SAYI 8 • AGUSTOS 2011
title.
BURADA HERKESE
www.koseka
AİT BİR KÖŞE VAR!
apmaca.net
Aren Arda Kaya, aren@titlemag.com Ayşe Naz Baykal, aysenaz@titlemag.com Cansu Onomay, cansu@titlemag.com Emre Sağlam, emre@titlemag.com Özgü Öztuna, ozgu@titlemag.com Yağmur Çenberli, yagmur@titlemag.com Fotoğraf Manuel Aydın Kapak Orkun Aziz Aksoy, Emre Sağlam
title. Aylık Yaşam Dergisi Dergimizde yayınlanan yazı ve fotoğraflardan izinsiz, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Öneri ve şikayetleriniz için title@titlemag.com adresine mail gönderebilirsiniz.
kimler istedi de vermedik Amy Winehouse’u kapağımıza taşıyarak andığımız Ağustos sayımızla sizlerle birlikteyiz. Yine dolu dolu bir title. sizleri bekliyor. Heartsparxx, Toppuk ve Queer Tango röportajlarının ilginizi çekebileceğini düşünüyorum. Öte yandan bir de Amy Winehouse konumuz var ki o da sadece 2 sayfa uzağınızda. Biraz daha ilerilerde sinemaya alternatif olarak hayatınızda yer ayırabileceğiniz diziler hakkında bilgi vermeye çalıştık. Yazın bitmeyen sıcağında bir de Karadağ yolculuğuna çıkıp havaya girmeden de olmazdı tabi. Kapanışta yeni bölümümüz olan “Çevre” sizleri Ağustos sayısına veda ederken bilinçlendirmeye çalışacak. Bu aya yetişmeyen “Mekan” bölümü ise sizleri Eylül sayımızda selamlamayı düşünüyor. Bekleyip göreceğiz. Keyifli okumalar. Aren Arda Kaya aren@titlemag.com Teşekkür: Bu ay kapak için Orkun Aziz Aksoy ve Emre Sağlam’a teşekkürler.
İÇİNDEKİLER AĞUSTOS 2011, SAYI 8
08
28
46
MÜZİK ***
MODA ***
SİNEMA ***
Hey Little Rich Girl The Cool Kids Horrors Kelly Rowland Frank Ocean Grooms Heartsparxx Röportajı
Kısa Haberler Giorgio Armani Toppuk Röportajı
İmkansızın Şarkısı Arabalar 2 Horrible Bosses Maymunlar Cehennemi: Başlangıç Mr. Popper’s Penguins Sinemaya Alternatif Diziler Ayın Filmleri Box Office
60
78
86
KÜLTÜR SANAT ***
GEZİ ***
ÇEVRE ***
İnsan / Human Madde - Işık 2 Queer Tango Röportajı Ayın Tavsiyeleri Arka Kapak
Karadağ
Deniz Kirliliği
MÜZİK EMRE SAĞLAM
Hey Little Rich Girl 1970’li yılların ünlü ska grubu The Specials’ın parçası Hey Little Rich Girl’ü cover’ladığı 2007 yılında vermiş olduğu Londra konserinde aşık etmişti bizleri kendisine. Yeni nesil’e soul ve jazz’ı sevdiren bu dev ses geride bıraktığımız Temmuz ayında bizlere veda ederek hepimizi müzikal anlamda siyaha terketti. 14 Eylül 1983’te dünyaya gelen bu başak burcu kadını ilk kez karşımıza 2003 yılında yayınladığı Frank adlı albümüyle karşımıza çıktı ve gerçekten albüme verdiği isim kadar dürüst ve yürekli şarkı sözlerine sahip duruşuyla da dikkatleri çekti. Stronger Than Me şarkısı ile eski erkek arkadaşının gay olduğunu öğrendiğinde ona bu hayatta ondan daha güçlü durması gerektiğini öğütledi. Hatta bu şarkısıyla Ivor Novello Ödülüne ilk kez En İyi Çağdaş Şarkı adaylığı ile müzikal kariyerindeki ilk hatrısayılır olaya da imzasını atmış bulundu. Aylar sonra kendisinin biseksüel olduğunu açıklaması da uzun sürmedi. Konserlerde sesinin şu an iyi olmadığını ancak bilet paralarını da iade etmek istemediğini söyleyerek hayranlarına Frank’ten şarkılarını söyledi. Yıllar önce de söylüyordu, çocukluğundan itibaren hep söyledi
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
9
10
zaten. Londra’nın küçük ama iddialı barları olan (Koko, Jazz Cafe...) mekanlarda sahne aldı. 2004 yılının sonlarına doğru Pete Dorethy onu Blake Fielder-Civil ile tanıştırdı ve Amy Winehouse hayatındaki en büyük aşkı ile tanıştı. Çok uzun sürmeyen bu kanlı canlı ilişkinin ardından Amy bir daha onu göremeyecekmiş gibi hissediyorum, ölmek istiyorum gibi demeçler verdi ve bütün bu duygularını yansıttığı şarkı sözleriyle dolu olan ve 8 Milyondan fazla satan albümü Back To Black yayınlandı.
dü ve annesi Janis Winehouse eczacıydı. Henüz 3 yaşında girdiği Sylvia Young drama okulundan başarıyla mezun oldu ve ardından 8 yaşında müzikal kariyeri için eğitim almaya başladı. İlk esrarını aldığında ise 16 yaşındaydı ve ailesine o günlerde “ canım ne isterse yaparım ve siz de bunun farkındasınız” dediğini sonraki ropörtajlarında dile getiriyordu. Frank’in çıktığı ilk yıllarda beklenen yankı uyanmamış olsa da Amy duruşunu değiştirmemeye ve eleştirileri pek fazla dikkate almaya niyetli değildi.
Bu albüm İngiltere müzik tarihinde 2000’li yıllar içerisinde satan ilk üç albümü içerisine adını altın harflerle yazdırdı. Yahudi bir ailenin çocuğu olan Winehouse ailedeki iki çocuktan küçük olanıydı. Babası Mitchell Winehouse taksi şöförüy-
Frank’in ardından tarzı da değişmeye başlayan Winehouse stil olarak dünyaca ünü stilistlerin dikkatinden kaçmayacak modern bir pin-up kızı oluvermiş ve Fred Perry’nin de yeni yüzü olmuştu. Karl Lagerfeld her daim Amy Winehouse’tan
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
11
ilham aldığını dile getiren modacılardan sadece bir tanesiydi. Back To Black adlı albümündeki Rehab adlı parça ile 57 hafta boyunca müzik listelerinde 1 numara kalmayı başaran yer yüzündeki tek yıldız olmasıyla müzik dünyasında en uzun süre liste başı kalan şarkı olma ünvanını taşıdı. 18 ülkede bir numara olan Winehouse artık dünya çapında önüne geçilemez bir üne sahip oldu. 2007’de tekrar bir araya geldiği sevgilisi Blake ile Miami’de evlenen Winehouse’un evliliği uzun sürmedi. Blake uyuşturucu sebebiyle 2008’de hapse atılınca ilişkileri de bitti ve Amy tüm bunlar yaşanırken 5 adet Grammy ödülü kazandı. 2009’da boşandı ve geçici olarak Karayipler’deki St Lucia’ya taşındı. Londra’daki uyuşturucu çevresinden
12
AGUSTOS 2011
title.
uzaklaşma amacındaydı, orada uyuşturucudan kurtulduğunu iddia ederken, içkiye devam ettiğini de itiraf etti. Bunun ardından bir kaç ilişkisi daha olan Winehouse’un en ünlü ilişkisi ise yönetmen Reg Traviss ile olan ve kısa süren ilişkisi oldu. Bunların yanı sıra Amy bütün bu tempo içerisinde Vaftiz kızı Dionne Bromfield’ın kendisi gibi erken yaşta başlayan müzikal kariyeri için uğraşıyor, Dionne’in albümünün prodiktörlüğünü üstleniyordu. Yıl 2011 olduğunda ise yeni albüm kaydı öncesi Amy Winehouse bir avrupa turnesine çıkma kararı almıştı. Ancak turne kapsamında Sırbistan’da verdiği konser sırasında aşırı alkollü çıkınca sahnede kendini kaybetti ve akabindeki tüm konserleri iptal etti. Bu kararları aldığı
titlemag.com
sırada 2011 Haziran ayında ve İstanbul’daydı. Temmuz 2011 olduğunda ise 23 Temmuz Cumartesi Kuzey Londra’dan kabus niteliğindeki haber geldi. Amy Winehouse ölü bulunmuştu ve ölüm nedeni henüz bilinmiyordu. 27’nin laneti Amy’i bizden almıştı. Kalbinden duyurduğu melodileri bir daha bizlere bahşettirmeyecek olan 27 daha önce bizlerden Jimi Hendrix, Janis Joplin, Jim Morrison ve Kurt Cobain gibi nicelerini almıştı. Şimdilerde su testisi gibi insanlık dışı ve insan olmaktan çok öte yorumların yanı sıra Londra’da dahi bu efsane kadının ölümü çok korkunç tabirlerle haber oldu. Öyle ki BBC bile Amy Winehouse için David Sillito: “Her private life was something of a mess.” gibi korkunç bir yorumda bulunarak Winehouse’u karaladığı yazısına öldüğü gün devam etme cürretinde bulunmuştu.
Londra’nın son yaşayan kalbi de ölmüş bulundu Amy ile ne yazıkki. Şimdi metro gazetelerinin manşetlerinden gördükleri Amy’nin son fotoğraflarına bakarak metro faresi gibi çekiştirip mirasın kime kalacağını kendilerine dedikodu konusu yapabilirler ve BBC’de kupon karşılığı kına dağıtır umarım. Weekly dergisi onun için belki de en doğru yorumda bulundu ve aynen şöyle dedi: Bu kadın aşk hakkında şarkı söylerken her kelimesini kalbinden söylüyor. Müzik dünyasının önemli soundtrack direktörü Felix Howard ise Amy için şu ana kadar karşılaştığım her şeyden farklı yorumunda bulunarak Amy’e hakettiği övgüyü verdi. Quincy Jones ile yaptığı düette de dediği gibi bu onun partisiydi ve istediği zaman ağlardı. Bizi kalbinden çıkan tınılarla ağlatan kadın belki de en büyük müzikal yasımıza bizleri iterken orada kendisi gibi 27’sinin tadını çıkartan arkadaşları ile buluşup oradan bizlere en güzel melodileri yeni bedenlerle fısıldayacaklardır. Bize yaşattığın her şey için teşekkür ederiz Amy Winehouse. •
The Cool Kids - When Fish Ride Bicycle Chicago’lu retro rap ikilisi The Cool Kids uzun bir aranın ardından çıkardıkları yeni albümleri When Fish Ride Bicycle ile yeniden müzikseverle. Albümün kapağını koparıp kalbinize basmak isteyebileceğiniz türden bir sempatiye sahip. İçeriğe gelirsek, 80’li yılların minimal rap müziğinden esintiler taşıyan parçalar yine aynı yılların funk müziğiyle dans ediyor. 11 yeni parçanın bulunduğu albümde öne çıkan parçalar arasında; Ghostface Killah ile beraber seslendirdikleri ve albümün açılış parçası olan Penny Hardaway, Travis Barker ile beraber söyledikleri Sour Apples ve Get Right adlı parçaları bulunuyor. Genel geçer rap albümlerinde mevcut düet çokluğu bu alümde de mevcut. Sekiz ayrı sanatçı ile beraber seslendirilen parçaların yaz sıcağında altın kolyenizi düşürerek funk yapma isteklerine sevk eden bir mood’a sokması çok olası. The Cool Kids, büyük balığa yedirtmeyecek gibi duruyor. Şimdi o beyaz poponu masamdan indir ve onları son ses dinle! •
16
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
Horrors – SKYING 2005 yılının yaz aylarında kirli goth müzik icra etme girişimi ile karşımız çıkan Horrors, ep’lerin, single’ların ardından karşımıza yeni albümleri Skying ile karşımıza çıkıyorlar. Bu sefer, aradan geçen yıllara oranla daha minimalize olmuş, daha çağa ayak uydurmuş bir biçimde karşımıza çıkan grubun çıkış şarkıları, Oliver Murray tarafından kliplendirilen Still Life adlı parça oldu. Skying yaz için insanı biraz karabasanlara doğru sürüklese de Horrors özleyenleri için belki de durağan yaz aylarının en güzel süprizi oldu. XL recordings tarafından çıkartılan albümün en büyük basın destekçisi yine kuşkusuz NME dergisi. Solist Faris Badwan, bassist Tomethy Furse, gitarist Joshua Von Grimm, davulcu Coffin Joe, ve klavyeci Spider Webb den oluşan beşlinin yeni albümlerinin tadını çıkartadursun albümün en acıklı şarkısının You Said olduğu spoiler’ını da verdikten sonra sizi Horrors ile başbaşa bırakayım. •
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
17
Kelly Rowland – Here I Am Yazın kadın pop vokalleri adına durgun geçtiği bir dönemde David Guetta ile yaptığı çalışmalarla Destiny’s Child’daki kalp kırıklıklarını onaran Kelly Rowland taze albümü Here I Am ile müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştırdı ve olan Destiny’s Child’ın silik üyesi Michelle’e oldu. Mathew Knowles’ın menajerliğini yapması ve Beyoncé’nin de desteği ile güzide bir r&b/soul albümü bizleri bekliyor. Lil Wayne ile Motivation şarkısına yaptığı düetin de bulunduğuı albümde toplam 9 parça bulunuyor. Work It Man’in yaz günlerinde hit olması çok olası. Commander gibi önceki single parçalarının da barındığı aldüm 22 Temmuzda müzik marketlerde satışa sunuldu. Albümdeki en başarılı parça sanıyorum ki Kelly’nin birinin desteğine ihtiyaç duymadan tamamladığı parçası olan Feelin’ Me Right Now oldu. Genel olarak çok başarılı olmasa da Ağustos’un durgun müzik piyasasını canlandırabilecek adımı atan Kelly Rowland ve Here I Am oldu. •
18
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
Frank Ocean – Thinking About You R&B camiasının en kaliteli müzik yapan isimlerinden Frank Ocean, Temmuz sıcağına daha fazla dayanamayarak yeni albümü Thinking About You’yu piyasaya çıkarttı. The Dream albümüyle sonraki albümünün beklentilerini iyice yükselten Frank Ocean yeni EP’sinin sound’u çağa daha yakın, daha hüzünlü ve hisli. Ünlülerin twitter üzerinden polemik döndürerek PR kotalarına sözde artı değer koyma kervanına Frank Ocean’da Chris Brown ile girdiği münakaşa ile katıldı. Albümün prodüktörlüğünü kendisi yapan Frank Ocean EP’sini tumblr sayfasından duyurarak yeni bir yeni medya stratejisine imza attığını da göstermiş oldu. Genel olarak ağır aksak R&B rutinlerini işlettiren EP kaliteli EP ihtiyacına cevaben ortaya çıkmış bir ürün niteliğinde. Frank Ocean’ın görsel çalışmaları da EP’nin kendisi kadar başarılı görünüyor. Tiz sesler çıkartarak müzikteki cinsiyeti, erkek egemen R&B kulağının kalıplarını kıran Frank Ocean’ı dinleyin dinlettirin. •
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
19
Grooms- Prom Sosyal medyanın gücüne bir kez daha tanıklık ediyoruz! Friendster adlı sitede tanışarak müzik yapmaya başlayan Travis Johnson ve Emily Ambruso Brooklyn müzik camiasında adını n herkesçe duyulmaya başlandığı müzik insanlarından ve bu durum yeni albümleri Prom için oldukça iyi. 2009 yılında çıkartmış oldukları Rejoicer albümlerinin ardından yeni albümleri Prom ile hayranlarıyla arayı açmamanın sefasını sürüyor. Brooklyn’deki Death by Audio’da verdikleri lansman performansları ile hayranlarından umduğunu bulamayan grup, ilerleyen günlerde kliplendirecekleri Prom ile iyi geri dönüşler almayı hedeflemekte. “Expression of” ve “Skating With Girl” gibi hit adayı şarkıları barındıran yeni albüm oldukça dinlenilesi ve yaz sıcağında ter döktüresi duruyor. Albüm kapağının da mevsime oynadığı kuşkusuz ortada olan Grooms ilk albümlerinin ardından üzerine ekleyerek yola devam edenlerden olmuş... •
20
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
21
• Heartsparxx • Saçma bir Temmuz gecesi Heartsparxx adlı gmail uzantılı bir kullanıcıdan mail aldım. İçerisinde sadece “I’m Falling” yazan bir .mp3 dosyası mevcuttu.
22
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
23
Saçma bir Temmuz gecesi Heartsparxx adlı gmail uzantılı bir kullanıcıdan mail aldım. İçerisinde sadece “I’m Falling” yazan bir .mp3 dosyası mevcuttu. İlk başta çekindim herhangi bir virüs olabilir mi diye, ardından kendi gmail adresime forwardladım. Virüs çıkmadı. Gelen bir şarkıydı ve gmailim o sırada açık olduğu için dolayısıyla gtalk account’um da çevrimiçi konumdaydı. Maili yollayan da oradaydı o an fazla bir şey konuşamadan kayboldu ancak onunla uzun uzadıya konuşmak istediğimi söyledim ve daha sonra diyerek ayrıldı aniden. Temmuz gecelerimin hayaleti olan Heartsparxx yine bir gece göründü ve yolladığı maille ilgili konuştukça gecenin yepyeni bir müzik serüvenine gebe olacağının sinyallerini verdi. Hüzünlü dans parçasıyla gecemizi hareketlendiren bu hayalet belki de bize zamansız gidenlerin bir hediyesidir? Sadece title. okurları için şarkısını paylaşan Heartparxx’ın download linkini ropörtajın sonunda bulabilirsiniz.
selam, öncelikle merhaba
24
AGUSTOS 2011
title.
kimdir bu heartsparxx? zor bir soru hmm kimliğini vermek istemiyor musun? şimdilik hayır yolladığın şarkıya bayıldık ama hiç bir kaynak yok… beğendiğinize sevindim. seni canlı dinlemek istersek peki? biraz beklemeniz gerekecek seni biraz akıllarda canlandıralım ama okurlarımız için heartsparxx hangi kitabın karakteri, hangi romanın kahramanı olur mesela? bu soruyu pek beğenmedim, ama düşünüyorum ordasın di mi? evet bu konuştuklarımızı yayınlayabilirim değil mi? okurken eğleneceklerini sanmıyorum
titlemag.com
belli olmaz yeni başladık, nerdesin şu anda? oldukça serin bir yerde
güzel cevaptı bu daha iyi sorular yoksa başka işlerim var
bizden oldukça uzaktasın o halde sizin nerede olduğunuzu bilmiyorum
neymiş o işler? uyumak gibi
sıcak bir yerdeyiz o zaman çok uzakta olamam
uyuma bu gecelik biraz alıkoyalım seni, güzel bi yazı olucak yardım et bakalım. Mailine geri dönüş yapmasaydık peki? beklemiyordum zaten
nerde yaşıyorsun peki? istanbul şarkın hüzünlü baya bence dans edilebilen her şey hüzünlü. Ama teşekkürler böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyorum, tutuklaştım kusura bakma. Hep böyle gizli mi kalacaksın? büyük ihtimalle evet kaç yaşındasın peki sen? Bunu bilme hakkımız da mı yok 20, 34, 12
titlemag.com
müziğini kendin için mi yapıyorsun, klip de mi olmayacak hiç? klip olabilir içinde ben olmayabilirim bu tek kişilik bir proje mi, peki? Dinlediğimiz bir erkek vokal ancak bir proje de olabilir değişiyor, her zaman tek kişiden ibaret değil ben gtalktan yazmıyor olsaydım napıyor olucaktın bu saatte uyumak dışında? bavul hazırlamam gerek, ona başlayabilirdim
title.
AGUSTOS 2011
25
nereye gidiyorsun? biraz daha sıcak bir yere neler koyacaksın peki bavuluna? madem saat 2’yi geçiyor ve böyle gizemli biri var karşımda işin rengi biraz değişecek üzgünüm orada ihtiyacım olan şeyler dışında bir şey koymam genelde sarhoş musun peki şu an? hayır, kola içiyorum son zamanlarda neler yapıyorsun peki? başedemeyeceğim şeyler organize etmeye çalışıyorum peki bi yandan bu kadar nihilist bir tavır sergiliyorsun karşımda, ancak bir yandan da gayet popüler bir müzik türünü icra ediyorsun. Bunlar biraz tezat değil mi? sadece sevdiğim şeyi yapıyorum,her şeyi beklenilen şekilde yapsam çok sıkıcı olurdu seni dinleyenleri sıkmamak istiyorsun o halde? öyle de diyebiliriz
26
AGUSTOS 2011
title.
yurtdışında da bu gibi örneklerle karşılaştık. Bir kadın vokal de senin gibi yüzünü gizledi ve bu şekilde paylaşımlarda bulundu. Sen de böyle bir şey yapıp sonunda o vokal gibi bir hayranına ormanda konser vemek gibi alternatif bir yöntemle sonlandırmak ister misin müzikal kariyerini? kendimi öldürerek sonlandırmayı tercih ederim amy winehouse, kurt cobain, heartsparxx, yok hayır bunu istemeyiz haha sen kimleri dinliyor, izliyor, okuyorsun peki? En azındanbir kaç bişey mırıldanabilirsin? hmm, beyonce’nin 4 albümünü araba kullanırken dinlemek hoşuma gidiyor bu ara evet o albüm güzel oldu baya countdown’un introsundaki gırtlağı nasıl yaptığını hala anlamaya çalışıyorum beyoncé hayranlığı seziliyor,şimdi etrafımdaki bütün arabasında beyoncé albümü olanları araştırıcam hayranı olduğumu söyleyemem
titlemag.com
bu sır perdesi bi yandan baya çekici, ama seninle yatakta ayşe arman ropörtajı yapamamak üzücü doğrusu böyle birşeyden haberim yoktu en son ajda pekkanla yatakta ropörtaj yaptılar ve bunu çok çılgın bir ropörtaj olarak lanse ettikleri için referans vermek istedim anlıyorum aşk hayatın nasıl peki ilham verici... peki bize bir adet şarkı yolladın, sadece bir mi? Devamı gelmeyecek mi? tahmin ettiğinizden daha fazla var aslında, yakında duyabileceksiniz benzer soundlarda mı dolandın bu aralar? çok şaşırtıcı bir şey yok evet şarkını okurlarımıza yayınlayabilir miyiz peki? evet sevinirim. ilerde 2011 yazını düşününce insanların aklına gelebilmek isterdim. gelebilecek gibi görünen bir şarkı ancak bunun için biraz görünür olmak gerekmez mi? Bu duru-
şun nedeni ne? Mahalle baskısı mı? haha hayır alakası yok biliyorsun bunları yayınlamam için seninle alakalı görsel de kullanmam gerekecek, bunu nasıl yapacağız? bir fotoğraf yollayabilirim sevinirim sesini duyduğun her şeyi görebiliyor musun ki? hmm, genelde gördüğümü sanıyorum aslında heartsparxx’ı da gördüğünü sanabilirsin, gerçeğinden daha ilginç şeyler göreceğinden eminim heartsparxx’ı ya senin görmek istemeyeceğin şekillere sokarlarsa kızar mısın? kızmaya hakkım yok sanırım albüm mü gelecek peki bizlere yoksa böyle gösterip vermeyen ayşen gruda taktikleri mi devam edecek? referansları yakalayamıyorum... bir albüm için daha çok çalışmam lazım. şu ara onun için vaktim yok, şimdi çıkmam gerekiyor çok teşekkür ederim. •
parçayı indirmek için tıklayın
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
27
MODA CANSU ONOMAY, YAĞMUR ÇENBERLİ
Amy’nin Ardından Bir süre her şey Amy Winehouse ile ilgili olacak. Ayrılışı İstanbul konserinin iptali ve iki gece önce Belgrad’da sergilediği kötü performanstan sonra bizim için sürpriz olmasa da, 23 Temmuz günü dünyanın çok başka yerinden bu haberi duymak sarsıcıydı. Bizim neslimizin Jimi Hendrix’i, Janis Joplin’i, Jim Morrison’ı oldu Amy. Ölümünün ardından mirası ve tamamlanmamış işleri medyada geniş yer tutu. Henüz hazırlık aşamasında olan üçüncü albümü çok büyük ihtimalle biraz derlemeyle yapımcıları ve menajerleri tarafından gelir kapısı olarak piyasaya sunalacak. Ancak, geçtiğimiz aylarda yine burada haberini yaptığımız Fred Perry koleksiyonu için ne yapılacağı hala bilinmiyor. Amy Winehouse geçen sene de Fred Perry için koleksiyon hazırlamıştı ve aynı işbirliği bu yıl da devam edecekti. Şimdi ise Fred Perry’den gelen açıklama, markanın Amy’nin ailesinin kararına göre hareket edeceğini bildiriyor. • YÇ
Burberry ve Bombaları Burberry, yeni parfümünü görücüye çıkardı. Ancak bu lansman bildiğimiz, parfümün notalarının anlatıla anlatıla bitirilemediği, efendim üstünde ne kadar çok çalışıp didinip özenle bu kokunun ortaya çıkarıldığını anlatan bir lansman değildi. Parfümün neye benzediği hakkında hiçbir fikrimiz yok. Şişesi nasıldır, kokusu çiçekli midir? Baharatlı mıdır? Hepsi birer sır. Lansmandaki tek bomba parfümün reklam yüzü Rosie Huntington-Whiteley. Megan Fox’u bir hamlede alaşağı eden bu yeni sarışın bombamız Burberry Body’nin de tercihi oldu. Burberry’nin Kreatif Direktörü Christopher Bailey lansman için “Burberry Body bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz en heyecanlı lansman. İkonik ruhumuzu en seksi ve çarpıcı şekilde yansıtan ve bugüne taşıyan bir kampanya. Rosie’nin çabasız rahat stili ve içinden gelen çekiciliği kendisini bizim için Burberry Body kampanyasının tartışmasız ismi yaptı” yorumun yaptı. Rosie’nin satışlara etkisinin çok büyük olacağı kesin. Burberry Body, 1 Eylül’de 150 ülkede piyasaya sunulacak. • YÇ
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
29
Kış Kapıdan Baktırıyor Kış aylarında yaz sezonunun modasından bahsetmek çok zevkli ve iç açıcı oluyor da, aynı şeyi şu an için söylemek pek imkansız. Yüzümüzü güneşe döndüğümüz bu zamanda 2011-2012 kış sezonu trendlerinden haberler bildirmek biraz densiz durabilir ama defilelerin birbiri ardına yapıldığı bu dönemde bunu gözardı etmek olmazdı. Şöyle kısace bahsedip, konuyu hemen kapayacağım. Siyah hakimiyetini tüm gücüyle korurken, yanına birkaç renk eklemesi de yapmış. Kahverengi ve tonları oldukça geniş yer tutuyor önümüzdeki sezon. Onu yeşilin tonları, özellikle koyu tonları ve kırmızı adım adım takip ediyor. Kürkler yine hiç bir yere gitmemiş. Soğuk günlerde giyilmeyi bekliyorlar. Panter Emel’i kızdırmadan eklemek lazım ki bahsi edilen sahte kürklerdir. Yazdan kalan tek şey ise uzun eteklerin kışlık versiyonları olacak. • YÇ
Sırma Saçlar Moda otoriteleri 2011 Sonbahar saç modellerini belirledi. Doğruyu söylemek gerekirse hiç bir model bugüne kadar duymadığımız, görmediğimiz bir model değil. Öncelikle halk arasında kısace “pırasa” dediğimiz, sleek model saçlar baya revaçta olacak. Düzleştirici yardımıyla saçınızla kafatasınızın yapışık ikize döndüğü bu model, ince telli saçlar için çok uygun. 2010-2011 kışının devamı olan at kuyruğu, 2011 sonbaharında da bulunduğu yerden taviz vermeyecek.Tepeden sımsıkı toplanmış at kuyruğu en makbul olanı. Birkaç sezondur popülerliğini koruyan hafif dalgalı saçlar bu sefer de bizimle ve bu gidişle klasikler arasına adını yazdıracak gibi. Son olarak yüzyılların vazgeçilmez kadın saçı modeli örgü, bu sezon da hortladı. Her ne kadar klasik ve ‘her kadına gider’ gibi dursa da öyle değil. Saçınızı ördüğünüzde köylü güzeli gibi durmuyorsanız, gönül rahatlığıyla bu akıma sürüklenebilirsiniz. Her daim saçın arka kısmının dolgun görüneceği örgülerinizi, ister bol ve dağınık yapın, ister sımsıkı. • YÇ
30
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
H&M Durmak Bilmiyor Geçen sayı H&M ve Donatella Versace işbirliği ile H&M gönülleri tekrar ve tekrar fethetmişti ama kendileri yeni bir fethe daha imza attı. Erkek koleksiyonu için H&M, futbol ve moda ikonu David Beckham ile anlaştı. Victoria’nın izinden giden David de, bu ikoncanlık durumunu daha da öteye taşımış oldu. Ne tasarladığından ve ürettiğinden gayet emin olduğunu vurgulayan David Beckham, tasarımlarını globalleştiren en iyi markanın H&M olduğunu ve H&M müşterileriyle buluştuğu için heyecanlı olduğunu paylaştı. Erkekler için hazırladığı bodywear koleksiyonu Sevgililer Günü zamanına denk gelen 2 Şubat 2012’de piyasaya sunulacak. David Beckham’ı futbol kahramanlığından girişimciliğe taşıyacak bu anlaşmanın ürünleri H&M’in 40 ülkedeki 1800 mağazasında raflardaki yerini alacak. • YÇ
Godfather’lara Özgürlük İlginç bir haber İtalya’dan geldi. Palermo’nun Ucciardone hapishanesinin yeni müdiresi Rita Barbera hapishane içinde Gucci, Louis Vuitton, Valentino, Prada ve Versace markalarının bundan sonra tutuklular tarafından giyilmesinin yasak olduğunu açıkladı. İtalyan mafyası üyelerinin geniş yer kapladığı hapishanedeki imajın pamuk takım elbiselerin içindeki godfatherlardan ibaret olduğunu ve bunu değiştirmek için böyle bir kural koyduklarını açıkladı yeni müdire. Ancak bu kuraldan mafya babaları değil de eşleri daha çok mutsuz gibi. Godfather eşlerinden biri bu kuralın çok saçma olduğunu, eşinin ünlü tasarımcılardan başka herhangi bir kıyafetinin olmadığını ve o takım elbiseler dururken neden gidip paçoz sokak kıyafetlerinden alması gerektiğini anlamadığını söyledi. • YÇ
Balmain’den Atak Düşük bütçeli tasarımlarla hedef kitleyi genişletme kervanına Balmain de katıldı. Makul fiyatlarla daha çok kişiye ulaşmayı hedefleyen bu strateji genellikle hem daha genç tasarımlara hem de nispeten daha uygun fiyatlara sahip. Balmain’in bu uygun fiyatlı markasının adı Pierre Balmain. Pierre Balmain’in koleksiyonlarından, markanın kendi tasarımcısı olan Olivier Rousteing değil, serbest moda tasarımcıları sorumlu olacak. Markanın tanıtımı ise internet üzerinden yayınlanan kısa videolarla yapılması planlanıyor. • YÇ
Çikolata + Çiçek + Böğürtlen = Ck One Shock = Kara biber + Tütün Calvin Klein’in yeni parfümü Ck One Shock 27 Ağustos’ta piyasaya sürülüyor. Kadın ve erkek için ayrı versiyonları olan parfümün reklam yüzü son zamanlarda yıldızı parlayan manken Lara Stone. Kokusunun tarifine gelince; kesinlikle deneysel. Ck One Shock’un kadın parfümü çiçek, çikolata ve böğürtlen notaları taşırken; erkek parfümünün notaları taze, yumuşak kokular, kara biber ve tütün.. Markanın yüzü Lara Stone ise genç ve seksi olduğundan erkek parfümünü kullanmayı tercih ettiğini söylüyor ve Ck One Shock’ın, belki büyürken hep Calvin Klein sıkmasından dolayı, onu ergenlik çağındaymış gibi hissettirdiğini de eklemeden geçemiyor. • YÇ
Giorgio Armani • 11 Temmuz 1934’te İtalya’nın Piacenza şehrinde doğdu. • Tıp eğitimi aldı ve bir yandan da fotoğrafçılıkla ilgilendi. Askeri hastanede askerliğini yaptıktan sonra tıp alanında olmamaya karar verdi. • Milan’daki La Rinascente’de vitrin düzenleyiciliği yaptı. • 60’ların ortalarında Nino Cerruti’de erkek koleksiyonları tasarlamaya başladı. • 60’ların sonralarında Sergio Galeotti ile tanıştı ve kariyerinde önemli değişikliklere adım attı. Galeotti’nin ısrarları sonucunda kendi markasını yaratmaya karar verdi. Giorgio Armani S.p.A adlı şirketi kurarak kendi markasını yaratma yolunda ilk adımı attı. • 1975 yılında Armani’yi kurmuş ve kısa zamanda tüm İtalya’nın en başarılı tasarımcısı haline geldi. 1976 yılının Eylül ayında ilk hazır giyim koleksiyonunu sergiledi ve Armani Amerika’ya açıldı. 34
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
• 1980 yılında Richard Gere’i “American Jigolo” filminde giydirerek dikkatleri üzerine çekti. • 80’lerin sonlarına doğru, Japonya’da “Armani Japan”i açarak güneş gözlükleri, çorapları ve hediye koleksiyonları tasarladı. • Yeni bir çizgi olan A/X Armani Exchange’i 1991 yılında Amerikalıların beğenisine sundu. Düşük fiyatlarla şık giyimi amaçladığı bu markasıyla Amerika’nın giyim pazarlarında büyük yer edindi. • 1995 yılında bayan ve erkek kayak koleksiyonlarını tasarladı. • “Giorgio Armani phone” ile Samsung için telefon tasarladı. • Armani bir ilke daha imza atarak, “Giorgio Armani for Bruce Wayne” ile Christian Bale’in
”Kara Şövalye” filmindeki Bruce Wayne karakterinin takım elbiselerini tasarladı. Bale’in Armani takımları giydiği reklam kampanyaları her yerde yayınlandı. • Spora aşırı derecede ilgili olan Armani, markasını da bu alanın içinde tuttu. İngiltere milli futbol takımı ve Chelsea Londra kulübü için tasarımlar yaptı. • 2006 Kış Olimpiyatları ve 2012 Yaz Olimpiyatları için üniformalar tasarladı. • Giorgio Armani, Emporio Armani, Armani Jeans, Armani Collezioni, A/X Armani Exchange, Armani Privé, Armani Cosmetics, Armani Casa, Armani Junior ve Armani Hotel Dubai ile dünya çapında bir marka olmayı başardı.
Armani Tasarımlarının Özellikleri Nelerdir?
• Her zaman yenilikçidir.
• Armani’nin klasik ve minimalist bir stili vardır.
• Satın aldığınız her parça dolabınızda bulunan herhangi bir parçaya mutlaka uyar ve sonsuza kadar dolabınızda durur.
• Gereksiz fırfırlardan, süslemelerden kaçınır. Sadelikle şıklık ve zerafet yaratır.
• Çok nadir aksesuar ve mücevher kullanır. • Naturel bir renk paleti kullanır. • Rahatlık sağlayabilmek için karışıklıktan uzaktır. • Basit ve sade kesimleri vardır. • Modanın hızla ve kökten değişmesi yerine yavaş yavaş değişmesini tercih eder.
• 5 ya da 8 farklı ip kullanarak nötr renklere ulaşır: bej, taş rengi, sedef, koyu kahverengi.
Armani Takım Elbiseleri • Armani, bir takım elbiseyi nasıl seksi yapacağını çok iyi bilir. • Çok sert, erkeksi çizgiler ve mükemmel oranlar yerine orantıları yeniden şekillendiriyor. • Yumuşaklık çok önemlidir. Sert kalıplaşmış kıvrımlardan uzak durur.
• Bir Armani ceketin tasarımı, genel ceket tasarımlarından çok farklıdır. • Klasik bir cekette omuzlar tam oturur, bilekler ceketin kollarından gözükür ve bel ve göğüs hatlarını ortaya çıkarır. Onun ceketleri bunların hiçbirini yapmaz. Omuzları eğimli göstererek ve yaka kısmındaki kumaşın mükemmel kesimiyle boynu daha uzun gösterir. • CO
• Toppuk • Yıllardır yapılan bilimsel araştırmalar kadınların en büyük tutkusunun ayakkabı olduğunu söylüyor. Ancak hayallerdeki ayakkabıya ulaşmak için insanüstü, alışverişüstü bir çaba sarfetmek gerekiyor.
Yıllardır yapılan bilimsel araştırmalar kadınların en büyük tutkusunun ayakkabı olduğunu söylüyor. Ancak araştırmaların da henüz çözemediği bir gerçek var. Hayallerdeki ayakkabıya ulaşmak için insanüstü, alışverişüstü bir çaba sarfetmek gerekiyor. Genellikle alınan ayakkabıda hep bir şey eksiktir; ya istediğimiz tonda değildir, ya istediğimiz yükseklikte ya da istediğimiz tarzda değildir ve bu serüvenin sonu, varolan kusuru kabullenip yola devam etmektir. Ancak, son iki aydır bu durum değişmiş durumda. Toppuk.com ister tasarıma yeteneğiniz olsun ister olmasın, sekiz farklı model ve 85 farklırenk seçeneğiyle hayalinizdeki ayakkabıyı yaratma imkanı sunuyor. Evdeki bol yastıklı pofuduk koltuğunuzda tasarladığınız ayakkabı hem size özel oluyor hem dükkan dükkan gezmek zorunda kalmıyorsunuz hem de böyle özel bir tasarım satın aldığınız için ekstra ücretlendirilmiyorsunuz. Fiyatlar piyasayla eşdeğer nitelikte.
Sizlerle ilgili kısa bir bilgi alabilir miyiz? Ezgi Kocabaş: 1986 Kıbrıs/Yeşilyurt doğumluyum. Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi bölümünden mezun olduktan sonra özel bir bankanın Kurumsal İletişim bölümünde çalıştım daha sonra Toppuk.com fikri ortaya çıktı. Payende Ceren Çizmeci: 1986 İstanbul doğumluyum. Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunuyum. Önce aile şirketi daha sonra da bir yapı kimsayalları firmasında çalıştım. Sonrasında Toppuk.com fikri ortaya çıktı.
Kişisel ayakkabı tasarımı fikri nasıl ortaya çıktı? “Kendi ayakkabını tasarla” fikri ilk olarak kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda ortaya çıktı diyebiliriz. Her kadın gibi biz de ayakkabı delisiyiz ve aklımızda olan modelleri bulamadığımız zamanların birinde bu fikir ortaya çıktı. Sonrasında eski usul ısmarlama ayakkabı işini internet üzerinden
online bir platform yaratma fikrini iyice geliştirdik. Geçtiğimiz yıl boyunca yazılım ve atölye hazırlıklarımızı tamamladık ve Haziran ayında Toppuk.com açıldı.
İleride bu fikri daha büyütmeyi düşünüyor musunuz? TOPPUK için ileriye dönük planlarınız nelerdir?
aylık bir site ama buna rağmen çok yoğun bir ilgiyle karşılaştık. Yurtdışından bile müşterilerimiz oldu. Özellikle 34 numaradan 42 numaraya kadar ayakkabı bulunabilmesi ilgiyi arttırdı diyebiliriz. Sipariş sayılarımız ise değişiyor şimdilik yeni bir site olduğundan ortalama bir sayı vermemiz doğru olmaz.
Değişim ya da iade yapanlar çok oluyor mu? Tabiiki bu projeyi geliştirmeyi düşünüyoruz. Öncelikle Toppuk.com’da yer alan renkler ve aksesuarlar sezona göre değişecek ve yeni modellerimiz de gelecek. Ayrıca ilerleyen günlerde bizim kendi tasarımlarımızın da yer alacağı hazır ayakkabıların direk satışa sunulacağı bir bölümümüz daha olacak. Şu an bunun üzerinde çalışıyoruz. Bununla birlikte farklı projelerimiz de var ama biraz zamanı var daha.
Bir ay içinde yaklaşık ne kadar sipariş alıyorsunuz? Toppuk.com Haziran ayında açıldı yani daha 2
Bugüne kadar değişim veya iade talebiyle karşılaşmadık. Zaten Toppuk.com’dan tasarlanan ayakkabılar kullanıcılarımıza özel olarak 1 adet ve elde yapıldığı için, üretimsel bir hata olmadığı takdirde iade almıyoruz. Ama siparişte üretimsel bir hata varsa o zaman ücretsiz değişim tarafımızdan gerçekleşiyor. Aynı zamanda ayakkabının büyük/küçük gelmesi durumunda da gereken işlemi ücretsiz olarak yapmaktayız.
Kendi tasarımlarınızı yapmayı düşünüyor musunuz?
Siparişi verilmemiş tasarımların içinden çok beğenip de tasarladığınız oluyor mu?
Şu an zaten daha önce de belirttiğimiz gibi, kendi tasarımlarımızın üzerinde çalışıyoruz. En kısa sürede bu tasarımları da Toppuk.com’da göreceksiniz.
Toppuk.com’da şu an kendi tasarımlarımız yer almıyor. Kendi tasarımlarımız yer aldığında da kullanıcılarımızın tamamen kendilerine özel yaptıkları tasarımları, Gizlilik Sözleşmemiz gereği asla başka yerde kullanmıyoruz.
Çok farklı tasarımlarla karşılaşıyor musunuz? Sitemizde 8 model, 30 aksesuar ve 85 renk seçeneği mevcut. Bu seçeneklerle de yüz binlerce farklı kombinasyon yapılabiliyor. O yüzde bazen oldukça farklı tasarımlarla karşılaştığımız oluyor.
Bugüne kadar “çok beğendiğim” dediğiniz bir tasarım var mı? (ya da favoriniz) Tabii ki çok farklı ve güzel tasarımlar görüyoruz. Fakat Toppuk.com’da yapılan tasarımların sayısı
inanılmaz fazla olduğundan tek bir tane tasarım için beğendim demek imkansız.
Kendiniz için tasarlayıp kullandığınız modeller var mı?
Kullanıcılarımızdan böyle talepler alıyoruz. Biz de ilerleyen zamanlarda hem yeni modeller hem de yeni aksesuarlar için çalışmalara başladık bile.
Erkek ayakkabısı tasarlamayı düşündünüz mü? Sitemizde yer alan her modeli zaten önce kendimiz kullanıyoruz. Özellikle topuklu ayakkabılarda en önem verdiğimiz şeylerden biri rahatlık olduğu için, bu modelleri sitemize koymadan önce kendimiz giyiyoruz mutlaka. Yani önce kendimizde deniyoruz.
Aksesuar, renk ve model seçeneklerini arttırma yönünde bir talep geliyor mu?
Erkek ayakkabısı tamamen farklı bir uğraş bizim için. Gelecek planlarımız içinde yer almıyor ama tabii zaman neler gösterir bilemiyoruz. •CO/YÇ
SİNEMA EMRE SAĞLAM
İmkansızın Şarkısı 30. İstanbul Film Festivali, Uluslararası Yarışma bölümünde görücüye çıkan İmkansızın Şarkısı bu ay vizyonda! Son günlerde aşırı batı edebiyatı özentisi olmakla suçlanan Haruki Murakami’nin 2004 yılında yayınlamış olduğu kitabının uyarlaması olan eser, Japon yakın kültürüne dair duygusal bir yolculuğu içeriyor. 1960’lı yılların ikinci yarısında Japonya’nın başkenti Tokyo’da geçen filmde, Toru Watanabe adındaki karakterimiz hayatını oldukça pesimist ve ölüme yakın hissetiği dönemlerde karşısına çıkan hayat dolu Naoko’ya duyduğu derin hissiyatları ve bağın anlatıldığı film oldukça lirik. Yeşil Papaya’nın Kokusu ve Bisikletçi gibi uzakdoğu sinema tarihine adını kazıtmış filmlerin yönetmeni Anh Hung Tran tarafından yönetilen filmin başrollerinde; Ken’ichi Matsuyama, Rinko Kikuchi, Kiko Mizuhara ve Tetsuji Tamayama yer alıyor. Uzakdoğu filmlerine karşı her daim bir samimiyet eksikliği hissetsem de bu filmin kafanızdaki uzakdoğu steryotiplerini yıkmanızda size yardımı dokunacak başarılı yapımlardan olduğu açık. titlemag.com
133 dakikalık süresiyle ikili arasındaki adlandırılan-adlandırılamayan her türlü münasebete sizleri penetre edecek türden bir film olmuş. Ağustos’un kavurucu sıcağında Elif Şafak ağlaklığına ermek istiyorsanız size açılan en meditatif kapı. Sanırım bu astrolog ağızlarından uzaklaşıp biraz da filmin beğenmediğim yanlarından bahsetmek hakkım. Film alışılagelmiş uzakdoğu sinemasından koptuğu için bizleri o atmosferin hikayesine tanıklık etme hususunda bir nebze zorlayabiliyor. Bu filmin uyarlandığı yazar için de genel geçer bir eleştiri olduğundan zaten çok da tuhaf duran bir durum yok demektir. En azından samimiyet var diyerek kısa günün karı olarak değerlendirebiliriz. Oyunculukların genel olarak ortalamanın üstünde olduğu filmin müzikleri leziz. İmkansızın Şarkısı serin bir ağustos akşamüstüsü filmi olmuş. •
title.
AGUSTOS 2011
47
Arabalar 2 Disney / Pixar’ın adından oldukça söz ettiren anmimasyonu Arabalar ikinci filmi ile üç boyutlu olarak vizyondaki yerini alacak. Devam filmleri olarak yalnızca Pixar’ın devam filmlerinden tat alabildiğimiz sinema dünyasında, çokça başarılı ve devam filmlerine yatkın filmlerin devamlarının olmayacak olması beni üzmüyor değil. Örnek vermek gerekirse Incredibles (İnanılmaz Aile) söz gelimi her yıl devam filmi ile gündeme geliyor ancak Pixar’dan henüz resmi bir açıklama gelmedi. Yeni filmin konusuna gelecek olursak; Şimşek McQueen, yeni pit ekibi ve yeni ekip şefi Mater ile dünya çapında beş farklı ülkede yapılan “Race of Champions” yarışlarına katılır. Mater, Finn McMissile adındaki bir İngiliz gizli ajanı Aston Martin’i kurtatır, ve kendini casus dünyasında bulur. Arabaların dünya turuna çıktığı filmin afişinde başkentimiz Ankara’nın da yer alıyor olması değişik bir PR taktiği olsa gerek. Çünkü dünya box office’ine baktığımızda Pixar animasyonlarının en çok seyredildiği 10 ülke arasında yer alıyor olmamız kesinlikle bu durumun tesadüften öte bir hadise olduğunun kanıtı. 48
AGUSTOS 2011
title.
Yeni filmde Arabaların, Japonya, Almanya, İtalya, İngiltere ve 24 saat yarışının yapıldığı Fransa’daki eğlenceli ve heyecanlı maceraları nefes kesiyor. 19 Ağustos 2011 tarihinde gösterime girecek olan filmin yönetmeni; John Lasseter. Üç boyutlu izleme olanağı sunulan filmin üç boyut adına neler yapabildiğini salonlarda göreceğiz ancak fragmanı da oldukça heyecan verici görünüyor. Seslendirenler arasında Jason Isaacs, Owen Wilson , Michael Caine’in bulunduğu film Ağustos sıcağının etkisiyle box office’in düştüğü gişede umduğunu bulabilecek mi bunu hep birlikte göreceğiz. Küçük çocuk ciyaklamaları ile animasyon izlemekten keyif almayanlardansanız; gece 23:00 ve sonrası seansları tercih etmeniz önemle rica olunur. •
titlemag.com
Horrible Bosses Jennifer Aniston’a aşk yaradı ve nihayet onu seksi bir kadın olarak tekrar sinemada izleme şansına erişebiliyor olacağız. Son yıllarda oynadığı aldatılan, başarısız ve mutsuz kadın figürlerinin ardından Horrible Bosses ile salonlara seksi bir diş doktoru olarak dönen Jennifer Aniston yeni başrolüyle adından oldukça söz ettirece benziyor. Ama önce filmin konusundan bahsedelim: Filmde patronlarının tuhaf ve bir o kadar da komik muamelelerine müdahalelelrine maruz kalan üç arkadaşın kader ortaklığına tanıklık ediyoruz. Bu üç kahramanımız, fazladan birkaç kadehin verdiği güçle ve biraz da tez canlı eski bir mahkûmun tavsiyesiyle, dünyayı patronlarından kurtulabilmek için dolambaçlı ama hataya yer bırakmayan bir plân yaparlar. Eğer planları başarılı olursa patronlarını alt ederek yerlerine geçebilecek ve kaldıkları “kötü” muamelelerden kendilerini aklayabileceklerdir.
şıyayız. Hangover Part II’nun ardından açılan komedi boşluğunu bir nebze olsun kapayabilmek adına ataklanan Hollywood sinemasının yeni ürünü olan Horrible Bosses veya korkunç türkçe tercümesi ile Patrondan Kurtulma Sanatı, 12 Ağustos 2011’den itibaren sizlere atıştırmalık bir komedi filmi vaadediyor. The Office dizisinin ünlü yönetmeni Seth Gordon tarafından yönetilen filmde Office havasından da bir parça içinize çekmek mümkün. Seth Gordon kendini office atmosferinden kurtaramayacak belli ki. Çokça senarist kullanılan ve bu bakımdan sitcom dizilerini anımsatan filmin senaristleri arasında; Michael Markowitz ve John Francis Daley gibi ünlü isimler de bulunuyor. Jennifer Aniston, Jason Bateman, Charlie Day gibi isimlerin başrollerinde yer aldığı filmin yan rollerinde Jamie Fox, Colin Farrel ve Kevin Spacey gibi isimler yer alıyor. Cast bakımından oldukça zengin olan bu yaz atıştırmalığı Ağustosun kaçınılmazlarından biri olacak! •
Klasik, gişe amacı gütmeksizin markalaşmanın devamı adına yapılmış bir yaz filmi ile karşı kartitlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
49
Maymunlar Cehennemi: Başlangıç Klasik Hollywood Sci-fi filmlerinden birinin eksikliğini gün geçsin ki hissetmeyelim; hemen yeni bir tanesi vizyona giriyor. Maymunlar Cehennemi tutkunlarını hayal kırıklığına uğratabilecek türden bir bilim kurgu 5 Ağustos 2011 tarihinde vizyona giriyor. Filmin konusuna gelirsek; Günümüz San Francisco’sunda geçen hikayede genetik mühendislerinin, maymunların beyinlerini geliştirmek için yaptıkları deneyler sonucunda maymunların insanlar üzerinde üstünlük kurmak için açtıkları savaş konu alınıyor. Maymunların San Francisco sokaklarında yaşattığı dehşet ve klasik San Fransisco köprüsünün uğradığı tahribatlı görsel efektlerin harmanlandığı filmde başrolleri; James Franco, Tom Felton, Freida Pinto, Andy Serkis üstleniyor. Filmin genel havası streil bir San Francisco atmosferinde geçiyor olsa da yaşanılan trajik olay bir tür karantina atmosferine gebe.
vam ediyor. Rupert Wyatt yönetmenliğinde çekilen film, Maymunlar Cehenneminin eski nesil fanlarını ne derece memnun kılacaktır bilinmez ancak görselliğiyle de çok şey vaad edemeyen bir yapım. 120 dakika süren yapımda maymuna doyacaksınız. Film arasında evrim teorisi konulu pop corn sohbetlerinin bilinçsizce döneceği filmin gişede umduğunu bulması çok olası gibi gözükmüyor. Hollywood’u desteklemek istiyorum zaten canım da çok sıkılıyor gibi demeçlerde bulunuyorsanız ve biraz da zooloji iştahınız kabarmışsa kesinlikle Maymunlar Cehennemi: Başlangıç sizler için ideal bir yapım gibi görünüyor. 5 Ağustos 2011’de vizyona girecek olan film bakalım ne gibi hadiselere gebe olacak. Kim bilir belki yasaklanır... •
Pierre Boulle, Rick Jaffa, Jamie Moss senaryosuyla kaleme alınan filmin afişi bildiğimiz maymun algısını King Kong üzerinden inşa etmeye de50
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
Mr. Popper’s Penguins İşte bu yazın aranan kanı bulundu! Jim Carey’in son yıllarda vazgeçmediği metaforik komedilerden bir yenisi daha Ağustos’un son haftası içinizi ürpertmeye geliyor. Mr. Popper’s Penguins (Babamın Penguenleri olarak çevrildiği için bu çeviri ile yazmaya utandım) hikayesinin sıradışılığı bir yana oyunculuk konusunda kariyerinin altın çağlarında gezinin Jim Carey’i izleme şansını bizlere bahşeden kaliteli yapımlardan biri. Sıradan bir iş adamının yaşamı 6 pengueni beslemeye başladıktan sonra değişir. Evini penguenlerine uygun bir şekilde kışlık bir diyara çeviren Mr. Popper’ın hayatı iyiye gitmeye başlar. Penguenleri ile birlikte yeni hayatının tadını çıkarmaya çalışan Mr. Popper yaşam tarzını değiştirdikçe yeni habitatının onu giderek mutlu kıldığının farkına varır ve durum değişik olaylara gebe olur. Mean Girls’ün yönetmeni Mark Waters tarafından yönetilen bu 2011 yapımı filmde senaryoda imzası bulunan isimler arasında; Jared Stern, Sean Anders ve John Morris yer alıyor. Doğal hayata dair özellikle title. kapağında da bu ay betimlediğimi gibi deniz canlılarının hatitlemag.com
yati tehlikelerinin arttığı bir dönemde insanları duyarlılığa itmenin güldürürken düşündüren klişesinden nasibini aldırtan versiyonu olark nitelendirmemiz mümkün. Jim Carey’e başrollerde eşlik eden isimlerin arasında Carla Gugino, Angela Lansbury, Ophelia Lovibond, Philip Baker Hall ve James Tupper gibi isimler eşlik ediyor. Senaryosu bakımından şu sıralar akım haline gelen karakter komedisinin yanında fantastikliğiyle de bir şeyler söyleyen filmlerden biri. Ağustosun son haftasında soğuk havalara dair özleminie bir nebze olsun görsel dimağınızı dondurarak yardımı dokunacak olan bu bomba filmi kaçırmamanızı öneriyoruz. Yes Man’in ardından bakalım Jim Carey hayranlarını şaşırtmaya devam edebilecek mi; izleyerek öğreneceğiz. •
title.
AGUSTOS 2011
51
Sinemaya Alternatif Sıcak yaz günlerinde boş zamanı bol olan olsun olmasın televizyon izleme kültüründen uzak olan bir kesimden de değilseniz televizyonun yarattığı boşluk şüphesiz ki belirgin. Bu nedenle sizler için seçtiğim dört dizi ile yazın geri kalanını ilk sezondan ele geçirebilirsiniz dilerseniz!
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
53
The Killing Rosie Larsen adındaki genç kızın ani ölümü ardından devreye giren cinayet masası dedektifleri olayı aydınlatmaya çalışır. Ancak olay sanıldığı kadar basit olmayacaktır elbette. Cinayet masası dedektiflerinin özel hayatlarından tutun, okul öğretmenlerine hatta belediye seçimlerine aday olan seçmene kadar uzayan olayların en son vardığı yer El Kaide desem heralde sıradan bir cinayet olmadığını anlayacaksınız. Sezon finali ile ilk sezonu hevesleri kursakta bitiren dizinin oyuncu kadrosunda; Mireille Enos, Joel Kinnaman, Katie Findlay gibi isimler yer alıyor. The Killing kesinlikle bu yazın en heyecanlı kriminal dizilerinden!
54
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
Shameless Shameless bu yılın kesinlikle en iyi komedisi! Family Guy ve Simpsons’ın biyoloji de karşılık bulmuş hallerinin bir aya geldiği bir ev. Sürüsüne bereket çocuğun ve alkolik bi babanın asalak yaşantılarını konu alan ve esasında her bölümünde ciddi bir toplumsalcı sorunu güldürerek içerisinde eriten iddialı bir yapım. Aile olma konusunun, ahlakın, lgbtt bireylerinin karşılaştığı zorlukların, parasızlığın ve daha pek çok konunun güldürüsünü yapan bu iddialı yapım içerisinde yer alan oyunculardan bazıları: Emmy Rossum, Cameron Monaghan, William H. Macy, Justin Chatwin, Shanola Hampton. Shameless kesinlikle ilk sezonu ile televizyon tarihine damgasını vurdu!
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
55
Wilfred Eğer komşunuzun köpeği sizinle esrar içmek isteseydi ne yapardınız? Wilfred işte böyle alışkanlıkları ve bağımlılıkları bulunan bir köpek. Esasında durum şu ki; 4. intihar mektubunu yazdığı gecenin sabahında aldığı onca hapa karşın canlı uyanabilen Ryan( Elijah Wood)’ın kapısı çalar ve gelen komşusu Jenna (Fiona Gubelmann)’dır. Ancak Jenna’nın yanında Jenna’nın köpeği ancak görüntüsü itibariyle köpek maskotu gibi görünen insan Wilfred (Jason Gann) vardır. Wilfred ve Ryan hayatı madde bağımlılığı ve aymazlıkla yeniden keşfederek Jenna’ya olan duygularını keşfetmesinde ortaya çıkartan fantastik bir komedi dizisi. Pushing Daisies ardından fantastik komedi arayanların imdadına yetişecek olan dizi kesinlikle küfürlü ağzı ve kötü alışkanlıkları ile başınıza gelebilecek en şirin varlık!
Persons Unknown Geçtiğimiz yıl gösterime girmesine karşın ilk ve tek sezonuyla sizleri çıldırtacak türden bir aksiyon dizisi ile ekranlara kitlenebilirsiniz. Persons Unknown sadece resepsiyonisti ve çin restorantı çalışanları bulunan terkedilmiş bir kasabada uyanan 8 kişinin hikayesine odaklanan bir ıssız ada mantığıyla hazırlanmış dizi. Bulundukları minik kasabadan çıkmanın imknasız olduğu insanların hayatları sanıldığı kadar masum değildir ve hepsinin kendileri ve karşılarındaki insanlarla yüzleşmeleri gereken durumlar vardır ve tüm bunlar olurken aşkın, kanın ve ölümün eksik olmadığı bir çıkmazın içerisinde kendilerini bulacaklardır. Dizinin ilk sezonunun sonlarına doğru iyiden iyiye sinirlerinizi zıplatacak gelişmelerin yaşandığı dizi devam eder mi bilinmez ancak ilk sezonuyla size tatlı bir yaz alternatifi olabileceği kesin. Jason Wiles, Daisy Betts, Chadwick Boseman, Tina Holmes, Kandyse McClure’ün başrollerinde yer aldığı Persons Unknown’u hala duymadıysanız bir adım öndesiniz artık! •
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
57
Ayın Filmleri
BOX OFFICE 1) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 417.372 izleyici 495 salon / 1. hafta 2) Transformers: Ay’ın Karanlık Yüzü 495.999 izleyici 220 salon / 3. hafta 3) Larry Crowne 60.570 izleyici 81 salon / 2. hafta 4) Super 8 192.568 izleyici 117 salon / 5. hafta 5) İncir Reçeli 196.763 izleyici 58 salon / 23. hafta 6) 40 10.897 izleyici 46 salon / 1. hafta 7) Kung Fu Panda 2 304.694 izleyici 55 salon / 6. hafta 8) Felekten Bir Gece Daha 307.071 izleyici 63 salon / 7. hafta 9) Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde 1.150.148 izleyici 51 salon / 9. hafta 10) Ruhlar Bölgesi 46.394 izleyici 38 salon / 4. hafta 58
AGUSTOS 2011
title.
Unthinkable
Karanlıktan Korkma
Buffalo Soliders’ın tanınan yönetmeni Gregor Jordan tarafından 2010 yılında çekilen Unthinkable 5 Ağustos’tan itibaren salonlarda! Bir terörist tarafından gizlinen üç atom bombası, ABD’nin en büyük kabusu haline gelir. Yerleri bilinmeyen bu bombaların yerleştirilmesine iki gün kala, bir sorgu yargıcı ile FBI ajanı bu silahları bulmak için mücadeleye girişirler. Başrollerinde Michael Sheen, Samuel L. Jackson, Brandon Routh gibi iddiası yüksek isimleri barındıran Unthinkable 97 dakikalık süresiyle ortalama bir aksiyon seyrini sizlerle buluşturuyor. Peter Woodward’ın senaryosunu yazdığı film eleştirmenler tarafından yüzü güldürülen yapımlardan biri olamadı.
Yazın beklenen korku filmi nihayet Ağustos ortasında vizyonla buluşuyor. Fragmanı da kendisi kadar etkileyici olan filmin konusuna gelecek olursak; Küçük kız babasıyla yaşamak için onun yanına gönderilir ve babasının sevgilisi yeni evlerinde yaratıkların ortaya çıktığını fark eder... Uzun zamandır perili ev hikayelerine yenisinin eklenmeyişinden şikayetçi olduğumuz bir dönemde imdadımıza yetişen bu harareti bol filmin yönetmeni Troy Nixey. Memento’dan hatırlayacağımız Guy Pearce’ın başrollerini oynadığı filmin diğer başrol oyuncuları ise; Katie Holmes ve Bailee Madison. Yazın en iddialı korkusu için şimdiden dost ortamlarında geyikler başlatılsın!
title. puanı 5.0
title. puanı 7.6
Fragman
Fragman
titlemag.com
Colombiana
Yeşil Fener
İblis
Red Siren, Transporter 3 gibi orta sınıf aksiyonlarının bilinen yönetmeni Olivier Megaton tarafından yönetilen yeni yaz aksiyonu Colombiana, bünyesinde İspanyolca ve İngilizceyi güzel harmanlayan aksiyonlardan biri. Tek bir cümle ile filmi özetlememiz gerekirse ki aslında gerekmiyor ama istedim; Ailesinin Bogota’da bir çocuğu öldürmesine tanık olan genç kadın soğuk kanlı bir suikastçi olur. Zoe Saldana, Michael Vartan, Callum Blue’nun başrolleri paylaştığı Colombiana yaz filmleri arasında çokça iddiası bulunmayan ancak aksiyona aç izleyiciyi salona çekemeye çalışan ortalama bir film. Luc Beson’un senaryosunu yazdığı filmin en önemli olayı da zaten Luc Beson’un yönetmen Oliver Megaton’a verdiği destek oldu!
Yönetmen Martin Campbell biraz ondan biraz şundan temalı bir film yapmak istemiş ve ortaya bir süper kahraman çorbası çıkmış. Gizemli ve engin bir evrende yüzyıllardır var olan küçük ama güçlü bir birlik vardır; Yeşil Fener Kolordusu olarak adlandırılan barış ve adalet koruyucuları. Gökadalarda düzeni koruyacaklarına söz veren bu savaşçı birliğinin her üyesi, onlara süpergüç veren bir yüzük takar. Ama Parallax adında yeni düşmanları evrendeki güç dengesini bozmaya kalkışınca, kaderleri ve dünyanın kaderi, seçilen ilk insan, yeni asker Hal Jordan’a emanet edilir. Başrollerinde Ryan Reynolds , Blake Lively, Peter Sarsgaard’ın yer aldığı film Temmuzun son haftası vizyona girerek küçük yaşta çocukların duygularıyla oynamaya hazırlanıyor.
Rec serisinin 3. filmi için ortalık kızıştırıladursun, İspanyol korku sinemasının aperatif lezzeti yönetmen Manuel Carbollo tarafından huzurlarımıza çıkartılan İblis oldu. Onbeş yaşındaki Emma Hawkins çevresindeki genç kızlardan biraz farklıdır. Ergenliğin getirdiği bazı psikolojik sorunlarla boğuşan kız, anne ve babasının onu anlamadığını düşünmektedir. Aile bağları ve kendi özgürlüğü ile ilgili problemleri olduğunu düşünen Emma bir süre sonra çok daha baş ağrıtıcı bir problemle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Günlerden bir gün ani olarak hem psikolojik hem de fiziksel olarak değişmeye başlayan kızın sorunlarının tıbbi olduğunu düşünen ailesi kızlarını doktora götürür. Yapılan testlerden herhangi bir sonucun çıkmaması üzerine aile dertlerine başka bir yerde başka bir cevap aramak durumunda kalacaktır. Sophie Vavasseur, Doug Bradley , Stephen Billington başrollerinde yer alan film 98 dakika.
title. puanı 5.9
title. puanı 4.3
title. puanı 7.4
Fragman
Fragman
Fragman
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
59
KÜLTÜR SANAT ÖZGÜ ÖZTUNA
Sergi İnsan 9 Haziran 2011 - 27 Ağustos 2011 The Empire Project Sıraselviler Cad. No:10 K.1 D.4 Beyoğlu / İstanbul
İnsan/Human “Sonuçta, yalnızız. Dev bir sosyal kalabalığın içinde terkedilmiş, sahipsiz, öksüz hissediyoruz. Özgürlüğün, tek başınalığın barındırdığı belirsizlik bizi ölüm kadar korkutuyor. Ortak paydamız olan insanlık bizi teselli etmiyor. Yaşamın savruluşunun içinde kendi güvenli alanlarımızı oluşturmaya ve korumaya çalışıyor, bizi yargısız kucaklayacak ışığı arıyoruz. Derin travmalarla çizilmiş sınırlarımızın dışında kalanlara yabancıyız. Yine de arayışımız dışa dönük. Dışarısı biz olamayınca yine tutunduklarımıza; aileye, sevgiliye, arkadaşa, topluma öfkeleniyoruz. Ardından, hep aynı ilişkiyi yaşadığımız, başka bağımlılıklar yarattığımız kısır döngüsel yolculuğumuza devam ediyoruz. İsyanlarımız ise genelde otoriteye ne kadar bağımlı olduğumuzun kanıtı olmaktan öteye geçemiyor.” “İnsan / Human” tüm bu insanlık hallerini katman katman açıp ortaya koyan bir sergi. Nü fotoğraf çalışmalarının ağırlıklı olarak yer aldığı projede, fotoğraflar üzerinden insanlık sorunları, kanayan yaralar, acılar, çaresizlik, hayata meydan okuma, isyan... kısacası yaşamdan kesitler titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
61
yer alıyor. Empire Project’in “İnsan” isimli fotoğraf sergisi bu yönüyle bir sosyolog için zengin bir ‘malzeme alanı’, bir fotoğrafçı için ‘ cesaret verici ‘, bir insan hakları aktivisti içinse ‘duyarlılık alanı’ olma özelliğine sahip. Rasha Kahil, Halil Koyutürk, Sean Lee, Manolo Menéndez, Gözde Türkkan ve Gökşin Varan’dan oluşan 6 sanatçının fotoğraflarından seçkilerin sergileneceği “İnsan/Human”, 9 Haziran – 27 Ağustos 2011 tarihleri arasında Empire’da görülebilecek.
titlemag.com
Empire: “Empire Projesi”nin temel amacı, bugün İstanbul dediğimiz eski imparatorluk merkezininin tarihsel olarak kültürel etki alanı içinde yer alan, ya da ondan önemli ölçüde etkilenen bölgelerde üretilen güncel sanatı tesbit etmek ve sergilemektir. Coğrafi olarak bu alan, Akdeniz’in tamamına yakınını, Arap yarımadasını, Doğu Avrupa’yı, Anadolu’yu, Karadeniz Bölgesini ve Orta Asya’yı kapsayacak bir dağılım gösterir. •
title.
AGUSTOS 2011
63
Sergi Madde - Işık 2 28 Mayıs 2011 - 25 Eylül 2011 Borusan Müzik Evi İstiklal Caddesi, Orhan Adli Apaydın Sokak No:1 Beyoğlu / İstanbul
Madde - Işık 2 Madde ve Işık’ın ilk edisyonundan bir yıl sonra gerçekleşen madde ve ışık 2, ilk sergide ele alınan temaları hem sabit tutup hem de genişletmeye çalışmış. Sergiye katılan sanatçılarsa; LI Hui, Julien Maire, Joachim Sauter, Dirk Lüsebrink, Jean Michel Bruyere, Christian Partos, Kurt Hentschlager. 5. kattan başlayarak aşağı katlara doğru düzenlenmiş sergide ilk gördüğünüz yapıt LI Hui’nin Amber’i oluyor. Nesnenin kendisi fütüristik bir arabaya benziyor ve alttan LED’lerle ayndınlatılmış. Amber adı, eski çağlardan bu yana böcekleri koruyan reçinelerden geliyor. Geçmişi ve şimdiyi bir araya getiren bu yapıtta Li Hui, Çinlilerin zamanı duran bir olgu olarak göstermesine göndermede bulunuyor. Amber’den sonra Kurt Hentschlager’in “HIVE” adlı video çalışmasına ya da “kısa film” çalışmasına yöneliyorsunuz. Kurt’un buradaki çalışması ışığın cisimleştirilmesi başlığı altında da değerlendirilebilir. HIVE, izleyiciyi, ayrı ayrı pek de dikkat çekmezken bir araya gelerek oluşturdukları 64
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
bir meta beden veya kovanla içine çeken bir amorf figürler girdabı oluşturuyor. Yapısı itibariyle kendinden üreyen ve gerçek zamanlı olarak bilgisayarla hesaplanan HIVE, başı sonu belli olmayan ve sonsuza dek devam edecek gibi görünen bir hareket ve etkileşim içinde bir yapay yaşam ve organizmaya dönüşüyor. Julien Maire’nin “Low Resolution Cinema” adlı eseriyse; imge fotoğraf ve film karesi arasında kalmış, melez bir ürünü ortaya çıkarıyor. Julien Maire biraradalık veya hibritleşmenin, yeni bir prototipinin peşinde.
yansıma arasındaki ilişkiyi sorgulattırıyor. Sergi, 28 Mayıs ve 25 Eylül tarihleri arasında, Borusan Müzik Evi’nde izleyiciye açık olacak. Önemli dipnot: Sergide adeta “bomba ihbari mı alındı?” denecek derecede çok sayıda güvenlik görevlisi vardı! Fazlasıyla dikkat dağıtıcı ve gereksizdi. •
Yine Maire’nin, yönelimi bilgisayarla kontrol edilen bir dizi aynalar matrisinin fragmanlar ortaya çıkaran Flip- Dots Mirror isimli çalışması imge ve
66
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
• Queer Tango • Faysal Tekoğlu ile Queer Tango’yu konuştuk.
Queer Tango’nun sizce tanımı nedir? Queer Tango’yu özetle tanımlayacak olursak, “ötekisiz tango” diyebiliriz. Tüm cinsel kimliklerin kendi kimlikleriyle var olduğu, hem yönlendiren hem de yönelen olduğu tangodur. Queer Tango’yu Klasik Tango’dan ayıran noktalar neler? Klasik Tango heteronormatif ve ataerkil değerler üzerinden yürür. Mutlaka dans eden çift kadın ve erkek olarak karşımıza çıkar ve burada erkek her zaman için kadını yöneten konumdadır. Ama Queer Tango’da esas olan rolün kendisidir. Cinsel kimlik üstünden rol calışması yapmak yerine rolün kendisini calışmaktır. Yani her bir kişi (kimlik) her iki rolü de (yönlendiren ve yönelen) çalışmaktadır. Her iki rolde de tango yapmaktadır. Bütün cinsel kimlikler hem yönlendirebi-
70
AGUSTOS 2011
title.
lir hem de yönelebilir. Diğer bir deyişle Queer Tango toplumsal cinsiyetin inşasına sorgulayarak bakar ve bu sorgulamanın sonucu olarkta tüm cinsel kimlikleri kabul eder.
Teknik olarak Queer Tango’yla Klasik Tango arasında bir fark var mı? Hiç bir farkı yoktur. Ne teknik ne duygusal ne de yaşayış (milonga) değişmez. Tek değişen şey Queer Tango cinsiyetçi rolü içinde barındırmaz.
Queer Tango dünyada nasıl ortaya çıktı? Nasıl çıktığına dair elimde net bir bilgi yok. Adı queer olmasa da tangonun çıkışından itibaren olduğunu düşünüyorum. Queer Tango’nun varlık gostermesi bana göre LGBT örgütlenmesiyle paralellik gösteriyor. 2000’li yılların başı Queer Tango için gelişim yılları. 2001 yılında Arjantin’de
titlemag.com
Queer Tango festivali düzenleniyor... Aynı yıl Almanya – Hamburg’ta, gay-lezbiyen milonga (tango gecesi) düzenleniyor. Şimdi ise hemen hemen her ülkede Queer Tango eğitmenleri var ve ciddi organizasyonlar yapmaktalar. Arjantin, Almanya, İsveç, Meksika, Fransa, Danimarka bir kaç örnek... Türkiye de artık bu örneklerin içinde. Queer Tango öğretme fikri siz de nasıl gelişti? Fikir kısmı 7-8 yıllık bir süreç, bu süreç deneysel çalışmalarla geçti.
Peki Queer Tango’nun Türkiye’ye geliş süreci nasıl oldu? Türkiye süreci zor bir süreç... Uzun süre Queer Tango çalışmalarını hayata geçiremedim. Tabi deneysel çalışmaları saymazsak. Hayata geçmemesinin ana sebebi Queer Tango talebinin titlemag.com
olmamasıydı. Yaklaşık 2 yıl önce Queer Tango dersi isteyen 2 queer arkadaşla düzenli derslere başladık. Ara sıra Queer Tango’yu tanıtmak için geniş katılımlı kısa zaman dilimlerinde atölyeler yaptık. Bu sene onur haftasında Queer Tango atölyesi yapmak istedik. LGBT’lerin isteğimize olumlu yanıt vermesiyle onur haftasından önce ve onur haftası boyunca herkese açık Queer Tango atölyesi yaptık. Yıl boyunca atölyemiz devam edecek. Bazı dönemlerde de yeni dersler açabiliriz.
LGBT Onur Haftası öncesi ve sonrası yapılan atölyeler nasıl geçti? Yaklaşık 1 ay boyunca haftada 2 gün 4 ders saatine yaklaşan bir çalışma temposuyla çalıştık. Yaklaşık 40 kişiydik... Onur yürüyüşünde Queer Tango atölyesi için yer ayrılmıştı. Biz de atölye çalışanları olarak tangoyla İstiklal’i yürüdük.
title.
AGUSTOS 2011
71
72
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
Peki Queer Tango hocası yetiştirmek gibi bir fikriniz var mı?
buluyorum. Trans ve gay erkeklerin derse daha fazla ilgi göstermelerini bekliyorum.
Elbette öğrencilerimin arasinda Queer Tango eğitimi verecek arkadaşların çıkmasını istiyorum....
Dipnot: Queer Tango atölyelerine gitmek isteyenler Queer Tango hocası Faysal Tekoğlu’na Tango Out (Queer Tango, İstanbul) facebook sayfasından ulaşabilirler. Aynı zamanda faysal@ faysaltekoglu.com ve faysaltekoglu@gmail.com adreslerine mail atabilirler. Telefonla ulaşmak isterseniz de 0544 828 13 02 nolu numaradan kendisine ulaşabilirsiniz. •
Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? Queer Tango yapan insanların çoğalmasını istiyorum ve umuyorum. Cinsiyetçiliği eleştiren heteroseksüellerin de derslere katılmasını önemli
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
73
Ayın Tavsiyeleri
74
Zaman Mekan İnsan An
Mehmet Turgut
Sergi 1 Ağustos - 7 Ağustos 2011
Fotoğraf Sergisi 31 Temmuz - 10 Ağustos 2011
Rifat Koçak’ın algının sınırlarını zorlayan fırçası, zaman ve mekânın ötesine geçerek özgürleşen çizgiler ve bağımsızlaşan renklerle coşar ve varlığı titreşimler ve salınımlar denizine taşır. Burada renkler ve biçimler artık varlığın görsel bir aracı değil, üretken bir sürecin dinamik devinimleridir. Varlık ve yokluk arasındaki o tanımsız uçurumu kapatmak için yola çıkan Rifat Koçak, gözlemci özne ile gözlenen nesneyi varlık okyanusunun sonsuzluğunda kaynaştırır. Zamanın ve mekanın koordinatlarından kurtulan özne, artık hep şimdiki ‘’an’ dan bakmakta ve sadece olmakta olana tanıklık etmektedir.
Fotoğrafın usta ismi, rock’n roll’un asi çocuğu Mehmet Turgut’un “rock” fotoğrafları; “Rock’n Frame” sergisiyle, yaşayan bir müzik mekanı olan Taksim Kemancı Rock Bar’da! Rock’n roll sergisinde; Alice Cooper, Metallica, Teoman, Erkin Koray, Özge Fışkın, Yüksek Sadakat, Hayko Cepkin, Koray Candemir, MaNga, Melis Danişmend gibi rock müziğinin sevilen isimlerinin fotoğrafları yer alıyor!
21 Sanat Evi Cihangir, Lenger Sok. No.21 Beyoğlu / İstanbul
Kemancı Bar Sıraselviler Caddesi No:33 Beyoğlu / İstanbul
AGUSTOS 2011
title.
Türkiye’deki rock ve metal müziğin tapınağı, her müzikseverin yolunun geçtiği bir mabet olan Kemancı’da gerçekleşecek sergide; Mehmet Turgut’un objektifinden yerli ve yabancı toplam 56 rock yıldızı sahne alıyor.
Son Kodachrome Filmi Fotoğraf Sergisi 3 Ağustos 2011 - 4 Eylül 2011 İstanbul Modern, Steve McCurry’nin “Son Kodachrome Filmi” başlıklı fotoğraf sergisine ev sahipliği yapıyor. Magnum Fotoğraf Ajansı ve National Geographic dergisinin fotoğrafçısı Steve McCurry’nin son Kodachrome filmiyle çektiği fotoğraflar, 3 Ağustos- 4 Eylül 2011 tarihleri arasında dünyada ilk kez sergilenecek. Gelişen teknoloji ve dijital fotoğraf makinelerinin yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle basın fotoğrafçılarının gözdesi olan Kodachrome’un üretimi 2009 yılında durduruldu. 1935’te üretimine başlanan, görüntü teknolojisinde “ikon” olarak nitelendirilen Kodachrome, 73 yıllık tarihinde amatör ve profesyonel fotoğrafçıların en çok tercih ettiği filmlerden oldu. İstanbul Modern Meclis-i Mebusan Cad. Antrepo 4 Tophane / İstanbul titlemag.com
Aşk Kokusu
Bir Deli’nin Hatıra Defteri
Tiyatro 15 Eylül 2011
Stand Up 7 Ağustos - 14 Ağustos 2011
Oyun, kurallarla dolu olan hayatımızda nasıl yaşayabiliceğimizi, hayatın kaçınılmazlığını anlatıyor. Ve buna dikkatimizi çekiyor.Oyunun iki erkek karakteri, Devrim ve İlker… Devrim 28 yaşında, yaş ve kafa itibariyle bir ergen, duygusal olarak daha yumurtadan çıkamamış bir ipek böceği… Aşırı duygusal, ani kararlar veren, anarşist ve biraz da adı gibi devrimci, daha doğrusu muhalif… İlker, o da Devrim’le aynı yaşlarda, hayata daha gerçekçi bakan, amaçlarını gerçekleştirmek için fazla kural tanımayan, ama aynı zamanda kurallara Devrim’den daha bağlı bir karakter...
Alışılmışın dışında yarattığı mekanlarla ulusumuzun tiyatro izleme zevkini artıran Metin Zakoğlu’ndan şimdi de dünyadaki örnekleri ile yarışacak kalitede yeni bir mekan daha. Metin Zakoğlu Cafe Theatre… Cafe Theatre denilince, yemek yenilip, içeceklerinizi içerek oyunlar, gösteriler, stand - up’lar izleyebileceğiniz bir mekan gelir akla. Gösteri tarzı olarak da izleyicilerin de oyuncu olabildiği, kendilerini bir anda sahnede bulabildikleri interaktif gösteriler ve eleştirinin dozunun yüksek olduğu suya sabuna dokunan doğaçlamalar bu gösterilerin en renkli anlarını oluşturur.
Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu Hasan Ali Yücel Blv., 2009. Sk. Bostanlı / İzmir titlemag.com
Cafe Theatre Bağdat Cad. Suadiye Çatalçeşme Mevkii, 476/B Suadiye / İstanbul
Bavul Tiyatro 13 - 14 Eylül 2011
30’lu yaşların sonundaki Berkcan (Volkan Severcan), bir Facebook toplantısında karısının lise aşkı ile kaçıp kendisini terk etmesi üzerine ağır bir depresyona girer ve hayatı yaşamayı bırakır. Berkcan için hayat sadece karısının mektupları ve hatıralarından ibarettir. Berkcan, karısının hatıralarını takip ettiği bir seyahat dönüşü, bavullarının karışması sonucu Aslı (Melda Gür) ile tanışır. Aslı bir yayın evinde editördür ve o da birine bağlanamamaktan şikâyet etmektedir. Ayrıca başında zebella gibi duran annesi Devlet Hanım’dan (Ayşen Gruda) çekmediği kalmamıştır. Çok geçmeden Berkcan ve Aslı arasında bir bağ oluşur. Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu Hasan Ali Yücel Blv., 2009. Sk. Bostanlı / İzmir title.
AGUSTOS 2011
75
76
A R K A
Michael Cunningham: Gece İnerken
Chinua Achebe: Parçalanma
Biri sanat simsarı, diğeri dergi editörü olan Peter ve Rebecca Harris, Manhattan, So-Ho’da yaşayan, kırklı yaşlarda, görünürde mutlu olmak için gereken her şeye sahip bir çifttir. Bir gün Rebecca’ya ikizi kadar benzeyen erkek kardeşi Mizzy yanlarına gelir. Yirmi üç yaşında, uyuşturucu bağımlılığıyla başı dertte, yönünü henüz bulamamış bir ilah kadar güzel Mizzy’nin gelişinden sonra, Peter birlikte çalıştığı sanatçıları, yapıtlarını, kendi kariyerini, kısaca o güne kadar özenle kurduğu dünyasını sorgulamaya başlar. Michael Cunningham’ın Pulitzer Ödülü kazanan ‘Saatler’ gibi, Gece İnerken de, günümüzün yaşam biçimini tekrar tartmamız gerektiğini vurguluyor. •
2007 Man Booker ödüllü, Afrika edebiyatının babası Chinua Achebe’den modern bir klasik. Okonkwo yaşayan en büyük güreşçi ve savaşçıdır. Ünü bir yangın gibi tüm Batı Afrika’ya yayılmıştır. Fakat bir gün istemeden bir klan üyesini öldürür ve her şey parçalanmaya başlar. Artık bir sürgündür, üstelik geri döndüğünde, köyünde misyonerleri ve sömürge idarecilerini bulur. Artık kontrolünü tümden yitirdiği hayatı, hızla trajediye sürüklenir. 1958’deki ilk basımından bugüne kadar on milyonu aşkın satış yapmış ve kırk beş dile çevrilmiştir. •
AGUSTOS 2011
title.
titlemag.com
K A P A K
A R K A
K A P A K
Elif Şafak: İskender
Ali Smith: Gibi
Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır.. En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe... Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl bir âşık olur? İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın. Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur. Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır. En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe... Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız. Budur çözülmesi gereken bilmece... •
Rastlantısal isimli romanı ile 2005 Whitbread Ödülü’nü kazanan İskoç yazar Ali Smith’in ilk romanı bu. Konu şu: Bir akademisyen olan Amy, geçirdiği sinir krizinden sonra okuma yeteneğini kaybedince İngiltere’deki konforlu yaşamından olabildiğince uzaklaşır. Okur onunla tanıştığında yedi yaşındaki kızı Kate’le beraber bir karavan parkında yaşamakta ve çalışmaktadır. Bir gün Amy’ye tuhaf bir telefon gelir: Bir gazeteci Amy’nin eski arkadaşı, oyuncu Ash’le ilgili bir görüşme yapmak istemektedir. Böylece okur Amy’nin sır gibi sakladığı geçmişine doğru bir yolculuğa çıkar. Amy’nin gizemli geçmişiyle ilgili belki herkesten daha fazla bilgiye sahip olan Ash, sekiz yıldır görüşmemiş olmalarına rağmen ona olan saplantısından vazgeçememiştir. •
titlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
77
GEZİ AYŞE NAZ BAYKAL
Karadağ Makedonya`dan sonra ilk durağım Karadağ oldu. Balkanların incisi olarak tanıtılan Karadağ gerçekten de büyüleyici ve çok da eğlenceli bir ülke. İnsanları çok canayakın , mimarisi inanılmaz , binalar çok çok iyi korunmuş durumda ve kumsallarıyla denizi çok temiz ve güzel. Bu ülkede iki tane durağım oldu: Budva ve Kotor. Bu iki tarihi sahil kentinde keyfime de diyecek yoktu. Budva Karadağ`ın turizm başkenti olan Budva çok eski bir sahil şehri. Eski şehrinde tarihi hikayeler yakalayabileceğiniz kentin sahil kısmı ise tam bir deniz, kumsal ve gece hayatı cenneti diyebilirim. Yunan bir denizcinin keşfettiği kentin her bir köşesinden güzellik akıyor. Kumsallar şehrin içine ve etraftaki köylere yatitlemag.com
title.
AGUSTOS 2011
79
yılmış durumda. Eğer daha tenha yerlerde denize girmek huzurlu bir şekilde sahilin keyfini çıkarmak istiyorsanız çevredeki köylere ve küçük kentlere göz atabilirsiniz. Ancak benim tavsiyem, eski şehirde kalmanız ve en çok tercih edilen kumsal olan Mogren`e gitmeniz. Çok büyük ve canlı bir sahil olan Mogren`de favori aktivite ise parasailing. Ucuz fiyatlara bu tecrübeyi tadabilir havadayken eski şehrin güzelliğiyle çarpılabilirsiniz. Şehrin tarihi atraksiyonları eski kentin içinde. Duvarlarla örülmüş eski kentin duvarlarında ge80
AGUSTOS 2011
title.
zinmek bile insana eski zamanlarda yaşadığını hissettiriyor. Venediklilerin inşa ettiği şehir, Venedik mimarisinin önemli bir örneği. Camlar, kapılar, pencereler geçen yıllara tanıklık ettiklerini belli eder gibi en yaşlı halleriyle sizlere hizmet veriyorlar. Şehirde üç tane önemli ve tarihi kilise var: Aziz Ivan Kilisesi, Aziz Mary Kilisesi ve Kutsal Üçlü Kilisesi. Eger tarihi kiliselere meraklıysanız kesinlikle es geçilmemesi gereken mekanlar. Budva`da bulunmak ve zaman geçirmek, bu şehri görmek çok ama çok güzel bir tecrübeydi benim için. titlemag.com
Nerede kalınır? Hostel Adrovic çok temiz, ucuz ve çok da eğlenceli bir hostel. Tanıştığım ilginç topluluktan mıdır bilmem ama orada harika bir parti vardı. Ayrıca çok canayakın calışanları sizlere şehir hakkında bilgiler verip her ihtiyacınıza koşuyorlar. Otelin düzenlediği şehirin etrafı gezisine katılıp piknik yapmak da çok keyifliydi. Hostelin gecelik fiyatı 10 Euro. Nerede yemek yenilir?
Restoran Jadran çok keyifli yerli yemekler yapan bir yer. Yediğiniz yemekler ortalama kişi başı 18 Euro`ya patlarken siz restoranın ve manzaranın keyfini bol bol çıkarabilirsiniz. Dikkat! Şehirde çok ünlü bir gece kulübü var: Disco Trocadero. Size bu gece kulübünü tavsiye edenler olabilir ancak 5-6 kişiden duyduğuma göre burası dolandırıcı yuvasıymış. Gitmeyin derim benden söylemesi.
Kotor Kotor şu ana kadar gördüğüm en iyi korunmuş tarihi şehirdi. Şehrin her köşesinden tarih akarken sadece basit bir yürüyüş bile gerçek bir tecrübeye dönüşebiliyor. Sadece bu şehirde bulunmak, duvarların içinde yürümek, şehrin eski kokusunu içine çekmek bile çok ama çok keyifliydi. Antic Roma ve Venedik mimarisinin karışımı olan şehir bence her mimari öğrencisinin görmesi gereken bir başyapıt. Bu Ortacağ şehrini doğal güzelliklerden ve tarihten zevk alan herkese şiddetli bir şekilde öneriyorum. 12. ve 14. yüzyılda inşa edilen şehir UNESCO tarafından dünya mirası ilan edilmiş. Ortacağ’dan günümüze kadar neredeyse bozulmadan gelen şehrin UNESCO tarafından es geçilmesi beklenemezdi zaten. Zamanında Osmanlı topraklarında da bulunan şehrin duvarları tüm eski şehri kaplıyor. Ve bu güzelliği görmek için şehrin surlarına tırmanabiliyorsunuz. Uzun bir yolculuk yaptıktan
sonra dağın tepesindeki alana ulaşmak ve bu büyüleyici şehre bakmak size bacaklarınızın yorgunluğunu hemen unutturuyor. İpucu: Tırmanmadan önce alacağınız bir şişe şarap ile tepedeki keyfi ikiye katlayabilirsiniz. Aslında insanın rakı içesi geliyor ama orada bulmak mümkün değil. Dikkat! Bu yürüyüşü sabah yapmanız en iyisi çünkü gece dönüşte karanlığa kalmak istemezsiniz. Işıklandırma yeterli değil ve bu patika karanlıkta tehlikeli bir yere dönüşebiliyor. Şehirde gidilebilecek birçok tarihi mekan var. Tarihi kiliseler: Aziz Tryphon Katedrali, Aziz Luke Kilisesi, Aziz Ana Kilisesi, Aziz Maria Kilisesi görmeye değer yerler arasında. Bunun dışında diğer tarihi yapılar Prens`in Sarayı ve Napolyon
Tiyatrosu`na da uğrayabilirsiniz. Ancak zaten yemek yediğiniz yerden başınızı koyup uyuduğunuz yere kadar her duvar, her taş tarihi. Eski şehrin dışına çıktığınızda ise marinaya ve sahillere kolayca ulaşabilirsiniz. Kotor Körfezi denize girmek için çok uygun ve sahilden görülen müthiş bir günbatımı manzarası var. Sahilde küçük bir piknik bile yapılabilir. Nerede kalınır? Hostel Montenegro Kotor`da kalınacak en ucuz, temiz ve güzel yer. Eski şehrin içinde olan bu hostelin ayrı ayrı binalarında 70 kişiyi ağırlayabilecek kadar yatak var. Ortada küçük bir meydanı olan hostelin ortamı ve insanları da çok tatlı. Hayatımdaki en eğlenceli gecelerden birini bu hostelin küçük meydanında geçirdim diyebilirim. Hostelin gecelik fiyatı 12 Euro.
Nerede yemek yenilir? Kotor`da kalite ve fiyatlar genellikle değişmiyor. Eski kentin içinde yediğiniz restoranlar genellikle kaliteli ve güzel. Fiyatlar ise 10 Euro civarında. Eğer bir öğünde ucuza kaçmak isterseniz müze meydanının ara sokaklarında dilim pizza satan çok şirin bir pizzacı var. Büyük dilimler sadece 1.5 Euro ve çok da lezzetli. Ancak yemeğinizi kendiniz yapmak niyetindeyseniz eski şehrin ana kapısının hemen dışında inanılmaz güzellikte bir pazar var. En taze meyve ve sebzeleri, şarapları, peynirleri ve jambonları burada bulabilirsiniz. Gece nereye gidilir? Eski şehrin içindeki “Secondo Porto” şehrin en gözde gece kulübü. Eğer damsızsanız almıyorlar. •
ÇEVRE YAĞMUR ÇENBERLİ
Gemliğe doğru denizi göreceksin; sakın şaşırma. Orhan Veli, bu dizeyi bugünü düşünerek yazmadı büyük ihtimalle. Çünkü o zamanlar İstanbul’da hala yüzülebilen, içinde yüzlerce balık türü bulunduran ve rengi hala masmavi olan bir Marmara Denizi vardı. İstanbullular denize girmek için Bodrum’a, Çeşme’ye veya Alaçatı’ya değil, Ataköy’e, Florya’ya, Yeşilköy’e, Suadiye’ye gidiyordu. Son yıllarda tekrar plaj kültürü kazandırılmaya çalışılsa da her gün havayı sarı bir bulutla donatan deniz trafiğinin yoğunluğunu kaldırmaya çalışan ve kirlilikten dibi görülmeyen Marmara Denizi’ne canını seven pek girmiyor. Deniz kirliliği sadece Marmara Denizi için geçerli değil. Akdeniz ve Karadeniz’de tehlike çanlarını hızla çalıyor. Kirliliğin %80’i sanayi tesisleri, belediyeler ve turistik işletmeler tarafından gerçekleştiriliyor. Sanayi denize döktüğü suları arıtmıyor, kıyı belediyeleri pis sularını denize boşaltıyor, turistik işletmeler de geri kalmıyor hiçbirinden. Sırf organize sanayi bölgelerinden denize bırakılan tehlikeli atık su miktarı yılda 40 milyon metreküp. Bazı kıyı belediyelerinin bırakın arıtma tesisini, kanalizasyon şebekesi
a 2 mil m a l a t r su de o ’da gün treküp temiz l u b n a t 1 İs bin me mın yaklaşık 0 0 2 ryon raka ü tesisle or. Bu p y i ü l i k t e e r t k tü me ize. 900 bin i hooppp den s milyon i r ıyor. Ge de arıtıl
bile yok. 1257 kıyı belediyesinden sadece 124’ü arıtma tesisine sahip.
balık 500 bin ton ve avın %80’i Karadeniz’den yapılıyor.
Mavi renkten yeşile dönen Marmara Denizi’ndeki oksijen değeri bazı yerlerde sıfır. Doğu Marmara’nın dibi organik çamurla kaplı. Organize sanayi, bilinçsiz (daha çok bencil) insanların attıkları çöpler, tur tekneleri ve daha birçok neden Marmara Denizi’ni içindeki balıklarla beraber öldürüyor. Son 40 yılda Marmara’da nesli tükenen balık türü sayısı 124. Bu rakam Karadeniz’de 26 balık nesli şeklinde karşımıza çıkıyor.
Üç tarafı denizlerle kaplı olup aynı anda denizleri ve balıkları katleden tek ülke olarak birinciliğe taht kurmuş olabiliriz. Çok şükür ki çevre bilinci gelişmiş ve duyarlı insanlar da yok değil. DenizTemiz Derneği/TURMEPA denizler için en büyük mücadeleyi veren dernek. Bağışçı ve sponsor destekleriyle ayakta kalabilen derneğin birkaç kıyıda atık toplama tekneleri var ve ellerinden geldiğince kirlilikle savaşmaya devam ediyorlar, gerçi sanayi tesisleriyle baş etmek biraz zor ama. DenizTemiz Derneği, her yıl denizlerden atık alım tekneleriyle 6 bin ton atık su ve bin ton da katı atık topluyor. Dernek geçen yıl, Göcek
Türkiye’de 46 bin kişi geçimini balıktan sağlıyor ve balıkçılık sektörü ülke ekonomisine her yıl 870 milyon 500 bin TL kazandırıyor. Her yıl avlanan
Bir kamuoyu araştırma şirk eti, Türkiye’de kent genelini temsil eden ö rnekleme yön temi ile insan ların deniz ve d eniz temizliği konusundaki a lgılamalarına d air bir araştırma yaptı. Araşt ırmada öne çıka nlar şöyle: Ankete katılan ların; %50’si denizle rimizin bakıld ığında genel olarak temiz o lduğuna inanıy o r. %85’i deniz ki rliliği konusun da hiç şikayette bulunmamış . %3’lük bir dilim şikayette bulu nanları oluşturuyor.
Belediyesi ve Özel Çevre Koruma Kurumu destekleriyle 12 bin ton sıvı atık ve 255 bin kg katı atık topladı. Derneğin şimdilerde ise amaçlarında kalıcılığı hedefleyen bir projeye imza attı. Nakkaştepe’deki merkezlerinde Türkiye’nin ilk Sualtı Atık Sergisi’ni açtı ve ilköğretim çocuklarının deniz kirliliği konusunda bilinçlendirilmesini sağlayan bir eğitim atölyesi çalışmasına başladı. Sergide denizlerde bulunan çöpleri gözler önüne sererek, buz dağının görünmeyen yüzünü gösteriliyor. Sularımızda yok yok. Elektrik süpürgesi, çaydanlık, güğüm, sandalye, lavabo sadece birkaçı. Proje kapsamında ekim ayının sonuna kadar 2500’den fazla çocuğun eğitilmesi planlanıyor. 90 dakika süren yaratıcı ve eğlenceli bir eğitimle çocuklara
denize atılan çöplerin ve atıkların doğa ve canlılar üzerindeki negatif etkisi etkili bir şekilde anlatılıyor. DenizTemiz Derneği/TURMEPA, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ile de ortak çalışarak 2011-2012 eğitim-öğrenim döneminde projenin yer almasını sağladı. Müfredat kapsamında çok sayıda öğrenci grupları eğitim atölyesinde eğitilecek. Yüzyıllardır bu coğrafyada hala yaşayıp bir deniz ülkesi olamadığımız gibi, şimdi de bu ayrıcalığı olanca gücümüzle yok etmeye çalışıyoruz. Sivil Toplum Kuruluşları imkanları doğrultusunda seferber olsa da, hem vatandaşların daha fazla desteğine ihtiyaçları var hem de devletin teşviklerine ve bu konudaki gerekli yasal düzenlemelerine. •
title.