13_22713

Page 1

22713 Pafta No :1

Suhulet; Suhulet ile sorun çözme geleneğimiz, demir alan son sefer ile yok oldu bu coğrafyadan. Tıpkı nesli tükenen İstanbul lalesi gibi...

Geminin ismini şair Namık Kemal verdi. “Suhulet”; kolaylık, yumuşaklık anlamına gelmekteydi. Meşhur şairimiz, yepyeni bir tasarıma sahip olan bu vapurun araçları ve yolcuları bir yakadan diğerine kolayca naklettiğine atıfta bulunmuştu.

1869 yılında Şirket-i Hayriye’nin başına, Giritli Hüseyin Haki Efendi getirildi. O tarihlerde şirket, İstanbul’da yaklaşık 20 yıldan beri yolcu taşımacılığı yapmaktaydı. Vapurlarla yolcu ve beraberindeki yüklerin taşınması kısmen yapılıyor olsa da atların, arabaların, askeri techizatın, boğazın iki yakasına yayılmış bu şehirde karşıdan karşıya geçirilmesi için farklı bir deniz taşıtına ihtiyaç vardı. Bu nedenle Hüseyin Haki Efendi yeni bir vapur için taslak çizimler hazırladı. Beraber çalıştığı İskender Efendi ve Mehmet Usta ile birlikte çizimlere son halini verdi. Hüseyin Haki, teknenin inşasını İngiltere’ye giderek imal edildiği tersanede bizzat takip etti. İşte bu çift taraflı simetrik gemi çizimleri günümüzde “araba vapuru”, “arabalı vapur” veya “feribot” dediğimiz gemilerin ilk prototipleriydi. Yeni vapurlardan ilki İngiltere’ye ısmarlandı. Maudslay Sons and Fields isimli tersanede yaptırılan gemi yandan çarklıydı. İstanbul’un önceki vapurlarının aksamı ahşap olmasına rağmen, “26” baca numaralı bu vapurun tamamı sacdan yapıldı ve 1872 senesinde zorlu bir deniz yolculuğundan sonra yurda getirildi. Suhulet’in sağladığı büyük kolaylıklar kısa sürede değerinin anlaşılmasını sağladı ve aynı tersaneye, bu sefer çift motorlu ve daha güçlü bir vapur sipariş edildi. 1 yıl kadar sonra hizmete giren bu vapura da 27 baca numarası ve yine Namık Kemal tarafından iki kıyıyı birbirine rapteden manasında Sahilbent ismi verildi. 1872’de “Kabataş-Üsküdar” arasında törenle hizmete konulduktan bir süre sonra hattın “L” şekline getirilerek ticaret merkezi Sirkeci iskelesine de uğraması kararlaştırıldı. Her iki gemi de (Suhulet ve Sahilbent) “Üsküdar-Kabataş-Sirkeci” iskeleleri arasında günde karşılıklı 4’er sefer yapmaya başladı. O günün şartlarında yeterli olan postalar zaman içinde artırıldı. Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasında önemli bir rol oynayan Suhulet, aslında madalya verilmemiş bir kahramandır. Referans : www.trthaber.com

Türk Lalesi (Tulipa turcica): 20-30 cm boyunda, kırmızı veya turuncu - kırmızı çiçekli bir türdür. İstanbul civarında (Beykoz, Cumhuriyet köyü) yabani olarak yetişir. İstanbullu lale yatiştiricileri, XVII-XVIII. yüzyıllarda 'İstanbul lalesi' olarak isimlendirdiğimiz binlerce bahçe çeşidi yetiştirmişlerdir. Kısa boylu ve periant parçalarının ucu biz gibi sivri (Türk çinilerinde görülür) olması ile diğer lale çeşitlerinden kolayca ayrılır. Az miktarda ve belirli meraklılar tarafından elde edilmiş olan 'İstanbul lalesi' bugün tamamen yok olmuştur. Halen İstanbul bahçelerinde yerli olarak yalnız 'Kaba lale' (T. praecox) türü görülmektedir. Yetiştirilen diğer lale çeşitlerinin tümü 'Avrupa lalesi'dir. KAYNAK : Prof . Turhan Baytop - İstanbul Florası Araştırmaları (Toplayıcılar, Floralar, Botanik Bahçeleri, Kaynaklar 1553-1965 - Eren Yayıncılık 2002


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.