Aylık .com Kurum torarti k e s . sal Haber D w w ergisi - Sayı:2 | Ekim 2016 - w
Robotlar işinizi elinizden alacak mı?
Gelecekte robotlaşacak 19 iş kolu İhracatta 28 ay sonra en fazla artış
Ekonomide son çeyrek ve 2017 toparlanma dönemi olacak
Zorlu Enerji’nin yenilenebilir enerji yatırımları sürüyor
Beklenen telefon iPhone 7 tanıtıldı
Galataport Projesi için finansman sağlandı
Cmt, yerel ağlara öncülük etmeyi hedefliyor
Aylık Kurumsal Haber Dergisi Sayı: 2 - Ekim 2016 www.sektorarti.com İmtiyaz Sahibi - Sorumlu Müdür Cemal Özcan SEZGİNER cemalozcan@sektorarti.com Editör Hüseyin Cengiz TIKI huseyin@sektorarti.com Reklam Müdürü Kerim ATAK kerim@sektorarti.com
Grafik Tasarım JaCoS Ticaret, Reklam ve Tasarım
Muhasebe Baki Atlıoğlu
Merkez: Tevfik Bey Mh. Muammer Aksoy Cd. Kaya Sk. Güzelçatı Sitesi Pınar Apt. No:4 D:9 Sefaköy - Küçükçekmece İstanbul T: +90 212 698 17 46
Basım Yeri Ömür Matbaacılık A.Ş. Beysan Sanayi Sitesi Yakuplu Mh. Birlik Cd. No:20/1 34524 Beylikdüzü/İST T:+90 212 422 76 00 F: +90 212 422 46 00 www.omur.com.tr
Yayınlanan haber ve fotoğraflar kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
SektörArtı Dergisi’nde kullanılan tüm çizim ve tasarımlar, JaCoS Ticaret, Reklam ve Tasarım’a aittir. Banka Bilgileri JaCoS Ticaret, Reklam ve Tasarım Cemal Özcan SEZGİNER Finansbank Sefaköy Şubesi (1013) Hesap No: 43003542 IBAN: TR31 0011 1000 0000 0043 0035 42
Fiyatı : 5 TL
Kurumsal müşterilerin tercihi; Vodafone 5 Suya ve toza dayanıklı depolama cihazı 5 Beklenen telefon iPhone 7 tanıtıldı 6 Veri kaybı şirketlerin geleceği için önemli 7 Bilişim Zirvesi; “Dijital Evrim ile Endüstri 4.0” 7 Skoda akıllı eldiven ile geleceğin teknolojisi 8 Casper’dan yepyeni bir akıllı telefon; VIA A1 8 ESET’ten spam tutmada yüzde 99.999 başarı 9 HTC 10 Avrupa’nın En İyisi 9 CPM ERP milli yazılımı öneriyor 10 P1M1’den sektörlere özel çözümler 10 MAKTEK 2016; ‘Endüstri 4.0’ Kol gücü & Beyin gücü 11 Mikro Yazılım Avantajlar Dünyası 12 Robotlar işinizi elinizden alacak mı? 14 Gelecekte robotlaşacak 19 iş kolu 15 E-ticaret işlemleri iki kat hızlanıyor 17 Ekonomide son çeyrek ve 2017 toparlanma dönemi olacak 18 Cmt, yerel ağlara öncülük etmeyi hedefliyor 20 E-ticarette sistem tersine işliyor 22 Türkiye’nin CFO profili incelendi 23 İhracatta 28 ay sonra en fazla artış 24 Ekonomik gelişmeler ödeme vadesini etkiliyor 26 Galataport Projesi için finansman sağlandı 27 İş Bankası’ndan Enerji Üretimine Destek 28 Güneş enerjisi üretimi farklı boyuta taşınıyor 28 Petrol, doğalgaz fiyatları ve piyasalar... 29 Türkiye’de güneş enerjisi yatırımları 29 Zorlu Enerji’nin yenilenebilir enerji yatırımları sürüyor 30 Jeneratörün bekleme süresi kayıpları engelliyor 30 CMT ile güvenli para transferi 32 Finans uzmanları İstanbul’da 32 İnternetin olduğu her yer ofis olacak 33 Girişimcinin başucu listesi… 34 Ticarette işin sırrı inovasyonda 35 Başarılı mühendisi bulmak zor, kaybetmek kolay 36 Durupost’tan aynı gün teslim, sonsuz uğrama garantisi 37 Hangi yaşta hangi check-up yapılmalı 38 Health Summex sağlık turizmi fuarı Ankara’da 39 Çocuk gibi nefes almak kaygıyı önlüyor... 39 Teknoloji kullanımında sağlığımıza dikkat!!! 40 Şirketler Sosyal Sorumluluk için İstanbul’da 41 Mağazalardaki anons satışı etkiliyor 41 Araç kiralamada yeni sistem; Garajyeri 41 PepsiCo Türkiye Ofisi’nde kişiye özel tasarımlar 44 RSG, Westa Mall ile ferah bir tasarım sunuyor 45 Ev alırken “depreme dayanıklılık” kriterimiz değil 46 Tekfen, Azerbaycan’daki çalışmalarını sürdürüyor 46 Akıllı evler arama listelerinde tırmanıyor 46 Otomotiv’de renk trendleri yeniden şekilleniyor 48 Lexus’un tüm modellerinde kendi kendini onaran boya 49 Nissan Carbook ile kiralama sektöründe 49 Yeni CLIO ile sport tarzı sürüş deneyimi 50 Renault, 100 bininci elektrikli otomobilini sattı 51 Yeni Renault Megane Sedan sadece Bursa’da üretilecek 51 Elçin Sangu ile Boyner yeni sezona hazır 52 Butikler ve tasarımcıların yeni adresi: Modacruz 53 Dünyanın en ilginç 5 otel lobisi 54 Sağlık turizminde hedefler büyük 55 Türkiye’nin yaz tatili haritası 55 Gıda güvenliği için önemli bir adım atıldı 56 Peynir cildi güzelleştiriyor 56 Su tasarrufuna dikkat edilmeli 57 Yağ yakmayı kolaylaştıran yiyecekler 57 Tarımsal üretime Finans desteği; Tarım Kart 58 GrowtechEurasia bu sene daha farklı... 58 Vodafone Akıllı Köy ile bilinç oluşturacak 59 Türk Traktör’den sektöre kalifiye çalışan 59 Doğal ürünler kullan, cildini koru 60 Muhteşem görünmenin ipuçları 61 İstanbul Jewelry Show 13 Ekim’de kapılarını açıyor 62 Kombine bilet fiyatları el yakıyor... 64 Türk futboluna hoca dayanmıyor 65
editörün notu
Türkiye, 4. Sanayi Devrimine hazır mı ?
G
ünümüz küresel ekonomisinin karmaşık yapısı, sınırlı kaynakların dengeli ve verimli kullanımını giderek daha zorunlu hale getiriyor. Bu kapsamda, gerekli olan verimli politika ve uygulamaların yapılabilmesi için bilgisayar temelli iletişim ağlarının yaygınlaşması ve özel sektör ile kamunun sürekli işbirliği içinde olması önem taşıyor. Dördüncü endüstriyel devrim anlamına gelen ‘Endüstri 4.0’ kavramı da tam bu noktada, Alman Hükümetinin teşviki ile Almanya’da başlatılmış bir yaklaşım olarak ortaya çıktı. 2011 Hannover Fuarı’nda kullanılan bu kavram, geleceğimizi şekillendirecek, üzerine düşünmemiz gereken en önemli konu olarak yerini alıyor. Bu yeni endüstriyel yaklaşımın temel amacı, akıllı fabrikalar oluşturarak daha hızlı, esnek, daha düşük maliyetli ve verimliliği gittikçe artan üretimler gerçekleştirmek. Endüstri 4.0’ın ana yaklaşımı, üretim esnasında makinelerin ve bilgisayarların birbiriyle, internet aracılığıyla bilgi alışverişinde bulunması, kendi kendilerini koordine ederek üretim yapabilmesini amaçlıyor. Burada internet kullanımı ve bize sunduğu sonsuz uygulanabilir seçenekler ve tercihler geleceğimizi şekillendiren en önemli yapı olarak tanımlanabilir. İnternetin insanlardan sonra cihazlar ve makineler dahil “nesneleri” de kapsaması yalnızca çalışma biçimlerimizi değil, hayatımızı, hatta bütün toplumu değiştiriyor. Endüstrinin internet ekonomisi içinde yerini koruyabilmesi için değiştirmesi gereken her unsur, dünyada Endüstri 4.0 olarak tanımlanıyor. Bu kavram, üretim şirketlerinde internetten ve sağladığı olanaklardan olabildiğince yararlanmayı sağlayacak şekilde, değer yaratma sürecinin kesintisiz olarak desteklenmesi ve düzenlenmesi anlamına geliyor.
www.sektorarti.com 4
Küresel yatırımlar hızla artıyor
Tahminlere göre, 2020 yılında 20 adet evsel cihazın internete göndereceği veri miktarı, 2014’teki toplam internet trafiğinden daha büyük olacak. Bunu şu anda internet kullanıcıları bir saniye düşündüğünde, korkunç bir veri miktarından bahsettiğimizi anlayabilirler. Yine PwC araştırma şirketinin Almanya’da 235 firma ile yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, işletmeler gelecek 5 yılda yıllık cirolarının yüzde 3,3’ünü Endüstri 4.0 odaklı projelere ayırmayı planlıyor. Bu projelerin alacağı devlet desteğinin, sürecin hızlanmasına katkı sağlaması bekleniyor. Avrupa genelindeki Endüstri 4.0 yatırımlarının yıllık tutarının ise 140 milyar Euro’ya ulaşacağı tahmin ediliyor. Sonuç olarak ülkemize gelirsek; Türkiye’nin ülke olarak bu değişime ayak uydurması ve yakalandığı orta gelir tuzağından kurtulmak için tek çıkış olan AR-GE ve inovasyon kapısından yapısal ve kültürel bir değişim yaşayarak geçmesi gerekiyor. Günümüzde dünya düzeni, ağırlıklı olarak bilginin kesintisiz, hızlı ve uluslararası ölçekte entegre ağlar üzerinde dolaşım ve paylaşımının ekonomik değer yaratması üzerine kurulu. Küresel ekonomide ve BT alanında yaşanan gelişmelere uzak olmak, gelecekte başta endüstri olmak üzere tüm ekonomi alanından uzak kalmak anlamında gelmektedir. Bu nedenle hem özel şirketler hem de kamu kurumları bu gelişmeleri yakından takip ederek, duruşunu belirlemeli ve yatırımlarını buna göre yapmalıdır. Aksi halde belirlenen hedefler hayal olmanın dışında bir anlam ifade etmez...
Kurumsal müşterilerin tercihi; Vodafone Bireysel abone bazında Net Tavsiye Skoru’ndaki liderliğini 6 yıldır devam ettiren Vodafone, kurumsal müşteriler tarafından da en çok tavsiye edilen operatör oldu.
B
ağımsız bir araştırma kurumu tarafından yapılan ve kurumsal abonelerin kendi operatörleriyle deneyimledikleri servis kalitesi doğrultusunda operatörlerini yakın çevrelerine net tavsiye etme oranını ölçümleyen Net Tavsiye Skoru İzleme araştırması, Vodafone’un kurumsal kullanıcılar tarafından da en çok tavsiye edilen operatör olduğunu ortaya koydu. Hem Esnaf hem de KOBİ müşteri kitlelerinde Net Tavsiye Skoru’nda liderliğe yerleşen Vodafone’un bu başarısında müşteri memnuniyeti odaklı çalışmaları ve 4.5G yatırımları önemli rol oynadı.
İhtiyaçlara uygun çözümler üretiliyor
Müşteri memnuniyetini faaliyetlerinin merkezine koyan Vodafone Türkiye Kurumsal İş Birimi,
Temmuz 2014’te sunduğu Yarına Hazırım Platformu ile her ölçekten 100’ü aşkın müşterisiyle bir başarı hikayesine imza atarak tüm Türkiye ile paylaştı. Diğer yandan, Dijitalleşme Endeksi ile her bir müşterisinin dijitalleşme ihtiyaçlarını tespit ederek bu ihtiyaçlara uygun çözümler sunan Vodafone, toplam 42 bin işletmeyi dijitalleştirirken, Türkiye’nin Dijitalleşme Endeksi’ni de yüzde 48’den yüzde 53’e çıkardı. Vodafone ayrıca, kurumsal müşterilerinin tarifelerini 51 ülkede Türkiye’deymiş gibi kullanmalarını sağlayarak faturalarını düşünmeden yurtdışında da işlerini kesintisiz sürdürmelerine yardımcı oldu.
Nisan başından bu yana uyguladığı “4bucakG” stratejisi de etkili oldu. Her an her yerde mobil olmak zorunda olan kurumsal müşterilerinin Türkiye’nin her köşesinde 4.5G hizmeti alabilmesi için 81 ilde 7 bin 500’ü aşkın 4.5G çekim noktası kuran Vodafone, kurumsal müşterilerine en geniş 4.5G kapsamasını sunan operatör oldu. Kurumsal müşterilerinin yoğunlaştığı alanları ve 4.5G ihtiyaçlarını belirleyerek kapsama yatırımlarında bu konuları önceliklendiren Vodafone, kurumsal müşterilerinin şebeke performansını Network Analytics kapabilitesiyle 7/24 takip ederek gerekli iyileştirmeleri yaptı ve ilk 200 kurumsal müşterisi için en iyi kapsamayı sağlayarak bu alanda önemli bir başarıya imza attı.
Kurumsal müşterilere en geniş 4.5G kapsaması
Vodafone Türkiye’nin Net Tavsiye Skoru başarısında, 4.5G alanında yaptığı yatırımlar ve
Suya ve toza dayanıklı depolama cihazı
L
aCie’nin yeni diski RuggedThunderboltister ister suya düşsün, isterse kumların arasında kaybolsun,suya,toza ve basınca dayanıklı olması sebebiyle, içinde yer alan fotoğraf, video ve diğer tüm dosyalarınızı güvenli bir şekilde depoluyor. IP54 standartlarında olan LaCie Rugged Thunderbolt, her türlü su sıçramalarına ve ıslanmalara karşı dayanıklı olarak tasarlanmış. Bu sayede deniz ve havuz kenarlarında güvenli kullanım sunuyor. Entegre thunderbolt kablosuyla kullanıcılara ultra hızlı veri aktarımı imkânı sağlayan ürün, 4GB veriyi 10 saniyede aktarabiliyor. Ürün aynı zamanda USB 3.0 arabirimi üzerinden de aktarım yapabiliyor. Maksimum 380 gram ağırlığında olan LaCie Rugged Thunderbolt’un 250 GB, 500 GB, 1 TB ve 2 TB kapasite alternatifleri bulunuyor.
5
Beklenen telefon iPhone 7 tanıtıldı
12 megapiksel çözünürlüklü bir kameraya sahip. Daha büyük bir sensörün yer verildiği yeni iPhone artık OIS özelliğini donanımsal anlamda destekliyor. OIS desteği sayesinde iPhone 7 ile çekilecek görüntülerde kayma ve bozulmalarının önemli ölçüde önüne geçilecek. iPhone 6s’te 1/3 inç büyüklüğünde kamera sensörü kullanan Apple, iPhone 7’de daha büyük bir sensöre yer veriyor. Yeni iPhone’da yer alan 1/2.6 inç büyüklüğündeki sensör, selefine göre daha iyi renk ve alan derinliği sağlayacak. Arka kameraya bu defa çift LED flaş yerine dört LED’li True Tone Flash eşlik ediyor. iPhone 7’de ayrıca daha büyük bir lens kullanılıyor. iPhone 6s serisinde arka kameralarda f/2.2 lenslere yer veren Apple, yeni nesil iPhone’da ise f/1.8 diyafram açıklığına sahip lens kullanıyor.
iPhone 7 Başlıca Özellikleri
Y
eni iPhone tasarımında 3.5 mm kulaklık girişinin telefondan kaldırılması önemli bir değişiklik oldu. Kulaklık girişini yeni iPhone modellerinde kullanmayan Apple, bunun yerine telefonlara ikinci bir hoparlör çıkışı yerleştirmiş. Bu gelişme ile birlikte iPhone 7 artık stereo kalitesinde ses deneyimi sunacak. Yeni iPhone’da ses ve veri akışı Lightning portu üzerinden sağlanacak. Apple ayrıca 3.5 mm kulaklık girişine sahip kulaklıklar için de kutu içerisinde bir dönüştürücüye yer verecek.
vam ediyor. IPS LCD tabanlı ekran inç başına 326 piksel yoğunluğu sunuyor. Apple yeni iPhone’da her ne kadar ekran boyutu ve çözünürlük seviyesini artırmasa da, görüntü kalitesinde önemli iyileştirmeler sağlamış görünüyor. 9.7 inçlik iPad Pro’nun ekran noktasında sağladığı gelişimin benzerini bu defa yeni iPhone’da görüyoruz. 9.7 inçlik iPad Pro, Apple’ın ürünlerinde kullandığı en gelişmiş ekrana sahip. iPhone 7 yeni nesil ekran teknoloji sayesinde daha geniş yelpazede daha iyi bir renk kalitesi ve %25 oranında daha fazla parlaklık sunuyor.
Suya Dayanıklı ilk iPhone
Hafıza arttı, RAM değişmedi
Android tarafında yıllardan beri kullanılan suya dayanıklılık iPhone modellerinde yer aldı. Apple’ın suya dayanıklı ilk telefonu iPhone 7 oldu. Yeni nesil iPhone, Apple Watch akıllı saat gibi IP67 sertifikasına sahip. Bu sertifika telefonun maksimum 1 metre derinlikte 30 dakika boyuncu su sızıntılarına karşı dayanıklı olacağı anlamına geliyor.
iPhone 7’ye dört çekirdekli Apple 10 Fusion işlemcisi güç veriyor. 16 nm üretim sürecine sahip dört çekirdekli işlemci ilk gelen bilgilere göre yoğun iş gücü altında 2.4 GHz hıza erişebilecek. Yeni iPhone ile birlikte depolama tarafında önemli bir yükseltme gerçekleştirildi. Artık 16 GB’lık iPhone modelleri yok. Giriş modelde 32 GB dahili depolama kullanılacak. Telefonun diğer depolama seçenekleri 128 GB/256 GB şeklinde olacak. RAM tarafından ise bir artış yaşanmadı ve 2 GB RAM kullanımı sürdürüldü.
Ekran’da yüzde 25 daha parlak Apple iki nesildir sürdürdüğü 4.7 inç büyüklüğünde ve 750 x 1334 piksel çözünürlüklü ekranı iPhone 7 modelinde kullanmaya de-
Apple gerçekleştirdiği özel bir etkinlikle birlikte yılın en çok merak edilen telefonlarından biri olan iPhone 7 modelini tanıttı. iPhone 7 tasarım ve teknik özellikleri itibariyle neler sunuyor? İşte tüm detaylarıyla iPhone 7! 6
Yeni telefonda daha büyük lens kullanılmış
iPhone 6s’ten iPhone 7 modeline geçişte kamera tarafında önemli bir yükseltmenin yaşandığını söyleyebiliriz. iPhone 7 selefi gibi
4.7 inç 1334 x 750 piksel çözünürlüklü ekran, 1400:1 kontrast oranı, 3D Touch Dört çekirdekli 64 bit A10 Fusion işlemci 2 GB RAM, 32 GB/ 128 GB/ 256 GB depolama seçenekleri İos 10 işletim sistemi 12 megapiksel arka kamera, f/1.8 lens, OIS, dört LED’li True Tone Flash, 4K 30 fps video kaydı 7 megapiksel ön kamera, Full HD video kaydı, f/2.2 lens Basınca duyarlı home butonu IP67 sertifikası 138.3 x 67.1 x 7.1 mm kasa ebatları ve 138 gram ağırlık Cihazların Türkiye pazarına Ekim ayının içinde girmesi bekleniyor.
Veri kaybı şirketlerin geleceği için önemli Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yüzde 60’ı düzenli veri yedeklemesi yapmıyor. Dış kaynaklı veri kaybında ise her 3 veriden 1’i müşteri bilgileri oluyor.
G
ünümüz iş dünyasında rekabet gün geçtikçe artıyor. Büyüyen rekabet şartları firmaların yeni müşteri almalarını zorlaştırıyor. Bu nedenle şirketlerin var olan müşterilerinden maksimum faydayı sağlamaları büyük önem taşıyor. Müşteri İlişkileri Yönetimini (CRM) en doğru şekilde sürdürmenin yolu ise etkin veri analizi, korunması ve güvenliğinden geçiyor. Tüm kurumlar ve şirketlerin ortak beklentisi; veriye kesintisiz ve kolay şekilde erişmek, güvenli şekilde verilerini depolamak, yedeklemek ve korumak. Aynı zamanda iş sürekliliğini eksiksiz şekilde sağlamak.
Dış kaynaklı veri kaybının yüzde 36’sı müşteri bilgileri Konuyla ilgili açıklama yapan Ofisim.com CEO’su Serdar Turan; “Ülkemizde veri kayıplarından en çok etkilenen sektörlerin başında kamu, enerji ve bilişim geliyor. Bu durum veri yedeklemesinin etkin yapılmamasından kaynaklanıyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yüzde 60’ı düzenli veri yedeklemesi yapmıyor. Dış kaynaklı veri kaybında ise kaybedilen verinin yüzde 36’sı müşteri bilgileri oluyor” ifadesini kullandı.
Verilerini korumayan şirketler, kaybediyor Kurumsal verilerini korumayan şirketlerin, müşteri bilgileri ve finansal verilerini de
kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığını belirten Turan; “Bu tür bir kayıp, sadece şirketi ve çalışanları olumsuz etkilemekle kalmıyor; aynı zamanda müşteri bilgileri ve finansal verilerin de kaybıyla birlikte müşterileri de zarar uğratıyor. Zarar gören verilerin tekrar geri getirilememesi durumunda şirketler, ticari faaliyetlerini sonlandırmaya kadar gidebilecek riskler ile karşı karşıya kalabilirler. Bu nedenle kurumlar iş süreçlerine göre yedekleme sistemleri kurmalı ve günlük olarak kontrollerini yapmalıdır. Kurumlar ve şirketler, bu temel ihtiyaçlar paralelinde, veri depolama çözümlerinde uygun maliyetli, güvenilir, hızlı ve esnek çözümlere odaklanıyorlar ve verilerle baş etmek için maksimum çaba gösteriyorlar’’ dedi.
Bilişim Zirvesi; “Dijital Evrim ile Endüstri 4.0” İşlenecek konular dikkat çekiyor
2000 yılından bu yana iş dünyası, devlet, siyasiler, akademisyenler, girişimciler ve yatırımcıları bilişim dünyası profesyonelleriyle buluşturan Bilişim Zirvesi’16 – ICT Summit etkinliği bu yıl 22-23 Kasım tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Uluslararası kimliği, köklü, güçlü, özgün ve zengin içerikli yapısıyla alanındaki en önemli platform olan Bilişim Zirvesi’nde bu yıl “Dijital Evrim ile Endüstri 4.0” ana temasında, “No wayout! (Kaçış yok)” mottosu işlenecek. Zirvede dijital evrimin yol haritası oluşturulurken, Endüstri 4.0 dalgasını yakalamanın ipuçları da masaya yatırılacak. Bilişim Zirvesi’16 bu yıl, bireyler, şirketler ve ülkeler olarak dijital geleceğe nasıl hazırlanmamız ve bu geleceği nasıl karşılamamız gerektiği konusunu işleyecek. Etkinlikte bilişimi yaşamının önemli bir parçası yapan tüm birey ve kurumlarla birlikte dijital evrim süreçlerinde endüstri
4.0 içerisinde var olmayı amaçlayan kapsamlı bir içerik ve 100’ü aşkın önemli konuşmacı ile sunuyor.
Zirvede, Teknoloji Platformları, Sosyal Buluşma Platformları, Forumlar, Atölyeler ve Özel Proje konuları ele alınacak. Özel Tema Projeleri olarak; Türkiye’nin yeni çıkış yolu: Endüstri 4.0 ile gelen Yeni Ar-Ge ve İnovasyon Anlayışı,Dijital İstanbul’da Dijital Yaşam ve Maddenin Dijitalleşmesi konuları, Forumlar; Yeni Nesil Telekomünikasyon ve Dijitalleşmede C Level, Teknoloji Platformları olarak da; Büyük Veri ve Bulut Çözümlerinde Cognitive ile Yapay Zeka Algoritmaları, Açık Sistem Dünyasında Ulusal Savunma Stratejileri, Dijitalde Siber Güvenlik 4.0, Dijital Tıp Devrimleri, Finans ve Ödeme Sistemleri, Perakende Sektöründe Dijitalleşme, ERP Çözüm Süreçleri, Dijital Topluma Evrilmek, Dijital Kazançlar, Mobil Dünyada Dijital İnovasyon, Entegre Dijital Pazarlamanın Dinamik Yapısı, IoT ve M2M’e Hazırlık olarak Gömülü Sistemler ve Yeni Nesil Kentler ve Akıllı Kentsel Dönüşüm başlıkları altında işlenecek.
7
Skoda akıllı eldiven ile geleceğin teknolojisi Skoda tarafından üretilen ProGlove akıllı eldivenleri, dijitalleşmenin fabrikaya uygulanmasının adımlarından biri olarak dikkat çekiyor.
S
koda yeni modelleriyle olduğu kadar yeni üretim ve lojistik teknolojileriyle de öncü olmaya devam ediyor. Geleceğin yenilikçi teknolojilerine odaklanan Çek marka, yeni akıllı eldivenleriyle endüstride devrim yapmaya hazırlanıyor. Skoda, ProGlove isimli eldivenleri kullanarak lojistik alanındaki çalışmalarını daha verimli ve kusursuz hale getiriyor. Üreticilerin başarılı olmasında büyük önem taşıyan lojistik alanı için her geçen gün yenilikçi teknolojilere odaklanan Skoda, akıllı eldivenleriyle daha hızlı, daha verimli ve hatasız bir süreç başlatıyor.
Giyilmesi kolay, günlük işler rahatlıkla yapılabiliyor
ProGlove akıllı eldivenleri, dijitalleşmenin fabrikaya uygulanmasının adımlarından biri olarak dikkat çekiyor. Üzerinde özel bir tarayıcıya sahip olan eldivenler, seri üretimlerde de Skoda’ya daha fazla hız kazandıracak. Giyilmesi son derece kolay olan eldivenler, günlük işlerin daha çabuk yapılmasını sağlıyor. Eldiven doğru parçanın kullanılıp kullanılmadığını gösterirken, üretim süreçlerinin de doğru takip edilmesini garantiliyor. Geleneksel tarayıcılar gibi bilgi toplayan eldivenin en büyük farkı sadece basit bir
hareketle ve herhangi ek bir cihaz gerektirmeden bilgi toplayabilmesi. Dikey ve yatay olarak kodları okuyabilen eldiven, çalışan sesli veya titreşimli olarak uyararak parçanın doğruluğunu onaylıyor.
Casper’dan yepyeni bir akıllı telefon; VIA A1
K
Türkiye’nin yerli teknoloji markası Casper, premium akıllı telefon modeli VIA A1’i satışa sundu.
uruluşunun 25. yılını kutlayan, Casper’dan yeni bir akıllı telefon daha geliyor. Casper VIA A1, 4 GB RAM, 1,8 GHz hızında 8 çekirdekli işlemci ve 64 GB depolama alanı ile kullanıcıların beklentilerini karşılıyor. Yekpare metal gövdeye sahip ürün, parmak izi fonksiyonu ile üst düzey güvenliğe ve kolay kullanıma sahip. Gövdesi yüzde 97 metal malzemeden üretilen telefonun ekranı, Gorilla Glass 3 ekran teknolojisi sayesinde çizilme ve darbelere karşı dayanıklılık sağlıyor. Casper VIA A1, 64 GB Dahili Hafıza ve 4GB RAM sayesinde, kullanıcıların aynı anda bir çok program çalıştırma ve veri depolama konularında hayatlarını oldukça kolaylaştırıyor. Ayrıca Dual SIM özelliği sayesinde telefonu iki farklı SIM kartla kullanmak ya da bir SIM kart bir micro sd kart ile depolama kapasitesini128 GB’ye kadar artırmak mümkün kılınmış.
Şık Metal Gövde ve 5.5 inç Full HD IPS ekran 4.5 G özelliği bulunan akıllı telefonda Cat 6 desteği de mevcut. Bu sayede 4.5 G şebekelerinde 300 Mbps download, 50 Mbps upload hızları ile hiç beklemeden maksimum hızda internetin tadını istediğiniz gibi çıkarmak mümkün. Performansının yanında görsel olarak da ön plana
8
uygulama portföyüne sahip, VIA A1’de fotoğraf meraklılarının oldukça heyecan duyacağı yenilikler mevcut. Hızlı şarj imkânına sahip Casper VIA A1, ayrıca 3130 mAh pili ve güç tasarrufu teknolojisiyle,uzun süreli kullanım özelliğine sahip ve pil sorununu en aza indiriyor. çıkan Casper VIA A1, 5.5 inç Full HD IPS ekranı, elmas kesim köşeleri ve altın rengi şık metal gövdesi ile dikkat çekici bir tasarıma sahip.
Hızlı Şarj ve Güç Tasarrufu 13 Megapiksel arka ve 8 Megapiksel ön kamera çözünürlüğü sunan Casper VIA A1’de cilt güzelleştirme ve benzeri birçok çekim modu bulunuyor. Bu sayede fotoğraf çekmeyi kolay hale getiren Casper VIA A1, ekran flaşı özelliği sayesinde de az ışıkta bile harika fotoğraflar çekme imkânı sağlıyor. Fotoğraf düzenleme konusunda oldukça geniş bir
ESET’ten spam tutmada HTC 10 Avrupa’nın yüzde 99.999 başarı En İyisi Avrupa’nın önemli organizasyonlarından olan EISA’nın düzenlediği 2016 ödül törenine HTC damgasını vurdu.
A
vrupa Görüntüleme ve Ses Birliği (EISA),30 yılı aşkın bir süredir EISA Ödülleri düzenleyerek en iyi, en yenilikçi ve en gelişmiş kullanıcı elektroniği ürünlerini ödüllendiriyor. Bu yıl ödüller, Avrupa’nın 23 ülkesinden 45 lider derginin oyuyla belirlendi. HTC’nin amiral gemisi HTC 10, En Gelişmiş Telefon Ödülü’nün sahibi oldu. Avrupa’nın en iyi teknoloji ürünlerinin seçildiği EISA Ödüllerinde “En Gelişmiş Telefon” seçilen HTC 10, üstün kamera özellikleri ve 24-bit yüksek kalite ses donanımıyla öne çıkıyor.
K
urumsal yapıların e-posta trafiğini güvende tutmak üzere ESET tarafından geliştirilen ve yıllardır güvenle kullanılan ESET Mail Security for Microsoft Exchange Server yazılımı, spam filtreleme konusunda mükemmel bir sonuç ortaya koydu. Güvenlik yazılımlarını inceleyen ve bu konuda karşılaştırmalı araştırmalar gerçekleştiren İngiltere merkezli bağımsız test organizasyonu Virüs Bulletin, düzenlediği son spam filtreleme testinin sonucunu duyurdu. Karşılaştırmalı testte ESET, spam mail engellemede yüzde 99.999 başarı kazanarak maksimum puanı elde etti. Üstelik hiç ‘false positiv‘ yani hatalı mail engellemeden bunu yaptı.
Güçlü bir spam koruması sağlanıyor Karşılaştırmalı testte,e-mail güvenliği sağlayan ya da anti spam filtresi bulunan 16 yazılım dahil edildi. 18 gün boyunca sürdürülen testte 160 bin 426’sı spam olmak üzere toplam 169 bin 565 mail gönderildi. Test sonunda yapılan değerlendirmede, teste tabii tutulan ESET Mail Security for Microsoft Exchange Server yazılımı, yüzde 99.999 başarı sağladı. ESET bu skorla, en yüksek derece olan VB Spam + sertifikası almaya hak kazandı. Testi değerlendiren Virus Bulletin Editörü Martijn Grooten; “ESET Mail Security, mükemmel performans tarihi ve hiçbir hatalı virüs uyarısı vermeden güvenilir çalışmasıyla işletmeler için güçlü bir spam filtreleme ürünü olduğunu gösterdi“ açıklamasını yaptı. ESET Global Teknoloji Müdürü Palo Luka ise “Spam koruması ve yeni nesil çok katmanlı güvenlik yaklaşımı, işimizin önceliklerindendir. Yazılımlarımızın mümkün olan en yüksek düzeyde spam yakalama oranını tutturması ve sıfır hatalı virüs uyarısı vermesi, ESET’in daha güvenli teknolojiye sahip olduğunun göstergesidir“ dedi.
HTC’nin ve Avrupa’nın en gelişmiş telefonu HTC 10, dünyada ilk kez hem ön hem arka kamerada optik imaj sabitleyici (OIS) özelliğine yer vererek kullanıcılara üst düzey bir kamera deneyimi sunuyor. HTC 10’da kullanılan Ultra Piksel teknolojisi ise düşük ışıkta bile son derece net ve yüksek çözünürlüklü fotoğraf çekimi sağlıyor.
Kişisel ses profil sistemi ile dikkat çekiyor
HTC 10’un ses özellikleri de en göze çarpan farklarından biri olarak öne çıkıyor. 24-bit Hi-Res ses desteği, BoomSound hi-fi hoparlörleri, hem hoparlör hem kulaklık çıkışlarını destekleyen özel amfi ve DAC’ları ile ses konusunda mükemmelliğin peşinde koşanların beklentilerini en iyi şekilde karşılıyor. HTC 10, woofer ve tweeter özelliği taşıyan iki hoparlörü sayesinde benzersiz bir müzik keyfi yaşatırken, en iyi kulaklık deneyimi için kullanıcının duyma deneyimini ölçen ve her iki kulak için de ses frekanslarını dinamik olarak ayarlayan Kişisel Ses Profil Sistemini sunuyor. Ödüllü HTC 10 ince bir işçilikte şekillenen şık tasarımı, uzun süreli pil ömrü ve kutu içinden çıkan 250 TL değerindeki benzersiz özel seramik kulaklığı ile kullanıcılarına sunduğu mükemmel akıllı telefon deneyimini tamamlıyor.
9
CPM ERP milli yazılımı öneriyor
CPM ERP yetkilileri; “Yazılım konusunda mahremiyetin önemine vurgu yaparken, milli yazılım kullanmak değerli bilgilerin korunmasına yardımcı olur” dedi.
G
üvenliğin aşırı hassasiyet taşıdığı son günlerde yüzde yüz Türk sermayesiyle kurulan CPM, milli yazılım şirketleriyle çalışmanın öneminin altını çiziyor. Stok takibinden, malzeme ihtiyacına, planlamadan risk yönetimine, krediler ve yasal defterlerden, uluslararası raporlamaya ve kalite yönetiminden, toplam verimlilik yönetimine kadar birçok sistemin bir arada çalıştığı entegre sistemler bütünü olan ERP, bir şirketin en önemli bilgilerini içinde barındırıyor. Bu tarz bilgilerin yurt dışı kaynaklı şirketlerin elinde olmasının tehlikeli olduğunu söyleyen Recep Palamut, ‘Özellikle devletin birimlerinin yazılımda yerli yatırımlara yönelmeleri gerekiyor. Bildiğim kadarıyla devlet teşkilatlarında Almanya kaynaklı bir şirketin yazılımını kullanıyoruz. Almanların bu kadar değerli bilgilere
erişimlerini ancak yerli yazılım kullanarak önleyebiliriz’ dedi. Ülkeye ait verilerin yurt dışındaki yazılım şirketlerinin elinde olmasının çok büyük riskler taşıdığını belirten Recep Palamut, Farklı sektörlerde birçok çözüm ve eklenti sunan CPM ERP yazılımları; şirketlere zaman ve maliyetten büyük oranlarda kar elde etme fırsatı sunduğu gibi güvenlik çözümü de sunduğunun altını çizdi.
CPM ERP Hakkında Kurulduğu ilk yıllardan itibaren geliştirdiği yazılımlar ile KOBİ ve büyük ölçekli işletmelere çözüm ortaklığı sunan CPM Yazılım; 1999 yılından bu yana birbirinden farklı birçok sektöre yazılımlar geliştirerek Türkiye’de sanayi sektörüne hız ve esneklik kazandırıyor. Kullanıcı ve IT dostu olmanın yanında yönetici dostu olmayı da başaran CPM ERP yazılımları, sağladığı verimlilik ile müşterilerine ilk aydan itibaren yüzde 10 ile yüzde 25 oranında karlılık sağlıyor. ERP, tüm bilgi akışını tek bir bilgi havuzunda toplayarak, gerek raporlamada gerek veri girişinde kullanıcılarına ciddi zaman kazandırıyor. Patron ve yöneticiler, istedikleri bilgi ve raporlara “anlık” olarak ulaştıklarında karar vermeleri de hızlanıyor.
P1M1’den sektörlere özel çözümler PlusOneMinusOne (P1M1) birçok sektör için tahminleme, stok yönetimi, saha ekibi rotalama, kaynak planlama ve lokasyon analitiği yazılımları sunuyor.
B
oğaziçi Üniversitesi KOSGEB desteğiyle yola çıkan, büyük operasyonel faaliyetler için farklı sektörlerde bulut bilişim tabanlı karar destek sistemleri geliştiricisi PlusOneMinusOne, sektöre kazandırdığı yeni çalışma yöntemiyle fark yaratıyor. PlusOneMinusOne, Yöneylem Araştırması uygulamaları alanında yazılım platformları geliştirirken bankalar başta olmak üzere birçok sektör için tahminleme, stok yönetimi, saha ekibi rotalama, kaynak planlama ve lokasyon analitiği yazılımları sunuyor. 2013’de Türkiye’de en hızlı büyüyen 18. şirket olan ve en hızlı büyüyen IT Şirketi Ödülü’nün sahibi olan P1M1, büyük operasyonel işlerin daha basit, aynı zamanda daha verimli yapılmasını sağlıyor. P1M1; hangi bankanın hangi ATM’sine ne kadar para iletileceği, hangi benzin istasyonuna ne kadar yakıt iletilmesi gerektiği, 6 ay sonraki bir uçuşta kaç business bilet satılacağı, saha dağıtımlarının hangi lokasyondan daha az maliyetle yapılabileceği, hangi lokasyonda bir sonraki cuma 10.30’da kaç gişenin açık olması gerektiği, kaç satış görevlisinin bulunacağı, satış ekiplerinin hangi gün hangi müşterileri hangi sırada ziyaret etmesi gerektiği, hangi müşterilerin önümüzdeki ay rakibe geçeceği gibi optimizasyon problemlerini çözecek bir alt yapıyı tüm dünyadaki firmaların hizmetine sunuyor.
10
MAKTEK 2016; ‘Endüstri 4.0’ Kol gücü & Beyin gücü Yeni sanayi devriminin öncü makineleri, “Endüstri 4.0 ve Geleceğin Akıllı Üretim Mühendisliği” teması ile 11-16 Ekim’de MAKTEK Avrasya 2016’da sahne alacak.
S
tratejik iki büyük meslek örgütü Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) ve Makine İmalatçıları Birliği (MİB) işbirliği ile düzenlenen sektörün Avrasya’daki en büyük buluşması, 11-16 Ekim tarihleri arasında makine devlerini İstanbul’da ağırlayacak. Sanayiyi bekleyen büyük dönüşümün “Endüstri 4.0 ve Geleceğin Akıllı Üretim Mühendisliği” teması ile Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 14 salon, 120 bin metrekare alanda; makine, robot ve insan etkisiyle aktarılacağı organizasyonda önümüzdeki 10 yıl içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için doğacak yeni fırsatlar alanında uzman isimlerce aktarılacak. Başta makine ve alt yapı olmak üzere Endüstri 4.0’ın kurumlara sunacağı üretkenlik, ciro artışı, yatırım, işgücü, teşvik, işgücü profilindeki değişim ve eğitim konularının masaya yatırılacağı organizasyonun bu yıl 1.5 milyar dolarlık iş hacmi yaratması bekleniyor.
üretim hatalarını sıfıra indirecek. Hatta iş sağlığı ve güvenliği açısından yeni bir dönemin kapılarını aralayacak” dedi.
Dünya devlerinden KOBİ’lere kadar katılımcı Türkiye’de üretilen makinelerin dünyaya duyurulmasında önemli bir ev sahipliği yapan MAKTEK Avrasya 2016’nın bu yılki içeriği hakkında da bilgi aktaran Hakan Aydoğdu,sözlerini şöyle tamamladı; “Türkiye ile birlikte Almanya, İspanya, Çin, Tayvan, Hindistan, Güney Kore, Japonya, İtalya, İngiltere gibi sektörde söz sahibi 30’u aşkın ülkeden katılımcı yenilikçi ürünlerini sergileyecek.Dünya devlerinden KOBİ seviyesine kadar on binlerce sektör profesyonelini ağırlayacak olan MAKTEK Avrasya 2016’da katılımcı ve ziyaretçilere Endüstri 4.0’ın sağlayacağı avantajlar, kurumlara sunacağı üretkenlik, ciro artışı, yatırım,
işgücü, teşvik, Endüstri 4.0’a geçiş için ihtiyaç duyulan teknolojik sistemler, eğitim konuları, seminer ve toplantılarla alanında uzman isimlerce aktarılacak. Ayrıca katılımcı ve ziyaretçiler, alım heyetleri ile fuar süresince farklı iş imkânları oluşturmak, yeni pazarlara açılmak için ‘Fuar Özel Ziyaretçi Programı’ kapsamında toplantılar gerçekleştirebilecek.”
Geniş makine skalası fuarda olacak Sektörde ve üretimde küresel fırsat kapılarını aralayacak olan MAKTEK Avrasya 2016’da CNC ve universal talaşlı imalat makineleri, sac işleme makineleri, kesici takımlar, takım tutucular, CAD/ CAM, PLM yazılımları, 3D yazıcılar, ölçü aletleri, kalite kontrol cihaz ve ekipmanları, kaynak, kesme ekipmanları, kaynak makineleri, yedek parça, ısıl işlem donanımları, taşıma sistemleri, yağlama ve soğutma sistemleri sergilenecek.
Önümüzdeki 10 yıl ülkeler için önemli Makine ve Takım Tezgahları sektörünün Türkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmasında stratejik bir öneme sahip olduğunu belirten TİAD Başkanı Hakan Aydoğdu, “Endüstri 4.0 sanayide, üretimde birçok avantaj sağlayacağı gibi, üretimde insan=kol gücü kavramını sıfırlayacak. Bu akımın ortaya çıkartacağı, kol gücü yerine beyin gücünün yoğun olacağı yeni meslekler ile istihdam artışı da sağlanmış olacak. Önümüzdeki 10 yıl içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için yeni fırsatlar yaratacak olan Endüstri 4.0, insan kaynaklı
11
T
Mikro Yazılım Avantajlar Dünyası
ürkiye’nin önde gelen kurumsal ve ticari yazılım sağlayıcılarından Mikro Yazılım, “MikroYazılım Avantajlar Dünyası” konsepti çerçevesinde hayata geçirdiği işbirliği ile, kendi ürünlerini kullanan ve büyümek isteyen şirketlere e-ticaretin önünü açarak büyümelerini desteklemeyi hedefliyor. Bu kapsamda Mikro Yazılım ve yine e-ticaret sektörünün önde gelen şirketlerinden Ticimax işbirliği ile Mikro Yazılım kullanıcılarına özel oluşturulan e-ticaret paketinin yıllık fiyatı KDV dahil 1.800 TL olarak duyuruldu. Mikro Yazılım kullanan ve büyümek isteyen şirketler, avantajlı e-ticaret paketi sayesinde, kolayca e-ticaret sitelerini açıp satışa başlayabilecek.
Mikro Yazılım ve Ticimax’lı e-ticaret’in avantajları; Firmalar 1 günde e-ticaret sitesi açıp satışlara başlayabiliyor. Bulut e-ticaret altyapısının gücü ile güncel ve güvenli bir e-ticaret sitesine
Mikro Yazılım ve e-ticaret alanında Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden Ticimax işbirliği ile Mikro Yazılım kullanıcılarına özel fırsatlarla e-ticaretin yolu açılıyor.
sahip olabiliyorlar. Ayrıca E-ticaret sitesine sınırsız ürün, kategori ve içerik eklenebiliyor. Farklı pazarlama araçlarıyla satışlarını artırabiliyor. Kullanıcılar gelişmiş SEO uygulaması sayesinde arama motorlarında hızlıca üst sıralara çıkabiliyor. Firmalar, sosyal medya entegrasyonları ve üye olmadan alışveriş olanağı ile hızlıca sipariş alınabilmesinin yanında, kendi üye ve bayilerine özel indirim sunabilme olanağına sahip oluyorlar. Ayrıca tüm cihazlara göre kendini boyutlandıran responsive temalarla, mobil ziyaretlerini satışa döndürebiliyorlar.
Mikro Yazılım: Büyümek isteyen her şirkete lazım Konu ile ilgili açıklamalar yapan Mikro Yazılım Genel Müdür Yardımcısı Alpaslan TOMUŞ, geliştirilen işbirlikleri ve fırsatlar ile ilgili olarak şunları söyledi: “Mikro Yazılım olarak, marka vaadimiz “Mikro Yazılım: Büyümek isteyen her şirkete lazım.” Bu kapsamda, bir yazılım firmasından daha fazlası olarak konumlanarak, kullanıcılarımıza yönelik bir
12
avantajlar dünyası yarattık. Söz konusu avantajlar dünyası, yazılım olarak sunduğumuz çözüm ve hizmetlere katma değer sağlayarak, büyümek isteyen şirketlerin önünü açan her türlü avantaj ve fırsatı müşterilerimize sunuyor. Bu şekilde kendi ürün ve hizmetlerimizi de müşteri ihtiyaçlarına göre geliştirirken, büyümek isteyen şirketlerin de önünü açıp ekonominin gelişmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz.”
Dinamo Elektrik ile işbirliği Mikro Yazılım Avantajlar Dünyası, yine katma değerli ikinci bir uygulama olarak Dinamo Elektrik ile işbirliğine gitti. Mikro Yazılım ve Dinamo Elektrik işbirliği ile Mikro Yazılım kullanıcıları 1 yıl boyuncu elektriklerini %14 indirimli alıyorlar. Üstelik ister işyerlerinde, ister evlerinde kampanyadan yararlanabiliyorlar. Mikro Yazılım Avantajlar Dünyası, Mikro Yazılım’ın kendi müşterilerinin büyümesini destekleyecek nitelikte geliştirdiği her türlü fırsat, avantaj ve işbirliğini kapsıyor. Firmalara kurumsal ve ticari yazılımlar sunan Mikro Yazılım; özellikle ekonominin dinamiği niteliğinde gördüğü KOBİ’lerin büyümesini desteklemek amacıyla, kendi faaliyet alanında kullanıcılarına avantajlı uygulamalar, fırsatlar ve işbirlikleri geliştirmeyi ilke olarak benimsemiştir. Bu kapsamda, Mikro Yazılım, bir yazılım firması olmasının ötesinde, KOBİ’lerin büyümesini sahiplenen katma değerli bir yazılım firması olarak konumlanıyor.
13
Robotlar işinizi elinizden alacak mı?
D
üşünce kuruluşu GelecekHane, robotların hayatımıza etkilerini ve gelecek robotları araştırdı ve ilgi çekici bir rapor hazırladı. Robotların günlük hayatta ve iş dünyasında nasıl etkileri olacağını ortaya koyan rapor, robotların gelişim süreci ile insan iş gücünün yerini alacağına, üretim ortamları, iş yerleri, okullar ve evlerimizde hayatımızın olağan bir parçası haline geleceğine vurgu yapıyor. Gelecekte daha da yaygınlaşması beklenen robotların gelişi ile günlük hayat ve iş dünyası geri dönüşü olmayan bir şekilde etkileneceğe benziyor. Örneğin, gelecekte fabrikalarda sadece robotların çalışacak olması ve insanların işlerini ellerinden alması dikkat çeken öngörüler arasında yer alıyor.
Hayatımızın bir parçası olacak
Robotlar insandan daha verimli, daha kaliteli ve daha ekonomik iş yapacağı kabul görüyor. Bundan dolayı zaman içinde, robotlar geliştikçe, insan iş gücünün yerini alacaklar. Peki insanlar ne
14
Robotların geleceğini ve geleceğin robotlarını gözler önüne seren çalışma, yakın gelecekte robotların insanların işlerini elinden alabilecek kadar ileri bir düzeye ulaşabileceğini anlatıyor. yapacak? Mavi yakalıların perspektifi çok parlak değil. Yeni yetkinlikler edinerek, yeni meslekler kazanmaları ve geçimlerini sağlamaları gerekecek. Öte yandan, robotlarla birlikte yaşamaya alışacağız. Nasıl bugün bulaşık makinesi, akıllı cep telefonu, otomobil hayatımızın ayrılmaz parçaları haline geldiyse, muhtelif robotlar da bu şekilde arkadaşlarımız, araçlarımız, oyuncaklarımız haline gelecek.
Gelecekte robotlaşacak 19 iş kolu
B
ilişim ve teknoloji alanından yaşanan gelişmeler gelecekte robotların hayatımıza ne kadar dahil olacağı hakkında ipuçları veriyor. Kimi bilim insanları robotların iş yaşamına nasıl entegre olacağına dair bilgileri sunuyor. Robot denince çoğu insanın aklına Star Wars’taki R2D2 ve BB8 gibi robotlar gelse de; Xerox uzmanları robotlar ve botların bugün çok daha yetenekli olduğunu ve birçok iş kolunu dönüştürmeye hazırlandığını söylüyor. Bu konuyla ilgili yayınlanan makalede robot teknolojiler alanında Xerox’un yaptığı çalışmalardan örneklere de yer veren ve bu teknolojilerin en çok dahil olacağı 19 iş kolunu listeleyen Xerox bilim insanları, korkulanın aksine robotların insanların işsiz kalmasına neden olmayacağını; rutin ve basit işlerden kurtararak onların daha yaratıcı, fark yaratan, önemli işler yapmalarını sağlayacağını söylüyor. Xerox bilim insanlarına göre, robotlar ve insanlar arasında iş yaşamında geliştirilecek iş birliği, küresel ekonominin önemli ölçüde gelişim göstermesini sağlayacak. McKinsey Küresel Enstitü’sünün bir raporuna göre, makine öğrenimi ve doğal kullanıcı ara yüzleri iş yapış şekillerini dönüşüme uğratacak, daha doğru analiz etmeye yardımcı olacak, insanların sorunları değerlendirme ve çözme hızını oldukça artıracak. Rapora göre, iş yaşamındaki üretkenlik 2025’e kadar yüzde 40 ila 50 artabilir, bu da ekonomiye her yıl 1.7 trilyon ila 2.2 trilyon dolar kazanç sağlayabilir. Xerox bilim insanları, robotik inovasyonların giderek kendine daha çok kullanım alanı bulduğu ve toplumun faydasına sunulduğu 19 iş kolunu şu şekilde listeliyor:
Robot eczacı
Kaliforniya Üniversitesi’nde geliştirilen otomatikleştirilmiş hastane eczanesi, hastalara insan müdahalesi olmaksızın ilaç reçetelerini hazırlayabiliyor. Sistem 2011’den beri 350 bin adet ilacı hatasız olarak hastalara vermeyi başardı. Geliştirilecek benzeri sistemler, eczacıların eczanelerinde robot çalışan kullanmasını ve hasta danışmanlığına daha çok zaman ayırmalarını sağlayacak.
Robot yardımlı cerrahi
Cerrahi amaçlarla kullanılan robotlar, özellikle minimal kesiklerle yapılan operasyonlarda veya
Xerox bilim insanları, robot teknoloji alanındaki gelişmeler ve robotların yakın gelecekte iş yaşamına nasıl entegre edileceğine dair öngörülerinin yer aldığı bir makale yayımladı. vücudun hassas bölgelerinde yapılan ameliyatlarda cerrahlara oldukça yardımcı oluyor. Mutlak kesinlik sağlayan ve insan elinin titremesi, yorulması gibi sorunları ortadan kaldıran robotlar ameliyatların başarı ile sonlanmasına önemli katkılar sağlıyor. Robotlar cerrahların yerini tamamen alır mı bilinmez ancak bugün onların yeteneklerini arttırdığı kesin.
rini izleme işlerinin dijitalleşeceğini söylüyor. Sağlık süreçlerinde hastanın kayıtlarını izlemek ve değerlendirmek büyük bir iş yükü ve zaman gereksinimi yaratıyor. Ancak, hastayı anlık olarak izleyen, verilerini işleyen ve hemşireye değerlendirmede bulunan dijital asistanlar ile hemşirelerin hastalarına daha fazla vakit ayırması sağlanabilir.
Robot öğretmen
Robotik süreç otomasyonu (RPA)
Günümüzde sınıflardaki öğrenci sayısı onlarla ifade edilse de internet üzerinden yapılan açık derslerde öğrenci sayısı 100 bine kadar ulaşabiliyor. Sınavlarda çoktan seçmeli veya evet/hayır şeklindeki cevaplar otomatik olarak kontrol edilebiliyor; ancak klasik tarzdaki soruların cevabının değerlendirilmesi eğitimciler için büyük çaba ve zaman gerektiriyor. Doğal dil işleme tekniklerini kullanan otomatik sınav değerlendirme yazılımları çok sayıda uzun yazının otomatik analizini ve değerlendirmesini yapabiliyor. Xerox’un bu alanda geliştirdiği bulut tabanlı not değerlendirme yazılımı ofis cihazlarını, öğrencilerin test sınav kağıtlarını okuyup, değerlendiren bir cihaza dönüştürüyor. Xerox yazılımı otomatik olarak test sonuçlarını puanlandırıyor. Geliştirilen sistem aynı zamanda her öğrenci için hangi alanda daha çok yanlış yaptığını ve hangi alanda daha çok çalışması gerektiğini belirten raporlar da hazırlıyor. Öğretmenlerin iş yükünü oldukça hafifleten bu sistem şu an Amerika’da bazı okullarda kullanılıyor.
Robot otel
Japonya, sahip olduğu 250 bin endüstriyel robot ile dünyada otomasyonun öncülüğünü yapıyor. Bu sayının önümüzdeki 15 yıl içinde 1 milyona ulaşması bekleniyor. Japonya’da bulunan Henn-na Hotel, check-in kabul eden dinozor görünümlü robotları ve yüz tanıma özelliğine sahip anahtar sistemi ile tamamen otomatikleştirilmiş bir otel olarak hizmet veriyor. Henn-na Hotel’in sahibi şirket Huisten Bosch’un CEO’su Hideo Sadawe, otomatik otelleri ile ilgili “Çalışanlar, robotlar nedeniyle işlerini kaybetmiyor, robotlar sayesinde rutin işler yerine, müşterilere daha iyi hizmet verilmesini sağlayacak işlere odaklanabiliyorlar” diyor. Sadawe, robot otellerin 2025’e kadar tüm dünyaya yayılacağını düşünüyor.
Dijital hemşire
Xerox bilim insanları dijital hemşire teknolojileri ile hemşirelerin kendisinin değil yaptıkları hasta verile-
Tüm robotik teknolojiler mekanik bir robot içerisinde yer almıyor. Bazen otomasyon yazılımları da yüksek hacimli, kendini tekrarlayan işlerin yapılmasını; çalışanların daha önemli ve emek isteyen işlere yoğunlaşmasını sağlayabiliyor. Xerox, robotik süreç otomasyonu alanında dünyanın lider firması olarak biliniyor. Xerox’un RPA teknoloji çözümleri, dokümanları hızlıca analiz ediyor; çizelgeleri, e-postaları okuyor ve gerekli aksiyonları alabiliyor. Aynı zamanda, iş süreçlerini geliştiriyor, otomatikleştiriyor, maliyetleri düşürüyor ve daha iyi bir hizmet sunulmasını sağlıyor.
Sanal müşteri hizmetleri temsilcileri
Otomasyon ve yapay zeka teknolojilerindeki gelişmeler, müşteri hizmetlerinde son birkaç yılda büyük ilerlemeler elde edilmesini sağladı. Xerox’un da Virtual Agent adıyla geliştirdiği sanal asistanlar, insan etkileşimleri ile öğrenebiliyor, rutin görevleri yerine getirirken, daha hızlı çözümler keşfedebiliyor. Özellikle çağrı merkezlerinde giderek artan oranlarda sanal müşteri temsilcileri gerçek müşterilerle iletişime geçiyor.
Pilotsuz uçaklar
Uzaktan kontrol edilebilen dronelar mümkünken ticari uçaklar neden olmasın? Duke Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, Boeing pilotlarının uçakları yalnızca 7 dakika kontrol ettiğini, Airbus pilotlarında ise bu sürenin 3.5 dakikadan daha az olduğunu ortaya koydu. Günümüzde pilotsuz havalanan, seyir eden ve iniş yapan uçak teknolojileri mümkün olsa da, yolcuların pilotsuz bir uçağa güvenebilmesi biraz zaman alacak gibi görünüyor.
Sürücüsüz otomobiller
Robotlar rutin, sürekli tekrarlanan işlerde oldukça iyiler. Aynı zamanda uykuları gelmiyor, korkmuyor ve yorulmuyorlar. Bu da onları otomobil sürüşü için ideal kılıyor. Sürücüsüz otomobil denince akla ilk
15
Otomatik anında çeviri güvenlik kaygıları ve Google araçlarının karıştığı küçük kazalar geliyor. Ancak bunların hepsi diğer sürücülerin hatalarından kaynaklandı. Sürücüsüz otomobillerin mükemmel olması değil; insanlardan daha iyi olması hedefleniyor. Yalnızca ABD’de her yıl 40 bin insan otomobil kazalarında hayatını kaybediyor. Sürücüsüz otomobiller ile bu sayıda önemli bir düşüş yaşanacağı tahmin ediliyor.
Hızlı, otomatik çeviri birçok teknoloji çözümü ile hayatımıza girmiş durumda. Google, Yahoo ve Bing gibi tarayıcıların çeviri yazılımları, Skype’ın gerçek zamanlı video aramalarında kullandığı yazılım çözümü günlük hayatta en çok kullandığımız otomatik çeviri araçları arasında yer alıyor. Son olarak Xerox’un ConnectKey 2.0 yazılım platformuna sahip çok fonksiyonlu ofis makinelerinde sunduğu Kolay Tercüman Hizmeti de, cihaz üzerine yerleştirilen dokümanları tarıyor ve birkaç saniyede Türkçe dahil 35’ten fazla dile otomatik çeviriyor.
Otomatik rapor yazımı
Makinistsiz trenler
İnsanlar, karada yaptıkları yolculuklarda otomatik araçlardan daha az korkuyor. Paris metrosunun 14. hattı tamamen otomatikleştirilmiş ve içinde hiçbir görevli bulunmuyor. Londra ve San Francisco’da da benzer sistemler bulunsa da insanların endişelenmemesi için araçların içinde insan görevliler bulunuyor. Mesaj oldukça açık: Otomasyon birçok işi yapabiliyor; ancak insanlar riskli işlerde insan kullanıcıları tercih ediyor.
Dijital garsonlar
Kahve firması Briggo, geliştirdiği ağa bağlı otomatik kahve kioskları ile müşterilerine mobil olarak kahve siparişi verme ve hazır olduğunda gönderdiği bildirim ile teslim alma imkanı sunuyor. Kahveler otomatik olarak kiosk içinde hazırlanıyor ve bu sürece hiçbir insan müdahalesi bulunmuyor. Benzer sistemleri özellikle paket servis hizmeti veren markalarda göreceğimiz günler çok uzak değil.
Otomatik pasaport kontrolü
Pasaport sırasındaki çoğu kişinin hiçbir adli suçu bulunmasa da, pasaport kontrol işlemleri çok uzun sürebiliyor. Ülkemizde de kullanılmaya başlanan e-pasaportlar ile artık otomatik pasaport kontrolü yapılabiliyor. Biyometrik verilerden faydalanan dijital sistemler yolcuları, insan görevlilere göre daha iyi bir şekilde inceleyebiliyor. Teknoloji, bizi güvenli kılıyor ve görevlilerin daha ciddi ve tehlike içerebilecek işlere zaman ayırmasına imkan veriyor.
16
Otomatik yazım kulağa bilim kurgu gibi gelse de günümüzde bunu gerçekleştiren araçları görmeye başladık. Bu araçlardan biri olan Quill, doğal dil teknolojisini kullanarak alıcıya özel raporlar yazabiliyor. Yazılım, kendini tekrarlayan ve kurallı işlerde, önceden belirlenen formüller ile iyi sonuçlar ortaya koyuyor.
Hukuki işler için robot yazılımlar
Hukuki davaların ve süreçlerin uzun zaman almasının başlıca nedeni hukuki sorun olan konuların ve iddiaların kolayca araştırılamamasıdır. Hukuki dokümanları incelemek için geliştirilen robotik yazılımlar rutin araştırmaları hızlıca yapabilecek. İstenen belge ve sonuçlara kolayca ulaşarak hukuki davaların daha hızlı karar aşamasına gelmesini sağlayacak. Hukuki süreçleri takip edecek robotik yazılımlar, binlerce yasal kaydın taranması için harcanan insan gücü maliyetini de ortadan kaldıracak.
Amazon’un robot ordusu
Amazon, 15 bin robotu ile müşteri siparişlerini daha hızlı hazırlıyor. Robotlar sipariş süreçlerini 1.5 saatten 15 dakikanın altına indiriyor. 350 kiloya kadar kaldırabiliyor ve en yüksek raflara kolayca ulaşabiliyor. Amazon’un sipariş teslim eden droneları ise ürünleri 30 dakikadan daha kısa bir süre içinde müşteriye teslim edebiliyor. Bu otomasyon teknolojilerinin kullanılması Amazon’a müşteri memnuniyeti, zaman ve maliyet tasarrufu olarak dönüyor.
Robot güvenlik elemanı
Bomba imha eden robotlar 40 yılı aşkın bir süredir kullanımda. Robot ordular ise çok yakın bir gelecekte askeri kaynakların kullanımında olacak. Dolayısıyla özel robot güvenlik güçlerinin ortaya çıkması da an meselesi denebilir. Knightscope’un K5 robotu yaklaşık 125 kilo ağırlığında ve suçu öngörme, önleme yeteneğine sahip. K5 duyabiliyor, görebiliyor, koklayabiliyor ve kontrol merkezine 7/24 rapor gönderebiliyor. Sensörleri ile analiz ve termal görüntüleme yapan robot, bir dakikada 300 araba plakasını analiz edebiliyor. Tüm güvenlik süreçlerinin robotların kontrolünde olacağını söylemek şimdilik zor olsa da, birçok işlemde insanlardan daha iyi ve hızlı oldukları kesin.
Akıllı evler
Otomasyon bazen gereklilikten ziyade tercih olarak da hayatımızda yer alıyor. Örneğin evlerde oda sıcaklıklarının ayarlanması, yemeğin pişirilmesi, ışıkların yakılması ve kapının kilitlenmesi gibi teknolojileri, Apple HomeKit gibi birtakım yazılım çözümleri ile bugün görmek mümkün. Nesnelerin İnterneti gibi konsept teknolojiler gelişmesini sürdürdükçe, yaşam alanlarımız da giderek daha “akıllı” olmaya devam edecek.
Robot barmen
Bazen otomasyon sadece eğlence amaçlı da hayatımızda yer bulabiliyor. Makr Shakr bar sistemi, 30’dan fazla alkol çeşidini karıştırarak, bir saat içinde 120 içki çeşidini müşterilerine sunabiliyor. Beraberinde kullanıma sunulan mobil uygulama ise kullanıcıya kendi kokteylini yapma ve sosyal ağlarda paylaşma imkanı tanıyor. Robot barmenler kokteyl yapımında başarılı olabilir ancak kırık kalplere tavsiye vermekte çok başarılı olamayacakları aşikar.
E-ticaret işlemleri iki kat hızlanıyor Güvenli e-ödeme çözümleri alanında 15 yılı aşkın deneyime sahip Asseco SEE, BKM’nin sunduğu 3D Secure altyapısını güncelledi. Güncellenen sistem ile e-ticaret işlemleri ve internet üzerinden yapılan tüm işlemler iki kat daha hızlı oldu.
E
-ticaret işyerleri ve kart sahipleri için güvenli bir altyapı çözümü olan 3D Secure sistemi, e-ticaret işlemlerinde kart sahibinin kimliğinin doğrulanmasını ve güvenli işlem yapılmasını mümkün kılıyor. Kart sahibinin cep telefonuna gönderilen güvenlik kodu sayesinde sanal mağazalarda işlem yapan kişinin kartın gerçek sahibi olduğundan emin olunmasını sağlıyor. Kullanıcıların cep telefonuna tek kullanımlık bir şifre gönderilmesi ve şifrenin banka ekranına girilerek doğrulanması sayesinde yapılabilen bu işlem, Asseco SEE ile ortak geliştirilen verimlilik projesi ile iki kat hızlandı.
Alışverişler hem güvenli hem de daha hızlı Güvenli altyapıların geliştirilmesi, e-ticaret işlemlerini doğrudan etkiliyor. Güvenli ve hızlı çözümler sayesinde sahtekârlık işlemlerinde azalma meydana gelirken, zamandan tasarruf edilerek maliyetler de azaltılıyor. Kart bilgilerinin kötü niyetli kişilerce kullanılması işyerlerinde finansal zarara neden olabiliyor.
Üye işyeri bankasından sahtekarlık nedeniyle gelen harcama itirazına yönelik bilgi ve belge taleplerinin karşılanması ise operasyon ve zaman maliyetine yol açıyor. 3D Secure sistemi kullanılarak yapılan işlemlerde, kart hamilleri üçüncü bir katman güvenlikle yani tek kullanımlık şifre ile doğrulandığı için işyerleri, kart hamillerinin işlemleri yapmadıklarına dair itirazları artık almıyorlar. Bu sayede hem finansal kayıp yaşamıyorlar hem de operasyon ve zaman maliyetlerine katlanmamış oluyorlar.
17
Ekonomide son çeyrek ve 2017 toparlanma dönemi olacak
K
PMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış, 15 Temmuz sonrası Türkiye ekonomisinin nabzını tuttu. Türkiye ve dünyayı geçtiğimiz üç ayın makroekonomik verileriyle analiz eden, gelecek döneme ise pencere açan Bakış’ın yeni sayısı, oldukça ağır seyreden 2016’nın siyasi ve ekonomik gündeminin Türkiye ve dünyadaki etkilerini yorumluyor. Bakış’ta Türkiye açısından öne çıkan başlık 15 Temmuz sonrası ekonomi, dünya ise Brexit dalgası ve büyümeye odaklandı. Büyüme: Türkiye’de 2012’den itibaren ortalama yüzde 3,4 civarında seyreden büyümede son dönemde bir kıpırdanma yaşanıyor. Türkiye 2016’nın ilk çeyreğini büyümede en hızlı 5’inci ülke olarak kapattı. Hindistan, Filipinler, Çin ve Endonezya ilk 4 sırada… 4,8 oranında büyüyen Türkiye, verisi açıklanan tüm AB üyesi ülkelerden daha iyi performans gösterdi. Ancak turizmde yaşanan kayıplar nedeniyle yılın geri kalanında büyümenin, bu seviyenin altında kalması bekleniyor. İkinci çeyrekte beklenen büyüme rakamı yaklaşık yüzde 3… Turizmin GSYİH üzerindeki ağırlığı artacağı için üçüncü çeyrekte küçülme yaşanacak. Dördüncü çeyrekte ise toparlanma
18
ve tekrar yüzde 3 civarında bir büyüme öngörülüyor. Ramazan Bayramı öncesi açıklanan yeni ekonomi paketinin olumlu sonuçları 2017’de alınacak. Cari açık: 2016’da gerilemeye devam ediyor. En büyük etken, petrol fiyatlarının gerilemesi nedeniyle enerji ithalatındaki düşüş. 2016’da ilk kez Haziran ayında dış ticaret açığı artış gösterdi. Turizmde yaşanan kayıpların da cari açığı yaz aylarında yukarı taşıması bekleniyor. 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 4,2’ye gerileyen cari açığın yıl sonunda tekrar yüzde 4,5 seviyesine yükselmesi olası görünüyor. İhracat: Dolar bazında düşüyor, miktar bazında artıyor. 2016’nın ilk yarısında yüzde 2,2 azalarak 71,7 milyar dolar oldu. Miktar bazında ise yüzde 6,5 artışla 52,6 milyon tona ulaştı. Rusya: Yılın ilk yarısında AB ülkelerine ihracatta geçen yıla göre yüzde 8,6 artış var. Bağımsız Devletler Topluluğu’na yüzde 23,5 düşüş yaşandı. Bu gerilemede Rusya’ya ihracattaki kayıplar başı çekiyor. İlk yarı Rusya’ya ihracat 59,4 daraldı. İlişkilerde yeni dönemle birlikte ihracat
kaybının yıl sonunda yüzde 35 seviyelerine gerilemesi bekleniyor. İsrail: Türkiye ve İsrail arasında siyasi krizin başladığı 2010’dan bu yana dış ticaret siyasi gelişmelerden hemen hemen hiç etkilenmedi. İsrail’e ihracat her yıl artış gösterdi. Sadece 2015’te fiyat etkisi kaynaklı bir düşüş yaşandı. 2016’nın ilk yarısında İsrail’e ihracat yüzde 10,2 arttı. İlişkilerin yumuşaması ile artışın sürmesi öngörülüyor.
Alarm veren göstergelere dikkat edilmeli Yüksek faiz: Kredi faizlerindeki yüksek seyir devam ediyor. 2014 başında politika faizinin yüzde 10’a yükseldiği dönem
diyor. Brezilya ve Rusya en çok kayıp yaşayan ülkeler. İki ülkenin ekonomisi de 2016’yı küçülerek kapatacak. Küresel ticaret ve yatırımlardaki zayıf büyüme, ücretlerdeki düşük seyir ve gelişmekte olan ülkelerin yavaşlayan performansı 2016’daki büyümeyi sınırlayan unsurlar. Çin ekonomisi 2015’te yakaladığı yüzde 6,9’luk büyüme oranı ile son 25 yılın en düşük performansını göstermişti. Bu yılki büyüme beklentisi yüzde 6,5. Küresel büyüme ve ticarette zayıflığın sebebi Çin’in bu performansı. Brexit: Euro bölgesi parasal genişlemeye giderek ekonomiyi canlandırmayı amaçladı. Avrupa Merkez Bankası’nın çabalarına rağmen AB ekonomisinde para politikasının etkinliği sona yaklaşmış durumda. Avrupa ekonomisi bu sıkıntının üzerine Brexit kararıyla sarsıldı. AB ve Euro bölgesinde büyüme tahminleri daha da aşağıya düşecek.
bankaların uyguladığı ortalama tüketici ve ticari kredilerdeki faiz oranı yüzde 16 seviyesindeydi. Sonrasında yüzde 12-14 bandında seyretmişti. Şimdi politika faizinin yüzde 7,5 olmasına rağmen tüketici kredilerindeki ortalama faiz oranı yüzde 16’ların da üstüne çıkıyor. Ticari krediler ise Mart başından bu yana uygulanan indirimlerle yüzde 15 seviyelerine ancak gerileyebildi. Bankacılık: Doların yükselmesi sonucu dolar cinsinden borcu olan özel sektörde ve bankacılık sektörü rakamlarında bozulmalar ortaya çıktı. Tüketici kredilerinin takibe düşme oranı Mart 2016’da yüzde 4,38’e yükseldi. Bu oranın yüzde 6’lara yaklaşması bankacılık sektörüne sıkıntı yaşatabilir. Kredilerin mevduata oranı da sorunlu görünüyor. Mart 2016 rakamlarına göre bu oran yüzde 1,19 seviyesinde. Yani bankalar topladıkları mevduattan fazlasını kredi olarak veriyor. Bu da bankaların yurt dışı borçlarını artırdığına işaret ediyor. Doğrudan yabancı yatırım: 2016’nın ilk 5 ayında doğrudan yabancı yatırım girişi yüzde 41,7 azalmış durumda. 2015’te yüzde 61 artan şirket satın almalarındaki yükselişin 2016’da yaşanmayacağı ve küresel yatırımların azalacağı öngörülüyor.
İşgücüne katılım artıyor İşsizlik: Türkiye’de işsizlik oranı küresel krizden bu yana ortalama yüzde 9 seviyesinde. Mart 2016 rakamı yüzde 10,1… Son 6 yılda istihdam edilenlerin sayısı yaklaşık 6 milyon artmasına rağmen işsizlik oranının gerilememesinde işgücüne katılımdaki artış rol oynuyor. 2010’da Türkiye’de her 100 kişiden 47’si işgücüne dahil
olurken şu anda bu rakam yüzde 52’ye yükselmiş durumda.
Domino etkisi: Brexit’in ekonomik etkilerinden çok siyasi etkileri konuşuluyor. İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın yanı sıra AB içinden de sesler yükselmeye başladı. İtalya ve Fransa’da AB’den ayrılma yanlıları artışa geçti. Brexit’in domino etkisiyle AB’nin sonunu getirebileceği seslendiriliyor.
İşgücü maliyetleri: Her yıl artış gösteriyor. Sektörler bazında 2010’dan bu yana en fazla artış inşaat sektöründe. İşgücü maliyetlerindeki artış ortalama yüzde 3 düzeyindeydi. Ancak 2016’nın ilk çeyreğinde bu oran yüzde 12’ye yükseldi. Artışta yılbaşında asgari ücretin 1300 TL’ye çıkarılması etkili oldu.
Petrol ve emtia: Petrol fiyatları 2016 başından bu yana artış eğiliminde. Doların bir miktar değer kaybetmesiyle dünyada petrol arzının gerilemesi bu artışta etkili. Ancak halen petrol fiyatları 2015’e göre düşük seviyede. Emtia fiyatlarında da petrol fiyatlarına paralel bir seyir var. Fiyatlar 2015’in gerisinde.
Kur yükseldi dış borç arttı
Dünya ticareti daralıyor: Petrol ve emtia fiyatlarında düşük seyir, dünya ticaretinin daralmasına neden oluyor. 2016’nın ilk 5 ayında dünya ticareti yüzde 5,4 düştü. ABD’nin ihracatı yüzde 6,9 ithalatı yüzde 5,4 geriledi. Rusya’nın ihracatı yüzde 31,2 ithalatı yüzde 11,2 daraldı. Çin’in ihracatı yüzde 6,5 ithalatı yüzde 10 azaldı.
Dış borç: 2016’nın ilk çeyreği itibarı ile kamu dış borcu 118,3, özel sektör dış borcu 292 milyar dolar. Toplam brüt dış borç stoku 411,5 milyar dolar. Bazı rapor ve değerlendirmelerde Türkiye’nin dış borçlarındaki artış önemli bir sorun olarak gösterilse de soğukkanlı olmak gerekir. Çünkü Türkiye pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeden daha düşük borçluluk oranına sahip. Ayrıca son 2 yıldaki artışın önemli bölümü kurlardaki yükselişten kaynaklanıyor. Yani aslında döviz miktarı borcunda düşük bir artış var. Ancak Dolar bazlı GSYİH düştüğü için oranda sıçrama görülüyor.
ABD ve FED: En iyi veriler ABD’den gelmeye devam etse de bu faiz artıracağı şeklinde yorumlanmamalı. ABD, tüm aktörlerde faizler düşük ve piyasalar cansızken faiz makasını açmak istemeyecektir. İstese de bunu mümkün olduğu kadar geciktirecektir.
Enflasyon: 2014 ve 2015’te yüksek seyreden enflasyon 2016’da düşüş eğilimine girdi. Dolardaki artışın etkilerinin azalmasıyla birlikte çekirdek enflasyonda gerileme bekleniyor. Bu da faizlerde ilave düşüşler olabileceği anlamına geliyor. TCMB Beklenti Anketi’ndeki yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 7,6…
Dünya Brexit ve düşük büyüme etkisinde Büyüme: Küresel krizin ardından geçen 8 yılda dünya ekonomisindeki toparlanma zayıf seyre-
19
Cmt, yerel ağlara öncülük etmeyi hedefliyor
2
017 yılında yüzde 22 büyümesi beklenen Dijital ödeme pazarında oyuncular teknolojik altyapısını tamamlıyor ve yeni döneme hazırlanıyor. Bu alanda öne çıkan firmalardan birisi de CMT. Transfer işlemlerinde herhangi bir banka hesabı gerekliliği olmadan para gönderme ve alma rahatlığı sunan CMT, gönderici ve alıcıya özel verilen transfer kod numarası ile üst düzey güvenlik sağlıyor. CMT, ulusal ve uluslararası çapta rakiplerine oranla daha hızlı ve daha uygun para gönderme, alma işlemi gerçekleştiriyor. CMT aynı zamanda, rakiplerine oranla yüzde 40 maliyet tasarrufu sağlıyor. Sektör Artı Dergisi olarak bizde bu alanda yaşanan gelişmeleri CMT Genel Müdürü Onur Baran Çağlar ile konuştuk. 1. CMT hakkında bilgi verir misiniz? Dijital ödeme pazarına ne gibi yenilikler getiriyor? Girişiminiz ve hikâyesini kısaca anlatır mısınız? 2009 yılında Kapalı Çarşı’da, İmameli HAN’da kurulduk. İlk faaliyet alanımız uluslararası para transferi olarak başladı. Hazine Bakanlığı’ndan aldığımız özel izin ile uluslararası markaların karşısına çıkan yüzde 100 milli ilk şirket olduk. Faaliyet alanımızı 2015 yılının Eylül ayında ilk sırada aldığımız “Elektronik
Para ve Ödeme Hizmetleri Kuruluşu” lisansımız ile ulusal para transferi, tahsilat ve ödemelere aracılık ve elektronik para, kartlı sistemler ve sanal POS hizmetleri ile genişlettik. Uluslararası hızlı para transferinde geçen seneki rakamlarımıza oranla, pazar payımızın Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketler arasında yüzde 15’e ulaştığını görüyoruz. Kullanıcı güvenliğini ön planda tutan 6493 sayılı kanun ile her türlü para transferi kolay, hızlı ve güvenilir şekilde gerçekleşiyor. Finansal teknoloji (FinTech) alanındaki gelişmelerle birlikte yeni nesil ödeme sistemleri, geleneksel ödeme süreçlerini dönüştürmeye başladı. BDDK’dan Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri Kuruluşu lisansını ilk sıradan alarak, yeni nesil altyapımız ile en az maliyetle, en hızlı para transferi yapılmasına imkân tanıyoruz. Yeni altyapımız ile ulusal ve uluslararası para transferi yapıyoruz. Ulusal ve uluslararası akıllı para transferi noktası konumumuzu CMTHAN ve CMTBANCO markalarımız ile güçlendireceğiz. Özellikle CIS (Bağımsız Devletler Topluluğu) bölgesinde akıllı para transferinde lider konumdayız. Yakın gelecekte, müşterilerimize mobilden, Web’den, tabletten ve IVR kanallarımızdan da hizmet sunup, ‘önce mobil’ vizyonumuzu hayata geçireceğiz. Ayrıca ulusal ve uluslararası para transferinde dijital kanallardan kolay erişimi mümkün kılıp; ödeme hesabı, kartlı hizmetler, sadakat kartı, alışveriş, indirim ve ödeme konularında fark yaratan servislerimizi hayata geçireceğiz. Kapalı Çarşı’da başlayan CMT Han (İmameli Han) hikâyemizi tüm Anadolu’ya yaygınlaştırma konseptimizi temsil eden HAN (Hesaplı ve Akıllı Nokta) yapımız ile en hızlı, en uygun maliyetle para transferini olanaklı hale getiren hizmetlerimizi farklı sektörlere ve vatandaşlara ulaştıracağız. 2. CMT Han ve CMT Banco ne anlama geliyor? CMT HAN Hesaplı ve Akıllı Nokta Franchise’larımızı, CMT Banco Acente ve Korner’larımızı temsil ediyor. Yılsonuna kadar 1.500 noktada CMT HAN ve CMT Banco’larımız ile tüm hizmetlerimizi sahada ve çoklu kanallarda (omni-channel) faaliyete almayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yıl; dünyada ulaşmadığımız koridor kalmaması için çalışacağız, ek olarak açtığımız tüm noktaları ve çoklu kanal hizmetlerimizi yaygınlaştırma ve tutundurma faaliyetlerine ağırlık vereceğiz.
20
3. 6493 Sayılı Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’un uygulamaya geçmesi sizleri nasıl etkiledi? Dünyada büyük dijital markalar ve finans kurumları, çalışanları ile özel sözleşmeler yapmaya başladı. Kurumlar, çalışanlarını outsource olarak çalışmaya ve Fintech startup kurmaya motive etmeye çalışıyor. Bu alanda bizim yaptığımız çıkarımları şöyle özetleyebiliriz; Türk bankalarında çalışanlar, kendilerini ekonomik ve finansal sektör krizleri olmadığı sürece güvenli limandaymışçasına konumlandırıyorlar. Çoğu kişi sayıları onları bulan projelerde, 16 saat çalışıyor gözüküyor. Görünürde bu çalışmaların karşılığında mesai ücreti ödenmesi gerekiyor ama çıktıya bakıldığında, Fintech’lerin dünyada oluşturduğu birikim kadar çıktı mevcut değil. CMT olarak, TBB (Türkiye Bankalar Birliği) toplantılarında, bankalara Fintech servisleri ve 6493 sayılı kanun ile lisans alan E-Para ve Ödeme Hizmetleri kuruluşları ile işbirliği yapılması ve platformların açık mimari haline dönüştürülmesinin, sektörü ve bankaları büyüteceğini belirttik. Yapılan araştırmalar, Fintech servislerinin pazar paylarını artırarak sürdüreceğini gösteriyor. Örnek vermek gerekirse; Accenture’ın “Finans sektörünün Dijital Rakipleri” raporuna göre, 2020 yılında ban-
Daha sonra ise P2P (kişiler arası) ödeme, para transferi, borç / alacak, yardım, bahşiş ve sözüne avans gibi birçok farklı alanlara (ulaşım, iletişim, perakende, spor, sosyal yardım, alışveriş, sigorta ve finans gibi) dokunabilecek Fintech girişimlerinin pazarda varlık göstereceğini bekliyorum. 6. 2017 yılı ile ilgili beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir? Yüzde yüz yerli sermayeli bir şirketiz. Anadolu yaygınlaşmayı, markalaşmayı ve yerel ağlara öncülük yapmayı ön planda tutuyoruz. Mevzuat ile kamuda ilgili kurumlar, finans sektörü, bankalar, e-ticaret pazarı, tahsilat/ödeme ihtiyacı olan tüm sektörler, kartlı sistem ve e-para ihtiyacı olan veya bu ihtiyacın farkında olmayan herkesin bu konulardaki farkındalığı artacak. Regülasyonların piyasadaki tüm legal ve illegal alanları düzenleyeceğini söyleyebiliriz. CMT olarak, bu farkındalığın artması için büyük çaba harcıyoruz. Yasal düzenlemeler sayesinde, pazarda sadeleşme gerçekleşecek ve marka olabilen, güven telkin eden, uluslararası ağları Türkiye’ye ve Türkiye’yi yurt dışı koridorlara taşıyabilen, müşteri deneyimi ve Fintech sektörüne hizmet sunanların öne çıkacağını düşünüyoruz.
kalar, gelirlerinin yüzde 32’sinin yeni dijital rakiplerine (Fintech) kaybedeceği belirtiliyor. Aynı şekilde, bu konu özelinde yayımlanan bir makalede, Avusturalya’nın en büyük bankalarından birinin geçen sene itibariyle kendi pastasından 12 milyar Dolar’lık geliri Fintech girişimlerine kaybettiği ifade ediliyor. 4. Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun, Türkiye’deki ödeme sistemleri ve para transferi alanını nasıl şekillendirecek? Öncelikle “köprü altı” diye tabir edebileceğimiz lisanssız ödemeye aracılık eden, fatura ve benzeri tahsilatları yapan kurumların oluşturduğu kirli algıyı ortadan kaldıracağını düşünüyorum. Vatandaşın sadece kamu ve büyük bankalar yanında; daha hızlı, çevik, hesaplı ve akıllı markaları tercih edeceğini, kendilerine yakın noktalardaki finansal hizmet noktalarında ihtiyaçlarını göreceklerini söyleyebilirim. Üst paragrafta bahsettiğim durum, sahada ve vatandaşın sektörün oyuncularına bakışını pozitif etkileyecek. Yasal zemin ve kanuni dayanakların oluşması ile resmi yollarla BDDK nezdinde girişimlerde bulunmayan, lisans almayan veya alamayan, basiretli olmayan tüccarlara da ‘Dur!’ denilmesini bekliyorum.
Ayrıca lisans almak için başvuran ve lisans alan kurumların öncelikle kurumsal yapılarını tamamlayarak yasal, mevzuata ve regülasyonun gerekliliklerine uygun hale gelmeleri gerekiyor. Daha önce iptidai yöntemler ve amatör ruhla işletilen kurumların bankacılığın 2 tık (kredi ve kredi kartı ve mevduata faiz verme) altında ciddi yetkiler ve kabiliyetler ile donatıldıklarını idrak ederek profesyonelleşmelerini ve kurumsallaşmalarını çok ivedi tamamlayarak piyasaya, sektör oyuncularına ve regülasyon kurumlarına güven vermeleri gerekiyor. Kendilerini hazır hale getirmedikleri durumda regülasyon, denetleme ya da piyasa şartlarıyla yani vatandaşın güvensizliği ile ciddi zarara uğrayacaklar ve sonunda kapatılma ile yüzleşecekler. Orta vadede güçsüz, tabansız ve küçük kalacak kurumların eleneceği ve büyüklerin altında konsolide olacağını öngörüyorum. 5. Dijital ödeme sistemleri ve para transferleri alanında önümüzdeki dönemde bizi ne gibi yenilikler bekliyor? Başta telekom ve internet sektörleri ile yakınsayan mobil cüzdan, sosyal medya ve IM (Instant Messenger) entegre dijital cüzdanlar, para transfer, sadakat, alışveriş ve ön-ödemeli kart servisleri gibi yenilikleri görmek sürpriz olmayacaktır.
CMT olarak 2017’de ulusal çapta yaygınlaşma, uluslararası koridorları genişletme, iş ortağı artırma gibi konulara odaklanacağız. Buna ilave olarak stratejik ulusal veya uluslararası bir yatırımcı ile yolumuza devam etmeyi hedefliyoruz. Piyasaya sunmayı hedeflediğimiz hizmetler bağlamında ise daha fazla katma değerli ürün, servis hazırlığı ve entegrasyonu ana odağımızda olacak. İş ortağımız olan Fintech‘ler ile omni-channel’de (çoklu kanal) daha fazla servis ile vatandaşa dokunmayı planlıyoruz. 7. Sektör Artı okuyucularına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? Sektör profesyonellerinin ve derginizin değerli okuyucularının piyasadaki mevcut işlerin aynını yapmak için sektöre dahil olan, lisans alarak köşe kapatmaya çalışan ama katma değer sunmayan oyuncuları ayırt ettiklerini düşünüyorum. CMT olarak, tüm iş akışlarımızla ve projelerimizle hem olumlu ve katma değerli işler yapmak hem de bankacılık dışında (un-banked) kalan tüm vatandaşlarımıza ihtiyaçları olan katma değerli ürün ve servisleri çoklu kanallarda (hem fiziksel hem de dijital, mobil) sunmak için ciddi ve önemli planlamalar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Bizi izleme ve desteklemeye devam etsinler.
21
E-ticarette sistem tersine işliyor Hem internetten hem de fiziksel mağazalardan satış yapan firmalara ait sitelerin pazar payı yüzde 1 artışla yüzde 20’ye yükselirken, bahis sitelerin pazar payı yüzde 11’den yüzde 10’a geriledi.
T
ürkiye’de faaliyet gösteren e-ticaret sitelerinin sayısı son 2 yıldır sürekli düşerken, pazardaki rekor büyüme dikkat çekiyor. Bilişim Sanayicileri Derneği’nin aylık en az 15 bin ziyaretçisi olan e-ticaret sitelerini baz alarak 2014 ve 2015’te hazırladığı raporların karşılaştırılması, sektördeki büyümenin boyutlarını gözler önüne seriyor. 2014’ten 2015’e online alışveriş yapılan sitelerin sayısı 989’dan 885’e gerilerken, pazarın büyüklüğü 18.9 milyar TL’den 24.7 milyar TL’ye çıktı. Online pazarda en fazla para 8.9 milyar TL ile tatil ve seyahate harcanıyor. Bahis sitelerinin pazar büyüklüğü ise 2.5 milyar TL seviyesine seyrediyor.
E-ticarette alışveriş sitesi sayısı azaldı Türkiye’de online alışveriş sitesi sayısı son 2 yıldır sürekli azalıyor. Site sayısı 2013 yılında bin 263 iken 2014 yılında 989’a geriledi. E-ticaret pazarında faaliyet gösteren site sayısı geçen yıl da 104 azalarak 885’e düştü. Hem internetten hem de fiziksel mağazalardan satış yapan firmalara ait sitelerin sayısı 272’den 385’e yükselirken, tatil-seyahat sitelerinin sayısı 326’dan 129’a, sadece online satış yapan mağazaların sayısı ise 384’ten 365’e geriledi. 6 olan bahis sitesi sayısı ise değişmedi.
Tatil-seyahat sitelerinde kazanç değişmedi Site sayısı azalmasına karşın, pazarın büyüklüğü 18.9 milyar TL’den 24.7 milyar TL’ye çıktı. Bu sonuçlarla Türkiye e-ticaret pazarındaki yıllık büyüme yüzde 31 oldu. Tatil-seyahat sitelerinin yüzde 36 olan pazar payı ile sadece online satış yapan sitelerin yüzde 34’lük pazar payı 2014’ten 2015’e değişmedi. Hem internetten hem de fiziksel mağazalardan satış yapan firmalara ait sitelerin pazar payı yüzde 1 artışla yüzde 20’ye
22
yükselirken, bahis sitelerin pazar payı yüzde 11’den yüzde 10’a geriledi.
En çok para tatil ve seyahate gitti 2014’te 326 online tatil ve seyahat sitesinin olduğu pazarda, bu sayı 2015’te 129’a geriledi. Site sayısı yüzde 60’a yakın düşmesine karşın online tatil ve seyahat pazarının büyüklüğü 6.8 milyar TL’den 8.9 milyara ulaştı. Online tatil ve seyahatin e-ticaret pazarındaki payı yüzde 36 oldu. En yüksek büyüme oranına, 2.7 milyar TL’den 3.8 milyar TL’ye çıkarak yüzde 40 büyüyen sahibinden.com, gittigidiyor.com gibi online pazar yerlerinde erişildi. 2014 yılında en düşük büyüme oranına sahip (yüzde 10) online özel alışveriş (üyelik modelli fırsat siteleri) kategorisinde ise 2015’te yüzde 27’lik büyüme gözlendi. Online özel alışveriş sitelerinin pazar büyüklüğü 1.8 milyar liraya çıktı.
Sanal alışverişlerin avantajları var Türkiye’de e-ticaret pazarı kapsamında değerlendirilen ve sayısı 6 olan online yasal
bahis sitelerinin toplam büyüklüğü, yüzde 22 artışla 2.1 milyar TL’den 2.5 milyar TL’ye ulaştı. 300’ü aşkın sanal mağazayı tek çatı altında toplayan Türkiye’nin ilk para iadeli alışveriş sitesi Avantajix.com’un kurucu ortağı Güçlü Kayral, rekor düzeydeki atışlara karşın, 2014 yılı sonunda yüzde 1.6 olan online perakendenin toplam perakende sektöründeki payının 2015 yılı sonu itibariyle ancak yüzde 2’ye çıkabildiğini belirtti. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 5.1 olan bu oranın, gelişmiş ülkelerde yüzde 7.1 olduğunun altını çizen Kayral, şunları söyledi: “Türkiye’deki bir başka sorun sanal alışverişlerin avantajlarının tam olarak kullanılmamasıdır. E-ticaretin toplam perakende içindeki payının yüzde 12.6 olduğu İngiltere’de online alışverişlerin büyük çoğunluğu para iadeli alışveriş siteleri aracılığı ile yapılıyor. Bir örnek vermek gerekirse, İngiliz para iadeli alışveriş sitesi Quidco. com’un 5 milyon üyesi bulunuyor. Bu site üzerinden 800 milyon poundluk alışveriş yapılıyor ve bu site her yıl üyelerine 50 milyon pound dağıtıyor.”
Türkiye’nin CFO profili incelendi
Y
önetici araştırma şirketlerinden Stanton Chase, 50 yıla yaklaşan tecrübesiyle Türkiye’deki üst düzey finansal yöneticilerin (CFO) profilini, ihtiyaçlarını ve potansiyelini araştırdı. Üst düzey finansal yöneticiler yani CFO’lar… Onlar, binlerce çalışanı olan, her yıl milyonlarca dolarlık ihracat yapan dev şirketlerin kasalarını yönetiyor. Geçmişi aydınlatmaktan çok şirketlerin geleceğine ışık tutmak isteyen CFO’lar, kurum stratejilerinin belirlenmesi ve yönetilmesi sürecinde daha etkin görev almayı bekliyorlar. İşte Türkiye’de dev şirketlerin yönetim kadrolarının en önemli üyelerinden CFO’ların dünyası.
Türkiye’de faaliyet gösteren yerli ve yabancı şirketlerde görev yapan 250’den fazla üst düzey finans yöneticisinin katıldığı Stanton Chase Türkiye CxO Finans Araştırması, Türkiye’nin CFO profilini gözler önüne seriyor. Finans departmanlarını yöneten CFO’ların, demografik özelliklerinden, günlük çalışma hayatlarında üstesinden geldikleri güçlüklere ve kariyer planlarına varıncaya kadar çok önemli verilerin ortaya çıkarıldığı araştırma ile finansın oynadığı rolün ne yönde evrildiğine dair bilgiler de paylaşıldı.
Yüzde 71’i iktisat ve işletme mezunu
Genellikle yaş aralığı 41 ile 50 arasında değişen katılımcıların, lisans eğitimlerini aldıkları üniversiteler arasında Boğaziçi Üniversitesi ön plana çıkıyor. Bo-
ğaziçi Üniversitesi’nin ardından en çok CFO yetiştiren üniversiteler İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi oldu. CFO’ların yüzde 71’inin ise işletme veya iktisat bölümlerinden mezun olduğu belirtildi. Bununla birlikte araştırmaya dâhil olan CFO’ların yüzde 55’inin yüksek lisans eğitimi aldıkları, yüzde 4’ünün ise doktora unvanına sahip olduğu görüldü. Yüzde 89’unun sanayi ve imalat sektöründen geldiği, yüzde 44’ünün ise finans tecrübesine sahip olduğu katılımcıların yüzde 45’inin kariyerleri boyunca en az bir kez yurt dışında çalıştığı göze çarpıyor.
En çok fayda stratejik alanlarda
Araştırmaya katılan CFO’ların yüzde 79’u kendisini yönetim raporlaması ve analiz konularında teknik açıdan güçlü hissediyor. Yapılan ankette ortaya çıkan sonuçlara göre, CFO’ların üçte ikisi finansal halka arz, kurumsal finans, şirket birleşmeleri ve satın alma gibi alanlarda da kendilerini güçlü olarak nitelendiriyor. Üst düzey finans yöneticilerinin kendilerini güçlü gördükleri alanlar detaylı olarak incelendiğinde, yöneticilerin çalıştıkları şirketleri büyütebilmek için sürekli çabaladıkları anlaşılıyor. Bu çabaları neticesinde CFO’lar, çalıştıkları kurumlarda en çok faydayı stratejik alanlarda sağladıklarını düşünüyor. Kariyer planlarında ise hem küresel hedefleri hem de yerel dinamikleri bir arada tutabilen şirketlerde çalışmayı hedefliyorlar.
Zaman ve kaynak yönetimi önemli
Her ne kadar Risk Sermayesi ve Özel Sermaye şirketlerinde başarılı olabileceğini düşünen CFO’lar yüzde 23’lerde kalsa da bu şirketlerin yatırımlardan sonra CFO atadıkları gözlemleniyor. CFO’lar çabuk uyum sağlamaları, baskı altında dahi doğru karar alabilmeleri, brüt gelirde artış sağlayabilmek gibi yetenekleri nedeniyle sürekli özel sermayeli şirketlerin radarında yer alıyorlar. Zaman ve kaynak yönetimine çok önem veren CFO’lar açısından kurumsal kaynak yönetim sistemleri (ERP) kullanımı çok büyük önem taşıyor. Ankete yansıyan sonuçlarda da CFO’ların yüzde 72’sinin denetim, yüzde 57’sinin vergi ve yüzde
51’inin hukuk hizmetlerini dışarıdan aldıkları göze çarpıyor. Genel olarak CFO’ların çalıştıkları şirketlerdeki pozisyonları genel müdürlüğe veya CEO’luğa doğru kaydıkça dış kaynak kullanım oranlarının bu yüksek seviyelerde kalması bekleniyor.
CEO ve Genel Müdür olmak istiyorlar
CFO’ların hatırı sayılır bir bölümü kariyerlerinin ilerleyen dönemlerinde Genel Müdür ya da CEO olmayı planlarken, yüzde 26’sı ise gelecekte kendi şirketini kurmak veya danışmanlık hizmeti vermeyi amaçlıyor. CFO görevinde uzun süreler kalmayı isteyenlerin oranı da çoğunlukta. Peki CFO’lar bulundukları pozisyonlara nasıl geliyorlar? Araştırmaya dahil olan CFO’ların yaklaşık yüzde 34’ü yönetici bulma firmaları ile göreve gelirken, şirket içi terfiler ve kendi oluşturdukları profesyonel ağlar ile CFO koltuğuna oturanlar da bulunuyor. Görevlerinin ve sorumluluklarının giderek daha kapsamlı bir hale gelmesi nedeniyle CFO’ların yüzde 73’ü şirketlerindeki en yakın iş ortaklarının Genel Müdür veya CEO’lar olduğunu ifade ediyor. CFO’lar, en çok üstesinden gelmek durumunda oldukları sorun olarak ise finans departmanları ile şirketin diğer departmanları arasındaki entegrasyon sorununu gösteriyor. Araştırmada şirket kültürünü oluşturma süreci de bir diğer organizasyonel güçlük olarak açıklandı.
Şirketlerin rollerini değiştiriyorlar
Araştırma sonucunda elde ettikleri bulguları değerlendiren Stanton Chase Türkiye Yönetici Ortağı Çağrı Alkaya, CFO’lar için güven ve itibarın en önemli ölçüt olmaya devam ettiğini bir kez daha gözler önüne serdiklerini ifade etti. Alkaya, gelecekte teknolojik gelişmeler gibi mega trendler ve makro ekonomik ortamın da CFO’ların şirketlerdeki rollerini değiştirmeye devam edeceğini belirtti. Alkaya, “CFO’lar şirketlerin stratejileri üzerinde daha fazla pay sahibi olmak istiyorlar. Bilgi birikimi ve tecrübeleri ile geçmişi aydınlatmaktan çok geleceğe ışık tutmak için çabalıyorlar” dedi.
23
İhracatta 28 ay sonra en fazla artış
TİM’in Ağustos ayı verilerine göre geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 6,9 artışla 11 milyar 157 milyon dolar olarak gerçekleşti. ihracat artış oranlarını yüzde 82,9 ile Bulgaristan, yüzde 34,6 ile İsrail ve yüzde 23,6 ile İran elde etti. Ülke grubu bazında ise ağustos ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre Avrupa Birliği bölgesinde yüzde 12,7 yükseliş meydana gelirken, Okyanusya ülkelerine yüzde 48,9 oranında büyüme dikkat çekti. Ağustos ayında 52 il ihracatını artırırken, 28 il de düşüş gözlendi. En fazla ihracat yapan 5 il ise şöyle sıralandı: İstanbul yüzde 4,4 ar-
T
ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Ağustos ayı ihracat verilerini Giresun’da açıkladı. TİM verilerine göre ve mücevher dışındaki altın ihracatı hariç tutularak yapılan hesaplamalarda, Ağustos ayında ihracatın 28 ay aradan sonra yüzde 6,9 oranında en yüksek artış seviyesine ulaştı. Ağustos ayında Türkiye genel ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,9 artışla 11 milyar 157 milyon dolar olurken, 2016’nın ilk 8 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,1 kayıpla 92 milyar 652 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. 12 aylık süreçte ise yüzde 5 azalışla 140 milyar 906 milyon dolar ihracata imza atıldı.
Almanya’ya ihracat yüzde 17,4 arttı
Sektörel bazda Ağustos ayında en fazla ihracatı yine otomotiv endüstrisi yüzde 23,4 artış ve 1 milyar 680 milyon dolarla gerçekleştirdi. Bunu 1 milyar 612 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon ile 1 milyar 207 milyon dolarla kimyevi maddeler sektörleri takip etti. Ağustosta en fazla ihracat artışını sanayi ürünlerinde yüzde 23,4 ile otomotiv, tarım ürünlerinde de yüzde 36,4 artışla zeytin ve zeytinyağı sektörleri gerçekleştirdi. İhracat miktar bazında da yükselişini sürdürürken, ağustosta yüzde 29,8 , yılın 8 aylık döneminde de toplamda yüzde 7,8 artış dikkat çekti.
24
Sektörel bazda miktarsal olarak artışta ağustos ayında 20 sektörde yükseliş, 7 sektörde de azalış gözlendi. İhracat pazarlarında da 130 ülkeye ihracatta artış yaşanırken, 102 ülkede gerileme oldu. En fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke arasında da Almanya’ya 17,4 artış, İngiltere’ye yüzde 1,4 azalış, Irak’a yüzde 4,2 azalış, ABD’ye y ü z d e 19,6 artış ve Fransa’ya yüzde 8,3 artış gerçekleşti.
Bursa büyümesi ile dikkat çekti
En fazla ihracat yapılan 20 ülke arasında da ağustos ayında en büyük
tışla 5 milyar 135 milyon dolar, Bursa yüzde 27,8 büyümeyle 952 milyon, Kocaeli yüzde 2 düşüşle 745 milyon, İzmir yüzde 9,3 yükselişle 697 milyon ve Gaziantep de yüzde 9,6 artışla 576 milyon dolarlık ihracata imza attı.
Alınan önlemler açısından memnunuz
Yayınlanan verilerle ilgili açıklamalar yapan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi; “Türkiye ekonomisi sağlam makroekonomik temelleri ve hükümetin gerekli tüm tedbirleri almasıyla temmuz ayında yaşanan hain terörist girişimden etkilenmedi. Bugün sorunsuz işleyen dinamik bir ekonomiye sahip olduk. Güçlenen siyasi istikrarımız ve milletimizin desteği ile artık daha güçlüyüz. Bölgesel riskleri azaltmak amacıyla hükümetimiz tarafından ihracatımızı artırmaya yönelik atılan tüm adımları büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.
25
Ekonomik gelişmeler ödeme vadesini etkiliyor değişmesi beklenmiyor. Sektörlere baktığımızda en uzun vadelerin mobilya, kimya ve tekstil sektöründe görüldüğünü söyleyebiliriz. Bu sektörlerde tahsilat sorunları alıcıların ödemelerini düzenli yapmamasından kaynaklanıyor.”
Rusya’da durum biraz farklı
D
ünyanın lider alacak sigortası şirketi Euler Hermes, ödeme vadelerinin (Days Sales Outstanding – DSO) 2016 yılında global olarak 64 gün civarında olacağını açıkladı. 36 ülkede 21 sektörü analiz eden Euler Hermes, 2015 yılında ödemelerini almak için 89 gün ile en fazla Elektronik sektörünün beklediğini açıkladı. Elektroniği ise 87 gün ile Makine ve Ekipman ve 81 gün ile İnşaat sektörü takip ediyor. Tüketicilere daha yakın olan perakende, gıda, hizmetler ve ulaşım gibi sektörlerde ise ödeme vadeleri 50 günün altında seyretti. Konuyla ilgili açıklamalar yapan Euler Hermes Baş Ekonomisti Ludovic Subran; “2010 yılından bu yana ödeme vadeleri 64 gün ile neredeyse istikrarlı seyrediyor. 2015 yılında ise incelediğimiz şirketlerin yüzde 25’i ortalama 90 gün sonra ödemesini alabiliyordu, yüzde 25’i ise 31 günde alacaklarını tahsil edebiliyordu. Ödeme vadeleri söz konusu olduğunda 2016’da 92 gün ile Çin’in dünya genelinde en yüksek seviyeye ulaşacağını öngörüyoruz” dedi.
Türkiye’de ortalama ödeme vadesi 72 gün olacak
Türkiye’de ise ödeme vadelerinin ekonomik büyümenin yavaşlaması ile uzadığını belirten Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner; “2015 yılı likiditenin daraldığı, kredi imkanlarının kısıtlı hale geldiği, dolayısıyla tüm sektörlerde ödeme vadelerinin uzadığı bir yıl oldu. 2016 yılında da bu trendin süreceğini öngörüyoruz ve Türkiye’de ortalama ödeme vadesinin 72 güne çıkmasını bekliyoruz” dedi. Özüner, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Türkiye’de vadeli çek uygulaması ikincil bir para piyasası yaratmış durumda; çekler vade öteleme aracı olarak kullanılıyor, bu nedenle kısa vadede ödeme alışkanlıklarının
26
Euler Hermes’in verilerine göre 2015 yılında 91 gün ile ödemelerin yapılmasının en uzun sürdüğü ülke Yunanistan oldu. Yunanistan’ı 88 gün ile Çin ve yine 88 gün ile İtalya takip etti. Ödemelerin 2015 yılında en hızlı yapıldığı ülkeler ise 44 gün ile Avusturya, 46 gün ile Yeni Zelanda ve 47 gün ile Hollanda olarak sıralandı. 2015’te gelişmekte olan piyasalardaki ödeme vadeleri yaklaşık 68 gün olurken, gelişmiş ekonomilerde 59 gün olduğu görüldü. Rusya, gelişmekte olan piyasalardaki trendi tersine çeviren bir örnek olarak dikkat çekiyor. Rusya’daki şirketler uluslararası standartlara uyum sağlamaya çalışırken 2007 ve 2014 yılları arasında ülkedeki ortalama ödeme vadeleri 60 gün civarındaydı. 2015 yılında 56 güne düşmesi ile Rusya’daki ödeme vadeleri dünya ortalamasının da altına indi. İş ortamına yönelik güven oldukça düşük olduğundan, taraflar kredi riskinin önüne geçmek amacıyla işlemlerini nakit kullanarak yapıyor ve bu da ödeme vadelerini etkiliyor.
Batı Avrupa’da ödemeler hızlanıyor
Batı Avrupalı şirketler 2015 yılında ödemelerini 2014’e oranla iki gün daha erken, ortalama 60 gün içerisinde aldılar. Ödeme vadelerinde azalma kaydeden ülkeler arasında ise 3 günlük azalma ile Norveç ve Birleşik Krallık, 6 gün ile İspanya, 3 gün ile İsveç ve İtalya, 2 gün ile de Fransa oldu. Sektörlere bakıldığında ise Batı Avrupa’da teknoloji sektörünün 7 gün azalma ile 82 günlük ödeme vadesi kaydettiği görülüyor ve bu da Avrupalı şirketlerin alacaklarını yönetme açısından olgunlaşmaya devam ettiğini gösteriyor. Euler Hermes, 2016’da ivme kazanan GSYH büyümesi (2016 tahmini yüzde 1,6) ile serma-
Türkiye’de vadeli çek uygulaması ikincil bir para piyasası yaratmış durumda; çekler vade öteleme aracı olarak kullanılıyor, bu nedenle kısa vadede ödeme alışkanlıklarının değişmesi beklenmiyor. Türkiye’de ortalama ödeme vadesinin 72 güne çıkacağı tahmin ediliyor.
ye oluşumunun da hızlanması sayesinde Avrupalı şirketlerin ödeme vadelerinin azalmaya devam edeceğini öngörüyor. Avrupa Merkez Bankası (AMB), Euro Bölgesi’nde parasal genişleme ölçüleri ile krediye erişimi kolaylaştırarak şirketleri ödemelerini hızlandırmaya teşvik ediyor. Ödeme vadeleri konusunda global olarak iyileşme kaydedilmesine rağmen, ödeme alışkanlıkları ülke bazında değişim göstermeye devam ediyor ve Avrupalı ülkeler de bu konuda ikiye ayrılıyor: • - Kuzey Avrupa ülkelerinde ortalama ödeme vadesi 50 gün ve homojen ödeme alışkanlıkları görülüyor. Avusturya’daki şirketler ödemelerini yalnızca 44 günde alırken, Hollanda’dakiler 47, İsviçre’dekiler 48, Nordikler’dekiler 50, Birleşik Krallık’takiler 51 ve Almanya’dakiler 53 günde alıyor. Tüm bu ülkelerin farklılık gösteren ödeme alışkanlıkları ve dünya genelinden daha kısıtlı görünüyor: firmaların yüzde 46’sı ödemelerini almak için 30 ile 60 gün arası beklerken, yalnızca yüzde 7’si 90 günden fazla bekliyor. • - Akdeniz ülkelerinde ise ortalama ödeme vadesinin 60 gün olduğu görülüyor. Ödeme vadesinin 2016’da İspanya’da 65, Portekiz ve Fransa’da 70, İtalya’da 86, Yunanistan’da 89 ve Belçika’da 65 gün olması bekleniyor. Bu ülkelerde tedarikçilerin yüzde 30’u ödemelerini almak için 90 gün bekliyor ve yalnızca yüzde 28’si 30 ile 60 gün arasında ödeme alabiliyor.
Galataport Projesi için finansman sağlandı
D
oğuş Grubu’nun Bilgili Holding ile ortak olduğu Galataport projesi için 1 milyar 20 milyon Euro değerinde finansman sağlandı.Türkiye’nin önde gelen bankalarından Garanti Bankası, Yapı Kredi, İş Bankası, Ziraat Bankası, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ve Finansbank’ın oluşturduğu konsorsiyumla imzalanan finansman anlaşması kapsamında, projenin 2018 yılının son çeyreğinde tamamlanması öngörülüyor. Doğuş Grubu; inşaat, otomotiv, medya, gayrimenkul ve enerji sektörlerinin yanı sıra son dönemde turizm, yeme-içme ve perakende alanlarında gerçekleştirdiği yatırımları kapsamında önemli bir adım attı. Grubun turizm yatırımları arasında önemli bir yere sahip olan Galataport projesi; Doğuş Holding A.Ş. ve BLG Gayrimenkul Yatırımları ve Ticaret A.Ş. ortaklığında hayata geçirildi. Doğuş Holding A.Ş.’nin yüzde 81 oranında ortak olduğu projenin temel adımlarından biri, şu anda halkın kullanımına kapalı olan ancak proje bitiminde tamamen halka açılacak sahil şeridini de kapsayan Galataport’un 2018 yılının son çeyreğinde tamamlanması olacak. İnşaat çalışmaları bu yıl hız kazanacak projenin finansmanında kullanılmak üzere Türkiye’nin önde gelen 6 bankasından rekor düzeyde kredi sağlanmış olması projenin ilerlemesi anlamında büyük katkı sağlayacak.
Türkiye Ekonomisine katkı sağlanacak İstanbul’un tarihi değerlerinden Karaköy ve Tophane’yi birbirine bağlayan bölgede yer alan Galataport projesinin inşaat faaliyetlerinde kullanılmak üzere 1 milyar 20 milyon Euro değerinde, 14 yıl vadeli proje finansman sözleşmesi imzalayan Doğuş Grubu ve Bilgili Holding bu vadede sağladığı proje finansmanı ile gerek böl-
gesel, gerek makroekonomik açıdan Türkiye ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayacak.
Ülkemize güveniyoruz, yatırımlarımıza devam ediyoruz Galataport projesinin finansmanının imza töreninde konuşan Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit F. Şahenk; “Doğuş Grubu olarak, yarım asrı aşan süreçte tüm yatırımlarımızda stratejimizi ekonomiye katkı sağlayarak, ülkemize değer katmak üzerine şekillendirdik. Bu strateji ile de yolumuza devam ediyoruz. Galataport projesi bu kapsamda hayata geçirilen önemli yatırımlarımızın başında yer alıyor. Bölgesel ve makroekonomik açıdan Türkiye ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayacak bu kıymetli projeye inanan ve destek veren başta ülkemizin değerli bankalarının temsilcileri olmak üzere tüm taraflara en derin teşekkürlerimi sunuyorum. Doğuş Grubu olarak, ülkemize olan sonsuz güvenimizle yatırımlarımıza aralıksız devam ediyoruz. 2018 yılının son çeyreğinde tamamlamayı planladığımız Galataport projesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Sahil şeridi halkın kullanımına açılacak Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan yaptığı açıklamada proje ile ilgili detayları verdi. Akhan şunları dile getirdi; “ Galataport’ta liman sahasının tamamlanarak hayata geçmesinin ardından kruvaziyer terminalinin yanı sıra şehrin ve bölgenin dokusu ile uyumlu bir planlama ile yerel ve dünya lezzetlerini sunan kafeler ve restoranlar, ulusal ve uluslararası birçok markaya ev sahipliği yapacak mağazalar yer alacak. Galataport projesinin, kruvaziyer terminal planlamasından, peyzaj düzenlemesine kadar her aşaması Türkiye’den ve dünyadan uzman danışmanların takibiyle olacak. Tophane Saat Kulesi ve Nus-
Doğuş Grubu ve Bilgili Holding ortaklığıyla yürütülen Galataport projesi için 1 milyar 20 milyon Euro’luk finansman kredisi sağlandı. retiye Camii’nin yer aldığı İstanbul’un en güzel meydanlarından biri tarihi mirasa uygun olarak yeniden İstanbulluların kullanımına sunulacak. Bunun yanı sıra İstanbul Modern ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı ve yapımı süren Çağdaş Sanat Müzesi ile bir kültür-sanat alanı haline gelecek olan bölgede, bu dönüşümü destekleyecek olan çeşitli projeler planlıyoruz. Galataport projesi tamamlandığında yaklaşık 200 yıldır halkın kullanımına kapalı olan sahil şeridi bir yürüyüş yolu haline getirilerek halkın kullanımına açılacak.”
Holdingimiz için en önemli proje Galataport ortaklığı hakkında bilgileri paylaşan Bilgili Holding Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Bilgili de, “İstanbul’un siluetini ve sosyal yaşantısını değiştirecek, halkın denizle buluşmasını sağlayacak bu denli önemli bir projede Doğuş Grubu ile ortaklık yapmaktan gurur duyuyoruz. Bilgili Holding olarak geçmişte şehrimize kazandırdığımız projelerde her zaman tarihimize, şehrin kültürel dokusuna saygılı olmaya ve sadık kalmaya özen gösterdik. Şu anda Holding’imizin içerisinde bulunduğu en önemli proje olan Galataport ile İstanbul’un merkezinde yıllardır atıl kalmış olan bu bölgenin bir an evvel dönüştürülüp,halkın kullanımına kazandırılması en büyük hedefimiz. Ülkemiz için çok önemli olan bu dev yatırımda bizlere inanan ve destek veren, Türk bankacılığının gücünü bu proje ile tekrar herkese kanıtlayan konsorsiyum üyesi bankalara ve değerli yöneticilerine gönülden teşekkür ederiz” diyerek sözlerini tamamladı.
27
İş Bankası’ndan enerji üretimine destek
Güneş enerjisi üretimi farklı boyuta taşınıyor
Yatırımcının ihtiyacı kadar elektrik üretmesinin yanı sıra ihtiyaç fazlası üretimini şebeke işletmecisine satarak gelir elde etmesine de olanak tanınıyor.
X
erox’un AR-GE laboratuvarı Xerox PARC, baskı cihazlarında kullanılan mürekkepler gibi sıvı formda olan ve basıldığında katılaşarak elektronik bir devre işlevi görecek çipler üreten bir baskı cihazı geliştirdi. ARPA-E’nin Mikro Ölçekte Optimize Edilmiş Güneş Pilleri Programı (MOSAIC) kapsamında güneş enerjisi panellerinin daha verimli, hafif ve uygun maliyetli bileşenlerden üretilmesinde kullanılacak baskı cihazı, potansiyel getirileri ile bilim ve teknoloji dünyasında da büyük heyecan uyandırdı.
T
ürkiye İş Bankası, Lisanssız Elektrik Üretim Kredisi ile kurulu gücü 1 MW (megawatt) ve altındaki güneş, rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimi gerçekleştirmek isteyen işletmelere cazip koşullarla finansman desteği sunuyor. Lisanssız elektrik üretim projeleri, yasal düzenlemelerle desteklenerek lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf tutuluyor. Çevre dostu bu tesisler, yatırımcılara kendi elektrik ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda maliyetlerini azaltma imkânı da sunuyor. Ayrıca üretilen elektriğin kullanılmayan kısmı için, 10 yıl süre ile belirlenen tarifeden ilgili elektrik şebeke işletmecisi tarafından satın alım garantisi veriliyor. Böylelikle yatırımcının ihtiyacı kadar elektrik üretmesinin yanı sıra ihtiyaç fazlası üretimini şebeke işletmecisine satarak gelir elde etmesine de olanak tanınıyor. Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Murat Bilgiç, yaptığı açıklamada yenilenebilir enerji kaynaklarının önemine vurgu yaparken, ülke ekonomisine katkı sağlayacak, çevre dostu yatırımların finansmanı için tasarlanan Lisanssız Elektrik Üretim Kredisi ile yatırım tutarının %70’inin, 1 yılı anapara geri ödemesiz olmak üzere azami 10 yıl vadede, Türk Lirası veya döviz (EUR ve USD) cinsinden kredilendirilebildiğini belirtti.
28
Proje üç yıl içinde tamamlanacak Xerox PARC’ın geliştirdiği sıvı alaşımdan çip basan baskı cihazı, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün MIT Technology Review isimli teknoloji portalında, güneş enerjisi panellerinin daha uygun maliyetlere üretilebilmesini sağlayacak Xerox buluşu olarak tanıtıldı. MIT’nin aylık bilim teknoloji dergisi MIT Technology Review’un teknoloji portalında yayınlanan “Süper Güneş Panelleri için bir Xerox makinesi” (A Xerox Machine for Super Solar Panels) başlıklı makalede, Xerox PARC’ın üç yıl içinde tamamlanması beklenen projesi ile daha az malzeme ve güneş paneli kullanılarak aynı oranda veya daha yüksek miktarda enerji elde edilebileceği vurgulandı. Xerox’un çip basan baskı cihazı, yalnızca güneş panellerinde değil; önümüzdeki yıllarda her türlü teknolojik cihazın üretiminde de kullanılabilecek denildi.
Daha fazla verim, uygun maliyet MIT Technology Review, günümüzde güneş paneli üretiminde geleneksel silikon sistemler kullanıldığını ve bu yöntemin oldukça masraflı olduğunu söylüyor. Teknoloji portalına göre bu uygulama şekli kablo döşeme ve tesisat kurulum işlemlerinden dolayı önemli ölçüde gider yaratıyor ve güneş panellerinin yaygınlaşmasını
Xerox PARC’ın üç yıl içinde tamamlanması beklenen projesi ile daha az malzeme ve güneş paneli kullanılarak aynı oranda veya daha yüksek miktarda enerji elde edilebileceği vurgulandı. önlüyor. Xerox PARC’ın teknolojisinin ise daha büyük ölçekte enerjiyi daha az malzeme, daha uygun maliyet ve daha verimli bir şekilde üretebildiğini söylüyor.
Sıvı devreler solar hücrelere dönüşecek Basılı elektronikler (printed electronics) konusu üzerinde uzun yıllardır çalışan Xerox PARC’ın sıvı bir alaşımdan elektronik devre basabilen baskı cihazları, kağıdın üzerine mürekkep basma teknolojisine benzer bir modelle çalışacak. Bu yazıcıda kullanılacak sıvı mürekkep, elektronik devreleri oluşturacak sıvı formdaki çipler olacak. İçinde kum tanesi büyüklüğünde milyonlarca çip bulunan bu sıvı alaşım, hafif ve katlanabilir yüzeylerin üzerine kusursuz bir şekilde basılarak, güneş enerjisi üretecek milyonlarca minik solar hücrelere dönüşecek. Sıvı alaşım yazıcıları ile basılacak elektronik devrelerin kullanılacağı güneş enerjisi panelleri ile çok daha fazla miktarda enerji daha ucuz, daha uzun ömürlü ve kolayca üretilebilecek.
Petrol, doğalgaz fiyatları ve piyasalar... Toparlanma ivmesindeki fiyatların, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı sonrasında düşüş yaşadığı açıklandı. Bu tablonun dengesizlik yarattığı ve piyasalarda endişenin hakim olduğu ifade edildi. Pekin’in tepkisi işlemleri artırdı
K
üresel petrol ve gaz piyasasındaki gelişmeleri dönemsel olarak analiz eden KPMG Türkiye, petrol ve gaz piyasalarına projeksiyon tuttu. KMPG Türkiye’nin incelemesine göre petrol ve gaz piyasalarındaki arz ve talep dengesizliği ciddi bir endişeyi de beraberinde getiriyor. Buna göre; 2016’nın ikinci çeyreğinde toparlanan fiyatlar, ICE Brent sözleşmelerini 50 dolar seviyesine taşıdı. Ancak dünyadaki ekonomik görünümün taşıdığı riskler, uluslararası ham petrol piyasaları için endişe de yaratıyor. Özellikle Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararıyla birlikte oluşan belirsizlik petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı kurdu. ABD dolarının güçlenmesi ve OPEC ülkelerinin yüksek seviyede devam eden petrol üretimi de bu baskının artmasına neden oldu. KPMG analizinde “Küresel piyasaları derinden sarsan temel neden olarak Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılık kararı ön plana çıktı. Gelişen endişeler çerçevesinde sadece referandum günü ham petrol fiyatları yüzde 5 oranında düştü. Çin’in petrol ithalat tahminleri üzerindeki endişeleri de göz önünde bulundurulduğunda petrol fiyatlarının düşüş nedenleri net bir şekilde gözler önüne seriliyor” yorumu yapıldı.
Çalışmada petrol ve gaz arama ile üretim sektöründe alım satım piyasasının hareketlenmeye başladığına dikkat çekildi. Oil&Gas Financial Journal’ın kaynak alındığı bilgilerde, küresel arama ve üretimle ilgili birleşme ve satın alma harcamalarının 2016’nın ikinci çeyreğinde, ilk çeyreğe oranla yüzde 38’lik artış gerçekleştiğine dikkat çekildi. KPMG analizinde Uluslararası Tahkim Kurulu’nun Çin’in keşif faaliyetinin Filipinler’in egemenliğini ihlal ettiğine karar vermesine de dikkat çekildi. Analizde, “Bu kararın ardından taşımacılık pazarlarının dikkati Temmuz ayında Güney Çin Denizi’ne yöneldi. Pekin’in karara itirazı, ‘bölgesel egemenliğinin ve deniz haklarının’ etkilenmeyeceğini iddiasıyla bölgedeki belirsizliği ateşledi. Pekin’in bu tepkisi karşısında, Brent Ham Petrol vadeli işlemleri yüzde 2 oranında artış gösterdi” denildi.
ABD arz-talep dengesi, vadeli işlem fiyatlarını etkiledi
KPMG çalışmasında ABD gaz arz-talebinin kısa süre önce yeniden dengeli duruma gelmesi, vadeli işlem fiyatlarını son dört yılın en düşük seviyesinden tekrar yukarılara taşıdığı belirtildi. Analizde, “Üretimdeki düşüşler ve yüksek enerji üretim ve ihracat talebi, Mart ayından bu yana geçen yıla kıyasla stok düzeylerinde 500 Bcf düşüşe yol açtı. Vadeli işlem fiyatları, aynı dönem içinde neredeyse iki kat arttı. Sıcak geçen yaz ve devam eden üretici baskısı, yakın zamanda gerçekleşen fiyat artışlarının kışa kadar sürmesini kolaylaştırabilir” denildi.
Türkiye’de güneş enerjisi yatırımları
E
nerjide her geçen gün artan talep ve temiz enerji kaynaklarına olan ihtiyaç yenilenebilir enerjinin yıldızını parlatıyor. En önemli özelliği sürdürülebilir bir enerji ekonomisine izin vermeleri olan yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde ise özelikle ülkemizde güneş enerjisine olan ilgi artıyor. 2006 yılından beri özel uygulamalar için güneş enerji sistemleri üzerine çalışan Vefa Holding de İnogen markası ile bu yıl sektöre hızlı bir giriş yaptı. İlk altı aylık çalışmalarını değerlendiren Ali Murat Soydan, dünyanın en büyük EPC firması ve aynı zamanda ince film panel üretimi yapan Amerikalı First Solar ile yine ince film güneş hücresi üretimini gerçekleştiren Solar Frontier firmalarının tüm konstrüksiyon, bağlantı ekipmanları konusundaki tasarım ve üretim onaylarını aldıklarını söyledi.
Böylelikle Türkiye’de kendileri için onaylı tedarikçi ve partner olma noktasına geldiklerini kaydeden Soydan, hem yatırımcılığını hem de EPC hizmetlerini gerçekleştirdikleri 13.2 MW’lık Isparta yatırımının da tüm izinlerini tamamladıklarını açıkladı. Santralin inşa aşamasına geçtiklerini bildiren Soydan, “Aynı zamanda 2016 yılının ilk altı ayında özellikle 25 yıllık çelik işleme ve statik hesap uzmanlığımızın avantajlarını kullanarak geliştirdiğimiz özel tasarımlarla sektörde yapılan 15 MW’lık güneş enerjisi santralinin konstrüksiyon tedarikini ve montajını da gerçekleştirdik. Inogen olarak, 80 ülkede çelik montajı yapmış 20’yi aşkın profesyonel montaj ekibimiz, projelendirme, kurulum, bakım ve onarım konusundaki üstünlüklerimiz ile tüm yatırımcı ve EPC firmalarının projelerinde çözüm ortağı olma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
29
Zorlu Enerji’nin yenilenebilir enerji yatırımları sürüyor
Z
orlu Enerji, yerli ve yenilenebilir enerji alanında Türkiye’de referans projeler geliştirmeyi sürdürüyor. Zorlu Enerji’nin Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde 100 milyon Euro yatırımla kurulumunu gerçekleştirdiği SarıtepeDemirciler Rüzgar Enerjisi Santralleri (RES) projesi tam kapasite elektrik üretimine başladı. 80,3 MW kurulu güce sahip proje, Zorlu Enerji’nin, Türkiye’nin en büyük rüzgar santralleri arasında gösterilen 135 MW kurulu güçteki Gökçedağ RES’den sonra Türkiye’deki ikinci RES projesi konumunda yer alıyor. Sadece Türkiye’nin değil, Pakistan’ın da en büyük RES yatırımcıları arasında yer aldıklarını belirten Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, “Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde 100 milyon Euro yatırım ile kurduğumuz Sarıtepe - Demirciler
Zorlu Enerji’nin Türkiye’deki ikinci rüzgar santral projesi olan Sarıtepe-Demirciler Rüzgar Enerjisi Santralleri, tam kapasite elektrik üretimine başladı. 80,3 MW kurulu güce sahip iki santral, Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde 100 milyon Euro yatırımla hayata geçti. RES ile birlikte yerli ve yenilenebilir enerjinin yurt içi portföyümüzdeki oranı yüzde 67’ye yükselirken; rüzgarda Türkiye’de 215.3, Pakistan yatırımımızla birlikte ise toplam 271.7 MW’lık güce ulaştık” dedi. Yerli ve yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin vizyonunu ileri taşıyan projeler geliştirdiklerini belirten Ak, “Yatırımlarımızda ekonomik sürdürülebilirlik kadar, toplumsal ve çevresel sürdürülebilirliği önemsiyor ve bunun gereklerini yerine getiriyoruz. Sektörümüz açısından da ilham verici olduğuna inandığımız projeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Jeneratörün bekleme süresi kayıpları engelliyor
E
nerji kesintisi sırasında devreye girerek enerji desteğinde bulunan jeneratörlerin devreden çıkış zamanlaması da yaşanabilecek zararların önüne geçmek için büyük önem taşıyor. Türkiye’nin lider jeneratör markası Aksa, ihtiyaç türüne göre ürettiği jeneratörlerle kesinti anında hemen devreye girerken, kesinti bittiğinde bir süre daha devrede kalarak olumsuz sonuçların önüne geçiyor. Elektrik kesintisi bittikten bir süre sonra voltaj düşüklüğü sebebiyle ikinci bir kesinti yaşanabiliyor. Bu durumdan zarara uğramadan çıkmak için kullanılan jeneratörün bekleme süresinin de dikkate alınması gerekiyor.
Tedbiri elden bırakmıyor Kısa aralıklarla meydana gelen enerji kesintilerinden kişilerin ve hizmet veren kuruluşların etkilenmemesi için Aksa jeneratörler kesinti sonrasında da proje özelliğine göre belirlenmiş
30
bir süre daha çalışmaya devam ediyor. Dünyanın ilk beş jeneratör üreticisi arasında yer alan Aksa Jeneratör; keşif, montaj, nakliye, satış sonrası hizmet ve periyodik bakım hizmetiyle enerjinizi güvence altına alıyor. Aksa ihtiyaç olan her an hızlı bir şekilde devreye girerek 7 gün 24 saat kesintisiz enerjinin kapılarını kullanıcılarına aralıyor.
31
CMT ile güvenli para transferi
Finans uzmanları İstanbul’da Sermaye Piyasaları Kongresi, dünyanın önde gelen uzmanlarını İstanbul’da yatırımcılarla buluşturuyor.
T A
raştırma şirketi GfK tarafından hazırlanan “Tüketici alışkanlıkları” raporuna göre, online yapılan işlemlerin başında, seyahat ve eğlence harcamaları yüzde 66 ile ilk sırada yer alıyor. Online satın almaların yüzde 55’ini ise giyim, tüketici elektroniği ve finansal hizmetler oluşturuyor. Araştırmada, üç kişiden birinin mobil cihazlar üzerinden ödeme yaptığı ifade ediliyor. Euromonitor tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre ise dijital ödeme ve transfer pazarı, 2017’de yüzde 22,2 oranında büyüyecek. 23 saniyede, yüzde 40 tasarrufla transfer işlemi Ödeme pazarı son 10 yıl içinde iki kattan daha fazla büyüdü. Geçen yıl itibariyle 6493 sayılı kanun ile lisanslı Ödeme Hizmetleri kuruluşları, 11,3 milyon müşteriye toplam 16 milyar TL’lik işlem gerçekleştirdi. 6493 sayılı kanun ile para transferleri, fatura ödemeleri dahil her türlü ödeme işlemleri yasal bir temele kavuşmuş oldu. Teknolojiye ve insan kaynaklarına yaptığı yatırım ile dikkat çeken CMT, ulusal ve uluslararası çapta rakiplerine oranla daha hızlı ve daha uygun para gönderme, alma işlemi gerçekleştiriyor. En hızlı ve en uygun fiyat politikasıyla çalışan CMT, sadece 23 saniyede para gönderme işlemini ta-
32
mamlıyor. Yeni teknoloji altyapısı ile dikkat çeken CMT, rakiplerine oranla yüzde 40 maliyet tasarrufu sağlıyor. Transfer işlemlerinde herhangi bir banka hesabı gerekliliği olmadan para gönderme ve alma rahatlığı sunan CMT, gönderici ve alıcıya özel verilen transfer kod numarası ile üst düzey güvenlik sağlıyor. En az maliyetle en hızlı para transferi CMT’nin, Kapalıçarşı’dan başlattığı yaygınlaşma sürecini Anadolu’ya ve uluslararası arenaya taşıyacaklarını belirten CMT Genel Müdürü Onur Baran Çağlar, “BDDK’dan aldığımız lisans ile ulusal ve uluslararası çapta güvenli para gönderme ve alma işlemi gerçekleştiriyor ve teknolojiye yatırım yapıyoruz. Uluslararası markaların karşısına çıkan yüzde 100 milli ilk şirket konumundayız. En az maliyetle, en hızlı para transferi gerçekleştirip, müşterilerimize alternatif ödeme kanalları sunuyoruz. Ulusal ve uluslararası akıllı para transferi noktası konumumuzu CMTHAN ve CMTBANCO markaları ile güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Yıl sonuna kadar 1.500 noktada CMT HAN ve CMT Banco’larımız ile tüm hizmetlerimizi sahada ve çoklu kanallarda faaliyete almayı hedefliyoruz.” dedi.
ürkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından 4-5 Kasım 2016 tarihlerinde Sermaye Piyasaları Kongresi düzenlenecek. Kongrede dünyanın önde gelen finans uzmanları, akademisyenler, piyasa temsilcileri, kurumsal ve bireysel yatırımcılar bir araya gelecek. Piyasa fırsatları, piyasa düzenleme eğilimleri, türev ürünler, teknik analizler, faizsiz kazanç modelleri, sermaye piyasalarında kariyer fırsatları gibi birçok değişik konunun panellerde ve eğitim seanslarında işleneceği kongrenin en önemli başlığı ise daha güçlü Sermaye Piyasaları için Türkiye’de güçlü demokrasinin önemi olarak belirtiliyor.
Türkiye’den ve dünyadan önemli isimler kongrede
Sermaye Piyasaları Kongresi ile sermaye piyasalarının bilinirliliğinin artırılması, gündemdeki konuların tartışılması, katılımcıların güncel gelişmeler konusunda en yetkin kişilerden bilgi alması ve böylece sermaye piyasası yatırımlarına yönlendirilen tasarruf oranının yükseltilmesi hedefleniyor. Bu yılki Sermaye Piyasaları Kongresine katılacaklar arasında; Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Uluslararası Menkul Kıymetler Genel Sekreteri Paul Andrews, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz, Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi Başkanı Zamir Iqbal, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Gökhan Karasu gibi önemli isimler yer alıyor.
İnternetin olduğu her yer ofis olacak Gelişen teknoloji ile klasik mesai kavramı da değişkenlik gösterecek. Çalışma hayatında özgürlük dönemi başlayacak.
E
-Marketer tarafından hazırlanan rapora göre, 2016 yılı başında internete bağlanan kullanıcı sayısının 3 milyarı aşması, dünya genelinde tablet kullanıcı sayısının 1 milyarı geçmesi bekleniyor. Raporda, 2019 yılına gelindiğinde, dünyadaki her iki kişiden birinin internete bağlanacağı öngörülüyor. Küresel çapta bağımsız araştırmalar yapan Censuswide tarafından yapılan diğer araştırma ise teknolojinin gelecekte iş hayatını nasıl değiştireceğini gözler önüne seriyor. ABD, İngiltere ve Almanya’dan 9.000 beyaz yakalının katıldığı araştırmada, mobil iş gücünün önemine dikkat çekiliyor. Katılımcıların yüzde 69’u istenilen yerden çalışabilme esnekliğinin önemine değinerek, dijital dünyada fiziksel ofislere ihtiyaç olmadığını belirtiyor. Küresel çapta bağımsız araştırmalar yapan Censuswide ile Unify tarafından koordineli gerçekleştirilen araştırmaya katılanların yüzde 65’i yaptıkları işin 5 yıl içinde aynı kalmayacağını, teknoloji dönüşümü ile kesinlikle değişime uğrayacağını ifade ediyor. Katılımcıların yüzde 35’i mevcut rollerini sürdüremeyeceğini düşünüyor. Sonuçlarda çalışma şekillerinin ve yapılan işlerin gelişen teknoloji ve iş yapma beklentileri ile değişime uğrayacağı net bir şekilde belirtiliyor. Araştırma, her yerden ve her zaman ulaşılabilir olma avantajı sağlayan teknolojiler sayesinde iş süreçlerinin radikal şekilde farklılaşacağını ortaya koyuyor.
Klasik mesai dönemi bitiyor...
Katılımcıların yüzde 69’u istenilen yerden çalışabilme esnekliğinin önemine değinerek geçmişe oranla fiziksel ofis ihtiyacının artık gerekli bir ihtiyaç olmadığını belirtiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 20’si mesailerinin yüzde 50’den fazlasını ofis dışında geçirdiklerini söylerken, yüzde 27’si ofis dışındaki çalışma saatlerinin yüzde 50 oranında olmasını istiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 53’ü ise serbest çalışma modelini tercih ettiklerini belirtirken, çalışmak istedikleri işyerlerinin yeniliklere açık olmasını istiyor.
Unify Circuit ile iletişim tek ekranda
Ar-Ge gücü ve deneyimiyle iletişim sektörüne yön veren Unify, bulut tabanlı yeni nesil ürünü Circuit ile kurumların tüm iletişim kanallarını
tek ekranda topluyor.Mobil çalışma eğilimin giderek arttığı günümüzde kurumlar ve çalışanlar, kendilerini rahat hissettirecek ve özgür kılacak iletişim kanallarını tercih ediyor. Tüm iletişim kanallarına tek bir ekranda sığdıran Unify, iki yılı aşkın süreç sonunda milenyum kuşağının da içinde olan 1.000’den fazla kullanıcının geri beslemelerini dikkate alarak “Circuit” uygulamasını geliştirdi. İletişim alışkanlıklarını değiştirecek çözüm, daha çok e-posta üzerinden yapılan iletişimi kolaylaştırıyor.
Tek ekran üzerinden bütün iletişim ihtiyaçları karşılanıyor
İnternet tarayıcısı üzerinden kolayca ses, video, masaüstü ekran paylaşımı yapmayı sağlayan Circuit uygulaması, her işletim sisteminde kolayca çalışıyor. PC veya istenilen mobil cihaz üzerinden kullanıcılara bilgiye erişim, konferans, dosya paylaşımı gibi esnek çalışma imkânı tanıyan Circuit, mobilitenin ön planda olduğu yeni nesil iş hayatına yeni bir soluk kazandırıyor. Uygulama içerisinde konulara göre istenilen başlık açılabiliyor ve sadece izlenilmek istenilen konular takip edilebiliyor. Kullanıcılar, kendilerini ilgilendiren konu başlıklarında tüm yazışmaları kolayca takip edebiliyor. Circuit’in bir diğer avantajı da grup içerisinde paylaşılan dokümanların tek bir yerde toplanması. Böylece ekip çalışması içerisindeki kimin, hangi dosyayı ne zaman paylaştığı görülebiliyor, daha önce yazılanlar aranarak zaman kaybı yaşanmıyor.
33
Girişimcinin başucu listesi…
İ
novasyon ve endüstriyel tasarım çözümleri şirketi Alfanorm’un Yönetim Kurulu Başkanı, Ateş Öztan, girişimci olmak isteyen ya da girişimciliğe henüz yeni adım atmış kişilere rehberlik edecek noktaları açıkladı.Girişimciliğin ve inovasyonun ekonomiyi canlandırmada önemli bir role sahip olduğunu ve bu önemli rolü üstlenecek girişimcinin risk alabilmek, inovatif olabilmek, esneklik, yenilik ve yaratıcılık gibi özelliklere sahip olması gerektiğini ifade eden Öztan, girişimcilikte fırsatları ve tehlikeleri görebilmek adına dikkat edilmesi gereken olmazsa olmaz 8 noktayı şu şekilde sıraladı:
1. İş kolunuzu doğru analiz edin Başarılı bir işletme sahibi olmak, iyi bir iş fikrini ve pazarı doğru analiz etmeyi gerektirir. Girişimde bulunacağınız iş kolunu ve sektörü doğru analiz edin. İş planınızı mevcut gerçekler ve olasılıklar üzerinden yapın.
2. Kuluçka merkezlerinden yararlanın Kuluçka merkezleri, girişimcileri ve genç şirketleri yetiştirmek için öz kaynak sağlayan şirket, üniversite ya da diğer kuruluşlardır. Ofis ortamı, danışmanlık ve nakit yatırımları için bu merkezlerden yararlanın.
3. Sınırlarınızı bilin Kendinize güvenin ama sınırlarınızı bilin. Güçlü ve zayıf yanlarınızı masaya yatırın. Kişisel ve mesleki eksiklerinizi geliştirmeye yönelik adımları mutlaka atın.
34
4. Sadece maddi getiriyi düşünmeyin Sadece maddi getirisini düşünerek bir işe adım atmayın. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek ürün veya hizmetler geliştirmeye odaklanın.
5. Zamanı doğru yönetin Başarılı insanlar zamanlarını iyi kullanırlar ve dış etkenlerin zamanlarını kontrol etmesine izin vermezler. Zamanını iyi yönetemeyen bir girişimcinin başarılı olma olasılığının düşük olduğunu unutmayın.
6. Özgün olun Öncelikle taklit edenin değerinin olmadığının farkında olun. Düşünmeye ve yeni çözüm yolları bulmaya odaklanın, yapılan işleri taklit etmekten uzak durun.
7. Teknolojiyi takip edin Teknolojideki gelişmeleri yakından takip edin. Ürün ve hizmetinizi müşteri ihtiyaçları ve gelişen teknolojiler yönünde geliştirin.
8. Rol modellerin öykülerini okuyun Başarılı insanlar, geçmişlerinde verdikleri önemli kararların ve yaşanmış bazı anların, bugünkü başarılarına büyük katkılar sağladıklarından bahsederler. Başarılı rol modellerin kendinizi içinde bulacağınız başarı ve başarısızlık hikayeleri, size yol gösterecektir.
Türkiye’de son dönemde devlet teşvikiyle birlikte özellikle gençlerin girişimcilik ruhu canlandı. Dikkat edilmesi gereken başlıklar ise başarının anahtarı olarak karşımıza çıkıyor.
Ticarette işin sırrı
inovasyonda Kendi sektörlerinin üzerinde büyüme hızına ulaşmayı başaran şirketlerin inovasyon yönetimi ve stratejisi bakımından 4 ayırt edici ortak özelliği olduğu gözlendi.
K
PMG Türkiye, Türkiye dahil 19 ülkeden 300 firmayla Ar-ge ve İnovasyon araştırması gerçekleştirdi. Çalışmanın sonuçları, ArGe ve inovasyonu yönetim süreçlerine katan şirketlerin istinasız daha hızlı büyüdüğünü ve ticari hedeflerine daha kolay ulaştıklarını ortaya koyuyor. Avrupalı firmaların yüzde 37’si Ar-Ge ve inovasyon alanındaki işbirliği fırsatlarını sistematik olarak tüm projeleri için değerlendirirken, bu oran Türkiye’de yüzde 16’da kalıyor. KPMG Türkiye’nin yaptığı araştırmada Türkiyeli ve Avrupalı şirketlerin Ar-Ge ve inovasyon yönetimi konusunda idari ve stratejik tercihlerinin finansal sonuçlara etkileri incelendi. Araştırmada Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapan şirketlerin daha hızlı büyüdükleri ve yeni ürünlerinde ticari hedeflerine daha yüksek oranda ulaştıkları tespit edildi. Kendi sektörlerinin üzerinde büyüme hızına ulaşmayı başaran şirketlerin inovasyon yönetimi ve stratejisi bakımından 4 ayırt edici ortak özelliği olduğu gözlendi. Araştırma sonucuna göre, inovasyona dayalı büyümede başarı faktörleri şöyle sıralanıyor: - Uzun vadeli düşünme; gelecekte bugünkünden daha rekabetçi olmak için teknoloji ve tüketim trendlerinin zamanında fark edilmesi ve gerekli yatırımların zamanında yapılması şart.
- Çeşitlendirilmiş portföy; böylelikle ticari ve teknolojik risklerin dağıtılması sağlanıyor. - Daha çok işbirliği yaparak finansal yükü paylaşmak. - Ticarileştirme sürecini titizlikle ele almak ve rakiplere yönelik giriş bariyerleri. oluşturmayı hedeflemek. İnovasyon ile yaratılan katma değerden en büyük payı almak ve o payı korumak buna bağlı.
Türk firmalarının yol kat etmesi gereken önemli alanlar var
KPMG Türkiye’nin araştırmasında, Avrupalı firmaların yüzde 37’sinin Ar-Ge ve inovasyon alanındaki işbirliği fırsatlarını değerlendirdiği, Türkiye’deki firmaların yüzde 16’sının bu tanıma uyduğu belirtildi. Avrupa genelinde firmaların yüzde 16’sının inovasyon yönetimi süreçlerinin tamamını uyguladığı yerli firmaların ise sadece yüzde 7’sinin süreçleri tamamladığı kaydedildi. KPMG Türkiye Yönetim Danışmanlığı Direktörü Saip Eren Yılmaz, “Bu araştırma, yerli firmaların Ar-Ge ve inovasyon yönetimi stratejisi bakımından önemli eksikleri olduğunu gözler önüne serdi. İnovasyon artık tüm firmaların gündeminde; değeri ve önemi tartışılmıyor. Ancak inovasyon kabiliyetlerine yatırım yapan ve bu kabiliyetleri kurumsallaştıran firmaların oranı hem Türkiye’de hem de Avrupa genelinde bir hayli düşük. Başarıların tekrarlanabilir ve devamlı hale gelmesi için inovasyon yönetiminin tüm süreçleri ile kurumsallaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Ar-Ge ve inovasyon alanında işbirliği yapmayı strateji haline getirmek ve buna yönelik kurumsal kabiliyetleri geliştirmenin çok kritik olduğunu görüyoruz. İşbirliği kabiliyetleri geliştirmek oldukça zorlu ve zaman alan bir süreç olduğu için, bir o kadar da güçlü bir rekabet avantajı sağlıyor” şeklinde konuştu.
Firmalar daha hızlı Ar-Ge süreçlerine sahip olmalı
Araştırmanın firmaların bu alanda en faz-
la zorluk yaşadıkları performans ölçütünü, ‘proje takvimine uyum’ olarak ortaya çıkardığını belirten Yılmaz, “Özellikle büyük ölçekli şirketler, yakaladıkları ölçek avantajı dolayısıyla, Ar-Ge projelerinde kayda değer bir maliyet avantajı sağlarken, ürün geliştirme hızı bakımından küçük ölçekli şirketler karşısında zorluklar yaşıyorlar. Günümüzde tüm sektörlerde pazar dinamikleri daha sık yeni ürün geliştirilmesini gerektiriyor ve ürün yaşam döngülerinin kısaldığını görüyoruz. Büyük ölçekli firmalar değişen talep niteliklerine geç hitap ettiğinde pazarda oluşan arz açığını daha çevik olan küçük ölçekli firmalar hızla doldurabiliyor” ifadesini kullandı.
Kurumsal inovasyona yatırım yapılmalı
İnovasyon yönetiminin belli başlı temel süreçlerden ve bazı sektöre, hatta firmaya özgü süreçlerden oluştuğuna dikkat çeken Yılmaz, “Temel inovasyon yönetimi süreçlerini tam anlamıyla devreye almış olan firmaların geliştirdikleri ürünlerin ticari hedeflerine ulaşma oranının daha yüksek olduğunu ve bu firmaların gelirlerinde son 3 yıl içinde pazara sundukları ürünlerin daha büyük bir ağırlık taşıdığını görüyoruz. Diğer yandan inovasyon kabiliyetlerini sınırlayıcı faktörler arasında en sık rastlanılanı istenilen eğitim ve yetenek düzeyinde insan kaynaklarının bulunamaması olarak karşımıza çıkıyor” diyerek sözlerini tamamladı.
35
Başarılı mühendisi bulmak zor, kaybetmek kolay
D
ünyanın önde gelen insan yönetimi ve organizasyonel danışmanlık firması Korn Ferry Hay Group’un Haziran ayında gerçekleştirdiği Türkiye özelindeki araştırma, sanayi şirketlerinin aradığı yetkinlikte mühendis bulmakta zorlandığını ortaya koyuyor. Şirketlerin aradığı mühendisi bulduğunda da kolay kaybetme riski yaşadığına dikkat çeken araştırmada, işgücünü elde tutmayı başaran şirketlerin kişisel gelişim olanakları ve yan haklar ile avantaj sağladıklarını gösteriyor.
Türkiye’nin önde gelen otomotiv, otomotiv yan sanayi, kimya, savunma, otomasyon, metal ve dayanıklı tüketim sektörlerinden 28 şirketin katılımıyla gerçekleşen araştırmaya göre, sanayi şirketleri Türkiye’deki mühendis yetenek havuzunu teknik beceri açısından beklenen düzeyde görse de, pratik bilgi, iletişim becerileri ve liderlik yetkinliğinde yeterli bulmuyor. Şirketlerin yüzde 54’ü bu yüzden aradıkları nitelikte mühendis bulmakta zorlandığını ifade ediyor ve mühendis iş gücünü çekmede baz ücret ve kariyer yönetiminin önemli olduğunu düşünüyor. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 46’sı ise, yan haklar ve kısa vadeli teşvikler sunarak mühendis iş gücünü çekmekte zorlanmadığını ifade ediyor.
Ücret ve kariyer iki önemli başlık
Araştırma sonuçlarına göre, şirketlerin iş gücü çekmek konusunda en öncelikli aracını ‘baz ücret’ oluşturuyor. Konusunda uzman çalışanlar için ‘kariyer yönetimi’ olanağı sunulması da işgücünü çekmekte diğer önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Mühendislerin işten ayrılırken söyledikleri de bu sonuçları doğruluyor. Alanında yetkin olan mühendisler, en çok, kariyer gelişim ve ücret beklentilerini karşılayan daha iyi iş tekliflerini değerlendirmek için işten ayrılıyor. Ücret beklentisinin karşılanmaması, ayrıca kariyer ve gelişim olanaklarını yetersiz bulması da mühendislerin işten ayrılırken en çok gösterilen sebepler arasında yer alıyor. Araştırma, şirketlerin zor buldukları yetkin mühendis işgücünü kaybetme riski ile karşı karşıya olduklarını da ortaya koyuyor. Mühendis iş gücünü elde tutmakta zorlanan şirketlerin dezavantajları ise, lokasyon ve şirket marka bilinirliği olarak belirtiliyor.
Kişisel gelişim olanakları avantaj
Yatırım yaptıkları ve geliştirdikleri yetkin mühendis
36
işgücünü, dolayısı ile bilgi ve tecrübe birikimini elde tutmak ve rakiplerine kaptırmak istemeyen şirketler, kişisel gelişim olanakları, yan haklar ve teknik kariyer yolu sunuyor. Araştırmaya katılan kıdem yılı yüksek 10 şirketin yüzde 90’ının işgücünü elde tutma başarısının sırrı da sunduğu ‘kişisel gelişim olanakları’. Mühendisleri elde tutmada önemli bir başlığı da ödüllendirme ve teşvik sistemleri oluşturuyor. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 64’ünde mühendisler için özel tasarlanan ödüllendirme ve teşvik sistemlerinin olmadığı görülüyor. Bu şirketlerin yüzde 70’i kişisel teşekkür, yüzde 60’ı ise zorlu ve önemli projelerde çalışma fırsatı tanıyarak ödüllendirmeyi tercih ediyor.
İnovasyon merkezleri gelişim için önemli
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Korn Ferry Hay Group Genel Müdürü Gökhan Toğrul, “Sanayi 4.0 ile oluşan potansiyelin de mühendislerin gelişimi için önemli bir fırsat yaratıyor. Üniversitelerin mühendisler için teknik formasyonu sağlamaktaki katkısı yadsınamaz. Ancak mühendis yetenek havuzunu değerlendiren araştırma katılımcıları, pratik bilgi ile iletişim ve liderlik becerileri gibi teknik olmayan konularda istenen kalitede aday bulmakta zorlandıklarını ifade ediyorlar. Bu yüzden mühendislerin farklı pratik becerilere sahip olması için özellikle şirketlerin Ar-Ge ve İnovasyon Merkezleri’nde görev alarak yetişmesi büyük önem taşıyor. Araştırmamıza katılan şirketlerin yüzde 71’i Ar-Ge merkezine sahip ve bir çok global şirket de Ar-Ge merkezlerini Türkiye’ye kaydırıyor. Özellikle Sanayi 4.0 kavramı ile birlikte yeni açılan İnovasyon Merkezleri’nin de geleceğin mühendislerinin gelişimine katkı sağlayacaktır” dedi.
Durupost’tan aynı gün teslim, sonsuz uğrama garantisi mında ise gün içinde aldığımız ürünleri aynı gün teslim ederek hızlı bir teslimat hizmeti sunuyoruz, ayrıca randevulu teslimat yaparak kişilerin müsaitlik durumuna göre hizmet vererek iade oranlarını düşürüyoruz. Bunun dışında bu ürünlerle ilgili olarak sonsuz uğrama garantisi veriyoruz yani kişiyi bulamazsak gönderi hemen iade olmuyor ek ücret almadan 2. ve 3. ve diğer uğramalar yapılıp müsait olduğu zaman teslimatı sağlıyoruz.
3- Dağıtım sektöründe Türkiye ‘de ne durumdasınız? Bu alandan aldığınız pay nedir?
1
- Bize kendinizden, bu sektöre giriş hikayenizden bahsedebilir misiniz?
Hizmet sektöründe faaliyet gösteren çok uluslu bir firmada 11 yıl Operasyon ve Kalite Güvence Müdürlüğü yaptıktan sonra kariyerime dağıtım sektöründe devam etmeyi düşündüm. Türkiye ve Rusya’da faaliyet gösteren bir dağıtım firmasında ortak ve genel müdür olarak 2 yıl çalıştım. 2009 yılında Durupost’u kurduk ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.
2-“Durupost”un kuruluş sürecinden ve faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz ? Dağıtım sektöründe daha farklı, müşteri odaklı işler yapılabileceğini düşünerek Durupost’u kurduk. Durupost olarak toplu evrak dağıtım hizmetleri ve e ticaret ürünlerinin gün içi dağıtımları konusunda hizmet vermekteyiz.
3- Sektörünüzle alakalı sizi farklı kılan şey nedir? Standart iş akışlarının ve sadece karlılık gözetilerek yapılan işlerin dışına çıkarak müşterilerimizle uzun soluklu iş ilişkisi kuracak şekilde iş akışlarına sahibiz. Örneğin toplu dağıtım tarafında dağıttığımız ürünlerin iadeleri konusunda müşterilerimize destek veriyoruz, iade olan gönderileri çağrı merkezimizden arayarak güncel adreslerini alıp teslimatlarını sağlıyoruz, bu sayede müşterilerimiz bir sonraki gönderide daha verimli teslimat oranlarına sahip olmuş oluyor. E ticaret ürünleri yani internetten satışı yapılan ürünlerin dağıtı-
Dağıtım sektöründe Ulaştırma Bakanlığı’nın ve Bilgi Teknolojileri Kurumunun yetki verdiği firmalardan bir tanesiyiz, maalesef sektörde belgesiz firma sayısı şu an için çok fazla fakat zamanla düzenleme sağlanacaktır. Dağıtım sektöründe en büyük payı PTT alıyor sonrasında kargo firmaları ve kredi kartı dağıtımı yapan firmalara ait. Bizim hedefimiz çok fazla dağıtım yaparak kaliteden ödün vermektense, sektörde özel hizmetler üreterek iş kalitesini arttırmayı hedefliyoruz, aynı maliyetlerle kaliteyi tercih eden firmalar ile çalışmayı tercih ediyoruz.
4- En çok hangi sektörlerle çalışıyorsunuz? Toplu dağıtım alanında ağırlıklı olarak yayıncılar, holding ve firmaların pazarlama birimleri, üniversitelerin halkla ilişkiler ve tanıtım birimleri, vakıf ve dernekler ile çalışıyoruz. Müşterilerimizin dağıtım öncesi ve sonrası gerekli konularda ihtiyaç duyduğu ek hizmet, malzeme temini gibi konularda da destekler vererek işlerini kolaylaştırıyoruz. Gün içi dağıtım tarafında ise E ticaret siteleri, Textil, aksesuar hediyelik eşya vb alanında faaliyet gösteren firmalar, yemek çeki ve kartları dağıtımı yapan firmalar bu hizmetimizi tercih etmektedir.
6- Sektörün en önemli sorunu sizce nedir? Sektörün genelde en büyük sorunu işi alma, başkasına kaptırmama amacı ile maliyete bakılmaksızın düşük fiyat verilerek alınan işler. Bu işler müşterinin beklediği kalitede yapılamadığı için hem müşterileri mağdur ediyor hem de uzun vadede zarar ettiği için dağıtım firması ve sektör zararlı çıkabiliyor.
8- Bu yıl sonuna ilişkin sektörel büyüme tahminlerinizi alabilir miyiz? Bu yıl maalesef sektör için kötü bir yıl, seçimlerden bu yana gelen ekonomik sıkıntılardan dolayı müşterilerimize zam yapamadık, asgari ücrete gelen zamlar maliyetlerimizi arttırdı fakat fiyatlarımıza yansıtamadık, devamında ise uçak krizi, darbe ile ilgili sıkıntılar reklam ve yayın sektörünü, ve ticaret satışlarını ve dolayısı ile bizi de etkiledi ve % 20 civarı bir daralma yaşadık fakat darbe sürecini atlattıktan sonra 9. Ayda bir toparlanma yaşamaya başladık, yıl sonuna kadar eski seviyeyi yakalamayı hedefliyoruz.
5- Hizmet kalitesini nasıl sağlıyorsunuz? Öncelikle yapılacak işi doğru bir şekilde belirleyip neyin nasıl yapılacağını müşterimiz ile netleştiriyoruz, verimlilik ve maliyet konularında onları bilgilendirip doğru iş şeklini belirliyoruz.
9- Sektör Artı Dergisi okurlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? Durupost olarak Sektör artı dergisi okurlarının yanındayız, her türlü projelerinde sahada elimizden gelen desteği sunmak isteriz. Ülkemizde dağıtım anlamında yapılacak çok işler, katedilecek çok mesafeler var, Durupost olarak ülkemizin ve sektörümüzün gelişmesine hizmet etmeye davam edeceğiz.
37
Hangi yaşta hangi check-up yapılmalı ocukluk döneminde başlayan hastalıklar ilerleyen dönemlerde yaşam kalitemizi düşürüyor. Bu nedenle pek çok aile çocuklarını sıklıkla doktor kontrolüne götürüyor. Bu kontrollerde çocukların gerekli aşıları yapılarak, mental ve fiziksel gelişimleri izleniyor. Ancak sadece çocukluk döneminde değil, erişkin yaşlarda da sağlığın takip edilmesi yaşamsal önem taşıyor. Çünkü düzenli şekilde ve belli aralıklarla check-up yaptırmak, sağlık sorunlarının erken tanısı sağlıyor. Bunun yanı sıra bazı hastalıklarda da erken fark edilmesi, tedavi sürecini kısaltarak başarılı sonuçlar alınmasında etkili oluyor. Ankara Acıbadem Hastanesi Check-up Kliniği’nden Dr. Sertaç Esin, sağlık sorunlarına karşı önlem alınabilmesi ve bunların takip edilebilmesi için hangi yaş aralığında hangi kontrollerin yapılması gerektiği ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Sağlık risklerine karşı, erken tanı ve tedavi büyük önem taşıyor. Bu nedenle Check-up yaptırmak hayati önem arz ediyor.
Kişinin yaşam şekline göre değerlendirme yapılıyor
Check-up yapılırken kişiler; cinsiyetine, yaşına, ailesinde olan hastalık öyküsü ile diyetsel alışkanlıkları, düzenli egzersiz yapma durumu, stres düzeyi, sigara alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olan yaşam tarzına göre değerlendiriliyor. Dr. Sertaç Esin, yapılan kontrolleri şu sözlerle anlatıyor: “Check-up programında gerekli kan testleri ve radyolojik görüntülemeler yapılıyor, ilgili bölüm muayeneleri tamamlanarak sonuca göre kişinin hangi kontrolleri, hangi aralıkta yaptırmasının uygun olacağı belirleniyor. Bu sayede kişinin sağlığı tıbben uygun formda takip edilmiş olup, zaman içinde oluşabilecek küçük değişimler bile fark edilebilir hale geliyor.” Dr. Sertaç Esin, herhangi bir kronik sistemik hastalığı olmayan ve ciddi ailevi riskler taşımayan sağlıklı kadınlar ve erkeklerin daha uzun ve sağlıklı yaşamaya yardım eden check-up’ı hangi aralıklarla yaptırması gerektiğini şu sözlerle açıklıyor: • Kadınların 20 yaşından itibaren 40 yaşına kadar en az 2 yıllık pe-
riyotlarda genel doktor muayenesi, temel kan testleri ve idrar analizi, akciğer grafisi, meme kontrolü, jinekolojik kontrol yaptırması, • Erkeklerin 20 yaşından 40 yaşına kadar en az 2 yıllık periyotlarda genel doktor muayenesi, temel kan testleri, idrar analizi ve akciğer grafisi yaptırması, • Kadınların 40 yaşından itibaren yılda bir genel doktor muayenesi, temel kan testleri ve idrar analizi, EKG, akciğer grafisi, mamografi, gaitada gizli kan testi, jinekolojik kontrol ve smear testi yaptırması, • Erkeklerin 40 yaşından itibaren yılda bir genel doktor muayenesi, temel kan testleri ve idrar analizi, EKG, akciğer grafisi, gaitada gizli kan testi, ürolojik kontrol ve PSA testi yaptırması, • 50 yaş ve sonrasında ise yukarıdakilere ek olarak hem kadınlar hem de erkeklerin herhangi bir şikayeti bulunmasa da kolonoskopi ve endoskopi yaptırması ve sonuca göre periyodik takibini gerçekleştirmesi gerekiyor. • Bunların yanı sıra, sigara kullanan, aile öyküsü bulunan, şeker veya yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları olan kişilerin en geç 40 yaş ve sonrasın-
38
da maksimum 2 yıllık periyotlarda Eforlu EKG ve kardiyoloji kontrolü yaptırması öneriliyor. Düzenli check-up hayatı kolaylaştırır! • Kişinin sağlık durumu hakkında düzenli bilgi sahibi olmasını, • Birçok sağlık sorununa erken tanı konmasını, • Aileden gelen genetik risklerin veya yaşam tarzına bağlı risklerin yönetiminin öğrenilmesini sağlar, erken önlem alınmasına yardımcı olur.
Health Summex sağlık turizmi fuarı Ankara’da Health Summex Global Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı 19 – 21 Ekim tarihinde Ankara Marriott otelde düzenlenecek.
G
lobal Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı (Health Sumex) sağlık alanında dünya devlerini Ankarada bir araya getiriyor. Sağlık alanında emin adımlarla zirveye ilerleyen Türkiye Health Sumex’e katılacak isimlerle de dünya sağlık turizmine damga vuracak. Fuara biyolojik terör karşıtı çalışmalarıyla tanınan Fuad ElHibri, Biyolojik Savunma alanında kullanılan anditot ve aşıları üreten AllenShofe ve şirketin CEO’su Daniel J. Abdun Nabi, erken kanser teşhislerinde kullanılan sıvı biyopsi ( kandan kanser teşhisi) sisteminin geliştiricisi Behrad Vahidi ve şirketin CEO’su Andre de Fusco, insan kaynaklı kan ürünlerinin ve immunolojik kanser ilaçları üretim teknolojileri başkanı Marvin White katılacak. Dünya Yaşlılık Derneği Başkanı Umut Çınar ve HHB Expo ev sahipliğinde 19 – 21 Ekim tarihinde Ankara Marriott otelde düzenlenecek olan fuara birçok yabancı konuğun katılacağının müjdesini veren Dünya Markalar Derneği Başkan Yardımcısı Alp Sarı: “ Katılacak isimler alanında çok önemli noktalarda ve lider isimler var” dedi.
Çocuk gibi nefes almak kaygıyı önlüyor...
S
tres ve kaygıyı günde sadece birkaç dakikalık egzersizle yenebilirsiniz. Uzmanlara göre, bebekler ve çocuklar karnından nefes aldığı için mutlu ve kaygısız. Yetişkinlerin stres ve kaygıdan uzak sakin ve huzurlu olabilmesinin yolu yeniden çocukken olduğu gibi karından nefes almaktan geçiyor. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Defne Kaya, doğru nefes alma ve vermenin yalnızca vücudun ihtiyacı olan yeterli oksijeni almanın yanı sıra sakin ve huzurlu olmaya da yardım ettiğini söyledi.
6 adımda doğru nefes!
• Elinizi karnınıza koyun. Burnunuzdan aldığınız nefesle karnınızı şişirin. Korkmayın ne kadar şişerse o kadar iyi olacaktır. Tamamen şiştiğini düşünüyorsanız, karnınızdaki havayı ağzınızla ıslık çalar gibi yavaşça verin. • Başlangıçta dört saniyede aldığınız nefesi sekiz
saniyede vermeyi deneyin. Süreyi ikişer kat artırarak devam edebilirsiniz. • Karnınızdan nefes alıp vermeyi öğrendiyseniz bu egzersizleri ayakta, sandalyede otururken, sırtüstü yatarken de yapabilirsiniz. Bunu yaparken nefes alıp vermenizi engelleyecek kıyafetleri tercih etmeyin. • Eğer sırtüstü yatıyorsanız, kollarınızı hafifçe yana doğru alın. Bacaklarınızı düz de tutabilirsiniz dizlerinizi de bükerek ayaklarınızı yere koyabilirsiniz. • Eğer oturuyorsanız, kollarınızı sandalyenin kenarına koyunuz. Ayaklarınız tam olarak yerde ve sandalye sırtınızı destekleyecek şekilde gevşek pozisyonda egzersizleri yapın. • Ayaktaysanız, ayaklarınızı kalçanızın genişliğinde açın ve her iki bacağınıza eşit ağırlık verin.
39
Teknoloji kullanımında sağlığımıza dikkat!!! Telefonda kulaklık kullanımı, konuşurken el değiştirilmesi, bilgisayar kullanımında ise pozisyon değişimi ve mola verilmesi sağlık açısından önemli başlıklar olarak sıralanıyor.
G
elişen teknolojiye bağlı yenilikler bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken diğer yandan insanlarda yeni sağlık sorunlarına sebep oluyor. Günümüzün vazgeçilmez olan akıllı telefon ve bilgisayarların çok fazla kullanılmasının el ve parmaklara zarar verdiğini söyleyen Liv Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Salim Ersözlü oluşabilecek sorunları anlattı. Teknolojik ürünlerin kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan sorunların asıl nedenleri tekrar eden zorlayıcı hareketler ve vücudun doğal olamayan duruşuna bağlı zorlanmalardır. Tekrar eden hareketler eklemlere, kaslara, tendonlara ve sinirlere baskı uygulanmasına sebep olur. Günün her saatinde ve her mekanda akıllı telefonlar sürekli elde ve sürekli parmaklar kullanılır. Mesajlaşma başta olmak üzere aşırı kullanıma bağlı el ve başparmak sorunları özellikle genç yaştaki kişileri etkiliyor.
Parmak ağrısı ciddiye alınmalı; Erken tanı önemli
Parmakları hareket ettiren tendonların aşırı kullanımına bağlı zorlanmaları tendonlarda kalınlaşmalara (nodülleşme) sebep olarak hareketler sırasında takılmaya ve ağrıya yol açar. Tetik parmak olarak isimlendirdiğimiz bu durumun en önemli sebebi parmağın aşırı kullanılmasına bağlı tekrarlayan, zorlayıcı hareketler ve parmağa aşırı güç uygulanmasıdır. Telefon kullanımında en fazla başparmak zorlanır, buna bağlı tetik parmakta en fazla başparmakta görülür. Tetik parmak oluşumunda ilk belirti parmakta ağrıdır. İlerlediği zaman olaya parmakta takılma ve kilitlenme de eşlik eder. Bu nedenle parmak ağrısı ciddiye alınmalıdır. Erken tanı ile tedavi edilebilecek olan bu durum ihmal edildiğinde cerrahi müdahale gerektirecek bir sorun haline dönüşebilir.
Kulaklık kullanımı öneriliyor
El bileği ve başparmağın aşırı kullanımına bağlı zorlanması ile De-Quervain hastalığı olarak isimlendirilen el bileğinin başparmak tarafında ciddi ağrıya yol açan bir durum ortaya çıkabilir. Aşırı akıllı telefon kullanımın tetiklediği bu durum ilerlediği zaman cerrahi müdahale ile tedavi edilebilen bir tendon sıkışmasıdır. Yine teknolojik gelişime paralel sıklığı artan bir diğer du-
40
rum dirsekte (Kübital Tünel Sendromu) ve el bileğinde (Karpal Tünel Sendromu) sinir sıkışmasıdır. Telefon ile konuşurken dirseğin 90 dereceden fazla bükülmesi ve uzun süre bu pozisyonda kalması veya uzun süreli bilgisayar kullanımına bağlı dirsek ve el bileği seviyesinde sinirlerde gerilme, basınç artışı ve ödeme sonuç olarak ta sinirlerde sıkışmaya sebep olur. Ciddi ağrı ve elde uyuşma bu durumun ilk belirtileri olup yine erken tanı ile tedavi edilebilir. Telefonda kulaklık kullanımı, konuşurken el değiştirilmesi, bilgisayar kullanımında yine pozisyon değişimi ve mola verilmesi bu rahatsızlıkların önlenmesinde önemlidir.
Şirketler Sosyal Sorumluluk için İstanbul’da
1
14 ülkede, 5.000 şubesi ve 200.000’i aşkın üyesiyle faaliyet gösteren dünyanın en büyük liderlik ve girişimcilik organizasyonlarından Junior Chamber International (JCI)’ın, “Uluslararası Kurumsal Sosyal Sorumluluk ödülleri” (ICSR) için geri sayım başladı. JCI Kültür tarafından ilki 2015 yılında düzenlenen ve uluslararası platformda ödüle layık görülen ICSR (Uluslararası Kurumsal Sosyal Sorumluluk ödülleri) bu yılda hız kesmeden çalışmalarına devam ediyor. Birçok markanın katılımıyla uluslararası boyutta faaliyet gösteren yarışma için heyecanlı bekleyiş sürüyor. Kurumların sosyal sorumluluk projelerini tanıttığı ve iyi uygulamaların ödüllendirilmesini içeren yarışma Kasım ayında gerçekleşecek.
Mağazalardaki Araç kiralamada yeni sistem; Garajyeri anons satışı etkiliyor
Ü
lkemizde girişimcilik her geçen gün yeni boyutlar kazanmaya devam ediyor. Girişimciler orjinal fikirlerle kazanç yelpazelerini genişlettikleri gibi başkalarına da kazandırıyor. Kapıda duran arabasını Garajyeri platformu üzerinden başka bir alıcıya kiralama temeline dayalı sistemde, kiralama geliri bir senede 500 bin TL’yi aştı. Toplam 900 bin dolarlık yatırımla kurulan Garajyeri, ilk yıl 4 milyon TL’lik kiralama talebi hacmine ulaştı.
A
lışveriş merkezlerinde, mağazalarda ya da marketlerde alışveriş yaparken anons yayınlarına sıkça rastlıyoruz. Anonslar sayesinde mağazalarda kimi zaman bilmediğimiz bir üründen haberdar oluyoruz, kimi zaman da anlık bir indirimi, kampanyayı duyup daha avantajlı alışveriş yapabiliyoruz. Türkiye’de perakende mağazaları, restoranlar, kafeler, turistik mekanlar, spor ve sağlık merkezleri gibi 8.500’e yakın halka açık noktada kapalı devre yasal müzik, anons ve reklam yayını hizmeti sunan SMG, mağaza içi anonsların satın alma kararlarını etkileyen önemli etkenlerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Anonslar yoluyla satışı artırmak istenilen ürün ön plana çıkarılıyor. Bu yolla ürünün satılmasına yönelik daha aktif bir yol izlenmiş oluyor. SMG, markanın hedef kitlesine göre anonsları farklı dillerde de seslendirebiliyor. En sık kullanılan diller arasında ise İngilizce, Rusça ve Arapça geliyor. Altınyıldız Classics, Ayakkabı Dünyası, Beta, Beymen Business, Boyner, CarrefourSA, Coquet Accessories, Decathlon, Faruk Güllüoğlu, Gratis, Intersport, İnci Deri, Migros, Sportive ise SMG’nin anons hizmeti sunduğu markalar arasında yer alıyor.
Platform, 2017 Ocak ayında yeni yatırımcı turuna çıkıyor. Ayda 1.000 TL garantili kira getirisi sunan platforma üye olanlar yaklaşık 8 ayda 30 bin TL gibi yüksek rakamlar kazanıyor. Daha uygun fiyat ve daha geniş ürün çeşitliliğiyle geleneksel rent-a-car şirketlerinden ayrılan Garajyeri’nde hem aracını kiraya verenler hem de otomobil kiralayanlar kazanıyor. Garajyeri ile araçlarını kiraya verenlerin bugüne kadar kazandıkları toplam ek gelir ise 500 bin TL’nin üzerine çıkmış durumda. Türkiye’de daha önce hiç denenmemiş, dünyada benzerlerinin de sayılı olduğu kişiden kişiye araç kiralama fikriyle doğan Garajyeri; şu anda 100 binden fazla üyesi olan Yolyola.com kurucu ekibinden Arda Aşkın, Güven Özyurt ve Erman Çağıral bir araya gelerek kuruldu. Mayıs 2015’te kullanıma açılan Garajyeri şu anda İstanbul’da 250 araçla hizmet veriyor. Kuruluşundan bu yana binlerce aracın kayıt olduğu ve yavaş yavaş aktif hale getirildiği Garajyeri’nin 2017 hedefi ise bin araçla hizmet vermek. Aşkın’ın hayali ise 81 ilde her mahallede 5 otomobile ulaşmak.
BeeTech 2015 Awards’da Start-Up Özel Ödülü
Paylaşım ekonomisine yaptığı katkıyla Türkiye’de bu kültüre öncülük eden Garajyeri, kısa sürede
ülkemizde kurulan en değerli sosyal girişimlerden biri haline geldi. Garajyeri, İTÜ Arı Teknokent Teknoloji ve Girişimcilik Zirvesi kapsamındaki BeeTech 2015 Awards’da “En Büyük Yatırımcı İlgisini Toplayan Start-Up Özel Ödülü”nü kazandı.
Herşey şeffaf şekilde ilerliyor
10 yaşını geçmeyen araçların kayıt yapıldığı sistemde; zorunlu trafik sigortası yaptırmış olan araç sahipleri, TC kimlik numaralarını, cep telefonu numaralarını, IBAN numaralarını, e-posta adreslerini ve ruhsat bilgileri gibi temel verileri siteye giriyor. Verilen bilgilerin doğruluğu kontrol edildikten sonra üyelikleri onaylanıyor. Araç kiralamak isteyenler de aynı şekilde bilgilerini sisteme girerek platforma üye oluyor. Ayrıca, ehliyet puanı yeterliliğini bildirmek ve Facebook ile giriş gibi bir takım ek zorunlulukların bulunduğu sistemde araçların saatlik veya günlük kira fiyatlarını araç sahipleri belirliyor. Araç kiralamak isteyen kullanıcılar lokasyon ve tarih seçerek arama yapıyor ve gelen sonuçlar üzerinden, fiyat, model ve mesafe açısından en uygun olan araca istekte bulunuyor. İstek onayladığında, kiracı Garajyeri üzerinden ödeme yapıyor ve anahtarı elden teslim alıyor. Araç iade edilinceye kadar Garajyeri hesabında tutulan kira bedeli, teslimatla birlikte araç sahibine aktarılıyor.
41
Türkiye’nin ilk fijital ajansı: Lobby
M
obil internet ve sosyal ağların tüketiciye sonsuz bir erişim kapasitesi kazandırdığı yeni rekabet atmosferi, markaları fiziksel ortamın sınırlarına hapsolan konvansiyonel iletişimin kalıplarından çıkmaya zorluyor. Tüketicilere ürün deneyimi yaşatırken fiziksel ortamın sınırları içerisine hapsolan markalar için dijitalin her geçen gün sınırsızlaşan olanaklarının devreye sokulduğu “phygital”; marka ve tüketicilere eşsiz deneyimler sunuyor. Fiziksel ve dijital dünyadaki vaatleri birleştiren; yaratıcı fikirlerin yaşama geçmesini kolaylaştıran, aynı zamanda tüketici reaksiyonlarını da ölçümleme fırsatı sunan “phygital”, hem markalar, hem de ajanslar açısından doğrudan pazarlamanın kurallarını tartışmasız biçimde değiştiriyor. Sabit ya da mobil, açık ya da kapalı tüm mekânlara uyarlanabilen; dijital teknolojinin yanı sıra tüketicinin 5 duyusunun da harekete geçirilebildiği deneyimlere imkân tanıyan “phygital deneyim tasarımı” artık Türkiye’de de markaların ilgisini çekiyor.
42
Yeni ve farklı bir deneyim Markalara dijitalin zengin olanaklarıyla fiziksel ortamı birleştirerek yeni ve eşsiz müşteri deneyimleri sunan Lobby, çalışmalarıyla Türkiye’de “phygital ajans” kavramının da öncülüğünü yapıyor. 7 yıl önce yine bir sektörel öncülük misyonuyla “Networking” ajansı olarak kurulan ve markaların hastanelerden kreşlere, okullardan ofislere odaklanmış özel segment tüketicilerine doğrudan ulaşmasını başarıyla sağlayan Lobby, phygital yapılanmasıyla müşterilerini yepyeni bir deneyime taşıyor.
Türkiye’nin ilk “fijital” ajansı Lobby, perakende sektöründe marka- tüketici buluşmasında birbirinden ilginç ve yaratıcı deneyimler sunuyor.
PepsiCo Türkiye Ofisi’nde kişiye özel tasarımlar
PepsiCo Türkiye Ofisi’nde, başta malzeme ve mobilyalar olmak üzere tüm hacimde kullanılan renk ve form seçimleri firmanın ‘sürdürülebilir ve çevreci’ misyonuyla bütünleştirilmiş.
B
oytorun Architects’in Pepsico Türkiye için tasarladığı PepsiCo Türkiye Ofisi, markanın genç ve dinamik ruhuyla bütünleşen esnek mekan kurgusuyla farklı ölçeklerdeki grup çalışmalarına olanak sağlıyor, çalışanlara kendi ortamlarını yaratma şansı veriyor. Türkiye’nin pek çok kentinde mimari ve iç mimari projelere imza atan Boytorun Architect’in tasarladığı PepsiCo Türkiye Ofisi, kentin en hareketli noktalarından biri olan 4. Levent’te Tekfen Tower’ın iki farklı katında konumlanıyor. PepsiCo’nun genç ve dinamik ruhuyla bütünleşen esnek bir mekan kurgusunu en belirleyici tasarım kriteri olarak ele alan Boytorun Architects, Y kuşağının aktif olarak dahil olduğu iş hayatına yeni bir soluk getiriyor.
Sürdürülebilir ve çevreci konsept Hareketli ve esnek bir mekan planlamasıyla hem PepsiCo’nun kurumsal kimliğini en iyi şekilde yansıtan, hem de ofis çalışanlarının farklı ölçeklerdeki grup çalışmalarına olanak sağlayarak, çalışanlara kendi ortamlarını yaratma şansı veren Boytorun Architects, nitelikli malzeme seçimleriyle iç mekanda farklı bir atmosfer yakalamayı hedeflemiş. Yeşil ve ahşap kompozisyonunun ön plana çıkarıldığı toplamda 3250 m2 alana sahip PepsiCo Türkiye Ofisi’nde, başta malzeme ve mobilyalar olmak üzere tüm hacimde kullanılan renk ve form seçimleri firmanın
44
‘sürdürülebilir ve çevreci’ misyonuyla bütünleştirilmiş. Canlı bitkiler, doğal malzemeler ve yeşil vurgusu ile, sıradan plaza-ofis-çalışan ilişkisini kırmak isteyen Boytorun Architects, çalışanlarda doğal bir ortamda çalışıyor olma hissi uyandırmayı amaçlamış.
Gün ışığı ile motivasyon Açık ofislerin cam kenarında, kapalı ve yarı açık ofislerin ise çekirdek etrafında konumlandırıldığı PepsiCo Türkiye Ofisi’nde herkes için daha fazla gün ışığı ve manzara ilkesi uygulanmış. Bu bağlamda yarı saydam bir yüzeyle ofis alanından ayrıştırılan, farklı sayıdaki gruplar için kapasite değişikliği özelliğine sahip toplantı odaları, doğal ışığı mümkün olduğunca genel çalışma alanına aktarabilecek şekilde kurgulanmış. Işığın kontrollü dağılımına da katkıda bulunması hedeflenerek tasarlanan adacıklar, ofis içerisindeki çalışma bölümlerini tanımlarken aynı zamanda mekandaki hareketliliğin tavanda da devam etmesini sağlamış. Kahve molalarının ve ufak toplantıların daha keyifli geçmesi için tasarlanan yeşil keçe sedirler, çalışma alanını hem tanımlayan hem de bölen öğeler olarak mekana entegre edilmiş. Seperasyonda da kullanılan keçe, gözenekli yapıya sahip olma özelliğiyle belirli miktardaki sesi yutarak istenen akustik seviyenin korunmasına da yardımcı oluyor.
RSG, Westa Mall ile ferah bir tasarım sunuyor
M
arkalı konutlar, ofis projeleri, turizm işletmeleri, sosyal mekanlar ve sağlık yapıları gibi birçok farklı alanda iç mimari ve uygulama projelerine imza atan İç Mimar R. Semih Güven ve İç Mimar Didem Güven ortaklığındaki RSG İç Mimarlık tarafından Zonguldak’ta tasarlanan 45.000 m2’lik Westa Mall, farklı oluşumların tek bir çatı altında toplandığı kurgusuyla dikkat çekiyor. Radikal bir vizyon ile perakende deneyimini alışılagelmiş çizgiden uzaklaştıran alışveriş merkezi, Zonguldak’ta sosyal yaşam ve ticari hayatın yeni gözdesi olmaya aday...
Doğal dinamizm dikkat çekiyor
İç mimari tasarımı RSG İç Mimarlık tarafından yapılan Westa Mall, özgün detayları, bütüncül yaklaşımı ve soft renklerin hakim olduğu kurgusuyla sosyal yaşam ve ticari oluşumu ferah bir tasarımla buluşturuyor.
ancak nitelikli ve gösterişli detaylar tercih edilmiş.
Detaylar farkı yaratıyor
Tasarım konseptinde bir yapı içerisinde olma hissiyatını minimize eden bir anlayışın hakim olduğu Westa Mall’da ahşap malzeme ile yeşil ve krem gibi soft renkler kullanılarak daha doğal ve daha sıcak bir mekan elde edilmesi amaçlanmış. Tavan ve zemin detayları, yönergeler, kapı detayları, karşılama ve oturma modülleri gibi tüm iç mekan unsurlarında mevcut tasarım konseptinin hakim olduğu alışveriş merkezinde doğal etki, tasarım formlarının yanı sıra malzeme seçimleriyle de mekanın tümüne yansıtılmış.
Mevcut mağaza kurgusunun geniş bir ön cephe boyunca ilerleyen ince bir hat üzerinde konumlandırıldığı Westa Mall’da dikdörtgen atrium boşluklarıyla aydınlatılmış bir hacim sergileniyor. Sirkülasyon alanlarının kanyon kıvrımlarıyla birbirine bağlandığı dinamik hatların simetrik dağıtılmasıyla oluşturulan doğal dinamizm, iç mimari tasarımın tümüne yansıtılmış. Tasarım sürecinde yapının mevcut diğer alışveriş merkezleriyle olan ilişkisi, son kullanıcının sosyokültürel yapısı ve alışveriş merkezini kullanıcılar için daha iyi kılabilecek diğer tüm unsurların hassasiyetle incelendiği Westa Mall’da yalın,
45
Ev alırken “depreme dayanıklılık” kriterimiz değil
S
atın alınan yada kiralanan evler çeşitli nedenlere bakılarak değerlendiriliyor. Kimi fiyat aralığını, kimi evin büyüklüğünü, kimisi cephesini önemsiyor ama hala ilk seçeneğimiz konutun depreme dayanıklılığı değil. Türkiye’nin deprem kuşağında olduğu ve her an bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Depremlerin oluşturabileceği hasarları azaltmanın en etkin yolu ise depreme dayanıklı yapılar inşa etmekten geçiyor.
Maddi beklenti daha önemli hale geldi Hürriyet Emlak, vatandaşın bu konuyu ne kadar önemsediğini araştırmak için bir anket düzenledi. Hurriyetemlak.com tarafından yapılan ankete göre ev alacak ya da kiralayacak vatandaşın yalnızca yüzde 14’ü depreme dayanıklılık konusunu ilk kriter olarak önemsiyor. Ankete katılanların yüzde 55’i evin bulunduğu muhitin en önemli kriter olduğunu söylüyor. Yüzde 27’si öncelikle fiyata, yüzde 4’ü ise metrekareye bakıyor. Yaşanacak evin içerisinde en çok dikkat edilen özellik ise yüzde 37 ile büyük ve ferah bir salon. Yüzde 23’lük kısım geniş bir mutfağı, yüzde 16’lık kısım ısıtma sistemini önemsiyor. Ankete katılanların yüzde 13’ü yenilenmiş modern bir banyo isterken, yüzde 11’i ise balkona öncelik veriyor.
Tekfen, Azerbaycan’daki çalışmalarını sürdürüyor
A
zerbaycan’da çok sayıda önemli projeye imza atan Tekfen İnşaat, portföyüne önemli bir proje daha ekledi. Azerbaycan Vergi Bakanlığı’nın yeni yönetim binasının yapımını betonarme çelik ve dış cephe kapsamıyla 94 milyon dolar bedelle üstlenen Tekfen İnşaat, projeyi 60 yıllık deneyimi ile son teknoloji kullanarak hayata geçirecek. Bakü’de, şehrin önde gelen simge projelerinin arasında yerini alacak olan proje, 169 metre yükseklikten ve 33 kattan oluşacak. Toplamda 44,200 metrekare kapalı alanı, 30,000 metrekare dış cephe kaplaması bulunan, özel mimariye sahip projede; yönetim ofisleri, konferans salonları, yeraltı otoparkı, kat bahçeleri ve ilave Oditoryum Binası ile birlikte dinlenme alanları bulunacak.
Tekfen projeleri ödüllendiriliyor
Azerbaycan Vergi Bakanlığı Yeni Merkez Binası önümüzdeki dönemde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de, şehrin önde gelen simge projelerinin arasında yerini alacak. Yapımını üstlendiği Azerbaycan’ın en yüksek ve en teknolojik binası olan SOCAR Tower ile ENR Global Best Projects Ödülleri’nde “Yılın En İyi Uluslararası Ofis Binası Projesi” ödülünü alan Tekfen İnşaat, 2015 yılında da hayata geçirdiği Bakü Olimpiyat Stadı ile “En İyi Stadyum Projeleri” kategorisinde ödül alarak başarısını kanıtlamıştı.
Akıllı evler arama listelerinde tırmanıyor
M
illiyetemlak.com arama sonuçlarına göre “akıllı” kelimesinin yer aldığı ilan ve “akıllı” kelimesiyle yapılan emlak aramalarının sayısı her geçen gün artıyor. Tüketiciler artık evlerinin de akıllı olmasını istiyor. Bütün donanımların bir arada tek merkezden kontrol edildiği ve kullanıcılara büyük kolaylıklar sağlayan akıllı evler; hırsızlık, gaz kaçağı, yangın, su baskını ve panik durumlarını fark ediyor ve gerekli tedbirleri alıyor. Deloitte Center’ın akıllı ev ve cihazların 2020 yılındaki geleceğiyle ilgili yaptığı analizlere göre, dünya genelinde akıllı ev sensörlerindeki kullanım %78,8 oranında
artacak ve 71.2 milyondan 1 milyar 300 milyon seviyesine yükselecek. Bu gelişmenin dünya genelinde akıllı evlerin aynı oranla yükseleceği sonucunu da beraberinde getirmesi bekleniyor.
Y kuşağı banliyöleri tercih edecek Milliyetemlak.com Genel Müdürü Müge Seymen, gayrimenkul sektöründeki 2025 yılı trendleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Seymen’e göre 2025 yılında; akıllı ev trendi hız kazanacak, gelişmiş ofis alanlarına talep artacak ve Y kuşağı konut tercihini banliyölerden yana yapacak.
Yeni Mega kentler oluşacak 2025 yılında kent nüfusu daha da artış kaydedecek. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerin nüfusu artmaya devam ederken, ekonomisi gelişmiş olan Bursa, Kayseri, Denizli, Antalya, Adana, Gaziantep gibi illere olan talep artacak ve bu bölgelerdeki emlak yatırımları da artacak.
46
Yenilikçi ofis alanlarına talep artacak Ticaretin 2025 yılında daha da gelişmesi ve şehirleşmesiyle yenilikçi ve teknolojik iş alanlarına olan talep artacak. Özellikle ortak alanların paylaşılarak kullanıldığı işyerleri daha da öne çıkacak.
Farklı ihtiyaçlar ve öncelikler oluşacak Nüfusun artışıyla birlikte hem genç nüfus hem orta yaşlı hem de yaşlı nüfus konut beklenti ve ihtiyaçlarına cevap arayacak. Dolayısıyla sadece Y kuşağı değil, Baby Boomer ve X kuşağı da kendi ihtiyaç ve beklentilerine uygun talep yaratacak. Farklı talepler ve beklentilere cevap veren gayrimenkul profesyonelleri 2025’in kazanları olacak.
47
Otomotiv’de renk trendleri yeniden şekilleniyor
B
ASF 2016 Otomotiv Renk Trendlerine göre otomobiller şehirden ve doğadan ilham alan renkler arasında global-sentetik ve metalik renkler yükselişe geçecek. Rapora göre otomotiv renkleri, dijitalleşme ve sosyal gelişmelerin birbirleri ile olan bağlantısından etkilenecek. BASF Boya Bölümü, her yıl otomotiv tasarımının gelecek vaat eden renklerini belirliyor. 65 renkten oluşan bu yılki koleksiyonun ana teması, modern dünyayı şekillendiren iki nokta; sanal dünyanın büyüleyiciliği ve doğallık olarak açıklandı. “Paralaks” kelimesiyle ifade edilen bu konsept, kendini dürüstçe ifade etme özlemini temel alan ancak farklı açılardan bakıldığında nesnelerin değişmiş göründüğü bir illüzyonu anlatıyor.
Ülkelerin özel koşulları trendlerde etkili
BASF tarafından açıklanan yeni otomotiv renk trendlerine göre sanal ve gerçek dünya arasındaki ilişki, otomotiv renk paletlerinde görünür hale geliyor. Sentetik, metalik mavi, gümüş ve beyaz renk tonları, günlük yaşamın dijitalleştirilmesine yönelik bir trendi simgeliyor. Kromatik renkler ve doğal tonlar bir çelişki, özellikle kentsel alanlarda otantik deneyimlere ve duygulara yönelik bir arayış sergiliyor. İki veya daha fazla rengin metalik kentsel renklerle birleşmesini sağlayan yenilikçi pigment efektleri, yarının otomobillerinin renk portföyünü zenginleştiriyor. Ülkelere özel koşullar ve gelişmeler de global trendlerin bölgesel olarak uyarlanmasını şekillendiriyor.
48
Avrupa trend dünyasını, değişimin yeni yollarını sağlayan bir duyguyu temsil eden güçlü bayrak kırmızısından antrasit ve siyahların eşlik ettiği daha koyu kırmızılara ve yeşillere kadar değişen bir renk skalası oluşturuyor. Uzun yıllardır otomotivin ana renklerinden bir tanesi olan siyah, derin ve karanlık etkiler oluşturarak tekrar güç kazanıyor.
Asya Pasifik’te neşeli, Kuzey Amerika’da gri renkler önde Bölgedeki ekonomik ve diğer zorluklara rağmen Asyalılar, gelecekte başarılı olacaklarından emin. Bu iyimser yaklaşım, mavi-yeşil gibi taze, neşeli renklerle yansıtılıyor. Buna ek olarak Asyalılar, yaratıcılık ve kalite arıyor. Geleneksel değerler ve tipik Asya zarafeti arasındaki bağlantıyı sergileyen metalik kum beji renginin ince dokuları bunu gösteriyor. Kuzey Amerika’nın ön plana çıkan rengi “Raingarden”, bakış açısına bağlı olarak yeşil ve mavi arasında geçişler sağlayan yumuşak, sofistike bir gri. Renklerin hemen göze çarpmayan karışımı, insanların toplumda nasıl davrandığını ve teknolojiden nasıl etkilendiğini gösteren çizgileri belirsizleştiriyor. BASF’nin boya yeteneklerine örnek oluşturan bu efekti hayata geçirmek için benzersiz pigment çeşitliliği ve teknik inceliğin buluşması gerekiyor.
Otomotiv renk trendleri yeniden belirleniyor. Özellikle dijital görünüme sahip yoğun mavi renk, Avrupa’da öncelikli tercihler arasında yer alıyor.
Lexus’un tüm modellerinde kendi kendini onaran boya
L
exus otomobilleri, sahip olduğu teknoloji, farklı tasarım ve yüksek konforun yanı sıra boyasıyla da farkını ortaya koyuyor. Belirli renklerde çizikleri kendi kendine gideren boya teknolojisi, ilk kez Lexus tarafından üretildi ve markanın tüm modellerinde yer alıyor. Böylece yıkamadan veya dış etkenlerden oluşan çizikler, sürücünün keyfini kaçırmadan ve farkında olmadan kendi kendine yok oluyor. Lexus mühendisleri, normalden daha yumuşak ve esnek bir boya kaplaması yaparak, sıcak havalarda güneşle birlikte boyanın çizik yerleri kendi kendine kapatacağı bir teknoloji geliştirdi. Lexus otomobillerinin üzerinde beş katmanlı bir boya yer alıyor ve dört fırınlama sürecinden geçiriliyor. Son derece elastik olan bu kap-
Son derece elastik olan kaplama, herhangi bir özel müdahale gerektirmeden güneş altında ısı etkisi ile yüzeyin eski haline dönmesini sağlıyor. lama, herhangi bir özel müdahale gerektirmeden güneş altında ısı etkisi ile yüzeyin eski haline dönmesini sağlıyor. Böylece Lexus modelleri, her zaman orijinal güzelliğini korumayı başarıyor ve geleneksel boyalara göre daha uzun ömürlü bir kullanım elde ediliyor.
Nissan Carbook ile kiralama sektöründe
N
issan, Türkiye’deki sürdürülebilir büyümesini operasyonel kiralama sektörüne taşıyor. KOBİ ve kurumsal müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilen proje ile Carbook markasıyla filo kiralama sektöründe rekabetçi bir ürün sunuyor. Carbook Operasyonel Filo Kiralama, ürün ve hizmetler bütünü ile farklı mesleklerin araç kullanımı, araç parkı yönetimi ve finansman ihtiyaçlarına cevap verecek. Nissan’ın rekabetçi ürün gamı ile LeasePlan’ın 50 yılı aşkın tecrübesini ve operasyonel gücünü bir araya getiren işbirliği, araç kullanıcılarına alternatif çözümler üreterek sektöre yenilikçi bir yaklaşım getiriyor. Müşterilerine operasyonların her noktasında kolaylık sağlamayı ilke edinen Carbook Filo Kiralama, Nissan bayileri vasıtasıyla Türkiye’nin dört bir yanındaki kullanıcılara ulaşmayı hedefliyor.
Müşterilerine danışmanlık yapacak Carbook Operasyonel Filo Kiralama, müşterilerine danışmanlık yaparak kiralanacak araç sayısını, modelini, motor ve donanım özelliklerini belirlemede yardımcı olacak. Kiralama sonrası sigorta, bakım ve vergiler gibi maliyetleri takip ederken filo yönetimi desteğini de sağlayan Carbook Operasyonel Filo Kiralama, müşterilerine ilave zaman harcatmayarak yalnızca kendi işlerine odaklanmalarını sağlayacak. Kiralama için talep edilen araç sayısı fark etmeksizin tüm bu avantajları sadece belirlenen aylık bedel üzerinden müşterilerine sunacak Carbook Operasyonel Filo Kiralama, ayrıca kiralama sırasında finansal kredi seçeneği ve araçların ikinci el satışı sırasında doğabilecek riskler için güvence sunuyor.
49
Yeni CLIO ile sport tarzı sürüş deneyimi
Y
eni Clio ile birlikte Türkiye’de yılın son çeyreğinde satışa sunulacak GTLine versiyonu hem iç dizaynında hem de dış kısmında sportif bir görünüme sahip. Ayrıca Yeni Clio R.S, iki farklı motor ve üç şasi seçeneği ile eşsiz bir sürüş keyfi için pek çok teknolojiyi bünyesinde barındırıyor. Yeni Clio GT-Line versiyonu ise , R.S. 200 EDC, R.S. Trophy, Renault Sport’un sahip olduğu bilgi ve deneyimi yansıtıyor. Clio GT-Line’ın ön tamponunda metal hava giriş kanalları, eşikler (Clio R.S. tarzı), 16 ve 17-inç jantlar, krom egzoz çıkışı ve metal arka tampon paneli göze çarpıyor. Clio GT-Line’ın kabininde ise mavi ayrıntılar göze çarpıyor. İç mekanda aracın sportif tasarımını vurgulayan detaylar arasında; GT-Line amblemini taşıyan deri kaplı Clio R.S. direksiyon simidi, özel döşemelere sahip Clio R.S. koltukları ve alüminyum pedal takımı yer alıyor.
0-100 KM/S 6.6 Saniyede Yeni Clio R.S.’nin Trophy versiyonu iki farklı benzinli motor seçeneği ile otomobil severlerin beğeni-
50
sine sunuluyor (200bgve 220bg). Bu motorlar altı vitesli çift kavramalı otomatik EDC vites kutusu ve direksiyona vites değiştirme kulakçıklarıyla tanıtılıyor.Trophy versiyonu ilhamını Clio R.S 16 konsept otomobilinden alan özel bir egzoz sistemiyle de sipariş edilebiliyor. 200bg gücündeki motor, Sport ve Cup şasiyle birlikte sunuluyor. 220bg’lik motor ise Trophy’de tercih edilebiliyor. 220bg gücündeki Trophy versiyonu
Yeni Clio R.S. aynı zamanda 18 inçlik jantlar ve özel kapı eşikleriyle sunuluyor. Yeni Clio R.S.’in Türkiye’de sipariş üzerine getirileceği belirtiliyor.
kendi sınıfındaki diğer tüm spor araçlarından daha fazla güç üretebiliyor. Araç 0-100km/s hızlanmasını 6.6 saniyede gerçekleştiriyor. Clio R.S. aynı zamanda bu segment için daha önce eşi benzeri görülmemiş bir ekipman paketi ile sunuluyor. Yeni CLIO R.S.’in ön kısmı özel tampon sayesinde daha geniş bir görüntüye sahip. Otomobilin görünümü damalı bayrak şeklindeki R.S. Vision adı verilen ve ilk kez Clio R.S. 16 konsept otomobilinde görülen LED farlar ile tamamlanıyor. Yeni Clio R.S. aynı zamanda 18 inçlik jantlar ve özel kapı eşikleriyle sunuluyor. Aracın arka kısmında sportif bir spoiler, fonksiyonel bir difüzör, ikili egzoz borusu ve C-şekilli farlar yer alıyor. Renault Sport (R.S.) logosu otomobilin ön kısmındaki Renault armasının altında, jantlarda ve arkada göze çarpıyor. Yeni Clio R.S.’in Türkiye’de sipariş üzerine getirileceği belirtiliyor.
Renault, 100 bininci elektrikli otomobilini sattı
R
enault 100 bininci elektrikli otomobili olan ZOE’yi Norveç’in başkenti Oslo’da sahibine teslim etti. Renault, 2016’nın ilk yarısında 15 bin adetten fazla elektrikli otomobil satarak (Twizy hariç) bir önceki yıla kıyasla yüzde 32’lik artış kaydetti. Elde edilen bu başarı Renault’un Avrupa liderliğini bir kez daha teyit etti. Avrupa yollarındaki her 4 elektrikli otomobilden 1’i Renault markasına ait. Diğer yandan Fransa’daki tüm elektrikli otomobillerin yarısı Renault marka. Renault’nun elektrikli otomobil alanında en büyük pazarları Fransa, Norveç, İngiltere ve Almanya olarak sıralanıyor.
Yüzde 100 elektrikli otomobiller üreten Renault, elektrikli binek ve ticari araçlarda yüzde 27’lik pazar payıyla Avrupa’da lider konumda bulunuyor.
En kapsamlı elektrikli otomobiller
Renault, müşterilerinin artan gereksinimlerini karşılayacak biçimde piyasadaki en kapsamlı yüzde 100 elektrikli otomobil yelpazesine sahip. Bunlar arasında; ZOE şehir otomobili, Kangoo ZE hafif ticari araç, iki koltuklu kompakt şehir aracı Twizy (ve onun ticari versiyonu olan Twizy Cargo) ve D sedan RSM SM3 ZE (Kore’nin en çok satan elektrikli otomobili) yer alıyor. Avrupa’nın en çok satan elektrikli otomobili ZOE yüzde 23’ü aşkın pazar payıyla elektrikli binek otomobiller pazarına domine ediyor. Avrupa’nın lider elektrikli hafif ticari aracı Kangoo Z.E. ise son üç yıldır referans niteliği taşıyor. Diğer yandan 17 bin adet satan Twizy dünyanın dört bir yanında tercih ediliyor ve özellikle hem Avrupa’da hem de Kuzey Amerika’da otomobil paylaşımı konusunda son derece popüler durumda.
Şarj noktaları için çalışmalar sürüyor
Renault, elektrikli otomobil macerasına başladığından bu yana elektrikli ulaşım ve özellikle de alt yapı gelişimi konusunda global bir strateji uyguluyor. Renault, kamu kuruluşlarıyla ve enerji teknisyenleri gibi elektrikli mobilite alanındaki diğer oyuncularla birlikte çalışmalar yürüterek kamuya açık yeniden şarj noktaları oluşturmak üzere bir dizi proje üzerinde çalışıyor. Şu anda dünya çapında 100 bin’den fazla kamuya açık şarj noktası bulunuyor. Bunların 80 bini Avrupa’da bulunuyor ve sayıları artıyor. Renault, 15’den fazla ülkede otoyollara ve ana yollara 2 bin 300’ü aşkın hızlı şarj terminali yerleştiren TEN-T fonu (Trans European Transport Network – Avrupa Geneli Taşımacılık Ağı) için Avrupa Komisyonunu destekliyor.
Yeni Renault Megane Sedan sadece Bursa’da üretilecek
O
yak Renault Otomobil Fabrikaları’nın montaj hattında gerçekleştirilen törenle Yeni Renault MEGANE Sedan’ın seri üretimine başlandı. Renault Grubu üretim platformları içinde M1 segmentinde sedan kasa üretiminden sorumlu fabrika olan Oyak Renault Otomobil Fabrikaları, Yeni MEGANE Sedan’ı dünyada üreten tek fabrika olacak ve tüm dünyaya ihraç edecek.
Yeni Renault Megane Sedan’ın Bursa’daki Oyak Renault Otomobil Fabrikaları’nda üretilmesi için 200 Milyon Avro yatırım yapıldı. Bu yatırımlar, fabrikada ve tedarikçilerde yapılan yeni kalıp, ekipman ve makine yatırımları, AR-GE ve mühendislik yatırımları ile test giderlerini kapsıyor. Yeni Megane Sedan üretimi, Oyak Renault Otomobil Fabrikaları’nda 700 kişilik ek istihdam yaratıyor.
Yerli mühendislik öne çıkıyor Oyak Renault mühendisleri, projenin ilk etaplarından itibaren Yeni Megane Sedan’ın tasarımının geliştirilmesinde çalıştı. Projenin Oyak Renault’ya verilmesiyle birlikte yaklaşık 70 AR-GE çalışanı projede görev aldı. Buna pres, kaporta, boya ve montaj atölyelerinin proses so-
rumlusu mühendislerinin de eklenmesiyle, 110 kişilik mühendis ekibi Yeni Megane Sedan’ın sorunsuz ve kaliteli bir şekilde üretimi için yoğun emek verdi. Bu çalışmalar sonucunda tecrübe ve yetkinliğini bir kez daha kanıtlayan Oyak Renault’nun AR-GE merkezi, ilk kez bir aracın proje sürecinde araç mimarlığı sorumluluğunu aldı ve aracın tüm seri hayatı ve yeni projelerinin sorumluluğu Oyak Renault mühendislerine teslim edildi.
Oyak Renault Otomobil Fabrikaları 1969 yılında Bursa’da kurulan ve iki yıl sonrasında faaliyete geçen Oyak Renault Otomobil Fabrikaları, yıllık 360 bin otomobil ve 750 bin motor üretim kapasitesi ile Renault’nun Batı Avrupa dışında en yüksek kapasiteye sahip üretim tesislerinden birisi. Karoseri-montaj ve mekanikşasi fabrikaları, bir uluslararası lojistik merkezi ve bir de AR-GE merkezinden oluşan Oyak Renault, Renault Grubu’nun dünya çapındaki 38 faaliyet noktasından birisi olarak konumlanıyor. OyakRenault, Clio IV, Clio Sport Tourer ve yeni üretmeye başladığı Yeni Megane Sedan modelleriyle, bu otomobillerin motor ve mekanik aksamlarını üreterek ihraç ediyor.
51
Elçin Sangu ile Boyner yeni sezona hazır Moda konusundaki iddiasını sürdüren ve son iki yılda birçok yeni markayı müşterileriyle buluşturan Boyner, sonbahar-kış sezonunda da çok konuşulacak.
B
oyner, ilkbahar-yaz sezonunda son dönemin popüler yüzü Elçin Sangu’yla çok beğenilen bir reklam filmine imza atmıştı. Sonbahar-Kış sezonunda yine yepyeni ve sadece Boyner’de olan markalar ve sürprizlerle müşterilerinin karşısına çıkmaya hazırlanan Boyner, sezon çekimlerine Elçin Sangu’yla devam ediyor. Ünlü fotoğrafçı Cüneyt Akeroğlu’nun objektifiyle hayat bulan fotoğrafların çekimi 2 gün sürdü. 1 gün stüdyo, 1 gün de dış mekanda gerçekleşen çekimlerde 33 kişilik profesyonel bir ekip görev aldı. Sangu’nun Boyner’de satışa sunulacak özel markalara ait giysiler içinde yer aldığı bu çarpıcı fotoğrafların yine çok ilgi görmesi bekleniyor. Elçin Sangu’nun fotoğrafları, öncelikle ve ilk kez Boyner’in sezon dergisi Boyner Talks’ta yayınlanacak.
52
Butikler ve tasarımcıların yeni adresi: Modacruz
M
odacruz, lüks ve fast-fashion markaların yanı sıra, farklı ürünleriyle öne çıkan butiklere ve özel tasarımlara da kucak açıyor; bu adreste yepyeni parçalara ulaşmak mümkün oluyor. Modacruz, sayıları on binleri bulan dolap sahiplerinin her gün eklediği yeni ürünler ile ‘Türkiye’nin en büyük gardırobu’ olmayı sürdürüyor. Bunların yanı sıra şimdi, butikler ve tasarımcılar da Modacruz’daki yerlerini alıyor. Modayı yakından takip eden Modacruz kadınları artık dikkat çekici ve farklı markalara sahip butiklerin ürünlerine tek adresten ulaşabilecek. İnternet ve sosyal medyanın tanınan tasarımcılarının da yeni adresi Modacruz’daki sayfaları olacak. Nilüfer Gürdenli, Caruza, ElifSimal ve Lalipop Design gibi tasarımcı ve markalar şimdiden Modacruz ailesine katılan isimler. Yeni eklenenleri takip etmek için ise, ‘Butik’ sekmesini gözden geçirmek veya ilgilendiğiniz tasarımcının ismini arama kutusuna yazmak yeterli oluyor. Türkiye’nin moda odaklı platformu Modacruz’da kadınlar ihtiyaçları olan ya da hoşlarına giden tüm parçalara yüzde 90’a varan indirimlerle ulaşabiliyor. Dilerlerse, marka kıyafetlerini satışa çıkararak nakit elde edebiliyor.
53
Dünyanın en ilginç O 5 otel lobisi tel lobileri, bir zamanlar misafirlerin sadece odalarına çıkmadan önce kullandığı, sönük ve ruhsuz mekânlardı. Günümüzdeyse lobilerde göz alıcı özellikler öne çıkıyor, sıra dışı hizmetler sunuluyor, eğlenceli keşifler yapılıyor. Başka bir deyişle, misafirlerin check-in ve check-out işlemleri hâlâ lobide yapılsa da, bu noktalar artık birer sosyal alan olarak da hizmet veriyor. Hotels.com, çeyrek yüzyıl önce hayal bile edilmeyen ama günümüzde alanının en iyisi olan sıra dışı otel lobilerini sizin için araştırdı.
Oyun Parkı Lobi; 4 yıldızlı Barcelo Malaga
Malaga merkezindeki Barcelo Malaga bir dizayn otel. Otelin en ilginç özelliği ise tasarımda çığır açan lobi alanı. Paslanmaz çelikten yapılmış dev kızak EDHA hemen dikkatinizi çekecek. EDHA ismi İspanyolcada “cesur insanlar için kızak” anlamına geliyor. Misafirler bu etkileyici kızakla birinci kattan otelin şık B-Lounge barına inebiliyor.
Yüzme Havuzu Lobisi; 4 yıldızlı Room Mate Grace, New York
Midtown Manhattan bölgesindeki Room Mate Grace, kapalı yüzme havuzui saunası ve buhar odasıyla adeta gizli bir cennet. Ama otelin en ilginç yanı, lobisindeki havuzu! İç ısıtan aydınlatması ve minderli kolezyum tarzı koltuklarıyla dikkat çeken havuz 24 saat açık. NYC bölgesindeki tek havuz içi barın burada olduğunu da hatırlatmak gerekiyor.
Kahve Erbabı Lobisi; 5 yıldızlı Lux Belle Mare, Moritus
Moritus’taki Lux Belle Mare otelinin açık hava lobisine girdiğinizde, kendinizi cennette hissedeceksiniz. Çünkü büyüleyici havuz ve dinlenme alanının yanında, kokusuyla sizi cezbeden meşhur Cafe Lux yer alıyor. Deneyimli baristaların hazırladığı kahvenizi içerken, adadaki diğer otellere gönderilmek üzere kavrulan kahve çekirdeklerinin dansını da izleyebilirsiniz.
Sanat Galerisi Lobi; 5 yıldızlı Molitor Paris by MGallery
Instagram Lobisi; 4 yıldızlı Ovolo 1888 Darling Harbour, Sidney
İlk Instagram oteli olarak bilinen 1888 Darling Harbour, Sidney’in eski tarz havasını çağdaş ve şık bir tasarımla birleştiren butik otel. Lobiye adımınızı attığınız anda Instagram teması dikkatinizi çekiyor. Çünkü misafirlerin check-in işlemleri Instagram üzerinden yapılıyor. Lobideki barın yanında yer alan “selfie” standı, misafirlerin kolayca fotoğraf çekebilmesi için düşünülmüş. Üstelik çekilen resimler, otelin renkli Instagram hesabını gösteren ekranlarda hemen görüntüleniyor. Ayrıca 10.000’den çok Instagram takipçisi olan misafirler, otelde ücretsiz konaklayabiliyor.
54
Molitor 60 yıldır, havuzları, galaları ve “avant garde” atmosferiyle Paris’in en popüler yüzme havuzuydu. 1989 yılında kapatılan bu havuz daha sonra sanatçıların uğrak yeri oldu ve kentsel bir sanat mekânı haline geldi. 2014 yılında bugün bildiğimiz Molitor Otel olarak yeniden doğdu. Havuz ve sanat bu otelin ana temasını oluşturuyor. Bir grafitti Rolls Royce’un yer aldığı lobi adeta bir “pop up” sanat galerisi havasında.
Sağlık turizminde hedefler büyük
T
ürkiye, sağlık turizminde 2023’te 2 milyar dolar hedefine istikrarlı bir şekilde ilerliyor. Sağlık turizminde önemli yatırımlara imza atan, Medical Park, Liv Hospital ve VM Medical Park hastanelerini çatısı altında toplayanı MLP Care de her yıl yabancı hasta sayısını artırarak büyümesini sürdürüyor. 2015 yılında 70 bin yabancı hastayı ağırladıklarını belirten MLP Care Uluslararası Hasta Merkezi Direktörü Murat Ercan, Türkiye’de son dönemde yaşanan olumsuz olaylara rağmen yabancı hasta sayısında bir düşüş yaşamadıklarının altını çiziyor. Birçok ülkeyle kıyaslandığında daha uygun fiyatlarla yapılan başarılı operasyonlar sayesinde her yıl yurtdışından gelen hasta sayısı katlanarak artıyor. Uluslararası hastalarını grup bünyesinde yer alan Medical Park, Liv Hospital ve VM Medical Park’ın 17 şehirdeki 27 hastanesinde ağırlayan MLP Care, geçen yıl 70 bin hastayı tedavi etti. Ağırlıklı olarak Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa ve Türki Cumhuriyetleri’nden gelen hastalar MLP Care’i tercih etti.
Yıl sonu hedefi tutacak Son dönemde sağlık sektöründe yapılan yatırımların artışına da dikkat çeken MLP Care Uluslararası Hasta Merkezi Direktörü Murat Ercan, Türkiye’nin özellikle onkoloji, kalp damar cerrahisi, organ transplantasyonu ve ortopedi konularında yabancı hastalar tarafından tercih edildiğini söyledi. Ercan, bunun yanı sıra göz sağlığı ve estetik operasyonlarda da Türkiye’nin sağlık tu-
rizminde önemli yer tuttuğunu sözlerine ekledi. Ercan, Rusya ile ilişkilerin normalleşme sürecine girmesiyle bu pazarda da bir hareketlenme beklediklerini söyledi. Rusya’nın Türkiye’yi uzun yıllardır deniz-güneş turizminin yanı sıra sağlık turizmi için de tercih ettiğini belirten Ercan, “Coğrafi yakınlık, uygun fiyat politikaları ve
Türkiye’nin yaz tatili haritası
E
-ticaret platformu n11.com,Tatil-Eğlence ana kategorisinden derlediği müşterilerin tatil tercihleri doğrultusunda ortaya çıkan istatistikleri paylaştı. 2016 yazının tatil ve seyahat profilini ortaya koyan n11.com’un verilerine göre Nisan-Eylül ayları arasında en çok İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerden tatile çıkan Türkler, dokuz güne uzatılan ve yaz dönemine denk gelen iki uzun bayram tatilini yurtiçi ve yurtdışı tatil merkezlerinde değerlendirdi.
En az GAP turu tercih edildi
Kültür turlarına meraklı olan Türkler, yaz aylarının başına kadar ağırlıklı olarak Karadeniz’i tercih ederken, yaz aylarıyla birlikte Ege ve Akdeniz kıyılarını uğrak noktası haline getirdi. Deniz sezonunun kapanmasıyla kültür turlarına olan ilginin tekrar artacağı gözlemlenen n11.com’da bu sene en az talep gören destinasyon GAP turlarını içine alan şehirler oldu.
Komşuları ziyaret ettik
n11.com’un verilerine göre Türk vatandaşlar bu yıl ağırlıklı olarak vizesiz yurtdışı turları tercih etti. Balkan ülkeleri, özellikle de Belgrad, Saraybosna, Ohrid ve Üsküp, yoğun talep gören şehirler arasında yer aldı. Balkanlardan sonra Rodos, Mykonos, Sakız, Midilli, Kos, Simi, Halkidiki, Thassos gibi Yunan adaları Türk akınına uğradı. Bunun yanı sıra İtalya/Roma ve İspanya/Barcelona gibi klasikleşen turlara yine rağbet gösterildi. Yaşanan siyasal olayların da etkisiyle Fransa/Paris turlarında hissedilir bir düşüş yaşandı.n11.com’un verilerine göre bu yaz en çok 28-42 yaş grubundaki kişiler tatil yaptı. Yaz boyunca kadınların favorisi Türkiye’de Çeşme ve Bodrum olurken, yurtdışında Barcelona ve Amalfi Kıyıları oldu. Erkekler ise yurtiçinde Marmaris ve Kaş’ı, yurtdışında ise Belgrad ve Mykonos’u tercih etti.
Türkiye’nin tıptaki gelişmeleri yakından takip ederek hızlıca hayata geçirmesi sağlık turizminin gelişmesinde çok etkili oldu. 2015 yılının ilk 5 ayında 30 bin yabancı hastaya hizmet verdik. Bu yıl aynı dönemde 29 bin hastayı ağırladık. Yılsonu itibariyle uluslararası hasta sayısında toplamda yüzde 5’lik bir artış bekliyoruz ve bu sayede hedefimize ulaşmış olacağız” diye konuştu.
Balkan ülkeleri, özellikle de Belgrad, Saraybosna, Ohrid ve Üsküp, yoğun talep gören şehirler arasında yer aldı.
55
Gıda güvenliği için önemli bir adım atıldı
G
ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “büyük ovaların belirlenmesi”ne yönelik çalışmaları tamamladığını açıklamasının ardından, konunun Toprak Koruma Kurulları’nın gündemine girmesi tarım arazilerinin korunmasıyla ilgili önemli bir adım olarak değerlendirildi. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 14. Maddesi’ne göre, tarımsal üretim potansiyeli yüksek, toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovaların, büyük ova koruma alanı olarak belirlenmesi, gerek gıda güvenliğinin sağlanması, gerekse de gelecek kuşakların gıda hakkının güvence altına alınması açısından büyük önem taşıyor. Böylelikle bu alanlarda toprak bozulumu önlenirken, tarım alanlarının tarım dışı amaçlara tahsis edilmesi de engellenmiş olacak. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Konya ve Ankara illerinin toplam büyüklüğüne yakın (6,5 milyon hektar) bir alan kaplayan 184 adet büyük ova belirlendi. Bu alan Türkiye’deki toplam tarım arazilerinin yüzde 24’ünü oluşturuyor. Bundan sonraki süreçte, Bakanlık tarafından belirlenen 184 adet alan, illerde Toprak Koruma Kurulları’nın da görüşleri alınarak, Bakanlar Kurulu kararı ile koruma alanı ilan edilecek. Bugüne kadar aralarında Edirne, Bilecik, Bingöl, Diyarbakır, Maraş, Adana, Nevşehir, Niğde, Kütahya, Uşak, Muğla, Eskişehir’in de olduğu 12’den fazla Toprak Koruma Kurulu’nda büyük ovalar değerlendirildi. Edirne Ovası, Bilecik’te Gölpazarı Karaağaç Ovası, Gölpazarı Ovası, Bozüyük Ovası, Bingöl Ovası, Diyarbakır’da Ergani
Ovası, Dicle Ovası, Bismil Ovası, Kahramanmaraş’ta Türkoğlu Ovası, Narlı Ovası, Kahramanmaraş Ovası, Elbistan Ovası, Adana’da Çukurova, Nevşehir’de Acıgöl Ovası, Niğde’de Misli Ovası, Çiftlik Ovası, Emen Ovası, Altunhisar-Çukurkuyu Ovası, Kütahya’da Aslanapa Ovası, Çavdarhisar Ovası, Altıntaş Ovası, Simav Ovası, Tavşanlı Ovası, Uşak’ta Baltalı Ovası, Uşak Ovası, Banaz Ovası, Sivaslı Ovası ile Muğla’da Gökova, Köyceğiz Ovası, Dalaman Ovası, büyük ova değerlendirmesine alındı. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada belirlenen ovaların en büyüğü 729 bin hektarla Konya Merkez Ovası, en küçüğü 21 hektarla Burdur Yeşil Ovası. Konya’da toplam 1 milyon hektarlık alana sahip 13, Ankara’da 66 bin hektarlık alana sahip 8, Samsun’da 136 bin hektar alana sahip 3 farklı ova bulunuyor. Şanlıurfa’da da 295 bin hektarlık Ceylanpınar Ovası ve 201 bin hektarlık Harran Ovası Bakanlık tarafından büyük ova olarak belirlenenler arasında.
TEMA süreci takip ediyor TEMA Vakfı, 2005’te 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun hem yazılması hem de yasalaşmasına katkıda bulundu. Haziran 2007’de, Bursa’da, bakanlık yetkilileri, uzmanlar, bilim insanları ve TEMA yetkililerinin katıldığı bir çalıştay düzenlendi. 2010’da TEMA Vakfı tarafından Eskişehir’de yeniden bir çalıştay düzenlenerek “Arazi Kullanım Planlaması Yönerge Taslağı”
hazırlandı. Yine, 2010 Haziran ayında Arazi Kullanım Planlaması Yönerge Taslağı ile “büyük ova koruma yol haritası ve teknik format” hakkında bizzat dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı’na sunum yapıldı. 2011 Ocak ayında Bakanlık Müsteşarı ve ilgili genel müdürlere sözlü sunuşlar yapılarak, TEMA tarafından hazırlanan “Arazi Kullanım Planlaması Yönerge Taslağı ve Büyük Ova Koruma Yol Haritası ve Teknik Formatın” incelenerek yürürlüğe konulması talep edildi. Bu talepler sonuçsuz kalmadı ve 2011 Mayıs ayında bu kez Bakanlığın talebi üzerine, TEMA Vakfı Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğü yetkilileriyle ortak çalışma yaptı. Tüm bunların sonucunda Bakanlık, “Büyük Ova Koruma Teknik Formatını” kabul ederek taşra örgütüne yönelik bir talimat haline getirdi. Daha sonra da süreci takip eden TEMA Vakfı, 2011’de, Bursa’da Ziraat Mühendisleri Odası ile birlikte Amaç Dışı Tarım Arazisi Kullanımı ve Büyük Ova Paneli’ni düzenledi. TEMA Vakfı, 2011’de ve 2015’te genel seçimlere katılan tüm siyasi partilere yönelik hazırladığı TEMA Vakfı Ekosiyaset Bildirgesi’nde de büyük ovaların koruma altına alınmasını talep etmeye devam etti.
Peynir cildi güzelleştiriyor
S
ağlıklı beslenme için vazgeçilmez gıdamız olan peynir, içerdiği yüksek vitamin ve mineral değerleriyle de aynı zamanda cilt dostu. Uzmanlara göre sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olmanın bir yolu da peynir tüketmekten geçiyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana bilim Dalı Dermatoloji Uzmanı Dr. Fügen Erdoğan Çekin, her öğünde severek tükettiğimiz peynirin içerdiği besin değerleriyle de cilt sağlığı ve güzelliğinde büyük öneme sahip olduğunu söyledi. Peynirin vitamin ve mineral bakımından çok zengin bir besin olduğunu belirten Dr. Çekin, “Peynir; A, B6, B12, C, D, E ve K vitaminleri, kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, sodyum, çinko, bakır, manganez, selenyum ve florür mineralleri açısından çok zengindir. Bunun yanı sıra tiamin,riboflavin, niasin, folat, pantotenik asit ve kolin de içermektedir. Bu değerli besini her öğün sofralarımızda bulundurmalıyız” dedi.
Cildin enfeksiyona karşı korunmasına yardım eder Cilt sağlığı ve güzelliğinde süt ve süt ürünlerinin ayrı bir önem taşıdığını kaydeden Dr. Çekin, peynirde bulunan vitamin ve minerallerin faydalarını şöyle sıraladı: “A Vitamini, Akne (sivilce) ve güneş hasarı görmüş ciltlerin tedavisinde önemli bir yer tutar. Daha parlak ve sağlıklı cilt için gereklidir. Cildi enfeksiyonlara karşı korur ve yaşlılık lekelerini azaltır. B6 Vitamini, deri sağlığı için önemlidir. Egzema, saç dökülmesi ve kuru ciltlerin tedavisinde kullanılabilir. C Vitamini, yara ve yanıkların
56
tedavisinde kullanılır. Morarmaları damar oluşumunu önler. İnce çizgileri azaltır. D Vitamini, derinin daha yumuşak, parlak ve sağlıklı olmasını sağlar. E vitamini cildin daha yumuşak olmasını sağlar. K Vitamini ise özellikle göz çevresinde bulunan koyulaşmanın tedavisinde kullanılmaktadır.
Vücudumuzun koruyucu kalkanı
Selenyum, yağlanma ile giden saç ve deri hastalıklarında iyileşmede yardımcıdır. Krem olarak sürüldüğünde yara iyileşmesini hızlandırır. Niasin, derinin üst katmanlarında oluşan hasarları onardığı ve derinin nemini sağlayarak daha nemli ancak daha az kırışıksız bir cilde neden olur. Folat, Cildimizin sağlıklı ve güzel görünmesi için günlük olarak vücudun alması gereken bir maddedir.Kalsiyum, hücre yenilenmesini artırırken eski hücrelerin temizlenmesini hızlandırır. Fosfor, Sodyum, Bakır, Manganez ve Florür vücutta yeterli seviyede bulunduğunda cilt sağlıklı ve gergin bir halde olur. Peynir tüm bunları içererek, adeta vücudumuza koruyucu kalkan görevini üstlenir.”
Su tasarrufuna dikkat edilmeli
S
uyun insanların günlük yaşamlarında ne kadar önemli bir yere sahip olduğuna dair farkındalık yaratmak amacıyla Su Ayak İzi Ağı (Water Footprint Network) ile işbirliği yapan Knorr, su tüketimini gözden geçirerek tasarruf yapmaya davet ediyor. Yapılan araştırmalar ortalama bir yetişkinin, evsel kullanımda (temizleme, yemek pişirme, içme ve yıkama) günlük tükettiği su miktarının ne kadar önemli seviyelerde olduğunu açıklıyor.
Günde 3 Bin 800 Litre Su Tüketiyoruz Ortalama bir yetişkin, evsel kullanımda (temizleme, yemek pişirme, içme ve yıkama) günlük 140 litre su tüketiyor. Ancak bu miktar yediğimiz yiyeceklerin üretiminde kullanılan ve gizli su tüketimini de dahil ettiğimizde 3 bin 800 litreye ulaşıyor. Tercihlerimiz, yaşadığımız ekosistemin sürdürülebilirliği için düşündüğümüzden çok daha önemli. Her ne kadar duş alırken, demlikleri doldururken ve muslukları kullanırken suyu tasarruflu kullanmak adına belli bir tüketim bilincine sahip olsak da günlük tükettiğimiz suyun önemli bir kısmının yediğimiz yiyeceklerde gizli olduğunun farkında değiliz.
Su tüketimini azaltacak yeni tasarruflar Dünya genelinde yaklaşık 500 milyon insanın su kıtlığıyla karşı karşıya kaldığı ve BM tahminlerine göre 2030 yılına kadar dünya nüfusunun neredeyse yarısının suya erişimde sıkıntı yaşayacağı dikkate alındığında, su ayak izimizle ilgili harekete geçmek çok büyük önem taşıyor. Her yıl dünyanın toplam yer üstü sularının yaklaşık % 70’i tarımda kullanılıyor. Knorr, bu noktadan yola çıkarak, sürdürülebilir tarım standartlarına uygun, üretimde su tüketimini azaltacak yeni tekniklere öncülük etmek adına çiftçilerle birlikte bir dizi projeyi ve çalışmayı hayata geçiriyor. Knorr’un sürdürülebilir tarım programında yer alan çiftçiler, 3 yıl boyunca yapılan çalışmalarla, “damla sulama” gibi yöntemler sayesinde, ortalama 10,6 kiloton su tasarruf etmiş bulunuyor. Bu yöntemle, normal sulama tekniklerine göre su kullanımında % 70’e varan oranlarda azalma sağlandığı belirtiliyor. Bu miktar, 700.000 kova suya ya da 5,7 milyon bardaktan fazla suya denk geliyor.
Yağ yakmayı kolaylaştıran yiyecekler
G
ünde 4 saatten uzun süre aç kalmak kan şekerimizi düşürdüğünden metabolizmamızın yavaşlamasına sebep oluyor. Bu nedenle çok sık olmasa da ara öğün tüketmemiz gerekiyor. Sağlık açısından tüketmemiz gereken ara öğünleri yanlış seçmemiz de ulaşmak istediğimiz sonucun aksine daha çok kilo almamıza yol açabilir. Sağlıklı ve dengeli bir ara öğün; kişinin sağlık durumu ve vücut ağırlığına göre 150-250 kalori arasında olmalıdır. Protein içerikli ara öğünler metabolizmayı hızlandırarak yağ yakılmasına da yardımcı olur. Diyetisyen Gizem Şeber yağ yakan altı kolay ara öğünü açıklıyor.
İşte altı yağ yakan ara öğün:
Lor peynirli avokado: Avokadoyu ortadan ikiye bölün ve çekirdeğini çıkarın. İçerisine lor peyniri doldurun. İsterseniz 5-10 dakika fırına verin isterseniz ısıtmadan tüketin. 200 kalorilik bu ara öğünde 9 gram protein 7 gram lif tüketmiş olacaksınız. Avokado, içerdiği sağlıklı yağlar ile vücutta yağ yakılmasını desteklediği gibi yanında tüketildiği besinin vücutta kullanılma oranını arttırır.
kalorilik ara öğününüz size 8 gram protein sağlayacak. Lezzetli olduğu kadar sağlıklı olan bu ara öğünün tok tutma süresi de oldukça uzun. Hindi fümeli dürüm: Yarım adet tam tahıllı lavaşa bir dilim hindi füme ve bolca maydanoz ve dereotu koyarak hazırlayacağınız ara öğün iki yüz kalorinin altında ve yağsız protein içeriği ile metabolizmanızı hızlandırma konusunda size destekçi. Tam tahıllı lavaş ile aldığınız kaliteli karbonhidratta güne daha rahat ve enerjik devam etmenizi sağlayacak. Yeşil çaylı milk-shake: 1 su bardağı badem sütüne yarım su bardağı soğuk su ve 1 tatlı kaşığı matcha çayı ilave edin ve iyice karıştırın. Matcha çayı, bir yeşil çay çeşididir ve yüksek oranda antioksidan içerir. Badem sütü de hem hafif hem de farklı bir lezzete merhaba demenizi sağlayacaktır. Kalori 200’ün yine altında ve günlük antioksidan ihtiyacınızın neredeyse hepsini karşılıyor.
Haşlanmış yumurta ve kepekli grisini: Yumurta hem sarısı hem de beyazı nedeniyle çok kıymetli bir besindir. Sarısı içerdiği B vitaminleri ile metabolizmanın daha iyi çalışmasına yardımcı olur, beyazı ise yüzde yüz protein içerdiğinden ötürü metabolizmayı hızlandırır. İki adet kepekli grisini ile tüketeceğiniz haşlanmış yumurta sadece 140 kalori. Ne kadar uzun süre tok kalacağınıza siz bile şaşıracaksınız. Ton balıklı tapas: 80 gramlık ton balığının yağını süzün ve üzerine yarım limon sıkın. Pul biber ve karabiber ilave ederek ezerek karıştırın. 2 adet krakerin üzerine eşit olarak paylaştırın ve tapaslarınızın tadını çıkarın. İçerdiği omega-3’ün kendinizi daha mutlu ve enerjik hissetmenize yardımcı olacağı biliniyor. Ayrıca omega-3’ün kilo vermeyi kolaylaştırdığı bilimsel çalışmalar ile kanıtlandı. 200 kalorinin altındaki bu ara öğün ile 10 gramdan daha fazla kaliteli protein alacaksınız. Menemen ve 1 dilim tahıllı ekmek: Bir tatlı kaşığı zeytinyağına 1 adet soğan, 2 adet biber ve 1 domates ile menemen içi hazırlayın, karışım hazır olduğunda 1 adet yumurta kırarak pişirin. Bir dilim tahıl ekmeği ile tüketin. 210
57
Tarımsal üretime Finans desteği;
Tarım Kart
F
inansbank, üreticilerin girdi ihtiyaçlarını nakde gerek olmadan karşılayabilecekleri ve ödemelerini 6 aya kadar öteleyebilecekleri Tarım Kart’ı hizmete sundu. Aynı zamanda; tedarikçiler için de alacak garantisi sunan Tarım Kart, tarım değer zincirinin her iki tarafı için de süreçlerin sorunsuz işlemesini sağlayarak, tarımsal üretime destek olacak. Üreticiler için tarımsal ihtiyaçlarını 6 aya varan vadelerle öteleyebilecekleri bir ödeme aracı olan Tarım Kart; mazot, gübre, tohum, yem gibi ürün tedarik eden ana firmalara da alacaklarını güvence altına aldıkları, fatura derdi olmayan bir alışveriş ortamı sunuyor.
Finansbank Tarım Kart üreticilere ne kazandırıyor? Tarım Kart ile mazot, gübre, tohum, yem, ilaç, sulama sistemi, fide ile balıkçılarımız için ağ vb. ihtiyaçlar tek bir kart üzerinden kolayca satın alınabilecek. Alımlar farklı ana firmalardan olsa dahi aynı kart üzerinden gerçekleştirilecek. Ana firmalarla yapılan DBS anlaşması doğrultusunda, ödemeler 6 aya varan vadeler ile gerçekleştirilebilecek. Erken ödeme opsiyonu ile faiz avantajı sağlanacak. Ödeme vadelerini hasat dönemlerine uygun olarak seçebilen üreticiler nakit akışlarını kolaylıkla yönetebilecek.
Finansbank, alıcı ve satıcıları bir araya getiren yeni ürünü Tarım Kart ile tarımsal üretimi artırmaya destek olan ürün ve hizmetlerine bir yenisini ekledi. Satan taraf için Tarım Kart avantajları Tarım Kart ile POS üzerinden yapılacak satışlarda oluşan slip fatura özelliği taşıyacağı için, firmaların fatura derdi bitecek. Firmalar, fatura kaydı oluşturmadan tahsilatlarını kolayca yapabilecek. Firmalar, alacak vadelerini müşterileri ile kendileri belirleyebilecek. Firmaların alacakları Finansbank güvencesinde olacak. Satış anında üreticilere yani bayilerine ait işlem limitlerini online olarak sorgulayabilecek
olan firmaların limit dahilinde yapmış olduğu satışlar, Finansbank ödeme güvencesi altında olacak. Ek olarak, ana firmalar bayilerine sadece kendi firmasında kullanılabilecekleri kapalı devre limit tesis edebilecek. Firmalar, bayilere özel kampanyalar yapabilecek. Ürün veya kart bazlı vade bilgileri anlık olarak Finansbank’a iletilebilecek. Böylece ürün ve müşterilere özel kampanyalar düzenleyen firmalar, müşteri portföyünü arttırabilecek.
GrowtechEurasia bu sene daha farklı...
S
ektör için her yıl ortalama 550 milyon dolar iş hacmi yaratan Growtech Eurasia 16. Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı, 30 Kasım – 03 Aralık 2016 tarihleri arasında Antalya Expo Center’da 700’den fazla ulusal ve uluslararası katılımcı ile 80 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlamaya hazırlanıyor.Fuar, katılımcılarının ve ziyaretçilerinin Avrupa ve Balkan ülkelerinden Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’dan Türki Cumhuriyetler’e kadar çok geniş bir coğrafyadaki pazarlara ulaşmalarını sağlıyor. Dokuz yıldır verilen Growtech Eurasia Tarım Ödülleri’nin konsepti de yenilendi. Hem jüri hem sosyal medyadan halkın oylamasına açılacak olan ve tarım sektörüne artı değer katan yenilikçi projeleri desteklemek amacıyla düzenlenen Growtech Eurasia Tarım Ödülleri’nde dereceye giren ürün ve hizmetler, ilk kez fuar alanında oluşturulacak İnovasyon Alanı’nda sergilenecek. Sektör profesyonellerinin ve akademisyenlerin yer alacağı seminer programları ile tarıma dair tüm yenilikler, gelişmeler ve pazar fırsatları da yine GrowtechEurasia’da konuşulacak. GrowtechEurasia Tarım Fuarı; 30 Kasım – 03 Aralık 2016 tarihleri arasında Antalya Expo Center’da, 10:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Havaalanına 15 dk uzaklıktaki konumu ile hem uluslararası hem de şehir dışından gelecek ziyaretçi ve katılımcılar için avantaj sunan GrowtechEurasia’ya, raylı sistem ile Antalya Merkez’den de kolaylıkla ulaşılabiliyor.
58
Vodafone Akıllı Köy ile bilinç oluşturacak Vodafone Akıllı Köy’de kavun ekimi için kullanılan “akıllı” ve “doğal” yöntemler sayesinde 4 ay yerine 2,5 ayda dönüm başına 4 ton yerine 10 ton kavun üretildi.
T
ürkiye’de tarımın dijitalleşmesine öncülük ederek kırsal kalkınmaya katkıda bulunmayı hedefleyen Vodafone ve TABİT’in Aydın’ın Kasaplar Köyü’nde başlattığı Vodafone Akıllı Köy projesinde ilk mahsul alındı. Dünyanın ve Türkiye’nin ilk akıllı köyü olacak Vodafone Akıllı Köy’de uygulanan doğa dostu iyi tarım teknolojileriyle kavun üretiminde yüzde 150 verimlilik artışı sağlandı. Toplam 298 dönüm arazide iş ortaklarının katkıları ile 10 yılda yaklaşık 23 milyon TL’lik yatırımla kurulacak Vodafone Akıllı Köy’de kavun ekimi için kullanılan “akıllı” ve “doğal” yöntemler sayesinde 4 ay yerine 2,5 ayda dönüm başına 4 ton yerine 10 ton kavun üretildi. Ayrıca, ekim-dikim periyoduna bir ürün ekimi
daha eklenmesi sayesinde dönüm başına ortalama 4 bin 500 TL’lik gelir artışı sağlandı. Vodafone Akıllı Köy projesiyle sağlanacak verimlilik artışını çiftçilere karşılaştırmalı göstermek amacıyla seçilen kavun ekimi için, toprağın üzeri şeffaf bir naylonla kaplanarak toprağın sıcaklığını düzenleyen ve bitkiyi zararlı maddelerden koruyan malçlama denilen bir yöntem kullanıldı. Ürünlerin mantar hastalığına yakalanmaması için de tohumlar tek tek özel bir koruma solüsyonuna batırıldıktan sonra dikimi gerçekleştirildi. Akıllı köy model olacak Türkiye’deki 38 bin köy ve kırsal yerleşkenin yanı sıra diğer Vodafone ülkelerine de mo-
del oluşturması hedeflenen Vodafone Akıllı Köy’de, aile çiftçiliğini teknolojik tarımla buluşturan yeni nesil bir kırsal yaşam modeli sunuluyor. Modern sera uygulamalarından toplu sağım ve süt soğutma sistemine, su ve gübre yönetim merkezinden toprak analiz laboratuvarlarına kadar çiftçilerin hayatını kolaylaştıracak pek çok bölümün bulunacağı projeyle, 2 yılda verimlilik artışının gözlenmesi, 4 yılda ise sürdürülebilir bir yapının oluşması hedefleniyor. Çiftçiliği tercih edilen bir meslek haline getirerek köyden kente göçü azaltması beklenen Vodafone Akıllı Köy’de sulama otomasyonu, sera otomasyonu, gübre yönetim otomasyonu, kümes otomasyonu, don otomasyonu, süt otomasyonu, arıcılık otomasyonu, pedometre, erken uyarı sistemi gibi Nesnelerin İnterneti uygulamaları ile çiftçilerin hayatı önemli ölçüde kolaylaştırılacak. Projeyle, 2 yılda hane başına gelirin yılda yaklaşık 40 bin TL artacağı tahmin ediliyor.
Türk Traktör’den sektöre kalifiye çalışan
T
ürkTraktör tarafından Mesleki Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü işbirliğiyle dört yıl önce hayata geçirilen “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” projesi kapsamında uygulanan TürkTraktör Tarım Makineleri Eğitim Laboratuvarları’nda bugüne kadar toplam 241öğrenciye eğitim sağlandı. 124 öğrenci mezun oldu. Ortaöğretim düzeyinde meslek eğitiminin önemini ve kalitesini artırmak; mesleki bilgi ve tecrübeye sahip kalifiye insan gücü oluşturmak ve özel sektör ile okullar arasında işbirliği sağlamak amacıyla geliştirilen proje kapsamında bugüne kadar toplam 931 çiftçi ve 32 öğretmen de eğitimlerden yararlandı. TürkTraktör öğrenim gören tüm öğrencilere kendi bünyesinde ya da bayilerinde ve yan sanayi kuruluşlarında staj imkânı sunuyor.
Servis yada bayi ağında istihdam Ankara’da Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Amasya’da Gökhöyük Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Bursa’da Hamidiye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Şanlıurfa’da GAP Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olmak üzere dört ayrı meslek lisesinde kurulan TürkTraktör Tarım Makineleri Eğitim Laboratuvarları ile mezun öğrencilerin öncelikli olarak TürkTraktör bünyesinde veya satış, servis ya da bayi ağında istihdam edilmesi hedefleniyor. Tarım makinelerinde bir ilk olan proje kapsamında, gerekli donanıma sahip sınıf ve atölyeler TürkTraktör tarafından kuruluyor; eğitim içerikleri ve modülleri ise okulların işbirliğiyle oluşturuluyor. Öğrencilere staj ve kişisel gelişim imkânı sağlayan proje ile topluma bilinçli, donanımlı ve son teknolojilere hâkim insan yetiştirilmesi amaçlanıyor.
59
Doğal ürünler kullan, cildini koru lu sayılabilecek önemli gelişmeler de bulunmakta.
Doğal ürün kullanımı beklenen düzeyde değil
T
üketici sağlığına önem veren dünyaca ünlü markalar ve Türk kozmetik üreticileri son birkaç yıldır ürün gamlarında bitkisel içerikli ürünlere yer veriyor. Yeni bitkisel kozmetik ürünlerin sayısı artarken marka bilinirliğine ulaşmak için bu ürünlerin tanıtımına daha çok önem verilmesi gerekiyor. Bu çerçevede Tureks Uluslararası Fuarcılık tarafından organize edilen 8.Doğal, Organik ve Sağlıklı Ürünler Fuarı ile Green Star Awards - Doğal Yaşam Ödülleri Yarışması, bitkisel kozmetik ürünlerinin tanıtımında önemli rol oynayacak. Fuar, 3-6 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açacak. Hızla gelişen kozmetik sektörünün Türkiye’deki büyüklüğü 8 milyar TL’nin üzerinde seyrediyor. Kişi başına yıllık tüketimin 30 dolar olduğu sektörde sağlığı tehdit eden kimyasal içerikli ürünler de bulunuyor. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ‘her 3 kozmetik ürününden 1’i zararlı’ açıklaması tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Denetime giren ürünlerde cıva gibi tehlikeli kimyasallara rastlandığı çarpıcı bir gerçek. Bu durumun aksine sektörde olum-
60
Kullanılan kozmetik ürünler cilt tarafından emiliyor ve kolayca kana karışıyor. Bu yüzden doğal ve bitkisel kozmetik ürünlerini kullanmak sağlığı korumakla aynı anlama geliyor. Ciltte toksik etkiye neden olan kimyasalları içer-
meyen bitkisel kozmetik ürünleri ise bugün birçok ünlü marka tarafından tüketicilere sunuluyor.Ancak gerek 460 milyar dolarlık dünya kozmetik sektöründe gerekse 8 milyar TL’lik Türkiye kozmetik sektöründe bitkisel ürünlerin kullanımı beklenen seviyelere ulaşmıyor. Bu alanda tam olarak rakamlara ulaşmak mümkün değil. 2008 yılında yapılan bir araştırmada Avrupa’da sertifikalı doğal kozmetiğin genel kozmetik pazarındaki payı yüzde 2, çevre bilincinin daha önce ortaya çıktığı ve daha hızlı geliştiği Almanya’da ise bu oran yüzde 6’ydı. Aynı araştırma doğal kozmetik kullanımının 2012 yılında Avrupa’da yüzde 6’ya, Almanya’da ise yüzde 10’a çıkacağını öngörüyordu. Son yıllarda artan cilt kanseri vakalarına rağmen öst-
460 milyar dolarlık dünya kozmetik sektöründe ve 8 milyar TL’lik Türkiye kozmetik sektöründe bitkisel ürünlerin kullanımı beklenen seviyelere ulaşmıyor. rojen hormonu ve çeşitli tehlikeli kimyasal maddeler içeren ürünler halen ciddi oranda dünyanın her yerinde tüketiliyor. Bu ürünler kullanıcıların sağlığını tehdit ederken kozmetik sektörünün de mücadele etmesi gereken sorunların başında geliyor.
Bitkisel kozmetiğe dikkat çekilecek T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği tarafından desteklenen Exponatura’16, yönetmelikler çerçevesinde sertifikalandırılan bitkisel içerikli kozmetik ürünlerini ön plana çıkararak tüketicileri bu konuda bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Türkiye’nin kozmetik sektöründe uluslararası tek uzmanlık fuarı olan Exponatura 2016’ya Almanya, İsviçre, Danimarka, Rusya, Polonya, Pakistan ve Katar gibi birçok ülkeden katılım bekleniyor. Geçtiğimiz yıl yurtiçi ve yurtdışından 15 bin 324 ziyaretçiyi ağırlayan fuarda bu yıl bitkisel sabunlar, yağlar, kremler ve birçok çeşitli kozmetik ürün sergilenecek. Ayrıca bitkisel ve organik kozmetik ürünlerine dikkat çekmek amacıyla Tureks Uluslararası Fuarcılık tarafından fuar ile eşzamanlı organize edilen Green Star Awards - Doğal Yaşam Ödülleri Yarışması’nda ‘Yenilikçi Doğal Güzellik Ürünü’ ve ‘Yenilikçi Organik Güzellik Ürünü’ ödülleri sahiplerini bulacak.
Muhteşem görünmenin ipuçları
H
erbalife Global Dış Beslenme Ürün Eğitmeni ve Dış Beslenme Ürün Pazarlama Direktörü Jacquie Carter en kötü günlerde bile muhteşem görünmek için doğru bakış açısına sahip olmanızı sağlayacak bazı ipuçlarını anlattı.
Güven Olmazsa Olmaz Klişe olduğunu düşünebilirsiniz fakat her gün mükemmel hissetmenin yolu güvenden geçer. Nasıl görünürlerse görünsünler, bazı insanların ilgi odağı olmayı başarmalarının nedeni kendilerine duydukları güvendir ve bu güven lehinize kullanabileceğiniz bir özelliktir! Güzel görünmek istiyorsanız, olumsuz düşünceleri kafanızdan atın ve kendinizi olumlu yönde güdülemeye başlayın. Kendinizde beğendiğiniz yönlere odaklanın ve aklınızdan geçebilecek olumsuz düşüncelere geçit vermeyin. Saçınızı mı beğeniyorsunuz? O zaman sırtınızı şöyle bir sıvazlatın ve şöyle deyin: Muhteşemim!
Gülümseyin Anında ruh halinizi değiştirmenin (ve güzel görünmenin!) yolu gülümsemektir. Bana inanmıyor musunuz? Canınız istemiyorsa bile gülümsemeyi deneyin ve bana nasıl hissettiğinizi söyleyin. Ruh halini olumlu etkilemesinin yanı sıra, gülümsemenin güzel görünmeyi ve hissetmeyi sağladığı söylenir. İnsanlar gülümseyen bir kişiyi daha çekici bulurlar ve gülümsemek daha genç görünmenizi sağlar.
Kıyaslamaktan Vazgeçin Kendimizi başkalarıyla kıyaslamak ve nasıl göründüğümüze başkalarına göre karar verme tuzağına düşmek gerçekten çok kolaydır. Her insan eşsizdir ve başkalarında olmayan olumlu özelliklere sahiptir. Güzel hissetmenin en iyi yolu, kendinizi başkalarıyla kıyaslamak yerine birey olduğunuzu kabul etmektir.
Yeni Bir Görünüm Deneyin Bazen bir güzellik rutinine takılıp kalırız ve bu kendimizi güzel hissetmememize katkıda bulunabilir. Eğlenceli bir makyajla bir şeyleri değiştirmeye ne dersiniz? Görünümünüzü yeniden keşfetmek, heyecan verici bir deneyim sunmasının yanı sıra, rutinden çıkıp tekrar muhteşem hissetmeniz için ihtiyaç duyduğunuz şey olabilir. Yeni bir saç kesimi, kıyafetler veya ruj rengi denemek ihtiyaç duyduğunuz değişikliği sağlayabilir. Kendinizi rahat hissettiğiniz yepyeni bir stil deneyin. Mükemmel göründüğünüzü bildiğiniz için kendinize olan güveniniz artacak ve dünyaya yepyeni bir enerjiyle bakacaksınız.
Duruşunuza Dikkat Edin Oturup kalkma biçiminiz, kendinizle ilgili ne düşündüğünüzü ele veren ipuçları içerir. İyi bir duruşu olanlar, dünyaya kendilerine güvendiklerini sözcüklere ihtiyaç duymadan haykırırlar. Kendinizi güzel hissetmeseniz bile, omuzlarınızı geriye doğru atarak dik oturmak veya durmak, özgüveninizi dış dünyaya yansıtır. Kambur durduğunuzu her fark ettiğinizde, birkaç saniyenizi ayırıp duruşunuzu düzeltin. Özgüveninizin arttığını hissedeceksiniz!
Kendinize İyi Davranın Bazen güzel hissetmek için kendinizi şımartabileceğiniz bir bakıma ihtiyaç duyarsınız. Yorgun, stresli veya endişeli hissettiğinizde, muhtemelen kendinizi muhteşem bulmayacaksınız. Bir saat veya eğer mümkünse tüm gün mola verip kendinizle baş başa kalmayı deneyin. Kafanızı dinleyecek zaman bulduğunuzda, kendinize
karşı olumlu hisleriniz artacaktır. Parkta yürüyüş (elbette güneşli bir günde), güzellik salonunu ziyaret etmek veya yeni bir kıyafet satın almak gibi rahatlatıcı bir faaliyette bulunabilirsiniz. Benim favorim mumlardan, yüz maskesinden ve arındırıcı peeling’ten oluşan bir köpük banyosu. Hepimiz zaman zaman kendimizi pek de çekici hissetmediğimiz günler yaşarız. Kendinizi kötü hissettiğiniz günlerin sayısı iyi hissettiğiniz günlerden fazlaysa, neden böyle hissettiğinizi sorgulamanın vakti gelmiş olabilir. Kendinizi muhteşem hissederek uyandığınız bir gün, durup neyin farklı olduğunu düşünün. Yakın zamanda iyi bir egzersiz yapmış, giyinmek için ekstra zaman harcamış veya iyi hissetmenizi sağlayan bir faaliyete katılmış olabilirsiniz. Nelerin iyi hissetmenizi sağladığını bilirseniz, bu davranışları tekrarlayarak muhteşem hissettiğiniz günlerin sayısını arttırabilirsiniz.
61
İstanbul Jewelry Show 13 Ekim’de kapılarını açıyor
D
ünyanın 5. büyük mücevher fuarı; “İstanbul Jewelry Show” 13 - 16 Ekim tarihleri arasında Türk Ekonomi Bankası (TEB) sponsorluğunda 111’i aşkın ülkeden katılımcıya ve profesyonele ev sahipliği yapacak. 31 yıldır kesintisiz UBM Rotaforte tarafından düzenlenen ‘‘İstanbul Jewelry Show’’ Fuarı, 4 gün boyunca Türk Ekonomi Bankası (TEB) sponsorluğunda CNR Expo’da (İstan-
Mücevher sektörünün önemli oyuncularının ürün ve hizmetlerinin sergileneceği Uluslararası İstanbul Jewelry Show Fuarı’na 800’ün üzerinde yerli ve yabancı firmanın katılması bekleniyor. bul Fuar Merkezi) tüm dünya genelinden mücevher alıcı ve satıcılarını bir araya getirecek. Ülkemiz Mücevher Sektörü ihracatının yüzde 80’ine yakın kısmının gerçekleştiği “İstanbul Jewelry Show” Fuarı’nda, Arap dünyası başta olmak üzere tüm dünyadan önemli alıcılar fuarı ziyaret edecek.
Türkiye Mücevher Sektörü Görücüye Çıkıyor ! Sadece sektör profesyonellerinin ziyaret edebildiği 43.Uluslararası Mücevherat Saat ve Malzemeleri Fuarı “Istanbul Jewelry Show”, geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye dahil 110 ülkeden, toplam 17.000 önemli alıcıya ev sahipliği yaparak yüzde 16’lık bir büyüme yakaladı. Mücevher sektörünün önemli oyuncularının ürün ve hizmetlerinin sergileneceği Uluslararası İstanbul Jewelry Show Fuarı’na 800’ün üzerinde yerli ve yabancı firmanın katılması bekleniyor. Fuarda, Türkiye başta olmak üzere Avrupa’dan Asya’ya, Uzak Doğu’dan Amerika’ya birçok coğrafyadan altın, mücevher, pırlanta, renkli taş, yarı değerli ve değerli taş, inci, gümüş, gümüş takı ve gümüş ev eşyası, altın montür, rafineri, saat, kalıp, vitrin dekorasyon, makine-ekipman & yan sanayii, kasa, yazılım, lojistik ile aydınlatma sektöründen marka ve firmalar çok özel koleksiyonlarını ve ürünlerini ziyaretçilerin beğenisine sunacak. Fuar, TEB sponsorluğunda, UBM Rotaforte tarafından 13-16 Ekim 2016, tarihleri arasında brüt 30 bin m2’lik alanda, 3 salonda düzenlenecek, 43. Uluslararası ‘’ İstanbul Jewelry Show’’ Ekim Fuarı, İstanbul Değerli Maden ve Mücevharat İhracatçıları Birliği (IMMIB), Mücevher İhracatçıları Birliği ( JTR), T.C Ekonomi Bakanlığı ve KOSGEB tarafından desteklenen, Uluslararası Fuarlar Birliği ( UFI) kalite onayı ve Kalite Yönetimi Sistemi ISO 9001 belgesine sahip uluslararası nitelikte bir fuar olma özelliğini taşıyor.
62
LovEver Pırlanta ile su yolu bileklikler
I
şıltısıyla göz kamaştıran LovEver pırlantalar, kadınların arzu nesnesi olmaya devam ediyor. Pırlantanın ışıltısını zarafetle buluşturan LovEver’ın ihtişamıyla göz kamaştıran suyolu bileklikleri, hem gösterişli hem de zarif olmanın lüksünü yaşatacak. LoveEver’ın her dönemin vazgeçilmez mücevheri olan suyolu bilekliği, göz alıcı karat ve model çeşitlerinin yanı sıra; özel fiyatlandırmalarıyla kadınlara büyülü bir güzelliğin kapılarını açacak. Pırlantanın ışıltısını her daim yanında hissetmek isteyen kadınlara özel tasarımlara sahip LovEver’ın birbirinden şık ürünlerine sahip olmak için Atasay mağazalarına ya da shop.atasay.com adresinden satın alınabilir.
Kombine bilet fiyatları el yakıyor... Dünyanın en önemli futbol kulüplerinden olan Messi’li Barcelona’yı izlemek Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yıldızlarını izlemekten daha karlı hale geldi.
P
asolig uygulamasından sonra hayli tartışılır duruma gelen, seyirci katkısı yeni açıklanan kombine fiyatları ile de gündemden düşmeyecek gibi görünüyor. Konuyla ilgili araştırma yapan KPMG Futbol ekibi, Avrupa’nın 32 elit futbol takımını mercek altına aldı, “Taraftarlar verdikleri paranın karşılığını alıyor mu?” sorusunun yanıtını aradı. Sonuçlar ilginç. Mesela Barcelona’yı bir sezon boyunca 130 Euro’ya izlemek mümkün. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin en ucuz kombineleri ise Messi’li Barcelona’yı ikiye katlıyor. Avrupa futbolunda 2016-17 sezonu öncesinde KPMG Futbol ekibi çok çarpıcı bir araştırmaya imza attı. 32 elit futbol takımının değeri 5 parametrede ölçüldü ve bu doğrultuda kombine bilet fiyatları üzerinden bir değerlendirme yapıldı.
Nou Camp’ın kapasitesi, ucuz bilet sattırıyor
KPMG Futbol ekibinin yaptığı şirket değeri tahminlerinin ışığında kombine bilet fiyatları incelendiğinde oldukça ilginç rakamlar ortaya çıkıyor. Zirveyi Manchester United’la paylaşan Real Madrid’in en ucuz kombine bileti 223 Euro’dan alıcı buluyor. Ancak Manchester United’ın en ucuz kombinesi 685 Euro’ya satılıyor. Kadrosunda Lionel Messi, Luis Suarez ve Neymar gibi yıldızları barındıran Barcelona ise 132 Euro’ya kombine satarak taraftarının ödediği paranın karşılığını veriyor. Katalan ekibinin maçlarını oynadığı Nou Camp’ın 99 bin kişilik yüksek kapasitesi de Barcelona’ya düşük fiyatlı bilet satma imkanını tanıyor.
Londra’da bilet fiyatları pahalı ama tribünler dolu
Arsenal’in stadı Emirates, Avrupa’nın en pahalı koltuklarına sahip. Yıllardır şampiyon olamayan Arsenal, kupa özlemine rağmen en ucuz kombine biletini 1334 Euro’dan satıyor. Arsenal’i takip eden takım ise ezeli rakibi Tottenham. İngiltere’de son lig şampiyonluğunu 1961 yılında yaşayan Londra ekibi başarısızlığına rağmen en ucuz kombinesini 986 Euro’dan piyasaya sürüyor. Li-
64
Real Madrid zirvede, Barcelona yakın takipte verpool da en ucuz kombinesini 883 Euro’ya satıyor ve kasasını dolduruyor. Liverpool’u Chelsea ile Manchester United takip ediyor. İngiltere’deki stadyumların düşük kapasitesi de bilet fiyatlarının değerlenmesinde önemli rol oynuyor.
Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Real’in biletleri bizden ucuz
Avrupa şartlarına bakıldığı zaman ise Türk takımları ortalamayı yakalamış durumda. Ligde şampiyonluğa ulaşan Beşiktaş, son yıllarda farklı statlarda maçlarını oynadığı ve farklı bir kombine politikası uyguladığı için listede yer almıyor. Fenerbahçe ise en ucuz kombine biletini 335 Euro’dan satıyor. Galatasaray’ın stadı Türk Telekom Arena’da da en ucuz kombine biletin fiyatı 256 Euro. Rakamlara bakıldığında Galatasaray’ın ve Fenerbahçe’nin bir kombinesinin fiyatına, Barcelona’nın rahatlıkla iki kombinesi alınabiliyor. Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Real Madrid de iki Türk takımından daha ucuza kombine bilet satıyor.
Değerleme nasıl yapıldı? Şirket değerleri KPMG Football ekibinin Mayıs 2016’da yayınlanan ‘Futbol Kulüpleri Değerlemesi: Avrupa eliti’ raporundan alındı. Şirket değeri tahminlerinde 5 parametre dikkate alınıyor: • Karlılık: Son iki mali yılın personel giderlerinin, gelire oranı. • Popülerlik: Kulüplerin sosyal medya takipçi sayıları doğrultusunda gösterilen ilgi. • Sportif potansiyel: Transfermarkt internet sitesi verilerine göre takımın piyasa değeri. • Yayın hakları: Kulüplerin gelir elde etme potansiyelinde temel unsur olan yayın hakları anlaşmaları. • Stadyum sahipliği: Futbol kulübünün en büyük varlıklarından biri olan stat gelirleri.
Bu doğrultuda yapılan değerlendirme sonucunda dünyanın en değerli futbol şirketi olarak Real Madrid ve Manchester United 2 milyar 905 milyon Euro’yla ilk basamakta yer alıyor. 2 milyar 758 milyon Euro’luk Barcelona üçüncü, Bayern Münih 2 milyar 153 milyon Euro’yla dördüncü, Arsenal ise 1 milyar 663 milyon Euro’yla beşinci konumda bulunuyor. Türkiye’den Fenerbahçe 256 milyon Euro değerle 22’nci sırada. 24’üncü sıradaki Galatasaray’a da 225 milyon Euro değer biçilmiş. İlk 10 takım içinde İngiltere Premier Ligi’nde mücadele eden 5 kulüp bulunuyor. Ancak ilk 3’te İspanya’nın ezeli rakipleri Barcelona ile Real Madrid’in rekabeti sürüyor.
KULÜPLER EN UCUZ KOMBİNE (EURO) 1. Arsenal 1.334 2. Tottenham 3. Liverpool 4. Chelsea 5. M.United 6. Everton 7. Juventus 500 8. PSG 9. Sevilla 10. M.City 12. F.Bahçe 17. G.Saray
986 883 767 685 664 450 390 385 335 256
KULÜPLER ŞİRKET DEĞERİ (MİLYON EURO) 1. R.Madrid 2. M.United 3. Barcelona 4. B.Münih 5. Arsenal 6. M.City 7. Chelsea 8. Liverpool 9. Juventus 10. PSG 22. F.Bahçe 24. G.Saray
2.905 2.905 2.758 2.153 1.663 1.620 1.453 1.273 983 843 256 225
Türk futboluna hoca dayanmıyor
K
PMG, Avrupa’daki son 5 sezonda, 5 büyük ligdeki teknik direktör değişimleriyle ilgili araştırmasından çıkan sonuçlar çarpıcı. Avrupa futboluna damga vuran İspanya’da son 5 yılda sadece 45 kez hoca değişikliği yaşandı. Türkiye’de ise sadece geçen sezon Süper Lig’de 26 kez teknik direktör değişimi yaşandı. Gençlerbirliği ve Mersin İdman Yurdu kulüpleri bir sezonda tam 6’şar farklı teknik direktörle çalıştı. Şampiyonluğun adayları arasında bulunan Galatasaray’ı da 4 farklı teknik direktör çalıştırdı. Trabzonspor da 4 teknik direktörle sezon sonunu bulabildi. Fenerbahçe geçen sezon ikinci olurken takımın başında bulunan Vitor Pereira bu yıl Süper Lig’de tek resmi maça çıkamadan ülkesine dönmek zorunda kaldı. Geçen sezon 1. Lig’de şampiyonluğa ulaşan ve takımı Süper Lig’e taşıyan Adanaspor’un teknik direktörü Engin İpekoğlu da bu sezon maça çıkamadan gönderildi.
31 teknik adam görevinden ayrıldı. ‘Futbolun beşiği’ İngiltere Premier Lig’de de son 5 sezonda 33 kez teknik direktör değişimi yaşandı. Teknik direktöre güven sorunu yaşamayan İngiliz kulüplerinde Arsenal rekora koşuyor. Londra temsilcisinin patronu Arsene Wenger, takımının başında 21’inci sezonuna başlıyor. Fransız teknik adam, Arsenal’in başına geçtiğinde Süper Lig’in ismi Türkiye 1’inci Ligi’ydi. İtalyanlar da, Türkler gibi sabırsız Tıpkı Türkiye gibi bir Akdeniz ülkesi olan İtalya’da da başarısızlık halinde fatura ilk olarak teknik direktöre kesiliyor. Çizme’de son 5 sezonda 65 teknik adamın görevine son verildi. Serie A’daki toplam değişiklik sayısı, İngiltere Premier Lig ile Ligue 1’deki değişimin toplamından fazla. Ancak İtalya’daki Palermo, Cagliari ve Genoa’nın bu ortalamayı yükselttiği açıklandı.
Son 5 yıl içerisinde Avrupa’nın 5 büyük liginde 213 teknik direktör değişimi yaşandı. Sadece Türkiye’de geçen yıl 26 teknik direktör değişti. • Sezon ortasında teknik direktör değiştirmek de ‘taze kan’ etkisi yaratabiliyor. Örneğin 2012’de Roberto di Matteo, 2013’te de Rafael Benitez, Chelsea’ye olumlu etki yaratmıştı. Geçen sezonun ortasında göreve başlayan Zinedine Zidane da Real Madrid’le Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yaşamıştı. • Son 5 yıl içerisindeki teknik direktör değişimlerinin üçte birini küme düşen kulüpler yaptı. Ligden düşerek ciddi ekonomik kaynak kaybı yaşamak istemeyen kulüpler genellikle teknik direktör değişimine gidiyor. • Analizin yapıldığı son 5 yıllık dönemde 5 büyük ligden düşen 71 kulübünün 23’ü kötü sonuçlara rağmen hocalarıyla yola devam etti. Burnley, Hull City ve Freiburg, 201415’te bir alt lige düşmelerine rağmen sonraki sezonda aynı teknik direktörleriyle lige tekrar yükseldi.
Araştırmadan özel notlar; Wenger, Arsenal’in başına geçtiğinde Süper Lig yoktu! Türkiye’de bir sezonda 26 teknik adam değişirken, Fransa Ligue 1’de ancak 5 senede bu rakama ulaşıldı! Fransa’da son 5 sezonda
• Avrupa’nın 5 büyük liginde 98 takım mücadele ediyor. Son 5 yıl içerisinde bu ekiplerin mücadele ettiği liglerde 213 teknik direktör değişimi yaşandı.
• Araştırmada son 5 sezonda en çok teknik direktör değiştiren takım olarak İtalyanlar öne çıkıyor. Zirvede Palermo (10) var. Cagliari (7) ve Genoa (6) ikinci ve üçüncü basamakta yer alıyor.
65
Obezite Cerrahisi Hakkında Bilmek İstedikleriniz
Obezite Cerrahisi Nedir?
D
iğer zayıflama yöntemleriyle kalıcı kilo veremeyen hastaları, kalıcı şekilde zayıflatmayı amaçlayan ameliyatlardır.
Obezite Ameliyatı Öncesi Hazırlık Nasıldır?
E
rsoy Hastanesi Obesite cerrahisi kliniğinde obezite ameliyatı olacak her hastaya öncelikle çok kapsamlı kan testleri, batın ultrasonografisi ve gastroskopi yapılır. Hasta; obezite cerrahisi, anestezi, endokrinoloji, psikiyatri, kardiyoloji ve göğüs hastalıkları uzmanları tarafından muayene edilir.
T
etkikler ve muayeneler tamamlandıktan sonra obezite tedavi ekibi, Obezite cerrahı başkanlığında toplanır. Hastayı ve sonuçlarını değerlendirir. Hastanın obezite ameliyatı olup olamamasına, olacaksa hangi obezite ameliyatını olacağına karar verilir.
Uzun Dönem Tekrar Kİlo Alınması
B
eslenmesine dikkat etmeyen bir kısım hastalarda ameliyattan sonra geride bırakılan mide tekrar genişleyebilir. Bu durumlarda hasta bir miktar kilo alabilir. Obezite cerrahisi sonrası uzun dönemde tekrar aynı miktarda kilo alma olasılığı %3-4’tür.
66
Obezite Cerrahisi Kimler için Uygundur?
E
ndokrinolog, dahiliye uzmanı ve diyetisyen kontrolünde uzun süre diyet egzersiz yapıp başarılı olamayanlar.
V V
ücut kitle indeksi 40’ tan büyük olan kişiler.
ücut kitle indeksi 35’ ten büyük hipertansiyon, şeker gibi ek hastalığı olanlar.
Ameliyat Sonrası Dönem
A
meliyat sonrası dönemde her şey olağan seyreder ise hastanede yatış süreniz 2-3 gün olacaktır.
Ö
nce ağızdan sıvı gıdalara başlanacaktır. Sıvı beslenmeyi takiben taburcu işlemleriniz yapılacaktır.
T
aburculuk sonrası dönemde beslenme ve günlük aktivitelere ait ayrıntılı bir bilgilendirilme sözlü ve yazılı olarak sağlanacaktır.
Obezite Cerrahisinde Hangi Ameliyatlar Yapılır? Mide Balonu: Mide balonu obezite tedavisinde uygulanan etkili yöntemlerdendir. Balon mideye gastroskopi ile sönük bir biçimde yerleştirilir daha sonra mi-
Ersoy Hastanesi Obezite ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet TALİ; obezite cerrahi operasyonlarının diğer zayıflama yöntemleriyle kalıcı kilo veremeyen hastaları kalıcı şekilde zayıflatmayı amaçladığını belirterek, günümüzde yapılan obezite ameliyatlarının oldukça iyi sonuçlar verdiğini, hastalarda görülebilecek komplikasyonların önemli ölçüde azaldığını ve iyileşme sürelerinin kısaldığını belirterek, obezite cerrahisi ile ilgili sorularımızı yanıtladı. dede içine serum fizyolojik konarak şişirilir. İhtiyaca göre balonun içindeki sıvı artırılıp azaltılabilir. Balon, mide içinde serbestçe hareket edebilir. Ancak balon tedavisi kalıcı değildir. Balonun hastanın ihtiyacına 6-12 ay içinde çıkarılması gerekir. Balon midede iken hasta fazla yiyemez. Bu şekilde kilo kaybı olur. Balonun midede olduğu süre içerisinde diyetisyenden de destek alarak hastanın yeme alışkanlığı değiştirilmeye çalışılır. Mini Gastrik Bypass: Mini gastrik bypass, hem mide hacmini azaltarak kısıtlayıcı etki yapan, hemde alınan besinlerin emilimini azaltan bir ameliyattır. Tansiyon yüksekliği ve şeker hastalığı gibi obeziteye bağlı metabolik hastalıkların tedavisinde çok etkilidir.
Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi): Sleeve gastrektomi en büyük avantajı sindirim sisteminin doğal yolunda herhangi bir değişiklik yapılmamasıdır. Mide fonksiyonlarında bir değişiklik olmaz, sadece mide hacmi küçülür. Dolayısyla az miktarda da olsa normal olarak her tür gıda tüketilebilir. Ameliyatla açlık hormonu olarak bilinen ghrelin hormonunun salgılandığı bölge de çıkarıldığı için, tüp mide ameliyatı olan hastalarda ameliyat öncesine göre çk daha az açlık hissi oluşur. Emilim etkilenmediği için ameliyat sonrası vitamin ve mineral eksikliği de diğer obezite ameliyatlarına oranla çok daha azdır. R-Y Gastrik Bypass: Mini Gastrik Bypass’tan farkı, safra reflüsünü engelleyen bir safra saptırıcı bağlantı taşımasıdır. Küçülen mide ile alınan gıda miktarı, Bypass ile de gıdaların emilimi azaltılmış olmaktadır.
İ K
ç organlarda, özellikle karaciğerde oluşan yağlanma azalır.
ısırlık problemi olan bayanlarda doğurganlık artar, erkeklerde cinsel fonksiyonlar düzelir.
H
astaların tamamına yakını; kendine daha fazla güvenen, ileriye daha fazla umutla bakan ve daha sağlıklı kişiler olurlar.
B
u düzelmelere bağlı olarak hastanın hem yaşam kalitesi düzelir, hemde ömrü ortalama 10-15 yıl uzar.
O
bezite ameliyatı sonrası ameliyat yerlerinde uzun dönemde nadiren (%1-4) darlık gelişebilir. Bu darlıklar ya endoskopik balon uygulamaları ya da ameliyatla genişletilir.
Obezite Ameliyatı Uzun Dönem Sonuçları
H Ş
astaların tamamına yakını ciddi biçimde kilo verir.
eker hastalığı var ise ya tamamen düzelir ya da daha iyi kontrol altına alınır, ilaç gereksinimi azalır.
H D U
ipertansiyon ve kolesterol yüksekliği düzelebilir. izler ve diğer eklemler rahatlar, ameliyat gereksinimi azalır. yku apnesi düzelir, daha kaliteli uyku uyunur.
67