Anadolu Efsanesi Grup Yorum (2)

Page 1

29 Nisan 2018’den 1985’e... Tarihe Bakış: 8. Bağımsız Türkiye Konseri’nin AKP faşizmine cevabı, bizi asla bitiremeyeceksiniz ve susturamaya-caksınız olmuştur. 10 üyesi tutsak, 6 üyesi aranır durumda bir grup, tüm engelleri aşarak yüz binlere konserini veriyordu yine. Tutuklananlar ve başlarına ödül konulanlar, sahnedeydi yine: Ali Aracı, İbrahim Gökçek, Sultan Gökçek, Selma Altın, İnan Altın, Fırat Kıl, Dilan Poyraz, Helin Bölek, Betül Varan, İhsan Cibelik, Bergün Varan, Seher Adı-güzel, Dilan Ekin, Bahar Kurt, Emel Yeşilırmak, Eren Erdem oradaydılar. 21 yeni Grup Yorum üyesi de onlara eşlik ediyordu. 12 Eylül 1980 faşist cuntasının hüküm sürdüğü yılların ardından 1985 yılında kuruldu Grup Yorum. Türküleriyle, marşlarıyla yılgınlığın ortasında cüretin, direnişin sesi oldu. Umutsuzluğa karşı umudu büyüttü Grup Yorum türküleri. Yılgınlığın karşısına direnişi koydu. Grup Yorum Anadolu halklarının sesi oldu; baskılara, yasaklara, toplatmalara karşı Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Arapça, Zazaca söyledi. Yıl 1990’dı; Grup Yorum’un Mersin konseri yasaklandı. Yasağı tanımayan Grup Yorumcular, salon önünde türkülerini söylerken gözaltına alınıp tutuklandılar. Tutuklulukları 2 ay sürdü; bu süre içinde Mersin Hapishanesi’nde jilet saplarından flüt yaparak üretmeye devam ettiler, Cemo türküsü bu dönemde çıkmıştır. Sonrasında da defalarca gözaltılar, tutuklamalar yaşadılar. Konya DGM, 1993’te Grup Yorumcular hakkında tutuklama ve yakalama kararı çıkardı. Ama hiçbir Grup Yorum üyesi teslim olmadı. Faşizm, Grup Yorum üyelerini bulmak için birçok ev bastı. Grup Yorum üyeleri illegal olarak sürdürdüler çalışmalarını. Onlar, tarihlerinin hiçbir döneminde teslim olmadılar. Bugün de başlarına ödül konulan Grup Yorum üyelerinin hiçbiri teslim olmamıştır ve farklı koşullarda üretimlerini sürdürmektedirler. Faşizm koşullarında devrimci sanatçı olmak, ancak böyle mümkündür! Teslim olmayı akıllarından geçirmediler. Teslim olmak, bugüne kadar yapılan her şeyi reddetmek, kendini inkar etmektir!

470

Anadolu Efsanesi


Yorum Dövüşe Dövüşe Büyüdü Mücadelenin her alanında oldu Grup Yorum. 1980’lerin sonlarından itibaren 1990’lı yıllar boyunca, Grup Yorum’un gitmediği hemen hiçbir direniş yoktur. Konserlerle Anadolu’nun birçok yerine ulaşmış, halkın mücadelesinin, direnişinin ayrılmaz parçası olmuşlardır. Halkın sanatçıları, mücadelenin atıl bir destekçisi değil direnişçidirler. Grup Yorum; bedeller ödedi, şehit de verdi! 1996 Ölüm orucu sürecinde halkın sanatçılarından Ayçe İdil Erkmen de tutsaktı ve hapishanede ölüme yatanlardan biri oldu. İdil, mücadeleci bir sanatın sadece sahnelerde olmak değil, hayatın her alanında, kavganın en önünde olmaktan geçtiğini kendi yaşamıyla öğretenlerden biri oldu. Dünyadaki ilk kadın ölüm orucu şehidi olan Ayçe İdil Erkmen, “Yaşamış sayılmaz zaten yurdu için ölmesini bilmeyen” sözleriyle özetlemişti halkın sanatçılığını. Grup Yorum’un bir ideolojisi vardır. Bu nedenle, “ideolojik olmayalım” diyen burjuvaziye kulak asmaz. Grup Yorum devrimcidir. Müziğini devrim kavgasının bir parçası olarak görür, bu nedenle “slogancı müzik” safsatalarıyla halkın devrimci sanatçılığını eleştirmeye kalkanları, elinin tersiyle kenara itip yoluna devam eder. Grup Yorum örgütlü olmayı savunur ve örgütlüdür; “örgüt yaratıcılığı öldürüyor” diyen, defalarca iflas etmiş pespaye küçük-burjuva düşünceleri, türküleriyle eze eze geçer. Düzenin hiçbir statüsüne teslim olmayandır Grup Yorum. Sosyalist ülkelerdeki alt üst oluşlarda da, halka devrimcilere yönelik katliamlarda da devrimden, sosyalizmden vazgeçmeyendir. İşte bu nedenle baskınlar, işkenceler, tutuklamalarla saldırmaktadırlar Grup Yorum’a. Onlarca Albüm, Binlerce Konser, Binlerce Direniş, Milyonlarla Dolan Meydanlar Grup Yorum nerede direniş varsa oradadır. Nerede bir direniş varsa, o direnişin öfkesi, acısı, coşkusu, Grup Yorum’un no-talarındadır. Zonguldak’ta madencinin sesi oldu, Gölcük depreminde Grup Yorum

471


enkaz altında ezilmiş bedenlerin sesi oldu. Soma’da, Roboski’de, Sur’da, Cizre’de, Van depreminde, işçi direnişlerinde, Kazova’da, Haziran ayaklanmasında, Nuriye-Semih direnişinde ses verdi, direnenlerin, zulüm görenlerin sesi oldu.

“Grup Yorum Halktır” Sloganının Anlamı da Buradadır Bugün düzenin baskısının nedeni de budur. Ama hiçbir baskı ve terör, Grup Yorum’un gelişimini engelleyemedi. Onlarca şehirde yapılan konserler, Harbiye konserleri, 20 yılı aşkın pratik, büyük bir birikim yaratmıştı. Bu birikim, doğru devrimci politikanın önderliğinde cüretle stadyum konserlerine dönüştü. 2010 İnönü Konseri, bir konser olmanın ötesinde, siyasi sonuçları olan, sola, devrimcilere, halka kendi gücünü gösteren bir konser oldu. Ülkemizde onlarca sanatçının biraraya gelseler de yapamayacağı bir konser gerçekleştirdi Grup Yorum. Tam 55 bin kişi toplandı İnönü Stadı’na. Bu konserin hazırlık süreci ve konserin kendisi, halkın kendi gücünün farkına varmasının ilk halkasıydı. Konser çalışması süreci herkesi eğitti, halkın kendisi yapıyordu bu konseri. 472

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum üyeleri de bu sürecin her ayrıntısında vardı; sahneden bilet satışına, halk toplantılarına, bildiri dağıtımından afişlemesine kadar her aşamasında vardı. Grup Yorum’u herkesten ayıran özelliklerinden biri de buydu zaten; hayatın, kavganın, pratiğin içinde olması. Elbette, 55 BİN KİŞİLİK KONSERİ ORTAYA ÇIKARAN, BİRKAÇ HAFTALIK ÇALIŞMA DEĞİL, 25 YILIN BİRİKİMİDİR. Grup Yorum “Hiç Durmadan” ismi ile gerçekleştirdiği bu konser ile bir kar makinesi gibi yol açmaya devam ediyordu. Grup Yorum için, yüz binlerce kişilik konserler de önemliydi, yüz kişiye verdiği bir konser de. Aslo-lan; örgütlenmeye, mücadeleye, bilinçlenmeye hizmet etmesidir. Nitekim, İnönü konserinin hemen ardından Antakya’da pazar tezgahlarının üzerinde bir konser vermişti. Stadyumlardan Meydanlara Kapitalizmde sanatçı ile halk arasına para ilişkisi girmiştir. Grup Yorum, ücretsiz meydan konserleriyle bu statüyü yıkıp geçti. Grup Yorum’un hedefi milyonlarca lira kazanmak değildi hiçbir zaman. Grup Yorum’un tek hedefi umudun türkülerini milyonlara ulaştırmaktı. Devrimi, sosyalizmi, direnişi ve sınıflar savaşını anlatmaktı kitlelere. En yoksullara ulaşmak istiyordu Grup Yorum ve ulaştı. Düzen sanatçıları gibi değildiler. Reformizmin düzenin statüleri içinde hareket eden sanatçıları gibi de değillerdi. “Ben şarkılarımı söylerim, gerisi beni ilgilendirmez” demediler hiçbir zaman. Konsere dair her ayrıntıyı düşünmek zorundalardı, ses sisteminden tuvaletlere, açılacak stantlardan ulaşım sorununa kadar... Bu nedenle her mahallede komiteler kuruldu, otobüsler kaldırıldı. Türkiye’nin pek çok ilinden otobüsler kaldırıldı. Bağımsız Türkiye konserlerinin ilki için, 500 Komite kuruldu; Grup Yorum gönüllüleri çıktı ortaya. Artık Grup Yorum milyonlarca insana ulaşmanın yolunu açmıştı. Grup Yorum

473


2011’de Bakırköy’de 150 bin kişi oldu, bir halk deryası oluştu. Sahnede TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE pankartı dalgalanıyordu. 2012’de yine Bakırköy’de 350 bin kişiye çıktı alandaki kitle. Cep-he’nin halka, halkın Cephe’ye olan güveni bir kez daha ispatlanıyordu alanda. 2013’te hep bir adım ileri atan ve iddiasını büyüten Grup Yorum, 550 bin kişiye sesleniyordu Bakırköy’de. Halk vardı, buradaydı. Faşizmin karşısında meydanlar boş değildi. Her konser, umudu biraz daha büyütüyordu. Yıl 2014 ve 2015, artık sayılar daha tali plana düşmeye başlamıştı, milyonlara yaklaşan bir halk deryası ile buluşuyordu Grup Yorum. İzmir’de 700 bin kişiye konser veriyordu. Grup Yorum, türküleriyle, marşlarıyla, halklara sesleniyordu sahneden. Anadolu halklarına sesleniyordu, Kııldere’den, Mahirler’den Dersim’in dağlarına, And dağlarından Comandante Che’ye kadar devrim tarihinin sayfalarını çeviriyordu milyonlarla birlikte. Düzen işte bunu hazmedemedi. Milyonlarda halkın gücünü gördü. Milyonlarda, Cephe’nin politik gücünü gördü. Düzen korkuyordu, düzen acizdi, onlarca yıldır engelleyememişti ve coşkun akan bir halk seli vardı karşısında; saldırmaya başladı. AKP İktidarı “Nasıl Bitiririm?” Hesapları Yapıyor AKP’nin ilk yaptığı, Bağımsız Türkiye konserlerini yasaklamak oldu, ardından Grup Yorum’un tüm konserleri yasaklandı. Grup Yorum’un çalışmalarını sürdürdüğü İdil Kültür Mer-kezi’ne yönelik baskınlar düzenlendi. İdil Kültür Merkezi, sadece son bir yılda dört kez polis tarafından basıldı, çalışanları işkence ile gözaltına alındı, tutuklandı. Her baskında enstrümanlar kırıldı. Çalışmalarına ilişkin belgeler gasp edildi. Her baskında, Grup Yorum elemanlarına ve gönüllülerine işkence, gözaltı ve tutuklama yapıldı. AKP iktidarının, halkın sanatçılarının sanatını yapmasını engellemek için başvurduğu en temel yöntemlerden biri, İŞKENCE oldu. İşkencenin BİÇİMLERİ, 474

Anadolu Efsanesi


polisin halkın sanatçılarından duyduğu korkuyu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyordu: Polis, halkın sanatçılarını gözaltına alırken, enstrümanlarını kullanamasınlar diye parmaklarını ezdiler, kollarını kırdılar. Duyma yeteneğini kaybetsin diye Sel-ma Altın’ın kulaklarına özel bir yöntemle vurarak kulak zarını patlattılar. İnan Altın’ın bateri çalmasını engellemek için omuz liflerini yırttılar. Sultan Gökçek’in yüzüne vura vura dudaklarının parçalanmasına neden oldular, Ali Aracı’nın flüt çalmasını engellemek için kolunu kırdılar. Bergün Varan’ın saçlarını yoldular işkence yaparak. Tüm bu saldırılardan da istediği sonucu alamayan AKP faşizmi, İdil Kültür Merkezi’ne tekrar tekrar baskın yapıp, bulduğu her şeyi paramparça etmekte aradı çareyi. Ama asıl saldırısı, tüm Halk Cepheliler’e yönelik başlatılan tutuklama terörüyle birlikte gerçekleşti. Baskılar sadece ülkemizle sınırlı değildi. Almanya’da yapılan konserlerde on binlerin biraraya toplanmaya başlaması, Avrupa emperyalizmini de rahatsız etti. Almanya Grup Yorum konserlerini yasaklamaya çalıştı. Almanya’nın ardından Hollanda devleti de “konser yaptırmayız” dedi. Emperyalistler, Grup Yorum üyelerine Avrupa’ya giriş yasağı koydular. Grup Yorum yine salonların önündeydi. Grup Yorum gönüllüleri meydanlarda direnişe geçti. Konserler, festivaller, tüm engellemelere rağmen yapıldı. Avrupa emperyalizminin koyduğu giriş yasaklarına, Avrupa’da yeni, genç üyelerle bir Grup Yorum’un oluşturulmasıyla cevap verildi. Şu anda Grup Yorum, Avrupa’da konserler verebilecek durumdadır ve en genç üyesi 17 yaşındadır. Grup Yorum Örgütlüdür, Örgütleyendir Oligarşi Grup Yorum’u bitirmek istiyordu. Hiçbir konuda politikasız kalmayan Grup Yorum’un “bitirme” politikasına cevabı, korolar oldu. Grup Yorum’u bitirmek isteyenlere, onlarca Grup Yorum’la, Yorum’u sürekli besleyecek bir kaynak yaratmakla cevap verilebilirdi. Grup Yorum da bu cevabı verdi: Anadolu’nun birçok Grup Yorum

475


yerinde korolar kuruldu; Yorumcular tutuklandığında, tam 11 ilde 600’e yakın koro öğrencisi vardı Grup Yorum’un. İzmir, İstanbul, Bursa, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Dersim, Amed, Antalya... Grup Yorum, İstanbul’un yoksul mahallelerinde Umudun Çocukları Orkestrası’nı kurdu ve 90 çocuk ile üretime devam etti. Halk çocuklarına parasız sanat eğitimi verdi. Bu süreç içinde hem öğrettiler hem de öğrendiler. Grup Yorum’un halkın içinde halkın sanatçılarını yaratmaya yönelik çalışmasına, AKP faşizminin verdiği tek cevap yine faşist terör oldu. AKP’nin polisi, 11 şehirdeki korocuların hepsini ve ailelerini arayarak tehdit ettiler, korkutmaya çalıştılar. Bu yöntemi Umudun Çocukları Orkestrasındaki çocukların ailelerine karşı da kullandılar. Grup Yorum bu tehditlere, göz-dağına tüm korolarla birlikte yaptığı konserle birlikte cevap verdi. AKP son bir acizlikle, bu konserin verileceği salonu yasakladı; ama Korocular, konserlerini yine de gerçekleştirdiler. İrade savaşı halini alan baskı ve direniş sürdü. Grup Yorum’a Bakırköy dahil, bütün meydanlar ve salonlar yasaklandı. Grup Yorum, meydanları yasaklıyorsanız konserlerimizi “Damlarda Yaparız” diyerek 5 ayrı mahallede, yoksul konduların üzerinde ‘Dam Konserleri’ yaptı. Sanatçıları Örgütleyen Grup Yorum Sanat Meclisi’nin Kurulmasına Öncülük Etti. Grup Yorum, faşizmin bitirme, yalnızlaştırma, tecrit etme politikalarına; sanatçıları biraraya getiren Sanat Meclisi’yle cevap verdi. Grup Yorum’un çağrısıyla oluşan Sanat Meclisi, ilerici, demokrat sanatçıların faşizm karşısındaki direnişinin adıydı. Sanat Meclisi, sanatçıların kendi hakları için mücadele etmesi ve üretebilmesi için bir mevziydi. Meclisin amaçlarından biri, sanatı halkla, halkı sanatla buluşturmak oldu. Düzende sanatçı halktan kopuk yaşar. Sanat da, sanatçı da halktan kopuktur. Grup Yorum ise, halkın sanatçılığı demektir. Burada artık bir kopukluktan söz edilemez. Grup Yo476

Anadolu Efsanesi


rum; Sanat Meclisiyle bu anlayışı yaygınlaş tırmaya çalıştı. Sanatçıların maddi-manevi sömürülmesinin önüne geçmek, kapitalizmin kölesi olmadan halkla birlikte özgürce üretebilecekleri koşulları yaratmaktı amaç. Sanat Meclisinin güçlenmesi, düzen sanatına ve sanatçılığına vurulmuş yeni bir darbeydi. Sanat Meclisi bünyesinde çeşitli sanat dallarından 250 sanatçı biraraya geldi. Ayrıca Meclis, yüzlerce sanatçı ile birlikte çalıştı. Faşizmin Grup Yorum düşmanlığına, yeni bir neden daha eklenmişti! Halkın Çocuklarıyız, Halkın Türkülerini Söylüyoruz, Halkın Mücadelesini, Halkın İktidarını Savunuyoruz! Halkın sanatçıları, halkın avukatları, halkın mimar ve mühendisleri, herkese şunu gösteriyor: “Biz yapabiliriz. Yoksul halk çocukları yapabilir. Sanatçılık, avukatlık, mühendislik, sadece küçük bir sınıfın tekelinde değildir.” Arkasında hiçbir tekelin, hiçbir iktidarın, hiçbir “sponsor”un desteği olmadan milyonları biraraya getiren Grup Yorum, tüm gençlerimizde, halkta; ezilenler, aşağılananlar, eğitimsiz bırakılanlarda yapabilir duygusunu yaratmış ve yaratmaya devam etmektedir. Grup Yorumcular “konservatuvar” mezunu değillerdir; BİRÇOĞU KONSERVATUARI TERK ETMİŞTİR. Onların konservatuvarı, Grup Yorum okuludur. Onların kurs hocaları, Pir Sultan’dan Ruhi Su’ya, Mahsuniler’e kadar uzanan halk ozanlarıdır. Bu; Grup Yorum’un uzmanlığı, bilimi, teknolojiyi reddettiği anlamına gelmez. Tersine Grup Yorum, bilimi-teknolojiyi de en ileri derecede kullanmayı hedefler. Grup Yorum’un 29 Nisan’daki internet konseri de bunun bir örneğidir zaten. Elbette 29 Nisan konserindeki belirleyici yan, teknik yanı değil, oradaki cüret, ısrar ve kararlılıktır. AKP faşizminin hiçbir baskısı, işkenceleri, talanı sonuç alamamıştır. Kazanan Grup Yorum türküleri oldu! Faşizmin Zulmü Karşısında Grup Yorum Herkese Bir Kez Grup Yorum

477


Daha Umut Ve Örnek Olmuştur. Grup Yorum’un var oluşunun, halkın sanatçılığının ve üretkenliğinin sırrı da buradadır; halkın sanatını yapmak ve bedeli her ne olursa olsun, bunu göze almaktır. Emperyalizmin ve AKP faşizminin tüm baskılarına, ideolojik, politik, askeri kuşatmasına karşı, bağımsızlık demokrasi ve sosyalizm mücadelemiz, hayatın her alanında sürüyor. Grup Yorum da bu mücadelenin bir parçası, yıkılmaz, yenilmez bir mevzisi olarak kavgasını sürdürmeye devam ediyor. Onu yok etmek isteyenler, asla başaramayacaklardır. Çünkü Grup Yorum halktır, halk tükenmez. Çünkü Grup Yorum halkın sesidir, halk susmaz. Grup Yorum halktır, halk durmaz!

Meşru Olan Devrimci Sanat, Örgütlü Sanat, Halkın Sanatıdır, Grup Yorum’dur. Hiçbir Engel, Hiçbir Yasa, Hiçbir Güç, Halkın Sanatı Karşısında Zafer Elde Edemez! Grup Yorum’un Meşruluğu, Alman Emperyalizmine Bir Yenilgi Daha Tattırmıştır. Tarihsel Ve Siyasal Haklılık Karşısında Emperyalizmin Çöküşü Sürmektedir 478

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Türküleriyle, Direnişiyle, Tüm Dünya Halklarına, Zaferi Bir Kez Daha Armağan Etmiştir Yürüyüş 27 Mayıs 2018 Sayı: 68 Grup Yorum 33 yıldır, emperyalizme ve faşizme karşı umudun türkülerini söylüyor. Bu 33 yıl içinde, ülke topraklarımızda, Ortadoğu’da, Avrupa’da yüzlerce konsere imza atmıştır. Devrimci dinamiklerin farklı boyutlara evrilmesiyle birlikte, mücadele yükselmiş ve kendi düzenini korumak için baskı ve saldırı da yükselmiştir. Grup Yorum; Anadolu topraklarında emperyalizme ve işbirlikçi oligarşiye karşı “YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE” şiarıyla milyonlara sesleniyor. Milyonlarla tün dünyaya umudun türkülerini, kurtuluş umudunu taşıyor. Tutuklamalara, baskılara rağmen internet konserleriyle yüz binlere sesleniyor. “ORTADOĞU, ORTADOĞU HALKLARININDIR” ve “AMERİKA DEFOL” sloganlarıyla Ortadoğu halklarından yana saf tutup emperyalizme meydan okuyor. Avrupa’da kapitalizmin kimliksizleştirme, ırkçılık, fuhuş, uyuşturucu, kumar, yozlaştırma politikalarına karşı “IRKÇILIĞA KARŞI TEK SES, TEK YÜREK” sloganıyla on binlere sesleniyor. Emperyalizm nerede dünya halklarına saldırıyorsa, GRUP YORUM onlarladır. Yalnızca sazı-sözüyle değil bedenini de kalkan etmiştir. Bunların bedelini ödemiştir. Baskılar, tehditler, başlarına konulan ödüller, para cezaları, hapis cezaları GRUP YORUM üyeleri ve hatta dinleyicileri bu bedelleri göğüslemiştir. Bu bedeller üstüne kurulmuş meşruluk ve siyasi haklılıkla ve 33 yıllık bir birikimden oluşan güçle, Alman emperyalizmini, bir kez daha yenilgiye uğratmıştır. Yasaklamalar, Tehditler Devrimci Sanatı Yıldıramaz! Grup YORUM 1990’ların başından itibaren Avrupa’da da sanat alanında çalışmalara başlamıştır. Tehditlerin başlaması da tarihsel olarak aynı zamanda başlamıştır. Devrimci mücadelenin yükselmesiyle birlikte, emperyalizmin sindirme politikaları da Grup Yorum

479


şiddetlenmiştir. Yalnızca Yorum üyelerine değil, Yorum konserini örgütleyen, biletini satan, konserlerine katılanlara da tutuklanmadan oturum iptallerine kadar türlü baskılar uygulanmaya devam ediyor. 2014 ve 2016 yıllarında İngiltere devleti Grup Yorum’un konserlerini yasaklamıştır. Türkiye’den gelmesi planlanan Grup Yorum üyelerine “gelip de geri dönmez” gerekçesiyle vize vermemiştir. Doğrudan salonun sahipleri ve organizatörleriyle anlaşmayı iptal etmeye çalışmıştır. Bütün bu baskılara rağmen 2017 ve 2018 yıllarında Avrupa’daki Grup Yorum üyeleri konserler gerçekleştirdi. 2015 ve 2016 yıllarında Hollanda devleti konserlerimizi yasaklamıştır, salon sahiplerini tehdit etmiştir. Bunun üzerine Grup Yorum polis kuşatması altında konser salonunun önünü bir mitinge çevirmiş ve Hollanda devletini ve polisini teşhir etmiştir. 2015 Oberhausen (Almanya) Konseri: Alman polisi, konser salonu “Arena”nın yöneticilerine konser salonu sözleşmesini iptal etmeleri için baskı yaptılar. İki kez gerçekleştirilen büyük konserlerde salon sahipleri ile hiçbir sorun yaşanmadığı için ikna edemediler. Bunun üzerine Grup Yorum elemanlarına vize vermeme kararı aldılar. Ellerindeki liste dışında olup, vize alabilen müzisyenler ve Grup Yorum öğrencilerinden dört kişiyi, Düsseldorf havaalanında konser günü 8 saat boyunca gözaltında tutup, daha sonra ilk uçakla Türkiye’ye geri gönderdiler. Konseri engellemeye çalıştılar; ancak başaramadılar. Konserde binlerce insan umudun türkülerini söyledi. Başaramadılar; çünkü Grup Yorum Halktır. Halka kimsenin gücü yetmez. Çünkü Grup Yorum Avrupa’da yetiştirdiği öğrencileri ve dostlarıyla korosu-orkestrası ile birlikte 32 kişiyle sahnede yerini almıştı. 480

Anadolu Efsanesi


2016 Gladbeck (Almanya) Konseri:

Gladbeck’te Alevi Kültür Merkezi’nin (AKM) büyük festival alanında Grup Yorum “Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek” Halklar Festivali için başvuru yapıldığından itibaren engeller de başladı. Alman emperyalizmi bu iş ile görevlendirdiği Anayasayı Koruma Örgütü (İstihbarat) elemanları, önce AKM yöneticilerini çağırarak Grup Yorum’un terör propagandası yapan bir grup olduğunu, festival alanı ile ilgili sözleşmenin iptal edilmesini istediler. AKM yöneticileri Grup Yorum’u tanıdıklarını ve destekleyeceklerini söyleyerek direndiler. Ardından Belediyeyi baskı uygulaması için devreye soktular. Ve AKM yöneticilerini baskı ve şantaj ile festival alanını iptal ettirdiler. Hiçbir baskı Grup Yorum’un ve festivalin meşruluğunu gölgeleyemezdi. Hızla başvuru yapılarak Belediye ile görüşme talep edildi. Aynı zamanda Belediye önünde bilgilendirme için çadır ve standlar açıldı. Konser günü için de aynı mekanda miting için başvuru yapıldı. Görüşme taleplerine olumlu cevap verilmeyince, Grup Yorum standı bir direniş ve eylem alanına dönüştürüldü. Grup Yorum’un Avrupa’daki elemanları açlık grevi ile de direnişi güçlendirdi. Alman Sol’undan Grup Yorum dostlarının da desGrup Yorum

481


teklediği direnişi kırmak için, bu kez AKP’lileri devreye sokmak istediler. AKP’nin Almanya’daki uzantısı Demokrat İşadamları Derneği yönetiminden 12 cami-derneği bir açıklama ile Gladbeck’te teröristlere destek veren bir grubun konserini istemediklerini ilan ettiler. Ayrıca bir cuma namazı sonrası cami kitlesinin direniş çadırına doğru yürüyüş yapacağı haberlerini yaydılar. Amaçları halkı kışkırtmaktı, başarısız oldular. Grup Yorum halktır, meşrudur... Irkçılık Avrupa’daki tüm halkların, tüm Türkiyeliler’in de sorunudur. Bu meşruiyet ile dernek ve cami yöneticileriyle randevulaşılıp görüşme yapıldı. Alman devletinin kışkırtmalarına gelmemelerini, yaşanacak olumsuzluklarda kendilerinin de sorumlu olacaklarını, ırkçılığa karşı ortak hareket etmek gerektiği anlatıldı ve söz alındı. Alman emperyalizmi bu çabasından da sonuç alamayınca bir serseriyi yönlendirerek destek veren DKP (Alman Komünist Partisi) üyesi bir Alman kadına saldırı yaptırdı. Başına bir darbe vurup kaçan serserinin eylemi de sonuçsuz kaldı. Çünkü saldırı, basına teşhir edildikten sonra sahiplenme daha da arttı. Gladbeck’te bu konser mutlaka gerçekleşecekti. Belediye de sıkışmış çıkış yolu arıyordu. Direnişe karşı koyamayan Alman emperyalizmi miting için alan vermek zorunda kaldı. Bir kez daha zafer direnenlerindi, zafer Grup Yorum’undu. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmura rağmen binlerce Grup Yorum severleri, coşkulu sloganlarla ve halaylarla festival alanını doldurmuştu. 2017 Fulda konseri: Almanya’nın Fulda şehrinde belediyeye Halklar Festivali için başvurulduğunda geniş bir alanı festival için tahsis ettiler. Birkaç gün sonra festivalde Grup Yorum’un yer alacağını öğrendiklerinde hızla alanı ve sözleşmeyi tek taraflı iptal ettiklerini açıklayan belgeyi yolladılar. 482

Anadolu Efsanesi


Gerekçe yine aynıydı. Alman polisi, baskı ve tehdit politikaları yine hızla devreye girerek bu kez engellemekte kararlıydı. Fulda Belediyesi ise bu konuda en geri tutum sergileyenlerden biriydi. Yine Direniş, Yine Zafer... Meydanlarda miting ve dinletilerle başladı ısrarlı ve kararlı direniş. Grup Yorum tişörtleriyle yürümeyi bile yasaklamaya kalkan polis, belediyenin baskısına rağmen günlerce eylemlerle, Avrupa’nın her yerinde kararlı ve ısrarlı bir çalışmayla sonuç alındı. Belediye yine bir alan tahsis etmek zorunda kaldı. Miting şeklinde yapılan festival, Avrupa’nın farklı yerlerinden gelen binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti. Avrupa’da “IRKÇILIĞA KARŞI TEK SES, TEK YÜREK” büyük konserleri ve festivalleri: - Düsseldorf-2012 - Oberhausen-2013 - Oberhausen-2014 - Oberhausen-2015 - Gladbeck-2016 - Fulda-2017 Almanya Anayasa Koruma Örgütü’nün Baskıları, Tehditlerine Rağmen, Kavga Eden Türkülerimizin Sahnesine Çıkıyor, Devrim Yürüyüşümüzün Türkülerini Söylemeye Devam Ediyoruz! 20 Mayıs 2018 tarihinde, Almanya’nın Thüringen eyaletindeki Truckenthal şehrinde gerçekleştirilen üç günlük “Rebellisches Musikfestival” (Asi Müzik Festivali) etkinliğine GRUP YORUM da çağrılmıştı. Ülkede ve Avrupa’da artan baskı ve tehditlere rağGrup Yorum

483


men, geçen bir yıl içinde, Avrupa’nın çeşitli kentlerinde 10 konser yapmıştır GRUP YORUM. Halkın sanatı için 10 zafer, emperyalizm açısından ise 10 yenilgi kaydedilmiştir. 2017 yılının Kasım ayından 2018 yılının ilk yarısına kadar Avrupa’da gerçekleşen Grup Yorum konserleri: Duisburg (Almanya) - 19.11.2017 Stuttgart (Almanya) - 10.12.2017 Londra (İngiltere) – 17.12.2017 Hildesheim (Almanya) - 27.01.2018 Hamburg (Almanya) - 28.01.2018 Mannheim (Almanya) – 04.02.2018 Nancy (Fransa) - 25.02.2018 Neunkirchen (Avusturya) -03.03.2018 Bielefeld (Almanya) -04.03.2018 Basel (İsviçre) – 22.04.2018 Emperyalizmin terör demagojilerini alt ettiğimiz son konser ise “Rebellisches Musikfestival” (Asi Müzik Festivali) olmuştur. Halkın Sanatının Kaynağı Halktır! Emperyalizm bu yenilgilerle birlikte prestij ve güç kaybına uğramıştır. Bunun için “Rebellisches Musikfes-tival”’in organizatörlerine tehditler ve yasaklar savurmuş. Bunların altını da, Anayasa Koruma Örgütü’yle, yerel polis ve mahkeme kararlarıyla doldurmaya, meşrulaştırmaya çalışmıştır. “Rebellisches Musikfestival” MLPD (Marksist Leninist Alman Partisi)’nin gençlik örgütlenmesi Rebell tarafından örgütlenen üç günlük bir müzik festivalidir. Solcu, ilerici, demokrat dinleyicilerin toplandığı, klasik müzik festivalleri karşısında alternatif olarak görülen bir festivaldir. Festivalin 2018 afişinde Grup Yorum’un da yer alacağı ilan edildi. Bu açıklanır açıklanmaz Alman polisi ve 484

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum dinleyicileri arasında bir irade savaşı başladı. Enternasyonalizm Nedir? Türkçe kelime karşılığı “uluslararasıcılık” olarak çevrilmekle birlikte kavram olarak karşılığı, uluslararası dayanışmadır. Dünya proletaryasının ve tüm ezilen halklarının mücadeledeki amaç birliği ve örgütsel birliğidir. 20 Mayıs’ta gerçeleşen festivali örgütleyenlere, Kri-minal Şube Polis Direktörü Dirk LÖTHER imzalı bir karar bildirildi. Kararda “festivali organize edenler ve festival katılımcıları hakkında terörü finanse etme suçu şüphesinin söz konusu olduğu” söylenmekteydi. Aynı kararda eğer “Grup Yorum sahne alırsa, şiddet uygulamaktan kaçınmayıp gözaltına atacaklarım” da yazıyordu. Buna gerekçe olarak da Grup Yorum’un terör örgütüne bağlı olduğunu, terörün finansmanı ve sözcüsü olduğu söylendi. Alman Emperyalizmi “Terörü Engelleme” Bahanesiyle Terör Estiriyor! Alman polisinin amacı, “terörü engellemek” değildir. Amacı devrimci sanatı, halkın sanatının gücünü engellemek, tarihsel ve siyasal haklılıkla yürütülen mücadelenin önünü kesmektir. Halkı örgütleyen, halka bilinç ve umut taşıyan türküleri yok etmektir. Çünkü Alman emperyalizmi biliyor, Grup Yorum sadece konser vermiyor. Grup Yorum’un sahnesi, dünya halklarının emperyalizme ve faşizme karşı mücadelesinin sahnesidir. Alman emperyalizmi biliyor, Grup Yorum konserleri sadece konser değil, aynı zamanda mitingdir, eylemdir. Alman emperyalizmi biliyor, Grup Yorum konserleri, halkın örgütlendiği, bilinçlendiği politik bir sahnedir. Halkın omuz omuza halaya durup eğlendiği, öfkeyle sloganlarını attığı, düşlerini dile getirdiği bir sahnedir. Halkın sorunlarına çare, yaralarına merhem aradığı, birbiriyle kucaklaştığı, birbirinden umut ve güç aldığı orGrup Yorum

485


tamlardır. Alman emperyalizminin korkusu da bunlardır! ÇÜNKÜ BİLİNÇLİ ve ÖRGÜTLÜ BİR HALK EMPERYALİZMİN SONUNU GETİRECEKTİR. Grup Yorum Enternasyonalisttir! Avrupa emperyalizminin yasaklarının ortaklaştığı amaç, Grup Yorum’u yok etmektir. Ve bu amacına ulaşmak için teröre başvuran yine emperyalizmdir. Alman emperyalizminin polis aracılığıyla estirdiği terör ve baskıya, Grup Yorum dinleyicileri en güçlü cevabı verdi. Alman emperyalizmi, estirdiği terörü, yasaklarını ve tehditlerini mahkeme kararlarıyla meşru bir tabana oturtmak istedi. Ancak ısrarlı mücadele ile Alman devletinin yasaklarını kendi yasalarıyla parçaladılar. Dünyanın birçok yerinden dayanışma mesajları yağdı ve yasak protesto edildi. Festivali örgütleyenler, ne olursa olsun Grup Yorum’un sahneye çıkacağını açıkladı. Eylem ve açıklamalar yapıldı. Geri adım atmamanın meşruluğu, Almanya’nın kendi mahkemelerince yasakladığı Grup Yorum konserlerini, yine kendi mahkemeleri bu yasakları kaldırmak zorunda kalmıştır. Böylece Grup Yorum’un, devrimci sanatının yasaklanamayacağını ve meşru olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Yüzlerce Müzik Grubu Varken, Saldırılar Grup Yorum Üstünde Yoğunlaşıyor! Grup Yorum sanat için sanat yapmıyor. Grup Yorum’un sanatı, halkın sanatıdır. Grup Yorum, devrimci sanatın günümüzde mücadele eden tek sözcüsüdür. Halk ve vatan sevgisi ile bağımsız bir ülkede yaşama hedefiyle, sömürüsüz bir dünya düşlediklerini hiçbir zaman gizlemedi Grup Yorum. Aksine her yerde devrimci sanatın meşruluğunu savunmuşlardır ki bu suç değildir. Devrimci mücadele içinde şehitlikler, hapislikler, aranmalar, 486

Anadolu Efsanesi


baskınlar, işkenceler, sürgünler ve daha nice bedeller ödenmiştir. Grup Yorum da halkın sanatçısı olmanın bedellerini ödemiştir.

Grup Yorum Eğitendir; Grup Yorum Yetiştirendir! Ülkede ve Avrupa’da artan baskılara, üyelerinin neredeyse hepsi tutuklanmasına rağmen, Grup Yorum büyüyor. Halkın sanatını yapan Grup Yorum, halktan beslenmektedir. Üyeleri, elemanları halk çocuklarıdır. Kapitalist kültür, halk çocuklarının yeteneklerini mezarlara gömüp, gelişmelerini engellerken, Grup Yorum, halk çocuklarından oluşan bir sanat ordusu yaratma iddiasıyla mücadele ediyor. Bundandır ki, emperyalizm “yok ettik” diye sevinç naraları atarken, Grup Yorum internet konseri veriyor. Tutsak Yorumcularla, aranır durumda olanlar hepsi kol kola aynı sahnede yüz binlerce dinleyicisiyle buluşarak baskı ve yasakları delmeyi başardı. Avrupa’da yeni üyeleriyle konserleriyle ve üretimleriyle cevap veriyor listelere, başlarına ödül konmasına ve ölüm tehditlerine. Grup Yorum

487


Devrimci Sanat, İdeolojik Bir Savaştır! Grup Yorum Anti-Faşist ve Anti-Emperyalist Çizgisinden Hiç Sapmamıştır! Grup Yorum safını, emperyalizm karşısında ezilen dünya halklarının yanında belirlemiştir. Emperyalizmin kabul edemediği, acizce saldırmasının da nedeni budur. Çünkü emperyalizm yok olacak, yıkılacak. Ve emperyalizmin yıkılışında dünya halkları Grup Yorum türküleri söyleyerek sosyalizme yürüyecek. Devrimci sanat gücünü ve cesaretini, haklılığından ve kararlılığından almaktadır. Biliyoruz ki; baş çelişki emperyalizm ve dünya halkları arasındadır. Devrimci sanatın ideolojik mücadelesi de buna göre şekillenmektedir. Sanata şekil veren ideolojidir. Grup Yorum, İdeolojik Olarak Bağımsızdır, Çünkü: - Ayakları, Anadolu topraklarına basmaktadır. - Sanatı yoksulların sesidir. - Burjuvazinin sanatı karşısında tek alternatiftir. - Halkın tarafındadır. - Halkın tarihini öğrenip, geleceğe taşıyandır. - Dünya halklarından ve kendi tarihinden öğrenendir. - Yeni insanı yaratandır. - Kapitalizmin bireyciliğine karşı kolektivizmi esas alandır. - Eğiten ve yetiştirendir. Grup Yorum, İdeolojik Olarak Kararlıdır, Çünkü: - Baş çelişki emperyalizm ve dünya halkları arasındadır. Bu gerçekten sapmayan, emperyalizme karşı tavırını değiştirmeyendir. - Dili, sözü net olandır. - Burjuvaziye en sade ve açık şekilde vurandır. 488

Anadolu Efsanesi


- Politikasız kalmayandır. - Yeni yöntemler, yeni çözümler üretendir. - Teslim olmayanlardır. - Haklı ve meşru olanı, halkın sanatını yapandır. - İdeolojik mücadeleyi yaygınlaştırandır. Grup Yorum, ideolojik olarak nettir, çünkü: - Halkların kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu bilmektedir. - Üretimlerini ve etkinliklerini halkın gücüyle örgütleyendir. - Kendi sanatını yaratan ve geliştirendir. - Burjuva sanatını taklit etmeyendir. - Teknik olarak teori ve pratiğin ideolojiden ayrı olmadığını bilendir. - Devrimci sanatı öğrenen ve öğretendir. - Oportünist ve reformist sanat anlayışlarıyla doğrudan savaşandır. Her Zafer Bir Diğer Zaferin Habercisidir! Emperyalizm devrimin ideolojisi karşısında yenilmeye mahkumdur. Yıllardır baskılarla, tehditlerle yasaklamak istediği konserleri, devrimci sanatın gücü ve meşruluğu karşısında yenilmiştir. Zafer direnenlerin olmuştur. Almanya’nın Thüringen eyaletindeki, mahkeme kararıyla konser yasaklaması ve direniş karşısında yine mahkeme kararıyla bu yasağın bozulması devrimci sanatın önemli bir zaferidir. Bu zafer; Alman emperyalizminin çaresizliğinin ifadesidir. Bu zafer; Alman emperyalizminin meşru olmadığının, yasaklarının, baskılarının meşru olmadığının ifadesidir. Bu zafer; Grup Yorum konserlerinin yasak olmadığının ve böylece Grup Yorum için faaliyet yapmanın da suç olmadığının ifadesidir. Grup Yorum

489


Emperyalizm sadece Grup Yorum üyelerine değil, aynı zamanda Grup Yorum konserleri organize eden, konserlerde kitle çalışmasını örgütleyen, dinleyicilerine de baskı uygulamaktadır. Grup Yorum’un yasak bir grup olmadığını “Rebellisches Musikfestival”inde mahkeme kararıyla Grup Yorum’un yasaklanamayacağını itiraf ve kabul etmiştir. Böylece GRUP YORUM konserlerinin faaliyetlerine katılanlara verdiği hapis cezalarını iptal etmelidir; çünkü insanlarımızı YASAK bir müzik grubun konser faaliyetini örgütlemekle yargılamakta. Bu yasağın dayanıksız olduğunu kendi mahkemleriyle, yasalarıyla revize etmiştir. Böylece ne GRUP YORUM’un yasak olduğunu, ne de Grup Yorum’un konser faaliyetini örgütleyenlerin suç işlemediğini itiraf etmiştir. Böylece 2012 yılından beridir Grup Yorum için konser örgütleyen, bilet satan, konsere katılan tüm Halk Cepheliler serbest bırakılmalıdır. Muzaffer Doğan örneğinde görüldüğü gibi, Grup Yorum konseri örgütlediği için 5,5 yıl, Anadolu Federasyonu çalışanları da uzun yıllar hapis cezasına çarptırıldı. Konser yapmak, bilet satmak suç olamaz. Grup Yorum konseri düzenlemek değil, yasaklamaktır, Türkiye’ye iade etmekle tehdit etmektir asıl terör. Bu mahkeme kararı; Yusuf Taş, Erdal Gökoğlu, Muzaffer Doğan, Musa Aşoğlu’nun tahliye edilmesi gerektiğini de göstermiştir. Zaferlere zafer ekleyerek, önce konserlerin yasaklanmalarını ortadan kaldırdık - şimdi ise zaferin gücüyle daha büyük zaferler kazanacağız! Bundan sonraki her zaferimiz daha büyük bir zafer olacak! Tutuklamalara, ödüllere, tehditlere, baskılara rağmen türkiye’de, ortadoğu’da, avrupa’da, tüm dünyada grup yorum’un dostları vardır. “Söylediğimiz türkülerde, senin de sesin olmalı” sadece bir söz değil, hayatın içinde, halkların mücadelesinde karşılık bulmalıdır. Tüm anti-emperyalistleri, anti-faşistleri, enternasyo-nalistleri, 490

Anadolu Efsanesi


tüm halkımızı, Türkiye’de ve Avrupa’da yapılacak Grup Yorum konserlerine katılmaya çağırıyoruz. EMPERYALİZM, GRUP YORUM’U “TERÖR”LE BAĞLANTILANDIRIP TECRİT EDEMEYECEK, ÖDÜL VE ÖLÜM TEHDİTLERİYLE BOYUN EĞDİREMEYECEK! Enternasyonalizm Nedir? Türkçe kelime karşılığı “uluslararasıcılık” olarak çevrilmekle birlikte kavram olarak karşılığı, uluslararası dayanışmadır. Dünya proletaryasının ve tüm ezilen halklarının mücadeledeki amaç birliği ve örgütsel birliğidir. İşçi sınıfı ve ezilen halkların tüm dünya ölçeğindeki ortak düşmanı emperyalizm olduğuna göre, ortak düşmana karşı ortak amaç ve ruh birliğinde olmak zorunluluktur. Enternasyonalizmin özüne ve ruhuna uygun davranacak her parti veya ülkenin anti-emperyalist olması da doğal olarak, olması gerekendir. AB’ye ve ABD’ye karşı mücadeleyi ve işbirlikçi oligarşilere karşı mücadeleyi gündemlerine almayanların, enternasyonalist olabilmeleri de mümkün değildir. Dolayısıyla; bağımsızlık düşüncesini terk etmek, mücadelenin ulusal yanını yok etmek, kendi ülkesi özgülünde devrimi reddetmek anlamına gelir ki, bu nedenle, anti-emperyalist, anti-oligarşik devrimden uzaklaşanların enternasyonalist olabilmeleri söz konusu olamaz. Anti-Emperyalizm Nedir? Bağımsızlık istemektir. Vatanımızın bağımsızlığı, halklarımızın özgürlüğü için mücadele etmektir. Bağımsızlık, bir ülkenin ve halkın, siyasi, ekonomik, askeri, kültürel her alanda olarak kendi kaderine hükmedebilmesidir. Bağımsızlık, günümüz dünyasında hem mümkündür hem de zorunludur. Halkın açlıktan, sefaletten kurtulması için de, demokrasi için de bağımsızlık ön koşuldur. Grup Yorum

491


Halk ve vatan sevgisinin somuttaki karşılığı anti-emperyalist olmaktır. Bağımsızlığımızı çalan, halkımızı köleleştiren emperyalizmdir. Emperyalizme karşı mücadele edilmeden halklarımız özgür, vatanımız bağımsız olamaz. Alman emperyalizminin amacı yalnızca bir konser yasaklamaktan ibaret değildir. Halk Cepheliler’e ve Grup Yorum’a bu hazımsızlığı nedendir? Neden yasaklıyor ve neden korkuyor? Alman emperyalizmi Halk Cephesi’nin anti-emperyalist çizgisinden korkuyor. Bu çizginin kararlılığından korkuyor. Neden Halk Cephesi’nin anti-emperyalist çizgisi? Bu çizgi; EMPERYALİZME KARŞI BAĞIMSIZLIK çizgisidir. Bu çizgi; emperyalizmle her türlü işbirliği ve uzlaşmayı reddeder. Bu çizginin hedefi nettir: EMPERYALİZMİ VATANIMIZDAN KOVMAK! İşte Alman emperyalizminin Halk Cephesi’ne saldırısının nedeni de budur. Vatanımızdan emperyalizmi kovduğumuzda Almanya’nın Türkiye’deki 6 bin şirketine de yaşam hakkı tanınmayacaktır. Alman emperyalizmi, dünyanın üçüncü büyük silah ihracatçısıdır ve Türkiye en büyük pazarlarındandır. Yeni-sömürgelerinden elde ettiği sömürü payını kaybetmekten korktuğu için saldırıyor. Halkların Mücadelesi Enternasyonalist Dayanışmayla Büyür Yürüyüş 24 Haziran 2018 Sayı 72 20 Mayıs 2018 tarihinde Asi Müzik Festivalinde, Alman Em492

Anadolu Efsanesi


peryalizminin Grup YORUM’u Yasaklama Çabalarına Karşın Yapılan Sahiplenme Açıklamalarını Yayınlıyoruz: “2018 Pfingsten döneminde Thruckentahl’da Rebel-lische Festival gerçekleştirilecek. Grup Yorum da orada sahneye çıkacaklar arasında. Saalfeld Emniyet Müdürlüğünün tehditvari açıklamaları üzerine Sonneberg Kaymakamlığı bu gruba yasak koydu. Bu yasak Meininger Mahkemesi tarafından durduruldu. “Gruba yönelik yasaklar ve suçlamalar, kuruluşundan bugüne vardır. Sadece AKP iktidarına özgü bir durum değil tutuklanmaları ve işkenceler görmeleri. Kısa süre önce üyeleri Türkiye’de tekrar tutuklandı. Yoksul mahallelerde müzisyen yetiştiriyorlar ve böylelikle varlıklarını sürdürebiliyorlar. Grup Yorum Korosu’nda iyi ses kadar, iyi bir politik bilinç taşımak da önem arz ediyor...” Nick Papak Amoozegar, sol bir siyasetçi, Fulda’da geçen sene yaşanan benzeri bir yasaklama girişiminde şöyle demişti: “Grup Yorum’un Türkiye’de 1 milyonluk bir seyirci kitlesi var. Şarkılarıyla, onlar her zaman ezilenlerin ve yoksulların yanında oldular. Bu yüzden Türkiyede ve Almanya’da baskılara maruz kaldılar, konserleri yasaklandı, giriş yasakları konuldu ülkemize ve çokça kez tutuklandılar. ..” Alman Komünist Partisi Thürignen bu baskıyı, yasaklamayı ve devrimci kültürün sansürlenme durumunu 24 Haziran şiddetle kınıyor. Thüringen Polisinin ve Sonneberg Kaymakamlığının Türkiye’deki otoriter rejimin istediği şekilde hareket etmeleri kabul edilemez bir durumdur. Bu yasaklamanın derhal kaldırılmasını ve polisin gruba ve festival yöneticilerine yönelik tehditvari söylemlerinin son bulmasını istiyoruz! Özellikle son yıllarda Thüringen’de sağcı-rockcu konserlerin gerçekleştirilmesine dikkat çekmek gerekir. Bunlar anayasal olarak açıkça korunurken, anti-kapi-talist ve anti-faşist bir müzik grubunun bu şekilde yasaklanıyor olması saçmadır. Almanya Komünist Partisi Thüringen bu noktada yüzünü siyasi baskılara ve suçlamalara maruz kalan Grup Yorum’a Grup Yorum

493


dönmektedir ve onlarla dayanışma içerisindedir. Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!” Alman Komünist Partisi-Thüringen İl Başkanlığı “Rebellisches Musikfestival’in ve Grup Yorum’un sansürlenmesine ve kriminalize edilmesine karşı yaşasın enternasyonal dayanışma! Bu sene Grup Yorum’un, Türkiye’nin en ünlü muhalif müzik grubunu festivalimizde ağırlamanın gururunu yaşıyoruz! Askeri cunta sonrası tam 33 yıl önce kurulan Grup Yorum 6 milyondan fazla albüm satmıştır ve milyonların önünde konserler vermiştir. Kuruluşundan bugüne devletin baskısı altındalar: Konserleri yasaklanmakta, yurtdışına çıkışları engellenmekte, üyeleri tutuklanmakta ve kültür merkezileri basılmakta. Bu sene ise faşist Erdoğan rejimi birçok üyesinin başlarına ödül koymuştur. Bizler de bugün üzücü bir haber aldık; Anayasa Koruma Örgütü grubun festivale katılımına dair bilgilendirme istemekteymiş. Schalkau belediyesi grupta çalanların isimleri ile çalınacak şarkıların listesini ve sözlerini yazılı olarak kendilerine sunmamızı istemiş. Bizler, bu festivali düzenleyenler olarak, bu ayıbın karşısındayız ve bu durumu protesto ediyoruz! Rebellisches Musikfestival; isyancı, anti-faşist ve devrimci müzik anlamına geliyor. Festivalimize Almanya’nın dört bir yanından 50 müzik grubu ve 150’den fazla sanatçı katılıyor. Festivalin bu seneki teması ise barış olacak, yani Afrin saldırısı ile Suriye’deki savaşta yeni bir etap başlatan Erdoğan iktidarının zıttı bir düşünce ile hayat bulacak. Alman devletinin de bir şekilde Erdoğan karşıtlarının siyasi baskı altına alınmasına ortak olması da bu noktada tabii ki utanç verici bir durumdur. 3. Rebellisches Müzikfestival, Almanya’nın dört bir yanından biraraya gelen gençlerin organize ettiği bir festival olacak. 1.500’den fazla katılımcı bekleniyor. Thüringen’den birçok grup 494

Anadolu Efsanesi


ile Filistinli, İbrani, Kürt, Türk, Arap, İngiliz ve İrlandalı gruplar sahneyi dolduracak. Tommy Frenck ve onun gibiler ırkçı-faşist düşüncelerini Thüringen’de yaygınlaştırmaya çalışırken Truckenthal’dan tekrardan enternasyonal dayanışmanın bir dayanışma selamı dalgalanacak! Sizleri Çağırıyoruz: Rebellisches Musikfestival’ne işte tam da bu yüzden gelin! Pazar akşamı ise bir zirve noktası olacak: Grup Yorum sahne alacak. Devrimcilik yapmak suç değildir diye haykırılacak! Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!” REBELLİSCHES MUZIKFESTIVAL “Grup Yorum’un Ve Rebellisches Musikfesti-val’in Kriminalize Edilmesine ve Sansürlenmesine Derhal Son Verilsin! Rebellisches Musikfestival emperyalist saldırganlığa, faşizme ve her türlü gericiliğe karşı müzikal ve kültürel bir mesaj veriyor. Dayanışmamızın, birliğimizin ve tabii ki komünist bir gelecek vizyonumuzun belirtisidir bu festival. Bu festivalde ilerici bir müzik grubunun bastırılmasına ve kriminalize edilmesine bir anlam vermek mümkün değildir. Grup Yorum’a ve Rebellisches Mu-sikfestival’e karşı yapılan bu utanç verici yanlışın hemen geri alınmasını talep ediyoruz!” MLPD Genel Başkanı Gabi Fechtner Asi Müzik Festivali’ne Yapılan Tehdidi Kınıyoruz! Avrupa’da faşizme doğru yayılan tehlikeli bir akım var. Bu festival ise gençliğin anti-faşist, demokratik ve devrimci seferberliğe önemli bir katkı sunuyor. Gerici yetkililerin, Türkiyeli ilerici müzik grubu Grup Yorum’a yönelik provokasyonlarına karşı direnişle karşılık vermeliyiz. Gerici yetkilere karşı meydan okumak iyi bir şeydir, biz de Alman yoldaşlarımıza ve dostlarımıza başarılar diliGrup Yorum

495


yoruz. Zaman, böyle bir meydan okumanın zamanıdır. Asi Gençlik Festivali’ne sahip çıkalım! İlerici kültürün kriminalize edilmesine hayır! Avustralya Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Destek Açıklaması Yayınlayan Diğer Kişi Ve Kurumlar: - MLPD Genel Başkanı Gabi Fechter - Avustralya Komünist Partisi (Marksist Leninist) - Evangelischer Weltjugendtag (protestan gençlik dünya günü) adına: Lasha Khomeriki, Carina Keller, Fabio Scheer, Marvin Berger, Alisha Heinrichs, Jaqueline Biener, Sergej Scheck, Kseniya Shamrai, Lela Tskhov-rebadze, Viktoria Kuchak - GLOBALFOUNDRIES, Betriebsrat Başkanı - Linkes Forum Bergisches Land - Young Struggle-Almanya - Betriebsrat’in yönetiminden Dr. Lutz van Dijk, Kapstadt - İCOR (Fransa) - Chemnitz’lı barış grupları - Solingen aktiv - ATİF - Courage grubu Düsseldorf - Montagsdemo düzenleme komitesi - Rode Morgen Hollanda - Duisburg protest açıklaması - Cafe Nordlicht - Karl Nümmes - Commando umsturz - Labour Net

496

Anadolu Efsanesi


Sözleri Bilmiyorduk! Sahne Önündeki Kitlenin Ağzından Okuyarak Şarkılarımızı Okuduk... Umut Gültekin Atina Konseri 1 Haziran 2018 Katılım 4000 Atina’ya giderken biz küçük bir konser olacak diye biliyorduk. 500 kişilik falan diye düşümüştük. Bu yüzden birkaç kişi gideriz diye düşünmüştük ilk başta. Sonra, katılabilecek tüm arkadaşlarımızla, ne kadar kalabalık gidebilirsek o kadar güçlü bir cevap veririz diye karar verdik. Çünkü süreç ortada. Ciddi bir kuşatma söz konusu ve bizim bu kuşatmayı yarmamız gerekiyor. Ben ve Ege önden gittik yine. Murat ve Ali’de arkamızdan geldiler. Bateri çalacak arkadaş gelemedi. Diğer arkadaşlar işyerinden izin alamadı biz 4 kişi kaldık. Bir gitar, bir saz ve iki solist. Ben ve Ege Atina’ya vardığımızda karşılaştığımız tablo bizi çok motive etti. Çünkü konser çalışmalarını yürüten arkadaşlar çok ciddi bir emek vermişlerdi ve gelecek olan kitle bin kişi olacak diye bahsetmişlerdi. Yürüdüğümüz her sokakta yaptıkları afişleri gösteriyorlardı ve espri yapıyorlardı; “iki kişi mi geldiniz?” diye. Bin kişi geleceğini duyunca eteklerimiz tutuştu. Hemen harekete geçtik ve bir baterist ayarlamaya çalıştık. Sonuç alamadık bu durumdan ve 4 kişi bu işi haledeceğiz diye düşündük. Konser günü yaklaştıkca beklenen kitle sayısı da artıyordu. Bu durum bizi de heyecanlandırıyordu ama artık belli bir şan eğitimi almış durumdaydık. Temel eğitim almıştık. Bunu İhsan Cibelik, Selma ve İnan Altın’dan, Grup Yorum üyelerinden almıştık. İki aylık yoğun bir süreçte hem düzenleme yapmayı, hem solfej hemde şan eğitimi almıştık. Ritim, gitar, saz... da tek tük eklenmişti eğitime. Bir yoldaş konservatuvarı kurmuştuk. Konservatuvarlarda 4 yılda belkide 5 yılda erişilemeyecek bilginin özünü iki ay içinde almıştık. Bunun nedeni ne? Bunun nedeni bir konservatuvar öğrencisi sadece bir konuda uzmanlaşıyor, yani bütüne hakim olamıyor. Örneğin bir enstrümanda virtüöz oluyor ama diğer teknik bilgileri öğGrup Yorum

497


renemiyor. Bir düzenleme veya ton teknisyenliğini öğrenemiyor. Bunun için ayrı, ayrı bölümler okuması gerekiyor. Daha önemlisi, konservatuvar öğretmenleri bunu bir mesleki iş olarak görüyorlar. Ama bizde yoldaşlık var, emek var, fedakarlık var, yoğunlaşmak var, sahiplenmek var. Bunlar gelişimde çok büyük etkenler. Yeni bir Grup Yorum kuşağı yaratma iddiası ve özünde devrimcilik var. İnsanı asıl geliştiren mesele pratiktir ve kimin için yaptığındır. Sanatın halkı ileriye taşıyor mu? Beğenilerini yüceltiyor mu? Halkın sorunlarına cevap veriyor mu? Çözüm sunuyor mu? Nasıl değiştirmesi gerektiğini anlatıyor ve harekete geçiriyor mu? Önemli olan noktalar bunlardır. Bizim pratiğimiz halkın sahnelerinde oldu. Öğrendiğimiz tekniği pratikte hemen deneyebiliyoruz. Hemen bir düzenleme yapılıyor ve herkesten değerlendirmeler geliyor. Bu değerlendirmeler tabi eleştirel de oluyor ama eleştiriler insanı geliştiriyor. Bu yöntemle insan her düzenlemeden, okuduğu her türküden dersler çıkarıyor. Çünkü bu eleştiriler yapıcı oluyor. Eleştirmek yanlış bir yöntemin yerine doğrusunu koymaktır. Yani eleştiri doğru yapıldığında amaç karşı tarafı geliştirmektir. Bu da çok yoğun bir emek demektir. Sonuç olarak Yunanistan bizim bu eğitimden sonra ilk konserimiz olacaktı ve bu yüzden biz de kendimizi görmek istiyorduk. Ne öğrendik ve ne kadar öğrendik. Aynı zamanda bir çok insanla tanıştık Atina da. Bizi etkileyen şu oldu; herkes Grup Yorum’u tanıyor ve biliyor. Sahipleniyor. Herkes büyük bir coşkuyla konseri bekliyordu. Bu durum bizi çok olumlu etkilemişti. Türkiye’de konserlerimize gidenler vardı, İdil Kültür Merkezi’ni düzenli ziyaret edenler vardı. Grup Yorum dövmesi olanlar. Bizim her söyleşimize gelen ve bizimle sürekli ilişki halinde olmaya çalışanlar... Biz Grup Yorum’un enternasyonalizmi nasıl büyüttüğünü ilk defa türkce bilmeyen bir kitle karşısında görmüş olduk. Herkes büyük bir hayranlık içindeydi. Sonra konser günü geldi ve biz güne polisin müdahalesiyle başladık. Çevik polis konserin gerçekleşeceği alanı sarmıştı, giriş ve çıkışları denetliyorlardı. Konserin ya498

Anadolu Efsanesi


pılamayacağını söylediler. Neden olarak ise çevre rahatsız oluyor dendi. Ama bu alanda her hafta konser olduğunu söyledi görüşen arkadaşlar ve bizim bu konseri yapacağımızı söylediler. Bu kargaşa sırasında elinde sopalarla sahiplendi yunan halkı konserimizi. Polis geri adım atmak zorunda kaldı ve konser faaliyetleri başladı. Bizden önce üç tane grup çıktı, bir de halk oyunları oynayan bir grup çıktı. En son biz kalmıştık ve kitleye baktığımızda çok gururluyduk çünkü 4000 kişinin geldiği bilgisi verilmişti. Biz sadece dört kişiydik ve bizden önce çıkan grup 15 kişiyle sahne almıştı. Biz şimdi 4 kişi çıkacağız, kitle ne düşünecek diye kendi içimizde konuşup güldük ama biz yapabildiğimizin en iyisini yapacağız dedik. Sonra biz anons edildik ve sahneye çıktık. Merhaba dedikten sonra yaşadığımız süreci bir tercümanla birlikte anlattık ve kitlede hiç bir olumsuzluk yaşanmadı. Biz çıkardığımız repertuarı başından sonuna kadar büyük bir ciddiyetle ve coşkuyla okuduk. Kitle bizimle birlikte bilinen şarkılarımızdan “Gel Ki Geceler Çatlasın”ın nakarıtını birlikte söyleyip halaylar çektiler. Biz repertuara çok fazla halay koymamıştık ve kitlenin halay istemesi üzerine komik bir olay yaşamıştık. Ege ve ben çaktırmadan bir iki adım geri attık (Sanki bizi kimse görmüyormuş gibi bir iki adım geride...) ve Murat’da yanımıza geldikten sonra kısa bir toplantı yaptık. Hangi halayları çalalım diye kısa bir tartışma açtık, sözler yok ve biz sözleri ezbere bilmiyoruz. Fazla uzatmadan tamam dedik ve başladık. Sözleri bilmediğimizde, hemen önümüzde bir kitle vardı bizimle birlikte söyleyen. Sanırım bir kaçtanesi anladı durumu ve bize ağızlarını aça aça eşlik ettiler. Bizde onların ağızından okuyarak tükülerimizi söyledik. Konser çok coşkulu geçti ve Yunan halkının bizi sahiplenmesi, orada kendimizi anlatma imkanımızın olması ve AKP faşizmini teşhir etmemiz çok güçlü bir cevap oldu bu süreçte. Özellikle de enternasyonalizmi büyütmek ve bu dayanışmayı göstermek açıGrup Yorum

499


sından çok güzel oldu... Kalacağımız Yeri Gizli Tuttular Çünkü Faşistler Saldırabilirdi.. Umut Gültekin Sofya Konseri Temmuz 2018 Katılım 80 Atina’dan Selanik’e gidip ve oradaki konserdende SOFYA ‘ya geçmek için otobüse binmiştik. Oradan iki üç saatlik bir yoldu. Sofya’da bizi ne beklediğini bilmiyorduk. Sınırda bizi tuttular. Tutmalarına çok şaşırmamıştık çünkü 4 kişiydik ve her birimizin kimliği başka. Biri fransız, biri Avusturyalı, biri Alman, biri Türkiye vatandaşı “4 kara kafa!” Şüphe uyandıran bir durum! Sınırdaki polisler bizim bir müzik gurubu olduğumuza bir türlü inanmamıştı. Enstrümanlarımızı görmek de yetmedi, “Kılıfların içinde gerçekten enstruman mı var?” diye sordu bize. Bizde evet dedik ve ikna olduktan sonra tamam dediler. SOFYA’ya vardık ve bizi orada bir arkadaş aldı. Bulgar arkadaşlarımız her şeyi her ayrıntısına kadar örgütlemişlerdi ve bizim orada bulunmamızdan çok mutluydular. Bunu bize hemen hissettirdiler. Kalacağımız yeri gizli tutmuşlar çünkü faşistler saldırabilirlermiş. Bize bir kaç örnekle bunu anlattılar. Kaldığımız evi sadece sınırlı bir kaç kişi biliyordu ve bizim güvenliğimiz içinde bizimle kalan iki arkadaş vardı. Sofya’yı çok gezemedik, yani halkını ve mahallelerini çok göremedik çünkü sadece bir kaç günümüz vardı ve yoğun bir programımız vardı. Ertesi gün konser vardı. Konser afişlerinde dikkatimi çeken şeylerden birisi ise afişlerde “Konsere silah getirmeyin” yazması idi. Konser günü olanaklarımız çok sınırlıydı. Küçük bir salonda iki jack ve iki mikrofon girişi olan bir mixer vardı. Bize yeterliydi bu. Başka bir sorun ise monitör yoktu. Biz de ses düzenini arkamıza kurduk ve böylece hem biz kendimizi duyduk hemde gelen 500

Anadolu Efsanesi


halkımız kendisini duydu. İkinci bir grup daha vardı. Onlarla birlikte sahne aldığımızda da jackleri değiştiriyorduk. Yani sorunların hepsini çözmüştük. Konser o güne kadar yaptığımız bütün konserlerden daha coşkuluydu. Sadece 80 kişi vardı ama çok coşkulu ve sıcak bir ortam vardı. Bizim konuşmalarımızı pür dikkat dinledi herkes. Alkışladılar ve bizimle birlikte coştular. Makedonya’dan gelenler, Filistinli’ler, Suriyeli’ler vardı. Bulgaristan’da yaşayan halkları Grup YORUM birleştirmişti. Konser sonunda tek tek soruları yanıtladık. Bizi Suriye’ye ve Makedonya’ya davet ettiler. Benim kişisel olarak en çok etkilendiğim konserdi diyebilirim. Bulgaristan’a ilk gidişimizdi ve son da olmayacak. Konserden bir gün sonra bizi ağırlayanlarla sohbet ettik. Suriye’deki savaşı, ülkemizdeki faşizmin uygulamalarını ve emperyalizm konusundaki görüşlerimizi sordular. Cevaplarımızı büyük bir dikkatle dinlediler. Çok mutlu olduklarını belirttiler. Konser vermek için tekrar gelmek istediğimizi belirttik. Sevgilerimizi ve Selamlarımızı gönderiyoruz Bulgaristan’a... Grup YORUM’un 1 Temmuz 2018 Tarihinde Gerçekleştirdiği “Gücümüz Vatana Sevdamızdandır” Adlı 2. İnternet Konserinin, 25 Temmuz Günü İtibariyle İzlenme Sayısı: 343 BİN’dir. Yürüyüş 22 Temmuz 2018 Sayı: 76-77 Grup YORUM’un 2. İnternet Konseri’ne Gönderilen Mesajlardan Seçtiklerimiz: - Sinem Kayıkçı Kara Ali: Samandağ’dan sonsuz sevgiler, sizin cesaretiniz bizi bu ülkede her şeye rağmen umuda yakın tutuyor... SAMANDAĞ KUMSALDAKİ KUM TANELERİ KADAR ÖZLEDİ SİZİ... - Mahir Kılıç: Baştan sona hepinizin yüreklerine sağlık, insan mutluluktan ağlar bazen de... En küçük yorumcu daha 10 günlük yoldaşınızdan selam olsun! Grup Yorum

501


- Hasan Doganer: Yüreğe ses oldunuz sağolun iyi ki varsınız, - Orhan Yıldırım: Bin selam yolu aydınlatanlara / Bin selam umudu yeşertenlere / Bin selam Grup Yoruma / Bin selam devrimcilere... - Çağlar Çınar Gül: Eskiden biz konsere giderdik şimdi konser bize geliyor - Salım Aksoy: yoldaşlar devrimcilik yapmak suç değildir devrimin şarkılarını söylemek suç değildir hepimiz bir grup yorumuz - Pembe Karakoç: Azminiz, çabalarınız ve boyun eğmeyişiniz herkese örnek olsun... Harikasınız... Var olun... Merak etmeyin zamanı geldiğinde her zamanki gibi meydanlarda hep birlikte kavga türküleri söylemeye devam edeceğiz türküler susmaz halaylar sürer - Tayfun Özdemir: VIZ GELİR BİZE ZİNDANLARINIZ!... yüzlerce Grup Yorum konser veriyor... - Murat Çimen: Bu konser, bu ses bizim. Sel olup akacağız canlar. - Hamide Kaya: Bu dayanışma varken G. Yorum susar mı sandınız... - Aydın Aktaş: Umudu capcanlı tutanlara, onurun, namusun, emek ve ekmeğin türküsünü söyleyenlere bin selam olsun - Yaren Nurel: YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ.... SENİ SEVİYORUZ GRUP YORUM. GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ ÇOCUKLAR... - Özgür Öcal: Faşizme karşı bir şey olunmalı onun adı grup yorum olunmalı! - Salim Aydogan: Sizler bu halkın çığlığısınız sesimizsiniz sizler iyi ki varsınız inadına Grup Yorum yaşasın halkların kardeşliği kahrolsun emperyalist katil amerika - Fitnat Yaman Üçkardeşler: Umudumuz geleceğimiz kavganın çiçekleri helal size 502

Anadolu Efsanesi


- Nart Sosruko: Mezar taşı yok olur, Türküler yok olmaz der bir Çerkes atasözü, Grup Yorum’u susturmak isteyenler yok olacak, Türküler yaşayacak. - Veli Yatı: Bu bir sınıf ruhudur yaşasın direniş grup yorum yalnız değildir - Dursun Balta: Sizin sesinizle büyüduk sizin sesinizle yüreğinizle yaşıyoruz. Selam olsun grup yoruma - Saniye P Yildiz: Şu süreçte en güzel ve bir dayanışma konseri verdiğiniz için çok teşekkür Bu tüm halklara moral olduğu için de teşekkürler - Refik Sahin: 32 yıldır devletin bütün baskı, gözaltılara, tutsaklığa rağmen dünya halklarının sesi, ezgisi duyguları olan grup yorum okuluna eski ve yeni öğrencilerine sonsuz başarılar dilerim - Mustafa Eren: Can dostlar; hepiniz birer su damlasısınız. Sel olup faşizmi yeneceğimiz gün yakındır. - Nurten Erenler Haydaroglu: Umut saçmak kadar güzel bir şey yoktur şu anda... Siz şu an umut yeşerttiniz... Gurup Yorum iyi ki varsınız, iyi ki direniyorsunuz sizinle-yiz!!! - Erdoğan Mete: Bu topraklarda onlarca var olan direniş simgelerinden biri grup yorum onlar halklarımızın türkülerini söylüyor halklarımız da onların türkülerini söylüyor aşkolsun size çocuklar sizi devrimci duygularımla kucaklıyor yüreklerinizden öpüyorum - Sofian Murphy: Release Grup Yorum! Solidarity from Ireland - Yunis Topal: Telli duvaklı yurdumun tek gerceğisiniz - Ленка: Makedonya, Uskupten grup Yorum-a tam destek! Kazanacağız, mutlaka bir gün! - Angelos Kontos: Solidarity from Greece! - Mesut Akkaya: Üzerine ödül koydunuz başlar burada ve hep var olacaklar ama siz tarihin çöplüğüne gömüleceksiniz - Luz Samaniego: El arte y la cultura trascienden las fronteras, cred con esto y me siento por eso orgullosa y feliz. (Kültür Grup Yorum

503


sanat tüm sınırları aşar, ben bu şekilde büyüdüm, bu nedenle gururlu ve mutluyum) - Özlem Balki: Hem coşa coşa, hem ağlaya güle bağıra bağıra eşlik ederek izledik, özlemle, susamışlıkla.... emekleriniz karşılığını buldu, halkların yüreklerinde büyüdü umut... BİN SELAM OLSUN UMUDUN FAŞİZMİN ZULÜM, SÖMÜRÜ VE KATLİAMLARINA KARŞI ADINI KOYANLARA, UMUDUN ADINA, UMUDU BÜYÜTENLERE, UMUDU TAŞIYANLARA...... - Pia Carrasco: Latinoamerica. abraza al pueblo Turco. (Latin Amerika’dan Türkiye halklarını kucaklıyoruz) - Yurdun Tekdal: İzleyen daha fazlaydı biz canlı yayını 6 kişi izledik herkesi 4le en az çarpsanız :)) bakırköyü aratmadınız sağolun :) - Leyla Yolcu: Eskiden bakırköyde binlerce kişi toplanırdık şimdi herkesin evinde hoş geldiniz... - Özlem Özcan: Sizler orada biz-ler evlerimizde. Grup yorum bizlerle yorum evlerimizde yüreklerde - Osman Bektas: Grup yorum ANKA kuşudur. Her yangın sonunda küllerinden yeniden doğar - Nuran Bayram: Binlerce kez teşekkürler güzel bir akşam sundunuz grup yorum susturulamaz! - Yusuf Dilber: İşte yine buradayız neredesin aşağılık faşizm. - Muharrem Özbek: İnadına direniş adına özgürlük türküler tutsak edilemez türküler umuttur türküler inançtır sevdadır - Saniye P Yildiz: Sabaha kadar da sizi dinlesek de size olan özlemimiz bitmez. Güzel yürekli ve cesur insanlar - Serife Gerdanoglu: Yüreğinize sağlık gençler sizleri seviyorum - Burçin Karakuş: BU ONURLU HALK SANA BOYUN EĞMEDİ EĞMEYECEK faşizm - Yazgülü Gök: Grup yoruma engel değil hiçbir şey grup yo504

Anadolu Efsanesi


rum susturulamazzzz - Kemal Taka: Bu güzel akşam için emeği geçen herkese teşekkürler olsun sağ olun var olun hepinizi çok seviyoruz Haklıyız Kazanacağız Kahrolsun Faşizm. - Mehmet Arslan: BİZLERE GÜZEL BİR MÜZİK ZİYAFETİ VERDİĞİNİZ İÇİN SİZLERİ GÖNÜLDEN KUCAKLIYORUM DOSTLAR - Şivan Kırmızıçiçek: Flormar direnişçilerinden selamlar. Dayanışmayı büyütelim - Hasan Gürlek: Halkın sanatçılarına selam olsun - Satilmiş Harmanci: Ne yaparlarsa yapsınlar Türküleri susturamazlar susturamayacaklar - Saadet Kilinc: Her zaman ki gibi harikasınız - Gökce Hatice: ÖZGÜRLÜK BİZİM KANIMIZDA VAR TÜRKÜLER SUSMAZ GRUP YO-RUM’A SELAM OLSUN... - Ali Derman Yildiz: Var olmanız bir ışıktır karanlığa - Hayati Aktas: O güzel yüreğinizi öpüyorum - Aydagül Ödecik: VATANI için hayatlarını riske atan harika bir grupsunuz - Ahmet Aksu: Grup Yorum’u ve bu aileyi sadece o salonda olanlar olarak gören hayatının hatasını yapar. Selam halkın sanatçılarına - Ahb Kaya Ahb Kaya: bu ülke gerçekleri söyleyenleri sevmez istemezler fakat gerçekler değişmez grup yorum gerçektir halk için vardır.

Grup Yorum

505


Alman Emperyalizmi Şarkılarımızdan Korkuyor! Çünkü Grup Yorum, Şarkıları İle Emperyalizme Karşı Halkları Birleştiriyor! Irkçılığa Karşı Hakların Kardeşliğini Örgütlüyor! 1 Temmuz’da Grup Yorum Şarkıları İle Örgütlenmeye Devam Edeceğiz! Yürüyüş 1 Temmuz 2018 Sayı 73 Butun Halkımızı Örgütlü Biçimde Konser İzlemeye Çağırıyoruz! 1 Temmuz’da Nerede Olursan Ol, Grup Yorum İle Birlikte Şarkılarımızı Söyle! Dünyada iki sınıf var, burjuvazi ve proletarya; yani ezen ve ezilen, emperyalizm ve dünya halkları. Bu iki sınıfın kitapları, romanları, şairleri, araştırmaları, yazarları, sporu, müziği... var. Bu iki sınıf birbirleriyle bu alanlarda da mücadele içindedir. Çünkü sınıflar savaşı soyut değildir, bunu emperyalizm de biliyor ve o yüzden bu silahları halka karşı elindeki bütün imkanlar ile kullanıyor. Emperyalizm, halkı yozlaştırmada, 1 Temmuz halkın beyinlerine vermek istediği mesajı pekiştirmekte müziğin çok önemli rol oynadığının farkında. Emperyalist kültüre yani düzene ait şarkılar hiç öyle masum değildir, bir sınıfa hizmet eden şarkılardır. Emperyalizm ne ister? Halkın beyinlerini teslim almak! Peki bunu nasıl yapar? Bunun en iyi sonucunu kültürel yozlaşma ile yapar. Televizyonu, müziği, vitrinleri ile yapar. Bunları izleyeceksin, bunları dinleyeceksin, bunları giyineceksin diyerek. Şimdi halkı yozlaşmasından dolayı suçlayan çok bilmiş “entellektüeller” “izlemesinler seçici olsunlar” diyecektir. Örneğin Almanya’da yaşayan bir kadının nasıl bir seçim hakkı var ki? Alman kanallarında müzik diye Amerikan müzikleri, dizi diye her türlü yozluğun olduğu “Gute Zeiten Schlechte Zeiten” tarzı gençliği bencilleştiren, ahlaksız-laştıran, değersizleştiren dizilerle dolu. Türkiye kanalları da onlardan farklı değil, biraz Ana506

Anadolu Efsanesi


dolu motiflerine bulandırıyorlar, halk biraz kendisini bulsun ki izlesin diye hesap ediyorlar. Halkı yönlendirmek, onlara neye karşı neyi izlemeli, neleri izlemeli biz göstermeliyiz. Teknolojinin geliştiği bu süreçte birçok kısıtlamaya rağmen ulaşabilmek daha kolay. Halka, burjuvazinin sunduklarının yerine koyacakları değerler vermek gerekiyor. Somut ne izlemeli, ne dinlemeli biz göstereceğiz. Bunları da kapılarını çalarak yapabiliriz. Yani emperyalizm, halkın beyinlerini örgütlüyor, teslim alıyor, yozlaştırmak istiyor. Biz ise şarkılarımızla halkımızı emperyalizme karşı mücadeleye çağırıyoruz. Bu yoz kültüre karşı BİZİM olanı sahiplenmeye ve onun için mücadele etmeye çağırıyoruz. Kıblemiz Anadolu, Türkiye. O toprakların türküleri bize nasıl eğlenilir, nasıl düşmana karşı direnilir, nasıl acı çekilir, nasıl ağız dolusu gülünür, nasıl zalimin düzeni yıkılır, nasıl zafer kazanılır gösteriyor. Grup Yorum, Anadolu halkının bu türkülerini bir adım öne taşımış sosyalizm ile taçlandırmıştır. Grup Yorum halk türkülerinden farklı olarak bize hedefimizi, düşmanımızın gerçek adını somut olarak türküleri söylemiştir. Düşman Amerika ve emperyalizmi “Defol Amerika” şarkısı ile beyinlerimize işlemiştir. Emperyalizme karşı zaferi mutlaka dünya halklarının kazanacağını bize “Dünya halkları kardeştir” şarkısı ile göstermiştir. Halklar direnmiş ve kazanmıştır, Vietnam’da, Sovyetler’de, Çin’de... Grup Yorum bize Suriye halkının, Filistin halkının acılarını, kemiklerimize, bütün hücrelerimize kadar nasıl hissetmemiz gerektiğini göstermiştir. Filistin şarkıları ile bize öfkeyi, acıyı, onuru yaşatmıştır. İşte Alman emperyalizmi bu gerçeği çok iyi biliyor, Grup Yorum örgütlüyor. Evet Grup Yorum örgütlüyor, tam da sizin yoz müzikleriniz ile halkı yozlaştırmanızın aksini gerçekleştiriyor. Grup Yorum bu sömürü ve zulüm düzeni sürdüğü müddetçe türküleri ile halkları örgütlemeye, onları mücadeleye çağırmaya devam Grup Yorum

507


edecektir. Alman emperyalizmi, Nazilerin verdiği konserlerden korkmuyor, onları yasaklamıyor, aynı anda binlerce insanın Hitler selamı vermesini ve ırkçı şarkılar söylemesini yasaklamıyor. Çünkü onlardan korkmuyor, çünkü onları iktidarının destekçisi, sıkıştığında sarılacağı bir güç olarak elinin altında tutuyor. Bizim türkülerimiz sosyalizmi, iktidarı gösteriyor! Halka Güven, Halk İçin Can Feda diyor. Bizim türkülerimiz Irkçılığa Karşı Bütün Dünya Halkları Kardeştir diyor. Demeye devam edecek. Grup Yorum, şarkıları ile bizim beynimize bilinç katmaya, yüreğimize sevda düşürmeye, acılarımızdan kalbimizi ağlatmaya ama bunu öfkeye dönüştürmeye devam edecek! Hiçbir yasa yoktur ki, hiçbir imparatorluk, hükümet, devlet yoktur ki haklı ve meşru olanı yenebilsin onun sesini boğabilsin! Bu tarihsel olarak da kanıtlanmış bir gerçektir! O yüzden boşuna tehditleri, yasaklamaları, yalanları. Bu saldırılara karşı Grup Yorum’u sahiplenmek; emperyalist kültüre karşı bizim olanı, dünya halklarına ait olanı, devrimci olanı, ilerici olanı sahiplenmek ve onu halkımıza götürmektir. 1 Temmuz günü, derneklerimizi, kültür merkezlerimizi hatta evlerimizi konser alanına çevirelim. Çevremizdeki herkesi biraraya toplayıp, katabileceğimiz kadar çok insanla omuz omuza halaya duralım. Türkiye faşizminin, Almanya emperyalizminin Grup Yorum korkusunu 1 Temmuz’da internet yayınını bulunduğumuz her yerde izleyerek, izleterek büyütelim! Bizim Şarkılarımız Ne Yasak Tanır, Ne Sınır! Fransa’da Grup Yorum Üyeleri: İşte Biz Buradayız! 15 Temmuz 2018 Türkiye İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan en çok arananlar listesi, gri listenin üzerinde yer alan ve başlarına ödül ko508

Anadolu Efsanesi


nulan Grup Yorum üyesi İnan ve Selma Altın 14 Temmuz günü Fransa’nın başkenti Paris’te yaptığı basın açıklaması ile “işte buradayız listelerinizde korkmuyoruz ve mücadeleye devam ediyoruz!” dedi. Grup Yorum üyeleri İnan ve Selma Altın 14 Temmuz günü saat 14.00’de Yılmaz Güney’in mezarı başında yaptığı basın açıklaması ile AKP hükümetinin başlarına ödül koyması, arama listelerinde isimlerinin yer alması, tutuklama, gözaltı ve işkence ile mücadelenin bitirilemeyeceğini ve mücadeleye devam edileceğini vurguladı. Şunu belirtelim, ikimiz de grubumuzun, Grup Yorum elemanlarının ve aynı zamanda İdil Kültür Merkezi’nin çalışlarının hep beraber aldığı ortak karar ile buradayız. 29 Ağustos 2018; Halkın Hukuk Bürosu yaptığı yazılı açıklamada 6 aydır kayıp olan Ayten Öztürk’ün bulunduğunu açıkladı. 6 ay önce Lübnan havaalanında gözaltına alınmış, 13 Mart tarihinde Türkiye’ye teslim edilmiş. 6 Ay boyunca kontrgerillanın işkencehanesinde kaldığını açıkladı. Berlin’deki Festivalde Grup Yorum da Sahne Aldı 1 Eylül 2018 Alman Antifaşist gruplar her yıl düzenledikleri 1 Eylül Sokak Festivaline Grup Yorum’u da davet ettiler. Berlin Halk Meclisi’nin de stand açtığı festival oldukça coşkulu geçti. Öğle saatlerinde açılan Halk Meclisi standına kitaplar dizildi ve Avrupa’daki bazı özgür tutsakların fotoğrafları asıldı. Saat 21.00’de Grup Yorum sahnede yerini aldı. Kitle de Yorumun ezgilerine eşlik ederek hep bir ağızdan söyledi. 3 Eylül 2018; Türkan Albayrak, 8 yıldır çalıştığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ndeki işine son verildiği için, direnişe başladı. Grup Yorum

509


16 Eylül 2018; Halkın Hukuk Bürosu avukatları 4 gün süren mahkeme sonrasında tahliye edildi. Tahliye kararının üzerinden 24 saat geçmeden aynı heyet, tekrar tutuklama kararı çıkardı. Mahkemelerin artık bir tiyatrodan öteye geçmediğinin bir kanıtıydı. 22 Eylül 2018; Almanya’da Grup Yorum Konser Yasağına Karşı Açlık Grevi Dönüşümlü açlık grevimizin 2. Günü! Bugün Grup Yorum üyesi Özkan Ege Yilmaz açlık grevinde! Bugün saat 12.00’den itibaren yaklaşık yarım saat Frankfurt Rathaus (Belediye) binasının önünde oturma eylemi yaptık. Sloganlarımızı attığımızda dışarıya gelen görevli daha sessiz olmamızı istedi. Çünkü içeride belediye başkanın bir görüşmesi varmış! Buna “biz sesimizin duyulması için buraya geldik” diyerek yanıt verdik ve sloganlarımızı daha gür bir ses ve daha coşkulu bir biçimde atmaya devam ettik! Türküler yasaklanamaz! Frankfurt belediyesinin gücü türkülerimize yetmez!

510

Anadolu Efsanesi


Ege Yılmaz: Grup Yorum’un Alman Halkına Bir Zararı Yok Halkin Sesi TV - 25 Eylül 2018 Almanya’nın Frankfurt şehrinde 29 Eylül’de gerçekleşek “Irkçılığa ve Yozlaşmaya Karşı Halklar Festivali”nde Grup Yorum konseri, belediyenin keyfi tutumuyla engellenmeye çalışıyılıyor. Ancak Yorum Gönüllüleri konsere sayılı gün varken gelen bu engel kararını tanımayarak, çalışmalarına devam ediyor, eyleme ve konsere çağrılar sürüyor. Grup Yorum solisti Ege Yılmaz Frankfurt belediyesinin engel kararını değerlendirdi. Grup Yorum Halktır Susturulamaz şiarıyla 24 Eylül Pazartesi günü saat 14.00-17.00 arasında Frankfurt Primark alanında Grup Yorum gönüllüleri eylemdeydi. 23 Eylül 2018 Pazar günü de Altenstadt Alevi Kültür Merkezinde söyleşi yaptılar ve Grup Yorum’ a yönelik baskıları, tutuklamaları, listeleri ve buna karşı sergilenen direnişler anlatıldı. Grup Yorum gönüllüleri 22 Eylül Cumartesi günü Gustavgsburg AKM’de konsere çağrı yaptı. Gustavgsburg AKM’de aşure etkinliğine katılan gönüllüler ırkçılığı, yozlaşmayı, Kezban ananın direnişini ve Grup Yorum’a yönelik baskıları anlattılar. Etkinlikte yaklaşık 80 kişi vardı. Aynı gün Grup Yorum Gönüllüleri Hanau Alevi Kültür Merkezine de ziyaret gerçekleştirdi ve oradaki halka konser hakkında bilgi verdi, afiş astılar. Avrupa Postası Haber Sitesinde Frankfurt Festivaline İlişkin Haber Yer Aldı. Haberin Tam Metni: Grup Yorum Almanya’nın Frankfurt kentinde 29 Eylül’de “Irkçılığa ve Yozlaşmaya Karşı Halklar Festivaline” katılacak. Metin ES / FRANKFURT Grup Yorum, “ırkçılığa karşı tek ses tek yürek olmak için, yozlaşmaya karşı ‘biz varız’ demek için 29 Eylül’de Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenecek festivale katılacak. Her yıl AlGrup Yorum

511


manya’da ırkçılığa karşı konser düzenleyen Grup Yorum bu kez Avrupa’daki sevenleriyle ırkçılığa ve yozlaşmaya karşı Frankfurt’taki festivalde buluşacak. Frankfurt Rebstockpark’ta Irkçılığa ve Yozlaşmaya Karşı Tek Ses Tek Yürek Mitingin çalışmaları devam ediyor. Saat 16:00’da başlayacak olan mitinge Grup Yorum, Haluk Tolga İlhan, Zeynel Aba, Ege, Hakan Akmaz halk türküleri, şarkıları ve besteleriyle katılacak. Irkçılığa ve Yozlaşmaya karşı mücadele eden değişik kurumlardan, partilerden konuşmacılar da yer alacak. Avrupa’da konser ve festivalleri organize eden Grup Yorum Gönüllüleri adına festival hakkında bilgi veren Dilber Güneş, “Avrupa’daki halkımızın yaşadığı ırkçılık gün geçtikçe artıyor. Evde, okulda, iş yerlerinde her yerde ırkçılıkla karşılaşıyoruz. Avrupa’da son zamanlarda ırkçı saldırıların artmasını Chemnitz ve Köthen şehirlerinde yapılan ırkçı gösteriler ve saldırılarda kendini gösteriyor. Daha sonra Wiesloch şehrinde yaşanılan dondurmacıdaki ailelere yönelik saldırılar var. Almanya’da ve Avrupa’da yaşanılan ırkçı saldırılar her geçen gün tüm gerçekliğiyle karşımıza çıkıyor. Yozlaşma ise tüm boyutlarıyla ocaklarımıza yangın düşürüyor. Uyuşturucu, kumar, alkol ve diğer bağımlıkları ve her türlü kültürel yozlaşma ailelerimizi paramparça ediyor, insanı değersizleştiriyor, kendine yabancılaştırıyor. Hayatın tüm alanlarında, her yaşta ırkçılığa ve yozlaşmaya karşı tepkimizi birleştirmek için,karşı sesimizi duyurmak için 29 Eylül’de Frankfurt’ta buluşalım” diyerek herkesi festivale davet etti.

512

Anadolu Efsanesi


Frankfurt’ta Tomaların, Zırhlı Araçların Ve Helikopterlerin Kuşatması Altında Konserimizi Yaptık.... Umut Gültekin Frankfurt Konseri 29 Eylül 2018 Katılım 700 - 800 Biz bu sene “Irkcılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek” konserimiz iki ayrı bölgede yapma kararı aldık. İlk’i Frankfurt’da olacaktı. Bu süreçte Almanya Anayasayı Koruma Örgütü yine devreye girdi. Bizim konser yapmamızı engellemeye çalıştılar. Bunu başaramadılar. Biz konser çalışmaları yaparken yine her gün eylemler yapma kararı aldık ve direnişe geçtik. Frankfurt merkezinde dönüşümlü bir açlık grevi direnişi başlattık. Bizim kararlılığımız sonucu Frankfurt Belediyesi geri adım atmak zorunda kaldı. Bize istediğimiz alanı, hakkımızı zorunlu olarak verdiler. Biz bu konserde kitle çalışmasını da, eylemleri de, direnişi de bizzat kendimiz örgütledik. Yani işin başında Yorumcular vardı. Konser günü biz daha sahneyi kurmaya başlarken TOMAlar, sayısı belirsiz polis araçları ve zırhlılar yığdılar. Üstümüzde helikopterler uçuşuyordu. Bize ve gelen kitleye bu şekilde bir baskı oluşturmaya çalışıyorlardı. Biz onları Frankfurt festival alanımıza almamıştık. Güvenliğimizi oluşturup programımıza başladık. Her bir tarafımız kuşatılmıştı ve sürekli bir mazaret bulup müdahale etmeye çalışıyorlardı. Biz buna izin vermedik ve konserimizi gerçekleştirdik. Sahneden polisin bu tutumunu ve emperyalizmi teşhir ettik. Sonuç olarak gelen kitle de bu durumdan olumsuz etkilenmemişti. Herkesin odağında Grup Yorum vardı ve biz de sahneden halkımıza kendimizi ve yaşananları anlatıp konserimize başladık. Konser coşkulu geçti. Kitle türkülerimize eşlik etti. Halaylar çekildi ve sloganlar atıldı. Son olarak “EMPERYALİZM” türkümüzü gelen konuk sanatçılarla birlikte söyledik. Haklıyız Kazanacağız’la konserimizi sonlandırdık. Alman emperyalizmi bir kez daha istediği sonucu alamamıştı ve bunu bize ikinci konserde Düsseldorf’ta yansıtacaktı.

Grup Yorum

513


Sürekli Müdahaleye Karşı Sürekli Direniş!... Umut Gültekin Düsseldorf Konseri Ekim 2018 Katılım 700 - 800 Düsseldorf konseri Frankfurt konserinin devamıydı. Burada da bir sürü yasaklama gerekçeleri çıkarıldı karşımıza. Biz hepsini alt ettik. Konser iznini alan Alman solu sindirilmişti. Biz onlarla bir tartışma yürütmek zorunda kalmıştık. Onlara bu konserin ideolojik boyutunu anlatıp ikna ettik. BaskIlara rağmen konseri yapma kararımızı yeniden ilan ettik. Ama asıl olay konser günü yaşandı. Konser günü polis tacizleri hiç durmadı. Mahir Çayan tişörtlerine, Che Guevara tişörtlerine müdahaleler etmeye çalıştılar. İnsanlara yemek dağıtmamızı engellenmeye çalıştılar. Dışarıdan provakotörler getirdiler. Yaşlı insanlarımızın oturması için getirdiğimiz banklara müdahaleler ettiler. Yani Alman polisi kendi yasalarını tanımamaya başladı ve her şeye müdahale etti. Polis hazır, saldırmak için hemen yanımızda bekliyordu. Kitlemize ve bize saldırmak için bahane arıyorlardı. Sürekli bir gerekçe, sürekli bir müdahale tehdidi, sürekli bir kargaşa hali vardı. Bunun içinde halkın sahiplenmesi ve buna karşı direnmesi daha güçlü oldu. Aslında orada bulunan bütün halkımıza teşhir oldular. Ama sonuç alamadılar. Biz sahneye çıktık ve kavga eden türkülerimizi haykırdık. Başından sonuna kadar çok politik bir konser oldu bu anlamda. Çünkü sürekli müdahaleye karşı sürekli politik cevap verdik. Alman devletinin demokrasi maskesini indirdiği bir andı. Herkes nasıl bir oyun olduğunu çok net görebildi. Bir konser değildi de bir çatışma gibiydi. Sonuç olarak yine biz kazandık. Çünkü biz konserimizi gerçekleştirdik. Biz direniş halaylarımızı çektik ve sloganlarımızı attık. Kitle Grup Yorum’u sahiplendi ve büyük bir coşkuyla karşıladı..... 13 Ekim; Grup Yorum 3. internet konseri İlle Kavga, İle Adalet 514

Anadolu Efsanesi


konseri gerçekleşti. On günde konseri izleyenlerin sayısı 189 Bin 500’e ulaştı. 27 Ekim 2018; Lyon’da Grup Yorum’a Destek Konseri Düzenlendi, Fransa’nın Lyon kentinde “Grup Yorum’a Özgürlük” başlığıyla Grup Yorum ile dayanışma konseri düzenlendi. Konserde sahne alan Cihan Şankaynağı ve Grup Su ise halkın türkülerinin söylenmesine, direnenlerin sesine ses veren Grup Yorum’un yalnız olmadığını vurguladılar. Sahne alan Grup Yorum ise direnen halkların sesini Lyon’da duyurdu. Türkiye’de tutuklu bulunan Grup Yorum, Halkın Hukuk Bürosu avukatları ile ilgili HFG ilgili pankartların asıldığı konsere 350 kişi katıldı. Emperyalizmin Yasakları Da Grup Yorum’u Susturamadı! Yürü Bre Zalim, Devr-İ Devran Seninse Yarınlar Bizimdir! Yürüyüş 14 Ekim 2018 S.88 Grup Yorum Hani AKP faşizmi Grup YORUM’u tümden bitirmeye yeltendi de on arkadaşımızı işkenceyle tutukladı, geri kalanlara arama kararı çıkartarak başlarına ödüller koydu ya! İşte bu faşizm 2011’den itibaren fiili yasaklama çabalarının yanısıra, 2015’ten itibaren Alman emperyalizmi, yasakları Avrupa çapında da uygulatmak için elinden geleni ardına koymadı. Almanya bir Avrupa ülkesiydi ve başına sıfat koymadan “demokratik kriterler” diye kimi özgürlüklerin savunuculuğunu kimseye bırakmazdı. Avrupa’nın lideri olarak da diğer Avrupa ülkelerine tavsiyeleri eksik olmazdı... Tümüyle sahte ve yalan-yanlıştan ibaret bu durumu yazarı-çizeri, onca okumuşu-çok bileni ile küçük burjuvazi allayıp pullayarak gerçekmiş gibi örnek gösterirlerdi. Oysa “demokrasi”, başında bir aidiyet sıfatı olmadan hiçbir şey ifade etmeyen içi boş bir çuvaldan ibarettir. Ya “burjuva demokraGrup Yorum

515


sisi” ya da “halk demokrasisi” olarak tanımlayabilirsiniz ve bunların ikisi gece ile gündüz kadar birbirine zıttır. Burjuva demokrasisi, sadece burjuvazi için demokrasidir, halk için DİKTATÖRLÜKTÜR. Bu nedenle bu demokrasiden çok kolaylıkla, Hitler, Mussolini faşizmine geçilebilmiştir. Almanya, İtalya, İspanya ve onlara özenen irili ufaklı uşaklarının iktidarda olduğu ülkelerde, tarihte görülmemiş boyutta zulüm yaşamıştı Avrupa halkları. Burjuva demokrasisi çok kolayca böyle bir faşizme evrilivermişti... Demek ki burjuvazi sahtekardı ve koltuğunun altında faşizmi, yasakları, zulmün binbir biçimini hep yedekte tutuyordu. Bunları bilmek neden önemli? Bugün Avrupa’da yaşadığımız ırkçılık, oturum iptalleri ve düşünce ve örgütlenme özgürlüğümüzün neden gasp edildiği, Grup Yorum’un Avrupa’da konserlerinin nasıl engellenmek istendiğini, bunun için adım adım hangi uygulamaların yürürlüğe konulduğu çok daha iyi anlaşılacaktır. 2015’te Almanya’nın Oberhausen kentinde daha önce de konserlerimizi yaptığımız büyük salon sahiplerine “telkin” ile başlatalım engelleme çabalarını. O zaman konserden bir hafta önce meşhur ANAYASA KORUMA ÖRGÜTÜ (İstihbarat Teşkilatı) memurları gelip ellerinde bir dosya ile; Grup Yorum’un aslında çok korkunç bir terör örgütünün hem propagandasını yaptığı hem de kazandığı büyük paralarla terör örgütünü finanse ettiği telkinleri ile konser salonu yöneticisini ürküterek tek taraflı sözleşmeyi feshetmesini tavsiye etmişlerdi. Almanya’nın ve konsere gelen herkesin, tabii ki salon sahipleri ve çalışanlarının da güvenlikleri “büyük tehlike altında”ydı. Yanlarında getirdikleri 50 sayfalık fotoğraf ve yazılardan oluşan dosya da, söyledikleri de konser salonu yöneticisinin tek bir cümlesi ve sorusu ile darmadağın olan bir sis bulutçuğu idi. “Biz iki büyük konser yaptık onlarla, onbinlerce insanı getirdiler, tek bir kişinin burnu kanamadı, tek bir sandalye kırılmadı, çok ama çok düzenli bir etkinlik ve çok güzel bir müzikle onbinlerce insan coştu, dans etti. Yani biz hiçbir tehlike görmedik görmüyoruz... Sorun ne?” İkna olmamış salon yöneticisini aşamayan engelleme 516

Anadolu Efsanesi


girişimlerinin hemen öncesi vardı. Angela Merkel ile Recep Tayyip Erdoğan’ın 2015 baharında bir fotoğrafı vardı, elleri ellerinde, yüzlerde mutlu gülücükler... Yaklaşık 7 bin Alman firmasının direk yatırımının olduğu ülkenin “muhtan”nın ricaları elbette önemlidir. 7 Bin Alman Firmasının Ülkemizdeki Varlığı Grup Yorum’a Nasıl Yansıdı? Grup Yorum üyeleri, onlarca kez geldikleri Almanya’ya bu kez ve artık gelemeyeceklerdi. Çünkü Almanya, Grup Yorum üyelerine vize verilmemesini kendi bürokrasisine genelge ile bildirmiş, hatta bu uygulamayı Schengen anlaşmasına üye tüm AB ülkelerinin de aynı şekilde yapması için tavsiyede bulunmuştu. Liderlerin “tavsiye” ettiği uygulamanın ilk yansıması da Fransa’da Jura kentinde konser için geleceklere vize verilmemesi ile oldu. Ve Oberhausen konseri için vize yine verilmedi. Ancak bu yetmedi, konsere gelmek için vize alabilen Grup Yorum elemanları ile müzisyen dostlarımızdan oluşan dört kişi Almanya’ya gelebildi; ama havaalanından çıkamadan 8 saatlik bir gözaltı sonrası Türkiye’ye giden ilk uçak ile İzmir’e gönderildiler. “Nasıl oluyor?” demeyin, “belgeleri mi eksikti?” vb. sorulara yöneltmeyin. Bunların hiçbiri değil. Almanya, gelmelerini engelleyemedikleri Grup Yorum üyeleri ve dostlarının, konsere katılmalarını engelleyerek konserin yapılamayacağını düşündü. Bu denli pervasızdı. Burjuva demokrasisinin seyahat hakkı, sanat özgürlüğü gibi “demokratik ilkeler”i bir kenara koyuverip, kendi yasalarını da çiğneyerek engel olma hevesidir asıl neden. Ne mi oldu? Sahnede dostlarıyla, korosuyla, yetiştirdiği gençlerle 37 kişilik koca bir orkestra ve binlerce insanımız “Grup Yorum Halktır Susturu-lamaz” dedi. Almanya Grup Yorum ile “terörizm” demagojisini birleştirerek ele almayı bir politika olarak benimsemiş görünüyordu ki, ertesi yıl açık havada halkımızla ve dostlarımızla zengin bir festival düzenleme girişimlerinde daha da pervasız olmuşlardı. Grup Yorum

517


Gladbeck Alevi Kültür Merkezi’nin 30 dönümlük arazisinde yapılacak festival için heyecanla çalışırken, önce AKM yöneticilerine aynı 50 sayfalık dosya getirilerek alanı kullandırtmamaları söylendi. Bundan sonuç alamayınca AKM’nin belediyede onay bekleyen proje dosyalarını dondurmak ve tek çivi bile çakmalarını yasaklamak gibi tehdit ve şantaja başvurdular. Geriye yapacak tek şey kalmıştı; DİRENMEK! Direniş çadırını kurduk belediye önünde ve 20 gün boyunca açlık greviyle, şarkılı eylemlerimiz ve halaylarımızla festival hakkımızı talep ettik. Belediye meclisi karıştı, çünkü “sosyal demokrat” belediye başkanı bizi, geçmişte severek dinlediği İnti İllimani grubuna benzettiğini, beğendiğini ama EMİR YUKARIDAN GELİYOR diyerek aykırı davranamayacağını belirtmek zorunda kaldı. Direnecek ve mutlaka hakkımızı alacaktık. Bu nedenle tek bir gün bile kitle çalışmalarımızı kesmedik, durdurmadık, halkımızla tüm gelişmeleri paylaşarak, desteklerini alarak yürüdük. Anayasa Koruma Örgütü, direnişimizi kıramayınca; baskı ve korku ile moral bozarak kararlılığımızı sınamayı denedi. AKP’nin Avrupa’daki Türkiyeli esnafı örgütleyerek kurdurduğu Demokrat İşadamları Derneği (UETD) yöneticileri ve yönlendiricilikleri altında olan civardaki cami dernekleri yöneticileri 12 imza ile Glad-beck’te “Huzuru bozacak böyle bir konseri istemedikleri” açıklaması yaptılar. Ayrıca bir cuma namazı sonrası çadıra karşı yürüyüş yapacaklarını yaydılar. Korkacağız, moralimiz bozulacak, bu kentin halkının bizi istemediğini düşüneceğiz sandılar. Bir kez daha yanılttık! Biz halkımızı tanırız, namazında niyazında olanlara da anlatabiliriz. Irkçılığın ve yozlaşmanın nasıl bir emperyalist politika olarak hayatımızı etkilediğini, ve buna karşı yapılacak etkinliğimize onların da katılmaları gerektiğini savunabiliriz. Ve toplantı talep ederek gittik, anlattık. Özür dileyerek açıklamalarını geri çektiler, herhangi bir saldırıda asla yer almayacaklarını, onaylamayacaklarını söylediler. Ellerindeki 50 sayfalık dosya masamızdaydı konuşurken. 518

Anadolu Efsanesi


Artık bir cevap vermek zorundaydılar. Engellemeleri protesto edeceğimiz bir miting başvurusu, ardından hızla randevu verildi ve mitingimizi festival içeriğimizi koruyarak gerçekleştirdik. Yağmurun çağıl çağıl boşandığı açık havada binlerce insanımızla, direnme kararlılığı ile kazanılan zafer coşkusunu halaylarla yaşadık. Fulda’da Yine Direniş (2017) Bir yıl içinde binden fazla ırkçı saldırı yaşanmış, Nazilere açık-gizli destek verilerek önleri açılmış, ellerimize doğan pırıl pırıl çocuklarımız yozluğun batağında çaresizleşmiş. Böyle bir ortamda ırkçılığa ve yozlaşmaya karşı halkımızı birleştirmeliydik. Bir önceki yıl yapamadığımız festivalimizi bu kez daha zenginleştirerek yapmak istedik. Fulda Belediyesi’nin geniş bir alanı vardı ve Alman dostlarımızın da desteği ile başvuru yaptık. Hızla onay verilmişti ve çalışmalara başladık. Bir hafta geçmeden tek taraflı anlaşma feshedildi. Anlaşılan Grup Yorum’un festivalde bir konser ile yer alacağını ama kesinlikle engellenmesi gerektiğini birileri onlara anlatmakta geç kalmıştı. Ama anlatmıştı işte ve Alman dostlarımızın “çok katı” dedikleri Fulda Belediyesi yönetimi yine aynı dosyada yazılanları gerekçe göstermişti. Yine Direniş Yine Zafer: Bir ay boyunca sokakta, Belediye önünde, meydanlarda binbir engelle ama binlerce Fuldalı’nın ve bölge halkının desteği ile direne direne anlattık derdimizi. Dava açmıştık, yüzde doksan dokuz kazanacağımızı söyleyen avukatlar burjuva hukukunu gerçekten adalet ve hukuk sanıyor olmalılar ki, yüzde bir olan gerçekleşti ve mahkeme Grup Yorum hakkında dosyada yazılanları yeterli görmüş ve bu “terörist”lere Belediyecin engel olmasını onaylamıştı. Yine miting başvurusu yaptık; ama cevap bile vermemeye, miting yaptırmamaya yöneldiler. Fulda Belediyesi “Katı” demişlerdi. Bir araya geldik. Fulda kentinin meydanlarını çıkardık ve masanın etrafında Yorum gönüllüleri toplandı. Herbiri bir meydanı alarak gösteri yapma başvurusu hazırladık. Aylar önce ilan ettiğiGrup Yorum

519


miz gün otobüslerle araçlarla gelen kitlemizi yönlendirerek Fulda kentini yasakları protesto eden sloganlarımız ve Grup Yorum şarkılarıyla, halaylarıyla inletecektik. Birkaç başvuru ulaşır ulaşmaz arayıp randevu verdiler. Görüşmede açıkça yüzlerine hukuksuzluklarını, hükümetin AKP faşizmine destek olmak adına genelge yayınlayarak Grup Yorum’u ve festivallerimizi “terör” demagojisiyle engelleme çabalarını asla kabul etmeyeceğimizi, direnme hakkımızı sonuna dek kullanacağımızın bilinmesini haykırdık. Onurla ve gururla bir kez daha gördük ki, Avrupa’nın her yerinde aynı kararlılıkla çalışmalarını sürdüren sahiplenme ile başaramayacağımız şey yoktu. Mitingimizi direnmenin ve kazanmanın coşkusuyla gerçekleştirdik! Bu Kez Frankfurt’tayız Ve Yine Direniş Yine Zafer! (2018) Irkçılığa ve Yozlaşmaya Karşı Tek Ses Tek Yürek Mitingi için bu yıl Frankfurt’ta bir alan için başvuru yaptık. Program akışıyla birlikte sunduğumuz başvurumuzla çalışmalarımıza da başladık. Irkçılığın nasıl yükseltildiğini sadece Chemnitz kentinde geçtiğimiz ay yaşananlar çok açık gösteriyordu. Yozlaşmanın hangi boyutlara vardığını Duisburg’ta açılan Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuya Karşı Mücadele Merkezi’ne başvuran ailelerimizin çokluğu bile anlatıyordu. Baskınları, İşkenceleri Asla Kanıksamayacak, Hesabını Soracağız! Bir kez daha halklarımızla biraraya gelecek, ülkemizdeki faşizmi de anlatacaktık. Evlerinde misafir ettikleri, başları dara düşünce telefona sarılarak ilk aradıkları Halkın Avukatlarının, türküleriyle ve her direnişte destekleriyle yanlarında olan Grup Yorum elemanlarının işkenceyle tutsak edilmelerini, Yüksel’i yaratan ve sürdüren onurlu kamu emekçilerini, Küçük Armutlu Pir Sultan Abdal Cemevi’ne baskın yapıp halkın değerlerini aşağılamak için İŞEYEN faşizmin karşısına dikilen 80 yaşındaki Kezban Ana’mızı paylaşacaktık. Elbette Grup Yorum ile birlikte sanatçı ve konuş520

Anadolu Efsanesi


macı dostlarımızla birlikte binlerle direniş halayları tutacaktık. Yine Grup Yorum üzerinden geldi engelleme çabaları. Miting yapabilirmişiz; ama Grup Yorum ile olmazmış. Yine türkülerimizle, haklılığımızı anlatan sloganlarımızla alanlardaydık. Ve halkımızla paylaşarak sürdürdük direnişimizi. İler tutar yanı yoktu iddialarının. Alman demokratları yine şaşkınlıkla dinlediler anlattıklarımızı ve desteklerini esirgemediler. Bir yandan hukuk mücadelesi de verdik. Bu kez mahkeme, Frankfurt Belediyesi’nin mitingi yaptırmama kararını reddetti. Frankfurt Belediyesi mahkemeye sunduğu “rapor”a dayalı iddialarını tekrar hatırlatarak itiraz etti. Hatta ek olarak bu mitingi düzenleyenlerin ismiyle “terör örgütü üyesi” olduğunu iddia etti. Mahkeme yine reddetti. Yıllardır verdiğimiz mücadelenin ve halklarımızın sahiplenmesinin hukuk alanındaki kazanımıydı bu. Neden Bunca Engelleme Ve Neden Biz? Emperyalizm, devrimciliğin isminin dahi anılmadığı bir dünya istiyor. Bunun için burjuva anlamda dahi hiçbir ilke, kural, hukuk tanımıyor. Almanya bu hukuksuzluğun başını çeken lider ülkelerden biri olmayı benimsemiş görünüyor. Almanya’da onlarca dernek, federasyon, konfederasyon var. Ama bir tek Anadolu Federasyonu yöneticileri, üyeleri ve tüzel kişiliği tümüyle yasal olan faaliyetlerine rağmen “terörizm”le hedef tahtasına konuluyor. Avrupa hapishanelerinde siyasi tutsaklar var ve buralarda Avrupa Halk Cephesi’nin faaliyetlerini örgütleyen devrimciler hiç eksik olmadılar. Merak edenler inceleyebilir, iddianamelerinde matbu bir tarih anlatımı dışında kişilere özgü suçlamaların iler tutar tek bir yanı yoktur. Öyle ki Grup Yorum konseri düzenlemeye katılmak, bilet satmak, yasal derneklere gidip gelmek, ya da bunları organize etmeye katılmak... Neresinden bakarsanız bakın, aslı şudur: Devrimciler ağır tecrit altında düşüncelerinden vazgeçsin, devrimcilerin çevresinde olanlar cezalandırılsın, diğerleri uzaklaşsın... Grup Yorum

521


Aldıkları cevap; yıllara varan cezaları direnerek ve üreterek onurla yatan özgür tutsaklıktır. Ve kampanyalarla, etkinliklerle, Avrupa’da halklarımızın sorunlarına çözüm üretmesi, vatanımızın özgürleşmesi mücadelesine katılması için her gün daha fazla örgütlenmesidir. Grup Yorum; konserleriyle, direnişlere desteğiyle, albümleriyle, yayınlarıyla vatanımızda olduğu gibi Avrupa’da da bu mücadelenin sesi soluğu olmuştur. Emperyalizm Ve Faşizm, Direnme Hakkını Yok Etmeyi, Dünya Halklarının Umudunu Yok Etmeyi Asla Başaramayacak! Bugün emperyalizmin politikası “21. yüzyıl ayaklanmalar yüzyılı olacak” tespitini yapanlar buna karşı yıllara yayılacak önlemlerini alarak halkların direnme dinamiklerini yok etmeyi, hiç değilse kontrol edilebilir hale getirmeyi hedeflemişlerdi. “Terörizm” demagojisi bunun içindi. Dünyanın bütün yoksul kentlerinde en yoksulları uyuşturucuya ve yozluğa boğarak beyinlerini çalma politikası bunun içindi. 300 milyon insanın uyuşturucuya bulaştırılması (BM Raporlarından) bunun içindi. Ebu Garibler, Guanta-namolar, Avrupa’nın ortasında gizli CIA işkencehaneleri, paralı katillerin komutasında IŞİD’i, EL NUSRA’yı örgütlemeleri, bunun içindi. Avrupa ülkelerinde onbinlerle ifade edilen Nazi örgütlenmeleri ve silahları bunun içindi. Ve onyıllar boyu evlatlarını şehit veren halkların güvenini hiçe sayarak “barış” gibi bir kavramın ardında halkların geleceğini emperyalistlere teslim edenlerle sonuç alıyordu emperyalizm. Dünyanın Türkiye’sinde ise 48 yıllık bir gelenek, öğrenerek ve öğreterek bilimin ve tarihin yasalarını temel almayı sürdürüyordu. Tarihsel ve siyasal haklılık karşısındaki kaçınılmazlıkla her politikanın, her adımın temelini oluşturmaya devam ediyordu. Grup Yorum, müziği ile can vermeyi seçmiş devrimci bir gruptur. 33 yıldır onu başta Türkiye halkları olmak üzere dünya çapında halkların sahiplenmesinin nedeni de budur. 522

Anadolu Efsanesi


Emperyalizmin ve Türkiye faşizminin onu engelleme çabalarının da nedeni tam da budur. Halkın Avukatlarını, Halkın Mühendis ve Mimarlarını, Devrimci Kamu Emekçilerinin mücadelesini, uyuşturucuya karşı dünya çapında çözüm üreterek bataklığın dibinden halkın evlatlarını çekip çıkaran Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuya Ve Yozlaşmaya Karşı Savaş Ve Kurtuluş Mer-kezi’ni, yoksul halkın örgütlenerek direndiği yoksul mahallelerdeki mücadeleyi yok etmek için saldırmalarının nedeni de budur. Başaramayacaklar! Avrupa’da da gencecik evlatlarını devrimcilere ve Grup Yorum’a emanet etmekte tereddüt etmeyen halkımız var. Her yerde halk koroları kurarak, geleneği tüm değerleriyle sürdürerek çoğalacak, özgürlüğün sesi şarkıları söylemeye ve üretmeye devam edeceğiz. Şarkımızda da dediğimiz gibi: “Diren yoldaş diren, İnan ki biz haklıyız Yok olmayız, çünkü biz halkın bağrında saklıyız!” İşkence, Gözaltı, Tutsaklık, Segbis, Disiplin Cezaları, Tekli Ringler, Terör Listeleri, Ölüm Tehditleri, Baskınlar! Kırılan Kapılar, Yıkılan Duvarlar, Çiğnenen Kitaplar... Her Koşulda Şarkılarını Yapan, Konserlerini Veren, Devrimci Sanatçılıktan Ödün Vermeyen Grup Yorum Susturulamaz! Yürüyüş 18 Kasım 2018 S.93 Hey sen!... Anarşist dedikleri Vahşice işkenceler görürken, dört duvar ardında Ve direncinin ve öfkenin Grup Yorum

523


ve halkına bağlılığının Ve onca işkenceye rağmen konuşmamanın verdiği onurla Ve, ve, ve ! Bileklerinin kelepçeli olmasının verdiği cesaretle yumruklanırken vücudun Dışarıda konuşan medeniyet sana terörist diyorsa, sana vahşi diyorsa, Biz vahşiyiz Oligarşi! kolla kendini... (Kahraman Altun) 9 Kasım günü, Okmeydanı’nda bulunan İdil Kültür Merkezi, polis tarafından basıldı. Kültür merkezinde bulunan Meral Hır, Ezgi Kul, Beyhan Gün, Aslıhan Diş ve Yaşar Coşkun Karadağ gözaltına alındı. Halkın sanatçılarına dönük saldırıyı öfkeyle karşıladı halkımız. Hemen örgütlenip seferber oldu faşizmin kırdıklarını tamir etmek, yıktığını yapmak için. 10 Kasım’da yani baskının ertesi günü, İdil Kültür Merkezi büyük ölçüde toparlanmış, Grup Yorum marşları çalınmaya başlanmıştı. Asılan pankartla meydan okunuyordu faşizme. Ve yeniden geldi işkenceci, ahlaksız, faşist polis. İçeriye girerek müziği kıstırmaya çalıştı, sahiplenmeye gelenlere GBT dayattı. Keyfiliği kabul etmeyen Dehman Göçer, Nuri Cihanyandı, Duygu Yasinoğlu, İrem Maden ve Orhan Acar da gözaltına alındı ve Dehman, Meral, Aslıhan, Ezgi ve Duygu tutuklandı.

524

Anadolu Efsanesi


Bunca Baskı Neden? Bunca Bedel Neden? Böyle bir sanatçılık olmayacak, Böyle bir avukatlık olmayacak, Böyle bir mühendislik-mimarlık olmayacak, Böyle bir gençlik olmayacak, Böyle bir yayıncılık olmayacak, Böyle bir kamu emekçisi, işçi, işsiz... olmayacak! Yani faşizme karşı direnenler olmayacak. Yani devrimcilik olmayacak! Emperyalizm, dikensiz gül bahçesinde dünya halklarının kanını-iliğini rahatça emmek istiyor. Tüm dünyada Sol’u Sol’la vurarak, uzlaşma-tasfiye-tesli-miyet dayatarak bitirmek istiyor. Faşizm, devrimciliği umut olmaktan çıkarmak için baskıyı süreklileştiriyor. Devrimcileri tecrit edip yalnızlaştırmak, terörize edip imha etmek istiyor. Dünyada Marksist-Leninist örgütler bir bir silah bırakırken, tasfiyeciliğin örgütlenmiş hali olan re-formizm revaçtayken, Kürt milliyetçi hareket, tırlar dolusu silahlarla ikinci İsrail olma yolunda ilerlerken, dünyanın Türkiyesi’nde hala “Tek Yol Devrim Tek Kurtuluş Sosyalizm” diyoruz. Çünkü halkın iktidarını kurmak için silahlarına daha sıkı sarılan, baskınlardan güçlenerek çıkan, her şehitliğin-tutsaklığın ardından yeni kadrolar yetiştiren, yarım yüzyıldır tarihin ve bilimin yasalarından milim sapmayan bir ideolojiye sahibiz. Bağımsız bir ülke, özgür bir halk yaratmak için mücadele ediyoruz. Halkın beslenme, çalışma, barınma, ulaşım, eğitim, sağlık, düşünce ve örgütlenme gibi temel hak ve özgürlüklerini savunmak için örgütlenmeler kuruyoruz. Hiçbir sorunumuzu devrimden sonraya ertelemeden, halkın kolektif gücü ve yaratıcılığı, dayanışmasıyla bugünden çözüyoruz. Dışarıdan bakılınca son derece mütevazi görünen bu çalışmalar, çok güçlü bir iktidar iddiasını barındırdığı için, emperyaGrup Yorum

525


lizm ve faşizm açısından ‘büyük tehlike’dir. Burada iki belirleyici noktayı hatırlamakta fayda var. - Bir sınıfın yararına olan, diğer sınıfın zararınadır. Yani iktidarlar için “tehlikeli olan, halklar için, sömürüden ve adaletsizlikten kurtuluş umududur. - Devrimcilik; düşman politikalarına karşı politika üretmek, düşman politikalarını boşa çıkarmaktır. İşte terörize etme politikası burada devreye girmektedir. AKP, OHAL ilanından bu yana her yıl en az 3 baskın yapıyor İdil Kültür Merkezi’ne. MESAM’a kayıtlı 87 müzik grubu var; ama yalnızca Grup Yorum üyeleri tutuklu, yalnızca Grup Yorum üyeleri terör listelerine konulup başlarına ödül konularak aranıyor. Halkın acılarını, umutlarını anlatan şarkılar, emperyalizme karşı Bağımsız Türkiye sloganıyla milyonlara konser verdiği için Grup Yorum’a saldırıyor. 550 bin mühendis ve mimar içinde yalnızca Halkın Mühendis Mimarları tutuklu. Çünkü onlar; elektriksiz köylüye su türbini yapmış, yoksul gecekondularda Halk Bahçeleri kurmuş, et alamayan halkımız için mantar yetiştirmiş, polisin omuriliğinden kurşunlayarak felç bıraktığı 17 yaşında bir devrimci için yürüteç yapıp ayağa kaldırmıştır. 100 bini aşkın avukat, yüzlerce hukuk bürosu içinde yalnızca Halkın Hukuk Bürosu’nun bütün avukatları tutuklanmış, tahliye eden mahkeme 6 saat sonra yeniden tutuklama kararı çıkarmıştır. Basın savcılığının denetiminde çıkan süreli yayınlar içinde yalnızca Yürüyüş dergisi bir haftada iki kez basılıyor. Devrimci yayın ilkelerimiz nedeniyle, çalışanlarımız hakkında binlerce yıla varan hapis cezaları isteniyor. Çünkü biz; açlığa ancak açlar, yoksulluğa ancak yoksullar son verebilir diyoruz. Bu yüzden dergimizi dağıtanları kurşunluyor, tutsak ediyor. Halkımızın politikleşmesini, kendi sorunları için mücadele etmesini ve yönetmesini istiyoruz. Bunun hıncıyla binalarımızı yıkıyor, eşyalarımızı parçalıyor. 526

Anadolu Efsanesi


Dergimizin okurlarına bile bedel ödetilmek isteniyor. Kamu emekçileri; ihraçlara, tutuklamalara, işkencelere direnmeye devam ediyor. 2. yılını dolduran Yüksel Direnişi Yüksel Meclisi’ne, Yüksel Meclisi Direnişler Meclisi’ne dönüştü. Direniş hem faşizme hem de tasfiyeci solcu KESK ve DİSK yönetimine karşı sürüyor. Vatanseverliğin ülkemizdeki bayraktarı olan Dev-Genç’liler, düzenin yarattığı gençlik tipine karşı çıktığı, halk için bilim ve eğitim mücadelesi verdiği için sesi boğulmaya çalışılıyor. Liselerden atılarak, üniversitelere sokulmayarak, sürekli işkenceli gözaltılar ve uzun tutsaklıklarla mücadelesi boğulmaya çalışılıyor. Çünkü Dev-Genç’li olmak anti-emperyalist, anti-faşist olmaktır. “Siz ayak takımısınız, kendi sorunlarınızı çözemez, yönetemezsiniz.” diye aşağılayan faşizm, halkı güdülecek sürü olarak görüyor. Oysa biz halkız, her şeyi emeği ve alın teri ile var edenleriz ve sorunlarımızı çözmeyi de yönetmeyi de öğreniriz. Halkın sorunlarını halk çözer diyen Halk Meclisi çalışanları tutuklanıyor. Halk çocuklarının yozlaştırılmasının önüne geçmek, yoksulluk ve yozlaşma ile terbiye edilmesini engellemek için Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuya Karşı Savaş ve Kurtuluş Merkezi kuruyoruz. Çöpteki çiçeklerden binlerce Hasan Ferit çıkaracağız diyoruz. Bu nedenle HFG’yi basarak, çalışanlarını tutuklayarak, binayı Kalekol yaptı. Uyuşturucu, fuhuş ve yozlaşmayla halkı çürütüp teslim almak isteyen oligarşi, uyuşturucuya karşı mücadele ettiği için İbrahim Devrim Top’u katletti. Faşizmin yönetememe krizi derinleştikçe, iktidarı sarsıldıkça daha azgınca saldırıyor. Emperyalizmin ve oligarşinin krizini derinleştirmek, halkın gücünü açığa çıkarmak görevimizdir. Baskısını ve terörünü ne kadar arttırırsa artırsın, yaptığımız her şeyin odağına HALK’ı koymaya devam edeceğiz. Sonuç olarak oligarşinin tutuklama terörü de kar etmiyor, tutsaklıkta-dışarıda, demokratikte-illegalde her yerde her alanda kavga sürüyor. Grup Yorum

527


Devrimci Sanatçılığın 33 Yıldır Yürüyen, Çığ Gibi Büyüyen Temsilcisi: Grup Yorum Beste yapmak, söz yazmak, konser vermek, imza günü düzenlemek, albüm çıkarmak suç mudur? Elbette hayır! Yüzlerce şarkıcı ve müzik grubu bunları yapıyor, hem de devletin sunduğu olanaklardan yararlanarak. Suç olan bunları Grup Yorum’un yapmasıdır. Kültür merkezi açmak, tiyatro oyunları sergilemek, sokak tiyatrosu yapmak, fotoğrafçılık, yoksul halk çocuklarından koro kurmak, sinema filmleri çekmek suç mudur? Elbette hayır! Suç olan, bunların İdil Kültür Merkezi çatısı altında yapılmasıdır. Çünkü İdil Kültür Merkezi, odağında halkın çıkarlarını esas alan, devrimci kültürün ve sanatçılığın üretim merkezidir. Kapitalizmin bireyciliğine, sosyalizmin kolektif üretimini koyar. Grup Yorum sadece albüm yapıp konser vermez. Anadolu’yu diyar diyar gezip halk koroları kurar. Sürekli yeni öğrenciler yetiştirir. Halkla birlikte üretir, şarkılarında halkın sorunları ve sorunların çözümleri vardır. Düzenin yaydığı umutsuzluk ve yozlaşmaya karşı umudu ve devrimci değerleri temsil eder. Grup Yorum’un şarkılarında halklarımızın yaşadığı acılar, katliamlar, sömürü, açlık, deprem, yoksulluk vardır. En acılı şarkılarını dinlerken bile öfke duyarsınız bunları yaratanlara. Düzene öfke duyar ve emperyalizme ve faşizme karşı mücadele etmenin gerekliliğini hissedersiniz. Halk olmanın onurunu yaşar, omuz omuza halay çekerken; asla yalnız, çaresiz olmadığınızı bilirsiniz. Bütün coşkunuzla, yumruğunuz havada slogan atarken dünyanın en güçlü, en cesur insanı olursunuz ve tüm acıların hesabını sormak istersiniz. İşte böyle bir sanatçılık anlayışıdır yok edilmek istenen. Faşizmin “terör” listesine Grup Yorum elemanlarını koyması, başlarına ödül koyarak araması, ailelerini arayıp ölümle tehdit etmesi, tutsak almakla yetinmeyip tecritle boğmaya çalışması bu nedenledir. 528

Anadolu Efsanesi


Halkın sanatçısı halktan beslenir, tutsak ederek, aranır duruma düşürerek halkla bağını kesmeye çalışıyor Yorum’un. Ancak başaramıyor, başaramayacak! OHAL ilanıyla birlikte, çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnameler (KHK), torba yasalarla bir yandan vatanımızın her karış toprağı, yeraltı-yerüstü zenginlikleri daha çok peşkeş çekilerek emperyalizme bağımlılık arttırıldı. Taşeronlaştırma, özelleştirmelerle emeği-miz-alın terimiz tekellerin cebine daha çok akıtıldı. KHK’larla görevden alınanların yerine AKP’lilerin yakınları atandı, kayyum atanan belediyelerdeki usulsüzlükler gizlenemiyor. Nereye elinizi atsanız oradan fışkırır oldu; rüşvet, yolsuzluk, yozluk, ahlaksızlık... Yolsuzluklar sadece ayakkabı kutularıyla, saatlerle, saraylarla sınırlı değildi, devletin her kademesinde öyle aleni bir boyuta geldi ki Sayıştay raporlarına dahi yansır oldu. Bu çürümüşlük AKP iktidarına özgü değildir, faşist devletin karakteridir. Sürekli Faşizmin Olduğu Bir Ülkede Tek Yol, Sürekli Direniştir! Daha bir ay önce (4 Ekim) basılmıştı İdil Kültür Merkezi, halkın sanatçıları tutsak edilmişti. Şimdi yeniden kapılar kırıldı, duvarlar yıkıldı, kitaplıklar devrildi ve kitaplar çiğnendi. Halka düşman faşizm, halkın sanatına ve sanatçılarına da düşmandı elbet. 1,5 yıldır mahkemeye bile çıkarmadan tecrite, tredmana, sürgün sevklere, baskın aramalara, SEGBİS dayatmasına, işkencelere, tedavi haklarının engellenmesine, tekli ringlere karşı direniyor tutsak Yorumcular. Tutuklamayı, mücadeleyi bitirmenin bir yolu olarak gören faşizm; itirafçılaştırmaya çalışıyor, bunu yapamadığında düzmece ‘gizli tanık’ beyanları uyduruyor, komplolar kuruyor. İdil Kültür Merkezi’ne baskın yapıldığı gün, aralarında Grup Yorum’un 1,5 yıldır tutsak olan üyelerinin de bulunduğu, itirafçı Grup Yorum

529


Berk Ercan’ın iftiraları nedeniyle yargılanan Halk Cepheliler’in duruşması vardı. Daha önce SEGBİS dayatılarak savunma hakkı elinden alınan Sultan Gökçek de o gün Çağlayan Adliyesi’ne getirilecekti. Enstrümanları verilmiyor, notalarına el konuyor, kendi yaptıkları şarkıları dinlemeleri, albüm kapakları, yayınların verilmesi engelleniyor. Aylarca ayakkabı, pantolon, mont alamadılar. Telefonda tekmil vermeye zorlanıyor, iletişim hakları engelleniyor, görüş hakları gasp ediliyor. Her koşulda Sürekli Faşizme Karşı Sürekli Direniş büyüyerek sürüyor. Şarkı söylemenin, dergi çıkarmanın, dernek açmanın, avukatlık yapmanın, mesleğini onurluca yapmanın bedeli ödetiliyor. Depremde yıkılan çürük binalar nedeniyle canlarını yitirmiş Düzce halkını diri diri mezara gömmek isteyen AKP’li beton firmasına ceza kesen Alev Şahin’in ihraç edilmesi başka bir şeyle açıklanamaz. Hiçbir şeyi halkın yararına yapamazsınız diyorlar. İşkenceler, tutuklamalar, tecrit-tredman uygulamaları, baskınlar; devrimcileri gizlilik koşullarında çalışmaya zorluyor. Devrimcilere illegalite dışında bir seçenek bırakmayan faşizmin kendisidir ve gizlilik suç değil haktır! Hiçbir Baskı, Zor, Katliam, İşkence Halkın Mücadelesini Durduramaz! Çünkü Biz Halkız, Haklıyız Ve Kazanacağız! Lenin, “Zorluk, olanaksızlık demek değildir. Önemli olan yolun doğru seçildiğine inanmaktır. Bu inanç mucizeler yaratabilecek devrimci enerjiyi, coşkuyu yüz kez artırır.” (Seçme Eserler, Cilt 3) diyor. Bunca baskıya, zorlu koşullara, kuşatmalara rağmen her koşulda ayakta kalabilmek önemlidir. Fakat sadece ayakta kalabilmek, bocalamamak yeterli değildir. Amacımız emin bir şekilde, düzenli kulaçlarla karşı kıyıya varmayı bilmektir. İşte halkın sanatçılarının, halkın avukatlarının, mimar ve mühendislerinin, Dev-Gençliler’in yaptığı budur. Hiçbir koşulda mücadeleyi büyütmekten, milyonları örgütle530

Anadolu Efsanesi


me idealimizden, iktidar iddiamızdan vazgeçmeyeceğiz. Üzerimizdeki kuşatma, baskılar ve baskınlara rağmen “HEP İLERİ” ve “HALK” demeye, halkın cephesini büyütmeye devam edeceğiz. İnanç duymadan, bir orduyu enerjik ve başarılı biçimde bir araya toplamaktan ve onu sevk ve idare etmekten söz edilemez.”(Lenin-Seçme Eserler, Cilt3 Sf 112). Biz değişime inanıyoruz; çünkü diyalektik biliyoruz. Biz meşruluğumuza ve kazanacağımıza inanıyoruz. Çünkü tarihin ve bilimin yasalarının bizden yana olduğunu, en aşılmaz barikatın halkın örgütlülüğü olduğunu biliyoruz. Haklılık ve meşruluk silahıyla kazanacağımız kesindir. Giap’tan öğrendik ki; “Güçlü olan güçsüz olanla, modern olan ilkel olanla, maddi güç moral güçle” yenilebilir. Devrimciler dünyanın en akıllı, zeki ve ahlaklı insanlarıdır. Çünkü aklımız diyalektik materyalizm, zekamız şehitlerimiz ve tutsaklarımız, ahlakımız moralimizdir. Şehitlerimizin yarattığı tarih, “kurtuluşa kadar savaş” diyor. Yolumuza tuttukları ışık sayesinde eminiz: MUTLAKA BİZ KAZANACAĞIZ! Bu inanç sayesinde, ne 19-22 Aralık Katliamıyla devrimciliği bitirebildiler ne de 18 yıldır F Tiplerindeki tecrit politikasıyla, hücrelerden kavgaya coşkulu ve moralli koşmamızın önüne geçebildiler. Cepheliler, devrim inancını büyütmüş olarak çıkıyorlar tecrit hücrelerinden. Baskı ve zorun arttığı dönemler, aynı zamanda devrimciliğin sınandığı dönemlerdir. Kim gerçekte halktan yana, kim halka karşı, kim ezenlerin kim ezilenlerin ideolojisini taşıyor? İşte tüm bunları ortaya çıkarır baskı ve direniş. Ve direndiğimiz için, halkımızı “enerjik ve başarılı bir biçimde bir araya” getirebiliyoruz. İdeolojik ve fiziki kuşatmaların yoğunlaştığı süreçlerde, çok daha net ortaya çıkıyor ki ne terör demagojileri, ne baskınlar kar etmiyor. Halk, kendi sanatçılarını, avukatlarını, kurumlarını, kamu emekçilerini, gençliğini, dergisini daha çok sahipleniyor. Bugün yaşadığımız tam da böyle bir süreçtir.

Grup Yorum

531


Sonuç olarak; 1- Olduğu yerde donup kalmış koşulları, kendi şarkıları eşliğinde dans etmeye zorlamalıyız. (Karl Marx) Halkın şarkılarını yapan Grup Yorum, var olan koşulları değişmeye zorladığı için bunca baskıyla karşı karşıya. Sanat bir cephedir diyen Grup Yorum, Sanat Cephesi’ni örgütlediği için tutsak. Ve her baskının ardından dediğimiz gibi: “Siz Dağıtıp Kırdıkça Biz Halkımızla Daha İyisini Ve Güzelini Yapacağız.” 2- En zorlu koşullar ve her türlü saldırı; ancak di-renilerek püskütülebilir. Direnişleri büyütmeye ve birleştirmeye devam edeceğiz. 3- “Cesaret, cesaret, daha fazla cesaret Kurtuluş mutlaka ellerimizde” Her baskının ardından; “biraz daha ustalaştık taşı kırmakta, dostu düşmanı ayırmakta”. Halkı örgütlemekte, kavgayı büyütmekte daha cüretli olacağız. Cüret kişisel bir yetenek değil “ben yapabilirim” inancı taşımaktır. 4- Halkın her kesimini faşizme karşı omuz omuza birleştirecek, kurtuluş umudunu ve halkın cephesini büyüteceğiz. Emperyalizme karşı bağımsızlık, faşizme karşı demokrasi, kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesi kazanacak! BİZ KAZANACAĞIZ! Haguenau AKM’de Grup Yorum Söyleşi Yaptı 20 Kasım 2018 Grup Yorum Gönüllüleri tarafından 25 Kasım günü düzenlenecek “Grup Yorum’a Özgürlük” konseri öncesi 18 Kasım günü Haguenau Alevi Kültür Merkezi(AKM)’de söyleşi yapıldı. Haguenau Alevi Kültür Merkezi’nde 18 Kasım Pazar günü Grup Yorum üyesi bir kişinin katılımı ile 25 Kasım günü Strasbourg şehrinde düzenlenecek “Grup Yorum’a Özgürlük” konserine ilişkin söyleşi yapıldı. Grup Yorum’un solistinin katıldığı söyleşide, neden Grup Yorum’a özgürlük istenildiği, Türkiye ve Avrupa’da 532

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum üzerindeki baskılar ve baskılara karşı gerek Türkiye’de gerek ise Avrupa’da neden örgütlenmek gerektiği üzerine sohbet edildi. Sohbetin ardından türküler söylenerek, adalet ve özgürlük isteyen herkesin bu konsere katılarak destek vermesi gerektiği vurgulandı. Söyleşiye 45 kişi katıldı. Kasım 2018; Fransa’da “Sarı Yelekliler” eylemi başladı. Benzin’e yapılan zam nedeniyle, araçlarında zorunlu olarak bulundurmaları gereken sarı yelekleri giyerek eylem yaptıkları için isimleri de “sarı yelekliler” olarak anıldı. Eylemler cumartesi günleri, haftalarca sürdü. Tüm Avrupa’da etkili oldu. Melun’de yaşayan bir tır şoförünün internette paylaştığı bir video sonrasında, hükümete tepki sokaklara taştı. Sarı yelek giyen tır şoförü, herkesi sarı yelekler giyerek zamlara karşı eyleme çağırdı. 2019’un ilk aylarında eylem her cumartesi yapılmaya devam etti. 10 Aralık 2018; Ankara’da polis, Yüksel Direnişçilerin evlerini basarak gözaltına aldı. 2018 yılı AKP Faşizmi’nin İdil Kültür Merkezi’ne, Halkın Hukuk Bürosu’na ve Cepheliler’e yönelik saldırılarını arttırarak sürdürdüğü bir yıl oldu. Defalarca baskınlar yapıldı, gözaltılarla, tutuklamalarla devrimcileri sindirmeye çalıştılar. Grup YORUM bu zor koşullarda üretmeye devam ederek faşizme karşı direnişini sürdürdü. Yeni bestelerini yayınladı. İnternet konserleriyle yasaklara karşı direnişini sürdürdü.

Grup Yorum

533


2019… 34 Yıllık Tarihinde Grup Yorum Türkiye Ve Dünya Halklarının Mücadelesinin Sesi Olmuştur. And dağları’ndan sierralar’dan Che’nin yürüdüğü patikalardan Hiç yılmadan yorulmadan savaşan Küba’dan selam dostlara And dağlarında savaşan Che’lerin sesini alıp Anadolu’nun dağlarına ezgileriyle taşıyan olmuştur. Emperyalizmi ve işbirlikçisi Batista diktatörünü deviren ve akabinde devrimi yaymak, halkları özgürleştirmek için dağlara çıkan Che ve emperyalizmin tüm saldırılarına karşı direnen sosyalizmi ayakta tutmak için direnen Küba halkını bu sözlerle selamlamıştır. Grup YORUM Che’nin dediği gibi dünyanın neresinde birinin yüzüne haksız bir tokat atılsa onun acısını kendi acısı bilmiş, onun kavgasını ve mücadelesini müziği ile sahiplenmiştir. Beyrut’un harabe sokaklarından Çocuk yaşta savaşan aslanlarından “Zafer ellerimizdedir” diyen Filistin’den selam dostlara Grup YORUM Filistin halkının mücadelesini müziği ile Türkiye halklarına taşıyan olmuştur. Filistin’in çocuk generallerinin Siyonist işgalci İsrail’e karşı verdiği kavgayı kendi kavgası bilip Filistin halkının zaferini kendi zaferi olarak görmüştür. Dünyada halkların faşizme ve emperyalizme karşı vermiş 534

Anadolu Efsanesi


olduğu hiçbir mücadele birbirinden bağımsız değildir. Bir halkın emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı zaferinin tüm dünya halklarının zaferi olduğu bilinciyle hareket eden Grup YORUM bu nedenle Filistin halkının kavgasını da; Bana ılık rüzgârları gönderin Tel örgüler ardına Sevgilinin gözlerinde Benim olsun Yağmur damlaları mavisi Yeşile mahkum edin bozkırı Boy atsın sevda Bana bir türkü söyleyin Yarınlarıma uzansın Şarkısı söyleyerek sahiplenmiştir. Grup YORUM sadece Filistin değil tüm Ortadoğu halklarının mücadelesinde hep en ön safta yer almıştır. ABD emperyalizminin Irak’ı işgaline karşı Bağdat’a canlı kalkan olarak gitmiştir. Emperyalizme ve onların yarattığı İŞID gibi çetelere karşı vatanını savunan Suriye halkının yanında olduğunu göstermek için savaşın en şiddetli sürdüğü günlerde Suriye’ye giderek konser vermiştir. Yine Türkiye’de Suriye halkı ile dayanışma konserleri yaparak dayanışmanın sadece söylemde olmadığını pratiğinde de göstermiştir. Bu memleket bizim bu dünya bizim Hep birlikte güneşin sofrasında Bir kez daha haykırıyoruz Savaşan kazanır sonunda

Grup Yorum

535


Grup YORUM dünya halklarının mücadelesini kendi mücadelesi olarak görüp dünyanın dört bir yanından devrimcilerin yarattığı değerleri içtenlikle sahiplenmiştir. Dünya halklarının mücadelesini kendi dışında görmemiş bilakis dünyanın dört bir yanında süren mücadeleleri Anadolu halklarının faşizme karşı vermiş olduğu mücadeleyle bir gören enternasyonalist tavrı bir müzik grubu olarak en güzel haliyle ortaya koymuştur. Belfast bizimle soluk alıyor Boby sands’ların göğüs kafesinde Bir gün çocuklarımız özgür doğacak İrlanda’dan selam dostlara İrlanda halkının İngiliz emperyalizmine karşı vermiş olduğu mücadele, ölüm oruçları, şehitleriyle dünya halklarının mücadelesinde önemli bir yer tutmuştur. Grup YORUM da İrlanda halkının haklı mücadelesini sahiplenmiş ve Boby Sands’leri Belfast sokaklarında süren direnişiyle İrlanda halkının yanında yer aldığını göstermiş ve bu zaferin tüm dünya halklarının zaferi olacağını bu dizeleriyle dile getirmiştir. Şafağın ilk sahibi biz olmuşken Kopardılar her şeyi ellerimizden Bir kez daha gürleyecek halklarımız Sovyetler sovyetler ufukta, Sovyetler’den selam dostlara Dünyanın ilk sosyalist devrimi yapan Sovyetler Birliği, revizyonistlerin ihaneti sonucu dağılmış olsa da Grup YORUM bilimsel gerçeklik ve tarihsel zorunluluk olarak Sovyetlerin yeniden doğacağını ve bu nedenle umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini Sovyetler Ufukta diyerek dünya halklarının yüreğine umut serpen olmuştur. 536

Anadolu Efsanesi


Afrika bir gün özgür olacak Ruanda somali cezayir fas’ta Açlık yoksulluk elbet son bulacak Afrika’dan selam dostlara Asırlardır sömürülen, köle yapılan, açlığa ve yoksulluğa mahkum edilen Afrika halklarının acıları, özlemleri, mücadeleleriyle Grup YORUM tarafından Afrika Bir Gün Özgür Olacak denilerek dile getirilmiştir. Ki Grup YORUM Afrika’da yaşanılan acıların sebebi olarak emperyalizmi görmüş ve orada süren anti-emperyalist mücadeleleri de bu bilinçle sahiplenmiştir. Mao’nun ho amca’nın yürüyüşünde Kalbimiz sarı nehir’e doğru akıyor Özgür bir uzak asya durur yakında Asya’dan selam dostlara İnsanlığın rengi yoktur Grup YORUM için… Asya kıtasını sömürenlere karşı Mao’nun açtığını yolu gösteren Grup YORUM Kalbimiz Sarı Nehre Doğru Akıyor diyerek Asya halklarının emperyalizme karşı mücadelesini selamlamıştır. Kawa’dan bedrettin’lerden mahir’lere Sabo’lardan sinan’lardan bugünlere Sözümüzdür bizim bütün halklara Gücümüz dünyayı sarsacak Grup YORUM, dünyamızdaki tüm ezilen halkların sesidir. Grup YORUM Anadolu halklarının mücadelesini dünya halklarıGrup Yorum

537


nın mücadelesinden ayrı görmemiştir. Ve Türkiye devriminin bütün dünya halklarının devrimi olacağını Gücümüz Dünyayı Sarsacak diyerek ilan etmiştir. Yorum sadece dünya halklarına değil asıl olarak Anadolu halkına seslenmiş, ülkemizde insanların ben Kürt’üm dahi diyemediği, diyenin linç edildiği günlerde kasetinde ülkemizde ilk olarak bir Kürtçe şarkı söylemiş, konserlerinde de Kürtçe şarkılar söyleyerek Kürt halkının mücadelesini ve dilini sahiplenmiştir. Bundan dolayı da üyeleri tutuklanmış, haklarında davalar açılmıştır. Yorum bedel ödemekten de tarihi boyunca hiçbir zaman kaçınmayarak doğrularını düzenin mahkeme salonlarında açıkça dile getirerek yargılanan değil yargılayan olmuştur. Bütün dünya hakları kardeştir Dil kültür renk değil emek yücedir Bu dünya bizim onlara kalmayacak Selam dünya halklarına Grup YORUM sosyalist dünya görüşüne sahiptir. Ve bunu da şarkılarıyla ve eylemleriyle her zaman ortaya koymuştur. Dünyada üstün olanın dil, renk, ırk değil emek olduğu ve bütün dünyanın emekçi insanlarının kardeş olduğuna inandığını Bütün Dünya Halkları Kardeştir diyerek dile getirmiştir.

Grup Yorum, Düzenin Her Türlü Yozlaştırma Saldırısına Karşı En Ön Safta Çarpışan Bir Cephedir Halkımızın Eline, Kalbine, Diline, Beynine Kültürel Bir Saldırı Silahı Verir Düzen kendi yoz kültürünü yayarak halkın bilincine saldırır. 538

Anadolu Efsanesi


Bunu yapabilmek için en etkin kullandığı alanlardan birisi de müziktir. İnsanların dinlediği müzikler aynı zamanda onların yaşamlarını da biçimlendirir. Pop, arabesk tarzı müzikler abuk sabuk sözleriyle, yılgınlık, hayata karşı bir umursamazlık yayarken Grup YORUM müzikleri dinleyenlerde ister istemez kendini ve düzeni sorgulamaya götürür. Yorum’un tüm müziklerine muhtevasını verende bu yanıdır. Yorum müziği dinleyen yaşanan sorunlara karşı duyarlı hale gelir, ülkesine ve halkına karşı sorumluluk üstlenir. Her şeyden önce umutlu hale gelir. Çünkü Yorum düzenin umutsuzlaştırma saldırısına karşı dinleyenlerinin yüreğine umut eker. Grup Yorum’un Müziği, Yozlaşma Ve Çürümeye Karşı, Faşizme Ve Emperyalizme Karşı Savaşın Silahıdır Grup YORUM’u sıradan bir müzik grubu olmaktan ya da sadece kulağa hoş gelen müzikler icra eden bir Grup olmaktan çıkarıp farklı kılan ana nedenlerden birisi de her şarkısında düzene cepheden vuruyor olmasıdır. Halkın Mücadelesi Nerede Filizlenmişse, Acısı Nerede Ses Vermişse, Yorum Orada Olmuştur Grup YORUM’un yeri sadece kendi stüdyoları veya konser salonları değildir. Grup YORUM halktır ve halkın içindedir. Bu söz sadece bir slogan değil Yorum’un var oluş nedenidir aynı zamanda. Grup YORUM yerin yüzlerce metre altında can veren maden işçisinin yanındadır. MADENCİYE AĞIT Yeniçeltek Ocağı’ndan yükselir çığlıkları Yanar bedenler yitip gider yitip gider umutları Yazgıları kömür gibi kazar bitmez yerin dibi Bir tas yemek biraz ekmek Güneş görmez hiç yüzleri oy gülüm Grup Yorum

539


Hasret çöker yüreklere Toprak dolar gözlerine oy Haber ulaşır köyüne Yetim kalır oğlu kızı oy gülüm Bir gün gelir ocaklardan Kazma kürek ellerinde oy Yürüyünce yeryüzüne Değişecek yazgıları hey hey gülüm Diyerek madencinin acısını dile getirirken depremde yaşamını yitirenler için “Sesimi duyan var mı? Diyerek halkımızın acılarını ve dayanışmasını dile getirmiştir. Grup YORUM işçilerin grev çadırlarında, işgal ettikleri fabrikalarda, mitinglerde, yıkımlara karşı gecekondu halkının yanında, öğrencilerin mücadelesinin içinde, hapishanelerden, yoksul gecekondulara kadar her yerde halkın mücadelesinin içinde hem şarkılarıyla hem de direnişlere bizzat katılarak yer almıştır. Binlerce Yıllık Anadolu Tarihinin Ozanları, Pir Sultan Abdallar, Dadaloğulları, Karacaolanlar Bugün Grup Yorum’la Yaşıyor Anadolu halkları hiçbir zaman zulme boyun eğmemiştir. Her daim acılarını da kavgalarını da direngenliğin timsali olan ozanlarıyla dile getirmiş ve egemenlerini tüm yasaklamalarına, sansürlerine karşı dilden akarak bu günlere gelmiştir. Grup YORUM da bu mirasın günümüz temsilcisidir. Çünkü Yorum sadece söyleyen değil aynı zamanda Pir Sultan gibi, Köroğlu gibi, Dadaloğlu gibi mücadelenin en ön safında yer almaktadır. Yorum sadece bir müzik grubu değil aynı zamanda örgütlü mücadele eden ve kitleleri faşizme karşı örgütleyen bir güçtür. O nedenle egemenlerin hep hedef odağında yer almıştır. Halka yol gösteren, öncülük eden, umut aşılayan olarak Yorum halkın mücadelesinde bir sıra neferi 540

Anadolu Efsanesi


olarak yer almaktadır. Grup Yorum Mücadelesinde Ve Şarkılarında; Anti-Emperyalist Mücadele, Emperyalist Çıkarlar Uğruna Yapılan Savaşlar, Hapishane Katliamları, Sevda, Feda Ve Özgür Bir Dünyaya Duyulan Özlem Vardır Ülkemiz emperyalizmin yeni sömürgesidir. Ve uzun yıllardır ülkemizde bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadele edilmekte ve bu mücadele ağır bedellerle ilerlemektedir. Grup YORUM da bu mücadelenin içinde gerek müziği gerekse de pratik olarak eylemlerin içinde yer almaktadır. Amerika Defol Bu Vatan Bizim diyen Dev-Gençlilerin yanı başında Yorum vardır. Hapishanelerde yaşanan katliamlara karşı Kızılcık Şerbeti içtim diyen de Yorum’dur BORAN kasetiyle ölüm orucunda şehit düşen 12’lerin destanını yazıp söyleyende Yorumdur. Grup Yorum, Anadolu Topraklarının “Dünden Yarına” Uzanan Tarihinde, İyi Ve Güzel Olan Ne Varsa Hepsini Bağrında Taşır Ve Bugünkü Kavga Ve Direniş Ruhuyla Birleştirir Grup YORUM günü birlik, popüler müzik yaparak gündemde kalabilme kaygısından alabildiğine uzaktır. Medyatik olmak, her gün gazetelerde televizyonlarda yer alabilmek için olur olmadık akla ziyan her şeyi yapabilenlerin aksine halkın değerlerini müziğiyle sahiplenme duygusunu kurulduğu günden bu yana en yoğun biçimde yaşamıştır. Şan şöhret değil halka ait olan iyi, güzel ne varsa onu yaşatabilmeyi kendisine görev bilmiştir. Sahip olduğu bu misyon onu halkın kavgasının, mücadelesinin ayrılmaz bir şarkısı haline getirmiştir. Nerede bir miting, grev, gecekondu direnişi, işçi eylemi, faşist saldırı varsa halkımız Grup YORUM maşları, türküleri ile duygularını dile getirmiştir. Yorum marşları barikatlar kurup direnmenin coşkusunu en güçlü biçimde hissetmenin aracı olmuştur. Grup YORUM Pir Sultan’dan Ruhi Su’ya, Dadaloğlu’ndan Grup Yorum

541


Mahsuni Şerif’e kadar halkın acılarını, özlemlerini, kavgalarını dile getirenlerin sesini dünden bugüne, bugünlerden yarınlara taşımanın mütevazı adı olmuştur. Asırlar önce söylenen direniş sözleri bugün insanların dilinde, sokaklarda, meydanlarda Grup YORUM aracılığıyla halkın dilinde söylenir olmuştur. Grup YORUM dünden bugüne ve bugünden yarına uzanan halkın direniş ve kavgasını taşımanın onurlu ismidir. Grup YORUM müziğe bakışını şu sözlerle dile getirmiştir; “Bir Ulusun Türkülerini Yapanlar, Yasalarını Yapanlardan Daha Güçlüdür”* Kültür; halkı bir arada tutan, birleştiren bir etkiye sahiptir. Bir halk kültürüyle var olur, kültürüyle yaşar. Bu nedenle her halk, torunlarına, gelecek kuşaklara en değerli hazineleri olarak kültürlerini emanet etmiştir. Yaşamlarında edindikleri tüm tecrübeler, acıları, sevinçleri, günlük yaşamları, gelenekleri, ölümleri... Her şey bu kültürel hazinede saklıdır. Kültürün dalları içinde en etkili olanı müziktir. Çünkü müzik doğrudan duyguları harekete geçirir. Örneğin, arabesk dinleyen birinin bunalıma girmesi, rock dinleyen birinin çevresindeki her şeye karşı isyan duygusu içinde olan tepkisel bir kişiliğe bürünmesi gibi... Ya da bitkisel hayattaki birine sevdiği şarkıları dinleterek yaşama döndürme çabası, bir kuşatmanın ortasında dillerden dökülen marşların motive etmesi ve manevi olarak güç katması gibi... Müzik aynı zamanda kültür dalları içinde en evrensel olanıdır. Sözlerini anlamasanız, dilini bilmeseniz bile müzik sadece melodisi ile sizi etki altına alabilir. Bir evladın arkasından yakılmış bir ağıt, bir zaferi muştulayan bir marş, baskı ve zulme karşı yazılmış isyan türküleri ve daha niceleri... Hangi dilde yazılmış olursa olsun benzer duyguları yaşatır dinleyene. Hasta Siempre, Venceremos gibi devrimci marşların Latin Amerika’dan çıkıp tüm dünya halklarına mal olması, tüm dünya halklarının dilinde slogan haline gelmesi bunun en somut örneklerindendir “Müzik ruhun gıdasıdır” sözü müzikle ilgili söylenmiş en bilinen sözlerden biridir. Ancak her gıda bünyeye iyi gelmez. Bazı 542

Anadolu Efsanesi


gıdalar tam tersine bünyeyi zehirler ve insan ömrünü tüketir. Egemenler bugüne dek müzik de dahil sanatın tüm alanlarını insan ruhunu yerlerde süründürmek ve ömrünü tüketmek için kullandılar. Kültürel olarak yozlaştırılan bir halkı yönetmek çok daha kolaydı çünkü. Egemenlerin bu saldırılarına karşı sürdürülen direnişlerin simgesi oldu şarkılar ve marşlar. Direnmenin tek yolu bağımsızlık ve devrim için savaşmaktır. Ancak Şili’de sosyalist lider Allende’nin dediği gibi “şarkılar olmadan devrim de olmaz”. Şarkılar kavgada en önde yer alırlar. Tüm kitleyi sarar ve ileri götürürler. Marşlarla yürütürsünüz halkı, senfonilerle savaştırırsınız. Tıpkı dilinde bir türkü ölüme koşarak giden Muharrem’ler gibi... 19-22 Aralık’ta üzerlerine bombalar, kurşunlar yağdırılırken türkülerle, halaylarla direnen devrimci tutsaklar gibi... Ağızları zorla kapatılsa bile mırıldanarak şarkı söylemeye devam eden, ölüme kendi yerel halaylarıyla giden Yunanlı direnişçiler gibi... İşkenceciler tarafından parmakları kesilen Victor Jara’nın son nefesine kadar gitarını elinden düşürmemesi gibi... İntifada marşları ile Siyonizm’e ve emperyalizme karşı yiğitçe savaşan Filistinli direnişçiler gibi... Karadeniz’de derelerinin kurutulmasına, yaylalarının yok edilmesine karşı tulumları, horonları ile karşı duran halk gibi... Yüzyıllardır sürdürülen asimilasyon ve yok etme saldırılarına karşı dengbejlik geleneğini geliştirerek kültürünü yaşatma savaşı veren Kürt halkı gibi... Müziğin halkı birleştirici, bütünleştirici ve manevi olarak güçlendirici özelliğine en somut örnek Grup YORUM’un Bağımsız Türkiye konserleri ve 30. yıl konserleridir. Bugüne kadar hiçbir siyasi partinin tonlarca para harcayarak bir araya getiremediği halk kitleleri Grup YORUM konserlerinde bir araya geliyor. Milyonlarca insan devrim türkülerini, marşlarını hep bir ağızdan söyleyerek Grup YORUM’a eşlik ediyor. Bu nasıl olabiliyor? Milyonlarca insana hitap eden, duygularını ayaklandıran şarkılar nasıl yaratılıyor? Bu şarkıların kaynağı nedir? Elbette yine halkın ta kendisidir. Grup Yorum

543


Grup YORUM 30 yıllık tarihi boyunca daima halkın içinde olmuş, halktan öğrenmiş, öğrenirken de halkı etkilemiş, gücüne güç, canına can katmıştır. Şarkılarını halkın acılarından, bir bütün olarak yaşam mücadelesinden süzerek yapmıştır. “...devrimi gerçekleştirmek için halkla birleşmek gerekir. Halkla birleşince şarkılar kendiliğinden gelecektir.”** Grup YORUM’un şarkılarında da halk vardır, umut vardır, direniş vardır. Geleceğe duyulan inanç ve emek vardır. Milyonları birleştiren, farklı farklı birçok kesimden insanı bir araya getiren güç buradadır. Bu güç 30 yıldır damla damla, emek emek birikti. Şehir şehir, mahalle mahalle, sokak sokak gezerek, nerede bir direniş varsa orada olarak yarattı bu gücü Grup YORUM. Fiziksel olarak bulunamadıkları koşullarda ise türküleri ve marşları ile birlikte oldular halkın yanında. Bugün Grup YORUM halayları, marşları olmayan tek bir direniş göremezsiniz. Bütün grevlerde “Hakkın ara sor da gel / Çadırları kur da gel” türküsüyle halaya durur işçiler. Bütün direnişler “Gel ki Şafaklar Tutuşsun” ile başlar. 1 Mayıs alanları “Haklıyız Kazanacağız” marşıyla inler, binlerce insan rap raplarla tempo tutar marşlara. “Özgür Tutsak” marşı bütün voltaların olmazsa olmazıdır. Ölümsüzlüğe uğurladığı her evladının arkasından “Bize Ölüm Yok” marşını haykırır halk, “Omuzdan Tutun Beni” ile halaylara katar şehidini. Zora, baskıya, zulme karşı “Dağlara Gel” diye inletir alanları, “Cemo”lar hep umut olmuştur çünkü. Özgür tutsaklardan madendeki işçisine, memurundan öğrencisine halkın her kesimine hitap eden, halkı gönül telinden yakalayıp, duygularını isyana çeviren bir şarkısı mutlaka vardır Grup YORUM’un. Bu nedenle “Türküler Susmaz Halaylar Sürer”... * William Shakespeare **(Sekou Toure, Aktaran Yeryüzünün Lanetlileri, Sayfa 201)

544

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Türkiye Faşizmine ve Avrupa Emperyalizmine Karşı Tüm Mevzilerde Direnmeye ve Üretmeye Devam Ediyor! Yürüyüş Sayı 101 Ocak 2019 Grup Yorum 34 yaşına girdi. Geleneklerine yeni halkalar ekleyerek, büyümeye devam ediyor. Yeni yılına; yayınladığı yeni besteleriyle, konserleriyle, yılbaşı programlarıyla girdi Grup Yorum. 2019 Ocak ayında, 12 emekçisi, öğrencisi farklı hapishanelerde tutsak bulunuyor. Geçtiğimiz sene defalarca kez gözaltına alındılar, tutuklandılar. Bırakılan üyeleri tekrar tutuklandı, tutuklanan üyeleri mahkemelere çıkarılmadı, kameralı mahkeme dayatıldı. Grup Yorum’un 6 emekçisi, başlarına ödül konulmuş olarak İçişleri Bakanlığı tarafından aranmaya devam ediyor. Avrupa’da Grup Yorum konserleri yasaklanmaya devam ediyor. Bizzat Avrupa emperyalizmi tarafından Grup Yorum emekçileri, konser yaparlarsa gözaltına alınıp Türkiye’ye iade edilmekle tehdit ediliyor. Tüm bu saldırılar karşısında Grup Yorum Avrupa’da da, ülkede de üretmeye ve direnmeye devam ediyor. Yeni öğrenciler yetiştirmeye devam ediyor. Her alanda mücadele ederken, kimileri “Grup Yorum yurt dışına çıkmak zorunda kaldı” diyerek eksik ifade ediyorlar. Bu ifadeyi bazen Grup Yorum’un dostları da kullanıyor. Grup Yorum’u karalamak isteyenler de saldırmak amacıyla kaçkınlık olarak ifade ediyorlar yurt dışına çıkma kararını. “Grup Yorum yurt dışına çıkmak zorunda kaldı” demek, tek başına böyle söylendiğinde eksiktir. Yanlıştır. Bazen sanatçı dostları da bu ifadeyi kullanıyor. Geçtiğimiz günlerde de Haber Türk televizyon kanalında Grup Yorum’un yapımcısı bu ifadeyi kullanmıştı. Koyu sansüre karşın televizyonda canlı yayında Grup Yorum’u sahiplenmiştir. Ancak yukarıdaki ifadeyi başkaları da kullanınca açıklama ihtiyacı doğdu. Grup Yorum

545


Az çok sol, sosyal demokrat çevrede olan herkes biliyor ki Grup Yorum’a sürekli saldırılar yapılıyor ve sürekli gözaltına alınıp tutuklanmaya devam ediyorlar. Ki televizyon programında bu baskılardan da söz etmişti Yorum’un yapımcısı. Yani Grup Yorum ülkede de üretmeye ve direnmeye devam ediyor. “Grup Yorum yurt dışına çımak zorunda kaldı” şeklinde ifade edilmesi yanlıştır; çünkü tüm Grup Yorum üyeleri yurt dışına çıkmış gibi anlaşılır ki bu yanlıştır. Grup Yorum Avrupa’da da üretmeye ve direnmeye devam ediyor. Grup Yorum’un iki emekçisini Avrupa’ya gönderme kararı teslimiyetçi, tasfiyeci solun “kapağı Avrupaya atması”yla aynı değildir. Grup Yorum ülkede dişe diş mücadelesini sürdürürken iki emekçisini Avrupa’ya gönderme kararı aldı. Mücadelesini tatil etmedi. Grup Yorum iki emekçisini ne zaman Avrupa’ya gönderdi? Avrupa emperyalistleri tarafından tüm Avrupa’ya giriş yasakları olduğu bir dönemde gönderdi. “Rahat edecekleri”, hiçbir gözaltı riskinin olmadığı bir ülkeyi tercih etmedi. Çünkü Grup Yorum mücadeleyi sürdürmek amacıyla, mücadelenin bir mevzisi olarak iki emekçisini Avrupa’ya göndermiştir. Avrupa emperyalistlerinin polisi açıktan tehdit etmiştir, Grup Yorum üyelerini gözaltına alıp Türkiye’ye iade etmekle tehdit etmiştir. Grup Yorum ise, gizlenmeyi, “faşizmin baskısının gelip geçmesini” değil mücadeleyi tercih etmiştir. Avrupa’da mücadeleyi sürdüren, İhsan Cibelik tüm riskleri göze alarak, başına ödül konulmuş olmasına rağmen, Avrupa emperyalizminin tehditlerine rağmen konser konser gezmektedir. Yorumcular’ın kararıyla Avrupa’ya giden Selma ve İnan her an tutuklanma riskini göze alarak gittiler. Grup Yorum ülkede ve Avrupa’da birçok cephede mücadelesini sürdürüyor. Bu nedenle tek başına “Grup Yorum yurt dışına çıkmak zorunda kaldı” şeklinde ifade etmek, Grup Yorum’un mü546

Anadolu Efsanesi


cadelesini yok saymak anlamına gelir. Mücadeleyi tatil ettiği anlamı çıkar bu ifadelerden. Tüm Yorumcular’ın yurtdışına çıktığı anlamı çıkar, bu nedenle yanlıştır. Grup Yorum emekçilerinin Avrupa’ya gitmesiyle, “kapağı Avrupa’ya atanlar” aynı değildir. Çünkü Avrupa emperyalizmi tarafından da Avrupa’ya giriş yasağı vardır Yorum emekçilerinin. Çünkü Grup Yorum tüm emperyalizme meydan okumuştur. Amerika’ya ve tüm Avrupa emperyalizmine karşı milyonları bilinçlendirmiştir. Avrupa’daki ırkçılığa karşı, Avrupa’nın her yerinde on binlerce dinleyiciyle konserler örgütlemiştir. Mücadele Kaçkınlığını Seçenlerle, Grup Yorum Emekçilerinin Durumu Aynı Değildir! Grup Yorum tüm saldırılara rağmen ülkede İdil Kültür Merkezi’nde faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Tutuklamalara rağmen, öğrencileriyle, yeni korocularıyla sahneyi boş bırakmıyorlar. Tahliye olan üyeleri hızla sahnedeki yerini alıyor. Şu anda 12 emekçisi, öğrencisi F Tipi hapishanede direnmeye, üretmeye devam ediyor. Halk koroları ülkede çalışmalarına devam ediyor. Başlarına ödül konulan diğer emekçileri de mücadelelerini halkımızın içinde sürdürmeye devam ediyorlar. Ayrıca Avrupa’da konserlerini izlediğimiz Grup Yorum, konser konser gezmeye, direniş direniş halaylarını söylemeye devam ediyor. Grup Yorum ülkede ve Avrupa’da yasaklıdır; ama Avrupa’da da yasaklamalara karşı direniş çadırları kurarak, açlık grevleri yaparak konser hakkını kazanıyor Yorumcular. Kolay, rahat bir sanatçılık değildir yaptıkları. “Engebeli, dolambaçlı, sarp yollarda” göğüs göğüse direnerek Avrupa’da yaşayan emekçi halkımızı, Grup Yorum’suz bırakmıyorlar. Ve sürekli yeni üyeler yetiştirmeye devam ediyorlar. Şunu çok net söylenebilir ki; Grup Yorum mücadelesini büyütGrup Yorum

547


müştür, Grup Yorum halklaş-mıştır, Grup Yorum birçok mevzide mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. 1990’lı yıllarda tüm Grup Yorum emekçileri tutuklanmıştı. O süreçte dayanışma içinde olan sanatçılar olmuştu. Çok değerli sahiplenmelerdi. Bugün de sanatçı dostları dönem dönem sahipleniyorlar Grup Yorum’u. Ancak 1990’lı yıllardan farklı olarak artık Grup Yorum tek yerde, tek cephede sürdürmüyor mücadelesini. Yıllar içinde gelişti, büyüdü, halkımızın içinden yeni Grup Yorum emekçileri çıkardı. Ve artık birçok mevzide mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Yani onlarca Grup Yorum emekçisi içinden ikisini yeni bir mevzi açmak üzere yurt dışına göndermiştir. Sanat faaliyetleri için yeni bir mevzi açmıştır Yorumcular. Türkiye faşizmini teşhir etmek için, uluslararası dayanışmayı örgütlemek için Avrupa’ya çıkmışlardır. “Grup Yorum yurt dışına çıkmak zorunda kaldı” demek, ülkede mücadele etme koşulları olmadığını söylemek anlamına gelir. Mücadeleden kaçanlar karalamak için bu tür sözleri söyleyebilirler. İstedikleri kadar karalasınlar, halkımız biliyor ki Grup Yorum direniyor ve üretiyor. Grup YORUM’un dostları da bu şekilde eksik ifade ettiklerinde yanlış yaptıklarını bilmelidir. Çünkü Grup Yorum ülkede ve Avrupa’da, birçok mevzide mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Tasfiyeci, teslimiyetçi sol ise mülteciliği, mücadele kaçkınlığını tercih etmiştir. Grup Yorum’dan ve savunduğu değerlerden söz ederken bu ayrımı çok kesin, köşeli olarak ifade etmek zorunludur. 1980’li yıllarda tüm sol örgütler “kapağı Avrupa’ya atmış” ve mücadele kaçkınlığının teorisini yapmıştır. Eskilere dair örnekler verdiğimizde “eski defterleri karıştırmayın” diyenler çıkıyor. Bugünü konuşalım diyenler çıkıyor. Elbette bugünü de konuşabiliriz; çünkü mülteciliği, mücadele kaçkınlığını tercih edenlerle ayrımı çok kesin, çok net ifade etmek zorunludur. Örneğin önceki dönem KESK başkanlığı yapan Lami 548

Anadolu Efsanesi


Özgen Avrupa’ya kaçmıştır! Kendi döneminde KESK, OHAL’e karşı hiçbir üyesini sahiplenmemiştir. Tutuk-lanmaktan kurtulmak için yurtdışına kaçmıştır. Ve aynı Lami Özgen, sözde “Çözüm Süreci”nde AKP’nin “Akil Adamı” olarak maaşlı olarak Kürt halkımızı aldatanların başında gelmektedir. Devam edelim; KESK, DİSK, TMOB, TTB... hepsini topladığınızda yüz binlerce kişilik üyeleri olan örgütlerdir; ama tek bir direiş örgütlememişlerdir. Ülkemizin direnen, onurlu aydınları, sanatçıları olan Grup Yorum’un ise 12 emekçisi tutuklu ve 6 emekçisinin başına ödül konulmuştur. 12 Eylül’de de ‘solcular’ Avrupa’ya kaçmışlardı. Avrupa’ya kaç-mayıp bu örgütlerin başında olanlar ise AKP’yle doğrudan ya da dolaylı anlaşmalar yaparak, AKP’nin hiçbir politikasına karşı gelmemişlerdir. Yüksel Direnişçileri’ni ihbar etmişler, devrimcilere kapılarını kapatmışlardır. Türkiye Faşizmi Grup Yorum’a saldırıyor. Avrupa Emperyalizmi Grup Yorum’u yasaklamaya çalışıyor. Kürt milliyetçi hareket, Grup Yorum’un internet erişimini yasak-latmaya çalışıyor. Sonuç olarak; Grup Yorum tüm mevzilerde mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Yeni mevziler açmaya devam ediyor. Yeni mevziler açmaya devam edeceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Avrupa’da da, ülkede de yeni mevziler açmaya devam edecektir. Grup Yorum doğru yolunda ilerlemeye devam etmektedir.

Grup Yorum

549


Faşizmin Sarayı Varsa Bizim de Meclislerimiz Var! Sanat Meclisi 3 Mart 2019

Tüm aydınlara ve sanatçılara çağrımızdır. Bizi aç bırakanlara karşı, bizi işsiz bırakanlara karşı, emeğimizi çalanlara karşı, sanat yapma ve halka sunma hakkımızı elimizden alanlara karşı, halk sevgimizi, halkla olan bağımızı kesmek isteyenlere karşı, düşünce ve ifade özgürlüğümüzü gasp edenlere karşı çözümsüz değiliz! Yeteneklerimizin, becerilerimizin, hayallerimizin ölçüsünü faşist iktidarlar değil, halk takdir eder! Kaybedeceğimiz hiçbir şey yok. Elimizden ekmeğimizi ve düşlerimizden yarınımızı çaldılar. Hepsini geri almanın vakti gelmiştir. Kahrolsun Faşizm Yaşasın Halkın Sanatı!

550

Anadolu Efsanesi


2017-2019 Listelerinize Bestelerimizle Cevap Veriyoruz! İnternetten Yayınlanan yeni Besteler ve Dünden Yarına Ustalarımız Mahsuni Şerif... düzenlemelerinin Demoları... Adalet İstiyoruz Anadolunun Sesiyiz Aynı Hasret Bana Kavgayı Öğret Burası İstanbul Maltepe Büyük Sevda Dilek Diren Yoldaş Emperyalizm Halay Başı Haziran Halkın Avukatları Kızıl Önlük Köroğlu Kürdistanım Hey Liseli Dev Genç Halayı Onurduludr Dağlarımız Seviyorum Taarruz Umuda Dair Umut Güneşi Veda Yürü Yiğidim Yürü Xatır Beto

Grup Yorum

551


Dünden Yarına Ustalarımız Mahsuni Şerif Al Birini Vur Birine Dumanlı Dumanlı Erim Erim Eriyesin Halim Yaman Keser Döner Sap Döner Mevlam Gül Diyerek ADALET İSTİYORUZ Söz Müzik; Umut Gültekin Solist; Umut Gültekin Bağlama; Eren Akar Düzenleme; Umut Gültekin Adaletin yoksa senin yumruk olur bizim eller Adaletin yoksa senin hakkını alır ezilenler Ellerimizde pankartlar dillerimizde sloganlar Adaletin yoksa senin hesabı sorulacak Adaletin yoksa senin kıyametler kopacak Adalet istiyoruz halka açık adalet Adalet istiyoruz halk için adalet Adalet isityoruz katilleri bulacak Adalet istiyoruz zalime vuracak Adaletin yoksa senin adalet yerin bulacak Adaletin yoksa senin genç ömürler hakkını alacak Ellerimizde pankartlar dillerimizde sloganlar

552

Anadolu Efsanesi


Düşleri gerçek kılar Kavgayı öğrenenler Yarını birlikte kurar Umudu büyütenler Adalet istiyoruz halka açık adalet Adalet istiyoruz halk için adalet Adalet isityoruz katilleri bulacak Adalet istiyoruz zalime vuracak ANADOLU’NUN SESİYİZ Söz Müzik; Betül Varan Solist; Betül Varan Düzenleme; Umut Gültekin Bağlama; Eren Akar Vokal; Eren Akar, Umut Gültekin, Özgür Narin, Ege Yılmaz Tutaklıkta dilimizde umudun ezgisi İşkence bedenimizde direniş türküleri Sözümüz mermi bizim sazımız silahımız Düzene barikattır halaylarımız Biz halkız tarih yazan geleceği kuranlarız Dilimizde sevda, dilimizde kavgamız Yasaklar da işte buradayız Tutuklasalar da işte buradayız Notalarımızla vuruyoruz faşizmi Sanatımız kuruyor sosyalizmi Grup Yorum

553


Anadolu’nun sesiyiz Milyonların sözüyüz Zaferin muştusudur türkülerimiz Biz halkız tarih yazan geleceği kuranlarız Dilimizde sevda, dilimizde kavgamız Yasaklar da işte buradayız Tutuklasalar da işte buradayız AYNI HASRET Söz: Nazım HİKMET - Grup YORUM Müzik: Nuri ERYÜKSEL Solist; Eren AKAR Düzenleme: Eren AKAR Çin’den İspanya’ya Ümit burnundan Alaska’ya kadar Her kilometrede Her milibahride Dostlarım ve düşmanlarım var Dostlar ki bir kez olsun selamlaşmadık Ama aynı ekmek aynı hasret Aynı hürriyet için ölebiliriz Berkin’den Alexis’e Okmeydanı’ndan Atina’ya kadar Her barikatında Her direnişinde

554

Anadolu Efsanesi


Dostlarım ve düşmanlarım var Dostlar ki bir kez olsun selamlaşmadık Ama aynı kavga aynı hasret Aynı kurtuluş için ölebiliriz BANA KAVGAYI ÖĞRET Söz; Hasan Biber – Eren Akar Bağlama-Kaval; İhsan Cibellik Koro; Eren Akar, Umut Gültekin, İbrahim Çiçek, İhsan Cibelik Müzik-Düzenleme; Eren Akar Demiri şöyle köze koyacaksın. Kızıllaşınca vuracaksın balyozla. Var gücünle, üstüne üstüne. Aman vermeden. Kaldırıp suya batıracaksın. Kızıl kor suya doyanakadar. Ve kaptığın gibi atacaksın harlanmış ateşe. Kızıl kızıl, çakmak çakmak bakınca gözlerine, yeniden vuracaksın. Şahan gibi Ekmek ve adalet için Onurlu bir yaşam için Savaşacağız Kurtuluş için Şahan gibi Halka zulmedenlere karşı Vatanı satanlara karşı Savaşacağız Kurtuluş için Bir su bir ateş, bir su bir ateş... Böyle çelikleşecek yürek. Eserin özgürlüğün olacak. Önce kavganın çırağı olacaksın, sadece Grup Yorum

555


kitaptan okuyarak değil. Gögüs göğüse yumruk yumruğa vuruşarak. Eli sıkılası usta gibi olacaksın. Eserimiz kurtuluşumuz olacak. Şahan gibi Bir yamaçtan bir yamaca Şahan gibi bir meydandan bir meydana Şahan gibi Dar sokaklarda göğüs göğüse Şahan gibi Ekmek adalet için Onurlu bir yaşam için Savaşacağız Kurtuluş için şahan gibi halka zulmedenlere karşı vatanı satanlara karşı savaşacağız kurtuluş için BURASI İSTANBUL MALTEPE Hayata Sözleri Yazan, Yaşayan, Yaşatan; Mahir Çayan-Hüseyin Cevahir Girii Şiiri; Grup YORUM Müzik; Umut Gültekin Düzenleme; İnan Altın Şiiri okuyan; Selma Altın-İhsan Cibelik 1 Kıta Solist; Umut Gültekin 556

Anadolu Efsanesi


2-3 Kıta; Eren Akar Bağlama; İhsan Cibelik Klavyeli Çalgılar; İnan Altın İki yiğit önder iki adalı Hüseyin Cevahir Mahir Çayan tarih 19711 haziran İstanbul Maltepe burası Orhan gazi caddesi küçük bar sokak 8 nolu ev. Ev değil ada ada. Bir tarih yazıldı burada. Hüseyin ve Mahir bir çift göz olup baktılar tairhe. Gücünü gördüler, halk deryasının. Baktılar geleceğe kurutluşunu gördüler, zincirlenmiş vatanın. Yüreklerine baktılar, en saf halini gördüler, sevginin ve yoldaşığın. Cevahir ve Çayan onlar halka güvevenen birer can. Onlar insan gibi insan. Onlar namus onlar vicdan. İstanbul Maltepe burası. Kuşatılmışlardı. Evet. Çoktu düşman. Öyle olur her başlangıçta. Silahlar eşit değildi, olmayacak da hiçbir zaman. Saltanatın kof gücüyle emretti kuşatan; “teslim olun!” Ve fakat cüret ile yazılmıştır yep yeni hat; “Asla teslim olamayacağız!” diye patlamıştır egemenlerin suratında tokat. İstanbul Maltepe burası Anadolu devrimi buradan başladı. 50 yıldır zalimden sıkılacak el umanlara 51 saat boyunca selam gönderdiler taaruzun coşkusuyla. 50 yıllık ürekekliğin kabuğunu 51 saatte kırdılar vuruşa vuruşa. Kanından canından olsa da bir tek gülü uzatan, ihanet etmediler kzıl karanfillerle döşenecek yola. 23 kurşun 23 yerinden akıttı kanını Cevahirin 23 kurşun 23 bin kez bağlılık yeminidir yaralı yüreğinde Mahirin Ve sonra Mahir yüreklilerin Elde silah sol yanında Cevahir Mahirce dövüşenlerin... Burası istanbul maltepe Grup Yorum

557


Cevahir vurudu kahpece Eylemi yadigar bizlere Kalacak Cevahir yoldaşın 1971 haziran vuruldu Çok değerli militan Oligarşiye korku salan Mertliği Cevahir yoldaşın Etrafı alındı kordona Sırtını dayadı Çayana Öfkeyle sarıldı “Thomson”a Dersimli cevahir yoldaşım BÜYÜK SEVDA Söz Müzik; Grup YORUM Solist; Umut Gültekin Şiir; Evin Timtik Düzenleme; Mesut Eröksüz Şiir; Sarı yıldızım Seni alnımda taşırım Tüm sağır kulaklara Adını fısıldarım Göklerde dalgalanacağın Günler gelecek Adın andımda 558

Anadolu Efsanesi


Yüreğime kazıdım Kahramanlardan bana Mirastır yıldızım Adını hücremde Duvarıma kazıdım Umudun rengiyle yan yana gelince Yolumu kaybetmem Pusulamdır yıldızım Halkımın bağrına basıp Gururla göğsünde taşıyacağı Yarasına merhem Derdine çare olacağı Düşmana öfkemin Halkıma sevgimin nişanı Karanlığa meşela Benim sarı yıldızım. Şarkı sözü; Ben bu büyük sevdayı yüreğimden arttırdım. Yedi kilit ardında, hep zulamda sakladım. Kar oldu, boran oldu Bulutlara sakladım, Kış geçti bahar geldi, Bir gül gibi sakladım. Karanlık zindanlarda Grup Yorum

559


Gün ışığına saydım O uzun açlıklarda, Ekmeğe, tuza saydım Kar oldu, boran oldu Bulutlara sakladım, Kış geçti bahar geldi, Bir gül gibi sakladım DİLEK Söz Müzik; Grup YORUM Düzenleme-Solist; Umut Gültekin Armutlunun konduları Uyanır bir gece yarısı Kanımıza susamış susamış susamış Eli tetikte kör olası Adaletsiz kalmaz kimse Öfkemiz birleşirse Bozuk adalet yeter artık Hesap vakti geldi işte Direniş var mayasında Boyun eğmez celladına Gözü kara dileğin Vurulmuş vurulmuş öfke büyür yarasında

560

Anadolu Efsanesi


Adaletsiz kalmaz kimse Öfkemiz birleşirse Bozuk adalet yeter artık Hesap vakti geldi işte İşgal edilmiş evleri Çalınmış genç ömürleri Vurulmuş Berkin’im Yılmaz’ım Dileğim Adalet tek dilekleri Adaletsiz kalmaz kimse Öfkemiz birleşirse Bozuk adalet yeter artık Hesap vakti geldi işte Galoş giymediniz Kefen giydireceğiz Bernalar Çiğdemleriz Bilgehanlarız biz Gece bizim gün bizim Zafer bizim oalcak Halkın adaletidir hesabı sorulacak Bize yas tutmak yok Bileriz kinimizi Soğutma yüreğini Unutma katilleri Zallimin aldığı can yaşayacak Halkın adaletidir hesabı sorulacak

Grup Yorum

561


DİREN YOLDAŞ Söz; İhsan Cibelik-Selma Altın Müzik; İhsan Cibelik-Mesut Eröksüz-İnan Altın Düzenleme; Grup Yorum Şiiri okuyanlar; Eren Akar-Ahmet Çiçek 1.Kıta Solist; Umut Gültekin 2. Kıta Solist; Ege Yılmaz Bağlama; Eren Akar Gitar; Umut Gültekin Kaval; İhsan Cibelik Klavyeli Çalgılar; İnan Altın Koro Vokal; Selma Altın,Umut Gültekin, Eren Akar, Ege Yılmaz, İbrahim Çiçek, İhsan Cibelik, İnan Altın Merhaba yoldaşlar. Merhaba Barkın Betül Seher Taylan Sultan Dilan... Merhaba Helin, Özgür, Fırat, Dilan, Eren, Bahar... Ve zulmun hücrelerinde umudun türkülerini söylerek direnen tüm yoldaşlarımız. Hepinize merhaba... Sevgili Bergün saçlarını yoluyorlar ya hani... Yoluyorlar... Çünkü güçleri yetmiyor halkımızın bağrına ektiğmizi türkülerimize. Ama nafile tohumlar toprağa, tomurcuklar güle koşmaya devam ediyor. Tutsaklık, ödül, ölüm girdabına kapılmayıp, yasaklarına cevap veriyoruz şarkılarımızla. Onlar işkencelerle suç unusuru bulamazlar. Ve hücreye koşa koşa gelen adletsizlik, üç kelimden ibraet; “Soruşturmaya gerek yoktur!” Hayır! Biz sorarız, soruştururuz. Ve yolunan saçının her bir teli için binlerce satır destanlar yazarız. Milyonlara anlatırız; Zulum ne, Adalet ne, Onur ne, Hesap ne!... Siz tutuklanalıberidir ki her Seher vakti hayatı üretenler dökülerken yollara, yine öfkeli ve umutlu ezgiler düsüşer sazımıza. Fırat gibi coşkunca akar kanımız damarlarımızda. Omuz omuza kurdğumuz Dilanlarımızla biz yine direniş alanlarında siz yine omuz başımızdasınız. Nasıl, Taylandır vurulup düşerken kavgayı büyüten, işte öyle yepyeni gelenekeler yaratmaya devam ediyoruz. Tarihimizin gerçek Sultanları, derya deniz ustalarımza yaslanıp yola çıkmışız ki, el pençe divan durmayıp padişaha, saraylara, devam ederiz günümüzün Erenlerinin sazını 562

Anadolu Efsanesi


çalmaya. Zalimin zifiri karanlıklarından doğarız fakat gökyüzünde Betül misali dağıtırız puslu geceyi bir çığlık ile. Kuş nasıl binbir emekle kurduğu Helinde, büyütürse yavrularını; her nefeste ille diyerek büyürtürüz kavgayı. Yurdumuza özgür bir Bahar gelinceye gelinceye kadar... Bu şarkımız sizleredir Mızrap tele değdiğinde Umut sarar her yanı direniriz halaylarda Başımışa ödül konmuş Hapislik var ölüm var ak cefadır alnımıza hey Öfke büyür o yolunan saçımızn her telinde Hesap olur o korkulan sazı çalan bileğimizde Hücre hücre elden ele baş eğmeyen bestelerle Duvarları vız gelir bize Diren yoldaş Diren inanki biz haklıyız Yenilmeyiz çünkü biz halkın bağrında saklıyız Yok olmayız çünkü biz halkın bağrında saklıyız Yoksul halk çocuklarıyız Anadolu toprağımız Sevdamızla öfkemizle hey Dadallardan Mahirlerden El almışız tarihten yazıyoruz türkülerle hey Ser verip sır vermeyen Yoksul halkın halkın evlerinde Grup Yorum

563


Tohum ekip kök salmışısz Berektli yüreğinde Tomurcuklar güle koşar Bayrak elden ele coşar Türkü varsa ölüm susar Diren yoldaş Diren inanki biz haklıyız Yenilmeyiz çünkü biz Halkın bağrında saklıyız Yok olmayız çünkü biz Halkın bağrında saklıyız EMPERYALİZM Söz; Hasan Biber-Umut Gültekin Müzik; Hasan Biber 1.Bölüm Solist; Umut Gültekin 2.Bölüm Slolist; Eren Akar Saz; İhsan Cibelik Gitar; Umut Gültekin Şiirler; Ahmet Çiçek-Eren Akar Klaveli Çalgılar; Umut Gültekin Düzenleme; Umut Gültekin Katil Amerika Ortadoğdu’dan defol! Değil mi ki postallarınla girdin vatanıma Hoş geldin mezarına Suriyenin kentleri Yandı evleri 564

Anadolu Efsanesi


Katlediyor çocukları Emperyalizmin dölleri Katlediyor çocukları Emperyalizmin dölleri Emperyalizm emperyalizm Hem alçaksın hem de zalim Suriyedir vatanımız Gömeceğiz seni zalim Suriyedir vatanımız Gömeceğiz seni zalim Tüm dünyada döktüğün kanımızın bir hesabı var soracağız* Acımız kadar adaletli olacağız Irak’ta Afganistan’da Kükredin halklara Alişan’ın korkusuyla Tırmandın donla damlara Emperyalizm emperyalizm Hem zalimsin hem alçaksın Ne kadar kükresen de Sen kağıttan bir kaplansın Burası Filistin evimiz Halkız biz halk En büyük aileyiz Anahtarlarımızı 70 yıldır saklıyoruz Grup Yorum

565


Her yıl bugün evimize dönmek için yürüyoruz 8 aylık bebemizle, tekerlekli sandalyemizle Ölüyoruz ama yürüyoruz. Çünkü Filistin vatanımız. Bizim büyük evimiz. Dedemizden emanettir Anahtarlar sapanlar İntifada çocuklarız Savaşarak büyüyoruz İntifada çocuklarız Savaşarak büyüyoruz Emperyalizm emperyalizm Hem alçaksın hem de zalim 70 yıllık acımızla Kahrolacak Siyonizm 70 yıllık acımızla Kahrolacak Siyonizm Tarih biziz Önce dünyanın altıda birini Sonra üçte birini Emperyalist zincirlerden koparan biziz İşte seni bu tarihe gömeceğiz. Emperyalizmin kurbanı değil celladı olacağız. Çünkü biz halkız, haklıyız. Adımız var tarihlerde Vietnam’da Sovyetler’de 566

Anadolu Efsanesi


Sileceğiz tüm dünyada adını ebediyeten Emperyalizm emperyalizm Hem alçaksın hem de zalim Kıracağız çarklarını Yaşasın Sosyalizm. HALAY BAŞI Söz Müzik; Grup YORUM Halayın başındasın Adalet düşündesin Zalimin karşısında Şafak Şafak gözlerin Vur vur yoldaş ile vur Şu düzenin çarkına vur Vur vur yoldaş ile vur Hırsızların sarayına vur Rahat uyu yoldaşım Yarın bizim olacak Bahtiyar gülüşünle Özgür günler doğacak Vur vur yoldaş ile vur Şu düzenin çarkına vur Vur vur yoldaş ile vur Hırsızların sarayına vur Elif Şafak Bahtiyar Yıkılacak saraylar Onlar bizi seviyor Biz de sizi yoldaşlar Vur vur yoldaş ile vur Şu düzenin çarkına vur Vur vur yoldaş ile vur Grup Yorum

567


Zalimlerin sarayına vur HALKIN AVUKATLARI Söz; Özgür Tutsak Osman Beyazkaya-Grup YORUM Düzenleme; İhsan Cibelik-Eren Akar Solistler; Umut Gültekin-Eren Akar Vokal; Ege Yılmaz Şiir; Evin Timtik Tarih yazdı, biz tutanağa geçiriyoruz! Bu duruşmada halkın adaletinin hükmünü tarihe yazıyoruz! Birinci sanık, ayağa kalk! Adın emperyalizm. Suçun sömürgecilik. İkinci sanık ayağa kalk! Adın oligarşi, işbirlikçi! Suçun: vatanı satmak! Şimdi söz halkın avukatlarında. Halk adına vekaleten değil, asaleten! Açtık vatan hainlerinin dosyasını, baktık suçlarına. Suç, halkı soymak Suç, çocuklarımıza kıymak! Suç, uyuşturucu ile uyutmak! Suç, yerin altında ve üstünde ne varsa, Anadolumuzu yağmalamak! Suç dosyası dolu! Ve işte bundan aç, işsiz, yoksul Anadolu. Halkın avukatları konuşunca kürsüde, Zukmün savcıları, yargıçları bit kadar küçülür tarihin gözünde. Gereği düşünüldü; SUÇLUSUNUZ! Artık Anadolu’da yoktur yeriniz! Halkın avukatları, adalet uğruna savaşan 568

Anadolu Efsanesi


Kaçbin yıllık kavgadan, çıkar gelir kan revan Yeni sömürge vatanda, özü yoksulluk isyan Haksızlar ve zenginler ona amansız düşman! Yasa halka pranga, boynundaki zincirse Halkın Avukatı ordadır, halkın parmağı incinirrse Halkın evlatları, tecrite kafa tutar Bitti denilen yerde, yeni destanlar yazar! Halkın alınteridir, ekmeğidir adalet, Hakikatin yolunda, vuruşacağız elbet, Halkın omuzbaşında, haklının müdafisi, Halkın Avukatları, adaletin gür sesi! İçinde halk olmayan, Hükümler hükümsüzdür. Gücümüz tarihsel, siyasal haklılıktır Halkın adaletinin terazisi hiç şaşmaz, Çünkü adaletlidir, halkın acısı kadar! Kucaktaysa ölümüz, döküldüyse kanımız. Adalet savaşçıları, doğurur yoksul halkımız. Devrimci hayatların sahibi vekaleten Mahkeme kürsüsünde savunur asaleten. Kısa çöpün uzun çöpten hakkını almasıdır adalet! Hakikatin yolunda, vuruşacağız elbet! Halkın adaletidir, kaçınılmaz olan, Halkın avukatları, halkın hakkını koruyan! Grup Yorum

569


Li gunde yeşilyurte, hatta roboskiye, Me zulum u berxwedan, did bı gelle me kurd ra. u Qirina Daye Taybet, amra ji muhamiye gellan ra Tekoşina me ji bo, rızgar büne gelle Kurda. Türk Kürt Arap Ermeni, Anadolu halkları Kendi kaderimizi tayin etmek hakkımız Sevgi yalnız sevgiyle, güven yalnız güvenle Karşılık bulduğunda, özgürleşir vatanımız! Öfke ve cüret, adaletin iki çocuğu Vurur kılıcı onlar, değiştirir hukuku. Karar tarihindir, düzeniniz yıkılacak Der ki Halkın Avukatları, halkımız kazanacak! Tarihin Çöplüğüne gömdük sizi! Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak kan revan. Sorulmadık hesap kalmayacak! Ezilenler, yoksullar adına son sözümüzdür: VERDİĞİNİZ HER KARAR HÜKÜMSÜZDÜR! HAZİRAN Söz Müzik; Nuri Eryüksel Düzenleme; Mesut Eröksüz-Umut Gültekin Solist; Umut Gültekin Bura İstanbul bre Dövüşür ağaç bile Bazen bir taş bir bakış Serer zorbayı yere

570

Anadolu Efsanesi


Her yerdeyiz her yerde Vatan bizim halk bizim Geleceğiz yine bekleyin bizi Kökümüz orman bizim Acı, hesap sorulmadan Çalınan alınmadan Bitmez böyle haziran Ekmek eve varmadan Her yerdeyiz her yerde Vatan bizim halk bizim Geleceğiz yine bekleyin bizi Kökümüz orman bizim KIZIL ÖNLÜK Söz-Müzik-Düzenleme-Solist; Umut Gültekin-Ege Yılmaz Yalanlar çökmüş karanlığa Korkular Büyümüş Karanlığın ortasında Direniş günü doğmuş Balık sudan çıkarsa Çiçek suzuz kalırsa Su alev alırsa İnsan ekmeksiz kalırsa Giyerim Kızıl Önlüğümü Hakkımı Aklımı çalanlara karşı Emeğimi Ekmeğimi çalanlara karşı Giyerim Kızıl Önlüğümü Zaferin adı önlüğüm Gece aydınlanıyor Kızıl önlüğüm Grup Yorum

571


Zaferin türksünü söylüyor Balık sudan çıkarsa Çiçek suzuz kalırsa Su alev alırsa İnsan ekmeksiz kalırsa Giyerim Kızıl Önlüğümü Hakkımı Aklımı çalanlara karşı Emeğimi Ekmeğimi çalanlara karşı Giyerim Kızıl Önlüğümü KÖROĞLU Söz; Köroğlu Müzik;Grup YORUM Düzenleme-Solist; Ege YILMAZ Yasladım sırtımı dağ ile taşa Eşkiyadır diye çatılır bana Karşımda düşmanım bey ile paşa Bağrım hedef oklar atılır bana Köroğlu’yum kayaları yararım Halkın kılıcıyım hakkı ararım Şahtan padişahtan hesap sorarım Uykudan uyanan katılır bana

572

Anadolu Efsanesi


KÜRDİSTANIM HEY Ah dostlar Bu halimiz nedir, bize ne oldu böyle? Dost kimdir, düşman kimdir… Biz bilmez olduk. Ne için ölüyoruz… Bilmez olduk. Düşman ile barış olmaz diye bilirdik. Bu halimiz nedir dostlar? Barış koymuşlar adını Bize düşmüş bombaları Amerikan uşakları hey…! Ak güvercin kılığında Ak babadır kanımızda Diren Kürdistanım diren hey…! Kürdüm Kürdistanım hey…! Yaralı yiğit vatanım hey…! Zafere yürü isyanım Bağımsız özgür vatanım Diren Kürdistanım diren hey…! Tek yol devrim, tek kurtuluş sosyalizm Kurtuluşun tek yoludur, birleşmeli kollarımız. Anadolu halklarıyız hey…! Aynı umudun sesini haykıralım dağa taşa Diren Kürdistanım diren hey…!

Grup Yorum

573


Sırtlanlarla çakallarla uzlaşanlar kurtulmamış Tarih bunu böyle yazmış hey…! Kurtuluşun tek yolu var Birleşmeli bütün halklar Diren Kürdistanım diren hey…! LİSELİ DEV-GENÇ HALAYI Söz Müzik; Ali Aracı-Betül Varan Solist; Umut Gültekin Düzenleme; İhsan Cibelik-Eren Akar Berkin’in yoldaşlarıyız Kavganın çırağıyız Halkız biz, halk çocuklarıyız Türküz Kürtüz Arabız Biz liseli DEV-GENÇ’liyiz Bünyamin’iz Sılayız Biz Liseli DEV-GENÇ’liyiz Bağımsızlık İsteriz Biz Liseli DEV-GENÇ’iyiz Kurtuluş Kavgamızda Biz liseli DEV-GENÇ’liyiz Bünyamin’iz Sılayız Biz Liseli DEV-GENÇ’liyiz Bağımsızlık İsteriz Yarıyolda bırakmayız 574

Anadolu Efsanesi


Birbirimizi satmayız Eğitim bizim hakkımız Söke söke alırız Biz liseli DEV-GENÇ’liyiz Bünyamin’iz Sılayız Biz Liseli DEV-GENÇ’liyiz Bağımsızlık İsteriz Biz Liseli Dev-Gençliyiz Kurtuluş ellerimizde Biz Liseli Dev-Gençliyiz Bünyaminiz Sılayız Bağımsızlık isteriz

Orta okul liseliyiz Sınav Yarış İstemeyiz Vatanım Anadolu’yu Fedayla Koruyanız Biz liseli DEV-GENÇ’liyiz Bünyamin’iz Sılayız Biz Liseli DEV-GENÇ’liyiz Bağımsızlık İsteriz Biz Liseli Dev-Gençliyiz Kurtuluş ellerimizde Biz Liseli Dev-Gençliyiz Grup Yorum

575


Bünyaminiz Sılayız Bağımsızlık isteriz Demokrasi isteriz Sosyalizm isteriz ONURLUDUR DAĞLARIMIZ Söz-Müzik; Grup Yorum Düzenleme Grup Yorum Zulmün zemherisi sarsa da her yanı Meskendir bize Dersim’in dağları Daha coşkun akar Munzur’un suyu Tenimiz toprağa kavuşunca Daha kızıl söker bir gün O gülen Şafak Karanlığı namlumuz delince Onurludur dağlarımız Şahansız kalmaz Onurludur dağlarımız sımsıkı sarar Onurludur dağlarımız bağrını açar Onurludur dağlarımız Dersim’i sarar Şu Dersim’e Şahan olduk, rüzgar olduk. Bağımsızlık şiarımızla yeşeriyor bozkırları, koyakları Anadolu’nun. Bu halkın en onurlu, en fedakar, en mutevazı damarıdır atar dağlarda. Dersim dağlarından yankılanır şimdi halkın kurtuluş sesi. Bu ses Leyla’nın, Mahir’in, Oğuz’un sesi. Bu sesi iyi dinleyin, açın yüreğinizi. Sığınağımız mezar yeri. Ölüm yağıyor gökten. Sesleniyoruz yoldaşlara, Kenan, Tuncer, Mustafa, Melih, Hüseyin, Neredesiniz? Murat, Naciye, Hünkar, Aysun, Tarık, Bünyamin... Cevap yok! Öyle bir sessizlik ki, karşılığı çığlık oluyor içimizde. Bir kez daha suluyoruz şu Dersim’in toprağını. Altında kalan o delikanlı ömürlerimizle. 576

Anadolu Efsanesi


Patikalar, yamaçlar sırtında geçti günler. Ne bizim yüreklerimizin, ne de dağlarımızın yangını södü. Yaralarımızı sardı emekçi elleriyle, merhem oldu sıcak çorbasıyla halkımız. Yangınların içinden çıkıp umutla eştik toprağı. Çıkardık altından yoldaş yadigarı mavzerimizi. Ve yeniden, yeniden umudun rüzgarına yelken açtık. Zalime karşı cenge tutuştuk. Yüzyıllar ki dağlarımız meskendir boyun eğmeyenlere, bir canımız var feda olsun yangınların bağrında yeşerecek güzel günlere... Günü gelince gökleri yırtarız Zifiri karanlığa yıldız çakarız İnancımızdır bahara Yayılır dalga dalga Dağdan kopan ateşimiz tütüyor ocaklarda Bir düşende toprağa filizlenir yarına Acıyı bal eylemek yiğidin mayasında Dağlarda Onur yürü gerillalar vurunca Kavga ateşi büyür can fedaya durunca SEVİYORUM Söz Müzik; Umut Gültekin Solist; Umut Gültekin Düzenleme Umut Gültekin Barikatın başında direnişin içinde Hakikatin gücüyle düşlerim seninle Yürüyorum ben özgür bir vatana Seninle Seviyorum kavgamı Grup Yorum

577


Seviyorum vatanımı Kavganın içindeyim Sevdamız büyüsün diye Bu kavga seninle Bugünden yarına Sevdadan fedaya Güç olsun halkıma Vuruşurum ben Adaletin uğruna seninle Seviyorum kavgamı Seviyorum vatanımı Kavganın içindeyim Sevdamız büyüsün diye Bu kavga seninle TAARRUZ Söz-Müzik; Sultan Gökçek, Şakran Hapishanesi Özgür Tutsakları Solist; Sultan Gökçek Vokal; Umut Gültekin, Ege Yılmaz Düzenleme; Umut Gültekin Düştük devrim tarlasına Umut saçan tohumlarız Birçok filizimiz olacak Biz kazanacağız 578

Anadolu Efsanesi


Apo’yduk açlıkta Engin’dik sayımda Kefenleri giymeyiz hücreleri harlarız Umudu büytürüz taaruzla Açlıkları taarruzdur şimdi Direnişimiz zaferlere koşuyor Yüreğimiz Apo’ların izinden Düşmanı titretiyor UMUDA DAİR Söz Müzik; Grup Yorum Başeğmeyen yürekle umut dolu gözlerle Güneşi kucaklarız sazımız elimizde Enginleri aşarken halkımızın gücüyle Türküler surmaz sürer milyonların dilinde Bir türkü söyleyelim yaşama dair Çifte su verilmiş kavgaya dair En zorlu günlerde inanca dair Kenetlenmiş yürekle sevdaya dair Baştan başa sarıp yurdu umuda dair Meydanlara sığmayan onurun sesiyiz biz Zulme karşı yılmayan direniş ateşiyiz Zaferin müjdesiziyiz devrimin türküsyüz Halaylar durmaz sürer milyonların dilinde

Grup Yorum

579


Bir türkü söyleyelim yaşama dair Çifte su verilmiş kavgaya dair En zorlu günlerde inanca dair Kenetlenmiş yürekle sevdaya dair Baştan başa sarıp yurdu umuda dair UMUT GÜNEŞİ Söz-Müzik; Grup Yorum Meydanlarda direniş yeminleri Yankılanınca umutlu yarınlara Karanlığa meydan okuyan yürekler Açlığıyla ışıtır geceyi (Kazanır Zaferi) Yükseliyor dalga dalga Yayılıyor direnişin haykıran sesi Işıtıyor kör geceyi Yüreklerde parıldayan umut güneşi Solmasın diye bağrımızdaki kavganın çiçeği Doyulur adalete hasreti birleşince halkın güçlü elleri Zaferin duyulur ayak sesleri yumruklar kavgaya tutuşunca (onuru ekmeği savununca) VEDA Söz; Grup YORUM Müzik; Mesut Eröksüz Şiir 1.Bölüm; Anti Emperyalist Cephe Emekçisi Şükriye Akar Şiir 2.Bölüm; Ahmet Çiçek 580

Anadolu Efsanesi


Düzenleme; Eren Akar 1. ANLATIM: Günlerden ADALET! Yoksul mahalle sokakları katilleri de tanır, katillerden hesap soranları da Bu katiller faşizmin uyuşturucu çeteleri, Bu katiller devletin polisleri Hesap soranlar ise yoksul halk çocukları, halkın en yiğit evlatları. Uyuşturucu, yoksul mahallelerde köşebaşlarında Uyuşturucu, okul önlerinde ekmek arasında Uyuşturucunun karı ise burjuvazinin kasasında! Neden diye sordu Devrim! Neden yoksul mahallelerde satılır uyuşturucu? ÇÜNKÜ; Yoksulun karnı açsa eğer, çocuğuna pantolon alamıyorsa eğer, sobasında yakacak kömürü yoksa eğer, Başkaldırmasın, hakkını aramasın, beyni dumanlı olsun ister burjuvazi! DÜZEN, YOKSUL HALK ÇOCUKLARINI ÇÖPE FIRLATIR! Uyuşturucuyla aklını, Fuhuşla bedenini, Kumarla emeğini çalar! Oysa binbir renkteki çiçektir onlar... Hepsi YOKSUL HALK ÇOCUKLARI! İbrahim Devrim, yani devrimcilik; “Onları düzenin bataklığından, çöplüğünden çıkaracak!” Grup Yorum

581


Dünyanın en güzel bahçesini kuracaklar kendi elleriyle, emekleriyle O çiçekler, kendilerinden çalınan her şey için devrimcileşecek; hayatlarını, geleceklerini çalanlardan HESAP SORACAK, SAVAŞACAK ve YENİ BİR DÜNYA KURACAKLAR! Ve İbrahim Devrim, halkın matbaasından cevap verdi kanımızı emen, beynimizi uyuşturan halk düşmanlarına: “UYUŞTURUCU SATAN EFO’YU CEZALANDIRDIK” Torbacıların ağababaları canevinden vurulmuş. Kuşattılar İbrahim Devrim’in kaldığı evi! Ve bir Cepheli nasıl direnir düştü yine tarih notunu! Düşen Cepheli’nin sıra neferliğiyle... Duvara Cevahirmişçesine dayadı sırtını İbrahim Devrim. Maltepe’den bugünlere kuşatma aynı, Kuşatmayı dağıtacak irade, inanç, kararlılık aynı, Katillerin aldıkları cevap aynı! Direniş, kurşunlar, sloganlar... İlk değildi, son da olmayacak yozlaşmaya karşı savaşanlar! Tarihe kanla yazılacaktı kavganın sıra neferleri. Kemal, Birol, Recep, Hasan Ferit’lerle geldik bugüne, İbrahim Devrim’e! O GECE Karanlığın ortasında, çakalların kuşatmasında, tarih onurlu bir sayfa daha yazıyordu devrim için. Ve VEDA ediyordu Devrim; çetesiz, uyuşturucusuz, fuhuşsuz bir dünya için! O GECE Karanlık aydınlığa çıkıyordu. Polisler ve uyuşturucu çeteleri sırt sırtaydı. UYUŞTURUCU SATAN, SATTIRAN, KORUYAN, KOLLAYAN ONLAR; 582

Anadolu Efsanesi


UYUŞTURUCUYA KARŞI SAVAŞAN, SAVAŞTIRAN DEVRİMCİLER, İBRAHİM DEVRİM! O GECE Onurun kalesinde, dışarıda torbacıları savunanlar, koruyanlar; içeride torbacıları cezalandıranlar! 2. ANLATIM: “ ‘Silahını bırak. Teslim ol!’ sesleri geliyordu. O sırada Devrim’in çatışmaya girdiğini anladım. Eşim ve kızım korkup ağlamaya başlamıştı. Onları yere yatırıp yatağı üstlerine çektim. Sonra ben sürünerek Devrim’in yanına gittim. O sırada sadece Devrim ateş ediyordu. Duvara yaslanıp siper alıyor, sonra pencereden dışarıya ateş ediyordu. Heyecanlıydı... Onu tuttum silkeledim. “N’apıyorsun? Çıkacağın yeri biliyordun” dedim. Arka camı o bizde kalınca açık bırakıyorduk. Oradan kaçma şansı vardı. Emin değilim tabii, belki orayı da kapatmışlardı; ama sanmıyorum. Hiç o tarafa gitmeyi düşünmemiş. Ayakkabıları kapıda duruyordu. “Eşim var çocuk var. Sen n’apıyorsun?” dedim. “Tamam abi sen içeri, onların yanına geç” dedi bana. “Abi; sizi, halkımızı çok seviyorum” dedi. “Abi, hoşçakal” dedi. Dışarıya: “Evde çocuk var ateş etmeyin” diye bağırdı. Ben o sırada odaya eşim ve kızımın yanına geçtim. Dışarıdan: “Çapraz ateşe alın” sesi gelince eşim ve kızımın üstüne yatGrup Yorum

583


tım. Sonra kapının kırılmasının sesini duydum. Onlar içeri girmeye çalışırken Devrim’in silahının sesini duydum. Ben, eşim ve çocuğumun üzerindeyken odaya girdiler. Bağırdım ‘çocuk var’ diye. “Kalk ışığı yak” dediler. Işığı yaktım. Eşimi ve kızımı görünce “Burada aile var” deyip beni odadan dışarıya çıkardılar. Devrim’i gördüm. Sol şakağında bir iz gördüm. Kan mı sıçradı anlayamadım o an. Beni mutfağa götürüp dövdüler. “Sıkalım mı lan kafana? Teröristleri mi besliyorsun evinde?” diye tehdit ettiler. O sırada annem yukarıdan bağırıyormuş. “Oğlum nasıl? Gösterin bana, atarım kendimi yoksa aşağı” diye. Annem öyle tepki gösterince beni eşimin yanına aldılar. Üst kattaki ailemden birini çağırdık. Kızımı onlara verdim. Sonra eşim ve beni çıkardılar. Eşim odadan çıkıp Devrim’i görünce “Kardeşim” diye bağırarak ağladı. Devrim’in sesini hiç duymadım. Ne ah, ne de başka bir cümle! Onlar kapıyı kırdıktan sonra sadece bir el silah sesi duydum. Sonra sesler kesildi. ŞARKI SÖZÜ: Zulmün en büyük silahı ölümse eğer, Ölümü yenebilenin hakkıdır zafer! Sona eren bir ömürdür, biten bir beden! Yaşamak ki tereddütsüz ölmektir bazen! Amansız, vedasız bir gidiştir bu, Muzaffer kahraman, bir gidiştir bu. İşte belki son defa vuruyor yürek, Gönlümüzün toprağına umut ekerek. 584

Anadolu Efsanesi


Amansız, vedasız bir gidiştir bu, Muzaffer kahraman bir gidiştir bu. XATİR BE TO (Hoşça kal) Roja wusar ti mara şiya Zere ma de ji re jibya Rûhe to ni ka serî kayde Kaye Munzur’a fetelina Xatır be to kena Dersime Hevalara sılam vaze Roje her tim bela rinde Maye to ra zav heskene Dızmın terso miyog tara Erde welat sero ciceka Şiyina to mariji veyvo Mare merdeni çina Elif’a Sultan’a mava Na taritiya go bıgedyo Welat xwe ra veyvik biya YÜRÜ YİĞİDİM Söz Müzik; Helin Bölek Solist; Ege Yılmaz-Selma Altın Gitar; İnan Altın Bağlama-Kaval; İhsan Cibelik Düzenleme; Ege Yılmaz Grup Yorum

585


Sevgili Helin seni tutsak ettiler ama susturamadılar. Bugün senin sesin benim. Ben 17 yaşında genç bir Yorum emekçisiyim. Grup Yorum şarkılarıyla büyüdüm. Senin kaleminden dökülen ezgiler bugün benim dilimde. Grup Yorum Halktır, benim, biziz. Yiğitlerin diyarında ölmsüz şarkıların sesiyiz. Tutsak ya da değil, kavgada yerini alan umudun sesiyiz. Şarkımızı birlikte söyleyelim, size selam direnişimize güç olsun... Hançerlenmiş bağrımdan kanar durur vatanım Bir yanı yangın yıkık. Bir yanı yoksul yetim Yürü yiğidim yürü yükün halkın özlemi Vurdukça filizlenir yeni dağ çiçekleri Vurulmuş canevinden yarınından düşünden Aksın halkın öfkesi yüreğinden dilinden Yürü yiğidim yürü yükn halkın özlemi Vurdukça filizlenir yeni dağ çiçekleri

DÜNDEN YARINA USTALARIMIZ MAHSUNİ ŞERİF - Grup YORUM AL BİRİNİ VUR BİRİNE Söz-Müzik; Aşık Mahzuni Şerif Solist; Eren Akar Düzenleme; Mesut Eröksüz Yıkılası bozuk düzen Bıçak kemiğe dayandı Gayrı bize yazık düzen 586

Anadolu Efsanesi


Gönlümüz kana bulandı Al birini vur birine Koydu bizi hiç yerine Vay boyunuz devriniz devrileydi İnandık körü körüne Ankara saçım ağar Hıçkırık sinemi boğar Bu yıl da böyle giderse Başımıza taşlar yağar Al birini vur birine Koydu bizi hiç yerine Vay boyunuz devriniz devrileydi İnandık körü körüne Gel mahzuni söyle sözü Harap ettik yazık yüzü Daha karanlık basmadan Üsküdarı geçti dürzü Al birini vur birine Koydu bizi hiç yerine Vay boyunuz devriniz devrileydi İnandık körükörüne

Grup Yorum

587


DUMANLI DUMANLI Söz Müzik; Aşık Mahsuni Şerif Düzenleme; Grup Yorum Solistler; İhsan Cibelik, Mesut Eröksüz Vay göresim geldi Berçenek seni Dumanlı dumanlı oy bizim eller Nasıl unuturum körpe yavrumu Dumanlı dumanlı oy bizim eller Oturup ağlasam delidir derler Nasıl unuturum körpe yavrumu Bizim elin yiğitleri bol olur Çalar davulları dizgin dol’olur Ölüm bizim için tozlu yol olur Dumanlı dumanlı oy bizim eller Oturup ağlasam delidir derler Mahzuni Şerif’im vay beni beni Hanı ya ikrarsız ikrarın hani Vay göresim geldi Berçenek seni Dumanlı dumanlı oy bizim eller Oturup ağlasam delidir derler

588

Anadolu Efsanesi


ERİM ERİM ERİYESİN SÖZ-MÜZİK: Aşık Mahzuni Şerif Düzenleme: Mesut Eröksüz Solist: Umut Gültekin – Eren Akar Kızıldere’de mahir ve yoldaşlarının katilinin adıdır Nihat Erim amerikancı 12 mart balyoz harekatı nın şefidir hihat erim devrimcilerin “vur” emriyle aranması talimatını veren kişidir nihat erim. Kızılderede eline bulaşan kan kurumaoan “solcular ezildi. Amerikan filosu artık gelebilir...” itirafında bulunan işbirlikçi başbakandır Nihat Erim. Mahsuni Şerif’in evini yaktıran, işkenceyle tırnaklarını söktürendir Nihat Erim... “Altıncı filonun limanlarımıza gelmesinde bir sakınca kalmamıştır” diyen Hainin adıdır Nihat Erim. Amerikan işbirlikçisi. Devrimci katili bir vatan hainidir nihat erim. Kızıldeheden b yıl sonra. 19 temmnz 19b0 de halkın adaleti tarafından ölümle cezalandırılmıştır Nihat Erim. Her gece yastığa koyduğu daş, baş değildir dragds ta deniz kenarınna yaşamak kurtnluş değildir “kızıldere son değil savaş Sürüyor!” diyen adalılarnar kaçmak mümkün değildir! Erim erim eriyesin diye mahsuni’nin sazından dürülen ağıt değil adalılar’a methiyedin. Grup yorum’dan mahsuni’ye bin saygı bin selam. Bu ses direnenlerin sesidir! Köşkün sarayın yıkılsın Erim erim eriyesin Umudun suya dökülsün Erim erim eriyesin Sürüm sürüm sürünesin “Yusuf” Aslan Pençesi vurulsun Çayın Denize “Gezmiş” kurusun Grup Yorum

589


Gözlerin yansın çürüsün Erim erim eriyesin Sürüm sürüm sürünesin Musa isen turu sinan “Cemgil” Haktan Gelmiş idi “hüseyin” inan Yesin Seni yılan “Mahir” Çayan Erim erim eriyesin Sürüm sürüm sürünesin

HALİM YAMAN Söz-Müzik; Aşık Mahzuni Şerif Düzenleme; Grup Yorum Solist; İhsan Cibelik Hele bak saçlarıma Kar yağdı kar yağdı Kar yağdı da kalkmıyor Felekten boğazıma El değdi el değdi El değdi bırakmıyor Dağlar duman böyle Geçti zaman böyle Yar benden umut kesmiş Halim yaman böyle

590

Anadolu Efsanesi


Bana inanmıyorsan Elleme elleme bari beni Kime şikayet edem Ey zalim ey hain Vefasız seni seni Dağlar duman böyle Geçti zaman böyle Yar benden umut kesmiş Halim yaman böyle Mahzuni bu dünyada Ölüm var ölüm var Ölümlüdür canlılar Öldüğüne üzülmez Ağlamaz sızlamaz Yar seven irfanlılar Dağlar duman böyle Geçti zaman böyle Yar benden umut kesmiş Halim yaman böyle

KESER DÖNER SAP DÖNER Söz-Müzik: Aşık Mahsunî Şerif Solist: Umut Güitekin Düzenleme: Mesut Eröksüz

Grup Yorum

591


Bizim Nurhak dağına, Kar yağar kar üstüne Anadolu yiğidi Yar sevmez yar üstüne Keser döner sap döner Et kaçar kasap döner Perdenin arkasında Bin türlü hesap döner Kazan karadır dibin Senden kara sahibin Derde düşümüş garibim Vardıkça var üstüne Keser döner sap döner Et kaçar kasap döner Perdenin arkasında Bin türlü hesap döner Mahzuni umut gitti Kör felek bize ne etti Yorgan yandı iş bitti Çuvalı sar üstüne Keser döner sap döner Et kaçar kasap döner Meclisin ötesinde Bin türlü hesap döner 592

Anadolu Efsanesi


MEVLAM GÜL DİYEREK Söz Müzik; Aşık Mahzuni Şerif Dzenleme;Mesut Eröksz Solistler; Umut Gültekin, Eren Akar Mevlam Gül Diyerek İki Göz Vermiş Bilmem Ağlasam Mı Ağlamasam Mı Dura Dura Bir Sel Oldum Erenler Bilmem Çağlasam Mı Çağlamasam Mı Yoksulun Sırtından Doyan Doyana Bunu Gören Yürek Nasıl Dayana Yiğit Muhtaç Olmuş Kuru Soğana Bilmem Söylesem Mi Söylemesem Mi Mahsuni Şerifim Dindir Acını Bazı Acılardan Al İlacını Pir Sultanlar Gibi Dar Ağacını Bilmem Boylasam Mı Boylamasam Mı

Grup Yorum

593


2017-2019 Yayınlanan Kitaplar Halk Sanatçılığının Alfabesi - Grup Yorum’a Sık Sorulan Sorular Tavır Yayınları - Yayın Tarihi Mart 2017 Sayfa sayısı 162

ÖNSÖZ; Kabaca bir hesap yaparak her ay ortalama 10 konserden yılda 120 konser, 31 yılda toplam 3720 konser yaptığımızı gördük. Yine yüzlerce söyleşi, dinleti yaptık. Yüzlerce eyleme katıldık, televizyon programlarında yer aldık. Yüzlerce kez televizyon ve gazetelerde röportajlarımız çıktı. Halkımızın evlerinde kaldık. Konserlere gittiğimiz şehirlerde konser öncesi ve sonrası binlerce dinleyicimizle sohbet ettik. 594

Anadolu Efsanesi


Telefon ve maillerden yine böyle birçok dinleyicimizle sohbetlerimiz oldu. Her seferinde birbirinden farklı sorunlara karşı karşıya kaldık. Kimi dinleyicimiz yaşamımızı merak etti, evimiz var mı, ne kadar para kazanıyorsunuz, bunları sordu. Kimisi başka müzikler dinleyip dinlemediğimizi merak etti. Kimisi örgüt üyesi olup olmadığımızı sordu. Kimisi eski Yorum yok, eskisi gibi üretimler yok neden diye sordu. Kısacası günlük yaşamımızdan, ne dinlediğimize, ne okuduğumuza, hangi siyasi görüşe sahip olduğumuza kadar issitsansız binlerce soru ile karşı karşıya kaldık. Art niyetli istisna sorular dışında sorulan tüm sorular halkımızın kendi parçası bildiği dünyanın politik tek müzik grubu olan grubumuzu daha yakından tanımak içnidi. Bu da çok doğal bir ilgi olsa gerek diye düşündük hep. Bu sorulara dilimiz döndüğünce cevaplar vermeye çalıştık. Şimdi ise sıkça karşılaştığımız, grubumuzla ilgili merak edilen sorulara bu bbroşürde yer veriyoruz. Elbette merak edilen daha birçok soru olsa gerek. Umarız ileride broşürün ikincisi, üçüncüsünü… çıkartarak merak edilen her soruya cevap vermiş oluruz. Kimseden saklanacak bir yaşamımız, gizlenecek bir düşüncemiz yok. Bu halkın içinden çıkıp geldik, bu halkın içinde doğduk, büyüdük, yoksul mahallelerin sokaklarında gezdik biz de. Sorularınıza cevaplarımızla baş başa bırakıyoruz sizi. Şimdiden sürçülisan ettiysek affola…

Grup Yorum

595


Halk Sanatçılığının Alfabesi - Sanat Cephesi Tavır Yayınları - Yayın Tarihi Mart 2017 Sayfa sayısı 138

GİRİŞ SANAT CEPHESİ; Gücünü halktan alır. Yüzlerce yıllık Anadolu halk isyanlarından ve isyanlara öncülük eden ozan önderlerden Pir Sultanlar’dan, Köroğlulardan, Dadaloğlulardan alır. Anadolu’nun yetiştirdiği büyük ustalardan alır gücünü. Nazım Hikmet’in şiiri, Ruhi Su’nun sazı-sözü bugün Grup Yorum’un mücadelesined hayat buluyor. Sanatımız gücünü, halkın anti-emperyalist, anti-faşist mücdelesinden alır. SANAT CEPHESİ; Halkın örgütlü devrimci sanatçıları olarak sürekli kendini yeniler, halk çocuklarını eğiterek kenidni örgütler. 596

Anadolu Efsanesi


Yoksul halkın tüm kesimlerinin mücadelesinin içinde bizzat yer alır. İlerici demokrat aydın sanatçılara öncülük ederek, sanatçıları kendi sorunları etrafında ve faşizme karşı mücadele örgütlemeyi önüne hedef olarak koyar. SANAT CEPHESİ, Halkınsanatçılarının örgütüdür. Ve faşizme karşı direnen Halk Cephesinin bir parçasıdır. Sanatçıları egemenlerin soytarısı, iktirarın dalkavuğu yapmaya çalışan faşist iktidarlara karşı, sanatçıları da halkın mücadelesine katmak için mücadele eder. SANAT CEPHESİ; bütün engellemelere rağmen, yasaklara rağmen önemli mevziler kazanmıştır. Grup Yorum en çok yasaklandığı dönemlerde bile yoksul halkın evlerinde küçük topluluklara ve düğün salonlarında konser vermiş, üniversite direnişlerini, grevdeki fabrikaları, 1 Mayıs meydanlarını konser alanlarına çevirmiş, konserleri ise bir miting gibi olmuştur. Şarkıları dilden dile, kulaktan kulağa yayılmış ve milyonlara ulaşmıştır. Bugün stadyumları hıncahınç dolduran, meydanlarda milyonlara ulşan konserler vermektedir. SANAT CEPHESİ; Nazım Hikmetler’in Ruhi Suların açtığı yoldan emin adımlarla yürüyerek devrimci sanatı devasa kalabalıklara ulaştıran bir güce dönüştürmüştür…. 75 milyon halkımıza sanatımızı ulaştıracağımıza inanıyoruz. Devrimci sanat geleneğini, bu zengin mirası dünya halklarına taşıyacağız. SANAT CEPHESİ; İstanbul merkez olmak üzere Anadolunun her bölgesinde örgütlenmeyi hedeflemelidir.

Grup Yorum

597


Halk Sanatçılığının Alfabesi - SANATÇIYIZ BİZ TAVIR YAYINLARI - YAYIN TARİHİ MART 2017 Sayfa sayısı; 532

GİRİŞ Sanat deyince, her kesimin yaklaşımı farklı oluyor. Faşizmin sanata bakışı düşmancadır. Burjuvazi sanatı melankolik, mistik bir hayal aleminde, ulaşılmaz olarak ilan eder. Halk ise ozanlardan, destanlardan onu ta yüreğinde hisseder. Kimi zaman sanatı küçümseyen “sanat sepet” işleri diyenler de oluyor. Oysa sanat bizim için bir silahtır. Yeni insanın yaratılmasında aktif rol oynar. İnsanların duygu ve düşüncelerini devrimcileştirir, hayata ve kavgaya dair bir dinamizm taşır. Bahsettiğimiz sanat elbettek ki devrimci sanattır. Burjuvazinin 598

Anadolu Efsanesi


gerici sanatı insanı geliştirmek bir yana, yozlaştırır, değersizleştirir. “Edebiyat, genel proteltarya davasının bir parçası olmalıdır” diyor Lenin. “Edebiyat”ın yerine “sanat”ı da koyabiliriz. Bu anlamda devricmi sanat, her şeyden önce emekçi halkınsanatıdır. Amacı, içeriği ve biçimi burjuvazinin biza sanat diye sunduklarından çok farklıdır.devrimci sanat; sanatla, halkın bağımsızlık demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin kopmaz bağlarla bağlanmasıdır. Sanatın, geniş halk kitlelerini ortak bir amaç uğruna bir araya getirmedeki gücünü Grup YORUM’un İnönü ve Bağımsız Türkiye konserlerinde çok net gördük. Grup YORUM 30. Yıl konserlerinde ülkenin en büyük şehirlerinin meydanlarında yüz binlerin toplandığını gördük. Sanatımızla var olduğumuz her yer bizim içni bir mücadele arenasıdır ve ideolojik propagandamızı güçlendirmeye hizmet eder. Sonuç olarak; devrim mücadelesinin bir silah olarak gördüğümüz sanatımızı daha işlevsel kılmak ertelenemez bir görevdir. Çünkü düşmana yönelmiş bir silahtır o. Ne kadar çok mermi atarsa, düşman cephesi o kadar küçülür. Bu broşürde en genel anlamıyla sanatın bizim için önemini ve mücadelede üstlendiği rolü çeşitli örneklerle anlatmaya çalıştık. Her alanda olduğu gibi sanat alanında da yetkinleşmeli, devrimci sanatı kitleselleştirmeliyiz. Sanat alanını burjuvaziye terk etmeyeceğiz.

Grup Yorum

599


KANDIRA F TİPİ HAPİSHANESİ GRUP YORUM RÖPORTAJ YAYIN TARİHİ MART 2018 Sayfa Sayısı 190 Kapak Yazısı; Grup Yorum üyelerinden 7 kişi Kasım 2016’da tutuklanarak 3 ayrı hapishaneye gönderildi. Dört ay sonra tahliye edildiler. Tutuklu oldukları süre içerisinde Kocaeli Kandıra F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu olan özgür tutsaklar ayrı ayrı hücrelerden tecrite rağmen Grup Yorum’la röportaj yaptılar. Kitap hazırlanırken Grup Yorum üyeleri tekrar tutuklandı. Haklarında yakalama kararları verildi, başlarına ödül kondu. Halkımızın en yiğit evlatları özgür tuttsakların Grup Yorum’la yaptığı röportajda merak edilen birçok konuyu okuyacaksınız. Halkımızın sanatçılarının asla teslim alınamayacağını okurken yıllarını hapishanede geçirmiş özgür tutsakların hayatla ve kavgayla canlı bağını hissedeceksiniz…

600

Anadolu Efsanesi


Halk Sanatçılığının Alfabesi HALKIN ÖRGÜTLÜ SANATÇILARI YENİLMEZ OCAK 2019 Sayfa Sayısı; 1366

GİRİŞ Dünya devrim tarihinde eşine az rastlanır bir sanat deneyimine sahip olan Sanat Cephesi’nin onlarca yıllık deneyiminden bir derleme yaptık. Sosyalizmin ustalarının sanata dair yazılarından faydalandık. 1980 öncesinden itibaren Devrimci Hareket kültür sanat çalışmalarına ciddi bir önem vermeye başlamıştı. Tavır Dergisi 1980 yılında yayınlanmaya başladı. 12 Eylül Askeri Cuntası bu sanat faaliyetini engelleyemedi. Halkın sanatçıları hapishanelerde de beste, şiir, edebiyat çalışmalarına devam ettiler. Grup Yorum

601


Hapishaneler 1985 yılında kurulan Grup Yorum’a da besteleri, şiirleri, eleştirileriyle destek verdiler. Ve 1990’lı yıllara geldiğimizde artık sanatın her alanında üretim yapan bir Sanat Cephesi örgütlendi. Ortaköy Kültür Merkezi sanatın önemli bir merkezi haline gelmişti. Grup Yorum, Tavır Dergisi, Ortaköy Halk Sahesi, FOSEM kurumlaşmıştı. Özgürlük Türküsü ve Grup Ekin albümlar yaptı. 1996 Ölüm Orucunda, şehit düşen Kültür Merkezi emekçisi Ayçe İdil Erkmen’in adını alarak, Sanat Cephesi İdil Kültür Merkezi adıyla yoluna devam ediyor. Kitap bir derleme çalışmasıdır. Onlarca yılın deneyimini, birikimini bulacaksınız. Yıllar boyunca Sanat Cephesi içinde yer almış emekçilerin birikiminden derlenmiş bir kitaptır. Bazı yazılar tekrar gözden geçirildi, düzeltmeler yapıldı. Bu kitabın hedefi, Sanat Cephesi ideolojisininin yenilmezliğini bir kez daha göstermektir. Faşizmin tüm saldırılarına rağmen, emperyalizmin engellemelerine rağmen Sanat Cephesi’nin üretimleri tüm dünyaya yayılıyor. Halkın sanatını yapmak için, ezilen yoksulların sesi olmak için okuyalım. Sanat Cephesi tarihimizden öğrenmek için okuyalım. Geleceğin sanatını halkın çocukları yapıyorlar. Bu kitap halk çocuklarının, halkın sanatçısı olmak için başvuracakları mütevazı bir kaynak niteliğindedir. Sanatın tüm dalları için temel bir başvuru kaynağı olacaktır. Onlarca yılın pratik deneyimlerini, ideolojik tartışmalarını bulacaksınız bu kitapta. Burjuva sanatının çürümüşlüğünü göreceğiz. Okuyalım, göreceğiz ki, tüm devrimci sanatçı şehitlerimiz yanımızdadır. Tüm ustalarımız, önderlerimiz yanımızdadır. Okuyalım göreceğiz ki gelecek bizimdir, gelecek halkın sanatçılarınındır. Çünkü dünyanın en ölümsüz varlığı halktır. Okuyalım. Çünkü gelecek sosyalizmdedir...

602

Anadolu Efsanesi


Tutsak Grup Yorum Emekçilerinden Mektuplar Grup YORUM tutsak edilse de; “Gerekirse Akordu Kuş Sesinden, Su Sesinden” YAPMAKTIR “Burada bütün yaşamı dilekçelere bağlamışlar. Aklınıza gelebilecek her şey için dilekçe yazmanızı istiyorlar. Sizin kendinizi aciz ve onlar olmadan yaşamını sürdüremeyecek insanlar olarak görmenizi istiyorlar. Bunu ancak direnerek aşarsınız. Bedeli ne olursa olsun, kişiliğinizi, iradenizi, varlığınızı korumalısınız. Tek yolu direnmektir” “Elbette bizim şarkılarımızın birçoğu hapishanelerde üretilmiştir hem söz hem beste olarak hem de ruhsal olarak. Şimdi biz tutsağız o halde daha çok üretmemiz gerek.” “Enstrümanlarımızı aldık, ama akort problemi çıktı. Hepsini çözeceğiz gerekirse akordu su sesinden, kuş sesinden alacağız.” Grup Yorum Üyesi Sultan Gökçek Gözaltında Yaşadığı İşkenceleri Anlatıyor: 30 Mayıs 2017’de Idil’e yapılan baskınla gözaltına alındık. 11 kişiydik. Şimdiye kadar alındığım gözal-tılardan en farklısı oydu; hem işkence anlamında hem de polislerin seviyesizliği, ahlaksızlığı tavan yapmıştı. Kemal Amca’nın direnişinin zaferini hazmedememişler, saldırmaya gelmişlerdi. 11 kişiyi görünce kafa hesabı yapıp ne kadar para kazanacaklarını dahi hesaplıyorlardı. Çevik arabasında uzun süre beklettiler, daha doğrusu işkence yaptılar. Hepimizin başına dikilmiş, sürekli vuruyorlardı... Benim kafama çok vurdular, yüzüm-gözüm şişti, kafamda şişmeyen yer kalmadı. Beni Betül ile karıştırdılar, kimin kim olduğunu bile bilmiyorlardı. Öncesinden çevik kadınlara söylemişler. Büyük ihtimal beni Betül zannedip dövdüler... Biz söylemedik tabi ismimizi, doktor kontrolüne götürünce öğrendiler. Amirleri benim yüzümü görünce “N’aptınız lan buna?” diye sinirlendi sanki çok Grup Yorum

603


düşünürmüş gibi. Çok başım dönüyordu zaten, o ara fark etmedim. Amirleri kimliğimi aldı ama çok kendimde değildim. Yüzümü görenin gözü açılıyordu, ben tabi kendimi göremedi ğ im için bana niye öyle bakıyorsunuz diye şaşırıyordum... Doktora gidince bir aynaya bakabilir miyim dedim, doktor dedi bırak aynayı şimdi. Dudağımın 7 santim patladığını söyledi, dedim dudağım kaç santim ki 7 santim patlamış, kafamın birçok yerinde şişlik vardı, gözüm de morarmıştı, yüzüm şişmişti, ilk başlarda çok konuşamıyordum. Ama neyse ki çabuk iyileşebiliyorum, gözaltında şişlikler vs. inmişti. Ben diğer arkadaşlarıma nasılsınız diye sorduğumda, polisler ahlaksızca küfür ediyorlardı, sen hangisinin altına yattın diye ahlaksız bir sürü şey söylüyorlardı. Idil’in camlarının balyozlarla kırıldığını görmek çok öfkelendirdi. Gözaltında Nazımlar’ı andık çok güzel oldu, slogan saatlerimiz vardı. 4 gün sonunda bizi hala adliyeye çıkarmadıkları için su şekeri bıraktık. Susuz şekersiz epey enerjimiz düştü, günlük sloganları atarken başım falan dönüyordu. Bir keresinde düştüm, parmak izine gelirlerse nasıl slogan atacağım diye düşünüyordum. Yani normalde atamıyorsam nasıl direneceğim diye düşünüyordum; ama parmak izine geldiklerinde hiç öyle olmadı. İşte insan iradesini orada gördüm, tek bir ses kısılması dahi olmadı. Parmak izindeyken bir kağıttan bana yasa okuyor 2-3 kere Tekrarladı. Her defasında parmak izi vermeyeceğimi söyledim, en sonunda artık güldüm, “Vermeyeceğim” dedim. Sonra “Ne gülüyorsun burda ciddi bir iş yapıyoruz” deyip üstüme çullandılar. ... Sonrası malum zaten tutuklanacağımızı biliyorduk. İşkenceleri biz tutuklandıktan sonra da devam etti. Çevik otobüsünde kadın çevikler, küfür, taciz her şeyi yaptı aşağılıklar. Benim göğüslerimi sıktılar, bir kadın arkadaşımızı copla taciz ettiler, çok aşağılıklardı. Ona ve bana 2 saat boyunca vurdular. Yine kafamı 2 koltu604

Anadolu Efsanesi


ğun arasına sıkıştırıp sürekli vurdular. Oturduğum koltuğun arkasından vurup ön koltuğa suratımı çarptılar. Koltuk kırıldı, çenem, burnum şişti, çizildi. Ellerimiz arkadan ters kelepçeliydi, özellikle yolu uzattılar, yanlış yola saptılar. Ağızlarından küfür eksik olmadı... Mustafa Ceceli’nin sevgilisini soruyorlardı ve sevgilisinden neden ayrıldığını bilmediğimiz için vuruyorlardı. Seviyeleri bu boyuttaydı. Şimdiye kadar gördüğüm en işkenceli gözaltıydı ve o kadar seviyesizlerdi ki bir şey söylediklerinde cevap vermeye değecek hiçbir şey yoktu. İşkence İnsanlık Suçudur. İnsanlık Onuru Bu Suçu Yenecek! 30 Mayıs 2017 günü devrimci müzik grubunun çalışmalarını yürüttüğü İdil Kültür Merkezi basıldı. 10 kişiyle birlikte gözaltına alındım. Çevik kuvvet otobüsünde kesintisiz bir biçimde işkence gördük. Birimizin kulak zarı patlatıldı, diğerimizin dudağı 7 cm şişti, kimimizin gözleri morartıldı, bayılanlarımız oldu. Benim de saçlarım kökünden kopartıldı, kel bırakıldım. Kafamın ön tarafı tamamen, arka tarafı da kısmen kel oldu. Otobüste sürekli saçlarım yolundu. Mehter marşı eşliğinde daha da azgınca işkence yaptılar. Koparılan saçlarımı halay mendili şeklinde tutarak halay çektiler. Gözaltından çıktıktan sonra bana yapılan işkence, kafamın kel olmasından kaynaklı çok bariz bir şekilde teşhir oldu. Basına yansıdı, ayrıca ben de işkencecileri dışarıda anlattım. Bize yapılan işkenceyi her yerde duyurmaya çalıştım. İşkence basında, mecliste gündem oldu ve tepki gördü. Bu tepkiyi dindirmek isteyen ve işkenceyi üstünden atmak isteyen iktidar saçlarımı yolan polislere soruşturma açtı. Bunun göstermelik bir soruşturma olduğunu o an da anlamıştım. “Soruşturma açıldı, artık gereken cezayı alırlar” deyip işkencenin peşini bırakmadık. Tahmin ettiğimiz gibi de oldu. 16.02.2018 tarihinde polislerin soruş-turulduğu idari dosyanın işlemden kaldırılmasına karar Grup Yorum

605


verilmiş. İşkenceci polisler idari bakımdan bir yaptırımla karşılaşmayacak! Üstünden 10 ay geçtiği ve toplumsal tepkinin yatışmasıyla işkencenin unutulduğunu düşünüyorlar. Bundan dolayı da sessiz sedasız dosyayı kapatmak istediler. İktidar polislerin işkence yapmasını suç olarak görmüyor. Kafamın kel olmasını, saçlarımın kökünden koparılmasını cezalandırma gereği duymuyor. Bu durum beni şaşırtmadı... Evet, ülkemiz azgınca halka saldıran faşist bir iktidar tarafından yönetiliyor. Binlerce öğrencinin hapishanede olduğu, her geçen gün insanların hukuksuzca tutuklandığı, Berkin’in, 301 soma madencisinin, 7 gün boyunca cansız bedeni sokakta bekletilen Taybet Ana’nın katillerinin hala yargılanmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bunları bildiğim için bu düzenden adalet beklemiyorum ve dosyanın işlemden kaldırılmasına şaşırmıyorum. Yüz yıllardır işkence yapılıyor. Benden önce de benden sonra da işkence yapıldı, yapılmaya devam edilecek. Çünkü işkence devrimcileri, halkı sindirme, baskı altına alma, teslim alma aracıdır. Korkunun göstergesidir. Faşizmin en temel özelliği bir ülkeyi terörle yönetmesidir. Ülkemiz ekonomik olarak sürekli bir kriz içinde olduğu için, iktidar demokratik yöntemlerle sömürüsünü ve yönetimini gerçekleştiremiyor. “Zor” ve baskıyla halkın iradesini teslim almaya çalışıyor. Benim de saçlarım bundan dolayı yolundu. Halktan yana olan, sanat yapan bir kültür merkezinde bulunduğum için ve asıl olarak halkın sanatını yaptığım için irademi teslim almak istediler. Ellerimiz kollarımız bağlıyken, küfür ederek, hakaret ederek işkence yaptılar. Ama hiçbir şey başaramadılar. Ben irademi teslim etmedim, onuruma sahip çıktım. Evet genç bir kız olarak kel bırakıldım; ama bu beni yıldırmak veya üzmek yerine öfkelendirdi. Bir kez daha faşizmin gerçek yüzünü görmemi sağladı. Benimle röportaj yapan muhabirler, fotoğraflarda ve kamera çekimlerinde üzgün bir şekilde bakmamı istediler. Saçlarım yolundu diye dehşete kapıldılar. Ben bunları kabul etmedim. Ayrıca 606

Anadolu Efsanesi


işkenceye uğrayan ilk insan değilim, karşımızda öyle bir düşman var ki! - insanları diri diri yakan, - faşist katliamlar yapıp hamile kadınların karnını deşen, - Berkin gibi yüzlerce halk çocuğunun geleceğini çalan, - hapishanelerde, dağlarda, sokaklarda işkenceyle insanları katleden bir düşman var karşımızda. Bunları yapan bir düşman, insanların saçını da yolar, kel de bırakır. Ben faşizmin uyguladığı zulmün, yaptığı işkencenin görünen ve teşhir eden tarafı oldum. Bana düşen görev de bu işkenceyi teşhir etmektir. Evet aylarca saçım açık, kel bir şekilde dolaştım; çünkü işkencenin her yerde görülmesini istedim. Her gören dehşete kapılmak yerine düşmanı tanıyıp, öfkelensin istedim. Unutmayacağız! Ben de bana yapılan işkenceyi asla unutmayacağım. Çünkü ben “üzülseydim”, “dehşete kapılsaydım” tarihsel ve toplumsal gerçeği ve düşmanı tanımamış olurdum. Üzgün değil, öfkeliyim. Ve dosyayı işlemden kaldırarak beni adalet mücadelemden vazgeçiremezler. Sonuna kadar mücadele edeceğim ki, başka gençlere işkence yapılmasın. Mücadele edeceğim ki, faşizmin halka çektirdiği zulmü herkes görsün. Mücadele edeceğim ki, insanlık onurumu koruyayım. Bu işkenceyi teşhir etmek, adalet mücadelesi vermek onurdur, zorunluluktur. Bu işkenceyi yenecek olan da insanlık onurudur. Bergün VARAN Merhaba sevgili arkadaşlar, Hasretle kucaklıyorum, nasılsınız? Biz her zaman ki gibi çok iyiyiz. Attığım tarih itibariyle gördüğünüz üzere mahkemeye bir gün kaldı; hatta kalmadı, nitekim anlatacağım şey bu değil elbet. Arkadaşları geçen hafta mahkemeye gönderdik, cumartesi Grup Yorum

607


sabahı çıktılar. Bana SEGBİS dayatması ısrarla devam ediyordu. “Ne kadar yazsalar da getirmeyeceğim” diyerek. Biz celp istemiştik ayrıca bir de durumu anlatan bir uzun dilekçe yazmıştık. Zaten buradan İstanbul’a giden bir ring var (H.’nin deyimiyle düdüklü tencere). Bunun üstüne tekrar yazdık dilekçe ve aksi takdirde suç duyurusunda bulunacağımızı ekledik. Bunun üzerine ne olduysa karar değiştirdiler ve mahkemeye götürülmemize karar vermişler. Biz de sandık ki S. ile birlikte gideceğiz; ama öyle olmadı. Hafta sonu olduğu için ayarlanmamıştır vs. dedik. Sonra pazar, pazartesi geçti bir haber yok, salı sabahı, mahkemeye gideceksin diye bağırıyorlar (yani bu sabah oluyor salı sabahı). “Bu kadar yaygara koparacağınıza akşamdan haber verme prosedürünüzü hayata geçirseydiniz hazırlanırdık” dedik. Her zamanki rutin arama, kelepçe takma vs, İstanbul’a yaklaşıyoruz derken aslında uzaklaşıyormuşuz farkında değiliz. Tekli ring görmüş masum özgür tutsaklar olarak kapısına gidip bir merdiven çıkana kadar şüpheyle baktık; ama somut anlamak için de bir bakalım dedik. Bizim için tahsis edilen ring tabutluk ring! Osmanlı’da oyun çoktur, biz araç ayarladık siz gelmediniz olacak. Yapmak isteyen yolunu istemeyen nedenini bulurmuş. Faşizmin bizi mahkemeye götürmek istemeyişinin nedenlerini çürütünce, mecbur onlara böyle oyunlar oynamak düşüyor. Biz binmedik tabi ki o tabutluklara! Mahkemeye götürülme hakkımızı da savunduk, kendi ayaklarımızla geri dönmedik. Mahkeme yolculuğu daha başlamadan bitmiş oldu, o yol biter hesap bitmez tabi. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner demişler. Öylece bırakmayız hiçbir şeyi hele o bir hak gaspıysa. Koğuşa girdim sıcağı sıcağına bir de SEGBİS çıktı. Mahkemem varmış 23. ACM’de, ilk tutukluluğumun mahkemesi. Tabi onu da son dakika öğrendim. Barut gibi çıktım koğuştan, bir süre bekledim. Sonra bir baktım Fırat’ı getirdiler; ama normal bir getiriş olmadığı belliydi. Üstü başı dağınık ve ekranın o küçücük bölümünden Fırat’ın çatık kaşlarını görebiliyordum. Tam sesim ora608

Anadolu Efsanesi


ya gidiyor mu diye soruyordum, Fırat “Sesin geliyor Sultan” dedi. Ne oldu diye sordum, çift kelepçe takmaya çalı ştıklarını anlattı. İyiyim dedi; ama SEGBİS’ten içimiz rahat eder mi hiç? Etmez, nasıl olduğunu anlamak, net görmek için ekranın içine girecektim neredeyse. Mahkemede, SEG-BİS’çi şaşkınlıkla bana baksa da aldırmadım. Hak gaspı dedin mi zincirleme olmazsa olmaz. Bu mahkemede SEGBİS’le ifade vermezsem “Savunma hakkımdan vazgeçmiş” sayılacağım söylendi ve bunda da yine esas hakkında mütaala okunacak. Bir de süslü kelimeler; bir şeyden bir insanı kendi iradesiyle vazgeçerse vazgeçmiş sayarsın. 1- Sen kim oluyorsun? 2- Bu hakkımdan asla vazgeçmem, kimse de vazgeçmiş sayamaz! Bunlar hayal dünyasında masada duran herhangi bir kalemi kendileri yok derse, onun “yok” olacağını sananlardan. Ama gerçek hayat öyle değil onu da biz göstereceğiz. Savunmam hazır bir gün mahkemede okunmak üzere bekliyor. Düşmanı en çok korkutan şey o şu an, o yakalılar bizimle yüz yüze gelemeyecek kadar acizler... Evet arkadaşlar işte böyle bir günün yoğunluğun ardından oturdum sizinle sohbete. Biraz daha devam edeyim sonra film izlemek için yanınızdan ayrılacağım. “Pi’nin Yaşamı”nı izleyeceğiz, güzel bir film. Şimdi kısa duygu düşüncelerimi paylaşayım sizinle... Özgür tutsaklık geleneği olarak hepinizi sımsıkı kucaklıyorum. Bizi düşünenleri, sevenleri yanımızda hissetmenin en güzel cümlesi tüm dünya halklarını kucaklayabiliriz. Herkese yetecek kadar sevgimiz var. Zaten halk ve vatan sevgimiz bu kadar yoğun olduğu için tutukluyuz. Emperyalistler ve uşaklarında zerre kadar olmayan bir sevgiyi taşıdığımız için. Bu sevginin gücü tüm zorlukları, baskıları aşacak, bizi özgürlüğümüze kavuşturacaktır. Umudumuzu ve direncimizi asla yitirmeyeceğiz. Grup Yorum

609


Görüşmek dileğiyle, daha fazla üretmeye ve direnmeye devam. Hepinizi çok seviyoruz. Özgür tutsaklarımızın da Şakran’dan bol sevgi, selamlarını gönderiyorum. Direnişle kalın... SULTAN GÖKÇEK Tecrit Ve Sürgün Saldırılarının Ortasındaki Tutsak Yorumcular Üretimlerine Devam Ediyor, Kendilerini Tecritte Ezdirmiyorlar... “Hapishanede olmak bir yanıyla şans aslında dediğin faaliyetleri yapabilmek için. Engel değil yani. E bir de üç kişiyiz, okumaya daha çok zamanımız oluyor, curcuna olmuyor yani. Her sabah 40 dakika spor yapıyoruz, ayrıca gün içinde 1 saat de kesintisiz yürüyoruz. İlk başlarda 10 dk da koşuyorduk ama ama havalar soğuyunca kendimizi içeri kapattık. Burada kalorifer de yakmıyorlar, hiç ısınamıyoruz. Okuma gününden hapishanede de vazgeçmedik. Okuma günü hariç haftada en az 300 sayfa kotası koyduk kendimize. Her hafta en az 1 yazı yazıyoruz bir de. Vız Gelir ve Özgür Dolaşır çıkacak Şu-bat’ta. O yüzden bu hafta dışarıya yazı göndermeyeceğiz, hapishane dergimize yazacağız. 5 koğuşuz toplam, dergilerin köşelerini de bölüştük. Aslında hükümlü arkadaşlar bize anlattılar derginin formatını ona göre köşeler bölüşüldü koğuşlara. Bakalım, Vız Gelir özel sayısı çıkacak 200. sayı olduğu için. Eski, yeni, kadın, erkek bir tutsak kitlemiz var burada, güzel olacaktır.” Bahar “... Gördüğün gibi Adana’da bile olsam, soğuk hücremde kıyafetsiz olarak üşüsem de içimden gelen tüm sıcaklığımla yazıyorum. Ne yapsalar da yüreklerimizdeki bu sıcaklığı soğutamıyorlar. Mektubunda, ya-zamayabileceğini söylemiştin sonra da vazgeçip ne olursa olsun yazarım demiştin, vazgeçmene sevindim, mutlu 610

Anadolu Efsanesi


oldum. Belki ben ileride cezalardan dolayı yazamayabilirim ama bunun dışında aynı şekilde yazmaya devam edeceğim. Kısacası kurtuluşun yok. Yakın zamanda bir mektup yasağı beklemiyorum ama ne olur ne olmaz haberiniz olsun, onun dışında hiçbir kuvvet yazmaktan alıkoyamaz. Ceza geldiği zaman da yazarım ama size ulaştıramamış olurum sadece... Bağlama çalışmaları nasıl gidiyor, neler çalıyorsun? Burda bağlamam olcak gibi görünüyor bakalım. O vakit burası bir nebze de olsa çekilebilir bir hal alabilir benim için. Burada radyoda Mahsuni’ye Saygı albümünden Mehmet Er-dem’in söylediği Han Sarhoş Hancı Sarhoş’u dinledim. Bizim albüm çalışması için yaptığımız ilk kayıtlar bile kat be kat daha güzeldi. Mah-suni’nin sende ayrı bir yeri vardır, bu albümü dinleyince nasıl bir tepki verdiğini gözümde canlandırabili-yorum. Gazetede okuduğuma göre böyle bir katliamı Cem Karaca için de yapacaklarmış... Sanırım izleniyoruz, tüm albüm çalışmalarımızı bizden önce yapıyorlar.” Eren Yurdum Benim Şahdamarım Engereğin dişlerine işledim, Ağu dişlerine Oluklu, çentik... Ve vurgun Gözleri bir çift cehennem Burnuna kan tütmüş Pars bıyığına... Dağın pulat yüreğine işledim, Şimşeğin masmavi usturasına Sevdanı usul usul Lo ben seni hapislerde sevmişim Grup Yorum

611


Ben seni sürgünlerde Yurdum benim Şahdamarım... Sevgili İdil ailesi, Sizleri sevgiyle, coşkuyla sımsıkı kucaklıyorum ve İzmir Şakran’dan merhaba diyorum. Hepiniz mutlaka iyisi-nizdir biliyorum. Biz de yeni bir sürgün-sevk furyasından sonra herkese yazıyoruz. Size gönderdiğim mektup da geri gelmişken yazayım dedim. Her çıtta sürgün dememiz şakaydı ama tabi gündemde hep vardı. Hem Silivri’nin bizi istememesinden kaynaklı hem de süreç itibariyle şaşırmadık. Arkamızda yoldaşlarımızı bıraktık, yalnız kalanlar kaldı, diğerleri ise nerede bilmiyoruz bakalım iki haftaya öğreniriz artık ya da siz yazarsınız artık. Sürgün-sevk olunca dedim ayırırlar ama Nazife abla, Yeter abla, Sultan ve Özlem abla ile birlikte sürgün edildik. Yolda ring aracı ile mahkeme için gelen Alişan Taburoğlu ve Tunç’u (gazili) Burhaniye’ye bıraktık. Bahar ve Betül ablaya selam veremedik üzüldüm. Hemen ayrılıp İzmir’e geldik. Burada 15 kadın var bizden. Didem Akman abla tek kalıyor diğerleri ise koğuşta kalıyor. Bizi yan koğuşa koydular, yanımıza Sevda Kurban ve Didem Tütenk abla geldi. Onlar olmasaydı ne kıyafet ne başka bir ihtiyacımızı karşılayabilecektik. İnsanlar hasta mı beli mi kırık yok umurlarında değil, böyle ortada bırakıyorlar sonra bir de direnme diyorlar işte buna dayanamıyor insan gel de direnme. Şu an idare ediyoruz kıyafetlerimiz gelinceye kadar koğuşta, havalandırmada ise sohbet edebiliyoruz arkadaşlar ile. Ha bir de Didem ablanın havalandırması bizim koridor kapısına bakıyor. Onunla da konuştuk, merhaba dedik. Camdan yüzünü gördük, çok sevindim. İyi görünüyordu valla. Yavaş yavaş düzenimizi oturturuz tabi yeni bir Anadolu turuna çıkmazsak. Neyse kafam rahat her yer direniş içinde olacağı için. Birkaç hafta önce gönderdiğiniz mektup vardı ya yine öyle bir mektup bekleriz buraya. Ha bir de annemlere de söyleyeceğim burada arkadaş görüşü var, belki aklınızda biri vardır yazarsınız. Ben şimdi yavaş yavaş mektubumun sonuna geleyim. Sizi çok merak ediyoruz, 612

Anadolu Efsanesi


bizi mektupsuz habersiz bırakmayın. Unutmadan Eren nerede? Ona yazmak istiyorum. Sizleri direnişimizin coşkusu ile kucaklıyorum. Bu sefer kısaca geldim siz uzunca yazın ben daha sonra bir daha gelirim. Birbirinize iyi bakın... Seher Adıgüzel Sevgili arkadaşım, 22.012018 Merhaba, seni direnişimizin coşkusu ile sımsıkı kucaklıyorum. Mektubun bana bayağı geç ulaştı ve 5 sayfa komple çizildi. Yani eksik, olsun ben seninle yine de yazdıkların üzerine sohbete geldim. Eminim sen de en az benim kadar iyisindir. Emperyalizm yine bize saldıracak tabi bir biz kaldık diyoruz, o nedenle saldırdıkça saldırıyor, tutukluyor ama nafile. Anlattıklarına göre yine her yerde eylemler oluyor. Karşılarına yine çıkıyoruz.. Ne demişler baskı zulüm varsa direnenler de hep var olacak. Gönderdiğin kıssadan hisseyi beğendim, tabi ondan sonraki 5 sayfa silinmiş. Kıssadan hisse bence şunu anlatıyor, kuş halk oluyor, Derviş ise devlet. Tabi kuş ilk başta devletten adamına güvenir ama bugün bir devlet kendi sınıfının çıkarlarını korur ve diğer sınıfa düşmandır. Baskı ve zor kullanır. Kuşta yaptığı gibi kolunu kırıp iyileşince aynısını yapar fakat kökten çözersen dervişlikten alıp yapamaz bir daha. Devrimcinin düşünceleri kişiliğidir, kişiliği düşünceleridir demişsin, bence de öyle. Düşünceler yaşantına, kişiliğine şekil verir. Ne diyoruz devrimcilik bir yaşam biçimidir. Yani oturuşundan konuşmana düşüncelerin şekil verir. Atasözünü çok beğendim biliyorsun aklımda biraz zor tutuyordum ama bunu unutmayacağım; iş insanın aynasıdır-işleyen demir ışıldar. Herkes emeği ile var diyorum buna. Emek... Ne kadar emek-çiysen o kadar sevilir, o kadar ışıldarsın. Emek harcayacağız, kendimize, yoldaşlarımıza, halkımıza, kıstasımız emek olacak. Arkadaşım, geçen halk sevgisini ve vatan sevgisini sohbette Grup Yorum

613


arkadaşlara anlattım. Tam isabet oldu yani babama geçen hafta yazdığım mektupta kurtuluş savaşından hikayeler istemiştim. Gerçekten çok bir bilgim yok çünkü. Artık fırsat bu fırsat öğreneceğim burada belki de senin gönderdiğin mektuplar ile. Hikaye yine halkın gücünü gösterdi bana, bugün de devrim ancak halk ile yapılır. Kurtuluş Savaşı’nda zenginler, köy ağaları bir bir teslim olmuş. Bu hikayede de öyle ama halk savaşmış Şefik bey halkın gücünü işin içine sokmadıkça bu işin altından kalkılamayacağını iyice anlamıştı. Halksız hiçbir şey olmaz. Yaptığımız her işte asıl görevimiz halkı örgütlemek olduğunu unutmamalıyız. Devrimcilik kitleleri örgütlemektir. Kurtuluş Savaşı’nda halk körmüş de, savaş istememiş de ama Yörük Ali efe halktan bir insan olarak onları savaştırmış ve asıl o zaman bir cephe kurabilmişler. Halk sevgisi aynı zamanda halkı savaştırmaktır. Kurtuluş Savaşı’nda 13 yaşında çocuklarımız işgalcilere karşı kendini feda etmiş, onlardan aldığı güç ile Sıla 18’inde teslim olmamış, düşmana meydan okumuştur. O nedenle özellikle tarihimizi öğrenmeliyiz. Dediğin gibi devrim kitlelerin eseridir. Devrimcilik kitleleri örgütlemektir. O büyük gün bir avuç insanla değil tüm halkı katarak yapılır. Küba’da 12 adamla başlamışlar. Örgütlenip halkı katmışlar ve zaferi kazanmışlar. Halkın öncüleri hep olacak ve bunlar bizleriz. Ne demiştik iki şey gerekiyor: 1. Sub-jektif 2 objektif koşullar. Devrimci durum, devrimci parti. Her yaptığımız işte halka bir yararı yoksa anlamsızdır. Ne yapıyor oportünizm; Taksim’de İspanyolca kursu veriyor, bu bile çarpıklığı çok net gösteriyor. Bizim amacımız halkı örgütlemek, gençlikten sanata her alanda, her alanda halka bir alternatif oluyoruz. Her şeyi halk için yapıyoruz. Bir avuç hain dışında halkın çıkarları devrimden yana, bunu halka anlatmalıyız. Çıkarlarının sosyalizmde olduğunu göstermeliyiz. Aynen öyle düzen kirletir devrim temizler diyoruz. Mesela HFG... Kapitalizm uyuşturucu ile uyuşturuyor, etkisiz hale getiriyor. Biz ise düzenin kirlettiği insanları tedavi ediyoruz. Bu insanların düzene olan öfkesi de çok büyük. Sen düzen kirletir, devrim temizler kitabını okuuş muydun hiç? İşte orada çok net gördüm 614

Anadolu Efsanesi


bunu. Mücadele nedenlerimiz bunlar işte. Dediğin gibi halk içinden herkes bir şey yapabilir hele hele bu süreçte... Nikaragua’da kadınların mücadelelerini anlatan Sandino’nun Kızları kitabını okudum. Orada halk savaşıyor, yardım ediyor. Aklımda kalan bir örnek şuydu: Bir eylembirliği karakola eylem yapıyor sonra dört yandan kuşatılıyorlar ve iki kişi bir eve girmek zorunda kalıyor. O evde halktan olduklarını, çatışmanın ortasında kaldıklarını söylüyorlar. Ev halkı inanmıyor tabi, halk uyanık ve genç kız onlara yardım ediyor. En sevdiği giysilerini veriyor, yaralarını sarıyor, yediriyor ve annesi babası onları başka bir eve bırakıyor. Yani halk her şeyi yapabilir, biz onlardan öğreniriz birçokşeyi. Evet diyalektik ne diyor bize? Herkes eğitilebilir, savaştırılabilir. Hepimiz düzenden geliyoruz. Marx’ın dediği gibi doğum lekesini hepimiz taşıyoruz. Mücadele zorunluluktur. İnsan yeter ki devrimcilik yapmak istesin gerisi bize bağlı. O nedenle kendimize de, başkalarına da yeni insana yakınlaşmak için bıkmadan usanmadan emek harcayacağız. İnsanlardan hiçbir zaman vazgeçmemeliyiz. Önyargılı olmamalıyız. Hata yapabilir, eleştiririz, olmadı yeni yöntemler deneriz ama asla vazgeçmemeliyiz. Her şey bize bağlı dediğin gibi bize mek harcandı da değiştik, anladık şimdi ise kendimize nasıl yapıldıysa biz de öyle yapmalıyız.. Hasan Sabbah’ın sözü her şeyi güzel ifade etmiş. Canım arkadaşım şiir için teşekkürler. Burada ezberleyeceğim ve görüştüğümüzde sonra okuyacağım. Her şey için çok sağol, meleklerimi daima yanımda hissediyorum. Sevgilerimle SEHER Merhabalar, 27.012018 Hasretle kucaklıyorum. Nasılsınız? Malum ben yine sürgün oldum. Ben bile artık takip edemez oldum. Yıldırmak için ellerinden gelen her şeyi yapsalar da biz işte buradayız demeye devam Grup Yorum

615


ediyoruz, edeceğiz. Pazartesi Ahmet Baba gelmişti görüşüme, annemler İstanbul’dan gelin kız misafirliğe gelince gelemediler. Ben de gelmeyin demiştim. En azından Ahmet Baba’yı görmüş oldum. Martın başında burada açık görüş var umarım ona gelebilirler. Siz nasıl olduğumuzu merak ediyorsunuzdur, gayet iyiyiz. Yine hiçbir şekilde haber vermeden hücreleri basıp, üzerimize saldırıp öyle sürgün ettiler. Sözde gündemlerinde sürgün yoktu ama düşman düşmanlığını yaptı yine. Velhasıl kelam İzmir’in yolunu tuttuk bu sefer. Karabük, Silivri derken en son durağım İzmir Şakran... Artık sizi misafirliğe buraya beklerim. Çok da güzel ağırlarım. Eşyalarımız tabiki bizimle beraber gönderilmedi. Bütün kitap, defter, kıyafetlerimiz Silivri’de kaldı. Ahlaksızlıkta ve keyfilikte sınır tanımıyorlar. Hem sürgün ediyorlar hem de eşyalarımızı orada rehin tutuyorlar. Artık ne zaman gelir belli olmaz. Salı sabahı sürgün edildik, 11’e doğru İzmir’deydik. Gece müşadede kaldık. Ertesi gün arkadaşlarımızın yanına geçeceğiz sandık fakat ayrı bir koğuşa koydular. Biz kabul etmeyince zorla, yerde sürükleyerek, işkence ile götürüldük. Yer olmasına rağmen ayrı bir koğuş açmışlar bizim için. Yan koğuştan iki arkadaşımız yanımıza geldi şimdilik bu şekilde çözüldü. Şu an kadınlar olarak burada 14 kişiyiz. 5 kişi sürgün olduk. (Seher, Yeter, Nazife, Özlem Demirci ve ben) Sevda Kurban ve Didem Tütenk yanımıza geçti. Acil ihtiyaçlarımızı karşıladık, arkadaşlar sağolsunlar. Yeni baştan en hızlı şekilde düzenimizi kuracağız. Siz en son hiç mektup göndermiş miydiniz? En son kıssadan hisse ve şiirlerin olduğu mektubunuzu almıştım. Ben de size yollamıştım. Umarım elinize geçmiştir. Neler yapıyorsunuz? Hele bir anlatın habersiz koymayın. Kısacık kısacık mektupları kabul etmiyorum ona göre. En azından ilk gönderdiğinizi uzun isterim çünkü haberdar değiliz kim, nerede, nereye sürgün oldu. Dilan Poyraz ve Dilan Ekin ‘den ayırdılar beni. Herkes hücre arkadaşlarıyla sürgün oldu, beni yine ayırdılar. Onları da özledim. Haber ederseniz sevinirim, merak ediyorum neredeler? Fırat da sürgün oldu mu? Onu da bilmiyorum. 616

Anadolu Efsanesi


Arkadaş görüşü için İzmir’den korodan arkadaşlara ulaşma imkanınız var mı, buraya görüşe gelebilenler olur belki. Korocu arkadaşlar aklıma geliyor. Adres ve isim soyisim gerekiyor, hızlıca haber gönderebilirseniz sevinirim. 3 arkadaş hakkımız var biliyorsunuz.. Seher için de kimler gelebilir, yazabilirseniz seviniriz. Albüm sözleri ve türkü sözleri istiyorum bol bol. Bu biraz istek mektubu oldu. Daha uzun uzun gelirim yine yanınıza. Çok sevgilerimi gönderiyor, sıkıca kucaklıyorum. Umutla, dirençle kalın Sevgilerimle SULTAN 08.04.2018 Merhaba. Görüşmeyeli nasılsın-nasılsınız? Şöyle sımsıkı kucaklıyorum seni. Ben çok çok iyiyim, sizleri merak ediyorum. Size bu hafta yine bir mektupla geleceğim. Bileklikleri aldınız sanırım, bir dahaki postada iki tane daha olacak. Asıl geliş sebebim bazı yeni şarkıların sözlerini istiyoruz. 1) Halim Yaman Böyle 2) Umuda Dair 3) Umut Güneşi 4) Dumanlı Dumanlı 5) Burası İstanbul Maltepe Umuda Dair’i az buçuk hatırlıyorum. Umut Güneşi’ni iyi biliyorum. Tutuklanmadan önce çalışmıştık. Çok güzel bir görüş oldu. 1 sene sonra... Velhasıl bu şarkı sözlerini yollarsanız sevinirim. Konser için repertuardaymış, biz de çalışıyoruz burada-kilere konser vereceğiz. “Grup Yorum Gebze Hapisha-nesi’nde, Yorum Her Yerde” diyerek. Hepinizi çok seviyorum, herkese çokça selamlar. Bu arada albümü aldım kapağı, resimler vs. Sade ve şık, içeriği zengin Grup Yorum

617


olmuş. Haydi bakalım görüşürüz. Umutla, sevgiyle... Bahar Kurt 25.03.2018 Özlemle kucaklıyorum. Nasılsınız görüşmeyeli? Epeydir gelmedik değil mi? Bir ara haber de alamamıştık, telefonda bir sorun vardı, iyice merak etmiştik. Tabi haber alamayınca binbir türlü kurgu yapıyor insan, neyseki hepsi asılsız çıktı ve sesinizi duyabildik. Biz iyiyiz, bildiğiniz gibi. Yalnız son iki aydır bazı konularda sorun yaşamaya başladık. Birincisi; Yorum’a özel muamele yapılması, ikincisi de aramalar. Son aramada tartışma fiziki saldırıya dönüştü. Bilinçli olarak aramalarda ortalığı dağıtan birkaç tip vardı, geçen sefer tartışma yaşadık ve bir daha yapmalarına izin vermeyeceğimizi söyledik. Yine aynı tipler son aramada da dağıttılar. Sonra da başka bir gardiyanın düzgün bir şekilde aradığı dolabı dağıtmak için ikinci defa aramaya çalıştılar. Biz de önüne geçince bu defa fiziki olarak da saldırdılar. İsimleri; (karalanmış...) Biri daha var fakat ismini bilmiyoruz. Yorum’la ilgili yaşadığımız sorunları Betül anlatmıştı zaten, basına da yazacağız bunları; ama siz de paylaşabilirsiniz. Ben kısaca tekrar edeyim; Yorum’a gelen görüşçü ve avukatların listesini ayrı tutuyorlar, avukatın T.C. numarasını kaydediyorlar. Nedenini soran avukata “Talimat böyle, Yorumcular’a gelenleri ayrı kaydediyoruz” demi şler. Yalnız HHB’lilere böyle yapmıyorlar, onlar dışında gelenlere yapıyorlar. Bugüne kadar gönderdi ğ iniz tüm kitapları aldık, verilmeyen iki kitap vardı, onları da tartışıp aldık. Bize verilmeyen tek bir kitap var “Bir Kar Makinesi”. Ve yan flüt için de vermeyeceklerini söylüyorlar, biliyorsunuz zaten. Gazetede bir haber görünce hemen “Acaba Sanat Meclisi ne yapmıştır, nasıl açıklama yapmıştır?” diye düşünüyoruz. Zuhal Olcay’a verilen cezayla ilgili bazı sanatçıların eleştirileri yayınlan618

Anadolu Efsanesi


dı Cumhuriyet gazetesinde, görmüşsünüzdür. Hani “Sussan daha iyiydi” denir ya, gerçekten öyle açıklamalar. Genco Erkal demiş ki: “Zuhal Olcay’ın böyle bir suç işlediğine inanmıyorum. İhbarcıların komplosuna uğradığını düşünüyorum. Temyiz sürecinde gerçeğin bir an önce açığa çıkmasını, haksızlığın düzeltilmesini dilerim.” Demek ki Genco Erkal da cumhurbaşkanını eleştirmeyi suç sayıyor! Gülriz Sururi de şöyle demiş: “Zuhal Olcay benim çok sevdiğim, değerli bir sanatçı dostumdur. Kendisi bildiğim kadarıyla muhalefet bile yapmayan, hatta suya sabuna dokunmaktan kaçınan biridir. Çok şaşırdım, hiçbir anlam veremiyorum. İlk tepkim “gerçek olamaz” diye düşündüm.” Gülsen Tuncer ve Tilbe Saran’ın da açıklamaları vardı. En düzgünü Tilbe Saran’ın açıklamasıydı. Rezalet gerçekten, “aman Reisi kızdırmayalım” temkinliliğiyle yapılan açıklamalar. Bu açıklamalarla demokrasi mücadelesine zarar veriyorlar haberleri yok. Bir de hepten susanlar var tabi. Tiyatrolar bir bir yasaklanırken, tiyatro salonlarının önüne çevik kuvvet yığılırken, oyuncular sendikasının başkanı Demet Akbağ “gık” demiyor. Sevgili arkadaşlar, ben müsaadenizi isteyeyim. Kendinize iyi bakın. Umutla, dirençle.... Ek yapayım dedim. Betül’ün ve benim Haziran sonuna kadar görüş cezamız var; fakat cezalar 1’er ay olaraktoplam 3 tane. Yani ayda bir görüş yapabileceğiz. Hangi hafta görüş yapabileceğimizi telefonda söylerim. Haziran sonunda da hücre cezalarımızı uygulamaya koyacaklar. Görüşürüz... Bahar Kurt 29.03.2018 Merhaba... Nasılsın? Beni soracak olursanız ben çok iyiyim. En son size kısa da olsa mektup yazmıştım. Şimdi yazılarımıGrup Yorum

619


zı gönderirken kısa da olsa yine yazmak istedim. Bizim günlerimiz dolu dolu geçiyor, keyfimiz yerinde. Kitap okuma, yazı yazma, mektuplar, çalışmalar derken vakit gelip geçiyor. Tabi bir de voleybol maceralarımız var. Her gün en az 1 saat voleybol oynuyoruz. Kitap okuma konusunda, şu an Nazi-1 kitabını okuyorum. Bundan önce de “Portakal Ağacında Oturan Kadın” kitabını okudum. Gerçekten çok beğendim. Unutmadan en son bana gelen bir belge/mektuptan bahsedeyim. 1 hafta önce bana İçişleri Bakanlığı/Emniyet Müdürlüğü tarafından ortak bir belge geldi. Saçlarımı yolan polislere açılan davanın düştüğü yazıyor. Yani polisler yargılanmayacak! Ben buna dair milletvekillerine, Cumhuriyet gazetesi muhabirlerine yazdım; ama daha sonuç alamadım. Bunun dışında avukatımla gereken yere itiraz ediyoruz. Bu konuda HHB’ye de yazacağım. Dışarıda da bu konuyu teşhir edersek çok iyi olur. Ben, işkenceyi teşhir ettiğim için hapishanedeyim. Polisler ise işkence yaptıkları halde ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaşıyorlar. İşte ülkemizdeki “hukuk” ve “adalet”. Gönderilen kararın neye göre alındığı, bir mahkeme kararı olduğu bile yazmıyor. Nereye itiraz edebileceğim de yazmıyor. Yani bütün hak arama yollarını kapatmak istiyorlar. Ama bu kadar basit değil! Biz hakkımızı istemeye devam edeceğiz. Bunun dışında flütüm hala verilmiyor. “Her koğuşta 1 müzik aleti” gerekçesini savunmaya devam ediyorlar. Flütlere bile tahammülleri yok. 9 çıktı olarak gönderdiğin mektubu da aldım. Çıktı olarak iyi oluyor. Senin için de daha rahat oluyor. Bu şekilde mektup göndermeye devam edersen, ne var ne yok anlatırsan çok sevinirim. İhtiyaçlarımı sormuşsun, kıyafet gibi şeylere ihtiyacım yok. Sadece HİT 1 ve 2 kitapları varsa bunları isterim. Kendinize çok çok iyi bakın. Bizi merak etmeyin. Hepimiz çok iyiyiz. Seni sıkıca, özlemle kucaklıyorum. Sevgilerimle... Bergün VARAN 620

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum, 15 Nisan’da Gebze Hapishanesi’nde Bağımsız Türkiye Konserini Gerçekleştirdi! Merhaba sevgili arkadaşım, yoldaşım... Hasretle, sevgiyle sımsıkı kucaklıyorum. Sağlığın nasıl, iyi misin? Aslında sana hızlıca cevap yazdım; fakat mektubuma ve içine yaptığımız çizime ‘güvenlik’ gerekçesiyle el koydular, yani hiç vermemek, göndermemek üzere. Acizlikte sınır tanımayanlar bir çizimi de güvenlik gerekçesiyle yasakladılar. Sanata olan tahammül burda da bu kadar anlayacağınız. Ee ben sana yazmaktan vazgeçer miyim, geçmem. Tekrar oturdum kalemin, kağıdın başına. Özlemimi ve sevgimi katık ederek, bir bardak çay da yanıma yoldaş... Karşılıklı beklemişiz anladığım... Yeniden tutuklanınca Silivri’den 2 mektup yazmıştım, sonra buraya sürgün olduğumda da 2 kere yazmıştım. Acaba eline hiç geçmedi mi o mektuplar? Bu sefer sana kısa yazacağım hemen cevap alayım diye. Bizler sizi merak ediyoruz hem de çok, yeni şarkılar yayınlamışsınız hiç haberimiz olmadı. Mahsuni albümünü özellikle merak ediyordum, demek yayınlamaya başladınız, ne güzel sevindik. Peki Mahsuni albüm sözlerinden gönderebilir misiniz? Çok iyi olur. Bakarsınız Mahsuni konseri yaparız. Konser ekibimiz hazır. 15 Nisan’da Bağımsız Türkiye konseri yaptık, çok güzel oldu. Sizinle de paylaşmak istedik o günü ve güzel bir afiş hazırlamıştık, konser afişimizi yasakladılar. Yorum Tarihinde Bir İlk, Hapishanede De Grup Yorum Konseri Yasaklandı! Tabi biz yine de her şeye rağmen konserimizi gerçekleştirdik. Küçük davetiyeler de yapmıştık, hapishanelerdeki ve siz arkadaşlarımızla paylaşmak için. Fakat davetiyelerimize de el konuldu ve gönderilmedi. O gün sesimiz yettiğince, mektuplarımızla size ulaşamasak da yüreklerinize dokunabilmişizdir umarım. Grup Yorum

621


Günler öncesinden provalarımıza başladık. Boncuk ve soda şişelerinden küçük ritm aletleri yaptık. Leğenden de davul... Eksik olan enstrümanlarımızı böyle tamamladık. Yorumcular’ı hapishaneye koymuşlar her yerde “üretim” demiş... Kolektivizm gücüyle üretimde sınır yok, hepimiz bir şeyler ürettik. Dışarıda bir konser hazırlıyormuş gibi heyecanla koşturduk her şeye. Konuk sanatçılarımız Nazım Hikmet, Victor Jara, Aşık Mahsuni, Ruhi Su ve bütün onurlu sanatçılardı. Ayrıca konuklarımız da vardı tabii ki, tüm direnen emekçiler adına Nazife Öğretmenimiz ve Enternasyonal adına Yeter ablamız konuğumuzdu. Konser ekibinde Sevda Abla ve ben bağlamadaydık, aynı zamanda söylüyorduk. Seher’imiz solistimiz. Özlem ablamız da koro vokalde ve ritimcimizdi. Ekip sağlam... Tabi izleyicilerimiz de vardı. Karşı koğuştaki arkadaşlar mm’lik tellerden camlarda bizi izlediler. Binlerce insanın karşısındaymış gibi heyecanlıydık biz de. Önemli olan da bu değil mi? O heyecanı hiç kaybetmemek. Nefes aldığımız sürece var olacak. Konser sonunda küçük de bir sürprizimiz vardı. Yasaklı konserin olmazsa olmazı nedir? Tabi ki saldırıdır ve bizim direnişimiz... Konser sonunda karşı koğuştan arkadaşlar ”Bu konser yasadışıdır dağılın ” diye anons edip sonra da üzerimize tazyikli (o kadar tazyikli olmasa da) su sıktılar. Tabi ki türkülerimizle direnişimizi sürdürdük biz “Haklıyız Kazanacağız” diyerek bitirdik konserimizi, coşku ve umut dolu. Nerede olursak olalım konserlerimizi yapmaya devam edeceğiz... İşte böyle günler dolu dolu geçiyor. Kısa da olsa anlatmak istedim konserimizi. Sonrasında uzun uzun da anlatırım. Deyimler ve atasözleri için teşekkür ederiz, arada bakıp ezberlemeye çalışıyorum. Bazen kelimelerin yetmediği yerde büyük ihtiyaç oluyorlar. Kalın bir sözlüğümüz var. Silivri’deyken Ahmet baba alıp göndermişti ben de yanımdan ayırmıyordum, kelime anlamlarına bakıyorum. İyi oluyor. En son Estetik ve Sanat kitabında çok yararlı oldu. Kitabı bi622

Anadolu Efsanesi


tirdik, epey bir alıntı yaptım, şimdi düzenlemeye başlayacağız, bir çalışma haline getireceğiz. Önerileriniz olursa seviniriz. Yolladığınız kitapları alamadık, daha önce söylemiştim, yalnızca hapishanelerden gelen kitapları alabiliyoruz, böyle keyfi uygulamalarla kitap-yayın hakkımız gasp ediliyor, ama biz de boş durmuyoruz, hakkımızı alana kadar peşini bırakmayacağız. Betüller’e mektup göndermiştim, uzun süre oldu fakat hala cevap alamadım. Cezaları mı var acaba? Bizim de belki yakında başlayabilir. Hızlı cevap yazarsanız seviniriz. Marş için üretimleri toplamaya devam ediyoruz... Benim yazdığım şiire Helin’in yazdığı yorumların, sözlerin üstünü çizerek göndermişler, bundan önce de Veysel abinin yazdığı sözlere de çizme kararı getirildi. Veysel abi demiş şiir yazdım, aklıma hiç gelmedi çizileceği dedim herhalde koymayı unuttu. Bir yandan da mektubun neresine çizme kararı getirilmiş onu düşünüyorum. Sonradan anladım ki şiirlere çizme kararı verilmiş. Benim mantık sınırlarımı zorlayan bir şey. Gördüğün gibi, bu kararı veren hangi akla mantık yaptılar bilmiyorum? Amma ve lakin üretimlerimizden ne kadar korktukları aşikar değil mi? Onlar yasakladıkça biz daha çok üreteceğiz, daha çok üreteceğiz. Bak yine kısa yazacağım dedim oldu sana kaç sayfa mektup... Bunları daha kısa kısa anlatıyorum. Daha anlatacak çok şey var, kağıtlara, mektuplara sığmaz. Zaman hızlı geçiyor bak 1 sene olacak neredeyse nasıl geçti anlamadım. Biz müzik çalışmaları yapıyoruz. Seher’e gitar geldi, ben bildiklerimi ufak tefek öğretmeye başladım. Ben de bağlamaya çalışıyorum. İlerletiyorum. Bir yandan Sevda Abla ve Yeter Ablayla da çalışıyoruz. Sevda Abla biliyor biraz, yanlış oturmuş şeyler var. Yeter hocamla da notalardan öğretmeye başladık, hızlı öğreniyor. Devamını getireceğiz. Bana eğer kaval gön-dermediyseniz Nazife Onay adına Grup Yorum

623


gönderebilirseniz çok seviniriz. (Re kaval, en uzunun bir kısası ya da Mi kaval da olur re kavaldan daha kısa...) Geçen süreyi iyi değerlendirmek gerekiyor, bazen kitap okumaya zaman bulamıyoruz inan ki... Yoğunluk vardı az az da olsa kitap okudum artık o kadar olmaz, bol bol okuruz. Sen ne okuyorsun bu arada, bitirdin mi elindeki en son kitabı? Müzik, üretim ihmal etmeyiz tabii ki artık daha da yoğun çalışacağız. Merak etmeyin hiçbir şey olmasa bile üretmekte sınırımız yok. Sizleri çok özledik, dediğin gibi hasretler, özlemler çığ gibi büyüyor. Biz de büyüyoruz. Gözlerinize baka-madığımız, dokunamadığımız her günü yazıyoruz, bunca çekilenler boşa değil. Sen kısa kısa da olsa yaz, bekleyeceğim. Ekimcan nasıl, iyi mi? Konser hazırlıkları nasıl gidiyor? Neler yapıyorsunuz merak ediyoruz. Seher’e sarıldım sizin yerinize sıkı sıkı, sen de bizim yerimize sarıl arkadaşlara.. Sanatçı adresleri var mı hiç elinizde, gönderebilirseniz seviniriz. Onlara da yazmak isteriz. Şimdilik sana veda edeceğim. Papatyalar için de teşekkür ederim, başucuma astım... Hepinizi çok seviyor, sıkıca kucaklıyorum. En kısa zamanda hasretlerin bitmesi dileğiyle. Kendine iyi bak. Umutla ve bağlılıkla Ekimcan’a bol sevgi ve selamlar, çok özledim, sevgiyle kucaklıyorum. Sevgiyle... SULTAN GÖKÇEK Kucak dolusu merhaba! Ayrı kaldığımız 5 ayın getirdiği koca bir özlemle ve her daim olan büyük bir sevgi ile sıkıca kucaklıyorum. Nasılsın? Mektubun her zamanki gibi cıvıl cıvıldı. Anlaşılan sen de benim gibi canavar gibisin. 624

Anadolu Efsanesi


Mektubunu bugün öğleden önce 11 sularında aldım. Şimdi diyorsundur ki bu ne acele? Şu an saat 19.30 ve yarın sabah da postaya vereceğim. Bir aylık görüş cezamın onaylandığını söylemiş miydim? İşte bu ceza 28 Nisan’da bitiyor. Sonrasında başka bir ceza başlatırlar mı, başlatırlarsa ne tür bir ceza olur bilemiyorum. Bu sebepten hemen kalemi, kağıdı elime aldım. Malum bizde cezalar gani gani... Sen de cevabını 28 Nisan’dan önce elime ulaşacak şekilde yazarsan çok sevinirim. Ne kadar çok mektup, o kadar iyi değil mi? Buraya geldiğimizde gökyüzünü Silivri’deki gibi baklava dilimi şeklinde görmeyeceğimiz için sevinmiştik; ama sevincimiz çok uzun sürmedi. Sanırım burada da rahat rahat, özgürce gökyüzünü seyredemeyeceğiz. İlker ve Özgür bize bağlama dersi vermeye başladı. Tabi Özgür Abi biraz uzak bir diyarda olduğu için onunla pratik olarak çalışamıyoruz. Kemal Tahir’in Esir Şehrin İnsanları üçlemesine başladım. Bu kitaba ek olarak bir de Estetik ve Sanat Notlarını okuyorum. İlk bestemi de yaptım. Behçet Aysan’ın Kırık Bir Kurşun Kalemin Şiiri isimli şiirini besteledim. İnternetten rüya tabirlerine baksana, rüyada İdil Kültür Merkezi’ni görmek ne anlama geliyormuş? Son zamanlarda pek sık görür oldum, hayırdır inşallah... Sabah uyandığımda hala gördüğüm rüyanın etkisinde oluyorum. Hani insanın gerçekten yaşamış gibi hissettiği rüyalar olur ya aynen öyle işte... Sanırım hep özlemden oluyor bunlar. Aslında bakarsan özlem güzel bir duygu; sevgiyi, yoldaşlığı, dostluğu, sevdayı güçlendirip, büyütüyor. Bu duygular olmasa özlem de olmaz değil mi? Tüm güzel duyguların ömrümüz boyunca sürmesi çok güzel fakat tabi ki özlem hariç... Buralara iki gündür kış geldi. Evet, yanlış okumadın! Adana ve kış kelimesini aynı cümle içinde kullandım. Tekrardan kazak giymeye başladık; ama sevincimiz çok sürmez. İki gün öncesine Grup Yorum

625


kadar İstanbul’un Temmuz ayındaki gibi sıcak vardı. Mektubundan da anladığım üzere İstanbul’uma bahar gelmiş... Saatim şu an 22.45, burası özellikle son bir-iki gündür epey hareketli olduğundan bu mektubumu yazarken de sık sık ara vermek zorunda kaldım. Ee kitap konusu zaten malum, bir de şimdi gökyüzünü, bulutları, güneşi baklava dilimi gibi parselleyecekler ve haliyle bizim de tansiyon ve şekerimiz yükseldi... Bir süredir akord aleti alabilmek için uğraşıyorum; ama buradakilerin böyle bir icattan haberleri yok galiba. Gerçi kitap bile verilmeyen bir yerden bahsettiğimi unutmuşum... Mektubumun son satırlarına gelmiş bulunmaktayım. Tüm İdil ailesine çok selamlar. Sen de kendine çok iyi bakasın. Seni tekrardan sımsıkı kucaklıyorum. Yine, yeniden görüşmek üzere... Hoşçakal. Sizi Seviyorum... Eren ERDEM 18.04.2018, Kucak dolusu Merhaba! Bugün orada sizlerle beraber olmayı çok isterdim. 33 yıldır bir yanımız hep özgür tutsaktı. En güzel türkülerimiz hapishanelerde filizlendi ve halkımızın bağrında boy verdi. Bugün yine Grup Yorum elemanları Anadolu’nun dört bir yanındaki hapishanlerde birer özgür tutsak, hapsedemedikleri arkadaşlarımız hakkında ise renkli fermanlar hazırlanmış. Bizim türkülerimizin rengi kızıldır; Kızıldere’den, gecekondulardan, fabrikalardan, dağların doruklarından alır kızıllığını... Türkülerimiz hapishane duvarlarını aşacak, renkli fermanlarınızı yakıp kül edecektir. Grup Yorum bir Kar Makinesi gibi ardından milyonlarla yoluna devam ediyor. Öğrencisi olmaktan gurur ve onur duyduğum Yorum ailesine, büyük ailemize ve halkımıza sonsuz teşekkürler... 626

Anadolu Efsanesi


Türküler susmaz halaylar sürer! Bu seferlik böyle kısa geldim. Mektubunu bekleyeceğim. Seni özlemle kucaklıyorum. Kendine çok iyi bakasın. Tüm İdil ailesine çok selam söyle . Yine, yeniden görüşmek üzere... Hoşçakal... Eren ERDEM 28.05.2018 Bugün faksını aldım, hemen kalemi elime aldım. Nasılsın? Umarım herkes iyidir. Ben de her zamanki gibi çok iyiyim. Yoğun olursunuz düşüncesiyle yazmadım. Bundan sonra daha düzenli yazmaya çalışırım. Gönderdiğin spor ayakkabıyı aldım çok iyi oldu. Çok teşekkür ederim. Birkaç gün önce de gönderdiğin parayı aldım. Bir ihtiyacım vs. yok. Biraz da buralardan, günlerimden bahsedeyim. Her şey yolunda, yazı yazma, kitap okuma, mektup yazma, çalışmalar, voleybol vs. Her şey aynı şekilde devam ediyor. Bu aralar müzik için yeterince çalışamadım; ama yakında yine toparlayacağız. Nota okumayı şu an çözmüş durumdayım, ritm öğrenme ve şan dersine geçeceğiz. Solfejdir, bonedir yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum. Biz hala aynı şekilde 9 kişi kalıyoruz. Sürgün vs. yok. Betül’den mektuplar alıyorum. Bugün ondan da faks aldım. Betül de telefona çıkıyormuş sevindim bu duruma. Ben çıkamıyorum, arkadaşlar çıkınca ben de çıkmış kadar oluyorum, yani sorun olmuyor. Ben de şu an “Direnme Savaşı” kitabını okuyorum. Vietnam’daki hapishane koşulları ve devrimcilerin nasıl direndiklerini anlatıyor. Çok güzel bir kitap. Sen hangi kitabı okuyorsun? Biz Tavır dergisini alabiliyoruz. En son Kasım-Aralık sayısını almıştık. Yeni sayı çıktı mı ondan sonra? Çıktıysa gönderirseniz sevinirim. Diğer yayınları hala alamıyoruz. Grup Yorum

627


Ayakta sayım dayatması devam ediyor. Benim de şu an kesinleşmiş 6 aylık görüş cezam var. Ondan sonra da onaylanacak çok var. Yani ömür boyu görüş yasağım var desem daha doğru olur... Burada herkesin durumu aynı. Gerçi diğer hapishanelerde de durum farklı değil. Fotoğraf da çekti-remiyoruz. Çektirseydik gönderirdim. En son sizden güzel kartlar aldım, bir de bir fotoğraf, çok sevindim. Başka fotoğraflar varsa gönderebilirseniz çok sevinirim. Avrupa’dan da bayağı mektup alıyorum. Babam da uzunca mektuplar yazıyor. Her hafta bizim için eylem yapıyormuş. 8. Bağımsız Türkiye Konseri de yapılmış diye duyduk. Bayağı izlenme olmuş. Yorumcuların ses kayıtları seslendirilmiş. Çok coşkuluymuş. Sence nasıl geçti? Mahsuni Şerif albümü çıktı diye duymuştuk. Doğru mu? Başka haberler vs. Var mı? Yazarsan sevinirim... Sevgili B. abla, ben de kısaca yanına gelmiş oldum. Kendine, birbirinize çok iyi bakın. Hepinizi sımsıkı kucaklıyorum. Herkese çok selamlar... Sevgilerimle. Bergün Varan 25.06.2018 Merhabalar Öncelikle sizi sımsıkı kucaklıyorum. Nasılsınız? Bizler gayet iyiyiz. Üretiyoruz, direniyoruz. Biliyorsunuz ki Silivri’nin doğallığında bir hareketliliği de var. Buralar bir bataklık bizler de bir bataklığın içindeki çiçekler gibiyiz. 24 Haziran’ı da atlattık. Bizim için yine değişen bir şey olmadı. Değişim ellerimizde diyelim. Gitar almayı düşünüyorum. O yüzden nota ve akorları resimli gösteren, sıfırdan öğreten bir kitap bulursanız sevinirim. Ayrıca 628

Anadolu Efsanesi


Muammer Sun solfej kitabı, FKBC/Di-mitrov, Leipzig Duruşması, ve Dimitrov’u anlatan onunla ilgili kitaplar, Stalin 15 (?). cilt. Bunları benim adıma yollayabilirsiniz. Azap Ortakları kitaplarını yollar mısınız? Şimdilerde dünya devrim önderlerini araştırıyoruz. Ben Dimitrov’u, arkadaşım da Bedreddin’i araştırıyor. Sizler neler yapıyorsunuz? 11 Temmuz’da ki gece için ayrıca yanınıza geleceğiz. Şimdilik böyle hızlıca geldik. Sizi çok seviyoruz. Herkese selamlar, sevgiler. Umudumuza olan Bağlılıkla! Dilan Ekin 29.07.2018 Sevgili A. Merhaba Hasretle, sevgiyle kucaklıyorum, nasılsınız? Bizler çok iyiyiz. Geçen hafta gönderdiğin faksı aldım, iletişim cezamız bitti öyle alabildik. Yarın bir yenisi daha başlayacak. D. adına bir mektup yollamışsınız fakat çizme kararı verildi, onu da 1 ay sonra ancak alabileceğiz. 1 ay dile kolay işte yarın ceza başlayacağı için bugün hızlı hızlı yazıyorum. Geçen hafta göndermiştim bir mektup onu aldınız mı acaba? Onu gönderdiğimde sizden daha mektup, faks alamamıştım, ceza başlayacak diye de hızlıca yazmıştım. Çok uzun yazamadım. Günler öyle hızlı ve yoğun geçiyor ki neye yetişeceğimizi şaşırıyoruz. Bir bakıyorsun sürgün oluyor, saldırı oluyor hiç yerimizde duramıyoruz. Siz de merak etmişsiniz, sağlığımız iyi, demişsin ya “İşkencenin acısı geçer ama öfkesi geçmez” diye yaralarımız berelerimiz iyileşti ama öfkesi geçmedi, geçmez hiçbir zaman birikir birikir. Mahkeme yüzünü 1 dakika bile görmedim, anlatmaya başladım; ama birilerini rahatsız ettim sanırım ki hiç doğru düzgün dinlemeden kamerayı kapattılar. Hak, hukuk, adaleti geçtim mahkemelerin ciddiyeti de kalmadı. Ben de istesem o kamerayı kapatabilirim, çok zor bir şey değil! Grup Yorum

629


Biz her Segbis’e çıktığımızda savunma hakkımızı istemekten vazgeçmeyeceğiz. Savcı mütaala okumuş hakkımızda, mahkemeyi de ertelemiş bunlardan dahi haberim çok sonra oldu. Ferman padişahındır, bakalım bu yargı-lamasız infazları nereye kadar sürdürecekler. Hapishanelerin üretimlere alerjisi var biliyorsunuz. Kendilerince en büyük gördükleri çizme kararı silahları halihazırda hep bekliyor, aman bir üretim mi gördüler, bir şiir bir yazı, bir resim hemen o silah ortaya çıkıyor, bir de üstüne el koyuyorlar. Ama biz vazgeçmiyoruz tabi, yazmaya devam. Yine geliriz yanınıza kısa kısa postalarla. Mahkememiz 3 Ekim’de ve SEGBİS ile katılmamız dayatılıyor. Daha önceki mektuba yazmıştım. Faşizmin mahkemelerinden bir şey beklemiyoruz. Onlar bizi değil, biz onları yargılayacağımız için korkuları büyük. Şunun şurasında 2 ay bir zamanımız kaldı, Seher’i mahkemeye götürecekler. Savunma hazırlıklarına başlıyoruz. Uzun süredir aklımızda “yoğunluk’’ çok fazla olunca başına tam anlamıyla oturamadık. Ben şimdilik böyle geliyorum yanınıza, her birinizi ayrı ayrı çok özledim. 6 Ağustos’ta görüş var, açık görüş. Bu kadar kısa yazmak içime sinmiyor ama maalesef zaman dar, paylaşacaklarımız, anlatacaklarımız bu kağıtlara sığmaz elbette. E.’ye de bir merhaba diyeyim. Merhaba E, Faksını aldım, çok mutlu oldum. Geçmiş olsun hiç ameliyat olduğundan haberimiz olmadı, yanına bir ziyarete gelirdik şifa niyetine. Şimdi daha iyisindir umarım. Sağlığın, sıhhatin yerindedir. Peki ameliyat çözüm oldu mu? benim menisküs burda hiç tutmadı, sıcak havaları seviyor sanırım rahatı yerindeydi bu sene. Boğazım iyi... 60’tan fazlası, 6 özgür tutsağı 1 saat yerinden oynatamadı yine olan haklılığımız ve bizim irademiz oldu. Herkese bol sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz. Birbirinize iyi bakın. Bağlılıkla... 630

Anadolu Efsanesi


Bir şiir paylaşayım sizinle: Her tarafım demir diye Beni de paslanır mı sandın Ben demiri ışıldatanım Demire şekil veren güç Bana şekil veren inancım Eğilip bükülmez Ah demez Aman dilemez Sıkılı yumruk, Kenetlenmiş kol Yükselen bir ses Zulmün yetmez gücü Yumruk sıkılmaz Ses kesilmez İnançla pişen demiri Hiçbir kuvvet bükemez. 2 Temmuz 2018, ŞAKRAN Sultan GÖKÇEK Merhaba, 24.03.2018 Özlemle ve sevgiyle sımsıkı kucaklıyoruz, nasılsınız? Uzun zaman oldu görüşmeyeli. Sizden yaklaşık 1,5 aydır hiçbir şey alamadık. Diliyoruz ki iyisinizdir. Bizler çok çok iyiyiz. Günlerimizi daha iyi nasıl değerlendirebiliriz diye koştur koştur geçiyor zaman. Daha fazla üretmek, daha fazla öğrenmek için imkanlarımızı olabildiğince zorluyoruz. Üretmek ve direnmek eş anlamlı biliyorsunuz, içini ne kadar doldurursak o kadar iyi. Bir yandan da aklımız, yüreğimiz sizinle tabiki. Yaklaşan günlerin yoğunluğunu tahmin edebiliyoruz, heyecanınızı, coşkunuzu hissedebiliyor, aynı duyguları paylaşıyoruz. Güzel olan da bu zaten. Hapishanede olabiliriz, aramızda duvarlar, aşılacak yollar olabilir ama her anımızda paylaştığımız bir şeylerin olması bizi hiç yalnız bırakmıyor. Elbette hasretler, Grup Yorum

631


özlemler her daim olyor. “Ayrılıklar özlemlerin bittiği yerde başlarmış” Esas özlemler bizim için bir okul, sevgimizi, değerlerimizi büyüttüğümüz bir okul. Ayrılıklardan hiç bahsetmiyoruz o yüzden. Yaşamdan hayattan hiç kopmuyor, sıkı sıkı tutunuyoruz. Her gün savaşlarla halk katledilmeye, açlık, yoksullukla ezilmeye devam ederken, iktidar halkı “tosuncuk”larla dolandırmaya, zenginliğine zenginlik katmaya devam ediyor. Bunca sömürünün, yağma ve talanın olduğu süreçte baskının, saldırının artması, bizim tutuklanmamız, titreyen temellerin yıkılmaya yüz tutmasıdır. Halkın ekmeğini, özgürlüğünü çalabilirler ama umudunu çalamazlar. Biz tarihsel sorumluluğumuz gereği direnmeye, umudu büyütmeye devam edeceğiz. Şarkılarımız, türkülerimiz de bunu demiyor mu “Kan kussan bile, diren zalime” diyerek. Bir küflü kefen dikiyorlar ömrümüze. İnsan onurumuzdan, kişiliğimizden, düşüncelerimizden vazgeçmemiz için ama asla giymeyeceğiz. Nazım Hikmet’lerden, Ruhi Su’lardan devraldığımız mirası, bayrağı tarihin onurlu sayfalarından en yükseklerde dalgalandırmaya devam edeceğiz. Canımız pahasına da olsa. Ayçe İdil’de nasıl vücut bulmuşsa halk ve vatan sevgisi biz de aynı duygularla “yaşamış sayılmaz zaten, yurdu için ölmesini bilmeyen” diyoruz, bu onuru taşıyoruz. Şarkılarımızı yasaklayan, Yorum üyelerine gri listelerle arama kararı çıkaranlar bu onuru taşıyamazlar. Ahmet Arif dizelerinde çok güzel anlatmış “yaratan ve adaletli olan insan gücünün, her yerde geçerli, kesinkes haklı onuru. Biz de haklılığımız ve meşruluğumuzla taşıyoruz bu onuru. Biz her şart ve koşul altında üreterek direnmeye devam edeceğiz. Gittiğimiz her yerde umudu götürmeye de. Sizleri çok özlüyor, çok seviyoruz. Birbirinize iyi bakın. Yavaştan kalkalım artık. Seher’le birlikte bir ziyaretinize gelelim dedik. Yarın Didem Abla’ya yeni albüm konseri vereceğiz. Hapishanede her yapalım dediğimizde sürgün olduğumuz için bu sefer umut ediyoruz ki yapacağız. Bir yandan Nisan’da da bir konserimiz olacak, onun hazırlıklarına da başladık. Tutsak ettiler ama şimdi Anadolu’nun dört bir yanındayız. Seslerimizin birleştiği 632

Anadolu Efsanesi


yerde milyonlarla birlikte olacağımızı biliyoruz. Mektuplarınızı, sohbetlerinizi bekliyoruz. Biz yazmaya devam edeceğiz. Son bir şiirle bitirelim. Nazım Hik-met’ten... “Biz bugünün kahramanı yarının münadisiyiz Bu durumda akan yıkıp, yapan akışın Çizgilenmiş sesiyiz Biz, adımlarını tarihin akışına uyduran temelleri çöken emperyalizme vuran yarını kuranlarız O duvar duvarınız Vız gelir bize vız! Görüşmek dileğiyle sıkıca kucaklıyoruz. Sağlıcakla kalın Umutla, bağlılıkla. Seher-Sultan Merhaba Özgür, 26.03.2018 Nasılsın? Mektubunla iyi olduğun haberini aldık. Mutlu olduk. Cumhuriyet’te haber-röportaj vardı. Okuduk. Kaval konusunda takdirle karşıladık... Sporun dışında birlikte yaptığımız 1 dakikalık kon-düsyon vardı hatırlıyor musun? Onu 40 dk yapıyorum. 5 dakika ve 20 saniye dinlenme. 1 saat spor. Ekmeklik so-runu-raflara gazetede kapak yaparak çözdük. Haberin ola. Yalnız bu kovalardan biri kırıldı ve onu ekmeklik yapacağız. Karşıyaka ile çıktık sonunda. Şakran Kadın tutsak arkadaşlarla görüştük. Herkesin selamı var sana. Görüşürüz. Kendine iyi bak. Devrimci Selamlar... Taylan ”Bizim hayallerimiz Yarınlarımız olacak” Berrin Bıçkılar Merhaba L. abi, 18.03.2018 25 Şubat tarihli mektubunu ve gönderdiğin kitapları aldık, çok sevindim. Kitapları henüz vermediler, eğitim biriminde, yarın alıGrup Yorum

633


rız büyük ihtimalle. Nasılsın, sağlığın nasıl? Yoğun bir çalışma temposundan çıkmışsın, normale döndü mü peki? Görüşmeyeli biz hücreyi dörtledik. Karabük’ten Özlem Kütük buraya sürgün oldu. Fakat tam kavuştuk derken yine ayrılacağız. Çünkü Betül ve benim hücre cezalarımız onaylandı, 20 gün var şu an. Sırada onaylanmayı bekleyen 30 gün daha var. Ve sürekli artıyor bu sayı. Çünkü sayımdan dolayı iki günde bir tutanak tutuyorlar ve hücre cezası veriyorlar. Yanımıza kitap alabiliyoruz sanırım, bu süre zarfında kitap okumaya ve yazı yazmaya bol bol vaktimiz olacak, çünkü hiçbir iletişim olanağımız olmayacak. Hücre cezalarını kesintisiz uygulayamazlar, çünkü dördü sabit olmak üzere toplam 8 hücreleri var. Ve erkek arkadaşlarımızın da cezaları onaylandığı için, hepimizi koyacakları hücreleri yok. Koğuşa döndüğümüz zamanlarda mektup alıp verebileceğiz yani. Bunun dışında başka akla ziyan bir gelişme daha oldu. “Bir Kar Makinesi” kitabını bize “örgütsel iletişim” gerekçesiyle vermediler. Düşün, hücrede Haziran ve Tavır Yayınları ‘na ait bir sürü kitabımız var sadece “Bir Kar Makinesi”ni vermediler. Yan flütü de metal diye vermediler. Özlem abla buraya geldiğinde daha işlemleri yapılırken müdür gelip “Sen de mi Yorumcusun?” diye sormuş. Stalin’in Ölümü filmiyle ilgili çokça yazılıp çiziliyor gazetelerde de evet. Burjuva basın üzerine atladı hemen. Ertuğrul Özkök 2 kere yazdı, öve öve bitiremedi pislik herif. Cumhuriyet’ten Sungu Çapan da katıldı bu karalama kampanyasına. Hem faşizmi yendiğinin hakkını veriyor hem de güya “eleştiriyor” karalıyor, demediğini bırakmıyor. Hiç düşünmüyor bile “faşizmi yenmek” olgusunun ağırlığını. Faşizmi yenen bir öndere sayıyor da sayıyor. Sanki beştaş oyununda rakibini yenmiş Stalin. Böylesi bir değere ağzına geldiklerini söyleyebileceklerini sanıyorlar. L. Abi, gönderdiğin kargonun içinden bir tane Tavır Kartı çıkmıştı, muhtemelen Betül’e yazmıştın fakat bunlar o kartı kaybettiler. Kargodan çıktı, ben gördüm ama tabi okunmak üzere mektup birimine verileceği için orada alamadım. Sonra da kaybettiler, bil634

Anadolu Efsanesi


gin olsun. Hıfzı Topuz’un Tuhaf Degisi’nde Nazım Hikmet’le ilgili anıları vardı. Paris’teki buluşmalarında yaptığı bir sohbeti anlatmış Hıfzı Topuz. Sana onu aktaracağım, Nazım’ın dilinden: “Hıfzı bende üç vesika var. Ömrümüzün üç büyük vesikası; Birincisi şu. Moskova’ya geldiğimin haftasında Politeknik Müzesi’nde büyük bir salonda Moskovalılarla ilk karşılaşmayı yaptık. Bana çeşitli sorular sordular. Soruları kağıtlara yazıp gönderiyorlar. Ama o kadar çok soru geldi ki, hepsine cevap vermeme imkan yok öbür sefere veririm dedim. O kağıtları soktum cebime. Geldim eve... Açtım okuyayım diye. Bir de ne göreyim? Birinde bir fotoğraf. Gözlüklü bir delikanlı. Belki uzun zaman tene yakın bir yerde kalmış. Çünkü kağıt sararmış. Aynı zamanda da tenin, kağıda verdiği yumuşaklık var. Fotoğrafı çevirdim. Arkasında şöyle bir yazı “oğlum Moskova’yı savunurken öldü. Ben de bir tek fotoğrafı var. Sana verecek başka bir şeyim yok. Lütfen kabul et. İmza annesi..! Deliye döndüm. Ertesi gün bütün gazetelere sordum. Yahu kim bu kadın? Benim hakkım yok bu fotoğrafı almaya. Hala her karşılaşmada sorarım. Bana o fotoğrafı veren kadın kimdir diye... İkinci vesika şu; bir mektup aldım diyor ki: Öğretmenin. Yirmi beş yaşındayım. Birdenbire gözlerimi kaybettim. Bir ay uyku ilaçlarımı biriktirdim, kendimi öldürmek için... Hemşireler bana akşamları kitap okuyorlardı. Kendimi öldürmeye karar verdiğim gün, yani iki gün önce, hemşirelere “yahu bana şiir okuyun” dedim. Senin kitabını okudular. Teşekkür ederim. Yaşamaya karar verdim. Ölmeyeceğim. Utanıyorum ölmek istediğim için. İnsan çalışabilir kör gözlerle. Adresi falan da var... Üçüncü vesika da şu: İtalya’da ilk kitabım çıktığı zaman bir delikanlı ile bir kız birlikte yazmışlar. Mektup, “Nazım hikmet, Moskova diye geldi. Oğlan diyor ki, biz sevişiyorduk. Ben İtalyan’ım ama utangaç bir delikanlıyım. Bir türlü kıza kendisini sevdiğimi söyleyemiyordum. Geçenlerde sizin kitabınız çıktı. Orada Grup Yorum

635


bir şiir var, onu kesip sevdiğim kıza yolladım. İşte halim böyledir dedim. Ve sayenizde evlendik” Alıntı bu kadar L. abi. Sana ayraç yapıp göndermiştim bu arada, eline geçti mi? L. abi, ben kalkayım yavaştan. Annemin, Betül’ün selamları var. Kendinize ve birbirinize iyi bakın. Sevgi ve hasretle kucaklıyorum. Bahar Kurt 24 Mart 2018 Bu merhaba kocaman ve özlem dolu bir merhaba! Nasılsınız? Bizler çok iyiyiz. Memleketimizi hem içeriden hem dışarıdan geziyoruz. Direniş karşısında o kadar küçüldüler ki çözümsüz kaldılar. Sürgünü çözüm sanıyorlar ama fizana sürseler fizanda direniriz. Neredeyse her gün kulaklarınızı çınlatıyoruz. Eminim sizler de öyle-sinizdir. Belki 19 Mart’ta yanınızda olurum. İple çekiyorum ancak son süreçte mesele tahliye olmak da değil. Helin ablanın yeniden 9Nolu’ya götürüldüğünü duyduk. Tabi Özgür’ün tahliye olmasını da duyduk. Burada yedi kadınız. Fiziki olarak epey küçük. Bildiğimiz kadarıyla bir koğuşu bölmüşler ikiye. Memleketle tutuklamadıkları kesim kalmadığı için böyle bir “çözüm” bulmuşlar. İnsanları balık istifi gibi üst üste koyuyorlar ya bakalım nereye kadar. Ha bir de tutuklayamadıklarının da başına para ödülü koyuyor, saçma listelerle insanları terörist ilan ediyorlar. Türkü söylemek onlar için büyük suç! Ama ne demiş ustalarımız; “Bir ulusun türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha güçlü-dür.” Birçok şeyi merak ediyoruz. Albümü, filmi, Tavır’ı, Koroyu.... Sizlerin sağlığını... Umarım sağlığınız, sıhhatiniz yerindedir. Duymuşsunuzdur, Dilan’ın tahlilleri temiz çıktı. Ona çok sevindik. Benim de başa döndü her şey, yeniden film çektiler. Buradaki doktor 636

Anadolu Efsanesi


“gerçektenplatin kaymış” diyor. Yedi ayda ancak inandırdık. Bakalım tahliye olmazsam burada ameliyatı düşünüyorum. Normalde uzun uzadıya yazmak istiyordum. Ancak daha Helin ablalara ve birkaç yere daha yazacağız. Belim şimdiden ağrıdı. Bu yüzden kusuruma bakmayın.. Sultan’lar yazıyor mu? Bize yazmışlar cevap da yazdık bakalım.. Bu arada 8 Mart yaklaşıyor; Günümüz kutlu olsun! Tüm arkadaşlara selam, sevgi ve hasret ile... Sizi çok seviyoruz. Dağlarca kalın, Birbirinize iyi bakın. Dilan Ekin 20.03.18, Merhaba! Ha kavuştuk ha kavuşacağız derken yedi ayı geride bıraktık. Bu süre zarfından birçok şey biriktirdik. Elbette en çok da hasret biriktirdik. Hasretim dağ oldu diyebilirim. Nasılsınız? Ben iyiyim ancak öfke doluyum! Dün size kavuşacağımı düşünürken başıma neler neler geldi! Dün duruşmaya “hastanedeyim” diye çıkmadığımı sanıyorsunuz. Ancak ben hastaneye gitmedim gayet de Çağlayan’ın nezarethanesinde duruşma saatimi bekliyordum. Sabah saat 1030 gibi adliyedeydim. Saatler ilerliyor, asker “11.30’da alacaklar seni” diyor. Bekle bekle, öğle arası geldi geçti. Yine bekliyorum derken avukatım da mübaşire “müvekkilim geldi mi” diye sormuş mübaşir de “Aşağıda alacağız onu” demiş. Mahkeme 14.30’da başlamış ben de habersiz bekliyorum. “Beni al-caklar da savunma yapacağım” diye! Mahkeme, avukat soruyor “müvekkilim nerede hani” diye “yok” diyorlar. Evet evet aşağıda olan insana yok diyorlar. Mahkeme sonra SEGBİS ile hapishaneyi arıyor Seher adındaki gardiyan “Dilan hastaneye gitti” demiş. Hastane sevkim bile yok! Kaldı ki adliyedeyken casper misali görünmeze dönüyorum. Bunun basit bir unutkanlık olmadığı açıkça belli! Resmen saGrup Yorum

637


vunma yapmam bizzat mahkeme eli ile engelleniyor. Cuma gününe duruşmayı atmışlar ama Segbis ile bağlanmama ve de eğer ifade vermezsem ifade hakkımdan vazgeçtiğime karar vereceklermiş. Böyle bir şey olabilir mi? Alenen mahkeme suç işliyor! Mahkemeye getirttiği insanın savunmasını o insan beklerken “Yok” diyerek almıyor, sonra da Segbis ile savunma yapmazsa savunma hakkından vazgeçmiş olacak diyorlar. Hani diyalektik diyor ya “maddi yaşam koşulları” diye; 23. ACM resmen savunnma yapmamam için o maddi yaşam koşullarını bizzat sağolsun-lar(!) ayarlıyorlar. Mahkeme açıkça “savunma yapmanın benim için bir önemi yok” mantığı ile duruşmaları yapıyor. Tabi “tanrı buyruğu ile ilerlediği için bir an evvel noter misali kararlarını onaylama derdindeler! Sizden sonra suç duyurusunda bulunacağım. Ben orada saatlerce bekledim resmen üç kat yukarı çıkarıp savunmamı almadılar. Benim oraya giriş-çıkış saatlerim belli. Sonuçta “yok” dedikleri saatte oradaydım ve savunma hakkının bu şekilde engellenmesine izin vermemek gerekli. Figuran değiliz biz. Bir insanın yaşamı hakkında böyle basitçe karar vermezler, vermemeliler! Böyle işte... Bakalım ne olacak? Geçenlerde size yine yazmıştık. Ulaştı mı elinize? H. ve Y. abinin mektupları geçen gün elimize ulaştı. Onlara daha sonra yazacağım çünkü bu postaya yetiştiremem. Ama muhakkak yazacağım. Sizler neler yapıyorsunuz? Emel ve diğer arkadaşlarımızın ailelerini aradıklarını duyduk. Bu yaptıklarının kesinlikle hiçbir meşruluğu yok. Bir ilktir herhalde bir grubun elemanlarının başına ödül konulması ama dergide okuduk bir camiden Yorum çalmış. İşte bu Yorum’un bitmeyeceğinin gücü. İşte bu haklılığın gücü, inancın ve de umudun gücü. Bu saldırıları gördükçe bir kez daha iyi ki” diyorum. İyi ki böyle bir aileye sahibim. Bu arada burada da hastaneye gittim ya. Doktor sil baştan film çektirdi sonra “filmden sonra muayene ederim ” dedi ama muayene etmeden buraya yazı yazmış “platin kaymış ama ameliyata gerek yok demiş. Burası da “sende platin kaymış” diyor. Hadi 638

Anadolu Efsanesi


canım dedim. Yani yedi ayda anca inandırdık platin olduğuna. Ben kalemi bırakıyorum, birkaç yere daha yazacağım. Sizi çok seviyorum ve oldukça özledim. Sevgiyle ve Bağlılıkla! Dilan Ekin Sevgili İdil ailesi merhaba, Hepinizi sıkıca kucaklıyorum, nasılsınız? Bizler gayet iyiyiz. Size geçen hafta mektup göndermiştim, umarım almışsınızdır. Hemen hızlı bir şekilde konuya gireceğim. Bu hafta Tayyip Erdoğan, sanatçılara Afrin için beste yapma çağrısında bulundu. Afrin şu an iktidarın gündemi. Halkı kandırmanın en kolay yolu; “terörle mücadele” Oysa neye ve kime göre terör? Fakat bu yazıda ele alacağımız konu bu olmadığı için şimdilik bu konuya girmeyeceğiz. Sadece şunu kısaca söyleyebiliriz, en büyük terörist emperyalizm ve onun işbirlikçileridir. Son zamanlarda Afrin için klipler çekiliyor, besteler yapılıyor ve en son “Bordo Bereliler, Afrin” filmi çekildi. Tabii sanatın ne kadar önemli olduğunu iktidar da çok iyi biliyor. Bu nedenle en hızlı şekilde hemen besteler yapılıyor, filmler ve klipler çekiliyor. Bunların hepsi bir moral ve motivasyon aracıdır. Çünkü bir savaşta buna ihtiyaç olacaktır. Hele ki savaşanlarda bir inanç yoksa. O zaman abartılı, gövde gösterisi dolu, yalan dolu klipler hazırlamalı ki askerler iyice havaya girsinler. Ve aynı zamanda da halka bir demagoji olacaktır. Tayyip Erdoğan en son sanatçılara Afrin için beste yapma çağrısında bulundu. Tabi bu çağrının üstüne AKP’nin yanında olan sanatçılar kollarını sıvadı. Tayyip Erdoğan’ın yanında en sık Sibel Can’ı, Yavuz Bingöl’ü, Ajda Pekkan’ı, Orhan Gencebay’ı, Bülent Ersoy’u görüyoruz. Bunlar da en tanıdık olanlar. Şimdi bu sanatçılara bakarsak hepsinin neden AKP’nin yanında olduğu açıkça ortadadır. Yavuz Bingöl gibiler iktidar ile iyi geçinerek kapıların kendisine açılmasını istiyorlar. Grup Yorum

639


Tabi daha tanıdık sanatçılar, bu kapıların her zaman açık kalması için de iktidara yalakalık yapıyorlar. Çünkü iktidarın yanında olmamak demek belki de tüm ün ve şöhretlerini kaybetmeleri demek. Tabi bunu hiç de masum bir şekilde yapmıyorlar. Kim için ve ne için sanat yaptıklarının da gayet iyi farkındalar. Sanat sınıfsaldır ve bu sanatçılar burjuva sınıfına hizmet etmeyi seçmişlerdir. Adaletsiz, ahlaksız, yozlaşmanın yaratıcısı olan bu düzeni seçmişlerdir. Bu sanatçılar ikiyüzlülüğün ve çürümüşlüğün temsilcileridir. Söyledikleri şarkılarda hayata dair hiçbir şey yoktur. Ahlaksızlıkları, iğrençlikleriyle ünlerine ün katarlar. Onlar için neyi savunacakları parayla doğru orantılıdır. “Burjuva yazarın, sanatçının, oyuncunun özgürlüğü para kesesine, çürümeye, satılık olmaya gizlice (ya da ikiyüzlü biçimde gizlice) bağımlılıktan başka bir şey değildir.” Lenin Burjuvazinin halkın değerlerini yok etme çabasında olduğunun, ideolojik bir çöküş içinde olduğunun göstergesidir. Aynı şey sanat için de geçerlidir. Kendi sırtlarını halka döndükleri için hiçbir şey de üretemezler. Bir beste yaparken halkın ihtiyaçlarını, yani halkın sorunlarını anlatmalıdır. Halkın yaşadığı adaletsizliğe, yoksulluğa, açlığa bir çözüm olmalıdır sanatçıların şarkıları. Halka, buna karşı mücadele etmek için bir çağrı olmalıdır. Ve bunu yapabilmek için halka düşman olanların yanında değil, halkın içinde olmalıdır sanatçılar. Halkın içinde olarak onların sorunlarını bilir ve halka bir çözüm sunabiliriz. Yaptığımız tüm besteler halkın çıkarları için olmalıdır. Günümüzde halka ve sanata bu kadar baskı ve saldırı varken, halk için sanat yapmak bir görevdir. Dünyadaki tüm pisliğin, açlığın, yoksulluğun, adaletsizliğin sorumlusu olan emperyalizm ve faşizme karşı olmalıdır sanatımız. Betül VARAN Seher Adıgüzel’in Mektubundan: - Bu arada burada kapı altı konseri yaptık. Bütün yasaklara 640

Anadolu Efsanesi


rağmen konseri yaptık. Çok da güzel oldu. Aramızda şairlerimiz, ozanlarımız ve sanatçı dostlarımız da vardı. Bir de afiş çalışması yaptık. Size şimdi konserimizden kalan bir kartımızı hediye ediyoruz. Bakalım beğenecek misiniz? Kartın üzerinde yer-tarih var :) Bunu İdil’e ve bütün yeni Yorumcular’a yolluyoruz. - Kendimizi üretim koğuşu ilan ettik, iddialı bir isim öyle değil mi? Biz de iddiamıza bağlı kalmaya çalışıyoruz. Birkaç hafta önce yoğunlaştırılmış bir şekilde nota, solfej, tiyatro, şan, enstrüman, beste çalıştığımız bir ay olmuştu. O bir ay hepimize birçok şey öğretti. Şu an ben ve Sultan yeniden şan çalışmaya başlayacağız, Bahar abla ile ise zaten ritm çalışıyoruz. - Ben de daha fazla yazmaya başladım beni etkileyen şeyler üzerine şiir vs. yazıyorum, kendime daha güvenli oldu. Burada haftalık gündemle ilgili yazılar yazmaya başladık ve tabi bir de burada çıkardığımız “Nefer” dergisi var çoğunlukla, kendi çalışmalarımızdan oluşuyor. Ben de dün satranç kitabının değerlendirmesini, tanıtımını yaptım. Bugün direnme kararı alanlarla birleştirdim. - Okumak, okumak, okumak... Bugün önemini daha iyi anlıyorum, her bilgi bir güç kaynağı. Okuduğumuz şeyleri üretime dönüştürmek, o güç kaynağını herkese sunmak bize kalmış. - Yozlaşma bataklığı büyük, kayıpları çok. Fakat bir insan bile çok önemli. Değerlerimize saldıran bu düzene değerlerimiz ile güçlenip karşı çıkabiliriz ancak. İnsanca yaşamanın zorunluluğu bu. - Bugün ülkemizin halini görüyoruz. Birçok söz var ama Marx’ın “Her şey o kadar umutsuz ki, içimde umut yeşeriyor” sözü tam anlamıyla uyuyor, evet krizler çözülmeye mahkûmdur. - Sabancılar kaçarken halkımız burada ve kimse geçinemiyor. Etten, zeytinyağından çoktan vazgeçmiş; ama artık hiçbir şey alamıyor ekonomik, siyasal, sosyal diyoruz; hırsızlık-taciz-aileler için cinayet oranları hepsi birbirini etkiliyor. Durum böyleyken umutsuzluk değil umutlu olmanın zamanıdır diyorum. Grup Yorum

641


- Biz de Hasan Hüseyin’in “Bıçak Kemikte” şiirini besteledik burada, fena olmadı bence. Size kendi yazdığım şiiri gönderiyorum... BİZ Sert rüzgârlarda boy veren kardeleniz Doğamızdır zora boyun eğmeden büyümek Karlar kalkmadan güneşli günler için serpiliriz Mesele de bu değil midir? Zifiriyi aydınlığımızla Karları boy vermemizle eritmemiz Birilerini ayağa kaldırırken birilerini eritiyor olmamız Birileri izliyor boy verişimizi karlara, rüzgarlara aldırış etmememizi Rengimiz tarihimiz kadar ak Ezgimiz baş eğmezliğe davettir... Sultan Gökçek’in Mektubundan: - İdil’imizin fotoğraflarını göndermişsiniz. Çok sevindik, en küçük ayrıntısına kadar baktık ve ne değişmiş ne değişmemiş, hangi kitaplar var, resmin içine girecektim nerdeyse. - Bıçak Kemikte şiiriyle ilgili biz de sizin gibi düşündük, bir sitem var diye bütün sözleri değiştirmedik. Hatta sözleri değiştirmedik, söz çıkarttık, öyle düzenledik besteyi. Biraz rock bir düzenleme en azından öyle düşündük ve sitemden öte bir çağrı niteliğinde olabilir diye düşündük bu haliyle, Gazi’de kısa bir canlandırması olmuştu bu şiirin. Çok etkiliydi, bizim bestemiz de öyle olabilir belki. - Onun dışında, size havalimanı işçileriyle ilgili bir söz yazıp göndermiştim. Ona da bir halay bestesi yaptık. Refik Durbaş’ın mültecilerle ilgili yazdığı şiir vardı, onu besteledik. 2 ninnimiz daha var ve şimdi yeni üzerine çalıştığım HES’lere, JES’lere direnen köylüler var. Onlarla ilgili bir beste yapmaya çalışıyorum. - Tek Tip bestesinin Eren’den gelen kısmı nakaratı sansürlendi, o yüzden bir yere gönderemiyoruz. 642

Anadolu Efsanesi


- William Wallace, Cesur Yürek filminden örnek vermem güzel oldu, tekli ringin tarihteki karşılığı aynen öyle. Şimdi bir de plastik kelepçeler çıkardılar. Epey kalın bir şey, anahtarla açılıp kapanıyor, elini hareket ettiremiyorsun, bir de kesiyor plastik olduğu için. Bu da mı krizin faturası dedik demir alamıyorlar herhal. Tabii biliyoruz kriz bahane, o kelepçeler zaten sakat etti kollarımızı gözaltılarla, şimdi de hapishanede aynısını uygulamaya çalışıyorlar. Su içmek istesen elinle bir şey kavrayamıyorsun. - Kavalıma ulaşmayı dört gözle bekliyorum. Hatta sekiz oldu, hatta daha fazla bütün hapishane bekliyoruz. - Yüzüm daha iyi, izler kaldı onlar da geçiyor. Saçım da öyle çok dökülmüyor artık. - Yeni yılınız Umut ve Kavga dolu geçsin. Yeni yılınızı kutluyoruz. Yanınızda olamasak da yüreklerimiz beraber, sizi çok seviyoruz. Bergün Varan’ın mektubundan... Sevgili B, abla merhaba Öncelikle seni ve herkesi sıkıca kucaklıyorum. Nasılsın? Beni soracak olursan ben her zamanki gibi çok iyiyim. Her şey aynı şekilde devam ediyor... 13 Ekim’de de tekrar bir internet konseri olacakmış. Biz de aynı şekilde burada bir mini konser yapacağız, sizinle aynı ruh halinde olacağız. Haber alma konusunda hala sorun yaşıyoruz. Sosyalist yayınları hala vermiyorlar. Bunun dışında sonunda fotoğraf hakkımızı kazandık. Size de fotoğrafları yolluyoruz. Sonunda haftalık telefona çıkmaya da başladık. Babamlarla da konuşuyorum. Ayrıca babam haftaya Türkiye’ye gelecek, belki haberiniz vardır. Mahkemelerimize katılacak. Tabi ben kendi mahkememe katılamayacağım! SEGBİS dayatması herkeste olduğu gibi bende de aynı duGrup Yorum

643


rum. Avukatlarımızın da mahkemesine az kaldı. Biz de onlar için davetiyeler yapmıştık. Size de mahkemelerine çağrı olarak yaptığımız davetiyeden yolluyoruz. En az 50 farklı yere bunlardan yolladık... Bu arada ben en son size faks yollamıştım onu aldınız mı? Arkadaş görüşçüsü yazabildiğim için, yazabileceğim kişilerin bilgilerini istedim. Aslında yüzyıllara varan görüş yasağım var; ama her 3 ayda bir ara veriliyor. 1 haftalık bir ara oluyor. Bu sadece onun için geçerli bir şey... Not: Zarfta saçlarımın yolunmasına, işkenceye yönelik tekrar dava açtık. O kabul edilmiş.

644

Anadolu Efsanesi


Röportajlar Grup YORUM Üyesi Umut Gültekin: “İddia Ediyoruz; Dünyanın En Güçlü Sahnesi Bize Ait, Bunu Yaratan Da Halkın Ekmek, Adalet Ve Özgürlük Mücadelesidir!” Yürüyüş Dergisi 10 Şubat 2019 Grup Yorum üyesi Umut Gültekin ile, son süreçte yapılan çalışmaları ve şarkıları hangi koşullarda yaptıklarını konuştuk. Ve bir kez daha Grup Yorum’un neden kesintiye uğramadan üretebildiğini gördük. Yürüyüş: Listelerinize bestelerimizle cevap veriyoruz kampanyasından bahseder misiniz? Umut Gültekin: Bu kampanyamızı asıl olarak arkadaşlarımızın başlarına ödüller konulduktan sonra başlattık; ama sadece ödüller söz konusu değil. Öncesi de var tabi. 11 ayın içinde 4 kere İdil Kültür Merkezimiz basılmıştı. Toplamda 16 üyemiz ve çalışanlarımız işkencelerle gözaltına alınıp tutuklanmışlardı. Yeni öne çıkan arkadaşlarımız Grup Yorum üyesi oldukları suçlamasıyla tutuklanmışlardı ve hala tutsaklarımız var. Bu tutuklamalar sonuç vermeyince, konserlerimiz devam edince, bu sefer de başlarımıza ödüller koyarak aramaya başladılar bizleri. Emel Yeşilırmak, İdil Kültür Merkezi sabit telefonu aranarak ölümle tehdit edildi. Grup Yorum’dan, sanat anlayışımızdan bu kadar korkuyorlar. Sanatın gücünü faşizm çok iyi bilir. Göbbels’ten hatırlayalım; “Kültür kelimesini duyduğumda elim silahıma gidiyor”. Tayyip Erdoğan’ın son açıklamalarından hatırlayalım; “Kültür-sanat meselesini en az terörle mücadele kadar önemli bir beka meselesi olarak görüyorum”. Yani tekrar tekrar söylediğimiz gibi, bizi tecrit edip yalnızlaştırmak ve terörize edip imha etmek istiyorlardı. Biz de buna karşı tabi bir politika üretmeliydik ve en iyi cevabı da yetkin olduğumuz Grup Yorum

645


alanla verdik. Bestelerimizle ve konserlerimizle. Grup Yorum’u bitirmek istediler ama başaramadılar. 20’ye yakın yeni bestelerimizle; internet konserlerimizle ve Avrupa’nın dört bir yanında yaptığımız 20’nin üzerinde konserle, AKP faşizminin politikalarını çürüttük. Bizi ödüllerle mi arıyorsunuz? İşte bestelerimizi isimlerimizle yayınlıyoruz dedik. Bize alanları mı vermek istemiyorsunuz? İnternet konserlerimizle cevap verdik. Yani hangi yöntemi denediyseler biz hepsini çürüttük. Bunu halkımızla yaptık. Grup Yorum’un 20 üyeden oluştuğunu sanıyorlardı; ama yanıldıklarını onlara gösterdik. Grup Yorum halktır dedik ve susturulamaz. Şimdi önce arkadaşlarımızı faşizmin elinden koparıp alacağız ve sonra da meydanlar bizim olacak sloganlarıyla yeniden alanlara çıkacağız. Buna ne AKP faşizmi ne de emperyalizm engel olabilir. Çünkü ikisinin de gücü Grup Yorum’a yetmez. Biz her zamankinden daha iddialıyız. Yeniden milyonları bir araya toplayacağımızdan adımız kadar eminiz, çünkü bunun zeminini 34 yıllık bir örgütlü mücadeleyle yarattık. Yani kendiliğinden gelişmiş bir durum değil bu. Milyonlar kendiliğinden doldurmadı bizim konser alanlarımızı. Bu; çok yoğun, örgütlü bir emeğin karşılığıydı ve milyonları katlayarak tekrar çıkacağız alanlara, sahnelere. Biz sahnelere çıkabilmek için her bedeli ödemeye hazırız, 34 yıldır bedeller ödüyoruz ve bugün de ödemeye devam ediyoruz. Bizim için bu sahnelerin değeri sanırım ödediğimiz bedellerden anlaşılıyor. İddia ediyoruz; dünyanın en güçlü sahnesi bize ait, bunu yaratan da halkın ekmek, adalet ve özgürlük mücadelesidir. Yürüyüş: Bu kampanyanın kazanımları neler oldu? Umut G: Bu kampanyanın kazanımları demin de söylediğim gibi faşizmin bütün politikalarını çürütmemiz oldu. Baskılarıyla, işkenceleriyle, gözaltı ve tutuklamalarıyla sonuç alamadılar. Yeni Grup Yorum üyeleri yetişti bu kampanyayla birlikte. Grup Yorum’u büyüttü ve her zamankinden daha güçlü bir hale getirdi. Bizim halkla olan bağlarımızı somutladı ve daha da derinleştirdi. Her açıdan bizi geliştirdi, tecrübe sahibi yaptı ve halklaştırdı. Bugün 646

Anadolu Efsanesi


halktan insanlarla besteler yaptık. Halkımız söyledi türkülerimizi. İnternet konserlerini hatırlayalım. Sadece bir tane Grup Yorum üyesi vardı internet konserlerinde, gerisi halktan insanlardı. Grup Yorum halktır susturulamaz sloganının hayat bulduğu bir sürece dönüştü. Bunu bizim politikalarımız sağladı. Doğru zamanda doğru politika belirlemek, halkımızı ve bizi cüretli kıldı. Bütün engelleri aşmamızı sağladı. Arkamızdaki dağ gibi halkımızı öne çıkardık bu süreçte, bunu da bu kampanyayla yaptık. AKP faşizmine ve emperyalizme cevabını halkımızla birlikte verdik. Hem kendimizi, hem de düşmanı daha iyi tanıdığımız bir süreç oldu ve kendimize güvenimiz arttı. Çünkü kendi gücümüzü gördük. Tüm çıplaklığıyla neler yaratabileceğimizi hep birlikte gördük. Dost düşman herkes Grup Yorum’un sadece bir müzik grubu olmadığına şahit oldu. Grup Yorum; bir okuldur, bir gelenektir. Halkımızın hayatında sahip olduğu en değerli şeylerden bir tanesidir. Bu yüzden halkımız kendi kavgasından yarattığı, kendisine ait olduğunu hissettiği bu kültüre, geleneğe, okula sahip çıktı. Grup Yorum halkın tarihidir, halkın ekmek kavgasıdır, geleceğe dair umududur. Bundan dolayı da Grup Yorum’un tırnağına zarar gelse, halkımız çıkar sokaklara ve sorar hesabını. Türkiye’nin dört bir yanından “GRUP YORUM BİZİM EVDE RÜZGARLARI ESTİ” unutmayalım, “GRUP YORUM HER YERDE SLOGANLARI YÜKSELDİ” unutmayalım. İşte Grup Yorum... Yürüyüş: Hangi koşullar altında ürettiniz? Umut G: Üretimlerimizi en basit yöntemlerle, en asgari maddi olanaklarla yaptık. Herkes evinde kendi bilgisayarıyla ve basit bir programla bu kayıtların aynısını yapabilir. Gerekli malzemeler şunlar; bir bilgisayar, bir müzik programı (biz cubase 5’i kullandık, internetten çok basit indirilebilir), bir ses kartı (en ekonomik olanlarından 100’le 150 euro arasında) ve bir mikrofon (yine 100’le 150 euro arasında). Hatta biz bir mikrofon bulmuştuk 150 euro’ya ses kartının ve mikrofonun bir arada olGrup Yorum

647


duğu. Şarkılarımızı dinlediğinizde anlayabilirsiniz zaten bir stüdyo kaydı olmadığını; ama buna rağmen güçlü kayıtlar. Burada vermek istediğimiz mesaj; müziği seven herkes en kısıtlı imkanlarla, bizim son süreçteki yaptığımız bestelerin kalitesinde kayıtlar yapabilir. Yani idealize etmeye gerek yoktur. Bir stüdyomuz yoksa kayıt yapamayız algısını yaptığımız bestelerle ortadan kaldırmış olduk. Herkes üretebilir. Çok komik anlar da yaşadık kayıt sürecinde. Örneğin mikrofon ayaklığımız yoktu ve önce bir ütü masası kurduk; onun üstüne yarım metre genişliğinde ve büyüklüğünde bir dolap koyduk; bu dolabın üstüne de x formunda bir demir bulmuştuk, onu monte ettik. Bu demire de mikrofonu iple bağladık. Çok yaratıcı değil belki ama sorunumuzu çözmüştü ve biz ayakta kayıt alabiliyorduk. Komik bir olay daha vardı; Cubase programında (çalışmalarımızı yaptığımız müzik ve kayıt programı) kayıt alamıyorduk diye, başka birçok kötü programla kayıt alıp oradan oraya taşıyorduk ki kayıt yapabilelim. Burada vurgulamak istediğim şey, eğer sen bir işi yapmak istiyorsan ve o işin zorunluluğunu kavramışsan, bir yolunu bulup o işi yaparsın. Belki bizim kadar kötü bir yaratıcılıkla çözmezsin sorunu ama önemli olan nokta kayıtlar yapıldı ve politikalarımız hayata geçti. Bu koşullarda LİSTELERİNİZE BESTELERİMİZLE CEVAP VERECEĞİZ kampanyamızı yürütebildik. Bugün tabi daha yetkin ve daha profesyonelleştik ama ilklerimiz böyle oldu. Koşullarımız ve olanaklarımız bizi bunlara zorunlu bıraktı. Önemli olan ise biz bu koşullar altında, bu olanaklarla yapabildiğimizin en iyisini yaptık. Yoldaşlarımız için bestelediğimiz “Diren Yoldaş” şarkımızı, bu şartlar altında yaptık ve halkımız tarafından en beğenilen şarkılarımızdan biri oldu. Yani güzel, güçlü bir beste yapabilmek için en iyi koşulların olması gerekmiyor, idealize etmeden çok güçlü şarkılar bestelenebilir. Ayrıca, eklemek istediğim başka önemli bir konu var. Şu anlayış doğru değil “Kim ne derse desin bizim koşullarımız belli 648

Anadolu Efsanesi


ve bu yüzden de bu kadarı oldu işte”. Hayır öyle değil. Burada ne bu anlayış doğru ne de değerlendirenin bunu görmezden gelip de değerlendirmesi. Yani eleştirmesi. Doğru olan nedir? Doğru olan bizim son süreçteki yaşadıklarımız. Buna tanık olan herkes de eleştirirken bunu esas almalıdır. Doğru düşünmek budur. Yani şunu göz önünde bulundurmak gerekir. Grup Yorum kimdir? Grup Yorum nasıl bir süreçten geçiyor? Grup Yorum’un kaç tane üyesi tutuklu? Grup Yorum nasıl üretmeye devam ediyor ve neden? Bu soruları yanıtladığımız zaman şarkılarımızı eleştirirken de doğru eleştirmiş oluruz. Çünkü bunları düşünmeden eleştirmek cahilliktir. Bilmeden eleştirmektir. O zaman eleştiren kişi neyi eleştirdiğini bile bilemez. Bunun da doğru ve nitelikli bir eleştiri olması mümkün değildir. Yürüyüş: Grup Yorum kendini nasıl yeniliyor? Umut G: Grup Yorum devrimci bir okuldur. 34 yıllık bir tarihtir ve en önemlisi örgütlüdür. 34 yıllık deneyimler, tecrübeler nesilden nesile aktarılıyor ve öğretiliyor. Yoldaş konservatuvarı diyoruz biz kendi içimizde. Bizden örnek verebilirim. İnan abi, Selma abla, İhsan abi, Ege, Eren ve ben iki aylık bir sanat eğitimi yaptık. Bu iki aylık süre içerisinde 34 yıllık bir tarih bize aktarıldı. Yaşanan olay ve konserlerden, teknik boyutuna kadar her küçük ayrıntısı anlatıldı. Şan eğitiminden, armonik ve melodik ezgilere kadar, düzenlemeye kadar her şeyi öğrendik. Onlar bizim öğretmenlerimiz oldu. Biz de onlardan öğrendiğimiz gibi, bizden sonrakilere öğreteceğiz. Bu geleneği böyle sürdürmeye devam edeceğiz. Şu andaki hedefimiz öğrendiklerimizi yeni arkadaşlarımıza öğretmek. Devrimciliğin en temel ilkelerinden bir tanesi şöyledir “BİLMEDİĞİNİ ÖĞREN (bunu şu anda yaptık ve yapmaya devam ediyoruz) BİLDİĞİNİ ÖĞRET (şimdi biz öğreteceğiz). Çok programlı bir iki ay geçirdik birlikte. Sabah kahvaltımızdan sporumuza, sporumuzdan akşam uyuma saatimize kadar her anımızı programladık ve birlikte geçirdik. Yani her anımız bir eğitim çalışmasına dönüştü. Kaldığımız yerde bir futbol topumuz vardı ve ara verdiğimizde Grup Yorum

649


ortada sıçan oynuyorduk. Bu oyunu oynarken bile öğrendiklerimiz üzerinden eğitim üzerine sohbet ediyorduk. Yani örgütlü bir emekle ve devrimci bir yöntemle her şey mümkün. Bu süreçte ben kişisel olarak bunu öğrendim. Herkes sanatçı olabilir. Herkes öğrenebilir. Önemli olan uygulanan yöntem ve verilen emek. Buradan öğretmenlerimize de teşekkür etmek istiyorum. İnan Abi, Selma Abla ve İhsan Abi sizlere teşekkür ederiz. Yürüyüş: Bize üretimleriniz üzerinden somut örneklerle bir şarkınızın içeriğini anlatabilir misiniz? Umut G: Diren Yoldaş şarkısını anlatmak isterim; çünkü bu şarkı bizim şu iki aylık eğitim sürecinde çıktı ortaya. Biz Diren Yoldaş’ı tutsak arkadaşlarımıza güç olsun diye yaptık. Sadece Grup Yorum üyeleriyle sınırlı değil ama tabi. Bütün direnenler için, daha genel düşündük aslında. Çünkü bu şarkı üzerine çalıştığımız süreçte Anadolu’nun dört bir yanında direnişler vardı ve her biri çok değerliydi bizim için. Hala sürüyor bu direnişler. Hepsi örnek direnişlerdir. Biz kendi arkadaşlarımızı öne çıkartarak herkese güç olabilecek nitelikte bir şarkı yapmak istedik ve bu şarkımızı da kendi teknik çalışmamızla birleştirdik. Diren Yoldaş çok kolektif bir çalışma tarzı ile çıktı ortaya. Her gün saatlerce oturduk birlikte ve çalıştık. Bir yandan sözleri üzerine, diğer yandan düzenlemesi üzerine. Yapılan en ufak değişiklik üzerine bile kendi içimizde tartıştık ve düşündük. Bateri nerede nasıl bir atak yapacak, senkop olsun mu olmasın mı vesaire. İntrosunda gitardan başka enstrüman olsun mu? Vokal tek mi yoksa koro mu? Finaldeki vokal Cemo şarkımızın kısa bir versiyonu oldu. Her adımı incelenmiş ve kolektif düşünülmüştü. Sonuç olarak çok güçlü bir beste çıktı ortaya. Tutsak arkadaşlarımızı motive edebildi. Hedefine ulaştı. Politik bir cevap verdik. Bu şarkının kazanımları şunlardı; biz düzenleme yapmasını öğrendik; tutsak arkadaşlarımıza güç oldu; başlarına ödüller konulmuş arkadaşlarımız işte buradayız dediler; faşizmin politikaları 650

Anadolu Efsanesi


çürüdü ve direnen herkes kendisiyle bir bağını kurabildi bu şarkımızla. Çok coşkulu bir şarkı DİREN YOLDAŞ! Yürüyüş: Biz de çok beğendik, emeğinize sağlık. Yeni çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Burhaniye T Tipi Hapishanesi Özgür Tutsaklarının Çıkardığı ÖZGÜR DOLAŞIR Dergisinin Nisan/2018, 114. Sayısında, Grup Yorum’la Yapılan Röportajdan Alınmıştır Bu sayımızda tutsak Grup Yorum üyeleri Betül Varan ve Bahar Kurt ile, “Grup Yorum Üzerindeki Baskılar, Aydın Sanatçı Kimliği Ve Bu Süreçteki Rolleri” üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. 1- Sizler de Grup Yorum’un tutsak üyelerindensiniz. Grup Yorum üzerindeki baskıları ve tutuklanma sebeplerinizi anlatabilir misiniz? Yorum: Grup Yorum’un sistematik olarak saldırılara maruz kalmasının ve artık tutukluluğun sabit bir hal almasının nedeni; Yorum’un devrimci bir muzik grubu olmasıdır. Emperyalizm tüm dünyada sosyalistlere, devrimcilere savaş açmış durumda. Sanat alanında devrimi ve sosyalizmi temsil eden bir tek Grup Yorum var. Düzen karşıtı muhalif sanatçıları yok değil elbette fakat örgütsüzler. Bu nedenle de güçsüzler. Saldırılar karşısında ya geri adım atarak var olmaya çalışıyorlar ya da silinip gidiyorlar. Yorum ise hiç teslim olmadı. Halktan beslendi, halka güvendi, halktan öğrendi, halkı örgütledi. Yorum milyonların umudu oldu. İşte bu umudu boğmaya çalışıyorlar, halkla bağımızı kesmek istiyorlar. 2- Ülkemizde kendine sol sosyalist diyen çok müzik grubu ve sanatçı var. Faşizm ise Grup Yorum’a özel bir saldırı politikası yürütüyor. Bunun nedeni nedir? Yorum: Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Yorum’un özel hedef olmasının nedeni örgütlü olması ve halka umut taşımasıdır. Yorum Grup Yorum

651


üzerinden muhalif sanatçılara gözdağı veriliyor. Bu gözdağıyla sanatçılar ya otosansür uygulamaya ya da saray soytarısı olmaya mecbur kılınıyor. İstedikleri kadar Yorum’u terörize etsinler, istedikleri kadar etliye sütlüye dokunmayan “makul” sanatçılığı göklere çıkartsınlar, onların medyaları halkımızın gözünü boyamaya yetmiyor. Yorum konserlerini dolduran yüz binler faşizmin korkulu rüyasıdır. Kendi kabuslarından kurtulmak için Yorum’a saldırıyorlar. 3- Milyonları alanlara toplayan Grup Yorum üyeleri, bizzat İçişleri Bakanlığı tarafından terörist ilan edilip hedef gösteriliyor, Yorum üyelerinin başlarına para ödülü konularak aranıyor, nedeni nedir? Yorum: Arkadaşlarımızın başına para ödülü koyarak aramaları, halkımızın Yorum’a duyduğu sevgiyi ve güveni bitiremiyor oluşlarından gelen çaresizlikleridir. Yıllar önce de söylemişiz zaten: “Sahnede değilsek sanık sandalyesindeyizdir” diye. Bu söz bügünü de ifade ediyor bir yanıyla. Ama yeterli değil. Yorum artık 33 yıllık bir grup. Bu 33 yıl içinde halkın içinde pişti, çelikleşti, yenilmez oldu. Bugün hem sanık sandalyesindeyiz hem sahnedeyiz. Çünkü “Yorum halktır” sözü ete kemiğe bürünmüş durumda. 10 tutsağımız var fakat konserlerimiz devam ediyor. Aranan arkadaşlarımıza gelince; onlar, 80 milyonun içinde arasınlar! 4- Aydın ve sanatçıların yaşanan bu sürece ilişkin tavrı nedir, nasıl olmalıdır? Yorum: Aydın ve sanatçıların bu süreçte kısmen bir sahiplenmesi oldu. Kendi gerçeklikleri oranında değerlendirirsek tamamen sırt çevirdiler diyemeyiz. Fakat karşılıklı emeğimizin olduğu sanatçılarla sınırlı bu sahiplenme. Koca koca isimleri olan, “halkçılıkla, solculukla” nam yapmış, bu halkın ekmeğini yemiş birçok sanatçıdan da ses seda çıkmıyor. Kimi genç sanatçılar da yol yakınken çark edip “yollarına” bakmaya karar verdiler, kimi TRT’de bile çıkıyor hatta. 652

Anadolu Efsanesi


5- Ülkemizde aydın ve sanatçı kimdir, toplumsal rolü nedir, devrimci sanatçılık nasıl olmalıdır? Yorum: Aydın; adı üzerinde; halkı aydınlatandır, öncüdür, yol açandır, cesurdur, gerçekler uğruna bedel ödeyen ve tarihe not düşendir. Fakat günümüzde “aydın” geçinip de aydın misyonunu taşıyanlar yok denecek kadar az. Hatta devrimci sanatçılar dışında kimse yok desek yanlış olmaz. Halkımız, gerçek aydındır. “Aydın” diye geçinenlerden çok daha ileridir bugün halkımız. Mesele kör olmak, gerçeği görememek değildir. Görüyorlar fakar harekete geçmiyorlar. Önce kendilerini sonra halkı kandırıyorlar. Gazetede Köşe sahibi, üniversitede ünvan sahibi olabilirler fakat aydın olmazlar. Tarih, onları sayfalarına geçerken, “aydın” olarak not etmeyecek. Bu ülkenin gerçek aydınları devrimcilerdir, devrimci sanatçılardır. “Önce Kendilerine Baksınlar Terörist Kim Görürler” Yürüyüş 11 Mart 2018 Sayı: 57 Kısa bir süre önce İdil Kültür Merkezi’nde Grup Yorum üyesi yakınları için basın toplantısına katıldı Meryem Kayralcı. Daha düne kadar Grup Yorum’da müzik çalışmalarını sürdüren kardeşinin faşist iktidar tarafından “aranan teröristler listesine alınması karşısında düşünce ve duygularını dile getirdi. Öfkeliydi. Halkın sanatını yapan halkın sanatçısı kardeşinin “terörist” ilan edilmesine karşı; halkın kardeşi için de vatanseverlerin, ilericilerin ihbarcısı olması için para ile aldatılmak istenmesine karşı öfkeliydi. Ve bu öfkeyle halkına seslendi. “BEN KARDEŞİME TERÖRİST DEDİRTMEM”... Biz de adalet arayışında, adalet talebini halkına ileten ve Grup Yorum üyesi Ali Aracı’nın kardeşi Meryem Kayralcı ile Grup Yorum, Ali Aracı ve terör listesini konuştuk. Yürüyüş: Grup Yorum üyesi abiniz Ali Aracı’nın başına ödül kondu, bu konuda düşüncenizi alabilir miyiz? Grup Yorum

653


Meryem Kayralcı: Ben açıkçası abimin başına ödül konulmasını çok saçma buluyorum. Bir kere Grup Yorum’un nerede ne zaman kötü bir şey yaptığını gördünüz ki? Ben hiçbir zaman kötü bir şey yaptığını görmedim. Grup Yorum her zaman halkı biraraya toplayan, konserleriyle halkı coşturan bir gruptur sonuçta. Kendilerince böyle ödül koyarak Grup Yorum’u bitireceklerini sanıyorlar ama Grup Yorum bitmez ki asla. Çünkü Grup Yorum’u sahiplenen bir halk var. Halkın kendisi artık içinde benimsemiş. Ben genelde müzik çalışması yapıldığını görüyordum. Çocuğumu çocuk korosuna gönderdim, Yorum’a gönderdim. Şarkılar söylediler, enstrüman çalmayı öğrendiler. Arkadaş ortamı oluşturdular aralarında çocuklar. Abimin çalıştırdığı çocuk korosu vardı, çok da güzel onları eğitti, çok güzel eğitiyordu. Bizim çevremizden birçok arkadaşım çocuklarını gönderiyordu. Birlikte annelerle gidip geliyorduk. Aynı zamanda biz de birçok şey öğrenebiliyoruz. Birçok aileyle tanıştık. Annelerle birlikte kendi aramızda çocuklarımızın geleceğiyle ilgili, İdil’in en doğru yer olduğunu konuşuyorduk. Birbirimize anlatıyorduk. Biz Grup Yorum içerisinde hiçbir kötü davranış olsun, sorunlar olsun görmedik. Tam tersine sorunlara çözüm bulmamızı sağlıyorlardı. Biz de kendi aramızda sorunlar olduğunda kendimiz de çözmeyi öğreniyoruz. Grup Yorum etkinliklerinde aramızda fikir alışverişinde bulunuyorduk. Pikniklerde aileler ortak sofra oluşturuyorduk, büyük aile gibi biraraya geliyorduk. Böyle bir ortamdan terörist çıkar mı, olabilir mi! Bence önce kendilerine baksınlar terörist kim görürler. Halkı Yorum’a karşı yabancılaştırıp uzaklaştırmaya da çalışıyorlar. Bunu da başaramayacaklar, çünkü eskilerden beri, yıllardan beri gelen insanların içine yerleşmiş bir doğruluk var, iyilik var. İnsanların biraraya gelip şarkı söylemesi bitmez ki, hiçbir zaman, hiç kimseyi vazgeçiremezler. Yüzyıllar geçse de Grup Yorum asla silinmez. Nasıl ki yüzyıllar öncesinden bize değer katan, değerlerini gördüğümüz Pir Sultan Abdal, Ka-racaoğlan onlar nasıl insanların beyinlerin654

Anadolu Efsanesi


den silinmediyse. Grup Yorum da insanların düşüncelerinden asla eksilmeyecek. Her zaman aklında, düşüncelerinde olacaktır. Kendileri de biliyorlar Grup Yorum’un gücünü, halkı biraraya getirdiği için, kendilerinde büyük bir korku salmıştır bence. Grup Yorum’u milyonlarca insan dinliyor. Ben şunu demek istiyorum, Yorum aileleri olsun, Yorum sevenleri olsun, çevremizdeki eş dost Yorum’u sahiplenelim. Biraraya gelmemiz lazım. Adalet Bakanlığı’na mail atarak, faks yollayarak onların terörist olmadığını, terörist olarak kabul etmediğimizi söyleyebiliriz. Bize tek bir suç göstersinler. Gösteremezler. Yorum terörist olamaz, Yorum terörist değildir. Grup Yorum Üyeleri Özgür Tutsak Bergün Ve Betül Varan’ın Babaları Erdem Varan: “...kızlarım halkımızın diliyle CANAVAR gibi. Görüş kabinine gelirken TEK TİP ELBİSE GİYMEDİK GİYMEYECEĞİZ sloganlarıyla geldiler. Bir baba olarak gözlerim yaşardı. Evet benim kızlarım onurlu ve dik duruşlarını göstermişlerdi.” Yürüyüş 18 Mart 2018 Sayı: 58 Yürüyüş: Merhaba! Sizinle en son ülkede tutsak evlatlarınızla görüş yapmanız nedeniyle görüşmüştük. Şimdi tutsak Grup Yorum üyesi kızlarınızın özgürlüğü için eylem başlattınız.. Bize öncelikle görüş yapabildiniz mi? Neler yaşadınız, kızlarınız nasıldı biraz anlatır mısınız? ERDEM VARAN: Merhaba öncelikle kızlarımın nasıl alındığından başlamak istiyorum. Bergün küçük olan kızım. Türkiye’ye gittiğinin ilk haftasında ablası olan Betül’ün yanına gider ve o gün İDİL KÜLTÜR MER-KEZİ’Nİ polisler basar, orda bulunan herkesi gözaltına alırlar. Benim kızlarım da bunların içindedir. Grup Yorum

655


Gözaltı aracının içine işkence yapılarak karga tulumba atılırlar. Daha sonra gözaltı aracının içerisinde polisler lambaları kapatıp artık eğlence başlasın diyerek işkence yapmaya başlarlar. Herkese işkence yapmaya başlarlar. Ben kendi kızlarıma yapılanları anlatıyorum, herkese işkence yapılmıştır. Bergün’ün saçlarını yolmaya başlamışlar. Bergün’ün dediği “baba yöntemini biliyorlardı, her saçıma el attıklarında avuç avuç saçımı yoluyorlardı. Ellerim kelepçeli olduğundan ancak ellerindeki saçları görüyordum.” dedi. Fiziki darp cabası. “Baba bir de sürekli kafamıza vuruyorlardı.” Büyük kızım Betül ise “kafama vururken ben bayılmışım. Ayıldığımda herkesin yüzü yara bere içindeydi, kafalarında şişlikler vardı. Bizi Vatan Emniyet’e götürdüler. Girer girmez açlık grevi yapmaya başladık. Haksız hukuksuz alındık fakat 5 güne kadar mahkemeye çıkarılmayınca biz de suyu ve şekeri kestik. 8. günde mahkemeye çıkarıldık” Betül; “savcının bana sorduğu seni bırakacam çıkınca ne yapacaksın? Ben de savcıya doğruca İDİL KÜLTÜR MERKEZİ’ne gidip çalışmalarıma kaldığım yerden devam edeceğim” dedim. Daha sonra serbest kalırlar. Fakat Grup Yorum üyelerinin bir kısmı tutuklanır. Onlar da Grup Yorum çalışanları olarak her hafta perşembe günleri ADALET eylemi yaparlar. Bergün adalet eyleminde gözaltına alınır ve tutuklanır. Sanırım 68 gün tutuklu kalır. İlk çıkarıldığı mahkemede serbest kalır. Çünkü hiçbir suçlama yoktur, sadece keyfiyet vardı. Keyfi olarak tutuklanmıştı. Bergün ayın 26’sında mahkemeye çıkacaktı ki Betül 17 Eylül’deki Fransa’daki HÜMANİTE şenliğine GRUP YORUM elemanı olarak gelirken hava limanında gözaltına alındı. 14 gün gözaltında işkence yapılarak bekletildi ve daha sonra tutuklanarak hapishaneye gönderildi. Betül gözaltındayken 26’sında Bergün’ün mahkemesi oldu salı günü, gece saat 10.00’da bırakıldı. Çarşamba günü dışarıda kaldı ve perşembe günü ablasına elbise götürdü ve onu da gözal656

Anadolu Efsanesi


tına aldılar ve tutukladılar ve şu anda ikisi de içerdeler. Türkiye’de OHAL nedeniyle birinci derecede akraba olmayanlara görüş izni vermiyorlar. Kızlarım uzun süre kimseyle görüşemedi, ben de görüş için Türkiye’ye gittim. Görüştüm mü kızlarımla, görüştüm ama bir sürü sorunla karşılaştım. İzin için başvuru yapıyorsun savcılığa “bize değil bulundukları hapishane savcılığına” diyor. Oraya gidiyorsun, onlar diyor bize değil, adalet bakanlığına... Neden izin almam gerekiyor, çünkü ben Hollanda vatandaşıyım. Daha sonra benim gibi sorun yaşayan ÖZGÜR GÜLTEKİN’in babasına telefon ederek öğrendik ve görüşü yaptım, kızlarımla bir kez görüş yapabildim. Çünkü tekrar yapabilmek için yeniden müracaat yapmam gerekiyormuş yani tekrar bir işkence. Görüşler sadece 1 saat. Kesinlikle yetmiyor. Onlar sana sorular soruyor sense onların yüzüne bakıyorsun. Hasret gideriyorsun. Ama kızlarım halkımızın diliyle CANAVAR gibi. Görüş kabinine gelirken TEK TİP ELBİSE GİYMEDİK GİYMEYECEĞİZ sloganlarıyla geldiler. Bir baba olarak gözlerim yaşardı. Evet benim kızlarım onurlu ve dik duruşlarını göstermişlerdi. Yürüyüş: Bu eylemi yapmaya nasıl karar verdiniz? Ne anlatmak istiyorsunuz, neyi hedefliyorsunuz? ERDEM VARAN: Ben neler yapabilirdim düşünmeye başladım ve haftanın bir günü GRUP YORUM’a özgürlük eylemi yapmaya karar verdim. Yukarıda okudğunuz yazıda siz olsaydınız ne yapardınız? O zaman hep birlikte acılarımızı paylaşalım, GRUP YORUM’u hep birlikte sahiplenelim. Acımızı küçültelim ya da bunu yapa-masak kendi bulunduğumuz alanlarda oturma eylemi yapalım. Yürüyüş: Avrupa’da tutsak Grup Yorum sevenlere iletmek istediğiniz bir sözünüz var mı? ERDEM VARAN: Bu röportajın sonuna kızlarımın mesajıyla son veriyorum. - BİZ BİR YAĞMUR DAMLACIĞIYIZ GÖKYÜZÜNDE. BİZ Grup Yorum

657


BU YAĞMUR DAMLACIKLARINDAN, BENTLERİNİ AŞAN, BARİKATLARI YIKAN İNSAN SELİ YARATACAĞIZ. Grup VORUM: Teslim Olmayanlarındır Zafer; Bizler Düzenin İcazetine Girmeden, Bir Milim Dahi Geri Adım Atmadan Bu Konseri Yaptık! Yürüyüş 6 Mayıs 2018 Sayı: 65 Yürüyüş: 33 yıldır yasaklar ve baskılar altında sanat yapıyorsunuz; ancak OHAL ile birlikte Grup Yorum’un 10 üyesi tutsak ve 6 üyesi aranır durumda. Başlarına ödül konuldu ve ölüm tehditleri alıyorsunuz. Buna rağmen Avrupa ve ülkede dinleyicilerinizle buluşmanızı engelleyemiyorlar. Dahası, tutsak arkadaşlarınız Gebze Hapishanesi’nde bile konser çağrısı yaptılar. Kurumunuz polis tarafından basılırken, arkadaşlarınızın halay çeken görüntülerini izledik. Üzerinizdeki baskıları özetler misiniz? - Meral Hır: Yorum için aslında yeni değil bu baskılar. 33 yıldır yoğun baskılar altında sanatımızı yapıyoruz. OHAL sürecinde baskıların dozunu artırdı AKP iktidarı aslında. Yani her dönem olduğu gibi, halkın sanatını yapan, türkülerini söyleyen bizler olduğumuz için bu baskılar ve yasakların hedefinde doğal olarak bizler varız. Bunu şöyle değerlendiriyoruz; biz sadece halkın türkülerini söylemiyoruz, şarkılarımızla aynı zamanda halkı örgütlüyoruz. Müziğimiz sınıfsaldır, ezilen halkın türkülerini yapıyoruz, bunun için her dönem yoğun saldırı altındayız. Bir yıl içinde kurumumuz 4 defa basıldı. OHAL boyunca kurumumuz üzerinde baskılar devam etti. Arkadaşlarımız her baskında işkenceyle gözaltına alındılar ve her baskın sonrasında yeni tutsaklarımız oldu ve hala devam ediyor tutsaklık süreci. Bugün ise 10 arkadaşımız tutsak, 6 Grup Yorum üyesi aranan teröristler listesinde. Bu konserde sadece bir Yorum üyesi vardı aramızda. Aslında hepimiz Grup Yorum’un öğrencileriyiz. Özgür Zafer Gültekin 2 ay önce tahliye oldu. 6 ay bir süre tutsaklık yaşadı ve sonrasında tahliye oldu. 658

Anadolu Efsanesi


Bu konserde beraber sahne aldık. Aslında burada açık ve net bir tarih koyuluyor önümüze. Grup Yorum tarih boyunca her zaman baskı, işkence ve tutsaklık yaşamıştır ama susmamıştır. Türkülerini her daim söylemiştir bu yıl da olduğu gibi. Tutsak arkadaşlarımız ve aranan terörist listesindeki arkadaşlarımız mesajlarıyla, ses kayıtlarıyla bizimle oldular. Bizler onların bize verdiği bu güçle o gün sahnedeydik. Biliyorduk nerde nasıl olurlarsa olsunlar bizimle beraber türkülerimizi haykıracaklarını. Buna çok emindik, çünkü Yorum’u Yorum yapan da bu güçtü. Kurumumuz basılırken halaylarla karşılık verdik, çünkü bizim halaylarımız bir direnme biçimidir. Biliyorduk, faşizme karşı bizimle beraber milyonlar direniş halayına durdular. - Duygu Yasinoğlu: Yorum kurulduğundan bu yana hep baskılarla karşılaşmış. Halkın sanatını yapmak bedel istiyor ülkemizde. Nazım Hikmetler, Sabahattin Aliler, Ruhi Sular, Mahzuni Şerifler... Tüm bu aydınlarımız halktan yana sanat yapmanın bedelini ödemişler yıllarca. Grup Yorum da 33 yıldır halkın içinde, halk için var olmuş. Halkın acılarında, sevinçlerinde, mücadelesinde olan ve milyonları bir araya getiren böylesine bir müzik grubu elbette iktidarların baskısına her daim uğruyor. Yorum’un çalışmalarını yaptığı İdil Kültür Merkezi sadece 1 yılda 4 defa polis tarafından basıldı. Birçok enstrümanımız parçalandı, hatta çalındı. Daha öncesinde kasetler kurşunlanmış, albüm kayıtlarına el koyulmuş. Ancak bu seneki saldırılar Yorum tarihinde de bir ilk oldu. Son süreçte 10 Yorumcu tutsakken -ki birçoğu tahliye olup yeniden gözaltına alınıp tutuklandı- 6 Yorumcu da aranan teröristler listesine koyuldu. Ve her birinin başına 300 bin lira ödül koyuldu. Böyle bir saldırı sanıyoruz ki dünya tarihinde de ilktir. - Ağdoğan Yıldız: OHAL ile birlikte halkın tüm kesimleri üzerindeki baskı iyice pervasızlaşarak arttı. Uyguladıkları faşizmin üzerini örtmeye dahi çalışmıyorlar artık. Demokra-sicilik oyunlarını dahi rafa kaldırmış durumdalar. Hal böyleyken zam, zulüm, baskı ve işkencelere maruz bırakılan halkın türkülerini söyleyen, OHAL hukuksuzluğuna karşı ekmekleri ve onurları uğruna direnen Grup Yorum

659


emekçilerin seslerine ses olan Grup Yorum’un faşizmin böylesi koşulları altında, böylesi saldırılara maruz kalması pek şaşılacak bir durum olmasa gerek. Kendilerine sanatçı diyen, kendilerini iktidara yamamak uğruna yapmadıkları şaklabanlık kalmamış saray soytarıları; insan olma onurunu ayaklar altına alıyorlar. Grup Yorum üyelerinin başlarına para ödülü koyulup terör listelerinde aranmaları ise, olsa olsa onurun ve erdemin bayrağını layığı ile taşımak olarak tanımlanabilir. Yorum hayatın her alanında üretmeye ve alternatif olmaya devam ediyor. Gebze Hapishanesi’nde yapılan konser çağrısı ve internet konserimiz bunlara örnektir. Yürüyüş: Bu yıl 8. Bağımsız Türkiye konserini internet üzerinden yaptınız,. İlk kez internet konseri verdiniz, konserin hazırlık sürecinden bahseder misiniz? - Meral Hır: İlk afişimiz yayınlanır yayınlanmaz bizi aramaya başladı dinleyicilerimiz. Nasıl olacak, Grup Yorum’dan kimse var mı, bu gibi sorularla karşılaştık. Evet, tam da burada Grup Yorum halktır sus-turulamaz sloganının somut halini görüyorduk. Bizi arayan kitlelerimizin gücüyle ve halkımızın yaratılan değerleriyle bu konseri yapacağımıza inanıyorduk. Bir ilk oldu bizim için, çok heyecanlıydık. Hazırlık aşaması ve sahneye çıkış anımıza kadar heyecan ve coşkumuz devam ediyordu. Her arkadaşımız bir tarafa koşturuyordu. Bu konser her anlamıyla çok farklıydı. İlk defa internet konseri yapacaktık. Bütün baskı ve yasaklamalara rağmen bu konseri yapmak istiyorduk. Bütün çalışmalarımızı gizlilik içinde yapıyorduk. Yine bu konser için halkımız ve Yorum ailesi, dostları seferber oldu. Yer görüşmelerine ilk günden başladık. Ne olursa olsun biz bu konseri yapacağız diyorduk. Biz Grup Yorum öğrencileri olarak ilk defa böyle bir konser örgütlenmesini yapıyorduk. Bir yanımız hüzünlüydü belki, ama öfkemiz büyüktü. Son günlere kadar yer sorunu yaşadık. Akşam saatlerinde bizi arayan bir dostumuzdan güzel haberi aldık. Şunu dedi bize; biz bu konseri yapacağız, biz bütün Yorum’u o sahneye çıkaracağız. Bize yeri veren değerli sanatçı dostumuz Ferhan Şensoy tiyatro 660

Anadolu Efsanesi


salonunun kapılarını sonuna kadar açtı, salon sizindir dedi. Burada bir kez daha devrimci sanatın gücünü gördük. Değerli Ferhan Şensoy’a binlerce kez teşekkür ediyoruz. Bu duruş, onurlu aydın ve halktan yana sanatını yapan sanatçının duruşudur. Bu duruşu hiçbir güç yenemez. - Duygu Yasinoğlu: 2011’de başlayıp bu yıla kadar süren bir Bağımsız Türkiye konseri geleneğimiz var. AKP iktidarı 3 yıldır meydanlarda konser vermemizi yasaklıyor. Elbette yasaklarını hiçbir zaman tanımadık ve tanımıyoruz. Her yasağa farklı politikalarla cevap verdik ve konserimizi yaratıcı yöntemlerle gerçekleştirdik. Bu yıl da gelinen süreçte; Yorum üyelerinin 10’u tutsak ve 6’sı aranırken meydanlara yasak koyulacağını öngördüğümüzden, ülkemizin, hatta dünyanın dört bir yanına internet yoluyla ulaşabileceğimizi düşündük. Böyle bir konserin örneği sanıyoruz çok az. Canlı yayınla internet konseri kararından sonra nasıl yapılacağına dair tartışmalar, fikir alışverişlerimiz oldu. Teknolojiyi kullanacağımız için işin en önemli yanı da haliyle teknik boyutuydu. Yayın işleriyle uğraşan arkadaşlarımıza, dostlarımıza danıştık. Sonrasında da halkımıza ilan ettik. İlk ilan edilmesinden itibaren nasıl olacağına dair sorular geldi elbette. Sebepleri ve teknik boyutuyla anlattığımız zaman halkımızdan da destek aldık. Böylelikle iş, konseri yapacağımız mekanı ayarlamak ve çekim için ekip ayarlamaya kalmıştı. Nitekim onları da ayarladık. Hazırlık sürecimiz bu şekilde oldu. - Ağdoğan Yıldız: Konserin internetten canlı yayınlanacak olması bizim için olduğu kadar izleyenler için de yeni bir tecrübeydi. Bütün arkadaşlar tatlı bir heyecan içindeydik. Grup Yorum gönüllüleri sağolsunlar yine fazlasıyla emek harcadılar. Provaları genel olarak dar ekiple yaptık, sanatçı dostlarımızın kimi son provaya katıldı, kimiyle hiç prova alamadık. Ama olsun, birkaç ufak tefek eksik dışında pek bir eksik yoktu. Yürüyüş: Bu konserin siyasi anlamı nedir? Diğer Bağımsız Türkiye konserleri içinde bu konser nereye oturuyor? Grup Yorum

661


- Meral Hır: Bu konser, “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” şiarımızın hayattaki somut örneğidir ve bu düşümüze olan inancımızın gücünü ortaya koyuyor. Ve Yorum’un halk gerçeğini koyuyor ortaya. 33 yıldır susmayan bir halkı gördü gelmiş geçmiş tüm iktidarlar. - Duygu Yasinoğlu: Bu konserin siyasi anlamı şu: Düşünün ki bir müzik grubu 33 yıldır varlığını aynı çizgide ve ideolojide sürdürüyor ve bunu eksilmeyip artan bir baskıya rağmen yapıyor. Gözaltılar, tutuklamalar ve en son listeler... Tüm bunlara karşın her baskıda yeniden doğuyor, güçlenerek yoluna devam ediyor. Grup Yorum sosyalist bir müzik grubudur. Sanatıyla, halka umut olmanın yanında yol da gösteriyor. Bu ideolojiye sahip bir müzik grubu sanatından vazgeçemez. Ve sürekli halka ulaşmanın yollarını bulur, bulmalıdır. Tüm baskılar üzerinizde, ülkede açlık, yoksulluk, sömürü, katliam almış başını gidiyor. Böyle bir süreçte 25 kişi, aynı kararlılıkla ve aynı coşkuyla sahneye çıkıp sesinizi yüz binlere ulaştırıyorsunuz ve bunu yeni bir mecrada yapıyorsunuz. Bu açıdan 8. Bağımsız Türkiye konserinin önemi çok büyük. İktidarın yaratmak istediği tüm kötü tablolara yine türkülerimizle cevap verdik! Bu konserin diğer Bağımsız Türkiye konserlerinden farkı şu, en “zayıf” göründüğü dönemde Yorum yine en güçlü müzik grubu olduğunu, en güçlü barikat olduğunu gösterdi ve bu ağır zamanlardan sonra bu konser sayesinde meydanlara yine milyonları toplayacağız. - Ağdoğan Yıldız: Konserin 1. gün dolmadan yalnız Facebook’tan yüz binden fazla izlenmesi, tüm baskılara rağmen 25 kişilik bir ekiple sahnede oluşturulan tablo ve aranan arkadaşların konsere bağlanmaları müthiş bir coşku kattı bize ve iyi bir cevap niteliğindeydi. Onların yasaklarını tanımadık ve konseri yaptık. Listelerini tanımadık, arkadaşlarımız bizimleydi. İzleyenler de sağolsunlar ilgiliydiler. Bence tüm bunlar siyasal olarak bir başarıdır. Yürüyüş: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? 662

Anadolu Efsanesi


- Meral Hır: Bir kez daha gördük, halkın türküleri kazandı. İşte Grup Yorum’un halktaki karşılığı budur. Gerisi hayat... - Duygu Yasinoğlu: Grup Yorum faşizme karşı yeni bir zafer kazandı, bu okulu, bu barikatı ve halkın umudunu yok edemeyecekler. Yorum bünyesinde olmaktan gurur duyuyorum. Grup Yorum Üyesi Umut Gültekin: “33 Yıllık Bir Geleneğin, Okulun Öğrencileri Olarak Kendimizi Her Daim Geliştirmeyi Ve Halkımızın Duygu Ve Düşüncelerini Şarkılarımıza Dökmeyi Sürdüreceğiz. Biz Halkız, Haklıyız Ve Kazanacağız! Grup Yorum Halktır Susturulamaz. Asla!” Yürüyüş 19 Ağustos 2018 Sayı: 80 Grup YORUM’un 10 üyesi yaklaşık 1 yıldır tutsak. 6 üyesi, faşizmin ‘arananlar’ listesinde ve başlarına para ödülü kondu. Katletmekle tehdit ediliyor. Bunlarla da yetinmeyen AKP faşizmi, hala Grup Yo-rum’un çalışmalarını yürüttüğü İdil Kültür Merkezi’ni basıyor, işkence yapıp çalışanlarını gözaltına alıyor. Grup Yorum, “Listelerinize Bestelerimizle Cevap Veriyoruz” diyerek illegalde, ülkede, Avrupa’da, hapishanede üretimlerine, bestelerine devam ettiler. Yeni grup üyeleri, yeni besteler, yeni klipler ve yeni konserlerle cevap verdiler faşizme. İnternet konserlerinin yanı sıra Avrupa’da da koro çalışmaları ve konserlerle binlerce Türkiyeli dinleyicisiyle buluşuyor. Grup YORUM üyesi Umut GÜLTEKİN ile sürece ve çalışmalarına ilişkin yaptığımız röportajı yayınlıyoruz. Yürüyüş: Merhaba. Öncelikle merak edilen bir soruyla başlayalım. Türkiye’de ve Avrupa’da farklı üyelerle sahneye çıkıyorsunuz veAvrupa’daki üyeleriniz için Avrupa Grup Yorum adı kullanıGrup Yorum

663


lıyor. Avrupa Grup Yorum diye ayrı bir grup daha mı var? Umut Gültekin: Merhaba. Şu anda yaşanan süreç nedeniyle Grup Yorum’u sahiplenmek için gelen anti-emperyalist, anti-faşist olan herkese sahnemizde yer vardır. Bu geçmişte de farklı olmamıştır. Bu ilkelerimize uyan herkes Grup Yorum’u sahiplenmek için sahnemizde yer alabilir. Grup Yorum sahnesi halkın sahnesidir. Grup Yorum Halktır sloganının hayatın içinden çıktığının bir kanıtıdır aslında halkın sahiplenmesi. Avrupa konusunda net olarak şunu söyleyeyim ki, Avrupa Yorum diye ayrı bir grup yoktur. Biz örgütlü sanatın savunucularıyız. Devrimciyiz ve örgütlü sanat yapıyoruz. Türkiye’de de Avrupa’da da örgütlüyüz ve devrimciyiz. Örgütlü bir grupta, yani Grup Yorum’da önemli olan kişiler değildir. Bugüne kadar 70’in üzerinde üyesi olmuş bir gruptan bahsediyoruz. Bir senelik üyemiz de var, 20 senedir Yorumcu olanımız da var. Bizim için önemli olan tek tek kişiler değildir. Tabi Grup Yorum’un sabit üyeleri var, şu anda 20’nin üstünde bu sayı sanırım; ama belirleyici değil bu. Neden? Çünkü Grup Yorum’da hiçbir dönem kişiler öne çıkmamış, her zaman bir grup olarak ve verdiği mesajlarla var olmuş. Grup Yorum’un logosunda bile bunu görebiliriz. Kimin grup üyesi olduğu veya kaç kişi olduğu değil, Grup Yorum’un hangi tarihi gelişmeyi veya haksızlığı yine gündemine aldığı tartışılmıştır. Hangi solist hangi şarkıyı söyledi diye değil, hangi üyesi kaç sene tutsaklık yaşadı diye tartışılmıştır. Çünkü Grup Yorum kişilerin kişisel istekleri veya amaçları üzerine kurulmamış, ya-kışıklı-güzel ya da sesleri çok güzel olduğundan, halkın yüreğini fethetmemiştir. Grup Yorum temsil ettiği değerler ve siyasi hedefler doğrultusunda bunu başarmıştır. Halkın ekmek kavgasının türkülerini söylediği için, duygu ve düşüncelerinin tercümanı olduğu için halk bağrına basmıştır. Halk kahramanlarının türkülerini söylediği için, halk kahra664

Anadolu Efsanesi


manlarının hikayelerini halk nezdinde dilden dile dolaştırdığı için halkın sevgisini kazanmıştır. Hakkını arayan herkesin direnişini sahiplendiği ve direnişlerin içinde olduğu için Grup Yorum halkımız tarafından benimsenmiştir. Grup Yorum bugün halkın bağrında saklıdır. Halkın umududur. Şarkılarıyla haksızlığa, adaletsizliğe karşı kavga etmiştir ve hiç durmadan etmeye devam ediyor. Hep halk, hep ileri anlayışına dayamıştır sırtını. 10 arkadaşımız şu anda tutsak bulunuyor, 6 tanesinin başına ödül konuldu; ama bakın bizi susturamıyorlar. Tam tersine iddiamızı daha da büyüterek geliyoruz. Sadece 20 üyesi olan bir grup değiliz biz, BİZ 80 MİLYONUZ. Bunu, geçtiğimiz sene çok somut gördük. Bu süreci halkımızla birlikte göğüsledik, halkımızla el ele vererek söyledik şarkılarımızı. Bizi tecrit edip yalnızlaştırmaya, terörize edip imha etmeye çalışıyorlar; ama bütün bu politikaları çürümüş durumda. Çünkü halkımız kendi sanatçılarını sahipleniyor. Grup Yorum’u yaratan halktır, Grup Yorum halkındır. Halkımız sanatçılarına sahip çıkıyor ve bu süreci bizimle göğüslüyor. Bu yüzden Grup Yo-rum’u susturamadı faşizm. Son internet konseri 350 bin kişi tarafından izlendi. Bu rakam başlı başına faşizme atılmış bir tokattır halk tarafından. Avrupa Grup Yorum’a gelince, ikinci bir grubumuz yoktur. Çalışmalarını Avrupa’da yürütenler ve Türkiye’de yürütenler vardır. Ama bu da koşullarımızla ilgili bir durumdur. Avrupa Yorum diye ek bir yapı yoktur, böyle denilmesi doğru değil yani. Türkiye’de deAvrupa’da da Grup Yorum üyeleri aynıdır. Çünkü önemli olan nerede olduğumuz değil, neyi temsil ettiğimiz, ne yaptığımız ve neden yaptığımızdır. Hangi ideolojiye sahip oldu-ğumuzdur. Hangi tarafın sanatını yaptığımızdır. Bizler ezilenlerin sesiyiz, halkın sesiyiz ve ezilenlerden tarafız. Örgütlüyüz ve devrimciyiz. Güçsüze güç, moralsize moral ve umutsuza umut oluyoruz. Avrupa’da ırkçılığı ve yabancılaşmayı ele alıyoruz. Halkımıza vatan sevgisini anlatıyoruz. Gençlerimize Anadolu topraklarının tarihini tanıtıyoruz. Emperyalistler AvGrup Yorum

665


rupa’da kimliksizleştiriyor, kendine, emeğine yabancılaştırıyor, biz ise şarkılarımızla bir kimlik veriyoruz, yüzümüzü Anadolu’ya dönmeliyiz diyoruz. Topraklarımızı talan edenlerden hesap sorma duygusu yaratıyoruz, bizden çalınanları geri alma iddiasını taşıyoruz. Yürüyüş: Grup Yorum’un Türkiye’de faşizm tarafından uygulanan baskılar, tutuklamalar, işkenceler ve yayınlanan aranma listeleri sürecinde, Avrupa’da Grup Yorum’un konserlerinin yasaklanması, Almanya’da Gladbeck Belediyesi ve Anayasayı Koruma Örgütü tarafından konserlerimiz engellenmeye çalışılıyor. Almanya, tamamen yasaklama kararı almak istiyor. Buna rağmen, ard arda çıkan şarkıları, şarkılarınızı neye dayanarak, hangi güç ve cesaretle üretebiliyor, konserlerinizi sürdürüyorsunuz? Umut G.: Biz gücümüzü halkımızdan alıyoruz, yani halkımıza ve halkımızın Grup Yorum’u sahiplenmesine güveniyoruz. Biz halkın içindeyiz, halkız. Eylemlerde, direnişlerde biz varız enstrümanlarımızla. Halk için yararlı olabilecek, halkımızı ileriye taşıyacak bütün etkinliklerde varız. Bu etkinlikleri kendimiz örgütlemeye kadar varız. Soma’da katledilen madenci ailelerinin, ihraç edilen kamu emekçilerinin, parasız eğitim isteyen öğrencilerin direnişlerinde, hakkını arayan işçilerin eylemlerinde... Bütün bu hak ve özgürlük mücadelesinde biz de şarkılarımızla, sloganlarımızla varız ve olmaya devam edeceğiz. Gücümüzü ve cesaretimizi buradan alıyoruz. Halkımızın direndiğini, haklıyı ve meşruyu sahiplendiğini görüyoruz. Bu deneyimlere sahibiz. Tarihimizden biliyoruz. Halkımıza güvenimiz de buradan geliyor. Sınıf bilincimizden geliyor. Biz emeğimize güveniyoruz. Biz söylediğimiz şarkılarımızın gücüne, doğruluğuna güveniyoruz. Halkımızın doğruyu, haklıyı bildiğine güveniyoruz. Halkımızla oluşturduğumuz o kopmaz bağlarımıza güveniyoruz. Halkımızla içtiğimiz sıcak çayın sohbetine güveniyoruz. Biz gücümüzü de, cüretimizi de halkımızdan ve ideolojimizin doğruluğundan alıyoruz. Örgütlü olmamızdan alıyoruz. Biz halk çocuklarıyız ve halkı666

Anadolu Efsanesi


mızı tanıyoruz. Evet, Avrupa’da da bizi yasaklamak istiyorlar; çünkü biz Avrupa’da yaşayan Türkiyeli halklarımızı da birleştiriyoruz. Irkçılığa ve yozlaşmaya karşı birleşelim çağrıları yapıyoruz. Biz bulunduğumuz her yerde aynı tavırla, aynı ideolojiyle yaklaşıyoruz gelişmelere. Çağrılarımız hep net; birleşelim ve örgütlenelim. Avrupa’da çok ciddi bir yozlaşma söz konusu. Bunun en çarpıcı örneklerinden bir tanesi ise Almanya’nın silah ticaretinden 6 milyar, fuhuştan ise 15 milyar euro gelir elde etmesidir. Bu rakamlar bize nasıl bir ülkede yaşadığımızı anlatıyor. Almanya ve Avrupa’daki diğer emperyalist ülkeler tam bir fuhuş yuvası haline gelmiştir ve bizim çocuklarımız, gençlerimiz, annelerimiz ve babalarımız böylesi yozlaşmış koşullar altında yaşıyorlar. Biz buna karşı birleşmeye çağrı yapıyor ve konserlerimizle de çözümler sunuyoruz. Örgütlenelim diyoruz; çünkü sorunlarımızı yaratanlar sorunlarımızı çözemezler. Ancak kendimiz çözebiliriz. Türkiyeli halklar için bir umuttur Avrupa’da konserlerimiz. Duyulan bir öfke var düzene karşı; ama çözüm yok. Biz çözüm sunuyoruz. Emperyalistler ve onların iktidarları bizleri yozlaştırmakla yükümlü. Bu yüzden sorunlarımızı onların çözmesini, Avrupa emperyalizminin çözmesini bekleyemeyiz. Sorunlarımızı halk meclislerinde birleşerek, örgütlenerek birlikte çözmeliyiz. Bunu yapabiliriz. Türkiye’de bunun çok güzel örnekleri var. Aynı şekilde bu Avrupa’da da öyle. Kendi gücümüzün farkına varmalıyız, konserlerimiz bunu sağlayan güçlü bir araç. Bu yüzden emperyalistler bizim her sene düzenlediğimiz IRKÇILIĞA VE YOZLAŞMAYA KARŞI TEK SES TEK YÜREK konserlerimizi engellemek istiyor. Çünkü bu konserler halkımıza kendi gücünü gösteriyor. 15 bin insanı biraraya getirdik ve hedefimiz 20 bin olmuştu ki Schengen vize yasağı getirdiler. Bu sayılar bize Avrupa’da da kendi gücümüzü somutluyor. Bu yüzden biraraya gelmemizi istemiyorlar, korkuyorlar. Bu yüzden Grup Yorum’u yasaklamaya çalışıyorlar. Tüm bunlara rağmen biz ısrarla konserlerimizi yapGrup Yorum

667


maya devam ediyoruz. Engellemeye çalışıyorlar; ama engelleyemiyorlar. Çünkü Avrupa’da da direniyor ve kazanıyoruz. Son üç senedir merkezi konserlerimizi engellemeye çalıştılar; ama her seferinde direnip biz kazandık. Nasıl? Halkımızla birlikte. Grup Yorum gönüllüleriyle birlikte tüm engelleri aşmayı başardık. Yapılan tüm haksızlıklara karşı direndik, taleplerimiz için eylemler yaptık, etkinlikler düzenledik. Söyleşiler örgütledik Almanya’nın dört bir yanında. Hiç durmadan çalıştık birlikte ve biz kazandık. Asla teslim olmadık ve uzlaşmadık. Yeri gelmişken Grup Yorum gönüllülerini de buradan selamlıyoruz... Yürüyüş: Son süreçte ürettiğiniz ve yayınladığınız kaç şarkı var ve neleri konu aldığınızı anlatır mısınız? Umut G.: 13 tane beste ürettik, yani arkadaşlarımızın tutuklanması ve başlarına ödül konduğu son 10 ay içinde. Bu şarkılarımızın kliplerini de yayınladık. Diren Yoldaş şarkısı çok önemliydi bizim için. Çünkü tutsak ve listelere alınmış olan yoldaşlarımız içindi. Bu şarkıyla onlara güç, moral vermek istedik. “Sizler hapishanede, bizler dışarıda direnmeye devam ediyoruz.Bu geleneği nerede olursak olalım sürdürüyoruz. İdeolojik bir mesele çünkü direnmek. Kavga eden şarkılarımızı bıraktığınız yerden söylemeye devam ediyoruz. Teslim olmadı sanatımız faşizme.” İşte bunun çağnsıydı yoldaşlarımıza. Çünkü baskıların aksine, daha da iddialı ve güçlü çıkıyoruz bu süreçten. Yaptığımız konserlerin hepsinde arkadaşlarımızın sesini duyurduk. Arkadaşlarımızın sesi olduk. Biz tutsak arkadaşlarımızın ve başlarına ödül konulmuş arkadaşlarımızın sesi olmaya devam edeceğiz. Konserlerimize onları da taşıdık. Sahiplenmeye çağırdık halkımızı. Yapılan haksızlığı, adaletsizliği gözler önüne serdik. Tüm çıplaklığıyla anlattık yaşananları. Tutsağız ve başımıza ödüller konuldu diye susmadık biz, Grup Yorum susturulamadı. “İşte buradayız” dedik. Bu yüzden bu şarkımız çok önemli. Arkadaşlarımızın sesini bulunduğumuz her yere taşıdık, bu sesi söz yaptık ve bu sözleri besteledik. Ne yaparlarsa yapsınlar bizi susturamazlar, şarkımızla cevabımızı verdik faşizme, çünkü biz 668

Anadolu Efsanesi


halkın bağrında saklıyız. Burası İstanbul Maltepe’den bahsedeyim. Aslında bu marşı 30 Mart gününe yetiştirmek istemiştik; ama birkaç gün gecikmeli yayınlayabildik. Bu marşın başka bir versiyonu var, Sevinç Eratalay’dan; ama Mahir Çayan’ın Hüseyin Cevahir’e yazdığı bu şiiri bizim düzenlememiz ve bestelememiz gerekiyor diye çok tartışmıştık kendi içimizde. Saçlarını yeşile boyamış yırtık-pırtık kot pantolonlarla bu marş söylenmemeli! Mahir ’ in Cevahir ’ in davasını sahiplenmeyen, onların seslerini sloganlarını yaşam biçimi haline getirmeyenler söylememeliydi. Mahir yürekliler, sol yanında Cevahir’i taşıyanlar söylemeliydi; yorgun umutsuz ve düzen propagandası yapanlar değil. Maltepe direnişini, Mahirler’in temsil ettiği değerleri, sanat alanında temsil edenler biziz ve bu yüzden de bizim bu marşı yeniden bestelememizin gerektiğini düşünüyorduk. Burası İstanbul Maltepe, bizim olmalı dedik. Bizim için çok heyecan verici bir çalışma oldu. “Listelerinize bestelerimizle cevap vereceğiz” kampanyamız için de çok yerinde bir seçim oldu. Bugün Mahirler’in geleneğini sürdürenler bizleriz, işkenceci polislerin İdil Kültür Merkezi’ne yaptıkları baskın sırasında halaya duranlar bizim yoldaşlarımızdı. Yeni gelenekler yarattık sanat alanında, tıpkı Mahirler’in, Cevahirler’in kendi süreçlerinde yarattıkları gelenekler gibi. Bizim için çok anlamlı bir çalışma oldu bu yüzden. Yürüyüş: Baskılar, tutuklamalar, faşizmin listelerine karşı başlattığınız “Listelerinize Bestelerimizle Cevap Vereceğiz” sloganı altında yürüttüğünüz kampanyanın içeriği ve amacı nedir? Umut G.: Bize karşı uygulanan politika çok açıktır. Söylediğim gibi bizi halktan tecrit edip yalnızlaştırmaya ve terörize edip imha etmeye çalışıyorlar. Bunu baskınlardan, işkencelerden, gözaltılardan, tutuklamalardan ve başımıza konulan ödüllerden anlayabiliriz. Bunun en somut örneği, düzenin popçuları-mankenleriyle yapılan “Mahsuni’ye Saygı Albümü”.

Grup Yorum

669


Çünkü Mahsuni Şerif sol görüşlü, sol değerlere sahip olan bir sanatçıydı. Örgütlüydü, anti-emperyalist, anti-faşistti. Bugüne baktığımızda bu değerlere sahip çıkan Grup Yorum’dur. Grup Yorum üyeleri tutuk-luyken, nasıl oldu da bu albüm yapılabildi? Neden faşizmin pervasızlaştığı bir süreçte, 150 bin kamu emekçisinin ihraç edildiği bir dönemde “AMERİKA KATİL” diye türküler söyleyen bir sanatçının albümü çıkabiliyor da Grup Yorum üyeleri tutuklu bulunuyor? Şöyle demeye getiriliyor. Bizim çizdiğimiz sınırlar içerisinde kalırsanız, bu kalıptan çıkmazsanız sanat yapmanıza izin veririz. “Akıllı solculuk” yapın diyor yani, yoksa sizi tutuklarım. Bakın Mahsuni albümü yapılabiliyor ama bunlar terörist. Bunlar kim? Grup Yorum. Albüme baktığımızda sol değerleriyle alakası olmayan şarkıcılar var içinde. Mahsuni’nin politik olan türküleri yer almamış albümde. Yani hem Mahsuni Şerif yozlaştırılıyor, içi boşaltılıyor, temsil ettiği değerler ve siyasi görüşü gölgeleniyor, hem de Grup Yorum terörist ilan ediliyor. Bizi yalnızlaştırmaktır buradaki hedef. “Bunlar terörist” ifadesini meşrulaştırma çabasıdır. Bir nevi sol’u sol’la vuruyor AKP faşizmi. Ve bu albümde yer alan bütün sanatçılar buna ortak oluyor. Bu albümde yer alan bazı isimler için demokrat bile denilemez. Mahsuni Şerifi saygıyla anan ve sahip çıkan Grup Yorum’dur, çünkü biz Mahsunilerle aynı değerlere sahip çıkıyoruz. Biz bedeller ödüyoruz yaptığımız sanat nedeniyle ve bu yüzden Mah-suni’nin temsil ettiği değerlere sahip çıkanlar yapabilir Mahsuni’ye saygı albümünü. Başka da kimse yapamaz. Mahsuniyle aynı dünya görüşüne sahip olanlar yapabilir. Anti-emperyalist, anti-faşist olanlar yapabilir. Sağcı olan, gerici olan Mahsuni Şerif’in neyini sahipleniyor? Mahsuni Şerif bizimdir, halkındır, devrimcilerindir. İşte bu saldırılara karşı yürüttüğümüz bir kampanyadır “Listelerinize, bestelerimizle cevap vereceğiz” kampanyası. Bizi tecrit etmektir, yalnızlaştırmaktır hedef. Ama biz yalnız değiliz, bizi tecrit edemezler. Bunu şarkılarımız ve konserlerimizle, yeni üretimlerimizle, “Grup Yorum Her Yerde” sloganıyla gösterdik. “Grup Yorum Bizim Evde” dedi halkımız. Anadolu’nun dört 670

Anadolu Efsanesi


bir yanından “Grup Yorum bizim evde” çağrıları yükseldi. ”Ben de Grup Yorum üyesiyim, ben de mi teröristim?” diyenler, “Benim çocuklarım da Grup Yorum şarkıları dinliyor, ben de mi teröristim?” diyenler oldu. Başımıza konulmuş olan ödüllere ve tutuklamalara karşı başlattığımız bu kampanya aslında bir meydan okumadır. AKP faşizmine ”Senin gücün Grup Yorum’a yetmez” seslenişimizdir. Öyle de olmuştur. Ürettiğimiz bestelerle bu kampanyamız, politikamız başarılı olmuş ve AKP faşizminin politikalarını çürütmüştür. Ürettiğimiz bestelerle, düzenlediğimiz konserlerle yine gündemden düşmemiştir Grup Yorum. The Guardian gazetesinin (İngiltere gazetesi) bir makalesi vardı. “AKP, Grup Yorum üyelerini tutukladı ama susturmayı başaramıyor. Grup Yorum Avrupa’da konserler vermeye devam ediyor” diye başlık atmıştı. Bu sadece çıkan haberlerden bir tanesi. Biz susmadık, tam tersine daha da iddialı çıktık bu süreçten. Yeni üyelerle ve yeni kavga şarkılarımızla. Yürüyüş: Grup Yorum’un son süreçte ürettiği bestelerin üretim aşamasında nasıl bir çalışma yapıldı? Umut G.: Çok yoğun bir çalışma yürüttük. Kolektif çalıştık. Son süreçte yaptığımız bestelerde çok yoğun bir emek var. Disiplinli ve örgütlü bir emek sarf ettik. Bu çalışma tarzı bizi müzikal anlamda bireysel olarak da hızla geliştirdi. Çünkü programladık bütün günümüzü, disipline ettik. Önemli noktalardan birisi ise bu üretim sürecinde sanatın, müziğin içine girdik. Şarkılarımızın her aşamasını birlikte değerlendirdik ve birlikte düzenledik. 33 yıllık birikim ve tecrübe yeni üyelere aktarıldı. Biz de yenilik getirdik bu birikim ve tecrübeye. Söz yazmasından düzenlemesine kadar bütün aşamalarını öğrendik şarkı yapmanın. Deneyimli ve tecrübeli arkadaşlarımızdan dersler alarak, hem beste yaptık hem de yapmayı öğrendik. Yürüyüş: Tutuklamalar ve listelere rağmen, yayınlanan bestelerin künyelerinde, tanınan Grup Yorum elemanlarının yanında yeni isimler görüyoruz. Grup Yorum, bu denli güçlü bir kuşatma altında nasıl yeni elemanlar çıkarıyor? Grup Yorum

671


Umut G.: Koro çalışmalarımızla yaratıyoruz yeni üyeleri. Korolarımızda yeni Grup Yorum elemanları yetişiyor. Şu anda koro çalışmalarımıza verdiğimiz emeğin karşılığını alıyoruz aslında. Birçok yerden yeni Grup Yorum elemanları çıktı. Süreç bunu gerektirdi ve alt yapı çalışmalarımızdan yeni elemanlar yetişti. Şu anda konserlerimizi yeni arkadaşlarımızla veriyoruz. Çok güçlü bir ekip çıktı ortaya ve her geçen gün kendini geliştiriyor bu ekip. Konserlerde ve son internet konserinde de bu gelişme çok bariz görülüyor. Yürüyüş: Son yayınlanan bestelerden, Grup Yorum’un teknik olarak yeni adımlar attığını, müzikal olarak yenilikler yaptığını görüyoruz. Müzikal ve içerik olarak ilerlemesi neye bağlıdır? Umut G.: Grup Yorum kendini sürekli yeniliyor. 33 yıldır sürekli gelişiyor ve ilerliyor. Sanatın gelişmesi, tekniğin gelişmesi, Grup Yorum’un ilerlemesinin nedeni yeni insandır. Bunun altını çizmek istiyorum. Yeni insan, yeni sanat demektir. Grup Yorum’un en güçlü gelişim kaynağı yeni insandır. İdeolojik olarak devrimciliği benimseyen herkes, kendi bireysel zenginliğini de getirerek, bütüne katarak zenginleştiriyor. Yeni tarzlar, yeni kapılar açılıyor. Grup Yorum bu yüzden kendini tekrarlamıyor ve yeniye açık. 33 yıllık deneyim ve birikimine sürekli yeni insanlarla yenilikler katıyor. Yenilik adı altında tabi köklerimizden kopmuyoruz. Yeni demek eskiyi, 33 yılı yeniyle birleştirmek demektir. 33 yılı ileriye taşımaktır. Aynı ağacın yeni dallara uzanmasıdır. Yani kök aynı kök. Kökünden uzaklaştığı anda kendinden ve kendisine ait olandan uzaklaşır. Uzaklaşırsa farklı köklere kayıp yozlaşır. Yürüyüş: “Listelerinize bestelerimizle cevap vereceğiz” kampanyası sırasında, Grup Yorum’un bugüne kadar yapmayı tercih etmediği bir şey görüyoruz. Şarkıların künyesinde ayrıntılı olarak üretime emeği geçen herkesin ismi tek tek yazıyor. 33 yıldır yapmadığınız bir şeyi şimdi neden yapıyorsunuz? Umut G.: Evet, dediğiniz gibi, isimler konusunda aslında Grup Yorum’da hiç alışılmadık bir durum. Bunun nedenleri var tabi. Grubumuzun üretimlerinde kişiler hiçbir zaman belirleyici olmadı, 672

Anadolu Efsanesi


kolektifi öne çıkardık, bu nedenle albüm kapaklarımızda bile kişilerin yüzleri yoktur. Peki şimdi isimler neden yazıyor sorusu çok soruluyor. Bunun nedeni çok basit aslında. Bizi halk için sanat yapmaktan vazgeçirmek istiyorlar. Sanat anlayışımızı tasfiye etmek istiyorlar. Böyle şarkılar söylemeyin, söyleyecekseniz Tarkan gibi, Sezen Aksu gibi söyleyin diyorlar. Biz de hayır diyoruz. Biz halk için sanat yapmaya devam edeceğiz. Biz ezilenlerin sesi olmaya, halkımıza umudu taşımaya devam edeceğiz diyoruz. Korkmuyoruz sizden, alın isimlerimizle yayınlıyoruz şarkılarımızı. Listelere mi koyacaksınız? Tutuklayacak mısınız? Buyurun isimlerimiz! Siz zahmet etmeyin biz size yazılı veriyoruz isimlerimizi ve asla vazgeçmeyeceğiz kavga eden şarkılarımızı söylemekten. Bir nedeni bu. İkinci nedeni ise, siz tutukladınız, başımıza ödüller koydunuz; ama bakın yeni isimler geliyor. Ve bu yeni isimler sözünden bestesine, düzenlemesine kadar her aşamasını öğrendi, yapabiliyor. Biz bir okuluz, 33 yıllık bir tarihiz, 33 yıllık bir deneyim, birikim var. Bu 33 yıllık birikimle 2 ay içerisinde yeni Yorum üyesi yetiştirebiliyoruz, her şeyiyle. Yıllar süren eğitimi, konservatuvarda öğrenileni biz pratikte 2 ayda öğretiyoruz. Alın size düzenle devrim arasındaki uçurum gibi fark. Biz örgütlüyüz, devrimciyiz, bilgi-mizi-deneyimimizi paylaşır, emek veririz. Tutuklamalara karşı da çözümsüz değiliz asla. Buna da çözüm bulduk ve hızla insan yetiştirebiliyoruz. Devrimci yöntemler bize bütün kapıları açıyor. Anahtar bizde. Yürüyüş: Grup Yorum olarak bize bir şarkının üretim sürecini anlatır mısınız? Fikrin oluşması, sözlerin yazılması, kayıtların yapılması nasıl oluyor? Umut G.: Üretim sürecinde konuları aslında gündem belirliyor. Örneğin Yüksel Direnişi, tutsak arkadaşlarımız, başımıza konulan ödüller, dünyada yaşanan işgaller, halkın avukatlarının, halkın mühendis-mimarlarının tutsaklıkları vb. birçok gündem var. Yaşanan haksızlıklar var. Bu gündemleri değerlendiriyoruz ve üzerine yoğunlaşmaya başlıyoruz. Grup Yorum

673


Sonuç olarak sadece bu gündemleri takip edip üzerine değerlendirme yapmak yetmiyor, hayatın içinde olmak gerekiyor. Direnmek ve mücadele etmek gerekiyor. Şu anda Hamburg’da Musa Aşoğlu’nun mahkemesi devam ediyor. Bu davayla ilgili yürütülen bir kampanya var. “Devrimcilik yapmak suç değil görevdir” diye. Biz Grup Yorum olarak bu mahkemelere katılıyoruz. Musa Aşoğ-lu’nun savunmasını dinliyoruz. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Adaletsizliği, hukukun sınıfsal olduğunu bizzat görüyor ve takip ediyoruz. Veya NSU davası sonuçlandı Münih’te. Yine adaletsizliği gördük gözlerimizle. Sonnur Demiray tecrit ediliyor ve hasta. Doktor, savcı ve hapishane hepsi birlikte devrimci bir tutsağa karşı birleşmiş durumda. Adaletsizlik her yerde kol geziyor. Duisburg’da HFG açıldı, orada uyuşturucu ve kumara karşı tedavi gören arkadaşlarımızla ilgileniyoruz. Onlarla sohbetler ediyoruz. Kurslar veriyoruz. Berlin’de Gülaferit, gasp edilen oturum hakkı için mücadele veriyor. Rotter-dam’da Erdem Varan, arkadaşlarımız Betül ve Bergün’ün babası, direniyor kızlarının ve Yorum’un özgürlüğü için. Hafta sonu oradaydık ve yoldaşlarımızın babasına destek sunduk şarkılarımızla. Bir yandan merkezi konser çalışmalarımız devam ediyor. Konseri örgütlüyoruz. Halkımızla kitle çalışması yapıyoruz. Yani sürekli halkımızla ve sorunlarıyla iç içeyiz, çalışıyoruz. İşte üretim kaynağımızı özetledik aslında. Fikir kendi kendine oluşmaz, oluştuğu bir kaynak vardır. İşte bizim kaynağımız “halkımız”, halkın hayat kavgası bizim fikirlerimizi oluşturuyor. Şarkılarımızın sözleri bu direnişlerden, bu eylemlerden çıkıyor. Yani halkımızın mücadelesinden çıkıyor üretimlerimiz. Yürüyüş: Grup Yorum’un yıllar içinde yarattığı özgün tarzı ile, kendini sürekli geliştirmesi, piyasa müziğine kaymaması neye bağlıdır? 674

Anadolu Efsanesi


Umut G.: Grup Yorum’un piyasa müziğine kaymaması örgütlü olmasına bağlıdır. Çünkü bizim için önemli olan ne albümlerimizin ne kadar sattığı değil, ne kadar çok insanı harekete geçirebildiğimizdir. Halkımıza istediklerimizi nasıl en iyi şekilde anlatabildiğimizdir. Bu noktada tabi ki albümümüzün çok satılmasını da isteriz. Ama türkülerimizi yaparken nasıl yapsak daha çok satarız diye değil de, mesajlarımızı nasıl en anlaşılır biçimde yapabiliriz diye yoğunlaşırız. Çünkü bizim için önemli olan halkımızın söylediklerimizi anlamasıdır. Biz albümlerimize kar yapalım diye bakmayız. Bizim hedefimiz halkımıza anlatmak istediklerimizi halkımıza ulaştırmak. Konserlerimizi parasız yapmaya çalışırız genelde veya çok düşük bir miktar alırız giderleri karşılayabilmek için. Çünkü bizim anlatmak istediklerimiz var, siyasi bir hedefimiz var. Biz halk için sanat yapıyoruz, yani devrime çağrılar yapıyoruz. Tek kurtuluşumuzun sosyalizm olduğunu ve bunun sadece devrimle mümkün olduğunu anlatıyoruz. Kendimizi bu yönde sürekli geliştirmemizin nedeni de dediğimiz gibi yeni insan. Yeni insanlarla müziğimiz gelişiyor. Biz yeni insanlara devrimci ideolojiyi yani bizim yaşam biçimimizi anlatıyoruz ve yeni insanlar da kendi yeteneklerini, yaratıcılıklarını katarak bizi zenginleştiriyor. Bizi ileriye taşıyor. Yürüyüş: Grup Yorum olarak bir gününüz nasıl geçiyor? Umut G.: Günümüz örgütlü ve programlı geçiyor. HFG’de çalışmalarımız oluyor. Şu anda kurslar veriyoruz. Solfej, şan, enstrüman vs. Direniş çadırlarına gidiyor, eylemler örgütlüyoruz. Yoldaşlarımıza mektup yazıyoruz. Gittiğimiz yerlerde Grup Yorum’a yönelik baskıları ve saldırıları anlatıyoruz. Söyleşiler yapıyoruz. Süreci değerlendiriyoruz. Konserler veriyoruz. Bu saydıklarımızın hepsini disiplinli ve programlı yapıyoruz. Tabi tüm bu saydıklarımızın yanında bir de bireysel çalışmalarımız var. Yürüyüş dergisi okumaktan kitap, günlük gazete ve enstrüman çalışmasına kadar. Akşamları ailelerimizde kalıyoruz ve onlarla sohbetler ediyoruz. Günlerimiz böyle geçiyor. İleriki süreçte merkezi konserimiz olacak ve ona yoğunlaşacağız. Grup Yorum

675


Yürüyüş: Grup Yorum bu baskılar altında, kayıtlarını nasıl gerçekleştiriyor? Hangi koşullarda yapıyor? Umut G.: Biz kayıtlarımızı zor koşullar altında yaptık son süreçte. Bu zaten tahmin edilebilen bir durum sanırım. Yaptığımız bestelerin hiçbiri stüdyoda olmadı. Elimizdeki en ekonomik malzemelerle yaptık yani bir kaç yüz euroluk malzemelerle. Çok ekonomik bir biçimde. Yani idealize etmek gerekmiyor hiçbir zaman. Koşullarımız neyse ona göre biz de elimizde ne varsa onunla yapabilmeliyiz; çünkü her zaman ideal koşullar olmayacak elimizde. Önemli olan elimizdekilerle en iyisini yapmak ve özen göstermek. Biz halkımıza en iyisini sunma iddiasıyla yapıyoruz çalışmalarımızı, faşizmin baskıları artarsa artsın biz bir yolunu bulup yine şarkılarımızı üretmeyi başarabildik. Özellikle böylesi ağır süreçlerde elimizde bulunan enstrüman ve aletlerle en iyisini yapabilme iddiasıyla çalışmalıyız dedik ve yaptık. Bizim ülkedeki aletlerimiz ve kayıt malzemelerimiz kırılmıştı işkenceci polisler tarafından. Avrupa’da henüz bu malzemelerimiz yok; ama şu anda onu programlıyoruz ve düzenleyeceğiz. Yani burada bir stüdyo kurmayı hedefliyoruz. Şu anda en basit şekilde yaptık kayıtlarımızı. Herkesin evinde yapabileceği basitlikte ve ucuzlukta oldu hepsi. Her şeyin en iyisini yapmalıyız tabi; ama asla idealize etmeden. Teknik bize engel olduğu an, sorun bizde demektir. Teknik bizi durduruyorsa veya yavaşlatıyorsa o zaman teknik kapı dışarı. Güzel bir sözü var Brecht’in “Faşizm kapıdaysa, estetik kapı dışarı” diye. Bu ama şu anlama gelmiyor. Nasıl olursa olsun ne de olsa faşizm var. Hayır, elimizdeki malzemeyle en iyisini yapma iddiasını taşımalıyız. Tıpkı bu süreçte yaptığımız gibi. Yürüyüş: Grup Yorum’un şu anki hedefleri, programı nedir? Bir konser hazırlığından bahsettiniz, yeni konser ve şarkılar olacak mı? Umut G.: Şu an hedeflerimizden bir tanesi Avrupa’da bir kül676

Anadolu Efsanesi


tür merkezi kurmak. Avrupa’da ciddi bir yozlaşma var, uyuşturucu ve kumar çok yaygın. Çok ciddi çıkışlar var bu konuda. Özellikle gençler uyuşturucuya özendiriliyor. Özellikle esrar devlet tarafından hedefli bir biçimde masum gösteriliyor. Bunun önüne geçmek için burada da kültür sanat çalışmaları başlatmak istiyoruz. Gençleri çeteleşmeden korumak ve devrimcileştirmek için. Gençlerimiz çok yetenekli ve çok zeki; ama bütün enerjileri yanlış kanalize ediliyor. Devlet politikaları ile gençler aptallaştırılmaya çalışılıyor. Bunu uyuşturucu, kumar ve hafta sonu gezmeleriyle yapmaya çalışıyor. Bütün hayatlarını “Hafta sonu gelsin de içip gezeyim” ile sınırlandırıyor. Biz ise kültür merkezimizle gençlerimizin yeteneklerini ortaya çıkarıp geliştirmek istiyoruz. Bilinçlendirmek istiyoruz. Bu yüzden halkımızın bu çalışmalarımızı destekleyeceğini ve katılacaklarını düşünüyoruz. Şu andaki hedeflerimizden bir tanesi kültür merkezi kurmak. Gençlerin gelip müzik, tiyatro ve fotoğraf gibi sanat çalışmaları yapabilecekleri bir merkez. Konserler konusunda ise iki tane merkezi konserimiz var önümüzde. Bir tanesi 29 Eylül’de Almanya-Frank-furt’ta olacak ve biz onun çalışmalarına başladık şimdi. Sonrasında bir internet konserimiz daha olacak 3 Ekim’de. Ayrıca Hindistan, İspanya ve Makedonya konserlerimiz de olacak. Dünya halkları ile aynı umudu, aynı öfkeyi, aynı inancı haykıracağız. Yani hem Avrupa’da hem de ülkemizde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Koro çalışmalarımız başladı. Üretim konusunda da yeni çalışmalarımız var ve yakında onları da paylaşacağız halkımızla. Biz halk için sanat, devrim için mücadele etmeye devam edeceğiz. 33 yıllık bir geleneğin, okulun öğrencileri olarak kendimizi her daim geliştirmeye ve halkımızın duygu ve düşüncelerini şarkılarımıza dökmeyi sürdüreceğiz. Biz halkız, haklıyız ve kazanacağız. Grup Yorum halktır susturulamaz. Asla! Yürüyüş: Teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Grup Yorum

677


GRUP YORUM ÜYESİ EGE YILMAZ: “Bu Yoğun Baskı Altında Kayıtlarımız ve Üretimlerimiz İçin Olanaklar Çok Kısıtlıydı; Ama Yine de Üretmenin Bir Yolunu Bulduk. Mesela Stüdyo Yerine Kendi İmkanlarımızla Stüdyo Kurduk. Her Bir Arkadaşımız Başlarına Ödül Konulmuş Halde O Mütevazi Stüdyolarda Kayıtlar Aldılar. Çünkü Biz Üretmeyi Hedef Olarak Koymuştuk Ve Bu Hedefimize Ulaştık.” Yürüyüş Dergisi 28 Ağustos 2018 Sayı 81 Grup YORUM’un 10 üyesi yaklaşık 1 yıldır tutsak. 6 üyesi, faşizmin ‘arananlar’ listesinde ve başlarına para ödülü kondu. Katletmekle tehdit ediliyor. Bunlarla da yetinmeyen AKP faşizmi, hala Grup Yorum’un çalışmalarını yürüttüğü İdil Kültür Merkezi’ni basıyor, işkence yapıp çalışanlarını gözaltına alıyor. Grup Yorum, “Listelerinize Bestelerimizle Cevap Veriyoruz” diyerek illegalde, ülkede, Avrupa’da, hapishanede üretimlerine, bestelerine devam ediyor. Yeni grup üyeleri, yeni besteler, yeni klipler ve yeni konserlerle cevap verdiler faşizme. İnternet konserlerinin yanı sıra Avrupa’da da koro çalışmaları ve konserlerle binlerce Türkiyeli dinleyicisiyle buluşuyor. Grup YORUM’un en genç üyesi Ege YILMAZ ile sürece ve çalışmalarına ilişkin yaptığımız röportajı yayınlıyoruz. Yürüyüş: Merhaba. Öncelikle merak edilen bir soruyla başlayalım. Türkiye’de ve Avrupa’da farklı üyelerle sahneye çıkıyorsunuz ve Avrupa’daki üyeleriniz için Avrupa Grup Yorum adı kullanılıyor. Örneğin siz Almanya’ da doğup büyümüşsünüz. Avrupa Grup Yorum diye ayrı bir grup daha mı var? Ege Yılmaz: Merhaba. Hayır Avrupa Yorum diye bir ek yapı yoktur. Grup Yorum, tarihi boyunca zaman zaman değişen üyelerinin yanı sıra, anti-emperyalist, anti-faşist olan sanatçılarla 678

Anadolu Efsanesi


sahne almıştır. Yani farklı sanatçılar destek amaçlı Yorum ekibine destek olmak için Yorum ile sahne almış, albümlerde söylemişlerdir; fakat kendileri bire bir Grup Yorum üyesi değillerdir. Avrupa’da da böyledir. Sabit Grup Yorum elemanları dışında, Yorum’a destek olan, birlikte sahne alan sanatçı dostlar vardır. Yani tekrar edecek olursam, ikinci bir Yorum veya Avrupa Yorum diye bir yapılanma yoktur. Yürüyüş: Grup Yorum’un Türkiye’de faşizm tarafından uygulanan baskılar, tutuklamalar, işkenceler ve yayınlanan aranma listeleri sürecinde, Avrupa’da Grup Yorum’un konserlerinin yasaklanması, Almanya’da Gladbeck Belediyesi ve Anayasayı Koruma Örgütü tarafından konserlerinizi engellemeye çalışıyor. Almanya, tamamen yasaklama kararı almak istiyor. Buna rağmen, ard arda çıkan şarkıları, şarkılarınızı neye dayanarak, hangi güç ve cesaretle üretebiliyor, konserlerinizi sürdürüyorsunuz? Ege Y.: Evet Türkiye faşizmi ve Avrupa emperyalizmi bizi engellemek istiyor. Yalnız biz bu engellere karşı dediğiniz gibi bizim de cevaplarımız oldu. Örneğin yasaklama kararlarının ardından çadır açtık ve dinleyenlerimizle birlikte direndik. Bunu sağlayan örgütlü olmamızdır ve kendimizi ve tarihimizi bilmemizdir. Tarihimiz bize direnmenin gücünü göstermiştir. Örgütlü olmamız bize çözüm bulabilecek bir kişinin aklını değil yüzlerce aklı yani kolektivizmi sunar. Yani tarihimiz bize neyi, örgütlülüğümüz ise nasıl yapacağımızı söyler. Ayrıca buna bağlı olarak da arkamızda milyarlara ulaşmamızı sağlayan, meşruluğumuzdur. En-ternasyonalist oluşumuz, haklılığımızı bilen ve savunan dünya halklarının bizi desteklemesini sağlıyor. Milyarların karşısında hiçbir gücün duramadığını bizim örneğimizle bir daha görmüşüzdür. Yürüyüş: Son süreçte ürettiğiniz ve yayınladığınız kaç şarkı var ve neleri konu aldığınızı anlatır mısınız? Ege Y.: İki tane albüm calışmamız sürüyor. Biri Dünden Yarına Ustalarımız / Mahsuni Şerif, diğeri ise adını daha belirlemedik. Grup Yorum

679


Mahsuni albümü için şu an toplam 3 şarkı yayınladık. Bunlar ise Halim Yaman Böyle, Zevzek ve Dumanlı Dumanlı. İkinci adını koymadığımız albüm için şu an 9 şarkıyı düzenleyip yayınladık. Bunların adı Xatır Be To, Emperyalizm, Yürü Yiğidim, Diren Yoldaş, Çatlamış Sazım, Halay Başı, Burası İstanbul Maltepe, Umuda Dair, Onurludur Dağlarımız ve diğerleri... Yani şu anda toplam olarak 13 klip yayınladık ve bunların devamı da gelecek. Şarkıların konuları birbirinden değişik. Mesela Diren Yoldaş şarkısını tutuklu bulunan arkadaşlarımıza umutlarına umut, direnişlerine direniş olsun diye besteledik. Emperyalizm şarkısı dünya halklarının baş düşmanı olan emperyalizmi konu olarak ele alıyor. Burası İstanbul Maltepe ise Mahir Çayan’ın yoldaşı Hüseyin Cevahir için yazdığı bir şiirdir. Konuların ortak noktası ise halkın ekmek ve adalet kavgası, anti-emperyalist, anti-faşist çizgisi. Yürüyüş: Baskılar, tutuklamalar, faşizmin listelerine karşı başlattığınız “Listelerinize Bestelerimizle Cevap Vereceğiz” sloganı altında yürüttüğünüz kampanyanın içeriği ve amacı nedir? Ege Y.: Bu kampanyanın amacı aslında çok net. Düşman bizi susturmaya çalışıyor, konserleri engelliyor, albümü neden göstererek kültür merkezimizi basıyor ve enstrümanlarımızı parçalıyor. Son olarak da tutuklaya-madığı arkadaşlarımızın başına ödül koyarak onları listelerle arıyor. Biz ise düşmana bestelerle cevap veriyoruz. Biz diyoruz ki “Sen bizi engellemeye çalışırken, biz daha da güçlü çıkıyoruz karşına ve listelerine yepyeni bestelerimizle cevap veriyoruz!” Yani asıl anlamı şu, sen bizi susturamadın 33 sene biz susmadık, şimdi de susmayacağız. Yürüyüş: Grup Yorumün son süreçte ürettiği bestelerin üretim aşamasında nasıl bir çalışma yapıldı? Ege Y.: Son süreçte üretilen şarkılarda çok yoğun bir emek var. Disiplinli ve programlı bir biçimde emek verildiğinde de çok hızlı sonuç alınabilineceğini öğreten bir süreçti de aynı zamanda. Sözlerden düzenlemelere kadar kolektif olarak çalışıldı ve iş 680

Anadolu Efsanesi


bölümleri yapılarak daha da hızlı ilerlendi. Bu süreç bizim için de tabi öğretici ve geliştirici oldu. Yürüyüş: Tutuklamalar ve listelere rağmen, yayınlanan bestelerin künyelerinde, tanınan Grup Yorum elemanlarının yanında yeni isimler görüyoruz. Grup Yorum, bu denli güçlü bir kuşatma altında nasıl yeni elemanlar çıkarıyor? Ege Y.: Grup Yorum’un başka gruplardan bir farkı da kendisini her zaman yenileyen ve geliştirmeyi hedefleyen bir grup olmasıdır. Yani Grup Yorum halktır ve kendi elemanlarının yaratan geleceğini yetiştiren bir gruptur. Bunu da sadece halk çocukları ile yapan bir gruptur. Mesela ülkede çoğu arkadaşımız tutsak olmalarına rağmen biz orada konser veriyoruz. Bunu da önceden kurduğumuz ve çalıştırdığımız, Anadolu’nun birçok kentinde var olan Halk korolarımızla başarıyoruz. Yürüyüş: Son yayınlanan bestelerden, Grup Yorum’un teknik olarak yeni adımlar attığını, müzikal olarak yenilikler yaptığını görüyoruz. Müzikal ve içerik olarak ilerlemesi neye bağlıdır? Ege Y.: Grup Yorum’un müzikal olarak gelişmesi kendini yenilemesi ile ilgili. Grup Yorum tarihi boyunca hiçbir zaman sadece bir müzik tarzını kabul etmemiştir. Yani doğuyu ve batıyı da müzikal olarak benimsemiştir. Ayrıca her elemanın farklı bir tarzı vardır ve bu farklı tarzlar birleşince kendine özgü bir tarz oluşur. İçerik olarak ilerlemesi sürece bağlıdır. Grup Yorum halkla iç içedir ve direnişlerde de yer alır. Yani halkın yaşadığı tüm acıları ve haksızlıkları dile getirir, çünkü biz de halkımızla aynı koşullarda yaşarız. Yorum yalnız sorunları dile getirmekle de kalmaz, çözümünü de gösterir. Yürüyüş: “Listelerinize bestelerimizle cevap vereceğiz” kampanyası sırasında, Grup Yorum’un bugüne kadar yapmayı tercih etmediği bir şey görüyoruz. Şarkıların künyesinde ayrıntılı olarak üretime emeği geçen herkesin ismi tek tek yazıyor. 33 yıldır yapmadığınız bir şeyi şimdi neden yapıyorsunuz? Ege Y.: Bu kampanya ile yayınladığımız künyelerin anlamı Grup Yorum

681


listelerde olan üyelerin listelerle-ödüllerle sustu-rulamadıklarını anlatmak. Ve ayrıca eskilerin üretimleriyle durmadıkları gibi yeni üyelerin de ürettiklerini, hızlıca geliştiklerini mesela gitar veya bağlamaları çalmaları ve düzenlemeleri öğrendiklerini göstermek. Yani kısaca düşman bizi susturmaya çalışırken biz daha güçlü ve çoğalarak karşısına çıkıyoruz. Yürüyüş: Grup Yorum olarak bize bir şarkının üretim sürecini anlatır mısınız? Fikrin oluşması, sözlerin yazılması, kayıtların yapılması nasıl oluyor? Ege Y.: Fikri, dediğimiz gibi zaten süreç bize veriyor, yani birimiz süreçten bir olayı veya bir konuyu ele alıyor ve yazmaya başlıyor. Sonra diğer arkadaşlara da sunarak birlikte sözler hakkında tartışılıyor ve ekler veya değişiklikler yapıyoruz. Sözlerden sonra ise düzenlemesi yapılıyor bu aşaması ise ya kolektif bir şekilde oluyor veya herkes kendi düzenlemesini yapıyor ve sonradan birbirimize sunuyoruz. Tabii ki birbirimizden yardım veya fikir de soruyoruz her konuda. Sonra da kayıt aşamasına giriyoruz ve her şey bittiğinde son kez dinleyip, değerlendirdikten sonra yayınlıyoruz. Yürüyüş: Grup Yorum’un yıllar içinde yarattığı özgün tarzı ile, kendini sürekli geliştirmesi, piyasa müziğine kaymaması neye bağlıdır? Ege Y.: Grup Yorum’un piyasa muziğine kaymama-sının nedeni halk ile iç içe olmasıdır, halk ile bağlarının çok güçlü olmasıdır. Kendisinin direnmeyen çürür şiyarını yaşatmasıdır, türkülerinin yasaklanmasına rağmen meydanlarda türkülerini haykırmasına bağlıdır. Yürüyüş: Grup Yorum olarak bir gününüz nasıl geçiyor? Ege Y.: Bizim her günümüz programlı şekillenir. Günümüz örgütlü geçer, yani günün akışını önceden belirleriz. Gün içinde genellikle kendi eğitimimiz olur, enstrüman çalışma saatlerimiz olur, kitap okumaktan gezi düzenlemeye kadar her şeyi programlı bir biçimde yaparız. 682

Anadolu Efsanesi


Yürüyüş: Grup Yorum bu baskılar altında, kayıtlarım nasıl gerçekleştiriyor? Hangi koşullarda yapıyor? Ege Y.: Evet bu yoğun baskı altında kayıtlarımız ve üretimlerimiz için olanaklar çok kısıtlıydı; ama yine de üretmenin bir yolunu bulduk. Mesela stüdyo yerine kendi imkanlarımızla stüdyo kurduk. Her bir arkadaşımız başlarına ödül konulmuş halde o mütevazi stüdyolarda kayıtlar aldılar. Çünkü biz üretmeyi hedef olarak koymuştuk ve bu hedefimize ulaştık. Yürüyüş: Grup Yorum’un şu anki hedefleri,programı nedir? Bir konser hazırlığından bahsettiniz, yeni konser ve şarkılar olacak mı? Ege Y.: Elbette! Önümüzde daha birçok yapacağımız üretim var, sonradan bir de bunların albüm aşamaları var, dediğimiz gibi iki albüm çalışması var. Bunun yanında Türkiye’de süreçten kaynaklı olarak birkaç tane daha internet konseri var hedefimizde. Avrupa’da zaten son süreçte yaklaşık 15’ten fazla konser verdik ve bunlar daha sürecek, hedefimiz gelecek konserleri de çok verimli ve başarılı bir şekilde geçirmektir tabii ki. Yürüyüş: Teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Umut GÜLTEKİN: “Bizim Sanat Anlayışımıza ve İdeolojimize Saldırıyorlar. Çünkü Biz Umudu Yayıyoruz, Birleşmeye Çağırıyoruz, Bu Adaletsiz Düzeni Neden ve Nasıl Değiştireceğimizi Anlatıyoruz.” Yürüyüş 14-21 Ekim 2018 Sayı 88-89 Yürüyüş: Merhaba. Üzerinizdeki baskı ve yasaklar yalnız ülkeyle sınırlı değil. Avrupa emperyalizmi de sizi yasaklamaya çalışıyor. Hangi ülkelerde nasıl engellemelerle karşılaştığınızı anlatır mısınız? Umut GÜLTEKİN: Merhaba, ülkedeki baskılara paralel olarak Avrupa’da, özellikle de Almanya’da baskılarla karşılaşıyoruz. Grup Yorum

683


Emperyalizmin bize açtığı bir savaşın getirdiği sonuçlar bunlar. Yani sadece ülkemizle sınırlı bir baskı değil bu, bu ideolojilerin savaşıdır. Her yerde ve her alanda olduğu gibi sanat alanında da bize karşı açılmış bir savaştır ve bu savaşı açanlar da emperyalistlerin ta kendisidir. Hedefleri bizi bitirmek, bizi derken kastım bizim düşüncelerimizi, sosyalist düşünceyi, devrimci düşünceyi bitirmektir. Halkın umudunadır saldırılar. Şu anda yaptıkları da budur. Ülkemizde 12 Eylül 2017’den sonra 11, şimdi ise 9 arkadaşımızın tutuklu bulunması ve 6 arkadaşımızın başına ödüller konulması bir rastlantı değildir. Yani Avrupa’daki saldırılarla birebir bağlantılıdır. Politikaları çok açıktır; “Tecrit edip yalnızlaştırmak ve terörize edip imha etmektir”. Hem ideolojik hem de politik bir savaşın içindeyiz ve bu dünyanın dört bir yanında aynı. Bizim sanat yapmamızı istemiyorlar, yani örgütlü sanat yapmamızı istemiyorlar. Bizim sanat anlayışımıza ve ideolojimize bir saldırıdır bu baskılar. Çünkü biz umudu yayıyoruz, biz birleşmeye çağrılar yapıyoruz, biz çözüm sunuyoruz, bu adaletsiz düzeni neden ve nasıl değiştireceğimizi anlatıyoruz. Biz tarafız, biz ezilenlerin öfkesini isyana dönüştüren sesiz. İşin özeti budur aslında. Örneğin ilk olarak 2011’de Hollanda’da konserimiz istihbarat tarafından engellendi. İki sene önce bu baskıların Almanya’da yoğunlaştığı süreçte, Avusturya’da da yaşanmıştı. Grup Yorum’un geleceğini duyan Anayasayı Koruma Örgütü (Türkiye’deki MİT’in karşılığı), engellemek için birçok gereksiz, hatta gülünecek gerekçelerle engel olmak istemişti. Sonuç olarak; bu engellemeler Grup Yorum gönüllüleri tarafından çürütülmüştü. İngiltere’de yine konseri engelleme girişimleri olmuştu; ama sonuç olarak geçen senenin sonunda biz orada da umudun türkülerini söyledik. Bu engelleme çabalarına cevapsız kalmadık ve boşa çıkardık. Avrupa emperyalizmi, sadece konserlerini engellemeye, bizi yasaklamaya çalışmıyor. Aynı zamanda Grup Yorum konserleri örgütlemeyi “suç” sayıyor. Şu anda Almanya’da tutsak olan devrimciler, bizim konserlerimizi örgütleyip, biletlerimizi sattıkları için ceza aldılar ve tecrit hücrelerindeler. Bu engellemeler asıl olarak “Irkçılı684

Anadolu Efsanesi


ğa ve Yozlaşmaya Karşı Tek Ses Tek Yürek” konserlerini yapmamız ve onbinlerce insanımızı bir araya getirmemizle yoğunlaştı. Biz 9 ayda 14 konser verdik Avrupa’nın dört bir yanında. Almanya’dan Yunanistan’a, Bulgaristan’dan İsviçre’ye, Londra’dan Fransa’ya kadar birçok yerde. Bu konserler şunu somutladı; kitleselleşmemize, Oberhausen’daki gibi 15 bin veya Gladbeck’teki gibi 4 bin kişilik konserler yapmamıza tahammül edemiyorlar. Biz sömürüye, ırkçılığa ve yozlaştırmalarına karşı birleşmeyelim, gücümüzün farkına varmayalım, örgütlenmeyelim diye her türlü hukuksuzluğu yapıyorlar ve kendi yasalarını ayaklar altına alıyorlar. Hayır, asla geri adım atma düşüncemiz olmadı ve olmayacak. Tam tersine daha büyük konserler örgütleyeceğiz. Halkımızla birlikte çok güzel ve çok kapsamlı konserler vereceğiz. Hiçbir güç bizi engelleyemez. Biz haklıyız, biz meşruyuz. Biz ırkçılığa karşı, yozlaşmaya karşı, bağımsız bir vatan için ve devrim için hep daha büyük konserler örgütlemeyi hedefleyeceğiz. Bütün halkımıza “Defol Amerika” şarkımızı okutacağız. Hep bir ağızdan “Amerika’dır Düşman” diyeceğiz. Devrimin türkülerini en büyük ve en kalabalık sahnelerde söyleyeceğiz. Bu iddiamızla ilk soruyu noktalayalım.... Yürüyüş: Yorum konserleri düzenleyenler tutuklanıyor, oturumları iptal ediliyor. Son olarak Frankfurt’ta da Alman emperyalizminin yasaklamasıyla karşı kar-şıyaydınız. Neden hedef alınıyorsunuz? Umut G.: Evet Grup Yorum konserleri örgütlemek ne yazık ki bir suç unsuru olarak kabul ediliyor. Burjuva demokrasisinden başka bir şey bekleyemeyiz zaten; ama kabul de etmeyiz. Buna karşı haklarımızı korur ve hukuki bir mücadele de yürütürüz. Bir konser örgütlemek nasıl suç olabilir? Grup Yorum söz konusu ise oluyor. Çünkü biz halkın sanatçılığını yapıyoruz. Türkülerimizde adaletsizliği, emperyalizmin kanımızı emdiğini anlatıyor, bu duygu ve düşünceleri örgütlüyoruz.

Grup Yorum

685


Bu büyük bir tehlike oluşturuyor emperyalistler için; çünkü milyonlar bizim gibi düşünüyor ve bu düşünceleri örgütlemek tehlikeli emperyalistler için. Bu yüzden Grup Yorum şarkı söylememelidir. Bu yüzden Avrupa emperyalizmi Grup Yorum konserleri örgütleyenlere hapis cezaları yağdırıyor. Ama boşuna! Son olarak Frankfurt’ta yaşadığımız gibi, halkımız her koşulda öne atılıp konserlerimizi gerçekleştirmemizi sağlıyor. Umut GÜLTEKİN: “Grup Yorum, Gücünü Halkın Kavgasından Alıyor. Bu Kavganın Şarkılarını Söylüyor. Halk 33 Yıldır Sanatçılarını Sahipleniyor.” Yürüyüş: Yorum konserlerini sahiplenenler üzerinde Avrupa emperyalizminin baskılarını anlattınız. Biraz daha açar mısınız? Umut Gültekin: Konserlerimizi, büyük bir gönüllükle seferber olan halkımız sayesinde gerçekleştirebiliyoruz. Daha önce verilen hapis cezalarıyla, dinleyenlerimize gözdağı veriliyor, “seni de tutuklarım” deniliyor. Grup Yorum konserleri örgütleyenlere tutuklarım tehdididir kısacası. Şu anda hala tutsak olan devrimciler var, sadece Grup Yorum konserleri örgütledikleri için. İddianamelerde böyle geçiyor ve bizim konserimizi örgütlemek örgüt üyesi olmak veya propagandasını yapmakla özdeşleştiriliyor. Elbette bunlar delillerle değil, Grup Yorum’un anlattığı duygu ve düşüncelere düşmanlık nedeniyle oluyor. Ancak şunu büyük bir açıklıkla söylemeliyim ki dinleyenlerimiz üzerinde ciddi bir etkisi olmuyor bu tehditlerin. Şarkılarımızın sözlerine, astığımız pankartlara, ırkçılığa karşı onbinleri bir araya getirişimize “terör” diyorlar. Biz şarkılarımızda söylediklerimizin hepsini açıktan savunuyoruz. Yapılan her türlü sanat, bir mesaj verir ve bu mesaj bir sınıfa hizmet eder. Biz devrimci sanatçılarız, bunu açık her yerde söylüyoruz. Ve bunu her yerde dile getiriyoruz, elbette ki yapacağımız şarkılarda da halkımızın yaşadıklarını, sorunlarını ve çözümlerini anlatacağız, umut olacağız. 686

Anadolu Efsanesi


Biz ‘Kahrolsun Emperyalizm’ diyoruz. ‘Bağımsız Türkiye’ diyoruz ve bağımsız-demokratik bir Türkiye mücadelesi verenlerin yanıdır bizim yerimiz. Biz ekmek, adalet ve özgürlük diyoruz ve milyonların hasretinin bu yönde olduğunu biliyoruz. Değerlerimizden bir milim sapmayız; çünkü örgütlü ve kolektif bir yaşamı ve üretimi savunuyoruz. Tarihsel ve siyasal olarak haklı olanı, ileri olanı savunuyoruz ve adil, eşit ve bağımsız bir vatan istiyoruz. Tüm bu saydıklarım Avrupa’da da baskıların temelini oluşturuyor. Çünkü emeğiyle var olan halkımızı ırkçılığa karşı birleştiriyoruz ve anti-emperyalist kimliğimiz, Avrupa’daki ırkçılığa karşı konserlerimizle birleşince, hiçbir haklılığı ve meşruluğu olmayan yasaklamalar ve tutuklamalar çıkıyor ortaya. Yürüyüş: Yasaklara karşı konserleri ve festivalleri yine de gerçekleştirdiniz. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Umut G.: İlk Oberhausen’da başladı bu süreç. O dönem Schengen vize yasağını çıkardılar ve ülkedeki grup üyesi arkadaşlarımızın Avrupa’ya çıkmasını engellediler. Bu şekilde konserlerimizin yapılmasını engelleyebileceklerini düşündüler; ama yanıldılar. Ülkeden arkadaşlarımız gelemedi ve Grup Yorum’u sahiplenen sanatçı dostlarımızla aştık yasağı. Hem ülkede hem de Avrupa’da yeni Grup Yorum üyeleri çıktı bu süreçte. Yani aslında baskı ve yasaklar arttıkça biz büyüdük. Oberhausen konserini bu şekilde yaptık ve emperyalizmin politikalarını boşa çıkardık. 1 yıl sonra, bu kez farklı gerekçeler göstererek konseri iptal etmeye çalıştılar. Sonuç olarak biz bu engellemeyi, konserlerimizi mitinge dönüştürerek aştık. Çünkü zaten Grup Yorum konserleri sadece bir konser olmadı hiçbir zaman. Bir Schengen vize yasağı ile bizimle baş edemeyeceklerini anlamışlardı artık. Vize yasağından bir sene sonra, Almanya’nın Gladbeck şehrinde, merkezi bir alanda çadır kurduk. Açlık greviGrup Yorum

687


ne başladık. Grup Yorum gönüllüleriyle birlikte bu hukuksuzluğu teşhir ettik. Bir sonraki sene yine engelleme girişiminde bulunulacağını biliyorduk. Bu sefer Fulda’daydık. Son güne kadar miting yapmamızı bile engellemek istediler. “Ya izin verirsiniz, ya da biz bütün kitlemizi buraya yönlendiririz.” dedik. Bizim kararlılığımız ve çalışmamızdan dolayı mecburen geri adım atmak zorunda kaldılar. Son olarak iki hafta önce yaşadığımız Frankfurt süreci var. Frankfurt’ta yöntemlerini değiştirdiler ve bu sefer şunu dediler. Tamam mitingi yapabilirsiniz ama “Grup Yorum yasaklıdır, sahne alamaz.” dediler. Hedeflerinin Grup Yorum olduğunu artık açıktan söylediler. Yaşadığımız burjuva hukukudur, burjuva demokrasisidir o kadar. Özünde yaşadıklarımızın ülkede yaşadıklarımızdan farkı olmadığını göstermiş oldular. Direniş kararı aldık ve Frankfurt belediye binası önünde dönüşümlü açlık grevine başladık. Frankfurt halkını bilgilendirdik, milletvekillerini ve avukatları harekete geçirdik. Yasağa itiraz ettik ve yasaklama kararını reddetti mahkeme. Yani Grup Yorum sahne alabilir dendi; ama belli kısıtlamalarla. Bazı şarkılarımızın bazı sözleri ve daha atılmamış sloganlara kısıtlama getirildi. Elbette bu mantığa ve hukuka aykırıydı. Sonuç olarak fiili direnişlerimizle bütün gerekçeleri alt ettik. Direndik ve kazandık. Bir kez daha gördük, direnişin gücünü. Mitingde sahneden bu zaferi bir kez daha haykırdık. Halk 33 yıldır sanatçılarını sahipleniyor. Avrupa emperyalizmi baskı ve yasaklarını sürdürecektir, ellerinden gelse tamamen yasaklamaya çalışacaklardır. Ancak o kadar kolay olmayacağını görmüş oldular, halkın sahiplenmesini gördüler. Bundan sonrası için ise şunu söylebiliriz. Biz türkülerimizi söylemeye ve üretmeye devam edeceğiz. Bu kavgada sazımızla, sözümüzle biz de varız!

688

Anadolu Efsanesi


Tekirdağ T Tipi Özgür Tutsaklarının Çıkardığı Taarruz Dergisi’nin Şubat 2018’de Çıkan 14. Sayısında, Grup YORUM’un Tutsak Üyelerinden Bergün Varan İle Yaptığı Röportajı Yayınlıyoruz! Yürüyüş Dergisi 30 Aralık 2018 Sayı 99 Merhaba Sevgili Taarruz Dergisi okurları. Emperyalizm ve faşizm, Grup Yorum’a halkın şarkılarını söylememesi için saldırıyor. Grup Yorum’u kendi sanatçıları gibi “biat eden sanatçı” yapmak istiyor. Emperyalizmin ve faşizmin bireyci, yoz sanatına karşı, kolektif çalışan ve yıllardan beri halkın sanatını yapmaktan vazgeçmeyen Grup Yorum elemanlarından ve şu anda halkın sanatını yaptığı için Özgür Tutsak olan Betül Varan ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz. Taarruz: Öncelikle Grup Yorum’a olan baskı politikalarım nasıl yorumluyorsun? Betül V: Bugün Grup Yorum’a yapılan baskılar bizi hiç de şaşırtmıyor aslında. Grup Yorum’a baskılar hiç bitmedi ki; 32 yıldır sürüyor. Şu an sadece baskıların daha da arttığı bir dönemden geçiyoruz. 11 ayda 4 baskın yaşadık ve son 2 yıldır küçük-büyük tüm konserlerimiz yasaklanıyor. Bu da sırf yö-netememe krizinden dolayı. Milyonların dinlediği, halkın idol haline getirdiği devrimci bir müzik grubunu sürekli baskı altında tutarak halka gözdağı vermek istiyorlar. Faşizm yönetememe krizinin en yoğunlaştığı süreçlerde aydınları, sanatçıları, bilim adamlarını hedef alır önce. 1990’lı yıllarda da Grup Yorum elemanları tutukluydu. Bugün Grup Yorum eskisinden çok daha halklaş-mıştır ve bu da onları korkutuyor. Sanat, insanlara bir şey anlatmanın ve harekete geçirmenin en önemli araçlarından biridir. Bunu onlar da çok iyi biliyor. Ve bundan dolayı bize çok saldırıyor. Çünkü bizim müziğimiz Grup Yorum tüm halkları faşizme karşı birleştiriyor. Taarruz: Bu süreçte aydınlar ve sanatçılar, Grup Yorum’a yaGrup Yorum

689


pılan baskılara karşı yeterli tavır alabilmişler midir? Betül V: Birçok sanatçı bu dönemde Grup Yorum’un yanında olmuştur. Şu an dışarıda tam nasıl bilmiyorum; ama bir önceki tutuklamalarda bize destek olanlar vardı. Özellikle Sanat Meclisi’nden dostlarımızla; basın toplantıları, klipler, videolar, kısa filmler çekilmişti. Tabi sınırlı bir destek var. Kendi pratikleri nasılsa Yorum’a destekleri de öyle. Hedef olmaktan korkuyorlar. Fakat faşizm bırakmıyor. Faşizm hüküm sürdüğü yerde direnme hakkına sahip çıkmazsa “Önce komünistleri götürdüler ses çıkarmadım” ile başlayan, “Sıra bana geldiğinde çevremde sahip çıkacak kimse kalmamıştı” ile biten papazın durumunu yaşamak kaçınılmazdır. Bugün AKP faşizmi kendine dalkavukluk etmeyen tüm sanatçıları hedef alıyor. Mesleki alanda da saldırıyor... Ancak karşısında örgütlü bir karşı duruş sergiliyor sanatçılar. Taarruz: “İlle Kavga” albümünden biraz bahseder misin? Betül V: “İlle Kavga”yı şöyle özetleyebilirim. 11 ayda 4 baskından, gözaltılardan, tutuklamalardan, kırık enstrümanlardan, konser yasaklarından süzülüp çıktı. Baskılar arttıkça Grup Yorum daha da çok üretiyor. “İlle Kavga” da bunun sonucudur. Saldırılar sadece bize yönelik değil tüm halka. Biz tüm engellemelere, olanaksızlıklara rağmen halkın sesi olmayı, acılarımızı unutturmamayı ve geleceğe umutla bakmayı konu alıyoruz. Bizim şarkılarımız halka umut taşır, güven verir. “İlle Kavga”nın bugün üstlendiği misyon da budur. Bu yüzden tam da imza günümüz olduğu gün İdil Kültür Merkezimizi bastılar. Size biraz albümün içeriğinden bahsedeyim. 21 Grup Yorum elemanının imzası olan, 19 şarkılık bu albümde “Uyan Berkin”den “Soma İçin”e, “Serhildan”dan “Amerika’dır Düşman”a, direniş halaylarından diyalektiği anlatan “Doğru Düşün ve Çöz”e, “Hevsel’in Hawarı”ndan adalet savaşçılarını anlatan “Bir Kadın Geçer”e kadar birçok şarkı var. Yani anlayacağınız faşizm daha çok saldırdıkça biz “İlle Kavga” diyerek karşılarına çıkıyoruz ve çıkacağız da. 690

Anadolu Efsanesi


Taarruz: Son olarak, ayrıca söylemek istediğin bir şey var mı? Betül V: Son olarak şöyle diyebilirim. Grup Yorum 32 yıldır hiçbir baskıya, tutuklamaya baş eğmemiştir ve en önemlisi bitmemiştir, bitirememişlerdir. Hatta daha da çoğalmıştır. Evet bugün Grup Yorum elemanları tutuklu; ama dışarıda tüm çalışmalar, konserler devam ediyor. Çünkü Grup Yorum halktır! Grup Yorum 80 milyondur ve faşizm 80 milyonu teslim alamaz! Biz teslim olmamayı Pir Sultanlar’dan, Köroğlu’ndan öğrendik. Sanatımızı halk için içindir. Yani ne yaparlarsa yapsınlar biz her zaman emperyalizme ve faşizme karşı İlle Kavga demeye devam edeceğiz. Taarruz: Sorularımızı cevapladığın için çok teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. B. Varan: Bize bu fırsatı veren Taarruz Dergisi’ne teşekkür ediyor, kucak dolusu selamlarımızı gönderiyoruz. Grup YORUM Üyesi Bergün Varan: “İçeride de, dışarıdaki aynı ruh haliyle direndik. Bu süreçte kimse direnmezken bizler bulunduğumuz her yeri direniş mevziisine dönüştürdük. Bizi her yerde bu kadar güçlü kılan, haklılığımız, yoldaşlık sevgimiz, ideolojimizdir.” Grup YORUM’un, Beraat Ederek Tahliye Olan Üyesi Bergün Varan ile Yaptığımız Röportajı Yayınlıyoruz. Yürüyüş Dergisi 20 Ocak 2019 Sayı 102 1- Öncelikle geçmiş olsun. Gözaltına alınışınızla başlayalım. Nerede alınmıştınız, şubede neler yaşadınız? Gözaltı gerekçesi neydi? Bergün Varan: Önce 21 Temmuz 2017’de tutuklu Grup Yorum üyelerine özgürlük istediğim için Çağlayan adliyesi önünde adalet nöbeti tuttum. 1 gün gözaltında kaldıktan sonra tutuklanıp 3 ay Silivri 9 no’lu Hapis-hanesi’nde kaldım. Grup Yorum

691


1 günlük tahliyemden sonra, 28 Eylülde adliyede ablama (Grup Yorum üyesi Betül Varan) kıyafet götürürken gözaltına alındım. Hiçbir gerekçe gösterilmeden sadece ifade vermem gerektiğini belirterek etrafımı yaklaşık 10 polis sardı ve onlarla ifade için karakola gitmemi istediler. Ben de yeni tahliye olduğumu, öyle bir şeyin mümkün olmadığını ve kesinlikle onlara güvenmediğimi, onlarla hiçbir yere gitmeyeceğimi belirttim. Zaten birkaç saniye geçmeden hemen beni yere yatırarak ters kelepçe yaptılar. Daha sonra beni sürükleyerek arabaya götürüp, arabaya bindirmeye çalıştılar. Bu esnada polislerden biri “iyi” davranıp, “saçına dokunmayın” diyerek diğer polisleri uyardı. Evet, saçıma dokunmadılar; ama beni tekmeleyerek arabaya bindirdiler ve Vatan’a götürdüler. Yine polislerin ne kadar ikiyüzlü, işkenceci olduğunu görmüş oldum. 10 gün şubede kaldım ve su-şeker vermeyerek bize işkence yapmaya çalıştılar. Yaklaşık 1 gün geçtikten sonra direnişe geçmeye karar verdik. Önce hastaneden sabah şubeye döndükten sonra nezarete girmemeye karar verdik. Böyle yapınca polisler bize işkence yaparak bizi nezarethaneye fırlattı. Daha sonra saat başı kapı dövmeye başladık. Sabah 9’dan 21.00’a kadar kapı dövdük ve saat 21.00’da polisler bu keyfi uygulamadan vazgeçip su ve şekerimizi verdi. Bunun dışında keyfi bir şekilde parmak izi alındığında da işkence gördük. Gözaltı gerekçesi Berk Ercan isimli iftiracının hakkımda verdiği ifadeydi. Kendisi Almanya’da yaşadığımı, Türkiye’ye 2015’te geldiğimi söylemiş. 10 gün gözaltında kaldıktan sonra tutuklanıp Silivri 9 no’lu hapishanede kaldım. 1 ay sonra sürgün olduk, ben de Bolu T Tipi hapishanesine sürgün edildim. 2- Ne kadar tutuklu kaldınız? Hapishane ko şutlarını anlatır mısınız? 692

Anadolu Efsanesi


Bergün Varan: 1 günlük tahliyemi saymazsak toplam 19 ay tutuklu kaldım. 4 ay Silivri’de, 15 ay da Bolu Hapishanesi’nde kaldım. Hapishanede sürekli bir direniş var. Her hapishanede zaten farklı hak gaspları oluyor. Bolu’da 15 kitap sınırlaması, Yürüyüş dergisinin verilmemesi, ayakta sayım dayatması, hapishanenin giriş çıkışlarında parmak izi dayatması, hastanede kelepçeli muayene dayatması gibi hak gaspları oluyordu. Bütün bu hak gasplarına karşı günde 3 defa, 3’er dakika kapı dövme eylemi yaptığımız için hapishane idaresi, direnişin ilk bir ay boyunca sabah 8.00’da havalandırmamızı açıp, ilk kapı dövme eyleminde yani saat 10.00’da havalandırmamızı kapatmaya geliyordu. Robokop kıyafetli 20 erkek gardiyan koğuşumuzu basıp bizleri yerlerde sürükleyerek, işkence yaparak kollarımızı, ayaklarımızı kapılara sıkıştırarak havalandırmadan koğuşa atıyordu. Biz de buna karşı direndiğimiz için her gün yeni soruşturmalar açılıyordu. Biz işkence gördüğümüz halde, suç duyurusunda bulunduğumuz halde, hiçbir suç duyurumuz kabul edilmiyordu ve bizlere soruşturma açılıyordu. 36 gün boyunca her gün sadece sabah 2 saat havalandırmaya çıkabiliyorduk. Bu keyfi uygulamaya karşı biz de direnişle karşılık verdik ve sabah 10.00’dan, 22.00’a kadar saat başı kapı dövdük. Buna dayanamayan idare 36 gün sonra havalandırma kapımızı kapatmaktan vazgeçti. Ve biz günde 3 defa, 3’er dakika dövmeye devam ettik. Bu hakkımızı da bu şekilde kazandık. Yürüyüş dergisinin verilmemesine yönelik de havalandırma kapısı akşam kapatılmadan önce oturma eylemi yapıyorduk, bu direniş hala devam ediyordu. Bunun dışında blok flütüm, “her koğuşa bir müzik aleti verilir” gerekçesiyle verilmedi. Koğuşumuzda bir saz olduğu için önce flütümü vermediler. Direnişimiz, uğraşılarımız sonucu bu uygulamanın ne kadar saçma ve keyfi olduğunu gösterdik ve 3 ay sonra flütü vermek zorunda kaldılar.

Grup Yorum

693


Bunun dışında sayımlarda ayağa kalkmamız dayatılıyordu. Sayımda ayağa kalkmadığımız için sabah sayımdan kaynaklı 3 ay, akşam sayımdan kaynaklı 3 ay görüş cezası alıyorduk. Günde 6 ay görüş cezası vererek, bizleri yıldırmaya çalıştılar. 1,5 sene sonra hepimizin yaklaşık 450 yıldan fazla görüş yasağı vardı. Bu da hapishanenin acizliğini gösteriyordu. 3- Tutukluluğunuz süresince yeni besteler devam etti, klipler yayınlandı, ülkede ve Avrupa’da konserler yapıldı? Bu sürekliliği neye bağlıyorsunuz? Yapılan çalışmalardan haberdar olabiliyor muydunuz? Bergün Varan: Tutukluluğumuz sürecinde yeni besteler yapıldığını, farklı yerlerde konserler verildiğini, faaliyetlerin devam ettiğini duymak beni çok mutlu ediyordu. Grup Yorum halktır işte. Bu sadece birkaç kelimeden, basit bir slogandan ibaret değil. Bu bizim gücümüz, bizim her daim ayakta olduğumuzu gösteren bir slogan. Bu sloganı hapishanede bir kez daha iyi kavramış oldum. Biz hapishanede olabiliriz; ama Grup Yorum sadece birkaç üyesinden ibaret değil. Milyonlarca insanın sesidir Grup Yorum. Bundan kaynaklı da konserlerin, çalışmaların devam edeceğine emindik. Yaratıcılık halktaysa eğer üretim de bitmez, Grup Yorum durmaz! Tabi yapılan çalışmalardan ya çok geç ya da haberimiz pek olmuyordu. Verilen görüş yasaklarıyla, iletişim cezalarıyla dışarıdan haber almamızı engellemek istiyorlardı. 4- Saçınızın işkencede yolunması üzerine çok teşhir oldu polis. Ardından tutuklandınız. İtirafçının ifadeleri “delil” sayılmıştı ve şimdi beraat ettiniz. Yani aslında iftiracı itirafçının söyledikleri de çürümüş oldu. Bu konuda ne söylemek istersiniz? Bergün Varan: Benim tutuklanmamın nedeni sadece bir iftiracı değildi. Benim tutuklanmamın nedeni AKP faşizminin korkaklığıydı. Teşhir ettiğim işkenceden o kadar çok korktular ki bu şekilde beni tutuklatarak gözdağı vermek istediler. Beni korkutup geri adım atayım istediler. Bahane olacak da 694

Anadolu Efsanesi


tanıma ihtimalim bile olmayan iftiracının saçmalayarak hakkımda söylediği ifadelerini kullandılar. Bu sadece bir yöntem oldu, bu yöntemi kul-lanmasalardı başka bir yöntem kullanırlardı. Polisler bunu açıkça da söylediler. Adliyeye çıktığım gün polisler şöyle söyledi: “Sen neden HHB’li avukatlara röportaj verdin? Neden televizyon kanallarına çıktın? Neden saçının yo-lunduğunu her yerde anlattın?” deyip beni tutuklatacaklarını söylediler. Tutukladılar. 19 ay hapishanede olmama neden oldular. Peki, neyi başardılar? Hiçbir şey. Öfkemi bilediler. Halk düşmanlarını daha iyi tanımamı sağladılar, onlara karşı öfkemi büyüttüler. Sınıf kinimi arttırdılar. İşkence yaptılar, aylarca kel dolaşmama neden oldular. Tutukladılar. Bunların hepsini yaşamak beni güçlendirdi. Faşizmin gerçek yüzünü gördüm. Düşmanın da bir sınıf kini olduğunu, bu sınıf kiniyle halka, bizlere nasıl saldırdığını gördüm. Geri adım atmamı istediler; ama ben halk düşmanlarına karşı öfkemi daha da arttırdım. Tek başarıları bu oldu. Kullandıkları yöntem de zaten çöktü... Tanıma ihtimalim bile olmayan bir iftiracının hakkımda söyledikleri, hazırlanan iddianame çöktü. Bu aslında hukukun, faşizmin çöküşünü de gösteriyor. Ne kadar çaresiz olduklarını gösteriyor. 5- Grup Yorum ilk kez, fiziken aralarında olmayan yoldaşları için beste yaptı? Dinlediğinizde neler hissettiniz? Sizce yoldaşlık nedir? Bergün Varan: Bu besteyi çok geç öğrendim. Yani beste yapıldığını duyduk; ama sözlerinin bize ulaşması vakit aldı. Sözleri okuyunca tek olmadığımı, yoldaşlığın ne kadar güçlü bir sevgi olduğunu, sınırsız bir sevgi olduğunu, kopmaz bağlarla birbirimize bağlı olduğumuzu daha iyi anladım. Bana da çok güç verdi, çok sevindirdi. Tabi ezgisini tahliye olduktan sonra dinledim, beste çok güzel olmuş. Bütünüyle bu süreci anlatmış, ifade etmiş. Grup Yorum

695


6- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Bergün Varan: İçeride de, dışarıdaki aynı ruh haliyle direndik. Bu süreçte kimse direnmezken bizler bulunduğumuz her yeri direniş mevziisine dönüştürdük. Bizi her yerde bu kadar güçlü kılan, haklılığımız, yoldaşlık sevgimiz, ideolojimizdir. Direndiğimiz için bu kadar güçlüyüz, direndiğimiz için bir ileri adım atıyoruz. Şimdi de dosyalar çöküyor, hapishanelerde faşizm geri adım atıyor. Atmaya da devam edecek. Tutsak bütün Grup Yorum elemanlarını da faşizmin elinden çekip alacağız! Grup YORUM Üyesi Ege Yılmaz: “Grup Yorum Mücadele Demektir, Direniş Demektir, Halk Demektir. Bir Gelenektir Ve Biz Bu Geleneği, Faşizmin Tüm Yok Etme Çabalarına Karşı Direnerek Koruyacağız!” Yürüyüş Dergisi 17 Şubat 2019 Sayı 106 Grup Yorum üyesi Ege Yılmaz, ‘Listelerinize Bestelerimizle Cevap Veriyoruz’ Kampanyası ve Bu Kampanya Sürecinde Yapılan Şarkıları Anlatıyor. Yürüyüş: Listelerinize bestelerimizle cevap veriyoruz kampanyasından bahseder misiniz? Ege Yılmaz: Adından da anlaşıldığı gibi, öncelikle Türkiye devletinin 6 arkadaşımıza koyduğu para ödülüne karşı bir kampanyadır. Listeler ve ödüller kesinlikle bu kampanyanın çok önemli bir nedenidir. Çünkü sanatçılara para ödülleri konulması, Hitler faşizminden 80 sene sonra tekrar ülkemizde hayat buluyor. Yani sanatçılara vur emri ve ihbar edene para ödülü konularak aranmaları 80 yıl sonra günümüzde, ‘ileri’ ve ‘aydın’ denilen bir dönemde tekrar hayat buluyor. Bu yalnız 6 arkadaşımıza olan bir saldırı değildir. Faşizm, tüm grubumuzu işkenceler, tutuklamalar ve gözaltılar ile yok etmeyi hedeflemiştir bu ödüller ve baskılarla. 11 arkadaşımızı gözaltına alıp tutuklayıp, ardından tahliye 696

Anadolu Efsanesi


olanları hapishane kapısında tekrar gözaltına aldı. Yani fiziki saldırıların yanında psikolojik, ideolojik bir savaş da sürdürüyor. Bizleri halkın sanatnı yapmaktan vazgeçirmek, üretmemizi engellemek istiyor. Asıl olarak Grup Yorum’u, 33 yıllık bir tarihi ve yarattığı değerleri ve geleneği yok etmek istedi. Ama dediğim gibi Grup Yorum olarak 33 yıllık bir tarihimiz var. Bizleri 33 yıl içinde yok edemediler ve böyle bir süreçte de yok etmelerine izin vermedik. Devrimci sanatçılığın temel ilkesini işleterek, AKP faşizminin saldırı politikasına karşı politika ürettik. Yani bu ideolojik ve fiziki savaşta pasif kalmadık, tam tersine biz de var gücümüzle üstüne yürüdük ve üretimlerimizle cevap verdik. Ve tarihimizde hiç olmadığı kadar çok sıkı, programlı ve yoğun bir emekle kısa bir süreçte üretmediğimiz kadar beste ürettik ve bunlardan 17 şarkıyı yayınladık. Aynı zamanda da Avrupa’nın dört bir yanında 21 konser verdik ve programımızda daha birçok konser önümüzde var, tıpkı üretimlerimizde olduğu gibi. Yürüyüş: Bu kampanyanın kazanımları neler oldu? Ege Y.: Bu kampanyanın bize birçok kazanımı oldu. İlk olarak tüm dünya halklarına bir kez daha, herkesin teslim olduğu veya emperyalizm ve faşizm ile uzlaştığı bir süreçte, nasıl direnileceğini gösterdik ve öğrettik. Direnmeden hiçbir hakkımızı alamayacağımızı gösterdik, direnmenin ne kadar güçlü bir silah olduğunu ve tek çare olduğunu gösterdik. Direnmenin de birçok yolu, yöntemi olduğunu da göstermiş olduk. Ayrıca dosta-düşmana ve elbette halkımıza yok edilemeyeceğimizi, bizi bitiremediklerini ispatladık. Tutsak olan arkadaşlarımıza bir umut, direnme kaynağı ve güç olduk, onlara moral motivasyon olduk. Tüm dünya halklarına sesimizi duyurduk, yaşadığımız haksızlıkları, adaletsizlikleri anlattık, bizim meşruluğumuzu anlattık. Sonuç olarak AKP faşizminin bizi yıldırma, terörize etme ve yok Grup Yorum

697


etme politikasına karşı daha iddialı bir biçimde üreterek ve çalışarak boşa çıkardık. Yürüyüş: Hangi koşullar altında ürettiniz? Ege Y.: Bu süreçte hızlıca gelişmeliydik ve gelişmeliyiz de. En hızlı şekilde düzenleme yapmayı öğrendik ve kendimiz düzenlemeler yapmaya başladık. Kendimize bu üretimler için çok mütevazi ve taşımaya müsait bir stüdyo kurduk; çünkü koşullarımız her zaman profesyonel stüdyoya girip kayıt almaya el vermiyordu. Yalnız bu kampanya sürecindeki üretimlerimiz, şarkıların demo halleri, yani son halleri değil aslında. Bu kampanyadan sonra bu şarkılarımızı tekrar ele alarak albüm aşamasına geçeceğiz ve orada şarkılarda birçok değişiklikler de yapılacaktır. Kayıt kalitesinden şarkının düzenlemesine kadar her şeyin değişebileceği bir süreç olacaktır. Yürüyüş: Grup Yorum kendini nasıl yeniliyor? Ege Y.: Üretim ve yenilenme kaynağımız her zaman halk ve halkın kurtuluş mücadelesi olmuştur. Gücümüzü halkımızla iç içe olmaktan alıyoruz. Şarkılarımızda; sosyalizmi, adaleti, halkın ve vatanın bağımsızlığı için savaşan ve bu kavganın kahramanlarını anlatırız. Tarihimizin ve günümüzün direnişlerinden alırız. Halkın yaşadığı sorunları anlatırız ve çözümünü sunarız. Örgütlenmeye ve direnmeye çağrı yaparız. Halkımızla iç içe olduğumuz için de birçok sahiplenen sanatçı dostumuz da olmuştur. Onlar da tabii ki bu süreçte destek çıkıp bizleri yalnız bırakmamıştır. Ama üretim kaynağımızın aslı halkımızla iç içe olmamızdan kaynaklanıyor. Bu süreçte bu kadar iddialı ve motive olarak üretmemizin bir nedeni de Grup Yorum tarihine ve ideolojimize güvenimizdir. Böylesi süreçlerden birçok kez geçtik ve tarihimizden öğrendiklerimizle nasıl üstesinden gelebileceğimizi de biliyoruz. Yürüyüş: Bize üretimleriniz üzerinden somut örneklerle bir şarkınızın, mesela Diren Yoldaş’ın üretim aşamasını anlatabilir 698

Anadolu Efsanesi


misiniz? Ege Y.: ‘Diren Yoldaş’ bestemizin çok önemli bir nedeni var. Öncelikle tüm tutsak arkadaşlarımıza ve devrimci tutsaklara adadığımız bir bestedir. ‘Diren Yoldaş’ tüm tutsak olan arkadaşlarımıza umut, güç ve direnç oldu. Onları motive etti ve onlara tekrardan yalnız olmadıklarını anlattı. Onların tutsak düşmeden yürüdükleri yolun, onların tutsaklık sürecinde onlar adına yürüyenlerin olduğunu gösterdi. Veya ‘Siz Güldükçe’ 800 günü aşan Yüksel Dire-nişi’ne adadığımız bir bestemiz. Bu şarkımız sadece Yüksel Direnişçileri’ne değil, Anadolu’da direnen tüm halkımıza bir güç ve umut kaynağıdır. Yalnız olmadıklarının bir simgesidir ve bir yandan da şarkılarımız tüm dünya halklarına ülkemizde ve dünyada var olan haksızlıkları ve adaletsizlikleri anlatıyor. Haksızlıklara karşı örgütlenmeye ve direnmeye çağrı yapıyor. Türkiye’de nerede bir direniş görseniz ve oraya kulak verseniz, mutlaka bir Grup Yorum şarkısı duyarsınız. İşte bu bizim 33 senelik tarihimizle yarattığımız bir gelenektir ve bu süreçte de biz bu gelenek çizgisinden sapmamışızdır. Grup Yorum mücadele demektir, direniş demektir, halk demektir. Bir gelenektir ve biz bu geleneği, faşizmin tüm yok etme çabalarına karşı direnerek koruyacağız. Grup Yorum halktır ve bu Grup Yorum’un yok olmayış nedenlerinin en önemli noktasıdır! Yürüyüş: Teşekkür ediyor, yeni çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Grup YORUM Üyesi Eren AKAR: “Sanat, Sadece Üstün Yetenekti Ve Eğitimlilerin İşi Değildir! Tüm Ustalarımıza, Halkımıza Teşekkür Ediyor, Tüm Yoksul Kondulardaki Halk Çocuklarını Bize Katılmaya Çağırıyoruz!” Yürüyüş 24 Şubat 2019 Sayı 107 Grup Yorum üyesi Eren Akar, ‘Listelerinize Bestelerimizle CeGrup Yorum

699


vap Veriyoruz’ Kampanyasını ve Bu Kampanya Sürecinde Şarkıları Nasıl Yaptıklarını Anlatıyor. Yürüyüş: Listelerinize bestelerimizle cevap veriyoruz kampanyasından bahseder misiniz? Eren Akar: Grup Yorum, kurulduğu 1985 yılından beridir çoğu kez üyeleri tutuklanan, işkenceye uğrayan, konser ve miting yasaklarıyla karşı karşıya kalmış bir grup olmuştur. Aynı zamanda Grup Yorum milyonların sesi olmuş, sınıf mücadelesini sanat alanında sürdürerek, kitlelerin öncüsü olmuştur. Halkımızın acılarını, duygularını, öfkelerini, hayallerini sahiplenip türkülerinde dile getirip, halaylarda birleştirmiştir. Bu mücadele tarihinde tarafını en militan şekilde savunup, faşizmin tüm baskı ve yıldırma politikalarına göğüs germiştir. Faşizmin politikalarına karşı politika üretmiş, bunu özgücüyle yani halkla hayata geçirip tüm dünya halklarına mal etmiştir. Faşizm kendine tehlike olarak gördüğü her şeye saldırmakta, şu anda da olduğu gibi yeni bir saldırı biçimi ile karşı karşıyayız. AKP faşizmi, yönetememe krizi ile birlikte, sömürü politikalarına karşı halkı örgütleyen türküleri artık tamamen susturmak için yeni bir saldırıya geçti. Bu saldırılar Grup Yo-rum’a meydanları, salonları, albüm yapmayı, miting yapmayı her biçimde sanat yapmayı yasaklamakla başladı. Varoluşumuzdan bu yana süren irade savaşının yeni bir sürecine böylece girmiş olduk. AKP faşizmi, 34 yılı, 25 albümü, yüzlerce konseri, milyonlarca dinleyiciyi yok etmek istiyor. Bunu İdil Kültür Merkezi’mizi bir yıl içinde 6 defa basarak yapmak istedi! Defalarca bastığı kurumlarımızda albümlerimiz kurşunlandı, enstrümanlarımız kırıldı, şehitlerimizin resimlerinin gözleri oyuldu. Sanatımızı icra etmememiz için arkadaşlarımıza işkence yapıldı. Ber-gün’ün saçları kökünden yolundu. Arkadaşlarımızın omuzları, kolları ve bilekleri kasten kırıldı. Sultan’ın dudağına defalarca vurularak 8 santim büyüklüğünde şişlik oluştu. Dilan’ın kulağına defalarca vurarak kulak zarı pat700

Anadolu Efsanesi


latıldı. AKP’nin korkusu o denli büyüktür ki, arkadaşlarımıza işkence yaparak tutukladı. Çünkü biz milyonlarla birlikte, konser konser, miting miting AKP faşizmini teşhir ediyoruz. AKP’nin korkusu o kadar büyüktür ki, kemanımıza, gitarımıza, sazımıza saldırıp kırmıştır, çünkü biliyor ki enstrümanlarımız ‘BU MAHALLE BİZİM’i çaldığında iktidarı sarsılıyor. İşte bu saldırılar sürecinde AKP faşizmi yeni bir politika olarak hayata geçirdiği saldırılarla, arkadaşlarımızın başlarına para ödülleri koyup, tek tek isimleri ve fotoğraflarıyla birlikte “terör” listelerine almak oldu. AKP’nin amacı Grup Yorum’u terörize ederek halkla olan bağını kopartıp, tecrit edip yalnızlaştırıp, terörize ederek de imha etmektir. Amaç, isimlerimizi terör listelerine alarak bizi susturmaya, korkutmaya çalışmaktır. Bize korku salamadıklarını, bizi teslim alamayacaklarını, ne hapis ne de listelerden korkmadığımızı kendimize olan güvenle, siyasal ve tarihsel haklılığımızla cevap verdik. “Listelerinize Bestelerimizle Cevap Vereceğiz” kampanyamızı böylece başlattık. Bu kampanya sürecinde 27 şarkı ürettik. Ülkede 3 internet konseri gerçekleştirdik, Avrupa’nın dört bir yanında 22 konser verdik. Terör listelerinde afişlenen arkadaşlarımızın isimlerine karşı, Grup YORUM’un tükenmeyecek bir kaynaktan beslendiğini göstererek isimlerimizi açıkladık. Ali Aracı, İnan Altın, Selma Altın, İbrahim Gökçek, Emel Yeşilırmak ve İhsan Cibelik isimlerine Umut Gültekin, Ege Yılmaz, Eren Akar’ı ekledik. Bu listeyi dolduramayacak kadar derin ve büyük bir kaynağa sahiptir Grup Yorum. Yürüyüş: Bu kampanyanın kazanımları neler oldu? Eren A.: Başlıca kazanımlardan birisi, devletin bize yönelik saldırı politikalarına karşı, politikasız, cevapsız kalmadık. AKP faşizmi, bizi her yönden kuşatmaya çalışırken biz savunmada kalmayıp; çıkıp bestelerimizle 27 defa, konserlerimizle 25 defa tokat gibi çarptık yüzüne. Gördük ki, bize karşı olan saldırı ne kadar büyük olursa olsun biz kat be kat daha güçlü cevaplar vereceğiz.

Grup Yorum

701


Bir diğer kazanım ise, tüm baskılara rağmen sahnede olabilmemiz, halkımızla birlikte olabilme-mizdir. Bu kampanya ile tekrar kanıtladık ki, “Grup Yorum Halktır, Susturulamaz” sözleri sadece bir slogan değil, gücümüzün, bitmez bir kaynağın ifadesidir. Üyelerimizin neredeyse tümü tutukluyken veya aranır durumda olduğu için konsere çıkamadığı bir süreçte, Grup Yorum’un dinleyicileri, sevenleri, halkımız, ele ele vererek yeni bir ekiple çıktık sahneye. Hatırlayalım, “Grup Yorum Bizim Evde” diyen halkımız Grup Yorum olup evlerinden çıkıp sahnemizde yer aldılar. Halkımızla birlikte Grup Yorum artık her yerdeydi! Yürüyüş: Hangi koşullar altında ürettiniz? Eren A.: Biz en basit ve aynı zamanda en yaratıcı şartlar altında üretimlerimize başladık. Bunun yapılabilmesinin de başlıca nedeni ideolojimize olan inancımız, politikasız kalmamanın zorunluluğuydu. Zorunluluklarımız, Grup Yorum’a yönelik saldırılara cevap vermek, iktidarın politikalarını boşa çıkarmaktı. Sorunumuz; bilgimiz olmadan politikalarımızı nasıl hayata geçireceğimizdi. Çözümlerimiz; kolektivizm, yaratıcılık, ısrar ve inanç. Koşullarımız ise çok basitti. Öncelikle bir şarkıyı düzenlemek için neler gerekli olduğuna baktık. Bunun üzerine bize gerekli olanlar şunlardı: - Kayıt yapabildiğimiz ve dijital seslerden düzenlemeler yapabilmek için bir program. Biz Cubase 5’i kullandık tüm üretim süreçlerinde. - Bir harici ses kartı. Bu, mikrofon ve bilgisayar arasında daha temiz ses alabilmek için kullanılır. Bazı mikrofonlarda bu ses kartı entegre edilmiştir. Bizim kullandığımız mikrofonda olduğu gibi. - Bir bilgisayar. - Bir de mikrofon. Bizim mikrofonumuz 100-150 euro civarındaydı. Bunların daha ucuzları da mevcuttur. Bunları temin ettikten sonra çalışmalarımıza başladık. Böylece ilk deneme kayıtlarımızı, teknik olarak asgari şekilde kayıt yapmayı öğrendik. Bilgimizi, okuyarak ve denemeler yaparak ge702

Anadolu Efsanesi


liştiriyorduk. Klasik bilinen bir stüdyomuz yoktu. Bir bodrum katından bozma bir evde, masanın üstüne koyduğumuz çamaşır sepetinin üstüne mikrofonumuzu yerleştirdik. Akustiği sağlamak için de duvarlara yatak süngerleri, yorgan ve yastıklar düşüyorduk. İlk başta mikrofonumuzu bilgisayara bağladık ve Cubase 5 ile bağlamamıza rağmen kayıt yapamadık. Önce bu sorunları çözdük. Önümüze farklı farklı sorunları çıkıyor, her birini öğrenerek aşıp yolumuza devam ediyorduk. Stüdyomuz belki milyonlara konser veren bir gruba layık değil diye düşünülebilirdi; fakat halkımızın bize öğrettiği yaratıcılığı ile birlikte, ısrar ve inancımızı birleştirerek idealizmi ezip geçtik. Kendim ve tüm arkadaşlarım için söyleyebilirim ki, bizim için çok öğretici, çok neşeli ve coşkulu bir süreçti. Yürüyüş: Grup Yorum kendini nasıl yeniliyor? Eren A.: “Grup Yorum Halktır, Susturulamaz!” bir sloganla kalmamış, Grup Yorum’un kaynağı ve gelişmesinin, yok edilememesinin nedeni olmuştur. Biz halkımıza, halk çocuklarına güveniriz. Biliriz ki, halkımız kendi çocuklarına sahip çıkar. Biz de buna inanıyoruz, bu inacımız da hiçbir zaman boşa çıkmadı. Bize bu güveni veren ideolojimizdir. İdeolojimiz diyor ki, yaptığımız her işin odağında halk yoksa, yok oluruz. İşte bu ideolojimize olan güven, yeniyi yaratma, hep bir adım daha ileri atma cüreti ile birleşince, yeniliyoruz kendimizi. Halkımızla birlikte söylüyoruz türkülerimizi, birlikte halaya duruyoruz. Biz halkımızın acılarını, gözyaşlarını, gülüşlerini, hayallerini, düşüncelerini, özlemlerini alıp; yeniyi yaratma iddiamızla birleştirip çözümün mücadelede olduğunu, mücadele edenlerin yanında olmak gerektiğini anlatıyoruz. Yürüyüş: Bize üretimleriniz üzerinden somut örneklerle bir şarkınızın, mesela Diren Yoldaş’ın üretim aşamasını anlatabilir misiniz? Grup Yorum

703


Eren A.: Gelelim ilk şarkımızı nasıl düzenlediğimize. Artık bir şarkıyı baştan sona düzenleme zamanı gelmişti. Hedefimiz bir şarkı düzenlemekti. Bunun için Grup Yorum üyeleri, öğretmenlerimiz, yoldaşlarımız İnan Abi, Selma Abla ve İhsan Abi ile birlikte bir eğitim sürecine girdik. Grup Yorum’u bugüne taşıyanlarla birlikte, büyük deneyimler edinen hocalarımızla birlikte “Yoldaş Konservatuvarı”nı kurduk. Konservatuvar olarak adlandırdığımız yoğunlaştırılmış eğitim sürecinde kendimizde bir kez daha gördük ki, müzik burjuvaziye ait değildir, halk çocuklarına imkansız olarak gösterilen, sadece seçkin insanların isi değildir. Bu eğitim sürecinde birlikte şan, solfej, enstrüman ve düzenleme yapmayı öğrendik ve Grup Yorum tarihinde yaşanılan hikayeleri de dinledik. Başlarken, öncelikle bir konu belirleyelim dedik. Süreci gözden geçirdik, ihtiyaç doğrultusunda hangi konuyu nasıl işleyelim diye düşündük. Süreç baskıların çok yoğun olduğu, arkadaşlarımızın tutuklu veya aranır durumda olduğu, kurumlarımızın defalarca basılıp talan edildiği, yoldaşlarımızın içeride ve dışarıda işkencelere maruz kaldıkları bir süreçti. Tutsak arkadaşlarımız, habersizce defalarca sürgün ediliyor, en küçük hak alma bir irade savaşına dönüşüyordu. Onlara umut olmak istedik, morallerini ve motivasyonlarını canlı tutmak istedik. Her yoldaşımıza; ne olursa olsun, tek kalsan bile “DİREN” demek istedik. Böylece DİREN YOLDAŞ şarkımızı düzenlemeye başladık. Hemen işe koyulduk, yapılacak çok iş vardı. Akılda kalıcı bir ezgi bulmalıydık, ezgiye uygun söz bulmalıydık, hangi enstrümanları nerede nasıl kullanabiliriz diye düşünmeliydik ve en önemlisi düzenlemeyi nasıl ele alacağız, teknik olarak nasıl hayata geçireceğiz sorularına cevap bulmalıydık. Bu kadar işi, bu kısa süre içinde ancak kol-lektivizmle çözebilirdik, öyle de yaptık. Selma Abla ve İhsan Abi sözler araştırmaya, ustalarımızın şiirlerini çıkartıp, fikirler edinip, sözleri yazmaya başladılar. Zaman zaman bir mısra, bir kelime üzerinde dakika704

Anadolu Efsanesi


larca tartışıp konuştuklarını gözlüyorduk. Ki Grup Yorum’un tüm besteleri bu tartışmalar sonucunda oluşmuştur. Emeğin ve özverinin en yoğun hali ile sözler yazılıyordu. Onları gözlemlediğimizi fark ettiklerinde birlikte gülüyorduk. Biz de İnan Abi ile Cubase programında düzenlemeyi, dijital çalınan enstrümanların partisyonlarını yazmaya koyulmuştuk. Bu çalışma bizim bugün yapımcılardan, aranjörlerden, düzenlemecilerden bağımsız bir şekilde çalışabilmemizin nedenidir. Öncelikle ezgimizi bir dijital bir piyano sesiyle pilotunu yazdık. Pilot, bir düzenlemeyi yapmak için bir kılavuzdur. Bu kılavuzu doğru ses ve ölçüleriyle programa geçirmeliydik; çünkü bu kılavuz üzerine tüm şarkıyı adım adım geliştirecektik. Pilotu yazdıktan sonra ezgimizin akorlarını çıkardık, birbirine en uyumlu akorları birlikte çıkartıp düzenlememize koyulduk. Hangi seslerin birbirine uyduğunu, her akor için yoğun bir şekilde düşündük ve birlikte karar verdik. Ardından altyapı enstrümanlarını belirleyip yazmaya başladık. Altyapı için belirlediğimiz enstrümanlar bateri, basgitar ve gitar oldu. Öncelikle ritimimizi bateri ile yazmaya başladık. Hareketli ve dinamik olması gerektiği kanaatine vardık. Bas sesleri yazarken, Basgitar nasıl kullanılır, hangi sesleri esas alır konusunda da bilgi edindik. Çıkardığımız akorları da gitar ile çaldık. Tabii bu dediklerim mekanik bir şekilde yapılmıyor, sürekli üzerinde düşündüğümüz, nasıl daha iyi yapabiliriz sorusuna cevap aradığımız bir çalışma tarzına sahiptik. Yani çalışmalarla birlikte düzenlememiz de sürekli zenginleşti. Bateri, basgitar ve sazlarla birlikte şarkımız şekil almaya başladı, bunu yapabilmenin coşkusunu ve heyecanını hala yaşıyoruz. Sıra geldi kaval ve bağlamanın çalınmasına. Kaval partisyonlarını İhsan Abi çaldı. Kavalımız, İhsan Abi’nin inşaatlarda kullanılan, plastikten üretilen, elektrik borularından yaptığı bir kavaldı. Ölçülere göre delikler oyup ağız bölümünü de zımpara ile işledikten sonra kavalımız hazırdı. Grup Yorum

705


Bağlama bölümünü de ben çaldım, yoğun bir şekilde çalışıp bu kayıtları da aldık. Bu çalışmaların içinde Selma Abla bize şan dersi veriyordu. Eksiklerimizi tespit edip, yöntem bularak şanımızı geliştirdi. Başlangıçta ‘Fo’ diye adlandırdığımız sesler - çünkü temiz ses çıkartmayı henüz öğrenmemiştik - artık şekil alarak ‘Fa’ sesine dönüşüyordu. Düzenlememizin sonunda Umut ve Ege şanları okudular. Şarkımızın coşkusunu taçlandırmak için sonundaki ‘raaaa..’ bölümlerini ekledik. Bunlar şarkımızı daha da güçlendirdi. Tutsak yoldaşlarımızı da girişteki bir şiir ile selamladık. Bu üretim sürecinde tekrar gösterdik ki; sanat sadece burjuvaziye ait, üstün insanların hega-monyasında olan bir şey değildir. Bize imkansız olarak gösterilen sanatı, sadece büyük yatırımlarla, 5 yıllık konservatuar eğitimi ile, üstün teknik donanımla yapılabilirmiş gibi anlatıyorlar. Yetenek sahibi olunmalı anlayışını, biz isteğimizle, yoldaşlarımızın bize verdiği sorumluluk duygusuyla, yoldaşlarımızın bildiklerini bize öğretmeleriyle aştık. Grup Yorum’la, ideolojimize olan inancımızla, siyasal ve tarihsel haklılığımızla, emeğimizle, halkımızla her engeli aşıp, her işin altından kalkabiliriz! Tüm ustalarımıza, halkımıza teşekkür ediyor, tüm yoksul kondulardaki halk çocuklarını bize katılmaya çağırıyoruz! Söylediğimiz türkülerde sizin de sesiniz olmalı, her halayımızda sizin ayak sesleri sarsmalı düşmanın saraylarını! Yürüyüş: Teşekkür ediyor, yeni çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

706

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

707


2. BÖLÜM Grup YORUM DEYİNCE... Burhaniye T Tipi Hapishanesi Özgür Tutsaklarının Çıkardığı ÖZGÜR DOLAŞIR Dergisinin Nisan/2018, 114. Sayısından Alınmıştır. Grup YORUM Deyince; - Akla, konser yasaklarına karşı kamyonetin kasasında, evlerin damında konser yapan irade gelir. - Akla, tüm üyeleri tutsakken konser örgütleyen, yeniden yaratma iradesi gelir. - En yoksulların, en aşağılanmışların, işçilerin, emekçilerin, devrimcilerin, direnen, özgür tutsakların müziğini yapan halkın sanaçıları akla gelir. - Başına para ödülleri konulmasına rağmen bir adım gerilemeyen cüret akla gelir. - Kulaktan kulağa yaratılan bestelerle kolektivizm akla gelir. - Halkın kavgasına, direnişlerine ses vermiş, teslim olmayan halkın sanatçıları akla gelir. - Halka umutsuzluğu, kaderciliği, bireycılığı değil, umudu, örgütlü yaşamı ve mücadeleyi, müziği ve yaşamıyla halka taşıyan, halkın sesi-soluğu akla gelir. - Emperyalizme, oligarşiye karşı her zaman dik duran ve bu uğurda her dönem saldırıya uğrayıp başı dik çıkmasını bilendir. - Halkın türküleriyle, umudun kendisi olduğunu dile getirendir. - Kaynağı tükenmeyen bir deryadır. Zulmün hüküm sürdüğü dünyada, ezi-len-sömürülen milyonlara umut taşıyan, sabırlı, kararlı, inançlı, sarsılmayan, eği-lip-bükülmeyen kocaman bir yü708

Anadolu Efsanesi


rektir. - Emperyalizme ve oligarşiye karşı mücadelemizin türkülerle, şiirlerle, marşlarla halklarımıza anlatılması, devrimci sanatçılığın nasıl olması gerektiği gelir. - Halk için sanat ve sanatçılığın bügün ülkemizde tek temsilcisi; devrimci sanatçılığın tüm bedelleri göze alarak örgüt-luluğunu sürdüren ve dimdik ayakta duran temsilcisi akla gelir. Grup Yorum Dünyayı Değiştirmenin Kavgasını Sanatı İle Veren Bir Topluluktur 34 yıllık tarihinde böylesi ağır bir mücadelenin içinde olmasını sağlayan ise Yorum’un halkın türkülerini söylemesi, halkın acılarını hissetmesi, bu hislerini notalara dökmesini sağlayan ise YORUM’UN HALK OLMASIDIR. Grup YORUM direniştir, asla teslim olmamaktır. Onlarca kez kültür merkezleri basılmış, eserlerine el konulmuş, arşivleri gasp edilmiş, insanları türlü saldırılara uğramıştır. Ancak Yorum tüm bu saldırılara göğüs germiş, her saldırıdan başı dik çıkmış, yeni ve daha güçlü eserler ile cevap vermiştir. Direnmek, teslim olmamak Yorum’un en temel ilkelerinden olmuştur. Fırtınalarda savrulup giden değil kökü halkın bağrına bağlı güçlü bir ağaçtır. Evet, yaprakları dökülmüştür. Ancak o fırtınalara dayanıp kendi baharını getirmiş ve emekle yoğrulmuş dallarından hep en güzel çiçekleri vermiştir. Düşman kimdir? Yorum bu sorunun cevabını ilk kurulduğu gün vermiştir. Bu nedenle de faşizme ve emperyalizme karşı direnmiş, müziğini savaşın silahı olarak kullanmıştır. Proletarya ideolojisinin gücü en güçlü biçimde Yorum’un müziğinde dile gelmiştir. Faşizmin halkları yok sayan, onların yaşam hakkına dahi saldıran anlayışına karşı mücadele etmiştir. Başta Anadolu Türk, Kürt, Arap, Laz halkları olmak üzere başka halkların dilini müziğine taşımış, onları aynı mücadelenin ortak paydasında birleştirmiştir. Ülkemizde ilk Kürtçe şarkı yapıp söyleyen ve bunun için Grup Yorum

709


hakkında davalar açılan Grup olmuştur. İnsanların “ben Kürt’üm” demesinin dahi yasak ve suç kabul ettirilmeye çalışıldığı yıllarda Yorum Kürt halkının dilini sahiplenerek faşizmi müziği ile vuran olmuştur. Onların yasaklarını, bir halkı yok saymalarını sanatı ile ezip geçerek halkın gerçek sanatçıları olduklarını göstermiştir. Düzen, halkı çözümsüz bırakmak, kendisine muhtaç hale getirmek, kendi çıkarlarına uygun olanı halka dayatmak ister. Yorum’un ise müziğinde halkın sorunlarına çözümleri vardır. Halkın sorunlarını kendi sorunu olarak görmüştür. Gecekondu yıkımlarından, maden ocaklarına varana kadar her soruna karşı çözüm yolunu şarkıları ile dile getirmiştir. Halkın yanında olmanın, faşizme karşı halkın umudunu büyütmenin bir bedeli vardır bu ülkede. Ve Yorum bu bedeli işkence görerek, gözaltına alınarak, kurumları basılarak ödemiş, her defasında boyun eğmemenin verdiği güçle ayakta kalmasını bilmiştir. Dünyanın birçok yerinde birçok müzik grubu Yorum ile aynı tarz müzik yapmalarına rağmen saldırılar karşısında kimileri dağılmış, kimileri gerilemiş, sözleri, notaları düzene doğru kaymıştır. Yorum dünyada eşi benzeri olmayan bir Grup olarak yaşamaktadır. Yorum gücünü halktan alır. Bu yanıyla halka kendi gücünü göstermiş, halka güç vermiştir. Grup Yorum Halkın Öfkesini Umuda Dönüştürmüştür. Grup YORUM şarkıları 34 yıldır; halkın direnişine, halkın savaşına, halkın kurtuluşuna, halkın kinine öfkesine yoldaşlık etti. Yüzbinlerce yürekle haykırmıştır; “Bu vatan bizim, açlığın yoksulluğun olmadığı bir yaşam için türkülerimizi söylüyoruz.” Yüzbinleri el ele tutuşturup kenetlemiştir. Grup Yorum Halkların Susmayan Sesidir! Nerede sömürüyle, katliamlarla teslim alınmaya, sindirilmeye çalışılan halk varsa yanında olmuştur. Madenlerde madencilerin, Avrupa’da göçmenlerin, Kürdistan’da katledilen halkın ve Suri710

Anadolu Efsanesi


ye’de direnen halkların yanında olmuştur. Grup Yorum Halkın Acısını Paylaşandır. Grup YORUM halkın çektiği acıların içinden geldi. Kurulduğunda dahi bu açlığa son vermek için besteler yaptı ve dedi ki; “Güneş Bile Yasak… Bu Yol Uzun Irak… Varılacak Mutlak… Şu Korkuyu Çıkar At Gülüm Güley Gülüm…” Grup Yorum Halkların Dileğidir. Halkımız Grup YORUM’suz bir dünya istemiyor. Ve onu hayatlarından bir parça olarak görüyor. Bunun için bulundukları her yerde kızıl kurdele bağlayarak Grup YORUM’un biran önce aralarına dönmelerini diliyor. Ve üstüne ekliyorlar “O Duvar Duvarınız Vız Gelir Bize Vız…” Grup Yorum Emekçilerin Sıkılı Yumruğudur. Ülkemizde azgınca süren sömürünün ağır bedelini işçiler ödemektedir. Her gün en az üç işçi kaza adı altında katledilmekte, onlarcası sakat kalmaktadır. Ülkemizdeki işçi katliamlarının ardından Grup YORUM’un işçiler için yazılmış direniş türküleri okunur ve bu türkülerden güç alınır. İşçiler işten çıkarıldığında Grup YORUM’un türküleriyle alanlara dolar ve omuz omuza halaylar çeker. Nerede bir işçi direnişi varsa Grup YORUM orada, o direnişin en ön safında yer almaktadır. Grup YORUM işgalcilere karşı ezilen halkın sınıf kinini büyütendir! Yorum Halkın Sorunlarına Umut Olandır. Berkin’e yaptığı besteyle halkın adalet özlemini dile getirmişGrup Yorum

711


tir, 1990 yılında yaptığı madenci şarkısı günümüzde hala maden göçüklerinde katledilen işçilerin sesidir. Onlara adalet talebimizin haykırışıdır. Grup YORUM’un besteleri günümüzde hala sorunlarımıza umut olmaktadır, çünkü savaş değişmemiştir, savaş ezilen halklar ve emperyalizm arasındadır. Grup Yorum Ajitasyon-Propagandadır. Halkın duygu ve düşüncelerine seslenir. Bilinçlendirir. Ve yüreğine seslenerek, harekete geçirmek için şarkılarıyla gerçekleri halka anlatır. Grup Yorum Halkların Kardeşliğini Büyütür. İşçi barikatlarında direnen işçinin yanında, mahsulünün karşılığını almayan, toprakları yağmalanan köylünün direnişlerinde yer almıştır. Gecekondusu için direnen gecekondu halkının, gençliğin demokratik üniversite mücadelesinde kardeşçe yer almıştır. Halkımızın pikniklerinde sofralara diz kırmış düşmanın saldırılarına karşı halkla birlikte göğüs göğüse çarpışmıştır. Düzenin halkımızı suni nedenlerle birbirine düşman edip böl, parçala, yönet politikasını boşa çıkarmıştır. Her dilden, her dinden, her ırktan insanı birleştirmiştir. Düşmanın halklar olmadığını, düşmanın sömürenler olduğunu sanatı ile halka anlatmıştır. Tüm ezilenlerin birleşip halk düşmanı bir avuç sömürücü asalağa karşı hep birlikte mücadele etmesini sağlamıştır. Söylemlerinin doğruluğunu pratiği ile ortaya koymuştur. Sınıflar mücadelesinde bedel ödeyen olarak nasıl mücadele edilmesi gerektiğini tüm halkımıza göstermiştir. Yorum Trakya’dan, Karadeniz’, Kürdistan’tan Akdeniz’e kadar tüm coğrafyalarda en kitlesel konserleri gerçekleştirerek halkın ortak sevgisi, duygusu olmayı başarmıştır. Edirne’den Kars’a kadar farklılıkları unutturup tüm ezilenlere devrimin o en coşkun marşlarını söyletmiştir.

712

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Hiç Bir Engele Teslim Olmaz, Yeni Direniş Gelenekleri Yaratır. Grup YORUM sınır ve yasak tanımamıştır. Konserleri yasaklanmış, üyeleri gözaltına alınmıştır. Ancak meydanlar yasaksa Yorum o yasakları tanımayan olmuştur. Meydan mı yasak? O halde halk nerede ise orada olmuştur. Dam konserleri vermiş, sahne yerine kamyonet kasalarını kullanmış, her halükarda halkla birlikte türkülerini söylemeye devam etmiştir. O türküler ki, faşizm yüzünü ne kadar perdelemeye çalışırsa çalışsın gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. Adaletsiz bir dünyada adaletin ayaklar altına alındığı bir ülkede yaşıyoruz. Faşizmin katleder, kaybeder, anaların gözleri önünde biricik kızlarına kurşun sıkar… Depremde binlercemiz ölür, madenlerde yüzlercemiz diri diri yanar, en feci şekilde öldürülürüz. Evlerimiz yıkılır, iş kazası adı altında her gün üçer beşer öldürülür, sakat bırakılırız. Bir gecede çıkarılan KHK ile tüm ömrümüzü verdiğimiz işimizden oluruz. Açlık, yoksulluk bıçak gibi keskin ucuyla boğazımıza dayanır. Hal böyle iken halkın sanatçısının ne yapması gerekiyorsa Yorum onu yapmıştır, türküleri adalet talebini daha sesli haykırmıştır. Güçlü olan bir avuç asalak değil halkın kendisidir. Bu gerçeklikten hareket eden Grup YORUM halka kendi gücünü ve yenilGrup Yorum

713


mezliğini gösteriyor. Tüm yoksulların ezilenlerin coşkun sesidir. Milyonların aynı yürek olup, aynı türküleri söylemenin, aynı dili konuşmanın, aynı halayda omuz omuza durmanın coşkusunu halka taşımıştır. Düzenin yaydığı umutsuzluk bulutunu dağıtmış, gecekondularda, atölyelerde, okullarda şarkılarıyla Halka, geleceğe dair umut vermiştir. Çünkü Grup YORUM halkın, onurun, adaletin, direnenlerin, yoksulların, ezilenlerin sesi olarak vardır. Konserleriyle halka bağımsızlığı ve özgürlüğü yaşatmıştır. “Grup YORUM Halktır Susturulamaz” sloganı soyut bir söylem değildir. Grup YORUM halkın ellerinde yükselen bir Gruptur... Çünkü halk Grup YORUM’da kendini bulmuştur. Grup Yorum Halkın Eli, Dili Ve Aynası Olmuştur. Grup YORUM halkın öfkesi, sevinci, direncidir. Yasak duvarlarını da böyle yine halkın coşku dolu sloganlarıyla defalarca yıkmıştır. Halkını sevmek cesaret ister, korkaklar ve satılmışlar halkını da vatanını da sevemez. Grup YORUM halkını sevdi bu cesareti de yine halkta buldu. Çünkü halk; yaratan ve üretendir. Halk; adalet ve özgürlük özlemi taşıyandır. Halk; eşit ve hakça yaşam isteyendir. Tarih yazan halktır. Halktan aldığı güçle, iddiasını büyüttü. Bu değerler uğruna her türlü özveriyi göstermek halkını sevmek, onun için mücadele etmek, onu mücadeleye katmaktır dedi. Ve tüm yasaklara karşı, baskılara, gözaltılara, tutsaklıklara karşı geri adım atmadı. Bağımsızlık konserlerinde asılı pankartlar ve oradan yükselen devrimin türküleri elbette faşizmi korkutacaktı. Korkuttu da. 714

Anadolu Efsanesi


Bu nedenle stadyumlar Grup YORUM’a yasaklandı. Nafile... Yorum yoksul halkın bağrında, yoksul mahallelerde alanlarda, parklarda eylemlerde de yine halkla birlikte umudun türkülerini söyledi... Grup YORUM halktır, her yerde karşınıza çıkar. Halk bir akarsu gibidir; önünde set dayanamaz. Yıkar geçer, altından geçer, üstünden aşar, ama illa ki yoluna gider. Grup YORUM, şimdiye kadar 34 yıllık tarihi boyunca, halktan kopmamış, yaşanan gerçekleri türkülerine yansıtmıştır. Mücadelenin olduğu her yerde Grup YORUM adı da geçmiştir. Çünkü Grup YORUM halktır, direnendir. Bugüne kadar tarihine yeni değerler, ilkeler katarak yaratarak ilerlemiştir. Grup YORUM halktır, bu nedenle yasaklayamamışlardır. Her yasağa rağmen halk yasakları tanımamış, olanca coşkusu ile Yorum’un yanı başında yer alıp, türküleri en coşkun haliyle söyleyip o büyük halayı kurmuştur. YORUM KONSERLERİNİ YASAKLAYANLARIN ruhu köledir diyor Yorum ve şöyle ekliyor, “Onlar özgürlük ve bağımsızlık isteyemezler. Çünkü korkaktırlar. Defalarca söyledik yine söylüyoruz; ancak ruhu köle olmayanlar haykırabilir özgürlüğü, ancak ruhu köle olmayanlar bağımlı yaşamayı istemezler. Özgür vatan topraklarında yaşamak isterler.” Bağımsızlık demek devrim demektir. Devrim ise iktidarın yalakası emniyet müdürleri ve valilerinin en büyük korkusudur. Tekellerin, Sabancıların, Ülkerlerin, Albayrakların, Koçların, Şahenklerin en büyük korkusudur devrim. Grup YORUM ve halkım “Cemo” ile birlikte tek yürek olup umut veriyor. “Gel ki Şafaklar Tutuşsun” ile halaya tutuşturuyor, “Hasta Siempre” ile Che’yi anlatıyor. “Amerika katil, defol” ile bağımsızlığı haykırıyor… Grup Yorum

715


Grup YORUM; tersanelerde, madenlerde ölenlerin adalet isteği, “Bağımsız Türkiye” diyen ve tutuklananların sesi, açlıkla, yoksullukla terbiye edilmeye çalışanların ahı olmuştur! Grup YORUM; bağımsızlık olmadan demokrasi olmaz. Bağımsızlık ise emperyalizme karşı savaşılarak kazanılır demiş ve “Bağımsız Türkiye” konserinde yüzbinleri milyonları bir araya getirmiştir. Grup Yorum’un Gücü Halktan Geliyor. Grup YORUM halka umut taşıyor, halkın umudunu kimsenin bitiremeyeceğini gösteriyor. Grup YORUM hayattır, hayata yasak koyulamayacağının adıdır. Ücretsiz halk konserlerinde; 2011’de 150.000 KİŞİ 2012’de 350.000 KİŞİ 2013’de 550.000 KİŞİ 2014’de YÜZ BİNLERİ 2015’de MİLYONLARI MEYDANLARA TOPLAMIŞTIR. Milyonlara nasıl ulaşılmıştır sorusunun cevabı Grup YORUM’un tarihinde yazıyor. Grup Yorum Cürettir, Cesarettir. İnatla ve cesaretle doğru yolda ilerlemiş, gözaltı, baskı ve tutuklamalara rağmen mücadelenin sesi soluğu olmaya devam etmiştir. Hapishanelerde de olsa direniş türkülerini söylemeye, üretmeye devam etmiştir. Hapishane idareleri üretimlerini durdurmak için müzik aletlerini yasaklamıştır. Faşizm, Grup YORUM’un üretimini durduramamış, gerçek deriden meydan davulu, ranza borularından kaval, permatik sapından flüt yapıp üretimlerine devam etmiştir. 716

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Umuttur. Herkesin umutsuzluğa kapıldığı, direnmemenin yolunu aradığı dönemlerde Grup YORUM boy verdi. Ve “Bir Türküdür Direniş…” diyerek kavgaya dahil oldu. Darbelere rağmen yıkılmadı, ihanetlere rağmen sarsılmadı, saldırılara karşı yenilmedi, yasaklamalara karşı susmadı. Ve dedi ki; “Biz Dağlara Bahar İçin Çıktık… Kardeşliği Hep Birlikte Öğrendik… Bizden Uzak Dursun Kahpelik” Grup Yorum Halk Sevgisidir. Faşist askeri cuntanın her şeye hakim olduğu, bir çok siyasi hareketin savrulup teslim olduğu, devrimci kelimesinin terör suçu ilan edildiği, her türlü sosyal etkinliklerin ve türkülerin yasaklandığı ve herkesin sustuğu bir süreçte, Grup YORUM halktır susturulamaz ilkeleriyle, pratikte düşmana karşı direnmenin onurunu yaşatmıştır. Sevda, erdem ve özgür bir dünyaya duyulan özlemle, insanın sevgisini ve insanın coşkusunu, yüksek sesle dillendirmiş, gel ki şafaklar tutuşsun dizeleriyle büyütmüştür halkın inançlarını. Karanlıklar içinden Şafakla gel günle gel Kan ve barut içinden Dirençle gel kinle gel Gel gülüm gel Gel ki geceler çatlasın Gel ki Şafaklar tutuşsun Bizim olsun alınterimiz ( hey ) Bizim olsun emeğimiz ( hey ) Grup Yorum

717


Grup Yorum İnançtır. Halk türkülerini, üniversite kampüslerinde, fabrikalardaki işçilerle, yoksul mahallelerde halkımızla ve yaşamın her alanında devrimci sanatın susturulamayacağını ve her koşulda söylenebileceğini somutlamıştır. Grup YORUM burjuva sanatçılar gibi, ALBÜMLERİNDEN, KONSERLERİNDEN kazandığı parayı lüks tüketime harcayan, özel lüks arabalarla, özel korumalarla gününü gün, gecesini gece eyleyenlerden ve günübirlik yaşayanlardan değildir. Halkın çocucudur, çağımızın ozanlarıdır. Halkımızın evlerinde yaşar, yoksul sofrasını paylaşır. Kazandığı tüm parayı Anadolu Halk Korolarında, ücretsiz halk konserlerinde kullanır. Grup YORUM HALKTIR. Halkımızın yaşadığı acıları ve çektikleri zorlukları bire bir yaşayan, halkımızın sofrasında soğanı kırıp, ekmeği tuza banıp yiyendir. Aslan yattığı yerden belli olur, der; yediğini-içtiğini, oturduğu-kalktığı yeri kendisi toplar. Büyük bir ailedir. Her Anadolu ailesinde olduğu gibi, kültür merkezinin temizliğini de kendisi yapar, yemeğini kendisi yapar. Belediye otobüsleriyle şehir içinde ulaşımını sağlar. Çok özel bir ihtiyaç olmadıkça taksiye binmez. “Her şey halk için ve her şey halkla birlikte” der. Halkla birlikte ağlayan ve halkla birlikte ağız dolusu gülen, öfkelenen, halkına sevdalı, vatanına sevdalı halkın sanatçısıdır. Yani sosyete sanatçıları gibi sahte bir yüz takınmaz. Dağların yücesinde ateş yanar Oturmuş da başına sevdalılar Gün gelir kahpe savrulur Cemo ovaya inende Yar ... Alnında yıldızlı bere Elinde mavzeriyle 718

Anadolu Efsanesi


Çıkıp dersim dağlarında Türkü söylemek var ya Oy Cemo ... Grup YORUM, türküler susmaz halaylar sürer şiarıyla, halkımızın elindeki sazı, dilindeki türküsü, faşizme karşı kavganın cüreti, direnişlerin bayrağı ve devrimci örgütlülüğün sesi olmuştur. Hak aramalarda, direnişlerde, caddelerde, alanlarda “doluşunca alanlar, derelerden taşta gel, biz kavgaya girende, sevdalara düşte gel” diyerek 34 yıldır halk sevdasının sesidir Grup YORUM. Grup Yorum Alternatiftir. Grup YORUM, kolektif üretimleriyle, türküleriyle ve o türkülere can veren düşünceleriyle sömürü ve zulüm düzenine, kültürüne, müziğine, sanatına alternatiftir. 34 Yılda 24 albüm çıkarmıştır. 2018-2019 yılında 20’nin üzerinde şarkı besteleyip yayınlamıştır. Her koşulda üretmeye devam etmiştir. Basının “Hapishane Şarkıcıları”, dinleyicilerinin “Kar Makinası” ismini taktığı Yorum; halkların susturulamayan sesi olmaya devam ediyor. Grup Yorum Nasıl Çalışır? Grup YORUM’u ayrıştıran en önemli özelliği örgütlü oluşudur. Bu durum tek tek kişisel yeteneklere bağımlılığa müsaade etmiyor. Kolektif üretimle yaratıcılığın da kolektif artmasını sağlıyor. Yorumun hiçbir eseri tek bir kişinin ürünü olarak ortaya çıkmıyor. Her eserde grubunun neredeyse tüm üyelerinin emeği, katkısı vardır. İnsan nasıl yaşarsa öyle düşünür. Yorum da örgütlü yaşayıp örgütlü düşünür. Örgütlü düşünmek üretimde kolektif emeğin öne çıkmasını sağlar.

Grup Yorum

719


Grup Yorum’un Kuruluşundan Beri Hep Bir Üyesi Cezaevindeydi Diyebilir Miyiz? Grup YORUM: Her dönem bir tutuklumuz oldu. Hapishaneler aynı zamanda bizim kolektivizmimiz içinde yer aldı. Orada yüzlerce devrimci devrim için üretiyor, yaratıcılığını ortaya koyuyor. Eserler ortaya çıkıyor. Yorum üyeleri dışında, en az bizim kadar emek harcıyor hapishanedeki özgür tutsaklar. Beste, şarkı sözü, diğer üretimler... Yorum’la birlikte, Yorum’un etle tırnak olmuş bir parçası olarak çalışıyorlar. Starlık Müessesesinin Grup Yorum Bünyesinde Tutmamasının Nedeni Nedir? Grup YORUM; Biz düşüncelerimizle bir araya geldik. Grup YORUM örgütlü bir gruptur. Kolektivizmin, ortakça yaşamın hüküm sürdüğü bir yerde, bir ‘star’dan bahsedemeyiz. Biz de bireyler, kendi enerjisiyle, yaratıcılığıyla, emeğiyle, hakkıyla var tabii, fakat bireyler öne çıkan, temel olan değildir. Üretimlerimizi ele alırsak, mesela orada da bir bestenin nasıl ortak bir şekilde örüldüğünü görürüz. Grup YORUM halkın içinde, halk gibi yaşıyor. Devrimci mücadelenin bir parçasıdır her bir çalışan. O nedenle kendimize özel bir yaşam kurmak için gelmedik bu gruba. Tersine, bencilliğe karşı örgütlülüğün mutluluğu, huzurunu yaşamak için geldik. Hepimiz birimiz için diyen bir ailenin ferdi olmanın ayrıcalığını yaşıyoruz. Grup Yorum’u Mahalle Konserlerinden, Okul Önü Konserlerinden Milyonluk Konserlere Taşıyan Neydi? Biz halkımızın sesiyiz. Tüm ezilen halkımızın sesiyiz. Bu nedenle çoğala çoğala on milyonlara da ulaşacağız. Televizyonlar da, basın da yer vermeseler de, biz halkımızın içindeyiz, halkımız bizim türkülerimizi yaygınlaştırıyor. Eskiden kulaktan kulağa Pir Sultan’ın, Dadaloğlu’nun, Bedreddin’in sesi yayılırdı. Bugün ise, tüm ustalarımızın sesi Grup YORUM’da hayat buluyor. Ve ar720

Anadolu Efsanesi


tık çok daha hızlı çoğaltıyoruz seslerimizi. Kısa bir çalışmamızla internet konserimizde 300 bin, 400 bin kişilere ulaşıyoruz. Yeni bestelerimiz internetten binlerce yayılıyor. Eğilmediğimiz için, zulme karşı direndiğimiz için, halkımızın sesi olduğumuz için, büyük bir güvenle diyoruz ki, şimdi bir meydan konseri yapsak önceki konserleri en az ikiye üçe katlayabiliriz. Bizi bilmeyenlerin hayret ettiği, hayranlıkla izlediği bir gücümüz var. Bu kadar büyük organizasyonları nasıl yaptığımızı merak ediyorlar, bu kadar engellemeye rağmen, bu kadar büyük bütçeli işleri nasıl yapıyoruz? Düzen sanatçıları sponsor bulmadan, bilet satmadan en küçük konserleri bile yapamazken, biz bu kadar büyük işler nasıl yapıyoruz? Halkımızla birlikte yapıyoruz! Bu kadar basit. Halkın çocuklarıyız. Bir çok işimizi de halkçı yöntemlerle yapıyoruz, bariyer bulamazsak, pazar tahtalarımız var. Büyük dev reklam tabelalarımız yok, ama halkın matbaası duvarlarımız var, duvarları konser çağrılarıyla donatıyoruz. Ve en büyük gücümüz tabii ki, HALK KOMİTELERİ. Binlerce halk komitesiyle kapı kapı bildirilerimizi dağıtıyoruz. Grup YORUM halkın sanatçısıdır. “Bizler Grup YORUM Dinleyicileri Olarak; 1- Grup YORUM’a yönelik yasakların ve engellemelerin durdurulmasını istiyoruz. 2- Türkiye’de 30.yıl konserleri dolayısıyla başvurulan ve red cevabı verilen tüm Stadyumların Grup YORUM’a ve biz dinleyicilerine açılmasını istiyoruz. 3- Beş yıldır ülkemizin en büyük konser organizasyonu olan Grup YORUM Bağımsız Türkiye Halk Konserlerinin beşincisi İstanbul Valiliği tarafından keyfi bir gerekçeyle yasaklandı. Bu yasağa ve Grup YORUM’a ve biz dinleyicilerine yönelik saldırılara son verilmesini istiyoruz. Meydanlar stadyumlar Grup YORUM’a yasaklanamaz. Bağımsız Türkiye Konseri’ne izin verilsin. Grup Grup Yorum

721


YORUM Halktır Susturulamaz.”

Grup Yorum Dillerde Slogandır, Sesi Her Yere Ve Herkese Ulaşır. Grup YORUM meşruluktur. Gücünü halktan, halkın haklılığından ve örgütlü gücünden alır. Milyonların kalp atışını yüreğinde hissederek söyler türkülerini, marşlarını. Halkın umudu olur. Grup YORUM halkın dilidir, çünkü halkın müziği kendi yaşamından doğar. Bazen ağıt, bazen uzun hava, bazen marş, bazen oynak bir hava bazen coşkulu bir zılgıt, bazense dertli bir ezgi olur. Halkın ortak duygularını düşlerini anlatır. Sanat; halkın yaşamının, düşüncelerinin ve duygularının yansımasıdır. Yorum tüm bunları halk ve vatan sevgisi ile yoğurduğu büyük ustalık ile başarmıştır. Grup Yorum Halka Umut Taşıyandır. Halkın yaşadığı sorunlara karşı çözümü ortaya koyar. Oflayıp, puflamayı, çaresizliği yaşatmaz türküleriyle. Halka gücünü hissettirir, cesaret verir. “umut biziz”, “umut sosyalizm” diyerek meydanlara inmiş, ayaklanmalarda, çatışmalarda halkla birlikte olmuştur. Yüz binlerin toplandığı konserlerde, sosyalizm ölmedi 722

Anadolu Efsanesi


yaşıyor, sosyalizm öldürülemez yok edilemez şiarlarıyla umudun yaşadığını haykırdı. “Uzatın ellerinizi/ yıkılır zulmün kaleleri/ inanırsak biz olursak/ hasret biter yırtılır karanlık” diyerek, umudun halkın ellerinde, birliğinde olduğunu haykırır. “Ellerimizde silahlarımız/ sloganlar dillerimizde/ kucaklıyoruz ölümü/ varsa cesaretiniz gelin” diyerek umudu yaşatan Sabolar’ın inancını milyonlara taşıyandır. Faşizmin saldırıları karşısında boyun eğmeyen, karamsarlığa kapılmayarak direnen, bedel ödeyen, direnmenin tek umut olduğunu halka gösterendir. Faşizmin işkencehanelerinde, işkencecilerin yüzüne haykırarak direndiğimiz, umudumuzu koruduğumuz türkülerimizdir. “Dadaloğlu’m bir gün kavga kurulur/ öter tüfek davlumbazlar vurulur/ nice koç- yiğitler yere serilir/ ölene ağlama hey dost dağlar bizimdir/ yarın bizimdir” diyendir. “Yılanlara çiyanlara rağmen/yürüdük/yürüdük hiç durmadan” diyerek ihaneti aşarak, zafere daha hızlı koşmanın türküsünü yapandır. “Umut yeşerdi işte/ büyüyor direnişte/ davetliyiz güneşe/ al yüreğini öfkeni kuşan da gel/ kavga seni çağırıyor” diyerek kavgada umudu yeşertenlerin türküsünü yapandır. “Umudun turnasıyız/ körkütük sevdalıyız/ dağlar duvar tanımaz/ ölürsek hür ölürüz” diyerek, hürriyet sevdasını, umudunu ve bu uğurda ödenecek bedelleri türkü yapmıştır yüreklerimize. “Yazılsın bir kez daha/ tarihin ak sayfasına/ kavga derde deva için/ birimiz hepimiz için/ hepimiz birimiz için/ büyüktür halkın elleri kenetli elleri/ alır duvarın ardından yalnız koymaz Güler’ini” diyerek, halkın ellerinin yüceliğini, biz olmanın güzelliğini, hepimizin yüreğinin bir tek yürekte buluştuğunu ezgileştirendir. Umut olmak bağımsızlık kavgasını halka taşıyabilmektir. “Kavgamız ekmek kavgası/Kavgamız bağımsızlık kavgası/ Grup Yorum

723


Açlığa son vereceğiz/ Yoksulluğa son vereceğiz/ Bizi sömürenlere karşı/ Örgütleneceğiz” diyerek bağımsızlık kavgasını yüz binlere ve milyonlara taşıyan, yüz binlere bağımsızlık andı okutandır. Grup YORUM yüreklerimizde direnme umutları ekendir “cesaret cesaret daha fazla cesaret/ Kurtuluş mutlaka ellerimizde/ Kır zincirleri kopar geleceği/ Kurtuluş mutlaka ellerimizde” diyerek kurtuluşun kendi ellerimizde olduğunu gösterendir. Ayçe İdil gibi halkın sanatçısıdır Grup YORUM ve “Yaşamış sayılmaz zaten/ Yurdu için ölmesini bilmeyen” diyerek, yaşamın anlamını vatanla özdeştirendir Grup YORUM. Grup Yorum İdeolojik Güçtür. Dünyanın en ilerici sınıfının, proletaryanın devrimci ideolojisinin sanatıdır. Gücünü haklı olandan, meşru olandan ve mücadeleden alır. Safları nettir. Ezilenin yanında olmuştur, yaptığı her şey burjuvaziyle proletarya arasındaki savaşa hizmet eder. Eskiye başkaldırır, geleceğin dünyası olan sosyalizmi kurma yolunda bir nefer olmuştur. Orak-Çekiç’li bayrakların bir çok ülkede yere düşürüldüğü bir dönemde, İstanbul Şafakları isimli şarkılarıyla Sabo’nun orak-çekiçli bayrağını selamlamıştır. Grup YORUM onurdur, çünkü düzenin yozlaştırma politikası önünde barikat olmuştur. Halkın değerlerine sımsıkı sarılıp, halka kültürünü, kimliğini hatırlatmıştır. Emperyalizmin ve oligarşinin halkın güzel değerlerini unutturmaya çalışmasının önüne barikat olmuştur. Halka dair iyi ve güzel olan her şeyi sahiplenmiştir. Bu sahiplenme halkta karşılığını bulmuş, Yorum halkın elleri üzerinde tüm saldırıları bertaraf etmiştir.

724

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Halkın Önünde Faşizme Karşı Yolları Açan Bir Kar Makinasıdır. Grup YORUM yol açıcıdır. Türkülerinde tüm milliyetlerden halkımızın acılarını, sevinçlerini işlemiştir. 1985’te herkesin sustuğu Kürt kelimesinin dahi yasak olduğu bir zamanda tüm bedellere rağmen ilk Kürtçe türkü söyleyendir. Kürt halkının acılarını, sevinçlerini, hüzünlerini, öfkesini ele alan halkın üzerindeki karanlık perdeyi parçalayandır. Grup YORUM’un verdiği bu bedeller sayesinde birçok sanatçının Kürtçe müzik yapmasına, Kürt halkını savunmasına zemin yaratmıştır. 90’lı yıllarda sosyalist bloğun dağılması ile birlikte oluşan umutsuzluk ortamında Cesaret diyerek sosyalizm için mücadele etmekten vazgeçilmemesi ve daha cüretli bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini söyleyendir. Saldırılara karşı boyun eğmeyen, direnendir. Yasakları tanımayan, bir konserimiz yasaklanırsa bin konser yaparız diyen ve bunu hayata geçirendir. Devrim mücadelesinden vazgeçmeyendir. Müziği, sanatı ile düzenin yoz kültürüne cepheden savaş açandır. Bencilliğin, bireyciliğin yerine kolektivizmi koyan, bireyselliği değil örgütlü olmayı savunandır. Tüm bu yanları ile Grup YORUM ilklerin yaratıcısı ve yol göstericisidir. Grup YORUM faşist düzenin çizdiği sanatçı tipine karşı bir başkaldırıdır. Sanatçı sadece sanat icra eden bir kişi değildir. İşgallerde en önde, işçi direnişlerinde işçilerin omuz başında, Grup Yorum

725


ayaklanmalarda taş atan, çatışandır. Grup YORUM’a karşı tahammülsüzlük işte bundandır. Çünkü düzenin yoz, aydın tipine karşı alternatiftir. Söylediği türkülerde halkını yani kendini görür. Grup YORUM vefalıdır. Halkı için direnenleri, halkı için savaşıp şehit düşenleri asla unutmaz. Türkülerinde onları ölümsüzleştirir. “Onurludur Dağlarımız” türküsüyle Dersim’de şehit düşen Şahanları unutmayarak gelecek kuşaklara taşıma bilinciyle hareket etmiştir. Grup YORUM demek doğruda sonsuz ısrardır. Kimsenin savunmadığı, ideolojik savrulmanın kol gezdiği bir süreçte Suriye’de emperyalist saldırılara karşı Suriye halkının yanında yer almıştır. Oportünist solda emperyalizmle uzlaşmanın revaçta olduğu bir zamanda tereddütsüz halkın yanında taraf olmuştur. Grup Yorum Birleştiricidir, Kucaklayıcıdır. Türküleriyle her milliyetten ve inançtan insanları bir araya getirmeyi başarmıştır. Düzenin böl-parçala-yönet politikasına karşı barikattır. Grup YORUM’un konserlerinde Kürt’ün, Türk’ün, Arap’ın, Laz’ın ve birçok milletten insanların omuz omuza ve halay çektiğini görebiliriz. Grup Yorum Yenileştiricidir. Çünkü devrimci sanatıyla halka en iyi duygu ve nitelikleri yansıtır ona geleceği gösterir. Geleceği kurmak için örgütlenme çağrısında bulunur. Grup YORUM eskiyle yeniyi müziğinde bütünleştiren bir köprüdür. Sadece eskiye takılıp kalmamış kendini sürekli yenilemiş günün ihtiyaçlarına uygun türküler, müzikler üretmiştir. Başeğmeden kasetindeki “Sor Beni” şarkısı buna örnektir. Grup YORUM’un müziğinde dönemin rüzgarına kapılıp savrulmak yoktur. Ürettiği şarkılar günün mücadelesiyle bir bütündür. Şarkılarında ülkemizde ve dünyada yaşanan acıları, açlığı, sömürüyü, katliamları işlemiş ve halklara zalimlerden hesap sorma 726

Anadolu Efsanesi


bilinci vermiştir Grup Yorum Halka Çağrı Yapandır. Faşizmin baskılarına, emperyalizmin sömürüsüne karşı savaş çağrısında bulunur. Grup Yorum Mücadeledir. Sanatıyla sadece düşmana cevap vermez. Aynı zamanda yoz ve çürümüş burjuva kültürüne karşı cepheden savaşır. Grup Yorum Bağımsız Türkiye’yi İfade Eder Çünkü “Çek elini ekmeğimden/ onurumdan/ namusumdan/ defol/ defol/ Amerika” marşını halkımızla birlikte söylemiştir. Halkımızı Bağımsız Türkiye için mücadeleye çağırmıştır. Grup Yorum Faşizme Karşı Direniştir. Yorum faşizme karşı mücadelenin içinde doğmuş, faşizme karşı mücadele etmiş, faşizmin saldırıları karşısında direnenlerin yanında olmanın ötesinde, direnen olmuştur. Gözaltına alınmış, işkence görmüş, tutuklanmıştır. Faşizme karşı mücadele etmekten vazgeçmemiştir. Türküleri kavga türküleridir, türküleri vatanın bağımsızlığı ve halkın özgürlüğü için söylemiş, emperyalizme ve faşizme karşı mücadelede bir silah haline getirmiştir. Emperyalizmin ve faşizmin yasaklamalarına teslim olmamış, alanları terk etmemiş, yasaklara karşı açlık grevleri, yürüyüşler, eylemler düzenlemiş, direnerek konserler yapmıştır. Direnişini Avrupa’nın meydanlarına taşımıştır. Her sokak ve her ev, her iş yeri konser alanı olarak görülmüş yasaklamalar boşa çıkarılmış, polis saldırısı altında halkla birlikte türküler söyleyip, halaylar çekmiştir. Grup Yorum

727


Grup YORUM halkımızın yaşayan tarihidir. Tarih bilincidir. Devrimci sanatın yaratılmasında binlerce yılık bir kültür mirasının üzerinde geçmişi, bugüne ve geleceğe bağlayan bir müzik anlayışına sahiptir. Geçmişin ve geleceğin bir şarkısıdır. Birçoğumuz onların türküleriyle büyüdük, ilk sloganımızı, mücadelenin tarihini onların dizelerinden öğrendik. Onlardan güç alıp, mücadele ettik. “Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diyen Pir Sultanlar’ı, “Yarin yanağından gayri her şeyde, hep beraber” diyen Bedreddin ve yoldaşlarını, “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” diyen Dadaloğlu’nu, Köroğlu’nu, Karayılan’ı, İnce Memed’i ilk onların türkülerinden dinledik. Sonra Mahir Yürekliler’i, dünyanın son umudu serüvencileri... Grup Yorum Ülkemizin Aydınlarına, Sanatçılarına Sahip Çıkandır. Yurtdışına çıkması engellenerek ölüme mahkum edilen Ruhi Su, vatan özlemiyle yanıp tutuşarak yurt dışında yaşama veda eden Yılmaz Güney gibi onurlu aydınlarımızın geleneğini devam ettirmiştir. Sanat Meclisinin kurulmasına öncülük ederek sanatçıların örgütlenmesinin önünü açmış, sanatçıların yaşadığı sorunlara duyarlı olmasını sağlamış, onların birlikteliğini sağlayarak faşizmin karşısında onurlu aydın duruşu sergilemelerine öncülük etmiştir. Sanatçılara yönelik hak gasplarına karşı sanatçıların dayanışmasını örgütlemiştir. Grup Yorum Halaylarla Halkları Birleştirendir. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i… ülkemizin tüm halklarını ekmek ve adalet kavgasında, halaylarla birleştiren ve bu anlayışıyla zafer halaylarını hep beraber çekeceğimizin müjdesini verendir. Grup YORUM fedadan sevdaya türküler söyleyendir. Hayatın her alanı için türküler söyler. Aşka ve kavgaya kadar halkın bütün sorunlarını müziğine katmaya çalışır. Bunun için der ki, “İnsanların içindeyim / Seviyorum insanları / Hareketi seviyorum / Düşün728

Anadolu Efsanesi


ceyi seviyorum / Kavgamı seviyorum / Sen kavgamın içinde bir insansın sevgilim…”

Grup Yorum Enternasyonalisttir. Irak’a ABD bombardımanına karşı, Canlı Kalkan olarak gitmiştir. Donbass’a, emperyalizmin ve işbirlikçilerinin saldırganlığına karşı dayanışmaya gitmiştir. Suriye halklarına destek için Suriye’de konser vermiştir. Ve Uluslararası halkların dayanışması için birçok toplantıya katılmış, birçok eyleme katılmıştır. Dünyadaki birçok ilerici örgütle dayanışma içindedir. Dünyanın öbür ucunda mazluma vurulan tokadı kendi yanağında hissetmiştir. Bundan dolayıdır ki Grup YORUM’a destek eylemleri, Grup YORUM’la dayanışma faaliyetleri dünyanın her yanında yayılmaktadır. Grup Yorum Halkı Örgütleyendir. Halk konserlerinde mahalle mahalle halk komitelerinde bizzat çalışır. Ekmek ve adalet kavgasında kapı kapı dolaşarak halkımızı örgütler. Gecekondu yıkımlarına karşı kapı kapı bildiri dağıtır. Kendi çıkardıkları sanat dergisini kapı kapı, elden dağıtımını yapar. Halkın sesi devrimci yayınları pazar pazar dolaşarak, ev ev dolaşarak dağıtır. Öğrenci eylemlerinin, işçi direnişlerinin, hakları Grup Yorum

729


için direnenlerin, hakları için meydanlarda çadır açanların yanında dayanışma içinde olmuş ve halkımızı dayanışma için örgütlenmeye çalışmıştır. Grup YORUM anti-emperyalisttir. ÇÜNKÜ; “BAŞ ÇELİŞKİ EMPERYALİZM İLE DÜNYA HALKLARI ARASINDADIR!” DEMEYE DEVAM EDİYOR. Grup YORUM coşkudur, çünkü her konserini, her faaliyetini dünya halklarına coşku ve moral taşıyarak düşmanın beynine bir hançer saplamıştır. Grup YORUM var olan iktidarları korkutur, çünkü “Türküler doğru kişiler tarafından doğru sözlerle icra edildiği zaman egemen güçler rahatsız olur”. Grup YORUM taraflıdır, çünkü iyi ile kötü, haklı ile haksız, meşru ile gayrimeşru, zalim ile mazlum, Soma holdingin sahibi ile madende gazdan boğularak ölen işçi eşit olamaz. Grup YORUM ezilen halkların yanındadır. Haksızın değil, haklının yanındadır. Grup YORUM emperyalizme karşı halkın sosyalist ideolojisidir. Grup YORUM’u var eden düşünceleridir, yaşam biçimidir. Üyeleri değişebilir ama düşünceleri değişmez. Grup YORUM bir pusuladır. En zor zamanlarda sapla samanın karıştığı süreçlerde halkı doğru yönlendirmiş, direnişi, umudu türkülerinde örmüş umut ve özveri olmuştur. Grup YORUM meşrudur. ÇÜNKÜ MEŞRULUĞUNU HALKTAN VE HAKLIDAN ALIR. Gerçeklere inanır, inandırır. Gerçekler yalanlardan daha güçlüdür. Yalanlardan beslenenler çürümeye ve yok olmaya mahkûmdur. Tarihi, gerçeklerden beslenen halk kahramanları yazar. Grup YORUM ezilen halkların mücadelesinin birer sıra neferidir. Emperyalizmin askeri, siyasi, ideolojik, kültürel tüm saldırılarına karşı bir sanat cephesidir. Ve bu saldırılara karşı her türlü direniş yöntemini uygulamış, bedeller ödemiştir. Grup YORUM “Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik diyen” Mahirler’in türküsüdür. Yasakları ölüm pahasına da olsa delip geçmişlerdir. Tutsaklıklar bile üretimlerinin, seslerinin hal730

Anadolu Efsanesi


ka ulaşmasının önüne geçememiştir. Yol açıcı ve yolun kendisi olandır. Yasaklanan konserlerinin, tutuklanan üyelerinin, kapatılan kurumlarının mutlaka alternatifini yaratmıştır. Asla baskı ve zulme boyun eğmemiştir. Her zaman direnen işçilerin yanında olup üretimlerine katılmıştır. Bir defilede Kazova işçileri sanatçı dostlarıyla yeni tasarladıkları kazakları sergilemişlerdir. Sanatçı dostlarıyla birlikte söyledikleri türkülerle Kazova işçilerinin yanında olmuşlardır. Grup YORUM, “gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir” diyendir. Acı çeken bir halkın yaralarına merhem olmayı hedefler, birlikte güler ve birlikte direnir. Grup YORUM taraftır. Tarafsız olmak diye bir şey yoktur, tarafsızlık da taraftır. Grup YORUM ezenin ve ezilenin olduğu yerde ezilenden yana taraftır. Zalimin ve mazlumun olduğu yerde, mazlumdan taraftır. Grup YORUM ezilenden yanadır, çünkü ezilenden yana olmak, doğrudan yana olmaktır. Doğru; ezmemek sömürmemektir. GRUP YORUM BURJUVAZİYE KARŞI İDEOLOJİK MÜCADELE EDER... Grup YORUM burjuvaziye karşı ideolojik mücadele eder, çünkü kapitalizm halk üzerinde bir tahribat yaratır. Tahribat ise: 1- Gevşeklik 2- Aylaklık 3- Tembellik 4- Küçük burjuva disiplinsizliği 5- Bireycilik 6- Açgözlülük 7- Sorumsuzluktur Grup YORUM kültür cephesinde iktidar mücadelesinden hiç sapmamıştır. Yeni bir dünya kurmak, yeni bir insanı yaratmak için hep mücadele etmiştir. Çünkü yeni insanı yaratma iddiası olmayanlar halk için sanat yapamazlar. Grup Yorum

731


Grup YORUM sınıf bilincine sahiptir. Yeni bir hayatı kurma iddiasına sahiptir. Bu iddiayı tarihsel ve siyasal haklılıktan alır. Tarihin değişmez yasası; “Kapitalizmden sonra sosyalizm gelecek” der. Grup YORUM da buna inanır ve siyasi olarak halkın sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada yaşayacağına inanır. Grup YORUM yaratıcıdır. Yaratıcılığını halktan alır. Halkla birlikte sanat yapar. Türküleri tek tek bireylerin yaratıcılığının eseri değildir, halkın tüm kesiminin deneyimlerinden kültüründen süzülmüştür ve bir beste haline getirilmiştir. Grup YORUM umuttur. Umudu sahiplenir. Sahiplendiği umut bilinçsiz bir içgüdü, boş hayal değildir. Umudu, dünyanın tek ilerici sınıfının yani proletaryanın, devrimci ideolojisinin sanatını yapmaktır. Gücünü buradan alır. Halkın, onurun, adaletin, direnenlerin sesidir, çünkü 34 yıldır halkın direnişine, halkın savaşına, halkın kurtuluşuna, halkın kinine öfkesine yoldaşlık etmiştir. Emperyalizmin, faşizmin saldırılarına karşı cepheden savaşır; halkın değerlerini, kültürünü, bağımsız, demokratik ve sosyalist bir ülke kurma özlemini dile getirir. Grup YORUM yozlaşmaya karşı, halk ve vatan sevgisini büyüterek savaşandır. Emperyalizm ve oligarşi halkımızı yozlaştırır. Kendi değerlerinden, kültüründen uzaklaştırmak ister. Çünkü yozlaşan halk, çünkü değerlerini yitiren halk hakkını arayamaz, ekmek ve adalet isteyemez hale gelir. Bu yozlaşmanın önünde engel olabilmek için Grup YORUM halk ve vatan sevgisini halka aşılar. Grup YORUM’un türküleri, saf ve sadedir. Çünkü türkülerini beğendirmek için gereksiz süslemeler yapmaz. Yalınlığın gücünü kullanır. Grup YORUM tutsak edilemez, hapislere sığmaz! Çünkü halkın türküleri ne F Tipi Hapishaneleri tanır, ne faşizmin hücrelerini. Hepsini deler geçer. Türkülerin hızına erişebilecek hiçbir mermi yoktur. Türküleri hapsedecek hiçbir çelik duvar icat edilememiştir. 732

Anadolu Efsanesi


Bu nedenle faşizmin Grup YORUM’u tutuklama çabaları nafiledir. Grup YORUM’u hapsetmeye çalışan faşist iktidar, yozluğun, yalanın batağında çürümeye ve yok olmaya mahkumdur. Onlar özgürlüğün anlamını bile bilemez. Ancak emperyalizmin uşaklığını yaparlar. Ama Grup YORUM’un türküleri dilden dile yayılmaya devam edecektir.

Grup Yorum

733


734

Anadolu Efsanesi


3. BÖLÜM Grup YORUM’a YÖNELİK BASKILAR YASAKLAR TARİHİNDEN “KISA” BİR BÖLÜM Grup YORUM hiçbir saldırıya, baskıya boyun eğmemenin direniş adıdır. Grup YORUM, kurulduğu 1985 tarihinden bugüne, ülkemiz ve dünya halklarının bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde, dalgalan bir bayrak ve özgürlük meşalesidir. 1985’ten günümüze siyasi görüşlerini, devrimci sanatıyla, müzikleriyle, eylemleriyle ve direnişleriyle emekçi halklarımıza duyurmaya çalışmıştır. 2019 yılına kadar 24 albüm çıkarmıştır. 2018-2019 yılında ise 20’nin üzerinde beste yapıp internetten yayınlamıştır, Türkiye’de ve Avrupa’da her yıl konser veren Grup, bunun dışında yüzlerce kitle eylemine, sokak gösterisine, greve, fabrika ve üniversite işgaline katılmıştır. Uzun yıllar konserleri yasaklanıp, üyeleri gözaltına alınıp, tutuklanmış ve birçok kentte kasetlerinin satılması engellenmiştir. Bazı albümleri, şarkıları suç unsuru taşıdığı iddiasıyla yasaklanmasına rağmen büyük çoğunlukla ülkenin en çok satanlar listesinde yerini almıştır. Grup YORUM albümlerindeki kimi şarkıların “DHKP-C militanlarına adanmış olması” gibi gerekçelerle, kurulduğu tarihten günümüze kadar hakkında, 400’ün üzerinde dava açılmıştır. 30’ün üzerine üyesi defalarca tutuklanıp hapis yatmış ve çıkardığı 24 albüm ile 3-4 milyondan fazla albüm satışı yapmıştır. Grup YORUM, kurulduğu 1985 tarihinden bugüne, bütün faşist siyasi iktidarlar tarafından saldırıya uğruyorsa, Grup YOGrup Yorum

735


RUM’un faşizme biat etmediğinden, faşizme boyun eğmediğinden ve faşizme teslim olmadığındandır. Halktan, ekmek ve adaletten, özgürlüklerden ve devrimci sanattan yana olan Grup YORUM’un ne kadar doğru bir yolda olduğunu, Çin halk devrimi önderi Mao Zedong şu sözleri gösteriyor; “Eğer bir kişi, bir politik parti, bir ordu veya bir düşünce okulu düşman tarafından saldırıya uğramıyorsa, bu durum açıkça düşmanın seviyesine inmiş olduğumuz anlamına geleceği için, bunun kötü olduğunu düşünüyorum. Düşman tarafından saldırıya uğramak iyidir, çünkü düşmanla aramızda net bir sınır çizgisi çizmiş olduğumuzu kanıtlar. Düşmanın bize çılgınca saldırması ve bizi karalaması iyidir; bu düşmanlarımızda net bir sınır çizgisi ve aynı zamanda görevimizde bir hayli başarıya ulaştığımızı kanıtlar.” Grup YORUM, hakkında birçok araştırma yazıları ve kitaplar yayımlandı. Grup YORUM, basın tarafından “Hapishane Şarkıcıları”, dinleyiciler tarafından ise “Kar Makinasi, Grup YORUM halktır” sıfatlarıyla anılıyor. Grubun şarkı sözlerini, anti-emperyalist mücadele, hapishane katliamları, doğal afetlerin yarattığı yıkımlar, emperyalist savaşlar, ölümler, sevda, erdem ve özgür bir dünyaya duyulan özlem gibi konular şekillendiriyor. Grup YORUM, kuruluşundan bu yana devlet baskısıyla karşı karşıya kaldı. Son yıllarda da AKP iktidarının Grup YORUM’a yönelik saldırgan tavrı, katlanarak büyümeye devam ediyor. Faşizm, Grup Yorum’a Neden Saldırıyor? Yorum’un türküleri faşizmin korkulu rüyasıdır. Halk, türkülerde umut ve geleceği görürken düşman kendi tükenmişliğini görür. Bundan dolayı Grup YORUM’a konser yaptırılmamaya çalışılır, albümleri engellenmeye çalışılır, üyeleri her daim tutuklanır. “Şaşılacak ne var: ‘Aklı başında’ her düzen Yorum’dan nefret eder.” (Erk Acarer-Birgün Gazetesi-28.11.2016) Erk Acarer, doğru diyordu bir bakıma. Eğer düşmanın seni “övüyorsa” orada bir sorun vardır. Zaten nefret etmese düşman, 736

Anadolu Efsanesi


düşman olmazdı. Biliyoruz ki bu nefret tarihseldir, sahibi burjuvazi, sürdürdüğü ise sınıfının çıkarlarıdır. Tutukladığı, sesini susturmaya çalıştığı Grup YORUM değil, ezilen halklardır. Bunu not ettikten sonra, sorunun cevabını Grup YORUM’un 34 yıllık tarihine bakarak cevaplamaya çalışalım. Çünkü bu onurlu tarih aynı zamanda faşizmin aynasıdır. Bu baskınlar, gözaltı ve tutuklamalar, 34 yıldır kavganın türkülerini yapan Grup YORUM’un ne ilk ne de son karşılaşmasıdır. Kurulduğu günden bu yana, tam 34 yıldır konser yasaklarına, gözaltı ve tutuklamalara rağmen; halkın ve hayatın içinde yaptıkları kavga türküleriyle, marşlarıyla, mücadeleleriyle özlemlerimizin, umutlarımızın tercümanı oldular. Onlar; işçilerin grevlerinde, memurların mitinglerinde, öğrencilerin yürüyüşlerinde, tutsakların direnişlerinde, doğumlarda, ölümlerde, şenliklerde, şölenlerde hep bizimleydiler. Yıkımlara, katliamlara, zulüm ve baskılara karşı onlarla, onların türküleriyle direndik. Kavgamızın tarihi, isyanımızın adı, devrim yürüyüşümüzün sesi oldular. Faşizmin Grup YORUM’a saldırması için bir değil birçok nedeni vardır. 34 yıldır yapmadığı saldırı kalmamıştır. Ve her saldırısı Grup YORUM’u daha da güçlendirmiştir. Faşizmin saldırması değil saldırmaması bir sorundur Yorum için. İki sınıfın amansız kavgasında ilerici sınıfı temsil eden Grup YORUM faşizmin tüm saldırılarını da bu bilinçle göğüslemiştir. Faşizm Grup YORUM’a saldırarak halkın türkülerini susturabileceğini sanıyor. Kavganın sesini susturmak, türkülerimizi ve halaylarımızı kesintiye uğratmak istiyor. Grup YORUM halkın sesi olmuştur. Milyonları bağımsızlık talebi etrafında bir araya getirmiştir. Bu yüzden Grup YORUM’u hedef almışlardır. Grup YORUM acılarımızın türkülerini yapıyor, açlığımızın, yoksulluğumuzun türkülerini yapıyor. İşsizliğimizin, madenlerde katledilişimizin türkülerini yapıyor. Bu kadar değil tabi ki, Grup YORUM aynı zamanda mücadelenin, Grup Yorum

737


isyanın, başkaldırının, sosyalizmin türkülerini yapıyor. Faşizmin saldırıları da bundan kaynaklıdır. Sorun, türküleri ne için, hangi amaçla söylediğidir. Milyonları bir araya getiren Grup YORUM, onlara sadece türkü söyletip halay çektirmedi. “Bağımsızlık” dedi. “Özgürlük” dedi. “Hak” dedi, “Adalet” dedi. “...tutmamışsan kolundan bir tükenip yorulmuşun avutmamışsan umutsuzu su diyene vermemişsen... kolay gelsin dememişsen taş kıran işçilere günaydınsız bırakmışsan bahçe bezeyenleri... “ “…özgürlük uğruna feda bu can halkıma, vatanıma..” “..ben yaşarım onurumla başımı hiç eğmeden sevdamı kara günde terk edip de gitmeden..” Gibi bütün ama bütün şarkı sözlerinde insanın en soylu özelliklerini dile getirir.. Umudu, sevgiyi, özlemi, vefayı, kıymet vermeyi, fedakârlığı, dostluğu, yoldaşlığı, bilcümle insan ahlakının, insanlık bilgisinin insanı getirdiği en soylu duygu ve düşünceleri besler ve büyütür. Ve işte tam da bu nedenle Grup YORUM tüm halk düşmanlarının baş belası sayılır. Bu nedenle konserleri yasaklanır, kültür merkezleri talan edilir, üyeleri gözaltına alınıp işkencelerden geçirilir, tutuklanır. Enstrümanlarının gözü oyulur, böğrü delinir ve lakin o sarı tambura inlemeye, gümbür gümbür kükremeye, ince ince akmaya ve yatağını bulmaya devam eder...

738

Anadolu Efsanesi


tir;

Grup Yorum Konserini Yasaklayanlara Şu Cevabı Vermiş-

AKP ve Tayyip Erdoğan 13 Haziran’da Adana Uğur Mumcu Meydanı’nda yapmak istediğimiz konserimizi yasaklamak istiyor. Adana Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü AKP ve Tayyip Erdoğan’dan aldığı talimatla konserimizi yasaklamaya çalışıyor. Aylardır ülkemizde büyük bir suç işleniyor. 30 yıl boyunca 22 albüm çıkartan, milyonlarca insana yurt içinde ve yurtdışında konserler veren, hakkında kitaplar araştırmalar yapılan grubumuzun yapmak istediği konserler yasaklanıyor, üyeleri – dinleyicileri gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. 5 yıl boyunca her sene yüzbinlerle büyük bir coşku ile yaptığımız, kimsenin burnunun bile kanamadığı Bağımsız Türkiye konserimiz “güvenlik” bahanesi adı altında yasaklandı bu sene. AKP ve Tayyip Erdoğan halktan korkusunu gizlemek için, konser, miting yasaklıyor, iç güvenlik paketleri çıkartıyor, provokasyonlar düzenliyor. AKP’den daha büyük kitleleri toplayacağımızdan korktukları için yasaklamaya çalışıyorlar. Tam 30 yıldır, bu ülkenin insanları için söylüyoruz türkülerimizi. 30 yıldır bu halkla birlikte yaşıyoruz, soluyoruz. Aynı sokaklarda adımlıyor, aynı yolda yürüyoruz. Aynı kahrı çekiyor, aynı açlığı yaşıyoruz. 30 yıllık emeğimize ve halkımıza saygısızlık yapmanın bedelini ödeteceğiz size. Ve bir kez daha söylüyoruz Grup YORUM’a gücünüzün yetmeyeceğini, öğreneceksiniz. Çünkü Grup YORUM, Pir Sultan’dan Şeyh Bedrettin’e... Dadaloğlu’ndan Ruhi Su’ya kadar uzanan büyük Anadolu ozanlarının bayrağını devralmış, geleceğe emin adımlarla yürüyor. Yasaklarınızı tanımıyoruz, meydanlar bizimdir Ve işte tam da bu nedenle faşizmin tüm saldırıları halk ve tarih karşısında hükümsüzdür... Grup YORUM ezgileri bu dünya döndükçe çınlamaya umut ve inanç olup halkların yürek ve bilinçlerini doldurmaya devam edecektir. Çünkü Grup YORUM halktır, susturulamaz!

Grup Yorum

739


1985’ten 2018’e Kadar Baskılar Tarihinden “Kısa” Bir Bölüm;

Ağustos 1986 Kadıköy ANAP’ın bombalanması gerekçesiyle başlatılan operasyon kapsamında, Gruptan Kemal ve Ali gözaltına alındılar ve Siyasi Şube’de bir ay tutulduktan sonra serbest bırakıldılar.

740

Anadolu Efsanesi


Aralık 1987; Efkan, Sağmalcılar Hapishanesi önünde TAYAD’ın gerçekleştirdiği “Tek Tip Elbiseye Hayır!” eyleminden sonra gözaltına alındı ve tutuklandı. 27.01.1989; Okullarındaki idare baskılarını protesto etmek için açlık grevi yapan öğrencileri desteklemek amacıyla gittikleri Muğla’da polis tarafından gözaltına alındılar ve otobüslere bindirilerek İstanbul’a geri dönmek zorunda bırakıldılar. 09.04.1989; Trakya Üniversitesi Öğrenci Derneği’nin Edirne Ayvazoğlu Sineması’nda düzenlediği geceye katıldık. Gece sonrasında Gruptan Kemal, Metin, Ejder ve Serdar kaldıkları evlerden gözaltına alındılar ve bir gün sonra savcılık tarafından serbest bırakıldılar. 30.04.1989; Eskişehir Arı Sineması’nda bir konser verdiler. Gruptan Metin, Tuncay, İlkay, Ejder, Serdar ve Kemal, konser sonrasında gözaltına alındılar, 72 saat sonra bırakıldılar. Haklarında “bölücülük propagandası yapmak” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Verecekleri ikinci konser polis tarafından iptal edildi. 09.07.1989; Mersin - Liman İşçileri Sendikası, Mersin Şubesi tarafından düzenlenen ve Açık Hava Tiyatrosu’nda yapılması düşünülen konser, konserin başlamasına 1 saat kala yasaklandı. Konseri izlemeye gelen izleyicilerle birlikte türküler söyleyerek yasaklamayı protesto ederken polisin saldırısı sonucu dövülerek gözaltına alındılar ve tutuklanarak Mersin Hapishanesi’ne konuldular. İki ay süren tutukluluğun ardından, ilk duruşmada serbest bırakıldılar. Duruşmayı izleyenler arasında, dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Danimarkalı müzik grubu Savage Rose ve Yunanistan Yazarlar Birliği’nden bir heyet de vardı. Grup Yorum

741


Grup YORUMcuları mahkeme önüne çıkaran bir başka “suç”ları da Kürtçe söylemekti. 12 Eylül’den sonra, kasetine Kürtçe türkü koyan ilk sanatçıydı Grup YORUM. Ancak Kürtçe söylemesinin ardından soruşturmalar, mahkemeler gecikmedi. Bu dava aynı zamanda ‘80 sonrası Kürtçe söylediği için bir sanatçıya ve gruba açılan ilk dava oldu. nır.

Grup YORUM’un hapishaneden yazdığı mektuplar yasakla-

Çünkü “moral verici unsurlar” gerekçe gösterilir. Grup YORUM’un yazdıklarıyla dahi halka umut vermesinden, moralini yükseltmesinden korkulur. Halka zulmeden korkar. Grup YORUM halkın, umudunun sesi olmaya devam edecek. 25.03.1990; Küçük Armutlu’da “Yorum Susturulamaz” isimli bir konser yaptı. Konser sonrasında Gruptan Efkan, Aylin, Kemal, Sumru, Metin, Ejder, Hilmi ve Selma gözaltına alındı ve 5 gün boyunca İstinye Karakolu’nda tutuldu. Konser nedeniyle haklarında dava açıldı.

742

Anadolu Efsanesi


10.06.1990; Rumelihisarı’nda gerçekleşmesi düşünülen bir konserleri valilik tarafından yasaklandı. Engellemeyi, konser salonu önünde yaklaşık 2000 kişiden oluşan seyirci kitlesiyle birlikte protesto ettiler. 24.06.1990; İzmit’te gerçekleşen konserde polis Gruptan Hilmi ve Sumru dışındaki üyelerinin sahneye çıkmasını engelledi. Konsere iki kişi başladılar ve “Cemo” şarkısında yasağı delerek bütün Grup sahnede yerlerini aldılar. Geceyi yaklaşık 1500 kişi izledi. 29.06.1990; Çağlayan’da, yazarlar tarafından gerçekleştirilen bir yürüyüşe katıldılar. Gruptan iki üyeleri polis tarafından yürüyüş kortejine alınmadı. 16.11.1990; Kastamonu konseri yasaklandı. 23.11.1990; Bandırma konseri yasaklandı. 24.11.1990; İzmir konseri yasaklandı. 11.1990; Grup üyelerine pasaport yasağı konuldu. 01.1991; İzmir konseri yasaklandı. 08.01.1991; İzmit konseri yasaklandı. 04.08.1991; Kayseri konseri yasaklandı. 08.1991; İstanbul DGM tarafından “Gel ki Şafaklar Tutuşsun” adlı albümümüz hakkında, bölücülük yapıldığı gerekçesiyle dava açıldı. 03.10.1991; OKM polis tarafından basıldı. Kültür merkezi çalışanları ile birlikte gözaltına alındı. Aynı akşam serbest bırakıldı. 12.1991; Diyarbakır’da vermek istediği konser için arka arkaGrup Yorum

743


ya yapılan dört başvuru iptal edildi. 12.12.1991; Diyarbakır konserleri yasaklandı. 14.12.1991; Belediye-İş gecesinde sahneye çıkmaları yasaklandı. 24.12.1991; Tekirdağ konseri yasaklandı. 15.03.1992; Denizli’de yaklaşık 1300 kişinin izlediği bir konser verdiler. Konser sonrası haklarında hem İzmir DGM’de “Bölücülük Yapmak”tan, hem de Denizli mahkemelerince “İzinsiz Para Toplama Kanunu’na Muhalefet”ten soruşturma açıldı. Bu davalar sonucunda Sumru ve Kemal yirmişer ay hapis cezası aldılar. 11.04.1992; Aksaray konseri yasaklandı. 25.04.1992; Trabzon Özgür-Der’in düzenlediği konserde yaklaşık 3000 kişiye seslendiler. Konser sürerken faşistler polis desteğini de alarak, konserin verildiği spor salonunun çevresini kuşatarak saldırıya geçtiler. Onlarca dinleyici yaralandı. Salondan ancak sekiz saat sonra çıkabildiler. 29.04.1992; Diyarbakır konseri yasaklandı. 05.05.1992; Yurtdışı turnesi dönüşünde İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındılar ve bir gün sonra serbet bırakıldılar. 24.05.1992; Mersin’de gerçekleştirmek istediği konser yasaklandı. 744

Anadolu Efsanesi


19.06.1992; Eskişehir’de düzenlenen “Sevgi ve Dostluk Gecesi”ne katıldılar. Konser sonrasında, haklarında gıyabi tutuklama kararı çıkartıldı. 12 Ağustos’ta Konya DGM’de yapılacak duruşmaya kadar teslim olmadılar. İki ay saklandılar. Kaçaklık koşullarında gazeteciler ve televizyoncularla röportajlarını sürdürdüler. 12 Ağustos’ta yapılan ilk duruşmada serbest bırakıldılar. 20.12.1992; İzmir Aliağa konseri yasaklandı. 08.01.1993; OKM polis tarafından basıldı. Bu baskın nedeniyle saatlerce gözaltında tutuldular. 02.09.1993; Kıbrıs’ta Lefke Spor Kulübü’nün düzenlediği bir konser, spor salonunun dayanıklılığı bahane gösterilerek yasaklandı. Daha sonra Gruptan Sumru, Nuray, İrşad gözaltına alınarak sınır dışı edildi. Türkiye’ye gelen Grup üyeleri Mersin’de bir gün gözaltında kaldılar. Yaklaşık 1500 Yorum dinleyicisi, karakol önüne gelerek bu keyfi uygulamayı protesto etti. Konser öncesinde de Gruptan Taner, hakkında ülke dışına çıkış yasağı olduğu gerekçesiyle havaalanında gözaltına alınıp tutuklandı. 01.1994; İzmir DGM’nin 1992 Denizli Konseri nedeniyle Gruptan Kemal ve Sumru’ya verdiği yirmişer ay hapis cezası kesinleşti. Sumru, Avrupa Turnesi nedeniyle yurtdışında olduğu için Türkiye’ye dönmedi, Kemal, 5 Ocak’ta Edirne’de gözaltına alındı, 15 Ocak’ta tutuklandı ve sırasıyla Edirne, Keşan ve Çorlu’da yaklaşık 1,5 yıl tutsak kaldı. 25.03.1994; Kocaeli konseri yasaklandı. 18.06.1994; Denizli’de, yaklaşık 1500 kişinin izlediği bir konGrup Yorum

745


ser verdiler. Bu konser nedeniyle Gruptan Ufuk hakkında dava açıldı ve bu dava bir süre sonra kesinleşti. Ufuk 6 ay hapis ve para cezasına çarptırıldı. 03.07.1994; İstanbul Yedikule Zindanları konseri yasaklandı. Konser salonu önünde, yasaklamayı protesto etmek için yaptıkları basın açıklamasına polis saldırdı ve 15 kişiyi döverek gözaltına aldı. 03.09.1994; Adana Ceyhan konseri yasaklandı. 16.10.1994; HADEP Sarıgazi’nin açılış şenliğine katıldılar. Jandarma şenliği engellemek için elektrikleri kesti, şenliğe halaylar çekerek devam ettiler. 28.05.1995; Gazi Halk Kültür Evi Açılış Şenliği’nde gözaltına alındılar. Küçükköy Siyasi Şube’de iki gün kaldılar. Haklarında dava açıldı. 27-29.06.1995; OKM, bir gün arayla iki kez polis tarafından basıldı. Gözaltına alındılar. İki gün gözaltında tutulduktan sonra DGM Savcılığı tarafından serbest bırakıldılar. OKM kapatıldı. 11.08.1995; PERPA Şehitleri anmasına katılmak üzere Gazi Mahallesi’ne giderken Gruptan Ufuk, İrşad ve Özcan gözaltına alındı. 03.10.1995; “Her Yerde Grup YORUM Dinletelim” kampanyası çerçevesinde Nurtepe’de yapmak istediği halk konserine polis ateş açarak saldırdı ve 30 kişiyi gözaltına aldı. 746

Anadolu Efsanesi


15.06.1996; Kayıp analarının Galatasaray Lisesi önünde yaptıkları eylemde Hakan, Ufuk ve Fikriye gözaltına alındılar akşam saatlerinde serbest bırakıldılar. Bu eylem nedeniyle haklarında dava açıldı. 20.06.1996; “Marşlarımız” isimli albümlerinin çalışmaları sürerken Gruptan Ufuk ve Kemal, stüdyo çıkışında üzerlerine ateş açılarak gözaltına alındılar. Aynı gece İrşad ve Özcan da kaldıkları eve yapılan baskında gözaltına alındılar. Gözaltı 14 gün sürdü. DGM’de İrşad ve Özcan serbest bırakılırken Ufuk ve Kemal tutuklandı. Sırasıyla Metris, Kütahya ve Sakarya Hapishaneleri’ne götürülen Ufuk ve Kemal, yaklaşık 3 ay sonra 13 Eylül’de yapılan ilk duruşmada, 12.5 yıl hapis istemiyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar. Ufuk, asker kaçağı olduğu gerekçesiyle Sakarya Hapishanesi çıkışında tekrar gözaltına alındı ve 3 gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Bu dava daha sonra sonuçlandı, Ufuk ve Kemal 3 yıl 9’ar ay hapis cezası aldılar. 05.11.1996; Bayrampaşa Hapishanesi’ndeki tutsakları ziyaret eden Gruptan Hakan, hapishane çıkışında gözaltına alındı ve 14 gün sonra serbest bırakıldı. 11.03.1997; Gruptan Hakan ve Ufuk kaldıkları ev basılarak gözaltına alındılar. Ufuk 1 gün, Hakan da 3 gün sonra serbest bırakıldılar. 26.07.1997; Renk Organizasyon’un Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda, düzenlediği Halk Şenliği’nde, yoğun yağmur yağışı altında, yaklaşık 3000 kişiye seslendiler. Konser sonrasında polis tarafından yaklaşık bir saat rehin tutulduktan sonra serbest bırakıldılar. DGM Savcılığı şenlik hakkında soruşturma başlatarak Grup Yorum

747


Gruptan Kemal, Hakan, İrşad, Özcan, Ufuk ve Vefa hakkında, “yasadışı örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla dava açtı. 12.09.1997; Trabzon’da yapılacak olan Gazi Katliamı Davası’na katılım çağrısı yapan Gruptan Kemal ve Gazi Halk Meclisi’nden Mehmet Akdemir Beşiktaş’ta gözaltına alındılar. Mehmet Akdemir tutuklanırken, Kemal bir gün sonra serbest bırakıldı. Kasım 1997; İdil Kültür Merkezi’ne baskın yapıldı. Tiyatro provası yapan tiyatrocular, misafirler ve onlarca kişi gözaltına alındı. Kültür merkezi çalışanlarıyla birlikte, İrşad, Fikriye, Hakan, Ali, gözaltına alındılar, işkence gördüler. Dört gün gözaltının ardından, İrşad tutuklandı. 20.03.1999; İdil Kültür Merkezi, yapacakları bir konser öncesi basıldı. Gruptan Ufuk, Serdar, Cihan, Özgür, Vefa, Fikriye ve Özcan’la birlikte yaklaşık 42 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan Özcan ve Ufuk dışındakiler bir gün, Özcan ise ikinci gün serbest bırakıldı. Ufuk daha sonra Asayiş Şube’ye götürüldü iki gün daha gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Ufuk, gözaltı sırasında gördüğü işkenceler nedeniyle hastaneye kaldırılarak apandis ameliyatı oldu. 31.07.1999; Antakya Merkez ve Samandağ konserleri yasaklandı. 03.10.1999; Gruptan İrşad ve Özcan’a, 1997 yılında Ali Haydar Çakmak’ın cenazesine katıldıkları için İstanbul 4 No’lu DGM tarafından 3 yıl 9’ar ay hapis cezası verildi, bu ceza daha sonra kaldırıldı. 09.10.1999; Mersin konseri yasaklandı. 748

Anadolu Efsanesi


17.10.1999; Adana konseri yasaklandı. 1999; Amerika’nın saldırganlığına karşı Beyoğlu’nda ABD konsolosluğu önünde yapılan protesto gösterisinde Gruptan Ali gözaltına alındı. 02.03.2000; Bursa Tayyare Kültür Merkezi’nde yaklaşık 1500 kişinin izlediği iki konser verdi. Konser hakkında daha sonra dava açıldı. 12.03.2000; Gazi Ayaklanması’na katılmak için Gazi’ye giden yüzlerce kişi gözaltına alındı. Gruptan Ali gözaltına alındı, iki gün sonra serbest bırakıldı. 29.04.2000; Bir Mayıs öncesi İdil Kültür Merkezi’ne yapılan baskında Gruptan Serdar gözaltına alındı. Gözaltına alınırken burnu kırılan Serdar, bir gün sonra serbest bırakıldı. 12.07.2000; 12 Temmuz’da katledilen devrimciler için Karacaahmet Mezarlığı’nda TAYAD’lıların yapacağı anmaya katıldılar. Birçok kişi gözaltına alındı, gözaltına alınanlar arasında Gruptan Ali’nin parmağı kırıldı. 2 gün gözaltında tutuldular. 22.07.2000; Tarihi Yedikule Zindanları’nda gerçekleşecek olan konseri yasaklandı. 30.07.2000; ‘F Tipi’ Hapishaneleri protesto etmek ve polisler hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere TAYAD’lılarla birlikte Sultanahmet Adliyesi önüne giden Gruptan Cihan ve Özgür dövülerek gözaltına alındı. Bu saldırı sırasında Cihan’ın uyluk kemiGrup Yorum

749


ği, Özgür’ün de burnu kırıldı. 2000; F tipi hapishaneler’in açılmasına karşı TAYAD’lı ailelerin yaptığı birçok eylemde yer aldılar. Ankara’ya yapılan büyük yürüyüşe katıldılar. Bu eylemler sırasında, Grup üyeleri defalarca gözaltına alındılar işkence gördüler. 03.01.2001; Adana’da yayın yapan Arkadaş Radyo “Cemo” isimli şarkıyı çaldığı gerekçesiyle 180 gün kapatma cezası aldı. 24.11.2001; Gaziantep’te Kamil Ocak Kapalı Spor Salonu’nda yaklaşık 2000 kişinin izlediği bir konser verdi. Konser sonrasında gözaltına alınarak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüler. Gruptan Cihan, hakkında gıyabi tutuklama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltında kaldı ve iki gün sona serbest bırakıldı. 25.11.2001; Erzincan konseri yasaklandı. 21.12.2001; İzmir Menemen konseri yasaklandı. 13.04.2002; Adana konseri yasaklandı. 10.07.2002; Antakya ve Samandağ konserleri yasaklandı. 27.11.2002; Kayseri konseri yasaklandı. 13.02.2003; Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği’nin Irak’a yapılacak emperyalist saldırı ile ilgili İstanbul AKP İl Binası önünde düzenlediği basın açıklamasına katılanlara polis saldırdı, gözaltına aldı. Gruptan Beril’de gözaltına alınanlar arasındaydı. 03.2003; “Bir Kar Makinası” adli kitabına İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından dava açılarak Muharrem Cengiz, yayın yoluyla bölücülük propagandası yapmakla suçlandı. 750

Anadolu Efsanesi


01.04.2004; Avrupa’nın beş ülkesiyle ülkemizdeki değişik illilerde onlarca kuruma yönelik gerçekleştirilen es zamanlı operasyon kapsamında İdil Kültür Merkezi basıldı. Baskında Kültür merkezi çalışanı 4 kişi gözaltına alınırken, grup üyesi Ali tutuklandı. Baskında ayrıca Kültür merkezinin kafeterya ve sinema salonu mühürlendi. 13.04.2004; Elazığ Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği’nin düzenlediği konser sonrasında, Gruptan Özcan, Beril, Öznur ve Özgürlük Türküsü üyesi Umut, Elazığ Terörle Mücadele Şubesine bağlı polisler tarafından, “1 Nisan’da yapılan operasyonda ele geçirilen disketlerde adlarının geçtiği gerekçesiyle” gözaltına alındı, bir gün gözaltında tutuldular. 24.08.2004; Grup üyemiz Selma, gece 24.00 civarında, bir basın davasıyla ilgili hakkında gıyabi tutuklama kararı olduğu gerekçesiyle polisler tarafından kaldığı ev basılarak gözaltına alındı. 29.11.2004; Grup üyesi İnan, evi sabah 05.00’de Jandarmalarca basılarak gözaltına alındı. 3 gün sonra çıkarıldığı savcılık tarafından serbest bırakıldı. 17.10.2005; Temel Haklar Federasyonu tarafından gecekondu yıkımlarına karşı yürütülen kampanya çerçevesinde İstanbul Saraçhane Parkı’nda düzenlenecek olan basın açıklamasına katılmak için giden grup üyeleri Cihan ve Ali, dokuz kişi ile birlikte gözaltına alındı. Cihan, diğer dokuz kişi ile birlikte serbest bırakılırken Ali, hakkında arama olduğu gerekçesi ile Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Ertesi gün mahkemeye çıkarılan Ali, serbest bırakıldı. 01.12. 2005 günü saat 16.00 sıralarında matbaadan gelen Grup Yorum

751


Tavır Dergisini taşımak için beklerken; Grup YORUM üyeleri Muharrem, Selma gözaltına alındılar. 05.09.2006; Dersim’in Ovacık ilçesinde Grup YORUM çalan ve dinleyen esnaflar ve çay bahçesi sahipleri polis tarafından uyarılarak Grup YORUM’un dinlenmesi engellenmeye çalışıldı. Bununla yetinmeyen polis “Yıldızlar Kuşandık”ın yasak olduğunu söyledi. 11.02.2007; Grup üyesi Muharrem, Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı. Daha önce sahibi olduğu Tavır Dergisi’ne açılmış bir davadan dolayı gözaltına alındığı öğrenildi. 2007; Tavır Dergisi’ne 15 Eylül 2003 tarihli sayısında, 19 Aralık Katliamı döneminde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olan Ali Suat Ertosun’a üstün hizmet madalyası verilmesini konu alan bir karikatürden dolayı 15 gün kapatma cezası verildi. 25.03.2009; Gazi Mahallesi’nde gözaltına alınan Muharrem tutuklanarak Metris Hapishanesi’ne götürüldü. 12.05.2009’da Samsun’da Karadeniz Özgürlükler Derneği çalışanlarının evleri basıldı. 5 kişi gözaltına alınarak tutuklandı. Polis tutukla dedi, tutukladılar... 15.05.2011; İstanbul’un yoksul semtlerinde helikopterler eşliğinde terör estiren AKP’nin polisi, 10 Mayıs gece yarısı 03.00’te İstanbul Okmeydanı’nda terörüne devam etti. Okmeydanı’nda bulunan Gençlik Federasyonu, Haklar ve Özgürlükler Derneği ve Grup YORUM’un çalışmalarını sürdürdüğü İdil Kültür Merkezi ile bazı evler polis tarafından basıldı. Gruptan; Caner, Ali, Dilan, Ay752

Anadolu Efsanesi


fer, Seçkin, Bahar gözaltına alındı. 05.08.2012; Eğitim-Sen üyesi öğretmen, aynı zamanda Çorum Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Şube Başkanı Halil Top, Grup YORUM Konserinin tanıtımı faaliyetleri nedeniyle tutuklandı. 12.11.2012 İbrahim Çuhadar’ın cenazesini sahiplenip halkın ve devrimcilerin geleneklerine göre defnetmek isteyen devrimcileri polis işkence yaparak gözaltına almıştı. Grup YORUM üyeleri de gözaltına alındı. Grup YORUM üyeleri ve İdil Kültür Merkezi çalışanları, bu kararın hapis cezasından farklı olmadığını, amacın Grup YORUM’un çalışmalarını engellemek olduğunu belirterek, “Ev hapsini tanımıyoruz” demişlerdi. Yorum üyeleri bu ev hapsini tanımadıklarını, İdil Kültür Merkezi önünde yaptıkları eylemle tekrar haykırdılar.

2015 Ocak ayında Vatan Polis Karakolu önünde kurumlara yönelik baskın tehditlerine karşı basın açıklamasında iki Yorumcu gözaltına alındı. Grup Yorum

753


2015 Nisan ayında yasaklanan Bakırköy konseri için Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde pankart açan Gruptan Ali ve Dilan gözaltına alındı. Ali’nin kaburga kemiği kırıldı. Aynı gün İstanbul Valiliği önünde oturma eylemi yapan Caner ve İbrahim gözaltına alındı. 2015 Nisan ayında yapılacak olan Bağımsız Türkiye Konseri yasaklandı. Bakırköy sokakları Yorum şarkılarıyla inledi, bütün sokaklarda meydanlarda halaylar çekildi. Onlarca Yorum dinleyicisi gözaltına alındı.

2015 1 Mayıs’ında, Gruptan Muharrem Taksim’e giderken tutuklandı. Bir yıl mahkemeye çıkarılmadı. 2016 Ocak ayında İzmir’de düzenlenecek olan konser yasaklandı. Yorumcular bu yasağı tanımadıklarını açıkladılar. Konser salonunun önüne gidip dinleyicileriyle birlikte türkü söyleyip halay çektiler. Bütün yorum üyeleri işkenceyle gözaltına alındı. İzmir’de konser yasakları devam etti, iki ay içinde üç konser yasaklandı ve bu yasaklar protesto edildi.

754

Anadolu Efsanesi


2016 Nisan ayında Yenikapı konseri yasaklandı. Konser öncesi bir Yorum üyesi gözaltına alındı. Konser günü, Yenikapı’da ve Taksim’de Yorumcular ve Grup YORUM Halk Korosu üyeleri meydanlarda şarkı söylediler, halay çektiler. İşkenceyle gözaltına alındılar. Aynı gece, Gazi Mahallesinde alternatif bir konser düzenlendi. Akrepler ve Toma’larla polis saldırdı. Gaz bulutları altında konser yapıldı ve gece 24.00’e kadar direniş sürdü. Son konser Gazi Cemevi önünde yapıldı. 2016 Şubat ayında Gazi Mahallesi’nde yolda yürürken Ali Aracı ve İbrahim Gökçek polis tarafından güpegündüz kaçırıldı. Bu gözaltında Ali’nin kolu kırıldı, İbrahim’in parmağı kırıldı. İbrahim Gökçek tutuklandı. Aynı gün Üç Yorumcu ve Yorum’u sahiplenen Yorum dinleyicisi bir aile, Ailece gözaltına alındılar. 2016 Mart ayında tutuklu İbrahim Gökçek’in mahkemesi öncesi basın açıklaması yapmak isteyen üç Yorumcu gözaltına alındı. Aynı hafta Yorumcular’a Avrupa’ya giriş yasağı koyan Almanya Konsolosluğu önünde eylem yapmak isteyen dört Yorumcu gözaltına alındı. Aynı ay içinde Alman Konsolosluğu önünde üç kez daha işkencelerle gözaltına alındılar. 2016 1 Mayıs’ında Taksim Meydanı’na girip pankart açan Yorum üyesi gözaltına alındı.2016 1 Mayıs’ında birçok sol kurum DİSK’in peşine takılarak, iktidardan “aferin” alarak Bakırköy’e gitti. Yorumcuların yönü ise Taksim’di. 2016 Haziran ayında Grup YORUM üyeleri adaletsizliklere ve konser yasaklarına karşı 3 günlük açlık grevi yaptılar. Yorum yasaklara boyun eğmedi. Haziran ve Temmuz ayında; Gazi, Okmeydanı, Sarıgazi, İkitelli ve Küçük Armutlu’da mahalle konserleri düzenledi. Bu konserlere TOMA ve Akreplerin yanında zırhlı kepçe ile de saldırdı polis. Yorumcular vazgeçmedi, kamyon kaGrup Yorum

755


salarında konserlerine devam ettiler. Polis konseri engelleyemedi, halkın sahiplenmesini engelleyemedi. 4 Haziran 2016 Cumartesi Eskişehir’de konser verecekleri festival etkinliğinin kaymakamlık tarafından yasaklanması üzerine Grup YORUM üyeleri sokakta türkü söyleyip, halay çekti. 28 Mayıs 2016 Antalya Valiliğinin kararıyla konseri yasaklanan Grup YORUM, Konyaaltı Açık Hava Tiyatrosu’na alınmayınca Hasan Subaşı Parkı’nda mini konser verdi. 21 Nisan 2016; İzmir’de Çiğli Belediyesi tarafından planlanan Grup YORUM konseri Valilik tarafından ikinci kez yasaklandı. Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Grup YORUM üyeleriyle birlikte belediye binası önünde basın açıklaması yaptı. 23 Nisan 2017; Grup YORUM’un yedincisini düzenleyeceği ‘Bağımsız Türkiye’ konseri, İstanbul Valiliği tarafından yasaklandı. Grup Yorum Çatılarda Konser Verdi.

756

Anadolu Efsanesi


24 Kasım 2016. İstanbul Okmeydanı’ndaki İdil Kültür Merkezi’ne yönelik polis operasyonunda gözaltına alınan Grup YORUM üyeleri tutuklandı. Tutuklanan Grup üyeleri; Ali, İnan, Selma, Sultan, Fırat, Dilan, Helin. 3.5 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildiler. Aynı yıl, Sultan, Fırat, Dilan, Helin tekrar tutuklandı. Ali, İnan, Selma, İbrahim, Emel, İhsan’ın başlarına 300’er bin TL ödül konuldu. 25 Ocak 2018 Musa Asoğluna özgürlük komitesinin hapishane önünde düzenlediği eylemlere katılan Ege Yılmaz 5 kişiyle birlikte gözaltına alındı. 26 Şubat 2019; İdil Kültür Merkezi’ne baskın yapıldı, Grup üyeleri Barış, İbrahim, Emel tutuklandı. Ayrıca Şair Ümit İlter’de gözaltına alınıp tutuklananlar arasındaydı. Mart 2019 itibarıyla; 5 Grup Yorum üyesi tutuklu, 4 Yorum üyesinin başına ödül konmuş durumdadır. Tutuklamalar, tahliyeler, baskınlar durmadan sürmektedir.

Grup Yorum

757


Grup Yorum Mart 2019 tarihinde açlık grevine başladı.Tutsak Grup Yorum üyelerinden İbrahim Gökçek, Helin Bölek, Bahar Kurt, Barış Yüksel ve Ali Aracı süresiz açlık grevinde. Dışarıdaki Grup Yorum üyeleri açlık grevindeler. Grup Yorum’un talepleri nedir? İdil Kültür Merkezi son 2 yılda 9 kez polis baskınına uğradı. Her baskında İdil Kültür Merkezi talan edildi. Bundan dolayı Grup Yorum; Kurumumuz basılmasın talebi ile açlık grevinde. Grup Yorum konserleri yasaklandı. Milyonları meydanlara toplayan Grup Yorum faşizmi korkutmuştur. Bu gücün örgütlendiğinde kendi sonunu geleceğini bilen oligarşi, çareyi konserleri yasaklamalarda buluyor. Grup Yorum; Konser yasakları kaldırılsın talebi ile açlık grevinde. Grup Yorum’un 5 üyesi AKP faşizminin “terör” listelerine alındı, başlarına ödüller konuldu. Grup Yorum listelerinize bestelerimizle cevap veriyoruz diyerek bu politikanın karşısına çıktı. Grup Yorum üyeleri; Listeler kaldırılsın talebi ile açlık grevinde. Grup Yorum üyeleri halkın sanatını yaptıkları için, devrimci sanatçılık yaptıkları için tutsak ediliyorlar. Her dönem olduğu gibi bugünde Grup Yorum üyeleri tutsaktır. Grup Yorum; Tutsak Grup Yorum üyeleri serbest bırakılsın talebi ile açlık grevinde. Faşizm mahkemeleri ile Grup Yorum’un sesini susturmaya çalışıyor. Yasaklanan konserler, albümler mahkeme kararı denilerek meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Faşizmin mahkeme kararları hükümsüzdür. Grup Yorum; Hakkımızda açılan tüm davalar kaldırılsın talebi ile açlık grevinde. Bu kitabın yayına hazırlandığı Eylül 2019 tarihinde Grup Yorum’un açlık grevi direnişi 100 gün aşmıştır.


Grup Yorum

759


Fotograflar...

760

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum'un çalışmaları sürdürdüğü İdil Kültür Merkezi defalarca polis tarafından basıldı. Her baskında İdil Kültür Merkez talan edildi, enstrümanlar kırıldı, parçalandı. Kitaplar yerlere atıldı, yırtıldı, dolaplar kırıldı, fotograflardaki, gözler oyuldu ve her türlü ahlaksız saldırı yapıldı. Hiçbir baskı Grup Yorum'u durduramadı. Her baskından sonra İdil Kültür Merkezi halk ile birlikte toparlandı ve tekrar kapılarını halka açtı.

Grup Yorum

761


762

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

763


764

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum üyeleri hiçbir dayatmayı kabul etmedi, direndi. Gözaltıları, tutuklamaları, işkenceleri göze alarak, bedel ödemeyi göze alarak çalışmalarını sürdürdü. Elleri kolları kırıldı, kulak zarları patlatıldı, parmakları kırıldı. Amaç Grup Yorum'u engellemek, Grup Yorum'u susturmak. Ancak hiçbir saldırı Grup Yorum'u halkın türkülerini yapmaktan, halk için sanat yapmaktan, devrimci sanat yapmaktan geri koyamadı.

Grup Yorum

765


766

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

767


768

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum direnen emekçilerin yanında oldu her zaman. Nerede işi, emeği ve onuru için direnen emekçiler varsa, Grup Yorum oradadır. Direnişlerin sesi soluğu olmaya, direnişlere destek vermeye direniş alanlarında yerini almıştır Grup Yorum.

Grup Yorum

769


770

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

771


Grup Yorum tarihinde hapishaneler hiç eksik olmamıştır. Grup Yorum üyeleri tutsaklıkta üretmiş, devrimci tutsaklar Grup Yorum için üretmiştir. Hapishanelerde nice Grup Yorum besteleri yazılmıştır. Özgür Tutsaklar Grup Yorum için çizmiştir...

772

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

773


774

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

775


Gup Yorum konserleriyle milyonları meydanlarda bir araya getirmiştir. İlk olarak 25. yılında İnönü konserinde 55. bin kişi ile başlayan bu konser serilerinde Grup Yorum "bu buzdağının görünen yüzüdür" demişti. Ardından Bakırköy meydanında yüzbinler oldular, milyonlar oldular ve artık alanlara sığmaz oldu Grup Yorum kitlesi. Aynı şekilde Avrupa'da da kitlesel konserler yapıldı. Onbinler Grup Yorum konserlerinde bir araya geldi. Avrupa'da da halk Grup Yorum'u sahiplendi. Salonlarda ve meydanlarda onbinlerce Grup Yorum sevenleri toplandı. Grup Yorum'un Türkiye'de milyonları, Avrupa'da on binleri toplaması emperyalizmi ve faşizmi korkuttu. Konser yasakları başladı. Bu yasaklara karşı Grup Yorum üyeleri ve Grup Yorum kitlesi direnerek karşılık verdi. Konser yasaklarına teslim olmayarak her yer konser alanına çevrildi. Konser yasakları direnişler ile kırıldı, açlık grevi direnişleri ile kırıldı. Her konser yasağı Gup Yorum'u daha fazla güçlendirdi. Faşizm saldırdıkça Grup Yorum güçlendi.

776

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum İnönü Konseri 2010 55.000 kişi

Grup Yorum

777


Grup Yorum Bağımsız Türkiye Konseri 2011 150.000 kişi

Grup Yorum Bağımsız Türkiye Konseri 2012 350.000 kişi

778

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Bağımsız Türkiye Konseri 2013 550.000 kişi

Grup Yorum Bağımsız Türkiye Konseri 2014 1 milyon kişi

Grup Yorum

779


2015 yılında Bağımsız Tükiye konseri yasaklandı. Bu yasağa karşı Bakırköy'ün her sokağı konser alanına çevrildi.

780

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

781


Grup Yorum tüm dünya halklarının sesidir. Avupa'da ve Türkiye'de verdiği konserlerde herzaman dünya halklaına seslenmiştir, dünya halkları için bestelerini söylemiştir. Grup Yorum Avrupa'dan Ortadoğu'ya, Latin-Amerika'dan Balkanlara kadar bir çok ülkede konserler vermiştir. Son süreçte verilen konserlerden bir kaç örnek; Atina, Sofya, Beyrut, Şili, Peru...

Grup Yorum Peru konseri

782

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Atina konseri

Grup Yorum Suriye konseri

Grup Yorum

783


Grup Yorum Sofya konseri

784

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Düsseldorf konseri Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek 2012

Grup Yorum Oberhausen konseri Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek 2013

Grup Yorum

785


Grup Yorum Oberhausen konseri Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek 2014

Grup Yorum Gladbeck konseri Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek 2016

786

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Fulda konseri Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek 2017

Grup Yorum Lüdwigshafen konseri Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek 2019

Grup Yorum

787


788

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

789


Konserleri yasaklanan, elemanları tutuklanan Grup Yorum'a yönelik acizliğini faşizm kasetlerini kurşunlayarak gösterdi...

790

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum Kürt halkının yanındadır...

Grup Yorum

791


Grup Yorum halkı eğitendir. Grup Yorum 3-5 elemandan ibaret değildir, 'Grup Yorum Halktır' sadece bir slogandan ibaret de değildir. Grup Yorum yaptığı çalışmalarla yeni elemanlarını eğitmiştir, halk korolarını kurmuştur, sanatı halk çocuklarına götürmüştür.

792

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum konserlerinde milyonların bir araya gelmesini sağlayan halkın örgütlü emeğidir. Yüzlerce komite kurarak çalışmalarını tüm ülkeye yaymıştır Grup Yorum...

Grup Yorum

793


794

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum'un tarihi zulme karşı direnmenin, başeğmemenin tarihidir. Bu tarihi yaratan köklü geleneklerimizdir. Grup Yorum'un sanatı, halkın sanatıdır. Grup Yorum sanatıyla ülkemizin bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm kavgasında emekçidir. Grup Yorum bugün yine tarih yazmaya devam ediyor. Hiçbir koşulda faşizme boyun eğmemenin sesidir Grup Yorum. Emperyalizm ve faşizm bu sesi susturmak istiyor. Ancak Grup Yorum halktır, halkın sesi Grup Yorum susturalamaz. Grup Yorum 34 yıldır sazıyla, sözüyle, direnişleriyle halkın yanında olmuştur, halk olmuştur. Grup Yorum sıyrılıp geldiği gündem bugüne her koşulda 'İlle Kavga' diyerek bu kavgada var olmuştur ve zafere kadar var olacaktır.

Grup Yorum

795


796

Anadolu Efsanesi


Grup Yorum

797


Anadolu Efsanesi Grup Yorum “Grup Yorum’un 34 yıllık tarihi direnmenin, zulme baş eğmemenin, devrimci sanatın ve devrimci sanatçılığın tarihidir. Hiçbir dönem Grup Yorum üzerindeki baskılar azalmamıştır. Konser yasakları, albüm yasakları, gözaltılar, tutuklamalar, baskılar Grup Yorum’un kuruluşundan beri eksik olmamıştır. Grup Yorum bu kuşatmaya rağmen 34 yıldır halka umut oldu, halkın umuduna yürek çağrısı oldu. Hiçbir baskı engel olamadı Grup Yorum’un halkın mücadelesinde ses olmasını. Grup Yorum tarihi ülkemiz devrim mücadelesinde yeni bir soluk olmuştur. Okul kantininde başlayan bu serüven, okul önü konserlerinden stadyumlara, ve milyonları meydanlara doldurulması ile devam etti.” Grup Yorum Halkın Susturulamayan Sesidir. Grup Yorum Halktır Susturulamaz.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.