title. Ekim 2011

Page 1

SAYI 10 • EKİM 2011

title.


Aren Arda Kaya, aren@titlemag.com Ayşe Naz Baykal, aysenaz@titlemag.com Cansu Onomay, cansu@titlemag.com Emre Sağlam, emre@titlemag.com Yağmur Çenberli, yagmur@titlemag.com Kapak Orkun Aziz Aksoy, azizorkun@gmail.com

title. Aylık Yaşam Dergisi Dergimizde yayınlanan yazı ve fotoğraflardan izinsiz, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Öneri ve şikayetleriniz için title@titlemag.com adresine mail gönderebilirsiniz.


vurdu gol oldu Aslına bakarsanız çok da bereketli bir ay geçirmedik. Şansızlıkların ağlarla buluştuğu anlarda ellerimizle yüzümüzü örtmek yerine sessiz sedasız 10. sayımızı hazırladık; tıpkı önceki 9 sayı gibi. Bu ay içerde neler olduğunu anlatmayacağım. Hemen sayfayı çevirip oradan cevaplara ulaşabilirsiniz. Bizlere ulaşmak, eleştiri ve önerilerinizi sunmak için title@titlemag.com ‘a karakter sınırlaması olmaksızın e-posta gönderebilirsiniz. Ekibe katılmak isteyenler de aynı adresi yine aynı yöntemle hiç çekinmeden kullanabilirler. Hepinize keyifli okumalar. Aren Arda Kaya aren@titlemag.com Teşekkür: Bu ay kapak için Orkun Aziz Aksoy’a teşekkürler.


İÇİNDEKİLER EKİM 2011, SAYI 10

06

18

MÜZİK ***

MODA ***

Laura Marling Toro Y Moi St. Vincent Cansei De Ser Sexy Ozan Buğra Kaya Röportajı Ayın Etkinlikleri

Kısa Haberler Chloé Ekim Kombinleri İstanbul Moda Haftası Fashion Night Out


58

76

SİNEMA ***

GEZİ ***

filmekimi Almanya’ya Hoşgeldiniz Hayat Sana Güzel Johnny English’in Dönüşü Haremin Bekçisi Çelik Yumruklar Ayın Filmleri Box Office

Bosna Hersek


MÜZİK EMRE SAĞLAM


Laura Marling - A Creature I Don’t Know 1990 doğumlu Londralı Folk şarkıcısı Laura Marling ilk albümü Alas, I can not swim’in ardından çıkarttığı ve patlayışında büyük rol oynayan I Speak, Because I Can’in ardından yeni albümü A Creature I Don’t Know ile izleyenlerin karşısına çıktı. 12 Eylül çıkışlı albümde on adet yeni Laura Marling imzalı parça bulunuyor. Çıkış yaptığı yıl Mercury ödüllerine aday olan bu büyük ses yaşına göre ters orantıdaki acılarıyla başta çok samimi gibi görünmese de şarkıları dinlediğiniz anda sizi büyülüyor. İnsanı, mekanları ve ikili ilişkileri gözlemlediği yeni albümünde olaylara inceden ve çok zarif dokunuyor. Önceki albümüne göre kızgınlığını üzerinden atmış görünen Marling’in All My Rage şarkısında yansıttığı yeni çizgisinin yanı sıra önceki çalışmalarıyla benzer nitelikler taşıyan Salinas ve Rest In the Bed gibi parçalarının da olduğunu hatırlatarak folk’tan çok taşmadan sakin sularda yüzen Laura’nın bilmediği yaratığı anlamak için önünüzde temiz bir kayıt mevcut. •

titlemag.com

title.

EKİM 2011

7


Toro Y Moi - Freaking Out Amerikalı alternatif müzik şarkıcısı ve yapımcısı Chazwick Bundick’in projelerinden biri olan Toro Y Moi yeni EP’si ile müzik severlerin karşısına çıkıyor. EP içerisinde bulunan bütün parçaların oldukça dolu olması ve 1985 yılında damgasını vuran Cherrelle and Alexander O’Neal’ın Saturday Love şarkısını yeniden düzenleyerek icra etmesi ile de müzikal anlamda kendini sağlam bir yere koymak adına önemli bir adım atmış oluyor. 80’li yılların R&B şarkılarını andıran çalışması ile Toro Y Moi’nin EP kapak çalışmasının oldukça minimal olması içeriğine tezat düşecek olsa da genel ürünü postmodern tanımıyla nitelendirmek sanıyorum ki altyapıları da göz önüne aldığımızda oldukça doğru bir tanımlama. 5 yeni parçanın bulunduğu EP’deki en göz dolduran parçalardan biri Sweet. Toro Y Moi yeni albüm öncesi güzel bir tadımlık sunarak synthsizerların ve güz rutinlerini kulağımızdan eksik olmayacağı bir sonbahar atmosferini bizlere miras bırakıyor. •

8

EKİM 2011

title.

titlemag.com


St. Vincent - Strange Mercy 13 Eylül 2011 tarihinde çıkarttığı yeni albümü Strange Mercy ile geride bıraktığımız ayın en iyi albümü ünvanını bileğinin hakkıyla alan Amerikan söz yazarı ve bestecisi Annie Erin Clark’ın projesi St. Vincent müzikal kariyerinin doruklarında. 24 Ağustos’da albümün habercisi video klip olan Cruel ile hayranlarının karşısına çıkan şarkıcının yeni albümünde 11 parça bulunuyor. Yaptığı müziği mutluluk ve kızgınlık arasında olma hali olarak tanımlayan sanatçının yeni albümündeki iddialı parçalardan bazıları ise: Champagne Year, Cruel ve Surgeon. Garageband ve MIDI kullanarak albüm yapması ve twitterından albüm adını duyurması ile yeni teknolojilere ve sosyal medyanın gücüne oldukça yanlı olan bir isim olduğunun altını projelerindeki icraat süreci ile belli eden sanatçının yeni albümünün görsel çalışmaları da oldukça başarılı. Gerçek bir sonbahar albümüne ihtiyaç duyuyorsanız size tek önerim Strange Mercy. •

titlemag.com

title.

EKİM 2011

9


Cansei De Ser Sexy (CSS) - La Liberacion 2005 yılında bir araya gelen ve müzikal üretimlerine başlayan Brezilyalı elektropunk grubu Cansei de Ser Sexy uzun zaman sonra çıkarttıkları yeni albümleri La Liberacion ile ne yazık ki beklenenleri tersine çıkartıyor. Türkiye’de de Radar Live festivalinde sahne almış olan CSS yeni albümlerinde 2005’ten çok öteye gidemediklerini hem yeni şarkılarının alt yapılarıyla hem de albümün içeriğiyle sergiliyor. Cansei de Ser Sexy’nin genel problemleri ise kişisel projeymiş havasında kaydedilmiş şarkıları ile gerçek manada bir grup olmanın kavramına çok da erişemedikleri gerçeği. Özgürleşme kavramını daha çok nüdist ve nihilist tavırlarla temellendiren şarkı sözleri gerçek anlamda özgürleşme kavramını grubun altyapıları ve müzikal yetersizliği ile tamamlayamamakta. Bunun dışında albüm görsellerinde bulunan kolaj çalışmasının oldukça başarılı olduğunu da söylemekte yarar var. La Liberacion kendi içerisinde henüz özgürleşememiş CSS müzisyenlerinin “özgür” tavrına odaklanıyor. •

10

EKİM 2011

title.

titlemag.com



• Ozan Buğra Kaya •



Selam Buğra, istersen önce biraz seni tanıyalım. Neler yaparsın, nasıl başladın müziğe? Ben ekipten ayrı olarak İzmir’de yaşıyorum. Yaşar Üniversitesi Opera Şan bölümünde eğitimim devam ediyor. Beni müziğe asıl yönlendiren ailemdi aslında. Evimizden müziği ve müzik ruhunu hiçbir zaman eksik etmediler ki sanırım kulağımn melodiye olan aşinalığı da o dönemden geliyor. Yavaş yavaş kendimi tanımaya başladığımda ise, kendi melodilerimi, kendi hissiyatımı yansıtmaya başladığımı farkettim. Dolayısıyla o küçük yaştan bugüne beni getiren her etkenin içerisinde bir tutam müzik yer alıyor.

Öteki özellikle “Sesler” ile iddialı bir çıkış yakaladı ancak oluşumun ismi de değişim halindeydi ve sanıyorum o dönemde ismi Öteki değildi, biraz oluşum sürecinden bahsedebilir misin? ‘Öteki’ , o dönemki adıyla ‘Ozan Buğra Kaya’ ekibi Fanta Stage Beste Yarışması için bir araya geldi. Birkaç sene evvel müzik hayatımızı beraber sürdürüyorduk ama her şey yolundayken çe-

14

EKİM 2011

title.

şitli imkansızlıklar nedeniyle yollarımızı ayırmak zorunda kaldık, ta ki beste yarışmasında benden bir ekip istenene kadar. Yarışma bizim için ani bir gelişme oldu. Yarışma sonrası ise bazı fikirlerimiz konusunda daha belirleyici olabilmek adına toplanma, görüşme ve kararlar alma aşamasıydı. Bu aşamada aldığımız kararlardan birisi de ‘Ozan Buğra Kaya’ olarak değil, ‘Öteki’ olarak müzik hayatımıza devam etmekti.

Toplumda milyonlarca öteki olma hali varken Öteki müzikalitesi ile bu durumun neresinde? Oluşumla ilgili dinleyenlerini bekleyen yeni gelişmeler, etkinlikler var mı? ‘Öteki’ olarak biz, farkındalığı, insanın kendisini içerisine hapsettiği çelişkileri son derece benimsiyor, önemsiyor ve yansıtmaya çalışıyoruz. Her insanın hayatında yer alan bir ‘Öteki’ olduğundan dolayı da, kimi ötekileri insanlarla paylaşmak, kendisinin hayatımızın her anında yer aldığını söz ve müziğimizle dostlara yeniden hatırlatmak, müzikalitemiz konusunda bizi bir adım öne çıkarıyor diye düşünüyoruz. Etkinlikler

titlemag.com


demişken, şu an ‘Yine de’ den sonraki bestemizin kayıt aşamasındayız. Yaklaşık olarak bir hafta sonra yayında olacak. Kendimizi sahneye hazırlıyoruz şu sıralar. Keyifli günler bizleri bekliyor.

Ötekinin müziğiyle beslendiği isimler arasında kimler var? Öteki’nin her bir üyesinin benimsediği belirli isimler var ki, müziğimizin renginin bu tarzların harmanlanışından meydana geldiğini düşünüyoruz. Coldplay, Radiohead, Muse başta olmak üzere bu isimlerin her biri, Öteki’nin benimsediği, esinlendiği gruplardır.

Oluşumdaki diğer elemanların ve senin bulunduğu başka projeler var mı peki? Şu aşamada herkes Öteki’ye odaklanmış durumda. İleride kendi adıma İngilizce parçalardan oluşan akustik bir albüm çıkarmayı planlıyorum fakat şu an her koşulda bizler için ön planda olan, Öteki ve kendisinin geleceğidir.

titlemag.com

Özellikle alternatif müzik camiası da kendi içerisinde komünleşmiş ve kemikleşmişken yeni çıkış yapmanın zorluklarına geçelim istersen biraz? Dile getirdiğiniz gibi, müzik dünyasında çok fazla alternatif müzik mevcut ve bu kemikleşmişliğin arasından bir şekilde sıyrılmak, biz müzisyenler için fazlasıyla sabırlı olmayı gerektiriyor. İnsan bu kısırlığın içerisinde nereden başlayacağını pek kestiremiyor açıkçası. ‘Öteki’ adına konuşursak şayet, hissiyatını kitlesine bir şekilde benimsettireceğini düşünüyorum gerek söz, gerek müziğiyle. Çünkü alternatif müzik dünyasında genel olarak anlatılan aynı üzüntüleri, acıları, sevinçleri kendilerimize has bir farkındalıkla anlatmayı tercih ediyoruz ki bunun tanımı da ‘daha pozitif bir yaklaşım’ dır.

Size ulaşmak isteyen insanlara en faydalı linkiniz nedir? Bizlere Facebook üzerinden Öteki, Myspace üzerinden ise myspace.com/Oteki olarak ulaşabilirler. •

title.

EKİM 2011

15


Ayın Etkinlikleri

16

EKİM 2011

title.

Mum

Gus Gus

18/19 Ekim 2011 45 / 35 / 25 TL

22 Ekim 2011 45 / 35 TL

İzlandalı deneysel pop müzik topluluğu olan Mum Salon IKSV sahnesinde dinleyicileri ile buluşmaya hazırlanıyor. 1998 yılında kuruldu. İlk albümleri Yesterday Was Dramatic, Today Is OK 2000 yılında piyasaya çıktı, 2005 yılında Morr Music etiketiyle yeniden yayımlandı. 2006’dan sonra bir müzik kolektifi olarak yolllarına devam ettiler, farklı müzisyenlerle çalıştılar. Sing Along to Songs You Don’t Know adlı son albüm Morr Music etiketiyle 2009’da yayımlandı. Salon IKSV sahnesinde iki gece arka arkaya sahne alacak grubun öğrenci biletleri tükendi bile! Yerlerinizi ayırtmanız önemle rica olunur.

İstanbul Jaz Festivali kapsamında Patrick Wolf ilk kez Türkiye’de. İngiliz şarkıcı ve besteci Patrick Wolf, folk, pop ve elektronik müziği harmanladığı şarkılarıyla “Yeni Ozanlar” serisinin bu yılki konuğu. Daha on altı yaşındayken çıkardığı ilk albümü Lycanthropy ile eleştirmenlerin takdirini kazanan ve kendi hayran kitlesini oluşturan Wolf, sonraki yıllarda edineceği büyük başarının da sinyallerini veriyordu. Wolf o tarihten bu yana 2011 Temmuz çıkışlı Lupercalia da dâhil olmak üzere beş albüm yayımladı. Viyola, ukulele, piyano gibi birçok enstrümanı bir arada kullanan şarkıcı, sahnede müziğiyle olduğu kadar tükenmeyen enerjisi, ilginç kostümleri ve teatral performansıyla da dikkat çekiyor. Patrick Wolf, İstanbul’daki bu ilk konseriyle hayranlarının uzun süren bekleyişini sona erdirecek.

Salon IKSV Sadi Konuralp Caddesi No:5 Şişhane / İstanbul

Salon IKSV Sadi Konuralp Caddesi No:5 Şişhane / İstanbul

titlemag.com


Architecture In Helsinki

Brett Anderson

Carmen Souza

28 Ekim 2011 45 / 35 TL

14/15 Ekim 2011 50 / 35 TL

15 Ekim 2011 40 / 25 / 15 TL

Avustralyalı indie-pop grubu olan Archiecture In Helsinki Ekim ayının son haftasında Salon IKSV sahnesinde olacak. İlk albüm Fingers Crossed 2003’te piyasaya çıktı. 2007’de yayımlanan Places Like This adlı albümleri ile Amerika’da önemli bir başarı yakaladılar. Death Cab for Cutie, Clap Your Hands Say Yeah ve Belle& Sebastian ile turneler gerçekleştirdiler. Son albümleri Moment Bends Nisan 2011’de yayımlandı. Archiecture In Helsinki için Salon zamanı, sizler için de bir an önce biletlerinizi almanın tam zamanı!

İngiliz besteci, alternatif rock grubu Suede’in vokalisti Brett Anderson Efes One Love müzik festivalindeki performanslarının ardından solo kariyerine Salon IKSV sahnesinde devam ediyor. Müzik kariyerine 1989’da Suede grubuyla başladı. 1993’te yayımlanan Suede adlı ilk albümleriyle Mercury Music Prize’ı kazandılar ve Britpop hareketinin öncülerinden oldular. Suede, 5 stüdyo albümü yayımladıktan sonra 2003’te dağıldı. Anderson, 2004’te Bernard Butler ile The Tears grubunu kurdu. Grubun Here Come The Tears adlı tek albümü 2005’te yayımlandı. 2007’de ilk solo albümünü kendi ismiyle yayımlayan Anderson’ın ikinci albümü Wilderness 2008’de, üçüncü albümü Slow Attack 2009’da piyasaya çıktı. Dördüncü solo albüm Black Rainbows Eylül 2011’de EMI etiketiyle yayımlanacak.

Akbank Caz Festivali’ne title. önerisi Carmen Souze Babylon’da! Cape Verde asıllı Portekizli müzisyen Carmen Souza, çoğu başarılı müzisyen gibi ilk olarak kilise korosunda şarkı söylemeye başladı. Nina Simone gibi isimlerden etkilenen müzisyen, Portekiz’in önemli caz basistlerinden biri olan Theo Pas’cal tarafından keşfedildi. Aynı anda akıl hocası olan Theo ile beraber parça yazmaya başlayan Souza, atalarının dili olan Creole lisanını da parçalarında kullandı. Afrika kültürel müziğini, Batuke ve Morna gibi Cape Verde ritimleriyle birleştiren sanatçı, çıkış albümünü 2005’de yayınlandı. Son albümü “Protegid” ile yoluna devam eden Souza; AfroLatin, dünya müziği ve caz arasında gidip gelen renkli çizgisi ve şiirsel performansıyla Akbank Caz Festivali’ne farklı bir soluk getirecek!

Salon IKSV Sadi Konuralp Caddesi No:5 Şişhane / İstanbul

Salon IKSV Sadi Konuralp Caddesi No:5 Şişhane / İstanbul

Babylon Şehbender Sokak No:3 Tünel Beyoğlu / İstanbul

titlemag.com

title.

EKİM 2011

17


MODA CANSU ONOMAY, YAĞMUR ÇENBERLİ


Yarışa Saatinizle Katılın Edox Wrc X-Treme Pilot III ile zaman hızla uçuyor. Ralli ruhuna sahip olan bu saat hız tutkunları ve saat koleksiyonerleri için en ideal parça, çünkü kendisi Limited Edition olarak sadece ve sadece 1000 adet üretiliyor. Dünya Ralli Şampiyonası’nın son özel saati olan X-Treme Pilot III hem klasik hem de spor bir tarza sahip. Ralli ruhuna uygun olarak bu en şık aksesuarda, kronometre havası yaratan çok büyük elektrik yeşili renginde bir buton bulunuyor. Hızın yansıması olan X-Treme Pilot III’e sahip olmak istiyorsanız elinizi biraz çabuk tutun! • YÇ

Spor Modayla Buluşunca Yeni bir marka-tasarımcı buluşması daha geçtiğimiz günlerde açıklandı. Armani ile Reebok iş birliğine giderek spor tarzını şıklıkla buluşturmaya karar verdi. Armani tasarımlarını Reebok’ın EasyTone ve ZigTech teknolojilerinde görücüye çıkaracak. Sokak modası göz önüne alınarak hazırlanmış ve Reebok/EA7 adı verilen koleksiyon ayakkabı ve tekstil ürünlerinden oluşuyor. Koleksiyonun en önemli amacı, spor yaparken kullandığımız parçaları günlük hayata uyarlayabilmek. Armani kesinlikle bunu başarmış görünüyor. • YÇ

titlemag.com

title.

EKİM 2011

19


Nur Topu Gibi Mango Touch Doğdu Mango, aksesuar dünyasında yeni konsept mağazasıyla kendine önemli bir yer açıyor. Mango Touch mağazalarında sadece ayakkabı ve aksesuar satışı yapılacak. Bu yeni konsept mağazalarda, Mango’nun en çok satan ürünlerinden ve Mango Touch’ın aksesuarlarından oluşan bir koleksiyon baz alınıyor. Şu anda İspanya, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya, Rusya ve Fransa gibi ülkelerde 15 tane Mango Touch mağazası bulunuyor. Yıl sonundaki hedef ise sayıyı 19’a çıkarmak. • YÇ

Kitabı Olan Tasarımcılar Kervanına Bir İsim Daha Katıldı Christian Louboutin kariyerinin 20. yılını kitabıyla taçlandırdı. Rizzoli’den yayınlanan kitap, tasarımcıyı anlatan ilk kitap olma özelliğini taşıyor. Louboutin’in tasarımlarının ve eskizlerinin bulunduğu eserde tasarımcının arşivine ait ve başka kimsenin ulaşamayacağı fotoğraflar da bulunuyor. Topuklu ayakkabı dünyasında çığır açan bu ismin birçok ünlü ile olan arkadaşlığından markasının nasıl dünya çapında üne kavuştuğuna kadar her şey anlatılıyor. Ayakkabı devinin ilk kitabı 5 Ekim’de raflarda! • YÇ

20

EKİM 2011

title.

titlemag.com


YKM’ye Tasarımcı Eli Değdi Son dönemlerde Türk tasarımcılarla marka işbirlikleri sık sık aldığımız haberlerden. Bahar Korçan-Tween, Hakan Yıldırım-Koton, Arzu Kaprol-Network ve Elif Cığızoğlu-Fabrika gibi isimlerin projelerinden sonra şimdi de gündemde Zeynep Tosun-YKM’nin Agenda markasıyla ortaklığı var. Çalışan kentli kadına hitap eden Agenda için genç tasarımcı Zeynep Tosun, uzun seneler giyilebilecek klasik parçalar yarattı. Agenda by Zeynep Tosun adı verilen koleksiyon 5 Ekim’den itibaren YKM mağazalarında olacak. • YÇ

40. Yaş Kutlamalarına Tam Gaz Devam Artık kahve deyince aklımıza gelen ilk marka Starbucks. 40 yıl boyunca oluşturduğu markayla dünyada sağlam bir yer edinen kahve devi, Türkiye’ye geleli 10 yıldan fazla olmasa bile gittiğimiz her yerde gözlerimiz Starbucks’ı aramaya başladı. Starbuck 40. yılında bu başarısı çeşitli yollarla kutluyor. Markanın 40. yıllarına dair şimdiki adımı ise, Alexander Wang, Billy Reid ve Sophie Theallet ile tişört tasarlaması. Limitli sayıda üretilen tişörtleri Starbuckslardan edinebilirsiniz. • YÇ

titlemag.com

title.

EKİM 2011

21


D&G’ye Veda D&G son defilesini Milano Moda Haftası’nda yaptı. Domenico Dolce ve Stefano Gabbana Milano’da D&G’nin 2012 İlkbahar-Yaz sezonunu görücüye çıkardı ve bunun, D&G’nin son koleksiyonu olduğunu duyurdu. Moda dünyasının dev ikilisi bütün konsantrasyonlarını Dolce&Gabbana markasına harcamaya karar verdi. • YÇ

Dünyanın En Lüks Parfümü DKNY milyon dolarlık parfümünü çıkarıyor. Parfümün şişesi için DKNY anlaşmayı ünlü mücevher tasarımcısı Martin Kartz ile anlaştı. Dünyanın ilk milyon dolarlık parfümü olan DKNY Golden Delicious Million Dollar ’ın şişesi elma kapaklı ve göz alıcı mücevherlerle kaplı. Şişede 14 karat beyaz ve sarı altın, 183 altın safir ve 2.28 karat küçük taşlarla süslendi. Parfümün bütün bu lüksü, gösterişin yanı sıra iyi bir niyet de taşıyor. Elde edilen tüm gelir dünyadaki açlığa son verme amacıyla kurulan “Action Against Hunger” kuruluşuna bağışlanacak. • YÇ

22

EKİM 2011

title.

titlemag.com


Olsen’lar Superga’yı Fethedecek Daha bebekken Hollywood’un şefkatli kucağına düşen Olsen ikizleri oyunculuk kariyerlerini geri plana iterek moda dünyasında yoğunlaşmaya karar verdiklerinden beri ikisi de ayrı ayrı birer ikona dönüştü. Kendi markalarını yaratarak modaya yön vermeye başlayan İkizler, kendi stilleriyle de her zaman ön plana çıktılar. Olsen ikizleri modadaki bu başarılarını şimdilerde İtalyan spor giyim markası Superga ile paylaşmaya hazırlanıyor. İkizler, Superga’nın kreatif direktör koltuğuna oturmak üzere. Markanın geçen seneki reklam kampanyasında ise, stili en az İkizler kadar takip edilen Alexa Chung çalışmıştı. • YÇ

Kozmetikte 2 Dev İsim Moda endüstrisinin iki büyük ismi kozmetik dünyasına adım atma yolunda; Marni ve Alexander Wang. Marni ilk parfümü çalışmalara başlarken, Alexander Wang kozmetik camiasını ojeleriyle sarsacak. Marni’ye ilk parfüm hazırlıklarında Estee Lauder eşlik ediyor. Alexander Wang ise oje koleksiyonu için kozmetik markası Sally Hansen ile ortak çalışacak. Bu iki dev markanın ürünleri 2012 ilkbahar sezonunda piyasaya sunulacak. • YÇ

titlemag.com

title.

EKİM 2011

23


Chloé Moda diyarına prêt-a-porter (hazır giyim) terimini kazandırdı. Dönemin savaş buhranını yansıtan kıyafetleri raflara kaldırdı. Bohem ruhunu koleksiyonlarına giydirdi. Haute Couture anlayışına rakip geldi. Evet, bu endüstriye bunların hepsini tek bir isim kazandırdı, Gaby Aghion. 1921 Mısır doğumlu olan başarılı tasarımcı, 1945’te Paris’e taşınmasıyla modaya kendi imzasını atmaya başladı. Fransa’ya yerleşmesinden yedi yıl sonra kendi modaevi Chloé’yi kurdu. O dönemlerde modada haute couture (kişiye özel dikim) rüzgarları esiyordu. Şimdi de olduğu gibi o zaman da bu sistemin maliyeti çok fazlaydı ve herkes bu fiyatları karşılayamıyordu. Endüstrinin buradaki açığını yakalayan Aghion, prêt-a-porter üretime geçti. Hazır giyim her ne kadar haute coutureden daha ucuz görünse de, Gaby Aghion hazır giyim markası olarak kurduğu Chloé’yi hiçbir zaman lüksün yüksek çizgisinden ayırmadı. Yenilikçi tasarımcı moda dünyasında Chloé ile 24

EKİM 2011

title.

titlemag.com



birlikte sadece üretim ve tüketim şeklini değil, dönemin trendlerini de değiştirdi. Keskin ve sert hatlı kıyafetlerin yerine daha feminen, yumuşak hatlara sahip kıyafetler eldi. Kaliteli kumaşlarla çalıştığı bu koleksiyonlarını Aghion, “lüks prêt-àporter” olarak tanımladı. 1956’da hazırladığı ilk koleksiyonunun sunumunu artistlerin uğrak yeri olar Café de Flore’da gerçekleştirdi. Genç ve yetenekli tasarımcılarla çalışan Chloé, 1966’da günümüz modasının kilometer taşı olan Karl Lagerfeld’i işe aldı. Lagerfeld ile berabe Chloé, 1970’lerin birinci sınıf markaları arasına girdi. Gaby Aghion,1985’e kadar markasının başındaydı ancak, bu tarihten sonra Chloé, Richemont Group’a katıldı. Marka bu tarihten sonra da yükselişine her zaman devam etti.

26

EKİM 2011

title.

1997’de Stella McCartney hazır giyim devine yeni bir yön Verdi. Markaya daha feminen, romantik ve küstah bir hava kattı. 2001’de markanın başına Phoebe Philo geldi ve kendi kişisel dokunuşlarını yansıttı. Natalie Portman, Kirsten Dunst gibi Hollywood yıldızları da markanın müşterileri arasındaydı. 2008-2011 yılları arasında Hannah MacGibbon artistic director olarak Chloé’deydi. Ertesi yıl markanın yüzü eski manken, tasarımcı ve aktris Chloé Sevigny oldu. Bu yıl ise Clare Waight Keller, MacGibbon’ın yerini aldı. Chloé bünyesinde kadın giyiminin yanı sıra çocuk giyimi, aksesuar, parfüm ve See by Chloé adında da bir alt marka barındırıyor.

titlemag.com



See by Chloé 2011’de kuruldu ve hedefinde daha uygun fiyatlarla sofistike stillere sahip genç nesillere ulaşmak var.

28

EKİM 2011

title.

titlemag.com



P.S Chloé, Eylül 2007’de resmi websitesinin iPhone’a uygun versiyonunu kurmasıyla ve 2008’de aynı günde defilesini yayınlayarak modanın ve teknolojinin kesiştiği noktada bir ilki gerçekleştirdi. • YÇ 30

EKİM 2011

title.

titlemag.com





Bu ar h a b n o s o z z a l a p n a d r a a l t r a n a şapka d z a y , a r ü la g n r o l ö o n t e n rd pa e l k e t e n u ir z b u ş i n n a e l g ka r a d a k a in r z a i l n k i l a i t z S . ka z i b i h a s e k y a e z m l a u p l b e y ni i r e l i r e ilham p ayfalara göz s u b n i ç i atın!

34

EKİM 2011

title.

titlemag.com


Hırka: warehouse.co.uk Siyah atlet: witchery.com.au Kırmızı skinny pantolon: desireclothing.co.uk Çiçekli oxford ayakkabılar: forever21.com Saat: Michael Kors titlemag.com

title.

EKİM 2011

35


Elbise: Topshop Ayakkabı: Asos Yeşil clutch: lodis.com Küpe: Michael Kors 36

EKİM 2011

title.

titlemag.com


Kazak: mirabella.jp Boyfriend jean: boutique1.com Siyah pumplar: Jimmy Choo Vintage çanta: modcloth.com titlemag.com

Set yüzükler: nordstorm.com Kırmızı yüzük. oasis-stores.com Fular: modcloth.com Güneş gözlüğü: Gucci title.

EKİM 2011

37


Kot gömlek: zadig-et-voltaire.com Panço: Kenzo Etek: Dorothy Perkins Leopar bot: Topshop 38

EKİM 2011

title.

Çanta: Chanel Şapka: houseoffraser.co.uk Güneş gözlüğü: Linda Farrow

titlemag.com


Yıldızlı bluz: Dolce&Gabbana Kürk yelek: Alice by Temperley Bijoux Palazzo pantolon: farfetch.com Ayakkabı: Miu Miu titlemag.com

Çanta: See by Chloé Küpe: 1928 Jewelery

title.

EKİM 2011

39


Elbise: Emilio Pucci Ayakkabı: Haus of Price Clutch: Alexander McQueen Beyaz taşlı yüzük: Vince Camuto 40

EKİM 2011

title.

Renkli taşlı yüzük: Alexis Bittar Love yazılı yüzük: Sydney Evan Küpe: Sophia & Chloe • YÇ

titlemag.com




İstanbul Moda Haftası Türk tasarımcıların yerli ve uluslararası platformda tanıtılmasını amaçlayan İstanbul Fashion Week, 7-10 Eylül tarihleri arasında Odakule’de gerçekleştirildi. Bu kadar kapsamlı ve başarılı bir projenin Odakule gibi dar ve çok işlek bir yere sıkıştırılması modaseverleri biraz zorladı. Tabiki birbirinden renkli ve muhteşem tasarımların ışıltılarıyla her şey unutuldu. Bu moda haftasındaki en dikkat çekici şeylerden biri müziklerdi! Özellikle Niyazi Erdoğan defilesinde çalan “Björk-Crystalline” ve 1980’lerin Kanadalı disco kraliçesi Miguel Brown’ın “So Many Men So Little Time” adlı parçasının çalındığı Çiğdem Akın defilesi izleyenleri büyüledi. Tween defilesinde çalınan Morgan Page parçasıyla tüm izleyenlerin ayaklarıyla ritm tutması gözlerden kaçmayan detaylardan biriydi. Podyumda olanlara değinmek gerekirse, her moda haftasında kendini tekrar tekrar ispatlayan Özgür Masur, “SADE-CE” adlı koleksiyonunda kullandığı deri ürünlerle eşsiz tasarımlar sergiledi.

titlemag.com

title.

EKİM 2011

43


Kendi kimliğine farklı bir gözle bakmak istediğini ve bunu da sünnet ritüeliyle özdeşleştirdiğini belirten Niyazi Erdoğan, kendi deyimiyle, daha “olgun” bir koleksiyon sergiledi. Uluslararası alanda çok büyük başarılar elde eden Atıl Kutoğlu defilesiyse adeta dolup taştı. Ağırlıklı olarak deri ve kürk içeren tasarımlarında 1940’ların klasik esintileri görülüyordu.

44

EKİM 2011

title.

Rana-Berna Canok defilesi de insanın içini kıpır kıpır eden cinstendi. Renklerin canlılığı ve birbirleriyle olan kombinasyonları, adeta ‘kış değil, yaz geliyor diyordu’. Sırt dekolteli tulumlar ve uzun elbiseler podyumda en şık görülenlerdi. Kuşkusuz moda haftasının en çarpıcı defilesi (gösteri de denebilir), Deniz Kaprol defilesiydi. Solo defilesinin bu yılki konsepti, içinde zamansız ve

titlemag.com


tanımsız varlıkların yaşadığı 12 odadan oluşan bir “Şato” idi. İçeride olanın dışarıya yansıtılmasının temel alınmasından yola çıkarak Kaprol, iç organları ve kemikleri üç boyutlu takılar halinde tasarlamış. Takıların üzerindeki taşlar, Swarowski Elements’in. Mehmet Turgut’un hazırladığı

titlemag.com

muhteşem bir enstalasyon ile başlayan defile boyunca, Umut Eker podyumda hazırlanmış platformun ortasında yattı. Sergilenen takıları “www.dkaprol.com” sitesinden satın alıp siz de bu büyülü şatoyu ziyaret edebilirsiniz. • CO

title.

EKİM 2011

45




k 15 Eylül a desi d a C t a d Bağ Park, a e y n i t s İ ve nokt k a d o n i eğlencen ev org d u b l u b ün İstan kalaba n ı g l ı ç , i d gibiy Out’u t h g i N n Fashio şere n i n e c e g r, Markala kak pa o S . u d n u s alışve e d e c e g geçen plan

.’ın o ka

İşte, title

48

EKİM 2011

title.

titlemag.com


kşamı şı i, Nişanta n ve alışverişi k büta c n A . ı d tasıy bekler u n o y s a ganiz ilen b a l u b r e alıktan y arabildi. çık un tadını tlar a s r ı f z a ılm efine inan ında as artisi hav ence ön l ğ e k o ç erişten ndaydı. kılan a t e n fi i t objek areler!

titlemag.com

title.

EKİM 2011

49


50

EKİM 2011

title.

titlemag.com


titlemag.com

title.

EKİM 2011

51


52

EKİM 2011

title.

titlemag.com


titlemag.com

title.

EKİM 2011

53


54

EKİM 2011

title.

titlemag.com


titlemag.com

title.

EKİM 2011

55


56

EKİM 2011

title.

titlemag.com


titlemag.com

title.

EKİM 2011

57


SİNEMA EMRE SAĞLAM


filmekimi Bundan tam 10 yıl önce tek sinemada yirmi gösterim ile başlayan Türkiye sınırları içerisindeki en iddialı sinema festivallerinden biri olan Filmekimi 8-15 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek. Zaman problemi yaşayanlar ve öğrenci kesim için yine oldukça zorlu bir hafta ekim ayında bizleri bekliyor. Bu yılın en büyük süprizi ise festivalin İstanbul sınırları içerisinde kalmayıp İzmir, Bursa, Konya, Trabzon ve Diyarbakır’da yapılacak gösterimler ile tüm Türkiye’ye yayılacak olması.Dünyanın belli başlı festivallerinde ödüller kazanmış, Berlin, Cannes, Venedik ve Toronto’da dünya prömiyerlerini yapan filmlerle usta yönetmenlerin son yapıtlarının da aralarında bulunduğu 40’a yakın film Filmekimi boyunca izleyicilerin karşısına çıkacak. Bu zengin program 8 gün boyunca Beyoğlu’nda Atlas ve Beyoğlu sinemalarının yanı sıra Nişantaşı City’s ve Cinebonus Maçka G-Mall olmak üzere 4 sinemada izleyicilerle buluşacak. İlk kez düzenlendiği 2002 yılından bu yana İstanbullu sinemaseverlerden büyük ilgi gören Filmekimi geçen yıl 43.000 kişiyle izleyici rekoru kırmıştı. Title eidtörü olarak sizlere sunacağım şefin tavisyesine uymanız önemle rica olunur. titlemag.com

title.

EKİM 2011

59


Uyuyan Güzel / Sleeping Beauty Sinemada pürüssüzlük ve nostaljik zaman arayışının popülerliğini koruduğu anlarda ortaya bırakılan lezzetli bir masal. Julia Leigh’in kendi romanından uyarladığı ve Gözleri Tamamen Kapalı filminden çağrışımlar taşıyan bu ilk filmi cinsel bir kâbusu andırıyor. Filmin odağında, okul masraflarını karşılamak için tıbbi denek olmaktan arada bir fahişeli yapmaya kadar çeşitli işlere girip çıkan Lucy var. Adı marjinal çevrelerde duyulmaya başlayınca Lucy özel seks partilerine de davet edilmeye başlar. En özel numarası da uyutularak yaşlı erkeklerle baş başa kalmasıdır. Ama sonraları, uyurken vücuduna neler yapıldığını merak etmeye başlar. Cannes’da Altın Palmiye için yarışan Uyuyan Güzel, Jane Campion’ın sözleriyle “varoluşçu sinemanın çağdaş bir örneği –yürek yakan, korkutucu, şaşırtıcı ve güzel bir film”. Önerilen Seans: 8 Ekim Cumartesi 16:00 Nişantaşı City’s

60

EKİM 2011

title.

titlemag.com


Melankoli / Melancholia Cannés 2011’de Krinsten Dunst’a en iyi kadın ödülünü kazandıran görsel şölen. Neredeyse çektiği her film olay yaratan Lars von Trier’in merakla beklenen bu son yapıtı yönetmenin kendi sözleriyle “dünyanın sonu hakkında güzel bir film”. Melankolia, iki kız kardeşin hikâyelerini anlatıyor: Justine ve ablası Claire. Melankoliye dalan Justine depresyonda, kıyamet gününü aklından çıkaramayan hayatı bir drammış gibi yaşayan bir kadınken Claire, güya “normal” olandır. Justine’in düğün günü geldiğinde bütün aile şatafatlı tören için malikânede bir araya gelir. Parti ilerlerken von Trier’in bildik aile arızaları ortaya çıkmaya başlar. Üstelik Melankolia adı verilen bir gezegen, güneşin arkasında görülmediği yerden çıkmış dünyaya doğru gelmektedir. Yaklaşan kıyameti herkes kendine göre karşılayacaktır. Önerilen Seans: 8 Ekim Cumartesi 21:30 Atlas

titlemag.com

title.

EKİM 2011

61


Snowtown FIPRESCI 2011 özel ödülüne layık görülen bir gökkuşağı seçkisi. İki erkek kardeşi ve annesiyle birlikte Avustralya’nın Adelaide kentinin kenar mahallelerinde yaşayan 16 yaşındaki Jamie, etrafını saran şiddet ve umutsuzluk girdabından kurtuluşu karizmatik John’da bulur. Kısa sürede güvenip sırtlarını dayayabilecekleri bir aile babası hissi veren bağnaz John’ın karanlık dünyası ne yazık ki ahlakçılık ve kötülükle doludur. John’la yakınlaştıkça Jamie’nin kuşkuları da büyür, ta ki babası gibi davranan John Bunting, yani Avustralya’nın en azılı seri katili onun dünyasını da tehdit edene kadar. Önerilen Seans: 9 Ekim Pazar 19:00 Beyoğlu

62

EKİM 2011

title.

titlemag.com


Senin İçin / Restless My Own Private Idaho ve Gerry’nin dahi yönetmeni Gus Van Sant’ın modern başyapıtı. Amerikan bağımsız sinemasının usta isimlerinden Gus Van Sant’ın Milk’ten sonra çektiği son filmi Senin İçin ölümcül bir hastalığa yakalanan genç bir kız ile kendi kendinden kaçan genç bir adamın aşk öyküsünü konu ediyor. Bir cenazede karşılaşan Annabel ve Enoch, birbirlerinin yaşamlarında ortak noktalar bulurlar ve ilişkileri böyle ilerler. Alice Harikalar Diyarında ve The Kids Are All Right / İki Kadın Bir Erkek gibi yapımlardan seyircilerin yakından tanıdığı Mia Wasikowska ile usta oyuncu Dennis Hopper’ın oğlu Henry Hopper’ın başrolleri paylaştığı film dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yaptı. Önerilen Seans: 11 Ekim Salı 19:00 GMall

titlemag.com

title.

EKİM 2011

63


Bu Bir Film Değil / In Film Nist Yasaklanışlarıyla tüm dünyada ayaklanmalara neden olan İran sinemasının usta ismi Jafar Panahi için bir saygı duruşu. Bu Bir Film Değil, Cannes’daki prömiyerinde gösterilmek üzere bir kekin içine saklı bir USB bellekte İran’dan Fransa’ya kaçırıldı. İranlı usta Panahi’nin film yapması, “ulusal güvenliğe karşı işlenen suçlara” istinaden 20 yıl boyunca yasaklanmıştı. Bu yüzden yönetmen arkadaşı Mojtaba Mirtahmasb, Panahi’nin evinde geçirdiği bir günü filme aktardı. Filmde Panahi, üzerinde çalıştığı bir senaryoyu sahne sahne anlatıyor ve şu can alıcı soruyu soruyor: “Madem anlatılabiliyor, film yapmaya ne gerek var?” Kısacası, ne kadar üzücü, saçma ve inanılmaz olsa da, bu bir film değil, yönetmeni de Cafer Panahi değil. 5 Eylül’de İranlı yetkililer tarafından Mirtahmasb’ın da pasaportuna ve bilgisayarlarına el kondu ve böylece yönetmenin yurtdışına çıkışı kısıtlandı. Önerilen Seans: 12 Ekim Çarşamba 19:00 Beyoğlu

64

EKİM 2011

title.

titlemag.com


Peki Şimdi Nereye / Et Maintenant, On Va OÙ? Lübnanlı kadınların söyleyecek sözleri var! Karamel’in olağanüstü başarısının ardından Nadine Labaki, senaryosunu yazdığı, yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenip rol aldığı son filminde dinsel çatışmaları ve savaşın anlamsızlığını kadınların kıvrak zekâsı üzerinden eleştiriyor. Cannes’daki dünya prömiyerinde dakikalarca ayakta alkışlanan Labaki’nin mizah ve içtenlikle dolu son filmi, memleketi Lübnan’da hiçliğin ortasındaki küçük bir köyde geçiyor. Savaşın ardından yaralarını sarmaya çabalayan köylüler Müslümanı, Hıristiyanı huzur içinde, omuz omuza birlikteliklerini sürdürmekteler. Ne var ki, dini çatışma haberleri, zaten hassas olan dengeleri bozmak üzeredir. Şiddet girdabına kapılmamaları için erkeklere hâkim olma görevini, ne pahasına olursa olsun, yine kadınlar üstlenecektir. Önerilen Seans: 13 Ekim Perşembe 16:00 Beyoğlu

titlemag.com

title.

EKİM 2011

65


Kevin Hakkında Konuşmalıyız / We Need to Talk About Kevin I Am Love’dan beri Tilda Swinton hasreti ile yanıp tutuşanlara güzel bir izleti vaadediyor. Anne-babaların en çok korktukları nedir? Feci şeyler yapan bir evlat... Kevin, on altıncı yaş gününden birkaç gün önce affedilmez, kabul edilemez bir şey yapınca annesi Eva, oğlunu aslında hiç sevip sevmediğini, oğlunun eylemlerinden sorumlu tutulup tutulamayacağını kendine sormaya başlar. Yalnızca keder ve suçluluk değildir hissettiği; toplumun ona karşı tutumu da onu zorlar. Oscar adayları arasında adı geçen Tilda Swinton’ın, dünyası kararan bahtsız anne rolündeki performansı muhteşem! Lionel Shriver’ın Türkçeye de aynı adla kazandırılan romanından İskoç yönetmen Lynn Ramsay tarafından beyazperdeye uyarlanan bu psikolojik gerilimin müziklerini Radiohead’den Johnny Greenwood besteledi. Önerilen Seans: 14 Ekim Cuma 19:00 Atlas

66

EKİM 2011

title.

titlemag.com


Erkek Fatma / Tomboy Pek çok gey-lezbiyen film festivalinden eli boş dönmeyen yeni nesil biblografyası. On yaşındaki Laure bir oğlan çocuğunu andırdığından anne-babası onun erkek kıyafetleri giymesine itiraz etmezler. Yeni taşındıkları mahallede şirin bir kız adını sorduğunda Laure bir an düşünüp, Mickaël der. Yalan söyleyerek edindiği arkadaşlarıyla hayatından memnun, altı yaşındaki kız kardeşini de oyununa alet eden Mickaël/Laure eninde sonunda baltayı taşa vuracaktır. Çocukların dünyasını ve mutlu güzel yaz günlerini fon edinen Erkek Fatma amatör çocuk oyuncuların olağanüstü performanslarıyla da dikkat çekiyor. Film, Berlin Film Festivali’nin Panorama ve Nesiller bölümlerinin açılışlarında gösterildi. Önerilen Seans: 15 Ekim Cumartesi 19:00 Beyoğlu •

titlemag.com

title.

EKİM 2011

67



Almanya’ya Hoşgeldiniz Filmekimi seçkisinde de yer alan ve eşzamanlı olarak vizyon bulacak olan bir Almancı portresi. Daha önce Tevfik Başer, Fatih Akın, Kutluğ Ataman gibi Almanya portreleri ile karşımıza çıkmış yönetmenlere bir yenisi daha bu ekim ayında ekleniyor.2002 yılında çektiği Her Şey Türkleştirildi / Alles getürk! filmiyle dikkatleri üzerine çeken yönetmen Yasemin Şamdereli, Almanya’ya Hoş Geldiniz filmiyle 2011 yılında Alman Film Ödülleri’nden En İyi Senaryo Ödülü ile döndü. Film, 1964 yılında Almanya’ya giden bir milyon birinci “misafir işçi” olan Hüseyin Yılmaz’ın öyküsünü anlatıyor. Almanya’ya Hoş Geldiniz, Avrupa ve Almanya’da çok kültürlülük ve göçmenlerle ilgili tartışmaların sürdüğü bir dönemde 50 yıldır Almanya’da yerleşik Türklerin macerasını iyimser bir yaklaşımla ele alıyor.Tabi bu iyimser yaklaşımın sebebi elbette tahmin etmesi çok zor olmayan bir tribün-seyirci ilişkisinden ibaret.

lendirilebilinir sanıyorum ki. Pek çok milletten oyuncuyu bünyesinde barındırarak beynelmilel tavrını arabeski eksik etmediği kara mizahına katan Şamdereli, daha önce yapmış olduğu ve kişisel eleştirimce pek de mesajını alamadığımız Alles Geturk’den umuyorum ki daha kalıcı bir işe imzasını atabilmiştir. Münih Televizyon Yüksek okulundan mezun olan Alman asıllı yönetmen Yasemin Şamdereli’nin 97 dakikalık kara mizahı bakalım festival seyircisi ve vizyon izleyicisinden nasıl değerlendirmeler alacak? •

Başrollerinde Fahri Ogün Yardim, , Vedat Erincin’in yer aldığı 2011 Almanya yapımı filmi Alman izleyiciden alacağı tepkilerle daha net değertitlemag.com

title.

EKİM 2011

69


Hayat Sana Güzel Ekim ayına dair blockbuster komediden tek ümidimiz olan The Change-up nihayet vizyona giriyor. Geride bıraktığımız ay yine bizleri eğlendirmeyi görev edinmiş Friends With Benefits’in yönetmeni iki ay üstüste bizi eğlendirmekle mükellef hissetmiş olacak ki The Change -Up’ı izleyiciyi soluklandırmadan fırına verdi. David Dobkin’in Kasım ayı için de bir süprizi yoktur umuyoruz ki. Birlikte büyüyen Mitch (Reynolds) ve Dave (Bateman), çok yakın iki arkadaştır ama yıllar içinde yavaş yavaş birbirlerinden kopmuşlardır. Dave evli, üç çocuk babası ve çok çalışan bir avukatken; Mitch hiç evlenmemiş, hoşlandığı bir sorumlulukla hiç karşılaşmamış, doğru düzgün çalışmayan bir erkek çocuktur. Mitch’e göre Dave’in her şeyi vardır, güzel karısı Jamie (Leslie Mann), ona tapan çocuklar ve prestijli bir hukuk şirketinde yüksek maaşlı bir iş.

bir gecenin ardından, Mitch ve Dave birbirlerinin bedenlerinde uyanır. Dehşete düşen iki arkadaşın dünyaları altüst olur. 14 Ekim 2011 tarihinde vizyona girecek olan filmin afiş çalışmaları da en az film kadar eğlenceli. Jason Bateman, Ryan Reynolds , Olivia Wilde’ın başrollerinde yer aldığı filmin senaryosunu Hangover ve Hangover II’nin kıvrak zekalı senaristi Jon Lucas imzalı. Toplumsal erkek algısının değişebilirliğine dayanan ve yine çok fazla klişelerin ötesine gidemeden ama kısa yoldan bol kahakaha vaadinde bulunan iddialı bir Amerikan yapımı. Vizyondaki Filmekimi fırtınasına karşın kurak kalacak salonlar için Ekim ayının en iyi önerileri arasındaki yerini alnının teriyle alıyor. •

Dave’e göre ise, Mitch’in zorunluluk ya da önemli şeyler içermeyen stressiz hayatını yaşamak, hayal gibi bir şeydir. Dışarıda içerek geçirdikleri 70

EKİM 2011

title.

titlemag.com


Johnny English’in Dönüşü 28 Ekim haftası itibariyle salonlar hareketlenmeye başlıyor. Rowan Atkinson bir komedi casus gerilim filmi olan Johnny English’in Dönüşü ile korku ve tehlike nedir bilmeyen gizli ajan rolüne geri dönüyor. Son macerasında, Majestelerinin Gizli Servisi’ndeki bu beklenmedik istihbarat ajanının bir grup uluslararası katili, bir dünya liderini ortadan kaldırmadan ve global bir kaosa yol açmadan durdurması gerekiyordu. MI7’nin en başarılı casusu parmaklıklar ardından kayıplara karıştığından beri, Asya’nın gözden uzak bölgelerinde eşsiz yeteneklerini bileyliyor. Ama üstleri Çin başkanına düzenlenmesi planlanan bir suikast girişimini haber aldıklarında bu sıradışı ajanın da peşine düşüyorlar. Dünya ona bir kez daha ihtiyaç duyarken Johnny English yeniden işinin başına geçiyor. Yaptıklarını telafi etmesi için tek bir şansı olan Johnny English’in, KGB, CIA ve hatta MI7 arasındaki komplo ağını çözebilmek için ileri teknolojiye sahip âletlerle çalışması gerekiyor.

hepimizi korumak için hiçbir hileyi gözünden kaçırmaması gerekiyor. Johnny English için felaket bir seçenek olabilir ama başarısızlık asla. Gillian Anderson , Dominic West’in Owan Atkinson’a başrollerde eşlik ettiği filmin senaryosu Hamish McColl imzalı. Fransa, İngiltere, İsrail, Japonya ortak yapımı film neredeyse bütün kıtaları bünyesinde barındıran bir ortak yapım. Oliver Parker’ın yönetmenliğini üstlendiği film bol bütçeli ancak etinden sütüden umudunu kesen izleyiciler için ideal bir seyirlik. Kasım ayı içerisinde hareketlenmesini umduğumuz salonların şimdilik son pahada büyük yükte hafif yapımı. •

Devlet başkanları konferansı boyunca, birinin titlemag.com

title.

EKİM 2011

71


Haremin Bekçisi

72

Son yıllarda hızla artan Osmanlı’laşma furyasına dışarıdan bir avaz geldi! Oryantalist tavırdaki sanat insanlarının bitmek tükenmek bilmeyen ve yıllardır önümüze temcit pilavından farksız bir şekilde sunulan yeni ürünü Harem Ekimin ikinci hastası itibariyle vizyonda. Televizyon dizileri, çağdaş sanat ürünleri, giyim - aksesuar sektörü derken her bir endüstriyel ve sanatsal kolun son yıllardaki besin kaynağına yeni bir ürün de Japan’ın tanınan yönetmeni Fabien Pruvot tarafından geldi.

bir olay.

Aylin Livaneli senaryosundan çıkan filmin ne derece heyecan verici olduğu konusunda bir fikrim olmasa da bu konuda yapılmış pek çok iddialı sanat eserinin yanında esamesinin okunamayacağı gerçeğini de yadsımamakta fayda var. Monica Bellucci, Natassia Malthe, Forest Whitaker gibi isimleri oyuncu kadrosunda barındıran filmin önemli fısıltılarından biri de Monica Belluci’nin verilen teklifi önce maddi sebebinden ötürü reddettiği ardından rolü çok istediği için Aylin Livaneli ile kontakt kurarak kabul ettiği fısıltıdan çok şu sıralar çoğu insanın konuştuğu

Afişinin ve tanıtım çalışmalarının önyargılarımızı kırmaya yetmediği Harem Bekçisi’nden tek beklentimiz bizi biraz olsun şaşırtabilmesi. Sanırız onyıllardır klişelereden mide fesatı geçirdiğimiz bünye daha fazla bu numaraları kaldıramaz. •

EKİM 2011

title.

Topkapı Sarayı’nda dahi çoğu zaman kilitli kalan Harem dairesinin sırrı halen daha tam olarak aydınlatılabilmiş değil. İçinde sadece kadın bedenlerinden ziyade çok farklı fantazilere ve entrikalara gebe olan bir tür beden siyasetinin en parçalı bulutlu atmosferi. 110 dakika süren yapımın çalışmalarına bundan tam üç yıl önce başlanıldığı söyleniyor bu da esasında bir tür “önce biz bulduk”çuluktan farklı değil.

titlemag.com


Çelik Yumruklar Wolverine’i özleyenlere bu kez yumruk darbeli versiyonu armağan ediliyor. Filmde Hugh Jackman, 2,5 metre boyunda 900 kiloluk robotların ringlere çıkmasıyla ünvan kazanma şansını kaybeden dövüşçü Charlie’yi canlandırıyor. Artık küçük çaplı bir organizatör olan Charlie, bir yer altı boks ringi için hurda metalden kalitesiz robotlar yaparak geçimini sağlamaktadır. Charlie dibe vurunca, oğlu Max’le yarışacak bir yarışmacı yapıp eğitmek için birlik olur. Charlie ve Max, geri dönmek için son bir şans daha elde etmişlerdir. 7 Ekim 2011’de vizyon bulacak film cyber punk ögelerini içinde barındıran bir tür yer altı sineması. Filmde özellikle yapay zekanın modern hayatı parmağında oynatması realitesi üzerine temellendirilmiş altmetinleri ile box office de umutları olan yapımcılara belki çok anlam yüklü gelebilir ancak ne bir Matrix ne de bir Blade Runner olabilir.

indiği yapımı olan Çelik Yumruklar’ın senaryosu The Dreamer’dan hatırlayacağımız John Gatins imzalı. Evangeline Lilly, Dakota Goyo, Kevin Durand ve Anthony Mackie gibi isimlerin Hugh Jackman’a eşlik ettiği Çelik Yumruklar Ekim ayına hareketle başlamak isteyenlere hararetle önerebileceğimiz yapımlardan. İçinde barındırdığı modern toplumlardaki bireyin yalnızlığı olgusundan senaristlerin hala sıkılmadıklarını görmek üzücü olsa da yaratıcılığa davet ederek icabetlerini umuyoruz. Liseli küçük bir kardeşiniz varsa şayet onun gözünde iyi bir kardeş olmak ve kendinizi dinlendirmek adına iyi bir öneri olabilir. •

Night at Museum, Date Night gibi komedimacera filmleri odaklı yönetmen Shawn Levy’nin tansiyonu biraz daha arttırarak daha çok tekniğe titlemag.com

title.

EKİM 2011

73


Ayın Filmleri

BOX OFFICE 1) Son Durak 5 186.487 izleyici 145 salon / 2. hafta 2) Kovboylar ve Uzaylılar 22.422 izleyici 140 salon / 1. hafta 3) Arabalar 2 586.989 izleyici 144 salon / 5. hafta 4) Şirinler 1.029.589 izleyici 116 salon / 7. hafta 5) Karadedeler Olayı 16.401 izleyici 77 salon / 1. hafta 6) İlk Yenilmez: Kaptan Amerika 163.470 izleyici 182 salon / 3. hafta 7) Babamın Penguenleri 201.868 izleyici 96 salon / 4. hafta 8) Kötü Öğretmen 47.599 izleyici 70 salon / 2. hafta 9) Arkadaştan Öte 11.432 izleyici 70 salon / 1. hafta 10) Çılgın Çocuklar 10.695 izleyici 70 salon / 1. hafta 74

EKİM 2011

title.

Aslan Kral 3D

Korku Evi

Çocukluğumuza dair beyaz perdeye dair en güzel anı 3D teknolojisiyle bir araya gelerek yeniden vizyona giriyor! Konusu bilmeyen yeni nesil okurlarımıza istinaden Aslan Kral’dan bahsetmemiz gerekirse: Unutulmaz bir hikaye, nefes kesici bir animasyon, sevilen karakterler ve ödüllü müzikler, kral olmak için can atan gözüpek aslan yavrusu Simba için zemini hazırlamıştı. Ama kıskanç amcası Skar’ın tahta geçmek için planları vardır ve Simba’nın krallıktan sürülmesini sağlar. Yalnız ve başıboş kalan Simba, Timon adlı bir market ve sıcakkalpli düğmeli domuz arkadaşı Pumbaa’yla arkadaş olur ve onların çılgın maceralarına katılır. Onların Hakuna Matata felsefesini ve tasasız yaşam tarzını benimseyen Simba, sorumluluklarını ihmal eder. Ta ki kaderinin farkına varıp Pride Lands’e dönerek Hayat Çarkı’ndaki yerini geri almaya çalışana kadar...

Jim Sheridan’dan yepyeni bir korku filmi Eylül Ayı’nın son haftası izleyiciler ile buluşmaya hazırlanıyor. Will, başarılı bir yayımcıdır. İşini bırakır, karısı ve iki kızıyla New England’ın sessiz bir kasabasına yerleşir. Ancak yeni evlerine yerleştikten bir süre sonra bu evde bir anne ve çocuklarının öldürüldüğünü öğrenirler. Bütün kasaba katilin hayatta kalan baba olduğuna inanmaktadır. Will olayı araştırmaya başlar. Tek yardımcısı ölen anne ve çocuklara çok yakın olan, komşuları Ann Peterson olur. Başrollerinde Rachel Weisz , Naomi Watts , Daniel Craig , Marton Csokas’ın yer aldığı Dream House, Halka serisinden özlediğimiz Naomi Watts’ı yeniden bir korku filminde görme şansına bizleri eriştirmesi açısından mühim.

title. puanı 8.6

title. puanı 6.8

Fragman

Fragman

titlemag.com


Ateşin Düştüğü Yer

Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm

Anadolu Kartalları

İsmail Güneş’in senaristliğini üstlendiği ve yönetmenliğini de kendisinin yaptığı filmi Ateşin Düştüğü Yer Ekim ayında vizyona girecek olan kaliteli yapımlar arasında. Ateşin Düştüğü Yer bir yol hikâyesini konu alıyor. Beklenmeyen bir şekilde rahatsızlanan 16 yaşındaki kız çocuğu Ayşe acilen ameliyata alınır. Ailesi bu ameliyatı gerçekleştirmek için büyük bir çaba harcar. Ameliyat sırasında kızın üç buçuk aylık hamile olduğu anlaşılır. Bu haberi alan aile “yaşatmak” için büyük çaba harcadıkları kızlarını bu kez “öldürmek” için mücadeleye girişir. Öldürme işini üstlenen baba Osman ve kızı Ayşe birlikte yolculuğa çıkarlar. Osman yol boyunca kızını zehirlemek için çaba gösterirken kız öldürüleceğini bilmemektedir. Baba ve kızın bu yolculuğu ikisi için de birbirlerini yeniden tanıma yeniden sevme ve pişmanlık duygusu üzerine devam eder.

Son yıllardaki en büyük televizyon fenomenlerinden biri haline gelen Behzat Ç, reytingleri tutan ve popülerleşen her Türkiye televizyon dizisi gibi sinemaya uyarlanıyor. Ekim ayının son haftası izleyebileceğiniz Beyzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm’ün konusuna gelirsek: Bir ihbar üzerine Gençlik Parkı’na giden cinayet büro ekipleri, gömülü bir tabut bulurlar. Tabuttaki yaşlı kadın emekli bir polisin annesidir. İlk defa böyle bir cinayetle karşılaşan Behzat Ç., emekli polisi araştırmaya başlayınca bir takım engellemelerle karşılaşır. Emekli polis, teşkilât içinde Avarel Memduh olarak bilinmektedir, suçu üstlenen kişi ise kendisine Red Kit demektedir. Yeni sinemacı yakıştırmasını kendine uygun gören yönetmenlerden biri olan Serdar Akar’ın yönetmenliğini üstlendiği film bakalım gişede umduğunu bulabilecek mi?

Militarizmin beyaz perdede çığlık attığı Ömer Vargı filmi olan Anadolu Kartalları, son yıllarda yaşanan politik olayların yanı sıra savaşın övülmesi ve politik tutumu nedeniyle daha şimdiden oldukça tepki toplayan ve tribünlere oynanan bir çalışma. Pilot olma hayaliyle yaşayan beş gencin hayatı. Uçuş eğitiminde yaşadıkları zorluklar, aileleri, aşkları, ayrılıkları, rekabetleri, dostlukları, fedakârlıklar… Beş arkadaş, hayatlarının bu kutsal ama zor ve stresli döneminde birbirlerine destek olurlar. Bu dönemde eğitmenlerinin destekleri de onlara yol gösterir. Uluslararası Anadolu Kartalı Tatbikatı, hayatını değiştiren bir deneyim olacaktır. Filmin vizyona girdiği tarihten itibaren yanlış mesajlar içermemesini diliyor ve bu tip üretimlerden artık yönetmenlerin sıkılmasını umuyorum.

title. puanı 7.0

title. puanı 4.6

title. puanı 3.1

Fragman

Fragman

Fragman

titlemag.com

title.

EKİM 2011

75


GEZİ AYŞE NAZ BAYKAL


Bosna Hersek Bosna Hersek’e hüzünler ve güzellikler ülkesi demek doğrudur bence. İnsanı büyüleyen, daha önce görmediğim güzellikte bir doğası var. Bunun yanı sıra tarihi ile bir başka etkiliyor insanı. Yıllardır tarih kitaplarından öğrendiğimiz hatta günümüzde dizilerden takip ettiğimiz Osmanlı’nın bir imparatorluk olduğunu bizlere bir kere daha hatırlatıyor Bosna Hersek. Bunu yaparkende tanıdık mimarisiyle biz Türklere göz kırpıyor. Bosna Hersek için vize almamıza gerek yok. Pasaportunuzun yanınızda olması yeterli. Benim Hırvatistan’dan otobüs ile geçtiğim bu ülkeye sizde ister otobüs ile ister uçak ile ulaşabilirsiniz. Bosna Hersek’e ayrıca trenlede ulaşım sağlanabiliyor. Vagonlarda bütçesini belli bir seviyede tutmak isteyen arkadaşlar için uygun olabilir.

titlemag.com

title.

EKİM 2011

77


78

SARAY BOSNA

dinlere ait yapılar.

Eski Osmanlı’yı her yönüyle andıran ancak bunun yanında slav ırklarının en tatlı yanlarını barındıran bir şehir Saray Bosna. Yıllar yılı Osmanlı, Avusturya- Macaristan, Yugoslavya gibi ülkelerin toprak alanlarında kalan Bosna Hersek en sonunda bağımsızlığını kazanarak rahat bir nefes almış gibi görünüyor. Şehre Avrupa’nın Kudüs’ü adı verilmiş. Bu da Saray Bosna’da Ortodoks, Katalik, Yahudi ve Müslümanların birlikte yaşamasından geliyor. Bunun en büyük getirisi de şehirde bulunan birbirinden güzel ve gösterişli, farklı

Ferhat Paşa Camii şehirdeki en görkemli camilerden biri. 16. Yüzyılda Osmanlı sancak beyi Ferhat Bey tarafından yaptırılan camii bir mimari harikası. Bunun yanında gene Osmanlı Mimarisi’nin en güzel örneklerinden biri olan Gazi Hüsrev Bey Camii’de görülmeye değer. Başçarşı’da yer alan caminin aynısından bir tane de Halep’te var. Bu caminin hemen yakınında dilimizde Saray Bosna Katedrali olarak yerleşen ama asıl adı “Cathedral of Jesus’ Heart” olan Katolik kilise yer alıyor. Hem içi hem dışı gezilmeye değen olan bu şaşa-

EKİM 2011

title.

titlemag.com


alı katedral Saray Bosna’nın görülmezse olmaz yerlerinden. Şehrin başka bir köşesinde ise Sırp Ortodoks Kilisesi’ni bulabilirsiniz. Balkanların en büyük kiliselerinden biri olan bu kilise barok tarzda inşa edilmiş. Bir diğer dine mensup görkemli yapı ise Saray Bosna Sinegogu. Bu sinagog çok ilginçtirki Osmanlı zamanında Türklerin verdiği destekle inşa edilmiş. Şehrin göbeğinde halen küçük bir Osmanlı bölgesi yaşamakta. Ferhadiye caddesi üzerinde Başçarşı’yı bulabilirsiniz ki eminim ki burası size tanıdık gelecektir. Türklerinde en yoğun olarak titlemag.com

yaşadığı bölge olan Başçarşı biraz Eminönü’nü andırıyor. Eski sebil, oryantal hediyelikler satan dükkanlar, etrafta Galatasaray(!) bayrakları, Hacı Hüsrev Bey pasajı, Başçarşı marketi... Küçültülmüş eski İstanbul gibi. Eğer Saray Bosna’ya geldim de müzeye gitmeden dönmem diyorsanız size önerebileceğim tek müze Bosna Hersek Müzesi olacak. Her ne kadar etrafta başka müzeler de olsa ben tercihimi bu müze için kullanmıştım. Saray Bosna aynı zamanda festivaller şehri. Eğer title.

EKİM 2011

79



zamanlarını tutturabilirseniz Sary Bosna Film Festivali, Saray Bosna Jazz Festivali ve Saray Bosna Kış Festivali bu etkinliklerin en ünlüleri. Ne yazıkki festival tarihleri her sene değişiyor o yüzden sizlere kesin bir tarih veremiyorum. Saray Bosna’da önereceğim son yer ise hayvan dostlarına. “Sarajevo Zoo” benim gittiğim en komik, en anti ciddi hayvanat bahçelerinden biriydi. Genellikle çiftlik hayvanlarının olduğu bu hayvanat bahçesinde hayvanları sevmek onalara yem atmak serbest. Giriş sadece 1 euro. Açıcası çiftleşen eşeklere alkışla tempo tutan Saray Bosna’lı çocukları izlemek pahabiçilmezdi! Nerede Kalınır? Hostel “Residence Rooms” 12,5 Euro’dan Başlayan fiyatlarıyla çok temiz çok da güzel bir yer. Ayrıca hostel çalışanları çok güler yüzlü ve çok yardımseverler. Saray Bosna’daki hayatınızı cid-

titlemag.com

di anlamda kolaylaştırıyorlar. Nasıl Gezilir? Şehiri yürüyerek gezebilirsiniz ancak tramvay en rahat ulaşım yolu gibi görünüyor. Tramvayın ulaşamadığı bölgeler için otobüslerde var. Nerede Yenir? Şehirde Türk yemekleri hakim. Başçarşı’da yerseniz bir-iki euro daha pahalı olurken eski şehir mevkisinde olmayan ama aynı yemekleri yapan lokantalar daha ucuz oluyor. Gece Nereye Çıkılır? Hem pub hem gece klübü kültürününvar olduğu şehirde bence en güzel yerler Saray Bosna Üniversitesi yakınındaki publardı. Ancak canlı müzik dinlerken dans etmek istenler için “ The Club” ı önerebilirm.

title.

EKİM 2011

81




MOSTAR Hersek bölgesinin en büyük kenti olan Mostar, ırmakların üzerine kurulmuş bir şehir. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini içinde bulunduran şehirde müslümanlar ve hristiyanlar birlikte yaşıyor. Savaşın izlerini en çok taşıyan şehir olarak gözüme çarpan Mostar’da yıkık binalar her attığınız adımda sizleri karşılıyor. Şehir’in simgesi Eski Köprü Mimar Sinan’ın bir öğrencisi tarafından Osmanlı hükmünde yapılmış. Unesco’nun da dğnya mirasları arasın kat-

84

EKİM 2011

title.

tığı köprüden zamanında genç delikanlılar aşklarını ispatlamak için atlarlarmış. Gerçekten çok yüksek olan bu köprüden atlayamayan gence de kız verilmezmiş. Bizde heveslenip atlamak istedik ama önde bir grup insanı gezdiren rehberin “en son atlayan arkadaşımız hastanelik oldu ve hala fizik tedavi görüyor “ sözlerinin üzerine tısarak bu hayalimizden vazgeçtik. Gerçi orada bu işte profesyonelleşmis insanlar para karşılığı gösteri atlayışı yapıyor. Yanımizdaki Türk teyze buna “hem parama hem çocuğa yazık” diyerek bütçe ayırmadı. Kanuni Sultan Süleyman’nın yaptırdığı bu köprü aynı zamanda şehre adınıda

titlemag.com


vermiş. Mostar Köprü demek. Köprünün iki ucunu birbirine bağladığı eski şehir özel mimarisiyle dikkat çekiyor. Genellikle ahşap olan yapıların arasında dolaşmak, dükkanlardan küçük alışverişler yapmak çok keyifliydi. Nerede Kalınır? Mostar’da sadece bir tane hostel var oda çok pahalı. Ancak otobüs garında indiğinizde etrafınıza bir bakın. Her yerin otel olduğunu göreceksiniz. Bu otellerde iki kişilik odalar 20 Euro civarında ve çok temiz ve bakımlı.

titlemag.com

Nasıl Gezilir? Şehir çok küçük. Taksi yada başka bir araç bulunmuyor. Yürüyerek gezmek en güzeli Ne Yenir? Börek ya da onların deyimiyle borek. Börek Bosna Hersek’te en çok yenen ve en turistik yemek. Buşuna boşnak böreği dememişler, tatları gerçekten çok ama çok güzel.

title.

EKİM 2011

85




KRAVİCE Mostar’a 45 dakika uzaklıkta olan bu doğa harikasına Mostar’dan bir araba yada taksi kiralayarak gidebilirsiniz. Hayatımda yüzdüğüm en güzel şalela olma özelliğine sahip bu doğa başyapıtı aynı zamanda yusufçuklara da ev sahipliği yapıyor. 25 metreden düşen suların altındaki masmavi sularda yüzerken yusufçukların uçuştuğu bir cennet hayal edin. İşte orası Kravice. Tek bir sorun var ki su yılanlarıyla birlikte yüzüyorsunuz. Ancak bu canlılar tamamen zehirsiz, sadece yılan oldukları için korkabilirsiniz.



Balkan Savaş

Balkanlar’da gezmenin en üzüc görebilmek. Geçtiğiniz her yerde her baktığınız insanın yüzünde acıy niki çevrenizde gördüğünüz herkesin babası, kiminin çocuğu, kiminin kocas nıda bunun bir ordular savaşı olmama savaşı, bir soykırım çabası haline gelm saldırmış. Her ne kadar insanlar çok kon de hep hüzün var. Bazı aileler evde otur çocuğun ailesi, çocukların gözleri önünd vaşlarda. Kosova’nın mezarlıklarını geze Doğum tarihi: 1983, ölüm tarihi: 1993 var na yazıkki. Daha on yaşında vurm yandan halkların savaşı unutma çab onlara bunu hatırlatmaması imkan lanmış, yıkık dökük evler var. he Kaldığınız hostelde, karşı duva her yer mermi deliği. Balkan yapabiliceğinin bir hatırlat zaman bilinmiştir ki ses savaş s

90

EKİM 2011

title.

titlemag.com


nlarda ş İzleri

cü yanı savaşı tüm çıplaklığıyla e bir canın kaybolduğunu bilmek, yı hissedebilmek. Savaş o kadar yen bir kaybı var. Kiminin abisi, kiminin sı, kimininse karısı. Bunun en kötü yaası. Yugoslavya’nın dağılması bir halk miş. Farklı ırklara ait komşular birbirine nuşmasa da dinleyebildiğimiz hikayelerruken gelen baskınlarla dağılmış. Bir çok de öldürülmüş. Çocuklarda ölmüş bu saerken fark etmemek imkansız mesela. 3. Ama bir tane değil bunlar binlercesi muş savaş bu talihsihsiz çocukları. Bir baları sürerken bir yanda da yolların nsız. Her yürünen sokakta bombaer duvarda mermei delikleri var. arda, camiilerde, kiliselerde... nları gezmek insanların neler tıcısı oldu bana. Zaten her dünyada en istikrarlı sesleridir. •

titlemag.com

title.

EKİM 2011

91


title.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.