E-ISSN: 2587-2524
Cilt/ Volume 21 | Sayı/ Issue 3 | Eylül/September 2019
www.androlojibulten.org
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
de İN’ r. Z İ i D TR ted İM mek B AK en i UL izinl D
Cilt/ Volume 21 | Sayı/ Issue 3 | Eylül/ September 2019
E-ISSN: 2587-2524
ANDROLOJİ BÜLTENİ TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ YAYIN ORGANIDIR Andrology Bulletin is the Periodical Journal of the Turkish Society of Andrology Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak üzere yılda 4 sayı yayınlanır. Four issues annually; March, June, September, December TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ ADINA SAHİBİ / Owner on Behalf of the Turkish Society of Andrology Prof. Dr. Mustafa F. Usta YÖNETİM KURULU / Board of Directors Ateş Kadıoğlu (Onursal Başkan) Mustafa F. Usta (Başkan) Barış Altay (Genel Sekreter) Memduh Aydın (Sayman) Sefa Resim (Üye) Murat Çakan (Üye) Fikret Erdemir (Üye) Metin Öztürk (Üye) EDİTÖRLER / Editors Doç. Dr. Ahmet Gökçe Prof. Dr. Fikret Erdemir YARDIMCI EDİTÖR / Associate Editor Doç. Dr. Cüneyt Adayener YAYIN TÜRÜ / Publication Category Süreli Yayın YÖNETİM YERİ/ Executive Office Türk Androloji Derneği Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul Tel: +90 212 288 50 99 Faks: +90 212 288 50 98 E-posta: androloji@androloji.org.tr Web: www.androloji.org.tr
Yayın Hizmetleri / Publishing Services BAYT Bilimsel Araştırmalar Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Şti. Ziya Gökalp Cd. 30/31, 06420 Kızılay, Ankara Tel (0-312) 431 30 62, Faks: (0-312) 431 36 02 E-posta: info@bayt.com.tr www.bayt.com.tr
Androloji Bülteni TÜBİTAK ULAKBİM TR Dizin, Türkiye Atıf Dizini ve Türk Medline vertabanlarında dizinlenmektedir.
The control of conformity with the journal standards and the typesetting of the articles in this journal, the control of the English/Turkish abstracts and references and the preparation of the journal for publishing were performed by bayt publishing. Bu dergideki yazıların dergi standartlarına uygunluğu, dizimi, İngilizce/Türkçe özetlerin ve kaynakların denetimi, derginin yayına hazırlanması bayt tarafından gerçekleştirilmiştir
www.androlojibulten.org
DANIŞMA KURULU / REVIEWERS ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI
ERKEK ÜREME SAĞLIĞI
Prof. Dr. Ramazan AŞCI
Prof. Dr. Barış ALTAY
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Samsun
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmir
KADIN - ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI VE ERKEK İNFERTİLİTESİ HEMŞİRE ÇALIŞMA GRUBU
Prof. Dr. Ali ATAN
Prof. Dr. Kaan AYDOS
Doç. Dr. Dilek AYGİN
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Ankara
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD ve Kısırlık Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ankara
Sakarya Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Sakarya
Doç. Dr. Memduh AYDIN
Prof. Dr. Selahittin ÇAYAN
Prof. Dr. Sevim BUZLU
Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, İstanbul
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Mersin
Doç. Dr. Önder CANGÜVEN
Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Hatay
Department of Urology, Hamad Medical Corporation, Doha, Qatar
Prof. Dr. Sadık GÖRÜR Doç. Dr. Engin KANDIRALI
Prof. Dr. Murat ÇAKAN
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, İstanbul
SB Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Üroloji Kliniği, Ankara
Prof. Dr. Ayhan KARABULUT
Prof. Dr. Melih ÇULHA Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmit
Prof. Dr. Oğuz EKMEKÇİOĞLU Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kayseri
Prof. Dr. Fikret ERDEMİR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Tokat
Prof. Dr. Haluk EROL
Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kırşehir
Prof. Dr. İrfan ORHAN Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Elazığ
Prof. Dr. İsa ÖZBEY Atatürk Üniversitesi Aziziye Araştırma Hastanesi Üroloji AD, Erzurum
Uzm. Dr. A. Arman ÖZDEMİR
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Androloji BD, Aydın
T.C.Sağlık Bakanlığı Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği,İstanbul
Doç. Dr. Ahmet GÖKÇE
Prof. Dr. Sefa RESİM
Sakarya Üniversitesi, Tıp Fakültesi Üroloji AD, Sakarya
Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kahramanmaraş
Prof. Dr. Bilal GÜMÜŞ Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Manisa
Prof. Dr. Tarkan SOYGÜR
Prof. Dr. Ateş KADIOĞLU
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Çocuk Ürolojisi BD, Ankara
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji AD / Androloji BD, İstanbul
Doç. Dr. Zafer KOZACIOĞLU Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, İzmir
Prof. Dr. Muammer KENDİRCİ
Prof. Dr. Nihan Erginel-UNALTUNA İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Genetik AD, İstanbul
Liv Hospital-Üroloji Kliniği, İstanbul
KADIN CİNSEL SAĞLIĞI
Prof. Dr. Hakan KILIÇARSLAN
Prof. Dr. Abdullah ARMAĞAN
İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul
Prof. Dr. Gülbeyaz CAN İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul
Prof. Dr. Nezihe KIZILKAYA BEJİ İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul
Prof. Dr. Nuran KÖMÜRCÜ Marmara Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu, İstanbul
Doç. Dr. Leyla KÜÇÜK İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul
Prof. Dr. Rukiye PINAR BÖLÜKTAŞ Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri, İstanbul
Doç. Dr. Hicran YILDIZ Uludağ Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu, Bursa
TÜRK CUMHURİYETLERİNDE ANDROLOJİ Prof. Dr. İlham AHMEDOV Bakixanov.23 Azerbaycan Tiib Universiteteti Baku-370022, Azerbaycan
Uzm. Dr. Firdovsi MAMMADOV Zeferan Hospital Üroloji Kliniği, Azerbaycan
Uzm. Dr. Zarifcan MURODOV Taşkent Diploma Sonrası Eğitim Enstitüsü - Taşkent Üroloji Merkezi, Özbekistan
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Bursa
Bahçelievler Medicalpark Hastanesi Üroloji Kliniği, İstanbul
Uzm. Dr. Shavkat SHAVAKHABOV
Prof. Dr. Ahmet METİN
Doç. Dr. Halil ÇİFTÇİ
State Specialized Center Of Urulogy (Uzbekistan) Chief of Andrology Department, Özbekistan
İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Bolu
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji AD, Şanlıurfa
Prof. Dr. Bekir Süha PARLAKTAŞ
Doç. Dr. Esat KORGALI
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Tokat
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Sivas
Prof. Dr. Bülent SEMERCİ
Prof. Dr. Ercan YENİ
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmir
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Şanlıurfa
Doç. Dr. Altuğ TUNCEL Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, Ankara
Uzm. Dr. Erol UÇANER Özel Başkent Hastanesi Üroloji Kliniği, Kıbrıs
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI VE KONGRE TAKVİMİ Prof. Dr. Fikret ERDEMİR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD,Tokat
Prof. Dr. Tahir TURAN Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Denizli
Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Androloji BD, Antalya
Prof. Dr. M. Önder YAMAN Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Ankara
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
iii
AMAÇ ve KAPSAM
Androloji Bülteni Türk Androloji Derneği’nin resmi yayın organıdır. Dergi androloji alanındaki araştırmaları, olguları, derlemeleri ve editöryal yorumların yayımlandığı danışman denetimli bilimsel bir dergidir. Dergi yılda 4 sayı olarak yayımlanmaktadır. Derginin hedef kitlesi androloji alanlarında çalışan veya bu alanlara ilgi duyan araştırmacı ve hekimlerdir. Derginin yazı dili Türkçe ve İngilizce’dir. Türkçe yazıların Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğüne ve imla kılavuzuna uygun olması gerekir. Derginin editöryal ve yayın süreçleri International Committee of Medical Journal Editors (ICMJE), World Association of Medical Editors (WAME), Council of Science Editors (CSE), Committee on Publication Ethics (COPE), European Association of Science Editors (EASE) ve National Information Standards Organization (NISO) organizasyonlarının kılavuzlarına uygun olarak biçimlendirilir. Androloji Bülteni, Principles of Transparency and Best Practice in Scholarly Publishing (doaj.org/bestpractice) ilkelerini benimsemiştir.
Tüm makaleler http://www.androlojibulten.org/ sayfasındaki online makale değerlendirme sistemi kullanılarak dergiye gönderilmelidir. Derginin yazım kurallarına, gerekli formlara ve dergiyle ilgili diğer bilgilere web sayfasından erişilebilir. Derginin tüm masrafları Türk Androloji Derneği tarafından karşılanmaktadır. Dergide yayımlanan makalelerde ifade edilen bilgi, fikir ve görüşler Türk Androloji Derneği, Editörler, Yayın Kurulu ve Yayıncı’nın değil, yazar(lar)ın bilgi ve görüşlerini yansıtır. Baş Editör, Editörler, Yayın Kurulu ve Yayıncı, yazarlara ait bilgi ve görüşler için hiçbir sorumluluk ya da yükümlülük kabul etmemektedir. Androloji Bülteni TÜBİTAK ULAKBİM TR Dizin, Türkiye Atıf Dizini ve Türk Medline vertabanlarında dizinlenmektedir. Yayımlanan tüm içeriğe www.androlojibulten.org adresinden ücretsiz olarak erişilebilir. Dergide yayımlanan içeriğin tüm telif hakları Türk Androloji Derneği’ne aittir.
Editoryal Ofis
Yayın Hizmetleri: BAYT
Androloji Bülteni Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul, Türkiye Tel: 0212 288 50 99 Faks: 0212 288 50 98 E-posta: androloji@androloji.org.tr Web: www.androlojibulten.org/
Adres: Ziya Gökalp Cad., 30/31, 06420 Kızılay, Ankara, Türkiye Tel: +90 431 30 62 Faks: +90 431 36 02 E-posta: info@bayt.com.tr Web: www.bayt.com.tr
iv
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
PURPOSE and SCOPE
Andrology Bulletin is the official publication of the Turkish Andrology Association. The journal is a supervised scientific journal which publishes original research articles, case studies, reviews, and editorial comments on the science of andrology. The journal is published in four issues per year. The target population of the journal is researchers and physicians who work in or interested in the field of andrology. The journal’s language is both Turkish and English. The Turkish language should conform to the Turkish language dictionary and the Turkish spelling guide. The editorial and publication processes of the journal conform the guidelines of the International Committee of Medical Journal Editors (ICMJE), the World Association of Medical Editors (WAME), the Council of Science Editors (CSE), and the Committee on Publication Ethics (COPE). It is formatted in accordance with the National Information Standards Organization (NISO) guidelines. The Andrology Bulletin adopts the Principles of Transparency and Best Practice in Scholarly Publishing (doaj.org/bestpractice).
All articles should be sent to the journal using the online article evaluation system at http://www.androlojibulten.org/. Writing rules of the journal, necessary forms, and other information about the journal can be accessed from the web page. All expenditure of the journal is covered by the Turkish Andrology Association. The information, ideas and opinions expressed in the articles published in the journal reflect the views and opinions of the author(s), not the editors of the Turkish Andrology Association, the editorial board, or publisher. The Editor-in-Chief, Editors, Editorial Board, and Publisher do not accept any responsibility or liability for the given information and opinions of the author(s). The Andrology Bulletin has been indexed by TUBITAK ULAKBIM TR Index, Turkey Citation Index and Turkish Medline. All published content is freely available at www.androlojibulten.org. All copyrighted content published in the journal belongs to the Turkish Andrology Association.
Editorial Office
Publishing Services: BAYT
Andrology Bullettin Address: Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul, Turkey Phone: +90 212 288 50 99 Fax: +90 212 288 50 98 E-mail: androloji@androloji.org.tr Web: www.androlojibulten.org/
Address: Ziya Gökalp Cad., 30/31, 06420 Kızılay, Ankara, Turkey Phone: +90 431 30 62 Fax: +90 431 36 02 E-mail: info@bayt.com.tr Web: www.bayt.com.tr
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
v
YA Z A R L A R A A Ç I K L A M A Dergiye gönderilen makaleler, özgünlük ve bilimsel kalite bakımından değerlendirilir. Gönderilen yazıların daha önce başka bir elektronik ya da basılı dergide, kitapta veya farklı bir mecrada sunulmamış ya da yayımlanmamış olması ve Türk Androloji Derneği Yönetim Kurulu’nun seçtiği Yayın Kurulu tarafından uygun görülmesi gerekir. Androloji Bülteni’ne gönderilen makalelerin değerlendirilmesinde bağımsız, tarafsız, çift-kör hakem değerlendirme raporları temel alınmaktadır. Yazıların değerlendirmeye alınması için, gönderilen yazıya tüm yazarların onay verdiklerine dair “Telif Hakkı Devir Formu” başlıklı imzalı bir yazının eklenmesi gerekir (Formun hazır hali http://www.androlojibulten.org ve https://www.journalagent. com/androloji/ adreslerinden indirilebilir). Androloji Bülteni; gönderilen makalelerin değerlendirme sürecine dahil olan yazarların ve bireylerin, potansiyel çıkar çatışmasına ya da önyargıya yol açabilecek finansal, kurumsal ve diğer ilişkiler dahil mevcut ya da potansiyel çıkar çatışmalarını beyan etmelerini talep ve teşvik eder. Bir çalışma için bir birey ya da kurumdan alınan her türlü finansal destek ya da diğer destekler Yayın Kurulu’na beyan edilmeli ve potansiyel çıkar çatışmalarını beyan etmek amacıyla ICMJE Potansiyel Çıkar Çatışmaları Formu katkı sağlayan tüm yazarlar tarafından ayrı ayrı doldurulmalıdır (form için www. androlojibulten.org). Editörler, yazarlar ve hakemler ile ilgili potansiyel çıkar çatışması vakaları derginin Yayın Kurulu tarafından COPE ve ICMJE rehberleri kapsamında çözülmektedir. Yayın için uygun bulunan yazıların dizgi ve hazırlık işlemleri sırasında, sorumlu yazara yazar katkılarının da açıklanmasının isteneceği Yazar Onay Formu gönderilecektir. Sadece yazarlık niteliğini hak eden kişiler yazar olarak gösterilmelidir. Yazar olarak listelenen herkesin ICMJE (www.icmje.org) tarafından önerilen yazarlık kriterlerini karşılaması gerekmektedir. ICMJE, yazarların aşağıdaki dört kriteri karşılamasını önermektedir: 1. Çalışmanın konseptine/tasarımına; ya da çalışma için verilerin toplanmasına, analiz edilmesine ve yorumlanmasına önemli katkı sağlamış olmak,
Klinik ve deneysel çalışmalar, ilaç araştırmaları ve bazı olgu sunumları için World Medical Association Declaration of Helsinki “Ethical Principles for Medical Research Involving Human Subjects”, (amended in October 2013, www.wma.net) çerçevesinde hazırlanmış Etik Kurul raporu gerekmektedir. Gerekli görülmesi halinde, Etik Kurul raporu veya eş değeri olan resmi bir yazı, yazarlardan talep edilebilir. İnsanlar üzerinde yapılmış deneysel çalışmaların sonuçlarını bildiren yazılarda, çalışmanın yapıldığı kişilere uygulanan prosedürlerin niteliği tümüyle açıklandıktan sonra, onaylarının alındığına ilişkin bir açıklamaya metin içerisinde yer verilmelidir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda ise ağrı, acı ve rahatsızlık verilmemesi için yapılmış olanlar açık olarak makalede belirtilmelidir. Hasta onamları, Etik Kurul raporunun alındığı kurumun adı, onay belgesinin numarası ve tarihi ana metin dosyasında yer alan Yöntemler başlığı altında belirtilmelidir. Hastaların kimliklerinin gizliliğini korumak yazarların sorumluluğundadır. Hastaların kimliğini açığa çıkarabilecek fotoğraflar için hastadan ya da yasal temsilcilerinden alınan imzalı izinlerin de gönderilmesi gereklidir. Bütün makalelerin benzerlik tespiti denetimi, iThenticate yazılımı aracılığıyla yapılmaktadır. Yayın Kurulu, dergimize gönderilen çalışmalar hakkındaki intihal, atıf manipülasyonu ve veri sahteciliği iddia ve şüpheleri karşısında COPE kurallarına uygun olarak hareket edecektir. Yayımlanan içerik ile ilgili tüm sorumluluk yazarlara aittir Yazıların online gönderilmesi Tüm yazılar derginin Internet adresi üzerinden online gönderilmelidir. (https://www.journalagent.com/androloji/). Yazının gönderilmeden önce kontrol listesi ile son bir kez gözden geçirilmesi önerilir. Yazım kurallarına uygun yazılmayan yazılar bilimsel kurul değerlendirmesine alınmamaktadır. Daha detaylı bilgiler https://www.journalagent.com/androloji/ adresinden alınabilir.
YAZILARIN HAZIRLANMASI
2. Yazı taslağını hazırlamış ya da önemli fikirsel içeriğin eleştirel incelemelerini yapmış olmak;
Araştırma yazıları 3000, olgu sunumları 1500 ve derlemeler 5000 kelimeyi geçmemelidir.
3. Yazının yayından önceki son halini gözden geçirmiş ve onaylamış olmak;
Makaleler, ICMJE-Recommendations for the Conduct, Reporting, Editing and Publication of Scholarly Work in Medical Journals (updated in December 2017 - http://www.icmje. org/icmjerecommendations. pdf ) ile uyumlu olarak hazırlanmalıdır. Randomize çalışmalar CONSORT, gözlemsel çalışmalar STROBE, tanısal değerli çalışmalar STARD, sistematik derleme ve metaanalizler PRISMA, hayvan deneyli çalışmalar ARRIVE ve randomize olmayan davranış ve halk sağlığıyla ilgili çalışmalar TREND kılavuzlarına uyumlu olmalıdır.
4. Çalışmanın herhangi bir bölümünün geçerliliği ve doğruluğuna ilişkin soruların uygun şekilde soruşturulduğunun ve çözümlendiğinin garantisini vermek amacıyla çalışmanın her yönünden sorumlu olmayı kabul etmek. Bir yazar, çalışmada katkı sağladığı kısımların sorumluluğunu almasına ek olarak, diğer yazarların çalışmanın hangi kısımlarından sorumlu olduğunu da teşhis edebilmelidir. Ayrıca, yazarlar birbirlerinin katkılarının bütünlüğüne güven duymalıdırlar.
vi
Yazarların, Yayın Hakkı Devir Formu, Yazar Katkı Formu ve ICMJE Potansiyel Çıkar Çatışmaları Formu’nu (bu form, tüm
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
yazarlar tarafından ayrı ayrı doldurulmalıdır) ilk gönderim sırasında online makale sistemine yüklemeleri gerekmektedir. Bu formlara http://www.androlojibulten.org/ adresinde yazarlara açıklama kısmından ulaşılabilir. Yazılar, bilgisayar dosyası üzerinde standart A4 kağıdı boyutlarındaki bir sayfaya, sağ ve sol kenarlarda yaklaşık 2,5 cm boşluk kalacak şekilde ve iki satır aralıklı olarak yazılmalıdır. Her sayfa numaralandırılmalıdır. Metin Times New Roman yazı karakterinde 12 punto ile yazılmalıdır. Yazılarda bulunması gereken bölümler sırasıyla şunlardır: (Yazar adları (ünvan, ad, soyadı), çalışmanın yapıldığı kurum (Makaledeki yazarların çalışma yerleri, yayının yapıldığı kurum şeklinde olmalıdır), iletişim adresi, telefon ve faks numaraları, e-posta adresi journal agent programında 3, 4 ve 5. adımlarda online olarak girilmelidir. “Telif Hakkı Devir Formu” dışında yüklenecek diğer dosyalarda yazarların isimleri, çalıştıkları yerler bulunmamalıdır!). (i) Türkçe ve İngilizce başlıklar (online olarak istenen yere yapıştırılacak), (ii) Türkçe ve İngilizce özetler (online olarak istenen yere yapıştırılacak); Makalenin tam metninde (tam metin dosyası online olarak istenen yere eklenmelidir) (iii) Giriş; (iv) Gereç ve Yöntem; (v) Bulgular; (vi) Tartışma; (vii) Kaynaklar bölümleri bulunur. Yöntemler, bulgular ve tartışma bölümlerinin gerektiğinde alt başlıklarla ele alınması tercih edilir. Olgu sunumları, özetlerden sonra giriş, olgu sunumu ve tartışma başlıkları altında düzenlenmelidir. İnceleme yazılarında, yazının gelişimine uygun başlıklandırma yapılabilir. Özetler: Özet çalışmanın amacını, ana bulguları ve temel sonuçlarını Amaç, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Sonuç (İngilizce özette Objectives, Material and Methods, Results, and Conclusion) başlıkları altında bildirmelidir. Anahtar kelimeler: Yazı düzeninde özetlerden sonra yer alacak şekilde Türkçe ve İngilizce olarak en az 3, en fazla 5 anahtar kelime (alfabetik sıra ile) belirtilmelidir. Bu amaçla Index Medicus Medical Subjects Headings (MeSH)’den yararlanılabilir. http://www.ncbi. nlm.nih.gov/pubmed/. Makalenin tam metninde Giriş paragrafından sonra Gereç ve Yöntem’de çalışma başlangıcı ve bitiş tarihleri, hastaların özellikleri ve kullanılan yöntemler, hasta seçimi ayrıntılı biçimde belirtilmelidir. İstatistiksel yöntem yeterli ayrıntı ile açıklanmalıdır. Bulgular: Metinde olabildiğince ayrıntılı yazılmalı, şekil ve tablolar ile desteklenmeli; şekil ve tablolarda verilen bilgiler, metinde tekrarlanmamalıdır. Tartışma: Ağırlıklı olarak çalışma ile ilgili veriler tartışılmalı, yerli ve yabancı kaynaklarla desteklenmelidir. Konu ile doğrudan ilgisi olmayan genel bilgilere uzun uzun yer vermekten kaçınılmalıdır. Kısaltmalar: Kısaltılmış sözcük sayısının sınırlı tutulması gerekir. Şekil ve Tablolar: Yazı ile birlikte sunulan fotoğraf ve tablolar sisteme ayrı ayrı yüklenmelidir. Resim dosyalarının formatı JPEG
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
veya TIFF olabilir. Tablolar ve şekil altyazıları ayrı sayfalara ve iki satır aralıklı yazılmalı; şekil ve tablolar yazıda görünme sırasına göre numaralandırılmalı ve başlıkları olmalıdır. Mikroskobik resimlerde büyütme oranı ve boyama tekniği açıklanmalıdır. Kısaltmalar her şeklin ve tablonun altında açıklanmalıdır. KAYNAKLAR Kaynaklar metin içinde anılma sırasına göre noktadan sonra üst simge olarak köşeli parantez içerisinde ve nokta işaretinden sonra boşluk bırakmadan dizilmeli (örnek: ...lenf nodu diseksiyonu önerilmektedir.[1]); yayımlanmamış sonuçlar ve kişisel görüşmeler kaynak olarak gösterilmemelidir. Yazarların yalnızca doğrudan yararlandıkları çalışmaları kaynak olarak göstermeleri gerekir; yazımı doğrulanamayan kaynaklar yayın hazırlığı sırasında yazarlardan istenecektir. Dergi isimleri Index Medicus’a göre kısaltılmalıdır; bunun mümkün olmadığı durumlarda dergi adının tamamı verilmelidir. Altı ya da daha az sayıda olduğunda tüm yazarlar belirtilmeli, altıdan fazla yazar durumunda, altıncı yazarın arkasından “et al.” eklenmelidir. Kaynakların dizilme şekli ve noktalamalar için aşağıdaki örneklere uyulmalıdır (basım ayı, parentez içinde derginin basım sayısı yazılmamalıdır !) : Dergi: Tefekli A, Tepeler A, Altunrende F, Tok A, Sarılar Ö, Müslümanoğlu AY. Seçilmiş olgularda tüpsüz perkütan nefrolitotomi. Türk Üroloji Dergisi 2006;32:240-7. Gill IS, Kaouk JH, Meraney AM, Desai MM, Ulchaker JC, Klein EA et al. Laparoscopic radical cystectomy and continent orthotopic ileal neobladder performed completely intracorporeally: the initial experience. J Urol 2002;168:13-8. Kitap: Korkud G, Karabay K. Böbrek tüberkülozu. 3.Baskı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basımevi; 1993. Kitap içinde bölüm: Anderson JL, Muhlestein JB. Extracorporeal ureteric stenting during laparoscopic pyeloplasty. Philadelphia: W. B. Saunders; 2003. p. 288-307. Önemli Not: Yayın Kurulu, gerekli gördüğü durumlarda yazıların özünü değiştirmeden metinde düzeltme yapmakla yetkilidir. Online makale gönderiminde sırası ile: 1. Yazarların onay verdiklerine dair “Telif Hakkı Devir Formu “ başlığı altında imzalı bir mektup (tarayıcıdan geçirdikten sonra diğer dosyalarla gibi online olarak sisteme yüklenmelidir). 2. Ana metin (Kaynaklar dahil) (Özet ve Yazar isimleri bulunmamalıdır !) 3. Resimler (Mümkün ise açıklanan yerler okla belirtilmelidir) 4. Tablolar yüklenmelidir.
vii
INSTRUCTION TO AUTHORS Articles submitted to the journal are evaluated in terms of originality and scientific quality. Submitted manuscripts must not have been previously published, or presented in another electronic or printed journal, in a book or in a different medium, and must be approved by the Editorial Board of the Turkish Andrology Association’s Board of Directors. Independent, unbiased, double-blinded arbitration evaluation reports of referees are used in the evaluation of the articles submitted to the Andrology Bulletin. In order for the articles to be evaluated, a signed letter entitled “Copyright Transfer Form” must be attached to the submitted article, confirming the authors’ approval (a copy of the form is available at: http://www.androlojibulten.org and https://www.journalagent.com/androloji/). Andrology Bulletin encourage authors and individuals involved in the evaluation process of submitted articles to present their current or potential conflicts of interest, including financial, institutional, and other relationships that may lead to potential conflicts of interest or prejudice. Any financial or any other kind of support received from an individual or institution for a study must be declared to the Editorial Board, and the ICMJE Potential Conflicts of Interest Form must be filled in separately by all authors contributing to the declaration of potential conflicts of interest (see the form in: http://www.androlojibulten.org). Potential conflicts of interest with editors, writers and arbitrators are resolved by the Editorial Board of the journal under the COPE and ICMJE guidelines. The Author Approval Form will be sent to the responsible author, who will be required to explain the author’s contributions during the typesetting and preparation of the articles suitable for publication. Only those who deserve authorship should be shown as authors. Everyone listed as a writer must meet the authorship criteria recommended by ICMJE (www.icmje.org). The ICMJE suggests that authors meet the following four criteria: 1. To have contributed significantly to the gathering, analysis, and interpretation of data for concept/design of the study; 2. To have drafted the writing of the essay, or have done critical review of important intellectual content; 3. To have reviewed and approved the last version of the article before its publication; 4. To accept the responsibility for all aspects of the work in order to ensure that questions concerning the validity and accuracy of any part of the work are properly investigated and resolved. A writer should be able to identify the parts of the work which other authors are responsible for, in addition to taking responsibility for the parts he contributed. In addition, authors should trust the integrity of each other’s contributions. For the clinical and experimental studies, drug studies, and some case reports, the Ethics Committee report prepared under the
viii
World Medical Association Declaration of Helsinki (amended in October 2013, www.wma.net) is required. If necessary, the author(s) may be requested an Ethics Committee report, or an official letter of equal value. An explanatory note on the results of experimental studies on humans should be included in the text to the effect that approvals have been received, once the nature of the procedures applied to the subject has been fully explained. In the case of studies on animals, those made for the avoidance of pain, suffering, and discomfort should be clearly stated in the article. Patient approvals, the name of the institution from which the Ethics Committee report is received, and the number and date of the approval document should be stated in the main text file under the title of Methods. It is the responsibility of the authors to protect the confidentiality of the identities of patients. Signed permits from the patient or legal representatives must also be sent for photographs that may reveal the identity of the patients. Similarity checking of all the articles is done via iThenticate software. The Editorial Board will act in accordance with the COPE rules against claims and suspicions of plagiarism, citation manipulation, and data fraud involving work submitted to the journal. All responsibility for the published content belongs to the authors. Submitting articles online All manuscripts must be submitted online via the internet address of the journal (https://www.journalagent.com/androloji/). It is recommended that the manuscript be reviewed one last time with the checklist before submission. Manuscripts not written in accordance with the writing rules are not accepted for Scientific Board evaluation. More information can be found at https://www. journalagent.com/androloji/.
PREPARATION OF ARTICLES The research articles should not exceed 3000 words, the case presentations should be at most 1500 words, and the compilations should not exceed 5000 words. The articles should be prepared in accordance with the ICMJE Recommendations for the Conduct, Reporting, and Publication of the Scholarly Work in Medical Journals (http://www.icmje. org/icmje-recommendations.pdf –updated in December 2017). Randomized studies should be consistent with CONSORT, observational studies with STROBE, diagnostic value studies with STARD, systematic review and meta-analyses with PRISMA, animal trials with ARRIVE, and non-randomized behavioral and public health studies with TREND guidelines. The authors are required to upload the Publication Submission Form, the Author Contribution Form and the ICMJE Potential Conflicts Form (this form must be filled out by all authors separately) to the online system during the initial submission of the
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
article. These forms are available at http://www.androlojibulten. org/ and can be found in the instruction to authors section. Manuscripts should be typed on a standard A4 paper size on a computer text file, spaced about 2.5 cm on the right and left sides, and with double spaced lines. Every page should be numbered. The text should be written in Times New Roman font with 12 points. The sections to be included in the manuscripts are: author names (academic title, name, surname), the institution in which the study was conducted (work place of the author and the institution where the publication is prepared), contact address, telephone and fax numbers, e-mail address. All these should be entered in the JournalAgent™ program online in steps 3, 4, and 5. The files to be uploaded should not contain the names of the authors and places where they work, except the “Copyright Transfer Form”. The submitted work should include: (i) Turkish and English titles (to be posted online), (ii) Turkish and English abstracts (to be posted online); in the full text of the article (the full text file must be added to the desired location online) (iii) Introduction; (iv) Materials and Methods; (v) Findings; (vi) Discussion; (vii) References sections. It is preferred that methods, findings, and discussion sections be handled with subtitles when necessary. Case presentations should be organized under the headings of introduction, case presentation and discussion after the summaries. In the review articles, appropriate titles can be preferred for the development of the article. Abstract (Summary): The main findings and the main results should be reported under the headings of Objectives, Material and Methods, Findings, Conclusion. Key words: At least 3 and at most 5 key words (in alphabetical order) should be indicated in Turkish and English, under the heading “Key words” after the Abstract section. Index Medicus Medical Headings (MeSH) can be used for this purpose (http:// www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/). In the full text of the article, in the Materials and Methods after the Introduction paragraph, start and end dates of the study, the characteristics of the patients and the methods used, the patient selection should be specified in detail. The statistical method utilized should be explained with sufficient detail. Findings: Findings should be written as detailed as possible in the text, supported by figures and tables; information given in figures and tables should not be repeated in the text. Discussion: Mainly the data related to the study should be discussed and supported with domestic and foreign resources. General information that is not directly related to the subject should be avoided from occupying too much space. Abbreviations: The number of abbreviated words must be limited. Figures and Tables: Photographs and tables presented with the text should be uploaded separately to the system. The format of
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
the image files can be JPEG or TIFF. Tables and shape subtitles must be written on separate pages with double spacing; figures and tables should be numbered according to the order in which they appear in the text, and should have titles. Magnification ratio and dyeing technique should be explained in microscopic pictures. Each abbreviation used should be noted under the related figure and table with an explanation. REFERENCES The references given in the text should be arranged in square brackets as superscripts, and if at the end of the sentence after the punctuation, without spacing (eg: ... lymph node[1] dissection is recommended.[2]); unpublished results and personal interviews should not be shown as sources. Authors should only present studies that they directly benefit from; unauthorized sources will be requested from the authors during the preparation of the publication. Journal names should be abbreviated according to Index Medicus; where this is not possible, the full name of the journal should be given. All authors should be listed if there are seven or fewer, followed by “, et al.” after the sixth author in case of more than seven authors. The following examples should be followed for the endnote reference list and the punctuation style (the month and the issue number in parentheses must be avoided!). Journal: Tefekli A, Tepeler A, Altunrende F, Tok A, Sarılar Ö, Müslümanoğlu AY. Seçilmiş olgularda tüpsüz perkütan nefrolitotomi. Türk Üroloji Dergisi 2006;32:240–7. Gill IS, Kaouk JH, Meraney AM, Desai MM, Ulchaker JC, Klein EA, et al. Laparoscopic radical cystectomy and continent orthotopic ileal neobladder performed completely intracorporeally: the initial experience. J Urol 2002;168:13–8. Book: Korkud G, Karabay K. Böbrek tüberkülozu. 3. Baskı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basımevi; 1993. Section of a book: Anderson JL, Muhlestein JB. Extracorporeal ureteric stenting during laparoscopic pyeloplasty. Philadelphia: W. B. Saunders; 2003. p.288–307. Important Note: The Editorial Board is authorized to make amendments to the text, if necessary, without modifying the text of the text. Online article submission order: 1. A signed letter under the heading of “Copyright Transfer Form” (a scanned copy which must be uploaded to the system online with other files) from the authors, 2. Main text (including reference list) (abstract should not be included, and author names must be blinded!), 3. Pictures (where possible, the explanations should be indicated by an arrow), and 4. Tables must be loaded.
ix
BAŞKAN’DAN / FROM THE PRESIDENT
Değerli Meslektaşlarım, Dergimizin 2019-2020 Akademik yılının ilk sayısı; değerli akademisyenlerimizin yoğun çalışma ve
katkıları sonucunda hazırlanmıştır. Dergimizin bu sayısının da Androloji ile ilgili güncel bilgilerin hatırlanması ve tazelenmesi açısından çok faydalı olacağı kanısındayız. Türk Androloji Dernği
yeni akademik yılda da ulusal ve uluslararası platformda faaliyetine yoğun bir şekilde devam edecektir. İki yılda bir düzenlenen Ulusal Androloji kongrelerinin olmadığı yıllarda; Güncel Androloji
Sempozyumu toplantısının düzenlenmesi artık bir gelenek haline gelmiş bulunmaktadır. Değerli üye ve meslektaşlarımızın bu konudaki istek ve bize verdikleri motivasyon doğrultusunda, bu yılki toplantı; 9-12 Nisan 2020 tarihleri arasında Bodrum Hilton Türkbükü Resort Otel’de düzenlenecektir.
Önümüzdeki yıl ‘Türk Androloji’si adına uluslararası katılımlı olarak ESAU (European Section of Andrological Urology) ile işbirliği içinde, tarihleri ve yerleri yakın zamanda belirlenecek olan toplantılar da yapılacaktır. Ülkemizde Androloji’ye ilgi duyan tüm meslektaşlarımıza verimli ve huzurlu bir yeni akademik yıl diliyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum… Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA
Türk Androloji Derneği Başkanı
x
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
EDİTÖR’DEN / FROM THE EDITOR
Değerli Meslektaşlarım, Androloji Bülteni’nin yeni sayısı ile sizlere merhaba diyoruz. Bu sayının araştırma makaleleri
bölümünde adölesan varikosel tedavisinde uygulanan üç farklı cerrahi yöntem sonuçlarının karşılaştırılması Uçar ve ark. tarafından ele alınırken, evlilik süresinin prematür ejekülasyona etkisi
Kısa ve Keskin tarafından ele alınıyor. Türk toplumundaki yaşlı erkeklerde işeme pozisyonunun
işeme sonrası rezidüel idrar hacmi üzerine etkisini Ceylan ve ark. dikatimize sunarken, ebelik
öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki hakkındaki görüş ve tutumları Aydoğdu ve ark. tarafından irdeleniyor. Yine bu bölümde azospermi tanılı her hastaya mikroskopik tesktiküler sperm ekstraksiyonu öncesi perkütan testiküler sperm aspirasyonu yapılmalı mı sorusunun cevabı Onuk
tarafından aranmaya çalışılırken, önceden hasta başı asistans tecrübesi olan konsol cerrahının
robotik radikal prostatektomi sonrası kontinans ve potens sonuçları üzerine etkisi Çimen tarafından ele alınıyor.
Derleme makaleler bölümünde varikosel patofizyolojisi en güncel bilgilerle ve detaylı bir şekilde Karakeçi ve Orhan tarafından ele alınırken, internet ve cinsellik ilişkisi Tandoğan ve Oskay tarafından özetleniyor.
Güzel bir akademik yıl dileklerimle… Doç. Dr. Ahmet Gökçe
Editör
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
xi
Cilt/ Volume 21 | Sayı/ Issue 3 | Eylül/ September 2019
İÇİNDEKİLER /CONTENTS
ARAŞTIRMA YAZILARI | ORIGINAL ARTICLES 83
Adölesan varikosel tedavisinde uygulanan üç farklı cerrahi yöntem sonuçlarının karşılaştırılması Comparison of the results of three different surgical methods in the treatment of adolescent varicocele Murat Uçar, Ahsen Karagözlü Akgül, Ahmet Ender Caylan, Bilge Turedi, Mustafa Faruk Usta, Nizamettin Kılıç, Emin Balkan, Erol Güntekin
89
Evlilik süresinin prematür ejakülasyona etkisi Effect of duration of marriage on premature ejaculation Erdem Kısa, Mehmet Zeynel Keskin
93
Türk toplumundaki yaşlı erkeklerde işeme pozisyonunun işeme sonrası rezidüel idrar hacmi üzerine etkisi The effect of voiding position on post-voiding residue in aging men in turkish society Cavit Ceylan, Şenol Tonyalı, Serkan Doğan, Sedat Yahşi, Emre Uzun
97
Ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki hakkındaki görüş ve tutumları Views and attitudes of midwife students on premarital sex Saadet Gonca Mavi Aydoğdu, Betül Uzun, Duygu Murat Öztürk
105 Azospermi tanılı her hastaya mikroskopik tesktiküler sperm ekstraksiyonu öncesi perkütan testiküler sperm aspirasyonu yapılmalı mı? Should percutaneuous testicular sperm aspiration be performed before testicular sperm extraction in all patients with azoospermia? Özkan Onuk 110 Önceden hasta başı asistans tecrübesi olan konsol cerrahının robotik radikal prostatektomi sonrası kontinans ve potens sonuçları: ilk 50 vaka Continence and potency outcomes after robotic radical prostatectomy in the hands of console surgeon with previous experience as a bedside assistant: first 50 cases Hacı İbrahim Çimen DERLEME | REVIEW 115 Varikosel patofizyolojisi 2019 Pathophysiology of varicocele 2019 Ahmet Karakeçi, İrfan Orhan 119 İnternet ve cinsellik Internet and Sexuality Özden Tandoğan, Ümran Oskay 123 TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY 127
xii
KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2019;21:83−88 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2019.97268
Erkek Üreme Sağlığı
Adölesan varikosel tedavisinde uygulanan üç farklı cerrahi yöntem sonuçlarının karşılaştırılması Comparison of the results of three different surgical methods in the treatment of adolescent varicocele
Murat Uçar1 , Ahsen Karagözlü Akgül2 , Ahmet Ender Caylan1 , Bilge Turedi4 , Mustafa Faruk Usta1 , Nizamettin Kılıç3 , Emin Balkan3 , Erol Güntekin1 ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: Adölesan dönem varikosel tedavisinde henüz fikir birliğine ula-
OBJECTIVES: In the treatment of adolescent varicocele, there isn’t any
şılmış ve ideal teknik tanımlanmış değildir. Açık cerrahi (mikroskopi yardımlı veya değil) veya laparoskopik teknikler tedavide kullanılan cerrahi yöntemlerdir. Bu çalışmada laparaskopik, mikroskopik, ve açık varikoselektomi tekniklerinin sonuçlarının karşılaştırılması planlanmıştır. GEREÇ ve YÖNTEM: 2003–2018 yılları arasında varikosel tedavisi yapılmış olan adölesan ve preadölesan hastalar geriye dönük olarak üç ayrı grupta değerlendirildi. Laparoskopik varikosel ligasyonu (LVL) yapılan hastalar grup 1’e, mikroskopik varikoselektomi (MV) yapılan hastalar grup 2’ye, subinguinal makroskopik varikoselektomi (SV) yapılan hastalar grup 3’e alındı. Operasyona ait ve operasyon sonrası takip dönemi verileri açısından üç grup birbiri ile karşılaştırıldı. BULGULAR: Grup 1’de 30 hasta, grup 2’de 43 hasta, grup 3’de 40 hasta olmak üzere toplam 113 hastanın verisi retrospektif olarak analiz edildi. Tüm çalışma grubunun yaş ortalaması 13,2 yıl idi. Gruplar arasında taraf ve varikosel derecesi açısından anlamlı fark yoktu. Ortanca operasyon süresi grup 1, 2 ve 3’de sırasıyla 55 (35–70), 50 (40–80) ve 55 dakika (40–70) olarak saptandı (p>0,05). Operasyon sonrasında hidrosel gelişimi, gruplarda sırasıyla toplam 3, 1 ve 2 hastada saptandı (p>0,05). Varikosel nüksü LVL grubunda görülmezken MV grubunda 3 hastada, SV grubunda ise 7 hastada görüldü (p>0,05). Postoperatif testis volüm kaybı Grup 1’de 3 hastada, Grup 2’de 1 hastada görülürken Grup 3’de hiçbir hastada görülmedi. Gruplar arasında sonuçlar veya komplikasyonlar açısından klinik farklılıklar olmasına rağmen yaş ve operasyon esnasında bağlanan damar sayısı haricinde istatistiksel anlamlı bir fark bulunmadı. SONUÇ: Adölesan varikosel tedavisinde her üç tekniğin de başarı ile uygulanabileceği ancak mikroskobik veya lup ile büyütme altında yapılan varikoselektomi tekniğinde komplikasyon görülme oranının daha az, klinik başarı ihtimalinin ise daha yüksek olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Skrotum, testis, varikosel, adölesan
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Antalya, Türkiye 2 Marmara Üniversitesi, Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Ürolojisi Kliniği, İstanbul, Türkiye 3 Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Bursa, Türkiye 1
Yazışma Adresi/ Correspondence: Dr. Öğr. Üyesi Murat Uçar Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, H blok 1. KAa 07070 Antalya, Türkiye Tel. +90 505 644 38 22 E-mail: drmuratucar@hotmail.com Geliş/ Received: 03.04.2019 Kabul/ Accepted: 24.04.2019
©2019 Androloji Bülteni
consensus and the ideal technique is not yet defined. Open surgery (microscopy-assisted or not) or laparoscopic techniques are surgical methods used in treatment. We planned to compare the results of microscopic, laparoscopic and open varicocelectomy techniques. MATERIAL and METHODS: Patients who underwent varicocele therapy between 2003–2018 were evaluated retrospectively in 3 groups. Patients who underwent laparoscopic varicocele ligation were included in Group 1, patients who underwent microscopic varicocelectomy were included in Group 2 and patients who underwent subinguinal varicocelectomy were included in Group 3. Three groups were compared in terms for operation and postoperative follow-up data. RESULTS: The study included 113 patients, 30 patients in Group 1, 43 patients in Group 2, 40 patients in Group 3. The mean age was 13.2 years. There was no significant difference between groups in terms of side and varicocele degree. The median operation times for group1.2 and 3 were 55 (35–70), 50 (40–80) and 55 min. (40–70) (p>0.05). The hydrocele development after surgery was detected in 3, 1 and 2 patients, respectively (p>0.05). Varicocele recurrence was not seen in the LVL group, but it was seen in 3 patients in the MV group and in 7 patients in the SV group (p>0.05). Postoperative testicular volume loss was detected in 3 patients in Group 1, 1 patient in Group 2 and in Group 3 no patient was detected. There was no statistical significant different between groups although there were clinical differences between the groups in terms of results or complications. CONCLUSION: In the treatment of adolescent varicoceles, it was found that all 3 techniques can be used successfully but in microscopic or under magnification (via loop) techniques, complication rates seem to be much less and clinical successful rates seem to be much higher. Keywords: Scrotum, testis, varicocele, adolescent
GİRİŞ Varikosel, pampiniform pleksus ve internal spermatik venlerin anormal bir dilatasyonu olup, seminifer tübüllerdeki sıcaklığın artmasına, toksik adrenal ve renal metabolitlerin renal ven yoluyla geri akışına, sperm kalitesinin düşmesine ve testis büyümesinin durmasına neden olur.[1] Erkek infertilitesinin en sık düzeltilebilir nedenidir. Adölesan varikosel insidansı erişkinlere benzer şekilde %15–16’dır. [2] Tedavi endikasyonları arasında varikoselin semptomatik
83
olması, testiküler atrofiye neden olması veya bilateral palpabl varikosel varlığı sıralanabilir. Adölesan grupta yapılan çalışmalarda varikoselin neden olduğu testiküler disfonksiyonun cerrahi ile düzeltilebileceği gösterilmesine rağmen bu durumun infertilite üzerine etkisi net olarak açıklanamamıştır.[3] Varikoseli olan çoğu erkek fertildir. Eğer tedavi gerekliyse, güvenli, etkili, uygun maliyetli ve minimal derecede invaziv olmalıdır.[4] Varikoselin tedavisi için çok sayıda cerrahi teknik tanımlanmıştır. Cerrahi tedavinin temeli internal spermatik venlerin ligasyonuna ve aynı zamanda arterlerin, lenf ve vaz deferenslerin korunması prensibine dayanır. Ligasyon mikroskopik olarak inguinal/subinguinal veya laparoskopik veya açık cerrahi ile sub/suprainguinal olarak yapılabilir. Varikoselektomi sonrası hidrosel, testis atrofisi, enfeksiyon ve rekürrens olası komplikasyonlar olarak saptanabilmektedir.[5] Çalışmamızda varikoselektomi amacı ile uygulanan 3 farklı cerrahi tekniğin sonuçlarının retrospektif olarak karşılaştırılması planlanmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM 2003–2018 yılları arasında preadölesan ve adölesan dönemde varikosel tanısı ile iki ayrı büyükşehir üniversite hastanesinde tedavisi yapılmış olan hastalar geriye dönük olarak incelendi. Varikosel sınıflandırması valsalva manevrası ile saptandığında grade 1 varikosel, palpe edilebilir, palpabl varikosel varlığında grade 2, görünür ve istirahat halinda görülebilir olan varikosel grade 3 olarak derecelendirildi. Laparoskopik varikosel ligasyonu (LVL) yapılan hastalar grup 1’e, mikroskobik varikoselektomi (MV) yapılan hastalar grup 2’ye ve subinguinal makroskopik varikoselektomi (SV) yapılan hastalar grup 3’e alındı. Laparoskopik varikosel ligasyonu uygulanan hastalarda standart intraperitoneal laparoskopi uygulandı. Hastalar genel anestezi altında supin pozisyonunda olacak şekilde yatırıldı ve yaşına göre üretral foley sonda ile mesaneleri kateterize edildi. Hassan (Açık) tekniği ile göbek altından intraperitoneal kaviteye kamera trokarı yerleştirildi. Pnömoperitonyum oluşturulmasının ardından iki adet 5 mm çalışma trokarı direkt görüş altında rektus kaslarının lateral kenarlarından yerleştirildi. İntraperitoneal organlar değerlendirildikten sonra spermatik damarlar üzerinde forseps ile kaldırılan posterior periton laparoskopik makas veya bipolar disektör ile açıldı. Spermatik damarlar bir bütün halinde klipslendi. Mikroskobik varikoselektomi uygulanan hastalar genel anestezi altında supin pozisyonunda inguinal/subinguinal insizyon uygulandıktan sonra spermatik kordon askıya
84
alındı. Eksternal spermatik ven varlığı kontrol edildi ve varlığında ligasyon uygulandı. Sonrasında eksternal spermatik fasya açılarak mikroskopun 16x büyütmesi altında internal spermatik fasya içindeki internal spermatik venler ayrı ayrı 4/0 ipek ile çift bağlanarak ligate edilip kesilirken, lenfatik damarlar ve spermatik arterler korundu. Kanama kontrolü sonrası testis skrotuma geri çekildi ve yerleştirildi. Subinguinal makroskobik varikoselektomi uygulanan hastalarda supin pozisyonda genel anestezi altında subinguinal kesi ile inguinal kanalın hemen distalinde spermatik korda ulaşıldı. İnguinal kanal açılmadan spermatik kord askıya alındı ve görülen tüm varikoz venler bağlanarak kesildi. Bu işlem sırasında arter ve lenfatiklerin korunmasına dikkat edildi. Kanama kontrolü sonrasında cerrahi prosedür sonlandırıldı. Preoperatif tüm hastalara profilaktik antibiyotik uygulandı. Postoperatif analjezi intravenöz parasetamol uygulanarak sağlandı. Hastalar postoperatif 24 saat izlendi. Taburcu olduktan sonra postoperatif birinci hafta ve 3. ve 12. ayda poliklinik kontrolünde tekrar değerlendirildi. Hastaların verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların demografik özelliklerinden yaşı, varikosel tarafı, varikosel derecesi, başvuru şikâyeti, operasyon süresi, başarı oranı ve komplikasyonlar ayrı ayrı değerlendirildi. Sonuçlar açısından üç grup birbiri ile öncelikle, operasyondan sonraki 1 yıl içerisinde klinik nüks (fizik muayenede grade 2–3 varikosel saptanması) ve ameliyat sonrası hidrosel varlığı yanında ameliyat süresi, hastanede kalış süresi ve hidrosel dışındaki diğer komplikasyonların varlığı açısından karşılaştırıldı. Toplanan veriler SPSS istatistik versiyonu 16.0 kullanılarak analiz edildi. Verilerin analizinde çoklu karşılaştırmalar için Kruskal-Wallis ve Manne Whitney U testi, komplikasyonların değerlendirilmesinde ise Fisher’s Exact testi kullanıldı.
BULGULAR Grup 1’de 30 hasta, grup 2’de 43 hasta ve grup 3’de 40 hasta olmak üzere toplam 113 adölesan ve preadölesan hastanın verileri retrospektif olarak analiz edildi. Çalışmaya katılan tüm hastaların yaş ortalaması 13,2 yıl idi. Laparaskopik varikoselektomi, MV ve SV yapılan gruplardaki hastaların yaş ortanca değerleri sırasıyla 13,2, 12 ve 15 yıl olarak saptandı. Mikroskobik varikoselektomi yapılan grubun median yaş değeri 12 olarak bulundu ve diğer gruplardan istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı. Bu farklılığın klinik
Androl Bul 2019;21:83-88
saptanmadı (p=0,141). Postoperatif testis volüm kaybı grup 1’de 3 hastada, grup 2’de 1 hastada görülürken grup 3’te hiçbir hastada görülmediği tespit edildi. Skrotal hematom ve postoperatif yara yeri enfeksiyonu gibi diğer nadir komplikasyonlar MV grubundaki bir hastada görülürken, LVL ve SV grubunda hiçbir hastada görülmedi. Ortalama takip süresi grup 1’de 31 ay, grup 2’de 20 ay ve grup 3 için 22 ay olarak hesaplandı. Gruplar arasında sonuçlar veya komplikasyonlar açısından istatistiksel anlamlı bir farklılık bulunmadı (Tablo 2).
farklılığa yol açmayacağı düşünüldü. Hastaların doktora başvuru nedenleri olan skrotal şişlik varlığı ve ağrı şikayetleri arasında istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı. Hastayı doktora götüren en sık nedenin testisküler şişlik olduğu görüldü (Tablo 1). Mikroskobik varikoselektominin 4 hastada inguinal, 39 hastada subinguinal insizyon ile uygulandığı saptandı. Ortanca operasyon süresi grup 1’de 55 (35–70), grup 2’de 50 (40–80), grup 3’de ise 55 (40– 70) dakika olarak saptandı. Gruplar arasında operasyon süresi açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı (p=0,131). Laparoskopik varikosel ligasyonu yapılan hastalarda ven ve arter birlikte bağlanırken, mikroskobik varikoselektomi yapılan hastalarda bağlanan variköz ven sayısının ortanca değeri 6 (4–12) olarak saptanırken, SV grubunda ise bu değerin 3 (1–5) variköz ven olduğu bulundu (p=0,001). Mikroskobik varikosel grubunda bağlanan ven sayısının anlamlı olarak daha çok olduğu saptandı. Postoperatif dönemde gelişen hidrosel oluşumu, gruplarda sırasıyla 3, 1 ve 2 hastada görüldü. Hidrosel oluşumu açısından gruplar arasında istatistiksel farklılık saptanmadı (p=0,353). Varikosel nüksü ise LV grubunda hiç görülmezken, MV grubunda 3 hastada ve SV grubunda toplam 7 hastada görüldü. Bu klinik farklılık, istatistiksel olarak anlamlı
TARTIŞMA Varikosel tedavisi için çeşitli cerrahi ve radyolojik teknikler mevcuttur. Hem erişkin hem de adölesan varikosel için en ideal teknik olarak, düşük komplikasyon oranları (nüks, hidrosel oluşumu, testiste atrofi) ile daha yüksek semen parametrelerinde iyileşme ve gebelik oranı elde edilen teknik olduğu düşünülmektedir.[6] Bu nedenle, ideal teknik, tüm internal ve eksternal spermatik venlerin bağlanması, spermatik arterlerin ve lenfatiklerin korunmasına hedeflenmelidir.[7] Herhangi bir varikoselektomi tekniğinin en yaygın görülen komplikasyonları olarak varikosel
Tablo 1. Hastaların demografik bilgileri
Hasta sayısı
Laparoskopik varikoselektomi
Mikroskobik varikoselektomi
Subinguinal açık varikoselektomi
30
43
40
p değeri
Yaş median
13
12
15
9–17
8–18
10–18
Ağrı
13
17
15
0,122
Şişlik
17
25
25
0,089
Subinguinal açık varikoselektomi
p değeri 0,131
min-maks
0,01
Başvuru nedeni (n)
Diğer
1
Tablo 2. Operatif ve postoperatif bulgular Laparoskopik varikoselektomi
Mikroskobik varikoselektomi
Operasyon süresi (dk) median min-maks Bağlanan ven sayısı
55
50
55
35–70
40–80
40–70
NA
median min-maks
6
3
4–12
1–5
0,001
Varikosel nüksü
0
3
7
0,141
Hidrosel oluşumu
3
1
2
0,353
Testiste volüm azalması
3
1
0
0,070
Diğer komplikasyonlar
0
1
0
Uçar ve ark. n Adölesan varikosel tedavisinde uygulanan üç farklı cerrahi yöntem sonuçlarının karşılaştırılması
85
rekürrensi ve hidrosel oluşumu sayılmaktadır. Aslında, adölesan varikoselektomi için ideal cerrahi teknik hala tartışmalıdır ve çoğunlukla cerrahın tercihine ve bilgisine bağlıdır. Subinguinal mikrocerrahi yaklaşım, erişkin infertil erkeklerde varikosel ligasyonu için altın standart haline gelmişken, çocukların ve ergen hastaların sadece %2’sinde bir mikrocerrahi yaklaşım yapıldığı raporlanmaktadır.[8] Daha önce tek merkez ve daha az sayıda hasta ile laparoskopik ve mikroskobik varikoselektomi tekniklerinin sonuçlarını karşılaştırdığımız çalışmada teknikler arasında istatistiksel anlamlı bir fark saptamamış ve her iki tekniğin de etkili ve güvenli bir şekilde tercih edilebileceği sonucunu paylaşmıştık.[9] 2014 yılında Pastuszak ve ark. ise Amerika’da 131 pediatrik ürolog ile yaptığı bir anket çalışmasında, varikosel tedavisinde tercih edilen cerrahi yaklaşımların sırasıyla; laparoskopik (%38), subinguinal mikrocerrahi (%28), inguinal (%14) ve açık Palomo (%13) olduğunu bildirmişlerdir.[10] Laparoskopik varikoselektomi laparoskopiye yeni başlayanlar için ideal bir öğrenme vakası olması yanında küçük insizyonlar ve hızlı iyileşme sağlaması, öğrenme eğrisinin kısmen kolay olması ve az sayıda ven ligasyonu yapılması nedeniyle kendine taraftar bulması gibi avantajlarının varlığı yanında laparoskopiye özel ciddi komplikasyonlar (barsak ve büyük damar yaralanması, vb.), eksternal spermatik ven ve gubarnekular venlerin bağlanamaması gibi dezavantajlara sahiptir.[7] Laparoskopik varikoselektomi iki ayrı teknik ile yapılabilmektedir. İşlem sırasında optik büyütme altında arterin korunması ve sadece venlerin bağlanması şeklinde yapılabildiği gibi spermatik arter ile venlerin hep birlikte bağlanması şeklinde de uygulanabilir. Arter bağlanarak yapılan cerrahilerde varikoselektomi sonrasi hidrosel görülme sıklığı artarken, arter korunarak yapılan cerrahilerde varikosel nüksünün daha sık görüldüğü bildirilmektedir.[11,12] Esposito ve ark.’nın yaptığı çalışmada, spermatik arterin de bağlandığı grupta %3 rekürrens ve %17,6 hidrosel komplikasyonu saptanırken, arter koruyucu teknik ile yapılan cerrahide %6 rekürrens ve %4,3 hidrosel görüldüğü bildirilmistir.[13] Laparoskopik varikosel ligasyonu ile açık cerrahiyi karşılaştıran bir meta-analiz çalışmasında rekürrens ve postoperatif hidrosel açısından istatistiksel anlamlı fark bildirilmemiştir. Bu çalışmada arterin korunduğu LV grubu ile korunmadığı grup ayrıca karşılaştırılmış ve rekürrens oranının arter ve venin birlikte bağlandığı grupta daha düşük bulunduğu raporlanmıştır (Odd’s oranı 4,086, p. 003).[11] Bizim serimizde de LV grubunda 3 hastada (%10) hidrosel komplikasyonu görülürken varikosel nüksüne rastlanmamıştır. Bu seride sunulan vakalarda cerrahinin arter korunmadan yapılmasının etkisi ile nüks
86
varikosel hiçbir hastada görülmemesine rağmen %10 oranında hidrosel ile karşılaşıldığı görülmektedir. Eksternal spermatik venin bağlanmamasına rağmen hiç nüks vaka gözlenmemesi retrospektif olan bu çalışmada takip süresinin kısa olması ve takip protokolünün yetersiz olmasına da bağlı olabileceğini düşündürmektedir. Varikosel tedavisinde Ivanissevich tarafından tanımlanan inguinal yaklaşımla yapılan teknikte mikroskop veya optik büyüteç kullanılmadan görülen tüm venöz damarların ligasyonu yıllardır standart prosedür olarak hem erişkin hem de adölesan dönem hastalarda kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemde küçük internal ven dallarının görülememesi ve bağlanamaması, arterlerin de korunamaması nedeniyle testis atrofisi, nüks varikosel, sekonder hidrosel gibi komplikasyonlar daha fazla görülebilmektedir.[14] Bu makalede sunulan seride SV yapılan 40 hasta içerisinde yedi hastada (%17,5) nüks varikosel görülürken farklı iki hastada (%5) ise hidrosel oluşumu saptanmıştır. Bu oranlar literatürde açık makroskopik varikoselektomi yapılan serilerde saptanan %2,6–5 aralığındaki nüks verileri ile karşılaştırıldığında, nüks oranının belirgin yüksek olduğu dikkat çekmektedir.[12–14] Çayan ve ark.’nın 217 hastalık rekürren varikosel serilerinde saptanan rekürrensin %38,3 oranında internal spermatik venden, %5,8 oranında ise eksternal spermatik venden, %56,3 oranında ise hem internal hem de eksternal spertmatik venden kaynaklandığı bildirilmiştir.[15] Bizim serimizde de nüks oranının yüksek olmasının varikosel cerrahisinin asistan eğitim vakalarında sıklıkla tercih edilmesine bağlanabileceği gibi ayrıca bu seride makroskopik varikoselektomi yapılan olgularda bağlanan damar sayısının subinguinal teknik olmasına rağmen beklenenden daha az sayıda olması ile aynı zamanda peroperatif eksternal variköz venlerin görülememesi ile de ilgili olabileceği ve bu çalışmanın gerekli klinik önlemlerin alınmasında yol gösterici olacağı düşünülmektedir. İnguinal mikrocerrahi yaklaşım, düşük morbidite ile birlikte mükemmel etkinlik oranlarına sahiptir. Çocuklarda testis arterinin küçük ve sistemik tansiyonun düşük olması arterin tanımlanmasını zorlaştıracağı için teknik olarak daha zor bir işlemdir. Literatürde çok yüksek başarı oranları ve oldukça düşük komplikasyon oranlarına sahip adölesan mikro cerrahi varikoselektomi serileri mevcuttur. [16,17] Literatürde varikosel tedavisinin operasyon sonrası takip döneminde ipsilateral testisin yakalama büyümesine ulaşması ve semen parametrelerinde iyileşme bazında başarı değerlendirilmesi yapıldığında laparoskopik ve açık Palamo serilerinde %96,8 ve mikroskobik (inguinal ve subinguinal) varikoselektomi sonrası %100 başarı oranları verilmektedir.[18–20] Bizim serimizde takip sürecinde testis büyüme değerlendirilmesi orkidometre ile yapılmasına
Androl Bul 2019;21:83-88
rağmen kayıtlarımız sadece testis volümünde azalma varlığının not edilmiş olması nedeniyle, iyileşme bazında başarı oranlarını vermenin sağlıklı olmayacağı düşünülmüştür. Hasta grubunun çoğunluğunun 16 yaşından küçük olması da sperm analizi yapılmasına olanak vermemiştir. Bu seride MV grubunda postoperatif dönemde 1 (%2,3) hastada hidrosel oluşumu saptanırken, 3 (%7) hastada varikosel nüksü ile karşılaşılmış, ancak bu hastalarda, varikoselektomi endikasyonunun ağrı olduğu ve bu hastaların da ağrı şikayetlerinin operasyon sonrası dönemde düzeldiği saptanmıştır. Bu üç hasta da sperm parametrelerinin değerlendirilmesi amaçlı yaşlarının büyümesi beklenilmektedir. Adölesan varikosel ve tedavisinde Sılay ve ark.’nın yayımladığı son güncel derlemede randomize kontrollü çalışmaların sonucuna göre varikoselektomi sonrası hidrosel oluşum oranını ortalama 6–85 ay takip edilen olgularda %0–12 arasında görüldüğü ve bu oranların özellikle büyütme (büyüteç veya mikroskop) yapıldığında oldukça azaldığı ve açık Palomo ameliyatından sonra anlamlı olarak daha yüksek görüldüğü saptanmış.[20] Yine aynı derlemede mikrocerrahi ile yapılan inguinal ve subinguinal varikoselektomi yapılan adölesan varikoselli hastalarda %100 oranında başarı bildirirlerken, laparoskopik Palomo teknik ile yapılan varikoselektomi hastalarında %98,6 oranında başarı bildirmişlerdir. Bu çalışmada sunulan seride de her 3 cerrahi teknik karşılaştırıldığında LV’de %10, MV’de %2,3 SV’de %5 ve toplam hasta grubunda %5,3 oranında hidrosel oluşumu saptanırken, başarı oranlarını sırasıyla %100, %93 ve %82,5 olarak bulunmuştur. Çalışmamızın limitasyonları olarak retrospektif olması yanında grupların vaka sayılarının az olması ve tek merkez deneyimi olmaması, ağrı rezolüsyonunun değerlendirilmemesi, paternite ve spermiyogram değişimleri hakkında bilgi olmaması sayılabilirken avantajı olarak ise literatürde adölesan varikosel tedavisinde üç farklı cerrahi tekniğin sonuçları ile karşılaştırıldığı nadir çalışmalardan olduğu ifade edilebilir.
SONUÇ Açık inguinal, laparoskopik ve subinguinal mikroskobik varikoselektomi teknikleri arasındaki karşılaştırmalı retrospektif çalışmamız, varikoselektomi teknikleri arasında her hangi bir tekniği daha ön plana çıkarmamakla beraber mikroskop veya büyüteç kullanılarak yapılan tekniklerin adölesan dönemde de daha az komplikasyon ve daha yüksek başarı ile sonuçlanabileceğini işaret etmektedir. Ancak, bu sonuca ulaşabilmek adına prospektif tek merkezli daha çok hasta sayısı ile yapılmış çalışmalara ihtiyaç olduğu aşikardır.
Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
KAYNAKLAR
1. Hopps CV, Goldstein M. Varicocele: unified theory of pathophysiology and treatment. AUA Update Series 2004;23:90– 5. 2. Prato AP, MacKinlay GA. Is the laparoscopic Palomo procedure for pediatric varicocele safe and effective? Surg Endosc 2006;20:660– 4. [CrossRef ] 3. Çayan S, Woodhouse CR. The treatment of adolescents presenting with a varicocele. BJU Int 2007;100:744–7. [CrossRef ] 4. Shiraishi K, Oka S, Matsuyama H. Surgical comparison of subinguinal and high inguinal microsurgical varicocelectomy for adolescent varicocele. Int J Urol 2016;23:338–42. [CrossRef ] 5. Rotker K, Sigman M. Recurrent varicocele. Asian J Androl 2016;18:229–33. [CrossRef ] 6. Pelit ES, Yeni E. Varikoselektomide cerrahi tekniklerin karşılaştırmalı analizi. Androl Bul 2018;20:85−9. [CrossRef ] 7. Cayan S, Shavakhabov S, Kadioğlu A. Treatment of palpable varicocele in infertile men: a meta-analysis to define the best technique. J Androl 2009;30:33–40. [CrossRef ] 8. Parrilli A, Roberti A, Escolino M, Esposito C. Surgical approaches for varicocele in pediatric patient. Transl Pediatr 2016;5:227–32. [CrossRef ] 9. Karagözlü Akgül A, Uçar M, Kılıç N, Balkan E. Preadölesan ve adölesan erkeklerde laparoskopik varikosel ligasyonu ile mikroskopik varikoselektominin karşılaştırılması. Çocuk Cerrahisi Derg 2017;31:113–7. [CrossRef ] 10. Pastuszak AW, Kumar V, Shah A, Roth DR. Diagnostic and management approaches to pediatric and adolescent varicocele: a survey of pediatric urologists. Urology 2014;84:450–6. [CrossRef ] 11. Yu W, Rao T, Ruan Y, Yuan R, Cheng F. Laparoscopic Varicocelectomy in Adolescents: Artery Ligation and Artery Preservation. Urology 2016;89:150–4. [CrossRef ] 12. Borruto FA, Impellizzeri P, Antonuccio P, Finocchiaro A, Scalfari G, Arena F, et al. Laparoscopic vs open varicocelectomy in children and adolescents: review of the recent literature and meta-analysis. J Pediatr Surg 2010;45:2464–9. [CrossRef ] 13. Esposito C, Valla JS, Najmaldin A, Shier F, Mattioli G, Savanelli A, et al. Incidence and management of hydrocele following varicocele surgery in children. J Urol 2004;171:1271–3. [CrossRef ] 14. Schiff J, Kelly C, Goldstein M, Schlegel P, Poppas D. Managing varicoceles in children: results with microsurgical varicocelectomy. BJU Int 2005;95:399–402. [CrossRef ] 15. Çayan S, Akbay E. Fate of recurrent or persistent varicocele in the era of assisted reproduction technology: microsurgical subinguinal redo varicocelectomy versus observation. Urology 2018;117:64–9. [CrossRef ]
Uçar ve ark. n Adölesan varikosel tedavisinde uygulanan üç farklı cerrahi yöntem sonuçlarının karşılaştırılması
87
16. VanderBrink BA, Palmer LS, Gitlin J, Levitt SB, Franco I. Lymphatic sparing laparoscopic varicocelectomy versus microscopic varicocelectomy: is there a difference? Urology 2007;70:1207–10. [CrossRef ] 17. Schiff J, Kelly C, Goldstein M, Schelgel P, Poppas D. Managing varicoceles in children: results of microsurgical varicocelectomy. BJU Int 2005;95:399–402. [CrossRef ] 18. Moursy EE, ElDahshoury MZ, Hussein MM, Mourad MZ, Badawy AA. Dilemma of adolescent varicocele: long-term outcome in patients managed surgically and in patients managed expectantly. J Pediatr Urol 2013;9:1018–22. [CrossRef ]
88
19. Spinelli C, Strambi S, Busetto M, Rossi L, Piscioneri J, Pucci A, Bianco F. Microsurgical inguinal varicocelectomy in adolescents: delivered versus not delivered testis procedure. Can J Urol 2016;23:8254–9. 20. Silay MS, Hoen L, Quadackaers J, Undre S, Bogaert G, Dogan HS, et al. Treatment of Varicocele in Children and Adolescents: A Systematic Review and Meta-analysis from the European Association of Urology/European Society for Paediatric Urology Guidelines Panel. Eur Urol 2019;75:448–61. [CrossRef ]
Androl Bul 2019;21:83-88
ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2019;21:89−92 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2019.47113
Erkek Cinsel Sağlığı
Evlilik süresinin prematür ejakülasyona etkisi Effect of duration of marriage on premature ejaculation Erdem Kısa , Mehmet Zeynel Keskin
ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: Prematür ejakülasyon (PE) en sık gözlenen erkek cinsel fonksi-
OBJECTIVES: Premature ejaculation (PE) is one of the most common
yon bozukluklardan biridir. Bu çalışmada, evlilik süresinin erkek bireylerin ejekülasyon süresine olan etkisini araştırmayı amaçladık. GEREÇ ve YÖNTEM: 2014 Temmuz – 2018 Temmuz tarihleri arasında, infertilite polikliniğine başvuran, yaşam boyu PE şikayeti olan 18–40 yaş arası 156 hastanın ve semen analizi için polikliniğe başvurmuş, PE şikayeti olmayan 541 kontrol hastasının kayıtları retrospektif değerlendirildi. Çalışma grubundaki hastaların ejakülasyon süreleri, klinik değerlendirmede tahmini intravajinal ejakülasyon gecikme süresi IELT (self-estimated IELT) değerlerine göre kaydedildi. Tahmini IELTS süresi >1 dk.’dan uzun olan 541 (%77,6) hasta grup 1, <1 dk.’dan kısa olan 156 (%22,3) hasta grup 2 olarak belirlendi. Çalışma grubundaki bireylerin yaşları, partner yaşları, PEDT skorları, evlilik süreleri ve ilişki sıklıkları da karşılaştırıldı. BULGULAR: Grup 1’de toplam 541 hasta, grup 2’de 156 hasta vardı. Grup 1’de IELTS süresi 194,7±21,4 sn., grup 2’de ise 23,1±4,4 sn. saptandı. Grup 1’de PEDT Skoru 5,2±2,4 iken, grup 2’de 15,8±3,1 idi (p<0,001). Grupların yaşları, partner yaşları, evlilik süreleri ve ilişki sıklıkları arasında istatistiksel fark saptanmadı. Erkek yaşı, kadın yaşı ve evlilik süresinin PE üzerine etkilerini değerlendirdiğimizde, sadece evlilik süresinin PE üzerine istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğu saptandı (p=0,016). Evlilik süresinde 12 ay (1 yıl) bir artış erkeklerde PE riskini 1,1 kat, evlilik süresinde 120 ay (10 yıl) bir artış ise PE riskini 1,8 kat artırmaktadır. SONUÇ: Erkek bireylerde cinsel ilişkinin belli evlilik süresinden sonra alışkanlık ve rutinlik kazandığı ve bunun sonucunda, PE riskini artırdığı görüşündeyiz. Çalışmamızın bulgularının daha kapsamlı, uzun dönemli prospektif çalışmalarla desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: prematür ejekülasyon, evlilik süresi, cinsel fonksiyon bozuklukları, evlilik
GİRİŞ Prematür ejakülasyon (PE) erkek cinsel fonksiyon bozuklukları arasında, %9-%30 prevalansı ile ilk sırada yer almaktadır. PE, ülkeler arasında ve farklı yaş aralıklarında da değişkenlik
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, İzmir, Türkiye Yazışma Adresi/ Correspondence: Uzm. Dr. Erdem Kısa Güneymahallesi, 1140/1. Sk. No: 1, 35180 Yenişehir/ Konak/İzmir, Türkiye Tel. +90 505 223 42 21 E-mail: drerdemkisa@hotmail.com Geliş/ Received: 29.03.2019 Kabul/ Accepted: 24.04.2019
©2019 Androloji Bülteni
male sexual dysfunctions. We aimed to evaluate the relation between the duration of marriage and the ejaculation time in males. MATERIAL and METHODS: We retrospectively reviewed the records of 697 patients over the age of 18 years, who applied with complaints of longlife PE in our andrology clinic between July 2014 and July 2018. Ejaculation time of the patients in the groups were recorded according to the self-estimated intravaginal ejaculation latency time (IELT) in the clinical assessment. Patients whose ejaculation time was >1 minute were classified group 1 and whose ejaculation time was <1 minute were classified group 2 patients. The ages of the individuals in the study group, age of partners, PEDT scores, marital durations and relationship frequencies were also compared. RESULTS: A total of 541 patients were in group 1 and 156 patients in group 2. Self-estimated IELT was determined as 194.7±21.4 sec in group 1 and 23.1±4.4 sec in group 2. The PEDT score was 5.2±2.4 in group 1 and 15.8±3.1 in group 2 (p <0,001). Group 2 had higher mean duration of marriage (68.4±52.8 months vs 80.4±62.4 months) than group 1, but there were no statistically significant differences. The effect of marriage duration on PE is statistically significant (p=0.016). A 12-month increase in marriage duration results in a 1.1-fold increase in risk of PE. CONCLUSION: This study concluded that an increased marriage duration resulted in an increase in PE risk. Moreover, we think that our findings should be supported by more prospective and comprehensive studies. Keywords: premature ejaculation, duration of marriage, sexual dysfunctions, marriage
gösterebilmektedir.[1–3] Uluslararası Cinsel Sağlık Derneği (ISSM) tarafından 2014 yılında yapılan PE tanımına göre yaşam boyu (lifelong) PE (i) ejakülasyonun her zaman ya da hemen hemen her zaman vajinal penetrasyon öncesi veya vajinal penetrasyondan sonraki 1 dakika içerisinde olması, (ii) ejakülasyonu geciktirmede yetersizlik ve (iii) bu durumun bireyde hayal kırıklığı, üzüntü, ruhsal sıkıntı ve cinsellikten kaçınma sorunlarını meydana getirmesi durumudur.[4] Erkek bireylerde PE etyolojisi henüz netlik kazanmamıştır. Etyolojisinde biyolojik ve psikolojik nedenler araştırılmıştır. Ancak kanıta dayalı tıpta bu hipotezleri destekleyecek veri sayısı azdır.[5] Aynı zamanda erkek bireylerde, PE’ye sebep olabilecek birçok faktörün etkisi araştırılmıştır. Erkek
89
bireylerin duygu durum bozuklukları, depresyon ve stres gibi faktörler, ejakülasyon süresine etki edebilir ya da PE bu faktörler sonucu ortaya çıkabilir.[6–8] Aynı zamanda erkek bireylerde PE nedeniyle ortaya çıkan olumsuz psikolojik etkiler ve hayat kalitesindeki bozulma da, her iki partneri de etkileyebilir.[9,10] Evli erkek ve kadın bireylerin, cinsel problem yaşama riski, evlenmemiş akranlarına göre daha düşük risk altındadır.[11] Bireylerin evlilik durumları cinsel problemleri etkileyebilse de, PE’nin evlilik durumdan etkilenmediği gösterilmiştir. [11] Aynı zamanda evlilik süresi de partnerlerin cinsel memnuniyetini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.[11,12] Ancak literatürde evlilik süresinin, erkek bireylerde ejakülasyon süresine olan etkisini direkt olarak inceleyen çalışma henüz yoktur. Biz bu çalışmamızda, evlilik süresinin, ejakülasyon süresine olan etkisini değerlendirmeyi amaçladık.
GEREÇ VE YÖNTEM 2014 Temmuz-2018 Temmuz tarihleri arasında, infertilite polikliniğine başvuran ve Uluslararası Cinsel Sağlık Derneği (ISSM) tarafından 2014 yılında yapılan PE tanımına göre yaşam boyu PE şikayeti olan 18–40 yaş arası erkek hastaların ve semen analizi için polikliniğe başvurmuş, PE şikayeti olmayan kontrol erkek hastaların kayıtları retrospektif tarandı.[4] Her iki gruptaki hastalar da üroloji polikliniğinde tek hekim (M. Z. K.) tarafından değerlendirildi. Çalışma grubundaki hastaların ejakülasyon süreleri, klinik değerlendirmede tahmini intravajinal ejakülasyon gecikme süresi IELT (self-estimated IELT) değerlerine göre kaydedildi. Tahmini IELTS süresi >1 dk.’dan uzun olan 541 (%77,6) hasta grup 1, <1 dk.’dan kısa olan 156 (%22,3) hasta grup 2 olarak belirlendi. Hastaların PE durumları ‘Premature Ejaculation Diagnostic Tool (PEDT)’ ölçeğinin Türkçe valide formu ile de değerlendirildi.[13] PEDT, ejakülasyonu geciktirmenin zorluğu, boşalma kontrolünü, minimal uyaran ile boşalma ilişkisi, önce boşalmanın kişiyi engellemesi ve stres yaratması gibi soruları içermektedir. Toplam skoru
≤8 olan erkek hastalar PE olmayan grup olarak belirlendi. Her iki gruptaki erkek hastalar evli ve son 6 ayda düzenli ilişkisi bulunmaktaydı. Hastaların erektil disfonksiyonu (ED) durumunu değerlendirmek için International Index of Erectile Function-5 (IIEF-5) ölçeğinin Türkçe valide formu kullanıldı.[14] Bu ölçeğin total skoru 25’dir ve bu skoru >21 olan kişiler ED dışı kabul edildi.[15] IIEF-5 skoru 22 altı olan kişiler ED olarak kabul edildiler ve çalışma dışı bırakıldılar. Bunun haricinde, sonradan kazanılmış, değişken ve subjektif PE olan hastalar, infertilite nedeniyle ilaç tedavisi alan, nörolojik ve psikiyatrik bozukluğu olan ve bu nedenlerden dolayı ilaç kullanan, diğer ejakülasyon bozukluğu olan, ED nedeniyle fosfodiesteraz-5 inhibitörleri (PDE5İ) kullanan ve evli olmayan hastalar da çalışma dışı bırakıldı. Çalışma grubundaki bireylerin yaşları, partner yaşları, PEDT skorları, evlilik süreleri ve ilişki sıklıkları karşılaştırıldı. PE üzerine etki edebilecek erkek yaşı, partner yaşı ve evlilik süresi gibi faktörler değerlendirildi. Bu çalışma için, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi lokal etik kurulundan onam alındı. İstatistiksel Analiz; Gruplarda sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler olarak ortalama ± SD ve Medyan (Minimum-Maksimum), kategorik değişkenler için ise sayı (%) tanımlayıcı istatistikler (%) olarak verildi. Normallik kontrolü Kolmogorov-Smirnov testi ile test edildi. Gruplar arasında sayısal değişkenlerde bir fark olup olmadığını belirlemek için parametrik olmayan Mann-Whitney U testi kullanıldı, erkek yaşı, kadın yaşı ve evlilik süresinin PE üzerine etkisinin olup olmadığı, lojistik regresyon kullanılarak analiz edildi. Tüm testler için Tip I hata olasılığı α=0,05 olarak ayarlandı. Tüm istatistiksel analizler IBM SPSS V22 programı kullanılarak yapıldı.
BULGULAR Grup 1’de tahmini IELTS süresi 194,7±21,4 sn., grup 2’de ise 23,1±4,4 sn. saptandı. Erkek bireylerin PEDT skorları, yaşları, eş yaşları, evlilik süreleri, aylık cinsel ilişki sıklığı kaydedildi ve gruplar arasında karşılaştırıldı (Tablo 1).
Tablo 1. Grupların karakteristik özellikleri Grup 1 (n=541)
Grup 2 (n=156)
Ortalama erkek yaş ± SS (yıl) Medyan erkek yaş (min-maks.)
32,8±5,6 32 (21–56)
32,8±5,4 33 (22–57)
0,958
Ortalama partner yaş ± SS (yıl) Medyan partner yaş (min-maks.)
29,7±5,9 29 (18–53)
29,4±6,0 29 (19–50)
0,455
5,2±2,4
15,8±3,1
0,001
68,4±52,8 60 (1–384)
80,4±62,4 60 (1–444)
0,119
7,2±3,9
7,1±4,2
0,204
Ortalama PEDT skor ± SS Ortalama evlilik süresi ± SS (ay) Medyan evlilik süresi (min-maks.) Ortalama ilişki sıklığı ± SS (ay)
P
SS: standart sapma
90
Androl Bul 2019;21:89-92
Grup 1 ile grup 2 arasında erkek yaşı ve partner yaşı açısından istatistiksel fark izlenmemiştir (sırasıyla, p=0,906, p=0,705). Grup 1’de evlilik süresi ortalama 68,4±52,8 ay iken, grup 2’de ise 80,4±62,4 ay idi. Grup 2’de evlilik süresinin daha uzun olduğu ancak gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p=0,119). Erkek yaşı, kadın yaşı ve evlilik süresinin PE üzerindeki etkilerini değerlendirdiğimizde sadece evlilik süresinin PE üzerine istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğu bulundu (p=0,016) (Tablo 2). Evlilik süresinde 12 aylık (1 yıl) bir artış erkeklerde PE riskini 1,1 kat, evlilik süresinde 120 aylık (10 yıl) artış ise PE riskini 1,8 kat arttırmaktadır. Tablo 2. PE’ye etkisi incelenen faktörlerin lojistik regresyon analizi %95 Güven Aralığı p
Odds Oranı
Alt
Üst
Erkek yaş
0,804
0,993
0,943
1,047
Partner yaş
0,206
0,970
0,925
1,017
Evlilik süresi
0,016
1,061
1,011
1,113
PE: prematür ejakülasyon
TARTIŞMA Cinsel açıdan aktif olan erkekler üzerinde yapılan PE prevalans çalışmalarında oranlar çeşitli ülkelerde ve yaş gruplarında farklılık gösterebilmektedir.[1–3] Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, geniş kapsamlı, 18–70 yaş arası, 12,133 hasta ile yapılan internet tabanlı PE prevalans çalışmasında, PE oranı İngiltere’de %24,0, Almanya’da %20,3, İtalya’da %20,0 saptanmıştır.[2] Türkiye’den Karabakan ve ark.’nın yaptığı prevalans çalışmasında, herhangi bir fiziksel ya da mental problemi olmayan, 24–30 yaş aralığında, 1230 sağlıklı genç çalışmaya alınmıştır. PEDT ölçümü ile yapılan PE prevalansı ise %9,2 saptanmıştır.[3] PE prevalansının, çeşitli yaş aralıkları ile ilgili yapılan çalışmaya baktığımızda ise, Lauman ve ark. ABD’de yaptığı çalışmada 18–29 yaş aralığında %30, 30–39 yaş aralığında %32, 40–49 yaş aralığında %28, 50–59 yaş aralığında %55 oranında değişkenlik gösterebilmektedir.[1] Cinsel problemlerin (PE, karşı cinsiyete ilgi duymayan, orgazm olamayan) prevalansı, evlilik durumuna göre de önemli ölçüde değişmektedir. Laumann ve ark.’nın yaptığı çalışmada evlilik durumu ve cinsel problemler arasındaki ilişki değerlendirildi. PE’nin evlilik durumu ile ilişkisinin olmadığını göstermişlerdir. Ancak, evlenmemiş erkeklerin, karşı cinsiyete ilgisiz olmaları, orgazma ulaşamamaları gibi cinsel sorunları, evli erkeklerden daha yüksek olduğu saptanmıştır.[1] Başka bir çalışmada, Dunn ve ark. PE ile anksiyete arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Anksiyetenin
Kısa ve Keskin n Evlilik süresinin prematür ejekülasyona etkisi
PE üzerine etkili olduğunu, yaş ayarlaması yapıldıktan sonra, odds oranının (%95 CI) 3,1 olduğunu göstermişlerdir. (1,7,5,6). Bu çalışmada anksiyetenin PE için güçlü bir öngörücü faktör olduğunu vurgulamışlardır. Öte yandan, stres ve depresyonun erkek bireylerde ejakülasyon zamanını etkileyebildiği, diğer yandan PE’nin de stres ve depresyona neden olabildiği vurgulanmıştır.[7] Akre ve ark.’nın yaptığı prospektif bir çalışmada, zayıf ruh sağlığı veya depresyonun PE’nin bir sonucu olabileceğini belirtmişlerdir.[8] Literatürdeki bu sonuçlar, stres, depresyon, zayıf ruh sağlığı ve PE arasındaki nedensel ilişkinin çift yönlü olduğunu göstermektedir. PE aynı zamanda kadın cinsel disfonksiyonu için de bir risk faktörüdür.[16–18] Erkek bireylerde PE ve ED durumunun, eşlerin cinsel istek, orgazm, uyarılma bozuklukları ve cinsel ağrı gibi cinsel rahatsızlıkları ile korele olduğu görülmüştür.[17,18] PE nedeniyle ortaya çıkan olumsuz psikolojik etkilerin ve hayat kalitesindeki bozulmanın her iki partnerde de ortaya çıktığı kaydedilmiştir.[9,10] Rosen ve ark.’nın yaptığı metaanaliz, PE’nin erkek ve kadın bireylerin her birinde yüksek düzeyde kişisel problemler ortaya çıkarmıştır. PE’nin hayat kalitesi ve partner ilişkileri üzerine negatif etkileri vurgulanmıştır.[9] Patrick ve ark. çalışmasında da PE’li hastaların partnerlerinde kişisel stres ve ‘interpersonal difficulty’nin PE’li olmayanlara göre istatistiksel olarak daha yüksek oranda saptanmıştır (sırasıyla, %44 & %3 ve %25 & %2).[10] Partnerlerin cinsel memnuniyeti, evlilik süresi ile birlikte değişim gösterebilir. Smith ve ark., yaptıkları çalışmada, altı yıl ve üzeri ilişki süreleri olan orta yaşlı erkeklerin diğer erkeklere göre daha az cinsel memnuniyetinin olduğunu ve bu sonucun, erkeklerin ihtiyaçlarının karşılanamadığının bir işareti olduğunu raporlamışlardır.[11] Lui’nin yaptığı çalışmada ise aynı partnerle tekrarlayan cinsel ilişkilerin, evlilik süresi boyunca cinsel memnuniyeti azaltabileceğini belirtilmektedir.[12] Bu, ‘alışkanlık’ ya da ‘rutin’ etki olarak adlandırılmaktadır ve rutin alışkanlıkların cinsel memnuniyeti nasıl azalttığı tam olarak anlaşılamamıştır.[19,20] Yine yapılan çalışmalarda ilişki süresinin ilk yıllarından sonra partnerlerin birbirine olan yakınlık ve tutkusunun azalabileceği ve bunun da zamanla cinsel memnuniyeti etkileyebileceği gösterilmiştir.[21,22] Diğer yandan, yine Lui ve ark.’nın yaptığı başka bir çalışmada ise patrnerlerin ilişki süresince birbirlerini daha iyi tanıdığını, cinsel uyumlarına aşina olduklarını ve böylece ilişki süresince cinsel memnuniyetlerinin zamanla arttığını vurgulanmıştır.[23] Literatürde evlilik süresi ile cinsel memnuniyet arasında artar ya da azalır gibi bir çıkarım güncel bilgiler ışığında net değildir. Ancak evlilik süresi ile cinsel memnuniyetin
91
partnerler arasında değişebileceği anlaşılmaktadır. Çiftlerin cinsel memnuniyetini etkileyen en önemli parametrelerden biri, yukarıda da bahsedildiği gibi erkek partnerin ejakülasyon süresidir. Literatürde evlilik süresinin ejakülasyon süresine olan etkisini direkt olarak inceleyen çalışma henüz yoktur. Çalışmamız da PE grubunda ortalama evlilik süresinin kontrol grubuna göre daha uzun olduğu (80,4±62,4 ay ve 68,4±52,8 ay), ancak istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı saptanmıştır. Ancak PE üzerine etkileyen faktörlere baktığımızda, evlilik süresinin istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğu saptanmıştır. Evlilik süresinde 12 aylık (1 yıl) bir artış erkeklerde PE riskini 1,1 kat, evlilik süresinde 120 aylık (10 yıl) bir artış ise PE riskini 1,8 kat arttırmaktadır. Bizim bilgimiz dahilinde, evlilik süresinin PE üzerine etkisini direkt olarak inceleyen ilk literatür çalışmasıdır. Çalışmamızın limitasyonlarına baktığımızda retrospektif olması, IELTS süresinin tahmini değer ile hesaplanması ve partnerlerin kadın cinsel disfonksiyon verilerinin birlikte değerlendirilmemiş olması olarak değerlendirilebilir.
SONUÇ Evlilik süresinin, PE üzerine olan etkisi çalışmamızda gösterilmiştir. Erkek bireylerde cinsel ilişkinin belli evlilik süresinden sonra alışkanlık ve rutinlik kazandığı ve bunun sonucunda, PE riskini arttırdığı görüşündeyiz. Ancak çalışmamızdaki bulguların daha kapsamlı, uzun dönemli prospektif çalışmalarla desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
KAYNAKLAR
1. Laumann, E. O, Paik A, Rosen RC. Sexual dysfunction in the United States: prevalence and predictors. JAMA 1999;281:537. [CrossRef ] 2. Porst H, Montorsi F, Rosen RC, Gaynor L, Grupe S, Alexander J. The Premature Ejaculation Prevalence and Attitudes (PEPA) survey: prevalence, comorbidities, and professional help-seeking. Eur Urol 2007;51:816–24. [CrossRef ] 3. Karabakan M, Bozkurt A, Hirik E, Celebi B, Akdemir S, Guzel O, Nuhoglu B. The prevalence of premature ejaculation in young Turkish men. Andrologia 2016;48:983–7. [CrossRef ]
92
4. Serefoglu EC, McMahon CG, Waldinger MD, Althof SE, Shindel A, Adaikan G, et al. An evidence-based unified definition of lifelong and acquired premature ejaculation: report of the second international society for sexual medicine ad hoc committee for the definition of premature ejaculation. Sex Med 2014;2:41–59. [CrossRef ] 5. McMahon CG, Abdo C, Incrocci L, Perelman M, Rowland D, Waldinger M, Xin ZC. Disorders of orgasm and ejaculation in men. J Sex Med 2004;1:58–65. [CrossRef ] 6. Dunn KM, Croft PR, Hackett GI. Association of sexual problems with social, psychological, and physical problems in men and women: a cross sectional population survey. J Epidemiol Community Health 1999;53:144–8. [CrossRef ] 7. Zhang X, Gao J, Liu J, Xia L, Yang J, Hao Z, et al. Prevalence rate and risk factors of depression in outpatients with premature ejaculation. Biomed Res 2013:317468. [CrossRef ] 8. Akre C, Berchtold A, Gmel G, Suris JC. The evolution of sexual dysfunction in young men aged 18–25 years. J Adolesc Health 55:736–43. [CrossRef ] 9. Rosen RC, Althof S. Impact of premature ejaculation: the psychological, quality of life, and sexual relationship consequences. J Sex Med 2008;5:1296–307. [CrossRef ] 10. Patrick DL, Althof SE, Pryor JL, Rosen R, Rowland DL, Ho KF, et al. Premature ejaculation: an observational study of men and their partners. J Sex Med 2005;2:358–67. [CrossRef ] 11. Smith A, Lyons A, Ferris J, Richters J, Pitts M, Shelley J, Simpson JM.. Sexual and relationship satisfaction among heterosexual men and women: The importance of desired frequency of sex. J Sex Marital Ther 2011;37:104–15. [CrossRef ] 12. Liu, C. Does quality of marital sex decline with duration? Arch Sex Behav 2003;32:55–60. 13. Serefoglu EC, Cimen HI, Ozdemir AT, Symonds T, Berktas M, Balbay MD. Turkish validation of the premature ejaculation diagnostic tool and its association with intravaginal ejaculatory latency time. Int J Impot Res 2009;21:139–44. [CrossRef ] 14. Turunç T, Deveci S, Güvel S, Peşkircioğlu L. The assessment of Turkish validation with 5 question version of International Index of Erectile Function (IIEF-5). Turk J Urol 2007;33:45–9. 15. Rosen RC, Cappelleri JC, Smith MD, Lipsky J Pena BM. Development and evaluation of an abridged, 5-item version of the International Index of Erectile Function (IIEF-5) as a diagnostic tool for erectile dysfunction. Int J Impot Res 1999;11:319–26. [CrossRef] 16. McCabe MP, Sharlip ID, Lewis R, Atalla E, Balon R, Fisher AD, et al. Incidence and prevalence of sexual dysfunction in women and men: a consensus statement from the fourth international consultation on sexual medicine 2015. J Sex Med 2016;13:144– 52. [CrossRef ] 17. Fisher WA, Eardley I, McCabe M, Sand M. Erectile dysfunction (ED) is a shared sexual concern of couples I. couple conceptions of ED. J Sex Med 2009;6:2746–60. [CrossRef ] 18. Hobbs K, Symonds T, Abraham L, May K, Morris MF. Sexual dysfunction in partners of men with premature ejaculation. Int J Impot Res 2008;20:512–7. [CrossRef ] 19. Call V, Sprecher S, Schwartz P. The incidence and frequency of marital sex in a national sample. J Marriage Fam 1995;57:639–52. 20. Klusmann D. Sexual motivation and the duration of partnership. Arch Sex Behav 2002;31:275–87. [CrossRef ] 21. Rubin H, Campbell L. Day-to-day changes in intimacy predict heightened relationship passion, sexual occurrence, and sexual satisfaction: A dyadic diary analysis. Soc Psychol Personality Sci 2012;3:224–31. [CrossRef ] 22. Schmiedeberg C, Schröder J. Does Sexual Satisfaction Change With Relationship Duration? Arch Sex Behav 2016;45:99–107. [CrossRef ] 23. Laumann E, O Gagnon JH, Michael RT, Michaels S. The social organization of sexuality: Sexual practices in the United States. Chicago: University of Chicago Press; 1994.
Androl Bul 2019;21:89-92
ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2019;21:93−96 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2019.07078
Erkek Üreme Sağlığı
Türk toplumundaki yaşlı erkeklerde işeme pozisyonunun işeme sonrası rezidüel idrar hacmi üzerine etkisi The effect of voiding position on post-voiding residue in aging men in turkish society Cavit Ceylan , Şenol Tonyalı , Serkan Doğan , Sedat Yahşi , Emre Uzun ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: Türk toplumundaki erkeklerde işeme pozisyonunun işeme sonra-
OBJECTIVES: To investigate the effect of voiding position on post-
sı idrar miktarı [post-voiding rezidü (PVR)] üzerine etkisini araştırmak. GEREÇ ve YÖNTEM: 2017–2018 yıllarında alt üriner sistem semptomu (AÜSS) ile polikliniğe başvuran ve PSA yüksekliği nedeni ile ultrasonografi eşliğinde transrektal iğne biyopsisi (TRİB) planlanan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik bilgileri, üroflowmetri parametreleri [maksimum idrar akım hızı (Q max), ortalama idrar akım hızı (Q ortalama), transrektal ultrasonografide prostat hacimleri ve PVR değerleri kayıt edildi. Hastalar işeme alışkanlığına göre iki gruba ayrıldı: Grup 1=Ayakta işeme alışkanlığı olan hastalar; Grup 2=Çömelerek işeme alışkanlığı olan hastalar. BULGULAR: Çalışmaya toplam 88 hasta dahil edildi. İki grubun karşılaştırılmasında sırasıyla PSA düzeyleri, prostat hacimleri, üroflowmetride işenen hacim, Q max, Q ort ve PVR açısından anlamlı fark saptanmadı (p=0,993, p=0,887, p=0,449, p=0,093, P=0,209, p=0,063). Yaş ve prostat hacmi ile PVR arasında istatiksel olarak güçlü bir korelasyon gösterildi (p<0,001, p<0,001). SONUÇ: Yaşlı Türk erkek popülasyonunda ayakta ve çömelerek işemenin işeme sonrası mesanede kalan idrar hacmi üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: ayakta işeme, çömelerek işeme, post-voiding rezidü, benign prostat hiperplazisi
GİRİŞ Mesanenin, üreterlerden gelen idrarı depolamak ve işeme sırasında idrarı dışarı atmak olmak üzere birbirini tamamlayan iki işlevi bulunmaktadır. İşeme esnasında intravezikal basınç artar, çıkım direnci azalır ve mesane boşaltılır.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, Ankara, Türkiye Yazışma Adresi/ Correspondence: Doç. Dr. Cavit Ceylan Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği 06230 Ankara, Türkiye Tel. +90 506 542 15 69 E-mail: ceylancavit@yahoo.com Geliş/ Received: 21.01.2019 Kabul/ Accepted: 14.03.2019
©2019 Androloji Bülteni
voiding residue (PVR) in male Turkish population.
MATERIAL and METHODS: Patients who were admitted to the outpatient
clinic with lower urinary tract symptoms (LUTS) in 2017–2018 and who were scheduled for ultrasound-guided transrectal needle biopsy (TRIB) due to PSA elevation were included in the study. Demographic information, uroflowmetry parameters [maximal urinary flow rate (Q max), mean urinary flow rate (Q mean)], prostate volumes in transrectal ultrasound were recorded. The patients were divided into two groups according to their habit of voiding: Group 1=Patients voiding at standing-up position; Group 2=Patients voiding at squatting position. RESULTS: A total of 88 patients were included in the study. No significant difference was found between the two groups in terms of PSA levels, prostate volumes, voided volume, Q max, Q average and PVR (p=0.993, p=0.887, p=0.449, p=0.093, P=0.209, p=0.063). There was a statistically significant correlation between age and prostate volume and PVR (p<0.001, p<0.001). CONCLUSION: It has been shown that voiding at standing or squatting position has no effect on post-voiding residual urine volume in elderly Turkish male population. Keywords: standing voiding, squatting voiding, post-voiding residue, benign prostate hyperplasia
İntravezikal basınç sakral kordda yerleşik spinal refleks ile detrüsör kasının kasılması ile arttırılır. Bu refleks beyindeki üst merkezlerinin kontrolü altındadır ve istemli olarak başlatılabilir veya inhibe edilebilir.[1] Üretranın proksimal kısmı hem kadında hem erkekte belirgin bir distal sfinkter, iskelet kası tabakası (intrinsik rabdosfinkter) ve bir pubo-üretral kas askısı içerir. Fakat, üretranın toplam uzunluğu erkeklerde kadınlardakinden belirgin olarak fazladır (yaklaşık 20 cm’e karşın 4 cm). Bu durum erkeklerde idrar akımı karşısında bariz bir direnç oluşturur.[2] İşeme pozisyonunun ürodinamik parametreleri etkileyerek işeme üzerine etkileri olabileceği düşünülmüş ve bu konuda sınırlı sayıda olsa da pek çok çalışma dizayn edilmiştir.[3–6]
93
Yaşlanan erkek popülasyonunda ürolojik olan ve olmayan pek çok faktör alt üriner sistem semptomlarına (AÜSS) neden olabilir. Yaş ile birlikte mesanede ve nörolojik fonksiyonlarda değişiklikler meydana gelebilir.[7] BPH’ya bağlı mesane çıkım obstrüksiyonunun kesin değerlendirmesinde basınç akım testi kullanılır. Fakat invaziv ve pahalı bir tetkik olduğu için klinik pratikte serbest üroflowmetri, işeme sonrası mesanede kalan idrar miktarı [post-voiding rezidü (PVR)] ve prostat hacmi ölçümü kullanılır.[8] Biz bu çalışmamızda, Türk toplumundaki erkeklerde işeme pozisyonunun PVR üzerine etkisini araştırarak, benign prostat hiperplazisi olan hastaların üst üriner sistemlerinin korunmasında işeme pozisyonunun etkisi olup olmayacağını ortaya koymayı ve benign prostat hiperplazisi için gereksiz operasyonların önüne geçebilmeyi amaçladık.
GEREÇ VE YÖNTEM Hastanemiz eğitim ve planlama kurulu onayı alındıktan sonra 2017–2018 yıllarında AÜSS ile polikliniğe başvuran ve PSA yüksekliği nedeni ile ultrasonografi eşliğinde transrektal iğne biyopsisi (TRİB) planlanan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik bilgileri, üroflowmetri parametreleri [maksimum idrar akım hızı (Q max), ortalama idrar akım hızı (Q ortalama), transrektal ultrasonografide prostat hacimleri ve PVR değerleri kayıt edildi. PVR ultrason eşliğinde suprapubik olarak ölçüldü. Çalışmaya mesaneye indante prostat medyan lobu olanlar, mesane içinde taş, double J-stent (DJS) veya tümörü olanlar, üriner sistem enfeksiyonu olanlar, nörojenik mesane, diyabet veya kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) tanısı olanlar, akut idrar retansiyonu öyküsü olanlar ile ciddi ortopedik problemi olan hastalar çalışmadan dışlandı.
kategorik değişkenler sayılar ve yüzdeler olarak verilmiştir. Verilerin normal dağılıp dağılmadığı test etmek için Kolmogorov-Smirnov testi kullanılmıştır. Sürekli değişkenlerin korelasyon testi için Pearson’s test, farklı grupların karşılaştırılmasında Student’s t testi kullanılmıştır. p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.
BULGULAR Çalışmaya toplam 88 hasta dahil edildi. Grup1 ve Grup 2 44’er hasta içeriyordu. Grup 1’in yaş ortalaması 66,3±6,5 yıl iken Grup 2’nin yaş ortalaması 65,5±8,8 yıl idi ve aralarında istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (p=0,608). İki grubun karşılaştırılmasında sırasıyla PSA düzeyleri, prostat hacimleri, üroflowmetride işenen hacim, Q max, Q ort ve PVR açısından anlamlı fark saptanmadı (p=0,993, p=0,887, p=0,449, p=0,093, P=0,209, p=0,063) (Tablo 1.) Pearson korelasyon testi ile değerlendirildiğinde yaş ve prostat hacmi ile PVR arasında istatiksel olarak güçlü bir ilişki gösterildi (p<0,001, p<0,001). (Şekil 1 ve 2) Tablo 1. Ayakta ve çömelerek i ̇şeme alışkanlığı olan hasta gruplarının karşılaştırılması Grup 1
Grup 2
P değeri
Yaş (yıl)
66,34±6,51
65,50±8,68
0,608
PSA (ng/dl)
11,87±13,23
11,85±8,71
0,993
Prostat Hacmi (cc)
67,16±31,06
68,09±30,22
0,887
İşenen Hacmi (ml)
182,45±49,03
176,66±12,36
0,449
Q max (ml/sn)
14,14±2,64
13,26±2,20
0,093
Q ort (ml/sn)
9,35±2,08
8,83±1,75
0,209
62,75±18,94
71,84±25,75
0,063
PVR (ml)
Q max: üroflowmetrideki maksimum idrar akış hızı, Q ort: üroflowmetrideki ortalama idrar akış hızı, PVR: post-voiding rezidü.
Hastalar işeme alışkanlığına göre iki gruba ayrıldı: Grup1=Ayakta durarak işeme alışkanlığı olan hastalar; Grup 2=Alaturka tuvalet tipinde çömelerek işeme alışkanlığı olan hastalar. Hastaların ayakta yapılan üroflowmetride ölçülen işeme hacmi, maksimum işeme hızları (Q max), ortalama işeme hızları (Q ortalama) karşılaştırıldı. Çömelerek işeme alışkanlığı olan hastaların çömelerek işeme sonrası rezidü idrar hacimleri ölçüldü ve iki grubun PVR değerleri karşılaştırıldı. Verilerin istatistiksel analizinde IBM SPSS statistics for Mac versiyon 21 (Chicago, IL, USA) kullanılmıştır. Sürekli değişkenler ortalama ± standart sapma olarak verilirken,
94
Şekil 1. PVR ile yaş korelasyon grafiği
Androl Bul 2019;21:93-96
sonrası PVR: 5,3±4,5 mL, p>0,05).[10] Oturarak işemedeki düşük idrar akım hızı ve uzun işeme süresi intra-abdominal basıncın bu pozisyonda yeterince arttırılamaması ile ilişkili olabilir.
Şekil 2. PVR ile prostat hacmi korelasyon grafiği
TARTIŞMA Alt üriner sistem semptomları yaşlanan erkeklerin sık karşılaştığı sorunlardan biridir. Yapılan bir çalışmada çoğunluğu 56–75 yaşında olan 1535 erkekte yavaş akım, işeme sonrası damlama ve urgency prevalanslarının sırasıyla %61, %55 ve %52 olduğu bildirilmiştir.[9] İşeme esnasında kabaca üç olay gerçekleşir: intravezikal basınç artar, mesane çıkım direnci düşer ve üretradaki idrar boşaltılır. İntravezikal basınç sakral kordda yerleşik spinal refleksden kaynaklanan koordine detrüsör kası hasılması ile arttırılır. İntravezikal basınca karşı asıl direnç düz kastan oluşan internal sfinkter tarafından oluşturulur. Pelvik diyafram üzerindeki tüm organlar intrabdominal organlar olarak kabul edildiğinden intravezikal basınç detrüsör basıncının yanı sıra intraabdominal basınçtan da etkilenir.[1] Üroflowmetri ve PVR ölçümü mesane çıkım obstrüksiyonunun değerlendirilmesinde sıklıkla kullanılan yöntemlerdir.[8] Üroflowmetri testi standardize edilmiş bir yöntemdir ve erkeklerde genellikle ayakta işeme pozisyonunda yapılır. Etnik, sosyal, kültürel ya da tıbbi nedenler ile farklı pozisyonlar da denenebilir. Dünya genelinde işeme alışkanlıkları bölgesel olarak değişiklik gösterebilmektedir.[10] İşeme pozisyonunun üroflowmetri parametreleri ve PVR üzerine etkisi konusunda sınırlı sayıda çalışmalar yapılmıştır.[3–6,10–12] Sağlıklı 66 genç erkekle yapılan ve işeme pozisyonunun üroflowmetri parametreleri ve PVR üzerine etkisini araştıran bir çalışmada oturur pozisyonda işemede ayakta ve çömelerek işemeye göre idrar akım hızının daha düşük olduğu ve işeme süresi daha uzun olduğu bulunmuştur. PVR değerleri ise her üç pozisyonda benzer olarak bulunmuştur (ayakta işeme sonrası PVR: 4,9±3,6 mL, oturarak işeme sonrası PVR: 6,4±6,7 mL, çömelerek işeme
Goel ve arkadaşları, yaş ortalamaları 40,3 yıl olan 740 sağlıklı erkek hastada ayakta ve oturarak işemenin üroflowmetri parametreleri üzerine etkisini incelemiş ve 50 yaşın altındaki hastalarda herhangi bir farklılık tespit edilmemiştir. Fakat 50 yaş üzerindeki hastalarda oturarak işeme pozisyonunda PVR ayakta işemeye göre anlamlı derecede düşük izlenirken, işeme süresi ise anlamlı derecede uzun bulunmuştur.[6] Bu çalışmada oturur pozisyonda daha düşük bulunan PVR değişen üretral açı ve pelvik taban kaslarında meydana gelen gevşeme ile ilişkili olabilir. Güncel çalışmamızda ise istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte çömelerek işeyen hastalarda PVR daha yüksek olarak gözlenmiştir ve PVR ile yaş ve prostat hacmi arasında korelasyon saptanmıştır. Aghamir ve ark.[3] ayakta, çömelerek ve oturarak olmak üzere üç farklı işeme pozisyonunda üroflowmetri ve rezidü idrar parametrelerini sağlıklı gönüllüler ve benign prostat hiperplazili hastalar arasında karşılaştırmıştır. Sağlıklı erkeklerde 3 farklı işeme pozisyonlarında üroflowmetri parametreleri arasında anlamlı farklılık izlenmezken PVR’nin oturur pozisyonda işemede çömelerek ya da ayakta işemeye göre daha az olduğu bulunmuştur, 67 mL’ye karşın 130 mL ve 130 mL (p<0,001). Maksimum akım hızlarının ve toplam işeme süresinin üç farklı pozisyonda benzer olduğunu bulmuşlardır.[3] Bizim çalışmamızda hastaların oturarak işeme sonrası PVR hacimleri ölçülmemiştir. Fakat bahsedilen çalışmada oturarak işeme sonrası daha az olan PVR işeme postürünü sabit tutmak için gerekli olan kas tonusu ile alakalı olabilir. Riehmann ve ark. tarafından yaklaşık 30 yıl önce yapılan bir çalışmada ortalama yaşı 71,8 yıl olan 53 huzur evi sakini erkek ile yaşları 34 ve 59 olan sağlıklı iki erkeğin ayakta ve yatar poziyondaki üroflowmetri ve PVR parametreleri karşılaştırılmıştır. Sağlıklı erkeklerde yatar ve ayakta pozisyonda işeme sonrası PVR değerleri arasında anlamlı fark saptanmazken, huzur evi sakinleri grubunda PVR değeri yatarak işeme sonrasında ayakta işemeye göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur [84,8±186,2 mL’ye karşın 60,5±125,6 mL (p=0,049)]. Erkeklerde işeme sonrası rezidüel idrar hacmi sadece işeme pozisyonu ile ilişkili değildir. Yaşla birlikte büyüyen prostat ve mesanede meydana gelen yapısal değişiklikler işeme parametreleri üzerinde etkili olabilir.
Ceylan ve ark. n Türk toplumundaki yaşlı erkeklerde işeme pozisyonunun işeme sonrası rezidüel idrar hacmi üzerine etkisi
95
Kısıtlılıklar
KAYNAKLAR
Bu çalışmamızın elbette kısıtlılıkları bulunmaktadır. Her şeyden önce mesane içi ve işeme esnasındaki basıncı en iyi gösteren yöntem olan ürodinamik incelemeler invazif ve zahmetli tetkikler olduğu için yapılamamıştır. Ayrıca kullanılan üroflowmetri cihazı uygun olmadığından çömelerek işeme esnasında üroflowmetri yapılamamıştır. Fakat çömelerek işeme alışkanlığı olan hastaların ayakta yaptıkları üroflowmetri testi mesanenin durumu ve pozisyon değişikliğinin işeme üzerine etkisi hakkında bir fikir vermesi açıcından anlamlı olabilir. Hastalarının vücut kitle indekslerinin analize dahil edilememesi, hastaların eğitim düzeyleri ve bununla ilişkili olabilecek işeme ritüelleri sonuçları etkilemiş olabilir. Son olarak, farklı bir ortamda ve test amaçlı işemesi istenen hastaların yaşayabilecekleri anksiyete işemelerini kötüleştirmiş olabilir.
1. Claridge M. The physiology of micturition. Br J Urol 1965;37:6203.
SONUÇ Bu çalışmamızda yaşlı Türk erkek popülasyonunda ayakta ve çömelerek işemenin işeme sonrası mesanede kalan idrar hacmi üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı gösterilmiştir. PVR üzerinde etkili olan asıl faktörler prostat hacmi ve yaş olarak bulunmuştur. Sosyokültürel alışkanlıklar dışında ayakta işemeden kaçınılmasını öngören bir kanıt bulunmamaktadır. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
96
2. Fry C. The physiology of micturition. Women’s Health Med 2005;2:53–5. [CrossRef ] 3. Aghamir SM, Mohseni M, Arasteh S. The effect of voiding position on uroflowmetry findings of healthy men and patients with benign prostatic hyperplasia. Urol J 2005;2:216–21. 4. Yamanishi T, Yasuda K, Sakakibara R, Hattori T, Minamide M, Yuki T, Ito H. Variation in urinary flow according to voiding position in normal males. Neurourol Urodyn 1999;18:553–7. [CrossRef ]
5. Ünsal A, Çimentepe E. Voiding position does not affect uroflowmetric parameters and post-void residual urine volume in healthy volunteers. Scand J Urol Nephrol 2004;38:469–71. [CrossRef ]
6. Goel A, Kanodia G, Sokhal AK, Singh K, Agrawal M, Sankhwar S. Evaluation of Impact of Voiding Posture on Uroflowmetry Parameters in Men. World J Mens Health 2017;35:100–6. [CrossRef ]
7. Lepor H. Pathophysiology of benign prostatic hyperplasia in the aging male population. Rev Urol 2005;7 Suppl 4:S3-S12. 8. Oelke M, Hofner K, Jonas U, de la Rosette JJ, Ubbink DT, Wijkstra H. Diagnostic accuracy of noninvasive tests to evaluate bladder outlet obstruction in men: detrusor wall thickness, uroflowmetry, postvoid residual urine, and prostate volume. Eur Urol 2007;52:827–34. [CrossRef ] 9. Ho LY, Chu PS, Consigliere DT, Zainuddin ZM, Bolong D, Chan CK, et al. Symptom prevalence, bother, and treatment satisfaction in men with lower urinary tract symptoms in Southeast Asia: a multinational, cross-sectional survey. World J Urol 2018;36:79– 86. [CrossRef ] 10. Choudhury S, Agarwal MM, Mandal AK, Mavuduru R, Mete UK, Kumar S, Singh SK. Which voiding position is associated with lowest flow rates in healthy adult men? role of natural voiding position. Neurourol Urodyn 2010;29:413–7. [CrossRef ] 11. Riehmann M, Bayer WH, Drinka PJ, Schultz S, Krause P, Rhodes PR, et al. Position-related changes in voiding dynamics in men. Urology 1998;52:625–30. [CrossRef ] 12. Yazici CM, Turker P, Dogan C. Effect of voiding position on uroflowmetric parameters in healthy and obstructed male patients. Urol J 2014;10:1106–13.
Androl Bul 2019;21:93-96
ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2019;21:97−104 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2019.07269
Kadın Cinsel Sağlığı
Ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki hakkındaki görüş ve tutumları Views and attitudes of midwife students on premarital sex Saadet Gonca Mavi Aydoğdu , Betül Uzun , Duygu Murat Öztürk
ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: Bu çalışma, ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki konu-
OBJECTIVES: This study was carried out in order to determine the
sundaki görüş ve tutumlarını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. GEREÇ ve YÖNTEM: Tanımlayıcı nitelikteki araştırma, 2017–2018 öğretim yılı/bahar yarıyılında Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ebelik bölümü öğrencileriyle yürütülmüştür (N=86). Veriler araştırmacılar tarafından literatürden yararlanılarak hazırlanan, öğrencilerin sosyo-demografik özellikleri ile evlilik dışı cinsel ilişki konusundaki görüş ve tutumlarını değerlendiren iki form kullanılarak toplanmış ve SPSS paket programında analiz edilmiştir. BULGULAR: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20,08±2,18 yıldır. Öğrencilerin %68,6’sı cinsel ilişki hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu, %58,14’ü cinsellikle ilgili bilgileri yazılı/görsel basından edindiklerini, %79,07’si cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşamadığını, %87,2’si dini inançlarının cinsel deneyim yaşamalarına engel olabileceğini ifade etmiştir. Öğrencilerin cinsel ilişki hakkındaki bilgi düzeyleri ile sınıfları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur (p=0,000): 1. sınıfların %43,33’ü, 2. sınıfların %65’i, 3. sınıfların %83,33’ü ve 4. sınıfların %100’ü cinsel ilişki hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarını belirtmiştir. SONUÇ: Öğrenciler cinsellikle ilgili konularda karar verebilme, kararlarının sorumluluğunu üstlenebilme, karşılaştığı sorunlara profesyonelce davranabilme, gerektiğinde destek alabilme gibi konularda güçlendirilmeli ve toplumsal değer yargılarının, verecekleri hizmeti etkilememesi amacıyla cinsel sağlıkla ilgili gereksinimleri saptanmalı, öğrencilere gereksinim duydukları konulara yönelik eğitimler verilmelidir. Anahtar Kelimeler: evlilik dışı cinsel ilişki, görüş, öğrenci, tutum
GiRiŞ Gençlik dönemi sağlık alışkanlıklarının ve cinsel davranışların şekillenmeye başladığı, erişkin dönem yaşam tarzının belirlendiği özel bir dönemdir.[1–5] Bu dönemde Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü, Amasya, Türkiye Yazışma Adresi/ Correspondence: Saadet Gonca Mavı Aydogdu Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 05000 Amasya, Türkiye Tel. +90 553 635 60 93 E-mail: goncamavi38@gmail.com Geliş/ Received: 28.01.2019 Kabul/ Accepted: 07.03.2019
©2019 Androloji Bülteni
opinions and attitudes of midwifery students on non-marital sexual intercourse. MATERIAL and METHODS: The descriptive research was carried out with the students of midwifery department of the Faculty of Health Sciences of Amasya University in 2017–2018 academic year/spring semester (N=86). The data were collected by using two forms which were prepared by the researchers by using the literature and evaluating their opinions and attitudes about the socio-demographic characteristics of the students and out-of-marriage sexual intercourse and analyzed in SPSS package program. RESULTS: The mean age of the students was 20.08±2.18 years. It was determined that 68.6% of the students had sufficient information about sexual intercourse, 58.14% of the students got written information from the related information, 79.07% of them could not speak comfortably with their family and 87.2% stated that their religious beliefs may prevent them from having sexual experiences. There was a significant difference between the knowledge levels of students about sex and their class (p=0.000): 43.33% of the first class, 65% of the second class, 83.33% of the third class and 100% of the fourth class have enough knowledge about sexual intercourse. CONCLUSION: Students can be strengthened in matters such as deciding on relevant issues, taking responsibility for their decisions, acting professionally with the problems they are facing, receiving support for their needs, and affecting the value of the social value judgments. Sexual health related needs should be identified and trainings should be given to the subjects that students need. Keywords: premarital sex, opinion, student, attitude
gençler, yaşadıkları toplumun değerlerini ve kurallarını benimseyerek davranışlarına yansıtır.[2,5–8] Gençler için yeni bir yaşam tarzının başlangıcı olan üniversite dönemi aileden ayrılma, sosyal destek faktörlerinin yetersizliği, arkadaş ortamında kabul görme isteği gibi nedenlerle farklı yaşantılara ve güvenli olmayan davranışlara açıktır. [2,4,7,9–11] Yine bu dönemde cinsel konulardaki bilgi eksikliği, üniversite çağındaki gençleri riskli cinsel davranışlara yöneltebilir.[4–7,12–13] Cinsel yönden aktif birçok kişi, ilk cinsel deneyimlerini yeterli bilgiye sahip olmadıkları genç yaşlarda yaşamaktadır. [7,14,15] Erken ve bilinçsiz yaşanılan cinsel ilişki; cinsel yolla
97
bulaşan hastalıklar/genital yol enfeksiyonları, HIV/AIDS, istenmeyen gebelikler ve sağlıksız düşükler gibi istenmeyen sonuçlara yol açmaktadır.[7,11,12,15–19] Bu riskleri önlemek için gençlerin cinsellikle ilgili konularda sorumluluk bilincinin artırılması gerekmektedir.[9,20,21] Ülkemizde eğitim ve kültür düzeyi farklı birçok aile cinsellik konusunda geleneksel davranışlarını sürdürmekte, cinsellikle ilgili konuları tabu olarak görmekte ve çocukları ile bu konuları konuşmaktan çekinmektedir.[4,7,10,15,22] Dolayısıyla bekâr gençlerin cinsel sağlık/üreme sağlığı gereksinimleri göz ardı edilmektedir.[17,22,23] Cinsel sağlık/ üreme sağlığı hizmetlerinden yeterince yararlanamayan gençler, cinsellikle ilgili yeterli ve doğru bilgi alamadıklarında cinselliklerini gizlilik içerisinde yaşamaktadır.[2,12,13] Sağlık profesyonellerinin mesleki yaşantılarına toplumsal değer yargılarını yansıtmaları, sunulan hizmetin kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.[5,15,20] Bu hizmetlerin kalitesini artırmak için, geleceğin sağlık çalışanları olan ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki konusundaki görüş ve tutumlarını bilmek önemlidir.[3–5,7,8,20] Bu doğrultuda planladığımız çalışma, sağlık bilimleri fakültesi ebelik bölümü öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki konusundaki görüşlerini belirlemek ve toplumsal değer yargılarını mesleki yaşantılarına yansıtmamaları konusunda farkındalık yaratmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
GEREÇ VE YÖNTEM Araştırmanın tipi Bu çalışma, ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki konusundaki görüş ve tutumlarını inceleyen tanımlayıcı bir araştırmadır. Araştırmanın evren ve örneklemi Araştırmanın evrenini, Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ebelik bölümünde öğrenimlerini sürdüren 86 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş, bütün ebelik öğrencilerine ulaşılmıştır. Veri toplama araçları Anket formu, öğrencilerin sosyo-demografik özellikleri ile evlilik dışı cinsel ilişki konusundaki görüş ve tutumlarını değerlendiren iki formdan oluşmaktadır. Soru formları araştırmacılar tarafından literatürden yararlanılarak oluşturulmuştur.[2,5,7–8,12–13,20,22] *Kişisel Bilgi Formu: Bu form, ebelik bölümü öğrencilerinin bazı sosyo-demografik özelliklerini belirlemek
98
amacıyla hazırlanmıştır. Formda araştırmaya katılan öğrencilerin yaşı, sınıfı, medeni durumu, anne-baba eğitimi, aile tipi, cinsel konulardaki bilgi düzeyleri, cinsellikle ilgili bilgi edinme yolları ve cinsellikle ilgili konularda aileleri ile olan iletişimlerini nasıl değerlendirdiklerine yönelik toplam 14 soru yer almaktadır. **Öğrencilerin Evlilik Dışı Cinsel İlişki Hakkındaki Görüş ve Tutumlarını Değerlendirme Formu: Bu form, ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişkiye ve bekâretin önemine ilişkin görüş ve tutumlarını tanımlamaya yönelik hazırlanan 11 önermeden oluşmaktadır. Verilerin toplanması Araştırmanın verileri 05–09 Mart 2018 tarihlerinde, derslere devam eden ve çalışmaya katılmayı kabul eden öğrencilerden toplanmıştır. Soru formu dağıtılmadan önce öğrencilere araştırmanın amacı açıklanmış, kişisel bilgilerinin gizli tutulacağına dair gerekli açıklama yapılmış ve onam formu okutularak sözel onamları alınmıştır. Veri toplama formları sınıf ortamında 5–10 dakikalık sürelerde doldurulmuştur. Verilerin değerlendirilmesi Bu çalışmada elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Değişkenlerin normal dağılımdan gelme durumları araştırılırken Kolmogorov-Smirnov testinden yararlanılmıştır. Nominal değişkenlerin grupları arasındaki ilişkiler incelenirken Ki-Kare analizi uygulanmıştır. 2×2 tablolarda gözelerdeki beklenen değerlerin yeterli hacme sahip olmaması durumlarında Fisher’s Exact Test kullanılmış olup, R×C tablolarda ise Monte Carlo Simülasyonu yardımıyla Pearson Ki-Kare analizi uygulanmıştır. Araştırmanın sınırlılıkları Araştırmanın küçük bir örneklem grubunda yapılması ve öğrencilerin cinsel bilgi düzeyini ölçen ölçüm aracının kullanılmaması araştırmanın sınırlılığı olarak değerlendirilmektedir. Araştırmanın etik yönü Çalışmanın uygulanabilmesi için 06/12/2017 tarih ve E. 29044 sayılı kurum izni ile 01/03/2018 tarih ve E. 5711 sayılı etik kurul izni alınmıştır. Araştırmaya katılmayı gönüllülük esasına göre kabul eden öğrenciler, araştırmanın amacı ve uygulanması hakkında bilgilendirilmiş ve sözel onamları alınmıştır.
Androl Bul 2019;21:97-104
BULGULAR
değerlerin ve %41,9’u bekâretini kaybetme korkusunun
Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20,08±2,18 yıl olup, %34,88’i 1.sınıf ve %96,51’i bekârdır. Öğrencilerin %40,7’si yaşamının çoğunu ilde geçirmiştir. Öğrencilerin %62,79’unun annesi, %38,37’sinin babası ilkokul mezunudur. Öğrencilerin %79,07’sinin aile yapısı çekirdek ailedir (Tablo 1). Tablo 1. Öğrencilerin tanıtıcı özelliklerinin dağılımı Tanıtıcı Özellikler
Sayı
Yaş Ortalaması (Ort ± SS) Sınıfı
Medeni Durumu
Yaşamının Çoğunluğunu Geçirdiği Yer
Anne Eğitim Durumu
Baba Eğitim Durumu
Aile Yapısı
%
20,08±2,18
1. Sınıf
30
34,88
2. Sınıf
20
23,26
3. Sınıf
18
20,93
4. Sınıf
18
20,93
Toplam
86
100,00
Evli
1
1,16
Bekar
83
96,51
Nişanlı/Sözlü
2
2,33
Toplam
86
100,00
İl
35
40,70
İlçe
30
34,88
Köy
21
24,42
Toplam
86
100,00
Okur-Yazar Değil
4
4,65
İlkokul
54
62,79
Ortaokul
13
15,12
Lise
13
15,12
Üniversite ve Üzeri
2
2,33
Toplam
86
100,00
Okur-Yazar Değil
0
0,00
İlkokul
33
38,37
Ortaokul
25
29,07
Lise
20
23,26
Üniversite ve Üzeri
8
9,30
Toplam
86
100,00
Çekirdek Aile
68
79,07
Geniş Aile
17
19,77
Parçalanmış Aile
1
1,16
Toplam
86
100,00
Öğrencilerin %68,6’sı cinsel ilişki hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu, %79,07’si cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşamadığını belirtmiştir. Öğrencilerin %58,14’ü cinsellikle ilgili bilgileri yazılı/görsel basından, %50’si okuldan, %44,19’u sağlık personelinden ve %18,6’sı aileden edindiklerini ifade etmiştir. Öğrencilere cinsel deneyim yaşanmasına engel olan faktörler sorulduğunda ise, %87,2’si dini inançların, %50’si kültürel
etkileyebileceğini düşündükleri bulunmuştur (Tablo 2). Tablo 2. Öğrencilerin cinsel ilişki konusunda bilgi kaynakları, deneyim yaşamalarına neden ve engel olan faktörler Sayı
%
Yeterli Bilgiye Sahibim
59
68,60
Yeterli Bilgiye Sahip Değilim
27
31,40
Toplam
86
100,00
Cinsel İlişki Hakkında Bilgi Düzeyi
Cinsellikle İlgili Konuları Ailesi ile Konuşabilme Durumu Evet, Konuşurum
18
20,93
Hayır, Konuşamam
68
79,07
Toplam
86
100,00
Cinsel İlişki Hakkında Nereden ya da Kimden Bilgi Alırsınız? Sağlık Personeli
Evet Hayır Toplam
38 48 86
44,19 55,81 100,00
Okul
Evet Hayır Toplam
43 43 86
50,00 50,00 100,00
Aile
Evet Hayır Toplam
16 70 86
18,60 81,40 100,00
Yazılı/Görsel Basın (İnternet, Medya)
Evet Hayır Toplam
50 36 86
58,14 41,86 100,00
Cinsel Deneyim Yaşamanıza Engel Olan Faktörler Nelerdir? Evet Hayır Toplam
75 11 86
87,20 12,80 100,00
Kültürel Değerler
Evet Hayır Toplam
43 43 86
50,00 50,00 100,00
Aile Baskısı
Evet Hayır Toplam
27 59 86
31,40 68,60 100,00
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklara Yakalanma Korkusu
Evet Hayır Toplam
19 67 86
22,10 77,90 100,00
Gebe Kalma Endişesi
Evet Hayır Toplam
26 60 86
30,20 69,80 100,00
Karşı Cinse Güvensizlik
Evet Hayır Toplam
24 62 86
27,90 72,10 100,00
Terkedilme Kaygısı
Evet Hayır Toplam
24 62 86
27,90 72,10 100,00
Bekaretini Kaybetme Korkusu
Evet Hayır Toplam
36 50 86
41,90 58,10 100,00
Gelecekte Cinsel Yaşamda Sorunlara Yol Açacağı Endişesi
Evet Hayır Toplam
26 60 86
30,20 69,80 100,00
Dini İnançlar
Mavi Aydoğdu ve ark. n Ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki hakkındaki görüş ve tutumları
99
Tablo 3’te öğrencilerin evlilik dışı cinsel ilişki hakkındaki görüş ve tutumlarına yer verilmiştir. Öğrencilerin “Evlilik öncesi cinsel ilişkide kadın ve erkeğin sorumlulukları eşittir” önermesine %91,86’sı, “Evlilik dışı cinsel ilişki bizim ahlaki ve kültürel değerlerimize zarar verir” önermesine %75,58’i, “Basın ve yayın organları cinselliği özendirir” önermesine %74,42’si katılırken, “Erkekler evlenmeden önce cinsel ilişkiye girebilir” önermesine %87,21’i, “Evleneceğim kişinin daha önce cinsel birlikteliğinin olması beni rahatsız etmez” önermesine %70,93’ü ve “Erkekler bekâreti bozulmamış kızlarla evlenmelidir” önermesine %65,12’si katılmadıklarını ifade etmiştir (n=86). Tablo 4’te öğrencilerin yaşlarına ve sınıflarına göre bazı değişkenlerin karşılaştırılmasına yer verilmiştir. Öğrencilerin
sınıfı ve cinsellikle ilgili konuları ailesi ile konuşabilme durumu (p=0,176) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Öğrencilerin sınıfları ile cinsel ilişki hakkındaki bilgi düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur (p=0,000). 1. sınıfların %43,33’ü, 2. sınıfların %65’i, 3. sınıfların %83,33’ü ve 4. sınıfların %100’ü cinsel ilişki hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin yaşı ile cinsellikle ilgili konuları ailesi ile konuşabilme durumu (p=0,432) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Öğrencilerin cinsel ilişki hakkındaki bilgi düzeyleri ile yaşları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur (p=0,000). Çalışmamızda 18 yaşında olan öğrencilerin %50’si, 19 yaşında olan öğrencilerin %45’i, 20 yaşında olan öğrencilerin
Tablo 3. Öğrencilerin evlilik dışı cinsel ilişki hakkındaki görüş ve tutumları (N=86) Önermeler
Katılıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Kişiler evlenmeden önce birbirlerini cinsel yönden tanımalıdır.
30
34,88
44
51,16
12
13,95
Erkekler evlenmeden önce cinsel ilişkiye girebilir.
4
4,65
75
87,21
7
8,14
Kadın evlendiğinde bakire olmalıdır.
46
53,49
22
25,58
18
20,93
Kadının bakireliği erkeğin kadına olan güvenini pekiştirir.
34
39,53
42
48,84
10
11,63
Evlilik öncesi cinsel ilişkiden kaçınmak kişinin saygınlığını artırır.
48
55,81
20
23,26
18
20,93
Erkekler bekâreti bozulmamış kızlarla evlenmelidir.
18
20,93
56
65,12
12
13,95
Evlilik dışı cinsel ilişki bizim ahlaki ve kültürel değerlerimize zarar verir.
65
75,58
12
13,95
9
10,47
Evlilik öncesi cinsel ilişkide kadın ve erkeğin sorumlulukları eşittir.
79
91,86
5
5,81
2
2,33
Basın ve yayın organları cinselliği özendirir.
64
74,42
6
6,98
16
18,60
Evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunduğunu bildiğim kişilerle arkadaşlık etmek istemem.
15
17,44
56
65,12
15
17,44
Evleneceğim kişinin daha önce cinsel birlikteliğinin olması beni rahatsız etmez.
8
9,30
61
70,93
17
19,77
Tablo 4. Öğrencilerin yaşlarına ve sınıflarına göre bazı değişkenlerin karşılaştırılması Sınıfı 1. Sınıf Cinsel İlişki Hakkında Bilgi Düzeyi
2. Sınıf
3. Sınıf
4. Sınıf
Toplam
Ki Kare Testi
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Ki Kare
P
Yeterli Bilgiye Sahibim
13
43,33
13
65,00
15
83,33
18
100,00
59
68,60
19,066
0,000
Yeterli Bilgiye Sahip Değilim
17
56,67
7
35,00
3
16,67
0
0,00
27
31,40
Toplam
30
100,00
20
100,00
18
100,00
18
100,00
86
100,00
Yaşı 18 Yaş Cinsel İlişki Hakkında Bilgi Düzeyi
100
19 Yaş
20 Yaş
21+ Yaş
Toplam
Ki Kare Testi
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Ki Kare
P
Yeterli Bilgiye Sahibim
10
50,0
9
45,0
13
76,5
27
93,1
59
68,6
16,1
0,000
Yeterli Bilgiye Sahip Değilim
10
50,0
11
55,0
4
23,5
2
6,9
27
31,4
Toplam
20
100,0
20
100,0
17
100,0
29
100,0
86
100,0
Androl Bul 2019;21:97-104
%76,5’i, 21 ve üzeri yaşta olan öğrencilerin %93,1’i cinsel ilişki hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarını belirtmişlerdir (n=86). Öğrencilerin yaşadıkları yer ile cinsel ilişki hakkındaki bilgi düzeyleri (p=0,622) ve cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşabilme (p=0,308) değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05). Öğrencilerin anne eğitim durumu ile cinsel ilişki hakkındaki bilgi düzeyleri (p=0,303) ve cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşabilme (p=0,851) değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamakla birlikte, annesi ilkokul ve altı mezunu olanların %18,97’sinin, ortaokul mezunu olanların %23,08’inin, lise ve üzeri mezunu olanların %26,67’sinin cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşabildiği belirlenmiştir (p>0,05). Öğrencilerin baba eğitim durumu ile cinsel ilişki hakkındaki bilgi düzeyleri (p=0,841) ve cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşabilme (p=0,668) değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05). Öğrencilerin aile yapısı ile cinsel ilişki hakkındaki bilgi düzeyleri (p=0,705) ve cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşabilme (p=0,809) değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamakla birlikte, çekirdek aile ile yaşayanların %66,18’inin, geniş aile ile yaşayanların %76,47’sinin ve parçalanmış aile ile yaşayanların %100’ünün cinsel ilişki hakkında yeterli bilgiye sahibi oldukları belirlenmiştir (p>0,05). Öğrencilerin cinsel ilişki hakkındaki bilgi düzeyleri ve cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşabilme durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamakla birlikte, cinsel ilişki hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu ifade edenlerin %76,27’si cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşamadıklarını belirtmiştir (p=0,346).
TARTIŞMA Gençlerin cinsel sağlık/üreme sağlığına yönelik sorunları her geçen gün artmaktadır.[24,25] Gençler yeni davranışları denemeye açık olduklarından evlilik dışı cinsel ilişki konusunda risk altındadır.[2,17,18,26] Yapılan çalışmalar gençlerin cinsel yaşamlarının aktif olduğunu ve cinsel ilişkiye yönelik bilgilerinin eksik olduğunu göstermektedir.[20,24,27] Karabulutlu ve Kılıç’ın[8] 2007–2008 öğretim yılında Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu ve Sağlık Yüksekokulunda öğrenim gören ve dördüncü sınıf da olan toplam 155 öğrenci ile yaptığı çalışmada; öğrencilerin %71’inin gelirinin giderini karşıladığı, %96’sının bekâr
olduğu, %74,2’sinin sevgilisi/partneri olduğu ve arkadaşlıklarının %51,5’inin sosyal boyutta, %36,1’inin duygusal/romantik boyutta ve %12,4’ünün ise daha özel şeyleri paylaştıkları ileri boyutta olduğu bulunmuştur. Gençlerin cinsel konulardaki bilgi düzeyleri gelecekteki cinsel yaşamlarını ve aile hayatlarını yakından etkilemektedir.[22] Çalışmamıza katılan öğrencilerin %68,6’sı cinsel ilişki hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu belirtmiştir. Metin[28] isimli araştırmacının 165 kadın (%49,1) ve 171 erkek (%50,9) öğrenci ile yapmış olduğu bir çalışmada, öğrencilerin %63,4’ü cinsel sağlık ile ilgili bilgi düzeylerini yeterli bulduklarını ifade etmiştir. Gençlerin cinsellikle ilgili konularda bilinçlenmesi ve konuya ilişkin gereksinimlerinin karşılanması, ülkemizde eğitim ve sağlık politikası olarak benimsenmelidir. Gençlerin cinsel sağlık/üreme sağlığı konularında farklı kaynaklardan bilgi edindikleri bilinmektedir.[7,18,20] Evcili ve arkadaşlarının[7] 181 ebelik öğrencisi ile yaptığı bir çalışmada öğrencilerin cinsellikle ilgili bilgi edindikleri kaynaklar; %66,3 ile kitap/gazete/dergi, %60,8 ile arkadaş ve %38,7 ile öğretmen olarak sıralanmaktadır. Civil ve ark.’nın[22] çalışmasında öğrencilerin cinsel sağlık/üreme sağlığına yönelik bilgi alma durumları sorgulandığında, %41,6’sı yeterli düzeyde bilgi aldığını belirtmiş, bilgi kaynağı olarak da %21 oranıyla ilk sırada arkadaş ve akrabayı göstermiştir. Karabulutlu ve Kılıç’ın[8] cinsel sağlık/üreme sağlığı ile ilgili yaptığı çalışmada öğrencilerin %91,9’u herhangi bir kişiden bilgi aldığını, %47,6’sı bilgi kaynağı olarak en fazla kitap, dergi ve ansiklopediden yararlandığını, %11,3’ü annesinden bilgi edindiğini ifade etmiştir. Pınar ve arkadaşlarının[18] %52,4’ü kadın, %47,6’sı erkek katılımcılarla yaptıkları çalışmada öğrencilerin %59’unun cinsel sağlıkla ilgili daha önce bilgi aldıkları, bilgi kaynağı olarak medya, internet ve arkadaş gibi aile dışı kaynaklara başvurdukları görülmüştür. Çalışmamızda ise öğrencilerin %58,14’ü cinsellikle ilgili bilgileri yazılı/görsel basından, %50’si okuldan, %44,19’u sağlık personelinden ve %18,6’sı aileden edindikleri sonucu bulunmuştur. Literatür incelendiğinde, cinsel sağlık/üreme sağlığı hizmetlerinde yazılı-görsel basının ve arkadaş ortamının bilgi kaynağı olarak ön plana çıktığı görülmektedir. Yazılı-görsel basın, gençlerin cinsel konularda bilinçli karar vermelerini sağlayabilecek bir bilgi kaynağı olması gerekirken, zaman zaman yanlış bilgiler vererek gençlerin cinsel sağlık/üreme sağlığı konularında yanlış bilgilenmelerine yol açmaktadır.[18] Gençlerin cinsellikle ilgili konularda doğru bilgiye ulaşması yazılı-görsel basında cinsellikle ilgili doğru bilgilerin daha fazla yer almasına bağlıdır. Gibbs ve ark.[29] gençler üzerinde yaptığı bir çalışmada, evlilik öncesi cinsel ilişkinin kabul edilebilirliğinin düşük
Mavi Aydoğdu ve ark. n Ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki hakkındaki görüş ve tutumları
101
olduğunu, ancak bölgesel farklılıklar, ileri yaş, kentsel yaşam, internet kullanımı ve toplumun evlilik öncesi cinsel ilişkiye yönelik algısı gibi faktörlerin kabul edilebilirliği etkilediğini saptamıştır. Çetin ve ark.’nın[30] yaptığı çalışmada medyanın genç yaşta ve evlilik dışı yaşanan cinsel ilişkide önemli rolü olduğu belirtilmiştir. Cinsellikle ilgili konulara televizyon/sinemada çok fazla yer verilmesinin bireylerin erken yaşta cinsel ilişkiye girme ihtimalini arttırdığı ileri sürülmektedir. Özan ve ark.’nın[10] yaptığı çalışmada, ilk cinsel deneyimin yaşanmasında erkekler için fiziksel zevk, merak ve deneyim kazanma isteğinin, kızlar için ise aşkın ilk sıralarda geldiği, cinsel tutum ve davranışlarında belirleyici olan etkeninse cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma, aile baskısı ve dini kurallar olduğu bulunmuştur. Derya ve ark.’nın[6] yaptığı bir çalışmada ise öğrencilerin yarısı cinsellik konusunda baskılayıcı bir toplum yapısına sahip olunduğunu belirtmiştir. Ayrıca öğrencilerin %92,8’i kültürel yapının, %74,6’sı ise dini inanışların cinsellikle ilgili konularda davranış geliştirmede önemli faktörler olduğunu düşünmektedir. Evcili ve arkadaşları[7] çalışmasında öğrencilerin cinsel deneyim yaşamalarına engel olan faktörlerin bireysel değerler, dini inançlar, ailesel faktörler ve karşı cinse güvensizlik olduğunu bulmuştur. Çalışmamızda ise öğrenciler dini inançlarının ve kültürel yapının cinsel ilişki yaşamalarına engel olduğunu ifade etmiştir. Literatür incelendiğinde dini kuralların ve kültürel yapının gençlerin cinsel yaşamlarını büyük ölçüde etkilediği görülmüştür. [7,13] Ülkemizin, İslam kültürüyle yaşamasının yanı sıra hızlı bir Batılaşma sürecinde olmasının bu duruma sebep olabileceği düşünülmektedir. Gençlerin cinsellikle ilgili konularda doğru bilgilere ulaşabilmesinde okula dayalı eğitim programları son derece önemlidir.[31] Esen’in[32] cinsel sağlık eğitiminin etkinliğini değerlendirdiği bir çalışmada cinsel eğitim alan öğrencilerin “Cinsel Sağlık Bilgi Testi” puanlarında anlamlı bir artış olduğu görülmüştür. Bir başka çalışmada cinsel sağlık ile ilgili bilgi alan üniversite öğrencilerinin cinselliğe ilişkin bilgi düzeyleri cinsel eğitim almayanlara göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.[33] Çalışmamızda sınıf düzeyleri arttıkça öğrencilerin cinsel bilgi düzeylerinin arttığı görülmüştür. Öğrencilerin öğrenimleri süresince aldıkları eğitimin buna katkı sağlamış olabileceği düşünülmektedir. Gençlerin sağlıklı cinsel davranış geliştirmelerinde anne-babalarının davranış ve tutumlarının önemli olduğu bilinmektedir.[30,34] Metin’in[28] üniversite son sınıf öğrencileri ile yaptığı çalışmada cinsel konuların aileyle konuşulabildiğini belirtenlerin oranı yalnızca %38,7 olarak bulunmuştur. Anne/babalarına kendini yakın hisseden gençlerin erken yaşlarda cinsel ilişki yaşama oranlarının daha düşük
102
bulunduğu bilinen bir durumdur.[35] Çalışmamızda öğrencilerin %79,07’si cinsellikle ilgili konuları ailesi ile rahatça konuşamadığını belirtmiştir. Sağlıklı cinsel gelişim açısından, gençler ile anne-babaları arasında cinsel konuların açık bir şekilde konuşulabilmesinin ve bu konuda ebeveyn rehberliğinin yararlı olabileceği düşünülmektedir. Ülkemizde çoğu zaman göz ardı edilen “cinsellik” ve “bekâret” kavramı günümüzde halen önemini korumakta ve eş seçimlerinde büyük rol oynamaktadır.[7,19,36] Evcili ve arkadaşlarının[7] yaptığı çalışmada öğrencilerin %85,1’inin evlilik öncesi cinsel ilişki yaşanmasını doğru bulmadığı ve %82,9’unun bekârete önem verdiği görülmektedir. Öğrencilerin %81,2’si kadınların, %66,9’u erkeklerin ilk cinsel deneyimlerini evlilik öncesi yaşamalarını uygun bulmamakta, %74’ü evleneceği kişinin bakir olmasına önem verdiğini ifade etmektedir. Çalışmamızda öğrencilerin %51,16’sı evlenmeden önce kişilerin birbirlerini cinsel yönden tanımasını doğru bulmadıklarını, %70,93’ü evleneceği kişinin daha önce cinsel birlikteliği olmasından rahatsızlık duyacaklarını ifade etmiştir. Tokuç ve arkadaşlarının[5] 2011 yılında sağlık yüksekokullarında öğrenim gören toplam 338 ebelik ve hemşirelik öğrencisi ile yaptığı bir çalışmada, öğrencilerin evlilik dışı cinsel ilişki konusundaki görüşleri araştırılmıştır. Bu çalışmada öğrencilerin %69,2’si bir kadının evlendiğinde bakire olması gerektiği, %66,9’u evlenmeden önce cinsel ilişkiye girilmesinin yanlış olduğu, %63,6’sı evlilik dışı cinsel ilişkilerin ahlaki ve kültürel değerlerimizi tahrip ettiği ifadesine katıldıklarını belirtmiştir. Aynı çalışmada öğrencilerin %49,7’si erkeğin evlenmeden önce cinsel ilişkiye giren bir kıza saygı göstermeyeceğine ve %45,9’u evlilik öncesi cinsel ilişkiden kaçınmanın ve bakire olmanın kişinin saygınlığını arttırdığına katıldıklarını belirtmiştir. Civil ve Yıldız’ın[22] çalışmasında bekâret ve evlilik öncesi cinsel birlikteliğe ilişkin öğrencilerin görüşleri incelendiğinde; bekâreti çok önemli gördüğünü belirtenlerinin oranının %60,5 olduğu, kadında evlilik öncesi cinselliğe yalnızca %39,8’inin olumlu baktığı, buna karşın erkekte evlilik öncesi cinselliğe olumlu bakma oranının %64,8 olduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde çalışmamızda öğrencilerin %53,49’u kadının evlendiğinde bakire olması gerektiğine, %39,53’ü kadının bakireliğinin erkeğin kadına olan güvenini pekiştireceğine ve %55,81’i evlilik öncesi cinsel ilişkiden kaçınmanın kişinin saygınlığını artıracağına katılmışlardır. Literatür incelendiğinde öğrencilerin çoğunluğunun evlilik dışı cinsel ilişkiyi doğru bulmadıkları, evlilik öncesi cinsel ilişkiden kaçınmanın sağlıklı bir yaşam biçimi olduğu ve kişinin saygınlığını artırdığını düşündükleri görülmektedir. Sonuçlar ülkemizde cinselliğin yalnızca evlilik kurumu içinde yaşanılabileceği görüşünü desteklemektedir.
Androl Bul 2019;21:97-104
SONUÇ Ebelik, topluma gerekli bakım ve danışmanlık hizmetleri sunarak kadın sağlığının korunması ve geliştirilmesini amaçlayan bir meslektir. Ebeler, cinsel sağlık/üreme sağlığı hizmetlerini vererek gençlerin cinsellikle ilgili konularda doğru bilgiye sahip olmalarında ve toplum sağlığını yükseltmede kritik bir noktada bulunmaktadır. Geleceğin sağlık çalışanları olan ebelik öğrencilerinin sağlık düzeylerini yükseltmek için mezuniyet öncesi ve sonrası güvenli cinsellik hakkında eğitimler yapılması gerekmektedir. Bu eğitimlerle öğrenciler; cinsellikle ilgili konularda karar verebilme, kararlarının sorumluluğunu üstlenebilme, karşılaştığı sorunlara profesyonelce davranabilme ve gerektiğinde destek alabilme gibi konularda güçlendirilmelidir. Çalışmamızda öğrencilerin cinsellikle ilgili bilgileri en çok yazılı/görsel basından ve okuldan edindikleri görülmüştür. Konu ile ilgili medyanın alacağı önlemlerle cinselliğin yanlış ifade edilmesinin önüne geçilmelidir. Öğrencilerin toplumsal değer yargılarının, verecekleri hizmeti etkilememesi amacıyla cinsel sağlıkla ilgili gereksinimleri saptanmalı, gereksinim duydukları konulara yönelik eğitimler planlanmalı ve sunulmalıdır. Sunum
*Bu araştırma, 03-05 Mayıs 2018 tarihlerinde Amasya’da düzenlenen 5. Uluslararası & 9. Ulusal Ebelik Öğrencileri Kongresi’nde sözel bildiri olarak sunulmuştur.
Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received
KAYNAKLAR
1. Demirezen E, Coşansu G. Adölesan çağı öğrencilerde beslenme alışkanlıklarının değerlendirilmesi. Sted 2005;14:174–8.
2. Kaya F, Serin Ö, Genç A. Eğitim fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin cinsel yaşamlarına ilişkin yaklaşımlarının belirlenmesi. Kor Hek 2007;6:441–8. 3. Varol Saraçoğlu G, Erdem İ, Doğan S, Tokuç B. Youth sexual health: sexual knowledge, attitudes, and behavior among students at a university in Turkey. Noro Psikiyatr Ars 2014;51:222–8. [CrossRef ]
4. Set T, Dağdeviren N, Aktürk Z. Ergenlerde cinsellik. Genel Tıp Derg 2006;16:137–41.
5. Tokuç B, Berberoğlu U, Varol Saraçoğlu G, Çelikkalp Ü. Sağlık yüksekokulu öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki, istemli düşükler ve kontraseptif kullanımı konusundaki görüşleri. Türkiye Halk Sağlığı Derg 2011;9:166–73. [CrossRef ]
6. Aksoy Derya Y, Timur Taşhan S, Uçar T, Karaaslan T, Akbaş Tunç Ö. Toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumların cinsel tabulara etkisi. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Derg 2017;6:1–8.
7. Evcili F, Cesur B, Altun A, Güçtaş Z, Sümer H. Evlilik öncesi cinsel deneyim: Ebelik bölümü öğrencilerinin görüş ve tutumları. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Derg 2013;2:486–98. 8. Karabulutlu Ö, Kılıç M. Üniversite öğrencilerinin cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkındaki bilgi düzeylerinin belirlenmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Derg 2011;14:39–45.
9. Gürsoy E, Arslan Özkan H. Türkiye’de üniversite öğrencilerinin kadına ilişkin “namus” algısı. Psikiyatri Hemşireliği Derg 2014;5:149–59. [CrossRef ] 10. Özan S, Aras Ş, Şemin S, Orçın E. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin cinsel tutum ve davranış özellikleri. DEÜ Tıp Fakültesi Derg 2004;18:27–39. 11. Adhikari N, Adhikari S, Sulemanec Nİ. Premarital sexual behaviour among higher secondary students in Pokhara Sub-Metropolitan City Nepal. Sexual Health 2018;15:403–7. [CrossRef ] 12. Haskan Avcı Ö. Üniversite öğrencilerinin evlilik öncesi ilişkilerde problem yaşadıkları ve eğitim almak istedikleri konular. Ege Eğitim Derg 2014;15:279–99. [CrossRef ]
13. Eşsizoğlu A, Yaşan A, Yıldırım EA. Erkek üniversite öğrencilerinde evlilik öncesi cinsel deneyimler ve deneyimlerin tutucu cinsel inançlarla olan ilişkisi. New Symposium J 2009;47:80–90. 14. Bulut F, Gölbaşı Z. Adölesan kızların cinsellikle ilgili konularda anneleri ile olan iletişimlerinin değerlendirilmesi. TAF Prev Med Bull 2009;8:27–36. 15. McCarraher DR, Packer C, Mercer S, Dennis A, Banda H, Nyambe N, et al. Adolescents living with HIV in the Copperbelt Province of Zambia: Their reproductive health needs and experiences. PLoS ONE 2018;13:e0197853. [CrossRef ]
16. Ejder Apay S, Balcı Akpınar R, Arslan S. Öğrencilerin cinsel mitlerinin incelenmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Derg 2013;16:96–102. 17. Giray H, Kılıç B. Bekar Kadınlar ve Üreme Sağlığı. Sted 2004;13:286–9.
18. Pınar G, Doğan N, Ökdem Ş, Algıer L, Öksüz E. Özel bir üniversitede okuyan öğrencilerin cinsel sağlıkla ilgili bilgi tutum ve davranışları. Tıp Araştırmaları Derg 2009;7:105–13. 19. Kahyaoğlu Süt H, Aşcı Ö, Gökdemir F. Hemşirelik bölümü yaz okulu öğrencilerinin cinsel tutumları ve etki eden faktörler. TAF Prev Med Bull 2015;14:315–23. 20. Aygin D, Açıl H, Yaman Ö, Çelik Yılmaz A. Üniversitede okuyan kadın öğrencilerin cinsel mitler ile ilgili görüşleri. Androl Bul 2017;19:44–9. [CrossRef ]
21. Bozdemir N, Özcan S. Cinsellik ve cinsel sağlığa genel bakış. TJFMPC 2011;5:37–46.
22. Civil B, Yıldız H. Erkek öğrencilerin cinsel deneyimleri ve toplumdaki cinsel tabulara yönelik görüşleri. DEÜn Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Derg 2010;3:58–64. 23. Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD). Gençlik ve Cinsellik Bilgilendirme Dosyası: 7. Erişim: http://www.cetad.org. tr/CetadData/Books/43/pdf-dosyasini-indirmek-icin-tiklayiniz.pdf
24. Ersay RA, Tortumluoğlu G. Türkiye’de ergen ve gençlerde üreme sağlığı. Uluslararası İnsan Bilimleri Derg 2006;3:1–13. Erişim: https://www.j-humansciences.com/ojs/index.php/IJHS/article/ viewFile/51/50 25. Tuğut N, Gölbaşı Z. Cinselliğin değerlendirilmesi: hemşireler için öneriler ve klinik stratejiler. Hemşirelikte Eğitim ve Araştırma Derg 2014;11:59–64. Erişim: http://www.kuhead.org/jvi. aspx?pdir=kuhead&plng=tur&un=KUHEAD-27146
Mavi Aydoğdu ve ark. n Ebelik öğrencilerinin evlilik dışı cinsel ilişki hakkındaki görüş ve tutumları
103
26. Şimşek Z, Koruk İ, Altındağ A. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Fen-Edebiyat Fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin riskli sağlık davranışları. Toplum Hekimliği Bülteni 2007;26:19–24. 27. Eze IR. Adolescents’ attitude towards premarital sex. Med J Soc Sci 2014;5:491–9. [CrossRef ] 28. Metin Z. Üniversite son sınıf öğrencilerinin cinsel sağlık ve üreme sağlığı bilgi düzeyleri. Okan Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: 2015. 29. Gibbs SE, Le LC, Dao HB, Blum RW. Peer and community influences on the acceptance of premarital sex among vietnamese adolescents. J Paediatr Child Health 2014;50:438–43. [CrossRef ] 30. Korkmaz Çetin S, Bildik T, Erermiş S, Demiral N, Özbaran B, Tamar M, Aydın C. Erkek ergenlerde cinsel davranış ve cinsel bilgi kaynakları: Sekiz yıl arayla değerlendirme. Türk Psikiyatri Derg 2008;19:390–7. 31. Bulduk S, Esin N, Umut N. Adölesanların HIV/AIDS bilgi düzeyleri ve hastalığa karşı sosyal önyargıları. Sted 2006;15:139–43.
104
32. Esen E. Lise öğrencilerine yönelik cinsel sağlık eğitimi programının geliştirilmesi, uygulanması ve değerlendirilmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi: Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı, Doktora Tezi. İzmir: 2015. 33. Siyez DM, Siyez E. Üniversite öğrencilerinin cinsel yolla bulaşan hastalıklara ilişkin bilgi düzeylerinin incelenmesi. Türk Üroloji Derg 2009;35:49–55. 34. Kıran Yılmaz F. Anneden-kızına cinsel sağlık eğitimi programının etkinliğinin incelenmesi. Gazi Üniversitesi: Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Anabilim Dalı, Yüksek lisans Tezi. Ankara: 2011. 35. Stark L. Early marriage and cultural constructions of adulthood in two slums in Dar es Salaam. Cult Health Sex 2018;20:888–901. [CrossRef ] 36. Kömürcü N, Demirci N, Yıldız H, Gün Ç. Türkiye’deki hemşirelik dergilerinden cinselliğe bakış: bir literatür incelemesi. HEAD 2014;11:9–17. Erişim: http://www.kuhead.org/jvi. aspx?pdir=kuhead&plng=tur&un=KUHEAD-25238
Androl Bul 2019;21:97-104
5 ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2019;21:105−109 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2019.09821
Erkek Üreme Sağlığı
Azospermi tanılı her hastaya mikroskopik testiküler sperm ekstraksiyonu öncesi perkütan testiküler sperm aspirasyonu yapılmalı mı? Should percutaneuous testicular sperm aspiration be performed before testicular sperm extraction in all patients with azoospermia? Özkan Onuk ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: Azospermili erkeklerde perkütan testiküler sperm aspirasyo-
OBJECTIVES: Percutaneuous testicular sperm aspiration (PTSA) is
nu (PTSA) basit, minimal invaziv bir yaklaşım olarak bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı ilk girişim olarak PTSA yapılmasının yararını araştırmaktır. GEREÇ ve YÖNTEM: Hastanemizde non-obstruktif azospermi (NOA) tanısı alan ve mikrocerrahi testiküler sperm ekstraksiyonu (mTESE) ve PTSA yapılan 128 ardışık hastanın tıbbi verileri retrospektif olarak incelendi. Hastalardan serum total testosteron (T), foliküler uyarıcı hormon (FSH), luteinize edici hormon (LH), ve prolaktin (PRL) düzeyleri istendi. Hastalara genetik analiz yapıldı. Verileri değerlendirilen 128 NOA hastasına tek cerrah tarafından önce PTSA ve sperm bulunamaması durumunda mTESE yapıldı. Hastalar PTSA, sperm bulunan mTESE ve sperm bulunamayan mTESE olarak 3 gruba ayrıldı. BULGULAR: Üç grup arasında yaş, FSH, LH, Prolaktin ve Testosteron değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Üç grup arasında infertilite süresi açısından anlamlı fark izlendi (p<0,05) Hastalara ağrı nedeniyle VAS (Vizüel Analog Skala) skorları bakıldı. PTSA olan hastalarda VAS skoru 1,93±0,96, mTESE yapılan ve sperm bulunan grupta 2,32±0,74, mTESE yapılıp sperm bulunmayan grupta ise 5,41±1,15 olarak saptandı. SONUÇ: Çalışmamızda önceden hangi hastaya PTSA yapacağımız ön görülememektedir. Bu nedenle PTSA yöntemindeki fayda ve morbidite azlığından dolayı, her hastaya mTESE öncesi PTSA yapılmasının uygun olacağı kanısındayız. Anahtar Kelimeler: infertilite, Perkütan sperm aspirasyonu, sperm ekstraksiyonu, nonobstriktif azospermi
known as an easy and minimal invasive procedure in men who have azospermia. In this study we are in the aim of evaluating if PTSA is beneficial as a first step procedure. MATERIAL and METHODS: In our study we analyzed the records of 128 patients who underwent mTESE and PTSA with the diagnosis of non-obstructive azoospermia (NOA) retrospectively. The serum levels of total testosterone (T), follicular stimulating hormone (FSH), luteinizing hormone (LH) and prolactine (PRL) were measured in all patients. All the patients underwent genetical analysis. The patients diagnosed with NOA underwent PTSA which was performed by only one surgeon at first, then mTESE was performed secondly by the same surgeon if there was no sperm extraction wşth PTSA. All of 128 patients were evaluated in three groups; sperm extracted patients with PTSA, sperm extracted patients with mTESE and no sperm extracted patients with any procedures. RESULTS: There were no significant differences between the serum levels of FSH, LH, PRL, T and age statistically (p>0.05) but it differs significantly in all three groups regarding the periods of infertility. The patients who have pain were scored with VAS (Visual Analogue Scale) was 1.93±0.96 for the group sperm extracted patients with PTSA; 2.32±0.74 for the group of sperm extracted patients with mTESE and 5.41±1.15 for the group of no sperm extraction with any procedures respectively. CONCLUSION: In this study it cannot be predicted which patient may benefit by the PTSA procedure. We are of opinion that performing PTSA before mTESE procedure may be beneficial regarding to low morbidity risk. Keywords: infertility, Percutaneous sperm aspiration, sperm extraction, non-obstructive azoospermia
GİRİŞ Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi, İstanbul, Türkiye Yazışma Adresi/ Correspondence: Dr. Öğr. Üyesi Özkan Onuk Merkez Mah. Çukurçeşme Caddesi No: 51 Gaziosmanpaşa İstanbul 34245 İstanbul, Türkiye Tel. +90 212 252 43 00 E-mail: drozkanonuk@gmail.com Geliş/ Received: 16.07.2019 Kabul/ Accepted: 09.08.2019
©2019 Androloji Bülteni
Erkek infertilitesine, anatomik veya genetik anormallikler, sistemik veya nörolojik hastalıklar, enfeksiyonlar, travma, iyatrojenik hasar, gonadotoksinler ve sperm antikorunun gelişimini kapsayan çok çeşitli koşullar neden olabilir.[1] Azospermi, ejekulatta spermatozoanın yokluğu olarak tanımlanır. Tüm erkeklerde testis yetmezliğine bağlı obstrüktif olmayan azospermi (NOA) hastası %1’dir
105
ve oran infertil erkeklerin %10–15’ini oluşturmaktadır.[2] NOA’nın mevcut tedavisi testisten spermin cerrahi yolla alımıdır. Testiste sperm bulunduğunda intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) yapılabilmekte ve sağlıklı bir hamilelik gelişebilmektedir.[3] Testisten sperm çeşitli yöntemlerle elde edilmektedir. Bunlardan Perkütan testiküler sperm aspirasyonu (PTSA), biyopsi iğnesinin girdiği minimal invaziv bir seçenektir. Genellikle lokal anestezi altında yapılmaktadır.[4] Diğer bir seçenek ise mikrocerrahi testiküler sperm ekstraksiyonu (mTESE) ile sperm bulunması, mikroskop kullanılmadan yapılan testiküler sperm ekstraksiyonuna göre daha büyük seminifer tübüllerin bulunmasına izin verir. Bu, testis hasarını en aza indirirken aynı zamanda başarı şansını arttırır. mTESE ile obstrüktif olmayan azospermili hastaların yaklaşık %40–50’sinde sperm bulunabilmektedir. Her ne kadar NOA’lı olan hastalarda sperm aranması standart olarak mTESE ile yapılsa da, son zamanlarda PTSA ile sperm aranması popüler olmaktadır.[5] Fakat buna rağmen sperm bulma yöntemlerinden daha minimal invazif olan PTSA yerine çoğunlukla mTESE ile başlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı ilk girişim olarak PTSA yapılmasının yararını araştırmaktır.
kılavuzunun önerdiği gibi, ardışık 2 semen analizi örnekleri 3 günlük cinsel perhiz sonrası mastürbasyon ile elde edilerek değerlendirildi ve NOA tanısı kondu. Serum total testosteron (T), foliküler uyarıcı hormon (FSH), luteinize edici hormon (LH), estradiol (E2) ve hastaların prolaktin (PRL) düzeyleri istendi. Genetik analizlerin (karyotipleme ve Y kromozomu mikro-delesyonu) değerlendirildi. Verileri değerlendirilen 128 NOA hastasına PTSA ve sperm bulunmaması durumunda mTESE yapılacağına yönelik bilgi verildi ve onamları alındıktan sonra tek cerrah tarafından önce PTSA ve sperm bulunamaması durumunda mTESE yapıldı. Çalışmaya Klinefelter Sendromu tespit edilen 6 hasta ve Y kromozom mikrodelesyonu (AZFc) olan 2 hasta dahil edildi. Kriptorşidizm geçmişi olan hastalar çalışma dışı bırakılmadı. Hipogonadotropik hipogonadizm veya hiperprolaktinemi gibi endokrin hastalıkları olanlar, vazektomi, klinik varikosel veya daha önce mTESE operasyonu geçirenler çalışma dışı bırakıldı. Hastalar 3 gruba ayrıldı. İlk girişim sırasında (PTSA) sperm bulunanlar birinci grup, devamında mTESE de sperm bulunanlar ikinci grup ve sperm bulunamayanlar üçüncü grup olarak sınıflandırıldı. Hastaların post operatif ağrı değerlendirilmesi için hastalara 0’dan 10’a kadar ağrılarını hiç yoktan dayanılmaz ağrıya kadar sayı ile belirtmeleri istendi (VAS skorlaması).
GEREÇ VE YÖNTEM
TESE tekniği
Hastanemizde Şubat 2015 ile Şubat 2019 tarihleri arasında NOA tanısı alan, PTSA ve mTESE yapılan 128 ardışık hastanın tıbbi verileri retrospektif olarak incelendi. Bu çalışma Helsinki Bildirgesi uyarınca yapıldı ve Kurumsal Etik Komitesi’nin onayı alındı. Hastaların detaylı tıbbi öyküsü alındıktan ve fizik muayenesi yapıldıktan sonra serum hormon tetkikleri ve genetik analizleri yapıldı. WHO
Spermiogram yapılan ve NOA tanısı alan bütün hastalara mTESE için aydınlatılmış onam formları imzalatıldı. Hastaların hepsine genel anestezi altında 10 cc lik enjektöre 1 cc bouin solüsyonu konarak 16G intravenöz kanül ile testisin epididim kuyruk bölümünden vertikal olarak epididimim baş kısmına doğru deriden giriş yapıldı. Enjektör ile aspirasyon yapılarak testisin her yerinden tübul alınmaya çalışıldı (Resim 1). Alınan tübüller bouin solüsyonuna
Resim 1: 16 G intravenöz kanül ile sperm tubullerinin aspirasyon ile alınması
106
Androl Bul 2019;21:105-109
kondu ve embriyolog tarafından incelendi. Eş seanslı sperm bulunan hastaların işlemi sonlandırıldı. Sperm bulunamayan hastalarda skrotum katları rapheden vertikal insizyon ile açıldı. Önce sağ testis, sperm bulunmaması durumunda sol testis vertikal olarak açıldı. Mikroskop altında dilate tübüller alındı, kanama kontrol için bi-polar koter kullanıldı. Alınan tübüller bouin solüsyonuyla tüplere kondu ve hemen embriyolog tarafından incelendi. Bulunan uygun spermler ile İntrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) yapıldı. Hastalardan alınan numuneler tek bir patolog tarafından değerlendirildi. İstatistik İstatistiksel olarak 2 den fazla grubun ortalamalarının karşılaştırılmasında Anova testi kullanıldı. İnfertilite süresi açısından 3 grup arasında anlamlı fark bulundu. Posthoc testlerde (Tukey ve Bonferrini) mikroskopide sperm bulunmayan grupta infertilite süresi açısından anlamlı fark olduğu görüldü.
BULGULAR Çalışmaya alınan 128 hastanın yaş ortalaması; 35±8 yıldı. Ortalama infertilite süresi 4±3yıl, ortalama T düzeyi 3,3±2,8ng/dl (Referans aralığı 2,49–8,36 ng/mL), ortalama FSH seviyesi 18,6±18 mIU/mL (Referans aralığı 1,5– 12,4 mIU/mL), ortalama LH seviyesi 14,6±12,7 mIU/ Tablo 1. Çalışmadaki bütün hastaların yaş, infertilite süresi ve hormon sonuçları ortalaması Mean ± SD Yaş
35±8
İnfertilite Süresi
4±3
FSH
18,65±18
LH
14,6±12,7
Prolaktin
12,6±7,3
Testosteron
3,332±2,8
mL (Referans aralığı 4,0–15,2 ng/mL), ortalama PRL seviyesi 12,6±7,3 ng/mL idi (Referans aralığı 4,8–23,3 ng/mL) (Tablo 1). PTSA ile sperm bulunan (32 hasta) grubun yaş ortalaması; 35±7 yıldı. Ortalama infertilite süresi 5±4 yıl, ortalama T düzeyi 3,6±3,2ng/dl, ortalama FSH seviyesi 18,5±17,2 mIU/mL, ortalama LH seviyesi 15,3±13,3 mIU/mL, ortalama PRL seviyesi 13,3±7,9ng/ mL idi. mTESE ile sperm bulunan (45 hasta) hastanın yaş ortalaması; 35±8 yıldı. Ortalama infertilite süresi 3±2 yıl, ortalama T düzeyi 3,0±1,6 ng/dl, ortalama FSH seviyesi 15,6±14,7 mIU/mL, ortalama LH seviyesi 11,9±9,9 mIU/ mL, ortalama PRL seviyesi 12,0±7,0ng/mL idi. Bu iki yöntem ile sperm bulunamayan (51 hasta) hasta grubunun yaş ortalaması; 35±7 yıldı. Ortalama infertilite süresi 6±5 yıl, ortalama T düzeyi 3,2±1,8ng/dl, ortalama FSH seviyesi 23,4±19,7 mIU/mL, ortalama LH seviyesi 17,4±14,6 mIU/mL idi, ortalama PRL seviyesi 12,4±7,0ng/mL idi (Tablo 2). Üç grup arasında yaş, FSH, LH, Prolaktin ve testosteron değerleri arasında istatistik açıdan fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 2). Üç grup arasında infertilite süresi açısından anlamlı fark izlendi (p<0,05) (Tablo 2). Üç grup arasında testis volümü, inmemiş testis öyküsü açısından anlamlı fark yoktu. Çalışmaya dahil edilen 6 Klinefelter sendromu tanısı alan hastadan 2’sinde sperm bulundu. Y kromozom mikrodelesyonu (AZFc) tespit edilen hastaların 2’sinde de sperm bulunamadı. Sperm bulunan hastaların ICSI prosedürü uygulanarak gebelik sağlama oranına bakıldığında PTSA grubu ile mTESE grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi (p>0,05). mTESE uygulanan ve sperm bulunamayan hastalardan elde edilen testiküler doku örneklerinin histopatolojik incelemesinde 34 hastada germ hücreli aplazi 12 hastada maturasyon arresti varlığı ve 5 hastada Tubüler hiyalinizasyon varlığı tespit edildi. m-TESE uygulanan ve sperm bulunamayan 1 hastada takip döneminde gerileyen postoperatif hematom gelişti. Ortalama işlem süresi PTSA grubunda 13±2,5 dk sperm bulunan mTESE grubunda 45,3±16,2 dk ve sperm
Tablo 2. Üç grup hastanın yaş, infertilite süresi ve hormon sonuçlarının karşılaştırılması PTSA
Yaş İnfertilite Süresi
mTESE sperm var
Mean
Standard Deviation
35
7
mTESE sperm yok
P
Mean
Standard Deviation
Mean
Standard Deviation
35
8
35
7
0,92
5
4
3
2
6
5
0,03
FSH
18,57
17,27
15,68
14,75
23,47
19,72
0,2
LH
15,39
13,39
11,93
9,91
17,44
14,69
0,2
Prolaktin
13,30
7,90
12,00
7,01
12,49
7,05
0,67
Testosteron
3,616
3,256
3,031
1,680
3,236
1,808
0,58
PTSA, perkütan sperm aspirasyonu; mTESE, mikroskopik sperm ekstraksiyonu.
Onuk n Azospermi tanılı her hastaya mikroskopik tesktiküler sperm ekstraksiyonu öncesi perkütan testiküler sperm aspirasyonu yapılmalı mı?
107
bulunmayan grupta ise 52,4±9,4 dk idi. Hastalarda herhangi bir anestezik komplikasyon görülmedi. Hastaların post-op 2. saatte VAS skoru değerlerine bakıldı. PTSA olan hastalarda VAS skoru 1,93±0,96, mTESE yapılan ve sperm bulunan grupta 2,32±0,74, mTESE yapılıp sperm bulunmayan grupta ise 5,41±1,15 olarak saptandı. VAS skorlarına bakıldığında, PTSA grubunda diğer iki gruba kıyasla anlamlı olarak düşüklük saptandı (p<0,05). PTSA olan hastalar operayonun 4. saatinde taburcu edildi. mTESE olan grup post op. 1. gün taburcu edildi. Sperm bulunmayan grupta 1 hasta ağrı nedeniyle post op. 2. gün ve yine sperm bulunmayıp operasyon sonrası hematom gelişen 1 hasta takip nedeniyle post op. 3 gün taburcu edildi.
TARTIŞMA Bu çalışmada retrospektif olarak, kliniğimizde rutin olarak yaptığımız gibi NOA’sı olan infertil hastalara, önce PTSA ve sperm bulunamaması durumunda prosedüre mTESE ile devam ettiğimiz hastalarımızı inceledik. Bu konu hakkında literatürde çok fazla çalışma yapılmamıştır. Hastalara çoğunlukla mTESE deki başarının yüksek olması ve komplikasyon oranlarının düşük olması nedeniyle direkt mTESE yapılmaktadır. NOA’lı olgularda sperm bulma oranları çeşitli çalışmalarda yüzde 25 ile yüzde 50 arasında değişmiştir. Bizim çalışmamızda ise bu oran %60,15 olarak bulundu. Bizim çalışmamızdaki olgularda hem hareketli hem de hareketsiz sperm bulunması başarı olarak kabul edildi. Diğer çalışmalara bakıldığındaysa, sadece hareketli spermlerin başarı olarak kabul edildiği görüldü.[6–7] Bu nedenle bizim çalışmamızda sperm bulunma oranının biraz daha yüksek olmasının nedeninin bu olduğunu düşünüyoruz. Literatürde mTESE ile PTSA’nın karşılaştırıldığı 2 çalışma göze çarpmaktadır. Bu çalışmalar 2008 yılında El-Haggar ve ark. yaptığı çalışma ile 2016 yılında C. F. S. Jensen ve ark. yaptığı çalışmalardır. El-Haggar ve ark. 23G kelebek iğne ile 12–18 girişim yapmış ve başarı yüzdesini %54 olarak belirtmiştir. C. F. S. Jensen ve ark. yaptığı çalışmada ise, 18G iğneyle tek bir giriş yaptıktan sonra testis içerisinde 50–100 geçiş yapmış ve başarı yüzdesini NOA’lı hastalarda %30 olarak bulmuştur. Bu çalışmalar arasında teknik farklılıkların başarıyı etkilediği söylenmektedir.[8–9] Bizim çalışmamızda 16G kelebek iğne kullanılmış ve PTSA ile sperm bulunanların, toplam sperm bulunan hastalara oranı %41,5 olarak bulunmuştur. Aradaki farkın, teknik farklılıklardan veya bizim çalışmamızda tüm prosedürlerin tek cerrah tarafından yapılmasından olabileceği düşünülmüştür. NOA hastalarında mTESE yöntemiyle sperm bulma oranlarına bakıldığında, Ramasamy ve ark.’nın yaptığı
108
çalışmada %60 sperm bulunduğu bildirilmiştir. Vloeberghs ve ark. çalışmasında ise mTESE ile sperm bulma oranları %40,5 olarak bulunmuştur.[10–11] Bizim çalışmamızda NOA’lı hastaların %60,15’inde sperm bulunduğu görüldü. PTSA yapılan 32 hastada ve PTSA ile sperm bulunamayan ve mTESE yapılan 96 hastadan 45’inde sperm bulundu. Hastalarımıza Ramasamy’in ve Vloeberghs’in çalışmasında yaptığı gibi PTSA yapmadan direkt mTESE yapmış olsaydık, 32 hastaya gereksiz olarak daha fazla ağrı hissi, daha uzun yatış süresi ve daha uzun süre iş gücü kaybı gibi olumsuzluklar yüklenmiş olacağı kanaatindeyiz. Amin Bouker ve ark. Yaptığı çalışmada Y delesyonu (AZFc) saptanan hastalarda sperm bulunma oranı %21,7 olarak tespit edilmiştir. Fakat bizim y delesyonu tespit edilen 2 hastada sperm bulunamamıştır. Yine aynı çalışmada klinefelter sendromlu hastalarda sperm bulunma oranı %18 olarak bulunmuştur. Bizim çalışmamızda klinifelter tanısı alan 6 hastanın 2’sinde sperm bulunmuştur (%33).[12] Bu oranlardaki farklılığın bizim çalışmamızda Klinefelter ve Y delesyonu olan hasta sayılarının azlığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Geleneksel-TESE’ye göre mTESE ile testis dokusunu daha düşük travmaya maruz bırakarak daha yüksek sperm bulunma oranları elde edilir. İşlem sonrası testiste hematom gelişimi, enfeksiyon varlığı, kalıcı devaskülarizasyon, yara enfeksiyonu, ve iatrojenik hipogonadizm gibi komplikasyonlar m-TESE de daha az görülmektedir. m-TESE cerrahi işlem süresi ortalama 55 dk civarındadır.[13–14] PTSA yöntemine bakıldığında; yaptığımız cerrahi işlemlerdeki tecrübemize göre, hastalardan spermin PTSA ile elde edilmesi testis dokusuna m-TESE’ye göre daha az zarar vermektedir. PTSA işlemi ortalama 3 dk sürmektedir. Hastaların m-TESE’ye göre sosyal yaşantısına geri dönüşü daha hızlı olmakta iş gücü kaybı neredeyse hiç olmamaktadır. PTSA olan hastaların testis ağrısı nerdeyse hiç olmamakta ve herhangi bir pansumana gerek kalmamaktadır. PTSA olan hastalar anestezi sonrası 4. saatte günlük hayatlarına geri dönebilmektedir. Hastalarımızın takibinde testiste hematom gelişimi, enfeksiyon varlığı, yara enfeksiyonu, ve iatrojenik hipogonadizm gibi komplikasyonlar gözlenmemiştir. Yue Ma ve ark. Sperm bulmayı öngörmek için 597 NOA tanılı hasta üzerinde yaptığı çalışmada, PTSA ile sperm bulunan ve bulunmayan grup arasında testosteron, FSH, LH ve östrojen seviyelerinin anlamlı derecede farklı olduğu görülmüştür.[15] Fakat bizim çalışmamızda, üç grup arasında testosteron, FSH ve LH seviyelerinde istatistiksel açıdan anlamlı derecede farklılık görülmemiştir. Hangi hastaya ilk girişim olarak PTSA yapacağımız ve sperm bulunup bulunamayacağı ön görülememektedir.
Androl Bul 2019;21:105-109
Simon Wood ve ark yaptığı çalışmada, 100 NOA tanılı hasta üzerindeki çalışmışlardır. Hastalara VAS skorlaması yapılmış ve istatistik açıdan PTSA yapılan hastalarda mTESE olanlara göre ağrının daha az olduğu görülmüştür.[16] Bizim çalışmamızda da hastaların VAS skorlarına bakıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark vardır. PTSA yapılan hastalarda ağrı daha az olmaktadır.
SONUÇ Çalışmamızda önceden hangi hastaya PTSA yapacağımız ön görülememektedir. Fakat PTSA yapılan hastaların postoperatif morbiditesi, hastanede yatış süresi ve hızla günlük yaşama dönmesi gibi faktörlere bakıldığı zaman her NOA hastasına mTESE öncesi PTSA yapılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
KAYNAKLAR
1. Katz DJ, Teloken P, Shoshany O. Male infertility - The otherside of the equation. Aust Fam Physician 2017;46:641–6. Erişim: https:// www.racgp.org.au/afp/2017/september/male-infertility/
2. Jarow JP, Espeland MA, Lipshultz LI. Evaluation of the azoospermic patient. J Urol 1989;142:62–5. [CrossRef ] 3. Yucel C, Keskin MZ, Cakmak O, Ergani B, Kose C, Celik O, et al. Predictive value of preoperati ve inflammation-based prognostic scores (neutrophil-to-lymphocyteratio, platelet-to-lympho cyteratio, and monocyte-to eosinophil ratio) in testicular sperm extraction: a pilot study. Andrology 2017;5:1100–4. [CrossRef ] 4. Schlegel PN. Nonobstructive azoospermia: a revolutionary surgical approach and results. Semin Reprod Med 2009;27:165–70. [CrossRef ]
5. Khadra AA, Abdulhadi I, Ghunain S, Kilani Z. Efficiency of Percutaneous Testicular Sperm Aspiration as a Mode of Sperm Collection for Intracytoplasmic Sperm Injectionin Nonobstructive Azoospermia. Urology;169:603–5. [CrossRef ]
6. Bernie AM, Mata DA, Ramasamy R, Schlegel PN. Comparison of microdissection testicular sperm extraction, conventional testicular sperm extraction, and testicular sperm aspiration for nonobstructive azoospermia: a systematic review and meta-analysis. Fertil Steril 2015;104:1099–1103.e3. [CrossRef ] 7. Esteves SC, Miyaoka R, Orosz JE, Agarwal A. An update on sperm retrieval techniques for azoospermic male. Clinics 2013;68:99– 110. [CrossRef ] 8. El-Haggar S, Mostafa T, Abdel Nasser T, Hany R, Abdel Hadi A. Fine needle aspiration vs. mTESE in non-obstructive azoospermia. Int J Androl 2008;31:595–601. [CrossRef ]
9. Jensen CFS, Ohl DA, Hiner MR, Fode M, Shah T, Smith GD, Sonksen J. Multiple needle-pass percutaneous testicular sperm aspiration as firstline treatment in azoospermic men. Andrology 2016;4:257–62. [CrossRef ] 10. Ramasamy R, Padilla WO, Osterberg EC, Srivastava A, Reifsnyder JE, Niederberger C, Schlegel PN. A comparison of models for predicting sperm retrievalbe for emicrodissection testicular sperm extraction in men with nonobstructive azoospermia. J Urol 2013;189:638–42. [CrossRef ]
11. Vloeberghs V, Verheyen G, Haentjens P, Goossens A, Polyzos NP, Tournaye H. How successful in TESE-ICSI in couples with non-obstructive azoospermia. Hum Reprod 2015;30:1790–6. [CrossRef ] 12. Bouker A, Halouani L, Kharouf M, Latrous H, Makni M, Marrakchi O, et al. Step-by-step loupes-mTESE in nonobstructive azoospermic men, a retrospective study. Basic Clin Androl 2019;29:11. [CrossRef ]
13. Erdem E, Karacan M, Çebi Z, Uluğ M, Arvas A, Çamlıbel T. Results of intracytoplasmic sperm injection performed with sperm retrieved by microscopic testicular sperm extraction in azoospermic patients. Turk J Urol 2018;44:462–6. [CrossRef ]
14. Maglia E, Boeri L, Fontana M, Gallioli A, De Lorenzis E, Palmisano F, et al. Clinical comparison between conventional and microdissection testicular sperm extraction for non-obstructive azoospermia: Understanding which treatment Works for which patient. Arch Ital Urol Androl 2018;90:130. [CrossRef ] 15. Ma Y, Li F, Wang L, Zhao W, Li D, Xian Y, Jiang X. A risk prediction model of sperm retrieval failure with fine needle aspiration in males with non-obstructive azoospermia. Hum Reprod 2019;34:200–8. [CrossRef ]
16. Wood S, Thomas K, Sephton V, Troup S, Kingsland C, LewisJones I. Postoperative pain, complications, and satisfaction rates in patients who undergo surgical sperm retrieval. Fertil Steril 2003;79:56–62. [CrossRef ]
Onuk n Azospermi tanılı her hastaya mikroskopik tesktiküler sperm ekstraksiyonu öncesi perkütan testiküler sperm aspirasyonu yapılmalı mı?
109
0 ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2019;21:110−114 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2019.14890
Erkek Cinsel Sağlığı
Önceden hasta başı asistans tecrübesi olan konsol cerrahının robotik radikal prostatektomi sonrası kontinans ve potens sonuçları: ilk 50 vaka Continence and potency outcomes after robotic radical prostatectomy in the hands of console surgeon with previous experience as a bedside assistant: first 50 cases Hacı İbrahim Çimen ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: Daha önceden hasta başı asistanı tecrübesi olan konsol cerrahı-
OBJECTIVES: To present the robotic radical prostatectomy functional
nın robotik radikal prostatektomi fonksiyonel sonuçlarını sunmak. GEREÇ ve YÖNTEM: Eylül 2016 – Temmuz 2018 yılları arasında prostat kanseri nedeniyle robotik radikal prostatektomi operasyonu uygulanan ilk 50 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Postoperatif kontrollerde hiç ped kullanmama yada güvenlik pedi kullanma kontinan, 1 ped kullanımı hafif derecede, 2 ped ve üzeri ise şiddetli derecede inkontinans olarak değerlendirildi. Uluslararası cinsel işlev formu (IIEF5) skoru >21 olan hastalar potent, ≤21 olanlar ise impotent olarak kabul edildi. BULGULAR: Ortalama hasta yaşı 64,06±6,15 ve ortalama takip süresi 14,9±6,9 aydı. Bilateral sinir koruyucu, tek taraflı sinir koruyucu ve sinir korumasız cerrahi sırasıyla 37 (%74), 4 (%8) ve 9 (%18) hastaya uygulandı. Sadece 2 (%4) hastada postoperatif Clavien grade 3 ve üzeri komplikasyon görüldü. Cerrahi sınır pozitifliği 11 (%22) hastada tespit edilirken, 5 (%10) hastada biyokimyasal nüks tespit edildi. Postoperatif 6. ayda 40 (%87) hasta kontinan iken, potent hasta sayısı ise 21 (%45,7) olarak bulundu. SONUÇ: Konsol cerrahisi öncesi hasta başı asistans tecrübesine sahip olmak robotik cerrahinin fonksiyonel sonuçlardaki avantajlarına ek olarak komplikasyon oranlarını da minimalize etmektedir. Anahtar Kelimeler: radikal prostatektomi, erektil disfonksiyon, inkontinans
GİRİŞ Radikal prostatektomi (RP) en az 10 yıllık yaşam beklentisi olan lokalize prostat kanserli (PCa) hastalar için önerilen birinci basamak tedavi seçeneklerinden biridir.[1,2] Ancak
Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Sakarya, Türkiye Yazışma Adresi/ Correspondence: Dr. Öğr. Üyesi Haci Ibrahim Cimen Sakarya Üniversitesi Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi 54100 Sakarya, Türkiye Tel. +905383928434 E-mail: dr.ibrahimcimen@gmail.com Geliş/ Received: 19.01.2019 Kabul/ Accepted: 21.02.2019
110
results of the console surgeon with previous experience as a bedside assistant. MATERIAL and METHODS: The medical records of the first 50 patients who underwent robotic radical prostatectomy between September 2016 – July 2018 were reviewed retrospectively. Continence was described as no using pad or using safety pad. Mild incontinence was described as using 1 pad daily while using 2 and more pads described as severe incontinence. Patients with the International Index of Erectile Function (IIEF-5) score >21 were defined as potent, ≤21 were defined as impotent. RESULTS: Mean age was 64.06±6.15 and mean follow-up time was 14.9±6.9 months. Bilaterally, unilaterally and non nerve sparing surgery was performed in 37 (74%), 4 (8%) and 9 (18%) patients, respectively. Clavien grade 3 and higher complication was occurred in only 2 (4%) patients. Surgical margin involvement was detected in 11 (22%) patients and 5 (10%) patients developed biochemical recurrence. Forty (87%) patients were continent and 21 (45.7%) patients were potent at the 6th month postoperatively. CONCLUSION: Having experience as a bedside assistant before console surgery also minimizes complication rates in addition to the advantages of robotic surgery in functional outcomes. Keywords: radical prostatectomy, erectile dysfunction, incontinence
bu cerrahi tedavinin göz ardı edilemez uzun dönem yan etkileri mevcuttur. Bunlar arasında yaşam kalitesi üzerinde en rahatsız edici olanlar inkontinans ve erektil disfonksiyondur.[3,4] Cerrahi ve fonksiyonel sonuçları arttırmak adına laparoskopik RP geliştirilmiş ancak açık RP’ye göre üstünlüğü gösterilememiştir.[5] Robot yardımlı RP (RYRP), da Vinci cerrahi sistem kullanılarak 2000 yılında kullanılmaya başlandı ve minimal invaziv cerrahi kavramını koruyarak hızla yayıldı.[6] Büyütülmüş 3 boyutlu görüntü, çok eksenli kullanışlı cerrahi aletler ve mükemmel aydınlatma olanakları ile RYRP cerrahlara pelvik anatominin detaylı anatomisini sunarak
©2019 Androloji Bülteni
tedavi seçenekleri içinde en çok başvurulan yöntem halini aldı.[7–9] Kanser kontrolü, idrar kontinansının sağlanması ve potensin devamı RP’nin ana amaçlarındandır ve trifecta olarak adlandırılır.[10] Bu sonuçların üzerinde cerrahın tecrübesi önemli bir etkendir ancak cerrahın daha önceden hasta başı tecrübesinin olması ile ilgili sınırlı sayıda veri vardır.[11,12] Bu çalışmanın amacı daha önceden hasta başı asistanı tecrübesi olan konsol cerrahın fonksiyonel sonuçlarını sunmaktır.
GEREÇ VE YÖNTEM Eylül 2016 ile Temmuz 2018 yılları arasında Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğinde lokalize PCa nedeniyle daha önceden hasta başı asistanı tecrübesine sahip konsol cerrahı tarafından da Vinci S cerrahi sistem ile 5 port transperitoneal yaklaşımla RYRP operasyonu uygulanan ilk 50 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların yaş, preoperatif prostat spesifik antijen (PSA), biyopsi Gleason skorları, operasyon süresi, tahmini kan kaybı, postoperatif komplikasyonlar, patolojik evre ve cerrahi sınır tutulumu kaydedildi. Postoperatif 1., 3., 6. ve 12. aylarda hastalar PSA nüksü, erektil fonksiyon ve kontinans açısından değerlendirildi. Hastalardan postoperatif ereksiyon durumunu değerlendirmek adına Uluslararası Cinsel İşlev Formu (IIEF-5) doldurmaları istendi. IIEF-5 skoru >21 olanlar potent, ≤21 olanlar ise impotent olarak değerlendirildi. Hiç ped kullanmayan ya da güvenlik pedi kullanan hastalar kontinan olarak kabul edildi. Günlük 1 ped kullanımı hafif derecede, 2 ped ve üzeri kullanım ise şiddetli inkontinans olarak değerlendirildi. Çalışmada SPSS 20,0,0 (IBM Corp., Chicago, IL) programı kullanıldı. Normal dağılım gösteren sürekli değişkenler ortalama ± standart sapma (ort±sd), normal dağılım göstermeyen sürekli değişkenler ise median (min-max) ile verildi. Kategorik değişkenler için sıklık/yüzde kullanıldı.
BULGULAR Ortalama 14,9±6,9 aylık takip süresine sahip olan hastaların ortalama yaşı 64,06±6,15 yıl olarak bulundu. Median PSA 7,6 (0,68–37,79) ng/dL, ortalama prostat hacmi ise 59,12±22,96 cc olarak bulundu. Hastaların %30’u klinik olarak T1 geri kalanı ise klinik olarak T2 idi (Tablo 1). Ortanca operasyon süresi 170 (145–240) dk, ortanca tahmini kanama miktarı 135 (90–250) cc olarak tespit edildi. On altı (%32) hastada patolojik T3 tümör tespit edilirken, yalnızca 1 (%2) hastada patolojik olarak tümör saptanmadı (pT0). Bilateral sinir koruyucu, tek taraflı sinir koruyucu ve sinir korumasız cerrahi sırasıyla 37 (%74), 4 (%8) ve 9 (%18) hastaya uygulandı. Postoperatif kan transfüzyonu
ihtiyacı 3 hastada görülürken, postoperatif 2 hasta ypun bakım ihtiyacı gerekti (1 hasta akut respiratuar distres sendromu, 1 hasta solunum arresti). Takiplerde 5 (%10) hastada biyokimyasal nüks saptandı (Tablo 2). Hastaların tamamı postoperatif 3. ay takibini tamamlarken; 6. ay, 12. Tablo 1. Hasta karakteristikleri Yaş, yıl (ortalama ± standart sapma)
64,06±6,15
Prostat hacmi, cc (ortalama ± standart sapma)
59,12±22,96
PSA, ng/dL, median (min-max)]
7,6 (0,68–37,79)
Preoperatif Gleason skoru, n (%) 6
33 (66)
7
15 (30)
8–10
2 (4)
Klinik evre, n (%) T1b
1 (2)
T1 c
14 (28)
T2a
19 (38)
T2b
8 (16)
T2 c
8 (16)
Median lob varlığı, n (%)
12 (24)
Geçirilmiş prostat cerrahisi, n (%) Geçirilmiş batın cerrahisi, n (%)
2 (4) 10 (20)
Tablo 2. Postoperatif sonuçlar Ortalama takip süresi, ay (ortalama ± standart sapma)
14,9±6,9
Postoperatif Gleason skoru, n (%) 6
24 (48)
7
23 (46)
8–10
2 (4)
Patolojik evre, n (%) T2a
4 (8)
T2b
2 (4)
T2 c
27 (54)
T3a
11 (22)
T3b
5 (10)
T0
1 (2)
Konsol süresi, dk, median (min-max)
170 (145–240)
Tahmini kanama miktarı, cc, median (min-max)
135 (90–250)
Taburculuk süresi, gün, median (min-max) Sonda çekilme süresi, gün, median (min-max)
3 (2–10) 14 (10–21)
Kan transfüzyonu, n (%)
3 (6)
Clavien grade ≥3 komplikasyon, n (%)
2 (4)
Cerrahi sınır tutulumu, n (%)
11 (22)
Biyokimyasal nüks, n (%)
5 (10)
Çimen n Önceden hasta başı asistans tecrübesi olan konsol cerrahının robotik radikal prostatektomi sonrası kontinans ve potens sonuçları: ilk 50 vaka
111
Tablo 3. Fonksiyonel sonuçlar
Kontinan, n (%) İnkontinan, n (%) Erektil fonksiyon, n (%)
Postop 1. Ay
Postop 3. Ay
Postop 6. Ay
Postop 12. Ay
Postop 18. Ay
Postop 24. Ay
24 (48)
37 (74)
40 (87)
28 (93)
14 (87,5)
5 (83,3)
Hafif
18 (36)
11 (22)
4 (8,7)
1 (3,5)
1 (6,25)
Şiddetli
8 (16)
2 (4)
2 (4,3)
1 (3,5)
1 (6,25)
1 (16,6)
İmpotent
34 (68)
31 (62)
25 (54,3)
11 (36,7)
6 (37,5)
1 (16,7)
Potent
16 (32)
19 (38)
21 (45,7)
19 (63,3)
10 (62,5)
5 (83,3)
ay, 18. ay ve 24 ay takibine ulaşan hasta sayısı sırasıyla 44, 30, 16 ve 6 olarak bulundu. Kontinan hasta sayısı postoperatif 1., 6, ve 12. aylarda sırasıyla 24 (%48), 40 (%87) ve 28 (%93) olarak tespit edildi. Potent hasta sayısı postoperatif 1., 6. ve 12. aylarda sırasıyla 16 (%32), 21 (%45,7) ve 19 (%63,3) olarak bulundu (Tablo 3).
TARTIŞMA PSA’nın klinik uygulamaya girmesiyle birlikte görece daha erken tanı alan PCa hastaları daha uzun bir yaşam beklentisi içerisinde olup, bu süre esnasında onkolojik sonuçlarla birlikte hayat kalitesinin artırılması esas hedef haline gelmiştir.[13] Bu nedenle erektil fonksiyon ve üriner kontinans oranlarını daha da iyi hale getirmek için cerrahi tekniklerde yeni gelişmeler denenmektedir. Nörovasküler demet (NVD) diseksiyonu esnasında oluşan termal hasar postoperatif impotanstan sorumlu olduğu düşünülerek bu konu ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Ahlering ve ark NVD’yi buldog klemplerle tutarak diseke edip poliglikolik asit ile sütüre etmenin bipolar enerji kullanılarak yapılan diseksiyona göre daha iyi erken ve geç dönem potens oranları elde edileceğini göstermişlerdir.[14,15] Klips kullanılarak yapılan atermal NVD korumanın ise sadece 3. ay potens oranlarını iyileştirmiş, ancak uzun dönem sonuçlara bir etkisi olmamıştır.[16] NVD diseksiyonu esnasında oluşacak termal hasarı minimalize etmek için rektal yolla soğuk uygulama yapılarak soğuk diseksiyon yapmanın, her ne kadar kısa dönem sonuçlara etkisi olmasa da 15. ay potens oranlarında anlamlı derecede (%83 vs %66) olumlu etkisinin olduğu saptanmıştır.[17] NVD diseksiyonu esnasında oluşan nöropraksi de postoperatif impotanstan sorumlu tutulmuş, NVD’yi laterale doğru traksiyonun engellenerek uzun dönem potens sonuçlarına olumlu etkisinin olacağı bildirilmiştir.[18,19] NVD diseksiyonu esnasında sinirlere verilen hasar kadar diseksiyonun nereden yapıldığı da önem arz etmektedir ve interfasyal sinir koruyarak yapılan diseksiyonun ekstrafasyal sinir korunarak yapılan diseksiyona göre kısa ve uzun dönem potens oranları daha yüksek bulunmuştur.[20] Patel ve ark. ilk 500 vakalık serilerinde bilateral interfasyal NVD
112
korudukları hastalarında 1. yıl sonunda %78 potens oranı raporlamışlardır.[21] Bir başka interfasyal sinir koruyucu cerrahi yapılan çalışmada yazarlar 1. ayda %36, 3. ayda %53, 6. ayda %80 ve 1. yılda %83 potens oranı raporlamışlar ve potens oranında iyileşmenin 1. yıldan sonra plato çizdiğini göstermişlerdir.[22] Canda ve ark daha önceden laparoskopik cerrahi deneyimi olmayan konsol cerrahlarının ilk deneyimlerini paylaştıkları çalışmalarında, preoperatif erektil durumu ne olursa olsun postoperatif 3. ayda hastaların tamamına yakınında impotans bildirirlerken 9. ay takiplerinde hastaların preoperatif erektil düzeylerine tekrar ulaştıklarını bildirmişlerdir.[23] Çalışmamızda %74 hastaya bilateral NVD koruması yapılmış olup 12. ay potens oranımız %63,3 olarak bulunmuştur. Çalışmamızdaki potens oranlarımız literatürde yayınlanan çalışmalara göre düşük kalmasının sebebi hasta popülasyonumuz olabilir. Hastalarımızın %32’si patolojik olarak evre 3 ve üzerinde yer almakta ve yukarda bahsi geçen çalışmalara göre bu oran oldukça yüksek görünmektedir. Nitekim Zorn ve ark. %83 potens oranı raporladıkları çalışmalarında pT3 hasta oranı sadece %16, %78 potens oranı bildiren Patel ve ark.’nın çalışmalarında ise bu oran sadece %20 olarak bildirilmiştir. Patolojik olarak daha ileri evrede hasta seçimi konsol cerrahının daha önceden hasta başı asistanı olarak bu evredeki hastalarda cerrahinin nasıl yapılacağı ile tecrübesinin olması ve ileri evredeki hastaları opere etmekten çekinmemesiyle ile ilgili olabilir. RYRP 1. yıl kontinans oranları %82–95 arasında bildirilmiş ve bu oranın posteoperatif dönemde zamanla arttığı gösterilmiştir.[24] Ancak aynı erektil fonksiyonu geliştirmek adına yapılan yeniliklerin benzerleri üriner kontinansı arttırmak içinde yapılmış ve periüretral süspansiyon sütürü atmanın erken kontinansı sağladığını ancak uzun dönem kontinans üzerinde etkisinin olmadığı gösterilmiştir.[25] Ancak 1. yılda %95 kontinans raporlanan bu teknik cerrahları tatmin etmemiş olacak ki bu oranı artırmak için çalışmalarına devam ederek, verumontanum hizasından mümkün olduğunca uzun üretral uzunluk bırakmanın postoperatif daha erken kontinans oranlarıyla ilişkili olduğunu bildirmişlerdir.[26,27] Ahlering ve ark. tek cerrah
Androl Bul 2019;21:110-114
tarafından yapılan ve öğrenme eğrisindeki vakaları çalışma dışı tuttukları 60 hastalık seride postoperatif 3. ayda %76 kontinans oranı raporlamışlardır.[28] Çalışmamızda postoperatif 3. ay kontinans oranı %74, 12. ay kontinans oranı ise %93 olarak bulunmuştur. Bu oranlar literatürle uyumlu olmakla birlikte, bu sonuçların cerrahın öğrenme eğrisi içerisindeki sonuçları olduğu akılda tutulmalıdır. Fonksiyonel sonuçlar kadar postoperatif dönemde görülen komplikasyonlar ve bunların oranı da kaliteli bir cerrahi için önemlidir. Mevcut çalışmamızda Clavien grade 2 komplikasyon sadece 3 hastada, Clavien grade ≥3 komplikasyon sadece 2 hastada gözlenmiştir. Zorn ve ark. 300 vakalık serilerinde miyokard infarktüs, pulmoner emboli, anastomoz kaçağı ve femoral sinir felci gibi komplikasyonları içeren Clavien grade ≥3 komplikasyon oranını %8 olarak, kan transfüzyon ihtiyacı olan Clavien grade 2 komplikasyon oranını ise %1 olarak rapor etmişlerdir.[22] Canda ve ark. ilk deneyimlerini paylaştıkları serilerinde 1 hastada gelişen karbondioksit intoleransı nedeniyle açık cerrahiye geçtiklerini ve 1 hastada rektal hasar tespit ederek primer tamir ettiklerini bildirmişlerdir.[23] Mevcut çalışmamızda hiçbir hastada açık cerrahiye geçilmemiş ve rektal hasar olmamıştır.
SONUÇ Cerrahi teknikler içinde kullanılan yeni yöntemler sadece cerrahlar için değil aynı zamanda robotik ameliyatlara katılan diğer takım bireyleri; hasta başı asistanı ve ameliyathane hemşiresinin eğitimi içinde önemlidir. Hasta başı asistanı bu dönemde iyi bir gözlemle ilerleyen zamanlarda konsol cerrahı olarak karşılaşacağı zorlu vakalarda neler yapabileceğini, fonksiyonel sonuçları artırmak için kullanılan teknikleri, hiç hasta başı asistanı olarak çalışmayan bir konsol cerrahına göre daha erken öğrenebilir ve öğrenme eğrisi daha kısa olabilir. Konsol cerrahları öğrenme eğrilerini kısaltmak, komplikasyon oranlarını düşürmek ve daha iyi fonksiyonel sonuçları elde etmek adına konsol cerrahisi öncesi hasta başı asistanı olarak deneyim kazanabilirler. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received
KAYNAKLAR
1. Mottet N, Belmunt J, Bolla M, Briers E, Cumberbatch MG, De Santis M, et al. EAU-ESTRO-SIOG guidelines on prostate cancer. Part 1: screening, diagnosis, and local treatment with curative intent. Eur Urol 2017;71:618–29. [CrossRef ]
2. Mohler JL, Armstrong AJ, Bahnson RR, D’Amico AV, Davis BJ, Eastham JA, et al. Prostate cancer, version 1.2016. J Natl Compr Canc Netw 2016;14:19–30. [CrossRef ] 3. Resnick MJ, Koyama T, Fan KH, Albertsen PC, Goodman M, Hamilton AS, et al. Long-term functional outcomes after treatment for localized prostate cancer. N Engl J Med 2013;368:436–45. [CrossRef ] 4. Ficarra V, Novara G, Rosen RC, Artibani W, Carrol PR, Costello A, et al. Systematic review and meta-analysis of studies reporting urinary continence recovery after robot-assisted radical prostatectomy. Eur Urol 2012;62:405–17. [CrossRef ]
5. Moran PS, O’Neil M, Teljeur C, Flattery M, Murphy LA, Smyth G, Ryan M. Robot-assisted radical prostatectomy compared with open and laparoscopic approaches: a systematic review and metaanalysis. Int J Urol 2013;20:312–21. [CrossRef ]
6. Menon M, Tewari A, Peabody JO, Shrivastava A, Kaul S, Bhandari A, Hemal AK. Vattikuti Institute prostatectomy, a technique of robotic radical prostatectomy for management of localized carcinoma of the prostate: experience of over 1100 cases. Urol Clin North Am 2004;31:701–17. [CrossRef ] 7. Sejima T, Masago T, Morizane S, Hikita K, Kobayashi N, Yao A, et al. Robot-assisted radical prostatectomy: a case series of the first 100 patients’ constitutional introduction and implementation on the basis of comprehensive department of minimal invasive surgery center. BMC Res Notes 2013;6:436. [CrossRef ] 8. Nilsson AE, Carlsson S, LAven BA, Wiklund NP. Karolinska prostatectomy: a robot-assisted laparoscopic radical prostatectomy technique. Scand J Urol Nephrol 2006;40:453–8. [CrossRef ] 9. Ficarra V, Cavelleri S, Novara G, Aragona M, Artibani W. Evidence from robotic-assisted laparoscopic radical prostatectomy: a systematic review. Eur Urol 2007;51:45–56. [CrossRef ]
10. Salomon L, Saint F, Anastasiadis AG, Sebe P, Chopin D, Abbou CC. Combined reporting of cancer control and functional results of radical prostatectomy. Eur Urol 2003;44:656–60. [CrossRef ] 11. Fossati N, Di Trapani E, Gandagli G, Dell’Oglio P, Umari P, Buffi NM, et al. Assessing the impact of surgeon experience on urinary continence recovery after robot-assisted radical prostatectomy: results of four high volume surgeons. J Endourol 2017;31:872–7. [CrossRef ]
12. Çimen Hİ, Atik YT, Altınova S, Adsan O, Balbay MD. Does the experience of the bedside assistant effect the results of robotic surgeons in the learning curve of robot assisted radical prostatectomy? Int Braz J Urol 2019;45:54–60. [CrossRef ] 13. Çimen Hİ, Sağlam HS. Robotik prostat cerrahisi ve cinsel fonksiyon. Androl Bull 2016;18:79–82. Erişim: https://www. journalagent.com/androloji/pdfs/AND_18_65_79_82.pdf 14. Ahlering TE, Eichel L, Skarecky D. Rapid communication: early potency outcomes with cautery-free neurovascular bundle preservation with robotic laparoscopic radical prostatectomy. J Endourol 2005;19:715–8. [CrossRef ] 15. Ahlering TE, Rodriguez E, Skarecky DW. Overcoming obstacles: nerve-sparing issues in radical prostatectomy. J Endourol 2008;22:745–50. [CrossRef ]
16. Samadi DB, Muntner P, Nabizada-Pace F, Brajtbord JS, Carlucci J, Lavery HJ. Improvements in robot-assisted prostatectomy: the effect of surgeon experience and technical changes on oncologic and functional outcomes. J Endourol 2010;24:1105–10. [CrossRef ]
Çimen n Önceden hasta başı asistans tecrübesi olan konsol cerrahının robotik radikal prostatektomi sonrası kontinans ve potens sonuçları: ilk 50 vaka
113
17. Finley DS, Chang A, Morales B, Osann K, Skarecky D, Ahlering T. Impact of regional hypothermia on urinary continence and potency after robot-assisted radical prostatectomy. J Endourol 2010;24:1111–6. [CrossRef ] 18. Kowalczyk KJ, Huang AC, Hevelone ND, Lipsitz SR, Yu HY, Ulmer WD, et al. Stepwise approach for nerve sparing without countertraction during robot-assisted radical prostatectomy: technique and outcomes. Eur Urol 2011;60:536–47. [CrossRef ]
19. Alemozaffar M, Duclos A, Hevelone ND, Lipsitz SR, Borza T, Yu HY, et al. Technical refinement and learning curve for attenuating neuropraxia during robotic-assisted radical prostatectomy to improve sexual function. Eur Urol 2012;61:1222–8. [CrossRef ]
20. Shikanov S, Woo J, Al-Ahmadie H, Katz MH, Zagaja GP, Shalhav AL, Zorn KC. Extrafascial versus interfascial nervesparing technique for robotic-assisted laparoscopic prostatectomy comparison of functional outcomes and positive surgical margin characteristics. Urology 2009;74:611–6. [CrossRef ]
21. Patel V, Thaly R, Shah K. Robotic radical prostatectomy: outcomes of 500 cases. BJU Int 2007;99:1109–12. [CrossRef ] 22. Zorn KC, Gofrit ON, Orvieto MA, Mikhail AA, Zagaja GP, Shalhav AL. Robotic-assisted laparoscopic prostatectomy: functional and pathological outcomes with interfascial nerve preservation. Eur Urol 2007;51:755–63. [CrossRef ]
114
23. Canda AE, Atmaca AF, Akbulut Z, Asil E, Kılıç M, İşgören AE, Balbay MD. Results of robotic radical prostatectomy in the hands of surgeons without previous laparoscopic radical prostatectomy experience. Turk J Med Sci 2012;42:1338–46. [CrossRef ] 24. Kural AR, Atuğ F. The applications of robotic surgery in urology. Turk J Urol 2010;36:248–57. [CrossRef ] 25. Patel VR, Coelho RF, Palmer KJ, Rocco B. Periurethral suspension stitch during robot-assisted laparoscopic radical prostatectomy: description of the technique and continence outcomes. Eur Urol 2009;56:472–8. [CrossRef ] 26. Sfoungaristos S, Kontogiannis S, Perimenis P. Early continence recovery after preservation of maximal urethral length until the level of verumontanum during radical prostatectomy: primary oncological and functional outcomes after 1 year of follow-up. Biomed Res Int 2013;2013:426208. [CrossRef ] 27. Hakimi AA, Faleck DM, Agalliu I, Rozenblit AM, Chernyak V, Ghavamian R. Preoperative and intraoperative measurements of urethral length as predictors of continence after robot-assisted radical prostatectomy. J Endourol 2011;25:1025–30. [CrossRef ] 28. Ahlerin TE, Wood D, Eichel L, Lee DI, Edwards R, Skarecky DW. Robot-assisted versus open radical prostatectomy: a comparison of one surgeon’s outcomes. Urology 2004;63:819–22. [CrossRef ]
Androl Bul 2019;21:110-114
DERLEME | REVIEW
Androl Bul 2019;21:115−118 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2019.72621
Erkek Üreme Sağlığı
Varikosel patofizyolojisi 2019 Pathophysiology of varicocele 2019 Ahmet Karakeçi , İrfan Orhan
ÖZ
ABSTRACT
Erkek infertilitesinin en sık düzeltilebilir patolojisi olarak saptanan varikosel, normal popülasyonda yaklaşık olarak %13–15 oranlarında belirlenmektedir. Genel popülasyonda bu kadar yüksek oranlarda saptanması ve hastaların %11,7’sinde de semen parametrelerinin normal değerlerde tespit edilmesi, varikosel ve infertilite arasındaki patofizyolojik süreçlerin değerlendirilmesinde yeni araştırma konularını gündeme getirmiştir. Konvansiyonel olarak varikoselin erkek üreme sistemine olası patofizyolojik etkisi, beş ayrı mekanizma ile değerlendirilmektedir. Bu mekanizmalar; hipertermi, hipoksi, toksik sürrenal metabolitlerin reflüsü, hipogonadizm ve kadmium birikmesi olarak bildirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Varikosel, infertilite, patofizyoloji
Varicocele, which is the most frequently treatable pathology of male infertility, is detected in approximately 13–15% of the normal population. Determination of such high rates in the general population and the detection of semen parameters in normal values in 11.7% of patients has led to new research topics to evaluation of the pathophysiological processes between varicocele and infertility. Conventionally, the possible pathophysiological effect of varicocele on male reproductive system is evaluated by five different mechanisms. These mechanisms are reported as hyperthermia, hypoxia, reflux of toxic cyclical metabolites, hypogonadism, and cadmium accumulation. Keywords: Infertility, recurrent, pathophysiology
GİRİŞ Varikosel, Milattan sonra 1. yüzyılda Cornelius Celsus tarafından tanımlanmış ve bazı tedavi modelleri önerilmiş bir patoloji olmasına rağmen, hastalığın ilk farkındalığı Milattan önce 5. yüzyılla tarihlenen ve Reggio-İtalya’da bulunan “The Younger” heykelinde estetik olarak betimlenmiştir.[1] Yaklaşık 2500 yıllık tanımlanmış bir patoloji olmasına rağmen, zaman sürecinde, varikosel daha ziyade estetik kaygılar nedeniyle dikkate alınmıştır. Ancak, varikosel kanıta dayalı tıp zemininde değerlendirildiğinde, klinik olarak infertilite, ağrı, testis gelişiminde gerilik olmak üzere üç farklı tablo ile saptanabilmektedir. Erkek infertilitesinin en sık düzeltilebilir patolojisi olarak saptanan varikosel, normal popülasyonda da yaklaşık olarak %13–15 oranlarında belirlenmektedir.[2] Genel popülasyonda bu kadar yüksek oranlarda saptanması ve hastaların %11,7’sinde de semen parametrelerinin normal
değerlerde tespit edilmesi, varikosel ve infertilite arasındaki patofizyolojik süreçlerin değerlendirilmesinde yeni araştırma konularını gündeme getirmiştir.[3] Konvansiyonel olarak varikoselin erkek üreme sistemine olası patofizyolojik etkisi, beş ayrı mekanizma ile değerlendirilmektedir.[4] Bu mekanizmalar; hipertermi, hipoksi, toksik sürrenal metabolitlerin reflüsü, hipogonadizm ve kadmium birikmesi olarak bildirilmektedir.[4,5] Ancak, bu patofizyolojik mekanizmaların hangi moleküler ve alt etkileşim mekanizmalar ile etkili olduğu halen araştırma konularıdır.[5] Güncel olarak varikoselin infertilite üzerine patofizyolojik etkisi çeşitli etyolojik faktörlerin kombine etkileşimi ile ortaya çıkmaktadır.[5] Bu faktörler: 1. Hipertermi/Hipoksi 2. Oksidatif stress 3. Apopitozis 4. Genetik değişiklik
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye Yazışma Adresi / Correspondence: Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Karakeçi Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, 23100 Elazığ, Türkiye Tel. +90 424 233 3555 E-mail: akarakeci@firat.edu.tr Geliş / Received: 30.04.2019 Kabul / Accepted: 11.05.2019
©2019 Androloji Bülteni
5. İnflamasyon 6. AR ekspresyon değişiklikleri 7. Hormonal imbalans 8. İnterstisyel lezyonlar 9. Otoimmünite şeklinde değerlendirilmektedir.
115
HİPERTERMİ/HİPOKSİ Normal skrotal ısı, vücut ısısından yaklaşık olarak 2,5°C daha düşük olup, bu reprodüktif fizyolojik süreçler için en uygun ortamsal ısı düzeyini oluşturmaktadır.[5] Varikoselde gerek venöz reflü gerekse staz nedeniyle, skrotal ısının olması gereken değerlerin 2,6°C üzerinde saptanabileceği bildirilmektedir.[6] Bu ısı artışının, testiküler dokuda serbest oksijen radikallerinin (SOR) suprafizyolojik düzeylerde saptanmasına ve DNA polimeraz enziminin etkinliğinin azalmasına neden olarak apopitozisi uyarması olası patofizyolojik etki mekanizması olarak değerlendirilmektedir. [2,7] Varikosel etkisi ile oluşan genetik olarak Heat-shock protein (HSP) ekspresyonundaki azalma da hiperterminin testiküler doku üzerine olası etkisinde önemli rol oynamaktadır.[8] Hipoksi de özellikle SOR’nin suprafizyolojik seviyelere çıkması nedeniyle fertiliteyi olumsuz olarak etkilemektedir.[7] Dokularda hipoksik ortama karşı koruyucu mekanizma olarak fonksiyon gören vasküler epitelyal growth faktör (VEGF) gibi büyüme faktörlerinin, varikosel nedeniyle testiküler dokuda sentezinin azalması diğer bir olası infertilite sebebidir.[9]
OKSİDATİF STRES Serbest oksijen radikalleri, pek çok hücresel metabolik süreçte etkin olan moleküllerdir. Genel olarak enzimatik ve non-enzimatik antioksidan sistemlerle dengeli olarak fizyolojik süreçlerde etkin olan SOR’yi, antioksidan mekanizmalar ile dengesi bozulup, suprafizyolojik düzeylere çıktığında hücre ve dokularda toksik etkilere neden olmaktadır.
Özellikle spermatogenez gibi aktif olan süreçlerde bu toksik etki, apopitozisten genetik değişikliklere kadar pek mekanizmalarda patolojik sonuçlara neden olmaktadır.[4,5] Varikoselde testiküler SOR’deki artış pek çok araştırmada ortaya konmuştur.[10,11] Hipertermi/hipoksi gibi faktörler SOR artışına neden olarak testiküler oksidatif stresi arttırmakla birlikte, varikosel nedeniyle ortaya çıkan gen polimorfizmleri de (glutatyon S-transferaz aktivitesinde azalma, nitrik oksit sentaz aktivitesinde artma), oksidatif stresin oluşmasına katkı yapabilmektedir.[12] Testiküler oksidatif stresin SOR lehine artması pek çok mekanizma ile fertiliteyi olumsuz yönde etkilemektedir. [2] Suprafizyolojik düzeylerde artmış SOR’yi, membran doymamış yağ asitlerinde oksidasyon, aksonemal protein ve adenozin trifosfat (ATP) deplesyonu nedeniyle motilite, apopitozis indüksiyonu ile de sayı ve morfoloji üzerine olumsuz etki etmektedir.[2] Ayrıca DNA ve proteinlerde denatürasyon sonucu nükleer (azospermi faktörü) ve mitokondri DNA patolojileri saptanabilmektedir (Tablo 1).[13]
APOPİTOZİS Programlı hücre ölümü olan apopitozis, varikoselin fertilite üzerine olumsuz etkisinde rol oynayan pek çok mekanizmanın kesişme noktasıdır.[2] Hipertermi/hipoksi, artmış oksidatif stres, testiküler kadmium birikimi, varikosel nedeniyle testiküler apopitozisin indüklenmesinde etkin etyolojik sebeplerdir.[14,15] Ayrıca genetik olarak BAX/BCL2 ekspresyonunda veya antiapopitotik protein sentezinde defekte sebep olacak genetik polimorfizmler, apopitozisin oluşmasında etkin olabilmektedir.[2,16]
Tablo 1. Serbest oksijen radikalerinin infertilite patogenezindeki rolü
SOR artma
Membran doymamış yağ asitlerinde oksidasyon Aksonemel protein ve ATP deplesyonu
Motilite
Apopitozis indüksiyonu
Sayı & Morfoloji
DNA ve proteinlerde denatürasyon
Nükleer (AZF) ve mitokondri DNA patolojileri
SOR: Serbest oksijen radikalleri AZF: Azospermi faktörü
116
Androl Bul 2019;21:115-118
GENETİK PATOLOJİLER Varikoselin erkek fertilitesi üzerindeki patofizyolojik etkileri arasında genetik faktörlerin etkinliği son dönemlerde yeni araştırma konularıdır. Özellikle somatik, seks ve sperm kromozom değişiklikleri, gen ekspresyon ve polimorfizm değişiklikleri ve mitokondrial DNA değişiklikleri, saptanabilecek başlıca patolojilerdir.[2] Somatik ve seks kromozom anomalileri Varikoselin somatik hücreler üzerine inversiyon, translokasyon, delesyon gibi etkileri olmasının yanında, Y kromozom delesyonları ortaya çıkartarak fertilitede genetik de nova patolojilere de neden olabileceği bildirilmektedir.[2,17] Ayrıca mayoz bölünme anomalileri, seks kromozom diploidisi gibi sperm kromozom değişiklikleri de varikosel etkisi ile ortaya çıkabilecek patolojilerdir.[18] Varikoselektomi sonrası sperm mayoz bölünme anomalileri düzelebilmesine rağmen seks kromozom diploidisi düzelmemektedir.[2,17] Gen ekspresyon ve polimorfizm değişiklikleri Gen ekspresyonun ve polimorfizmindeki değişiklikler pek çok hastalık patofizyolojisinde etkili olduğu gibi varikoselin fertilite üzerine olumsuz etkisinde de rol oynayabilmektedirler.[2] Özellikle HSP, ve metallotionein-1M ekspresyon değişiklikleri SOR defans mekanizmalarını olumsuz etkileyerek indirekt, BAX/BCL2 protein ekspresyon değişikleri ise direkt olarak apopitozis üzerine etki etmektedirler. [8,16,18] Ayrıca DNA kondansasyonunda etkili Protamin-2 ve nükleus bütünlüğünde etkili Kalisin (CCIN) ekspresyon değişiklikleri saptanabilecek diğer patolojilerdir.[2] Glutatyon S-transferaz ve Nitrik oksit sentaz (NOS) polimorfizmi, antioksidan defans mekanizmalari üzerinde spermatogeneze etki edebilmektedirler.[2] Özellikle bu polimorfik değişiklikler sonucu, Leydig hücre iNOS aktivitesinin artması ve O-2 ile etkileşme sonucu oluşan peroksinitrit ve peroksinitrik asit gibi oksidan metabolitler, dokular üzerine oldukça toksik etkide bulunurlar.[12,19] Mitokondrial DNA değişiklikleri Sperm mitokondrial DNA delesyon ve polimorfizmi, özellikle sperm motilitesi üzerine etki ederek fertiliteyi olumsuz olarak etkileyebilmektedir.[20]
İNFLAMASYON Varikoselin fertilite üzerine olumsuz etkisi ile ilgili patofizyolojik mekanizmalar içerisinde en çok değerlendirilen parametrelerden biri inflamasyondur. Varikosel sonucu
Karakeçi ve Orhan n Varikosel patofizyolojisi 2019
testiküler dokuda, seminal epitelial nötrofil aktive edici faktör-78 (ENA-78), IL-1β gibi sitokinlerin artmış olmasının pek çok mekanizma ile infertiliteye sebep olabileceği bildirilmektedir.[21,22] Artmış olan bu sitokinler, tunika albuginea, interstisyel dokular ile germ hücre ve seminifer tübüllerde hasara neden olabilmektedir.
AROMATAZ RESEPTÖR (AR) EKSPRESYON DEĞİŞİKLİKLERİ Varikosel androjen reseptör ekspresyonunu azaltarak, özellikle, Dihidrotestosteronun sperm hücresine kolesterol giriş etkisinde azalmaya sebep olur.[23] Ayrıca AR ekspresyonundaki azalma, kapasitasyonu da olumsuz etkilemektedir.[23]
HORMONAL İMBALANS Varikosel nedeniyle Leydig hücre disfonksiyonu ve ortaya çıkabilecek hormonal imbalans klinik çalışmalar ile ortaya konmuştur.[24,25] Ayrıca varikosel nedeniyle testiküler leptin ve leptin reseptör düzeyinde artış saptanabileceği, bunun da epididimal sperm sayısında ve seminifer tübül çapı-seminifer epitel kalınlığında azalmaya neden olabileceği bildirilmektedir.[26]
İNTERSTİSYEL LEZYONLAR Varikosel etkisiyle testiküler interstisyel dokuda tubuler bazal membranda kalınlaşma (Tip 4 kollojen artışı), interstisyel damar duvarında kalınlaşma, lümende daralma, fibröz doku birikimi, Sertoli hücrelerinde E-cadherin ve α-catenin ekspresyonunda azalma (Kan-testis bariyerinde disfonksiyon) ve mast hücre artışı (Triptaz ve Kinaz enzim artışıyla testiküler fibrozise ve spermatogenezde azalmaya neden olur) saptanabilmektedir.[25,27,28] İnterstisyel dokudaki bu değişiklikler varikoselin infertilite oluşturmasındaki etkisinde önemli rol oynamaktadır.
OTOİMMÜNİTE Varikoselin çeşitli mekanizmalar ile otoimmün infertiliteye sebep olabileceği bildirilmektedir.[2] Özellikle Sertoli hücrelerinde E-cadherin ve α-catenin ekspresyonundaki azalmanın ve proinflamatuar sitokinlerin (TNFα, Cd45, Cd3 g, Cd3 d9) burada etkin olması muhtemel mekanizmalardır.[29,30]
SONUÇ Bu patofizyolojik etkenlerin, varikosel sonucu ortaya çıkan infertilitedeki hücresel ve moleküler etki mekanizmaları halen araştırma konulardır. Bu derlemede varikosel patofizyolojisindeki temel etyolojik faktorlerin etki mekanizmaları, güncel hipotezler bağlamında tartışılmıştır.
117
Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
KAYNAKLAR
1. Marte A. The history of varicocele: from antiquity to the modern ERA. Int Braz J Urol 2018;44:563–76. [CrossRef ] 2. Witt MA, Lipshultz LI. Varicocele: a progressive or static lesion? Urology 1993;42:541–3. [CrossRef ] 3. World Health Organization (WHO). The influence of varicocele on parameters of fertility in a large group of men presenting to infertility clinics. Fertil Steril 1992;57:1289–93. [CrossRef ]
15. Benoff SH, Millan C, Hurley IR, Napolitano B, Marmar JL. Bilateral increased apoptosis and bilateral accumulation of cadmium in infertile men with left varicocele. Hum Reprod 2004;19:616–27. [CrossRef ] 16. Almeida C, Correia S, Rocha E, Alves A, Ferraz L, Silva J, et al. Caspase signalling pathways in human spermatogenesis. J Assist Reprod Genet 2013;30:487–95. [CrossRef ] 17. Santana VP, Miranda-Furtado CL, de Oliveira-Gennaro FG, dos Reis RM. Genetics and epigenetics of varicocele pathophysiology: an overview. J Assist Reprod Genet 2017;34:839–47. [CrossRef ] 18. Oliveira A, Neto A, Almeida C, Silva-Ramos M, Versos R, Barros A, et al. Comparative study of gene expression in patients with varicocele by microarray technology. Andrologia 2012;44:260–5. [CrossRef ] 19. Wu Q, Xing J, Xue W, Sun J, Wang X, Jin X. Influence of polymorphism of glutathione S-transferase T1 on Chinese infertile patients with varicocele. Fertil Steril 2009;91:960–2. [CrossRef ] 20. Gashti NG, Salehi Z, Madani AH, Dalivandan ST 4977-bp mitochondrial DNA deletion in infertile patients with varicocele. Andrologia 2014;46:258–62. [CrossRef ]
4. Cho CL, Esteves SC, Agarwal A. Novel insights into the pathophysiology of varicocele and its association with reactive oxygen species and sperm DNA fragmentation. Asian J Androl 2016;18:186–93. [CrossRef ]
21. Demirer Z, Karademir I, Uslu AU, Güragac A, Aksu Y. The relationship between inflammation and mean platelet volume in varicocele pathophysiology. Rev Int Androl 2018;16:137–42. [CrossRef ]
6. Garolla A, Torino M, Miola P, Caretta N, Pizzol D, Menegazzo M, et al. Twenty-four-hour monitoring of scrotal temperature in obese men and men with a varicocele as a mirror of spermatogenic function. Hum Reprod 2015;30:1006–13. [CrossRef ]
23. Guido C, Santoro M, De Amicis F, Perrotta I, Panza S, Rago V, et al. Human sperm anatomy and endocrinology in varicocele: role of androgen receptor. Reproduction 2014;147:589–98. [CrossRef ]
5. Hassanin AM, Ahmed HH, Kaddah AN. A global view of the pathophysiology of varicocele. Andrology 2018;6:654–61. [CrossRef ]
7. Rao M, Zhao XL, Yang J, Hu SF, Lei H, Xia W, Lei H. Effect of transient scrotal hyperthermia on sperm parameters, seminal plasma biochemical markers, and oxidative stress in men. Asian J Androl 2015;17:668–75. [CrossRef ] 8. Ji Z, Lu R, Mou L, Duan YG, Zhang Q, Wang Y, et al. Expressions of miR-15a and its target gene HSPA1B in the spermatozoa of patients with varicocele. Reproduction 2014;14:693–701. [CrossRef ]
9. Kilinç F, Kayaselcuk F, Aygun C, Guvel S, Egilmez T, Ozkardes H. Experimental varicocele induces hypoxia inducible factor-1alpha, vascular endothelial growth factor expression and angiogenesis in the rat testis. J Urol 2004;172:1188–91. [CrossRef ] 10. Turner TT, Lysiak JJ. Oxidative stress: a common factor in testicular dysfunction. J Androl 2008;29:488–98. [CrossRef ]
11. Liang M, Wen J, Dong Q, Zhao LG, Shi BK. Testicular hypofunction caused by activating p53 expression induced by reactive oxygen species in varicocele rats. Andrologia 2015;47:1175–82. [CrossRef ] 12. Kahraman CY, Tasdemir S, Sahin I, Marzioglu Ozdemir E, Yaralı O, Ziypak T, et al. The Relationship Between Endothelial Nitric Oxide Synthase Gene (NOS3)Polymorphisms, NOS3 Expression, and Varicocele. Genet Test Mol Biomarkers 2016;20:191–6. [CrossRef ]
13. Agarwal A, Sharma RK, Desai NR, Prabakaran S, Tavares A, Sabanegh E. Role of oxidative stress in pathogenesis of varicocele and infertility. Urology 2009;73:461–9. [CrossRef ]
14. Aitken RJ, Baker MA, Nixon B. Are sperm capacitation and apoptosis the opposite ends of a continuum driven by oxidative stress? Asian J Androl 2015;17:633–9. [CrossRef ]
118
22. Coban S, Keles İ, Biyik İ, Guzelsoy M, Turkoglu AR, Ocak N. Does varicocele correction lead to normalization of preoperatively elevated mean platelet volume levels? Can Urol Assoc J 2015;9:E5– 9. [CrossRef ]
24. Cayan S, Kadioglu A, Orhan I, Kandirali E, Tefekli A, Tellaloglu S. The effect of microsurgical varicocelectomy on serum follicle stimulating hormone, testosterone and free testosterone levels in infertile men with varicocele. BJU Int 1999;84:1046–9. [CrossRef ] 25. Yamanaka K, Fujisawa M, Tanaka H, Okada H, Arakawa S, Kamidono S. Significance of human testicular mast cells and their subtypes in male infertility. Hum Reprod 2000;15:1543–7. [CrossRef ] 26. Chen B, Guo JH, Lu YN, Ying XL, Hu K, Xiang ZQ, et al. Leptin and varicocele-related spermatogenesis dysfunction: animal experiment and clinical study. Int J Androl 2009;32:532–41. [CrossRef ] 27. Sirvent JJ, Bernat R, Navarro MA, Rodriguez Tolra J, Guspi R, Bosch R. Leydig cell in idiopathic varicocele. Eur Urol 1990;17:257–61. [CrossRef ] 28. Abdel-Meguid TA, Farsi HM, Al-Sayyad A, Tayib A, Mosli HA, Halawani AH. Effects of varicocele on serum testosterone and changes of testosterone after varicocelectomy: a prospective controlled study. Urology 2014;84:1081–7. [CrossRef ] 29. Oh YS, Jo NH, Park JK, Gye MC. Changes in Inflammatory Cytokines Accompany Deregulation of Claudin-11, Resulting in Inter-Sertoli Tight Junctions in Varicocele Rat Testes. J Urol 2016;196:1303–12. [CrossRef ] 30. Koksal IT, Ishak Y, Usta M, Danisman A, Guntekin E, Bassorgun IC, Ciftcioglu A. Varicocele-induced testicular dysfunction may be associated with disruption of blood–testis barrier. Arch Androl 2007;53:43–8. [CrossRef ]
Androl Bul 2019;21:115-118
DERLEME | REVIEW
Androl Bul 2019;21:119−122 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2019.54154
Gelişimsel Üreme ve Seksüel Biyoloji
İnternet ve cinsellik Internet and Sexuality
Özden Tandoğan1 , Ümran Oskay2
ÖZ
ABSTRACT
İnternet günlük hayatımızda sık kullandığımız bir araç olup çoğu insan tarafından cinsel aktiviteler için kullanılan bir ortam haline gelmiştir. İnternetin günlük hayatımızda popülerliği cinsellik üzerinde de birtakım değişikliklere neden olmuştur. Cinsel içerikli sitelere erişimlerin maliyetinin az olması, cinsel fantezilerin internette daha kolay dile getirilmesi bu popülerliği giderek daha da arttırmaktadır. İnternette pornografi kullanımı, çevrimiçi cinsel ilişki ve mastürbasyon amaçlı olmakla birlikte internetteki seks mağazalarıyla yeni bir ortam yaratılmıştır. Pornografinin yaygınlaşmasıyla birlikte ergen gelişimi de etkilenmiş, adölesanların erken yaşta cinsel ilişkiye girme olasılığını arttırmıştır. İnternet tabanlı cinsel eğitim web sitelerinin az veya kullanılmaması nedeniyle yanlış cinsellik öğrenilmektedir. İnternetin kullanımıyla geniş kitlelere uygun maliyetli eğitim verilip cinsel sağlık iyileştirilebilir. İnternet doğal cinselliğin çeşitliliğini etkilemiş, kullanıcılara tek tip cinselliği benimsetmiştir. Ancak internetin gey ve biseksüel erkeklerin cinselliklerini keşfetmelerinde veya cinsel kimliklerinin ortaya çıkmasına da yardımcı olmaktadır. İnternetin cinselliğe etkisinin avantajlarının yanı sıra dezavantajları da tartışma konusudur. Anahtar Kelimeler: Cinsellik, internet, cinsel eğitim
The Internet is a tool we use frequently in our daily lives and has become an environment used by most people for sexual activities. The popularity of the Internet in our daily lives has also led to changes in sexuality. The low cost of access to sites with sexual content, and the ability to express sexual fantasies on the Internet more popularly increases this popularity. The use of pornography on the Internet is intended for online sexual intercourse and masturbation, but a new environment has been created with sex shops on the Internet. With the widespread use of pornography, adolescent development has also been affected and increased the likelihood of adolescents having sexual intercourse at an early age. False sexuality is learned because of little or no use of internet-based sexual education websites. With the use of the Internet, cost-effective education can be provided to large audiences and sexual health can be improved. The Internet has influenced the diversity of natural sexuality and has made users adopt uniform sexuality. However, it also helps the gay and bisexual men discover their sexuality or reveal their sexual identity. The advantages and disadvantages of the Internet as well as the sexuality are discussed. Keywords: Sexuality, internet, sex education
GİRİŞ Günümüzde, internet ve çevrimiçi cinsel aktiviteler çoğu insan tarafından kullanılan kolay erişilebilir bir ortamdır. İnternetin günlük hayatımızda giderek popüler bir hal alması, cinsellik üzerinde birtakım değişimlere neden olmuştur. Bu değişimler internet cinselliği, siber seks, sanal seks gibi yeni kavramları literatüre geçirmiştir. Siber seksin, cinsel temas olmaksızın gerçekleşmesi, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan sakınılan güvenli bir ortam algısının yanı sıra, aile ilişkilerine ve evlilik hayatına olumsuz etkileri
Haliç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, İstanbul, Türkiye İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
1 2
Yazışma Adresi / Correspondence: Hemşire Özden Tandoğan Haliç Üniversitesi, Sütlüce 34488 İstanbul, Türkiye Tel. +90 506 788 00 70 E-mail: ozdentandogan@halic.edu.tr Geliş / Received: 12.01.2019 Kabul / Accepted: 08.04.2019
©2019 Androloji Bülteni
tartışma konusudur. Sanal seks, evlilik dışı ilişkilerinde doğmasına sebep olmuştur. Özellikle internetin adölesanlar da sık kullanımı, cinsellikle ilgili sorulara bu ortamda cevap aramaya itmiştir. Bu makalede yeni bir kavram olarak günümüzde yerini alan internette cinsellik, pornografi ve internetin cinsellik üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri tartışılacaktır. İnternette cinsellik tanımı Cinsellik, kişinin yaşamını etkileyen fiziksel, ruhsal ve toplumsal iyilik halinin önemli bir parçasıdır. Son yüzyılın sosyal ve kültürel değişimleri cinselliği de etkilemiştir. Sanayi Devrimi öncesi kadının cinsel işlevinin eşlerinin gereksinimlerini yerine getirmekle sınırlı olduğu düşünülen cinsellik, sanayi devrimi ile daha açık dille ifade edilir olmuştur. Bu tarihsel süreçte hormonal kontraseptifler ortaya çıkmış, dini baskılara rağmen cinsellik ve üreme arasında güvenli bir alan oluşturulmuştur. Daha önceden sapkınlık, ahlaksızlık olarak görülen mastürbasyon, oral seks ve
119
evlilik öncesi cinsel birliktelik kavramları kabul edilebilir görüşler olarak benimsenmiştir.[1] İnternette cinsellik, internet ortamında izlenebilen cinsel aktivitelerle cinselliğin yaşanmasını ifade etmektedir. Bu aktiviteler çevrimiçi hizmetler, uygulamalar ve çeşitli cinsel fenomenlerle şekillenir (web siteleri, çevrimiçi sohbet odaları). Daha geniş ifade ile ‘çevrimiçi cinsellik’ veya ‘sanal seks’ anlamına gelmektedir. Çevrimiçi cinsellik, 1980’lerin ortalarında masaüstü bilgisayarların ve genel bilgisayarların piyasaya çıkışıyla doğmuş, o tarihten beri internette cinsel yayınların alanı giderek artmıştır.[2] İnternetin dünya genelinde kullanımı 1995’te sadece %4 iken 2017’de %54,4’e çıkmıştır.[3] Giderek artan internet kullanımında en çok aranan konu seks olmuş, internet insanların cinsel aktivitelerini yürüttükleri bir ortam haline gelmiştir.[4,5] İnternette iki cinsel ilişki türü vardır. Bu cinsel ilişkiler biri sanal ortamda başlayıp, sanal ortamda devam eden cinsel temaslar (çevrimiçi seks vs.) olup bir diğeri ise sanal ortamda başlayıp gerçek ortama taşınan ilişkilerdir. Bu cinsel ilişkiler ticari seksin aksine herhangi bir finansal değişim olmadan gerçekleşmektedir. İnternetin farklı ortamları yaratmasıyla; internet pornografisi, çevrimiçi seks mağazaları, internet üzerinden seks hizmetleri şeklinde bu ortamlar değişmektedir.[6] İnternetin cinsellik üzerine etkileri İnternette yaşanılan cinsellik, sanal, sahte bir cinsellik çeşidi olarak ifade edilmektedir.[6] Bu cinsel aktiviteler, cinsel davranışlar üzerinde de etkilere sahip olabilmektedir. Doğal cinsel davranışlarının olmadığı bir gerçeklik biçimi yaratmaya başlayan pornografi, cinselliğin çeşitliliğinin tersine tek tip cinselliği benimsetmiştir.[7] İnternetin gelişmesi ve dünya çapında yaygınlaşmasıyla, insanların pornografi kullanımı kayda değer derecede artmış ve ilişkiler üzerinde önemli bir etki yaratmıştır.[8] İnternet kullanımının süre ve içeriğinin kontrol edilememesinin kişisel zararlarla birlikte evlilik yaşantısını da olumsuz etkilemektedir. Özellikle çiftlerden birinin siber ilişkisi, çiftler arasındaki sadakatsizlik kavramına yeni bir anlam getirmiştir.[9] Albright’ın 2008 yılında Amerika’da yaptığı çalışmasıyla, pornografi kullanımının erkeklerin gerçek seks yapma isteklerinin azaldığını, ayrıca eşlerinin bedenlerine daha fazla önem verdiklerini ortaya çıkmıştır.[10] İnternette cinselliğin olumsuz rol modelleri oluşturmasına rağmen porno tüketiminin olumlu etkilerinin kabulü de giderek artmaktadır.[11] Pornografinin kullanımıyla depresif, kaygı bozukluğu olan kişiler geçici dikkat dağılımıyla rahatlayabilmektedirler.[6] İnternetin cinselliğe etkisinin avantajlarının yanı sıra yaratacağı olumsuzluklar hala tartışma konusudur.[12]
120
Pornografi ve kullanıcı profili Pornografi yunanca ‘pornographos’ sözcüğünden türemiş, iffetsizliği ve müstehcenliği ifade etmektedir. Otuz yedi bin yıl önce kadın cinsel organının resmedildiği kalker taşı, tarihin ilk cinsel içerikli pornografisi olduğu belirtilmektedir.[7] Günümüzde kullanıcıyı cinsel anlamda uyarmak için tasarlanmış pornografi, riskli cinsel davranışların öğrenilme kaynağı olarak kabul edilmektedir.[13] Pornografi internette; fotoğraf, video klipler, filmler ve çizgi roman şeklinde yer alan, zamana bakılmaksızın erişilebilen geniş çaplı ücretsiz pornografik materyallerdir.[6] İnternette pornografi kullanımı, sanal cinsel ilişki ve mastürbasyon amaçlı olup aynı zamanda pek çok kişi tarafından cinsel arkadaş bulmak için kullanılmaktadır.[14,15] Wery ve Billieuux (2016) Belçika’da 434 erkekle çevrimiçi seksüel aktiviteye katılma nedenlerini araştırdığı çalışmasında, çevrimiçi seksüel aktiviteye ayrılan sürenin ortalama haftada üç saat olduğu, katılımcıların çoğu evde izlem sırasında mastürbasyon yaptıkları ifade edilmiştir. Yine aynı çalışmada, katılımcıların çevrimiçi seksüel aktiviteye katılma nedenlerinin en yaygın cinsel tatmin arayışı ve cinsel uyarılma isteği olduğu belirtilmiştir.[15] Hetoroseksüel erkeklerle yapılan farklı bir çalışmada, erkeklerin %29,5’i günde en az bir kez pornografiyi izlediği ortaya konulmuştur.[16] Literatürde kullanıcıların eğitim düzeyinin yüksek ve heteroseksüel yetişkinlerin pornografiyi tüketmeye daha fazla eğilimli olduğunu göstermektedir.[15] Çoğunlukla pornografi genç bireyler, eşcinsel/biseksüel erkek ve kadınlar tarafından kullanılırken cinsiyetler arasında kullanım çeşitliliği göstermektedir. Kanada’da yapılan bir çalışmada; eşcinsel ve biseksüel kadınların %40’ı, heteroseksüel kadınların %12’si internet pornografisini kullandığını belirtmişler, aynı çalışmada erkek öğrencilerin %72’si, kadın öğrencilerin ise %24’ü son bir yıl içinde pornografi kullandığı söylemişlerdir.[6] Farklı bir çalışmada ise kadın kullanıcıların daha çok sohbet odalarını tercih ederlerken, erkek kullanıcıların görsel pornografiyi tercih ettiği belirtilmiştir.[17] İsveç’te yapılan çalışmada erkeklerin pornografiyi yalnız izlerken, kadınların pornografiyi toplu şekilde izlediği görülmüştür.[18] Kullanım tercihinde farklılıklar olmasına rağmen pornografi, daha çok cinsellik anlayışının arttırılması ve cinsel ilişkinin deneyimlenmesi amacıyla kullanılmaktadır.[12] Erişimlerin ücretsiz gerçek kimliğin gizlenebilirliği veya değiştirilebilir olması pornografinin sık kullanılıyor olmasında önemli rol oynamaktadır.[9] Ayrıca internette cinsel fantezilerin daha kolay dile getirilmesi bireylere için daha cazip gelmektedir. Bu bağlamda gey ve biseksüel erkeklerin cinselliklerini keşfetmeleri, kimliğinin önemli yönlerini ortaya çıkarma konusunda internet önemli bir rol oynamakta, cinsel merak ve arzulara yol açmaktadır.[10,19]
Androl Bul 2019;21:119-122
İnternette seks mağazaları İnternetin cinsellik üzerine etkisi bir dizi yeniliğin de doğmasına sebep olurken, ‘seks oyuncakları’ veya ‘seks mağazaları’ küreselleşmiş pazarda yeni bir alan doğmasını sağlamıştır.[5] 21. yüzyılda cinsel ürünlerin internette açıkça uygun maliyetle pazarlanması kullanıcıların vibratör, prezervatif, afrodizyaklar, iç çamaşırı ve erotik dergiler gibi ürünlere kullanımını arttırmıştır.[6,19,20] Almanya’da (2019) 1,723 erkek ve kadın üzerinde yapılan çalışmada, çiftler (%52) seks oyuncaklarını aktif olarak kullandıklarını ifade etmişlerdir.[21] Literatürde cinsel obje kullanımının olumlu ve olumsuz sonuçları tartışma konusudur. Cinsel obje kullanımı cinsel zevki arttırırken cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riski olduğu da unutulmamalıdır. Buna rağmen çevrimiçi seks mağazaları, kullanıcının kendi cinsel eğilimlerine yönelik ürünlere ulaştığı ortam olduğu bilinmektedir.[6,20] İnternetin adölesanlar tarafından kullanımı İnternet, çoğu gencin hayatında önemli bir yer kapsar. Akıllı telefon ve tablet bilgisayarların adölesanlar tarafından sık kullanılması müstehcen materyallere erişimlerini de kolaylaştırmaktadır. İnternet içerikli cihazlarla her yaştan insanın erişimini kolaylıkla sağlanırken, cinsel içerikli erişimlere yaş sınırı getirilmemiştir.[22,23] Bu sınırlamanın olmaması adölesanların cinsel sohbete katılımını ve pornografiye erişimlerini kolaylaştırmaktadır. Giderek cinsel içerikli bir ortam halini alan internette pornografik görselle karşılaşan gençlerde erken yaşta cinsel ilişkiye girme olasılığını arttırmıştır. Literatürde ergenlik döneminde pornografinin tüketimi genellikle gençlerin cinsel gelişimini etkilediği düşünülmektedir.[4,24] Bu durum erkek adölesanlar için daha çarpıcı sonuçlar vermektedir.[22] Döring ve ark. (2017) Amerika, Kanada, İsveç ve Almanya’da üniversite öğrencileri üzerinde yapmış oldukları çalışmada, erkek öğrencilerinin %95’sinın internette cinsel materyallere eriştiğini, kadın öğrencilerde bu oranın %61,1 olduğu saptanmıştır.[21] Almanya’da Sklenarova ve ark. (2018) tarafından yapılan çalışmada da ergenlerin sıklıkla internette cinsel ilişkide bulunduklarını bunlardan %51,3’ünün akranlarıyla internette cinsel ilişki yaşarken, %22,2’sinin ise yetişkinlerle çevrimiçi cinsel ilişki yaşadığını belirtmiştir.[25] Kadri ve ark. tarafından (2012) yapılan çalışmada, Fas’ta 18 yaş altı gençler üzerinde yaptığı çalışmasında, gençlerin pornografiyi düzenli kullanıldığı ve bu kullanıcıların da üçte birinin kadın olduğu bildirilmektedir. Bu çalışma cinsel baskıların fazla olduğu düşünülen Fas’ta batı ülkelerindeki pornografi tüketimiyle benzer olduğunu da göstermiştir.[26]
Tandoğan ve Oskay n İnternet ve cinsellik
İnternette cinsel içerikli materyallere erişimlerin kontrolsüz olması, adölesanların yaşadığı olumsuz duygularla başa çıkmanın bir yolu da olabilmektedir.[22] İnternet, adölesanların gerçek hayatta az erişebildiği cinsel bir ortam ortam yaratarak gay ve biseksüel gençlerin gerçek kimliklerini bulmasına yardımcı da olmaktadır. Başka bir deyişle sanal ortam, damgalanmış veya cinsel kimliği henüz keşfedilmeyen genç katılımcılar için yol gösterici konumundadır.[19] İnternette cinsel eğitim Bireyler cinsellik hakkında bilgi edinmek aynı zamanda tutum ve davranış değişiklikleri oluşturmak için (örneğin güvenli seks uygulamaları hakkında bilgi sağlamak) interneti kullanmaktadırlar.[6] Cinsel eğitim, cinselliğin biyolojik yönlerini, istenmeyen gebelikler ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma, cinsel istismarı önleme gibi cinsel konularla birlikte cinsel yönelimleri ele almaktadır.[11] Ayrıca cinsellikle ilgili problemleri çözmek ve cinsel iyilik halinin sağlanması ve sürdürülmesi, bireylere cinsellikle ilgili bilgi ve davranış becerileri kazandırmayı amaçlamaktadır. Literatürde, Amerika Birleşik Devletleri’deki internet kullanıcılarının %80’inin sağlık bilgileri için internetten yararlandığı ve gençlerinde çoğunlukla sağlık bilgilerine internetten ulaştıkları bildirilmektedir.[27] Ayrıca internet cinsel öneri aramak için de kullanılmaktadır. Jenkins ve Wold’un (2012) Amerika’da yaptığı çalışmasında lezbiyen, gey, biseksüel gençlerin %75’inin internette cinsel sağlık bilgisi için arama yaptığını belirtilmiştir.[14] Farklı bir çalışmada homoseksüel erkeklerin internette cinselliğin eğitici buldukları görülmüştür.[28] Bu sebeple internet cinsel bilgi arama rehberi haline geldiği ifade edilebilmektedir.[14,29] Akıllı telefonlar, web siteleri aracılığıyla doğru kapsamlı ve güncel cinsel sağlık eğitimiyle, cinsel sağlık iyileştirebilir. Bu sebeple araştırmacıların, cinsel sağlığı geliştirmek için popüler seksle ilgili uygulama geliştiricileriyle iş ortaklığı yapmalıdırlar. Mevcut tartışmalar, cinsel eğitim için internet tabanlı, teorik olarak yönlendirilen, yenilikçi bir yaklaşım geliştirilmesi yönündedir. Büyük kitlelere uygun maliyetli uzman eğitiminin verilmesiyle pek çok kişiye sağlıklı cinsellik benimsetilebilir.[11,27]
SONUÇ İnternet ve teknolojik değişimler ile birlikte, dünya çapında giderek popüler olmuş bu değişim cinselliği de etkilemiştir. İnternette cinsel içerikli materyallere erişimin kolay ve maliyetsiz oluşu kullanımın artmasına neden olmuştur. Globalleşmiş dünyada giderek yaygınlaşan seks mağazaları, cinsel ürünleri açık pazar halinde sunmaktadır. İnternetin cinsellik için kullanımı, eğitim düzeyi yüksek kullanıcılardan
121
oluşmakla birlikte daha çok cinsel arkadaş bulmak, çevrimiçi cinsel ilişki ve mastürbasyon amaçlı olmaktadır. İnternetin genç nüfusun fazla kullanmasıyla erken yaşta cinsel ilişkiye girme oranı artmış, adölesan gelişimi önemli derecede etkilenmiştir. Cinsel içerikli sitelere erişimlerde herhangi bir yaş sınırı olmaması da adölesanların sık sık cinsel istismara maruz kalmasına neden olmaktadır. Ebeveynlerin bu konuda dikkatli olması gençlerin ileriki cinsel yaşamları açısından çok önemlidir. İnternette pornografi kullanımın etkilerini tanımlayabilmek için güncel araştırmalara ihtiyaç vardır. İnternetin cinselliğe olumsuz etkilerini tanımlanması, gençlerin sağlıklı gelişimini desteklerken bu konuda ebeveynlere ve eğitimcilere yol gösterici olacak ve yasal politikaların uygulanmasına da yardımcı olacaktır.
11. Arak A, Fisher AW. Toward an Internet-driven, Theoretically-based, Innovative Approach to Sex Education. J Sex Res 2001;38:324–32. [CrossRef ]
Hakem Değerlendirmesi
17. Griffiths M. Sex on the Internet: Observations and Implications for Internet Sex Addiction. J Sex Res 2001;38:333–42. [CrossRef ]
Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
KAYNAKLAR
1. Castelo-Branco C, Huezo LM, Lagarda JLB. Definition and Diagnosis of Sexuality in the XXI Century. Maturitas 2008;60:50– 8. [CrossRef ] 2. Döring NM. The Internet’s Impact On Sexuality: A Critical Review of 15 Years of Research. Comp Hum Behav 2009;25:1089–101. [CrossRef ]
3. Internet World Stats Usage and Population Statistics. Erişim:http:// www.internetworldsats.com 4. Ybarra ML, Mitchell KJ. Exposure to Internet pornography among children and adolescents: a national survey. Cyberpsychol Behav 2005;8:473–87. [CrossRef ]
5. Ben-Ze’ev A. Sexuality and Internet. In: Wright JD, editor. International Encyclopedia of the Social & Behavioral Sciences. USA: Elsevier; 2015. pp. 813–8.
6. Döring NM. The Internet’s Impact On Sexuality: A Critical Review of 15 Years of Research. Comp Hum Behav 2009;25:1089–101. [CrossRef ] 7. Girgin ÜH. Yeni Medya Teknolojileri, Pornografi ve Kültürel Dönüşüm. Atatürk İletişim Derg 2017;12:69–98.
8. Hong S. Sexuality professionals’ attitudes toward five dimensions of human sexuality 2013. Widener University, Center for Human Sexuality Studies, ProQuest Dissertations Publishing, 2013. 3574230. 9. Tüzer V. Internet, Siberseks ve Sadakatsizlik. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2011;3:100–16. Erişim: http://www.cappsy.org/ archives/vol3/no1/cap_03_05.pdf
10. Albright MS. Sex in America Online: An Exploration of Sex. Marital Status, and Sexual Identity in Internet Sex Seeking and Its Impacts. J Sex Res 2008;45:175–86. [CrossRef ]
122
12. Zheng L, Zheng Y. Online sexual activity in mainland China: Relationship to sexual sensation seeking and sociosexuality. Comput Human Behav 2014;36:323–9. [CrossRef ] 13. Internet World Stats Usage and Population Statistics. Erişim: http://www.internetworldsats.com
14. Jenkins WD, Wold B. Use of the Internet for the Surveillance and Prevention of Sexually Transmitted Diseases. Microbes and Infect 2012;14:427–37. [CrossRef ] 15. Wery A, Bilieux J. Online Sexual Activities: An Exploratory Study of Problematıc and Non-Problematic Usage Patterns in A Sample of Men. Comput Human Behav 2016;56:257–66. [CrossRef ]
16. Downing MJ, Schrimshaw EW, Scheinmann R, Antebi Gruszka N, Hirshfield S. Sexually explicit media use by sexual identity: a comparative analysis of gay, bisexual and heterosexual men in the United States. Arch Sex Behav 2017;46:1762–76. [CrossRef ]
18. Wright P, Sun C, Steffen N. Pornography Consumption, Perceptions of Pornography as Sexual information, and condom use. J Sex Marital Ther 2018;1–6. [CrossRef ]
19. Huang L. Beneficial or adverse? Exploring the association between internet content consumption and sexual identity among single gay men who use the internet in Guangdong, China. Iowa State University Capstones, Theses, 2013. Erişim: https://lib. dr.iastate.edu/cgi/viewcontent.cgi?referer=https://www.google. com/&httpsredir=1&article=4378&context=etd 20. Döring N, Pöschl-Guenther S. Sex toys, sex dolls, sex robots: Our under-researched bed-fellows. Sexologies 2018;27:e51–5. [CrossRef]
21. Döring N, Poeschl S. Experiences with diverse sex toys among German heterosexual adults: findings from a national online survey J Sex Res;2019:1–13. [CrossRef ] 22. Koletic G. Longitudinal associations between the use of sexually explicitmaterial and adolescents’ attitudes and behaviors: A narrative review of studies. J Adolesc 2017;57:119–33. [CrossRef ] 23. Owens WE, Behun RS, Manning SC, Reid RC. The Impact of Internet Pornography on Adolescents: A Review of the Research. Sex Addict Compulsivity 2012;19:99–122. [CrossRef ]
24. Luder MT, Pittet I, Berchtolf A, Akré C, Michaud PA, Suris JC. Associations between online pornography and sexual behavior among adolescents: myth or reality? Arch Sex Behav 2011;40:1027– 35. [CrossRef ]
25. Sklenarova H, Schulz A, Schuhmann P, Osterheider M, Neutze J. Online sexual solicitation by adults and peers - Results from a population based German sample. Child Abuse Negl 2018;76:225– 36. [CrossRef ] 26. Kadri N, Benjeloun R, Kendili I, Khoubila A, Moussaovi D. Internet and sexuality in morocco from cyber habits to psychopathology. Sexologies 2013;22:e49–53. [CrossRef ]
27. Eleuteri S, Rossi R, Tripodi F, Fabrizi A, Simonelli C. Sexual health in your hands: How the smartphone apps can improve your sexual wellbeing? Sexologies 2018;27:e57–60. [CrossRef ]
28. Nelson MK, Leickly E, Yang PS, Pereira A, Simoni MS. The Influence of sexually explicit online media on sex: do men who have sex with men believe they “do what they see”? AIDS Care 2014;26:931–4. [CrossRef ] 29. Reilly AC. Sexualities and technologies: How vibrators help to explain computers. Computers and Composition 2004;21:363– 85. [CrossRef ]
Androl Bul 2019;21:119-122
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY Uluslararası dergilerde Türk araştırmacılar tarafından yapılan “Erkek ve Kadın Cinsel Sağlığı”, “Erkek İnfertilitesi”, “Prostat hastalıkları” ve “Erkek Genital Sistemi Sorunları” ile ilgili yayınlar listesi. Bu liste 29.05.2019-10.09.2019 tarihleri arasında Pub-Med ve Ulakbim veri tabanı temel alınarak hazırlanmıştır. Bu listede yayını olmayan ve bu tarihler arasında uluslararası dergilerde yayını basılan araştırmacıların Türk Androloji Derneği sekreterliğine yayın künyelerini iletmeleri rica olunur. 1. Afsarlar CE, Cakmakci E, Demir E, Guney G, Komut E, Elizondo R, Seth A, Koh CJ. Novel prognostic grayscale ultrasonographic findings in the testis from a comprehensive analysis of pediatric patients with testicular torsion. J Pediatr Urol. 2019 Aug 12. pii: S1477-5131(19)30239-6. doi: 10.1016/j.jpurol.2019.08.002. 2. Akarca-Dizakar SÖ, Erdoğan D, Peker T, Coşkun Akçay N, Türkoğlu I, Eşmekaya MA, Ömeroğlu S. Effects of co-administered melatonin, fructose and bisphenol A (BPA) on rat epididymis and sperm characteristics. Biotech Histochem. 2019 Sep 4:1-9. doi: 10.1080/10520295.2019.1627418. 3. Akbas H, Balkan M, Binici M, Gedik A. The Possible Role of XRCC1 Gene Polymorphisms with Idiopathic Non-obstructive Azoospermia in Southeast Turkey. Urol J. 2019 Aug 18;16(4):380385. 4. Akdemir AO, Karabakan M, Aktas BK, Bozkurt A, Ozgur EG, Akdogan N, Yarıs M. Visceral adiposity index is useful for evaluating obesity effect on erectile dysfunction. Andrologia. 2019 Jul;51(6):e13282. doi: 10.1111/and.13282. 5. Akkoç A, Aydın C, Topaktaş R, Altın S, Uçar M, Topçuoğlu M, Buğra Şentürk A. Retroperitoneal high ligation versus subinguinal varicocelectomy: Effectiveness of two different varicocelectomy techniques on the treatment of painful varicocele. Andrologia. 2019 Aug;51(7):e13293. doi: 10.1111/and.13293. 6. Aksu EH, Kandemir FM, Yıldırım S, Küçükler S, Dörtbudak MB, Çağlayan C, Benzer F. Palliative effect of curcumin on doxorubicininduced testicular damage in male rats. J Biochem Mol Toxicol. 2019 Aug 30:e22384. doi: 10.1002/jbt.22384. 7. Albayrak Ö, Şener TE, Erşahin M, Özbaş-Turan S, Ekentok C, Tavukçu HH, Çevik Ö, Çetinel Ş, Ertaş B, Şener G. Mesenchymal stem cell therapy improves erectile dysfunction in experimental spinal cord injury. Int J Impot Res. 2019 Jul 4. doi: 10.1038/ s41443-019-0168-1. 8. Albayrak AT, Serefoglu EC. Editorial Comment on “First assessment of the validity of the only diagnostic criteria for postorgasmic illness syndrome (POIS)”. Int J Impot Res. 2019 Aug 9. doi: 10.1038/s41443-019-0181-4. 9. Albuz Ö, Okçelik S, İnce S, Oğulluk M, Sarıkaya S, Ozan H. Is inguinal hernia a risk factor for varicocele in the young male population? Arch Esp Urol. 2019 Sep;72(7):697-704. 10. Alkan I, Yüksel M, Özveri H, Atalay A, Canat HL, Culha MG, Arabacı Ç, Bozkurt M, Başar M. Semen reactive oxygen species levels are correlated with erectile function among chronic prostatitis/chronic pelvic pain syndrome patients. Int J Impot Res. 2018 Nov;30(6):335-341. 11. Alp Yılmaz F, Şener Taplak A, Polat S. Breastfeeding and Sexual Activity and Sexual Quality in Postpartum Women. Breastfeed Med. 2019 Jul 12. doi: 10.1089/bfm.2018.0249. [ 12. Altunkol A, Topuz AN, Genç Ö, Alma E, Topuz M. Atrial electromechanical duration prolongs in patients with erectile dysfunction. Aging Male. 2019 Aug 7:1-7. doi: 10.1080/13685538.2019.1650336. 13. Arslan B, Gönültaş S, Gökmen E, Özman O, Avci MA, Özdemir E. Outcomes of intravesical chondroitin-sulfate and combined hyaluronic-acid/chondroitin-sulfate therapy on female sexual function in bladder pain syndrome. Int Urogynecol J. 2019 Jun 28. doi: 10.1007/s00192-019-04036-2. Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
14. Askin M, Koc EM, Soyoz M, Aksun S, Aydogmus S, Sozmen K. Relationship between Postmenopausal Vitamin D Level, Menopausal Symptoms and Sexual Functions. J Coll Physicians Surg Pak. 2019 Sep;29(9):823-827.
15. Aslankoc R, Ozmen O. The effects of high-fructose corn syrup consumption on testis physiopathology-The ameliorative role of melatonin. Andrologia. 2019 Sep;51(8):e13327. doi: 10.1111/ and.13327. Epub 2019 Jun 5. 16. Atan A, Polat F, Yeşil S, Ünsal A, Bulut EC, Tokuçoğlu H, Doğan AE. The efficacy of Tadalafil 5mg in the treatment of lower urinary tract symptoms in patients where alpha blocker treatments have failed in terms of lower urinary tract symptoms. Arch Esp Urol. 2019 Sep;72(7):670-676.
17. Ataman H, Aba YA, Güler Y. Complementary and Alternative Medicine Methods Used by Turkish Infertile Women and Their Effect on Quality of Life. Complementary and Alternative Medicine Methods Used by Turkish Infertile Women and Their Effect on Quality of Life. Holist Nurs Pract. 2019 Sep/Oct;33(5):303-311. doi: 10.1097/HNP.0000000000000339.
18. Atay Z, Turan S, Buğdaycı O, Guran T, Bereket A. Restoration of Height after 11 Years of Letrozole Treatment in 11β-Hydroxylase Deficiency. Horm Res Paediatr. 2019 Aug 27:1-6. doi: 10.1159/000501456. 19. Avci V, Ayengin K, Alp HH. Oxidative DNA Damage and NOX4 Levels in Children with Undescended Testes. Eur J Pediatr Surg. 2019 Jun 5. doi: 10.1055/s-0039-1692167.
20. Aydin Y, Orta Yilmaz B, Yildizbayrak N, Korkut A, Arabul Kursun M, Irez T, Erkan M. Evaluation of citrinin-induced toxic effects on mouse Sertoli cells. Drug Chem Toxicol. 2019 May 29:1-7. doi: 10.1080/01480545.2019.1614021. [ 21. Aydinoglu F, Ogulener N. The Relaxant Mechanisms of Hydrogen Sulfide in Corpus Cavernosum. Methods Mol Biol. 2019;2007:137-150. doi: 10.1007/978-1-4939-9528-8_10.
22. Balci M, Atan A, Senel C, Guzel O, Aslan Y, Lokman U, Kayali M, Bilgin O. Comparison of the treatment efficacies of paroxetine, fluoxetine and dapoxetine in low socioeconomic status patients with lifelong premature ejaculation. Cent European J Urol. 2019;72(2):185-190. 23. Başaran N, Duydu Y, Üstündağ A, Taner G, Aydin S, Anlar HG, Yalçin CÖ, Bacanli M, Aydos K, Atabekoğlu CS, Golka K, Ickstadt K, Schwerdtle T, Werner M, Meyer S, Bolt HM. Evaluation of the DNA damage in lymphocytes, sperm and buccal cells of workers under environmental and occupational boron exposure conditions. Mutat Res. 2019 Jul;843:33-39. doi: 10.1016/j. mrgentox.2018.12.013. 24. Baykan AH, Sayiner HS, Inan I. Brucella and non-Brucella epididymo-orchitis: comparison of ultrasound findings. Med Ultrason. 2019 Aug 31;21(3):246-250.
25. Bayraktar Z, Albayrak S. Efficacy and safety of combination of tadalafil and aspirin versus tadalafil or aspirin alone in patients with vascular erectile dysfunction: a comparative randomized prospective study. Int Urol Nephrol. 2019 Sep;51(9):1491-1499. 26. Besiroglu H, Ozbek E. Letter to the editor regarding the article “Varicocele is the root cause of BPH: Destruction of the valves in the spermatic veins produces elevated pressure which diverts undiluted testosterone directly from the testes to the prostate”. Andrologia. 2019 Oct;51(9):e13373. doi: 10.1111/and.13373.
123
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY Uluslararası dergilerde Türk araştırmacılar tarafından yapılan “Erkek ve Kadın Cinsel Sağlığı”, “Erkek İnfertilitesi”, “Prostat hastalıkları” ve “Erkek Genital Sistemi Sorunları” ile ilgili yayınlar listesi. Bu liste 29.05.2019-10.09.2019 tarihleri arasında Pub-Med ve Ulakbim veri tabanı temel alınarak hazırlanmıştır. Bu listede yayını olmayan ve bu tarihler arasında uluslararası dergilerde yayını basılan araştırmacıların Türk Androloji Derneği sekreterliğine yayın künyelerini iletmeleri rica olunur. 27. Bilgic D, Gokyıldız Surucu S, Kizilkaya Beji N, Yalcin O. Sexual function and urinary incontinence complaints and other urinary tract symptoms of perimenopausal Turkish women. Psychol Health Med. 2019 Oct;24(9):1111-1122.
42. Demirdöğen ŞO, Özkaya F, Cinislioğlu AE, Altay MS, Adanur Ş, Polat Ö, Özbey İ. A comparison between the efficacy and safety of microscopic inguinal and subinguinal varicocelectomy. Turk J Urol. 2019 Jul 1;45(4):254-260.
29. Cankurtaran V, Ozates S, Ozler S. Association of pupil responses with severity of erectile dysfunction in diabetes mellitus. Indian J Ophthalmol. 2019 Aug;67(8):1314-1319.
44. Dursun M, Cimen S, Sulukaya M, Bugday MS, Besiroglu H. The predictive value of red cell distribution width on erectile dysfunction. Andrologia. 2019 Jul 26:e13374. doi: 10.1111/ and.13374.
28. Canat HL, Can O, Ozbir S, Cakir SS, Culha MG, Bayraktarli RY, Atalay HA. Is high levels of vitamin D a new risk factor for Peyronie’s disease? Andrologia. 2019 Oct;51(9):e13368. doi: 10.1111/and.13368.
30. Cayir S, Hizli O, Gul M. Does surgical treatment of nasal airway obstruction improve sexual functions? J Laryngol Otol. 2019 Aug 29:1-5. doi: 10.1017/S0022215119001798. 31. Celayir A, Moralioglu S, Cetiner H, Kir G, Celayir S. Expression of androgen, estrogen, and progesterone hormone receptors in the penile tissues of children with different types of hypospadias. North Clin Istanb. 2018 Sep 24;6(2):110-116.
32. Cift A, Yucel MO. Comparison of inflammatory markers between brucella and non-brucella epididymo-orchitis. Int Braz J Urol. 2018 Jul-Aug;44(4):771-778. 33. Cinar O, Bolat MS, Erdem S, Kaymaz E, Demirkiran ED, Girgin R, Bulut E, Akduman B, Mungan NA. The effect of an antifibrotic agent, pirfenidone, on penile erectile function in an experimental rat model of ischemic priapism. Int J Impot Res. 2019 Jun 11. doi: 10.1038/s41443-019-0152-9.
34. Cinar İO, Ozkan S, Aslan GK, Alatas E. Knowledge and Behavior of University Students toward Human Papillomavirus and Vaccination. Asia Pac J Oncol Nurs. 2019 Jul-Sep;6(3):300-307. 35. Coban S, Ustundag Y, Turkoglu AR, Guzelsoy M, Aydos MM, Keles I, Akgun U, Balik AR, Erel O. Thiol-disulphide balance in infertility secondary to varicocele. Andrologia. 2019 Sep;51(8):e13300. doi: 10.1111/and.13300. 36. Culha MG, Tuken M, Gonultas S, Cakir OO, Serefoglu EC. Frequency of etiological factors among patients with acquired premature ejaculation: prospective, observational, single-center study. Int J Impot Res. 2019 Sep 3. doi: 10.1038/s41443-019-0188-x.
37. Cakir SS, Ozbir S, Atalay HA, Culha MG, Can O, Canat HL. Are Platelet Indices such as Platelet Volume, Platelet Distribution Width, and Plateletcrit Associated with Peyronie Disease? World J Mens Health. 2019 Jun 26. doi: 10.5534/wjmh.190039. 38. Çayan S, Aşcı R, Efesoy O, Bolat MS, Akbay E, Yaman Ö. Comparison of Long-Term Results and Couples’ Satisfaction with Penile Implant Types and Brands: Lessons Learned From 883 Patients With Erectile Dysfunction Who Underwent Penile Prosthesis Implantation. J Sex Med. 2019 Jul;16(7):1092-1099. doi: 10.1016/j.jsxm.2019.04.013. 39. Çayan S. Editorial Commentary on “Erectile Dysfunction: An Umbrella Review of Meta-Analyses of Risk Factors, Treatment, and Prevalence Outcomes”.J Sex Med. 2019 Jul;16(7):1118. doi: 10.1016/j.jsxm.2019.04.006.
40. Demirci A, Bozlak N, Turkel S. Chronic prostatitis developing due to candida infection: A case diagnosed 20 years later and review of up-to-date literature. Urol Case Rep. 2018 Jul 18;20:88-89.
41. Demirci A, Ozgur BC. The effect of using tadalafil 5 mg/day on neutrophil-lymphocyte and platelet-lymphocyte ratios in mildmedium and severe erectile dysfunction patients; and comparison of clinical response. Andrologia. 2019 Oct;51(9):e13347. doi: 10.1111/and.13347.
124
43. Diri MA, Gul M. Bipolar prostate thermotherapy for the improvement of chronic prostatitis symptoms and ejaculation problems. Aging Male. 2019 Aug 9:1-5. doi: 10.1080/13685538.2019.1650906.
45. Ekinci O, Üstündağ B, Tunali BD, Abdulrazzaq Al-Bayati MB, Demir H, Adak İ. Priapism With Methylphenidate Use in a Preschool-Aged Boy Resolved With Switching to Atomoxetine. Clin Neuropharmacol. 2019 Jul 29. doi: 10.1097/ WNF.0000000000000357. 46. Ercan M, Alp HH, Kocaturk H, Bakan N, Gul M. Oxidative stress before and after surgery in benign prostatic hyperplasia patients. Andrologia. 2019 Sep;51(8):e13326. doi: 10.1111/and.13326. 47. Eren H, Horsanali MO. The independent association of nonalcoholic fatty liver disease with lower urinary tract symptoms/ benign prostatic hyperplasia and erectile function scores. BJU Int. 2019 Aug;124(2):329-335. 48. Ermis E, Ozbay Ozyilmaz S, Salabas E, Senol C, Cengiz M, Allahverdiyev S, Ucar H. The relationship between erectile dysfunction and the Atherogenic Index of Plasma. Int J Impot Res. 2019 Jun 26. doi: 10.1038/s41443-019-0167-2. 49. Eryilmaz R, Demir M, Aslan R. Rare complication of varicocelectomy: Suture granuloma. Andrologia. 2019 Jun;51(5):e13256. doi: 10.1111/and.13256.
50. Eşki F, Çetin N, Uslu S, Uslu BA, Şendağ S, Yörük M, Naseer Z, Wehrend A, Shakeel M. Effects of long-term release GnRH agonist “deslorelin” on testicular HSP expression, accessory sex glands and testicular functions in adult male rats. Theriogenology. 2019 Aug;134:104-111. doi: 10.1016/j.theriogenology.2019.05.016. Epub 2019 May 25. 51. Freeman S, Bertolotto M, Richenberg J, Belfield J, Dogra V, Huang DY, Lotti F, Markiet K, Nikolic O, Ramanathan S, Ramchandani P, Rocher L, Secil M, Sidhu PS, Skrobisz K, Studniarek M, Tsili A, Tuncay Turgut A, Pavlica P, Derchi LE; members of the ESURSPIWG WG. Ultrasound evaluation of varicoceles: guidelines and recommendations of the European Society of Urogenital Radiology Scrotal and Penile Imaging Working Group (ESUR-SPIWG) for detection, classification, and grading. Eur Radiol. 2019 Jul 22. doi: 10.1007/s00330-019-06280-y. [
52. Genc H, Saritas S. The effects of lavender oil on the anxiety and vital signs of benign prostatic hyperplasia patients in preoperative period. Explore (NY). 2019 Jul 16. pii: S1550-8307(19)30109-0. doi: 10.1016/j.explore.2019.07.008. 53. Gok B, Hamidi N, Koc E, Cakici OU, Asil E, Atmaca AF. Complete blood count and penile colour doppler ultrasonography findings in erectile dysfunction: Is there a relationship? Andrologia. 2019 Oct;51(9):e13365. doi: 10.1111/and.13365. 54. Gok B, Hamidi N, Cakici OU, Koc E, Kamaci D, Asil E, Keske M, Ozcan AN, Atmaca AF. Distribution of psychogenic and vascular impotence in a tertiary health-care center’s cohort: A retrospective study using penile Doppler imaging. Rev Int Androl. 2019 Jul 1. pii: S1698-031X(19)30040-8. doi: 10.1016/j.androl.2019.01.002. Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY Uluslararası dergilerde Türk araştırmacılar tarafından yapılan “Erkek ve Kadın Cinsel Sağlığı”, “Erkek İnfertilitesi”, “Prostat hastalıkları” ve “Erkek Genital Sistemi Sorunları” ile ilgili yayınlar listesi. Bu liste 29.05.2019-10.09.2019 tarihleri arasında Pub-Med ve Ulakbim veri tabanı temel alınarak hazırlanmıştır. Bu listede yayını olmayan ve bu tarihler arasında uluslararası dergilerde yayını basılan araştırmacıların Türk Androloji Derneği sekreterliğine yayın künyelerini iletmeleri rica olunur. 55. Gul M, Serefoglu EC. An update on the drug safety of treating erectile dysfunction. Expert Opin Drug Saf. 2019 Aug 30:1-11. doi: 10.1080/14740338.2019.1659244. [E
56. Gul M, Huynh LM, El-Khatib FM, Yafi FA, Serefoglu EC. A qualitative analysis of Internet forum discussions on hard flaccid syndrome. Int J Impot Res. 2019 Jun 7. doi: 10.1038/s41443-0190151-x. 57. Gungor-Ordueri NE, Kuscu N, Tasatargil A, Burgucu D, Karacan M, Celik-Ozenci C. Doxorubicin-induced testicular damage is related to PARP-1 signaling molecules in mice. Pharmacol Rep. 2019 Aug;71(4):591-602. 58. Güleş Ö, Kum Ş, Yıldız M, Boyacıoğlu M, Ahmad E, Naseer Z, Eren Ü. Protective effect of coenzyme Q10 against bisphenolA-induced toxicity in the rat testes. Toxicol Ind Health. 2019 Jul;35(7):466-481.
69. Keseroglu BB, Ozgur BC, Surer H, Ogus E, Hucemenoglu S, Ozer E, Agras K, Yuceturk CN, Karakan T. Which agent should be used to reduce ischemia-reperfusion injury after testicular torsion: a comparative animal experiment. J Pediatr Urol. 2019 Jun 15. pii: S1477-5131(19)30190-1. doi: 10.1016/j.jpurol.2019.06.005. 70. Kocpinar EF, Gonul Baltaci N, Ceylan H, Kalin SN, Erdogan O, Budak H. Effect of a Prolonged Dietary Iron Intake on the Gene Expression and Activity of the Testicular Antioxidant Defense System in Rats. Biol Trace Elem Res. 2019 Jul 15. doi: 10.1007/s12011-019-01817-0. 71. Ocal O, Baydar DE, Idilman IS, Dogan HS, Tekgul S, Ozmen M. Sonographic diagnosis of large-cell calcifying Sertoli cell tumor. J Ultrason. 2019;19(77):161-164.
72. Omur AD, Yildirim B, Saglam YS, Comakli S, Ozkaraca M. Activity of resveratrol on the influence of aflatoxin B1 on the testes of Sprague dawley rats. Pol J Vet Sci. 2019 Jun;22(2):313-320.
59. Ili P, Sari F, Bucak MN, Öztürk C, Güngör Ş, Ataman MB. DNA damaging effect of paclitaxel in the epididymal sperms as a chemotherapeutic agent and possible remedies to prevent this effect: A study on reproductive potential of male cancer patients of reproductive age. Theriogenology. 2019 Jul 1;132:201-211.
73. Onder A, Yilmaz-Oral D, Jarkovic I, Akdemir AO, Gur S. Evaluation of relaxant responses properties of cinnamon essential oil and its major component, cinnamaldehyde on human and rat corpus cavernosum. Int Braz J Urol. 2019 Jun 20;45. doi: 10.1590/ S1677-5538.IBJU.2019.0016.
61. Karabakan M, Bozkurt A, Saylam B, Kucuksu Z, Hirik E, Kagan Aktas B. A new proof for the relationship between erectile dysfunction and atherosclerosis: fragmented QRS? Int J Impot Res. 2019 Jun 26. doi: 10.1038/s41443-019-0166-3.
75. Ortaç M, Çevik G, Akdere H, Ermeç B, Kadıoğlu A. Anatomic and Functional Outcome Following Distal Shunt and Tunneling for Treatment İschemic Priapism: A Single-Center Experience. J Sex Med. 2019 Aug;16(8):1290-1296.
63. Karaduman AB, Kilic V, Atli-Eklioglu O, Baysal M, AydoganKılıc G, Ucarcan S, Ilgin S. Reproductive toxic effects and possible mechanisms of zonisamide in male rats. Hum Exp Toxicol. 2019 Sep 2:960327119871094. doi: 10.1177/0960327119871094.
77. Ortac M, Hidir M, Salabas E, Boyuk A, Bese C, Pazir Y, Kadioglu A. Evaluation of gonadotropin-replacement therapy in male patients with hypogonadotropic hypogonadism. Asian J Androl. 2019 May 3. doi: 10.4103/aja.aja_6_19.
60. Isil RG, Avlanmis O. Effects of totally extraperitoneal and lichtenstein hernia repair on men’s sexual function and quality of life. Surg Endosc. 2019 Jun 3. doi: 10.1007/s00464-01906857-0.
74. Ongün Ş, Acar S, Koca P, Uzut M, Esen AA, Durmus N, Demir O. Can Botulinum-A Toxin Be Used to Delay Ejaculation: Results of an Ejaculation Model in Male Rats. J Sex Med. 2019 Sep;16(9):1338-1343.
62. Karabulut S, Aksunger O, Korkmaz O, Eren Gozel H, Keskin I. Intracytoplasmic morphologically selected sperm injection, but for whom? Zygote. 2019 Aug 15:1-6. doi: 10.1017/ S0967199419000297.
76. Ortac M, Özgor F, Caglar U, Esmeray A, Savun M, Sarılar Ö. Older age and a large tunical tear may be predictors of increased erectile dysfunction rates following penile fracture surgery. Int J Impot Res. 2019 Jun 5. doi: 10.1038/s41443-019-0159-2.
64. Kars Fertelli T. Effects of Education About Rheumatoid Arthritis and Sexuality on the Sexual Problems of Women With Rheumatoid Arthritis. Clin Nurs Res. 2019 Jul 24:1054773819858493. doi: 10.1177/1054773819858493.
78. Ortac M, Pazır Y, Kadıoğlu A. A new cause of ischaemic priapism: Synthetic cannabinoids. Andrologia. 2018 Aug;50(6):e13013. doi: 10.1111/and.13013. Epub 2018 Apr 1.
65. Karsiyakali N, Sarikaya S, Karatas OF. Anatomic Basis and Clinical Effect of Selective Dorsal Neurectomy for Patients with Lifelong Premature Ejaculation: A Randomized Controlled Trial. J Sex Med. 2019 Jul;16(7):1122. doi: 10.1016/j.jsxm.2019.05.002.
66. Kaya C, Barbaros Baseskioglu A, Yigitaslan S, Yasemin Ozatik F, Ozatik O, Uslu S. The therapeutic potential of amifostine on cyclophosphamide-induced testicular dysfunction in rats: An experimental study. Int J Reprod Biomed (Yazd). 2019 May 28;17(4). pii: ijrm.v17i4.4549. doi: 10.18502/ijrm.v17i4.4549. 67. Kaya K, Ciftci O, Aydın M, Cetin A, Basak N. Favourable effect of β-glucan treatment against cisplatin-induced reproductive system damage in male rats. Andrologia. 2019 Oct;51(9):e13342. doi: 10.1111/and.13342.
68. Kaya E, Gazel E, Yalcın S, Tokas T, Aydogan TB, Aybal HC, Tunc L. The effect of prostatic tissue density on the perioperative outcomes of Holmium laser enucleation of prostate (HoLEP): a pilot study. World J Urol. 2019 May 10. doi: 10.1007/s00345019-02802-x. Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
79. Ozer OF, Akbulut H, Guler EM, Caglar HG, Gevher F, Koktasoglu F, Selek S. Oxidative stress and phenotype frequencies of paraoxonase-1 in teratozoospermia. Andrologia. 2019 Sep;51(8):e13299. doi: 10.1111/and.13299. 80. Ozer C, Goren MR, Aytac PC. Management of transient ejaculation failure due to erectile difficulties encountered on the oocyte retrieval day. Rev Int Androl. 2019 Jul 23. pii: S1698031X(19)30041-X. doi: 10.1016/j.androl.2019.01.003.
81. Özmez A, Ortac M, Cevik G, Akdere H, Bakır B, Kadıoğlu A. The Effectiveness of 3-D Computed Tomography in the Evaluation of Penile Deformities in Patients With Peyronie’s Disease: A Pilot Study. Sex Med. 2019 Sep;7(3):311-317. doi: 10.1016/j. esxm.2019.06.009. 82. Ozturk S, Sut HK, Kucuk L. Examination of sexual functions and depressive symptoms among infertile and fertile women. Pak J Med Sci. 2019 Sep-Oct;35(5):1355-1360.
83. Özçift B, Ağras K. Hair tourniquet syndrome of penis: A rare situation in boys with serious complications if not recognized. Turk J Urol. 2018 Aug 28;45(4):322-324.
125
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY Uluslararası dergilerde Türk araştırmacılar tarafından yapılan “Erkek ve Kadın Cinsel Sağlığı”, “Erkek İnfertilitesi”, “Prostat hastalıkları” ve “Erkek Genital Sistemi Sorunları” ile ilgili yayınlar listesi. Bu liste 29.05.2019-10.09.2019 tarihleri arasında Pub-Med ve Ulakbim veri tabanı temel alınarak hazırlanmıştır. Bu listede yayını olmayan ve bu tarihler arasında uluslararası dergilerde yayını basılan araştırmacıların Türk Androloji Derneği sekreterliğine yayın künyelerini iletmeleri rica olunur. 84. Piskinpasa H, Ciftci Dogansen S, Kusku Cabuk F, Guzey D, Sahbaz NA, Akdeniz YS, Mert M. Bilateral Adrenal and Testicular Mass In A Patient With Congenital Adrenal Hyperplasia. Acta Endocrinol (Buchar). 2019 Jan-Mar;-5(1):113-117.
85. Salvarci A, Zamani A. Evaluation of sexual function and microtesticular sperm extraction in men with mosaic Turner syndrome. Natl Med J India. 2018 Sep-Oct;31(5):274-278. 86. Saylan A, Erimsah S. High quality human sperm selection for IVF: A study on sperm chromatin condensation. Acta Histochem. 2019 Jul 22. pii: S0065-1281(19)30080-7. doi: 10.1016/j. acthis.2019.07.006.
87. Solakhan M, Cicek H, Orhan N, Yildirim M. Role of native Thiol, total Thiol and dynamic Disulphide in diagnosis of patient with prostate cancer and prostatitis. Int Braz J Urol. 2019 MayJun;45(3):495-502.
88. Taylan S, Akıl Y. The Effect of Postoperative Telephone Counseling on the Sexual Life of Patients With a Bowel Stoma: A Randomized Controlled Trial. Wound Manag Prev. 2019 Jun;65(6):14-29. 89. Tekin ZN. Isolated Spermatic Vein Thrombosis. J Coll Physicians Surg Pak. 2019 Aug;29(8):780-781.
90. Türk H, Ün S, Arslan E. A new surgical technique: transvesical resection of prostate - case series. Int Braz J Urol. 2018 SepOct;44(5):1023-1031.
91. Uçar MA, Arikan F, Coşkun HŞ, Kondak Y, Tatlı AM, Göksu SS. Fertility in testicular cancer patients: a single-centre study in Turkey. Int J Clin Oncol. 2019 Aug 26. doi: 10.1007/s10147-01901534-7.
126
92. Ulusoy O, Karakus OZ, Ateş O, Hakgüder FG, Olguner M, Akgür FM. Successful outcomes in adolescent varicocele treatment with high-level laparoscopic varicocelectomy. J Pediatr Surg. 2019 Jul 19. pii: S0022-3468(19)30462-2. doi: 10.1016/j. jpedsurg.2019.07.008.
93. Ure I, Ozen A, Can C. Life quality change after inflatable penile prosthesis implantation. Aging Male. 2018 Jun 27:1-7. doi: 10.1080/13685538.2018.1487393. 94. Ünverdi ÖF, Kemaloğlu CA. A Reliable Technique in the Reconstruction of Large Penoscrotal Defect: Internal Pudendal Artery Perforator Flap. Urology. 2019 Jun;128:102-106. 95. Yasemin Sert U, Kansu Celik H, Canpolat FE, Sımsek GK, Engin Ustun Y. Hearing Screening Test Results of Newborns Conceived by Intracytoplasmic Sperm Injection: A Retrospective Study of Tertiary Referral Center. Fetal Pediatr Pathol. 2019 Aug 23:1-9. doi: 10.1080/15513815.2019.1651804. 96. Yalcinkaya Kalyan E, Can Celik S, Okan O, Akdeniz G, Karabulut S, Caliskan E. Does a microfluidic chip for sperm sorting have a positive add-on effect on laboratory and clinical outcomes of intracytoplasmic sperm injection cycles? A sibling oocyte study. Andrologia. 2019 Aug 21:e13403. doi: 10.1111/and.13403. 97. Yücel C, Keskin MZ, Kose C, Kucuk U, Ilbey YO, Kozacioğlu Z. Relationship between testicular histopathology and the success of testicular sperm extraction in patients with non-mosaic Klinefelter syndrome. Rev Int Androl. 2019 Sep 2. pii: S1698031X(19)30060-3. doi: 10.1016/j.androl.2019.06.001. 98. Yoldemir T, Garibova N, Atasayan K. The association between sexual dysfunction and metabolic syndrome among Turkish postmenopausal women. Climacteric. 2019 Oct;22(5):472-477.
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR (October/Ekim 2019 - March/Mart 2020)
3-4 Ekim 2019 Leuven-Belçika
ESU-ESAU-ESGURS Masterclass on erectile restoration and Peyronie’s disease
esu-masterclasses.uroweb.org
10-13 Ekim 2019 Antalya-Türkiye
28. Ulusal Üroloji Kongresi
http://www.uroturk.org.tr
12-15 Ekim 2019-03-18 Mexico city-Meksika
24th Congress of the World Association For Sexual Health
www.was2019.org
12-15 Ekim 2019 Venice-İtalya
92nd National Congress of the Societa Italiana De Urologia
siu.it
16-18 Ekim 2019 Prag-Çek Cumhuriyeti
65th Annual Conference of the Czech Urological Society
sekr@cus.cz
18-19 Ekim 2019 Toronto-Kanada
27th Annual Urology Update
cpd.utoronto.ca
24-27 Ekim 2019 Nashville-ABD
2019 Annual Fall Scİentİfİc Meetİng Of SMSNA
www.smsna.org/V1/meetings/20th-annual-fall-scientific-meeting-of-smsna
25 Ekim 2019 Sv. Martin-Hırvatistan
Annual Meeting of the Croatian Society of Urology
uro-hud.org
24-26 Ekim 2019 Barselona-İspanya
20th World Congress of in Vitro Fertilizatıon 2019
www.isivf2019.com
24-27 Ekim 2019 Nasville-ABD
2019 Annual Fall Scıentıfıc Meetıng Of SMSNA
www.smsna.org/V1/meetings/20th-annual-fall-scientific-meeting-of-smsna
30-31 Ekim 2019 Prag-Çek Cumhuriyeti
11th Meeting of the EAU Section of Andrological Urology
https://uroweb.org/section/esau/information/
30-31 Ekim 2019 Seul-Güney Kore
71st Korean Urological Association Annual Meeting
urology.or.kr
31 Ekim-2 Kasım 2019 Prag-Çek Cumhuriyeti
European Lower Urinary Tract Symptoms Meeting (ELUTS19)
eluts.uroweb.org
7-10 Kasım 2019 New Orleans-ABD
Annual Meeting of the Society for Basic Urological Research
sbur.org
11 Kasım 2019 Taşkent-Özbekistan
ESU course during the national congress of the Scientific Society of Urologists of Uzbekistan
uroweb.org
8-17 Kasım 2019 Budapeşte-Macaristan
ESSM School of Sexual Medicine
admin@essm.org
14-16 Kasım 2019 Sau Paolo-Brezilya
SLAMS Annual Meetıng 2019
www.slamsnet.org
16-19 Kasım 2019 Yucatan-Meksika
LXX Annual Meeting of the Sociedad Mexicana de Urologia
smu.mx
20-22 Kasım 2019 Iguique-Şili
41 Congreso Chileno de Urologia
urologosdechile.cl
22 Kasım 2019 Nairobi-Kenya
ISSM/SMSNA Sexual Health Symposium,
rofessionals.issm.info/events/issm-smsna-sexual-health-symposium/
21-24 Kasım 2019 Bangalor-Hindistan
4th Biennial meeting of the South Asian Society for Sexual Medicine (SASSM)
https://professionals.issm.info/events/4th-biennial-meeting-of-the-south-asian-society-for-sexual-medicine
23-25 Ocak 2020 Prag-Çek Cumhuriyeti
Annual Congress of the European Society for Sexual Medicine 2020
admin@essm.org
5-8 Mart 2020 Orlando-ABD
ISSWSH Annual Meeting 2020
https://professionals.issm.info/events/isswsh-annual-meeting-2020/
7-10 Mart 2020 Sidney-Avustralya
USANZ 73rd Annual Scientific Meeting
asm@usanz.org.au
20-24 Mart 2020 Amsterdam-Hollanda
35th Annual EAU Congress Amsterdam (EAU20)
eaucongress.uroweb.org
Cilt/Volume 21 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2019
127