İDEOLOJİ VE ÖRGÜTSEL YAPININ ÖRGÜTE ELEMAN KAZANMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TÜRKİYE’DE DHKPC

Page 1

İDEOLOJİ VE ÖRGÜTSEL YAPININ ÖRGÜTE ELEMAN KAZANMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TÜRKİYE’DE DHKP/C VE HİZBULLAH ÖRNEĞİ The Effect of Ideology and Organizational Structure of Terrorist Groups on Recruitment: Turkish Hezbollah and Revolutionary People’s Liberation Party/Front (DHKP/C)

Niyazi Ekici * M. Alper Sözer ** Selçuk Atak *** Özet Terör örgütleri yeni elemanlarla yapılarını beslemedikçe yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Terör konusunda yapılan mevcut çalışmalar, herhangi bir kişinin terörist olabileceğini varsayarak, terör örgütlerinin eleman kazanmadaki seçiciliği üzerinde yeterince durmamıştır. Hâlbuki örgütlerin yeni eleman kazanımında ideolojik ve örgütsel yapı gibi etkenler büyük öneme sahiptir. Bu araştırmada örgüt yapısı ve ideolojisi farklı iki terörist grup olan DHKP/C ve Hizbullah terör örgütlerinin eleman seçme dinamikleri (recruitment dynamics) 366 terör örgütü mensubundan oluşan örneklem üzerinde analiz edilmiştir. Bulgular, terör örgütlerinin yeni eleman kazanmada bireyin özellikle ideolojik olarak örgüte yakın olmasına dikkat ettiklerini göstermektedir. Örgütler özellikle suçlu insanları (daha önce sabıkası olan) saflarına katmayı hedeflemese de, örgüt mensuplarının çoğunluğunun suç kayıtlarının olduğu gözlemlenmiş, bunun başlıca nedeninin de terör örgütünün bu bireyleri örgüte kazandırma aşamasında suç işlettirmesi olduğu tespit edilmiştir. Terör örgütleri mensuplarının, örgütlere çoğunlukla yakın ilişki çevresi (aile ve arkadaş) tarafından kazandırıldığı ve bu sürecin enformel ve uzun bir süreç olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Terör örgütü, eleman seçme dinamikleri, Hizbullah, DHKP/C

* Dr., Adile Sadullah Mermerci Polis Meslek Eğitim Merkezi ** Yrd. Doç. Dr., Polis Akademisi, Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi *** Dr., Yozgat Polis Meslek Yüksek Okulu


38

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

Abstract This study contributes to terrorism research by focusing on terrorist recruitment. It examines the recruitment dynamics of Turkish Hezbollah and the DHKP/C by using sample of 366 subjects. The existing literature generally assumes that any person can be a terrorist, regardless of his/her qualifications or personal background. The role of organizational structure and ideology and the goals of terrorist organizations have been underestimated in the influence they have on recruitment. Terrorist groups seem to recruit members that share a belief in their causes and aims. It is important to understand the dynamics of terrorist recruitment because the continuation of terrorist activity depends on new recruits and surviving members. This research indicated that terrorist groups are selective in adding new members to their organizations. A terrorist organization targets certain groups and individuals for recruitment based on their characteristics; however, the major criterion for recruitment was found to be the potential recruit’s ideological commitment. Although terrorist organizations do not specifically seek out violence-prone individuals for recruitment, the majority of terrorists were found to have criminal records because terrorist organizations facilitate violent activity, especially during the recruitment process. Most terrorists were seen to be recruited by their friends and relatives. Additionally, recruitment was seen to be largely informal and an ongoing process. Keywords: Terrorist organization, recruitment dynamics, Turkish Hezbollah, Revolutionary People’s Liberation Party/Front (DHKP/C)

Problemin Tanımı ve Çalışmanın Amacı Terörizm, çok eski çağlardan beri insanların güven içerisinde yaşamalarına yönelik çok önemli bir tehdittir. Terörizm, korku ve panik oluşturmak suretiyle insanların en önemli ihtiyaçlarından biri olan güvenliği tehdit ederek genellikle politik amaçlara ulaşmaya çalışır. Terörizm, literatürde kişi güvenliğini tehdit eden bir suç türü olarak gösterilse de onu diğer suç türlerinden ayıran, siyasal bir amacın olması, motivasyon ve asimetrik şiddet gibi farklılıkları bulunmaktadır (Laqueur, 2002). Bu basit ayrım ilk bakışta her ne kadar kolay ve anlaşılır görünse de terörizmin ne olduğu, hangi şiddet unsurlarının terörizm olarak nitelendirilmesi gerektiği ve insanların niçin bu tip suç örgütlerine katıldığı ile ilgili görüş ayrılıkları bulunmaktadır (Anarumo, 2005). Bu görüş ayrılıklarının başlıca nedenleri arasında politik duruş, herkesin kendi doğrusunda ısrar etmesi ve bu konuda yeterli ampirik araştırmalar yapılmayışı gösterilebilir (Şahin, 2001). Lum, Kennedy ve Sherely’ye (2006) göre ampirik araştırmalar terör literatürünün sadece % 4’lük bir kısmını teşkil etmektedir. Lum ve diğerlerinin bu iddiasını destekleyen Schmid ve Jongman (1988), terörizm literatürünün yaklaşık %80‘inin yazarların kendi yorumlarını ifade eden veya terörü bir şekilde kötülediği eserlerden


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

39

oluştuğunu kaydetmişlerdir. Alexander (2002), 11 Eylül saldırılarından sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) sadece terör üzerine yılda 150 yeni kitabın yazıldığını belirtmektedir. Bu ifadeler, terörün hakkında çok az ampirik çalışma olduğu halde üzerinde çok fazla şeylerin yazılıp çizildiği bir alan olduğunu göstermektedir. Terörizm konusunda bilimsel çalışmaların az oluşu, aslında terörün yapısından kaynaklanmaktadır. Farklı terörizm tiplerinin olması (sağ-sol-etnik vb.) ve terör olaylarının diğer suçlara kıyasla daha az meydana gelmesi, terör konusunda bilimsel anlamda genellemeler yapmamızı önemli ölçüde engellemektedir. Ariel Merari (1991), terörizm konusunda sistematik bir şekilde güvenilir veri toplamanın neredeyse imkânsız olduğunu ifade etmektedir. Merari buna ek olarak araştırmacıların terör konusunda istikrarsız davrandıklarını, birkaç çalışmadan sonra alanda çalışmayı bıraktıklarını not etmiş, bunun da terörizm konusunda yapılan araştırmaların kalitesini olumsuz yönde etkilediğini ileri sürmüştür. Bu iddialar göz önüne alındığında, terör konusunda güvenilir verilere dayanan ampirik çalışma yapmanın gerekliliği çok açıktır. Mevcut terörizm literatürü, bireylerin kişisel özellikleri ve geçmişleri nasıl olursa olsun, isteyen herkesin terörist olabileceğini varsaymıştır. Hâlbuki terörist örgütlerin ideolojileri ve örgütsel yapıları yeni eleman alımını etkilemektedir. Buna örnek olarak, Sageman’ın 2004 yılında El-Kaide’nin eleman seçme yöntemleri üzerinde yaptığı çalışma verilebilir. El-Kaide, örgüte yeni eleman seçerken ideolojik yakınlık ve örgüt hedeflerine yatkınlığı önemli bir kriter olarak benimsemiştir. Bu genel seçicilik kriterinin ötesinde örgütlerin genel itibariyle kimleri örgüte katmak için hedef seçtikleri ve örgütlerin eleman seçme dinamikleri hakkında terör literatüründe çok sınırlı bilgiler mevcuttur. Terör örgütlerinin eleman seçme dinamiklerini anlamak önemlidir; çünkü terör eylemlerinin devamı, örgütteki mevcut elemanları muhafa etmekle birlikte örgüte yeni alınacak kişilerle (new recruits) sağlanabilecektir. 1. Literatür Taraması Bireylerin terör örgütlerine katılmasına etki eden birçok faktör bulunmaktadır. Örgütlerin, yeni üyeleri kendilerine çeken, kişiye aidiyet duygusu vermesi, kişiye önem ve değer verildiğini göstermesi gibi kullanmış oldukları bazı grup dinamikleri vardır. Bununla birlikte örgütün kişiye kazandırdığı değerler ve inançlar sisteminde şiddet, ahlaken kabul edilebilir öncelikli bir olgudur (Shaw, 1986). Örgüt aynı zamanda kişilerin normal hayatta çok isteyip de yasal yollardan elde edemediği bilinçaltındaki gereksinimlerine de çözümler sunar. Terörist kimlik, bireye geçmişteki beklentilerine ve kaybettiklerine uygun olarak toplumda negatif de olsa bir rol kazandırır. Grup üyeliği aynı zamanda kişinin kendisini nüfuz sahibi hissetmesini, sosyal statü sahibi olmasını, kendisine yakın sosyal bir çevre edinmesini ve maddi ihtiyaçlarını giderme potansiyeline sahip olmasını sağlar. Kişinin grup üyeliği ile beraber kazandığı tüm bu psikolojik özellikler, onun şiddete başvurması için yeterli nedenler olarak görülmektedir (Shaw, 1986; Janis, 1972).


40

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

Gruba bağlılık ve dışarı ile sınırlı ilişkilere sahip olmak tipik terörist grup dinamikleri arasındadır. Grup içerisindeki karşılıklı güven ve kaynaşma, kollektif bir grup bilinci oluşturarak kişinin kendi öz kimliğini bastırır. Böylece terörist gruba katılan kişinin karar verme mekanizması ve davranışları etkin bir şekilde grup dinamiğinden etkilenir. Kişinin bu durumda grubun ideolojisini veya eylemlerini eleştirmesi oldukça zorlaşır (Janis, 1972; Strentz, 1981). Terör örgütü içerisinde aksiyoner tipteki insanların daha etkili konumda oldukları ve şiddet uyguladıkça onurlandırıldıkları bilinen gerçeklerdir. Örneğin; Sri Lanka’da uzun süredir terör eylemleri gerçekleştiren Tamiller’de (Liberation Tigers of Tamil Eelam-LTTE) şehitlik, grup içerisinde en popüler değer olarak algılanmaktadır. İntihar eylemcileri grup içerisinde övgüyle anılmaktadır. Böylece grup hem kendi yapmış olduğu şiddet eylemlerini meşrulaştırmaya çalışmakta hem de diğer örgüt üyelerinin bu tip eylemler yapmasını teşvik etmiş olmaktadır (Voorde, 2005). Mikro düzeyde bakıldığında örgüt üyeliğinin yukarıda sözü edilen avantajlar ve kişiye kazandırmış olduğu psikolojik özellikler, yalnızca aşağıdan yukarıya doğru (bottom up approach) bir yaklaşımla, yani kişiden örgüte giden ve kişinin örgüte girme ihtiyacını hareket noktası olarak alan grup üyeliğinin açıklanmasında kullanılabilecek argümanlar olduğu görülmektedir (Sageman, 2004). Diğer taraftan, örgüte katılım konusu bir de örgütün bakış açısından incelenmelidir; bu da yukarıdan aşağıya doğru bir yaklaşımla (top-down approach) yani, yeni eleman alımında örgütü hareket noktası alarak konuyu irdelemeyi gerektirir. Terör literatüründe pek kullanılmayan ikinci yaklaşımın temelinde, bir kişiyi örgüt niçin saflarına katmak ister, kişinin hangi özelliklerinden dolayı örgüte üye olması grup tarafından istenir, örgütlerin elemanları seçerken dikkate aldığı kriterler nelerdir, bu kriterler örgütten örgüte değişiklik göstermekte midir, örgütler arasında bu yönden benzerlikler var mıdır gibi sorulara yanıt aranmaktadır (Sageman, 2004). Ancak burada çok kabul gören bir yaklaşım olmamasına rağmen literatürde sıkça kullanılan bir terime, network (ağ) kavramına da değinmek gerekmektedir. Network, birçok araştırmacı tarafından kullanılan dinamik ve esnek bir kavramdır (Stohl ve Stohl, 2007). Fakat uygulamada daha çok hiyerarşik olarak örgütlenmiş ve merkezi bir bürokrasiye sahip yapıları ifade etmekte kullanılır. Network dinamik ve esnek bir kavram olmasına rağmen, El-Kaide için üç ayrı terör araştırmacısının tanımında da yer almaması dikkat çekicidir. Hoffman : El-Kaide bir ordudan çok bir ideolojidir. Rosenau : El-Kaide bir dünya görüşüdür; örgüt değildir. Jenkins : El-Kaide bir örgütün ötesinde olup bir ideoloji, aşırılığın merkezi ve İslami değerleri cihad için kullanan bir işletmedir (Shaw 1986). Tüm terör örgütleri için bu tür farklı tanımlamalar yapılabilmektedir. Bunun nedeni de küreselleşen dünyada grupların karmaşık ve birbirine bağımlı ilişkiler kurmalarıdır. Mesela bir terör örgütü siyasi kanadı aracılığıyla propaganda yaparak birçok yasal yayın kuruluşu ile bağlantı kurarken, diğer taraftan organize suç örgütleri ile silah kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti yapabilir. Bu durumda, örgüt terimi bu karmaşık ilişkileri ifade etmekte yetersiz kalır.


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

41

Yukarıda sözü edilen kavram kargaşasının haricinde literatürde üzerinde durulan başka bir konu da örgüt üyeliğinin gerçekleşme aşamaları ve yöntemleridir. Gerwehr ve Daly (2006) ağ, tünel ve bulaştırma adı altında üç tür örgüte eleman kazandırma yöntemi olduğundan bahsetmektedir. Hedef kitle homojen bir yapıda ise ve kendisine propaganda yapılabilecek kadar örgüte sempati duyuyorsa ağ yöntemi kullanılır. Örgüt liderinin bir konuşmasını veya video görüntüsünü yayınlamak, örgüte kazandırmak için belirlenen hedef kitleyi örgütün bir etkinliğine çağırmak bu yönteme örnek olarak verilebilir. Bu yönteme hedef kitlede örgüte karşı çok az direncin olduğu durumlarda da başvurulabilir. Buna karşılık, eğer örgüte kazandırılacak kişi sempatizan olmasına rağmen grup kimliğini kabullenecek kadar örgüte yakın değilse tünel yöntemi kullanılır. Bu yöntemde, kazandırıcının1(recruiter) rolü, kazanılmaya çalışılanlar sempatizan oldukları için daha önemlidir. Kazandırıcı heterojen hedef kitle içerisinden örgüte sempati duyan kimselerle birebir irtibat kurup örgütün propagandasını yapar. Yapılan propagandanın aday üzerindeki etkisi örgüte girişte belirleyici rol oynamaktadır. Üçüncü bir yöntem de örgütlerin sıkça kullandığı bulaştırma yöntemdir. Burada eleman devşiren örgüt üyesi heterojen hedef kitle arasından insanlarla birebir ilişkiler kurarak yeni eleman kazanmaya çalışır. Örgüt ajanının hedefinde memnuniyetsiz ve zihinsel olarak örgüte girmeye hazır kimseler vardır. Faria ve Arce (2005), terör örgütüne üyeliğin iki şekilde meydana gelebileceğini belirtmiştir. Birincisi, hedef kitleden insanların örgütün siyasi amacı için çalışmaya ikna edilmesidir. İkincisi de hedef kitleden insanların örgütün siyasi amacına inanıp kendi kendilerinin örgüte girmeye çalışmasıdır. İkinci gruptaki kimseler hard-core (değişmez-katı) terörist olarak da adlandırılır. Bu gruptaki teröristler eylemlerin çoğunluğunu gerçekleştirir ve şiddet kullanmanın meşruluğuna tam olarak inanırlar. Örgüt ideolojileri, hedefleri ve yapıları eleman seçmede birincil derecede etkili olmaktadır. Örneğin; etnik kökene dayalı terör örgütlerinin kendine özgü eleman seçme kriterleri bulunur. Tamiller’de örgüt mensubu olabilmenin birinci şartı aynı etnik kökene mensup olmaktır. Farklı etnik kökende olan birisi ne kadar şiddete eğilimli ve Tamil yanlısı olursa olsun örgüt üyeliğine kabul edilmez. Bunun yanı sıra Tamil’lerin üçte biri kadınlardan oluşur. Tamiller’de kadınların bu yoğunlukta olmasının örgütçe açıklanan sebebi “örgüt üyeleri arasında cinsiyet eşitliği” olduğunu göstermektir (Voorde, 2005). Bu örgütten farklı olarak İspanya’daki ETA (Basque Liberation Party-Euskadi Ta Askatasuna) terör örgütünde kadınların oranı sadece %6’dır (Reinares, 2004: 467). ETA’da sadece mevcut üyelerle akrabalık bağı olan kadınlar örgüte alınmaktadır. Tamil’lerin bir başka eleman seçme özelliği de genç nüfusu çokça tercih etmesidir. Voorde’nin (2005) yaptığı bir araştırmada Tamil’lerin 1995 ve 1996 yıllarında örgüt kamplarında eğittikleri kişilerin %50’sinin 12-16 yaşları arasında olduğu görülmektedir (s. 86).

1

Kazandırıcı, örgüte eleman kazandırmaya çalışan kişi anlamında kullanılmıştır.


42

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

Genel olarak bakıldığında ise örgüt üyelerinin %40’ı 18 yaşının altındadır. Örgüt genç yaştaki militanlarını intihar saldırılarında sıkça kullanmakta, hatta Voorde (2005) bu konuda dünyanın en çok intihar saldırısı düzenleyen örgütün sanılanın aksine Hamas değil Tamil Kaplanları olduğunu kaydetmektedir. 2. Yöntem Terörizm alanında yapılan araştırmalarda karşılaşılan başlıca problemlerden birisi de bilindiği gibi ortak bir terör tanımının bulunmamasıdır. Makul ve işleyen ortak bir terör tanımının olmaması da araştırmaların temelini oluşturan terör fiilinin operasyonel tanımının (operational definition) yapılmasına engel oluşturmaktadır. Bu çalışmada 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1. Maddesinde geçen terör tanımı operasyonel tanım olarak kullanılmıştır. Daha önce de değinildiği gibi terör alanında çok sayıda eser olmasına karşın araştırmaya dayalı çalışmalar oldukça azdır. Laqueur (2004), terörizm alanında son 40 yılda yapılan araştırmalarda genelde terörün temel sebepleri işlenirken, örgütlerin eleman seçme dinamikleri, örgüte katılma aşamaları ve terörü etkili bir şekilde önleme yöntemlerinin hak ettiği kadar ilgi görmediğini veya araştırmacıların dikkatlerini çekmediğini belirtmiştir. Terör literatüründe genelde prospektif (ileriye dönük) yöntem kullanılarak bireylerin niçin terör örgütlerine katıldıklarıyla ilgili genellemeler yapılmaya çalışılmıştır. Bu yöntemi kullanmanın başlıca nedeni ise terör örgütleri hakkında çok sınırlı miktarda bilginin araştırmacıların paylaşımına sunulmasıdır. Dolayısıyla bu araştırmaların tamamına yakınında analiz ünitesi “kişiler” olmuştur. Halbuki analiz ünitesi aynı olsa dahi prospektif ve retrospektif (geriye dönük) metotlar farklı sonuçlar verebilir (Jolliffe, Farrington, Hawkins, Catalano, Hill ve Kosterman, 2003). Bunun yanı sıra daha önceki araştırmalarda kalitatif veya kantitatif metotlardan sadece biri kullanılmış, çoklu metodun kullanılan çok az sayıda araştırma yapılmıştır. Eğer deneysel bir sebep sonuç araştırması yapılamıyorsa, bilimsel olarak en geçerli yöntem, çoklu metot kullanılarak yapılan ve ikincil plandaki dış etkenlerin etkisini kontrol eden araştırmalar yapmaktır. Çünkü her bilimsel yöntemin (örneğin mülakat veya çoktan seçmeli anketlerin) kendine göre zayıf olduğu noktalar vardır. Çoklu metot kullanılarak bu zayıf noktalar en aza indirilebilir ve gerçeğe en yakın sonuca ulaşılabilir. Çoklu metot doğru bir şekilde kullanılırsa, yapılan araştırmada elde edilen sonuçların geçerliliği arttırılmış olur (Shadish, Cook ve Campbell, 2002). Daha önceki araştırmalarda görülen metot eksiklikleri göz önüne alınarak bu çalışmada çoklu yöntemler kullanmıştır. Bu retrospektif çalışmada, analiz ünitesi “kişiler” değil temelde “örgütlerdir”. Araştırmada asıl varılmak istenen sonuç örgütlerin niçin ve hangi bireyleri örgüte aldıkları olduğu için örgütten kişiye doğru bir araştırma yönü vardır. İkincisi, bu araştırmada hem terör konusunda uzman kişilerle (polis amirleri) mülakatlar yapılmış hem de teröristlerin özgeçmişlerinde veya polis ve mahkemedeki ifadelerinden elde edilen bilgiler istatistiksel ortama aktarılarak yorumlanmıştır. Üçüncüsü, birbirinden örgütsel yapı ve ideoloji


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

43

olarak farklı iki terörist grup karşılaştırılarak daha somut veriler elde edilmeye çalışılmıştır. Bu yönüyle de araştırma örnek olay çalışmalarına benzemektedir (Yin, 2003). Araştırmada üç temel sorunun cevabı bulunmaya çalışılmaktadır. Soruların her biri örgütün bir bireyi seçmedeki ölçütlerini bulmaya yöneliktir. Bunlar; a) örgüt eleman alırken hangi karakteristikleri göz önüne almıştır (terör örgütü elemanların sosyo-demografik karakteristikleri nelerdir, örgüt kimleri tercih etmiştir), b) örgüt kimler aracılığıyla yeni üyelerle irtibat kurmuştur ve c) ideoloji ve örgütsel yapının eleman seçmedeki rolü nedir? 3. Veriler 3.1. Özgeçmiş Belgeleri (Aday Terörist Grubu) Bu veri kaynağındaki bilgiler, terör örgütüne girmek isteyen veya (çok az kısmı için) örgüte girmiş ancak örgüt içerisindeki birtakım görevlerde yer almak için örgütün üst düzey yetkililerine bilgi vermek amacıyla, aday teröristlerin kendi el yazıları ile yazmış oldukları özgeçmişlerdir. Bu veriler ikincil kaynaklar olup daha önce de terörizm konusunda yapılan araştırmalarda kullanılmıştır (Bkz: Teymur, 2004; Özeren, Sözer, Demirci, 2010). Bu özgeçmişler İstanbul, Ankara ve Diyarbakır illerinden alınmıştır. DHKP/C örgütü için 75, Hizbullah için 144 özgeçmiş kullanılmıştır (Toplam N=219) Bu veriler yarı anketler (quasi-survey reports) olarak da değerlendirilebilir çünkü örgüt liderlerinin önceden belirlemiş oldukları sorular aday teröristler tarafından cevaplandırılmıştır. Örgüt içerisinde katı hiyerarşi ve örgüte bağlılık esas olduğundan bu veri kaynağındaki bilgilerin güvenilir olduğu söylenebilir. 3.2. Örgüt Mensuplarının İfadeleri Bu veri kaynağındaki bilgiler, terör suçu işleyip bağımsız Türk mahkemeleri tarafından suçluluğu kesinleşen kişilerin polisteki ifadelerinden oluşmaktadır. Suçlulukları kesinleştiği için ve araştırmada kolaylık olması düşünüldüğünden bu gruptaki teröristlere “mahkûm teröristler” denilmiştir. Bu gruptaki örneklemler de ilk veri kaynağındaki örneklemlerle kıyaslanmasında daha geçerli ve güvenilir olması için İstanbul, Ankara ve Diyarbakır illerinden alınmış olup rastgele örneklem metodu kullanılarak elde edilmişlerdir. 3.3. Uzman Mülakatları Üçüncü veri kaynağı, yarı yapılandırılmış mülakatlardan oluşmaktadır. Mülakat yapılan kişiler terör alanında uzmanlığı bulunan ve en az 7 yıl terör şubelerinde çalışmış kişilerden kartopu örneklem metodu kullanılarak seçilmişlerdir.


44

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

Tablo 1. Veri Kaynakları, Örneklem Sayıları ve Verilerin Elde Ediliş Tarihleri Örneklem Sayısı

Veri tarihi

DHKP/C

Hizbullah

DHKP/C

Hizbullah

1. Özgeçmiş Belgeleri (Aday teröristler)

75

144

1990-1996

2001

2. Polis İfadeleri (Mahkum teröristler)

70

70

1998-2008

1998-2008

3. Mülakatlar

7

7

2008

2008

Veri Çeşidi

Her üç veri kaynağı kullanılarak araştırmaya esas teşkil eden eleman seçme dinamikleri ile ilgili sorular cevaplandırılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın önemli bir kısmını oluşturan ilk iki veri kaynağındaki örneklemlere kantitatif analiz için SPSS istatistik programında 0 (aday teröristler) ve 1 (mahkum teröristler) değerleri verilmiştir. Her gruptaki örneklemler (0 ve 1 gruplarının alt grupları) kıyas ve eşleştirme amaçlı olarak aynı sayısal kodlar verilerek teröristlerin özellikleri istatistik programına aktarılmıştır. Araştırmaya konu olan örneklemlerin istatistiksel olarak karakteristikleri ortaya konduktan sonra çift değişkenli (bivariate) analizler yapılmış (kikare veya korelasyon testi) ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunan sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu işlemlerden sonra lojistik regresyon2 analizine tüm örneklemler dâhil edilerek anlam çıkarıcı istatistik analizi yapılmıştır3. Her istatistikî bilgiden sonra elde edilen sonucun yapılan mülakatlarla da desteklenip desteklenmediğine bakılmıştır. Örneklemler arasındaki benzerlik ve farklılıkların analizi terörist örgütün seçme kriterleri hakkında bilgilendirici olmuş böylece ex-post facto (olgu sonrası) analiziyle birlikte araştırmanın geçerliliği arttırılmıştır.

“Forward stepwise logistic regression” analizi yapılmıştır. Sadece istatistiksel olarak anlamlı bulgular belirtilmeye çalışılmıştır. Bazı bulgular da okuyucu için kolaylık olması düşüncesiyle tabloda gösterilmeyip birkaç cümleyle özetlenmiştir. 2 3


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

45

4. Analiz ve Bulgular 4.1. Sosyo-Demografik Özellikler (Kimler) Bu araştırmada alınan örnekleme göre DHKP/C mensuplarının büyük çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu görülmüştür. Tüm DHKP/C örneklemleri (Aday terörist grubunun N=75 ve Mahkum terörist grubu N=70) göz önünde bulundurulduğunda, teröristlerin dörtte üçünü erkeklerin, dörtte birini ise kadınların oluşturduğu görülmektedir. Hizbullah terör örgütü ile kıyaslandığında DHKP/C çok daha fazla kadın üyeye sahiptir. DHKP/C örgütünde kadınlar %25, Hizbullah örgütünde ise %2’lik bir orana sahiptir. Alanda uzman kimselerin verdikleri bilgilere göre, kırsal kesimden büyük kentlere üniversitede öğrenim görmek için gelen genç yaştaki kadın ve erkeklerin birbirleriyle etkileşimi, DHKP/C’nin Marksist-Leninist yapısı ve toplumsal kontrolün kentlerde kırsal alanlara kıyasla daha az olması, DHKP/C’deki kadın oranının yüksek olmasına etki eden faktörlerden olduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca, DHKP/C’de kadınlar örgüte yeni üyelerin kazandırılmasında da etkin olarak kullanılmaktadır. Özellikle kırsal kesimden üniversitelere gelen erkeklerle sosyal etkileşim kuran kadın üyeler, örgütün eleman kazanımında önemli bir role sahiptir. Kadın üyeler aynı zamanda örgütün propaganda faaliyetlerinde de aktif olarak kullanıldığından, DHKP/C’de kadın üye kazanımına teşvik vardır fakat kadın olmanın örgüte alınmada olmazsa olmaz bir kriter olduğunu söylemek mümkün değildir. Hizbullah terör örgütünün cinsiyet istatistiklerine bakıldığında ise, neredeyse tamamının (%98) erkek olduğu görülmektedir. Terör alanında uzman kişilerle yapılan mülakatlardan elde edilen bilgilere göre bu durumun iki sebebi bulunmaktadır. Birincisi, örgütün kadın kolları verilerin elde edildiği tarihte henüz kurulduğundan kadınların bir terör suçundan mahkûm veya örgüte üye olmak için özgeçmiş doldurmuş olması ihtimali azdır. İkincisi de Hizbullah’ın etkin olduğu Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde kadının ev dışında bulunmasının ve faaliyet göstermesinin kültürel olarak kabul edilebilir görülmemesidir. Bu kültürel durum taassubi dini anlayışla birleştiğinde, kadına örgüt içerisinde çok önemli bir rol verilmemesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Örgüt ideolojisinin de İslam’ın neo harici yorumu olduğu düşünüldüğünde, kadınların örgütte çoğalması, örgüt içerisindeki evlenmelerin dışında çok yavaş ilerlemiştir.


46

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

Tablo 2. DHKP/C ve Hizbullah Mensuplarının Karakteristikleri Değişkenler

DHKP/C (N=145)

Hizbullah (N=214)

Cinsiyet Erkek (%) Kadın (%)

75 25

98 2

Eğitim durumu (%) İlkokul veya aşağısı Ortaokul ve lise Üniversite veya yukarısı

27 53 20

33 60 10

İş durumu (%) Tam zamanlı iş sahibi İşsiz veya geçici çalışmıyor Diğer

31 59 10

46 43 11

Medeni hali (%) Hiç evlenmemiş Evli, boşanmış, vb.

77 13

58 42

Sabıka kaydı (%)

66

39*

Yaş (AO)

25

29.5

6.97* 1-24*

6.27* 1-23*

Örgütte kalma süresi (AO) Örgütte kalma yıl aralığı *Sadece mahkûm teröristleri içermektedir.

Teröristlerin öğrenim durumlarına bakıldığında ise DHKP/C’nin aday ve mahkûm terörist grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olduğu gözlemlenmiştir (X²=18.81, df=2, p<.001). Üniversite veya daha yüksek öğrenim gören aday teröristlerin oranı %31, mahkûm teröristlerin oranı ise % 9 olarak gözlemlenmiştir. Öte yandan mahkûm teröristlerin %41’inin, aday teröristlerin ise, %13’ünün ilkokul ve daha alt seviyede öğrenim durumuna sahip olduğu görülmüştür. Bu veriler bize örgütteki eğitimli insanların mahkûmiyet gerektirecek derecede bir suç işlemediğini veya işlediyse dahi resmi makamlarca tespit edilemediğini göstermektedir. Yapılan mülakatlarda, DHKP/C örgütündeki eğitimli insanların eğitimsiz insanlara nazaran daha üst düzeyde görev aldıkları, eğitimsiz insanların terör eylemlerinde daha çok kullanıldıkları belirtilmiştir. Teröristlerin eğitim durumları açısından DHKP/C’yi Hizbullah ile kıyasladığımızda DHKP/C terör örgütündeki üniversite ve daha üst düzeyde eğitim almış örneklem oranının %20 olduğu, Hizbullah terör örgütünde ise bu oranın %10 olduğu görülmüştür.


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

47

Yapılan mülakatlarda, bu araştırmanın en temel sorusu olan eğitimin örgütlere katılım açısından bir ölçüt olup olmadığı sorusuna farklı cevaplar verilmiştir. Her ne kadar lojistik regresyon sonuçları eğitimsiz insanların, eğitimli insanlara göre daha çok terörist olma ihtimaline sahip olduklarını gösterse de (bkz. Tablo 5), bunu eğitimsiz insanların terörist örgütlerce tercih edildiği şeklinde yorumlamamak gerekmektedir. Teröristlerin iş durumları incelendiğinde ise DHKP/C terör örgütünde mahkûm teröristlerin (%51) aday teröristlere (%13) kıyasla daha yüksek oranda iş sahibi oldukları görülmüştür. İki grup arasındaki bu farklılıklar istatistiksel olarak anlamlıdır (X²=33.86, df=3, p<.001). Uzmanlarla yapılan mülakatlarda bu farkın, aday teröristlerin örgüte henüz girme aşamasında olduklarından, çoğunluk itibariyle öğrenci olmaları, mahkûm teröristlerin ise örgütte daha uzun süredir bulunmaları ve örgütün çeşitli kolları tarafından istihdam edilmelerinden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Hizbullah terör örgütünde ise aday teröristlerin (%51) mahkûm teröristlere (%37) kıyasla daha yüksek oranda iş sahibi oldukları görülmüştür. İki grup arasındaki bu farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır (X²=16.55, df=3, p<.001). Bunun sebebi mülakat analizlerine göre iş sahibi olanların eylemlerde daha az yer alması olarak belirtilmiştir. Ayrıca, Özeren, Sözer ve Demirci’nin (2010) bulgularına göre, örgütün silahlı kanadının işsizlik oranı, aday terörist grubunun yoğunlukta bulunduğu ev ve cami derslerine katılan grubun işsizlik oranından yüksektir. Yani bu çalışmada ortaya çıkan bulgularla Özeren, Sözer ve Demirci’nin (2010) bulguları örtüşmektedir. Her iki terör örgütünün tüm örneklemleri bir arada analiz edildiğinde DHKP/C’de işsizlik oranının, Hizbullah’ta ki işsizlik oranından daha yüksek olduğu görülmüştür. Teröristlerin medeni hallerine bakıldığında, DHKP/C teröristlerinin %78’inin hiç evlenmemiş oldukları görülmektedir. DHKP/C örgütü içerisinde evlilik yasaktır. Teröristler sadece gizlenme gerekçesiyle evlenebilmektedir. Üç ile beş ay arasında değişen sürelerle yapılan bu tür evliliklere “devrimci evlilik” denilmektedir. Yine uzman kişilerin verdiği bilgilere göre örgüt içerisinde evlilik oranının (%13) düşük olmasının başka bir nedeni de DHKP/C mensuplarının önemli bir kısmının üniversite gençliğinden oluşması bu yüzden de evliliğin eğitim engeline takılmasıdır. Buna karşılık Hizbullah terör örgütünde tüm örneklemler göz önüne alındığında evlilik oranı %48’dir. Aday terörist kategorisinde evlilik oranı %30, mahkûm terörist kategorisinde ise %66’dır. Bunun uzmanlar tarafından açıklanan başlıca nedeni; örgütün 1990’larda henüz yapılanmaya başlaması, takip eden yıllarda da örgütün kadın kollarının güçlendirilmesi ve evliliğin örgüt elemanları arasında yapılmasının teşvik edilmesidir. Gerek Hizbullah’ta gerekse DHKP/C’de kişilerin medeni hali örgüte eleman alımında mutlak bir kriter olmasa da önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Sol terör örgütünde evliliğe karşı bir direnç gözlemlenirken, sağ terör örgütünde teşvik vardır. Tabi ki bunun başlıca nedeni örgütlerin ideolojileridir.


48

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

Bu araştırmanın bir başka konusu da terör örgütlerinin örgüte eleman alımında suç geçmişi olanları seçmeye çalışıp çalışmadıklarıdır. Elde edilen verilere göre DHKP/C terör örgütü mensuplarının %66’sının, Hizbullah terör örgütü mensuplarının ise %39’unun en az bir suçtan (tüm suç türleri dahil) sabıkasının olduğu görülmüştür. Bu bulgulardan hareketle örgütlerin suçlu tipleri saflarına katmaya çalıştıkları sonucu çıkarılmamalıdır çünkü bu araştırmaya konu olan terör örgütleri özellikle suçlu tipleri örgüte kazandırmaya çalışmamaktadır. Tam tersine, örgüte katılmak için müracaat eden şahsın güvenlik güçlerinde herhangi bir sebeple suç kaydının olması örgütlerce tercih edilmemektedir. Örneğin; bir kleptomanın terör örgütüne alınması veya alınmaya çalışılması çok olağan bir durum değildir. Sonuçta DHKP/C ve Hizbullah gizli faaliyetler yürütmeye çalışan (underground) terör örgütleri olduklarından dolayı, herhangi bir şekilde kendilerini deşifre edecek kişi veya durumlardan kaçınırlar. Uzmanlar, yüksek orandaki bu sabıka kaydı oranını örgütün iç dinamiğine bağlamaktadırlar. Bir kimsenin terör örgütüne üye olması uzun bir süreçtir. Bu süreçte kişi örgüte girebilmek için bağlılığını bir şekilde göstermek zorundadır. Örneğin; bir DHKP/C sempatizanının 1 Mayıs gösterilerinde rol almaması, o sempatizan için örgüte üye olma adına çok büyük bir dezavantajdır. Bunun yanında örgütün propagandasının yapılması sırasında (özellikle üniversitelerde) veya toplumsal gösterilerde birçok sempatizan veya örgüt üyesinin sabıka kaydı oluşmaktadır. Bunun yanında örgüte maddi destek sağlamak amacıyla soygun yapmak, haraç toplamak veya kişileri gasp etmek işlenen suçlar arasındadır. Tüm bunlara örgütlerin işledikleri ölümlü veya yaralamalı eylemler de katılınca sözü edilen oranlarda sabıka kayıtları karşımıza çıkmaktadır. Burada DHKP/C ve Hizbullah arasındaki sabıka kaydı oranlarındaki farklılık DHKP/C’nin batı bölgelerimizde ve büyük metropollerde faaliyet göstermesinden ve buralarda daha fazla suç işleme fırsatının bulunmasından, buna karşılık Hizbullah’ın faaliyetlerini daha çok doğu bölgelerimizde ve DHKP/C’ye göre daha küçük kentlerde, suç işleme fırsatlarının daha az olduğu yerlerde, faaliyet göstermesinden kaynaklanabilir. Sonuç olarak yapılan mülakatlardan elde edilen bilgilere dayanarak terör örgütlerinin yeni üye alımında özellikle suçlu tipleri seçmeye çalışmadıkları, ancak üye seçimi aşamasında örgütlerin bu kişilere suç işlettirdikleri (facilitating criminal activity) görülmüştür4.

Teröristlerin özgeçmişlerinde ve resmi makamlara verdikleri ifadelerde bu araştırmaya doğrudan cevap olabilecek bilgilere rastlanmamıştır. Ancak yine de sabıka kayıtlarının olup olmadığına bakılmasında fayda görülmüştür. Sabıka kaydı istatistikleri de mülakat yapılan uzman kişilerin verdikleri bilgiler doğrultusunda analiz edilmiştir. Örgütlerin üye seçiminde suçlu kimseleri tercih etmedikleri bilgisi mülakat verilerine dayanmaktadır. Ayrıca sabıka kayıtlarına bakarak ve mülakatlar yaparak örgütlerin suç işlettikleri sonucuna ampirik bir çalışma ile varmak, kriminolojik açıdan büyük bir değere sahip olduğu için burada bu konuya değinilmiştir. Gençlik çetelerinin üyelik süreçlerinde işledikleri suçlarla ilgili bkz. Johnstone, 1983; Thornberry, 1998; Decker vd. 1998; Cloward ve Ohlin, 1960. 4


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

49

4.2. Örgütlere Eleman Kazandıran Aracılar (Kimler aracılığıyla) Literatürde bir kimsenin kimin tarafından ve nasıl bir terör örgütüne kazandırıldığı ile ilgili çok fazla ampirik çalışma olmamasına karşın üzerinde sıkça durulan bir konudur. Yapılan suç teorisi testleri, özellikle gençlik çetelerinde arkadaş çevresinden veya ailesinden çeteye mensup kimseler bulunan bir kişinin, suç çetesine katılma ihtimalinin yüksek olduğunu ortaya koymuştur (Thornberry, 1998; Johnstone, 1983; Hirschi, 1969; Sharp vd., 2006; Klein ve Maxson, 2006). Terör örgütlerinde de buna benzer bir durumun olup olmadığı merak konusudur. Bazı gençlik çeteleri de terör örgütlerine yapı olarak benzerlik gösterdiklerinden kişilerin örgütlerde bir akraba veya arkadaşa sahip olmasının örgüt açısından bir kriter olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Tablo 3. DHKP/C ve Hizbullah’ta Örgütle İrtibatı Sağlayan Aracılar İrtibatı sağlayan aracı (%)

DHKP/C (N=145)

Hizbullah (N=214)

Arkadaş

50

42

Akraba

20

38

Örgütün yasal organları

18

15

Diğer

12

5

Kişilerin örgüte girmesine kimlerin aracı olduğuna ve bu aracıların kişilerin örgüte alımındaki rollerine bakıldığında; DHKP/C terör örgütünde aday teröristlerin %35’inin, mahkûm teröristlerin ise %67’sinin arkadaş vasıtasıyla örgüte girdiği, buna karşılık aday teröristlerde akraba vasıtasıyla örgüte girme oranı %26 iken mahkûm teröristlerde bu oranın %12 olduğu görülmüştür. İki terörist grubu arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlıdır (X²=12.52, df=3, p<.01). Uzmanlara göre mahkûm teröristlerde arkadaş vasıtasıyla örgüte girme oranının bu kadar yüksek olmasının başlıca iki sebebi bulunmaktadır: Birincisi, arkadaştan ne kastedildiğinin tam olarak anlaşılmamış olabileceğidir. Bunun en açık örneği teröristlerin kuzenlerini arkadaş olarak beyan etmiş olma ihtimalidir. İkincisi de mahkûm teröristlerin yakalandıktan sonra akrabalarını deşifre etmekten kaçınabilecekleridir. Yakalanan kişilerin verdikleri ifadeler doğrultusunda güvelik güçleri diğer örgüt mensuplarına da ulaşmaya çalışmaktadırlar. Bu durum örgütçülerce bilindiği için akrabalarıyla ilgili bilgileri açığa vurmaktan kaçınmış olabilirler. Uzmanların verdiği bu bilgilerin yanında, DHKP/C’nin örgüte eleman


50

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

alımında üniversite gençliğini hedef kitle olarak seçtiği de göz önüne alındığında arkadaş vasıtasıyla örgüte girenlerin oranının arkadaş oranlarının yüksek çıkması normaldir. Hizbullah terör örgütü incelendiğinde ise daha farklı bir durumun olduğu görülmektedir. Örgütün aday ve mahkûm terörist grupları bir arada değerlendirildiğinde arkadaş vasıtasıyla örgüte katılım %42 oranındayken, akraba aracılığıyla örgüte katılım %38 oranındadır. Bu oranlar değerlendirilirken Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde pek çok akraba statüsündeki kişinin arkadaş olarak da belirtilmiş olabileceği göz ardı edilmemelidir. Amca, hala, dayı veya teyze çocukları buna örnek olarak verilebilir. Her iki terör örgütünde örgütle irtibatı sağlayan kişilerin profillerine bakıldığında, gençlik çetelerindekine benzer şekilde arkadaş ve akrabaların örgüte katılımda etkili olduğu görülmüştür. Konuya örgütün bakış açısıyla bakıldığında uzmanların üzerinde durduğu en önemli nokta, yeni üyeye referans olan örgüt elemanının güvenilir olmasıdır. Eğer referans olan kişi örgütte önemli bir konuma sahip ve aynı zamanda uzun yıllar örgüt için çalışıp bağlılığını göstermiş bir kimse ise bu durum yeni üye olacak birey için çok büyük bir avantajdır. 4.3. Örgüte Giriş ve Örgütün Yeni Elemanı Tercih Nedeni (Niçin) Terörizm alanında yapılan ileriye dönük (prospektif) çalışmaların en önemli sorularından birisi de insanların niçin bir terör örgütüne girdikleridir. Bu araştırmadaki bulgulara göre kişilerin örgüte girmesindeki en önemli faktör; örgüt ideolojisine olan yakınlık ve inançtır. Nitekim DHKP/C terör örgütü elemanlarının %37’si ve Hizbullah terör örgütü elemanlarının %62’si örgüte ideolojik yakınlık duydukları gerekçesiyle örgüte üye olduklarını beyan etmişlerdir. İdeolojik yakınlık açısından iki örgüt arasında önemli farklılıkların bulunduğu görülmektedir. Örgüt üyelerinin mahkûmiyet almaları veya güvenlik güçleri tarafından ölü ele geçirilmeleri veya örgütün propagandasına göre göz atında öldürülmelerini gerekçe göstererek DHKP/C’ye üye olanların oranı %30’lardayken, bu oran Hizbullah’ta %5’tir. Uzmanların verdikleri bilgilere göre DHKP/C eski ve köklü bir örgüt olduğundan, mahkûm terörist grubundaki kişilerin güvenlik güçleri tarafından yakalandıklarında örgütün klişeleşmiş söylemlerini sürekli tekrarladıkları, aday terörist grubunda olanlar için mahkûmiyet ve ölümleri gerekçe göstermenin örgüt ideolojisini içselleştirmek adına önemli bir olgu olduğu belirtilmiştir. Buna karşın Hizbullah’ın ne köklü bir geçmişi vardır, ne de örgüt üyeliği nedeniyle ölümleri ve mahkûmiyetleri çokça öne sürerek yeni eleman kazanma propagandası yapmıştır.


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

51

Tablo 4. DHKP/C ve Hizbullah Mensuplarının Örgüte Katılım Nedenleri Örgüte katılım nedeni (%)

DHKP/C (N=145)

Hizbullah (N=214)

Siyasi yakınlık

37

62

Mahkumiyet/ölüm/baskı

30

5

Ekonomik ve ailevi sebepler

8

9

Adaletsizlik

12

9

Yukarıdakilerin en az ikisi

13

14

Bu istatistikî verinin ilginç bir yanı da sosyo-ekonomik ve adil olmayan devlet yönetiminin insanların terör örgütlerine girmesine sebep olup olmadığı tartışmasına ışık tutmasıdır. Buna göre her iki örgütün örneklemlerinin ancak %10’u benzer bir sebepten dolayı terör örgütüne girdiğini beyan etmiştir. Örgüte eleman seçiminde her iki örgütün de en temel kriterinin örgütün ideolojisine bağlılık olduğu, yapılan mülakatlar ve elde edilen istatistikî bulgulardan anlaşılmaktadır. Teröristlerin sabıka kayıtlarının yüksek oranda olması bu bulguyu destekler niteliktedir. Çünkü terörist örgütler, örgüte alma sürecinde adayların örgüt ideolojisine bağlılıklarını test etmektedirler. Kişilerin bağlılıklarını göstermeleri bazen toplumsal gösterilere katılmak, bazen üniversitelerde eylem yapmak, bazen de örgüt adına soygun yapmak veya haraç toplamak şeklinde olmakta, böylelikle birçok kişinin sabıka kaydı oluşmaktadır. Sabıka kaydı, örgüt ideolojisine bağlılığın bir göstergesi olarak yorumlanabilir (bkz. Tablo 2.). Örgüt ideolojisini benimsemenin öğrenim durumu ile ilişkisi de üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Kişilerin örgüte gerçekten bilinçli bir şekilde üye olup olmadıkları, örgüt üyeliğini anlama noktasında cevaplandırılması gereken bir sorudur. Örgüte giriş nedeni olarak siyasi yakınlık değişkeni temel alınıp, bunun öğrenim durumu ile ilişkisinin olup olmadığına bakıldığında (Tablo 4), istatistiksel olarak anlamlı sonuçların bulunduğu görülmektedir (X²=23.63, df=3, p<.001). Sadece DHKP/C esas alınarak yapılan bu analizde özellikle ortaokul ve daha yüksek eğitim seviyesindeki aday teröristlerin, siyasi yakınlık gerekçesiyle örgüte girenlerin %90’ını oluşturduğu görülmektedir. Burada örneklemlerin eğitim durumları kodlanırken mezun olmuş olmanın kıstas alındığı düşünüldüğünde, bilinçli bir şekilde örgüte girildiği anlaşılmaktadır. Mahkûm teröristlerde farklı istatistiklerle karşılaşmamızın ise iki açıklaması vardır: Birincisi; eğitimli olan mahkûm teröristler örgüte giriş nedeni olarak daha çok sosyal adaletsizlik ve baskı gibi argümanları kullanmaktadırlar. Bu yüzden örgüte giriş


52

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

nedeninde siyasi yakınlık oranı azalmaktadır. İkinci bir açıklama da örgütün eğitim seviyesi düşük insanları eylemlerde kullanması, diğerlerini ise lider kadrolarda değerlendirdiği düşünülmektedir. Çünkü alanda uzman kişilerle yapılan mülakatlarda sabıka kaydı istatistikleri değerlendirilirken de aynı bulgulara rastlanmıştır. Tablo 5. DHKP/C Mensuplarında Öğrenim Durumu ve Siyasi Yakınlık Değişkenlerinin İlişkisi Aday Teröristler (N=75)

Mahkum Teröristler (N=70)

Toplam

10

33

22

Ortaokul ve lise

50

57

54

Üniversite veya yukarısı

40

9

24

Değişkenler (%) Siyasi yakınlık *Öğrenim Durumu İlkokul veya aşağısı

X² (df)

p<.

23.63 (3) .001

Tüm DHKP/C ve Hizbullah örneklemleri kullanılarak yapılan lojistik regresyon analizi sonuçlarına göre eğitim durumu, örgüte girişte irtibatı sağlayan kişi veya örgütlerin yasal kurumları, iş durumu, medeni hali ve etnik kökeni, örgüte eleman seçiminde etkili olan bağımsız değişkenlerdir. Elde edilen regresyon modeli istatistiksel olarak yüksek bir kikare değerine sahip olup (X²= 77.52) sayılan bağımsız değişkenlerin, örgüt üyeliğinin %51’ini açıkladığı görülmüştür (Negalkerke R ² = .51). Buna göre, ilkokul ve daha alt seviyede eğitim durumuna sahip olan kimselerin örgüte katılma ihtimali, üniversite veya daha yüksek düzeyde eğitim durumuna sahip olanlara kıyasla 6.09 kat daha fazladır (standart hata=.73, p<.05). Aynı şekilde, arkadaş aracılığıyla örgüte girme ihtimali, diğer olarak kodlanan (internet ve örgütsel doküman okuma) etkenler aracılığıyla örgüte girmeye kıyasla 6.44 kat daha yüksektir (standart hata=.85, p<.05). Evli kimselerin terör örgütüne girmeleri ihtimali, evli olmayanlara kıyasla. 07 kat daha azdır (standart hata=.62, p<.001).


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

53

Tablo 6. Lojistik Regresyon Sonuçları

1

Exp(B)

SH

Evli

.07

(.62)***

Başka bir örgütle ilişkili1

.18

(.60)**

Öğrenim durumu İlkokul ve aşağısı Orta-lise Üniversite ve yukarısı

6.09 4.06

(.73)* (.58)*

İrtibatı sağlayan aracı Arkadaş Akraba Örgütün yasal sosyal kolları Diğer

6.44 5.92 1.29

(.85)* (.90)* (.94)

İş durumu İş sahibi/çalışıyor Geçici olarak çalışmıyor İşsiz Diğer

.14 .04 .11

(.90)* (.91)*** (.81)**

Bu değişken mevcut terör örgütü haricinde başka bir terörle ilişkisinin olup olmadığı ile ilgilidir. Örne-

ğin bir DHKP/C mensubunun başka bir sol terör örgütü ile de daha önceden ilişkili olması gibi. Model X²= 77.52*** Negalkerke R ² = .51 Not: Hem Hizbullah hem DHKP/C mensuplarından oluşan tüm örneklem üzerinde uygulanmıştır.

Sonuç Araştırmanın sonuçları, deneysel bir çalışma olmadığından temkinli olarak yorumlanmalıdır. Kullanılan araştırma deseni göz önüne alındığında, bulgulara bakarak sebep sonuç ilişkisi kurmak bilimsel olarak mümkün değildir. Ancak, geriye dönük bir çalışma olarak, ikincil veri analizlerinin mülakatlarla desteklenmesiyle sosyal bilimler açısından çıkarımlar yapılabilecek düzeyde bir çalışma olduğu ileri sürülebilir. Çalışmanın bu sınırlılıkları, gelecekte yapılacak çalışmalar için bir temel teşkil etmektedir. Bu araştırmada görüldüğü gibi terör örgütleri, yeni eleman seçerken adayın profilinden çok adayın örgüt ideolojisini benimseyip içselleştirmesini esas almaktadırlar. Örgütler ideolojik olarak kendilerine meyilli kimseleri üye yapmaya çalışmaktadırlar. Örgüte girecek kişinin kendi rüştünü ispat ve örgüt ideolojisine bağlılığını göstermesi ve örgütün isteklerini yerine getirmesi için terör örgütleri adaylara birçok suç işletirler. İşlenen bu suçlar, örgüt


54

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

ideolojisinin tam olarak özümsenip özümsenmediğinin somut kanıtları sayılmaktadır. Aynı şekilde, gençlik çetelerinde de çeteye kabul edilmenin şartlarından biri, bireyin çeteye bağlılığını ispat edecek eylemler yapmasıdır (Thornberry vd., 2003). Bu yönüyle terör örgütleri gençlik çeteleriyle büyük benzerlikler gösterirler. Bireyin yakın ilişki çevresi terör örgütlerine katılımda en önemli belirleyici göstergelerdendir. Örgütlere katılımın en yoğun gerçekleştiği gençlik döneminde yakın çevre tanımlamasının içindeki en önemli unsur, haliyle gençlerin en fazla birlikte vakit geçirdikleri akranlarıdır. Daha sonra, örgüte katılımda önem sırasına ikinci sırada akrabalık ilişkisi gelmekte ve son olarak ta örgütlerin yasal çerçevede faaliyet gösteren sosyal kolları, kişilerin örgütlere girmesindeki önemli etkenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bulgular kriminoloji teorilerden aykırılıkların birlikteliği ve sosyal öğrenme teorisini önemli ölçüde desteklemektedir. Bir diğerinin geliştirilmiş versyonu olan bu teoriler, suçlu davranışın yakın ilişki grupları içerisinde diğer davranışlar gibi öğrenildiğini ve iyi ve kötü davranış tanımlamalarının bu yakın ilişki çevresi içerisinde yeniden tanımlanarak birey tarafından içselleştirildiğini ileri sürmektedir. Burada araştırmanın ana soruları dışında kaldığı için analiz edilmeyen fakat daha derinlemesine analiz edilmesi gereken husus, terör örgütlerine katılımda en önemli faktör olarak görülen arkadaş ilişkileriyle sosyal faaliyetler arasında ne şekilde bir ilişki olduğunun ortaya konulmasıdır. Bireyler terör örgütü mensubu bir arkadaşı vasıtasıyla sosyal faaliyetlere mi katılmaktadır, yoksa sosyal faaliyetler esnasında birey, terör örgütü üyesi biriyle tanışıp arkadaşlık kurmakta ve bu yeni arkadaşlık sonucu örgüte mi katılmaktadır. Bu ilişki pek tabi iki yönlü olarak çalışıyor da olabilir. Bu ilişkinin nasıl işlediğinin bilinmesi geliştirilecek olan önleme stratejilerinin etkinliği açısından son derece önemlidir. Terör örgütlerinin eleman seçme dinamiklerinin doğru anlaşılması, terör örgütlerinin yeni eleman kazanma faaliyetlerine karşın geliştirilecek önleme stratejilerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Örgütler yeni eleman kazanamadıklarında hayatiyetlerini sürdüremeyeceklerdir. Bu anlayıştan hareketle, terörizmle uzun vadede mücadelede eleman kaynaklarının kurutulması, yeni eleman kazanımına karşı etkin mücadele edilebilmesi, teröristle silahlı mücadeleden daha fazla önem verilmesi gereken bir husustur. Eleman kazanımının önlenebilmesi için kolluk kuvvetlerinin yanında çok çeşitli kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleriyle ortak stratejilerin belirlenip bu stratejilerinin ortak ve tek elden yürütülen politikalar haline getirilmesi ve uygulamaya konulması gerekmektedir. Tekrar eleman kazanma dinamiklerinin doğru anlaşılmasına geri dönersek, örgütlerin dinamik yapılar olduğunun, kendilerini yenilediklerinin ve değişebilmekte olduklarının göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtmek gerekmektedir (Özeren, Sözer, Demirci, 2010).


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

55

Örneğin; son yıllarda eleman kazanma stratejisini değiştiren Hizbullah terör örgütü, kitle iletişim araçlarını kullanmaya başladığı, dernek ve sosyal faaliyetlere ağırlık verdiği için yakın zamanda risk grupları ve örgüt mensubu profillerinin değişmiş olabileceği göz önüne alınmalıdır. Bu sebeple önceki çalışmalarla yetinilmemeli hem örgüt profilleri hem de eleman kazanma stratejileri açısından terör örgütleri üzerine yeni araştırmalar yapılmaya devam edilmelidir.


56

Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi • Cilt: 1 (1)

Kaynakça Alexander, Y. (2002). September 11: U.S. reactions and responses. Paper presented at the ESRC Conference of the S. Andrews/Southampton Research Project on the Domestic Management of Terrorist Attacks, 19-20 September 2002, Southampton: UK. Anarumo, M. C. (2005). What are we really afraid of? The Practitioner View of the Terrorist Threat. Doctoral dissertation submitted to Rutgers, The State University of New Jersey. Clowad, R. A. & Ohlin, L., E. (1960). Delinquency and opportunity: A theory of delinquent gangs. New York: Free Press. Decker, S., H., Bynum, T., & Weisel, D. (1998). A tale of two cities: Gangs as organized crime groups. Justice Quarterly, 15(3), 395-425. Faria, J. R., & Arce, M. D. (2005). Terrorist support and recruitment. Defence & Peace Economics, 16(4), 263-273. Gerwehr, S., & Daly, S. (2006). Al-Qaida: Terrorist selection and recruitment. The McGrawHill Homeland Security handbook. (David Kamien, ed.), 73-89. Online at http://www. rand.org/pubs/reprints/RP1214/ Hirschi, T. (1969). Causes of delinquency. Berkeley: University of California Press. Janis, I. L. (1972). Victims of groupthink. Boston: Houghton-Mifflin. Johnstone, J. W. C. (1983). Recruitment to a youth gang. Youth and Society, 14(3), 281300. Jolliffe, D., Farrington, D. F., Hawkins, D. J., Catalano, F. R., Hil, K. G., & Kosterman, R. (2003). Predictive, concurrent, prospective and retrospective validity of self-reported delinquency. Criminal Behavior and Mental Health, 13(3), 179-197. Klein, M. W. & Maxson, C. L. (2006). Street gang patterns and policies. NY: Oxford University Press. Laqueur, W. (2004). The terrorism to come. Policy Review, 126, 49-64. ----------. (2002). A history of terrorism. New Brunswick: Transaction Publishers. Lum, C., Kennedy, L. W., & Sherley, A. (2006). Are counter-terrorism strategies effective? The results of the Campbell Systematic Review on counter-terrorism evaluation research. Journal of Experimental Criminology, 2(4), 489-515. Merari, A. (1991). Academic research and government policy on terrorism. Terrorism and Political Violence, 3(1), 88-102. Özeren, S., Sözer, M. A., & Demirci, S. (2010). Terör örgütlerinde militan kimlik profili: Türkiye’de Hizbullah örneği. M. Sever, H. Cinoğlu ve O. Başıbüyük (Eds.), Terörün Sosyal Psikolojisi. (ss.145-171), Ankara: Polis Akademisi Yayınları. Reinares, F. (2004). Who are the terrorists? Analyzing changes in sociological profile among members of ETA. Studies in Conflict & Terrorism, 27, 465–488 Sageman, M. (2004). Understanding terror networks. Philadelphia: University of Pennsylvania Press.


İdeoloji ve Örgütsel Yapının Örgüte Eleman Kazanma Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de DHKP/C ve Hizbullah Örneği

57

Şahin F. S. (2001). Case Studies in Terrorism-Drug Connection: The Kurdistan Workers’ Party, The Liberation Tamil Eelam, and The Shinning Path. Master Thesis Submitted at the University of North Texas. Schmid, A. P. & Jongman, A. J. (1988). Political terrorism. (2nd ed.). Oxford: North-Holland Publishing Company. Sharp, C., Aldridge, J., and Medina, J. (2006). Delinquent youth groups and offending behavior: Findings from the 2004 Offending, Crime and Justice Survey. Home Office Online Report. UK. Online http://www.homeoffice.gov.uk/rds/pdfs06/rdsolr1406.pdf Shaw, E. D. (1986). Political terrorists: Dangers of diagnosis and an alternative to the psychopathology model. International Journal of Law and Psychiatry, 8, 359-368. Shadish, W. R., Cook T. D., and Campbell D. T. (2002). Experimental and Qasiexperimental designs for generalized causal inference. Boston: Houghton Mifflin. Silke, A. (2003). Becoming a terrorist. In Andrew Silke (Ed.), Terrorists, victims and society: Psychological perspectives on terrorism and its consequences. West Sussex, England: John Wiley & Sons. Stohl, C. & Stohl, M. (2007). Networks of terror: Theoretical assumptions and pragmatic consequences. Communication Theory, 17, 93-124. Strentz, T. (1981). The Terrorist Organizational Profile: A psychological role model. In Y. Alexander and J.M. Gleason, (Eds.), Behavioral and quantitative perspectives on terrorism. New York: Pergamon. Teymur, S. (2004). An analysis of terrorist recruitment by observing the Revolutionary People’s Liberation Party/Front (DHKP/C) terrorist organization in Turkey. Master’s thesis submitted at the University of North Texas. Thornberry, T. P. (1998). Membership in youth gangs and involvement in serious and violent offending. In R. Loeber and D. P. Farrington (Eds.), Serious and violent juvenile offenders: Risk factors and successful interventions. Thousand Oaks, CA: Sage Publications. Voorde, C. V. (2005). Sri Lankan terrorism: Assessing and responding to the threat of the Liberation Tigers of Tamil Eelam (LTTE). Police Practice and Research, 6(2), 181–199. Yin, R. K. (2003). Case study research: Design and methods. Applied Social Research Methods Serial, 5 (3rd ed.).


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.