ÖZEL LİDER ŞİŞLİ İLKÖĞRETİM OKULU REHBERLİK SERVİSİ AİLE BÜLTENİ ÖN ERGENLİK DÖNEM ÖZELLİKLERİ (9 – 12 YAŞ) Ergenlik -bazı araştırmalar bunun doğru olmadığını gösterseler de-, bir kriz yada bunalım dönemidir. Aslında her değişim, bir durumdan ötekine geçiş ile eski alışkanlıklardan sıyrılıp yeni koşullara uyma zorunluluğunu getirdiğinden, kendine göre bir zorluk taşımaktadır. Ebeveynler de, çocuklarının ergenlik dönemine girmesiyle yaşanacak sorunlarla çok daha önce tanışıyorlar. Artık çocuklar, yaşadıklarını yüksek sesle dile getiriyor, yetişkinliğe adım atmaktan korkmuyorlar. Çevrelerindeki ve vücutlarındaki gelişimlerin farkında olan 9-12 yaş grubu, “pre-buluğ” yani “ergenlik öncesi” dönemi yaşıyorlar. Üstelik zaman zaman da hırçın, asi davranışlarının nedenini “pre-buluğ”a bağlıyorlar. Fakat yine de bu gelişim ve değişimleri merak ediyor ve bunlarla ilgili kaygı yaşıyorlar.
Ergenlik Çağı Ne Zamandır? Ergenliğin başlangıcında, kızlar ve erkeklerde belirli biyolojik değişmeler olur.
Püberte (görünür ergenlik belirtileri), kız çocuklarında 9-10 yaşlarında, erkeklerde ise 11-12 yaşlarında başlar. Biyolojik değişikliklerin tamamlanması ise 3-5 yıl veya daha uzun sürer. Bu dönemde çocuğun büyüme ve gelişmesinde daha önceki çocukluk yıllarına göre, nitelik ve nicelik yönünden bazı farklılıklar ortaya çıkmaktadır.
ANNE-BABALAR BU YAŞLARDAKİ ÇOCUKLARIN HANGİ DAVRANIŞLARINDAN YAKINIYORLAR? Çocuğun ilk öğrenme dönemi, 0-5 yaş arasındaki dönemdir. Bu dönemde çocuk-anne ile iletişiminde “birlikte olma”, “birlikte hissetme” ve “birlikte yapma” deneyimi yaşar. Eğer bu dönem sağlıklı geçirilmemişse, ergenlik döneminde yaşanabilecek bazı sorunların temeli atılmış olur. Bu dönemde, yoğunluğu farklı da olsa, ebeveynlerin dile getirdikleri bazı durumlar var. Bunlar:
Hırçınlaştı, ders çalışmıyor. Sorumluluk duygusu yok. Sık sık “canım sıkılıyor” diyor. En küçük isteklerini bile sert bir dille ifade ediyor. Kardeşini kızdırmaktan zevk alıyor. Okuduğunu anlamıyor gibi, durgunlaştı, dalgınlaştı. Çabuk karamsarlığa kapılıyor. 1
Ara sıra hiç yoktan huzursuzlaşıyor. İleri derecede alıngan. Olur olmaz şeye ağlıyor. Her istediğini yaptırmak istiyor. “Siz bana karışamazsınız” diyor. Aşırı süsleniyor.... BİLİŞSEL GELİŞİM Çocukların düşünce sisteminde bazı değişiklikler olur. Bununla beraber, ilgiler, beceriler ve yetenekler de gelişir ve farklılaşır. Ders ve belli yeteneklerde cinsiyet farklılıkları görülmeye başlar. Kızlar okuma-yazma ve genelde sözel yeteneklerde; erkekler ise şekil-uzay ilişkileri ve mekanik yeteneklerde daha başarılı olurlar. Bu dönemin sonuna doğru, somut düşünceden, soyut düşünme dönemine geçilir. Çeşitli seçenekleri görebilme ve hipotetik düşünme yönünden gelişirler. Parçaları birleştirme de, bir olayın altında yatan nedenleri bulmaya çalışmada daha başarılıdırlar. Yaratıcılık ve üretkenlikleri artar. Düşünceleri ve olayları algılama biçimleri, yavaş yavaş yetişkinlere benzemeye başlar. Artık onunla yaptığınız konuşmalar, daha doyurucu ve geleceğe yansımaları olabilecek tarzda gerçekleşebilir. Yani üzerinde düşünür ve doğru bulduğu parçaları uygulamaya çalışabilir. Masaldan hoşlanmamaya başlar. Hayali oyunlara ilgisi azalır.
BEDENSEL DEĞİŞİM Ergenlik öncesi devrede, erkek çocukta gelişmenin esas karakteri büyümedir. Kızlarda östrojen, erkeklerde testesteron hormonlarının salgılanmasında artış olur. Bu hormonların da etkisiyle fiziksel ve ruhsal değişimler yaşanır. Erkeklerdeki testesteron hormonu nedeni ile, erkek çocuklarda boy uzaması ve adale gelişmesi kızlardan fazla olur. Bu dönemdeki bedensel değişiklikler: Boy uzar. (İlk reglden hemen önce büyüme yavaşlar.) Kız çocuklarda kilo artışı, deri altı yağ dokusunun artmasına bağlıdır. Erkek çocuklarda ise adale kütlesi artar. Yüzün simetrisinde bozulma olur. Kemik sisteminde büyüme hızlanır. Eklem ağrıları yaşanabilir. El ve ayaklardaki hızlı büyüme nedeniyle geçici bir sakarlık gözlenebilir. Kızlarda östrojen, erkeklerde testesteron hormonlarının salgılanmasında artış olur. Ergenlik boyunca kızlar regl olur ve yumurtlama dönemi başlar, erkekler ise sperm üretirler. Kız ve erkeklerde cinsel bölge, koltuk altı ve bacaklarda tüylenmeler gözlenebilir. Her iki cinsiyette de terlemede artış olur. Kızlarda göğüsler gelişmeye başlar. 2
SOSYAL – DUYGUSAL DEĞİŞİM
Ergenin, dönem içinde karşılaştığı sıkıntılarda hissettiği başlıca duygu yalnızlık ve buna eşlik eden yabancılaşma hissidir. Ansızın ortaya çıkan bedensel değişme, onu hazırlıksız yakalar ve bunaltır. Bedensel değişim hızlanmakta, buna karşılık olarak ruhsal olgunlaşma ise zaman zaman yetersiz kalmaktadır.
Bu dönem, çelişkiler dönemidir. Yaşanan bazı zıtlıklar vardır. (bağımlı bağımsız olma). Yalnızlıktan duyulan hazzın yanı sıra bir gruba katılma özlemi, yetişkini hor görme ama ona dayanma, endişe ve umutsuzluğa karşın, geleceğe coşkuyla yöneliş bu çelişkilerin en belirginidir.
Benlik kavramı önem kazanır. Kendi içine dönmeye, bedenini ve duygularını incelemeye başlar. Nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu düşünür. Kendisini aşağıda (beceriksiz – yetersiz – değersiz) görmekle yüceltmek (herşeyi yapabilirim, ben çok önemliyim) arasında gelgitler yaşayabilir.
Duyguları hızlı bir iniş çıkış gösterir, çabuk sevinir, çabuk üzülür. Çabuk öfkelenir, olur olmaz her şeyi sorun olarak algılayabilir.
Tepkileri önceden kestirilemeyebilir. Ailedeki değişimlerden çok çabuk etkilenilip, mutluluk ya da üzüntü duyabilir. Bunun yanında başkalarının duygularını anlama ve paylaşma artar. Sadece söylenenleri değil, vücut dilini de anlamaya başlar.
Denetlenme, kontrol edilme, yönetilme, zorlanma… bu yaş döneminde isyan yaşatabilecek durumların başında gelir.
İçinde yaşadığı bedensel ve duygusal değişimle ilgili yaşadığı uyum güçlüğü sosyal
gerilimini arttırabilir. Sessizleşip ve içine kapanabilir. Öfke patlamaları, durup dururken ağlamalar, sinirlilik halleri sık görülebilen durumlardır. İsteksizlik oluşabilir. Hızlı bir bedensel değişim içinde olduklarından, bu durum enerjilerini tam olarak kullanamamalarına neden olmaktadır. Tüm enerji bedene yansımakta ve böylece isteksizlik oluşabilmektedir.
DAVRANIŞLARDAKİ DEĞİŞİM Bağımsızlığını doyasıya yaşamaya çalışır. Bu dönemde özellikle her türlü kararı kendileri vermek isterler. Dış görünüm önem kazanır. Genel olarak medyanın sunduğu belirli “güzellik ve yakışıklılık kalıpları” belirleyici olmaya başlar. Bu dönemde özellikle yeme bozuklukları, zayıf beden imajından kaynaklanır.
3
Gizlilik önem kazanır. Yalnızlığını paylaşabileceği bir odasının olmasını ister. Odasında saatlerce kalabilir. Bazen çocuk, bazen de yetişkin gibi davranma görülebilir. Otoriteye karşı direniş eğilimleri vardır. Ev ortamında mutlaka otoriteyi temsil eden birisi vardır. Ya anne ya baba, yada abla, ağabey… Ergenin karşı çıkacağı ilk kişi, otoriteyi temsil eden kişidir. Karşı cins ile zıtlık içinde olabilir. Genellikle bu dönemde hem birbirlerini sevmez, sürekli küçük düşürme eğiliminde olurlar hem de birbirleri olmadan yapamazlar. Karşı cinsle ve cinsel sembollerle ilgilenme, daha kadınsı veya erkeksi tavırlar geliştirme gibi davranışlar gözlenebilir. Yetişkinlerin yaptığı işlere karşı ilgi artabilir. Kızlar daha çok “tembel, edilgen ve kötümser”, erkekler ise “haşarı” olarak tanımlanabilirler. Erkekler oyunlarında aşırı güç harcarlar. Özveri ve acımasızlık aynı anda gözlenebilir.
AİLE İLİŞKİLERİ Bu dönemde, bazı sorunların yaşanıp yaşanmaması, anne-baba tutumlarıyla da ilişkilidir. Anne-babanın aşırı koruyucu, engelleyici, yasaklayıcı, mükemmeliyetçi olmaları, çocukların, içe dönük, yalnızlık çeken bir kişilik yapısı oluşturmalarına sebep olabilir. Eğer anne-baba zorlayıcı ve sorunlara karşı ilgisiz ise ve anne-baba arasında çatışma varsa, çocuklar da agresif ve antisosyal davranışlar sergileyebilirler. Bir başka grup anne-baba ise tutamayacakları sözler veren, sevgiyi ve güven duygusunu pek az yaşatan, çocuklarının bunları “zaten” bildiklerini var sayar. Bu annebabaların çocukları da çevre ile sağlıksız ilişkiler kurarlar ve çevre ile çatışma içindedirler. Aile ile iletişim önemlidir ve unutulmamalıdır ki onlar için en iyi destek sevgi ve güvendir. Sevginizi davranışlarınızla destekleyip sunarsanız, çocuğunuzu kendinizden uzaklaştırmamış olursunuz. Özellikle bu dönemde kendi düşüncelerine önem verilmesinden çok hoşlanır. Aileler çocuklarının kişilik gelişimini bu dönemde desteklemeyi daha fazla önemsemelidirler.
ARKADAŞ İLİŞKİLERİ Çocukların davranışlarının ve değerlerinin oluşmasında arkadaşları çok önem kazanmaya başlamıştır. Bir gruba ait olma bilinci oluşmaya başlamış ve grup normları daha fazla önemli olmuştur. Grup kurallarına uymadığında dışlanma tehlikesi olabilir ve ve bu onu çok kaygılandırır. Artık 3 yada daha fazla kişiden oluşan grupları ikili ilişkiye tercih ederler. Grubu uğruna ailesiyle çatışabilir. Karar verme konusunda da arkadaşlar çok etkilidir. Ergenler çeşitli yollarla karar vermeyi öğrenirler; zorlama ile, arkadaş etkisi ile, başkasının kararını taklitle ya da seçeneklerini 4
deneyerek. Bu aşama da aile, ergene farklı seçenekleri sunarak, onun aldığı kararda da ona yardımcı olabilir. Bu çağın başında, özellikle kendi cinsinden olanlarla arkadaş olmaya doğru güçlü bir eğilim görülebilir. Erkek çocuklar bir süre kız çocuklara karşı çok sert ve kaba davranırlar. Arkadaşlık ilişkilerinden beklentileri yüksektir. Arkadaşlıklar, bu dönemde daha fazla özel şeylerin paylaşıldığı bir hal alır. Yakın arkadaşlıklar, kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olur. Bunun yanında, arkadaşlıklar kısa ömürlü ve çok değişken olur. Sık sık küsmeler yaşanır.
FLÖRTLER Bu yaştaki pek çok genç romantik duygular yaşar. Karşı cinse bir ilgi başlar. Karşı cinsiyet biraz uzak durulan; ancak çekici de bulunan ve merak edilen bir nitelik kazanır. Bu yaşlarda aynı cinsiyetten olan arkadaşlarıyla iyi anlaşırlar.
CİNSEL GELİŞİM Ergenin yeni kimlik kazanma sürecinde diğer önemli bir alan ise cinsel kimliktir. Kız çocuklar anneden, erkek çocuklar ise babadan ilk cinsel rollerini almışlardır ve şimdi bunları uygulamaya koymak üzeredirler. Cinselliğin öne çıktığı yaşlara bakacak olursak; • 1 yaşında, beslenmeyle ortaya çıkan hoş duygular ön planda iken • 2-3 yaşlarında, cinsel bölge gündeme gelir. • 3 yaşındaki çocuk, iki ayrı cinsin varlığını bilir. • 4 yaşındaki çocuk, merak duymaya başlar. • 5 yaşında cinsel ağırlıklı oyunlar gözlenir. • 10 yaşın sonuna doğru bazı çocuklarda, ergenliğe hazırlık sürecindeki değişimler ve gelişmeler görülmeye başlar. Cinsel yaşam sadece cinsel ilişki demek değildir. Anne-baba kız ve erkek çocuklarına, bu konuda soru sorduklarında bilgi vermeli, korkutmamalı, yetersiz kalınan konularda ise yardım alınmalıdır. Cinsel konuları, tehlikeli, ayıp, yasak... saymak, bu bilgileri kendi başlarına ve sağlıksız bir şekilde öğrenmelerine sebep olur. Cinsel ilişki sembolize edilerek açıklanmalıdır. Çok direk ve somut bilgiler, çocuğa kabul edilmesi güç ve anlaşılmaz gelebilir. Anne kız, baba ise erkek çocuğu bu konuda bilgilendirilmelidir. Cinsel eğitim bilgi vermedir. Cinselliği uyarmak veya tahrik etme amacı taşımaz. Kişisel hijyen de bu dönemde çok önemlidir. Çocuklar bu konuda da yönlendirilmelidir. El ele tutuşmak, sarılmak, kol kola yürümek de cinsel yaşamın birer parçalarıdır. Fiziksel ve duygusal olgunluğa ulaşıldığında cinsel yaşama hazır olunur.
NELER YAPILMALIDIR? Bu dönemde aile, çocuğa bazen “sen artık büyüdün” deyip ondan yetişkin gibi davranmasını beklerken, bazen de onu, çocuk gibi görüp öyle davranmasını bekliyor. Onlar 5
da bazen çocuk bazen de yetişkin gibi davranıyorlar. Dolayısıyla hem çocuğun hem de ailenin kafası karışık olduğu için, zaman zaman rol karmaşası yaşanabiliyor. Bu durum, çocuktaki öfkeyi artırabilir. Çocuk ve annebaba arasındaki veya çocuğun kendi içindeki güvensizliği de körükleyebilir.
Çocuklarının ön ergenlik- ergenlik
dönemine girmeleriyle birlikte, ailede de birtakım değişikliklerin olması ve ailedeki kuralların yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Çocuğun kendine ait özel zaman ve alanlarına, yani mahremiyetine saygı duyulması çok önemlidir. Bu aynı zamanda onun anne-babadan ayrılıp bağımsızlaşmasının, bağımlılıktan kurtulmasının ve birey olabilmesinin de koşuludur. Odasına izinsiz girilmemesi, bir birey olduğunun kabul edilmesi adına, ergene verilen önemli bir mesajdır.
Dış dünyaya karşı ilgisinin artmasına ve ilişkilerinin gelişmesine izin verilmelidir. Ev
dışında yapabileceği işlerde gereken sorumlulukların verilmesi, ailenin de kurallarına uyarak arkadaşlar ile zaman geçirme, etkinliklere katılma…
Sınırlarına saygı gösterilmeli, fikirleri daha fazla dinlenilmeli, daha fazla sorumluluk alması beklenmeli, kendi kararlarını alması ve sonuçlarını görebilmesi için fırsat tanınmalıdır.
Ergenlerin bağımsızlık istekleri doğrultusunda gösterdikleri tepkiler, bir saygısızlık bir
başkaldırı olarak yorumlanmamalı; yaşadıkları değişimin bir parçası olarak görülmelidir. Bu bakış açısı ile yaklaştığımızda bizim davranışlarımız da daha yapıcı ve ergen tarafından kabul edilebilir olacaktır.
Ergenlerin kıyafet, yemek, eğlence vb. seçimlerine saygı duyulmalıdır. Kendi bakış
açımıza ya da değerlerimize uymuyor diye yargılamak, eleştirmek sadece ergenin bizden uzaklaşmasına ve “beni anlamıyorlar” şeklindeki düşüncesinin pekişmesine neden olacaktır. Bu seçimleri ile ilgili yapılacak eleştiriler ergeni rencide etmeden ve nedenlerinin açıklanması şeklinde yapıldığında daha etkili olabilir.
Arkadaş grubu ergen için çok önemlidir. Çünkü ihtiyaç duyduğu toplumsal onayı buradan alır. Ergenin arkadaş grubu içinde eleştirilmesi, alay edici tarzda konuşulması vb. yaklaşımlar özgüvenini olumsuz yönde etkiler. Bu tür yaklaşımlar davranışını düzeltmesi yerine tam tersi tepki göstermesine ya da yetişkinlere olan inancının azalmasına neden olacaktır. Arkadaş ilişkilerinde uygun roller alması ve uygun gruplarda yer alması için, ilişkilerini kısıtlamak yerine, arkadaşlarını daha yakından tanımaya çalışmak yararlı olacaktır.
Ergen yaşadığı hızlı değişim, rol ve beklentilerin belirsizliği ile kendi içinde çatışmalar
yaşar. Bu nedenle olaylara farklı ve karşıt duygusal tepkiler de verebilir. Bizler ergenin ne demek istediğini anlamak yerine onu doğru yola sokmaya çalışırsak, büyük olasılıkla yetişkinlerin kendisini anlamadığını ve dinlemediğini düşünecektir.
6
Ergenle yetişkinler arasındaki iletişim sadece yetişkinden ergene doğru olduğunda
ergenin kişiliğini ortaya koymasının tek yolunun yetişkin otoritesine karşı gelmek olacağı unutulmamalıdır.
Ergenin söyledikleri her zaman söylemek istedikleri olmayabilir. Verdiği mesajların altındaki duygulara dikkat edersek aslında ne demek istediğini anlayabiliriz.
Sadece sorun yaşandığında değil, sorun olmadığı zamanlarda da iletişim çok önemlidir. Bu dönemi, fiziksel, sosyal ve duygusal açıdan, herkesin farklı yaşadığı ile ilgili onu bilinçlendirmek, kaygılarının azalmasına yardımcı olacaktır.
Uygun bir beslenme düzenine sahip olması sağlanıp, spora yönlendirilebilir. Bu devrede iskelet sistemi bozuklukları daha sık görüleceğinden, oturma ve duruş bozukluğu olup olmadığına dikkat edilmelidir.
Boş zamanlarını mümkün olduğunca değerlendirmesi sağlanmalıdır.
Arkadaşları ile olan ilişkilerinde yoğunluk yaşanacağından, evdeki telefon trafiği da artacaktır. Bu devrede, telefon faturalarında onun da sorumluluk alması sağlanabilir.
SON SÖZ; Cesaret bizi ilerlemeye ve sağlıklı olmaya iterken, kaygı ise gerilemeye ve sağlıksızlığa yönlendirir. Ergen, cesaretle ve ailenin desteği ile gelişimini tamamlar, kaygı nedeni ile de agresif davranışlar sergileyerek, ailesini karşısına alır, yalnızlık yaşar, sorunlarını paylaşamaz ve birçok önemli , şeyden en son anne-babanın haberi olur. Bu nedenle, bu dönemde, anne-babaların sahip olmaları gereken en önemli iki yetenek: dinlemek ve empati kurmaktır. Cesaret eden ve cesaretlendiren anne-babalara...
7