İSMMMO YAŞAM DERGİSİ 86. SAYI

Page 1

ISSN: 1306-5653

YAS AM

SAYI

TEMMUZ - AĞUSTOS 2020

86

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI İKİ AYLIK YAYINI

YENİ NORMALE HOŞ GELDİNİZ l DOSYA: PANDEMİDE 65 YAŞ ÜSTÜ l BİLİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ÖZLÜ: ESKİYE DÖNÜŞ YOK l DUAYEN MESLEK MENSUBU NAİL SANLI’YLA RÖPORTAJ l JALE ÖZGENTÜRK, GAZETECİLERİN YAŞADIĞI ZORLUKLARI ANLATTI l SEYAHAT VE TATİL ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK l YÖNETMEN LEVENT DEMİRCİ


İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ

MESLEK HAYATINIZDA

HEDEFLERİNİZE BİZİMLE ULAŞABİLİRSİNİZ www.istanbulsmmmodasi.org.tr

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ TEMEL EĞİTİM İSTANBUL ŞUBESİVE STAJ MERKEZİ

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

TÜRMOB TEMELTEMEL EĞİTİMEĞİTİM VE STAJVEMERKEZİ STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

TÜRMOB TEMEL TEMELEĞİTİM EĞİTİMVEVESTAJ STAJMERKEZİ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ

SMMM YETERLİLİK SINAVLARINA HAZIRLIK KURSLARI

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

İSMMMO / TESMER EĞİTİM YOL HARİTASI

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI HAZIRLIK KURSLARI m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m

m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m

İŞLETME AĞIRLIKLI İNGİLİZCE DİL KURSLARI m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m

TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ

SMMM STAJ BAŞLATMA SINAVI HAZIRLIK KURSLARI

m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m


başkandan

Sevgili İSMMMO Ailesi,

Kötü günleri geride bıraktığımız ve eski değil de yavaş yavaş yeni normale dönmeye başladığımız bu günlerde, öğrendiğimiz en büyük gerçeklik; pandemi dönemindeki uygulamaların bir kısmının artık hayatımızın bir parçası olmaya başlayacağıdır. Tüm sağlık çalışanlarına gönülden teşekkürler. Mayıs ayındaki sokağa çıkma yasaklarından meslek mensuplarımız muaf tutulmuşlardır. Pandemi süreci, mesleğimizin  ve meslektaşımızın toplum için ne kadar önemli olduğunu bir kere daha kanıtlamış oldu. Ülke ekonomisinin adeta temel taşı  olduğumuz bir kez daha gözler önüne serildi. Benzeri görülmemiş bu sürecin, muhasebe ve denetim alanında faaliyet gösteren  meslek mensuplarımız da dahil olmak üzere dünyadaki çoğu meslek üzerinde etkileri oldu ve olmaya devam ediyor. Herkes  mümkün olduğunca evden çalışmak zorunda kaldı. Meslektaşlarımız da; mükelleflerine, bankalara, vergi dairelerine hatta  kendi ofislerine bile gidemeden çalışmalarının büyük bir kısmını uzaktan tamamlamak zorunda kaldılar. Bu süreçte dijitalleşmeye adaptasyon hız kazandı. Yeni günlerin neler getireceğini hep beraber göreceğiz… Evet, bu olağanüstü günlerde yeni dergimizle karşınızdayız. Yaşadığımız salgını enine boyuna ele alırken yeni normal  yaşamla beraber hayatlarımızda olabilecek değişiklikleri sizler için kapak konumuzda yazdık. Yeni dalgalara karşı normalleşme çabalarını sürdüren dünyada yepyeni dinamikler, yepyeni yaşam modelleri ortaya çıkmaya başladı… Her yönüyle yeni  normali masaya yatırdık. Dosya’da pandemiden en çok etkilenen 65 yaş üstü kesim var. Sayıları 7.5 milyonu aşan 65 yaş ve üzeri kesim teknolojiye erişmede, temel ihtiyaçlarının karşılanmada zorlu bir dönem atlattı. Bu kesimin yaşadıkları sorunlara mercek tuttuk... Zirvedekiler’in konuğu Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü oldu. Özlü, normalleşme sürecinin eskiye dönüş olarak  algılanmaması gerektiğine dikkat çekerek, önümüzde 4 senaryoluk bir süreç olduğunu ve yeni formatlara ihtiyaç duyulduğunu kaydediyor. Özlü, “Biz bu virüsle biraz daha uzun bir süre yaşamaya devam etmeye alışmalıyız” diyor. Yaşam’ın Portresi’nde yönetmen Levent Demirci var. O, kadın sorunlarını öne çıkardığı filmleriyle tanınıyor. İlk uzun  metrajlı filmi Sonbahara Doğru ile adından söz ettirdi. Demirci filmde, ensest, şiddet, eşitsizlik gibi başlıkları ele alıyor.  Gündemin Sesi’nde deneyimli gazeteci Jale Özgentürk var. Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Özgentürk, mesleğe  emek veren ve her kademesinde başarılı işlere imza atan önemli bir isim. Gazeteciliğin güzel zamanlarını gördüğünü belirten  Özgentürk, bugünlerde Türkiye’de gazeteci olmanın gerçekten zor olduğunu söylüyor. Renkli Yaşam’da tam bir bisiklet tutkunu olan meslek mensubu Serdar Murat Akın’ı konuk ettik. Akın, vücudun her  noktasını çalıştıran bisiklet sporunun pek çok yararı olduğunu anlattı.  Duayen meslek mensubu Nail Sanlı’yı da bu sayımızda konuk ettik. İSMMMO’dan TÜRMOB’a kadar meslek odalarında  aktif olan bir isim, Nail Sanlı. Tam 44 yılını mesleğe adamış. Sanlı, “Muhasebe bürolarımız yeni muhasebe düzeninde küreselleşme ve kurumsallaşma olgularına hazır olmalılar” diyor. Yurtdışı gezi sayfamızda seyahatlerde normalleşme sürecini araştırdık. İstanbul’da ise sizi Beylikdüzü ilçesine götürüyoruz. Geçmişte Garden ve Kavaklı isimleriyle anılan Beylikdüzü, günümüzde planlı ve yeşille iç içe yapılaşmasıyla biliniyor... Ayrıca teknoloji, sinema, kitap, dostlarımız, lezzet, kariyer, evim, sağlık, eğitim, mizah ve bulmaca sayfalarımız var.  Keyifli okumalar.

Yücel Akdemir

İSMMMO

YAS AM

TEMMUZ - AĞUSTOS 2020

ISSN: 1306-5653

SAHİBİ İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler  Odası Adına Yücel Akdemir Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Halim Bursalı

YAYINA HAZIRLAYANLAR Nil Demirciler, Ayşegül Emir,  Umut Efe, Kaan Yıldız  basin@ismmmo.org.tr, yasamdergi@gmail.com

Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL

l DANIŞMA KURULU

l BASILDIĞI YER:

Yücel Akdemir, Yahya Arıkan, Ali Haydar Tunç, Erol Demirel, Gülgün Öztürk,  Halim Bursalı, Ethem Yüksel Kahveci, Hakan Ustabaş, Murat Demirtaş,  Turgay Kanarya, Yılmaz Bolgün, Fatma Ölmez, Serdar Çağlayan,   Mithat Erdoğan, Asuman Oymak Çam, Metin Gökdağ, Ayşe Betül Ayaz,  Taner Yüceur, Fatih Tapkan, Güler Güney, Yıldız İrgin, Muharrem Küçükelçi,  Nedim Boz, Engin Mutlu, Bilal Karayazı, Nilgün Saraçer, Nihat Savaş,  Çiçek Yağmur, Ali Ekber Özkan, Volkan Karakoç, Ali Çelik, Tomris Coşgun,  Ahmet Çakır, Tayyar Güler, Senem Dursun Onaran, Gülser Ertekin,  Hasgül Bal, Erdal Aydın, Filiz Bülbül, Mahmut Şahin, İskender Demirci,  Sema Eren, Mustafa İrfan Yalçın, Murat Doğan, Cemal Karaoğlu,  Özlem Gül Er, Sevda Rızvanoğlu, Özbeyi Taşkın, Saadet Gencoğlu,  Yakup Şen, Mahmut Mağat, Hüseyin Biz, Canan Şahan,  Emine Kocakerim, Serdar Murat Akın, Hayrettin Özbakır,  Murat Nail Koçkar, İsmail Öztürk, Nuh Ziyahan Başar

l Yayın Türü: İSMMMO Yaşam; yaşam,  kültür ve güncel haber dergisidir. Yerel  süreli yayındır. İki ayda bir yayımlanır,  3.000 adet basılır.   Dergimizde yer alan yazıların   sorumluluğu yazarlarına aittir.  l Yönetim Yeri ve Yazışma  Adresi: Kurtuluş Caddesi, No: 114,   Şişli- İSTANBUL   Telefon: (0212) 315 84 00,  Faks: (0212) 343 47 80


KAPAK

Yeni normale  hoş geldiniz! Tüm dünyaya yayılan koronavirüs  salgını günlük hayatını etkileyen  ve dolayısıyla küresel sistemin  her noktasına nüfuz eden bir  boyuta ulaştı. Yeni dalgalara karşı  normalleşme çabalarını sürdüren  dünyada yepyeni dinamikler,  yepyeni yaşam modelleri ortaya  çıkmaya başladı… Maskeli, sosyal  mesafeli, öpüşmenin, sarılmanın  olmadığı yeni hayatımızda devamlı  yeni dalga beklentisiyle farklı bir  döneme giriyoruz…

18

İÇİNDEKİLER

R Ö P O R T A J

‘Yeni döneme hazır olmalıyız’ İSMMMO’dan TÜRMOB’a kadar sektörün önde gelen meslek odalarında aktif olan  bir isim, Nail Sanlı. Tam 44 yılını mesleğe adamış. Sektörün sevilen duayenlerinden  biri… Halen mesleği sürdüren ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif görev  alan Sanlı, “Muhasebe bürolarımız yeni muhasebe düzeninde  10 küreselleşme ve kurumsallaşma olgularına hazır olmalılar” diyor.

Z İ R V E D E K İ L E R

‘Eskiye dönüş yok, yeni formatlar bulunacak’ Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı maske, hijyen ve sosyal mesafe konusunda  ısrarlı bir tutum içinde ve normalleşme döneminin eskiye dönüş olarak  algılanmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr.  14 Tevfik Özlü, önümüzde 4 senaryoluk bir süreç olduğunu söylüyor.


DOSYA

R E N K L İ   Y A Ş A M

‘Hayat bisiklete binmek gibidir’

Pandemide 65 yaş üstü Koronavirüs sürecinden en çok etkilenen kesim 65  yaş üstü oldu. Bu yaşa ilişkin yasaklar son dönemde  esnetilse de Türkiye’de sayıları 7.5 milyonu aşan 65  yaş ve üzeri kesimin pandemi döneminde  28 yaşadıkları sorunlara mercek tuttuk...

“Hayat bisiklete binmek gibidir. Dengede durabilmek için  sürekli ilerlemek gerekir…” Tam bir bisiklet tutkunu olan  meslek mensubu Serdar Murat Akın, bu sözü hatırlatıyor. O  yıllardır yaptığı meslek yanında bisiklete gönül vermiş bir  isim. Akın, bisiklet sporunun vücudun her noktasını çalıştırdığını, her türlü sağlık sorununun  30 üstesinden gelinmesini sağladığını vurguluyor.

6 2 .   G Ü N

6

İSMMMO HABER

8

SAĞLIK

40

E Ğ İ T İ M

42

DOSTLARIMIZ

44

L E Z Z E T

46

EVİM EVİM

48

G E Z İ   -   D Ü N YA

50

G E Z İ   -   İ S TA N B U L

54

SİNEMA

58

K İ TA P

60

T E K N O   -   YA Ş A M

62

MİZAH

64

GÜNDEMİN SESİ

‘Türkiye’de gazeteci  olmak gerçekten zor’ Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi  Müdürü Jale Özgentürk,  mesleğe emek veren ve her  kademesinde başarılı işlere  imza atan önemli bir isim. Özgentürk, “Gerçek gazetecilik  zor iştir Türkiye’de. Dünyada  en fazla gazetecinin tutuklu  olduğu ülke olarak dünyanın  gündemindeyiz”  diyor.  22

YAŞAMIN PORTRESİ

‘Kadınların çığlıkları  ve hıçkırıkları var’ Levent Demirci, kadın  sorunlarını öne çıkardığı  filmleriyle tanınan bir  yönetmen. İlk uzun metrajlı  filmi Sonbahara Doğru ile  adından söz ettirdi. Demirci,  filmde ensest, şiddet, kadın  erkek eşitsizliği gibi başlıkları  ele alıyor. Demirci, “O seslerini  çıkarmaya bile cesaret  edemeyen kadınların çığlıkları,  hıçkırıkları var  filmimde” diyor. 32


Denizcilik ve Kabotaj  Bayramı kutlu olsun!  Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonlarla yabancı ülke gemilerine  tanıdığı kabotaj ayrıcalığı Lozan Barış Antlaşması’yla 1923 yılında  kaldırıldı. 20 Nisan 1926 tarihinde de kabul edildi. Kabotaj Kanunu 1  Temmuz 1926’da yürürlüğe girdi.  ‘Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile  kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk Vatandaşları ve Türk Bayrağı  taşıyan gemilerce yapılır’ hükmünü getiren bu kanunla yabancılara  açık olan bu faaliyetlerin bundan böyle sadece Türkiye Cumhuriyeti  vatandaşlarının yapabileceği belirtildi. Bu nedenle her yıl 1 Temmuz  gününü ‘Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’ olarak kutluyoruz. Bu yıl Kabotaj Kanunu kapsamında milli bayram ilan edilen Denizcilik ve Kabotaj  Bayramı’nın 94’üncü yıldönümü.   Bu yasaya göre akarsularda, göllerde, Marmara Denizi ile  boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman,  koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden  araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve  benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi.

Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları  arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi. Kabotaj, bir devletin  kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu  ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması millî ekonomiye önemli  bir katkı sağlayacağından, devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj  yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası sözleşmelerde de  kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır.

62. GÜN

Demokrasi ve Milli  Birlik Günü’nün 3. Yılı 15 Temmuz 2016 gecesi Fetullahçı  Terör Örgütü (FETÖ) tarafından darbe girişimi  düzenlenmeye çalışıldı. Başarısız darbe girişimi  esnasında hayatını kaybeden 240’ı aşkın sivil,  polis ve askeri anmak için 2017 yılında, 15  Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak  ilan edildi. İlk kez 15 Temmuz 2017’de kutlanan

6 l İSMMMO YAŞAM

Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde Türkiye  Büyük Millet Meclisi (TBMM) özel gündemle  toplandı. Türkiye’nin tüm illerinde gün boyu  ‘demokrasi nöbeti’ tutuldu. İstanbul Kısıklı,  Altunizade ve Çengelköy’den başlayan ve binlerce kişinin katıldığı Milli Birlik Yürüyüşü, 15  Temmuz Şehitleri Köprüsü üzerinde kurulan  etkinlik alanında son buldu. Cumhurbaşkanı

Recep Tayyip Erdoğan tören alanında bir  konuşma yaptı. 16 Temmuz’un ilk saatlerinde Ankara’daki Birinci Meclis Binası’ndan başlayıp  TBMM’de sona eren Milli Birlik Yürüyüşü  düzenlendi. TBMM önünde cumhurbaşkanı ve  meclis başkanının da katıldığı bir anma töreni  yapılmıştı.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


Haber verme  Türk milleti asla  özgürlüğünün  yıldönümü esir edilemez! Türk ulusunun tarihi zaferlerle dolu.... Bunlardan biri de 30 Ağustos  zaferi. Bu zafer, Türk milletinin asla esir edilemeyeceğini, semaları süsleyen  Türk Bayrağı’nın gönderden indirilemeyeceğini bütün dünyaya ilan eden bir zaferdir. Namusumuzu ve mukaddes değerlerimizi düşman saldırısından kurtaran  bu zafer, esaret altında bulunan diğer Müslüman milletlere de ilham kaynağı  olmuştur. 30 Ağustos 1922’de, Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’u anmak için Türkiye Cumhuriyeti  ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde her yıl 30 Ağustos günü Zafer Bayramı  olarak kutlanır. Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık  Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir’e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922’de  İzmir’in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtarılmıştı. İşgal  birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de 30 Ağustos  sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder...

Deprem gerçeği  unutulmamalı!

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

62. GÜN

Türkiye bir deprem ülkesi ve depreme hazırlıklı olmak gerek. Ülkemizi  yasa boğan, binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan 17 Ağustos 1999’da meydana  gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 21  yıl geçti. Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan Marmara Depremi, Kocaeli,  Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova’da büyük can ve mal kaybı ile yıkıma neden olmuştu. Resmi verilere göre, 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken  on binlerce kişi yaralanmıştı. Depremde, 35 bin 180 konut, 5 bin 770 iş yeri  yıkıldı ya da ağır hasar gördü. 40 bin 757 konut, 6 bin 57 iş yeri orta, 45 bin  86 konut ve 6 bin 128 iş yeri de hafif hasarlı olarak kayıtlara geçti. Uzmanlar deprem kuşağında yer alan ülkemizde depreme karşı hazırlıklı  olunması ve çürük yapı stokunun bir an evvel yenilenmesi konusunda uyarılarda bulunuyor. Deprem gerçeğini unutmadan depreme karşı tedbirler alınmalı...

Türkiye’nin gazetecilik tarihinde önemli bir yeri  olan Türk basınında sansürün kaldırılması olarak kutlanan  Gazeteciler ve Basın Bayramı, her yıl 24 Temmuz tarihinde  kutlanıyor. Bu günün önemi şöyle; Osmanlı İmparatorluğu  zamanında çıkan tüm gazeteler sansür memurlarının kontrol  ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu. Türk basınında sansürün ilk uygulandığı tarih ise 10 Mayıs 1876’dır.  24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet yürürlüğe  girdikten sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde  ‘sansürün kaldırılması’ olarak adlandırılıyor.   10 Haziran 1946’da kurulan Türkiye Gazeteciler  Cemiyeti, bir basın günü oluşturmayı planladı. Türkiye’de  ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan  bu güne Basın Bayramı adı verilecekti. Ancak ilk gazete  konusunda çeşitli görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş  birliği sağlanamamış, daha sonra Falih Rıfkı Atay tarafından  bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri  ortaya atılmış ve kabul edilmiştir. Türkiye’de Basın Bayramı  özellikle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önderliğinde Bâb-ı  Âli ile kutlanmakla birlikte her il ve bazı ilçelerde de Basın  Bayramı ayrı ayrı kutlanmaktadır.

İSMMMO YAŞAM l 7


İSMMMO HABER

‘Pandemi süreci mesleğimizin  önemini bir kez daha gösterdi’ Oda başkanımız Yücel Akdemir, web  sitesi üzerinden meslektaşlar için bir mesaj  yayınladı. Mesajda şunları vurguladı: “Kötü günleri geride bıraktığımız ve  eski değil de yavaş yavaş yeni normale dönmeye başladığımız bu günlerde, öğrendiğimiz  en büyük gerçeklik; pandemi dönemindeki  uygulamaların bir kısmının artık hayatımızın  bir parçası olmaya başlayacağıdır. Tüm sağlık  çalışanlarına gönülden teşekkürler. Mayıs ayındaki sokağa çıkma yasaklarından meslek mensuplarımız muaf tutulmuşlardır. Pandemi süreci, mesleğimizin ve  meslektaşımızın toplum için ne kadar önemli  olduğunu bir kere daha kanıtlamış oldu. Ülke  ekonomisinin adeta temel taşı olduğumuz bir  kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Covid-19 pandemisinin neden olduğu  benzeri görülmemiş bu sürecin, muhasebe ve  denetim alanında faaliyet gösteren meslek  mensuplarımız da dahil olmak üzere dünyadaki çoğu meslek üzerinde etkileri olmuştur.  Hükümetler tarafından virüsün yayılmasını  kontrol etmek için zorunlu kısıtlamalar,  sokağa çıkma kısıtlamaları ve işyeri kapatma  önlemleri alındığından bireyler mümkün  olduğunca evden çalışmak zorunda kaldılar.  Meslektaşlarımız da; mükelleflerine, bankalara, vergi dairelerine hatta kendi ofislerine bile  gidemeden çalışmalarının büyük bir kısmını  uzaktan tamamlamak zorunda kaldılar.

DİJİTALE HIZLI ADAPTASYON Bütün bu zorluklara olumlu yönde bakacak olursak; son yıllardaki dijital dönüşüm  uygulamaları sayesinde mali müşavirler için

8 l İSMMMO YAŞAM

Başkan Yücel Akdemir muhasebe ve denetim alanında çalışan meslektaşlarımızın daha dijital olmaları gerektiğinin farkında olmaları ve diğer sektörlere göre  teknolojik yatırım meslek mensuplarının yeni  koşullara nispeten daha hızlı adapte olmasını  sağlamıştır. Sempozyumlarımıza, panellerimize, toplantılarımıza konu olan dijitalleşme belki de beklentilerimizin de ötesinde çok daha  hızlı ve kaçınılmaz bir şekilde iş hayatlarımıza  girmiş oldu. Haziran ayının mesleğimiz açısından  çok büyük bir önemi bulunuyor. 1 Haziran  1989 yılında kabul edilen Meslek Yasamız,  13 Haziran 1989 tarihinde Resmi Gazete’de

yayımlanarak hayata geçmiştir. Mesleğimizin  yasal statüsünü kazanmasının 31’inci yılında;  Meslek Yasamızın Yasalaşmasında emeği geçenlere gönül dolusu teşekkür ederiz. Çeyrek  asırı çoktan geçiren Mesleğimiz ve Odalarımız  bunca yıl içerisinde çok yol kat etti. Sayımız  artık yüz binleri geçmiş durumda. Mesleki  sorumluluğumuzun bilincinde geleceğe güvenli  adımlarla yürümeye hep birlikte devam edeceğiz. Bu vesileyle İSMMMO ailesi olarak yaz  döneminde meslektaşlarımıza ve stajyerlerimize başarılı, sağlıklı ve mutluluk dolu günler  dilerim.”

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


VERBİS’e  Online eğitim ve  kayıt süresi  seminerler sürüyor uzatıldı Kişisel Verileri Koruma Kurumu Veri Sorumluları Sicil  Bilgi Sistemi’ne (VERBİS) kayıt süreleri uzatıldı. Odamız  web sitesinden yapılan açıklamada şöyle denildi: “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gösteren Covid-19  virüs salgını nedeniyle bazı işyerlerinin fiziksel olarak  kapalı olduğu veya uzaktan / dönüşümlü çalışma modeli  uygulandığı, bu nedenle veri sorumlularınca kişisel veri  işleme envanteri hazırlama çalışmalarının yapılamadığı  ve Veri Sorumluları Siciline (Sicil) kayıt yükümlülüğünün  süresinde yerine getirilemediği gerekçesiyle Sicile kayıt  sürelerinin uzatılmasına ilişkin Türkiye Odalar ve Borsalar  Birliği (TOBB) ile muhtelif sektör temsilcileri tarafından  Kuruma intikal ettirilen taleplerin değerlendirilmesi neticesinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 23/06/2020  tarihli ve 2020/482 sayılı kararı açıklandı.

NE KADAR SÜRE VAR?

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

BÜYÜK GEÇİŞ BAŞLADI İSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Halim Bursalı, Türkiye’de 2010 yılında e-Fatura’nın başladığını anımsatarak, “Sonra e-Defter yasal zemine oturdu. Bugüne kadar  70 bin mükellef geçti. 120 bin e-Arşiv faturaya geçiş var. 1 Temmuz 2020’de ise büyük  geçişi yaşadık. E-uygulamalarda en büyük rolü biz mali müşavirler oynadık. Bu işin  yönlendirilmesinde mali müşavirler her türlü yeniliğe ayak uydurdu. Biz zaten yeniliğe  açık bir camiayız. Bizim de kendimizi bu yeniliğe hazırlamamız gerekiyor. Artık  beyanname müşavirliği yakın gelecekte sona erecek. İyi analiz yaparak kendimizi bu  yeniliğe adapte etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

İSMMMO HABER

Yıllık çalışan sayısı 50’den çok veya yıllık mali  bilanço toplamı 25 milyon TL’den çok olan gerçek ve tüzel  kişi veri sorumluları ile yurtdışında yerleşik gerçek ve tüzel  kişi veri sorumlularının Sicile kayıt yükümlülüğünü yerine  getirmeleri için belirlenen sürenin 30.09.2020 tarihine,  yıllık çalışan sayısı 50’den az ve yıllık mali bilançosu 25  milyon TL’den az olup ana faaliyet konusu özel nitelikli  kişisel veri işleme olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının Sicile kayıt yükümlülüğünü yerine getirmeleri için  belirlenen sürenin 31.03.2021 tarihine, kamu kurum ve  kuruluşu veri sorumlularının Sicile kayıt yükümlülüğünü  yerine getirmeleri için belirlenen sürenin 31.03.2021  tarihine kadar uzatılmasına, anılan kararın kurum internet  sayfasında duyurulması ve Resmi Gazete’de yayımlanmasına oybirliği ile karar verilmiştir.”

İSMMMO TV üzerinden seminerler ve eğitimler sürüyor. İSMMMO TV üzerinden  verilen eğitimlerden biri ‘Son Güncellemelere Göre e-Uygulamalar ve Özellikli Konular’  oldu. Seminerin açış konuşmasını oda başkanımız Yücel Akdemir yaptı. Moderatörlüğü  İSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Halim Bursalı gerçekleştirdi. Konuşmacılar ise İSMMMO  Eğitim Müdürü İnci Şalcı ve İstanbul TESMER Eğitmeni Mustafa Gün oldu. İki konuşmacı  01.07.2020 tarihinde yürürlüğe girecek belgeler, e-Defter Berat Dosya Yükleme Tarihleri, e-Defter, e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-İrsaliye konularında bilgiler verdiler. Oda başkanımız Yücel Akdemir, online eğitimlerin bundan sonra da süreceğini  ve TESMER tarafından bütün ilçelerde verileceğini söyledi. Koronavirüsle mücadele  sürecinin bitmediğini rehavete kapılmamak gerektiğini dile getiren Akdemir, “Bu süreçte belki de en  tehlikeli aylardayız. Tedbiri elden bırakmamamız  gerekiyor. Bununla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Tek yolu tedbiri elden bırakmamak, imkanlar  ölçüsünde de evde kalmaktan geçiyor. Yüz yüze  eğitimin yerini hiçbir şey tutmaz. Ama yavaş yavaş  bu süreçte teknolojiden faydalanarak interaktif,  online eğitimlere hazırlanmamız gerekiyor. Meslek  mensuplarının işleri yanında temmuz ayında  stajyerlerle de sınavlarda birlikte olacağız. Her türlü tedbiri alıyoruz. Stajyerlerimizin  hiçbir endişesi olmasın. Dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ticaret, tarım, imalat  gibi muhasebe de değişecek. Bu çerçevede değişiklikler başladı. Aslında 4-5 yıl önce  değişiklikler başlamıştı. Bundan sonraki süreçte e-uygulamalara biraz daha sıcak  bakmamız lazım. Yeni e-uygulamalar da geliyor. Bu süreci omuz omuza aşacağımıza  inanıyoruz. Bu online eğitimler devam edecek. Benzer eğitimleri önümüzdeki dönemde  38 ilçede yapmayı planlıyoruz. TESMER planlamalarını yapıyor” dedi.

İSMMMO YAŞAM l 9


‘Yeni döneme hazır olmalıyız’ İSMMMO’dan TÜRMOB’a kadar  sektörün önde gelen meslek  odalarında aktif olan bir isim,  Nail Sanlı. Tam 44 yılını mesleğe  adamış. Sektörün sevilen duayenlerinden biri… Onun vergi,  muhasebe ve mesleki konularda  yayınlanmış çok sayıda makalesi  de var. Halen mesleği sürdüren  ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alan Sanlı,  “Muhasebe bürolarımız yeni  muhasebe düzeninde küreselleşme ve kurumsallaşma olgularına  hazır olmalılar” diyor.

R Ö P O RTA J

NİL DENİZ DEMİRCİLER

10 l İSMMMO YAŞAM

O, mesleğin duayen isimlerinden. Dile  kolay tam 44 yıl…. Oda ve birliklerdeki görevleriyle de herkesin tanıdığı ve sevdiği bir isim  oldu... Nail Sanlı’dan bahsediyoruz. Uzun yıllar Türkiye Serbest Muhasebeci  Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler  Odaları Birliği (TÜRMOB) başkanlığı, başkan yardımcılığı ve genel sekreterliği görevini yürüttü.  İSMMMO’da da üç dönem genel sekreter olarak  görev yaptı. Mesleğin, doğuşundan gelişimine,  örgütlü hale gelmesine kadar her aşamasına  tanıklık eden nadir insanlardan biri. Ayrıca vergi, muhasebe ve mesleki  konularda yayınlanmış çok sayıda makalesi var.  Halen İstanbul’da yeminli mali müşavir olarak  çalışmalarını sürdürüyor. Sanlı, Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi  mezunu... 1976’da özel sektörde başladığı mes-

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

Muhasebecilik mesleği teknoloji  çağı ile birlikte nasıl değişim gösteriyor? Meslektaşlarımız dijital dönüşümden  etkilendi ancak bu değişimlere hızlıca adapte  olmayı başarıyorlar. Teknolojik gelişmelerle  birlikte hem daha hızlı hem de daha verimli bir  şekilde işlerimizi tamamlar hale geldik. Mesleki  faaliyet için gerekli olan yazılımların, donanımların, başka bir ifadeyle yapay zekanın birçok  meslektaşımızı işsiz bırakacağı ifade ediliyor.  Bu düşünceye katılmıyorum. Muhasebe mesleği  elbette hep var olacak ancak hem meslek hem  de meslektaşın rolü kısmen değişecektir. Bu  değişim bir süredir zaten var, önemli olan bizim  devam eden bu sürece gerektiği gibi uyum  sağlamamız. Yapay zeka ürünlerinin sonucunda  ortaya çıkan raporları iyi okuyabilen, iyi yorumlayabilen, geleceği öngören kişiler olmalıyız.  Değişim ve dönüşümden korkmadan, yaşanan  gelişmeleri bir tehdit olarak görmemeli, uzmanlık alanlarımızı kullanarak kendimiz için fırsata  çevirmeliyiz Önümüzdeki dönemde meslekte  nasıl bir değişim bekliyorsunuz? Muhasebe mesleği günümüzde küresel  düzeyde önemli değişim, dönüşüm ve gelişim

süreci içinde. Covid-19 salgını bu değişim ve dönüşümü daha da hızlandırdı. Mesleğimizin yeni  dönem ve geleceğine yön veren temel dinamikleri uluslararası gelişmelere paralel olarak şu  şekilde sıralamak mümkün; meslekte dijitalleşme ve elektronik dönüşüm (e-uygulamalar),  meslekte uzmanlaşma, meslekte yeni açılımlar,  küreselleşme ve kurumsallaşma... Belirttiğim bu  eğilimler birbiriyle ilişkilidir. Bu eğilimler mesleğin geleceğine şekil verecek temel dinamikleri  göstermektedir. Muhasebe mesleği yeniden  tasarlanmaktadır. Mesleki uzmanlaşma ve yeni  alanlar mesleğin uluslararası sınırları aşması ve  global düzeyde gerçekleştirilebilir bir meslek  olmasına neden olmaktadır. Yoğun mesleki  rekabet ortamında kurumsallaşmanın önemi bir  kat daha artmaktadır. Muhasebe bürolarımız  yeni muhasebe düzeninde uluslararasılaşma ve  kurumsallaşma olgularına hazır olmalıdırlar.  Globalleşme sürecinde sınır ötesi  faaliyetlerin yoğun bir şekilde gerçekleştirilmesi  muhasebe mesleğine atfedilen önemi artırmıştır.  Bu durum meslekte uzmanlaşmayı da ön plana  çıkarmaktadır. Meslekte uzmanlaşma, uluslararası düzeyde yeni alanlar ve pazarları meslek  mensuplarının önüne yeni fırsatlar ve mesleki

R Ö P O RTA J

leğini1984’ten beri serbest olarak sürdürüyor.  1988’den bu yana aktif olarak MMMB Kadıköy  şubesinde, meslek yasasının yürürlüğe girmesiyle de İSMMMO bünyesinde meslek mücadelesinin içinde yer aldı. 1992-1998 arasında İSMMM  Odası sekreterliği,1998-2000 döneminde  Çağdaş Muhasebeciler Vakfı başkanlığı, 20002008 arasında TÜRMOB genel sekreterliği,  2008-2010 döneminde TÜRMOB genel başkan  yardımcılığı ve 2010-2016 arasında TÜRMOB  Genel Başkanlığı görevlerini yürüttü...  Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu’nda (IFAC) Gelişmekte Olan Ülkeler Komitesi  (DNC) üyeliği ve 2016’da İstanbul’da gerçekleştirilen 17. Dünya Muhasebe Kongresi’nin genel  sekreterliğini yaptı. Kurucularından biri olduğu  Mali Müşavirlik Eğitim Vakfı (MEV) mütevelli  heyet üyesi olarak başkan yardımcılığı, Türkiye  Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek  Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV)  başkan yardımcılığı görevini veMardinliler  Eğitim ve Dayanışma Vakfı (MAREV) yönetmenler kurulu üyeliği görevini yürütüyor. Sanlı,  halen İstanbul’da Yeminli Mali Müşavir olarak  çalışıyor. Nail Sanlı ile mesleği ve yeni döneme  ilişkin beklentilerini konuştuk.

İSMMMO YAŞAM l 11


R Ö P O RTA J

MARDİN’DE  DOĞDU

KOLEKSİYON  TUTKUSU

1957 yılında Mardin  merkezde doğan Nail Sanlı,  1981’de Ege Üniversitesi İşletme  Fakültesi’nden mezun oldu. 1976  yılında özel sektörde başladığı mesleki faaliyetini 1984’ten  beri serbest olarak sürdürüyor.  Halen İstanbul’da Yeminli Mali  Müşavir olarak çalışan Sanlı, evli  ve iki çocuk babası.

Ailesi ve çocuklarıyla vakit  geçirmek, seyahat etmek, araba  kullanmak, kitap okumak, sinema  ve tiyatro oyunlarını izlemek,  müzik dinlemekten keyif alan Nail  Sanlı, aynı zamanda koleksiyonerlik de yapıyor. Eski oto maketleri  ile tesbih koleksiyonunu geliştirmek  Sanlı’nın başlıca hobileri arasında  yerini alıyor.

açılım olanakları olarak çıkarmaktadır. Global  muhasebe mesleğinin bir parçası olabilmenin  ön koşulu ise kurumsallaşmaktan geçiyor.  Globalleşme sektörde rekabete  nasıl yansıyor sizce? Günümüzde işletmelerin muhasebe  kayıtlarına ve dolayısıyla finansal tablolarına  temel oluşturan işlemler son derece karmaşıklaştı, hacim ve sayı olarak daha önceleri  belki hayal bile edilemeyecek boyutlara ulaştı.  İşlemlerin sayı ve hacim olarak bu derece  büyümesi ve aynı zamanda iş süreçlerinin de  karmaşıklaşmasıyla birlikte finansal tabloların  hazırlanmasında ve bağımsız denetiminde  teknoloji kullanımı doğal bir ihtiyaç halini aldı.  Elektronik bilgi ortamı muhasebenin ve denetimin genel amacını ve kapsamını değiştirmedi;  mesleki uzmanlaşma ve yeni alanlar, mesleğin  uluslararası sınırları aşması ve global düzeyde  gerçekleştirilebilir bir meslek olmasını sağladı.  Meslekte yoğun rekabet ortamında kurumsallaşmanın önemi bir kat daha artmakta.

12 l İSMMMO YAŞAM

Öyle ki, muhasebe bürolarımız yeni muhasebe  düzeninde uluslararasılaşma ve kurumsallaşma olgularına hazır olmalılar. Globalleşme  sürecinde sınır ötesi faaliyetlerin yoğunlaşması  muhasebe mesleğinin önemi artırıp meslekte  uzmanlaşmayı da ön plana çıkarıyor. Meslekte  uzmanlaşma uluslararası düzeyde yeni alanlar  ve pazarları meslek mensuplarının önüne yeni  fırsatlar ve mesleki açılım olanakları çıkarıyor.

DUVARLAR AŞILIYOR Meslek mensupları globalleşme sürecinde rekabetin arttığı bu süreci sizce  yeterince iyi takip edebiliyorlar mı? Artık bazı meslek mensupları; vergi  ve mevzuata uyum gibi geleneksel alanlarda  hizmetler veren önemli firmalar kuruyor.  Bazıları ise, başta bağımsız denetim olmak  üzere şirket derecelendirme ve değerleme,  kurumsal yönetim ve derecelendirmesi, adli  muhasebecilik, hile denetimi, entegre raporlama, vergi risklerinin değerlendirmesinin yanı

sıra eğitim, finansal planlama ve yeni finansal  raporlama uygulamaları ile ilgili danışmalık  yapma gibi katma değeri yüksek hizmetlere  yöneleceklerdir. Her geçen gün dünya küçük  bir köy haline geliyor; iletişim olanaklarının  artması, yeni bilgi iletim ve işletim sistemleriyle  ulusal sınırlar ve duvarlar aşılıyor, küresel iş  olanakları genişliyor. Bu yapı içinde mesleğimiz  artık uluslararası bir yapıya büründü. Böyle  bir dönemde global muhasebe mesleğinin bir  parçası olabilmenin ön koşulu ise kurumsallaşmaktan geçiyor. Kurumsallaşma; kurumsal  değerlere sahip olmak, ilkeli ve etik davranış  kurallarını benimsemek, hesap verebilir ve  şeffaflıktan yana olabilmektir. Bu yaklaşım ve  kurumsallaşma yönetim tarzına da yansımalı  ve kurumsal yönetim anlayışı benimsenmelidir. Koronavirüs süreci sizce mesleği  nasıl etkiledi? Dünyada ve ülkemizde yaşanan  olumsuzluklardan mesleğimiz de etkilendi.  Çok steril ve kontrollü yaşanması gereken

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

mensupları hizmetlerinin karşılığını tam  talep etmelidirler. Sizce mesleğin olmazsa olmazları neler? Dürüstlük ve güvenilirliğin mesleğimizin olmazsa olmaz koşulu olduğunu  unutmasınlar. Son dönemdeki ekonomik  ve teknolojik gelişmelerin bir yansıması  olarak önümüzdeki dönemde, bireysel  olarak hizmet sunan muhasebeciler ve  küçük muhasebe büroları, hem düzenlemelerin önemli ölçüde yoğunlaştığı  ve sıkılaştığı hem de müşterilerin daha  kaliteli ve farklı hizmetler almak için  sürekli artan talepleriyle dolu olan bir  pazar içerisinde mücadele edeceklerdir. Bu  yüzden meslekte uzmanlaşma başka bir  önemli konu. Hangi konularda uzmanlaşmalarını önerirsiniz? Muhasebe mesleğinin yeni ve  popüler uzmanlık alanlarından Değerleme  Uzmanlığı, Derecelendirme Uzmanlığı, İç  Denetim ve İç Denetim Uzmanlığı, Bağımsız Adli Muhasebe Uzmanlığı, Sorumluluk  Muhasebesi Uzmanlığı, Çevre Muhasebesi  Uzmanlığı, Karbon Muhasebesi Uzmanlığı,  Finans Matematiği ve Uzmanlığı (Aktüer),  E-ticaret Muhasebe Uzmanlığı, Bilişim  Teknolojileri Denetim Uzmanlığı, İhtilaflı  İşler Muhasebesi Uzmanlığı, Kalite Güvence Uzmanlığı gibi uzmanlık alanlarından  en az birisinde uzmanlaşsınlar. Özellikle  günümüzde Entegre Raporlama tüm dünyada kabul gören ve aranan bir uzmanlık  alanıdır. Yeni düzende raporlama sadece  finansal değerlerin raporlanmasından  öteye finansal olmayan ekonomik, sosyal,  kültürel ve çevre değerlerinin de raporlamasını öngörüyor. Yani işletmelere bir  bütün gözüyle bakılması ve raporlanması  isteniyor. Önümüzdeki süreçte bu konu da  mesleğimizde önemli uzmanlık alanlarından biri olacaktır.

İSMMMO  MESLEĞİN LİDERİ İSMMMO’nun faaliyetlerini nasıl buluyorsunuz? İSMMMO kuruluşundan beri mesleki gelişmenin  liderliğini yapan önemli bir odamızdır. Mesleki örgütlenme, meslek mücadelesi, sosyal ve toplumsal konulara  duyarlılık açısından lokomotif olan İSMMMO sorunların  tespiti ve çözümüne yönelik önemli çalışmalar yaptı.  TÜRMOB’a önemli raporlar hazırlayan, görüş bildiren  Türkiye’de üye sayısı açısından en büyük odamızdır.  Mesleki eğitim açısından İSMMMO kuruluşundan itibaren  kendine özgü bir model geliştirip eğitmenlerle eğitim  sürecini başlattı. Meslek içi eğitimlerde, spesifik konular  ve uzmanlık alanlarında meslek mensuplarına belli  programlar ve organizasyonlar çerçevesinde eğitimler verilmesini sağladı. Bu eğitim modelinde yetişen  eğitmenler İSMMMO veya TÜRMOB görevlendirmeleri  ile değişik illerde de mesleki eğitimlere halen katkı  sağlamaktadır. Bu model daha sonra TÜRMOB tarafından  da benimsenmiş olup halen TESMER kanalıyla Türkiye  genelinde mesleki eğitimler gerçekleştirilmektedir.

YAYINLARI  ÖRNEK OLUYOR İSMMMO’nun bütün faaliyetlerinin özellikle basılı  ve görsel yayınları, web sayfasının çok ilgi çektiğini ve  örnek olduğunu belirten Nail Sanlı, İSMMMO’nun bu faaliyetlerinin sadece kendi üyeleri tarafından değil, diğer  illerin üyelerince de ilgiyle takip edildiğini vurguluyor.  Sanlı, “İSMMMO’nun eski bir yöneticisi ve TÜRMOB’da  uzun yıllar görev yapan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki genel anlamda bir mesleki görüş veya rapor  hazırlarken İSMMMO’nun o konuda bir görüşü veya  önerisi yoksa birşeyleri eksik hissedersiniz ve mutlaka  görüşüne ihtiyaç duyarsınız. İSMMMO’nun kurumsal  tezgahından geçmek önemli bir deneyim ve kariyerdir”  diye konuşuyor.

R Ö P O RTA J

bir dönemde meslektaşlarımız yoğun bir  şekilde evrak ve belgelere temas etmek  zorunda kaldı. Herkesin evde kalmayı  tercih ettiği bu dönemde meslektaşlarımız  işlerini yetiştirmeye, müşterilerine, devlete  karşı sorumluluklarını yerine getirmeye  çalıştılar. Sokağa çıkma kısıtlılık hallerinde  herkes evinde koronavirüsten korunmaya  çalışırken meslektaşlarımız tebliğ ve  genelgelerle muaf tutuldu. Belki de ilk  defa mesleğimizin ne anlama geldiğini  ve ülke ekonomisi ile milli gelir açısından  ne kadar önemli bir görev yaptığımızı  anlatma ve devlet yetkililerinin de bunu  anlama fırsatı oldu. Mesleğimizin önemi  ortaya çıktı. Birçok meslektaşımız koronavirüse yakalandı ve tedavi gördü. Sağlık  çalışanlarından sonra en çok kayıp veren  meslek gruplarından biri olduk. Bu açıdan  acımız büyük.  Yeni nesil muhasebecilere  gelecekte başarılı olabilmeleri için  tavsiyeleriniz neler? Genç meslektaşlarıma ilk tavsiyem  mesleklerini sevsinler. Planlı, programlı ve  disiplinli olsunlar. Mali müşavirlik mesleğinde sürekli bir dinamizm söz konusu. Bu  nedenle güncel mevzuatı takip etmek ve  uygulamak için okumayı ihmal etmesinler.  Müşterilerinin rutin işleri ve ifade ettikleri  ihtiyaçları dışında farkında olmadıkları  sorunlarını ve ihtiyaçlarını tespit ederek  gerektiğinde çözüm önerilerini sunmalılar. Yaratıcı olsunlar ve kendilerine güvensinler, meslekte uzmanlaşsınlar. Ayrıca,  bugün sınırların kalmadığı günümüzde bir  yabancı dil öğrensinler. Bu durum onlara  rekabet avantajı sağlayacak ve daha güçlü  bir konumda olmalarının yolunu açacaktır.  Mali müşavirlik mesleği birçok meslekten  daha çok fedakarlık isteyen bir meslektir.  Kendinize ve ailenize ayırdığınız zaman  çok kısıtlıdır. Yani hem mali müşavir hem  de ailesi fedakardır. Bu nedenle meslek

İSMMMO YAŞAM l 13


Türkiye’de, Covid-19  sürecinde normalleşme  adımları ile birlikte vaka  sayılarında az da olsa  dalgalanma var.  Bilim  Kurulu ve Sağlık Bakanlığı  özellikle maske, hijyen ve  sosyal mesafe konusunda  ısrarlı bir tutum içinde  yer alırken, normalleşme  döneminin eskiye dönüş  olarak algılanmaması  gerektiğine dikkat çekiyor.  Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr.  Tevfik Özlü, önümüzde 4  senaryoluk bir süreç olduğunu  ve yeni formatlara ihtiyaç  duyulduğunu kaydediyor.

ZİRVEDEKİLER

Eskiye dönüş yok,  yeni formatlar bulunacak

14 l İSMMMO YAŞAM

UMUT EFE

mızın vazgeçilmez birer parçası  olacağına işaret edilirken, aşı

Koronavirüs salgınında

ve ilaç tedavisi bulunana kadar

1 Haziran itibarıyla yeni normal-

tedbirli normalleşme süreci de

leşme dönemine resmi olarak

adım adım sürecek. Bilim Kurulu

adım atıldı. Bu süreçte vaka

Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü,

sayılarında dalgalı bir seyir söz

normalleşme sürecinin eskiye

konusu. Maske, el hijyeni ve

dönüş olarak algılanmaması

sosyal mesafenin artık hayatı-

gerektiğine dikkat çekerek,

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


önümüzde 4 senaryoluk bir süreç olduğunu ve  yeni formatlara ihtiyaç duyulduğunu kaydediyor. Sosyal medya hesaplarından da gelecek  sürece dair bilgilendirmelerde bulunarak soru  işaretlerine yanıt veren Özlü, “Öyle görünüyor  ki biz bu virüsle birlikte biraz uzun bir süre  yaşamaya devam etmeye alışmalıyız. Çünkü  etkili bir ilacı bulunmadı. Bir altı ay ya da 1  yıl belki de daha uzun bir süre bulunacağa  da benzemiyor. Dolayısıyla bu süre içinde  eski rutinlerimize dönemeyiz, yeni formatlar  oluşturmamız gerekiyor. Yeni normaller  oluşturmamız gerekiyor. Eskisi gibi kalabalık  organizasyonlar, toplantılar, düğünler, mevlütler, sözler, nişanlar, günler, partiler, kutlamalar,  organizasyonlar yapamayız. Bunlarda yeni  formatlar bulmamız gerekiyor” sözleri ile yeni  normalin koşullarına ışık tutuyor…

4 İHTİMALLİ NORMALLEŞME

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

TEVFİK ÖZLÜ  KİMDİR? 1963 Aydın doğumlu. İlk ve orta  öğrenimini Aydın’da tamamladı. Uludağ  Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu.  Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs  Hastalıkları Anabilim Dalında uzmanlık  eğitimi aldı. Uzmanlık sonrası Elazığ  Devlet Hastanesi’nde zorunlu hizmetini  yapıp Karadeniz Teknik Üniversitesi  Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim  Dalında yardımcı doçent olarak öğretim  üyeliğine başladı. Bir yıl sonra Göğüs  Hastalıkları Anabilim Dalını ve 2011’de  bu Anabilim Dalına bağlı Yoğun Bakım  Bilim Dalını kurdu. Kurulduğundan  bugüne söz konusu Anabilim ve Bilim  Dalının Başkanlığını yürütüyor. Fakültesinde Mezuniyet Sonrası Eğitim Komisyonu Üyeliği, Lisans Eğitimi Komisyonu  Üyeliği, Dönem IV Koordinatörlüğü, Ders  Kurulu Başkanlığı, eğitimden sorumlu  Dekan Yardımcılığı, Fakülte Kurulu ve  Fakülte Yönetim Kurulu Üyeliği, Farabi  Hastanesi Yürütme Kurulu Üyeliği gibi  görevler üstlendi. 2008-2015 arasında  Üniversitesinin uygulama ve araştırma  merkezi olan Farabi Hastanesi’nin Başhekimliğini yürüttü. Karadeniz Teknik  Üniversitesi Hasta Hakları Uygulama ve  Araştırma Merkezi’nin (HAHUM) kurucusu ve halen Müdürlüğünü yürütüyor.

ZİRVEDEKİLER

Yazın gelmesi ile birlikte virüsün etkisinin azaldığı ve mutasyona  uğradığına dair söylemler var. Bu konu  hakkında bilgi verir misiniz? Herkesin merak ettiği bu salgın biter  mi, nasıl biter, yoksa böyle devam edecek  mi, bu konu hakkında net kesin bir bilgi yok  henüz bazı varsayımlar var. Bazı gözlemler,  bazı deneysel çalışmalar var. Bunlardan yola  çıkarak birkaç olasılığı dile getirebiliriz. Öncelikle iyimser olasılıklardan başlayacak olursak  yaz döneminde salgının bitme ihtimali var.  Sars’ta öyle olmuştu bu tabi virüsün geçirdiği  mutasyonel değişime bağlı olarak virüsün  yayılımının durması anlamına geliyor. Umarım  bu virüste de böyle bir değişiklik olur. Nitekim  bir çalışma yapılmış Arizona Üniversitesi’nde  ve ciddi bir genetik mutasyonun ortaya çıktığını ortaya koymuşlar genlerde bir kayıp var ve  bu kaybın virüsün bulaştırıcılığını azaltacağını  düşünüyorlar. Bunun sahadaki yansıması  henüz tam olarak net değil. Yani gerçekten bu  mutasyon virüsün bulaştırıcılığını azalttı mı?  Böyle bir etki oluşturacak mı, bunu göreceğiz

ancak henüz bu net değil. En iyi olasılık bu.  Umarım böyle olur ve kendiliğinden biter gider  bu hastalık. İkinci bir ihtimal bu hastalığın  mevsimsel bir hastalığa dönmesi. H1N1 de  hayatımıza böyle girmişti. Ama daha sonra  yıllık ekim ayında başlayıp nisanda biten bir  hastalığa dönüştü. Covid-19’un da bu şekilde  dönüşmesi ve evrilmesi mümkün, böyle bir  ihtimal var. Üçüncüsü de aşı bulununcaya  kadar dalgalar şeklinde devam etmesidir.  Alınan tedbirler ile kontrol altına alınıp sonra  gevşeme olunca ikinci bir dalga üçüncü bir  dalga ile aşısı bulunana kadar toplumun,  insanlığın yüzde 60-70’i aşılanıncaya kadar  böyle gidebilir. Dördüncü bir senaryo da aşının  bulunamaması ihtimalidir. Bazı viral hastalıklarda aşı bulunamadı. Yıllar sonra da etkili bir  aşı bulunamadı. Bu virüste de eğer etkili bir  aşı bulunamazsa yayılmaya devam edecektir.  Nereye kadar, sürü bağışıklığı oluşuncaya  kadar. Yeryüzünde toplumun yüzde 60-70’i bu  virüs ile karşılaşıncaya kadar hasta olmasına  gerek yok, hastalanmadan da bağışıklık  geliştirebilir. Hastalanması durumunda ise  artk virüsün bulaşacağı yeni bir konakçı ile  karşılaşmaması gerekir. Bu kötü ihtimallerden  bir tanesi. Sürü bağışıklığı sırasında pek çok  insanın hastalanacağını ve öleceğini tahmin  edebilirsiniz. Bundan daha kötüsü de var. Bu  da virüsün mutasyon geçirerek hem kendi  oluşturduğu sürü bağışıklığından ya da bizim   geliştireceğimiz aşının oluşturduğu bağışıklıktan kendini koruması ve sürekli yenilenerek  bulaşmaya devam etmesidir.  Peki bu ihtimaller karşısında  gözlemleriniz nelerdir? En olasılıklı ve  öne çıkan ihtimali anlatır mısınız? Gözlemlere göre, ilk olumlu senaryonun  gerçekleşme beklentisi daha yüksek. Çünkü  dikkat ederseniz dünyada vaka sayılarında da  bir azalma var ve bulaşma hızında bir yavaşlama oldu. Henüz dünyada hastalık kontrol  altında değil. Türkiye’de salgın dünyaya göre  daha erken dönemde kontrol altına alındı ve

İSMMMO YAŞAM l 15


ZİRVEDEKİLER

DÜĞÜN İÇİN AÇIK HAVA Yaz dönemi ile birlikte düğün sezonu açıldı. Düğün organizasyonları bundan sonraki süreçte nasıl olmalı? Düğün organizasyonları ertelendi ve düğün sezonu da geldi geçiyor.  İnsanlar hazırlıklarını yaptı, düğünlerini yapmak istiyorlar. Bu geldiğimiz  noktada eskisi gibi kapalı salonlarda kalabalık sosyal mesafeyi koruyamadan  düğün yapma olasılığı yok, yakın zamanda da böyle bir noktaya geleceğimizi  ben düşünmüyorum. Ancak yeni formatlar geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için  açık hava yerler olabilir, bunun için belediyeler bazı yerler ayırabilirler. Organizasyon şirketleri açık hava düğünleri ile ilgili yeni formatlar geliştirebilirler  ve sosyal mesafeyi koruyarak bulaşmayı engelleyecek tedbirler alınarak,  maskeleri takarak herkes düğüne katılabilir, gereğini yapabilir. Bizim geleneksel alıştığımız ezber düğünler yerine yeni formatlara alışmamız gerekir.  Bunlara dikkat edersek düğünlerin yapılacağına inanıyorum. Organizasyon  şirketleri yeni formatlar geliştirmeliler ve davetiyeler ile birlikte bu yeni  formatı katılımcılara duyurmalılar. Yani düğünün nasıl olacağı girişte çıkışta  tebrik sırasında hediyeleşme,takı gibi işlemlerin nasıl yapılacağı konusunda  davetiyede bir bilgilendirme yapılabilir. Bu şekilde yığılma, telaş, kalabalık  önlenebilir. Sosyal mesafeyi koruyarak, maskelermizi takarak, hijyene de  dikkat ederek açık havada düğünlerin yapılacağına inanıyorum.

16 l İSMMMO YAŞAM

azalmaya başladı. Dünyada henüz kontrol altında değil  ama bir plato oluşmuş durumda. Eskisine göre bulaşma hızı  daha yavaş. Umarım bu ilk senaryo oluşur ve bu virüs kendi  kendini sınırlar ve gider.

VİRÜSTEN MESAJ VAR Vaka sayılarında bir dalgalanma var, endişe  düzeyi de yükselmiş durumda. Sürecin nasıl gelişeceğini öngörüyorsunuz? Günlük vaka sayılarındaki artış devam ederse tabi  önümüzde ciddi bir tehdit söz konusu olabilir. Bu aslında bir  uyarı. Virüs aslında bize şunu söylemek istiyor, ben bir yere  gitmedim, sizi terk etmedim. Fırsat kolluyorum en ufak bir  tedbirsizlik, dikkatsizlik gösterdiğiniz zaman sizi hastalandırmaya devam edeceğim, kendinize dikkat edin, ayağınızı  denk alın, diyor. Bu aslında bir uyarı, buna hepimizin  dikkat etmesi lazım. Bu konuda davranışlarımızı gözden  geçirmemizde fayda var. Bir salgının kontrol altına alınıp  alınmadığını gösteren tek parametre günlük vaka sayıları  değildir. Toplam vaka sayısı yani hasta havuzumuzun artıp  artmadığı, vakalarımızın ne kadarının hastaneye yattığı,

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


ne kadarının ayakta tedavi edildiği ya da  asemptomatik olup olmadığı önemli. İyileşen  vaka sayılarımız, günlük yaptığımız testte  pozitif bulduğumuz hasta sayısı önemli. Bütün  bunları bir araya getirdiğimizde bir çıkarımda  bulunabiliriz. Henüz bir kontrolden çıkmışlık  durumu yok. Günlük vaka sayılarındaki artış  uyarıcı bir parametredir.  Bu durumda normalleşme sürecinin  doğru algılandığını düşünüyor musunuz? Kalabalıklaşma insanların maske takması normalleşme sürecinin doğru algınlanmaması ile ilgili bence. Burada en önemli faktör  normalleşme sürecinin doğru algınlanması bir  nevi eskiye dönüş olarak algılandı. En büyük  sorun tekrar eski ezberlerimize dönmektir. Normalleşme olmak zorunda. Ama normalleşmenin  süresinden, başlama zamanından ziyade biz  normalleşmeyi eskiye dönüş olarak algıladık.  Bu da  bu artışı sağlayan en önemli faktörlerden biri. Pazarlarda, sokaklarda, marketlerde  hatta toplu taşımada maskesiz dolaşılıyor. Bu  yayılma için çok önemli bir enstrüman. Herkes  maskeyi kullansa yayılma hızı durdurulacak.

BİR SÜRE DAHA BERABERİZ

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

venli yollarını bulmamız lazım. Virüsle yaşamak  için temas etmeden, sosyal mesafeyi koruyarak  bunu yapmamız gerekiyor. Bunun dışında kişisel  olarak da toplu kalabalık organizasyonlar  dışında da birbirimize karşı ilgimizi, saygımızı,  sevgimizi, duygularımızı, sevincimizi, neşemizi  bir şekilde ifade etmenin bir yolunu bulmalıyız,  dokunmadan, temas etmeden. Kucaklaşmadan  sosyal mesafeyi koruyarak paylaşmanın yolunu  öğrenmemiz lazım.  Yeni dönemde artık sosyal hayata toplum  hayatına katılcağız ama bunu yine de ölçülü ve  kontrollü yapmak zorundayız. İhtiyaç halinde  ihtiyacı karşılamak için işimiz için lüzumlü  olduğu kadar ihtiyaç olduğu kadar iş yerlerine,  alışveriş merkezlerine, pazarlara gidebiliriz  ama bence bunu çok dikkatli yapmak lazım.  Keyif için, vakit geçirmek için dışarılara alışveriş merkezlerine, pazarlara gitmeyelim. Vakit  geçirmek için canımız sıkıldığında evden çıkalım

ama doğaya daha tenha yerlerine ailemizle  birlikte doğada açık havada vakit geçirelim.  Bunu organize etmemiz gerekiyor. Bu önemli.  Tabi marketlerde, alışveriş yerlerinde, pazar  yerlerinde, kuyruklarda telaş etmemek, saygılı  olmak, sıramızı beklemek, acele etmemek,  beklemek, sosyal mesafeyi korumak, mutlaka  maskeyi usulüne uygun olarak takmak kalabalıklaşmaya izin vermemek gerekiyor. Bu da çok  önemli. Bu süre içinde en ufak bir dikkatsizlik  virüste bulaşmaya neden olabilir. Karrşımızdaki  kişileri de uyarmamız gerekir maske takmadıysa ya da usulüne uygun maske takmadıysa  ya da sosyal mesafeyi aşıyorsa tatlı ve nazik  bir şekilde uyarmak lazım. Yeni normalleri  mutlaka hayata geçirmemiz virüsle birlikte yaşamayı öğrenmemiz lazım. Yoksa evlerde uzun  bir süre bu şekilde kalamayacağız ama dikkat  etmezsek salgın tekrar alevlenebilir ve tekrar  evlerimize dönmek zorunda kalabilriz.

ZİRVEDEKİLER

Bundan sonraki süreçte normale ya  da yeni normale dönüş ne şekilde olacak? Öyle görünüyor ki, biz bu virüsle  birlikte uzun bir süre yaşamaya devam etmeye  alışmalıyız. Çünkü etkili bir ilacı bulunmadı. Bir  altı ay ya da 1 yıl belki de daha uzun bir süre  bulunacağa da benzemiyor. Dolaysıyla bu süre  içinde eski rutinlerimize dönemeyiz yeni formatlar oluşturmamız gerekiyor. Yeni normaller  oluşturmamız gerekiyor. Eskisi gibi kalabalık  organizasyonlar, toplantılar, düğünler, mevlütler,  sözler, nişanlar, günler, partiler, kutlamalar,  organizasyonlar yapamayız. Bunlarda yeni  formatlar yapmamız gerekiyor. Sosyal mesafeyi  koruyarak teması engelleyecek şekilde bu organizasyonları nasıl yapabiliriz buna kafa yormalıyız. Bunun yollarını bulmalıyız, sevincimizi,  neşemizi, acımızı, taziyemizi neyse üzüntümüzü  paylaşmanın coşkumuzu paylaşmanın daha gü-

İSMMMO YAŞAM l 17


KAPAK

Yeni normale hoş geldiniz! Yılbaşından bu yana Çin’den başlayıp dalga dalga tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını,  tüm dünya toplumlarının günlük hayatını etkileyen ve dolayısıyla küresel sistemin her noktasına  nüfuz eden bir boyuta ulaştı. Salgının kısmi olarak kontrol altına alınması ile yeni dalgalara karşı  normalleşme çabalarını sürdüren dünyada yepyeni dinamikler, yepyeni yaşam modelleri ortaya  çıkmaya başladı… Maskeli, sosyal mesafeli, öpüşmenin, sarılmanın olmadığı yeni yaşamımızda  devamlı yeni dalga beklentisiyle farklı bir döneme giriyoruz…

18 l İSMMMO YAŞAM

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


UMUT EFE

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

KAPAK

“Herkesin nefes almaya, hava almaya ihtiyacı var  ama kesinlikle gevşememek gerekiyor. Mutlaka  “Dünya’nın 100 yılda bir başına gelen bir  maske takılmalı, öpüşmek, sarılmak, yakın temas  krizle karşı karşıyayız…” 2020’nin başından bu  yok. Maske kullanım süresi kullanan kişiden  yana konuşmaların neredeyse tamamının ana  kişiye göre, bulunulan ortama göre değişir” diye  eksenini bu cümle oluşturuyor… Yaşlı dünyamız  konuşan Ece, bırakılmaması gereken önlemlere  hem sağlık, hem ekonomik hem de toplumsal  ilişkin şu bilgileri verdi: “Spor yapanlar efor sarf  anlamda, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en  ederken terliyor ve daha sık nefes alıp veriyor.  zor dönemini geçiriyor. Belirsizlikler, yürek yakan  Efordan sonra yoğun bir şekilde damlacık atılıyor.  hastane görüntüleri, kapanan sınır kapıları ve  Bu nedenle spor yapanların sosyal mesafeyi  evlere hapsolmayı gerektiren tedbirlerin yarattığı  biraz daha uzak tutması gerekir. Efor harcanan  psikolojik ve toplumsal tetiklemelerin ardından,  zamanlarda yakında insan olmamasına dikkat  normalleşme bir daha eskisi gibi olmamak  edilmeli. Hem kendilerini hem de başkalarını  üzere başladı. Türkiye aşamalı olarak başladığı  tehlikeye sokmamak için dinlenme döneminde  normalleşme takviminde 1 Haziran  maske takmaları uygun olacaktır.  itibarıyla yeni döneme ve kendi  Alışveriş merkezlerine gidilebilir  yeni normaline dönüşü başlattı.  ama en az iki metrelik sosyal  Ancak bu süreç hem dünyada  mesafe korunmalı. Oturulacaksa  hem de Türkiye’de hayatın akla  seyrek oturmalı. Bir sandalye boş  gelebilecek her alanında yeni  bırakılarak oturulmalı. Mutlaka  dönüşümlerin de dinamiklerini  maske takılmalı. Marketten  tetikledi. Salgının yaratmış olduğu  aldığımız yiyeceklerden de virüs bupanik dünya piyasalarını altüst etlaşabilir. Mümkünse dışarıda veya  mekle kalmadı pek çok toplumsal  balkonda havalandırıp, silip ya da  sonuçlar da doğurdu. Yeni dünya  yıkayıp buzdolabına koyun. Denize  düzeni, bundan sonraki yıllarda  girilebilir ama çok yakın temas  Prof. Dr. Ferah Ece yeni değişim ve gelişimlere gebe  olmamalı. Şezlonglar dip dibe olgibi görünüyor. Türkiye’de de hayat  mamalı, aralıklı oturmak gerekir.  yeni normalini bulma çerçevesinde  Plajlar kalabalık olmamalı. Denize  farklı değişimlerle ilerliyor. Ancak ikinci dalga riski  girmekte, güneşlenmekte, tatile gitmekte sakınca  ve yeni vakalardaki devamlılık, kontrollü bir geçiş  yok ama mutlaka sosyal mesafe korunmalı. Onun  sürecini zorunlu kılıyor… dışında tatil yapılabilir. Yaz boyunca pencereler  açık bırakılarak havalandırılan ortamlar tercih  SOSYAL MESAFEYE DİKKAT  edilmeli. Kapalı alanlarda asla kalabalık olmamak  Vaka sayılarının yeniden çıkışa geçtiği  gerekir. Çok az kişinin olduğu klimalı ortamlarda  haziran ayında tedbirlerin ve mesafenin önemi bir  da klimanın yönü yukarı doğru olmalı, havayı  kez daha ortaya çıktı. Tüm dünya için bu yaz diğer  direkt yüze vermemeli. En önemlisi de klima  yazlardan çok farklı olacak. Sosyal mesafenin  filtrelerinin temizlenmiş olması.” olduğu ve gerekli yerlerde maskenin takıldığı  daha az sosyalleşeceğimiz bir yaz bizi bekliyor. Liv  BÜYÜK BUHRANDAN DAHA KÖTÜSÜ Hospital Ulus Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr.  Bu geçiş dönemine ilişkin uyarıların ardınFerah Ece, Covid-19 riskine karşı yaz mevsimindan, salgının yarattığı ekonomik ve toplumsal  de dikkat edilmesi gerekenlere işaret ederek,  tetiklenmeler de belirsizlik sarmalı ile birlikte bir  özellikle mesafe ve temassızlığa dikkat çekiyor.  çıkış yolu arıyor… Küresel salgın, halihazırda

İSMMMO YAŞAM l 19


KAPAK

TAM NORMALLEŞME  AŞIDAN SONRA Koronavirüs salgınıyla ilgili bilinmezler devam ederken KPMG, tüketicinin  değişimini araştırdı. KPMG’nin ABD’de  bin tüketiciyle gerçekleştirdiği anketten  çıkan sonuçlar, salgının tüketim alışkanlıklarını nasıl değiştirdiğini ortaya koyuyor.  ‘Covid-19 Tüketicinin Nabzı’ araştırmasına  katılan tüketicilerin neredeyse tamamı  ‘Aşı bulunmadan Covid-19 öncesi rutinime  dönmem’ dedi. Tüketici yine de salgının  kontrol altına alınacağına inanmıyor.  ‘Aşı bulunduğunda kendimi  güvende hissederim’ diyenlerin oranı  yüzde 49’da kaldı. ‘Covid-19 Tüketicinin  Nabzı’ araştırmasına katılanların verdiği  yanıtlar, Covid-19 süreciyle ilgili bilinmezliklerin tüketici davranışını doğrudan  etkilediğini gösteriyor. Soruları yanıtlayan  bin tüketicinin neredeyse tamamı aşı  bulununcaya kadar Covid-19 öncesindeki  rutinine dönmeyeceğini söylüyor. Ankete  katılanlara Covid-19’un kontrol altına  alınmasıyla ilgili düşünceleri sorulduğunda

20 l İSMMMO YAŞAM

alınan yanıtlar da ilginç. Katılımcıların  yüzde 49’u ‘aşı bulunduğunda’,  yüzde  37’si ‘ilaç tedavisi onaylandığında’,  yüzde  33’ü ise ‘ülkede yeni vaka görülmediğinde’ kontrolün sağlanacağını düşünüyor.  Yüzde 50’den yüksek bir kesimin salgında  kontrolün sağlanmasıyla ilgili güvensizliği  dikkat çekiyor. Araştırmaya katılanların kısıtlamalar kalktıktan sonra ‘asla  yapmam’ dediği şeyler şöyle sıralanıyor:  Bara gitmek (yüzde 40), spor salonuna  gitmek (yüzde 39), konser veya müzik  festivaline gitmek (yüzde 35), sinemaya  gitmek (yüzde 29), evde parti vermek  (yüzde 26) AVM’ye gitmek (yüzde 22).  Tüketicilerin kısıtlamalar kalktıktan sonra  ‘Belki yapabilirim’ dediği rutinleri ise  şöyle: Arkadaşlarımla buluşurum (yüzde  42), Restoranda yemek yerim (yüzde 37),  doktor, kuaför gibi hizmet alırım (yüzde  33), seyahat ederim (yüzde 33), sinemaya  giderim (yüzde 22), spor salonuna giderim  (yüzde 17).

sorunlar yaşanan ekonomik ve finansal sistemin  ‘metastaz’ yapmasına neden oluyor. Halk sağlığını  korumak için alınan önlemler, ekonomik hareketliliği azaltırken, vatandaşların ve kurumların mali  refahını riske sokabiliyor. Hızla artan likidite ve  borç ödeme gücündeki zorluklar, hükümetlerin  ve merkez bankalarının finansal sistemlerin  işlerliğini sağlama çabalarına rağmen pek çok endüstriyi derinden sarsıyor. Bu sürecin milli gelir ve  istihdam üzerindeki etkilerinin tamamen belirsiz  olması, iş dünyasındaki güveni iyice zayıflatıyor  ve bir sağlık krizi, mali bir krize dönüşüyor.  McKinsey Global Enstitüsü’nün yapmış  olduğu bir analize göre, virüse karşı alınan  önlemler, kişilerin gelirlerinde son yüzyılın en  büyük etkisini yaratacak. Avrupa ve Amerika’da, çeyrek dönemde ekonomik hareketliliğin  azalması ile 1929’daki Büyük Buhran’da yaşanan  gelir kaybından çok daha büyük bir gelir kaybı  yaşanması bekleniyor. Bu zorluklar karşısında  direnç kazanmak hayati bir ihtiyaç. Likidite ve  borç ödeme gücü gibi kısa vadeli konularda  nakit yönetimi büyük bir önem taşıyor. Bununla  birlikte iş dünyasının bu kısa vadedeki zorlukların  ardından gelecek olan sektör ve rekabet yapılarını  altüst edebilecek şok dalgalarını yönetmek üzere  çok daha kapsamlı direnç planlarına ihtiyaçları  var. Nüfusun büyük çoğunluğu belirsizlikleri ve  finansal baskıları hissedecek. Hükümetler, iş  dünyası ve sivil toplumdan liderlerin koronavirüs

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


SEKTÖRLERİ DEĞİŞTİRECEK

öncesi de güçlüklerin yaşandığı toplumsal uyum ve  bütünlüğün sağlanması için zorlu kararlar almaları  gerekecek. Rapora göre, ayrıca kış dönemi de  birçok ülke için krizin yeniden canlanması anlamına  gelebilecek. Virüse karşı aşı ya da önleyici tedavinin  olmaması durumunda Covid-19’un yeniden  yaygınlaşması ciddi bir tehlike arz ediyor. Böyle bir  durumda hükümetler, insanların yaşamlarını riske  etmemek ile yeni bir ekonomik gerileme yaratmamak gibi ikisinin aynı anda elde edilemeyeceği  yeni bir ikilem ile karşı karşıya kalacak. Dolayısıyla  kesin olmamakla birlikte umulduğu üzere virüs yaz  aylarında kuzey yarı kürede durma eğilimi gösterirse, bu dönemin testlerin yaygınlaştırılması, sağlık  sistemi kapasitesinin artırılması ve aşı ve tedavilerin  geliştirilmesine ayrılması kritik önem taşıyor.

SİSTEMLER DEĞİŞECEK

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

takip edemediğini belirtti. Talep azalması, iş  gücü hareketliliği kısıtlamaları ve nakit akış  problemleri en çok etkilenen alanlar olarak  öne çıkarken, salgın sonrasında finansal  riskleri yönetmek ve alternatif iş modellerine odaklanmak öncelikli hedefler oldu. l İlaç sektörü tedarikçi çeşitliliğini artırmaya odaklanacak: İlaç  sektörü yüzde 94 ile tedarik sorunlarından  en çok etkilenen sektörlerden biri olarak  öne çıkıyor. Şirketler ithalat ile tedarik  edilen malzemelerin ülke içerisinden  karşılanmasında da sorunlar yaşarken; katılımcıların yüzde 94’ü pandemi döneminde  yaşadıkları sorunlara istinaden ilerleyen  süreçte tedarikçi çeşitliliğini artırmaya  odaklanacaklarını belirtiyor. l Perakende sektörü operasyonel görünürlük çalışmalarına  odaklanacak: Salgının tedarik zinciri  üzerindeki etkilerini belirleme konusunda  zayıf performans gösterildiği düşünülen  sektörlerden birisi olan perakende sektörü  katılımcılarının yüzde 95’i tedarik sorunlarının operasyonlara etkisini yüksek olarak  değerlendiriyor. Katılımcıların yüzde 85’i  tedarik ağı boyunca dijital teknolojilerden  yeterince faydalanılmadığını belirtirken;  gelecek dönemde operasyonel görünürlük  çalışmalarına odaklanılması hedefleniyor. l Endüstriyel ürünler sektörü  otomasyona odaklanacak: Endüstriyel  ürünler sektöründeki şirketlerin salgına  gösterdikleri reaksiyon zayıf olarak  değerlendirilirken; katılımcıların yüzde 61’i  2020 yılında yüzde 20’ye kadar küçülme  bekliyor. Şirketleri en çok etkileyen sorunun  talep tahmin zorluğu olduğu belirtilirken,  ileriki dönemde operasyonel görünürlüğü  artırmanın yanı sıra otomasyona odaklanarak manuel iş gücüne bağlılığın azaltılması  hedefleniyor.

KAPAK

Salgının ardından hem toplumsal hem de  ekonomik anlamda büyük bir dönüşüm bekleniyor. Ekonomi dünyasının ve akademinin saygın  isimlerinden Massachusetts Institute of Technology  (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, salgının  küresel politik ve ekonomik sisteme etkilerine  ilişkin uyarılarda bulunurken, “Küresel politik ve  ekonomik sistemin değişmemesi artık mümkün  değil” ifadelerini kullanıyor. Bar, restoran gibi  kalabalık iş modellerinin tamamen dönüşeceğini  aktaran Acemoğlu, salgın sonrasındaki senaryolara ilişkin şu tespitleri yaptı: “Bunun yanı sıra

Deloitte Türkiye, tarafından gerçekleştirilen bir araştırma da Covid-19’un  hem sektörler üzerinde yarattığı hasara  hem de gelecek beklentisine ışık tutuyor.  Türkiye’den farklı sektörlerden üst düzey  yöneticilerin katılımı ile gerçekleştirilen  araştırmadaki ana başlıklar şöyle:  l Teknoloji, medya ve telekom  sektörü büyüyecek: Teknoloji, medya ve  telekom sektörü yüzde 61 oran ile mal ve  hizmet yönetiminde dijital teknolojilerden  en fazla yararlanılan sektör olarak öne  çıkıyor. Diğer sektörlere kıyas ile salgının  etkilerini belirleme konusunda daha iyi bir  konumda olup, katılımcıların yüzde 67’si  yüksek performans gösterildiğini belirtiyor.  Hizmet seviyelerinin düşmesi sektördeki  şirketlerin en çok etkilendiği alan olarak  öne çıkarken, katılımcılar gelecek dönemde  farklı iş modellerine odaklanmayı düşünüyor. l Turizm ve otelcilik sektörü yüzde 20’den fazla küçülme  öngörüyor: Turizm ve otelcilik sektörü  katılımcılarının yüzde 96’sı şirket içerisinde  veya hükümet tarafından alınan tedbirler  ile nakit pozisyonlarını 6 aydan fazla  koruyamayacaklarını belirtirken; 2020’de  şirketleri için yüzde 20’den fazla küçülme öngörüyor. Talebin ve nakit akışının  azalmasından yüksek derecede etkilenen  şirketlerin yüzde 86’sı gelecek dönemde  finansal risklerin yönetiminin çok önemli  olacağını düşünüyor. l İnşaat ve gayrimenkul  sektörü salgın sonrası alternatif iş  modellerine odaklanacak: İnşaat ve  gayrimenkul sektörü salgından en çok etkilenen sektör oldu. Katılımcıların yüzde 75’i  bu yıl sektörde yüzde 20’den fazla küçülme  beklerken; yüzde 88’i ise salgının sektör  üzerindeki etkilerini anlayamadığını ve

İSMMMO YAŞAM l 21


KAPAK

3 AYDA 35 BİNİN ÜZERİNDE ORGANİZASYON İPTAL EDİLDİ Pandemi sürecinde çokça  tartışılan sektörlerden biri etkinlik ve  eğlence endüstrisi oldu. Burada geri  dönülmez bir dönüşüm yaşanıyor.  Sektör, 2020’de salgın ile birlikte,  2-5 yıl sürecek hasarlar aldı. Birçok  sektör yaptığı iş dolaylısıyla yerküre  üzerinde yaklaşık 4 aydır yasaklı  bir endüstride yer alıyor. Etkinlik  endüstrisi için ilkbahar ve sonbahar  en yüksek 2 dönem ve bunlardan  ilkbaharı sektör kaybetmiş durumda.  Ankara Coffee Festival, İstanbul  Coffee Festival, İstanbul Comics Art  Festival gibi organizasyonları hayata  geçiren Türkiye’nin yaratıcı etkinlik  ajanslarından Dream Sales Machine  Başkanı Alper Sesli, tüm dünyada  sektör olarak 1 trilyon dolar civarında  ciro ve iş kaybı yaşandığını kaydederek, şu tespitleri yapıyor: “İçinde  bulunduğumuz gruplarda işverenler  cephesinde az bir oran temmuz,  çoğunluk ise ofislerine eylülde  dönecek gibi gözüküyor. Mücbir sebep  kategorisinde yer alıp bankalardan  mücbir sebep desteği görememiş bir

22 l İSMMMO YAŞAM

endüstri olarak sektör üzerindeki  belirsizlik devam ediyor. 3 aydır 35  binin üzerinde organizasyon iptal  edildi. Avrupa’nın eğlence, kültür,  sanat, müzik ve spor şehri olan  gerçek bir hizmet endüstrisi başkenti  Londra’da, 2020 yılı 43.6 milyar  sterlin kaybın geçtiğimiz haftalarda  reel kabul edildiği açıklandı. Almanya  750 milyar euro civarı olan paketinde  10 ve altı çalışanları olan ve tekil  çalışanlara yönelik 50 milyar euro bir  paket ayırdı. Bu aslında sanatçılardan  kültür elçilerine, müzisyenlere kadar  herkes için geçerli. Eğlence ve etkinlik  endüstrisinde son 3 ay içerisinde  gerçekleşememiş ve iptal edilmiş  kurumsal faturalı ya da biletli organizasyon sayısı 35 binin üzerinde.” Sesli, etkinlik sektörünün yeni  normalinde açık hava festivallerinin  daha çok tercih edileceğine işaret  ederken, projelerin çoğunluğunun  iptal edilip az bir bölümünün ileri bir  tarihe alındığını, çok az bir bölümünün de 2020 son çeyrek bandına  ertelendiğini belirtti.

konferans ve turizm sektörleri de en azından birkaç  yıl çok radikal şekilde yavaşlayacak. Aşı bulunsa dahi  psikolojik travma nedeniyle uluslararası turizmin birkaç  yıl daha kendisini toparlamasını zor görüyorum. Salgına  yakalanan insanların ekonomiye katkısı kayboluyor.  Örneğin, şu anda ABD’de önlemler nedeniyle nüfusun  yüzde 50’si tüm üretim ve tüketim ağından çekildi. Bu  tedarik tarafını aksattığı gibi müthiş bir talep daralmasına da yol açıyor. Her resesyonda firmalar batar,  diğerleri devam eder. Bu doğaldır. Örneğin, ABD’de  her resesyon döneminde firmaların ortalama yüzde  3’ü batıyordu. Ama şimdi sorun daha derin çünkü  sadece ekonomik açıdan kırılgan şirketler değil, tedarik  zincirindeki zayıf halkalardan etkilenen diğer şirketler  de batmaya başlıyor. Gelişmiş ülkelerde salgın kontrol  altına alınmaya başladıktan sonra, henüz kontrol  edememiş ülkelerden gelenleri sınırlandıracaklar. Bu  bir yandan küreselleşmeyi etkileyecek, diğer yandan  da geçiş engellenemeyeceği için yeni salgın dalgaları da  yaratabilir.”

MODA HAFTALARI DİJİTALLEŞTİ Tüm dünyada 7 milyon 250 binden fazla kişiyi  etkileyen koronavirüs, moda devleri arasında da tüm  dengeleri değiştirdi. Büyük bir takipçi kitlesi bulunan ve  dünyada moda ve hazır giyim sektörlerine yön veren  Paris ve Londra Moda Haftası’ndan sonra Milano Moda  Haftası da dijitale taşındı. Dolce Gabbana, 22 yıl sonra  organizasyona geri döneceğini açıkladı. Kendi moda  takvimine uyan Gucci, çevresel etkilerini yüzde 21

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


ŞEHİRDEN KÖYE GÖÇ BAŞLADI

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

dönüşe bir ivme kazandırabilecektir” ifadelerini  kullanıyor. Köylerdeki genç nüfusun her geçen gün  azaldığını dile getiren Şemsi Bayraktar, pandemi süreciyle birlikte cazip hale gelen tersine  göçün doğru değerlendirilmesi durumunda  önemli bir avantaj olduğuna işaret ediyor…  Köylerde yaşamın cazip hale getirilmesiyle  şehirlerdeki göç baskısının da sona ereceğini  belirten Bayraktar, “Kırsala, kentlerde olan  hizmetler götürülmelidir. Kent ve kır arasındaki  sosyo ekonomik farklılıklar giderilmeli, tarım  sektörünün ülke ortalamasının üçte birinde  kalan kişi başına gelir seviyesi yükseltilmeli,  küçük aile işletmeleri desteklenmeli, tarıma  dayalı sanayiler ve kırsal turizm geliştirilmelidir. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi  hizmetlerin başarıyla uygulanması, kırsal altyapının modernize edilmesi ve tarımsal sanayinin  köylerde geliştirilmesi ile istihdam sağlanması  durumunda kırsala ve köye dönüş olmaması  için hiçbir sebep yoktur” açıklamasını yapıyor.

KAPAK

azalttığını duyurdu. Geleneksel takvimine  uyan Chanel’in aksine Saint Laurent ve  Gucci’nin kendi takvimlerini açıklamaları  sezonsuz moda dönemi olarak yorumlandı.  Londra Moda Haftası’nın ardından dijitale  taşınan Paris Moda Haftası (9-13 Temmuz  2020) için hazırlıklar devam ederken Milano Moda Haftası’nın da, 14-17 Temmuz’da  dijital olarak gerçekleşeceği açıklandı.  Bu karar konuşulurken Dolce Gabbana,  İtalyan modasının yönetim organı National  Chamber of Italian Fashion’a (Camera  Della Moda) 22 yıl sonra yeniden katıldı.  İtalyan lüks marka kararın koronavirüs salgınının etkisinden kaynaklanan  İtalyan moda endüstrisi için bir destek işareti olduğunu söyledi. Dolce Gabbana’nın  National Chamber of Italian Fashion’a  (Camera Della Moda) yeniden katılması,  14-17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşmesi planlanan Milano Dijital Moda  Haftası’nda Erkek İlkbahar/Yaz 2021  koleksiyonunu sergileyeceği anlamına  geliyor. İtalyan moda evi organizatörler ile  yaşadığı anlaşmazlık sonucu 1998 yılında  resmi olarak Milano Moda Haftası’ndan  ayrılmıştı. O zamandan beri koleksiyonlarını resmi takvim dışında sergiliyor. Ama  şimdi tasarım ikilisi Milano Dijital Moda  Haftası’na geri dönmüş oldu.

Salgının farklı bir yönü de var.  Yeni normal yaşantımıza köylere göç  de başladı. Salgın süresince uygulanan  karantina özellikle bahçe, köy, sakin  yaşam gibi kavramları ve bunların  önemini de öne çıkardı. Bu süreç büyük  şişkinlik yaşayan kentlerden köylere  geçiş sürecini de başlatmış oldu. Türkiye  Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı  Şemsi Bayraktar, pandemi sürecinin  yaşam tercihlerinde de değişikliklere  neden olduğunu vurguluyor. “Kalabalık  şehirlerden kırsala göç başladı. Vatandaşlarımız köy hayatını seçerek hem kazançlarını  hem de huzurlarını artırmak istiyor. Şehrin  karmaşasından uzak, toprağın işveren olduğu  köylerde çiftçilik yapmak en cazip mesleklerden biri haline geldi” diyor. Bayraktar’a göre,  sağlık, ekonomik ve psikolojik gerekçelerle köy  hayatına olan ilgi arttı. Bayraktar, yeni süreçle  ilgili, “Pandemi ile mücadele ederken insanlar,  sağlıklarının yanı sıra ekonomik güvencelerini de kaybetme endişesi yaşadı. İnsanlar  artık kalabalık şehirlerden uzaklaşarak daha  sakin bir hayatı seçmek ve üretmek istiyorlar.  Ekonomik kaygıların, iş kayıplarının etkisi göz  önüne alındığında kentten köye göç edenlerin  sayısında bir artış bekliyoruz. Köyüne dönüp  yeniden toprağını işlemek isteyenlerin yanı sıra  beyaz yakalılar da şehir hayatında elde ettikleri  deneyimlerden faydalanarak üretmek, girişimci  olmak istiyor. Ekonomik krizlerde kırsala yönelim vardır. Salgın ve benzeri gelişmelerin neden  olduğu ekonomik güçlükler de köylere geri

İSMMMO YAŞAM l 23


Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi  Müdürü Jale Özgentürk,  gazeteciliğe emek veren ve  her kademesinde başarılı işlere  imza atan önemli bir isim.  Gazeteciliğin güzel zamanlarını  gördüğünü belirten Özgentürk,  “Gerçek gazetecilik zor iştir,  Türkiye’de. Bugünlerde ise  Türkiye’de gazeteci olmak  gerçekten zor. Dünyada en  fazla gazetecinin tutuklu  olduğu ülke olarak dünyanın  gündemindeyiz” diyor.

‘Türkiye’de gazeteci olmak gerçekten zor’ “Annenin adını bile iki kere soracaksın” sözlerini  unutamadığını belirten Özgentürk, “O yıllarda haJale Özgentürk, gazetecilik mesleğinin her  berlerimize atılan başlıklar da ekonominin sadece  kademesinde başarılı işlere imza atmış başarılı bir  belli kesimlere hitap eden özel bir alan olmadığını,  isim. O, meslekte gazetecilerin özellikle de kadın  hayatımızın tam içinde olduğunu göstermişti bana”  gazetecilerin idolü... Çocukken çocuk psikoloğu ya  diyerek gazeteciliğin önemsendiği dönemi yâd edida öğretmen olma hayali kurarken sınav sisteminin  yor.... O, yolsuzluk ve haksızlıklara tahammül edeazizliğine uğrayıp tesadüfler sonucu gazeteci  meyip Star ve Hürriyet Gazetesi’ndeki köşelerinden  oldu... Fen Fakültesine girecekken, aklında gazeistifa edip ayrılacak kadar da cesur...  tecilik yokken kendini bu bölümde bulur.... Aslına  Basının evrimleşme sürecini değerlendiren  bakarsanız iyi de olur... Özgentürk, internet ve sosyal medyanın yazılı basıMesleğin keyifli bir o kadar da zorlu yıllarını etkilemesi konusunda bir süre daha iki mecraya  na şahitlik eden Özgentürk, Milliyet Gazetesi’nde  da ihtiyaç olacağı görüşünde. Gazete haberlerinin  Necati Doğru’dan gazeteciliğin temel ilkelerini yani  bir gün önce yaşananların analizi ile öne geçebile5 N, 1 K’yı yaşayarak öğrendi... Necati Doğru’nun  ceğini düşünüyor. “Yeni kuşakların gazete okumak

GÜNDEMİN SESİ

NİL DENİZ DEMİRCİLER

24 l İSMMMO YAŞAM

gibi bir kültürü olacak mı? Bunu bilemiyorum”  diyerek kendişesini dile getiren Jale Özgentürk ile  mesleği konuştuk: Mesleğe uzun yıllar emek veren bir  isim olarak sizce gazeteci olmanın en zorlu  ve en keyifli tarafları neler? Gazetecilik halk adına soru soran, bilgi  kaynaklarından topladığı tarafsız ve doğru bilgileri  kamuoyuna aktaran bir meslektir. Biz gazeteciliğin  güzel zamanlarını gördük. Ama gerçek gazetecilik  zor iştir, Türkiye’de. Bugünlerde ise Türkiye’de  gazeteci olmak gerçekten zor. Dünyada en fazla  gazetecinin tutuklu olduğu ülke olarak dünyanın  gündemindeyiz.  Sizi tanıyabilir miyiz? Nerede doğdu-

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


HAYALLERİ BAŞKAYDI.... Tesadüf sonucu gazeteci olduğunuzu  söylüyorsunuz... Peki çocukken ne olmak istiyordunuz? Hayaliniz neydi? Çocukken çocuk psikoloğu olmak  istiyordum. Diğer hayalim ise öğretmen olmaktı.  O yıllar öğretmenlik toplumun en değerli  mesleklerinden biriydi. Yüksek öğrenimde seçme  ve yerleştirme sınavlarının başladığı ilk yıllardı.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

18 tercih yapabiliyordunuz. Puanınız hangisini  tutarsa…Bu tercih sistemiyle Fen Fakültesi’ne  girecekken tamamen tesadüf sonucu gazetecilik  bölümünü kazandım. Aslında aklımda gazetecilik  yoktu. Hatta bana uygun bir meslek olmadığını  bile düşünüyordum.  Mesleğe nasıl başladınız? Sizi gazeteci olmaya kim motive etti?  Bizim dönemimiz de Türkiye’nin acılı yıllarına rastlıyor. 12 Eylül sonrası memur olarak girdiğim bugünün TÜİK’i o yılların Devlet İstatistik  Enstitüsü’nden siyasi nedenlerle işten çıkarıldım.  O yıllarda ailem İzmir’e taşınmıştı. Ankara’da  yeni bir iş bulmanın imkansız olması nedeniyle  ben de onların yanına dönmek zorunda kaldım.  İlk yıllarım ufak tefek işlerle geçti. Gazetecilik  hâlâ aklımda yoktu. Bir gün çalıştığım işyerine  gelen bir tanıdık Milliyet Gazetesi’nin İzmir Büro  Şefi Nurettin Tekindor’u tanıdığını söyledi ve beni  ona gönderdi. Nurettin Bey bana gazeteciliğin  gecesi gündüz olmayan ama çok değerli bir meslek olduğunu anlattı. Ve Milliyet’te staj imkanı  sağladı. Böylece gazeteciliğe adım attım.

Aileniz bu seçiminize nasıl baktı? Babam askerliğin verdiği otoriter bir yapıya sahipti. Önce biraz itiraz etti ama sonra alıştı.

KİTAP YAZDI Bugüne kadar hangi yayınlarda  çalıştınız?  O yıllarda İzmir gazeteciliğin en parlak  günlerini yaşıyordu. Milliyet Gazetesi’nde  Mustafa Balbay, Hakan Tartan gibi o dönemin  başarılı gazetecileri vardı. Şule Talu, Fatih Çekirge, Yılmaz Özdil, Celal Başlangıç, Hakan Kara,  Hikmet Çetinkaya, Nebil Özgentürk o yıllarda  İzmir’den İstanbul’a gelen gazeteciler olmuştu.  Staj sırasında Dünya Gazetesi İzmir Bürosu’nda  bir muhabire ihtiyaç olunca ekonomi gazeteciliği  yolculuğum da başladı. Serap Zeybek, Ali Ekber  Yıldırım’la birlikte ana gazeteye manşet çıkaracak kadar hareketli bir İzmir gazeteciliği yaptık.  1989 yılında ise evlenerek İstanbul’a geldim.  Dünya Gazetesi ilk durağımdı doğal olarak.  Nezih Demirkent’le çalışma imkanı buldum. 1993  yılında ise yine gazetecilik hayatımda önemli bir

GÜNDEMİN SESİ

nuz ve hangi okullarda okudunuz? Beş çocuklu bir ailenin dördüncü  çocuğuyum. Doğum yerim İstanbul. Bu kentte  doğman tamamen tesadüf çünkü babam askerdi  ve o yıllarda görev yeri İstanbul’du. İlkokula  her zaman hayatımda çok özel bir yere sahip  olacak Ankara’da başladım ve tüm öğrenim  sürem boyunca burada yaşadım. Üniversiteye  de bu kentte gittim. Bizim dönemimizde İktisadi  ve Ticari İlimler Akademisi olarak bilinen bugün  Gazi Üniversitesi’ne bağlı Gazetecilik ve Halkla  İlişkiler Yüksek Okulu mezunuyum. Bölümüm ise  Halkla İlişkilerdi.

İSMMMO YAŞAM l 25


SOKAK  KEDİLERİNE  SAHİP ÇIKTI İş yaşamı dışında nelerle  uğraşırsınız, hobileriniz neler? Gazeteciliğin getirdiği bir şans  çok seyahat ettim. Kitap okumak zaten  işimizin bir parçası. Ama uzun zamanlı  uğraşacak bir hobim olmadı ne yazık  ki. Evim Burgazada’da. Burada yüzlerce  kedi var. Zor hayatları var. Onlara  destek olmaya çalışıyoruz.

GÜNDEMİN SESİ

‘AİLEMİZE  ZAMAN  AYIRDIK’ Yoğun iş temposunda ailenize, yeterince  zaman ayırabiliyor  musunuz? Yoğun tempolu bir iş  gazetecilik. Gecesi gündüzü  yok. Yönetici olursanız ayrıca  sorumlulukları var. Yıllarca bu  konuda sıkıntı yaşadım. Salgın boyunca ise aile ilişkileri  çok sıkılaştı. Fazlasıyla zaman  ayırmış olduk.

26 l İSMMMO YAŞAM

yere sahip Necati Doğru’nun daveti ile Milliyet Gazetesi’ne geçtim. Çok değerli çalışma arkadaşlarımla  unutamayacağımız gazetecilik günleri yaşadık.  Türkiye’nin bitmeyen krizlerinden biriydi ve kamu  bankaları hortumlanıyordu.  O dönemde bir de kitap yazdınız... Rıdvan Akar’la ‘Bir Prensin Hikayesi’ kitabı  Emlakbank Skandalı’nı ve Genel Müdür Engin  Civan’ı anlatan bir armağan olarak kaldı bana.  Daha sonra Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü oldum.  Ardından Yeni Yüzyıl Haber Müdürlüğü görevini  üstlendim. Gazetenin son dönemlerinde Star Gazetesi kuruluyordu. Köşe yazarlığı günlerim başladı.  Cem Uzan’ın yolsuzluklarının ortaya çıkmaya  başladığı günlerde “Bana inanmayan ceketini alsın  gitsin” sözleri üzerine Fatih Çekirge, Yılmaz Özdil  ve ekibinin istifa kararına ben de uydum. Bir yıllık  işsizlikten sonra Doğan Grubu’nun çıkarma hazırlığında olduğu Referans Gazetesi’ne Haber Koordinatörü olarak döndüm. Ardından Radikal Ekonomi

Müdürlüğü ve son olarak Hürriyet Gazetesi’nde kulis  yazarlığı yaptım.

EKONOMİDE PEMBE TABLO YOK Şu anda ekonomi müdürlüğünü yaptığınız Cumhuriyet Gazetesi ile yollarınız nasıl  kesişti? Türkiye medya dünyasında son yıllarda  büyük bir çöküş yaşıyor. Yandaş olmayana söz  hakkı yok. Tüm gazeteler bu süreçten geçti sadece  Doğan Grubu kalmıştı. Yoğun bir baskı sonucu o  da gerçekleşti ve Hürriyet Gazetesi satıldı. Satıştan  sonra gazete kimliğini kaybetmeye başladı. En son  45 arkadaşımızın tazminatsız ve hiçbir etik kurala  uyulmadan işten çıkarılması bardağı taşıran son  damla oldu ve gazeteden istifa ettim. Eski dostlarım kendisi de o günlerde Hürriyet Genel Yayın  Yönetmenliği’nden istifa eden Vahap Munyar ve  Hakan Güldağ ilk göz ağrım Dünya’ya çağırdı. Tabii  ki hayır demedim. Köşe yazarlığı yaparken sürpriz

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


‘İSMMMO  SON DERECE  BAŞARILI’ Jale Özgentürk, bir meslek örgütü  olarak İSMMMO’nun son derece başarılı  olduğunu söylüyor. Özgentürk, “Ayrıca  sadece mesleğiyle ilgili değil toplumsal  sorunlara da duyarlı bir kurum. 8 Mart  etkinlikleri, kadın konusunda duyarlılığı  da çok önemli” yorumunu yapıyor.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

‘YİNE GAZETECİLİĞİ SEÇERDİM’ Bugün yeniden meslek seçmeniz gerekse hangi mesleği seçerdiniz?

Tesadüfen hatta zorunluluktan bu  mesleği seçtim ama bugün olsa büyük bir  istekle gazeteciliği seçerdim.

Ekonomide olanları, çarpıklıkları, yolsuzlukları  anlatmaya devam edeceğiz.

Bence bir süre daha iki mecraya da ihtiyaç  var. İnternet ve sosyal medya kısa süreli, anlık  haber almak için çok önemli. Artık herkes muhaARTIK HERKES MUHABİR bir ya da televizyoncu sayılabilir. Salgında gördük  Meslek yaşamınızda sizde iz bırakan  isteyen Instagram ya da Youtube gibi kanallarda  bir anınızdan bahsedebilir misiniz? kendi programlarını gerçekleştirdi. Gazeteler ise  Milliyet Gazetesi’nde göreve başladığımda  hepsini söylemiyorum tabii, haberleri ve bir gün  Necati Doğru günde üç toplantı yapardı. Sabah,  önce yaşananların analizi ile öne geçecek. Ancak  öğlen ve akşam üstü. Haberimizin gazeteye gire- yeni kuşakların gazete okumak gibi bir kültürü  bilmesi için önce onun akla gelemeyecek soruları- olacak mı? Bunu bilemiyorum.  nı yanıtlamamız gerekirdi. Yani 5 N, 1 K’yı…  Bir  Virüs salgını sürecinde gazeteler  yerde takılırsak o haber giremezdi. Gazeteciliğin  evden çalışmaya geçti ve birçok yayın  temel ilkelerini bize yaşayarak öğretti. Doğru’nun  bunu sürekli hale getirdi. Sizce basının  “Annenin adını bile iki kere soracaksın” sözlerini  tamamı bu sisteme geçer mi? Gelecekte  unutamam. O yıllarda haberlerimize atılan başnasıl değişim bekliyorsunuz? lıklar da ekonominin sadece belli kesimlere hitap  Gazetecilik bence evden çalışmaya uygun  eden özel bir alan olmadığını, hayatımızın tam  bir meslek değil. İnsanla ilgili bir iş ve hayatın  içinde olduğunu göstermişti bana.  içinde olmayı gerektiriyor. Haber heyecanını,  İnternet ve sosyal medyanın yazılı  tartışmasını da birlikte yapmak gerekli. Bence  basını etkilemesi konusunda ne düşünüTürkiye’de yapılan en büyük yanlışlardan biri  yorsunuz? Yazılı basın kendini sizce nasıl  gazeteciliği plazalara hapsetmekti. Halktan  güncellemeli? kopmanın ilk adımı oldu bu.

GÜNDEMİN SESİ

bir teklifle karşılaştım. Cumhuriyet Gazetesi  Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya  gazetenin ekonomi müdürü olur musun, dedi.  Aslında karar vermem zamanımı aldı. Yeniden  yoğun bir tempoya girmek düşündürdü ancak  medya dünyasında nefes alabildiğimiz birkaç  adresten biri olan Cumhuriyet’e hayır demek  de mümkün olmadı.  Cumhuriyet Gazetesi ekonomi  müdürü olarak hedefleriniz neler? Cumhuriyet Gazetesi bugüne kadar  çalıştığım ana akım medyadan çok farklı. Bu  gazetede ekonomi dünyasında çizilen pembe  tablolar yok. İş dünyasına sadece işveren gözlüğünden bakmak yok. Ezilenlerin, işsizlerin,  sesini duyuramayanların platformu. Gazete  bu görevini zaten başarıyla yerine getiriyor.  Yazı işleri Müdürü arkadaşım Olcay Büyüktaş’ın hazırladığı ‘Emek’ sayfası bu konuda  rehber niteliğinde. Çalışma dünyasında neler  oluyor, orada var. Serhat Aligil ve Gamze  Bal’la birlikte sayfalarımızda bugünlerde  torbalar içine atılan ve ekonominin kurallarını  değiştiren yasalar ne anlama geliyor, bunu  anlatmaya çalışıyoruz. Göreve başlamamın  hemen ardından pandemi süreci başladığı  için evden çalışmaya geçtik. Normalleşme ile  birlikte bu çalışmalarımızı çeşitlendireceğiz.

İSMMMO YAŞAM l 27


Koronavirüs sürecinden en çok etkilenen  kesim 65 yaş üstü oldu. Çünkü virüsün  daha çok etkilediği bu yaş grubu için  sokağa çıkma yasağı uzun sürdü.  Pek çoğu evlerinde yürümeye hasret  yaşadı. Bu yaşa ilişkin yasaklar son  dönemde esnetilse de Türkiye’de  sayıları 7.5 milyonu aşan 65 yaş ve  üzeri kesim, teknolojiye erişmede,  temel ihtiyaçlarının karşılanmasında  zorlu bir dönem atlattı. 65 yaş ve üzeri  kesimin pandemi döneminde yaşadıkları  sorunlara mercek tuttuk...

Pandemide 65 yaş üstü

DOSYA

NİL DENİZ DEMİRCİLER

Hatice Hanım, kronik tansiyon hastasıydı... İkisi  de birbirlerinden uzakta ne yapacaklarını bileEmekli öğretmen Ramazan Bey, 76. ya- mez vaziyette karantina günlerinin geçmesini  şını koronavirüs karantina sürecinde karşıladı...  bekliyorlardı.  Hatice Hanım ve Ramazan Bey, yıllar  35 yıllık öğretmenlik kariyerinde yüzlerce öğrenciyi hayata hazırlayan Ramazan Bey, birçok  öncesinde tanıştıkları ve kullanmaya başlazorluğu aşıp bugünlere gelmişti ancak pandemi  dıkları akıllı telefonları sayesinde birbirleriyle  sürecindeki kadar yıpranmamıştı. İkinci Dünya  ve çocuklarıyla görüntülü konuşup hasret  savaşı yıllarında doğmuş, darbeler, kalkışmalar,  giderebiliyorlardı. İstanbul’daki evinde bir  başına kalan Ramazan Beyin temel ihtiyaçlarını  depremler ve savaşlara tanıklık etmiş, salgın  ona yakın oturan oğlu karşılıyordu. Ramazan  dönemlerinde yaşamıştı. Ancak hiçbir dönem  koronavirüs pandemisindeki kadar yaşamdan  Bey, bu süreçte bekarlık günlerindeki gibi yeniden yemek pişirmeyi de öğrenmişti, kendine  tecrit edilmemişti. Eşi emekli öğretmen Hatice  Hanım da ablasını ziyaret için gittiği Fransa’dan  yetiyordu....  Tek sorun evde hareketsiz kalması ve  karantinada uçak seferlerinin durdurulması  yazlığının bahçesinde büyüttüğü çiçeklerine  nedeniyle dönememişti. Üstelik 69 yaşındaki

28 l İSMMMO YAŞAM

ve Fransa’dan dönmesini beklediği eşine kavuşmaktı... Psikolojisi bozulmuş zaman zaman  ağlama nöbetlerine yakalanır olmuştu... Sizin de karantina döneminde çevrenizde buna benzer durumda olan tanıdıklarınız  olabilir. Ancak koronavirüs sürecinde çok daha  zor durumda kalan 65 yaş üzeri insanlarımız  da var. Bunların birçoğu koronavirüs nedeniyle  sosyal yaşamdan tecrit edilmenin sıkıntısına  tek başına göğüs germek durumunda kaldılar.  Birçoğu teknolojiden uzak olmanın sıkıntısıyla  internet üzerinden alışveriş yapamama, onlardan ayrı yaşayan çocuklarıyla görüntülü konuşamama gibi sorunlar da yaşadı. Ekonomik  anlamda güçlü olanlar ekonomik sıkıntılarla  boğuşan kesime göre daha şanlıydı... Bu

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


NELER YAPILDI?  NELER YAPILMALI?

gerçekten yola çıkarak pandemi  sürecinde 65 yaş ve üzeri kesimin  yaşadığı sıkıntıları mercek altına  aldık...

ACI KAYIPLAR YAŞANDI

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

ÖZEL İZİN VERİLDİ Mesleğin duayen ismi  Nail Sanlı, sokağa çıkma kısıtlılık  hallerinde herkes evinde koronavirüsten korunmaya çalışırken  meslek mensuplarının tebliğ ve  genelgelerle karantinadan muaf  tutulduğunu söylüyor. Bu süreçte  belki de ilk defa mesleğin ne  anlama geldiğinin öneminin anlaşıldığına dikkat çeken Sanlı, “Ülke  ekonomisi ile milli gelir açısından  ne kadar önemli bir görev yaptığımızı anlatma ve devlet yetkililerinin de bunu anlama fırsatı oldu.

Mesleğimizin önemi ortaya çıktı”  yorumunu yapıyor. Çok sayıda meslek mensubunun koronavirüse yakalanıp tedavi  gördüğüne işaret eden Sanlı, “Sağlık  çalışanlarından sonra en çok kayıp  veren meslek gruplarından biri  olduk. Bu açıdan acımız büyük” diye  konuşuyor.

SÜREÇ ÇOK UZADI  Evinin veya çevresinin  yaşlıların ihtiyaçlarını karşılaması  yeterli değil. 65 yaş üzeri için  başlayan sokağa çıkma yasağı bir  süre sonra genele yayıldı. Ancak

geçildi. Görüntülü konuşmanın  artık aynı şehirde bile gerekli  hale geldiği ortaya çıktı.  l Karantina süreci şirketlerin de yaşlıları ve onların  ihtiyaçlarını gördükleri bir  dönem oldu. Telefon aplikasyonları, cep telefonu mesajı ile  sipariş verme gibi ara çözümler  sunuldu.  l Birçok yaşlı teknolojinin kolaylığını gördü. BBu süreçte edinilen beceriler korumalı ve  ihtiyaç duydukça kullanılmalı. l İnternet ortamı istismara açık bir alan bu konuya  da dikkat çekilmeli ama yaşanan sıkıntılar yaşlılarla birlikte  anılırsa yaşlıların korkup uzak  durmasına neden olur. Burada  söylem konusuna dikkat etmek  gerek. bu sürecin uzaması süreci zor hale  getirdi. Bu durum hayatın olağan  akışına uygun değildi, yasakların bu  kadar belirsiz ve uzun devam etmesi  hepimizi bilhassa da yaşlıları zorladı.  Bu dönemde serbest meslek erbabı  izinle çıkabilirken, çalışmayanlar eve  hapsoldu. 65 yaş ve üzerinin tüm  ihtiyaçlarının evden çıkmadan karşılanması için Vefa Destek Grubu’nun  desteği olumluydu ama hepsini  karşılaması mümkün değildi. 65+ Yaşlı Hakları Derneği  Genel Müdürü Özlem Yalçınkaya,   başından beri sokağa çıkma yasağı  uygulanırken yaşlıların homojen ve

DOSYA

Çin’de başlayıp tüm  dünyaya yayılan koronavirüs tüm  dünyayı evlere kapattı. Bu süreçte  7’den 70’e herkes virüs korkusu  ve yasaklar nedeniyle kısıtlandı.  Ancak bu dönemde en çok yıpranan kesim ise, korunma tedbirleri  kapsamında sokağa çıkmaları  yasaklanan 65 yaş üzeri kişiler  oldu.... Korunması gereken yaşlılar  olarak görülmek ve istemleri  dışında sosyal hayattan yasaklarla  tecrit edilmek bu kesim mensuplarının psikolojilerini olumsuz yönde  etkiledi. Oysa maksat onların bu  süreçte virüsün etkilerinden korunmalarıydı... 65 yaş üzeri meslek  mensupları da evlerinde hapsolup  bu zorlu günleri sıkılarak geçirdi.  Bir kısmı da özel izin alarak  koronavirüs tehdidine aldırmadan  işlerinin başında olmayı seçti.  Birçoğu da zorunlu işleri nedeniyle

koronavirüse yakalanıp hayatını  kaybetti...  Dünyada ve ülkemizde  yaşanan olumsuzluklardan meslek  de etkilendi. Çok steril ve kontrollü  yaşanması gereken bir dönemde  meslek mensupları yoğun bir  şekilde evrak ve belgelere temas  etmek zorunda kaldı. Herkesin  evde kalmayı tercih ettiği bu dönemde meslek mensupları işlerini  yetiştirme, müşterilerine, devlete  karşı sorumluluklarını yerine  getirme çabası içinde oldular.

l Pandemi sürecinde kamuoyuna yaşlılardan  haberler verip sadece ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değil.  Ruhsal ihtiyaçlarına da karşılık  verilmesi gerekiyor. Her insan  eşittir, yaşlılar sadece fiziksel ve  mental farklılıklara sahip. l Yaşlandıkça ihtiyaçlar  çeşitlenebiliyor. Yaşlılara hayatın  içinde eşit olarak hayata katılmaları için ihtiyaç duydukları  hizmetler verilmeli. l Yaşlıların teknolojiden  faydalanmaları gerek. Aşamalı  kullanan ya da uzak duranlar  vardı. Pandemi sürecinde  internet bankacılığından online  alışverişe kadar birçok konuda  teknolojiyi kullanmaya başladılar. Teknolojinin artık herkese  lazım olduğu konusu kabule

İSMMMO YAŞAM l 29


65 YAŞ ÜZERİ NÜFUS  7.5 MİLYONA ULAŞTI TÜİK’in 2019 yılında 65 yaş  üzeri vatandaşlara yönelik yaptığı  araştırmanın verilerine göre, Türkiye’de toplam 7.5 milyon 65 yaş ve  üzeri vatandaş bulunuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre, 2014 yılında  6 milyon 192 bin 962 kişi olan 65  yaş ve üzeri nüfus son 5 yılda yüzde  21.9 artış göstererek, 2019’da 7  milyon 550 bin 727 kişiye yükseldi.  Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki  oranı 2014 yılında yüzde 8 iken,  geçen yıl yüzde 9.1’e çıktı. Yaşlı  nüfusun 2019 yılında yüzde 44.2’sini  erkekler, yüzde 55.8’ini kadın-

lar oluşturdu.Nüfus projeksiyonlarına  göre yaşlı nüfus oranının 2023 yılında yüzde 10.2, 2030 yılında yüzde  12.9, 2040 yılında yüzde 16.3, 2060  yılında yüzde 22.6 ve 2080 yılında  yüzde 25.6 olacağı tahmin ediliyor. Yaşlı nüfus yaş grubuna göre  incelendiğinde, 2014 yılında yaşlı  nüfusun yüzde 60.9’u 65-74, yüzde  31.4’ü 75-84 ve yüzde 7.7’si 85  ve daha yukarı yaş grubunda iken,  2019 yılında yüzde 62.8’i 65-74,  yüzde 28.2’si 75-84 ve yüzde 9.1’i  85 ve daha yukarı yaş grubunda  yer aldı.

Özlem Yalçınkaya

birbirine benzeyen ihtiyaçları olan bir kitle olarak değerlendirilmemesi gereğine vurgu yaptıklarını söylüyor. Yalçınkaya, yaşlılar açısından  bu süreçte kendi özgül koşulları dahilindeki  rutinlerini gerçekleştirememek ve ne zaman  biteceğini kestiremedikleri bir belirsizlik içinde  kalmanın zorlayıcı olduğunu vurguluyor. Yalçınkaya, “Sadece temel ihtiyaç karşılamaya dayalı  modellerin süresiz uygulanması; bağımsızlık,  kendine yetme, aktif olma ve hayata katkıda  bulunma, kuşaklararası etkileşimde olma gibi  genel iyilik halini doğrudan etkileyen unsurlar  açısından tamamlayıcı olamadı” diyor.

olağanüstü zamanlarda kurulan mekanizmalar  her açıdan kapsayıcı olamadı. Vefa Destek  Grupları’nın yaptıkları çalışmalar olumlu ve  önemli olmakla birlikte süreler uzadıkça gelişen yeni ihtiyaçları karşılamak açısından eksik  kaldı” değerlendirmesini yapıyor.  Yerel yönetimler ile diğer ilgili birimlerin  de bu süreçte yaşlıları tanımadıklarını gördüklerine vurgu yapan Yalçınkaya, şöyle devam  ediyor: “Yaşlıların fark edilmiş olması ve  farklılıkları kapsayan yaş dostu politikalar ve  hizmetler geliştirilmesi bizleri salgın ya da afet  gibi olağanüstü durumlarda da yaşlı hizmetleri  konusunda hazırlıklı kılacaktır.”

DOSYA

HİZMETLERE ERİŞİM SAĞLANMALI 65+ Yaşlı Hakları Derneği, yerinde  yaşlanma yaklaşımını benimsiyor. Fakat bunun  için yaşlıların ihtiyaç duydukları hizmetlere  erişebilecekleri modeller kurulması gerekiyor.  Ülkemizde yaşlı hizmetlerine dair politikaların  gelişme aşamasında olduğuna dikkat çeken  Yalçınkaya, “Bu nedenle içinden geçtiğimiz

30 l İSMMMO YAŞAM

TEKNOLOJİYE ALIŞIYORLAR 65 yaş üzerinde teknolojiyi daha aktif  kullanabilenler karantina sürecini daha kolay  geçirebildi. İletişim, internetten alışveriş ve  bankacılık işlemlerini kendileri yapabildiler  ve evde kalma sürecine daha kolay adapte  oldular. 65 yaş üstünde teknolojiyi çok iyi

kullananlar yanında uzak duranlar da var tabii  ve genel olarak bu yaş grubunda teknoloji  okuryazarlığı yüksek değil. Bu süreçte teknolojinin çok önemli bir ihtiyaç olduğu konusunda  yaygın bir görüş oluştu ve gelişen ihtiyaç  üzerine imkanı olan 65 yaş üzeri bireyler  teknoloji bilgisini geliştirmek zorunda kaldı.  Çocuklarından, torunlarından, komşularından  öğrenenler de oldu.  Yaşlıların bağımsız kalabilmesi için  teknolojiden faydalanmaları gerektiğine dikkat  çeken Özlem Yalçınkaya, yaşlıların teknolojiden  faydalanmaları gerektiğini bu süreç öncesinde  de sık sık vurguladıklarını da söylüyor. Yalçınkaya, “65 yaş üzerindeki çoğu  insan teknolojiye bu kadar ihtiyaç duyacağını  öngörmemişti aslında. İnternet ve teknoloji  kullanırken güvenlik de önemli. Hem teknoloji  kullanımı hem de susistimal konularında tekrar  böyle bir ihtiyaç da oluşabilir diyerek bilgilenmek ve gerekli araçlara sahip olmak yaşlılar  açısından önemli” diye konuşuyor.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


‘ONLINE  EĞİTİMLERİ  İYİ GELDİ’

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

SMM Muzaffer Kazan:  “Yasaklar döneminde hep evde kaldık.  Mali müşavirlerin yetiştirmesi gereken  işler vardı ve o nedenle ayın son 10  gününde bizlere işlerimizi yapabilmemiz için özel izin verdiler. Kurallara  uyan insanlar olduğumuz için  çıkmayın denildiğinde dışarı çıkmadık.  Evde kapalı kalmak insanı yoruyor,  sıkıyor ama hastalıktan korunmak  lazım. Evde eşime destek oldum. Evde  bilgisayar sistemini oluşturduk mesleki  kuruluşumuzun programımız sayesinde evden de işlerimizi yürüttük.  Yaşı uygun olan çalışanlarımız  nöbetleşe yazıhaneye gittiler. İşler  oturuncaya kadar sıkıntılar oldu ama  artık işler oturdu. Müşterilerimiz  de bu süreçte bize çok destek oldu.  İSMMMO’nun uzaktan eğitimlerine katıldık. Pandemi ile birlikte  esnafa sağlanan destekler, vergilerde  sigortalarda yapılan ertelemeler, kısa  çalışma ödeneği (KÇÖ) bordroları gibi  konularda eğitimler verildi onları takip  ettik. Mücbir sebebe sokulan iş kolları  konusunda da odamız bizi bilgilendirdi, koranavirüs karantina sürecinde

odamız hep yanımızdaydı. Bunlar  işlerimizi yürütmemiz konusunda bize  çok katkı sağladı. Bu süreçte beni en  çok zorlayan şey ekonominin durması  oldu. Günübirlik işler yapan insanlar  ücretlerini alamadı. Bunlar beni üzdü.  Her şey zincirleme birbirini etkiliyor.”

DOSYA

SMM, bağımsız  denetçi, bilirkişi Akil  Namoğlu: “Eşimi kaybettiğim  için kızım Berna ile birlikte  yaşıyorum. Şeker, tansiyon  hastalıklarım olduğu için  hükümetin aldığı kararlardan  da çok kızım beni hapse tıktı.  Evde kaldığımız dönemde  telefonlarla bilgisayarlardan  bakarak işlerimizi yürüttük. Yardımcılarımın hepsi mükemmel.  İSMMMO’nun koronavirüs karantina sürecinde verdiği online eğitimler  sürecin iyi geçmesini sağladı. Bu dönemde inanılmaz bir eğitim süreci  yaşadım. Kurumlar beyannamesi ve beratlarda çok sıkıştık. Bir berat  yetiştiremedim ama sonrasında baktım ki mücbir sebepteymişiz ve onu  da tamamlamayı başardık. Kolera, domuz gribi gibi salgınlar gördük  ama biz o dönemlerde normal yaşantımıza devam edebiliyorduk. Bu  illet hepimizi eve kapadı. Ben hep çok yürüyen bir insandım ama tecrit  olmak yürüyüş rutinimi olumsuz etkiledi. Kedimle birlikte koridorda  yürüdük ve bisiklet pedalı çevirdik. Ben musiki ile uğraşan biriydim  ondan uzak olmak beni perişan etti. Evden internet üzerinden uzaktan  yapılan çalışmalar oldu onlara katıldım ama beni kesmedi. Bravo  Türkiye’ye bu süreci mümkün olan en iyi şekilde geçiriyoruz.”

‘ODAMIZ HEP YANIMIZDAYDI’

İSMMMO YAŞAM l 31


‘Hayat bisiklete binmek gibidir’

RENKLİ YAŞAM

GAYE DELEN Bisiklet son dönemde başta İstanbul  olmak üzere bütün büyükşehirlerde öne çıkarılan bir ulaşım aracı oldu. Bisiklet sporuna  gönül veren insan sayısı da her geçen gün  artıyor. Bunlardan biri de meslek mensubu  Serdar Murat Akın. Üç dönem İSMMMO Çatalca  ilçe temsilciliği de yapmış olan  Akın, 1971 yılında İstanbul  Çatalca’da doğmuş.  İlkokulu ve ortaokulu  burada tamamlar. Şişli Motor  Teknik Lisesi’ni bitirdikten sonra ise  Erciyes Üniversitesi İngilizce İktisat’tan  mezun olur. Küçükken babasının asker  olması nedeniyle hep bu mesleğe ilgi duymuş.  Hatta Hava Harp Okulu’na girebilmek için

32 l İSMMMO YAŞAM

Türk Hava Kurumu’nun paraşüt kursuna dahi  katılmış. Ancak onun dedesi muhasebe mesleğini yapıyormuş. Bu nedenle yaz aylarında,  okul tatillerinde dedesinin muhasebe bürosuna  giderek hep mesleğin içinde olmuş. Üniversiteyi bitirdikten sonra ise bir akrabalarının ofisinde mesleği yapmaya başlamış. Daha sonra  ise kendi ofisini açarak çalışmaya  devam etmiş. O, yaşı itibariyle  mesleğin dönüşümüne  tanıklık etmiş bir  isim. Kağıt ortamında  tutulan kayıtların bilgisayar ortamına taşınmasını  birebir yaşamış. Akın, “Bugün  internet ortamında bildirimler, bilgi  paylaşımları ve elektronik belge uygulamalarını yaşıyoruz. Meslekte çok hızlı, boşluk  kabul etmeyen ve ara vermeyi affetmeyen bir

gelişim yaşadık. Bu süreçte teknolojik altyapı,  kişisel donanım çok önemli hale geldi. Bilginin  çok kolay ulaşıldığı ve paylaşıldığı bir süreçte  meslektaşlarımız da kendilerini geliştirdiler,  farklı dallarda uzmanlaşmaya, alan seçmeye  yöneldiler. Odamız da bu konuda meslektaşlarımızı hiç yalnız bırakmadı. Onların bu süreçte  eğitimlerle sahada kalabilmelerine ön ayak  oldu. Bu çaba ile her şeyi bilen meslektaş  yerine araştıran farklı dallarda uzmanlaşmış  meslektaş profilleri oluştu” diye anlatıyor.

BİSİKLETE GÖNÜL VERDİ Serdar Murat Akın’ın bisiklet sporuna  başlaması ise 2012 yılına gidiyor. Çatalca’da  bir grup arkadaşıyla başlamış. O zaten doğa  sporlarını seven ve yapan biri olmuş. Bisikletle  de lisanslı olarak ilgilenmeye başlamış. Akın,  “Önce kendi sınırlarımı öğrenmek, çevremdeki  imkanları görmek için kısa çevre turları ile

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


başladım. Bulunduğumuz bölge bu spor  için gayet uygun parkurlar barındırıyor.  İster dağ, ister orman, ister yol her  ortamda bisiklet kullanacağımız alanlar  var” diyor. Akın’a göre, bisiklet sporu her ne  kadar bireysel görünse de aslında bir  takım sporu. Kısa sürede arkadaşlarıyla  bu işi ilerletmişler. Önce çevre köylere,  ilçelere günübirlik turlar düzenlemeye  başlamışlar. Daha sonra Trakya ve  Güney Marmara’da pedal basmadıkları  il kalmamış. Bunlara anlam katmak ve  farkındalık oluşturmak için de turlar  düzenlemeye başlamışlar. Her yıl nisan  ayı başında Çanakkale Şehitlik Turu’nu  düzenliyorlar. Bu yıl salgın nedeniyle  gidememişler ama mutlaka gitmek  istiyorlar. Çatalca’da Alaiye Şehitlik turu  diğer organizasyonları. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun İstanbul ayağına  katılıyorlar. Toplumsal hassasiyeti olan  konularda farkındalık oluşturacak  organizasyonlara da katılıyorlar. 2018  yılında pedallayarak Selanik’te Atatürk  Müzesi’ni ziyaret etmişler. Çeşitli turlarla bu  spora devam ediyorlar…

PEK ÇOK YARARI VAR

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

Serdar Murat Akın, Türkiye’de bisiklet kullanımının arttığını ancak bisikletliye  bakışın aynı yerde kaldığını belirtiyor ve  belediyelerden şu ricada bulunuyor: “Bisikletliye trafikte nasıl davranılmalı, onun emniyetli sürüşüne nasıl imkan verilmeli, bir  bisikletliyle karşılaşıldığında acil durumlarda ne yapılmalı gibi konularda toplu ulaşım  araçlarında bilgilendirme panoları asılmalı.  Toplu ulaşım şoförlerine, taksi duraklarına,  nakliyecilere bilgilendirmeler yapılması  bizi bir parça da olsa rahat ettirecektir.  Ayrıca bir bisikletli yolun banket kısmını  kullanıyor. Yol yapımı tamiriyle uğraşan  birimlerin bir bisikletli gözüyle bakarak  yolun bu kısımlarının yapım ve onarımını  yapmalarını istiyoruz.”  insanlarla dostluklar kurmak için bisiklete  binin. İsteyen herkes yapabilir.” Meslek mensubu Akın, ne kadar yoğun  çalışsa da bisiklete her zaman vakit bulduğunu dile getirerek, “Hafta sonu 09:00’da  değil de 06:30’da uyanırsanız bu size zaman  yaratıyor. Ben genelde bunu tercih ediyorum.  Uzun konaklamalı turlarımız olduğunda bunun planını çok önceleri yapmamız gerekiyor.  Bu turlarımızı da işlerimizin hafif olduğu ayın  ilk günlerinde yapıyoruz” diye anlatıyor. Serdar Murat Akın, “Hayat bisiklete  binmek gibidir. Dengede durabilmek için  sürekli ilerlemek gerekir” sözünü hatırlatıyor  ve şunları söylüyor: “Dengeli bir hayat için  sürekli ilerlemek gerekiyor. Meslek hayatımız  da öyle. Gelişmelerin dışında kaldığımız an  dışarıda kalıyoruz. Sağlığınız, kaliteli yaşamınız için çevreniz için mutlaka spor yapın.  Ama  dışarıda, doğada spor yapın. Bisiklet hayattır.”

YOL HEPİMİZİN Peki, Türkiye’de bisiklet kullanmanın  zorlukları neler? Serdar Murat Akın, bu  konuda şunları söylüyor: “Bazı belediyeler  gerçekten çok medeni imkanlar sunuyor.  Bazı yerlerde ise tam tersi. Belediyelerin bisiklet yolları için kaynak ayırmaları ve imar  planlarında yer vermeleri çok önemli. Ancak  bu da yeterli değil. Bisiklet yollarının kullanımı daha verimli hale getirilmeli. Her yıl  ölümle sonuçlanan bisiklet kazalarını çokça  duyar olduk. Bu bizi tedirgin ediyor. Her  taşıtta ve her sporda olduğu gibi kurallara  uyulduğu sürece bir sorun yaşamıyoruz. Bir  bisikletli sizi duyar. Korna çalmayınız ve en  az 2 metre uzağından geçiniz. Biz sizleri  fark ediyoruz. Siz de lütfen bizleri fark  edin. Yol hepimizin.”

RENKLİ YAŞAM

Akın, bisiklet sporunun pek çok yararı  olduğunu vurguluyor: “Baştan ayağa vücudun  her noktasını çalıştırır. Dengenizi ve solunumunuzu düzenler. Kalp, damar sağlığına,  iskelet ve kas sistemine katkı sağlar. Aklınıza  gelecek her türlü sağlık sorununun üstesinden gelmenize yardımcı olabilecek bir spor.  Yiyerek zayıflayabileceğiniz, forma girebileceğiniz bir spor. Ayrıca hayata pozitif bakmanızı  sağlar.” O, meslek mensuplarına da bu sporu  öneriyor: “Meslek olarak masa başında  hareketsiz kaldığımız saatler çok. Hayata  hem bir pencere açmak, nefes almak, doğayı  içinize çekmek,  farklı yerler görmek, farklı

BİSİKLETLİYE  BAKIŞ  DEĞİŞMELİ

İSMMMO YAŞAM l 33


‘Kadınların  çığlıkları ve  hıçkırıkları var’

YAŞAM’IN PORTRESİ

BANU BOZDEMİR

34 l İSMMMO YAŞAM

Levent Demirci, kadın sorunlarını  öne çıkardığı filmleriyle tanınan  bir yönetmen. İlk uzun metrajlı  filmi Sonbahara Doğru ile adından  söz ettirdi. Bursa’da yaşayan  yönetmen, filmde ensest, şiddet,  kadın erkek eşitsizliği gibi  başlıkları ele alıyor. Demirci, “Ekip  olarak herkesin tüm yüreğini  koyarak meydana getirdiği ve o  seslerini çıkarmaya bile cesaret  edemeyen kadınların çığlıkları,  hıçkırıkları var filmimde” diyor.

Genç bir kadın olan Yaprak, bir köye öğretmen olarak atanır…  Yeni hayatına alışmaya çalışan Yaprak, bir öğrencisinin annesi olan  Semra ile dostluk kurar. Birbirlerinden güç alan iki kadın, erkeklerin  egemen olduğu dünyada karşılarına çıkan zorlukların birlikte üstesinden gelmeye çalışır… Bu sahneler, yönetmen Levent Demirci’nin ilk uzun metrajlı filmi  Sonbahara Doğru’da geçiyor. Kısa filmlerinde genellikle kadın hikâyelerini odağına alan yönetmen, ilk uzun metrajlı filminde de aile içinde  yaşanan bir trajedi üzerinden iki kadının hikâyesini anlatıyor. Filmde  ensest, şiddet, kadın erkek eşitsizliği gibi başlıklar ele alınıyor. Demirci, filmi bu şiddete maruz kaldığı halde konuşamayan,  susmak zorunda bırakılan ve haklarını savunmayı bilmeyen insanlara  destek olmak amacıyla çektiğini anlatıyor. Bursa’da yaşayan, sinema  sektörüne katkılar sunarak içerisinde yer almaya çalışan Levent Demirci ile ilk uzun metrajlı filmi Sonbahara Doğru ile ilgili konuştuk. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1974 Bursa doğumluyum. Babamın sinema işletmecisi olması  beni de doğal olarak sinema aşığı yaptı, eğitimimi sinema aşkı yüzünden yarım bıraktım. Sinemanın üç temel aşaması olan yapım, dağıtım  ve gösterim birimlerinde bizzat bulundum. Bugüne kadar sekiz kısa  film yaptım ve bu ilk uzun metrajım. Aynı zamanda Bursa’da bir tekstil  firmasında pazarlama sorumlusu olarak görev yapmaktayım. Bursa’da yaşayan bir yönetmensiniz, Bursa’da yönetmenlik yapmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir? Bursa’da bu işi yapmanın hem avantajları hem de birtakım  dezavantajları var. Bir kere ne olursa olsun her işin merkezi hiç kuşkusuz İstanbul. Bu işte de böyle maalesef. Teknik ekipman, profesyonel

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


OYUNCU SEÇİMİ NASIL OLDU? Psikologtan danışman desteği aldınız  mı? Sinopsisi  çıkardığımda bir psikolog arkadaşıma danıştım. O da çok beğendi ve hikayeyi  birlikte geliştirdik. Aynı zamanda filmimizin  uzman psikoloğu. Yapım aşamasında birkaç ensest  mağduruyla bile karşılaştık hatta bir arkadaşımızın yakını tıpkı filmdeki Semra karakteri gibiydi.  Arkadaşım yakınının durumunu anlatırken gözyaş-

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

SPONSORLARDAN DESTEK ALDIM Bu filmi çekmeden  önce bu tarz konulara eğilen  filmleri inceleme şansınız  oldu mu? Sinemamızda bu konuyu  ele alan tek film 2010 yapımı İlksen Başarır-Mert Fırat  imzalı Atlıkarınca filmi. Bizim  senaryomuz daha önce yazılmış  olmasına karşın onlar benden  önce çektiler filmi. Ben filmi ilk  vizyona girdiği 1 Nisan 2011  günü ilk seansında ve ardışık  olarak üç kez sinemada izledim.  O filmin alt metni çok başarılı.  Bizimki anlatım olarak biraz  daha farklı. Ama Atlıkarınca  ayakta alkışladığım bir filmdi. Özellikle  enseste neden olan bir iki ana maddeyi  çok başarılı bir şekilde anlatmışlar. Umarım  benim filmim de aynı başarıya ulaşacaktır.  Biz hikayeyi iki kadın üzerinden kurguladık  ve neden olduğu kötü bir sonuca bağladık. Bu filmle ilgili olarak bir yerden  maddi destek aldınız mı? Özel

destekler dışında fonlar ve bakanlık  desteği gibi… Bu film için hiçbir bakanlık ve  fondan destek almadım. Kısa filmlerimde  oluşturduğum bir sponsor havuzum vardı.  Kıymetli sponsorlarımıza bu kez hikayemizin önemini anlatarak biraz daha fazla  destek istedik, bu anlamda uygulayıcı  yapımcımızın  da önemli destekleri oldu.

YA Ş A M ’ I N   P O RT R E S İ

stüdyo, iyi oyuncular bunların hepsi İstanbul da.  Her ne kadar bir iki saat gibi kısa bir mesafede  olsak da her şekilde İstanbul’a ve oradakilerin  şartlarına boyun eğmek zorundasınız. Ama şöyle güzel bir tarafı da var. Örneğin,  gözlerden uzak kendi imkanlarınızla en iyisini  yapmaya çalışıyorsunuz ve bu anlamda çok fazla  rakibiniz yok. İnsanlara derdinizi daha rahat  anlatabiliyorsunuz. Örneğin bir yere sponsorluk  görüşmesi için gittiğinizde biliyorsunuz ki oraya  aynı istek için gelebilecek insanlar çok çok az.  Geçtiğimiz yıla kadar özel tiyatrolar çok fazla  olmadığı için oyuncu desteği için sadece devlet  tiyatrosuna bağlıydık. Bir de devlet tiyatrosu  oyuncuları da sanki kırk yıllık Yeşilçam oyuncusu  gibi tavır alıyorlar. Ben sekiz kısa filmimde de  Bursa Devlet Tiyatrosu’ndan çok değerli oyuncularla çalıştım. Haliyle ben de zaman zaman bu tarz  davranışlara maruz kaldım. Sonbahara Doğru aslında spesifik  bir konuya değiniyor. Aile içi şiddeti ve  bununla yaşamak zorunda kalan bir kadının  açmazları… Filmi yazarken destek aldığınız  kişi ve kurumlar oldu mu? Filmimizin konusu ensest mağduru bir genç  kadının hayata tutunma hikayesi. 2008 yılında  okuduğum bir gazete haberi çok ilgimi çekmişti.  Bunun bir senaryo olabileceğini düşündüm ve  hikayemi oluşturdum. Aradan geçen 11 yılın  ardından çekmek kısmet oldu ve kendi adıma  güzel bir şey başardığımı düşünüyorum. Tabii ki  karar izleyicinin.

İSMMMO YAŞAM l 35


YAŞAM’IN PORTRESİ 36 l İSMMMO YAŞAM

larına boğuldu, ne kadar gerçek bir meseleye el  attığımızı daha ciddi biçimde anladım. Oyuncu seçimi nasıl oldu? Özellikle  başrolde oynayan iki kadın oyuncunun  seçiminde zorlandınız mı? Oyuncu seçiminde de zorlandığım zamanlar oldu. Bursa Devlet Tiyatrosu oyuncuları  da dahil olmak üzere hikayemi çok gezdirdim  ama bir türlü olumlu sonuç alamadık. Uygulayıcı  yapımcımız ve benim için çok kıymetli olan   Canan & Ali Ertem çiftinin sahibi olduğu Trio  Menajerlik’e kayıtlı oyunculardan seçimlerimizi  yaptık. Benim için filmde en önemli olan iki  kadın karakter. Her ikisinin de ilk uzun metraj  baş rolü olmasına ve dar vakitte çalışmamıza  karşın gayet özverili bir şekilde hem karakterlerin alt metni konusunda hem de oyunculuk  performanslarındaki başarılarıyla filmin ritmini  yükselttiler. İkisinin olduğu sahnelerde film çok

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


başarılı bir şekilde yükseliyor ve  seyir zevki artıyor. Bunun izleyenlerde de aynı algıyı bırakacağı  kanısındayım.

KADININ ÇIĞLIĞI

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

ARTIK SÖZ SİNEMA SEYİRCİSİNDE Son olarak neler söylersiniz? Artık söz festival jürilerinde ve seyircide.  Benim beklentim tabii ki çok izlenmek. Ama sonuçta  sinemamızdaki gişe durumu da belli. Hele bir festival  filmi yaptıysanız… Benim asıl amacım iki tane mağdur  kadının çığlığına ses olabildiysek ne mutlu. Maddi  olarak da pek bir şey beklemiyorum sadece bir sonraki  projemi yapacak maddi olanağı yakalayayım yeterli  benim için. Zira şu sıralar üzerinde hararetle çalışmaya  başladığım yine bir kadın var. Daha doğrusu üç farklı  kadının kesişen hikayesini anlatacağım yeni bir proje  geliyor… Son olarak bana bu imkanı veren Bursa iş dün-

yasının çok kıymetli firmalarına, eşsiz düşüncelerinden  ve sohbetinden her daim istifade ettiğim ve filmimde de  beni kırmayarak küçücük bir rolde de bizleri şereflendiren değerli ağabeyim Mustafa Yılmaz’a, uygulayıcı yapımcımız sayın Ali Ertem ve değerli eşi Canan Ertem’e,  her daim yardımlarını esirgemeyen ve yanımda olan  arkadaşım Nur Gezek’e, yol arkadaşım Erdal Çaylak’a,  değerli dostum Battal Karslıoğlu’na, canım kardeşim  Berna Güler’e, tanıdığım günden beri desteğini esirgemeyen yönetmen ustam İsmail Güneş’e, nadide sinema  yazarı Murat Tolga Şen’e çok teşekkür ederim… Ve her  şeye karşın hala benim arkamda duran eşim Yasemin  Demirci’ye ayrıca teşekkür ediyorum.

YAŞAM’IN PORTRESİ

Filmin vizyondan önce  festival yolculuğu olacak sanırım. Festivallerin filme bakış  açısı nasıl? Yurt içi ve yurt dışı birçok  festivalde yer alıp ardından vizyona girmek istiyoruz. Ancak son  yıllarda ülkemizdeki festival algısı  farklı bir boyuta girmiş durumda.  Her ne kadar Bursa’da yaşıyorsak  da gündemi yakından takip ediyoruz. Hiç izlenmeyen filme verilen  ödüller, başka senaryo gösterip  bambaşka filmle ödül alanlar gibi  dedikodular bize kadar geliyor.  Ama benim bir lobim yok. Ekip olarak herkesin tüm yüreğini koyarak  meydana getirdiği ve o seslerini  çıkarmaya bile cesaret edemeyen  kadınların çığlıkları, hıçkırıkları var  filmimde. Bu filmi çekerken anlaşılamamak gibi bir kaygınız  oldu mu?  Yani şu ana kadarki  yaşadıklarınızı ve duygu  durumunuzu soruyorum. Bu filmin yapım yolculuğunda yer yer anlaşılamamak korkusuna kapıldığım zamanlar oldu.  Kaş yaparken göz çıkarmayayım,  kimseyi incitmeyeyim diye çok uğraştım. Bu anlamda psikoloğumuz  Nur Gezek ve yol arkadaşım Erdal  Çaylak her aşamada destekçim  oldular. Sanat yönetmenimiz Berna  Güler’e de çok şey borçluyum bu  konuda. İlk uzun metrajın teknik  acemiliğini de yönetmen dostum  Battal Karslıoğlu’nun kıymetli  desteğiyle atlattım. Bu anlamda  projeye emek veren herkese ayrı  ayrı teşekkür ederim.

İSMMMO YAŞAM l 37


KARİYER

Evden çalışana  uzaktan motivasyon Salgın uzun zamandır beklenen ancak  ertelenen bir dönüşümü aniden gerçekleştirdi.  Uzaktan çalışmayı değerlendirmekten  kaçınan kuruluşlar artık bunu zorunlu hale  getiren bir durumla karşı karşıya kaldı.  Uzun süredir günlük hayatımızı ve  alışkanlarımızı etkileyen koronavirüs salgını  dolayısıyla daha az teması mümkün kılan,  çalışan sağlığını ve güvenliğini sağlayan  uzaktan çalışma sistemi uygulanıyor.

38 l İSMMMO YAŞAM

UMUT EFE  Koronavirüs salgını yepyeni  bir çalışma modelini beklenmedik  ve hızlı bir şekilde hayatımıza  getirdi. Bu süreçte evden çalışmaya beklenmedik, hızlı bir geçiş  yaptık. Birkaç ay öncesine kadar  yan yana çalışan ekipler artık ayrı  çalışıyor. Bazı şirketler normalleşme  takvimlerinde dönüşümlü olarak  ofise dönüş sinyali verse de yeni

dönemde tamamen evden çalışma  kararı alacak şirket sayısı hızla  artıyor… Bu sadece çalışanlar için  değil aynı zamanda liderler için de  zorlu bir süreç. Ekipleri yönetmenin  temel ilkeleri geçerliliğini korusa  da birbirinden uzak çalışan ekip  üyelerini motive etmek ayrı bir  özen istiyor.

ÖNCE İŞE BAĞLILIK  Burada işverene ve takım  liderlerine düşen öncelikli görev,

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


bağlılığı sağlamak. Uzmanlara göre bu  dönemde uzaktan çalışma, iş-özel hayat  dengesinin tamamen ortadan kalkması, uzun  mesai saatleri, sosyal izolasyondan kaynaklanan ruhsal sıkıntılar, anlam kaybı ve  kimlik sorgulamalarını beraberinde getirdi.  Sosyalleşme ve aidiyet ihtiyaçlarımızın karşılanamadığı bu dönemde uzaktan çalışmanın  negatif etkileri yoğun bir biçimde hissedildi.  Çalışanlarınızın ellerinden gelenin en iyisini  yapabilmeleri için kendilerini şirketinize  bağlı hissetmeleri gerekiyor. Bu bağlılık  duygusu sadece ekip üyeleri için değil, aynı  zamanda yönetici veya müdür seviyesindeki  kişiler için de geçerli. Yöneticiler tüm ekibe  destek olup onlara rehberlik ederse, örnek  bir yol da göstermiş olur. Ekipler uzaktan  çalışırken onlarla bağlantı kurmanın en iyi  yolu yüz yüze iletişime öncelik vermek. Bu  noktada, telefon görüşmeleri yerine video  konferanslar yapabilir, ekip üyelerinize özel  mesaj göndermek yerine her birinin grup  sohbetlerine katılmasını teşvik edebilirsiniz.

ÖDÜLLENDİRMEYE ÇALIŞIN

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

Pandemi döneminin çalışanlar üzerindeki etkisini ölçmek üzere harekete geçen  araştırma şirketi LeadershipIQ’nun, uzaktan  çalışan 31 bin 664 kişi üzerinde yaptığı  araştırmada, çalışanların yüzde 26’sının  motive ama mutsuz olduğunu belirledi.  Araştırma, çalışanların mutsuz olmalarına rağmen yüzde yüz çaba göstermeye  odaklandıklarını ortaya çıkardı. Şirketin 11  bin 308 çalışanla gerçekleştirdiği çalışan  bağlılığı hakkındaki bir diğer araştırmada  ise çalışanların işlerini sahiplenmesindeki en  büyük etkenin, yöneticinin çalışan başarısını  takdir etmesi olduğu ortaya çıktı… Araştırmaya katılan çalışanların, başarılarının  takdir edilmesi durumunda iş yerlerine olan  iyi motivasyon sunacağını da bilmelisiniz.

TEKNOLOJİYLE BAĞLANIN  Birbirinden uzakta çalışan ekiplerin  kolayca iş birliği yapmalarına, dosya paylaşmalarına ve sohbet etmelerine olanak tanıyan  platformlara ihtiyaçları vardır. Bu platformları,  iletişim kurmak ve iş birliği içinde çalışmak için  nasıl kullanmaları gerektiğine ilişkin net yönergeler belirleyebilirsiniz. Çalışanlar kendi bireysel  çalışma tercihlerine sahip olduklarından, nasıl

bağlılıklarının yüzde 21 oranında arttığı  tespit edildi. Araştırmadan çıkan bir diğer  bulgu ise yapıcı tavırlar sergileyen yöneticilerin bu sayede çalışan bağlılığına yüzde  30 oranında katkı sunması oldu. Diğer  taraftan, OnePoll tarafından CitrixSystems  adına gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları, dünyanın her yanında çalışanların büyük  kısmının evden çalışmaya uyum sağladığını  ve işin yapılma biçimi bakımından yeni  normal haline geleceğine inandığını ortaya  koydu. Çalışanların çoğu doğru araçlara  sahip olmaları durumunda evden çalışırken  ofistekiyle aynı ölçüde işleriyle meşgul  olabileceklerine ve aynı ölçüde hatta daha  üretken olabileceklerine inanıyor. çalıştıkları ve iş birliği yaptıkları ekipler arasında  bir tartışma kaynağı olabilir. Yönergeler yöneticiler tarafından belirlenirse, bu gibi tartışmalar  da olmayacaktır. Diğer taraftan ağınızda yer  alan insanlara Linkedin, Facebook, Whatsapp  gibi uygulamalar ya da e-posta ile ulaşırken her  zaman mesajları kişiselleştirin. Karşınızdakilerle  iletişiminize kişisel bir dokunuş ekleyin. Tekdüze, kalıplaşmış cümlelerden mümkün olduğunca  uzak durun. Uzun ve anlaşılması zor cümleler  kurmamaya özen gösterin.

KARİYER

Burada çalışanları en fazla rahatsız  eden noktalardan biri ise mikro yönetim...  Bu nedenle ekiplerinize, kendilerine  verilen görev ve projeleri gerçekleştirmeleri  için güvendiğinizi gösterin. Bu noktada  liderlere düşen görev işin istenildiği gibi  yapılıp yapılmadığına odaklanmak. İstenen  zamanda, beklentiye uygun tamamlanan  işleriniz için ekstra denetim yapmanıza gerek yok. Özerkliği teşvik edin ve ekiplerinizi  aktif olarak izleyin. Ödüller, genel olarak  çalışanlar için büyük motivasyon kaynağıdır.  Bu nedenle işinize biraz heyecan katmak için  ödül sisteminden yararlanın. Ekibin bir bütün  olarak ödülü kazanması için teşvikler sunun.  Bu, tüm ekip üyelerine çalışabilecekleri ortak  bir hedef vereceğinden ekip ruhunu da sağlamlaştıracaktır. Elbette bireysel ödüller de  sunabilirsiniz ancak takım ödüllerinin daha

ARAŞTIRMAYA GÖRE MUTSUZLAR

İSMMMO YAŞAM l 39


NİL DENİZ DEMİRCİLER

SAĞLIK

Güneşten gelen  mucize: D vitamini Pandemi sürecinde sağlıklı kalabilmenin yolu sosyal mesafeyi  korumaktan geçiyor. Uzmanlar bağışıklık sistemini de  güçlendirmenin önemini sürekli olarak vurguluyorlar. Yaz ayları  ile birlikte bağışıklık dostu D vitamini depolarınızı doldurup daha  sağlıklı olabilirsiniz.

40 l İSMMMO YAŞAM

Atalarımız ‘Güneş girmeyen eve  doktor girer’ sözü ile güneşin insan  sağlığı üzerindeki mucizevi önemini  vurgulamışlar... Günümüzde birçok  insan virüs tehdidinden kurtulmak için  evlerde kalmaya çalışıyor ya da kapalı  ofis ortamalarında çalışıyor. Güneşli gün  sayısı fazla olan bir ülkede yaşamamıza rağmen birçoğumuzun D vitamini  depoları boş kalıyor. Bu da çocuklarda  büyüme sorunlarından tutun da depresyona, bağışıklık sisteminin zayıflamasına  kadar birçok olumsuz sonuç doğuruyor.  Oysa sağlıklı kalabilmenin yolu bağışıklık sistemini güçlendirmekten geçiyor.  Güneşten gelen mucize olarak  da adlandırılan D vitamini bağışıklığı  koruyan en önemli faktör. Yaz ayları  ile birlikte güneş ışınlarından doğru  saatlerde güneşe çıkarak faydalanıp D  vitamini depolarınızı doldurabilirsiniz.  Bağışıklığınızı güçlendirmek için D  vitaminin önemini ve etkin faydalanma  yollarını araştırdık.... Son yıllarda yapılan güneş kremi  reklamları ile birlikte güneş neredeyse  bir düşman olarak tanımlanır hale  geldi. Güneşte kalmanın zararlı olduğu,  koruyucu krem ve spreyler olmadan  güneşe çıkılmaması gerektiği konusunda  hemen her mecrada uyarılar yapılıyor.  Bunların bir kısmı doğru ancak bir kısmı  da tamamen bu alanda yaratılan bir sektörün ürünlerini pazarlama çabası olarak  yorumlanıyor.... Oysa üzerinde hiç  durulmayan bir konu var, o da yüksek  koruyucu faktör içeren güneş kremlerini  kullandığımız zaman vücut D vitaminini  yeterince sentezleyemiyor. Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr.  Öğretim Üyesi Tayfun Hancılar, güneşin  çocuklar ve yetişkinler için bir düşman

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


BUNLARA  DİKKAT! l D vitamini eksikliği depresyon,  yaygın vücut ağrıları ve kalp hastalıklarına  yol açtığı için D vitamini depolarınızı dolu  tutmaya özen gösterin. l D vitamininden faydalanabilmek  için güneşten koruyucu kremler yoğun olarak  kullanılmamalı.  l Güneşte uzun süre kalmanın risklerini bertaraf etmek için güvenli saatlerde  güneşlenilmeli.  l Güneşten korunmanızı gerektiren  cilt hastalığınız varsa zorunlu olarak güneş  kremi kullanılabilir.

olmadığını söylüyor. D vitamini eksikliğinin  kanser riskini arttırdığına dikkat çeken Hancılar,  yapılan araştırmaların D vitamini yüksek  olanların düşük olanlara oranla kalın bağırsak  kanserine yakalanma riskinin düştüğünü ortaya  koyduğunu vurguluyor.

DEPRESYON NEDENİ

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

vurgu yapılıyor. Güneş kremlerinin kansere yol açtığına  dair bilimsel bir kanıt yok ancak oxybenzone  içeren kremler, alerjik reaksiyonlar yaratabilir.  Oxybenzone, endokrin hormonunu bozan ve  hücrelere zarar veren bir kimyasal. Özellikle  çocuklarda çok dikkat etmek gerektiğine dikkat  çekiliyor.

ZARARLI ETKİLER

Kimi güneş kremi üreticileri, derinin  yaşlanmasını durdurduğu düşünüldüğü için  GÜNEŞLENME SAATİ formüLlerinde A vitamini (retinil palmitat) kullaD vitamininden etkin faydalanabilmek  nıyor. Ancak Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin  için güneşlenme saati önemli. Yaz aylarında  (FDA) yaptığı araştırmaya göre A vitamini güneş  09.00-11.00 saatleriarasında ya da 16.00’dan  ışığına maruz kalınca deri bozulmalarını ve  sonra beyaztenliler ilk iki gün 10 dakika, daha  tümör oluşumlarını hızlandırıyor. sonraki günler 20 dakika, esmer tenliler ise  Sprey şeklindeki güneş koruyucular  ilk iki gün 20 dakika, daha sonraki günler  havada toksik partiküller bırakıyor ve bu da  30 dakika hiç güneş koruyucu kullanmadan  solunum yoluyla vücuda girerek risk yaratagüneşlenebilir. Bu süre vücudun D vitamini sen- biliyor. Aslında titanyum dioksit ve çinko oksit  tezlemesi için yeterli bir süre. Bu sürelere dikkat  içeren kremler, deriden vücuda karışmıyor fakat  edilirse cilt kanseri riski düşük olduğu gibi D  sürüldükten sonra beyaz bir tabaka bıraktıkları  vitaminin kansere karşı koruyucu olacağına da  için birçok kişi bunları kullanmak istemiyor.

SAĞLIK

D vitamini eksikliği depresyon, yaygın  vücut ağrıları ve kalp hastalıklarına yol açıyor.  Özellikle esmer tenlilerde yeterli D vitamini  sentezlenmesi için daha uzun güneşte kalmak  gerektiği düşünülürse, güneşlenme esnasında  sürekli güneş koruyucu kullanmak D vitamini  sentezini azaltarak kanser riskini arttırabiliyor. Tayfun Hancılar, güneş kremlerini doğru  kullanırsak bize dost, yanlış kullanırsak düşman  olacağını da söylüyor.  Uzun süre güneşte kalmanın riskli olduğuna dikkat çeken Tayfun Hancılar, “Meslekleri  gereği uzun yıllar güneş altında kalanlarda  bazal hücreli ya da epidermoid hücreli kanser  sıktır. Bu kanserler vücudun güneşi çok gören  baş, boyun ve uzuvlarında sık, diğer bölgelerde

seyrektir. Özellikle çocuklarda beş kereden fazla  ciddi güneş yanığı oluşması, malignmelanom  riskini arttırmaktadır. Güneşlenmeye bağlı ciddi  cilt yanıkları olması erişkinde de malignmelanom riskini arttırmaktadır” diye konuşuyor.  Hancılar, normal güneşlenmenin melanom  riski üzerine etkisi görülmediğine de dikkat  çekerek, uygun güneşlenme tarzında kanser  riski olmadığını hatta D vitamini sentezlenmesi  nedeni ile kansere karşı bir tür önlem olduğunu  da vurguluyor.

İSMMMO YAŞAM l 41


EĞİTİM

Sanal yaz okulu! Koronavirüs salgını alınan önlemlerle  yavaşladı ancak virüste yeni bir atak  beklentisi de var. ‘Bu süreçte yaz  tatilinde çocuklarımızı yaz okullarına  göndermeli mi’ sorusu tüm velilerin  akıllarını kurcalıyor. Çocukları yaz  okuluna göndermek riskli mi?  Gönderilmemesi halinde yaz ayları  nasıl verimli geçirilebilir? Yaz okulları  online’e taşınır mı? Ebeveynlere  çocukların yazı verimli geçirmeleri  için öneriler....

42 l İSMMMO YAŞAM

NİL DENİZ DEMİRCİLER Derya ve kardeşi Eskut, pandemi  sürecinde derslerini online platformdan  canlı olarak takip etti. 19 Haziran’da  okulların kapanması ile birlikte bir  sonraki eğitim dönemine kadar yaz  tatiline girdiler. Karantina süreci öncesinde  ünlü bir spor kulübünün voleybol kursuna  giden kardeşler kontrollü serbestleşme  döneminde kurslarının açılmasına rağmen  voleybola gitmeyi bıraktı. Oysa kursun  yetkilileri yaz döneminde hafta içi dört  gün sabahtan akşama yaz okulu programı  uygulamayı planlarken pandemi ile birlikte bu planlamayı hafta içi iki gün ikişer

saat olarak sınırlamıştı. Üstelik dersler  eskisi gibi kapalı alanda değil açık havada  yapılacaktı.... Pek çoğumuzun çocuğu için  benzer durumlar geçerli...    Okulların kapanması ile birlikte  çocuklarımız yaklaşık iki buçuk aylık bir  yaz tatiline kavuştu. Bu süre oldukça  uzun ve boş geçirilmemesi gerekir. Üstelik  yorucu ve sıkıcı geçen karantina sürecinin  sonunda dinlenmeyi de hak ettiler. Yaz  tatili boyunca okul ödevlerinden uzak  olmaları onların bedensel aktivitelerden de  vazgeçmeleri anlamına gelmiyor...  Koronavirüs sürecinde sağlık ve  hijyen daha da ön plana çıkmış durumda.  Eğitim ve sağlık uzmanları içinde bulun-

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


duğumuz dönemde ebeveynlerin çocuklarını  yaz okuluna gönderme konusunda kararsız  kaldıklarına dikkat çekiyorlar.  Özellikle gelişim çağındaki çocukların  ihtiyaç duydukları bedensel aktiviteler yaz spor  okullarında sistemli olarak desteklendiğini belirten PDR Uzmanı Bülent Gökmen, ancak içinde  bulunduğumuz hassas dönemde aileleri endişe  duymaları halinde çocuklarını yaz okullarına  göndermemeleri konusunda uyarıyor.  Gökmen, yaz spor okullarında fiziksel  aktivitelerin yanı sıra ruhsal gelişimleri için uygun ortamlar oluşturulup yaşıtlarıyla eğlenceli  vakit geçirme fırsatı yakalanabildiğini söylüyor.

EĞİTİM DİJİTALLEŞİYOR Koronavirüs tehlikesinin sürdüğü bu dönemdeailelerin şehir dışındaki bir yaz kampına  çocuğunu göndermek istemeyeceğine dikkat  çeken Gökmen, “Ancak yakınınızdaki bir yaz  spor okuluna sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyum şartlarına dikkat ederek göndermeniz  mümkün. Ancak sürekli endişe hali yaşanıyorsa  ebeveynlerin çocuklarını göndermemeyi tercih  etmelerini öneriyoruz” diye konuşuyor. Virüs salgını ile birlikte eğitimde dijitalleşme çalışmaları birden ivme kazandı. Ortaya  çıkan bu dijitalleşme sürecinin önümüzdeki  dönemde de gelişerek devam edeceği tahmin  ediliyor. Önümüzdeki yıllarda okulların online  ortama taşınıp eğitimin daha da dijitalleşmesi  de beklentiler arasında yerini alıyor.

OKUL DÖNEMİ BİTİYOR MU?

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), eylül  ayında ilkokula başlayacak çocuklar için  yaz okulları ve yaz kulüpleri açacak.  Bu kapsamda eylül ayında ilkokula  başlayacak ancak ana sınıfına devam etmemiş çocukların ilkokula hazırlanmaları  amacıyla yaz okulları açılabilecek. Bunun  yanında okul öncesi eğitime devam etmiş  çocuklar için de yaz kulüpleri düzenlenecek. EBA TV üzerinden ilkokul, ortaokul  ve lise öğrencileri için yazokulu yayınları  da 30 Haziran’da başladı.

UZAKTAN ATÖLYELER VAR

Pandemi nedeniyle çocuklarını yaz okuluna göndermek istemeyenler için de uzaktan  atölyeler düzenleniyor. Bu atölyeleri düzenleyen  kurumlardan biri de Maker Çocuk. Maker  Çocuk’un uzaktan atölyeleri ile 5-14 yaşları  arasında çocuklar için farklı gruplar halinde  eğitimler düzenliyor. Maker Çocuk Eğitmeni Başak Oral,  atölyelerin Robotik Kodlama çatısı altında,  Kodlama, Elektronik ve 3D tasarım temel atölye  başlıklarıyla 5-7, 8-10, 11-14 yaş aralıklarınülkede eğitim kurumlarının kapılarını kapattığı,  da üç gruba ayrıldığını söylüyor. dünyada 2 milyar öğrencinin, Türkiye’de ise  Uzaktan atölyelerin tamamı 20-21  25 milyon öğrenci salgının yarattığı karantina  Haziran hafta sonu başlarken her konu başlığı 6  sürecinden etkilendi. Artık eğitim sistemi de  seanstan oluşuyor. Her konu için yaş grubuna  dahil olmak üzere dünyada hiçbir şey eskisi gibi  göre saat dilimlerinden uygun olanı seçmek  olmayacak.  mümkün.Yaş gruplarına göre konu başlıkları  Bundan sonra uzaktan eğitimin hayatın  ise; 8-10 Yaş Kodlama, 8-10 Yaş Tasarım, 8-10  bir parçası olacağını belirten eğitim uzmanı  Yaş Elektronik, 11-14 Yaş Kodlama, 11-14 Yaş  Dr. Deniz Emercen, “Bundan sonra her zaman  Tasarım, 11-14 Yaş Elektronik, 5-7 Yaş Özel  okula gitmeyi gerektiren değil, bazen okulun ve  Atölye olarak sıralanıyor. başka mekanların okulun yerine geçebileceği  Uzaktan atölye programı, yaparak öğsistemler kurmanın arifesindeyiz” değerlendirrenmeye dayalı temel maker atölyelerinin onlimesini yapıyor. ne atölye hali. Eğitim uzmanları, dünyada kabul  Salgın sürecinin hem Türkiye hem de  edilen öğrenme piramidine bakıldığında yüzde  dünya çapında beklenmedik etkileri olduğunu  75 oranında kalıcı öğrenmenin ancak yaparak  söyleyen Emercen, tüm dünyayı etkisi altına  öğrenme ile mümkün olduğunu da vurguluyor.

EĞİTİM

Eğitim sisteminin geleceğine bakıldığında  dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunun  ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Özlem Arzu  Azer, dünyanın bundan sonra daha farklı,  teknoloji odaklı bir hal alacağını belirterek, “Z  kuşağı teknolojinin içine doğdu. Çok yaratıcı,  yeniliğe çok açıklar ancak sanat, edebiyat gibi  yönlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Bu eksikliği  tamamlamak gerekiyor” diyor. Salgından etkilenen 200’e yakın

BAKANLIKTAN  YAZ OKULU

alan Covid-19’un hayatımızı çok ciddi bir  şekilde değiştirdiğini vurguluyor. Süreçten en  çok etkilenen sektörlerin başında çok geniş bir  kitleyi ilgilendirdiği için eğitim sektörünün geldiğini belirten Emercen, Z kuşağı öğrencilerinin  sürece tam uyum sağladığını aktarıyor.

İSMMMO YAŞAM l 43


DOSTLARIMIZ

Dostlarımızla yeni normal Covid-19 sürecinde  hem bizler hem  de dostlarımız  yeni normale geçiş  yaptık… Yeni  normalde sıkı tedbirler  dostlarımız için de  devam ederken,  oyun, mama düzeni,  aşı takvimi ile ilgili  yapılacak birkaç  değişiklikle bu süreç  biraz daha rahat  atlatılabilir…

44 l İSMMMO YAŞAM

UMUT EFE Yaz dönemi ve biten karantina süreci ile  birlikte evcil dostlarımız için de yeni normal başlıyor.  Sağlık Bakanlığı, Covid-19 tanısı konanların evde  beslenen hayvanları öpmekten kaçınması, yiyecek ve  içeceklerini onlarla paylaşmaması gerektiğini açıkladı. İkinci dalga riskine karşı dostlarımız da birtakım  tedbirlerle yeni normale alışacak. Köpeklerin bir  tasma kullanılarak gezdirilmesi, diğer insanlardan  ve hayvanlardan en az 2 metre uzakta tutulması  gerektiği vurgulanırken, sokak hayvanlarının yanı  sıra artık çoğu zaman tüm günü evde geçiren evcil  hayvanların ve sahiplerinin de hayatında önemli  değişiklikler oldu. Hayatımızı baştan sona etkileyen  ve yeni normal kavramını yaratan Covid-19 ile  birlikte, evcil hayvanlar da sahipleriyle birlikte eve  kapanmak zorunda kaldı. Sık sık dışarı çıkmakta

zorlananlar ya da kendini güvende hissetmeyenler  için evde de farklı birkaç uygulama ile iyi zaman  geçirmek mümkün…

EVDE OYUN ALANI Uzmanlara göre bu dönemde, sokağa çıkma  süreleri de kısıtlı olan dostlarımız için mamaları daha  az kalori içeren ürünlerle kademeli olarak değiştirilmeli veya günlük verilen miktar azaltılmalı. Özellikle  ödül mamalarının daha da azaltılması gerektiğine  dikkat çekilirken, top atmaca gibi oyunlarla evcil  hayvanların daha çok kalori yakmalarının sağlanabileceği belirtiliyor. Bunun dışında bugünlerde onlarla  oyun oynamak sahiplerine de psikolojik olarak iyi  gelecektir. Köpeklere ev içinde belli bir rotasyonda  tasma ile yürüyüşler yaptırılabilir. Yürüme bandı  olanlar ise eğer alışkınsa köpeklerine bant üzerinde  de yürüyüş yaptırabilirler.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


Aşı zamanı gelen evcil hayvanlar  için de her zaman gidilen veteriner kliniğinden randevu alınması ve klinikte başkalarının bulunmamasına özen gösterilmesi  gerektiğine dikkat çekiliyor... Böylece evcil  dostlarımız, başka insan ve hayvanların  temasından kaçınırken, eve dönüldüğünde  ise hayvanların ayaklarının sabunlu ılık su  ile yıkanması büyük önem taşıyor…

SEYAHAT EDEBİLİRSİNİZ

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

BUNLARI YAPMAYI UNUTMAYIN Sağlık Bakanlığı,  Covid-19 kapsamında evcil  hayvanlarla ilgili alınacak  tedbirleri güncelleyerek sitesinde yayınladı. İkinci dalga  ve yeni normalde tavsiye  edilen tedbirler ise şunlar:  l Halka açık park  ve yerlerden kaçınılmalı l Köpeklerin bir  tasma kullanılarak gezdirilmesi, diğer insanlardan ve  hayvanlardan en az 2 metre  uzakta tutulması gerekiyor l Çok sayıda insanın ve köpeğin  toplandığı halka açık park ve yerlerden  kaçınılmalı. l Evcil hayvan ile temas sonrası eller  yıkanmalı veya dezenfekte edilmeli. l Evcil hayvanın hastalanması  halinde veya evcil hayvanın sağlığı hakkında  endişe edilmesi durumunda veteriner hekimle  konuşulmalı. l Covid-19 olan bir kişiyle temas  ettikten sonra, Covid-19’a neden olan virüsle  enfekte olduğu bildirilen az sayıda hayvan  vardır. Ancak, Covid-19 hastalığınız varsa,  evde beslenen hayvanları öpmekten kaçınılmalı, yiyecek ve içecekler onlarla paylaşılmamalı, mümkün olduğunca evcil hayvan ile

temasta bulunulmamalı. l Covid-19 hastalığınız varsa, tedavi  süresince mümkünse evcil hayvanlar için  başka bir evde bakım sağlanmalı. l Covid-19 hastalığınız varsa ve  evcil hayvanınıza bakmanız veya hayvanların etrafında olmanız gerekiyorsa, maske  kullanılmalı ve onlarla etkileşime girmeden  önce ve sonra eller yıkanmalı veya dezenfekte edilmeli. l Evcil hayvanınızda hastalık bulguları varsa, veteriner hekimin uygun görmesi  halinde, evcil hayvanınızın testleri Tarım ve  Orman Bakanlığına bağlı Veteriner Kontrol  Enstitülerinde yapılmalı. l Covid-19 pozitif saptanan kedi veya  köpeklerin 14 gün izolasyonunu sağlanmalı.

DOSTLARIMIZ

Koronavirüs salgınına karşı alınan  önlemlerin bir parçası olarak, Tarım  ve Orman Bakanlığı’na bağlı Gıda ve  Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından tüm  ülkelerden ticari amaçla taşınan hayvanların Türkiye’ye girişine kısıtlama getirildi.  Sadece ev içinde bakılan, sağlık kartı olan  ve ticari amaçlı taşınmayan köpek, kedi,  kuş ve süs balıkları gibi evcil hayvanlar  sahipleri ile beraber seyahat edebiliyor.  Yurt dışından dönüşte hayvan sahibi ile  birlikte hayvanın 14 gün izolasyonunun  sağlanması gerekiyor. Bunun dışında  kabinde taşınacak evcil dostlarımız için  birkaç gün öncesinden havayolu şirketine  başvuru yapmak gerekiyor. Tüm hava yolu  şirketlerinin internet sitelerinde seyahat  detaylarına dair bilgiler de yayınlanmış  durumda… Evcil hayvanınızla seyahatinizi planlamanın en iyi yolu hakkında  veterinerinizden tavsiye isteyin. Uçması  için, sağlık açısından veya yaş açısından iyi  durumda olduğundan emin olmak adına  evcil hayvanınıza ilk önce bir check-up  yapılmalı. Evcil hayvanınıza sakinleştirici  vermenin mümkün olup olmadığını sorun.  Evcil hayvanınızı kafesine ilk defa seyahat  gününde koyamazsınız. Buna yavaş yavaş  alışabilmeli ve ona yardım etmek için  ödüller ve oyuncaklar kullanmalısınız. Bu  şekilde kafesi sorun olmaktan çıkacak ve  seyahat günü hakkında endişelenecek bir  şeyiniz daha eksilmiş olacak.

İSMMMO YAŞAM l 45


LEZZET

Hepimiz mayalandık! Yıllar sonra koronavirüsle  birlikte karantina sürecinin  en büyük akımı neydi diye  düşündüğümüzde kuşkusuz akla  gelecek ilk şey maya ve hamur  işleri olacak… Bu süreçte her ev  adeta küçük bir fırına dönerken,  binlerce yıllık mayalama ve  pişirme yöntemleri de yeniden  hayat buldu…

46 l İSMMMO YAŞAM

UMUT EFE Sabahları tüm evi saran bir ekmek  kokusu, akşam üzeri 5 çayının olmazsa olmazı  poğaçalar açmalar, evde pide denemeleri…  Salgınla birlikte özellikle karantina döneminin  ilk zamanlarında en büyük furya hamur işleri  oldu. Evleri adeta küçük bir fırına çeviren bu  dönemde, insan psikolojisine en iyi gelen şeyin  üretmek olduğu da anlaşıldı. Marketlerde mayalar yok sattı, un reyonları boşaldı. Çavdarı  ve tahıllısı, siyez ve karakılçık unu ile yapılanı  ve ekşi mayalısıyla ekmekler ve hamur işleri

tekrar hayatımıza girmeye başladı.  Bir kabın  içinde buluşturulan un, su, tuz ve mayanın  birleşmesi, onun bekledikçe büyümesi tam  bir mucize gibi geliyor kulağa. Bu sürecin en  önemli oyuncusu ise mayalar. Kendileri minik,  yaptıkları işler ise mucizevi olan mayalar, farklı  çeşitlere sahip.

MAYANIN 4 HALİ Öncelikle bir püf noktası… Hamurun  içinde mutlaka minik dahi olsa şeker kullanmamızın da aslında anlamlı bir önemi var. Maya,  hamurun içinde bulunan şekerle yani glikozla

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


tepkimeye giriyor ve karbondioksit açığa  çıkarıyor. Ortaya çıkardığı bir karbondioksit gazı  hamurun içine yayılmaya başlıyor ve bu sayede  hamur kabarmaya başlıyor. Uygun sıcaklıklar  burada devreye girdiğinde hamurun dilenen  kıvamda kabarmasına da yardımcı oluyor. Yani  mayalar hamuru açığa çıkardıkları gaz sayesinde  kabartıyor. Onların varlığı sayesinde hamurlarımız pofuduk ve mis kokulu oluyor. Bu mayalar  durgun hale getirilebiliyor, farklı çeşitlerle  karşımıza çıkıyor. Bu çeşitleri kuru, yaş, instant  ve ekşi maya olarak ayırmamız mümkün.

KURU ÇEŞİTLERİ DE VAR Bu dönemde en çok kullandığımız  ürünlerden biri kuru mayalar oldu. Kuru maya,  mayanın çeşitli yöntemlerle kurutularak ince  granüller haline getirildiği ve toz bir biçimde  kullanılarak hamuru kabarttığı hali. Marketlerde kapalı paketlerin içerisinde satılan kuru  mayalar, granül anlamında diğer mayalara  nazaran daha büyük… Kullanılmadan  önce mutlaka suda çözdürülmesi ve bir süre  bekletilmesi gerekiyor. Bu şekilde aktif hale  geliyor ve hamuru kabartabilecek kıvama  ulaşıyor. Bu eritme sürecinde mayanın yapısını  bozmamaya özen göstermek oldukça önemli.  Su ya da süt, eritme işleminde kullanacağınız  sıvının ne çok sıcak ne de çok soğuk olmaması  gerekiyor. Kullanacağınız sıvının mutlaka ılık  olmasına özen gösterin. Kuru maya serin ve  kuru bir ortamda saklandığı müddetçe uzun  süre kabartma özelliğini koruyabilen bir yapıya  sahip. Bunların yanında kuru mayanın özellikle  ekmek hamurlarında daha farklı bir lezzet  ve koku verdiğine inanılıyor. Diğer mayalarla  arasında pek bir farklılık olmadığını düşünen  de mevcut.

Hamur işlerinin bir başka vazgeçilmezi  ise instant mayalar… Kuru mayanın aksine  instant mayalar çok ince granül yapılarına  sahiptir. Yüksek teknoloji ürünü olan bu

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

ÇÖREKLER İÇİN YAŞ MAYA

BU PÜF  NOKTALARINI  UYGULAYIN l Mayalama yapmak için  kullanacağınız unun bayat olmamasına dikkat edin. l Unu kullanmadan önce  mutlaka eleyin. l Hamurunuz pürüzsüz bir  kıvam alana kadar yoğurma yapın. l Hamuru yoğurduktan sonra  üst kısımlarının kurumaması için  hafif ıslak bir bezle veya streç film ile  hamurun üstünü kapatın. l İlk mayalama işleminin  ardından hamura şekil verip, üstünü  kapatın ve dinlendirin. l Pişirme yapmak için fırını  önceden ısıtmaya özen gösterin. mayalar 12 aya kadar kabartma özelliğini  koruyabiliyor. Onu kuru mayadan ayıran en  önemli özelliği ise hamurun içerisine hiçbir eritme işlemi olmaksızın doğrudan ilave edilerek  kullanılabiliyor olması. Hamurla tüm malzemelerin buluştuğu anda instant mayayı ilave  edebilir, pofuduk sonuçlar elde edebilirsiniz.  Ancak burada ufak bir hatırlatma var. Instant  mayalı hamurlarda içerisine doğrudan sıcak su  ya da soğuk su ilave etmemeye özen gösterin.  Aksi takdirde mayanın yapısını bozabilir. Serin

Yaş maya, mayanın yüzde 70 oranında  su oranına sahip küpler haline dönüştürülmüş,  elastik bir yapıya ve koyu bir renge sahip hali.  Yaş mayalar, taze maya olarak da adlandırıyor.  Dayanma süreleri kuru ve instant mayaya nazaran çok kısa. Özellikle açıldıktan sonra uygun  koşullarda saklanmaları elzem. Aksi takdirde  yapısında bozulmalar yaşanmaya başlıyor, renk  ve koku değişimleri görülmeye başlanıyor. Una  doğrudan ya da eritilerek de ilave edilebiliyor.  2-6 derecede kendini muhafaza edebilen bu  mayaların, özellikle çörek hamurlarını farklı bir  tat ve kıvam verdiği düşünülüyor.

YAŞAYAN BİR CANLI: EKŞİ MAYA İnsanlığın en kadim buluşlarından biri  ekşi maya… Ekşi mayanın son yılların popüler  malzemelerinden biri olduğu kesin. Ekşi maya  ile yapılan ekmekler ve hamur işleri hem  lezzetli hem de sağlıklıdır. Bununla birlikte ekşi  mayalı ürünler besleyicilik özelliğiyle de öne  çıkıyor. Uzun saatler boyunca tok tutan ekşi  mayalı gıdalar, artık ülkemizde de fazlasıyla  tercih ediliyor…Diğer mayalardan farklı  olarak ekşi mayalar, ev ortamında oluşabilen  ve canlılığını koruyabilen bir maya. İçerisindeki  malzemeler oksijensiz solunum yapabiliyor ve  fermente oluyor. Bu nedenle canlı olarak adlandırılıyorlar. Büyüyebilen, çoğalabilen, yaşayan  bir canlı kısacası ekşi maya. Bu nedenle büyük  bir özen ve bakım da istiyor. Tüm bu yönlerde  özellikle doğal yollarla elde ediliyor olmasından  ötürü diğer mayalardan ayrılıyor. Ekşi maya  uyandırılma evresinde ve yapılma evresinde  oda sıcaklığında bulunması gereken bir maya.  Uyuma evresinde ise soğuk ve kuru bir ortamda dinlendirilmesi gerekiyor. Suyla açılarak  hamura ilave edilmesi gereken bir maya türü.  Özellikle kalın kabuklu, mis kokulu ekmeklerin  yapımında kullanılıyor.

LEZZET

12 AYLIK ÖMÜR

ve kuru bir ortamda ağzı kapalı bir biçimde  muhafaza etmelisiniz.

İSMMMO YAŞAM l 47


Yaz sıcaklarının  bastırdığı şu  günlerde balkon  ve bahçelerde  daha fazla  zaman geçirmeye  başladık. Daha  keyifli balkon,  teras ve bahçeler  için dekorasyon  önerileri  hazırladık....

Balkon ve bahçelerinize  keyif katma zamanı seçilmesine geldi. Balkonun açıklık durumuna  göre mobilya seçmelisiniz. Örneğin, balkon  tamamen açıksa dayanıklı malzemeler olan  Yaz aylarının kendini hissettirdiği şu  metal ve metal özellikli malzemelerden, plastik  günlerde balkon, teras ve bahçe gibi alanlarda  rattandan yapılan mobilyalar, balkonun üzeri  serinliğin tadını çıkarıyoruz. Kış boyunca atıl  kapalı ise ahşap ve bambu özellikli mobilyalar  olan balkonlar yaz aylarında yenilenerek  tercih edilebilir. Bu mobilyalar estetik açıdan  dekore ediliyor. Balkon ve teras dekorasyonladaha göz kamaştırıcı bir ortam oluşturmanızı  rında size alternatif olacak ve bahçe keyfi de  sağlayacaktır.  yapabileceğiniz bahçe balkonu dekorasyonu  Balkon bahçesi dekore ederken yeşil  son zamanların yeni trendi haline geldi. Bahçe  MOBİLYA SEÇİMİ Seçeceğiniz balkon mobilyaları ile balkon  ve şık bir bahçeye sahip olmak adına kendi  balkonu modeli; balkon ve teras düzenlemesi  dekorasyonunuzun uyumlu olması, kullanım  tarzınız doğrultusunda profesyonel destek  içinde canlı bitkilere yer verilen, balkon  ve estetik açısından çok önemlidir. Balkon  alabilirsiniz. dekorasyonunu daha doğal hale getiren bir  düzenlemesine başlamadan önce balkon içinde  Mobilyalar belirlendikten sonra balkonda  model olarak tanımlanıyor. Balkonu ve terası  kalan alanlar bahçe şeklinde dekore edilmeli.  bahçeye çevirmek için hem balkon dekorasyonu  yer alacak mobilyalar belirlenmelidir. Balkon  bahçesi dışında kalan alanları önceden planladı- Aksi halde balkon içinde yeterli oranda oturum  hem de küçük bir alanda bahçe dekorasyonu  ğınız için sıra balkon veya bahçe mobilyalarının  alanı kalmayacaktır. yapmalısınız.

EVİM EVİM

NİL DENİZ DEMİRCİLER

48 l İSMMMO YAŞAM

İki farklı düzenlemeyi sentezleyip  balkonu bir bahçe haline getirmek için oturum  alanının geniş ve hareket alanının yeterli ölçülere sahip olmasına özen gösterin. Yeşil saksı  bitkileri için ideal bir alan oluşturmalı, bitki  ve oturum alan sınırını iyi çizmeli, aydınlatma  yaparken şık ve estetik bir tasarım olmasını  sağlamalısınız.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


Balkonu bahçeye çevirmek için mevsimlik bitkiler tercih edebileceğiniz gibi dört  mevsim yaşayan bitkileri tercih edip balkonunuzun dört mevsim yeşil bir bahçe olmasını  sağlayabilirsiniz.  Balkon düzenlemesi yaparken bahçeye  dönüştürülecek alanın ısı ve su yalıtımını iyi  bir şekilde yapmalısınız. Sonra bu alanların  çevresini ve sınırlarını belirleyin. Sınırlarını  belirlediğiniz alana ister yeşil çim serip saksı  bitkileri yerleştirerek balkonu bahçeye çevirin,  isterseniz bu alanlara toprak dökerek gerçek bir  mini bahçe ortaya çıkarın. Bahçe işlemlerinin  ardından balkon dekorasyonuna geçmelisiniz.

DİKEY KULLANIM

PALET MOBİLYA Bahçe ve balkon dekorasyonu yaparken küçük bütçelere sahip olanlar için de

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

RENKLİ YASTIKLAR Balkon ve bahçe dekorasyonuna  şıklık kazandırmanın en pratik yolu minder  ve kırlent kullanımından geçiyor. Evdeki  artık kumaşlardan kırk yama yöntemiyle ya  da dilediğiniz desende kumaşlar edinerek  kırlent ve minderler yapabilirsiniz. Bununla  birlikte marin temalısından çiçek desenlisine  kadar piyasada çeşit çeşit yastık modelleri de  bulunuyor. Bunlardan zevkinize uygun bir  konsept oluşturup balkon ya da bahçelerinizde  oluşturduğunuz keyif köşelerinizi renklendirebilirsiniz. Bahçe, balkon ya da terasınızda güneşten korunmak için de tedbirler almalısınız.  Bunun için saz örtü ile kaplanmış demir, ahşap  ya da ferforje pergolayı kendiniz de yapabilirsiniz. Uygun ölçülerde kestirip monte ettireceğiniz bir iskeleti saz örtüler ile kaplayıp  ortamda tropikal bir hava oluşturabilirsiniz.

NELERE  DİKKAT  EDİLMELİ? l Balkon, bahçe ve terasınızı  dekore ederken önceden planlama  yapın. l  Oturma ve bitki bölümlerini  ayırın. l  Küçük alanlarda yerden tasarruf için küçük mobilyalar seçin. l  Mümkün olduğunca doğal malzeme kullanmaya özen gösterin. l  Güneşten korunmak için  tedbirler alın.

EVİM EVİM

Günümüzde birçok evin balkonu ya  da bahçesi yeterince büyük bir alana sahip  olmayabiliyor. Böyle durumlarda balkon ve  küçük bahçelerde yatay olarak yeterli alan  yoksa alanı değerlendirip dikey bahçeler  oluşturabilirsiniz. Son yıllarda moda haline  gelen dikey bahçe uygulamalarıyla balkon ve  bahçelerinizde zarif ve keyifli ortamlar ortaya  çıkarabilirsiniz.  Balkon duvarları için özel olarak  tasarlanmış ve balkonları, balkon bahçeleri  haline getiren saksılarla ya da kendin yap  fikirleriyle balkonlarınızı balkon bahçelerine  dönüştürebilirsiniz. Bahçe veya balkon duvarını  sağlam iplerle birbirine bağlanmış saksı ya  da saksı olarak kullanılabilecek malzemelerle  kaplayarak kendinize pratik bir dikey bahçe  yapabilirsiniz. Plastik şişeleri değerlendirip  içlerine bitkiler dikmek de mümkün. Geniş  bahçeleri dekore ederken yeşil ve doğa ile iç içe  bir dekorasyon yapabilirsiniz. Bahçe mobilyalarını yerleştireceğiniz alanın altına çakıl  serebilir ya da ahşap paletlerle ayrı bir ortam  yaratabilirsiniz.

kendin yap fikirlerini uygulamak mümkün.  Dış mekan ahşap döşeme paletleri hem pratik  uygulama yöntemleri ile hem de uygun  fiyatları ile son yıllarda çok popüler oldu. Bu  malzemeyi yalnızca zemin döşemesinde değil,  bahçe mobilyaları yapımında da kullanabilirsiniz.  Mobilya yapımı için el becerinize ve  ekipman desteğinize güveniyorsanız hiç  durmayın, balkonunuz bu mobilyalar ile çok  daha kullanışlı ve şık bir hal alacak. Pahalı  bahçe mobilyaları almak yerine yük paletleri  ile kendi balkon ve bahçe mobilyalarınızı  oluşturabilirsiniz.  Şık görünüm sağlayan palet mobilyaları yapmak için üç adet büyük yük paletine  ihtiyacınız olacak. İlk paletin altına dört adet  tekerlek monte edip alt kasa olarak kullanacaksınız. Üzerine ekleyeceğiniz diğer iki  paletin gövdelerini kesip çıkarın, yalnızca sırt  ve kolluk kısımlarını kullanın. Sonra dilediğiniz renge boyayabilir ya da cila yapıp birkaç  minderle dekore edebilirsiniz.

İSMMMO YAŞAM l 49


GEZİ-DÜNYA

Seyahatler eskisi  gibi olmayacak Koronavirüsten sonra seyahatler de normalleşmeye başlıyor.  Ülkemizde iç hat ve dış hat uçuşları başladı. Ancak havalimanları,  uçaklar ve seyahatler eskisi gibi olmayacak. Yeni dönemde pek çok  kural bizi bekliyor. Havalimanında, uçakta, otelde, plajda uyulması  gereken kurallar var. Pandeminin ardından tatilciler ve seyahat  severler bir dönem boyunca gidecekleri destinasyonlar ve seyahat  tercihleri hakkında daha fazla düşünüp, daha titiz davranacaklar.

50 l İSMMMO YAŞAM

AYŞEGÜL EMİR Korona salgınının en çok etkilediği  alanlardan biri seyahatler oldu. Virüsün yayılmasını önlemek için ülkelerin havalimanlarını  kapatmaları sonrasında seyahatler tamamen  bitti. Pek çok ülke Türkiye’deki gibi şehirlerarası seyahate de yasak getirdi.  Ancak yeni normalleşme süreciyle beraber uçuşlar ve seyahatler başlıyor. Ülkemizde  salgın nedeniyle yurt içi ve yurt dışı uçuşlar belirli bir süreliğine askıya alınmıştı. İç hat uçuşları 4 Haziran, dış hat uçuşları da 10 Haziran  itibariyle açıldı. Ancak havalimanları, uçaklar  ve seyahatler eskisi gibi olmayacak. Yeni  dönemde pek çok kural bizi bekliyor. Dünyada  olduğu gibi Türkiye’de de havayollarının hepsi  güvenli ve sağlıklı seyahat için yeni standartlar  sunuyor. Yeni kriterler belirlendi. Pandeminin

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


ardından tatilciler ve seyahat severler bir  dönem boyunca gidecekleri destinasyonlar  ve seyahat tercihleri hakkında daha fazla  düşünüp, daha titiz davranacaklar.

HES KODU ZORUNLU OLDU

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

OTELLERDE BUNLARA DİKKAT Otellerde de yeni bir dönem başladı. Bilim  Kurulu’nun önerileri doğrultusunda Sağlık Bakanlığı tarafından normalleşme süreci kapsamında  oteller için önlemler açıklandı. Otellerde uygulanacak temizlik kuralları şöyle: l Misafirlere verilmek üzere maske ve  eldiven gibi kişisel koruyucu ekipman bulundurulacak. Misafirlerden son 14 gün içerisinde bulunduğu  yerlerde varsa kronik rahatsızlıklarına ve korona  virüs geçirip geçirmediklerine ilişkin bilgilendirme  istenecek. l Misafirlere tesise girişte termal kamera  veya temassız ateş ölçümü uygulamaları yapılacak, dezenfeksiyon halıları ve el dezenfeksiyon  imkanı sağlanacak. l Otellerde sosyal mesafe planı hazırlanacak. Ortak kullanım alanlarında alkol bazlı el  antiseptiği veya dezenfektanı bulunacak. l Genel temizlik su ve deterjanla  yapılacak. Özellikle ellerle sık dokunulan yüzeyler,  kapı kolları, bataryalar, tırabzanlar, sık dokunulan  düğmeler, telefon ahizesi, televizyon ve klima  kumandası, ortak kullanım alanlarındaki tuvalet  ve lavabo temizliğine özen gösterilmeli.  l Bardak ve tabak gibi ortak kullanılan  eşyalar her kullanım sonrasında su ve deterjanla  yıkanmalı ve kullanımına kadar temiz bir ortamda  saklanmalı. l Kullanılan nevresim, çarşaf, havlu gibi  tekstil ürünleri katlanarak bohçalanmalı. Bu işlem

toz ve partikül oluşumuna izin vermeyecek şekilde  yapılmalı. Çarşaf ve havlu gibi tekstil ürünleri  60-90 derecede deterjan ile çamaşır makinesinde  yıkanmalı. l Havuzların klor düzeylerinin mevzuatta  belirlenen düzeyde olmasına dikkat edilmeli. l Sauna, masaj salonları, spor salonları ve  çocuk kulüpleri mümkün olduğu kadar kullanılmamalı. Kullanımı durumunda rezervasyonla sınırlı  kayıt alınmalı. Sauna, hamam, buhar banyosu  gibi alanların kullanım süresi en çok 30 dakika ile  sınırlandırılarak sonrasında en az 15 dakika alanın  temizlenmesi için düzenleme yapılacak. l Oyun parkları ve çocuk kulüplerinde  pelüş hayvan ve top havuzu gibi temizlenmesi zor  oyuncaklar bulundurulmamalı. l Odalarda bulunan klimaların üretici  talimatları doğrultusunda düzenli bakım ve  onarımlarının yapılması sağlanmalı. l Sabun, şampuan, duş jeli gibi ürünler  tek kullanımlık olarak misafire sunulacak.  l Her şey dahil sistemi kalkmıyor ama  uygulama değişiyor. Artık müşteriler masalara  konan yiyecekleri kendileri almayacak. Korunaklı  bir şeffaf perdenin arkasındaki görevliye gösterdikleri yiyecekler yine görevliler tarafından tabağa  konulacak. l Havuz ve plaj çevresindeki tuvaletler,  duş ve soyunma kabinleri sık sık temizlenecek ve  dezenfekte edilecek.

GEZİ-DÜNYA

Hayatımızda ilk kez bir kod alarak  seyahat edebileceğiz. Bilet alırken Sağlık  Bakanlığı’nın Hayat Eve Sığar (HES)  uygulamasından HES kodunu almak gerekiyor.  HES koduna göre riskli olduğu belirlenen  yolcular uçuşa alınmıyor. Uçak, otobüs ve  tren yolculuğu yapacak olanların bu kodu  alması gerekiyor. Bilet alım ve uçuşa kayıt sırasında  HES kodunu paylaşmanız gerekiyor. Bu  uygulamayla Covid-19 hastalığına maruz  kalmış ya da hastalarla temas etmiş kişilerin toplu ulaşım gerçekleştiren uçuşlara  katılmasının engellenmesi amaçlanıyor.  HES kodunu mobil uygulamadan ya da  kimlik numaranız ve kimlik seri numarasının son dört hanesini ve paylaşım süresini  yazarak 2023’e SMS atarak almanız  mümkün. Pasaport bilgileriyle de bu kod  alınabiliyor. 18 yaş altının da bu kodu  alması gerekiyor. 0-2 yaş aralığı için HES  kodu zorunluluğu yok. HES kodunun süresi  seyahatinizin süresi kadar olmalı. Gidiş  dönüş bilet alıyorsanız kod dönüş tarihinizi  de kapsamalı. Covid-19’u pozitif çıkan,  karantina sürecinde olanlara HES kodu  verilmiyor. HES kodu, Covid-19 salgınına yol  açan virüsün yayılmasını önlemek için  uygulanan tedbirlerden biri. Seyahatiniz  öncesinde havalimanında ateş ölçümü ve  hastalık için diğer semptomların gözlenmesi durumunda veya seyahat için gerekli  maske kullanımı ve benzeri kurallara  uyum sağlamanız durumunda seyahatinize  izin verilmeyebilir. Seyahatin başlangıç  noktası yurtdışı olan uçuşlarda HES kodu  zorunluluğu bulunmuyor.

İSMMMO YAŞAM l 51


GEZİ-DÜNYA

Sağlıklı ve güvenli seyahat için pek çok  önlem de alınmış durumda. Havalimanlarında  temas oranını en aza indirecek teknolojiler  ön plana çıkarılıyor. Havalimanında, uçağa  binişte, uçakta ve iniş sırasında dikkat edilmesi  gereken kurallar açıklandı. Havalimanına  girişten itibaren maske takmak zorunlu. Havalimanlarında güvenli fiziksel mesafeniz için  sınırlar çizgilerle belirtiliyor. En az 1.5 metre  sosyal mesafeyi korumak gerekiyor. Havalimanlarındaki geçiş noktalarına dezenfektanlar  yerleştirildi. Online check-in, kişisel maske ve  hijyen malzemesi kullanımı, seyahat süresince  yeterli miktarda yedek maske, hijyenik mendil  bulundurulması öneriliyor. Kabin bagajı kapasitesi bir hayli  düşürüldü. Çevreyle fiziksel teması en aza  indirmek için izin verilen ölçüler 40x30x15 cm  ve 4 kilo ağırlığı geçmemeli. Sadece kişisel ve  değerli eşyalarınızı yanınıza almanız öneriliyor.  Kabin içinde dizüstü bilgisayar çantası, puset, el  çantası, fotoğraf makinesi, şemsiye gibi kişisel  eşyalar kabul ediliyor. Diğerleri kayıtlı bagaj  olarak yerleştirilmek üzere teslim ediliyor.  Biniş kartınızı önceden almışsanız, Otomatik  Bagaj Teslim istasyonları olan havalimanlarında  temassız bagaj teslimi yapabilirsiniz. Pasaport  geçişlerinizde sosyal mesafeyi korumak için 1.5  metrelik aralıklarla sınırlar çizildi ve gerekli  önlemler alındı.

Uçuş sırasında yolculara hijyen seti veriliyor. Setin içerisinde maske, antiseptik mendil  ve el dezenfektanı bulunuyor. Tüm uçak lavabolarında el dezenfektanı bulunuyor. Hijyen  tedbirleri kapsamında battaniye hizmeti sadece  4 saat ve üzeri süreli uçuşlarda sağlanıyor. THY  hijyen tedbirleri nedeniyle yastık hizmetini  kaldırdığını duyurdu. Ayrıca uçak içerisinde  başka pek çok tedbir alındı. Basılı yayınlar  dağıtılmıyor. Yayınlar ve dergilere, PressReader  uygulamasıyla uçuşunuzun 24 saat öncesinde  ve 24 saat sonrasına kadar pressreader. UÇAĞA BİNERKEN turkishairlines.com adresinden ulaşabilirsiniz.  Uçağa binişin en az temasla sağlanması  Tüm dış hat seferlerinde tek kullanımlık kulakiçin de Türk Havayolları (THY) kurallar açıkladı.  lıkların servis edilmesi planlanıyor. İstediğiniz  Uçağa biniş sürecinde sosyal mesafe kurallarıtakdirde kendi kulaklıklarınızı da beraberinizde  na uyulması gerekiyor. Küçük gruplar halinde  getirebilir, yolculuk esnasında kullanabilirsiniz. kontrol noktasına alınacak ve tüm uçağa biniş  kontrolleriniz de temassız bir şekilde gerçekleş- İNERKEN DE TEDBİR VAR tirilecek. Uçağa binişleriniz körükler aracılığıyla  THY yüksek hijyen kuralları çerçevesinde  yapılıyor. İstisnai durumlarda kullanılacak olan  hazırlanan ikramlarda, uçuş süresine göre farkapron otobüslerinde sosyal mesafe düzenlemesi  lılaşan konseptlerle paketli ve tek kullanımlık  sağlanıyor. Kabin içindeki yığılmaları azaltmak  ürünler sunulmak üzere yeni standartlar beliramacıyla en arka sıradan başlayarak uçağa  ledi. Uçuş süresi 2 saatin altında olan uçuşlarda  temasın azaltılması adına ikram olarak sadece  biniliyor.

52 l İSMMMO YAŞAM

paketli su servis ediliyor. Uçaktan inişlerde de farklı önlemler  alınmış durumda. Uçaktan iniş onarlı sıralar  halinde, kabin ekibinin anons ve yönlendirmelerine uyarak ikişer dakikalık bekleme  süreleriyle gerçekleştiriliyor. Uçaktan inişler körükler aracılığıyla yapılıyor. İstisnai durumlarda  kullanılacak olan apron otobüslerinde de sosyal  mesafe düzenlemesi sağlanıyor. Bagaj alımları  da kontrollü hale getirildi. Fiziksel temas en  aza indirildi. Uçaklar da en az 48 saat etkin kimyasal  ile 24 saatte bir detaylı dezenfekte ediliyor.  Uçaklardaki Hepa filtreleriyle hava ortalama  3 dakikada bir tamamen yenileniyor. Bütün  yolculara da havalimanına her zamankinden  daha erken gelmeleri öneriliyor. THY, Pegasus,  Sun Express ve Anadolu Jet, yurtiçi ve yurtdışı  uçuşlarını başlattı. Her geçen gün yeni rotalar  açıklanıyor. Avrupa, Ortadoğu, Uzakdoğu ve  Amerika uçuşları kademeli olarak başladı. Yeni normalleşme döneminde ülkeler de  her ülkeden turist kabul etmiyor. Hepsi seçerek  turist alacak. Türk turistlerin de Türkiye’den  turist kabul eden ülkelere gitme hakkı var.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


ŞEZLONGLAR ARASINDA EN AZ 1.5 METRE MESAFE OLMALI

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

l Deniz gözlüğü, şnorkel, palet gibi  malzemeler kişiye özgü olmalı, paylaşılmamalı. l Temas riskini artıracağından plaj ve  yüzme alanlarında uzun süre kalınmamalı. l Plaj girişinde müşteriler tarafından  kullanılmak üzere alkol bazlı el antiseptiği  veya en az yüzde 70’lik alkol içeren kolonya  bulundurulmalı.  l Duş bataryası, musluk, sabunluk gibi  elle kullanım yerine sensörlü olanların kullanımı  teşvik edilmeli.  l Plaj ve yüzme alanları çevresinde bulunan içecek dolapları ve oturma grupları sıklıkla  temizlenmeli ve dezenfekte edilmeli. l Ödemeler tercihen temassız kredi kartı  ile yapılmalı.  l Plaj alanında kalabalık oluşmasını  engellemek için, sosyal mesafe kurallarına uygun  olarak düzenlenmiş bir kapasite belirlenmeli.  Girişte bu kapasitede kadar misafir kabulünü  sağlayan personel bulundurulmalı.  l Şezlonglar arası mesafe en az 1.5

metre olmalı.  l Şezlongların üzerinde kumaş minder  kullanılmamalı. Yıkanabilir veya silinebilir minderler kullanılmalı ve misafirin kullanımı sona  erdikten sonra temizlenmeli.  l Soyunma kabinlerinin kullanımında  sosyal mesafeye dikkat edilmeli, kabinler her  kullanımdan sonra dezenfekte edilmeli.  l  Tek kişinin kullandığı su etkinlikleri  jet ski, sörj yapılabilir. Su sporları aktiviteleri  bireysel olarak veya ailede çocuklar anne veya  babaları ile birlikte yapabilir.  l Deniz paraşütü gibi bireysel su sporları  etkinliklerinde çalışanlar dahil tekne kapasitesinin yarısı sayıda kişi alınmalı.  l  Kano, yelken, katamaran, sürat  teknesi, banana, deniz bisikleti, ringo, jet ski  ve paraşüt gibi araç ve ekipmanlarla yapılan  faaliyetlerde aynı aileden olan veya bir grup  olarak gelen misafirler arasında sosyal mesafe  kuralları uygulanmaz.

GEZİ-DÜNYA

Sağlık Bakanlığı, plajlar ve tatilciler için de  rehber yayınladı. Bu rehberde şunlar yer alıyor: l Plaj ve yüzme alanlarında Covid-19 ile  ilgili uyulması gereken kuralları içeren levhalar  görünür yerlere yerleştirilecek.  l Sosyal mesafe kurallarına uyulacak.  Aynı ailedekiler veya otellerde aynı odada  konaklayan misafirler bir arada bulunabilir. l Ateş, öksürük, burun akıntısı, nefes  darlığı gibi belirtileri olan Covid-19 hastası ve  temaslısı olan kişiler plaj ve yüzme alanlarını  kullanmamalı.  l Plaj ve yüzme alanında kişiler, en  az 1.5 metre olan sosyal mesafeyi sağlamaları  konusunda uyarılacak. l Plajlarda el hijyenini sağlamak için,  eller en az 20 saniye boyunca su ve sabunla  yıkanmalı.  l Kişilerin kendilerine ait plaj havlusu  getirmesi teşvik edilecek. Yanında getirmeyenler  için havluların poşetli veya bir görevli personel  tarafından misafire verilmesi sağlanacak.

İSMMMO YAŞAM l 53


GEZİ-İSTANBUL

İstanbul’un yerleşim  vahası: Beylikdüzü Geçmişte Garden ve Kavaklı  isimleriyle anılan Beylikdüzü, günümüzde de planlı ve  yeşille iç içe yapılaşmasıyla  biliniyor. İstanbul’un çarpık  kentleşmesine inat Avrupai  tarzda düzenli yapılaşmasıyla öne çıkan ilçe, özellikle  çocuklu ailelerin tercihi  oluyor... AVM’leri, park ve  bahçeleri ile de huzurlu bir  ortam sunuyor....

54 l İSMMMO YAŞAM

NİL DENİZ DEMİRCİLER Tüm Türkiye Beylikdüzü’nü İstanbul  Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu  ile tanıdı... İstanbul’a belediye başkanı verme  şerefine erişen Beylikdüzü, İstanbul’un batısında  kent merkezine uzak ilçelerinden biri olarak  biliniyor... Güneyinde Marmara Denizi, doğusunda Avcılar, batısında Büyükçekmece, kuzeyinde  ise Esenyurt ilçeleri konumlanıyor....Beylikdüzü,  Avrupai tarzda planlı yapılaşması ile diğer  bölgelere örnek oluyor. Tarih boyunca yeşilliğini  anlatan Garden ve Kavaklı isimleriyle anılmış...  Günümüzde İstanbul’daki çarpık yapılaşmaya

inat planlı ve yeşille iç içe bir yapılaşma modelinin uygulandığı nadir ilçelerden biri. Avrupai tarzda düzenli yapılaşmasına  kültür mozaiğini de eklemeyi başaran ilçe,  özellikle çocuklu ailelerin ve yabancıların tercih  ettiği bir yerleşim bölgesi konumunda. AVM’leri,  park ve bahçelerinin yoğunluğu ile sunduğu huzurlu ortamda ulaşılabilir fiyatlardaki konutları  ilçenin oturum için tercih edilmesinde etkili olan  faktörler olarak sıralanabilir....

MÜBADİLLERE KUCAK AÇTI  Kurtuluş Savaşı’nın ardından mübadele ile  Yunanistan’dan gelen Türklere kucak açan ilçe,  mübadillere de yurt oldu. Uzun yıllar Çatalca

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

bu trafiği baypass etmenin mümkün olduğunu  da vurgulamakta fayda var. Önümüzdeki yıllarda Bakırköy-Beylikdüzü metrosunun hayata  geçirilmesi de planlanıyor. Bu hat Yenikapı-İncirli metro hattına bağlanıp ilçenin ulaşımı daha  da kolaylaştırılacak...

KAFE VE AVM CENNETİ İstanbul’un son yıllarda yıldızı parlayan  yeni gelişim bölgelerinden biri olarak öne  çıkan Beylikdüzü, gezilecek yerler bakımından  çevresindeki bölgelere kıyasla kafe ve alışveriş  merkezleriyle öne çıkıyor. Sitelerin dışında bina  altlarında konumlanan cafeler 7/24 hareketli-

GEZİ-İSTANBUL

ilçesine bağlı olan Beylikdüzü, 2008 yılında ilçe  statüsünü kazandı. 1999 Marmara Depremi’nin  ardından düzenli yapılaşmasıyla öne çıkan ilçe,  İstanbulluların yoğun talebiyle hızla büyüdü ve  bugünkü şeklini aldı. M.Ö. 7. yüzyılda Helenlerin kurduğu varsayılan Beylikdüzü, İstanbul’un  fethinden sonra Osmanlı topraklarına katıldı.  Sayfiye ve tarım köyü olan Beylikdüzü, Bizans  ve Osmanlı dönemlerinde orduların konaklama  yeri olarak kullanıldı ancak o dönemde bölgede  yoğun bir yerleşim olmadı.  Beylikdüzü İstanbul’un gecekondu yapılaşması olmayan nadir ilçelerinden biri. Toplu  konut projeleri ve lüks sitelere ev sahipliği  yapan ilçede belediyenin yaptığı araştırmaya  göre, yaşayanların yüzde 40’ından fazlası  üniversite mezunlarından oluşuyor. İstanbul’un  en kozmopolit ilçelerinden biri olan Beylikdükurulmuş bir yerleşim yeri olan ilçe, her geleni  zü’nde hatırı sayılı sayıda yabancı vatandaş da  kucaklayan ve sınıflaşmanın olmadığı dinamik  ikamet ediyor.  bir semt karakterine sahip. İlçeyi gezip görmek  isteyenler için karayolunun yanı sıra metroKENTE YAKINLAŞTI... büs ile 24 saat Beylikdüzü’ne ulaşılabiliyor.  İstanbul’un kent merkezine uzak  Zincirlikuyu-Beylikdüzü arası seyahat ortalama  ilçelerinden biri olarak anılan Beylikdüzü’nün  60 dakika sürerken, Taksim’den çift katlı 145T  kaderi metrobüs hattının yapılması ile değişti.  ekspres otobüslerle ilçeye ulaşmak da mümMetrobüs hattının yapılması ile kent merkezine  kün. İlçe E-5 karayolu üzerinde yer aldığı için  ulaşımı kolaylaşan ilçe ikinci göç dalgasına  Yenibosna ve Bakırköy kalkışlı Büyükçekmece  uğradı. Buradaki siteler ulaşılabilir fiyatları ile  yönüne giden tüm toplu taşıma araçları ile de  ulaşım sağlanabilir. İlçeye kendi aracı ile gitmek  sosyal alanı bol sağlam konutlarda yaşamak  isteyenleri yoğun bir trafiği bekliyor. Ancak topisteyenlerin yoğun talebini aldı.  lu taşıma alternatifleri ve özellikle metrobüs ile  Nüfusu göç ile oluşan, nispeten yeni

İSMMMO YAŞAM l 55


Beylikdüzü ve Esenyurt’u ayıran Özgürlük Meydanı.

İKİ İLÇE ARASINDA İSİM KARMAŞASI YAŞANIYOR...

GEZİ-İSTANBUL

Beylikdüzü bölgesinde ciddi bir isim,  semt ve ilçe sınırı karmaşası yaşanıyor.  2009 yılında Beylikdüzü ilçesi oluşturulmadan önce Beylikdüzü ismi bu bölgedeki  düzlüğün tamamını anlatan bir semtti.  2009 yılında E-5 sınır kabul edilerek bu

düzlüğün E-5’in kuzeyinde kalan bölgesi Esenyurt ilçesine, güneyinde kalan bölgesi  ise Beylikdüzü ilçesine bağlandı. Beylikdüzü  olarak bilinen bölgenin bazı kısımları  Esenyurt ve Büyükçekmece ilçelerinde kaldı.  Örneğin, Beylikdüzü TÜYAP, Beylikdüzü

lik ve eğlence fırsatları sunuyor.  İlçe sınırları içinde Beylikdüzü Migros  AVM, Perla Vista AVM, Beylicium Alışveriş  Merkezi, İstanbul Outlet Park, White Corner  AVM, Darty Beylikdüzü, Koçtaş Beylikdüzü,  Beylik Pazarı, Stars AVM ve Atrium Çarşı  öne çıkan yerler arasında sıralanıyor. İdari  olarak Esenyurt’a bağlı olan ancak fiilen  Beylikdüzü’nde bulunan alışveriş merkezleri  ise, Marmara Park AVM, Real Hipermarket,  Carrefour Hipermarket, Bauhaus Beylikdüzü,  MediaMarkt Beylikdüzü ve Autopia AVM olarak  sıralanabilir. Bu AVM’ler alışveriş yapmak isteyenler için metrobüsle kolay ulaşım sayesinde  rahat alışveriş fırsatı sunuyor.

SEMT PAZARI Pazar severler için Beylikdüzü,  İstanbul’un ünlü pazarlarından biri olan Beylik  Pazarı’na da ev sahipliği yapmasıyla bir  cazibe merkezi oluyor. Kapalı semt pazarı olan  Beylik Pazarı, 100’ün üzerinde ürün standı  ile ziyaretçilerine geniş yelpazede alışveriş

56 l İSMMMO YAŞAM

Marmarapark AVM ve Beylikdüzü Migros  AVM farklı ilçe sınırlarında kalıyor. TÜYAP  Büyükçekmece Cumhuriyet Mahallesi’nde  Marmarapark Esenyurt Güzelyurt Mahallesi’nde ve Migros AVM Beylikdüzü Barış  Mahallesi’nde yer alıyor.

seçeneği sunuyor... Pazar günleri kurulan  pazar, İstanbul’un dört bir yanından ziyaretçi  akınına uğruyor. Ancak bu pazara erken saatlerde gitmeniz gerekiyor. Aksi halde yoğun bir  kalabalık sizi bekliyor... Erken kalkan erken  yol alır deyiminden yola çıkarak tezgahlardaki  ürünler seçilmeden pazara gitmenizi öneririz.  Cumhuriyet Meydanı’na üç dakikalık yürüme  mesafesinde olan pazara 145T ve 76 nolu  otobüslerle ve minibüsle ulaşmak mümkün.

dev vadide yükselen Yaşam Vadisi... İstanbul’un en büyük kent içi parklarından biri olan 2017 yılında açılan Yaşam Vadisi,  tamamlandığında toplam 1.2 milyon m²’lik  alana sahip olacak. Açılan 444 bin m²’lik 1.  ve 2. Etapların ardından 148 bin m²’lik alana  sahip 3. Etabın çalışmaları sürüyor. Beylikdüzü  Belediyesi, İBB ile ortaklaşa yürütülen İSKİ  çalışmalarının sonunda Yaşam Vadisi, 4. ve 5.  Etabın tamamlanması ile denizle buluşacak.

YAŞAM VADİSİ

PATİLİ DOSTLAR DÜŞÜNÜLDÜ

Beylikdüzü’nün kişi başına düşen yeşil  alanların fazlalığı ile Avrupa kenti standartlarında bir ilçe olduğundan bahsetmiştik. Bu  yapısı ve temiz havası ile bilinen ilçe geniş caddeleri, bulvarları, kaldırımları ve yeşil alanları  ile İstanbul’un planlı kentleşen yeni yüzünü de  temsil ediyor. Site içlerinde ve site aralarında  kalan yeşil alanların yanı sıra insanları yeşilin  bin bir rengine doyuran parkları da mevcut.  Bunlardan biri de Cumhuriyet Mahallesi  ve Adnan Kahveci Mahallesi arasında kalan

Yaklaşık 250 bin m²’lik alana sahip  1. Etap’tan Kuştepe Caddesi, Atatürk Bulvarı  ve Enver Adakan Caddesi kesişimi arasında  kalan yaklaşık 194 bin m² alana sahip olan  Yaşam Vadisi 2. Etap ile Vira Kavşağına kadar  olan 148 bin m²’lik 3. Etabı yakında açılacak.  3.etapta 82 bin m²’lik çim ve bitkisel alanın  yanı sıra 7 bin metre yürüyüş yolu ve 4 bin m²  yakın bisiklet yolu bulunacak. Vadi içerisinde  bitki tünelleri, süs elması bahçesi, zen bahçesi,  leylak bahçesi, sessiz bahçe gibi konseptli yeşil

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


alan tasarımları ile görsel peyzaj alanları,  seyir terasları, çim amfiler ve oturma  locaları olacak. Vadide aynı zamanda Aydınlatma  Meydanı ve 4 Eylül Yolu ve Sivas Kongre  Meydanı gibi konsept meydanlar, çeşitli yaş  gruplarına hitap eden modern temalı açık  ve kapalı oyun alanları, macera parkuru ve  skate park gibi çeşitli alanlar da bulunacak.  Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi  ve yakın çevresinde bulunan 32 bin m2’lik  alan ile Türkiye’nin en büyük pati parkı  ve serbest köpek gezinti alanı ile Beylikdüzü Belediyesi ilçenin patili dostlarını da  unutmayacak.

BALIK HALİ

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

Beylikdüzü ilçesinde bürosu bulunan  317 bağımsız meslek mensubu ve bağımlı olarak çalışan 567 meslek mensubu olmak üzere,  toplam 884 meslek mensubu bulunuyor.  İSMMMO Beylikdüzü İlçesi Temsilci SMM İsmail  Bozan, 2009 yılından bu yana meslek mensubu. 2013-2016, 2017-2019 dönemlerinde  İSMMMO Beylikdüzü İlçesi temsilci yardımcılığı  yapan İsmail Bozan, geçtiğimiz yıldan bu yana  da İSMMMO Beylikdüzü ilçe temsilcisi olarak  çalışmalarına devam ediyor.    İSMMMO Beylikdüzü İlçe Temsilci  SMM İsmail Bozan, Beylikdüzü ilçesinde  sanayi, imalat, hizmet, ulaştırma, ticaret ve  turizm sektörlerinde İstanbul ve Türkiye  ölçeğinde ön plana çıkan faaliyetlerin gerçekleştirildiğini söylüyor.  Bozan, plastik, tekstil, kimya sanayii,  madeni eşya, mermer sanayii ve gıda gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin istihdama,  ülke ekonomisine ve Beylikdüzü ilçesine ciddi  katkılar sağladıklarını da vurguluyor. Beylikdüzü ekonomisi genel olarak

İsmail Bozan sanayi ve ticarete dayalı. İlçede Türkiye’nin en  büyük, dünyanın da en büyük 50 konteyner  limanından biri olan Ambarlı Limanı yer  alıyor. Limanın doğusundaki Yakıt Dolum,  Dağıtım Tesisleri ve Termik Santral de önemli  bir yere sahip. İlçede konumlanan Beylikdüzü  Organize Sanayi Bölgesi çatısı altında Birlik  Sanayi Sitesi, Pirinç ve Bakırcılar Sanayi Sitesi,  Mermerciler Sanayi Sitesi ve Beysan Sanayi  siteleri bulunuyor.

havuzları, dinlenme alanları, konferans salonları,  çekmece Gölü-D100 karayolunun kesiştiği yerde  cami, banka gibi birimler bulunuyor. konumlanan Beylikdüzü Gürpınar Sahili Halk  Plajı, Gürpınar, Albatros Sahilleri, BüyükçekmeSAHİLE KOMŞU.... ce Çocuk Sahilleri, Halk Plajı ve Mimar Sinan  Beylikdüzü denize ve sahillere komşu  Sahili’nde denize girilebiliyor. Denize girmenin  konumu ile de halk plajlarına kolayca ulaşım  yanı sıra yaz akşamlarında sahildeki restoranlarsağlıyor. Denizle çevrelenen İstanbul’un motorlu  da gün batımına karşı keyifli bir akşam yemeği  yemek de mümkün.  taşıt trafiğine kapalı en uzun sahili olan ve  Beylikdüzü’nün hemen yanında konumlanan  FESTİVAL VE ETKİNLİKLER  Büyükçekmece Kordon Boyu, kesintisiz bir    Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat  kilometre uzunluğuyla deniz keyfi sunuyor.  Merkezi çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği  Büyükçekmece sahili, kolay ulaşımı ve  yapıyor. Adnan Kahveci Mahallesi’nde yer alan  ekonomik fiyatları ile İstanbulluların denize  Balıkçı Kenan Deniz Canlılar Müzesi de ziyaretgirmek için sıkça tercih ettiği sahillerden.  İstanbul’da denize girilebilen ender yerlerinden  çilerini ağırlıyor. Ayrıca her yıl Gürpınar sahilde  Geleneksel Beylikdüzü Balık Festivali ve Sahil  olan sahilde, zabıta ve cankurtaran ekipleri ile  Festivali yapılıyor. sosyal tesisler de bulunuyor... Sahilin, Büyük-

GEZİ-İSTANBUL

Beylikdüzü, son beş yıldan bu  yana Avrupa’nın en büyük ve modern  balık hali olduğu belirtilen İstanbul Su  ürünleri Hali’ne de ev sahipliği yapıyor...  Gürpınar’da konumlanan balık hali, 452  bin metre karelik bir alana kurulu ve 80  büyük balıkçı gemisi kapasiteli bir limana  da sahip. Geçmişte Kumkapı’da konumlanan balık hali, Avrasya Tüneli’nin şantiyesi  içinde kalması, fiziki ve teknik olarak artık  ihtiyacı karşılamaması nedeniyle kapatılarak Gürpınar’da inşa edilen yeni yerine  taşınmıştı. İstanbul Su Ürünleri Hali, 2015  yılında balık avlama sezonun başlamasıyla  birlikte yeni yerinde faaliyete geçmişti.  Gürpınar’daki balık halinde 136 bin  metrekarelik dolgu alan yaratılarak, 900  metrelik tali mendirek, bin 280 metrelik  ana mendirek, 300 metrelik iskele, 50’şer  metrelik 3 adet parmak iskeleler, bir adet  gezinti iskelesi inşa edildi. İstanbul’un  50 yıllık ihtiyacını karşılayacak şekilde  tasarlanan Su Ürünleri Hali’nin günlük 250  ton ürün kapasitesi bulunuyor. Modern  komplekste ayrıca mezat alanları, soğuk  hava depoları, buzhaneler, balık işleme  ünitelerinin yanı sıra sosyal tesisler, süs

‘İLÇEMİZ EKONOMİYE KATKI SAĞLIYOR’

İSMMMO YAŞAM l 57


Perdeler yeniden açılıyor Sinema perdeleri 1 Temmuz itibariyle açıldı... Vizyon tarihlerinin de  açıklanması ile sosyal mesafeli ve temassız dönem salonlarda da  kendini gösterecek... İyi seyirler... Koronavirüs salgını ile mücadele  kapsamında sinema salonlarının da kapısına  kilit vuruldu… İçişleri Bakanlığı’nın mart  ayında yayımladığı genelgeyle Türkiye  genelindeki sinema salonları hizmetlerine  ara verdi. Normalleşme takvimlerinin bir  parçası olarak Türkiye genelindeki salonlar,  1 Temmuz itibari ile yeniden perdelerini  açarken yerli ve yabancı filmler için de vizyon  tarihleri netleşmeye başladı. Sinema salonları  ve yönetimleri de yeni döneme sıkı tedbirler  eşliğinde hazırlandı.  Öncelikle sinemaya gitmek isteyen  izleyicilerin resmi makamlar tarafından

açıklanan tedbirlere sıkı sıkıya uyması büyük  önem taşıyor… Bu noktada izleyiciler mümkünse biletleri internetten almalı. Gişeden  bilet satılması durumunda temas ve iletişim  en az düzeyde olmalı. Gişelerin önünde  satış elemanı ile müşteri arasında kullanılan  bariyer bir mesafe oluştururken biletlemenin  de sadece müşterinin bilete dokunacağı bir  sistem kullanılarak yapılması büyük önem  taşıyor…

KOLTUKLARDA SOSYAL MESAFE Bu noktada sinema işletmecileri de  bir dizi tedbirlerle sezonu yeniden açıyor…

Burada Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıklayacağı kılavuz doğrultusunda da salonlardaki  tedbirleri şekillendirmeyi hedefliyorlar… Bu  süreçte merdiven korkulukları, salon kapıları  ve kiosk ekranları gibi alanlar dezenfekte  edilecek. Seans başlangıç, ara ve bitiş zamanları mümkün olduğunca kademeli olacak  şekilde düzenlenecek. Seans aralarında  salonlar dezenfekte edilip, havalandırılacak.  Sinema salonlarındaki koltuklar da sosyal  mesafeyi koruyacak hale getirilecek.  Gişe, kiosk ve büfelerde 1.5 metre aralık düzenine geçilirken, temassız ödeme seçeneği sunulacak. Gişe ve büfelerde standart el  ve yüzey dezenfektanı bulundurulacak. Süreç  gerektirirse, gişe ve büfelerde sosyal mesafe  kurallarına uygun olarak işlemleri gerçekleştirmek için düzenlemeler de yapılabilecek…

Tenet

SİNEMA

Tür: Aksiyon, Gerilim, Casusluk Yönetmen: Christopher Nolan Oyuncular: John David Washington, Robert Pattinson,  Elizabeth Debicki Vizyon Tarihi: 17 Temmuz 2020

58 l İSMMMO YAŞAM

Memento, The Dark Knight, Inception, Interstellar gibi filmleri  sinema dünyasına kazandıran Christopher Nolan, bu yıl yeni filmi Tenet ile  sinemaseverlerin karşısına çıkacak. Nolan’ın 70mm ve IMAX kameralar  kullanarak çektiği Tenet’ın prodüksiyon bütçesinin 205 milyon dolar olduğu belirtiliyor. 250 milyon bütçeyle çekilen The Dark Knight Rises, Nolan’ın  en pahalı filmi olarak yerini koruyor ancak Tenet gibi herhangi bir seriyle  bağlantısı olmayan, özgün bir projeye 205 milyon dolar bütçe ayrılmış olması, filmi Nolan’ın orijinal bir fikirden yola çıkarak çektiği en pahalı filmi  yapıyor. John David Washington’ın başrolünde yer aldığı Tenet, Christopher  Nolan’ın alametifarikası zaman mefhumunun bozumunu, dünyanın geleceğine gizemli bir tehdidin ışığında bir başka seviyeye taşıyor.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


Nuh Tepesi Tür: Dram Yönetmen: Cenk Ertürk Oyuncular: Haluk Bilginer, Ali Atay,  Mehmet Özgür Vizyon tarihi: 3 Temmuz 2020 rNuh Tepesi, bir yandan babasının isteğini yerine getirmek, diğer yandan da ayrılmak  üzere olduğu hamile karısıyla arasını düzeltmek için çabalayan bir adamın hikayesini konu  ediyor. Orta yaş krizi ile baş etmeye çalışan  Ömer, babasının isteği üzerine onunla birlikte  İstanbul’dan memleketleri Bursa’ya doğru yola  koyulur. Ömer’in babası, öldüğü zaman köyün tepesinde bulunan, yıllar önce kendisinin diktiğini iddia ettiği bir ağacın altına gömülmek istemektedir. Ömer babasının isteğini kabul etse  de başta muhtar olmak üzere tüm köy halkı bu isteğe şiddetle karşı çıkar. Nuh Peygamber  tarafından dikildiğine inandıkları ağaç, köylü için adeta bir geçim kapısı olmuş, günde onlarca  kişi tarafından ziyaret edilir hale gelmiştir. Ömer ve babası, arazinin kendilerine ait olduğunu  kanıtlayabilmek için uğraşırken bürokrasi engeline takılırlar. Köyde geçirdikleri bu zaman  yıllardır birbirlerini görmeyen baba oğulun itiraflar silsilesine dönüşecektir.

Mulan Tür: Macera, Aile, Fantastik Yönetmen Niki Caro Oyuncular: Yifei Liu, Donnie Yen,  Jason Scott Lee Vizyon Tarihi: 24 Temmuz 2020

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

Tür: Komedi, Macera, Bilimkurgu,  Müzik Yönetmen: Dean Parisot Oyuncular: Keanu Reeves, Alex  Winter, William Sadler Vizyon tarihi: 21 Ağustos 2020 Bill & Ted’s Excellent Adventure ve Bill &  Ted’s Bogus Journey filmlerinin uzun yıllar sonrasında tekrar izleyiciyle buluşacak olan ikiliyi  bu kez yetişkin bireyler olarak izleyeceğiz.  Rock müziğe duydukları tutku ekseninde  birlikte birçok deneyimi paylaşan yakın dostlar  halen daha arkadaşlıklarını sürdürmektedir.  Bill ve Ted bu kez gezegeni kurtarmak için bir  şarkı yaratacakları ve sonrasında geleceğe gidip işe yarayıp yaramadığını kontrol edecekleri  yeni bir maceraya adım atıyorlar. Gelecekten  gelen bir ziyaretçi Bill ve Ted’i sadece bir şarkının tüm insanlığı kurtarabileceği konusunda  uyardığında, ikili kızlarının yardımıyla şarkıyı  kendilerinden geri almak için geleceğe gitmek  zorundadır.

SİNEMA

Kadınların yalnızca kocasını mutlu edip  çocuk doğurmak için var olduğunun düşünüldüğü  bir çağda Mulan, seçenekleri konusunda pek  mutlu değildir. Çin İmparatoru, her bir ailenin bir  erkeğinin, ülkeyi Kuzey istilacılarına karşı korumak  için imparatorluk ordusunda görev yapması gerektiğine dair bir karar verdiğinde, onurlu  bir savaşçının en büyük kızı olan Hua Mulan, hasta olan babasının sağlığı için korktuğundan  onun yerine erkek kılığına girerek savaşa katılıyor. Hua Jun isimli bir erkek olarak orduya  katılan Mulan, her adımında içindeki güçten faydalanması ve gerçek potansiyelini benimsemesi  gereken zorlu bir mücadeleye girişiyor. Savaştaki yetenekleriyle ön plana çıkan genç kadın bu  süreçte komutanına da aşık oluyor. Bu onu onurlu bir savaşçıya dönüştürecek, minnettar bir  ulusun ve gururlu bir babanın saygısını kazandıracak olan destansı bir yolculuk...

Bill & Ted  Face The  Music

İSMMMO YAŞAM l 59


Asla Vazgeçme Asla l Yazar: Ali Türkşen l Yayınevi: Kırmızı Kedi l Sayfa  Sayısı: 360 Berlin’de görev yaparken tüm konsolosluk çalışanları gibi  Atatürkçü Düşünce Derneği’nden bir davetiye gelir, Ali Türkşen’e... Davetiye, 10 Kasım’da Atatürk için yapılacak anma törenine katılması yönündedir. Askeri ateşe olduğu döneme ait olan davetiyeyi atmaya kıyamaz,  biriktirdiği anılar hazinesinde saklar... Balyoz kumpasında hapis yatmasına  neden olan mahkemede, suç delili olarak karşısına çıkardıkları da işte o  davetiyedir! Birbirinden güzel öyküler bekliyor sizi bu kitapta; hayatımıza  örülmek istenilen duvarlarda, gecenin karanlığında yanıp sönen umut ışığını görmemizi sağlayan nice öykü... Ali Türkşen, hapishaneden çıkar çıkmaz köşedeki trafik lambasına  gider ve direğine sıkıca sarılır. O ışık, elinizdeki bu kitabın her sayfasında...

Feride ve Kızları l Yazar: Ülker Banguoğlu Bilgin l Yayınevi: Remzi  Kitabevi l Sayfa Sayısı: 272 Ülker Banguoğlu Bilgin’den İki Devir  İki Kadın’dan sonra hayata ve insanlara dair bir yakın dönem hikâyesi  daha…Feride ve Kızları, İstanbul’da yaşayan varlıklı bir ailenin hayatından yirmi yıllık bir kesit sunuyor. Romanın kahramanları bir yandan  yetmişli ve seksenli yıllara damgasını vuran askeri darbeler, gençlik  olayları, suikastlar ve ardından yaşanan tutuklama ve idamlarla çalkanan  ülke gündemine ayak uydurmaya çalışırken bir yandan da aile içi çatışmalarla baş ediyorlar. Aralarında sıkı bağlar olsa da kıskançlık, suçluluk ve öfke  duygularının sarmalında gel-gitler yaşanıyor.

Ben Kazanmadan Bitmez

KİTAP

l Yazar: Bircan Yıldırım l Yayınevi: Destek Yayınları  l Sayfa Sayısı: 240 Ben Kazanmadan Bitmez, hayatı değişen  normlarla anlatıyor…Yeni düzen bir tehdit değil, bir seçim... Teknolojik  gelişmeler insan sağlığını korumaya yetmiyormuş, bir kez daha yüzleştik bu hakikatle... İnsanın sağlığı yine doğanın kanunlarına bağlı... Yeni dünya, bambaşka bir disiplin öğretiyor insanoğluna: “Şikâyet etmemeyi, güvenmeyi ve olana  teslimiyeti...” Ne kadar şikâyete saparsan, o denli şükre davet edilirsin. Dengelenirsin. Şimdiye kadar  şikâyet ettiğin ne varsa, hepsine şükretmeyi öğretiyor yeni düzen sana. Belki sarsarak, belki acıtarak,  belki tokatlayarak... Belki sen anlayıncaya dek şiddetini artırarak... Çünkü ilahi düzen, vazgeçmemiştir  senden. Sadece fark etmeni ve hak etmeni bekliyordur hayatı... Merak etme... Sen kazanmadan bitmeyecek bu hikâye... Çünkü kaybetmek için doğmadın. Bunun ne doğaya, ne evrene, ne de ilahi sisteme  bir faydası var. Kazanmayı hak etmek üzere yaratıldın. Bu yüzden hep kazanmaya zorlamaya devam  edecek seni sistem. İş ki, nasıl kazanmak gerektiğini bil. Hayat bir ödül değil, bir hak ediştir. Hayatı hak  edenindir mutluluk ve düzen.

60 l İSMMMO YAŞAM

l Asla Vazgeçme Asla  l Feride ve Kızları l Uygarlıkların Batışı  l Dilenciler ve Kibirliler l Sarmal l Sıra Dışı l Ben Kazanmadan Bitmez l Kral Kaybederse l Medici: Floransa’nın Efendileri l Bir Kadının Yaşamındaki 24 Saat

ŞİİR UNUTMAK YOK nerelerdeydin diye sorarsan ‘Hep eskisi gibi’ diyeceğim. Toprağı örten taşlardan söz edeceğim, Sürdükçe kendini harcayan ırmaktan; Ben yalnız kuşların yitirdiklerini bilirim, Gerilerde kalan denizi bilirim, bir de ağlayan Ablamı. Neden ayrı adlarla anılıyor ülkeler, neden Günler Yeni günleri izliyor? Neden koyu bir gece Birikiyor ağızda? Neden ölüler? Nereden geliyorsun diye sorarsan bölük pörçük Kelimelerle konuşmak zorundayım, Ağzı zehir gibi yakan araçlarla, Çoğu çürümeye yüz tutmuş hayvanlarla Ve avutamadığım yüreğimle. Andaç değil yanımızda götürdüklerimiz Unutuşta uyuklayan sarımsı kumru değil, Yaşlarla kaplı yüzler, Boğazımıza yapışan eller Ve yapraklardan sıyrılan şey: Aşınmış bir günün karanlığı Acıyı kanımızda tatmış bir günün. İşte menekşeler, işte kırlangıçlar Bize sevinç veren ne varsa, Geçici ve küçük duyarlıkların Yan yana göründüğü süslü kartpostallarda. Ama bu sınırın ötesine geçmeliyim, Dişlemeliyim sessizliğin çevresindeki kabuğu, Ne karşılık vereceğimi bilemem: Öyle çok ki ölüler, Ve öyle çok ki al güneşle yarılmış hendekler, Ve öyle çok ki gemilere vuran miğferler, Ve öyle çok ki öpüşlerle kilitli eller, Ve öyle çok ki unutmak istediklerim.

PABLO NERUDA TEMMUZ-AĞUSTOS 2020 ÇEVİREN: TOMRİS UYAR

l  Remzi Kitabevi

EN ÇOK SATANLAR


Dilenciler ve  Kibirliler l Yazar: Albert Cossery l Yayınevi: Kolektif Kitap l Sayfa Sayısı: 205  “Hayatı yaşamadan öğretmek cehaletin  işlediği en iğrenç suçtu.” İnsan ilişkilerine  ve topluma getirdiği nüktedan ve kışkırtıcı  bakışla Batı kültürünün son gerçek anarşist yazarı kabul edilen Albert  Cossery’nin döneminin avangard yazarlarının aksine can sıkıntısı ve  muğlaklıklardan uzak romanı, adaletsiz toplumların düzenini bozan hırsızlar, züppeler, dilenciler ve yersiz yurtsuzlardan oluşuyor. Eski felsefe  hocası ve dilenci Gohar, uyuşturucu satıcısı ve şair Yeghen, otoriter ve  eşcinsel polis amiri Nur El Dine, Kahire sokaklarında bir araya geliyor.  Peki, toplumsal norm ve heveslere karşı çıkarken iç huzuru nasıl koruyorlar? Fakirliğin ortasında, usanmaz devlet güçlerinin durduramadığı  yaşam enerjisini nasıl muhafaza ediyorlar?

Sıra Dışı l Yazar: Cem Duna Yayınevi: Remzi Kitabevi Sayfa Sayısı: 216 “Cem Duna’dan yakın döneme ilişkin  çarpıcı anılar...” Cem Duna, Dışişleri Bakanlığı’nda başlayan kariyerinde birçok  sıra dışı olaya tanıklık etmiş bir isimdir.  12 Eylül darbesi sonrasında askeri  hükümetin başbakanı Bülend Ulusu’ya danışman atanması  ona genç yaşta devletin en üst düzeyde işleyişini gözlemleme imkânı  veriyor.  Demokrasiye dönüşün başladığı süreçte ise Başbakan Turgut  Özal’ın danışmanıdır. Özal döneminde yaşanan birçok kritik olaya  ilk elden tanıklık etmiştir. İsmi, daha sonra üstlendiği TRT genel  müdürlüğü ile duyulsa da Türkiye’nin Batılılaşma çabalarını ileri  taşıyan adımlarda onun da imzası vardır.  Cem Duna’nın ‘diplomasi  koridorları’ ile sınırlı olmayan anıları, Ermeni ve Kürt meselesi, Kıbrıs  konusu, AB süreci, demokrasi ve hukuk gibi birçok konuya dair  değerlendirmelerini de kapsıyor…

i

h

İLK GENÇLİK KİTAPLARI Atlas: Kıtalar-Denizler-Kültürler Arası Yolculuk Rehberi

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

Yazar: Sonia Fernandez-Vidal Yayınevi: Kolektif Kitap Eva’nın büyükbabası başarılı bir  mucittir. Yıldızları izlemeye ya  da yorulmadan çim biçmeye yarayan bir dolu eğlenceli alet icat  etmiştir. Son icadı ise uzay mekiğine benzeyen gizemli bir araçtır.  Büyükbaba bir gün Eva’ya bir mektup bırakarak ortadan kaybolur.  Eva mektubu okur ve gizemli araca binip büyükbabasını bulmaya  karar verir. Böylece hayatının en büyük macerası başlar. Galileo,  Einstein, Newton, Sagan gibi bilim insanlarıyla karşılaşacağınız bu  heyecan dolu hikâyede, hem evren hakkında bilgi edinecek hem de  Eva’nın macerasına ortak olacaksınız.

KİTAP

Yazar: Aleksandra Mizielinska, Daniel Mizielinski Yayınevi: Domingo Yayınevi Sayfa Sayısı: 108 Sadece coğrafi bilgileri değil, ülkelerin karakteristik yönlerini  de sunan büyük boy haritaları, ödüllü tasarımı ve göz alıcı  çizimleriyle sizi koltuğunuzdan kıpırdamadan dünya turuna  çıkarıyor. Dünyanın bin bir harikası ve ilginçliği arasında rengârenk bir yolculuk. İzlanda’nın buzulları, Mısır’ın çöl kervanları, Avustralya’nın ornitorenkleri, Madagaskar’ın  dev baobab ağaçları, Meksikalıların garip bayramları ve Charlie Chaplin’den Halide  Edip Adıvar’a ülkelerini gururlandıran isimler. Tüm dünyada büyük ilgi gören, İzlanda’dan Polonya’ya, Amerika’dan İspanya’ya 37 dilde yayımlanan, çocuk kitaplarında  en prestijli ödüllerden Prix Sorcières (Fransa) ve Premio Andersen’i (İtalya) kazanan  Atlas, devasa buzullardan küçücük böceklere, dünyamızın barındırdığı akıl almaz  çeşitliliği ve göz alıcı renkleri kutlamak için hazırlanmış görsel bir festival.

Evren  Avuçlarının  Arasında

İSMMMO YAŞAM l 61


Yeni normal hayatla beraber  maske, sosyal mesafe ve ateş  ölçümü hayatımızın bir parçası  haline geldi. İş yeri, AVM,  mağaza, otel, restoran, okul  ve hava limanında maskesini  takmayan, sosyal mesafeye  uymayan insanları teknolojik  yollarla takip eden uygulamalarda  patlama yaşanıyor.

Maske, mesafe ve ateşe takip AYŞEGÜL EMİR

TEKNO-YAŞAM

Koronavirüs salgını sonrası 1 Haziran  itibariyle normalleşme sürecine girdik. Yeni  normal olarak adlandırılan dönemde günlük  yaşam ve iş yaşantımızda dikkat etmemiz  gerekenler var. Maske kullanmak artık  zorunlu. Sosyal mesafeyi korumak, her yerde  ateş ölçümü de günlük rutinler arasına girdi.  AVM, mağaza, otel, restoran, okul, havalimanı,  iş yeri ve fabrikalarda bu kurallara uyulup  uyulmadığı da artık çok önemli. Bunları toplu  olarak takip eden yeni teknolojik uygulamalar geliştiriliyor. Pek çok girişimci bu alana  yoğunlaşıyor.

Yoğunluk ölçümü yapılacak alanın girişine konumlandırılan ekrana, içeride  kaç kişi olduğu, kaç kişinin girebileceği  ve yaklaşık ne kadar süre bekleneceği  bilgileri görsel olarak yansıtılıyor.

KUYRUKLARA SON

UZAKTAN ATEŞ ÖLÇÜYOR

AVM’ler, kamu binaları, semt  pazarları, fabrikalar gibi toplu girişin  yapıldığı yerlerde ise herkesin teker  teker ateşi ölçülmeye başlandı. Bu ise  uzun kuyruklara neden oluyor. Siemens, 5 metreye kadar mesafeden anlık ölçüm  yapan ve kişilerin maske takıp takmadığını  tespit edebilen termal kamera sistemi ise bu  riskleri ortan kaldırıyor.

Yıldız Teknopark firması Ayvos’un  geliştirdiği takip çözümü yapay zeka destekli.  Yazılımın kameralara entegre edilmesiyle  sistem devreye giriyor ve sosyal mesafenin ihlal  BİLEKLİKLE MESAFE TAKİBİ edildiği, maske kullanılmadığı durumlar tespit  İş yerlerinde, ofislerde, fabrikalarda sosMASKESİNİ ÇIKARANA UYARI edilerek yetkililere bildiriliyor. Termal IP kameyal mesafe kuralına uymak önemli. Giyilebilir  Video yönetim sistemleriyle de takip  ralar üzerinden 6 metre mesafeden temassız  teknoloji şirketi Thread in Motion’un yeni ürünü  çözümleri var. Milestone Systems, AVM ve  bir şekilde anında ateş ölçümü yapabiliyor. Skadi, bu amaçla geliştirilen akıllı bir bileklik.  mağazalarda insan yoğunluğunu, sosyal  Çalışanlar arasında 1.5 metrelik mesafeyi  mesafeye uyulup uyulmadığını, metrekareye  İNSAN SAYIYOR sürekli tarıyor. İçerdiği yazılım platformuyla  düşen insan sayısını, ısı haritası video analiz  Sensormatic’in de bu alanda çözümü var.  geriye dönük de tarama yapan Skadi, diğer  sistemiyle tespit edebiliyor. Kişinin maskesini  Yoğunluk Ölçüm Çözümü, bir alandaki kişi sayı- takmadığı, çenesine indirdiğini anlayan sistem  bilekliklerle olan etkileşimin kaydını tutarak  sının anlık olarak takip edilebilmesini sağlıyor.  anında uyarı veriyor. topladığı verileri ilgili birimlerle paylaşıyor.

62 l İSMMMO YAŞAM

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


Y E N İ   T E K N O L O J İ L E R

NOKTA EKRANLI TELEFONLAR

VESTEL’DEN  AKILLI SAAT

Xiaomi, Türkiye’de Redmi Note 9 Pro, Redmi Note 9S ve Mi Note 10 Lite olmak üzere  orta segmentteki üç yeni akıllı telefonunu duyurdu. 6.67 inç’lik çentiksiz nokta ekranı bulunan  Note 9 Pro’nun  64 MP+8 MP+5 MP+2 MP’lik dört kamerası var. Selfie kamerası ise 16 MP.  5.020 mAh’lık bataryası olan model 30W hızlı şarj cihazı ile geliyor. Redmi Note 9S ise, 6.67  inç’lik nokta ekran, 48 MP ana kamerası ve 8 MP ultra geniş açılı lensi ile fotoğrafçılığı ön plana  çıkarıyor. 5 MP makro lensi ve 2 MP derinlik sensörü ile arkadaki dörtlü kamera kurulumunu  tamamlıyor. 16 MP’lik selfie kamerası ve 5.020 mAh’lık pili var. Redmi Note 9S’in 4 GB+64 GB  modeli 2.799 TL, 6 GB+128 GB modeli ise 2.999 TL’den satılacak. Redmi Note 9 Pro’nun ise 6  GB+64 GB modeli 3.299 TL’den, 6 GB+128 GB modeli ise 3.599 TL’den satışa çıktı. Mi Note 10  Lite ise, uygun fiyata birinci sınıf ekran ve çok işlevli dörtlü kamera deneyimi sunuyor.

OPPO’DAN KABLOSUZ KULAKLIK Oppo’nun kulak içi kulaklık  modeli Enco W31, Türkiye’de  satışa sunuldu. Çoğu akıllı  telefonla uyumlu olarak  çalışıyor. Rüzgardan dolayı  oluşan hışırtılı sesleri engelleyen  kulaklığın her iki tarafında iki  dahili yüksek hassasiyetli mikrofon ve aramalar sırasında arka  plan gürültüsünü engellemek için

tasarlanmış bir çevresel gürültü önleme algoritması var. En aktif ve dinamik kullanıcılara ayak  uyduran Enco W31, su ve toz direnci ile de farkını  ortaya koyuyor. W31 kulaklıkta tercih edilen müzik  tarzına göre iki farklı ses modu bulunuyor. Pop ve  klasik müzik dinlemeyi tercih edenler için frekans  aralığında sesi eşitleyen bir denge modu, rock müzik  dinleyenler için de düşük frekansları artıran bir bas  modu bulunuyor. Beyaz renkli kulaklığın fiyatı 599  TL olarak açıklandı.

ÇOKLU EKRAN KULLANIMI

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

TEKNO-YAŞAM

Huawei’nin dizüstü bilgisayar modeli MateBook 13, Türkiye’de satışa sunuldu. Çoklu ekran kullanımı  özelliği bulunan bilgisayar, 13 inç ekrana ve 1.3 kg ağırlığa sahip. MateBook 13, 10. nesil Intel Core işlemci  ile güçlendirildi, 16 GB’a kadar Ram ile donatıldı. Parmak izi doğrulaması ve sistemde oturum açmayı tek bir  düğmeye entegre eden Parmak İzi Güç Düğmesi bulunuyor. Bu Parmak İzi Güç Düğmesi, kullanıcıların parolalarını yeniden girmek veya parmaklarını yeniden taramak zorunda kalmadan bilgisayarlarını açmalarını sağlıyor.  MateBook 13, yenilenen Huawei Share özellikleriyle bağlantı özelliklerini de güncelledi. Akıllı telefonlarla daha  kolay iletişim kuran arayüz, sürükle bırak özelliğiyle beraber akıllı telefona kaydedilmiş içeriği  doğrudan dizüstü bilgisayarda görüntülemeyi de  sağlıyor. Fiyatı 7.899 TL olarak açıklandı.

Vestel akıllı saat,  kullanıcıların beğenisine  sunuldu. 8 farklı spor modu,  kalp atışı ölçümü, uyku  takibi, adım ve mesafe ölçümü  özelliklerine sahip akıllı saat  aynı zamanda nefes egzersizi  ve müzik kontrolü yapmanızı  da sağlıyor. Vestel’in sağlık  ve spor ekosistemi VFit ile  entegre olan Vestel Akıllı Saat  sayesinde kullanıcılar hem  Vfit+ uygulamasından hem  de akıllı saatlerinden günlük  sağlık ve spor göstergelerini  takip etme imkanı bularak  sağlıklı yaşamın kapılarını  hiç zorlanmadan, kolay ve  pratik bir şekilde aralıyor.  Tam dokunmatik 1.3 inçlik  IPS ekranı olan akıllı saat, 12  mm’lik paslanmaz çelik gövdesiyle dikkat çekiyor. Kırmızı  ve mavi olmak üzere iki renk  seçeneği bulunan saatin fiyatı  299 TL olarak açıklandı.

İSMMMO YAŞAM l 63


l

K O M İ K   R E S İ M L E R

AKILLI KÖPEK Adamın biri yolda yürüyordu. Bir köpeğin  ağzında bir poşetle kasaba girdiğini gördü. Adam  merak etmiş. Köpeği takip etmiş. Kasap: -Ne alacaksın kuzu mu, dana mı? Kasap, kuzu dediğinde  köpek havlamaya başlamış. Kasap: -Kaç kilo bir  mi, iki mi, üç mü olsun?  Kasap, üç deyince köpek havlamış. Sonra  poşetin içinden para çıkarıp vermiş, eti alıp çıkmış.  Adam çok şaşırmış. Köpeğin bir apartmanın  zilini çaldığını görmüş. Kapıyı açan adam köpeğe  bağırmaya başlamış.  Adam hemen bağıran adamın yanına  giderek: -Neden kızıyorsunuz oysa o çok akılı bir  köpek. Adam da: -Nasıl kızmayayım ikidir anahtarı  evde unutuyor.

MİZAH

YANLIŞ NUMARA Adamın karısı normalde telefonu eline aldı  mı 2-3 saatten önce bırakmazmış.  Bir akşam yine telefon çalmış, kadın gidip  açmış ama bu kez sadece yarım saat konuşmuş.  Adam şaşırmış: - Hayrola hanım, sen iki saatten az  konuşmazdın. Bugün anlatacakların yarım saatte  nasıl bitti. Karısı cevap vermiş:- Yanlış numaraydı.

64 l İSMMMO YAŞAM

GEÇEN YIL YAPMIŞTINIZ Genç iş adamı uçağa binmek üzere havaalanına gelir ve bilet  kontrolü yapılan masaya giderek elindeki valizleri teslim eder. Görevli: -Biletinizi alabilir miyim? Adam bileti verir ve ekler: -Biletimde göreceğiniz gibi New York’a  gidiyorum. Ancak verdiğim yeşil valizin Londra’ya, mavi olanın da  Paris’e gitmesini istiyorum. Görevli kız şaşkınlıkla: - Özür dilerim ancak  bunu yapmam mümkün değil. Bunun üzerine genç adam: -Bunu duyduğuma çok sevindim.  Geçen yıl yapmıştınız da!

EINSTEIN VE ŞOFÖRÜ Einstein konferanslarına özel bir şoförün kullandığı bir otomobille  gidiyordu. O konferans verirken şoförde dinleyiciler arasında uyuyarak  onu dinlerdi. Bir gün yine bir yere konferansa gidiyorlardı. Bir aralık  şoför: -Dr. Einstein. Sizi uzun zamandır defalarca dinledim artık yapacağınız konuşmayı kelimesi kelimesine biliyorum. -Pekala. Şimdi gideceğimiz yerde beni tanımazlar. Palto ve  şapkalarımızı değişelim ve konuşmayı sen yap.  Şoför konuştu. Gerçekten çok iyi anlatmıştı. Biri çıkıp da daha  önceki konferanslarda sorulmamış bir soruyu sorana kadar sorular kısmını bile başarı ile götürüyordu. Yine de bozuntuya vermedi:  -Böyle bir  şeyi sormanız gerçekten çok garip. Şimdi arka sırada oturan şoförümü  çağıracağım ve size cevap vermesini söyleyeceğim.

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020


l İ N T E R N E T T E   B U N L A R   VA R   : )

1-Kıştan uçmaz yaprağı kaçmaz. 2-Yer altında kum kaynar. 3-Ay varken açarlar gün varken kaçarlar. 4-Her şeyi yer ama doymaz. 5-Tuğladan yapısı kiremitten şapkası. 6-Ha iki teker ha üç teker iki ayakla nasıl gider? 7-Çıt çıt yenir adına eğlence denir. 8-Okus pokus bir varız bir yokuz. 9-Aşağı iner takur tukur yukarı çıkar şıpır şıpır.

KOMİK SÖZLER

Erzurumlu, İstanbul’a gelir. Berbere gider sakal tıraşı olur.  Berber fırçayı sabunlayıp köpürtürken müdahale eder: -Ben Erzurumluyum sabuna, köpüğe gerek yok. Kuru kuruya tıraş olur, kalkar. Sıradaki de Erzurumluymuş, koltuğa oturunca oda fiyakasını  bozmaz. -Ben de Erzurumluyum, sabun, köpük istemez. Berber tıraşa başlar. Bizimkinin canı yanar ama serde erkeklik  var, sesini çıkarmaz. Ama tıraşın yarısına gelince dayanamaz: -Berber efendi, sen bu tarafı köpükle yine. Ben zaten Erzurum’un içinden değilim!

TİCARET MATEMATİĞİ  Emekli öğretmen yolda giderken yanına son model bir araba  durmuş. İçinden çıkan bir genç: -Hocam, sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim. Öğretmen genci tanımamış. Genç: -Benim hocam Ahmet, tanımadınız mı? Kayseri Lisesi’nden. Öğretmen biraz hafızasını yoklayınca  genci hatırlamış: -Oğlum Ahmet seni tanıdım ama bu ne zenginlik, sen  fakir bir öğrenciydin. Ahmet anlatır: -Öyleydim hocam ama okuldan  sonra ticarete başladım. Kısa zamanda biraz para kazandık. Bunu  duyan öğretmen iyice şaşırır: -Oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamış mıydım, sen nasıl ticaret yapıyorsun? -Valla hocam matematik falan bilmem. 1’e alıp 4’e satıyorum.  Aradaki 3’le de geçinip gidiyoruz…

Cevaplar

TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

BEN ZATEN İÇİNDEN  DEĞİLİM 1-Çam ağacı 2-Karınca 3-Yıldız 4-Ateş 5-Ev 6-Bisiklet 7-Çekirdek 8-Sihirbaz 9-Kova

l  Aslında söylendiği gibi okumayı  sevmeyen bir millet değiliz. Erkekler  bildiğini okuyor, kadınlar da erkeklerin  canına okuyor. l  Kapı komşuma sayısal lotodan büyük  ikramiye çıkmış. Duyduğumdan beri gülüyorum. Ee, ne demişler gülme komşuna  gelir başına. Bekliyorum bakalım. l  Adama sormuşlar ‘Karınızla ortak  bir özelliğiniz var mı? Evet, aynı gün  evlendik. l  Bir gün mutlu olacağım diye çok  korkuyorum. Hayır bünyem alışık değil. l  Eğer tekrar çocuk olabilseydim ‘Seni  kızıma alacağım’ diyen teyzelere senet  imzalatırdım. l  Ben karanlıkta Kıvanç Tatlıtuğ’a çok  benziyorum aslında. Ama böyle zifiri  karanlık olacak. l  Birbirini tanımayan iki insanın asansörde karşılaştığında takındıkları ciddiyet  ne resmi törende ne de cenazede var. l  İstatistiklere göre kadınlar sordukları  soruların yüzde 70’inin cevabını biliyorlarmış. Bu yüzden bir kadın size soru  soruyorsa sadece doğruları söyleyin. l  Evleri kare ve dikdörtgen şeklinde  tasarlayıp ismine daire diyen adam iyi  eğlenmiş olmalı. l  Neskafe kupası ile çay içerken büyük  ihanet etmiş gibi hissediyorum. l  Lanet olsun şu sivrisineklere. Tamam  çok tatlı biri olabilirim ama bir yeter ya.. l  Doktoruma ‘Sabah kalktığımda  karnım ağrıyor’ dedim. Adamın cevaba  bak ‘O zaman sende öğlen kalk’… l  Dünyanın en büyük yalanı. Onların da  size selamı var.

ÇOCUK  BİLMECELERİ

ZATEN  İNECEKTİM Nasreddin Hoca eşeğine binmiş. Alımlı,  çalımlı köyün içinde  geziyormuş.  Tam bir köylüsünün  yanından geçiyormuş ki dengesini  kaybedip eşeğin  üzerinden düşmüş. Adam başlamış  gülmeye. Çalımı bozulan Hoca fena  öfkelenmiş: -Ne gülersin be adam. Düşmesem de  inecektim zaten.

İSMMMO YAŞAM l 65


K A R E   B U L M A C A 1

2

3

4

5

6

7

8

9

10 11 12

1

SUDOKU K O L A Y

2 3 4

5 6 7 8

9 10

11 12 13

Z O R

14 15 SOLDAN SAĞA 1. Tuna bölgesinde, Transilvanya’da, Rusya’da soylulara verilen unvan – Çöl. 2. Az sayıda firmanın egemen olduğu piyasa türü – Ağıl. 3. Çin düşüncesinde dişi ilke – İşe yaramaz, eski, bozulmuş eşya. 4. Yardakçılar – Barındırma. 5. Bir harfin okunuşu – Tonsuz beste – Çok eski bir tarihi anlatan deyim sözü. 6. Bir balık ağı türü – William Shakespeare’in bir oyunu. 7. Bir tür pembe elmas – Simyacıların kurşuna verdiği ad. 8. Çok bilmiş geçinen – Kuş tutmakta kullanılan, macuna bulanmış değnek. 9. Bir tatlı türü – Bir tür balık ağı. 10. Büyük bakraç, su kovası – Bir soru eki. 11. Boğa, tosun – İspanya’daki gizli Bask örgütü – Güney Anadolu’da bir ırmak. 12. İstanbul’un, Fatih’e bağlanan eski ilçesi – Sosyolojide kabile bölümü. 13. Işınım dozu birimi – Küçümseme yoluyla şimdiki zaman. 14. Genişlik – Demirin simgesi – Yanıcı bir gaz. 15. İçrek – Hitit.

KARE BULMACA SOLDAN SAĞA 1. Boyar-Badiye. 2. Oligopol-Kom. 3. Yin-Kurada. 4. Avene-İbate. 5. Le-Atonal-Fi. 6. Irıp-Macbeth. 7. RozaAabam. 8. Ukala-Ökse. 9. Şöbiyet-Trol. 10. Sitil-Mı. 11. Kele-Eta-Asi. 12. Eminönü-Anar. 13. Rem-Zamane. 14. En-Fe-Etilen. 15. Batıni-Eti. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Boyalı Kuş-Keres. 2. Oliver-Kösemen. 3. YineIrabilim. 4. Ag-Napoliten-Fa. 5. Roket-Zayi-Özet. 6. PuOma-Elena. 7. Borina-Öt-Tümen. 8. Alabacak-Ma-Ati. 9. Dalbastı-Ani. 10. İkat-Eber-Anele. 11. Yol-EftaOrsa-Et. 12. Emu-İhmal-İroni.

YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Jerzy Kosinski’nin ünlü romanı – Büyük ve derin karavana. 2. “... Stone” (yönetmen) – Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç ya da teke. 3. Yeniden, tekrar – Karakteroloji. 4. Gümüşün simgesi – Napoli balıkçılarının doğaçtan söyledikleri şarkı – Bir nota. 5. Füze – Kayıp – Hülasa. 6. Plütonyumun simgesi – Kalça kemiği – “… Anaya” (İspanyol aktris). 7. Dört köşe yelkenlerin yan halkalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat – Karaciğer sıvısı – Askeri bir birlik. 8. Arabozucu, dönek, uğursuz kimse – Su – Gelecek. 9. Bir tür iri, aşılı kiraz – Kars yakınındaki ören yeri. 10. Rezerve baskıyla yapılan süsleme – Orta Anadolu’da bir göl – Bir tür gemi halkası. 11. Hayır ünlemi – Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi Birliği – Geminin rüzgar alan yanı – Mısır’ın plakası. 12. Bir cins devekuşu – Savsaklama – İnce alay.

K O L A Y

Z O R

Ç Ö Z Ü M TEMMUZ-AĞUSTOS 2020

SOLDAN SAĞA: 1. Boyar-Badiye. 2. Oligopol-Kom. 3. Yin-Kurada. 4. Avene-İbate. 5.  Le-Atonal-Fi. 6. Irıp-Macbeth. 7. Roza-Aabam. 8. Ukala-Ökse. 9. Şöbiyet-Trol. 10. Sitil-Mı. 11.  Kele-Eta-Asi. 12. Eminönü-Anar. 13. Rem-Zamane. 14. En-Fe-Etilen. 15. Batıni-Eti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1. Boyalı Kuş-Keres. 2. Oliver-Kösemen. 3. Yine-Irabilim. 4. Ag-Napoliten-Fa. 5. Roket-Zayi-Özet. 6. Pu-Oma-Elena. 7. Borina-Öt-Tümen. 8. Alabacak-Ma-Ati. 9.  Dalbastı-Ani. 10. İkat-Eber-Anele. 11. Yol-Efta-Orsa-et. 12. Emu-İhmal-İroni.


UYGULAMALI MUHASEBE MESLEK ELEMANI EĞİTİMİ

MUHEL

YARIŞTA BİR ADIM

ÖNDE OLUN

e l r e l m i t i ğ e ı l a k Sertifi

n u ş o k e f hede

MUHEL

BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN tesmer.muhelproje@ismmmo.org.tr

İLETİŞİM BİLGİSİ KAYIT ADRESİ: İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası, Kurtuluş Cad. No: 114 34375 Kurtuluş - Şişli / İSTANBUL, Telefon: (212) 315 84 00  EĞİTİM ADRESİ: İSMMMO Akademi, Gayrettepe Mah. Yıldızposta Cad. No: 48 Dedeman İş Hanı Kat: 3 Beşiktaş - İSTANBUL Telefon: (212) 274 42 22, (212) 274 35 39


2004 yılından itibaren bulut teknolojisini muhasebe yazılımında başarı ile uygulayan LUCA'dan E dönüşümde lider çözümler..

LUCA Ticari Paketleri’ nde yer alan çözümler ile firma iş süreçlerinde başlayan e uygulamaların LUCA Mali Müşavir Paketi’ ndeki e defter gönderimi ile Gelir İdaresi Başkanlığı’ na doğrudan bildirimi sağlanır. E dönüşüm süreçlerinde TÜRMOB İŞNET Özel Entegratörlük Hizmetleri anlaşması ile birlikte elektronik belgelerin saklanması konusunda da önemli hizmetler sunulur.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.