sayı 3

Page 1

Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

Kamu özel güvenlik işbirliği Videonun geleceği gözlerinizi kullanın!

NİSAN - MAYIS 2013 SAYI: 3

METPROM Projesi ve gelişmeler Açık alan duman algılamasına yeni yorum Örgütlenme mevzuat ve standart çalışmaları

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

NİSAN - MAYIS 2013 SAYI: 3


Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

Kamu özel güvenlik işbirliği Videonun geleceği gözlerinizi kullanın!

NİSAN - MAYIS 2013 SAYI: 3

METPROM Projesi ve gelişmeler Açık alan duman algılamasına yeni yorum Örgütlenme mevzuat ve standart çalışmaları

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

NİSAN - MAYIS 2013 SAYI: 3





içindekiler 24

56

44 4

BAŞKANDAN

6

EDİTÖR

8

GÜNCEL Sektör ile ilgili kısa haberler

24 KÖŞE / Hayata Bakış “Başarılı olabilmek”

KAPAK KONUSU

26

“Güvenlik hizmetleri etkin ve

bütüncül bir anlayışla yürütülmeli”

30

Özel güvenlik sektörünün vizyonu AB ülkelerinde kamu ve özel güvenlik işbirliği

48

EN50131’e göre hırsız alarm

sistemlerinde güvenlik dereceleri

32

Genel kolluk özel güvenlik işbirliğinde gelişim alanları

52

Antalya Havalimanı acil anons ve

intercom sistemleri

SEKTÖRDEN

56

Personel takibi ve puantaja yeni

36

“Başarının en büyük kanıtı çözüm ortağı olduğunuz projelerdir”

yaklaşım

40

“Uzun bir süre daha IP sistemlerle çalışacağız”

58

Yeni DSA E-Serisi iSCSI disk dizileri

ELEKTRONİK GÜVENLİK

BİLGİ GÜVENLİĞİ

44

Videonun geleceği gözlerinizi kullanın!

60

Örgütlenme mevzuat ve standart

çalışmaları


Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR

Nisan - Mayıs 2013 Özel Güvenlik Federasyonu adına imtiyaz sahibi O. Oryal ÜNVER

80

Yürütme Kurulu O. Oryal ÜNVER İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Yusuf Vehbi DALDA Genel Yayın Yönetmeni Devrim BOZKURT devrimbozkurtt@gmail.com Danışma Kurulu Alp SAUL Doç. Dr. Gazi UÇKUN Füsun KOCAMAN Gültekin FİŞEK Hakan ÖZALP İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Okyay ŞENTÜRK O. Oryal ÜNVER Prof. Abdurrahman KILIÇ Taner ALBAYRAK Yusuf Vehbi DALDA

64

Grafik Tasarım ve Baskıya hazırlık Derya BARUTÇU deryabarutcu@gmail.com Çeviri Füsun KOCAMAN

GÜVENLİK HİZMETİ

YANGIN GÜVENLİĞİ

66

Tehlikeli madde kazasını beklemek mi, önlem almak mı?

84

Akıllı adreslenebilir can güvenliği sistemleri

70

METPROM Projesi ve gelişmeler

74

Otel güvenliği

88

Açık alan duman algılamasına yeni yorum

90

IP geleceğin teknolojisi Yangına neden olan faktörler akıllı bir yöntemle ortadan kaldırılır

78

Özel güvenlik sempozyumu ve Metek projesi

80

Özel güvenlik literatürü

92

82

4. Avrupa Özel Güvenlik Zirvesi’nin düşündürdükleri

95 ABONE FORMU

83

Üniversitelerde özel dedektiflik eğitimi

96 SARI SAYFALAR

Yayın Türü Yerel Süreli Yayın iki ayda bir yayınlanır. Yönetim Adresi Arkhe Tanıtım Hizmetleri 1421/1 Sok. No: 42 Daire: 6 Gazi Mah. Sultangazi / İstanbul Tel: 0533 413 78 08 Baskı SEÇİL OFSET MATBAACILIK, AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. Tel: (0212) 629 06 15 Özel Güvenlik Sektörünün sesi Güvenlik Yönetimi Dergisi, sektörü bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu dergide yer alan her türlü haber, bilgi ve yorumlar; güvenilir olduğuna inanılan kaynaklar tarafından hazırlanmış araştırma raporları, değerlendirmeler, atıflar, çeviriler ve istatistikî verilerden derlenmiştir. Dergide yer alan tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahibine aittir. Dergide yer alan yazılar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.

tanıtım hizmetleri

1421/1 Sok. No: 42 D: 6 Gazi Mah. Sultangazi / İstanbul Tel: 0533 413 78 08 Faks: 0212 627 47 67


BAŞKAN

g

Değerli Özel Güvenlik Sektör Paydaşlarım

O. Oryal ÜNVER ÖGF ve GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı

Kamu ve özel güvenlik sektörünün uyumlu çalışması ve işbirliğine gitmeleri ekonomik büyümeyi sağladığı gibi sektörü; kalite odaklı ve standartları olan bir sektör hüviyetine kavuşturacaktır.

4 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

Geçtiğimiz iki aylık dönemde sektörümüz için oldukça yoğun günler yaşadık. TOBB Özel Güvenlik Sektörü meclis toplantısını icra ettik, toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden değerli katılımcılar ile birlikte, özellikle 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu konusunda bilgiler vererek sorularımızı yanıtladılar. Federasyon olarak Antalya’da ki Akdeniz Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği’ni ziyaret ettik. 45 katılımcı üye ile sorunlarımızı paylaştık. Gaziantep’te 1-2 Mart 2013 tarihinde düzenlenen III. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu toplantısı icra edildi. GÜSOD ve GESİDER’in 114 değerli üyesinin katılımıyla gerçekleştirilen yemekte, bu faaliyetlerin devamı konusunda ortak fikirler alındı. Son olarak, İsviçre’nin Malmö kentinden METPROM kapsamında yapılan çalışma ile proje kapsamına alınacak eğitim konuları tartışıldı. Veri toplama işleminin 15 Mayıs 2013 tarihine kadar bitirilerek bir daha ki toplantı için görev dağılımı yapıldı. Dergimizin kapak konusuna da istinaden şunları belirtmek istiyorum. Avrupa ülkelerinde özel güvenlik sektöründe hızlı bir değişim ve gelişimle birlikte hizmet kalitesi artmakta, kamu/özel güvenlik işbirliğinde de etkin ve gelişen uygulamaları görmekteyiz. Ülkemiz milli politikası çerçevesinde Avrupa Birliği üyelik sürecinde Avrupa özel güvenlik sektöründe oluşan değişim ve gelişimleri yakinen takip etmek ve Avrupa ülkelerindeki kamu/özel güvenlik işbirliği uyumunu referans alma zorunluluğumuz vardır. Her ne kadar Avrupa ülkeleri halihazırda birlik şemsiyesi altında her ülke kendi değerlerine ve ulusal kimliklerine uygun hareket etme politikası güdüyorlarsa da nihai hedefin “Tek Avrupa Özel Güvenlik Sektörü” olduğu hususu göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda mesleki eğitim, mesleğe erişim ve standartlar konusunda yasalarımızı Avrupa ülkeleri ile uyumlu hale getirme hususu önem arz etmektedir. Kamu ve özel güvenlik sektörünün uyumlu çalışması ve işbirliğine gitmeleri ekonomik büyümeyi sağladığı gibi, sektörü; kalite odaklı ve standartları olan bir sektör hüviyetine kavuşturacaktır. 2 aylık dönemde sektörümüz için çok faydalı olduğunu düşündüğüm bu faaliyetleri gerçekleştirdik. Bu faaliyetlerin daha değer kazanması, için sizlerin katılımlarınızı, ayrıca çıkarttığımız dergiye yazılarınızı beklemekteyim. Son olarak oluşturduğumuz İFSEC İstanbul Seminer ve Fuarı’nda yer almanız bizleri daha çok cesaretlendireceğini belirtmek isterim.



EDİTÖR

h

Merhaba... Her sayısında çıtayı, biraz daha yükseltmek hedefi ve azmiyle yola çıktığımız bu yolculukta hedefimize kararlı adımlara yürüdüğümüzü belirtmek isterim. Öncelikle desteklerini bizden esirgemeyen Sayın Oryal Ünver şahsında danışma kurulu üyelerimize ve gerek yazı, gerek ise ilanlarıyla bu yürüyüşte yanımızda olan tüm kişi ve kuruluşlara teşekkürlerimi sunuyorum.

Devrim BOZKURT

devrimbozkurtt@gmail.com

Kamu ve özel güvenlik kurumları arasındaki karşılıklı iletişim ve sağlıklı bir yapıyla oluşturulan ilişkiler, güvenlik hizmetlerinde sorunların azalmasına katkı sağlayacağı gibi ülke kalkınması için de oldukça önem arz ediyor.

6 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

Avrupa ülkelerinde özel güvenlik sektöründe hızlı bir değişim ve gelişim yaşanıyor. Bu gelişmelere paralel sektörde; hizmet kalitesi artarken, kamu/özel güvenlik işbirliğinde de önemli süreçler yaşanıyor. Kamu ve özel güvenlik kurumları arasındaki karşılıklı iletişim ve sağlıklı bir yapıyla oluşturulan ilişkiler, güvenlik hizmetlerinde sorunların azalmasına katkı sağlayacağı gibi ülke kalkınması için de oldukça önem arz ediyor. 3. sayımızda kapak konumuzu bu özel konuya; “kamu – özel güvenlik işbirliği”ne ayırdık. Kamu tarafına ilişkin tüm süreci ve gelişmeleri; Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı Sayın İbrahim Erbaba’dan dinledik. Önemli bilgilerin yer aldığı röportajımızla birlikte özel güvenlik tarafına ilişkin önemli tespitlerin yer aldığı yazılarımızı, ilgili disiplin başlığımız altında bulabilirsiniz. Sektörden sayfalarımıza ise bu sayıda; Han Elektronik Genel Koordinatörü Sayın Şükran Mert ve Avigilon Ürün Müdürü Sayın Rick Ramsay’ı konuk ettik. Diğer disiplin başlıklarımızda yine teknik yazılar, makaleler, çeviri yazıları ve sektörden haberlerle dolu…

4. sayımızda görüşmek dileğiyle… Devrim Bozkurt



GÜNCEL

GÜSOD ve GESİDER üyeleri bir araya geldi

2011-2013 dönemi GÜSOD’un Sosyal Faaliyet Programı kapsamında üyeleriyle birlikte olduğu yemekli sohbet toplantılarının sekizincisi, 11 Nisan 2013 günü Tüzel Üye LOOMIS Güvenlik Hizmetleri A.Ş. ve Sarp Tarhanacı’’nın ev sahipliğinde İstanbul Vilayetler Evi’ nde gerçekleştirildi. Yemekli toplantı ÖGF ve GÜSOD

Başkanı Oryal Ünver’in yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Ünver; sürece ilişkin değerlendirmelerin yanı sıra NETPROM projesindeki gelişmelere dair katılımcıları bilgilendirdi. 50’den fazla üyenin iştirak ettiği toplantıya, konuk konuşmacı olarak Mesut Yar katıldı. Mesut Yar’ın “Ayaküstü sohbetler” konulu konuşması / sohbetinde

IFSEC İstanbul için hazırlıklar hızla devam ediyor

Yangın ve güvenlik endüstrisinin öncü markalarını Türkiye, Güneydoğu Avrupa, Orta Asya ve Ortadoğu’daki sektörel uzmanlar ve karar mercileri ile buluşturacak olan IFSEC Istanbul, bölgenin en önemli güvenlik fuarı olma yolunda hızla ilerliyor. 40 ülkede faaliyet gösteren 160 ofisi ile dünyanın lider fuar ve etkinlik organizasyonu şirketlerinden olan UBM’in bu sene Birmingham’da 40.sı düzenlenecek IFSEC organizasyonu, Türkiye ve bölge ülkelerin ihtiyaçlarına daha yakından cevap verebilmek adına bu sene ilk defa İstanbul’da da düzenleniyor. Özel Güvenlik Federasyonu,

8 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

GÜSOD, GESİDER, ASIS, UKTI, BSIA COESS ve Uluslararası Özel Dedektif Dernekleri Federasyonu gibi birçok saygın yerli ve yabancı sivil toplum örgütü ve kamu kuruluşu tarafından desteklenen IFSEC İstanbul, 30 Eylül – 2 Ekim 2013 tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilecek. Sensormatic, Y3K, Securitas, Mobotix ve Sony gibi sektörün lider markalarının şimdiden yerlerini ayırdıkları IFSEC Istanbul; izleme sistemleri, akıllı trafik çözümleri, insanlı güvenlik ve teknolojileri, güvenlik eğitimi hizmetleri, CIT, giriş kontrol, fiziksel güvenlik, havaalanı güvenliği, kritik altyapı güvenliği ve yangın koruma ve kontrol gibi çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren güvenlik firmalarına ev sahipliği yapıyor olacak.

katılımcılar hoşça vakit geçirdi. Organizasyona GESİDER üyeleri de katıldı. GESİDER üyeleri için ev sahipliğini Senkron Güvenlik ve İletişim Sistemleri A.Ş. ve Bülent Çobanoğlu yaptı. Sektörün güzide iki derneği GÜSOD ve GESİDER’ in birlikte olduklarında yarattıkları sinerji konusunda, katılımcıların aynı görüşleri paylaştıkları, memnuniyetle ifade edildi. Keyifli ve güzel bir akşam geçiren katılımcılar, bir sonraki yemek organizasyonunda yine GÜSOD ve GESİDER birlikteliği ile yeniden biraraya gelme sözü vererek ayrıldılar.

Nemesis Elektronik ile Alarmsis Güvenlik güçlerini birleştirdi

Nemesis Elektronik’in zincir bölümü ile Alarmsis Güvenlik, güçlerini birleştirme kararı aldı. Elektronik güvenlik sistemlerinde, perakende ve finans sektörüne odaklanmış olan Nemesis Alarmsis Teknoloji San ve Tic. A.Ş. yola çıktı. Bu birleşmenin temel hedefi; yurt çapında yaygın hizmet ağına sahip, en iyi hizmeti makul maliyetlerle sunabilecek, özellikle finans ve perakende sektöründeki zincir nitelikli projelere odaklanmış, sektörün bir numaralı şirketi olmak. Nemesis Elektronik, zayıf akım sistem entegratörü kimliği ile sadece orta ve üst segment pazarda faaliyetlerini sürdürmeye devam edecek.



GÜNCEL

Özel Güvenlik Federasyonu Yönetim Kurulu Toplantısı Antalya’da icra edildi ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu) Yönetim Kurulu Toplantısı, 18 Mart 2013 günü, Akdeniz Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği Başkanı ve ÖGF Yönetim Kurulu Üyesi İlhami Beyhan’ın ev sahipliğinde Antalya Aquarium’da gerçekleşti. Toplantı; ÖGF Yönetim Kurulu Başkanı Oryal Ünver’in, 14-15 Mart 2013 tarihlerinde Madrit’te yapılan 4. Avrupa Özel Güvenlik Zirvesi hakkında Yönetim Kurulu üyelerini bilgilendirmesiyle başladı. Ünver ayrıca, NETPROM projesindeki gelişmelere dair katılımcıları bilgilendirdi. Devamında 30 Eylül-2 Ekim 2013 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek IFSEC İstanbul Fuar Organizasyonu içinde yer alacak etkinliklerin planlama çalışmasındaki son gelişmeler ele alandı. Yine Güvenlik Yönetimi Dergisi

ile ÖGF yayını kitaplar hakkında Yönetim Kurulu Üyeleri bilgilendirilirken önümüzdeki dönemlerde sektör taraflarınca düzenlenecek özel güvenlik sempozyum, seminer, vb. etkinliklere ÖGF olarak katılım stratejisi ve Özel Güvenlikte Standart çalışmaları konuları istişare edildi. Yönetim Kurulu Toplantısı sonrası Antalya, Burdur, Isparta ve Fethiye özel güvenlik şirket ve eğitim kurumları temsilcileri, Antalya İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve Özel Güvenlik Şube Müdürü ile Antalya İl Teftiş Kurulu Başkanı Suat Şimşek’in de dâhil olduğu 40 kişinin katılımıyla yemekli bir sohbet toplantısı gerçekleştirildi. Yemek öncesi; Akdeniz Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği Başkanı İlhami Beyhan, Özel Güvenlik Federasyonu Başkanı Oryal Ünver, TOBB Özel Güvenlik Hizmetleri Meclis Başkanı

ve ÖGF Başkan Yardımcısı Hasan Gazi Özer ile Antalya İl Emniyet Müdür Yardımcısı birer kısa konuşma yaptı. Ardından Antalya Bölgesi İş Müfettişi Suat Şimşek, 2013 Ocak itibariyle uygulamaya giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ilgili olarak katılımcılara bilgi verip sorularını yanıtladı. Toplantı devamında; soru-cevap şeklinde özel güvenlik sektörünün değişik sorunları dile getirilirken, TOBB Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi Başkanı Hasan Gazi Özer, yapılan ve planlanan çalışmalar hakkında geniş bilgi sundu. Katılımcılara ÖGF yayın organı olan Güvenlik Yönetimi Dergisi ile ÖGF yayınlarından özel güvenlik terminolojisi içeren İngilizce-Türkçe-İngilizce Sözlüklerinin dağıtımı yapılırken, sonrasında hep birlikte Akvaryum gezisi yapıldı.

4. Avrupa Özel Güvenlik Zirvesi Gerçekleşti 4. Avrupa Özel Güvenlik Zirvesi, 14-15 Mart 2013 tarihleri arasında, İspanya’nın başkenti Madrit’te, The Confederation of European Security Services (CoESS) koordinatörlüğünde gerçekleştirildi. Zirveye 27’si AB üyesi, 7’si AB üyesi olmayan toplam 34 ülkeden yaklaşık 200 temsilci katıldı. Türkiye’den zirveye ÖGF ve GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı Oryal Ünver, Securitas Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Levent Güler

10 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

ve ISS Proser Güvenlik Operasyon Direktörü Mustafa Altun iştirak etti. Zirvenin amaçları; Avrupa’nın yaşadığı ekonomik durgunluğun Özel Güvenlik Sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik olarak neler yapılabileceğinin saptanması, ülkelerin sektördeki başarılı uygulamalarının ortaya konması ve yaygınlaştırılması, yeni iş fırsatlarının yaratılması, yerel yönetimlerle güvenlik konusunda işbirliği ve koordinasyonun sağlanması olarak ifade edildi.



GÜNCEL

3. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu gerçekleşti Gaziantep Oğuzeli Meslek Yüksek Okulu, Polis Meslek Yüksek Okulu, Gaziantep Üniversitesi ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen “Tüm boyutlarıyla özel güvenlik” başlıklı “3. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu” 1-2 Mart 2013 tarihleri arasında Gaziantep’te gerçekleşti. Gaziantep Üniversitesi ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi yerleşkelerinde gerçekleşen sempozyum; Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı MYO Müdürü Yrd. Doç.Dr. Necip Fazıl Yılmaz, Oğuzeli Belediye Başkanı Bekir Öztekin, Polis Akademisi Başkanı Prof Dr. Remzi Fındıklı, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İbrahim Kalyoncu, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. M.Yavuz Coşkun, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbay, Gaziantep Valisi Erdal Ata’nın yaptığı açılış konuşmalarıyla başladı. Sempozyumdaki 6 oturumda; Özel Güvenlik Felsefesi, Ekonomisi, Tarihçesi ve Uygulamaları, Mevzuattaki Eksik ve Aksaklıklar ile Bunların Giderilmesiyle İlgili Öneriler, Özel Güvenlik Sektöründe Çalışanlarla ilgili Eskişehir, Hatay, Malatya ve Manisa illerinde Yapılan Araştırma Sonuçları, Karşılaştırmalı Avrupa Ülkeleri Mevzuat ve Uygulamaları Araştırması, Özel Güvenlik ve

Koruma Programlarının Mevzuattan Kaynaklanan Sorunları ve Çözüm Önerileri, Özel Güvenlik Eğitimleri, Özel Güvenlikte Meslek Etiği ve Genel Kolluk Özel Güvenlik İlişkileri konularında, 30 bildiri sunuldu. Gerçekleştirilen 3 panelde de, “Özel Güvenlik Sektörü-Özel Güvenliğin Uygulama Boyutları”, “MYO Müdürleri: Özel Güvenliğin Eğitim Boyutu”, “Özel Güvenlik Şube Müdürleri: Özel Güvenliğin Emniyet Boyutu” konuları tartışıldı. Özel Güvenlik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Y. Vehbi Dalda’nın da ÖGF’yi temsilen yer aldığı sempozyuma; 45 ilden gelen MYO Okulu Müdürü, Özel Güvenlik Şube Müdür, Polis Akademisi delegasyonu sektör temsilcisi, özel güvenlik görevlisi ve öğrenci olmak üzere oturumlara ve panellere 1500 civarında kişi katılırken, hazırlanan 410 sayfalık “Bildiriler Kitabı” tüm katılımcılara dağıtıldı. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı THM Korosu “Gaziantep Türküleri” konulu konser programı ve sempozyum sonrası il dışından gelen delegeler için yapılan Gaziantep Panoramik Şehir Gezisi ile ülkemizin güneyindeki bu büyük ve güzel ilin tarih ve kültürü hakkında genel bir bilgi edinildi.

Ateksis 3 ayrı ödüle layık görüldü Bu yıl ikincisi düzenlenen Bosch Güvenlik Sistemleri İş Ortakları Gecesi ve Ödül Töreni, ilgili firmaların satış ve satış destek ekiplerinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 100 kişiyi buluşturdu. Bosch Güvenlik Sistemleri, 2012’nin EN’lerini Ortaköy Feriye Lokantası’nda gerçekleşen gecede

12 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

açıkladı. Bosch Güvenlik Sistemleri, 8 ayrı kategoride 2012’nin en iyi satış performansını sergileyen şirketleri ödüllendirdi. “2012 yılı En yüksek satış performansı ödülü” ile ürün gruplarından CCTV ve seslendirme sistemlerinde en yüksek satış performansı ödüllerini Ateksis elde etti.



GÜNCEL

Bosch ve ARVOO bir araya geldi Bosch Güvenlik Sistemleri ile Hollanda firması ARVOO, EMEA (Avrupa/Orta Doğu ve Afrika) bölgesi için en son teknolojiye sahip entegre bir otomatik plaka tanıma (ANPR) çözümü sağlamak üzere iş birliği yaptıklarını duyurdu. İşbirliği kapsamında, Bosch’un güvenlik kameraları yüksek kaliteli resimler sağlarken, ARVOO teknolojisi hızlı ve doğru otomatik plaka tanıma analizi sağlıyor. İşbirliği, aynı zamanda ARVOO ANPR ile kayıt cihazlarının ve Bosch’un video yönetim yazılımının özel entegrasyonunu da içeriyor. Bu yeni birleşme, benzin istasyonları, oteller, depolar, kamu binaları, şehirlerdeki ücretli geçiş

gişeleri, vb uygulamalarda kullanıcılara tesislerinde veya yollarında araçları izlemeleri için hepsi-birarada, kullanımı kolay entegre bir çözüm sunuyor. Bosch DINION HD 1080p kamera iki prestijli ödül aldı Bosch Güvenlik Sistemleri’nin DINION HD 1080p gündüz/gece güvenlik kamerası, öne çıkan ürün tasarımıyla Alman Tasarım Ödülü ve Hollanda En İyi Endüstriyel Tasarım Ödülü aldı. Ünlü tasarım uzmanlarından oluşan her iki jüri de lensler ve görüntü sensörlerinden kasaya kadar tüm bileşenlerde ayrıntılara gösterilen özeni vurguladı. Alman Tasarım Ödülü, Alman Tasarım Konseyi’nin en yüksek uluslararası takdir ödülü olup 15 Şubat 2013 tarihinde Frankfurt/ Main’de takdim edilirken, En İyi Endüstriyel Tasarım Ödülü ise her yıl Eindhoven’de düzenlenen

Hollanda Tasarım Haftası’nda Design Cooperation Brainport tarafından verildi. Bosch’un DINION HD 1080p Kamerası, Design Cooperation Brainport tarafından “Profesyonel Ürünler” kategorisinde ödüllendirildi.

EDS ürünü duman detektörleri LPCB tarafından onaylandı EDS üretimi olan duman detektörleri, uluslararası kuruluş LPCB tarafından onaylandı. Ürünler; EN54-7 LPCP onayı aldı. LPCB tarafından onaylanan 24V optik detektörün genel özellikleri şunlar; • Çift LED gösterge, • Kilitli reset, • Optik algılama,

14 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

• Temizlenebilir optik hücre, • Hat sonu direnci, • Yüzey monta, • Dahili ortam, • Tüm yangın panelleriyle uyumlu, • Koruyucu kapak, • Montaj kilidi, • Beyaz gövde, • Uzak LED bağlantı desteği, • 24VDC, • 3 pimli/5 pimli model seçenekleri.



GÜNCEL

Perakendeciler gelişen suçlu davranışlarına karşı hazırlıklı olmalılar Perakendecilerin mağaza hırsızlıklarıyla savaşmak için daha fazla çaba harcamaları gerekiyor. Yeni yayınlanan “Perakendecilikte Karşılaşılan Suçlar” konulu bir rapora göre küresel olarak yılda 6 milyon mağaza hırsızının yakalandığı, ancak suçluların sürekli olarak davranış biçimlerini değiştirdikleri ifade ediliyor. Perakende Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan “Değişen Perakende, Değişen Kayıp Önleme” raporuna göre, 43 ülkede yapılan çalışma göstermiştir ki 2001 ile 2011 yılları arasındaki 10 yıllık sürede perakendecilerin kayıpları 119 milyar Amerikan Doları’nı (79 milyar İngiliz Sterlini) bulmaktadır. Promosyon hediyeleri en çok çalınan ürünler olmakla birlikte, araştırma göstermiştir ki son yıllarda insanların standard ev ürünleri ve yiyecek çalma oranları dikkat çekici bir şekilde artmaktadır, en çok da süpermarketlerden et çalındığı bildirilmektedir. Perakende Araştırma Merkezi Müdürü Joshua Bamfield, SecurityNewsDesk’e verdiği demeçte,

ekonomik krizin mağaza hırsızlığını artırdığını, perakendecilerin polis ile işbirliği içinde hareket ederek bu büyüyen eğilime dur demeleri gerektiğini belirtmiş ve şöyle söylemiştir: “ Mağaza hırsızlıklarında azalma görülen beş yıllık bir dönem, ekonomik krizle birlikte tersine dönmüştür. Perakendecilerin bu durumdan hızlı bir şekilde kurtulmaları pek mümkün görünmüyor, çünkü insanlar bunu yapmayı bir kere öğrenince ya da vazgeçmişken geri dönünce, hırsızlık yapmaya devam ederler. Dolayısıyla gerek perakendecilerin gerekse Ceza Hukuku sisteminin bu konuda önemli adımlar atması gerekiyor.” Rapora göre, Kayıp Önleme alanında yapılan yatırımlar bu sorunun önüne geçmedeki en önemli faktör, bu nedenle perakendecilerin hırsızlıktan en büyük zarar görmeleri muhtemel alanlara yatırım yapmaları ve kendilerinin “kolay hedef ” olarak algılanmalarının önüne geçmeleri elzemdir. Personel eğitimi, yazılım ve donanım harcamaları, daha fazla personel istihdam etme ve yeni CCTV gözetleme, kriz döne-

minde kayıp önleme departmanlarının en çok başvurduğu çözümler olmuştur. Ancak, finansal iklimi de gözönüne alırsak, kayıp önleme çözümlerinin küçük bütçelerle yüksek performans elde edilmesini hedeflemesi gerekmektedir. Bamfield’a göre dengenin sağlanması ve perakendecilerin hazırlıklı olması gerekmektedir, onlara “En büyük zararı görmeniz muhtemel alanlara yatırım yapmalısınız ki, günümüzde bunlardan biri de siber suçlardır. Kayıp Önleme teçhizatına ve personeline yatırım yapmalısınız, ve her geçen gün daha fazlasını yapmalısınız. Perakendecilerin daha az yatırımla daha fazla sonuç almaları gerektiğinin farkındayım, bu yüzden işe yarayan fikirleri deneyimlemelisiniz.” diye seslenmektedir.

Cryptome azimle yoluna devam ediyor! 1996’da kurulan ve yaklaşık 77,000 gizli belge barındıran gözlemci web sitesi Cryptome, istihbarat taktikleri, devlet sırları ve yolsuzlukları kamuya duyurmakla yakından ilgilenen çevreler dışında pek de tanınmayan ve ses getirmekten kaçınan bir site olmaya devam ediyor. WikiLeaks’e benzerliğine rağmen, Cryptome’un kurucularından biri ve

16 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

ağ yöneticisi olan John Young, kendilerini ünlü benzerlerinden ayıran temel farklılıklarını, sitelerinin yıllık bütçesinin 2000 dolar olması, şöhretten kaçınması ve akademik yaklaşımı olarak sıralıyor. “Tozlu ve loş bir kütüphane” olarak yaratıldıklarını anlatan Young, Cryptome’un uzun yaşamının siteye sürekli malzeme sağlayan bir grup isimsiz ancak kendilerini adamış katılımcının sayesinde gerçekleştiğini belirtmektedir. Yazı işlerinde kendisinin kullandığı tek özgürlüğün, hangi dökümanın yayınlanacağına karar vermek olduğunu, bunun dışında okuyucuların kendi gö-

rüşlerini oluşturmalarında onları serbest bıraktığını söylüyor. Cryptome’da Fukshima Dai-ichi enerji santralının 2011 Mart ayında yaşadığı tahribatın yüksek çözünürlüklü fotoğrafları, CIA kaynağı olduğu bildirilen insanların isim listesi, İngiltere’nin MI6 casusluk teşkilatının üyelerinin isim listesi ve Japon Kamu Güvenliği Araştırma Kurumu’nda çalışan casusların isim listesi gibi konulara yer veriliyor. Tüm bu hassas bilgilere rağmen, Young hiç bir zaman site nedeniyle yargılanmağını ve sitenin kapatılması çabalarının sonuçsuz kaldığını bildirdi.



GÜNCEL

“Suriye’deki çatışma sivil toplum için trajik ve vahşi bir savaştır”

Flippo Grandi

Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışmalar Kuruluşu (UNRWA) Delegesi General Flippo Grandi, Birleşmiş Milletler Haber Merkezinde yaptığı söyleşide Suriye’deki krizin Filistinli mülteciler üzerindeki etkisini anlattı: Gradi, Filistinli mültecilerin bu zor durumunun 1948’teki Arap-İsrail çatışmasından bu yana sürmekte olduğunu ve bu 65 yıllık diasporada Filistinlilerin, kuşatma altındaki Gazze’den Batı kıyısına, Ürdün’e ve Lübnan’a – burada UNRWA Yakın Doğudaki Filistinli mültecilerin temel ve insani ihtiyaçlarını sağlamaktadır- kadar Ortadoğu’nun çeşitli bölgelerine dağıldıklarını belirtti. “Suriye’deki çatışma sivil toplum için trajik ve vahşi bir savaş olmasının yanısıra tam bir keşmekeş, bu nedenle insanlara erişmek bizim en birinci önceliğimiz” diyen Grandi, hızla artan şiddetin Suriye’de yaşayan 525,000 Filistinli mülteciyi sonu olmayan kanlı bir savaşın içine çekmesi tehdidine karşı bu mültecilere daha da öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı. Savaşın normal yaşam görüntüsünü yoketmesi ve ekonomiyi harap etmesinin, Suriye’de iş ve yiyeceğin giderek daha zor bulunur hale gelmesine yol açtığını söyleyen Grandi, burada kapana kısılmış Filistinlilere yardım konusunda UNRWA’nın rolünü şu şekilde açıkladı: “UNRWA’nin rolü eğitim ve sağlık hizmetleri gibi gelişime ilişkin hizmetlerden yavaş yavaş tehdit altındaki bir topluluğa acil ihtiyaçlarını temin etme şekline dönüşmektedir.” Grandi, 2005 te UNRWA’ye katıldığını ve Suriye’deki savaşın o tarihten bu yana Filistinlilerin yaşadığına tanık olduğu üçüncü felaket olduğunu belirterek, “Suriye’de sıkışıp kalmış ve sınırlardan taşan yarım milyon Filistinli mülteciye erişmek ve kaynak ulaştırmak Birleşmiş Milletlerin “en acil” öncelikleri arasındadır, ancak bunlar yalnızca uluslararası topluluğun yardımı ve gerekli finansal desteği ile başarılabilir.” uyarısında bulundu. Suriye’de herkesin savaştan etkilendiğini, direk can emniyetinin tehlikede olması ya da göçe mecbur kalmak ya da fakirliğin artması ya da bütün bunların karışımı gibi, bu korkunç savaşın ağır sonuçlarından hiçbir sivilin kaçınmasının mümkün olmadığının altını çizen Grandi, savaştan önce Suriye’de UNRWA‘ye kayıtlı Filistinli mültecilerin de bu sonuçlardan herkes gibi etkilenmesinin doğal olduğunu ekledi. Grandi, Filistinli mültecilerin henüz politik olarak savaşa dahil olmadıklarını, ancak her iki tarafta da savaşan gruplar olduğunu, yine de nüfusun büyük çoğunluğunun bu korkunç çatışmada tarafsız kalma konusundaki taahhütlerine sadık kaldıklarını söyledi ve ekledi: “Filistin Devlet Başkanı Abbas da, UNRWA de bu konuda Filistinlilere çağrıda bulundu, ancak Filistinliler geçmişten biliyorlar ki başka toplumların savaşlarına katılmak ne onlara ne de onları misafir eden insanlara bir yarar getirmemektedir.”

18 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

Avrupa Parlementosu Komisyonu, Konsey ve Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nden duyuru Avrupa Birliğinin ekonomik gelişmesi yoğun olarak uluslararası ticarete dayanmaktadır, dolayısıyla bu ticaretin getirdiği can emniyeti ve güvenlik tehditleri de çok önem kazanmaktadır. Yasadışı uluslararası ticaret de, Avrupa Birliği’nin ekonomik ve sosyal refahını tehdit etmektedir. Ürünlerin uluslararası tedarik zinciri içindeki hareketlerinin risk yönetiminin etkili bir şekilde yapılması, emniyet ve güvenlik açısından çok hayati önem taşıdığı gibi, yasal ticaretin kolaylaştırılması ve AB ve üye ülkelerin finansal ve ekonomik menfaatlerinin korunması açısından da zorunludur. 11 Eylül ve Avrupa’daki diğer terör saldırılarından bu yana, güvenlik Avrupa gümrükleri için en öncelikli konu haline gelmiştir. Avrupa Birliği ve üye devletlerin ve vatandaşlarının güvenliği, ürünlerin AB’e giriş yaptığı herbir noktanın güvenliğine bağlıdır. Eğer AB’nin tüm dış sınırları boyunca, gümrükler bu riskleri istikrarlı bir şekilde bertaraf etmeyi başaramazlarsa, gümrük birliği ve AB ortak pazarı savunulamaz hale gelir. Gümrük politikası bir AB yetkisidir: üye ülkeler ortak bir yaklaşım izlerler. AB’nin, birliğin uluslararası ticaretini denetleme ve gümrük risk yönetimi ve kontrolleri konusunda minimum standardları belirleme sorumluluğu vardır. Pek çok yetki alanında olduğu gibi, uluslararası standardlara paralel olarak, AB risklere karşı müdahele ve yasal ticareti artırma konusunda ortak bir politika çerçevesine sahiptir. AB bünyesindeki gümrük yönetimleri, ilgili yasal düzenlemeleri adapte etmenin yanısıra, mevcut süreçleri, teknikleri ve kaynakları gözden geçirmişlerdir. Ekim 2010’daki Yemen vakası, gerek AB gerekse dünya çapında hava kargosunda uygulanan güvenlik standardları ve süreçlerde zaafiyet olduğunu göstermiştir. Olayın ardından yapılan müzakereler, tüm nakliye şekillerinde uygulanan güvenlik süreçlerinin ve gereksinimlerinin geniş çapta incelenmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Ele alınması gereken kritik zorluklar vardır ve bunların tamamının üye ülkeler nezdinde çözülmesi beklenemez, AB’nin ulusal düzeyde gösterilen çabaları bütünleyici ve zorlayıcı adımlar atmasını gerektirmektedir. Duyurunun amacı; • Gümrük risk yönetimi politikası uygulamalarının gözden geçirmek, • Önümüzdeki yıllara dair stratejik bir yaklaşım ortaya koymak, • Kaynakların verimli kullanımına odaklı hareket etme konusunda önergelerde bulunmaktır. Duyuruda, gümrüklerin güvenlikteki anahtar rolü, AB’nin gümrük risk çerçevesi, risk yönetimi süreçleri ve mevcut yapıdaki boşluklar ve ilgili daha pek çok konu detaylı olarak anlatılmaktadır.



GÜNCEL

BM meteorolojinin felaketlerden korunmadaki rolüne dikkat çekti

Birleşmiş Milletler, 23 Mart’taki Dünya Meteoroloji Günü’nde bu yıl da,hava, iklim ve su hizmetlerinin, insanların can güvenliğini artırma ve toplumu doğal felaketlerden koruma konusundaki önemli rolünü vurguladı. Dünya Meteoroloji Organizasyonu’nun (WMO) Genel Sekreteri Michel Jarraud şunları söyledi: “Hava şartlarındaki artan aşırılıklar gözardı edilemez. Son 30 yılda,

doğal afetler iki milyon kişinin canını aldı ve 1.5 trilyon dolardan fazla olduğu tahmin edilen ekonomik kayıplara neden oldular.” 60 yıldan fazladır, WMO yerküreyi saran atmosferin durumu ve hareketleri, okyanuslarla olan etkileşimleri, yarattığı iklim ve bunların sonucunda meydana gelen su kaynakları dağılımı konusunda Birleşmiş Milletler yapısının yetkili sesi olmuştur. Bu yıl aynı zamanda Dünya Hava İzleme (World Weather Watch) programının da 50. Yılıdır. Bu program, Genel Kurulun talebi üzerine WMO tarafından başlatılmıştır ve potansiyel hava uydularının uzayın barışçıl kullanımı açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Bu program, ülkelerin hava tahminleri konusunda sahip oldukları bilgileri paylaştıkları uluslararası iş-

birliğinin ve daha modern bilimsel anlayışla bilgi işleme, telekomünikasyon ve uydu kullanımının seçkin bir örneği olarak göze çarpmaktadır. Modelleme tekniklerindeki gelişmeler sayesinde, şimdi bilim insanları Yerkürenin karmaşık küresel hava ve iklim koşullarını daha iyi anlayabilmekte ve mevsimsel ve daha uzun vadeli hava tahminleri yapabilmektedirler. “Dünya, daha sağlıklı ve daha uzun vadeli hava tahminleri, iklim tahminleri ve insanların can ve mal güvenliğini artırıcı erken uyarıları yapabilmek için gerekli küresel işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.” diyen Jarraud sözlerini şöyle tamamladı: “2013 Dünya Meteoroloji Günü bu mesajı vurgulamak ve 21. yüzyılın mücadelelerine dikkat çekmek için bir fırsattır.”

Delhi Metrosu’na teröre karşı 900 CCTV kamerası ilave Merkezi Endüstri Güvenlik Kuvveti (CISF), potansiyel terör saldırılarına karşı Delhi metro ağına 2012 sonuna kadar 900 CCTV kamerası daha ekledi. Şubat ayında, birisi güney-batıdaki Askeri Hastane ve ikisi kalabalık marketler olmak üzere beş değişik mahalde dört adet terkedilmiş halde torba ve bir bisiklet bulununca Delhi’de panik başgösterdi. Bomba korkusu halkta, bunun birkaç gün önce Hindistan’ın güney kentlerinden Haydarabat’ta yaşanan terör saldırısının tekrarı olabileceği endişesi-

20 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

ni yarattı. Söz konusu olayda bisitletlere bağlanmış iki bomba kalabalık bir pazara ve arı kovanı gibi bir alışveriş merkezini hedef alarak 16 kişinin hayatını kaybetmesine ve 117 kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu. Delhi Polis Komiseri Neeraj Kumar, Delhi’de bulunan şüpheli maddelerin çok ciddiye alındığını ve tüm kolluk kuvvetlerinin potansiyel terör tehditlerine karşı tetikte olmaları konusunda uyarıldıklarını belirtti. Indo-Asian Haber Servisinin haberine göre, CISF gelecekteki terör saldırılarının önüne geçebilmek amacıyla

Delhi Metro’sundan mevcut CCTV kamera ağını 6000 kameraya genişletmesini ve mevcut kameralardan 300 ünü de değiştirmesini istedi. CISF Direktörü general Rajiv, konuya ilişkin olarak “Şüpheli maddelere ve hareketlere karşı anında dikkat çekmek amacıyla, Delhi Metro Demiryolu İşletmesi ile görüşerek metronun hassas alanlarına 900 tane daha CCTV kamera monte ettik.” dedi. Delhi metrosunun 6 hattı, 35 i yeraltında olmak üzere 143 istasyonu bulunmakta ve günde iki milyon yolcu taşıyor.



GÜNCEL

Kendi cihazını getir ve bulut güvenlik anahtarı Uluslararası Bilgi Sistemleri Güvenlik Sertifikalandırma Konsorsiyomu (ISC)2 Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, pek çok organizasyon güvenlik kaygılarına rağmen, Kendi Cihazını Getir (BYOD) akımına kucak açmaktalar. Araştırma 145 ülkeden 12,000 kişiyle yapılmış ve katılımcılardan %53’ünün çalıştıkları işyerlerinde, şirketlerinin çalışanların ve iş ortaklarının kendi mobil cihazlarını kurumsal ağa bağlamalarına izin verdiğini göstermiştir. Katılımcılar, BYOD trendini işletmede sağladığı tasarruf imkanları ve sunduğu kullanıcı deneyimleri nedeniyle kabul ettiklerini belirtmişledir. Ancak, çalışma aynı zamanda göstermiştir ki, güvenlik uzmanlarının %78’i BYOD’ın şirket sistemlerine az ya da çok bir risk teşkil ettiğini düşünmektedirler. Bulut güvenliğinin hala büyük bir endişe konusu olduğu çalışmada ortaya çıkmıştır. (ISC)2 Yönetim Kurulu üyesi Wim Remes, BYOD’a izin veren organizasyonların hem varlıklarını korumak, hem de kullanıcıların erişimini kolaylaştırmak için daha fazla çaba sarfetmeleri gerektiğini söylemektedir.

Yunanistan’da AVM’deki bomba iki kişiyi yaraladı Atina’nın kuzeyindeki bir alışveriş merkezinde geçtiğimiz günlerde bir bomba patladı, iki güvenlik görevlisi yaralandı ve küçük çaplı maddi hasar oluştu. Yunanlı yetkililer, saldırının giderek aktif hale gelen ülkenin radikal sol kanadı tarafından düzenlendiği görüşündeler. Patlamadan bir saat önce polise ihbar telefonları geldiği için bina boşaltılmış ve yakındaki tren hatları kapatılmıştı. Bu tip önceden uyarmalar, Yunan radikal sol saldırılarının tipik bir özelliği ve sivillerin zarar görmesini engellemeyi amaçlıyor. Yetkililer bu saldırının, tıpkı ünlü politikacılar ve gazetecilerin evlerine yapılan bombalı saldırılar gibi, Atina’da anarşistler ve diğer radikal solcular tarafından kullanılan terkedilmiş binalara polisin yaptığı baskınlara misilleme olarak gerçekleştirildiğini düşünmektedir.

Mali’ye hava desteği taahhüdü ve artan askeri güçler ABD yetkilileri, İslamcı militanlara karşı yürütülen uluslararası kampanyaya destek amacıyla, Mali’ye ekipman ve taşıt nakleden Fransız askeri ikmal güçlerine hava araçları yardımı sağlayacaklarını açıkladı. Yine izleme amaçlı insansız hava araçları ve hava araçlarına yakıt ikmali yapmak için tankerlerle destek verme konusunu da gözden geçirdiklerini eklediler. Avrupa’da, AB üyesi ülkeler Mali ve Afrika birliklerinden 500 civarında askere 15 aylık eğitim sözü verdiler ve Fransız Dışişleri Bakanı Laurent Fabius bazı Avrupa

22 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

ülkelerinin operasyona daha geniş çaplı lojistik destek vermek konusunda kararlı olduklarını belirtti. Bu arada, Batı Afrika’dan beklenen 3300 askerin ilk bölümü Mali’ye ulaştı. Togo’dan küçük bir askeri güç başkent Bamako’ya indi ve Nijerya’dan da 900 kişilik bir askeri birliğin haftasonuna kadar ulaşması bekleniyor. Nijer ve Sierra Leone’nin de aralarında bulunduğu diğer ülkeler askerlerini Mali’yle aralarındaki sınır bölgelerine toplamaktalar. Fransız ve Mali güçleri, militanlarla Diabally kasabası yakınlarında çatıştılar, kasaba sakin-

lerinin bildirdiğine göre militanlar bulundukları mevkilere Fransız hava saldırıları yapılmasını engellemek için yerel halkı insan kalkanı olarak kullanmaktadırlar. Son olarak Mali birlikleri, bir militan konvoyunun görülmesi nedeniyle Bamako kentinin 90 mil kuzeyindeki Banamba kasabasına nakledildi.



i

HAYATA BAKIŞ

“Başarılı olabilmek”

İnsanlar, iyi biri olabilmek, kabul görmek, mesleğinde gıpta edilir bir noktada olabilmek için hayallerini geliştirirler. Özellikle meslek hayatında başarılı olabilmek, çalışandan ziyade aranılan kişi olabilmek gökten paraşütle indirilerek elde edilen meziyetler değildir. Başarının değerlendirilmesi, kişinin kendisi için vereceği karar değildir. Başarı, kişinin kendi kendine vereceği not olamaz. Başarı değerlendirilmesi; üst ve astların, çevreden gözlenenlerle ortaya koydukları değerleme ile olabilir. İster günlük hayatınızda, ister iş hayatınızda sergilediğiniz davranış, tutum ve gösterdiğiniz performans sizi aranılan yapabilmektedir. Başarı; yaşantınızın özel veya genel her dakikasından alınan kesitlerle gösterdiğiniz verimlilikle ölçülmektedir. İşte, başarı; günlük hayatta doğru, isabetli, istikrarlı karar verme yeteneklerine sahip olabilmek demektir. Olayların özüne inebilen, sağduyusu yüksek olan, gereksiz detaylarla uğraşmayan, gereksiz düşüncelerle meşgul olmayan insanların sergiledikleri sonuçlar başarı olmaktadır. Başarılı kişi, sevgi göstermeyi bilmeli, sevmeyi becerebilmelidir. Bu sevgi, yaptığı işi sevmek yanında çevresel faktörleri, toplumla ilişkileri sevmeye kadar sıralayabildiğimiz sevgidir. Bu davranış, çevredeki insanların güvenmelerini sağlar. İtimat telkin eder. İnsanların inançlarını kötüye kullanmayacaklarını, daima onların çıkarlarını gözetebileceklerini hissettirir. Bu da güven duygusunun perçinlenmesini sağlar. Bilgiye ve teknolojik yeniliğe güncel, değişim ve gelişmelere değer veren,

24 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

bunları uygulayan veya uygulanmasına önderlik edenler başarıyı daha çabuk elde ederler. Güler yüzlü olabilen, duyguları açığa vurabilen, toplumsal münasebetlerde katkıda bulunanlar daha sıcak kabul görürler. Mizah duyguları gelişmiş, eleştiri ve özeleştiriyi benimseyen kişiler başarı faktörlerini ellerinde tutan kişilerdir. Başarı faktörleri içinde, görüntü çok önemli bir yer tutmaktadır. Başarının sembolü, her zaman temiz, iş ortamına yakışır tarzda olmak, bakımlı olmak, bulunulan noktayı benimsemiş olmaktan kaynaklanmaktadır. İşine ve başarılarına duyulan saygının ötesinde, kimliğine duyduğu saygının göstergesidir. Başarı için gerekli olan enerji ve motivasyon, özel yaşantıya dikkat edilerek elde edilebilir. Düzenli, sevecen, saygınlık içeren bir özel hayat başarılı olmada önemli ve birinci sırada olan bir unsurdur. Eleştiride yıkıcı olmadan, yapıcı eleştiriler getirenler güven duygusuna daha çok sahiptirler. Bu da başarı yolundaki önemli tünellerden biridir. Kendileri ile birlikte, çevrelerinin bilgi sahibi olmasını isteyenler, bilgiyi paylaşanlar daha çabuk başarıyı elde ederler. Stres ve baskı ile değil, itidal içinde paniksiz hareket edenler başarılarından kuşku duymazlar. Başarı, problemin çözümüne ulaşmak ve tekrarını yaşamamak için gerekli deneyimin kazanılmış olması ve tekrarının oluşmaması için gereğinin yapılması demektir. Başarı; söylenenden çok yapılanla ölçülür. Yapılanlar içten, gösterişten uzaksa başarıya ulaşılır. Başarıyı elde etmeniz dileğimle...

Oğuz GÜLAY

Kendileri ile birlikte, çevrelerinin bilgi sahibi olmasını isteyenler, bilgiyi paylaşanlar daha çabuk başarıyı elde ederler. Stres ve baskı ile değil, itidal içinde paniksiz hareket edenler, başarılarından kuşku duymazlar.



KAPAK KONUSU

“Güvenlik hizmetleri etkin ve bütüncül bir anlayışla yürütülmeli” Güvenliğin olmadığı bir yerde özgürlük, demokrasi ve insan haklarından söz etmenin mümkün olmayacağını belirten Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı İbrahim Erbaba ile röportaj yaptık. Demokratik bir yapıda, kişi hak ve özgürlükleri ile kamu güvenliği arasındaki dengenin sağlanmasının büyük önem arz ettiğinin altını çizen Erbaba; bu dengenin sağlanmasında, güvenlik hizmetlerinin etkin ve bütüncül bir anlayışla yürütülmesinin temel unsur olduğunu söyledi. 26 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013


Ü

lkemizdeki özel güvenlik uygulama süreci hakkında bilgi verebilir misiniz?

Güven ve güvenlik olgusu insanlıkla yaşıttır. İnsanlığın varlığı ile birlikte ortaya çıkan güvenlik ihtiyacı, bilimsel teorilerle de desteklenmiştir. ABD’li psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında ortaya konan “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi”nde, gereksinimler kategorize edilirken “güvenlik ihtiyacı”, fizyolojik gereksinimlerden sonra en temel ikinci ihtiyaç olarak belirtilmiştir. Özel güvenlik hizmetleri yüzyıllardır farklı şekilde yerine getirilmektedir. Tarihimizde de örnekleri bulunmaktadır. Kamu düzeninin sağlanması, modern devletler ve toplumlar için önemli bir ihtiyaçtır. Ülkemizde, 1950’li yıllardan sonra sanayileşmenin artması ve köyden kente göçün yoğun olarak yaşanması, “mülkün korunmasını” daha önemli hale getirmiştir. Şehirleşmeyle birlikte suç türü ve miktarındaki artış, suçun boyut değiştirmesi, sınırları aşması, basit suçların bile organize ve nitelikli işlenmesi, devletin üretmiş olduğu güvenlik hizmetinin yanı sıra özel sektörün de bu alanda rol almasını gerekli kılmıştır. Ülkemizde de bu ihtiyaç, yasal zemini ve çerçevesi belirlenmeksizin 1980’li yıllara kadar devam etmiştir. İlk olarak 1981 yılında yürürlüğe giren “2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun” ile özel güvenlik hizmetlerine yasal zemin kazandırılmıştır. Özel güvenlik açısından önemli bir milat olan bu düzenleme sonrası, gelişen şart ve koşullar doğrultusunda ihtiyaçları karşılamak amacıyla, “5188 sayılı Özel

İbrahim ERBABA

Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun” 10.06.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yasal düzenlemeye paralel yönetmelik ve genelgeler ile hukuki zemin kuvvetlendirilmiştir.

Özel Güvenlik uygulama prosedürleri nelerdir? Bu hizmetleri yerine getiren daireniz teşkilatlanması ve görevlerinden söz edebilir misiniz? Ülkemizde özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesinde usul ve esasların belirlenmesi sorumluluğu “İçişleri Bakanlığına” verilmiştir. Bakanlık adına sekretarya görevi, sorumluluk bölgesine göre Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yerine getirilmektedir. 81 ilimizde vali yardımcıları başkanlığında “İl Özel Güvenlik Komisyonları” oluşturulmuştur. Özel güvenlik hizmetleri ile ilgili tüm iş ve işlemler, valilikler adına il emniyet müdürlüğü özel güvenlik şube müdürlüğü; il jandarma komutanlığı özel güvenlik büro amirliği vasıtasıyla yürütülmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü, özel güvenlik hizmetlerine dair tüm iş ve işlemleri; 2000 yılına kadar büro amirliği, 2001 yılından 2009 yılına kadar şube müdürlüğü, 2009 yılından itibaren Daire

Başkanlığı seviyesinde yürütmektedir. Özel güvenlik hizmetlerinin daha etkin ve nitelikli bir yapıya kavuşturulması için münhasır görevi denetleme olan Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı 2012 yılında kurulmuştur. Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı, hâlihazırda Emniyet Genel Müdürlüğü Dikmen yerleşkesinde; Özel Güvenlik Hizmetleri Şube Müdürlüğü, Denetleme ve Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Eğitim ve İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğü, Silah ve Patlayıcı Maddeler Şube Müdürlüğü, Strateji Geliştirme ve Destek Şube Müdürlüğü olmak üzere toplam 5 şube müdürlüğü ve 86 personel ile hizmet vermektedir. Daire Başkanlığımız; 81 il ve bazı ilçelerde özel güvenlik şube müdürlüğü/büro amirliği olarak ülke genelinde yaklaşık 634 personel ile önemli bir misyon ifa etmektedir. Bu çalışmalar şunlardır; v Özel güvenlik şirketi ve eğitim kurumlarının faaliyet izin/iptal işlemleri, v Denetleme faaliyetleri, v Özel güvenlik eğitim müfredatı ve sınavlarının düzenlenmesi, v İhtiyaç duyulan yasal düzenlemelerin hazırlanması, v Kanunun uygulanması için usul ve esasların belirlenmesi, v Şube müdürlüğü, büro amirliğinde çalışan personelin eğitimi, v Görüş ve önerilerin değerlendirilmesi, v BİMER yoluyla gelen veya şahsi dilekçe başvurularının cevaplandırılması, v Özel güvenlik izinlerinin verilmesi, v Kurucu, yönetici ve çalışanların güvenlik soruşturması işlemleri v Özel güvenlik görevlilerine ait kimlik işlemleri, v Özel güvenlik izni verilen yerlere ait silah işlemleri,

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 27


KAPAK KONUSU

Daireniz alanına giren işlerle ilgili istatistiki veriler verebilir misiniz? Bu kapsamda 5188 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2004 tarihinden 2013 yılı Nisan ayına kadar Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığımızca; v 1.506 adet “özel güvenlik şirketi faaliyet izin belgesi” 744 adet “özel güvenlik eğitim kurumu faaliyet izin belgesi” tanzim edilmiş; v Tanzim edilen özel güvenlik şirketi faaliyet izin belgelerinden 225’i, eğitim kurumu faaliyet izin belgelerinden 159’u iptal edilmiş; v 1.331.113 kişi katıldığı 44 temel eğitim sınavı yapılmış, v 864.057 kişiye “özel güvenlik temel eğitim sertifikası” verilmiş, v 667.866 kişiye “özel güvenlik kimlik kartı” düzenlenmiş, v 204.637 kişinin katıldığı 20 yenileme eğitimi sınavı yapılmıştır. Ayrıca Başkanlığımızın uzantısı olarak görev yapan il özel güvenlik şube müdürlüklerince; v 273 adet “Alarm izleme merkezi kurma ve işletme” izin belgesi, v 66.602 özel güvenlik izni ve bu izinlere istinaden 470.982 özel güvenlik görevlisi kadrosu verilmiştir. Verilen bu kadroda, 262.766 özel güvenlik görevlisi fiilen görev

yapmaktadır. Güvenliğin olmadığı bir yerde özgürlük, demokrasi ve insan haklarından söz etmek mümkün olmayacaktır. Demokratik bir yapıda, kişi hak ve özgürlükleri ile kamu güvenliği arasındaki dengenin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Bu dengenin sağlanmasında, güvenlik hizmetlerinin etkin ve bütüncül bir anlayışla yürütülmesi temel unsurdur.

5188 Sayılı Kanun ne gibi yararlar sağlamıştır? Bu süreçte Daireniz tarafından gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgi verebilir misiniz? Kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik uygulamasının yaygınlaşması ve sağlam temeller üzerine kurulması, genel kolluğun iş yükünün hafifletilmesi ve kolluğun asli görevi olan suç ve suçluyla daha etkin mücadele etmesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca bu alanda oluşturulan istihdam, işsizlik sorununun çözümüne fayda sağlayacaktır. Görev alanımıza giren tüm hizmetlerin etkin, verimli ve hızlı bir biçimde yerine getirilmesi amacıyla; v 2006 yılından itibaren özel güvenlik şube müdürlüklerinde denetleme görevini yürüten personele yönelik Adana, Antalya, Ankara, Bursa, Kocaeli, İzmir ve İstanbul illerinde toplam 17 seminer,

Kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik uygulamasının yaygınlaşması ve sağlam temeller üzerine kurulması, genel kolluğun iş yükünün hafifletilmesi ve kolluğun asli görevi olan suç ve suçluyla daha etkin mücadele etmesine katkıda bulunacaktır.

28 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

v 2009 ve 2012 yıllarında özel güvenlik şube müdürlerinin katılımı ile çalıştay, v 2012 yılında, 81 il emniyet müdürlüğü özel güvenlik şube müdürlüğünde çalışan 438 personele yönelik interaktif olarak “Özel Güvenlik Uygulamaları” eğitim programı düzenlenmiştir. Özel güvenlik mevzuatındaki uygulamalara ilişkin 2004-2012 yılları arasında 200’den fazla emir yazı, 8 adet genelge hazırlanarak yayımlanmıştır. Uygulamada kolaylık ve birliğin sağlanması amacıyla, söz konusu emir yazı ve genelgeler Başkanlığımızca 8 ay süren bir çalışma sonucunda güncellenerek “Birleştirilmiş Genelge” adı altında 17.07.2012 tarihinde tek metin haline getirilmiştir. Özel güvenlik sektör temsilcilerinin, çeşitli konulardaki görüş, öneri ve sorun ihtiva eden 1000’den fazla yazılı müracaatları değerlendirilmiş veya çözüme kavuşturulmuştur. Türk Standartları Enstitüsü Kurumu’nun hazırlamış olduğu özel güvenlik hizmetlerine ait terminoloji standardı taslağına, Başkanlığımızca ciddi bir çalışma yapılarak görüş ve öneri şeklinde katkı sağlanmıştır. Özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında; yararlanılan mevzuat, özel güvenlik faaliyet izin belgelerinin düzenlenmesi ile ilgili iş ve işlemler, özel güvenlik görevlilerinin eğitim ve kimlik işlemleri, yayımlanan emir yazı ve genelgelerin sektör temsilcilerine duyurulması, uygulamada karşılaşılan sorunların giderilmesi, sıkça sorulan soruların cevaplandırılması, özel güvenlik eğitim sınav sonuçlarının yayınlanması amacıyla Başkanlığımız tarafından “ozelguvenlik.pol.tr.” adresiyle bir web sitesi hazırlanmıştır. Özel güvenlik sektörünün denetlenmesinde usul ve esasların belirlenmesi, uygulamada yeknesaklığın sağlanması amacıyla 2012 yılı


Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı “Özel güvenlik hizmetleri ile ilgili politikalar oluşturmak, uluslararası standartlara ulaşmak” vizyonu ve “Evrensel değerlerin ışığı altında kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerine ilişkin faaliyetlerin etkin ve verimli yürütülmesini sağlamak” misyonu gereği hizmet üretmeye devam edecektir.

Aralık ayında Ankara İli Kızılcahamam ilçesinde Başkanlığımız koordinesinde, 12 il özel güvenlik şube müdürlüğünden 27 personelin katılımı ile “Denetleme Eğitimi Analizi Çalıştayı” düzenlenmiştir. Çalıştay sonucunda oluşturulan “Denetleme Eğitim Modeli” ve “Denetleme Rehberi” ile denetlemelerde yaşanması muhtemel sorunların önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Özel güvenlik sektöründeki gelişmelerin takibi amacıyla sivil toplum örgütlerinin, özel güvenlik hizmetleri hakkında düzenlediği birçok toplantıya da katılım sağlanmıştır.

Yürütülmekte olan projeler hakkında bilgi alabilir miyiz? Başkanlığımız özel güvenlik hizmetlerinin daha modern ve etkin yürütülebilmesi için başta Avrupa ülkeleri olmak üzere büyükelçiliklerimizdeki emniyet müşavirlikleri vasıtasıyla diğer ülke uygulamaları hakkında bilgiler temin edilmiştir. Aynı amaç doğrultusunda İsveç, Almanya, Hollanda, Fransa, Romanya, İspanya, Bulgaristan gibi ülkelere çalışma ziyaretleri gerçekleştirilmiştir.

Bu ziyaretler sırasında ülkelerin; özel güvenlik eğitimleri, havalimanı ve toplu ulaşım güvenliği, patlayıcı madde arama (dedektör) köpeği, alarm izleme sevk/müdahale, para ve değerli eşya nakli, kişi koruma, nükleer madde ve tesis güvenliği, anahtar tutma/ muhafaza gibi konular başta olmak üzere uygulama ve mevzuatları incelenmiştir. Başkanlığımızın, özel güvenlik hizmetlerini geliştirme ve kurumsallaştırmaya yönelik çalışmaları 2013 yılında da devam etmektedir. Bu bağlamda “Özel Güvenlik Bilgi Sistemi Otomasyon Projesi” Başkanlığımızca önemle yürütülmektedir. Tamamlanmak üzere olan proje ile yazılı olarak yapılan bildirimler ve başvuruların dijital alana taşınarak bürokrasinin en büyük sorunu olan kırtasiyeciliğin, hem özel güvenlik sektörüne hem de uygulama birimlerine kaybettirdiği zaman ve getirdiği iş yükünün önüne geçilmiş olacaktır. Kırtasiyeciliğin sektöre yaşattığı adli ve idari olumsuzluklara neden olan iş ve işlemlerin elektronik alanda çok kısa sürede ve çok daha az maliyet ile yapılması, kişi inisiyatifinin yerine sistem endeksli, güvenli bir ortam sağlayacaktır. Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığınca otomasyon projesi kadar önemsenen ve özel güvenlik alanında bir o kadar merakla beklenen özel güvenlik görevlileri ve yöneticilerinin kullanacağı yeni nesil kimliklerle ilgili alt yapı çalışmaları tamamlanmıştır. Estetik, muhafazası ve taşınması kolay, yüksek güvenlik öğeleri mevcut, modern bir tasarıma sahip kimlik kartlarının 2013 yılında verilmesi planlanmaktadır. 2004 yılında yürürlüğe giren ve hâlihazırda özel güvenlik hizmetlerinin yasal çerçevesini belirleyen 5188 Sayılı Kanun, günün ihtiyaç-

larına istinaden üç farklı tarihte kısmi değişikliklere uğramıştır. Ancak, yapılan bu değişikliklere rağmen her geçen gün gelişen ve yeniliklere açık olan özel güvenlik hizmetlerinin, daha etkin ve faydalı bir hale getirilmesi amacıyla yeni bir kanun hazırlığı kaçınılmaz olmuştur. Bunun üzerine; Gümrük ve Ticaret, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Maliye, Adalet, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıkları, Danıştay, Kamu İhale Kurumu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye İş Kurumu, Ankara Ticaret Odası başta olmak üzere 27 farklı kurum ve kuruluşun görüşlerine başvurulmuş, özel güvenlik sektörü ve 81 il özel güvenlik şubelerinin görüş ve önerileri de dikkate alınarak yeni bir mevzuat çalışması yapılmıştır. Son safhaya gelinen yasa değişikliği hazırlığı ile özel güvenlik hizmetlerinin hukuki zemini kuvvetlendirilmiş olacaktır.

İbrahim ERBABA

2. Sınıf Emniyet Müdürü Özel Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı

1968 Isparta doğumlu, evli ve 3 çocuk babası olan Sayın İbrahim Erbaba, ilk, orta ve lise öğrenimini Isparta’da tamamladı. Konya Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra Polis Akademisini bitirdi. Yüksek lisans eğitimini İnönü Üniversitesi’nde tamamladı. Kayseri, Malatya ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün farklı birimlerinde görev yaptıktan sonra 1 Ağustos 2011 tarihinden itibaren Özel Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı görevini yürütmektedir.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 29


KAPAK KONUSU

Özel güvenlik sektörünün vizyonu AB ülkelerinde kamu ve özel güvenlik işbirliği Avrupa ülkelerinde özel güvenlik sektöründe hızlı bir değişim ve gelişimle birlikte hizmet kalitesi artmakta, kamu/özel güvenlik işbirliğinde de etkin ve gelişen uygulamaları görmekteyiz.

Ü

lke genelinde güvenliğin sağlanması, asayiş ve kolluk hizmetlerinin etkin şekilde yürütülmesi ve denetlenmesi, hiç şüphesiz devletlerin birincil görevlerindendir. Ancak güvenlik kavramının çağın değişen ve dinamik şartları nedeniyle yeni boyut kazanması yani diğer bir ifade ile güvenliğin özel hayatımız da dahil yaşam alanlarımızın tümünde var oluşu, bu kavramın ne kadar geniş bir platformda değerlendirilmesi gerektiği hususunu ortaya koymaktadır. Günümüzde asimetrik tehdit kavramı ABD’deki 11 Eylül saldırıları ile ön plana çıkmış ve etkinliği süregelmektedir. Tehdit biçimindeki bu değişiklikler, devlete ait “vatandaşın korunması” görevini daha da karmaşık hale getirmiş, tehdit

30 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

değişikliğinin yanı sıra ülkelerdeki siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel gelişim ve değişimlerde güvenlik anlayışında yeniden yapılanmaları zorunlu kılmıştır. Kamu düzeninin sağlanması ve korunması kapsamında, bir başka deyişle güvenliği sağlamaya çalışan kolluk kuvvetleri, belirlenen bu amaçları gerçekleştirirken bazen hak ve özgürlükleri de sınırlayıcı etkilere sebebiyet verebilmekte, ayrıca güvenlik tanımı ve güvenlik alanlarındaki değişim ve gelişmelere bağlı olarak zaman zaman da yetersiz kalabilmektedirler. Yetersizlik kavramı içinde personel/sayısal yetersizliklerin önemli bir unsur olduğunu belirtmemiz gerekir. Günümüzde kişilerinin güvenliklerinin sağlanması ve korunma alanlarının tesisine yönelik hizmetleri;

tüzel kişilerinin kendi bünyelerinde tesis ettikleri özel güvenlik birimlerince veya özel güvenlik hizmeti veren şirketlerce bu ihtiyacın karşılanması kaçınılmaz olmuştur. Bu sayede kamu güçleri, üzerindeki daha fazla kaynak ve zaman ayırma ihtiyacına yönelik sosyal baskı da kalkmıştır. Genel olarak kolluk kuvvetlerinin görev alanında bulunan ancak özel hukuk kişilerince sağlanabilecek güvenlik ve koruma gereksinimleri için etkin bir koordinasyon ve işbirliğine olan ihtiyaç bir dayanışma modeliyle gerçekleştirilebilecektir. Ülkemizdeki kamu ve özel güvenlik işbirliği ile uygulamalarda karşılaşılan sorunlar sektör çalışanlarımız ve tüm taraflar tarafından yakinen izlenmekte ve bilinmektedir. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecinde yerine getirmesi gerekli


olan yapısal değişim ile birlikte kolluk faaliyetlerinin içeriğini ve işleyişini de yeniden şekillendirme zorunluluğumuz vardır. Bu bağlamda Avrupa ülkelerinde genel güvenliğin tesisinde özel güvenliğin rolü ve kamu/özel güvenlik işbirliğini mercek altına almamızın doğru bir yaklaşım olduğunu söylememiz mümkündür. Halihazırda Avrupa Birliği ülkelerinde Avrupa özel güvenlik sektörünün yapılandırılması çalışmalarında ortaya konan vizyon tek bir Avrupa özel güvenlik sektörü olarak belirtilmişse de ülkelerin güvenlik stratejilerinin tanımlamalarında, üye ülkelerin kendi hedefleri ve farklı inisiyatif kullanma talepleri nedeni ile değişiklikler göstermesine rağmen; kamu ve özel güvenlik işbirliği uygulamalarını Avrupa Birliği ülkelerinde etkin olarak görmekteyiz. Avrupa Birliği ülkelerinde kamu ve özel güvenlik işbirliği gelişiminde en olumsuz hususlardan birisi de her iki tarafında farklı işler yaptığına ilişkin inançlarıdır. Kolluk kuvvetlerinin konuya bakışları özel güvenlik görevlilerinin görevlerinin kolay olduğu yaklaşımıdır. Bazı ülkelerdeki yasaların özel güvenlik hizmetlerine ilişkin kamu güvenliğine sadece yardım etme ve bütünleme görevi vermiş olması itimatsız atmosferi oluşturmuştur. Bu durum yakın işbirliğinde olumsuz bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Özel güvenlik sektörünün yapısını tamamlamamış olması devlet ile olan ilişkilerde ortaklık ve işbirliği çalışmalarına menfi tesir göstermektedir. Özel güvenlik sektöründeki haksız rekabet ve kayıt dışı çalışma aynı zamanda kaliteyi düşürmekte ve bu bağlamda verilen hizmetlerin verimsizliği kamu ile işbirliğine olumsuz olarak yansımaktadır. Özel güvenlik görevlilerine uygulanan düşük ücret politikaları ve kariyer fırsatlarının olmadığı bir

O. Oryal ÜNVER ÖGF ve GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı

sektörde çalışıyor olmaları istihdam edilen personelin kalitesini ve yetersizliğini de beraberinde gündeme getirmektedir. Bu husus ise kamu ile işbirliğini menfi yönde etkileyen diğer bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde kamu müşterisi hüviyetindeki devletin alacağı hizmetler konusunda zaman zaman belirsiz tavrı veya düşük ücret politikası gütmesi kamu ve özel güvenlik işbirliğine olumsuz yansımaktadır. Avrupa ülkeleri arasında para ve kıymetli eşya nakli yapan özel güvenlik şirketlerinin standartlar konusunda sebebiyet verdiği olumsuz görüntüler kamu ve özel güvenlik işbirliği gelişimine mani bir başka husus olarak tanımlanmaktadır. Avrupa ülkelerinde gerek iç hukuktan kaynaklanan gerekse teamül uygulamaları nedeniyle kamu ve özel güvenlik işbirliği/organizasyonun yeterli seviyede olmadığı değerlendirilmekle birlikte güçlü ortak faaliyet ve işbirliği alanları da vardır. Özetle; Avrupa ülkelerinde özel güvenlik sektöründe hızlı bir değişim ve gelişimle birlikte hizmet kalitesi artmakta, kamu/özel güvenlik işbirliğinde de etkin ve gelişen uygulamaları görmekteyiz.

Sonuç olarak; Devletin güvenlik konusunda asli görevini icra ederken özel güvenlik şirketleri tarafından sunulan güvenlik hizmetlerinden azami oranda yararlanması asli görevine odaklanmasını kolaylaştıracaktır. Güvenlik sektöründe yer alan şirketlerin tamamen ticari faaliyet icra ediyorlar şeklinde algılanmamaları sağlandığında iş birliği ve koordinasyonda yüksek verim sağlanacaktır. Ülkemiz milli politikası çerçevesinde Avrupa Birliği üyelik sürecinde Avrupa özel güvenlik sektöründe oluşan değişim ve gelişimleri yakinen takip etmek ve Avrupa ülkelerindeki kamu/özel güvenlik işbirliği uyumunu referans alma zorunluluğumuz vardır. Her ne kadar Avrupa ülkeleri halihazırda birlik şemsiyesi altında her ülke kendi değerlerine ve ulusal kimliklerine uygun hareket etme politikası güdüyorlarsa da nihai hedefin “Tek Avrupa Özel Güvenlik Sektörü” olduğu hususu göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda mesleki eğitim, mesleğe erişim ve standartlar konusunda yasalarımızı Avrupa ülkeleri ile uyumlu hale getirme hususu önem arz etmektedir. Kamu ve özel güvenlik sektörünün uyumlu çalışması ve işbirliğine gitmeleri ekonomik büyümeyi sağladığı gibi, sektörü; kalite odaklı ve standartları olan bir sektör hüviyetine kavuşturacaktır.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 31


KAPAK KONUSU

Genel kolluk özel güvenlik işbirliğinde gelişim alanları Çağdaş ülkelerdeki özel güvenlik uygulamalarına baktığımızda ülkemizdeki uygulamaların, bazı yerel ihtiyaçlardan kaynaklanan farklılıklar hariç, nispeten daha ustalıkla yürütüldüğü açıkça görülmektedir. Şüphesiz, diğer ülkelerle karşılıklı olarak kuvvetli ve zayıf taraflarımız mevcuttur ama Türkiye’nin özel güvenlik sektörü, bölgesel düzeyde örnek olmak yolunda ilerlemektedir.

H

er şeyden önce; ülkemizdeki özel güvenlik hizmetlerinin durumunun sürekli geliştiği gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Evet, sorunlarımız var; hem de büyük sorunlarımız var ama birçok açıdan bu sorunların çözümü için çaba gösteren

32 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

kurumlarımız ve kuruluşlarımız da var. Bu gün, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi’nin özel güvenlik mevzuatını geliştirme çabaları, başta yeni kurulan Özel Güvenlik Federasyonu olmak üzere sektörel derneklerin mesleğe sahip çıkma iradeleri, özellikle

Gaziantep sempozyumlarında akademik formasyonlu meslektaşlarımızın sorunlara çözüm arayışları, şu anda okuyor olduğunuz Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin misyonu, her türlü takdire şayandır ki; aslında bu liste bu yazıya sığmayacak kadar uzundur. Diğer taraftan, çağdaş ülkelerde-


ki özel güvenlik uygulamalarına baktığımızda ülkemizdeki uygulamaların, bazı yerel ihtiyaçlardan kaynaklanan farklılıklar hariç, nispeten daha ustalıkla yürütüldüğü açıkça görülmektedir. Şüphesiz, diğer ülkelerle karşılıklı olarak kuvvetli ve zayıf taraflarımız mevcuttur ama Türkiye’nin özel güvenlik sektörü, en azından bölgesel düzeyde örnek olmak yolunda ilerlemektedir. Sürekli gelişimi sağlamak ve mükemmele ulaşmak için çözüm bekleyen sorunlarımızın olduğunu her zaman kabul etmeliyiz ve doğru çözümler için sektör olarak çok çaba sarfetmeliyiz. Bu yazıda sadece derginin kapak konusuyla ilgili olan genel kolluk - özel güvenlik işbirliği konusundaki gelişim alanları üzerinde fikir paylaşımı yapılacaktır. Öncelikle; özel güvenliğin önündeki en büyük sorunlardan birisi genel kolluk güçlerinin özel güvenliğe yönelik bakış açısıdır. Yakın tarihimizde özel güvenliğin gelişimi iki aşamada gerçekleşmiştir; özel güvenliğin genel kolluğun emrinde ve sıkı denetiminde olduğu 2495 Sayılı Kanun dönemi ve özel güvenliğin, güvenliğe ihtiyaç duyan özel kişiler tarafından yürütüldüğü 5188 Sayılı Kanun dönemleridir. Her ne kadar akademik çalışmalarda bu dönemlere bir de bekçilik dönemi eklense de, tamamen devlet kontrolünde olan bekçilik kurumunun özel güvenlik tarihçesine dâhil edilmesi, aslında devlet kurumlarının özel güvenliğe bakış açısı hakkında ipuçları vermektedir. Özel güvenlik, özel sektör tarafından, özel sektörün ihtiyaçlarına bağlı olarak yürütülen bir ticari faaliyettir ve ihtiyaç devam ettiği sürece kendi varlığını sürdürebilir.

Hakan ÖZALP CPP Özel Güvenlik Yöneticisi

Özel güvenliğin varlığını sürdürme şansı, onun verimliliğini devam ettirme süresi ile doğrudan ilintilidir ve verimlilik düştüğünde veya özel güvenlik işverene yük olduğu anda varlığı tartışmalı hale gelmektedir. Nihayetinde, işletmeler ticareten yaşayabilmek için her türlü maliyetlerini kontrol altında tutmak ve toplam kârlılıklarını artırmak zorundadırlar. Ancak, 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri Kanunu ve 5142 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nun bazı maddelerini yanlış yorumlayarak, gönüllü olarak kendi güvenliğini sağlamaya soyunmuş işletmelere, ilave yük yaratacak taleplerde bulunulması sıkça karşılaşılan bir durumdur. Genel kolluk tarafın-

dan özel güvenliğe sağlanacak en büyük destek, özel güvenliğin varlık sebebinin özel şirketlere anlamlı kılınmasına yardımcı olunmasıdır. Özel güvenlik, devletin kanunlarına uygun olarak kişilerin korunma ihtiyaçlarını süratle karşılayan bir sistemdir ve başı sıkışanlara, kendini güvende hissetmeyenlere, genel kolluktan yardım alana kadar geçecek sürede çare olan bir sistemdir. Özel güvenliğin her daim hazır olan bu faydasının genel kolluğun iş yükünü ne kadar hafiflettiğini hesaplamak mümkün değildir. Örnek olarak; özel güvenliğin kendi ekonomisiyle yine kanunlara uygun olarak oluşturduğu giriş kontrol noktaları, suç aletlerinin ve suçluların serbestçe dolaşımını oldukça kısıtlamaktadır. Birçok kişi, farkında olmadan kamuya açık alanlardaki özel güvenlik uygulamalarının kendilerine sağladığı güvenlik hissinin keyfini yaşamakta ve bu his kaybolduğu anda özel güvenliği yanıbaşında bulabilmektedir. Yine, özel güvenliğin kendi bütçesi ile tedarik ettiği CCTV ekipmanları suçluların tespit ve teşhisinde kamu güvenliğinin hizmetindedir. Son yıllarda oldukça yaygınlaşan MOBESE sistemlerini destekleyen CCTV kameraları

Özel güvenlik, özel sektör tarafından, özel sektörün ihtiyaçlarına bağlı olarak yürütülen bir ticari faaliyettir ve ihtiyaç devam ettiği sürece kendi varlığını sürdürebilir. Özel güvenliğin varlığını sürdürme şansı, onun verimliliğini devam ettirme süresi ile doğrudan ilintilidir.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 33


KAPAK KONUSU

kamu güvenliğine devlet bütçesinin kesinlikle izin veremeyeceği kadar büyük bir yatırımdır ve tamamen özel güvenliğin sağladığı bir kaynaktır. Bu düşünceler ışığı altında, hiç şüphe yok ki; genel kolluk kuvvetlerinin en önemli fonksiyonlarından birisi olan önleyici kolluk hizmetleri, özel güvenlikten sağlam bir destek almaktadır. Genel kolluk-özel güvenlik işbirliğindeki en büyük gelişim alanlarından birisi, özel güvenliğin bu faydasının farkına varılması ve bu faydanın karşılıklı olarak nasıl artırılması gerektiği üzerine çalışılmasıdır. Ancak mevcut uygulamalarda bu hususun çoğu zaman dikkate alınmadığı ve özel güvenliğin sadece “kontrol edilmesi gereken bir iş kolu olduğu” fikrini yansıtan ve sadece özel güvenliğin imkânlarından faydalanmayı ön planda tutan uygulamaların olduğu görülmektedir. Evet, özel güvenlik uygun şekilde kontrol edilmelidir ama aynı zamanda işini yapabilmesi ve kamu güvenliğine daha çok faydalı olması için gerekli imkânların sağlanması da gerekmektedir. Bu konuda özel güvenliğe sağlanabilecek desteklerin başında;

potansiyel suçlar ve eylemler konusunda bilgi paylaşımı yapılması olacaktır. Özel güvenlik görevlileri, sahip oldukları güvenlik bakış açısı ile potansiyel suç ve suçlular hakkında genel kolluğun haber alma ağını inanılmaz bir şekilde artıracaktır. Hiç unutmam; bir bankanın güvenlik müdürüyken, dönemin jandarma komutanından yakın geçmişte bir takım kişilerin ellerinde benzin bidonlarıyla şehrin

Bir bölgede açılan her yeni banka şubesi, alışveriş merkezi veya nakit merkezi genel kolluk için yeni bir risk noktası, dolayısıyla yeni bir iş yüküdür. Bu riski yönetmenin ve iş yükünü hafifletmenin en ucuz yolu, bu iş yerlerinde görevlendirilecek özel güvenlik birimleriyle etkili iş birliği yapmaktan geçmektedir.

34 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

bir ilçesindeki banka şubelerini yakmak üzereyken yakalandıklarını duymuştum. Aldıkları istihbaratı kullanan ekipler, suçluları suç mahallinin yakınlarında kıskıvrak yakalamışlardı. Acaba, bu olayın öncesinde haberimiz olsaydı ve biz de bazı koruyucu tedbirleri artırabilseydik, bu kişilerin yakalanmadan suç mahalline erişebilme ihtimaline hazırlıklı olsaydık iyi olmaz mıydı? Yine unutamadığım bir olay ise; aynı yıllarda, yan yana 8-10 banka şubesinin olduğu bir bölgede iki hafta içinde 4-5 banka soygunu yaşanmıştı ve biz aynı anda devam eden özel güvenlik denetimlerinde bir belgemiz eksik olduğu için ikaz almıştık. Acaba, soygunlar devam ederken belge kontrolü mü yapılmalıydı, yoksa güvenlik görevlilerine olaya nasıl müdahale edecekleri veya emniyet güçlerine nasıl süratle haber vereceklerinin eğitimi mi verilmeliydi? Halen çalıştığım yerde ise, özel


güvenlik-genel kolluk işbirliğinin en güzel örneklerini yaşamaktayız. Emniyetin huzur timleri ile özel güvenlik ekipleri gayet verimli çalışmalarla toplum güvenliğine ve suçla mücadeleye yadsınamaz katkılar yapmaktadır. Bu alandaki bilgi paylaşımı, öncelikle aranan kişilerle ilgili bilgilerin, çalıntı-kayıp araç bilgileri gibi alanlarda olabilir. Bunun gerçekleşmesi halinde, özel güvenliğin sahip olduğu CCTV sistemlerine yüz tanıma ve plaka tanıma sistemlerinin dâhil edilmesiyle, suçluların süratle yakalanması ve kamu güvenliğinde bir üst sınıfa taşınmamız mümkün olabilecektir. Diğer bir gelişim alanı ise; suç istatistiklerinin paylaşımı alanındadır. Özel güvenlik, güvenlik tedbirlerindeki maliyet/etkinlik oranını optimum seviyede tutmak için risk analizleri yaparak, bu riskleri karşılayacak tedbirleri almak zorundadır. Risk analizlerinde en çok ihtiyaç duyulan bilgi ise çevredeki suç ve suçlu istatistikleri olmaktadır. Ne yazık ki, bu bilgiye resmî yoldan ulaşmanın bir yolu bulunmamaktadır. Oysaki bir bölgede açılan her yeni banka şubesi, alışveriş merkezi veya nakit merkezi genel kolluk için yeni bir risk noktası, dolayısıyla yeni bir iş yüküdür. Bu riski yönetmenin ve iş yükünü hafifletmenin en ucuz yolu, bu iş yerlerinde görevlendirilecek özel güvenlik birimleriyle etkili iş birliği yapmaktan geçmektedir. Bu iş birliğinin ilk adımı, iş yeri açılmadan önce özel güvenliğin yaptığı risk analizleri için gerekli bilgileri vermek, böylece özel güvenliğin mevcut riskleri yönetmek üzere en etkin ve doğru tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.

Bir yandan devletin güvenlik güçlerinin üzerindeki koruma görevleri yükünü 5188 Sayılı Kanun’la hafifletmeye çalışırken, diğer yandan bürokratik işlemler ve denetimlerle bu yükü ofis ortamına taşımak doğru mudur? Başta ABD olmak üzere birçok ülkede, bir bölgeden ev satın almak isteyenlere dahi verilen bu bilgilerin, ülkemizde banka veya AVM koruyacak bir özel güvenlik birimine verilmemesi düzeltilmesi gereken bir konudur. Genel kolluk kuvvetlerinin özel güvenlikle işbirliği alanında sağlayacakları başka bir gelişim ise, özel güvenlik birimlerinin arasında sektörel işbirliğine öncülük edilmesidir. Aynı sektörde çalışan ve yan yana duran iki işyeri, aynı risklere maruz kalmalarına rağmen genellikle hiç bir konuda iş birliğine yanaşmamaktadır. Hâlbuki genel kolluk bu konuda öncülük yaparak özel güvenlik hizmetlerinin ilave yatırımlara gerek kalmadan tedbirlerini iyileştirmesini sağlayabilir. Genel kolluk-özel güvenlik işbirliği alanında başka bir gelişim alanı ise denetimlerdir. Bilindiği üzere özel güvenliğin denetim yetkisi 5188 Sayılı Kanun’a göre İçişleri Bakanlığı ve valiliklere verilmiştir, ayrıntılar için yönetmeliğe atıf yapılmıştır. Uygulamada ise, denetimler polis ve jandarma personeli tarafından yapılmakta ve denetimin kapsamı kanunun uygulanma derecesiyle sınırlandırılmaktadır. Ancak, başta da dile getirdiğimiz gibi aslında ticari faaliyet olan özel güvenlik sektörünün kamunun kısıtlı kaynaklarıyla

denetlenmesinin uygun olmadığını düşünüyorum. Ülkemizde yeminli malî müşavirlik, yapı denetim firmaları, fahri trafik müfettişi gibi kavramlar varken, polis ve jandarma gibi pahalı kaynakların özel güvenliği denetlemeye tahsis edilmesi ne derece doğrudur? Bir yandan devletin güvenlik güçlerinin üzerindeki koruma görevleri yükünü 5188 Sayılı Kanun’la hafifletmeye çalışırken, diğer yandan bürokratik işlemler ve denetimlerle bu yükü ofis ortamına taşımak doğru mudur? Sahadaki denetim işleri “yeminli özel güvenlik denetçilerine” veya sektörel derneklere bırakılsa, her birimin/şirketin periyodik olarak denetlenmesi zorunlu kılınsa daha ekonomik ve etkin olmaz mı? Sanırım, beş yüz bin kişinin geçimini sağladığı bu mesleğe sahip çıkacak denetçiler bulmak zor olmayacaktır. Denetimlerin kapsamına sadece 5188 Sayılı Kanun’a uyum yerine, meslek standartlarına ve özel güvenlik etik kurallarına uyum denetiminin dâhil edilmesi, mesleğin kalitesini yükseltmez mi? Başta da vurguladığımız gibi, kronikleşmiş tüm sorunlarına rağmen, özel güvenlik sektörü bu sorunları çözme iradesine sahip olduğu sürece gelişimine devam edecektir.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 35


SEKTÖRDEN

Başarının büyük ka ortağı old projelerd “Başarının en büyük kanıtı çözüm ortağı olduğunuz projelerdir”

Han Elektronik Genel Koordinatörü Şükran Mert, Perpa’dan yeni hizmet binalarına giden sürecin yanı sıra sunmuş oldukları hizmet ve çözümleri dergimizle paylaştı. Amaçlarının bundan sonraki dönemde de daha yukarılara çıkmak olduğunu belirten Mert; başarının en büyük kanıtının çözüm ortağı olarak yer aldıkları projeler olduğunu söyledi.

Öncelikle yeni yerinizin size ve sektöre hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Bize taşınma sürecinizden bahsedebilir misiniz?

Uzun yıllar Perpa Ticaret Merkezi’nde müşterilerimize hizmet verdik. Ancak Perpa hem mekan, hem de kalite anlamında bizi rahatsız etmeye başladı. Ciddi bir yatırımla Basın Ekspres yolundaki kendi binamızı tamamladık ve 2013 Ocak ayı itibariyle yerimize taşındık. Amacımız bundan sonraki dönemde de Han Elektronik’in hak ederek kazandığı ismini korumak ve daha yukarılara çıkarmak olacak. Her şey aşama aşama gelişiyor.

36 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

Bizim kendi binamızı bu bölgede seçmemizin en önemli sebebi; sanayi bölgesine lokasyon olarak yakın olması. Bu lokasyonu önümüzdeki dönemler için planladığımız bir takım projelerimizi daha rahat hayata geçirebilmek için seçtik. Ayrıca bu bölge havaalanı yakınlığı açısından yurtdışı ve yurt içi misafirlerimizi daha iyi ağırlayabileceğimiz bir mekan hem de ürünlerimizi yolsuz firmalardan uzakta daha rahat sergileyebileceğimiz bir ortam. Perpa bizim gibi firmaların ürünlerinin düşük kalitede kopyalanması için rahat bir ortamdı. Ne yazık ki yaptığınız işler ve kaliteniz örnek alınmıyor.

Vergi nerede yüksekse kaçak orada fazla oluyor. Maalesef bizim sektörümüzdeki yüksek vergi oranı; bazı firmaların ürünlerini yolsuz ithalat biçimi ve düşük beyanla ülkemize sokup, sonra faturasız satarak haksız kazanç elde etmesine sebep oluyor. Bu haksız rekabet ortamından uzaklaşmak adına Perpa’dan ayrılıp doğru yere doğru zamanda geçtik.

Sunmuş olduğunuz ürün ve sistemler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Giriş seviyesinden orta seviyeye, üst segmentten en üst seviye iha-


Şükran Mert Han Elektronik Genel Koordinatörü

n en anıtı çöz duğunuz dir” le ürünlerine kadar çeşitli dünya markalarının ürünlerini bünyemizde bulunduruyoruz. İthal ettiğimiz ürünlerin en büyük artısını bu çeşitlilik oluşturuyor ve elbette çalıştığımız firmalar ve ürün seçimindeki titiz yaklaşımımız. SPY markamızın giriş seviyesindeki bazı modelleri 2 yıl garantili. SPY Extreme, Aver ve Averdigi markalarımız orta ve üst seviyede 5 yıl garantili ürün gamını teşkil eder. SPYVPlus Aver ve Everfocus markalarımız ise ihale ürünleridir ve bunlar da yine 5 yıl garantilidir. Han Elektronik güvencesinde; satışımızdaki tüm ürünler üst düzeyde teknik servis ve garanti süreçlerini ciddi bir memnuniyetle tamamlar. Biz yurtdışı partnerlerimizi ve ürünleri ciddi Ar-Ge çalışmaları ve araştırmalar sonucu seçiyor, en iyi kalitedeki firmalar ve ürünlerle çalışmayı tercih ediyoruz. İthal ettiğimiz ürünleri kendi bünyemizdeki teknik ekibimizle 6 ay çeşitli ortamlarda

deneyerek testi başarıyla geçen sahaya uygun denenmiş ürünlerle ithalat sürecine başlıyoruz. Kalitesinden emin olduktan sonra ithal ediliyoruz.

Projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Başarının en büyük kanıtı şüphesiz çözüm ortağı olarak yer aldığınız projelerdir. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ihale kapsamında 8 bölgesi, THY’nin antrepoları, Askeriye’nin birçok departmanı, Askeri Deniz Komutanlığı, butik siteler ve Türkiye genelinde daha birçok başarılı projede Han Elektronik imzasını görebilirsiniz. İstanbul’da Bilek Otel, Söz-bir Otel, Güneş Otel gibi birçok uygulama projesinde bizzat bulundum. Mesela Galata Köprüsü’nden her geçişimde Ever-Focus markasını sped domelarda görmekten ve emeklerimizi izlemekten gurur duyuyorum. Şu anda da birçok proje devam ediyor. Yurtiçi çalışmalarımızın yanı sıra yurtdışı çalışmalarımıza da teknik ekibimizle beraber devam ediyoruz. Kıbrıs’ta Vodafone projesini bitirdik. Azerbaycan ve Bakü’de başarılı işler yaptık. Bu arada 2 bini aşkın bayi ağımızla Türkiye genelinde daha nice başarı öykülerimiz mevcut. Ancak

elbette bunca başarı kolay elde edilmiyor. Sektörün sıkıntı ve zorlukları ile mücadele etmek gerekiyor…

Güvenlik hizmetinin sorunsuzca sağlanması konusunda neler yapıyorsunuz? Residence, AVM, vb. yerlerin tamamında teknik ekipler çalışıyor. Bu teknik ekiplerin bu konularda eğitimli olması gerekiyor. Yine hem ürünü tanımaları hem de teknik donanıma sahip olmaları gerekiyor. Çünkü ürünlerde kullanım alanına göre iyi tercih yapmaları gerekiyor. Ülkemizde bu alanlarda IP ye ve HD CCTV ye dönüyor sistemler. Yeni teknolojiyi takip ettikleri sürece ileriye yönelik işler yapabilirler. Teknolojiyi takip etmek ve işi kaliteli yapmak lazım... Dolayısıyla bizde bu entegretör firmaları yönlendiriyoruz. Kurum ve kuruluşlar ihtiyaç duydukları ürünlerde teknik şartnamelerine göre ihale açıyorlar ve

Büyük sıkıntılardan biri bilinçsiz kullanıcı; çünkü elektronik güvenlik sisteminin ne demek olduğunu başına ciddi bir güvenlik problemi gelmeden maalesef bilmiyor. Düşük fiyata göre ürün alıyor. İşine göre ya da alması gereken hizmete göre, çözüme göre ürün almıyor.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 37


SEKTÖRDEN

bizde bu yerlerde bayilerimizle birlikte partner ve çözüm ortağı olarak iş yapıyoruz.

Teknik servis hizmetlerinizden bahsedebilir misiniz? Bünyemizdeki 40 kişilik ekibin 10 kişilik kadrosu teknik servis birimi ve bunların tamamı bayiler üzerinden son kullanıcıya kadar ciddi destek veriyor. Han Elektronik’te önce her şey satışta başlıyor. Satış ekibimizde eğitime çok önem veriyoruz. Satış ekibimiz öncelikle bayinin isteklerini en iyi şekilde anlayıp, fiyat performans oranı en iyi ürünü belirlemektedir. İhtiyacı satış ekibi belirleyip sunuyor sonrasın da teknik servis ekibimiz devreye giriyor. Bizim birde gülen yüz projemiz var. Bu proje kapsamında garanti dışı ve garantisi bitmiş olan ürünlerde küçük entegre değişimlerini her hangi bir servis ücreti almadan yapıyoruz. Biz kullanıcıların yüzde yüz memnuniyeti için Han Elektronik olarak hep gelişmeye devam edeceğiz. Han elektronik bayi-

38 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

leri de Han Elektronik’le beraber gelişmeye devam edecekler. Gelişmiş bayilerde son kullanıcıyı geliştirmeye devam edecek. Bizim en büyük hedefimiz yüzde yüz memnun kullanıcılar.

Bizim en büyük hedefimiz yüzde yüz memnun kullanıcılar.

Pazardaki konumunuza ilişkin bilgi verebilir misiniz?

En büyük sıkıntı son kullanıcı; çünkü son kullanıcı elektronik güvenlik sisteminin ne demek olduğunu başına ciddi bir güvenlik problemi gelmeden maalesef bilmiyor. Bununla ilgili emniyet birimleri uzun süredir çok güzel tanıtımlar yapmaya başladı. Çünkü son kullanıcı düşük fiyata göre ürün alıyor. İşine göre ya da alması gereken hizmete göre, çözüme göre ürün almıyor. Tabii ki bilinçli müşteriler de var. Onlar zaten kaliteye geliyor. Bilinçsiz kullanıcı ‘Görüntü olsun da kur’ diyor. Bilinçsizce isteklerde bulunuyor. Neyse ki profesyonel bayilerimiz, kullanıcıları bilgilendirilerek ihtiyaca uygun ürünlere yönlendiriyor. Biz eğitimlerle, fuardaki tanıtımlarla, tekniğimizdeki toplantılarla, kataloglarla mevcut bayilerimizi, yeni bayilerimizi ve kendi ekibimizi sürekli geliştiriyoruz.

Türkiye’de güvenlik sektöründe sadece ithalatçı olan; resmi ve düzgün olarak çalışan 5 büyük isim var. İthalat yapıp hiç uygulama ve yolsuzluk yapmadan uygulayıcı firmalara malları ithal edip hizmet veren bu 5 firma içerisinde yer almaktan gurur duyuyoruz. Han Elektronik olarak “Gülen Yüz Projesi”ni hayata geçirdik. Bu proje kapsamında garanti dışı ve garantisi bitmiş olan ürünlerde küçük entegre değişimlerini her hangi bir servis ücreti almadan yapıyoruz. Biz kullanıcıların yüzde yüz memnuniyeti için Han Elektronik olarak hep gelişmeye devam edeceğiz. Han Elektronik bayileri de Han Elektronik’le beraber gelişmeye devam edecekler. Gelişmiş bayilerde son kullanıcıyı geliştirmeye devam edecek.

Sektör hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Yaşanılan sorunlar ve çözüm önerileriniz nelerdir?



SEKTÖRDEN

“Uzun bi daha isi çalışacağ “Uzun bir süre daha IP sistemlerle çalışacağız”

Video izleme sistemlerinin artık IP tabanlı olacağını belirten Avigilon Ürün Müdürü Rick Ramsay ile röportaj yaptık. Kanada’nın en hızlı büyüyen teknoloji firması Avigilon’un yanı sıra sunmuş oldukları ürün ve çözümlere ilişkin görüşlerini aldık. Hali hazırda IP’nin yeterli bir çözüm sunduğunu belirten Ramsay; çok uzun bir süre daha IP sistemlerle çalışılacağını söyledi.

Avigilon hakkında kısa bilgi verebilir misiniz?

Avigilon; 2004 yılında kuruldu ve 2006 yılından itibaren de üretim yapıyor. Uzmanlık alanımız; yüksek çözünürlüklü IP tabanlı kameralar. Bunun yanı sıra geliştirdiğimiz Avigilon Kontrol Merkezi isimli bir video yönetim yazılımımız var. Kameradan yazılıma kadar uçtan uca çözümler sunuyoruz. Güvenlik yazılımının ve kameraların yanı sıra kayıt cihazları, network ekipmanları gibi birçok ürünü de müşterilerimize sunarak, kullanıcıların bir güvenlik sisteminin sahip olması gereken tüm ürünlerine tek bir noktadan ulaşmasını sağlıyoruz. Çok hızlı bir şekilde büyüyoruz. Şu anda 80 ülkede yaklaşık 17 bin müşterimiz var. Geçtiğimiz yıl Kanada’nın en hızlı büyüyen teknoloji firması ödülünün sahibi olduk. Ayrıca Kuzey Amerika’nın yazılım bazında en hızlı büyüyen

40 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

firmasıyız. Bununla birlikte geçen yıl halka arzedildik. Bu büyümeyi sürdürmek de en büyük amacımız.

Kısa bir zaman olmasına karşın bu hızlı büyümedeki başarınızı nasıl açıklıyorsunuz?

Hızlı büyümemizin en büyük sebebi, en iyi kalitede yüksek çözünürlüklü kameraları, en iyi yazılımla birlikte vererek, uçtan uça video izleme çözümü sunabiliyor olmamız. Yüksek görüntü kalitesinin müşteri gözünde fark yarattığını biliyoruz. Hedefimiz, sürekli olarak daha iyi görüntü kalitesi, daha iyi kullanıcı ara yüzü ve kullanım kolaylığı oldu. Hızlı büyümemizin bir başka sebebi ise; en küçük perakende dükkanında birkaç kameradan oluşan bir sistemden, büyük bir hava limanınaki yüzlerce kameradan oluşan sistemi oluşturabilecek genişlikte bir ürün yelpazesine


ir süre isteml e ğız” Rick Ramsay Avigilon Ürün Müdürü

uluslararası markalar vardı. Buna rağmen yer alma isteğiniz ve bu şekilde bir büyüme kaydetmeniz gerçekten büyük bir başarı. O süreci dinleyebilir miyiz?

sahip olmamız. Bu vesile ile her türlü müşteri potansiyeline hitap edebiliyoruz.

Pazar paylarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bundan bahsetmek çok güç, çünkü hem bölge bazında farklılıklar söz konusu hem de kamera ve yazılım ürettiğimiz için farklı bölgelerde farklı alanlarda güçlüyüz. Bununla birlikte, son 5 yıl içerisinde şirketimiz %34000 büyüdü. Bu gerçekten çok ciddi bir rakam.

Bölgesel bazda bakarsak nerelerde daha aktifsiniz? Öncelikle tabii ki Kuzey Amerika. Şirketimiz büyüdükçe diğer bölgelerde de ciddi açılımlar sağladık ki bunlardan biri de Türkiye. Zamanla bu büyüme diğer bölgelerde de aynı şekilde sürecek.

2004 yılında pazara girdiğinizi söylediniz. Pazara dahil olduğunuzda karşınızda ciddi

Büyümemizin sebebi sadece kamera değil, daha doğrusu sadece kameraya odaklanmadık. Kameradan alınan görüntü kesinlikle önemli ama bu görüntüyü izleyemiyorsanız bir fark yaratamazsınız. Avigilon Kontrol Merkezi adını verdiğimiz ve çok büyük yatırım yaptığımız bir yazılım var. Bu yazılım sayesinde çok sayıdan kameradan alınan görüntülere birçok farklı platformdan ulaşabiliyorsunuz. Bununla birlikte, patenti bize ait olan HDSM adında çok önem verdiğimiz ve çok enerji harcadığımız bir teknolojimiz var. Bu teknoloji şunu sağlıyor; normalde yüksek çözünürlük görüntüleri iletebilmeniz için çok yüksek data transferine ihtiyacınız var. Dolayısıyla görüntüyü yüksek çözünürlük kaydettiğimiz için izleyebilmeniz için aslında çok büyük bir bant genişliğine ihtiyacınız var ki bu da ciddi bir zorluk yaratıyor. Normalde kullanıcılar ekranı bölünmüş olarak kullandıkları için görüntüyü sürekli en yüksek çözünürlükte izlemiyorlar. Sadece gerektiği zaman bir kameradaki bazı noktalara yaklaşıp oradaki

detayı almaya çalışıyorsunuz. Biz bu teknolojiyi kullanarak, kullanıcıya sadece ilgilenilen alanın görüntüsünü iletiyoruz. Yani sadece şu bölgeyi istiyorum dediğinizde, yazılım görmek istemediğiniz detayları size vermiyor. Kayıt yine en yüksek kalitede yapılıyor ama bu sayede çok az bant genişliği ve data transferi yaparak net bir görüntü izleyebiliyorsunuz. Ya da büyük bir görüntüyü küçük bir ekranda izliyorsunuz örneğin; cep telefonundan. Bu sefer de ara yüz size o küçük ekranı en verimli şekilde kullanacağınız bilgiyi aktarıyor. Yani ihtiyacınız kadar bant genişliği kullanıyorsunuz ki bu da ciddi bir fark yaratıyor. Özetle hem kamera, hem de yazılıma gereken önemi gösterdiğimiz için bu büyümeyi sağladık.

Yeni ürünleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Yakın zamanda Avigilon Kontrol Merkezi yazılımının yeni versiyonu çıkacak. Çok daha büyük sistemleri, kolay kontrol edebilmek mümkün olacak. Yani yüzlerce sunucuyu tek bir arayüzden izlemeye fırsat sağlayacak. Kullanıcı arayüzü de yenilendi ve kullanıcının beğeneceği, entegrasyon yeteneği daha fazla bir arayüz oluşturuldu. Bununla birlikte, piyasaya İki yeni

Yakın zamanda Avigilon Kontrol Merkezi yazılımının yeni versiyonu çıkacak. Çok daha büyük sistemleri, kolay kontrol edebilmek mümkün olacak. Yani yüzlerce sunucuyu tek bir arayüzden izlemeye fırsat sağlayacak. Kullanıcı arayüzü de yenilendi ve kullanıcının beğeneceği, entegrasyon yeteneği daha fazla bir arayüz oluşturuldu. Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 41


SEKTÖRDEN

Başka ürünleriniz olacak mı örneğin biyometrik çözümler gibi?

model kamara sürdük. Bunlardan biri çok hızlı hareket edebilen PTZ kamera. Diğeri ise “bullet” dediğimiz, üzerinde hem kamera, hem lens, hem de ortam aydınlatması sağlayan kızılötesi ışığı bulunan kamera. Ürünümüzün en önemli farkı, bu ışığın kameranın baktığı açıya göre değişebilmesi. Piyasadaki diğer “bullet” kameralar gibi tek sabit ışık ile bir bölgeyi aydınlatmıyor. Yani görüntü geniş açı ise ışıklar geniş açıyı, dar açıysa dar açıyı aydınlatabiliyor. Kameranın aldığı açıya göre ışıklar kendini belirliyor. Bu ve benzer yenilikleriniz daha da artarak devam edecek, zira Ar-Ge’ye ve satış ekiplerimize önemli yatırımlar yapıyoruz.

Yeni trendler hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? Gelecekte de halihazırdaki trend devam edecek, yani daha yüksek çözünürlük, daha yüksek görüntü kalitesi ve daha iyi kullanıcı deneyimi. Bununla birlikte, yüksek çözünürlük ve görüntü kalitesi arttıkça artık kullanıcılar, görüntüleri başka amaçlar için de kullanacaklar. Mesela iş zekası bilgileri, çalışanların sağlığı vb. gibi.

42 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

Kısa vadede bu konulara dair çözümümüz olmayacak. Uzmanlık alanımız video izleme çözümleri sunmak ve mevcut bilgi birikimimizi bu alanda kullanmak istiyoruz. Bununla birlikte, entegrasyon konusu çok önemli ve bu anlamda iş yaptığımız yirmiden fazla partnerimiz var. Video analiz, kartlı geçiş, yangın alarm gibi konularda çok iyi çözümler sunan firmalar var. Dolayısıyla, entegrasyonun sağlanması noktasında bu firmalarla partnerliğin sürdürülmesi kullanıcı açısından da daha doğru.

Proje bazında baktığımızda farklı farklı markalar oluyor malumunuz. Dolayısıyla sizi tercih edip etmemeleri de projeyi alan firmanın inisiyatifine kalıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Sistemlerin birbirine açık olması çok önemli. Avigilon yazılımına kendi üretimimiz olmayan 600’den farklı kamerayı bağlayabiliyoruz. Az önce söylediğim gibi, doğru ve çözüm odaklı entegrasyon sağlanabilmesi için doğru partnerlerle çalışmak da çok önemli. Biz bunu başarıyoruz.

Genel olarak sektör hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? Yani bir doyum söz konusu mudur? Video izleme sistemlerinin artık IP tabanlı olacağına inanıyoruz. Öte yandan bu iş, kablosuz tarafta da ilerliyor. Kablosuz altyapı daha da ilerledikçe ve kameralar daha az bant genişliği kullandıkça, kablosuz iletişimin olduğu yerlere gidiyoruz ama hali hazırda IP, yeterli bir çözüm sunuyor. Çok uzun bir süre IP sistemlerle çalışılacağını öngörüyoruz.

Türkiye pazarına ilişkin görüşlerinizi alabilir miyiz? Yerel partnerlerimiz sayesinde büyüyebiliyoruz. Türkiye pazarı da bizim için önemli. Y3K ile olan partnerlik ilişkimizin şu ana kadar çok başarılı geçtiğini söyleyebilirim, dolayısı ile kendileri ile olan partnerlik ilişkimiz bizim için bu anlamda çok önemli.

Bize ciddi projelerinizden örnekler verebilir misiniz? Halka arzedildiğimiz için sadece birkaç proje ismi verebilirim. Örnek olarak Chelsea Stadyumu, Suudi Arabistan’daki King Abdulaziz Hava Limanı, Sydney Üniversitesi.

Gelecekte de halihazırdaki trend devam edecek, yani daha yüksek çözünürlük, daha yüksek görüntü kalitesi ve daha iyi kullanıcı deneyimi. Bununla birlikte, yüksek çözünürlük ve görüntü kalitesi arttıkça artık kullanıcılar, görüntüleri başka amaçlar için de kullanacaklar. Mesela iş zekası bilgileri, çalışanların sağlığı vb. gibi.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Videonun geleceği gözlerinizi kullanın! IP video dünyasında, kameralar görebilen bilgisayarlardır. Bilgisayarlardan söz ettiğimizde, yapay zekadan söz ediyoruz. Bellekten söz ediyoruz. Bugün bir IP video sistemini, insan gözü ve beyni ile karşılaştırabiliriz. Martin GREN AXIS COMMUNICATIONS

İ

lk analog video kameranın icadından bu yana, bu cihazlar doğal insan gözüyle karşılaştırıldı. Örneğin; odak, ışık duyarlılığı, iris, lens, odak uzunluğu ve apertür hem bir göz hem de bir kamerayı tarif ederken kullanılan ortak terimlerdir. Güvenlik kameraları, biz insanların göremediğini görmek için geliştirildi. Ancak, analog kamera dünyasında yapılan karşılaştırmalar görme ile sınırlıydı. IP video dünyasında, kameralar görebilen bilgisayarlardır. Bilgisayarlardan söz ettiğimizde, yapay zekadan söz ediyoruz. Bellekten

44 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

söz ediyoruz. Bugün bir IP video sistemini, insan gözü ve beyni ile karşılaştırabiliriz. Günümüzde IP kameraların insanlara ait yetenekleri de aşan bazı özellikleri var, ancak aynı zamanda bir güvenlik kamerası sistemi hiçbir zaman insan zekası ve sezgisinin yerini alamayacak özelliklere sahip. Bugün IP video cihazlarımızı nasıl kullanıyoruz ve gelecekte ne kadar geride kalacağız?

Görmek inanmaktır Kaçınılmaz bir karşılaştırma ile başlayalım: IP kamera ve insan

gözü. Bu konuda mükemmel bir hesaplama olamaz ama gözün tamamının toplam çözünürlüğünün 100 megapikselden fazla olduğu söyleniyor, ancak bu izleme için yeterli değil ve beynimizin hesapladığı (VMS) gerçek bir çözünürlük değil. Genel çözünürlükte insan gözü üstünlük sağlarken, korneanın kullanılabilir çözünürlüğünün ya da belirli bir sürede beynin hesapladığının büyük oranda değişkenlik gösterdiği iddia edilebilir, ancak kişinin görme yeteneğine bağlı olarak yaklaşık 5-10 megapiksel arasında olduğu düşü-


nülebilir. Yine de, lens teknolojisinin güvenlik kameralarından daha yüksek çözünürlükle eşit olmadığı– profesyonel izlemede yaklaşık 5 megapiksel artışla– ve 10-20MP kameraların çoğunda sahnenin kenarlarında kare hızı ve görüntü kalitesinin olmayışı düşünüldüğünde, insan gözü açık bir şekilde daha üstün geliyor. Lenslerin IP kamera ve sensör gelişimine ve böylelikle insan gözüne ayak uyduramamasının bir nedeni var: Moore Yasası. Kamera içindeki IT komponentlerinden farklı olarak, lensler gibi optik komponentler de Moore Yasasına uymuyor. Lenslerin gelişimi daha uzun süre alırken, IP kameraları geliştirenler, saf çözünürlüğü aşmak ve daha iyi ışık duyarlılığıyla genel görüntü netliğini geliştirmek için kameralarda sürekli geliştirilen işleme gücünü kullanıyor. Birçoğumuz gece görme sorunu yaşıyoruz. Ancak gözlerimizden farklı olarak, kameralar IR dalga uzunluklarını güçlendirme ve gece siyah beyaz bir görüntü üretme yeteneğine sahip. Geçmişte analog kameraların IP kameralar karşısında ışık duyarlılığı açısından bir avantajı vardı, ancak ne analog ne de IP kameralar karanlıkta renkli görüntü üretemiyordu. Bu iki önemli nokta da, gece de renklerin ayırt edilebilmesine olanak veren LightFinder teknolojisinin ortaya çıkışı ile geçen yıl aşıldı. Burada, Moore Yasası sensör gelişiminde büyük ilerleme kaydedilmesini sağladı dolayısıyla düşük ışıklı videoda çok daha fazla gelişme bekleyebiliriz. Ayrıca, CMOS sensör teknolojileri gelişme gösterirken, artık 5MP kameralar da insan gözü kadar ışığa duyarlı olma ve HDTV ve VGA çözünürlüklerinde ise, ışığa gözden daha duyarlı olabilme yeteneğine sahip oldu.

Martin GREN

Bir de elbette insanların gerçekleştiremediği, karanlık ortamda görme yeteneği var. Bunun için artık IP tabanlı bir izleme sistemine entegre olabilen profesyonel sınıf, tamamen dijital termal network kameralarımız var. Termal kameralar tamamen karanlık bir ortamda ya da düşük görme koşullarında insanları ve nesneleri tespit edebilir durumda, ve artık sadece askeri kullanımla sınırlı değil. Geniş dinamik kapsamı (Wide Dynamic Range) sensör ve görüntü işleme ile ilgili bir başka önemli nokta. İnsan gözünün 120 dB’ye kadar bir kontrast aralığı olduğu söyleniyor. Piyasadaki en iyi geniş dinamik kapsam network kameraları ile karşılaştırıldığında, baş başa bir eşitlik söz konusu. Ancak, insanlar sürekli kontrast değişikliğinde görmeye çalıştığında, gözleri daha çok yorulur ve baş ağrısı çekme olasılığı

vardır. Bu nedenle uzun vadede, ve özellikle doğrudan güneş ışığı ile mücadele ederken, kamera güneş gözlüğü kullanmayı gerektirmediği için insan gözünden çok daha iyidir. Kameranın çözünürlüğü ve ışık duyarlılığını göz ile karşılaştırdıktan sonra, bir sonraki karşılaştırma konusu görüş alanı ve mekanik hız olmalı. Gözün görüş alanı yaklaşık olarak 75-95° ve pan tilt hızı yaklaşık 900°/saniye. Bu değerleri mevcut PTZ kameraları ile karşılaştıracak olursak, insan gözü birçoğundan daha hızlı ve birçok kameranın otofokus algoritmasından daha üstün. Bu bağlamda, odaklamanın geliştirilmesi önümüzdeki yıllarda üreticilerin odağında yer alacak. Tabi ki insan gözünde optik zoom olmadığı için, IP güvenlik kameraları bir adım önde. PTZ kameralardaki optik ve motor evrimi Darwin’in bile yetişemeyeceği gelişmeleri sergilemeye devam ediyor. Ancak unutmayın ki insan gözünün enfeksiyon kapması ya da yabancı maddelerin kaçması gibi, güvenlik kameraları da bu tür sorunlar yaşayabilir. Toz, sis, kir ve hatta örümcek ağları bile tıpkı gözlerimizi olduğu gibi kameraları da etkiliyor. Lenslerinden ve kapaklarından kirleri fırçalama gereği olmadan çalışmayı sürdürebilecek kameraların olması gittikçe daha çok önem kazanıyor ve daha da gelişme gösterecek.

IP video dünyasında, kameralar görebilen bilgisayarlardır. Bilgisayarlardan söz ettiğimizde, yapay zekadan söz ediyoruz. Bellekten söz ediyoruz. Bugün bir IP video sistemini, insan gözü ve beyni ile karşılaştırabiliriz. Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 45


ELEKTRONİK GÜVENLİK

En nihayetinde, gözlerimizden farklı olarak, kameraların en büyük avantajı hiç uyumamaları!

Tanımaktan analiz etmeye doğru Kameraların dinlenmeye ihtiyaç duymaması, insan sayma, hat ihlali tespiti, plaka tanıma (LPR) gibi sürekli ve monoton görevleri yerine getirme yeteneği açısından video analitiğinin üstün olması anlamına geliyor. Kendinizi bir otoyolun kenarında oturmuş ve bütün geçen araçların plakalarını not etmeye çalışırken düşünün. Ancak daha ileri düzeyde analiz gerektiğinde, insan beyni ve sezgisi birçok açıdan güvenlik kamerasından daha üstün. Kontrollü ortamlarda, ileri analitik iyi sonuç veriyor. Video güvenlik kamerasının kalabalık ortamda yüz tanıma özelliği hepimizin düşlediği bir özellik, ancak yüz tanıma kontrollü bir ortamda başarılı bir şekilde uygulanabilir. Bu zeki özellik gelecekte erişim kontrolünde önemli bir rol oynamakla kalmayacak, aynı zamanda perakende müşteri ödül programları gibi daha eşsiz uygulamalarda da daha geçerli hale gelecek. Şüpheli davranışların saptanması ve adli tıp söz konusu olduğunda, bir güvenlik görevlisi ya da operatör gibisi yoktur. İleri davranışsal analitik gelişme gösterirken; CSI ve diğer TV programları size bunun tam tersini inandırmaya çalışıyor olsa da, önümüzdeki yıllarda insan faktörü önemli olacak. IP kameraların yakaladığı bütün yüksek kaliteli video verilerini araştırmak ve bu bilgiler için yeni kullanım alanları bulmak, gelecekte önem kazanacak. Perakende piyasası gelecekte bu gelişmelerden en çok pay alan piyasa olacak. Özellikle her alandaki yazılım geliştirme uzmanları, ka-

46 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

Geniş dinamik kapsamı (Wide Dynamic Range) sensör ve görüntü işleme ile ilgili bir başka önemli nokta. İnsan gözünün 120 dB’ye kadar bir kontrast aralığı olduğu söyleniyor. Piyasadaki en iyi geniş dinamik kapsam network kameraları ile karşılaştırıldığında, baş başa bir eşitlik söz konusu. meranın içinde kullanmak üzere uygulamalar geliştirmek amacıyla gözetim sistemi sektörüne ilgi duymadığı sürece, bu sektörün bu özelliğinin gelişmesi için neredeyse her zaman bir insana ihtiyaç duyulacaktır. Bu sebeple analiz edebilme konusu gelişmeye devam edecek. Yeri gelmişken, analitik ve yazılımdan söz ettiğimizde, belirli bir algoritmanın kullanımını sınırlamaya çalışan potansiyel patent davaları konusunun da önemli bir konu haline dönüştüğünü de belirtmemiz gerek. Bu, cep telefonu piyasası gibi birçok sektörde olduğu gibi teknolojinin bu alanında da oluyor. Son kullanıcı için genel maliyetleri düşük tutarken bu yenilikleri bütün dünyayla paylaşmak için patent sahipleri arasında patent ücretlerini bir araya getirmek bir çözüm oluşturabilir. Bu, teknolojiyi geliştirmemiz ve inovasyonlar yapabilmemiz için bize yeterince özgürlük tanıyacaktır. O zamana kadar, biz, insanlar olarak, izleme sistemlerinden yıllarca daha üstün olacağız çünkü insanların patentini almak olanaksız (ne büyük şans!).

Uzun süreli ve kısa süreli belleğiniz nasıl? Bir anı hatırlamak için hepimizin kişisel belleği var. Ben bir nöroloji uzmanı değilim, bu nedenle be-

yinlerimizin geçmişten resimleri/ videoları analiz etmesi ve yıllarca kaydetme yeteneği olağanüstü geliyor bana. Burada, en ileri bilgisayarlar bile insanların gerisinde kalıyor. Bu, insanları bir suçla ilgili sorguya çeken polis memurları için iyi haber– görgü tanıklarının şahitliğinin bazen güvenilmez olduğu düşünülürse elbette. İnsanların kısa ve uzun süreli olmak üzere farklı bellekleri olduğu söyleniyor. Güvenlik kameralarının da öyle… Uzun bellekleri, uzun süre için video indirme ve saklama yeteneğine sahip sunucu tabanlı ve NVR sistemleri gibi düşünün. Kameralarda bellek alıştırmaları ile değil Moore yasası ile geliştirilen, yerel, uç noktada kayıt kısa süreli bellektir. Küçük kamera sistemi ortamında uç noktada kaydetme birçok avantaj sunuyor ve daha da gelişmeye devam edecek. Modem izleme sisteminde bugünün standartı HDTV ve, uygun biçimde konfigüre edildiğinde, kullanıcı tek bir görüntü karesi bile kaçırmıyor. Artık 64 ve 128 GB ile sunulan ve gelecekte daha da artacak olan kapasitesiyle SD kartların geliştirilmesiyle, gelecek yıllarda kameranın içinde ya da kodlayıcıda yüksek kaliteli videoları haftalarca kolaylıkla kaydedebileceğiz. Uç noktada kaydetme(edge storage) gelişirken, internet bant


genişliği ve erişimi de artıyor. Gmail, çevrimiçi bankacılık, film oynatma, kişisel depolama, dosya paylaşımı ve diğer bulut tabanlı hizmetler gibi artan kullanımları dayatan insan davranışımız gibi, herhangi bir zamanda herhangi bir yerden videoya erişim ve sayfa dışı depolamaya duyulan benzer bir ihtiyaç ana makinede olan videoların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Uç noktada kayıt tek sayfa kullanımı için mükemmel sonuç verirken, ana makinedeki videolar, son kullanıcının göz atmak istediği çoklu dağınık sayfalar olduğunda başarı ile uygulanmıştır. Kenar tabanlı ve ana makinede video depolamanın gelişimi ile ilgili konuşma yaparken sık sık aldığım sorulardan biri bu teknoloji eğilimlerinin VMS’nin sonu olup olmadığı idi. Yanıt oldukça basit: Bu kameraların yönetilmesi gerekiyor ve bunu en iyi gerçekleştirense iyi bir VMS! Gerçek oyun değiştirici, küçük kamera piyasasında yer alacak; bu piyasada uç noktada kayıt etmenin çok yakında DVR’ın yerini alacağını göreceğiz. Bu eğilimde iyi kamera uç noktada kaydını analitik ile birleştirdiğimizde daha da yıkıcı olabilir. Üçüncü katman ise uç noktada kaydı ana makinedeki video ile birleştirmektir. Artan uç noktada kayıt kapasitesi ile analitik kullanmak çekici hale gelecek çünkü bu çözüm internet bant genişliği gerektirmiyor. İnsanlar en erken dönemdeki hatıraları bile hatırlarken bir IP izleme sistemi en güvenilir uzun süreli belleğe sahip ve kısa süreli bellek gelişimi bizim hızımızı geçiyor.

Makineler ve insanlar İzleme sistemleri dünyasında insanları makinelerle karşılaştır-

dığımızda, bugün ve gelecekte en yüksek oranda verimlilik elde edebilmek için birlikte çalışmamız gerekir. İnsanların piksel vizyonu daha yüksek ancak IP kamera zorlu ışık ve zifiri karanlık ortamlarında da ayırt edici netlikte görüntü alabilmemizi sağlıyor. Alandaki güvenlik görevlileri sorun göstergelerini hızla tarıyor, yetkililerle de daha yakın ve daha güvenli bir şekilde göz atmak için kameraları zoom yapmak için kullanıyorlar. Beyinlerimiz, insan sezgisi sayesinde bir sahneyi analiz edebilir ve davranışları tahmin edebilir, ancak IP kamera direksiyon başında sıkılma ya da uyuya kalma riskine girmeden tekrarlayan gö-

revler konusunda yardım almamız gereken kaçınılmaz bir adrestir. Uzun süreli belleğimizin hayvan dünyasında bir benzeri yoktur, ancak kamera hiçbir zaman yalan söylemez ya da yanlış hatırlamaz. Moore Yasası bize daha çok işleme gücü ve kullanılabilir çözünürlük sunmak için çalışmaya devam ediyor; en yeni insan evrimi, tıpkı eski analog TV’ler gibi, daha büyük, daha uzun olmaya ve evet, daha genişlemeye devam ediyor! IP video, gelişimini sürdürecek ve insanlar teknolojiden yararlanmak için kendilerini uyarlamak zorunda kalacak. Ne de olsa, koşu yarışında Bay Moore’un Bay Darwin’den çok daha hızlı olduğu kesin.

IP kameraların yakaladığı bütün yüksek kaliteli video verilerini araştırmak ve bu bilgiler için yeni kullanım alanları bulmak, gelecekte önem kazanacak. Perakende piyasası gelecekte bu gelişmelerden en çok pay alan piyasa olacak. Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 47


ELEKTRONİK GÜVENLİK

EN50131’e göre hırsız alarm sistemlerinde güvenlik dereceleri EN50131 standartlarının en önemli özelliği binalarla ilgili riskin değerlendirilmesi ve sistemin güvenlik derecesi (security grade) ölçütüne karar verilmesidir. Bir sistemin güvenlik derecesine bu şekilde karar verilmesi, sistemin kapsamını ve sabotaj güvenliği ihtiyaçlarını belirleyecektir. İlker ÖZZORLU UTC Climate, Controls & Security

A

vrupa Birliği tarafından hırsız alarm sistemleri için EN50131 standardı düzenlenmiş ve güvenlik ekipmanı üreticilerinin ürünlerini Avrupa ülkelerinde satabilmeleri için bu standartlara uygun üretme zorunluluğu getirilmiştir. EN50131; 7 alt başlıktan oluşmaktadır:

48 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

v EN 50131-1 – Genel gereksinimler, v EN 50131-2-2 – Hırsız alarm sistemi PIR detektörleri, v EN 50131-2-3 – Hırsız alarm sistemi mikrodalga detektörler, v EN 50131-2-4 – Hırsız alarm sistemi dual (PIR ve mikrodalga) detektörler, v EN 50131-2-5 – Hırsız alarm

sistemi dual (PIR ve ultrasonik) detektörler, v EN 50131-2-6 – Hırsız alarm sistemi manyetik kontaklar, v EN 50131-2-7 – Hırsız alarm sistemi cam-kır, akustik veya sismik detektörler, v EN 50131-3 – Kontrol ve gösterge ekipmanları (kontrol paneli ve tuş takımı),


v EN 50131-4 – Uyarı cihazları (siren ve zil), v EN 50131-5 – Ara bağlantılar (panel ve detektörlerin haberleşme şekli), v EN 50131-6 – Güç kaynağı, v EN 50131-7 – Uygulama kılavuzları (kurulum ve bakım). EN50131 standartlarının en önemli özelliği binalarla ilgili riskin değerlendirilmesi ve sistemin güvenlik derecesi (security grade) ölçütüne karar verilmesidir. Bir sistemin güvenlik derecesine bu şekilde karar verilmesi, sistemin kapsamını ve sabotaj güvenliği ihtiyaçlarını belirleyecektir.

Güvenlik derecelendirmesi EN50131 standartlarının öne çıkan en önemli noktalarından birisi güvenlik dereceleridir. Her hırsız alarm sistemi kurulumunda çeşitli etkenler değerlendirilerek sistemin güvenlik derecesi belirlenmelidir. Güvenlik derecesinin tespitinde öne çıkarılması gereken iki etken vardır: v Soygunu gerçekleştirecek kişinin sınıflandırılması, v Soygunun gerçekleştirilmesi için harcanması gereken süre. Grade-1: Soygun ihtimalinin düşük olduğu yerler için kullanılan derecelendirmedir. Soygun için çok cazip olmayan eşya/ mal içeren ve soygunu gerçekleştirecek kişinin plan yapmasını gerektirmeyecek yerlerdir. Soygun yapacak kişinin çekiç, keski, tornavida, pense gibi basit el aletlerine sahip olduğu ve kapıyı kırarak erişim sağlayacağı kabul edilir. Grade-2: Soygun ihtimalinin Grade-1’e göre daha yüksek ihtimalli olduğu yerler için kullanılan derecelendirmedir. Korunan alanda deneyimli bir soyguncunun ilgisini çekebilecek nitelikte

bir eşya/mal bulunmaktadır. Bu durumda soygunu gerçekleştirecek kişi hırsız alarm sistemlerinin nasıl çalıştığına dair bilgi sahibidir ve basit bir alarm sisteminin devre dışı bırakılması için matkap, ölçü aleti gibi gerekli aletleri yanında getirebilme ihtimali vardır. Soygunu gerçekleştirecek kişi kapı, pencere veya diğer açılabilir alanlardan erişim sağlamak için binayı kontrol eder. Bu güvenlik derecesine sahip yerler daha çok büyük konut alanları veya küçük ticari tesislerdir (çiçekçi, fırın, kuaför, vb.). Grade-3: Oldukça önemli derecede riskli eşya/mal içeren yerler için kullanılan derecelendirmedir. Zorla içeri girilmesi için iyi bir neden vardır ve yüksek maddi değere sahip eşya/mal içerir. Soygunu gerçekleştirecek kişi büyük bir olasılıkla kapı, pencere veya diğer açılabilir alanlardan içeriye erişim sağlar. Soygunu

gerçekleştirecek kişi hırsız alarm sistemleri konusunda deneyimlidir ve sistemi devre dışı bırakabilmek için taşınabilir elektronik cihaz, osiloskop, diz üstü bilgisayar gibi gerekli ekipmanlara sahiptir. Bu güvenlik derecesine sahip yerler elektronik eşya mağazaları, depolar, araba galerileri gibi ticari tesislerdir. Grade-4: Çok riskli eşya/mal içeren; organize saldırı ve soygun hedefi olabilecek yerler için kullanılan derecelendirmedir. Bu yerler için güvenlik önemli bir etkendir. Soygunu gerçekleştirecek kişinin soygun için detaylı plan yapması beklenir ve hırsız alarm sisteminin algılamasını engellemek için gerekli bilgi ve ekipmana sahiptir. Soygunu yapacak kişi kat, duvar veya tavandan içeriye erişim sağlayacağı kabul edilir. Büyük bir ihtimalle soygunu yapacak kişi yalnız değildir. Bu güvenlik derecesine sahip yerlere örnek olarak

EN50131 standartlarının bir başka öne çıkan özelliği ise çevresel sınıflandırmadır. Ekipmanın kurulum yapılabileceği yere göre 4 farklı çevresel sınıflandırma yapılmıştır. Her güvenlik sistemi bileşeni üretici firma tarafından belirlenen bir “çevresel sınıflandırma” koduna sahiptir. Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 49


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Bir binada hem 2. hem de 3. seviye güvenlik derecesine sahip ekipmanlar bulunuyorsa bu binanın güvenlik derecesi 2’dir. Şunu da kesinlikle unutmamak gerekir ki bir sistemin güvenlik derecesi o sistemde kullanılan ekipmanların kalitesini belirlemez. askeri tesisler, devlet araştırma geliştirme binaları, bankaların nakit kasaları verilebilir. Sistemlerin güvenlik derecelerinin belirlenmesinde keskin sınırlar yoktur. Genelde bina/ tesis sigorta firması tarafından belirlenen özelliklere göre bir güvenlik derecesine sahip olur. Burada dikkat edilmesi gereken bir sistemde kullanılan güvenlik ekipmanlarının tamamının aynı güvenlik derecesine sahip olmak zorunda olmadığıdır. Aynı bina/ tesiste farklı derecelere sahip ekipmanlar kullanılabilir. Fakat burada bina/tesisin güvenlik derecesinde belirleyici olan en düşük güvenlik derecesine sahip ekipmanlardır. Örneğin bir binada hem 2. hem de 3. seviye güvenlik derecesine sahip ekipmanlar bulunuyorsa bu binanın güvenlik derecesi 2’dir. Şunu da kesinlikle unutmamak gerekir ki bir sistemin güvenlik derecesi o sistemde kullanılan ekipmanların kalitesini belirlemez.

Çevresel sınıflar EN50131 standartlarının bir başka öne çıkan özelliği ise çevresel sınıflandırmadır. Ekipmanın kurulum yapılabileceği yere göre 4 farklı çevresel sınıflandırma yapılmıştır. Her güvenlik sistemi

50 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

bileşeni üretici firma tarafından belirlenen bir “çevresel sınıflandırma” koduna sahiptir. Bu sınıflar şu şekilde ayrılmıştır: v Class I dahili ortam (sıcaklık muhafaza edilir), v Class II dahili ortam - Genel (sıcaklık iyi muhafaza edilmez), v Class III harici ortam - Korunaklı (dış havaya direk maruz değil), v Class IV harici ortam - Genel (dış havaya tamamen maruz). Class 1 dahili ortamda kullanılan ekipmanlar içindir. Sıcaklığın muhafaza edilebildiği ofis, ev ortamları ile sınırlandırılmıştır. Class 2 ise dahili ortamda kullanılan ekipmanlar içindir. Sıcaklığın çok iyi muhafaza edilemediği mağaza, restoran, depo gibi daha ağır ortamları içerir. Class 3 harici ortamda kullanılan ekipmanlar içindir. Direk dış havaya maruz kalınmayan ortamlar için geçerlidir. Class 4’de dahili ortamda kullanılan ekipmanlar içindir. Direk dış havaya maruz kalının daha ağır ve korunaklı olmayan ortamlar için geçerlidir. EN standartlarına göre her güvenlik sistemi, bileşeninin üretici firma tarafından belirlenen bağımsız bir güvenlik derecesi ve çevresel sınıfı olmalıdır. Bu

bilgilerin ürün etiketi üzerinde belirtilmesi zorunludur.

Algılama cihazları – manyetik kontaklar Derece 3 & 4 manyetik kontakların herhangi bir manyetik girişimlerden etkilenmemeleri gerekmektedir.

Algılama cihazları – hareket detektörleri Hareket detektörlerinin derece 3 ve 4 gereksinimlerini karşılayabilmeleri için bir takım özelliklere sahip olmaları gerekmektedir; v Derece 3 hareket detektörlerinin maskeleme ve kurcalama algılama özelliklerinin bulunması gerekmektedir. v Derece 4 hareket detektörlerinin maskeleme ve mesafe azaltma (detektörün algılama mesafesi %50 veya daha fazla azaltıldıysa) algılama özelliklerinin bulunması gerekmektedir.

Anti-masking özelliği (derece 3&4) Bir hareket detektörünün “antimasking” özelliğine sahip olması, detektörün bilerek veya bilmeyerek engellendiğinde bunu algılayabilmesi anlamına gelmektedir. Bir hareket detektörü bilerek veya bilmeyerek engellendiğinde algılama becerisi kısıtlanmış olmaktadır ve bu durumda sistemin kurulmaya izin vermemesi gerekir. Maskelemeyi fiziksel bir metal, plastik, kağıt veya sprey boya yardımıyla detektörün algılama özelliğini engelleyecek bir etkileşim olarak tanımlayabiliriz. Çözülü durumda bulunan bir sistemde bir detektöre maskeleme uygulanması kontrol panelinin arıza vermesine ve alarm haber alma merkezine bu arızanın raporlanmasına neden olur. Derece 1


ve 2 sistemlerde bu seçime bağlı bir seçenektir fakat derece 3 ve 4 sistemlerde zorunludur. Kurulu durumdayken istenirse yanlış alarmları engellemek amacıyla anti-mask özelliği devre dışı bırakılabilir. Bu tüm güvenlik derecelerinde seçime bağlı bir seçenektir.

Mesafe azaltma (derece 4) Derece 4 ekipmanların bulunmadığı durumlarda Derece 3 ekipmanlar kullanılabilir. Bu durum sistemin derecesini etkilemeyecektir. Ekipman değişikliği (derece 4) Derece 4 sistemlerin herhangi bir ekipman değişikliğinde bunu algılaması gerekmektedir.

Kurcalama koruması v Tüm dereceler için panel, tuş takımı, harici buton, sinyal iletim sistemi, siren ve uyarı cihazları ve güç kaynaklarının kurcalama korumaya sahip olması zorunludur. v Hırsız alarm dedektörleri ve bağlantı kutularının kurcalama koruması Derece 1 için seçime bağlı, diğerleri için zorunludur.

Güç kaynakları EN standartlarına göre tip “A”, “B” veya “C” olarak sınıflandırılan 3 tip güç kaynağı bulunmaktadır. Tip “A”, birçok sistemde kullanılan, ana besleme ve buna alternatif akü desteği bulunan ve otomatik olarak sistem tarafından şarj edilen güç kaynağıdır. Tip A’nın istenildiği yerlerde güö kaynağı Sistem Güvenlik Derecesine bağlı olarak farklılıklar gösterebilir: v Derece 1 ve 2’ye sahip sistemler 12 saat bekleme kapasitesine sahip olmalıdır.

v Derece 3 ve 4’e sahip sistemler 24 saat; veya “ana besleme arıza” sinyali alarm haber alma merkezine ayrı bir sinyal olarak raporlanabiliyorsa 12 saat bekleme kapasitesine sahip olmalı Sistem güç kaynağının sistemdeki panel, haberleşme ünitesi, sirenler ve algılama cihazları gibi tüm ekipmanları besleyebilecek kapasitede olması gerekmektedir.

Bildirim (siren ve/veya sinyalizasyon) EN50131 standartlarına göre sirenler ve sinyalizasyon cihazları “Bildirim” olarak adlandırılır. Haberleşme üniteleri ise ATS1 ve ATS6 arasında olacak şekilde kategorileştirilmiştir. v Derece 1 ve 2X sistemler normalde en az 1 kendinden beslemeli uyarı cihazına sahip olmalıdır. v Derece 2 sistemler normalde 1 sinyal iletim sistemi (ATS2) ve en az 1 kendinden beslemeli uyarı cihazına sahip olmalıdır. v Derece 3 sistemler şunlardan birine sahip olmalıdır: Kendinden beslemeli en az 1 uyarı cihazı olan 1 sinyal iletim sistemi (ATS4) veya uyarı cihazı için bir gereksinime sahip olmayan 1 çift sinyal iletim sistemi (birincil – ATS4, Yedek – ATS3)

Karma alarm sistemi Riskin yüksek olabileceği alanlarda sistemler, farklı güvenlik

derecelerine sahip ekipmanlar kullanılarak alt sistemlere bölünebilir. Örneğin bir bankada kasa ve ATM’in bulunduğu alanlar Derece 4 olarak sınıflandırılırken; danışma ve gişeler daha düşük güvenlik derecelerine sahip olabilir. Eğer sistem bu şekilde farklı derecelere sahip karma bir yapıya sahipse panel, tuş takımı gibi kontrol ve indikasyon ekipmanlarının en yüksek güvenlik derecesine sahip cihazların olduğu alan içerisinde bulunması gerekmektedir. Derece 3 ve 4 sistemlerde karma sistemlerden herhangi biri kurulurken kontrol ekipmanları her zaman koruma altında bulunmalıdır. Aşağıdaki resimde karma sisteme ait bir örnek bulunmaktadır.

EN standartlarına göre her güvenlik sistemi, bileşeninin üretici firma tarafından belirlenen bağımsız bir güvenlik derecesi ve çevresel sınıfı olmalıdır. Bu bilgilerin ürün etiketi üzerinde belirtilmesi zorunludur. Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 51


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Antalya Havalimanı acil anons ve intercom sistemleri Antalya Hava Limanı Yeni İç Hatlar Terminalinde Zenitel marka intercom sistemi tercih edilmiştir. Sistem bir santral merkezi ve 37 adet şubeden oluşmaktadır. Üniteler gate geçiş noktaları, asansör kabinleri, itfaiye merkezi ve güvenlik izleme merkezi gibi havaalanının önemli noktalarına yerleştirilmiştir. ATEKSİS

A

ntalya Havalimanı Türk Rivierası Antalya’nın şehir merkezine yaklaşık 10 kilometre mesafededir. Antalya Havalimanı, özellikle yaz aylarında güney sahile milyonlarca yerli ve yabancı turistin erişimini sağlamak gibi turizm için anahtar bir görev üstlenmiştir. Antalya Havalimanı, 2’si dış hatlar 1’i ise

52 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

iç hatlar olmak üzere toplamda 3 terminalden oluşmaktadır. Bunların haricinde CIP ve VIP terminalleri de yine havalimanı bünyesinde işletilmektedir. Antalya Havalimanı’nda Dış Hatlar Terminali 1, VIP ve CIP terminalleri 2007 yılında Alman Fraport AG ve Türk IC Içtaş’ın ortak teşebbüsü olarak kurulan ICFAirports tarafından işletil-

mektedir. Dış Hatlar Terminali 2’de 2009 yılından itibaren ICF Airports tarafından işletilmeye başlanmıştır. Türk havacılık tarihinde ilk defa uygulanan yap, işlet, devret projesi olan yeni iç hatlar terminalinin yapımı ise 2010 yılında tamamlanmış ve bu yıldan itibaren ICF Airports tarafında işletilmektedir. Antalya Havalimanı istatistik-


lere göre yolcu sayısı bakımından Avrupa’nın en yoğun 12, Türkiye’nin ise en yoğun 2. havalimanıdır. ICF Airports şubat ayı itibarı ile 61 farklı ülkede 316 farklı noktaya uçan 395 hava yoluna hizmet vermiştir. ICF Airports’un işlettiği Antalya Havalimanı, 2011 yılında Avrupa Havalimanları Birliği (ACI Europe) tarafından “10 - 25 milyon yolcu” kategorisinde “En İyi Havalimanı” seçildi. Avrupa Havalimanları Birliği, 46 Avrupa ülkesinden 400 havalimanını temsil eder ve Avrupa’daki başlıca havalimanı örgütüdür. ACI Avrupa tarafından düzenlenen “En iyi Havalimanı” yarışmasının jürisinde ACI World (Dünya Uluslararası Havalimanları Birliği), Eurocontrol (Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı) ve ECAC (Avrupa Sivil Havacılık Konferansı) gibi oldukça saygın ve bağımsız kuruluşlar yer aldı. ICF Airports son on yıl içindeki fiziksel ve ticari değişiminin yanı sıra etkililik, kalite ve çevreye duyarlılık konularında getirdiği başarılı çözümlerden ötürü de ödüle layık gördü. Ayrıca değerlendirmede güvenlik, operasyon, halkla ilişkiler ve müşteri memnuniyeti kriterleri belirleyici oldu. ICF Airports Antalya Havalimanı, Eurobank Tekfen’in Capital ve Ekonomist dergileri işbirliği ve Turizm Yatırımcıları Derneği’nin (TYD) katkılarıyla düzenlediği Türkiye’nin En Başarılı Turizm Yatırımları Araştırması’nda “Türkiye’nin En Başarılı Turizm Yatırımı” ödülünü aldı.

Hatlar Terminalinde Zenitel marka intercom sistemi tercih edilmiştir. Sistem bir santral merkezi ve 37 adet şubeden oluşmaktadır. Üniteler gate geçiş noktaları, asansör kabinleri, itfaiye merkezi ve güvenlik izleme merkezi gibi havaalanının önemli noktalarına yerleştirilmiştir. Telefon, telsiz gibi haberleşme araçları ile birlikte aktif olarak kullanılmaktadır.

Merkezi müzik ve haberleşme sistemleri Bir havaalanının en önemli sistemleri arasında yer alan anons ve acil anons sistemlerinde Bosch Praesideo tercih edilmiştir. Tamamen dijital bir yapıya sahip olan Praesideo kullanıcının ihtiyacı olan tüm esneklikleri sağlamaktadır. Binada tüm bölgeleri kapsayacak şekilde hoparlör yerleşimleri yapılmıştır. Çalışma ofisleri, yolcu alanları, teknik hacimler, bina dışındaki bekleme hacimleri, tuvalet ve diğer genel kullanım alanlarının tümünde hacmin özelliğine uygun tipte hoparlör

konumlandırılmıştır. Sistem mimarisi bir network kontrol cihazı, çeşitli güçlerde 16 adet amfi ve 12 adet anons mikrofonundan oluşmaktadır. Anons mikrofon yerleşimleri danışmalar, gate geçiş noktaları, busgateler ve güvenlik merkezi olarak düzenlenmiştir. Havaalanı gibi büyük hacimlerde altyapıda esneklik sağlaması ve sistem topolojisinde rahat bir tasarım imkanı sunması açısından call station interfaceler ve bunlara bağlı call stationlar kullanılmıştır. Anons mikrofonlarında anons yapılacak noktanın ihtiyacına göre ilave tuş takımı kullanılmıştır. Gate noktalarında sadece giden yolculara son çağrı yapılabilecek bölgeler seçilebilmekte ve anons yapılabilmektedir. Danışma noktasında ise havaalanına ait tüm noktalar ayrı birer bölge olarak seçilerek hem canlı hem kayıtlı anonslar yapılabilmektedir. Kayıtlı anonslara örnek olarak acil durumlarda tahliye anonsu, otoparkta yol üzerine parketmiş araçlara yönelik uyarı mesajı, sigara içilmez mesajı gibi ön kayıtlı me-

Antalya İç Hatlar yangın algılama acil anons ve intercom sistemleri Antalya Hava Limanı Yeni İç

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 53


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Rakamlarla yeni Antalya İç Hatlar Terminali 35.600 metrekare kullanım alanı, 10 bin 500 metrekare otopark, 3 adet bagaj belti, 32 adet kontuar, 200 metrekare CIP Salonu, 4 adet açık park pozisyonu gate, 4 adet köprü bağlantılı gate.

sajlar kullanılabilmekteyken daha sonraki dönemlerde devreye giren havacılık kurallarına bağlı olarak bagajlarda ve yolcu yanlarında taşınabilecek sıvı kısıtlaması gibi hazır mesajlar işletme tarafından sisteme kaydedilmiştir. Güvenlik izleme noktasında ise tüm bina bölgelerine yine canlı ve kayıtlı anonslar yapılabilmektedir. Bu anonslar içinde sistemde kayıtlı bulunan acil durum anonsu sadece güvenlik noktasından aktif edilebilmektedir. Tüm anons mikrofonları, tuş takımları sistem tarafında sürekli olarak kontrol edilmektedir. Oluşabilecek herhangi bir hata durumu sistem tarafından tüm operatörlerin görebileceği şekilde anons mikrofonu üzerindeki LED’ler vasıtası ile bildirilmektedir. Merkezi ekipmanlar toplamda 3adet rack kabin içine yerleştirilmiştir. Bir adet sistem kontrol cihazı tüm yapıyı kontrol etmektedir. Sistemde kayıtlı amfiler, tuş takımları, kayıtlı anonslar ve dış dünyaya erişim bu cihaz üzerinden yapılmaktadır. Yine Bosch FPA 5000 yangın algılama sistemi ile entegrasyon bu ünite vasıtası ile yapılmaktadır. Sistem üzerinde hangi ünitenin nereye anons yaptığının tarih ve

54 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

saat bilgisi ile loglanması, hata olaylarının yine tarih ve saat bilgisi ile loglanması yine bu ünite üzerinden sistem bilgisayarlarına yapılmaktadır. Kayıtlı anonslar dijital formatta bu ünite içinde saklanmaktadır. Kayıtların sağlamlığı ünite tarafından kontrol edilmektedir ki bu acil anons kayıtlarının varlığını ve doğruluğunu tespit etmek için önemlidir. Sistemdeki amfiler hitap ettikleri bölgelerin toplam gücüne göre değişik tiplerdedir. 60, 125 ve 250 watt’lık amfi grupları sistem üzerinde yapılandırılmıştır. Buna göre her amfi gurubu içinde yedek birer adet amfi sistem üzerinde online olarak bulunmaktadır. Örneğin 125 watt’lık bir amfinin arızalanması durumunda sistem kontol cihazı arızalı amfinin yerine hazırda bekleyen yedek 125 watt’lık amfiyi otomatik olarak devreye almaktadır. Bu işlem için herhangi bir kullanıcı onayı veya aksiyonu gerekmemekte ve tamamen otomatik olarak gerçekleşmektedir. Ckeck-in bölgesi gibi yoğunluğun saatlere göre değiştiği durumlarda anons seviyesinin anlaşılabilir olması için ortam gürültü mikrofonları yerleştirilmiştir. Bu mikrofonlardan gelen ses seviyesine

Rakamlarla Dış Hatlar Terminali 1 54.300 metrekare kullanım alanı, 33 bin 400 metrekare otopark, 6 adet bagaj belti, 8 adet yolcu köprüsü, 60 adet kontuar, 200 metrekare CIP Salonu, 14 adet vize bankosu, 10 adet gate.

göre anons seviyesi otomatik olarak kalibre edilmektedir. Böylece salonlar boşken ya da fazla yoğunluk durumunda iken yapılan anons seviyesi sistem tarafından otomatik olarak yükseltilebilmekte ya da düşürülebilmektedir.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Personel takibi ve puantaja yeni yaklaşım AGuard ile sektördeki fiziki güvenlik şirketlerinin ve temizlik şirketlerinin süreç takip ihtiyaçlarını karşılamayı hedefledik. Biliyoruz ki elemanlı güvenlik şirketlerinin ve temizlik şirketlerinin en büyük sorunlarından biri, personel takibi ve puantaj. Özgür AKIN / COMON PROFESSIONALS

Ö

zellikle son yıllarda Türkiye’de özel güvenlik sektörünün göstermiş olduğu gelişim süreci, bizi çok heyecanlandırıyor. Artık sektördeki firmalar daha bilinçli, daha aktif ve ne istediklerini daha iyi biliyorlar. ATraq alarm izleme merkezi yazılımımızın bu gelişim üzerindeki olumlu etkilerinden dolayı gurur duyuyoruz. Türkiye de ve dünyada 4300 alarm izleme merkezine ATraq alarm izleme merkezi yazılımımız ile hizmet vermekteyiz. Dünyada 40 ülkeye sağladığımız bu hizmet sayesinde, özel güvenlik sektörünün gelişimini yakından izleme fırsatı buluyoruz ve sektörün her geçen gün artan teknoloji ihtiyacını karşılıyoruz. En son projemiz olan AGuard ile sektördeki fiziki güvenlik şirketlerinin ve temizlik şirketlerinin süreç takip ihtiyaçlarını karşılamayı hedefledik. Biliyoruz ki elemanlı güvenlik şirketlerinin ve temizlik şirketlerinin en büyük sorunlarından biri personel takibi ve puantaj. AGuard ile artık tur takipleri internet üzerinden her an kontrol edilebilecek. Eski sistemlerdeki gibi personel turunu attıktan sonra

56 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

tur kalemini bir cihaza bağlayarak veriyi bilgisayara aktarıp sabah olduğunda güvenlik amirinin A4 çıktısı ile bir önceki günün tur raporunu kontrol etmesi gibi aşırı derecede güvenlik açığı oluşturan bu sisteme ihtiyaçları yok. AGuard sayesinde şirketler, güvenlik personelinin yada temizlik personelinin belirlenen tur zamanı içerisinde olması gereken noktada olup olmadığını internet üzerinden anı anına kontrol ederek güvenlik açıklarını veya hijyen sorunlarını engellemiş olacaklar. AGuard cihazının içerisindeki SIM kart sayesinde tur verileri GPRS üzerinden bekleme süresi olmaksızın izleme ekranlarına düşerken aynı zamanda cihaz, cep telefonu gibi kullanılarak amirlerin personele her an ulaşmasını da sağlıyor. Cihazın üzerindeki “Panik” düğmesi sayesinde acil bir durum karşısında görevli personel, izleme ekranlarına sinyal, ilgili amirinin mail adresine Email, yada ilgili amirin cep telefonuna SMS göndererek duruma anında müdahale edilmesini sağlayabilir. AGuard aynı zamanda şirketler için bir prestij unsuru olacaktır. AGuard kullanan şirketler dilerler ise izleme

Özgür AKIN

ekranlarına müşterileri için alt kullanıcılar tanımlayarak, müşterilerinin de güvenlik personelini ya da temizlik personelini takip etmesini sağlayabilir ve müşterisinin güvenini arttırabilir. AGuardın bir diğer özelliği ise sektördeki şirketlerin korkulu rüyası haline gelen “Puantaj” sorununa bir çözüm getirmesi. AGuard sistemi sayesinde personel işe girerken ve çıkarken cihaza kimliğini okutarak günlük puantaj raporunu oluşturabilir. Yetkililer aylık puantaj raporunu sistemden alarak personelinin çalışma saatlerini tam olarak hesaplayabilir, hatta bu raporu kullandıkları muhasebe programına aktararak aylık maaş ödemelerini kolaylıkla hesaplayabilirler.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Yeni DSA E-Serisi iSCSI disk dizileri Performans, kapasite ve güvenilirlik bakımından orta ve yüksek seviyeli gerekliliklere sahip video gözetim ortamları için tasarlanan DSA E-Serisi dijital video depolama cihazları; video verilerinin kaydedilmesi ve yeniden oynatılması için 800Mbit/sn hız, yüksek seviyede ölçeklenebilir ağ depolama çözümü ve veri depolama maliyetlerinden % 30’dan fazla tasarruf sağlıyor. BOSCH GÜVENLİK SİSTEMLERİ

i

SCSI disk dizilerinin ikinci neslini temsil eden Bosch’un yeni DSA E-Serisi dijital video depolama cihazları, tüm dijital video verilerinin tek bir yerde arşivlenmesi yönünde artan ihtiyaçları karşılamak üzere tasarlandı. Depolama çözümü, hem yüksek bant genişliği hem de HD kalitesinde video gözetim gerektiren büyük uygulamalar için kullanılabilirlik sağlıyor. Bir kontrolör birimine, 192Tb’ye ulaşacak şekilde yedi adede kadar genişleme rafı (genişleme rafı başına 12 x 2 TB HDD) bağlanabiliyor. Ayrıca, iki adet RAID (Bir mantıksal birimin içinde birden çok disk sürücü bileşenini birleştiren bir teknolojidir.) seçeneği sunuluyor: • Kapasiteye yönelik ortamlar için RAID-5 • Çok sayıda disk rafı genişleme birimi gerektiren kullanılabilirliğe yönelik ortamlar için RAID-6. Bu çözüm, veri depolama maliyetlerinde yüzde 30’dan fazla tasarruf sağlıyor. Bosch’un video gözetim sistemlerine son olarak eklediği HD IP kameralar, güvenliği artırırken, aynı zamanda elde edilen video verilerinin arşivlenmesi için

58 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

gereken depolama ihtiyacını da artırmaktadır. Yeni DSA E-Serisi iSCSI Disk Dizileri, yüksek güvenlik seviyeleri, veri koruma ve ölçeklenebilirliğin yanında basit video verisi yönetimi sağlayan tek bir ağ çözümü sunuyor. Ürün, havalimanları, tren istasyonları ve alışveriş merkezleri gibi orta ve büyük ölçekli uygulamalar için tasarlandı.

Video çözümleri yazılımı ile depolama yönetimi Bosch Video Client ve Bosch Video Management System (BVMS), ağ içerisinde herhangi bir konumda bulunan tüm DSA E-Serisi dizilerin merkezi olarak düzenlenmesine olanak sağlamaktadır. Çevresel cihazlara hali hazırda kolayca erişilip, hiçbir

ilave yazılım gerektirmemektedir. Kullanıcıların gereksinimlerine bağlı olarak, yarı zamanlı depolama sistem yöneticileri, kullanıma hazır sezgisel arayüz ve sihirbazlardan faydalanırken, tam zamanlı sistem yöneticileri ise bir dizi opsiyonel kapsamlı yapılandırma imkanları sayesinde sistem performansını iyileştirmektedir.

Otomatik e-posta alarm bildirimleri Kullanıcılara, MIB-II ve uyarlanmış MIB’lar ile Basit Ağ Yönetim Protokolü (SNMP) tam desteği sağlanmaktadır. Bileşen arızası durumunda, SNMP e-posta alarm bildirimleri oluşturulacak ve böylece hangi cihazın ve nerede soruna yol açtığına ilişkin bilgi sağlanacaktır.



BİLGİ GÜVENLİĞİ

Bilgi güvenliği üzerine - 2 Avrupa Konseyi’nin, 1 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren “Sibersuçlar Konvansiyonu”, internet ve diğer bilgisayar ağları üzerinden işlenen suçları konu alan ilk ve bağlayıcı uluslararası anlaşmadır. Çeviri: Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

60 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013


Ö

rgütlenme mevzuat ve standart çalışmaları

1989 yılında Tim Berners-Lee’nin World Wide Web’i icat etmesinden çok kısa bir süre önce, 2 Kasım 1988 de Cornell üniversitesinde yüksek lisans öğrenimi yapmakta olan Robert Tappan Morris, tüm dünyayı bilgisayar solucanı kavramı ile tanıştırdı. Morris, amacının zarar vermek olmadığını, yalnızca Internet’in büyüklüğünü tahmin etmek için bu girişimde bulunduğunu söylemiş olsa da, virüsü kendi üniversitesinden değil de MIT’den bırakmış olması amacının yalnızca “merak” olmadığı konusundaki şüpheleri artırdı. Bilgisayarlar birçok kere enfekte oldular ve her enfeksiyon ayrı bir işlem olarak çalışarak bilgisayarı çalışamayacak kadar yavaşlattı. Sonuç olarak o tarihte Internet’in yüzde onunu oluşturan 6000 bilgisayar çalışamaz hale geldi. Tahmin edilen zarar ise 10 milyon dolar ile 100 milyon dolar arasında idi. Maddi kayıpların yanında Morris solucanının psikolojik etkisi daha büyük oldu, Internet’e duyulan güven yıkıldı. Bugün MIT Elektrik Mühendisliği ve Bilgisayar bilimlerinde tam zamanlı öğretim üyesi olan Profesör Morris, UNIX işletim sistemini yazan bilim insanlarından Ulusal Güvenlik Ajansı baş araştırmacısı Robert Morris’in oğludur ve hacker olarak suçlu bulunan ve ceza alan ilk kişidir. Üç yıl şartlı tahliye, 400 saat kamu hizmeti ve 10.500 USD para cezası almıştır. Peki bir üniversite öğrencisinin internetin büyüklüğünü merak etmesi nasıl internetin %10’unu servis dışı bırakabilmiştir? Bu sorunun cevabı olaya müdahale

Bilgi güvenliği yalnızca teknolojik gelişmelerle sağlanabilecek ya da teknik kadroların sorumluluğunu tek başına üstlenebileceği bir konu değildir; Bilgi güvenliği herşeyden önce bir kültür meselesidir. koordinasyonunun eksikliğidir. O tarihte Internete bağlı kurum ve kuruluşlar problemin farkına ancak solucan sistemlerine bulaşıp, sistemleri çalışmaz hale geldikten sonra varmışlar, ardından problemin ne olduğunu belirleyip, çözmeye çalışmışlardır. Güvenlik olayının çözümünde sarfedilen çabaların kurum veya kuruluş seviyesinde kalması, hem çözümün gecikmesine ve etkinin devasa boyutlara çıkmasına, hem de olayın çözümü için harcanan çalışma süresinin katlanmasına sebep olmuştur. Olayın ardından Internet üzerinde bilgisayar güvenlik olaylarına müdahalenin nasıl iyileştirileceği konusunda bir toplantı düzenlenmiş ve toplantı sonucunda Internet güvenlik problemleri ile ilgili tek bir iletişim noktası olması gerektiğine karar verilmiştir. Bu noktanın, güvenilir bir kaynak olmasının önerilmesi üzerine Internet’te gerçekleşen güvenlik olaylarına müdahale koordinasyonunu sağlamak için CERT Coordination Center (Bilgisayar Olayları Müdahale Ekibi Koordinasyon Merkezi) kurulmuştur. Geçen sayıda da belirttiğim gibi, CERT Koordinasyon Merkezi siber suçlarla mücadele konusunda dünyada kurulan ilk örgüttür ve Morris solucanına karşı bir reaksiyon olarak 1988 yılında Carnegie Mellon Üniversitesi Yazı-

lım Mühendisliği Enstitüsü’nde, küçük çaplı bir örgüt yapısında kurulmuştur. Bugün 150 siber güvenlik uzmanının çalıştığı, güven duyulan ve konusunda otorite sahibi bir kuruluş olan CERT kendi kriterlerine uyan Bilgisayar Güvenliği Olay Müdahale takımlarına CERT logosunu taşıma yetkisi vermektedir. Günümüzde Türkiye dahil (TR-CERT) dünyada 67 adet CERT Merkezi bulunmaktadır. CERT, yaptığı araştırmalar ve topladığı verilerin analizinde elde ettiği bilgileri kullanarak güvenlik sorunlarına karşı pratik ve uygulanabilir çözümler üretmekte ve bu çözümleri teknik raporlar, beyaz kitaplar, gazete makaleleri, konferans sunumları, bloglar ve podcastler aracılığıyla ihtiyacı olabilecek kişi ve kurumlarla paylaşmaktadır. Yazılım güvenliğini artırmaya yönelik olarak standard oluşturma çabalarına da destek vermektedir. Zaafiyetlerin tespiti, ağ trafiğinin analizi ve dijital denetlemelerin kolaylaştırılması konularında sayısız açık kaynak araçları yayınlamışlardır. CERT’in ana misyonu şu başlıklarla özetlenebilir: v Acil durumlar için güvenilir ve 24 saat erişilebilir bir iletişim noktası oluşturmak; v Güvenlik sorunlarına çözüm arayan uzmanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırmak;

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 61


BİLGİ GÜVENLİĞİ

v Bilgisayar sistemlerindeki zayıflıkları tespit eden ve düzelten bir merkez olarak hizmet etmek; v Araştırma çalışmaları arasında yakın ilişkiler kurmak ve mevcut sistemlein güvenliğini artırmak için araştırma yürütmek; v Farkındalığı artırmak ve servis sağlayıcı ve ağ kullanıcılarının oluşturduğu camianın bilgi güvenliği ve bilgisayar güvenliği konularını iyi anlamaları için öngörülü adımlar atmak.

Avrupa Konseyi Sibersuçlar Konvansiyonu Avrupa Konseyi’nin, 1 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren “Sibersuçlar Konvansiyonu”, internet ve diğer bilgisayar ağları

62 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

üzerinden işlenen suçları konu alan ilk ve bağlayıcı uluslararası anlaşmadır. Bilhassa telif hakkı ihlalleri, bilgisayar temelli sahtecilik, çocuk pornografisi ve ağ güvenliğini tehdit eden girişimleri konu alan Konvansiyon, sibersuçlara karşı bünyesinde kapsamlı yasal düzenlemeler yapmayı tasarlayan ülkelere yol gösterici ve üye ülkelerin uluslararası işbirliğine çerçeve teşkil edecek niteliktedir. Avrupa Konseyi, dünya çapında toplumların sibersuçlara karşı korunmasında, Sibersuçlar Konvansiyonu, Yabancı Düşmanlığı ve Irkçılığa Karşı Protokol, Sibersuçlar Konvansiyon Komitesi ve Sibersuçlar Konusunda Teknik İşbirliği Programından yararlanmaktadır. Konvansiyonun ana hedefi, önsözünde belirtildiği gibi, uygun yasal temellere ve uluslararası işbirliğine dayandırılmak suretiyle toplumun sibersuçlara karşı korunmasıdır. Sibersuçlar Konvansiyonu, yalnızca Avrupa Komisyonu uzmanlarının değil, ABD, Kanada, Japonya ve birlik üyesi olmayan diğer bazı ülkelerin uzmanlarının da katkılarıyla, 4 yıllık bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkmıştır ve bir dizi yetki ve süreci de barındırmaktadır. Konvansiyon, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun 8 Kasım 2001 deki 109. Oturumunda benimsenmiş ve 23 Kasım 2001 tarihinde Budapeşte’deki “Sibersuçlar Uluslararası Konferansı”nda imzaya açılmıştır. AB üye ülkelerinin yanısıra, Arjantin, Avustralya, Kanada, Şili, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti, Japonya, Meksika, Fas, Panama, Filippinler, Senegal, Güney Afrika ve ABD Konvansiyon’u imzalamışlardır.

Bilgi teknolojilerindeki devrimin, toplumda yarattığı köklü değişikliklere değinilen Konvansiyonda, özellikle telekomünikasyon teknolojisindeki gelişmeler sayesinde coğrafik sınırlamalar olmaksızın bilgiye rahatlıkla erişilmesinin pek çok işin daha kolay yapılabilir olmasına imkan sağladığına, daha önce rastlanmamış sosyal ve ekonomik dönüşümler yaşandığına ama tüm bu değişimlerin bir de karanlık yüzü olduğuna dikkat çekilmektedir. Geleneksel suçlar da teknolojik evrime ayak uydurmuş ve sınır tanımaz bir boyuta ulaşmıştır. Yeni teknolojileri yasal düzenlemelerle tanzim etmekte karşımıza çıkan en büyük güçlük, bilgi akışının idari ya da ulusal sınırlara uymak zorunda olmayışlarıdır; oysa yasalar daima sınırları belirli toprak parçaları için tanımlanırlar. Bu nedenle, sibersuçlarla mücadelede illaki uluslararası yasal enstrümanlara ihtiyaç duyulmaktadır, Sibersuç Konvansiyonu bu ihtiyaca cevap vermek üzere, yeni bilgi toplumunun insan haklarına saygılı uluslararası bir anlaşma olması amacıyla oluşturulmuştur. Konvansiyonun hedefleri şu 3 başlıkta özetlenebilir: v Milli ceza hukuku elemanları ve sibersuç alanındaki bağlı hükümlerinin uyumlu hale getirilmesi; v Milli ceza hukukuna usul açısından, bilgisayar sistemi kullanarak işlenen suçların ya da bunlara ilişkin elektronik formdaki delillerin araştırılması ve kovuşturulması için yetkiler kazandırılması; v Hızlı ve etkili bir uluslararası işbirliği rejimi oluşturulması. Konvansiyon, 4 bölümde yer alan


Ülkemizde doğrudan bilgi güvenliğini konu alan bir mevzuat altyapısı halen çalışma aşamasındadır. Bankacılık ve haberleşme sektörlerini düzenleyen mevzuatta bilgi güvenliği unsuruna yer verilmiş olsa da ulusal bilgi güvenliğini düzenlemek için bu yeterli değildir. toplam 48 maddeden oluşmaktadır. Birinci bölümde terimler ve tanımlar yer almaktadır. İkinci bölümde, ulusal düzeyde alanabilecek tedbirlere değinilmektedir. Üçüncü bölüm uluslararası işbirliği üzerinde dururken, son bölüme kısaca “nihai maddeler” diyebiliriz ki burada ağırlıklı olarak Avrupa Konseyi anlaşmalarının standard hükümleri tekrar edilmektedir.

Bilgi güvenliği teknik değil kültürel ve sosyal bir konudur Bilgi güvenliği yalnızca teknolojik gelişmelerle sağlanabilecek ya da teknik kadroların sorumluluğunu tek başına üstlenebileceği bir konu değildir; Bilgi güvenliği herşeyden önce bir kültür meselesidir. Ülke çapında, bireylerin, devlet de dahil olmak üzere tüm kurumların ve hükümet de dahil tüm üst düzey yöneticilerin, Bilgi Güvenliğinin sağlanması için yürünecek yolda rol almaları ve uluslararası işbirliği içinde hareket etmeleri gerekmektedir. İşin yasal boyutu da önemli parametrelerden biridir. Pek çok gelişmiş ülke kendi içerisinde bağlayıcı yasalar oluşturmuş ayrıca uluslararası anlaşmalara onay vererek konumunu daha da güçlendirmiştir. Ülkemizde, düzenleyici mevzuatın yapılandırıl-

ması konusunda adımlar atılmış olup, halen çalışmalar devam etmektedir. En kısa tarifiyle bilgi güvenliği, bilginin gizliliği, bütünlüğü ve kullanılabilirliğinin korunması anlamına gelmektedir; yani yetkisiz kişiler ya da kurumlarca erişilememesi, doğru ve eksiksiz olması ve yetkili kişiler tarafından kullanılabilir olması kastedilmektedir. Bu talepleri karşılamak için Bilgi Yönetim Sistemleri konusunda oluşturulmuş tek denetlenebilir standard ISO 27001:2005 tir. Ülkelere göre özel tanımlar içermeyen, yeterli ve orantılı güvenlik denetimleri seçilmesini sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. Bilgi güvenliği standardı BS 7799-2 inin 2005 yılında revize edilmesiyle 27001:2005 olarak yürürlüğe girmişitr.

Ülkemizde doğrudan bilgi güvenliğini konu alan bir mevzuat altyapısı henüz bulunmuyor Ülkemizde doğrudan bilgi güvenliğini konu alan bir mevzuat altyapısı halen çalışma aşamasındadır. Bankacılık ve haberleşme sektörlerini düzenleyen mevzuatta bilgi güvenliği unsuruna yer verilmiş olsa da ulusal bilgi güvenliğini düzenlemek için bu yeterli değildir. Bilgi güvenliği ile ilgili genelgeler, bu genelgelerin

dayanak olabileceği yönetmelik, tüzük ve kanun olmadığından dolayı etkili olamamaktadır. Ülkemizde, bilgi güvenliği mevzuatı ile ilgili çalışmalar, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Bilgi Toplumu Dairesi tarafından Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı içerisinde yer alan 87 numaralı eylem maddesi çerçevesinde ve Başbakanlık tarafından yürütülen e-devlet mevzuat çalışmaları kapsamında gerçekleştirilmektedir. 87 numaralı eylem maddesinde “ülke güvenliğini ilgilendiren bilgilerin elektronik ortamda korunması ve devletin bilgi güvenliği sistemlerinin geliştirilmesi amacına uygun yasal altyapıyla ilgili düzenlemeler yapılacak ve uygulamaya konulacaktır. Kişisel verilerin korunması hakkında kanun tasarısı taslağı yasalaştırılacaktır.” denilmektedir. Bu maddede belirtilen hedeflere ulaşmak için, 2009 hükümet programında Başbakanlık önderliğinde ilgili kamu kurumlarının katılımı ile e-devlet mevzuat çalışma grubu oluşturulmuştur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Bilişim Alanındaki Suçlar” kanununun 10. bölümünde bilgisayarın hedef olduğu suçlara ve bilgisayarın araç olarak kullanıldığı suçlara ilişkin yaptırımlar yer almaktadır. Örnek olarak MADDE 243’e göre: v Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. v Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. v Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişir-

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 63


BİLGİ GÜVENLİĞİ

se, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yine aynı bölümde “Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” konusuna ilişkin olarak MADDE 244’te: v Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. v Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. v Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. v Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmama-

64 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

sı hâlinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. denilmektedir. Madde 245 ve 246 da, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılmasına ilişkin suçların tanımları ve yaptırımlarına yer verilmiştir ve özetle: “Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve adlî para cezası

ile cezalandırılır. Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denilmektedir. 5651 sayılı kanun, içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye

En kısa tarifiyle bilgi güvenliği, bilginin gizliliği, bütünlüğü ve kullanılabilirliğinin korunması anlamına gelmektedir; yani yetkisiz kişiler ya da kurumlarca erişilememesi, doğru ve eksiksiz olması ve yetkili kişiler tarafından kullanılabilir olması kastedilmektedir.


ilişkin esas ve usulleri düzenleyerek, Internet üzerinde yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesini amaçlamaktadır. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bünyesinde bulunan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bu görevleri yerine getirmektedir. 5070 sayılı elektronik imza kanunu güvenli elektronik imzayı, elle atılan ıslak imzaya eşdeğer kabul eder. Elektronik sertifika hizmet sağlayıcıları, elektronik imzalarla ilgili hizmetleri sağlarlar ve uygulanmalarına ilişkin faaliyet ve işlemlerinin denetimi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafında yerine getirilmektedir. 5809 sayılı elektronik haberleşme kanunu elektronik haberleşme sektöründe düzenleme ve denetleme getiren bir kanundur; Bilgi Güvenliği ile ilgili hususların da yer aldığı bu kanunla verilen düzenleme ve denetleme görevleri Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yerine getirilmektedir. Elektronik haberleşme güvenliği yönetmeliği işletmecilerin uyması gereken, fiziksel alan güvenliği, veri güvenliği, donanım-yazılım güvenliği ve güvenilirliği, personel güvenilirliği gibi konularda usul ve esasları düzenlemektedir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, “Bankalarda Bağımsız Denetim Gerçekleştirilecek Kuruluşların Yetkilendirilmesi ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik”, “Bankalarda Bilgi Sistemleri Yönetiminde Esas Alınacak İlkelere İlişkin Tebliğ” gibi, bankaların bağımsız denetimleriyle ilgili olarak yönetmelik ve tebliğler hazırlamıştır. Banka denetimleri bilgi güvenliği konula-

rını da içermektedir. “E-dönüşüm Türkiye Projesi Birlikte Çalışabilirlik Esasları Rehberi” birbiriyle bütünleşmiş, etkin, şeffaf ve basitleştirilmiş iş süreçlerine sahip bir e-devlet yapılanması için kurumların kullanacakları ortak norm ve standartları belirlemektedir ve “güvenlik” başlığı altında, Bilgi güvenliği yönetim sistemi, ortak kriterler standardı, elektronik imza ve kriptografi ile ilgili birlikte çalışabilirlik esasları yer almaktadır. T.C. Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 17 Şubat 2003 tarihinde imzalanan “Bilgi Sistem ve Ağları için Güvenlik Kültürü” konulu Başbakanlık Genelgesi, OECD Bilgi Güvenliği ve Kişisel Mahremiyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanmış olan rehberin Türkçe çevirisidir ve Bilgi Güvenliği ile ilgili bilinç, sorumluluk, risk değerlendirmesi, güvenlik tasarımı ve uygulama, güvenlik yönetimi gibi hususlar hakkında iyi pratiklere dayanan önerileri içermektedir. Ayrıca, Türk Ceza Kanununda yer alan suçlardan bazılarının da bilişim yoluyla işlenebileceği gerçeğinden yola çıkarak, o maddelerde de düzenlemeler yapılmaktadır. Örnek olarak, Madde 84 İntihara yönlendirme, Madde 103 Çocukların cinsel istismarı, Madde 105 Cinsel taciz, Madde 106 Tehdit, Madde 107 Şantaj, Madde 125 / 2 Hakaret, Madde 134 Özel hayatın gizliliğini ihlal, Madde 135 Kişisel verilerin kaydedilmesi, Madde 136 Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, Madde 158/1-F Nitelikli dolandırıcılık, Madde 226 Müstehcenlik, Madde 227 Fuhuşa teşvik ya da aracılık, Madde

228 Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama, Madde 245 /1 Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, vb. Yukarıda birkaç kez vurguladığım gibi, alınacak teknik önlemler ne kadar tatmin edici olursa olsun, suç işlemeye niyetli kişiler tarafından bu engeller aşılacak ve daha üst seviye teknik çözümler aranacaktır ve bu döngü asla son bulmayacaktır. Bilgi güvenliği konusunda içimizin rahat etmesi için iki temel ilkeye odaklanmamız gerekmektedir; birincisi ulusal sınırları tanımayan bir olguya karşı alınacak tedbirler daima uluslararası işbirliği içermelidir, ikincisi de bu konunun teknik bir beceri, sorumluluk ya da yeterlilik olarak değil, kültürel bir süreç ele elınması gerekliliğidir. Bir sonraki sayıda, Bilgi Güvenliği başlığı altında “Sibersuçların Türleri ve Yeni Trendler” konusundan bahsedeceğim. Oldukça güncel bir konu olan sibersuçların yalnızca bireyleri ve şirketleri değil, devletleri nasıl tehdit ettiğinin örneklerini vereceğim.

(1) Sibersuç Konvansiyonunun tam metnine Avrupa Konseyi web sitesinden ulaşabilirsiniz: http://conventions.coe.int/Treaty/Commun/QueVoulezVous. asp?NT=185&CM=8&DF=&CL=ENG Kaynak http://www.bilgiguvenligi.gov.tr/cert/olaymudahale-koordinasyonu.html http://www.networkworld.com/ news/2008/103008-morris-side.html http://www.bilgiguvenligi.gov.tr/index. php?option=com_content&task=blogsection &id=9&Itemid=109 http://www.us-cert.gov/about-us/ http://www.coe.int/t/DGHL/cooperation/ economiccrime/cybercrime/default_en.asp http://www.bilgiguvenligi.gov.tr/mevzuat/ turkiyede-bilisim-guvenligiyle-ilgili-yasal-altyapinin-analizi-3.html

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 65


GÜVENLİK HİZMETİ

Tehlikeli madde kazasını beklemek mi, önlem almak mı? İkiz kuleler saldırısının dolaylı sonuçlarından birisi de tüm dünyada güvenlik tedbirleri arttırılması ve yaygınlaştırılması olmuştur. Özellikle taşımacılıkta alınan güvenlik tedbirlerinin dünya çapında ortak düzenlenmiş kanun ve kurallara uygun olarak yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Elektronik ve Haberleşme Mühendisi Mehmet ÖNDER EMIS MÜHENDİSLİK ve DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

66 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013


1

1 Eylül 2001 tarihinde Amerika’da yapılan İkiz kuleler saldırısının dolaylı sonuçlarından birisi de tüm dünyada güvenlik tedbirleri arttırılması ve yaygınlaştırılması olmuştur. Özellikle taşımacılıkta alınan güvenlik tedbirlerinin dünya çapında ortak düzenlenmiş kanun ve kurallara uygun olarak yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Bu şekilde artık ortak bir standart üzerinden konuşabilmek ve ülke farkı olmadan nakliyat yapabilmek mümkün olmaktadır. Bu durum tüm dünyada taşımacılık kanunlarla uyumlaştırılmış ve kara, hava ve deniz taşımacılığı için geçerli hale getirilmiştir. Bu uyumlaştırma için BM Komisyonu- “Committee of Experts on the Transport of Dangerous Goods” tavsiye niteliğinde kararlar çıkartmakta ve ülkelere uygulamaya geçmektedir. Söz konusu standartlaştırma bizim birçok farklı bilgiyi daha açık ve ayrıntılı görmemizi sağlamıştır. Bunların içinde dikkati çekenler taşımacılıkta kullanılan tehlikeli madde miktarları, tehlikeli madde trafiğinin ne kadar yoğun olduğunun ve bunla ilgili olası tehlikelerin ne olduğu ve nasıl tedbir alınacağının ve daha iyi tanımlanmasıdır. Olasılık hesabına, trafiğin yoğunluğuna ve kaza oranlarına baktığımızda da zaman içinde tehlikeli madde kazası ile karşılaşmak kaderimizdir diyebiliriz. Tehlikeli maddeler gaz, sıvı, katı, toz, vb... her türlü şekilde bulunabilmekte ve taşıma miktarları, istifleme şekilleri standartlar ile sınırlandırılmaktadır. Bu kısıtlama bazen gramla ölçülen miktarlardan yüzlerce

Ülkemizde, çok az sayıda tehlikeli maddelerle mücadele için özel eğitim almış olan kişi vardır. Bu kişilerin uzmanlıklarının değerlendirilmesi, desteklenmesi durumunda merkez kurulması için gerekli bilgi birikimini sağlamaları mümkün görünmektedir. kiloya kadar değişmekte, farklı tehlike seviyelerine göre değerlendirilmektedir. Bu durumda her maddeye, taşıma şartlarına ve değişen ortam koşullarına göre farklı bilgi sahibi olma gereği ortaya çıkmaktadır. Bahsedilen bilgileri sağlamak için nakliye sırasında madde ile birlikte Güvenlik Bilgi Formlarının (GBF- İngilizce-MSDS) bulundurulması zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca bu maddeler hem kimyasal ürün adına hem de Birleşmiş Milletler tarafından verilen UN numarasına göre sınıflandırılmış

ve içindeki bilgileri tanımlanmış bulunmaktadır. Bu şekilde standart bir bilgi kaynağından söz edilebilir hale gelinmiştir. Ayrıca karayolunda ADR, denizyollarında IMDG, havayolunda DGR, demiryolu RID gibi sözleşmelerde ve uluslararası anlaşmalarla taşımacılık kuralları tanımlanmakta ve açıklanmaktadır. Tehlikeli madde nakleden veya taşıtmak isteyen firmalar bu sözleşmelere ve sözleşmelerle birlikte uygulamaya konan kurallara uymakla yükümlüdürler. Uygulamada tehlikeli madde üreten,

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 67


GÜVENLİK HİZMETİ

nakleden ve taşıyanların konu ile ilgili eğitimler alıp kılavuzlardan faydalanarak kendisinin ve çevrenin güvenliğini sağlamaları ve herhangi bir kaza anında gecikmeden müdahale edebilmeleri beklenmektedir. Görüldüğü gibi çok sayıda farklı bilgiyi bütün olarak birleştirmek gerekmektedir. Bu beklenti doğru olsa bile uygulama açısından bakıldığında düzeltilebilecek bazı zayıflıklar ve sıkıntılar içermektedir. Bunlar; v GBF’larının çoğu zaman İngilizce olması ve çok fazla detay içermesi v Kılavuzların İngilizce olması, anlamak için deneyim gereksinimi v Çok fazla sayıda bilginin birleştirilme gereği v Gereğinde başvurulacak bir uzman merkezin olmaması v Konu uzmanı olan kişi sayısının azlığı v Tehlikeli maddeler hakkında farkındalığın az olması olarak sayılabilir. Birçok bilginin yer aldığı MSDS formları çoğu zaman İngilizce ve çok sayfadan oluşmakta, konu uzmanı olmayan kişilerin anla-

68 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

ması zor olmaktadır. Örneğin en zararsız olması beklenen suyun GBF’u 5 sayfa sürmektedir. Konu uzmanı olsa bile İngilizce sorunu daima ön plana çıkmaktadır. Ayrıca bu formlar taşıma sırasında yıpranmakta, her zaman tam ve sağlam durumda bulunmamakta ve okunamamaktadır. Kılavuzlar ise yine İngilizce her biri yaklaşık 1000 sayfa olup yine okuyup anlamak uzmanlık istemekte ve olay sırasında hem eğitimli kişinin, hem kılavuzun aynı anda olay yerinde olması ve İngilizce bilmesi gerekmektedir. Bu durum okuyup anlama, uygulama sürelerini uzatmakta-

dır. Buna ek olarak kılavuz ve eğitimli personel aynı yerde olsa bile maddelerin kendi kendine reaksiyona girme ve form değiştirebilme özelliklerinden dolayı tedbirlerin ilk yarım saat içinde alınabilmesi kazaların büyümesini engelleyen en önemli faktördür. Bu süre içinde kaynakları kullanıp, yorumlayıp, harekete geçmek çok mümkün olmamaktadır. Örnekler üzerinden anlatıldığında sürenin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Örneğimizde, tüm eğitimlerin alınmış olduğu ve bir limanda konteynırın kaza sonucu düşerek darbe alması sonucu konteynır içinden sızıntı olmuş, bu sızıntı anında bir tepki vermediğinden görülmüş ama önemsenmemiş ve konteynır uygun bir alana konmuştur. Süreç içinde ve ilk aşamada hiçbir sorun çıkartmamış olan konteynırdan sızan madde, ilk aşamada önemsenmediğinden, zaman içinde nemle, dolayısıyla suyla birleşerek reaksiyona germiş ve zehirli gaz çıkartmaya başlamıştır. Bu reaksiyon sonucunda liman önlem olarak 3 gün boyunca karantinaya alınmış ve tüm trafiğe kapanmıştır. Ayrıca ilk sızan madenin bulunduğu konteynırı kaldıran ve taşıyan kişiler madde ile temas ettiğinden akut ve kro-

Sistemin kilit noktası sistem mühendisliği hakkında bilgisi olan ve tehlikeli madde konu uzmanı olan kişilerle birlikte sistemin adım adım planlanarak geliştirilmesi ve uygulanmasıdır. Böylece kaderimiz, kederimiz olmayacak şekilde yapılanmak mümkün olabilecektir.


nik belirtiler göstermeye başlamıştır. Sızan maddenin doğrudan kanalizasyona boşaltılması sonucunda kıyıda ölü canlılar görülmüş ve çevreye büyük zarar verdiği tespit edilmiştir. Sonuçta bu bulgulara dayalı olarak firma büyük yükümlülük altına girmiştir. Hayali olarak anlatılan bu olay esasında bugün her an farklı şekillerde yaşanmakta ve nasıl uygulanabilir bir tedbir alınacağı bilinmemektedir. Eğer ilk başta müdahale doğru ve bilinçli yapılmış olsaydı liman birkaç saat içinde hiçbir kayıp ve zarar görmeden uygun şekilde temizliği yapacak ve herhangi bir zararla karşılaşılmamış olacaktı. Bu olaydan çıkan ders ise bilgi verecek, süreyi kısaltacak ve yöntem üretecek sistemlerin kullanılmasıyla erken müdahale sağlanabileceği, dolayısıyla çok daha büyük zararların önüne kolayca geçilebileceğidir. Bu yöntemlerden en önemlisi yazılımlarla desteklenmiş uzmanlık merkezlerinin oluşturulmasıdır. Uzmanlık merkezleri belli bir deneyim ve bilgi birikimi gerektirmektedir. Bu konuda ileri seviyede olan ülkeler ABD ve Kanada olarak gözükmekte ve dünyada bilgi birikiminin çoğunu

sağlamaktadır. Ancak bu bilgi İngilizce olarak verilmekte, buna ek olarak Amerika ve Kanada dışında kullanımı kısıtlı olarak yayınlanmaktadır. Bu durum ülkelerin kendi uzmanlık birimlerini kurmasının gerekli olduğunu ve kurulan bilgi birikiminin başka ülkelere kolaylıkla aktarılabileceğini göstermektedir. Ülkemizde duruma bakıldığında çok az sayıda tehlikeli maddelerle mücadele için özel eğitim almış olan kişi vardır. Bu kişilerin uzmanlıklarının değerlendirilmesi, desteklenmesi durumunda merkez kurulması için gerekli bilgi birikimini sağlamaları mümkün görünmektedir. Ayrıca, tehlikeli maddelerle ilgili farkındalığın arttırılması gereğine örnek olarak maddeye maruz kaldıktan hemen sonra etkilerini bazen göstermemesi ve aylar yıllar sonra ortaya çıkması gösterilebilir. Bu durum ayrıca iş ve işçi sağlığı ve güvenliği, çevre güvenliği açısından sorun yaratmakta, birçok olayda aylar sonra rahatsızlanan işçiler veya çevrede oluşan olumsuz gelişmelerin nedeni tespit edilememektedir. Farkındalığın arttırılması sayesinde bu durumun da önüne geçilmiş olacaktır.

Sayılan tüm bu olumsuz etkilere karşılık sorunun çözümü bulunmaktadır. Bu da mevcut bilgi birikimini teknolojinin sağladığı olanaklarla birleştirip kolay kullanılabilecek, Türkçe destekli karar destek sistemlerinin kullanılmasıdır. Bu sistemlerin kullanılması ikinci aşamada uzmanlık merkezinin kurulmasını sağlayacak ve sonuç olarak orta vadede tehlikeli maddelerle ilgili oluşabilecek kazalar nedeniyle ortaya çıkacak sorunların büyük ölçüde azaltılması olacaktır. Ayrıca bu şekilde firmaların üzerinde olan sorumluluk ve yük paylaşılarak azaltılmış, sistemin etkinliği de arttırılmış olacaktır. Karar destek sistemlerinin kullanıldığı ve kullanılmadığı durumları karşılaştırma yaparsak olayın ne kadar faydalı olacağı görülecektir. Örnek olayımız Amerika’da 13.06.2000 tarihinde devriyede olan bir polis memurunun kaza duyurusu almasıyla başlamaktadır. Polis arabasının otomatik kayıt kamerası ile saniye saniye kaydedilen görüntülerinden yararlanılmış ve yorumlanmıştır. İlgili video youtube üzerinden ulaşılabilen görüntülerden alınarak yazıda derlenmiştir.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 69


GÜVENLİK HİZMETİ

METPROM Projesi ve gelişmeler METPROM, AB’nin Yaşam Boyu Öğrenme Programı kapsamında, liman güvenliği konusunda mesleki eğitim ve öğretimi geliştirmek amacıyla AB tarafından fonlanan bir Leonardo Da Vinci projesidir. Çeviri: Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

70 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013


M

ETPROM, AB’nin Yaşam Boyu Öğrenme Programı kapsamında, liman güvenliği konusunda mesleki eğitim ve öğretimi geliştirmek amacıyla AB tarafından fonlanan bir Leonardo Da Vinci projesidir.

Arka plan AB, deniz güvenliğini iyileştirmek amacıyla Uluslararası Denizcilik Organizasyonu’nun (International Maritime Organization -IMO) çalışmalarına dayanarak bir takım yönetmelikler/tavsiyeler yayınlamıştır. Bunlar Denizde Can Güvenliği Uluslararası Anlaşması (International Treaty for the Safety of Lives at Sea -SOLAS), ve Uluslararası Gemi ve Liman Tesisi Güvenliği (International Ship and Port Facility Security -ISPS) Kodu’nda (Yönetmelik XI-2/3, 2004 ve AB Yönetmeliği (EC) 725/2004) belgelenmiştir. ISPS Kod, hükümetler, liman idareleri ve gemi şirketlerinden istenen güvenlik gereksinimlerini ayrıntılı bir şekilde kapsamaktadır. Navlun hareketlerinin daha iyi izlenebilmesi, kaçakçılıkla mücadele etmek ve terörist saldırı ve tehditlerine karşı layıkıyla tepki göstermek amaçlarını taşır. Bugün, pek çok liman tesisi ISPS-uyumlu olmak zorundadır, bu da ancak güvenlik organizasyonlarında belirli standartları uygulamaları ve sürdürmeleri ile mümkün olabilmektedir. Elektronik/mimari tedbirler gibi birçok güvenlik konusu bu şekilde onaylanmıştır, fakat güvenlik için en önemli konu olan organizasyonel/işletme konularına pek dikkat edilmemiştir. Ayrıca, bir çok Avrupa ülkesinde, denizcilik özel güvenlik personeli bir şekilde ulusal özel güvenlik sektörü mevzuatının “dışında” bırakılmışlardır

Rol Başvuru Koordinatörü (CO-APP)

İsim Piri Reis Üniversitesi

Ülke TR-Türkiye

Organizasyonun Türü Yasal Yetkili Üniversite (üçüncü derece) (EDU-UNIV)

Osman Kamil SAĞ

Çekirdek Ortak Avrupa Güvenlik (PA-CORE) Hizmetleri Konfederasyonu Stichting Çekirdek Ortak STC-Group (PA-CORE)

BE-Belçika

Profesyonel Dernek (ENT-PROFS) NL-Hollanda Mesleki Teknik Lise (EDU- SCHVoc)

Hilde DE CLERCK

Çekirdek Ortak Türk Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği (PA-CORE)

TR-Türkiye

Oryal ÜNVER

Kar amacı gütmeyen, hükümete bağlı olmayan organizasyon (“NGOs”) (NFP) Çekirdek Ortak Boras SE-İsveç Üniversite (üçüncü Üniversitesi (PA-CORE) derece) (EDUUNIV) Çekirdek Ortak World Maritime SE-İsveç Üniversite Üniversitesi (PA-CORE) (üçüncü derece) (EDU-UNIV) Çekirdek Ortak Hochschule Wismar, DE-Almanya Üniversite (üçüncü Teknoloji, İş ve (PA-CORE) derece) Tasarım Üniversitesi (EDU-UNIV)

ve CoESS bunun endişe verici bir yaklaşım olduğunu ve bu gidişle ISPS-uyumlu (ve AB Yönetmelik (AK) 725/2004 uyumlu) alanlardaki güvenlik personelinin eğitim standartlarının ciddi boyutta düşeceğine inanmaktadır.

Jan KWEEKEL

Bjorn BRORSTROM Bjorn KJERFVE Norbert GRUENWALD

hedeflere ulaşılacaktır: Tüm AB üye ülkelerde faaliyet gösteren kalifiye eğitimciler, ISPS-uyumlu liman tesislerinde görev yapan eğitimli liman güvenlik personeli, -AB liman güvenliği ve Geliştirilmiş liman güvenliği standartları ile uygunluk.

METPROM Projesi’nin amacı METPROM Projesi’nin ana amacı, denizcilik güvenlik eğitimi ve simülasyon tabanlı modüllerle hali hazırda geliştirilmiş olan yeniliğin transfer edilmesi, bu şekilde, dünya ticaretinin %90’dan fazlasının gerçekleştiği limanlarda gemi trafiğinin yoğunluğu nedeniyle giderek daha karmaşıklaşan operasyonlardan doğan güvenlik açıklarının giderilmeye çalışılmasıdır. İkinci amacı, geniş AB standartlarını, standardize ve uyumlu eğitim programları vasıtasıyla üye ülkelerdeki liman güvenliği yöntemlerine taşımaktır. Bu amaçlara ulaşabilmek için, şu

METPROM ortaklık yapısı Ortaklık, projenin gerektirdiği şekilde güvenlik konularında ya da benzer eğitim programları, yazılım ve/veya donanım konularında bilgi ve deneyime sahip ortaklardan oluşmaktadır.

METPROM Proje takımı Piri Reis Üniversitesi (PRU) PRU, Türkiye’deki denizcilik sektörünün tamamı, yani Türkiye Denizcilik Odası (TCS) aracılığıyla Türk Denizcilik Eğitim Vakfı (TUDEV) tarafından kurulmuş ve desteklenmektedir. PRU’nin çekirdeğini oluşturan TUDEV, 1993 ten bu yana denizcile-

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 71


GÜVENLİK HİZMETİ

rin eğitilmesi konusunda çok başarılı bir geçmişe sahiptir. TUDEV ayrıca, Türk Denizcilik Sektörünün dünya standartlarına çıkarılmasında, denizcilik politikaları oluşturulmasında ve ekonomik gücü, zenginliği ve ülkenin bu alandaki verimliliğini artırıcı hedefler belirlenmesinde çok etkili olmuştur. Profesyonelleri eğiterek, eğitim ve operasyon merkezleri açarak, ilgilenenler için kariyer imkanı sağlamış ya da denizcilik alanında faaliyet gösteren eğitim kurumlarına tesis ve eğitim konusunda destek vererek Türk Denizcilik Endüstrisini teşvik etmiştir. Bünyesinde üstün deneyimli kişiler barındıran PRU, projeye denizcilik güvenliği konusunda katkıda bulunabilecek engin uzmanlık ve yeteneğe sahiptir. Avrupa Güvenlik Hizmetleri Konfederasyonu (COESS) CoESS, Avrupa’daki 31 ulusal özel güvenlik şirketi derneğinin şemsiye kuruluşudur. 1989’da kurulmuştur. CoESS, özel güvenlik hizmetleri endüstrisinin çıkarlarını temsil eden tek Avrupa işverenler organizasyonudur. Avrupa Komisyonu (DG İstihdam, Sosyal İşler ve İhtiva) tarafından,

72 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

Avrupa Anlaşmaları çerçevesinde Avrupa sektörel sosyal ortak olarak tanınmaktadır. CoESS 21 Avrupa Birliği üyesi, toplam 28 ülkeyi temsil eder, bunun anlamı 50,000 özel güvenlik şirketi, bunların iş verdiği 1.7 milyon özel güvenlik personeli demektir. CoESS her zaman (mesleki) eğitimi, sektörün daha ilerlemesi/profesyonelleşmesi yolunda öncelikli bir husus olarak ele almaktadır. Belirli endüstri alanları için özel amaçlı el kitapları/yönergeler hazırlanmıştır. ISPS Kod (AB Regülasyon (AK) 725/2004) üzerine odaklanmış, Avrupa çapında Denizcilik Güvenlik Personeli Eğitim Programı çok ihtiyaç duyulan bir aktif değerdir. Stichting STC-GROUP (STC) Rotterdam’daki STC Group, dünya çapında nakliye, liman, denizcilik ve lojistik zincir tedarikçilerinin ve aynı zamanda limana dayalı petrol ve kimya sektörlerinin deneyimlerinin toplandığı bir havuz oluşturur. Bu havuzun stratejik değeri vardır, çünkü aslında hükümetlerin ve endüstrilerin angaje oldukları büyük projeler sanal anlamda tümleşik olarak yürütülürler. Dolayısıyla STC Group iyi bir ortaktır. İnsan kaynakla-

rının gelişmesini, tavsiye, teknik destek, araştırma ve uygulama ile birleştirir. Yararlı olduğu noktalarda, gelişmiş simülasyonlar kullanırlar.

GÜSOD GÜSOD, Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği olarak 1994 te kurulmuştur ve CoESS’in aktif üyesidir. 25 aktif üyesi bulunmaktadır ve Türkiye’deki 80,000 özel güvenlik personelini istihdam eden 9 özel güvenlik şirketini temsil eder ve ülkedeki en öne çıkan özel güvenlik işverenleri kuruluşudur. ISPS Kod konusundaki uzmanlık ve deneyimi ile CoESS’in Denizcilik Güvenlik Çalışma Komitesinde aktif olarak faaliyet göstermektedir ve mesleki eğitimi, özel güvenlik sektörünün daha ilerlemesi/profesyonelleşmesi yolunda öncelikli bir husus olarak ele almaktadır.

Boras Üniversitesi (UOB) Boras Üniversitesi, 6 fakültesinde kütüphanecilik ve bilgi sistemleri, işletme ve informatik, moda ve tekstil çalışmaları, davranış ve eğitim bilimleri ve mühendislik ve sağlık bilimleri konularında araştırma ve eğitim imkanları sunan modern bir üniversitedir. Şeh-


rin merkezindeki kampüsünde 15,000 öğrenci ve 650 çalışan bulunmaktadır. Boras Üniversitesi heyecan verici projelerde öncü rol oynamaktadır. Bunların başında bölgedeki ayrıcalıklı araştırma alanında “Akıllı tekstil” (Smart Textile) ve kargonun güvenli nakliyesine yönelik “Güvenli Akış” (SecureFlow) sayılabilir. Boras Üniversitesi, risk, güvenlik ve emniyet konularında, bilhassa taşımacılık güvenliği ve can emniyeti üzerinde odaklı araştırmaların merkezidir. Taşımacılık güvenliği alanındaki araştırma, lojistik ve talep zinciri yönetimi alanlarıyla yoğun bağlantı içinde yürütülmektedir.

World Maritime Üniversitesi (WMU) World Maritime Üniversitesi Uluslararası Denizcilik Organizasyonu (International Maritime Organization -IMO) tarafından, dünyanın çeşitli ülkelerinde iyi eğitim almış uzman denizci personel sayısını artırmak ve böylelikle tüm küresel denizcilik camiasının yararına uluslararası denizcilik geleneklerinin yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla 1983 te kurulmuştur. Üniversitenin birincil araştırma konusu deniz emniyeti, deniz çevresini daha iyi korumak, uluslararası deniz nakliyatını ve limanları daha verimli hale getirmek ve denizcilik sektörünün sürdürülebilirliğini artırmak üzerine kuruludur. WMU üst seviye denizcilik eğitimi sunar ve böylelikle denizcilik camiasına uygulanabilir deniz nakliyatı ve gelişimi konusunda en yüksek standardlara erişilmesi yönünde küresel boyutta katkıda bulunur. Üniversite, akademik çalışma ile uygulama deneyimini başarılı bir dengede verir ve denizciliğin

tüm alanlarında verilen uğraşları kavrama olanağı sunar. WMU’de yaklaşık 100 misafir öğretim görevlisi eğitim vermektedir.

Hochschule Wismar Uygulamalı Bilimler Teknoloji, İşletme ve Tasarım Üniversitesi (HSW) HSW, 100 yıldan daha eski bir mühendislik eğitimi geleneği ve birikimini temsil eder ve Mühendislik, Ekonomi ve Tasarım olmak üzere üç fakülteyi bünyesinde barındırır. Günümüzde 6000den fazla öğrenci, lisans ya da lisansüstü programlarında eğitim görmektedir. Denizcilik çalışmaları departmanı, kaptanlar ve başmühendislerin becerilerini en üst seviyeye taşımaları için tasarlanmış, seyir ve gemi mühendisliği eğitimleri verir. Öğrencilere sunulan programlara paralel olarak, deneyimli denizcilerin kendilerini geliştirmeleri için, uluslararası denizcilik şirketlerinin özel taleplerine uygun profesyonel gelişim dersleri de verilmektedir. Denizcilik alanındaki araştırmalar Alman Bakanlıklarının adına yürütülmektedir, ancak özel şirketler için de yapılabilmektedir. Eğitim ve araştırma projeleri için kullanılan ana donatım Warnemuende Denizcilik Simülasyon Merkezi-

dir, burada Emniyet ve Güvenlik Eğitimi dahil tüm simülasyonlar mevcuttur. Departman ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok projede yer almıştır.

Beklenen sonuçlar Ana somut sonuç, liman güvenliği konusunda yeni simülasyon bazlı modüller ihtiva eden ve oyun bazlı teknoloji ve 3D model uygulamalarına odaklı ve değerlendirme aracı da bulunan e-öğrenim tabanına adapte edilmiş yeni bir eğitim paketidir. Bunun yanı sıra, beklenen soyut sonuç ise, bu eğitimin liman güvenliği hakkında hiç ya da çok az bilgiye sahip birçok işsiz insana, gerekli uzmanlığa sahip olma ve liman güvenlik görevlerine talip olma konusunda bir fırsat yaratacak olmasıdır. Eğitimin ortak ve AB ülkelerinde geniş kullanım alanı bulması ve etkinin çok çarpıcı olması beklenmektedir. Projenin ilk ortaklar toplantısı (Kiick-off Meeting) 3-5 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşmiştir. METPROM Projesi bir sonraki toplantı; 15-17 Nisan 2013 tarihleri arasında WMU – World Maritime Üniversitesi, Malmö / İsveç’de gerçekleştirilecek.

METPROM Projesi’nin ana amacı, denizcilik güvenlik eğitimi ve simülasyon tabanlı modüllerle hali hazırda geliştirilmiş olan yeniliğin transfer edilmesi, bu şekilde, dünya ticaretinin %90’dan fazlasının gerçekleştiği limanlarda gemi trafiğinin yoğunluğu nedeniyle giderek daha karmaşıklaşan operasyonlardan doğan güvenlik açıklarının giderilmeye çalışılmasıdır. Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 73


GÜVENLİK HİZMETİ

Otel güvenliği Güvenlik sektörünün en zor uygulama alanlarından birisi, otel güvenliğidir. Gerekli güvenlik tedbirlerinin tamamı alınırken bunların rahatsız edici etkisini minimuna indirmek, güler yüzlülüğü sürekli devam ettirirken güvenlik tedbirlerini ideal şekli ile yerine getirmek otel güvenliğinin en hassas özelliklerinin başında gelir. Haluk ERTAN Çırağan Sarayı Kempinski İstanbul İnsan Hizmetleri ve Risk Yönetim Direktörü

B

ilindiği üzere, güvenlik ana hatlarıyla sınırlama, yasaklama, kontrol etme, arama, yönlendirme vb. tedbirler üzerine oturtulmaktadır. Hangi iş kolunda olursa olsun en dış çevreden başlamak üzere iç bölgelere doğru alınan çeşitli fiziki güvenlik tedbirleri ile yukarıda sayılan önlemler uygulanır. Çevre duvarları, tel örgüler, dikenli teller, aydınlatma, yol kapayıcılar, kameralar, sabit ve hareketli nöbetçiler, gözetleme kuleleri, hen-

74 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

dekler, koruma köpekleri (hatta kazlar), kapı dedektörleri, X-Ray cihazları, çeşitli kilit sistemleri, kartlı okuyucular, parmak izi okuyucuları, göz bebek okuyucuları, yüz tanımlamalı okuyucular… Bu tedbirler güvenlik sektörünün vazgeçilmezleri olup uygulandığı iş kolunun risk değerlendirmelerine göre çeşitli seviyelerde uygulanır. Ülkemizde güvenlik sektörünün mutlak uygulandığı iş kollarından birisi de otelcilik sektörü olup, güvenliğin otellerdeki temel hedefi misafirin,

çalışanların can ve mal güvenliği ile tesisin mal güvenliğinin sağlanmasıdır. Fabrikalar, iş merkezleri, elçilik, konsolosluk gibi diplomatik misyona sahip tesisler, siteler vb. tesislerde fiziki olarak da görebileceğimiz gibi yukarıda sayılan tedbirler çok açık bir şekilde uygulanmasının yanı sıra tesise iş veya ziyaret maksadıyla gelen kişilerin girişleri çok sıkı kontrol edilebilir, zaman bakımından kısıtlanabilir ve hatta şartlar ile uyumlu olarak geçici veya sürekli


olarak yasaklanabilir. Ancak otelcilik sektörü, 7/24 hizmet veren, kişilerin evi gibi konakladığı, kapıları her zaman herkese açık ve çoğu zaman otelde konaklayan kişinin oteli kendi evi gibi görme alışkanlığında olduğu bir sektördür. Bavulları ile havaalanından gelen bir misafire otelin dış hudutlarından itibaren korunaklı bir kale intibaı vermek turizm açısından doğru bir uygulama değildir. Konaklamanın daha ilk başında bir tehdit riskinin mevcudiyeti imajını misafire vermek kendi bindiğiniz dalı kesmektir. Güvenliğini aldığınız otelin yapısına bağlı olarak konaklayan “VIP” misafirleri rahatsız edici boyutlarda aramak maalesef fazla kabul gören davranışlardan değildir. Bilindiği üzere, özellikle batı ülkelerinde otellerde güvenlik departmanı ya hiç yoktur veya çok sınırlı sayıdadır. Hemen hemen batı ülkelerinindeki hiç bir otelde otelin lobisinde kapı dedektörü, X-Ray gibi cihazlar göremezsiniz. Bilindiği gibi özellikle büyük oteller sadece konaklama hizmeti değil fakat bunun yanı sıra çok yoğun bir ziyafet ve toplantı hizmeti de vermektedirler. 500 kişinin katıldığı bir düğünün hesabında misafirlerin ortalama 200 araç ile geleceği değerlendirilir. Orta seviyede bir aramada her araç için 1 dakika ayırsanız yaklaşık 200 dakika (yaklaşık 3.5 saat) bir süreye ihtiyacınız vardır. Saat 20:00’da başlayacak bir düğüne misafirlerin hemen hemen tamamı 19:30 ile 20:00 arasında gelirler, siz bu araçların aranması için yaklaşık 3,5 saat harcadığınız zaman düğüne gelen son misafiri en erken 23:30 sularında içeri alabilirsiniz. Gelin ve damat belki bu sırada balayına çıkmış bile olabilirler.

Otelcilik sektörü, 7/24 hizmet veren, kişilerin evi gibi konakladığı, kapıları her zaman herkese açık ve çoğu zaman otelde konaklayan kişinin oteli kendi evi gibi görme alışkanlığında olduğu bir sektördür. Güvenlik sektörünün en zor uygulama alanı Yukarıda temas etmeye çalıştığım temel farklılıklardan dolayı güvenlik sektörünün en zor uygulama alanlarından birisi, otel güvenliğidir. Bu zorlukların hiçbir tanesi bizlerin otellerde aldığımız güvenlik tedbirlerini göz ardı etmemiz, eksik veya az uygulamamız veya bunlarında ötesinde hiç almamamız anlamına kesinlikle gelmez. Bu güvenlik tedbirlerinin tamamı alınırken bunların rahatsız edici etkisini minimuna indirmek, gerektiğinde bunu misafire en uygun şekliyle izah edebilmek, otelciliğin temel prensibi olan güleryüzlülüğü sürekli devam ettirirken güvenlik tedbirlerini ideal şekli ile yerine getirmek otel güvenliğinin en hassas özelliklerinin başında gelir. Otel güvenlik görevlileri, yukarıda bazılarına değindiğimiz klasik güvenlik tedbirlerinin yanı sıra birçok sektörün kendine has ve güvenlikle doğrudan veya dolaylı ilgili hususlarıyla da ilgilenir. Kayıp ve buluntu eşya, otel malzemelerinin geçici veya sürekli olarak dışarı çıkarılması, ruhsatlı silahların gerektiğinde geçici süre ile muhafazası, misafir odalarında mevcut kasaların şifre güvenliği, hasta ve alkollü misafirlere yapılacak işlemler, yangın ile mücadele ve diğer acil durum tedbirleri, tesiste meydana gelecek

ölüm olayları ile ilgilenme, oda misafirleri tarafından davet edilen 3 şahısların kontrol ve kayıt işlemleri, otele girmesi çeşitli nedenlerle uygun olmayan kişiler ile ilgilenilmesi, gelen ihbarlar ile ilgilenip takip edilmesi gibi bir çok husus otel güvenlik personelinin görevleri arasındadır. Ayrıca, misafir grubunun büyük kısmının yabancı olduğu otellerde başta İngilizce olmak üzere yabancı dil bilgisi olmazsa olmaz gerekliliklerden bir tanesidir. Çırağan Sarayı Kempinski İstanbul Oteli olarak konumumuz ve mevcut tesislerimizin özelliği nedeniyle tamamı kadrolu olmak üzere 50 özel güvenlik görevlisi ile bu görevleri 5188 Sayılı Yasa ve ilgili yönetmelikleri, 4857 Sayılı İş Kanunu ve ilgili yönetme-

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 75


GÜVENLİK HİZMETİ

likleri, Kempinski Otel grubu operasyonel standartları ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde en iyi şekli ile yerine getirmeye çalışıyoruz. 24 saat 3 vardiya halinde düşündüğümüz zaman 50 kişi olan kadrolu personelimiz her vardiyada ortalama 13-14 kişi olacak şekilde bölünmektedir (haftalık tatil günleri, yıllık izin, istirahat vs. gibi nedenlerle çalışmayan personel düşüldükten sonra). Çırağan Sarayı Kempinski İstanbul bünyesinde tamamı genel mekanlarda olmak üzere 250 kameradan oluşan bir CCTV sistemi, gömülü yol kapayıcılar, gömülü araç altı arama sistemi, gerek lobide gerekse bavul odasında X-Ray cihazları, ana girişlerde kapı tipi metal dedektörler, el dedektörleri, otele gelen paket, bavul vb. diğer malzemelerden örnek alınarak testlerin yapıldığı “IONSCAN” patlayıcı dedektörü, bomba battaniyesi, koruma köpekleri gibi ilave güvenlik tedbirleri bulunmaktadır. Otelin tüm personeli başta yangın söndürme cihazı olmak üzere, yangın ile mücadele cihaz ve kuralları hakkında eğitilerek bilgilendirilir. Periodik olarak yapılan tahliye tatbikatları ile başta yangın olmak üzere acil durumlar-

76 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

da yapılacak işlemler ve tahliye uygulamalı olarak gerçekleştirilerek hem personelin eğitimi hemde aksayan yönlerin tespiti ve geliştirilmesi sağlanır. Yapılan bazı tatbikatlarda her zaman büyük desteğini gördüğümüz İBB, İtfaiye Daire Başkanlığı, Beşiktaş Grup Amirliği ile koordineli olarak çalışılmaktadır. Ayrıca, TUROB bünyesinde oluşturmuş olduğumuz güvenlik komitesinin çalışmaları ve TUROB’un önderliğinde İstanbul Valiliği, AFAD Başkanlığı’ndan İstanbul’daki TUROB üyesi oteller için acil durum farkındalık eğitimi alınmaya başlamış ve bu eğitimler devam etmektedir. Otel güvenlik müdürleri olarak ortalama 2 ayda 1 bir otelde toplanarak sektörün sorunları, karşılaştığımız özel durumlar hakkında bilgi alışverişi, dışarıdan getirdiğimiz konuşmacılar tarafından verilen teknolojik ve operasyonel gelişmeler hakkında bilgi alışverişi yapma fırsatı bulmaktayız. Bundan 7-8 sene önce 10-12 otel güvenlik müdürünün katılımı ile yapılan toplantılara günümüzde yaklaşık 40-50 güvenlik müdürü katılmaktadır. Ayrıca, öncelikle e-mail kullanılarak otellerde meydana gelen olaylar, şüpheli şahıslar vb. ile ilgili bilgi ve görüntüler anında oteller arasında paylaşılmakta ve benzer olayların aynı veya farklı kişiler tarafından

diğer otellerde gerçekleştirilmesi engellenmektedir. Başlangıçta abartılı gibi görünen ancak içinde yaşandığı zaman abartılı olmadığı anlaşılan bir örnek vermek istiyorum. Son derece eskimiş bir bebek emziği otelde bulunursa ne yapılır? Bu emzik güvenlik tarafından mutlaka kayıtlara alınır ve kayıp buluntu eşya deposuna teslim edilir. Bebeğin anne ve babası o emziğe ihtiyaç duyduğu anda emzik teslim edilir. Aksi takdirde, bebek sürekli olarak ağlar, yan oda rahatsız olur, yan oda anne ve baba ile tartışmaya başlar, o gürültüye diğer odalar uyanır ve maalesef gerçekte çöpe atılacak kadar eski bir emzik gece yarısı bir saatte bütün otel misafirlerinin uyanmasına ve şikayet etmesine neden olacak bir kaosa dönüşebilir. Gecenin o saatinde o emziğin yenisini en kaliteli markada olsa verseniz o minik bebek kabul etmeyebilir. Ve felaket senaryonuz devam eder. 7/24 saat çalışan, kapıları her daim ve herkese açık olan sektörün yapısı itibariyle alacağınız güvenlik tedbirlerini son derece kontrollü ve abartısız yürütmekte olduğunuz otelcilik sektöründe, büyük özveri ile çalışan tüm özel güvenlik görevlilerine sağlık ve başarı dolu günler içerisinde kazasız, belasız ve problemsiz günler temenni ederiz.

Otel güvenlik görevlileri, klasik güvenlik tedbirlerinin yanı sıra birçok sektörün kendine has ve güvenlikle doğrudan veya dolaylı ilgili hususlarıyla da ilgilenir.



GÜVENLİK HİZMETİ

Özel güvenlik sempozyumu ve Metek projesi Teknik eğitimin kalitesinin geliştirilmesi ismini taşıyan Metek projesi; Avrupa Birliği ve Türkiye, temelde “Türkiye’de mesleki eğitim konusunda, bir yandan iş dünyasının gereksinim duyduğu nitelikte iş gücü oluşmasına diğer yandan genç işsizliğin azaltılmasına büyük katkı sağlamayı” hedefliyor. Öğr. Gör. Ahmet Kenan SAYIN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ MALATYA M.Y.O.

G

aziantep’de gerçekleştirilen 3. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumundan (1-2 Mart), sonra Metek projesinde görevli olarak, Ankara’daki çalıştaya katıldım. Teknik eğitimin kalitesinin geliştirilmesi ismini taşıyan bu proje ile Avrupa Birliği ve Türkiye, temelde “Türkiye’de mesleki eğitim konusunda, bir yandan iş dünyasının gereksinim duyduğu nitelikte iş gücü oluşmasına diğer yandan genç işsizliğin azaltılmasına büyük katkı sağlamayı” hedefliyor. Metek projesinin birçok amaç ve hedefi var. Özellikle sempozyum sırasında da dile getirilen; “özel güvenlik mesleğinde meslek standartlarına ilişkin bilgi ve becerilerin boyutlarının belirlenmesi, iş dünyasının gereksinim duyduğu çalışan niteliklerinin saptanması, ders alanlarının çeşitlendirilmesi, mezuniyet sonrası diplomanın (özel güvenlik ve koruma programları diplomalarının), iş dünyası için ciddi bir değer taşıması” gibi hedef basamakları projeyi, üniversitelerimizdeki “özel güvenlik ve koruma programları” ile ülkemiz-

78 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

Ahmet Kenan SAYIN

deki özel güvenlik sektörü için önemli kılıyor. İlk başta güvenlik alanının yer almadığı projenin 3. çalışma basamağında, adalet alanına güvenlik alanı da ekleniyor ve güvenlik alanı için üniversitelerdeki özel güvenlik programı seçiliyor. (İnönü Üniversitesi Malatya M.Y.O. Mülkiyet Koruma ve Güvenlik Bölümü çalıştaya davet ediliyor.) Ankara’daki çalıştay sırasında, davetimi kırmayarak çalışmaya Sayın Yusuf Vehbi Dalda’da katıldı ve bu çalışmanın özel güvenlik eğitimi açısından önemli olduğunu belirterek, çalışmanın özel

güvenlik mesleğine ve sektöre sağlayacağı faydalar nedeniyle dergi için hazırlayacağım ilk yazımda bu çalıştaydan bahsetmem için beni teşvik etti. Çalışmaya sektörden bir uzman göndererek çalışmamıza destek olmayı da öneren Sayın Y. Vehbi Dalda’nın önerisi proje sorumlularınca da kabul gördü. Ayrıca yaptığımız çalışmalar hakkında, Sayın Hasan Gazi Özer’i de ziyaret ederek, bilgilendirme fırsatı edindim ve kendisinin de görüşlerini aldım. Sonuç olarak; 3. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu ile Metek projesindeki çalışmalarımızın, çok zaman geçmeden, görüştüğüm üniversitelerdeki bölümlerimiz ile öğretim elemanlarına ve sektörde çalışan herkese olumlu bir şekilde yansıdığını görüyorum. Umuyorum ki üniversiteler ile sektör çalışanlarının bu birlikteliği ve beraberliği, özel güvenlik mesleğine, sektöre ve dolaylı olarak ülkemize büyük katkılar sağlayacaktır. Güvenlik sektörünün hak ettiği düzeye yükselmesi dileğiyle… diyerek, tüm okurlara ve sektör çalışanlarına selamlarımı iletiyorum.



GÜVENLİK HİZMETİ

Özel güvenlik literatürü Özel güvenlik uygulamaları ülkemizde 1980’li yıllarda kısmen başladı. 2004 yılında 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un kabulünden sonra hızla yaygınlaştı… Bugün çok çeşitli alanlarda hizmet veriliyor. Yusuf Vehbi DALDA / Güvenlik ve Eğitim Uzmanı, ÖGF Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul Özel Güvenlik ve Eğitim A,Ş Genel Koordinatör - Yönetici

Ö

zel güvenlik uygulamaları ülkemizde 1980’li yıllarda kısmen başladı. 2004 yılında 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un kabulünden sonra hızla yaygınlaştı… Bugün çok çeşitli alanlarda hizmet veriliyor. Bir olguyu meslek haline dönüştüren ve iyi anlaşılıp algılanmasında

80 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

önemli etken olacak bir özel güvenlik literatürü henüz istenilen düzeyde değil. Buna rağmen bu konuda çok ciddi gayretler bulunuyor. 80’li ve daha sonraki yıllarda daha ziyade mevcut mevzuatı yorumlayan açıklamalı kitaplar, polis dergilerinde makaleler, raporlar, kanunun uygulamaya girmesinden sonra da, zorunlu özel güvenlik temel eğitimleri için ders

kitapları ve mevzuat derlemeleri şeklinde yayınlar yapıldı. Özel Güvenliğin adı gibi, kısmen “özel” ve uzmanlık isteyen bir alan olması ve ilk bakışta ticari yönü düşünülmediği için, konu yayın kuruluşlarının ilgisini pek çekmedi. Hal böyle olunca da bu alanda gerekli çabayı göstermek sivil toplum kuruluşlarına kaldı. Bu bağlamda sektörün ilk sivil


Yusuf Vehbi DALDA

toplum kuruluşu olan GÜSOD, kanun hazırlama aşamasında üyesi bulunduğu Avrupa Özel Güvenlik Hizmetleri KonfederasyonuCoESS’in hazırladığı; v En İyi Değeri Belirleme -Elemanlı Güvenlik Hizmetleri İhale Sözleşmeleri Rehberi (1999), v Avrupa Birliği Özel Güvenlik Endüstrisini Düzenleyen Mevzuata Genel Bir Bakış (2002), v Avrupa Özel Güvenlik Temel Eğitimi Rehberi, v Özel Güvenlik ve İş Organizasyonunun Avrupa’da 6 ülke Arasında Hazırlamış Olduğu Sentez (Belçika, Danimarka, İspanya, Fransa, Hollanda), v SYNEUSEC-Ulusal Özel Güvenlik Hizmetleri Personeli İleri Ulusla Eğitim Modülleri. Türkçeye çevirileri yapılarak sektöre ve ilgili resmi kurum ve kuruluşlara dağıtıldı. Daha sonraları yine aynı STK tarafından hazırlanan aşağıdaki rapor ve düzenlenen konferans sonuç raporları da Türkçeye çevrilerek özel güvenlik sektör dergi ve web sitelerinde yayınlanmıştır. v Avrupa Birliğine Üye 25 Ülkede Özel Güvenlik Sektörüne

Panoramik Bakış, v Özel Güvenlik Sektörü İçin Etik Kurallar, v Avrupa Eğitim Rehberi -Özel Güvenlik Sektöründe Mesleki Risklerin Önlenmesi (Elemanlı Koruma ve Gözetim Hizmetleri), v 15 Avrupa Ülkesinde Karşılaştırmalı Para Nakli Mevzuatı, v Kamu Özel Sektör İşbirliği Forum Raporu, v Avrupa Ülkeleri Özel Güvenlik Sektörü İstatistikî Bilgiler. Yakın zamanda da, yine GUSOD tarafından; v Özel Güvenlik ve Avrupa Toplumundaki Rolü-1.Avrupa Özel Güvenlik Zirvesi 15 Aralık 2008 Paris/Fransa, v ISPC Code Esaslı Deniz Limanları Güvenlik Rehberi, v Risk ve Değerlendirmesi, kitapları yayınlandı. Özel Güvenlik FederasyonuÖGF’nin oluşumuyla, GUSOD-ÖGF birlikte bu alandaki çalışmaları müşterek olarak sürdürmeye başladı. Bu dönemde; “Güvenlik ve Kayıpların Önlenmesi” ve “Özel Güvenlik Terimleri Sözlüğü”

kitapları yayınlandı. “Etkili Özel Güvenlik Yönetim” adlı kitap da hazırlanıyor. Bu süreçte, yerli telif eser olarak 2004 ve 2005 yıllarında Kocaeli Üniversitesi Özel Güvenlik ve Koruma MYO tarafından düzenlenen I. ve II. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyum ile Gaziantep Meslek Yüksek Okulu tarafından düzenlenen III. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu Kitabı ve “Özel Güvenlik: Yöneticiler ve Özel Güvenlik Görevlileri” ile “ Özel Güvenlik Metodolojisi” isimli kitaplar yayınlandı.

TSE Özel güvenlik standart dokümanları Türk Standartlar Enstitüsü tarafından özel güvenlik alanında 2 standart çalışma gerçekleştirildi. 1. Güvenlik Hizmetleri-Genel Kurullar TS 12782 (2.Baskı) (Nisan 2010) 30 TL 2. Özel Güvenlik Hizmet Sağlayıcıları-Terminoloji TS EN 15605 (Şubat 2013) 15 TL (KDV %8) Anılan dokümanlar, www@tse.org.tr adresinden temin edilebiliyor.

Özel Güvenlik Federasyonu-ÖGF’nin oluşumuyla, GUSOD-ÖGF birlikte bu alandaki çalışmaları müşterek olarak sürdürmeye başladı. Bu dönemde; “Güvenlik ve Kayıpların Önlenmesi” ve “Özel Güvenlik Terimleri Sözlüğü” kitapları yayınlandı. “Etkili Özel Güvenlik Yönetim” adlı kitap da hazırlanıyor.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 81


GÜVENLİK HİZMETİ

4. Avrupa Özel Güvenlik Zirvesi’nin düşündürdükleri Avrupa’da da; ülkemizde olduğu gibi en önemli sorun olarak, ücretlerin hizmet satın alanlar tarafından belirlenmesi ve bu yapının cirolarda ve kârlarda önemli düşüşlere yol açması, bunun da sunulan hizmetin kalitesinde azalmaya sebep olması zirvede gündeme getirilen konuların başında yer almıştır. Operasyon Direktörü Mustafa ALTUN / ISS PROSER GÜVENLİK

1

4-15 Mart 2013 tarihleri arasında, İspanya’nın başkenti Madrit’te, The Confederation of European Security Services (CoESS) koordinatörlüğünde 4. Avrupa Özel Güvenlik Zirvesi gerçekleştirilmiştir. Zirveye 27’si AB üyesi, 7’si AB üyesi olmayan toplam 34 ülkeden yaklaşık 200 temsilci katılmıştır. Türkiye’den zirveye ÖGF ve GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı Oryal Ünver, Securitas Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Levent Güler ile ISS Proser Güvenlik Operasyon Direktörü Mustafa Altun iştirak etmişlerdir. Zirvenin amaçları; Avrupa’nın yaşadığı ekonomik durgunluğun özel güvenlik sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik olarak neler yapılabileceğinin saptanması, ülkelerin sektördeki başarılı uygulamalarının ortaya konması ve yaygınlaştırılması, yeni

82 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

iş fırsatlarının yaratılması, yerel yönetimlerle güvenlik konusunda işbirliği ve koordinasyonun sağlanması olarak ifade edilmiştir. Avrupa’da da; ülkemizde olduğu gibi en önemli sorun olarak, ücretlerin hizmet satın alanlar tarafından belirlenmesi ve bu yapının cirolarda ve kârlarda önemli düşüşlere yol açması, bunun da sunulan hizmetin kalitesinde azalmaya sebep olması zirvede gündeme getirilen konuların başında yer almıştır. Zirvede en dikkat çekici oluşum İspanya siyasetçilerinin ve özel güvenlik sektör temsilcilerinin zirveye yaklaşımı olmuştur. İspanya’da ülkedeki ekonomik durgunluğa paralel olarak özel güvenlik sektöründe 2008 yılından bu yana her yıl ciro kaybı yaşanmaktadır. 2011 yılında da yine %5.06 oranında bir ciro kaybı yaşanmıştır. Bu daralmanın 90 bin civarında çalışanı olan özel güvenlik sektörüne olumsuz etkilerini minimize etmek ve konuyu İspanya kamuoyunda ve medyasına gündem oluşturabilmek maksadıyla İspanya zirveye en üst düzeyde katılım sağlamıştır. İspanya Savunma Bakanı D.J. Fernandez Diaz’ın zirveye katılması; beraberinde ülkenin en üst düzey bürokratlarının ve diğer ekonomi aktörle-

rinin zirveye ilgi göstermelerine vesile olmuş; Ülkenin medyası bu durumu fırsat bilerek zirvenin icra edildiği salona adeta akın etmiş ve bu bağlamda söz konusu etkinliğin kamuoyuna geniş bir biçimde aktarılması sağlanmıştır. Türkiye’de özel güvenlik sektörümüz; ortaya koyduğu performansla ülkemizdeki kolluk kuvvetlerinin asli görevine odaklanarak başarılı olmasına ve bu başarıdan kaynaklanan özgüven ve özsaygı artışına olanak yaratmıştır. Ülkemizde hepimizin haklı olarak övündüğümüz suç oranının düşük olmasında en büyük pay; polisin banka şubesi koruma, bina tesis koruma gibi tali görevlerden arınıp suçluya yönelmesini sağlayan en büyük etken yine özel güvenlik personelidir. Özel güvenlik sektörümüz sadece bu nedenlerle bile, siyasetçilerin, bürokratların, medyanın ve kamuoyunun ilgisini hak etmektedir.


Üniversitelerde özel dedektiflik eğitimi Özel Dedektiflik Kanunu çalışmaları öncesinde mesleğin daha iyi anlaşılması ve eğitimli personel yetiştirilmesi amacıyla üniversitelerin Özel Güvenlik Bölümlerinde seçmeli ders olarak konulan “Özel Dedektiflik Dersleri” ÖDD eğitimcileri tarafından yürütülüyor. İsmail YETİMOĞLU / ÖZEL DEDEKTİFLER DERNEĞİ Yönetim Kurulu Başkanı

2

010 yılında KOÜ / Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü ile ÖDD / Özel Dedektifler Derneği Başkanlığı arasında imzalanan “Eğitim İşbirliği Protokolü” çerçevesinde Türkiye’de ilk kez 2011-2012 öğretim yılında Hereke Ömer İsmet Uzunyol MYO Özel Güvenlik ve Koruma Programı’nda “Özel Dedektiflik Teknik ve Metotları” konulu dersler, “ÖDD Eğitimcileri” tarafından verilmeye başlandı. Bu yıl da, KOÜ Hereke Ömer İsmet Uzunyol MYO Özel Güvenlik ve Koruma Bölümü öğrencilerine “Özel Dedektiflik Teknik ve Metotları” konulu derslerin ikinci yıl eğitimleri, 01 Mart 2013 Cuma günü verdiğim ilk ders ile devam ediyor. Aynı amaçla, alınan talep doğrultusunda Uludağ Üniversitesi ile de bir protokol imzalandı ve Sosyal Bilimler MYO Özel Güvenlik Koruma Bölümü öğrencilerine 07 Mart 2013 Perşembe günü ÖDD Onursal Başkanı Yusuf Vehbi Dalda koordinatörlüğünde “Özel Dedektiflik Teknik ve Metotları” dersleri başlatıldı. 2012-2013 dönemi “Özel Dedektiflik Dersleri” planlandığı şekli ile devam ediyor. Uludağ Üniversitesi’nde “Üniversitelerde Özel Dedektiflik Eğitiminin” amacı-

nı içeren bir başlangıç ile yaptığım derslere devam ediliyor. . Özel Dedektiflik Kanunu çalışmaları öncesinde mesleğin daha iyi anlaşılması ve eğitimli personel yetiştirilmesi amacıyla üniversitelerin Özel Güvenlik Bölümlerinde seçmeli ders olarak konulan “Özel Dedektiflik Dersleri” ÖDD eğitimcileri tarafından yürütülüyor. Bu kapsamda, 09 Mayıs 2013 tarihinde Gaziantep ÜniversitesiOğuzeli Meslek Yüksek Okulunda bir “özel dedektiflik” konferansı düzenlenecek.

Özel dedektiflik eğitiminin amacı v Türkiye’de yeni gelişmekte

olan özel dedektiflik mesleğinin uluslararası meslek standartları ve etik kuralları çerçevesinde amacına uygun şekilde gelişiminin sağlanması, v Özel dedektiflik / profesyonel araştırmacılık alanında eğitimli personel yetiştirilmesi, v Üniversiteli gençlere bu alanda da istihdam sağlanmasıdır. Özel dedektifliğe duyulan ihtiyaçlar, gün geçtikçe artıyor. Bu mesleğin düzgün ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi önemli... Ancak bunun tam olarak hayata geçirilmesi için yasal düzenlemelerin bir an önce

gerçekleştirilmesi gerekiyor. Halen TBMM İçişleri Komisyonu’nda bulunan “Özel Dedektiflik Kanun Tasarısının” ivedilikle ele alınıp yasalaştırılması için gerekli çalışmalar yapılırken, eğitim alt yapısı ÖDD tarafından hazırlanıyor. Yüzyıllardır başta ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde özel kanunlarla yetki ve sınırlarının belirlenmiş olduğu “Özel Dedektiflik / Profesyonel Araştırma Hizmetleri” ülkemizde de bir fiil yapılıyor. Yaşamın içinde var olan ve kişi/ tüzel kişilerin ihtiyaç duyduğu özel araştırmaların amacına uygun, AB standartları ve hukuki sınırlar içerisinde sürdürülmesi için eğitimin çok önemli olduğu gerçeği ile üniversitelerde “Özel Dedektiflik / Profesyonel Araştırmacılık Eğitimlerinin” giderek yaygınlaşması, bu mesleğin daha düzgün ve ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte gelişmesini sağlayacaktır.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 83


YANGIN GÜVENLİĞİ

Akıllı adreslenebilir can güvenliği sistemleri KFP-A Serisi can güvenlik sistemleri, gelişmiş akıllı algılama teknolojisinin hızını ve avantajlarını büyük ve orta ölçekli uygulamalara taşımaktadır. Birçok farklı mimari dekora uyum sağlayabilecek yapıda modern olarak tasarlanmıştır. Osman YILDIZ EDS ELEKTRONİK

K

FP-A ailesi merkezden izlenebilen, güvenilir ağ yapısına ihtiyaç duyulabilecek büyük ve orta ölçekli bağımsız proje uygulamalarından, çok katlı üst düzey bina uygulamalarına kadar tüm ihtiyaçlara cevap verebilecek gelecek nesil adresli yangın alarm panellerinden oluşmaktadır. KFP-A ailesi beklentilerin karşılanması için tüm esnekliği

84 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

sağlamaktadır. Yeni projeden, proje genişlemelerine ve retrofit uygulamalarına kadar farklı uygulamalar yapabilmek mümkündür. KFP-A Serisi can güvenlik sistemleri, gelişmiş akıllı algılama teknolojisinin hızını ve avantajlarını büyük ve orta ölçekli uygulamalara taşımaktadır. Birçok farklı mimari dekora uyum sağlayabilecek yapıda modern olarak tasarlanmıştır. Görsel olarak mimarların beğenisini kazanan paneli,

özel tasarlanmış boyanabilir kapağı sayesinde istediğiniz her renge dönüştürebilirsiniz. Montaj esnasında ise board üzerindeki tüm elektronik aksamları kolayca çıkarıp takabilmek mümkündür. Montaj bittikten sonra ise elektronik aksam kurulumları oldukça kolay bir şekilde yapılır. Panel kontrolü, panel üzerinde bulunan kullanımı kolay, aydınlatmalı, kumanda (jog-dial) ve fonksiyon tuşları ile yapılmakta-


dır. Kurulumu kolay kartları ve modülleriyle birlikte adreslenebilir bu sistem, ana kart üzerinde bulunan dahili 3 adet USB ve 1 adet ethernet portu ile de yatırımcıların ve kurulum personelinin beğenisini kazanmaktadır. KFP-A panelleri öncelikle müşterilerin hayatları boyunca bildikleri ve kullandıkları bir markaya karşı duydukları güven duygusunu yansıtmaktadır. UTC CCS nesiller boyu teknolojiye ve yeni buluşlara yatırım yapmaktadır. KFP-A serisi yangın panelleri müşterilerin ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayabilmek ve aynı zamanda yatırımcılar için tasarlanmış ve kurulum personeli için son teknoloji ile donatılmıştır.

Hızlı kurulum ve kolay bakım Kurulum yapan firmalar için zaman ve hızlı kurulum büyük önem arz etmektedir. Bir sistemi kurup çalışır durumda bırakmanın aşağı yukarı ne kadar zaman alabileceğini bilmek, en doğru teklifi sunmak açısından oldukça önemlidir. Kurulumu zor olan ya da yerel onaylarının ilgili makamlardan beklenildiğinden daha geç sürede alınabilen bir sistem daha maliyetli olmakla kalmayıp, aynı zamanda ticari hayatınızda bir risk faktörü teşkil ederek müşteriniz ile sorunlar yaşamanıza sebebiyet verecektir. KFP-A yangın panellerinin kurulumu kolay ve hızlı olup servis hizmeti de kolay verilebilmektedir. İstediğiniz gibi çalışarak maliyetleri tahminler ölçüsünde tutar, üzerinize artı yük getirmez. Rakiplerinde bulunmayan zaman tasarrufu sağlayan özellikleri sayesinde bütçeniz dahilinde kalmanızı sağlar. Servis ve bakım anlaşmaları gelir akışınızda önemli bir yer

Kurulum yapan firmalar için zaman ve hızlı kurulum büyük önem arz etmektedir. Bir sistemi kurup çalışır durumda bırakmanın aşağı yukarı ne kadar zaman alabileceğini bilmek, en doğru teklifi sunmak açısından oldukça önemlidir. teşkil etmektedir. Genellikle bakım anlaşmaları sabit bir süre üzerinden sabit bir fiyatla yapılmaktadır. Bundan dolayı da arzu edilen sistem, kolay ve hızlı servis verilebilen sistemdir. Kısa süreli ve az bakım gerektiren KFP-A yangın panelleri aynı sayıdaki teknik personel ve araç ile daha çok sisteme bakım yapılabilmesini sağlar. KFP-A yangın panellerinin programlama ve hata bulma özellikleri, son kullanıcı ile kurulumcu firma ilişkilerini güçlendirerek aynı zamanda servis gelirlerini de arttırmaktadır. Sistem iletişimindeki bu yenilikler sahada farklı programlama ve hata bulma işlemlerine izin vermektedir. Bu ayrıca son kullanıcıya daha iyi servis verilmesini sağlamaktadır. Kirli detektör uyarısı servis personelinin, sistemin işleyişinin bozulmadan olayı anlayıp müdahale etmesini sağlamaktadır. Detektör bakım raporlaması gereksiz alarmların ve acil servis çağrılarının önüne geçerek son kullanıcı ile entegratör firma arasında pozitif iletişim kurulmasını sağlar. Son kullanıcı ve kurulumcu firma arasındaki iyi ilişkiler sadece bakım anlaşmasının yenileceği zaman değil, yeni kurulum ya da genişleme işlerinde de avantaj sağlayacaktır.

Sorunsuz ve arızasız çalışma Yatırımcılar ve tesis yöneticileri özellikle kurulum sırasında yapılabilecek tasarruflar ve bakım maliyetleri üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Yatırımcılar için yangın alarm sistemi, binanın demirbaşı ve arızalanmadığı sürece çok dikkat gerektirmeyecek bir şey olarak düşünülmektedir. Problem kaynağı olacak sistemlerden uzak durmaktadırlar. En büyük endişelerinin arasında binada çalışanları yalancı alarmlardan dolayı tahliye ettirmek yer almaktadır. Binada bulunan kişilerin rahatsızlık duyup, yalancı alarmlardan dolayı kısa süreli panik yaşamalarını, itfaiye ya da yangından korunma ile ilgili kurumların kendilerine gereksiz çağrılardan dolayı ceza kesmelerini istememektedirler. KFP-A yangın panelleri bu endişeleri kolay işletme ve kolay servis hizmetleri ile ortadan kaldırmaktadır. KFP-A yangın panellerinin yatırımcılara getirdiği sayısız yeniliklerin üzerinde durmak gerekir. Akıllı can güvenliği teknolojileri yatırımcıların perspektifinden bakıldığı zaman karlılığı arttırmaktadır. Konvansiyonel sistemlere göre daha verimli, daha güvenli ve kararlıdır.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 85


YANGIN GÜVENLİĞİ

Panel anakartı yani CPU’su arızalansa bile yangın algılama ve ihbar sistemi çevrimleri çalışmaya devam eder. CPU arızalandığı durumda binada bulunan personeli alarm durumunda tahliye edebilecek yapılandırmalar oluşturulabilir. Daha esnek yapısı ile minimum sayıda yalancı alarm verir. KFP-A panellerinin getirdiği bu teknoloji bugüne kadar birçok orta ölçekli bina uygulamaları için kapsam dışı tutuluyordu. Daha önceden bahsedilen bu özelliklere, akıllı sistemlerin kurulum ve bakım dönemlerindeki extra maliyet ve karmaşıklığı aşarak ulaşılabiliyordu. KFP-A sistemleri büyük yatırımcıların küçük-orta-büyük proje uygulamaları için akıllı algılama teknolojisinden yararlanmalarını sağlayarak daha güvenli ortamlarda bulunmalarını sağlamaktadır. KFP-A panellerinin hızlı kurulumu ve kısa servis süreleri kuşkusuz yatırımcıların dikkatini çeken özelliklerdir. Akıllı adreslenebilir sistemlerin daha az yalancı alarm vermesi standart adreslenebilir sistemlere göre

daha gelişmiş teknolojiye sahip olduğunu göstermektedir. KFP-A panellerinin zaman tasarruf avantajı bu teknolojiyi daha da güçlü kılmaktadır. Detektör hata tespit özelliği yıllık testlerin kolay ve hızlı yapılmasına izin vermektedir. Binada bulunan kişiler teknik personelinin arkasından koşmak zorunda kalmayarak binadaki hassas alanlar güvenli kalmaktadır. Temiz ve modern tasarım KFP-A Serisi panellerin estetiğine de yansımıştır. Çekici ve modern görünüşü pahalı mimari uygulamaları bozmamaktadır. Kavisli ön kapağı, aydınlatılmış kullanıcı arayüzü ve kumanda tuşu (jog-dial) ile farklı bir görünüş sergiler. KFP-A panellerin öne çıkan özellikleri aşağıda detaylandırılmıştır. Sistem kurulumu yapıldıktan sonra yatırımcılar UTC CCS can güvenlik sistemlerinin yıllar boyunca perçinlenmiş güvenini ve sağlamlığını yaşarlar.

Önemli özellikler v Çift işlemli algılama (Deg-

raded mode: Panel anakartı yani CPU’su arızalansa bile yangın algılama ve ihbar sistemi çevrimleri çalışmaya devam eder. CPU arızalandığı durumda binada bulunan personeli alarm durumunda tahliye edebilecek

86 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

yapılandırmalar oluşturulabilir. Bu çalışma şekline “Degraded Mode” adı verilmiştir. v Türkçe ile birlikte çoklu dil desteği: Panel kullanıcı arayüzü ile panel üzerindeki buton ve LED açıklamaları tamamen Türkçe olabilmektedir. Aynı zamanda istenildiğinde Rusça, Arapça, İngilizce gibi birçok farklı dil desteği de sağlanabilmektedir. v Geniş loop kapasitesi: Kilsen yangın panelleri 1 looplu, 2 looplu ya da 4 looplu olarak tedarik edilebilmektedir. Kilsen yangın alarm paneli maksimum 4 loopluk kapasiteye sahiptir. Her bir loop ise 125 adet detektör + 125 adet modül desteklemektedir. Yani bir loopa 125+125=250 adet cihaz bağlanabilmektedir. Her bir panel de ise 4 x 250 = 1000 adet cihaz bağlantısı yapılabilir. v Network edilebilme özelliği: Paneller aynı zamanda birbirleriyle network yapılabilmektedir. Toplamda 32 adet loopa kadar network oluşturulabilir. Bu da toplam cihaz sayısında 32 x 250 = 8000 cihaz (detektör+modül) demektir. Adresli paneller ile konvansiyonel paneller aynı anda tek bir networke bağlanabilmektedir. Aynı zamanda paneller KFP-C serisi konvansiyonel paneller ile de aynı networke dahil edilebilmekte, dolayısıyla konvansiyonel panellerin izlemesi de ana panelde yapılabilmektedir. v Elektronik adreslemeli detektörler: Detektörler dip switch ya da rotary (döner) switchler vasıtasıyla değil el programlama cihazı ile programlanmaktadır. Bu sayede kullanıcı veya kurulum personeli akıllı el programlama cihazı ile adresleme hatası yapmasının önüne geçebilecektir.


v Yerleşik USB portları: Panel

üzerinde yerleşik 3 adet USB portu mevcuttur. Bu çıkışlar sayesinde programlama yapabilmek mümkün olmaktadır. Ayrıca konfigürasyon yazılımı ile panel arasında bağlantı kurularak yazılım kullanılabilmektedir. Aynı zamanda konfigürasyon yazılımı üzerinden raporlama da yapmak mümkündür. v Yerleşik TCP/IP portu: TCP/ IP portu sayesinde uzaktan hata bulma (remote diagnostics) ve uzaktan konfigürasyon (remote configuration with software) yapılabilmektedir. Bu sayede kullanıcı ya da teknisyen olay mahalline gitmeden konfigürasyonu uzak bir lokasyondan yapabilecek ve raporları görüntüleyebilecektir. v EN54 (LPCB, VDS) sertifikasyonları: Kilsen yangın alarm panelleri EN54 onayı mevcut olan panellerdir. EN54 onayları LPCB, VDS kuruluşlarından alınmış ve belgelenmiştir. v Otomatik konfigürasyon: Sahaya bağlı olan tüm cihazlar panel üzerinden otomatik olarak taratılıp sistem haritası çıkarılabilmektedir. Otomatik olarak yapılan bu işleme otomatik konfigürasyon adı verilmektedir. v Etkileyici tasarım: Dış görünümü tamamen modern ve son teknolojiye uygun bir şekilde tasarlanmıştır. Özellikle mimarların ve son kullanıcıların büyük beğenisini kazanmaktadır. LED aydınlatmalı ekranı, soft fonksiyon tuşları ve lexan oval şekli tüm lokasyonlarda kullanıma uygun olarak üretilmiştir. v Esnek mimari: Kurulum yapılmadan önce sahada, panelin içerisindeki tüm elektronik kartlar sökülebilmektedir. Bu sayede tozdan, nemden gelecek zararlar ya da şantiyede pane-

le gelebilecek olası zararların önüne geçilmiş olacaktır. Panel yerine monte edildikten ve çevre temizliği yapıldıktan sonra ilgili elektronik kartların hepsi panele kolayca takılabilmektedir. v Kullanımı basit ve kolay programlama: Kullanım açısında hem kurulum personeli hem de son kullanıcılar için oldukça kolay yönetim tarzına sahiptir. Kullanılması çok kolay bir şekilde öğrenilebilir. Aynı zamanda kullanımının yanı sıra programlaması da oldukça hızlı ve kolay bir şekilde yapılabilmektedir. v İstenen renge boyanabilme: Panel kapağı tasarımı sayesinde istenilen renge boyanabilmektedir. Özellikle çevreye uyum sağlaması ve mimarlar için önemli olan bu özellik sayesinde panel istenilen renkte görünüme sahip olabilmektedir. v Firmware güncellemesi: Firmware güncellemesi (upgrade) USB üzerinden taşınabilir bellek ile yapılabilmektedir. Bu güncellemeler için ayrıca ücret alınmamaktadır. v Geniş ürün yelpazesi: Kilsen yangın alarm panelleri ile birlikte oldukça geniş bir ürün yelpazesi temin etmek mümkündür. Bu ürünler başlıca adresli detektörler, konvansiyonel detektörler,

yangın alarm butonları, sirenler, flaşörler, giriş-çıkış modüllleri, gaz detektörleri, alev detektörleri, motorlu tip ışın detektörleri, söndürme kontrol panelleri, söndürme kontrol sistemi butonları, hava örneklemeli sistemler, kablo tipi detektörlerden oluşmaktadır.

Detektörler dip switch ya da rotary (döner) switchler vasıtasıyla değil el programlama cihazı ile programlanmaktadır. Bu sayede kullanıcı veya kurulum personeli akıllı el programlama cihazı ile adresleme hatası yapmasının önüne geçebilecektir. Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 87


YANGIN GÜVENLİĞİ

Açık alan duman algılamasına yeni yorum OSID, kullanıcılara standart lineer ışın tipi duman detektörlerinden çok daha fazla fayda sağlayan yenilikçi bir açık alan duman algılama sistemidir. OSID, kameralarda da kullanılan CMOS görüntüleme sensörüyle standart ışın tipi duman detektörlerinin sağlayamadığı üç boyutlu algılama ve çok kararlı bir performans sunmaktadır. EEC Entegre Bina Kontrol Sistemleri

O

SID, kullanıcılara standart lineer ışın tipi duman detektörlerinden çok daha fazla fayda sağlayan yenilikçi bir açık alan duman algılama sistemidir. Open-area Smoke Imaging Detection sözcüklerinin baş harflerinden oluşan OSID, kameralarda da kullanılan CMOS görüntüleme sensörüyle standart ışın tipi duman detektörlerinin sağlayamadığı üç boyutlu algılama ve çok kararlı bir performans sunmaktadır. IR ve UV dalga boylarında iki farklı ışınla yapılan lineer duman algılaması, duman partiküllerini toz parçacıklarından ve daha büyük kütlelerden ayırt ederek pratikte hatalı alarmları ortadan kaldırmaktadır. OSID görüntüleme cihazına (Imager) 7 farklı noktadan ışın gönderici (Emitter) bağlanabilmekte böylece geniş alanlarda farklı açılardan 3 boyutlu koruma sağlanabilmektedir.

88 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

VESDA hava çekmeli çok hassas duman detektörlerinin üreticisi Xtralis tarafından geliştirilen OSID, montaj ve bakım kolaylığı, tek detektörle çok katmanlı algılama, bina titreşimlerinden etkilenmeme gibi özellikleriyle alışılagelmiş ışın detektörlerinden ayrılmaktadır. Çok uzun ömürlü Lityum-İyon pillerle donatılmış tipteki Emitterlerle yapılan uygulamalarda, standart yansımalı tip ışın detektörlerinin kablo tesisat avantajları, tavan ve yan duvarlardaki ışın yansımalarından etkilenmeksizin elde edilmektedir. OSID, uçtan uca ışın algılama teknolojisinin kararlılığını, ileri görüntüleme teknolojisinden yararlanarak, normal ışın detektörlerinden çok daha hızlı ve kolay montaj ve ayarlama özellikleriyle sunmaktadır. Standart lineer ışın tipi duman detektörleri bugüne kadar geniş ve açık alanlarda yangından korunmanın en etkili yollarından

biri olsalar da bazı dezavantajları ile kullanıcılarına sorunlar çıkartabilmektedirler. Özellikle hatalı alarmlar ve sık bakım gereksinimi, kullanımdan kaçınılmalarının başlıca sebepleri olmaktadır. Işın tipi duman detektörleri bu sakıncalarına rağmen, yine de fiyat/performans avantajlarıyla dünya genelinde açık alanlarda duman algılaması için en çok tercih edilen cihazlardır. OSID, standart bir ışın tipi duman detektörünün eksiklerini ve zayıflıklarını ortadan kaldırarak ve yeni kullanım avantajları ekleyerek açık alanlarda çok verimli bir duman algılaması sağlamaktadır. OSID’in kullanıcılara ve sistem kurucu firmalara sağladığı yararlar 5 madde halinde sıralanmaktadır.

Hatalı alarmların engellenmesi Standart bir ışın tipi duman detektörü sadece IR ışın tipi ile duman algılaması yapmaktadır.


IR ışın toz ve dumanı birbirinden ayıramadığı için tozlu ortamlarda çok sık hatalı alarm verebilmektedir. OSID IR ve UV olmak üzere iki farklı dalga boyunda ışın üretmektedir. UV ve IR ışınları ile farklı büyüklükteki partiküller algılanabildiği için ortamdaki toz dumandan ayrılmakta ve daha kesin bir algılama mümkün olmaktadır. IR ve UV ışınlar alarm durumunda birbirinin kontrolünü yaparak hatalı alarmlara karşı bağışıklık sağlamaktadır.

Geniş açık alanlarda daha verimli duman algılaması Genellikle ışın tipi duman detektörlerinin 50 metre ve 100 metre olarak iki farklı algılama mesafesi bulunmaktadır. Daha geniş alanlarda ve 100 metre üzerindeki mesafelerde birden fazla ışın tipi duman detektörü gerekli olmaktadır. Tek bir OSID ile 150 metre gibi oldukça uzun mesafeleri bile korumak mümkündür. Bu da kullanıcılara tek bir cihaz ile daha geniş alanları koruma altına alma imkanı sağlamaktadır.

Düşük devreye alma ve montaj giderleri Işın tipi duman detektörlerinde yaşanan zorluklardan biri de devreye alma ve kablolama maliyetidir. Özellikle alıcı ve verici üniteli ışın tipi detektörler hem devreye alma zamanı hem de kablolama maliyeti olarak yüksek maliyetler oluşturmaktadır. Çok hassas ayar isteyen ışın tipi detektörler, devreye alma sürelerini uzatmak-

tadırlar. OSID lazer işaretleyicili ayarlama aparatı sayesinde kolay ve hızlı bir şekilde ayarlanabilmekte ve sabitlenmektedir. Geri kalan işlemler 7 dakika içerisinde OSID’in kendisi tarafından yapılmakta ve kendi özel yazılımı aracılığıyla kullanıcı tarafından denetlenebilmektedir. OSID Emitter cihazlarının kablolama maliyetlerini düşürmek için uzun ömürlü pil ile çalışan modelleri de bulunmaktadır. Aynı Lityum pil ile 5 yıldan uzun bir süre çalışan ve zayıfladığında kullanıcıyı uyaran bu pilli Emitter cihazlarıyla, yansıtmalı tip ışın detektörlerinin tesisat avantajı, uçtan uca algılamanın kararlılığı ile sağlanmaktadır.

Alıcı ve verici arasında kontrollü görüş açısı Işın tipi duman detektörlerinin sağlıklı çalışabilmesi için alıcı ile verici veya yansıtıcı arasında geniş ve düz bir alana ihtiyaç vardır. Bu alan binanın yapısı veya forklift araçları gibi dışarıdan müdahale nedenleriyle işgale uğrarsa sistem arıza veya hatalı alarm vermektedir. OSID bu hatalı alarmların önüne geçmek için ışın koridoru genişliğini 20cm gibi çok dar bir alanda tutmaktadır. Bu da IR ve UV ışının çok dar

alanlarda bile imager ve emitter arasında kesintisiz kalmasını ve dış etkenlerden etkilenmemesini sağlamaktadır.

Koruma alanlarında esneklik Lineer ışın tipi duman detektörleri isimlerinden de anlaşılacağı gibi doğrusal ışın ile algılama yapmaktadırlar. Alıcı ve verici ünitelerinin doğrusal bir çizgide aynı yükseklikte yerleştirilmeleri gerekmektedir. Tek bir alıcı ve verici ünitesi 2 boyutlu tek bir doğrusal alanı kontrol edebilmektedir. OSID özel görüntüleme cihazına farklı noktalarda 7 adet Emitter bağlanabilmektedir. Emitter cihazlarının yükseklikleri istenen açılara göre görüntüleme cihazından daha yükseğe ve daha alçağa konumlandırılabilmektedir. Bu sayede OSID 3 boyutlu koruma sağlarken standart bir ışın tipi duman detektöründen %50 daha fazla alanı koruma altına almaktadır. OSID ile açık alan yangın algılama projelerinde artık daha esnek ve daha kararlı çözümler oluşturmak mümkün olmaktadır.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 89


YANGIN GÜVENLİĞİ

IP geleceğin teknolojisi Integral IP, bir yangın algılama panelinden daha fazlasına sahiptir. Yangın durumunda otomatikman binadaki önemli sistemlerin kontrolünü üstlenip sistematik çalışmayı koordine etmektedir. SCHRACK SECONET

S

chrack Seconet firması, yangın algılama sistemleri konusunda teknoloji liderlerinden biri olması nedeni ile sistemlerini ve çözümlerini her zaman geliştirmeyi misyon edinmiştir. Yeni Integral IP yangın algılama paneli ile Schrack Seconet, yangın algılama sistemlerinde yeni kalite standartları oluşturma başarısını yakaladı. Bu sistem ilk olarak Essen’deki güvenlik fuarında sergilendi. Integral IP

90 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

geleceğin sistemidir! Son on yılda, yangın algılama sistemlerindeki teknolojiler tamamı ile değişti. Sistemdeki iş akış sırası “Algılama – uyarı - kontrol etme - kaydetme” olmuştur. Son on yılda, talepler tamamen değişmiş olsa da Schrack Seconet’in Ar&Ge ekibi sadece taleplerdeki değişimin erkenden farkına varmadı, aynı zamanda teknik artılarını kullanarak kullanıcılara sağlayacağı avantajları geliştirdi. Tabii ki, her zaman yangın

algılama sisteminin birincil görevi yangını en hızlı şekilde algılamak olsa da anons sistemi ile entegre çalışma, havalandırma sisteminin kontrolü, sprinkler sisteminin izlenmesi, basınçlandırma sistemi ve asansörlerin kontrolünün yanı sıra söndürme sistemini aktive etme de diğer görevleridir. Dolayısı ile yangın algılama panelleri kusursuz bir güvenlik koordinatörüdür. Ürün Müdürü Max Strohmeier “Integral IP, bir yangın algılama panelinden daha fazla-


sına sahiptir. Yangın durumunda otomatikman binadaki önemli sistemlerin kontrolünü üstlenip sistematik çalışmayı koordine etmektedir,” açıklamasını yaptı.

Temel IP teknolojisidir Integral IP yangın algılama paneli internet teknolojisini standart haberleşme protokolü olarak kullanan ilk yangın algılama sistemidir. Bu teknoloji açık standart olduğu için sistem geliştirme için çok esnek bir yapıya sahiptir. Bu sayede, sistem devamlı olarak gelişmelere ve bunların adaptasyonuna açıktır. Başka bir deyişle, Integral IP sürekli yenilik demektir!

IP teknolojisinin en büyük artılarından biri kullanıcının hali hazırda mevcut olan network altyapısını kullanabilmektir. IP teknolojisini kullanarak, partnerlerimizin panelleri network etmek için, ekstra bir kablolama ve entegrasyon çalışması yapmasına gerek kalmadan sistemi çalıştırması mümkündür. Bu sayede yatırım maliyetleri düşmektedir.

Yaratıcı çeşitlilik Yeni yangın algılama paneli çok geniş bir opsiyon çeşitliliğine sahiptir. INTEGRAL LAN karma network yapısı ile paneller arasın-

da çoklu bağlantı olanağı sunulur. Yeni INETGRAL X-Line çevrim teknolojisi sayesinde çevrimdeki limitler değişmiştir. Bir çevrimde, 3500 metreye kadar çevrim uzunluğu ve 250 adede kadar çevrim ekipmanı kullanılması mümkündür. Tabii ki, Integral IP yangın algılama paneli geliştirilirken akustik uyarı konusu a dikkate alınmıştır. Standart akustik uyarı ekipmanlarının yanı sıra istenilen algılama noktasında en yeni teknolojiye sahip farklı ekipmanlar kullanılabilmektedir. Akıllı güç yönetim sistemi sayesinde sistemin akustik uyarı yapısı esnekliğe sahiptir. Schrack Seconet’in bütün ürünlerinde standart olarak sunduğu

geçmiş ve gelecek uyumluluk özelliği sayesinde Integral IP şu anda çalışan sistemlerin genişletilmesinde çok rahat bir şekilde sisteme dahil edilebilir. Yeni detektörler eski yangın algılama panelleri ile çalışabilirken yeni paneller de eski detektörler ile çalışabilmektedir. Yangın algılama sisteminin yenilenmesinde Integral IP panelinin hali hazırda kullanılan kablolar ile çalışması en büyük avantajlarından biridir. Integral IP yangın algılama paneli bütün testleri geçerek bütün yerel ve Avrupa standartlarına uygun olarak onaylanmıştır. Sistem ve ekipmanları VdS ve CPD sertifikalarına sahiptir.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 91


YANGIN GÜVENLİĞİ

Yangına neden olan faktörler akıllı bir yöntemle ortadan kaldırılır Elektrik malzemelerinin planlanması, seçimi, yapımı ve kullanımında her zaman en tehlikeli durumlar dikkate alınır. En son teknolojili Siemens 5SM6 serisi ark hatası algılama rölesi, elektrik akımı kaynaklı yangınlara karşı güvenli bir şekilde korunmada yeni standartlar ortaya koyuyor. Gürcan KAPLAN SIEMENS SANAYİ ve TİCARET A.Ş. Altyapı ve Şehriler Sektörü Alçak Gerilim Sistemleri Bölümü

92 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013


B

ir apartman dairesi, elektrikli bir ev aletindeki teknik bir arızadan veya yalıtımı zarar görmüş bir iletkenden veya elektrik kablosunun ehil olmayan bir elektrikçi tarafından uzatılmış olması nedeniyle başlayan yangında yok olabilir. Örneğin bir konut veya hastanede milyonlarca TL’lik bir hasara yol açan bir yangının nedenin, hasar görmüş bir giriş kablosu olabiliyor. Bu tarz hasarların listesi giderek uzatılabilir. Maalesef bu konudaki yangın vakalarının sayısı gün geçtikçe de artmaktadır. Sadece Almanya’da, kayıtlara geçen yangınların dörtte birinin nedeni, elektrik donanımlarındaki tehlikeli hasar veya arızalar olarak karşımıza çıkıyor. Bu yangınlarda, milyarlarca Euro’luk maddi hasarın yanı sıra birçok kişi yaralanmış ve hatta ölümle sonuçlanan vakalar meydana gelmiş durumda. Günümüzün modern elektrik donanımlarında dahi elektrik kabloları ve bağlantı yerleri ciddi bir yangın riski teşkil ediyor. Yangına neden olan faktörlerin en başında, dahili veya ark hataları olarak bilinen unsurlar geliyor. Söz konusu hatalar, kablo yalıtkanının mekanik olarak hasar görmesi veya bağlantı yerleri arızalı ise (örneğin elektrik temas noktası gevşemiş veya sökülmüş ise), elektrik tesisatında tetiklenebiliyor. Buna ek olarak, normal çalışan bir elektrik tesisatının dikkatsizce kullanımı da hızla tehlikeli durumlara neden olabiliyor. Örneğin iletken veya fişlerin ezilmesi veya elektrik bağlantı yerlerinin yüksek ısı ve/veya neme maruz kalması… Hasarların önlenmesi ve araştırılmasına yönelik, Alman Kamu Sigortacıları Derneği’nin hasar veri tabanından elde edilen

bilgilere göre yangına neden olan faktörlerin başında, kurutucular, televizyonlar, buzdolapları, dondurucular, bulaşık makineleri ve çamaşır makineleri geliyor.

Elektrikli donanımların korunması artık hatasız işleyen bir süreç Elektrikli donanımlardaki devreler normalde anahtarlı otomatik sigortalar (MCB) ve hata akımı koruma anahtarları-kaçak akım koruma röleleri (RCCB) ile korunmakta. Ancak bu anahtarlı otomatik sigortalar, özellikle seri ark hatalarını tespit edemedikleri için komple korunmadan söz etmek mümkün olmuyor. Elektrik sisteminde kazara meydana gelen bir ark hatasının kesinlikle çok kötü sonuçlar doğuracağı söylenemez, ancak elektrik arkları çok hızlı bir şekilde, başta kaynakta olmak üzere yüksek sıcaklıklara yol açabilir. Eğer bu ısı, yakın çevredeki kolay alevlenebilir bir malzemeye temas ederse hızla yangına neden olabilir ve bu tür bir yangın, elektrik sistemi, bina ve insanlar için son derece ağır sonuçlara yol açabilir. Siemens 5SM6 serisi ark hatası algılama rölesi (AFDD), elektrikli sistemlerin korunmasındaki bu eksikliği güvenli bir şekilde kapatabiliyor. Bu sayede, DIN VDE 0100-100 gereksinimi karşılanır. Yüksek sıcaklık veya elektrik arkı nedeniyle alevlenebilir malzemelerin tutuşma riski ise minimum düzeye indirilmiştir. 5SM6 serisi ark hatası algılama rölesi, normal operasyonel ark hataları ile tehlikeli ark hatalarını birbirlerinden ayırabilmektedir.

Kalitesi kanıtlanmış teknolojinin IEC pazarına sunulması Ark hatası algılama rölelerinin Ku-

zey Amerika’da kullanımı, yıllardır NEC 2008 tarafından zorunlu kılınmış olup yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bu cihazlar; seri ark hataları için ark hatası algılama rölesi (AFCI), paralel ark hataları için anahtarlı otomatik sigorta ve AFCI kombinasyonları (faz-nötr veya faz-faz) veya paralel ark hataları için topraklama hatası devre kesicileri (GFCI) ile AFCI kombinasyonları (faz-toprak). Seri ark hatalarına karşı koruma, daha önce Avrupa pazarında (IEC) yer almamış bir özellikti. Teknolojik açıdan bakılacak olursa, Siemens tarafından geliştirilen AFCI’ler daha fazla gelişim için ideal bir temel oluşturuyor. AFCI teknolojisinin ilk patentlerinin alımı 1983 yılına dayanıyor. İlk nesil AFCI’ler 75A’e eşit veya daha büyük trip eşikli paralel elektrik arklarına karşı koruma sağlayabiliyordu (UL 1699 standardına uygun olarak). Yeni nesil AFCI’ler ise, 5A’e eşit

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 93


YANGIN GÜVENLİĞİ

veya daha büyük trip eşikli paralel ve seri elektrik arklarına karşı koruma sağlayabiliyor (UL 1699 standardına uygun olarak). Gereksiz tripe karşı yüksek düzeyde direnç sağlayan bu durum ise yangından korunma düzeyini arttırıyor. Siemens, 5SM6 ark hatası algılama rölesiyle, IEC pazarına yeni bir AFDD teknolojisi sunarak bu alanda da öncü bir rol oynuyor. Karmaşık bir işlem olan, doğru elektrik arklarının algılanması işlemini test etmek için yapılan kapsamlı laboratuar ve saha denemelerinin ardından, artık yangına karşı kapsamlı koruma sağlanabiliyor. Ayrıca normal operasyonel parazit kaynaklarının neden olduğu istenmeyen tripler de engellenmiş oluyor. 5SM6 AFDD cihazında, floresan lamba veya kapasitörlerin başlangıç akımlarından trip oluşmaz. Ayrıca 5SM6 serisi ark hatası algılama rölesinde, elektrikli motorlar, termostat kontakları veya lamba veya cihazların fişleri üzerinde elektrik arkları oluştuğunda veya elektronik dimmerler, güç kaynağı üniteleri veya floresan lambalarda sinüzoidal titreşimler meydana geldiğinde veya komşu devrelerde cızırtıya neden olan elektrik

94 n Güvenlik Yönetimi Nisan 2013

arkları oluştuğunda trip oluşumu gözlenmiyor.

Her bir elektrikli donanım için kapsamlı koruma konsepti Siemens 5SM6 AFDD rölesi, hem yeni donanımlar için hem de mevcut eski, özellikle de tehlikeli ark hataları açısından yüksek potansiyele sahip eski donanımlar için öneriliyor. Elektrik donanımının tasarımına bağlı olarak, mümkün olan en yüksek düzeyde koruma sağlamak amacıyla 5SM6 AFDD cihazları, mevcut portföyden bir anahtarlı otomatik sigorta veya hata akımı koruma anahtarlı otomatik sigorta ile birlikte kullanılabiliyor. Yukarı akım hata akımı koruma anahtarları ile birlikte anahtarlı otomatik sigorta kombinasyonu, diğer tüm uygulamalarda ise hata akımı koruma anahtarlı otomatik sigorta kombinasyonu kullanılmaktadır. Hata akım-kaçak akım, aşırı yükleme, kısa devre veya ark hatası gibi durumlarda emniyetli elektrik devresinin tüm kutuplarda güç kaynağı sistemi ile olan bağlantısı kesiliyor.

5SM6 ark hatası algılama rölesinin sunduğu önemli avantajlar v Kanıtlanmış, yüksek kaliteli

teknolojisiyle koruma alanında geçmişten beri gelen açıkları kapatır v Konut ve diğer çeşitli binalar-

da kullanılır ve hem yeni donanımlarda hem de mevcut sistemlerde yangına karşı kapsamlı koruma sağlar v Tehlikeli ark hataları meydana geldiğinde elektrik devrelerinde oluşan tripler güvenlidir v Hızlı ve güvenli bir şekilde kurulur Her iki cihaz versiyonu da, 16 A’e kadar, 1+N ve 1 TE (1 otomat için genişlik birimi olup 18 mm’dir) veya 2 TE versiyonlu çeşitli anahtarlı otomatik sigortalar veya hata akımı koruma anahtarlı otomatik sigortalar ile birlikte kullanılabilir ve dağıtım panolarına kolayca entegre edilebilir. Bu durum, ürün seçimini kurulum kadar basit hale getirmektedir. Anahtarlı otomatik sigortalar veya hata akımı koruma anahtarlı otomatik sigortaların ek komponentlerinden oluşan geniş opsiyon portföyü sayesinde 5SM6 ark hatası algılama rölesi, değiştirilebilir bir yardımcı kontak kullanarak daha yüksek düzeydeki bir kontrol sistemine bağlamak mümkündür. Bu sayede, örneğin devre kesicide trip meydana geldiğinde merkezi kontrol odasına bir sinyal gönderilebiliyor. 5SM6 AFDD, herhangi bir araç kullanılmadan, istenen kombinasyona hızlı bir şekilde monte edilebilir ve standart montaj rayına kolayca kenetlenebilir. Güç, dağıtım hattından bir besleme sistemi aracılığıyla hızlı ve güvenli bir şekilde beslenebilir. Uygun kurulum konseptinde kullanılması halinde 5SM6 AFDD, konut ve diğer binalarda yangına karşı eşsiz koruma sağlamak açısından en yüksek düzeyde kalite ve güvenilirlik sunuyor.


ABONE FORMU ABONELİK BİLGİLERİ GÜVENLİK YÖNETİMİ DERGİSİNE 1 YILLIK ABONE OLMAK İSTİYORUM. ADI, SOYADI : FİRMA ADI : DOĞUM TARİHİ/YERİ: DERGİ TESLİM ADRESİ ADRES

:

POSTA KODU / SEMT / ŞEHİR DİĞER BİLGİLER: MESLEK

:

E-MAİL

:

TEL

:

FAX

:

GSM

:

FATURA ADRESİ: ADRES:

POSTA KODU / SEMT /ŞEHİR VERGİ NO / DAİRESİ Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin 1 yıllık abonelik bedeli 30 TL. + KDV’dir. Abonelik bedelini İş Bankası - Beşiktaş Şubesi - Hesap No: 1008 280 52 64 IBAN: TR 5700 0640 0000 1100 8280 5264 yatırdıktan sonra dekontun fotokopisi ile birlikte bu formu doldurarak 0212 627 47 67’ye fakslayıp yada guvenlikyonetimi@gmail.com adresine mail atarak hemen abone olabilirsiniz.

Nisan 2013 Güvenlik Yönetimi n 95


S

A

R

I

S

A

Y

F

A

L

A

R

4 cm x 1 Sütun 100 TL. + KDV

MaviAy Özel Dedektiflik Ltd. Şti. & IMB Private Detective - Turkey Profesyonel Araştırma Hizmetleri www.dedektif.com.tr www.imbajans.com Tel: +90 216 450 00 19

bizimle çalışmak ister misiniz?

EsAy Özel Dedektiflik Araştırma Hizmetleri www.esaydedektiflik.com Tel: +90 322 341 44 01

bize 0533 413 78 08 ulaşabilirsiniz

bir telefon kadar yakınız

GUSOD 5 cm x 2 Sütun 150 TL. + KDV

GUSOD 4 cm x 1 Sütun 80 TL. + KDV

Sarı sayfalarda sizin de yeriniz olsun.

bir telefon kadar yakınız

GÜVENLİK KIYAFETLERİ • İş Elbiseleri, Bol Çeşit • Uygun Fiyat • Profesyonel • Hızlı Hizmet • Her türlü renk desen • Özel hizmet • Firmaya kurumsal Her türlü güvenlik kıyafetlerini hazırlarız.

5 cm x 2 Sütun 180 TL. + KDV

bir telefon kadar yakınız GÜVENLİK GÖREVLİSİ

PROJEMİZ İÇİN NEZİH BİR ORTAMDA GÖREV YAPACAK 5188 KİMLİK KARTLI, UZUN SÜRELİ ÇALIŞMAYI HEDEFLEYEN SORUMLULUK VE DİSİPLİN SAHİBİ Ö.G.G. ARANMAKTADIR.

bize 0533 413 78 08 ulaşabilirsiniz

ne aradığınızı söyleyin sizin için bulalım


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.