OCAK , 2014
GÜNCEL BİYOLOJİ DERGİSİ
EKOSİSTEM MÜHENDİSLERİ Avrupa kırmızı orman karıncaları (Formica pratensis ) 1
TEŞEKKÜRLER
Yükseköğrenim eğitimini aldığımız ve bizlere biyoloji konusunda temel bilgileri aktaran saygıdeğer hocalarımızdan başlayarak yetişmemizde emeği geçen bütün hocalarımıza teşekkürü bir borç biliriz. Huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan ve her zaman desteğini esirgemeyen Fen Fakültesi Dekanlığına, Biyoloji Bölüm Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE’ye ve Bölüm Başkan yardımcıları sayın Doç.Dr.Murat YURTCAN ve sayın Doç.Dr.Özlem Çetin ERDOĞAN’a teşekkür ederiz. Bizi kapsül adlı duvar gazetesi hakkında çalışmaya teşvik eden sayın Uzm.Dr. Volkan AKSOY’a, yine halen yürütmekte olduğumuz kapsül plus dergisi ve duvar gazetesi hakkında desteğini bizden esirgemeyen sayın Doç.Dr. Fulya Dilek GÖKALP MURANLI’ya teşekkür ederiz. Eserde bulunan yazıların taslaklarını inceleyen ve değerli eleştirileriyle katkılar sağlayan sayın Doç.Dr.Ayşegül ÇERKEZKAYABEKİR, Doç.Dr. Kadri KIRAN,Araş.Gör.Dr. Utku GÜNER, Araş.Gör.Dr.Mithat AYDOĞDU, Araş.Gör.Dr. Ebru DİKER, Araş. Gör. Dr. Gazel Burcu GÜLTEKİN’e şükran borçluyuz. Derginin yayınlanmasında ve basılmasında emeği geçen sayın Doç.Dr.Hayati ARDA’ya ve Fizik Bölümü öğretim üyesi sayın Doç.Dr.Şaban AKTAŞ’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Özellikle yazdıkları yazılarla kapsül plus dergisinin ve duvar gazetesinin oluşmasında, hazırlanmasında, gelişmesinde katkıda bulunan tüm hocalarımıza ve öğrenci arkadaşlarımıza, özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz. KAPSUL PLUS AİLESİ 2
Sevgili Kapsul Plus Okuyucuları Merhaba ; Dünden farklı, yarına meraklı bir Kapsul Plus gününe daha gelmiş bulunmaktayız .Bir güne daha sizlerle gelmekle beraber yeni konuların sayfalarını önünüze sermekteyiz. Bilim dünyasına girmenize sadece bir sayfa kaldı, kemerlerinizi takın ve
KÜNYE
sayfaları her çevirdiğinizde şaşkınlığınızı gizleyebilin. Hızlı akan her bir zaman diliminde önümüze değişen, yenilenen, fark yaratan bir an çıkar, ne siz bunu izleyebilirsiniz gözü-
DANIŞMAN
nüzle ne de kanıtlayabilirsiniz. Görmekten hem zevk alıp hem
DOÇ.DR.FULYA DİLEK GÖKALP MURANLI
de kanıtlanabilirliğinden emin olabileceğiniz bir şansınız var.
GENEL YAYIN YÖNETMENİ METE ARSLAN KONAK
Şuan okuduğunuz Kapsul Plus en büyük şanslarınızdan biri. Dergimizin akış şemasından bahsetmek gerekirse; Bu sayıda sizi ormanların ekosistem mühendisi olan ‘Kırmızı
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRLERİ
Orman Karıncaları’ karşılamakta, çoğu insanın merak ettiği
TAYFUN GÖZLER
görüpte sorgulayamadığımız bir hadise vardır ki o da örümcek-
EMİNE CEYDA SÖZÜER
lerin neden kendi ağlarına takılmadan nasıl rahat o ağda yürüyebildikleridir sorunuzun cevabı büyülü sayfalarımızda…
EDİTÖRLER
Hayvanlar alemiyle olan ilişkilerimizi incelerken akla gelen ilk
ASLIHAN DİKMEN
sorulardan biri hem bu kadar çok sevip hem de nasıl hayvan-
ÖZGE BİÇEROĞLU
lardan korktuğumuz olur herhalde. ’Dostluk ya da Korku Karar Sizin ‘ adlı yazımızda bunun nedenleri incelenmekte .Olmazsa olmazımız canlılar dünyası ve haberlerin yanında sizlere vereceğim bir yeni gelişmemiz daha var içeriğimize bilim adamlarının hayatları ve Biyoloji bölümlerini incelemeye başladık. İlk adımını ise Alfred Nobel’in hayatı ve Biyoinformatik bölümünü inceleyerek adımını attık. Belirli günlerde ise Verem Haftasının önemini sizlerle paylaşmaya çalıştık. Gözlerinizi kanıt olarak kullanmanız keyifli okumanız dileğiyle…
KAPSUL PLUS AİLESİ
3
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
Sayfa 4
SAYI
ÖRÜMCEKLER NEDEN KENDİ
İpek ağ, ilk salgılandığında sıvıdır fakat hava ile temas eder etmez ka leri sayesinde değişik ağ ipeği üretirler ve bu farklı
6
BİYOİNFOR
Biyoinformatiğe olan gereksinim, İnsan Genomu Projesi sonucu ortay ların moleküler biyolojide kullanımı üç boyutlu moleküler yapıların g veri tabanları oluşturulm
9
DOSTLUK YA DA
Özgül fobiler, fobiler grubu arasında en yaygın olan türüdür ve toplu fobisidir ve en korkulan hayvanların başında d
12
EKOSİSTEM MÜH
Avrupa kırmızı orman karıncaları göze çarpan, kubbe şeklinde, yükse pratensis karıncalarında dişiler Haziran’da evlilik uçuşu ile erkeklerle yuvadan bir kısım işçiyi alarak yakın mesa
14
ALFRED N
Alfred Bernhard Nobel (21 Ekim 1833, Stokholm,İsveç – 10 Aralık 18 mucidi. Vasiyetiyle Nobel Ö
19
CANLILAR DÜN
VEREM HAFTASI 17-18 Kapsul Plus
4
4
Ocak ,2014
Sayfa 5
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
I 17
İ AĞINA YAKALANMAZ?
atılaşır. Örümcekler sahip oldukları en az yedi farklı ağ salgı bezağlar onlar için çeşitli amaçlarla kullanılabilir.
RMATİK
ya çıkan genetik bilginin işlenme sorunuyla artmıştır. Bilgisayargrafik temsili, moleküler dizilimler ve üç boyutlu moleküler yapı ması ile başlamıştır.
A KORKU,KARAR SİZİN!
umda %2.7 oranında görülür. Bu fobilerin en yaygın türü hayvan da kedi, köpek, böcek,yılan ve fare gelir.
HENDİSLERİ
ekliği 1m. ye, çapı 1.5m ye yaklaşan büyük yığın yuvalar yapar. F. e çiftleştikten sonra yere inip kendi yuvalarını kurarlar ya da eski afede bir tomurcuk yuva yapabilirler.
NOBEL
896, San Remo,İtalya), İsveçli kimyager ve mühendis, dinamitin Ödülleri'ni başlatmıştır.
NYASI 22-25 Kapsul Plus
HABERLER 26 5
5
Ocak,2014
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
ÖRÜMCEKLER NEDEN KENDİ AĞINA YAKALANMAZ?
Eklembacaklıların bir grubunu oluşturan örümcekler, bazı özellikleri ile böceklerden ayrılırlar ve biyolojide böceklerden farklı bir grup olarak incelenirler. Örneğin, örümceklerin vücudu ön (cephalothorax) ve arka (abdomen) olmak üzere iki kısımdan oluşurken, böceklerin vücudu üç kısımdan oluşur. Böcekler üç çift bacak ve bir ya da iki çift kanat (ya da kanatsızdırlar) içerirler. Böceklerin sahip oldukları antenler örümceklerde bulunmaz. Örümcekler, cephalothoraxtan çıkan dört çift ayağa sahiptir ve kanatsızdırlar. Örümcekler avcı (predatör) ve etobur (karnivor) hayvanlardır, yani besinlerini diğer hayvanları avlayarak sağlarlar. Besinleri genelde böcekler ve diğer eklembacaklılar oluşturur. Örümceklerin öldürücü silahı, sahip oldukları bir çift “kelisera” denen bir çeşit zehir dikenidir. Avlarını yakalayınca genelde başın arka kısmından ısırarak zehirlerler. Örümcekler katı besin alamaz ve sıvı besinle beslenir. Dolayısıyla yakaladığı avının vücut sıvısını emerek
ÖRÜMCEKLER NEDEN KENDİ
besinini sağlar. Tropiklerde yaşayan bazı büyük örümcek türlerinin, bazen kurbağa ve küçük kuşları bile avladıkları bilinmektedir. Baş kısımlarında sayısı altı ya da sekiz adet olabilen gözleri bulunur. Örümcekler yumurta ile çoğalır, yumurta sayısı türden türe değişebilir. Çoğu tür düzinelerce yumurta yapar, yüzlerce hatta birkaç bin yumurta yapan türler de bilinmektedir. Yumurtadan çıkan yavrular bir değişim geçirerek ergin hale gelir. 6
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
ÖRÜMCEKLER NEDEN KENDİ AĞINA YAKALANMAZ?
Örümcekler, ipek ağlarını abdomen kısımlarında bulunan özel salgı organlarında üretirler. Ağ örme organları abdomenin uç kısmında bulunan tüpsü yapılardır. Örümcek, bu tüpleri etrafındaki sert bir bir cisme bastırarak ipeğin dışarı çıkmasını sağlar. İpek ağ, ilk salgılandığında sıvıdır fakat hava ile temas eder etmez katılaşır. Örümcekler sahip oldukları en az yedi farklı ağ salgı bezleri sayesinde değişik ağ ipeği üretirler ve bu farklı ağlar onlar için çeşitli amaçlarla kullanılabilir. Örümcekler için ağ üretimi oldukça enerji gerektiren bir iştir, çünkü ağ ipeği oldukça güçlü bir protein yapıdır. Eğer bu ağ yaklaşık 2.5cm kalınlıkta bir sicim gibi örülse, aynı kalınlıktaki çelik halattan üç kez daha sağlamdır ve yaklaşık 74tonluk bir ağırlığı kaldıracak güçtedir. Bir çalışmada örümceğin ürettiği ağ hesaplanmış ve yaklaşık 140m den uzun olduğu görülmüştür. Çoğu örümcek ağ üretir, ağ üretmeyen türler de vardır. Ağ yapan örümcekler avlarını ağlarına düşürerek yakalar. İpek ağ aynı zamanda yapışkandır, av ağa takıldığında
İ AĞINA YAKALANMAZ?
bir daha kurtulma şansı yoktur. Ağda örümceğin ürettiği özel bir titreşim yapan ve avın yakalan-
Bazı türlerde yavrular anne ile beraber kalabilir ve besinleri paylaşırlar, hatta bazı türlerde yavrular anne tarafından ağızdan-ağıza beslenir. Besin paylaşımı yavrular büyüyüp anne ölünceye kadar devam edebilir, sonunda anne de yavrularına yem olur. Erkek örümcek testislerinde ürettiği, spermleri içeren semen sıvısını özel bir ağa bırakır ve dişiyi bulduktan sonra bu semeni “palp” denen birinci çift ayakları ile dişiye aktarır. Yani erkeğin çiftleşme organı yoktur. Erkek çiftleşme öncesi dişiye dikkatlice yaklaşmalıdır aksi takdirde dişi tarafından yenebilir. Çok genel olmasa da bazı türlerde, çiftleşme süresince erkek örümcek dişi tarafından yenir. 7
dığını bildiren sinyal ipliği vardır, sinyal geldiğinde örümceğin yemeği hazırdır.
ÖRÜMCEKLER NEDEN KENDİ AĞINA YAKALANMAZ?
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
Örümcekler, kendi ağlarına kolay kolay yakalanmaz, bunu iki şekilde başarır. Birincisi, avı için ördüğü ağda ayrıca sadece kendisinin üzerinde hareket edebileceği yapışkan olmayan özel ulaşım iplikleri vardır, örümcek bunları tanır. İkincisi, ağız kısmındaki bir salgı bezinde ürettiği salgı ile sürekli ayaklarını yağlı tutar ve böylece yanlışlıkla tuzak ağına düştüğünde kendisini kurtarabilir. Fakat ürkütüldüğünde nadiren kendi ağına takılıp diğer örümceklere de yem olabilir.
‘’İpek ağ, ilk salgılandığında sıvıdır fakat hava ile temas eder etmez katılaşır. Örümcekler sahip oldukları en az yedi farklı ağ salgı bezleri sayesinde değişik ağ ipeği üretirler ve bu farklı ağlar onlar için çeşitli amaçlarla kullanılabilir.’’ Örümceklerin insanı ısırdığı nadirdir, çünkü çoğunun zehir dikeni insanın derisini delecek kadar güçlü değildir. Ülkemizde ve Avrupa’da insanı öldürücü nitelikte zehiri olan örümcek bulunmaz, böylece örümceklerden korkulacak bir neden de yoktur. Sadece Amerika, Avustralya ve Afrika’da bulunan “karadul” olarak bilinen tür, insana öldürücü olabilir. Karadul’un zehiri bir çıngıraklı yılanınkinden 15 kat daha güçlü, hatta kobra ve mercan yılanı zehirlerinden bile çok daha güçlüdür. Dünya’da 35000 civarında farklı örümcek türü bilinmektedir. Bunların 500 kadarı acı verici şekilde ısırır fakat sadece 15 kadarı insana ciddi zarar verebilir. Yaşam süreleri oldukça farklılık gösterir. Tarantula örümceği 20 yıl yaşayabilir. Örümcekler birçok zararlı böceğin de düşmanı olduklarından oldukça yararlı hayvanlardır.
PROF.DR.SELÇUK YURTSEVER T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Kaynak
Biyoteknoloji ve Genetik
http://www.vize.com.tr/index.php? option=com_content&task=view&id=254&Itemid=14
Ana Bilim Dalı Başkanı 8
BİYOİNFORMATİK
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
BİYOİNFORMATİK ‘’1900'LÜ YILLARIN SON ÇEYREĞİNDE GENETİK VE BİLİŞİM ALANINDA SAĞLANAN İLERLEME, YENİ BİNYILA DAMGASINI VURACAK. ÖZELLİKLE GEN TEKNOLOJİSİNDEKİ HIZLI GELİŞİM, TIP, TARIM VE ÇEVRE KONULARINDA YENİLİKLER GETİRİYOR.’’ Biyoinformatik bilim dalı, biyolojik verilerin anlamlandırılması, saklanması, görsellenmesi ve bu devasa bilgi birikiminden azami ölçüde yararlanabilmek amacıyla, matematik, istatistik, bilgisayar bilimleri, moleküler biyoloji ve genetik alanlarının sentezidir. Bir diğer tanımla, karmaşık biyolojik verilerin derlenmesi ve analiz edilmesi bilimidir.
Biyoinformatik modern biyolojinin iki temel bilgi akışını kapsar: 1.Genetik bilgi akışı: Bir organizmanın DNA’sı incelenerek özelliklerinin belirlenmesinden, incelenen bu organizma türünün oluşturduğu toplulukların karakteristik özelliklerine kadar olan bilgi akışı. Elde edilen DNA bilgisi tekrar genetik havuzun tanımlanması için kullanılır.
1960'larda başlayan bilgisayar uygulamalarının biyolojide kullanılması girişimi, her iki alandaki teknolojik gelişime paralel olarak hızla ilerlemiş ve böylelikle ortaya çıkan Biyoinformatik dalı bugün en popüler akademik ve endüstriyel sektörlerin başına geçmiştir.
2.Deneysel bilgi akışı: Biyolojik olaylar gözlenerek elde edilen enformasyon, açıklayıcı modeller ile tarif edilir, daha sonra bu modellerin doğruluğu yeni deneyler ile test edilir. Son yirmi yılda temel biyolojik araştırmaların klinik tıp uygulamaları ve klinik tıp bilgi sistemleri üzerindeki etkisi daha da belirleyici olmuş ve bugün yeni kuşak epidemiyolojik, tanı, teşhis ve tedavi amaçlı modüllerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Biyoinformatik çalışmalar temel bilimsel araştırmalara yönelik görünmekle beraber önümüzdeki on yıl içinde klinik bilişim için vazgeçilmez olacaktır. Örneğin hastaların medikal formlarında giderek artan bir sıklıkla DNA dizilim bilgileri yer almaya başlayacaktır. Bugün ABD'de bazı sigorta şirketleri, risk primleri belirlenirken mevcut genetik tarama test sonuçlarını talep edebilmektedir. Biyoinformatik araştırmalar için geliştirilen algoritmaların çok yakında klinik bilişim sistemlerine entegre olması beklenmektedir.
Biyoinformatiğe olan gereksinim, İnsan Genomu Projesi sonucu ortaya çıkan genetik bilginin işlenme sorunuyla artmıştır. Bilgisayarların moleküler biyolojide kullanımı üç boyutlu moleküler yapıların grafik temsili, moleküler dizilimler ve üç boyutlu moleküler yapı veri tabanları oluşturulması ile başlamıştır. Kısa sürede çok yüksek miktarlarda veri üreten, endüstri düzeyinde gen ekspresyonu, proteinprotein ilişkisi, biyolojik olarak aktif molekül araştırmaları, bakteri, maya, hayvan ve insan genom projeleri gibi biyolojik deneylerin doğurduğu talep sonucunda, bu alandaki bilişim uygulamaları neredeyse takip edilemez bir hızda gelişmiştir. Biyoinformatik dalının ayrı bir (disiplinlerarası) bilim dalı olarak tanınması da son 10 yılda gerçekleşmiştir.
9
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
BİYOİNFORMATİK
Biyolojik çalışmalar •
Protein yapı ve fonksiyonun belirlenmesi
• Herhangi bir biyolojik fonksiyonu arttıran ya da engelleyen küçük moleküllerin tasarlanması • Karmaşık genetik fonksiyon ya da regülasyon faaliyetlerinin tanımlanması • Tıbbi ya da endüstriyel amaçlı yeni makromoleküller üretmek • Genetik faktörlerin hastalık yatkınlığına etkilerini ortaya çıkarmak
Bu alanı kısaca tanımlamanın bir yolu da, biyoinformatik araçların kullanıldığı genel araştırma konularını özetlemek olabilir:
Metodolojik çalışmalar •
DNA sıra ve dizilimi araştırmaları
•
Protein sıra ve dizilimi araştırmaları
• Makromoleküler yapıların (DNA,RNA,protein) üç boyutlu dizilim araştırmaları • Küçük moleküllerin (potansiyel terapötik maddeler,aktif peptidler,ribozimler vs.) ligandlarıyla etkileşiminin araştırılması
Çalışma alanları Biyoinformatik genel olarak biyolojik problemlerin çözümünde bilişim teknolojilerinin kullanılması olarak tanımlanabilir. En dar tanımı ile genomik sekansları destekleyen biyolojik veri tabanlarının oluşturulması ve işletilmesi, en geniş tanımı ile de mevcut tüm bilgisayar uygulamalarının biyolojik problemlerin çözümünde kullanılması olarak anlaşılır.
• Heterojen biyolojik veritabanlarının entegrasyonu • Biyolojik enformasyonun paylaşımının kolaylaştırılması • Bilgisayar ile otomize edilmiş veri analizi ve iletimi • Etkileşimde bulunan gen ürünleri için bilgi ağları oluşturulması
Kimyasal reaksiyonlardan hücrelerarası iletişime kadar pek çok biyolojik faaliyet sürecinin simülasyonu
Büyük çaplı biyolojik deneylerden (GENOM projeleri gibi) çıkan sonuçların analizi
Mezunlar , kamu ve özel sektörde (ilaç, biyomedikal, biyoteknoloji, tarım ve gıda sektörleri araştırma-geliştirme birimleri, çevre koruma, kalite kontrol birimleri gibi), araştırma enstitülerinde araştırıcı ya da yönetim kademelerinde, tıp sektöründe (hastanelerin araştırma laboratuvarları, tüp bebek üniteleri gibi) genetik uzmanı olarak görev yapabilirler. 10
BİYOİNFORMATİK
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
1960'larda başlayan bilgisayar uygulamalarının
Biyoinformatik alanındaki en önemli projelerden biri de “İnsan Genom Projesidir” (İGP-Human Genom Project). ABD Enerji Bakanlığı ve Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından koordine edilen 13 yıllık İGP 2003 yılında tamamlanmıştır. Başlangıçta 2005 yılında bitirilmesi planlanan proje, teknolojide gerçekleşen gelişmelerle birlikte beklenenden iki yıl önce tamamlanmıştır. Projeye İngiltere, Japonya, Fransa, Almanya gibi ülkeler de katkıda bulunmuşlardır. Projenin amaçları:
biyolojide kullanılması girişimi, her iki alandaki teknolojik gelişime paralel olarak hızla ilerlemiş ve böylelikle ortaya çıkan Biyoinformatik dalı bugün en popüler akademik ve endüstriyel sektörlerin başına geçmiştir.
Biyoinformatiğin giderek önem kazanması sonucunda, biyoistatistikçiler kendilerini biyoloji alanında geliştirerek yapılan çalışmalara daha fazla katılmakta ve katkı sağlamaktadır. Biyoinformatikte elde edilen büyük ölçekte verilerin, klasik istatistik yöntemlerle analiz edilmesinde sorunlar yaşanması ya da bu yöntemlerin verileri incelemekte yetersiz kalması dolayısıyla yeni istatistiksel yöntemler geliştirilmesine duyulan gereksinim de biyoistatistiği çalışma ekibinde yer alması gereken temel bilim alanlarından biri yapmaktadır.
• İnsan DNA’sındaki yaklaşık 20.000-25.000 geni tanımlamak, • İnsan DNA’sını oluşturan yaklaşık 3 milyon kimyasal bazlı çiftlerin dizilimini belirlemek, • Bu bilgileri veri tabanlarında saklamak, • Veri analizi için araçlar geliştirmek, • İlgili teknolojileri özel sektöre transfer etmek, • Bu projeden ortaya çıkabilecek, yasal, etik ve sosyal konuları ele almaktır.
Kaynaklar: http://www.bahcesehir.edu.tr/akademik/genetik
Gerçekleştirilen diğer genom projeleri ile 1000’den fazla organizmanın gen dizileri elde edilmiştir. Böylece, farklı canlı türlerinin gen dizilişlerini karşılaştıran çalışmalar da yapılmaya başlanmıştır.
http://biyoteknolojikyasam.blogspot.com/2012/12/biyoinformatik-nedir.html http://www.tip.hacettepe.edu.tr/actamedica/2010/sayi_3/baslik5.pdf http://tr.wikipedia.org/wiki/Biyoenformatik
11
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
DOSTLUK YA DA KORKU,KARAR SİZİN!
DOSTLUK YA DA KORKU,KARAR SİZİN!
Korku. İradeyle kontrol altına alına-
Psikiyatride özgül fobiler dışında sosyal fobi ve
mayan tehdit hissi. Daha da anlaşılabilir bir
agorafobi gibi korkular da incelenir. Ancak özgül fobiler,
ifadeyle benzimizin solup terleme ve titreme
fobiler grubu arasında en yaygın olan türüdür ve top-
hissi duyduğumuz ,kalp ritmimiz ve değişen
lumda %2.7 oranında görülür. Bu fobilerin en yaygın türü
vücut sıcaklığımızla bedenimizin tepki göster-
hayvan fobisidir ve en korkulan hayvanların başında da
diği daralma duygusu. Hepimiz farklı durum-
kedi, köpek, böcek,yılan ve fare gelir. Özgül fobilerde
larda karşılaşırız bu duyguyla. Kimimiz yüksek
korkulan belirli bir durum veya nesne olduğu için insanlar
bir yere çıktığımızda, kimimiz yalnızken, kimi-
kendilerine göre geliştirdikleri bir takım taktiklerle köpek
miz karanlıktayken vs. Aslında en sık karşılaştı-
gördüklerinde uzaklaşmak, böcek gördüklerinde odayı
ğımız korku sınıflandırılmasıyla başlamalıyım
terk etmek gibi- hayatlarını bu korkularıyla birlikte de-
konuya, Özgül fobiler.
vam ettirmekte zorlanmazlar. 12
DOSTLUK YA DA KORKU,KARAR SİZİN!
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
Peki hayvan dostlarımıza karşı duyduğumuz bu his sadece korku mudur? Ya da onlara dokunma hissini sevmediğimizden, canımızı acıtabilecek niteliklere sahip olduklarından mıdır bu his? Ne oluyor da başlarda kontrol altına alabildiğimiz bu duygu zamanla kontrol altına alınamaz olup ‘korku’ özelliğini taşıyor? Araştırmalara göre Özgül fobinin başlama yaşı ortalama 16. Bu yaşlar da ne oluyor da biz hayvanlardan korkar duruma geliyoruz?
Kişisel sebepler bu sorularımızı yanıtlıyor aslında. Özgül fobilerin nasıl ortaya çıktığı konusunda tek bir açıklama yok. Genetik olarak doğuştan getirdiğimiz özelliklerin de, edindiğimiz deneyimler ve çevre etkisinin de önemli olduğunu gösteriyor. Yaşanan kötü deneyimler, abartılmış hikayeler, çoğu zaman da devreye giren hayal gücümüz. Odanın en uzak köşesinde görüp korktuğumuz böcek devasa boyutlara ulaşıp bizi yutamaz mesela ve ya bir köpek havlayarak bizi öldüremez. Hayvan fobileri bu tür kişisel nedenlerden dolayı kişilik ve huy olarak düşünülürler. Oysa psikiyatr alanında bu tedavi edilebilmesi mümkün bir hastalık olarak değerlendirilir. Başlarda tedirginlik olan bu duygu kontrol edilemez hale gelip korku oluyorsa, korku yaşam koşullarını önemli bir düzeyde etkiliyorsa tedavi edilmesi gerekir. Bu korkuların tedavisinde ilaçların rolü azdır .Alıştırma exposure adı verilen yöntem en yaygın kullanılan davranışçı tekniktir. Bireysel veya grup halinde uygulanabilir. Bu teknikte kişinin korktuğu durumun ayrıntılı bir analizi yapıldıktan sonra korkulan durumla gitgide artan derecede karşılaşması sağlanır. Bu yöntemle kişilerdeki korkunun zamanla azaldığı kanıtlanmıştır. Korkular, insan hayatını acımasızca kısıtlayan belirtilerdir. Hayvanlara olan bu tedirginliğimizi mantıklı sınırlamalar içinde yaşadığımızda korku boyutuna taşımamıza gerek olmayacağını hepimiz farkına varabiliriz. Tamamen korkusuz davranmak da yanlış bir tabir olacaktır. O yüzden hayatımızın her döneminde olduğu gibi burada da dengeyi korumalıyız. Kaynak: http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=19 13
AYŞE BEYZA SÖZÜER Trakya Üniversitesi Gıda Mühendisliği beyzasozuer@hotmail.com
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
EKOSİSTEM MÜHENDİSLERİ
EKOSİSTEM MÜHENDİSLERİ Ülkemizde Kırmızı orman karıncaları grubuna ait iki tür yaşamaktadır. Bunlardan ilki Formica rufa L. 1761 olup bu tür sadece Anadolu’da yaşamakta, Trakya’da bulunmamaktadır. Diğer tür olan Avrupa kırmızı orman karıncası Formica pratensis Retzius,1783 ise Trakya’da yaşamakta, Anadolu’da bulunmamaktadır.
Avrupa kırmızı orman karıncaları göze çarpan, kubbe şeklinde, yüksekliği 1m. ye, çapı 1.5m ye yaklaşan büyük yığın yuvalar yapar. F. pratensis karıncalarında dişiler Haziran’da evlilik uçuşu ile erkeklerle çiftleştikten sonra yere inip kendi yuvalarını kurarlar (monodomi) ya da eski yuvadan bir kısım işçiyi alarak yakın mesafede bir tomurcuk yuva yapabilirler(polidomi).Erkekler çiftleşme sonrası yuvaya kabul edilmeyip ölüme terkedilir ya da öldürülür. Bir karınca dişisi 21 yıla kadar yaşayabilir ve depoladığı spermler ile istediği zaman istediği cinsiyette birey yumurtlayabilir. Ekim sonu-Nisan sonu arası kış uykusuna yatarlarlar,Mayıs-Eylül sonu arası oldukça aktiftirler.
14
F. pratensis dişi (üstte), işçi (ortada) ve erkek (altta) birey (www.bwars.com)
EKOSİSTEM MÜHENDİSLERİ
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
Kırmızı orman karıncaları grubu kıta Avrupası ülkelerinde zararlı böceklere karşı biyolojik mücadele ajanı olarak uzun yıllardır kullanılmaktadır.
Ekosistem
Mühendisleri
olarak bilinen ormanın sağlık melekleri kırmızı orman karıncaları ülkemizde de Orman Genel Müdürlüğü tarafından Anadolu’daki ormanlık sahalarda zararlı omurgasızlara karşı biyolojik mücadele
ajanı
olarak
kullanılmaktadır Lymandria dispar tırtılları meşe ağacına tırmanırken (foto:Y.Çamlıtepe, Edirne)
(web.ogm.gov.tr/.../ormanzararlilari). Tek bir orman karıncası yuvasındaki bireyler bir yılda 20.000 kadar böcek yerler. Sağlıklı bir orman her metrekarede 500 orman karıncası bireyi içermelidir. Arazide yaptığımız gözlemlerde, Avrupa kırmızı orman karıncalarının ormanların baş düşmanı olan ve dumansız yangın olarak bilinen Lymantria dispar’ ın tırtıllarını yaygınca yediklerini tespit etmiş bulunmaktayız. Bilindiği üzere bu tırtılların ormanlara verdiği zarar orman yangınlarının oluşturduğu zarardan 5 kat daha fazladır. Ni-
Lymandria dispar tırtılı istilasına uğramış yaşlı meşe ağacı, (foto:Y.Çamlıtepe, Edirne)
tekim arazi çalışmaları esnasında Edirne ili dâhilinde özellikle meşe ormanlarının bu tırtıllarca
tahrip
edildiğini
gözlemledik.
Trakya’nın temel orman tipi meşe ormanları olduğu için bu tırtıllarla mücadelede Avrupa kırmızı orman karıncaları kolonilerinin korunması, çoğaltılması ve gerekli yerlere transfer çalışmalarının yapılması önemlidir.
Bu
çerçevede Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölümü TÜBİTAK destekli 3 yıllık bir projeyi hayata
F. pratensis işçileri Lymandria dispar tırtıllarını avlarken, Edirne, 2013. (Foto:Y. Çamlıtepe)
geçirmiştir. 15
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
EKOSİSTEM MÜHENDİSLERİ
F. pratensis işçileri bir tırtılı avlarken, Edirne, 2013. (Foto:Y. Çamlıtepe)
F. pratensis bireyleri Lymandria dispar tırtıllarını avlarken, Edirne, 2013. (Foto:Y. Çamlıtepe)
TÜBİTAK destekli bu proje ile Avrupa kırmızı orman karıncalarının yuva envanteri çıkarılacak, tehditler ve korumaizleme çalışmalarına temel oluşturacak veriler elde edilerek 5 yıllık bir koruma, izleme programı oluşturulacaktır. Bu yaz başlatılan çalışmalarda bu türe ait daha once tespit edilen yuvaların tümünün yok olmuş olması oldukça vahimdir, buna ek olarak bulduğumuz yeni yuvaların sayılarının azlığı bu türün soyunun ülkemizde büyük tehdit altında (endangered) olduğunun önemli bir göstergesi olup acil bir eylem planının uygulamaya konulması gerekliliğini gözler önüne sermektedir. Proje ekibi 2 profesör (Prof.Dr. Yılmaz Çamlıtepe, Prof.Dr. Nihat Aktaç), 1 uzman Dr. Volkan Aksoy ve 4 lisansüstü öğrenciden oluşmaktadır. Lisansüstü öğrencilerimiz 3 yıl boyunca TÜBİTAK dan aylık burs alacaklardır.
Prof.Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı yilmazc@trakya.edu.tr
16
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
VEREM HAFTASI
Verem Haftası (Ocağın İlk Haftası ) İnsanların sağlığı için en tehlikeli hastalıklar-
Verem aşısı ülkemizde ilk kez 22 Aralık 1952
dan biri de veremdir. Verem hastalığına halk arasın-
tarihinde yapılmaya başlanmıştır. Bu aşıyı sağlık ku-
da ince hastalık, tıp dilinde tüberküloz denir. Verem;
ruluşlarında bütün insanlar ücretsiz olarak yaptırabi-
Mycobacterium tuberculosis'in neden olduğu uzun
lir. Zaman zaman kent, kasaba ve köylerde B.C.G. aşı
seyirli ve granülomatöz karakterde bakteriyel ve bu-
kampanyaları açılır, aşı yapılır. Bu aşı okullarda öğ-
laşıcı bir enfeksiyondur. Bulaşıcı bir hastalık olan
rencilere de uygulanır. B.C.G. aşısı yapıldığında ve-
verem mikrobunu Robert Koch adında bir Alman
rem mikropları vücuda girse dahi hastalık yapmaz.
doktoru bulmuştur. Bu nedenden dolayı verem mik-
Son yıllarda verem hastalığı ile yapılan savaş başarıya
robuna Koch Basili denir.
ulaşmış, hastalık önemli ölçüde azalmıştır. Bütün kıtalarda, bütün ülkelerde tüberküloz vardır. Günümüzde hala tek mikrobun yaptığı en çok öldüren bulaşıcı hastalıktır. Yılda 9,2 milyon insan bu hastalığa yakalanırken 1,6 milyonu ölmektedir. Dünyadaki bütün hastalıkların yüzde 2,5'unu ve önlenebilir ölümlerin yüzde 26'sını oluşturmaktadır. Verem hastalarının sayısı yıllar içinde artış göstermektedir. Dünyada tüberküloz en çok Güney-Doğu Asya ve Sahra Güneyi Afrika'da bulunmaktadır. Hindistan, Çin ve Endonezya'da Dünya'daki hastaların yarısı bulunmaktadır. Toplam 22 ülkede, dünyadaki tüberküloz hastalarının yüzde 80'i bulunmaktadır.
Bu mikrop insan vücuduna solunum ve sindirim yoluyla girer. Çabuk fark edilip önlem alınmazsa vücudu kemirir, zayıflatır. Ölüme neden olur. Mikroplar hangi organa yerleşirse hastalık o organın adı ile anılır. Akciğer veremi, kemik veremi, gırtlak veremi, deri veremi, ilik veremi gibi. Verem, insandan insana, hayvandan insana geçer. En yaygın olanı akciğer veremidir. Tıp bilimi ilerledikçe verem mikrobunu yok edici ilaçlar yapıldı. Albert Calmette ve Camille Guérin adlı iki araştırmacı, 1920'lerin sonunda vereme karşı bir aşı geliştirmişlerdir. Bu iki araştırmacının soy adına atfen bu
Verem aşısına B.C.G. aşısı denir.
aşıya BCG (Bacillus Calmette-Guérin) adı verilmiştir. 17
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
VEREM HAFTASI
Veremin Tedavisi
Tüberkülozun kontrolü için çabalarını zayıflatan ülkelerde hastalık artış göstermektedir.
Gerekli olan tedavi türü, kişinin verem mikro-
AIDS hastalığı da veremi artırmıştır. Eski Sovyetler
bu taşıması ya da verem hastası olup olmadığına bağlı
Birliği ülkelerindeki artış bu iki nedenle olmaktadır.
olarak değişecektir. Verem hastalığı ve bazı verem
Sanayileşmiş ülkelerde 1980'li yıllarda hastalığın
mikrobu bulaşması vakaları ilaçla tedavi edilmektedir.
artışı bu iki nedene ve göçlere bağlıdır. Sahra Güne-
Veremin tedavisinde modern ilaçlar çok etkilidir. Bir-
yi Afrika'da verem hastalığının nüfusa oranı, dünya-
çok kişi düzenli olarak büyük kamu hastanelerinde,
da en yüksek orandır, bunun temel nedeni HIV/
verem savaş dispanserlerinde ayakta tedavi yöntemiy-
AIDS'tir.
le ya da uzman doktora giderek tedavi görebilirler. Verem hastalığının geçmesi için, kişinin en az altı ay
Yurdumuzda veremle savaşmak, kişilerin vereme yakalanmasını önlemek, hasta olanları sağlı-
ilaç kullanması gerekir. Bununla beraber, bazı vakalar-
ğa kavuşturmak amacı ile Verem Savaş Dernekleri
da bu süre daha uzun olabilir.
kurulmuştur. Verem Savaş Dernekleri; halkı verem
Verem ilaçlarının düzenli olarak alınmaması ya
tehlikesine karşı uyarır. Onları bu konuda aydınlatır.
da verilen ilaçların bitirilmemesi halinde, hastalık yeni-
Hastalanmamak içi neler yapılması, nelerin yapılma-
den ortaya çıkabilir ve bu kez tedavi etmek daha da
ması konusunda bilgi verir.
güç olabilir. Bu nedenle, iyileşmek için kişinin ilaçlarını düzenli olarak kullanması ve tüm tedavi setini bitirmesi gerekir. Aile bireylerinin herhangi birisinin verem
VEREM HASTALIĞININ BELİRTİLERİ
olması halinde, ailenin geri kalan tüm bireyleri ve ya-
Geceleri terleme ve hafif ateşlenme,
Kesik kesik öksürükler,
Halsizlik ve devamlı yorgunluk hali.
İsteksizlik
İnsan vücudunda zayıflama belirir. Zayıflama
kın temas içinde bulunan kişiler, kendilerinde verem olup olmadığının belirlenmesi için tetkikten geçirilirler. VEREMDEN KORUNMAK İÇİN ALINACAK ÖNLEMLER
ilk iki ay içerisinde yavaş, sonraki aylarda daha hızlı görülür.
Havasız yerlerde kalmamalıyız.
Dengeli beslenmeliyiz.
B.C.G. verem aşısını yaptırmalıyız.
Veremli hastaların eşyalarını kullanmamalıyız.
Veremli hastanın tabağından yemek yememeli, bardağından su içmemeli, kaşık ve çatallarını kullanmamalıyız.
Öksüren, hapşıran insanlardan uzak durmalıyız.
Açık ve temiz havada dolaşmalıyız. Kaynaklar http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/onemli_gun/verem.asp http://www.memocal.com/bgvh/veremlesavashaftasi.asp http://www.verem.org.tr/verem_hakkinda_kisa_bilgi.php http://ww w.corumhsm.gov.tr/tr/bulasicihaber/bulasici/464-1-7-ocak-verem-haftasi http://microbiologyspring2010.wikispaces.com/Mycobacteria
18
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
ALFRED NOBEL
ALFRED NOBEL
‘’Alfred Bernhard Nobel (21 Ekim 1833, Stokholm,İsveç – 10 Aralık 1896, San Remo,İtalya), İsveçli kimyager ve mühendis, dinamitin mucidi. Vasiyetiyle Nobel Ödülleri'ni başlatmıştır.’’
Bugün kendi adıyla verilen Nobel Ödülleri ile
Bugün kendi adıyla verilen Nobel Ödülleri ile tanınan Alfred Nobel, 1 Ekim 1833’te iflas etmiş bir
tanınan tarihe ‘dinamitin mucidi’ olarak geçen Alfred
iş adamının oğlu olarak dünyaya geldi. Babasının
Nobel, patlayıcılara olan düşkünlüğünü babasından alır.
değerli ticari malzemelerle yüklü gemisi battığı için
Zaman içinde Alfred Nobel’in patlacıyılara olan ilgisi
aile iyice yoksullaşmış, ağabeyleri Ludvig ve Robert
artmıştır. 1866 yılında yüzde 75 oranında nitrogliserini,
sokaklarda kibrit satarak ailenin geçimine katkıda
yüzde 25 oranında emici bir toprak türü olan kieselguhr
bulunmaya çalışıyorlardı. 1937’de Alfred henüz 4
ile karıştırır ve o ‘müthiş’ maddeyi bulur: Nobel’in Gü-
yaşında bir çocukken babası Immanuel Nobel, Saint
venlik Barutu ya da daha çok bilinen adıyla dinamit.
Petersburg’a taşınır ve burada bir mayın fabrikası
Bu buluşu, Nobel’in kısa sürede bütün Avrupa’da dina-
kurar.
mit kralı olarak tanınmasına neden olur. Nobel’in patlayıcılara olan bu merakı yıllar önce Stokcholm yakınlaSavaşlardan sonra mayın satışı kesildiğin-
rındaki Heleneborg’da kurduğu küçük laboratuvarında,
den Imanuel Nobel bir kez daha iflasla yüz yüze gelir
deneyler yaparken bir kaza sonucu küçük kardeşi Emil
ve eşini alıp 1859’da Stockholm’e döner. Babasının
ile birlikte dört kişi hayatını kaybeder. Alfred Nobel'in
arzusu üzerine dört yıl sonra Alfred de küçük karde-
Stokholm şehri sınırları dahilinde çalışma yapması ya-
şiyle Stockholm’e gelir. Rusya’da fizik-kimya eğitimi
saklanır. Bunun üzerine Alfred çalışmalarına Malaren
gören Alfred Nobel, Stockholm’e döndükten sonra
Gölü yakınlarındaki bir manavda devam eder.1879’da
kimya çalışmalarını babasının laboratuvarında yürü-
Paris yakınlarındaki Sevran’da bir laboratuvar kuran
tür .Alfred Nobel, özel öğretmenler tarafından eğiti-
Nobel, buradaki çalışmaları sırasında dumansız barutu
lir. Doğa bilimleri, dil ve edebiyat alanlarına yoğunla-
keşfeder.
şır. On yedi yaşına geldiğinde İsveççe, Rusça, Fransızca, İngilizce ve Almanca'yı akıcı bir şekilde konuşabilmektedir. Fizik ve kimyanın yanı sıra, onun bir mühendis olmasını isteyen babasının pek hoşuna gitmese de Alfred İngiliz edebiyatına ve şiire de ilgi duymaktadır. 19
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
ALFRED NOBEL
Dinamitin icadından sonra büyük engeller
ALFRED NOBEL’İN VASİYETNAMESİ
aşılarak tren yolları yapılmaya başlandı. Dinamit Ardımdan bıraktığım gayrimenkulümün ve serveti-
kullanılarak 1871 yılında Alplerde bulunan on üç
min tamamı aşağıdaki şekilde dağıtılacak :
kilometre uzunluğunda bulunan Mont Cenis tüneli yapılmıştır.1881 yıllarında on beş kilometrelik
Kapital emniyeti bir şekilde bir fonda toplanmalıdır.
“Gotthard” tüneli açılmış, bu icattan sonra tüm
Bu fonunun faizi her yıl insanlık için en büyük
ülkelerde yol ve tünel inşaatları kolaylaşmıştır.
katkıda bulunmuş kişilere dağıtılmalıdır. Bu faiz 5 ana bölüme ayrılmalı ve aşağıdaki şekilde tevzi edilmeli-
İlk yıllarda dinamit yol ve tünel yapımında kullanılmasına karşın ilerleyen zamanlarda savaş-
dir :
larda da kullanılmaya başlandı. On binlerce insan
Bir bölüm, FİZİK sahasında en büyük keşfi yapan fizik-
dinamit patlamaları ile can verdi. Nobel ,böylesine
çiye verilmelidir.
önemli bir icadın insanlar üzerinde kullanılmasına
Bir bölüm, KİMYA sahasında en büyük keşfi yapan
çok üzülmüştür. Bu icat ona çok büyük servetler
kimyacı verilmelidir.
kazandırmış ancak onu çok mutsuzluğuna neden olmuştur. Bu üzüntüsünün sonucunda bir Nobel
Bir bölüm, FİZYOLOJİ ya da TIP sahasında en büyük
Vakfı kurmuş ve tüm servetini bu vakfa bağışlamış-
keşfi yapan kişiye verilmelidir.
tır. Nobel, San Remo'da 1896 yılında beyin kana-
Bir bölüm, EDEBİYAT sahasında en büyük keşfi yapan
ması sonucu öldü. Her yıl servetinden gelen bir kaç
kişiye verilmelidir.
milyon lira ile insanlığa tıp, edebiyat, fizik, kimya ve
Bir bölüm, milletler arası BARIŞ ve KARDEŞLİK için en
barışa katkıda bulunan insanlara verilmesini vasi-
büyük çalışmayı yapan fizikçiye verilmelidir.
yet etmiştir. Başta beş dalda verilen ödüllere 1968 yılında İsveç Bu ödüller, fizik, kimya, tıp veya fizyoloji, edebiyat
Bankası Alfred Nobel anısına bir de “İktisat ödülü”
ve barışa hizmet olmak üzere toplam beş dalda
eklendi..
verilecekti. Nobel'in bu vasiyeti önceleri büyük tarFizik ve kimya konusundaki keşifler İsveç Bilim Kon-
tışma yarattı. Ancak 1900 yılında İsveç hükümetinin
seyi’nce değerlendirilmelidir. Edebiyat ve Barış konu-
Nobel Vakfı'nı kurmasıyla, Nobel Ödülleri düzenli
sunda ödüller, Norveç Parlamentosu tarafından seçi-
olarak verilmeye başlandı. Daha sonra 1968'de İs-
len 5 kişilik bir komite (kurul) tarafından değerlendi-
veç Bankası Alfred Nobel'in anısına bir ekonomi
rilmelidir.
ödülü vermeyi kararlaştırdı, ödül ilk kez 1969'da
En büyük ve kesin arzum, ödülleri adaylara dağıtılır-
verildi.
ken kesinlikle milliyet ayrımı gözetilmemesidir. En önemli ödülü alacak kişi bir İskandinavyalı da olabilir,
Sentetik bir element olan Nobelyum onun anısına bu isim ile anılmıştır.
olmayabilir de.” (Paris, kasım 27, 1895 Alfred Bernhard Nobel)
20
ALFRED NOBEL
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
Nobel ödülleri hakkında
İlk Nobel Ödülleri 1901 tarihinde verilmeye başlanmıştır.
Her ödül ayrı bir komite tarafından verilir; İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi fizik, kimya, ekonomi alanındaki ödülleri, Karolinska Enstitüsü Fizyoloji veya Tıp alanındaki ödülleri ve Norveç Nobel Komitesi edebiyat alanındaki ödülleri vermektedir.
Ödül almayı hak eden kişi veya kurum bir madalya, bir diploma ve yıllar içinde değişen miktarda para ödülü almaktadır.
nedeniyle Nobel Ödülleri verilememiştir.
Orhan Pamuk 12 Ekim 2006 tarihinde Nobel
Edebiyat Ödülü'nü kazanarak Nobel Ödülü kaza-
Pauling yanlışlıkla DNA için üçlü bir sarmal yapı
nan ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak
önerisinde bulundu. Böylelikle, 1962 Nobel tıp
tarihe geçmiştir.
ödülü doğru saptama olan ikili sarmal yapıyı
Fizik, kimya ve tıp alanlarında bugüne dek dağıtı-
öneren James Watson, Francis Crick ve Maurice
lan toplam 508 ödülden yalnızca 11’i kadınlara
Wilkins arasında paylaştırılmış oldu.
verildi. Bu 11 kadından biri olan Marie Curie,
1903 yılında fizik ve 1911 yılında kimya dalında
1949 yılında tıp alanında Nobel ödülü, lobotomy‘yi ilk kullanan doktor olan António Egas
olmak üzere, iki kez Nobel ödülüne hak kazandı.
Moniz’e verildi. Lobotomy operasyonu günü-
Kızı Iréne Joliot-Curie de 1935 yılında Nobel kim-
müzde oldukça şüpheyle yaklaşılan ve ancak çok
ya ödülünü aldı.
1940 ve 1942 yılları arasında II. Dünya Savaşı
özel durumlarda kullanılan bir ameliyat çeşididir.
Nobel ödüllerinde Curie’nın dışında iki ayrı kate-
goride ödül alan sadece bir kişi daha vardır: Li-
Nobel’e aday gösterilenlerin hiçbir zaman açıklanmadığını ve tüm kayıtların elli sene boyunca
nus Pauling. 1954′te kimya dalında ödülü alan
mühürlü kaldıklarını biliyor muydunuz?
Pauling, 1962′de ise nükleer silahlar testlerine karşı yaptıkları çalışmalar nedeniyle Nobel barış
Kaynaklar
ödülünü kazanmıştır.
http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2579 http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/nobelalanlar/S-186-38.pdf
‘’Umut gerçeğin çıplaklığını gizlemek
http://www.bilgiustam.com/dinamitin-bulunusu-alfred-nobel/
adına doğal bir perdedir.’’Alfred Nobel
http://neselibeyin.com/2009/10/02/nobel-odulleri-hakkinda-bilmediginiz-10-gercek/ http://ucnoktaaforizma.wordpress.com/bilim-ve-teknik/nobel/ 21
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
CANLILAR DÜNYASI
B
Betta ,doğal yaşam alanı Asya (Taylan
4-6 cm boyunda bir balık türüdür. Öze
ve asaletini yansıtan vakur duruşuyla d
likle 2-3 yıl, nadiren 4-5 yıl civarındad
boyları erkeklere göre daha kısadır. T
akvaryumda beslenebilir. Ancak bu uy
dir. En uygunu dişi ve erkek betaları ay
köpükten yaptığı yuvada korur. Hacm
Yavru betalarda 3. aydan sonra cinsiy
ve parlak renklidirler. Dişilerin karınla
nokta gözlenir. Betalar gençken (3 ayd
yaşlarda canlı yem verilen balıklarda k
en çok sivrisinek larvalarıyla beslenirl
malıdır. Akvaryumunuzda kesinlikle fil
medikleri için, filtreli bir akvaryumda k
lir. Suyun değişimi ise her ay değiştir
sonra su değişimi yapabilir ancak suy
miktar deği
http://www.akvaryum.com/b
http://betabaligibakimi.blogspot
22
CANLILAR DÜNYASI
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
Betta
nd, Malezya, Kamboçya ve Vietnam) olan, yaklaşık
ellikle erkeklerin, yüzgeçlerinin görkem ve güzelliği
dikkat çeken bir türdür. Balığın yaşam süresi genel-
dır. Erkek betalar birbiriyle geçinemezler. Dişilerin
Tek bir erkek ve dişi beta, barışçıl balıklarla karma
yum da balıkların karakterlerine göre değişmekte-
yrı akvaryumlara almaktır. Erkek beta, yumurtaları
mi en az 35 litre olan akvaryumlarda bakılmalıdır.
yet ayrımı yapılabilir. Erkekler daha geniş yüzgeçli
arında ise toplu iğne başı büyüklüğünde beyaz bir
dan önce) kuru yemlere alıştırılabilirler; fakat ileriki
kuru yeme dönüş çok zordur. Doğal ortamlarında
er. Beta akvaryumunun ısısı en az 23°C – 24°C ol-
ltre kullanmayın. Beta balıkları hareketli suyu sev-
kolayca stres altına girebilir ve ölümle sonuçlanabi-
rmek şart değildir. 2 – 3 ay gibi uzun bir süreden
yu tamamen değiştirmeyip sadece belli bir ( %20)
iştirmeniz tavsiye edilir. Kaynaklar
betta_splendens_(beta)_tatlisur_6_279.asp
t.com/2013/07/beta-baligi.html#.UrsFgtJdVrU
23
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
CANLILAR DÜNYASI
ARUM ZAM
Arum zambağı büyüleyici bir güzelliğe
cekler için hazırlanmış mükemmel bir tuzağı d
sanılanın aksine beslenmek değil neslini devam
spadiks adı verilen çubuk biçiminde bir başağa
rak adlandırılan beyaz bir yaprak tarafından çe
mü, beyaz yapraksı yapının içinde başağın dip Arum zambağı döllenmeye hazır hale
yak gazı (NH3) yaymaya başlar. Çiçeğin son de
lerinin bulunduğu bölüm, beyaz yapraklı yapın
dan görünmez. Bu yüzden sadece koku yayma
yeterli değildir. Polenler döllenmeye hazır old
birlikte çiçeğinin dışta kalan bölümünü de ısıtı
de ve bir gün içerisinde gerçekleşen ısınma ve
Bu ısı ve koku nasıl ortaya çıkıyor sorusunu ce
adamları bitkinin metabolizmasında gerçekleş
özel bir asit çıktığını bulmuşlardır. Glutanamik
yollarla parçalanması sonucunda çiçeğin yayd
böcekler çiçeğe gelirler. Ne var ki böcekler için
zambağının polen tozları dipte kapalı torbacık
zırlıklıdır. Yağlı olan dış yüzeyi sebebiyle gelen
içine düşerler ve bir daha da kaygan duvarlard
dukları bölümde çiçeğin dişi organlarının üretti
gece olunca polenlerin kapalı olduğu torbacıkl
bulanırlar. Böcekler çiçeğin içinde bir gece kal
Sabah olunca çiçeğin üzerinde buluna
yukarı tırmanması için merdiven işlevi görürle
ler, özgürlüklerine kavuşur kavuşmaz görevler
polen yükleriyle birlikte başka bir zambağa gid Kaynaklar http://www.evrenvebilim.com/arum_zambagi.html
http://biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php 24
CANLILAR DÜNYASI
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
MBAĞI
e sahiptir. Ancak bu güzellik, bö-
da içinde barındırır. Tuzağın amacı
m ettirebilmektir. Zambak çiçeği,
a sahiptir. Başağın etrafı spata ola-
evrilidir. Bitkinin çiçeklenen bölütarafında yer alır. gelince keskin kokulu bir amon-
erece ilginç bir yapısı vardır. Polen-
nın içinde dip taraftadır ve dışarı-
ak böceklerin dikkatini çekmek için
duğunda zambak saldığı kokuyla
tır. İşte bu yalnızca aydınlık saatler-
e koku böcekler için çok çekicidir.
evabını bulmaya çalışan bilim
şen hızlanma sonucunda ortaya
k asit denen bu maddenin kimyasal
ığı ısı ve koku oluşur. Bu sayede
n bu yeterli değildir çünkü arum
klarda bulunur. Çiçek buna da ha-
n böcekler kayarak aşağı çiçeğin
dan yukarı tırmanamazlar. Bulun-
ttiği şekerli bir sıvı vardır. Ayrıca
lar da açılır ve böcekler bunlara
lırlar.
an dikenler bükülerek böceklerin
er. Merdivenden tırmanan böcek-
rini yerine getirmek için dölleyici
derler
p?kategori_id=10&soru_id=2060 25
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
HABERLER
‘Neandertaller Modern İnsan Gibi Konuşuyordu’ Modern insanın en yakın akrabası olarak bilinen Neandertallerin, insanlar gibi konuşabildiği öne sürüldü. Neandertal fosilleri üzerinde yapılan araştırma, yaklaşık 50 bin yıl önce yok olan tür hakkında yeni bir özelliği ortaya çıkardı. PLoS One dergisinde yayımlanan araştırma, hyoid (dil) kemiğindeki gelişimin Neandertallere konuşma yeteneği kazandırdığını gösterirken, 1989’da bu alanda elde edilen ilk bulguları da güçlendirdi. Haberin devamı;
H
A
http://www.ntvmsnbc.com/id/25487823
B Eski İnsan Genomu
E
300,000 A mitokondriyal genom İspanya'da bulunan 400,000 yaşındaki Neandertal atalarından üç ya da dört kat daha büyük olduğu tespit edildi. Ama sadece
R
Denisovans olarak bilinen modern insanlar, Neandertaller ve başka türler nasıl geliştiği hakkında ki sorular cevapsız kalmaya devam ediyor.
L
Haberin devamı; http://news.sciencemag.org/breakthrough-of-the-year-2013
Ormansızlaşmanın Küresel Haritası Ormansızlaşmada karşımıza yeni bir dünya haritası çıkıyor. Ormanların 888.000 mil karesinin (2,3 milyon kilometrekare) 2000 yılından bu yana yok olduğunu ortaya konulmaktadır. İnteraktif haritada (görüntülenebilir online ) uydu verilerine dayanarak hesaplamalar yaklaşık 100 feet (30 metre)’te incelendi. Haberin devamı; http://news.discovery.com/earth/plants/global-map-of-deforestation -forests-vanishing-131115.htm 26
E
R
HABERLER
OCAK 2014, KAPSUL PLUS
Amborella Çiçekli bitkilerin soy ağacının en düşük şubesinde Amborella oturur. Nükleer ve mitokondriyal genomları atalarının angiosperm benzemesine Amborella yeniden kanıtlamaya yardımcı oluyor. Araştırmacılar mitokondriyal genomunun diğer dört organizmaların tüm genomlarının absorbe ol-
H
duğunu buldu. Haberin devamı ; http://news.sciencemag.org/breakthrough-of-the-year-2013
A
B
E
R
L
E
R
'Wi-Fi Ev Bitkilerini Öldürüyor' Evinizdeki bitkiler nedenini çözemediğiniz bir şekilde solmaya başladıysa,bunun sorumlusu hiç aklınıza gelmeyecek bir cihaz olabilir: Wi-Fi router. Danimarkalı lise öğrencileri, gözlemlere dayanan deneyleriyle Wi-Fi sinyallerinin bitkileri öldürdüğünü tespit etti.Wi-Fi sinyallerinden bağımsız tohumların yeşerdiği görülürken, Wi-Fi’a maruz kalan tohumların kahverengi renge büründüğü, çürüdüğü hatta mutasyon geçirdiği görüldü. Haberin devamı; http://www.ntvmsnbc.com/id/25486906/
Afrika’da Fillerin Yüzde 20’sini Kayıp Edebiliriz Kaçak avcılık seviyesi yavaşlamak yerine arttığı Afrika'da on yıl içinde kendi fil nüfusunun yüzde 20'sini kaybedebilir. Bu durum göz önünde bulundurarak hayvan koruma grupları uyardı. Kaçak avcılığın geçen bu yıl boyunca ulaştığı tahmini sayı 22.000 fildir. Ulaşılan bu rakamlar kabul edilemeyecek kadar yüksek seviyelerdedir.Kaçak avcılık oranları mevcut seviyelerde sürdürülürse, Afrika’da önümüzdeki on yıl içinde fillerin beşte birini kaybetmek muhtemeldir. Haberin devamı; http://news.discovery.com/animals/endangered-species/africa-could-lose-20percent-of-elephants-131202.htm 27
OCAK 2014 , KAPS UL PLUS
Sayfa 28
Bu dergi Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm öğrencileri 28
tarafından aylık olarak hazırlanmaktadır.