Çekirgeye Şiirler Hüseyin Mustafa Copyright 2015 Hüseyin Mustafa Kapak tasarımı: Hüseyin Mustafa
İÇİNDEKİLER Emek Yemez Camii Günahımız Çok İstikrar Yüzde Yetmiş Meselesi Öküzlere dair Bitmeyen kavgamız Kaç Kişi Var? Kul Hakkı Su Kirlendi Hesap Günü Ne Hayvanlar Gördüm Çekirgeye Neden? Toplum Bu mu? Tapusu Siz de mi? İçinize Bakın Hesap Verecek misiniz Halka? Bu Yaz Suratsızlar Susma İsyan Yazı Çok Yazık Nasihat Durumumuz Kim Bakıyor? Namus Buluş Ruhunu Satanlara Üç Çocuk Satıcılar Sütü Bozuklara Utanmazlar Salata Cumhuriyeti
Nefs Devletin Kavgası Siyasetin Erdemli Kısa Tarihi Devletin Ayıbı Çocuğun Sorusu Şeytan Aramızda En Büyük Hırsız Yıkıcılar Geldi Sahtekarların Maskesi Kaçıncı Cumhuriyet Siz Kimsiniz? Sen Kimsin ki? Satılmışlara
EMEK YEMEZ CAMİİ emek yemez camii karaköy’ de ara sokak üzerinde mütevazi bir yapı çalışanların terleri kurumadan ödenmiş karşılıkları onun için almış bu adı o zaman dahi bir caminin adı olacak kadar ender bir durummuş emeğin karşılığının zamanında ödenmesi bugünlere de kalmış olan bu mirasın değerini iyi bilmeli
22.11.2013
GÜNAHINIZ ÇOK günde beş kere ezan okunan bu topraklarda günde bir kere terazinin doğru tarttığını görsem bir de bir kere aydınlık görsem gözlerinizde doğruyu söyleseniz adil olsanız ve hakim olsanız nefsinize bir kerecik bağışlanırdı tüm günahlarınız gerek kalmazdı günde beş vakit namaz kılmaya beyler
17.11.2013
İSTİKRAR mezun olup ilk çalışmaya başladığım büroda muhasebecimiz vahit bey bir gün ‘’babam devlete güvenmeyeceksin derdi bunu hiç unutma ’’ dedi bana babacan bir tavırla ve bu sözün doğruluğunu her daim yaşadığımdan büyüdüklerinde çocuklarıma da söyledim aynısını ve benim çocuklarım da çocuklarına ve onlar da kendi çocuklarına bu sözü söylemek zorunda kalırlarsa bu ülkede istikrarın devam ettiğini düşünüp şükredebiliriz halimize daima
02.11.2013
YÜZDE YETMİŞ MESELESİ yaşamımdan öğrendiğim acı bir gerçek: bu ülkede yüzde yetmişe sırtını dönmeyeceksin ne olur ne olmaz hani aptallık veya zeka işi değil bu güven meselesi yüzde yetmişe güvenmeyeceksin bu toplumda toplum mu? o da ne? bir kuru kalabalık azizim gemisini yürüten kaptan denmiş beni sokmayan yılan bin yaşasın denmiş ve daha neler neler söylenmiş aklamak için kötülüğü aramızda ve olamamışız bir toplum sonunda bir arada olmak için yani toplum olmak için zamk gibi bir şey dilden önce dinden önce güvenmek gerekir birbirimize yani güvenilir olmak yüzde elli meselesinden daha önemli bence azizim de peki neyleyeceksin nereye döneceksin sırtını?
02.11.2013
ÖKÜZLERE DAİR küçük bir bilgi öküzlerin son sayımından: köylerde azalırken kentlerde artmış nüfusu ve en önemlisi yoksulken bir kısmı palazlanmış diğer kısmı ev araba filan en pahalısından yani hem öküz hem görgüsüz nasıl anlatılır başka
01,11,2013
BİTMEYEN KAVGAMIZ gökyüzündeki mavi sessiz yıldızlardan gelen hiçbir titreşim yok başka canlılara dair yalnızız demek ki evrende kendi başımıza ki kavga ediyoruz onun için kendi kendimizle her gün bir umut yine de bir gün gelirler mi uzak yıldızlardan ayırmaya bizleri?
01.11.2013
KAÇ KİŞİ VAR içimizde aşkımızı tutamadık yanarken ortada kalmadı hal güneşe el verdik lakin aydınlanan kaç kişi var? sözler bezenip yalanlarla okunduğundan beri meydanlarda halimiz perişandır dostlar bunu anlayan kaç kişi var? ey ozan adının ne önemi var un ufak olacaksın sen de bu değirmende öğütülüp de sonunu görebilen kaç kişi var?
05.10.2013
KUL HAKKI korkak ve hain korkak ve hain korkak ve hainsiniz yüzünüze karşı üç kere okunacak nefeslerinizde ölülerin kokusu sofralarınızda yoksulların rızkı saatleri kurmuşsunuz tersine döndükçe geri gidiyor zaman akan suların tersine giden bir tek siz olacaksınız bir tek siz bir tek size tu kaka tu kaka tu kaka denilecek arkanızdan üç kere
29.09.2013 ankara – istanbul yolu
SU KİRLENDİ kirlenince bedenin ellerin giysilerin temizliyorsan suyla işte o su kirlendiğinde dereler göller ve hatta denizler bile neyle yıkayacağız ne ile? 23.08.2013
HESAP GÜNÜ insanlık bu karanlıktan aydınlığa taş taşımaktan binalar dikmeye yüzlerce katlı kil tablete yazmaktan ince ince kağıda yazıp çizmeye geçti geçti de ne oldu bulacağım diye çabalarken abece’yi gemileri uçakları gelişti mi? yani diyorum ki… çözdü mü meseleyi yaşayabilmeyi şu yerkürede hayvancıklardan daha iyice yani diyorum ki kahrolası şey dürüst yaşamak yakıp yıkmamak meselesine gelince işte asıl becerebildi mi bunu?
uzak durabildi mi kinden düşmanlıktan sömürmekten birbirlerini? teknoloji dediğin şey çözebildi mi aramızdaki dikenleri çiçeğe dönüştürmeyi? işte asıl mesele bu insan insan dedik ya tutturamadı dikiş bir türlü elini kana bulamadan oturamadı sofraya tapınırken uzaklaşamadı paradan puldan insan kötü mü bu kadar? sorun ne? insan insanlık hesap verecek savaşların katliamların hesabını kendisine yok olurken
22092013
NE HAYVANLAR GÖRDÜM ne hayvanlar gördüm iki ayaklı mecliste kürsüde masa başında direksiyonda hem hava atıyorlardı hem de titriyorlardı korkudan nara atarken: savaş savaş diye yedikleri ile dünya doyardı çöpe attıkları ile bir o kadar daha biçtikleri canların hesabını tutuyorlardı kanlı elleriyle yazıp olmayan suratlarıyla ağlarken: para para diye her allah’ ın günü halkı aldatıp utanıyorlardı yalan söylemediklerinde yüzlerinde ki gerçekten bir maskeydi: hüngür hüngür diye ağlarken bir de hayvancıklar gördüm dört ayaklı sordum onlara kim bunlar diye dediler bizden değil VALLAHİ
31.08.2013/6
ÇEKİRGEYE sevgiliye uzattığımız el çıkagelir bir gün kağıt ve kalemsiz tutulur hesaplarımız hep gitmek üzerine yazılan şiirlerde hasat mevsimi anılarıdır gördüklerimiz ağlamaya bir basamak kala çırpınan bedenlerin acılarıdır içimizde her saltanat çökecek kağıttan kaledir bunu siz de biliyorsunuz elbette camda ki buğuya yazılmış isyanlar son perde de kırılan camlar yaşarken eksiliriz birer, onar barış çağırılır en yiğit türkülerle çamurdan bedenler fazla dayanmaz yağmura ve güneşe ya sen, ya ben, ya da ikimiz bir gizli anlaşmanın maddeleri gibiyiz soluk alıp verirken korku en kötü hastalıktır yayılır bedenlerden duvarlara ölümden bin beterdir bu
çakıllarda yürümek çıplak ayakla çekilir illet değildir çeşit çeşit oluruz bir vücutta saklı cennetler akar içimizde dur burada ozan yeter neden hep ölüm var bu şiirde korku sıçraması yayılacak yine kaç çekirge kaç sıçramadan!
NEDEN? niye kurşunsun, çiçek olmuyorsun? neden gözyaşısın gülücük olmuyorsun? hep bir taşsın atılan temeli olmuyorsun umudun? bir gün olsun kalem olup yazmıyorsun gece gündüz güzelliklerden dem vurup? küfür oluyorsun kanıp el oğluna ateş olup yakıyorsun canları bırak artık yığmayı çer çöpü içine bir gül ol şu güzelim bahçede
28.08.2013
TOPLUM BU MU? çevremizde bir dolu insan diyorlar bize bu bir toplum insanlar da kendilerini tanıtıyor: mesleği inancı cinsiyeti yaşı ve memleketi diye gerek yok anlatmamıza uzun uzun sadece iki tarafız vicdanı ve çıkarı olanlar diye
TAPUSU SİZDE Mİ? yaradan alınıp satılamaz herkesindir o karıncanın da ağacın da insanın da insanların ve dinlerin tapusunda değildir inanmak iyi insan olmak ve sevmek her yeri ve her şeyi bağlar bizi ona evrenin adıdır o baktığın her şeyde ve her yerde vardır dile kolay: ne sokaktır ne şehir ne dünya çok sıfırlı sayılar da anlatamaz onu kolay kolay göremediğimiz en küçük ulaşamadığımız en uzak bilemediğimiz en çok ne varsa o kadar hayranlık duyarsınız
bilim onu arar sanat ona adanır sevgi onun için vardır yokluk ve varlık odur ondan korkan ve korkutanlar kötüleridir dünyanın iyiler ise bilir ve sever bu da inanmak için yeter
17.08.2013
İÇİNİZE BAKIN kızmayın bana ortalama bir yaşta ve ortalama bir boydayım aldığım solukları sayıyorum artık kızmayın şu çocuklara çocuk onlar insanın en saf hali hayvancıklar onlar kendileri sadece dua ediyorum insana benzemesinler diye siz mi? asıl siz içinizi açıp aynaya bakın göremiyorsunuz değil mi bir şey karanlıktan başka?
HESAP VERECEKSİNİZ HALKA sıranız gelmemiştir belki şu an şu dakika değil ama az kalmıştır ışık zamanı ile değil karınca ömrü ile de ancak bir bakmışsınız halkın elleri kavramış sizi linç etmek değil ama hesap sormak için çaldıklarınız mı? öldürdükleriniz mi? ahlaksızlıklarınızın hepsi dünyada da sorulmalı önce bir bir gerisi allah’a kalmıştır
BU YAZ bu yaz bana yıldızları anlatacaktın gökadaları biz samanyolundaymışız siz neredesiniz? bu yaz kutuplar iyi gelir soğuk ve buzullar aman erimesin kışa sakla hepsini bu yaz asfalttan ve betondan bahsetme ve kirletme suyu içtiğimiz bir de ekonomi tıkırında mı? nasıl aran bankalarla? yaşamak için sadece su hava toprak ve emek gerekliyken neden para para diye ağlıyorsun hala?
SURATSIZLAR piyanonun tuşlarına basmak için çıkardım ayakkabılarımı müzik kulağın yok dediler göremediler çizdiğim suratları nerede görmüştüm bu korkunç suratları? gazetede mi çıkmıştı fotoğrafları yoksa televizyonda mı her gün ve her gece ahkam keserken?
SUSMA şakıyorsun ne güzel ulumaların arasında suç diyorlar çocuğum kuralları sen koymadığın için bu ahvel ve şerait içinde desem yine suç olurdu desem işgal altında ülke suç sayılırdı olması değil demem sustum söz senin çocuğum
İSYAN YAZI bu yaz isyanla anılacak bu yaz dönecek sonbahara ancak sıcak olacak yine bu yaz gençlerle meydanlar da direnişle anılacak kalplerde beyinlerde bu yaz namusuyla onuruyla anılacak insanın yeter dur burada dokunma aşkıma suyuma yazılacak tarihe isyan yazı diye kırmızın en sıcağını beyazın en temizini yüreğin en yiğidini aklın en güzelini gördük bu yaz
ve bu yaz güzelliğin karşısında çirkinliği yiğitliğin karşısında korkuyu barbarlığı kalleşliği gördük yine acıdı yürek ağladık yine neden saltanatın kötülüğü içimizde? neden aymaz katiller aramızda? neden zehirli sarmaşık sarıyor gövdemizi ve neden akbabalar bekliyor başımızda? neden? neden insansa gelecek yazlar ve baharlar suların gürül gürül aktığı umutlarımız olacak bu yaz gelecek yazların baharı olacak insan onuru ile inan buna
ÇOK YAZIK bilmiyorsan okumasını, yazmasını yemesini, içmesini gülümsemesini ve bir selam vermesini çok yazık bilemiyorsan zenginliğinin gösterişini yapmadan yoksulluğundan utanmadan güneşe bakmasını üşümeyi çalışmayı ve paylaşmayı tanelerini üzümün şu kalleş dünya’ da da suç dünyanın değil kardeşim insan olamayanlarda
06.07.2013avşa
NASİHAT ey bu topraklarda biten bu göklerde uçan bu denizlerin tüm canlıları ve bu topraklarda binlerce yıldır soyunu sürdüren insan kardeşlerim siz işçi siz doktor siz mimar siz çifçi siz tezgahtar ve siz öğrenci kardeşlerim asırlardır bu topraklarda nice devletler kuruldu ve yıkıldı nice insanlara kıyıldı
bir tarafta devlet karşısında siz vergi dedi verdiniz savaş dedi savaştınız siz ona o size güvenmediniz hiç bir zaman gidiyorsunuz her gün bir işiniz var severek ya da sevmeden yaşama gülerek ya da somurtarak geçiyor günleriniz sen yorgun sen bıkkın sen umutsuzsun sen de isteksiz belki sen mutlusun aralarında bir tek
sen köyde
sen şehirdesin sen bekar sen evlisin belki sevdalı da olabilirsin yine de sen yoksulsun zor doyuyorsun belli sen idare ediyorsun işte kazandığınla sen ise varlıklısın ki her gün hesap yapıyorsun kaybetme korkusuyla sen çocuğum ve sen genç arkadaşım umutlarınız var sizin de bu kargaşaya bu koşturmacaya bu boğuşmaya katılacaksınız bir gün hatta katıldınız bile dünden size size tek bir nasihatim var: ‘’siz siz olun ne olursa olsun ruhunuzu ve yurdunuzu satmayın sakın’’
02.05.2013
DURUMUMUZ güzel şeyler söylenebilecek bir günün başlangıcında gerçeklere ve öykülere baktığımda midem bulanıyorsa pis kokularından bir şeyin değil her şeyin kötü gittiğini düşünüp ne diyebilirim bu gidişata? suya toprağa karışmış ama insanın ruhuna karışmasını hiç anlamadım bitkilerin bundan beslenmesini anladım da insan ruhunun bununla doymasını hiç ama hiç anlamadım yani durum gerçekten düşündüğün gibi aziz’ im
KİM BAKIYOR? devlet baba suyumuzu kirletiyorlar toprağımızı da ormanlarımızı yok ediyorlar binalar dikiyorlar verimli topraklarımıza devlet baba sen mi bakıyorsun bu işlere yoksa bir başkası mı?
BULUŞ sarsılan yer dep rem ölüm demektir yıkım demektir yeni değil hep vardı insanımız ve devletimiz yeni keşfediyor sadece ve çare arıyor şimdi
RUHUNU SATANLARA bedenini satan bir insandır sadece ruhunu satan ise… ruhunu satan ki namus tellalıdır din taciri ahkam kesen köşe yazarı yalakasıdır siyasetçinin tarihin yargılayıcısı hainidir milletin casusudur sömürgecinin taraftır iktidara ne olursa olsun karşısındadır her şeye iktidara karşı olan ya da kendisidir iktidarın ama maşasıdır yine de dış güçlerin yani gaflet ve hıyanet bir arada ruhunu satan ki korkunçtur ve hesabı çok büyüktür hazırdır satmaya her şeyi ancak kendisi içi boş bir giysidir sadece
ÜÇ ÇOCUK üç çocuk yapmamızı isterken devlet baba üçünün de bakımını üstleniyor musun? okulları bitirip iş bulmasını söz veriyor musun? sokak da kalmayacaklarına işsiz hırsız uğursuz olmayacaklarına çocuk yapmak aga en kolay iştir bilir misin? amma… ha şu kağıdın altına möhrünü basıp atıyor musun imzanı? yok vazgeçtim sen peşin ver paranı neme gerek değiştirirsin fikrini sonra çünkü verilen sözü tutmak çocuk yapmaktan daha zordur aga
SATICILAR ey şehri istanbul şu dünyada ki en güzel şehirlerden biriyken düştüğün hale bak edebini bozdular güzelliğinin içine ettiler ah şu siyasiler ah her şeyi bilirler ya işte istanbul seni fahişe yapanlar bunlar bunlar oy uğruna rüşvet için satan seni sattılar kerelerce ne denir bunlara?
SÜTÜ BOZUKLARA amerikan yardımı ile geldi silahlar para ve süt tozu hatta süt niyetine içti çocuklar okullarda sütümüz bozuldu yani ondan beri kapatıldı köy enstitüleri de cahillik kalkmadı üstümüzden ondan beri sütü bozuklar minnettar kaldı amerikanya’ ya hep iki büklüm durdular karşısında hep buyruk dinler hep kul köle din elden gitmesin diye bir de demokrasi getirdiler ülkemize o da bozuk çıktı o da toz su katıp içeceksiniz diye yazıyordu kutusunda
UTANMAZLAR bir gazete haberinde fotoğraflara bakıyorum erzurum’ da törenlerde yağmur yağarken şemsiye tutulmuş parti başkanına belediye başkanına kaymakama konuşması sırasında yağmur devam ederken kız çocuğum kürsüye çıkmış incecik giysileri ile yalnız bırakılmış yağmurda allah’ ın nimeti bu diye
SALATA CUMHURİYETİ beğenmediler cumhuriyeti laiklik ve devrimler hoşlarına gitmedi numaralı cumhuriyetçilerle dinciler yeni bir cumhuriyet için anlaştılar adını çok sevecek yemeye doyamayacaksınız ama hazıra dağlar bile dayanmaz onu da bitireceksiniz kutlu olsun salata cumhuriyetiniz
NEFS içkiyle sınanıyorsun kararını bileceksin bırakacaksın sarhoş olmadan karşı cins de sınıyor seni terbiye etmişsen nefsini örtmen gerekmiyor her yerini mal, mülk, para da sınamak için nefsini fazlasına tamah etme fakir fukara varken çevrende günahsa tembellik de günah o niye yasak değil ki haydi kalkın miskinler ayağa terazi de yasaklanmalı yanlış tutabilirsin uyarsan şeytanına bire günah eğilimli bire yasakçı senin yaptığın işin kolayına kaçmak değil mi? işin aslı nefsini eğitmendir tabi serde hinlik varken kim uğraşır ki?
DEVLETİN KAVGASI devlet kavga eder mi? her allah’ ın günü memuruyla işçisiyle öğretmeniyle askeriyle genciyle devlet tartışır mı gazetelerde? karışır mı komşusunun iç işlerine? devlet barışık olmaz mı vatandaşlarıyla? barışçı olmaz mı dünya’ da? bu devletse biz de şimendiferiz
2012
SİYASETİMİZİN ERDEMLİ KISA TARİHİ seçimlerden önce meydanlarda zart zurt zort at tut at oy oy oy şeçildikten sonra köşklerde ham hum ham hapur hopur al sat al yapılan işler her zaman yap boz yap yalap şap yani durumuz vah vah vah el fatiha
2012
DEVLETİN AYIBI deprem öldürmez bina öldürür diyorlar büyük söz bu ya müteahhitler ve onların çaldıkları malzemeden ve paylaştıkları siyasiler onları görmeyen şimdiye kadar ya mimar mühendis dikkate alınmayan ya arsa sahipleri çıkardan başka hesabı olmayan ya sen garip halkım bile bile müteahhite parasını kaptıran hepiniz hepiniz bir kör kuyunun içinde birbirinizi görmeden yaptıysanız bu binaları deprem değil sizler öldürdünüz insanları
2012
ÇOCUĞUN SORUSU şu koca koca adamlar neden her gün kavga ediyorlar gazetelerde televizyonlarda utanmıyorlar mı? yoksa öyle mi öğrenmişler annelerinden babalarından ya da sokaklarda?
2012
ŞEYTAN ARAMIZDA tanrı’ yı kullananlar menfaatleri ceplerinde yürekleri boş ruhları satılmış ah dersin neden? ah derim işte bunlar aramızdaki şeytanlar
2012
EN BÜYÜK HIRSIZ en büyük hırsız kim dersin aç olduğu için mi çalan? yoksa geleceğimizi mi çalanlar? derken yargı karar verdi hapse attı yiyecek çalan çocukları toprağımızı suyumuzu havamızı çalanları şefkatle severken suçlu buldu yine devlet çalmadan geleceğimizden hüzünden mutluluk mutluluktan geleceğimizi üretmeye çalışanları
2012
YIKICILAR GELDİ -ilkbahar bitti bu topraklarda bir yaprak dökümü başladı yetmedi ağaçları da kestiniz ağaçlar özgür ve dik ağaçlar cesur ve inançlıydı yaşatmak istiyorlardı yaşamın ağaçlarıydı hepsiçiçek açacak korkusuyla toprağı da ezdiniz istemiyorsunuz yaşamamızı evrenin yasalarını anlamanız nafile ceplerinizin yasası ezberinizde demek ki siz siz malı mülkü çok seviyorsunuz öyleyse yüreklerinizi atın artık çöpe ya ruhlarınız sattığınız ya da kiraya verdiğiniz bir başka paralı kiracı gelene kadar yani siz ne yaptınız emlakçılıktan başka hani geçerken camilerinizin önünden hani çok katlı gecekondularınızdan hani aynadaki suratınızdan utanmıyor musunuz allah aşkına?
oku diye başlıyor yani gör ve anla diye anlıyorum hak ve hukuk çok önemli diyor yani dengeli ol teraziyi düzgün tut cennet dediğini de önce dünya da sen kuruyorsun kuramazsan cehennemdesin zaten üretmeden kazanılan her kuruşun bedelini üretenler ödüyorlar alın teriyle ve siz bunu hiç anlamıyorsunuz velhasıl bu dünyada yaptığınızla yapacağınızın ne olabileceğini anlıyorum anlamadığım anlamayanlar neden bu kadar çok?
2012
SAHTEKARLARIN MASKELERİ indirin beyler maskelerinizi gerçek yüzünüzü görelim nesiniz, neye inanırsınız? nasıl yapacaksınız, hilesiz hurdasız mı? yoksa soymaya mı geldiniz sizde bal tutan parmağını yalar diyen diğerleri gibi? maskelerinizi indirin beyler masumiyet rolünüz değil inancınız hiç değil arkanızda ki güçler hiç ama hiç değil bizi ilgilendiren gerçek yüzünüz gerçekten varsa
2012
KAÇINCI CUMHURİYET hesabı şaşırmışsınız ikinci cumhuriyet peşindesiniz kaçıncı cumhuriyet bu biz de bilmiyoruz bindokuzyüzotuzsekizde bitti ilki ondan sonra başladı ikincisi gelenler beceriksiz hain soytarı istedikleri abd sömürgesi ne akıl var sizde ne vicdan sadece din dersiniz sadece para mal mülk demektir sadece siz demektir aklınızda dört, beş kadın iktidarınız bu kadar dinciler ve numaracı cumhuriyetçiler kol kola ikisinde de ahlak yok ikisi de nankör ikisi de abd der ortaklık için bunlar yeter
halkı aldatmak ve kandırmak ilk iş cahil bırakmak ilk amaç halka karşı yönetim elbette başka ne beklenir ki iktidarınızdan zembille mi indiniz dünya’ ya
2012
SİZ KİMSİNİZ? siz yoktunuz ortalarda neredeydiniz ondokuzmayıs’ da erzurum’ da, sivas’ da ankara’ da kovalarken mehmetcik sömürgecileri? siz hangi delikteydiniz? hangi taşın altında? hangi kuytu köşede saklanmıştınız? deliklerinizden çıkmış şimdi örtmeye çalışıyorsunuz aydınlığın üstünü yine karanlıkla yine el, avuç açıp yine cahil yine savaş naralarıyla saldırıyorsunuz komşularımıza
yine küstah ve güvenilmezsiniz saltanat sürmek arzusuyla mirasyediler gibi satarak geleceğimizi hovardaca gün gelecek ilk zoru gördüğünüzde yine saklanacaksınız izbe deliklerinize yaşarsınız böyle yine milyonlarca yıl daha
2013
SEN KİMSİN Kİ? tarihi değiştiremezsin tu kaka demende anlamsız önce aynaya bak melek misin ki sen? tarih bugündür takvimdeki dünü unut bugün ne yapabilirsin yarın için? bugün ne yapabilirsin bir yürek için? bugün çok şeydir aslında bugün güzel başlayan bir gün olur istersen yüceltebilirsin ellerinle
2013
SATILMIŞLARA siz satılmışlar satın aldığınız oylarla hükümdar oldunuz yetmedi satın aldınız yargıçları adamları kelli felli generalleri öğretmenleri gazetecileri satılık olanları sadece yolun bittiği yerde biz biz satılık değiliz bedelimiz de yok ödeyebileceğiniz bir de emanet ata binen tez iner bunu da böyle biliniz
2013
Şiirlerimi okuyarak paylaştığınız için teşekkür ederim. Hüseyin Mustafa
Hakkımda 1957 de Ankara’da doğdum. Küçük yaşlardan itibaren sırasıyla resim, şiir ve fotoğrafla ilgilenmeye başladım. 1980’de ODTÜ Mimarlık Bölümünü bitirdim. 1982’de evlendim. İki kız çocuğum var. Şimdiye değin yüzlerce mimari tasarım ve uygulama gerçekleştirdim. Dokuz kişisel resim sergisi açtım. Dört şiir kitabım yayımlandı.
Kısır düşünceler, ideolojiler ve inançlar yerine çok yönlü doğruluğa, kimliğe ve bilinçli yaşamanın gerekliliğine inanıyorum. Bilinçli yaşamak için önce yaşamın merkezine solucanı koyabilmeli, beynimizin de tüm inançlarımızın ve davranışlarımızın merkezi olduğunu bilmeliyiz. İnsan, insan diyoruz ancak, beynimizi doğru kullanmadığımız sürece de bir türlü insan olamıyoruz. Bu durumda da tüm kimliklerimiz boş ve anlamsız kalıyor. Yayınlanmış şiir kitaplarım: Çok Yalnızlık Oturdu Yanıbaşımda - SKY Düş ormanlarında - Romeo Mırıl mırıl - Romeo Duvarlar – SKY Alelade Bir Şairim – e-kitap Bırakam elimi – e-kitap