KAYIP RUHLAR FANZİN 4

Page 1


Uzunca bir aradan sonra... Dördüncü icraat. Bu sayıdaki çizimler lavi tekniği ile yalnızca mürekkep ve su kullanılarak yapıldı. Bu ve ilerleyen sayılarda aksi bir durum olmadıkça Devrim Kahraman'ın intihar etmeden önce bana vasiyet etmiş olduğu gibi mektuplarını yayınlayacağız, kendisi iyi adamdı, Beşiktaş'ı tutardı bu yüzden son dakika gölüyle elendi turnuvadan...




YERDENİZ ve FANTAZYA “söz sessizlikte ışık karanlıkta yaşam ölürken bomboş gökyüzünde uçarken parlar atmaca” (EA’nın yaratılışı)

Ve Segoy ilk kelimeyi söyleyerek Ea’yı yaratmış oldu… Ursula Guin yarattığı bu fantastik evreni böyle hikayeler. Kısmi de olsa Tolkien’in orta dünyasının yaratılışıyla benzerlikleri vardır, isim olarak ikisi de Ea’yı kullanır evren için. Şarkılar iki tarafta da yaratılışın önemli unsuru ve belgeleyicisidir. Bir fantastik evrenin olmazsa olmazı olan, “nasıl yaratıldı?” sorununu boş geçmiyor böylelikle Guin. Bu soruyu pek çok yazar boş bırakır. Zira George Martin taht oyunlarında, Rowling Herry Potter’da böyle yapar. Bu durum büyükçe bir eksiktir aslında hikaye içerisinde. Herry Potter’daki pararlel (yancı) evren elbette fantastik kurgunun eksiği… Elbette büyü ve büyücüler… Büyücü Ged… Ama bu büyücülük anlayışı öyle süper güçlü süper kahramanlık olayına tekmeyi basıyor, her büyücünün istediği zaman istediği şeyi yapmasına izin vermiyor Guin ve bunu da evrendeki dengeye bağlıyor ki Tolkien de Gandalf’a aynı muameleyi çeker. Hollywood’un beynimize sokuşturduğu o süper kahraman imajının ne denli hastalıklı olduğunu, küçük insanların sıradan işlerinin hayatın devam etmesine olanak sağladığını görürüz. Ged bilgeliğini ve gücünü öyle tepeden inme kazanmaz. Hatalar yapar ve bu hataların bedelini öder, yaralarını taşır (bir süper kahramana ne kadar da uzak bir durum). Tolkien’in yüzüğü minik bir hobbite vermesi, Guin’in Ged’i çorak araziden (ölüler diyarından) neredeyse sıradan bir insan olan Lebannen’e kurtartması… Gelelim alt metinlere: Bu duruma elbette söylenecek çok şey var ve elbette söylenecek hiçbir şey yok. Çünkü Guin alt metinlerini hikâyeye o kadar güzel yayıp anlatılıyor ki söyleyecek çok fazla bir şey kalmıyor. Büyüme, korku, ölüm, sonsuz yaşam, kadınlık… Bunların daha iyi anlatıldığı bir fantazya varsa beri gelsin. Ged bütün bir hikâye boyunca önce kaçtığı sonra da kovalamaya başladığı korkusunu gayet basit şekilde alt ediyor örneğin: onu isimlendirerek anlam kazandırıyor (yerdenizde her şeyin varlığı isimlere bağlı).


Kötü haberse Martin’in taht oyunlarında savaş sahnesi arayıp aradığını bulamayanlara gelsin, yerdeniz de öyle vurdulu kırdılı aksiyon yok denecek kadar az. Ama bu eksiklik mi? Bence değil. Aksiyonlu anlatım kolay anlatımdır sürükleyicilik açısından, durum anlatımında akıcılığı sağlamak, ustalık gerektiren şey işte budur. Örneğin Tehanu da her şey öylesine sakin ve güzel giderken aniden olayın tersyüz olması, “noluyor lan!” dedirtiyor ve ummadık taşla başımız yarılıyor. Ayrıca hepimiz de biliriz ki! Guin sağlam bir feministtir. Yerdeniz’de kadının yerini sorguluyor, günlük yaşamdaki yerini, yönetimdeki yerini, dindeki yerini, büyüdeki yerini… ve ne kadar ekmek o kadar köfte, büyü yapabilen bir kadın ancak cadı olabiliyor, büyücü olamıyor. Ama yetenek mi yoksa toplum mu müsaade etmiyor buna? Anarşist Guin’se Yerdeniz’de yok. Orada “devlet gerekli ve iyi”. Anarşist bir yerdeniz nasıl olurdu? Bunu bilemeyeceğiz… “yaşasın kral Lebannen…”




TEK ŞEKERLİ ÇINAR ALTI İstanbul’da, Beyazıt’ta, bin yıllık bir çınarın altında bin yıllık bir şair. O şair orada hep durur ve hep gülümser. Çay ısmarlar, şiir ısmarlar, muhabbetler… Sonra zabıtalar gelir, tezgâha el koyar, alır giderler, (kanun namına, kendi hesaplarına) Açlığı, acıkmayı, acımayı ve yoksulluğu en iyi yaşayan ve bunları en iyi şekilde anlatan şairlerden belki de Hüseyin Avni Dede. “bu şehri kurşunlamak istiyorum Yüreğimde bıçak yarası var Her tarafım heykel oldu acıdan Cebimde ne ekmek ne de yol parası var” Şair Hüseyin Avni’yle ne çok kişinin ne çok güzel anısı var, gidip görmedim, içanadolunun, daha da içinde yaşam süren benim gibiler için uzak, ama şiirleriyle dokunuyor bize, bu adamı üzmeyin sevgili zabıtalar, üzerseniz üşenmem kalkar içanadolunun içinden çıkar gelirim oralara, başınıza iş alırsınız, inadım inat, tersim pistir… “yaşamak iyileri ve kötüleri ikiye bölmemektir ölüme çare buldum insanları sevmek hiç ölmemektir”


KAYIP MEKTUPLAR足1



Bir şey seni fırlatıyor buraya, sonra bir uçağın sesine binip gidiyorsun belki nereye gideceksen, ama ulaştıramıyor. Elbette ulaştıramıyor çünkü fazla hafifsin, hiçliğin ağırlığı baskın senden, giriş bileti yok! Denize bakıyorsun Denizdeki balıkların etinin tuzlu olmayışı seni endişelendiriyor. Bu iyi. Ama tutup tükürüyorsun denize, Bunun daha iyi olduğunu söylüyor sana biri Kim? Karanlıkta, yanmayan sokak lambasının altında bekleyen biri... O kim? Kim olduğu önemli değil, ama bir tinerci kılığına girip yanına sokuluyorsun, istifini bozmuyor ve sen biraz daha cesaret bularak –nereden bulduğunu üçümüz de biliyoruz­ daha fazla sokuluyorsun, beyaz tirenç kotunla bir ibne gibi yaklaşıyorsun.



Ve ben yalnızlığı giydim üzerime Fiyakalı değil Kocaman bir karanlık Bütün gülüşlerime bıçak gibi saplı Adını duyunca hissediyor bütün vücudum Sızlıyor sonsuz göğe uzanarak Adımı da unuttum Diğer her şey gibi Ama en son unuttum Çürüyen ne varsa içimde Ve sen En kalıcı dövmesi ruhumun




Yaşlı bir kızılderilinin de dediği gibi: haksızlığa uğramak için önce hak etmen gerekir


yanmayan sokak lambasının altında bekleyenlerin bir bildiği var elbet...


geçmen gereken bütün dönenceleri geçip sonunda karanlıkta sana bakan kara bir kedinin tedirginliği kaplayabilir içini. dışarıda olmuş ve olmakta olan ne varsa asıl olacak olanı döllüyor bunu biliyorsun. ama sende bir zamanlar yalnızca bir insan olduğundan ve damarlarında aczin akıp durduğunu hissettiğinden, o yanmayan sokak lambasının altında beklemeye devam ediyorsun.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.