Sayı 6

Page 1

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR

EKİM - KASIM 2013 SAYI: 6

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

IFSEC ISTANBUL FUAR KATALOĞU İLE BİRLİKTE IFSEC ISTANBUL EVENT GUIDE ATTACHED

EKİM - KASIM 2013 SAYI: 6

Güvenlik ve yangın fuarları

Güvenlik sistemlerinde yeni dönem Güvenlik endüstrisinin durum değerlendirmesi Bilgisayar korsanları ve şapka renkleri Yangın daha az zararla söndürülebilir mi?

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR


ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR

EKİM - KASIM 2013 SAYI: 6

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

IFSEC ISTANBUL FUAR KATALOĞU İLE BİRLİKTE IFSEC ISTANBUL EVENT GUIDE ATTACHED

EKİM - KASIM 2013 SAYI: 6

Güvenlik ve yangın fuarları

Güvenlik sistemlerinde yeni dönem Güvenlik endüstrisinin durum değerlendirmesi Bilgisayar korsanları ve şapka renkleri Yangın daha az zararla söndürülebilir mi?

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR







içindekiler 28

66

58 6

8

BAŞKANDAN

EDİTÖR

KAPAK KONUSU

ELEKTRONİK GÜVENLİK

22

Fuarlar üzerine...

38

Güvenlik sistemlerinde yeni nesil

26

Güvenlik fuarları...

42

Anti-Mask ve SeeTrueTM özelliklerine

sahip iç / dış mekân hareket detektörü

46

Kartlı geçiş ve entegre CCTV sistemi

10 GÜNCEL

Sektör ile ilgili kısa haberler

20 KÖŞE / Hayata Bakış

““Çocukla iletişim”

28

IFSEC Istanbul Fuarı

SEKTÖRDEN

50

Yeniliğe açıklık ve hızlı adaptasyon

30

“Güvenlik sektörü büyüme trendini sürdürecek”

52

Küçük ölçekli işletmeler için

profesyonel güvenlik

36

“Önümüzdeki dönemde bankaların payı azalacak”

54

Yeni WiseNetIII dome kamera


Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR

Ekim - Kasım 2013

80

Özel Güvenlik Federasyonu adına imtiyaz sahibi O. Oryal ÜNVER Yürütme Kurulu O. Oryal ÜNVER İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Yusuf Vehbi DALDA Genel Yayın Yönetmeni Devrim BOZKURT devrimbozkurtt@gmail.com Danışma Kurulu Alp SAUL Doç. Dr. Gazi UÇKUN Füsun KOCAMAN Gültekin FİŞEK Hakan ÖZALP İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Okyay ŞENTÜRK O. Oryal ÜNVER Prof. Abdurrahman KILIÇ Taner ALBAYRAK Yusuf Vehbi DALDA

78

Grafik Tasarım ve Baskıya hazırlık Derya BARUTÇU deryabarutcu@gmail.com

BİLGİ GÜVENLİĞİ

YANGIN GÜVENLİĞİ

56

Bilgisayar korsanları ve şapka renkleri

82

Yangın daha az zararla söndürülebilir mi?

64

Standartlara uyum sürecinde doğru rehberi seçin

86

Acil anons sistemleri için zorunlu TS-EN-54 standartları

GÜVENLİK HİZMETİ

88

Bilecik Mekece otoyol tünelleri yangın alarm sistemi

68

Güvenlik endüstrisinin durum değerlendirmesi

76

İşletmelerde Startejik Yönetim Kapsamında Dış Kaynak Kullanımı Modellemesi ve maliyet liderliği

90

Modbus destekli Oldham Itrans detektörlerinin MX43 Serisi panel ili uyumu

78

Nasıl daha iyi bir güvenlik ve işletme yöneticisi olunur

94 ABONE FORMU

Çeviri Füsun KOCAMAN Yayın Türü Yerel Süreli Yayın iki ayda bir yayınlanır. Yönetim Adresi Arkhe Tanıtım Hizmetleri 1421/1 Sok. No: 42 Daire: 6 Gazi Mah. Sultangazi / İstanbul Tel: 0533 413 78 08 Baskı VERİTAS BASKI MERKEZİ TEL: 0212 294 50 20 Özel Güvenlik Sektörünün sesi Güvenlik Yönetimi Dergisi, sektörü bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu dergide yer alan her türlü haber, bilgi ve yorumlar; güvenilir olduğuna inanılan kaynaklar tarafından hazırlanmış araştırma raporları, değerlendirmeler, atıflar, çeviriler ve istatistikî verilerden derlenmiştir. Dergide yer alan tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahibine aittir. Dergide yer alan yazılar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.

96 SARI SAYFALAR

tanıtım hizmetleri

1421/1 Sok. No: 42 D: 6 Gazi Mah. Sultangazi / İstanbul Tel: 0533 413 78 08 Faks: 0212 627 47 67


BAŞKAN

IFSEC Istanbul Güvenlik ve Yangın Fuarı üzerine… Değerli okurlarımız;

O. Oryal ÜNVER ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı

Ülkemiz özel güvenlik sektörünün güzide sivil toplum kuruluşları; GÜSOD (Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği, GESİDER (Güvenlik Endüstrisi Sanayicileri ve İş adamları Derneği) ve ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu (ÖGF)’nin destekleri ile dünya güvenlik ve yangın fuarlarının en önemli ismi IFSEC; bu yıl ilk defa ülkemizde, 30 Eylül-2 Ekim 2013 tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda IFSEC İSTANBUL’u düzenliyor. Günümüzde fuarlar artık bir lüks değil ihtiyaç olmuştur. Özel güvenlik sektörünün ulaştığı en üst noktanın ortaya konulacağı tablo içinde ekonomik çözümleri de birlikte sunan fuarlar, aynı zamanda sektör bilincinin oluşumunu da sağlamaktadır.

Günümüzde

fuarlar artık bir lüks değil ihtiyaç olmuştur. Özel güvenlik sektörünün ulaştığı en üst noktanın ortaya konulacağı tablo içinde ekonomik çözümleri de birlikte sunan fuarlar, aynı zamanda sektör bilincinin oluşumunu da sağlamaktadır.

6 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Fuarlar aynı zamanda sektördeki akademik çalışmaların ve bilimsel araştırmaların sunumuna da olanak sağlaması kapsamında sektör gelişim sürecine de önemli bir katkı vermektedirler. Bu bağlamda IFSEC İstanbul içinde yer alan Konferans / panel / seminer etkinlikleri bunun en güzel örnekleridir. Bütüncül bir yaklaşım içinde etkin güvenlik çözümleri; tüm ürün ve ekipmanların hizmeti sağlayan insan gücü ile bir arada düşünülmesi ile sağlanabilir. Bu bağlamda fuarlar, bu bileşenlerin bir araya getirildiği yani sektörün kalbinin attığı alanlardır. IFSEC İstanbul aynı zamanda özel güvenlik sektöründeki sınırlı algıları bertaraf edecek ve sektörünün daha kapsamlı bir tanıtımına da vesile olacaktır. IFSEC 2013 Istanbul’a başarılar diler; ülkemize ve özel güvenlik sektörümüze hayırlı olmasını ve müteakip dönemlerde de periyodik olarak tekrarlanmasını temenni ederim.



EDİTÖR

b

Fuarlar ve yarattığı sinerji…

Devrim BOZKURT

devrimbozkurtt@gmail.com

Fuarlar, bütünleşik pazarlama iletişimi sürecinin etkinliğini arttıran en önemli elemanlardan bir tanesidir ve gelecekte de firmaların en çok yararlandığı iletişim yöntemlerinden biri olacaktır.

8 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Bu sayımızda “Kapak” konumuzu “Güvenlik ve Yangın Fuarları”na ayırdık. Günümüzde tüm sektörlerde yaşadığımız gelişmeler ve pazarda meydana gelen yeni oluşumlar, rekabetin yoğun bir şekilde yaşadığı ortam doğurmuştur. Bugün artık sadece kaliteli mal üretip pazara sürmek başarı elde etmek ve satış yapabilmek için yeterli değil. Günümüz koşullarında aynı malın değişik fiyat, kalite ve biçimleri ile karşılaşılabilmekte ve ihtiyaç duyulan mal ya da hizmet; farklı alternatifler arasından seçilebilmektedir. Bu gelişmelere bağlı olarak ürünlerin tanıtılması, pazarlanması ve dağıtım kanalının geliştirilmesi için en geçerli araçlardan biri de fuarlardır. Fuar organizasyonlarının, katılımcı firmalar için önem arz eden bir etkinlik haline gelmesinin nedenlerinden biri de bu tip organizasyonların çok sayıdaki firmayı bir araya getirmesi; bu sayede de firmalara “rakiplerini izleme” şansı vermesidir. Fuarlar, bütünleşik pazarlama iletişimi sürecinin etkinliğini arttıran en önemli elemanlardan bir tanesidir ve gelecekte de firmaların en çok yararlandığı iletişim yöntemlerinden biri olacaktır. UBM tarafından organize edilen, Özel Güvenlik Federasyonu, GÜSOD, GESİDER, ASIS, UKTI, BSIA, CoESS ve gibi sektörün önde gelen saygın yerli ve yabancı sivil toplum kuruluşları tarafından desteklenen IFSEC Istanbul Güvenlik ve Yangın Fuarı’da prestijli güvenlik ve yangın fuar organizasyonlarından biri olmaya aday. Sektörden sayfalarımızın bu sayıdaki konuklarından biri; Sensormatic Ceo’su İsmail Uzelli. Diğer konuğumuz ise Loomis Türkiye Ülke Başkanı Sarp Tarhanacı. Her iki konuğumuzla da sunmuş oldukları çözüm ve hizmetler, sektör hakkındaki görüşleri, yaşanılan sorunlar ve çözüm önerilerini konuştuk. . Elektronik güvenlik, güvenlik hizmeti, bilgi güvenliği ve yangın güvenliği sayfalarımız her zaman olduğu gibi teknik yazılar, makaleler, çeviri yazıları ve sektörden haberlerle dolu…

IFSEC Istanbul Fuarı’nda görüşmek dileğiyle… Devrim Bozkurt



GÜNCEL

Bosch alarm satış noktaları belirleniyor Biges, teknik eğitimlerini tamamlamış ve belirli süredir istikrarlı satış kapasitesine sahip firmalar ile “Bosch Alarm Yetkili Satış ve Servis” sözleşmelerini imzalamaya başladı. Uzun zamandır düzenlemiş olduğu eğitimlere ek olarak, Haziran ayında altı değişik ilde yaptığı eğitim organizasyonları ile de yaklaşık tüm illerde teknik eğitimlerini almış firmalar olmasını sağlayan Biges, Ekim ayı sonların da yapılması planlanan satış kongresine kadar istekli olan firmalar ile tüm iller için anlaşmaları tamamlayarak daha etkin pazarlama faaliyetlerine başlamayı amaçlıyor.

Sözleşmeler ile beraber Biges’in Bosch alarm sistemleri ile ilgili çözüm ortağı olduğunu ifade eden siren şeklindeki ışıklı tabelaların gönderimi yapılmaya başlandı. Satış kongresinden sonra ise firmalara Bosch tarafından verilecek “Bosch Yetkili Satış Servis” sertifikaları ile sürecin tamamlanmış olması planlanlanıyor. biges.com, teknolojik altyapısı ve yeni tasarımıyla yayında Tüm iş süreçlerimizi tek bir platformdan yürütmek amacı ile 2012 yılında geçiş yapılan otomasyon programı ardından başlayan yeni biges.com

projesi, firma uzmanları tarafından özenli bir çalışma ile hazırlandı. Yeni otomasyon sistemiyle entegre çalışan biges.com’da tüm departmanlar, kendi alanlarında yaptığı yeni ve iyileştirme çalışmalarını zaman kaybı olmaksızın anında siteye aktarabiliyor. Yeni Biges.Com’da; • Gelişmiş arama fonksiyonu, • Etkileşimli bilgi paylaşımı, • Haber ve başarı öyküleri, • Teknik destek, • Kurumsal ve son kullanıcı çözümleri, • Müşteri hizmetleri, • Kurumsal bilgiler, yer alıyor.

Yeni teknoloji kurtarma ekiplerinin daha fazla canlı kurtarması sağlanabilir

ABD İç Güvenlik Departmanı, yayınladığı basın bülteninde, NASA Jet Tahrik Laboratuvarı (Jet Propulsion Lab) ile birlikte geliştirdikleri yeni radar bazlı teknoloji sayesinde bir felaket sonucu yıkılan yapılara ilk ulaşan kurtarma ekiplerinin daha fazla canlı kazazede kurtarabileceklerini belirtti. Bülten şu şekilde: İç Güvenlik Bilim ve Teknoloji Direktörlüğü (S&T) ve Ulusal Havacılık Uzay İdaresi’nin Jet Tahrik Laboratuvarı (JPL) tarafından, Felaket ve Acil Durumlarda Kişi Bulma (Finding Individuals for Disaster and Emergency Response -FINDER) olarak isimlendirilen, çöken malzemenin 9 metre altında, katı beto-

10 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

nun 6 metre altında ve açık alanda 30 metre mesafede insan kalp atışını tespit etmek amacıyla yeni bir radar bazlı teknoloji geliştirilmiştir. Geçtiğimiz aylarda, S&T ve JPL, FINDER prototiplerini test etmişler ve geliştirmişlerdir. Geçtiğimiz Haziran ayında, DHS ve kurtarma ekipleri, iki Kentsel Arama ve Kurtarma (Urban Search and Rescue - US&R) ekibiyle birlikte prototipi kullanarak 65 ten fazla test araması yapmışlardır, ekipler: Fairfox Bölgesi İtfaiye Departmanındaki Virginia Birinci Özel Kuvvet (Virginia Task Force One - VA-TF1) eğitim merkezi ve Virginia Beach, Va.’daki Virginia İkinci Özel Kuvvettir (Virginia Task Force Two - VA-TF2). S&T Program Yöneticisi John Price, testlerin başarılı geçtiğini, 9 metrelik bir beton, inşaat demiri ve çakıl taşı yığınının altına gömülen VA-TF1 üyesinin yerinin, 9 metreden fazla bir mesafeden tespit edilebildiğini belirtti. Bu kabiliyetin

göçük altında kalan canlı kurbanların varlığını tespit etmekte, halihazırda kullanılmakta olan kurtarma köpeklerine, dinleme aygıtlarına ve video kameralara ilave bir araç teşkil edeceğini ekledi. JPL Program yöneticisi Edward Chow’a göre: “Deprem ya da hortum gibi felaketlerden sonra meydana gelen enkaz bükülmüş ve ufalanmış maddelerden oluştuğundan, radar sinyalleri çarpıp geri döner ve bu yüzden de karmaşıktırlar. Göreceli olarak daha zayıf bir sinyal olan kalp atışını, parazitli sinyaller arasından ayırmak çok zordur. JPL’in radar konusundaki uzmanlığı bu sorunun üstesinden gelmemizi sağladı. Mikrodalga radar teknolojisi insan nefes alma düzeninin eşsiz işaretini ve kalp atışını diğer bütün canlılarınkinden ayırdetmeye yeterli olacak kadar duyarlıdır.” John Price, 2014 ilkbaharında, bu teknolojinin ticari bir ürün olarak arama–kurtarma çalışmalarında kullanılabilir hale geleceğini dile getirdi.



GÜNCEL

Milestone ve Bosch işortaklıklarını derinleştiriyor Milestone Systems ve Bosch Güvenlik Sistemleri, Bosch IP video cihazlarının Milestone XProtect IP Video Yönetim Yazılımı ile tam entegrasyonunu amaçlayan bir iş ortaklığına imza attı. İşortaklığının bir parçası olarak Milestone, Bosch’un Entegrasyon İş Ortağı Programı’na (Integration Partner Program - IPP) seçkin bir iş ortağı olarak katıldı. IPP, önde gelen yazılım çözümleri ile Bosch video gözetim ürünlerinin birlikte çalışabilirliğini sağlamak üzere tasarlanmıştı. Yıllardır birlikte çalışan iki şirket imza attıkları yeni stratejik işortaklıkları ile ürünlerinin entegrasyonunu yeni bir düzeye taşıyor. Her iki şirke-

tin müşterileri, Bosch IP video gözetim cihazları için şimdi Milestone’ın yeni özel sürücüsü ile daha fazla eşsiz özelliğe erişebilecek. Sürücü, potansiyel güvenlik riskleri hakkında önceden bildiri yapan Bosch’un Akıllı Video Analizi yazılımını ve uç noktada kaydı, aynı zamanda Bosch’un geniş IP video gözetim ürünlerinde mevcut olan diğer benzersiz özellikleri destekleyecek. Milestone Systems, daha önce de Bosch’un kameraya izinsiz müdahale ve hareket algılama ile H.264 sıkıştırma gibi özelliklerini destekliyordu. Stratejik ortaklıklarının bir parçası olarak, Bosch ve Milestone Systems,

ortak pazarlama çabalarını yoğunlaştırarak dünya çapında ticari fuar, konferans ve etkinliklerde, aynı zamanda Bosch’un Kuzey Amerika’daki ürünlerini sergilediği yeni kamyonunda bu entegre çözümü sergiliyorlar.

NIST federal kimlik kartlarının standartlarını yükseltiyor Federal ağa ve devlete ait tesislere giriş yapan federal çalışanlar ve taşeronlar için doğrulama sistemi, daha güvenli hale geldi ve mobil cihazlara da taşındı. Ulusal Standartlar ve Teknolojiler Enstitüsü (National Institute for Standards and Technology - NIST), bu kişilerce kullanılmakta olan Kişisel Kimlik Doğrulama Kartlarının standartlarına bir güncelleme getirdi.

12 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Federal Bilgi İşleme Standardı (FIPS) 201-2 olarak bilinen bu standardın güncellenmiş hali için NIST’in web sayfasında şöyle denmektedir: “Yeni teknolojileri birleştiren, mobil cihazların gelişmiş desteğini dahil eden ve federal dairelerin aldıkları derslerden yararlanan, daha güçlü bir kimlik doğrulama sağlamaktadır.” FIPS 201-2 kartın yeni kabiliyetleri arasında mobil telefonlar ve tabletler üzerinde kullanılabilecek kimlikler üretme seçeneği yanı sıra, ileri güvenlik seçenekleri de mevcut. Örneğin, bir kartın üzerindeki kimlik bilgileri uzaktan da güncellenebilecek, böylelikle kart sahiplerini kart basan bir merkeze yolculuk etme zahmeti ve masrafından kurtaracaktır. Güncelleme, kullanılagelen Kişisel Kimlik Numarasına alternatif olarak “isteğe bağlı kart üzerinde parmak izi

karşılaştırma kabiliyeti” gibi biyometrik ölçümleri de ekliyor. Şimdi daha güçlü bir doğrulama sağlamak için, tek olarak ya da parmak iziyle birlikte kullanılmak üzere, iris okuma da bir seçenek olarak sunuluyor. Seçimli iris okuma için 2011 yılında yayınlanan ISO/IEC 19794-6 iris biyometrik standardı baz alınıyor. Ayrıca NIST de, FIPS 201 e destek olmak üzere Kişisel Kimlik Doğrulama için Biyometrik Veri Şartnamesi yayınladı (NIST Özel Yayınları 800-76-2). NIST’te çalışan bir bilgisayar bilimcisi ve dokümanın yazarlarından biri olan Hildegard Ferraiolo, “Güçlü kimlik bilgileri verdiğinizde kimlik doğrulama güvenceniz artar.” diye belirtiyor. FIPS 201’e getirilen güncelleme, bugüne kadar basılmış olan 5 milyon adet mevcut kartın değiştirilmesini gerektirmiyor.



GÜNCEL

Diplomatik güvenlik Bağımsız bir panel araştırmasına göre, Amerikan Dışişleri Bakanlığının diplomatik güvenlikten sorumlu bürosunun, dünyanın çeşitli yerlerindeki Amerikan elçiliklerini artan terör tehdidine karşı korumak amacıyla, harekete geçmesi gerekmektedir. Büronun başında, bir dışişleri müsteşarı olan Patrick Kennedy bulunmaktadır. New York Times Gazetesi, henüz yayınlanmamış olan panel raporunda Mr. Kennedy’nin bürosu, denetlemekle görevli olduğu 275 tesisin güvenliği ko-

nusuna yeterince eğilmediği gerekçesiyle üstü kapalı bir şekilde eleştiriliyor ve acil olarak güvenlik konularını ele almak üzere departmanın en yüksek politika belirleyicileri arasından, siyasi gücü daha yüksek yeni bir müsteşarın görevlendirilmesi tavsiye ediliyor. Dışişleri Bakanlığı, dünya çapında elçiliklerin güvenliğini artırmak için zaten milyonlarca dolar harcamış bulunuyor, bu çalışmalara yüksek tehdit altındaki elçiliklere düzinelerce ilave diplomatik güvenlik ajanları

göndermek, bu tesislere milyon dolarlık gelişmiş yangında hayatta kalma malzemeleri temini ve gözetleme kameraları kurulması, personelin en riskli görevlere uygun ileri düzeyde eğitilmesi dahildir. 31. sayfasında, panelin vardığı sonuç, artan sayıda ve hayli karmaşık, yüksek riskli geçici ve sürekli noktalarda faaliyet gösteren departmanın yurtdışı diplomasi konusundaki mevcut yöneliminin, örgütsel bir paradigma değişikliğine ihtiyacı olduğu şeklindedir.

İşe alma öncesi araştırmalarda sosyal medyanın yeri Standart bir uygulama olmamakla beraber, potansiyel bir çalışanın iş başvurusunun değerlendirilmesi sürecinde, adayın sosyal medyadaki varlığını dikkate almak, teknolojideki gelişmeler ve insanların giderek daha fazla online haberleşmeye zaman ayırmaları nedeniyle, gelecekte rutin hale gelebilir. Bu konu, ASIS International’ın Bilgi Kaynak Koruma ve İşe Alma Öncesi İnceleme Konseyi (Information Asset Protection and Pre-Employment Screening Council - IAPPES) tarafından gerçekleştilen konferans aramanın odak noktasıydı. Logi-Serve, LLC’nin bilimadamı Dr. Charles Handler’a göre “Şu bir gerçektir ki, veri izleri bilgisayarlarla takip edilerek işlenecek ve insanlar bunları kullanarak karar vermeye başlayacaklar ve biz psikologların pek çoğu bundan hem heyecanlanıyor hem de korkuyoruz.” Endüstriyel/organizasyonel psikoloji konusunda Louisiana Eyalet Üniversitesinde M.S. ve doktora dereceleri olan Handler, bazı şirketlerin

14 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

insanlara Facebook’taki arkadaşları ve arkadaşlarının kredi puanlarına bakarak kredi verdiklerini anlatan yeni kredi seçim formunu anlatan bir makale okuduğundan beri bu fikrin aklında olduğunu söylüyor. Handler, işe kalma kararları vermekten sorumlu kişilerin de aynı şeyi yapmalarının - başvuru sahiplerinin LinkedIn ve Facebook profillerini kullanarak onları değerlendirme, bunlardan sonuçlar çıkarma - bir zaman meselesi olduğunu ekliyor. Handler, “Tabii buradan tembel arkadaşları olanların da tembel olacaklarını sonucunu çıkaracaklardır, ama bu ürkütücü çünkü bu çıkarımlar kesin olamaz.” diyor ve bir insanın belli bir işi yapabilecek niteliğe sahip olup olmadığını değerlendirmek için sosyal medyayı kullanmanın en rasyonel yol olmayabileceği konusunda uyarıyor. Bu durum işverenin başına yasal sorunlar açabilir, ancak bu alandaki yasal yapı henüz tam olarak şekillenmiş değil. Konferans aramanın odak konusu bu boyut değildi ancak İşe Alma Araştırma Kaynakları (Employment Scree-

ning Resources) başkanı ve avukatı Les Rosen, otuzaltı eyaletin, işverenin işe alındıktan sonra çalışanların sosyal medya hesap şifrelerini istemelerini engelleyen yasalar çıkardığını ya da bekleyen yönetmelikleri olduğunu, ancak sosyal medyanın işe alınma sürecinde kullanılması konusunda yönetmelik boşluklarının mevcut olduğunu söylüyor. Ayrıca, çalışanların işvereni işe alındıktan sonra sosyal medya kullanımı ve bu konuda yapabilecekleri konusunda mahkemeye verdiği birkaç vaka olsa da, işe alma sürecinde sosyal medya aktivitesi ya da içeriğinin başvuranın diskalifiye edilmesinde kullanıldığına dair henüz bir dava açılmamış bulunmamaktadır.



GÜNCEL

Mumbai’den alınan dersler: Oteller güvenlik ve risk değerlendirmelerini nasıl değiştirdiler Mumbai’de otellere ve başka bazı hedeflere Pakistanlı militanlar tarafından yapılan ve 160 kişinin ölümü ve 300 den fazla yaralanma ile sonuçlanan saldırı, oteller için tesislerinin, misafirlerinin ve çalışanlarının güvenliğine yaklaşımlarını gözden geçirdikleri bir milat olmuştur. 2008 in kanlı Kasımından sonra, Hindistan’da oteller -özellikle saldırıya hedef olması muhtemel olanların yer aldığı alandakiler - güvenlik personelini artırdı, yeni prosedürler uygulamaya ve federal, eyalet ve yerel hükümetlerle ve bürolarla yakın ilişkiler kurmaya başladılar. Güvenlik danışmanı Jimmy Chin’e göre, her zaman gelişen tehditlerin tabiatı gereği, oteller en son akımlara uygun şekilde güncel olmak ve olay anında

etkilenecek taraflarla iletişimi geliştirmeye çalışmak zorundalar. “Her organizasyon ve endüstrinin saldırı tiplerine uygun olarak değişmekte olduğunu görüyoruz. Kötü adamlar taktiklerini değiştirdikçe, biz iyi adamlar da korunmak ve karşılık vermek konusunda taktiklerimizi değiştirmek zorundayız.” diyen IPF Hospitality’nin başkan yardımcısı Chin, daha önce New York Palace Hotel, Loews Regency, Plaza Hotel ve Trump Organizasyonunda da görev yapmış. Chin, Mumbai’den sonra New York’taki birçok lüks otelin, polisle ve diğer yetkililerle daha yakın ilişkiler kurmaya, iletişimlerini daha iyi koordine etmeye ve saldırıya karşılık verme planlarını geliştirmeye mecbur olduklarını belirtiyor ve çalışanların

saldırı sırasında nasıl tepki göstermeleri ve ilgililerin rollerini iyi anlamaları için eğitimin önemini vurguluyor. “Uygulamadaki plan mükemmel bir plan mı? Uygulamada mükemmel plan yoktur, güçlü plan vardır.” diyor Chin ve ekliyor: “Örneğin, New York polisi her otelin içini-dışını, yalnızca vaziyet planıyla değil, her bir sütunun yapısal özelliğini, sığınak olarak kullanılabilecek alanları, saldırıya maruz kalabilecek alanlarını öğrenmiş bulunmaktadır.”

Birleşmiş Milletler kaygısını dile getirdi BM Güvenlik Konseyi, Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı yönündeki iddialar nedeniyle BMGK üyelerinin “büyük kaygı duyduğu”nu bildirdi. “Acil” çağrısı üzerine toplanan BM Güvenlik Konseyi, yaklaşık 2 saat süreyle iddialar üzerine atılacak adımları görüştü. Hazırlanan basın açıklaması taslağının bazı ülkelerin itirazı üzerine kabul edilmediği öğrenilen toplantının ardından gazetecilere açıklama yapan BMGK Dönem Başkanı Arjantin’in BM Daimi Temsilcisi Cristina Perceval, Güvenlik Konseyi’nin üyelerin talebi üzerine danışma formatında acil olarak bir araya geldiğini söyledi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un yardımcısı Jan Eliasson’un üyelere bilgi verdiğini kaydeden Perceval, “Konsey üyelerinin kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin büyük kaygı duyduğunu söyleyebilirim. Suriye’de neler

16 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

olduğunun netleştirilmesi ve durumun yakından takip edilmesi gerekiyor” dedi. Kimyasal silah kullanımının kim tarafından ve hangi şartlar altında olursa olsun uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiği konusunda BMGK üyeleri arasında görüş birliği olduğunu vurgulayan Perceval, “BMGK üyeleri, bölgedeki hasmane tutumun sona erdirilmesi ve ateşkes sağlanması için güçlü çağrı yapmaktadır” diye konuştu. Genel Sekreter Ban Ki-mun’un, olayın aydınlatılması için detaylı inceleme yapılacağı garantisi verilmesinden de memnuniyet duyulduğunu anlatan Perceval, “BMGK, kurbanlara acil insani yardım ulaştırılması ihtiyacının altının çizdi. Son olarak BMGK kurbanların ailelerine taziyelerini sunar” değerlendirmesinde bulundu. BM Genel Sekreter Yardımcısı Jan Eliasson, BMGK toplantısının ardından

gazetecilere yaptığı açıklamada, Konsey üyelerine BM Genel Skereteri Ban Ki-mun adına bilgi verdiğini bildirdi. Kimyasal silah kullanıldığı iddialarının mümkün olan en kısa sürede incelenmesini istediklerini kaydeden Eliasson, bölgede şiddetin artmasının askeri ve insani sonuçları olacağını belirtti. Suriye hükümeti ile konuya ilişkin temas halinde olduklarını ve iddialara ilişkin inceleme yapılabilmesini umduklarını ifade eden Eliasson, “Prof. Ake Sellström ve ekibi Şam’da. Suriye’de bulunan BM misyonunun bölgede inceleme yapabilmesi için Suriye hükümetinin izin vermesini umuyoruz. Bunun için karşı tarafın rıza göstermesi gerekiyor” dedi. Kimyasal silah kullanımının bölgesel etkilerinin de olacağını dile getiren Eliasson, tüm taraflardan inceleme için heyetle işbirliği yapmasını istedi.



GÜNCEL

NSA haberleşmelerdeki şifrelemeyi kırıyor New York Times Gazetesi dahil birçok kaynak önceki günkü haberlerinde, Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’nin haberleşmelerdeki şifrelemeleri kırmanın yolunu bulduğunu bildirdi. Şifreleme e-postadan banka transferlerine, sağlık kayıtlarına kadar pek çok bilgiyi koruyor. Times, NSA’den bilgi sızdıran Edward Snowden’dan aldığı bilgileri şöyle aktarıyor: NSA haberleşme şifrelerini kırmış olmasının en hassasiyetle korunması gereken sırrı olduğu görüşünde ve bilhassa bu servisleri kullananların şifrelemenin aşıldığını bilmemesi için uğraşıyor. Guardian bir adım daha ileri giderek NSA’nin şifrelemeyi nasıl kırdığını anlatıyor. Ayrıca Bloomberg’e göre, NSA bazı çok popular e-posta ve sosyal medya platformlarının veri tabanlarına giriş sağladı ya da nasıl girebileceğini keşfetti. Bloomberg, haberinde, bu durum neticesinde insanların bilgilerini NSA’nin erişemeyeceği yerlerde saklamaya yönelmesi sonucunda, ABD bulut bilişim şirketlerinin nasıl milyarlarca dolar kaybedebileceklerine dair bir araştırmadan da alıntılar yapıyor. Ortaya çıkan yeni dokümanlardan, Ulusal Güvenlik Ajansının yıllardır süper bilgisayarlar, teknik hileler, mahkeme kararları kullandığı ve gündelik haberleşmenin mahremiyetini korumaya yönelik araçları el altından deşifre etmek için yürüttüğü ikna çabalarının sonuç verdiği ve şifrelemeye karşı verdiği gizli savaşı sonunda kazandığı anlaşılıyor. Haberlere göre, 2000 yılından itibaren web üzerine şifreleme battaniyesi serilmeye başlamasıyla birlikte, NSA haberleşmeleri gizlice takip edebilmek için milyarlarca dolar harcadı; 1990 larda tüm kriptolarda kendi “arka kapı” sını açmak için verdiği açık savaşı kay-

18 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

bedince, NSA de bu işi gizlice halletmek için kolları sıvadı. Yazışmalar ve endüstri çalışanları ile yapılan görüşmeler göstermektedir ki, Ajans şifreleri kırmak için kendi amaçlarına uygun süper hızlı bilgisayarlar kurmuş ve ürünlerine giriş inşa edebilmek için ABD ve diğer ülkelerdeki teknoloji şirketleriyle işbirliğine girmiş. NSA, hedef bilgisayarlara sızarak mesajları şifrelenmeden önce yakalamaya çalışıyor. Bazı vakalarda, firmalar hükümet tarafından kripto şifrelerini teslim etmeye veya arka kapı inşa etmeye zorlandıklarını bildiriyorlar. Ajans dünyanın en tecrübeli kod üreticisi olarak gücünü kullanıp, çeşitli uluslararası donanım ve yazılım üreticilerini şifreleme standartlarına gizli zaaflar koymaya ikna ediyor. Bir istihbarat bütçe dokümanı bu çabaların halen devam ettiğini göstermektedir: ulusal istihbarat direktörü JAMES R. CLAPPER JR. bu yılın bütçe talep yazısında “Biz, karşı tarafların kriptolarını kırmak ve internet trafiğini ele geçirmek için, çığır açacak kriptoanaliz yetenekleri kazanma konusunda yatırım yapıyoruz.” diye beyanatta bulunmuştur.

Ajansın şifreleme sayesinde sağlanan mahremiyet korumasına karşı kazandığı zafer, Amerikalıların e-postalarının veya telefon konuşmalarının savcılık izni olmadan hedef alınmasını yasaklayan kuralları değiştirmiyor. Ama anlaşılıyor ki ajans, 2011 de federal hakim tarafından, kuralları ihlal ederek Yabancı İstihbarat Gözetim Mahkemesini yanıltmaktan dolayı terslenmiş olsa da, mahremiyeti kırma teknolojisinde engel tanımıyor. 1952 de kurulduğundan beri şifre kırmakta uzmanlaşmış olan NSA, bu işi misyonu için gerekli görüyor. Yetkililer, teröristlerin, yabancı casusların ve başka düşmanların mesajlarını deşifre edemezlerse, Amerika’nın büyük risk altına gireceğini belirtiyorlar. Geçen haftalarda, Obama yönetimi istihbarat birimlerini davet ederek, El Kaide liderlerinin bir terörist komplo hakkındaki haberleşmelerinin detaylarını ve Şam’ın dışındaki kimyasal silahlı saldırı hakkında Suriye yetkililerinin mesajlarını istemiştir. NSA yetkililerine göre, bu haberleşmeler kırılamaz kriptolarla şifrelenmiş olsaydı, NSA görevini yerine getiremezdi.



g HAYATA BAKIŞ

“Çocukla iletişim” Güvenlik sektöründe bekâr arkadaşlarımız olduğu kadar, evli, çoluk çocuk sahibi olanlar da vardır. 2013- 2014 Eğitim yılı başladı. Bu yazımın konusunu hem davranış biçimleri hem de iletişimleri yönüyle tüm anne ve babalara faydalı olacağı düşüncesiyle ele aldım. Çocuğun en önemli duygusal ihtiyacı sevilmektir. Bu ihtiyacı ne kadar çok karşılanırsa ruh sağlığı da o derece iyi olur. Unutmamak gerekir ki bütün çocuklarda sevgide ve ilgide odak olmak gibi bir özellik vardır. Çocuk, anne- babasının sevgisini hiçbir zaman başkalarıyla paylaşmak istemez. Buna çok dikkat edilmeli ve çocuğu olumsuz etkileyecek davranışlardan kaçınılmalıdır. Anne-babalar çocuklarını en iyi tanıyan ve onlarla en yoğun ilişkide olan kişilerdir. Onların kendilerine güvenleri olan, kendi kendini ifade edebilen, beşeri ilişkilerde başarılı birer birey olarak gelişmeleri; aile ortamında anne ve babanın tutumlarına ve aynı zamanda tepkilerine bağlıdır. Aile ortamının kendine ait özelliğinden yola çıkarak her çocuğun kendine has bireysel özelliklerinin olabileceğini de unutmamak gerekmektedir. Çocukların bir kısmı yaşlarına göre daha çocukça davranabilecekleri gibi bir kısmı da fazla olgun olabilirler. Dolayısıyla çocuk için standart bir davranış ve faaliyet tayin etmek mümkün değildir. Yaş esasına göre hazırlanan faaliyetleri, bütün çocukların öğrenmesi ve uygulaması beklenmemelidir. Bu noktada çocuğun kişisel özellikleri devreye girer. Siz sevgili anne ve babalar, bu özelliği her zaman göz önünde bulundurmalısınız. Unutmayınız ki çocuk ailenin bir parçasıdır. Ona ilk etki ve tepkiler bu küçük toplumdan gelir. Çocukluk yıllarında karşılaşılan olumsuz bir durum, yalnız o dönemle sınırlı kalmaz; gençlik yıllarında ve yetişkinlikte zaman zaman ruhsal gerginliklere ve davranış bozukluklarına sebep olabilir. Çocuk için, anne-baba model olma özelliği taşır. Dolayısıyla aralarındaki sağlıklı ilişki, sağlıklı nesiller ve güvenli bir gelecek demektir. Çocuğa model olacak anne-babanın ise çocuk tarafından beğenilen, sevilen saygı duyulan, çocukla özdeşleşen tutum ve davranışlara sahip olmaları gerekir. Bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden sağlıklı çocuklar yetiştirmek onlar için iyi model olmakla doğru orantılıdır. Bu da doğru iletişim ile mümkün olabilir. Doğru iletişim kurabilmeniz dileği ile…

20 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Oğuz GÜLAY

Çocukluk yıllarında karşılaşılan olumsuz bir durum, yalnız o dönemle sınırlı kalmaz; gençlik yıllarında ve yetişkinlikte zaman zaman ruhsal gerginliklere ve davranış bozukluklarına sebep olabilir.



KAPAK KONUSU

Fuarlar üzerine… Fuarlar, rakiplerin müşterilerini görme, fuar sırasında yürütülecek çeşitli pazarlama ve tanım aktiviteler ile ilgili söz konusu müşterilere ulaşma ve onlarla bağlantı kurma şansı veren organizasyonlar olma bakımından önem taşınmaktadır.

F

uarları; ürün ya da hizmetlerin, teknolojik gelişmelerin, bilgi ve yeniliklerin tanıtımlarının yapıldığı ve aynı zamanda pazar bulunabilmesi ve satın alınabilmesi, teknik işbirliği, geleceğe yönelik ticari ilişki kurulması ve geliştirilmesi için, belirli bir takvime bağlı olarak, düzenli aralıklarla ve genellikle de aynı yerlerde gerçekleştirilen tanıtım etkinlikleridir şeklinde tanımlayabiliriz. Bu bağlamda ürünlerin tanıtılması, pazarlanması ve dağıtım kanalının geliştirilmesi için en geçerli araçlardan biri olarak kabul edilen fuarlar; amaçlarına uygun olarak farklı gruplara ayrılırlar. w Yatay (genel) fuarlar: Tarım, endüstri ve her türlü tüketim mallarının birlikte ve çeşitleriyle (mamul, yarı-mamul ve hizmet) sergilendiği fuarlardır. Genellikle ürün ve hizmetin tanıtılması ve satışı esasına

22 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

göre düzenlenmektedir. w Dikey (ihtisas) fuarlar: Düzenlendiği konuda üretilen ürün ya da hizmetlerin sergilenmesine izin verilen ve genellikle o sektörle ilgili hedef kitleler tarafından ziyaret edilen fuarlardır. Yüksek teknolojilerin tanıtılması, transferi ve üretilmesinde, ticari ilişkilerin arttırılmasında, pazar yapısı ve potansiyeli konusunda bilgi akışı sağlanmasında ortam hazırlar. İhtisas fuarlarını; Büyük İhtisas Fuarları ve Küçük İhtisas Fuarları başlıkları altında görüyoruz. w Büyük ihtisas fuarları: Sadece iş adamlarına açık olarak, sektör ve pazar dilimi bazında gerçekleştirilmektedir. Bu fuarlara katılan firmaların hem fuarın düzenlendiği ülkeden, hem de diğer ülkelerden çok sayıda ithalatçı ile karşılaşma ve ticari bağlantı kurma şansı vardır. Ayrıca pazara yeni girme

gayretinde bulunan firmalar açısından acente veya distribütör bulma konusunda avantajlar sağlamaktadır. w Küçük ihtisas fuarları: Küçük kapsamlı ticaret fuarları içinde sayısı en fazla olan bu fuarlar, genellikle perakendecilere yönelik olarak düzenlenmekte ve fonksiyonları açısından büyük ihtisas fuarları ile benzerlik göstermektedir. İhtisas fuarları ayrıca endüstriyel yapıya ve pazar bölümüne göre iki başlık altında incelenebilir; w Endüstriye göre ihtisaslaşma: Bir endüstriye dayalı organize edildiği için konuyla ilgili olmayan kişilerin gelme olasılığı az olmakla beraber, bu tarzdaki fuarlar acente ve distribütör bulma açısından iyi bir araç olarak görülmektedir. w Pazar bölümüne göre ihtisaslaşma: Perakendecilere yönelik olarak düzenlenmekte olup, peraken-


de ticaretteki yenilikleri tanıtmak için olanak sağlamaktadır. Fuarlar isimlerine göre; aşağıdaki başlıklarla da tanımlanabilirler. w Tüketici fuarları: Toplumun her kesimine açık olan ve tüketim mallarının sergilendiği fuarlardır. w Entegre fuarlar: Temel alınan bir ürünle ilgili diğer tüm ürün, mamul, yarı-mamul, ekipman ve hammadde gibi temel ve yan dalları kapsayacak şekilde entegre edilerek düzenlenen organizasyonlardır. w Solo fuarlar: Bir ülkenin başka bir ülkede tek başına organize ettiği fuarlardır. w Bölgesel fuarlar: Belirli bir coğrafi bölge bazında düzenlenen ve içinde bulunulan bölgedeki ziyaretçiler tarafından ziyaret edilen fuar tipidir. w Ulusal fuarlar: Düzenlendiği ülkenin kuruluşlarının katılmasıyla gerçekleştirilen ve başka bir ülke kuruluşunun katılımına izin verilmeyen fuarlardır. w Uluslararası fuarlar: Birçok ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen ve fuara katılan firmaların kendi ülkelerinin ekonomik, teknolojik, kültürel-sosyal düzeylerini ve imkanlarını ortaya koyarak uluslararası bir tanıtma stratejisi izlediği fuarlardır. w Expo organizasyonları: EXPO sözcüğü ‘uluslararası sergi’ anlamına gelmektedir. 3-5 yıl gibi aralıklarla ve en çok 6 ay boyunca devam eden EXPO’lar hem düzenlendiği ülkenin hem de katılımcıların ürün ve hizmetlerinin tanıtıldığı, teknolojik gelişmelerin sergilendiği, gelecek vizyonların yansıtıldığı bir iletişim platformudur.

Fuarların önemi Günümüzde tüm sektörlerde yaşanan gelişmeler ve pazarda meydana gelen yeni oluşumlar rekabetin yoğun bir şekilde yaşadığı ortamları doğurmuştur. Bugün artık sadece

kaliteli mal üretip pazara sürmek başarı elde etmek ve satış yapabilmek için yeterli görülmemektedir. Çünkü günümüz koşullarında tüketiciler aynı malın değişik fiyat kalite ve biçimleri ile karşılaşabilmekte ve ihtiyacı olan mal ya da hizmetin değişik alternatifler arasından seçme şansına sahip olmaktadır.

Katılımcı firmalar açısından önemi Yaşadığımız yüzyılda tüm pazarlarda oldukça yoğun bir rekabet yaşanmakta ve bu rekabet ortamında üretimden gelen liderlik gücü, yerini pazarlama ve tanıtım çalışmalarının başarısından gelen liderliğe bırakmaktadır. Gelişim ve değişimlerin yaşandığı bir dönemde artık tüketicilerin zihninde farklı bir konum ve değer yaratabilen işletmeler pazardaki paylarını koruyabilmekte ve ilerleme kaydedebilmektedir. İşte bu noktada firmaların yürüttükleri pazarlama ve tanıtım aktivitelerinin çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Böylesi bir pazar ortamında da ticari ihtisas fuarlarına katılım, firmalara oldukça önemli avantajlar sunmakta ve hem pazarlama hem de tanıtım aktivitelerini bir arada yürütmelerine olanak sağlamaktadır. Ticari ihtisas fuarları mal ve hizmet üreticilerinin ve tüketicilerinin belli zaman ve mekân dilimi içersinde buluştukları bir pazar niteliği taşımakta ve fuarların belirli bir konuya yönelik olması katılımcı firmalara “ilgili talebi” doğrudan, kısa sürede ve en etkili biçimde yakalama imkânı vermekte; bu sayede de hem satış hem tanıtım açısından önemli kazanımlar elde edilmesini sağlamaktadır. Bu açıdan fuarlar, tanıtım kapsamlı olmakta katılımcıların etkili satış grafiğinin bire bir pazarlama ilişkileri ile artmasına aracılık etmektedir. İhtisas fuarlarının firmalar açısından önemi çok büyük. Ticari ihtisas

fuarları, günümüz pazar koşullarında üretici ile tüketicileri, alıcı satıcıları karşı karşıya getirebilen, bu gruplar arasında karşılıklı, yüz yüze bir ilişki kurulmasını sağlayabilen nadir aktivitelerden bir tanesidir. İhtisas fuarları sayesinde katılımcı firmalar, iş yaptıkları müşterileri ile yüz yüze iletişim kurmakta, onların firmaları ve ürünleri hakkında düşündüklerini ilk kaynaktan öğrenme şansına sahip olmakta ve firma tanıtımlarını bizzat müşterilerin kendilerine, araya başka herhangi kişi ya da kitle iletişim aracını sokmadan gerçekleştirebilmektedir. İhtisas fuarları, mevcut ilişkiler üzerindeki faydasının yanında yeni yüzlerle karşılaşmak adına da önem kazanmaktadır. İhtisas fuarları, yüksek ilgi düzeyine sahip ziyaretçileri işletme standına çekmesi açısından bulunmaz bir fırsat olarak görülmektedir. Firmalar, ticari ihtisas fuarlarına katılarak mevcut müşterileri ile bir araya gelebildikleri ve iş ilişkilerini geliştirebildikleri gibi ilerde iş bağlantıları kurabilme ihtimali olan potansiyel müşteriler ile de karşılaşma şansına sahip olmaktadır. İhtisas fuarları, fuarın düzenlendiği sektöre ait pek çok işletmeye fuar alanında bir araya getirmekte ve böylece bu işletmeler arasında geleceğe yönelik bilgi paylaşımlarının yapılmasına ve iş ortaklıklarının kurulmasına olanak sağlamaktadır. Sektördeki diğer işletmelerle bağlantı kurulmasının yanı sıra ticari ihtisas fuarlarında, o sektörle iş yapan ya da yapmak isteyen profesyonel ziyaretçiler bulunmakta ve katılımcı firmalar bu kimselere ürün ve hizmetlerinin doğrudan tanıtımını yapma fırsatına sahip olmaktadır. Fuarcılık konusunda yapılan araştırmalar göstermektedir ki ihtisas fuarları, pazarlama araştırmalarının gerçekleştirilmesi için önemli fırsatlar sunmaktadır. Fuar organizas-

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 23


KAPAK KONUSU

yonların katılımcı firmalar için bu kadar önem arz eden bir çalışma haline gelmesinin nedenlerinden bir tanesi de bu tipteki organizasyonların çok sayıdaki firmayı bir araya getirmesi; bu sayede de firmalara “rakiplerini izleme” şansı vermesidir. Aynı zamanda ihtisas fuarları, rakiplerin müşterilerini görme ve fuar sırasında yürütülecek çeşitli ve pazarlama ve tanım aktiviteler ile ilgili söz konusu müşterilere ulaşma, onlarla da bağlantı kurma şansı veren organizasyonlar olma bakımından da önem taşınmaktadır.

Pazarlama açısından önemi Günümüz pazarlarında tüketici davranışları son derece değişken ve karmaşık bir yapı kazanmış, bir ürün ya da hizmetin tanıtımı, en az o ürünü üretmek kadar önemli bir hâle gelmiştir. Böylesi bir ortamda da, söz konusu ürünler için gerçekleştirilecek tutundurma çabalarının daha dikkatli, titiz ve kompleks bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Çünkü pazardaki mevcut şartlar altında bir firma, ne kadar iyi ve kaliteli ürün üretirse üretsin, o ürünü iyi ve doğru bir biçimde tanıtmayı başaramazsa, faaliyet gösterdiği sektörde başarı sağlayamamaktadır. Konuya öncelikle pazarlama ve bütünleşik pazarlama iletişimi sürecinin ilk elemanı olan ürün açısından yaklaştığımızda, ticari ihtisas fuarına katılımın, ürün karmasının bileşenleri ve bu sayede de ürünün kendisinin test edilmesine önemli ölçüde imkân sağladığını söylemek mümkündür. Bu özelliği ile ticari ihtisas fuarları, hem ürünün tanıtımını gerçekleştirmekte hem de söz konusu ürünlerin, nasıl birer iletişim mesajı verdiklerinin ve bu mesajın tüketiciler tarafından nasıl algılandığının doğrudan gözlemlenmesine olanak sağlamaktadır. Ticari ihtisas fuarları, bir firmaya

24 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

ait ürün yelpazesinin, profesyonel ziyaretçiler ile buluşmasını sağlayan organizasyonlar olması bakımından da etkili olmaktadır. Ticari ihtisas fuarları, bütünleşik pazarlama iletişimi ile işletme hakkında oluşturulmaya çalışılan imaja somut bir boyut katmaktadır. Bir gazete reklamında, tanıtım broşürlerinde, diğer reklam aktivitelerinde olduğu gibi, soyut bir etki yaratmak yerine, ihtisas fuarlarında, ürün ve/veya hizmetler merkezi bir unsur olarak ele alınmakta, işletmenin makine, teknoloji ve üretim sistemleri sergilenerek, imajın somut boyutu desteklenmektedir. Bu sayede de bütünleşik pazarlama iletişimi sürecinin işlerliğine bir devamlılık getirilmektedir. Çünkü bütünleşik pazarlama iletişimi kapsamında yararlanılan diğer iletişim yöntemleri, müşterinin zihninde soyut bir imaj yaratmakta, işletmenin vaat ettikleri, ürün ve hizmetleri hakkında aktarılan mesajlarla işletmenin müşterilerine olan bakış açısı yansıtılmaya çalışılmaktadır. Ticari ihtisas fuarları ise, yansıtılmaya çalışılan bu bakış açısının birebir uygulamasını sunarak, diğer iletişim yöntemlerine somut boyutta bir destek sunmaktadır. İhtisas fuarları bu özellikleri açısından da bütünleşik pazarlama iletişimi çalışmalarının sonuca ulaşmasında oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Fuarlar, dünya üzerinde yaşanan gelişmelere paralel olarak pazarlama iletişimi araçları arasında yer alan reklam ve satış geliştirme

yöntemlerinin ardından 3. Sıraya yerleşmiştir. Ticari ihtisas fuarlarını bütünleşik pazarlama iletişimi içerisinde ön plana çıkaran oluşumlardan bir tanesi de işletmeden işletmeye ve işletmeden işletmeye pazarlama çalışmaları içinde önemli bir rol oynamasıdır. Yani ticari ihtisas fuarları özellikle iş pazarları açısından büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak diyebiliriz ki, ticari ihtisas fuarları bütünleşik pazarlama iletişimi sürecinin etkinliğini arttıran en önemli elemanlardan bir tanesidir ve gelecekte de firmaların en çok yararlandığı iletişim yöntemlerinden bir tanesi olacaktır.

IFSEC Istanbul Güvenlik ve Yangın Fuarı IFSEC Istanbul Güvenlik ve Yangın Fuarı, dünyanın lider fuar ve etkinlik organizasyonu şirketi UBM tarafından organize edilen uluslararası arenadaki en prestijli güvenlik ve yangın fuar organizasyonlarından biri olmaya aday. Özel Güvenlik Federasyonu, GÜSOD, GESİDER, ASIS, UKTI, BSIA, CoESS ve gibi sektörün önde gelen saygın yerli ve yabancı sivil toplum kuruluşları tarafından desteklenen IFSEC İstanbul, bölgenin gelişmekte olan güvenlik - yangın endüstrisini bir adım öteye taşıma misyonunu taşıyor. IFSEC İstanbul’un gelecek yıllarda da yükselen bir ivme ile faaliyetlerine devam etmesi temennisi ile…

Fuarlar, bütünleşik pazarlama iletişimi sürecinin etkinliğini arttıran en önemli elemanlardan bir tanesidir ve gelecekte de firmaların en çok yararlandığı iletişim yöntemlerinden bir tanesi olacaktır.



KAPAK KONUSU

Güvenlik fuarları... Fuarlar güvenlik bilincinin oluşması ve sağlam bir altyapıya kavuşması açısından çok değerli. Güvenlik fuarları her şeyden önce, uzmanlık ya da ilgi alanı güvenlik olan profesyonelleri ve meraklıları bir araya getirmesi açısından da büyük önem taşıyor. Bu çerçevede, güvenlik şirketleri ürün ve hizmetlerini doğrudan hedef kitlelerine tanıtabiliyorlar. Alp Saul / CEO PRONET GÜVENLİK

G

üvenlik fuarları her şeyden önce, uzmanlık ya da ilgi alanı güvenlik olan profesyonelleri ve meraklıları bir araya getirmeleri açısından büyük önem taşıyor. Bu çerçevede, güvenlik şirketleri ürün ve hizmetlerini doğrudan

26 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

hedef kitlelerine tanıtabiliyorlar. Ayrıntılarda farklılaşmakla birlikte, güvenliğin dünyanın her yerindeki genel tanımı ve insanlara ifade ettiği kavramlar aynı. Uluslararası kapsamda gerçekleşen fuarlar, şirketlerin hem daha geniş kitlelere ulaşmalarını hem de gerek çevre bölgelerdeki gerekse

dünyadaki trendleri yakından tanımalarına yardımcı oluyor. Bu tür organizasyonlarda bir araya gelme fırsatı bulan güvenlik profesyonelleri, fikir alışverişinde bulunarak vizyonlarını genişletebiliyorlar. Bu da yenilikçi yaklaşımların önünü açarak, hizmet ve ürünlerde farklılaşabilmeyi


Alp Saul

beraberinde getiriyor; sektörün sağlıklı bir şekilde büyümesini ve gelişmesini sağlıyor. Fuarlar güvenlik bilincinin oluşması ve sağlam bir altyapıya kavuşması açısından da çok değerli. Bugün ülkemiz güvenlik pazarının 5 milyar TL büyüklüğe sahip olduğu tahmin ediliyor. Müşterilerimizin her geçen gün değişen ihtiyaçları ve sektör oyuncularının sunduğu çözümler ile önümüzdeki dönemlerde sektörün büyüklüğü ile ilgili bugünkü rakamlardan çok daha büyük rakamlardan söz edebilmemiz mümkün olacak. Artan güvenlik bilinci, bunun beraberinde getirdiği güvenlik ihtiyacı, kentsel dönüşüm projeleri, metropollerde yaşayan insan sayısının gün geçtikçe artması güvenlik sektörünün büyüme isteğini ve ivmesini de artırıyor. 5 milyar TL’lik pazarda elektronik güvenlik segmentinin büyüklüğü 600 milyon TL’ye yaklaşıyor. Zaman içinde değişen ihtiyaç ve taleplerin yanı sıra ve sektöre liderlik eden, yenilikçi yaklaşım sergileyen oyuncuların sunduğu çözümlerin de desteğiyle, önümüzdeki dönemlerde sektörün büyüklüğü ile ilgili bugün sözünü

ettiğimiz rakamlara kıyasla çok daha büyük rakamlardan bahsedeceğimizi düşünüyoruz. 2011 yılı rakamlarına göre ev kullanımında % 0,8 KOBİ’lerde ise yüzde 4,8 seviyelerinde seyreden penetrasyon oranları, pazarın potansiyelini ortaya koyarken, sektörün oyuncuları olarak bizlere de gidecek çok yolumuz olduğunu gösteriyor. Elbette pazarı büyütmek hedefi ile hareket ederken, ülkemizdeki penetrasyon oranlarının düşük olmasında algının belirleyici bir etken olduğu göz ardı edilmemeli. Ülkemizde ne yazık ki, elektronik güvenlik sistemlerine yönelik geçmişten gelen olumsuz bir algı var. Özellikle bir haberalma merkezine bağlı olmayan alarmların neden olduğu “Alarm sadece çalar, insanları rahatsız eder, sonunda da hiçbir şey olmaz” algısı pazarın büyümesinin önünde önemli bir engel. Kaliteli ürün ve hizmetler sayesinde bu olumsuz algının son dönemde büyük oranda kırılmaya başladığını sevinerek görüyoruz. Bu sayede bugün artık akıllı ve yaşayan alarm sistemlerinden söz ediyoruz. Evinin ya da iş yerinin kapısının önünde 7 gün 24 saat polisin, itfaiyenin ya da ambulansın bekliyor olduğu düşüncesini insanların aklına yer-

leştiren sistemler sektörümüzün önünü açacaktır. Bu algı değişikliğine ek olarak, sektördeki oyuncuların öncelikli hedefi “alarm satmak” olmamalı. İçinde bulunduğumuz dönemde güvenliğin de insanoğlunun temel ihtiyaçları arasında yer aldığını unutmadan, tüm toplumda bir güvenlik bilinci oluşturmak için çalışmalıyız. Tüm çalışmalarımızın odağında müşterilerimizin yaşam senaryolarına ve yaşam alanlarına uygun çözümler üretmek yer almalı. Konu güvenlik olunca, yukarıda değindiğimiz yenilikçi yaklaşımdan ve dolayısıyla teknolojiden söz etmemek mümkün değil. Teknoloji ve güvenlik bugün iç içe geçmiş durumda… Her zaman en yeni ve en gelişmiş teknolojilerden yararlanmak, bu teknolojileri nitelikli çalışanlarla destekleyerek doğru şekilde kullanmak büyük önem taşıyor. Bu alanda dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip etmek, gerekirse yerel ihtiyaçlar paralelinde özelleştirmek ve kısa süre içinde pazara sunmak gerekiyor. Güvenlik konusunda dünya lideri konumunda bulunan ABD ve İngiltere gibi ülkelerden know-how aktarımında bulunmak da bu kapsamdaki öncelikler arasında yer almalı.

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 27


KAPAK KONUSU

IFSEC Istanbul Fuarı Ziyaretçilerin % 30’unun Türkiye dışından gelen katılımcılardan oluşacağı tahmin edilen IFSEC İstanbul, halihazırda ülkemizde gerçekleştirilen ve bu denli geniş uluslararası katılımcı ve ziyaretçiyi kendisine çeken yegane fuar hüviyetinde…

3

0 Eylül - 2 Ekim 2013 tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında düzenlenecek IFSEC İstanbul Güvenlik ve Yangın Fuarı; ülkemiz insanlarının yanı sıra Orta Asya ve Güney Doğu Avrupa bölgelerinden pek çok ziyaretçiyi ağırlayacak. Aralarında Axis Communications, Canon, Panasonic, SFFECO, Sony ve daha birçok markanın bulunduğu 160’tan fazla Türk distribütör ve uluslararası büyük imalatçıyı fuarda

28 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

göreceğiz. Ziyaretçilerin % 30’unun Türkiye dışından gelen katılımcılardan oluşacağı tahmin edilen IFSEC İstanbul, halihazırda ülkemizde gerçekleştirilen ve bu denli geniş uluslararası katılımcı ve ziyaretçiyi kendisine çeken yegane fuar hüviyetinde…

IFSEC Istanbul’da İngiltere pavyonu İngiliz Güvenlik Endüstrisi Birliği (BSIA) tarafından finanse edilen

Birleşik Krallık Fuar Pavyonu (BK) piyasasından ülke dışına ihracat konusunda oldukça deneyimli olan katılımcı BSIA üye şirketlerine ev sahipliği yapacak. Ziyaretçilere; yurt dışındaki tedarikçilerin önerdikleri çözümlerin adeta keşfedebileceği bir merkez olan BK Fuar pavyonunun, IFSEC Istanbul Fuarı için uluslararası mahiyet kazanmasına da vesile olacak. BSIA’ya ek olarak fuara katılan BK organizasyonunda Advanced Electronics, Bold Communicati-


ons Ltd, DyconLtd, GJD ManufacturingLtd, Lichfield Fire &SafetyEquipmentCo, Intercall, Magnetic Solutions, Qvis, SesysLtd, Tyneflow, Winsted Limited, AxxessIdentificationLtd, Elmdene International Ltd, STI (Avrupa) ve Thinking Space Systems gibi isimleri sayabiliriz.

IFSEC Istanbul etkinlikleri Fuarın yanı sıra, IFSEC Akademisi IFSEC İstanbul içinde bölgede gelişmekte olan güvenlik ve yangın sektörlerine yönelik olarak semi-

ner/konferans/panel etkinlikleri düzenleyerek sektörün geleceğine yönelik olarak bir projeksiyon oluşturuyor. Bu dinamik ve benzersiz etkinlik programları; GESİDER, GÜSOD, ÖGF ve ASIS gibi sektörün önde gelen yerel ve uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından destekleniyor. Bölgedeki anahtar güvenlik uzmanlarıyla gerçekleştirilen bu etkinlik programları, endüstrinin geleceğinin Türkiye, Güney Doğu Avrupa ve Orta Asya’da şekillenmesi desteklenmiş olacak. Kamu ve özel sektörden yüksek profile sahip ziyaretçilerin katılımını hedefleyen bu etkinlikler, düşünmeye teşvik edici tartışmalar yoluyla network kurma ve akitte bulunma işlemlerini kolaylaştırmak üzere tasarlandı. Katılımcılar; güvenlik ve yangın sektörünün bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçlarını tamamen anlamış bir şekilde fuardan ayrılacak, önde gelen küresel örneklerden çıkarımlarda bulunacak ve bu endüstrilerin bölge çapında gelişimine nasıl katkıda bulunabileceklerini analiz edebilecekler. Özet olarak IFSEC İstanbul içinde düzenlenecek konferans, seminer ve panel etkinlikleri güvenlik ve yangın sektörünün önümüzdeki on yıl içinde nasıl görüneceğine dair bir resim ipuçlarını verecek. Bunu kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görüyoruz.

Oturumlar hakkında birkaç ipucu Konferans, seminer ve panellere, alanlarında otorite güvenlik ve yangın uzmanlarının katılması planlandı. Bölgenin en etkili liderlerini bir araya toplayan temel panel tartışmalarında her bir modülle alakalı sonuçlara ulaşılacak; uzman bilgileri dinleyicilerle paylaşılacak. Frost & Sullivan, GESİDER ve UKTI; bünyesindeki etkili liderler tarafın-

dan yapılan sunumlarda temsilciler, sektördeki meslektaşlarıyla görüşmeler yapma ve ayrıca network kurma fırsatı yakalayacaklar. CoESS Birinci Başkan Vekili Claude Tarlet, açılış töreninin bir parçası olarak ‘Güvenlik Sektöründe Durum” adlı bir sunum yapacak. Tarlet; verdiği mülakatta “ IFSEC İstanbul Konferansı’nın açılışını yapacak olmaktan dolayı çok mutluyum. Bölgesel ve uluslararası temsilciler şüphesiz önemli görüşmelerde bulunacak ve hepimiz Güvenlik Sektörünün önümüzdeki on yıl boyunca nasıl gelişme göstereceğine dair görüşlerimizi paylaşabileceğiz“ dedi. IFSEC İstanbul 2013 düzenleyicisi UBM İstanbul Genel Müdürü Kerim Bertnard; fuar hakkında “Satın alma zincirini ve onun ihtiyaçlarını tamamen anlayarak, fuarın herkesin ihtiyaçlarını temin etmesini sağlamak için piyasa gerekliliklerine cevap verdik. Benzersiz interaktif özellikleri etkinlik sahnesine taşımak ve böylece ziyaretçilerin başka hiçbir yerde bulamayacakları bir deneyim yaratmak için çok çalıştık. Distribütörler, entegratörler ve özellikle uluslararası arenadan gelen nihai müşteriler hafta boyunca değerli iş bağlantıları kurabilecektir” dedi. Ürünlere kaynak bulmak, yeni iş alanlarını tanımlamak üzerine IFSEC İstanbul 2013 sektör için kaynak yaratmak, yeni temaslarda bulunmak ve işin genişletilebileceği yeni coğrafi alanları tanımlamak açısından benzersiz bir fırsat olacak. Endüstri geliştikçe en son teknoloji, ürün ve çözümlerin daha da üzerinde olmanın oyunda bir adım önde olmak isteyen profesyoneller için ne kadar önemli olduğu aşikardır. Fuarlar bu bağlamda katılan ziyaretçilere network kurma fırsatını verecek…

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 29


SEKTÖRDEN

Güvenlik büyüme ürdürec “Güvenlik sektörü büyüme trendini sürdürecek”

Sektörün bu yıl yaklaşık %10-12 büyüme oranı ile birçok ülkeden çok daha fazla büyüme kaydettiğini belirten Sensormatic Ceo’su İsmail Uzelli ile röportaj yaptık. Gelişmiş ülkeler ile mukayese edildiğinde Türkiye güvenlik sektörünün henüz gelişmekte olduğunu kaydeden Uzelli; bu büyüme trendinin daha uzun süre ve daha üzerinde oranlarla devam edeceğini söyledi.

Firmanız ve sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetler hakkında bilgi alabilir miyiz?

Biz, Sensormatic’i 1994’ten beri hayata geçirdiği projelerle sektördeki en büyük portföye ulaşmayı başaran lider elektronik güvenlik sistemleri entegratörü olarak tanımlıyoruz. Güvenlik konusunda bir müşterinin ihtiyaç duyduğu; uzun süreli ilişkiler kurabileceği, tüm elektronik güvenlik ihtiyaçlarına yanıt alabileceği, güvenlik projesinin tamamının sorumluluğunu üstlenebilecek bir iş ortağıyız. Farklı teknoloji kombinasyonlarını elektronik güvenlik için kullanan tek markayız. 50’den fazla lider markanın bölgedeki distribütörü olmamız sayesinde müşterilerimize en rekabetçi koşulları önerebiliyoruz. Perakende, ticari ve endüstriyel, devlet kurum ve kuruşlarının ihtiyaç duyduğu video izleme ve geçiş kontrol çözümleri, biyometrik sistemler, kurumsal alarm sistemleri, alarm haber alma, çevre güvenlik

30 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

sistemleri, yangın algılama-ihbar sistemleri, elektronik ürün takip çözümleri, kişi sayma sistemleri gibi güvenlik ve operasyonel verimliliğe doğrudan etki eden pek çok konuda çözümler sunuyoruz. 200 çalışanımız ve Türkiye’deki 5 ofisimiz ile perakende, havacılık, kamu ve adalet, bankacılık ve finans, ticari ve endüstriyel, enerji, sağlık, lojistik, spor, turizm ve otelcilik alanlarında 20.000’den fazla noktada kurulu sistemimizle bölgede lider konumdayız. 2011 yılında özel güvenlik alanında bilgi lideri olan Securitas AB ile bir ortaklık gerçekleştirdik. Bugün geldiğimiz noktada Kuzey Amerika’da, Avrupa’da, Latin Amerika’da, Orta Doğu’da, Afrika’da ve Asya’da olmak üzere toplam 52 ülkede, uzman güvenlik hizmetlerinden, teknolojik çözümlere, danışmanlığa ve araştırmaya kadar uzanan geniş hizmet yelpazesiyle ve 300.000 çalışanıyla giderek büyüyen ve gelişen bir yapıda, özel güvenlik

ve elektronik güvenliği kombine ederek müşterilerimize 360 derece güvenlik hizmeti vermeye devam ediyoruz.

Sektör hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Sektörümüz bu yıl beklenen şekilde yaklaşık %10-12 gelişim kaydetti. Bu büyüme oranı ile birçok ülkeden çok daha fazla büyüme kaydettiğini söyleyebilirim. Gelişmiş ülkeler ile kıyasladığımızda Türkiye güvenlik sektörü henüz gelişmekte ve bu büyüme trendini daha uzun süre, hatta daha üzerinde oranlarda devam ettireceğini öngörüyorum. Bugün baktığımızda Türkiye’de güvenlik sektörü büyüklüğünün yaklaşık 9 milyar dolar civarında olduğunu söyleyebiliriz. Elektronik güvenlik sektörünün ise yaklaşık 600 milyon USD hacminde olduğunu söyleyebiliriz. Halihazırda Türkiye’deki bu segment Ortadoğu’da en büyük dördüncü pazardır. Bu rakam video izleme


İsmail Uzelli Sensormatic Ceo’su

k sektör trendin cek” sistemleri (CCTV), geçiş kontrol sistemleri, yangın algılama, hırsız ihbar sistemleri ve biometrik sistemler gibi tüm elektronik güvenlik sistemlerini kapsamakta. Türkiye elektronik güvenlik segmentinin 2015 yılı sonuna kadar 1 milyar USD’ye ulaşması bekleniyor. Bugünkü pazarın içerisinde doğrudan yabancı sermaye payı ise %15’i bulmakta. Önümüzdeki yıldan itibaren burada yoğun bir talep olacağını ve yurtdışından üreticiler dahil birçok yabancı güvenlik şirketinin pazara girmek isteyeceğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen ithalat rakamı yaklaşık 210m USD, ihracat rakamı ise yaklaşık 20m USD olarak gerçekleşti. Ancak ilerleyen dönemde yabancı sermayenin pazara girmesi ile ithalatın artacağı, aynı zamanda, üreticilerimizin sayı ve ürün yelpazesinin her geçen yıl çoğalmasıyla ihracat rakamımızın hızla artacağını öngörüyoruz. Ülkemiz her ne kadar üretim konusunda henüz başarılı olmasa da, üretim

ve ARGE için henüz yeterli boyuta gelmese de ihracat konusunda ilerleme kaydediyor. Özellikle çevre ülkelerde yeterli bilgi ve tecrübeye sahip entegratör veya uygulama şirketleri olmadığı için ithal ettiğimiz ürünlerin yaklaşık %20’si çevre ülkelere tekrar ihraç edilmekte ve mühendislik gibi katma değerler ile projeler hayata geçirilmekte. Uygulama ve entegrasyon tarafından bakıldığında ise sektörümüzün oldukça ileri seviyede olduğunu görüyoruz.

Yaşanılan sorunlar ve çözüm önerilerinizi anlatabilir misiniz?

Sektörün en önemli sorunlarından biri haksız rekabettir. Bugün sektörde uzman ve kaliteli hizmet veren firmaların yanında sektöre sadece ürünler gözü ile bakan, uzmanlık sahibi olmayan ve kalitesiz iş ve ürün ithalatı yapan birçok firmanın varlığını sürdürdüğünü üzülerek ve endişe içinde izliyoruz. Güvenlik alanında belirli standartlar olmaması, kayıt dışı çalışmaları, sorunlu ve verimsiz projeleri beraberinde getiriyor. Ancak güvenlik asla risk alamayacağınız nadir alanlardan biridir. Yetkin olmayan kişilerce projelendirilen ve kurulan sistemler işletmelere geri dönüşü olmayan zararlar verebilmekte. Bu tür

oluşan üzücü olayların malesef sıklıkla gerçekleştiğini görüyoruz. İthalata dayalı bir sektör olması ve aynı zamanda ÖTV uygulamasının olduğu bir sektör olduğu için de fiyatlarda haksız rekabet yaşanmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada sektörel derneklerimizin de bu alanda ciddi çalışmalar yürüttüğünü görebiliyoruz. Bu çalışmaların yanında İşletmelerin de seçici olması ve değerlerini koruma altına alacak olan firmayı seçerken sorgulayıcı olmasını bekliyoruz. Çalıştıkları kurumun kurumsallığı, sürekliliği, güvenilirliği ve teknik yetkinlikleri çok önemli. Seçim kriterleri arasında sadece fiyatları değil saydığım özellikleri de dikkate almalarını öneririz.

Sektörde önümüzdeki sürece ilişkin öngörüleriniz nelerdir?

Sektörümüz genç bir sektör, geleceğe yönelik olumlu öngörülerim var. Daha uzun yıllar gelişmeye ve büyümeye devam edeceğiz. Ancak bizlerin bu dönemde sağlıklı ve doğru gelişimi desteklemek adına yapmamız gereken daha çok konu var. Bunların bazılarını başarı ile hayata geçiriyoruz, bazılarını gerçekleştirmek için ise daha çok çalışmamız gerekiyor. Sektörümüzde geleceğe yönelik gelişimi sürdüre-

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 31


SEKTÖRDEN

Dünya elektronik güvenlik pazarının 2012 yılında 85 Milyar Dolar olduğu tahmin ediliyor. 85 Milyar Dolar’lık bu pazarın %31’i Batı Avrupa’da, %25’i Kuzey Amerika’da ve %25’i Asya-Pasifik Bölgesi’nde. 2014 yılına dek yıllık %7,8 artışla elektronik güvenlik pazarının 95-100 milyar USD’ye ulaşması bekleniyor. Dünyadaki süreç ile ülkemizdeki süreci mukayese ettiğimizde neler söyleyebilirsiniz?

bilmek için mutlaka İnsan Kaynaklarımıza yatırım yapmalıyız, bunun için sektörümüzü anlatıp gençlerimizi bu sektöre özendirmeliyiz. Sektörümüzde bulunan arkadaşlarımızın da gelişimini sürdürmeli ve desteklemeliyiz. Örneğin biz 2014 yılı için teknik ekiplerimize ortalama yurtiçi ve yurtdışında toplamda yıllık 41 saat eğitim planladık. Diğer bir konu ARGE çalışmaları, bu konuda birikimimiz hergeçen gün artıyor ancak uzun soluklu planlama yapmadığımız için yeterli zamanı ve kaynağı ayırmıyoruz. Bunu devlet’ten bekliyoruz sürekli burada sektör olarak geleceğimiz için duruşumuzu değiştirmeliyiz. Uygulama ve projelendirme konusunda tecrübemizi tüm bölgeye yaybilme fırsatımız var.

32 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Dünya elektronik güvenlik pazarının 2012 yılında 85 Milyar Dolar olduğu tahmin ediliyor. 85 Milyar Dolar’lık bu pazarın %31’i Batı Avrupa’da, %25’i Kuzey Amerika’da ve %25’i Asya-Pasifik Bölgesi’nde. 2014 yılına dek yıllık %7,8 artışla elektronik güvenlik pazarının 95-100 milyar USD’ye ulaşması bekleniyor. Genel tabloya bakıldığında dünyada başta Amerika olmak üzere güvenlik ihtiyacı duyan ve güvenlik alanına yapılan yatırımın öneminin farkında olan ülkelerle kıyaslandığında henüz küçük bir pazarız. Ülkemizde son yıllarda gerçekleşen emlak projeleri ve nüfus yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda yatırımcı için ilgi çekici bir pazar resmi çiziyor. Güvenlik sektörü son yıllarda büyümesini istikrarlı bir şekilde sürdüren nadir pazarlardan bir tanesi, her ne kadar gelişmiş ülkelerde pazarın büyüme hızı düşse de gelişmekte olan ülkelerde hızlı büyüme devam ediyor. Doğu Avrupa, CIS ülkeleri ve Ortadoğu’da bu büyümenin önümüzdeki 2 yıl boyunca aynı hızda devam edeceği öngörülüyor. Bazı Afrika ve Asya-Pasifik ülkeleri de benzer büyüme trendini yakaladı ya da yakın zamanda yakalaması bekleniyor.

Asya-Pasifik, Ortadoğu ve Afrika homojen pazarlar değil, farklı büyüme hızlarına sahip pek çok ülke aynı pazar sınırlarında yer alıyor. Ancak bu ülkelerdeki hızlı ekonomik büyümenin yanı sıra siyasi olaylar, iç güvenliğe dönük tehditler ve mevcut güvenlik uygulamalarının yetersizliği sektörel büyümeyi daha da arttırıyor. Çin, Hindistan, Rusya ve Türkiye’de 2014 yılında da iki basamaklı büyüme rakamlarının devam etmesi bekleniyor. Güvenliğe dönük devlet yatırımlarının artması, taşere edilen güvenlik hizmetlerinin artması ve çeşitlenmesi, gelişmekte olan ülkelerde altyapı ve inşaat sektörlerinin hızlı gelişimi bu büyüme trendini pozitif yönde etkileyen başka unsurlardır.

Sosyal sorumluluk projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Elektronik güvenlik sektöründeki liderliğimiz bizler için önemli bir başarı ölçeğidir. Ancak yalnızca uzmanı olduğumuz alandaki başarılarımız değil sorumlu olduğumuz topluma karşı gerçekleştirdiğimiz projelerimizin başarısı da bizler için büyük önem arz etmekte. Bu nedenle kurulduğumuz günden bu yana eğitim, çevre, spor ve sanat gibi farklı alanlarda projeler gerçekleştiriyor ve var olan projeleri sponsorluklar ile desteklemeye devam ediyoruz. Sürdürülebilir gelecek bakış açımızı somutlaştırmak adına attığımız önemli adımlardan biri 2012 yılında Breeam Sertifikalı çevre dostu yeşil ofisimize taşınmak oldu. Breeam sertifikalı çevreci binalar, özel tesisatları sayesinde yağmur suyunu tuvalet ya da peyzaj ihtiyaçlarında kullanarak su tasarrufu sağlıyor. Güneş enerjisi kullanıyorlar bu sayede gün ışığından daha çok yararlanıyor bu da ısı verimliliğini arttırıyor. Doğal aydınlatma ve havalandırma kullanılıyor. Yeniden



SEKTÖRDEN

işlenmiş malzeme kullanıldığı için karbondioksit salınımı da minimuma indiriliyor. Çalışma alanlarının çevreci özellikleri sayesinde çalışan verimliliği de artıyor. Taşınma kararımız ile doğaya ve çevreye karşı olabilecek olumsuz etkilerimizi minimuma indirdiğimize inanıyorum. Sürdürülebilir gelecek politikamızı sadece ofisimizle değil ürünlerimiz ile de destekliyoruz. Ürünlerimizin yaşam döngüsünün tüm aşamalarında çevreyi seleflerine göre daha az etkileyen ürünler kullanmayı hedefliyoruz. Ürünlerimiz üretim safhasından itibaren çevresel yönleri gözetilerek geliştiriliyor. Şirket olarak doğal kaynakların korunması için, ürünlerin çevre üzerindeki etkisini azaltma, çevre dostu ürün ve süreçleri desteklemekte kararlıyız. Özellikle çevre dostu malzemelerin kullanımı, ürünlerimizin yeniden kullanımı ve geri dönüşüm seçenekleri ile birlikte gelişmiş ürün ambalajı kullanımına imkan sağladı. Sonuç olarak ürünlerimizin bu sayede de müşterilerimizin çevreye bırakacağı izi azaltmak için çalışıyoruz. Bugüne dek ürünlerimizin çevresel etkilerini azaltmak için yapılan çalışmaları özetlemek gerekirse; Tehlikeli maddelerin kısıtlanması uygulamasıyla kurşun, cıva, kadmiyum, hexavalent krom, polybrominated bifeniller ve polybrominated difenil eterlerin kullanımlarının kısıtlanması sağlanmış ve RoHS standardını karşılar hale gelinmiştir. Yine REACH tüzüğü kapsamında çok yüksek tehdit uyandıran kanserojen, mutajen, üreme için toksik, kalıcı biyobirikim toksik, yüksek kalıcı biyobirikim veya eşdeğer tehdit yaratan örneğin endokrin topu

34 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

gibi maddelere önleyici ek kontrol mekanizması getirilmiştir. Benzer şekilde kurşun, cıva, kadmiyum ve altı, değerli kromun paketleme ve ambalaj mürekkeplerinde kullanımı yasaklanmıştır. Sorumlu olduğumuz ve desteklediğimiz bir diğer alan ise sanat. Beğeniyle takip ettiğimiz, branşlarında başarılı ve dinamik 50’yi aşkın genç müzisyenin katılımı ile oluşan İstanbul Film Müzikleri Orkestrası’nın sponsorluğunu üstlendik. Ana repertuvarını oluşturan orijinal film müzikleri ile birlikte filmlerde sıklıkla kullanılan klasik batı müziği eserlerine kadar çok çeşitli ve keyifle dinlenen çalışmaları var. Bu genç topluluk sayesinde sanata bir miktar da olsa katkıda bulunmak bizleri çok mutlu ediyor. Eğitim konusu sadece toplumumuz değil sektörümüz için de ayrı bir öne taşımakta. Sürdürülebilir gelişim için elektronik güvenlik alanında uzman yetiştiren Mehmet Rıfat Evyap Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde bir elektronik güvenlik laboratuvarı kurduk. İstanbul Ayazağa’da bulunan Mehmet Rıfat Evyap Lisesinde öğrencilerin teorik eğitim yanında sistemleri

uygulamalı olarak da deneyimleyebilmelerini sağlamak amacıyla elektronik güvenlik çözümlerinden oluşan bir laboratuvar kuruldu. Video İzleme Sistemleri, Geçiş Kontrol Sistemleri, Yangın Alarm Sistemleri ve Kartlı Geçiş Sistemleri’nden oluşan laboratuvar, öğrencilerin uygulamalı olarak daha verimli eğitim almalarına olanak sağlıyor. Yine bu kapsamda Sensormatic mühendislerinden oluşan gönüllü eğitmenler de laboratuvarda bulunan sistemler hakkında düzenli eğitimler veriyor. Sensormatic olarak spor alanında da çeşitli sponsorluklar gerçekleştiriyoruz. Tüm bu çalışmaların dışında hassasiyetlerine her zaman saygı duyduğum çalışma arkadaşlarımın doğal afetler vb durumlarda ilgili bölgeye yaptıkları yardımlara ön ayak olmaya gayret ediyoruz. Önümüzdeki yıl için de daha geniş kitlelere ulaşacak sosyal sorumluluk projeleri planlamaktayız. Projelerimiz hayata geçtikçe toplumumuz, müşterilerimiz, paydaşlarımız ve sorumlu olduğumuz topluluklarla paylaşmaya devam edeceğiz.



SEKTÖRDEN

“Önümü dönemd “Önümüzdeki dönemde bankaların payı azalacak”

Loomis Türkiye Ülke Başkanı Sarp Tarhanacı ile röportaj yaptık. %35’lik özel sektörden hizmet alımının mevcut olduğunu ve pazarda çeşitli fırsatların söz konusu olduğunu belirten Tarhanacı; önümüzdeki dönemde bankaların payının sektör içerisinde azalacağını söyledi.

Firmanız ve sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetler hakkında bilgi alabilir miyiz? Loomis Türkiye, 1995 yılında Erk Amored Güvenlik Hizmetleri A.Ş.’nin 15 Temmuz 2011’de hisse devrini gerçekleştirmesi ile hizmet vermeye başladı. Bugün 23 şubede, 120 araç ve 350 çalışanı ile faaliyetlerine devam ediyor. Loomis Türkiye zırhlı araçlar ve silahlı güvenlik elemanları eşliğinde, yüzde yüz sigorta güvencesiyle, nakit (banknot, madeni para), kıymetli metal, mücevher, kıymetli evrak gibi kıymetli eşyalara yönelik “Nakliye, işleme (sayma, sahte/ yıpranmış/küpür ayrıştırma, paketleme), kasalama” ile birlikte “ATM hizmetleri” veriyor. ATM hizmetleri çatısı altında ise nakit yükleme ile birlikte 1. ve 2. seviye bakım hizmet-

36 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013


Sarp Tarhanacı Loomis Türkiye Ülke Başkanı

üzdeki de bank leri veriliyor. Verdiği hizmetlere “Uluslararası ve yurt içi kıymetli ya da küçük paket taşımacılığı”, “Marker, yemek çeki, hediye çeki, bilet vb. taşımacılığı”, “Fuar organizasyonlarına yönelik taşıma, gümrükleme, kasalama hizmetleri”ni de dahil ederek göz önünde bulundurduğunuzda ülke çapında içinde bulunduğu sektörde en yoğun hizmet veren şirketlerinden birisidir. Loomis’in müşterileri genellikle banka, kuyumculuk şirketleri, madencilik şirketleri, rafineriler, kredi kartı şirketleri, mağaza ve perakende zincirleri, devlet ve belediye kurum ve teşekküllerinden oluşuyor.

Sektör hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Türkiye’de “Değerli kargo lojistik hizmetleri” alanında hizmet ve-

ren pek çok firma var. Çoğu da benzer alanlarda hizmet veriyor. Ancak hizmet alanları belirlenirken ve buna uygun çözümler geliştirilirken üzerinde durulması gereken en önemli nokta, bu sektörün sermaye ve teknoloji gerektiren bir sektör olduğunun bilinmesi ve ilgili hizmetlerin buna göre planlamasıdır. Piyasa bilgisine sahip personel ile birlikte çalışılması ve müşterinin ihtiyaçlarına uygun çözümler sunulması bir başka önemli nokta. Türkiye Cumhuriyeti yasalarının öngördüğü şekilde uluslararası rekabet ve anlayışına uygun yöntemlerle hizmet sağlıyor olmak sektörün öncelikleri arasında yer alıyor.

lanması, güvenliğin sağlanması, vb. konuların lojistik firmaları tarafından yürütülmesi çok fazla avantaj sağlar. Bu noktada en önemli sorunlardan bir tanesi risk yönetimidir. Loomis gibi işi güvenlikli taşıma olan firmalar, profesyonel bir risk yönetimi sayesinde saldırı ihtimalini en aza indirebiliyorlar. Ayrıca kıymetli eşya ya da nakdin müşteriden alındığı andan itibaren başlayan ve teslim edildiği ana kadar devam eden sigorta süreci ile taşıma firmasının üzerinde olan risk minimize ediliyor. Loomis olarak bizler de bu riskleri en doğru risk yönetimi ile aldığımız güvenlik önlemleri çerçevesinde sigorta sistemine devrediyoruz.

Yaşanılan sorunlar ve çözüm önerilerinizi anlatabilir misiniz?

Sektörde önümüzdeki sürece ilişkin öngörüleriniz nelerdir?

Değerli kargo lojistik hizmetleri, altın, pırlanta ve gümüş tüm değerli madenlerin ve diğer önemli değerli kargoların paketlenmesinden sigortalanmasına ve alıcıya teslimatına kadar pek çok önemli süreci içermektedir. Kargo firmaları taşıma konusunda uzmanlaşmıştır; ancak değerli kargonun paketlenmesi, takibi, sigorta-

Önümüzdeki dönemde bankaların payının sektör içerisinde azalmasını bekliyoruz. Yaklaşık %35’lik özel sektörden hizmet alımı mevcut ve pazarda firmalar için çeşitli fırsatlar söz konusu. Benim düşüncem bu hizmetlerin gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi bu işi yapan profesyonel firmaların devralması, bankaların zamanla bu hizmeti devredeceği yönündedir.

Türkiye’de “Değerli kargo lojistik hizmetleri” alanında hizmet veren pek çok firma var. Ancak hizmet alanları belirlenirken ve buna uygun çözümler geliştirilirken üzerinde durulması gereken en önemli nokta, bu sektörün sermaye ve teknoloji gerektiren bir sektör olduğunun bilinmesi ve ilgili hizmetlerin buna göre planlamasıdır.

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 37


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Güvenlik sistemlerinde yeni dönem Yeni nesil güvenlik sistemlerinde, çözünürlük ve kodlama jeneratörleri geliştirilmiştir. H-264 ve ONVIF bilmecesine karşı çıkıp kendi kodunu yazan üreticiler ve geniş açılı lenslerin yüksek çözünürlüklü sensörlerle kullanılması çeşitli avantajlar getirmektedir. Kemal UYSAL / İş Geliştirme Müdürü HİRES ELECTRONICS LTD. ŞTİ.

T

CCTV sistemlerinde yeni bir çağ başlıyor. Her kullanıcının bildiği kullandığı analog kamera sistemlerinde merkezi mimari yapısı, analog kamera çözünürlük sorunları, kayıt görüntülerindeki bulanık ve seçilemeyen nesneler gibi sorunlar birikerek artıyor. Üreticiler her ne kadar ONVIF üyeliği sebebiyle H.264 ve MJPEG gibi kod çözümleme teknolojisini kullanmak zorunda olsalar da yeni nesil güvenlik sistemleri ve teknolojiye yön veren üreticilerden bazıları, bu yeniliğin gerekli olduğuna inanarak yazılımlarda geliştirmelere gidiyorlar. Olay sonucunda kayıt görüntüleri, savcılığa ya da polise verildiğinde yeterli sonuçlar alınamıyor. Ne suçlunun eşkalini çıkarmak ne de olaya karışan aracın plaka bilgisine ulaşmak mümkün olabiliyor. Benzin istasyonları ve mobese kameralarından alınan görüntüler, suçun çözümlenmesine yeterli katkıyı sağlamıyor. Alınan

38 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

sonuçların kalitesini etkileyen iki sebep var. Bunlardan ilki kullanılan çözünürlük, ikincisi ise kullanılan kodlama teknolojisidir. Saniyede kaydedilen 20-30 kare hızındaki görüntülerden istenilen detayı almak maalesef mümkün olmamaktadır. Sonuç itibariyle bir olay anına ait kayıt görüntülerinde sisteminize verdiğiniz tüm para karşılığını alamadığınız bir gider olarak karşımıza çıkmaktadır. Her yere konulan bir sürü kamera, çekilen kablolar, bu kameraların görüntülerini kaydedildiği TB’larca disk depolama alanları, DVR cihazları, sisteminizi kullandığınız süre içerisinde ödediğiniz elektrik giderleri, size istediğinizi vere-

meyen bir sistem sorunu olarak karşınızda durmaktadır. Yeni nesil güvenlik sistemlerinde bu ana iki sorun olan çözünürlük ve kodlama jeneratörleri geliştirilmiştir. H-264 ve ONVIF bilmecesine karşı çıkıp kendi kodunu yazan üreticiler ve geniş açılı lenslerin yüksek çözünürlüklü sensörlerle kullanılması çeşitli avantajlar getirmektedir. HD film seyretmek için kullanılan H.264 günümüzde hala en sık kullanılan kodlama yazılımı olarak görülse de ve HD film seyrederken çok başarılı olmasına rağmen CCTV de durdur, geri al, yakınlaş gibi taleplere cevap verememektedir. Yeni nesil güvenlik sistemlerinde kullanılan


kodlama yazılımları geliştirilmiş ve MXPEG gibi MP4 gibi kodlayıcılar daha başarılı bulunmaktadır. Bu yazılımlar, yüksek çözünürlüklü ve geniş açılı lensler ile kullanılarak yeni bir nesil ortaya çıkmaktadır. Hareket halindeki bir aracın plakası, içindeki insanların eşgalleri gibi detayları almak bir yana yeşil enerji ile elektrik giderlerinde kullanılan süre boyunca kendini amorti eden sistemleri geliştirdiler. Yeni nesil güvenlik sistemlerinde, yazılım, lens, lisans, güncelleme gibi son kullanıcının ödemek istemediği ücretler kaldırıldı. Her köşe başına, 30-40 metrede bir çit boyuna konulan kameralar yerine daha geniş açılı ya da daha uzun mesafelerde başarılı çözünürlük ve lens seçeneklerini sistemin içinde ücretsiz vererek kullanıcıyı mutlu ediyorlar. Artık ofis içlerinde, yemekhanelerde, kısaca ortak kullanım alanlarında tek bir kamera ile çözüm sağlamak mümkün. Sistem bu hizmetlerin yanında iki yönlü ses desteği, ortak anonslar, reklam cıngılları gibi hizmetleri de ücretsiz olarak sunabiliyor. Gelişmiş yazılımları sayesinde hareket algılama, obje takibi yapma, kişi sayma, yoğunluk analizi, yazarkasa ile birlikte

çalışabilme, kart okuyucular ve kartlı giriş sistemleri ile entegre çalışma, turnikeler, kollu-mantar bariyer le iletişim kurma gibi bir çok operasyonu ücretsiz sistemin içinde alabiliyorsunuz. Bu yeni ücretsiz avantajlar ile birlikte sistemin yıl bazında hafta içi başka, hafta sonu başka, mesai saatlerinde başka, bayram-

Gelişmiş yazılımları sayesinde hareket algılama, obje takibi yapma, kişi sayma, yoğunluk analizi, yazarkasa ile birlikte çalışabilme, kart okuyucular ve kartlı giriş sistemleri ile entegre çalışma, turnikeler, kollu-mantar bariyer le iletişim kurma gibi bir çok operasyon, sistemin içinde ücretsiz alınabiliyor.

larda başka türlü davranabileceği zaman tabloları ile yaptırmak kısaca her sistem biriminin kendisi bir güvenlik sistemi olarak davranmasını programlamak mümkün.

Speed dome PTZ alışkanlığı İzleme sistemlerinde kuşkusuz en fonksiyonel olan kameralar joystick ile kontrol ettiğimiz, istediğimiz yöne çevirip yaklaşıp uzaklaşabildiğimiz neredeyse bize robot kontrol ediyormuşuz hissi veren keyifli ve güven veren PTZ kameralardır. Maalesef bu motor sistemleri ve yetenekleri sebebi ile diğer kameralardan epeyce pahalı olan bu kameralar, izleme sistemlerinin en gerekli kısımlarında yer almaktadır. Emniyet teşkilatı mobese sistemlerinde, kritik kurumlar kritik alanlarında bu kameraları

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 39


ELEKTRONİK GÜVENLİK

kullanmayı tercih ederler. CCTV sistemlerinin olmazsa olmazı bu kameraların günümüzde çok gelişmiş modelleri bulunmaktadır. Ancak sistemin içinde kullanılmaya başlandığında izlemenin çok önemli olmadığı, kayıt görüntülerinin daha önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. 360 derece dönebilen ve aşağı yukarı her türlü dönüşü gerçekleştirebilen bu kameralar maalesef bu yeteneklerini kayıt anında kaybediyorlar. Kısaca kamera o an nereye bakıyorsa o bölge kaydedilebiliyor. Literatür ise izleme yapan bir görevlinin en fazla 20 dakika işine konsantre olabildiğini işin geri kalan kısmını kamera kayıtlarının yaptığını doğrulamıştır. Speed dome PTZ kameralar o an bakmadıkları alanları görememekte ve kayıt altına alamamaktadır. 360 derece dönebilen ama o ana mahsus 70 derece açı ile bakan bir PTZ kameranın göremediği alan miktarı 290 derecedir. Peki bu 290 derece açı nasıl kaydedilecek, ya o anda o izlenmeye bölgede bir olay olursa kayıt nasıl olacak? Buna o durumda izleme değil gözetleme dememiz gerekmiyor mu? Yeni nesil güvenlik sistemleri bu sorunu başka bir açıdan ele alarak 360 derecenin tamamını kaydetmek ve kayıtların içinde PTZ işlemini gerçekleştirmeyi planlayarak sistemlerini revize etmişlerdir. Kayıt 360 derece yapılırsa optik olarak kaydın içinde PTZ işlemi sadece yazılım geliştirilerek yapılabilir. Peki optik olarak PTZ işlemi yapılmazsa ne olur? Cevap basit iyi bir yazılımla aynı sonuçları almak mümkün ve bu aynı zamanda hareketli parça

40 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

olmadığı için bakım gerektirmeye yeni kameralar anlamına geliyor. Merkezdeki tüm işlemleri kameraların üzerine alarak hem sunucu, istemci gibi akıllı IT cihazlarına gerek kalmıyor hem de dağıtık mimari ile sistemdeki çıkabilecek sorunlar merkezden uzaklaştırılarak tüm sistemin aynı anda susmasının önüne geçilmiş oluyor. Sisteminizi seçerken size önerilen çözünürlük toplamı, görüş açıları toplamı, işletme maliyetleri, A+ enerji ailesinden olup olmadığı, yazılım ve güncellemele-

rin ücretsiz olup olmadığı, işletme ve bakım maliyetleri, dayanıklılık, analiz, hareket algılama gibi yapay zekaya sahip olup olmadığı kısaca size önerilen sistemin içindeki başlıkları gözden geçirip gelecekte en az 10 yıl kullanacağınız sistemi doğrulamanız gerekmektedir. Elinizdeki CCTV sistemi yeterli mi? Yeterli ise ödenilen paranın karşılığını sistem vermiş demektir, yetersiz ise ödediğiniz parayı zarar sayabilirsiniz. Herkese olaysız ve güvenlik kamerasına ihtiyaç duymayacağınız günler dilerim.

Sistem seçilirken; önerilen çözünürlük toplamı, görüş açıları toplamı, işletme maliyetleri, A+ enerji ailesinden olup olmadığı, yazılım ve güncellemelerin ücretsiz olup olmadığı, işletme ve bakım maliyetleri, dayanıklılık, analiz, hareket algılama gibi yapay zekaya sahip olup olmadığı, vb. kısaca sistemin içindeki başlıkları gözden geçirip gelecekte en az 10 yıl kullanacağınız sistemi doğrulamanız gerekmektedir.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Anti-Mask ve SeeTrueTM özelliklerine sahip iç / dış mekân hareket detektörü Paradox NVX80; zorlu koşullara dayanıklılık gösterir, aktif kızılötesi ve mikrodalga anti-maskeleme teknolojilerini harmanlayarak merceğin görüş alanını kapatmak isteyen, davetsiz bir misafiri algılar ve SeeTrue™ teknolojisi ile üstün bir algılama performansı sağlar. VİDEOFON GÜVENLİK SİSTEMLERİ

Z

orlu iç ve dış mekânlarda üstün performans Paradox NVX80 hareket detektörü, sınıfındaki her cihazın daha ötesinde ve ilerisinde bulunuyor. Baştan aşağı yeni nesil teknolojiler ile donatılmış olan NVX80, zorlu koşullara dayanıklılık gösterir, aktif kızılötesi ve mikrodalga anti-maskeleme teknolojilerini harmanlayarak merceğin görüş alanını kapatmak isteyen, davetsiz bir misafiri algılar ve SeeTrue™ teknolojisi ile üstün bir algılama performansı sağlar. SeeTrue™ teknolojisi, PIR algılamayı ağır mantolar, kartonlar, şemsiyeler gibi yalıtıcı materyaller kullanarak geçmeye çalışan davetsiz misafirlerin algılanma performansını arttırır. Geleneksel PIR algılama teknolojilerinin yüksek ısı barındıran

42 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

ortamlarda yaşadığı performans düşüşü engelini aşan bir teknoloji barındıran NVX80 için, bu sadece bir başlangıç. Kolay kaydırma tipi montajı ve açıklayıcı göstergeler içeren bir renkli OLED birimi, montajcılara kolay programlama ve kurulum imkânı sağlar. NVX80 ayrıca PIR, anti-maskeleme, mikrodalga teknolojileri için ayrı testler ve kolay yürüyüş testi uygulaması sağlayan SoloTest™ özelliğini barındırır. Şık, hasar korumalı ve sağlam yapılı NVX80, ticari, endüstriyel ve ev içi kullanımlar için mevcut en iyi detektördür.

w Ticari, endüstriyel ve ev içi, iç ve dış mekân kullanımları için idealdir, w Sekiz algılama kanalı, w 20 kg’a (44 lbs.) kadar hayvanlar için Paradox evcil hayvan koruma sistemi, w Menü bazlı, açıklamalı ekranlar içeren renkli OLED birimi, w Kolay yürüyüş testi uygulaması için SoloTest™, w Şık, hasar korumalı tasarım ve sağlam yapı, w Yüksek ısı koşullarında bile davetsiz misafirleri algılamaya yarayan 3 adet algılama modu (güvenli, steril ve beklemede), w EVO192 paneli ile uyumlu.

Koruma özellikleri w Paradox SeeTrue™ teknolojisi hem IR, hem de mikrodalga (MD) alıcı teknolojilerinin algılama tepkilerini arttırarak, yanlış alarmları önemli ölçüde azaltır,

İki seviyeli SeeTrueTM Güvenli mod Bu mod, SeeTrue’nun varsayılan durumudur. Güvenli modu, evcil


NVX80 hareket detektörü için özel olarak geliştirilen Paradox SeeTrue™ teknolojisi, çift bileşenli kızılötesi ve mikrodalga hareket detektörlerinin algılama tepkisini arttırmak için gelişmiş sinyal işleme sistemlerinden faydalanır. hayvan koruma sisteminin devre dışı, krip bölgesi özelliğinin ise aktif olmasını gerektirir. Steril mod NVX80, algılama menzilindeki tüm hareketleri algılayacak ve korunan bölgede algılanmadan hareket etmeyi neredeyse imkânsız hâle getirecektir.

SeeTrue™ teknolojisi NVX80 hareket detektörü için özel olarak geliştirilen Paradox SeeTrue™ teknolojisi, çift bileşenli kızılötesi ve mikrodalga hareket detektörlerinin algılama tepkisini arttırmak için gelişmiş sinyal işleme sistemlerinden faydalanır. SeeTrue™, en yüksek performans seviyesinde, hatta çoğu PIR detektörünün başarısız olduğu noktalara kadar algılama yapabilir. SeeTrue™ ile beraber kullanılan NVX80, yüksek ısı barındıran ortamlarda davetsiz misafirleri, cihaza doğru veya cihazdan uzaklaşan şekilde yapılan, kamufle edilmiş hareketleri ve genel PIR detektörlerine yakalanmamak için kullanılan, şemsiye, manto, karton veya benzer tipteki materyalleri kullanan davetsiz misafirleri algılayabilir.

Anti-mask algılama NVX80’in anti-maskeleme meka-

nizması, merceğe, ağaç cilası, alüminyum folyo ve görünmez yapışkan bant gibi nesneleri de içeren ancak bununla sınırlı olmayan, geniş bir aralıktaki materyaller ile verilebilecek kasti bir hasara karşı koruma sağlar. Mevcut anti-maskeleme teknolojilerinin aksine NVX80, detektörün yakınına konan ve efektif algılama menzilini azaltabilen objeleri de algılayabilir.

Krip bölgesi algılama NVX80’in oldukça geniş krip bölgesi algılama özeliği, davetsiz bir misafirin detektörün direkt olarak altından sürünerek korunan bölgeye erişmesini engeller.

Evcil hayvan koruma Yanlış alarmların en önde gelen sebeplerinden biri de, korunan alana giren hayvanlardır. NVX80, köpek ve diğer hayvanlardan kaynaklanan yanlış alarmlara karşı koruma sağlayan Evcil Hayvan Koruma özelliğini kullanır. Özel olarak tasarlanan merceği sayesinde NVX80, 20 kg (44 lbs) ağırlığa kadar olan evcil hayvan barındıran alanlardaki yanlış alarmları engeller.

Kolay programlama NVX80, ayarlar ve testler konusunda devrim niteliğinde bir yaklaşım kullanıyor. Sezgisel

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 43


ELEKTRONİK GÜVENLİK

NVX80’in anti-maskeleme mekanizması, merceğe, ağaç cilası, alüminyum folyo ve görünmez yapışkan bant gibi nesneleri de içeren ancak bununla sınırlı olmayan, geniş bir aralıktaki materyaller ile verilebilecek kasti bir hasara karşı koruma sağlar.

tip detektörümüz menüleri, ayar programlama ve birimi test etme sırasında montajcılara yol gösterecek şekilde yönlendiriyor. Tüm parametreler, test modları ve kalibrasyonlar, tam renkli OLED ekranı ve detektörün altında bulunan 4 düğmeli arayüz aracılığı ile yapılıyor. Herhangi bir bağlantı teline, ayar cihazına veya karışık bir kablolamaya gerek duyulmuyor.

w SeeTrue™ teknolojisi, PIR algılamadan kaçmaya çalışan gizli davetsiz misafirleri algılar, w Güvenilir, doğru kapsama alanı ve zorlu ortamlarda yanlış alarmdan muaf hareket algılama için akıllı algılama özelliğinden faydalanır, w Daha yüksek algılama ve sinyal hassasiyeti, w Dayanıklı tasarım, hem iç, hem de dış mekânlardaki zorlu koşullara karşı koyar, w Karmaşık kurulumlar için harika bir seçimdir, w Kullanım kılavuzu gerektirmez: Yönlendirici bir kullanımı, OLED ekranı aracılığı ile yapılan menü bazlı ayarları ve testleri vardır, w Kapsamlı tanılama: PIR, MD ve anti-maskeleme Teknolojileri için ayrı ayrı test imkânı, w Kolay Kaydırma tipi kurulum, w Ayarlanabilir üç adet röle çıkışı – bu çıkışlar ayrıca Digiplex EVO veri yolunda da bulunur, w Geliştirilmiş algılama ve yanlış alarm reddi.

Teknik özellikler Paradox 3. nesil dijital algılama teknolojisi w Anti-maskeleme mekanizması, cihaza yakın duran farklı birçok materyali ve objeyi algılar,

44 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

w SeeTrue: İç mekân, iki seviye, güvenli ve steril, w Menzil: 36 ft / 12 m’ye kadar, w Çiftli anti-mask: Seçilebilir; 1) Aktif IR: Yakınlık ve engelle-

me, her türlü materyal, sıvı için EN50131 sınıf 3 standartlarına uyar ve aşar, iç ve dış mekân seviyeleri vardır. 2) Yakınlık algılama için aktif Mikrodalga. w Kapsama alanı: 16 m (52 ft) 90º, krip algılama ile w Montaj yüksekliği: 2.5 - 3.0 m / 8 - 10 ft w Akım tüketimi: (12v’da) 5mA 100mA w Çıkışlar: Röle 1: 1A 24 VDC, Röle 2 ve 3: 150 mA / 24 VDC w Ekran: OLED, 16-bit, 96 x 64 piksel w Boyutlar: 9.8 cm x 22.9 cm x 9.2 cm / (3.8 in x 9.0 in x 3.6 in) w Sabotaj: Çiftli; kapak ve duvar w RF direnci: 20 V/m 2.7 GHz’e kadar w İşletim sıcaklığı: -35º ila 60º C (-31º ila 140º) w Veriyolu bağlantısı: Paradox EVO Serisi w Yapı malzemeleri: ASA UV geçirmez w Aksesuarlar: Her koşula elverişli kapak, dönüş ayağı w Programlama: Grafik menü gösterimli (bağlantı teli yok) interaktif 4 tuşlu programlama veya (yükleme / indirme yazılımı içeren) 4 kablolu haberleşme veriyolu ile, Ağırlık: 520 gr / 1.1 lbs.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Kartlı geçiş ve entegre CCTV sistemi

TruPortal, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gereksinim duyduğu tüm ihtiyaçları sağlamakla birlikte günümüz teknolojisinin getirdiği birçok yeniliği de beraberinde sunuyor. İlker ÖZZORLU UTC Climate, Controls & Security

K

artlı geçiş sistemi denilince akla ilk gelenler arasında büyük ve pahalı sunucular, yüksek maliyetli yazılımlar ve lisanslama ücretleri yer almaktadır. Küçük ve orta ölçekli projelerde bu maliyetler pastanın büyük bir dilimine tekabül etmekte; dolayısıyla birçok uygulamada ya projeden çıkarılmakta ya da daha

46 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

uygun maliyet sağlaması için kararlı doğru ve uzun süreli çözüm üretemeyen sistemlerin tercih edilmesine sebep oluyor. UTC Climate, Controls & Security’nin geçtiğimiz yıl piyasaya sürdüğü yeni TruPortal platformu, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihtiyaçlarının düşük bütçeler içinde kalarak çözülmesine olanak sağlıyor.

TruPortal, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gereksinim duyduğu tüm ihtiyaçları sağlamakla birlikte günümüz teknolojisinin getirdiği birçok yeniliği de beraberinde sunmaktadır. TruPortal sayesinde sunucu kurulumlarıyla, işletim sistemi yazılımlarıyla ve lisanslarla artık uğraşmayacaksınız. Üstelik iPad, iPhone ve Android uygulaması yardımıyla tüm kartlı geçiş fonksiyonlarını kontrol edip gerçek zamanlı olarak yönetim ve izleme yapabileceksiniz. Günümüzde kartlı geçiş sistemleri Kartlı geçiş sistemlerinin pazar büyüklüğüne baktığımızda; dünyada 2010 yılında $2.36 Milyar olan büyüklüğünün 2015 yılında $3.28 Milyar seviyesine geleceği tahmin edilmektedir. Ülkemizin de içinde yer aldığı EMEA bölgesi


incelendiğinde ise 2010 yılında $669,1 Milyon olan kartlı geçiş sistemleri pazarı, 2015 yılında $817 Milyon seviyelerine geleceği tahmin edilmektedir[ ]. EMEA bölgesinin geçtiğimiz iki yılda yaşadığı ekonomik sıkıntılara rağmen pazarda beklenilen artış yönündeki rakamlar kartlı geçiş sistemlerinin önemini vurgulamaktadır. Özellikle ülkemizde de kartlı geçiş sistemlerine olan ihtiyaç da her geçen gün artmaktadır. Geçtiğimiz yıllara bakıldığında genelde devlet ve bankacılık sektörlerinde tercih edilen kartlı geçiş sistemleri artık ticari projelerin de temel ihtiyacı konumundadır. IMS 2011 araştırmalarına göre 1-12 kapılı, web arayüzlü sistemlere duyulan ihtiyaç her geçen gün daha da artmaktadır[ ]. UTC Climate, Controls & Security bünyesinde bulundurduğu Lenel Onguard, Facility Commander Wnx ve Aritech ATS gibi çeşitli entegre güvenik platformları ile her ihtiyaç ve segmente çözüm sağlamak amacındadır. Yeni TruPortal mimarisi ise küçük-orta ölçekli projelerde kullanım kolaylığı açısından pazara farklılık getirecek özellikleri üzerinde barındırmaktadır.

Modüler yapı sayesinde 64 kapı kontrolü TruPortal platformu modüler bir sistem olarak tasarlanmıştır. Ana kontrol paneli üzerinde 2-kapı/4okuyucu kontrolör ünitesi, 4 giriş ve 2 çıkış ile yer almakta; proje kapsamına göre ilave modüllerle 64 kapıya kadar genişletilebilmektedir. Ana panelin haberleşme hattına bağlanan 2-kapı kontrol üniteleri, PoE beslenebilen IP tek kapı kontrol üniteleri ve giriş/ çıkış modülleri sayesinde sistem orta ölçekli işletmelerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir.

TruPortal sistem esnekliği sayesinde farklı çözümler de sunabilmektedir: w Tasarım 1: 64 kapı Giriş: Kart okuyucu / Çıkış: Buton • 64 kart okuyucu • 64 çıkış butonu w Tasarım 2: 32 kapı Giriş: Kart okuyucu / Çıkış: Kart okuyucu • 32 giriş kart okuyucu • 32 çıkış kart okuyucu w Tasarım 3: 48 kapı Karma yapı • 16 kapı; 16 giriş kart okuyucu / 16 çıkış kart okuyucu • 32 kapı; 32 giriş kart okuyucu / 32 çıkış butonu IP tabanlı geçiş kontrol sistemi TruPortal platformunda herhangi bir sunucuya ya da yazılıma ihtiyaç duyulmamaktadır. Tamamen IP tabanlı çalışan sistem sayesinde web arayüzü ile sisteme bağlanabilir, böylece veritabanı depolama, yazılım kurma, lisanslama gibi sorunlarla karşılaşmazsınız. Web arayüzü ile kontrolöre bağlandıktan sonra gerçek zamanlı bilgiler alabilir, olay izleme yapabilir, kapıları manuel kontrol edebilir veya CCTV entegrasyonu sayesinde kamera görüntülerini izleyebilirsiniz. Üstelik ücretsiz iPad, iPhone ve Android uygulaması ile de kontrol ve izleme işlemlerini mobil olarak tabletinizden veya cep telefonunuzdan gerçekleştirebilirsiniz. TruPortal sisteminizde tüm veritabanı, sistem kontrolörü içerisinde tutulur. Toplam 10.000 kişi ve 10.000 kart desteği olan sistemde bir kişiye 5 farklı kart ve 8 farklı erişim seviyesi tanımlanabilir. Veri tabanında tanımladığınız tüm kimlik bilgilerini dışarıya aktarabilir, yardımcı programla düzenledikten sonra tekrar kontrolöre yükleyebilirsiniz. Sistem

kurulumu açısından oldukça kolay anlaşılır bir ara yüze sahip olan TruPortal için yüksek eğitim maliyetlerine katlanmak zorunda da kalmazsınız. Web tabanlı ara yüz sayesinde kullanıcı sihirbazları sizi adım adım yönlendirerek hata yapma riskinizi minimuma indirir. Üstelik sistem tasarımınız ve tüm veri tabanınız tek bir tuşla anında kontrolöre kaydedilir; yükleme ve indirme işlemleri için saatlerce bilgisayar başında beklemek zorunda kalmazsınız. Ayrıca web ara yüzü yardımıyla sistemi canlı izleyebilir, hata ve arızaları görüntüleyebilirsiniz. Esnek raporlama fonksiyonları sayesinde HTML formatında günlük/haftalık/aylık raporlar alabilirsiniz.

Türkçe arayüz Web tarayıcınız, iPad’iniz veya cep telefonunuz ile bağlandığınız ara yüzü 6 farklı dilde kullanabilirsiniz. Yeni versiyonda eklenen Türkçe desteği ile birlikte tüm işlemlerinizi ve izlemelerinizi Türkçe yapabilirsiniz.

PoE IP kapı kontrol ünitesi Network’e dahil edebileceğiniz ve herhangi bir güç kaynağı kullan-

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 47


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Otomatik konfigürasyon Otomatik konfigürasyon özelliği sayesinde kontrol paneli saha bağlantılarınızı yaptıktan sonra tüm haberleşme hattını tarayarak sisteme bağlı tüm kapı, kontrolör ve modülleri bularak size sunar. Böylece tüm sistem bileşenlerini tek tek sisteme tanıtmakla zaman kaybetmek yerine tek bir tuşa basarak veritabanına ekleyebilir, projenize göre özel isimlendirmeler yapabilirsiniz.

E-posta ile bilgilendirme

Konfigürasyon ve olay kayıt dosyası otomatik yedekleme

madan PoE olarak enerjilendirebileceğiniz tek kapı kontrol üniteleri sayesinde uzaktaki kapılar için kablolama yapmaya gerek kalmamaktadır.

Kart okuyucu desteği TruPortal sistemi ile UTC’nin uyumlu T-100 ve T-200 serisi kart okuyucuları kullanılmaktadır. Bunun dışında Wiegand, MiFare, Prox, Biyometrik, Akıllı Kart ve Mag Stripe desteği olan farklı kart okuyucular da sistemle birlikte kullanılabilir. TruPortal platformunda kart okuyucunuzun tipine göre yapılandırabileceğiniz 8 farklı format tanımlanabilmektedir.

Kablosuz kilit desteği Wiegand protokolü üzerinden haberleşme özelliği sayesinde kapılarda kablosuz kilit kullanabilme imkanı sunulmaktadır.

48 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Sistem belirlenen tarih ve sıklıkta ister tüm sistem konfigürasyonunun ister olay kayıt dosyalarının yedeklemesini ftp olarak tanımlanan bir alana otomatik yapabilmektedir. Böylece tüm bilgileriniz depolama alanınızda güvenli bir şekilde yedeklenir.

Lojik senaryo yazabilme TruPortal ile sistemdeki herhangi bir giriş, olay veya arıza durumunda belirli lojikler yazabilir; bu lojiklerin sonucunda aksiyonlarla birçok işlemi gerçekleştirebilirsiniz. Sistem entegrasyonu anlamında size büyük kolaylıklar sağlayacak bu özellik ile sistemleriniz arası iletişimi en üst düzeye çıkarabilirsiniz.

Sistemde oluşabilecek herhangi bir olay belirlediğiniz e-posta gruplarına ve adreslerine otomatik olarak gönderilebilir. Sistemin web tabanlı olmasının bir avantajı olarak sunulan bu özellik sayesinde uzakta olsanız bile sistemdeki herhangi bir durumdan haberdar olabilirsiniz.

CCTV entegrasyonu TruPortal platformu tüm TruVision serisi DVR ve NVR kayıt cihazları ile TCP/IP üzerinden haberleşip, toplamda 64 kamerayı sisteme entegre etmenize olanak sağlar. Kameraları kart okuyucular ile ilişkilendirip yetkili/yetkisiz geçişleri iPad, iPhone veya Android işletim sistemine sahip cep telefonunuzdan izleyebilirsiniz. Ayrıca 1x1, 3x3 gibi bölünmüş video ekranları ile de canlı izleme yapabilir, PTZ kameranızı ekrandan kontrol edebilirsiniz.

TruPortal platformu modüler bir sistem olarak tasarlanmıştır. Ana kontrol paneli üzerinde 2-kapı/4-okuyucu kontrolör ünitesi, 4 giriş ve 2 çıkış ile yer almakta; proje kapsamına göre ilave modüllerle 64 kapıya kadar genişletilebilmektedir.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Yeniliğe açıklık ve hızlı adaptasyon ATraq gibi son teknolojilere hızlıca uyum sağlayan ve gelişen bir alarm haber alma merkezi yazılımı kullanan şirketler; müşterilerine kaliteli bir çağrı merkezi seviyesinde hizmet vermeye başlamış, müşteri memnuniyetini ve sayısını arttırmışlardır. Özgür AKIN / Pazarlama Müdürü COMON Professionals

Y

aşadığımız çağ bilgi ve teknoloji çağı… Bu dönemin en önemli özelliği bilgi paylaşımı ve bu paylaşımın ne kadar hızlı olduğu ile ilgili. Teknolojinin son 20 yıllık gelişimini incelersek mutfak aletlerinden tutunda ağır sanayi ürünlerine kadar her şeyin ne kadar hızlı bir şekilde geliştiğini ve hatta daha da ilginci bizlerin bu değişime nasılda hızlıca ayak uydurduğumuzu göreceksiniz. Bundan daha on yıl önce sabit telefonlar ile iletişim kurarken, bilgisayarlar sadece masamızın üzerinde duran hantal makinelerken şu anda her ikisi ve çok daha fazlası cebimize sığıyor. Uluslararası bağımsız istatistik kurumlarının yaptığı araştırmalara

50 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

göre son 30 yıl içerisinde faaliyet gösteren şirketlerin %45’i gelişen teknolojilere uyum sağlayamamış veya uyum sağlamakta gecikmiş olduğu için ya piyasadan tamamen silinmiş ya da pazar payının büyük bir kısmını kaybetmiştir. 20 yıl önce adını bile duymadığımız birçok firmanın, bugün dünya devi dediğimiz firmaları geride bırakmış olmalarının en büyük nedeni yapmış oldukları hatırı sayılır teknoloji yatırımlarıdır. ‘Yeniliğe açık ve hızlı adapte olanlar her zaman kazanır’ prensibiyle yürüyen yeniçağda geleneksel yöntemler rafa kaldırılmış, yerine ise sürekli yenilenen ve gelişen yöntemler gelmiştir. Konuyu güvenlik sektörü üzerinde incelersek durumun diğer

sektörlerle aynı olduğunu rahatlıkla görmekteyiz. Özel güvenlik şirketleri ya da alarm haber alma merkezlerinin içinde sektörde büyüyen, yerini sağlamlaştıranlar yeni teknoloji ve farklı ürün çeşitlerini müşterilerine sunanlar olmuştur. ATraq gibi son teknolojilere hızlıca uyum sağlayan ve gelişen bir alarm haber alma merkezi yazılımı kullanan şirketler müşterilerine kaliteli bir çağrı merkezi seviyesinde hizmet vermeye başlamış, müşteri memnuniyetini ve sayısını arttırmışlardır. Bunun yanı sıra fiziki güvenlik hizmeti veren şirketler klasik tom kalemi hizmeti yerine AGuard gibi internet üzerinden takibi yapılabilen, verilerin SIM kart aracılığı ile sisteme bekleme süresi olmaksı-


zın iletildiği bekçi tur sistemlerine geçerek olası güvenlik açıklarını önlemiş ve yüksek müşteri memnuniyeti sağlamışlardır. Günümüzde fiziki güvenlik işi yapan şirketlerin vazgeçilmezi haline gelen online tur takip sistemi AGuard, Türkiye’de ve dünyada ATraq alarm haber alma yazılımı kullanan bir çok AHM’nin de tercih ettiği bir ürün haline gelmiştir. AGuard otomasyon sisteminin tercih edilmesinin sebeplerini açıklamak gerekirse, pasif tom kalemi sistemindeki gibi tur noktaları okunduktan saatler sonra güvenlik amirinin bir A4 çıktısı alarak turları incelediği hantal yapının aksine AGuard sisteminde okunan ya da okunmayan noktaların sinyalleri AGuard izleme ekranlarına, yetkili kişilerin mail adreslerine, yetkililerin cep telefonlarına veya istenir ise ATraq alarm izleme yazılımına sinyal olarak eş zamanlı olarak gönderilmektedir. AGuard sisteminde kullanılan tur cihazı içerisindeki SIM kart sayesinde aynı zamanda cep telefonu gibi kullanılabilmektedir, cihazın üzerindeki PANİK düğmesi ile acil durumlarda yetkili birimlere sinyal gönderilerek duruma müdahale etmesi sağlanmaktadır. Gelişen teknolojilerin bir başka özelliği de kullanılan araçların multi tool (çok işlevli) olması. Bir cep telefonu içerisindeki Android gibi gelişmiş işletim sistemleri sayesinde, internete girebiliyor, fotoğraf çekebiliyor, video oynatabiliyor, oyun oynanabiliyor.

Günümüzde birçok ürün çok işlevli hale getirilerek gelişen teknolojiye ve ihtiyaçlara ayak uydurması sağlanmıştır. Örneğin AGuard sistemi ile güvenlik görevlisinin turunu yapıp yapmadığını internet üzerinden anı anına kontrol ederken aynı zamanda cihazın telefon özelliği olması sayesinde her hangi bir durumda görevliyi arayarak sesli görüşme yapabiliyorsunuz. AGuard online bir bekçi tur sistemi olmasının yanı sıra PDKS (Puantaj) raporu hesaplayabilir ve personel özlük işleri olarak kullanılabilir. Yazımın başında da söylediğim gibi, çağımızın gereksinimleri olan hız ve bilgi paylaşımının artmasının yanında bu yeni düzene alışma sürecimizin bu kadar hızlı olması gelişim sürecinin ivmesini daha da arttırdığını görüyoruz. Sürekli olarak çıkan yeni fikirlerle şekillenen hayatlarımız, her geçen gün daha çok şeyi, daha kısa zamanda ve daha kaliteli yapmamızı sağlıyor. Alarm haber alma merkezleri olsun, elemanlı güvenlik firmalarının olay kayıt defterleri olsun, araç takip sistemleri olsun, kapalı devre kamera sistemleri olsun güvenlik sektöründe birçok veriyi bir veri tabanında tutmaya başladık. Bu verileri mümkün olan en ileri teknoloji ile merkezileştirdik. Geliyoruz en büyük sorununa: Veri Madenciliği (Data Mining). Veri madenciliği, büyük veri yığınları içerisinden gelecekle ilgili tahminde bulunabilmemizi sağlayacak bağlantıların bilgisayar ortamında aranmasıdır. Güvenlik aslında tahmin edebildiğinizden çok daha fazla matematik bağımlı bir sektör.

Ne kadar çok veriyi sistemin içerisine alabiliyorsak o kadar çok örneklememiz olacaktır. Eğer bu verilerin örneklerini iyi işleyebilirsek o zaman çok ilginç sonuçlar çıkacaktır. İşte bu noktada güvenlik firmaları bu veritabanındaki verileri değerlendirebilmek amacıyla “Veri tabanı uzmanları” istihdam etmek zorunda kalacaklar. İstatistiğin korelasyon formülleri gibi özel tablolar/ grafikler oluşturarak bilimsel risk haritalarımız ortaya çıkacaktır. Bu risk haritaları kendi işlerimizde daha somut adımlar atmak için kullanmaya başlanacaktır. Örneğin, potansiyel müşterilerimize gittiğimizde, mevcut tesisin güvenliğini sağlamak adına önden yapılan fizibilite çalışmasıyla tesisin riskliliği çıkartılır. Fizibilite çalışmanız sonucunda ortaya çıkan verileri kendi veritabanınızdaki daha önceden yapılmış benzer projelerle karşılaştırarak nasıl bir güvenlik sistemi kurulması gerektiğini en bilimsel şekilde ortaya koymuş olacaksınız. Eğer projede 4 güvenlik görevlisi gerekliyse bunu çok net bilimsel kanıtlarla anlatabileceğiz, müşteriler de “3 adamla olmaz mı” diyemeyecekler. İşin ucunda ticari bir yaklaşım olmadan gelen firmalar bu işte çok daha verimli, güvenilir ve sonuç odaklı olacağından, yeni projelerde veya eski projelerde satış oranları artacaktır. Comon Professionals, on yıldan fazla süredir sektöre yeni fikirleri ve ileri teknolojisi ile yön vermekte ve bu özelliği ile tanınmaktadır. Comon Professionals her geçen gün yeni çözümleri ile sektör lideri olmaya devam etmekte. Yakın gelecekte AHM’ler ve bekçi tur sistemleri ile ilgili yepyeni ürünlerle sektörü şaşırtmaya devam edeceğini duyuruyor.

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 51


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Küçük ölçekli işletmeler için profesyonel güvenlik BOSCH GÜVENLİK SİSTEMLERİ

m

icro 2000 IP ve FLEXIDOME micro 2000 IP kameralarını piyasaya sürerek Bosch bir kez daha başarılı video gözetim ürün gamını genişletti. Geniş bir uygulama alanında kullanılabilecek iyi bir ürüne, ekonomik bir fiyatla sahip olmak isteyen kullanıcılar için Bosch’un micro 2000 IP ve FLEXIDOME micro 2000 IP kameraları ideal bir çözüm. Daha az parazitli, daha ayrıntılı görüntü-

52 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

ler sağladıkları için özellikle sabit aydınlatmaya sahip kapalı alanlar için tasarlanan bu kameralar, son teknoloji harikası görünüşleriyle benzerlerinden farklılık gösteriyor. Kameralar kutu ve dome olmak üzere iki farklı tasarım seçeneği ile kullanıcıların beğenisine sunuluyor. İyi tasarımlarının yanı sıra, bu kameralar aynı zamanda son teknoloji ürünü sensörlere ve görüntü işleme teknolojisine sahip. Kameralar küçük ölçekli işletmelerin video gözetim ihtiyaçları düşünülerek optimize edildi. Bosch Güvenlik Sistemleri Ürün Yönetimi Müdürü Ian Crosby, “micro 2000 IP ve FLEXIDOME micro 2000 IP kameraları, komple ağ video gözetim sistemleri için, geniş bir uygulama dizisine yönelik kaliteli görüntüler sunmaktadır” diyor ve ekliyor: “Bu kameralar, kullanıcıların hem uygulamalarına hem de bütçelerine uyacak en yüksek detay seviyesi sağlamaktadır. Bu onları, konut ya da perakende mağazalar gibi küçük ve orta ölçekli tesisler için ideal bir çözüm haline getirmektedir.” Eksiksiz bir ağ video gözetim sistemi olarak tasarlanan her iki kamera da kaydedilmiş görüntülerin uzaktan depolanması için bir Dropbox uygulaması içerirken,

sabit görüntülerde iDNR (Akıllı Dinamik Gürültü Azaltma) özelliği sayesinde, hafıza, bant genişliği ve maliyet gereksinimlerinden tasarruf edilmesini ve depolama ihtiyacının %50’ye varan oranlarda azaltılmasını sağlıyor. Ayrıca, Bosch’un Video Client PC yazılımı ve canlı izleme uygulaması sayesinde, güvenlik kamera görüntüleri internet erişimi olan herhangi bir yerdeki bir bilgisayar veya mobil cihaz üzerinden izlenebiliyor ya da kaydedilebiliyor. Bosch kalitesi ve üç yıllık değişim garantisi ile piyasaya sunulan kameraların kurulumu, montajı ve kullanımı da oldukça kolay. En az düzeyde servis gerekliliği ile sezgisel menü destekli arayüzler, gerekli maliyetleri ve zamanı asgari düzeyde tutuyor. Advantage Line ürün ailesinin bir parçası olan micro 2000 IP kameraları ve FLEXIDOME micro 2000 IP kameraları ayrıca, ONVIF ve farklı markalara ait yazılım ve veri depolama çözümleri ile de uyumlu. Kameralar farklı markalara ait yönetim ve kayıt yazılımları, video analiz, monitör duvar sistemleri ve bulut izlemenin kolay entegrasyonu için online araçlara anında erişmesini sağlayan Integration Partner Program tarafından destekleniyor.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

NOVUS® güvenlik çözümleri Analog çözümlerde yeni standart olması beklenen 960H WD1 çözünürlüklü kamera ve DVR’ları, IP sistemlerde ise en yenilikçi ürünlerden entegre 18x optik motor-zoom lensli Full HD kameralar ve 5 megapiksel balıkgözü kameralar şimdiden ürün gamında yer alıyor. AVEKA Algılama ve Kontrol Teknolojileri

P

olonya-Varşova merkezli AAT Holding’in 2000 yılından beri üretimini yaptığı NOVUS® kamera gözetleme sistemleri şu anda Polonya’da kamera gözetim sistemleri pazarının lideri konumundadır. Bunun yanı sıra tüm Avrupa’ya distribütörler vasıtasıyla dağıtımı yapılan ürünler, Avrupa’nın birçok ülkesinde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Referansları arasında Fransa Unilever fabrikası, Romanya’da ki IKEA mağazası, Norveç’te yer alan Norveç Teknik Araştırma Enstitüsü bulunan NOVUS® video güvenlik ürünleri Azerbaycan’dan Fas’a, Rusya’dan Fransa’ya kadar tüm Avrupa, Rusya, Ortadoğu ülkeleri ve Kuzey Afrika’yı da içeren geniş bir coğrafyada kullanılmaktadır. Analog ürünlerin yanı sıra IP ürün gamı ile müşterilerinin bütün ihtiyaçlarını tek bir çatı altında karşılayabilen NOVUS® kısa sürede sektör profesyonellerinin tercihi olmayı başarmıştır. Sürekli güncellenen ürün gamı sayesinde NOVUS® çok hızlı gelişen video güvenlik teknolojilerine öncülük etmektedir. Analog çözümlerde yeni standart olması beklenen

54 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

960H - WD1 çözünürlüklü kamera ve DVR’ları, IP sistemlerde ise en yenilikçi ürünlerden entegre 18x optik motorzoom lensli Full HD kameralar ve 5 megapiksel balıkgözü kameralar şimdiden ürün gamında yer almaktadır. NOVUS® IP çözümlerde kendi yazılım mühendisleri ile NMS (Novus Management System) video kayıt ve izleme yazılımını geliştirmiştir. NMS yazılımı tek bir NVR ile HD çözünürlükte 64 kanala kadar kayıt çözümü, 4 monitör desteği, sunucu-istemci haberleşmesi, harita desteği, esnek ve kullanımı kolay Türkçe grafik ara yüzü sayesinde sektör profesyonellerinin beğenisini kazanmıştır. Üstelik bu yazılım hiçbir lisans ve kayıt alanı kısıtlaması olmadan NOVUS® IP kamera alan bütün müşterilere ücretsiz olarak sunulmaktadır. Bu sayede proje ne kadar büyük olursa olsun yazılımsal olarak kamera başına hiçbir lisans ücreti ödenmesi gerekmemektedir.

IP ürün gamını sürekli olarak güncelleyen NOVUS® 1 megapikselden 5 megapiksele kadar ihtiyaçlarınıza yönelik kamera çözümleri sunmaktadır. Sektördeki ihtiyaçları ve teknolojik yenilikleri yakından takip eden NOVUS® yakın zamanda entegre 18x optik motor-zoom lensli Full HD kamerasını ve 5 Megapiksel balıkgözü kamerasını da IP ürün gamına dahil etmiştir. Kalite her zaman ön planda tutularak üretilen tüm NOVUS® ürünleri CE, ROHS ve GOST-R sertifikalarına sahiptir. Bütün ürünlerinde standart olarak 3 yıl garanti süresi sunan NOVUS® sektörde kalite standartlarını üst seviyeye taşımaktadır.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Yeni WiseNetIII dome kamera Kullanıcılar ve uygulayıcıların beklentilerini belirlemeye yönelik bir piyasa araştırması programının sonucunda Samsung tarafından geliştirilen yeni WiseNetIII, DSP çip setine sahip dokuz kamera modelini bir araya getiriyor. EDS ELEKTRONİK

E

DS’nin,Türkiye distribütörlüğünü yaptığı Samsung Techwin, WiseNetIII 2MP Full HD (SND-6011R) dome kameranın eklenmesiyle ağ kamera yelpazesini daha da güçlendirdi. SND-6011R’nin uygun fiyatı onu, bütçelerin kısıtlı olabileceği, fakat buna rağmen büyük sayıda kameradan kanıt niteliğindeki görüntülerin yakalanmasının gerektiği okullar, hastaneler, ofisler ve perakende mağazaları gibi kurumların kameralı güvenlik projeleri için ideal hale getiriyor. Kullanıcılar ve uygulayıcıların beklentilerini belirlemeye yönelik bir piyasa araştırması programının sonucunda Samsung tarafından geliştirilen yeni WiseNetIII, DSP çip setine sahip dokuz kamera modelini bir araya getiriyor. Bu da, SND-6011R yüksek çözünürlüklü IP ağ kameralarının yeni bir güvenlik kamera sistemi seçilirken veya mevcut bir sistem güncellenirken akla gelen ilk çözüm olmasını sağlıyor. 3,8 mm sabit lensle donatılan ve ONVIF uyumlu SND-6011R, infracut filtreli Gündüz/Gece kamerası kategorisinde yer alıyor. Ayrıca, 1080p’de 60 fps ultra hızlı kare oranında yüksek kaliteli renkli görüntüler yakalayabiliyor. Kame-

56 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

radan 10 metre mesafeye kadar uzaklıktaki nesneler, dâhili IR LED’lerinin yardımıyla tamamen karanlıkta bile izlenebiliyor. SND-6011R, MJPEG sıkıştırmayı kullanabilme seçeneğiyle birlikte bant genişliği dostu H.264 sıkıştırmayı kullanıyor. Böylelikle, kameranın sadece o alan içindeki görüntüleri tercih edilen çözünürlük ve kare oranında gönderebilmesine olanak sunuluyor. Ayrıca, istenen dokuz alanın vurgulanabilmesini ve kırpılabilmesini sağlayan birçok kırpma özelliğini de içeriyor. Tam görünüm ve istenirse tüm alanın çoklu kırpılan görüntüleri, videonun çözünürlüğü ve kare oranındaki bu esneklikle eşzamanlı olarak iletilebiliyor. Bu da, mevcut ağ bant genişliğinin daha akıllı ve etkin kullanımını sağlıyor. Tüm kilit özelliklerinin yanı sıra, SND-6011R’nin sahip olduğu “Geniş dinamik aralık”, örneğin güçlü harici aydınlatmanın ve büyük cam miktarlarının olabileceği resepsiyon veya lobi gibi alanlar için ideal bir çözüm olmasını sağlıyor. SND-6011R ayrıca, yetkili kullanıcılara bellek kartına kaydedilmiş olan videolara uzaktan erişme ve video indirme olanağı sağlayan dahili bir SD/SDHC/ SDXC bellek yuvasına sahip olma-

sıyla da dikkat çekiyor. Tetikleyici ve giriş/çıkış yönü, nesne ortaya çıkma/kaybolma ve kamera lensine boya püskürtüldüğünde veya kameranın normal görüş alanından yetkisiz uzaklaşma olduğunda uyarı oluşturan “kurcalama” algılama gibi çeşitli yöntemlerle hareketi algılamaya yardım eden Akıllı Video Analizi ise SND-6011R’nin diğer bir önemli özelliği. Ayrıca, WiseNetIII DSP yonga setinin hareket algılama teknolojisi, görünümdeki objelerin normal hareketlerini öğrenerek, (ağaçların kıpırdayan yapraklarını göz ardı edilmesi gibi) yanlış alarm oranını büyük ölçüde düşürüyor.


Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 57


BİLGİ GÜVENLİĞİ

Bilgi güvenliği üzerine 4 Bilgisayar korsanları ve şapka renkleri Hacker’lar hakkında söylenecek çok fazla bir şey kalmadı, onlar artık hayatımızın bir parçası, sürekli bir kuytuda birilerinin bilgisayarlarına giriyorlar, başta kimlik bilgileri olmak üzere bilgileri çalıyorlar, bozuyorlar, yayıyorlar, satıyorlar, vs. Hatta artık onların faaliyetlerini, neredeyse trafik kazalarıyla aynı sıklıkta ve kimi zaman da magazin sayfalarından okuyoruz. Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

B

ilgisayar korsanları, hacker’lar hakkında söylenecek çok fazla bir şey kalmadı, onlar artık hayatımızın bir parçası, sürekli bir kuytuda birilerinin bilgisayarlarına (belki de şu anda benimkine!) giriyorlar,

58 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

başta kimlik bilgileri olmak üzere bilgileri çalıyorlar, bozuyorlar, yayıyorlar, satıyorlar, vs. Hatta artık onların faaliyetlerini, neredeyse trafik kazalarıyla aynı sıklıkta ve kimi zaman da magazin sayfalarından okuyoruz. Redhack, Anonymous gibi ünlü olanları

neredeyse kahramanlar olarak görüyor, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” misali bize zarar vermedikleri sürece yaptıkları işlere bazen içten içe gülüyor, bazen da sosyal medya üzerinden desteğimizi ifade ediyoruz. Şahsen bize zarar vermedikleri


ve kızgın olduğumuz kurum ve kuruluşlara hadlerini bildirdikleri sürece, onları Robin Hood gibi görmekte ne sakınca var? Robin Hood’u bir kahraman olarak görmekteki sakıncayla aynısı! Bu insanların ezilmişlerin, mağdurların yanında yer alıyor olmaları -ki amaç her zaman böyle bir korumacılık değil- kullandıkları yöntemin yasadışı olduğu ve insanların, kurumların bilgisayarlarına izinsiz girerek mahremiyetlerini ihlal ettikleri gerçeğini değiştirmiyor. Özellikle bireysel olarak uğraş verenler, toplumsal bir soruna tepki vermek için değil, para ya da şöhret gibi kişisel çıkarları için bu işi yapıyorlar ve bu işe inanılmaz bir emek harcıyorlar. Hacker olabilmek için gerekli bilgi ve becerinin sonu, sınırı yok; üstelik bu iş hacker’la sistemin güvenlik sorumlusu arasında bir yarış halinde sürdüğü için, her iki taraf da sürekli daha fazla ve daha fazla ve daha fazla uzmanlaşmak zorunda kalıyorlar. Biz, sıradan kullanıcılar da elbette bu yarıştan yararlanıyoruz, teknoloji devamlı gelişiyor, kullanıcının işi giderek kolaylaşıyor, her şey bir dokunuşta halloluyor, ama arkada çalışan sistem her saniye o kadar daha karmaşık hale geliyor ki, sizin bilgisayarınızı korumak için gerekenleri anlamanız imkansız hale gelirken, hacker’lar daha da uzmanlaşıyorlar. Bir zamanların korkulu rüyası virüsler, şimdi kimseyi endişelendirmiyor, çünkü artık virüs koruyucu programlar zahmetsizce internetten yükleniyorlar, otomatik olarak güncelleniyorlar ve size de hiçbir iş kalmıyor. Bu rahatlığı tabii ki virüs yazılımlarını geliştiren kişiler sayesinde yaşıyoruz. Kulağa çelişkili gelse de virüsler

Hacker etiği terimi, hacker’lar arasında kabul gören ahlaki değerler ve felsefeyi anlatıyor, bir tür “racon” yani. Hacker’lar ilk kez 1950-1960 yıllarında, tahmin edilebileceği gibi Massachusetts Institute of Technology, MIT’nin parlak öğrencileri arasından çıkmışlar. artık kullanıcıların bilgisayarlarına saldırı amaçlı değil, anti-virüs yazılımcılarına aksesuar ürün olarak yazılıyor, yani “virüscüler” artık “anti-virüscüler” için çalışıyorlar. Aynı durum, hacker’lar için de oluşmaya başladı, hacker’lar artık kurumlara karşı değil onlar için çalışmayı seçebiliyorlar ve biz “kurumu hacker’lardan korumakla görevli hacker’lara” Etik Hacker diyoruz. Bundan yaklaşık 15 yıl önce 5000 den fazla kullanıcısı olan bir kurumda bilgi güvenliği görevlisi işe almam gerektiğinde, fısıltı gazetesine “hacker arıyorum” diye bir ilan verdim. O zamanlar bu gençlerin (ne kadar genç olduklarına inanamazsınız) sayısı çok fazla değildi ama yine de hacker olduğu iddiasıyla birkaç kişi görüşmeye geldi. Şanslıydım, gerçekten bu işin ülkedeki en iyisi (iki en iyiden birisi, daha sonra diğeri de ekibe katıldı) karşıma çıktı ve onu işe aldım. Yine aynı fısıltı gazetesine kurumun sitesini hack’lemeyi başaran kişiye kullandığımız sunucunun birebir aynısını hediye edeceğimi ve bilgi güvenliği görevine de kendisini getireceğimi duyurdum. Çalışan arkadaşım, çok yoğun saldırı girişimi olmasına rağmen kendisinin onlardan bir adım önde olmasıyla övünüyordu. O dönemde

henüz etik hacker terimi ortaya atılmamıştı ama ben ekipteki iki hacker’ın sayesinde etik çalışmaları halinde ne kadar yararlı olabileceklerini öğrenme ve iç huzuruyla diğer işlerime yoğunlaşma olanağına sahip oldum.

Hacker’ın aklı Bir internet servis sağlayıcısının bilgisayar sistemlerine giren Tamer Şahin, Türkiye’nin yargılama sonucunda ceza alan ilk hacker’ıdır ve bunu yaptığında henüz 18 yaşındaydı. 20 aylık cezası ertelendi ve Şahin hukuk kitaplarında yer aldı, ders konusu olarak

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 59


BİLGİ GÜVENLİĞİ

işlendi. 2 yıl sonra bir bankanın internet sitesine imza attığı gerekçesiyle tekrar yargılandı, kanıt yokluğundan beraat etti. Sonrasında, Bill Gates’in e-postalarını yayınlamasıyla gündeme geldi. Hakkında belgesel yapıldı, Kurtlar Vadisi ve Deli Yürek gibi aksiyon dizilerinde “Hacker Tamer” karakteriyle yer aldı. Hacker’ın Aklı adlı bir kitap yazdı, şimdilerde konferanslar veriyor ve kurucusu olduğu TerraMedusa firmasıyla çeşitli kuruluşlara, bilgi güvenliği hakkında çözümler sunuyor.

Bilişim etiği Bilişim etiği felsefe biliminin bir dalı ve insanların dijital dünyadaki davranışlarını inceliyor. Bu alanda öncülük yapan Luciano Floridi ve Micheal Davis’in tartışma konularının başında hacker’lık, lisanssız yazılım kullanma, dosya paylaşımı gibi güncel hayata yönelik tehditlerin yanı sıra, daha felsefi boyutta “internetin demokratikli-

60 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

ği” konusu da yer alıyor. Bilgisayar Etik Enstitüsü (Computer Ethics Institute) tarafından geliştirilen bilgisayar kullanım etik ilkeleri 10 temel ilkeden oluşuyor. Bunların en başında yer alan ilkede “Bilgisayar başka insanlara zarar vermek için kullanılamaz.” deniliyor. İlkeler, “Başka insanların bilgisayar çalışmaları karıştırılamaz.” şeklinde devam ederken, bilgisayarların hırsızlık yapmak, yalan bilgi yaymak, entelektüel bilgileri çalmak, yazılım kopyalamak için kullanılamayacağı belirtiliyor. Son iki madde özellikle dikkat çekici: kişi, yazdığı programın sosyal hayata etkilerini dikkate alması ve diğer insanları dikkate alarak ve saygı göstererek kullanması konusunda uyarılıyor. Peki bu uyarıları kim dikkate alıyor? Yazılımları para ödemeden “bir arkadaştan” yüklemeyenler, fırsatı olduğu halde “bir arkadaşın” e-postasını, kişisel dosya-

larını okumayanlar bunları etik değerleri nedeniyle mi yapmıyorlar? Yeterli düzeyde bilgileri -ki sıradan bir kullanıcı için çıta burada hayli yüksekte- varda, sosyal hayata kötü etkisini önlemek ya da başta kendilerine olmak üzere insanlara saygılarından mı yapmıyorlar?

Hacker etiği Hacker etiği terimi, hacker’lar arasında kabul gören ahlaki değerler ve felsefeyi anlatıyor, bir tür “racon” yani. Hacker’lar ilk kez 1950-1960 yıllarında, tahmin edilebileceği gibi Massachusetts Institute of Technology, MIT’nin parlak öğrencileri arasından çıkmışlar. Hacker etiğinin isim babası olan Steven Levy isimli gazeteci, 1984 te yazdığı “Hacker’lar: Bilgisayar Devriminin Kahramanları (Hackers: Heroes of the Computer Revolution)” isimli kitabında bu gençleri anlatıyor ve Hacker etiğinin felsefesini ve



BİLGİ GÜVENLİĞİ

felsefenin kurucularını tanıtıyor. Levy, 1959 yılında MIT’ye bir IBM 704, Elektronik Muhasebe Makinesi (!) (Electronic Accounting Machine) alındığını, bu makinenin yerleştirildiği odanın gençlerin çekim merkezi haline dönüştüğünü anlatıyor. Levy’e göre, ismini Minyatür Tren Kulübü diye çevirebileceğimiz kulübe üye gençlerin mesai saatlerinin dışında bu odaya girip 30 ton ağırlığında, 2,7 metre yüksekliğindeki bu makineye program yazabilmek için her yolu denediklerini, odadan çıkmaz olduklarını ve hacker’lık denen şeyin de bu şekilde ortaya çıktığını anlatıyor. MIT gençleri, hack’leme işini ve amacını bugünkü takipçilerinden farklı ifade ediyorlar, onlar için bu bir “proje”, yapıcı bir amacı gerçekleştirmeye yönelik bir “ürün” ve tabii ki böyle bir heyecanı paylaşmanın getirdiği bir “keyif”; kelime seçimi de bu gençlerin kampüs yaşamlarında sıkça yaptıkları “eşek şakalarına” verdikleri isim olmasından kaynaklanıyor. Levy, kitabında dile getirdiği hacker etiği konusunda, yanlış anlamalar nedeniyle zaman zaman eleştirilmiş, bilgisayarlara izinsiz girişten bahsettiği ve Beyaz Şapkalı hacker’ların ideallerini dile getirdiği sanılmıştır, oysa Levy’nin ilgi alanı bilgisayar güvenliği değildir. Levy, hacker etiğini yeni bir yaşam biçimi, bir felsefe ve bir heves olarak ele almaktadır. Steven Levy, kitabında 1980lerde doğan “Serbest Yazılım Akımı (Free Software Movement)” nın kurucusu Richard Stallman’dan “son gerçek hacker” diye bahsediyor, çünkü Stallman “hacker etiği doğru ve yanlış duygusuyla ve bu toplumun etik idealleriyle -ki bu idealler bilginin bundan yaralanabilecek kişilerle paylaşılması ve önemli kaynakların israf

62 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

edilmeyip kullanılmasını önermektedir- alakalıdır.” diyor ve daha net bir şekilde hack’leme ve etiğin farklı şeyler olduğunu ekliyor: “Birinin hacking yapmaktan zevk alıyor olması, başkalarına düzgün davranmak üzere bir taahhüt altına girdiği anlamına gelmez, bazı hacker’lar etiğe dikkat eder bazıları etmez, ben ediyorum mesela. Ama gözden kaçırılmaması gereken şey etiğin, hacking işinin ayrılmaz bir parçası olmadığı, ayrı bir konu olduğudur.” Levy, kitabının önsözünde hacker etiğinin prensiplerini şöyle özetliyor: w Paylaşma, w Açıklık, w Dağıtık yapı, w Bilgisayarlara serbest giriş, w Dünyayı geliştirmek. Kitabının 2. bölümünde Levy, bu prensipler ve inançlar konusunda daha da derinleşiyor ve her başlığı daha ayrıntılı olarak açıklıyor. Burada bütün kitabın içeriğini aktarmak hem mümkün değil hem de gereksiz, konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi almak isteyenlerin okuma zevkini, katilin kimliğini açıklayarak, kaçırmayalım. Ama iki prensip var ki onlara burada kısaca değinmeden ve Levy’den alıntı yapmadan geçemeyeceğim: w Paylaşma: bilgisayarların ilk kullanılmaya başladığı günlerde bu olağan bir şeydi, kaynak yazılım dahil olmak üzere insanlar

ellerindekini açıkça paylaşıyor ve işbirliği yapıyorlardı. Donanım satın aldığınızda yazılım “yanında” bedava veriliyordu. Paylaşım, toplum tarafından benimsenmiş bir davranış biçimiydi. Doğal olarak MIT öğrencileri için de durum böyleydi. Bir hack çok başarılı olduğunda herkese ilan edilir, afişler asılır ve diğerleri bu hack’i nasıl geliştirebileceklerine dair kafa patlatırlardı. İkinci nesil hacker’lar paylaşımı, hacker’ların yanı sıra halkla paylaşım olarak algıladılar ve halka açık yerlerde bilgisayarlar temin ettiler, bunlardan ilki de Berkeley’deki Leopold’s Records’ın dışına kondu. İkinci neslin en önemli savaşı, bedava ve açık kaynak yazılımını, ücretli - ve hayli pahalı- yazılımlara karşı savunmak şeklinde oldu ve Bill Gates’in Altair için yazdığı BASIC sürümünü paylaşarak kendisini epeyce zarara uğrattılar. w Bilgisayarlara giriş: Hands-on Imperative isimli hacker organizasyonunun inancına göre, eğer bir yerde bir şey size dünyanın nasıl işlediğine dair bir şey öğretebilecekse, bu kaynağın bütününe sınırsız erişime sahip olmalısınız. Tıpkı bir çocuğun oyuncağını parçalara ayırıp sonra tekrar birleştirme çabası gibi, bu kişiler de mevcut fikirler ve sistemlerden yola çıkarak dünyayı öğreniyorlar, anlıyorlar ve onları

Hacker’lar için yaşın, cinsiyetin, ırkın, pozisyonun hiç bir anlamı yok, onlar yalnızca yeteneklerine göre sınıflandırılmak istiyorlar. 12 yaşında birini, yazılım geliştirmeye katkıda bulunan bir hacking yaptığı için topluluklarına kabul edebiliyorlar.



BİLGİ GÜVENLİĞİ

geliştirmek için çaba sarfediyorlar. Levy’e göre, erişim teknolojinin gelişiminin anahtarı bu. Bilginin serbestçe paylaşımının toplam yaratıcılığın artmasına yarayacağı gibi, hacker’ların iddiasına göre şeffaflığın sistem sahiplerine de yararları var; her şeyden önce serbest demek aynı zamanda ücretsiz demek anlamına geliyor. Ayrıca hacker’lar bürokrasiye karşı güvensizler, ister şirket ister devlet kurumu olsun sistemlerinin kusurlu olduğuna inanıyorlar ve bu kusurlu yapının kendilerine engel teşkil etmesine karşı çıkıyorlar.

Hacker’ların gözünden hacking Hacker’lar için yaşın, cinsiyetin, ırkın, pozisyonun hiç bir anlamı yok, onlar yalnızca yeteneklerine göre sınıflandırılmak istiyorlar. 12 yaşında birini, yazılım geliştirmeye katkıda bulunan bir hacking yaptığı için topluluklarına kabul edebiliyorlar. Hacker’lar bilgisayarların yenilikçi tekniklerine adeta tapıyorlar ve birkaç komutla çok karmaşık işler yapabilmeyi bir sanat olarak kabul ediyorlar. Bilgisayarların hayatlarını zenginleştirdiğini

64 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

düşünen hacker’lara göre, bu teknoloji onlara bir odak kazandırıyor ve onları eğlenceli, heyecanlı maceralara sürüklüyor. Kontrol edebildikleri sihirli bir kutu olduğuna inandıkları bilgisayarların gücünden, diğer insanların nasıl yaralanamadığını ise hiç anlamıyorlar, bilgisayarlar aracılığıyla bütün dünyaya gerçekte önlerine konan hiçbir sınırın gerçek olmadığını kanıtlamaya çalışıyorlar. Kısaca, erişim sınırsız, bilginin şeffaf ve paylaşımın serbest olması dışında hiçbir durumu kabul etmiyorlar. Örneğin, MIT’de bilgisayar odasına fiziksel ya da yetki sınırlamaları getirildikten sonra öğrenciler alınan tedbirleri mükemmeliyetin önüne konmuş engeller olarak yorumladılar ve ısrarlı ve sistemli bir şekilde bunu kırmak için çalıştılar. Bu doğa-

sında kötülük içeren bir yaklaşım değildi, ama günümüzde edindiğimiz güvenli sistemlerin güvenlik duvarlarını aşarak bilgi çalan, bir çeşit vandalizm örneği sergileyen hacker imajıyla hiç örtüşmüyor. Internetin yaygınlaşması ve ucuzlamasından önce, hacker’lar arasında coğrafik bağlar mevcuttu. Örneğin ilk nesil hacker’lar MIT’de, ikinci nesil donanım hacker’ları ve üçüncü nesil oyun hacker’ları Silicon Valley’de konuşlanmışlardı. Günümüzde “Hacker Toplumu” nun varlığından ve işbirliğinden söz etmek hala mümkün ama bu kavramlar artık internet sayesinde coğrafyadan bağımsız olarak yaşatılıyor. Etik ilkeleri ihlal eden kişilerin hepsi “kötü adamlar” değil elbette, tamamına yakını bu işe meraktan, “bir arkadaş” a imrenmek, onunla yarışmak arzusundan, bir oyun oynar gibi eğlenmek için giriştiklerini belirtiyorlar. Tıpkı eğlence için oynanmaya, içilmeye başlanan diğer oyunlar ve maddelerde olduğu gibi bir süre sonra iş çığırından çıkıyor, durma noktası yitiriliyor ve iyiyle kötü, doğruyla yanlış birbirine karışıyor. Etik hacker olarak işe aldığınız, yani bu savaşta safınıza çektiğiniz kişi, Beyaz Şapkasıyla sizi Siyah Şapkalılardan koruyor olsa da, ya şapkasını değiştirmeye karar verirse diye düşündüğünüz oluyor mu?

Etik hacker olarak işe aldığınız, yani bu savaşta safınıza çektiğiniz kişi, beyaz şapkasıyla sizi siyah şapkalılardan koruyor olsa da, ya şapkasını değiştirmeye karar verirse diye düşündüğünüz oluyor mu?



BİLGİ GÜVENLİĞİ

Standartlara uyum sürecinde doğru rehberi seçin Güvenlik denetimleri, o anki fotoğrafın çekilmesi anlamını taşır. O fotoğrafın ne sıklıkta çekilmesi gerektiği dünyadaki güvenlik açıklarının ne hızla artığı, firmanın o açıkları ne sıklıkta kapatabildiği ile ilişkili olacaktır. BİZNET BİLİŞİM SİSTEMLERİ ve DAN. SAN. TİC. A.Ş.

E

skiden yalnız bazı kalite standartları bilinirdi. Bugün ise bir kurumun uyması gereken ya da zorunlu olan çok sayıda standarttan bahsetmek mümkün... Örneğin COBIT, ISO27001, PCI DSS, BDDK Tebliği, SOX, 5651, gibi standartların önemli bir kısmı bilgi teknolojileri ve bilgi güvenliği ile ilgili. Farklı kurumların ve devletin belirlediği kurallara uyulmaması durumunda, cezai yaptırımlar da günde-

66 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

me gelebiliyor. Aslında büyük resme bakıldığında bu kurallar firmalara yaptırım uygulamak ve cezalardan para kazanmak için oluşturulmamış. Hepsinin altında ortak bir amaç var. O da riski azaltmak için önceden yapılması gerekenleri planlamak ve gerçekleştirmek. Bu yüzden denetimler de riski azaltmaya yönelik olmalı, şirketin gelişimine katkıda bulunmalı. Denetçilerse bu konuya özel önem göstermeliler.

Onur Arıkan Biznet Bilişim Kurucu Ortağı - Baş Danışman


Güvenlik denetimlerinin önemli bir parçası da sızma (penetrasyon) testleri. Bu testler proaktif olarak kurumun güvenlik açıklarının belirlenmesi ve ivedilikle gerekli önlemlerin alınması açısından çok kıymetlidir. Unutmamak gerekir ki eğer bu ataklar önceden gerçekleştirilmezse, başka birileri bir gün bu açıkları mutlaka kullanacaklardır. Burada sık karşılaşılan soru, para vererek bu testleri yaptırırken ya da kendi kendimizi haklarken, testi yapan firmaya, ekibe nasıl güvenebileceğimizdir. Gerçekten de bu konuyla ilgili çok ilginç deneyimler yaşayan firmalar olmuştur. Bu yüzden bu konuda iki unsurun altını özellikle çizmek gerekir. Birincisi, testleri yapan güvenlik firmasının kurumsallığı, çalışmanın gizliliğine verdiği önem ki bunu bir gizlilik anlaşmasıyla kayıt altına almak gerekir. İkinci unsur ise testleri gerçekleştirecek ekibin teknik yeterliliği ve çalışma sırasında firmanın bilgi işlem ekibiyle işbirliğine hazır olması. Bunun için ekibin önceden belirlenmiş ve daha önce uygulanmış başarılı bir metodolojisi olmalı. Ve şunu tekrar hatırlatmak gerekir; çalışılacak firmayı seçmeden önce mutlaka daha önceki işleriyle ilgili referans görüşmesi yapmayı ihmal etmeyin. Önceki firmaların deneyimi sizin çalışmak isteyeceğiniz firmayı seçmenize çok yardımcı olacaktır. Bir kurumun bilgi güvenliğini içselleştirmesi, bunun uzun ve hiç bitmeyecek bir süreç, yolculuk olduğunu unutmaması gerekiyor. Ara sıra durup dünya ile kurumun uygulamaları arasında farklılıklar olup olmadığını saptamak faydalı olacaktır. Güvenlik denetimleri, o

anki fotoğrafın çekilmesi anlamını taşır. O fotoğrafın ne sıklıkta çekilmesi gerektiği dünyadaki güvenlik açıklarının ne hızla artığı, firmanın o açıkları ne sıklıkta kapatabildiği ile ilişkili olacaktır. Internet üzerinden ve kurum içinden sızma testlerinin yılda en az bir kez yaptırılması uygun olacaktır; ancak sistemlerde ve uygulamalarda önemli değişiklikler söz konusu olduğunda bir yıl beklemeden, değişiklik sonrasında testlerin tekrarlanması unutulmamalıdır.”

Güvenilir danışmanlık hizmeti

Eser Ateş Biznet Bilişim Çözüm Geliştirme Direktörü

“Biznet Bilişim, kurulduğu 2000 yılından beri odağını bilişim güvenliği teknolojilerinden ayırmamış, edindiği deneyimleri küresel uygulamalarla sentezleyerek, müşterilerine en güvenilir çözüm

önerilerini sunmayı hedeflemiş bir hizmet şirketi. Bugün geldiğimiz noktada, ağ ve bilgi güvenliğinin önemini konuşmanın bir adım ötesine geçiyoruz. Günümüz tehditleri karşısında, bilgi güvenliğini sağlamak için sadece ürün ve teknoloji yatırımının yeterli olmayacağının bilincindeki müşterilerimiz, sahip oldukları teknolojileri Biznet Bilişim’in hizmetleri ile güçlendiriyor. Veri Sızıntısını Önleme (Data Leakage Prevention-DLP), Log Analizi ve Yönetimi (SIEM) ve Saldırı Tespit ve Önleme Sistemleri (Intrusion Prevention Systems-IPS) gibi büyük yatırımların yapıldığı ancak yatırım geri dönüşünün kolay alınamadığı alanlarda, danışmanlık hizmetlerimiz sayesinde bilgi birikimimizi paylaşıyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını en iyi şekilde analiz ediyor ve onlara en uygun çözüm önerilerini sunuyoruz. Ağ ve bilgi güvenliği projelerini baştan sona adreslenmesi gereken uzun bir süreç olarak ele aldığımızdan, ilgili danışmanlık ve teknik destek hizmetlerimizle müşterilerimizi projenin hiç bir aşamasında yalnız bırakmıyoruz. Günümüzün BT tehditleri karşısında kendilerini daha güvende hissetmeleri için gereken tüm desteği sağlıyoruz. Diğer taraftan, güvenlik denetimleri, ISO 27001, PCI DSS ve kimlik yönetimi danışmanlığı gibi öncü olduğumuz alanlardaki referanslarımıza yenilerini eklemeye devam ediyoruz. Bugüne kadar geliştirdiğimiz karşılıklı güven ve şeffaflık üzerine kurulu ilişkiler sayesinde, müşterilerimizin gözünde iş ortağından, güvenilir bir danışmana terfi etmiş olmaktan da büyük mutluluk duyuyoruz.”

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 67


BİLGİ GÜVENLİĞİ

DDoS saldırılarına karşı dayanıklılığınızı arttırın

Deniz ÇEVİK Biznet Bilişim Güvenlik Testleri Yöneticisi

Hizmet sürekliliği, hedef kitlesine daha iyi hizmet vermek amacında olan kurumlar için artık önemli bir kalite standardı haline geldi. Diğer taraftan bu hassasiyet, kurumları siber güvenlik tehditleri karşısında birer hedef haline getirebiliyor. Özellikle internet üzerinden hizmet veren kurumların önlem almakta zorlandığı tehditlerden biri olan DDoS (Distributed Denial of Service – Dağıtık Servis Dışı Bırakma) saldırıları ise bunun en güzel örneği. Çok fazla sayıda noktadan belirli bir hedefe doğru gerçekleştirilen DDoS saldırıları, genellikle değişik saldırı tekniklerinin bir arada kullanıldığı ve hedef sistemin erişilemez duruma getirilmesinin amaçlandığı güvenlik tehditleridir. Aynı zamanda DDoS saldırıları paravan olarak da kullanılabilir; zira üretilen sanal trafiğin arkasında veri veya sistemleri ele geçirmeye yönelik daha gelişmiş saldırıların izleri gizlenmiş olur. Gelen saldırı trafiğindeki ortak

68 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

noktanın bulunamaması durumunda DDoS saldırısının engellenmesi oldukça zordur. Dolayısıyla etkili bir DDoS saldırısıyla karşılaşıldığında yapılabilecek savunma hamleleri sınırlıdır. DDoS saldırılarını asıl tehlikeli kılan, bağlantının çok sayıda farklı noktadan yapılmasından ötürü saldırı sırasında oluşturulan ağ trafiğinin normal ağ trafiğinden ayırt edilememesidir. Bütün bu özellikleri ve yarattığı etkiden ötürü DDoS saldırılarını depreme benzetebiliriz. Depremden görülecek zararın, depremin şiddetine ve binanın depreme dayanıklılığına bağlı olması gibi, DDoS saldırılarına uğrayan sistemlerin göreceği zararın büyüklüğü de saldırının yoğunluğu ve planlanışına bağlı olmakla beraber, sistemin dayanıklılığına bağlıdır. Alınan her tedbir sistemlerinizin saldırıya olan direncini arttıracaktır. Artan direnç, belirli seviyede bir saldırı şiddetine kadar sistemlerinizin ayakta kalmasına yardımcı olacaktır, fakat saldırılara karşı kesin bir çözüm olduğu söylenemez. Sonuç olarak binalar ne kadar depreme dayanıklı inşaa edilirse edilsinler, bu durum depremin verebileceği zararlara kesin çözüm getiremez ancak binanın depreme karşı dayanıklılığını arttırır. Tıpkı binaları depreme karşı dayanıklı inşaa etmek gibi, BT sistemlerinin DDoS’a karşı dayanıklılığını arttırmak için de periyodik, planlı ve kontrollü gerçekleştirilen DOS ve DDoS testleri yaptırılması elzemdir. Bu testleri de deprem tatbikatına benzetmek yanlış olmaz. Bu tatbikatlar sayesinde ağ ekipmanlarının kaldırabileceği yük ve muhtemel yapılandırma hataları açıkça görülebilecektir. Tatbikatlar ne kadar gerçekçi olursa, sonuçlar ve alınması gereken önlemler de o kadar gerçekçi olacaktır. Ayrıca bu tatbikatlar sırasında kazanılan tecrübe, gerçek bir saldırı anın-

da uygulanacak kriz yönetiminin planlanmasında büyük fayda sağlayacaktır. Biznet Bilişim olarak DDoS testleri hizmetimizi, çok güçlü ve dağıtık bir ağ altyapısı ile en yeni ve etkin yazılımları birleştirerek oluşturduk. Bu sayede, gerçeğe oldukça yakın DDoS saldırı simülasyonları yapabilmekteyiz. Aynı zamanda bu hizmet, protokol ve uygulama seviyesinde oluşabilecek sorunların daha kolay tespit edilmesini sağladığından diğer denetim hizmetlerimizin içinde önemli bir bileşen olarak sunulmaktadır. DDoS saldırıları, günümüz siber güvenlik tehditlerinin sadece bir parçası. Bu tehditlere karşı önlem almak adına atılan adımların süreç içerisinde bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekliliğinin yanı sıra, bu süreç boyunca güvenilir bir danışmanın tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmenin önemini de unutmamak gerekir.

Veri Sızıntısını Önleme (Data Leakage Prevention-DLP), Log Analizi ve Yönetimi (SIEM) ve Saldırı Tespit ve Önleme Sistemleri (Intrusion Prevention Systems-IPS) gibi büyük yatırımların yapıldığı ancak yatırım geri dönüşünün kolay alınamadığı alanlarda, danışmanlık hizmetlerimiz sayesinde bilgi birikimimizi paylaşıyoruz.



GÜVENLİK HİZMETİ

Güvenlik endüstrisinin durum değerlendirmesi

ASIS International ile Finans ve Yönetim Enstitüsü yayınladıkları “Güvenlik Sektörü Durum Raporu”nda son 25 yılın değerlendirmesini yaptı. Çeviri: Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

O

n yıl öncesine kıyasla, Amerika’da direk olarak CEO’ya bağlı çalışan tepe güvenlik liderlerinin sayısı üç misline (%24) çıkmış durumdadır. Bu gelişmeye rağmen, resmi risk analiz sürecine sahip organizasyonların %41’inde, sürecin başından itibaren güvenliğe masada yer verilmemektedir. Bunlar, ABD güvenlik endüstrisi üzerinde yapılan çalışmanın dikkat çekici bulgularıdır. Küreselleşme, ABD iş dünyasına yönelik tehditlerin artmasıyla birleşince, özellikle 11 Eylül 2001 terörist saldırısından sonra güvenlik konusunu sıklıkla man-

70 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

şetlere taşır olmuştur. Ancak otuz yıldan fazladır, güvenlik sektörünün kapsamı ve hacmi konusunda dişe dokunur bir çalışma yapılmamıştır. Bu önemli konuya bir miktar ışık tutmak üzere ASIS International, Finans ve Yönetim Enstitüsü ile işbirliği yapmış ve geçtiğimiz yıl boyunca, konu üzerinde yapılmış mevcut çalışmaların analizi ve ortak özgün araştırmalar aracılığıyla endüstri hakkında veri toplamışlardır. Bu çabaların sonucu: “Birleşmiş Devletler Güvenlik Endüstrisi: Hacim ve Kapsam, Anlayışlar, Akımlar ve Veri.” adlı bir raporda yayınlanmıştır. Rapor geleceğe yönelik bir gö-

rüşe sahip olduğundan, orijinal araştırmalarını birkaç yıl öncesine ait ve geleceğe projeksiyon yapan verilerle desteklemektedir. Rapor birkaç uyarı içermektedir – örneğin, güvenlik için harcanan miktarların çoğunu rakamlara dökmenin zor olduğu ya da işletmenin sürekliliği ve yangın/ can emniyeti gibi diğer sektörlerin sınırlarına taşması yüzünden dahil edilmediği gibi. Ancak rapor zor olanı üstlenip, eldeki verilerden yola çıkarak tahmini bir değer biçmek ve rakamsal olarak ifade edebilmek için yapılan çalışmaları yansıtmaktadır. Operasyonel ve bilgi teknolojisi güvenliği dahil, ABD güvenlik


pazarındaki harcamalara ilişkin bulguların başında, sektörün 351 Milyar Dolar – 282 Milyar Dolar’ı özel sektör 69 Milyar Dolar’ı federal hükümetin iç güvenlik harcamaları- hacminde olduğu gelmektedir. İç güvenlik harcamalarının, 2020’ye kadar yılda % 4-5 artması beklenmektedir. Kalan 282 Milyar Dolar’ın, 202 Milyar Dolar’ı fiziksel ve özel güvenliğin geniş geleneksel yelpazesi içinde yer alan çeşitli operasyonel güvenlik faaliyetlerine (39 Milyar Dolar ekipman, 141 Milyar Dolar güvenlik hizmetleri, 22 Milyar Dolar idari masraflar için) ve 80 Milyar Dolar’ı bilgi teknolojisi güvenliğine (29 Milyar Dolar ekipman, 22 Milyar Dolar hizmetler, 29 Milyar Dolar idari masraflar için) aittir. 2013’de operasyonel/ fiziksel güvenlik pazarının % 5.5, bilgi teknolojisi güvenlik pazarının ise % 9 büyümesi beklenmektedir. Operasyonel ürünler ve ekipman pazarının, 1990’daki 12 Milyar Dolar’dan, 2012’de 39 Milyar Dolar’a çıktığı tahmin edilmektedir. Mevcut yıllık büyüme rakamlarının % 6.6 olduğu hesaplanmaktadır – 10 yıl önceki %7.1’lik yıllık büyüme oranının biraz altında. Büyüme, giriş kontrol, alarm ve özellikle gözetleme gibi temel sistemlerde en fazla olacaktır – görüş alınan şirketlerin % 65’i bu alanlarda, 2013’de daha fazla harcayacaklarını bildirmişlerdir. Ağa bağlı kameralar, şirketlerin % 38’inin yapmakta olduklarını belirttikleri ve Finans ve Yönetim Enstitüsü analizlerinden birinin en tercih edilen strateji olarak işaret ettiği “uzak merkezli izleme” gibi, başka fırsatlar da yaratmaktadır.

Bütçeler Kurumsal bütçeler çerçevesinde, anket yapılan şirketlerin % 48’i, 2012’de operasyonel güvenlik bütçelerini artırdıklarını, % 45’i

ise 2013’de artırmayı düşündüklerini belirtmektedirler; bilgi teknolojisi güvenliği için sayılar 2012’de artıranlar % 41 ve 2013’de artıracaklar için % 33 şeklindedir. Operasyonel bütçeler, sanat, eğlence ve eğlence merkezleri, finans ve sigorta, profesyonel, bilimsel ve teknik servis işleriyle uğraşanlarda en hızlı artmaktadır. Bu bütçelerdeki artış oranlarına bakıldığında, 2013’de bu sektörlerdeki bütçe artış medyanı %13’den fazla çıkmaktadır. Böyle olmasına rağmen, güvenlik üst düzey yöneticilerinin yaklaşık % 40’ı ihtiyaçları olan kaynaklara sahip olmadıklarını düşünmektedirler. Özellikle eğitim, sağlık ve üretim organizasyonlarındakiler zor durumda olduklarını belirtmektedirler. Ancak, işin olumlu yanı, yeterli bütçeye sahip olduğunu bildiren güvenlik yöneticilerinin yüzdesi 2005’e göre artış göstermektedir. Neredeyse tüm kuruluşlar, bilgi teknolojisi güvenliği alanında 2013’de aynı ya da daha fazla miktarda harcama yapmayı planlamışlar, fakat en büyükler harcamalarını artırmak konusunda en kuşkulu olanlardır. Özel sektör güvenlik hizmetleri için harcanan miktarlar konusunda ilginç bir bulgu da eğitim ve bakım maliyetlerinin toplam bütçe içindeki yerinin bilgi teknolojisi güvenliğinde daha yüksek olduğu-

dur. Toplam bilgi teknolojisi bütçesi 13 Milyar Dolar iken, eğitim 1.72 Milyar Dolar ve tamir/bakım 7.1 Milyar Dolar’dır. Operasyonel güvenlik hizmetlerinin toplam bütçesi 134 Milyar Dolar olup, eğitim 1.65 Milyar Dolar ve tamir/bakım 4.75 Milyar Dolar’dır. Bu harcamalar, diğer tüm hizmet sektörlerininkinden çok fazladır – görüşmeye katılanların % 58’i 2013’de daha fazla harcamayı umduklarını ifade etmişlerdir. Güvenlik hizmetlerinin bazı alanlarının büyümesinin daha fazla olması kaçınılmazdır. Örneğin, araştırmaya cevap verenlerin % 42’si 2013’de eğitim harcamalarının artacağına, işaret etmiştir, bunların %12’si artışın % 10’dan fazla olacağını beklemektedir. Şirketlerin % 41’inde 2013 yılında insanlı güvenlik hizmetlerindeki harcamaların artması planlanırken, % 43 artış öngörmediklerini, % 16 ise kesinti olmasını beklediklerini bildirmişlerdir. Bu durumun tersine, bilgi teknolojisindeki harcamalar konusunda, en büyük firmaların çoğu (% 63) sözleşmeli çalışanlar için daha fazla harcayacaklarını bildirmişlerdir. Kuruluşların, çalışanlarının geçmişlerinin araştırılması için harcadıkları paranın da 2013’de % 36 oranında artması beklenmektedir. Hizmet sektörünün diğer segmentlerinde daha az büyüme görülebilecektir. Örneğin, anke-

On yıl öncesine kıyasla, Amerika’da direk olarak CEO’ya bağlı çalışan tepe güvenlik liderlerinin sayısı üç misline (%24) çıkmış durumdadır. Bu gelişmeye rağmen, resmi risk analiz sürecine sahip organizasyonların %41’inde, sürecin başından itibaren güvenliğe masada yer verilmemektedir. Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 71


GÜVENLİK HİZMETİ

Operasyonel ürünler ve ekipman pazarının, 1990’daki 12 Milyar Dolar’dan, 2012’de 39 Milyar Dolar’a çıktığı tahmin edilmektedir. Mevcut yıllık büyüme rakamlarının % 6.6 olduğu hesaplanmaktadır – 10 yıl önceki %7.1’lik yıllık büyüme oranının biraz altında. te katılanların % 85’i 2013’de hizmetlerin entegrasyonu için yapılacak harcamalarda 2012 rakamlarının %’5’den fazla üstüne çıkmayı düşünmediklerini; % 76’sı alarm sistemleri izleme/ cevaplama 2013 harcamalarında artış yapmayacaklarını ve % 62’si danışmanlık, planlama ve yönetim hizmetleri için harcanacak parada bir değişiklik yapmayacaklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların üçte birinden azı, bu alanda artış beklemektedir ama daha azı (% 22) alarm sistemleri izleme/ cevaplama alanlarındaki harcamalarının artacağını bildirmektedir. Yine de, bu 2012 rakamları üzerinde önemli bir gelişmedir ve ekonomi iyileştiği sürece eğilimin de yukarı doğru olacağının bir göstergesidir.

İş gücü 11 Eylül, hükümetin iç güvenlik için ayırdığı bütçe ve takındığı tavır konusunda bir dönüm noktası olmakla birlikte, uzun vadeli işe alınan özel güvenlik personeli düzeyinde önemli bir etki yaratmamıştır. İş İstatistik Bürosu’na göre, ilk baştaki bir artıştan sonra, sayılar saldırı öncesi düzeyine inmiştir. Tam zamanlı güvenlik çalışanları açısından ABD’deki pazarın hacmi 1.75 ila 1.94 Milyon arasındadır. Bu sayı, ister sözleşmeli ister taşeron (yarıdan fazlası taşeron) firma elemanı olsun bir şirketin güvenlik görevlisi

72 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

diye nitelendirdiği her bir bireyi içermektedir. Destek hizmetleri endüstrisinde çalışanlar bu sayıya dahil edilmemişlerdir, örneğin CCTV üreticisi firmanın pazarlama elemanı bu sayı içinde yer almamaktadır. Verilen rakamın Yaklaşık % 20’si kıdemli ve üst düzey yöneticidir. Tahmin edileceği gibi, en büyük oran (% 70) güvenlik görevlileridir ki bunların dörtte birinden biraz fazlası silahlıdır. Bu kategoride yalnızca güvenlik elemanları/ korumalar değil aynı zamanda zırhlı araç muhafızları ve kumarhane gözetim elemanları da yer almaktadır. İlk kategorideki insanlı güvenlik grubunun, 2020’ye kadar % 19’la en fazla büyümeyi göstereceği, kumarhane gözetim personelininse % 9 oranında büyüyeceği beklenmektedir. Ancak, güvenlik alanında kariyer planlaması yapanlar, 2020’e kadar ki büyüme beklentisi % 20 olan özel dedektiflik dalının en fazla büyümesi öngörülen alan olduğuna dikkate almalıdırlar. Bu çapta bir büyümenin beklendiği bir diğer alan da bilgi teknolojisi güvenliğidir; bu alandaki iş bölümlerini net bir şekilde ayrıştırmak pek kolay olmasa da, IT analist ve bununla ilişkili olarak web ve ağ güvenlik pozisyonlarının 2020’ye kadar % 22’lik bir artış göstermesi beklenmektedir. En çok eleman işe almayı gerçekleştirecek kurumların devlet ve sağlık sektörü olacağı düşünül-

mektedir. Rapor, tepe güvenlik yöneticileri konusunda, beklendiği gibi dünya çapındaki krizin profesyonel büyüme beklentilerine olumsuz etki yaptığını, işlerin azaldığını, rekabetin arttığını ve bunların neticesi olarak maaş artışlarının azaldığını ve tazminatların büyümesinin yavaşladığını ortaya sermektedir. Rapora göre, yıllar süren agresif maaş kazançları, büyük yıllık artışlar, (geçmişte % 6 ve üzeri) çok ender rastlanır hale gelmiştir. Ama şimdilerde bu tepe noktaları ele geçiren ve orada kalmayı başaranlar eskiden olduğundan çok daha iyi eğitimli kişilerdir, % 37’si yüksek lisans derecesi sahibidir – 2001’e kıyasla % 300. Bu durum tazminat paketlerine de yansımaktadır, büyük bir şirkette bu rakam 215,000 Dolar’dan 400,000 Dolar’a kadar ulaşabilmektedir, halbuki sektör averajı 155,000 Dolar’dır. Bu rakamların tersine, bir bilgi sistemleri güvenliği başkanının ortalama maaşı 170,000 Dolar’dır. Yönetim yapısı. Rapor, departmanların nasıl yapılandırıldıklarına, hiyerarşik yapılarına, kuruluşların risklerini ele alış biçimlerine ve ilgili konulara da değinmektedir. Örneğin, 2000 yılında pek çok uzman bilgi teknolojisi ve fiziksel/geleneksel/oprerasyonel güvenlik dallarının birleşeceği tespitinde bulunmuşlar. Hatta, ankete katılanlardan sadece % 7’si bunun gerçekleştiğini, bir diğer % 5 ise bu fonksiyonların entegrasyonu üzerinde çalıştıklarını belirtmişlerdir. Ancak, rapora göre: “organizasyonların yarısından fazlası risk yönetimi için risk konseyi veya benzer danışma kurulları kullanıyor” ve bunlar yalnızca bilgi teknolojisi ve operasyonel güvenlik arasında değil, tüm risk yönetimi ile ilgili taraflar arasındadır.



GÜVENLİK HİZMETİ

Odağı kaydırmak Rapordaki bulgular yalnızca sayısal değil. Örneğin, şirketlerin artan oranda maddi olmayan varlıklara değer verdiği, fikri mülkiyet ve marka prestijinin güvenliğin odağına kaydırıldığı anlatılmaktadır. Rapor: “Günümüzde kurumsal güvenliğin etkinliği, maddi varlıkların güvence altına alınmasından gayri maddi şirket değerlerinin korunmasına doğru yaşanan bu odak kaymasını şirketlerin nasıl ele aldığına bağlıdır.” diye açıklamaktadır. Örneğin, rapor CEO’ların güvenlik olaylarında önem verdikleri konular sıralamasında markanın korunmasının bir numara olduğunu ortaya koymaktadır. Rapora göre, güvenlik aynı zamanda mobil işgücüne ayak uydurmak zorundadır. Artık güvenlik, bir mekanı fiziksel olarak güvenli hale getirmek demek değil, şirketin o mekan üzerinde çok az ya da hiç kontrole sahip olmaması halinde risklere karşı durabilmek demektir. Bu da demektir ki, çalışanların farkındalığı artırılmalı, bu yönde sorumluluk almaları sağlanmalı ve güvenlik misyonu-

74 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Güvenlik hizmetlerinin bazı alanlarının büyümesinin daha fazla olması kaçınılmazdır. Örneğin, araştırmaya cevap verenlerin % 42’si 2013’de eğitim harcamalarının artacağına, işaret etmiştir, bunların %12’si artışın % 10’dan fazla olacağını beklemektedir. Şirketlerin % 41’inde 2013 yılında insanlı güvenlik hizmetlerindeki harcamaların artması planlanırken, % 43 artış öngörmediklerini, % 16 ise kesinti olmasını beklediklerini bildirmişlerdir. na yardımcı olacak araçları temin edilmelidir. Benzer şekilde, bir şirket harici ticari müttefiklerini, ortaklarını ve tedarikçilerini şirketin güvenliğiyle ilgili sorumluluğu paylaşmaya yöneltmelidir, çünkü bu bağlantıların içindeki herhangi bir zayıf halka tsunami benzeri bir olayın felaketle sonuçlanmasına yol açabilecektir. Ancak, 2010 yılına ait bir Finans ve Yönetim Enstitüsü araştırması göstermiştir ki büyük şirketlerin yarısından daha azı tedarikçilerin işletmenin

sürekliliği planları olmasını sağlayabilmiştir. Raporda: “Teknoloji ve cihazların büyük beceriler sağladığını ama birçok güvenlik yöneticisinin onları hala aynı şekilde değerlendirmekte” olduğuna işaret edilmektedir. Turnike gibi bazı basit sistemler için bu bir sorun olmasa da, rapora göre: “Güvenlik yazılımları artık daha stratejik bir şekilde ele alınmalıdır… (ve) güvenlik stratejisi teknolojinin kabiliyetleriyle birlikte incelenmelidir.” denilmektedir. Raporda incelenen başka bir konu da, son teknolojilerin gerçek değerinin, örneğin kamera analitik yazılımları ve biyometrik ölçümlerin tanıtımlarındaki kadar etkileyici olmadıkları görüldüğünde, nasıl takdir edileceğidir. İlk başta yarattıkları heyecanı yaşatamamalarına rağmen, mülakata katılanlar sağlıklı bir şekilde değerlendirildiklerinde ve gerçekçi bir şekilde uygulamaya konulduklarında yine de yararlı araçlar olduklarını belirtmektedirler. Ancak rapor kuruluşların elektronik güvenlik sistemlerinin etkinliklerini sorgusuz sualsiz kabul etmemeleri konusunda uyarmaktadır. Personelin düzgün



GÜVENLİK HİZMETİ

bir şekilde eğitilmesi ve sistemlerin performanslarının dikkatle izlenmesi çok önemlidir. Bir de güvenliğin değerinin anlatılması konusu vardır. Birçok durumda, güvenliğin bir masraf merkezi ya da gerekli bir bela olduğu görüşü devam etmektedir. Rapor bu durumu, güvenlik departmanı yöneticilerinin karşılaştığı iki temel sorunla ilişkilendirmektedir: güvenlik hedeflerini işletme hedefleri ile daha iyi bir sıralamaya koyma ihtiyacı ve güvenlik performansını daha iyi dokümante etme ihtiyacı. İkinci konuya ilişkin olarak, bir miktar gelişme kaydedilmiştir. Örneğin raporda, nicelikli güvenlik performans ölçü sistemlerinin, eskiden çok nadir olmakla birlikte, daha yaygınlaştığı, şirketlerin üçte birinin geniş kapsamlı ölçü sistemlerine sahip olduklarını bildirdikleri anlatılmaktadır. Ve iyi ölçme sistemlerine sahip bu departmanların, stratejik değerlerinin anlaşılması ihtimalinin iki misli olduğu Finans ve Yönetim Enstitüsü’nün çalışmasında görülmektedir. Ancak raporda: “Mesleğe güvenilir bir şekilde uyarlanmış performans ölçümlemeyi zorlama çabaları henüz başlangıç aşamasındadır.” denilmektedir.

76 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Ne var ki güvenliğin performansını ölçmek birincil mesele değildir. Daha büyük soru, her şeyden önce güvenliğin aslında ne yapıyor olması gerektiği, bu da temel sorunlardan ilkini doğurmaktadır: işletme hedefleri ile doğru sıralamaya koymak. Bu soruya cevap verebilmek için, güvenlik departmanı yöneticilerinin diğer departmanlarla bir araya gelerek ve makro ticari akımların (off shore işlemler gibi) kapsamını, şirketin yönetim hedeflerini ve risk alma istekliliğini göz önüne alarak şirketin hassasiyetlerini doğru değerlendirebilmeleri ve bu bilgiyi kullanarak güvenlik çözümlerini formüle edebilmeleri ve net bir yatırımın geri dönüşü planıyla sunabilir olmaları gerekmektedir.

Raporda, üç yıl öncesine kıyasla günümüzde geri ödemenin kanıtına daha fazla talep olduğu ifade edilmektedir. Raporda en az bunun kadar önemli bir konu olarak “daha teferruatlı güvenlik muhasebesinin amacı üst yönetime tüm güvenlik harcamalarının akıllıca olduğu fikrini ‘satmak’ değil, bakiye riskin bedeline karşı güvenlik harcamalarının değerini net bir şekilde tanımlamak olmalıdır.” denilmektedir. Esas hedef, kurum liderlerine karşılaşabilecekleri riskler ve hangilerini tolere edebilecekleri ve hangilerine karşı tedbir almaları gerektiği konusunda bilgili bir karar verebilmek için ihtiyaçları olan bilgiyi sunmaktır. Bu nedenle raporda: “güvenlik konusuna gerçekten stratejik bir bakış … bazen hiçbir şey yapmamanın en doğrusu olacağı gerçeğini de ortaya çıkarabilir.” denmektedir. Sonuç olarak, Güvenlik Yönetimi Başkanları –tüm diğer türlerde olduğu gibi – uyum sağlamak ya da yok olmak durumundadırlar. Raporun belirttiğine göre: “Eğer tepedeki güvenlik liderleri, güvenlik konusunun da daha ticarete yatkın, stratejik risk yönetimi yaklaşımını benimsemezlerse, stratejik düşünme yetkisi başkalarına devredilecektir.”

Güvenlik yönetimi başkanları –tüm diğer türlerde olduğu gibi – uyum sağlamak ya da yok olmak durumundadırlar. Raporun belirttiğine göre: “Eğer tepedeki güvenlik liderleri, güvenlik konusunun da daha ticarete yatkın, stratejik risk yönetimi yaklaşımını benimsemezlerse, stratejik düşünme yetkisi başkalarına devredilecektir.”



GÜVENLİK HİZMETİ

İşletmelerde Startejik Yönetim Kapsamında Dış Kaynak Kullanımı Modellemesi ve maliyet liderliği Dış kaynak kullanımı genel anlatımda işletmelerde ana faaliyet konusunun dışında kalan ve kanunların el verdiği ölçüde tüm süreçlerin, konusunda uzman kurum ve kuruluşlarca yürütülmesidir. İzzet Murat FERT (PhD), Arch., CMAS FMPluS International Consultancy LLC.

D

ış kaynak kullanımı (Outsourcing)

Dış kaynak kullanımı genel anlatımda işletmelerde ana faaliyet konusunun dışında kalan ve kanunların el verdiği ölçüde tüm süreçlerin, konusunda uzman kurum ve kuruluşlarca yürütülmesidir. Literatürde “Outsourcing” için “dış kaynak kullanımı”nın yanında

78 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

dışsal tedarik, dış kaynaklardan yararlanma veya faydalanma, mal ve hizmet satın alınması gibi terimler de kullanılmaktadır 1 (Özbay, 2004:6). İşletmelerin, sadece kendi sahip oldukları yetenek ve becerileri esas alan işlerin dışındaki; öz veya temel yeteneklerin kullanılmadığı işlerin, işletme dışında kendi alanında uzmanlaşmış başka işletmelerden almasına

“Outsourcing” veya “dış kaynak kullanımı” denir 1 (Özbay, 2004:6).

Analiz İşletme yönetim aşamaları olan planlama, organize etme, yürütme ve kontrol etme temel olarak amaca erişim için gerekli yol ve araçların belirlenerek, gerekli organizasyon yapısının tasarlanması ve buradan hareketle işlerin


ilk amaca uygun olarak yürütüldüğünün sağlanmasının kontrol edilmesi olarak sıralanmaktadır, buna kısaca sektörel değişiklik göstermesine rağmen “İşletme senaryosu” denilmektedir. İşletme senaryoları, kurum, kuruluş ve tesislerde genel olarak günlük, haftalık, aylık, dönemlik (Quarter) ve yıllık periyotlarda hazırlanmakta ve yönetim aşamalarından en önemlisi olan kontrol aşamasını bu periyotların her birinde işleme almaktadır. İşletmelerde stratejik yönetim, genel tanımı ile “İşletmenin amaçlarını gerçekleştirmek üzere, üretim kaynaklarını etkili ve verimli olarak kullanmak süreci” olarak tanımlansa ve genelde işletmelerin günlük ve olağan işleri ile değil “işletmenin uzun dönemde yaşamını sürdürebilmesini mümkün kılacak ve ona rekabet üstünlüğü ve ortalama kar üzerinde getiri sağlayabilecek işlerin yönetimi” ile ilgili olarak tanımlanmasına rağmen Stratejik Yönetim Sürecinde Dış Kaynak Kullanımı Modeli, tüm süreçlere kaynak kullanımı ve karlılık arttırıcı faktör olarak dahil olmakta ve modernist görüş açısı ile Dış Kaynak Kullanımı Modeli (DKKM), işletmelerde uzun dönemli nihai sonuç, uzun dönemde yaşamın devam ettirilmesi, sürdürülebilir rekabet üstünlüğü ve ortalamanın üzerinde getiri amaçlarıyla tüm kaynaklarını etkili ve verimli olarak kullanmasına imkan sağlayıcı bir araç “Tool” olarak günümüz işletmelerinde yerini bulmaktadır. Stratejik planlama evresinde üst yönetim ortak başarılı amaca yönelik olarak varmak istedikleri sonuca uygun kararlar alır ve bunu sahiplenirlerse ve tüm yönetim kademeleri görev tanımları doğrultusunda bu plana uyarlar

ise, dış kaynak kullanımı sağlanan süreçler dışındaki bölümde rakip faaliyetlerini inceleme ve amaca uygun olarak nihai sonuca odaklı, uzun dönemli dinamik kararlar alabilen stratejik bir örgüt durumuna dönüşebileceklerdir.

Sonuç Sonuç olarak, Ludwig von Bartelanffy’nın “Genel sistem yaklaşımı” teorisine göre öne sürülen, işletmelerin bir üst sistem içinde, kendine ait alt sistemlerden oluşan ve tüm sistemlerin birbirleri ile etkileşim halinde bulunduğu bir bütün kabul edilmesi ile Stratejik Yönetim Kapsamında Dış Kaynak Kullanımı Modeli (DKKM), oluşturulacak olan “Stratejik bilinç” ile sonuca odaklı olan yönetim stratejisinin güncel sektörel ve ekonomik etkilere uyumlu ve fırsat ve tehditlere dayanıklı hale getirilmesi amacı ile kullanılması başarı getirebilecektir. Stratejik analiz sürecinde, işletme dışı çevre analizi ile işletme içi çevre analizli sonuçlarının bir kesişme noktası halinde yeniden değerlemeye tabi tutulacak olan SWOT Matrisleri işletmenin performansının arttırılabilmesi ve optimum fayda prensibi ile tüm çevrelerin ortak amaçla durum belirleme ve sırt-sırta (Back to Back) prosedür, talimat ve kontrat şekillendirmelerini ortaya çıkartacaktır. İşletme ve işletme senaryosu dahilindeki tüm tedarikçiler ve outsource kaynaklı firmalar ile yapılacak olan tüm faaliyetlerde optimum fayda sağlama amaçlı olarak yapılacak çalışma sırasında işletmedeki “Stratejistler” arasına güncel tüm değişimleri ve bunların etkilerini analiz eden yine dış kaynaklı danışmanlar katmak, işletme körlüğü olarak

adlandırılan ve işletmeyi geliştirebilecek fırsatlar hakkında, bulunduğu konumdan daha ileriye ve/veya farklı bir konuma yönlendirebilecek olumlu ve olumsuz göstergeleri oluşturabilecektir. İşletmelerin sektörel rekabet analizi sonrasında tüm sistemlerinin, kalite ve ekonomik beklentilerinin eşit olması durumunda oluşacak kısır döngü ve körlük, durağanlığı başarı sayabilecek olumsuz bir psikolojik ortam yaratabilecektir. Kurumsal yönetim stratejilerine temel olan çeşitlendirme (olumlu etki yapan) ve çekilme (olumsuz çağrışım oluşturulan) stratejilerine ek olarak gelirin arttırılması yönetimine bir katkı olarak “Giderin azaltılması” yönteminin ön plana alınması ve olumsuz çağrışım oluşturan çekilme stratejisindeki tasarruf, kısmi ve tam tasfiye stratejilerini “Çeşitlendirme” olmaksızın olumlu etki yaratacak şekilde ”Dış Kaynak Kullanımı Modellemesi” işletmenin içinde bulunduğu sektöre vereceği olumlu bir mesaj olarak görülebilecektir. Maliyet liderliği stratejisi kapsamında yapılacak olan bu çalışma mal ve hizmet fiyatlarını düşürmeden, tüm faaliyetlerde maliyetleri düşürmeyi esas almaktadır ve böylece sektörel fiyatlandırma ile maliyetleri oranlayacak bir ortalama üstü getiri sağlayacaktır. Değer zinciri analizindeki bakış açısından işlevsel stratejilerin yeniden değerlendirmeye tabi tutulması maliyet liderliği stratejisini güçlendirecektir. Bu aşamada stratejik kontrol evresine geçiş ve strateji ekibine dahil olan danışmanların performans analizlerinin yönlendirmesi ve kattığı değer doğrultusunda 360 derece kontrol ile optimum performans sağlanabilecektir.

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 79


GÜVENLİK HİZMETİ

Nasıl daha iyi bir güvenlik ve işletme yöneticisi olunur Kurumsal güvenlik, yalnızca güvenlik sorunlarının değil iş problemlerinin de çözümü için bir araçtır. Çeviri: Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

K

urumsal güvenlik, yalnızca güvenlik sorunlarının değil iş problemlerinin de çözümü için bir araçtır. Detroit’teki DTE Enerji Güvenlikten Sorumlu Başkanı (Chief Security Officer) Michael Lynch “Sonunda güvenlik konusunda yıllardır yerleşmiş,

80 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

kalıplaşmış yargılardan kurtulabildik. İş liderleri (DTE dekile) bizim modelimizi tanıyorlar ve sıklıkla bize bu tip bir araç olarak bakıyorlar. Ama bu yönelme tepeden sağlanıyor, bizim Başkan ve CEO’ muz Gerry Anderson bizim deneyimlerimizden alışılmadık yollardan yararlanıyor.” diyor.

Gerçi güvenliğin DTE’deki rolü hep böyle olmamıştı, Lynch’in açıklaması şöyle: “Çok eskiden, insanlar başka görevler yaparken sakatlanınca güvenlik işinde görevlendirilirdi. Daha sonra bir miktar profesyonelleşme çabaları oldu ve emniyet güçlerinden insanlar alınmaya başlandı. Bu


doğru yolda atılan büyük bir adım oldu, ama ilişkilerin tam olgunlaşması işletme mantığıyla hareket eden CSO’larla gerçekleşti.” Lynch bu yaklaşımı desteklemek için, özellikle sıra dışı ve güvenlikle ilgili deneyimleri olan insanları işe aldığını belirtiyor ve “Emniyet güçlerinde iş deneyimi olan elemanlarımız var, bu hala gerekiyor. Kurumsal Güvenlik kadrosunda iki emekli FBI ajanı ve başka da emniyet ya da savcılık deneyimi olan kişiler olduğu için çok şanslıyız. Ancak biz kasıtlı ve kararlı olarak farklı geçmişlerden gelen insanları da aramıza kattık, örneğin ekibimizde IT geçmişi olan biri, güçlü bir insan kaynakları uzmanı ve yaratıcı bir girişimcisi bile var.” diyor ve ekliyor: “ Ekiptekileri kasıtlı olarak farklı geçmişlerden seçtiğimizden ve buradaki amacımızın grubu dengelemek, işgücümüzü daha iyi korumak ve gerek iş gerek güvenlikle ilgili problemlere cevap verebilmek olduğundan özellikle bahsediyorum. Bizim farklılıklarımız aynı zamanda bizim gücümüz. Sonuç olarak daha yaratıcı olma potansiyelini elde ediyoruz, daha etkili iletişim kuruyoruz ve yalnızca güvenlik görevlisi olarak kalmayıp iş arkadaşlarımızla eşit seviyelere ulaşıyoruz.” Anderson da Lynch’in liderlik tarzını onaylıyor ve Securitymagazine’e diyor ki: “Endüstrideki en iyi güvenlik operasyonuna sahip olduğumuzu düşünüyorum. Detroit’te zorlu bir ekonomik dönemden geçtik. Michael ve ekibinin enerji hırsızlıklarını önlemek için bazı yaratıcı yöntemler geliştirmelerini gerektiren bir dönemdi bu. Michael başarılı oldu. Medyayla çok iyi ilişkiler kurdu ki bu çok alışıla-

gelmiş bir durum değil. Kendisi ayrıca yaratıcı: direklere kurulmuş video teknoloji kullandı. Yasal organizasyonumuzla ortak çalışarak suçluların yargıya sevkedilmesini sağladı.” Anderson, Lynch’in güveninden ve bu konudaki memnuniyetinden de bahsediyor: “Ona güveniyorum ve kendisinden çok hoşnutum, bu çok önemli bir gereksinim. Kurumların kendiliğinden CSO olan, ama aynı zamanda bu işi yerine getirmek için gerekli liderlik deneyimine de sahip kişilere ihtiyacı var. Her an arkamda olduğunu biliyorum.” Anderson daha önemli konunun, Lynch’in DTE’nin faaliyetini anlaması ve bir profesyonel olarak şirketin önceliklerini ve varlıklarını doğru değerlendirebiliyor olması ve kendi öncelik ve taktiklerini bu hedeflere ulaşabilecek şekilde belirlemesi olduğunu belirtiyor. “O kendini yalnızca güvenlikle sınırlayan biri değil, sistematik olarak risk tabanlı bir yaklaşımı ele alıp onu bir plana dönüştürüp sonra da şirketin önceliklerinden biriyle bağdaştırmayı başarıyor.” diyor.

Güvenliği kurmak Güvenliği oturmuş bir şirketin CSO’ı olmak avantajlı olsa da, Ryder System, Inc.’de Kurumsal Güvenlik Grup Direktörü Bill Anderson, bu deneyimi yaşamamış. Anderson, 2002 yılında Ryder’ın kurumsal güvenlik yapısı henüz iki yaşındayken güvenlik departmanına tayin olmuş. Ryder’ın

kurumsal güvenlik direktörü olmasına karşın Anderson, bu fonksiyonu şirket çapında güvenlik yönetimi sistemine dönüştürmeye çalışmıştır. Ryder’ın emniyet ve sağlık grubundan gelen Anderson, küçük bir üs kurmak zorundaydı. “O tarihte benim güvenlik uzmanlığı gibi bir geçmişim olmamasına rağmen, yapılması gerekenlerin farkındaydım, geleneksel kurumsal güvenlik rolü, tedarik zinciri güvenliğine ve uluslararası mal akışına bağlı hususlara zemin hazırlayacak şekilde tesis standardlarını geliştirmeye dönüştürülmeliydi.” diye açıklıyor. Bu gelişimin bir bölümünün, özellikle Ryder’ın Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’daki müşterilere hizmet sağlayan muazzam ticari taşımacılık ağı, lojistik ve tedarik zinciri yönetim çözümleri içinde alanda liderlik olduğunu belirtiyor ve “Ryder’ın şirket kültürü lokal mülkiyet politikası ve yöntemleri üzerine kuruludur. Biz genelde profesyonel kamyon sürücülerimizin “geminin kaptanı” olduğundan bahsederiz ama aynı felsefe operasyon lider gruplarımız için de geçerlidir, yani bir lokasyonun yöneticisi yerel faaliyetin gerçekleşmesine ilişkin her şeyden sorumludur ve kurumsal güvenlik standartlarının taşınması da buna dahildir. Sonuçta, bir standart oluşturmak ya da bir politika taslağı hazırlamaktan daha önemlisi, onu bir dava konusu haline getirebilmektir.” diyor. Anderson’ın amiri ve Emniyet ve Sağlık Bölümü Kıdemli Baş

Bir standart oluşturmak ya da bir politika taslağı hazırlamaktan daha önemlisi, onu bir dava konusu haline getirebilmektir. Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 81


GÜVENLİK HİZMETİ

kan Yardımcısı ve Genel Kurul Başkan Yardımcısı Sandy Hodes, Anderson’ın liderlik tarzını takdir ediyor ve “O çok akıllı bir adam ve bu pozisyona öğrenme açlığı ile geldi ve bizlerin kendi operasyonlarımıza güvenlikle ilgili en iyi uygulamaları nasıl dahil edebiliriz onu anlamaya çabaladı.” diyor. “Ryder hakkındaki bilgi birikimini alıp iş zekasıyla birleştirerek, fonksiyonu öğrenmek ve takımına uzman kadrolar eğitim aldırabilmek için hükümet yetkilileri ve endüstri grupları ile kilit ilişkiler kurdu.” diye açıklıyor.

Liderlik değerleri Amerika, Avrupa ve Asya’daki 90 ülkede tüketici cihazları için elektrik konektörleri üreten, ağ iletişimi, nakliye ve endüstri ile uğraşan TE Connectivity Ltd. Kurumsal Risk Yönetimi ve Güvenlik Kıdemli Direktörü John Turey: “Üzerinde odaklanacağım yedi değer var: saygı, tutarlılık, iş etiği, takım çalışması, azim, yenilik ve yetenek geliştirme. Bu değerler benim liderlik tarzıma katkıda bulunabilir.” diyor. Turey’in kamu ve özel sektörde uzun ve başarılı bir kariyeri var ve şirkete 2011 Aralık ayında katılmış. Departmanı öncelikli olarak, kurumsal risk yönetimi, güvenlik, faaliyetin sürekliliği ve kriz yönetimi konularına odaklanmış durumda. Açıklamasında, “Biz riske dayalı bir yaklaşımla yola çıkarız ve şirketimizin olayların önüne geçebilmesi için pazar koşullarını takip ederiz. Günümün çoğunu bu uğraşla geçiririm. Şirketimizin hedeflerini anlamamız ve liderlerimizin kendi uğraşlarına konsantre olmalarına imkan tanımalıyız.” diyor. Onun liderlik tarzını belirleyen şeyler strateji,

82 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

Minnesota Minneapolis’deki Global Security of Cargill Başkan Yardımcısı, CSO, Claude J. Nebel, “Ben sürekli elemanlarımı kurumsal iş stratejimiz doğrultusunda ortak bir hedefe doğru yönelmek üzere güç vermeye çalışırım.” diyor. uygulama ve yetenek. “Şirketin stratejilerini ve hedeflerini düzenli olarak irdelerim. ‘Benim stratejim buna nasıl uyum sağlıyor?’, ‘Planladığımız uygulamaları nasıl yapıyoruz?’, ‘Şirketin gelecek hedeflerini desteklemek için gerekli yeteneğe sahip miyiz?’, değilsek ‘Yeteneklerimizi geliştirmek için neler yapabiliriz?’ sorularını kendime sorarım.” diye ekliyor. Minnesota Minneapolis’deki Global Security of Cargill Başkan Yardımcısı, CSO, Claude J. Nebel, “Ben sürekli elemanlarımı kurumsal iş stratejimiz doğrultusunda ortak bir hedefe doğru yönelmek üzere güç vermeye çalışırım.” diyor. Şirket, 150 yıllık özel bir aile şirketi ve tarım, gıda ve yatırım işleriyle uğraşıyor, 44 ABD eyaleti ve 66’dan fazla ülkede istihdam edilmiş 140,000 çalışana sahip. Nebel diyor ki: “Benim 12 uluslararası ülke güvenlik yöneticim var ve ben onları İş Birimi ve Ülke Yöneticileri ile birlikte yönetiyorum. Büyük değiliz, ama özellikle İş Birimi ile işbirliği içinde yürüttüğümüz işlerde çok stratejik çalışırız. Global güvenlik önemli bir fonksiyon ve biz şirket yöneticilerimizin onların iş hedeflerine ulaşmaları için kendilerine destek vermek üzere varolduğumuzu bilmelerini isteriz.” Çalışanlarına nasıl güç veriyor?

“Güvenlik stratejisi ve iş planı geliştirme aşamasına onları da dahil ederek.” diye cevap veren Nebel şöyle devam ediyor: “Uygulayacakları strateji ve programların planlama sürecinin bir parçası olmak, onlara her şeyden daha fazla aidiyet duyguyu veriyor. Ben şanslıyım ki benim üstüm olan baş hukuk müşaviri ile çok iyi ilişkilerimiz var ve bana programları hazırlamak için yetki verdi ve rehberlik etti. “Benim liderlik becerilerimin, iş ve fonksiyon ortaklarımızla olan ilişkilerim sayesinde daha geliştiğine inanıyorum.” diyen Nebel’in stratejilerinden birisi de her ay çalışanlarından biri ile toplantı yapmak. “Onların açısından her şeyin yolunda olup olmadığını bilmek isterim. Bir insanı işi dışında etkileyen olaylar mutlaka iş performansını da etkiler, bunu önceden bilmek ve mümkünse yol göstermek, performanslarında önemli farklar yaratır. Ben bu prensiple yaşarım. Benim için de onlar için de önemlidir. Benim onların kişisel gelişimleri ve mutluluklarıyla ilgilendiğimi görmeleri onların da programlarımızın ve kurumsal stratejimizin başarısına bir bütün olarak kendilerini adamaları sonucunu doğurur. Bu gerçekten harika bir şey!” diye açıklıyor.



YANGIN GÜVENLİĞİ

Yangın daha az zararla söndürülebilir mi? Yüksek katlı plazalar, binalar, AVM’ler, apartmanlar ve iş yerleri içinde bulunan insan sayısının ve elektrikli cihazın artması ile beraber başlı başına risk kaynağı haline gelmiştir. Bu büyük riskin adı “yangın” dır. Tolga AYTÖRE / Gen. Müd. Yrd. SİMGE TAAHHÜT ELEKTRONİK SAN. LTD. ŞTİ.

G

loballeşen dünya birbirine yaklaştıkça küçülmekte, aynı zamanda da nüfus kalabalıklaştıkça da alan daralmaktadır. Dünya artık daha yüksek binalar, daha yoğun teknoloji ile birlikte elektronik cihazların kullanımının artması zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Yüksek katlı plazalar, binalar, AVM’ler, apartmanlar ve iş yerleri içinde bulunan insan sayısının ve elektrikli cihazın artması ile beraber başlı başına risk kaynağı haline gelmiştir. Bu büyük riskin adı “yangın” dır. Yangın oluşumunda bireyin katkısı olduğu kadar, elektrikli cihazlar da önemli bir etkendir. Yangının söndürülmesinde de aynı etkiden bahsetmeliyiz. Evet, yangını insan söndürür ancak teknolojiyi kullanarak ve otomatik sistemler vasıtası ile bu iş artık daha kolay bir hal almıştır.

Yangın nedir? Yanma maddenin ısı ve oksijenle birleşmesi sonucu meydana gelen

84 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

kimyasal bir olaydır. Yanma olayının meydana gelebilmesi için yanıcı madde, ısı ve oksijenin bir arada bulunması gerekmektedir Bu olaya Yangın Üçgeni adı verilir. Yangının tanımını; yararlanmak amacı ile yakılan ateş dışında meydana gelen ve denetlenemeyen yanma olayına yangın denir.

Yangın söndürme sistemleri Yangın söndürme amacı ile kullanılan birçok sistem bulunmaktadır. Elle kullanılan yangın söndürme cihazları (kilolarına ve kimyasal madde özelliğine göre isimlendirilir), otomatik sulu ya da gazlı söndürme sistemleri mevcuttur. YSC’ler taşıması ve kullanılması çok pratik olmayan cihazlardır. Ayrıca sürekli dolum ve kontrol gerektirir. Sulu sistemler elektrikli sistemlere, elektronik cihazlara, pc-server gibi ekipmanlara zarar verir. Gazlı sistemler yine aynı şekilde bakım zorunluluğu gerektiren ve kullanılacak alanda büyük tadilat gerektiren, aynı zamanda büyük alanlarda kullanılma imkânı olmayan sistemlerdir. Bunların yerine artık potasyum bazlı, insan sağlığına zararı

olmayan, açık-kapalı alanlarda çalışabilen, hiçbir cihaza (pcserver, makine-teçhizat) zarar vermeyen, toz-kir bırakmayan, sistem çalışmış ve yangın sönmüş halinde her türlü cihazı hemen kullanabileceğiniz yeni nesil sistemler kullanılmaktadır. Yangın söndürme sistemleri her marka ve her cins yangın algılama sistemi ile çalışabilen, uyumluluk sorunu olmayan, montajı kolay, adresli ya da adressiz olarak kullanılabilen cihazlardan oluşmaktadır. Yangın algılama sistemi kurulduktan sonra, söndürmenin kullanılacağı alanın metreküp olarak hacmine göre projelendirilerek montajı yapılmaktadır. Her türlü hacimde kullanılabilen farklı güç ve tiplerde söndürme cihazları bulunmaktadır. Yeniden dolum, bakım gerektirmezler.

Aerosol yangın söndürücüler Katı potasyum söndürme (kısaca KPS) sistemi, roketler ve uzay mekiklerinde kullanılan söndürme sistemidir. Sağladığı artı değerler göz önüne alınarak yangın riski bulunan tüm ortamlarda kullanılmak üzere geliştirilmiştir.


Sıkıştırılmış mikronize katı potasyumdan oluşur ve iletken değildir. Elektriksel, termal ve manuel olarak tetiklenebilmektedir. Basınçlı değildir. Gaz içerisinde asılı duran küçük katı ya da sıvı partiküllerden oluşan aerosol sistemi maddenin önce buharlaşması, ardından yoğuşması süreçleriyle ortaya çıkan ultra-ince bir söndürme maddesi saçarak çalışır. Şekilde görüldüğü üzere yangın ortamına giren aerosoller yangını oluşturan elementleri bünyesine alır, elemine eder ve yangını söndürür. Ortamdaki oksijen olduğu gibi kalır.

Aerosol söndürücülerin özellikleri w İnsan sağlığına hiçbir zararı yoktur. w Zehirli değildir. w Ortamdaki oksijeni tüketmez. w 20 yıl bakım gerektirmez. (20 yıl yaşlandırma testleri mevcuttur) w Ortamdaki sistem bileşenlerine hiçbir zarar vermez. w Kir, toz, nem yaratmaz. w İşletme maliyeti yoktur. w Dolum veya kalibrasyon gerektirmez. w Tüp odası, sistem odası, sızdırmazlık, ilave boru tesisatı gibi ekstra maliyetler gerektirmez

Avantajları Aerosol söndürme sistemleri, geleneksel yangın söndürme ürünlerine kıyasla tartışılmayacak avantajlara sahiptir. w Maliyet (Her yıl dolum-bakımkalibrasyon gerektirmez) w Boyut (Dekoratif ebatlara sahiptir)

w Ağırlık (Geleneksel tüplerin sadece onda biri ağırlığındadır) w Çevrecilik (Kimyasal içermediği için çevre dostudur)

Aerosol sistemler nerelerde kullanılmaktadır? Bu sistemler bilgi işlem merkezleri, arşivler, kütüphaneler, binalar, üretim tesisleri, fabrikalar gibi alanlarda kullanılabildiği gibi, araç motorları, tekne motorları ve bunların iç alanlarında da kullanılabilir. Manuel ya da otomatik olarak devreye alınabilir. Bunların dışında elle çalıştırılan klasik 2 kg.lık yangın söndürme tüplerinin yerine kullanılabilen, 200 gr. ağırlığında çok pratik ufak bir çekmeceye, arabanın torpido gözüne dahi sığabilecek (21 cm. uzunluğunda ve yaklaşık 4 cm. çapında) yangın söndürme cihazları artık hizmettedir. Ev, ofis, mutfak ve araçlarda kullanım için çok ideal olan bu cihaz da aynı özelliklere sahip olduğundan kolay kullanıma sahip, pratik ve sağlıklıdır. Daha büyük alanlarda kullanıma uygun olan manuel kullanımlı ve yaklaşık 50 metreküp alanda etkili cihazlar da mevcuttur. Aerosol söndürme sistemleri bu avantajları sebebi ile çok özel bir eğitim gerektirmeden özellikle araçlarda çok etkili bir kullanım yeri bulmaktadır.

Araç yangın söndürme sistemi Yangın riski altında bulunan LPG’li

otomobiller, forkliftler, otobüsler, kamyonlar ve diğer endüstriyel alanlarda ilave tesisatlar gerektirmeden kullanılmaktadır. Otomatik veya manuel olarak bir buton vasıtasıyla yangın anında devreye girmesi sağlanabilmektedir. Olası yangın söndürme işlemi sonrasında motora hiçbir zarar vermez. Araç motor büyüklüğüne göre farklı özellikte söndürme cihazları kullanılmaktadır.

El tipi yangın söndürme tipleri El yangın söndürme tüpleri güvenli mesafeden doğrudan yangının üzerine etki edecek şekilde dizayn edildi. El yangın tüplerinin aktive edildikten sonra yangın olan bölgeye güvenli mesafeden tutulması yeterlidir. Yangını söndürme sırasında ve söndürdükten sonra zarar verici toksik yan etkileri yoktur. İçeriği, mekanik olarak aktive edilinceye kadar kararlı bir durumda kalan ve zehirli olmayan aerosolden oluşmaktadır. Bir

Aerosol sistemler; bilgi işlem merkezleri, arşivler, kütüphaneler, binalar, üretim tesisleri, fabrikalar gibi alanlarda kullanılabildiği gibi, araç motorları, tekne motorları ve bunların iç alanlarında da kullanılabilir.

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 85


YANGIN GÜVENLİĞİ

diğer tipi ise yangının bulunduğu ortamın içine atılarak kullanılan Yangın Söndürme Bombası’dır. Bu cihazla 50 metreküplük bir alan içerisindeki yangına müdahale edilebilir.

Elektrik panoları otomatik yangın algılama ve söndürme Elektrik panolarındaki olası yangınların önlenmesi için geliştirilmiştir. Sistem yangın anında bağımsız olarak otomatik bir şekilde devreye girerek yangını bertaraf etmekte panodaki unsurlara zarar vermemektedir. Cihaz elektrik panolarına sığacak ve söndürme işlemini yapabilecek büyüklükte ve özellikte geliştirilmiştir. Sensör kablosu vasıtası ile ortamdaki ısı artışını tespit ederek aktive olur. Ortamın durumuna göre ısı artışı dışında duman algılaması yaparak devreye girecek bir şekilde de tasarlanabilir. Sistem çalıştıktan ve yangın söndükten sonra yangının başlangıçta oluşturduğu zarar dışında herhangi bir negatif etki olmadan yangın panosu kullanılabilir.

Özellikleri: w Çap: 40 mm; uzunluk: 365 mm w Söndürücü etken madde miktarı: 45 gr. w Isı algılama sensör kablosu 88 °C veya 105 °C’ye set edilebilir. w Çalışma şekli: Isı algılandığın-

86 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

El yangın tüplerinin aktive edildikten sonra yangın olan bölgeye güvenli mesafeden tutulması yeterlidir. Yangını söndürme sırasında ve söndürdükten sonra zarar verici toksik yan etkileri yoktur. da otomatik çalışma. w Aktivasyon süresi: Hemen w Kapasite-hız: Isının algılanması ve otomatik çalışmasını müteakip yangını hemen

Endüstriyel sistemler

Aerosol yangın söndürme sistemlerinin kullanılabileceği önemli bir alan da binalardır. Özellikle sulu sistemlerin kullanılmaması gereken ortamlarda çok etkin bir söndürme sistemidir. Bulunulan alanın metreküp hacmine göre yapılan bir hesaplama ile monte edilerek yangın algılama sistemine entegre edilirler. Algılama sisteminde oluşacak sinyal ile ya da manuel olarak aktive olabilir. Elektronik ve mekanik cihazlara, kâğıda ve insan sağlığına zararı olmaması en büyük avantajıdır. 23 Mart 1994 tarihinde farklı alanlarda faaliyet göstermek üzere kurulmuş olan, kurulduğu ilk yıllarda elektronik cihaz yetkili servisliği, Uydu sistemleri, görüntülü görüntüsüz kapı konuşma sistemleri alanında çalışmış olan grubumuz, 1994 yılı sonlarından itibaren çalışma alanını ağırlıklı olarak Kablo TV ve internet altyapısı sektörüne yönlendirmiştir.

2004 yılından itibaren gelişen dünyadaki teknolojilerin gerektirdiği ölçüde bir yapılanmaya geçen grubumuz, elektronik güvenlik sistemleri alanında da faaliyete geçmiştir. Ankara’nın en büyük ve en modern alarm haber alma merkezini kurmakla birlikte, dünyaca kalitesi kabul edilmiş birçok ürünün Türkiye distribütörlüğünü yapmaya başlamıştır. Mevcut ürün portföyüne yangın söndürme sistemlerini de ekleyen firmamız, çevreci, insana ve elektronik cihazlara zarar vermeden aktive olan, kullanışlı ve pratik yangın söndürme sistemleri ile modern dünyanın ve çağa ayak uydurma konusunda hedefleri olan firmaların tercihi olmayı hedeflemektedir. Simge Group 20 yıla ulaşan elektronik güvenlik tecrübesi ile katı potasyum söndürme sistemlerini ithalatını yaparak kullanıma sunmaktadır. İhtiyacın niteliğine göre; yangın algılama sistemi ile birlikte söndürme cihazları da projelendirilerek müşteri hizmetine sunulmaktadır. Algılama sistemi mevcut olan binalarda bu sistem üzerine entegrasyonu yapılabilmektedir. Katı potasyumlu söndürme sistemleri bilgi işlem merkezleri, arşivler, kütüphaneler, binalar, üretim tesisleri, fabrikalar gibi alanlarda kullanılabildiği gibi, araç motorları, tekne motorları ve bunların iç alanlarında da kullanılabilir.


“Bu proje T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığınca (Ulusal Ajans http://www.ua.gov.tr) yürütülen Hayatboyu Öğrenme Programı (LLP) kapsamında ve Avrupa Komisyonu’ndan sağlanan hibeyle gerçekleştirilmiştir’’.

METPROM PROJECT SAFE AND SECURE PORTS

MODULAR ENHANCED TRAINING PROGRAMME EUROPEAN MARITIME SECURITY PERSONNEL AVRUPA BİRLİĞİ TARAFINDAN DESTEKLENEN LİMAN GÜVENLİK PERSONELİ EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMININ ÜLKEMİZDEKİ TEMSİLCİLERİ PİRİ REİS ÜNİVERSİTESİ VE GÜVENLİK SERVİSLERİ ORGANİZASYON BİRLİĞİ DERNEĞİ (GÜSOD) DİR. PROJE 2014 YILINDA HAYATA GEÇİRİLECEKTİR.

Detaylı bigi için www.metprom.eu oryal@viyagroup.net talbayrak@pirireis.edu.tr


YANGIN GÜVENLİĞİ

Acil anons sistemleri için zorunlu TS-EN-54 standartları Avrupa Yangın Algılama Sistemleri Standardı olarak bilinen EN-54 standardı, yangın algılama sistemleri ile acil anons sistemlerinin bir bütün halinde çalışmasından dolayı, acil anons sistemlerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. PROTEK MÜHENDİSLİK ve TEKNOLOJİK SİSTEMLER SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

A

vrupa Yangın Algılama Sistemleri Standardı olarak bilinen EN-54 standardı, yangın algılama sistemleri ile acil anons sistemlerinin bir bütün halinde çalışmasından dolayı, acil anons sistemlerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Merkez cihazlar, kontrol ve uyarı cihazları için EN54-16, hoparlörler için EN54-24, güç kaynakları için EN54-4 standartları geçerlidir. Ateis olarak her çeşit tip hoparlörde EN54-24 onaylı ürün tedariği gerçekleştirmekteyiz. Ana kontrol cihazları, anfiler, mikrofonlar EN54-16 onayına sahip olmakla beraber, sistemin akü beslemesi ile desteklenen güç kaynağı ihtiyacına yönelik EN54-4 onaylı güç kaynakları da ürün portföyünde yer almaktadır. 2009 yılında Bakanlar Kurulu’nca kabul edilen Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliği’nde belirtilen noktalarda acil anons sistemi kurulumu zorunlu hale gelmiş; w Yatak sayısı 200’den fazla olan otel, motel ve yatakhanelerde

88 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

w Yapı inşaat alanı 5000 m2’den büyük olan veya toplam kullanıcı sayısı 1000 kişiyi aşan topluma açık binalarda, alışveriş merkezlerinde, süpermarketlerde, endüstri tesislerinde ve benzeri binalarda. w Yapı yüksekliği 51,50 m’yi geçen bütün binalarda. Ve 2011 yılından itibaren Avrupa’da ve TSE’nin kabülü ile Türkiye’de geçerli olmaya başlayan EN54 acil anons sistemleri sertifikasyonu sonrasında yukarıdaki şartları oluşturan tüm projelerde kurulacak acil anons sisteminin EN54 standartlarına uygun ürünlerden seçilmesi zorunlu hale gelmiştir. Sistemin EN54’e uyabilmesi için kullanılan tüm ürünlerin EN54 sertifikasına sahip olması gerekmektedir. Sadece hoparlörlerin veya sadece merkez ekipmanların onaylı olması kurulacak acil anons sisteminin EN54’e uygun olduğunu göstermemektedir. EN54 sertifikasına sahip hoparlörler ile başlayan proje, merkezde kullanılacak kontrol ünitesinin ve varsa zon genişleme ünitelerin

de EN54 sertifikasına sahip olmasıyla, sonrasında kullanılan güç anfilerinin ve mikrofon ünitelerinin EN54 sertifikalı olması ile devam eder ve en son sistemin güç ihtiyacını yedekleyen, akü beslemesi ile desteklenen güç kaynaklarının yine EN54 sertifikasına sahip olması ile birlikte tümüyle uygun bir acil anons sistemi seçimi yapılmış olur.

EN-54 Sertifikalı sistemleri neler getirdi w Tüm acil anons zonları, açık devre (hat kopması) arızalarına karşı süpervize edilecektir. Acil anons yapılacak hatlarda açık devre veya kısa devre arızası olması, acli anons sırasında insanlara sesin duyurulamaması probleminden dolayı can güvenliği açısından sakıncalıdır. Hatlarda açık devre arızası olması durumunda veya %15 den daha fazla hoparlör devre dışı çıkması durumunda arıza sinyali alınmalıdır. Ana merkez cihazında bulunacak hat süpervizyon modülü ile hatlar kısa devre ve açık devre arızalarına karşı kontrol edilecek ve


merkezde bu arıza izlenecektir. w Sistem, kurulacak yangın algılama sistemi ile ilişkilendirilmeli, acil durumda sistemde kayıtlı “acil durum anonsu” otomatik olarak tüm bölgelere veya belirlenen bölgelere yapılabilmelidir. Bu amaçla sistemde digital mesajın saklandığı mesaj yöneticisi bulunacaktır. w Sistemin merkezi ekipmanları uygun bir cam kapaklı ve kilitli rack dolap içerisinde olacaktır. Operatör anons mikrofonu ile her bölgeye ayrı ayrı anons geçebileceği gibi isterse tüm bölgelere birden anons geçebilmelidir.

w Hoparlörler, geniş yayılım açısına sahip, asma tavana geçmeli şekilde Fire Dome Aparatlı tavan hoparlörü olacaktır.

w Güç kaynakları sistemdeki tüm ana ve yardımcı kontrol cihazlarını ve Güç Amplifikatörlerini besleyebilecek kapasitede ve çıkış gücünde olacaktır. Amplifikatörler için arı ayrı çıkışları olacaktır. Tam güç altında yukarıdaki güçleri sürekli olarak (minimum 30 dk) sisteme güç sağlayabilecektir.

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 89


YANGIN GÜVENLİĞİ

Bilecik Mekece otoyol tünelleri yangın alarm sistemi Zettler yangın alarm sisteminde kullanılan kontrol panellerinin loop uzunluğu 3000m’ya kadar ulaşabilmekte ve bunun yanı sıra bu loop hatlarında hiçbir kısıtlama olmadan 250 adet adreslenebilir cihaz bağlanabilmektedir. BTS YANGIN GÜVENLİK YAPI TEKNOLOJİLERİ SAN VE TİC.LTD. ŞTİ.

F

irmamızın taahhüdü altında olan Bilecik Mekece otoyol tünelleri yangın algılama ve alarm sistemi test ve devreye alma çalışmaları, başarı ile tamamlanarak işletmeye devredildi. Mekece Tünelleri Kocatepe (2400m) ve Kaletepe (825m) olmak üzere birbirini takip eden 2 tünelden oluşmaktadır. Tüneller gidiş ve geliş olarak 2 tüp halindedir, dolayısı ile toplam 4 tüp mevcuttur. Toplam tüp uzunluğu; 2x2400 + 2x825= toplam 6450m’dir. Mekece tünellerinde tasarladığımız yangın alarm sistemi; 2 ayrı omurgadan oluşmaktadır. Birinci omurgada elektrik odalarında duman detektörleri ile

90 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

tünel içindeki harici tip yangın ihbar butonlarının ve yangın dolaplarının durumunun izlendiği Zettler yangın alarm sistemi. İkinci omurgada ise tünel içindeki sıcaklık değişikliklerini çok hassas bir şekilde yakalayabilen ve yangının yerini ve gelişmesini

izleyebilen Sensa fiber optik lineer sıcaklık algılama sistemi mevcuttur. Zettler yangın alarm sisteminde kullanılan kontrol panellerinin loop uzunluğu 3000m’ya kadar ulaşabilmekte ve bunun yanı sıra bu loop hatlarında hiçbir kısıtla-


ma olmadan 250 adet adreslenebilir cihaz bağlanabilmektedir. Zettler yangın alarm sisteminin bu özelliklerinden dolayı tünellerde kullanılan kontrol paneli sayısı oldukça ekonomik bir şekilde belirlenmiştir. Tünellerdeki elektromekanik sistemlerin izlenmesi amacıyla tesis edilmiş olan kontrol merkezi binasına Yangın Alarm Sistemi Grafik İzleme ve Kontrol Bilgisayarı tesis edilmiştir. Yangın kontrol panellerinin haberleşmesini sağlayan 8000 m’lik RS485 network hattına bağlanan bu bilgisayar vasıtası ile sistemde oluşan tüm alarmlar ve arızalar bu bilgisayar üzerinden izlenebilmektedir. Tünel içinde tesis edilmiş olan yangın alarm butonları, araç ve yolcu geçiş kapıları, yangın dolapları ve elektrik odalarında bulunan detektörler bu grafik izleme ve kontrol bilgisayarı üzerinden mahal ismi ve ilgili alan projesi ile birlikte görülebilmektedir. Mekece tünelleri yangın alarm sisteminde 4 Zettler yangın kontrol paneli birbirleri ile RS485 network ortamında haberleşmektedir. Panellerin birbirleri ile haberleştiği network hattına 1 adet grafik izleme ve kontrol bilgisayarı bağlanmıştır. Yangın sistemi ModBus haberleşme protokolü üzerinden otoyol scada sistemine bağlanmıştır. Böylece network hattına bağlı 4 adet Zettler yangın kontrol panelindeki bilgileri, scada sistemine tek bir noktadan aktarmak mümkün olmuştur. Böylelikle yangın alarm sisteminde bulunan tüm noktaların alarm, arıza ve izole bilgileri otoyol scada sistemine aktarılarak buradan da izlenmesi sağlanmıştır. Yangın alarm sistemi

tarafından izlenen toplam nokta sayısı aşağıdaki gibidir. w Yangın dolapları; 111 adet, w Araç, yolcu geçiş ve SOS kapıları; 40 adet, w Yangın alarm butonları; 56 adet, w Yangın algılama sensörleri; 36 adet, (Optik duman ve sıcaklık detektörleri). Sensa fiber optik sıcaklık algılaması için, Kocatepe tünelinde 2 adet 4000m kapasiteli 2 kanallı kontrol ünitesi, Kaletepe tünelinde ise 1 adet 4000m kapasiteli tek kanallı kontrol ünitesi kullanılmıştır. Toplam kullanılan Sensa SensorLine fiber kablosu 13000m’dir.

Kocatepe tüneli 16 yangın zonuna, Kaletepe tüneli 6 yangın zonuna ayrılmıştır. Sensa kontrol ünitelerinde hem ModBus protokol çeviricisi hem de kuru kontak çıkışları ile otoyol scada sistemine bağlanmıştır. Sensa SensorLine fiber kablosu üzerinde oluşabilecek herhangi bir kablo kopması durumunda kontrol üniteleri algılama işlevine devam etmektedirler. Sensa fiber optik sıcaklık algılama sisteminin bu özelliği sayesinde bunun gibi istenmeyen durumlarda sistemin tamamen devre dışı kalması önlenmiş ve tünel içindeki yangın güvenliğinin sürekliliği sağlanmış olmaktadır.

Ekim 2013 Güvenlik Yönetimi n 91


YANGIN GÜVENLİĞİ

Modbus destekli Oldham Itrans detektörlerinin MX43 Serisi panel ili uyumu Elektrik Mühendisi Nail BOZPINAR ABC Enser Otomasyon ve Güvenlik Teknolojileri San ve Tic. A.Ş.

G

OLDHAM yeni güncellediği (firmware revision 9) iTRANS detektörler ile artık WX ve MX43 Serisi paneller ile uyumlu çalışacak. Yapılan bu yenilik sayesinde iTRANS – WX/ MX43 kombinasyonu kullanılarak projelerde hem daha esnek dizayn hem de fiyat avantajı bir arada sağlanabilecektir. iTRANS gaz detektörü tek bir kasa ve sağlayabildiği iki sensör entegrasyonu ile hem maksimum esneklik hem de düşük maliyet ile çözüm sunabilmektedir. Entegre edilebilen iki sensör için onboard ve remote sensor uygulaması kullanıcının tercihine sunulabilmektedir. Gaz detektörü ölçüm yapılacak ortama monte edildiğinde onboard sensör seçimi yapılarak ölçüm yapılabilir. Proses gereği erişilmesi güç bağlantı noktalarında ölçüm yapılması istendiğinde ise remote sensor uygulaması ile sensör ölçüm noktasına yerleştirilir, detektör ise bakım ve kalibrasyonun rahatlıkla yapılabileceği bir noktada konumlandırılabilir. iTRANS detektörler güçlü elektronik yapısı ile yüksek performans da ölçüm ve haberleşmeye olanak sağlamaktadır. Sahip olduğu 4 dijit 7 segment LCD ekranda iki sensör için ölçüm değerleri detektör

92 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2013

üzerinden rahatlıkla okunabilmekte, kolaylıkla bakım ve kalibrasyon yapılabilmektedir. Detektör Modbus haberleşme protokolünü destekler, 4-20mA çıkış verebilir. İlave olarak detektöre röle çıkışı da ihtiyaç doğrultusunda eklenebilmektedir. Tüm bu sensör özellikleri exproof alüminyum veya paslanmaz çelik kasa ile kullanıcılara sunulmaktadır. Detektör, sipariş aşamasında opsiyonel olarak sunulan röle ilavesi ile stand-alone uygulamalarda alarm cihazları (Siren-Flasörsiren-Flasör) ile bağımsız olarak çalışabilmektedir. Sahip olduğu modbus haberleşme desteği ile iTRANS gaz detektörleri, WX ve MX43 paneller ile loop mantığında çalışabilmektedir. Tek bir kablo hattı üzerine bağlanan detektörler sayesinde kablo-kablaj masrafları minimuma indirilmektedir. Modbus protokolü sayesinde gaz ölçüm bilgileri dışında kalibrasyon ölçüm değerleri ve diğer datalar da (son kalibrasyon tarihi,

tepki süresi vs) merkeze taşınabilmektedir. MX43 Paneller esnek dizaynı ve sunduğu özelliklerle bir çok uygulamada rahatlıkla kullanılabilmektedir. MX43 panelin en ayırt edici özelliklerinden birisi haberleşme kanallarına detektörler ile birlikte analog ve dijital input modüllerin bağlanabilmesidir. Farklı konfigürasyonlar ile kullanıcılara farklı projelerde ihtiyaçlarına uygun çözüm sunabilmektedir. MX43 panel 4 ve 8 kanallı versiyonları ile piyasaya sunulmaktadır. MX43 serisi peneller 4 kanallı versiyonu ile 16 adrese, 8 kanallı versiyonu ile 32 adrese kadar sistem dizaynını desteklemektedir. Data logging, Grafik display, on-board röleler ve AND, OR, NOR, NAND gibi boolen fonksiyonları ile programlama sağlayan yazılım, panelin diğer sunduğu özelliklerdir.



ABONE FORMU ABONELİK BİLGİLERİ GÜVENLİK YÖNETİMİ DERGİSİNE 1 YILLIK ABONE OLMAK İSTİYORUM. ADI, SOYADI : FİRMA ADI : DOĞUM TARİHİ/YERİ: DERGİ TESLİM ADRESİ ADRES

:

POSTA KODU / SEMT / ŞEHİR DİĞER BİLGİLER: MESLEK

:

E-MAİL

:

TEL

:

FAX

:

GSM

:

FATURA ADRESİ: ADRES:

POSTA KODU / SEMT /ŞEHİR VERGİ NO / DAİRESİ Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin 1 yıllık abonelik bedeli 30 TL. + KDV’dir. Abonelik bedelini İş Bankası - Beşiktaş Şubesi - Hesap No: 1008 280 52 64 IBAN: TR 5700 0640 0000 1100 8280 5264 yatırdıktan sonra dekontun fotokopisi ile birlikte bu formu doldurarak 0212 627 47 67’ye fakslayıp yada guvenlikyonetimi@gmail.com adresine mail atarak hemen abone olabilirsiniz.


S

A

R

I

S

A

Y

F

A

L

A

R



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.