POLONYA

POLONYA

Bazen bazı duyguları açıklamak ve ifade etmek zordur. Yaşadığın zaman onu daha iyi anlarsın. Bu yolculuk onun gibi bir şeydi. Bizim için unutulmayacak bir yolculuk oldu. Unutamayacağımız deyimler ve anılarla doluydu. Bu duyguları sizinle paylaşmaktan çok mutluyuz. Umarız sizde bunu ilginç bulursunuz.

Haydi başlayalım.

Çok heyecanlıydık. Çünkü daha önce hiç uçmamıştık. Ve daha önce yurt dışına çıkma imkânı bulmamıştık. Bir ailenin yanında misafir olacaktık. Yeni bir ülke yeni insanlar... Tüm bunlar bizim heyecanımızı artırıyordu.

Polonya’da olmayı dört gözle bekliyorduk. İlk önce Gaziantep’ten İstanbul’a uçtuk. Daha sonra Berlin’e uçtuk.’’Neden Berlin ‘’diye sorabilirsiniz. İstanbul‘dan Polonya’ya uçak biletinin çok pahalı olduğunu öğrendik. Yolculuğumuzu daha ucuza getirebilmek için bu rotayı seçtik. Bu bize birkaç saat Almanya’da olmamızı sağladı. Bu da bizim için başka bir deneyim oldu. 3 ülkeyi karşılaştırma

şansına erdik. Berlin’e indikten sonra Polonya yolculuğumuza başladık. Oraya varmamız 8 saati aldı. Yol çok kalabalık değildi. Bazen bu yolu kullanan tek aracın biz olduğumuzu bile düşündük. İnsanların daha fazla tren ve uçak ulaşımı kullandıklarını öğrendik. İlk önce Polonya’nın coğrafi bilgisi hakkında bilgi vermek istiyoruz.

Polonya; orta Avrupa’da bir ülke. Polonya batıda Almanya; Çek Cumhuriyeti ve Slovakya; güneyde Ukrayna ve Belarus ve Litanya’nın doğusunda kuzeyde Baltık denizi vardır. Vistula nehri üzerinde Avrupa’nın merkezinde bulunan Varşova ülkenin başkenti ve en büyük şehridir.

Biz Gdynia şehrine gittik. Gdynia şehri Baltık denizinin bir parçası olan Gdanks körfezindedir. Gdynia Polonya’nın en genç şehirlerinden birisidir. Gdanks ve Sopot şehirlerine yakın olan bir şehirdir.

Yanında kalacağımız aileler ile buluştuk. Birkaç saat zaman geçirdikten sonra aileler ve öğretmenlerle beraber gezintiye çıktık. Onlarla hoş bir Pazar geçirdik.

Gdanks ‘a gittik. Orada tarihi yerleri ziyaret etmiştik. Bunlardan birisi de dünyanın geniş tuğla kilisesi olan St. Mary kilisesiydi. 25.000 insanın

oturabileceği kadar geniş bir kiliseydi. Daha sonra Old Town ‘ a doğru yürüdük. Old Town Gdanks’ın en güzel yerlerinden biriydi. Mimarisi çok büyüleyiciydi. Önce altın kapıdan geçtik. Kapı altın döşemeler ile süslenmişti.

Temiz ve hoş bir görüntüsü vardı. Kapının üzerinde 8 tane figür vardı. 4 tanesi Upland kapısına bunlar(barış, özgürlük, servet, şöhret)4 tanesi de Oluga caddesine (adalet, dindarlık, akıl ve uyum) temsil ediyorlardı. Bunların üzerinde. “küçük devletler uyum içinde büyür, büyük devletler yıkılır” diye bir yazı vardı.

Cadde boyunca yürürken muhteşem antika ve mücevher mağazaları gördük. Bunların yanında hediyelik eşya satan mağazalar ve kafeler vardı.

Caddede enstrümanlarını çok iyi icra eden sokak müzisyenleri vardı.

Polonya’ya gitmeden önce amber taşının çok ünlü olduğunu öğrenmiştik. Bizde almak istedik. Fakat çok pahalıydı.

Yeşil kapı denilen diğer bir kapıdan geçtik. Bu kapı Polonya monarşisinin resmi dairesi hizmet vermek amacı ile inşa edilmişti. Fakat sadece tarihte bu amaçla kullanılmış.

Bugün Polonya ulusal müzesi ve birçok sergilerin evi olarak kullanılıyor.

Aynı zamanda dayanışmanın sembolü olan önceki Polonya başkanı Lech Walese’nin ofisi bulunmaktaydı. Bu kapı kraliyet yolunun sonu oluyordu. Aynı zamanda dayanışmanın sembolü olan önceki Polonya başkanı Lech Walese ofisi bulunmaktaydı. Bu kapı kraliyet yolunun sonu oluyordu. Motlowa şehrine ulaştığımız zaman bir korsanla karşılaştık. Onlarla fotoğraflar çektik.

Sokak tiyatrolarının burada çok meşhur olduğunu öğrendik. Gdanks ‘da çok hoş vakit geçirdik.

Golub Dobrzyn diğer ziyaret ettiğimiz şehirdi. Polonya’nın ortasında olan şehir Dreweca nehrinin iki yakasında yer almış bir şehirdir. Bu şehir geçmişte iki şehirmiş. Fakat şimdi birleştirilmiş.

Golub Dobrzyn kalesini ziyaret ettik. Alman şovalyeleri tarafından kullanıldığını öğrendik. 13. Yy dan 14. Yy a geçişte inşa edilmiş birçok yıl hasar görmüş ve yeniden inşa edilmiştir. Burada okculuk, balta ve mızrak atmak gibi ilginç sporlar denedik. Sporları yapmakta başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz.

Bir bay ve bayan bu aktiviteleri yapmamız için bize yardım etti. Kıyafetleri çok güzeldi. Kendimizi orta çağda gibi hissettik.

Kalede öğlen yemeği yedik. Çorba çok lezzetliydi. Tadı bizim tavuk çorbamızı benziyordu. Bir kâse içerisinde servis edildi. Bu çorbayı içerken kaşık kullanmak zorunda olmadığımızı öğrendik. Diğer ilginç bir olayda sosisleri pişirmekti. Bize pişirmek için tavuk sosisler verdiler. Türkiye’de” kendin pişir kendin ye” deriz. Onları pişirmek için bizlere ağaç dalları verdiler.

Kalenin ortasında bir ateş vardı. Onları orda pişirmeye çalıştık. Maalesef başaramadık. Çünkü pişmiyorlardı. Hepsi çiğdi. Neyse ki matematik öğretmeni Hikmet Bey onları kebap gibi dilimledi ve onları dallara sapladı.

Sonunda onları pişirdik. Bizim için çok farklı ve ilginç deneyimdi.

Birkaç saat sonra Chelmno gittik. Ve orada akşam yemeği yedik. Öğlen yemeğinden sonra en kısa ara ile yediğimiz yemekti. Restaurant çok otantikti.

Aç olmamıza rağmen bir şeyler yemeye çalıştık. Polonya insanları et yemeyi çok seviyorlar. Özellikle domuz eti ve eşek eti yiyorlar. Evet eşek eti ... Çok ilginçti. Biz asla eşek eti yemeyiz. Et sebzelerle daha fazla lahana ve patatesle servis ediliyor. Polonyalılar yemekleri bolca servis etmeyi çok seviyorlar.

Polonya’ya gitmeden önce yiyecek problemi olacak diye düşündük.

Fakat aileler ve öğretmenler yediğimiz şeylere dikkat ettiler. Farklı Polonya yemeği tatma fırsatı bulduk. Bunun için teşekkürler.

OKULDAKİ AKTİVİTELER

Pazartesi okulda buluştuk. Polonyalıların okul aktivitelerini ve Polonya hakkında kısa bir sunum vardı. Onların geleneksel dansını öğrendik. Eğer Polonyalı bir partneriniz varsa öğrenmek hiç de zor değil. Çok eğlendik.

Daha sonra sınıfta toplandık. Ve farklı oyunlar oynadık. Öğlen yemeğini okul kafeteryasında yedik.

Ve şehir gezisine çıktık. O gün hava çok soğuk ve rüzgârlıydı. Büyük bir Hac’ın bulunduğu Kamienna Gorana tepesine doğru yürüdük. Tepe yaklaşık 54 m yükseklikteydi. Hac işareti çok büyüktü. Aynı zamanda bu Hac’ın denizciler tarafından kullanılan bir deniz feneri olduğunu öğrendik. Buradan şehir manzarası çok güzeldi.

Dana sonra limana gittik. Yazın buranın her zaman kalabalık olduğunu öğrendik. Burada festivaller ve konserler oluyormuş.

Kumsal boyunca yürüdük. Yazı bekleyen yat ve gemiler vardı. Yaz için hazırlık yapan tamirat yapan tersaneler vardı.

Martı ve kuğular vardı. Bazıları uçuyor; bazıları yüzüyor ve diğerleri bir şeyler yemeye çalışıyorlardı. Onlara biraz ekmek verdik. Onlarla gerçekten güzel vakit geçirdik. Tuzlu rüzgârlı havayı bahsetmeden geçmeyeceğiz. Oraya keşke yazın gitseydik.

POLONYA’NIN HAVASI Buraya gelmeden önce Polonya’nın hava durumunu kış boyunca takip ettik. Çok soğuktu. Bazı insanların soğuktan öldüklerini duyduk. Çok endişelendik.

Kış boyunca dua ettik. Mart ayında havanın biraz daha ılık olmasını umduk.

Neyse ki hava çok soğuk değildi. Yazın sıcaklığın 20 ve 25C’ olabileceğini öğrendik (bu bizim baharımız).

BİRLİKTE OLAN AKTİVİTELER Misafir okul bize orijinalinden biraz farklı olan Romeo ve Juliet oyununu sergilediler. Dans ve şarkılar ile onu daha ilgi çekici hale getirmişlerdi. Çok başarılılardı.

Biz onlara Polonyalı arkadaşlarımıza Türkçe bir şarkı öğretmeye çalıştık.

Memleketim isimli şarkıyı… Polonya’lı öğrenciler için bizim dilimizi telaffuz etmelerinin biraz zor olduğunu gördük. Onlarda bizlere Polonca bir şarkı söylediler. Hoş bir zaman geçirdik.

Bu okul 80 yıl önce açılmış. Normal alan dersleri ve müzik resim dersleri görüyorlar. Bizim gibi üniforma giyiyorlardı. Birçok etkinliğe katılan bir okuldu.

Bir gece eğlence gecemiz oldu. Herkes dans etti. Sadece öğrenciler değil öğretmende hep beraber dans ettiler. Müzik aramızda ortak bir dil oldu. Çok hoş vakit geçirdik.

Bir kolaj çalışması yaptık. Her okul bir kolaj çalışması yaptı. Konu bu projedeki en iyi anılarımızdı. Yelkenlerinde kelebekler olan bir gemi çizdik. Bu projede yeni ülkelere, yeni insanlara, yeni kültürlere, yeni deneyimlere yelken açtık. İki yıl boyunca çekmiş olduğumuz anıları ekledik. Hepimiz çok güzel çalışmalar yapmıştık.

Aktivitelerimizi gerçekleştireceğimiz yere gittik. Her grup kendi dans ve müzik gösterilerini sundu. Her ülke stili ve renkleri farklı olan geleneksel kıyafetlerini giydi. Hepimiz çok renkliydik. Biz 23 Nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramımızı hatırladık. O günde dünyanın her tarafından ülkemize çocuklar gelir. Ve kendi geleneksel danslarını sergilerler. Burası da bir bayram yeri gibiydi.

İlk önce Polonya donanma grubu şarkılarını söylediler. Daha sonra her ülke danslarını ve şarkılarını sergiledi. Tüm performansları da çok sevdik.

Farklı dillere, farklı kültürlere sahip olabiliriz. Fakat biz hepimiz birbirimizi keşfetmek için aynı gemide yelken açmıştık.

İki yıl boyunca AFRE gemisinde yol alıyorduk. Birçok kalbe, birçok ülkeye demir atmıştık. İngiltere, Türkiye, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Macaristan…

Bu performanslardan sonra birbirlerimizi daha iyi tanıma şansına vardık. Misafir olduğumuz ülkeyi göstermiş oldukları misafirperverlikleri için teşekkür etmek istedik. Polonyalı öğretmenler, öğrenciler ve ailelerin hepsi çok kibar ve yardımseverlerdi. Polonya’da çok kısa bir süre kaldık. Fakat hayatımız boyunca asla unutamayacağımız harika hatıralar ile döndük. Umarız sizlerle tekrar buluşma imkânımız olur. Her şey için teşekkürler..

TÜRKİYE GRUBU