ISSN: 1306-5653
YAS AM
SAYI
TEMMUZ - AĞUSTOS 2020
86
İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI İKİ AYLIK YAYINI
YENİ NORMALE HOŞ GELDİNİZ l DOSYA: PANDEMİDE 65 YAŞ ÜSTÜ l BİLİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ÖZLÜ: ESKİYE DÖNÜŞ YOK l DUAYEN MESLEK MENSUBU NAİL SANLI’YLA RÖPORTAJ l JALE ÖZGENTÜRK, GAZETECİLERİN YAŞADIĞI ZORLUKLARI ANLATTI l SEYAHAT VE TATİL ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK l YÖNETMEN LEVENT DEMİRCİ
İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ
MESLEK HAYATINIZDA
HEDEFLERİNİZE BİZİMLE ULAŞABİLİRSİNİZ www.istanbulsmmmodasi.org.tr
İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ TEMEL EĞİTİM İSTANBUL ŞUBESİVE STAJ MERKEZİ
İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
TÜRMOB TEMELTEMEL EĞİTİMEĞİTİM VE STAJVEMERKEZİ STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ
İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
TÜRMOB TEMEL TEMELEĞİTİM EĞİTİMVEVESTAJ STAJMERKEZİ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ
SMMM YETERLİLİK SINAVLARINA HAZIRLIK KURSLARI
İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
İSMMMO / TESMER EĞİTİM YOL HARİTASI
YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI HAZIRLIK KURSLARI m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m
m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m
İŞLETME AĞIRLIKLI İNGİLİZCE DİL KURSLARI m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m
TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ
SMMM STAJ BAŞLATMA SINAVI HAZIRLIK KURSLARI
m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m
başkandan
Sevgili İSMMMO Ailesi,
Kötü günleri geride bıraktığımız ve eski değil de yavaş yavaş yeni normale dönmeye başladığımız bu günlerde, öğrendiğimiz en büyük gerçeklik; pandemi dönemindeki uygulamaların bir kısmının artık hayatımızın bir parçası olmaya başlayacağıdır. Tüm sağlık çalışanlarına gönülden teşekkürler. Mayıs ayındaki sokağa çıkma yasaklarından meslek mensuplarımız muaf tutulmuşlardır. Pandemi süreci, mesleğimizin ve meslektaşımızın toplum için ne kadar önemli olduğunu bir kere daha kanıtlamış oldu. Ülke ekonomisinin adeta temel taşı olduğumuz bir kez daha gözler önüne serildi. Benzeri görülmemiş bu sürecin, muhasebe ve denetim alanında faaliyet gösteren meslek mensuplarımız da dahil olmak üzere dünyadaki çoğu meslek üzerinde etkileri oldu ve olmaya devam ediyor. Herkes mümkün olduğunca evden çalışmak zorunda kaldı. Meslektaşlarımız da; mükelleflerine, bankalara, vergi dairelerine hatta kendi ofislerine bile gidemeden çalışmalarının büyük bir kısmını uzaktan tamamlamak zorunda kaldılar. Bu süreçte dijitalleşmeye adaptasyon hız kazandı. Yeni günlerin neler getireceğini hep beraber göreceğiz… Evet, bu olağanüstü günlerde yeni dergimizle karşınızdayız. Yaşadığımız salgını enine boyuna ele alırken yeni normal yaşamla beraber hayatlarımızda olabilecek değişiklikleri sizler için kapak konumuzda yazdık. Yeni dalgalara karşı normalleşme çabalarını sürdüren dünyada yepyeni dinamikler, yepyeni yaşam modelleri ortaya çıkmaya başladı… Her yönüyle yeni normali masaya yatırdık. Dosya’da pandemiden en çok etkilenen 65 yaş üstü kesim var. Sayıları 7.5 milyonu aşan 65 yaş ve üzeri kesim teknolojiye erişmede, temel ihtiyaçlarının karşılanmada zorlu bir dönem atlattı. Bu kesimin yaşadıkları sorunlara mercek tuttuk... Zirvedekiler’in konuğu Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü oldu. Özlü, normalleşme sürecinin eskiye dönüş olarak algılanmaması gerektiğine dikkat çekerek, önümüzde 4 senaryoluk bir süreç olduğunu ve yeni formatlara ihtiyaç duyulduğunu kaydediyor. Özlü, “Biz bu virüsle biraz daha uzun bir süre yaşamaya devam etmeye alışmalıyız” diyor. Yaşam’ın Portresi’nde yönetmen Levent Demirci var. O, kadın sorunlarını öne çıkardığı filmleriyle tanınıyor. İlk uzun metrajlı filmi Sonbahara Doğru ile adından söz ettirdi. Demirci filmde, ensest, şiddet, eşitsizlik gibi başlıkları ele alıyor. Gündemin Sesi’nde deneyimli gazeteci Jale Özgentürk var. Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Özgentürk, mesleğe emek veren ve her kademesinde başarılı işlere imza atan önemli bir isim. Gazeteciliğin güzel zamanlarını gördüğünü belirten Özgentürk, bugünlerde Türkiye’de gazeteci olmanın gerçekten zor olduğunu söylüyor. Renkli Yaşam’da tam bir bisiklet tutkunu olan meslek mensubu Serdar Murat Akın’ı konuk ettik. Akın, vücudun her noktasını çalıştıran bisiklet sporunun pek çok yararı olduğunu anlattı. Duayen meslek mensubu Nail Sanlı’yı da bu sayımızda konuk ettik. İSMMMO’dan TÜRMOB’a kadar meslek odalarında aktif olan bir isim, Nail Sanlı. Tam 44 yılını mesleğe adamış. Sanlı, “Muhasebe bürolarımız yeni muhasebe düzeninde küreselleşme ve kurumsallaşma olgularına hazır olmalılar” diyor. Yurtdışı gezi sayfamızda seyahatlerde normalleşme sürecini araştırdık. İstanbul’da ise sizi Beylikdüzü ilçesine götürüyoruz. Geçmişte Garden ve Kavaklı isimleriyle anılan Beylikdüzü, günümüzde planlı ve yeşille iç içe yapılaşmasıyla biliniyor... Ayrıca teknoloji, sinema, kitap, dostlarımız, lezzet, kariyer, evim, sağlık, eğitim, mizah ve bulmaca sayfalarımız var. Keyifli okumalar.
Yücel Akdemir
İSMMMO
YAS AM
TEMMUZ - AĞUSTOS 2020
ISSN: 1306-5653
SAHİBİ İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Adına Yücel Akdemir Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Halim Bursalı
YAYINA HAZIRLAYANLAR Nil Demirciler, Ayşegül Emir, Umut Efe, Kaan Yıldız basin@ismmmo.org.tr, yasamdergi@gmail.com
Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL
l DANIŞMA KURULU
l BASILDIĞI YER:
Yücel Akdemir, Yahya Arıkan, Ali Haydar Tunç, Erol Demirel, Gülgün Öztürk, Halim Bursalı, Ethem Yüksel Kahveci, Hakan Ustabaş, Murat Demirtaş, Turgay Kanarya, Yılmaz Bolgün, Fatma Ölmez, Serdar Çağlayan, Mithat Erdoğan, Asuman Oymak Çam, Metin Gökdağ, Ayşe Betül Ayaz, Taner Yüceur, Fatih Tapkan, Güler Güney, Yıldız İrgin, Muharrem Küçükelçi, Nedim Boz, Engin Mutlu, Bilal Karayazı, Nilgün Saraçer, Nihat Savaş, Çiçek Yağmur, Ali Ekber Özkan, Volkan Karakoç, Ali Çelik, Tomris Coşgun, Ahmet Çakır, Tayyar Güler, Senem Dursun Onaran, Gülser Ertekin, Hasgül Bal, Erdal Aydın, Filiz Bülbül, Mahmut Şahin, İskender Demirci, Sema Eren, Mustafa İrfan Yalçın, Murat Doğan, Cemal Karaoğlu, Özlem Gül Er, Sevda Rızvanoğlu, Özbeyi Taşkın, Saadet Gencoğlu, Yakup Şen, Mahmut Mağat, Hüseyin Biz, Canan Şahan, Emine Kocakerim, Serdar Murat Akın, Hayrettin Özbakır, Murat Nail Koçkar, İsmail Öztürk, Nuh Ziyahan Başar
l Yayın Türü: İSMMMO Yaşam; yaşam, kültür ve güncel haber dergisidir. Yerel süreli yayındır. İki ayda bir yayımlanır, 3.000 adet basılır. Dergimizde yer alan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. l Yönetim Yeri ve Yazışma Adresi: Kurtuluş Caddesi, No: 114, Şişli- İSTANBUL Telefon: (0212) 315 84 00, Faks: (0212) 343 47 80
KAPAK
Yeni normale hoş geldiniz! Tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını günlük hayatını etkileyen ve dolayısıyla küresel sistemin her noktasına nüfuz eden bir boyuta ulaştı. Yeni dalgalara karşı normalleşme çabalarını sürdüren dünyada yepyeni dinamikler, yepyeni yaşam modelleri ortaya çıkmaya başladı… Maskeli, sosyal mesafeli, öpüşmenin, sarılmanın olmadığı yeni hayatımızda devamlı yeni dalga beklentisiyle farklı bir döneme giriyoruz…
18
İÇİNDEKİLER
R Ö P O R T A J
‘Yeni döneme hazır olmalıyız’ İSMMMO’dan TÜRMOB’a kadar sektörün önde gelen meslek odalarında aktif olan bir isim, Nail Sanlı. Tam 44 yılını mesleğe adamış. Sektörün sevilen duayenlerinden biri… Halen mesleği sürdüren ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alan Sanlı, “Muhasebe bürolarımız yeni muhasebe düzeninde 10 küreselleşme ve kurumsallaşma olgularına hazır olmalılar” diyor.
Z İ R V E D E K İ L E R
‘Eskiye dönüş yok, yeni formatlar bulunacak’ Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı maske, hijyen ve sosyal mesafe konusunda ısrarlı bir tutum içinde ve normalleşme döneminin eskiye dönüş olarak algılanmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. 14 Tevfik Özlü, önümüzde 4 senaryoluk bir süreç olduğunu söylüyor.
DOSYA
R E N K L İ Y A Ş A M
‘Hayat bisiklete binmek gibidir’
Pandemide 65 yaş üstü Koronavirüs sürecinden en çok etkilenen kesim 65 yaş üstü oldu. Bu yaşa ilişkin yasaklar son dönemde esnetilse de Türkiye’de sayıları 7.5 milyonu aşan 65 yaş ve üzeri kesimin pandemi döneminde 28 yaşadıkları sorunlara mercek tuttuk...
“Hayat bisiklete binmek gibidir. Dengede durabilmek için sürekli ilerlemek gerekir…” Tam bir bisiklet tutkunu olan meslek mensubu Serdar Murat Akın, bu sözü hatırlatıyor. O yıllardır yaptığı meslek yanında bisiklete gönül vermiş bir isim. Akın, bisiklet sporunun vücudun her noktasını çalıştırdığını, her türlü sağlık sorununun 30 üstesinden gelinmesini sağladığını vurguluyor.
6 2 . G Ü N
6
İSMMMO HABER
8
SAĞLIK
40
E Ğ İ T İ M
42
DOSTLARIMIZ
44
L E Z Z E T
46
EVİM EVİM
48
G E Z İ - D Ü N YA
50
G E Z İ - İ S TA N B U L
54
SİNEMA
58
K İ TA P
60
T E K N O - YA Ş A M
62
MİZAH
64
GÜNDEMİN SESİ
‘Türkiye’de gazeteci olmak gerçekten zor’ Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Jale Özgentürk, mesleğe emek veren ve her kademesinde başarılı işlere imza atan önemli bir isim. Özgentürk, “Gerçek gazetecilik zor iştir Türkiye’de. Dünyada en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülke olarak dünyanın gündemindeyiz” diyor. 22
YAŞAMIN PORTRESİ
‘Kadınların çığlıkları ve hıçkırıkları var’ Levent Demirci, kadın sorunlarını öne çıkardığı filmleriyle tanınan bir yönetmen. İlk uzun metrajlı filmi Sonbahara Doğru ile adından söz ettirdi. Demirci, filmde ensest, şiddet, kadın erkek eşitsizliği gibi başlıkları ele alıyor. Demirci, “O seslerini çıkarmaya bile cesaret edemeyen kadınların çığlıkları, hıçkırıkları var filmimde” diyor. 32
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutlu olsun! Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonlarla yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı Lozan Barış Antlaşması’yla 1923 yılında kaldırıldı. 20 Nisan 1926 tarihinde de kabul edildi. Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girdi. ‘Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk Vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır’ hükmünü getiren bu kanunla yabancılara açık olan bu faaliyetlerin bundan böyle sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yapabileceği belirtildi. Bu nedenle her yıl 1 Temmuz gününü ‘Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’ olarak kutluyoruz. Bu yıl Kabotaj Kanunu kapsamında milli bayram ilan edilen Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 94’üncü yıldönümü. Bu yasaya göre akarsularda, göllerde, Marmara Denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi.
Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi. Kabotaj, bir devletin kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması millî ekonomiye önemli bir katkı sağlayacağından, devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır.
62. GÜN
Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün 3. Yılı 15 Temmuz 2016 gecesi Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından darbe girişimi düzenlenmeye çalışıldı. Başarısız darbe girişimi esnasında hayatını kaybeden 240’ı aşkın sivil, polis ve askeri anmak için 2017 yılında, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak ilan edildi. İlk kez 15 Temmuz 2017’de kutlanan
6 l İSMMMO YAŞAM
Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) özel gündemle toplandı. Türkiye’nin tüm illerinde gün boyu ‘demokrasi nöbeti’ tutuldu. İstanbul Kısıklı, Altunizade ve Çengelköy’den başlayan ve binlerce kişinin katıldığı Milli Birlik Yürüyüşü, 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü üzerinde kurulan etkinlik alanında son buldu. Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan tören alanında bir konuşma yaptı. 16 Temmuz’un ilk saatlerinde Ankara’daki Birinci Meclis Binası’ndan başlayıp TBMM’de sona eren Milli Birlik Yürüyüşü düzenlendi. TBMM önünde cumhurbaşkanı ve meclis başkanının da katıldığı bir anma töreni yapılmıştı.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Haber verme Türk milleti asla özgürlüğünün yıldönümü esir edilemez! Türk ulusunun tarihi zaferlerle dolu.... Bunlardan biri de 30 Ağustos zaferi. Bu zafer, Türk milletinin asla esir edilemeyeceğini, semaları süsleyen Türk Bayrağı’nın gönderden indirilemeyeceğini bütün dünyaya ilan eden bir zaferdir. Namusumuzu ve mukaddes değerlerimizi düşman saldırısından kurtaran bu zafer, esaret altında bulunan diğer Müslüman milletlere de ilham kaynağı olmuştur. 30 Ağustos 1922’de, Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’u anmak için Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde her yıl 30 Ağustos günü Zafer Bayramı olarak kutlanır. Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir’e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtarılmıştı. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder...
Deprem gerçeği unutulmamalı!
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
62. GÜN
Türkiye bir deprem ülkesi ve depreme hazırlıklı olmak gerek. Ülkemizi yasa boğan, binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan 17 Ağustos 1999’da meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 21 yıl geçti. Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan Marmara Depremi, Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova’da büyük can ve mal kaybı ile yıkıma neden olmuştu. Resmi verilere göre, 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken on binlerce kişi yaralanmıştı. Depremde, 35 bin 180 konut, 5 bin 770 iş yeri yıkıldı ya da ağır hasar gördü. 40 bin 757 konut, 6 bin 57 iş yeri orta, 45 bin 86 konut ve 6 bin 128 iş yeri de hafif hasarlı olarak kayıtlara geçti. Uzmanlar deprem kuşağında yer alan ülkemizde depreme karşı hazırlıklı olunması ve çürük yapı stokunun bir an evvel yenilenmesi konusunda uyarılarda bulunuyor. Deprem gerçeğini unutmadan depreme karşı tedbirler alınmalı...
Türkiye’nin gazetecilik tarihinde önemli bir yeri olan Türk basınında sansürün kaldırılması olarak kutlanan Gazeteciler ve Basın Bayramı, her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanıyor. Bu günün önemi şöyle; Osmanlı İmparatorluğu zamanında çıkan tüm gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu. Türk basınında sansürün ilk uygulandığı tarih ise 10 Mayıs 1876’dır. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet yürürlüğe girdikten sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde ‘sansürün kaldırılması’ olarak adlandırılıyor. 10 Haziran 1946’da kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bir basın günü oluşturmayı planladı. Türkiye’de ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan bu güne Basın Bayramı adı verilecekti. Ancak ilk gazete konusunda çeşitli görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş birliği sağlanamamış, daha sonra Falih Rıfkı Atay tarafından bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atılmış ve kabul edilmiştir. Türkiye’de Basın Bayramı özellikle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önderliğinde Bâb-ı Âli ile kutlanmakla birlikte her il ve bazı ilçelerde de Basın Bayramı ayrı ayrı kutlanmaktadır.
İSMMMO YAŞAM l 7
İSMMMO HABER
‘Pandemi süreci mesleğimizin önemini bir kez daha gösterdi’ Oda başkanımız Yücel Akdemir, web sitesi üzerinden meslektaşlar için bir mesaj yayınladı. Mesajda şunları vurguladı: “Kötü günleri geride bıraktığımız ve eski değil de yavaş yavaş yeni normale dönmeye başladığımız bu günlerde, öğrendiğimiz en büyük gerçeklik; pandemi dönemindeki uygulamaların bir kısmının artık hayatımızın bir parçası olmaya başlayacağıdır. Tüm sağlık çalışanlarına gönülden teşekkürler. Mayıs ayındaki sokağa çıkma yasaklarından meslek mensuplarımız muaf tutulmuşlardır. Pandemi süreci, mesleğimizin ve meslektaşımızın toplum için ne kadar önemli olduğunu bir kere daha kanıtlamış oldu. Ülke ekonomisinin adeta temel taşı olduğumuz bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Covid-19 pandemisinin neden olduğu benzeri görülmemiş bu sürecin, muhasebe ve denetim alanında faaliyet gösteren meslek mensuplarımız da dahil olmak üzere dünyadaki çoğu meslek üzerinde etkileri olmuştur. Hükümetler tarafından virüsün yayılmasını kontrol etmek için zorunlu kısıtlamalar, sokağa çıkma kısıtlamaları ve işyeri kapatma önlemleri alındığından bireyler mümkün olduğunca evden çalışmak zorunda kaldılar. Meslektaşlarımız da; mükelleflerine, bankalara, vergi dairelerine hatta kendi ofislerine bile gidemeden çalışmalarının büyük bir kısmını uzaktan tamamlamak zorunda kaldılar.
DİJİTALE HIZLI ADAPTASYON Bütün bu zorluklara olumlu yönde bakacak olursak; son yıllardaki dijital dönüşüm uygulamaları sayesinde mali müşavirler için
8 l İSMMMO YAŞAM
Başkan Yücel Akdemir muhasebe ve denetim alanında çalışan meslektaşlarımızın daha dijital olmaları gerektiğinin farkında olmaları ve diğer sektörlere göre teknolojik yatırım meslek mensuplarının yeni koşullara nispeten daha hızlı adapte olmasını sağlamıştır. Sempozyumlarımıza, panellerimize, toplantılarımıza konu olan dijitalleşme belki de beklentilerimizin de ötesinde çok daha hızlı ve kaçınılmaz bir şekilde iş hayatlarımıza girmiş oldu. Haziran ayının mesleğimiz açısından çok büyük bir önemi bulunuyor. 1 Haziran 1989 yılında kabul edilen Meslek Yasamız, 13 Haziran 1989 tarihinde Resmi Gazete’de
yayımlanarak hayata geçmiştir. Mesleğimizin yasal statüsünü kazanmasının 31’inci yılında; Meslek Yasamızın Yasalaşmasında emeği geçenlere gönül dolusu teşekkür ederiz. Çeyrek asırı çoktan geçiren Mesleğimiz ve Odalarımız bunca yıl içerisinde çok yol kat etti. Sayımız artık yüz binleri geçmiş durumda. Mesleki sorumluluğumuzun bilincinde geleceğe güvenli adımlarla yürümeye hep birlikte devam edeceğiz. Bu vesileyle İSMMMO ailesi olarak yaz döneminde meslektaşlarımıza ve stajyerlerimize başarılı, sağlıklı ve mutluluk dolu günler dilerim.”
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
VERBİS’e Online eğitim ve kayıt süresi seminerler sürüyor uzatıldı Kişisel Verileri Koruma Kurumu Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi’ne (VERBİS) kayıt süreleri uzatıldı. Odamız web sitesinden yapılan açıklamada şöyle denildi: “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gösteren Covid-19 virüs salgını nedeniyle bazı işyerlerinin fiziksel olarak kapalı olduğu veya uzaktan / dönüşümlü çalışma modeli uygulandığı, bu nedenle veri sorumlularınca kişisel veri işleme envanteri hazırlama çalışmalarının yapılamadığı ve Veri Sorumluları Siciline (Sicil) kayıt yükümlülüğünün süresinde yerine getirilemediği gerekçesiyle Sicile kayıt sürelerinin uzatılmasına ilişkin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile muhtelif sektör temsilcileri tarafından Kuruma intikal ettirilen taleplerin değerlendirilmesi neticesinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 23/06/2020 tarihli ve 2020/482 sayılı kararı açıklandı.
NE KADAR SÜRE VAR?
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
BÜYÜK GEÇİŞ BAŞLADI İSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Halim Bursalı, Türkiye’de 2010 yılında e-Fatura’nın başladığını anımsatarak, “Sonra e-Defter yasal zemine oturdu. Bugüne kadar 70 bin mükellef geçti. 120 bin e-Arşiv faturaya geçiş var. 1 Temmuz 2020’de ise büyük geçişi yaşadık. E-uygulamalarda en büyük rolü biz mali müşavirler oynadık. Bu işin yönlendirilmesinde mali müşavirler her türlü yeniliğe ayak uydurdu. Biz zaten yeniliğe açık bir camiayız. Bizim de kendimizi bu yeniliğe hazırlamamız gerekiyor. Artık beyanname müşavirliği yakın gelecekte sona erecek. İyi analiz yaparak kendimizi bu yeniliğe adapte etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
İSMMMO HABER
Yıllık çalışan sayısı 50’den çok veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den çok olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları ile yurtdışında yerleşik gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının Sicile kayıt yükümlülüğünü yerine getirmeleri için belirlenen sürenin 30.09.2020 tarihine, yıllık çalışan sayısı 50’den az ve yıllık mali bilançosu 25 milyon TL’den az olup ana faaliyet konusu özel nitelikli kişisel veri işleme olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının Sicile kayıt yükümlülüğünü yerine getirmeleri için belirlenen sürenin 31.03.2021 tarihine, kamu kurum ve kuruluşu veri sorumlularının Sicile kayıt yükümlülüğünü yerine getirmeleri için belirlenen sürenin 31.03.2021 tarihine kadar uzatılmasına, anılan kararın kurum internet sayfasında duyurulması ve Resmi Gazete’de yayımlanmasına oybirliği ile karar verilmiştir.”
İSMMMO TV üzerinden seminerler ve eğitimler sürüyor. İSMMMO TV üzerinden verilen eğitimlerden biri ‘Son Güncellemelere Göre e-Uygulamalar ve Özellikli Konular’ oldu. Seminerin açış konuşmasını oda başkanımız Yücel Akdemir yaptı. Moderatörlüğü İSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Halim Bursalı gerçekleştirdi. Konuşmacılar ise İSMMMO Eğitim Müdürü İnci Şalcı ve İstanbul TESMER Eğitmeni Mustafa Gün oldu. İki konuşmacı 01.07.2020 tarihinde yürürlüğe girecek belgeler, e-Defter Berat Dosya Yükleme Tarihleri, e-Defter, e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-İrsaliye konularında bilgiler verdiler. Oda başkanımız Yücel Akdemir, online eğitimlerin bundan sonra da süreceğini ve TESMER tarafından bütün ilçelerde verileceğini söyledi. Koronavirüsle mücadele sürecinin bitmediğini rehavete kapılmamak gerektiğini dile getiren Akdemir, “Bu süreçte belki de en tehlikeli aylardayız. Tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. Bununla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Tek yolu tedbiri elden bırakmamak, imkanlar ölçüsünde de evde kalmaktan geçiyor. Yüz yüze eğitimin yerini hiçbir şey tutmaz. Ama yavaş yavaş bu süreçte teknolojiden faydalanarak interaktif, online eğitimlere hazırlanmamız gerekiyor. Meslek mensuplarının işleri yanında temmuz ayında stajyerlerle de sınavlarda birlikte olacağız. Her türlü tedbiri alıyoruz. Stajyerlerimizin hiçbir endişesi olmasın. Dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ticaret, tarım, imalat gibi muhasebe de değişecek. Bu çerçevede değişiklikler başladı. Aslında 4-5 yıl önce değişiklikler başlamıştı. Bundan sonraki süreçte e-uygulamalara biraz daha sıcak bakmamız lazım. Yeni e-uygulamalar da geliyor. Bu süreci omuz omuza aşacağımıza inanıyoruz. Bu online eğitimler devam edecek. Benzer eğitimleri önümüzdeki dönemde 38 ilçede yapmayı planlıyoruz. TESMER planlamalarını yapıyor” dedi.
İSMMMO YAŞAM l 9
‘Yeni döneme hazır olmalıyız’ İSMMMO’dan TÜRMOB’a kadar sektörün önde gelen meslek odalarında aktif olan bir isim, Nail Sanlı. Tam 44 yılını mesleğe adamış. Sektörün sevilen duayenlerinden biri… Onun vergi, muhasebe ve mesleki konularda yayınlanmış çok sayıda makalesi de var. Halen mesleği sürdüren ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alan Sanlı, “Muhasebe bürolarımız yeni muhasebe düzeninde küreselleşme ve kurumsallaşma olgularına hazır olmalılar” diyor.
R Ö P O RTA J
NİL DENİZ DEMİRCİLER
10 l İSMMMO YAŞAM
O, mesleğin duayen isimlerinden. Dile kolay tam 44 yıl…. Oda ve birliklerdeki görevleriyle de herkesin tanıdığı ve sevdiği bir isim oldu... Nail Sanlı’dan bahsediyoruz. Uzun yıllar Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) başkanlığı, başkan yardımcılığı ve genel sekreterliği görevini yürüttü. İSMMMO’da da üç dönem genel sekreter olarak görev yaptı. Mesleğin, doğuşundan gelişimine, örgütlü hale gelmesine kadar her aşamasına tanıklık eden nadir insanlardan biri. Ayrıca vergi, muhasebe ve mesleki konularda yayınlanmış çok sayıda makalesi var. Halen İstanbul’da yeminli mali müşavir olarak çalışmalarını sürdürüyor. Sanlı, Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu... 1976’da özel sektörde başladığı mes-
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Muhasebecilik mesleği teknoloji çağı ile birlikte nasıl değişim gösteriyor? Meslektaşlarımız dijital dönüşümden etkilendi ancak bu değişimlere hızlıca adapte olmayı başarıyorlar. Teknolojik gelişmelerle birlikte hem daha hızlı hem de daha verimli bir şekilde işlerimizi tamamlar hale geldik. Mesleki faaliyet için gerekli olan yazılımların, donanımların, başka bir ifadeyle yapay zekanın birçok meslektaşımızı işsiz bırakacağı ifade ediliyor. Bu düşünceye katılmıyorum. Muhasebe mesleği elbette hep var olacak ancak hem meslek hem de meslektaşın rolü kısmen değişecektir. Bu değişim bir süredir zaten var, önemli olan bizim devam eden bu sürece gerektiği gibi uyum sağlamamız. Yapay zeka ürünlerinin sonucunda ortaya çıkan raporları iyi okuyabilen, iyi yorumlayabilen, geleceği öngören kişiler olmalıyız. Değişim ve dönüşümden korkmadan, yaşanan gelişmeleri bir tehdit olarak görmemeli, uzmanlık alanlarımızı kullanarak kendimiz için fırsata çevirmeliyiz Önümüzdeki dönemde meslekte nasıl bir değişim bekliyorsunuz? Muhasebe mesleği günümüzde küresel düzeyde önemli değişim, dönüşüm ve gelişim
süreci içinde. Covid-19 salgını bu değişim ve dönüşümü daha da hızlandırdı. Mesleğimizin yeni dönem ve geleceğine yön veren temel dinamikleri uluslararası gelişmelere paralel olarak şu şekilde sıralamak mümkün; meslekte dijitalleşme ve elektronik dönüşüm (e-uygulamalar), meslekte uzmanlaşma, meslekte yeni açılımlar, küreselleşme ve kurumsallaşma... Belirttiğim bu eğilimler birbiriyle ilişkilidir. Bu eğilimler mesleğin geleceğine şekil verecek temel dinamikleri göstermektedir. Muhasebe mesleği yeniden tasarlanmaktadır. Mesleki uzmanlaşma ve yeni alanlar mesleğin uluslararası sınırları aşması ve global düzeyde gerçekleştirilebilir bir meslek olmasına neden olmaktadır. Yoğun mesleki rekabet ortamında kurumsallaşmanın önemi bir kat daha artmaktadır. Muhasebe bürolarımız yeni muhasebe düzeninde uluslararasılaşma ve kurumsallaşma olgularına hazır olmalıdırlar. Globalleşme sürecinde sınır ötesi faaliyetlerin yoğun bir şekilde gerçekleştirilmesi muhasebe mesleğine atfedilen önemi artırmıştır. Bu durum meslekte uzmanlaşmayı da ön plana çıkarmaktadır. Meslekte uzmanlaşma, uluslararası düzeyde yeni alanlar ve pazarları meslek mensuplarının önüne yeni fırsatlar ve mesleki
R Ö P O RTA J
leğini1984’ten beri serbest olarak sürdürüyor. 1988’den bu yana aktif olarak MMMB Kadıköy şubesinde, meslek yasasının yürürlüğe girmesiyle de İSMMMO bünyesinde meslek mücadelesinin içinde yer aldı. 1992-1998 arasında İSMMM Odası sekreterliği,1998-2000 döneminde Çağdaş Muhasebeciler Vakfı başkanlığı, 20002008 arasında TÜRMOB genel sekreterliği, 2008-2010 döneminde TÜRMOB genel başkan yardımcılığı ve 2010-2016 arasında TÜRMOB Genel Başkanlığı görevlerini yürüttü... Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu’nda (IFAC) Gelişmekte Olan Ülkeler Komitesi (DNC) üyeliği ve 2016’da İstanbul’da gerçekleştirilen 17. Dünya Muhasebe Kongresi’nin genel sekreterliğini yaptı. Kurucularından biri olduğu Mali Müşavirlik Eğitim Vakfı (MEV) mütevelli heyet üyesi olarak başkan yardımcılığı, Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) başkan yardımcılığı görevini veMardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (MAREV) yönetmenler kurulu üyeliği görevini yürütüyor. Sanlı, halen İstanbul’da Yeminli Mali Müşavir olarak çalışıyor. Nail Sanlı ile mesleği ve yeni döneme ilişkin beklentilerini konuştuk.
İSMMMO YAŞAM l 11
R Ö P O RTA J
MARDİN’DE DOĞDU
KOLEKSİYON TUTKUSU
1957 yılında Mardin merkezde doğan Nail Sanlı, 1981’de Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. 1976 yılında özel sektörde başladığı mesleki faaliyetini 1984’ten beri serbest olarak sürdürüyor. Halen İstanbul’da Yeminli Mali Müşavir olarak çalışan Sanlı, evli ve iki çocuk babası.
Ailesi ve çocuklarıyla vakit geçirmek, seyahat etmek, araba kullanmak, kitap okumak, sinema ve tiyatro oyunlarını izlemek, müzik dinlemekten keyif alan Nail Sanlı, aynı zamanda koleksiyonerlik de yapıyor. Eski oto maketleri ile tesbih koleksiyonunu geliştirmek Sanlı’nın başlıca hobileri arasında yerini alıyor.
açılım olanakları olarak çıkarmaktadır. Global muhasebe mesleğinin bir parçası olabilmenin ön koşulu ise kurumsallaşmaktan geçiyor. Globalleşme sektörde rekabete nasıl yansıyor sizce? Günümüzde işletmelerin muhasebe kayıtlarına ve dolayısıyla finansal tablolarına temel oluşturan işlemler son derece karmaşıklaştı, hacim ve sayı olarak daha önceleri belki hayal bile edilemeyecek boyutlara ulaştı. İşlemlerin sayı ve hacim olarak bu derece büyümesi ve aynı zamanda iş süreçlerinin de karmaşıklaşmasıyla birlikte finansal tabloların hazırlanmasında ve bağımsız denetiminde teknoloji kullanımı doğal bir ihtiyaç halini aldı. Elektronik bilgi ortamı muhasebenin ve denetimin genel amacını ve kapsamını değiştirmedi; mesleki uzmanlaşma ve yeni alanlar, mesleğin uluslararası sınırları aşması ve global düzeyde gerçekleştirilebilir bir meslek olmasını sağladı. Meslekte yoğun rekabet ortamında kurumsallaşmanın önemi bir kat daha artmakta.
12 l İSMMMO YAŞAM
Öyle ki, muhasebe bürolarımız yeni muhasebe düzeninde uluslararasılaşma ve kurumsallaşma olgularına hazır olmalılar. Globalleşme sürecinde sınır ötesi faaliyetlerin yoğunlaşması muhasebe mesleğinin önemi artırıp meslekte uzmanlaşmayı da ön plana çıkarıyor. Meslekte uzmanlaşma uluslararası düzeyde yeni alanlar ve pazarları meslek mensuplarının önüne yeni fırsatlar ve mesleki açılım olanakları çıkarıyor.
DUVARLAR AŞILIYOR Meslek mensupları globalleşme sürecinde rekabetin arttığı bu süreci sizce yeterince iyi takip edebiliyorlar mı? Artık bazı meslek mensupları; vergi ve mevzuata uyum gibi geleneksel alanlarda hizmetler veren önemli firmalar kuruyor. Bazıları ise, başta bağımsız denetim olmak üzere şirket derecelendirme ve değerleme, kurumsal yönetim ve derecelendirmesi, adli muhasebecilik, hile denetimi, entegre raporlama, vergi risklerinin değerlendirmesinin yanı
sıra eğitim, finansal planlama ve yeni finansal raporlama uygulamaları ile ilgili danışmalık yapma gibi katma değeri yüksek hizmetlere yöneleceklerdir. Her geçen gün dünya küçük bir köy haline geliyor; iletişim olanaklarının artması, yeni bilgi iletim ve işletim sistemleriyle ulusal sınırlar ve duvarlar aşılıyor, küresel iş olanakları genişliyor. Bu yapı içinde mesleğimiz artık uluslararası bir yapıya büründü. Böyle bir dönemde global muhasebe mesleğinin bir parçası olabilmenin ön koşulu ise kurumsallaşmaktan geçiyor. Kurumsallaşma; kurumsal değerlere sahip olmak, ilkeli ve etik davranış kurallarını benimsemek, hesap verebilir ve şeffaflıktan yana olabilmektir. Bu yaklaşım ve kurumsallaşma yönetim tarzına da yansımalı ve kurumsal yönetim anlayışı benimsenmelidir. Koronavirüs süreci sizce mesleği nasıl etkiledi? Dünyada ve ülkemizde yaşanan olumsuzluklardan mesleğimiz de etkilendi. Çok steril ve kontrollü yaşanması gereken
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
mensupları hizmetlerinin karşılığını tam talep etmelidirler. Sizce mesleğin olmazsa olmazları neler? Dürüstlük ve güvenilirliğin mesleğimizin olmazsa olmaz koşulu olduğunu unutmasınlar. Son dönemdeki ekonomik ve teknolojik gelişmelerin bir yansıması olarak önümüzdeki dönemde, bireysel olarak hizmet sunan muhasebeciler ve küçük muhasebe büroları, hem düzenlemelerin önemli ölçüde yoğunlaştığı ve sıkılaştığı hem de müşterilerin daha kaliteli ve farklı hizmetler almak için sürekli artan talepleriyle dolu olan bir pazar içerisinde mücadele edeceklerdir. Bu yüzden meslekte uzmanlaşma başka bir önemli konu. Hangi konularda uzmanlaşmalarını önerirsiniz? Muhasebe mesleğinin yeni ve popüler uzmanlık alanlarından Değerleme Uzmanlığı, Derecelendirme Uzmanlığı, İç Denetim ve İç Denetim Uzmanlığı, Bağımsız Adli Muhasebe Uzmanlığı, Sorumluluk Muhasebesi Uzmanlığı, Çevre Muhasebesi Uzmanlığı, Karbon Muhasebesi Uzmanlığı, Finans Matematiği ve Uzmanlığı (Aktüer), E-ticaret Muhasebe Uzmanlığı, Bilişim Teknolojileri Denetim Uzmanlığı, İhtilaflı İşler Muhasebesi Uzmanlığı, Kalite Güvence Uzmanlığı gibi uzmanlık alanlarından en az birisinde uzmanlaşsınlar. Özellikle günümüzde Entegre Raporlama tüm dünyada kabul gören ve aranan bir uzmanlık alanıdır. Yeni düzende raporlama sadece finansal değerlerin raporlanmasından öteye finansal olmayan ekonomik, sosyal, kültürel ve çevre değerlerinin de raporlamasını öngörüyor. Yani işletmelere bir bütün gözüyle bakılması ve raporlanması isteniyor. Önümüzdeki süreçte bu konu da mesleğimizde önemli uzmanlık alanlarından biri olacaktır.
İSMMMO MESLEĞİN LİDERİ İSMMMO’nun faaliyetlerini nasıl buluyorsunuz? İSMMMO kuruluşundan beri mesleki gelişmenin liderliğini yapan önemli bir odamızdır. Mesleki örgütlenme, meslek mücadelesi, sosyal ve toplumsal konulara duyarlılık açısından lokomotif olan İSMMMO sorunların tespiti ve çözümüne yönelik önemli çalışmalar yaptı. TÜRMOB’a önemli raporlar hazırlayan, görüş bildiren Türkiye’de üye sayısı açısından en büyük odamızdır. Mesleki eğitim açısından İSMMMO kuruluşundan itibaren kendine özgü bir model geliştirip eğitmenlerle eğitim sürecini başlattı. Meslek içi eğitimlerde, spesifik konular ve uzmanlık alanlarında meslek mensuplarına belli programlar ve organizasyonlar çerçevesinde eğitimler verilmesini sağladı. Bu eğitim modelinde yetişen eğitmenler İSMMMO veya TÜRMOB görevlendirmeleri ile değişik illerde de mesleki eğitimlere halen katkı sağlamaktadır. Bu model daha sonra TÜRMOB tarafından da benimsenmiş olup halen TESMER kanalıyla Türkiye genelinde mesleki eğitimler gerçekleştirilmektedir.
YAYINLARI ÖRNEK OLUYOR İSMMMO’nun bütün faaliyetlerinin özellikle basılı ve görsel yayınları, web sayfasının çok ilgi çektiğini ve örnek olduğunu belirten Nail Sanlı, İSMMMO’nun bu faaliyetlerinin sadece kendi üyeleri tarafından değil, diğer illerin üyelerince de ilgiyle takip edildiğini vurguluyor. Sanlı, “İSMMMO’nun eski bir yöneticisi ve TÜRMOB’da uzun yıllar görev yapan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki genel anlamda bir mesleki görüş veya rapor hazırlarken İSMMMO’nun o konuda bir görüşü veya önerisi yoksa birşeyleri eksik hissedersiniz ve mutlaka görüşüne ihtiyaç duyarsınız. İSMMMO’nun kurumsal tezgahından geçmek önemli bir deneyim ve kariyerdir” diye konuşuyor.
R Ö P O RTA J
bir dönemde meslektaşlarımız yoğun bir şekilde evrak ve belgelere temas etmek zorunda kaldı. Herkesin evde kalmayı tercih ettiği bu dönemde meslektaşlarımız işlerini yetiştirmeye, müşterilerine, devlete karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştılar. Sokağa çıkma kısıtlılık hallerinde herkes evinde koronavirüsten korunmaya çalışırken meslektaşlarımız tebliğ ve genelgelerle muaf tutuldu. Belki de ilk defa mesleğimizin ne anlama geldiğini ve ülke ekonomisi ile milli gelir açısından ne kadar önemli bir görev yaptığımızı anlatma ve devlet yetkililerinin de bunu anlama fırsatı oldu. Mesleğimizin önemi ortaya çıktı. Birçok meslektaşımız koronavirüse yakalandı ve tedavi gördü. Sağlık çalışanlarından sonra en çok kayıp veren meslek gruplarından biri olduk. Bu açıdan acımız büyük. Yeni nesil muhasebecilere gelecekte başarılı olabilmeleri için tavsiyeleriniz neler? Genç meslektaşlarıma ilk tavsiyem mesleklerini sevsinler. Planlı, programlı ve disiplinli olsunlar. Mali müşavirlik mesleğinde sürekli bir dinamizm söz konusu. Bu nedenle güncel mevzuatı takip etmek ve uygulamak için okumayı ihmal etmesinler. Müşterilerinin rutin işleri ve ifade ettikleri ihtiyaçları dışında farkında olmadıkları sorunlarını ve ihtiyaçlarını tespit ederek gerektiğinde çözüm önerilerini sunmalılar. Yaratıcı olsunlar ve kendilerine güvensinler, meslekte uzmanlaşsınlar. Ayrıca, bugün sınırların kalmadığı günümüzde bir yabancı dil öğrensinler. Bu durum onlara rekabet avantajı sağlayacak ve daha güçlü bir konumda olmalarının yolunu açacaktır. Mali müşavirlik mesleği birçok meslekten daha çok fedakarlık isteyen bir meslektir. Kendinize ve ailenize ayırdığınız zaman çok kısıtlıdır. Yani hem mali müşavir hem de ailesi fedakardır. Bu nedenle meslek
İSMMMO YAŞAM l 13
Türkiye’de, Covid-19 sürecinde normalleşme adımları ile birlikte vaka sayılarında az da olsa dalgalanma var. Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı özellikle maske, hijyen ve sosyal mesafe konusunda ısrarlı bir tutum içinde yer alırken, normalleşme döneminin eskiye dönüş olarak algılanmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, önümüzde 4 senaryoluk bir süreç olduğunu ve yeni formatlara ihtiyaç duyulduğunu kaydediyor.
ZİRVEDEKİLER
Eskiye dönüş yok, yeni formatlar bulunacak
14 l İSMMMO YAŞAM
UMUT EFE
mızın vazgeçilmez birer parçası olacağına işaret edilirken, aşı
Koronavirüs salgınında
ve ilaç tedavisi bulunana kadar
1 Haziran itibarıyla yeni normal-
tedbirli normalleşme süreci de
leşme dönemine resmi olarak
adım adım sürecek. Bilim Kurulu
adım atıldı. Bu süreçte vaka
Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü,
sayılarında dalgalı bir seyir söz
normalleşme sürecinin eskiye
konusu. Maske, el hijyeni ve
dönüş olarak algılanmaması
sosyal mesafenin artık hayatı-
gerektiğine dikkat çekerek,
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
önümüzde 4 senaryoluk bir süreç olduğunu ve yeni formatlara ihtiyaç duyulduğunu kaydediyor. Sosyal medya hesaplarından da gelecek sürece dair bilgilendirmelerde bulunarak soru işaretlerine yanıt veren Özlü, “Öyle görünüyor ki biz bu virüsle birlikte biraz uzun bir süre yaşamaya devam etmeye alışmalıyız. Çünkü etkili bir ilacı bulunmadı. Bir altı ay ya da 1 yıl belki de daha uzun bir süre bulunacağa da benzemiyor. Dolayısıyla bu süre içinde eski rutinlerimize dönemeyiz, yeni formatlar oluşturmamız gerekiyor. Yeni normaller oluşturmamız gerekiyor. Eskisi gibi kalabalık organizasyonlar, toplantılar, düğünler, mevlütler, sözler, nişanlar, günler, partiler, kutlamalar, organizasyonlar yapamayız. Bunlarda yeni formatlar bulmamız gerekiyor” sözleri ile yeni normalin koşullarına ışık tutuyor…
4 İHTİMALLİ NORMALLEŞME
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
TEVFİK ÖZLÜ KİMDİR? 1963 Aydın doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Aydın’da tamamladı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalında uzmanlık eğitimi aldı. Uzmanlık sonrası Elazığ Devlet Hastanesi’nde zorunlu hizmetini yapıp Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında yardımcı doçent olarak öğretim üyeliğine başladı. Bir yıl sonra Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalını ve 2011’de bu Anabilim Dalına bağlı Yoğun Bakım Bilim Dalını kurdu. Kurulduğundan bugüne söz konusu Anabilim ve Bilim Dalının Başkanlığını yürütüyor. Fakültesinde Mezuniyet Sonrası Eğitim Komisyonu Üyeliği, Lisans Eğitimi Komisyonu Üyeliği, Dönem IV Koordinatörlüğü, Ders Kurulu Başkanlığı, eğitimden sorumlu Dekan Yardımcılığı, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu Üyeliği, Farabi Hastanesi Yürütme Kurulu Üyeliği gibi görevler üstlendi. 2008-2015 arasında Üniversitesinin uygulama ve araştırma merkezi olan Farabi Hastanesi’nin Başhekimliğini yürüttü. Karadeniz Teknik Üniversitesi Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (HAHUM) kurucusu ve halen Müdürlüğünü yürütüyor.
ZİRVEDEKİLER
Yazın gelmesi ile birlikte virüsün etkisinin azaldığı ve mutasyona uğradığına dair söylemler var. Bu konu hakkında bilgi verir misiniz? Herkesin merak ettiği bu salgın biter mi, nasıl biter, yoksa böyle devam edecek mi, bu konu hakkında net kesin bir bilgi yok henüz bazı varsayımlar var. Bazı gözlemler, bazı deneysel çalışmalar var. Bunlardan yola çıkarak birkaç olasılığı dile getirebiliriz. Öncelikle iyimser olasılıklardan başlayacak olursak yaz döneminde salgının bitme ihtimali var. Sars’ta öyle olmuştu bu tabi virüsün geçirdiği mutasyonel değişime bağlı olarak virüsün yayılımının durması anlamına geliyor. Umarım bu virüste de böyle bir değişiklik olur. Nitekim bir çalışma yapılmış Arizona Üniversitesi’nde ve ciddi bir genetik mutasyonun ortaya çıktığını ortaya koymuşlar genlerde bir kayıp var ve bu kaybın virüsün bulaştırıcılığını azaltacağını düşünüyorlar. Bunun sahadaki yansıması henüz tam olarak net değil. Yani gerçekten bu mutasyon virüsün bulaştırıcılığını azalttı mı? Böyle bir etki oluşturacak mı, bunu göreceğiz
ancak henüz bu net değil. En iyi olasılık bu. Umarım böyle olur ve kendiliğinden biter gider bu hastalık. İkinci bir ihtimal bu hastalığın mevsimsel bir hastalığa dönmesi. H1N1 de hayatımıza böyle girmişti. Ama daha sonra yıllık ekim ayında başlayıp nisanda biten bir hastalığa dönüştü. Covid-19’un da bu şekilde dönüşmesi ve evrilmesi mümkün, böyle bir ihtimal var. Üçüncüsü de aşı bulununcaya kadar dalgalar şeklinde devam etmesidir. Alınan tedbirler ile kontrol altına alınıp sonra gevşeme olunca ikinci bir dalga üçüncü bir dalga ile aşısı bulunana kadar toplumun, insanlığın yüzde 60-70’i aşılanıncaya kadar böyle gidebilir. Dördüncü bir senaryo da aşının bulunamaması ihtimalidir. Bazı viral hastalıklarda aşı bulunamadı. Yıllar sonra da etkili bir aşı bulunamadı. Bu virüste de eğer etkili bir aşı bulunamazsa yayılmaya devam edecektir. Nereye kadar, sürü bağışıklığı oluşuncaya kadar. Yeryüzünde toplumun yüzde 60-70’i bu virüs ile karşılaşıncaya kadar hasta olmasına gerek yok, hastalanmadan da bağışıklık geliştirebilir. Hastalanması durumunda ise artk virüsün bulaşacağı yeni bir konakçı ile karşılaşmaması gerekir. Bu kötü ihtimallerden bir tanesi. Sürü bağışıklığı sırasında pek çok insanın hastalanacağını ve öleceğini tahmin edebilirsiniz. Bundan daha kötüsü de var. Bu da virüsün mutasyon geçirerek hem kendi oluşturduğu sürü bağışıklığından ya da bizim geliştireceğimiz aşının oluşturduğu bağışıklıktan kendini koruması ve sürekli yenilenerek bulaşmaya devam etmesidir. Peki bu ihtimaller karşısında gözlemleriniz nelerdir? En olasılıklı ve öne çıkan ihtimali anlatır mısınız? Gözlemlere göre, ilk olumlu senaryonun gerçekleşme beklentisi daha yüksek. Çünkü dikkat ederseniz dünyada vaka sayılarında da bir azalma var ve bulaşma hızında bir yavaşlama oldu. Henüz dünyada hastalık kontrol altında değil. Türkiye’de salgın dünyaya göre daha erken dönemde kontrol altına alındı ve
İSMMMO YAŞAM l 15
ZİRVEDEKİLER
DÜĞÜN İÇİN AÇIK HAVA Yaz dönemi ile birlikte düğün sezonu açıldı. Düğün organizasyonları bundan sonraki süreçte nasıl olmalı? Düğün organizasyonları ertelendi ve düğün sezonu da geldi geçiyor. İnsanlar hazırlıklarını yaptı, düğünlerini yapmak istiyorlar. Bu geldiğimiz noktada eskisi gibi kapalı salonlarda kalabalık sosyal mesafeyi koruyamadan düğün yapma olasılığı yok, yakın zamanda da böyle bir noktaya geleceğimizi ben düşünmüyorum. Ancak yeni formatlar geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için açık hava yerler olabilir, bunun için belediyeler bazı yerler ayırabilirler. Organizasyon şirketleri açık hava düğünleri ile ilgili yeni formatlar geliştirebilirler ve sosyal mesafeyi koruyarak bulaşmayı engelleyecek tedbirler alınarak, maskeleri takarak herkes düğüne katılabilir, gereğini yapabilir. Bizim geleneksel alıştığımız ezber düğünler yerine yeni formatlara alışmamız gerekir. Bunlara dikkat edersek düğünlerin yapılacağına inanıyorum. Organizasyon şirketleri yeni formatlar geliştirmeliler ve davetiyeler ile birlikte bu yeni formatı katılımcılara duyurmalılar. Yani düğünün nasıl olacağı girişte çıkışta tebrik sırasında hediyeleşme,takı gibi işlemlerin nasıl yapılacağı konusunda davetiyede bir bilgilendirme yapılabilir. Bu şekilde yığılma, telaş, kalabalık önlenebilir. Sosyal mesafeyi koruyarak, maskelermizi takarak, hijyene de dikkat ederek açık havada düğünlerin yapılacağına inanıyorum.
16 l İSMMMO YAŞAM
azalmaya başladı. Dünyada henüz kontrol altında değil ama bir plato oluşmuş durumda. Eskisine göre bulaşma hızı daha yavaş. Umarım bu ilk senaryo oluşur ve bu virüs kendi kendini sınırlar ve gider.
VİRÜSTEN MESAJ VAR Vaka sayılarında bir dalgalanma var, endişe düzeyi de yükselmiş durumda. Sürecin nasıl gelişeceğini öngörüyorsunuz? Günlük vaka sayılarındaki artış devam ederse tabi önümüzde ciddi bir tehdit söz konusu olabilir. Bu aslında bir uyarı. Virüs aslında bize şunu söylemek istiyor, ben bir yere gitmedim, sizi terk etmedim. Fırsat kolluyorum en ufak bir tedbirsizlik, dikkatsizlik gösterdiğiniz zaman sizi hastalandırmaya devam edeceğim, kendinize dikkat edin, ayağınızı denk alın, diyor. Bu aslında bir uyarı, buna hepimizin dikkat etmesi lazım. Bu konuda davranışlarımızı gözden geçirmemizde fayda var. Bir salgının kontrol altına alınıp alınmadığını gösteren tek parametre günlük vaka sayıları değildir. Toplam vaka sayısı yani hasta havuzumuzun artıp artmadığı, vakalarımızın ne kadarının hastaneye yattığı,
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
ne kadarının ayakta tedavi edildiği ya da asemptomatik olup olmadığı önemli. İyileşen vaka sayılarımız, günlük yaptığımız testte pozitif bulduğumuz hasta sayısı önemli. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde bir çıkarımda bulunabiliriz. Henüz bir kontrolden çıkmışlık durumu yok. Günlük vaka sayılarındaki artış uyarıcı bir parametredir. Bu durumda normalleşme sürecinin doğru algılandığını düşünüyor musunuz? Kalabalıklaşma insanların maske takması normalleşme sürecinin doğru algınlanmaması ile ilgili bence. Burada en önemli faktör normalleşme sürecinin doğru algınlanması bir nevi eskiye dönüş olarak algılandı. En büyük sorun tekrar eski ezberlerimize dönmektir. Normalleşme olmak zorunda. Ama normalleşmenin süresinden, başlama zamanından ziyade biz normalleşmeyi eskiye dönüş olarak algıladık. Bu da bu artışı sağlayan en önemli faktörlerden biri. Pazarlarda, sokaklarda, marketlerde hatta toplu taşımada maskesiz dolaşılıyor. Bu yayılma için çok önemli bir enstrüman. Herkes maskeyi kullansa yayılma hızı durdurulacak.
BİR SÜRE DAHA BERABERİZ
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
venli yollarını bulmamız lazım. Virüsle yaşamak için temas etmeden, sosyal mesafeyi koruyarak bunu yapmamız gerekiyor. Bunun dışında kişisel olarak da toplu kalabalık organizasyonlar dışında da birbirimize karşı ilgimizi, saygımızı, sevgimizi, duygularımızı, sevincimizi, neşemizi bir şekilde ifade etmenin bir yolunu bulmalıyız, dokunmadan, temas etmeden. Kucaklaşmadan sosyal mesafeyi koruyarak paylaşmanın yolunu öğrenmemiz lazım. Yeni dönemde artık sosyal hayata toplum hayatına katılcağız ama bunu yine de ölçülü ve kontrollü yapmak zorundayız. İhtiyaç halinde ihtiyacı karşılamak için işimiz için lüzumlü olduğu kadar ihtiyaç olduğu kadar iş yerlerine, alışveriş merkezlerine, pazarlara gidebiliriz ama bence bunu çok dikkatli yapmak lazım. Keyif için, vakit geçirmek için dışarılara alışveriş merkezlerine, pazarlara gitmeyelim. Vakit geçirmek için canımız sıkıldığında evden çıkalım
ama doğaya daha tenha yerlerine ailemizle birlikte doğada açık havada vakit geçirelim. Bunu organize etmemiz gerekiyor. Bu önemli. Tabi marketlerde, alışveriş yerlerinde, pazar yerlerinde, kuyruklarda telaş etmemek, saygılı olmak, sıramızı beklemek, acele etmemek, beklemek, sosyal mesafeyi korumak, mutlaka maskeyi usulüne uygun olarak takmak kalabalıklaşmaya izin vermemek gerekiyor. Bu da çok önemli. Bu süre içinde en ufak bir dikkatsizlik virüste bulaşmaya neden olabilir. Karrşımızdaki kişileri de uyarmamız gerekir maske takmadıysa ya da usulüne uygun maske takmadıysa ya da sosyal mesafeyi aşıyorsa tatlı ve nazik bir şekilde uyarmak lazım. Yeni normalleri mutlaka hayata geçirmemiz virüsle birlikte yaşamayı öğrenmemiz lazım. Yoksa evlerde uzun bir süre bu şekilde kalamayacağız ama dikkat etmezsek salgın tekrar alevlenebilir ve tekrar evlerimize dönmek zorunda kalabilriz.
ZİRVEDEKİLER
Bundan sonraki süreçte normale ya da yeni normale dönüş ne şekilde olacak? Öyle görünüyor ki, biz bu virüsle birlikte uzun bir süre yaşamaya devam etmeye alışmalıyız. Çünkü etkili bir ilacı bulunmadı. Bir altı ay ya da 1 yıl belki de daha uzun bir süre bulunacağa da benzemiyor. Dolaysıyla bu süre içinde eski rutinlerimize dönemeyiz yeni formatlar oluşturmamız gerekiyor. Yeni normaller oluşturmamız gerekiyor. Eskisi gibi kalabalık organizasyonlar, toplantılar, düğünler, mevlütler, sözler, nişanlar, günler, partiler, kutlamalar, organizasyonlar yapamayız. Bunlarda yeni formatlar yapmamız gerekiyor. Sosyal mesafeyi koruyarak teması engelleyecek şekilde bu organizasyonları nasıl yapabiliriz buna kafa yormalıyız. Bunun yollarını bulmalıyız, sevincimizi, neşemizi, acımızı, taziyemizi neyse üzüntümüzü paylaşmanın coşkumuzu paylaşmanın daha gü-
İSMMMO YAŞAM l 17
KAPAK
Yeni normale hoş geldiniz! Yılbaşından bu yana Çin’den başlayıp dalga dalga tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını, tüm dünya toplumlarının günlük hayatını etkileyen ve dolayısıyla küresel sistemin her noktasına nüfuz eden bir boyuta ulaştı. Salgının kısmi olarak kontrol altına alınması ile yeni dalgalara karşı normalleşme çabalarını sürdüren dünyada yepyeni dinamikler, yepyeni yaşam modelleri ortaya çıkmaya başladı… Maskeli, sosyal mesafeli, öpüşmenin, sarılmanın olmadığı yeni yaşamımızda devamlı yeni dalga beklentisiyle farklı bir döneme giriyoruz…
18 l İSMMMO YAŞAM
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
UMUT EFE
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
KAPAK
“Herkesin nefes almaya, hava almaya ihtiyacı var ama kesinlikle gevşememek gerekiyor. Mutlaka “Dünya’nın 100 yılda bir başına gelen bir maske takılmalı, öpüşmek, sarılmak, yakın temas krizle karşı karşıyayız…” 2020’nin başından bu yok. Maske kullanım süresi kullanan kişiden yana konuşmaların neredeyse tamamının ana kişiye göre, bulunulan ortama göre değişir” diye eksenini bu cümle oluşturuyor… Yaşlı dünyamız konuşan Ece, bırakılmaması gereken önlemlere hem sağlık, hem ekonomik hem de toplumsal ilişkin şu bilgileri verdi: “Spor yapanlar efor sarf anlamda, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en ederken terliyor ve daha sık nefes alıp veriyor. zor dönemini geçiriyor. Belirsizlikler, yürek yakan Efordan sonra yoğun bir şekilde damlacık atılıyor. hastane görüntüleri, kapanan sınır kapıları ve Bu nedenle spor yapanların sosyal mesafeyi evlere hapsolmayı gerektiren tedbirlerin yarattığı biraz daha uzak tutması gerekir. Efor harcanan psikolojik ve toplumsal tetiklemelerin ardından, zamanlarda yakında insan olmamasına dikkat normalleşme bir daha eskisi gibi olmamak edilmeli. Hem kendilerini hem de başkalarını üzere başladı. Türkiye aşamalı olarak başladığı tehlikeye sokmamak için dinlenme döneminde normalleşme takviminde 1 Haziran maske takmaları uygun olacaktır. itibarıyla yeni döneme ve kendi Alışveriş merkezlerine gidilebilir yeni normaline dönüşü başlattı. ama en az iki metrelik sosyal Ancak bu süreç hem dünyada mesafe korunmalı. Oturulacaksa hem de Türkiye’de hayatın akla seyrek oturmalı. Bir sandalye boş gelebilecek her alanında yeni bırakılarak oturulmalı. Mutlaka dönüşümlerin de dinamiklerini maske takılmalı. Marketten tetikledi. Salgının yaratmış olduğu aldığımız yiyeceklerden de virüs bupanik dünya piyasalarını altüst etlaşabilir. Mümkünse dışarıda veya mekle kalmadı pek çok toplumsal balkonda havalandırıp, silip ya da sonuçlar da doğurdu. Yeni dünya yıkayıp buzdolabına koyun. Denize düzeni, bundan sonraki yıllarda girilebilir ama çok yakın temas Prof. Dr. Ferah Ece yeni değişim ve gelişimlere gebe olmamalı. Şezlonglar dip dibe olgibi görünüyor. Türkiye’de de hayat mamalı, aralıklı oturmak gerekir. yeni normalini bulma çerçevesinde Plajlar kalabalık olmamalı. Denize farklı değişimlerle ilerliyor. Ancak ikinci dalga riski girmekte, güneşlenmekte, tatile gitmekte sakınca ve yeni vakalardaki devamlılık, kontrollü bir geçiş yok ama mutlaka sosyal mesafe korunmalı. Onun sürecini zorunlu kılıyor… dışında tatil yapılabilir. Yaz boyunca pencereler açık bırakılarak havalandırılan ortamlar tercih SOSYAL MESAFEYE DİKKAT edilmeli. Kapalı alanlarda asla kalabalık olmamak Vaka sayılarının yeniden çıkışa geçtiği gerekir. Çok az kişinin olduğu klimalı ortamlarda haziran ayında tedbirlerin ve mesafenin önemi bir da klimanın yönü yukarı doğru olmalı, havayı kez daha ortaya çıktı. Tüm dünya için bu yaz diğer direkt yüze vermemeli. En önemlisi de klima yazlardan çok farklı olacak. Sosyal mesafenin filtrelerinin temizlenmiş olması.” olduğu ve gerekli yerlerde maskenin takıldığı daha az sosyalleşeceğimiz bir yaz bizi bekliyor. Liv BÜYÜK BUHRANDAN DAHA KÖTÜSÜ Hospital Ulus Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bu geçiş dönemine ilişkin uyarıların ardınFerah Ece, Covid-19 riskine karşı yaz mevsimindan, salgının yarattığı ekonomik ve toplumsal de dikkat edilmesi gerekenlere işaret ederek, tetiklenmeler de belirsizlik sarmalı ile birlikte bir özellikle mesafe ve temassızlığa dikkat çekiyor. çıkış yolu arıyor… Küresel salgın, halihazırda
İSMMMO YAŞAM l 19
KAPAK
TAM NORMALLEŞME AŞIDAN SONRA Koronavirüs salgınıyla ilgili bilinmezler devam ederken KPMG, tüketicinin değişimini araştırdı. KPMG’nin ABD’de bin tüketiciyle gerçekleştirdiği anketten çıkan sonuçlar, salgının tüketim alışkanlıklarını nasıl değiştirdiğini ortaya koyuyor. ‘Covid-19 Tüketicinin Nabzı’ araştırmasına katılan tüketicilerin neredeyse tamamı ‘Aşı bulunmadan Covid-19 öncesi rutinime dönmem’ dedi. Tüketici yine de salgının kontrol altına alınacağına inanmıyor. ‘Aşı bulunduğunda kendimi güvende hissederim’ diyenlerin oranı yüzde 49’da kaldı. ‘Covid-19 Tüketicinin Nabzı’ araştırmasına katılanların verdiği yanıtlar, Covid-19 süreciyle ilgili bilinmezliklerin tüketici davranışını doğrudan etkilediğini gösteriyor. Soruları yanıtlayan bin tüketicinin neredeyse tamamı aşı bulununcaya kadar Covid-19 öncesindeki rutinine dönmeyeceğini söylüyor. Ankete katılanlara Covid-19’un kontrol altına alınmasıyla ilgili düşünceleri sorulduğunda
20 l İSMMMO YAŞAM
alınan yanıtlar da ilginç. Katılımcıların yüzde 49’u ‘aşı bulunduğunda’, yüzde 37’si ‘ilaç tedavisi onaylandığında’, yüzde 33’ü ise ‘ülkede yeni vaka görülmediğinde’ kontrolün sağlanacağını düşünüyor. Yüzde 50’den yüksek bir kesimin salgında kontrolün sağlanmasıyla ilgili güvensizliği dikkat çekiyor. Araştırmaya katılanların kısıtlamalar kalktıktan sonra ‘asla yapmam’ dediği şeyler şöyle sıralanıyor: Bara gitmek (yüzde 40), spor salonuna gitmek (yüzde 39), konser veya müzik festivaline gitmek (yüzde 35), sinemaya gitmek (yüzde 29), evde parti vermek (yüzde 26) AVM’ye gitmek (yüzde 22). Tüketicilerin kısıtlamalar kalktıktan sonra ‘Belki yapabilirim’ dediği rutinleri ise şöyle: Arkadaşlarımla buluşurum (yüzde 42), Restoranda yemek yerim (yüzde 37), doktor, kuaför gibi hizmet alırım (yüzde 33), seyahat ederim (yüzde 33), sinemaya giderim (yüzde 22), spor salonuna giderim (yüzde 17).
sorunlar yaşanan ekonomik ve finansal sistemin ‘metastaz’ yapmasına neden oluyor. Halk sağlığını korumak için alınan önlemler, ekonomik hareketliliği azaltırken, vatandaşların ve kurumların mali refahını riske sokabiliyor. Hızla artan likidite ve borç ödeme gücündeki zorluklar, hükümetlerin ve merkez bankalarının finansal sistemlerin işlerliğini sağlama çabalarına rağmen pek çok endüstriyi derinden sarsıyor. Bu sürecin milli gelir ve istihdam üzerindeki etkilerinin tamamen belirsiz olması, iş dünyasındaki güveni iyice zayıflatıyor ve bir sağlık krizi, mali bir krize dönüşüyor. McKinsey Global Enstitüsü’nün yapmış olduğu bir analize göre, virüse karşı alınan önlemler, kişilerin gelirlerinde son yüzyılın en büyük etkisini yaratacak. Avrupa ve Amerika’da, çeyrek dönemde ekonomik hareketliliğin azalması ile 1929’daki Büyük Buhran’da yaşanan gelir kaybından çok daha büyük bir gelir kaybı yaşanması bekleniyor. Bu zorluklar karşısında direnç kazanmak hayati bir ihtiyaç. Likidite ve borç ödeme gücü gibi kısa vadeli konularda nakit yönetimi büyük bir önem taşıyor. Bununla birlikte iş dünyasının bu kısa vadedeki zorlukların ardından gelecek olan sektör ve rekabet yapılarını altüst edebilecek şok dalgalarını yönetmek üzere çok daha kapsamlı direnç planlarına ihtiyaçları var. Nüfusun büyük çoğunluğu belirsizlikleri ve finansal baskıları hissedecek. Hükümetler, iş dünyası ve sivil toplumdan liderlerin koronavirüs
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
SEKTÖRLERİ DEĞİŞTİRECEK
öncesi de güçlüklerin yaşandığı toplumsal uyum ve bütünlüğün sağlanması için zorlu kararlar almaları gerekecek. Rapora göre, ayrıca kış dönemi de birçok ülke için krizin yeniden canlanması anlamına gelebilecek. Virüse karşı aşı ya da önleyici tedavinin olmaması durumunda Covid-19’un yeniden yaygınlaşması ciddi bir tehlike arz ediyor. Böyle bir durumda hükümetler, insanların yaşamlarını riske etmemek ile yeni bir ekonomik gerileme yaratmamak gibi ikisinin aynı anda elde edilemeyeceği yeni bir ikilem ile karşı karşıya kalacak. Dolayısıyla kesin olmamakla birlikte umulduğu üzere virüs yaz aylarında kuzey yarı kürede durma eğilimi gösterirse, bu dönemin testlerin yaygınlaştırılması, sağlık sistemi kapasitesinin artırılması ve aşı ve tedavilerin geliştirilmesine ayrılması kritik önem taşıyor.
SİSTEMLER DEĞİŞECEK
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
takip edemediğini belirtti. Talep azalması, iş gücü hareketliliği kısıtlamaları ve nakit akış problemleri en çok etkilenen alanlar olarak öne çıkarken, salgın sonrasında finansal riskleri yönetmek ve alternatif iş modellerine odaklanmak öncelikli hedefler oldu. l İlaç sektörü tedarikçi çeşitliliğini artırmaya odaklanacak: İlaç sektörü yüzde 94 ile tedarik sorunlarından en çok etkilenen sektörlerden biri olarak öne çıkıyor. Şirketler ithalat ile tedarik edilen malzemelerin ülke içerisinden karşılanmasında da sorunlar yaşarken; katılımcıların yüzde 94’ü pandemi döneminde yaşadıkları sorunlara istinaden ilerleyen süreçte tedarikçi çeşitliliğini artırmaya odaklanacaklarını belirtiyor. l Perakende sektörü operasyonel görünürlük çalışmalarına odaklanacak: Salgının tedarik zinciri üzerindeki etkilerini belirleme konusunda zayıf performans gösterildiği düşünülen sektörlerden birisi olan perakende sektörü katılımcılarının yüzde 95’i tedarik sorunlarının operasyonlara etkisini yüksek olarak değerlendiriyor. Katılımcıların yüzde 85’i tedarik ağı boyunca dijital teknolojilerden yeterince faydalanılmadığını belirtirken; gelecek dönemde operasyonel görünürlük çalışmalarına odaklanılması hedefleniyor. l Endüstriyel ürünler sektörü otomasyona odaklanacak: Endüstriyel ürünler sektöründeki şirketlerin salgına gösterdikleri reaksiyon zayıf olarak değerlendirilirken; katılımcıların yüzde 61’i 2020 yılında yüzde 20’ye kadar küçülme bekliyor. Şirketleri en çok etkileyen sorunun talep tahmin zorluğu olduğu belirtilirken, ileriki dönemde operasyonel görünürlüğü artırmanın yanı sıra otomasyona odaklanarak manuel iş gücüne bağlılığın azaltılması hedefleniyor.
KAPAK
Salgının ardından hem toplumsal hem de ekonomik anlamda büyük bir dönüşüm bekleniyor. Ekonomi dünyasının ve akademinin saygın isimlerinden Massachusetts Institute of Technology (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, salgının küresel politik ve ekonomik sisteme etkilerine ilişkin uyarılarda bulunurken, “Küresel politik ve ekonomik sistemin değişmemesi artık mümkün değil” ifadelerini kullanıyor. Bar, restoran gibi kalabalık iş modellerinin tamamen dönüşeceğini aktaran Acemoğlu, salgın sonrasındaki senaryolara ilişkin şu tespitleri yaptı: “Bunun yanı sıra
Deloitte Türkiye, tarafından gerçekleştirilen bir araştırma da Covid-19’un hem sektörler üzerinde yarattığı hasara hem de gelecek beklentisine ışık tutuyor. Türkiye’den farklı sektörlerden üst düzey yöneticilerin katılımı ile gerçekleştirilen araştırmadaki ana başlıklar şöyle: l Teknoloji, medya ve telekom sektörü büyüyecek: Teknoloji, medya ve telekom sektörü yüzde 61 oran ile mal ve hizmet yönetiminde dijital teknolojilerden en fazla yararlanılan sektör olarak öne çıkıyor. Diğer sektörlere kıyas ile salgının etkilerini belirleme konusunda daha iyi bir konumda olup, katılımcıların yüzde 67’si yüksek performans gösterildiğini belirtiyor. Hizmet seviyelerinin düşmesi sektördeki şirketlerin en çok etkilendiği alan olarak öne çıkarken, katılımcılar gelecek dönemde farklı iş modellerine odaklanmayı düşünüyor. l Turizm ve otelcilik sektörü yüzde 20’den fazla küçülme öngörüyor: Turizm ve otelcilik sektörü katılımcılarının yüzde 96’sı şirket içerisinde veya hükümet tarafından alınan tedbirler ile nakit pozisyonlarını 6 aydan fazla koruyamayacaklarını belirtirken; 2020’de şirketleri için yüzde 20’den fazla küçülme öngörüyor. Talebin ve nakit akışının azalmasından yüksek derecede etkilenen şirketlerin yüzde 86’sı gelecek dönemde finansal risklerin yönetiminin çok önemli olacağını düşünüyor. l İnşaat ve gayrimenkul sektörü salgın sonrası alternatif iş modellerine odaklanacak: İnşaat ve gayrimenkul sektörü salgından en çok etkilenen sektör oldu. Katılımcıların yüzde 75’i bu yıl sektörde yüzde 20’den fazla küçülme beklerken; yüzde 88’i ise salgının sektör üzerindeki etkilerini anlayamadığını ve
İSMMMO YAŞAM l 21
KAPAK
3 AYDA 35 BİNİN ÜZERİNDE ORGANİZASYON İPTAL EDİLDİ Pandemi sürecinde çokça tartışılan sektörlerden biri etkinlik ve eğlence endüstrisi oldu. Burada geri dönülmez bir dönüşüm yaşanıyor. Sektör, 2020’de salgın ile birlikte, 2-5 yıl sürecek hasarlar aldı. Birçok sektör yaptığı iş dolaylısıyla yerküre üzerinde yaklaşık 4 aydır yasaklı bir endüstride yer alıyor. Etkinlik endüstrisi için ilkbahar ve sonbahar en yüksek 2 dönem ve bunlardan ilkbaharı sektör kaybetmiş durumda. Ankara Coffee Festival, İstanbul Coffee Festival, İstanbul Comics Art Festival gibi organizasyonları hayata geçiren Türkiye’nin yaratıcı etkinlik ajanslarından Dream Sales Machine Başkanı Alper Sesli, tüm dünyada sektör olarak 1 trilyon dolar civarında ciro ve iş kaybı yaşandığını kaydederek, şu tespitleri yapıyor: “İçinde bulunduğumuz gruplarda işverenler cephesinde az bir oran temmuz, çoğunluk ise ofislerine eylülde dönecek gibi gözüküyor. Mücbir sebep kategorisinde yer alıp bankalardan mücbir sebep desteği görememiş bir
22 l İSMMMO YAŞAM
endüstri olarak sektör üzerindeki belirsizlik devam ediyor. 3 aydır 35 binin üzerinde organizasyon iptal edildi. Avrupa’nın eğlence, kültür, sanat, müzik ve spor şehri olan gerçek bir hizmet endüstrisi başkenti Londra’da, 2020 yılı 43.6 milyar sterlin kaybın geçtiğimiz haftalarda reel kabul edildiği açıklandı. Almanya 750 milyar euro civarı olan paketinde 10 ve altı çalışanları olan ve tekil çalışanlara yönelik 50 milyar euro bir paket ayırdı. Bu aslında sanatçılardan kültür elçilerine, müzisyenlere kadar herkes için geçerli. Eğlence ve etkinlik endüstrisinde son 3 ay içerisinde gerçekleşememiş ve iptal edilmiş kurumsal faturalı ya da biletli organizasyon sayısı 35 binin üzerinde.” Sesli, etkinlik sektörünün yeni normalinde açık hava festivallerinin daha çok tercih edileceğine işaret ederken, projelerin çoğunluğunun iptal edilip az bir bölümünün ileri bir tarihe alındığını, çok az bir bölümünün de 2020 son çeyrek bandına ertelendiğini belirtti.
konferans ve turizm sektörleri de en azından birkaç yıl çok radikal şekilde yavaşlayacak. Aşı bulunsa dahi psikolojik travma nedeniyle uluslararası turizmin birkaç yıl daha kendisini toparlamasını zor görüyorum. Salgına yakalanan insanların ekonomiye katkısı kayboluyor. Örneğin, şu anda ABD’de önlemler nedeniyle nüfusun yüzde 50’si tüm üretim ve tüketim ağından çekildi. Bu tedarik tarafını aksattığı gibi müthiş bir talep daralmasına da yol açıyor. Her resesyonda firmalar batar, diğerleri devam eder. Bu doğaldır. Örneğin, ABD’de her resesyon döneminde firmaların ortalama yüzde 3’ü batıyordu. Ama şimdi sorun daha derin çünkü sadece ekonomik açıdan kırılgan şirketler değil, tedarik zincirindeki zayıf halkalardan etkilenen diğer şirketler de batmaya başlıyor. Gelişmiş ülkelerde salgın kontrol altına alınmaya başladıktan sonra, henüz kontrol edememiş ülkelerden gelenleri sınırlandıracaklar. Bu bir yandan küreselleşmeyi etkileyecek, diğer yandan da geçiş engellenemeyeceği için yeni salgın dalgaları da yaratabilir.”
MODA HAFTALARI DİJİTALLEŞTİ Tüm dünyada 7 milyon 250 binden fazla kişiyi etkileyen koronavirüs, moda devleri arasında da tüm dengeleri değiştirdi. Büyük bir takipçi kitlesi bulunan ve dünyada moda ve hazır giyim sektörlerine yön veren Paris ve Londra Moda Haftası’ndan sonra Milano Moda Haftası da dijitale taşındı. Dolce Gabbana, 22 yıl sonra organizasyona geri döneceğini açıkladı. Kendi moda takvimine uyan Gucci, çevresel etkilerini yüzde 21
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
ŞEHİRDEN KÖYE GÖÇ BAŞLADI
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
dönüşe bir ivme kazandırabilecektir” ifadelerini kullanıyor. Köylerdeki genç nüfusun her geçen gün azaldığını dile getiren Şemsi Bayraktar, pandemi süreciyle birlikte cazip hale gelen tersine göçün doğru değerlendirilmesi durumunda önemli bir avantaj olduğuna işaret ediyor… Köylerde yaşamın cazip hale getirilmesiyle şehirlerdeki göç baskısının da sona ereceğini belirten Bayraktar, “Kırsala, kentlerde olan hizmetler götürülmelidir. Kent ve kır arasındaki sosyo ekonomik farklılıklar giderilmeli, tarım sektörünün ülke ortalamasının üçte birinde kalan kişi başına gelir seviyesi yükseltilmeli, küçük aile işletmeleri desteklenmeli, tarıma dayalı sanayiler ve kırsal turizm geliştirilmelidir. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi hizmetlerin başarıyla uygulanması, kırsal altyapının modernize edilmesi ve tarımsal sanayinin köylerde geliştirilmesi ile istihdam sağlanması durumunda kırsala ve köye dönüş olmaması için hiçbir sebep yoktur” açıklamasını yapıyor.
KAPAK
azalttığını duyurdu. Geleneksel takvimine uyan Chanel’in aksine Saint Laurent ve Gucci’nin kendi takvimlerini açıklamaları sezonsuz moda dönemi olarak yorumlandı. Londra Moda Haftası’nın ardından dijitale taşınan Paris Moda Haftası (9-13 Temmuz 2020) için hazırlıklar devam ederken Milano Moda Haftası’nın da, 14-17 Temmuz’da dijital olarak gerçekleşeceği açıklandı. Bu karar konuşulurken Dolce Gabbana, İtalyan modasının yönetim organı National Chamber of Italian Fashion’a (Camera Della Moda) 22 yıl sonra yeniden katıldı. İtalyan lüks marka kararın koronavirüs salgınının etkisinden kaynaklanan İtalyan moda endüstrisi için bir destek işareti olduğunu söyledi. Dolce Gabbana’nın National Chamber of Italian Fashion’a (Camera Della Moda) yeniden katılması, 14-17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşmesi planlanan Milano Dijital Moda Haftası’nda Erkek İlkbahar/Yaz 2021 koleksiyonunu sergileyeceği anlamına geliyor. İtalyan moda evi organizatörler ile yaşadığı anlaşmazlık sonucu 1998 yılında resmi olarak Milano Moda Haftası’ndan ayrılmıştı. O zamandan beri koleksiyonlarını resmi takvim dışında sergiliyor. Ama şimdi tasarım ikilisi Milano Dijital Moda Haftası’na geri dönmüş oldu.
Salgının farklı bir yönü de var. Yeni normal yaşantımıza köylere göç de başladı. Salgın süresince uygulanan karantina özellikle bahçe, köy, sakin yaşam gibi kavramları ve bunların önemini de öne çıkardı. Bu süreç büyük şişkinlik yaşayan kentlerden köylere geçiş sürecini de başlatmış oldu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pandemi sürecinin yaşam tercihlerinde de değişikliklere neden olduğunu vurguluyor. “Kalabalık şehirlerden kırsala göç başladı. Vatandaşlarımız köy hayatını seçerek hem kazançlarını hem de huzurlarını artırmak istiyor. Şehrin karmaşasından uzak, toprağın işveren olduğu köylerde çiftçilik yapmak en cazip mesleklerden biri haline geldi” diyor. Bayraktar’a göre, sağlık, ekonomik ve psikolojik gerekçelerle köy hayatına olan ilgi arttı. Bayraktar, yeni süreçle ilgili, “Pandemi ile mücadele ederken insanlar, sağlıklarının yanı sıra ekonomik güvencelerini de kaybetme endişesi yaşadı. İnsanlar artık kalabalık şehirlerden uzaklaşarak daha sakin bir hayatı seçmek ve üretmek istiyorlar. Ekonomik kaygıların, iş kayıplarının etkisi göz önüne alındığında kentten köye göç edenlerin sayısında bir artış bekliyoruz. Köyüne dönüp yeniden toprağını işlemek isteyenlerin yanı sıra beyaz yakalılar da şehir hayatında elde ettikleri deneyimlerden faydalanarak üretmek, girişimci olmak istiyor. Ekonomik krizlerde kırsala yönelim vardır. Salgın ve benzeri gelişmelerin neden olduğu ekonomik güçlükler de köylere geri
İSMMMO YAŞAM l 23
Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Jale Özgentürk, gazeteciliğe emek veren ve her kademesinde başarılı işlere imza atan önemli bir isim. Gazeteciliğin güzel zamanlarını gördüğünü belirten Özgentürk, “Gerçek gazetecilik zor iştir, Türkiye’de. Bugünlerde ise Türkiye’de gazeteci olmak gerçekten zor. Dünyada en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülke olarak dünyanın gündemindeyiz” diyor.
‘Türkiye’de gazeteci olmak gerçekten zor’ “Annenin adını bile iki kere soracaksın” sözlerini unutamadığını belirten Özgentürk, “O yıllarda haJale Özgentürk, gazetecilik mesleğinin her berlerimize atılan başlıklar da ekonominin sadece kademesinde başarılı işlere imza atmış başarılı bir belli kesimlere hitap eden özel bir alan olmadığını, isim. O, meslekte gazetecilerin özellikle de kadın hayatımızın tam içinde olduğunu göstermişti bana” gazetecilerin idolü... Çocukken çocuk psikoloğu ya diyerek gazeteciliğin önemsendiği dönemi yâd edida öğretmen olma hayali kurarken sınav sisteminin yor.... O, yolsuzluk ve haksızlıklara tahammül edeazizliğine uğrayıp tesadüfler sonucu gazeteci meyip Star ve Hürriyet Gazetesi’ndeki köşelerinden oldu... Fen Fakültesine girecekken, aklında gazeistifa edip ayrılacak kadar da cesur... tecilik yokken kendini bu bölümde bulur.... Aslına Basının evrimleşme sürecini değerlendiren bakarsanız iyi de olur... Özgentürk, internet ve sosyal medyanın yazılı basıMesleğin keyifli bir o kadar da zorlu yıllarını etkilemesi konusunda bir süre daha iki mecraya na şahitlik eden Özgentürk, Milliyet Gazetesi’nde da ihtiyaç olacağı görüşünde. Gazete haberlerinin Necati Doğru’dan gazeteciliğin temel ilkelerini yani bir gün önce yaşananların analizi ile öne geçebile5 N, 1 K’yı yaşayarak öğrendi... Necati Doğru’nun ceğini düşünüyor. “Yeni kuşakların gazete okumak
GÜNDEMİN SESİ
NİL DENİZ DEMİRCİLER
24 l İSMMMO YAŞAM
gibi bir kültürü olacak mı? Bunu bilemiyorum” diyerek kendişesini dile getiren Jale Özgentürk ile mesleği konuştuk: Mesleğe uzun yıllar emek veren bir isim olarak sizce gazeteci olmanın en zorlu ve en keyifli tarafları neler? Gazetecilik halk adına soru soran, bilgi kaynaklarından topladığı tarafsız ve doğru bilgileri kamuoyuna aktaran bir meslektir. Biz gazeteciliğin güzel zamanlarını gördük. Ama gerçek gazetecilik zor iştir, Türkiye’de. Bugünlerde ise Türkiye’de gazeteci olmak gerçekten zor. Dünyada en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülke olarak dünyanın gündemindeyiz. Sizi tanıyabilir miyiz? Nerede doğdu-
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
HAYALLERİ BAŞKAYDI.... Tesadüf sonucu gazeteci olduğunuzu söylüyorsunuz... Peki çocukken ne olmak istiyordunuz? Hayaliniz neydi? Çocukken çocuk psikoloğu olmak istiyordum. Diğer hayalim ise öğretmen olmaktı. O yıllar öğretmenlik toplumun en değerli mesleklerinden biriydi. Yüksek öğrenimde seçme ve yerleştirme sınavlarının başladığı ilk yıllardı.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
18 tercih yapabiliyordunuz. Puanınız hangisini tutarsa…Bu tercih sistemiyle Fen Fakültesi’ne girecekken tamamen tesadüf sonucu gazetecilik bölümünü kazandım. Aslında aklımda gazetecilik yoktu. Hatta bana uygun bir meslek olmadığını bile düşünüyordum. Mesleğe nasıl başladınız? Sizi gazeteci olmaya kim motive etti? Bizim dönemimiz de Türkiye’nin acılı yıllarına rastlıyor. 12 Eylül sonrası memur olarak girdiğim bugünün TÜİK’i o yılların Devlet İstatistik Enstitüsü’nden siyasi nedenlerle işten çıkarıldım. O yıllarda ailem İzmir’e taşınmıştı. Ankara’da yeni bir iş bulmanın imkansız olması nedeniyle ben de onların yanına dönmek zorunda kaldım. İlk yıllarım ufak tefek işlerle geçti. Gazetecilik hâlâ aklımda yoktu. Bir gün çalıştığım işyerine gelen bir tanıdık Milliyet Gazetesi’nin İzmir Büro Şefi Nurettin Tekindor’u tanıdığını söyledi ve beni ona gönderdi. Nurettin Bey bana gazeteciliğin gecesi gündüz olmayan ama çok değerli bir meslek olduğunu anlattı. Ve Milliyet’te staj imkanı sağladı. Böylece gazeteciliğe adım attım.
Aileniz bu seçiminize nasıl baktı? Babam askerliğin verdiği otoriter bir yapıya sahipti. Önce biraz itiraz etti ama sonra alıştı.
KİTAP YAZDI Bugüne kadar hangi yayınlarda çalıştınız? O yıllarda İzmir gazeteciliğin en parlak günlerini yaşıyordu. Milliyet Gazetesi’nde Mustafa Balbay, Hakan Tartan gibi o dönemin başarılı gazetecileri vardı. Şule Talu, Fatih Çekirge, Yılmaz Özdil, Celal Başlangıç, Hakan Kara, Hikmet Çetinkaya, Nebil Özgentürk o yıllarda İzmir’den İstanbul’a gelen gazeteciler olmuştu. Staj sırasında Dünya Gazetesi İzmir Bürosu’nda bir muhabire ihtiyaç olunca ekonomi gazeteciliği yolculuğum da başladı. Serap Zeybek, Ali Ekber Yıldırım’la birlikte ana gazeteye manşet çıkaracak kadar hareketli bir İzmir gazeteciliği yaptık. 1989 yılında ise evlenerek İstanbul’a geldim. Dünya Gazetesi ilk durağımdı doğal olarak. Nezih Demirkent’le çalışma imkanı buldum. 1993 yılında ise yine gazetecilik hayatımda önemli bir
GÜNDEMİN SESİ
nuz ve hangi okullarda okudunuz? Beş çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğuyum. Doğum yerim İstanbul. Bu kentte doğman tamamen tesadüf çünkü babam askerdi ve o yıllarda görev yeri İstanbul’du. İlkokula her zaman hayatımda çok özel bir yere sahip olacak Ankara’da başladım ve tüm öğrenim sürem boyunca burada yaşadım. Üniversiteye de bu kentte gittim. Bizim dönemimizde İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi olarak bilinen bugün Gazi Üniversitesi’ne bağlı Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu mezunuyum. Bölümüm ise Halkla İlişkilerdi.
İSMMMO YAŞAM l 25
SOKAK KEDİLERİNE SAHİP ÇIKTI İş yaşamı dışında nelerle uğraşırsınız, hobileriniz neler? Gazeteciliğin getirdiği bir şans çok seyahat ettim. Kitap okumak zaten işimizin bir parçası. Ama uzun zamanlı uğraşacak bir hobim olmadı ne yazık ki. Evim Burgazada’da. Burada yüzlerce kedi var. Zor hayatları var. Onlara destek olmaya çalışıyoruz.
GÜNDEMİN SESİ
‘AİLEMİZE ZAMAN AYIRDIK’ Yoğun iş temposunda ailenize, yeterince zaman ayırabiliyor musunuz? Yoğun tempolu bir iş gazetecilik. Gecesi gündüzü yok. Yönetici olursanız ayrıca sorumlulukları var. Yıllarca bu konuda sıkıntı yaşadım. Salgın boyunca ise aile ilişkileri çok sıkılaştı. Fazlasıyla zaman ayırmış olduk.
26 l İSMMMO YAŞAM
yere sahip Necati Doğru’nun daveti ile Milliyet Gazetesi’ne geçtim. Çok değerli çalışma arkadaşlarımla unutamayacağımız gazetecilik günleri yaşadık. Türkiye’nin bitmeyen krizlerinden biriydi ve kamu bankaları hortumlanıyordu. O dönemde bir de kitap yazdınız... Rıdvan Akar’la ‘Bir Prensin Hikayesi’ kitabı Emlakbank Skandalı’nı ve Genel Müdür Engin Civan’ı anlatan bir armağan olarak kaldı bana. Daha sonra Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü oldum. Ardından Yeni Yüzyıl Haber Müdürlüğü görevini üstlendim. Gazetenin son dönemlerinde Star Gazetesi kuruluyordu. Köşe yazarlığı günlerim başladı. Cem Uzan’ın yolsuzluklarının ortaya çıkmaya başladığı günlerde “Bana inanmayan ceketini alsın gitsin” sözleri üzerine Fatih Çekirge, Yılmaz Özdil ve ekibinin istifa kararına ben de uydum. Bir yıllık işsizlikten sonra Doğan Grubu’nun çıkarma hazırlığında olduğu Referans Gazetesi’ne Haber Koordinatörü olarak döndüm. Ardından Radikal Ekonomi
Müdürlüğü ve son olarak Hürriyet Gazetesi’nde kulis yazarlığı yaptım.
EKONOMİDE PEMBE TABLO YOK Şu anda ekonomi müdürlüğünü yaptığınız Cumhuriyet Gazetesi ile yollarınız nasıl kesişti? Türkiye medya dünyasında son yıllarda büyük bir çöküş yaşıyor. Yandaş olmayana söz hakkı yok. Tüm gazeteler bu süreçten geçti sadece Doğan Grubu kalmıştı. Yoğun bir baskı sonucu o da gerçekleşti ve Hürriyet Gazetesi satıldı. Satıştan sonra gazete kimliğini kaybetmeye başladı. En son 45 arkadaşımızın tazminatsız ve hiçbir etik kurala uyulmadan işten çıkarılması bardağı taşıran son damla oldu ve gazeteden istifa ettim. Eski dostlarım kendisi de o günlerde Hürriyet Genel Yayın Yönetmenliği’nden istifa eden Vahap Munyar ve Hakan Güldağ ilk göz ağrım Dünya’ya çağırdı. Tabii ki hayır demedim. Köşe yazarlığı yaparken sürpriz
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
‘İSMMMO SON DERECE BAŞARILI’ Jale Özgentürk, bir meslek örgütü olarak İSMMMO’nun son derece başarılı olduğunu söylüyor. Özgentürk, “Ayrıca sadece mesleğiyle ilgili değil toplumsal sorunlara da duyarlı bir kurum. 8 Mart etkinlikleri, kadın konusunda duyarlılığı da çok önemli” yorumunu yapıyor.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
‘YİNE GAZETECİLİĞİ SEÇERDİM’ Bugün yeniden meslek seçmeniz gerekse hangi mesleği seçerdiniz?
Tesadüfen hatta zorunluluktan bu mesleği seçtim ama bugün olsa büyük bir istekle gazeteciliği seçerdim.
Ekonomide olanları, çarpıklıkları, yolsuzlukları anlatmaya devam edeceğiz.
Bence bir süre daha iki mecraya da ihtiyaç var. İnternet ve sosyal medya kısa süreli, anlık haber almak için çok önemli. Artık herkes muhaARTIK HERKES MUHABİR bir ya da televizyoncu sayılabilir. Salgında gördük Meslek yaşamınızda sizde iz bırakan isteyen Instagram ya da Youtube gibi kanallarda bir anınızdan bahsedebilir misiniz? kendi programlarını gerçekleştirdi. Gazeteler ise Milliyet Gazetesi’nde göreve başladığımda hepsini söylemiyorum tabii, haberleri ve bir gün Necati Doğru günde üç toplantı yapardı. Sabah, önce yaşananların analizi ile öne geçecek. Ancak öğlen ve akşam üstü. Haberimizin gazeteye gire- yeni kuşakların gazete okumak gibi bir kültürü bilmesi için önce onun akla gelemeyecek soruları- olacak mı? Bunu bilemiyorum. nı yanıtlamamız gerekirdi. Yani 5 N, 1 K’yı… Bir Virüs salgını sürecinde gazeteler yerde takılırsak o haber giremezdi. Gazeteciliğin evden çalışmaya geçti ve birçok yayın temel ilkelerini bize yaşayarak öğretti. Doğru’nun bunu sürekli hale getirdi. Sizce basının “Annenin adını bile iki kere soracaksın” sözlerini tamamı bu sisteme geçer mi? Gelecekte unutamam. O yıllarda haberlerimize atılan başnasıl değişim bekliyorsunuz? lıklar da ekonominin sadece belli kesimlere hitap Gazetecilik bence evden çalışmaya uygun eden özel bir alan olmadığını, hayatımızın tam bir meslek değil. İnsanla ilgili bir iş ve hayatın içinde olduğunu göstermişti bana. içinde olmayı gerektiriyor. Haber heyecanını, İnternet ve sosyal medyanın yazılı tartışmasını da birlikte yapmak gerekli. Bence basını etkilemesi konusunda ne düşünüTürkiye’de yapılan en büyük yanlışlardan biri yorsunuz? Yazılı basın kendini sizce nasıl gazeteciliği plazalara hapsetmekti. Halktan güncellemeli? kopmanın ilk adımı oldu bu.
GÜNDEMİN SESİ
bir teklifle karşılaştım. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya gazetenin ekonomi müdürü olur musun, dedi. Aslında karar vermem zamanımı aldı. Yeniden yoğun bir tempoya girmek düşündürdü ancak medya dünyasında nefes alabildiğimiz birkaç adresten biri olan Cumhuriyet’e hayır demek de mümkün olmadı. Cumhuriyet Gazetesi ekonomi müdürü olarak hedefleriniz neler? Cumhuriyet Gazetesi bugüne kadar çalıştığım ana akım medyadan çok farklı. Bu gazetede ekonomi dünyasında çizilen pembe tablolar yok. İş dünyasına sadece işveren gözlüğünden bakmak yok. Ezilenlerin, işsizlerin, sesini duyuramayanların platformu. Gazete bu görevini zaten başarıyla yerine getiriyor. Yazı işleri Müdürü arkadaşım Olcay Büyüktaş’ın hazırladığı ‘Emek’ sayfası bu konuda rehber niteliğinde. Çalışma dünyasında neler oluyor, orada var. Serhat Aligil ve Gamze Bal’la birlikte sayfalarımızda bugünlerde torbalar içine atılan ve ekonominin kurallarını değiştiren yasalar ne anlama geliyor, bunu anlatmaya çalışıyoruz. Göreve başlamamın hemen ardından pandemi süreci başladığı için evden çalışmaya geçtik. Normalleşme ile birlikte bu çalışmalarımızı çeşitlendireceğiz.
İSMMMO YAŞAM l 27
Koronavirüs sürecinden en çok etkilenen kesim 65 yaş üstü oldu. Çünkü virüsün daha çok etkilediği bu yaş grubu için sokağa çıkma yasağı uzun sürdü. Pek çoğu evlerinde yürümeye hasret yaşadı. Bu yaşa ilişkin yasaklar son dönemde esnetilse de Türkiye’de sayıları 7.5 milyonu aşan 65 yaş ve üzeri kesim, teknolojiye erişmede, temel ihtiyaçlarının karşılanmasında zorlu bir dönem atlattı. 65 yaş ve üzeri kesimin pandemi döneminde yaşadıkları sorunlara mercek tuttuk...
Pandemide 65 yaş üstü
DOSYA
NİL DENİZ DEMİRCİLER
Hatice Hanım, kronik tansiyon hastasıydı... İkisi de birbirlerinden uzakta ne yapacaklarını bileEmekli öğretmen Ramazan Bey, 76. ya- mez vaziyette karantina günlerinin geçmesini şını koronavirüs karantina sürecinde karşıladı... bekliyorlardı. Hatice Hanım ve Ramazan Bey, yıllar 35 yıllık öğretmenlik kariyerinde yüzlerce öğrenciyi hayata hazırlayan Ramazan Bey, birçok öncesinde tanıştıkları ve kullanmaya başlazorluğu aşıp bugünlere gelmişti ancak pandemi dıkları akıllı telefonları sayesinde birbirleriyle sürecindeki kadar yıpranmamıştı. İkinci Dünya ve çocuklarıyla görüntülü konuşup hasret savaşı yıllarında doğmuş, darbeler, kalkışmalar, giderebiliyorlardı. İstanbul’daki evinde bir başına kalan Ramazan Beyin temel ihtiyaçlarını depremler ve savaşlara tanıklık etmiş, salgın ona yakın oturan oğlu karşılıyordu. Ramazan dönemlerinde yaşamıştı. Ancak hiçbir dönem koronavirüs pandemisindeki kadar yaşamdan Bey, bu süreçte bekarlık günlerindeki gibi yeniden yemek pişirmeyi de öğrenmişti, kendine tecrit edilmemişti. Eşi emekli öğretmen Hatice Hanım da ablasını ziyaret için gittiği Fransa’dan yetiyordu.... Tek sorun evde hareketsiz kalması ve karantinada uçak seferlerinin durdurulması yazlığının bahçesinde büyüttüğü çiçeklerine nedeniyle dönememişti. Üstelik 69 yaşındaki
28 l İSMMMO YAŞAM
ve Fransa’dan dönmesini beklediği eşine kavuşmaktı... Psikolojisi bozulmuş zaman zaman ağlama nöbetlerine yakalanır olmuştu... Sizin de karantina döneminde çevrenizde buna benzer durumda olan tanıdıklarınız olabilir. Ancak koronavirüs sürecinde çok daha zor durumda kalan 65 yaş üzeri insanlarımız da var. Bunların birçoğu koronavirüs nedeniyle sosyal yaşamdan tecrit edilmenin sıkıntısına tek başına göğüs germek durumunda kaldılar. Birçoğu teknolojiden uzak olmanın sıkıntısıyla internet üzerinden alışveriş yapamama, onlardan ayrı yaşayan çocuklarıyla görüntülü konuşamama gibi sorunlar da yaşadı. Ekonomik anlamda güçlü olanlar ekonomik sıkıntılarla boğuşan kesime göre daha şanlıydı... Bu
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
NELER YAPILDI? NELER YAPILMALI?
gerçekten yola çıkarak pandemi sürecinde 65 yaş ve üzeri kesimin yaşadığı sıkıntıları mercek altına aldık...
ACI KAYIPLAR YAŞANDI
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
ÖZEL İZİN VERİLDİ Mesleğin duayen ismi Nail Sanlı, sokağa çıkma kısıtlılık hallerinde herkes evinde koronavirüsten korunmaya çalışırken meslek mensuplarının tebliğ ve genelgelerle karantinadan muaf tutulduğunu söylüyor. Bu süreçte belki de ilk defa mesleğin ne anlama geldiğinin öneminin anlaşıldığına dikkat çeken Sanlı, “Ülke ekonomisi ile milli gelir açısından ne kadar önemli bir görev yaptığımızı anlatma ve devlet yetkililerinin de bunu anlama fırsatı oldu.
Mesleğimizin önemi ortaya çıktı” yorumunu yapıyor. Çok sayıda meslek mensubunun koronavirüse yakalanıp tedavi gördüğüne işaret eden Sanlı, “Sağlık çalışanlarından sonra en çok kayıp veren meslek gruplarından biri olduk. Bu açıdan acımız büyük” diye konuşuyor.
SÜREÇ ÇOK UZADI Evinin veya çevresinin yaşlıların ihtiyaçlarını karşılaması yeterli değil. 65 yaş üzeri için başlayan sokağa çıkma yasağı bir süre sonra genele yayıldı. Ancak
geçildi. Görüntülü konuşmanın artık aynı şehirde bile gerekli hale geldiği ortaya çıktı. l Karantina süreci şirketlerin de yaşlıları ve onların ihtiyaçlarını gördükleri bir dönem oldu. Telefon aplikasyonları, cep telefonu mesajı ile sipariş verme gibi ara çözümler sunuldu. l Birçok yaşlı teknolojinin kolaylığını gördü. BBu süreçte edinilen beceriler korumalı ve ihtiyaç duydukça kullanılmalı. l İnternet ortamı istismara açık bir alan bu konuya da dikkat çekilmeli ama yaşanan sıkıntılar yaşlılarla birlikte anılırsa yaşlıların korkup uzak durmasına neden olur. Burada söylem konusuna dikkat etmek gerek. bu sürecin uzaması süreci zor hale getirdi. Bu durum hayatın olağan akışına uygun değildi, yasakların bu kadar belirsiz ve uzun devam etmesi hepimizi bilhassa da yaşlıları zorladı. Bu dönemde serbest meslek erbabı izinle çıkabilirken, çalışmayanlar eve hapsoldu. 65 yaş ve üzerinin tüm ihtiyaçlarının evden çıkmadan karşılanması için Vefa Destek Grubu’nun desteği olumluydu ama hepsini karşılaması mümkün değildi. 65+ Yaşlı Hakları Derneği Genel Müdürü Özlem Yalçınkaya, başından beri sokağa çıkma yasağı uygulanırken yaşlıların homojen ve
DOSYA
Çin’de başlayıp tüm dünyaya yayılan koronavirüs tüm dünyayı evlere kapattı. Bu süreçte 7’den 70’e herkes virüs korkusu ve yasaklar nedeniyle kısıtlandı. Ancak bu dönemde en çok yıpranan kesim ise, korunma tedbirleri kapsamında sokağa çıkmaları yasaklanan 65 yaş üzeri kişiler oldu.... Korunması gereken yaşlılar olarak görülmek ve istemleri dışında sosyal hayattan yasaklarla tecrit edilmek bu kesim mensuplarının psikolojilerini olumsuz yönde etkiledi. Oysa maksat onların bu süreçte virüsün etkilerinden korunmalarıydı... 65 yaş üzeri meslek mensupları da evlerinde hapsolup bu zorlu günleri sıkılarak geçirdi. Bir kısmı da özel izin alarak koronavirüs tehdidine aldırmadan işlerinin başında olmayı seçti. Birçoğu da zorunlu işleri nedeniyle
koronavirüse yakalanıp hayatını kaybetti... Dünyada ve ülkemizde yaşanan olumsuzluklardan meslek de etkilendi. Çok steril ve kontrollü yaşanması gereken bir dönemde meslek mensupları yoğun bir şekilde evrak ve belgelere temas etmek zorunda kaldı. Herkesin evde kalmayı tercih ettiği bu dönemde meslek mensupları işlerini yetiştirme, müşterilerine, devlete karşı sorumluluklarını yerine getirme çabası içinde oldular.
l Pandemi sürecinde kamuoyuna yaşlılardan haberler verip sadece ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değil. Ruhsal ihtiyaçlarına da karşılık verilmesi gerekiyor. Her insan eşittir, yaşlılar sadece fiziksel ve mental farklılıklara sahip. l Yaşlandıkça ihtiyaçlar çeşitlenebiliyor. Yaşlılara hayatın içinde eşit olarak hayata katılmaları için ihtiyaç duydukları hizmetler verilmeli. l Yaşlıların teknolojiden faydalanmaları gerek. Aşamalı kullanan ya da uzak duranlar vardı. Pandemi sürecinde internet bankacılığından online alışverişe kadar birçok konuda teknolojiyi kullanmaya başladılar. Teknolojinin artık herkese lazım olduğu konusu kabule
İSMMMO YAŞAM l 29
65 YAŞ ÜZERİ NÜFUS 7.5 MİLYONA ULAŞTI TÜİK’in 2019 yılında 65 yaş üzeri vatandaşlara yönelik yaptığı araştırmanın verilerine göre, Türkiye’de toplam 7.5 milyon 65 yaş ve üzeri vatandaş bulunuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre, 2014 yılında 6 milyon 192 bin 962 kişi olan 65 yaş ve üzeri nüfus son 5 yılda yüzde 21.9 artış göstererek, 2019’da 7 milyon 550 bin 727 kişiye yükseldi. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2014 yılında yüzde 8 iken, geçen yıl yüzde 9.1’e çıktı. Yaşlı nüfusun 2019 yılında yüzde 44.2’sini erkekler, yüzde 55.8’ini kadın-
lar oluşturdu.Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2023 yılında yüzde 10.2, 2030 yılında yüzde 12.9, 2040 yılında yüzde 16.3, 2060 yılında yüzde 22.6 ve 2080 yılında yüzde 25.6 olacağı tahmin ediliyor. Yaşlı nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2014 yılında yaşlı nüfusun yüzde 60.9’u 65-74, yüzde 31.4’ü 75-84 ve yüzde 7.7’si 85 ve daha yukarı yaş grubunda iken, 2019 yılında yüzde 62.8’i 65-74, yüzde 28.2’si 75-84 ve yüzde 9.1’i 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldı.
Özlem Yalçınkaya
birbirine benzeyen ihtiyaçları olan bir kitle olarak değerlendirilmemesi gereğine vurgu yaptıklarını söylüyor. Yalçınkaya, yaşlılar açısından bu süreçte kendi özgül koşulları dahilindeki rutinlerini gerçekleştirememek ve ne zaman biteceğini kestiremedikleri bir belirsizlik içinde kalmanın zorlayıcı olduğunu vurguluyor. Yalçınkaya, “Sadece temel ihtiyaç karşılamaya dayalı modellerin süresiz uygulanması; bağımsızlık, kendine yetme, aktif olma ve hayata katkıda bulunma, kuşaklararası etkileşimde olma gibi genel iyilik halini doğrudan etkileyen unsurlar açısından tamamlayıcı olamadı” diyor.
olağanüstü zamanlarda kurulan mekanizmalar her açıdan kapsayıcı olamadı. Vefa Destek Grupları’nın yaptıkları çalışmalar olumlu ve önemli olmakla birlikte süreler uzadıkça gelişen yeni ihtiyaçları karşılamak açısından eksik kaldı” değerlendirmesini yapıyor. Yerel yönetimler ile diğer ilgili birimlerin de bu süreçte yaşlıları tanımadıklarını gördüklerine vurgu yapan Yalçınkaya, şöyle devam ediyor: “Yaşlıların fark edilmiş olması ve farklılıkları kapsayan yaş dostu politikalar ve hizmetler geliştirilmesi bizleri salgın ya da afet gibi olağanüstü durumlarda da yaşlı hizmetleri konusunda hazırlıklı kılacaktır.”
DOSYA
HİZMETLERE ERİŞİM SAĞLANMALI 65+ Yaşlı Hakları Derneği, yerinde yaşlanma yaklaşımını benimsiyor. Fakat bunun için yaşlıların ihtiyaç duydukları hizmetlere erişebilecekleri modeller kurulması gerekiyor. Ülkemizde yaşlı hizmetlerine dair politikaların gelişme aşamasında olduğuna dikkat çeken Yalçınkaya, “Bu nedenle içinden geçtiğimiz
30 l İSMMMO YAŞAM
TEKNOLOJİYE ALIŞIYORLAR 65 yaş üzerinde teknolojiyi daha aktif kullanabilenler karantina sürecini daha kolay geçirebildi. İletişim, internetten alışveriş ve bankacılık işlemlerini kendileri yapabildiler ve evde kalma sürecine daha kolay adapte oldular. 65 yaş üstünde teknolojiyi çok iyi
kullananlar yanında uzak duranlar da var tabii ve genel olarak bu yaş grubunda teknoloji okuryazarlığı yüksek değil. Bu süreçte teknolojinin çok önemli bir ihtiyaç olduğu konusunda yaygın bir görüş oluştu ve gelişen ihtiyaç üzerine imkanı olan 65 yaş üzeri bireyler teknoloji bilgisini geliştirmek zorunda kaldı. Çocuklarından, torunlarından, komşularından öğrenenler de oldu. Yaşlıların bağımsız kalabilmesi için teknolojiden faydalanmaları gerektiğine dikkat çeken Özlem Yalçınkaya, yaşlıların teknolojiden faydalanmaları gerektiğini bu süreç öncesinde de sık sık vurguladıklarını da söylüyor. Yalçınkaya, “65 yaş üzerindeki çoğu insan teknolojiye bu kadar ihtiyaç duyacağını öngörmemişti aslında. İnternet ve teknoloji kullanırken güvenlik de önemli. Hem teknoloji kullanımı hem de susistimal konularında tekrar böyle bir ihtiyaç da oluşabilir diyerek bilgilenmek ve gerekli araçlara sahip olmak yaşlılar açısından önemli” diye konuşuyor.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
‘ONLINE EĞİTİMLERİ İYİ GELDİ’
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
SMM Muzaffer Kazan: “Yasaklar döneminde hep evde kaldık. Mali müşavirlerin yetiştirmesi gereken işler vardı ve o nedenle ayın son 10 gününde bizlere işlerimizi yapabilmemiz için özel izin verdiler. Kurallara uyan insanlar olduğumuz için çıkmayın denildiğinde dışarı çıkmadık. Evde kapalı kalmak insanı yoruyor, sıkıyor ama hastalıktan korunmak lazım. Evde eşime destek oldum. Evde bilgisayar sistemini oluşturduk mesleki kuruluşumuzun programımız sayesinde evden de işlerimizi yürüttük. Yaşı uygun olan çalışanlarımız nöbetleşe yazıhaneye gittiler. İşler oturuncaya kadar sıkıntılar oldu ama artık işler oturdu. Müşterilerimiz de bu süreçte bize çok destek oldu. İSMMMO’nun uzaktan eğitimlerine katıldık. Pandemi ile birlikte esnafa sağlanan destekler, vergilerde sigortalarda yapılan ertelemeler, kısa çalışma ödeneği (KÇÖ) bordroları gibi konularda eğitimler verildi onları takip ettik. Mücbir sebebe sokulan iş kolları konusunda da odamız bizi bilgilendirdi, koranavirüs karantina sürecinde
odamız hep yanımızdaydı. Bunlar işlerimizi yürütmemiz konusunda bize çok katkı sağladı. Bu süreçte beni en çok zorlayan şey ekonominin durması oldu. Günübirlik işler yapan insanlar ücretlerini alamadı. Bunlar beni üzdü. Her şey zincirleme birbirini etkiliyor.”
DOSYA
SMM, bağımsız denetçi, bilirkişi Akil Namoğlu: “Eşimi kaybettiğim için kızım Berna ile birlikte yaşıyorum. Şeker, tansiyon hastalıklarım olduğu için hükümetin aldığı kararlardan da çok kızım beni hapse tıktı. Evde kaldığımız dönemde telefonlarla bilgisayarlardan bakarak işlerimizi yürüttük. Yardımcılarımın hepsi mükemmel. İSMMMO’nun koronavirüs karantina sürecinde verdiği online eğitimler sürecin iyi geçmesini sağladı. Bu dönemde inanılmaz bir eğitim süreci yaşadım. Kurumlar beyannamesi ve beratlarda çok sıkıştık. Bir berat yetiştiremedim ama sonrasında baktım ki mücbir sebepteymişiz ve onu da tamamlamayı başardık. Kolera, domuz gribi gibi salgınlar gördük ama biz o dönemlerde normal yaşantımıza devam edebiliyorduk. Bu illet hepimizi eve kapadı. Ben hep çok yürüyen bir insandım ama tecrit olmak yürüyüş rutinimi olumsuz etkiledi. Kedimle birlikte koridorda yürüdük ve bisiklet pedalı çevirdik. Ben musiki ile uğraşan biriydim ondan uzak olmak beni perişan etti. Evden internet üzerinden uzaktan yapılan çalışmalar oldu onlara katıldım ama beni kesmedi. Bravo Türkiye’ye bu süreci mümkün olan en iyi şekilde geçiriyoruz.”
‘ODAMIZ HEP YANIMIZDAYDI’
İSMMMO YAŞAM l 31
‘Hayat bisiklete binmek gibidir’
RENKLİ YAŞAM
GAYE DELEN Bisiklet son dönemde başta İstanbul olmak üzere bütün büyükşehirlerde öne çıkarılan bir ulaşım aracı oldu. Bisiklet sporuna gönül veren insan sayısı da her geçen gün artıyor. Bunlardan biri de meslek mensubu Serdar Murat Akın. Üç dönem İSMMMO Çatalca ilçe temsilciliği de yapmış olan Akın, 1971 yılında İstanbul Çatalca’da doğmuş. İlkokulu ve ortaokulu burada tamamlar. Şişli Motor Teknik Lisesi’ni bitirdikten sonra ise Erciyes Üniversitesi İngilizce İktisat’tan mezun olur. Küçükken babasının asker olması nedeniyle hep bu mesleğe ilgi duymuş. Hatta Hava Harp Okulu’na girebilmek için
32 l İSMMMO YAŞAM
Türk Hava Kurumu’nun paraşüt kursuna dahi katılmış. Ancak onun dedesi muhasebe mesleğini yapıyormuş. Bu nedenle yaz aylarında, okul tatillerinde dedesinin muhasebe bürosuna giderek hep mesleğin içinde olmuş. Üniversiteyi bitirdikten sonra ise bir akrabalarının ofisinde mesleği yapmaya başlamış. Daha sonra ise kendi ofisini açarak çalışmaya devam etmiş. O, yaşı itibariyle mesleğin dönüşümüne tanıklık etmiş bir isim. Kağıt ortamında tutulan kayıtların bilgisayar ortamına taşınmasını birebir yaşamış. Akın, “Bugün internet ortamında bildirimler, bilgi paylaşımları ve elektronik belge uygulamalarını yaşıyoruz. Meslekte çok hızlı, boşluk kabul etmeyen ve ara vermeyi affetmeyen bir
gelişim yaşadık. Bu süreçte teknolojik altyapı, kişisel donanım çok önemli hale geldi. Bilginin çok kolay ulaşıldığı ve paylaşıldığı bir süreçte meslektaşlarımız da kendilerini geliştirdiler, farklı dallarda uzmanlaşmaya, alan seçmeye yöneldiler. Odamız da bu konuda meslektaşlarımızı hiç yalnız bırakmadı. Onların bu süreçte eğitimlerle sahada kalabilmelerine ön ayak oldu. Bu çaba ile her şeyi bilen meslektaş yerine araştıran farklı dallarda uzmanlaşmış meslektaş profilleri oluştu” diye anlatıyor.
BİSİKLETE GÖNÜL VERDİ Serdar Murat Akın’ın bisiklet sporuna başlaması ise 2012 yılına gidiyor. Çatalca’da bir grup arkadaşıyla başlamış. O zaten doğa sporlarını seven ve yapan biri olmuş. Bisikletle de lisanslı olarak ilgilenmeye başlamış. Akın, “Önce kendi sınırlarımı öğrenmek, çevremdeki imkanları görmek için kısa çevre turları ile
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
başladım. Bulunduğumuz bölge bu spor için gayet uygun parkurlar barındırıyor. İster dağ, ister orman, ister yol her ortamda bisiklet kullanacağımız alanlar var” diyor. Akın’a göre, bisiklet sporu her ne kadar bireysel görünse de aslında bir takım sporu. Kısa sürede arkadaşlarıyla bu işi ilerletmişler. Önce çevre köylere, ilçelere günübirlik turlar düzenlemeye başlamışlar. Daha sonra Trakya ve Güney Marmara’da pedal basmadıkları il kalmamış. Bunlara anlam katmak ve farkındalık oluşturmak için de turlar düzenlemeye başlamışlar. Her yıl nisan ayı başında Çanakkale Şehitlik Turu’nu düzenliyorlar. Bu yıl salgın nedeniyle gidememişler ama mutlaka gitmek istiyorlar. Çatalca’da Alaiye Şehitlik turu diğer organizasyonları. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun İstanbul ayağına katılıyorlar. Toplumsal hassasiyeti olan konularda farkındalık oluşturacak organizasyonlara da katılıyorlar. 2018 yılında pedallayarak Selanik’te Atatürk Müzesi’ni ziyaret etmişler. Çeşitli turlarla bu spora devam ediyorlar…
PEK ÇOK YARARI VAR
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Serdar Murat Akın, Türkiye’de bisiklet kullanımının arttığını ancak bisikletliye bakışın aynı yerde kaldığını belirtiyor ve belediyelerden şu ricada bulunuyor: “Bisikletliye trafikte nasıl davranılmalı, onun emniyetli sürüşüne nasıl imkan verilmeli, bir bisikletliyle karşılaşıldığında acil durumlarda ne yapılmalı gibi konularda toplu ulaşım araçlarında bilgilendirme panoları asılmalı. Toplu ulaşım şoförlerine, taksi duraklarına, nakliyecilere bilgilendirmeler yapılması bizi bir parça da olsa rahat ettirecektir. Ayrıca bir bisikletli yolun banket kısmını kullanıyor. Yol yapımı tamiriyle uğraşan birimlerin bir bisikletli gözüyle bakarak yolun bu kısımlarının yapım ve onarımını yapmalarını istiyoruz.” insanlarla dostluklar kurmak için bisiklete binin. İsteyen herkes yapabilir.” Meslek mensubu Akın, ne kadar yoğun çalışsa da bisiklete her zaman vakit bulduğunu dile getirerek, “Hafta sonu 09:00’da değil de 06:30’da uyanırsanız bu size zaman yaratıyor. Ben genelde bunu tercih ediyorum. Uzun konaklamalı turlarımız olduğunda bunun planını çok önceleri yapmamız gerekiyor. Bu turlarımızı da işlerimizin hafif olduğu ayın ilk günlerinde yapıyoruz” diye anlatıyor. Serdar Murat Akın, “Hayat bisiklete binmek gibidir. Dengede durabilmek için sürekli ilerlemek gerekir” sözünü hatırlatıyor ve şunları söylüyor: “Dengeli bir hayat için sürekli ilerlemek gerekiyor. Meslek hayatımız da öyle. Gelişmelerin dışında kaldığımız an dışarıda kalıyoruz. Sağlığınız, kaliteli yaşamınız için çevreniz için mutlaka spor yapın. Ama dışarıda, doğada spor yapın. Bisiklet hayattır.”
YOL HEPİMİZİN Peki, Türkiye’de bisiklet kullanmanın zorlukları neler? Serdar Murat Akın, bu konuda şunları söylüyor: “Bazı belediyeler gerçekten çok medeni imkanlar sunuyor. Bazı yerlerde ise tam tersi. Belediyelerin bisiklet yolları için kaynak ayırmaları ve imar planlarında yer vermeleri çok önemli. Ancak bu da yeterli değil. Bisiklet yollarının kullanımı daha verimli hale getirilmeli. Her yıl ölümle sonuçlanan bisiklet kazalarını çokça duyar olduk. Bu bizi tedirgin ediyor. Her taşıtta ve her sporda olduğu gibi kurallara uyulduğu sürece bir sorun yaşamıyoruz. Bir bisikletli sizi duyar. Korna çalmayınız ve en az 2 metre uzağından geçiniz. Biz sizleri fark ediyoruz. Siz de lütfen bizleri fark edin. Yol hepimizin.”
RENKLİ YAŞAM
Akın, bisiklet sporunun pek çok yararı olduğunu vurguluyor: “Baştan ayağa vücudun her noktasını çalıştırır. Dengenizi ve solunumunuzu düzenler. Kalp, damar sağlığına, iskelet ve kas sistemine katkı sağlar. Aklınıza gelecek her türlü sağlık sorununun üstesinden gelmenize yardımcı olabilecek bir spor. Yiyerek zayıflayabileceğiniz, forma girebileceğiniz bir spor. Ayrıca hayata pozitif bakmanızı sağlar.” O, meslek mensuplarına da bu sporu öneriyor: “Meslek olarak masa başında hareketsiz kaldığımız saatler çok. Hayata hem bir pencere açmak, nefes almak, doğayı içinize çekmek, farklı yerler görmek, farklı
BİSİKLETLİYE BAKIŞ DEĞİŞMELİ
İSMMMO YAŞAM l 33
‘Kadınların çığlıkları ve hıçkırıkları var’
YAŞAM’IN PORTRESİ
BANU BOZDEMİR
34 l İSMMMO YAŞAM
Levent Demirci, kadın sorunlarını öne çıkardığı filmleriyle tanınan bir yönetmen. İlk uzun metrajlı filmi Sonbahara Doğru ile adından söz ettirdi. Bursa’da yaşayan yönetmen, filmde ensest, şiddet, kadın erkek eşitsizliği gibi başlıkları ele alıyor. Demirci, “Ekip olarak herkesin tüm yüreğini koyarak meydana getirdiği ve o seslerini çıkarmaya bile cesaret edemeyen kadınların çığlıkları, hıçkırıkları var filmimde” diyor.
Genç bir kadın olan Yaprak, bir köye öğretmen olarak atanır… Yeni hayatına alışmaya çalışan Yaprak, bir öğrencisinin annesi olan Semra ile dostluk kurar. Birbirlerinden güç alan iki kadın, erkeklerin egemen olduğu dünyada karşılarına çıkan zorlukların birlikte üstesinden gelmeye çalışır… Bu sahneler, yönetmen Levent Demirci’nin ilk uzun metrajlı filmi Sonbahara Doğru’da geçiyor. Kısa filmlerinde genellikle kadın hikâyelerini odağına alan yönetmen, ilk uzun metrajlı filminde de aile içinde yaşanan bir trajedi üzerinden iki kadının hikâyesini anlatıyor. Filmde ensest, şiddet, kadın erkek eşitsizliği gibi başlıklar ele alınıyor. Demirci, filmi bu şiddete maruz kaldığı halde konuşamayan, susmak zorunda bırakılan ve haklarını savunmayı bilmeyen insanlara destek olmak amacıyla çektiğini anlatıyor. Bursa’da yaşayan, sinema sektörüne katkılar sunarak içerisinde yer almaya çalışan Levent Demirci ile ilk uzun metrajlı filmi Sonbahara Doğru ile ilgili konuştuk. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1974 Bursa doğumluyum. Babamın sinema işletmecisi olması beni de doğal olarak sinema aşığı yaptı, eğitimimi sinema aşkı yüzünden yarım bıraktım. Sinemanın üç temel aşaması olan yapım, dağıtım ve gösterim birimlerinde bizzat bulundum. Bugüne kadar sekiz kısa film yaptım ve bu ilk uzun metrajım. Aynı zamanda Bursa’da bir tekstil firmasında pazarlama sorumlusu olarak görev yapmaktayım. Bursa’da yaşayan bir yönetmensiniz, Bursa’da yönetmenlik yapmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir? Bursa’da bu işi yapmanın hem avantajları hem de birtakım dezavantajları var. Bir kere ne olursa olsun her işin merkezi hiç kuşkusuz İstanbul. Bu işte de böyle maalesef. Teknik ekipman, profesyonel
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
OYUNCU SEÇİMİ NASIL OLDU? Psikologtan danışman desteği aldınız mı? Sinopsisi çıkardığımda bir psikolog arkadaşıma danıştım. O da çok beğendi ve hikayeyi birlikte geliştirdik. Aynı zamanda filmimizin uzman psikoloğu. Yapım aşamasında birkaç ensest mağduruyla bile karşılaştık hatta bir arkadaşımızın yakını tıpkı filmdeki Semra karakteri gibiydi. Arkadaşım yakınının durumunu anlatırken gözyaş-
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
SPONSORLARDAN DESTEK ALDIM Bu filmi çekmeden önce bu tarz konulara eğilen filmleri inceleme şansınız oldu mu? Sinemamızda bu konuyu ele alan tek film 2010 yapımı İlksen Başarır-Mert Fırat imzalı Atlıkarınca filmi. Bizim senaryomuz daha önce yazılmış olmasına karşın onlar benden önce çektiler filmi. Ben filmi ilk vizyona girdiği 1 Nisan 2011 günü ilk seansında ve ardışık olarak üç kez sinemada izledim. O filmin alt metni çok başarılı. Bizimki anlatım olarak biraz daha farklı. Ama Atlıkarınca ayakta alkışladığım bir filmdi. Özellikle enseste neden olan bir iki ana maddeyi çok başarılı bir şekilde anlatmışlar. Umarım benim filmim de aynı başarıya ulaşacaktır. Biz hikayeyi iki kadın üzerinden kurguladık ve neden olduğu kötü bir sonuca bağladık. Bu filmle ilgili olarak bir yerden maddi destek aldınız mı? Özel
destekler dışında fonlar ve bakanlık desteği gibi… Bu film için hiçbir bakanlık ve fondan destek almadım. Kısa filmlerimde oluşturduğum bir sponsor havuzum vardı. Kıymetli sponsorlarımıza bu kez hikayemizin önemini anlatarak biraz daha fazla destek istedik, bu anlamda uygulayıcı yapımcımızın da önemli destekleri oldu.
YA Ş A M ’ I N P O RT R E S İ
stüdyo, iyi oyuncular bunların hepsi İstanbul da. Her ne kadar bir iki saat gibi kısa bir mesafede olsak da her şekilde İstanbul’a ve oradakilerin şartlarına boyun eğmek zorundasınız. Ama şöyle güzel bir tarafı da var. Örneğin, gözlerden uzak kendi imkanlarınızla en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz ve bu anlamda çok fazla rakibiniz yok. İnsanlara derdinizi daha rahat anlatabiliyorsunuz. Örneğin bir yere sponsorluk görüşmesi için gittiğinizde biliyorsunuz ki oraya aynı istek için gelebilecek insanlar çok çok az. Geçtiğimiz yıla kadar özel tiyatrolar çok fazla olmadığı için oyuncu desteği için sadece devlet tiyatrosuna bağlıydık. Bir de devlet tiyatrosu oyuncuları da sanki kırk yıllık Yeşilçam oyuncusu gibi tavır alıyorlar. Ben sekiz kısa filmimde de Bursa Devlet Tiyatrosu’ndan çok değerli oyuncularla çalıştım. Haliyle ben de zaman zaman bu tarz davranışlara maruz kaldım. Sonbahara Doğru aslında spesifik bir konuya değiniyor. Aile içi şiddeti ve bununla yaşamak zorunda kalan bir kadının açmazları… Filmi yazarken destek aldığınız kişi ve kurumlar oldu mu? Filmimizin konusu ensest mağduru bir genç kadının hayata tutunma hikayesi. 2008 yılında okuduğum bir gazete haberi çok ilgimi çekmişti. Bunun bir senaryo olabileceğini düşündüm ve hikayemi oluşturdum. Aradan geçen 11 yılın ardından çekmek kısmet oldu ve kendi adıma güzel bir şey başardığımı düşünüyorum. Tabii ki karar izleyicinin.
İSMMMO YAŞAM l 35
YAŞAM’IN PORTRESİ 36 l İSMMMO YAŞAM
larına boğuldu, ne kadar gerçek bir meseleye el attığımızı daha ciddi biçimde anladım. Oyuncu seçimi nasıl oldu? Özellikle başrolde oynayan iki kadın oyuncunun seçiminde zorlandınız mı? Oyuncu seçiminde de zorlandığım zamanlar oldu. Bursa Devlet Tiyatrosu oyuncuları da dahil olmak üzere hikayemi çok gezdirdim ama bir türlü olumlu sonuç alamadık. Uygulayıcı yapımcımız ve benim için çok kıymetli olan Canan & Ali Ertem çiftinin sahibi olduğu Trio Menajerlik’e kayıtlı oyunculardan seçimlerimizi yaptık. Benim için filmde en önemli olan iki kadın karakter. Her ikisinin de ilk uzun metraj baş rolü olmasına ve dar vakitte çalışmamıza karşın gayet özverili bir şekilde hem karakterlerin alt metni konusunda hem de oyunculuk performanslarındaki başarılarıyla filmin ritmini yükselttiler. İkisinin olduğu sahnelerde film çok
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
başarılı bir şekilde yükseliyor ve seyir zevki artıyor. Bunun izleyenlerde de aynı algıyı bırakacağı kanısındayım.
KADININ ÇIĞLIĞI
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
ARTIK SÖZ SİNEMA SEYİRCİSİNDE Son olarak neler söylersiniz? Artık söz festival jürilerinde ve seyircide. Benim beklentim tabii ki çok izlenmek. Ama sonuçta sinemamızdaki gişe durumu da belli. Hele bir festival filmi yaptıysanız… Benim asıl amacım iki tane mağdur kadının çığlığına ses olabildiysek ne mutlu. Maddi olarak da pek bir şey beklemiyorum sadece bir sonraki projemi yapacak maddi olanağı yakalayayım yeterli benim için. Zira şu sıralar üzerinde hararetle çalışmaya başladığım yine bir kadın var. Daha doğrusu üç farklı kadının kesişen hikayesini anlatacağım yeni bir proje geliyor… Son olarak bana bu imkanı veren Bursa iş dün-
yasının çok kıymetli firmalarına, eşsiz düşüncelerinden ve sohbetinden her daim istifade ettiğim ve filmimde de beni kırmayarak küçücük bir rolde de bizleri şereflendiren değerli ağabeyim Mustafa Yılmaz’a, uygulayıcı yapımcımız sayın Ali Ertem ve değerli eşi Canan Ertem’e, her daim yardımlarını esirgemeyen ve yanımda olan arkadaşım Nur Gezek’e, yol arkadaşım Erdal Çaylak’a, değerli dostum Battal Karslıoğlu’na, canım kardeşim Berna Güler’e, tanıdığım günden beri desteğini esirgemeyen yönetmen ustam İsmail Güneş’e, nadide sinema yazarı Murat Tolga Şen’e çok teşekkür ederim… Ve her şeye karşın hala benim arkamda duran eşim Yasemin Demirci’ye ayrıca teşekkür ediyorum.
YAŞAM’IN PORTRESİ
Filmin vizyondan önce festival yolculuğu olacak sanırım. Festivallerin filme bakış açısı nasıl? Yurt içi ve yurt dışı birçok festivalde yer alıp ardından vizyona girmek istiyoruz. Ancak son yıllarda ülkemizdeki festival algısı farklı bir boyuta girmiş durumda. Her ne kadar Bursa’da yaşıyorsak da gündemi yakından takip ediyoruz. Hiç izlenmeyen filme verilen ödüller, başka senaryo gösterip bambaşka filmle ödül alanlar gibi dedikodular bize kadar geliyor. Ama benim bir lobim yok. Ekip olarak herkesin tüm yüreğini koyarak meydana getirdiği ve o seslerini çıkarmaya bile cesaret edemeyen kadınların çığlıkları, hıçkırıkları var filmimde. Bu filmi çekerken anlaşılamamak gibi bir kaygınız oldu mu? Yani şu ana kadarki yaşadıklarınızı ve duygu durumunuzu soruyorum. Bu filmin yapım yolculuğunda yer yer anlaşılamamak korkusuna kapıldığım zamanlar oldu. Kaş yaparken göz çıkarmayayım, kimseyi incitmeyeyim diye çok uğraştım. Bu anlamda psikoloğumuz Nur Gezek ve yol arkadaşım Erdal Çaylak her aşamada destekçim oldular. Sanat yönetmenimiz Berna Güler’e de çok şey borçluyum bu konuda. İlk uzun metrajın teknik acemiliğini de yönetmen dostum Battal Karslıoğlu’nun kıymetli desteğiyle atlattım. Bu anlamda projeye emek veren herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.
İSMMMO YAŞAM l 37
KARİYER
Evden çalışana uzaktan motivasyon Salgın uzun zamandır beklenen ancak ertelenen bir dönüşümü aniden gerçekleştirdi. Uzaktan çalışmayı değerlendirmekten kaçınan kuruluşlar artık bunu zorunlu hale getiren bir durumla karşı karşıya kaldı. Uzun süredir günlük hayatımızı ve alışkanlarımızı etkileyen koronavirüs salgını dolayısıyla daha az teması mümkün kılan, çalışan sağlığını ve güvenliğini sağlayan uzaktan çalışma sistemi uygulanıyor.
38 l İSMMMO YAŞAM
UMUT EFE Koronavirüs salgını yepyeni bir çalışma modelini beklenmedik ve hızlı bir şekilde hayatımıza getirdi. Bu süreçte evden çalışmaya beklenmedik, hızlı bir geçiş yaptık. Birkaç ay öncesine kadar yan yana çalışan ekipler artık ayrı çalışıyor. Bazı şirketler normalleşme takvimlerinde dönüşümlü olarak ofise dönüş sinyali verse de yeni
dönemde tamamen evden çalışma kararı alacak şirket sayısı hızla artıyor… Bu sadece çalışanlar için değil aynı zamanda liderler için de zorlu bir süreç. Ekipleri yönetmenin temel ilkeleri geçerliliğini korusa da birbirinden uzak çalışan ekip üyelerini motive etmek ayrı bir özen istiyor.
ÖNCE İŞE BAĞLILIK Burada işverene ve takım liderlerine düşen öncelikli görev,
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
bağlılığı sağlamak. Uzmanlara göre bu dönemde uzaktan çalışma, iş-özel hayat dengesinin tamamen ortadan kalkması, uzun mesai saatleri, sosyal izolasyondan kaynaklanan ruhsal sıkıntılar, anlam kaybı ve kimlik sorgulamalarını beraberinde getirdi. Sosyalleşme ve aidiyet ihtiyaçlarımızın karşılanamadığı bu dönemde uzaktan çalışmanın negatif etkileri yoğun bir biçimde hissedildi. Çalışanlarınızın ellerinden gelenin en iyisini yapabilmeleri için kendilerini şirketinize bağlı hissetmeleri gerekiyor. Bu bağlılık duygusu sadece ekip üyeleri için değil, aynı zamanda yönetici veya müdür seviyesindeki kişiler için de geçerli. Yöneticiler tüm ekibe destek olup onlara rehberlik ederse, örnek bir yol da göstermiş olur. Ekipler uzaktan çalışırken onlarla bağlantı kurmanın en iyi yolu yüz yüze iletişime öncelik vermek. Bu noktada, telefon görüşmeleri yerine video konferanslar yapabilir, ekip üyelerinize özel mesaj göndermek yerine her birinin grup sohbetlerine katılmasını teşvik edebilirsiniz.
ÖDÜLLENDİRMEYE ÇALIŞIN
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Pandemi döneminin çalışanlar üzerindeki etkisini ölçmek üzere harekete geçen araştırma şirketi LeadershipIQ’nun, uzaktan çalışan 31 bin 664 kişi üzerinde yaptığı araştırmada, çalışanların yüzde 26’sının motive ama mutsuz olduğunu belirledi. Araştırma, çalışanların mutsuz olmalarına rağmen yüzde yüz çaba göstermeye odaklandıklarını ortaya çıkardı. Şirketin 11 bin 308 çalışanla gerçekleştirdiği çalışan bağlılığı hakkındaki bir diğer araştırmada ise çalışanların işlerini sahiplenmesindeki en büyük etkenin, yöneticinin çalışan başarısını takdir etmesi olduğu ortaya çıktı… Araştırmaya katılan çalışanların, başarılarının takdir edilmesi durumunda iş yerlerine olan iyi motivasyon sunacağını da bilmelisiniz.
TEKNOLOJİYLE BAĞLANIN Birbirinden uzakta çalışan ekiplerin kolayca iş birliği yapmalarına, dosya paylaşmalarına ve sohbet etmelerine olanak tanıyan platformlara ihtiyaçları vardır. Bu platformları, iletişim kurmak ve iş birliği içinde çalışmak için nasıl kullanmaları gerektiğine ilişkin net yönergeler belirleyebilirsiniz. Çalışanlar kendi bireysel çalışma tercihlerine sahip olduklarından, nasıl
bağlılıklarının yüzde 21 oranında arttığı tespit edildi. Araştırmadan çıkan bir diğer bulgu ise yapıcı tavırlar sergileyen yöneticilerin bu sayede çalışan bağlılığına yüzde 30 oranında katkı sunması oldu. Diğer taraftan, OnePoll tarafından CitrixSystems adına gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları, dünyanın her yanında çalışanların büyük kısmının evden çalışmaya uyum sağladığını ve işin yapılma biçimi bakımından yeni normal haline geleceğine inandığını ortaya koydu. Çalışanların çoğu doğru araçlara sahip olmaları durumunda evden çalışırken ofistekiyle aynı ölçüde işleriyle meşgul olabileceklerine ve aynı ölçüde hatta daha üretken olabileceklerine inanıyor. çalıştıkları ve iş birliği yaptıkları ekipler arasında bir tartışma kaynağı olabilir. Yönergeler yöneticiler tarafından belirlenirse, bu gibi tartışmalar da olmayacaktır. Diğer taraftan ağınızda yer alan insanlara Linkedin, Facebook, Whatsapp gibi uygulamalar ya da e-posta ile ulaşırken her zaman mesajları kişiselleştirin. Karşınızdakilerle iletişiminize kişisel bir dokunuş ekleyin. Tekdüze, kalıplaşmış cümlelerden mümkün olduğunca uzak durun. Uzun ve anlaşılması zor cümleler kurmamaya özen gösterin.
KARİYER
Burada çalışanları en fazla rahatsız eden noktalardan biri ise mikro yönetim... Bu nedenle ekiplerinize, kendilerine verilen görev ve projeleri gerçekleştirmeleri için güvendiğinizi gösterin. Bu noktada liderlere düşen görev işin istenildiği gibi yapılıp yapılmadığına odaklanmak. İstenen zamanda, beklentiye uygun tamamlanan işleriniz için ekstra denetim yapmanıza gerek yok. Özerkliği teşvik edin ve ekiplerinizi aktif olarak izleyin. Ödüller, genel olarak çalışanlar için büyük motivasyon kaynağıdır. Bu nedenle işinize biraz heyecan katmak için ödül sisteminden yararlanın. Ekibin bir bütün olarak ödülü kazanması için teşvikler sunun. Bu, tüm ekip üyelerine çalışabilecekleri ortak bir hedef vereceğinden ekip ruhunu da sağlamlaştıracaktır. Elbette bireysel ödüller de sunabilirsiniz ancak takım ödüllerinin daha
ARAŞTIRMAYA GÖRE MUTSUZLAR
İSMMMO YAŞAM l 39
NİL DENİZ DEMİRCİLER
SAĞLIK
Güneşten gelen mucize: D vitamini Pandemi sürecinde sağlıklı kalabilmenin yolu sosyal mesafeyi korumaktan geçiyor. Uzmanlar bağışıklık sistemini de güçlendirmenin önemini sürekli olarak vurguluyorlar. Yaz ayları ile birlikte bağışıklık dostu D vitamini depolarınızı doldurup daha sağlıklı olabilirsiniz.
40 l İSMMMO YAŞAM
Atalarımız ‘Güneş girmeyen eve doktor girer’ sözü ile güneşin insan sağlığı üzerindeki mucizevi önemini vurgulamışlar... Günümüzde birçok insan virüs tehdidinden kurtulmak için evlerde kalmaya çalışıyor ya da kapalı ofis ortamalarında çalışıyor. Güneşli gün sayısı fazla olan bir ülkede yaşamamıza rağmen birçoğumuzun D vitamini depoları boş kalıyor. Bu da çocuklarda büyüme sorunlarından tutun da depresyona, bağışıklık sisteminin zayıflamasına kadar birçok olumsuz sonuç doğuruyor. Oysa sağlıklı kalabilmenin yolu bağışıklık sistemini güçlendirmekten geçiyor. Güneşten gelen mucize olarak da adlandırılan D vitamini bağışıklığı koruyan en önemli faktör. Yaz ayları ile birlikte güneş ışınlarından doğru saatlerde güneşe çıkarak faydalanıp D vitamini depolarınızı doldurabilirsiniz. Bağışıklığınızı güçlendirmek için D vitaminin önemini ve etkin faydalanma yollarını araştırdık.... Son yıllarda yapılan güneş kremi reklamları ile birlikte güneş neredeyse bir düşman olarak tanımlanır hale geldi. Güneşte kalmanın zararlı olduğu, koruyucu krem ve spreyler olmadan güneşe çıkılmaması gerektiği konusunda hemen her mecrada uyarılar yapılıyor. Bunların bir kısmı doğru ancak bir kısmı da tamamen bu alanda yaratılan bir sektörün ürünlerini pazarlama çabası olarak yorumlanıyor.... Oysa üzerinde hiç durulmayan bir konu var, o da yüksek koruyucu faktör içeren güneş kremlerini kullandığımız zaman vücut D vitaminini yeterince sentezleyemiyor. Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Tayfun Hancılar, güneşin çocuklar ve yetişkinler için bir düşman
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
BUNLARA DİKKAT! l D vitamini eksikliği depresyon, yaygın vücut ağrıları ve kalp hastalıklarına yol açtığı için D vitamini depolarınızı dolu tutmaya özen gösterin. l D vitamininden faydalanabilmek için güneşten koruyucu kremler yoğun olarak kullanılmamalı. l Güneşte uzun süre kalmanın risklerini bertaraf etmek için güvenli saatlerde güneşlenilmeli. l Güneşten korunmanızı gerektiren cilt hastalığınız varsa zorunlu olarak güneş kremi kullanılabilir.
olmadığını söylüyor. D vitamini eksikliğinin kanser riskini arttırdığına dikkat çeken Hancılar, yapılan araştırmaların D vitamini yüksek olanların düşük olanlara oranla kalın bağırsak kanserine yakalanma riskinin düştüğünü ortaya koyduğunu vurguluyor.
DEPRESYON NEDENİ
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
vurgu yapılıyor. Güneş kremlerinin kansere yol açtığına dair bilimsel bir kanıt yok ancak oxybenzone içeren kremler, alerjik reaksiyonlar yaratabilir. Oxybenzone, endokrin hormonunu bozan ve hücrelere zarar veren bir kimyasal. Özellikle çocuklarda çok dikkat etmek gerektiğine dikkat çekiliyor.
ZARARLI ETKİLER
Kimi güneş kremi üreticileri, derinin yaşlanmasını durdurduğu düşünüldüğü için GÜNEŞLENME SAATİ formüLlerinde A vitamini (retinil palmitat) kullaD vitamininden etkin faydalanabilmek nıyor. Ancak Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin için güneşlenme saati önemli. Yaz aylarında (FDA) yaptığı araştırmaya göre A vitamini güneş 09.00-11.00 saatleriarasında ya da 16.00’dan ışığına maruz kalınca deri bozulmalarını ve sonra beyaztenliler ilk iki gün 10 dakika, daha tümör oluşumlarını hızlandırıyor. sonraki günler 20 dakika, esmer tenliler ise Sprey şeklindeki güneş koruyucular ilk iki gün 20 dakika, daha sonraki günler havada toksik partiküller bırakıyor ve bu da 30 dakika hiç güneş koruyucu kullanmadan solunum yoluyla vücuda girerek risk yaratagüneşlenebilir. Bu süre vücudun D vitamini sen- biliyor. Aslında titanyum dioksit ve çinko oksit tezlemesi için yeterli bir süre. Bu sürelere dikkat içeren kremler, deriden vücuda karışmıyor fakat edilirse cilt kanseri riski düşük olduğu gibi D sürüldükten sonra beyaz bir tabaka bıraktıkları vitaminin kansere karşı koruyucu olacağına da için birçok kişi bunları kullanmak istemiyor.
SAĞLIK
D vitamini eksikliği depresyon, yaygın vücut ağrıları ve kalp hastalıklarına yol açıyor. Özellikle esmer tenlilerde yeterli D vitamini sentezlenmesi için daha uzun güneşte kalmak gerektiği düşünülürse, güneşlenme esnasında sürekli güneş koruyucu kullanmak D vitamini sentezini azaltarak kanser riskini arttırabiliyor. Tayfun Hancılar, güneş kremlerini doğru kullanırsak bize dost, yanlış kullanırsak düşman olacağını da söylüyor. Uzun süre güneşte kalmanın riskli olduğuna dikkat çeken Tayfun Hancılar, “Meslekleri gereği uzun yıllar güneş altında kalanlarda bazal hücreli ya da epidermoid hücreli kanser sıktır. Bu kanserler vücudun güneşi çok gören baş, boyun ve uzuvlarında sık, diğer bölgelerde
seyrektir. Özellikle çocuklarda beş kereden fazla ciddi güneş yanığı oluşması, malignmelanom riskini arttırmaktadır. Güneşlenmeye bağlı ciddi cilt yanıkları olması erişkinde de malignmelanom riskini arttırmaktadır” diye konuşuyor. Hancılar, normal güneşlenmenin melanom riski üzerine etkisi görülmediğine de dikkat çekerek, uygun güneşlenme tarzında kanser riski olmadığını hatta D vitamini sentezlenmesi nedeni ile kansere karşı bir tür önlem olduğunu da vurguluyor.
İSMMMO YAŞAM l 41
EĞİTİM
Sanal yaz okulu! Koronavirüs salgını alınan önlemlerle yavaşladı ancak virüste yeni bir atak beklentisi de var. ‘Bu süreçte yaz tatilinde çocuklarımızı yaz okullarına göndermeli mi’ sorusu tüm velilerin akıllarını kurcalıyor. Çocukları yaz okuluna göndermek riskli mi? Gönderilmemesi halinde yaz ayları nasıl verimli geçirilebilir? Yaz okulları online’e taşınır mı? Ebeveynlere çocukların yazı verimli geçirmeleri için öneriler....
42 l İSMMMO YAŞAM
NİL DENİZ DEMİRCİLER Derya ve kardeşi Eskut, pandemi sürecinde derslerini online platformdan canlı olarak takip etti. 19 Haziran’da okulların kapanması ile birlikte bir sonraki eğitim dönemine kadar yaz tatiline girdiler. Karantina süreci öncesinde ünlü bir spor kulübünün voleybol kursuna giden kardeşler kontrollü serbestleşme döneminde kurslarının açılmasına rağmen voleybola gitmeyi bıraktı. Oysa kursun yetkilileri yaz döneminde hafta içi dört gün sabahtan akşama yaz okulu programı uygulamayı planlarken pandemi ile birlikte bu planlamayı hafta içi iki gün ikişer
saat olarak sınırlamıştı. Üstelik dersler eskisi gibi kapalı alanda değil açık havada yapılacaktı.... Pek çoğumuzun çocuğu için benzer durumlar geçerli... Okulların kapanması ile birlikte çocuklarımız yaklaşık iki buçuk aylık bir yaz tatiline kavuştu. Bu süre oldukça uzun ve boş geçirilmemesi gerekir. Üstelik yorucu ve sıkıcı geçen karantina sürecinin sonunda dinlenmeyi de hak ettiler. Yaz tatili boyunca okul ödevlerinden uzak olmaları onların bedensel aktivitelerden de vazgeçmeleri anlamına gelmiyor... Koronavirüs sürecinde sağlık ve hijyen daha da ön plana çıkmış durumda. Eğitim ve sağlık uzmanları içinde bulun-
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
duğumuz dönemde ebeveynlerin çocuklarını yaz okuluna gönderme konusunda kararsız kaldıklarına dikkat çekiyorlar. Özellikle gelişim çağındaki çocukların ihtiyaç duydukları bedensel aktiviteler yaz spor okullarında sistemli olarak desteklendiğini belirten PDR Uzmanı Bülent Gökmen, ancak içinde bulunduğumuz hassas dönemde aileleri endişe duymaları halinde çocuklarını yaz okullarına göndermemeleri konusunda uyarıyor. Gökmen, yaz spor okullarında fiziksel aktivitelerin yanı sıra ruhsal gelişimleri için uygun ortamlar oluşturulup yaşıtlarıyla eğlenceli vakit geçirme fırsatı yakalanabildiğini söylüyor.
EĞİTİM DİJİTALLEŞİYOR Koronavirüs tehlikesinin sürdüğü bu dönemdeailelerin şehir dışındaki bir yaz kampına çocuğunu göndermek istemeyeceğine dikkat çeken Gökmen, “Ancak yakınınızdaki bir yaz spor okuluna sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyum şartlarına dikkat ederek göndermeniz mümkün. Ancak sürekli endişe hali yaşanıyorsa ebeveynlerin çocuklarını göndermemeyi tercih etmelerini öneriyoruz” diye konuşuyor. Virüs salgını ile birlikte eğitimde dijitalleşme çalışmaları birden ivme kazandı. Ortaya çıkan bu dijitalleşme sürecinin önümüzdeki dönemde de gelişerek devam edeceği tahmin ediliyor. Önümüzdeki yıllarda okulların online ortama taşınıp eğitimin daha da dijitalleşmesi de beklentiler arasında yerini alıyor.
OKUL DÖNEMİ BİTİYOR MU?
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), eylül ayında ilkokula başlayacak çocuklar için yaz okulları ve yaz kulüpleri açacak. Bu kapsamda eylül ayında ilkokula başlayacak ancak ana sınıfına devam etmemiş çocukların ilkokula hazırlanmaları amacıyla yaz okulları açılabilecek. Bunun yanında okul öncesi eğitime devam etmiş çocuklar için de yaz kulüpleri düzenlenecek. EBA TV üzerinden ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri için yazokulu yayınları da 30 Haziran’da başladı.
UZAKTAN ATÖLYELER VAR
Pandemi nedeniyle çocuklarını yaz okuluna göndermek istemeyenler için de uzaktan atölyeler düzenleniyor. Bu atölyeleri düzenleyen kurumlardan biri de Maker Çocuk. Maker Çocuk’un uzaktan atölyeleri ile 5-14 yaşları arasında çocuklar için farklı gruplar halinde eğitimler düzenliyor. Maker Çocuk Eğitmeni Başak Oral, atölyelerin Robotik Kodlama çatısı altında, Kodlama, Elektronik ve 3D tasarım temel atölye başlıklarıyla 5-7, 8-10, 11-14 yaş aralıklarınülkede eğitim kurumlarının kapılarını kapattığı, da üç gruba ayrıldığını söylüyor. dünyada 2 milyar öğrencinin, Türkiye’de ise Uzaktan atölyelerin tamamı 20-21 25 milyon öğrenci salgının yarattığı karantina Haziran hafta sonu başlarken her konu başlığı 6 sürecinden etkilendi. Artık eğitim sistemi de seanstan oluşuyor. Her konu için yaş grubuna dahil olmak üzere dünyada hiçbir şey eskisi gibi göre saat dilimlerinden uygun olanı seçmek olmayacak. mümkün.Yaş gruplarına göre konu başlıkları Bundan sonra uzaktan eğitimin hayatın ise; 8-10 Yaş Kodlama, 8-10 Yaş Tasarım, 8-10 bir parçası olacağını belirten eğitim uzmanı Yaş Elektronik, 11-14 Yaş Kodlama, 11-14 Yaş Dr. Deniz Emercen, “Bundan sonra her zaman Tasarım, 11-14 Yaş Elektronik, 5-7 Yaş Özel okula gitmeyi gerektiren değil, bazen okulun ve Atölye olarak sıralanıyor. başka mekanların okulun yerine geçebileceği Uzaktan atölye programı, yaparak öğsistemler kurmanın arifesindeyiz” değerlendirrenmeye dayalı temel maker atölyelerinin onlimesini yapıyor. ne atölye hali. Eğitim uzmanları, dünyada kabul Salgın sürecinin hem Türkiye hem de edilen öğrenme piramidine bakıldığında yüzde dünya çapında beklenmedik etkileri olduğunu 75 oranında kalıcı öğrenmenin ancak yaparak söyleyen Emercen, tüm dünyayı etkisi altına öğrenme ile mümkün olduğunu da vurguluyor.
EĞİTİM
Eğitim sisteminin geleceğine bakıldığında dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Özlem Arzu Azer, dünyanın bundan sonra daha farklı, teknoloji odaklı bir hal alacağını belirterek, “Z kuşağı teknolojinin içine doğdu. Çok yaratıcı, yeniliğe çok açıklar ancak sanat, edebiyat gibi yönlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Bu eksikliği tamamlamak gerekiyor” diyor. Salgından etkilenen 200’e yakın
BAKANLIKTAN YAZ OKULU
alan Covid-19’un hayatımızı çok ciddi bir şekilde değiştirdiğini vurguluyor. Süreçten en çok etkilenen sektörlerin başında çok geniş bir kitleyi ilgilendirdiği için eğitim sektörünün geldiğini belirten Emercen, Z kuşağı öğrencilerinin sürece tam uyum sağladığını aktarıyor.
İSMMMO YAŞAM l 43
DOSTLARIMIZ
Dostlarımızla yeni normal Covid-19 sürecinde hem bizler hem de dostlarımız yeni normale geçiş yaptık… Yeni normalde sıkı tedbirler dostlarımız için de devam ederken, oyun, mama düzeni, aşı takvimi ile ilgili yapılacak birkaç değişiklikle bu süreç biraz daha rahat atlatılabilir…
44 l İSMMMO YAŞAM
UMUT EFE Yaz dönemi ve biten karantina süreci ile birlikte evcil dostlarımız için de yeni normal başlıyor. Sağlık Bakanlığı, Covid-19 tanısı konanların evde beslenen hayvanları öpmekten kaçınması, yiyecek ve içeceklerini onlarla paylaşmaması gerektiğini açıkladı. İkinci dalga riskine karşı dostlarımız da birtakım tedbirlerle yeni normale alışacak. Köpeklerin bir tasma kullanılarak gezdirilmesi, diğer insanlardan ve hayvanlardan en az 2 metre uzakta tutulması gerektiği vurgulanırken, sokak hayvanlarının yanı sıra artık çoğu zaman tüm günü evde geçiren evcil hayvanların ve sahiplerinin de hayatında önemli değişiklikler oldu. Hayatımızı baştan sona etkileyen ve yeni normal kavramını yaratan Covid-19 ile birlikte, evcil hayvanlar da sahipleriyle birlikte eve kapanmak zorunda kaldı. Sık sık dışarı çıkmakta
zorlananlar ya da kendini güvende hissetmeyenler için evde de farklı birkaç uygulama ile iyi zaman geçirmek mümkün…
EVDE OYUN ALANI Uzmanlara göre bu dönemde, sokağa çıkma süreleri de kısıtlı olan dostlarımız için mamaları daha az kalori içeren ürünlerle kademeli olarak değiştirilmeli veya günlük verilen miktar azaltılmalı. Özellikle ödül mamalarının daha da azaltılması gerektiğine dikkat çekilirken, top atmaca gibi oyunlarla evcil hayvanların daha çok kalori yakmalarının sağlanabileceği belirtiliyor. Bunun dışında bugünlerde onlarla oyun oynamak sahiplerine de psikolojik olarak iyi gelecektir. Köpeklere ev içinde belli bir rotasyonda tasma ile yürüyüşler yaptırılabilir. Yürüme bandı olanlar ise eğer alışkınsa köpeklerine bant üzerinde de yürüyüş yaptırabilirler.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Aşı zamanı gelen evcil hayvanlar için de her zaman gidilen veteriner kliniğinden randevu alınması ve klinikte başkalarının bulunmamasına özen gösterilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor... Böylece evcil dostlarımız, başka insan ve hayvanların temasından kaçınırken, eve dönüldüğünde ise hayvanların ayaklarının sabunlu ılık su ile yıkanması büyük önem taşıyor…
SEYAHAT EDEBİLİRSİNİZ
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
BUNLARI YAPMAYI UNUTMAYIN Sağlık Bakanlığı, Covid-19 kapsamında evcil hayvanlarla ilgili alınacak tedbirleri güncelleyerek sitesinde yayınladı. İkinci dalga ve yeni normalde tavsiye edilen tedbirler ise şunlar: l Halka açık park ve yerlerden kaçınılmalı l Köpeklerin bir tasma kullanılarak gezdirilmesi, diğer insanlardan ve hayvanlardan en az 2 metre uzakta tutulması gerekiyor l Çok sayıda insanın ve köpeğin toplandığı halka açık park ve yerlerden kaçınılmalı. l Evcil hayvan ile temas sonrası eller yıkanmalı veya dezenfekte edilmeli. l Evcil hayvanın hastalanması halinde veya evcil hayvanın sağlığı hakkında endişe edilmesi durumunda veteriner hekimle konuşulmalı. l Covid-19 olan bir kişiyle temas ettikten sonra, Covid-19’a neden olan virüsle enfekte olduğu bildirilen az sayıda hayvan vardır. Ancak, Covid-19 hastalığınız varsa, evde beslenen hayvanları öpmekten kaçınılmalı, yiyecek ve içecekler onlarla paylaşılmamalı, mümkün olduğunca evcil hayvan ile
temasta bulunulmamalı. l Covid-19 hastalığınız varsa, tedavi süresince mümkünse evcil hayvanlar için başka bir evde bakım sağlanmalı. l Covid-19 hastalığınız varsa ve evcil hayvanınıza bakmanız veya hayvanların etrafında olmanız gerekiyorsa, maske kullanılmalı ve onlarla etkileşime girmeden önce ve sonra eller yıkanmalı veya dezenfekte edilmeli. l Evcil hayvanınızda hastalık bulguları varsa, veteriner hekimin uygun görmesi halinde, evcil hayvanınızın testleri Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Veteriner Kontrol Enstitülerinde yapılmalı. l Covid-19 pozitif saptanan kedi veya köpeklerin 14 gün izolasyonunu sağlanmalı.
DOSTLARIMIZ
Koronavirüs salgınına karşı alınan önlemlerin bir parçası olarak, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından tüm ülkelerden ticari amaçla taşınan hayvanların Türkiye’ye girişine kısıtlama getirildi. Sadece ev içinde bakılan, sağlık kartı olan ve ticari amaçlı taşınmayan köpek, kedi, kuş ve süs balıkları gibi evcil hayvanlar sahipleri ile beraber seyahat edebiliyor. Yurt dışından dönüşte hayvan sahibi ile birlikte hayvanın 14 gün izolasyonunun sağlanması gerekiyor. Bunun dışında kabinde taşınacak evcil dostlarımız için birkaç gün öncesinden havayolu şirketine başvuru yapmak gerekiyor. Tüm hava yolu şirketlerinin internet sitelerinde seyahat detaylarına dair bilgiler de yayınlanmış durumda… Evcil hayvanınızla seyahatinizi planlamanın en iyi yolu hakkında veterinerinizden tavsiye isteyin. Uçması için, sağlık açısından veya yaş açısından iyi durumda olduğundan emin olmak adına evcil hayvanınıza ilk önce bir check-up yapılmalı. Evcil hayvanınıza sakinleştirici vermenin mümkün olup olmadığını sorun. Evcil hayvanınızı kafesine ilk defa seyahat gününde koyamazsınız. Buna yavaş yavaş alışabilmeli ve ona yardım etmek için ödüller ve oyuncaklar kullanmalısınız. Bu şekilde kafesi sorun olmaktan çıkacak ve seyahat günü hakkında endişelenecek bir şeyiniz daha eksilmiş olacak.
İSMMMO YAŞAM l 45
LEZZET
Hepimiz mayalandık! Yıllar sonra koronavirüsle birlikte karantina sürecinin en büyük akımı neydi diye düşündüğümüzde kuşkusuz akla gelecek ilk şey maya ve hamur işleri olacak… Bu süreçte her ev adeta küçük bir fırına dönerken, binlerce yıllık mayalama ve pişirme yöntemleri de yeniden hayat buldu…
46 l İSMMMO YAŞAM
UMUT EFE Sabahları tüm evi saran bir ekmek kokusu, akşam üzeri 5 çayının olmazsa olmazı poğaçalar açmalar, evde pide denemeleri… Salgınla birlikte özellikle karantina döneminin ilk zamanlarında en büyük furya hamur işleri oldu. Evleri adeta küçük bir fırına çeviren bu dönemde, insan psikolojisine en iyi gelen şeyin üretmek olduğu da anlaşıldı. Marketlerde mayalar yok sattı, un reyonları boşaldı. Çavdarı ve tahıllısı, siyez ve karakılçık unu ile yapılanı ve ekşi mayalısıyla ekmekler ve hamur işleri
tekrar hayatımıza girmeye başladı. Bir kabın içinde buluşturulan un, su, tuz ve mayanın birleşmesi, onun bekledikçe büyümesi tam bir mucize gibi geliyor kulağa. Bu sürecin en önemli oyuncusu ise mayalar. Kendileri minik, yaptıkları işler ise mucizevi olan mayalar, farklı çeşitlere sahip.
MAYANIN 4 HALİ Öncelikle bir püf noktası… Hamurun içinde mutlaka minik dahi olsa şeker kullanmamızın da aslında anlamlı bir önemi var. Maya, hamurun içinde bulunan şekerle yani glikozla
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
tepkimeye giriyor ve karbondioksit açığa çıkarıyor. Ortaya çıkardığı bir karbondioksit gazı hamurun içine yayılmaya başlıyor ve bu sayede hamur kabarmaya başlıyor. Uygun sıcaklıklar burada devreye girdiğinde hamurun dilenen kıvamda kabarmasına da yardımcı oluyor. Yani mayalar hamuru açığa çıkardıkları gaz sayesinde kabartıyor. Onların varlığı sayesinde hamurlarımız pofuduk ve mis kokulu oluyor. Bu mayalar durgun hale getirilebiliyor, farklı çeşitlerle karşımıza çıkıyor. Bu çeşitleri kuru, yaş, instant ve ekşi maya olarak ayırmamız mümkün.
KURU ÇEŞİTLERİ DE VAR Bu dönemde en çok kullandığımız ürünlerden biri kuru mayalar oldu. Kuru maya, mayanın çeşitli yöntemlerle kurutularak ince granüller haline getirildiği ve toz bir biçimde kullanılarak hamuru kabarttığı hali. Marketlerde kapalı paketlerin içerisinde satılan kuru mayalar, granül anlamında diğer mayalara nazaran daha büyük… Kullanılmadan önce mutlaka suda çözdürülmesi ve bir süre bekletilmesi gerekiyor. Bu şekilde aktif hale geliyor ve hamuru kabartabilecek kıvama ulaşıyor. Bu eritme sürecinde mayanın yapısını bozmamaya özen göstermek oldukça önemli. Su ya da süt, eritme işleminde kullanacağınız sıvının ne çok sıcak ne de çok soğuk olmaması gerekiyor. Kullanacağınız sıvının mutlaka ılık olmasına özen gösterin. Kuru maya serin ve kuru bir ortamda saklandığı müddetçe uzun süre kabartma özelliğini koruyabilen bir yapıya sahip. Bunların yanında kuru mayanın özellikle ekmek hamurlarında daha farklı bir lezzet ve koku verdiğine inanılıyor. Diğer mayalarla arasında pek bir farklılık olmadığını düşünen de mevcut.
Hamur işlerinin bir başka vazgeçilmezi ise instant mayalar… Kuru mayanın aksine instant mayalar çok ince granül yapılarına sahiptir. Yüksek teknoloji ürünü olan bu
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
ÇÖREKLER İÇİN YAŞ MAYA
BU PÜF NOKTALARINI UYGULAYIN l Mayalama yapmak için kullanacağınız unun bayat olmamasına dikkat edin. l Unu kullanmadan önce mutlaka eleyin. l Hamurunuz pürüzsüz bir kıvam alana kadar yoğurma yapın. l Hamuru yoğurduktan sonra üst kısımlarının kurumaması için hafif ıslak bir bezle veya streç film ile hamurun üstünü kapatın. l İlk mayalama işleminin ardından hamura şekil verip, üstünü kapatın ve dinlendirin. l Pişirme yapmak için fırını önceden ısıtmaya özen gösterin. mayalar 12 aya kadar kabartma özelliğini koruyabiliyor. Onu kuru mayadan ayıran en önemli özelliği ise hamurun içerisine hiçbir eritme işlemi olmaksızın doğrudan ilave edilerek kullanılabiliyor olması. Hamurla tüm malzemelerin buluştuğu anda instant mayayı ilave edebilir, pofuduk sonuçlar elde edebilirsiniz. Ancak burada ufak bir hatırlatma var. Instant mayalı hamurlarda içerisine doğrudan sıcak su ya da soğuk su ilave etmemeye özen gösterin. Aksi takdirde mayanın yapısını bozabilir. Serin
Yaş maya, mayanın yüzde 70 oranında su oranına sahip küpler haline dönüştürülmüş, elastik bir yapıya ve koyu bir renge sahip hali. Yaş mayalar, taze maya olarak da adlandırıyor. Dayanma süreleri kuru ve instant mayaya nazaran çok kısa. Özellikle açıldıktan sonra uygun koşullarda saklanmaları elzem. Aksi takdirde yapısında bozulmalar yaşanmaya başlıyor, renk ve koku değişimleri görülmeye başlanıyor. Una doğrudan ya da eritilerek de ilave edilebiliyor. 2-6 derecede kendini muhafaza edebilen bu mayaların, özellikle çörek hamurlarını farklı bir tat ve kıvam verdiği düşünülüyor.
YAŞAYAN BİR CANLI: EKŞİ MAYA İnsanlığın en kadim buluşlarından biri ekşi maya… Ekşi mayanın son yılların popüler malzemelerinden biri olduğu kesin. Ekşi maya ile yapılan ekmekler ve hamur işleri hem lezzetli hem de sağlıklıdır. Bununla birlikte ekşi mayalı ürünler besleyicilik özelliğiyle de öne çıkıyor. Uzun saatler boyunca tok tutan ekşi mayalı gıdalar, artık ülkemizde de fazlasıyla tercih ediliyor…Diğer mayalardan farklı olarak ekşi mayalar, ev ortamında oluşabilen ve canlılığını koruyabilen bir maya. İçerisindeki malzemeler oksijensiz solunum yapabiliyor ve fermente oluyor. Bu nedenle canlı olarak adlandırılıyorlar. Büyüyebilen, çoğalabilen, yaşayan bir canlı kısacası ekşi maya. Bu nedenle büyük bir özen ve bakım da istiyor. Tüm bu yönlerde özellikle doğal yollarla elde ediliyor olmasından ötürü diğer mayalardan ayrılıyor. Ekşi maya uyandırılma evresinde ve yapılma evresinde oda sıcaklığında bulunması gereken bir maya. Uyuma evresinde ise soğuk ve kuru bir ortamda dinlendirilmesi gerekiyor. Suyla açılarak hamura ilave edilmesi gereken bir maya türü. Özellikle kalın kabuklu, mis kokulu ekmeklerin yapımında kullanılıyor.
LEZZET
12 AYLIK ÖMÜR
ve kuru bir ortamda ağzı kapalı bir biçimde muhafaza etmelisiniz.
İSMMMO YAŞAM l 47
Yaz sıcaklarının bastırdığı şu günlerde balkon ve bahçelerde daha fazla zaman geçirmeye başladık. Daha keyifli balkon, teras ve bahçeler için dekorasyon önerileri hazırladık....
Balkon ve bahçelerinize keyif katma zamanı seçilmesine geldi. Balkonun açıklık durumuna göre mobilya seçmelisiniz. Örneğin, balkon tamamen açıksa dayanıklı malzemeler olan Yaz aylarının kendini hissettirdiği şu metal ve metal özellikli malzemelerden, plastik günlerde balkon, teras ve bahçe gibi alanlarda rattandan yapılan mobilyalar, balkonun üzeri serinliğin tadını çıkarıyoruz. Kış boyunca atıl kapalı ise ahşap ve bambu özellikli mobilyalar olan balkonlar yaz aylarında yenilenerek tercih edilebilir. Bu mobilyalar estetik açıdan dekore ediliyor. Balkon ve teras dekorasyonladaha göz kamaştırıcı bir ortam oluşturmanızı rında size alternatif olacak ve bahçe keyfi de sağlayacaktır. yapabileceğiniz bahçe balkonu dekorasyonu Balkon bahçesi dekore ederken yeşil son zamanların yeni trendi haline geldi. Bahçe MOBİLYA SEÇİMİ Seçeceğiniz balkon mobilyaları ile balkon ve şık bir bahçeye sahip olmak adına kendi balkonu modeli; balkon ve teras düzenlemesi dekorasyonunuzun uyumlu olması, kullanım tarzınız doğrultusunda profesyonel destek içinde canlı bitkilere yer verilen, balkon ve estetik açısından çok önemlidir. Balkon alabilirsiniz. dekorasyonunu daha doğal hale getiren bir düzenlemesine başlamadan önce balkon içinde Mobilyalar belirlendikten sonra balkonda model olarak tanımlanıyor. Balkonu ve terası kalan alanlar bahçe şeklinde dekore edilmeli. bahçeye çevirmek için hem balkon dekorasyonu yer alacak mobilyalar belirlenmelidir. Balkon bahçesi dışında kalan alanları önceden planladı- Aksi halde balkon içinde yeterli oranda oturum hem de küçük bir alanda bahçe dekorasyonu ğınız için sıra balkon veya bahçe mobilyalarının alanı kalmayacaktır. yapmalısınız.
EVİM EVİM
NİL DENİZ DEMİRCİLER
48 l İSMMMO YAŞAM
İki farklı düzenlemeyi sentezleyip balkonu bir bahçe haline getirmek için oturum alanının geniş ve hareket alanının yeterli ölçülere sahip olmasına özen gösterin. Yeşil saksı bitkileri için ideal bir alan oluşturmalı, bitki ve oturum alan sınırını iyi çizmeli, aydınlatma yaparken şık ve estetik bir tasarım olmasını sağlamalısınız.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Balkonu bahçeye çevirmek için mevsimlik bitkiler tercih edebileceğiniz gibi dört mevsim yaşayan bitkileri tercih edip balkonunuzun dört mevsim yeşil bir bahçe olmasını sağlayabilirsiniz. Balkon düzenlemesi yaparken bahçeye dönüştürülecek alanın ısı ve su yalıtımını iyi bir şekilde yapmalısınız. Sonra bu alanların çevresini ve sınırlarını belirleyin. Sınırlarını belirlediğiniz alana ister yeşil çim serip saksı bitkileri yerleştirerek balkonu bahçeye çevirin, isterseniz bu alanlara toprak dökerek gerçek bir mini bahçe ortaya çıkarın. Bahçe işlemlerinin ardından balkon dekorasyonuna geçmelisiniz.
DİKEY KULLANIM
PALET MOBİLYA Bahçe ve balkon dekorasyonu yaparken küçük bütçelere sahip olanlar için de
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
RENKLİ YASTIKLAR Balkon ve bahçe dekorasyonuna şıklık kazandırmanın en pratik yolu minder ve kırlent kullanımından geçiyor. Evdeki artık kumaşlardan kırk yama yöntemiyle ya da dilediğiniz desende kumaşlar edinerek kırlent ve minderler yapabilirsiniz. Bununla birlikte marin temalısından çiçek desenlisine kadar piyasada çeşit çeşit yastık modelleri de bulunuyor. Bunlardan zevkinize uygun bir konsept oluşturup balkon ya da bahçelerinizde oluşturduğunuz keyif köşelerinizi renklendirebilirsiniz. Bahçe, balkon ya da terasınızda güneşten korunmak için de tedbirler almalısınız. Bunun için saz örtü ile kaplanmış demir, ahşap ya da ferforje pergolayı kendiniz de yapabilirsiniz. Uygun ölçülerde kestirip monte ettireceğiniz bir iskeleti saz örtüler ile kaplayıp ortamda tropikal bir hava oluşturabilirsiniz.
NELERE DİKKAT EDİLMELİ? l Balkon, bahçe ve terasınızı dekore ederken önceden planlama yapın. l Oturma ve bitki bölümlerini ayırın. l Küçük alanlarda yerden tasarruf için küçük mobilyalar seçin. l Mümkün olduğunca doğal malzeme kullanmaya özen gösterin. l Güneşten korunmak için tedbirler alın.
EVİM EVİM
Günümüzde birçok evin balkonu ya da bahçesi yeterince büyük bir alana sahip olmayabiliyor. Böyle durumlarda balkon ve küçük bahçelerde yatay olarak yeterli alan yoksa alanı değerlendirip dikey bahçeler oluşturabilirsiniz. Son yıllarda moda haline gelen dikey bahçe uygulamalarıyla balkon ve bahçelerinizde zarif ve keyifli ortamlar ortaya çıkarabilirsiniz. Balkon duvarları için özel olarak tasarlanmış ve balkonları, balkon bahçeleri haline getiren saksılarla ya da kendin yap fikirleriyle balkonlarınızı balkon bahçelerine dönüştürebilirsiniz. Bahçe veya balkon duvarını sağlam iplerle birbirine bağlanmış saksı ya da saksı olarak kullanılabilecek malzemelerle kaplayarak kendinize pratik bir dikey bahçe yapabilirsiniz. Plastik şişeleri değerlendirip içlerine bitkiler dikmek de mümkün. Geniş bahçeleri dekore ederken yeşil ve doğa ile iç içe bir dekorasyon yapabilirsiniz. Bahçe mobilyalarını yerleştireceğiniz alanın altına çakıl serebilir ya da ahşap paletlerle ayrı bir ortam yaratabilirsiniz.
kendin yap fikirlerini uygulamak mümkün. Dış mekan ahşap döşeme paletleri hem pratik uygulama yöntemleri ile hem de uygun fiyatları ile son yıllarda çok popüler oldu. Bu malzemeyi yalnızca zemin döşemesinde değil, bahçe mobilyaları yapımında da kullanabilirsiniz. Mobilya yapımı için el becerinize ve ekipman desteğinize güveniyorsanız hiç durmayın, balkonunuz bu mobilyalar ile çok daha kullanışlı ve şık bir hal alacak. Pahalı bahçe mobilyaları almak yerine yük paletleri ile kendi balkon ve bahçe mobilyalarınızı oluşturabilirsiniz. Şık görünüm sağlayan palet mobilyaları yapmak için üç adet büyük yük paletine ihtiyacınız olacak. İlk paletin altına dört adet tekerlek monte edip alt kasa olarak kullanacaksınız. Üzerine ekleyeceğiniz diğer iki paletin gövdelerini kesip çıkarın, yalnızca sırt ve kolluk kısımlarını kullanın. Sonra dilediğiniz renge boyayabilir ya da cila yapıp birkaç minderle dekore edebilirsiniz.
İSMMMO YAŞAM l 49
GEZİ-DÜNYA
Seyahatler eskisi gibi olmayacak Koronavirüsten sonra seyahatler de normalleşmeye başlıyor. Ülkemizde iç hat ve dış hat uçuşları başladı. Ancak havalimanları, uçaklar ve seyahatler eskisi gibi olmayacak. Yeni dönemde pek çok kural bizi bekliyor. Havalimanında, uçakta, otelde, plajda uyulması gereken kurallar var. Pandeminin ardından tatilciler ve seyahat severler bir dönem boyunca gidecekleri destinasyonlar ve seyahat tercihleri hakkında daha fazla düşünüp, daha titiz davranacaklar.
50 l İSMMMO YAŞAM
AYŞEGÜL EMİR Korona salgınının en çok etkilediği alanlardan biri seyahatler oldu. Virüsün yayılmasını önlemek için ülkelerin havalimanlarını kapatmaları sonrasında seyahatler tamamen bitti. Pek çok ülke Türkiye’deki gibi şehirlerarası seyahate de yasak getirdi. Ancak yeni normalleşme süreciyle beraber uçuşlar ve seyahatler başlıyor. Ülkemizde salgın nedeniyle yurt içi ve yurt dışı uçuşlar belirli bir süreliğine askıya alınmıştı. İç hat uçuşları 4 Haziran, dış hat uçuşları da 10 Haziran itibariyle açıldı. Ancak havalimanları, uçaklar ve seyahatler eskisi gibi olmayacak. Yeni dönemde pek çok kural bizi bekliyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de havayollarının hepsi güvenli ve sağlıklı seyahat için yeni standartlar sunuyor. Yeni kriterler belirlendi. Pandeminin
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
ardından tatilciler ve seyahat severler bir dönem boyunca gidecekleri destinasyonlar ve seyahat tercihleri hakkında daha fazla düşünüp, daha titiz davranacaklar.
HES KODU ZORUNLU OLDU
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
OTELLERDE BUNLARA DİKKAT Otellerde de yeni bir dönem başladı. Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda Sağlık Bakanlığı tarafından normalleşme süreci kapsamında oteller için önlemler açıklandı. Otellerde uygulanacak temizlik kuralları şöyle: l Misafirlere verilmek üzere maske ve eldiven gibi kişisel koruyucu ekipman bulundurulacak. Misafirlerden son 14 gün içerisinde bulunduğu yerlerde varsa kronik rahatsızlıklarına ve korona virüs geçirip geçirmediklerine ilişkin bilgilendirme istenecek. l Misafirlere tesise girişte termal kamera veya temassız ateş ölçümü uygulamaları yapılacak, dezenfeksiyon halıları ve el dezenfeksiyon imkanı sağlanacak. l Otellerde sosyal mesafe planı hazırlanacak. Ortak kullanım alanlarında alkol bazlı el antiseptiği veya dezenfektanı bulunacak. l Genel temizlik su ve deterjanla yapılacak. Özellikle ellerle sık dokunulan yüzeyler, kapı kolları, bataryalar, tırabzanlar, sık dokunulan düğmeler, telefon ahizesi, televizyon ve klima kumandası, ortak kullanım alanlarındaki tuvalet ve lavabo temizliğine özen gösterilmeli. l Bardak ve tabak gibi ortak kullanılan eşyalar her kullanım sonrasında su ve deterjanla yıkanmalı ve kullanımına kadar temiz bir ortamda saklanmalı. l Kullanılan nevresim, çarşaf, havlu gibi tekstil ürünleri katlanarak bohçalanmalı. Bu işlem
toz ve partikül oluşumuna izin vermeyecek şekilde yapılmalı. Çarşaf ve havlu gibi tekstil ürünleri 60-90 derecede deterjan ile çamaşır makinesinde yıkanmalı. l Havuzların klor düzeylerinin mevzuatta belirlenen düzeyde olmasına dikkat edilmeli. l Sauna, masaj salonları, spor salonları ve çocuk kulüpleri mümkün olduğu kadar kullanılmamalı. Kullanımı durumunda rezervasyonla sınırlı kayıt alınmalı. Sauna, hamam, buhar banyosu gibi alanların kullanım süresi en çok 30 dakika ile sınırlandırılarak sonrasında en az 15 dakika alanın temizlenmesi için düzenleme yapılacak. l Oyun parkları ve çocuk kulüplerinde pelüş hayvan ve top havuzu gibi temizlenmesi zor oyuncaklar bulundurulmamalı. l Odalarda bulunan klimaların üretici talimatları doğrultusunda düzenli bakım ve onarımlarının yapılması sağlanmalı. l Sabun, şampuan, duş jeli gibi ürünler tek kullanımlık olarak misafire sunulacak. l Her şey dahil sistemi kalkmıyor ama uygulama değişiyor. Artık müşteriler masalara konan yiyecekleri kendileri almayacak. Korunaklı bir şeffaf perdenin arkasındaki görevliye gösterdikleri yiyecekler yine görevliler tarafından tabağa konulacak. l Havuz ve plaj çevresindeki tuvaletler, duş ve soyunma kabinleri sık sık temizlenecek ve dezenfekte edilecek.
GEZİ-DÜNYA
Hayatımızda ilk kez bir kod alarak seyahat edebileceğiz. Bilet alırken Sağlık Bakanlığı’nın Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasından HES kodunu almak gerekiyor. HES koduna göre riskli olduğu belirlenen yolcular uçuşa alınmıyor. Uçak, otobüs ve tren yolculuğu yapacak olanların bu kodu alması gerekiyor. Bilet alım ve uçuşa kayıt sırasında HES kodunu paylaşmanız gerekiyor. Bu uygulamayla Covid-19 hastalığına maruz kalmış ya da hastalarla temas etmiş kişilerin toplu ulaşım gerçekleştiren uçuşlara katılmasının engellenmesi amaçlanıyor. HES kodunu mobil uygulamadan ya da kimlik numaranız ve kimlik seri numarasının son dört hanesini ve paylaşım süresini yazarak 2023’e SMS atarak almanız mümkün. Pasaport bilgileriyle de bu kod alınabiliyor. 18 yaş altının da bu kodu alması gerekiyor. 0-2 yaş aralığı için HES kodu zorunluluğu yok. HES kodunun süresi seyahatinizin süresi kadar olmalı. Gidiş dönüş bilet alıyorsanız kod dönüş tarihinizi de kapsamalı. Covid-19’u pozitif çıkan, karantina sürecinde olanlara HES kodu verilmiyor. HES kodu, Covid-19 salgınına yol açan virüsün yayılmasını önlemek için uygulanan tedbirlerden biri. Seyahatiniz öncesinde havalimanında ateş ölçümü ve hastalık için diğer semptomların gözlenmesi durumunda veya seyahat için gerekli maske kullanımı ve benzeri kurallara uyum sağlamanız durumunda seyahatinize izin verilmeyebilir. Seyahatin başlangıç noktası yurtdışı olan uçuşlarda HES kodu zorunluluğu bulunmuyor.
İSMMMO YAŞAM l 51
GEZİ-DÜNYA
Sağlıklı ve güvenli seyahat için pek çok önlem de alınmış durumda. Havalimanlarında temas oranını en aza indirecek teknolojiler ön plana çıkarılıyor. Havalimanında, uçağa binişte, uçakta ve iniş sırasında dikkat edilmesi gereken kurallar açıklandı. Havalimanına girişten itibaren maske takmak zorunlu. Havalimanlarında güvenli fiziksel mesafeniz için sınırlar çizgilerle belirtiliyor. En az 1.5 metre sosyal mesafeyi korumak gerekiyor. Havalimanlarındaki geçiş noktalarına dezenfektanlar yerleştirildi. Online check-in, kişisel maske ve hijyen malzemesi kullanımı, seyahat süresince yeterli miktarda yedek maske, hijyenik mendil bulundurulması öneriliyor. Kabin bagajı kapasitesi bir hayli düşürüldü. Çevreyle fiziksel teması en aza indirmek için izin verilen ölçüler 40x30x15 cm ve 4 kilo ağırlığı geçmemeli. Sadece kişisel ve değerli eşyalarınızı yanınıza almanız öneriliyor. Kabin içinde dizüstü bilgisayar çantası, puset, el çantası, fotoğraf makinesi, şemsiye gibi kişisel eşyalar kabul ediliyor. Diğerleri kayıtlı bagaj olarak yerleştirilmek üzere teslim ediliyor. Biniş kartınızı önceden almışsanız, Otomatik Bagaj Teslim istasyonları olan havalimanlarında temassız bagaj teslimi yapabilirsiniz. Pasaport geçişlerinizde sosyal mesafeyi korumak için 1.5 metrelik aralıklarla sınırlar çizildi ve gerekli önlemler alındı.
Uçuş sırasında yolculara hijyen seti veriliyor. Setin içerisinde maske, antiseptik mendil ve el dezenfektanı bulunuyor. Tüm uçak lavabolarında el dezenfektanı bulunuyor. Hijyen tedbirleri kapsamında battaniye hizmeti sadece 4 saat ve üzeri süreli uçuşlarda sağlanıyor. THY hijyen tedbirleri nedeniyle yastık hizmetini kaldırdığını duyurdu. Ayrıca uçak içerisinde başka pek çok tedbir alındı. Basılı yayınlar dağıtılmıyor. Yayınlar ve dergilere, PressReader uygulamasıyla uçuşunuzun 24 saat öncesinde ve 24 saat sonrasına kadar pressreader. UÇAĞA BİNERKEN turkishairlines.com adresinden ulaşabilirsiniz. Uçağa binişin en az temasla sağlanması Tüm dış hat seferlerinde tek kullanımlık kulakiçin de Türk Havayolları (THY) kurallar açıkladı. lıkların servis edilmesi planlanıyor. İstediğiniz Uçağa biniş sürecinde sosyal mesafe kurallarıtakdirde kendi kulaklıklarınızı da beraberinizde na uyulması gerekiyor. Küçük gruplar halinde getirebilir, yolculuk esnasında kullanabilirsiniz. kontrol noktasına alınacak ve tüm uçağa biniş kontrolleriniz de temassız bir şekilde gerçekleş- İNERKEN DE TEDBİR VAR tirilecek. Uçağa binişleriniz körükler aracılığıyla THY yüksek hijyen kuralları çerçevesinde yapılıyor. İstisnai durumlarda kullanılacak olan hazırlanan ikramlarda, uçuş süresine göre farkapron otobüslerinde sosyal mesafe düzenlemesi lılaşan konseptlerle paketli ve tek kullanımlık sağlanıyor. Kabin içindeki yığılmaları azaltmak ürünler sunulmak üzere yeni standartlar beliramacıyla en arka sıradan başlayarak uçağa ledi. Uçuş süresi 2 saatin altında olan uçuşlarda temasın azaltılması adına ikram olarak sadece biniliyor.
52 l İSMMMO YAŞAM
paketli su servis ediliyor. Uçaktan inişlerde de farklı önlemler alınmış durumda. Uçaktan iniş onarlı sıralar halinde, kabin ekibinin anons ve yönlendirmelerine uyarak ikişer dakikalık bekleme süreleriyle gerçekleştiriliyor. Uçaktan inişler körükler aracılığıyla yapılıyor. İstisnai durumlarda kullanılacak olan apron otobüslerinde de sosyal mesafe düzenlemesi sağlanıyor. Bagaj alımları da kontrollü hale getirildi. Fiziksel temas en aza indirildi. Uçaklar da en az 48 saat etkin kimyasal ile 24 saatte bir detaylı dezenfekte ediliyor. Uçaklardaki Hepa filtreleriyle hava ortalama 3 dakikada bir tamamen yenileniyor. Bütün yolculara da havalimanına her zamankinden daha erken gelmeleri öneriliyor. THY, Pegasus, Sun Express ve Anadolu Jet, yurtiçi ve yurtdışı uçuşlarını başlattı. Her geçen gün yeni rotalar açıklanıyor. Avrupa, Ortadoğu, Uzakdoğu ve Amerika uçuşları kademeli olarak başladı. Yeni normalleşme döneminde ülkeler de her ülkeden turist kabul etmiyor. Hepsi seçerek turist alacak. Türk turistlerin de Türkiye’den turist kabul eden ülkelere gitme hakkı var.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
ŞEZLONGLAR ARASINDA EN AZ 1.5 METRE MESAFE OLMALI
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
l Deniz gözlüğü, şnorkel, palet gibi malzemeler kişiye özgü olmalı, paylaşılmamalı. l Temas riskini artıracağından plaj ve yüzme alanlarında uzun süre kalınmamalı. l Plaj girişinde müşteriler tarafından kullanılmak üzere alkol bazlı el antiseptiği veya en az yüzde 70’lik alkol içeren kolonya bulundurulmalı. l Duş bataryası, musluk, sabunluk gibi elle kullanım yerine sensörlü olanların kullanımı teşvik edilmeli. l Plaj ve yüzme alanları çevresinde bulunan içecek dolapları ve oturma grupları sıklıkla temizlenmeli ve dezenfekte edilmeli. l Ödemeler tercihen temassız kredi kartı ile yapılmalı. l Plaj alanında kalabalık oluşmasını engellemek için, sosyal mesafe kurallarına uygun olarak düzenlenmiş bir kapasite belirlenmeli. Girişte bu kapasitede kadar misafir kabulünü sağlayan personel bulundurulmalı. l Şezlonglar arası mesafe en az 1.5
metre olmalı. l Şezlongların üzerinde kumaş minder kullanılmamalı. Yıkanabilir veya silinebilir minderler kullanılmalı ve misafirin kullanımı sona erdikten sonra temizlenmeli. l Soyunma kabinlerinin kullanımında sosyal mesafeye dikkat edilmeli, kabinler her kullanımdan sonra dezenfekte edilmeli. l Tek kişinin kullandığı su etkinlikleri jet ski, sörj yapılabilir. Su sporları aktiviteleri bireysel olarak veya ailede çocuklar anne veya babaları ile birlikte yapabilir. l Deniz paraşütü gibi bireysel su sporları etkinliklerinde çalışanlar dahil tekne kapasitesinin yarısı sayıda kişi alınmalı. l Kano, yelken, katamaran, sürat teknesi, banana, deniz bisikleti, ringo, jet ski ve paraşüt gibi araç ve ekipmanlarla yapılan faaliyetlerde aynı aileden olan veya bir grup olarak gelen misafirler arasında sosyal mesafe kuralları uygulanmaz.
GEZİ-DÜNYA
Sağlık Bakanlığı, plajlar ve tatilciler için de rehber yayınladı. Bu rehberde şunlar yer alıyor: l Plaj ve yüzme alanlarında Covid-19 ile ilgili uyulması gereken kuralları içeren levhalar görünür yerlere yerleştirilecek. l Sosyal mesafe kurallarına uyulacak. Aynı ailedekiler veya otellerde aynı odada konaklayan misafirler bir arada bulunabilir. l Ateş, öksürük, burun akıntısı, nefes darlığı gibi belirtileri olan Covid-19 hastası ve temaslısı olan kişiler plaj ve yüzme alanlarını kullanmamalı. l Plaj ve yüzme alanında kişiler, en az 1.5 metre olan sosyal mesafeyi sağlamaları konusunda uyarılacak. l Plajlarda el hijyenini sağlamak için, eller en az 20 saniye boyunca su ve sabunla yıkanmalı. l Kişilerin kendilerine ait plaj havlusu getirmesi teşvik edilecek. Yanında getirmeyenler için havluların poşetli veya bir görevli personel tarafından misafire verilmesi sağlanacak.
İSMMMO YAŞAM l 53
GEZİ-İSTANBUL
İstanbul’un yerleşim vahası: Beylikdüzü Geçmişte Garden ve Kavaklı isimleriyle anılan Beylikdüzü, günümüzde de planlı ve yeşille iç içe yapılaşmasıyla biliniyor. İstanbul’un çarpık kentleşmesine inat Avrupai tarzda düzenli yapılaşmasıyla öne çıkan ilçe, özellikle çocuklu ailelerin tercihi oluyor... AVM’leri, park ve bahçeleri ile de huzurlu bir ortam sunuyor....
54 l İSMMMO YAŞAM
NİL DENİZ DEMİRCİLER Tüm Türkiye Beylikdüzü’nü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile tanıdı... İstanbul’a belediye başkanı verme şerefine erişen Beylikdüzü, İstanbul’un batısında kent merkezine uzak ilçelerinden biri olarak biliniyor... Güneyinde Marmara Denizi, doğusunda Avcılar, batısında Büyükçekmece, kuzeyinde ise Esenyurt ilçeleri konumlanıyor....Beylikdüzü, Avrupai tarzda planlı yapılaşması ile diğer bölgelere örnek oluyor. Tarih boyunca yeşilliğini anlatan Garden ve Kavaklı isimleriyle anılmış... Günümüzde İstanbul’daki çarpık yapılaşmaya
inat planlı ve yeşille iç içe bir yapılaşma modelinin uygulandığı nadir ilçelerden biri. Avrupai tarzda düzenli yapılaşmasına kültür mozaiğini de eklemeyi başaran ilçe, özellikle çocuklu ailelerin ve yabancıların tercih ettiği bir yerleşim bölgesi konumunda. AVM’leri, park ve bahçelerinin yoğunluğu ile sunduğu huzurlu ortamda ulaşılabilir fiyatlardaki konutları ilçenin oturum için tercih edilmesinde etkili olan faktörler olarak sıralanabilir....
MÜBADİLLERE KUCAK AÇTI Kurtuluş Savaşı’nın ardından mübadele ile Yunanistan’dan gelen Türklere kucak açan ilçe, mübadillere de yurt oldu. Uzun yıllar Çatalca
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
bu trafiği baypass etmenin mümkün olduğunu da vurgulamakta fayda var. Önümüzdeki yıllarda Bakırköy-Beylikdüzü metrosunun hayata geçirilmesi de planlanıyor. Bu hat Yenikapı-İncirli metro hattına bağlanıp ilçenin ulaşımı daha da kolaylaştırılacak...
KAFE VE AVM CENNETİ İstanbul’un son yıllarda yıldızı parlayan yeni gelişim bölgelerinden biri olarak öne çıkan Beylikdüzü, gezilecek yerler bakımından çevresindeki bölgelere kıyasla kafe ve alışveriş merkezleriyle öne çıkıyor. Sitelerin dışında bina altlarında konumlanan cafeler 7/24 hareketli-
GEZİ-İSTANBUL
ilçesine bağlı olan Beylikdüzü, 2008 yılında ilçe statüsünü kazandı. 1999 Marmara Depremi’nin ardından düzenli yapılaşmasıyla öne çıkan ilçe, İstanbulluların yoğun talebiyle hızla büyüdü ve bugünkü şeklini aldı. M.Ö. 7. yüzyılda Helenlerin kurduğu varsayılan Beylikdüzü, İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı topraklarına katıldı. Sayfiye ve tarım köyü olan Beylikdüzü, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde orduların konaklama yeri olarak kullanıldı ancak o dönemde bölgede yoğun bir yerleşim olmadı. Beylikdüzü İstanbul’un gecekondu yapılaşması olmayan nadir ilçelerinden biri. Toplu konut projeleri ve lüks sitelere ev sahipliği yapan ilçede belediyenin yaptığı araştırmaya göre, yaşayanların yüzde 40’ından fazlası üniversite mezunlarından oluşuyor. İstanbul’un en kozmopolit ilçelerinden biri olan Beylikdükurulmuş bir yerleşim yeri olan ilçe, her geleni zü’nde hatırı sayılı sayıda yabancı vatandaş da kucaklayan ve sınıflaşmanın olmadığı dinamik ikamet ediyor. bir semt karakterine sahip. İlçeyi gezip görmek isteyenler için karayolunun yanı sıra metroKENTE YAKINLAŞTI... büs ile 24 saat Beylikdüzü’ne ulaşılabiliyor. İstanbul’un kent merkezine uzak Zincirlikuyu-Beylikdüzü arası seyahat ortalama ilçelerinden biri olarak anılan Beylikdüzü’nün 60 dakika sürerken, Taksim’den çift katlı 145T kaderi metrobüs hattının yapılması ile değişti. ekspres otobüslerle ilçeye ulaşmak da mümMetrobüs hattının yapılması ile kent merkezine kün. İlçe E-5 karayolu üzerinde yer aldığı için ulaşımı kolaylaşan ilçe ikinci göç dalgasına Yenibosna ve Bakırköy kalkışlı Büyükçekmece uğradı. Buradaki siteler ulaşılabilir fiyatları ile yönüne giden tüm toplu taşıma araçları ile de ulaşım sağlanabilir. İlçeye kendi aracı ile gitmek sosyal alanı bol sağlam konutlarda yaşamak isteyenleri yoğun bir trafiği bekliyor. Ancak topisteyenlerin yoğun talebini aldı. lu taşıma alternatifleri ve özellikle metrobüs ile Nüfusu göç ile oluşan, nispeten yeni
İSMMMO YAŞAM l 55
Beylikdüzü ve Esenyurt’u ayıran Özgürlük Meydanı.
İKİ İLÇE ARASINDA İSİM KARMAŞASI YAŞANIYOR...
GEZİ-İSTANBUL
Beylikdüzü bölgesinde ciddi bir isim, semt ve ilçe sınırı karmaşası yaşanıyor. 2009 yılında Beylikdüzü ilçesi oluşturulmadan önce Beylikdüzü ismi bu bölgedeki düzlüğün tamamını anlatan bir semtti. 2009 yılında E-5 sınır kabul edilerek bu
düzlüğün E-5’in kuzeyinde kalan bölgesi Esenyurt ilçesine, güneyinde kalan bölgesi ise Beylikdüzü ilçesine bağlandı. Beylikdüzü olarak bilinen bölgenin bazı kısımları Esenyurt ve Büyükçekmece ilçelerinde kaldı. Örneğin, Beylikdüzü TÜYAP, Beylikdüzü
lik ve eğlence fırsatları sunuyor. İlçe sınırları içinde Beylikdüzü Migros AVM, Perla Vista AVM, Beylicium Alışveriş Merkezi, İstanbul Outlet Park, White Corner AVM, Darty Beylikdüzü, Koçtaş Beylikdüzü, Beylik Pazarı, Stars AVM ve Atrium Çarşı öne çıkan yerler arasında sıralanıyor. İdari olarak Esenyurt’a bağlı olan ancak fiilen Beylikdüzü’nde bulunan alışveriş merkezleri ise, Marmara Park AVM, Real Hipermarket, Carrefour Hipermarket, Bauhaus Beylikdüzü, MediaMarkt Beylikdüzü ve Autopia AVM olarak sıralanabilir. Bu AVM’ler alışveriş yapmak isteyenler için metrobüsle kolay ulaşım sayesinde rahat alışveriş fırsatı sunuyor.
SEMT PAZARI Pazar severler için Beylikdüzü, İstanbul’un ünlü pazarlarından biri olan Beylik Pazarı’na da ev sahipliği yapmasıyla bir cazibe merkezi oluyor. Kapalı semt pazarı olan Beylik Pazarı, 100’ün üzerinde ürün standı ile ziyaretçilerine geniş yelpazede alışveriş
56 l İSMMMO YAŞAM
Marmarapark AVM ve Beylikdüzü Migros AVM farklı ilçe sınırlarında kalıyor. TÜYAP Büyükçekmece Cumhuriyet Mahallesi’nde Marmarapark Esenyurt Güzelyurt Mahallesi’nde ve Migros AVM Beylikdüzü Barış Mahallesi’nde yer alıyor.
seçeneği sunuyor... Pazar günleri kurulan pazar, İstanbul’un dört bir yanından ziyaretçi akınına uğruyor. Ancak bu pazara erken saatlerde gitmeniz gerekiyor. Aksi halde yoğun bir kalabalık sizi bekliyor... Erken kalkan erken yol alır deyiminden yola çıkarak tezgahlardaki ürünler seçilmeden pazara gitmenizi öneririz. Cumhuriyet Meydanı’na üç dakikalık yürüme mesafesinde olan pazara 145T ve 76 nolu otobüslerle ve minibüsle ulaşmak mümkün.
dev vadide yükselen Yaşam Vadisi... İstanbul’un en büyük kent içi parklarından biri olan 2017 yılında açılan Yaşam Vadisi, tamamlandığında toplam 1.2 milyon m²’lik alana sahip olacak. Açılan 444 bin m²’lik 1. ve 2. Etapların ardından 148 bin m²’lik alana sahip 3. Etabın çalışmaları sürüyor. Beylikdüzü Belediyesi, İBB ile ortaklaşa yürütülen İSKİ çalışmalarının sonunda Yaşam Vadisi, 4. ve 5. Etabın tamamlanması ile denizle buluşacak.
YAŞAM VADİSİ
PATİLİ DOSTLAR DÜŞÜNÜLDÜ
Beylikdüzü’nün kişi başına düşen yeşil alanların fazlalığı ile Avrupa kenti standartlarında bir ilçe olduğundan bahsetmiştik. Bu yapısı ve temiz havası ile bilinen ilçe geniş caddeleri, bulvarları, kaldırımları ve yeşil alanları ile İstanbul’un planlı kentleşen yeni yüzünü de temsil ediyor. Site içlerinde ve site aralarında kalan yeşil alanların yanı sıra insanları yeşilin bin bir rengine doyuran parkları da mevcut. Bunlardan biri de Cumhuriyet Mahallesi ve Adnan Kahveci Mahallesi arasında kalan
Yaklaşık 250 bin m²’lik alana sahip 1. Etap’tan Kuştepe Caddesi, Atatürk Bulvarı ve Enver Adakan Caddesi kesişimi arasında kalan yaklaşık 194 bin m² alana sahip olan Yaşam Vadisi 2. Etap ile Vira Kavşağına kadar olan 148 bin m²’lik 3. Etabı yakında açılacak. 3.etapta 82 bin m²’lik çim ve bitkisel alanın yanı sıra 7 bin metre yürüyüş yolu ve 4 bin m² yakın bisiklet yolu bulunacak. Vadi içerisinde bitki tünelleri, süs elması bahçesi, zen bahçesi, leylak bahçesi, sessiz bahçe gibi konseptli yeşil
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
alan tasarımları ile görsel peyzaj alanları, seyir terasları, çim amfiler ve oturma locaları olacak. Vadide aynı zamanda Aydınlatma Meydanı ve 4 Eylül Yolu ve Sivas Kongre Meydanı gibi konsept meydanlar, çeşitli yaş gruplarına hitap eden modern temalı açık ve kapalı oyun alanları, macera parkuru ve skate park gibi çeşitli alanlar da bulunacak. Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi ve yakın çevresinde bulunan 32 bin m2’lik alan ile Türkiye’nin en büyük pati parkı ve serbest köpek gezinti alanı ile Beylikdüzü Belediyesi ilçenin patili dostlarını da unutmayacak.
BALIK HALİ
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Beylikdüzü ilçesinde bürosu bulunan 317 bağımsız meslek mensubu ve bağımlı olarak çalışan 567 meslek mensubu olmak üzere, toplam 884 meslek mensubu bulunuyor. İSMMMO Beylikdüzü İlçesi Temsilci SMM İsmail Bozan, 2009 yılından bu yana meslek mensubu. 2013-2016, 2017-2019 dönemlerinde İSMMMO Beylikdüzü İlçesi temsilci yardımcılığı yapan İsmail Bozan, geçtiğimiz yıldan bu yana da İSMMMO Beylikdüzü ilçe temsilcisi olarak çalışmalarına devam ediyor. İSMMMO Beylikdüzü İlçe Temsilci SMM İsmail Bozan, Beylikdüzü ilçesinde sanayi, imalat, hizmet, ulaştırma, ticaret ve turizm sektörlerinde İstanbul ve Türkiye ölçeğinde ön plana çıkan faaliyetlerin gerçekleştirildiğini söylüyor. Bozan, plastik, tekstil, kimya sanayii, madeni eşya, mermer sanayii ve gıda gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin istihdama, ülke ekonomisine ve Beylikdüzü ilçesine ciddi katkılar sağladıklarını da vurguluyor. Beylikdüzü ekonomisi genel olarak
İsmail Bozan sanayi ve ticarete dayalı. İlçede Türkiye’nin en büyük, dünyanın da en büyük 50 konteyner limanından biri olan Ambarlı Limanı yer alıyor. Limanın doğusundaki Yakıt Dolum, Dağıtım Tesisleri ve Termik Santral de önemli bir yere sahip. İlçede konumlanan Beylikdüzü Organize Sanayi Bölgesi çatısı altında Birlik Sanayi Sitesi, Pirinç ve Bakırcılar Sanayi Sitesi, Mermerciler Sanayi Sitesi ve Beysan Sanayi siteleri bulunuyor.
havuzları, dinlenme alanları, konferans salonları, çekmece Gölü-D100 karayolunun kesiştiği yerde cami, banka gibi birimler bulunuyor. konumlanan Beylikdüzü Gürpınar Sahili Halk Plajı, Gürpınar, Albatros Sahilleri, BüyükçekmeSAHİLE KOMŞU.... ce Çocuk Sahilleri, Halk Plajı ve Mimar Sinan Beylikdüzü denize ve sahillere komşu Sahili’nde denize girilebiliyor. Denize girmenin konumu ile de halk plajlarına kolayca ulaşım yanı sıra yaz akşamlarında sahildeki restoranlarsağlıyor. Denizle çevrelenen İstanbul’un motorlu da gün batımına karşı keyifli bir akşam yemeği yemek de mümkün. taşıt trafiğine kapalı en uzun sahili olan ve Beylikdüzü’nün hemen yanında konumlanan FESTİVAL VE ETKİNLİKLER Büyükçekmece Kordon Boyu, kesintisiz bir Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat kilometre uzunluğuyla deniz keyfi sunuyor. Merkezi çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği Büyükçekmece sahili, kolay ulaşımı ve yapıyor. Adnan Kahveci Mahallesi’nde yer alan ekonomik fiyatları ile İstanbulluların denize Balıkçı Kenan Deniz Canlılar Müzesi de ziyaretgirmek için sıkça tercih ettiği sahillerden. İstanbul’da denize girilebilen ender yerlerinden çilerini ağırlıyor. Ayrıca her yıl Gürpınar sahilde Geleneksel Beylikdüzü Balık Festivali ve Sahil olan sahilde, zabıta ve cankurtaran ekipleri ile Festivali yapılıyor. sosyal tesisler de bulunuyor... Sahilin, Büyük-
GEZİ-İSTANBUL
Beylikdüzü, son beş yıldan bu yana Avrupa’nın en büyük ve modern balık hali olduğu belirtilen İstanbul Su ürünleri Hali’ne de ev sahipliği yapıyor... Gürpınar’da konumlanan balık hali, 452 bin metre karelik bir alana kurulu ve 80 büyük balıkçı gemisi kapasiteli bir limana da sahip. Geçmişte Kumkapı’da konumlanan balık hali, Avrasya Tüneli’nin şantiyesi içinde kalması, fiziki ve teknik olarak artık ihtiyacı karşılamaması nedeniyle kapatılarak Gürpınar’da inşa edilen yeni yerine taşınmıştı. İstanbul Su Ürünleri Hali, 2015 yılında balık avlama sezonun başlamasıyla birlikte yeni yerinde faaliyete geçmişti. Gürpınar’daki balık halinde 136 bin metrekarelik dolgu alan yaratılarak, 900 metrelik tali mendirek, bin 280 metrelik ana mendirek, 300 metrelik iskele, 50’şer metrelik 3 adet parmak iskeleler, bir adet gezinti iskelesi inşa edildi. İstanbul’un 50 yıllık ihtiyacını karşılayacak şekilde tasarlanan Su Ürünleri Hali’nin günlük 250 ton ürün kapasitesi bulunuyor. Modern komplekste ayrıca mezat alanları, soğuk hava depoları, buzhaneler, balık işleme ünitelerinin yanı sıra sosyal tesisler, süs
‘İLÇEMİZ EKONOMİYE KATKI SAĞLIYOR’
İSMMMO YAŞAM l 57
Perdeler yeniden açılıyor Sinema perdeleri 1 Temmuz itibariyle açıldı... Vizyon tarihlerinin de açıklanması ile sosyal mesafeli ve temassız dönem salonlarda da kendini gösterecek... İyi seyirler... Koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında sinema salonlarının da kapısına kilit vuruldu… İçişleri Bakanlığı’nın mart ayında yayımladığı genelgeyle Türkiye genelindeki sinema salonları hizmetlerine ara verdi. Normalleşme takvimlerinin bir parçası olarak Türkiye genelindeki salonlar, 1 Temmuz itibari ile yeniden perdelerini açarken yerli ve yabancı filmler için de vizyon tarihleri netleşmeye başladı. Sinema salonları ve yönetimleri de yeni döneme sıkı tedbirler eşliğinde hazırlandı. Öncelikle sinemaya gitmek isteyen izleyicilerin resmi makamlar tarafından
açıklanan tedbirlere sıkı sıkıya uyması büyük önem taşıyor… Bu noktada izleyiciler mümkünse biletleri internetten almalı. Gişeden bilet satılması durumunda temas ve iletişim en az düzeyde olmalı. Gişelerin önünde satış elemanı ile müşteri arasında kullanılan bariyer bir mesafe oluştururken biletlemenin de sadece müşterinin bilete dokunacağı bir sistem kullanılarak yapılması büyük önem taşıyor…
KOLTUKLARDA SOSYAL MESAFE Bu noktada sinema işletmecileri de bir dizi tedbirlerle sezonu yeniden açıyor…
Burada Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıklayacağı kılavuz doğrultusunda da salonlardaki tedbirleri şekillendirmeyi hedefliyorlar… Bu süreçte merdiven korkulukları, salon kapıları ve kiosk ekranları gibi alanlar dezenfekte edilecek. Seans başlangıç, ara ve bitiş zamanları mümkün olduğunca kademeli olacak şekilde düzenlenecek. Seans aralarında salonlar dezenfekte edilip, havalandırılacak. Sinema salonlarındaki koltuklar da sosyal mesafeyi koruyacak hale getirilecek. Gişe, kiosk ve büfelerde 1.5 metre aralık düzenine geçilirken, temassız ödeme seçeneği sunulacak. Gişe ve büfelerde standart el ve yüzey dezenfektanı bulundurulacak. Süreç gerektirirse, gişe ve büfelerde sosyal mesafe kurallarına uygun olarak işlemleri gerçekleştirmek için düzenlemeler de yapılabilecek…
Tenet
SİNEMA
Tür: Aksiyon, Gerilim, Casusluk Yönetmen: Christopher Nolan Oyuncular: John David Washington, Robert Pattinson, Elizabeth Debicki Vizyon Tarihi: 17 Temmuz 2020
58 l İSMMMO YAŞAM
Memento, The Dark Knight, Inception, Interstellar gibi filmleri sinema dünyasına kazandıran Christopher Nolan, bu yıl yeni filmi Tenet ile sinemaseverlerin karşısına çıkacak. Nolan’ın 70mm ve IMAX kameralar kullanarak çektiği Tenet’ın prodüksiyon bütçesinin 205 milyon dolar olduğu belirtiliyor. 250 milyon bütçeyle çekilen The Dark Knight Rises, Nolan’ın en pahalı filmi olarak yerini koruyor ancak Tenet gibi herhangi bir seriyle bağlantısı olmayan, özgün bir projeye 205 milyon dolar bütçe ayrılmış olması, filmi Nolan’ın orijinal bir fikirden yola çıkarak çektiği en pahalı filmi yapıyor. John David Washington’ın başrolünde yer aldığı Tenet, Christopher Nolan’ın alametifarikası zaman mefhumunun bozumunu, dünyanın geleceğine gizemli bir tehdidin ışığında bir başka seviyeye taşıyor.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Nuh Tepesi Tür: Dram Yönetmen: Cenk Ertürk Oyuncular: Haluk Bilginer, Ali Atay, Mehmet Özgür Vizyon tarihi: 3 Temmuz 2020 rNuh Tepesi, bir yandan babasının isteğini yerine getirmek, diğer yandan da ayrılmak üzere olduğu hamile karısıyla arasını düzeltmek için çabalayan bir adamın hikayesini konu ediyor. Orta yaş krizi ile baş etmeye çalışan Ömer, babasının isteği üzerine onunla birlikte İstanbul’dan memleketleri Bursa’ya doğru yola koyulur. Ömer’in babası, öldüğü zaman köyün tepesinde bulunan, yıllar önce kendisinin diktiğini iddia ettiği bir ağacın altına gömülmek istemektedir. Ömer babasının isteğini kabul etse de başta muhtar olmak üzere tüm köy halkı bu isteğe şiddetle karşı çıkar. Nuh Peygamber tarafından dikildiğine inandıkları ağaç, köylü için adeta bir geçim kapısı olmuş, günde onlarca kişi tarafından ziyaret edilir hale gelmiştir. Ömer ve babası, arazinin kendilerine ait olduğunu kanıtlayabilmek için uğraşırken bürokrasi engeline takılırlar. Köyde geçirdikleri bu zaman yıllardır birbirlerini görmeyen baba oğulun itiraflar silsilesine dönüşecektir.
Mulan Tür: Macera, Aile, Fantastik Yönetmen Niki Caro Oyuncular: Yifei Liu, Donnie Yen, Jason Scott Lee Vizyon Tarihi: 24 Temmuz 2020
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Tür: Komedi, Macera, Bilimkurgu, Müzik Yönetmen: Dean Parisot Oyuncular: Keanu Reeves, Alex Winter, William Sadler Vizyon tarihi: 21 Ağustos 2020 Bill & Ted’s Excellent Adventure ve Bill & Ted’s Bogus Journey filmlerinin uzun yıllar sonrasında tekrar izleyiciyle buluşacak olan ikiliyi bu kez yetişkin bireyler olarak izleyeceğiz. Rock müziğe duydukları tutku ekseninde birlikte birçok deneyimi paylaşan yakın dostlar halen daha arkadaşlıklarını sürdürmektedir. Bill ve Ted bu kez gezegeni kurtarmak için bir şarkı yaratacakları ve sonrasında geleceğe gidip işe yarayıp yaramadığını kontrol edecekleri yeni bir maceraya adım atıyorlar. Gelecekten gelen bir ziyaretçi Bill ve Ted’i sadece bir şarkının tüm insanlığı kurtarabileceği konusunda uyardığında, ikili kızlarının yardımıyla şarkıyı kendilerinden geri almak için geleceğe gitmek zorundadır.
SİNEMA
Kadınların yalnızca kocasını mutlu edip çocuk doğurmak için var olduğunun düşünüldüğü bir çağda Mulan, seçenekleri konusunda pek mutlu değildir. Çin İmparatoru, her bir ailenin bir erkeğinin, ülkeyi Kuzey istilacılarına karşı korumak için imparatorluk ordusunda görev yapması gerektiğine dair bir karar verdiğinde, onurlu bir savaşçının en büyük kızı olan Hua Mulan, hasta olan babasının sağlığı için korktuğundan onun yerine erkek kılığına girerek savaşa katılıyor. Hua Jun isimli bir erkek olarak orduya katılan Mulan, her adımında içindeki güçten faydalanması ve gerçek potansiyelini benimsemesi gereken zorlu bir mücadeleye girişiyor. Savaştaki yetenekleriyle ön plana çıkan genç kadın bu süreçte komutanına da aşık oluyor. Bu onu onurlu bir savaşçıya dönüştürecek, minnettar bir ulusun ve gururlu bir babanın saygısını kazandıracak olan destansı bir yolculuk...
Bill & Ted Face The Music
İSMMMO YAŞAM l 59
Asla Vazgeçme Asla l Yazar: Ali Türkşen l Yayınevi: Kırmızı Kedi l Sayfa Sayısı: 360 Berlin’de görev yaparken tüm konsolosluk çalışanları gibi Atatürkçü Düşünce Derneği’nden bir davetiye gelir, Ali Türkşen’e... Davetiye, 10 Kasım’da Atatürk için yapılacak anma törenine katılması yönündedir. Askeri ateşe olduğu döneme ait olan davetiyeyi atmaya kıyamaz, biriktirdiği anılar hazinesinde saklar... Balyoz kumpasında hapis yatmasına neden olan mahkemede, suç delili olarak karşısına çıkardıkları da işte o davetiyedir! Birbirinden güzel öyküler bekliyor sizi bu kitapta; hayatımıza örülmek istenilen duvarlarda, gecenin karanlığında yanıp sönen umut ışığını görmemizi sağlayan nice öykü... Ali Türkşen, hapishaneden çıkar çıkmaz köşedeki trafik lambasına gider ve direğine sıkıca sarılır. O ışık, elinizdeki bu kitabın her sayfasında...
Feride ve Kızları l Yazar: Ülker Banguoğlu Bilgin l Yayınevi: Remzi Kitabevi l Sayfa Sayısı: 272 Ülker Banguoğlu Bilgin’den İki Devir İki Kadın’dan sonra hayata ve insanlara dair bir yakın dönem hikâyesi daha…Feride ve Kızları, İstanbul’da yaşayan varlıklı bir ailenin hayatından yirmi yıllık bir kesit sunuyor. Romanın kahramanları bir yandan yetmişli ve seksenli yıllara damgasını vuran askeri darbeler, gençlik olayları, suikastlar ve ardından yaşanan tutuklama ve idamlarla çalkanan ülke gündemine ayak uydurmaya çalışırken bir yandan da aile içi çatışmalarla baş ediyorlar. Aralarında sıkı bağlar olsa da kıskançlık, suçluluk ve öfke duygularının sarmalında gel-gitler yaşanıyor.
Ben Kazanmadan Bitmez
KİTAP
l Yazar: Bircan Yıldırım l Yayınevi: Destek Yayınları l Sayfa Sayısı: 240 Ben Kazanmadan Bitmez, hayatı değişen normlarla anlatıyor…Yeni düzen bir tehdit değil, bir seçim... Teknolojik gelişmeler insan sağlığını korumaya yetmiyormuş, bir kez daha yüzleştik bu hakikatle... İnsanın sağlığı yine doğanın kanunlarına bağlı... Yeni dünya, bambaşka bir disiplin öğretiyor insanoğluna: “Şikâyet etmemeyi, güvenmeyi ve olana teslimiyeti...” Ne kadar şikâyete saparsan, o denli şükre davet edilirsin. Dengelenirsin. Şimdiye kadar şikâyet ettiğin ne varsa, hepsine şükretmeyi öğretiyor yeni düzen sana. Belki sarsarak, belki acıtarak, belki tokatlayarak... Belki sen anlayıncaya dek şiddetini artırarak... Çünkü ilahi düzen, vazgeçmemiştir senden. Sadece fark etmeni ve hak etmeni bekliyordur hayatı... Merak etme... Sen kazanmadan bitmeyecek bu hikâye... Çünkü kaybetmek için doğmadın. Bunun ne doğaya, ne evrene, ne de ilahi sisteme bir faydası var. Kazanmayı hak etmek üzere yaratıldın. Bu yüzden hep kazanmaya zorlamaya devam edecek seni sistem. İş ki, nasıl kazanmak gerektiğini bil. Hayat bir ödül değil, bir hak ediştir. Hayatı hak edenindir mutluluk ve düzen.
60 l İSMMMO YAŞAM
l Asla Vazgeçme Asla l Feride ve Kızları l Uygarlıkların Batışı l Dilenciler ve Kibirliler l Sarmal l Sıra Dışı l Ben Kazanmadan Bitmez l Kral Kaybederse l Medici: Floransa’nın Efendileri l Bir Kadının Yaşamındaki 24 Saat
ŞİİR UNUTMAK YOK nerelerdeydin diye sorarsan ‘Hep eskisi gibi’ diyeceğim. Toprağı örten taşlardan söz edeceğim, Sürdükçe kendini harcayan ırmaktan; Ben yalnız kuşların yitirdiklerini bilirim, Gerilerde kalan denizi bilirim, bir de ağlayan Ablamı. Neden ayrı adlarla anılıyor ülkeler, neden Günler Yeni günleri izliyor? Neden koyu bir gece Birikiyor ağızda? Neden ölüler? Nereden geliyorsun diye sorarsan bölük pörçük Kelimelerle konuşmak zorundayım, Ağzı zehir gibi yakan araçlarla, Çoğu çürümeye yüz tutmuş hayvanlarla Ve avutamadığım yüreğimle. Andaç değil yanımızda götürdüklerimiz Unutuşta uyuklayan sarımsı kumru değil, Yaşlarla kaplı yüzler, Boğazımıza yapışan eller Ve yapraklardan sıyrılan şey: Aşınmış bir günün karanlığı Acıyı kanımızda tatmış bir günün. İşte menekşeler, işte kırlangıçlar Bize sevinç veren ne varsa, Geçici ve küçük duyarlıkların Yan yana göründüğü süslü kartpostallarda. Ama bu sınırın ötesine geçmeliyim, Dişlemeliyim sessizliğin çevresindeki kabuğu, Ne karşılık vereceğimi bilemem: Öyle çok ki ölüler, Ve öyle çok ki al güneşle yarılmış hendekler, Ve öyle çok ki gemilere vuran miğferler, Ve öyle çok ki öpüşlerle kilitli eller, Ve öyle çok ki unutmak istediklerim.
PABLO NERUDA TEMMUZ-AĞUSTOS 2020 ÇEVİREN: TOMRİS UYAR
l Remzi Kitabevi
EN ÇOK SATANLAR
Dilenciler ve Kibirliler l Yazar: Albert Cossery l Yayınevi: Kolektif Kitap l Sayfa Sayısı: 205 “Hayatı yaşamadan öğretmek cehaletin işlediği en iğrenç suçtu.” İnsan ilişkilerine ve topluma getirdiği nüktedan ve kışkırtıcı bakışla Batı kültürünün son gerçek anarşist yazarı kabul edilen Albert Cossery’nin döneminin avangard yazarlarının aksine can sıkıntısı ve muğlaklıklardan uzak romanı, adaletsiz toplumların düzenini bozan hırsızlar, züppeler, dilenciler ve yersiz yurtsuzlardan oluşuyor. Eski felsefe hocası ve dilenci Gohar, uyuşturucu satıcısı ve şair Yeghen, otoriter ve eşcinsel polis amiri Nur El Dine, Kahire sokaklarında bir araya geliyor. Peki, toplumsal norm ve heveslere karşı çıkarken iç huzuru nasıl koruyorlar? Fakirliğin ortasında, usanmaz devlet güçlerinin durduramadığı yaşam enerjisini nasıl muhafaza ediyorlar?
Sıra Dışı l Yazar: Cem Duna Yayınevi: Remzi Kitabevi Sayfa Sayısı: 216 “Cem Duna’dan yakın döneme ilişkin çarpıcı anılar...” Cem Duna, Dışişleri Bakanlığı’nda başlayan kariyerinde birçok sıra dışı olaya tanıklık etmiş bir isimdir. 12 Eylül darbesi sonrasında askeri hükümetin başbakanı Bülend Ulusu’ya danışman atanması ona genç yaşta devletin en üst düzeyde işleyişini gözlemleme imkânı veriyor. Demokrasiye dönüşün başladığı süreçte ise Başbakan Turgut Özal’ın danışmanıdır. Özal döneminde yaşanan birçok kritik olaya ilk elden tanıklık etmiştir. İsmi, daha sonra üstlendiği TRT genel müdürlüğü ile duyulsa da Türkiye’nin Batılılaşma çabalarını ileri taşıyan adımlarda onun da imzası vardır. Cem Duna’nın ‘diplomasi koridorları’ ile sınırlı olmayan anıları, Ermeni ve Kürt meselesi, Kıbrıs konusu, AB süreci, demokrasi ve hukuk gibi birçok konuya dair değerlendirmelerini de kapsıyor…
i
h
İLK GENÇLİK KİTAPLARI Atlas: Kıtalar-Denizler-Kültürler Arası Yolculuk Rehberi
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Yazar: Sonia Fernandez-Vidal Yayınevi: Kolektif Kitap Eva’nın büyükbabası başarılı bir mucittir. Yıldızları izlemeye ya da yorulmadan çim biçmeye yarayan bir dolu eğlenceli alet icat etmiştir. Son icadı ise uzay mekiğine benzeyen gizemli bir araçtır. Büyükbaba bir gün Eva’ya bir mektup bırakarak ortadan kaybolur. Eva mektubu okur ve gizemli araca binip büyükbabasını bulmaya karar verir. Böylece hayatının en büyük macerası başlar. Galileo, Einstein, Newton, Sagan gibi bilim insanlarıyla karşılaşacağınız bu heyecan dolu hikâyede, hem evren hakkında bilgi edinecek hem de Eva’nın macerasına ortak olacaksınız.
KİTAP
Yazar: Aleksandra Mizielinska, Daniel Mizielinski Yayınevi: Domingo Yayınevi Sayfa Sayısı: 108 Sadece coğrafi bilgileri değil, ülkelerin karakteristik yönlerini de sunan büyük boy haritaları, ödüllü tasarımı ve göz alıcı çizimleriyle sizi koltuğunuzdan kıpırdamadan dünya turuna çıkarıyor. Dünyanın bin bir harikası ve ilginçliği arasında rengârenk bir yolculuk. İzlanda’nın buzulları, Mısır’ın çöl kervanları, Avustralya’nın ornitorenkleri, Madagaskar’ın dev baobab ağaçları, Meksikalıların garip bayramları ve Charlie Chaplin’den Halide Edip Adıvar’a ülkelerini gururlandıran isimler. Tüm dünyada büyük ilgi gören, İzlanda’dan Polonya’ya, Amerika’dan İspanya’ya 37 dilde yayımlanan, çocuk kitaplarında en prestijli ödüllerden Prix Sorcières (Fransa) ve Premio Andersen’i (İtalya) kazanan Atlas, devasa buzullardan küçücük böceklere, dünyamızın barındırdığı akıl almaz çeşitliliği ve göz alıcı renkleri kutlamak için hazırlanmış görsel bir festival.
Evren Avuçlarının Arasında
İSMMMO YAŞAM l 61
Yeni normal hayatla beraber maske, sosyal mesafe ve ateş ölçümü hayatımızın bir parçası haline geldi. İş yeri, AVM, mağaza, otel, restoran, okul ve hava limanında maskesini takmayan, sosyal mesafeye uymayan insanları teknolojik yollarla takip eden uygulamalarda patlama yaşanıyor.
Maske, mesafe ve ateşe takip AYŞEGÜL EMİR
TEKNO-YAŞAM
Koronavirüs salgını sonrası 1 Haziran itibariyle normalleşme sürecine girdik. Yeni normal olarak adlandırılan dönemde günlük yaşam ve iş yaşantımızda dikkat etmemiz gerekenler var. Maske kullanmak artık zorunlu. Sosyal mesafeyi korumak, her yerde ateş ölçümü de günlük rutinler arasına girdi. AVM, mağaza, otel, restoran, okul, havalimanı, iş yeri ve fabrikalarda bu kurallara uyulup uyulmadığı da artık çok önemli. Bunları toplu olarak takip eden yeni teknolojik uygulamalar geliştiriliyor. Pek çok girişimci bu alana yoğunlaşıyor.
Yoğunluk ölçümü yapılacak alanın girişine konumlandırılan ekrana, içeride kaç kişi olduğu, kaç kişinin girebileceği ve yaklaşık ne kadar süre bekleneceği bilgileri görsel olarak yansıtılıyor.
KUYRUKLARA SON
UZAKTAN ATEŞ ÖLÇÜYOR
AVM’ler, kamu binaları, semt pazarları, fabrikalar gibi toplu girişin yapıldığı yerlerde ise herkesin teker teker ateşi ölçülmeye başlandı. Bu ise uzun kuyruklara neden oluyor. Siemens, 5 metreye kadar mesafeden anlık ölçüm yapan ve kişilerin maske takıp takmadığını tespit edebilen termal kamera sistemi ise bu riskleri ortan kaldırıyor.
Yıldız Teknopark firması Ayvos’un geliştirdiği takip çözümü yapay zeka destekli. Yazılımın kameralara entegre edilmesiyle sistem devreye giriyor ve sosyal mesafenin ihlal BİLEKLİKLE MESAFE TAKİBİ edildiği, maske kullanılmadığı durumlar tespit İş yerlerinde, ofislerde, fabrikalarda sosMASKESİNİ ÇIKARANA UYARI edilerek yetkililere bildiriliyor. Termal IP kameyal mesafe kuralına uymak önemli. Giyilebilir Video yönetim sistemleriyle de takip ralar üzerinden 6 metre mesafeden temassız teknoloji şirketi Thread in Motion’un yeni ürünü çözümleri var. Milestone Systems, AVM ve bir şekilde anında ateş ölçümü yapabiliyor. Skadi, bu amaçla geliştirilen akıllı bir bileklik. mağazalarda insan yoğunluğunu, sosyal Çalışanlar arasında 1.5 metrelik mesafeyi mesafeye uyulup uyulmadığını, metrekareye İNSAN SAYIYOR sürekli tarıyor. İçerdiği yazılım platformuyla düşen insan sayısını, ısı haritası video analiz Sensormatic’in de bu alanda çözümü var. geriye dönük de tarama yapan Skadi, diğer sistemiyle tespit edebiliyor. Kişinin maskesini Yoğunluk Ölçüm Çözümü, bir alandaki kişi sayı- takmadığı, çenesine indirdiğini anlayan sistem bilekliklerle olan etkileşimin kaydını tutarak sının anlık olarak takip edilebilmesini sağlıyor. anında uyarı veriyor. topladığı verileri ilgili birimlerle paylaşıyor.
62 l İSMMMO YAŞAM
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
Y E N İ T E K N O L O J İ L E R
NOKTA EKRANLI TELEFONLAR
VESTEL’DEN AKILLI SAAT
Xiaomi, Türkiye’de Redmi Note 9 Pro, Redmi Note 9S ve Mi Note 10 Lite olmak üzere orta segmentteki üç yeni akıllı telefonunu duyurdu. 6.67 inç’lik çentiksiz nokta ekranı bulunan Note 9 Pro’nun 64 MP+8 MP+5 MP+2 MP’lik dört kamerası var. Selfie kamerası ise 16 MP. 5.020 mAh’lık bataryası olan model 30W hızlı şarj cihazı ile geliyor. Redmi Note 9S ise, 6.67 inç’lik nokta ekran, 48 MP ana kamerası ve 8 MP ultra geniş açılı lensi ile fotoğrafçılığı ön plana çıkarıyor. 5 MP makro lensi ve 2 MP derinlik sensörü ile arkadaki dörtlü kamera kurulumunu tamamlıyor. 16 MP’lik selfie kamerası ve 5.020 mAh’lık pili var. Redmi Note 9S’in 4 GB+64 GB modeli 2.799 TL, 6 GB+128 GB modeli ise 2.999 TL’den satılacak. Redmi Note 9 Pro’nun ise 6 GB+64 GB modeli 3.299 TL’den, 6 GB+128 GB modeli ise 3.599 TL’den satışa çıktı. Mi Note 10 Lite ise, uygun fiyata birinci sınıf ekran ve çok işlevli dörtlü kamera deneyimi sunuyor.
OPPO’DAN KABLOSUZ KULAKLIK Oppo’nun kulak içi kulaklık modeli Enco W31, Türkiye’de satışa sunuldu. Çoğu akıllı telefonla uyumlu olarak çalışıyor. Rüzgardan dolayı oluşan hışırtılı sesleri engelleyen kulaklığın her iki tarafında iki dahili yüksek hassasiyetli mikrofon ve aramalar sırasında arka plan gürültüsünü engellemek için
tasarlanmış bir çevresel gürültü önleme algoritması var. En aktif ve dinamik kullanıcılara ayak uyduran Enco W31, su ve toz direnci ile de farkını ortaya koyuyor. W31 kulaklıkta tercih edilen müzik tarzına göre iki farklı ses modu bulunuyor. Pop ve klasik müzik dinlemeyi tercih edenler için frekans aralığında sesi eşitleyen bir denge modu, rock müzik dinleyenler için de düşük frekansları artıran bir bas modu bulunuyor. Beyaz renkli kulaklığın fiyatı 599 TL olarak açıklandı.
ÇOKLU EKRAN KULLANIMI
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
TEKNO-YAŞAM
Huawei’nin dizüstü bilgisayar modeli MateBook 13, Türkiye’de satışa sunuldu. Çoklu ekran kullanımı özelliği bulunan bilgisayar, 13 inç ekrana ve 1.3 kg ağırlığa sahip. MateBook 13, 10. nesil Intel Core işlemci ile güçlendirildi, 16 GB’a kadar Ram ile donatıldı. Parmak izi doğrulaması ve sistemde oturum açmayı tek bir düğmeye entegre eden Parmak İzi Güç Düğmesi bulunuyor. Bu Parmak İzi Güç Düğmesi, kullanıcıların parolalarını yeniden girmek veya parmaklarını yeniden taramak zorunda kalmadan bilgisayarlarını açmalarını sağlıyor. MateBook 13, yenilenen Huawei Share özellikleriyle bağlantı özelliklerini de güncelledi. Akıllı telefonlarla daha kolay iletişim kuran arayüz, sürükle bırak özelliğiyle beraber akıllı telefona kaydedilmiş içeriği doğrudan dizüstü bilgisayarda görüntülemeyi de sağlıyor. Fiyatı 7.899 TL olarak açıklandı.
Vestel akıllı saat, kullanıcıların beğenisine sunuldu. 8 farklı spor modu, kalp atışı ölçümü, uyku takibi, adım ve mesafe ölçümü özelliklerine sahip akıllı saat aynı zamanda nefes egzersizi ve müzik kontrolü yapmanızı da sağlıyor. Vestel’in sağlık ve spor ekosistemi VFit ile entegre olan Vestel Akıllı Saat sayesinde kullanıcılar hem Vfit+ uygulamasından hem de akıllı saatlerinden günlük sağlık ve spor göstergelerini takip etme imkanı bularak sağlıklı yaşamın kapılarını hiç zorlanmadan, kolay ve pratik bir şekilde aralıyor. Tam dokunmatik 1.3 inçlik IPS ekranı olan akıllı saat, 12 mm’lik paslanmaz çelik gövdesiyle dikkat çekiyor. Kırmızı ve mavi olmak üzere iki renk seçeneği bulunan saatin fiyatı 299 TL olarak açıklandı.
İSMMMO YAŞAM l 63
l
K O M İ K R E S İ M L E R
AKILLI KÖPEK Adamın biri yolda yürüyordu. Bir köpeğin ağzında bir poşetle kasaba girdiğini gördü. Adam merak etmiş. Köpeği takip etmiş. Kasap: -Ne alacaksın kuzu mu, dana mı? Kasap, kuzu dediğinde köpek havlamaya başlamış. Kasap: -Kaç kilo bir mi, iki mi, üç mü olsun? Kasap, üç deyince köpek havlamış. Sonra poşetin içinden para çıkarıp vermiş, eti alıp çıkmış. Adam çok şaşırmış. Köpeğin bir apartmanın zilini çaldığını görmüş. Kapıyı açan adam köpeğe bağırmaya başlamış. Adam hemen bağıran adamın yanına giderek: -Neden kızıyorsunuz oysa o çok akılı bir köpek. Adam da: -Nasıl kızmayayım ikidir anahtarı evde unutuyor.
MİZAH
YANLIŞ NUMARA Adamın karısı normalde telefonu eline aldı mı 2-3 saatten önce bırakmazmış. Bir akşam yine telefon çalmış, kadın gidip açmış ama bu kez sadece yarım saat konuşmuş. Adam şaşırmış: - Hayrola hanım, sen iki saatten az konuşmazdın. Bugün anlatacakların yarım saatte nasıl bitti. Karısı cevap vermiş:- Yanlış numaraydı.
64 l İSMMMO YAŞAM
GEÇEN YIL YAPMIŞTINIZ Genç iş adamı uçağa binmek üzere havaalanına gelir ve bilet kontrolü yapılan masaya giderek elindeki valizleri teslim eder. Görevli: -Biletinizi alabilir miyim? Adam bileti verir ve ekler: -Biletimde göreceğiniz gibi New York’a gidiyorum. Ancak verdiğim yeşil valizin Londra’ya, mavi olanın da Paris’e gitmesini istiyorum. Görevli kız şaşkınlıkla: - Özür dilerim ancak bunu yapmam mümkün değil. Bunun üzerine genç adam: -Bunu duyduğuma çok sevindim. Geçen yıl yapmıştınız da!
EINSTEIN VE ŞOFÖRÜ Einstein konferanslarına özel bir şoförün kullandığı bir otomobille gidiyordu. O konferans verirken şoförde dinleyiciler arasında uyuyarak onu dinlerdi. Bir gün yine bir yere konferansa gidiyorlardı. Bir aralık şoför: -Dr. Einstein. Sizi uzun zamandır defalarca dinledim artık yapacağınız konuşmayı kelimesi kelimesine biliyorum. -Pekala. Şimdi gideceğimiz yerde beni tanımazlar. Palto ve şapkalarımızı değişelim ve konuşmayı sen yap. Şoför konuştu. Gerçekten çok iyi anlatmıştı. Biri çıkıp da daha önceki konferanslarda sorulmamış bir soruyu sorana kadar sorular kısmını bile başarı ile götürüyordu. Yine de bozuntuya vermedi: -Böyle bir şeyi sormanız gerçekten çok garip. Şimdi arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve size cevap vermesini söyleyeceğim.
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
l İ N T E R N E T T E B U N L A R VA R : )
1-Kıştan uçmaz yaprağı kaçmaz. 2-Yer altında kum kaynar. 3-Ay varken açarlar gün varken kaçarlar. 4-Her şeyi yer ama doymaz. 5-Tuğladan yapısı kiremitten şapkası. 6-Ha iki teker ha üç teker iki ayakla nasıl gider? 7-Çıt çıt yenir adına eğlence denir. 8-Okus pokus bir varız bir yokuz. 9-Aşağı iner takur tukur yukarı çıkar şıpır şıpır.
KOMİK SÖZLER
Erzurumlu, İstanbul’a gelir. Berbere gider sakal tıraşı olur. Berber fırçayı sabunlayıp köpürtürken müdahale eder: -Ben Erzurumluyum sabuna, köpüğe gerek yok. Kuru kuruya tıraş olur, kalkar. Sıradaki de Erzurumluymuş, koltuğa oturunca oda fiyakasını bozmaz. -Ben de Erzurumluyum, sabun, köpük istemez. Berber tıraşa başlar. Bizimkinin canı yanar ama serde erkeklik var, sesini çıkarmaz. Ama tıraşın yarısına gelince dayanamaz: -Berber efendi, sen bu tarafı köpükle yine. Ben zaten Erzurum’un içinden değilim!
TİCARET MATEMATİĞİ Emekli öğretmen yolda giderken yanına son model bir araba durmuş. İçinden çıkan bir genç: -Hocam, sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim. Öğretmen genci tanımamış. Genç: -Benim hocam Ahmet, tanımadınız mı? Kayseri Lisesi’nden. Öğretmen biraz hafızasını yoklayınca genci hatırlamış: -Oğlum Ahmet seni tanıdım ama bu ne zenginlik, sen fakir bir öğrenciydin. Ahmet anlatır: -Öyleydim hocam ama okuldan sonra ticarete başladım. Kısa zamanda biraz para kazandık. Bunu duyan öğretmen iyice şaşırır: -Oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamış mıydım, sen nasıl ticaret yapıyorsun? -Valla hocam matematik falan bilmem. 1’e alıp 4’e satıyorum. Aradaki 3’le de geçinip gidiyoruz…
Cevaplar
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
BEN ZATEN İÇİNDEN DEĞİLİM 1-Çam ağacı 2-Karınca 3-Yıldız 4-Ateş 5-Ev 6-Bisiklet 7-Çekirdek 8-Sihirbaz 9-Kova
l Aslında söylendiği gibi okumayı sevmeyen bir millet değiliz. Erkekler bildiğini okuyor, kadınlar da erkeklerin canına okuyor. l Kapı komşuma sayısal lotodan büyük ikramiye çıkmış. Duyduğumdan beri gülüyorum. Ee, ne demişler gülme komşuna gelir başına. Bekliyorum bakalım. l Adama sormuşlar ‘Karınızla ortak bir özelliğiniz var mı? Evet, aynı gün evlendik. l Bir gün mutlu olacağım diye çok korkuyorum. Hayır bünyem alışık değil. l Eğer tekrar çocuk olabilseydim ‘Seni kızıma alacağım’ diyen teyzelere senet imzalatırdım. l Ben karanlıkta Kıvanç Tatlıtuğ’a çok benziyorum aslında. Ama böyle zifiri karanlık olacak. l Birbirini tanımayan iki insanın asansörde karşılaştığında takındıkları ciddiyet ne resmi törende ne de cenazede var. l İstatistiklere göre kadınlar sordukları soruların yüzde 70’inin cevabını biliyorlarmış. Bu yüzden bir kadın size soru soruyorsa sadece doğruları söyleyin. l Evleri kare ve dikdörtgen şeklinde tasarlayıp ismine daire diyen adam iyi eğlenmiş olmalı. l Neskafe kupası ile çay içerken büyük ihanet etmiş gibi hissediyorum. l Lanet olsun şu sivrisineklere. Tamam çok tatlı biri olabilirim ama bir yeter ya.. l Doktoruma ‘Sabah kalktığımda karnım ağrıyor’ dedim. Adamın cevaba bak ‘O zaman sende öğlen kalk’… l Dünyanın en büyük yalanı. Onların da size selamı var.
ÇOCUK BİLMECELERİ
ZATEN İNECEKTİM Nasreddin Hoca eşeğine binmiş. Alımlı, çalımlı köyün içinde geziyormuş. Tam bir köylüsünün yanından geçiyormuş ki dengesini kaybedip eşeğin üzerinden düşmüş. Adam başlamış gülmeye. Çalımı bozulan Hoca fena öfkelenmiş: -Ne gülersin be adam. Düşmesem de inecektim zaten.
İSMMMO YAŞAM l 65
K A R E B U L M A C A 1
2
3
4
5
6
7
8
9
10 11 12
1
SUDOKU K O L A Y
2 3 4
5 6 7 8
9 10
11 12 13
Z O R
14 15 SOLDAN SAĞA 1. Tuna bölgesinde, Transilvanya’da, Rusya’da soylulara verilen unvan – Çöl. 2. Az sayıda firmanın egemen olduğu piyasa türü – Ağıl. 3. Çin düşüncesinde dişi ilke – İşe yaramaz, eski, bozulmuş eşya. 4. Yardakçılar – Barındırma. 5. Bir harfin okunuşu – Tonsuz beste – Çok eski bir tarihi anlatan deyim sözü. 6. Bir balık ağı türü – William Shakespeare’in bir oyunu. 7. Bir tür pembe elmas – Simyacıların kurşuna verdiği ad. 8. Çok bilmiş geçinen – Kuş tutmakta kullanılan, macuna bulanmış değnek. 9. Bir tatlı türü – Bir tür balık ağı. 10. Büyük bakraç, su kovası – Bir soru eki. 11. Boğa, tosun – İspanya’daki gizli Bask örgütü – Güney Anadolu’da bir ırmak. 12. İstanbul’un, Fatih’e bağlanan eski ilçesi – Sosyolojide kabile bölümü. 13. Işınım dozu birimi – Küçümseme yoluyla şimdiki zaman. 14. Genişlik – Demirin simgesi – Yanıcı bir gaz. 15. İçrek – Hitit.
KARE BULMACA SOLDAN SAĞA 1. Boyar-Badiye. 2. Oligopol-Kom. 3. Yin-Kurada. 4. Avene-İbate. 5. Le-Atonal-Fi. 6. Irıp-Macbeth. 7. RozaAabam. 8. Ukala-Ökse. 9. Şöbiyet-Trol. 10. Sitil-Mı. 11. Kele-Eta-Asi. 12. Eminönü-Anar. 13. Rem-Zamane. 14. En-Fe-Etilen. 15. Batıni-Eti. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Boyalı Kuş-Keres. 2. Oliver-Kösemen. 3. YineIrabilim. 4. Ag-Napoliten-Fa. 5. Roket-Zayi-Özet. 6. PuOma-Elena. 7. Borina-Öt-Tümen. 8. Alabacak-Ma-Ati. 9. Dalbastı-Ani. 10. İkat-Eber-Anele. 11. Yol-EftaOrsa-Et. 12. Emu-İhmal-İroni.
YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Jerzy Kosinski’nin ünlü romanı – Büyük ve derin karavana. 2. “... Stone” (yönetmen) – Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç ya da teke. 3. Yeniden, tekrar – Karakteroloji. 4. Gümüşün simgesi – Napoli balıkçılarının doğaçtan söyledikleri şarkı – Bir nota. 5. Füze – Kayıp – Hülasa. 6. Plütonyumun simgesi – Kalça kemiği – “… Anaya” (İspanyol aktris). 7. Dört köşe yelkenlerin yan halkalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat – Karaciğer sıvısı – Askeri bir birlik. 8. Arabozucu, dönek, uğursuz kimse – Su – Gelecek. 9. Bir tür iri, aşılı kiraz – Kars yakınındaki ören yeri. 10. Rezerve baskıyla yapılan süsleme – Orta Anadolu’da bir göl – Bir tür gemi halkası. 11. Hayır ünlemi – Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi Birliği – Geminin rüzgar alan yanı – Mısır’ın plakası. 12. Bir cins devekuşu – Savsaklama – İnce alay.
K O L A Y
Z O R
Ç Ö Z Ü M TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
SOLDAN SAĞA: 1. Boyar-Badiye. 2. Oligopol-Kom. 3. Yin-Kurada. 4. Avene-İbate. 5. Le-Atonal-Fi. 6. Irıp-Macbeth. 7. Roza-Aabam. 8. Ukala-Ökse. 9. Şöbiyet-Trol. 10. Sitil-Mı. 11. Kele-Eta-Asi. 12. Eminönü-Anar. 13. Rem-Zamane. 14. En-Fe-Etilen. 15. Batıni-Eti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1. Boyalı Kuş-Keres. 2. Oliver-Kösemen. 3. Yine-Irabilim. 4. Ag-Napoliten-Fa. 5. Roket-Zayi-Özet. 6. Pu-Oma-Elena. 7. Borina-Öt-Tümen. 8. Alabacak-Ma-Ati. 9. Dalbastı-Ani. 10. İkat-Eber-Anele. 11. Yol-Efta-Orsa-et. 12. Emu-İhmal-İroni.
UYGULAMALI MUHASEBE MESLEK ELEMANI EĞİTİMİ
MUHEL
YARIŞTA BİR ADIM
ÖNDE OLUN
e l r e l m i t i ğ e ı l a k Sertifi
n u ş o k e f hede
MUHEL
BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN tesmer.muhelproje@ismmmo.org.tr
İLETİŞİM BİLGİSİ KAYIT ADRESİ: İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası, Kurtuluş Cad. No: 114 34375 Kurtuluş - Şişli / İSTANBUL, Telefon: (212) 315 84 00 EĞİTİM ADRESİ: İSMMMO Akademi, Gayrettepe Mah. Yıldızposta Cad. No: 48 Dedeman İş Hanı Kat: 3 Beşiktaş - İSTANBUL Telefon: (212) 274 42 22, (212) 274 35 39
2004 yılından itibaren bulut teknolojisini muhasebe yazılımında başarı ile uygulayan LUCA'dan E dönüşümde lider çözümler..
LUCA Ticari Paketleri’ nde yer alan çözümler ile firma iş süreçlerinde başlayan e uygulamaların LUCA Mali Müşavir Paketi’ ndeki e defter gönderimi ile Gelir İdaresi Başkanlığı’ na doğrudan bildirimi sağlanır. E dönüşüm süreçlerinde TÜRMOB İŞNET Özel Entegratörlük Hizmetleri anlaşması ile birlikte elektronik belgelerin saklanması konusunda da önemli hizmetler sunulur.