PROF. DR. HALIL COSKUN ILE MODERN DÜNYANIN SALGIN HASTALIĞI OBEZITE İLE MÜCADELEDE CERRAHI İMKANLAR
MEDİKAL SEKTÖRÜN YENİLİKÇİ DERGİSİ
KANSER TEDAVISINDE AÇIK CERRAHI VE ROBOTIK CERRAHI ARASINDA FARK YOK
HAZİRAN - TEMMUZ 2017 YIL : 1 SAYI: 2
SAĞLIĞIN FINANSMANI, HASTANE YÖNETIMI VE İŞLETMECILIĞI, MEDIKAL SEKTÖR İLIŞKILERI ILE
SAĞLIK TURIZMINDE ÖZEL HASTANELERIN YENI RAKIBI
TÜRKIYE’NIN DEV SAĞLIK KAMPÜSLERI ILE İMTIHANI!
ÖZEL HASTANELERI NASIL BIR GELECEK BEKLIYOR?
ŞEHIR HASTANELERİ
TÜRKIYE’DE KAMU HASTANELERI SIL BAŞTAN!
ŞEHIR HASTANELERI SEKTÖREL DINAMIKLERI KÖKTEN DEĞIŞTIRIYOR!
TIBBI GENETIK ALGORITMALARINDA GÜNCEL STRATEJILER
SAĞLIKTA GLOBAL MARKA OLMA TECRÜBESI: BOZLU HOLDING
20x28 ®
Mikro Optik ®
Ailemize Hoşgeldin ACENDIS ailesi büyümeye devam ediyor. 65 seneden beri Türkiye`de ana faaliyetlerini göz cerrahisi ve mikrocerrahi alanlarına yoğunlaştırmış olan Mikro Optik firmasını bünyemize dahil etmekten büyük mutluluk duymaktayız. ACENDIS Grubu olarak Mikro Optik firması yönetici kadrosu ve çalışanları için ‘Ailemize Hoşgeldiler’ diyoruz. Mikro Optik firmasının oftalmoloji alanındaki uzun yıllara dayanan tecrübesinden ve kapsamlı ürün gamından aldığımız destekle göz cerrahisi ve mikrocerrahi alanlarında da müşterilerimizin yanlarında olmaya devam edeceğiz.
ACENDIS TÜRKİYE Proje Yönetimi / Project Management Satış & Servis / Sales & Tech. Serv.
ACENDIS GERMANY Project Management / Headquarters
Küçükbakkalköy Mah. Cem Sokak. No: 4 34750 Ataşehir / İstanbul · Türkiye
Wohlenbergstr. 5 30179 Hannover Germany
Tel. E-mail Web
Tel. E-mail Web
+90 216 - 470 49 49 bilgi@acendis.eu www.acendis.com.tr
+49 511 - 1 83 83 contact@acendis.eu www.acendis.eu
Mikro Optik Ltd. Şti. Evliya Çelebi Mah. Refi k Saydam Cad. No. 21 /4 Şişhane - İstanbul Tel. Email
+90 (0) 243 53 65 / 249 88 25 info@mikrooptikltd.com
Web
www.mikrooptikltd.com
www.acendis.com.tr www.mikrooptikltd.com www.acendis.eu
06
İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER
OHSAD’dan KIsa KIsa:
OHSAD, Bu yIl Şehir hastaneleri temasIyla toplandI ama üniversite hastaneleri ve özel hastaneler de bolca tartIşIldI
14 MERSIN ŞEHIR HASTANESI BAŞHEKIMI DR. RECEP AYDIN:
“HIZMET SUNUMU KAMU VE ÖZEL SEKTÖR TARAFINDAN BERABER ÜSTLENILIYOR FAKAT PATRON DEVLET”
32
ISPARTA ŞEHIR HASTANESI YÖNETICISI DR. KADIR GÖKHAN SAÇKAN:
“HASTANEMIZIN DOLULUK ORANI %65- 70’LERDEDIR”
26
18 GE SAĞLIK TÜRKIYE GENEL MÜDÜRÜ YELDA ULU COLIN:
“GE ŞEHIR HASTANELERI PROJELERINE HEM KONSORSIYUM HEM DE TEKNOLOJI VE ÇÖZÜM ORTAĞI OLARAK KATKI SAĞLIYOR”
58 SADER BAŞKANI ALI ŞENGEL:
PHILIPS TÜRKIYE CEO’SU HALUK KARABATAK:
48
“YERLI ÜRETIMIN ÖNÜNDEKI BIRINCIL ENGEL; HEM IÇERDE HEM DIŞARIDAKI ‘TÜRK MALI’ ALGISIDIR”
“ADANA SAĞLIK KAMPÜSÜNDE TEKNOLOJI PARTNERI OLARAK YER ALACAĞIZ”
PROF. DR. FARUK ATAAY:
50
“ŞEHIR HASTANELERI MODELINDE HEM FINANSMAN GIDERLERI BÜYÜYOR, HEM YATIRIM MASRAFLARI YÜKSELIYOR, HEM DE KIRA BEDELLERI ÇOK YÜKSEK”
4
HAZİRAN - TEMMUZ 2017
ASCO DIRECT HIGHLIGHT OF GU 2017 TOPLANTISI
41 44
CCN HOLDING BIYOMEDIKAL VE SATIN ALMA KOORDINATÖRÜ MEHMET ŞENYURT:
“MERSIN ŞEHIR HASTANESINDE ŞU ANDA YANLIŞ OLARAK IŞARET EDILEBILECEK HIÇBIR UYGULAMA YOK!”
EDİTÖR
Yönetim MedPublish Yayıncılık adına İmtiyaz Sahibi Fatma Ergüzeloğlu Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Funda Ergüzeloğlu El
Fatma Ergüzeloğlu
Şehir Hastaneleri… Yeni Bir Devrin Başlangıcı
Ş
ehir hastaneleri sadece bizlerin değil global ölçekte sağlık sektöründe varlık gösteren irili ufaklı tüm unsurların gündeminde, belki de hayalinde!
Finansmanından, yönetimine ve sektörel dinamikleri nasıl şekillendireceğine dair akıllarda çok fazla soru var… En az bu sorular kadar büyük ölçekli finansal rakamlar, inşaat alanları var… Bugüne kadar kamu hastaneleri olarak bildiğimiz hastanelerin yeni ortağı olarak sahneye özel sektör çıktı. Kamu özel ortaklığı enerji, ulaştırma gibi sektörlerde rutin olarak uygulanan bir model; fakat sağlıkta ilk kez hayata geçiriliyor. Rol model ülke olan İngiltere’nin de bu konuda başarılı bir sınav vermediği biliniyor! Şehir hastaneleri, başından itibaren, yapısı ve işleyişi bakımından, ezbere dayalı anlatımların ötesine geçemedi ve kamuoyunu detaylı olarak aydınlatamadığı için kuşkuları tamamıyla gideremedi. Bu sayıda hem hizmete açılan hastane yöneticileri ve özel sektör ortağı kuruluşlarla konuştuk hem de şehir hastanelerinin detaylıca tartışıldığı Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Kurultayı oturumlarını takip ettik. Oturumlardaki konu başlıklarını sayfalarımıza kısa kısa özetlerle taşıyabildik ama gözlemlerimiz o ki şehir hastaneleri, tüm kuşkulara rağmen, bir devri bitiriyor ve sektörde yeni bir dönemin başladığının işaretini veriyor. Öte yandan sağlıkta yapılan bu dev hamleleri tek başına okumak bütünsellikten uzak durmak olur; ülke dinamikleri bileşik kaplar misali… İnşaat sektörünün altın çağını yaşadığı günümüzde sağlık sektörünün/ hastanelerin de bundan etkilenmemesi belki de düşünülemezdi! Yeni modelin hastane yöneticileri, hekimler, sağlık personeli ve diğer çalışanlar yanısıra tıp eğitimini, sağlık ekonomisini, hastane yöneticiliğini ve hizmet sunumunu nasıl etkileyeceğini ve bu yeni hastane profilini nasıl tanımlayacağını şu anda kestirmek güç elbet! Şehir hastaneleri dosyasını hazırlarken kafalardaki soru işaretlerinin bir miktar aydınlanabilmesini umut ediyorduk ama fark ettiğimiz o ki sorguladıkça, araştırdıkça ve üzerinde tartıştıkça kamu özel ortaklığıyla yapılan bu dev kampüsler aslında daha da büyüyor ve soruları arttırıyor! Dolayısıyla, önümüzdeki sayılarda da şehir hastanelerinin işleyişini, hastanelerin yeni yönetim boyutunu, finansal dinamikleri tartışmaya devam edeceğiz.
Görsel Tasarım Murat Koçoğlu Redaksiyon Duygu Sırakaya Çavuş Katkı Verenler Soner Abacı Reklam ve Pazarlama MedPublish Yay. Eğitim Dan. ve Org. klinikiletisim@med-publish.com Yayın Türü Ulusal Süreli Yönetim Adresi 861.cad. No: 4/10 06640 Çankaya Ankara / Türkiye www.med-publish.com haber@klinikiletisim.com İletişim: +90 541 426 67 09 Basım Yeri Vizyon Matbaa Fatih cad. No-198/A Keçiören Ankara T: +90 312 380 0511 Baskı Tarihi Temmuz 2017 klinikiletişim, MedPublish Yayıncılık tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Reklam sayfalarının içeriği ve markalar konusunda sorumluluk reklam verene aittir. Bu dergi Basın Meslek İlkelerine uymayı taahhüt eder.
Sağlıklı günler dileğiyle. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
5
MAKALE
1 Kuruluş Hikayesi: Sağlık Muhabirleri Derneği
S
ağlık haberciliğine başladığım 2000’li yılların hemen başıydı... Sağlık Bakanlığının Sıhhiye’deki binasının kasvetli koridorlarında “bürokrat avlamaya” çalışırdık. O zamanlar “sağlık haberciliği” kavramı, hak ettiği ve gereken önemi göremiyordu. En büyük kavgamız, özellikle Sağlık Bakanının Meclis çalışmalarına katılan bürokratların, ilk bizimle paylaşılması gereken konuları parlamento muhabiri arkadaşlarla paylaşmalarıydı. Bu yüzden güzelim sağlık haberlerini parlamento muhabirleri yazıyor ve bize de ertesi gün gazetelerden okumak düşüyordu. Tabii haber müdürleri, yazı işleri müdürlerinden yediğimiz fırçalar da işin cabası... Bir kaç arkadaşımla birlikte kafaya koymuştuk, dernekleşecektik. Parlamento, ekonomi, spor, foto muhabirleri... Neredeyse bütün gazetecilik branşları dernekleşmiş ancak sağlık muhabirliği bırakın dernekleşmeyi, bir gazetecilik branşı olarak dahi görülmüyordu. Biz sağlık muhabirliği branşının hak ettiği değeri görmesini sağlayacaktık. O sıralar, gazete ya da televizyonlar, bu mesleğe yeni adım atan muhabirleri veya gelecek vadeden stajyer muhabirleri sağlık ya da eğitim muhabirliği ile başlatıyor, burada biraz sivrilirse hemen başka bir alana kaydırarak yeni birini sağlığa veriyorlardı. Gerçi İstanbul’da eğitim ve sağlık alanına bakan muhabirleri çatısında toplayan bir dernek vardı ama o dernek de Ankaralı muhabirleri bünyesine katma konusunda çok istekli değildi. O dönemde, bizce en özel ve en stratejik haber branşı olan Sağlık Muhabirlerini bir dernek çatısı altında toplayabilmek için çok uğraştık. Kurucular belirlendi, tüzük hazırlandı, evraklar toplandı ama bir türlü son noktayı koyamadık.
gazeteci, sağlık muhabiri arkadaşımız en nihayetinde, bizim hayallerimizi gerçeğe dönüştürdü. Öncelikle sağlık muhabirleri arasında mesleki dayanışmayı, arkadaşlığı ve kişisel dostlukları geliştirmek için kurulan Sağlık Muhabirleri Derneği, sağlık haberciliğinin geliştirilmesi ve Türkiye’de hak ettiği değere kavuşması için hızlı bir şekilde çalışmalara başladı. Derneğimiz, ideolojik, politik herhangi bir oluşuma katılmadan, çalıştığı medya kuruluşuna bakmadan, merkezine sağlık muhabirlerini koyarak, tüm sağlık muhabirlerini kucakladı. Sağlık muhabirliğinin öneminin işin tüm paydaşları tarafından anlaşılması için toplantılar ve çalışmalar yapıldı. Sağlık iletişiminin üniversitelerde ders olarak okutulması için girişimlerde bulunuldu. Sağlık alanındaki bir çok sivil toplum örgütü ile bir çok ortak çalışmaya imza atıldı. Gücünü üyelerinden alan ve hiçbir kişi, kurum veya oluşumun güdümüne girmeyen Derneğimiz, sağlık muhabirliğinin, gazeteciliğin en önemli branşı olarak tanınmasını sağlayıncaya kadar çalışmalarını hız kesmeden sürdürmeye devam edecektir. Kuruluşundan bugüne Derneğimizin bayrağını aynı heyecanla taşıyan Yusuf Ziya Erarslan (Genel Başkan), Hatice Pala Kaya (Genel Başkan Yardımcısı), Selma Bıyıklı Adabaş (Genel Sekreter) ve Mete Generaloğlu (Sayman) ile birlikte burada isimlerine yer veremediğim tüm sağlık muhabiri arkadaşlarıma, gazetecilik mesleği adına üstlendikleri bu büyük sorumluluk dolayısıyla şükranlarımı sunarım.
Soner Abacı Sağlık Muhabirleri Derneği Yıllar sonra bizden bayrağı devralan bir grup Yüksek İstişare Kurul Başkanı 6
HAZİRAN - TEMMUZ 2017
haber@klinikiletisim.com
OHSAD KISA KISA
Çalışma Bakanı Dr. Müezzinoğlu:
“Önceliğimiz Üniversite Hastaneleri” Çalışma Bakanı Dr. Müezzinoğlu: “Üniversite hastaneleri bilimsel anlamda yeni bir vizyona dönmeli, yönetim ve finansman boyutu daha sağlıklı hale getirilmelidir”
Ö
zel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) tarafından düzenlenen Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantılarının sekizincisi 26-30 Nisan 2017 tarihleri arasında yine Antalya’da düzenlendi.
Çalışma Bakanı Dr. Müezzinoğlu: “Şehir hastaneleri kamunun bir vizyonudur ve özel sektörün vizyonuyla değil dünyayla yarış halindedir. Özel sektör bu hastanelerle mağdur olmaz” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, OHSAD’a katılan isimler arasında yer aldı. Üniversite hastanelerinin birinci öncelikleri olduğunu belirten Dr. Müezzinoğlu, “Üniversite hastaneleri bilimsel anlamda yeni bir vizyona dönmelidir. Sağlık hizmeti sunumu standartları konusunda özel ve nitelikli alanlara daha çok konsantre olmaları lazım. Düzenleme altyapımızı da onlar adına daha sağlıklı yapmamız gerekiyor. Normal üniversite hastanelerinin, bu yüzde 30’luk grubun, kendi yapısını özellikli ve ayrıcalıklı teşhis ve tedavi gerektiren hastalara ayıran bir dinamiğe dönüştürmesi gerekiyor. Üniversite hastanelerinin yönetim ve 8
HAZİRAN - TEMMUZ 2017
finansman boyutu daha sağlıklı hale getirilmelidir” dedi.
“Özel Sektör Şehir Hastaneleri İle Mağdur Olmaz”
Dr. Müezzinoğlu, kamu hastanelerinde sisteminin büyük oranda oturduğunu ifade ederek şöyle devam etti: “Şehir hastaneleri kamunun bir vizyonudur ve özel sektörün vizyonuyla değil dünyayla yarış halindedir. Özel sektör bu hastanelerle mağdur olmaz tam aksine onun da vizyonunun gelişmesine vesile olur. Korku kaybettirir, özgüven kazandırır. Özel sektör korkularla bugüne gelmedi.”
“SUT’u Yeniden Dengeye Kavuşturacağız”
SUT fiyatları konusunda özel sektöre hak verdiğini ve 11 yıldır değişmeyen fiyatların
kendisi açısından da espri konusu olduğunu belirten Dr. Müezzinoğlu, “Bu yıl, yani önümüzdeki aylarda, mevcut yapının dengelerini yeniden şekillendirecek şekilde ve her yıl da yeniden güncelleyecek şekilde SUT fiyatlarını standardize edeceğiz” dedi.
Acil Servis Statüsü Yeniden Belirlenmeli Çalışma Bakanı, acil servis hizmet kullanımı konusunda şunları kaydetti: “Acil konsepti doğru mu değil mi bunun standardı nedir, sizlerle yeniden konuşalım ve şekillendirelim. Acile gelenlerin yüzde 70’inin acil olmadığını bildiğimiz bir tabloda ekonomik olarak tatmin edici ücreti veriyor olmamız bizim acille ilgili sorunumuz olmadığı anlamına gelmez. Acil statüsünü doğru yapmamız lazım.”
OHSAD KISA KISA
“SGK: OHSAD’dan Habersiz Düzenleme Yapmıyoruz” 2016 itibariyle 28 milyon SGK’lı özel sağlık kuruluşlarına müracaat etti. 74 milyon adet provizyon alındı, SGK özel sektöre 9,1 Milyar TL ödeme yaptı
K
urultayın açılış konuşmacıları arasında yer alan SGK Başkanı Selim Bağlı, OHSAD’a ikinci kez katıldığını belirterek şöyle konuştu: “OHSAD’ın haberi olmadan, mutabakatını almadan hiçbir düzenleme yapmıyoruz; modern yönetimlerde çözüm ortaklarıyla birlikte düzenlemeler yapılır. Olması gereken de budur. Şehir hastaneleri dolayısıyla özel sağlık hizmet sunucuları geleceklerinin nasıl olacağını düşünüyorlar, malumunuz
genel sağlık sigortası dünyada en zor hizmetlerden biri. Hizmeti kamu düzenliyor, denetliyor ve finanse ediyorsa her kim tarafından yürütülürse yürütülsün o hizmet kamusaldır. Özel sağlık sunucuları kamusal bir hizmet sundukları için tipik bir özel sektör kuruluşu değildirler. Hepimiz kamu hizmeti sunuyoruz. Uzlaşarak sorunları çözmeliyiz. Elektronik reçete ve e-imzada en büyük başarıyı özel sağlık kuruluşlarında yakaladık. 2016 itibariyle 28 milyon SGK’lı özel
sağlık kuruluşlarına müracaat etmiş, 74 milyon adet provizyon alınmış, 9,1 Milyar TL ödeme yapmışız. Tüm hastanelere müracaat eden vatandaş sayısı 67 milyon. Tüm hastanelerdeki provizyon 406 milyon tüm hastanelerde yazılan reçete 349 milyon ve tüm sağlık gideri 68 milyar TL’dir. Sözleşmeli özel sağlık hizmet sunucusu 1454 adet. Devlet ve üniversite hastaneleri de eklendiğinde 2400 hastane ile sözleşmemiz bulunmaktadır.”
11 Maddede Özel Hastanelerin Temel Talepleri 2. 2008’de duvara çarptığımız söylendi ve planlama adı altında özel hastanelere durdurma uygulandı ve biz neden hala planlamanın çıkmadığını, planlama çıkmadığı için de neden hala asimetrik büyümeye müsaade edildiğini anlayamıyoruz! 3. Neden hala 300 hastanenin bir tek başhekim kadrosu dışındaki kadroyu 9 yıldır almadan yaşatıldığını anlayamıyoruz! 4. Daha önce serbestken neden şimdi kadro devrinin yasaklandığını anlayamıyoruz!
OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat, açılış konuşmasını, “Anlayamamak” teması üzerine inşa etti! Bahat, özel hastanelerin temel sorunlarını 11 maddede şöyle özetledi: 1. Kamu, özel, vakıf ve üniversite hastaneleri ayırt etmeksizin bizim hastaneler yönetmeliğimiz çıkacaktı. 15 yıldır bunu konuşuyoruz ve bu yönetmelik çıkmıyor, nedenini anlayamıyoruz!
5. İskânı olmayan hastanelerde hastanecilik yapmamıza müsaade edildiği halde hastane laboratuvarındaki mekan usulsüzlükleri düzeltilmezse laboratuvar ruhsatlarımızın neden iptal edileceğini anlayamıyoruz! Sağlık çıktıları bu kadar değerliyken hastanelerimizin milim milim ölçülmesini anlayamıyoruz! 6. 24 saat sağlık hizmetini kesintisiz verelim diye bazen kamudan nöbetçi doktor bulundurduğumuzda hastanemizin baskına uğrayarak o doktora neden kaçak doktor muamelesi yapıldığını ve ceza almamızı anlayamıyoruz!
7. Başbakanlığın acil genelgesi varken ve acil durumdaki her hastayı kabul ederken tedavi ettiğimiz bu hastaları neden SGK’ya fatura edemediğimizi ve neden mahkemelik olduğumuzu anlayamıyoruz! 8. Üniversite hastanelerimiz varken ve özel hastanelerde bu kadar teknik donanım ve personel varken neden afiliasyon uygulaması ile bizim de neden üniversite hastanelerinden yararlanamadığımızı anlayamıyoruz! 9.Neden depreme dayanıklı binalarda hizmet verebilmemiz için teşvik edilmiyoruz, neden bizlere yol gösterilmiyor, bunu da anlayamıyoruz! 10. Bize gelen vatandaştan alınan 12TL’nin neden 15Tl’ye çıkartıldığını ve böylece SGK’ya 300 milyon TL kar sağlandığı halde ikinci muayeneyi yapmak için SGK’dan para almak yerine neden SGK’ya para ödemek zorunda kaldığımızı da anlayamıyoruz! 11. 11 yıldır SUT fiyatlarına kutsal kitap muamelesi yapılarak düzeltme yapılamamasını da anlayamıyoruz! Neden bu işi yapıyorsunuz diye sorduğumuz sizler de haklısınız! HAZİRAN - TEMMUZ 2017
9
OHSAD KISA KISA
“Sağlıkta Taşlar Yerinden Oynadı; Yeni Bir Sistem İnşa Edilecek”
Ü
sküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur’un moderatörlüğünü yaptığı “Deneyim Paylaşımları” oturumunda Medical Park Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Muharrem Usta ve Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan bir araya geldi. Dr. Muharrem Usta hastane işletmeciliğinde yönetim tarzını şu ifadelerle anlattı: “Bu işin olmazsa olmazı bilgidir. Daha önemlisi bilgiyi entelektüel seviyede kullanabilmeyi ve iletişim sanatıyla kendinizi muhataplarınıza ifade edebilmeniz önemli. Bizim sektörün yönetimi çok zor, uluslararası ortaklıklarım olduğu ve sağlık dışında da yatırımlarım sözkonusu olması dolayısıyla gözlemlerime dayanarak şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki, dünyada en zor iş sağlık yönetimi. Çünkü kalitesi çok yüksek bir işi yapıyoruz. Hele ki hekim ve sağlık personeli sayısı azsa bu kalitenin standardı daha da yükseliyor. Olur da bir gün ben olmadığım halde sistemim yürür mü diye düşündüğümde şunu söyleyebilirim ki, 1,5 yıldır kendi şirketime yüzde 5’ten fazla vakit ayıramıyorum ama ekibimin ben hiç vakit ayırmadığım zamanlarda bile benden 10 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
“Sağlıkta taşlar yerinden oynadı ve ister istemez yeni bir sistem inşa edilecek. Özel hastanelerin bunu konuşması ve sorumluluk alması lazım”
çok daha iyi yönettiklerine tanık oldum. İyi organize edebilmek, çok çalışmak, bilgiyle donanmak, sabırlı olmak kriterlerinin ne kadarı bir arada olabiliyorsa o derece başarı sağlanıyor. Bizim gibi ülkelerde yetişmiş insan sayısı son derece az; bu futbol sektöründe de böyle. İnsan gücünü buldunuz diyelim, o durumda da çalışır insanların bir arada olduğu organizasyonları kurmakta zorlanıyorsunuz! Bir gün bunu aşacak mıyız, elbette…”
OHSAD KISA KISA
Hekim YapmadığıTedaviden de Sorumludur
P
rof. Dr. Nevzat Tarhan ise, “Hekimler sadece yapılan tedavilerden değil yapılmayan tedavilerden de sorumludurlar. Hasta için çabalamak gerekiyor, hastanın adeta sağlık vekaletini alıyorsunuz. Yöneticilik açısından bu durum çitayı yüksek tutmak demektir.
Daha fazla çabalamaya götürüyor kişiyi ve elbet stres oluşturuyor. Hastanın yararı her şeyden önce tutulmalıdır. İşin ehli olmanız önemli ama liyakat da önemlidir. Sağlık sektöründe en büyük sermayemiz güvendir, bunun oluşması için açık ve şeffaf olmamız gerekir” diye konuştu.
“Herhangi bir markanın her segmentte ilerlemesi mümkün değil, tamamen ayrı segmente de hitap edebilen hastane kurmayı hedefledik ve Liv’i sektöre kazandırdık.” Prof. Dr. Haydar Sur
Branşlaşmış Hastaneler Çözüm mü?
O
HSAD’da öne çıkartılan ve Bakanlığın da gündemde tuttuğu dal hastanelerine, branş hastanelerine ağırlık verilmesi konusunda Dr. Muharrem Usta şunları kaydetti: “Bunu doğru bulmuyorum. Hastaneye gittiğinizde tek bir doktor sorununuzu çözüyorsa dünyanın en şanslı hastası siz olursunuz. Hastanelerdeki sorun branşlaşmış hastanelerle mi çözülür? Hastanın multidisipliner bir tedaviye ihtiyacı varsa o hastaya kolaylıklar diliyorum. Organize halde çalışan multidisipliner bir yapıyla hastalıklara çözüm arayan bir sisteme ihtiyacımız var. Bugün Türkiye’de arz ve talebin arz yönünde fazlalığa gittiğini önümüzdeki zamanda maksimumumun ötesine geçeceğini hepimiz biliyoruz. Bence özel sektöre şöyle bir iş düşüyor;
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Liv Hospital Ayrı Bir Segmente Hitap Ediyor
P
rof. Dr. Haydar Sur’un, Liv markasını neden oluşturduklarına dair soruyu Dr. Muharrem Usta şöyle yanıtladı:
“Herhangi bir markanın her segmentte ilerlemesi mümkün değil, bu sadece bizde olan bir durum değil, büyüyen gruplarda da aynı alışkanlığı görebiliyoruz… Tamamen ayrı segmente de hitap edebilen hastane kurmayı hedefledik ve Liv’i bu nedenle sektöre kazandırdık.”
zincir hastaneler başta olmak üzere doğru hastayı doğru doktorla buluşturmak gibi bir seferberliği başlatmamız gerekiyor.”
Özel Sektör Yeni Bir Açılım Sağlamalır
Özel hastanelerin yeni bir atılım yapması gerektiğini vurgulayan Dr. Muharrem Usta, sektöre şu öneride bulundu:
“Branş hastanelerine ağırlık verilmesini doğru bulmuyorum. Hastanelerdeki sorun branşlaşmış hastanelerle mi çözülür? Multidisipliner bir yapıyla hastalıklara çözüm arayan bir sisteme ihtiyacımız var” “Sağlık sektöründe rekabet kaliteli hizmete ulaşılmasında kaldıraç etkisi yapmıştır. Bu yeter de artar bence. Şimdi bilimsel dünyayla daha ağırlıklı şekilde buluşmak zamanı… Şu anda tıp fakültelerinin geldiği durum hepimizin ciğerini yaralamakta… Sağlıkta taşlar yerinden oynadı ve ister istemez yeni bir sistem inşa edilecek. Özel
Dr. Muharrem Usta hastanelerin şunu konuşması lazım, daha çok hasta gelişiyle biz ne geleceğimizi kurtarabiliriz ne de sektörün gelişmesine katkı sunabiliriz. Özel sektör yeni bir açılım sağlamalıdır. Bugüne kadar olan zordu ama başarılabilir bir işti ama bundan sonrası daha zor! Özel sektör dinamizmi bunu başarmalı ve sorumluluk almalıdır.” HAZİRAN - TEMMUZ 2017
11
OHSAD KISA KISA
Şehir Hastaneleri Sektör Kurallarını Yeniden Yazıyor! “Hastane yönetimi ile yüklenici firmadan oluşan, çift başlı bir yönetim anlayışı oluşmaya başlıyor”
O
HSAD Kurultayının bu yılki Ortak Akıl Toplantısının konusu Şehir Hastaneleri ve Sağlık Sektörüne Etkileri olarak belirlendi. Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın ve Acıbadem Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Haluk Özsarı’nın moderatörlüğünde yapılan toplantıdan çıkan sonuçlara göre; şehir hastanelerinde yüksek standartlı bir sağlık hizmeti öngörüldüğünden, özel sigortaların bu hizmeti satın alması da bekleniyor. İnsan kaynağının özel hastanelerden kamuya geçişinin hızlanması ve yine şehir hastanelerinin açılması ile birlikte, Türkiye’de sağlık harcamalarının artması bekleniyor. Türkiye’nin son 10 yıldaki deneyimlerinden yola çıkarak, yeni bir finansman modeline ihtiyaç duyduğu da vurgulanan diğer maddeler arasında yer alıyor.
“Küçük ölçekli özel sağlık kuruluşlarının kapanacağı, bunların birleşmeleri ile büyük özel hastanelerin varlıklarını sürdüreceği öngörülüyor” Hastanelerin Yönetim ve İdaresi Zorlaşacak
Hastanelerin yönetimi ve kamu/özel iş birliğinin nasıl bir etkileşime yol açacağı konularında ortaya konulan öngörüler arasında öne çıkan başlıklar şunlar: • Şehir hastaneleri, her biri ayrı hastane olan entegre sağlık tesisi yapısında olup, bir şemsiye yapı olarak planlanmıştır. Her birinde bir alt sistem yönetiminin klasik hastane yönetiminden farklı bir sistem olacağı beklenmektedir. • Öte yandan, 400 yataktan büyük kapasiteli hastanelerin idaresinin zor olacağı yönünde karşıt görüş bulunmaktadır. • Yatak sayısı yüksek olan genel hastanelerin, yönetiminin zor olacağına ilişkin araştırma sonuçlarından da söz edilmektedir. • Mevcut yönetim kültürümüze uymayan bir sistem olan, hastane yönetimi ile yüklenici firmadan oluşan, çift başlı bir yönetim anlayışı oluşmaya başlamaktadır. • Hastanelerin yönetimindeki en kritik bağlayıcı belge sözleşmelerdir. Üst mevzuatın olabildiğince esnek, yüklenici ile yapılan sözleşmelerin ise olabildiğince net olması gerekmektedir. • Özel sektör deneyiminde ölçek büyüdükçe yönetim merkezileştirilmektedir. Bunun yansıması şehir hastanelerinde de düşünülebilir. 12 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
Küçük Ölçekli Özel Hastane Dönemi Bitiyor
• Bazı işlemlerin yetkisinin, şehir hastaneleri ile sınırlı tutulması halinde hakkaniyet ve verimliliğe aykırı bir ortam oluşabilecektir. • Yeni dönemde küçük ölçekli özel sağlık kuruluşlarının kapanacağı, bunların birleşmeleri ile büyük özel hastanelerin varlıklarını sürdüreceği öngörülmektedir. • İstanbul hariç, şehir hastanelerinin periferde olmaları nedeniyle, merkeze yakın ve kolay erişilebilir özel sağlık kuruluşları için yeni bir fırsat doğabilecektir. • Şehir hastaneleriyle rekabet içinde olan özel sağlık sektörü, mevcut kaliteyi arttırarak varlığını sürdürebilecektir. • Merkezdeki zincir hastanelerin şehir hastanelerinden etkilenmeyeceği, hastaya davranış ve tedavi biçimlerinin
“Rekabet ortamı, ‘patron hastaneleri’ni daha modern yönetim sistemlerine geçmeye zorlayacak” değişeceği ve şehir içindeki özel hastanelerin acil hizmetlere odaklanacağı öngörülmektedir. • İstanbul’da 100 yatağın altındaki hastaneler branş hastanelere dönüşerek varlıklarını sürdürebilecektir. • Periferdeki küçük hastaneler kapanarak, merkeze kaymaları gerekeceği düşünülmektedir. • Şehir hastanelerinin yaratacağı rekabet ortamı, “patron hastaneleri”ni daha modern yönetim sistemlerine geçmeye zorlayacaktır. • Şehir hastanelerinin yaratacağı potansiyel kullanılarak, yerli sağlık teknolojileri üretimi teşvik edilebilecekken, bu fırsat gün geçtikçe yabancı üreticilerin lehine dönmektedir.
OHSAD KISA KISA
Türkiye’de ve Dünyada
KÖİ Uygulamalarına Kısa Bakış BÖLGEMİZDEKİ SAĞLIK KÖİ POTANSİYELİ
C
CN Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murad Bayar, sunumunda, yapımını üstlendikleri şehir hastanelerine (özellikle Mersin Şehir Hastanesi) ilişkin bilgi verdi. Projelerin hem küresel hem de Türkiye için önemli fırsatlar doğurduğunu ifade eden Bayar, bölgedeki kamu-özel iş birliği potansiyelini anlattı. DÜNYADA SAĞLIK KÖİ UYGULAMALARI
Sözleşme Çok Ciddi Performans Kriterleri Öngörüyor Bayar, konuşmasında, hizmetleri özel sektörün organize ettiğini ve bir performans kriterine göre hizmet verdiğini belirterek şu bilgileri verdi: “Tıbbi tedavi hizmetini kamu kendi personeliyle yapıyor. Biz burada kamunun yardımcısı bir roldeyiz. Hastane yönetiminde hizmetlerin yönetimi bize ait. Burada bir takım performans kriterleri de bize ait. Yardım masası, bu hizmetlerin performansının yönetildiği ortak platform. Sözleşme çok ciddi performans kriterleri öngörüyor. Bu kriterlerde aksama olduğu ve yardım masası bununla ilgili çağrı açtığı zaman belli sürelerde bunların düzeltilmesi gerekiyor, düzeltilmezse de hata puanları oluşuyor ve cezalar finansal olarak tahakkuk etmeye başlıyor. Açılıştan itibaren 6. ayın sonunda bizim için finansal sonuçlar doğmaya başlayacak. Hizmetlerin performansından sorumluyuz ve bizi bu şekilde denetlemeleri gerekiyor.”
Mersin Şehir Hastanesinin “Yerlilik” Sınavı Bayar, sunumunda, kullandıkları yerli ürünleri şöyle sıraladı: Hastane bilgi yönetim sistemi yenilikleri, entegre servis odaklı yazılım mimarisi, RFID / malzeme yönetim sistemi, hastane içi yön bulma uygulaması, kampüs otomasyonu, merkezi işletim ve yönetim uygulaması, yardım masası ve varlık yönetimi yazılımı, hasta yatak ve sedyeleri ile tamamlayıcı hastane tefrişatı, ilaç yönetim sistemi yazılım ve donanımı, nitelikli bina sistem ve malzemeleri ve ulusal sağlık verileri ve hasta bilgilerinin Türkiye genelinde standardizasyonu.
MERSİN ŞEHİR HASTANESİ İSTATİSTİKLERİ
Sundukları yerli hizmetleri ise şunlar: Merkezi laboratuvar yönetimi, merkezi sterilizasyon işletmesi, radyoloji / nükleer tıp / radyasyon onkoloji görüntüleme hizmetleri, kemoterapi/ robotik ilaç hazırlama, fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri, genel destek hizmetleri (temizlik, güvenlik, yemek, hasta yönlendirme, çamaşır, teknik destek ve diğer hizmetler). HAZİRAN - TEMMUZ 2017
13
OHSAD KISA KISA
Sağlıkta Global Marka Nasıl Olunur?
Dr. Şükrü Bozluolçay : “Ülkemizdeki şehir hastaneleri yurtdışı ciroları arttıracağı için biz de yurtdışındaki mevcut ciro ve istihdam hedefimizi 6-7 yıla çıkarmak zorunda kalacağız”
S
ağlık sektöründe uluslararası olma konusunda bilgi ve deneyimlerin aktarıldığı oturumda sunum yapan Bozlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Sağlık Çalışma Grubu Başkanı Dr. Şükrü Bozluolçay, son 10 yılda önemli oyuncuların uluslararası cirolarında çok bariz büyümeler olduğuna işaret etti. Buna göre, 2005-2006 yılında 10 büyük işlemin 3’ü uluslararası firmalar tarafından yapılırken 2015-2016 yılları arasında 10 büyük işlemden 7’si uluslararası firma tarafından yapıldı.
14 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
“Büyük Cesaret Gösterdik ve ABD’ye Yerleştik” Bozlu olarak 1989 yılında sağlık sektörüne girdiklerini ifade eden Bozluolçay, kurulum süreçlerini ve yurtdışındaki yatırımlarını şöyle anlattı: “2005’ten itibaren uluslararası bir mecrada neler yapabileceğimiz konusunda araştırmalara başladık. 2008’de ilk uluslararası yatırımımızı yaptık. 3 ana bölümde iş yapıyor; tıbbi işletme, tıbbi ilaç ve cihaz üretimi bir de tıp dışı endüstriyel
üretimde varız. 2008’den itibaren tıbbi işletme alanında Romanya ve Moldova’da etkin vaziyetteyiz. Bu yıl sonuna kadar yeni bir ülkeyi de listemize katacağız. Grubun diğer tıbbi cihaz üretiminde Romanya, Bulgaristan, Polonya, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Danimarka ve ABD’de üretim yapıyoruz. Tıp dışı endüstride daha çok demiryolu konusunda varız, Almanya’da fabrikamız var, hızlı tren ve tren endüstrisi mühendisliği konusunda hizmet veriyoruz. Polonya’da
çok
mutlu
değiliz,
farklı
OHSAD KISA KISA
“Bozlu olarak ciromuzun yüzde 30’unu yurtdışından yapıyoruz. İstihdam olarak da Grubumuzun yüzde 20’si yurtdışında” bir ülke ve belki bu marketten çıkmayı düşünüyoruz. Romanya’da 4-5 farklı üretim yapan fabrikalarımız var. Romanya’da büyümeye devam edeceğiz. Dünyadaki sağlık endüstrisinin yüzde 40-45’i ABD’de… Büyük bir cesaret gösterdik ve ABD’ye gidip yerleştik. ABD’ye ilkin Eczacıbaşı Grubu ile ortak girmiştik ama 7-8 ay kadar önce şirketin tamamı bizim gruba geçti. New Jersey’de üretim yaptığımız bir tesisimiz var. Burada her geçen gün marketimiz büyüyor, ABD’de daha farklı şekillerde de büyümeye kararlıyız, belki hizmet sektöründe varlık gösterebiliriz, incelemelerimiz devam ediyor. Danimarka’da, Kopenhag’ın 30-40km dışında bir üretim tesisimiz var. Gama kamera imal ediyoruz. Burada üretim yapmak zor, pahalı bir ülke... İnatla duruyoruz. Yaz sonunu sanırım çok daha büyük bir tesise taşınacağız. Bu sene sonuna kadar Rusya ile ilişkilerimizde artış sözkonusu olacak. Devlet yapısıyla Moskova’da faaliyetimiz sözkonusu olabilir.
Uluslararası Olmanın Avantajları ve Dezavantajları
Uluslararası olmanın avantajları; regülasyon, fiyatlama ve kur gibi riskler çeşitli ülkelerde faaliyet gösterdikçe azalıyor. Türkiye’de bu çok önemli! Biz Grup olarak ciromuzun yüzde 30’unu
yurtdışından yapıyoruz. İstihdam olarak da Grubumuzun yüzde 20’si yurtdışında... Hedefimiz bu oranları önümüzdeki 3 yıl içinde yüzde 50 oranına kavuşturmak. Ülkemizdeki şehir hastaneleri yurtdışı ciroları arttıracağı için biz de yurtdışındaki mevcut ciro ve istihdam hedefimizi 6-7 yıla çıkarmak zorunda kalacağız. Dezavantajları da var; dil, kültür farklılıkları var. Her ülkede lokal farklılıklar nedeniyle sağlık hizmet modellerini birebir kopyalayamama durumunuz sözkonusu. Biz baştan beri yurtdışında sanki oranın lokal bir firmasıymışız gibi davranıyoruz. Çalışan ve yönetici arkadaşlarımız o ülkenin vatandaşları. Biz sadece denetim ve buradaki birikimlerimizi onlara aktarıyoruz. Yurtdışında faaliyet göstermek için, özellikle geliştirme döneminde güçlü bir sermayeye ihtiyaç var.
“Baştan beri yurtdışında sanki oranın lokal bir firmasıymışız gibi davranıyoruz. Çalışan ve yönetici arkadaşlarımız o ülkenin vatandaşları” Yurtdışında faaliyet göstermenin bazı sorumlulukları da var; ülkemizin imajı açısından bizler orada adeta büyükelçi gibi davranmak zorundayız. Daha kaliteli ve daha iyi iş yapmak zorundayız. Orada kalıcı olmak için, en iyi koşullarda üretim yapmanız gerekiyor. Öte yandan risk yönetiminin çok iyi yapılması gerekiyor, sağlıkta Türkiye’de mucizeler yaratmış Türk yatırımcısı yurtdışında da bu becerileri taşıyabilecek beceriye sahiptir.”
EY Türkiye Sağlık Sektörü Lideri ve EMEIA Sağlık Sektörü Kıdemli Danışmanı Ufuk Eren
Güçlü Yatırımcı Kapınızı Ne Zaman Çalar?
S
ağlık sektöründe uluslararasılaşma konusunda bilgi ve deneyimlerini aktaran EY Türkiye Sağlık Sektörü Lideri ve EMEIA Sağlık Sektörü Kıdemli Danışmanı Ufuk Eren, Acıbadem Sağlık Grubunun Bulgaristan’ın en büyük özel hastanesini bünyesinde bulunduran Tokuda Grup’u satın alma sürecini anlattı. “Stratejinin belirlenmesi, pazarlama dökümanlarının hazırlanması, potansiyel yatırımcılarla iletişimler, pazarlık aşaması yönetimi danışmanların yani bizim sorumluluğumuzda…“ diye konuşan Eren şunları kaydetti: “Stratejik veya finansal bir yatırımcının kapınızı çalması için, masaya daha güçlü oturabilmeniz için odaklanmanız gereken parametreleri şöyle ifade edebilirim: Profesyonel yönetime yatırım yapmalısınız. Ülkemizde patron şirketi önemli bir yönetim şekli olmasına rağmen Batılı yatırımcılar profesyonel yönetim görmek istiyor. Kurumsallaşmaya yatırım yapmak lazım; büyüme potansiyelinizin olduğunu kanıtlayabilmeniz lazım, kurumunuzu şeffaf ve dijital hale getirmeniz de önemli. Bunlar olduğu zaman masada sırtınız dik ve daha güçlü oturabilirsiniz.” HAZİRAN - TEMMUZ 2017
15
RÖPORTAJ
SAĞLIK TURIZMINDE İDDIALI KAMPÜS:
ISPARTA ŞEHIR HASTANESI
“HAYALLERIMIZ BIZI YANILTMIYOR; SOMALI, MOGADISHU, SUDAN GIBI UZAK AFRIKA ÜLKELERI VE BAZI BALKAN ÜLKELERINDEN HASTA BAŞVURULARIMIZIN OLMASI BIZLERI GURURLANDIRIYOR”
1
Op. Dr. Kadir Gökhan Saçkan
95 bin metrekare alan üzerinde inşa edilen Isparta Şehir Hastanesi, 450 yataklı genel hastane, 305 yataklı kadın doğum ve çocuk hastanesi olmak üzere toplam 755 yataklı bir entegre sağlık kampüsü yatırımını kapsıyor. 2017 fiyatlarıyla yatırım tutarı 303 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 2 yıl, işletme süresi 25 yıldır. Hastane 24 Mart 2017 itibariyle açıldı. Isparta Şehir Hastanesinin işleyişi ve yönetimine ilişkin bilgi almak üzere Hastane Yöneticisi Op. Dr. Kadir Gökhan Saçkan’a bağlanıyoruz: “Temel
hedefimiz,
16 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
tüm
hastanelerde
RÖPORTAJ
olduğu gibi, insan odaklı çalışmak ve hasta - çalışan memnuniyetini sağlamaktır. Şehir hastanelerinde hasta ve çalışan memnuniyeti birbirine bağlı ve beraber yükselmesi gereken bir değerdir.
“ISPARTA’DA HAVAALANININ VARLIĞI ÖNEMLI BIR AVANTAJ… İSTANBUL ÜZERINDEN DIREK HAVA YOLUNUN OLMASI HASTANEMIZIN TERCIH SEBEBI OLMASINDA ÖNEMLI BIR ETKEN”
Isparta Şehir Hastanemiz sadece Isparta ve ilçeleri değil Burdur, Afyonkarahisar, Uşak ve Denizli gibi illerden de hastaların başvurduğu bir merkez haline gelmektedir. Özellikli sağlık çalışmalarımız, hastanenin teknik altyapı donanım ve fiziki üstünlüğü önemli bir tercih sebebidir. Bu konuda hayallerimiz bizi yanıltmıyor ve çevre illerin dışında son zamanlarda Somali Mogadishu, Sudan gibi uzak Afrika ülkeleri ve bazı Balkan ülkelerinden yurtdışı hasta başvurularımızın olması bizleri gururlandırıyor. Isparta’da havaalanının varlığı önemli bir avantaj… Yurtdışından gelen hastalarımıza sorduğumuzda İstanbul üzerinden direk hava yolunun olması hastanemizin tercih sebebi olmasında önemli bir etkendir.
Doluluk Oranları %65- 70 Seviyesinde
Hastanemizin doluluk oranları su an için %65- 70’lerdedir, sağlık çalışmalarımızın artmasıyla beraber bu oranların da artacağını öngörmekteyiz.
Yoğun bakım, poliklinik, yataklı servis çalışmalarımız, İleri teknolojiyle destekli tetkik ve laboratuvar sunumlarımız yüz güldürücüdür. Koroner anjiyografi, açık kalp cerrahisi, yenidoğan üniteleri, norolojik inme ünitesi, kemoterapi gibi özellikli çalışmalarımızdaki başarılarımız da hastanemizin vizyonunda önemli bir yer edinecektir. Teknolojik ve bilimsel altyapıyla beraber, gerçekleştirilen başarılı tıbbi çalışmalar ve ilkler her geçen gün hastanemizin Isparta ve çevre illerdeki rolünü arttırmaktadır.” HAZİRAN - TEMMUZ 2017
17
RÖPORTAJ
Op. Dr. Aziz Ahmet Sürel
YOZGAT ŞEHIR HASTANESI NASIL İŞLIYOR? “DIĞER ŞEHIR HASTANELERI GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA NÜFUS YÜKÜ DÜŞÜK BIR ILDE PLANLANMIŞ TEK HASTANEYIZ VE DOLULUK ORANLARINI TUTTURMA KONUSUNDA TEORIKTE EN ÇOK BIZ ZORLANABILIRIZ. ŞU ANDA DOLULUK ORANIMIZ %75 SEVIYESINDE”
YOZGAT ŞEHIR HASTANESI YÖNETICISI OP. DR. AZIZ AHMET SUREL, HASTANENIN IŞLEYIŞI VE YÖNETIMINE ILIŞKIN SORULARIMIZI YANITLADI.
H
astane yönetimi, işletmesi ve tüm çalışanlar açısından KÖİ modeliyle yapılan şehir hastanesi, faaliyet gösteren mevcut kamu hastanelerine göre işleyişte nasıl farklılıklar gösteriyor?
Şehir hastaneleri projesi ülkemizin kamu sektöründeki lokomotif hizmet yürütücüsü olarak dikkat çeken Sağlık Bakanlığımız ile özel sektördeki lokomotif sektörümüz olan ve dünya çapında bayrağımızı gururla dalgalandıran inşaat sektörünün tecrübe, güç ve birikimlerinin birleştirilmesini sağlayan bir projedir. Ülkemizin bu iki güçlü direği bir araya gelerek sağlık alanında bugüne kadar görülmemiş modernlikte ve güzellikte, vatandaşlarımızın şimdiye kadar olandan çok daha üst kalitede hizmet alabilecekleri, kendi vatandaşlarımız yanında sağlık turizmi vesilesiyle bölgemizden gelen ve dertlerine şifayı ülkemizde arayan diğer ülke vatandaşlarına da hizmet etme amacı güden çok daha güçlü ve iddialı bir yapı oluşturmuşlardır. Şehir hastaneleri, sunduğu modern tıp uygulamalarıyla “YOZGAT ŞEHIR HASTANESI SAĞLIK sürekli değişmekte olan hayat, teknoloji ve zamana uyum BAKANLIĞININ BIR HASTANESIDIR sağlayan, hasta ve hasta yakınlarının memnuniyetini maksimum düzeyde gerçekleştiren yenilikçi, güvenilir, VE YÖNETIMINDE DE TEK VE TAM Türkiye’de ve dünyada referans alınan sağlık kuruluşu YETKILI KIŞI BAKANLIĞIMIZCA olmak amacıyla sağlıkta dönüşümün ikinci fazında ATANAN HASTANE YÖNETICISIDIR. kamu sağlık hizmetlerinin ana unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. VATANDAŞLARIMIZ SADECE SOSYAL GÜVENCELERI Mevcut kamu–özel ortaklığı sisteminde Yozgat Şehir Hastanesi Sağlık Bakanlığının bir hastanesidir ve ILE VE ÜCRETSIZ HALDE yönetiminde de tek ve tam yetkili kişi Bakanlığımızca HIZMETLERIMIZDEN atanan Hastane Yöneticisidir. Vatandaşlarımız YARARLANABILIR” ülkemizdeki herhangi bir devlet hastanesinden 18 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
yararlanabildikleri gibi sadece sosyal güvenceleri ile ve ücretsiz olarak buradaki hizmetlerden yararlanabilmektedirler. Diğer hastanelerimizden farklı olarak şehir hastanemizde otelcilik hizmetleri yaklaşık 3 kat artan hizmet alım personeli sayısı ve hizmet çeşitliliği ile özel sektör hastanelerinden çok daha üst seviyededir. Odalarımızın tamamı beş yıldızlı otel konforunda nitelikli odalardan oluşmakta ve misafirlerimiz için süit odalarımız da mevcuttur. Diğer hastanelerimizi Bakanlığımız TOKİ vasıtasıyla müteahhit firmalara yaptırmakta ve bütün hastane yapım maliyeti tek kalemde kamu maliyesine yük teşkil etmekteydi. Ayrıca tıbbi cihaz ve mobilya donanım maliyeti de ayrıca bir yük oluşturmakta ve sonraki yıllarda binada meydana gelebilecek her türlü deformasyonun onarımı ve bina bakımı da yine ayrı maliyet yükleri oluşturmaktaydı. Yeni sistemde biz 475 yataklı ve yaklaşık 142.000 metrekare olan her türlü modern imkanlara sahip hastane binamızı bütün tıbbi donanım ve mefruşatıyla birlikte sadece 18 ayda Bakanlığımıza teslim edilmiş ve hizmete başlanmıştır. Hastanemiz tamamen Bakanlığımıza aittir ve yönetimi de yine Sağlık Bakanlığına aittir. Ancak biz bu hastanemizin yapım ve donanım maliyetini yapımdan sorumlu firmaya tek kalem de değil de, 25 yıl boyunca ilgili firma bina ve bütün donanımının bakım ve onarımından da sorumlu olmak
RÖPORTAJ “ESKI MODELDEKI GIBI BIRÇOK FIRMAYLA MUHATAP OLMAK VE ONLARI KONTROL ETMEK YERINE ŞU ANDA BÜTÜN HIZMETLER IÇIN TEK BIR FIRMAYLA MUHATAP OLMA KOLAYLIĞINI YAŞIYORUZ” noktada Bakanlığımız (hastane yönetimi) vatandaşlarımız adına hizmet alan ve bu hizmetlerin miktar ve kalitesini denetleyen taraf ve yüklenici firma da sorumlulukları çerçevesinde hak edişi mukabilinde Bakanlığımıza ve vatandaşlarımıza hizmet veren taraftır.
141.20 METREKARE ALAN ÜZERINE INŞA EDILEN PROJE 475 YATAK KAPASITESINE SAHIP. YATIRIM TUTARI 2017 YILI FIYATLARIYLA 175 MILYON ABD DOLARI OLAN VE 25 YIL IŞLETME SÜRESI BULUNAN HASTANE 16 OCAK 2017’DE AÇILDI. ve yıllar boyunca binamızı ilk yapıldığı halde muhafaza etme yükümlülüğü de ilgili yüklenici firmaya ait olmak kaydıyla 25 yılda taksit taksit ödemekteyiz. Bu durumda kamu maliyesine yük oluşturmadığı gibi hastanemiz hızla hizmete başlamış ve uzun yıllar bakım – onarımı ve ilk günkü gibi kalması da teminat altına alınmıştır. Diğer hastanelerimizde de çeşitli firmalardan aldığımız güvenlik, yemek, veri giriş, yönlendirme hizmetleri varken şehir hastanemizde biz bu hizmetleri yüklenici firmamızdan almaktayız ve diğer hastanelerimizde olduğu gibi verdikleri hizmetler karşılığı bedelini ödemekteyiz. Ancak şehir hastanemizde aldığımız bu hizmetlerin nicelik, nitelik ve çeşitliliği diğer hastanelerimizle kıyaslanmayacak kadar üst seviyededir. Mevcut durum bize eski durumdaki gibi birçok firmayla muhatap olmak ve onları kontrol etmek yerine bütün hizmetler için tek bir firmayla muhatap olma kolaylığını sağlamakta ve bu durum işleyişi daha pratik ve kaliteli hale getirmektedir.
Hastaneniz öngörülen doluluk oranını sağlıyor mu?
Hastanemize dair Bakanlığımızın hizmetleri sağlayıcı firmalara taahhüdü %70 doluluk oranları baz alınarak yapılmıştır. Yozgat Şehir Hastanesi diğer şehir hastanesi projeleri
göz önüne alındığında nüfus yükü düşük bir ilde planlanmış tek hastanedir ve doluluk oranlarını tutturma konusunda teorikte en çok zorlanabilecek hastanedir. Ancak Türkiye’nin 16 Ocak 2017’de hizmet vermeye başlayan ve “İlk Şehir Hastanesi” olma özelliğini taşıyan hastanemizde geçen bu kısa süreye rağmen doluluk oranları %75 seviyesindedir ve daha da artacağı öngörülmektedir.
Hastanenizin işletim modelinin performansını değerlendirecek bir hizmet ölçüm ve değerlendirme sistemi mevcut mu?
Bakanlığımızca yürütülen kalite ve verimlilik çalışmalarıyla tüm hastanelerimizin olduğu gibi şehir hastanemizin performansı da yakından takip edilmektedir.
Hastane yönetiminizde özel sektörün sınırları nerede başlıyor ve nerede bitiyor? Mevcut kamu hastanelerinin yönetimlerine göre farklılıklar neler?
Hastane yönetimimizde özel firmalarla daha önceki sistemdeki birlikteliklerimiz genellikle 1 yıllık mukaveleler üzerinden ve kısa vadeli olmaktaydı. Yapılan ihaleyi her yıl hangi firma alırsa onunla çalışmak durumunda kalmaktaydık. Ancak mevcut durumda alanında profesyonel ve yurt ve dünya çapında profesyonelliği takdir edilen bir partnerle uzun yıllar çalışma imkanı doğmaktadır. Bu da uyum ve beraber çalışma kültürünü geliştirmekte ve işleyiş ahengini ve vatandaşlarımızın aldığı hizmetlerin kalitesini artırmaktadır. Çalışma sınırları işleyişin yegane sorumlusu ve amiri Bakanlığımızca atanan hastane yönetimi olmak kaydıyla, her hastane için müstakilen imza edilen sözleşmeler ve kanunlarımızla belirlenmektedir. Nihai
Hasta ve çalışan memnuniyetinin değerlendirilmesinde ve memnuniyetsizlikler karşısında alınacak aksiyonlarda kamu ve özel sektörün sorumlulukları neler olacak?
Hasta ve çalışan memnuniyeti anketlerimiz Bakanlığımızın öngördüğü şekilde yapılmaktadır. Ayrıca yüklenici firma kendi hizmet sağlayıcılarına dönük anketler de yürütebilmekte ve sonuçları hastane yönetimimizle paylaşılmaktadır. Sağlık kurumlarını bir fabrika gibi düşünürsek ürettiğimiz iki ana ürün “hasta memnuniyeti” ve “çalışan memnuniyeti” dir. Şehir hastanemizin bütün sistem kurgusu da çok daha yüksek miktar ve kalitede bu ürünleri elde edebilmek üzerine planlanmıştır. Hastanemizde kurumumuza kanuni bağı ister 657 sayılı kanun olsun, ister iş kanunu dolayısıyla özel sektör bünyesinden kurumumuza hizmet versin bütün personelimiz Sağlık Bakanlığının personelidir ve sadece kanuni bağımız farklıdır. Kanuni olarak da vicdani olarak da hasta ve çalışanlarımızın sorunları karşısında ana sorumluluk Bakanlığımızca atanan hastane yönetimine aittir. Olası memnuniyetsizliklerin önüne geçmek, mevcutları bertaraf etmek ve memnuniyet oranını artırmak için alınacak her türlü tedbiri planlamak ve sözleşmeden doğan haklar çerçevesinde yüklenici firmadan memnuniyet artırıcı iş ve işlemleri temin etmek hastane yönetiminin ana vazifesidir. Ancak hem planlama hem de işleyişte ayrı gayrı gözetmeksizin herkesin yerini ve sınırını bildiği profesyonel bir ortak çalışma kültürü esastır ve bugün hastanemizde örnek şekilde uygulanmaktadır. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
19
RÖPORTAJ
MERSIN ŞEHIR HASTANESINE YAKIN MERCEK
O
rtalama 328 bin metrekare alan üzerine inşa edilen Mersin Şehir Hastanesi, 464 yataklı bölge hastanesi, 169 yataklı kalp ve damar hastalıkları hastanesi, 138 yataklı onkoloji hastanesi, 383 yataklı kadın doğum ve çocuk hastanesi, 96 yataklı psikiyatri hastanesi olmak üzere toplam 1250 yataklı bir entegre sağlık kampüsü olarak faaliyet gösteriyor.
Mersin Şehir Hastanesi Yöneticisi Dr. Recep Aydın
“KAMU ÖZEL İŞ BIRLIĞINDE
PATRON KAMU TARAFI”
“MERSIN ŞEHIR HASTANESI ILE 5 YILDIZLI OTEL KONFORUNDA, TAMAMI NITELIKLI HASTA ODALARINDA, EN MODERN DONANIMA SAHIP HASTANELERIMIZDE VALE DAHIL TÜM HIZMETLERIN ÜCRETSIZ VERILEBILECEĞINI TECRÜBE EDIYORUZ”
M
ersin Şehir Hastanesi Yöneticisi Dr. Recep Aydın, klinikiletişim’in sorularını yanıtladı. Mersin Şehir Hastanesindeki deneyimlerinizi paylaşır mısınız? Kamu Özel İş birliği (KOİ) modelinde, kamu hizmetleri devlet tarafından sunulmakta, tüm hizmetler devlet tarafından koordine edilmekte, destek hizmetlerinin temini yine devlet tarafından özel sektöre yaptırılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; hizmet sunumunun kamu ve özel sektör tarafından beraber üstlenilmekle beraber patronun Devlet olduğudur. Bu modelde tıbbi ekipman temini, bakım onarımı, binanın inşası, bakım ve onarımı yanında diğer destek hizmetler kamu tarafının denetiminde özel sektör tarafından sunulurken, kamu tarafı zaman ve enerjisini sağlık hizmetlerinin asli alanı olan “Kaliteli-erişilebilir sağlık hizmetinin 20 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 366 milyon ABD Doları olan ve 25 yıl işletme süresi bulunan hastane 3 Şubat 2017’de açıldı. Mersin Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Memnune Çamsarı’nın verdiği bilgilere göre, şehir hastanesinin açılmasıyla Mersin’de kamu hastanelerinin toplam yatak sayısında %20 oranında artış sağlandı. Mersin Şehir Hastanesi Yöneticisi Dr. Recep Aydın ise, kamu-özel ortaklığı modelinde, hizmet sunumunun kamu ve özel sektör tarafından beraber üstlenildiği fakat patronun Devlet olduğunu vurguladı.
RÖPORTAJ “HASTANEMIZ, PROJE AŞAMASINDA ÖNGÖRÜLEN DOLULUK HEDEFINE AÇILIŞI TAKIP EDEN ILK AYDA ULAŞTI VE BU ORAN HER GEÇEN GÜN YÜKSELMEKTE” vatandaşlarımıza en iyi şekilde ulaşması” hedefine odaklayabilmektedir. Mersin Şehir Hastanesi ile deneyimlerimiz şunlar: • Sağlık hizmetinin aynı kampüs içerisinde, bütün olarak eksiksiz şekilde verilebildiğini, • Sağlık hizmetlerinin sosyolojik, finansal, teknolojik ve akla gelebilecek bütün faktörlerle polarize olmadan aynı kampüs içinde tam bir bütünlük ve uyum içinde sürdürülebileceğini, • Bir çok kişi ve uluslararası kurumların imkansız dediği kamu-özel iş birliğinin tam bir uyum içerisinde sürdürülebileceğini, • Beş yıldızlı otel konforunda, tamamı nitelikli hasta odalarında, en modern donanıma sahip hastanelerimizde vale dahil tüm hizmetlerin ücretsiz verilebileceğini,
tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir organizasyon ve teşkilat yapısına sahip “Güçlü bir Sağlık Bakanlığı” olduğumuzu, • Sağlık turizmi alanında küresel dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahip olduğumuzu kanıtlamış olduk. Hastanemiz, proje aşamasında öngörülen doluluk hedefine açılışı takip eden ilk ayda ulaştı ve bu oran her geçen gün yükselmekte.
Hastanenizin işletim modelinin performansını değerlendirecek bir hizmet ölçüm ve değerlendirme sistemi mevcut mu?
“Ölçmediğini Yönetemezsin” mantığı ile hizmet verdiğimiz her alanda sistematik veri
toplama, işleme, sonuçları değerlendirerek gereken yerlere anında müdahale etmemize olanak tanıyan altyapıya sahibiz ve bu altyapıyı etkin olarak kullanıyoruz.
Hastane yönetiminizde özel sektörün sınırları nerede başlıyor ve nerede bitiyor? Bu iş birliğinde patron, “Kamu Tarafı”. Özel sektör, kamuya vereceği hizmeti en üst kalitede temin etmek ve bunu sürdürmekle yükümlü. Bu iş birliği; kuralları Sağlık Bakanlığının koyduğu, sınırların, yetki ve sorumlulukların kamu-özel arasında yapılan sözleşme ile sabit olduğu bir iş birliğidir.
MERSIN’DE TOPLAM YATAK SAYISINDA %20 ARTIŞ OLDU
• Şehir hastanelerinin kurulduğu her bölgeyi potansiyel “Sağlık Merkezi” haline getirebileceğini, • “Küresel Bir Başarı Örneği” olarak
Mersin Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri
Dr. Memnune Çamsarı
DR. MEMNUNE ÇAMSARI: “MERSIN ŞEHIR HASTANESININ AÇILMASIYLA, KAMUDA ERIŞKIN YOĞUN BAKIM YATAKLARINDA %30, YENIDOĞAN YOĞUN BAKIMLARINDA %37 VE ILIMIZIN EN FAZLA IHTIYAÇ DUYDUĞU ÇOCUK YOĞUN BAKIM YATAĞINDA %60 ARTIŞ OLDU”
M
ersin Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Memnune Çamsarı, Mersin Şehir Hastanesinin hizmete açılmasıyla birlikte hizmet sunumundaki gelişmeleri şöyle anlattı:
“Toplumda birçok konuda bilinç arttıkça sağlığa gösterilen önem de artmaktadır. Toplum bilincinin artışı, hizmet beklentilerini de o düzeyde arttırmakta, değiştirmekte ve geliştirmektedir. Dolayısıyla sağlık sektöründeki taleplere cevap vermek, bu teknolojik ve bilimsel gelişmeleri en üst seviyede takip etmek ve hizmet kalitesini yakalamak büyük önem taşımaktadır. Mersin ili Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği olarak hazırlık ve açılma sürecindeki çalışmalarda öncelikle hastanede çalışan tüm personelin değişime oryantasyonunu sağlayacak HAZİRAN - TEMMUZ 2017
21
RÖPORTAJ DR. MEMNUNE ÇAMSARI: “MERSIN’DE HASTANELERIMIZDE VEREMEDIĞIMIZ IYOT TEDAVI ODASI HIZMETI, HIPERBARIK OKSIJEN TEDAVI HIZMETI, TÜP BEBEK (IVF) HIZMETI ŞEHIR HASTANESI ILE HIZMETE SUNULMUŞTUR”
eğitim planlamaları yapıldı, eğitimler tamamlandı. Hastalarımıza şehir hastanesi planlamalarımıza yol göstermesi açısından büyük önem taşıyan beklenti anketleri yapıldı. Ekiplerimiz tarafından şehir hastanesindeki çalışmalarda bir taraftan nitelikli ve etkili sağlık hizmeti için kalite ve akreditasyon çalışmaları yaparken, diğer taraftan herkes için erişimi kolay, sürdürülebilir, hakkaniyetli ve güler yüzlü sağlık hizmeti sunumu için metodolojiler geliştirildi.
Toplam yatak sayısında %20 artış oldu
Başka hastane ve illere hasta transferlerinin önüne geçilmesi, ilin tüm sağlık sorunlarının şehir hastanesinde çözülmesi, hastane enfeksiyonlarının azaltılması, hasta ve çalışan güvenliğinin artırılması ve hasta memnuniyeti odaklı hizmet sunumunun sağlanması hedeflerine yönelik titiz ve yoğun çalışmalar yapıldı. Şehir Hastanesi 1250 yatak mevcuduyla ilimizde kamu hastanelerinin toplam yatak sayısında %20 oranında artış sağlamaktadır. Hastanemizin açılması ile kamuda erişkin yoğun bakım yataklarında %30, yenidoğan yoğun bakımlarında %37 olup, ilimizin en fazla ihtiyaç duyduğu çocuk yoğun bakım yatağında %60 artış olmuştur.
Yanık Ünitesi Yatak Sayımız %68 Arttı
Yine ilimizde özellikle il merkezimizde çok ihtiyacımız olan tek kişilik nitelikli oda sayımız şehir hastanesinin hizmete girmesi ile %330 oranında, çift kişilik oda sayımız %81, süit odalarımız da %126 oranında arttı. 22 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
Bu artışlar sağlık hizmetinin yataklı hizmet sunumunda otel konforunu da beraberinde getirmektedir. Özellikli hizmetlerden il merkezinde ihtiyacımız olan palyatif bakım merkezi, şehir hastanesi ile 70 yataklı olarak hizmete girmiştir, yine ilimizde yanık ünitesi yatak sayımız bu kompleksle birlikte %68 oranında artmıştır. yanık ünitesi içinde yoğun bakım ve ameliyathane hizmetleri de verilebilmektedir.
Yeni Sunulan ve İyileştirilen Hizmetler Neler?
Hastanede bulunan 26 SDL (sancı-doğumlohusa) odaları sayesinde hastaların kendi odalarında, normal doğumun tüm aşamalarının doktor ve uzman ebelerce kontrol edildiği doğum sonrasında lohusa konforunun sağlandığı sağlık hizmeti sunulmaktadır. Şu an Mersin’de hastanelerimizde veremediğimiz iyot tedavi odası hizmeti, hiperbarik oksijen tedavi hizmeti, tüp bebek (IVF) hizmeti şehir hastanesi ile ilimizin hizmetine sunulmuştur. Ayrıca kalp damar cerrahisi hizmetleri, kardiyoloji anjiyo, beyin anjiyo, girişimsel radyoloji, inme merkezi hizmetleri yatak sayısı, yoğun bakım ve ameliyathane imkanları ve daha ileri teknoloji cihazlarla
daha üst seviyelere taşınmış bulunmaktadır. Şehir hastanesinde kanser tanı ve tedavisinde ve kanser cerrahisinde de hizmetlerimiz daha iyi şekilde sunulabilecektir. Yüksek teknoloji görüntüleme hizmetleri, radyoterapi hizmetleri ile de Mersin Şehir Hastanesi kanser hastalarının başka bir merkeze gitmeden tüm tetkik ve tedavilerinin yapıldığı hastane olma özelliğini taşımaktadır. Sadece hastalarımız için değil çalışanlarımız için de şehir hastanesi çalışanlarımızın hak ettiği konforda yaşam alanları, sağlık hizmet sunum alanları sağlamaktadır.”
HABER
HASTALARDAN ÖNCE ÖDÜLLERE KAPISINI AÇTI 3.9 MILYAR LIRA YATIRIM YAPILAN VE GELECEK SENE HIZMETE AÇILMASI BEKLENEN ESKIŞEHIR ŞEHIR HASTANESI, YATIRIMCISI AKFEN İNŞAAT’A, EMEA FINANCE PROJECT FINANCE AWARDS 2016 KAPSAMINDA, IKI ÖDÜL KAZANDIRDI
2
017 yılı sonunda yapımının tamamlanması beklenen Eskişehir Şehir Hastanesi 264 polikliniği ve 1081 yatak kapasitesiyle bölgenin sayılı hastaneleri arasındaki yerini alacak. Eskişehir Şehir Hastanesi için Garanti Bankası ve Türkiye İş Bankası ile 18 yıl vadeli, 344 milyon Euro’luk finans anlaşması imzalayan Akfen İnşaat, aynı zamanda Isparta ve Tekirdağ Şehir Hastanelerinin de yatırımını üstlenmesiyle biliniyor. Akfen İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Selim Akın Isparta, Eskişehir ve Tekirdağ’da şehir hastanelerinin gelecek yıl tamamlanmasıyla sağlık sektöründe 3.9 milyar liralık yatırımı hayata geçirmiş olacaklarını belirtti.
EMEA Finance’tan 2 Ödül
Eskişehir Şehir Hastanesi projesi Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’nın önde gelen finans yayınlarından EMEA Finance tarafından düzenlenen EMEA Finance Project Finance Awards 2016 kapsamında iki ödül alarak EMEA Bölgesi (Avrupa, Ortadoğu, Afrika) ve Orta ve Doğu Avrupa Bölgesinin En İyi Sağlık Projesi seçildi.
1000 YATAKLI DEV KOMPLEKS:
BALIKESIR ŞEHIR HASTANESI
G
ünal İnşaat ve Mapa İnşaatın yüklenici olduğu, toplamda 90 bin metrekarelik arsa alanı üzerine konuşlanan 1000 yataklı Balıkesir Şehir Hastanesi de 3 Nisan 2017 itibariyle hasta kabulüne başladı. 196.500 metrekare kapalı alanı ile hastalarına hizmet veren Yeni Atatürk Devlet Hastanesi, Balıkesir’in ve çevre il ile ilçelerin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek şekilde tasarlandı. 800+200 olmak üzere 1000 yataklı olarak Balıkesir’de hizmete açılan Atatürk Devlet Hastanesi, 512 hasta yatak odası, 206 adet poliklinik, 39 adet dinlenme odası, 19 adet yoğun bakım ünitesi, 7 adet yemekhane, 2 adet anne oteli, 9 adet SDL odası, 33 adet ameliyathane, 1 adet yanık ünitesi ve 8 adet izole oda olmak üzere toplam 28 Bloktan oluşuyor. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
23
HABER
YAPIMI SÜREN ŞEHİR HASTANELERİNİ TANIYALIM
Kayseri Entegre Sağlık Kampüsü
718.993 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 900 yataklı Genel Hastane, 258 yataklı Kadın Doğum Hastanesi, 200 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, 126 yataklı Psikiyatri Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 1.584 yataklı bir entegre sağlık kampüsü projesidir. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 407 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 3 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır. Fiziksel gerçekleşme oranı % 78 olan hastanenin 2017 yılında açılması planlanmaktadır.
Adana Entegre Sağlık Kampüsü
318.504 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 584 yataklı Bölge Hastanesi, 182 yataklı Onkoloji Hastanesi, 349 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, 185 yataklı Kalp Damar Hastalıkları Hastanesi, 150 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 1.550 yataklı bir entegre sağlık kampüsü yatırımını kapsamaktadır.
Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü
1.285.798 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 580 yataklı Bölge Hastanesi, 557 yataklı Onkoloji Hastanesi, 425 yataklı Kalp Damar Hastalıkları Hastanesi, 412 yataklı Ortopedi ve Nörolojik Bilimler Hastanesi, 574 yataklı Kadın Doğum Hastanesi, 514 yataklı Çocuk Hastanesi, 300 yataklı Rehabilitasyon Hastanesi, 198 yataklı Psikiyatri Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 3.660 yataklı bir entegre sağlık kampüsü yatırımını kapsamaktadır. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 1,2 milyar ABD Doları olan projenin yapım süresi 3,5 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır. Fiziksel gerçekleşme oranı % 75 olan hastanenin 2017 yılında açılması planlanmaktadır.
Manisa Eğitim ve Araştırma Hastanesi
97.515 m2 alan üzerinde inşa edilen proje 558 yatak kapasitesine sahiptir. Yatırım tutarı 2017 yılı fiyatlarıyla 184 milyon ABD Doları olan ve 25 yıl işletme süresi bulunan hastanenin fiziksel gerçekleşme oranı %44 olup 2017 yılında açılması planlanmaktadır.
2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 655 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 3 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır. Fiziksel gerçekleşme oranı % 77 olan hastanenin 2017 yılında açılması planlanmaktadır.
Eskişehir Şehir Hastanesi
290.885 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 715 yataklı Genel Hastane, 127 yataklı Onkoloji Hastanesi, 139 yataklı Kalp Damar Hastalıkları Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 1.081 yataklı bir entegre sağlık kampüsü yatırımını kapsamaktadır. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 382 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 3 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır.
24 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
HABER Ankara Etlik Entegre Sağlık Kampüsü
1.400.000 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 718 yataklı Bölge Hastanesi, 494 yataklı Onkoloji Hastanesi, 362 yataklı Kalp Damar Hastalıkları Hastanesi, 478 yataklı Ortopedi ve Nörolojik Bilimler Hastanesi, 500 yataklı Kadın Doğum Hastanesi, 508 yataklı Çocuk Hastanesi, 300 yataklı Rehabilitasyon Hastanesi, 106 yataklı Psikiyatri Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 3.566 yataklı bir entegre sağlık kampüsü yatırımını kapsamaktadır.
Bursa Entegre Sağlık Kampüsü
İstanbul İkitelli Sağlık Kampüsü
Elazığ Entegre Sağlık Kampüsü
Gaziantep Entegre Sağlık Kampüsü
366.046 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 468 yataklı Bölge Hastanesi, 275 yataklı Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi, 264 yataklı Onkoloji Hastanesi, 48 yataklı Psikiyatri Hastanesi, 200 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 1.355 yataklı bir entegre sağlık kampüsü projesidir.
347.283 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 495 yataklı Bölge Hastanesi, 299 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, 96 yataklı Psikiyatri Hastanesi ve 150 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 1.040 yataklı bir entegre sağlık kampüsü projesidir.
789.031 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 441 yataklı Bölge Hastanesi, 303 yataklı Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi, 359 yataklı Onkoloji Hastanesi, 451 yataklı Çocuk Hastanesi, 451 yataklı Kadın Doğum Hastanesi, 347 yataklı Nörolojik ve Ortopedik Bilimler Hastanesi, 128 yataklı Psikiyatri Hastanesi ve 200 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi olmak üzere toplam 2.680 yataklı bir entegre sağlık kampüsü projesidir.
330.090 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 636 yataklı Bölge Hastanesi, 174 yataklı Onkoloji Hastanesi, 498 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, 205 yataklı Kalp Damar Hastalıkları Hastanesi, 112 yataklı Psikiyatri Hastanesi, 150 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 1.875 yataklı bir entegre sağlık kampüsü projesidir. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 846 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 3 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır.
HAZİRAN - TEMMUZ 2017
25
HABER
İzmir Bayraklı Entegre Sağlık Kampüsü
655.829 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 583 yataklı Genel Hastane, 141 yataklı Onkoloji Hastanesi, 424 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, 380 yataklı Kardiyovasküler Cerrahi Hastanesi, 132 yataklı Psikiyatri Hastanesi, 300 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 2.060 yataklı bir entegre sağlık kampüsü projesidir. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 764 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 3 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır.
Kocaeli Entegre Sağlık Kampüsü
364.589 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 494 yataklı Bölge Hastanesi, 116 yataklı Onkoloji Hastanesi, 246 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, 124 yataklı Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi, 100 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ve 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi olmak üzere toplam 1.180 yataklı bir entegre sağlık kampüsü projesidir. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 509 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 3 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır.
FTR, Psikiyatri ve YGAP Hastaneleri
Proje kapsamında yapılacak Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Psikiyatri ve Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanelerinin (YGAP) dağılımı aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 664 milyon ABD Doları olan hastanelerin yapım süresi 2 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır. FTR, Psikiyatri ve YGAP Hastanelerinin Dağılımı
Konya Karatay Entegre Sağlık Kampüsü
616.000 m2 alan üzerinde inşa edilen proje, 420 yataklı Bölge Hastanesi ve 420 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi olmak üzere toplam 840 yataklı bir entegre sağlık kampüsü projesidir. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 257 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 3 yıl, işletme süresi ise 25 yıldır.
Türkiye Ulusal Halk Sağlığı Kurumu ile Türkiye ilaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
293.482 m2 alan üzerinde Ankara’da inşa edilen proje, bir adet Tüketici Güvenliği Referans Laboratuvar Binası, iki adet Enfeksiyon Hastalıkları Referans Laboratuvar Binası, iki adet ilaç ve Tıbbi Cihaz Analiz ve Kontrol Laboratuvar Binası, bir adet Biyogüvenlik Seviye 3 (BSL-3-P3) ve Biyogüvenlik Seviye 4 (BSL¬4-P4) üniteleri içeren Araştırma ve Referans Laboratuvar Binası, bir adet Deney Hayvanları Üretim, Test ve Araştırma Binası, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu idari Binası, Türkiye ilaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu idari Binası, Veri Merkezi, Sosyal Tesis ve Teknik Tesislerden oluşan bir Sağlık Tesisi yatırımını kapsamaktadır. 2017 yılı fiyatlarıyla yatırım tutarı 780 milyon ABD Doları olan projenin yapım süresi 3 yıl, işletme süresi ise 15 yıldır. 26 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
1 2 3
Afyon Diyarbakır Erzurum
150 150 150
200 -
100 100
4
İstanbul-Bakırköy
-
400
200
5 6 7 8 TOPLAM GENEL TOPLAM
Malatya Samsun Trabzon Van
150 150 150 900
200 800 2400
100 100 100 700
HABER BAKAN AKDAĞ: “İSTANBUL’DA ANADOLU YAKASINDA BIR ARSANIN 3 MILYON METREKARESINI SAĞLIK BAKANLIĞINA TAHSIS ETTIRMIŞ DURUMDAYIZ. BURADA DA 4.200 YATAKLIK, 10 AYRI HASTANEDEN OLUŞAN BIR ŞEHIR KURUYORUZ. DÜNYADA ILK OLACAK BU. PROJE 2021 YILINA UZAYABILIR”
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ
İ
stanbul’daki sağlık yatırımlarına ilişkin bilgi veren Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, “İstanbul’u diğer şehirlerden ayıran diğer bir özellik de arsa bulma problemi. Fakat bu sorunu büyük ölçüde aştık. Anadolu Yakasında bir arsanın 3 milyon metrekaresini Sağlık Bakanlığına tahsis ettirmiş durumdayız. Burada da 4.200 yataklık, 10 ayrı hastaneden oluşan bir şehir kuruyoruz. Dünyada ilk olacak bu. Bu hastanenin arazisine ambulans uçak indirebileceğiz. Böyle devasa bir proje olunca 2021 yılına uzayabilir ama neticede cumhuriyetimizin 100. yılına ulaşmadan İstanbul’umuzda bütün kamu sağlık binalarını mükemmel hale getirmiş olacağız. Bilindiği üzere, İkitelli’de 2 bin 700 yataklı büyük bir şehir hastanesi projemiz var. Bu şehir hastanesi sadece İkitelli ve çevresine değil, İstanbul’un Avrupa Yakası’na ve Trakya’ya hizmet verecek bir eser olacak” diye konuştu.
İSTANBUL’DA KAMU
HASTANELERI SIL BAŞTAN Finansman Nasıl Sağlanıyor?
Birçok hastanenin tamamlandığını ve şu anda 17 inşaatın devam ettiğini ifade eden Akdağ şunları kaydetti: “Finansman kaynağı olarak genel bütçemizi kullandık. Yurt dışı kredilerini ve kamu özel ortaklığını kullanıyoruz. İstanbul’da çok kalabalık yatış dönemleri haricinde bütün hastalarımız, tek yataklı, banyolu, tuvaletli, refakatçisiyle rahatça hastasıyla beraber konaklayabileceği nitelikli yatak dediğimiz yataklara kavuşmuş olacaklar. Otoparklarıyla, vale, karşılayıcı hizmetleriyle, ayaktan tedavi poliklinik hizmetlerimizle bu hastanelere bağlı semt polikliniklerimizle
“FINANSMAN KAYNAĞI OLARAK GENEL BÜTÇEMIZI KULLANDIK. YURT DIŞI KREDILERINI VE KAMU ÖZEL ORTAKLIĞINI KULLANIYORUZ” İstanbul’u böyle bir noktaya getireceğiz. Deprem izolatörlü binalar çok ciddi bir depremlerde bile sadece yatay düzlemde hafif şekilde salınım yapıyor, asla kırılıp dökülmüyor. Dolayısıyla bir hastane binası içinde ameliyat yapılıyorsa, ameliyata bile devam edilebileceği, depremden sonra da ayakta kalan herhangi bir tahribat görmemiş binalardan bahsediyoruz.” HAZİRAN - TEMMUZ 2017
27
HABER
KANSER TEDAVISINDE
AÇIK CERRAHI VE ROBOTIK CERRAHI
ARASINDA FARK YOK
PROF. DR. DERYA TILKI: “AÇIK VEYA ROBOTIK MÜDAHALELER ARASINDA FARK YOK SADECE BU CERRAHI IŞLEMLERI KIMIN YAPACAĞI ÖNEMLI! HEKIMIN DENEYIMI VE BILGISI SON DERECE BELİRLEYİCİ”
A
merikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO) ve Üroonkoloji Derneği iş birliği ile Ankara’da gerçekleştirilen ASCO Direct Highlight of GU 2017 Toplantısında, kanser tedavisinde açık cerrahi ve robotik cerrahi farklılığı öne çıktı. ABD ve Almanya’da faaliyet gösteren her iki kanser hastanesi de daha maliyetli olmasına rağmen hekimler ve hastalar tarafından robotik cerrahinin tercih edilir olduğuna ve açık cerrahiyle arasında neredeyse hiç fark olmadığına dikkat çekti. Amerika Birleşik Devletlerinde faaliyet gösteren UC Davis Kanser Merkezi Üroloji Bölümü hekimi Prof. Dr. Christopher P. Evans, son dönemlerde kanser tedavisinde oldukça yükselişe geçen yeni bir tedavi şeklinden, kişiselleşmiş tedaviden bahsetti. “Geçtiğimiz 40 yılda kanser tedavisinde genel bir uygulamamız var, kanserli hastalara veya aynı 28 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
tip kanserli hastalara aynı tedavi uygulanıyor. Bazı hastalar yanıt verirken bazıları yanıt vermiyor veya yan etki geliştiriyor, o durumda bir sonraki tedavi aşamasının ne olduğuna karar vermemiz gerekiyor” diye konuşan Dr. Evans şöyle devam etti: “Prostat kanseri olan iki kişiyi ele alalım; tedavi ve kanserin seyir biçimi her iki hastada da farklı olduğu için kanserli hastaların ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş tedavi uygulamamız gerekir. Bu noktada önemli olan husus, genom testleri gerçekleştirmek ve kanserli olan genleri tespit ederek uygulamalar yapmak. Tüm kanserli hastaların doğrudan tedaviye ihtiyacı olmayabilir. Aldığımız bir biyopsiyi test yapılması için gönderiyoruz ve kanserli genlerdeki aktivite seviyelerine bakıyoruz. Kanseri yaratan genleri tedavi ettikten sonra doğrudan onlar üzerinde tedavi
uygulamaya çalışıyoruz. Kanser saldırgan ilerliyorsa tedavi ona göre ilerliyor. Genom testleri pahalı. ABD’de sigorta tarafından karşılanıyor ama Avrupa ve Asya ülkelerinin çoğunda bu sigorta kapsamında değil. Bu testler maliyetli olsa da hastaya radyasyon tedavisi veya cerrahi müdahalede bulunmak, uzun vadede, bu testlere göre daha maliyetli oluyor.”
Hasta Genlerin Onarımı ve Sağlıklı Gen Üretimi Mümkün
Dr. Evans, kesin ve doğru tanıya ulaşabilmemizi sağlayan yöntemlerden birinin de görüntüleme olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bir diğer yöntem olan scan testlerini FDA onayı olmadığı için ABD’de uygulayamıyoruz fakat Türkiye’de uygulandığını biliyorum. Bu çok sevindirici! Kanserli hastaların tedavisinde, özellikle prostat kanseri hastaların yüzde 20’sinin DNA genlerinde hasar olduğu, geçtiğimiz 2 yılda yapılan araştırmalarda, tespit edildi. Bu hasta genlerin onarımıyla birlikte sağlıklı gen üretilebilmesi mümkün…
HABER PROF. DR. CHRISTOPHER P. EVANS: “HER IKI IŞLEM ARASINDAKI TEK FARK ROBOT CERRAHIDE ÇOK DAHA KÜÇÜK KESIKLER OLUYOR VE HASTA ÇOK DAHA ERKEN TABURCU OLABILIYOR. ABD’DE PROSTAT AMELIYATLARININ YÜZDE 90’ININI ROBOTIK CERRAHIYLE GERÇEKLEŞTIRIYORUZ. BIZDE SIGORTA KARŞILIYOR AMA DÜNYANIN BAŞKA HIÇBIR YERINDE SIGORTA ROBOTIK CERRAHI MASRAFINI KARŞILAMIYOR” Bazı hastalarda doğrudan işe yarayacak ilaçların olduğunu da ifade etmem gerekiyor. Her hastada bu tedavi yanıt vermeyecektir ama genlerinde hasar olan kişilerin tedavilerini yapmak bazı ilaçlarla mümkün! İfade etmeliyim ki, Türkiye kanserde yeni tedavilerin birçoğunun uygulandığı şanslı bir ülke… Kişiselleşmiş tedavi yöntemlerini uygulayabilmek için bu maliyetli testlerin Türkiye’ye getirilmesi gerekir.”
ama dünyanın başka hiçbiryerinde sigorta robotik cerrahi masrafını karşılamıyor.
Türkiye’de 12 Erkekten Biri Prostat Kanseri
Türkiye’de ilk kez Üroonkoloji Derneği tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Üroonkoloji Derneği Başkanı ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Sözen, prostat kanserinin erkek popülasyonunda en sık görülen kanser türlerinden biri olduğuna dikkat çekti. “2012 yılı istatistiklerine göre; dünya genelinde 1.1 milyon prostat kanserli olgu saptanırken, prostat kanserine bağlı ölüm 307,481 kişide görülmüştür” diye konuşan Sözen şu bilgileri verdi:
Cerrahın Deneyimi ve Bilgisi Belirleyici
Almanya’da faaliyet gösteren Martini Klinik Prostat Kanseri Merkezi hekimi Prof. Dr. Derya Tilki ise kliniklerinde yaptıkları araştırmalara göre açık cerrahi veya robotik cerrahi çıktıları arasında herhangi bir farklılık tespit edemediklerini kaydetti. Dr. Tilki şunları söyledi: “Bu farklılığı tespit etmek için farklı parametreleri dikkate alıyoruz. Biyokimyasal duruma bakıyoruz, aynı zamanda uzun vadede metastaz durumları dikkate alıyoruz. Buna göre her iki tip cerrahi müdahale arasında farklılık olmadığını gördük. Meslektaşlarım da belki bana katılacaktır tahminimce ama ben radikal prostatektami yapılacaksa eğer bu konuda cerrahın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Diyelim ki prostat kanseriyim ve radikal prostatektomi ameliyatı yaptırmaya karar verdim ve bunu kimin yapacağına bakarım ilk etapta; doktorumun deneyiminden ve bilgisinden emin olduktan sonra bu cerrahi ameliyatın açık yapılıyor olması benim için hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Robotik cerrahi sözkonusu olduğunda da doktorun deneyimi oldukça önemli. Açık veya robotik müdahaleler arasında fark yok sadece bu cerrahi işlemleri kimin yapacağı önemli! Hastalar bize geldiklerinde robotik cerrahi mi açık cerrahi mi istediklerine kendileri karar veriyor. Robotik cerrahi ek maliyet getiriyor ve çoğu zaman bu sigorta tarafından karşılanmıyor. Bizler de doktor olarak önerilerde bulunabiliyoruz. İri bir hastaysa robotik cerrahi daha uygun olabiliyor çünkü robotlar sayesinde hangi bölgeye ne uygulayacağınızı net şekilde görebiliyorsunuz…”
Robotik Cerrahide Daha Erken Taburcu olunuyor
Prof. Dr. Christopher P. Evans da robotik cerrahiyle ilgili olarak şunları kaydetti: “Bu robotlar ABD’li bir şirket tarafından 2003 yılında üretilmeye başlandı ve bu şirket de benim görev yaptığım üniversiteye çok yakın bir yerde… Robotlar sadece prostat kanseri için kullanılmıyor, prostatın tamamen çıkarılması, böbreklerden parça alınması, mesanenin çıkarılması ve aynı zamanda histerokteminin (rahmin) çıkartılması için de kullanılıyor. Robot ve açık cerrahi arasındaki tek fark aslında robot cerrahide çok daha küçük kesikler oluyor ve hasta çok daha erken taburcu olabiliyor. Onun dışındaki farklılıklar neredeyse yok denilebilir. Robotik cerrahi, hastaların tüketici olarak talep ettikleri bir cerrahi biçimi… ABD’de prostat ameliyatlarının yüzde 90’ınını robotik cerrahiyle gerçekleştiriyoruz. Ben 2005’te başladım buna ve eğer ki açık cerrahi uyguluyor olsaydım hiç kimse bana gelmeyecekti bu biraz da piyasa koşullarıyla alakalı bir durum. ABD’de sigortalar bu robotik cerrahi işlemlerini karşılamak için can attılar
“Bu sonuçlar prostat kanserini akciğer kanserinden sonra kansere bağlı ölümlerde ikinci sıraya taşımaktadır. Prostat kanseri insidans ve prevalansı bölgelere göre farklılar gösterirken, en yüksek görülme oranı Kuzey Amerika’da, en düşük görülme oranı ise Güney Asya’dadır. Ülkemiz açısından istatiski veriler net olmamakla beraber, Üroonkoloji Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre; erkek popülasyonumuzda prostat kanseri solid organ tümörü olarak en sık karşılaşılan tümördür. Son bilgiler ülkemizde de 12 erkekten birinin prostat kanseri olduğu yönündedir.”
Mesane Kanserinde Güvenilir Bir Tarama Testi Yok
Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sümer Baltacı da, tüm dünyadaki erkek nüfusta rastlanan kanserler arasında 7. sırada yer alan mesane kanseri hakkında bilgi verdi. Herhangi bir belirti göstermeyen sağlıklı kişilerin, mesane kanserinin erken işaretlerini taşıyıp taşımadıkları açısından incelenmesi için kullanılabilecek güvenilir bir tarama testinin henüz mevcut olmadığını ifade etti. Baltacı, mevcut test yöntemlerinin, idrara dökülen kanser hücrelerine ait ürünleri belirlemeye yönelik olduğunu ve şu an için mesane kanserinin tanısını koymakta tek başlarına yetersiz kaldığını söyledi. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
29
RÖPORTAJ “BÜYÜK KAPASITELI HASTANELERIN IDARESININ ZOR OLACAĞI DÜŞÜNÜLÜYOR. BU DURUM AŞILAMAZ DEĞIL! BU PROJELERDE HER BIR HASTANE AYRI AYRI KURGULANIYOR, ŞEHIR HASTANESI ŞEMSIYE OLARAK DÜŞÜNÜLÜYOR”
BINA YAPMAK KOLAY DA, BINAYI HASTANE YAPMAK ZOR! Mersin, Bilkent, Kocaeli, İzmir, Gaziantep, Kütahya entegre sağlık kampüsleri ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu kampüsü yapımında medikal danışmanlık hizmeti veren Çorapçıoğlu Limited Şirketi Kurucu Ortağı, PPP Sağlık Projeleri Danışmanı ve Koordinatörü Prof. Dr. E. Tümer Çorapçıoğlu sorularımızı yanıtladı. Şehir hastanelerine yönelik sunduğunuz danışmanlık hizmetleriniz nelerdir?
Ben emekli olduktan sonra böyle bir iş üstlendim. Beraber çalıştığım doktor arkadaşlarım var ve kamu özel iş birliği projelerini tıbbi açıdan değerlendiriyoruz. Olmazsa olmaz kriterleri denetleyip hasta odaklı, çalışan odaklı bir hastane, doğru bir hastane yaptırmaya çalışıyoruz. Bazılarında başardık aslında. Bina yapmak kolay da, binayı hastane yapmak zor... Hastaneyi hastaya, çalışana saygılı olarak yapmak zor. İlk olarak bunu başarmaya çalışıyoruz. Çünkü bu projeler, bundan sonraki 50 yılın projesi, şu an sorumluluğumuz oldukça fazla. 30 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
Bu model bütün dünyada kabul gören bir model; yürütemediğimiz, üretemediğimiz bir hizmeti daha iyi yönetebilecek gruptan satın almak! Burada da sistem bunun üzerine kurulmuş. Bunu çok iyi özümsemek lazım. Çünkü burada başarı doğru kurgulamanızda, doğru algılanmasında, doğru yönetilmesiyle çok yakından ilişkili. Bizim üstlendiğimiz danışmanlık hizmeti, projelerin tıbbi ve hasta odaklı sorgulanmasını, dünyada mevcut kriterlere göre denetlenmesini ve çözüm önerilerinin sunulmasını içeriyor.
Hizmete başlayan Mersin ve diğer şehir hastaneleri işleyiş/yönetim/ hizmet sunumu/personel vb yönlerden ne tür farklılıklarıyla öne çıkıyor? Bu projeler Sağlık Bakanlığının denetimi ve onayı ile yapılan projelerdir. Bu hastaneleri sonunda biz yönetmeyeceğiz, Kamu Hastaneler Birliği yönetimi üstlenecek, hizmet kalemlerini üçüncü gruplar yönetecek. Hizmete başlayan ve devreye alma
hastanelerde test sürecinde yapımcı
Çorapçıoğlu Limited Şirketi Kurucu Ortağı, PPP Sağlık Projeleri Danışmanı ve Koordinatörü Prof. Dr. E. Tümer Çorapçıoğlu
ve yönetici gruplar sinerji oluşturarak öğrenme süreci geçiriyor. Adaptasyon süreci tamamlandığında başarıldığını göstereceğiz. Yurt dışı negatif tüm sonuçlar değerlendirilmekte ve aynı hatalar yaşanmasın diye koordinasyon kurullarında gerekli düzenlemeler yapılmakta. Çalışan memnuniyeti ve hasta odaklı çözümler hizmet sunumunun olmazsa olmazı. Adaptasyon süreci tamamlandığında hasta memnuniyetinin arttığı bir sonuç ortaya çıkacak.
Şehir hastanelerinde “hastane yönetimi / hastane yöneticiliği” nasıl bir boyut kazanacak?
Büyük kapasiteli hastanelerin idaresinin zor olacağı yönünde görüş bulunmaktadır. Bu durum aşılamaz veya başarılamaz değildir. Bu projelerde her bir hastane ayrı ayrı kurgulanmakta şehir hastanesi şemsiye olarak düşünülmektedir. Yüklenici firma ve hastane yönetimleri arasında sözleşmelerin taraflarca iyi anlaşılması ile aşılabilecek sürdürülebilir bir yönetim birlikteliği kurulmalıdır. Klasik hastane yönetimlerinde ihale ile hizmet satın aldığımız kalemler şimdi tek muhatap ile yapılmaktadır.
RÖPORTAJ Sağlık hizmet sunumu Bakanlık tarafından yapılacak ve sadece hizmet sunumunda alt yükleniciler, yüklenici firma tarafından denetlenerek sağlık hizmet sunumunun gereklerini sağlayacaktır. Yönetim birlikteliği dezavantaj olarak yorumlanmamalı, hasta hizmet kalitesinin artırılmasında güç birliği yönetişim anlayışına yansıtılmalıdır. Maliyet unsuru ve pazar testi ile bazı hizmetler yetişmiş personeller tarafından üstlenilebilir, bu durumda mevcut kalite standartları aynen korunarak yönetim koordinasyonu yeniden kurgulanabilecektir. Günümüzde yetişmiş çok değerli hastane yöneticileri olduğunu ve problem olmadan yönetim birlikteliğinin kurulacağını düşünüyorum.
Kamu –Özel Ortaklığı modelinin “sağlık” sektöründe hayata geçirilmesinin avantaj ve dezavantajları neler olabilir?
Yeni bir finans ve fonlama yöntemi. Yeni hastanelerin yapılmasında tercih edilmiş
bir sistem. Yaşanmış olumsuzluklardan gerekli sonuçlar çıkarılarak hastalarımıza daha kaliteli hizmet nasıl verilir, çalışan memnuniyeti nasıl artırılabilir ve bu projeler ile sağlık sistemi, sağlık eğitimi daha ileri düzeylere nasıl çıkarılır diye uğraş verilmelidir. Hastanın kaliteli sağlık hizmetine ulaşmasına olanak sağlanmalıdır, çalışanların özlük haklarında kayıp olacağı düşüncesinin açıklığa kavuşturulması gereklidir.
“YÜKLENICI FIRMA VE HASTANE YÖNETIMLERI ARASINDA SÜRDÜRÜLEBILIR BIR YÖNETIM BIRLIKTELIĞI KURULMALIDIR. KLASIK HASTANE YÖNETIMLERINDE IHALE ILE HIZMET SATIN ALDIĞIMIZ KALEMLER ŞIMDI TEK MUHATAP ILE YAPILIYOR” Hastane yerleşimleri için tahsis edilen alanlar hastaların ulaşım problemleri nedeniyle sıkıntı yaratmamalıdır. Hasta yoğunluğu, şehir hastanelerinin tercih edilmesinde negatif duruma sebep olmayacak şekilde trafik, konaklama, gibi tartışılan konular proje aşamasında çözülerek başlamadan ret aşamasına gelmesi engellenmelidir. Maliyet ve başarısızlık durumunda bile hasta hizmet sunumunun kaliteden ödün vermeden sürdürülür olması vazgeçilmezdir, dezavantajların azaltılması için projelerin ve sözleşmelerin standartlarının oluşturulması gerekmektedir.
dinamiklerin kaliteli hizmet sunumuna doğru hasta talebinin artacağı şeklindedir. Üniversite hastaneleri ve özel sağlık kuruluşları kaliteli hizmet yarışında aynı hedefleri sağlayacak diye düşünüyorum. Personel açığı sıkıntısı yaşanmayacak ancak çalışan memnuniyetini mutlaka arttıracak önemler alınmalı, zira ciddi bir hizmet sunum talebi oluşacak.
Yeni kamu hastaneleri özel hastanelerin hastalarını kendine çekebilir mi? Rekabet olanağı söz konusu olabilir mi?
Şehir hastaneleri, Türkiye sağlık sektörü dinamiklerini sizce nasıl etkileyecek?
Çekebilsin dilerim, hastalarımızın lehine bu rekabet kaliteli ve doğru hizmet sunumu için istediğim bir sonuç olur. Doktorlarımızın sağlık personelinin bu rekabetten olumlu
Belirli bir süre öğrenme ve adaptasyon süresi olacaktır. Kaotik bir süreç varsayılsa da bu süre sonunda hedef, kaliteli sağlık hizmetine ulaşmaktır. Hizmet konforu beklentisi karşılık bulamaz ise hasta ve çalışan memnuniyeti üstlenilen maliyetlere rağmen istenilen seviyelerde gerçekleşmezse dinamikler negatif etkilenir. Beklentimiz hedeflerin öğrenme süreci tamamlandığında gerçek olması ve daha iyiye doğru yönelmek olduğundan
etkileneceğini düşünüyorum. Akredite konforlu sağlık hizmetinin; çalışan memnuniyetini artıracak bu rekabet ile ve özellikle hastalara ulaşılabilir şekilde sunumu Türk tıbbının gelişmesine hizmet eder. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
31
HABER
RAKAMLARLA KAMU ÖZEL İŞ BIRLIĞI UYGULAMASI KALKINMA BAKANLIĞI TARAFINDAN HAZIRLANAN KAMU ÖZEL İŞ BIRLIĞI RAPORU, DÜNYADA VE TÜRKIYE’DE KAMU ÖZEL IŞ BIRLIĞI (KÖİ) UYGULAMALARINI ANLATIYOR. ŞUBAT 2017 ITIBARIYLE YAYINLANAN RAPORDAN ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLAR ŞÖYLE:
2015 yılında AB ülkelerinde gerçekleşen KÖİ proje büyüklükleri ülkeler bazında incelendiğinde ilk sırada 9,2 milyar Avro ile Türkiye’nin, ikinci sırada 2,4 milyar Avro ile İngiltere’nin ve üçüncü sırada 1,2 milyar Avro ile Fransa’nın yer aldığı görülüyor.
1990’lı yılların başından beri KÖİ modellerini çeşitli şekillerde kullanmakta olan Kanada’da günümüze kadar 119,6 milyar Kanada Doları tutarında 247 KÖİ projesi gerçekleştirilmiştir. Bu projelerin sektörel dağılımı incelendiğinde 92 proje ile sağlık sektörünün ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Bunu 59 proje ile ulaştırma, 20 proje ile adalet sektörü takip ediyor.
Proje büyüklüklerinin sektörel dağılımı incelendiğinde en fazla yatırım ulaştırma sektöründe gerçekleştirilmiş. Bunu eğitim ve su ile kanalizasyon projeleri takip etmiştir. Ulaştırma sektöründeyse en fazla yatırım yapılan alanın karayolları olduğu görüşmektedir. KÖİ konusunda gelişmi ülkelerden biri olan Avustralya’da ulaşım için yapılan yeni altyapı yatırımlarının çoğu KÖİ modeliyle yapılmaktadır. 2000 yılından itibaren KÖİ, ekonomik projelerin yanında sosyal projelerin yapımında da kullanılmaya başlamıştır.
32 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
HABER
Yapımı devam eden proeler incelendiğinde 16 proje ile sağlık sektörünün ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
Türkiye’de 1986’dan bu yana toplam tutarı 2017 fiyatlarıyla 53,7 milyar ABD Doları olan 211 KÖİ projesi uyulamaya konulmuştur.
123,5 milyar dolar ABD Doları sözleşme değeri içinde 67,5 milyar ABD Doları il en büyük pay havaalanı projelerinde görülüyor, bunu enerji ve karayolu projeleri takip ediyor. Uygulama sözleşmesi imzalanan 211 projenin toplam yatırım tutarının 2017 fiyatlarıyla 53,7 milyar ABD Doları olduğu görülüyor. 17 milyar ABD Doları ile ilk sırada yer alan havaalanı projelerini, karayolu ve sağlık projeleri takip ediyor.
Sözleşmesi imzalanan 18 sağlık projesi için devlet tarafından ödenecek toplam bedelin yaklaşık 30 milyar ABD Doları olduğu görülüyor.
KÖİ projeleri kapsamında işletmeye alınanların dışında YPK yetkisi almış olup yapımı devam eden veya yapımına başlanacak 29 proje bulunuyor. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
33
RÖPORTAJ
GE Sağlık Türkiye Genel Müdürü Yelda Ulu Colin
G
E Sağlık Ankara Bilkent, Mersin, İzmir, Kocaeli şehir hastanelerinin hangi ürün ihtiyaçlarını karşılıyor?
Ülkemizin 2023 hedefleri ve sağlıkta dönüşüm stratejileri doğrultusunda başlattığı 29 adet proje ve toplamda 41.000 yatak kapasiteli kamu özel iş birliği projeleri kapsamında ilk etapta Mersin, Ankara Bilkent ve akabinde Kocaeli ve İzmir projelerinde teknoloji ortağı olarak yer aldık. Hasta alımına Şubat ayında başlamış olan Mersin Şehir Hastanesinde sunduğumuz teknoloji ve çözümlerimizden bahsetmek gerekirse: 1. Uzun süreli hizmet kontratlarıyla, manyetik rezonans, bilgisayarlı tomografi, PET CT, gama kamera gibi sistemlerin, tanı ve görüntüleme cihazlarının yanı sıra yaşam destek ünitelerini de içeren 3000 üniteden fazla tıbbi cihaz ve çözümün kurulumu; 2. GE Sağlık’ın odaklandığı beceri gelişimini ve kapasite kullanımını artırma kapsamında yüzlerce sağlık profesyoneline ulaşılması; 3. Sağlık sektöründe verimliliğini artırmak, Türkiye’de bilgi ve teknoloji paylaşımı için varlık yönetimi ve finansal çözümler sağlanması olarak özetlenebilir. 34 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
PPP PROJELERININ TEKNOLOJİ VE ÇÖZÜM ORTAĞI:
GE
GE SAĞLIK, TOPLAMDA 1.3 MILYAR DOLAR DEĞERINDEKI KOCAELI VE İZMIR KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI PROJELERINDE AZINLIK HISSEDARI OLARAK GAMA-TÜRKERLER HASTANE YATIRIM ŞIRKETLERINE DAHIL! PROJELERE HEM KONSORSIYUM HEM DE TEKNOLOJI VE ÇÖZÜM ORTAĞI OLARAK KATKI SAĞLIYOR GE Sağlık, GAMA Holding A.Ş. ve Türkerler İnşaat A.Ş. ile Kocaeli ve İzmir Bayraklı’da hayata geçirilecek, 25 yıllık kontrat süresi olan toplam 3240 yataklı iki şehir hastanesi için, hem konsorsiyum, hem de teknoloji ve
çözüm ortağı olarak katkı sağlayacak şekilde bir anlaşmaya vardı. GE’nin Kocaeli ve İzmir PPP projelerine sağlayacağı teknoloji ve çözüm paketi 4 ana konudan oluşmakta olup, bunların Türkiye sağlık sektöründeki verimliliğin üst düzeye taşınmasına, bilgi ve teknoloji paylaşımını artırılmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Söz konusu projeler GE Sağlık çalışan kadrosunun %15 büyümesini ve dolayısıyla istihdamın artmasını sağlayacaktır. GE, GAMA Holding A.Ş. ve Türkerler İnşaat A.Ş arasında sağlanan bu anlaşma şimdiye kadar Türkiye’de sağlık sektöründe yapılan en büyük anlaşmalardan biri olup; 1. 2000’den fazla erken teşhis ve uygun tedaviye olanak sağlayan, manyetik rezonans (mrı), bilgisayarlı tomografi (ct), pet-ct, anjiografi, radyografi ve nükleer tıp ekipmanları gibi yüksek teknoloji görüntüleme ekipmanlarının yanında anestezi, ventilatör, monitör gibi yaşam destek ekipmanları, kardiyoloji monitorizasyon ekipmanları, ultrason sistemleri, yeni doğan kuvözleri gibi klinik sistemlerin sağlanmasını; 2. Tüm projenin ihtiyacı olan gerekli teknoloji seviyesini sağlamak
RÖPORTAJ MERSIN ŞEHIR HASTANESINDE, MR VE BT RANDEVU BEKLEME SÜRELERI SAATLERLE IFADE EDILIYOR. ULTRASON IÇIN AYNI GÜN, MR VE BT IÇIN ISE 3 GÜN IÇINDE RAPORLAMA MÜMKÜN! için GE’nin üretmediği medikal ekipmanların satın alınması ile ilgili danışmanlık hizmeti verilmesini; 3. GE Sağlık ekipmanlarının dışında GE’nin sağlayabileceği diğer ürünlerin sağlanması, örneğin aydınlatma, kojenerasyon sistemleri, elektrifikasyon ekipmanları ve bunların montaj ve kurulumlarının yapılmasını; 4. 10 yıllık biyomedikal servis anlaşması çerçevesinde projelere atanmış teknik ekip ile birlikte planlı, uzun süreli bakım, tamir, kalibrasyon hizmetlerinin verilmesi ve GE’nin üretmediği medikal ekipmanların entegrasyonunun sağlanmasını içermektedir.
Bu projelerin performansı ve sürdürebilirliği açısından öncelikleriniz nelerdir?
PPP modelleri gerek kapsam gerekse projelerin süre ve sürekliliği açısından oldukça komplike ve kapsamlı sağlık projeleridir. PPP modelleri uzun süreli projeler olduklarından, performans değerlendirme analizleri yatırım maliyetlerinin ötesinde işletme maliyetleri ve toplam sahip olma maliyetleri baz alınarak yapılmalıdır. Yüksek performans sonuçlara ulaşmak için hizmetin sürekliliği, envanter yönetimi, ve satış sonrası hizmetler dikkat edilmesi gereken noktalardır. Bu alanlarda sağladığımız çözümler ve süreç yönetim yaklaşımımız, GE’nin üstün dizayn ve ileri teknolojiyi bir araya getiren ekipmanları ile birleştiğinde yatırımcılar için güçlü bir portföy oluşturmaktadır. GE olarak ileri teknoloji ve çözümler sağlayan bir firma olmanın ötesinde sunduğumuz teknolojilerin kullanımını daha etkin bir hale getirmek için eğitime büyük önem veriyoruz. İş ortaklarımız ve çalışanlarının herbirini GE’nin bir paydaşı olarak görerek sahip oldukları teknolojilerden bekledikleri performansa
ulaşabilmeleri için ekipmanın çalışma süresini ve etkin kullanımını arttıracak ve aynı zamanda hastane çalışanlarının kendi alanlarında (klinik, teknik, yönetimsel ve liderlik vasıflarını) yetkinleşmelerini sağlayacak, güncel ve yenilenen eğitim programlarını uygulamaktayız. Temelde projelerin asli amaçlarının başında hastalara verilen sağlık hizmetleri kalitesinin ve konforunun artması geldiği düşünüldüğünde, hastanelerdeki uzun bekleme kuyruklarının yerlerini sistemli ve hızlı randevu sistemlerinin alması ve raporları en kısa zamanda oluşturabilmesi gibi hususlar önem kazanıyor. Mersin Şehir Hastanesi ile hayata geçen projenin ilk 3 aylık çıktılarına bakıldığında ise diğer kamu hastanelerinde 8-10 günle ifade edilen MR ve BT randevu bekleme sürelerinin saatlerle ifade edilmesi; ultrason için aynı gün, MR ve BT için ise 3 gün içinde raporlamanın mümkün olması ön plana çıkıyor.
İzmir ve Kocaeli şehir hastaneleri için finansman desteği de sağlıyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
PPP projeleri, kampüsün inşasından, tüm ilgili teknolojilerin sağlanmasına ve işletilmesine kadar geniş bir alanı kapsayan çalışmalar olarak yüksek yatırım maliyetlerini gerektirirler. Bu yüzden şehir hastaneleri projelerinin gerçekleştirilebilmesi için kolay erişilebilir finansman kaynaklarının bulunması büyük önem arz etmektedir. GE, toplamda yaklaşık 1.3 milyar dolar değerindeki Kocaeli ve İzmir Kamu Özel Ortaklığı projelerinde
azınlık hissedarı olarak Gama-Türkerler Hastane Yatırım Şirketlerine dahil oldu.
İzmir ve Kocaeli’nin tüm tıbbi cihazların teknik operasyonunu da siz sağlayacaksınız. GE Sağlık Türkiye olarak bu hizmetin avantajları neler olabilir?
Türkiye genelinde, 12 ilimizde yerleşik mühendislerimizle hızlı orjinal parça temini, ulaşılabilir müşteri servis merkezi 60’ı aşkın, 15+ yıl tecrübeli saha ve uzaktan müdahale servis muhendislerimizle, dünya çapında 8000`i aşkın uzman ekip desteğiyle müsterilerimizin problemlerine çözüm getiriyoruz. PPP gibi çok büyük ölçekli projelerde sağlık hizmetinin kesintisiz verilmesi ve olası sorunların mümkün olan en hızlı şekilde bertaraf edilmesinin gerekliliğinin farkındayız. Bu farkındalığın bir göstergesi olarak Mersin Şehir Hastanesinde, sahada çalışan 3 mühendis ve 1 koordinatörümüzle kesintisize çok yakın uptime oranlarını sağlamış durumdayız, sözleşmenin gerektirdiği geri dönüş sürelerini başarıyla gerçekleştirmekteyiz. Kullanıcı deneyimi ve adaptasyonu açısından benzer arayüzlerle çalışmak büyük kolaylık teşkil etmekte ve teknolojilerin entegre edilmesini kolaylaştırmaktadır. Bu sayede kullanıcıların en hızlı şekilde sistemlere aşina olmaları ve yüksek verim sağlamaları mümkün olur. Ayrıca, GE olarak kullanıcı becerilerini geliştirmeye yönelik yerinde uygulama eğitimleri vermekteyiz. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
35
MAKALE
ŞEHİR HASTANELERİ MODELİ VE
BAZI TESPİTLER
Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. S. Haluk ÖZSARI
S
ehir Hastaneleri veya entegre sağlık kampüsleri, kamu-özel ortaklığı, uluslararası alanda bilinen adıyla Public Private Partnership (PPP), temelinde bir finansman modeli ile yapılmaktadır. Özü değişmemekle birlikte farklı uluslararası kurumlar kamu-özel ortaklığı modeline farklı tanımlar getirmişlerdir. Yaklaşık son yirmi yılda bu model uygulaması yapan ülke sayısı 10 civarında iken bugün 100’ü aşmıştır.
“HIZMET SUNUMUNDA ÖZEL HASTANELER VE ÜNIVERSITE HASTANELERI, FINANSMANINDA ISE BAŞTA TAMAMLAYICI SAĞLIK SIGORTASI OLMAK ÜZERE ÖZEL SIGORTALARIN DA ROL ALABILECEĞI YENI MODELLER ÜZERINE ÇALIŞILMALIDIR” harcamasının özel sektör tarafından yapılması ve finansmanının sağlanmasına ek olarak; hizmet tedariki de özel sektör tarafından yapılır ve yatırım riski kamudan özel sektöre devredilmiştir.
OECD’ye göre kamu-özel sektör ortaklığı; devlet ile özel sektörden gelen ortakları arasında yapılan, özel sektörün kâr amacını barındırdığı ve riskin projenin finansmanı aşamasında kısmen özel sektör ortağına yüklendiği bir anlaşmadır.
Avrupa Komisyonu ise PPP’yi; kamu ile iş dünyası arasında hizmet tedarikine yönelik gerekli fon sağlanması, inşası, yenilenmesi, yönetimi ve bakımı amaçlı iş birliği türü olarak tanımlamaktadır.
Uluslararası Para Fonu (IMF)’na göre PPP; devlet tarafından tedariki sağlanan altyapı ve hizmetlerin özel sektör tarafından tedarik edildiği anlaşmalardır. Kamu
PPP’de Avrupa Birliği politikasını oluşturan Green Paper on Public-Private Partnerships and Community Law on Public Contracts and Concessions’da; dört temel özellik
36 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
sıralanmaktadır, bunlar: Kamu ile özel sektör arasında uzun süreli iş birliği, proje finansmanının özel sektör ortağı üzerinde olması, kamunun denetlemeyi üstlenmesi ve kamuya ait risklerin özel sektörle paylaşılmasıdır.
MAKALE PPP Modelleri Neler?
PPP’den Olumlu Beklentiler Neler?
• BOT (Build-Operate-Transfer) Yapİşlet-Devret,
Kamu Özel Ortaklığından olumlu beklentiler;
• PPP modeli, dünyada değişik modellerle uygulanabilmektedir, bunlar;
• DB (Design- Build) Tasarla-Yap, • BTO (Build-Transfer-Operate) YapDevret-İşlet, • BOOT (Build-Own-Operate-Transfer) Yap-Sahip Ol-İşlet-Devret, • BOO (Build-Own-Operate) Yap-Sahip Ol-İşlet, • DBFO(Design-Build-FinanceOperate) Tasarla-Yap-Finanse Et-İşlet, • BLTM (Build-Lease-TransferMaintain) Yap-Kirala-DevretBakımını Yap,
Kamu-özel ortaklığı modelinin uluslararası alanda yaşanan deneyimlerinden literatüre yansıyan olumlu ve olumsuz beklentileri (riskleri) bulunmaktadır. Aslında bunların bir kısmı sağlık sektörünün dışındaki deneyimlerden oluşmakla birlikte, sağlık sektörü için de geçerli sayılabilecek olumlu ve olumsuz yönler olarak sıralanabilir. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8.
Kamu hizmetinin daha kaliteli ve düşük maliyetli sunulmasını mümkün hale getirme, Kamu finansman dar boğazlarını çözme (minimum maliyet, maksimum etkililik), Kamu hizmet anlayışının değişmesiyle hizmetlerin sunumunda etkililik, Altyapı yatırımlarının hızlanması, Özel sektörün işletmecilik kapasitesinin kamu hizmet sunumunda kullanımı, İş bölümüyle kamu yönetiminin gözetim ve denetim kapasitesinde artış, Devlet borçlanma ve bütçe açığı riskini azaltma, uluslararası sermayeyi yönlendirme, Altyapı hizmetlerinin sunumunda siyasi müdahaleleri asgariye indirmiş olma.
“BU MODELLE YAPILAN YATIRIMLARIN DOĞRULUĞU YANLIŞLIĞINI TARTIŞMAKTAN ÇOK; KRITIK KARAR NOKTALARI HANGILERI, SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN ETKILILIĞINE HANGI ALANLARDA DAHA FAZLA KATKI SAĞLANABILIR GIBI SORULARA ODAKLANILMALIDIR”
• LROT (Lease-Renovate- OperateTransfer) Kirala-Yenile-İşlet-Devret şeklinde sıralanabilmektedir.
PPP’de Hukuki Yapı Nasıl?
PPP, hukuki yapısına göre de 3 ayrı başlıkta modellenmektedir; 1. İmtiyaz sözleşmeleri; Kamuya ait altyapı veya hizmet yönetiminin özel sektöre devredilmesi modelinde ödenecek hizmet bedeli yatırımcı tarafından tahsil edilir, imtiyazın sona ermesi ile ilgili hizmete ilişkin tüm mallar doğrudan kamuya devredilir. 2. Yap-İşlet-Devret Modeli; Üretilen ürün ve sunulan hizmetlerin yatırımcı tarafından satılması karşılığında yatırım maliyetlerinin yatırımcıya ödendiği bir finansman modelidir ve özel bilgi ve yüksek maliyet gerektiren projelere uygulanmaktadır. 3. Yap – İşlet Modeli; Yatırımcılara ait olan üretim tesislerinin inşası ve işletilmesine yönelik olarak düzenlenmiştir ve daha çok enerji alanında kullanılır.
PPP’nin Riskleri Neler?
Kamu Özel Ortaklığı Riskleri; 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8.
Kamu görevi kabullenilen hizmetlerde ekonomik çıkarları öne çıkarma, Kamu hizmeti devrinin, kamuda oluşmuş hizmet kapasitesinde kayba neden olması, Uzun vadeli sürecin kamu karar ve kaynaklarında oluşturabileceği karmaşıklık, Yaklaşım değişiminin hizmet kalitesinin düşmesine yol açması, İhale ve sözleşme sürecinin uzun ve zor olması, Sözleşme maddelerinin net olmayan hükümleri ile değişim esnekliğinin bulunmaması, Kamu kesiminde süreçle ilgili bilgi ve deneyim birikimi eksikliği, Finansman maliyeti yüksekliği. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
37
MAKALE
“YERINDEN YÖNETIME UYGUN ESNEKLIKTE MEVZUAT DEĞIŞIKLIKLERINI YÜRÜRLÜĞE SOKMAK VE ÇALIŞANLARIN SAĞLIK YÖNETIMI KONUSUNDA EĞITIME ALINMALARI SAĞLANMALIDIR” Sağlık Bakanlığı Mevzuatı Ne Diyor?
2013-2017 yıllarını içeren Sağlık Bakanlığı stratejik planında sağlık yatırımlarının yenilendiği ve bu yolla insan ve çevre dostu sağlık kampüsleri hedefi ile şehir hastanelerinin yapımına başlandığı belirtilmektedir. Sağlık yapılarına yönelik olarak, 2005 yılında 5396 sayılı Yasa ile 3359 sayılı Yasa’ya eklenen bir maddenin Yap-Kirala-Devret şekilde düzenlemeyi sağladığı ve bunu takiben de 2013 yılında 6428 sayılı Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa ile sağlıkta kamu-özel ortaklığını başlatan 3359 sayılı Kanunun Ek 7. Maddesi yürürlükten kaldırılarak sıkıntıları ortadan kaldırma amaçlı bir mevzuat değişikliği getirilmiştir. Haziran 2017 itibarıyla, Sağlık Bakanlığı tarafından bu model ile 21’inin sözleşmesi yapılmış toplam 31 şehir hastanesi planlandığı, 4o bini aşan hasta yatağının hizmete gireceği ve yaklaşık 30 milyar TL bedelli yatırım yapılacağı belirtilmektedir. Bu kapsamda, şehir hastaneleri yüklenicilerine 25 yıl boyunca enflasyon ve 38 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
kur riskine karşı güncellenen kira ödenerek, hizmet bedelleri 5 yılda bir pazar testinden geçirilecek olup, kira bedeli ve hizmet ödemelerine Sağlık Bakanlığı tarafından ödeme garantisi verilmektedir.
PPP İle Potansiyel Yeni Açılımlar Neler?
Son yıllarda, sektörde konuşma ve tartışmalar sürerken, PPP projelerinin artık üzerinde çalışılıp hazırlık yapılan aşamaları tamamlanmış ve hizmete açılmaya başlanarak operasyonel aşamaya gelinmiştir. Dolayısıyla, bu modelle yapılan yatırımların doğruluğu yanlışlığını tartışmaktan çok; kritik karar noktaları hangileri, bunlara nasıl daha fazla ağırlık vermeli ve sağlık sektörünün etkililiğine hangi alanlarda daha fazla katkı sağlanabilir gibi sorulara odaklanılmalıdır. Şehir hastanelerinin sağlık sektörüne etkilerini en başta “hastaya etkisi” olmak üzere analiz edilmeli, bu kapsamda hasta konforu ile birlikte klinik etkililik de gözden uzak tutulmamalıdır. Hastayı, hatta sadece tedavi edici değil koruyucu ve sağlığı geliştirici hizmetleri de düşünerek sağlık hizmetine ihtiyacı olan kişiyi; merkeze koymalı, yalnızca Sosyal Güvenlik Kurumu
üzerinden geri ödeme yöntemi ve SUT fiyatları tartışması çıkmazından ayrılarak, hizmet sunumu ve finansmanında ortak kullanımı hedefleyen yeni açılımlar düşünülmelidir. Hizmet sunumunda özel hastaneler ve üniversite hastaneleri, finansmanında ise başta tamamlayıcı sağlık sigortası olmak üzere özel sigortaların da rol alabileceği yeni modeller üzerine çalışılmalıdır.
MAKALE Ulaşım başta olmak üzere, olası sorunların üzerine geriye dönük değil sorun çıkmadan çözüm öneren ve bu çözümleri başta yerel yönetimler olmak üzere ilgili tüm taraflarla birlikte üreten bir bakış hakim kılınmalıdır. Oluşacak “Büyük Veri” yönetim ve karar destek sistemlerinde en hızlı biçimde değerlendirilmelidir. Etkililiği hedefleyen bir “Devlet Politikası” geliştirilerek sürekliliğinin sağlanması için, kurumlarda var olan yapılanmalara ek olarak; yol gösterici, deneyim paylaşımı sağlayan; ihale, sözleşme, hukuk, muhasebe, işletme konularında yetkin ve farklı uzman/danışman/akademisyenlerin bulunacağı stratejik yönetim desteği veren merkezi bir üst yapılanma en kısa sürede oluşturulmalıdır. Sürekli kalite iyileştirme müdahalelerine fırsat veren bilimsel araştırmalar teşvik edilerek geri bildirimleri tüm ilgilileri ile periyodik olarak paylaşılmalıdır. Sonuç olarak, kamu ve özel sektör ile akademik alanda, PPP projelerinin sektördeki tartışmaları; katılımcı bir şekilde devam etmeli, ilgili sivil toplum kuruluşları da bu sürece davet edilerek, veriye dayalı ve bilimsel bir çerçevede etki analizi yapmaya kadar uzanmalıdır. Bu kapsamda; kritik karar noktalarına odaklanılmalı, sağlık sektöründe kullanılan kaynakların fırsat maliyetleri de dikkate alınarak tahsis ve teknik verimlilik analizleri yapılmalıdır. KAYNAKLAR 1. BÜLBÜL, N. (2016): Sağlık Yatırımlarının Finansmanında PPP Modeli ve Türkiye Uygulaması, Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Tezsiz Yüksek Lisans Projesi, İstanbul
Birlikte Çalışabilirlik (İnteroperability) Kültürü Geliştirilmeli
Modelin işleyişine yönelik önerilerin ilk sırasında hatta olmazsa olmaz ön koşulu “Değişim Yönetimi” uygulamak olmalıdır. Böylelikle ön yargılardan uzak, sistem yaklaşımı bakışı da sağlanmış olur. Çünkü hem finansman modeli hem büyüklük hem de “birlikte çalışabilirlik” (interoperability) kültürünü geliştirerek yaygınlaştırmak için bu bakış şarttır. Yerinden yönetime uygun esneklikte mevzuat değişikliklerini yürürlüğe sokmak ve çalışanların sağlık yönetimi konusunda eğitime alınmalarını sağlamak ise eş zamanlı ve öncelikli bir diğer iş kalemi olmalıdır. Yönetimde birden fazla otoriteyi barındıran
2. EC European Commission, (2004): Green Paper on PublicPrivate Partnerships and Community Law on Public Contracts and Concessions, 3. IMF International Monetary Fund, (2006): Public Private Partnerships, Government Guarantees, and Fiscal Risk, Washington DC 4. KESGİN S. S. (2013): Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Kamu Özel İşbirlikleri: Sağlık Bakanlığı Örneği, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara
bu modelin, kurumlar içi ve kurumlar arası koordinasyon ile amaç birliğine yönelik esnekliği, tüm bu süreçlerin vazgeçilmez ilkesi olmalı, birbirine raporlayan ve izleme değerlendirme mekanizmaları kuran kurul yapılanmaları oluşturulmalıdır. Tüm yöneticilerin eylem ve söylemlerinde birlik içinde olmaları, doğru yerde ve doğru müdahalelerin tasarımında; optimum risk paylaşımına yol açacaktır.
5. KESKİN S. (2011): Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinin Sunumunda Kamu – Özel Ortaklığı Modeli (Aydın Örneği), T.C. Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Aydın 6. OECD, (2008): Public-private partnerships: in pursuit of risk sharing and value for money, Paris 7. Türkiye Bilişim Derneği, (2009): Kamu-BİB Kamu Bilişim Platformu XI, Kamu Bilişim Projelerinde Kamu-Özel Sektör İş birliği, 8. 08.06.1994 tarih ve 3996 Sayılı ve Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun 9. 16.07.1997 tarih ve 4283 Sayılı Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ve Yap-İşlet Modeli ile Enerji Satışına ilişkin Kanun
HAZİRAN - TEMMUZ 2017
39
MAKALE
PPP HASTANELERI IÇIN YENI YÖNETIM MODELINE İHTIYAÇ VAR!
Y
önetim bilimleri akademisyenleri, hastane ortamında diğer sektörlerdeki yönetim sistemlerinin etkisiz olabileceğini düşünmektedir (Etzioni; Perrow; Bolman; Scott). Türkiye’de Kamu-Özel Sektör Ortaklığı (PPP) hastanelerinin devreye girmesiyle hastane yönetiminin karmaşıklığı giderek artıyor. PPP hastane modeli sağlık sektöründe çeşitli avantajlar sunmaktadır; eskimiş kamu hastanelerin hızlı yenilenmesi, özel sektörden finansmanı, özel sektör inşaat ve tedarikinin daha hızlı ve daha verimli olması ve özel sektörden alınan hizmetler ile ölçek etkinliği ile verimlilik bunlardan bazılarıdır. Hastaneler, halihazırda mevcut yönetim sistemleri ile yönetmesi zor olan oldukça karmaşık kurumlar. Bu yıl şimdiye kadar dört PPP hastanesi açıldı ve düzinelerce fazlası planlama, teklif verme, inşaat ve müteahhitlik gibi çeşitli aşamalarda. Bu yeni PPP hastaneleri, yeni yönetim modelleri gerektiren yeni karmaşıklık seviyelerini ortaya koyuyor. Hastanelerin açılmasına kadar olan aşamalarda (planlama, finansman, lisanslama, inşaat, ekipman tedarik, vb.) PPP modellerini tanımlayan önemli literatür bulunmasına rağmen, bu hastanelerin yönetiminin geleneksel halktan nasıl farklı olduğunu inceleyen sınırlı bir literatür var, özel ve akademik hastaneler.
“PPP HASTANELERI, KONTRAT YÖNETIMI BAKIMINDAN DA HASTANE YÖNETICILERINE BASKI YAPMAKTADIR; YÖNETICILER HEM KLINIK HEM DE KLINIK DIŞI HIZMETLERI SUNMAK IÇIN SÖZLEŞMELI HIZMETLERE DAHA FAZLA BAĞIMLIDIR”
Sözleşmeli Hizmetlere Bağımlılık Oluşacak
İlk “şehir hastanesi - “PPP”si 6 aydan daha kısa bir süredir açıktır, bu nedenle de sınırlı deneyime sahiptir. Hiç kuşkusuz, üç sağlık kuruluşu temsilcisi ve üç özel firma temsilcisinden oluşan Koordinasyon Kurulu tarafından, geleneksel hastane otoritesi etrafındaki karmaşıklığın daha karmaşık hale getirileceği çok açık! Sağlık hizmetleri, farklı yetkililerce ve farklı standartlara göre işe alınan, değerlendirilen ve yönetilen özel ve kamu çalışanlarının bir
TÜBİTAK TÜSSİDE Yönetim Bilimleri Enstitüsü Başuzman Araştırmacı Kirstin Öztürk yönetimi bakımından hastane yöneticilerine baskı yapacaktır; yöneticiler hem klinik hem de klinik dışı hizmetleri sunmak için sözleşmeli hizmetlere daha fazla bağımlıdır. Ayrıca insan kaynakları yönetimi alanlarında yeni yönetim zorluklarını da beraberinde getirecektir, kurum kültürü, kalite yönetim sistemlerine uyum ve kurum içi eğitim gibi…
PPP Hastanelerinin Riskleri Benzersiz
karışımıyla sağlanacaktır. Özel finansman planı ve uzun vadeli kiralama anlaşmaları, hastane finansman sistemlerinin yönetimine yeni zorluklar getirmektedir. Buna ek olarak, bu PPP hastaneleri, kontrat 40 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
PPP hastaneler ile ortaya çıkan Türk tecrübesi diğer ülkelerin deneyimleri ile bazı ortak yönleri vardır, ancak popüler ifadeyle denildiği gibi, kervan yolda düzülür! Türkiye’de özel, kamu ve hibrit kuruluşlar ile çalışan ve geliştirme deneyimi olan TÜBİTAK TÜSSİDE, 35 yıllık merceğinden, Türkiye’de PPP modelli hastane sektörünün gelişimini izliyor. İlk PPP hastaneleri yalnızca birkaç aydır açık olmasına rağmen, geleneksel hastane yönetim sistemlerinin PPP hastanelerinin tüm benzersiz yönetim ihtiyaçlarını karşılayamayacağı açıktır. Ayrıca, Türkiye’nin PPP hastanelerinin yeni organizasyon yapısı nedeniyle ortaya çıkacak benzersiz riskleri tanımlamak için diğer sektörlerdeki PPP mega projeleriyle
MAKALE olan deneyimin uygulanamayacağı açıktır. PPP hastaneleri, günümüzde kamu veya özel hastanelerin finansman, müteahhitlik ve personel işleri gibi farklı kaynak temaslarıyla karşı karşıya kalacak ve PPP hastanelerinde sözleşmeli hizmetlere olan bağımlılık, bazı farklı mesleki sağlık ve güvenlik, hasta güvenliği ve kalite iyileştirme zorluklarını ortaya koyacaktır. Klinik ve idari hastane liderleri tarafından yeni yaklaşımlar gerektirecektir. Bu nedenle, yeni PPP hastanelerinin, Türk PPP hastanelerinde uzun vadede çalışacak etkili bir yönetim modelinin geliştirilmesi ne ihtiyaç vardır.
Hastanelerin Yapısı Neden Karmaşık?
Hastaneler, modern toplumdaki en karmaşık organizasyon türlerinden biri olarak kabul edilmektedir (Etzioni). Bir organizasyon ne kadar karmaşık olursa, diğer endüstrilerde başarılı olabilecek yönetim sistemleri uygulamak da o kadar zor olur. Hastanelerde diğer sektörlere göre farklı olan bazı alanlar arasında örgüt yapısı, iletişim ve yetki zincirleri, sınırlı insan kaynakları, dolaylı ödeme sistemleri, standart dışı hizmetler, düzenlenmiş bir rekabet ortamı ve hata için düşük bir hoşgörü bulunmaktadır. Hastaneler, aralarında oldukça değişken ve sıklıkla kafa karıştırıcı bağlantılara yarı özerk çalışma birimlerine ve oldukça hiyerarşik bir organizasyon yapısına sahiptir. Hasta, hastanede kalması sırasında doğrudan veya dolaylı olarak onlarca değişik türde eğitim ve statüye sahip olan kişiler tarafından hizmet almış oluyor. Bu çalışanlar doğrudan bir idari müdüre rapor verirler, ancak klinik alanlarda hastadan sorumlu bir veya daha fazla fonksiyonel yöneticiye resmi olarak rapor verirler.
Yönetici ve Hekim Çatışması
Hastaneler genellikle hastane liderlerinin (PPP hastaneleri için Sağlık Bakanlığı ve Kamu Hastaneleri Kurumu) stratejik yönü ile uyumlu veya uyumu olmayan hedeflere sahiptir. Geleneksel hastanelerde, yöneticiler ve hekimler çıkar çatışmalarına sahip olmakla birlikte, yetkileri paylaşmaktadır. Her iki grubun da gücü vardır, ancak ikisi de tam kontrole sahip değillerdir. Bu, kaynakların nasıl kullanıldığı konusunda çatışmalara neden olur. Hastaneler, iş piyasasında yetersiz insan kaynağı olan ve belirli becerileri gerektiren emeğe büyük ölçüde bağımlıdır. 2013 Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporunda, 2035 yılında 12,9 milyon sağlık çalışanının yetersiz kalacağı öngörülüyor.
“TÜRKIYE’DEKI PPP HASTANELERINDE UZUN VADEDE ÇALIŞACAK ETKILI BIR YÖNETIM MODELI GELIŞTIRILMELIDIR” Hastanedeki Maliyetleri Hesaplamak Zor
Hastaneler tarafından sağlanan hizmetler, nadiren müşteri tarafından ödenmektedir. Ödeme genellikle üçüncü taraflardan geriye dönük olarak gelir ve bu, karmaşık olan ve işlenebilir BT sistemlerine bağımlılık gerektirir. Ve hizmetler için fiyatları belirleyemezler, çünkü bu fiyatlar ödeyiciler tarafından belirlenir. Bir hastanedeki maliyetleri hesaplamak zordur, çünkü çoğu sanayi, verimliliği artırmak için ürün ve hizmetleri standartlaştırabilirken, sağlıkta her hasta benzersizdir (hatta aynı teşhis olanları da). Buna ek olarak, pazarlama ve rekabet düzenlenmiştir ve hastanelerin hastalar, satıcılar ve halkla nasıl etkileşime girdiğini kısıtlamaktadır. Diğer sektörlerde şirketler müşterileri hedefleyebilir, seçebilir veya reddedebilir, ancak hastanelerde durum böyle değildir. Buna ek olarak, kar amacı gütmemekle birlikte, hastanenin finansman sistemleri üzerinde baskı oluşturan yeni tesislere ve hızla gelişen teknolojilere yatırım yapmak için sermayeye ihtiyacı vardır.
Hastanelerin Hata Toleransı Çok Düşüktür
Sonuç olarak, hastanelerin hata toleransı çok düşüktür. Diğer endüstrilerde hatalar verimsizliklere ve müşteri memnuniyetinde bir düşüşe neden olabilir, ancak
müşterilerine hatalarla zarar vermek veya onları öldürme için potansiyeline sahip az sayıda endüstri vardır. Riskler çok yüksek ve karmaşık çalışma süreçleri insan hatalarını kaçınılmaz hale getirmektedir. Bu özellikler hastane yöneticilerinin imalat, havayolu, bankacılık, oteller veya diğer işletmelerdeki yöneticilerden farklı bilgi ve beceri setlerine sahip olmasını gerektirir. Üniversiteler sağlık yönetimi ve hastane yönetiminde uzmanlaşmış eğitimler yaparak bu sorunu çözümlemektedir, ancak çoğu hastane yöneticisi hala uzmanlık eğitimini almayan ve yönetim kararlarını yönlendirmek için hastane süreçlerine ilişkin ayrıntılı bilgi sahibi olması gereken hekimlerdir. Sağlık bakım zeminleri olmayan hastane yöneticileri, genellikle diğer sektörlerde kullanılan geleneksel yönetim teorilerini uygulamakla yükümlüdürler, çünkü hastaneler gerçekten daha karmaşıktır. Alıntılar: Bolman, LG & Deal, T. Reframing organizations. San Francisco: Jossey-Bass, 2003. Etzioni, A. Modern organizations. New Jersey: PrenticeHal, 1964. Perrow, C. Complex Organizations: a critical essay. New York: McGraw-Hill, 1986. Scott, WR. Institutions and organizations: ideas and interests . Los Angeles: Sage, 2008. WHO. A Universal Truth: No Health Without a Workforce. Geneva: WHO, 2013. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
41
RÖPORTAJ
OBEZITE AMELIYATI:
GÜVENLI, ETKILI VE DÜŞÜK MALIYETLI BIR OPERASYON PROF.DR. HALIL COŞKUN: “ULUSAL SAĞLIK ENSTITÜLERININ ÇALIŞMASINA GÖRE RISKI ÇOK BÜYÜK ORANDA AZALAN OBEZITE CERRAHISI ŞU ANDA BIR SAFRA KESESI VEYA KALÇA PROTEZI OPERASYONUNDAN DAHA RISKLI DEĞIL! KALP BYPASS AMELIYATI, OBEZITE CERRAHISI IÇIN SAPTANANDAN 10 KAT YÜKSEK ÖLÜM RISKI TAŞIYOR” Bu hastalığın tedavi yöntemleri nelerdir, ameliyat tedavi sürecinde ne kadar önemli? İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Genel Cerrahi / Obezite ve Metabolik Cerrahi Prof. Dr. Halil Coşkun
O
bezite hastalığını nasıl tanımlarsınız?
Obezite, vücutta fazla miktarda yağ depolanmasıdır. Bilimsel ifadeyle Vücut Kitle İndeksinin (VKİ) [Ağırlık (kg) / Boy Uzunluğu (metre) karesi] 30 kg/ metrekarenin üzerinde olması durumudur. VKİ değerinin normal sınırları 18-25 kg/ metrekaredir. 25-30 kg/metrekare arası fazla kilolu, 30-40 kg/metrekare arası obezite, 40 kg/metrekare ve üzeri ise morbid obezite olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca kilo artışıyla birlikte yandaş hastalık riski de (hipertansiyon, tip2 diyabet, uyku apnesi, karaciğer yağlanması vb.) artmaktadır. McKinsey Global Enstitüsü tarafından 2014 yılında yapılan ve obezitenin ekonomi üzerine etkisini inceleyen araştırmada çok çarpıcı ve kritik sonuçlar ortaya çıktı. Dünya nüfusunun %30’unda (2.1 milyar kişi) görülen aşırı kilo veya obezitenin maliyetinin, sigara içmenin maliyetine yakın olduğu bildirildi. Ayrıca son araştırmalara göre obezite, alkolizmden daha fazla çözüm maliyeti gerektiriyor. “Yüksek bir maliyet bedeli” olduğu belirtilen obezitenin 2030 yılına kadar dünya nüfusunun yarısına kadar çıkabileceği ifade ediliyor. Hastalık ve maliyetinin yanı sıra, sosyal olarak obezite; çalışılan günlerin azalmasına ve üretim kaybına sebep oluyor. Araştırmacılar, bu sorunun çözümü için, toplumsal düzeyde sorumluluğa dayanan önlemler alınması gerektiğini ve böylece global sağlık hizmetlerinde çok büyük tasarruf elde edilebileceğini belirtiyorlar. 42 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
Obezite tedavisinin basamakları tüm dünyada benzer şekilde ilerlemektedir. Beslenmenin düzenlenmesi ve egzersiz ilk basamaklardır. Daha sonra tıbbi tedavi amacı ile bir hekim kontrolünde medikal tedavi gündeme gelmektedir. Tüm bunların yetersiz olduğu ve en az üç yıldan daha uzun süren obezitenin devam ettiği VKİ 35 kg/metrekare ve üzerinde olan kişilerde ise cerrahi tedavi uygulaması gerekmektedir. Obezite cerrahisinin amacı sadece diyet ve egzersizle sürdürülmesi imkansız olan kilo kaybını sağlamak ve hastalara kiloyla ilgili sağlık sorunlarında yardım etmektir. Hem hekimlerin hem de hastaların obezite cerrahisini tercih etmesindeki en önemli etken; cerrahinin eşlik eden hastalıklar
üzerindeki olumlu etkisidir. Bu yüzden dünyada “Obezite Cerrahisi” yerine artık çoğu merkez “Obezite ve Metabolik Cerrahi” tanımını kullanmaktadır. Birçok hasta obezite cerrahisinin birincil amacının daha az bir vücut ağırlığına sahip olmak ve bunu sürdürmelerine yardım etmek olduğunu düşünürken, elde edilecek asıl yarar, sağlık ve yaşam kalitesinin artışıdır. Cerrahi tedavinin riski mevcut olsa da hastaların obeziteyle ilgili komplikasyonları ve/veya eşlik eden
hastalıkları arttıkça cerrahi ihtiyacı da aynı derecede artmaktadır.
Ameliyatın güvenliği ve hastanın sürdürülebilir bir fayda sağlaması yönündeki öncelikleriniz neler?
Son yıllarda obezite tedavisinde cerrahi yöntemlerin sayısında artış görülmektedir. Diğer tedavi yöntemlerine göre daha başarılı olması ve uzun dönemde daha fazla kilo kaybı sağlanmış olması, bu artışın en önemli nedenlerindendir. Ancak aynı zamanda cerrahi tedavi uygulamalarının riskleri hastalarda kaygıya sebep olmaktadır. Özellikle ameliyat sonrası komplikasyonlar ve riskler olumsuz bakış açısı oluşturmaktadır. Obezite cerrahisi üzerine yürütülen çalışmaların en önemlilerinden biri İngiltere’de önde gelen tıp dergisinde (NEJM) yayımlanmıştır. Bu çalışmanın bulguları, obezite cerrahisinin güvenliliğini çok güçlü bir şekilde onaylamış ve kamuoyu üzerinde daha büyük bir güven inşa edilmesine yardımcı olmuştur. Ulusal Sağlık Enstitülerinin çalışması, obezite cerrahisi riskinin çok büyük bir oranda azaldığını ve şu anda bir safra kesesi veya kalça protezi operasyonundan daha riskli olmadığını göstermiştir. Kalp bypass ameliyatı, obezite cerrahisi için saptanandan 10 kat yüksek ölüm riski taşımaktadır. Obezite ameliyatları güvenli, etkili ve düşük maliyetlidir çünkü hekim ziyaretini, ilaç kullanımını ve diğer tıbbi masrafları azaltmaktadır. 2010 yılında ABD’de 57.918 obezite ameliyatı vakasında genel ölüm oranı %0.135, ilk 90 günlük süre içerisinde %0.112, ilk 30 günde ise bu oran %0.089 olarak kaydedilmiştir. Obezite ameliyatlarında genel ölüm oranı %0.3’ün altında bulunmaktadır. Hastaların obezite ameliyatlarında sorun yaşamamaları ve iyi sonuçlar elde edebilmeleri için, konusunda uzmanlaşmış hekimlere ve merkezlere başvurması önem taşımaktadır.
RÖPORTAJ
MODERN DÜNYANIN SALGIN HASTALIĞI:
“EN BÜYÜK MOTIVASYON KAYNAĞIMIZ, OBEZITENIN TEDAVI EDILEBILIR BIR HASTALIK OLMASI! HASTALARIN DOĞRU TEDAVI ILE BULUŞMASI VE HEKIMLERIMIZIN EN YENILIKÇI UYGULAMALARA ULAŞMASI YÖNÜNDE ÇÖZÜMLER ÜRETİYORUZ” Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Minimal İnvaziv Çözümler Direktörü Alper Tandoğan
O
bezitenin toplumsal etkileri konusunda neler söyleyebilirsiniz? Sağlık sektörünün sorumlulukları neler olmalıdır? Obezite 2013 yılından bu yana salgın hastalık olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde yetişkin nüfüsun %30.3’ü obez ya da fazla kilolu olarak gözlemlenmektedir. Araştırmalar gösteriyor ki, bu tablo maalesef çocuklarda obezitenin artmasıyla birlikte daha da kritik bir noktaya gelebilir. Obezite estetik
kaygının çok daha ötesinde, uyku apnesi, hipertansiyon, Tip 2 diyabet gibi eşlik eden hastalıklar sebebiyle ölümcül sonuçları olan bir hastalıktır. Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Minimal İnvaziv Çözümler ekibi olarak bizim için en önemli motivasyon kaynağı, obezitenin tedavi edilebilir bir hastalık olmasıdır. Hastaların doğru tedavi ile buluşarak sağlığına kavuşması ve topluma karışması mümkündür. Biz de bu sorumlulukla, hekimlerimizin en
yenilikçi uygulamalara ulaşması ve hastaların da mümkün olan en iyi ve güvenli tedaviyi alabilmesi için sağlık çözümleri üretiyoruz. Obezite konusunda hazırladığımız bilgilendirme kitapçıkları, düzenlediğimiz profesyonel eğitimler, sağladığımız yüksek kaliteli ürünler ve sunduğumuz hizmetler ile ürünün ötesinde güçlü bir iş ortağı olduk. Sağlık Bakanlığımızın da öncelikleri arasında bulunan beslenme ve obezite konusunda, ilerleyen dönemde iş birliğimizi ve bu sayede toplum için yaptığımız katkıyı artırmayı amaçlıyoruz. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
43
RÖPORTAJ
BILIŞIM HIZMETLERINE YAKIN MERCEK:
ISPARTA ŞEHIR HASTANESI MODELI “ŞEHIR HASTANELERININ EN BÜYÜK FARKI, FARKLI HIZMET SAĞLAYICILAR TARAFINDAN SAĞLANAN TÜM HIZMETLERIN BIRBIRLERI ILE ENTEGRE HALDE OLMASI VE ZINCIRLEME HIZMET MODELI ILE IŞLEMLERIN KESINTISIZ, IZLENEBILIR VE ÖLÇÜLEBILIR OLMASIDIR” çalışması için gerekli veri merkezi altyapısını oluşturduk ve 2 adet veri merkezi ile ürün ve uygulamalarımızı konumlandırdık. Verdiğimiz hizmetler kapsamına giren tüm bileşenler, hiçbir çalışanın ve/veya hastanın olası bir sorundan etkilenmemesi için tamamen yedekli olarak planlandı. Bunların en başında network altyapısı, sunucu ve veri depolama sistemlerimiz ile HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemi) yazılımı gelmektedir. Bu bileşenler hastane operasyonu için çok kritiktir ve bu sistemlerde yaşanmasını asla istemediğimiz herhangi bir olumsuz durumu da fark etmek, önlemek ve bertaraf etmek adına tüm güvenlik, yedekleme ve izleme altyapılarını da hastane içerisinde bağımsız sistemler olarak konumlandırdık. Ek olarak, tüm hastane personelinin kullanacağı bilgisayar, yazıcılar, kablosuz iletişim altyapısı gibi temel son kullanıcı ihtiyaçlarını gerekli tüm sarf malzemelerine kadar sağlamaktayız ve bunların desteğini de 7/24 olarak hastanede çalışan ekibimizle birlikte vermekteyiz. Kullanıcıların ilettikleri arıza ve taleplere en hızlı ve etkin şekilde destek vermek en öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Ayrıca şehir hastanesi konsepti ile beraberinde gelen çağrı merkezi / yardım masası hizmeti içerisinde de konumlandırdığımız bir yardım masası uygulamamız bulunmaktadır. Bu uygulama ile hastane içerisinde herhangi bir talebi olan, bir sorun ya da bildirimde bulunmak isteyen tüm yetkili personelin kayıtları tutulmakta ve iletilen konuya göre doğru ekiplere yönlendirilerek en hızlı şekilde çözümün kullanıcıya ulaştırılması hedeflenmektedir.
Hastanelerin bilişim altyapısı ve hizmet sunumu, diğer sektörlere göre nasıl farklılık arz ediyor?
TAV Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü Binnur Güleryüz Onaran
I
sparta Şehir Hastanesi’ne yönelik sunduğunuz bilişim çözümleri nelerdir?
TAV Bilişim Hizmetleri olarak Isparta Şehir Hastanesine “Hastane Bilişim Yönetim Sistemi” (HBYS) hizmeti veriyoruz. Hastane işletiminde sürekli, sorunsuz ve performanslı çalışan bilişim sistemleri çok önemlidir. Buradan yola çıkarak şehir hastanesinde öncelikle sistemlerin kesintisiz 7/24 44 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
TAV Bilişim Hizmetleri olarak 3 kıtada 31 havalimanında hizmet vermekteyiz ve havalimanı işletmelerinde 7/24 operasyon ve kesintisiz hizmet en önemli gereksinimdir. Bu tecrübemizi benzer operasyonel ihtiyaçları olan şehir hastanelerinde de değerlendiriyoruz. Bizim için ilk ve farklı olan durumların mevcut olduğunu da eklemek isterim. Burada hastanelerde kaynakların yerinde kullanılması ve israfın önlenmesi, oluşturulmaya çalışılan kalite ve standartların tesis edilmesi ve korunması, hastanelerde sunulan sağlık hizmetinin en iyi şekilde verilebilmesi, gelir ve giderlerin izlenmesi, gelir kaçaklarının önlenmesi, hastane yönetimine verilecek önemli kararlarda bilgi desteğinin sağlanması, sağlanan bilgi desteğiyle ileriye yönelik doğru hedef belirlenmesi ve doğru kaynak yönetimi, eksiksiz tıbbi kayıt, muhasebe, depo,
RÖPORTAJ laboratuvar, demirbaş kayıtları tutabilmek ve daha birçok konuda “bilgi sistemlerinin” doğru ve problemsiz çalışması çok büyük önem arz etmektedir.
Isparta Şehir Hastanesi, sağlık bilişimi açısından, diğer kamu hastanelerinden hangi hizmetleri/ altyapısı ve özellikleriyle öne çıkıyor?
Şehir hastanelerinin belki en büyük farkı, farklı hizmet sağlayıcılar tarafından sağlanan tüm hizmetlerin birbirleri ile entegre olup zincirleme hizmet modeli ile işlemlerin kesintisiz, izlenebilir ve ölçülebilir olmasıdır. Isparta Şehir Hastanesinde de uçtan uça entegrasyonlar
“ÖRNEĞIN BIR ÇAMAŞIR KAÇ KERE KULLANILMIŞ VE YIKANMIŞ BILGISI, RFID DESTEKLI ÇAMAŞIRHANE SISTEMI ILE ENTEGRE OLAN HBYS YAZILIMI ÜZERINDEN ALINABILIYOR. BU TAKIBIN SONUNDA BU HIZMET IÇIN BELIRLENMIŞ OLAN HAK EDIŞLER HESAPLANIYOR VE HIZMETLE ILGILI UÇTAN UÇA TAKIP YAPILABILIYOR” rol almaktayız. Örnek olarak kullanıcılar bir çamaşır kaç kere kullanılmış ve yıkanmış bilgisini, RFID destekli çamaşırhane sistemi ile entegre olan HBYS yazılımı üzerinden alabilmekte ve bu bilgileri HBYS sisteminden takip edebilmektedir. Bu takibin sonunda da bu hizmet için belirlenmiş olan hakedişler hesaplanmakta ve hizmetle ilgili uçtan uça takip yapılabilmektedir. Bunların dışında son kullanıcılara dokunan teknolojik yenilikler de mevcut. Belki de en belirgin olanlarından
ülkelerinde iş bulabilme imkanı sağlaması, sağlık alanında doğru işletmeye yönelik, akılcı düzenlemeler yapıldığı taktirde, Türkiye’de mevcut bulunan iyi yetişmiş hekim ve sağlık personeli, Avrupa Topluluğu ülkelerine daha ucuz ve kaliteli sağlık hizmeti sunabilir. Avrupa ve ABD sigorta sistemleri hastaların Türkiye’de tedavisini maliyet açısından daha uygun bulabilirler. Şu anda sağlık turizmi Türkiye’de oldukça gelişmiş durumda olup bu da Türkiye’ye önemli bir gelir kaynağı sağlayacağını düşünüyorum. Yurtdışından gelen ve farklı uzmanlıklarda tedavi olan hastaların, ekonomik çözümler ve mutlu olarak ülkelerine geri döndüklerini gözlemliyoruz.
Gelecek yıllarda, sağlık hizmet sunucularını, IT - bilişim anlamında, nerede görmeyi hayal ediyorsunuz?
“ORTAK BIR BÖLGEDE VEYA ÜLKE ÇAPINDA, HASTALARIN TÜM GEÇMIŞLERININ HERHANGI BIR SAĞLIK KURULUŞUNDAN GÖRÜNTÜLENEBILMESI, GELECEK IÇIN TÜM SAĞLIK PAYDAŞLARININ AKIL VE EFOR HARCAYACAĞI BIR AMAÇ OLMALI” mevcuttur. Yemekhaneden ameliyathaneye, çamaşırhaneden sterilizasyona, temizlikten atık hizmetine kadar birçok hizmet birbiri ile entegre olarak çalışmakta ve faaliyetlerini sürdürmektedir. HBYS sağlayıcısı olarak biz de bu entegrasyonlarda, temel ihtiyaç olan bilgilere sahip olduğumuz için merkezde
bir tanesi servis katlarında bulunan tabletler sayesinde hekimler vizitelerini “kağıtsız hastane” konseptine uygun olarak hasta başında kağıtsız olarak yapabilmekte, hasta takiplerini ve gerekli iş emirlerini tabletler üzerinden verebilmektedir.
Sağlık bilişimi özelinde, dünyada ve Türkiye’deki yeni trendler neler? Avrupa Birliği ile uyum süreci, sağlık alanında eğitim, sağlık hizmeti ve finans konularında akılcı değişimlere yol açması, Avrupa Birliği ile entegrasyon, sağlık teknolojisindeki harcamaların azaltılması, Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılımı, Türk hekim ve sağlık personelinin Avrupa
Sağlık sektörü ülkemizde son yıllarda gelişti ve büyüdü. Kamu ve özel sektör hastanelerinde teknolojik gelişim seviyelerinde de ilerleme beraberinde geldi. Bunun sonucu olarak da temel fonksiyonlar dışında merkezi bir yapı ve sistemin kurulma süreci tam olarak sonuçlandırılamadı. Şehir hastaneleri konsepti aslında böyle bir yapının oluşturulması için hem bir fırsat hem de bu konsept için bir mutlak ihtiyaç. Bu ihtiyaca yönelik de Sağlık Bakanlığının yürütmüş olduğu çalışmalar ve tamamlamış olduğu uygulamalar var, ancak tüm paydaşlar ve sağlık hizmet sağlayıcılarının da atması gereken birçok adım var. Ortak bir bölgede veya ülke çapında hastaların tüm geçmişlerinin herhangi bir sağlık kuruluşundan görüntülenebilmesi gelecek için tüm sağlık paydaşlarının akıl ve efor harcayacağı bir amaç olmalıdır. Bu ve benzeri merkezi yönetim mekanizmaları ne kadar geliştirilirse hem sağlık bilişimi olarak önemli yol alınmış olur, hem de sağlık sektörüne ve son kullanıcı olan hastalara dolaylı yoldan olsa da daha kaliteli bir hizmet sağlamış oluruz. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
45
RÖPORTAJ
ŞEHIR HASTANELERI SEKTÖREL EZBERLERI BOZACAK “PPP PROJELERI SAĞLIK SEKTÖRÜ EZBERLERINI DEĞIŞTIRECEK. ÖZELLIKLE HIZMET SUNUCULAR VE MEDIKAL CIHAZ TEDARIKÇISI FIRMALAR DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE EZBER BOZAN FIRMALARIN DAHA BAŞARILI OLACAĞINA INANIYORUM”
K
amu –Özel Ortaklığı (PPP – Public Private Partnership) projesiyle yapılan/yapımı süren şehir hastanelerine yönelik faaliyetleriniz neler?
CCN Holding olarak PPP projeleri gündeme gelmeye başladığı andan itibaren şehir hastaneleri ile ilgileniyoruz. Mersin Şehir Hastanesini 3 Şubat 2017’de açtık, şu an tüm yoğunluğumuz bu projelerin en büyüğü olan Bilkent Şehir Hastanesi üzerinde. Bu iki proje dışında Gaziantep Şehir Hastanesinin de anahtar teslim yapım işine devam ediyoruz. Şehir hastaneleri projeleri dışında, yine Türkiye için çok önemli bir proje olan Halk Sağlığı Laboratuvarları projesinin de inşaatına başlamak üzereyiz.
Mersin Şehir Hastanesi hizmete açıldı; CCN Sağlık olarak şu ana kadarki geri bildirimler ne yönde?
CCN Holding Biyomedikal ve Satınalma Koordinatörü Mehmet Şenyurt 46 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
Mersin Şehir Hastanesi 2,5 yıl süren bir inşaat döneminden sonra hizmete açıldı. Tüm dizayn, mühendislik ve satınalma süreçlerindeki hasta ve sağlık personeli odaklı çalışmalar neticesinde Türkiye’nin en modern sağlık tesislerinden birisini hayata geçirdik. Yüksek teknoloji merkezi laboratuvarı, Türkiye’nin en
RÖPORTAJ büyük sterilizasyon ünitesi, mevcut tüm yüksek teknoloji cihazlar ile donatılmış bütün uluslararası standartları sağlayan paslanmaz çelik modüler sistem ile üretilmiş ameliyathaneleri, örnek gösterilen hastane bilgi yönetim sistemleri, ödüllere aday olan RFID sistemi ve yüksek teknoloji cihazlarla verdiğimiz tüm radyoloji hizmetleri gibi farklılıkları sayesinde gurur duyacağımız bir proje olarak hizmet vermeye başlamıştır. İstenilen standartların üzerinde uyguladığımız mimari çözümleri ile de örnek gösterilen ve hasta konforunu en üst seviyede sağlayan bir hastane olmuştur.
“MERSIN ŞEHIR HASTANESI BAZI ÖNYARGILARI KIRDI. DAHA ILK AYDA BIZE VERILEN GARANTI RAKAMLARINI ZATEN GEÇMIŞTIK. 1300 YATAKLI HASTANENIN ŞU ANDA 1000 YATAĞI DOLU”
Açılış sonrası hiç kimsenin beklemediği bir performansla çalışmaya başlayan hastanemiz şimdiden Mersin’in teşhis ve tedavi anlamında birçok eksikliğini gidererek daha önceki dönemlerin çok üzerinde hasta kabul rakamlarına ulaşmıştır.
Mersin’de çalışma süreciniz nasıl ilerledi?
Mersin Şehir Hastanesinin önce altyapı çalışması ardından dizaynı yapıldı. Teknik ve tıbbi yönden danışmanlıklar aldık. Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu bizim tıbbi danışmanızdır ve onun bilgi ve tecrübesi ışığında hareket ettik. Poliklinik odalarının tasarımı, koridorların genişliği, ameliyat giriş-çıkışlarının nasıl olması gerektiği ve benzeri birçok konuda ondan destek aldık. Bunları belirledikten sonra profesyonel otelcilik hizmet sunumunda zorlayıcı bir husus yok. Önemli olan hastanenin nasıl işleyeceğidir. Mutfakta yemek yapacaksınız diyelim; o yemeği nasıl dağıtacağınız, hangi koridordan geçecek, nerede porsiyonlanacak, hangi asansörlerle yukarı çıkacak, bulaşıklar hangi asansörle aşağı inecek, çamaşırlar hangi yoldan gidip gelecek, steril edilmiş cihazlar hangi asansörlerle ameliyathanelere çıkacak ve hangi yolu izleyecek gibi çok fazla detay var. Üstelik bunlar çok büyük projeler ve tüm detaylar ince ince çalışıldı. İlk etapta Avrupa ülkelerinde çok fazla hastane gezildi, doğrular yanlışlar tespit edildi. Tıbbi danışmanlarımızın tecrübesi ışığında kararlar verildi. Nihayetinde Mersin Şehir Hastanesi ortaya çıktı. Bu hastanede şu anda yanlış olarak işaret edilebilecek hiçbir uygulama yok! Son derece düzgün işliyor, beklenenin de üzerinde çalışıyor.
Doluluk oranları nasıl?
Mersin Şehir Hastanesi, bize verilen garanti
rakamlarının üzerinde doluluğa sahip. Daha ilk ayda bize verilen garanti rakamlarını zaten geçmiştik. 1300 yataklı hastanenin şu anda 1000 yatağı dolu. Günlük ortalama 10 bin civarında poliklinik var, tüm iş ve işlemleri gün gün takip ediyoruz; mesela 25 Mayıs Perşembe günü 994 yatan hastanın 818’i servislerde 176’sı da yoğun bakımda olarak kaydedilmiş. Aynı gün 212 MR çekimi, 1052 röntgen, 277 tomografi, 24 bin laboratuvar tahlili, 28 doğum ve 208 ameliyat gerçekleştirilmiş. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere inanılmaz yüksek bir doluluk oranı sözkonusu. Hem Bakanlık hem biz bu ilk 6 ay içerisinde öğrenme periyodu sürecindeyiz. Neyi doğru neyi yanlış yapıyoruz bilmemiz gerekiyor. 6. ayın sonunda öğrenme periyodu bitecek ve
cezalar başlayacak. Karşılıklı öğreniyoruz, ardından her şey daha iyi gidecek ama 3 ay sonucundaki verilerimiz bile gayet sorunsuz, güzel gidiyor. 19 kalemde hizmet veriyoruz (bina bakımonarım, temizlik, güvenlik, yemek, çamaşır, görüntüleme, sterilizasyon, laboratuar, atık, ilaçlama, otopark, tıbbi medikal servis bakım ve onarım vb) sağlık personeline karışmıyoruz, teşhis – tedavi gibi herhangi bir sağlık hizmeti de vermiyoruz. Burayı herhangi bir devlet hastanesi gibi düşünebilirsiniz, ana mantık aynı, sadece hizmetler taşere ediliyor. 25 yıllık kira dışında diğer bütün hizmetlerde sözleşmemiz aslında 5 yıllık. 5 yılın sonunda market testi yapılıyor, idare HAZİRAN - TEMMUZ 2017
47
RÖPORTAJ gelip bakıyor, piyasa araştırması yapıyor ve idarenin belirlediği fiyattan hizmet sunumumuza devam edebiliyoruz veya etmiyoruz.
Şehir hastaneleri istihdam kapasitenizi nasıl etkiledi?
Sadece bizim bünyemizde yaklaşık 500 kişi istihdam ediyoruz. Bizim dışımızdaki danışmanlık, mühendislik ve proje firmalarının çalışanlarıyla birlikte düşünürsek tahminim bin kadar beyaz yakalı çalışıyor, 5 bin kadar mavi yakalı var, sadece Bilkent’te 8 bin kişinin çalıştığı zamanları yaşadık. Mersin’de çalışanların toplamda 5 bin kişiyi geçtiği zamanlar oldu. Gaziantep’te de 5-6 bin kişiyi bulacağımız zamanları bekliyoruz.
PPP karlılığı yüksek projeler olarak görülüyor. Öyle mi?
PPP, benim kendi matematiğime göre, dışarıdan gözüktüğü kadar çok karlı projeler değil aslında. Özellikle bizim yaptığımız projeler büyük ve zor projeler. Maksimum mükemmeliyet yakalamak zorundasınız yoksa maliyetler kontrol edilecek boyutları geçiyor. Önemli olan vatandaşlarımıza gerçekten doğru hizmeti veren hastaneleri hayata geçirmek…
Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü, sağlık alanında finansman anlaşması imzalanan en büyük proje olma özelliğini taşıyor. Projenin sizin açınızdan riskleri nelerdir?
Bilkent Şehir Hastanesi her yönüyle çok özel bir proje... Daha önce yapılmamış ve tecrübe edilmemiş bir yapı olması bir takım riskler oluşturmuyor değil, ancak şirket olarak dizayn ve mühendislik sürecini çok uzun tutarak tüm riskleri minimum seviyelere indirdik. İnşaat risklerinin yanı sıra, verilecek hizmetler açısından da bu büyüklükteki bir yapının çok iyi analiz edilmesi ve hizmetlerin işleyişi açısından tüm risklerin tespit edilmesi gerekiyor. Gerek kendi kadromuz, gerekse danışmanlarımız ve uzman firmaların uzun süreli çalışmalarıyla doğru modellemelerin yapıldığını ve işletme döneminde sorunlarla karşılaşmayacağımızı düşünüyorum. Mersin Şehir Hastanesinin daha önce açılması ve orada edindiğimiz tecrübeler de Bilkent’te muhtemel sorunların önüne geçti. Yaklaşık 8 ay sonra sorunsuz bir şekilde hastanemizi hizmete açacağız. 48 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
“PPP SÜRECINDE TÜM TECRÜBE VE HAFIZAYI KAYDEDIYORUZ. BILKENT PROJESI DE TAMAMLANDIĞINDA ELIMIZDE DÜNYANIN HER BÖLGESINDE KULLANABILECEK KALITEDE BILGI VE TECRÜBE OLACAK” Şehir hastaneleri Türkiye sağlık sektörü dinamiklerini sizce nasıl etkileyecek?
Şehir Hastanelerinin tüm sektör paydaşlarında bir hareket yarattığı kesin. Hizmet sunucuları, tedarikçi firmalar vs için yeni bir dönem başladığını düşünüyorum. Bu noktada tüm paydaşların en çok dikkat etmesi gereken nokta, PPP projelerinin farklılıkları. Sektör ezberleri bu hastanelerde değişmek durumunda kalacak. Özellikle hizmet sunucular ve medikal cihaz tedarikçisi firmalardan, bu ezberleri bozabilen firmaların daha başarılı olacağına inanıyorum. PPP mantığını, işleyişini, yatırımcı firma- Bakanlıkkredi firmaları arasındaki sözleşmeleri firmaların araştırması ve bu konularda bilgi sahibi olması gerekiyor. Bu noktada sektör derneklerine de iş düşüyor. Üye firmalara gerekli bilgilendirme toplantıları düzenlemeleri çok faydalı olacaktır. Biz de firma olarak katkımızın olacağını düşündüğümüz tüm bu toplantılara seve seve iştirak ederiz.
Daha önce farklı ülkelerin farklı sektörlerinde PPP projelerinde yer aldınız mı?
Bu projeler bizim kamu özel ortaklığı kapsamında yaptığımız ilk projeler… Daha önce böyle bir deneyimimiz olmadı. Ancak
şunu çok net söyleyebilirim, PPP tecrübesi anlamında şu an Türkiye’de çok büyük bir tecrübe birikiyor. Biz CCN Holding olarak tüm tecrübe ve hafızayı kaydediyoruz. Bilkent Projesi de tamamlandığında elimizde dünyanın her bölgesinde kullanabilecek kalitede bilgi ve tecrübe olacak. Holding olarak bunu fırsata çevirmek ve özellikle sağlık sektöründe dünyanın sayılı şirketlerinden biri olmak istiyoruz. Bu nedenle yurtiçi PPP projelerinin haricinde yurtdışı PPP projeleri ile de ilgilenmeye başlıyoruz. Umarız CCN Holding ismi yakın gelecekte uluslararası gurur duyulacak, başarılı hastane projelerine de imza atmaya başlayacaktır.
Çalışma süreciniz nasıl ilerliyor?
Tüm sektör paydaşlarından beklentimiz aslında aynı. Bu projelere inanmaları, anlamaları ve desteklemeleri. Şehir hastaneleri hizmete açıldıkça sektörde illa ki birçok değişiklik olacak. Ancak bu değişikliklerin olma nedeni aslında daha fazla hasta konforu, daha doğru ve hızlı teşhis, daha doğru ve hızlı tedavi, uluslararası standartlarda hasta ve sağlık personeli odaklı hizmet sağlanması olduğu düşünüldüğünde herkesin projeleri ve bu değişiklikleri desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Mersin Şehir Hastanesi aslında bazı önyargıları kırması anlamında çok önemli bir projeydi ve çok başarılı oldu.
MAKALE
SAĞLIKTA
KAMU ÖZEL ORTAKLIĞININ KISA ANALIZI “ÜLKEMIZDE ÜST POLITIKA, SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN ÖZEL KESIMINE KABACA ÜÇTE BIRLIK BIR ALAN TANIMA KARARI ALMIŞTIR. BU KISIMDA ÖZELIN PAYINA MÜDAHALE BEKLEMIYORUM”
S
ehir hastaneleri ülkemizde tedavi edici sağlık hizmetlerini derinden etkileyecek bir büyük proje olarak karşımızdadır. Burada devletin dünya çapında kalitede ve 40.000 hastane yatağı kapasitesini birkaç yıl içinde sunmak gibi bir hızla sağlık hizmetlerinde baş döndürücü bir değişim oluşturacağı tartışılmaz. Devletin bu büyük projeye finans kaynağı yatırmadan, ama zaman içinde bu projenin belirli seviyede garantisini vererek batmayacak noktada tutulmasına ödeme yapması bir tercihtir ve bence akıllı bir tercihtir. Ancak bu projenin zaman bedelinin finansal karşılığı az mıdır, çok mudur bu benim uzmanlık alanım olmadığından bence akılcı bir yoldur. Ülkemizde vatandaşın dünyanın en kolay erişilebilir hizmetlerinin bir de en yüksek altyapı kalitesiyle hizmet almasına yönelik bu çaba insani olarak da övgüye değer. Zaten bu proje hayata geçmiş bulunduğundan artık teknik tartışmalarımızı projenin sürdürülebilirliği ve verimliliği üzerine istif etmeliyiz.
Hastane Yöneticiliğinde Yeni Boyut
Hastane yönetimi ve yöneticiliği bu projenin zorluklarla baş ede ede yürütülmesi sürecinde inanılmaz bir kapasite gelişimi sağlayacaktır. Gerçi şu anda ne yöneticilerimiz ne de sağlık hizmet profesyonellerimiz bu akıllı sistemleri tam anlamıyla yarara dönüştürecek seviyededir, ama zaman içinde insanlar sistemin çarkı içinde gelişiyor ve kapasitesini artırıyor. Beş yıl sonra bizim hastane yöneticilerimiz dünyanın dört bir yanında yüksek pozisyonlarda iş bulmuş olacaklar. Ama bu avantaj karşısında bile bazı iyi yöneticilerimizin hala yabancı
dillerini geliştirmemekte inat etmelerini doğrusu anlayamıyorum. Akıllı sistemlerin akıllı yöneticileri herkesi kendisine hayran bırakacak düzeye gelecektir. Bizim hastane yöneticilerimiz de bu pozisyona doğru gelişmektedir. İkinci bir boyutta daha kapasite kazanmış olacağız. Dual yönetim sistemine ve takım oyununa daha alışkın hale geleceğiz. Aynı hastanede hem devletin hem de özelin hiyerarşisi iç içe geçmiş... Hastane sistemleri zaten en karmaşık alt sistemlerden oluşuyor. Bunu başaranlar artık yönetimin zirvesine yol almış olacaktır diye ümit ediyorum.
Proje Batarsa Her İki Taraf da Zarar Eder!
Kamu Özel İş birliğinin avantajları arasında ilk saymamız gereken, zaten doğası gereği kamu - özel diye ayrıştırmalara gidilmemesi gereken sektörümüzün iki büyük bileşeninin birbirine gittikçe yakınlaşarak kaynaşması olacaktır. Proje batarsa her iki taraf da büyük zarara ve altından kalkılamaz durumlara gireceğinden birbirini desteklemenin dayanılmaz hafifliğini iyice fark etmiş olacaktır. İkincisi devlet büyük bir sermaye yatırmadan büyük bir yatırım gerçekleştirmiş olacaktır. Üçüncüsü vatandaş altyapı sorunlarından büyük ölçüde kurtarılmış olacaktır. Sağlık profesyonelleri de kendilerine layık ortamlarda çalışmanın zevkine erecektir. Hizmetlerin kalitesi de akıllı sistemler sayesinde daha aza indirilecektir. Sağlık turizminde ülkemizin avantaj hanesine bir puan daha ekleneceği kesindir.
Öğrenmeyi Biraz Pahalıya Mal Edeceğiz!
Dezavantajlarına gelince sisteme ayak uyduramayanlar olacaktır. Akıllı sistemler kadar kapasiteli olmayan kitle zaman içinde pahalı makineler ve malzemeler içinde bu gelişmeyi sağlayacaktır. Başka bir deyişle öğrenmeyi biraz pahalıya mal edeceğiz. Dual sisteme yatkın olmayan yönetim kültüründe sancılı bir kültürlenme dönemi yaşayacağız. Kavgalar, gürültüler yaşanacaktır. Liyakat bazlı ve politik destek bazlı yöneticiler
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur arasında da gerginlikler yaşanacaktır.
Üniversite Hastanelerinin Önemi Azalmayacak!
Ülkemizde standart hizmetin verildiği kuruluşlar olarak şehir hastaneleri tartışmasız öncü haline gelirken üniversite hastanelerinin öneminin azalacağını düşünmüyorum. Üniversite hastanelerinin büyüklüğü altyapıdan değil hastaya, anamneze, teşhise ve tedaviye yaklaşımından ileri geliyor. Bunun değişeceğini sanmıyorum. Üst ihtisasların elbirliği ile hastaya yaklaşımı, konsültasyon kültürü, öğrencinin eğitimindeki ince ayar sorular ile nadir görülen hallerde tanıya gidiş yine üniversitelerin avantajı olmaya devam edecek. Burada eğer üniversite hastanelerinin lağvı ve eğitimin şehir hastanelerine afiliyasyonu olacaksa (bu düşünülebilir) bu durumda afiliyasyonun koşullarını ve ayrıntılarını konuşmak lazımdır. Uygun olmayan koşullar hem üniversiteyi hem de şehir hastanelerini başarısız kılar.
Özel Özelin Rakibi, Kamu da Kamunun Rakibi
Ülkemizde üst politika, sağlık sektörünün özel kesimine kabaca üçte birlik bir alan tanıma kararı almıştır. Bu kısımda özelin payına müdahale beklemiyorum. Ama pazarın devletin payını alarak genişletilmesine kamu yetkilileri her zaman dur diyeceklerdir. Yani özel özelin rakibi, kamu da kamunun rakibi olmayı sürdürecektir. Kamunun özelin payını kendine çevirmesi sonucu doğamaz, çünkü homojen bir pazar karşısında değiliz. Heterojen ortamda herkesin alıcısı bellidir ve bu kolay kolay değişmeyecektir. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
49
RÖPORTAJ
PHILIPS
ADANA SAĞLIK KAMPÜSÜNDE MEDIKAL PARTNER:
“ADANA SAĞLIK KAMPÜSÜNDE P2 GÖRÜNTÜLEME, MONITÖR VE DIĞER PAKETLERIMIZLE BÜYÜK MEDIKAL TEKNOLOJI PARTNERI OLARAK YER ALACAĞIZ. BU PROJENIN UZUN DÖNEM BAKIM ONARIM HIZMETLERINI, SÜREKLI HASTANE IÇINDE YER ALACAK MÜHENDIS VE TEKNISYENLERIMIZLE SAĞLAYACAĞIZ”
S
ehir hastanelerine yönelik faaliyetleriniz neler?
Ülkemizin sağlık sisteminde çok önemli bir yeri olan PPP sağlık kampüslerinin faaliyete geçen ilk üç projesinde ( Mersin, Yozgat, Isparta ) farklı medikal ekipman paketlerimizle yer aldık. Dördüncü proje olan Adana Sağlık kampüsünde ise P2 görüntüleme, monitör ve diğer paketlerimizle büyük medikal teknoloji partneri olarak yer alacağız. Adana projesi uzun dönem bakım onarım hizmetlerini de sürekli hastane içinde yer alacak mühendis ve teknisyenlerimizle sağlayacağız. PPP Sağlık projelerindeki finansal, operasyonel ve klinik anlamdaki ihtiyaçları anlıyor, çözümlerimizi ve modellerimizi geliştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Philips olarak ciddi yatırım yaptığımız SRC (Uyku Solunum Sistemleri), dijital pataloji alanlarına da özel ilgi gösteriyor ve bu ürünlerin de sağlık kampüsleri teknolojik ürün portföyüne eklenmesi için gayret gösteriyoruz.
Şehir hastanelerin medikal cihaz/ malzeme temininde dikkat edilmesi gereken hususlar sizce neler?
Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak
Alımlarda en önemli kriterler gelişmiş teknoloji, hedeflenen bütçelere uygunluk, HBYS/IT sistemlerine uyum, dijital sistemler olması ve kurulum sonrası hizmet yeterlilik olarak ön plana çıkmaktadır. Bu projelerin çok büyük olması alınacak cihaz sayılarını arttırmakta bu da ciddi bir ölçek ekonomisi yaratmaktadır. Diğer taraftan uygun teknolojilerin seçilmesi konusunda
“SRC (UYKU SOLUNUM SISTEMLERI), DIJITAL PATALOJI ALANLARINA ÖZEL ILGI GÖSTERIYOR VE BU ÜRÜNLERIN DE SAĞLIK KAMPÜSLERINİN TEKNOLOJIK ÜRÜN PORTFÖYÜNE EKLENMESI IÇIN GAYRET GÖSTERIYORUZ”
kıyaslama zorlukları yaşanmaktadır. Her ürünün diğerinden üstün özellikleri olabileceği gibi sayıca çok olan ürünlerde ortak kullanılacak konfigürasyon veya yan birimler, seçimleri zorlaştırmaktadır. Tüm bu zorluklara rağmen Bakanlık yetkilileri ve yüklenici firmaların cihaz/malzeme seçimlerinde olabileceği kadar sistematik ve yapıcı bir şekilde çalıştıklarını gözlemledik. Geçmiş projelerden edinilen tecrübeler ışığında temin işlerinin daha iyi aşamalara geleceğini düşünüyoruz. Tabiki üretici firmaların ve temsilcilerinin tüm aşamalarda PPP paydaşları arasında yer alması ve detaylı bilgilendirmeler/sunumlar yapması çok önemli olacaktır. PPP’lerde ortak çalışarak bilgi paylaşımında bulunmanın çok önemli olduğu unutulmamalıdır.
Şehir hastaneleri tıbbi cihaz pazar dinamiklerini sizce nasıl etkileyecek?
Şehir hastaneleri toplamda ülkemizin sağlık sisteminde yatak sayısına bağlı olarak minimum yüzde 20 değişiklik/artış yaratacak, bu değişikliklerle teknolojik anlamda ciddi ekipman parkı değişikliği ortaya çıkacaktır. İlk olarak bu değişiklikte yer alamayacak firmalar için pazar payı kaybı olabilecektir. Güçlenmek ve ülkemizde daha büyük oyuncu olmak isteyen tüm firmaların PPP projelerinde yer alması mecburidir. İkinci husus pazarda en üst teknolojilerle yer 50 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
RÖPORTAJ “ÖZELLIKLE BREZILYA VE HINDISTAN ÖZELINDE GERÇEKLEŞEN PROJELER ÜLKEMIZDEKI PROJELER ILE BENZERLIK GÖSTERIYOR. BU ÜLKELERDE EKIPMAN TEDARIKÇISININ ÖTESINDE PPP ÇÖZÜM ORTAĞI OLARAK VAR OLMAYA ÇALIŞIYORUZ”
yaşamda önemli bir kriter olarak ön plana çıkıyor. Toplumun yüzde 73’ü kilosundan memnunken, yüzde 84’ü kilosunu kayıt altına alıyor. Katılımcılara göre yüzde 70 ile stres, sağlığı olumsuz etkileyen en önemli faktörlerin başında gelirken hava kirliliği, sigara-tütün kullanımı, düzensiz beslenme, hareketsizlik ve uykusuzluk diğer olumsuz faktörler
alacak uluslararası firmalardan dolayı yurtdışı ilgisi artacak özellikle offset, yerelleştirme ve yeni yatırım imkanları oluşacaktır. Son olarak ülkemizin zaten geliştirmekte olduğu uluslararası sağlık turizmi alanında ciddi bir ivmelenme görülebilir. Özetle önümüzdeki 5-10 yıl içinde sağlık şirketlerini büyük fırsatlar beklemektedir. Diğer taraftan operasyon süreçlerini doğru yönetememek, riskleri/beklentileri tam anlayamamak, çözümlere değil ekipmanlara öncelik vermek firmalar için tehdit oluşturabilir.
Philips olarak daha önce farklı ülkelerin bu tip projelerinde yer aldınız mı?
Global bir sağlık firması olarak Amerika ve Avrupa başta olmak üzere birçok büyük ölçekli projede yer almaktayız. Özellikle Brezilya ve Hindistan özelinde gerçekleşen projeler ülkemizdeki projeler ile benzerlik göstermektedir. Bu ülkelerde sadece ekipman tedarikçisinin ötesinde PPP çözüm ortağı olarak var olmaya çalışıyoruz. İhtiyaçlara göre yeni ve geliştirdiğimiz finansman ve operasyonel modeller ile benzer çözümleri ülkemizde sunmaya başladık. Genel tecrübelerimize göre müşterinin ihtiyaçlarını ve ilgili ülkede var olan sağlık sistemini doğru analiz edebilirseniz başarıya giden ilk büyük adım atılmış oluyor.
Tıbbi cihaz sektöründe yükselen, geleceği temsil eden teknolojiler ve ürünler neler?
Philips olarak geçtiğimiz yıl itibariyle küresel olarak aldığımız stratejik kararlar doğrultusunda sağlık odaklı bir şirket olma yoluna girdik. Günümüzde anne karnından başlayarak, yaşamları boyunca bireylerin daha sağlıklı ve daha kaliteli bir hayat sürdürebilmeleri için gereken koşulları oluşturmaya katkıda bulunuyoruz. “Sağlık Döngüsü” olarak adlandırdığımız bu yaklaşım kapsamında sağlıklı yaşamdan başlayarak önlem alma, teşhis, tedavi ve evde bakıma kadar pek çok alanda sunduğumuz yeniliklerle, yaşamın her
döneminde müşterilerimizin yanında olmayı hedefleyen bir bakış açısını benimsiyoruz. Tıbbi cihaz sektöründe en yeni ürünümüz IGTImage Guided Therapy platformu Azurion. Philips’in sağlık sektörüne kazandırdığı yeni anjiyo cihazı Azurion, daha düşük doz ve daha yüksek görüntü kalitesi ile daha fazla hastanın teşhis ve tedavisine imkan sağlıyor.
Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması yayınladınız. Araştırmada öne çıkan hususlar neler?
Ipsos iş birliği ile yaptığımız Türkiye Sağlık Trendleri Araştırmasına göre toplumun yüzde 78’i mevcut sağlık durumundan memnun olduğunu belirtirken yüzde 72’si sağlık durumunun hayat kalitesini olumlu etkilediğini düşünüyor. Yüzde 86 ise sağlıklı olmak adına çaba gösteriyor. Yemek yeme alışkanlıklarını sağlıklı yaşam kavramı ile özdeşleştiren katılımcıların yüzde 67’si ev yemeği tercih ediyor; yüzde 54 ise her gün taze meyve/sebze suyu tüketmeye özen gösteriyor. Kilo ve kilo kontrolü sağlıklı
arasında yer alıyor. Ev temizliği ve evdeki temiz hava ise sağlıklı yaşamı yüzde 70 oranla olumlu yönde etkiliyor. Katılımcıların yüzde 47’si elektrikli süpürgeyi sağlıkla özdeşleştiriyor. Araştırma sonuçlarına göre herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaşınca toplumun yüzde 51’i hemen doktora gidiyor. Yüzde 17’lik bir kesimin hiç doktora gitmediği görülürken, yüzde 64’lük büyük bir kesim ise sağlığı söz konusu olduğunda her türlü parayı ödemeye razı olduğunu söylüyor. Türkiye’de görüntüleme cihazları içerisinde en çok yüzde 59 ile röntgen ve yüzde 40 ile ultrason kullanılıyor. Sadece yüzde 8’lik küçük bir kesim tomografi ve anjiyografide verilen dozu sorguluyor. Meme kanserinden korunma yöntemleri konusunda kadınların daha fazla bilinçlenmesi gerektiğini ortaya koyan araştırmaya göre kadınların yüzde 52’si elle muayene yöntemini uygulamıyor; yüzde 79’u ise mamografi çektirmiyor ve doktor kontrolüne gitmiyor. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
51
MAKALE
ŞEHIR HASTANELERI MODELI
HAZINEYE BÜYÜK YÜK
Akdeniz Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Ataay
“ŞEHIR HASTANELERI MODELINDE, NEOLIBERAL ARGÜMANLAR AÇISINDAN BÜYÜK BIR ÇELIŞKI VAR. EĞER KAMU IŞLETMECILIĞI VERIMSIZSE, ÖZEL SEKTÖR TARAFINDAN YAPILACAK BU HASTANELERIN NEDEN HASTANEYI YAPAN GIRIŞIMCILER TARAFINDAN DEĞIL DE, DEVLET TARAFINDAN IŞLETILDIĞI SORUSUNA TUTARLI BIR CEVAP BULMAK MÜMKÜN DEĞIL”
Y
ap-kirala-devret adıyla da anılan kamu-özel ortaklığı modeline göre, özel sektör şehir hastanelerini inşa edecek, sonra 25 yıl süreyle devlete kiralayacak ve devlet özel sektörden kiraladığı bu hastaneleri “devlet hastanesi” statüsünde işletecek. 25 yıl sonra da, şehir hastanelerinin mülkiyeti devlete devredilecek. Uygulamaya bakıldığında, şehir hastanesi projelerini ve diğer ön hazırlıkları gerçekleştirme görevi verilen Sağlık Bakanlığı, bu hastane projelerinin özel şirketlere yaptırılması için, ihaleye çıkacak. Devlet, ihaleyi kazanan şirketlerin işini kolaylaştırmak için çeşitli teşvikler ve muafiyetler verecek. Şirketler, hastaneyle birlikte otopark, kafeterya, restoran, otel 52 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
gibi ticari alanları da yapacaklar. Şirketler, ticari alanların işletmesini kendileri yaparken, hastaneyi devlete kiralayacaklar. Ayrıca, laboratuarlar, görüntüleme merkezleri vb de şirket tarafından işletilebilecek. Hastaneyi işleten devlet, şirketten bu hizmetleri satın alacak.
Kamu İşletmeciliği Verimsizse Hastaneleri Neden Devlet İşletiyor?
Kanımızca, şehir hastaneleri modelinde, neoliberal argümanlar açısından büyük bir çelişki bulunuyor. Dünya ekonomisinin son 40 yılına damgasını vuran neoliberal serbest piyasa ekonomik modeli meşrulaştırılırken, devletin hantal ve müsrif olduğu, aşırı bürokratikleşmenin kamu işletmelerini verimsizliğe sürüklediği savunuldu. Bu
yüzden, verimlilik ve etkinliğin arttırılarak dinamik bir ekonomiye ulaşılabilmesi için, özelleştirme ve piyasalaştırmaya başvurulması gerektiği ileri sürüldü. Şehir hastaneleri modeline baktığımızda, eğer, kamu işletmeciliği verimsizse, özel sektör tarafından yapılacak bu hastanelerin neden hastaneyi yapan girişimciler tarafından değil de, devlet tarafından işletildiği sorusuna tutarlı bir cevap bulmak mümkün görünmüyor.
Kredi Borçlanmasını Neden Bizzat Devlet Yapmıyor?
Diğer taraftan, hastaneler çok büyük ölçekli planlandığı için, büyük yatırımlar gerekiyor. Bu nedenle, şirketlerin dış kredi kullanması gündeme geliyor. Şirketlerin dış borçlarına da Hazine garantisi veriliyor. Şirketin
MAKALE “ŞEHIR HASTANELERI DEVLET HASTANESI STATÜSÜNDE IŞLETILECEĞI IÇIN, BU MODELIN FINANSMANI HAZINE VE SGK KAYNAKLARINDAN SAĞLANACAK. DOLAYISIYLA, FATURAYI, VERGI VEREN VE SGK PRIMI ÖDEYEN VATANDAŞLAR ÖDEYECEK”
Dolayısıyla, şehir hastanelerinin özel sektör eliyle yapılması maliyetleri büyüten, kamuya büyük bir maliyet yükleyen bir seçenek oluşturuyor.
Projelerin Arkasında Uluslararası Finans Kapitali Var
Şirketlerin üç-dört yıl içinde maliyetlerini karşılayacaklarını ve sonrasında da doğrudan yüksek miktarlı ve garantili bir karlılık imkanına kavuşacakları görüldüğünden, bu işe niye girdiklerini anlamak zor değil. Ancak, bu modelin asıl dikkat çekici yönü, bu projelerin arkasında uluslararası finansal sermayenin duruyor olması. Zaten Türkiye’nin gündemine bu modeli sokanın Avrupa Birliği, OECD, Dünya Bankası, IMF gibi uluslararası kuruluşlar olduğu biliniyor. Bütün bu uluslararası kuruluşların Türkiye’ye kamu-özel ortaklığı modelini uygulamasını önermesinin arka planında, uluslararası sermayenin karlı ve garantili yatırım alanları arayışı dikkat çekiyor. Uluslararası finans kapitalin bu yatırımlarının geri dönüşünün garanti
diğer yandan mevcut özel hastanelerin bir bölümünün de zorluğa düşebileceğini tahmin edebiliriz. Bu durumda, şehir hastaneleri modeliyle sağlıkta tekelci bir yapı oluşturulmuş olacak. Diğer yandan, devlet şehir hastanelerini yapan şirketlere imtiyaz tanıyor, sektöre girişçıkışlar kontrol altına alınıyor. Devlet şirketlere Hazine arazisi tahsis ediyor, borçlarına Hazine garantisi veriyor, pek çok avantaj sağlıyor. Bu koşullarda, şehir hastanelerini yapan şirketler ve onlara borç veren uluslararası sermaye için yüksek getirili ve güvenli bir ortam yaratılmış oluyor. Bu modelin finansmanı ise, şehir hastaneleri “devlet hastanesi” statüsünde işletileceği için, Hazine ve SGK kaynaklarından sağlanacak. Dolayısıyla, faturayı, vergi veren ve SGK primi ödeyen vatandaşlar ödeyecek. Bu modelle, Hazine’ye ve SGK’ye büyük bir yük bineceğini öngörmek zor değil. Ya da, hastalardan katkı payı adı altında ek ödeme talep edilebilir.
borçlarını ödeyememesi durumunda borç Hazine tarafından üstleniliyor. Bu durumda, borçlanmaya gidilecekse neden borçlanmayı da devletin bizzat yapmadığı sorusu ortaya çıkıyor. Üstelik devletin uluslararası piyasalardan daha düşük faizle borçlanabildiği, finansman giderlerinin daha düşük olduğu da biliniyor. Eğer, borçlanmayı özel şirket gerçekleştirdiyse, neden özel şirkete Hazine garantisi veriliyor? Neden uluslararası tahkim şartı tanınıyor? Bu şirket batarsa borçları neden Hazine üstleniyor? Dolayısıyla, oldukça tutarsız ve çelişkili bir durum var ortada. Kanımızca, şehir hastaneleri özel sektör tarafından inşa edilecekse işletmeyi de özel sektörün yapması, işletmeyi devlet yapacaksa da hastanelerin devlet tarafından inşa edilmesi daha tutarlı bir yaklaşım olacaktır.
Kira Bedelleri Çok Yüksek
Diğer taraftan, yatırım maliyetleri açısından bakıldığında da, 17 şehir hastanesi için 10 milyar dolar yatırım maliyeti öngörülüyor. Hastaneleri yapan şirketlere 25 yıllık kira bedeli olarak da, toplam 27 milyar dolar ödeneceği belirtiliyor. Böylece, kamu adına çok büyük bir yükümlülük altına girildiği görülüyor. Dolayısıyla, şehir hastaneleri modelinde, hem finansman giderleri büyüyor, hem yatırım masrafları yükseliyor, hem de kira bedelleri çok yüksek.
altına alınması için de, Hazine garantileri, uluslararası tahkimin yetkilendirilmesi gibi yollara başvuruyorlar.
Finansman Hazine ve SGK Kaynaklarından Sağlanacak Şehir hastaneleri modelinin bir başka tartışmalı yönü, sağlıkta tekelci bir piyasa yapısı oluşturacak olması. Bu hastanelerin çok büyük ölçekli planlanması nedeniyle, bir taraftan mevcut devlet hastanelerinin kapatılması öngörülürken,
Sözleşmeler Birer “Ticari Sır” Modelin, en kritik boyutlarından bir başkası, devlet ile şirketler arasında imzalanan sözleşmelerin, bir yandan “ticari sır” denilerek kamuoyuna açıklanmaması, diğer yandan da özel hukuka ve uluslararası tahkime tabi olması. Oysa sağlık kamu hizmetiyse, kamunun bu sözleşmelerin içeriğini bilmesi, bu sözleşmelerle devletin ne tür yükümlülükler altına girdiğinin şeffaf olması gerekir. İkinci olarak, fiyatlandırma da çok kritik. Fiyatlandırmanın kamuyu zarara uğratmayacak şekilde belirlenmesi önemli. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
53
HABER
ACIBADEM’IN PRESTIJLI MARKALARINDAN APLUS 11 YAŞINDA
APlus Yiyecek ve İçecek Catering Hizmetleri Direktör Yardımcısı Zeki Arabul
ACIBADEM SAĞLIK GRUBU BÜNYESINDE YER ALAN APLUS, BU YIL 11. YAŞINI KUTLUYOR. HASTA REFAKAT ALANINDA KENDILERINE AIT REÇETELERI OLAN APLUS, ÖZEL MENÜLERINI MISAFIRLERI YA DA HASTALARI ILE PAYLAŞIYOR
H
astanelerde hastalara ve refakatçilerine özel menüler ve yemekler hazırlıyorsunuz. Nasıl bir planlama ve organizasyon sözkonusu?
Hasta refakat hizmetleri, APlus’ın lider olduğu alanların başında geliyor. Hasta refakat yemeği alanında çalışmalarımız, bünyesinde yer aldığımız, Acıbadem Sağlık Grubu Hastanelerine verdiğimiz hizmet ile başladı. Şu an 22 grup hastanemiz dışında hizmet verdiğimiz 3 farklı hastanemiz bulunuyor. Sadece bu işle ilgilenen diyet mutfak ve hasta refakat departmanımız bulunuyor. Bu alanda hizmet veren personel sayımız ise 370. Personellerimize – servis personelinden mutfak şeflerimize kadar tüm personel54 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
düzenli olarak eğitim veriliyor. Bu eğitimlerde hijyen, beslenme gibi temel konular olduğu gibi diyet, hastalıklara göre besinler gibi daha ileri seviyede eğitimlerde yer alıyor. Diyet mutfak menüleri her üç aylık dönemlerde (yaz, sonbahar, kış ve ilkbahar olmak üzere), mevsimsellik ilkesi göz önüne alınarak, hastanelerin ve APlus
diyetisyenlerinin bir araya geldiği bir toplantıyla belirleniyor. Diyet hastaları, normal yemek alan hastalar ve refakatçiler için ayrı ayrı menüler planlanırken, doktorların hastalar için istediği özel yemekler ve onların nasıl hazırlanacağı da belirleniyor. Doktorlarının özel bir notu yoksa hastalarımız seçenekli menülerden damak tatlarına en uygun olan yemeği seçebiliyorlar. Bunun dışında ise ameliyata girecek ya da ameliyattan yeni çıkmış hastalara özel sulu berrak diyet, yutma güçlüğü yaşayan hastalara özel diyetler, sindirim sistemi problemi yaşayan hastalara özel programlar gibi daha spesifik menülerimiz de bulunuyor. Menüler belirlendikten sonra ise ay içerisinde diyetisyenlerimiz, gıda teknikerlerimiz ve kalite yöneticilerimiz mutfaklarımızı
HABER denetleyerek, kusursuz işleyen bir sistem oluşturuyor. Yemek dağıtımı, ısıtmalı, soğutmalı özel servis araçları ile yapılıyor. Böylece bir tepside yer alan 4 çeşit yemek, özelliklerine göre sıcak ve soğuk olarak dağıtılabiliyor.
APLUS, SAĞLIK SEKTÖRÜ DIŞINDA EĞITIM KURUMLARI, TELEKOMÜNIKASYON, FABRIKALAR, MODA VE TEKSTIL, SIVIL SAVUNMA, PERAKENDE GIBI ALANLARDA DA HIZMET VERIYOR
Normal yemek hizmetlerine ek olarak, yeni doğum yapmış hastalarımıza özel, kutlama yemeği servisimiz, lohusa şerbeti sunumumuz ve VIP çay set-up servislerimiz yapılıyor.
Hasta ve yakınlarına - taburcu olduktan sonra - evlerine hizmet sunuyor musunuz?
Hastalarımıza taburcu olduktan sonra hizmet veremiyoruz. Ancak bu çok sık talep edilen konulardan biri. Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Önümüzdeki yıllarda bu konuda da hizmet verebileceğimizi düşünüyoruz.
Yemek tarifleri konusunda hangi kaynaklardan besleniyorsunuz? Bu tarifleri paylaştığınız dijital veya basılı mecralar var mı?
APlus bu yıl 11. Yaşını kutluyor. Hasta refakat alanında kendimize ait reçetelerimiz var. Bunun içinde çorbalar, zeytinyağlı yemekler, ana yemekler, tatlılar, ara öğünler ve belirli hastalıklara özel olarak hazırlanan reçeteler bulunuyor. Reçetelerimizin sadece bize özel, şu an için paylaşımının yapıldığı özel bir mecra yok. Ancak misafirlerimiz ya da hastalarımız istediklerinde onlarla paylaşıyoruz. Daha genel bir paylaşım için ise farklı projeler üzerinde çalışıyoruz.
Diyetisyeninizin rolü ve sorumlulukları nelerdir?
Diyetisyenimiz hasta refakat mutfağımızın en önemli yöneticilerinden biri. Hem menülerimizin hazırlanması hem de mutfaklarda uygulamaların doğru yapılması diyetisyenimizin sorumlulukları arasında. Ayrıca yeni yemek reçetelerinin hazırlanması kadar eski reçetelerin yenilenmesi, diyet mutfak çalışanlarının eğitimleri, mutfak denetimlerinin yapılması konularında da aktif rol alıyor.
Sağlık hizmeti sunucuları dışında yemek ve menü servis ettiğiniz kurumlar var mı? Sağlık sektörü dışında açılımlarınız sözkonusu mu?
Sağlık sektörü dışında pek çok alanda yiyecek ve içecek hizmeti verdiğimiz kurum var. Eğitim kurumları sağlıktan sonra bizim için öncelikli sektörlerimizin başında geliyor. Bunun dışında; telekomünikasyon, fabrikalar, moda ve tekstil, sivil savunma, perakende gibi alanlarda hizmet veriyoruz.
Kurumsal bünyenizde çalışan personelinizin dengeli beslenmesine yönelik aldığınız tedbirler var mı?
APlus olarak Acıbadem Sağlık Grubunun tüm yemek hizmetlerini biz veriyoruz. Hastanelerimizde hastalarımız ve misafirlerimiz için gösterdiğimiz özeni aynı şekilde kurum çalışanlarımıza da gösteriyoruz. Kurumsal yemeklerimizin menüleri– kurum dışı müşterilerimiz içinde aynı sistemi uyguluyoruz- yiyecek içecek ekibinin yanı sıra diyetisyen, gıda mühendisi, pazarlama ve kalite ekibimizin de yer aldığı bir proje ekibi tarafından belirleniyor. Mevsiminde tüketimi hedef alan, katkı maddesi düşük, doğal ürünlerin yer aldığı dengeli menüler oluşturuyoruz. Yaz aylarında özellikle Soğuk Ayran Aşı Çorbası, İtalyan Türlü, Naneli-Marullu Cacık menümüzde en çok kullandığımız yemeklerin başında geliyor.
Hastanelerin otelcilik hizmetleri düşünüldüğünde başarılı bir yemeiçme yönetimi ve organizasyonu sağlamanın kriterleri nelerdir?
Acıbadem Sağlık Grubu olarak amacımız sağlık alanında en iyi hizmeti vermektir. Ancak hastane otelcilik hizmetleri olarak aradığımız kaliteyi bulamayınca, kendi şirketimizin yani APlus’ın kurulması kararı verildi. Hastane hizmetleri anlamında en yüksek kalitede hizmet vermemizin
temelinde grubumuzdan deneyim yatıyor.
edindiğimiz
Kalite standartlarından asla ödün vermemek, yüksek hijyen kavramını hizmetin her alanında uygulamak, kolay adapte olabilen, uzman ekipler oluşturmak; sürekli ve üst seviye eğitimlerle personeli sadece kendi alanında değil destek hizmetleri anlamında da güçlendirmek, uzun ve kısa vadeli planlamalarla süreci yönetmek, genel çalışmalar yerine projelere özel planlamalar yapmak, sektörü ve dünyadaki gelişmeleri takip edip uygulamalarını yapabilmek ve Ar-Ge çalışmaları ile sektörü de kendisi ile geliştirebilmek gerekiyor.
Gastronomi konusunda ülkemizde özel sağlık hizmet sunucuları sizce nerede duruyor?
Gastronomi ülkemizde hızla gelişen alanların başında geliyor. Bir zamanlar yiyecek ve içecek sektörünün sunduğu yerel tatlar artık çok daha global pazarlardan ilham alıyor. Bugün çok farklı alanlarda yemek hizmeti bulmak mümkün. Daha butik ve özel hizmet veren catering firmaları sektörde kendisine yer bulmaya başladı. Önümüzdeki dönemde ise sektörde daha alt uzmanlıkların gelişmesi ve bununla beraber sektörün daha da büyümesi beklenen bir durum. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
55
MAKALE
TÜRKIYE’DE SAĞLIK TURIZMI BÜYÜME İVMESI İÇINDE “TÜRKIYE SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN 2023’TE, 2 MILYON YABANCI HASTAYA HIZMET VEREREK 20 MILYAR DOLAR GELIR ELDE ETMESI HEDEFLENIYOR. BU RAKAMIN YÜZDE 10’LUK PAYININ ÖZEL KAMU OTAKLIĞIYLA YAPILAN ŞEHIR HASTANELERINDEN GELMESI BEKLENIYOR”
T
ürk sağlık turizmi dünyanın farklı yerlerinden gelen pek çok insanın derdine derman oluyor ve her geçen gün daha da yükselerek bir marka olma yolunda hızla ilerliyor. Türkiye konusunda dünyada parmakla gösterilecek teknolojik donanımlı hastane ve doktorları ile özellikli birçok tedavi ve ameliyata imza atıyor. 2005’lerde turistlerin ülkemizi seçmelerindeki ana neden daha ucuza hizmet alabilmekti. Sonrasında bu neden yerini daha nitelikli hizmet alabilmeye bıraktı. Yani daha iyi ortamlarda daha iyi bir hizmet anlayışı ile iyi ve başarılı tıbbi sonuçları deneyimlemeye başladılar. Bundan aldıkları cesaretle ülkemizin ileri gelen sağlık kuruluşları yurt dışına bu altyapı ve hizmetleri pazarlamaya başladılar. Kamu desteği olmadan başladıkları bu tanıtım çalışmaları ve faaliyetleri neticesinde ülkemize gelen yabancı hasta sayısı hızla artmaya başladı. 2015 yılında bir milyona yakın hasta ile (yarısı turist sağlığından elde edilmiştir) 8 milyar dolar gelir elde edildi (Ortalama 8000 dolar alınmıştır tedavi geliri olarak). Bu tedavilerin içinde 150 bin dolar ve üzeri ilik nakilleri de vardır, 5000 dolar tüp bebek uygulamaları da vardır. Kurumlarımızın yaptığı çalışmalarla, Ekonomi Bakanlığımızın sağlık hizmetlerini pazarlaması için vermiş olduğu destek ile tanıtım atağımız, çevre ülkelere artarak devam edecektir.
Hasta Merkezli Hizmet Sunulmalı
Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti 56 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
Sağlık turizmi birçok ülkeye ciddi bir gelir sağlayan gerçekten de bacasız dev bir ekonomi. Ülkemiz bu konuda hızla ilerleme kaydediyor. Türkiye’nin turizm destinasyonu olarak son yılların revaçta ülkesi olması tabii ki sağlık turizminde de olumlu bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Medikal turizm kavramının gelişmesiyle global sağlık hizmetleri
MAKALE
SAĞLIK TURIZMI
sektörü de ciddi bir değişim içine girdi. Bundan yıllar önce yalnızca efektif tedaviler sunan hastaneler/kurumlar başarılı olarak nitelendirilirken artık uluslararası arenada tıbbi başarıların yanında kurumlardaki hastalara yönelik misafir hizmetlerinin kalitesi, hekimlerin iletişim performansları, “hasta merkezli” hizmet vizyonunun ne derecede yansıtıldığı gibi konular da değerlendirme kriterleri arasına girdi. Hastanelerin konumları ve ülkedeki turistik aktivitelerin çeşitliliği de hasta memnuniyeti açısından önemli bir rol oynuyor. Bu sebeplerle yüksek riskli tedavilerden ziyade göz hastalıkları, saç ekimi gibi günübirlik işlemlerin tanıtılmasında bu tarz hazırlanan tatil paketlerinin çok büyük olumlu etkileri görülüyor.
İleri Teknoloji ve Tıbbi Uygulamalar Talebi Artıracaktır
Ülkemizde ortalama 1500 sağlık kuruluşu faaliyet gösteriyor. Bunların 600’ü özel sağlık kuruluşudur. Bu özel sağlık kuruluşlarının yüzde 20’si en fazla sağlık turizminin cazibe noktası olarak üretim yapabilmektedirler. Bu listeye her yıl yeni sağlık yatırımları da eklenmektedir. SGK ile tüm branşlarda anlaşmalı olmayan sağlık kuruluşları cirolarının anlamlı bir kısmını yabancı
“SAĞLIK TURIZMI KAPSAMINDA ÜLKEMIZ HIZLI BIR BÜYÜME IVMESI IÇINDE. TEDAVI IÇIN ÜLKEMIZE GELEN HASTA SAYISI 6 YILDA 4 KATINA ÇIKTI” duyuldukça, hekimlerimizin ileri teknolojileri ve yeni tıbbi uygulamaları yayıldıkça, ülkemizde tıbbi olanakları en üst düzeyde olan sağlık kuruluşları sayısı arttıkça, ülkemize olan talep devam edecektir. Kurumlarımızın yaptığı çalışmalarla, Ekonomi Bakanlığımızın sağlık hizmetlerini pazarlaması için vermiş olduğu destekle, tanıtım atağımız, çevre ülkelerde artarak devam edecektir.
Hasta Sayımız 6 Yılda 4 Kat Arttı
hastalardan elde ediyorlar. Kapasitelerinin yüzde 100’ünü kullanmıyorlar. Hizmet verdiği tüm dallarda SGK ile anlaşmalı olan hastaneler de yurt dışı hastasından birim başına daha yüksek gelir oluşturması durumunda önceliği yabancı hastaya kullanacaktır. Dolayısı ile önümüzdeki beş yıl içinde çok ciddi bir kaynak yetersizliği yaşanacağını sanmıyoruz. Sebebi de artan yaşlı nüfusla beraber yeni yatırımlar da hayatımıza giriyor her yıl. Tıbbi sonuçlarımız
2013 yılında Türkiye’ye sağlık turizmi için gelenlerin sayısı 300 bin kişiyi aştı. Sağlık turizminden elde edilen gelir ise 2013 itibarıyla 2.5 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2016 yılında ise Türkiye’ye sağlık turizmi kapsamında gelen 750 bini yakın ziyaretçiye hizmet verildi. Sağlık turizmi kapsamında ülkemiz hızlı bir büyüme ivmesi içinde. Tedavi için ülkemize gelen hasta sayısı 6 yılda 4 katına çıktı. 2023 yılı için sektörde 2 milyon yabancı hastaya hizmet vererek 20 milyar dolar gelir elde edilmesi hedefleniyor. Bu rakamın yüzde 10’luk payının ise yeni açılmakta olan özel kamu ortaklı şehir hastanelerinden gelmesi bekleniyor. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
57
HABER
10 Maddede
SağlIk Turizminde BaşarI Kriterleri
Memorial Sağlık Grubu Genel Müdürü Uğur Genç
1
TÜM OYUNCULAR KOORDINE EDILIP AYNI HEDEFE BERABERCE YÜRÜMELI • Özerk, kalifiye insan gücünden oluşan, yetkili bir koordinasyon yapısının kurulması (GAP İdaresi, TOKİ ), • Anayasal dayanağı olan sektörel bir birlik oluşturulmalı, • Sağlık Bakanlığının rolü netleşmeli.
MEMORIAL SAĞLIK GRUBU GENEL MÜDÜRÜ UĞUR GENÇ, 10 MADDEDE SAĞLIK TURIZMINDE SÜRDÜRÜLEBILIR BAŞARI KRITERLERINI ŞÖYLE SIRALADI: 3
TÜRKIYE MARKASI YARATILMALI
2 • Acilen bir uluslararası tanıtım atağı başlatılmalı, • Bakanlıklar arası koordinasyon artırılmalı, • “Termal Turizm”, “İleri Yaş Turizmi” ile “Medikal Turizm” birbirinden ayrıştırılmalı ve her alanda farklı stratejiler uygulanmalı, • Acilen bir uluslararası tanıtım atağı başlatılmalı, • Bakanlıklar arası koordinasyon artırılmalı, • “Termal Turizm”, “İleri Yaş Turizmi” ile “Medikal Turizm” birbirinden ayrıştırılmalı ve her alanda farklı stratejiler uygulanmalı, • Termal tesislerle hastaneler afiliye edilebilmeli, • Turquality sağlıkta da hızlıca devreye alınmalı, • Her ülkeye farklı tanıtım stratejisi kurgulanmalı, • Ticari ataşelikler çok daha etkin kullanılmalı (Sağlık Ataşeliği). 58 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
BÜTÜNSEL VE KALITELI HIZMET SUNULMALI • Sağlık turizmi hizmetini akredite edilmiş kurumlar sunmalı • Bağımsız denetleme kurulu kurulmalı • Özellikli branşlar ve cihazlar planlama kapsamından çıkarılmalı (Organ nakli, pediatrik kemik iliği nakli, onkoloji gibi) • Mevzuatsal sıkıntılar giderilmeli (kornea temini gibi) • Özellikle tatil yörelerindeki kötü sağlık uygulamaları engellenmeli
DEVLET DESTEĞI ARTIRILMALI VE
6 IŞLERLIK KAZANDIRILMALI
• Fiyat avantajı için KDV iadesi veya indirimi sağlanmalı • Uluslararası hasta çeken kompleks branşlar engellenmemeli • Devletler arası ziyaretler, alanında uzman kuruluşlara yapılmalı • Bir sonraki aşama olan küçük klinik yatırımları desteklenmeli • THY desteği uygulanabilir olmalı • Mütekabiliyet Anlaşmalarındaki haksızlık giderilmeli • Sonuç üreten, başarılı uygulamaların teşviki daha farklı olmalı
ÜLKEYE GIRIŞ VE ULAŞIM
4 KOLAYLAŞTIRILMALI
• Vize süreci hızlandırılıp, kolaylaştırılmalı • İstanbul ve İstanbul dışı direkt uçuşların sayısı artırılmalı • Yabancı hekimlere know-how transferi sağlanmalı
5
KALITELI VE EĞITIMLI INSAN KAYNAĞI YARATILMALI • Tıp Eğitimi kalitesinden taviz verilmemeli • Sağlık personeline en azından İngilizce öğretilmeli • Sağlık turizmine özgün kalifiye personel yetiştirilmeli (sağlık turisti rehberi) • İlgili tüm mesleklerin eğitimlerinin müfredatına sağlık turizmi konulmalı • Yetkin sağlık yöneticileri yetiştirilmeli • Sağlık eğitimi turizmi de gündeme alınmalı
7
SÜREÇTEKI TÜM ARACI KURUMLARIN KURUMSALLAŞMASI SAĞLANMALI HAKSIZ FIYAT REKABETINDEN
8 KAÇINILMALI
ULUSLARARASI SIGORTALAR
9 SÜRECE DAHIL EDILMELI
SAĞLIK TURIZMI HASTALARININ
10 HAKLARI KORUNMALI
• Akredite olan sağlık kuruluşları için devlet garantörlüğü sunulabilmeli
ADVERTORIAL
İNCEKARALAR’DAN YENI NESIL DNA DIZILEME SISTEMI:
ILLUMINA SEKANSLAMA SISTEMI MINISEQ SEKANSLAMA SISTEMI ILE;
DÜNYA SEKANSLAMA VERISININ TAMAMINA YAKINI ILLUMINA SEKANSLAMA SISTEMI TARAFINDAN MEYDANA GETIRILIYOR. SISTEM, ÖNCEDEN TANIMLANMIŞ VE ÖZELLEŞTIRILMIŞ PANELLERI ILE DNA VE RNA UYGULAMALARINDA GENIŞ BIR YELPAZEYI DESTEKLIYOR
K
anser yanı sıra genetik hastalıkların doğum öncesinden başlayarak teşhis ve tedavisinde önemli rol oynayacak olan yeni nesil DNA dizileme sistemi, gelecek nesillerin sağlığı için büyük önem taşıyor. Bugün dünyada % 90 ve üzeri dizileme verisi, illumina Sekanslama Sistemi teknolojisi ile oluşturulmuştur. Gelecekte kişisel DNA dizilimi bilgilerinin hastaların tıbbi kayıtlarının bir parçası haline gelebileceği öngörülmektedir. Illumina MiniSeq Sekanslama Sistemi önceden tanımlanmış ve özelleştirilmiş panelleri ile DNA ve RNA uygulamalarında geniş bir yelpazeyi destekler, esneklik sunar. Sistem sayesinde çoklu hedef ya da tüm akış yolunu tek seferde test edebilir, tekrarlayan
Sanger sekanslamalarını ortadan kaldırır. Ayrıca tüm bu işlemleri tek örnekten yüzlercesine sekanslayarak daha düşük maliyetlerle yapar. Kolaylaştırılmış iş akışı ve kontrol altında tutulabilen uygulamaları ile zaman yönetimi sağlar. Yükle-ve-git uygulaması kolaylaştırılmış kullanım için uygun hale getirilerek oluşabilecek kullanıcı hatalarını en aza indirger. İllumina MiniSeq Sekanslama sistemi bir parmak ucu hareketi ile günlük iş akışının etkin kullanımı için tasarlanmıştır. Yapılan işlemleri kayıt altında tutabilme özelliği ile her kullanımda aynı basamakları tekrarlamadan zaman yönetimini etkin kılar. Tüm süreci kontrol altında tutarken, numunelerin kullanım oranını, ne zaman ve nasıl kullanılacağına müdahale etme olanağı tanır.
• Çoklu uygulama imkanı karşısında az maliyetli sekanslama • Tümör kesitlemesi – Katı ve hematolojik molignite • Hücre testleri • Hedeflenmiş DNA re-sekanslama • Ufak RNA keşfi ve kesitlemesi • Teknik kesitlemeler mümkün… İllumina MiniSeq Sekanslama Sistemi dokunmatik ara yüzü, sezgisel yazılımı sayesinde kullanıcı dostudur. Yazılım paketi sayesinde yapılandırma, başlatma, izleme ve sekanslama basamak analizlerinin kolayca yapılmasını sağlar. Basit ve etkinleştirilmiş, uygulamaya spesifik olarak tasarlanmış kullanıma hazır aşamalar sekanslama iş akışı içerisinde kritik bir aşamadır. Hazır kullanım için elverişli olarak tasarlanmış kitler sayesinde araştırmacıların DNA ve RNA girişlerini farklı alanlarda ve desteklenmiş uygulamaları sayesinde hızlıca tamamlamalarını sağlar. Bu verilerin saklanması, analiz edilmesi ve paylaşılması için de 3 farklı platforma erişim münkündür. Sistem kurulum ve kullanıcı hatalarını minimize etmek adına tasarlanmıştır. Kullanıcılar tarafından uyumlu tüm web tarayıcılarından sisteme gerçek zamanlı ve anlık olarak ulaşılabilir. Bugün bilim insanlarının çoğu güvenilir kalitede sistemleri talep etmektedir. MART - nİSAN 2017 59
RÖPORTAJ
Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER) Başkanı Ali Şengel
SAĞLIĞIN KALBI HALA ANKARA’DA ATIYOR “TÜRKIYE’DE SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN EN ÖNEMLI MÜŞTERISI KAMUDUR. FIRMALAR HALA ANKARA’DALAR, DEĞILLERSE BILE IRTIBAT OFISLERI BURADA. SADER’IN DE KAMU ILIŞKILERINDE ETKIN OLMASI BEKLENDIĞI IÇIN ANKARA’DA OLMASI AVANTAJLI”
1
993 yılında sağlık sektörünün lider kuruluşlarının bir araya gelmesiyle Ankara’da kurulan ve tıbbi cihaz sektörü profesyonellerini en güçlü şekilde temsil eden Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER) Başkanı Ali Şengel ile sektörün gündemini konuştuk. Yerli ve yabancı toplamda 81 üyesi olan SADER’e üye olmanın ön koşulları arasında; tıbbi cihaz alanında faaliyet gösteren kuruluşların ülke temsilcisi veya üreticisi olması yer alıyor. Tedarik sürecindeki diğer halkalar üye olarak kabul edilmiyor. SADER’de geçmiş dönem, şimdiki dönem ve gelecek dönem başkanı bir arada çalışıyor. O nedenle gündemleri de uzun soluklu oluyor. Hazırlanmasında SADER’in de aktif yer aldığı, SGK tarafından yayınlanan Ayakta 60 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
Tedavide Kullanılan Hazır Tıbbi Malzeme Sözleşmesi sıcak gündem konuları arasında yerini koruyor. SADER’in güncel uygulamalara mikro düzeyde verdiği katkılar dışında sistemin işleyişine yönelik makro düzeyde katkı sunan komite çalışmaları da var. Röportajımızın ilk bölümünü yayınladığımız bu sayıda, Mart 2016 itibariyle SADER Başkanlığını devralan Ali Şengel’e bağlanıyoruz:
Yönetim Bize Verilse Ne Yapardık?
Sağlık Bakanlığı ve SGK yönetimi bize verilse biz ne yapardık diye düşünerek çalıştığımız komitelerimiz var. Güncel satın alma metodolojileri nasıl olmalı, gerçekten şeffaf, sürdürülebilir geri ödeme mekanizması nasıl olmalı diye çalışan komitemiz var. Hazırladığımız raporları
ilgili mercilere iletiyoruz. Son dönemde Sağlık Teknolojileri Değerlendirmeleri (STD) konusunda çok çalışıyoruz. Tıbbi cihaz kullanımında nasıl yardımcı olabilir, kamu satın alımlarında nasıl ışık tutabilir konusuyla ilgileniyoruz. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesiyle sıcak iletişimlerimiz var.
Yerli Üretimin Önündeki Engeller Neler?
Türkiye’nin Kalkınma Planı üzerinden de ortaya koyduğu yerli tıbbi cihaz üretimini arttırma azmi var. Biz bunu sevinçle karşılıyoruz ama her ne kadar tıbbi cihazda ithalat oranı yüksek gibi gözükse de aslında tıbbi cihazın genel ithalat içindeki oranı çok düşük. Ülkemizin kendine yetecek ölçüde tıbbi cihaz üretmesi kıymetli bir şey. Strateji olarak ilkin, sadece inovatif, dünyada olmayan ilk Türkiye’de olan cihazlar üzerinden hedef konulmuştu ama yan sanayii ve nitelikli iş gücü gibi eksikliklerimizi tamamlamadan biz bunun gerçekçi olmadığına inanmıştık. Şimdi teknolojisi basit ama ithalatına çok para harcadığımız ürünleri burada nasıl üretebiliriz diye çalışıyoruz.
RÖPORTAJ sunucularında da geçerli olmaya başladı. Aynı trend içindeler. Burada sanırım biyomedikal mühendisliğin önemine vurgu yapmamız gerekiyor. Ürün gelişimine katkı sağlarlar, klinik mühendislik yaparlar ve tıbbi cihazla ilgili tüm süreçlere müdahil olurlar. İdare içindeki yerleri çok tanımlı değil! Satın almalarda da biyomedikalcilerden yararlanabiliriz. Ciddi yetişmiş, işin eğitimini almış kişileri doğru yerde kullanmamız lazım.
Sektörün En Önemli Müşterisi Kamu
“YERLI ÜRETIMIN ÖNÜNDEKI BIRINCIL ENGEL; HEM IÇERDE HEM DIŞARIDAKI ‘TÜRK MALI’ ALGISIDIR. BU ALGIYI DEĞIŞTIRMEK IÇIN CIDDI MÜCADELE EDILMESI GEREKIYOR”
Kamu bağımlılığından ortaya çıkan bir durum sanırım ama sağlığın kalbi hala Ankara’da atıyor. Bizlerin ilk müşterisi hala kamu! Türkiye’de sağlık sektörünün en önemli müşterisi kamudur. Firmalar hala Ankara’dalar, değillerse bile irtibat ofisleri burada. SADER’in de kamu ilişkilerinde etkin olması beklendiği için Ankara’da olmanın avantajlı olduğunu düşünüyorum. İstanbul’da da bir komitemiz var, gölge yönetim kurulu gibi çalışıyorlar. Ankara’da rutin hale gelen aylık toplantılarımızı (her ayın 3. Çarşambası) yılda iki kez İstanbul’da yapıyoruz.
Hastanelerin Nasıl İşletileceği Bir Soru İşareti
Bu fikirsel katkı dahil yerli üretim konulu tüm süreçlerde SADER olarak varız. Geçtiğimiz yaz yaşanan talihsiz 15 Temmuz süreci olmasaydı yerli üretim konusunda epeyi yol almıştık, önemli temeller atılmıştı. Fakat buna rağmen Kamu –Özel Ortaklığı (PPP -Public Private Partnership) modeli ile yapılan şehir hastaneleri sektörü çok ciddi etkiledi, Türkiye’nin büyük bir pazar olduğu fark edildi. Yerli üretimin önündeki birincil engel; hem içerde hem dışarıdaki ‘Türk malı’ algısıdır. Bu algıyı değiştirmek için ciddi mücadele edilmesi gerekiyor. Yerli üretimin önündeki
en büyük engel bu! Bu imajla mücadele etmek zorundayız. Öte yandan tekstilde başarılı örnekler var.
Doğru Ürünü Doğru Kişiye Anlatmak Tıbbi cihaz sektörünün hastanelerle ilişkileri konusunda şunları ifade edebilirim: Bizler, kamu tarafındaki sağlık hizmet sunucularının yeni kurumsal düzenlemeleri nedeniyle satış ve pazarlama sürecinde doğru kişiye ulaşmakta zorlanıyoruz. Doğru ürünü doğru kişiye anlatmak çok önemli! Son kullanıcı ile konuşulmuyor, satın alma tarafıyla ilerlemek zorundasınız; bu durum büyük grupların olduğu özel sağlık hizmet
Türkiye’de sağlık hizmet sunulan yerlerin eskidiği, köhnediği, yetmediği günümüz gerçeği. Bunların yenilenmesi anlamında da şehir hastanelerinin, böylesi makro bir revizyon hareketinin doğru olduğunu düşünüyoruz. Fakat yapılış yöntemi ile ilgili çekince ve endişelerimiz var. Bunlardan biri, tıbbi mal ve cihaz satıcılar tarafında tekelleşme riski doğurması! Çok büyük projeler ve bir firma birkaç şehir hastanesini aldığı zaman zaten diğerlerinin şansını ortadan kaldırıyor. Buna dikkat edilmesi gerekiyor. Firmaları yerli ve yabancı olarak ayırmıyorum ama gerçek olan şu ki global rakiplerine göre küçük bütçelerle çalışan yerli üreticiler için projelerde yer almamanın sonuçları daha ağır olabiliyor. Daha sert rekabet ortamında solukları daha erken tükenebiliyor. Bunun ötesinde şehir hastanelerinin ülke ekonomisine etkilerinin daha makro incelenmesi gerek. Yapılabildiğinden çok emin değilim! Yeni yeni konuşuluyor. Şehir hastaneleri hizmete açıldıktan itibaren nasıl işletileceği konusunda çok soru işareti var. Dünyada örneği yok, zaman içinde çözülecektir diye düşünüyorum. HAZİRAN - TEMMUZ 2017
61
RÖPORTAJ
“DÜNYA GENELINDE HASTANELER IÇIN DOĞRU ÖLÇEK 200-400 YATAK ARASI KABUL EDILIYOR. RAKAMI BINLERI BULAN ŞEHIR HASTANELERI, AVRUPA ÜLKELERINE BAKILDIĞINDA, IŞLETME AÇISINDAN KONUŞULAN ÖLÇEKLER DEĞIL” Tedarikçiyi Zorlayan Şartlar Var
Tıbbi cihazın alt başlığı çok fazla; ameliyathanede kullanılan demirbaş bir cihazla hastaya sürekli sarf edilen cihaz farklı… Demirbaşlar üzerinden konuşmam gerekirse şehir hastaneleri rekabet seviyelerini arttırdığı için fiyat seviyeleri aşağı indi. Şartları ağır, tedarikçiyi zorlayan şartları var. Hastanelerde ölçek büyüyünce projeler de talepkar oldu. Firmaları zorluyor. Öte yandan bu projeler açıklandıktan sonra Türkiye büyük tıbbi cihaz markalarının kalbi oldu, her firma bu büyük pazara nasıl mal satarım diye düşünüyor. Türkiye de bunu iyi kullanıyor, bu talebi ülke içinde üretime çevirmek için şans olarak görüyor. Açılan hastanelerin tecrübesi dolayısıyla gelecek süreçte önümüzü daha iyi görebileceğiz.
Tıbbi Cihaz Alnındaki Tanımlar Gri Bırakıldı
Dünya genelinde şöyle bir tanım var: Hastaneler için doğru ölçek 200-400 yatak arası olmalıdır. Bizim şu an yaptığımız rakamı binleri bulan şehir hastaneleri, Avrupa ülkelerine bakıldığında, işletme açısından konuşulan ölçekler değil. Hastanın, kampüs içerisinde nereden nereye nasıl gideceğini tartıştığımız projeler var. Kaldı ki hastanın uzaklığından dolayı hastaneye gidip-gelmesi bile ayrı bir sorun! Düşüncem o ki, şehir hastaneleri projenin daha başında tıbbi cihaz alanındaki tanımlar (satın alımlar, planlamalar vb) gri bırakıldı, net olarak ortaya konulmadı. Hem sert rekabet hem de cihaz sektörünün dinamizmiyle de ilgili bu durum. Kolay olmadığını tahmin edebiliyorum. Projeler bizim için tecrübe oldu. Bu projeler sayesinde sağlık hizmet sunumunun yenilenmesi ve kapasitesinin artması son derece sevindirici. 62 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
YOUR PARTNER FOR
HOSPITAL PROJECTS IN TURKEY AND WORLDWIDE…
acendis.eu
See our references at www.acendis.eu HEADQUARTERS:
BRANCH TURKEY
ACENDIS Wohlenbergstr. 5 30179 Hannover GERMANY
ACENDIS TÜRKİYE Küçükbakkalköy Mah. Cem Sokak. No: 4 34750 Ataşehir / İstanbul · TÜRKİYE
Tel.: +49 511 - 1 83 83 E-mail: contact@acendis.eu
Tel.: +90 216 - 470 49 49 E-mail: bilgi@acendis.eu
HABER
TIBBI GENETIKTE ALGORITMALAR OLUŞTURMAK AMACIYLA ILK KEZ BIR ARAYA GELEN TIBBI GENETIKÇILER, GENETIK BRANŞINDA ALGORITMALARIN SAYISIZ FAYDASINA IŞARET ETTI; ALGORITMALAR MALIYETI AZALTIYOR, HASTANIN ENDIŞESINI AZALTIYOR, MERKEZLER ARASI HIZMET VE KALITE FARKLARINI AZALTIYOR.
TIBBI GENETIKTE ALGORITMALAR YAZILIYOR Tıbbi Genetik Derneği Önceki Yön. Kur. Bşk, Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Serdar Ceylaner
T
ıbbi genetikçiler, çalışma alanlarına ilişkin algoritmalar oluşturmak üzere Ankara’da bir araya geldi.
Genetik hastalıklarla ilgili algoritma üretme ihtiyacı nedeniyle ve Sağlık Bakanlığının teşvikiyle ilk kez bir sempozyum yapıldığını ifade eden Tıbbi Genetik Derneği Önceki Yönetim Kurulu Başkanı ve Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Serdar Ceylaner, “Herkes aynı algoritmalarla hastaya yaklaşsın istiyoruz, en azından hastaların çoğunda hep aynı kararları verirsek hasta her gittiği yerde farklı uygulamalarla karşılaşmamış olur” diye konuştu. Nadir hastalıklarda olduğu gibi kural dışı oyunların da olduğuna dikkat çeken Ceylaner şöyle devam etti:
“Bunlar tüm hastalarımızın yüzde 10-15’i… Bu bölüm için mutlaka hekimlik sanatı konuşturulmalıdır.
Şu anda spor hekimliği dahil genetikten faydalanmaktadır. Çünkü bütün branşların 64 HAZİRAN - TEMMUZ 2017
genetik hastalıkları var, enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının bile böyle bir ihtiyacı var, çünkü diyelim ki aynı ailedeki herkeste beta enfeksiyonu olmuyor, bunun nedenlerine bakıldığında genetik faktörler karşımıza çıkıyor. İki tür hasta yollanır bize; ya teşhisi konulmuştur genetik anlamda da teyidine ihtiyaç duyulmaktadır; ailede tedbirler nasıl alınacak, uzun vadede hastalık yönetimi nasıl yapılacak konusunda bizden bilgi alınır ya da hastaya teşhis konulamamıştır bizden yardım alınır. Tanıyı
koyamasak da, binlerce geni içeren çok büyük panel testleri var, onları uygulamaya koyabiliyoruz.”
“Algoritmaya Yönelik Yapılan İlk Sempozyum”
Algoritma yani akış planı yapmanın sayısız avantajlarına dikkat çeken Ceylaner, “Böyle bir akış planı yapmak maliyeti azaltır, hastanın endişesini azaltır, merkezler arası hizmet ve kalite farklarını azaltır, kaliteyi yukarı çeker. Logaritmaların birçok faydası
HABER “ÜLKEMIZDE GENETIK ALANINDA YAPILAMAYAN NEREDEYSE HIÇBIR ŞEY YOK, GEÇTIĞIMIZ 5 YILDA CIDDI MESAFE ALDIK. LABORATUVARLARIN DAĞILIMI DENGESIZ KI DÜNYADA DA ÖYLE AMA ÜLKEMIZDE YAYGIN ŞEKILDE FAALIYET GÖSTERIYORUZ” vardır. Algoritmaya yönelik ilk kez bir sempozyum yapıldı ve bundan sonra devamı gelecektir. Tüm genetik hastalıkların yüzde 50-60’lık kesimi için kaba da olsa bir algoritma oluşmuş olacak, çalışmamızı Sağlık Bakanlığına teslim edeceğiz ve kamuoyuyla paylaşacağız. Sadece genetik değil diğer branşlar da izleyebilecek bunları ve onların da önerilerini alacağız. Bu dinamik bir iş, her yıl muhtemelen gözden geçirilecek” dedi.
“Logaritma Maliyetleri de Düşürür”
“Mesela gebelikte bir ailenin down sendromlu çocuk sahibi olma riski ortaya çıktı diyelim; siz bunu nasıl, hangi sırayla tespit edersiniz?” diye konuşan Ceylaner şunları kaydetti: “O testi yaparken diyelim ki beklemediğiniz bir sorunla, kromozom bulguyla karşılaştınız, onu nasıl yönetirsiniz, hangi takip planlarını, hangi testleri hangi sırayla yaparsınız… İşte algoritmalar bunları sistematize ediyor. Şu anda kişisel bilgi ve deneyimle yapılıyor, yazılı kuralları yok, bazı ülkelerin var ama bizim ülkemizin yok, kaldı ki her ülkenin kendi kurallarını oluşturması gerekir. Her ülkenin hastalık dağılımı, sosyo-ekonomik koşulları birbirinden farklı… Logaritma, maliyetleri de düşürür ve hastalar çok daha iyi hizmet alır. Bizim en çok çalıştığımız alanlardan biri çocuk hastalar… Erişkin nöroloji hastalar da önemli bir yer kaplıyor. Mesela enfeksiyon hastalıkları en az ama onlar bile bizimle ilgili… Şeker hastalığının, kalp krizinin genetik olan yönleri var… Kanserler mesela, ailesel yönleri var, tekrar edenleri ve etmeyenleri… Genetik testlerle hangi ilacın iyi geleceğini belirleyebilirsiniz.”
“Çalışmamızın Üçte Biri Kanserlerle İlgili”
Ceylaner, şu anda yaklaşık 8 bine yakın genetik hastalık türü olduğunu ve bunların 3-4 bini içerecek şekilde kabaca akış şemalarını ve daha sonra tek tek yani hastalıklara göre algoritmalarını oluşturacaklarını ifade ederek şöyle devam etti: “Çalışmamızın üçte biri kanserlerle ilgili, uluslar arası bazı kurallar var, bu kuralları ülkemize nasıl uyarlayabiliriz
diye çalışacağız. Hastaya zaman kaybettirmemek, devlete para kaybettirmemek adına kurallar son derece yararlıdır. Mesela kolon kanseri hastalığında nasıl yaklaşım belirleyeceksiniz, hangi kanser türlerinde aileselliği araştıracaksınız, ilaçlarla ilgili testleri hangi hastalarda yapacaksınız gibi… Biz, onkologlara kendi verdiğimiz hizmeti planlıyoruz, onkologlar bize materyal gönderiyorlar, teste onlar veya biz karar veriyoruz, birlikte çalışıyoruz. Bu bir ekip işi; herkesin görevi var.”
“Genetikte Her Şeyi Yapan Bir Laboratuvar Olamaz”
Türkiye’de şu anda yaygın şekilde genetik hizmeti verildiğini belirten Ceylaner, “Sahada 300’e yakın hekimimiz var, bu hekimlerin hepsi hasta muayenesi, değerlendirmesi ve laboratuar planlaması yapıyor. Ülkemizde genetik alanında yapılamayan neredeyse hiçbir şey yok, geçtiğimiz 5 yılda ciddi mesafe aldık. Genetikte her şeyi yapan bir laboratuvar yok, olamaz da! Dünyada da yok, siz diyelim ki 100 hastayı çalışıyorsunuz, bir başkası 50’yi çalışıyor. Herkes birbiriyle işbirliği halinde çalışıyor, siz yeter ki sağlıklı tanıyı koyun! Sistem dünyada da böyle işliyor. Laboratuvarların dağılımı elbette dengesiz, dünyada da öyle ama ülkemizde yaygın şekilde faaliyet gösteriyoruz. En fazla
50 kilometre mesafeyle bir laboratuara ulaşabiliyorsunuz” dedi.
“Çok Büyük Verileri Analiz Ediyoruz”
Ceylaner’in verdiği bilgiye göre, 1993’te kurulan Tıbbi Genetik Derneğinin yaklaşık 700 üyesi var ve üyelerin yarısı hekimlerden diğer yarısı da hekim olmayan ama genetik alanında çalışanlardan oluşuyor. Genetik hastalıkların tanısı alanında çalıştıklarını ifade eden Ceylaner şunları kaydetti: “Laboratuarda, klinik düzeyde veya her iki alanda birden faaliyet gösteriyoruz. Hekimler dışında branşımız çalışanlarının çoğunluğu moleküler biyoloji kökenli, bu alanda master-doktora seviyesinde öğretim üyesi kişilerdir. Dünyada da böyle, genetikçilerin hekim olmayan bu yarısı laboratuvar işlerini üstleniyor. Bilim üretimimizi matematikçiler, tarihçiler, bilgisayarcılar da desteklemeye başladı ve bizler onlarla da birlikte çalışır hale geldik. Çok büyük verileri analiz ediyoruz ve bunları insan gözüyle analiz edilebilir veriler değil, bilgisayarcılar bu verileri analiz edilebilir hale getiriyorlar, biyoinformatik uzmanının hazırladığı verileri hastanın bulgularına göre analiz ediyoruz. Genetik, öyle bir alan ki tek başına bir hekimin üstesinden gelmesi mümkün değil! Ama hekimsiz de olmaz elbet…” HAZİRAN - TEMMUZ 2017
65
ADVERTORIAL
ACENDIS,
HASTANELERİN “GÖZ”DESİ ACENDIS, 1952’DEN BU YANA FAALIYET GÖSTEREN MIKRO - OPTIK FIRMASINI SATIN ALARAK GÖZ TEDAVISI ALANINDA DA SÖZ SAHIBI OLDU
1
995 yılında Almanya’nın Hannover şehrinde kurulan, Türkiye dahil olmak üzere 11 ülkede, ofisleri, servisleri, showroomları ile faaliyet gösteren ve bugüne kadar 200’ün üzerinde başarılı hastane projesi gerçekleştiren ACENDIS, 1952’den bu yana Türkiye’de varlık gösteren ve göz cerrahi aletleri ile göz ameliyat masalarında dünyanın en önemli iki ürününün Türkiye distribitörü olan Mikro - Optik firmasını bünyesine kattı.
SAĞLIK TURIZMININ EN GÖZDE BRANŞI GÖZ SEKTÖRDE BAŞARININ SIRRI BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM ACENDIS Genel Müdürü Hasan Şahin, göz sağlığı alanında Türkiye’nin en köklü firması olan Mikro – Optik markasının ACENDIS ailesine katılmasından duyduğu memnuniyeti şöyle dile getirdi: “Türkiye’de sağlık sektöründe başarı bütüncül yaklaşımla ve verimli sistemlerle mümkün olabilir. Sağlık sektörünün ekonomiye katkısı her geçen gün artıyor, göz sağlığında da sektörümüz ciddi başarılara imza atıyor.” 66 MART - nİSAN 2017
Öte yandan, Türkiye’de sağlık turizminin en gözde branşları arasında göz tedavisi yer alıyor. 2015 yılında 35 binin üzerinde turist göz tedavisi için Türkiye’yi tercih etti. Bu rakam 2016 yılında biraz düşse de sektör her geçen gün gelişiyor. Göz estetiği ile göz cerrahisinde yabancı hastaların tercihi olan Türkiye’de faaliyet gösteren göz hastanelerinin son teknolojiyi yakından takip etmeleri, bu başarının süreklilik kazanması için önem arz ediyor.
Enterprise Imaging: It’s the way we put it together that sets us apart! To find our more, visit www.agfahealthcare.com Visit us at ECR 2017: Expo Hall X4, Booth #103
kurumsal İletişim çözümleri yayıncılık | basılı, görsel ve dijital grafik tasarım medya planlama | marka iletişimi | organizasyon
www.med-publish.com