KIŞ
2019
SAYI
09
#GÖRSELŞİİR
ZİNHAR TÜRKİYE’DE
GÖRSEL
ŞİİR
İLERİ POETİKA
SAYI
09
İÇERİK 4 OKUR: BİR MUAMMA! Şiirin alı(mlayı)cısı kimdir? Şiirin alı(mlayı)cısı “okur” değil, en azından konvansiyonel okur değil?
8 BARKOD TABANCASI Görsel şiir, her anlamda ödüllendirmeye ve okurun “şiir metni” tarafından hazla, anlam afyonu ile ödüllendirilmesine karşı çıkar.
9 GÖRSEL ŞİİR VE YENİ OKUR Daktilo kullanan biri, temelde büyük bir matbaada yapılan her işi sırayla ama çok hızlı bir şekilde yapmaktadır, tüm tarihsel süreci minimalleştirmiş ve işlevselleştirmiştir.
10 BİLGİSAYAR VE ŞİİR Şiirin içindeki “iş” gerçekten yapılan, bir şekilde negatif olarak şiirin yapısına sokulan Varlık parçasıdır.
2004- 2019 sonbarbar.com | Tasarım Serkan Işın | e-posta serkan.isin@gmail.com Ücretsiz bir yayındır. İstenildiği şekilde düzenlenip, yeniden üretilebilir.
WWW.SONBARBAR.COM 2
Hakan Ĺžarkdemir / 200x / isimsiz
3
OKUR: BİR MUAMMA!
kanunu gibi şeylerin hepsini bünyede hazır buluyor. Yeni bir dergi çıkarma fikri çoğu kez derginin bir yayın mecrası olması saflığından başka niyetler taşıyor. Yeni bir şiir kitabının ortaya çıkması ise, şiir kitabının ne olduğu, ne anlama geldiği sorusunu bile akla getirmeyecek denli sıradanlaşmış. İçinde bulunduğumuz sistem, bir şiirin oluşma anından, onun yok oluş anına kadar bütün süreçleri denetim
Meta olarak Şiir Metni, şairin eksiltili dehasının ve yeteneğinin değersiz bir çıktısı olan şiir metni olarak, zaten ikincildir.
altında tutabilmektedir. Şöyle ki, TDK Şiir Tanımı’ndan başlayan Şiir, Şiir Kamusunun İstihdam ve Üretim taleplerine göre, daha şairin kafasına girmeden, biçimlendiriliyor. Dergilerde birbirine benzer bu kadar çok şiir görmemizin sebebi, dizeli şiir ile yapılabilecek şeylerin tarihsel olarak ancak “sınırlı sayıda ve
çeşitte”
olabilmesinden
kaynaklanıyor
ve bir de arz talep dengesinin bu şekilde kurulmasından. Şair’in şiir üretimini Fordist/ Taylorist bir çizgiye çekebilen bir sistemin, İkinci Yeni’yi yüceltenlerin bu tür “açılımlar”
ne kadar bağıra çağıra iddia etse de, aslında
peşinde koştuğunu göremedik henüz. Oysa
“Kapitalist” olduğunu görmek için mağaranın
“dil ile yaralanmış” olmaklığı anlamaları, Ece
dışına çıkmak gerekiyor belki de.
Ayhan çıkmazından dönüp geldikten sonra beklenebilirdi. Ötelenen, itelenen, kenara
Şiirin alı(mlayı)cısı kimdir? Şiirin alı(mlayı)cısı
bırakılan, ortada duramayan gibi şeylerin
“okur” değil, en azından konvansiyonel okur
merkeze çekilmesi, tıpkı ağa çekilen balık
değil? O çoktan roman ya da dizi üzerinden
gibi, anlamlandırma üzerinden olduğu sürece,
kısa öyküye kaydı. Şiirin alıcısı, yine dergiler
yüzyıllık pozitivizmimizin hazcı ödüllendirme
ve
tuzağı değişmeyecektir. Bu tuzağa ister
düzenekleri (ödüller, satış rakamları, toplu
öyle, ister böyle düşün, evet, çıplaklığımızın
şiirleri vs) ve şairlerdir. Kendi içinde dönen
da örttüğü şeylerden kaçabilecek bir Şiir
bu kapalı sistem, Şiir Tarihi için üretimini bu
elbette bulacaksınız. Neyden taviz vermeyi
şekilde bütünler. Yani dışarıya alınan okur
göze alarak, şair kalıyorsun? Şairlik olarak
dışında kalan her etken, şiir üretimini karar
bildiğimiz şeyden feragat ederek şair kalmayı
verme noktasında etkilemektedir.
böylelikle
editöryal
sistemler,
itibar
tercih edebileceğimizi söyleyebiliriz artık. İkinci Yeni’nin erdeminin ya da poetikasının
Kültür Devrimi olarak Şinasi’nin çıkarmaya
“kaybolmanın estetiği” ile açıklanabileceğini
çalıştığı gazete ile başlayan ve bugüne
de..
gelene kadar Batılı Tarihsel Süreci, izdüşüm noktalarından
tutup,
yeniden
üretmeye
Velhasıl önümüzde duran ve akan manzara
çalışmak tam da budur. Siyasal olarak artık
içinde batıp çıkan şair imgesinin ayakta
birbirine karışmış gibi görünen Sağ ya da
kalmasını sağlayan Şiir Tarihi’nin ketum
Sol’un, yayın faaliyeti açısından -yayın faaliyeti:
sistemi, çoğu kez muhalifleri “tulum” gibi
kitap tasarımı, editör, dağıtım, fiyatlandırma,
çıkartıyor/çekiyor karaya. 2000’li yıllarda
üretim, arz-talep, reklam vb. tüm aşamalar-
şiir yazan, şair sayılan ya da kendini şair
ne tür bir ekonomik düzenle hareket ettiğini
saydırabilen herkes, dergiler yönetmeliği, şiir
ararken, bu üretim tarzının dipte her siyasal
ihalesinin teknik ve idari şartnameleri, şiir ihale
taraf için aynı ayaklara oturduğunu görebilir
4
Sağda: Zinhar Sayı 5 / 2005 / Kış
5
6
“Aslında ne kadar paradoksal görünürse görünsün sözcüğün bizim anladığımız akılcı ve bilimsel anlamında ekonomi diye bir şeyin asla var olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.” Anahtar Sözcükler J. Baudrillard
kişi. Yani satın aldığınız “kitap” ne bir metadır, ne de temel ihtiyaç malzemesi kadar renksizdir. İkisinin arasında bir yerde, özellikle Şiir için konuşursak, şiir kitabı olduğu bir mil öteden belli olan şeydir artık o.
Şiir Metni ile Ekonomi arasında, günümüz üretim/tüketim ilişkilerine benzer bir taraf vardır. Şiir nerede şiir olmaktadır sorusunun cevabı,
Öyle veya böyle, kavramsal olarak kafada hiç
bu noktada nerede durduğumuzu da gösterebilir. Büyük çoğunluk
oluşmamış sorular yüzünden (Ece Ayhan her
şiirin, şair tarafından (Tanrı Şair, kadiri mutlak şair vb.) son şekli
bir şeyden şüphelenmeyi, her şeyi kurcalamayı
verilen bir şey olduğunu ve edebiyat türü olarak şiirin böyle ayakta
önermiştir değil mi?), şiir kitabı bir klişedir
kaldığından emin gibidir. Küçük bir azınlık belki de -ki bu görsel şiirin
artık, kiç bir şeydir. Onu her yerde bulabilirsiniz, zamandan
ve
mekandan
bağımsız
de peşine düştüğü şeydir- okurun, şiiri tekrar inşa edebildiği ölçüde şiiri
gibi,
alımladığını düşünmektedir. Yeni arabasına hiç bir aksesuar almadan,
sahaflarda, raflarda, hiç bir ışıltısı olmadan, kaderini
bütünler
gibi
üstünkörü
ona dokunmadan sadece işlevselliğinden yararlanan pasif tüketici
bakış
yanında, her noktasına müdahale edip, onu kendi için düzenlemeye,
enflasyonu altında ezilmiş, büzülmüş, sararmış
yeniden inşa etmeye çalışan aktif tüketici arasındaki fark gibi. (Yakın bir
şekilde.. Şiir Kitabı, şairin bir etkinliği değildir,
tarihte Punk müziği ile Punk modası bu düşünce ile birbirini dönüştürdü.
sistemin bir etkinliğidir. Şair, şiirini yazar. Bir
Sanatçının kendi kıyafetini dikmesi değil, kendi kıyafetlerini terzilik
sürü şiiri arka arkaya dizer ve sonra işi bırakır.
etmeden inşa etmesi, bir araya getirmesi ve uyumsuzluğuna rağmen
Şiir kitabını aşan şiirler vardır ve bugün onları
kişiliğinin simgesi olarak üzerinde taşıması ya da bizdeki adı ile Apaçilik)
konuşuyoruz, fakat öte yandan, paketin dışına böyle çıkabildiğine göre kitaba ne gerek vardır
Göz > |Şiir|, bu noktadan sonra okurun aslında şiir metni için bir noter
diye de düşünüyoruz. Sadece dergilerde kalan,
olması ile mümkün hale gelmektedir. Çoğu şair -hele günümüzde, tüketim
sadece kitaplarda kalan belki de milyarlarca şiir
kültürü denen şeyin, sadece tüketmek değil, istediğini ve istediği şekilde
dışında, Şiir Tarihi’ni olumlayan bu mezbahalık sistemin verim anlayışına kurban gibiyiz.
tüketmek olduğu bir yerde, okura böyle bir rol biçmektedir. Yani okuru,
Şiir > Göz, aslında burada kendisini içerik/
eğitmek, onun “okuma etkinliğini” bir dinleme etkinliğine çevirmeye
eski kadim dinleyici ile eş değer tutmaya çalışmaktadır şair. Okurunu gayret etmektedir.
biçim noktasında avutmayı seçmektedir. Meta olarak Şiir Metni, şairin eksiltili dehasının ve
İnsanlar, kulakları ile işittikleri şeyler karşısında tepki vermek durumunda
yeteneğinin değersiz bir çıktısı olan şiir metni Üstte: Zeynap Cansu
iken, şiir dinleyicisi olarak özlem duyulan okurun hiç bir hareket hakkı
olarak, zaten ikincildir. Şiir metni otantikliğini
Başeren / 200x /
Söz’den çok önce kaybeder, nefasetini ve
detay
bekaretini de Yazı ile önce şaire teslim eder,
yoktur. Örneğin Müzik, dinlenen bir şey olsa da, dans etmeyi de iletişimin diğer tarafına öyle veya böyle yerleştirir. Şiiri şairin monologundan çıkarmak yerine, okuru sabitleyerek, noterleştirmek, evet, yapılan budur.
okurun önünde endam eden şey, hallamur
Şiir dinleyen okurun, şiire dahil olabileceği fikri, henüz ortada yoktur.
edilmiş ve mama haline gelmiş Biçimİçeriktir.
7
Görsel Şiir
BARKOD TABANCASI Görsel Şiir, okuru bir barkod tabancası ile yer değiştirmeye, bir dakikalığına olsun onun ne deneyimlediğine tanık olmaya çağırmaktadır. Şairin, tıpkı Descartes’in ünlü adamı gibi “kör” olduğu, “iç gözünün” açık olduğu hayal dünyasının dışına, bir Makina olarak Yazı’nın ve araçlarının soğuk, robotik ve neredeyse “dilsiz” coğrafyasına davet edileceksiniz. Şairin, gerçekte ne görebildiğini görebilmek için, yazıya daldırılmıştır. Artık bu anda, ortaya atılmış lekeler, oradan buradan kağıdın üzerine serpiştirilmiş tipografi kalıntıları, parçalanmış harfler, yeniden düzenlenmiş ve daha çok “bitmemiş” halleriyle kompozisyonlarla şiir, kesinlenmiş kurallara bağlanmış estetiğine karşı durmaktadır. Yani “okumak” üzere alıştırıldığınız kalıpların, temrinlerin ötesine geçeceksiniz. Sinaî tipografinin hepimize öğrettiği, daha sonra güzel okuma ve yazma olarak belirlenmiş tüm bu kurallar dünyasının karşısında gördüğümüz “gözün arkeolojik kazı” alanı olarak hayallerimizin, rüyalarımızın, umutlarımızın, yıkılışlarımızın, varoluşlarımızın, uzviyetlerimizin, kendilik bilgimizin yerine fersah fersah ötelenmiş resim-yazıyı, deyim yerinde ise resmî-olamayan-yazıyı koyuyoruz. Bir söz ve yazı sanatı olarak Şiir, burada ilk kez bu akrabalıklarından sıyrılmış, mecazî anlamının ötesinde gerçek anlamı ile teknolojinin karşısında insanî olarak kalan tek şey, biricik yöntem olarak tarayıcının, daktilonun, klavyenin, yazı biçiminin, fırçanın ve bozulmuş, sakatlanmış, işlevsizleşmiş haliyle meydan okumaktır. Denebilir ki, kağıdın üzerine bırakılacak herhangi bir leke, artık kağıdın malıdır ve anlam soyağacı içinde, şiirin tüm gizlerini, gözlerimiz için, yazı üzerinden temsil etmektedir. Bu, kapitalist anlam üreteci olarak “logo”nun, “slogan”ın propagandasının, karşısında elimizde kalan tek pagan’dır. Görsel şiir, her anlamda ödüllendirmeye ve okurun “şiir metni” tarafından hazla, anlam afyonu ile ödüllendirilmesine karşı çıkar. Görsel Şiir’de endüstriyel yazının ve onun yazılı/basılı kültürünün ölüsü yatmaktadır: Yazının ölüsü. Bu yazı, elbette herşey olarak resimdir. Parıltılı ışıkları ile Optik görme sınırları içinde kalan, kışkırtıcı bir araç olarak Reklam panosunun, tarihi bilginin, ders kitabının, şiir kitabını da üreten matbaa makinasının sessiz uşakları olarak tüm harfler, mürekkebe bandırılmak üzere hazırlanmış “izler”in hepsi, görsel şiirde, gözün yeniden-okuması için bir takım evrelerden geçirilir. Bu, tekniğin, insanîleştirilmesidir. Bu anlamda görsel şair, bir tarayıcıyı fonksiyonu dışında kullanabilir, bir daktilonun, bir klavyenin, bir kelime-işlem yazılımının doğasını tersine çevirir. Çünkü, karşımızda duran “tekno-dünya”nın söylem alanı tüm bu araçlardan başka hiç bir yerde “hata”ya zorlanamaz. Bu, teknolojiyi edilgenliği ile değil, değişmeye zorlayarak tüm etkinliği ile bozarak kullanmak demektir. Bu, insanca ve evet pek insanca olandır. Bu, size yapılanları, onlara geri iade etmektir. Öncelikle belirtmek gerek, görsel şiir halkın eline geçmiş “avangard”tır. Bugün, görsel şiir ile uğraşanların hepsi 1929’da Müstakiller’in ellerine devlet tarafından verileni, kendi evlerinde bilgisayarları, mürekkepleri, tarayıcıları vb. ile gerçekleştirmektedirler. Bunda hiç bir şüphe yoktur. Altının kalın bir çizgi ile çizilmesi gerekmektedir.
8
Üstte: Zeynep Cansu Başeren / 200x / isimsiz
GÖRSEL ŞİİR VE YENİ OKUR Görsel şiir yeni bir okur, yeni bir insan arıyor aslında. Belki çabalarımızın hepsi,
gibi. Bu tuş olmadan da sayfayı yazdırabilirim.
‘konvansiyonel’
Fakat, bu tuşa basarak da aynı işlemleri yerine
duygusu
şiirin
bizde
yaratamamasından
‘farkındalık’ ya
da
bu
getirebilirim. Çünkü bilgisayar her zaman
farkındalığı illa ki bir kaç çeşit tür ile
“print” komutunu dipte saklar. Buna ulaşmam
sınırlamasından kaynaklanıyor. Örneğin Ömer
daha da kolaylaşmıştır artık.
Şişman’ın “sahipsiz bir z raporu” şiirinin
Değerlik ise, bir şeyin ancak başka bir şey ile
kuşağının diğer şairleri tarafından bir türlü
ilişkiye girdiğinde kullanabileceği tarafıdır.
anlaşılamaması bu türden bir sıkışmanın
Örneğin bilgisayara yazdır dediğimde, o sayfayı
ürünü. “Zehra sahipsiz değil üç jeneratörü
yazdırması için yazıcıya o belgeyi aktarmak sağlandıktan sonra garnitür ya da meze olarak
oldu” başlıklı bir haberden yola çıkılarak
zorundadır. Ama bunu yaparken, o ortama öne ve sona ya da araya yerleştirilebilir. Bugün
yapılan bu şiir, ne insanca, ne de şiirce bulundu
göre yazıyı biçimlendirmek ve değiştirmek bize tanıtılan ya da önümüze sürülen şairlerin
(şiirin hikâyesi şurada). Hatta dalga bile geçildi.
durumundadır. Yazıcı ise, ancak bilgisayardan çoğu bir türün devamı için asgaride yer alan
Hâlbuki altta yatan hikâye/haber, içindeki
gelen veriye göre, belgeyi basar. Burada artık “ilişkiyi”
insansızlık fazı ile birlikte çalıştırıldığında,
bir özellik, değerliğe dönüşmüştür. Bilgisayar devamı için her şair, damızlık bir poetika
şiirin, bildiğimiz anlamda şiirin, bunu “daha
ile yazıcı arasında iletişimi sağlayan şey uzviyetinden başka bir şey değildir.
dramatik hale” getirmekten başka çaresi yok. Bu
ikisinin de ortak değerliği olan şeydir. Daktilo,
çıkışsızlığı insanların anlaması neden bu kadar
kendi başına hem bir yazıcı hem de bir çoğaltıcı Fizikte, 20. yüzyıl başlarında, çok önemli
zor? Zehra’nın ya da Jeneratör’ün kahraman
sayılabilirdi. Bu ikisinin birbiri içinde erimiş gelişmeler oldu. Bu gelişmeler, maddî ve
olduğu birkaç tema (özgürlük, sevgi, nefret,
halini artık aramıyoruz. Çünkü birbirini var madde-ötesi dünyanın da anlaşılması açısından
ölüm vb.) ile bildiğimiz anlamda ‘dizeler’den
etse de, birbirini kısıtlayan bu aracın işleyişini ufuk açıcı sonuçlar doğurdu. Bazı ikilikler
oluşacak başka türlü bir şiir, gerçekten
geçersiz ve yetersiz kılan taleplerimiz var. ortaya çıktı. Örneğin ışık denen şeyin, bazı
hikâyenin binlercesi arasından çıkıp, algı
Daktilo en temelde taş baskının “ideasını” taşır, durumlarda “parçacık”, bazı durumlarda “dalga”
eşiğimizi zorlayarak, onu bir şekilde bozarak
tıpkı Sümerlerin kalıplarla harf üretmeleri olarak hareket ettiği gibi şeyler. Bunlar, elbette
önümüze bırakabilir mi? Alt alta binlerce kez
gibi. Mürettibin yaptığı şey, artık makina ile çok katı Newtonyen dünyanın, determinstik
dizilmiş o satırdan şiir olarak bahsedebilmenin
yapılmakta ve küçüktür. Daktilo kullanan biri, kalıplarında bazı çatlaklara yol açtı. Bu, ilerleme
yolu, altındaki anlatının şifrelerinde gizli belki.
temelde büyük bir matbaada yapılan her işi miydi yoksa gelişme mi? Orası henüz belli değil.
Bu şairin, belki de binlerce kez, o şiire başlamak
sırayla ama çok hızlı bir şekilde yapmaktadır, Ama, şurası kesin ki, “belirsizlik, görelilik,
istediğini, ama göstergelerin acayipliklerinden
tüm tarihsel süreci minimalleştirmiş ve referans noktası, başlangıç noktası, mekan,
kendisini bir türlü alamadığını da göstermez
işlevselleştirmiştir.
yerine
getirmektedirler.
Türün
zaman” gibi çok kesin olduğu düşünülen şeyler,
mi?
biraz sallantıya uğradı. Örneğin “ölçtüğümüz
Teknoloji bir çözüm önerisidir. Bilim ile
Bu ve bunun gibi konuların edebiyatın kenarına için sonucun sürekli değiştiği” fikri var
bağlantılı olduğu için sorulan soruya verdiği
doğru itildiği, endüstriyel olan ile pamuksu önümüzde. Yani sonuç (outcome) ölçtüğümüz
cevabın “kesintili” olması doğaldır. Çünkü Batılı
içerik arasındaki ilişkinin koparıldığı çağa için değişiyor. Örneğin kaos teorisine göre,
Bilim tarihi, “kesin” cevap vermek konusunda
çoktan girmiş bulunuyoruz. Görsel Şiir gibi herhangi bir ülkenin sınırlarını belirleyen o
çekimserdir, artık. Bir uygulama alanı olarak
alanların, avangard şiir üretimi açısından hat, tam olarak ölçülemez vs. Bu ve bunun gibi
teknoloji ticari anlamda bu “kesintili” bölgeyi
kayda değer tarafları, bu gizlenen ilişkiyi bilimsel bilgiler, sanatsal bilginin gelişmesine
işgal etmiştir. İlk bilgisayar tasarımından
kurcalamalarıdır. Hiç matbaa görmemiş biri, oldukça büyük katkılar sağladı. Fiziki evrenin
bugün çok ucuza satın alınabilecek bilgisayar
kopya ile orjinal arasındaki bağı kavramakta görünüşü hakkında artık daha fazla şey
hala temelde aynı çözümleri önermektedir. Yan
zorlanacağı gibi, yazdığı şiirin gerçekten “hiç bilme eğilimindeyiz, Dünya’nın var olması
işlevler ya da buna benzer “eklentiler” ticarî
el değmeden okura ulaşacağı” yanılgısını da bile Varlıkbilim açısından tuhaf bir önkabul
kaygılarla üretilmiş izlenimi vermektedirler.
taşır. Böylelikle verbomotor (sözlü-hareket olmaya başladı, şöyle ki, Dünya belki de
Bilgisayar satın alırken, fazlası olarak bize
eden) kuvvetlerle çalışan şair tipi, 200 yılı aşkın Varlık’ın kendisi idi. Matematik, onca sağlam
sunulan “özellik”tir, “değer”lik değil. Özellik, o
süredir kullanılageldiği tüm iktidar yapıları köprü inşaatına rağmen, kesinliksizliklerin
şeyin özüne ait bir parçanın, bütünün kenarına
tarafından tekrar tekrar üretilmek üzere odağı olmaya başladı. Modern Bilim bir torso
çıkarılmasıdır.
aramıza bırakılır. Eleştiri, özgeçmiş, polemik, kaymasına, bir odak değişikliğine uğramaya
Örneğin
“sayfayı
yazdır”
komutu için yeni bir tuşun klavyeye eklenmesi
deneme hatta poetika tarihsel yerine oturtma başladı.
9
TDK’DA ‘İŞ’ NEDİR? 1.
2. 3. 4.
5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. Solda: Zeynep Cansu Başeren / 200x / isimsiz
BİLGİSAYAR VE ŞİİR
Fransız
Elektronik
Şiiri’nin
Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma: Bir değer yaratan emek. Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev: Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü. Kamu yararına yapılan işler. Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma. Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek: İş yeri Ticari anlaşma, alışveriş. Herhangi bir maksatla kurulan düzen: Bazı deyimlerde “yarar, çıkar” anlamında kullanılan bir söz. Yapılan şey, davranış. Nakış, örgü gibi elde yapılan şey: Emek, işçilik, ustalık. İşlem. Sorun, konu, mesele, maslahat: Gizli sebep veya maksat: Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış. fizik Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç.
gelişimini*
oturtulması ile kolayca açıklanabilir. Sonuçta
anlatan o ufak makaleden çıkarılabilecek
“söz” ile “metin” arasındaki süreç, tıpkı
en iyi sonuçlardan birinin de “kelime ile
şimdi buralarda olduğu gibi işlemektedir. Ve
nesne” arasında kurulabilecek bağlantılar
işlemcinin işlem hızı ile anılarının olmayışı
konusundaki deneylerin, işin içine bilgisayar
arasında korkunç bir boşluk yatmakta idi
girdikten sonra da uzun bir süre devam
muhtemelen.
ettiğidir. Bu da biçim/içerik ve şair arasındaki bağın, gerçekten eskinin üretim tekniklerinin
Bilgisayarın bizim ülkemize girmesi ve yaygın
nuru üzerinde ilerlediğinin (Walter Benjamin])
olarak kullanılması da 90’ları buluyor. Bu
açık bir göstergesidir. Her ne kadar modernist
anlamda bilgisayar ile şairin kurabileceği
bir deneyim olarak “gerçeklik yanılsamasının”
ilişkilerin kısa devre yapması ve Batı ile
şiire yedirilmesi popüler bir mevzuysa da,
aramızda yer alan faz farkı nedeniyle
bunun bilgisayar üzerinden yapılması sorunu
gecikmesini
o kadar da kolay aşılabilmiş değildir. Çünkü
argümanlar üzerinde tartışmak her zaman
rastlantısallık ve/ya özne deneyimi arasında
daha iyidir. Örneğin bilgisayar teknolojisindeki
yaşanmışlığın ve belleğin anı çarklarının
ilerleme ve bu ilerlemenin getirdiği arz/talep
şiir için döndürülmesinin dile/dili vuran
ilişkisi ile bir nevi siber-sosyoloji sorunu
söylem alanı, rastgele ya da seçilmiş ama
haline gelen Internet’in imkânları ve/ya
akışa bırakılmış kelimelerin bir matris içine
imkansızlıkları bu metinde tartışılmayacaktır.
10
anlayabiliriz.
Fakat
temel
Çünkü özünde Internet’in ideoloji nesnesi olduğu
bilgisayar
ve
buna
bağlı
tüm
çevrebirimler/bilimlerin kökünün metafizik Aşağıda: Zeynep Cansu Başeren / 200x /
olduğu konusunda Heidegger ile anlaşıyor
isimsiz
gibiyiz. Neden Heidegger ile? Kısaca anlatmaya çalışalım: “Demek ki teknik, yalnızca bir araç değil. Teknik bir açığa çıkartma biçimidir. Bu noktaya dikkat ettiğimizde, tekniğin özüne ilişkin bambaşka bir alan serilir önümüze. Bu, açığa çıkarmanın, kısaca hakikatin alanıdır. Bu gösteri alanı bize yabancıdır. Öyle de olmalı; olabildiğince olmalı, ta ki sonunda “teknik” adının basitçe ne anlattığını bir kez olsun ciddiye alıncaya kadar da rahatsız etmelidir bizi. Teknik sözcüğü Yunanca’dan gelmedir. Tekhne’ye ait olanı dile getirir. İçerdiği anlam bakımından bu sözcükte iki şeye dikkat etmeliyiz. Bidefa tekhne yalnızca zanaatsal edim ile becerinin adı değil, aynı zamanda yüksek sanat ile güzel sanatların da adıdır. Tekhne, varlığa getirme’ye aittir, poiesis’e aittir ve şairane bir şeydir.” Öyleyse şuradan başlanabilir, bilgisayar, cep telefonu, i-pod, dvd, fotoselli torna tezgâhı ya da televizyon gibi araç-gereçlerin hepsi, tekniğin “şimdi ve buradaki” görünüşlerinden, kabuklarından başka şeyler değildirler. Onlar, bir amacın aracı olarak varlığa getirilmişlerdir ve bunda gizli/gizemli hiç bir taraf yoktur, bir şekilde bilginin gövdeleşmiş halleridirler. İlginçtir
Heidegger
“şairane”
kelimesini
kullanır, şiirsel değil. Ve varlığa getirmenin (hakikat ile direk ilişkisi olan Teknoloji ile
açığa çıkarma ile ilgilidir. Ve açığa çıkarma işi
Öyleyse
birlikte) biçim ile olan ilişkisi de hep göz
“poiesis”e aittir. Yani yapmaya.
izah
“Varlığın
edilen
Unutulması”
sürecin,
bu
olarak
unutulma
ile
birlikte kendisine bulduğu yordam olarak
önündedir. Günümüz fetiş kelimelerinden biri olarak “iletişim” ve “enformasyon” içinde
Peki yapmak nedir? Yapmak, üretmekle
parça parça açığa çıkarma, şiirin birincil
barındırdıkları “biçim/form” ekleri ile dille
birlikte, açığa çıkarmak için bir aralık, bir yol
işlevini
bağlantılı bütün bu varlığa getirme sürecinin
açmakla da ilgilidir (şiir, bu bağlamda bir çeşit
“şairene” kısmını da ilgilendirmektedir, biz ne
rotasyondur). Bugün şiir ve biçim konusunda
Şiirin içindeki “iş” gerçekten yapılan, bir
kadar reddetmeye çalışsak da.
yapılan tartışmalarda, teknolojinin en görünen
şekilde negatif olarak şiirin yapısına sokulan
belirler,
bu
şiirin
uzviyetidir.
hali üzerinden bir değerlendirme yapılır ki bu
Varlık parçasıdır. Bu Varlık parçasının, bizimle
Kelimenin ingilizce kökeni (inform) kısaca
da şiirin içindeki “iş” (work) ile hiç çakışmayan
kurduğu estetik/bilişsel iletişimin yine parça
“haberdar etmek”ken gelirken, Latince kökeni
bir notasyon sorunudur. Şiirin içinde bir “iş”
bütün ilişkisi düşünüldüğünde -ki biçim biçem
“bir şekle sokmak, biçimlendirmek” olarak
vardır ve bu iş, hep tersten şiire yedirilmiştir. O
gibi bunlar da var olmayan ayrımlardır- nasıl
belirlenmiş. Modern teknoloji içinde yer
biçimi belirleyen içerik ya da içeriği belirleyen
bir “şekilde” zuhur edeceği sorunu, şiirin
aldığı haliyle “bilgi” Hakikat’in -her zaman
biçim olarak formüle edilmiş olsa da, bunların
bugünün dünyasındaki en büyük sorunu
manipüle edilme hakkı saklı olmak üzere-
hangisinin
olmaktadır.
biçimlendirilmiş bir “resmi” olarak dile gelir.
birimizin kesin bir şey söylemesi mümkün
Heidegger’e göre esas olarak “informa-tion”
değildir.
önce
geldiği
11
konusunda
hiç
KIŞ
2019
SAYI
09
#GÖRSELŞİİR
WWW.SONBARBAR.COM
ZİNHAR TÜRKİYE’DE
GÖRSEL 12
ŞİİR