28.07.2013
KÜRESEL ISINMANIN KUŞLAR ÜZERİNE ETKİSİ 28.07.2013
1 : BİYOLÜMİNESANS IŞILDAYAN CANLILAR
GENEL BAŞKAN
KÜNYE
Tayfun GÖZLER tayfungozler@yandex.com
GENEL BAŞKAN YARDIMCISI
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Emine Ceyda SÖZÜER emcey.16@gmail.com
Mete Arslan KONAK metearslankonak@gmail.com
EDİTÖR
EDİTÖR
Aslıhan DİKMEN dkmn.aslihan@gmail.com
Özge BİÇEROĞLU ozge_mgmgma@hotmail.com
2
TEŞEKKÜRLER Yükseköğrenim eğitimini aldığımız ve bizlere biyoloji konusunda temel bilgileri aktaran saygıdeğer hocalarımızdan başlayarak yetişmemizde emeği geçen bütün hocalarımıza teşekkürü bir borç biliriz. Huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan ve her zaman desteğini esirgemeyen Fen Fakültesi Dekanlığına, Biyoloji Bölüm Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE’ye ve Bölüm Başkan yardımcıları sayın Doç.Dr.Murat YURTCAN ve sayın Doç.Dr.Özlem Çetin ERDOĞAN ‘a teşekkür ederiz. Bizi kapsül adlı duvar gazetesi hakkında çalışmaya teşvik eden sayın Uzm.Dr. Volkan AKSOY’a, yine halen yürütmekte olduğumuz Kapsül Plus dergisi ve duvar gazetesi hakkında desteğini bizden esirgemeyen aynı zamanda danışmanlığımızı üstlenen sayın Doç.Dr. Fulya Dilek GÖKALP MURANLI’ya teşekkür ederiz. Eserde bulunan yazıların taslaklarını inceleyen ve değerli eleştirileriyle katkılar sağlayan sayın Doç.Dr.Ayşegül ÇERKEZKAYABEKİR, Araş.Gör.Dr. Kadri KIRAN, Araş.Gör.Dr. Utku GÜNER, Araş.Gör.Dr.Mithat AYDOĞDU, Araş.Gör.Dr. Ebru DİKER, Araş. Gör. Dr. Gazel Burcu GÜLTEKİN’e şükran borçluyuz. Derginin yayınlanmasında ve basılmasında emeği geçen sayın Doç.Dr.Hayati ARDA’ya ve Fizik Bölümü öğretim üyesi sayın Doç.Dr.Şaban AKTAŞ’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Derginin genel yayın koordinatörü Mete Arslan KONAK’a ve derginin genel başkanı Tayfun GÖZLER’e katkılarından ve çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz. Özellikle yazdıkları yazılarla Kapsül Plus dergisinin ve duvar gazetesinin oluşmasında, hazırlanmasında, gelişmesinde katkıda bulunan tüm hocalarımıza ve öğrenci arkadaşlarımıza, özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz.
Kapsül Plus Ailesi
3
VİZYON Kapsül Plus dergisi tamamen bağımsız, güvenilir ve uzman habercilik ilkelerini benimser. Aylık yayın olması nedeniyle analizler ve yorumlar derginin temelini oluşturur. Kapsül Plus dergisinde çıkan yazılar bilimsel değer taşıyan ve dergi içeriğine uyan konuların analiz ve yorumlamasıdır. Kapsül Plus dergisi etnik, cinsel, ırksal, ulusal ve inanç temelindeki tüm ayrımcılıklara şiddetle karşı çıkar. Kapsül Plus Trakya Üniversitesinin üniversiteler sıralamasında daha üst sıralara yükselmesi için yapılan tüm çalışmaları da yürekten destekler.
MİSYON Kapsül Plus dergisi Trakya Üniversitesinde ki tüm akademik birimlerin toplumsal kültürel ve bilimsel alanda tartışma platformu olmayı amaçlar. Kapsül Plus dergisi Trakya Üniversitesinin öğrenci dergisi olmayı hedefler. Ayrıca Kapsül Plus dergisi yayın ilkelerine uyan herkesin dergiye yazılarıyla katkıda bulunması için gayret gösterir.
TAYFUN GÖZLER
4
Sevgili Kapsül Plus Okuyucuları; Sizlere sunmaktan mutluluk duyduğumuz yepyeni bir sayımızla daha karşı karşıyasınız. Okurken merak edeceğiniz, merak ettikçe düşüneceğiniz deneyimli yazarlarıyla en iyi şekilde ifade edilen yazılarla gelecekteki gelişmeleri de takip edeceğiniz bir dergi sunuyoruz sizlere... Kapsül Plus dergisi olarak her geçen gün daha fazla okuyucu kitlesine ulaşıyoruz. Trakya Üniversitesindeki hocalarımızın yanı sıra diğer üniversitelerdeki biyoloji bölümü hocalarının da değerli görüşlerini alıyoruz. İnternet ortamındaki diğer biyoloji siteleriyle iletişime geçip dergimizin daha büyük kitleler tarafından okumasını sağlıyoruz. Gelişmeleri takip etmek, sizlerle daha iyi hizmet verebilmek için web sitemizi oluşturuyoruz .Web sitemiz tasarım aşamasında en kısa zamanda sizlerle olacaktır. Rastgele birikimlerle değil araştırıcı ve alanında uzman kişilerden yazılar alarak bu dergiyi hazırlamaktayız ve bunun içinde gurur duyuyoruz. Kendinizi doğanın ve canlıların büyülü dünyasına kaptırın ve neler olup bittiğine birde bizim gözümüzden bakın... Her gün değişmekte olan ve değişmekten de yorulmayan bir çevrede yaşamaktayız .Sizler için bunun takibini biz yapıyoruz. Size sadece keyifle okuması kalıyor. Kapsül Plus ailesi günceli takip eden, yeniliklerden haberdar, uzman yazar kadrosu olan bir aile. Sizde bu kocaman aileye katılmak istiyorsanız bizlerle iletişime geçebilirsiniz. Yeni sayımızı keyifle okumanınız dileğiyle hoşçakalın ... ÖZGE BİÇEROĞLU ASLIHAN DİKMEN
5
ÇILGIN KARINCALAR GELİYOR Karıncaların vücudu, elektronik cihazın içinde bağlantı yerleri arasında iletim görevi görebiliyor ve çarpılarak kısa devreye neden oluyorlar. Bu durum yaşandığında, bir çeşit feromon salgılayarak ‘saldırı altında olduklarını' duyuruyorlar.
8
KÜRESEL ISINMANIN KUŞLAR ÜZERİNE ETKİLERİ Göç eden hayvanların başında kuşlar gelir. Kuşlar bu göç olayını muntazaman gerçekleştirirler. Havaların ısınmasıyla birlikte güneyde kışı geçiren göçmen kuşlar kuzeye doğru göç eder.
10
ELEKTRON MİKROSKOBU ALTINDA GÜNLÜK YAŞAM Elektron mikroskobu altında defalarca büyütülmüş olan bu nesnelere baktığımız zaman ilginç manzaralar ortaya çıkar. İşte karşınızda renklendirilmiş elektron mikroskobu fotoğraflarıyla günlük yaşamımız…
12
BİYOLOGLARIN ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞMA ALANLARI 30.12.2011 tarih 52388 sayılı Makam oluruyla yayımlanan “DOKU TİPLEME LABORATUVARLARI YÖNERGESİ” ne göre Tetkik ve Analiz Sorumlusu ve Laboratuvar Teknisyeni olarak çalışabilirsiniz..
14
P L U S
S A Y I
1
ÇİFTLEŞME UĞRUNA YİTİP GİDEN HAYATLAR Erkek dişisinden daha zayıf ve ufaktır. Üreme döneminde erkek dişiyi görünce gözlerini ona dikerek yavaş yavaş yaklaşır. Bir böcek boyu kadar mesafe kaldığı zaman dişinin üzerine sıçrar.
18
6
K A P S Ü L
K A P S Ü L
P L U S
S A Y I
CANLILAR DÜNYASI Jabuticaba' da bilinen bu bitki Mersingillerden, sulu bir yaz bitkisidir.Nudibrancdehlar ; nizin altında yaşayan harika renklerle bezenmiş kabuğu olmayan bir salyangoz türüdür.
20
NESLİ TÜKENEKTE OLAN ÇİÇEKLİ BİTKİLER Ophrys Iycia (Likya orkidesi) : Akdeniz Bölgesi’nin Amanos Dağları, Mersin ve Gülnar bölgelerinde yetişen orkideler, Doğa Derneği’nin başlattığı proje sayesinde korunuyor.
22
IŞILDAYAN CANLILAR: BİYOLÜMİNESANS Biyolüminesans, biri ışık üreten madde olan lusiferin, diğeri ise reaksiyonu başlatan lusiferaz enzimlerinin ortak çalışması ve bu etkileşime oksijenin de eklenmesiyle ortaya çıkan kimyasal bir reaksiyondur.
24
UYKU HEPİMİZİN SORUNU Maksimum kas toparlanması ve beyin işlevleri için kaliteli bir uyku şarttır. Üstelik pek çok araştırma, uyku eksikliğiyle yüksek tansiyon ve tip 2 diyabet arasında ilişki olduğunu da ortaya koyuyor.
28
12 EN İYİ 10 HAFIZA GELİŞTİRME TEKNİĞİ Bilgileri hatırlamak için çalıştığınız şeyleri uzun süreli belleğinize kaydetmeniz gereklidir. Bunu yapmanızı sağlayacak en etkili yöntemlerden biri de, detaylandırılmış tekrar (elaborative rehearsal) yöntemidir.
29
7
ÇILGIN KARINCALAR GELİYOR… Çılgın karıncalar, duvarların içine, bodrum katlarına ve tesisat boşluklarına sızmaları yetmiyormuş gibi, cep telefonları, bilgisayar ve çeşitli elektronik ürünlere girebiliyorlar. ABD’de birçok işyeri ve haneye giren karıncalar, elektronik cihazları kullanılmaz hale getiriyor. 2009 yılının Mayıs ayı itibariyle, karıncalar Teksas ‘ta milyonlarca dolar hasara neden olmuştur. Yapılan araştırmalara göre en çok hasarı elektronik eşyalar görmüştür. Çılgın karıncaların neden elektronik cihazlara saldırdıkları hakkında henüz net bir bilgi yoktur. Bilim adamları bu konu üzerinde birkaç teori ortaya atmışlardır. Bunlar;
Büyük ve düzensiz koloniler halinde yollarda yiyecek arayan bu karıncalar çok hızlı hareket etmeleri ve ani manevralar yapmalarından dolayı Çılgın Karıncalar adıyla nam salmışlardır.
Texas Üniversitesi’nde araştırmacı olan Edward LeBrun, “Ekosistemdeki düzen birçok farklı karınca türünün farklı görevleri üstlenmesini gerektiriyor. Bir türün bu kadar baskın çıkması olağandışı. Daha da kötüsü, elektronik cihazları işgal etmeleri gibi kötü bir huyları var” dedi. Çılgın karıncaların son zamanlarda adından sıkça söz ettirmelerinin nedeni, Amerika kıtalarında hızla yayılan ve giderek artan bir tehdit haline gelmeleridir. Kargo kutuları, saman balyaları, saksılar, motosikletler ve karavanlarda seyahat eden bu karıncalar evleri, sanayi tesislerini, yerleşim bölgelerini, kırsal alanları ve inanılması güç ama arı kovanlarını bile istila edebiliyorlar, hatta ağaçların gövdelerinde de koloni kurabildikleri için kuşların ağaçlara yuva yapmasına izin vermiyorlar. İnsanların yaşamına büyük zararlar verdiği gibi yaban hayatını da olumsuz yönde etkiliyorlar.
Cihazlardaki telleri çevreleyen manyetik akım ,
Tellerin oluşturduğu direnç sırasında ortaya çıkan ısı,
Yiyecek, savunma, korunma amacıyla yer bulmak, olabileceğini ön görüyorlar.
ÇARPILINCA ALARM VERİYORLAR
LiveScience sitesine konuşan LeBrun, ‘çılgın karıncaların yaşadıkları yuva veya delikleri kendilerinin açmadığını, bu yüzden uygun bir yer bulabildikleri her yere sızdıklarını belirtti. Karıncaların vücudu, elektronik cihazın içinde bağlantı yerleri arasında iletim görevi görebiliyor ve çarpılarak kısa devreye neden oluyorlar. Bu durum yaşandığında, bir çeşit feromon salgılayarak ‘saldırı altında olduklarını' duyuruyorlar. Sonuç olarak, cihazlar karınca akınına uğruyor. Böcek ilaçlama uzmanı Matthews, “Bir keresinde Waco kentindeki bir apartman dairesinde 150 klimadan 90 tanesine bulaştılar. Temizlemek 2 ay sürdü” dedi.
8
Peki çılgınlar gibi oradan oraya seyahat eden ve önüne gelen tüm elektronik aletlere bulaşan bu korkulu düşman kimdir? Çılgın karıncaların teksas’taki türünü ilk olarak Tom Rosberry 2002 yılında keşfetmiştir. Çılgın karıncalar Formicidae familyasına bağlı olan ve sistematik ismi ‘Nylanderia fulva’ olan bir böcek türüdür. Ana vatanı Houston- Teksas’tır. Bu türü diğer karıncalardan ayıran en önemli özellikleri de vücutlarının kırmızımsı kahverengi kıllarla kaplı olmasıdır.
Çılgın karıncaların önüne geçilememesinin nedeni, diğer türlere oranla 100 kat daha hızlı çoğalmaları.
Neyle karşı karşıya olduğumuzun farkında mıyız? Böcekler yeryüzünde karanlık çağdan beri yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Günümüzde yaşayan böceklerin 2.5 milyar civarında birbirinden farklı türü olduğu öngörülmektedir. Boyut olarak küçük olmaları, metabolik gereksinimlerinin az olması ve yüksek adaptasyon yetenekleri, böceklerin neden en çok türe sahip olduklarının apaçık göstergesidir. Ayrıca biyologlar yaşadığımız çağı ‘Böcek çağı’ olarak tanımlamışlardır. Yaşama ve barınma sorunu olmayan çılgın karıncalar her alana adapte olabilmeleri, özellikle elektronik ürünlere saldırmaları ve bu aletlerin içinde yaşamaları aklılarla, teknolojik ürünlerin ihracatı ile bu türün tüm dünyaya yayılabileceğini getiriyor. Özelliklede teknolojik ürünleri yurt dışından ihraç eden bir ülke olarak çılgın karıncalarla uğraşmak istemiyorsak eğer, böceklerle yasal mücadele kapsamında acil olarak yeni tedbirler ve önlemler almak gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Hiç şüphesiz ki çılgın karıncalar ekosistemde çok daha öncede vardı ve işlevlerini yerine getiriyorlardı. Yeni tanımlanmış bir tür olmasına rağmen sorulması gereken soru şudur; Neden daha önce değil de şimdi kontrolsüzce ve önüne geçilemez bir şekilde çoğalmaya başladılar? Neden önlem alamıyoruz? Soruların cevabını siz değerli okuyucularımız zaten tahmin edebiliyorsunuzdur.
Sıcak ve nemli ortamlarda yayılış gösteren bu karıncaların kolonilerin de birden fazla kraliçe olabilir. Kolonileri kütük, toprak, beton, kaya, saksı bitkileri dâhil olmak üzere hemen hemen her yerde bulunabilir.
İstilacı bir tür olan çılgın karıncalar monomorfiktirler ve önlerine çıkan hemen hemen her şeyi yiyebilirler. Böcek imha uzmanı olan Tom Rasberry “Bu çılgınlar milyonlarca dolarlık kimyasal tesislerin bile kapanmasına neden olabilir” dedi. Rasberry, diğer tüm böceklerin aksine çılgın karıncaların çok büyük bir mücadele gerektirdiğini belirtti ve “Eğer 100 bin tane öldürürseniz, bunu milyonlarcası takip eder” dedi. Şu an ABD’nin güneydoğusuna doğru harekete geçen çılgın karıncalar, Florida’nın 20 bölgesine ve texas’ın 18 bölgesine yayılmış durumda. Bilim adamları bugüne dek çılgın karıncaları kontrol edebilmek adına iki kimyasal üretmeyi başarmışken, diğer eyaletler hala çözüm yolları arıyorlar.
Mete Arslan KONAK & Aslıhan DİKMEN
KAYNAKLAR http://urbanentomology.tamu.edu/ants/rasberry.html http://www.extension.org/pages/30057/ants-andelectrical-equipment http://www.ntvmsnbc.com/id/25451851/ http://www.hurrıyet.com.tr/planet/18888778.asp
9
KÜRESEL ISINMANIN KUŞ Kışın gelmesiyle birlikte insanlarda olduğu gibi diğer canlılarda da kışa tedbir amacıyla bir takım hazırlıklar yapılır. Bazı hayvanlar kış uykusuna yatar, bazıları göç eder ve bazıları da kış için besin depolar. Göç eden hayvanların başında da kuşlar gelir. Kuşlar bu göç olayını muntazaman gerçekleştirirler. Havaların ısınmasıyla birlikte güneyde kışı geçiren göçmen kuşlar kuzeye doğru göç eder. Havaların soğumasıyla da kuzeyden güneye doğru göçerler. Bu göçün amacı beslenme ve üreme olayıdır. Çünkü yazın Afrika ve Güney Asya’da sıcakların artmasıyla besin azalır. Kuzeyde de kışın yaşam alanlarının buz tutması ve aşırı soğuklar nedeniyle beslenme zorluğu başlar. Bu nedenlerle bir çok kuş türü yaşamlarını ve nesillerini devam ettirmek için göç etmektedir. Bu göç olayları çok düzenli bir şekilde devam eder. Ancak son zamanlarda küresel ısınma nedeniyle bu göç mevsimlerinde aksamalar olmakta ve kuşların nesillerinin devamını sürdürmelerini tehlikeye atmaktadır. Örneğin İngiltere’de hazırlanan bir raporda, küresel ısınmanın, şimdiden bazı kuşların ve diğer bazı hayvanların göç yollarında değişikliğe yol açtığı kaydediliyor. Yine İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Akdeniz Havzası’ndaki ülkelerde yaşayan kuş türleri, havadaki 3 derecelik ısınma senaryosuna göre bulundukları yerden 550 kilometre Kuzeydoğu’ya göçebileceği bildiriliyor . Bu şu demektir; bu gün Meriç Nehri’nde görebileceğimiz bazı ördek ve kaz türlerini ileriki yıllarda Meriç Nehri’nde göremeyeceğiz anlamına geliyor. Oysa Trakya Bölgesi kuşlar için önemli göç yolları üzerindedir. Orta, Kuzey ve Doğu Avrupa’da alanlarına göç eden kuşlar İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını kullanarak göç eder. Yine Edirne İli sınırları içinde bulunan birçok göl, gölet ve nehirlerde dinlenir. Sonuç olarak son yıllarda olduğu gibi Aralık ayının ortası olması rağmen küresel ısınma nedeni ile havaların tamamen soğumamış olması kış göçmeni Kaz ve Ördek gibi türlerin gelmesi gecikmektedir. Yine ülkemizde yaz göçünün normalde Mart ayı ortalarında başlamasına karşın Şubat ayının başında yaz göçmeni kuşlar gelmektedir. Kuşların bu erken ya da geç göç etmeleri kuşları olumsuz etkilemektedir. Çünkü beklenmedik anormal hava koşulları birçok göçmen kuşun ölümüne neden olabilmektedir. Bu kuşlar için anormal bir durumdur ve bize göç mevsiminin değiştiği hakkında bilgiler vermektedir. Tüm dünya ülkeleri küresel ısınmaya neden olan olumsuz koşulların ortadan kaldırılması için gereken önlemleri acilen almalıdır. Yoksa tüm insanlar ve diğer canlılar için büyük tehlikeler bizi bekliyor.
10
ŞLAR ÜZERİNE ETKİLERİ
Küresel ısınma nedeniyle bazı türlerin bazı bölgelerde azalacağı ve bazı bölgelerde de artacağı tahmin ediliyor. Çevre Bilimci Dr.Ç.ŞEKERCİOĞLU’na göre, iklim değişikliğinden dolayı Avrupa'da sayıları en çok artan 10 kuş türünün Maskeli Ötleğen (Sylvia melanocephala), Bıyıklı Ötleğen (Sylvia cantillans), Arıkuşu (Merops apiaster), Bahçe Kirazkuşu (Emberiza cirlus), Kamış Bülbülü (Cettia cetti), İbibik (Upupa epops), Sarıasma (Oriolus oriolus), Saka (Carduelis carduelis), Saz Bülbülü (Acrocephalus scirpaceus), Kumru (Streptopelia decaocto) olduğu, İklim değişikliğinden dolayı Avrupa çapında en çok azalan türler ise şunlar olduğunu belirtti. Su Çulluğu (Gallinago gallinago), Çayır İncirkuşu (Anthus pratensis), Dağ İspinozu (Fringilla montifringilla), Söğüt Baştankarası (Parus montanus), Kızkuşu (Vanellus vanellus), Benekli Bülbül (Luscinia luscinia), Orman Söğütbülbülü (Phylloscopus sibilatrix), Köknar Kargası (Nucifraga caryocatactes), Kuyrukkakan (Oenanthe oenanthe), Küçük Ağaçkakan (Dendrocopos minor) olduğu şeklindedir.
Yine göç mevsiminde olabilecek bir değişiklik nedeniyle üreme bölgelerine erken gelen ya da geç gelen kuşlarda yavru besleme problemleri yaşanabilir ya da zamansız gelmeleri nedeniyle göç yollarında iklim değişikliği nedeniyle telef olabilirler. Bu nedenle konuyu en iyi bilen biz biyologlara büyük görevler düşmektedir. Çünkü bu sorunları çeşitli platformlarda dile getirebilecek kişiler biz biyologlarız. Mustafa KAYA Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölümü mustkaya22@hotmail.com
11
ELEKTRON MİKROSKOBU ALTINDA GÜNLÜK YAŞAM Günlük hayatımızda sık sık karşılaştığımız nesnelere o kadar alışmışızdır ki bizim için hiçbir ilginç tarafı yoktur. Elektron mikroskobu altında defalarca büyütülmüş olan bu nesnelere baktığımız zaman ilginç manzaralar ortaya çıkar. İşte karşınızda renklendirilmiş elektron mikroskobu fotoğraflarıyla günlük yaşamımız...
AYAKKABI CIRTI
TUZ VE KARABİBER
KULAK ÇÖPÜ VE KULAK YAĞI
RIMEL FIRÇASI
12
SAÇ TELİ
GİTAR TELİ
DİKİŞ İĞNESİ VE İP
MÜHÜR
KULLANILMIŞ DİŞ İPİ
DİŞ FIRÇASI
KAYNAKLAR http://www.collective-evolution.com/2013/02/02/21-fascinating-images-that-make-simple-things-profound/ Steve Gschmeissner/Science Photo Library — Power And Syred/Science Photo Library
13
BİYOLOGLARIN ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞMA ALANLARI 1) 27.04.2013 tarih ve 28630 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan) “BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNLERİN İMALATHANELERİ HAKKINDA YÖNETMELİK” kapsamında biyoteknolojik ürün imalat yerlerinde, ürün sorumlusu olarak çalışabilirsiniz. 2) 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı (2.mükerrer) Resmi Gazete’ de yayımlanan (Ekonomi Bakanlığından) “İHRACATTA TİCARİ KALİTE DENETİMLERİNİN RİSK ESASLI YAPILMASI AMACIYLA FİRMALARIN SINIFLANDIRILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ” e göre laboratuvarda biyolog olarak çalışabilirsiniz. Ayrıca sorumlu denetçi olarak da görev yapabilirsiniz. 3) 29.12.2011 tarih ve 281571 sayılı (3.mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanan (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından) "GIDA KONTROL LABORATUVARLARININ KURULUŞ, GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARININ BELİRLENMESİNE DAİR YÖNETMELİK" gereği gıda kontrol laboratuvarlarında Biyologlar çalışabilmektedir.
7) 24.08.2011 tarih ve 28035 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Çevre ve Şehircilik Bakanlığından) “AMBALAJ ATIKLARININ KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ” ne göre toplama-ayırma tesislerinin sağlaması gereken kriterler arasında tam zamanlı olarak en az bir çevre görevlisi istihdam etmesi zorunluluğu getirilmiştir. Çevre görevlisi belgesini alan Biyologlarda toplama-ayırma tesislerde çalışabilmektedir.
4) 13.12.2011 tarih ve 28141 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından) "DENEYSEL VE DİĞER BİLİMSEL AMAÇLAR İÇİN KULLANILAN HAYVANLARIN REFAH VE KORUNMASINA DAİR YÖNETMELİK" gereği Biyolog olarak çalışabilirsiniz ( a. Bir şekilde genetik yapıları değiştirilmiş gen aktarımlı, nakavt gibi hayvanların bulunduğu araştırmaya yetkili, üretici ve kullanıcı kuruluşlarda,b. Genetik yapıları değiştirilmiş balıklar söz konusu olduğunda,c. Mikrobiyolojik özelliklerinden dolayı özel bakım gerektiren germfree, patojen ari, spesifik patojen free ve benzeri hayvanların bulunduğu üretici ve kullanıcı kuruluşlarda).
8) 17.06.2011 tarih ve 27967 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Çevre ve Orman Bakanlığından) "TOPRAK KİRLİLİĞİNİN KONTROLÜ VE NOKTASAL KAYNAKLI KİRLENMİŞ SAHALARA DAİR YÖNETMELİK YETERLİLİK BELGESİ TEBLİĞİ” ne göre yeterlilik belgesi alınması için, gerekli meslek grupları arasında Biyologlarda yer almaktadır. 9) 21.05.2011 tarih ve 27940 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “BİYOSİDAL ÜRÜNLERİN KULLANIM USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre mesul müdür olarak çalışabilirsiniz (Sağlık Bakanlığı tarafından açılan eğitimlere katılıp yapılan sınavda başarılı olanlara mesul müdürlük diploması verilmektedir, mesul müdürlük eğitimi için bulunduğunuz İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurularınızı her zaman yapabilirsiniz).
5) 11.12.2011 tarih ve 28139 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından) “VETERİNER TEŞHİS VE ANALİZ LABORATUVARLARI YÖNETMELİĞİ” ne göre hayvan hastalık ve hayvanın yapısıyla ilgili teşhis ve analizlerini yapacak laboratuvarlarda teknik hizmet kadrosunda Biyologlarda çalışabilmektedir.
10) 26.04.2011 tarih ve 27916 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Çevre ve Orman Bakanlığından) “ATIK ARA DEPOLAMA TESİSLERİ TEBLİĞİ” ne göre tehlikeli atıkların dışındaki ara depolama tesislerinde çevre görevlisi olarak Biyologlarda çalışabilmektedir.
6) 25.08.2011 tarih ve 28036 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Sağlık Bakanlığı –Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’ndan) “TIBBİ LABORATUVARLAR YÖNETMELİĞİ” ne göre kamu ve özel sağlık kurum/kuruluşlarındaki tıbbi laboratuvarlarda Biyologlarda çalışabilmektedir.
14
11) 06.03.2011 tarih ve 27886 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “YÜZME HAVUZLARININ TABİ OLACAĞI SAĞLIK ESASLARI VE ŞARTLARI HAKKINDA YÖNETMELİK” gereği yüzme havuz sularının analizleri Bakanlıkça yetkilendirilmiş özel laboratuvarlarda da yapılabilmektedir. Bu yönetmeliğe göre Biyologlarda yetkilendirilmiş özel laboratuvarlarda çalışabilmektedir. 12) 12.11.2010 tarih ve 27757 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Çevre ve Orman Bakanlığından) “ÇEVRE GÖREVLİSİ VE ÇEVRE DANIŞMANLIK FİRMALARI HAKKINDA YÖNETMELİK” doğrultusunda ; a) Çevreye kirletici etkisi olan faaliyet ve tesislerde, b) Belediyeler, il özel idareleri ve mahalli idare birlikleri veya bunların iştiraklerinin çevreye kirletici etkisi olan tesis ve faaliyetlerinde, c) Organize sanayi bölgeleri yönetimleri bünyesinde, d) Sağlık kuruluşları ve hastanelerden, yatak kapasitesi 20 ve üzerinde olanlarda ve e) Çevre danışmanlık firmalarında çevre görevlisi olarak çalışabilirsiniz (Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan sınav sonucunda başarılı olanlara Çevre Görevlisi Belgesi verilmektedir). 13) 12.11.2010 tarih ve 27757 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak (Ulaştırma Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığından) yürürlüğe giren “DENİZ ÇEVRESİNİN PETROL VE DİĞER ZARARLI MADDELERLE KİRLENMESİNDE ACİL DURUMLARDA MÜDAHALE GÖREVİ VEREBİLECEK ŞİRKET/KURUM/KURULUŞLARIN SEÇİMİNE İLİŞKİN TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ” kapsamında, petrol ve diğer zararlı madde kirliliğine müdahale yetki belgesi almak isteyen şirket/kurum/kuruluşlarında Biyolog olarak çalışabilirsiniz. 14) 27.10.2010 tarih ve 27742 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “İNSAN DOKU VE HÜCRELERİ İLE BUNLARLA İLGİLİ MERKEZLERİN KALİTE VE GÜVENLİĞİ HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre kapsama giren merkezlerde, merkezin faaliyeti ile ilgili alanda doktora düzeyinde eğitimini tamamlamış olan Biyolog merkezde tam gün görev yapmak kaydıyla merkez sorumlusu olarak çalışabilmektedir. 15) 04.08.2010 tarih ve 27662 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “HAVUZ SUYUNDA KULLANILAN YARDIMCI KİMYASAL MADDELERİN ÜRETİMİNE, İTHALATINA VE BİLDİRİM ESASLARINA DAİR TEBLİĞ” e göre üretim yerinde mesul müdür olarak çalışabilirsiniz. 16) 17.06.2010 tarih ve 27614 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “TAMPON, HİJYENİK PED, GÖĞÜS PEDİ, ÇOCUK BEZİ VE BENZERİ ÜRÜNLERİN ÜRETİMİ, İTHALATI VE BİLDİRİM ESASLARINA DAİRTEBLİĞ” kapsamında mesul müdür olarak çalışabilirsiniz. 17) 13.06.2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 5996 nolu Kanun “VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU” kapsamında gıda ve yem işletmelerinde çalışabilirsiniz. 18) 10.03.2010 tarih ve 27517 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “TERAPÖTİK AFEREZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK” kapsamında terapötik aferez merkezlerinde teknik sorumlu veya diğer sağlık personeli olarak çalışabilirsiniz.
15
19) 06.03.2010 tarih ve 27513 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “ÜREMEYE YARDIMCI TEDAVİ UYGULAMALARI VE ÜREMEYE YARDIMCI TEDAVİ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre tüp bebek merkezlerinde laboratuvar sorumlusu ve diğer personel statüsünde çalışabilirsiniz. 20) 18.12.2009 tarih ve 27436 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Çevre ve Orman Bakanlığından) “YETERLİK BELGESİ TEBLİĞİ” ne göre Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu ve Proje Tanıtım Dosyası hazırlayan şirketlerde çalışabilirsiniz. 21) 15.05.2009 tarih ve 27229 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Tarım ve Köyişleri Bakanlığından) “TOHUMCULUK SEKTÖRÜNDE YETKİLENDİRME VE DENETLEME YÖNETMELİĞİ” doğrultusunda Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nden doku kültürü ile tohumluk üretici belgesi alarak doku kültürü ile tohumluk üreticisi iş yeri açabilirsiniz. 22) 08.10.2005 tarih ve 25960 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sanayi ve Ticaret Bakanlığından) “YETKİLİ SINIFLANDIRICILARIN LİSANS ALMA, FAALİYET VE DENETİMİ HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre yetkili sınıflandırıcı personel olarak çalışabilirsiniz. 23) 23.05.2005 tarih ve 25823 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “KOZMETİK YÖNETMELİĞİ” doğrultusunda kozmetik ürünler üreten imalathane ve fabrikalarda Sorumlu Teknik Eleman olarak çalışabilirsiniz. 24) 21.04.2005 tarih ve 25793 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “PELOİDLERİN ÜRETİMİ VE SATIŞI HAKKINDA TEBLİĞ” e göre peloid üretim tesislerinde biyologlar mesul müdür olarak çalışabilirsiniz. İmalatçıihracatçılar kimyasal ve fiziksel analiz gerektiren ürünler için firmaların, laboratuvar elemanı olarak ürünün özelliğine göre Biyolog olarak da çalışabilirsiniz. Ayrıca bu laboratuvar elemanı şartları uygun olması halinde sorumlu denetçi olarak da görev yapabilmektedir. 25) 17.02.2005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “İNSANİ TÜKETİM AMAÇLI SULAR HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre içme suyu işleme fabrikalarında mesul müdür olarak çalışabilirsiniz. 26) 01.12.2004 tarih ve 25657 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “DOĞAL MİNERALLİ SULAR HAKKINDA YÖNETMELİK” kapsamında doğal mineralli su tesislerinde mesul müdür olarak çalışabilirsiniz 27) 20.05.2002 tarih 24760 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “KAN ÜRÜNLERİNİN RUHSATLANDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİĞİ” ne göre mesul müdür olarak çalışabilirsiniz. 28) 30.12.2011 tarih 52388 sayılı Makam oluruyla yayımlanan “DOKU TİPLEME LABORATUVARLARI YÖNERGESİ” ne göre Tetkik ve Analiz Sorumlusu ve Laboratuvar Teknisyeni olarak çalışabilirsiniz. 29) “TÜRKİYE KÖK HÜCRE KOORDİNASYON MERKEZİ ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ” ne göre Tarama ve Eşleştirme Birimi Personeli olarak çalışabilirsiniz. 16
BİYOLOGLARIN DİĞER ÇALIŞMA ALANLARI 1) 29.05.2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Milli Eğitim Bakanlığından) “MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL MOTORLU TAŞIT SÜRÜCÜLERİ KURSU YÖNETMELİĞİ”ne göre özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarında ilk yardım dersini verebilmek için; en az yüksekokul mezunu olmak ve İlk Yardım Yönetmeliği kapsamında alınmış “İlk Yardım Eğitmeni Sertifikası” sahibi olmak şartı getirilmiştir. Yeni yönetmeliğe göre İlk Yardım Eğitmeni Sertifikası almış Biyologlarda özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarında ilk yardım dersi verebileceklerdir. 2) 15.12.2011 tarih ve 28143 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “YÜZME HAVUZLARININ TABİ OLACAĞI SAĞLIK ESASLARI VE ŞARTLARI HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK” gereği yüzme havuzlarında teknik işler ve havuzun uygun şekilde işletilmesinden sorumlu kimya veya sağlık eğitimi almış, en az lise mezunu mesul müdür bulundurulması zorunludur. Ayrıca yüzme havuzlarında kullanılan suyu kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik yönden kullanıma hazırlayan, bu konuda eğitim almış ve en az lise mezunu kişiler havuz suyu operatörü olarak çalışabilmektedir. 3) 20.03.2010 tarih ve 27527 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “KUVVETLİ ASİT VEYA BAZ İÇEREN TEMİZLİK ÜRÜNLERİNİN ÜRETİMİNE, İTHALATINA VE BİLDİRİM ESASLARINA DAİR TEBLİĞ” ine göre üretim yerinde kimya veya sağlık alanında en az lisans/yüksek lisans eğitimi almış olanlar mesul müdür olarak çalışabilmektedir. 4) 15.12.2009 tarih ve 27433 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “HAVA AROMATİZE EDİCİ ÜRÜNLERİN ÜRETİMİNE, İTHALATINA, PİYASA GÖZETİMİ VE DENETİMİNE VE BİLDİRİM ESASLARINA DAİR TEBLİĞ” ine göre üretim yerinde kimya veya sağlık alanında en az lisans/yüksek lisans eğitimi almış olanlar mesul müdür olarak çalışabilmektedir. 5) 05.07.2005 tarih ve 25866 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “KORDON KANI BANKACILIĞI YÖNETMELİĞİ” gereğince Banka ekibi: Banka ekibi, kök hücre işleme, ayrıştırma, dondurulması konularında eğitim görmüş sertifikalı bir hekim ile ikinci bir eleman olarak yine sertifikalı bir laboratuar teknisyeninden oluşur.
6) 09.12.2004 tarih ve 25665 sayılı Resmi Gazete’de yayım Mesul Müdür; sağlık eğitimi görmüş yüksekokul mezunundan olunan (Sağlık Bakanlığından) “KAPLICA YÖNETMELİĞİ” gereğince kaplıca tesislerinde işletmecinin devamlı olarak işinin devamlı surette bulunmasına imkan olmayan hallerde mesul müdür olarak işin yürütülmesi mümkündür. 7) 22.05. 2002 tarih ve 24762 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “İLKYARDIM YÖNETMELİĞİ” ne göre İl Sağlık Müdürlüklerinden ilkyardım eğitmeni sertifikası alabilirsiniz. Bu sertifika ile, a) İlkyardım Eğitim Merkezinde mesul müdür olarak çalışabilirsiniz. b) Eğitim Merkezlerinde İlkyardım Eğitmenliği yapabilirsiniz.
8) 10.06.1998 tarih ve 23368 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “ GENETİK HASTALIKLAR TANI MERKEZLERİYÖNETMELİĞİ” gereğince a) Mesul Müdür: Genetik Uzmanı veya pratisyen hekim) Genetik Tanı Merkezi Sorumlusu: Klinik Genetik, Tıbbi Genetik, Tıbbi Biyoloji ve Genetik dallarında uzman veya bilim doktoru unvanını almış bir tabib olması gerekir. Bu konularda uzmanlık veya bilim doktoru ünvanı olmayan, ancak bu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihte yurtiçi ve yurtdışında bu konularda çalışmaların yapıldığı bir merkezde beş yıl veya daha fazla bir süre çalışan ve yaptıkları çalışmaları ve yayınlarını belgeleyen ve belgeleri Komisyonca onaylanmış kişiler Genetik Tanı Merkezi sorumlusu olarak görevlendirilebilir. c) Moleküler çalışmalar yapılacaksa, yurtiçi veya yurtdışında Moleküler Genetik konusunda çalışmaların yapıldığı bir merkezde bu konularda en az altı aylık uygulamalı bir eğitim programını tamamlamış ve bu çalışmalara dair uygulama ve müfredat programını da ihtiva eden belgeyi haiz tıbbi biyoloji ve genetik uzman veya genetik uzmanı veya doktorası olan bu belgeleri Komisyonca onaylanmış bir eleman, d) Biyokimya laboratuvarı olacak ise yurtiçi ve yurtdışında Biyokimyasal Genetik konusunda çalışmaların yapıldığı bir merkezde bu konularda en az 6 aylık uygulamalı bir eğitim programını tamamlamış ve bu çalışmalara dair uygulama ve müfredat programını da ihtiva eden belgeyi haiz Biyokimya ve Klinik Biyokimya uzmanı veya doktorası olan ve bu belgeleri Komisyonca onaylanmış bir eleman bulunur.
Biyolog Yalçın DEDEOĞLU tarafından derlenmiştir.
17
ÇİFTLEŞME UĞRUNA Y
Sizlere bu yazımda halk arasında peygamber devesi adıyla anılan bir böcek türünden bahsedeceğim. Böceğimize bu ismin veriliş hikayesi , ön bacaklarının dua edercesine sergilediği duruş şeklinden dolayı peygamber sıfatının yakıştırılmasından ibarettir. Sık sık çekirgeyle karıştırılır ama eşsiz üçgen kafa yapısı onun en belirgin ayırt edici özelliğidir. Ayrıca kafasını bırakın 180 ve 360 derece döndürmeyi , başını çevirebilen tek böcek türüdür. Başlığı okuduğunuzda beyninizde şimşekler çaktıran peygamber develerinin çiftleşme hadisesine gelmeden önce kendimi böceğimizi biraz daha tanıtmak zorunda hissediyorum. Çünkü bir böceğin sadece çiftleşmesiyle tanınması minik dostumuz açısından çok da hoş olmayacaktır. Yaklaşık 1800 farklı türü bulunan Peygamber Devesinin boyu 1 santimetreden 25 santimetreye kadar değişim gösterebilmektedir. Kutuplar dışında , Dünya’nın hemen hemen her bölgesinde yaşayan böceğin en yaygın olarak görüldüğü yerler tropikal ve güneşli iklimin yaşandığı bölgelerdir. Türlerine göre açık kahverengiden , parlak yeşile kadar değişim gösteren renkleri , genellikle çevrelerinde bulunan otların , yaprakların , dalların renkleriyle uyum içerisindedir. Bulundukları ortama uygun renklerde olmaları hem düşmanlarından gizlenmelerine hem de avlarını kolaylıkla yakalamalarına yardımcı olur.
Ön bacakları çok sayıda diş ve diken taşır. Genellikle böceklerle beslenir fakat protein ihtiyaçlarını karşılayamadıkları durumlarda memeli sınıfında olan cüce fare ve sinek kuşu yediklerine de rastlanmıştır. Çok sabırlı bir böcektir. Saatlerce gözlerini diktiği avının ona yaklaşması için hareketsiz bir şekilde durur. Avı yaklaştığında ise silahı olan ön bacaklarıyla ani bir hamle yaparak onu ağzına götürür.
18
YİTİP GİDEN HAYATLAR
Bu bilgilerden sonra Peygamber Develerinin en ilginç yanı olan çiftleşmelerini anlatmaya başlayabiliriz. Erkek dişisinden daha zayıf ve ufaktır. Üreme döneminde erkek dişiyi görünce gözlerini ona dikerek yavaş yavaş yaklaşır. Bir böcek boyu kadar mesafe kaldığı zaman dişinin üzerine sıçrar. Bu sıçrama sonunda ya başı dişinin başına ya da başı dişinin kuyruğuna gelecek şekilde hedefe ulaşır. Eğer başı dişinin kuyruk kısmına denk geldiyse döner ve dişinin antenlerini okşayarak çiftleşme gerçekleşir. Cinsel birleşme süresinde dişi oldukça pasiftir ve çiftleşme sırasında erkeğe aniden vurarak onun başını yemeye başlar. Erkeğin başı vücuttan ayrılınca geri kalan vücut bölümünün cinsel hareketleri hızlanır. Eğer bu anda başsız vücut dişiden çekilip ayırılırsa , vücut döner ve yeniden dişiye tırmanıp cinsel birleşmeye devam eder. Bu ilginç özelliğin nedeni erkeğin beyninin yutak bölümüne yakın bir uzantısının yenerek ortadan kaldırılması ile izah edilmiştir. Bu bölgede beynin üreme dürtüsünü kısıtlayıcı bir merkez bulunduğundan , bu merkezin ortadan kaldırılması cinsel coşkuyu arttırıcı etki yapmaktadır. Kafasız bir Peygamber Devesi sadece özgüvenini yitirmiş ve cinselliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir ve hatta bu durum onun cinselliğini pozitif yönde etkilemiştir. O artık soyunu sürdürecek tohumları ekmiş ve soyunun devam edebilmesi için kendini feda etmiş ölü bir erkektir. Buna benzer bir durum Karadul Örümceklerinde de gerçekleşmektedir. Bu örümcek türü de çiftleşmeden sonra partnerini yemektedir. Son olarak erkeğe biraz serzenişte bulunmak istiyorum. Dişilerin karınları tok olduğu zamanlarda erkeklerini yemedikleri bilinmektedir. Bundan dolayı çiftleşmeden önce dişiye 2 sinek , 1 böcek götürmesi onun yararına olacaktır. Böylece dişinin karnı doyacağı için erkeğin kafası çiftleşmenin ortasında yenmemiş olacaktır. Hayatı boyunca bir kere çiftleştikten sonra dişisi tarafından yenilmek kötü bir durum olsa gerek. Bu duruma düşmemek için önceden birkaç yiyecek götür işte. Her şeyi de sana ben mi öğreteceğim . . . Zafer ŞAKACI zafer54gs@gmail.com
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Peygamberdevesi 19
Myrciaria cauliflora ( Çiçek açar)
Jabuticaba' da bilinen bu bitki Mersingillerden, sulu bir yaz bitkisidir. Sadece Güney Amerika'da bulunan bu ilginç ağaç özellikle Paraguay, Arjantin ve Brezilya'da bol miktarda bulunur. Ilıman iklimli bölgelerde de çok sınırlı sayıda da olsa ticari olarak yetiştirilir. Ağacın büyümesi çok yavaş olmakla birlikte boyu 12 metreye kadar ulaşabilir. Aşılı ağaçlar 5 yılda meyve vermeye başlarken tohumdan yetişenlerin, meyveye gelmesi 20 yılı bulur.Bu özelliklerinden dolayı bonzai yapımına da uygun bir ağaçtır.Meyveleri bakka tipindedir.Her ağaç 2 yılda bir meyve verir.Bir meyvenin çapı yaklaşık 4 cm kadar ve içinde de 4 adede kadar büyük tohum içerir.
Meyve oluşumunda ise: Önce ağacın gövdesinde çiçekler açıyor.Sonra çiçekler büyüyünce meyve oluşmaya başlıyor. Kaynaklar http://en.wikipedia.org/wiki/Jabuticaba http://www.agaclar.net/forum/agaclar-hakkinda-genel-konusmalar/20923.html http://www.amaney.com/post/14766214310/brezilya-jabuticaba-uzum-agaci
20
C A N L I L A R
D Ü N Y A S I
Nudibranchlar
C A N L I L A R
D Ü N Y A S I
Nudibranchlar ; denizin altında yaşayan harika renklerle bezenmiş kabuğu olmayan bir salyangoz türüdür.Bu salyangoz çok parlak renklere sahiptir ve son derece göz alıcıdır. Fakat bu özellikler hayvanlar için çok cazip olmasına rağmen çok az hayvan Nudibranchlar'la beslenir. Bunun sebebi Nudibranch'ın ısırgan hücreleridir. Bu hücreler hayvana çok iyi bir koruma sağlar. Nudibranch bu ısırgan hücreleri kendisi üretmez. Hyroid canlılarını yer ve onları sindirim sisteminde öğütmez. Bu hayvanlar Nudibranch'ın sindirim sistemi içinde koruyucu mukusla kaplanır ve ısırgan hücre olarak ona bir koruma sağlar. Gördüğünüz gibi hydroid canlıları nudibrancha hiç zarar vermezken onu düşmanlarından çok iyi korur.
Nudibranch 3.000 'den fazla bilinen türü vardır ve yenileri neredeyse her gün tespit edilmektedir.Ömrü bir aydan kısa olurken 1-1buçuk yıla kadar da çıkabilir.Genellikle mercan resifleri ve kumlu-çamurlu zeminlerin olduğu bölgeleri tercih ederler.Hermafroditlerdir.Üreme organları kendi kendini döllemeyi engelleyecek şekilde değişikliğe uğramıştır.
Kaynaklar http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:http://sci.ege.edu.tr/~sukatar/NUDIBRANCH.htm http://ocean.nationalgeographic.com/ocean/photos/nudibranchs/ http://www.nudibranch.org/ http://en.wikipedia.org/wiki/Nudibranch http://www.birdunyabilgi.org/denizaltinda-ilginc-bir-canli-nudibranch
21
Emine Ceyda SÖZÜER
Gypsophila sp. (Çöven) : İç Anadolunun tuzlu steplerinde yetişen bitkinin soyu tüm dünyada tehlike altında.
Colchicum sp. (Acı çiğdem) : İstanbula özg netimsiz kentleşme ve yanlış ağaçlandırma Bern Sözleşmesi ile koru
NESLİ TÜKE OLA ÇİÇEKLİ B Amsonia orientalis (Mavi Yıldız): Tıbbi ve ekonomik öneme sahip ve tükenme tehlikesinde olan Amsonia orientalis bitkisinin Türkiye’deki tüm doğal populasyon örnekleri,Kocaeli Üniversitesi’nde koruma altına alındı.
Thermopsis Turcica (Sarı meyan) : Dünyada sadece Konyadaki Akşehir Gölü çevresinde yetişen bitki türü, Dünya Doğal Yaşamı Koruma Konseyi tarafından koruma altına alındı. 22
Kaynaklar:
http://www.topragizbiz.com/bitkiler/632-turkiye-de-nesli-
http://www.kozanbilgi.net/forum-oku-33887-turkiye_de_
Ophrys Iycia (Likya orkidesi) : Akdeniz Bö Gülnar bölgelerinde yetişen orkideler, Doğa de korunuyor.
gü küçük çiçekli acı çiğdem türü, denedeniyle tükenme tehlikesi yaşıyor. uma altına alındı.
Campanula sp. (Çan Çiçeği): Sadece Çoruh Vadisinde yetişen türün soyu tüm Avrupada tehlike altına girdi.
ENMEKTE AN BİTKİLER
-tukenmekte-olan-bitkiler.html
_nesli_tukenmis_ve_tukenmekte_olan_bitkiler.html
ölgesi’nin Amanos Dağları, Mersin ve Derneği’nin başlattığı proje sayesin-
Centaurea tchihatcheffii (Sevgi çiçeği) : Halk arasında gelin düğmesi olarak da bilinen bitki türü, Türkiyeye özgü ve sadece Ankaranın Gölbaşı ilçesinde yetişiyor.Bu bitki, Bern Sözleşmesi ile korumaya alındı.
Cyclamen mirabille (Yabani siklamen): Yumrulu bitkiler familyasındaki tür, Bern Sözleşmesi ile korunuyor.
23
IŞILDAYAN CANLILAR Biyolüminesans, biri ışık üreten madde olan lusiferin, diğeri ise reaksiyonu başlatan lusiferaz enzimlerinin ortak çalışması ve bu etkileşime oksijenin de eklenmesiyle ortaya çıkan kimyasal bir reaksiyondur. Dışarıdan UV ışık kaynağı ile uyarılmaya gerek duymadan , kendiliğinden ışık üretme ve yayma olayıdır. Derin su deniz canlılarının yaklaşık %90’ı biyolüminesans özelliğine sahiptir. Bu canlıların bir çoğunun yaydığı ışık mavi ve yeşil ışık tayfına aittir. Yani deniz suyunda kolayca iletilebilen dalga boyları aralığında. Biyolüminesans özelliği karada yaşayan canlılarda deniz canlılarına göre daha ender görülüyor. En bilinen örnekler ateş böcekleri ve ışıldayan kurtçuklar. Bazı böcekler, böcek larvaları, halkalı solucanlar ve eklembacaklılar da ışık yayıyor. Bazı fungus cinslerinin sporları, bakteriler ve özellikle şapkalı mantarlar da ışıldıyor.
Denizlerde yakamoz meydana getiren tek hücreli,çift kamçılı planktonlar (Dinoflagellates) özellikle bazı bölgelerde geceleri çok belirgin ışık saçıyor ve insanların ilgi odağı oluyor. Öyle ki bu ışığın karanlıkta deniz kıyısında oturup kitap okumaya yetecek düzeyde olduğu söyleniyor.
Deniz yüzeyinin sanki üzerinde bir süt katmanı varmış gibi, beyazı andıran bir ışıkla ışıldaması, uzaydan çekilen uydu fotoğraflarında bile belirgin bir şekilde, özellikle de Hint Okyanusu’nda, görülüyor. Bu tür yoğun, beyazımsı ışıldamanın biyolüminesans özelliğe sahip deniz bakterileri (Vibrio harveyi) tarafından oluşturulduğu söyleniyor. Bu tür bakteriler özellikle popülasyon belli bir yoğunluğa ulaştığında dışarıdan bir uyarana gerek kalmadan sürekli ışıldıyorlar ve bu olay uydu fotoğraflarıyla görüntülenebiliyor.Özellikle Noctiluca cinsi fitoplanktonlar gündüzleri denizde kırmızı adacıklar oluştururken, gece olduğunda parlak mavi ışık yaymaya başlıyor. Bu göz alıcı mavilik sadece suda herhangi bir hareket meydana geldiğinde ortaya çıkıyor ve bu etki de en fazla kıyıya vuran dalgalarda görülüyor. Bu fitoplanktonların insanlar için sağlık açısından bir tehdit yaratmadığı söyleniyor, yani mavi ışık saçan denizler ve göllerde suya girmek ve ışıkla oynamak mümkün.
24
R: BİYOLÜMİNESANS Canlılar Neden Işık Yayarlar? İletişim: Ateşböcekleri aralarında iletişim kurmak ve kendilerine eş bulmak amacıyla parlarlar. Yiyecek bulma: Okyanustaki alacakaranlık kuşaklarında, bazı hayvanlar ışık yayma yeteneklerini yiyecek bulmak için kullanırlar. Avlanma: Olta balığı, çevredeki diğer balıkları kandırıp avının dikkatini çekmek için ışığını kullanır. Kamuflaj: Okyanusun karanlık kısımlarında, daha derin kesimleri görmek çok zordur. Fakat üst seviyedeki silüetleri görmek kolaydır. Bu nedenle bazı türler bedenlerinin alt kısmından parlak bir ışık yayarlar. Bu ışık balığın yukarıdan bakan biri için görüntüsünü bulanıklaştırır ve denizin içinde düşmanlarına kendisini sezdirmeden yüzmesini sağlar. Taklit: “Cookie-cutter” türü köpekbalığının gövdesinin altında ışık yayan bir bölüm vardır ve bu bölüm küçük bir balığı andırır. Balık, böylece küçük bir balık görüntüsüne bürünebilir ve onu yemeye gelen büyük balıkları avlayabilir. Savunma: Bazı hayvanlar yanlarına bir tehlike yaklaştığında mürekkep benzeri yoğun ve parlak bir sıvı çıkarır ve bu şekilde onu avlamaya gelen balığın görüş açısını kapatır ve oradan hızla kaçarlar. Kimi ışık saçan canlılar ise kendilerini savunmak için saldırganları kör edebilecek seviyede parlak bir ışık yayarlar. Üreme: Bazı mantarlar ise sporlarının yayılmasını sağlayan sineklerin dikkatini çekmek için parlarlar. Yol bulma: Bazı canlılar bu yeteneklerini karanlık sularda yollarını bulmak için kullanırlar. Yardım Çağırma: Bazı tek hücreli planktonlar ise rahatsız edildikleri zaman parlarlar. Örneğin; küçük bir balık planktonları yemeye başladığı zaman, rahatsız edilen plankton parlamaya başlar. Böylece bu ışık kendine av arayan ve planktonu rahatsız eden balığı avlamak isteyecek daha büyük bir balığın dikkatini bu yöne çeker.
25
BİYOLÜMİNESANS VE TEKNOLOJİ Günümüzde bazı canlılar, pek çok şekilde ışık üretmeyi başarabilmektedirler. Bilim adamları da bu canlılar üzerinde uzun araştırmalar yaparak onların bu özelliklerinden teknolojik olarak yararlanmayı planlamaktadırlar. Biyolüminesans özelliğinin uyarlandığı bazı alanlar şunlardır: Elektrik faturasından tasarruf etmek için otoyol kenarlarına konulan parlayan ağaçlar Su ihtiyacı olduğunda parlayan ekinler ve yabani olmayan bitkiler
Yiyeceklerdeki bakterileri tespit etmeye yarayan metodlar
Biyolüminesans özelliği olmayan canlılara bu özellik verilerek kanser ve Alzheimer araştırmaları yapılmaktadır. Bu araştırmalarda çıkan sonuca göre biyolüminesanstan tıbbi alanda da yararlanılacaktır.
John Hopkins Üniversitesi’nde biyolüminesans özelliği olan bakteri araştırmaları yapılmaktadır. Bu araştırmaların amacı mayınların yerini bulacak bir teknoloji geliştirmektir. Bu bakteri mayının yaydığı kimyasal olan NO2 gazını bulmakta kullanılacaktır.
“Photobacterium phosphoreum” adı verilen bir bakteriyle mikrotoks testleri yapılarak suyun içindeki kirlenme oranı ölçülmektedir. Bu testte organizma toksin ile karşılaştığı zaman ışığında azalma meydana gelmektedir.
Biyolüminesans özelliği yoğun olarak süs eşyaları ve takılarda da kullanılmaktadır.
Havaalanlarında uçağa yol göstermede kullanılan ışık çubukları da canlılardaki biyolüminesansa oldukça benzer bir şekilde kimyasalları karıştırarak ışık üretmektedir.
ABD’li bilim New York şehrinde bulunan Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nde biyolüminesans ile ilgili çok kapsamlı ve eğitici bir sergi açmıştır.“Creatures of Light: Nature’s Bioluminescence” (Işığın Varlıkları: Doğa’nın Biyolüminesansı) isimli bu sergi yaklaşık 10 ay ziyaretçilerine kapılarını açmıştır.
26
BİYOLÜMİNESANS EFSANELERİ Bilim insanları canlıların bu özelliğinin ilk meydana geldiği zamandan itibaren en az 50 defa değişim geçirerek bugünkü şeklini aldığını düşünüyor. “Canlı ışık” birçok kültürde efsanelere, halk hikâyelerine ve çeşitli batıl inançlara konu olmuş. Örneğin eski zamanlarda gemiciler ışıldayan denize uyandıklarında deniz tanrısı Poseidon’un elinin denize değdiğini düşünürmüş. Ormanlarda ışıldayan mantarların da periler ya da kayıp ruhlar olduğu sanılırmış.
Yunan filozoflarından Aristoteles deniz canlılarının yaydığı ışıkları detaylı bir şekilde inceleyen ilk kişi olarak biliniyor. Aristoteles notlarında bu ışığın mum alevinin ışığının tersine soğuk ışık olduğunu da belirtiyor.
Işıldayan canlıların ilginç dünyasının bilim insanlarının yanı sıra film yapımcılarını da meraklandırdığını ve onlara ilham verdiğini görüyoruz. Bazılarınız Avatar adlı bilim kurgu filmini sinemada dev ekranda seyretmişsinizdir. Bir gaz devinin yörüngesinde dönen Pandora isimli bir uyduda yaşayan, mavi renkli insanların ve ışıldayan canlıların ekrandaki görüntüleri gerçekten büyüleyiciydi.
Kuzey Amerika yerlilerinin inancına göre de ateşböcekleri kayıp çocukları aramak için cennetten düşüp gelen yıldızlarmış. Japonlar ise ateşböceklerinin Ay prensesinin gözyaşları olduğuna inanıyor. Ateşböceklerinin 17. Yüzyılda tarihin gidişatını değiştirdiği de söyleniyor.
Aynı şekilde Kayıp Balık Nemo filminde de denizin bilinmeyen derinliklerinde ışıldayan deniz analarını ve kocaman kafasındaki ışıldayan tuzak feneri sayesinde avını yakalayan korkunç, iri dişli fener balığını görmüştük.
İngilizler denizde keşif yolculuğu yaparken Küba’yı uzaktan görür, ancak adada yanıp sönen titrek ışıkları fark edince İspanyolların orada kamp ateşi yaktığını zannedip Küba’ya uğramadan geçerler. Çünkü yanıp sönen o ışıkların, havada uçuşan ateşböcekleri olduğu akıllarına gelmez.
KAYNAKLAR; Bilim ve Teknik Ağustos,2012 http://bilimdunyasi.net/index.php?option=com_content&view=article&id =801:canllarn-vuecutlarnda-uerettikleri-ik-biyoluminesans-&catid=9:tarhpoltka-stratej http://en.wikipedia.org/wiki/Bioluminescence
27
UYKU HEPİMİZİN SORUNU Biz öğrencilerin istediği hayatta erken kalkmak yok, ama okul olduğu için erken kalkmamız gerekiyor. Biz ise buna rağmen geceleri ; Talk Show, dizi, parti ve benzeri sebeplerden ötürü uykumuzdan feragat ediyoruz. Uyku eksikliği sadece fiziğimize zarar vermiyor. Uykusuz olduğumuzda sadece gözlerimiz değil şişen göbeklerimizde şişiyor. Eğer hala ciddiye almıyorsanız bu konuyu şöylede açıklayabilirim: Maksimum kas toparlanması ve beyin işlevleri için kaliteli bir uyku şarttır. Üstelik pek çok araştırma, uyku eksikliğiyle yüksek tansiyon ve tip 2 diyabet arasında ilişki olduğunu da ortaya koyuyor. Ben böylede sağlıklıyım diyenleri bile ikna etmeyi başarabilecek bu çalışma sonuçlarını sizlerle paylaşmak isterim.
American Journal of Epidemiology’ de bildirildiğine göre, 16 yıl boyunca 68.000 Amerikalı üzerinde yapılan bir araştırmada, geceleri beş saat ve daha az uyuyanların, yedi saat ve daha fazla uyuyanlara göre araştırma süresi boyunca 12 kilo alma ihtimallerinin 3 kat daha fazla olduğu görülmüştür. Fazla kilo almanın muhtemel nedeni leptin ve ghrelin hormonları arasındaki dengesizliktir. Leptin, çoğunlukla yağ hücreleri tarafından üretilir ve açlığı azaltıp metabolik oranı arttırır.
Ghrelin ise, sindirim sistemi tarafından üretilir ve açlığı arttırır. Chicago Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, iki gün boyunca uyumayan erkeklerde, ghrelin seviyesi ve buna bağlı olarak açlık artarken, leptin seviyesi de düşmektedir. Stanford Üniversitesi’ndeki bir araştırmaya göre, az uyuyan deneklerde sekiz saat uyuyanlara kıyasla düşük leptin ve yüksek ghrelin seviyesi ve vücut yağı tespit edilmiştir.
Benim önerim: geceleri 7-9 saat uyumaktır. Bu gün içinde yorulan kasların recovery yeteneğini arttırmakla kalmaz, aynı zamanda sağlımız içinde önemlidir.
ÖMER ÇELEBİ mc_sipahi@hotmail.com 28
EN İYİ 10 HAFIZA GELİŞTİRME TEKNİĞİ Önemli testlerde bazı soruları cevaplamayı unutuyor ya da anahtarlarınızı nereye koyduğunuzu hatırlamakta güçlük mü çekiyorsunuz? Üzülmeyin, hafızanızı geliştirmek için kullanabileceğiniz çeşitli teknikler bu zorlukların üstesinden gelmenize yardımcı olacaktır. Sizin için büyük önem teşkil eden sınava girmeden önce aşağıda vereceğimiz denenmiş ve başarısı onaylı hafıza geliştirme tekniklerinden birkaçını uygulamanız oldukça faydalı olacaktır. Bu yöntemler; hafıza geliştirme, bellek arttırma ve akılda kalmayı sağlamak için geliştirilen kavramsal psikolojinin temelleri üzerine kurulmuştur.
1.İlgi ve odağınızı çalışmakta olduğunuz şeye yönelterek hafızanızı geliştirin. Dikkat, hafızanın en önemli bileşenlerinden birisidir. Bilgileri kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe taşımak için dikkatinizi öğrendiklerinize odaklamanız gerekmektedir. Çalışmanızı; müzik, televizyon ve diğer dikkat bozucu şeylerin olmadığı ortamlarda gerçekleştirmeye dikkat edin. 2. Hafızaya aşırı yükleme yapmaktan kaçınmak için düzenli çalışma saatleri belirleyin. Bjork’a (2001) göre, çalışmaların zamana yayılarak birkaç seans halinde gerçekleştirilmesi bilgilerin beyine düzgün ve yeterli bir şekilde işlenmesini sağlar. Yapılan araştırmalar; düzenli ders çalışan öğrencilerin öğrendiklerini, sınav öncesinde saatler boyu çalışan öğrencilere kıyasla çok daha uzun süre boyunca hatırladıklarını göstermiştir.
4. Bilgileri hatırlamak için hafıza kuvvetlendirici (mnemonic) nesneler kullanarak hafızanızı geliştirin. Hafıza kuvvetlendirici nesneler, hatırlama sorunu yaşayan öğrenciler tarafından sıklıkla kullanılır. Bu cisimlere belletici (mnemonik) adı verilir. Belleticiler, bazı bilgilerin hatırlanmasında yardımcı olan basit nesnelerdir. Örneği, bir terimi hatırlamanızı sağlamak için bu terimle ilişkisi olan ve sıklıkla kullandığınız bir cismi belletici olarak kullanabilirsiniz. Hayal gücünü çalıştırmaya yardımcı olan, komik veya ilginç nesneler iyi bir belletici olarak kullanılabilir. Bu nesnelerin yanında, hafızanıza yardımcı olması için kafiye, şarkı veya tekerleme gibi hafıza tetikleyicileri de kullanabilirsiniz.
3. Üzerinde çalıştığınız bilgileri sınıflandırarak ve düzenleyerek hafızanızı geliştirin. Araştırmacılar, bilgilerin bellekte salkımlar halinde bulunduğunu keşfetmişlerdir. Bu durumdan faydalanmak için üzerinde çalıştığınız bilgileri sınıflandırın ve düzenleyin. Benzer kavram ve terimleri bir arada öğrenin; notlarınızı ve okumanız gereken metinleri birbiriyle ilişkili gruplar haline getirin.
29
5. Üzerinde çalıştığınız bilgileri detaylandırıp tekrarlayın ve hafızanızı geliştirin. Bilgileri hatırlamak için çalıştığınız şeyleri uzun süreli belleğinize kaydetmeniz gereklidir. Bunu yapmanızı sağlayacak en etkili yöntemlerden biri de, detaylandırılmış tekrar (elaborative rehearsal) yöntemidir. Bu yöntemde, önemli bir terim okunduktan sonra bu terimin açıklaması ve detaylı tanımı da çalışılır. Bu işlem birkaç kez tekrar edildikten sonra arzu ettiğiniz terimi hatırlamanın çok daha kolay hale geldiğini göreceksiniz.
6. Yeni öğrendiklerinizi zaten bildiğiniz şeylerle ilişkilendirerek hafızanızı geliştirin. Aşina olmadığınız bir konu üzerine çalışırken bu yeni bilgilerle daha önce bildikleriniz arasında nasıl bir bağlantı kurabileceğinizi düşünün. Yeni fikirlerle önceden var olan hatıralar arasında ilişkiler kurarak yeni öğrenilen bilginin hatırlanmasını önemli ölçüde kolaylaştırabilirsiniz. 7. Hafıza ve akılda kalmayı geliştirmek için görsel kavramlar kullanarak hafızanızı geliştirin. Birçok insan, üzerinde çalıştığı bilgileri görselleştirerek hafızalarına kaydeder. Çalışmanız gereken metinler üzerindeki resim, grafik ve tablolara odaklanmaya önem gösterin. Eğer size yardımı dokunacak görsel ipuçları yoksa, bunları kendiniz oluşturmaya çalışın. Notlarınıza bağlı tablolar ve grafikler çizin, birbiriyle ilişkili bilgileri gruplandırmak için farklı renkte keçeli kalemler kullanın.
8. Yeni öğrendiğiniz kavramları başkalarına anlatarak hafızanızı geliştirin. Yapılan araştırmalara göre, sesli okumanın hafızaya katkısı çok büyüktür. Birçok eğitimci ve psikoloğun tavsiyesine göre; öğrencilerin yeni öğrendikleri kavramları diğerlerine öğretmeleri anlama ve çağrışım yeteneklerini büyük ölçüde arttırmaktadır. Öğrendiklerinizi arkadaşlarınıza anlatma yaklaşımını benimsemeniz hafızanıza katkıda bulunacaktır.
9. Öğrenmesi zor bilgilere bütün dikkatinizi verin ve hafızanızı geliştirin. Daha önce bir konu başlığının ilk veya son kısımlarını hatırlamakta güçlük çekmediğiniz, fakat zor bulduğunuz kısımları hatırlayamadığınız oldu mu? Araştırmacılar, öğrenilen bilginin sırasının akılda kalmada önemli bir yeri olduğunu anlamıştır. Bu duruma seri konum etkisi adı verilir. Öğrenilen yeni bir bilginin orta kısmının akılda kalması oldukça zordur. Bu durumun üstesinden gelmek için hatırlayamadığınız kısımları normalden daha çok tekrar edin. Bu sorunu çözmede kullanılan bir diğer yöntem de öğrendiklerinizi hatırlamanızı kolaylaştırmak için yeniden yapılandırmaktır. Özellikle öğrenmesi ve hatırlaması zor bir kavramla karşılaştığınızda, bu bilgiyi ezberlemek için gerektiğinden daha fazla süre harcamanız faydalı olacaktır 10. Çalışma yerinizi ve saatlerinizi arada bir değiştirmek hafızanızı geliştirmekte etkili. Akılda kalmayı oldukça kolaylaştıran bir başka yöntem de çalışma alışkanlıklarınızı zaman zaman değiştirmektir. Eğer devamlı olarak aynı noktada çalışıyorsanız, bir sonraki çalışmanızı başka bir yerde ve alıştığınızın dışında bir zamanda gerçekleştirin. Eğer genelde akşamları çalışıyorsanız, akşam yaptığınız çalışmaları gözden geçirmek ve tekrarlamak için sabahları birkaç dakikanızı ayırın. Ayrıca, çalışmalarınızda enteresan ve eğlenceli birkaç yöntem kullanarak da çabalarınızın gerçek karşılığını alabilir ve uzun süreli akılda tutmayı sağlayabilirsiniz.
Kaynak: http://www.cevapsepeti.com/yazilar/en-iyi-10-hafiza-gelistirme-teknigi
30
Biyologlar İş Güvenliği Uzmanı Olabilecek
H A B E R L E R
Meclis Genel Kurulu, kimlerin iş güvenliği uzmanı olabileceğini düzenleyen maddeyi değiştirdi. Şuanki düzenleme göre sadece mühendis, mimar veya teknik eleman unvanını (teknik öğretmen, fizikçi, kimyager) alanlar iş güvenliği uzmanı olabilmektedir.
Tümörü 'koklayan' neşter geliştirildi
Devamı için;
İngiltere'deki Imperial College London'dan bilim adamları, "iKnife" (akıllı bıçak) adını verdikleri neşterin, çoğu zaman tehlikeli ancak yaygın olan hastada tümör kalıntısı bırakma sorununu çözebileceğini belirtti. "Science Translational Medicine" dergisinde yayımlanan araştırmada 91 adet kanserli hastada neşterin kullanıldığı , alınan sonuçlara göre ameliyathanelerde kullanılabilir olduğu açıklandı. Akıllı neşter doku kesildiğinde elektrik akımının yaydığı buhar ile dokunun kanserli olup olmadığını analiz ediyor.
http://www.memurlar.net/haber/388907/
Devamı için;
Kabul edilen önergeyle, 1- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SGK'da müfettiş olanlar 2- Sadece mimar unvanını alanlar değil tüm mimarlık fakültesi mezunları 3- Biyologlar iş güvenliği uzmanı olabilecektir.
30.000 Yıl Sonra Yeniden Hayata Dönen Çiçek
http://technology.inquirer.net/27307/newsurgical-iknife-can-tell-cancerous-fromhealthy-tissue
Fareler 'iki ayrı dünya' görüyor
Bilim insanları günümüzden yaklaşık 30.000 yıl önce yer sincapları tarafından toprak altına gömülen ve sürekli donuk halde olan toprakta meyveleri ve tohumları korunan, o döneme ait bir bitkiyi tekrar hayata döndürmeyi başardı. Uzmanlar tarafından bulunduklarında bu meyveler tam 38 metre derinlikteydi ve yaklaşık 31.800 yıldır donmuş vaziyetteydi. Bin yılı aşan bir süreçte bir yer sincabının yuvası fosilleşiyor ve gittikçe kalınlaşan bir buz tabakası ile örtülüyor. Sincapların yuvalarına taşıdığı meyveler de bu doğal buzlukta tıpkı komşuları mamutlar gibi toprak altında hiç çözülmeden ve bozulmadan yüzyılllarca korunuyor. Devamı için ; http://www.biltek.tubitak.gov.tr/haberler/biyoloji/s5 32_10.pdf
31
Almanya’nın Tübingen kentinde bulunan Max Planck Biyolojik Sibernetik Enstitüsü’nde görevli bilim insanları, farelerin koşarken gözlerini zıt yönlere hareket ettirebildiğini fark etti. Minyatür kameralarla göz hareketleri yakın çekimde takip edilen farelerin, farklı görüntüleri insanların yapabildiği gibi tek bir görüntüde bir araya getiremediği belirtildi. Tersine, fareler nereye bakarsa baksın, gözlerinin üzerinde kalan alanın görüntüsü her zaman görüşlerinde beliriyor. Bu özelliğin, kuş gibi avcılara yem olmamak için ortaya çıkan bir özellik olduğu düşünülüyor. Devamı için; http://www.ntvmsnbc.com/id/25445692/
Kimlik yüz derisinin altında gizli
Hindistan'daki Jadavpur Üniversitesi'nden bilim adamlarının yaptığı araştırma, yüz derisindeki kan damarlarının parmak izi ve iris gibi kişiye özel olduğunu gösterdi. Ayan Seal ve ekibi bilgisayarda, kızılötesi tarayıcının taradığı insan yüzündeki kan damarlarının en küçük ayrıntısının incelenmesi sağlayan algoritma programı geliştirdi. Bu sayede, en küçük kılcal damarların bile yüzde 97'den fazla kesinlikle görülmesi sağlandı. Bilim adamları, bu derece kesinliğin çok güvenlik gerektiren uygulamalarda bile kimlik kontrolünü sağlayabileceğini belirterek, silikon parmak izleri ve kontakt lenslerin biyometrik güvenlik sistemlerini atlatabileceğine dikkati çekti.Araştırma, "Journal of Computational Intelligence Studies" dergisinde yayımlandı. Devamı için ; http://www.aa.com.tr/tr/bilim-teknoloji/203112--kimlikyuz-derisinin-altinda-gizli
İlk otizmli genom dizisi üretildi
Zombi karıncaları hayata döndüren keşif
Bilim insanları, yenildiği zaman karıncaların beyninin ele geçiren ve onları zombiye çeviren bir mantarın doğadaki zıttını bulmuş olabileceklerini açıkladı. Yapılan yeni bir araştırma, karıncaların beynini ele geçiren parazit Ophiocordycepsare mantarının, kendisi gibi parazit olan bir diğer mantar tarafından etkisiz hale getirildiğini tespit etti. Araştırma, Ophiocordycepsare salgınına maruz kalan karınca kolonilerinin nasıl hayata dönebildiğini de ortaya çıkarmış oldu. Araştırma ekibinde yer alan Pennsylvania State Üniversitesi’nden David Hughes, “Biyoloji, bilim kurgudan daha tuhaf olabiliyor. Zombi karınca mantarın paraziti buna bir örnek. Hiperparazitik olan bu mantar, karıncaları zombiye çeviren mantara saldırmak için özelleşmiş” dedi. Devamı için ; http://www.ntvmsnbc.com/id/25346605/#storyConti nued
Kaplumbağa kabuğunun evrimi çözüldü
32 otizmli Kanadalı bireyin ve ailelerinin genom dizisi 11 Temmuz American Journal of Human Genetics dergisinde yayınlandı. Autism Speaks Autism Genetic Resource Exchange (AGRE) Organizasyonuna üye olan bu 32 ailenin genomları sayesinde otizmle ilişkilendirilebilecek genetik faktörler ortaya çıkmaya başladı. Bugüne kadar otizmle ilişkilendirilen faktörler bireylerin ancak beşte birinde bulunurken, bu çalışmada bulunanlar her iki otizmliden birinde tespit edildi. Daha önceden risk genleri olarak tanımlanmış on yedi gen bu çalışmada da doğrulandı, ayrıca dört yeni genin de otizmle bağlantılı olma ihtimali yüksek. Epilepsi ve diğer sosyo-zihinsel hastalıklarla da bağlantısı olan gen farklılıklarının otizmli bireylerde de sık olarak görüldüğü ortaya çıktı. Toronto Üniversitesi Hasta Çocuklar Hastanesi Uygulamalı Genomik Merkezi Direktörü Doktor Stephen Scherer "Genomlarından elde edeceğimiz bilgi sayesinde otizmli bireylerin genetik mimarisini çözeceğiz. Böylece gelecekte bu genetik faktörleri hedef alacak ilaçlar üretilebilir, otizmde kişisel tedavinin yolu açılabilir. Hem bu sayede erken teşhis mümkün olacaktır" dedi. Devamı için ; http://www.bilim.org/ilk-otizmli-genom-dizisiuretildi.html
Kaplumbağaların kabuklarının nasıl bir evrim süreci sonunda oluştuğu bilim insanlarını uzun süredir meşgul eden bir bilimsel bilmeceydi. Ancak yapılan yeni bir araştırma, ‘bağa’ adı verilen kemiksi kabuğun oluşumu hakkında yeni bilgilere ulaşılmasını sağladı. Araştırmacılar, soyu tükenmiş bir Güney Afrika sürüngeninin fosilleşmiş iskeletinin, 30 ila 55 milyon yıllık bir evrim dönemiyle ilgili bilgiler sağladığını açıkladılar. Yaklaşık 260 milyon yıllık olduğu düşünülen fosil, kaplumbağaların atası ola-rak tanımlanan Eunotosaurus’a ait. Devamı için; http://evrimhaberleri.com/2013/06/16/kaplumbagakabugunun-evrimi-cozuldu/
32
BİLİMSEL GERÇEKLER 1 lt inek sütünün oluşması için ineğin süt bezlerinden 500 lt kanın geçmesi gerekir.
Ağaçlarda yaşayan cüce “ipek maymun”, dünyanın en küçük maymunudur. En küçük at türü yaklaşık 75 cm' dir. Bu at türü falabelladır.
Büyük bir kayın ağacı 72 kişinin günlük oksijen bir ihtiyacını karşılar.
Deniz hıyarı tehlikede olduğunu hissettiği anda beyaz ve yapışkan bir madde salgılar .
Bir kişinin yaşayabildiği en yüksek vücut ısısı 46.5 derecedir. Normal değer ise 35 – 37dir.
Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
Lodoicea seychellarum türü palmiye ağacının bir tek tohumu yaklaşık 13 kg. gelmektedir.
33
Dünyanın en gürültülü kuşu "Ağlayan turna kuşudur". Bağrışlarını kilometrelerce öteden duyabilirsiniz.
Bir portakal ağacı yüz yıldan fazla süre meyve verebilir. 1421 yılında Fransa’ya getirilmiş olan portakal ağacı tam 473 yıl boyunca meyve vermiştir.
Palmiyelerin gövdesi en şiddetli fırtınalara bile dayanabilecek kadar esnektir.
Afrika Baobab ağaçlarının gövdeleri bazen boyları kadar geniş ( ya da uzun) olabilmektedir.
Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.
Bir karınca kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabilir.
Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez.
İmparator penguenlerinde dişisine kur yapan erkek penguen ona değerli bir çakıl taşı armağan eder. Dişi penguen taşı yuva yapmak için kullanır.
34
İletişim Bilgileri kapsulplus2013@gmail.com https://www.facebook.com/KapsulPlus2013 https://twitter.com/kapsulplus http://kapsulplus.blogspot.com/ http://issuu.com/kapsulplus2013 35
Bu dergi Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölüm öğrencileri tarafından aylık olarak hazırlanmaktadır.