük ebatlarda olduğundan özellikle asma tavan arası mekanlarda, tarihi yapılarda ve mevcut binalarda yapılan uygulamalarda kolaylık sağlamaktadır. Borular bükülerek de kullanılabildiğinde (25 mm ye kadar olan çaplarda) (dirsek kullanmadan) montaj süresi çok daha kısadır.
4.7. Fitting malzemesi ≤25 mm çapa kadar olan borularda “(Compression) Kompresyon/Yüksüklü Fitting” 50 mm çapa kadar olan borularda “Yüksek Basınçlı Dişli Fitting” >50 mm ve daha büyük çaplı borularda ise “Kaynaklı veya Flanşlı Fitting” kullanılmaktadır
4.8. Boru askı malzemeleri Yüksek işletme basıncına dayanacak ve su dolu boru ağırlıklarını taşıyabilecek tip ve kapasitede askı ürünleri/ kelepçeleri kullanılır.
Montaj ile ilgili dikkat edilmesi gereken husular
İletkenlik, İki boyutlu söndürme etkisi, Büyük kapasiteli pompa, boru ve alan ihtiyacı, Sıvı yangınlarıyla mücadelede yaşanan zorluklar.
Halon Ozon tabakasını delmesinden dolayı yasaklanması, Soğutma etkisinin minimal düzeyde olması.
Kimyasal gazlar (FE13, FM200, NAF S-III vb.) Yüksek global ısınma faktöründen dolayı yasaklanması, Yangını söndürürken açığa çıkardığı bazı toksik maddeler, Soğutma etkisinin sınırlı olması.
Inert gazlar (Argon, Inergen, vb.) * Geniş yerleşim alanı ihtiyacı, * Sadece tam kapalı hacimlerde uygulanabilir olması, * Soğutma etkisinin minimal düzeyde olması.
CO2 Toksik Soğutma etkisinin minimal düzeyde olması.
Köpük Çevre dostu olmaması, Köpüğün oluşabilmesi için gerekli süre,
Kuru kimyevi tozlu
Teflon bant vb. malzemeler montajda kullanılmamalıdır.
Korozif, Yüksek derecede kirlenme yaratması, Sıfır soğutma etkisi.
5. Su sisi sistemi ile konvansiyonel yangın söndürme sistemlerinin karşılaştırılması Sprinkler
6. IWMA (Uluslararası Su Sisi Birliği)
Suyun sebep olduğu yüksek oranda zarar, Düşük verimlilik ve sınırlı soğutma etkisi,
90 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
IWMA 4 Nisan 1998 yılında kurulmuş, 2000 yılından itibaren ise Berlin kenti yakınlarında yeralan Vahldorf kasabasında kendi ofis binasında hizmet vermekte-
dir. Dernek su sisi sistemleri Ar-Ge ve sistemlerin uygulama mühendisliği konusunda çalışmalar yapmakta, seminerler düzenlemekte ve teknik yayınlar çıkarmaktadır. 3-4 Kasım 2010 tarihindeki 10. Uluslararası Su Sisi Konferansı 19 ülkeden 100 delegenin katılımı ile Prag şehrinde gerçekleştirilmiştir. Aşağıdaki linkten yararlanarak IWMA’nın sitesini ziyaret edebilir ve siteye üye olarak bugüne kadar yayınlanmış olan “Teknik makale” ve “Sunumları” indirebilirsiniz.
7. Sistem onayları Su sisi sistemleri ticari olarak 1990 yılında pazara sunulmaya başlanmıştır. Bu tarihte konu ile ilgili yazılı olarak yayımlanmış hiç bir Standart bulunmamaktaydı. Firmalar “Tam kapsamlı Yangın Testleri” (Full-Scale Fire tests) ile uygulamalarının başarılı olup olmadığını ölçebiliyorlardı. Günümüzde Amerikada NFPA ve FM, Avrupa’da VDS ve CEN, denizcilik alanında ise IMO tarafından Su Sisi ile ilgili standartlar yayınlanmıştır. Bu standartlar sistem dizaynı için bilgiler içerdiği gibi, komponentlerin üretimi ve testleri hakkında da gerekli şart ve kuralları içermektedir. Su sisi sistemlerinin kullanımında/seçiminde en önemli parametre kullanılacak olan sistemin yapılacak olan uygulama için “onaylı” olmasıdır. Burada önemli olan tek tek komponentlerin değil tüm sistemin yapılacak olan uygulama için kuruluş tarafından onaylanmış olmasıdır. Bu da üretici firmanın yaptırmak istediğiniz uygulama için “1:1 ölçekli yangın testlerini” yapmış ve bu uygulamada kullandığı tasarım kriterleri ve komple sistem için bir onay kuruluşundan “onay belgesi” olması demektir.
ABONE FORMU ABONELİK BİLGİLERİ GÜVENLİK YÖNETİMİ DERGİSİNE 1 YILLIK ABONE OLMAK İSTİYORUM. ADI, SOYADI : FİRMA ADI : DOĞUM TARİHİ/YERİ: DERGİ TESLİM ADRESİ ADRES
:
POSTA KODU / SEMT / ŞEHİR DİĞER BİLGİLER: MESLEK
:
:
TEL
:
FAX
:
GSM
:
FATURA ADRESİ: ADRES:
POSTA KODU / SEMT /ŞEHİR VERGİ NO / DAİRESİ Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin 1 yıllık abonelik (12 sayı) bedeli 60 TL. + KDV’dir. Abonelik bedelini İş Bankası - Beşiktaş Şubesi - Hesap No: 1008 280 52 64 IBAN: TR 5700 0640 0000 1100 8280 5264 yatırdıktan sonra dekontun fotokopisi ile birlikte bu formu doldurarak (0212) 210 54 45’ye fakslayıp yada devrim@guvenlik-yonetimi.com adresine mail atarak hemen abone olabilirsiniz.
92 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2014
R
E
K
L
A
2-3
96
1
19
71
M
I
N
D
E
15
17
21
25
51
13
43
91
23
63
87
27
A.K.
6-7
79
11
83
A.K.İ
93
Ö.K.İ
K
ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR
4-5
47-75
S