4__klinikiletisim

Page 1

BIYOMEDIKAL TEKNOLOJIDE 2017’DEKI YENILIKLER & GELECEĞIN MEDIKAL TEKNOLOJILERI

ÖZEL HASTANELERIN ÇATI DERNEĞI OHSAD’IN 2018 AJANDASINDA NELER VAR? DR. REŞAT BAHAT

MEDİKAL SEKTÖRÜN YENİLİKÇİ DERGİSİ

SAĞLIK BAKANLIĞI VE ENDÜSTRIDE YERELLEŞME VIZYONU

KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞI MODELI İLE HASTANELERIN HIZMET ROLLERI DEĞIŞIYOR MU?

ARALIK - OCAK 2018 YIL : 1 SAYI : 4

TÜRKIYE SAĞLIK SEKTÖRÜ 2018 YILINI NASIL KARŞILIYOR? SEKTÖR PAYDAŞLARI NASIL BIR YILI GERIDE BIRAKTI?

ŞEHIR HASTANELERININ TIPTA UZMANLIK EĞITIMINE ETKILERI VE HEKIM DENEYIMLERI

SADER ILE TÜRKIYE’DE TIBBI CIHAZ SEKTÖRÜNÜN KISA PANORAMASI


Promedis Group Samsung radyografi sistemlerinin Türkiye’deki tek yetkili distribütörüdür. İletişim: info@promedis.com.tr


Sağlık Teknolojileri

Sınırlar kalkıyor. Sağlık çözümleri gelişiyor. Bizler Philips’te bilgi, teknoloji ve insanı bir araya getiren kusursuz çözümler yaratmak için çalışıyoruz. Çünkü günümüzde tıpkı sağlık gibi sağlık çözümleri de sınır tanımamalı. Hayatı iyileştirmenin her zaman bir yolu vardır. Sağlık teknolojilerinde sınırları nasıl aştığımızı görmek için: philips.com.tr/healthcare


İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER

SAĞLIK BAKANLIĞI 2018’DE 98 HASTANE AÇACAK!

10

18

ENDÜSTRININ SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERILERI KONUSUNDA SADER ILE YUVARLAK MASA TOPLANTISI

SAĞLIK BAKANLIĞININ “YERELLEŞME PROJESINDE” NELER VAR?

6

TTB, TIPTA UZMANLIK EĞITIMI KURULTAYINDA TARTIŞTI: ŞEHIR HASTANELERININ TIPTA UZMANLIK EĞITIMINE ETKILERI NELER?

12

ADANA ŞEHIR HASTANESI DENEYIMLERI NASIL?

15

30 HASAN KUŞ YORUMLADI: TÜRKIYE SAĞLIK HIZMETI KULLANIMINDA NEREDE?

AYŞEN ŞENTÜRK TÜİK VERILERINI YORUMLADI: SAĞLIK HARCAMALARI ARTIYOR, BUNDAN NE ANLAMALIYIZ?

32

UFUK EREN: ÖNÜMÜZDEKI 5 YILDA KAMU YATIRIMLARINDAKI BÜYÜME DAHA FAZLA OLACAK!

TÜRKIYE GAZETECILER CEMIYETI GNL SEKR. SIBEL GÜNEŞ: “GAZETECILIK MESAFE VE TEMAS MESLEĞIDIR!”

36

40 JOHNSON & JOHNSON MEDIKAL CIHAZLAR TÜRKIYE ETHICON İŞ BIRIM DIREKTÖRÜ ALPER TANDOĞAN: TEK KULLANIMLIK CERRAHI ALET, TEK BIR KEZ KULLANILMALIDIR!

44

4

ARALIK - OCAK 2018


THE WORLD’S FIRST FULLY INTEGRATED EIT SYSTEM

Elisa 800 VIT

ile yoğun bakım ventilasyonunda yeni bir dönem başlıyor Dünyanın ilk tam entegre EIT (Elektrikli Empedans Tomografisi) sistemine sahip yoğun bakım ventilatörü Elisa 800 VIT kullanıcılarına maksimum kullanım kolaylığı, işlevsellik ve en son teknolojiyi sunuyor. Elisa 800 VIT‘in non-invaziv pulmoner görüntülemesi sayesinde ventilasyona bağlı komplikasyonlar görüntülenmekte ve bir yoğun bakım ventilatöründe doğrudan bir tedavi uygulanabilmektedir. Sonuç olarak da ventilasyon çok daha şeffaf ve doğrudan kontrol edilebilir hale gelmektedir. ACENDIS TÜRKİYE Proje Yönetimi / Project Management Satış & Servis / Sales & Tech. Serv.

ACENDIS GERMANY Project Management / Headquarters

Küçükbakkalköy Mah. Cem Sokak. No: 4 34750 Ataşehir / İstanbul · Türkiye

Wohlenbergstr. 5 30179 Hannover Germany

Tel.  E-mail Web

Tel. E-mail Web

+90 216 - 470 49 49 bilgi@acendis.eu www.acendis.com.tr

+49 511 - 1 83 83 contact@acendis.eu www.acendis.eu

www.acendis.com.tr www.acendis.eu


EDİTÖR

edİTÖR

Yönetim MedPublish Yayıncılık adına İmtiyaz Sahibi Fatma Ergüzeloğlu

Fatma Ergüzeloğlu

Hoş geldin 2018!

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Funda Ergüzeloğlu El Görsel Tasarım Murat Koçoğlu

2018’in ilk sayısı huzurlarınızda… 2017’nin en önemli sağlık gündemi şehir hastaneleri oldu… Ardı ardına acılan bu dev kampüsler, hem kamu hastanelerinin yapısını radikal şekilde değiştirdi hem de tıbbi cihaz sektörü için hareketlilik yarattı. Yerli üretim – yerelleşme kavramları çokça telaffuz edilmesine rağmen şehir hastanelerinin yerli üretime dişe dokunur katkı sağladığını söylemek zor; yerli üretim şu anda bir tatlı hayal! Bu yıl Ankara Bilkent’te açılacak olan en büyük şehir hastanesi (3.704 yataklı) ile bu dev yatırımların kamu-özel ortaklığıyla verilen sağlık hizmet sunumunu nasıl dönüştürdüğünü daha net şekilde görebileceğiz. Özellikle Ankara’nın göbeğinde – Sıhhiye’de- hizmet veren hastanelerin de taşınmasıyla hekimden personele hastane çalışanları, hizmet sağlayıcılar ve vatandaşlar fotoğrafı daha net yorumlayabilecek! Bu yıl açılması planlanan şehir hastaneleri 1.607 yatak ile Kayseri’de, 1.038 yatak ile Elazığ’da ve 558 yatak ile Manisa’da hasta kabulüne başlayacak.

Redaksiyon Duygu Sırakaya Çavuş Reklam ve Pazarlama MedPublish Yay. Eğitim Dan. ve Org. klinikiletisim@med-publish.com Yayın Türü Ulusal Süreli Yönetim Adresi 861.cad. No: 4/10 06640 Çankaya Ankara / Türkiye www.med-publish.com haber@klinikiletisim.com İletişim: +90 541 426 67 09

Bu sayıda açılan şehir hastanelerinde görev yapan hekimlere kulak verdik; Mersin, Adana, Isparta, Yozgat ve Mersin Şehir Hastanelerinde öne çıkan sorunlar daha çok; hastanelerin büyüklüğü, hekimlerin iş yükündeki artış, yardımcı sağlık personeli eksikliği, eğitim araştırma hastanesi konumundaki şehir hastanelerinde eğitim faaliyetleriyle ilgili düzenlemelerin yapılmaması, alt yüklenici sayısının fazlalığı öne çıkıyor. Gelecek dönem, şehir hastanelerinin özelleştirilmesi sektörde sürpriz sayılmayacak bir gelişme olacak gibi görünüyor; bu aşamaya doğru ağır ağır ilerleniyor… TÜSAP Yürütme Kurulu Üyesi Türkay Ufuk Eren’in makalesi bu konuda da çok şey söylüyor. Biyoteknoloji alanında inanılmaz gelişmeler var; Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Albert Güveniş’in harika makalesini okurken Black Mirror dizisi atmosferine girmemek elde değil! Öte yandan medikal sektörde distopik öğeler düşünmek için henüz erken olduğunun farkındayım, mutlulukla! Gelişmeler şimdilik gündelik hayatta konfor, rahatlık, hastaya daha az zarar verme, tıp eğitiminde kolay öğrenme, bilgiye hızlı erişim şeklinde iyimser bir tablo sunuyor. Keyifli okumalar dileğiyle

6

ARALIK - OCAK 2018

Basım Yeri Vizyon Matbaa Fatih Cad. No-198/A Keçiören Ankara T: +90 312 380 0511 Baskı Tarihi Aralık - Ocak 2018 klinikiletişim, MedPublish Yayıncılık tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Reklam sayfalarının içeriği ve markalar konusunda sorumluluk reklam verene aittir. Bu dergi Basın Meslek İlkelerine uymayı taahhüt eder.



HABER

SAĞLIK BAKANLIĞININ “YERELLEŞME PROJESİNDE” NELER VAR? Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, TÜSAP Sağlık Platformunun düzenlediği vizyon toplantılarında sağlık teknolojilerinde Türkiye’nin durumunu değerlendirdi. Prof. Dr. Gümüş plazma ürünleri, aşı yerelleşme projesi, tıbbi cihaz yerelleşme projesi, tıbbi sarf malzemeleri yerelleşme projesi ve Türkiye’de biyoteknolojik ürünler pazarı ve geleceği konularında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. İlaç Pazarının Neredeyse Yarısı ABD’nin

İlaç sektöründe global ilaç pazarının yüzde 43’ünü ABD oluşturuyor. Türkiye, 7 milyar dolarlık harcama ile 16. sırada yer alıyor.

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş

Türkiye’de ilaç pazarı kamu harcamalarına baktığımızda kamuda ilaç kullanımı 2015 yılında 20 milyar, 2017’de ise 23 milyar gibi bir rakama oturmuş görünüyor.

2015

8

ARALIK - OCAK 2018

2016

2017


HABER konusunda bu yararlılık noktasında teknolojinin Türkiye’ye kazandırılması, ihracat, yerleşme oranı gibi birtakım faktörlerle birlikte- değerlendirilerek bu işlemler gerçekleştiriliyor.

Milyar

Aşıda Yerli Üretim:

Global Tıbbi Cihaz Pazarında Sonlardayız

Global tıbbi cihaz pazarının büyüklüğü yaklaşık 360 milyar dolar. Türkiye sıralamada sonlarda yer alıyor.

Sağlık Bakanlığının Üç Ana Görevi

10. Kalkınma planına baktığımız zaman Sağlık Bakanlığının üç ana görevi var: • Sağlık endüstrilerinde yerelleşme • Sağlık turizminin geliştirilmesi • Sağlıkta yaşam kültürünün teşviki konusunun ülkede yaygınlaştırılması

Sağlık Endüstrilerinde Yerelleşme

Sağlık endüstrilerinde yapısal dönüşüm programındaki başlıklara baktığımızda; 1. Kamunun yönlendirme güçlendirilmesi

kapasitesinin

2. Ar-Ge ve yenilik alanının geliştirilmesi 3. İş ve girişim ekosisteminin geliştirilmesi 4. Üretim ve ihracatın desteklenmesi yer alıyor.

Sağlık Turizminin Geliştirilmesi Sağlık turizminde 2018 sonuna kadar; 1. Mevzuatın geliştirilmesi, 2. Fiyatlandırma politikasının belirlenmesi, 3. Kalite ve akreditasyon standartlarının ortaya konması konularında çalışıyoruz.

Sağlık Yatırımlarındaki Beklentiler • Teknoloji transferi

• Yerli üretime hızlı geçiş

• Kalifiye personel istihdamı • Ülkemiz merkezli Ar-Ge faaliyetleri • İhracat • Cari açığın kapatılması gibi birçok faaliyeti içeren bir alanı oluşturuyor. Türkiye’deki altyapı ile birlikte know-how’ın, yatırım alanının yatırımcılara açılması. Burada Sağlık Bakanlığı, uzun dönem alım garantilerimizi devreye sokarak bu sektörü canlandırmayı hedefliyor. Bu aslında Sağlık Bakanlığının görevi değil ama alıcı biz olduğumuz için diğer bakanlıklarla birlikte ortak çalıştığımız bir alanı oluşturuyor.

Plazma Ürünler

Türkiye’de 2011’li yıllarda de 305 milyon lira olan plazma ürünleri, 2016 itibari ile 1,2 milyarlık yıllık alım yapılan bir alan… 2023’te 2,5 milyar TL civarında olması tahmin ediliyor. Projenin satın alma modeli: SGK alternatif geri ödeme ile yapılacak. 2016-2023 yılları arasında 7 yıllık alım garantisi verildiğinden aslında 15 milyar liralık pazarın iadesi gibi oluyor. Bununla ilgili 2016 Mayıs ayında çalışmayı tamamladık, maliye, kalkınma ve ekonomi gibi diğer bakanlıkların da imzaları ile ana kriterleri belirledik. Özellikle yatırımların Türkiye’ye kazandıracağı avantajlar dikkate alınarak yazışmalar SGK’ya gönderildi. SGK Başkanlığı da firmalara yazıyı yazarak 28.10.2016 tarihine kadar paketlerin başvurusunu istedi. Süreç devam ediyor. Burada firmalarla oturup hangi firma

Sağlık Bakanlığı aşı harcamaları 2002 yılında yaklaşık 22 milyon TL’yken, 2016 yılında bu rakam 920 milyon TL’ye ulaşmıştır. Antijenden itibaren yerli üretim, uzun dönem kamu alım garantisi ile bu teknolojinin bu üretimin Türkiye’ye kazandırılması, Türkiye ile birlikte Türkiye’den yine komşu ülkelere ihracat potansiyeli kazandırılması ana hedefini oluşturuyor. Ama hedef dolum değil. Zaten dolum yapan sistem Türkiye’de bir şekilde son 10 yılda yerleşen firmalar var. Burada antijenden itibaren üretip, ülkemizin ihtiyacını karşılayacak deneyimli uzman personel yetiştirilecek, cari açığı azaltılacak Ar-Ge yapılacak, burada TUSEB ve TÜBİTAK ile birlikte çalışılacak.

Hedef;

• Ülkemize antijenden itibaren aşı üretim teknolojisinin kazandırılması • Ülkemiz ihtiyacını karşılayacak yerli üretim • Deneyimli uzman personelin yetiştirilmesi ve istihdamı • Cari açığın azaltılması • Yeni yatırım alanının oluşturulması • İhracat

Sanayi İş Birliği Programı Nasıl İşliyor?

Sanayi İş birliği Programı kabaca ihtiyaç makamı her yıl “ben farklı aşılarda doz kullanacağım” diye Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü (SYGM)nye bildiriyor. Ardından Sanayi Geliştirme Komisyonu değerlendiriyor ve onayının ardından Kalkınma Bakanlığında değerlendiriliyor ve onayı ile ihale süreci gerçekleşiyor. İhalede istekliler başvuruyorlar. Tabi bu isteklilerden bir tanesi de yerli ortak ile birlikte teknoloji transferi konusunda vaat ettikleri kriterlerin gerçekleşmesi esasına dayanıyor. Burada yerli üretim katkısı, teknolojik iş birliği, yatırım ve ihracat gibi kategoriler var. Bu dört çıktıdan yüksek puantajı olan yatırımcılar dikkate alınarak süreç gerçekleştiriliyor ve daha sonra bu süre izleniyor. Diyelim ki, 7 yıl boyunca ARALIK - OCAK 2018

9


HABER

“2 yıl tesis kuracağım, 3. yılda antijenli üretimin şu safhasını gerçekleştireceğim, 4. yılda şunu yapacağım, çalışanlarımızın yüzde 50’si yerli olacak, onların eğitimleri ile uğraşacağız” gibi birtakım vaat edilenleri bir komisyon izleyecek. Verdiği Sanayi İş birliği Programı (SİP) taahhütleri yerine getiriyor mu yoksa sadece uzun dönem alım garantisi verdik de o bu dönemde bunu yaptı 8 sene sonra da çekip gitti ve bir şey kalmadı mı? Amaç burada elimizde bir şeyler kalmasını sağlamak. O yüzden uzun dönem alım garantisi vererek burada teknolojik iş birliği ve yerlileştirme Türkiye’de know how’ın farkındalığının artırılması ve geliştirilmesini sağlamak.

2013

2014

2015

TKHK

1596

1804

2045

Diğer (Üniversite,Özel ve Vakıf Hastaneleri)

203

695

1124

TKHK

1451

1676

1593

Özel & Vakıf

616

733

765

Üniversite

730

797

700

Diğer

4

10

15

Genel Toplam

4.600

5.715

6.242

Sağlık Bakanlığı Oranı (%)

82

75

69

Cihaz

Türkiye 6 Milyar TL’lik Tıbbi Cihaz Pazarı Var

Türkiye’nin ciddi bir tıbbi cihaz alımı var. Bu alım birinci planda şehir hastanelerimiz hızlı yapılıyor, ikinci planda Sağlık Bakanlığının yaptığı hastanelerin yenilenmesi var, yeni hastaneler var, yaklaşık yine 50 bin yatak revizyonu var. Tüm bunlarla birlikte özel sektör, üniversitelerimiz… Türkiye’de ciddi bir tıbbi cihaz pazarı var. Bu pazara genel olarak baktığımızda yaklaşık 6 milyar TL’lik bir pazardan bahsediyoruz. Bu pazarda Sağlık Bakanlığı oranı yüzde 69. Üç yıllık genel değerlendirme yaptığımızda 2015 yılı değerlendirmemizi burada sunuyoruz. 10 ARALIK - OCAK 2018

Türkiye Pazarı (Milyon TL)

Malzeme


HABER Tanısal Görüntülemede İthalata Bağımlıyız

Tanısal görüntüleme cihazı ithalatı 2015’te 450,7 milyon $ olarak gerçekleşmiş ve bu rakam büyük oranda yerlileşmeye konu edilen ürünler için ödenmiştir. Tanısal görüntülemede Türkiye’de ciddi bir ithalat görünüyor. Diğer kalemlerde bir şekilde Türkiye’de kısmi de olsa bir ihracat potansiyeli olduğunu görüyoruz. Özellikle birinci planda gündeme aldığımız nokta tanısal görüntüleme cihazları.

Tıbbi Cihazlarda Yerlileştirme Fırsatları

• Sağlık Bakanlığının toplamdaki 20.000 yeni yatak kapasitesinin 2018’e kadar sağlanacak olması. 2020 projeksiyonunda daha yeni hastaneler var. • PPP modeli ile yapılan şehir hastanelerinin ilave tıbbi cihaz volümleri, şu anda sözleşmelerini yapan hastanelerle oturulup değerlendirilebilir, bir kısmı daha sözleşmelerini yapmadılar. Bir kısmı ile oturulup konuşulacak. Burada bizim modellerimiz uygun olursa onlar da bu sisteme girebilir. Ya da yeni yapacağımız ihalelerde bu şartı koşarız: “SİP alanındaki ürünlerle bu hastaneleri donatırsınız” deriz. • Kamu hastanelerinin (Üniversite +Sağlık Bakanlığı) yıllık tıbbi cihaz gereksinimleri var. • Tıbbi cihazların her yedi yılda bir yenilenme volümü, belli ömürleri var. Kamu, özel sektör, tüm hastanelerimizde her yıl yenilenen bir cihaz grubu var.

5 Cihazda Yerlileşme Fırsatımız Var!

Türkiye’de yerlileşme fırsatına detaylı baktığımızda 5 cihazı gündeme alıyoruz.

Yerlileştirme kapsamında ilk etapta; • Manyetik Rezonans Görüntüleme • Bilgisayarlı Tomografi • Dijital Röntgen • Ultrasonografi Cihazı • Hasta başı monitörü değerlendiriliyor ve konunun sahibi Sağlık Bakanlığı ve Sanayi İşbirliği Programı (SİP) çerçevesinde bu alımlar gerçekleştirilecek. Türkiye’de yerli kapasite var. Bazı firmalarımız dijital röntgen yüzdesi olarak baktığımızda birçok parçasını imal edebiliyor.

Örneğin belirli kapasitesi olan ve monitör yapan firmalarımız var. Ve diğer cihazlarda da bir kapasite var. Bunları da sisteme entegre etmek zorundayız. Burada yabancı bir firma geldi aldı bu işi, yerli firmalar tamamen ortadan kalkacak diye bir husus yok. Bu yerli firmaların kapasitelerinin artırılması sağlanacak. Yabancı firma sadece burada burada know- how verecek. Ama bunu Türkiye’deki yerli firmalar ve KOBİ’lerle yapacak. Yoksa bir firma gelecek, 10 yıl boyunca buradaki tüm işleri alacak ve buradaki yerli sanayiyi çökertecek, böyle bir şey asla söz konusu değil. Zaten tartışmalarımız da burada başlıyor. Bu bakımdan diğer bakanlıkların da hassasiyeti yerli bir kapasite oluşmuşsa, bunların daha üst seviyeye gelmesi için know how’u, birlikteliği oluşturmak. Bunun takibini de birlikte yapacağız.

gibi bio-eşdeğeri varsa “sen bu kapasiteyi geliştir” diyoruz. Yabancıya dedik ki “burada üretirsen kabul, üretmezsen senin yerli olanınla anlaşma yapacağız ve sen satamayacaksın.” Bu tip yaklaşımlar... Onlar da yerlileştirme ile ilgili çalışmalar yapıyorlar.

Tıbbi Sarflarda Kamunun Tüketimi 2,1 Milyar

Biyoteknolojik ürün pazarına baktığımızda, 2015 yılında toplam 1 milyon 900 bin adet kutu bazında imalat söz konusu. 23 milyon kutu civarında bir ithalat var.

Genel toplama baktığımızda 2015 yılı tüketim miktarı 2,1 milyar… Bu kamu hastaneler kurumumuzun tüketimi. Üniversite ve özel sektörü kattığımızda, Türkiye’de yılda 5 milyarın üzerinde tıbbi sarf kullanıyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından son üç yıl içinde yapılan tıbbi malzeme ödemelerinin %52’si Sağlık Bakanlığı 2. ve 3. basamak sağlık tesislerine %23-25’i üniversite sağlık tesislerine ve %23-25’i özel sağlık tesislerine yapılmıştır. Örneğin kateteri kalem kalem değerlendirdiğimizde analizlerini yapıyoruz. Bunun ne kadarı yerli bir kapasitedir, hangilerini dışarıdan getiriyoruz. Uzun yıllar senden alıyoruz desek yerli kapasite bunları yapabilir mi? İlaçta yaptığımız

İllaki tamamen yerli değil ama firmanın gelip burada bu işi yapması, burada bir istihdam potansiyeli oluşturması, buradan ihracat yapması da ülkenin hem cari açığı hem de gelişmişliği için kıymetli değer. Önümüzdeki süreçte öncelikle plazmayı tamamladık, tıbbi cihaz ve aşıdan sonra da gündeme alacağımız, kullandığımız bu malzemelerin Türkiye’de üretilmesine yönelik çalışmalar yapmak.

Biyoteknolojide de İthalata Bağımlılık Söz Konusu

Değer bazında baktığımızda imalat 42 milyon civarında, ithalat ise 3 milyar civarında. İmal ürünler 2012 yılının 2. yarısından itibaren piyasaya girmiştir. Aslında kutu bazında baktığımızdaki farklılık değer bazında çok daha açılıyor. 2011 yılında ortalama birim kutu fiyatı 98 TL iken 2015 yılında bu rakam 119 TL olmuştur. 2015 yılında kutu bazında ithal tüketim imal tüketimden 12 kat fazla iken, TL bazında bu fark 70 kata çıkmaktadır. Bu alanda da Türkiye kendi politikasını geliştirmek zorunda... Uzun dönemde alım garantili gibi… ARALIK - OCAK 2018

11


HABER

2018’DE 98 HASTANE AÇILACAK! Sağlık Bakanı Dr. Ahmet Demircan’ın, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna yaptığı 2018 yılı bütçe sunumunda verdiği bilgilere göre, 2018’de 98 hastane daha açılacak ve hastanelerdeki yatak sayısı toplamda 23.200’e yükselecek.

2018’DE HANGI ŞEHIR HASTANELERI AÇILACAK?

12 ARALIK - OCAK 2018


HABER Sağlık Bakanlığının sunduğu verilere göre, Kamu Özel İş Birliği modeli ile yapılan şehir hastanelerinin toplamda 28 bin 149 yatak sayısına ulaşması hedefleniyor. 2018 yılında açılması beklenen Kayseri, Bilkent, Maniza, Elazığ ve Eskişehir Şehir Hastanelerinin yapımında %95 oranla en fazla Kayseri’de ilerleme sağlandı; Ankara (Bilkent) ise %70 oranında yapımı tamamlandı. Manisa ve Elazığ şehir hastanelerinin de yarıdan fazlası tamamlandı.

EN BÜYÜK ŞEHIR HASTANESI İSTANBUL’DA! Henüz ön fizibilitesi yapılan İstanbul (Sancaktepe) Şehir Hastanesinin en fazla yatak sayısına (4.200) sahip hastane olması planlanıyor.

ARALIK - OCAK 2018

13


HABER

“KÖİ MODELLI HASTANELER, ÖZELLIKLE KRONIK HASTALIKLAR GIBI MALIYETI YÜKSEK HIZMET KAPSAMINDAN UZAKLAŞARAK BU ROLÜ DIĞER HASTANELERE DEVREDIYOR, KENDISI DAHA KONTROL EDILEBILIR MALIYETLER ÜZERINE YOĞUNLAŞIYOR”

HASTANELERIN HIZMET ROLLERI DEĞIŞIYOR MU?

T

ürk Tabipleri Birliği tarafından düzenlenen 23. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı 9 Aralık 2017’de Ankara Üniversitesi Tıp fakültesi Morfoloji Kampüsünde yapıldı. Kurultayın panel bölümünde Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve şehir hastanelerinin tıpta uzmanlık eğitimine etkileri değerlendirildi. Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavit Yavuz Işık, şehir hastanelerinin sağlık çalışanlarına etkisini değerlendirdi.

hastanenin maliyetlerini kontrol altına almanız hem de bu hastaneler dışındaki hastanelerin rollerinin de değiştirilmesi gerekiyor. Konuğumuz bize şu deneyimi anlattı: KÖİ modelli hastaneler, özellikle kronik hastalıklar gibi maliyeti yüksek hizmet kapsamından uzaklaşmaya başlayarak diğer hastanelere bu rolleri devrediyor, kendisi de daha kontrol edilebilir maliyetler üzerine yoğunlaşıyor. Çalışan sayısında azaltmaya gidiyor ve maliyet oluşturabilecek tüm unsurları kontrol etmeye çalışıyor.

Sunumunda, Kamu Özel İş Birliği (KÖİ) modelinin farklı uygulama örnekleri ile özellikle İngiltere deneyimine yer veren Doç. Dr. Cavit Yavuz Işık şunları kaydetti:

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavit Yavuz Işık

“Dünyadaki benzer örneklere baktığımızda hastanelerin bütçe olanakları dışında yeni olanaklar yaratarak bu modele finansman sağladıklarını görüyoruz. Özellikle İngiltere örneğini ifade etmek istiyorum, TTB etkinliğine İngiltere’den gelen ve uygulamayı bize bizzat anlatan konuğumuzun deneyimlerini aktaracağım. Konuğumuz, kamu bütçesi dışı yoluyla bu hastaneye kaynak yaratılması gerektiği

için ilk olarak dokunulan bütçenin sağlık çalışanlarına ayrılan bütçe dışı kalem payları olduğunu ifade etmişti. Projelerin uygulandığı yerlerde hastane yatak sayılarında azalmaya gidiliyor. İngiltere’de yüzde 30 oranında azaltma yapıldığı ifade ediliyor; hastanelerin hizmet rollerinin değişimi söz konusu. Çünkü bu finansmanı sürdürebilmeniz için hem KÖİ modelli

14 ARALIK - OCAK 2018

Klinik Hizmetlerin Geleceği Ne Olacak?

Dünyada tartışılan önemli bir nokta, klinik hizmetlerin geleceği! Bu çekirdek tıbbi hizmetler dediğimiz hizmetler de bu konsorsiyuma devredilebilir mi? Dünyada değişik modelleri var. Yaklaşık 7 farklı KÖİ modeli var, bazılarında klinik hizmetler de özel şirketlere devrediliyor. İngiltere’den gelen konuğumuzun şu cümlesi çok çarpıcı: Türkiye’deki KÖİ modeli, Türk hekimlerinin de bu tip ticari kuruluşların denetimi altına alınabileceği bir modelin parçası olabilir!


HABER Hastane merkezli yaklaşımlar dışında farklı yaklaşımlara ihtiyacımız var denilerek bu projelerin sürdürülebilirliği konusunda kuşkular da dile getiriliyor. Büyüyen hastane ölçeği yeni personel istihdamını gündeme getiriyor ama konsorsiyum şirketleri yeni personel takviyesi yapmıyorlar. Mevcut işgücünü daha fazla çalıştırarak hizmet sunumuna gidiyor. Aynı meslek gruplarında farklı sözleşme biçimleri, çalışma şartları ortaya çıkıyor. İş gücüyle ilgili konuları ya bertaraf etmeye ya da kamuya bırakmaya çalışıyorlar.

İsveç Örneği

Bazı ülkelerde şu dikkat çekiyor: Bir sonraki iş sözleşmesini konsorsiyum üstleniyor ama o durumda kamunun ücret tarifelerini kullanmıyor, kendi sözleşme koşullarını dayatıyor. İsveç örneğinde mesela, bazı hastanelerde iki aşamada özelleştirme yapılmış, ilk aşamada hastanelerin şirketleştirilmesi, ikinci aşamada da doğrudan özel sektöre devri yapılmış.

Özelde Çalışan Hekimler Artıyor

Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı, üniversitelerde çalışan hocaların şehir hastanelerinde de hasta bakmasına yönelik hazırlıkları olduğunu söyledi. Önümüzdeki dönem şehir hastaneleri modeli; hekim istihdamından hekimlerin çalışma koşullarına kadar farklı biçimleri önümüze koyabilir. Ayrıntı bilmiyoruz ama görünen o ki Sağlık Bakanlığı yeni bir planlama arifesinde…

Portekiz Örneği

Portekiz’de hastane ve klinik hizmetleri yönetimi 2 farklı şirket yapısına devredilmiş, biri 30 yıllığına diğeri 10 yıllığına. Çalışan personel de kamudan çıkartılarak bu şirketin çalışanı haline getirilmiş. Hastaneler dışında dünyada birinci basamakta da uygulamaların yaygınlaştığını görüyoruz. Bazı ülkelerdeki uygulamalarda personeli devrederken işten çıkarmama şartı getiriliyor; konsorsiyum personel

“DÜNYADA TARTIŞILAN ÖNEMLI BIR NOKTA, KLINIK HIZMETLERIN GELECEĞI! BU ÇEKIRDEK TIBBI HIZMETLER DEDIĞIMIZ HIZMETLER DE KONSORSIYUMA DEVREDILEBILIR MI?” çıkarmıyor ama işgücü maliyetini yüzde 10, yüzde 20 oranında düşürüyor. Özellikle klinik teknolojilerdeki maliyet artışı dikkat çekilen noktalardan biri; bir yandan kronik hastalıkların maliyeti bu kadar artmışken hastane merkezli yaklaşımın ne kadar sürdürülebilir olduğu tartışılıyor.

Şu anda Türkiye’de kamu çalışanlarının çok büyük kısmı memur olarak çalışıyor. Ancak değişimler var; sağlık çalışanları kamudaki tüm çalışanların yaklaşık yüzde 17’sini oluşturuyor. 200 bin civarında taşeron çalışan personel olduğu ifade ediliyor. Bakanlık istatistiklerine göre de her 3 çalışandan biri hizmet alımı kapsamında hizmet veriyor. Her 3 uzman hekimden biri de özelde çalışıyor. Özelde çalışan hekimler de artıyor. Giderek sağlık çalışanları arasında katmanlaşma meydana geliyor. Hastanelerde taşeronlaştırılmış işlerde çalışanlar yüzde 32 oranında; 3 çalışandan biri taşeron. Şehir hastaneleriyle nasıl gelişmeler yaşanacak çok bilmiyoruz! Temizlik, sekreterlik ve bilgisayar programları kullanımı gibi işler önde geliyor.

3500 Yataklı Hastaneye 12 Bin Personel

Ankara’ya özel bazı rakamlar vereceğim: 3500 yataklı bir hastanede 12 bin personelin çalışmasını bekliyoruz. Mimarlar Odası sempozyumunda şu ifade edildi: Sadece Etlik Şehir Hastanesi için günde gelip gidecek personel, hasta ve hasta yakınları için 13 şeritli yol gerekiyor. Trafiğin rahat akabilmesi için! Şu anda yapılan iki hastaneden biri Bilkent için yol yok! Etlik’teki hastanenin 2019’da faaliyete gireceği söyleniyor… ARALIK - OCAK 2018

15


HABER Ölçek Büyümesi ve Merkezileşme

Ankara’da mevcut yatakların yüzde 80’inin iki hastaneye toplanacağını görüyoruz; tüm doktorların da yüzde 80’i bu iki hastaneye toplanacak. Çok ciddi ölçek büyümesi ve merkezileşme var. Kapatılacak olan hastanelerin çoğu eğitim ve araştırma hastanesi. Şehir hastanelerinde eğitim ve araştırma klinikleri nasıl birleştirilecek? İhtisas hastaneleri hangi hastane bünyesinde nasıl bir yapı içinde birleştirilecek bilmiyoruz. Ölçek büyümesine şöyle bir örnek veriliyor: Arkadaşlarımız, poliklinikte hasta bakarken serviste fenalaşan bir hastaya çağırdıklarında hastane içinde 2km koşmak zorunda kaldıklarını ifade ediyorlar. Ölçeğin büyümesi maliyete de yansıyor; yatak başı inşaat malzemeleri inanılmaz pahalı, mekanlar çok büyük tutulmuş! Teknik sorunların çözümü zaman alıyor deniliyor; İngiltere’den gelen konuğumuz şöyle demişti: Eskiden hastanemizde ampul bozulunca kendimi değiştiriyorduk şimdi şirkete haber veriyoruz, şirket alt taşeronuna, o da kendi alt taşeronuna haber veriyor ve bir ampül bir haftada değişiyor. Tıbbi sekreter yokluğu bugün şehir hastanelerinde çalışan arkadaşlarımızın en büyük yakındığı başlıklar arasında.

Optimum Hastane Büyüklüğü 200 600 Yatak Arası

Literatürde genel olarak ifade edilen şey şu; bir hastane 200 yatağın altına düştüğünde ve 600 yatağın üzerine çıktığında çok verimli olmuyor. Optimum hastane büyüklüğünün 200 ile 600 yatak arasında olması gerektiği ifade ediliyor. Şehrin iki yanına kamu hastanelerini kurmak ve özel hastaneleri şehir içinde bırakmak kamu hizmetine erişim imkanını etkileyecektir.

“ARKADAŞLARIMIZ, POLIKLINIKTE HASTA BAKARKEN SERVISTE FENALAŞAN BIR HASTAYA ÇAĞIRDIKLARINDA HASTANE IÇINDE 2 KM KOŞMAK ZORUNDA KALDIKLARINI IFADE EDIYORLAR”

SAĞLIK BILIMLERİ ÜNİVERSİTESİ VE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLLERİ

A

nkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Onur Karahanoğulları da Sağlık Bilimleri Üniversitesine (SBÜ) ilişkin bir sunum yaptı. SBÜ’nün 4 fakültesi ve 2 enstitüsü olduğunu belirten Karahanoğulları şöyle konuştu:

Bilindiği haliyle; devlet kendi arazisini verdiği konsorsiyuma yaptırdığı binayı kiralıyor ve çekirdek tıbbi hizmetler dışındaki tüm hizmetlerin işletmesini konsorsiyuma devrediyor ve bunun için kira veriyor. Bilkent Şehir Hastanesinin 25 yıllık finansman rakamı 24 milyar TL.

“SBÜ’nün merkezi İstanbul’da. İstanbul da temel tıp bilimi alanında faaliyette bulunarak örgütlenecek ve bunun dışındaki örgütlenmesi, birlikte kullanım protokolü yaparak, Türkiye’nin her yerinde olabilir. Sadece temel tıp bilimleri için İstanbul’da bir bina verilmiş, bunun dışındaki örgütlenmesi için Sağlık Bakanlığının sahip olduğu hastaneler için birlikte kullanım protokolleri yapıyor.

Ankara’da 13 kamu hastanesi kapatılarak, temel olarak Bilkent ve Etlik Şehir hastaneleri temel hizmet noktası olarak faaliyet gösterecek.”

SBÜ protokolünü anlatmak demek birlikte kullanım protokolünü anlatmak demek! Buna KÖİ hastaneleri de eklenmiş. Yani şehir hastaneleri ile üniversiteler iş birliği

Bilkent ve Etlik Temel Hizmet Noktaları Olacak

16 ARALIK - OCAK 2018

“SAĞLIK BILIMLERİ ÜNIVERSITESI (SBÜ) PROTOKOLÜNÜ ANLATMAK DEMEK BIRLIKTE KULLANIM PROTOKOLÜNÜ ANLATMAK DEMEK! SBÜ, BIRLIKTE KULLANIM VE ŞEHIR HASTANELERI AYNI BAĞLAMDA DÜŞÜNÜLMELI”

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Onur Karahanoğulları


HABER protokolü yapacaklar. SBÜ ile Sağlık Bakanlığı hastaneleri arasında birlikte kullanım protokolleri yapma zorunluluğu var ama şehir hastaneleri için yok. Ama KÖİ hastaneleri için de iktisadi bir zorunluluk olacak. SBÜ, birlikte kullanım ve şehir hastaneleri aynı bağlamda düşünülmeli!

ŞEHIR HASTANESI

DENEYIMLERI NASIL?

SBÜ için bir ad bulursak eğer bu bir iş birliği üniversitesi yani afiliasyon üniversitesi. Üniversite ile ilgili öğrendiğimiz anayasal ve fiili yapıyı Sağlık Bakanlığı sağlık örgütlenmesi ile birleştiriyor. Bu hastaneler protokol yapılır yapılmaz üniversite birimine dönüşüyor. Birlikte kullanım protokolü yapılan Sağlık Bakanlığı hastaneleri gerek kanuna gerek yönetmeliğe göre sağlık araştırma uygulama merkezine dönüşüyor.

SBÜ Birlikte Kullanım Protokolü Yapmak Zorunda Büyük şehri olmayan bütün illerde üniversitelerle bakanlık hastaneleri iş birliği protokolü yapmak zorunda. İş birliği protokolü yapıldığı zaman döner sermaye birleşiyor. Ayrı bir tüzel kişilik yaratılmasa da çok güçlü şekilde bütçesi ile iç içe geçmiş bir örgütlenme birimi yaratılıyor. İş birliği yapılan yerlerin diğer özelliği sadece sağlık hizmeti sunulması değil aynı zamanda lisans ve tıpta uzmanlık eğitimi de sunulması. SBÜ 16 ilde, 58 hastane ile iş birliği protokolü imzalamış. Bu demektir ki SBÜ’nün 58 sağlık uygulama araştırma merkezi var, 58 yerde döner sermayeler birleştirilmiş, 58 yerde lisans eğitimi verilebilir, tıpta uzmanlık eğitimi verilebilir. Bu 58 yer için 13 kez kadro ilan edilmiş ve bu 58 yerde 8 bin uzmanlık eğitimi yapan öğrenci var.

SBÜ’de Kadrolar İl Bazlı SBÜ’nün kadroları temel tıp bilimleri dışında il bazlı kadrolar. Kadrolar il bazlı belirlenerek ilan ediliyor. İlde iş birliği protokolleri süreli; süresi bitince bu protokol yenilenmeyebilir. SBÜ’nün, kanuna göre, 2450 kadrosu var, hepsi akademik kadrolar. 279 idari kadro, sağlık hizmetlerine ilişkin hiç kadrosu yok. Çünkü Sağlık Bakanlığı kadrolarını iş birliği ile kullanacak. Sağlık Bakanlığının sağlık kadroları iş birliği yapılan üniversiteler için akademik kadroya dönüştürülebilir hükmü var; yani 2450 akademik kadrom var artı sınırsız!”

Dr. Ali İhsan Ökten

1

550 yataklı Adana Şehir Hastanesinde uzun koridorlarının uzunluğu ve hasta odalarının büyüklüğünü anlatan Dr. Ali İhsan Ökten, kampüs içinde hızlı hareket edebilmek ve yürüyüş performansını arttırmak için çalışma arkadaşlarına spor ayakkabı almalarını tavsiye etti! Ankara Tabip Odasının düzenlediği “Şehir Hastanelerinde Bizi Ne Bekliyor?” sempozyumunda faaliyete geçen şehir hastanelerindeki uygulamalar anlatıldı. Mersin, Adana, Isparta, Yozgat ve Mersin Şehir Hastanelerinde öne çıkan sorunlar daha çok; hastanelerin büyüklüğü, hekimlerin iş yükündeki artış, yardımcı sağlık personeli eksikliği, eğitim araştırma hastanesi konumundaki şehir hastanelerinde eğitim faaliyetleriyle ilgili düzenlemelerin yapılmaması, alt yüklenici sayısının fazlalığı oldu.

• Her türlü sorun, şikayet, personel istemi, hasta getirip götürme için ya da kan istemlerini bildirmeniz için 5555 numarayı arıyorsunuz. Bunun dışında muhatabınız yok.

Adana Tabip Odası adına sunum yapan Dr. Ali İhsan Ökten, Adana Şehir Hastanesine ilişkin şunları anlattı:

• Ameliyathanenin 54 odasının 30’u aktif olarak çalışıyor. Yeterli doktor, hemşire, anestezi uzmanı ve teknisyen yok.

• 19 alt yüklenici ve taşeron var. Fakat birbirleriyle temas halinde değiller.

ARALIK - OCAK 2018

17


HABER

Odalarda personel yok. Veri giriş elemanı yok. Birçok ameliyat puanı girilemiyor. Hastaların ameliyathaneye gelişi, servis veya yoğun bakıma gidiş süreleri uzun. İlk gittiğimiz zaman hastanın servisten ameliyathaneye geliş süresi yaklaşık 1,5 saat idi, şu anda daha makul süreye indi. • 380 poliklinik odası var, poliklinik odaları çok büyük. Hastanede bu kadar uzman yok. • Sekreter sayısı az, birçok poliklinik sekretersiz çalışıyor. • Görüntüleme hizmetlerinde ana çekimden sonra görüntü kaybı yüzde 60, görüntü sağlayan fiber kabloların dijital teknolojiye uygun olmadığı veya çok fazla bağlantılı olduğu belirtiliyor. • Servis ve yoğun bakım odaları büyük, vizit zaman alıyor. • Tıbbi sekreter veya veri giriş elemanı yok. Dosyalar birikmiş durumda. Dosyalar tamamlanamayıp SGK’ya geri dönüş olmadığı için hastane geliri muhtemelen azalacak. Bu hekimlere ve hemşirelere döner sermayenin az olması olarak yansıyacak. 18 ARALIK - OCAK 2018

• Hekimlerin iş güçleri arttı, hastalarla temas süreleri kısaldı. Hekimlerin bilgisayar başında geçirdikleri süre hastalara ayırdıkları süreden fazlalaştı. • Sorunlar daha çok şirketlerden veya Sağlık Bakanlığı ile firmalar arasındaki ana sözleşmedeki eksikliklerden kaynaklanıyor • Hekimlerin döner sermaye gelirindeki azalma gösterilen tepkilere göre düzeltilmeye çalışılıyor • Bloklar arası erişim sorunu mevcut. Beyaz kod, mavi koda erişim süreleri uzun. • Personelin yapması gereken birçok işi asistanlar yapıyor.


YOUR PARTNER FOR

HOSPITAL PROJECTS IN TURKEY AND WORLDWIDE…

acendis.eu

See our references at www.acendis.eu HEADQUARTERS:

BRANCH TURKEY

ACENDIS Wohlenbergstr. 5 30179 Hannover GERMANY

ACENDIS TÜRKİYE Küçükbakkalköy Mah. Cem Sokak. No: 4 34750 Ataşehir / İstanbul · TÜRKİYE

Tel.: +49 511 - 1 83 83 E-mail: contact@acendis.eu

Tel.: +90 216 - 470 49 49 E-mail: bilgi@acendis.eu


RÖPORTAJ

Z A H I C I B B I T E D ’ E TÜRKIY I S A M A R O N A P A S I S E KTÖ RÜ N Ü N K Dernek tim Kurulu üyeleri ve ne Yö R) DE (SA i eğ rn De örün cileri ve Temsilcileri aya geldi. Medikal sekt ar bir da ın tıs an pl to Sağlık Gereçleri Üreti a mas isi ve sağlık yatırımı okurları için yuvarlak ğlıklı bir sağlık ekonom sa müdürü klinikiletişim ri, ele üy R DE SA a ız toplantıd sorunlarını tartıştığım lar. ş ve önerilerini aktardı rü gö a nd su nu ko i tim yöne

SADER’DE ÜYE KABULÜ

İNCE ELENIP SIK DOKUNUR

Dernek Müdürü Korhan Doğu:

“SADER, 1993’te, Ekim ayında ( 14 Ekim 1993 ), 14 büyük firmanın genel müdürleri tarafından kurulmuş - ihtisas derneği dışında - sektörün ilk ulusal derneğidir. O dönem için bu bir devrim! Çünkü daha önce sektör temsilcileri bir araya hiç gelememişler, SADER kuruluşunun öncesindeki yıllara bakıldığında herkesin bireysel şekilde varlık göstermekten yana olduğu görülüyor; o yıllarda belki daha rahat para kazanılıyordu ama organizasyon gerekliliği ortaya çıktığında SADER kuruldu. O dönem şöyle bir ilkeyle yola çıkıldı; bayi düzeyinde kişi/kurum üyeliğe kabul edilmiyordu; ya ithalatçı ya da üretici olmanız gerekiyordu… Bugün de bu kural geçerliliğini korumaktadır. Tüm üyelerimiz ya büyük üreticidir ya da büyük kurumsal ithalatçıdır veya yabancı sermayeli şirketlerdir. 2017 Aralık itibariyle 71 üyemiz var; yeni üyeler de aramıza katılıyor. Derneğin kuruluşundan bu yana oluşan teamül ve Tüzüğümüz gereği üye kabulü ince elenip sık dokunuyor.” 20 ARALIK - OCAK 2018


RÖPORTAJ

KAMU ALACAKLARI SAĞLIK SEKTÖRÜ İÇİN CİDDİ PROBLEM

SADER Yönetim Kurulu Başkanı Ali Şengel:

“SADER bir aile, üyeleri ailemize kabul eder gibi ediyoruz. Aylık toplantılarımıza giderken de resmi bir toplantıya gider gibi gitmiyoruz, aile toplantısına gelir gibi geliyoruz. Sektörün temel sorunlarının başında kamu alacakları geliyor; bu sorunun çözümüne ilişkin elini taşın altına koyacak bir karar vericiye ihtiyaç var!

SADER YÖNETIM KURULU BAŞKANI ALI ŞENGEL: “SEKTÖRÜN TEMEL SORUNLARININ BAŞINDA KAMU ALACAKLARI GELIYOR; BU SORUNUN ÇÖZÜMÜNE ILIŞKIN ELINI TAŞIN ALTINA KOYACAK BIR KARAR VERICIYE IHTIYAÇ VAR!”

Biz SADER olarak, sektördeki diğer sivil toplum örgütleri ile beraber, Cumhurbaşkanlığından ilgili daire başkanlıklarına kadar yani tüm ilgili birimlere alacaklar konusundaki sorunları ve çözümcü taleplerimizi resmi kanallardan ilettik. Daha sonra fark ettik ki alacaklar konusunda hiçbiri kendisini tek başına sorumlu hissetmiyor. Sağlığa ayrılan bir bütçe var ve hep açık veriyor; bu açıklardan birini de üniversiteler oluşturuyor ki üniversiteler kendi içinde açık veriyor zaten. Kamu hastaneleri de geri ödeme süresini 120 güne endeksledi fakat bu süre daha da esnedi. Devamlı birikiyor görüştüğümüz her makam bu biriken paranın ödenmesi lazım demesine rağmen kalıcı bir düzenleme maalesef gerçekleşemedi. Bu konuda kamu tarafında elini taşın altına koyacak bir karar vericiye ihtiyaç var.

KNOW-HOW NEREDEYSE DÜNYA ORAYI TAKIP EDIYOR

Dünyada tavan fiyat belirleme piyasa regülasyonunda kullanılan bir metottur. Bunun aksi bir yöntem de merkezi alım uygulamak olabilir; ancak bunun ikisinin bir arada bulunduğu bir ülke düşündüğünüzde Türkiye tek örnek olabilir. Yerli üretim konusunda ortak akıl: ‘Biz en çok neye para ödüyorsak onun üretimini ülkemizde yapalım’ dedi. Biz bunun eksik bir analiz olabileceğini düşünüyoruz. Global pazar analiz edilip, özellikle yurtdışı ihracatı hedeflenmesi doğru olabilir. İç pazardaki güdümlü alım ilk yatırım maliyetini finanse edebilir ancak ana hedef marka olmuş ürünler yaratmak olmalı. Dünyada üretim, know-how’ı veya ucuz maliyeti takip ediyor, Türkiye bu anlamda kötü bir konumlandırmaya sahip. Özellikle malzeme bilgisi ve inovatif tıbbi cihazlar konusunda know-how arttırmaya ihtiyaç var. Öte yandan, yerli üreticilerin şehir hastaneleri içerisinde çok az yer edindiklerini gözlemliyorum.”

ARALIK - OCAK 2018

21


RÖPORTAJ

DEVLET ÖDEMELER KONUSUNDA ROL MODEL OLMALI SADER BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET ALI ÖZER: “BIZLER SADECE HEKIMI DEĞIL ÇALIŞTIĞI HASTANEYI DE SEÇIYORUZ ASLINDA, DOLAYISIYLA KULLANACAĞI TIBBI CIHAZI DA SEÇMIŞ OLUYORUZ. İŞLEMIN BAŞARISI DA ZATEN TÜM BU FAKTÖRLERE BAĞLI” SADER Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Özer:

“Toplumsal sözleşmenin en önemli maddesi, devletle vatandaş arasındaki ilişkiyi düzenlemesidir. Devlet bu sebeple ödemeler konusunda ne taahhüt ettiyse onu yapmalı; hatta herkesten daha fazlasını yapmalı ki diğerlerine emsal teşkil edebilsin. Hiç kimse bir ayda ödeme yapmıyorsa devlet bunu yapmalı ki rol model olabilsin… Makro ekonomik konulardan bağımsız şekilde bizim daha mikro ekonomik tıbbi cihaz alanını düşünmemiz mümkün değil!

MERKEZI TEDARIK SISTEMI SORUNLU BIR MODEL

Satın alma işleminin olabildiğince şeffaf ve küçük partiler halinde yapılması gerekiyor bence. Rekabetin sürdürülebilirliği, küçük yerli sanayinin korunması için de bu konu önemli… Merkezi tedarik sistemi tek merkezden alınacak kararlarla işletileceği için geç ve yavaş kararlar sıkıntılı süreçleri ortaya çıkartabiliyor.

SEKTÖRDE DOĞRU FIYATLANDIRMA POLITIKASI YOK SADER GENEL SEKRETERI FERDA BAYŞU: “SAĞLIK BAKANLIĞI TARAFINDAN DESTEKLENEN YERLI ÜRETIM KONUSUNDA BAKANLIĞIMIZ GLOBAL FIRMALAR ILE ILETIŞIMLERINI SIKLIKLA DEVAM ETTIRIYOR. GLOBAL FIRMALARIN TÜRKIYE’DE ÜRETIM YAPMALARI ADINA TEŞVIKLER SUNULUYOR ANCAK BU NOKTADA GLOBAL FIRMALARIN SEKTÖRDEKI BAZI BELIRSIZLIKLER DOĞRULTUSUNDA YATIRIM ANLAMINDA TEREDDÜTLERI OLUŞABILIYOR” 22 ARALIK - OCAK 2018

Satın alma taleplerinin ulaşılabilir olması lazım; hasta faydası da gözetilmelidir. Bizim bunun gibi temel satın alma kriterlerine yönelik bulduğumuz bir cevap var; tam adı: Sağlık Teknolojileri Değerlendirme, kısa adı STD veya HTA. Bu sistem ülkemizde doğru işletilirse sorunlarımızın büyük bölümü çözülecektir inancındayım.

SADECE HEKİMİ DEĞİL KULLANACAĞI CİHAZI DA SEÇİYORUZ

Bizler sadece hekimi değil çalıştığı hastaneyi de seçiyoruz aslında, dolayısıyla kullanacağı tıbbi cihazı da seçmiş oluyoruz. İşlemin başarısı tüm bu faktörlere bağlı aslında! Yerelleşme ve yerli üretim konusunda insanlar hevesli. Mevcut tesislere davranış şeklimiz potansiyel yatırımcılara da davranış şeklimiz olacaktır. İnsanlar farklı yönlerden özelliklerini geliştirebildikleri zaman iş hayatlarında da sosyal hayatlarında da daha başarılı oluyorlar. Bir mühendisin felsefeyle ilgilenmesi güzel! “Derneğimizin bünyesindeki farklı branşların, farklı ilgi alanları olan üyelerimizin varlıklarıyla oluşan dinamizm de bizler için bu sebeple önemli bir güç.”

SADER Genel Sekreteri Ferda Bayşu:

“SADER olarak sektör ve üyelerimize yönelik iş etiği uygulamalarını kapsayan etik kod uygulamamızı yayınladık; etik kodumuz, Türkiye İlaç ve Cihaz Tıbbi Kurumunun sektöre yönelik yayınladığı satış, tanıtım ve reklam yönetmeliği ile eş zamanlı çıktı. İlgili bakanlıkların sektörü regüle edecek her türlü regülasyon ve etik uygulamaları dernek olarak destekliyoruz. Kamunun satın alım politikalarında fiyatlandırma politikası ciddi öneme sahip, kalite doğru pozisyonlanmadığı sürece sıkıntılar devam ediyor olacaktır diye düşünüyorum. Kamu satın almalarında sadece fiyatın bariyer olarak alınmasını doğru bulmuyorum. Günlük standartlarımızda bile seçimlerimizi yaparken dikkat ettiğimiz noktalarda, sağlık söz konusu olunca bu hassasiyet birinci derece değerde olması gerekiyor. Dernek olarak istiyoruz ki, tüm ürünler doğru şekilde konumlansın! Halkımızın tıbbi malzeme konusunda farkındalığı yüksek değil. Dernek olarak bu algıya pozitif katkı sağlamak adına projeler üretmeye devam ediyoruz. Sağlık ekonomisi kavramı bu noktada ciddi önem taşıyor.

ÇALIŞMA KONULARIMIZIN HERKESE DOKUNMASINI HEDEFLEDIK

Derneğimizin öne çıkan yanlarında biri de aktif çalışan birçok komisyonun varlığıdır! Sıcak gündem başlıklarımızla ilgili yoğun faaliyet gösteren ve iletişimleri sürdüren bu komisyonlar tüm paydaşların görüş ve önerilerine açıktır. Dernek olarak sadece kendi üyemize değil herkese hitap etmesi açısından bu yaklaşımı benimsiyoruz. Projelerde diğer sivil toplum örgütleri ile beraber çalışmaya özen gösteriyoruz ve çalışma konularımızın sektörde ihtiyacı olan herkese dokunmasını hedefliyoruz. Bu bizim için pozitif çıktılar arasındadır.”


RÖPORTAJ

“NITELIKLI ÜRÜN ÜRETMEK YERLI FIRMA ÜZERINDEKI YÜKÜ ARTTIRIYOR” SADER Yönetim Kurulu Üyesi Beril İzgin:

“Geçtiğimiz yıl içerisinde yayınlanan etik kod tamamen dernek üyelerimizce oluşturulmuş, derneğimize özgü bir kurallar listesi! SADER üyesi şirketler olarak bu etik kodun altına imzamızı attık. Etik bir ticaretin tarifi nedir, bu sektörde etik davranışlar nelerdir diye yazdık ve SADER’e yeni üye olacak tüm firmaların da bu kuralları kabul etmesi ve bu kurallara göre hareket etmesi şartını getirdik. Son günlerde sıkça yerelleşme ve yerli üretimin desteklenmesinden bahsediliyor. Bunun özünde çok doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de nitelikli ürün üretmeye çalışmak aslında çok zor ve gerçekten de desteğe ihtiyaç var. Nitelikli ürün demek dünya standartlarında üretim yapmak anlamına geliyor ve eğer ihracat da yapıyorsanız başta AB standartları olmak üzere pek çok regülasyona uyum sağlamanız gerekli. Kaldı ki Avrupa Birliği, bu standartların gereklerini gün geçtikçe arttırıyor, kuralları sıkılaştırıyor ve sizi her yıl bir öncekinden çok daha iyi bir ürün üretmek mecburiyetinde bırakıyor. Bu tabi ki artan maliyet anlamına geliyor! Siz dünya standartlarına göre üretim yapma çabasındasınız ama alıcı kurumlar üreticiler arasında bu ayrımı yapmıyor, yapamıyor. Kamu İhale Kanunu’na göre en ucuz ürününün alınması gerekiyor. Her ne kadar Türk ürünleri korunuyor, fiyat avantajı sağlanıyor gibi görünse de siz zaten nitelikli yabancı ürünlerle değil - merdiven altı üretim- olarak ifade ettiğimiz niteliksiz ürünlerle fiyat rekabetine giriyorsunuz. Yabancı ürünlerle rekabette ise bakış açısı hep aynı. Eğer yerliyseniz fiyatınız düşük olmalı. Oysa ki üretim tesisi, makine parkı, çalışan iş gücü, standartlara uyum ya da maliyetler açısından ithal bir üründen hiç farkınız yok.

KOTA SISTEMIYLE İÇERDE YERLI ÜRETICI DESTEKLENMELI

Yeni bir ürünü geliştirme aşamasında finansal desteğe ihtiyaç duyuluyor. Ülkemizde Ar-Ge yapan firmalara sundukları

SADER YÖNETIM KURULU ÜYESI BERIL İZGIN: “YERLI ÜRÜNLERIN KORUNMASI AMACIYLA UYGULAMAYA KONULAN FIYAT AVANTAJI MAALESEF YERLI ÜRETICIYI HER ZAMAN KORUYAMIYOR. FIYAT REKABETI NITELIKLI YABANCI ÜRÜNDEN ZIYADE MERDIVEN ALTI ÜRETIM OLARAK IFADE ETTIĞIMIZ DÜŞÜK KALITELI YERLI ÜRÜNE KARŞI OLUYOR”

proje bazında finansal destek sağlayan sistemler zaten mevcut. Yalnız bu sistemler projenin bitmesiyle beraber görevini tamamlamış oluyor. Oysa şöyle bir uygulamanın yerli üretimin desteklenmesi açısından daha faydalı olabileceği görüşündeyim: Diyelim ki TÜBİTAK’a bir proje sundunuz ve projeniz kabul oldu. Proje adımlarını başarıyla tamamladınız ve elinizde test edilmeye hazır bir ürün var. Bu üründen en az 5 adet demo üretim yapıp, devletin referans olarak kabul edeceği hastanelerde kullanıma sundunuz. Ürünün niteliğine ve fonksiyonlarına göre demo ürünleriniz 6-12 ay test edildi. Hastanelerden de ‘uygundur’ raporu aldı. Bu raporla beraber bakanlığa başvurduğunuzda ürettiğiniz ürünün ithal muadillerine bir kota uygulaması getirilebilir. İthal ürünlere karşı uygulanacak kota sistemi ve yerli üretime uygulanacak etkin piyasa gözetim denetim nitelikli üretim yapan yerli üreticiye gerçek anlamda destek sağlayacaktır.

ŞEHIR HASTANELERI PROJELERI PILOT UYGULAMA ŞEKLINDE BAŞLAYABILIRDI

Şehir hastaneleri hakkında bir yorum yapmak için erken olduğunu düşünüyorum. Proje olarak bakarsak aslında güzel! Klasik devlet hastanesi algısını yıkacakları, hizmet kalitesini daha yukarıya taşıyacakları kesin. Çalışma alanımız dolayısıyla Adana ve Mersin Hastanelerinin laboratuvar kısmını gezme şansım oldu. Her iki hastanede de laboratuvar sistemlerinin güzel kurgulandığını söyleyebilirim. İnsanlar bu sistemler düzgün yürüsün diye canla başla emek harcıyorlar. Bu büyüklükte bir uygulama herkes için çok yeni. Umarım tüm hastaneler başarılı olurlar. Ama keşke bu kadar proje aynı anda hayata geçirileceğine küçük, orta ve büyük ölçeklerde pilot uygulamalar yapılıp alınan sonuçlara göre ilerlenseydi…” ARALIK - OCAK 2018

23


RÖPORTAJ

TÜRKIYE’DE BIZIM SEKTÖRDEKI

EN BÜYÜK RISK, İŞ ALMAK!

SADER YÖNETIM KURULU ÜYESI ENGIN AREL: “BEN JAPONLARLA ÇALIŞIYORUM VE ORADA BIR KURAL VAR: EĞER BIR FIRMA GÜNÜNDE ÖDEME YAPMIYORSA IFLAS ETMIŞ SAYILIYOR. BEN JAPONLARA IFLAS ETMEDIĞIMI GÖSTERMEK IÇIN ÇABA SARF EDIYORUM” SADER Önceki Dönem Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Engin Arel:

“Bence, SADER’in diğer derneklerden öne çıkan bir diğer tarafı da demokratik olmasıdır. SADER Başkanı kararları yönetim üyeleriyle birlikte alır, konu mutlaka yönetim kurulu üyelerine gelir, tartışılır ve karara varılır. Bence medikal sektörde en sıkıntılı konular arasında ödemeler geliyor. Batılı ülkelere benzer bir ticaret ahlakımız yok, ben Japonlarla çalışıyorum ve orada bir kural var: Eğer bir firma gününde ödeme yapmıyorsa iflas etmiş sayılıyor. Ben Japonlara iflas etmediğimi göstermek için çaba sarf ediyorum. Türkiye’de de iflas etmemek için yeni imkanlar yaratmaya çalışıyorum. Bizler özel sektörüz; kuruluş sermayesiyle bir şekilde meydana getirilmiş şirketleriz… Yani devlet değiliz. Parası bittiğinde devletin para basma imkanı var; elbet bunu yapmaması doğru olan ama bizim paramız bittiği zaman ne yapacağız? Kaynaklarımızı kullansak bile bunlar sonsuz değil, ya sonra ne olacak? Bunu bilmiyoruz. Şu an Türkiye’de bizim sektördeki en büyük risk iş almak! İş yapar konumda olmak… İş yapmamak daha sağlıklı, inanın! Hiç olmazsa öz kaynaklarınızı riske atmıyorsunuz. İş almadan batarsınız.

diğerinden alırım, bu düşünce rahatlık getiriyor. İkincisi de medikal şirketlerin çok kazandığı gibi bir algı var halen! Çok kazanmak suçmuş gibi… Dolayısıyla şimdi o kazançlarınızdan feda edin mantığı var. Bu çok tehlikeli bir şey!

5 YIL SONRASI İÇIN ‘ŞIRKETIM OLACAK MI’ DIYE DÜŞÜNÜYORSUN

Biz sadece sağlık sektörü açısından problemlerimize bakarsak buna çözüm bulma şansımız sıfır! Türkiye bütçesi olarak bakarsak yani Türkiye’nin kaynaklarının değerlendirilmesi olarak bakarsak çözümler var. Özellikle son 10 – 15 yılda belediyelere inanılmaz bir kaynak transferi yapıldı. Belediyelerde inanılmaz para var ve nereye harcayacağını bilemiyor; Ankara bunun bir örneğidir! Kaynak israfı var, ekonomiye dönmeyen yerlere yatırım yapılıyor. Bizim temel sorunumuz ülkenin iyi yönetilmiyor olması!

Tahsilat konusunu gündeme getirdiğiniz her durumda, Bakanlıkta karşınızda muhatap bulamıyorsunuz… Sağlık Bakanlığı doğal olarak muhatap değil.

32 yıldır bu sektördeyim ve ilk yıllarda 5 – 10 yıl için plan yapabilirdik. Şimdi 5 yıl sonra ‘şirketim olacak mı’ diye düşünüyorsun. 1987’de Medica Fuarına katılan 7 firma hatırlıyorum şimdi 150’ye çıktı.

Ödeme sorununa ilgisiz kalmalarına neden olan iki sebep var: İlkinde şöyle düşünülüyor; malzemeyi bir firmadan alamazsam

Yerli üretimin gelişebilmesi için devletin koşulsuz olarak yerli malı kullanması gerekir. En güzel destek o! Hem üretim yap, hem

24 ARALIK - OCAK 2018

rekabete gir demek destek değil! Devletin kapalı ekonomiye geçmesi gerekir ki o çok zor! Kendi sanayisini oluşturup geliştirmesi gerekirdi ki Türkiye o treni çoktan kaçırdı. Şu andan itibaren farklı alanlar bulunması gerekir; yazılım sektörü gibi… Öte yandan yerli üretimi yapacak firmaları koruyacak altyapının da kurulması lazım!

UCUZ ÖZEL HASTANELER OLUŞACAK

Gündemdeki sıcak konular arasında yer alan şehir hastanelerine ilişkin görüşlerimi de paylaşmak isterim: Türkiye’de sağlık yatırımlarını ve politikalarını değerlendirirken sektörel değil bütünlüklü bir yaklaşımla ülkenin genel bütçesine, ekonomisine ve küresel pozisyonuna bakılması gerekir. Bu ölçekte bakıldığında bence şehir hastaneleri de yanlış yatırımlardan sadece biridir! Sağlık sistemine katkısı olur mu derseniz bugünden daha iyi olacağına inanmıyorum. Ama kötüye gitme ihtimali daha fazla. Önümüzdeki süreçte ucuz özel hastaneler oluşacak. Hizmet kalitesi de sorgulanacak elbet! Dünyadaki uygulamaları bilen ve yakınen takip eden birçok kişi şehir hastaneleri konusunda olumsuz görüş bildiriyor. Avrupa’da vazgeçilmiş, devam etmemiş tecrübeler ama bizde çılgın gibi devam ediyor. Hizmet veren hiç kimse bu işin sağlıklı şekilde sonuçlanacağına inanmıyor ama herkes bu işin kötüye gitmemesi için çaba sarf ediyor.”



MAKALE

BIYOMEDIKAL TEKNOLOJILERDE GELIŞMELER NE YÖNDE? YENI GELIŞTIRILEN EL PROTEZI ILE KIŞI PIYANO DAHI ÇALABILIYOR; BEYIN –BILGISAYAR ETKILEŞIMI VE YENI ALGORITMALAR ILE BU ALANDA DA YENI GELIŞMELER BEKLENEBILIR

HAFIF VE ORTA ŞIDDETTE UYKU APNESI YAŞAYAN HASTALAR, ENSTITÜMÜZDE GELIŞTIRILEN YENI APARAT SAYESINDE, GÜNDELIK HAYATLARINDA KONFORLU BIR ŞEKILDE FAYDA GÖRECEK

GÖRÜNTÜLEMEDE KIŞISELLEŞTIRILMIŞ ÇEKIM TEKNIKLERI KULLANIMDA! BT ÇEKIMINDE, HASTAYA ÖZEL ÇEKIM TEKNIKLERI ILE DAHA AZ DOZ VEYA DAHA YÜKSEK GÖRÜNTÜ KALITESI ELDE ETMEK MÜMKÜN

3-D PRINTER ILE BASILAN ORGANLAR SAYESINDE KIŞIYE ÖZEL AMELIYAT PLANLAMA YAPMAK MÜMKÜN. KIRIKLAR IÇIN ÖZEL ALÇILAR VE HASTAYA ÖZEL IMPLANTLAR YAPILABILIR. YAKINDA HASTAYA ÖZEL DOZLARDA ILAÇ BASILABILECEK

26 ARALIK - OCAK 2018

Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Albert Güveniş

GÖRME ENGELLILER ULTRASONIK MESAFE BULMA, SES TANIMA TEKNOLOJILERI VE ANDROID UYGULAMASI SAYESINDE YOLLARINI KOLAYCA BULABILECEK

TIP EĞITIMINDE YAPAY ZEKA VE ROBOT TEKNOLOJILERI DAHA FAZLA YER ALACAK

DNA TESTLERI VE ŞIMDI TIBBI GÖRÜNTÜLEMEDE KANTIFIKASYON SAYESINDE KANSER VE DIĞER HASTALIKLARDA KIŞIYE ÖZEL TEDAVILERIN PLANLANMASI MÜMKÜN

ELEKTRONIK GÖZLÜKLER VE ARTIRILMIŞ GERÇEKLIK (AUGMENTED REALITY) SISTEMLERI HEKIMLERE ÖNEMLI BILGILERE HIZLA ERIŞME IMKANI GETIRDI. AMELIYAT SIRASINDA KARMAŞIK GÖRÜNTÜLERE ÜÇ BOYUTLU ERIŞME IMKANI OLACAK


MAKALE

B

iyomedikal teknolojilerde hızlı gelişmelerin olduğu bir yılı daha kapattık. 2017 yılında hangi yenilikler sunuldu? Gelecek neye göre şekillenecek? Son konferans, yayın ve teknoloji sunumlarına göre eğilimler belli olmaya başladı. Bu yazıda kısa bir tur atmayı planladık.

Bunlardan en heyecan vericileri arasında dijital sağlık teknolojileri yer alıyor. Sensörler sayesinde hastadan alınan çeşitli sinyal ölçümleri ile erken teşhis, tedaviye uyum takibi, uzaktan kronik hastalık takibi konuları güncelliğini koruyor. Örneğin yeni geliştirilen bir system (PlaIMoS) EKG, nabız, galvanic direnç gibi ölçümler alıp analiz edebiliyor1. Coğrafi bilgi sistemleri bulaşıcı hastalıkların takibini gerçekleştirebiliyor2. Parkinson ve diğer daha birçok hastalığın uzaktan teşhis ve takibi yapılıyor3. Örneğin bu sistemde ses sinyal işleme sayesinde parkinson hastalığının % 96 oranında teşhisi ve takibi yapılıyor. Ayrıca bulut temelli system kaynakların verimli kullanılmasında da rol oynuyor. Elektronik sistemler aynı zamanda tedaviye yönelik de çalışabiliyor. Parkinson hastaları için tasarlanmış yeni bir implant FDA onayı almış durumda.

UYKU APNESI EV ORTAMINDA TAKIP EDILEBILIYOR

Bu amaç için geliştirilen en son sistemler bir parmağın etrafına takılabilecek kadar küçüldü. Yeniliklerden biri enstitümüzde gerçekleşti ve yeni bir aparat sayesinde hafif ve orta şiddetteki uyku apnesi hastaları konforlu bir şekilde fayda görebilecek. Bu aparatın patent çalışmaları devam ediyor4.

GÖRME ENGELLILER IÇIN YENI TEKNOLOJILER

Cep telefonları ile geliştirilen yeni sistem ve uygulamalar sürekli artmakta ve önümüzdeki yıllarda daha da artacağa benziyor. Bu uygulamalar görme engellilerin çeşitli ortamlarda yürümelerini mümkün ve kolay kılıyor5,6. Başkalarına bağımlı görme engelliler, ultrasonik mesafe bulma, ses tanıma teknolojileri ve android uygulaması sayesinde yollarını kolayca bulabilecekler. Bu örnekler şu an bile saymakla bitmiyor. Avrupa Birliğinin ve NIH’in yeni araştırma programlarında da dijital sistemler ön planda7,8.

KARMAŞIK GÖRÜNTÜLERE ÜÇ BOYUTLU ERIŞME İMKANI

Dijital dünyanın tıbba bir diğer etkisi ise tıp

eğitiminde görülmeye başlandı. Eğitimde yapay zeka, ve robot teknolojileri daha fazla yer alacak. Elektronik gözlükler ve artırılmış gerçeklik (augmented reality) sistemleri9,10,11 hekimlere önemli bilgilere hızla erişme imkanını getirdi. Ameliyat sırasında bu sistemler sayesinde karmaşık görüntülere üç boyutlu olarak erişme imkanı olacak.

KANSERDE KIŞIYE ÖZEL TEDAVI

Onkolojide hassas tıp konusunu daha önce işlemiştik. DNA testleri ve şimdi tıbbi görüntülemede kantifikasyon sayesinde kanser ve diğer hastalıklarda kişiye özel tedavilerin planlanması mümkün olabilmekte. PET ve diğer görüntüleme cihazlarından elde edilen veriler, prognoz ve tedaviye cevap tahmini için işlenmektedir. Bu çalışmalar dünyada ve enstitümüzde devam etmekte. Hastalardan elde edilen verilerin incelenmesi ile karar destek sistemlerin üretilmesi bu yıllarda gündemde olmaya devam edecek.12,13. Tıpta bilgi miktarı arttıkça karar destek sistemlerinin kullanımı kaçınılmaz olacak. Big Data uygulamaları sayesinde yeni bilgiler gün ışığına çıkacak.

KIŞIYE ÖZEL AMELIYAT YAPMAK MÜMKÜN 3-D printer ile basılan organlar sayesinde kişiye özel ameliyat planlama yapmak mümkün14,15. Bu teknolojinin faydaları kırıklar için özel alçıların yapılabilmesi, hastaya özel implantlar ve yakında yine hastaya özel dozlarda ilaç basılabilmesi olacak16.

KIŞISELLEŞTIRILMIŞ ÇEKIM TEKNIKLERI Görüntüleme sistemlerine gelince, hastanın maruz kaldığı radyasyon miktarının azaltılmasını sağlayan PET-MR sistemleri artmakta17. Ayrıca, çeşitli görüntüleme tetkiklerinde kişiselleştirilmiş çekim tekniklerinin kullanılması başladı18,19. Böylelikle, her hasta için en iyi görüntü kalitesi elde etmeye çalışılmakta. Örneğin BT çekiminde, hastaya özel çekim teknikleri ile daha az doz veya daha yüksek görüntü kalitesi elde etmek mümkün. PET ile moleküler görüntüleme daha yüksek rezolüsyonda gerçekleşebilmekte ve teranostik çalışmaları için yeni ajanlar geliştirilmektedir. ARALIK - OCAK 2018

27


MAKALE

BIYOKIMYASALLAR ELEKTRIK AKIMI ILE GÖRÜNTÜLENIYOR Diğer bir gelişme, ultrason cihazlarının gittikçe küçük ve taşınabilir olması20. Lozan Politeknik Üniversitesinde geliştirilen yeni bir görüntüleme sistemi elektrik akımı ile biyokimyasalların görüntülerini elde ediyor21. Görüntülemede derin öğrenme (deep learning) yöntemleri ile doğruluk oranı yüksek lezyon analizi yapabilmeyi sağlayan sistemler geliştiriliyor23. Geliştirilen yeni bir Nano-BT cihazı çok yüksek rezolüsyonlu 3 boyutlu görüntüleme yapabiliyor. Yine görüntülemedeki ilerlemeler sayesinde radyasyon tedavisinde verilen dozların doğruluğu gerçek zamanda kontrol edilebiliyor.

28 ARALIK - OCAK 2018

EL PROTEZI ILE PIYANO ÇALMAK MÜMKÜN

Nörorotez tasarımında da gelişmeler mevcut. Yeni geliştirilen el protezi ile kişi piyano dahi çalabiliyor. Beyin –bilgisayar etkileşimi ve yeni algoritmalar23,24 ile bu alanda da yeni gelişmeler beklenebilir. Matematiksel modelleme ve görüntüleme alanında da önemli adımlar atılıyor. Örneğin kalp modellemesi sayesinde ritim bozuklukları için optimal tedavilerin tasarlanması mümkün olabiliyor25. Özet olarak, dijital tıp sistemleri ve giyilebilir sensörler, kantitatif görüntüleme, modelleme ve hassas tıp geçtiğimiz ve önümüzdeki yılın en önemli konularından bazıları26,27.

KAYNAKÇA 1.Miramontes, Ramses, et al. “PlaIMoS: a remote mobile healthcare platform to monitor cardiovascular and respiratory variables.” Sensors 17.1 (2017): 176. 2.Palaniyandi, M., P. H. Anand, and T. Pavendar. “Environmental risk factors in relation to occurrence of vector borne disease epidemics: Remote sensing and GIS for rapid assessment, picturesque, and monitoring towards sustainable health.” (2017). 3.Al Mamun, Khondaker Abdullah, et al. “Cloud based framework for Parkinson’s disease diagnosis and monitoring system for remote healthcare applications.” Future Generation Computer Systems 66 (2017): 36-47. 4.Zülfikar, S, Kocaturk, Ö., Güveniş, A., Patent: Mouthpiece device for the treatment of obstructive sleep apnea syndrome, WO 2016209184 A1, Dec 29, 2016. 5.Arora, Akshay Salil, and Vishakha Gaikwad. “Blind aid stick: Hurdle recognition, simulated perception, android integrated voice based cooperation via GPS along with panic alert system.” Nascent Technologies in Engineering (ICNTE), 2017 International Conference on. IEEE, 2017. 6.Wankhade, Suchita, et al. “Smart Stick for Blind People with Live Video Feed.” (2017). 7.https://ec.europa.eu/research/participants/portal/desktop/en/ opportunities/index.html 8.https://www.nibib.nih.gov/research-funding#quicktabs-funding_tabs=1 9.Hannaford, Blake, et al. “Heads-up displays for augmented reality network in a medical environment.” U.S. Patent No. 9,645,785. 9 May 2017. 10.Almiyad, Mohammed A., et al. “Intelligent Augmented Reality Tutoring for Physical Tasks with Medical Professionals.” International Conference on Artificial Intelligence in Education. Springer, Cham, 2017. 11.Tepper, Oren M., et al. “Mixed Reality with HoloLens: Where Virtual Reality Meets Augmented Reality in the Operating Room.” Plastic and reconstructive surgery 140.5 (2017): 1066-1070. 12.Zhang, X. C., et al. “544P Concordance study between IBM Watson for Oncology (WFO) and clinical practice for breast and lung cancer patients in China.” Annals of Oncology28.suppl_10 (2017): mdx678-001. 13.Tsoi, Kelvin Kf, et al. “Data Visualization on Global Trends on Cancer Incidence An Application of IBM Watson Analytics.” Proceedings of the 50th Hawaii International Conference on System Sciences. 2017. 14.Bhushan, Bharat, and Matt Caspers. “An overview of additive manufacturing (3D printing) for microfabrication.” Microsystem Technologies 23.4 (2017): 1117-1124. 15.Husain, Syed Rafat, Yoshikazu Ohya, and Raj K. Puri. “Current Status and Challenges of Three-Dimensional Modeling and Printing of Tissues and Organs.” Tissue Engineering Part A (2017). 16.Campbell, Ross. “Pharma to Table: 3-D Printing and the Regulatory Future of Home Remedies.” Conn. L. Rev. CONNtemplations 49 (2017): 1. 17.Hansen, Hanne D., et al. “Functional Characterization of 5-HT1B Receptor Drugs in Nonhuman Primates Using Simultaneous PETMR.” Journal of Neuroscience 37.44 (2017): 10671-10678. 18.Zhang, Yakun, Christopher Smitherman, and Ehsan Samei. “Size‐specific optimization of CT protocols based on minimum detectability.” Medical physics 44.4 (2017): 1301-1311. 19.Roncali, Emilie, et al. “Personalized dosimetry for liver cancer radioembolization using fluid dynamics.” Journal of Nuclear Medicine 58. supplement 1 (2017): 603-603. 20.Henderson, Richard, and Sean Murphy. “Portability enhancing hardware for a portable ultrasound system.” U.S. Patent No. 9,629,606. 25 Apr. 2017. 21.Lin, Tzu‐En, et al. “Soft Electrochemical Probes for Mapping the Distribution of Biomarkers and Injected Nanomaterials in Animal and Human Tissues.” Angewandte Chemie International Edition (2017). 22.Kooi, Thijs, et al. “Large scale deep learning for computer aided detection of mammographic lesions.” Medical image analysis 35 (2017): 303-312. 23.Moran, Dan. “Brain Computer Interfaces.” NEUROPROSTHETICS: Theory and Practice. 2017. 850-869 24.Padmanaban, Subash. Algorithms for Neural Prosthetic Applications. Diss. Arizona State University, 2017. 25.Trayanova, Natalia A., Patrick M. Boyle, and Plamen P. Nikolov. “Personalized Imaging and Modeling Strategies for Arrhythmia Prevention and Therapy.” Current Opinion in Biomedical Engineering (2017). 26.https://www.hhnmag.com/articles/3580-the-medical-technologiesthat-are-changing-health-care 27.http://medicalfuturist.com/the-most-exciting-medical-technologiesof-2017/



RÖPORTAJ

DR. REŞAT BAHAT: “OHSAD AKADEMI KURACAĞIZ; SAĞLIK PROFESYONELLERIYLE, ALANINDA MARKA OLMUŞ ISIMLERLE BIRLIKTE SEKTÖRDE BIRÇOK ALANDA EĞITIMLER VERECEĞIZ. SAĞLIK TURIZMINI ARTTIRMA KONUSUNDA DAHA ÇOK KAFA YORACAĞIZ”

OHSAD’IN 2018 AJANDASINDA NELER VAR? OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat, klinikiletişim’in sorularını yanıtladı.

“ÖZEL VE KAMU IŞ BIRLIĞI MODELI SAĞLIĞIN MALIYETINI ARTTIRACAKTIR. TEK KIŞILIK ODADA YATMANIN VE SEKIZ KIŞILIK ODADA YATMANIN KONFORU DA MALIYETI DE AYRIDIR”

O

HSAD, sizin adınızla beraber anılan değerli bir oluşum... OHSAD yönetiminde kaçıncı yılınız? Bu örgütlenmenin özel hastane yöneticilerine neler kattığını düşünüyorsunuz?

2008 yılından bu yana OHSAD’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyorum, doğal olarak da sözcüsüyüm. Bu nedenle ön planda görünüyorum. Ancak esasen OHSAD’ın prestiji üyelerinin prestijiyle alakalıdır. Derneğimizde Mehmet Ali AYDINLAR, Muharrem USTA gibi sektördeki çok önemli kişiler de başkanlık yapmışlardır ve halen de OHSAD Yönetim Kurulundadırlar. Bir örgüt sadece kendi menfaatini savunarak hiçbir yere varamaz. Kendini böyle konumlandırıyorsa yanlış yapıyor demektir. Bir sivil toplum örgütü öncelikle vatandaş için yararlı olmalı. Vatandaşın daha az cepten ödediği ve hasta olduğu zaman giderlerinin sağlık sigortası

30 ARALIK - OCAK 2018

tarafından karşılanabildiği bir sistem için çözümler üretiyoruz. Vatandaş hastayken cebinden para çıkmasın, sağlıklıyken de primlerini ödeyebilsin istiyoruz. Vatandaş memnun kaldığında bizim siyaseten de çözümlerimiz oluyor.

Sağlık Bakanlığı ve SGK‘dan çok sayıda yöneticiyle/yasa yapıcıyla iletişimleriniz - çalışmalarınız oldu; kamuda ekipler değişti ama özel hastane yöneticileri neredeyse aynı aktörler... Geçen yıllara ve günümüze baktığınızda en fazla zorlandığınız, sizi çelişkide bıraktığını düşündüğünüz çalışma konuları-faaliyet başlıkları veya süreçleri nelerdi?

Bürokrasideki sık değişiklikler bizi yoruyor. Göreve gelen kişinin mevzuatı yeniden öğrenmesi ve bu konuda ustalaşması, çözüm planlaması kolay olmuyor… Hastane


RÖPORTAJ “SAĞLIK BAKANLIĞIYLA PLANLAMA KONUSUNU BIR TÜRLÜ ÇÖZEMEDIK. ASIMETRIK BIR PLANLAMA SÖZKONUSU. SIVIL TOPLUM ÖRGÜTÜ BAŞKANI OLARAK BU KONUDA KENDIMI BAŞARISIZ HISSEDIYORUM. DERDIMIZI YETERINCE IYI ANLATAMADIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM!” Bu saatten sonra bizler bu kurumların en güzel şekilde işlemesi için yardımcı oluruz. Özel sektör kendi iç dinamiklerinde değişiklikler yapıp ayakta kalabileceği hizmetleri vermeye çalışır, bizim kamunun eksikliğinden kaynaklanan bir hizmet verme anlayışımız yok. Kaliteli kamu hizmetine karşı geceli gündüzlü, daha hızlı, daha güleryüzlü çalışarak ayakta kalan bir özel sektör var ki Hollanda, Almanya, İran, Yunanistan, Kazakistan, Rusya gibi dünyadaki 100 farklı ülkeden hasta geliyor. Demek ki sağlık hizmetini onlardan daha iyi veriyoruz. Özel sektör her haliyle ayakta kalır. Büyümesinde yavaşlama bekliyoruz ama ülkemizin önünü görmesiyle beraber, 2019’dan sonra sektör canlanacaktır diye düşünüyorum.

ÖZEL SAĞLIK HIZMETI SUNUCULARININ ÇATI ÖRGÜTÜ ÖZEL HASTANELER VE SAĞLIK KURULUŞLARI DERNEĞI (OHSAD) ÖNÜMÜZDEKI DÖNEM, HIZMET SUNUMUNDA ÖZEL SEKTÖRÜN ROLÜNÜN NE KADAR OLACAĞINI NET OLARAK BILMEK ISTIYOR!

patronları da değişiyor aslında ama siz ayakta kalanları görüyorsunuz! Ben dernek başkanı olarak ifade edebilirim ki biz Sağlık Bakanlığıyla planlama konusunu bir türlü çözemedik. Asimetrik bir planlama sözkonusu. Bazı alanlarda durdurma var. Disipline bağlı kurallar belirleyemedik. Özel sektör büyüdü tek hastane olanlar büyümekte zorlandı. Sivil toplum örgütü başkanı olarak bu konuda kendimi başarısız hissediyorum. Derdimizi yeterince iyi anlatamadığımızı düşünüyorum. 12 yıldır hiç güncellenmeyen SUT fiyatları var. Umarım bir çözüm yolu bulunur, bakanlar konuyu biliyor, başbakanımız biraz daha az biliyor. Cumhurbaşkanımıza konuyu aktarmak istiyoruz.

Türkiye’de sağlık sektörü dinamikleri düşünüldüğünde, önümüzdeki dönemde özel hastaneler nasıl bir büyüme ya da küçülme ivmesi içinde olacak?

Tek ve küçük hastanelerin sistem içinde yaşaması zorlaşıyor. Ama tabi sektöre hedef

gösterilmesi lazım... Yani bir havucunuz olacak ki bankalar size kredi verecek; ortak bulabileceksiniz veya yeni hastane açabileceksiniz. Devletin özel sektör konusunda ne düşündüğünü, nasıl planlama içerisinde olduğunu bilmemiz gerekiyor. Sağlık sektöründeki yatırımların yüzde kaçı özel sektör tarafından yapılacak? Biz kamuya çok mu pahalıya mal oluyoruz veya yeterince nitelikli hizmet mi veremiyoruz, yeterince denetlenemiyor muyuz, kamu hastaneleri bu hizmeti bizden daha mı iyi veriyor acaba? Bu sorularımıza cevap bekliyoruz.

Şehir hastaneleri kamu sağlık hizmet sunumunu, sizin düşüncelerinize göre, nasıl dönüştürecek?

Şehir hastanelerini bir devletleştirme projesi olarak görmüyoruz. Şehir hastanelerinde verilen hizmetin yüzde 70’i özel sektör eliyle veriliyor. Sadece doktor, hemşire kadrosu kamu tarafından veriliyor onun dışında görüntülemeden fizik tedaviye, laboratuardan yemekhaneye, otelcilik, çamaşırhane ve otopark hizmetine kadar birçok hizmet özel sektör tarafından veriliyor. Özel ve kamu iş birliği modeli sağlığın maliyetini arttıracaktır. Tek kişilik odada yatmanın ve sekiz kişilik odada yatmanın konforu da maliyeti de ayrıdır.

Yeni dönem yönetim sürecinizde nasıl bir OHSAD göreceğiz? Hem örgütlenme yapınızda hem de sağlık politikalarına yaklaşımlarınızda değişiklikler, yenilikler, farklı stratejiler olacak mı?

OHSAD Akademi kuracağız, daha çok eğitim vereceğiz. Sağlık okuryazarlığını arttırmayı hedefliyoruz. Sağlık yöneticilerini ve çalışanlarını vatandaşla buluşturmayı planlıyoruz, sosyal sorumluluk projeleri geliştireceğiz. Sağlık profesyonellerine çalışma hayatlarındaki tüm alanlarda eğitim vermeyi planlıyoruz; sağlık dev bir endüstri… İyi faturalamadan, iyi finansçıya, iyi muhasebeciye kadar, kalite ve akreditasyondan radyolojide hizmet vermeye kadar yüzlerce alanda eğitim vereceğiz; eğitimi de tabi sağlık profesyonelleriyle, alanında marka olmuş isimlerle birlikte vereceğiz. Sağlık turizmini arttırma konusunda daha çok kafa yoracağız.

2017 sizin için nasıl bir yıl oldu? OHSAD’ın geçen bir yılını eksileriyle ve artılarıyla nasıl değerlendiriyorsunuz? 2016’dan sonra 2017 yılı bize ilaç gibi geldi! Daha kötü günler geçireceğimizi düşünüyorduk ama öyle olmadı. Ekonomik açıdan özel sektör çok sarsıldı, borçlanma maliyetindeki yükselmeler sektörü dara soktu. Mali olarak sıkıntılı ama 2016’ya göre daha iyi geçti… ARALIK - OCAK 2018

31


MAKALE

TÜRKIYE SAĞLIK HIZMETI KULLANIMINDA NEREDE?

“KIŞI BAŞI MR, BT GÖRÜNTÜLEME SAYIMIZ OECD ÜLKELERINE GÖRE MR IÇIN 2,2 KAT, BT IÇIN 1,2 KAT FAZLA! SORUN CIHAZ SAYISINDA DEĞIL (FAZLAMIZ YOK, EKSIĞIMIZ VAR). GÖZDEN KAÇAN, KIŞI BAŞI GÖRÜNTÜLEME SAYISI” ValueHealth Yönetim Ortağı Hasan Kuş

2

018’de, klinikiletişim dergisi için düzenli yazmam talep edilince biraz düşündüm ama hızlı karar verdiğimi de söyleyebilirim. Sağlık sektörünü ve geleceği kendi perspektifimden nasıl gördüğümü yazı dilinden çok, konuşur gibi paylaşmak cazip geldi sanırım. İlk yazıda mevcut durumu analiz ederek başlamak benim düşünce yapıma en çok uyan yaklaşım. Mevcut durum derken, ülkeler düzeyinde karşılaştırma yapabilmek adına OECD’nin sıklıkla kullandığı bazı sağlık göstergelerine odaklanmayı düşündüm. Sağlık hakkında konuşurken tıbbi sonuçlara göz atmak bana anlamlı geliyor. Öyle ya, 32 ARALIK - OCAK 2018

sonuçta insanımızın ömrünü uzatmayı ve yaşam kalitesini artırmayı hedeflemiyor mu tüm çabalarımız? Aşağıdaki başlıklarda analizlere baz olarak kullanılan veriler OECD ve T.C. Sağlık Bakanlığından alınmış (T.C. Kalkınma Bakanlığı; “Sağlık Hizmet Kalitesi ve Mali Sürdürülebilirlik Özel İhtisas Komisyonu Mevcut Durum Raporu”, Aralık 2017).

Sağlık Durumu

Ortalama yaşam süremizin 2016’da 78 yıla ulaştığını görüyoruz. OECD ülkelerinin ortalamasıyla aramızda 2002’de 4,9 yıl olan farkı böylece 2,5 yıla düşürmüş olduk. Türkiye’de her bin canlı doğumda bebek ölüm hızı 2002’de 31,5 iken, 2016’da 7,3’e kadar geriledi (OECD ortalaması 3,7; Slovenya

1,6 ve Finlandiya 1,7). 2002’de binde 40 olan 5 yaş altı çocuk ölüm hızımız 2016’da 9,4’e düştü (OECD ortalaması 4,5; İzlanda, Slovenya ve Finlandiya 2,1 - 2,3 aralığında). Türkiye’de anne ölüm oranı ise 2002’de yüz bin canlı doğumda 64’den 2016’da 14,7’ye geriledi (OECD ortalaması 7). Bu göstergelere bölgesel dağılım açısından baktığımızda problemlerimizin göründüğünden biraz daha karmaşık olduğu ortaya çıkıyor. Batı Marmara’da doğumda bebek ölüm hızı OECD’ye yakınken (4,8), Kuzeydoğu, Güneydoğu ve Ortadoğu Anadolu’da 10,5-11,1. Beş yaş altı ölüm hızı Batı Marmara’da binde 6 iken, Kuzeydoğu, Güneydoğu ve Ortadoğu Anadolu’da 13,514,5. Anne ölüm oranı Batı Anadolu’da yüz binde 9,5 iken Kuzeydoğu Anadolu ve Ege’de 23,8 ve 24.


MAKALE “OECD ÜLKELERI ARASINDA MEKSIKA ILE BIRLIKTE SONLARDA YER ALAN POZISYONUMUZU DAHA HIZLI IYILEŞTIRMEK IÇIN KORUYUCU SAĞLIK HIZMETLERININ ÖNCELENMESINE VE BÖLGESEL FARKLARI AZALTMAYA YÖNELIK ÇALIŞMALARA IVME KAZANDIRMALIYIZ”

2003’te %39,5 olan sağlık hizmetlerinden memnuniyet düzeyi 2016’da %75,4’e yükseldi.

Bu Fotoğrafı Nasıl Okuyalım?

Sağlık İnsan Kaynağı, Altyapı ve Kullanım

Türkiye’de 2002’de bin kişiye düşen hekim sayısı 1,4 iken, 2015’te 1,8’e yükseldi (OECD ortalaması 3,4). 2002’de bin kişiye düşen hemşire sayısı 1,7 iken, 2015’te bu sayı 2,6 oldu (OECD ortalaması 9,8). Türkiye’de aile hekimi başına düşen nüfus 3.629 (2015). Sağlık Bakanlığı’nın 2023 hedefi bu sayıyı Batı’daki örneklerde olduğu gibi 2.000 kişiye indirmek. Türkiye’de bin kişiye düşen hastane yatağı sayısı 2016’da 2,7’dir (OECD ortalaması 4,8). Türkiye’de kişi başı hekime başvuru sayısı 2002’de 3,1 iken, 2016’da 8,6 olarak gerçekleşti (OECD ortalaması 7,2). 2016’da Türkiye’de bir milyon kişiye düşen MR cihazı sayısı 10,5 (OECD ortalaması 15,1) iken, 2015 verilerine göre; Türkiye’de bin kişiye düşen MR görüntüleme sayısı 143 (OECD ortalaması 63,6). Türkiye’de bir milyon kişiye düşen Bilgisayarlı Tomografi (BT) cihazı sayısı 14,4 (OECD ortalaması 24) iken, 2015’te Türkiye’de bin kişiye düşen BT görüntüleme sayısı ise 174 (OECD ortalaması 143,8). Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” sonuçlarına göre,

Ülke olarak son 15 yılda kayda değer bir performans gösterdik ve sağlık göstergelerimizi hızla iyileştirdik. Ancak diğer OECD ülkeleri de boş durmamış ve sağlık durumlarını daha da ileriye taşımışlar. Sağlık göstergelerimiz OECD ülkelerinin ortalamasına göre yaklaşık iki katı daha yüksekken, ülkemizin bazı bölgelerinde bu fark 3-3,5 katına çıkabiliyor. OECD ülkeleri arasında Meksika ile birlikte sonlarda yer alan pozisyonumuzu daha hızlı iyileştirmek için koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelenmesine ve bölgesel farkları azaltmaya yönelik çalışmalara ivme kazandırılmasına ihtiyaç olduğu söylenebilir.

“TÜRKIYE’DE HEKIM YOĞUNLUĞU OECD ORTALAMASININ YARISI KADAR OLMASINA RAĞMEN, KIŞI BAŞI HEKIME BAŞVURU SAYISI OECD ORTALAMASININ %20 ÜZERINDE” Nüfusa göre hekim sayımız OECD ortalamasının yaklaşık yarısı kadarken, hemşire sayımız neredeyse dörtte bir seviyesinde. Her iki meslek grubunda da zaman içerisinde sayısal olarak iyileşme sağlanmış olmakla birlikte, yeterli seviyeye ulaşamadığımızı görüyoruz. Konunun bir başka boyutu daha var aslında. Sağlanan iyileşme her iki grup için de

üniversitelerimizdeki kontenjanların son 10 yılda yaklaşık 2,5 katına çıkarılmasıyla elde edilebildi. Eğitim kalitesi açısından ne durumda olduğumuzu inceleyecek çalışmalar için zamanlama uygun görünüyor. Sağlık hizmetlerinin kullanımında ilginç bir fotoğraf çıkıyor karşımıza. Türkiye’de hekim yoğunluğu OECD ortalamasının yarısı kadar olmasına rağmen, kişi başı hekime başvuru sayısı OECD ortalamasının %20 üzerinde. Yıllardır konuşulur, bizdeki MR, BT sayısı gelişmiş ülkelerdekinden fazla diye. Oysa uluslararası verilerle karşılaştırmalara baktığımızda şunu görüyoruz; sorun cihaz sayısında değil (fazlamız yok, eksiğimiz var). Gözden kaçan, kişi başı görüntüleme sayısı. Kişi başı MR, BT görüntüleme sayımız OECD ülkelerine göre MR için 2,2 kat, BT için 1,2 kat fazla! Bu rakamları şöyle okuyabilir miyiz: Hekimlerimizin iş yoğunluğu çok yüksek, takip ettiğimiz klinik uygulama rehberleri mevcut değil veya kısıtlı ve de muhtemelen görüntüleme yöntemleri olması gerekenden daha fazla kullanılıyor. Tüm dünyanın takip ettiği dev şehir hastane projelerinin, OECD ortalamasının hayli altında olan yatak sayımızı iyileştirmesi ve vatandaşın sağlık hizmetlerinden memnuniyetini artırması bekleniyor. Öte yandan, sağlık göstergelerimizi daha ileriye taşımak için inovatif çözümlere ihtiyaç duyduğumuz kesin. Ülkemiz insanını hak ettiği sağlık seviyesine ulaştırabilmek için Şehir Hastaneleri’nden neler beklediğimizi net olarak ortaya koymamız ve bu projelerin dışında kalan ihtiyaçlarımız için stratejileri tartışmamız gerekiyor. ARALIK - OCAK 2018

33


RÖPORTAJ

“KIŞI BAŞI SAĞLIK HARCAMALARI 2016 YILINDA %13 ARTARAK 1.524TL’YE ULAŞTI. SON YILLARDA SAĞLIK HIZMETI ALIMINDA FARK ÜCRETLERININ ARTMASI VE KATILIM PAYI DÜZENLEMELERININ BU ARTIŞTA ROLÜ OLDUĞU DÜŞÜNÜLMEKTEDIR”

TÜİK VERILERI NE DIYOR?

S

ağlık harcaması 119 milyar 756 milyon TL olarak gerçekleşti

Sağlık harcamaları, 2016 yılında %14,5 oranında artarak, 119 milyar 756 milyon TL’ye ulaştı. Cari sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2015 yılında %92,6 iken, 2016 yılında %94 oldu.

Sağlık harcamalarının %78,5’i genel devlet bütçesinden karşılandı

Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2016 yılında bir önceki yıla göre değişmeyerek %78,5 seviyesinde kaldı.

Sağlık harcamalarının %16,3’ü hane halkları tarafından karşılandı

Hane halkları tarafından tedavi, ilaç vb. amaçlı yapılan cepten sağlık harcaması, 34 ARALIK - OCAK 2018

2016 yılında %13 artarak 19 milyar 562 milyon TL oldu. Hane halkları tarafından cepten yapılan sağlık harcamalarının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2016 yılında %16,3 olarak gerçekleşti.

Kişi başı sağlık harcaması 1 524 TL olarak gerçekleşti

Kişi başı sağlık harcaması, 2015 yılında 1 345 TL iken, 2016 yılında %13,3 artarak, 1 524 TL’ye yükseldi. Kişi başı sağlık harcaması ABD Doları ($) bazında değerlendirildiğinde ise, 2015 yılında 496 $ iken, 2016 yılında 504 $ olarak hesaplandı.


RÖPORTAJ

SAĞLIK HARCAMALARI ARTIYOR,

BUNDAN NE ANLAMALIYIZ?

Axel Sağlık Çözümleri Genel Müdürü Ayşen Şentürk, TÜİK 2016 sağlık harcamaları istatistiklerini klinikiletişim okurları için yorumladı.

“SAĞLIK HARCAMALARININ %80’E YAKININI KAMU, %20SI ISE ÖZEL SAĞLIK HARCAMALARI OLUŞTURMAKTADIR. KAMU HARCAMALARININ PAYININ YÜKSEK OLMASI GENEL SAĞLIK SIGORTASININ NÜFUSUN ÇOK BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNU KAPSAMASINDAN KAYNAKLANMAKTADIR”

Axel Sağlık Çözümleri Genel Müdürü Ayşen Şentürk sistemin finansmanında özel harcamalar da yer almaktadır.

S

ağlık harcamalarının finansmanı konusunda 3 farklı yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemlerden birincisi kamusal finansman modelidir; bu model temelde kamu tarafından toplanan vergiler yoluyla (Beveridge modeli) veya primler yoluyla (Bismark modeli) finanse edilmektedir. İkinci yöntem özel finansman modelidir ve bu yöntemde özel sağlık sigortaları ve cepten yapılan harcamalar söz konusudur. Üçüncü yöntemde ise karma finansman modelidir ve bu modelde hem kamu hem özel sektör finansmanı söz konusudur.

“Karma Finansman Yapımız Var”

Ülkemizde sağlık sisteminin finansman yapısı karma özellik göstermektedir. Bir taraftan belirli bir kesim için sağlık sigortacılığı uygulanırken diğer taraftan kamu finansmanı modeli uygulanmakta ve

Sağlıkta Dönüşüm Programından Günümüze

Ülkemizde 2003 yılı itibariyle sağlıkta dönüşüm programının yürürlüğe girmesi ile birlikte sağlık sektöründe birçok politika ve sistem değişikliği yaşanmıştır. Parçalı bir geri ödeme sisteminden vazgeçilip tüm geri ödeme kurumlarının tek bir çatı altında birleştirilerek Sosyal Güvenlik Kurumunun kurulması ve Genel Sağlık Sigortası uygulamasına geçilmesi sağlık reformlarının temel yapıtaşını oluşturmaktadır. Sağlık hizmeti sisteminin de tek elden yürütülmesi amacıyla 2005 yılında SSK hastaneleri de Sağlık Bakanlığına devredilerek sağlık hizmetinin sunumu ile finansman yapısı tamamen birbirinden ayrılmıştır. Yine sağlık finansmanı alanında yaşanan önemli reformlardan biri de sağlık alanında ekonomik bir etki doğurabilecek bütün kararların alındığı sağlıkla ilgili ekonomik koordinasyon kurulunun çalışmalarıdır.

Ekonomik koordinasyon kurulu bünyesinde, sağlık harcamalarının sistematik bir şekilde izlenmesi, değerlendirilmesi ve oluşabilecek finansal risklerin hızlı bir şekilde tespit edilebilmesini sağlamaya yönelik olarak Sağlık Harcamaları İzleme ve Değerlendirme Komisyonu kurulmuştur.

Sağlık, Ekonomik Büyüme Göstergeleri Arasında

Sağlık harcamaları yaşlanan ve artan nüfus, teknolojik ilerlemeler, sağlık sistemlerinde ve sağlık politikalarındaki değişimler, sağlık sigortasının varlığı, ekonomik gelişmeler ve sosyo-kültürel faktörler gibi birçok etkenle birlikte her geçen yıl sürekli artış göstermektedir. Sağlık harcamalarının GSYİH artışıyla orantılı bir yükseliş trendi sergilemesi yanında, sağlığa ayrılan kaynakların çeşitliliği ve sağlığa ilişkin altyapının gücü, bir ülkenin ekonomik yönden kalkınmasında önemli bir faktör olarak değerlendirilir. Türkiye’de ekonomik büyüme endeksleri içerinde sağlık harcamalarının temel makro göstergelerinin karşılaştırılması, finansal sürdürülebilirliğin bir ölçümü olarak görülebilir.

Sağlık Harcama Düzeyi Ne Olmalı?

Sağlık harcamalarının artması herkes tarafından beklenilen bir durum olmasına ARALIK - OCAK 2018

35


RÖPORTAJ “2016 YILINDA SAĞLIK HARCAMASI 2015 YILINA GÖRE %14 ARTTI. BUNUN NEDENININ, ILAÇ SEKTÖRÜNDE SIKI GERI ÖDEME POLITIKALARININ UYGULANMASI ILE ILIŞKILI OLDUĞUNU DÜŞÜNEBILIRIZ” karşın esas üzerinde durulması gereken nokta sağlık harcama düzeyinin ne olması gerektiği ve harcamaların etkili ve verimli kullanılıp kullanılmadığı konusu olmalıdır. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından her yıl kasım ayında sağlık harcamaları ile ilgili güncel veriler yayınlanmaktadır. (Tablo 1)

Yıllar

Toplam Sağlık Harcaması (milyon TL)

Toplam Sağlık Harcamalarının GSYH içindeki payı (%)

2000

8.248

4,8

2001

12.396

5,1

2002

18.774

5,2

En son 2016 yılına ait veriler 2017 yılı Kasım ayı içerisinde yayınlanmıştır. Yayınlanan verilere göre; toplam sağlık harcamaları 119.756 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Bunun %79’unu kamu sağlık harcamaları olup, %21’ini ise özel sağlık harcamalarını oluşturmaktadır. Sağlık harcamaları içerisinde kamu harcamalarının payının yüksek olması genel sağlık sigortasının nüfusun çok büyük çoğunluğunu kapsamasından kaynaklanmaktadır.

2003

24.279

5,2

2004

30.021

5,2

2005

35.359

5,2

2006

44.069

5,6

2007

50.904

5,8

2008

57.740

5,8

2009

57.911

5,8

İlaçta Sıkı Geri Ödeme Politikası

2010

61.678

5,3

2011

68.607

4,9

2012

74.189

4,7

2013

84.390

4,7

2014

94.750

4,6

2015

104.568

4,5

2016

119.756

4,6

Harcamaların Yüzde 80’i Kamuda

Yine toplam sağlık harcamaları verilerine göre 2000 yılların başında bir önceki yıla oranla sağlık harcaması daha çok artıyorken 2006 yılı sonrası bu oran çok daha azalarak devam etmiştir. 2016 yılında sağlık harcaması 2015 yılına göre artış oranı %14,5 olduğu görülmektedir. Bunun sebebini 2005 yılı itibariyle özellikle ilaç sektöründe geri ödeme sisteminin oluşturulması ve sıkı geri ödeme politikalarının uygulanması ile ilişkili olduğunu düşünebiliriz.

Tablo 1: Sağlık Harcamaları İstatistikleri (TUİK)

Harcamaların GSYH İçindeki Payı Neredeyse Aynı Sağlık harcamalarının Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı ve satın alım gücü paritesi üzerinden kişi başı sağlık harcaması düzeyleri incelendiğinde, sosyal sigortacılıkla finanse edilen ülkelerin sağlık harcamalarının daha yüksek olduğu, dolayısıyla daha maliyetli sistemler oldukları belirlenmiştir. Türkiye’de finansman yapısının değişmesine rağmen sağlık harcamalarının GSYH içindeki payı çok fazla değişkenlik 36 ARALIK - OCAK 2018

göstermemiştir. 2000’li yıllarda %5 civarında olan pay, 2010 yılı sonrasında %4 civarlarında seyretmiş olup, 2016 yılındaki artış bir önceki yıla oranla yalnızca %0,1 olarak gerçekleşmiştir.

Kişi Başı Sağlık Harcamaları Arttı

Kişi başı sağlık harcamaları ise; 2015 yılında 1.345TL iken, 2016 yılında %13,3 artarak 1.524TL’ye ulaşmıştır. Son yıllarda sağlık hizmeti alımında fark ücretlerinin artması ve katılım payı düzenlemelerinin bu artışta rolü olduğu düşünülmektedir.


ADVERTORIAL

MEDIKAL KOLTUKTA ACENDIS GÜVENCESI ACENDIS, ALMANYA’NIN KÖKLÜ MEDIKAL KOLTUK ÜRETICISI GREINER ILE IŞ BIRLIĞI KAPSAMINDA, TÜRKIYE’DEKI HASTANELERI TEKNOLOJI VE KONFORLA BULUŞTURUYOR sağlık sektörüne yönelik medikal koltuklar üretiyor. İhracat payı % 60’ın üzerinde olan fimanın en büyük pazarları şu anda Afrika, Asya ve Ortadoğu. Avrupa'da da pek çok hastanede farklı tıbbi departmanlarda çeşitli ürünlerle temsil ediliyor.

Ürün Gamı Nasıl?

GREINER Genel Müdürü Kristina Greiner, medikal alanda kullanılan ürünlerine ilişkin şu bilgileri verdi:

1

922‘de Almanya`nın Stuttgart şehri yakınlarında kurulan GREINER, farklı kullanım alanları için koltuklar üreten bir aile şirketi. Kuaför koltukları ve lavaboları, ergonomik araç koltukları ve medikal koltuklar gibi geniş bir ürün portfoyüne sahip olan GREINER, farklı profesyonel kullanım alanları için yüksek kaliteli ürünler sunuyor. GREINER’in Türkiye’deki ürün satışı, ACENDIS tarafından sağlanıyor. ACENDIS çalışanları düzenli olarak GREINER müşteri merkezinde eğitim alıyor ve ürün gelişimleriyle ilgili bilgilendiriliyor. ACENDIS teknik servis elemanları da Türkiye’de ürünlerin bakımını yapma iznine sahip.

İhracat Payı % 60’ın Üzerinde

50 yıldan beri kuaförler için koltuklar üreten GREINER, 70’li yılların sonundan itibaren de

“İnfüzyon ve transfüzyon tedavileri için MULTILINE NEXT IT olarak yeni bir medikal koltuk ürettik, bu koltuğu rakiplerinden ayıran en önemli özellikleri çok az yer kaplaması ve yüksek oturma konforu sunmasıdır. MULTILINE NEXT DC medikal koltuğu ise diyaliz ve onkoloji alanlarında kliniklerde uzun süren tedavilere yönelik oturma ve yatma konforunda yeni standartlar belirlemektedir. Patent için bekleyen kol dayama yerleri hastanın özel ihtiyaçlarına göre ayarlanabilir. Sessiz ve hızlı motorlar hastayı uygun pozisyonlara hızlı ve rahat bir şekilde getirebilir. MULTILINE NEXT AC ile GREINER ayakta yapılan tedavi için yeni bir medikal

GREINER Genel Müdürü Kristina Greiner koltuk konsepti geliştirdi. Bu ürün, pek çok hastaneyi kullandıkları yatakları değiştirmeleri ve bu çok esnek medikal koltuklara yatırım yapmaları için teşvik etti. Minimal invaziv işlemler direkt olarak bu koltukta yapılıyor ve ameliyattan sonra hastanın nakli yapılmıyor. KBB alanında ve kliniklerde hastaların taşınmasında GREINER geniş ve çok cazip medikal koltuklar portföyüne sahip. Buna ek olarak ürün yelpazesine obez hastaların bakımı için çalışma tabureleri ve koltukları da eklendi. GREINER kan alımı için de aynı şekilde kapsamlı bir ürün portföyü sunuyor. Ayrıca kolayca temizlenebilen ve dezenfekte edilebilen seçilmiş malzemelerle çalışıyoruz. MULTILINE NEXT AC serisi ile şu an dünya çapında yoğun olarak tanıtımını yaptığımız çok yenilikçi bir ürün konseptimiz var. Bu çok esnek medikal koltukların ayakta yapılan tedavi alanı için Türkiye’de de ilgi odağı olacağından eminim. Uzun süren diyaliz tedavileri ve onkoloji alanında tedavi gören hastaların bakımına yönelik olarak GREINER gelecekte de geniş kapsamlı ürün portfoyü ile dünya pazarında müşterilerini memnun etmeye devam edecektir.“ ARALIK - OCAK 2018

37


RÖPORTAJ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği Başkanı www.sagliktagundem.com sitesi Yayın Yönetmeni Sibel Güneş

BIZIM MESLEĞIMIZ MESAFE VE TEMAS MESLEĞIDIR! “SAĞLIK HABERCISININ SORUMLULUĞU, HABERCILIĞI HALK ADINA YAPTIĞINI UNUTMAMAKTADIR. AKSI HALDE BEŞ YILDIZLI OTELLERDE YAPILAN TOPLANTILARIN HABERCISI OLUR KALIRSINIZ. TÜM ODAK NOKTANIZ SIRADAN INSANIN HAYAT HIKAYESI VE IHTIYAÇLARI OLMALIDIR”

S

izi tanıyabilir miyiz?

33 yıldır gazetecilik yapıyorum. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin Genel Sekreteriyim. Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği Başkanıyım. www.sagliktagundem. com sitesininde yayın yönetmeniyim. Yankı, Günaydın, Kadınca, Tomorrow ve Yeni Yüzyıl Gazetesinde muhabirlik, editörlük ve yöneticilik yaptım. NTV’de 10 yıl sağlık editörü olarak çalıştım. Sağlık Raporu isimli canlı bir program sundum. Daha sonra Nuri Çolakoğlu önderliğinde kurduğumuz sağlıklı yaşam televizyonu HTV’nin İç Yapım Direktörlüğünü yaptım. TGC adına Basın Kartları Komisyonunda görev yaptım. Sağlık ve iletişim alanlarında medya eğitimi veriyorum. Yazılar yazıyorum.

Mesleki anlamda 2017’yi nasıl geçirdiniz? 2018’i karşılamaya hazırlandığımız bugünlerde, geçen seneyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

2017 sağlık sektörü açısından zor geçti. Harcamalar arttı, hükümetin tasarruf tedbirleri arttı. Sağlıkta dönüşüm programı 38 ARALIK - OCAK 2018

tamamlandığı için yeni arayışlar gündeme geldi. Vatandaşların cepten ödediği harcamalar arttı. Bu yüzden hükümet cephesinden yeni arayışlar söz konusu. Vatandaşın muayene alma süresi, ameliyat süresi uzunluğu, cepten harcamanın fazlalığı gibi konularda tepkileri var. 2018’de bu taleplerin karşılanmaya çalışıldığı bir dönem olacak. Sağlık Bakanlığı ile hekim meslek örgütleri arasındaki gerilimin de azalacağını öngörüyorum.

Size göre sağlık iletişimi / sağlık iletişimcisi tanımı nedir?

Sağlık iletişimi çok kolaymış gibi görünen bir alan. Ama bana göre en zor alanlardan biri! Sağlık iletişimi dediğimizde bunun altında birçok başlık var. Biz sağlık sektörü ile vatandaş arasında köprü kuran, sağlığın dilini halkın diline yakınlaştıran sağlık habercileri grubuyuz. Bu alanda eğitim almamış, emek vermemiş kişileri de sağlık habercisi olarak görmüyoruz. Sosyal medyada aktivite göstermeyi de sağlık haberciliği saymıyoruz. Sağlık iletişiminin


RÖPORTAJ “TÜRKIYE’DE AĞIR BIR YOKSULLUK VAR. BU INSANLARIN SAĞLIK HIZMETINI ALIRKEN YAŞADIKLARI SORUNLAR, ALAMADIKLARI HIZMETLER, ALAMADIKLARI ILAÇLAR BIZIM GÜNDEMIMIZ OLMALIDIR” sağlıklı bir biçimde yapılması için sağlık sektöründeki kuruluşlar açısından ticaret kavramının ön plana alınmaması gerekiyor. Sağlığı herhangi bir ürün gibi satmaya, pazarlamaya kalkıyorsanız, bunun iletişimini de para odaklı ve hoyratça yapıyorsanız her an elinizde patlamaya hazır bir bomba taşıyorsunuz demektir. Mutlaka bir kriz yaşarsınız ve çözmekte çok zorlanırsınız. Sağlık iletişiminde öncelik kamu yararıdır. Bunu hedeflerseniz yol alabilirsiniz. Kamu, özel sağlık sektörü, ilaç firmaları mutlaka bunu hedef seçmeliler.

Çalışma hayatında örgütlülüğün zayıflatıldığı günümüzde ve medya gibi çok daha cılızlaştırıldığı sektörde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gibi değerli bir oluşum, gelecek jenerasyon için sizce ne ifade etmelidir? Özellikle gazetecilikte mesleki STK’ların canlı/diri/enerjik olabilmesi, gelecek kuşaklar için cazibe merkezi olabilmesi için sizce neler yapılmalı, nasıl tedbirler alınmalıdır?

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) 4 bine yakın üyesiyle en büyük gazetecilik meslek örgütüdür. Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için görev yapan gazetecilerin sorunlarını çözmek için görev yapar. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması için çalışır. Türkiye’de son 15 yılda 10 bin gazeteci işsiz kaldı. 1000’e yakın gazetecinin basın kartı iptal edildi. Yüzlerce yayın organı kapatıldı. Basın üzerinde ağır bir baskı var. 144 gazeteci cezaevinde. Biz de üyelerimizle birlikte hak ihlallerini görünür kılmaya, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü istemeye devam ediyoruz. Cezaevlerini ziyaret ediyor, davaları izliyoruz. TGC her siyasal görüşten gazetecinin temsilcisidir. Üyelerinin gazetecilik yapabiliyor olması için mücadele eder. Bu nedenle genç gazetecileri de üye yapmaya hızla devam ediyoruz. Düzenlediğimiz toplantılarla, verdiğimiz hukuk danışmanlıklarıyla, her yıl verdiğimiz beş ödülle meslektaşlarımızın yanında olmayı sürdürüyoruz.

Sosyal medya, dijital platformlar sağlık haberciliğini sizce nasıl biçimlendiriyor? Mesleğinize özgü sorumluluklar arasında sayılabilecek haber kaynağı olmak / haber üretiminde kamu yararı gözetmek ve haberciliğin temel kriterlerine bağlılık gibi süreçlerin formatı/dizaynı değişiyor... Sizce sağlık haberciliği nereye doğru evriliyor olabilir?

Sağlık haberciliğinde esas uzmanlaşmaktır. Sosyal medyada her gün mesaj yayınlayarak kamu yararı adına bir çalışma yapmış sayılmayız. Bizim sorumluluğumuz bir konuyu tüm taraflarıyla inceleyip kamu yararı ekseninden ayrılmayarak gündeme taşımaktır. Günümüzün sorunu hızdır. Bu da hem avantaj hem de dezavantajdır. Anlık görünürlükler sizin uzun vadede kalıcı ve değerli bir hizmet üretmenize katkı sağlamaz. Özellikle reklam ve tanıtım odaklı “Şu hastanenin açılışında, şu doktorun toplantısındaydık” gibi mesajlar etik değildir.

Sağlık sektöründe halkla ilişkiler olarak faaliyet gösteren şirketleri / kişileri nasıl konumluyorsunuz? Sizce sağlık kamuoyunu nasıl bir yönlendirici etkiye sahipler?

Sağlık sektöründe etik çalışan birçok halkla ilişkiler şirketi ve uzmanı var. Etik çalışanlar gazetecilerin işlerini daha iyi yapmalarına katkı ve hız sağlıyorlar. Gazetecinin görevi gelen yüzlerce bülten içinden haber olanı seçmektir. Bugün sağlık habercisine ulaşan 100 bültenden ancak 10’u gerçek anlamda

“GÜNÜMÜZÜN SORUNU HIZ! ANLIK GÖRÜNÜRLÜKLER SIZIN UZUN VADEDE KALICI VE DEĞERLI BIR HIZMET ÜRETMENIZE KATKI SAĞLAMAZ. ÖZELLIKLE REKLAM VE TANITIM ODAKLI ‘ŞU HASTANENIN AÇILIŞINDA, ŞU DOKTORUN TOPLANTISINDAYDIK’ GIBI MESAJLAR ETIK DEĞILDIR” haber niteliği taşımaktadır. Etik olmayan kurumların gönderileri genellikle dikkate alınmıyor.

Sağlık habercisi / sağlık iletişimcisi olarak faaliyet gösteren kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Sağlık habercisinin sorumluluğu, haberciliği halk adına yaptığını unutmamaktadır. Aksi halde beş yıldızlı otellerde yapılan toplantıların habercisi olur kalırsınız. Tüm odak noktanız sıradan insanın hayat hikayesi ve ihtiyaçları olmalıdır. Türkiye’de ağır bir yoksulluk var. Bu insanların sağlık hizmetini alırken yaşadıkları sorunlar, alamadıkları hizmetler, alamadıkları ilaçlar bizim gündemimiz olmalıdır. Bizim mesleğimiz mesafe ve temas mesleğidir. Haberciliği yaparız ama kurumlarla güç odaklarıyla aramızda hep bir mesafe olmak zorundadır. Kimsenin kankası, arkadaşı olmak durumunda değiliz. Bu ölçü kaçtığında habercilik yerine farkına varmadan tanıtım yapar durumuna düşersiniz. Sağlık sektörünün en önemli sorunu ilacın, hastane hizmetinin, bilimsel çalışmaların halk için yapıldığının sık sık unutulmasıdır. ARALIK - OCAK 2018

39


HABER

“ECZANELER ILE ŞEHIR HASTANELERI ARASINDA MESAFE KRITERI GETIREN YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI. ŞEHIR HASTANELERININ KARŞISINDAKI ARSALARA ECZANE AÇMA GIRIŞIMLERI OLDUĞUNDA ECZACILAR ARASINDAKI EŞITSIZLIK DERINLEŞECEKTIR”

ECZACILAR IÇIN 2017 NASIL GEÇTI? T

endişeliyiz. Var olan hastaneler kapatılmamalı. Şehir içindeki hastaneler kapandığında o bölgede konumlanan eczacılar ağır ekonomik koşullarla karşı karşıya gelecektir. Şehir hastanelerinin karşısındaki arsalara eczane açma girişimleri olduğunda eczacılar arasındaki eşitsizlik derinleşecektir. Önlemler alınmalı, eczaneler ile şehir hastaneleri arasında mesafe kriteri getiren yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”

ürk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, meslektaşları açısından geçen bir yılın değerlendirmesini yaptı.

2018 bütçesinden sağlığa ve ilaca aktarılan payın arttığını, ancak bu artışın yeterli olmadığını belirten Çolak, sağlık ve ilaç konusunda OECD ülkelerine kıyasla geride kaldığımızı ifade etti.

Çolak, sağlık alanında tasarrufun ön plana çıkarılamayacağını, önleyici-koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının önemini, akılcı ilaç kullanımını temel alan ulusal sağlık politikalarının gerekliliğini, sağlık harcamalarının büyük oranda kamusal nitelik taşıması gerektiğini söyledi.

Yeni Eczacılık Fakülteleri Açılmamalı Eczacılık fakültelerinin durumuna değinen Çolak şöyle konuştu: “Yeni fakültelerin açılmaması, öğretim elemanı yetersiz olanların kapatılması, sanayi ya da üniversite iş birliğiyle Ar-Ge merkezlerine dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde eczacılık eğitiminin niteliksizleşmesi ve eczacı istihdam sorunuyla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmaz olacaktır.” 40 ARALIK - OCAK 2018

İlaç Yokluğu ile İlgili Şikayetler Arttı

Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak

Eczaneler ile Şehir Hastaneleri Arasına Mesafe Kriteri

Çolak, şehir hastanelerine ilişkin şunları kaydetti: “Vatandaşın sağlığa erişiminde sıkıntı yaratmasından ve hastane işletmeciliği noktasında sağlık hizmet sunumunun özelleşmesi sonucunun doğmasından

Şubat ayında pek çok ilaç kaleminde fiyatların Euro kuruna göre yeniden ayarlanacağını, ilaç yokluğu ile ilgili şikayetlerin artmaya başladığını söyleyen Çolak: “İlaç şirketleri ve dağıtım kanallarından kaynaklanan bu yokluk, hasta sağlığını tehlikeye atıyor. Bizler her sene benzer bir manzara ile karşılamak yerine, tüm tarafların bir masa etrafında oturup bu soruna artık bir çözüm bulmasını istiyoruz” dedi.

SGK ile Protokol Revizyonları

Türk Eczacıları Birliği ve SGK arasında 2018 ilaç alım protokolleri ve protokol revizyonları yapılacağını belirten Çolak; majistral ilaç tarifesinin güncellenmesi,


HABER

“REÇETESIZ ILAÇ SATIŞI; ILAÇTA REKLAMI, FIYAT ARTIŞINI DA BERABERINDE GETIRECEKTIR. SAĞLIK OKURYAZARLIĞI DÜŞÜK OLAN TOPLUMUMUZ REÇETESIZ ILAÇ KATEGORISININ GENIŞLETILMESINE HAZIR DEĞIL!”

Yeni Mezunlara Staj Şartı

eczacının sorumluluğunda olmayan konularda yüksek tutardaki para cezaları ve sözleşme fesihleri, geçici koruma altındaki yabancılara ilaç temininin Türk Eczacıları Birliği, SGK ve AFAD tarafından yürütülmesi protokolünün bir an önce hayata geçmesi gibi konuların görüşüleceğini söyledi.

Ruhsat Yetkisi Sağlık Bakanlığında Olmalı

Çolak, 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler hakkındaki kanunda yapılan değişiklikle belirli bir cironun üzerindeki eczanelerde ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu ve 2018’den itibaren eczacılık fakültelerinden mezun olacaklara 1 yıl süreyle yardımcı eczacı olarak staj yapma şartı getirildiğini anımsattı.

Bitkisel ürünler ve gıda takviyeleri sınıfındaki ürünlerin, eczacının insiyatifine verilmesi gerektiğini vurgulayan Çolak, şunları söyledi: “Farmasötik formda satılan bu ürünlerin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmasını hatalı buluyoruz. Bu yanlıştan bir an evvel dönülmesini, ruhsat yetkisinin Sağlık Bakanlığına devredilmesini ve söz konusu ürünlerin satışının eczanelerde yapılmasını talep ediyoruz.”

Reçetesiz İlaç Fiyat Artışı Demek

“Sağlık sistemimiz, eczanelerimiz ve sağlık okuryazarlığı düşük olan toplumumuz reçetesiz ilaç kategorisinin genişletilmesine hazır değil. Diğer yandan reçetesiz ilaçların beraberinde ilaçta reklamı, ilaçta fiyat artışını ve ilacın eczane dışına çıkmasını getireceğinden endişe duymaktayız” diyen Çolak, TİTCK’nın ilgili listenin, üzerinde tüm taraflarca bir mutabakat sağlanana dek görüşten kaldırıldığını duyurmasından dolayı teşekkürlerini iletti.

Ekran Sertifikası ve Akreditasyon Kurulu

Sağlığın sorumlu, vicdanlı ve hassas olmayı gerektiren bir alan olduğunu ifade eden Çolak, “Kimi bilim insanlarının, toplum sağlığını yakından ilgilendiren konularda bilimsellikten uzak açıklamalarda bulunduğunu görmekteyiz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ve RTÜK’ün daha önce de gündeme gelen ekran sertifikası ve akreditasyon kurulunu bir an evvel hayata geçirmesini talep ediyoruz” dedi.

“YENI ECZACILIK FAKÜLTELERI AÇILMAMALI; ÖĞRETIM ELEMANI YETERSIZ OLAN FAKÜLTELER KAPATILMALI, SANAYI YA DA ÜNIVERSITE IŞ BIRLIĞIYLE ARGE MERKEZLERINE DÖNÜŞTÜRÜLMELIDIR”

ARALIK - OCAK 2018

41


MAKALE

ÖNÜMÜZDEKI 5 YILDA KAMU YATIRIMLARINDAKI BÜYÜME

DAHA FAZLA OLACAK! U

“ŞEHIR HASTANELERININ ÖZELLEŞTIRILMESI KONUSUNDA OLUMLU GÖRÜŞLER BIR HAYLI FAZLA. KAMUNUN DAHA FAZLA REGÜLASYON VE DENETIM IŞI YAPMASI VE IŞLETMEYI DE ÖZELE VERMESI KONUSUNDA DÜŞÜNCELER VAR”

zun yıllardır sağlık sektöründe kurumsal ve global firmalarda üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra 4 yıl önce kendi markamı kurmaya karar verdim ve Volitan Danışmanlık kuruldu; geçen süre zarfında çok hızlı mesafe kat ettik. Türkiye dışında Volitan’ın İngiltere, Hindistan, Almanya, İsrail ve ABD’de ofisleri var. Yakın zamanda pazara yeni iş modelleri sunmayı planlıyoruz. 2017, özel sağlık sektörü açısından çok da hareketli bir yıl olmadı aslında… Hastanecilik açısından baktığımızda; geçtiğimiz yılı el değiştirmeler, zincir hastanelerin bir miktar büyümeye devam etmesi, başkalarının ruhsatlarını alarak veya birleştirerek yeni hastaneler açılması şeklinde özetleyebiliriz. Bunun dışında özel sağlık sektöründe çok fazla yeni hastane açılımı olmadı. 2017, özel sektör hastanecilik açısından büyüme yılı olmadı, peki 2018 olabilir mi? 2018’de özel sağlık sektöründe çok fazla büyüme beklenmeyebilir. Biz Türkiye Sağlık Platformu (TÜSAP) toplantılarımızda da istatistiksel verilerle bunu ifade ediyoruz. Önümüzdeki 5 yılda sağlık sektörü büyüyecek, GSMH’nın büyüme hızının bir miktar üzerinde büyüyecek ama şunu görüyoruz ki kamudaki büyüme daha fazla olacak. Bunu da şehir hastaneleri gibi kamu yatırımları tetikleyecek. Sağlık Bakanlığı şehir hastaneleri ihalelerini devam ettirirse önümüzdeki 5 yılda sağlık sektöründe büyüme daha çok kamuda görülecektir. Özel hastaneler yeni ruhsat verilmemesi nedeniyle büyümesi sınırlı; daha çok yenileme, başka ruhsatları alarak el değiştirme olabilir. Özel sağlık sektöründe yıllık yüzde 4-5 oranında bir büyüme hızı olacağı tahmin ediyoruz. Çünkü ülkemizin sağlık sunumuna baktığınızda yüzde 80 kamudur, geri kalan özel sektördür. Bu oranın korunması da bir politika haline geldi.

“MEMORIAL VE MEDICAL PARK’IN HALKA ARZI KONUSU, ÖNÜMÜZDEKI DÖNEMDE, ÖZEL SEKTÖRÜN SICAK KONULARI ARASINDA! BU GELIŞME, TÜRKIYE’DE ÖZEL SAĞLIK SEKTÖRÜNE DUYULAN GÜVENI GÖSTERECEK” Büyük Sağlık Gruplarının Halka Arzı

Volitan Danışmanlık Kurucusu ve TÜSAP Yürütme Kurulu Üyesi Türkay Ufuk Eren

42 ARALIK - OCAK 2018

Satın alma-birleşme açısından bakarsak, 2017 yılında, hastanecilik alanında benim radarıma giren bir örnek yok. En son büyük proje Acıbadem Sağlık Grubunun Bulgaristan’daki City Clinic Tokuda Hospital’ı bünyesine katması idi. Bu da zaten 2016’da gerçekleşti. Memorial ve Medical Park’ın halka açılması beklentisi var, Ocak ayında bu gerçekleşecek sanırım. Bu enteresan bir konu… Çünkü bu arz işlemi, Türkiye’de özel sağlık sektörüne duyulan güveni gösterecek. Çok önemli bir turnusol kağıdı işlevi görecek diye düşünüyorum. Merakla bekliyoruz.


MAKALE Vakıf Hastaneleri Sadece Sayısal Olarak Büyüyor

Kamu büyüyor, şehir hastaneleri yapılıyor… Üniversite hastanelerine baktığımızda çokça vakıf hastanesi görüyoruz… Sayıları çok arttı fakat nitelik açısından bende soru işaretleri yaratıyor. TÜSAP’ın yaptığı tüm toplantılarda en büyük eksikliğin, sağlık sektöründe nitelikli eleman açığı olduğunu görüyoruz. Bu kadar çok vakıf üniversitesine öğretim üyesi, uzman yöneticiyi nereden ve nasıl bulacağım soru işareti olarak duruyor.

İlaç Endüstrisinde Yeni Heyecanlar

İlaç endüstrisine baktığımızda, 2017’de, bir miktar rahatlama oldu. Halen beklentiler devam ediyor, fiyat ve kur dolayısıyla… Burada en büyük heyecanı biyoteknoloji yatırımı yapan ilaç endüstrisinde görüyoruz. Türkiye’de birçok teknoloji yatırımına start verildi, sonuçları heyecanla bekleniyor.

Tıbbi Cihaz Sektörü ve Geri Ödeme Sorunu

Türkiye’de tıbbi cihaz ve malzeme sektörünün en büyük sıkıntısı ödeme alamaması… Üniversitelerin bu konuda kronik bir rahatsızlığı zaten vardı, buna özel sektör de katıldı. Bu da sektörü son derece olumsuz etkiliyor. Acil bir çözüm bulunmalı. Satın alma maliyeti açısından baktığımızda Türkiye’de fiyatlar çok düşük. Ödemelerde uzama olduğu zaman medikal endüstri açısından ayakta kalmak iyice zorlaşıyor.

2 Konuda Önerim var!

Bence Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, kısa ve orta vadeli dönemde, birinci basamak sağlık hizmetleri ve kronik hastalık yönetiminin geliştirilmesidir. Ülkemizde sağlık sektöründe inovasyon diyorsak ve bu kavrama dikkat çekiyorsak, bunu özellikle sağlık hizmet sunumu alanında gündeme getirmeye ihtiyacımız var; bu konuda çalışmalar yapmamızı öneriyorum.

Şehir Hastanelerinin Özelleştirilmesi Yönünde Sinyaller Var

Şehir hastaneleri özel sektör tarafından

“ÜNIVERSITE HASTANELERINE BAKTIĞIMIZDA SON 10 YILDA AÇILAN ÇOK SAYIDA VAKIF HASTANESI GÖRÜYORUZ… SAYILARI ÇOK FAZLA OLDU, NITELIK AÇISINDAN BENDE SORU IŞARETLERI YARATIYOR” yapılıyor. İhaleyi alan yüklenici ki özel sektör şirketi o hastanenin 18-19 farklı hizmetini de beraberinde sağlamak durumunda. Şehir hastanelerinin özelleştirilmesi konusunu TÜSAP’ta da tartışıyoruz; özelleştirilmesi konusunda olumlu görüşler bir hayli fazla. Bu tabi radikal bir değişim olur. Bu yönde bir takım sinyaller alınıyor. İlerde iyi bir geçiş yapılırsa neden olmasın? Kamu bu konuya yarı kapalı, yarı açık bir durumda… Bu ne demek? Yıllardır kamu hizmet alım ihaleleri yapıyor. Laboratuvar, görüntüleme, radyoterapi gibi alanları çoğunlukla özel sektör işletiyor. Bu alan daha da genişleyebilir, özel sektör ameliyathaneleri de, yoğun bakım ünitelerini de işletebilir, zamanla büyüyebilir. Bunun doğruluğunu yanlışlığını şu an tartışmıyorum ama gidişat, benim gördüğüm hava, daha fazla klinik alanın işletmesinin özele açılabileceği yönünde. Kamunun daha fazla regülasyon ve denetim işi yapması ve işletmeyi de özele vermesi konusunda düşünceler var.

Tedarik Zinciri Yönetimini Tamamen Değiştireceğiz

2017 Volitan’ın büyüme yılı oldu. Dış ülkelerde ofisler açtık, son olarak ABD’de de büyüme kararı aldık yerelden bölgeye ve globale doğru bir büyüme hamlesi yaptık. Bunun dışında uluslararası büyük firmalara

da hem yönetim kulvarında hem de sağlık ve yaşam bilimleri alanında yönetim, yatırım ve finansman danışmanlığı hizmetleri sunuyoruz. 2017’i 2016 ile kıyaslarsak ilginç şekilde daha fazla projeyle çalışma fırsatımız oldu. 2017’de yeni iş modelleri geliştirdik. 2018’de sağlık sektörüne bu yeni iş modelleriyle gireceğiz; sağlık sektörünün tedarik zinciri yönetimini tamamen değiştireceğiz. Yeni bir çalışmamız var. 2018’in ilk dört ayında bu çalışmayı tamamlayacağız. Özel sektör ağırlıklı ve sadece sağlık sektörüne özel, satın alma ve tedarik modeli getireceğiz. Tetikleyici husus şehir hastaneleri oldu açıkçası; çünkü bu hastaneleri yapan inşaat firmaları ve medikal sektöre çok yakın değiller ama daha büyük hedefimiz özel hastaneler…

Start up Firmalara Yatırım Yapmak İstiyoruz Global bir projemiz daha var, medikal teknoloji, biyoteknoloji konularında start up firmalarına yatırım yapmak istiyoruz; büyük bir fon oluşturuyoruz. Dünya pazarına girme çalışmalarına başlıyoruz. Amacımız özellikle Türk yatırımcılarını dünya global sağlık sektöründe önemli bir yatırımcı haline getirmektir. Türkiye’de de yönetim danışmanlığı, satın alma ve birleşme projelerine sunduğumuz hizmetlerimiz var. 2018 ajandamız epeyi yoğun! ARALIK - OCAK 2018

43


RÖPORTAJ

ŞEHIR HASTANELERININ “YERLILIK” ORANLARI DENETLENMELI MÜSİAD, ŞEHIR HASTANELERINDE KULLANILAN TIBBI CIHAZ VE MALZEMELERIN YERLILIK ORANLARININ DENETLENMESINI ISTIYOR

Sonuca Dayalı Geri Ödeme Modeli Kurulmalı Hastanelerimizle sağlık turizmini, medikal, ilaç, kozmetik, üreticilerimizle ihracatı ön planda tutuyoruz. Bu hizmetlerin büyümesi yerli ve milli olanın gelişmesi için ar-ge desteklerini, yatırım teşvikleri önemsiyoruz. MÜSİAD Sağlık Sektör Başkanı Levent Can

M

ÜSİAD 11.000 üyesi ve 60.000 işletmesi olan bir iş insanları derneğidir. Yurt içinde 86 şube ve temsilciliği yurt dışında 181 temas noktası ile Türkiyemizin önünü açmaktadır. Derneğimiz büyük bir bilgi ve iletişim ağıdır. Bu faaliyetler yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın da işlerini büyütmesini sağlamaktadır. Bizler ticareti, üretimi, ihracatı ön planda tutmaktayız. 44 ARALIK - OCAK 2018

2017 Zor Bir Yıl Oldu

Sektörümüzün çözülmeyi bekleyen birçok sorunu olduğu doğrudur. Teşvikler, arge destekleri, ihracat konuları her birinin detayına girildiğinde çözüm bekleyen birçok konu var. Fakat sağlıkta 15 yılda gelinen noktayı daha önceden kimsenin tahmin ettiğini düşünmüyorum. 2017, sağlık sektörü paydaşları için hayli zor bir yıl oldu. Ödeme vadelerinin çok uzaması sektörümüzü ciddi krize sokmuş durumdadır. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı bazı adımlar atsa da bu pozitif adımların etkisinin ancak 2018 yılı son çeyreğinde hissedileceğini tahmin ediyorum.

Sektörün geleceği adına birkaç başlıktan bahsetmek istiyorum: • Öncelikle ülkemizde sonuca dayalı bir geri ödeme modeli kurmak gerekmektedir. Tanı İlişkili Gruplar (Diagnostic Related Groups-DRG) değer temelli yaklaşımları kullanarak bu süreci işletmesi hem hizmet sunucuları hem de tedarikçiler açısından suiistimallerin önüne geçecektir ve yapılan işin değeri ölçüldüğünde karşılık bulacaktır. • Sağlık hizmet sunucularının gelişmesi, verdikleri hizmetin kalitesi ve bunu karşılığında aldığı düzenli nakit akışına bağlıdır. Geri ödemenin global bütçe ile sınırlandırılmalı ve kişi başına düşen sağlık harcamasının ölçüm metotları yeniden adlandırılmalıdır, Ülkemizde sağlık sektöründe ar-ge çabalarının desteklenmesine ilişkin birçok teşvik


RÖPORTAJ “SAĞLIK SEKTÖRÜNDE YENI KURULAN SISTEMLERIN SADECE BÜYÜK FIRMALARA YARIYOR OLMASI BIZI KORKUTUYOR”

planlamaktadır. Şehir hastanelerinin inşaat ve kurulum aşamalarında yeterince yerli ürüne yer verilmediğini düşünmekteyiz. Şehir hastaneleri; yeni canlanmaya başlayan yerli tıbbi cihaz ve malzeme üreticilerimiz için bir fırsattır. Bu fırsatı yerli sanayicimize vermezlerse gelecekte de tıbbi cihazda ve malzemede bağımlılıktan kurtulamayız. Bu yüzden şehir hastanelerinin kurulum aşamasında kullanılan tıbbi cihaz ve malzemelerinin yerlilik oranının denetlenmesini istiyoruz. Biz MÜSİAD olarak her ne kadar büyüklükleri ile yönetimi göz korkutsa da şehir hastanelerinin sektöre yeni bir enerji katacağını ve içinde çeşitli fırsatların olduğunu görmekteyiz.

“YENI BIR ALIM PROTOKOLÜ OLAN SAĞLIK MARKETI KONUSUNDA YÖNETMELIK ÇALIŞMALARININ SEKTÖREL PAYDAŞLARLA BIR AN ÖNCE YAPILMASI GEREKTIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ” mekanizması bulunmaktadır. Ancak sağlık sektöründe yeterli miktarda ar-ge çalışması yapılmadığı da bilinmektedir, bu bağlamda vergisel ve finansal teşviklerin yanı sıra satın alım garantili teşviklere geçilmeli veya teşvik almış ürünlerin kalitesi idare tarafından sorgulanmamalıdır. • Bir diğer husus üniversite hastanelerinin yönetim sorununa sahip olmasıdır. Eğitim, araştırma ya da sağlık hizmeti üretme görevlerinden biri sıklıkla ihmal edilmek durumundadır. Aynı zamanda 24 aya varan geri ödemeler tedarikçileri iflasa sürüklemektedir. • Sağlık sektöründeki değişimlerin planlanması aşamasında sektörle iletişim içerisinde hareket edilmesi önemlidir. 2018’den itibaren planlanan alım

yöntemi olarak önümüze gelen sağlık market konusu hala tam anlaşılmış değildir. Yeni bir alım protokolü olan sağlık market konusuna ait yönetmelik çalışmalarının sektörel paydaşlarla bir an önce beraber yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Aksi takdirde sektörümüzde geçimini sağlayan ve istihdama katkı veren firmalarımız sıkıntı içine girebileceklerdir. Yeni oluşan sistemlerin sadece büyük firmalara yarıyor olması da bizi korkutmaktadır. • Şehir hastaneleri fırsat mı, tehdit mi? Sanırım birçok kişi bu sorunun cevabını aramaktadır. Sağlık Bakanlığı kamu-özel iş birliği yöntemiyle başta büyük şehirlerde olmak üzere toplam 32 proje yürütmekte ve 42.199 yatak kapasitesine sahip hastane yapımı

• Özel hastanelerimizin giderlerinin her yıl artması fakat buna karşılık gelirlerinin SUT protokolü gereği azalması dolayısı ile büyük sıkıntı içinde olduğunu bilmekteyiz. Özel hastanelerimiz için diğer fırsat alanı ise sağlık turizmidir. Fakat buradaki kritik nokta kamu hastanelerinin özel sektörle rekabet anlayışında değil tam tersine geliştirici yanını ön plana çıkartarak kazancın ülkenin kazancı olduğu anlayışını benimsemesidir. MÜSİAD olarak yeni yılda, sağlık hizmetinde yerli sermayenin söz sahibi olduğu, milli teknolojilerimizle beraber sağlıkta yüksek hizmet kalite standartlarını yakaladığımız bir sektör olmak için tüm paydaşlarımızla durmadan çalışmakta olduğumuzu ifade etmek isterim. ARALIK - OCAK 2018

45


HABER

SAĞLIĞIN GÜNCEL MOTTOSU: TEK KULLANIMLIK CERRAHI ALET, TEK BIR KEZ KULLANILMALIDIR! TEK BIR HASTADA KULLANILIP ATILMASI GEREKEN TEK KULLANIMLIK CERRAHI ALETLERIN, RE-STERIL EDILMEYE ÇALIŞILARAK FARKLI FARKLI HASTALARDA KULLANILMASI, TÜRKIYE SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN ÖNEMLI SORUNLARINDAN BIRI OLMAYA DEVAM EDIYOR!

S

ağlık ve Sosyal Hizmetler Dernekleri Federasyonu Uluslararası Hasta Güvenliği ve Sağlık Finansmanı Araştırmaları Merkezi ile Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Derneği tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumu, T.C Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi desteği ile“Sürdürülebilir Sağlık Finansmanı İçin Hasta Güvenliği” ana temalı “I.Uluslararası Hasta Güvenliği ve Sağlık Finansmanı Kongresi’, 22-26 Kasım 2017 tarihlerinde Antalya’ da gerçekleşti.

Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Türkiye Ethicon İş Birim Direktörü Alper Tandoğan

46 ARALIK - OCAK 2018

Kongreye uluslararası ve ulusal düzeyde çok sayıda bilim insanının yanı sıra, Sosyal Güvenlik Kurumu, T.C Sağlık Bakanlığı ve sektör temsilcileri katıldı. Kongrenin, 25 Kasım 2017 Cumartesi günü düzenlenen “Tek Kullanımlık Tıbbi Malzemelerde Reuse Kullanımın Çok Boyutlu İncelenmesi” konulu oturumunda Sağlık Endüstrisi Perspektifinden Tek Kullanımlık Ürünlerin Reuse Kullanılmasının Riskleri konusunda Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Türkiye Ethicon İş Birim Direktörü Alper Tandoğan sunum yaptı. Tandoğan yaptığı konuşmada, tek bir hastada kullanılıp atılması gereken

tek kullanımlık cerrahi aletlerin, re-steril edilmeye çalışılarak farklı farklı hastalarda kullanılmasının ülkemiz sağlık alanının önemli sorunlarından birisi olduğunun altını çizdi. Alper Tandoğan konuya ilişkin konuşmasında şu bilgileri verdi: “Maliyet etkin olacağı düşüncesiyle gerçekleştirilen bu uygulama, hasta sağlığını etkileyen birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Bunların başlıcaları bu ürünlerin herhangi bir temizlik konsepti ile temizlenememesi ve steril edilememesi nedeniyle ortaya çıkan çapraz enfeksiyon riski, ürün materyalinin


HABER JOHNSON & JOHNSON MEDIKAL CIHAZLAR TÜRKIYE, TEK KULLANIMLIK CERRAHI ALETLERIN TEK HASTADA KULLANILIP ATILMASI KONUSUNDA HAZIRLADIĞI BIRINCI SIZSINIZ PROJESI ILE HERKESIN SAĞLIĞININ EŞ DEĞERDE OLDUĞU, KIMSENIN IKINCI, ÜÇÜNCÜ HASTA OLARAK NITELENDIRILMEDIĞI BIR TÜRKIYE YARATMAYI HEDEFLIYOR

HIÇ KIMSE İKINCI, ÜÇÜNCÜ DERECEDEN HASTA DEĞILDIR! Birçok fikir lideri ile görüşmeler ve toplantılar yaparak bu riskli uygulamanın nedenlerini anlamaya çalıştıklarını belirten Tandoğan, şöyle devam etti: kullanım ve uygulanan sterilizasyon şartları neticesinde korozyona uğraması ve deforme olması, ürünün yeniden uygun şekilde paketlenememesi ve ürün üzerinde kalan toksik kalıntıların neden olabileceği pirojenik reaksiyonlar olarak özetlenebilir. Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Türkiye olarak sorumluluğumuzun bu ürünleri üretip sağlık çalışanlarının kullanımına sunmanın ötesinde aynı zamanda doğru ve etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak olduğuna inanıyoruz. Buradan yola çıkarak bu projeyi başlattık ve kimsenin ikinci ya da üçüncü hasta olmadığı bir Türkiye hayal ederek projenin adını da ‘Birinci Sizsiniz’ koyduk.”

“Genel olarak, maliyetten tasarruf amaçlı bir uygulama gibi görünse de aslında bilgi eksikliğinden ve biraz da eski alışkanlıklardan kaynaklı bir yanlış uygulama olduğunu gördük. Bu bağlamda birçok farklı platformda (Bilimsel kongreler, hastane toplantıları, çeşitli dernek aktiviteleri, resmi kamu kuruluşları ile toplantılar, basın aktiviteleri) bu konuda bilgilendirme toplantıları yaptık ve bu konuya dikkat çekmeye çalıştık ve devam ediyoruz. Birinci Sizsiniz projesi uzun soluklu devam etmesi ve yaşatılması ve tüm çevrelerce desteklenmesi gereken bir projedir. Ancak bu şekilde uzun vadede projenin nihai amacı olan kimsenin ikinci, üçüncü hasta olmadığı bir Türkiye ortaya çıkarabiliriz. Tıbbi cihaz sektörü, büyük başarılara erişmiş sağlıkta dönüşüm programında başta hasta erişimi, verimlilik ve kalite olmak üzere istenilen hedeflere ulaşılması için bugüne kadar vermiş olduğu desteği vermeye; hasta sağlığı ve güvenliği odaklı çalışmalarına devam edecektir. Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Türkiye olarak bizler de sağlık çalışanları ve sektör temsilcileri ile işbirliklerimizi güçlendirmeye, Birinci Sizsiniz projemiz ile topluma ve paydaşlarımıza ulaşmaya ve bu alandaki farkındalığı artırmaya kararlılıkla devam edeceğiz.” ARALIK - OCAK 2018

47


HABER

TEDARIKTE AKILCI VE SÜRDÜRÜLEBILIR FORMÜL:

DEĞER BAZLI SATIN ALMA “SAĞLIK SISTEMLERININ ODAĞI, MALIYETTEN DEĞERE DOĞRU DEĞIŞIYOR. SATIN ALMA VE TEDARIK SÜREÇLERI OPERASYONEL DEĞIL STRATEJIK BIR FONKSIYON OLARAK DEĞERLENDIRILMELIDIR”

A

cıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Haluk Özsarı, ülkemizde ve dünyada tıbbi malzeme satın alma süreçlerinin genel bir değerlendirmesini yaptı. III. Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresinde konuşan Doç. Dr. Haluk Özsarı, “Değer bazlı sağlık hizmetleri ile doğru paydaşlar dahil edilerek bu sorunlara çözüm olacak iyi uygulamalara ulaşmak mümkün” dedi. Doç. Dr. Haluk Özsarı konuşmasında şunları kaydetti: “Sağlık sistemlerinin odağı, maliyetten değere doğru değişmektedir. Hekim,

48 ARALIK - OCAK 2018

hasta, sağlık hizmeti sunucusu yani tüm paydaşlar için, sağlık hizmeti tedarik süreci ve sonrasında yaşanan sorunların giderilmesi esas amaçtır. Tüm bunların sağlanabilmesi için; satın alma, tedarik süreçleri, operasyonel değil stratejik bir fonksiyon olarak değerlendirilmelidir. Aynı zamanda verimliliğin ve sürdürülebilirliğin sağlanması için uzun vadeli stratejik bir yaklaşım benimsenmelidir.”

Geleneksel Satın Alma, Hizmet Maliyetini Gölgeliyor

Doç. Dr. Haluk Özsarı, ülkemizde tıbbi malzeme satın alma süreçlerinden doğabilecek toplumsal maliyetlere de dikkat çekerek şöyle konuştu:


HABER

“SADECE ‘EN DÜŞÜK FIYAT’ TEKLIFINE GÖRE SONUÇLANAN GELENEKSEL SATIN ALMA SÜREÇLERI, DOĞRU HIZMET MALIYETINI GÖLGELEYEREK ASLINDA TOPLAM SAĞLIK HARCAMALARININ ARTMASINA SEBEP OLABILIR”

“Hasta çıktılarından bağımsız, SUT fiyatı bazlı, kısa vadeli bütçe odaklı satın alma süreçleri, sürdürülebilir ve verimli değildir! Sadece ‘en düşük fiyat’ teklifine göre sonuçlanan geleneksel satın alma süreçleri, doğru hizmet maliyetini gölgeleyerek aslında toplam sağlık harcamalarının artmasına sebep olabilir. Hasta faydası, efektif sağlık çıktıları ve daha kapsamlı sosyal ve ekonomik faydalar gözetilmeden yapılan satın almaların sonucu, orta ve uzun vadede ‘öngörülemeyen maliyetler’ ortaya çıkar. Dolayısıyla, ‘fiyat-kalite ilişkisi’ satın alma süreçlerinde mutlaka yerini almalıdır. Sağlık teşkilatındaki yeniden yapılanma döneminde, satın alma süreçlerinin de yeniden, ‘değer’ odaklı bir şekilde yapılanması, ‘akılcı ve sürdürülebilir tedarik’ yolunda önemli olacaktır.”

3 Anahtar Soru Dünyadan iyi uygulama örneklerine değinen Doç. Dr. Haluk Özsarı konuşmasına şöyle devam etti: “Dünyada son yıllarda karar vericilere sorulan 3 başlıkta özetlenebilecek anahtar sorular ve cevapları gündeme gelmektedir: ‘Ne satın alınacak?’ sorusu için gereklilikleri tanımlamalı, ‘Ne önemli?’ sorusu için kritik performans göstergeleri belirlenmeli, ‘Planlanan ödeme ne kadar?’ sorusu için ‘Değer’in ne olduğu saptanmalıdır.”

Değer Bazlı Satın Almanın Faydaları Neler? Yeni düşünce yapısının kanıta dayalı ve kapsamlı değerlendirme ile akılcı satın alma temeline dayandığını belirten Doç. Dr. Özsarı şunları anlattı: “Mevcutta en çok kullanılan ölçüt olan ‘Yalnızca Fiyat’ yaklaşımı terk edilmeli, ‘Fiyat Ötesi’ bakışı ile hizmeti alanlara da yansıyan ek maliyetler göz önüne alınmalı, ürünün paydaşlarına kazandırdığına yani sonuca odaklanılmalı, dolayısıyla yapılan tıbbi müdahalenin hastanın yaşam kalitesine veya engelliğine olan etkisi temel alınarak toplamda kazandırdığı ‘değer’ hedeflenmelidir. Değer bazlı satın almada kamu alımlarında ulusal düzeyde beklenen temel faydaları şu başlıklarda özetleyebiliriz:

Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Haluk Özsarı Tüm paydaşlara genel olarak maliyeti düşürme fırsatları ve en ekonomik sonuçlar; hastalar, sistem ve toplum için önemli olan değer ve sonuçlara odaklanma; optimizasyon ve profesyonelleşme; satın alma metodolojilerinde harmonizasyon ve standardizasyon; yerelde esneklik ve karşılaştırma avantajı ve işbirliği fırsatları ile iyi uygulamaların yaygınlaşması.

İyi Uygulama Örnekleri

Dünyada Norveç, Almanya, İsveç, İngiltere, ABD, Fransa gibi ülkelerde kateter, cerrahi sütür, yara bakımı gibi alanlarda iyi uygulama örnekleri mevcuttur. Türkiye’de de Kamu İhale Mevzuatında, ‘ekonomik açıdan en avantajlı teklif’ veya ‘fiyat dışındaki unsurlar da dikkate alınarak’ gibi hükümlerle tanımlanmış durumdadır.” ARALIK - OCAK 2018

49


RÖPORTAJ

ÜNIVERSITE ILE SAĞLIK SEKTÖRÜ ARASINDA KÖPRÜ KURUYORUZ

“ÜYELERIMIZIN SAĞLIK YÖNETIMI VE SAĞLIK BILIŞIMI ALANINDA ÜNIVERSITELERDE UYGULAMALI ŞEKILDE DERS VERMESINI SAĞLIYORUZ. BU YIL ÜNIVERSITE ILE SAĞLIK SEKTÖRÜ ARASINDA KÖPRÜ VAZIFESINI DAHA YOĞUN ŞEKILDE SÜRDÜRECEĞIZ”

T

ürkiye’de sağlık sektörü paydaşları düşünüldüğünde ağırlıklı olarak hangi sektörler bilişim çözümlerini daha fazla kullanıyor, yatırım yapıyor ve bir pazarlama stratejisi olarak bilişim hizmetlerinin dönüştücü gücünden daha fazla yararlanıyor?

Türkiye’de sağlık sektörü paydaşlarının bilişim çözümlerini kullanım altyapıları neredeyse benzer seviyelerdedir. Fakat bunu günümüzde dijital dönüşümün ve endüstri 4.0 kavramlarının getirmiş olduğu yenilikler ve uygulamalar açısından değerlendirelim. Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0’ın her ikisinde de farklı paydaşlara hitap eden detaylı çözümler var. İlaç sanayi her ikisini de kullanırken diğer paydaşlar çok daha ileride kullanıyor. Arkasından tıbbı cihaz sektöründeki bilişim teknolojilerinin getirdiği inovasyon gerçekten kayda değer ve köklü değişimlere sebep olmuştur.

Sağlık Bilişim Derneği Başkanı Yasin Keleş

50 ARALIK - OCAK 2018

Özel ve kamu hastanelerine bakacak olursak son yıllarda kamu hastanelerinin teknoloji kullanımında çok ciddi bir ivmesi var. Kamunun bunu yapmasında en büyük etken sağlıkta dönüşümün temelinde sağlık bilişiminin kullanılması olmuştur. Sağlık bilişimi kullanımı ile gelen kolaylıklar ve çok ciddi bir veri trafiği ortaya çıkmıştır. Bundan güzel faydalar sağlayan Sağlık Bakanlığı bu durumu makro ölçekten mikro seviyelere doğru götürmeyi istemiştir. Bu sayede kötü olan altyapı düzeltilmiştir; kamu hastanelerinde sağlık bilişimi değişimi 10 yıl önce ortaya koyduğumuz ve yıllarca üzerinde durduğumuz Dijital Hastane kavramını hedef haline getirmiştir. Bu sayede bugün kamu hastanelerinde ve onlarca kurum bu konuda ciddi bir disiplinle dijital hastane gerekliliklerini yerine getirmeye çalışmaktadır.


RÖPORTAJ

Özel hastanelerde bu değişim çok daha önce başlamış olmasına rağmen kamuya göre zaman zaman geride kalmıştır. Özel hastanelerin sağlık bilişimi kullanımındaki motivasyon ölçme ve değerlendirme odaklı olup aynı zamanda faturalama işlemlerinde hata yapmama motivasyonu ile perçinlenmektedir. Fakat artık çok daha gelişmiş teknolojileri ve hayatımızı 360 derece saran dijital medya enstrümanlarını çok sık şekilde kullanmaya başlamıştır. Bu sayede bilinirliklerini artırıp hastanelere erişmek isteyenler arasında tercih edilen olma gayretini bu mecra sayesinde bir ileriye taşımak istemektedirler, aynı şekilde dijital medya kullanımı ile sağlık turizm alanında sıkça kullanıldığını görmekteyiz.

Türkiye sağlık sektörü bilişim/ dijitalleşme alanında 2017’de sizce nasıl bir sınav verdi?

2017, zor bir yıl olmasın rağmen birçok kurum altyapısında ciddi değişiklikleri yaptı, dijital envanterini çıkarıp dijital medya planlaması yaparak bu alandan ciddi şekilde hastalara ulaşmaya çalıştı. Bir yandan dijital dünyanın olmazsa olmazı dijital medya araçlarını kullanan sektörüz diğer yandan sağlık teknolojileri ile ilgili ciddi gelişmelere şahit oluyoruz. Sanalyapay zeka, giyilebilir teknolojiler ve IoT ile ilgili gelişmeler gerçekten başdöndürücü bir hızla ilerliyor. Bir çok uzman görüş Endüstri 3.0 ile 4.0 arasında en büyük farkın sanal zeka kullanımı olduğunu dile getirmektedir. Bu aslında makinelerden ürettiğimiz big data ve onların kullanımında kullandığımız sanal zeka ile birleşince sağlık alanında teşhis, tedavi ve yönetim alanlarında çok ciddi değişimleri getiriyor.

Global ölçekte, Türkiye sağlık sektörü bilişimsel yönden nasıl bir profil sunuyor, nasıl konumlanıyor? Yurt dışı deneyimlerinizden hareketle gözlemlerinizi paylaşır mısınız?

“SABAH KALKTIĞINIZDA BANYOYA YÜZÜNÜZÜ YIKAMAYA GITTIĞINIZ YOLDAKI TAŞLAR SIZIN BIRÇOK SAĞLIK PARAMETRENIZI ÖLÇÜYOR OLACAK. BANYODA YÜZ YIKAMADAN DIŞ FIRÇALAMAYA VE YAPILAN IDRARIN ÖLÇÜMLERINE KADAR BIRÇOK VERI ANINDA SISTEMLERE KAYIT OLUP HEKIMINIZIN TAKIBINE SUNULABILECEK” Global ölçekte baktığımız Türkiye sağlık bilişimi alanında çok ciddi bir atak yaptı. 2017 yılında ABD, Avrupa ve Rusça konuşan ülkeler ile Arapça konuşan ülkeler arasından yaklaşık 11 ülke ziyareti yapma fırsatı buldum. Bu ülkelerde çok büyük sağlık kuruluşlarını ziyaret ettim. Aynı zamanda sektörün diğer paydaşları ile görüşme ve karşılıklı fikir alışverişinde bulundum. ABD sağlık bilişiminde sağlık kuruluşları nezdinde gelişmiş teknoloji kullanımına baktığınızda çok ileride değil fakat sağlık bilişimi alanında faaliyet gösteren yeni kurulmuş firmaların devlet tarafından ciddi şekilde desteklendiği görülüyor. Mevcut firmaların dünyaya açılmasının devlet eliyle sağlanması da sektörün ciddi bir büyüklüğe erişmesine zemin hazırlıyor. Şöyle bir örnek verirsek ülkemizde sadece sağlık bilişim alanında çalışan firmaların ürettiği toplam ciro 40 milyon$ seviyelerinde iken ABD’de ilk 10 firma arasından ilk firmanın cirosu 2,6 milyar$ seviyesindedir. Bu rakamlar sektörümüz açısından pek iç açıcı değil fakat yazılım alanında yerli firmalarımızın yaptıklarını ihraç etmeye başladığımızda eminim sektörümüzün cirosu bir anda milyar $ seviyelerini ciddi şekilde geçecektir. Ülkemizde kurulmuş ve zor şartlara uyum sağlamış ve bunları aşarak üretkenliğine devam ederek ayakta kalmış firmalar yurtdışındaki pazar için çok değerlidir. ABD ve Avrupa başta olmak üzere bu bölgelerin tamamında firmalar bize göre çok daha yavaş ve müşteri memnuniyeti konusunda çok daha hantal kalıyor. Ülkemizde ise durum tam tersi

müşteri memnuniyetini nasıl daha yukarı çıkarırız hesapları her gün yapılmakta ve sürekli bir takip söz konusudur.

Şehir hastaneleri kamu sağlık hizmet sunumunu, bilişim/ dijitalleşme yönünden, sizin düşüncelerinize göre, nasıl dönüştürecek?

Şehir hastaneleri ülkemizde sağlık bilişim alanında çok büyük bir fırsattır. Büyüklükleri sebebi ile yönetim alanında birçok konunun artık el yordamı ile veya yama çözümler ile yapılamayacağız anlaşılmıştır. Bu durum şehir hastanelerimizde çok daha elzem bir ihtiyaç haline gelmiştir. Dolayısı ile ülkemizde şehir hastanelerinin bir bir açılması ve giderek artması ile sağlık bilişimi alanında güncel bilişim ve medikal teknoloji kullanımı ciddi oranda artacaktır. Bu artışı fırsat bilerek şehir hastanelerinde büyük ölçekli hastane deneyimlerimi yerli ve milli firmalar oluşturarak veya mevcutları bu alanda eğiterek sağlık bilişimi alanında çok değerli markalar yaratabiliriz. Bu sayede ülkemizin sağlık bilişimi alanında ihracatını katlayarak büyütme fırsatını yakalamış olacağız. Tüm bunları yaparken mutlaka bu alanda yapılan çalışmaları yönetecek, ekipler içinde çalışacak sağlık bilişim uzmanları yetiştirmemiz gerekmektedir.

Dünyada medikal sektörün dijital uygulama trendleri neler?

Dünya artık sanayi devriminden sonra dijital devrime geçmiş durumda, bugün arabaların birbirleri ile haberleşmesini ve sürücüsüz araçların hayatımıza nasıl ARALIK - OCAK 2018

51


RÖPORTAJ girdiğini ve yaygınlaşacağını konuşuyoruz. Medikal sektörde de aynı şekilde cihazların neredeyse tamamına yakını bilgi teknolojileri altyapısı çok güçlü hale gelmiş ve kurumların oluşturduğu big dataya entegre durumda çalışmaya başlamıştır. Cihazların çıktılarını önceden uzun prosesler ile hekimler incelerken şimdi bunu yapan yazılımlar mevcut ve bu sayede hekimin her bir hasta görüntüsü inceleyip rapora dönüştürme süresinde neredeyse 1-2 saat arasında tasarruf sağlanıyor. Sanal zeka çözümleri artık hekimlerin koydukları teşhis doğruluğunun üstünde doğru teşhis koymaya başladı bu sayede bir çok hastalığın belki de sanal zeka uygulamaları sayesinde ilk teşhislerini uygulamalar üzerinde verebileceğiz. Hekimi teşhisini kontrol noktasında olacak ve daha fazla AR-GE yapmalarına, alanlarındaki gelişmeleri takip ederek katkı sağlamalarına olanak tanıyacağız. Bunun yanı sıra medikal cihazların büyük bir kısmı mobil hale geliyor, hatta giyilebilir olanlar ciddi oranda artmaktadır. Bu trendin artması ile kişisel sağlık kayıtları olarak hayal edemeyeceğiniz kadar çok veriye sahip olacağız. Şöyle ki; Sabah kalktığınızda banyoya yüzünüzü yıkamaya gittiğiniz yoldaki taşlar sizin birçok sağlık parametrenizi ölçüyor olacak. Banyoda yüz yıkamadan diş fırçalamaya ve yapılan idrarın ölçümlerine kadar birçok veri anında sistemlere kayıt olup hekiminizin takibine sunulabilecek. Herhangi bir sağlık kuruluşuna olan randevunuzu akıllı cep, saat cihazınız size hatırlatacak. Devamında size yolun yoğunluğuna göre çıkış saati önerisini ve yol haritasını sunacak. Hastaneye vardığınız ise hekimin olduğu poliklinik odasına kadar size refakat edecek yol gösterecek. Hekim randevu için hazır değilse kurumun big datası ile haberleşerek size bu konuda uyarılarda bulunacak. Öncesinde yapmanız gerekenler için sizi uyaracak. Dolayısı ile hastalar artık zamandan, gereksiz bilgi taşımaktan kurtulmuş olacak. Bu bilgilerin tamamına istediği kurumdan ulaşabilmesi sayesinde ülke ve dünya olarak mükerrer yapılan ve israf edilen tüm maliyetlerden kurtulmuş olacağız. 52 ARALIK - OCAK 2018

Sağlık Bilişim Derneği olarak 2018 planlarınız nasıl? Yeni dönemde çalışma ajandanızda öncelikli başlıklar neler?

Sağlık Bilişim Derneği olarak 2018 yılında birçok alanda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Öncelikle sektör ile irtibatımızı güçlendirdiğimiz ve sektörün profesyonelleri ile bir araya geldiğimiz aylık kahvaltılarımız devam ediyor olacak. Ülkemizin sağlık alanında bölümü olan üniversitelerimizle başlatmış olduğumuz iş birliği çerçevesinde birçok üyemizin sağlık yönetimi ve sağlık bilişimi alanında uygulamalı şekilde üniversitelerde ders vermesini sağlıyoruz. Bu sayede üniversite ile sağlık sektörü arasında köprü vazifesini daha yoğun şekilde sürdüreceğiz. Buna ek olarak yurtdışındaki üniversitelerimiz ile ülkemizdeki kurduğumuz networkun haberleşmesi için altyapılar kurmayı hedefliyoruz.

Dernek olarak ülkemizin 7 bölgesinde yapılanması tamamlaması ve sağlık bilişiminin gelişmiş ülkelerdeki insan kaynağı seviyelerine çıkması için çalışmalar yapıyoruz. Bu alanda sektörün profesyonel firmaları ve üniversiteleri ile iş birliği yaparak Sağlık Bilişim Akademisini hayata geçirmeyi planlıyoruz. Dernek üyelerimiz ile çeşitli ülke ziyaretleri yaparak ülkemizin sağlık bilişimi alanındaki ihracatını milyar$ seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz. Bunun içinde ülke bazında sağlık bilişim ihalelerini üyelerimiz ile paylaşarak onların bu ihalelerde öncelikli şekilde masada olmaları için çalışmalar yürütüyoruz. Sağlık Bilişim Zirvesi için çalışmalarımız devam ediyor inşallah 2018 yılında tüm sektör paydaşlarını bir araya getireceğimiz büyük bir etkinlik ile karşınızda olmayı hedefliyoruz.


kurumsal İletişim çözümleri yayıncılık | basılı, görsel ve dijital grafik tasarım medya planlama | marka iletişimi | organizasyon

www.med-publish.com


RÖPORTAJ

TÜRKIYE’DE YATIRIM ŞARTLARI ZORLAŞTI “ŞEHIR HASTANELERINE CIHAZ ALIMLARINDA FIYATLAR ÇOK DÜŞÜK, BUNA KARŞIN SERVIS BAKIM ŞARTLARI ÇOK AĞIR! BU HASTANELERE CIHAZ VERECEK MEDIKAL ŞIRKETLER SATIŞ VE SATIŞ SONRASI SERVIS BAKIM HIZMETLERINDE ZORLANACAK”

A

CENDIS, 2017’yi nasıl geçirdi? 2018’i karşılamaya hazırlandığımız bugünlerde, geçen seneyi nasıl değerlendiriyorsunuz; hastanelerle iletişimleriniz, pazarlama ve satış faaliyetleriniz, müşteri portföyünüz bu yıl nasıl bir seyir içinde oldu? 2017 yılının başında Türkiye’nin en büyük hastane gruplarından biri olan Acıbadem grubunun en büyük hastanesi Acıbadem Altunizade Hastanesi açıldı. Acıbadem’in diğer projelerinde olduğu gibi bu da HERMES Alman ihracat kredisi ile yapmış olduğumuz bir projeydi. Ayrıca Medicana ve Medical Park gruplarının da 2017’deki yeni hastane projelerinin medikal ekipman ihtiyaçlarını karşıladık. ACENDIS’in şehir hastaneleri projelerinde rol ve sorumlulukları nasıl? Bu projelerle ilgili ajandanızda neler var? Şehir hastane projelerinde Löwenstein Medical, Simeon, Medifa gibi lokomotif markalarımızla çalışıyoruz. Geçtiğimiz sene içinde realize olan projelerde aktif olarak çalıştık ve bu hastanelere Ulusal Bilgi Bankası (UBB) kaydına sahip olduğumuz cihazlarla ilgili satışlar gerçekleştirdik. 2018 ve 2019 yıllarında da yapımı 54 ARALIK - OCAK 2018

devam eden ilave projelerde yine kendi mümessili olduğumuz UBB kaydına sahip olan cihazlarımızla daha geniş bir çalışma içerisinde olacağız. Bu sene kamu hastaneleri ile de iletişimleriniz oldu; özel hastanelere göre kamunun zorlayıcı ve daha kolay sayılabilecek yanları neler? Kamu hastanelerinde 2017’de bir takım önemli işler yapılmıştır. Bu işlerde kamu hastanelerinin ne kadar hassas davrandığını ve amaca uygun hareket ettiğini gözlemledik. Örneğin; spesifik Löwenstein Medical marka yenidoğan ventilatörleriyle kamuda önemli işlere imza attık. Bunun da nedeni kamu hastanelerinin bilinçli, hassas ve seçici alım yapmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye’de özel hastanelerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Zincir hastaneler ve tek lokasyonda faaliyet gösteren daha küçük ölçekli hastaneler sizce nereye doğru gidiyor ve önümüzdeki süreçte sağlık hizmeti sunucularını neler bekliyor? Özellikle büyük illerde faaliyete geçecek şehir hastaneleri özel hastaneler karşısında rakip olarak konumlanabilirler mi?

Acendis Proje Müdürü Toygar Durukan Genel olarak Türkiye’de yatırım şartlarının zorlaştığı bu dönemde zincir hastaneler yatırımlarına planladıkları şekilde devam edeceklerdir. Tek lokasyonda faaliyet gösteren küçük ölçekli hastanelerin ise yeni yatırımlara gireceklerini düşünmemekteyiz. Öncelikle mevcut durumlarını koruyacaklardır ve belki bir takım ufak tefek ek yatırımlar ve genişleme projeleri mevcutların üzerlerine eklenebilir. Dolayısı ile şehir hastanelerinin de kuruldukları şehirlerde özellikle orta ve küçük ölçekli hastanelerin faaliyetlerini etkileyeceğini düşünüyoruz. Şehir hastaneleri, Türkiye’de sağlık


RÖPORTAJ

sektörünün büyüme ivmesi olduğunu mu gösteriyor?

içinde

Şehir hastaneleri açılacağı illerde bazı devlet hastanelerinin kapanıp tek bir noktada faaliyet göstermesi göz önünde tutulur ise burada daha merkezi, derli toplu ve son teknoloji cihazlarla hizmet verileceğini öngörüyoruz. Büyümeden ziyade; bu yeni yapılan hastanelere tamamen son teknoloji ve yüksek adetlerde alındığı ve alınacağı için tabiki medikal sektör yeni satışlarla payını arttıracaktır. Fakat bizim görüşümüze göre bu alımlardaki fiyatların çok düşük olması ve arkasındaki servis bakım şartlarının çok ağır olması dolayısı ile buraya cihaz verecek medikal şirketlerin satış ve satış sonrası servis bakım hizmetlerinde oldukça zorlanacağını düşünülebilir. 2018 itibariyle Acendis’te yenilikler var mı; ürün/hizmet portföyünüzde değişiklikler olacak mı? Son 22 senedir yaptığımız projelerimize servis bakım tedarik hizmeti vermeye

“ACENDIS’IN BALKANLAR, ORTADOĞU, TÜRKIYE CUMHURIYETLERI VE AFRIKA ÜLKELERINDEKI FAALIYETLERI 2018 YILINDA HIZ KAZANACAK” devam ediyoruz ve daha iyi hizmet verebilmek adına Acendis olarak daha fazla profesyonel kadroyu bünyemize kattık. Yine bu yıl 6-7 sene önce başladığımız yurtdışı projeleri trendine devam edeceğiz. 2018 yılında Balkanlar, Ortadoğu, Türkiye Cumhuriyetleri ve Afrika ülkelerinde çalışmalarımız daha da hızlanacaktır. Ayrıca Acendis olarak mevcut çalışma portföyümüz dışında 2017 de başlayan ve 2018 e devam edecek birtakım yatırımlara girdik. Bunlarda biri göz grubu ile ilgili çalışmalar yürüten Mikro Optik firmasını bünyemize kattık, ayrıca üroloji, jinekoloji ve fizik tedavi alanlarına artı getireceğini düşündüğümüz Pontamed firmasını da kendi bünyemize katarak yeni girişimde bulunduk. Dolayısı ile Acendis’in yatırımları ve yeni atılımları yeni yılda da devam edecektir. ARALIK - OCAK 2018

55


HABER

SEKTÖRÜN BAŞ UCU KITABI:

SAĞLIK KURUMLARI İÇIN HIZMET ALIM REHBERI YAYIMLANDI

1

0 yıla yakın Sağlık Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığını ve 1 yıla yakın Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten ve yaklaşık 1,5 yıldır Kamu İhale Kurulu Üyesi olan Mehmet ATASEVER editörlüğünde “Türkiye Sağlık Hizmet Alımları Rehberi” hazırlandı. Bu çalışmada hizmet alımları ile ilgili merak edilen konulara ulaşılabilir. Hizmet alım ihalelerinin nasıl yapılacağı, nelere dikkat edilmesi gerektiğinin detaylı bir şekilde anlatıldığı çalışma her kademedeki sağlık yöneticileri, hizmet alım ihalelerine giren istekliler ve diğer ilgililer için rehber niteliği taşıyor. Kitap, hizmet alımları ile ilgili teorik bilgileri ve güncel mevzuatı pratik işleyişe göre detaylı bir şekilde anlatıyor. Sağlık idarecileri dışında hizmet alım firmaları için de önemli bir kaynak olan çalışmada hizmet alım ihalelerinde dikkat edilecek hususları ve ilgili güncel KİK kararlarını bulmak mümkün... Türkiye sağlık sektöründe ilk kez yapılan bu çalışmada; Türkiye’de sağlık sektöründe hizmet alımları ile ilgili yönetim, Sağlık Bakanlığı ve kamu ihale mevzuatı, muhasebe ve ödeme işlemleri ile ilgili uygulamaya yönelik detaylı bilgilere ulaşılabilir.

“Bu Rehberin Yokluğunu Bugüne Kadar Yaşadık” Dr. Hasan Çağıl şekilde inceleniyor. Sekizinci bölümde, hizmet alımları ihale işlemleri, uygulama ve ödeme işlemleri uygulamada olan yasal mevzuatlar ışığında açıklanıyor. Dokuzuncu bölümde, sağlık hizmet alımları muhasebe işlemleri güncel uygulamalardan yola çıkılarak örnekler kayıtlarla birlikte anlatılıyor. Onuncu bölümde, Türkiye’de hizmet alımlarının finansmanı ve harcamaları inceleniyor. Çalışmanın son bölümünde, hizmet alımlarının alt işverenlik, muavaza ve kıdem tazminatı konusu değerlendirilerek, SWOT analizi yapılıyor.

Kitaba Nobel Kitap’tan ulaşılabilir.

https://www.nobelkitap.com/turkiyesaglik-hizmet-alimlari-rehberi-349772.html Tel: 0(312) 418 20 61 Fax: 0(312) 418 30 20 Satın Alma; esatis@nobelkitap.com

56 ARALIK - OCAK 2018

“Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programın hayata geçirilmesi ve sağlık hizmetleri gelişiminde verilen hizmetleri; daha verimli, etkili ve kaliteli sunabilmek için hizmet alım uygulamaları yaygınlaştırılmıştır. Mehmet Atasever editörlüğünde hazırlanan Türkiye Sağlık Hizmet Alımları Rehberi sağlık hizmet sunumunda önemli bir boşluğu doldurmuştur. Sahada yıllarca bu kitapta yazanları anlatmış ve rehberlik etmiş biri olarak böyle rehber bir kitabın yokluğunu bugüne kadar yaşadık. Sağlık hizmet alımları ile alanında yapılmış ilk çalışma olan Türkiye Sağlık Hizmet Alımları Rehberini her kademedeki sağlık yöneticilerine tavsiye ederim. Sağlık hizmet alımlarında pratik işleyişe uygun olarak ve başvuru rehberi olarak hazırlanmış bu kitabın sağlık yöneticileri ve hizmet alım firmaları için çok faydalı olacağını düşünüyorum. Emeği geçenlere teşekkür ederim.”

Uzm. Dr. Hasan Çağıl hakkında:

İçerikte Neler Var?

“Türkiye sağlık hizmet alımları Rehberi” 11 bölümden oluşuyor. İlk bölümde Türkiye sağlık sistemi, İkinci bölümde genel bilgiler, üçüncü bölümde görüntüleme hizmet alımları, dördüncü bölümde tıbbi laboratuvar hizmet alımları, beşinci bölümde diğer sağlık hizmet alımları, altıncı bölümde destek hizmet alımları ve yedinci bölümde hastane bilgi yönetim sistemi hizmet alımları detaylı bir

Kitabı değerlendiren Pakistan Pencap Eyaleti Başbakanı Sağlık Danışmanı Uzm. Dr. Hasan Çağıl, şunları kaydetti:

Mehmet Atasever

Uzm. Dr. Hasan Çağıl, Sağlık Bakanlığında uzun yıllar başhekimlik, baş saha koordinatörlüğü, iki yıla yakın bir süre SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı Müsteşar yardımcılığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu kurucu başkanlığını yapmıştır. 2017 yılında emekli olan Çağıl halen Pakistan Pencap Eyaleti Başbakanı Sağlık Danışmanı olarak görev yapmakta olup, Türkiye’nin sağlık alanındaki başarılarını uluslararası alana taşımakta ve bu anlamda ülkemiz için çok önemli bir görev yapmaktadır.


HABER 16. DÜNYA YOĞUN BAKIM KONGRESI, CUMHURIYETIMIZIN 100. YILI OLAN 2023 YILINDA, TÜRK DAHILI VE CERRAHI BILIMLER YOĞUN BAKIM DERNEĞI (TDCY) EV SAHIPLIĞINDE, İSTANBUL'DA YAPILACAK!

T

ürk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği olarak 10 Kasım 2017 tarihinde yaptığımız adaylık sunumumuz ile Dünya Yoğun Bakım Dernekleri Federasyonunun 16. Dünya Yoğun Bakım Kongresini Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında İstanbul'a almış olmanın gururunu yaşıyoruz.

YOĞUN BAKIM CAMİASINDAN

2 ÖNEMLI HABER

TDCY YÖNETIM KURULU ÜYESI PROF. DR. ARZU TOPELI İSKIT, 2013 YILINDAN ITIBAREN YÖNETIM KURULU ÜYESI OLARAK GÖREV YAPTIĞI DÜNYA YOĞUN BAKIM DERNEKLERI FEDERASYONUNUN YÜRÜTME KURULUNA MUHASIP ÜYE OLARAK SEÇILDI

Bu yıl Brezilya Rio de Jenerio’da yapılan Dünya Kongresinden 2 ödül ile döndük. Rekor sayıda ülkenin aday olduğu yarışmada, zorlu rakiplere rağmen Türkiye’nin birinci olması ülkemiz adına aldığımız en büyük ödüldür. Aday olan ülkeler Türkiye dışında Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, İrlanda, İtalya, Kolombiya, Meksika ve Sırbistan idi. 2017 Rio Kongresinden sonra, 2019 yılında Melbourne, Avustralya, 2021 yılında Vancouver, Kanada ve 2023 yılında da İstanbul, Türkiye’de Dünya Yoğun Bakım Kongresi düzenlenecektir. İkinci ödülümüz de, ilk olarak 2013 yılından itibaren yürüttüğüm Dünya Yoğun Bakım Dernekleri Federasyonu yönetim kurulu üyeliğinden, mühasip üye olarak Federasyon yürütme kuruluna seçilmiş olmamdır.

Dünya Yoğun Bakım Dernekleri Federasyonu Yürütme Kurulu Mühasip Üyesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arzu Topeli İskit

Derneğimiz, 2010 yılında Federasyona üye olarak kabul edilmiştir. Dünya Yoğun Bakım Dernekleri Federasyonu 1974 yılından itibaren Dünya Yoğun Bakım Kongreleri düzenlemekle birlikte, resmi olarak 1977 yılında kurulmuştur. 2013 yılına kadar 4, 2013 yılından sonra 2 yılda bir Dünya Yoğun Bakım Kongresi düzenlenmektedir. Halen 14 yönetim kurulu üyesi olan Federasyonun temel amacı yoğun bakımın bölgesel ve küresel düzeyde geliştirilmesidir. Ülkemizdeki tüm yoğun bakım camiası ile ve sadece hekimler değil tüm yoğun bakım çalışanları ile birlikte büyük, başarılı ve ülkemize yakışır bir kongre yapmak dileği ile saygılarımızı sunarız. ARALIK - OCAK 2018

57


HABER

PHILIPS, 2025 YILINA KADAR

3 MILYAR KIŞININ HAYATINI İYILEŞTIRMEYI HEDEFLIYOR SAĞLIK ÇÖZÜMLERINE HASTA, HASTA YAKINLARI VE SAĞLIK PROFESYONELLERI GÖZÜNDEN YAKLAŞAN PHILIPS, SAĞLIK ÇÖZÜMLERININ KUSURSUZ BIR ŞEKILDE IŞLEMESI IÇIN ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR

P

hilips, günümüzde sağlık çözümlerini sağlık döngüsü süreçlerini göz önüne alan bir çerçevede değerlendiriyor ve “Hayatı iyileştirmenin her zaman bir yolu vardır” yaklaşımıyla inovasyon ve hizmetlerini sürdürüyor. Philips’in sağlık çözümlerine yönelik bakış açısını değerlendiren Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Günümüzde Philips olarak insanların hayatlarını nasıl daha fazla iyileştirebileceğimiz düşüncesi ile hareket ediyor, tüm faaliyetlerimizi bu doğrultuda yürütüyoruz. Teknoloji, İnovasyon ve insanı bir araya getirerek sağlık çözümleri sunuyoruz. Buradan hareketle İPSOS iş birliği ile Türkiye Sağlık Trendleri Araştırmasını gerçekleştirerek Türkiye’deki sağlık durumunu araştırdık. Araştırmamızın sonuçlarına göre toplumun yüzde 78’i mevcut sağlık durumundan memnun olduğunu belirtirken yüzde 72’si sağlık durumunun hayat kalitesini olumlu etkilediğini düşünüyor; yüzde 86 ise sağlıklı olmak adına çaba gösteriyor. Herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaşınca toplumun yüzde 51’inin hemen doktora gittiği görülürken, yüzde 17’lik bir kesimin hiç doktora gitmediği ortaya çıkıyor. Bu rakamlara baktığımızda Türkiye’de sağlık alanındaki riskleri kolayca görebiliyoruz. Bu araştırma ile sağlık alanında farkındalığı artırmayı hedefledik ve gelecek dönemde de bu alanda çalışmaya ve inovatif çözümler sunmaya devam edeceğiz.” 58 ARALIK - OCAK 2018

Sağlık Döngüsü Yaklaşımı

Philips olarak, Sağlık Döngüsü anlayışını benimsedikerini belirten Karabatak, “Sağlık döngüsü kavramı ile sağlıklı yaşamdan başlayarak önlem alma, teşhis, tedavi ve evde bakıma kadar pek çok alanda ürünlerimiz ve çözümlerimizle her gün, her yaştan insanın yaşamını iyileştirecek yenilikler sunuyoruz. Böylelikle, bütün süreçlerin kusursuz şekilde işlediği sağlık anlayışını da ortaya koyuyoruz. Philips, bu kusursuz işleyen sağlık çözümlerine ulaşabilmek için dört fırsata odaklanıyor. Verilerin basitleştirilmesi ve bilgi toplama, ilk seferinde doğru teşhis ve tedavi, maliyetlerin azaltılması, hastalara ve personele daha iyi bir deneyim sunulması” dedi.

İnovasyon, Değişim, İş Birliği

Haluk Karabatak bu değişimi şöyle özetledi: “İnovasyon, değişim, iş birliği; bizi motive eden bu üç alan… Teknolojik endüstri liderliğini sağlık çözümlerinde

Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak yeni alternatifler sunan bir yaklaşımla birleştiriyoruz. Sağlık döngüsünde yer alan her sürecin kusursuz bir şekilde yürümesi sağlık çözümlerinin de kusursuz olmasını sağlayacaktır. İşte bizi heyecanlandıran da tam olarak bu!”

Sınır tanımayan sağlık çözümleri: Sağlığın geleceği…

Philips, günümüzde hastaların ve sağlık uzmanlarının ihtiyaçlarını önceliklendiriyor. İnovasyonun, iş ortakları için kanıtlanabilir bir başarı getirdiği ölçüde anlamlı olduğuna inanan Philips, sağlık çözümlerinde operasyonel iş akışlarını ve klinik süreçleri optimize etmek, farklılıkları azaltmak, uygun kullanımları kolaylaştırmak, komplikasyonlardan kaçınmak ve hastalar ve sağlık çalışanlarının deneyimlerini iyileştirmek alanlarında birçok çalışma yürütüyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.