printtek 2013 editör
matbaa&teknik
Sizi Davet Ediyoruz Dergimizin ilerleyen sayfalarında görebileceksiniz. Printtek 2013. Altı günlük bir maraton. Yorucu bir tempo içinde geçen bir etkinlik. Neredeyse hiç dinlenemeden geçen ve sizin bu dergiyi okumaya başladığınız ana kadar geçen yorucu bir çalışma. Tüm önemli tedarikçiler, yeniliklerinden, hizmetlerinden ve hedeflerinden bahsettiler. Oysa biz standımızda oturup matbaa&teknik®’in yeniliklerini, hizmetlerini ve hedeflerini anlatamadık. Bu sayfada da biz anlatalım istedik.
M. Akif Tatlısu akif.tatlisu@img.com.tr
Yayıncılık zor zenaat! Aslında profesyoneli için çok kolay bir iş. 27 farklı dergi çıkaran bir gurup içinde çalışıp, birçok rakibimizi izlerken çok da zor olmadığını; iyi bir ekiple iyi dergiler çıkarılabileceğini anlayabiliyoruz. Bizim matbaa&teknik®’teki işimiz ise bu kadar kolay olmuyor maalesef. Yüzbinlerce detayın, dünyanın çeşitli dillerinden müteşekkil bir terminolojinin hakim olduğu bir dille, lafın ötesinde teknolojinin hakim olduğu bir dergi tasası ile çalıştığımızdan olsa gerek. Yurtiçi ve dışında onlarca bilgi kaynağımız var. Hepsinin taranması, hepsinin görüş ve bilgilerine başvurulması ve bu işlerin bir takvim dahilinde yapılması gibi bir zorunluluk getiren, bir tasa bu. Derlemek ve doğru dille, doğru ifadelerle aktarmak kolay değil. Üstelik bunu her ay yapmak ayrı bir zorluk getiriyor yanında. Bunu daha açık ifade edebilmek için günlük basına bakmanızı rica ederiz. Bütün gazeteler siyasi görüşlerinin getirdiği yorumlar bir kenara birbirinin benzeri yayınlar yaparlar. Çünkü haber kaynakları tüm basına aynı basın bültenlerini geçer. Redaktörün ve editörün himmeti ile bir iki değişiklik sonrası aynı muhteva tüm gazetelerde arz-ı endam eder. Yani tüm gazeteler birbirine benzer. Onları farklı kılan özel haber dosyaları ve yazarlarıdır. Burada bir parantez içerisinde tüm PR şirketlerinin ve haber ajanslarını bu açıklamanın dışında tutmamız gerekir. Onlar meslekleri icabı portföylerindeki konu ve müşterileri için haber üretirler ve maksimum fayda için tüm basın ile paylaşırlar. Onların bu dosdoğru ve yorucu işlerine katma değer sağlamaktır, basının görevi. Bunu bir takvim içinde yapmak, bu haberleri geliştirmek için ajanslarla işbirliği içinde olmaktan bahsediyoruz.
Tabii olarak sektörel yayıncılıktaki en önemli kaynaklarımızdan biri, teknolojinin en yakın görgü tanıkları ve bilginin kaynağı olan tedarikçilerimiz. Teknoloji anlatmak gayesi ile aynı zamanda reklamverenlerimiz yani bu derginin sizlere ulaşmasındaki en büyük destekçimiz olan tedarikçilerimiz bütün bilgilerini özveri ile paylaşıyor. Yine bizim basın olarak görevimiz onlardaki bu bilgi birikimini doğru bir takvimle ve artı değer katma gayretinde siz sektör mensuplarına ulaştırmak. Sizi davet ediyoruz, demiştik en başta. Neye davet ettiğimize gelince: Sizi, hem tedarikçilerin, hem PR şirketlerinin, hem araştırma şirketlerinin, hem uzmanların hem de danışmanların bilgilerine ve bizim en yeni bilgileri ve gerçek teknolojik haberleri sizinle paylaşma gayretimize ve bunun altında yatan emeğimize değer vermeye davet ediyoruz. Bilgi değerlidir ancak ona bu değeri kazandıran etkenlerden son nokta, bilgiyi alanların o bilgi için ödedikleri değerdir. Tıpkı sizin fevkalade başarılı baskılı malzemeler üretmek için kağıda, mürekkebe, teknolojiye, know-how’a ödediğiniz bedel gibi. Evet, internet çok kıymetli bir araç. Size istediğiniz bilgiye hızlıca ulaşma imkanı sağlar. Biz de bu sebeple internet ve onun çocuğu olan sosyal medyayı bolca kullanıyoruz. Buna bilginin değerini artıracak bir çapraz medya uygulaması olarak bakıyoruz. Bununla beraber sizleri yani gerçek bilgi ve teknolojiyi okumak isteyen matbaacılarımızı, en azından baskı dünyasını, internete mağlup etmemek ve bilgiyi arşivleyebilmek adına basılı yayıncılığa sahip olmaya davet ediyoruz. 12 sayı derginin içerdiği onlarca teknik makaleyi, önemli gelişmeyi, dünya ve Türkiye basım endüstrisinde olup bitenleri okumanın ve arşivinizden çıkarıp aylar sonra tekrar kolayca ulaşabilmenin bedeli hiçbir zaman bu kadar ucuz olmamıştı. Lütfen abone servimizi arayınız. Saygılarımızla
www.twitter.com/matbaateknik
44
jenerik
matbaa&teknik
KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ Ebru PEKEL ebru.pekel@img.com.tr MUHASEBE MÜDÜRÜ Mustafa AKTAŞ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE/SUBSCRIPTION İsmail ÖZÇELİK ismail.ozcelik@img.com.tr
GRUP BAŞKANI: H. FERRUH IŞIK
İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ Mehmet SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ahmet.kizil@img.com.tr Ahmet KIZIL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDİTÖR Anıl ANALAN anil.analan@img.com.tr GRAFİK TASARIM İpek ERDOĞAN ipek.erdogan@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ&BASKI SORUMLUSU
İsmail GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr REKLAM MÜDÜRÜ M.Akif TATLISU akif.tatlisu@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ M.Akif TATLISU akif.tatlisu@img.com.tr
5
CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00 ADRES/HEAD OFFICE 29 Ekim Cad. No: 23 34197 Yenibosna / ‹stanbul / Turkey Tel: +90.212 454 25 00 Faks: +90.212 454 25 98 www.matbaateknik.com.tr matbaa&teknik® dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. matbaa&teknik® Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan matbaa&teknik® Dergisi ayda bir yayınlanır. matbaa&teknik® İletişim Magazin Gazetecilik Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin tescilli markasıdır. Articles and news may be reproduced by stating matbaa&teknik® as the source. matbaa&teknik® is published monthly. Advertisements’ responsibilities published in our magazine pertain to advertisers.
içindekiler
QuadTech’in Renk Kalitesi Çözümü
Xerox ACQS Otomatize Renk Kontrol Araçları
8
Geniş Format Baskıda Daha Yüksek Kârlılık HP’den Devrimsel Yenilikler
38
28
Tutku ve Mükemmelliğin 50 Yılı
42
reklam indeksi AKTİF MATBAA MAK..........................65 ARAS GRUP........................................ 47 ARGEMAT......................................73,75 ARGES.................................................77 BAK-ON..........................................79,81 BATI MERDANE ..................................61 BUDAK KAĞIT ...............................49,51 CANPAŞ.............................................2,3 CANTEM..............................................93 DERELİ GRAPHIC ..................55, 153,169 DUPONT................................................1 ELTROMAT......................................... 95 ERAYSAN......................... ÖN KAPAK İÇİ ESEN GROUP.......................................57 FERROSTAAL TÜRKİYE.........................45 FESPA AVRASYA..................................89
FEZA CİLT............................................67 FOTOLIA........................ARKA KAPAK İÇİ FUJİFİLM TÜRKİYE..........................29,31 GRENSAN.......................................35,37 HEIDELBERG...................................25,27 HP .................................................11,19 İHLAS KOLEJİ ....................................196 İHLAS PAZARLAMA ..........................199 İNTEGRE .............................................69 İSTANBUL AMBALAJ........................... 91 KRİSTAL İNŞAAT ...............................197 KUZULUK TERMAL........................... 198 MAT KAĞIT........................................ 53 MATKİM ............................ARKA KAPAK MATSET ..............................................59 MİTRA............................................39,41
MSM MÜMESSİLLİK ...................159,161 NOVA BASKI SİST. ..............................63 PASİFİK TRADING ...............................43 PRİNTTEK 2013..................................100 PRINTER OFSET ...................................15 PRINTWATER ......................................87 QUADTECH...........................................3 RENZTÜRK ..........................................33 RICOH TÜRKİYE ..........ÖN KAPAK, 21,23 SUNCHEMICAL ...................................71 TEMPO MAKİNA.............................83,97 TROOSTWJIK ....................................134 UPM ...................................................13 XEIKON-TR ..........................................85 XEROX...................................................9 YAKASAN ...........................................17
index
Grafitalia ve Converflex yapıldı
manroland Güven Tazeledi
50
52
Labelexpo Europe 2013’e Güçlü Sektörel Katılım
Ambalajlamada “Perfect Package” Dönemi
66
92
Kaçırdıklarınızı Öğrenmek İçin Bizi Arayın
Matkim Ezber Bozmaya Devam Ediyor
102
110
ayın konusu 12
Ambalaj Sektörü İçin Baskı Öncesi Prova Sistemlerinde Yeni Çözümler
aktüel 60
Yenilenebilir hammaddelerden ürettiği ürünleri ile dünya çapında fark oluşturan Finlandiyalı kâğıt üreticisi UPM, Mart başında aldığı Avrupa Birliği (AB) Ecolabel İletişim Ödülü 2012 ile geçtiğimiz yıl kazandığı ödüllere bir yenisini daha ekledi ve doğa koruma çalışmalarına verdiği önemi bir kez daha göstermiş oldu.
CGS_ORIS’in ROLAND VS ve UV yazıcı modelleri ile birlikte Ambalaj sektörüne yönelik geliştirdiği yeni teknoloji prova ve maket sistemleri geleneksel prova sisteminden farklı avantajlar arz ediyor.
print and publishing 66
Strong Industry Turnout for Labelexpo Europe 2013 Labelexpo Europe 2013 is set to be the largest in the show’s 33 year history as it returns to Belgium between 24 – 27 September.
teknoloji 76
Sappi’nin Algro Design®’i ile Mükemmel Sonlandırma ACTEGA Terra ve Fusion GT iki Avrupalı matbaa. Şirketler en üst düzeydeki sonlandırma işlerini, Sappi’nin parlak beyaz kantonu ile görücüye çıkarıyor
UPM’nin Doğa Dostu Kâğıtlarına Ödül Yağmuru
print buyer 96
Sade Ofset İçin Gietz Varak Yaldız Makinesi Siparişi Katma değerli ambalaj üretimi konusunda yatırım kararı aldıklarını anlatan Sade Ofset yöneticisi Murat Demir, yurt içinde başlayıp yurtdışında devam eden detaylı bir araştırma sonucunda Gietz markasına ulaştıklarını söylüyor.
ayın konusu
matbaa&teknik
Xerox ACQS Otomatize Renk Kontrol Araçları
Kemal Pektaş Xerox Türkiye Grafik Sanatlar Pazarlama Müdürü Ancak mükemmel bir dünyada bir renk seçmek ve onu basmak gerçekten söylendiği kadar kolay olurdu sanırım. Fakat gerçek hayatta başarılı renkli baskı sağlamak derin bir renk bilimi, baskı süreçleri tecrübesi ve doğru donanım ile yazılım gerektirmektedir. Poster, katalog, broşür ne bastığınız hiç önemli değil. Baskı işinizde renk varsa doğru rengi elde etmek endüstrimiz için en zorlu görev. Bu sadece istenilen rengi seçmek açısından değil, aynı zamanda baskı cihazının yetenekleri, istenilen renge sadık kalması açısından da önemli. 8
Biz baskı süreçlerinde rengin tahmin edilmesi ve yönetilmesini anlatan süreçlere renk yönetimi diyoruz. Renk yönetimini sağlayabileceğimiz üç ana faktör var; Kalibrasyon Dönüştürme Karakterizasyon Kalibrasyon; makinenin performansını ölçme ve ayarlama sürecidir. Doğru kalibre edilmiş cihazlar bize istediğimiz rengin alınmasında yardımcı olurlar. Dönüştürme; Görüntü, bir cihazdan diğerine her aktarıldığında dönüştürme işlemi gerçekleştirilmektedir. Her cihazın gamutu farklı olduğundan dönüştürme işleminin doğruluğu kritiktir.
Karakterizasyon; Bir makinenin renk gamutu cihaz profili denen dijital dosyadan oluşur. Karakterizasyon bizim cihazlar için renk gamutunu ifade edişimizdir. Renk yönetim sistemleri, bize renk yönetimini yapmamızı sağlayan yazılım uygulamalarıdır. Cihaz profilini takip eder ve cihazlar arası dönüşüm işlemleri kontrolünde yardımcı olur. Renk yönetiminin etkin sonucu için her cihaz doğru bir biçimde kalibre edilmeli ve karakterizasyon keskinliği sağlanmalıdır. Xerox olarak amacımız renk yönetimindeki belirsizlikleri kaldırıp her işin güven ile teslim edilmesini sağlamaktır. İhtiyaçlar farklı olabilir fakat beklentiler öyle değil. Ürünlerimizi kullanan her ortağımız elbetteki kendine özgü, farklı işler yapıyorlar. Fakat evrensel bir beklenti var
ayın konusu
ve ürettiğiniz renk bu standartlar ile uyumlu olmalı, hemde her defasında. Bu sadece bir yazılım veya tek başına kullanılabilecek bir teknoloji ile çözülebilecek bir konu değil. Renk yönetimi konusuna endüstri lideri dijital teknolojimizi, süreçlerimiz ve çözümlerimizi entegre ettik. Bu sayede doğru renk üretimi ile iş ortaklarımızı memnun ediyor; daha çok iş üretmelerini, maliyetlerini kısmalarını ve işlerini büyütmelerini istiyoruz. Renk yönetimi olmayan bir üretim makinesi ile müşterileri tatmin etmek ve işleri büyütmenizi sağlamak mümkün değil. İş ortaklarımız renk ayarlarında daha az zaman harcadığında, operatörlerin daha fazla baskı işi için daha fazla zamanı oluyor.
Renk yönetimi müşteri memnuniyeti için kritiktir. Renk yönetimi olmadan baskı kaliteniz tutarlı olmayacaktır. Bu da tatmin olmamış müşteri, yorulmuş operator, boşuna harcanan zaman gibi problemleri beraberinde getirecektir ve birçok işin kaybedilmesine yol açacaktır. Xerox’ un ileri renk yönetim sistemleri, renk hakkındaki karmaşık kararları operatörden alıp otomatize sisteme aktararak bir çok parametreyi bir iki dakika gibi kısa zamanda kontrol altına almanızı sağlayacaktır. Xerox renk kalitesi yönetimini, kağıt yoluna gömülü spektrometre ve renk yönetim araçları ile bir arada topladığı ACQS – Otomatize renk kalitesi araçları – sistemi ile sağlamaktadır. ACQS ile doğru ve güvenilir renkler otomatize kalibrasyon ve profilleme ile minimum operator katılımı ve maksimum hız ile sağlanmaktadır. ACQS hızlı, otomatize, gerçek zamanlı doğruluk sunmaktadır.
matbaa&teknik
Xerox ACQS - Otomatize renk kontrol araçları neleri içermektedir? Kağıt yolu genişliğindeki sensör dizisi ve kağıt yoluna gömülü spektrometre gibi standartlaştırılmış renk ölçüm ekipmanı. Otomatize kalibrasyon, profil yaratma ve spot-renk kalibrasyonu gerçekleştiren yazılım ve standart operayon prosedürleri. ACQS’ i olan bir ürün renk profilini otomatize olarak kontrol edebilir ve minimum zaman ve iş gücü ile doğru ve tahmin edilebilir renge ulaşmanızı sağlar. Böylece manuel yapılan işlere harcadığınız zaman azalır ve bu size kazanç olarak döner. ACQS sistemi Xerox’ un enterprise üretim cihazlarından başlayarak yüksek hacimli üretim cihazlarına kadar bir çok farklı modelde bulunmaktadır
Otomatik Renk Kalite Kontolü Nasıl Yapılmaktadır? Full Width Array teknolojisi: Full Width Array kağıdın renklerinin tarandığı bölümü çevreleyen RGB sensörlerininin olşturduğu bir seridir. Bu sisteme sahip ürünler kullandıkları satır içi sepektrofotometre ile rengi ve yoğunluğu ölçerler. Full width oluşmaktadır;
array
3
ana
parçadan
FWA hattı: FWA CCD hattı iki lambadan yansıyan ışığı alır; filtresi ile kırmızı, yeşil ve maviyi ayırarak ışığı analog voltaj sinyallerine dönüştürür. Lamba hattı: Xenon lambalar kalibrasyon ünitesine aydınlatır.
Beyaz Referans roll hattı: Poligon biçimdeki roll’ un her kenarı farklı amaç için kullanılmaktadır, bazı kenarlar referans ünitesini diğerleride kağıt pozisyonlama için kullanılmaktadır.
Satır içi spektrofotometre: Spektrofotomotre renk ve yoğunlukları ölçmek için kullanılan sensörlerden oluşur ve ölçme işlemi görüntüleme, transfer, fırınlama ve “decurle” işleminden sonra olur. Spektrofotometre aşağıdaki ana parçalardan oluşur. LED; hedeflenen alanı aydınlatır. Fotodiyot- 6 fotodiyot yansıyan ışığı okur, bu sinyaller renk ve yoğunluğa karar vermek için kullanılır. Beyaz Referans- Kalibrasyon için kullanılan referans rehberi
Nasıl Çalışır: Renk sunucusundan otomatik kalibrasyon seçimi yapıldığında seçilen kağıt büyüklüğüne göre belirlenen sayıda , makinenin renk gamutunu temsil edebilecek çeşitlilikte seçilmiş renk “patch” sayfaları basılır. Daha sonra okunan renk ‘patch’leri ile renk ve yoğunluğa karar verilir. Tüm bu süreçlerin sonunda, Xerox olarak amacımız baskı sürecindeki en önemli konulardan biri olan renk yönetiminde iş ortaklarımıza yardımcı olmak. Bunu renk yönetimindeki belirsizliği gidererek ve her işin güven ile teslim edilmesini sağlayarak yapmaya çalışıyoruz. Bu da müşterilerimize daha fazla iş, daha düşük maliyetler ve büyüyen bir iş ortamı getiriyor.
SISTRADE® 2013 – Yönetim Sistemi Yeni Versiyonu Sistrade 2013 bir organizasyonun farklı sektörleri üzerinde olumlu yönde etki gösteren ve mevcut pazar ihtiyaçlarına karşılık verebilen yeni özellikler sağlamaktadır. Bu çeşitli yöndeki özelikler farklı alanlarda öne çıkmaktadır. Sabit Kıymetler Yönetimi modülünde grup amortismanı üzerinde durulmuştur. Teknik Ambalaj Fiyat Teklifi hazırlama konusunda sistem, ters plan ile bıçak izi tanımı yapma, suyoluna göre plan hazırlama ve CAD “.DXF” dosyası aktarımı sonrası bir işin verim sayısının tam olarak doğru değerini alabilme gibi yeteneklere sahiptir. Sistrade 2013 şimdi de Tasarım Süreci adı verilen, tasarım süreci yönetiminin yanı sıra kullanıcıya baskı öncesi işlemler ile ilişkili olabilecek tüm operasyonları planlamasına izin veren yeni bir modüle sahiptir. Üretim Yönetimi alanında ise sistem, doğrudan üretim veri toplama ekran arayüzü üzerinden yarı mamul ve mamullerin 10
kalite kontrol yönetimini gerçekleştirebilmektedir. Stok Yönetimi alanında da malzeme lotlarının kalite kontrol süreci ile ilgili yeni bir özellik mevcuttur. Bunlar yeni Sistrade 2013 özelliklerinden sadece birkaçıdır.
Sistrade Yazılımı Hakkında Yaygın olarak ERP veya MIS olarak adlandırılan entegre iş yönetim sistemi olan Portekizli bu yazılım, bir kuruluşun tüm iş süreçlerinin otomasyonunu sağlamaktadır. Sistrade yazılımı %100 web tabanlı ve bulut bilişim teknolojisine izin vermektedir. Şu anda Sistrade yazılımı Portekiz’in en büyük şirketlerinden bazılarında ve ayrıca İspanya, Fransa, Almanya, Türkiye, Tayland, Meksika ve bazı diğre ülkelerde kullanılmaktadır.
ayın konusu
matbaa&teknik
Ambalaj Sektörü İçin Baskı Öncesi Prova Sistemlerinde Yeni Çözümler CGS_ORIS’in ROLAND VS ve UV yazıcı modelleri ile birlikte Ambalaj sektörüne yönelik geliştirdiği yeni teknoloji prova ve maket sistemleri geleneksel prova sisteminden farklı avantajlar arz ediyor. işbirliği ve anlaşma sonucu Roland VS serisi yazıcılar için XG INK üreterek renk evrenini genişleterek Pantone renkleri basılıp provasını alınabilir hale getirmiştir. Göksel Şen goksel@eizo.com.tr Prova sistemlerinin başlıca çıkış nedeni nihai müşteri tasarım ajansı ve baskı firması arasında iletişim aracı olarak kullanılması. Nihai baskıdan prova alınması üretim zamanından kayıplarına yol açtığı için aynı zamanda maliyeti yüksek ve zahmetli olduğundan inkjet dijital prova alınması daha avantajlı ve baskı kalitesini öngörebilmek için kullanılan bir yöntemdir.
Ambalaj sektöründe farklı baskı altı malzemeleri kullanmaktadır metalik karton, hologram karton, renkli karton altın yaldız malzemeler karton, alüminyum folyo, saydam malzemeler etiket malzemeleri shrink malzemeler v.b. bir çok farklı baskı altı malzemesi sayılabilir.
Prova baskıdan beklenenler, Bilinen bir standartta olmalı, öngörülebilir olmalı, prova tutarlı ve tekrarlanabilir olmalı. Fakat ambalaj sektörü farklıdır, farklı baskı yöntemleri kullanılmakta. Birçok baskı altı malzemelerin standardı yok. Binlerce spot renk baskıda kullanılmaktadır.
InkJet Prova baskı sisteminde renk evreni büyüklüğü çok önemli. Spot renkleri simüle edebilmesi için inkjet baskı makinaları Turuncu ve Yeşil renkler mevcut CMYK renklere ilave edilerek Pantone renkleri de basabilme kabiliyetine ulaşmıştır. CGS Oris Roland ile yaptıkları 12
Roland VS serisi yazıcılarda beyaz ve gümüş yaldız renk mürekkep olması baskı altı malzemelerin geniş bir yelpazede olmasını sağlamaktadır. Metalik Pantone renklerinin de basılabilir olmasını sağlamaktadır. Böylece nihai müşteriye gerçek baskıdaki ile aynı etkiye sahip ürün provası ve maketi yapılabilir durumdadır. Yazıcının bas-kes özelliği sayesinde katlama izi yarım kes yada tam kes yaparak ürün etrafından kesim yapılması mümkün ve böylece maket haline getirmek çok pratik hale gelmektedir. Bunun dışında Oris RIP yazılımının tramlı baskı yapabilme özelliği sayesinde istenilen tram ve açıları ile prova baskı yapma imkanı sağlamaktadır. Buda gerçek simülasyon içim çok önemli bir özelliktir.
Inkjet Prova ve RIP : Digital Prova Baskı sitemi ISO 12647-7 standartlarına uygun olmalıdır . Burada Prova Rıp yazılımı ve Dijital Baskı makinası çok önemlidir. Rip yazılımı olarak CGS OrisCTW çok önemli özellikleri ile Dünyada ve Türkiye’de ön plana çıkıyor. Roland VS serisi renk evreni çok geniş XG mürekkeplerini kullanması ayrıca turuncu ve yeşil rengi barındırması spot renkleri simüle edebilmesini sağlamaktadır. Ayrıca gümüş yaldız mürekkep barındırması ile metalik Pantone renkleri basabilme özelliği farklılığını ortaya koymaktadır. Bunun yanında Beyaz mürekkebi de bulunmaktadır bu sayede şeffaf ve metalik ve hologram yüzeylerde baskı provası alabilme özelliği söz konusudur, bas-kes bıçağının bulunması bıçak izi üzerinden kesme işlemi yapmasına olanak tanımaktadır katlama ve yarım kesme özelliği de mevcuttur bu sebeplerden dolayı maket üretimler için çok önemli bir çözümdür. Üzerinde gümüş yaldız ile metalik renkleri basabilme özelliği farklılığını ortaya koymaktadır. Burada Oris 12 farklı malzeme üretmiş farklı kalınlıkta şeffaf malzemeler metalik malzemeler alüminyum folyo mat ve parlak karton ve şeffaf etiket için malzeme ve opak etiket baskı altı malzemeleri en önemlilerinden biri orijinal malzemenize baskı yapma imkanı veren transfer film malzemeleri. Bugüne kadar klasik provanın çok ötesine geçen bir maket ve prova imkanı vermektedir. Farkındalık ortaya koyacak yeni ve verimli bir prova çözümüdür. Roland LEC serisi UV baskı yapma özellikleri ile baskı altı malzemesi ayırt etmeden üretimden alınan malzemeler üzerinde prova alma imkanı sağlamaktadır. Ayrıca beyaz mürekkebinin bulunması ve mat lak parlak lak lokal lak yada kabartma yapabilmesi yenilikleri arasındadır. Kesme bıçağının esnek olması maket yapma imkanını kolaylaştırmaktadır.
ayın konusu
matbaa&teknik
Oris CTW Rip yazılımı ile yapılan kalibrasyon ve renk eşlemesi sonucu ISO 126477 standartlarına uygun prova çıktısı almak mümkün olmaktadır. Ayrıca Roland yazıcısı için özel üretilmiş registerli yazılımı ile tüm donanımsal kontrol özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır. Ripleme hızı çok yüksek olması ,beklemelerin önüne geçiyor. Pantone renkleri basabilme yeteneği ve onay raporlarını alınması, Ugra ,Fogra ,Medya Wedge basıp sertifikalandırılması, Soft Proof desteğinin olması,1 bit tiff
ten veya pdf’ den tramlı baskı yapabilme yeteneği, başlıca özelliklerindendir. Epson X900 serisi inkjet yazıcı modelleri kağıt prova almak için ön planda çıkan sistemler arasındadır 11 kartuşlu geniş renk evrenine sahip olması. Üzerinde Spectropoof ile otomatik kendini rip sayesinde kalibre edebilmesi önemli özelliklerinden. Oris CTW Rip yazılımı ile yapılan kalibrasyon ve renk eşlemesi sonucu ISO 12647-7 standartlarına uygun prova çıktısı almak mümkün olmaktadır.
EPSON Ozalit Prova Sistemi baskı öncesi departmanında birde müşterinin text, tasarım ve görsel kontrolünü yapması için montajlı işin ozalit provası alınır. Burada yazı içerik kontrolleri mizampaj ve resimlerin doğru konumlandırılıp konumlandırmadığı kontrol edilir. Ozalit genelde 1.hamur kağıda alınır ve arkalı önlü yapıştırılarak katlanır ve maket haline getirilir. Burada sektöre yeni bir çözüm sunan Digital Information arkalı önlü ozalit alınmasını sağlayarak işçilik maliyetini düşürmektedir sarf malzeme ve kağıt tasarrufu yapılmasına olanak tanıyan bir çözüm üretmektedir.
Turaç Taylan Matset’te Mayıs ayı itibariyle MatSet A.Ş’de Satış Direktörü olarak göreve başlayan Turaç Taylan, bir önceki şirkette geçen 13 yılın 10 yılının dijital baskı pazarının geliştirilmesine adandığını, söylüyor: “Geçtiğimiz 10 sene içerisinde matbaaları ve dijital baskı merkezlerini bilgilendirerek o güne uygun en iyi teknolojiye sahip makinelerle bu pazarın gelişmesine katkı sağlamaya çalıştık. Son dönemlerde her ne kadar iki lider markanın ürünleri birbirine rakip olarak gözükse bile her ikisinin de benzer teknolojiye sahip olan dijital baskı ekipmanları var. Birisinin ofset baskı mürekkebine yakın bir mürekkeple baskı yapıyor olması diğerinin tonerle baskı yapıyor olması haricinde yaptıkları iş anlamında müşteriye fayda sağlaması tartışılamaz. Tirajların sürekli düştüğü günümüzde bu makinelere olan ilginin ve beklentinin yükseldiğini söyleyebiliriz. Tirajlar düşmeye devam ettikçe baskı makinelerinin kalitesi ki bu fuarda ilk defa sergilediğimiz, 14
lansmanı geçen sene drupa’da yapılan 50 x 70 ebatlı gerçek bir dijital ofset makinesi sergiliyor olmamız, HP EMEA Bölgesi ve Distribütör Kanalı üzerinden kurulumu gerçekleştirilecek olan ilk makina’nın Türkiye’de kuruluyor olması Türk basım sektörü ve MatSet A.Ş.’nin bu anlamda sergilemiş olduğu başarıyı gösterir. Dolayısıyla pazarımız büyüyecek, baskı makinelerimizle hizmet vermeye devam edeceğiz.” MatSet A.Ş’de ürün gamındaki tüm makine ve yazılımlardan sorumlu olacağını anlatan Taylan, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu. Okul sonrası sanayi kimyasalları alanında bir şirkette görev yapan Taylan 2000 senesinde Xerox’da çalışmaya başladı. 13 yıl boyunca bu şirkette dijital baskı alanından ayrılmadan farklı pozisyonlarda görev yapan Taylan Mayıs 2013 itibariyle HP Türkiye distribitörü olan MatSet A.Ş’de göreve başladı.
ayın konusu
matbaa&teknik
Spektral Sıralı Renk Ölçümü Çare mi, dert mi? Spectral Inline Color Measurement Curse or Blessing? By: Volker Schoenfeld and Sabine Riemenschneider In order to control the color consistency during the set up phase and also during running production, it is common practice to take a sample from the running web and to make an offline analysis with a handheld spectral photometer. This procedure not only disturbs the running process, but also just provides random samples. Nowadays, there are spectral color measurement systems available on the market which integrate the measurement process into the printing press and thus overcome such inadequacies.
Şekil 1 - Günümüzde spektral sıralı renk ölçüm sistemleri el tipi cihazlarla karşılaştırılabilecek ölçüm sonuçları sunmaktadır Fig. 1: Nowadays, spectral inline color measurement systems provide measurement results comparable to handheld devices Volker Schoenfeld Sabine Riemenschneider İlk baskı aşamasında ve sonrasında renk tutarlılığını kontrol edebilmek için basılan malzemeden bir ya da birkaç örnek alıp el tipi spektral fotometre ile çevrimdışı renk analizi yapmak çok yaygın bir uygulamadır. Bu uygulama yalnızca baskı sürecini aksatmakla kalmaz, aynı zamanda rastgele alınan örneklerle kısıtlı bir değerlendirme yapılmasına neden olur. Günümüzde, ölçüm işlemini baskı makinesine entegre ederek bu tür sorunların üstesinden gelen online spektral renk ölçüm sistemleri ile çalışmak mümkündür. Spektral renk ölçümünün baskı makinesine entegre edilebilmesi, ilk baskı ve standart üretim sırasında fire miktarlarının azaltılabilmesini, zamandan tasarruf edilebilmesini ve yüksek kalitede görsel örnekleme kaydı tutulabilmesini sağlar. Ayrıca daha sonraki adımlar için kolayca bir iş akış ara yüzü oluşturulabilir. Baskı sürecinde sadece alınan örneklerin renk analizlerini sunabilen günümüzün el tipi 16
ölçüm cihazlarının aksine, çevrimiçi renk ölçüm sistemleri süreç sırasında gerçek zamanlı ve güvenilir renk kontrolünün yapılabilmesini sağlar. Basılan tüm renkler çok hassas bir biçimde ölçülebilir ve baskı devam ederken tüm renkler sırayla kontrol edilebilir. Günümüzde sunulan çevrimiçi spektral ölçüm sistemleri, özel kalibrasyon yöntemleri kullanılarak başta master ölçüm cihazları olmak üzere mevcut el tipi ölçüm cihazlarına uygun şekilde de ayarlanabilir. Baskı işlemi sırasında ölçülen renk değerleri, önceden belirlenmiş laboratuvar değerleriyle karşılaştırma yapılabilmesini sağlar. Nominal renk değerine ulaşıldığı anda baskı işlemi başlatılabilir. Bu sayede, renklerin doğru olduğunu teyit eden son ölçüm adımı için makinenin durdurulmasına gerek kalmaz. Böylece de fire miktarları ve zamandan önemli ölçüde tasarruf edilir. Baskı işlemi sürerken renk sapmalarının kabul edilebilir bir tolerans değerini aşması halinde, durum derhal operatöre iletilir. Ayrıca oluşan sapma miktarı ve baskı metrajı hata listesine kaydedilir, böylece daha sonra yapılabilecek
The integration of spectral color measurement offers the possibility to save waste and time during set up and production and it also provides a complete quality demonstration record. An interface to the following workflow steps can be established easily. In opposition to handheld measurement devices currently in use, which only provide sample analyses of the color in the printing process, inline color measurement systems allow a permanent color control in process and in real time. All colors in use can be measured at a precise location and controlled simultaneously. Currently available inline spectral measurement systems may, for example by using special calibration methods, be adjusted to match handheld devices, especially to master devices. The resulting color values allow a comparison to the specified Lab values during the printing process. As soon as the nominal color value is achieved, the production of the printing job may start. Therefore, the necessary machine stop for a last measurement, which usually shows that the colors are correct, is not required any more. Thus, waste and set up time will be massively reduced. In the case where color deviations exceeding a configurable tolerance occur during production, they are displayed to the operator immediately. Additionally, they are also recorded in an error log for quality surveillance which can be accessed at any time. The log data may also be used for subsequent workflow improvements. Spectral inline color measurement therefore is the logical supplement of
ayın konusu
matbaa&teknik
kalite kontrollerinde kaydedilen hata yeniden incelenebilir. Hata kayıtları iş akışlarının sonraki aşamalarında da kullanılabilir. Bu özelliklerinden dolayı çevrimiçi spektral renk ölçümü, ilk kez ve gerçek anlamda %100 baskı kalite kontrolünü sağlayarak baskı denetiminin eksiksiz yapılabilmesini destekler. Ölçüm verilerinin CxF formatında (renk alışverişi formatı) dışa aktarılabilmesi, “mürekkep reçetesi” için bir elektronik veri ara yüzü sağlar. Böylece, mürekkep tariflerinin yeniden hesaplanmasında ölçüm sisteminin nominal değerleri ile birlikte ölçülen gerçek değerler de kullanılabilir.
Fikirden baskıya Bir ürünün fark edilme değeri, şekli ve rengiyle orantılıdır. Çevrimiçi Spektral renk ölçüm sistemleri sadece gerçek renk değerlerini ölçmek ya da renk sapmalarını yakalamakla kalmaz, baskılı bir malzemenin renksel ifadesinin en doğru şekilde olmasını da garanti eder. Örneğin, Lab ya da LCH formatındaki renk değerlerinin doğru iletilmesi; ideal durumda ölçümün tüm görüntüleme koşullarında iletilmesi, ya da en azından gözlem ve aydınlatma koşullarının doğru sağlanması baskı kalitesi için çok önemlidir. Başarılı iletim için, çevrimiçi ve çevrimdışı cihazların aynı şekilde ölçüm yapması ve her birinin mevcut standartlara uygun olması gerekir.
Şekil 2 - Mutlak, spektral olarak belirlenmiş renk değerleri insanın renk algılamasının yerine geçer Fig. 2: Absolute, spectrally determined color values replace the human color perception 100% print inspection, for the first time allowing true 100% quality control. The export of measurement data in the common CxF format (color exchange format) additionally provides an electronic data interface to the “ink recipe”. Actual values as well as nominal values of a measuring point thus may be used for the calculation of correction recipes.
Mutlak spektral renk ölçümü standartları, temel olarak insanın renk algılamasını analitik bir biçimde simüle eden bazı algoritmaları ve ölçüm koşullarını belirleyen ISO 13655:2009 standardı ve bunlarla ilişkili normları temel alır. Ölçüm arka planı ve ölçüm geometrisi net olarak tanımlansa da, ölçüm cihazı üreticileri dalga boyu aralığı ve bant genişliği gibi bazı serbestlikleri tolere etmektedir.
A successful communication also requires that inline and offline devices measure the same way and that they comply with the standards.
Chemnitz Teknik Üniversitesi Baskı ve Medya Teknolojileri Enstitüsü’nde yapılan çalışmalar, ölçüm cihazlarının arka plan, aydınlatma ve gözlemci gibi ölçüm koşulları aynı olduğunda bile önemli farklılıklar sergilediğini göstermiştir. Aynı ve farklı üreticilerin çeşitli ölçüm cihazlarını inceleyen analiz sırasında bir HKS renk kartelasının örnek niteliğindeki renkleri ölçülmüştür. Sonuçların yorumlanabilmesi için bir referans cihaz tanımlanmış ve bu referans cihaza göre oluşan renk farkları hesaplanmıştır. 1 ile 2 dEab arasındaki renk sapmaları (D50, 2°) sıra dışı bir durum olmasa da, bundan daha yüksek renk farkları da tespit edilmiştir.
Ölçüm alanının boyutu - her milimetre için ayrı mücadele Basılan görselin içine yerleştirilemeyen her ölçüm alanı, kırpma kenarlarının uzatılmasına 18
Color deviations (D50, 2°) of 1 to 2 dEab were not unusual, but even higher color differences were noted.
From the idea to the print The recognition value of a product is determined by its shape and color. A spectral inline color measurement not only captures mere color values respective or color deviations, but guarantees the designated color impression of a printed product. Color values such as Lab or LCH for example need to be communicated precisely, at best; all viewing conditions of the measurement, but at least observer and illumination have to be determined.
Mutlak ne kadar mutlak?
During the analysis, which included measurement devices of different as well as identical manufacturers, exemplary colors of a HKS color chart were measured. A master device was defined in order to interpret the results and subsequently, the color differences to this master device were calculated.
How absolute is absolute? The standards of the absolute spectral color measurement basically applies to the much referred to ISO 13655:2009 specification and the included norms, which determine measurement conditions as well as calculating algorithms to simulate the human color perception in an analytical way. Even if the measurement background and the measurement geometry are clearly defined, manufacturers of measurement devices have tolerated liberties such as wavelength range and bandwidth. Studies carried out at the Institute of Print and Media Technology at the Technical University of Chemnitz have shown that measurement devices exhibit massive variances despite identical measurement conditions such as background, illumination and observer.
The size of the measuring area – struggling for each millimeter Each measuring field which cannot be placed in the printed image itself causes additional costs by extending the trim. This applies to inline as well as to offline measurements. The necessary size of a color measuring field depends on whether full tones or half tones are to be measured. In order to measure half tones correctly, the screen width respectively the screen frequency are the decisive factors for the scanning range and thus for the required measuring field size. The ISO13655:2009 standard defines the required size of the aperture in reference to the screen width. Technically, it would be ok to use a very small measuring field size for full tone areas. But an uneven color effect caused for example by paper fibers, surface structures or clouding may lead to massive variations in case the measuring field is too small. Therefore, the size of the measuring field should not be too small even for full tones. In any case, the measuring field size should comply with the basic geometric conditions for the illumination and measuring field of the measurement device according to ISO13655:2009. The minimum measuring field size for common handheld devices suitable for full tones as well as for half tones is approx. Ø 3.5 mm. Basically, the inline measurement device should fulfill the same conditions of handheld devices in all ways. Without considering dynamic effects within the printing press, the smallest reasonable theoretical size of the
ayın konusu
matbaa&teknik
measuring field is 4 mm x 4 mm. But this size is not sufficient for dynamic measurements since changes of the scanning spot caused for example by a material stretching cannot be compensated for. The actual size of the measuring field therefore has to be adapted to the respective machine conditions.
The danger of comparing apples and oranges
Şekil 3 - Mutlak görecelidir: Farklı ölçüm cihazları, ölçüm sonuçları bakımından büyük farklar sergiliyor [1] Fig. 3: Absolute is relative: Different measurement devices exhibit massive differences in their measurement results [1] neden olarak ilave maliyetler getirmektedir. Bu hem sıralı hem de çevrimdışı ölçümler için geçerli bir durumdur. Bir renk ölçüm alanı için gerekli olan boyut tam tonların veya yarım tonların ölçülüp ölçülmeyeceğine bağlıdır. Yarım tonların doğru ölçülmesinde, tarama aralığı ve dolayısıyla gereken ölçüm alanı boyutu için ekran genişliği ve ekran frekansı belirleyici etkenlerdir. ISO13655:2009 standardı diyafram açıklığının ekran genişliğine göre olması gereken
boyutunu tanımlar. Teknik olarak tam ton alanları için çok küçük ölçüm alanları kullanılması sorun oluşturmayacaktır. Ancak kâğıt liflerinin, yüzey yapılarının veya bulutlanmanın vs. neden olduğu eşit dağılmayan renk efekti, ölçüm alanının küçük olması durumunda bile önemli varyasyonlara neden olabilir. Bu nedenle, ölçüm alanı boyutu tam tonlar için bile çok küçük olmamalıdır. Her halükârda, ölçüm alanı boyutu aydınlatmanın ve ölçüm cihazı ölçüm alanının temel geometrik koşullarına ISO13655:2009
The technical terms used in the data sheets provided by the manufacturers are often used in an ambiguous way and are therefore interpreted differently. This leads to a mixing of terms such as repeat accuracy, absolute measurement accuracy and device repeat accuracy. Whereas the repeat accuracy defines the reproducibility of measurements of one device carried out on a static sample within a short timeframe, it does not reveal anything with regard to the absolute accuracy of the measuring results. Instead of referring to this accuracy, the term is often used to specify the accordance of different devices of the same type with one another. But not only technical terms can be an obstacle, but also physical characteristics of used components such as for example the light source. Most handheld devices use a tungsten halogen lamp with defined radiation in the UV range, which activates the optical brighteners often used in paper. Therefore, the illumination of the inline measurement systems also has to have adequate intensity in this range to achieve equal effects of the optical brighteners. In order to achieve absolute measurement results comparable between different devices, the measuring conditions have to be identical. This includes the material touching the background and the distance from the substrate to the measuring unit being constant. With handheld devices this is realized by means of their design and operation. This process is always static and not time-critical.
Realizing offline conditions inline For the integration of color measurement into the machine, not only identical measuring conditions as offline have to be provided for, but also dynamic factors have to be handled. Web speeds of up to 1,000 m/min. require shorter measuring times < 10 µs as well as stable and high illumination intensity in the complete visible spectrum (VIS) for capturing a measuring field of an adequately small size.
Şekil 4 - Farklı aydınlatma türlerinin spektral güç dağılımı [2] Fig. 4: Spectral power distribution of different types of illumination [2]
20
But speed alone is not enough – the measuring field has to be hit accurately for a correct measurement process. This is made more difficult by unstable web behavior and effects such as material stretching and folding, which have to be handled in order to ensure an exact measurement. In addition to spectral photometric information in most cases there are image information provided by camera based
ayın konusu
matbaa&teknik
Scope of functions (Minimum) measuring field size Measurement aperture Measurement geometry Maximum web speed Error log Possible export of measurement results Conformity to norms and standards Background Installation situation Wavelength range Bandwidth Distance to the substrate Şekil 5 - Alt tabaka ile ölçüm ünitesi arasındaki mesafenin değişmesi ölçüm sonucunu etkiler Fig. 5: A change of distance between the substrate and the measuring unit influences the measurement result standardına göre uyumlu olmalıdır. Yaygın olarak kullanılan el tipi cihazlarda tam ve yarım tonlar için uygun olan asgari ölçüm alanı boyutu (Ø) yaklaşık 3,5 mm’dir. Temel olarak çevrimiçi ölçüm cihazı, el tipi cihazların koşullarını her açıdan karşılayabiliyor olmalıdır. Baskı makinesindeki dinamik etkiler dikkate alınmadığında, ölçüm alanının teorik olarak mantıklı en küçük boyutu 4 mm x 4 mm’dir. Ancak, örneğin malzeme esnemesinin neden olduğu tarama noktası değişiklikleri telafi edilemeyeceğinden bu boyut dinamik ölçümler için yeterli değildir, Bu nedenle gerçek ölçüm alanı boyutu güncel makine koşullarına göre uyarlanmalıdır. 0Üreticilerin ilettiği veri sayfalarında kullanılan teknik terimler genellikle muğlaktır ve bu nedenle herkesçe farklı yorumlanabilir. Bu durum, tekrarlama doğruluğu, mutlak ölçüm doğruluğu ve cihazın tekrarlama doğruluğu gibi terimlerin birbirleriyle karıştırılmasına neden olur. Tekrarlama doğruluğu bir cihazla kısa bir zaman dilimi içinde statik bir örnekte yapılan ölçümlerin tekrarlanabilirliğini tanımlarken, ölçüm sonuçlarının mutlak doğruluğu hakkında hiçbir bilgi sunmaz. Bu terim, bahsedilen doğruluğa atıf yapmak yerine genellikle aynı türdeki farklı cihazların birbirleriyle uyumluluğunu belirtmek için kullanılır. Sorun meydana getirebilecek husus sadece teknik terimlerden ibaret de değildir. Işık kaynağı gibi kullanılan bileşenlerin fiziki özellikleri de zaman zaman sorun oluşturabilir. Pek çok el tipi cihaz, UV aralığı içinde tanımlanmış radyasyona sahiptir ve kâğıtta sıkça kullanılan optik parlatıcıları etkinleştiren bir tungsten halojen lamba kullanır. Bu nedenle, optik parlaklaştırıcılarla aynı etkilere sahip olabilmeleri için sıralı ölçüm sistemlerinin aydınlatmaları bu aralık içindeki yeterli ışık yoğunluğuna sahip olmalıdır. Farklı cihazlar arasında karşılaştırılabilir
22
systems by means of which the quality of the measuring position can be evaluated and corrected if necessary. In case of a massive material stretching, which might happen with flexible substrates, there is the possibility to compensate the position instability by using additional sensor technology. Inline, the distance between the substrate and the measuring unit has to be kept constant over the whole web width. Even the smallest variations have a massive impact due to the given normative measurement geometry. Since the inline measurement in contrast to the offline measurement has to be contactfree, not only does the substrate distance but also the choice of measurement background influence the measurement results to a great extend. A stationary sliding background damages the substrate and optional backside printing and is therefore not welcome. Thus, many manufacturers of inline spectral measurement systems use a background roller. The choice of the background color (normative black or white) depends as well on what is being measured – Lab or optical density – so to be practical with regard to staining and availability in many cases rollers with a homogeneous black surface are chosen. To be considered when choosing a system: The technical features of a spectral inline measurement system are the base of its suitability. Mostly, they are included in the systems’ data sheets. The following list shows the most important criteria according to ISO 13655:2009. Operator convenience Absolute measurement accuracy Short-term repeat accuracy Long-term stability inter-instrument agreement Comparability to a handheld/master device
Conclusion Color measurement can only be integrated into the printing press successfully if the technical features of the inline device are in accordance with those of the handheld. Only in this case the operator gets a reliable color control and thus may increase the process stability. But using such measurement devices requires a certain level of discipline with regard to the handling of handheld and inline spectral photometers. Not only the necessity of a correct integration into the machine absolutely, but also the coordination to the whole production process is important. In many cases clients provide color specifications which need to be compared directly to the inline measurement device, which requires an accurate color communication.
About the authors Volker Schoenfeld works at eltromat GmbH as project manager in product development with the focus on color measurement. He has more than 15 years of experience as an engineer in the field of image processing systems and sensor technology for the printing industry. Sabine Riemenschneider studied Print and Media Technology at the Technical University of Chemnitz and works at eltromat GmbH as application engineer in product development. For more than two years she has been dealing intensely with the subject of color and spectral color measurement in the printing industry. eltromat GmbH is a well-known manufacturer of high-quality optical measurement and control systems for inline printing processes located in Leopoldshoehe / Germany.
Sources: [1] Measurement results of the Institute of Print and Media Technology at the Technical University of Chemnitz [2] D50: according to DIN 5033 T7 D65: CIE Selected Colorimetric Tables Tungsten halogen: eltromat measurements.
ayın konusu
matbaa&teknik
mutlak ölçüm sonuçları elde edilebilmesi için, ölçüm koşullarının aynı olması gerekir. Arka plana dokunan malzeme ve alt tabaka ile ölçüm ünitesi arasındaki mesafenin sabit olması bu koşullardan ikisidir. Bu, el tipi cihazlarda cihazın tasarımı ve işletimiyle sağlanır. Bu süreç her zaman statiktir ve zaman bakımından kritik değildir. Çevrimdışı koşulların çevrimiçi ölçümde karşılanması Renk ölçümünün makineye entegre edilebilmesi için sadece çevrimdışı ölçüm koşullarının aynısını sağlamak yetmez, dinamik faktörler de ele alınmalıdır. 1.000 m/dakika’ya kadar olan baskı hızlarında, yeterince küçük bir boyutta ölçüm alanının yakalanabilmesi için < 10 µs gibi çok kısa ölçüm sürelerinin geçerli olması ve tüm görünür spektrum içindeki aydınlatma yoğunluğunun sabit ve yüksek olması gerekir. Ancak hız tek başına yeterli değildir; doğru bir ölçüm için ölçüm alanı doğru yakalanmalıdır. Doğru bir ölçüm elde etmek için aşılması gereken konulardan biri, makinede yatay ve dikeyde hareketli olan baskı malzemesidir, özellikle malzeme esnemesi/katlanması gibi sorunlar nedeniyle bunu başarabilmek güçtür. Spektral fotometrik bilgilere ek olarak, pek çok durumda kamera tabanlı sistemlerden gelen görsel bilgileri de mevcuttur. Bunlardan faydalanarak ölçüm konumu kalitesi değerlendirilebilir ve gerekiyorsa düzeltilebilir. Büyük ölçekli malzeme esnemeleri söz konusuysa (esnek alt tabakalar olduğunda görülebilir), görüntü sensör teknolojisi kullanarak baskı istikrarsızlığı telafi edilebilir.
Şekil 6 - Ölçüm mesafesindeki 0,4 mm’lik bir sapma bile çıplak gözle görülebilen ölçüm hatalarına neden olur Fig. 6: Even deviations of 0.4 mm in measuring distance lead to measuring errors visible to the naked eye
özellikleri sistemin başarısının temelini oluşturur. Bu özellikler genellikle sistemin veri sayfalarında mevcuttur. Aşağıdaki liste, ISO 13655:2009 standardına göre en önemli sistem özelliklerini içerir. • Operatörlere konforlu kullanım imkanı sağlaması, • Mutlak ölçüm hassasiyeti, • Kısa süreli tekrarlama hassasiyeti, • Uzun süreli stabilite,
Bu tür ölçüm cihazlarının sorunsuz kullanılması için hem el tipi hem de sıralı spektral fotometrelerin kullanımı hakkında tecrübe ve disipline sahip olunması gerekir. Sistemin makineye doğru entegre edilmesinin yanı sıra, tüm üretim süreciyle koordinasyon sağlanması da son derece önemlidir. Pek çok durumda müşteriler doğrudan çevrimiçi ölçüm cihazıyla karşılaştırılması gereken renk spesifikasyonları talep ederler, bu da renk konusundaki iletişimin doğru yapılmasını zorunlu kılar.
• Cihazlar arası uyumluluk,
Çevrimiçi cihazlarda, maskı malzemesi ile ölçüm ünitesi arasındaki mesafe tüm malzeme genişliği boyunca sabit tutulmalıdır. Bu mesafedeki en küçük değişimler bile normatif ölçüm geometrisine bağlı olarak ciddi etkiler oluşturabilir.
• El tipi/referans cihazla kıyaslanabilirlik,
Yazarlar Hakkında
• Fonksiyonların kapsamı,
Çevrim içi ölçümün çevrimdışı ölçümün aksine temassız olması gerektiğinden, alt tabakanın üniteye olan mesafesinin yanı sıra ölçüm arka planı seçimi de ölçüm sonuçlarını büyük ölçüde etkiler.
• Maksimum malzeme hızı,
Volker Schoenfeld, eltromat GmbH ürün geliştirme bölümü’nde proje müdürü olarak çalışıyor ve ağırlıklı olarak renk ölçümü konusuyla ilgileniyor. Görüntü işleme sistemleri ve baskı sektörü için sensör teknolojileri alanında 15 yıllık mühendislik tecrübesine sahiptir.
Sabit kayar bir arka plan alt tabakaya ve isteğe bağlı arka taraf baskısına zarar verdiğinden tercih edilmez. Bu nedenle de sıralı spektral ölçüm sistemlerinin üreticileri özel bir arka plan merdanesi kullanırlar. Arka plan rengi seçimi (normatif olarak siyah veya beyaz) neyin ölçüldüğüne (laboratuvar mı yoksa optik yoğunluk mu kullanılması durumu) bağlıdır. Bu nedenle, hem kullanılabilirlik hem de renklendirme kolaylığı bakımından çoğu zaman homojen siyah yüzeyli silindirler tercih edilir.
• Arka plan,
Sistem seçiminde dikkat edilmesi gereken unsurlar: Bir spektral sıralı ölçüm sisteminin teknik 24
• (Asgari) ölçüm alanı büyüklüğü, • Ölçüm açıklığı, • Ölçüm geometrisi, • Hata kayıt günlüğü, • Ölçüm sonuçlarını dışa aktarabilme imkânı, • Normlara ve standartlara uygunluk, • Kurulum kolaylığı, • Dalga boyu aralığı,
Sabine Riemenschneider, Chemnitz Teknik Üniversitesi Baskı ve Medya Teknolojileri Enstitüsü’nde eğitim gördü ve eltromat GmbH’de ürün geliştirme bölümü uygulama mühendisi olarak çalışıyor. İki yıldan uzun bir süredir baskı sektöründeki renk ve spektral renk ölçümü konusunda çalışmalar yapmaktadır.
• Malzeme ile ölçüm sistemi arasında olması gereken mesafe
eltromat GmbH, sıralı baskı işlemleri için yüksek kaliteli optik ölçüm ve denetim sistemleri sunan Leopoldshoehe/Almanya merkezli iyi tanınan bir firmadır.
Sonuç
Kaynaklar:
• Bant genişliği,
Renk ölçümü sadece çevrimiçi ölçüm cihazının teknik özellikleri el tipi cihazın teknik özelliklerine uygunsa baskı makinesinin içine başarıyla entegre edilebilir. Bu ön koşul gerçekleştirilebildiği takdirde operatör güvenilir bir renk denetimi elde eder ve baskı stabilitesini sağlayabilir.
[1] Chemnitz Teknik Üniversitesi Baskı ve Medya Teknolojileri Enstitüsü ölçüm sonuçları [2] D50: DIN 5033 T7’ye göre D65: CIE Seçilmiş Kolorimetri Tabloları Tungsten halojen: eltromat ölçümleri
ayın konusu
matbaa&teknik
X-Rite Pantone, Ci4200 Kompakt Spektrofotometre Tanıtıldı X-Rite Pantone Launches Ci4200 Compact Spectrophotometer Ci4200 spektrofotometresi, kaplamaların, tekstillerin ve plastiklerin doğru renk ölçümlerini sağlıyor ve diğer X-rite cihazlarının geçmiş veritabanlarına sorunsuz uyum sağlıyor
Ci4200 spectrophotometer gives accurate color measurements of coatings, textiles and plastics that can be integrated seamlessly with historical databases of other X-Rite instruments
X-Rite, Incorporated and its wholly owned subsidiary Pantone is launching its Ci4200 compact spectrophotometer as a precise and affordable solution for companies that want to establish or improve color control programs in industrial settings.
X-Rite ve Pantone, endüstriyel ortamda renk kontrol programları kurmak ya da bu programlarında ilerleme sağlamak isteyen şirketler için uygun fiyatlı ve son derece hassas kompakt spektrofotometresi Ci4200’yi sunuyor. Ci4200, kullanımı son derece kolay olan ve üreticilerin kaplamalar, tekstiller, plastikler ve diğer malzemelerin renklerini ölçmek için hızlıca kullanabilecekleri 31-noktalı, küresel bir spektrofotometre. Bu sayede iade oranları ve fireler düşüyor, piyasaya sürme vakti kısalıyor ve tedarik zincirindeki yerleri daha görünür hale geliyor. Çekici fiyat noktası sayesinde, bu yeni cihaz özellikle de, spektral olmayan cihazlara ya da sadece görsel kontrole dayanan geçer/ 26
geçmez metotlarına dayanan mevcut renk ölçüm programlarında iyileşme sağlamak isteyen şirketler için son derece uygun. Ci4200 Spektrofotometre kullanıcılarından FUJIFILM North America Corp’un Grafik Sistemleri Bölümünün teknik servis uzmanı Dennis Herman şöyle: “ Ci4200’den çok memnunuz. Çok iyi tekrarlanabilirlik sağlıyor ve diğer makinelere göre yüklemesi çok daha kolay. Özellikle de küçük ve taşınması zor numunelerde. Ölçüm düğmesi de spektro’nun kullanım kolaylığını arttıryor ve tak ve çalıştır özellikleri sayesinde sürücülerin yüklenmesi ve InkFormulation 6 yazılımı ile bağlantı çok kolay oluyor” diyor.
The Ci4200 is an easy-to-use, 31-point spherical spectrophotometer that manufacturers can harness quickly to measure the colors of coatings, textiles, plastics and other materials to reduce rejection rates and scrap, improve speed to market and enhance their positions within supply chains. With its attractive price point, the new instrument is particularly well suited for companies that want to improve on existing color measurement programs that currently rely on non-spectral devices or only visual inspection pass/fail methods. “We’re very pleased with the Ci4200,” said Dennis Herman, technical service specialist for the Graphic Systems Division of FUJIFILM North America Corp. “It demonstrates very good repeatability and is much easier to load than other machines, especially for small and hard-to-handle samples. The measurement button adds to the ease of use of the spectro, and the plug-and-play features that X-Rite included with the instrument made it easy to install the drivers and connect with its InkFormulation 6 software.”
ayın konusu
matbaa&teknik
Mürekkep dağıtma ve baskı aşamaları üzerinden renk standardizasyonu sağlıyor
QuadTech’in Renk Kalitesi Çözümü QuadTech’s Color Quality Solution Standardizes Color Through Ink Dispensing and Printing Stages Yeni çözüm, in-line renk kontrolü ve offline renk ölçüm teknolojisinden gelen veriyi paylaşarak ve işleyerek, daha hızlı ve daha güvenli renk mükemmelliği sağlıyor
New solution provides accelerated, assured means of reaching and maintaining color perfection by sharing and processing data from inline color control and offline color measurement technology An innovation from press control technology provider QuadTech simplifies color preparation in packaging printing by providing a standard spectral color measurement procedure through the ink dispensing and printing stages.
Baskı renk teknolojisi sunucusu QuadTech’in en son yeniliği ile, ambalaj baskısı renk hazırlığı daha basit hale geliyor. Bu amaçla, mürekkep dağılımı ve baskı aşamalarında standart spektral renk ölçümü prosedürü kullanılıyor. Renk Kalitesi Çözümü, yaygın bir formatta offline ve inline renk verisini paylaşma ve işleme imkanı sunuyor. Buna QuadTech’in SpectralCam’inden elde edilen inline spektral veri, X-Rite’ın mürekkep formülasyon verisi ve Huber Group’tan mürekkep dağıtım teknolojisi de dahil. Süreç, müşteri tarafından tanımlı renk hedefleriyle başlıyor. Her bir renk hedefi için spektral bir renk eğimi oluşturuluyor ve mürekkep formülasyon yazılımına yükleniyor. Daha sonra da mürekkep veritabanına göre bir mürekkep tarifi oluşturuluyor. Mürekkep tarifi, mürekkep dağıtıcısına 28
gönderiliyor. Burada mürekkep yığını üretim için hazırlanıyor. Draw-drown işlemi ile yapılan başarılı bir kalite kontrol sonrasında mürekkep baskı makinesine gidiyor. Renk hedefleri SpectralCam™ ile QuadTech’in Renk Ölçüm Sistemine yükleniyor. Baskı başladığında, renk ölçümleri otomatik olarak alınıyor ve renk kaymaları yakalanarak ∆E değerleri olarak raporlanıyor. Basılı çalışmaların orjinal renk bilgisiyle karşılaştırması hemen başlıyor. Eğer mükemmel renk elde edilemiyorsa, örneğin kontaminasyon dolayısyla, otomatik olarak bir .CxF dosyası oluşturuluyor ve tarif üzerinde daha detaylı bir çalışma yapılabilmesi için mürekkep mutfağının mürekkep formülasyon yazılımına geri gönderiliyor. Ayrıca basım işlemi sırasında Renk Ölçüm
The Color Quality Solution is uniquely capable of sharing and processing offline and in-line color data in a common format. This includes in-line spectral data obtained from QuadTech’s SpectralCam™, ink formulation data from X-Rite and ink dispensing technology from Huber Group or other ink dispensing system suppliers. The process begins with customer-defined color targets. A spectral color curve is generated for each color target and loaded into the ink formulation software, which then formulates an ink recipe, based on the ink database. The ink recipe is sent to the ink dispenser, which then prepares the ink batch for production. After successful quality control by means of a draw-down, the ink goes to press. The color targets are loaded into QuadTech’s Color Measurement System with SpectralCam™. When the press starts up, color measurements are automatically taken and any color deviations are captured and reported in ∆E values. Comparisons of printed work with the original color information begin immediately.
ayın konusu
matbaa&teknik
If perfect color is not achieved, for example, due to contamination, a .CxF file is created automatically and sent back to the ink kitchen’s ink formulation software for fine-tuning of the recipe. Furthermore, during the printing stage, the Color Measurement System shows realtime ∆E, solid density and dot gain values via an operator touch screen. As a result, color data can be shared in a common format and processed between in-line color control and off-line color measurement technology. The packaging printer therefore has an accelerated, assured means of arriving at color perfection and maintaining it to the final print. By simplifying one of the most time-consuming and complex stages of the make-ready stage, this solution offers potential for significantly reduced start-up waste and time savings. Sistemi eş zamanlı ∆E, katı yoğunluk ve nokta ölçüm değerlerini, operatör dokunmatik ekranı üzerinden sunuyor. Bunun sonucunda renk verisi ortak formatta paylaşılabilir ve inline renk kontrolü ve offline renk ölçüm teknolojisi arasında işlenebilir. Bu nedenle ambalaj matbaacıları, renk mükemmelliğine ulaşma ve bunu sağlamada daha hızlı ve daha güvenli bir yol elde edebiliyor. Baskı hazırlık aşamasının en zaman alan ve en kompleks aşamasını basitleştiren bu çözüm, başlatma firelerini düşürürken ve zamandan da tasarruf sağlıyor. Rengin farklı malzemeler üzerinde istikrarlı ve kolay bir şekilde ölçülebilmesi Ambalaj basım durumlarındaki diğer bir husus, baskı altı malzemede oluklanma riski olmadan şeffaf ve opak web materyalinin spektral renk ölçümüne imkan sağlayan web stabilize edici bir birim. Web stabilizatörü üstü düz, düşük sürtünmeli bir platformdan oluşuyor. Bunun üzerinde hareket eden web, emiş ile stabilize ediliyor ve seramik üzerinde renk ölçümüne imkan sağlıyor. Baskı altı malzeme, milisaniyeler
içinde emiliyor, bu sayede renk ölçümü herhangi bir karışıklık, baloncuk ya da gölgelenme olmadan yapılabiliyor. Seramik çevresinde bir vakum oluştuğunda, seramiğin kenarlarında oluşan küçük deliklerden ve bir kanal üzerinden geçen yüksek basınçlı hava akışı vesilesiyle emiş gerçekleşiyor. Tek seferde birçok hedef alınabiliyor. Gıda kademesi temas alanının düşük sürtünme katsayısı, yüzey alanının ya da baskı altı malzemenin çizilmesini engelliyor. Cihazda siyah-beyaz seramik var, bu sayede her bir baskı altı malzeme üzerinde hassas renk ölçümü sağlanabiliyor. Her iki seramik de hafifçe bastırılıyor ve hiçbir zaman malzemeye değmiyor. Seramikler İngiliz Seramik Araştırmaları Vakfı (BCRA)’nın seramik rengi standartını karşılıyor ve uzun süreli sabit destekleme değerini garantiliyor. Seramik kolayca yerinden çıkarılarak temizlenebiliyor. Web stabilizatör cihazı, QuadTech’in Renk Ölçüm Sisteminde bulunuyor. Bu, spektral yanıtı doğru bir şekilde ölçmek ve tam pres hızlarında L*a*b*, ΔE’i hesaplamak için QuadTech’in SpectralCam’ini kullanır. Bu sayede tutarlı ve tahmin edilebilir sonuçlar ve minimal baskı hazırlık firesi sağlanır.
Stable, on-the-fly Measuring of Color on Different Materials Another highlight for packaging printing situations is a web stabilizing unit that enables spectral color measurements of transparent and opaque web material on-the-fly without risk of substrate corrugation. The web stabilizer device consists of a flat-top, low-friction platform, onto which the moving web is stabilized by suction, to enable color measurement over a ceramic tile. The substrate is sucked down for a few milliseconds, in order to take color readings without wrinkles, bubbles and shadows that may result in distortion. Suction occurs when a vacuum is created around the tile, by pumping pulses of high-pressure air through a channel and out through small holes along the side of the tile. Multiple targets can be captured at one time. The low friction-coefficient of the foodgrade contact area prevents scratching or scuffing of either the surface area or substrate. The device contains a black and a white ceramic tile, allowing for precise color measurement on any substrate. Both tiles are slightly depressed, never coming into contact with the substrate. The tiles meet the British Ceramic Research Association (BCRA) ceramic color standard, guaranteeing a long-term constant backing value. The tile assembly is removable for easy cleaning. The web stabilizer device is found in QuadTech’s Color Measurement System. This uses QuadTech’s SpectralCam to accurately measure the spectral response and calculate L*a*b*, ΔE, Density and ΔDensity all at full press speeds, ensuring consistent and predictable results and minimal make-ready waste.
30
ayın konusu
matbaa&teknik
QuadTech ve hubergroup arasında İşbirliği
Color Quality Solution Color Quality Solution is The Result of Cooperation of QuadTech and hubergroup Milano’da gerçekleştirilen Grafitalia/Converflex fuarında ortaklara, ambalaj matbaacılarına kalite ve güvenlik sağlayan yepyeni bir ölçüm sistemi tanıtıldı.
On the trade fair Grafitalia/Converflex in Milan, the partners are presented an innovative measuring system that brings quality and safety to packaging printers QuadTech, a provider of control systems for the printing industry has released a faster, more secure method designed to achieve and maintain a perfect color in cooperation with the ink manufacturer hubergroup. This is achieved by data from an inline color measuring system, processed with offline color measurement technologies. The new system for in-line measurement showed at the Grafitalia /Converflex, which is aimed at printshops and converters.
Baskı endüstrisi kontrol sistemleri sağlayıcısı olan QuadTech, mürekkep üreticisi hubergroup’la işbirliği yaparak, mükemmel rengi sağlama ve devam ettirmek amacıyla daha hızlı ve daha güvenli bir metot geliştirdi. Bu da, offline renk ölçüm teknolojileriyle işlenen, bir inline renk ölçüm sisteminden alınan veri ile sağlanıyor. Color Quality Solution, bir HD kameradan alınan inline veriyi mürekkep formülasyon verisi ve spektral hedef değerlerle karşılaştırıyor. Otomasyonlu metot sayesinde mürekkepleme ve renk tariflerinin daha hızlı ve istikrarlı şekilde düzeltilebilmesi mümkün oluyor. Ayrıca daha
32
etkili üretim zamanları da garanti edilebiliyor. Atıklardan kaçınılması ve kalite tutarlılığının arttırılması suretiyle ekonomik ve operasyonel verimlilik de artış sağlanabiliyor. İtalya’daki iki büyük ambalaj matbaacısı sistemi son derece başarılı bir şekilde kullanıyorlar. hubergroup bu projede son derece geniş bir veri tabanının geliştirilmesinde rol aldı. Bu veri tabanı, kalite kontrol ve kalite düzeltme işlemi için temel bir yapı bloğu görevi görüyor. QuadTech’in seçimi, hubergroup mürekkeplerinin güvenilirliğini teyit ediyor ve zengin bir geleneğe sahip baskı mürekkebi üreticisinin birinci sınıf hizmetini ve gelişmiş deneyimini ortaya koyuyor.
Color Quality Solution compares inline captured data from an HD camera with ink formulation data and spectral target values. The automated method allows a fast and stable correction of inking or color recipes, guaranteeing efficient production times. An increase of economic and operational efficiency is also achieved by avoiding waste and increasing the consistency of quality. Two of the great packaging printers in Italy have the system in use with great success. The hubergroup was partner in this project to develop the extensive database, which is one of the basic building blocks for this innovative system for quality control and quality correction. QuadTech’s choice confirms the reliability of hubergroup inks, and it confirms the first class service and rich experience of the printing ink manufacturer with rich tradition.
ayın konusu
matbaa&teknik
Raftaki Görünüm En Az İçerik Kadar Önemli
On the Shelf: What’s Outside is As Important As What’s Inside Renk ve görünüm süpermarketlerde ya da bakkallarda tüketicilerin dondurma seçimlerinde çok önemli bir rol oynuyor. Tüketiciler ürünün tadına henüz bakmadan bu dondurulmuş ikramların renklerine ve vitrindeki görünümlerine göre bir karar veriyor, sonrasında kendilerine en çekici gelen markaları satın alıyorlar.
Color and appearance play a huge role in the way consumers select their ice cream in supermarkets or convenience stores. Before they even taste the product, consumers first judge the color and appearance of the frozen treats in display cases, then buy the brands that look the most appealing. With so much at stake regarding proper color, the Algida ice cream factory in Çorlu, northwestern Turkey, wanted to greatly tighten its control of processes so that batches of vanilla, chocolate, strawberry, and other flavors would have uniform color -- a particular problem when the same flavor from two production lots sit side-by-side at the store.
Partnering with the Best Doğru rengi seçmenin ne kadar önemli olduğunun farkında olan, Algida dondurma fabrikası, vanilya, çikolata, çilek ve diğer tat gruplarının tek tip renge sahip olması için -ki bu aynı mağazada yan yana sergilenen iki farklı imalat hattında üretilmiş aynı tattaki ürünlerde genel karşılaşılan bir problem- süreç kontrolünü ciddi oranda sıkılaştırmayı amaçlıyor.
En iyi çözüm ortağı Dünyadaki en büyük altıncı dondurma fabrikası olan Çorlu fabrikası X-Rite Inc.’yi renk yönetim süreçlerindeki çözüm ortağı olarak seçti. X-Rite ve yüzde yüz iştiraki Pantone, yiyecek üretimi, paketleme, baskı, kozmetik üretimi ve diğer sanayi uygulamalar alanında renk standartları ve renk yönetim çözümlerinin tasarımı ve üretimi konusunda dünya lideri konumunda. X-Rite Pantone Türkiye ve Orta Doğu satış müdürü Simone Viscomi, X-Rite renk ölçümü donanım ve yazılımlarının, yılda yaklaşık olarak 1 milyar adet evde ya da yemek hizmeti veren 34
şirketlerde tüketilen dondurmayı seri olarak üretme kapasitesine sahip olan Algida tesisinin zorlu uygulamalarında kullanılmak üzere özelleştirdiğini belirtti.
Paketin içinde: Renk tutarlılığı çok kritik Viscomi şöyle devam etti, “Algida için VS450 spektrofotometre aracımızın gücünü tam kullanan bir paket oluşturduk. VS450 test yüzeyi ile temas etmeden renkleri doğru bir şekilde ölçümleyebilir ki bu gıda ürünleri ile çalışıyorsanız çok önemli bir gereklilik.” Dondurmanın rengini doğru tutturmak, içerikler ve tatlı yapımında kullanılan süreçlerden ötürü kendi içinde büyük bir zorluk. Dondurma ağırlıklı olarak yağ globülleri, hava hücreleri ve buz kristallerinden oluşuyor ve bunların hepsi tarifin bileşimine bağlı olarak ışığı farklı yoğunluklarda yansıtıyorlar. Daha küçük partiküller ve daha yoğum hacimli hava kabarcıkları renksiz dondurmanın daha açık bir renk almasına neden olur. Hatta çikolatalı dondurma yapımında kullanılan
As the sixth largest ice cream plant in the world, the Çorlu factory chose X-Rite Inc. to be its partner in the color management of its processes. X-Rite with its wholly owned subsidiary Pantone is a worldwide leader in color standards and the design and manufacture of color management solutions for food processing, packaging, printing, cosmetics manufacturing and other industrial applications. X-Rite customized the appropriate combination of color measurement hardware and software to handle the demanding applications for the Algida plant, which churns out nearly 1 billion units of ice cream annually that are consumed at home and by food service companies, said Simone Viscomi, X-Rite Pantone sales manager for Turkey and other Middle Eastern countries.
Inside the Box: Color Consistency Critical “We put together a package for Algida that harnessed the power of our VS450 spectrophotometer,” Viscomi said. “The VS450 can
ayın konusu
matbaa&teknik
farklı çeşitlerdeki kakaolar bile farklı kahverengi ve kırmızı tonları elde edilmesine neden olur. Viscomi, X-Rite uzmanlarının öncelikle Algida’nın ürün spesifikasyonlarını karşılamak için ihtiyacı olan renk toleranslarını belirlediğini, sonrasında bu şartları karşılamak için bir araç ve yazılım paketi oluşturduklarını belirtti. Paketin bir parçası olarak X-Rite benchtop spectrophotometer ile ölçülen test numuneleri için uygun tutaçları Algida’nın ihtiyaçlarına göre özelleştirdi ve VS450 non-contact spectrosunu laboratuara kurdu. Çorlu tesisi tam bir hızlı üretim harikası. Bu da laboratuvar çalışanlarının, üretim hattından geçmesen önce, gruplardan alınan numuneler üzerinde çok hızlı ve doğru renk ölçümleri yapmalarını çok kritik bir hale getiriyor. Renk numunelerinin sıkça ölçümlenmesi ile kalite kontrolünden sorumlu olan personelin ufak hataları büyük sorunlar haline gelmeden önce fark edip düzeltmelerine yardımcı oluyor.
VS450 Hakkında: Ekmek kutusundan daha küçük Kuru ya da yaş numuneleri ölçümleyebilen VS450 spektro ve yazılımı objektif rakamsal verilerini – örneğin bir dondurma numunesinin renk tonu, parlaklığı ve renk doygunluğu gibi- üretim süreci esnasındaki bir gruptaki içerikler ya da karıştırma süresi gibi üretim değişkenleri ile birleştirebilir. Araç değişik şekillerdeki ya da hacimli numuneleri 38 mm gibi bir uzaklıktan ölçümlemek için hızlı bir şekilde dikey ya da yatay olarak konumlandırılabilir ve yapılan ölçümler analiz edilmek üzere bir bilgisayara aktarılabilir. VS450, numune ile araç arasında şeffaf bir bariyerin varlığı gerekmediğinden, renkleri insan gözünün algılarına yakın bir şekilde ve tüketicinin ürünün son halini nasıl göreceğine uygun olarak algılar. Bu da alan derinliği ve ortamdaki çevre aydınlatmasından kaynaklanan hataların hemen fark edilmesini sağlar.
Algida’nın Renk İtibarı X-Rite ile Güvence Altında Renk kalitesi, dünyanın en büyük dondurma üreticisi olan Unilever’in dondurma markalarından biri olan Algida için en önemli konu. İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde favori dondurma markası olan Algiga 20 yıl önce Türkiye pazarına girdiğinden beri bu ülkede de en popüler dondurma markası oldu. Uzmanlar Türkiye ve Orta Doğu ülkelerindeki dondurma tüketiminin çok hızlı bir şekilde büyüdüğünü belirtiyorlar. X-Rite teknolojisinin yardımıyla Algida Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika pazarlarında kapasitesini artırırken aynı zamanda renk kalitesi konusundaki itibarını da koruyacağa benziyor.
36
measure colors accurately without contacting the test surfaces -- a critical requirement whenever you are dealing with food products.” Getting the color of ice cream right is a major challenge in itself, due to the ingredients and the processes used in making the dessert. Ice cream is made up largely of casein micelles, fat globules, air cells and ice crystals, all of which reflect light in different intensities depending on the composition of the recipe. Smaller particles and larger volumes of air bubbles will cause the uncolored ice cream to take on a lighter apparent color. Even various types of cocoa used in making chocolate flavors have different shades of brown and red. X-Rite experts first determined the color tolerances that Algida needed to meet product specifications, then put together a package of instrumentation and software to satisfy those conditions, Viscomi said. As part of the package, X-Rite customized the proper holders for test samples being measured by a benchtop spectrophotometer and installed its VS450 non-contact spectro in the lab. The Çorlu plant is a marvel of high speed manufacturing, which makes it critical for lab personnel to make quick and accurate color measurements of samples from batches before they flow down the production line. By measuring the color of samples frequently, quality control personnel can catch and correct small mistakes before they become big problems.
About the VS450: Smaller than a breadbox With the ability to measure wet or dry
samples, the VS450 spectro and software can link objective numerical data – for example, the degree of hue, chroma and saturation of a particular ice cream sample – with shop-floor variables during the manufacturing process, such as ingredients in a particular batch or mixing time. The instrument can be quickly positioned horizontally or vertically to measure odd-shaped or bulky samples at a distance of about 38mm, and measurements can be uploaded directly to a computer for analysis. The VS450 also more closely represents the way the human eye perceives color and ultimately how the consumer will view the finished product because it doesn’t require a transparent barrier between the sample and instrument, which immediately imparts errors such as depth of field issues and ambient light piped in from the surroundings.
Algida’s Color Reputation is Secure with X-Rite on the Team Color quality is paramount to Algida, one of several ice cream brands owned by the world’s largest manufacturer of ice cream, Unilever. Long a favorite in Italy and other European countries, Algida has become the most popular brand of ice cream in Turkey since its introduction about 20 years ago. Experts say the consumption of ice cream in Turkey and Middle Eastern countries is growing strongly. With the help of X-Rite technology, Algida will maintain its reputation for color quality as it increases its capacity to provide delicious ice cream treats to Eastern Europe, the Middle East and Africa.
aktüel
matbaa&teknik
Geniş Format Baskıda Daha Yüksek Kârlılık
HP’den Devrimsel Yenilikler Yeni HP Latex 3000
HP, 3 Haziran’da tüm dünyada aynı anda gerçekleştirdiği lansman ile baskıcıların hızını, baskı kalitesini ve kârlılığını artıracak yeniliklerini duyurdu. Yenilikler geniş format baskı makine portföyündeki yeni alanlar, yepyeni HP Latex 3000, HP Optimizer sayesinde maksimum baskı kalitesini en hızlı biçimde sağlamak olarak özetlenebilir. HP Latex Yazıcılar Türkiye, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs bölgeleri Satış ve İş Geliştirme Müdürü Velda Avad, yeni HP Latex 3000 geniş format baskı makinesini “Endüstriyel alanda çığır açacak ve geniş format baskının geleceğini yönetecek bir ürün” olarak tanımlıyor. HP’nin geniş format baskıdaki geçmişi, sunduğu ve sunacağı yenilikler için de bir anahtar bilgi aslında. 20 yılı aşkın süredir bu konuda geliştirme yapan HP ilk inkjet termal yazıcısını 1991 yılında göstermişti. 1994 yılında hız ve baskı kalitesini yükselten HP, 2007 yılında da dahili spektrofotometre ile donatılmış Designjet Z serisini pazara sunmuş ve geniş ebat baskıda fotoğraf kalitesini ilk kez sunan şirket olmuştu. HP’nin latex teknolojisini endüstriye kazandırması ise ilk kez 2008’de gerçekleşti. Su bazlı mürekkep ile fotoğraf kalitesinde baskıyla endüstriyi tanıştıran HP, beş yılda hızlı bir gelişme gösterdi ve bugün Latex’i bir alt marka olarak pazara sunuyor. Yepyeni HP Latex 3000’e uzanan bu beş yıllık süreçte HP, 100 milyon metrekare baskı, 15 binden fazla latex baskı makinesi, 150’nin üzerinde medya üreticisi ile ortaklık, 500 baskı altı malzeme profili ve haftada 700 profil indirme rakamlarına ulaştı. Altı çizilmesi gereken en önemli noktalardan biri de tüm bu latex çözümlerinin tamamen çevreci olması ve çevre sertifikaları ile desteklenmesi. HP Latex, Green Guard, EcoMARK, UL ve AgBB sertifikalarına sahip ve bu sertifikalar sayesinde 38
Velda Avad
Latex, yüksek hacim ve UV kürlenen mürekkep teknolojisinde HP Scitex olmak üzere üç markaya ayrılmış durumda. HP Latex yazıcılara ilişkin detayları Velda Avad şöyle özetliyor:
Sahnede Artık HP Latex Var “Latex yazıcılarımızla oldukça geniş bir uygulama imkanı sağlıyoruz. HP Latex ile iç mekan ve dış mekanda fotoğraf kalitesinde hızlı baskılar alabilirsiniz. Örneklemek gerekirse duvar kağıdı uygulamaları, flama, bayrak, perde gibi tekstil baskıları, kişiye özel iç dekorasyon baskıları, ışıklı panolar, dış mekanda kullanılan banner baskıları, araç kaplamaları, gibi uygulamaları yapabiliyorsunuz ve laminasyon uygulamadan üç, laminasyon ile beş yıla kadar dayanıklı baskılar elde edebiliyorsunuz. Latex, HP için artık bir alt marka oldu. Designjet, Scitex gibi bir de Latex markamız var. Geniş formatı artık üçe ayırıyoruz: Designjet ürünlerimiz, Latex ürünlerimiz ve Scitex ürünlerimiz. Bu yeni durumda mesela Designjet 28500 yazıcımız, artık HP Latex 280 olarak adlandırılacak. Sadece ürünlerimizle değil bunları kapsayan çözümlerimizle de devam ediyoruz. Her zaman olduğu gibi yeni çözümler, yeni yazılımlar, yeni iş ortaklarımızla devam ediyoruz. Şu anda da HP Latex 3000 yazıcımızı sunuyoruz.” okullarda, yuvalarda, hastanelerde, otellerde ve benzeri halka açık her yerde sağlıklı dekorasyon imkânı sunuyor.
HP’nin Yeni Ürün Gamı Diyagramı HP’nin yeni ürün gamı diyagramı üç yatay mürekkep teknolojisi ve üç dikey baskı kapasitesinden oluşuyor. Düşük hacim ve su bazlı mürekkep teknolojisinde HP Designjet, orta ve yüksek hacim ve latex mürekkep teknolojisinde HP
HP Latex 3000 ve Optimizer Teknolojisi Çok Hızlı Baskı “HP Latex 3000, müşterilerimize çok önemli avantajlar sağlıyor. Yüksek kalite ve çeşitli uygulamalar imkânı bunlardan birincisi. HP Latex 3000, 6 renkli bir makine ve 1200 dpi’da baskı alıyor, ama bunun yanında hızlı bir makine. Yüksek kalitede baskıyı, hızlı bir şekilde sağlayabilmek için de Optimizer isimli yeni bir
aktüel
matbaa&teknik
da her biri 65 kg’lık çift bobin takabiliyorsunuz. 7/24 baskı alabilirsiniz. HP Latex 3000’in içinde diğer latex yazıcılarımızda olduğu gibi Printcare yazılımı var. Makinelere uzaktan müdahale edebiliyoruz, müşterilerimiz 24 saat çok hızlı hizmet alabiliyor ve makinelerimiz durmadan hızlı bir şekilde çalışmaya devam ediyor. En önemli özelliklerinden bir tanesi de enerji tasarrufu sağlaması. %50’ye yakın bir enerji tasarrufu sağlıyor.”
mürekkep teknolojisi kullanıyor. HP Optimizer, medyanın üzerine çok ince bir optimizer katmanı yerleştiriyor. Bunun üzerine mürekkep damlacıkları geliyor. Optimizer ve latex’in içindeki anyonik ve katyonik dediğimiz pozitif iyonlar nötralize oluyor ve optimizer, pigmentleri medyanın üzerine doğru yerlere ve gerektiği kadar yerleştiriyor. Optimizer tabakasının üzerine önce pigmentler bir sıra halinde yerleşiyor sonra latexler geliyor. Latexler eriyerek düz bir tabaka sağlıyor. Bu sayede HP Latex 3000, fotoğraf kalitesinde ama %70 daha hızlı bir baskı alıyor. Fotoğraf kalitesinde saatte 77 metrekareye varan baskı alabiliyorsunuz ve saatte 180 metrekareye kadar baskı hızına çıkabiliyorsunuz. Bu da günde bin 500 metrekare baskı yapabilme anlamına geliyor ki bu da bir günde üç basketbol sahasını dolduracak kadar baskı yapabileceğinizi gösterir.”
%50 Enerji Tasarrufu “Tabii optimizer sadece hızlı değil aynı zamanda fotoğraf kalitesinde baskı için
40
Dayanıklı ve Kaliteli Baskılar
geliştirilmiş bir teknoloji. HP Latex 3000’de beş litrelik ambalajdaki mürekkepler kullanılıyor. 160 kg ağırlığında medya taşıyan tek bobin ya
“HP Latex 3000, HP 881 Latex mürekkepleri sayesinde daha dayanıklı baskılar elde etme veriyor. Laminasyona gerek kalmadan çizilmeye karşı dayanıklı baskılar elde edebiliyorsunuz. Dahili spektrofotometresi var ve geniş bir renk gamutuna sahip. UV’den çok daha kaliteli baskılar elde edilebilir. Özellikle üst uç baskı hacmine sahip minimum 5 bin metrekare baskı alabilecek müşterilerimiz HP Latex 3000’i çok rahatlıkla kullanabilecekler. Hem kalite ve hızı artıracaklar hem de maliyetleri aşağıya çekecekler. ”
aktüel
matbaa&teknik
Tutku ve Mükemmelliğin 50 Yılı 50 Years of Passion and Excellence Tutku ve Mükemmellik! OMET’in mottosu bu. Tutku ve Mükemmellik. Antonio Bartesaghi de konuşmasında bunun altını çiziyor. Biz işimize tutku ile bağlıyız. Sürekli yenilik peşinde koşuyoruz, diyor.
Antonio Bartesaghi
Passion and Excellence! This is OMET’s motto. Passion and excellence. Antonio Bartesaghi emphasized that in his speech. We are devoted to our work with passion. We always chase after innovation, he says. OMET, an expert of labeling and printing machines found in the city of Lecco of Italy, has celebrated its 50th year on the 1st of February 2013. The company has shared its happiness with the international press at an amazing location near the Lake Como (Villa Cipressi) on May 10th. At the same meeting, the book titled “ 5* Years of Passion and Excellence” about the 50 years of the company was also introduced.
İtalya’nın Lecco şehrinde bulunan ve etiket baskı makineleri konusunda uzman OMET şirketi 50. kuruluş yılını 1 Şubat 2013’de kutlamıştı. Şirket 10 Mayıs günü Como gölü kıyısındaki harika bir mekanda (Villa Cipressi) mutluluğunu uluslar arası basınla paylaştı. Aynı toplantıda şirketin 50 yılını anlatan “50 Years of Passion and Excellence” Tutku ve Mükemmeliğin 50 Yılı isimli kitabın da tanıtımı yapıldı. OMET, 1 Şubat 1963’de İtalyan bir makine teknisyeni olan Angelo Bartesaghi tarafından kuruldu. Bugün Bartesaghi’nin üç çocuğu Paola, Raffaella ve Antonio Bartesaghi tarafından yönetiliyor. Toplantıda duygusal diyebileceğim bir konuşma yapan Antonio Bartesaghi, konuşmasını OMET’in kuruluşunda yaşadığı zorluklar 42
çerçevesinde gelişen anlayışına ve babasından miras aldığı fikirlere ayırmıştı. OMET, Bartesaghi ailesinin evinin garajında start almış. Üretim için iki bankadan gerekli mali desteği alamayan Angelo Bartesaghi’ye üçüncü bankanın sahibi, kendisine inandığını ve güvendiğini söyleyerek önemli bir kredi açmış. Antonio Bartesaghi, Omet’in kuruluşundaki bu kişisel güvenin, şirketin ana felsefesi olduğunun altını çiziyor. Şirketin Türkiye temsilciliğini yürüten Naim yavuz da benzer bir ifadeyle özdeştiklerinin altını çiziyor: “Tabii ki böyle bir firmayı temsil ederken firmaya güvenmeniz gerekir. Ben OMET’e gerçekten çok güveniyorum. OMET ürünlerini sattığım arkadaşlarım da memnun. Zaten güvenmesem ben bunları arkadaşlarıma satmam. Bu nedenle kendini çok mutlu ve güvende hissediyorum.”
OMET was established by Angelo Bartesaghi, an Italian mechanic, on February 1st, 1963. Today it is managed by the three children of Bartesaghi; Paola, Raffaella ve Antonio Bartesaghi. Antonio Bartesaghi who made a somewhat emotional speech at the meeting, has reserved his speech for the understanding OMET adopted as a result of the difficulties faced during its set-up and the ideas he inherited from his father. OMET was started at the Bartesaghi family’s house garage. When Angelo Bartesaghi could not get the financial support he needed for production from the first two banks, the owner of the third bank opened a considerable credit for him saying that he trusted and believed in him. Antonio Bartesaghi underlines that this personal trust behind OMET’s existence is the company’s principal philosophy. Naim Yavuz who is the head of the company’s Turkey office, uses a similar expression when saying: “Of course when you are representing such a company you must trust them. I really trust OMET a lot. My friends who use OMET products are also very satisfied. I would not sell these products to my friends if I did not trust them. Therefore I feel very happy and secure.”
aktüel
matbaa&teknik
Tutku ve Mükemmellik OMET’in mottosu bu. Tutku ve Mükemmellik. Antonio Bartesaghi de konuşmasında bunun altını çiziyor. Biz işimize tutku ile bağlıyız. Sürekli yenilik peşinde koşuyoruz, diyor. OMET’in aldığı Yenilikçilik (Innovasyon) ödülleri de bu mottodan kaynaklanıyor. (2005 FlexoTech Yenilikçilik Ödülü – 2008 FTA En İyi Yenilikçi ödülü – 2010 Sürekli Yenilikçilik Global Ödülü) Naim Yavuz’un bu konudaki yorumu ise şöyle: “Benim için çalışmak bir tutku. Bu işi yapmaktan çok keyif alıyorum. OMET ile çok örtüşüyoruz. Yenilikçilik bizim için vazgeçilmez bir şey. Bu nedenle hem OMET başarılı hem de ben Türkiye’de çok başarılıyım. Ben mesleğin içinden geldiğim içim satıştan önce deneyimlerimi arkadaşlarımla paylaşıyorum. Onları doğru yönlendirebilirsem bundan da çok keyif alıyorum. Bugüne kadar yaptığım işlerde de, makine yatırımını OMET’le yapsın yapmasın herkes sizinle yaptığımız sohbetten çok memnun kaldık diyor. Satmak tabii ki ticari bir ihtiyaç ama sektördeki meslektaşlarımızla sektörün sorunlarını ve ihtiyaçlarını konuşabilmek keyifli bir şey… Sektörü ve sektördeki arkadaşlarımın işlerini sahipleniyorum. Onların hissettiklerini hissetmeye çalışıyorum ve onlar için uygun bir çözüm bulmaya çalışıyorum. Aramızdaki doğru ilişkiyi de bu duygular sağlıyor.”
OMET Başlattı, Diğerleri Takip Etti OMET’in 50 yıllık geçmişinin son 13 yılında birlikte olduklarını anlatan Yavuz, Omet’in yenilikçilik özelliğinin de altını çiziyor: “Endüstride uzun süre yaşayabilmek ve pazarın içerisinde olabilmek çok güzel bir şey. Bu, ülkemizde çok sık görmediğimiz bir şey. Çünkü firmalar çok uzun süre yaşamıyorlar. En fazla 20 – 30 yıl yaşıyorlar ve ne yazık ki çok devam edemiyorlar. 50 yıl tabii ki uzun bir süre, bu süreçte geçilen aşamaların bir bölümünde bulundum. 13 yıllık bir sürecine şahitlik edebildim. 13 yıl önceki OMET ile bugünkü OMET arasında teknolojik gelişme bakımından çok büyük farklar var. Kısacası, OMET’te bu süreçte büyük değişimler oldu ve OMET hep pazar lideri oldu. Hep OMET başlattı ve diğerleri takip etti. İlk Servo makineyi 2000 yılında OMET çıkardı. Diğer firmalar bunu ancak 2005 yılından itibaren takip ettiler. Mono twin card gibi, rock’n’roll gibi, kombinasyonlar gibi, Inline laminasyonlar gibi, hem etiket sektörüne hem flexible ambalaj sektörüne çok komplike makineler yapmak gibi birçok yenilikleri OMET başlattı ve ben bunların hepsine şahit oldum. Ve hala da bu yenilikleri yapmaya devam ediyor.”
Tutku ve Mükemmeliğin 50 Yılı Kitabı Toplam 148 sayfa olan eserde Kuzey İtalya’da en çok tanınan ve yavaş ama emin 44
Naim Yavuz
Passion and Excellence This is OMET’s motto. Passion and excellence. Antonio Bartesaghi emphasized that in his speech. We are devoted to our work with passion. We always chase after innovation, he says. OMET’s awards for innovation are a result of this motto. (2005 FlexoTech Innovation Award – 2008 FTA Best Innovator Award – 2010 Continuous Innovation Award) Naim Yavuz comments on this as such: “For me working is a passion. I love doing this job. We really match up with OMET a lot. Innovation is a must for us. Therefore OMET is very successful and I am also very successful in Turkey. Since I know this profession well I share my experiences before sales with my friends. And if I can canalize them in a right way I like it a lot. In all of the jobs I have done until today, whether they go with OMET or not, they tell me that they enjoyed the conversation a lot. Selling is of course a trading need but it is very enjoyable to talk about the problems and needs of the sector with our colleagues in the sector… I embrace the sector and the works of my friends in the sector. I try to level with them and find solutions to their problems. These feelings make our relationship right.”
OMET Started, Others Followed Telling that he was together with OMET in the last 13 years of OMET’s 50 years old past, Yavuz also underlines OMET’s quality for innovation: “Surviving in the industry for a long time and being part of the market is a very nice thing. This is something uncommon in our country because companies do not last for long. They last for 20-30 years at most and
it is a pity that they can continue for long. I was able to witness OMET’s 13 years. There are many differences between the OMET 13 years ago and the OMET now in terms of technological developments. In short, there were major changes in OMET and OMET has always been the market leader. OMET has been the one that started things and others followed its footsteps. OMET launched the first Servo machine in 2000. Other companies followed this only after 2005. OMET launched many innovations like the mono twin card, rock’n’roll, combinations, inline laminations and building machinery for the labeling sector and the flexible packaging sector and I have witnessed all of them. And they still continue to make such innovations.”
“50 years of Passion and Excellence” 148 pages with difficulty enclose the story of one of the most reputed mid-size companies in northern Italy, capable of a slow and progressive growth that has made of it one of the major player in the global stage in the printing and tissue converting markets. Founded in 1963 by Angelo Bartesaghi and currently safe and sound in the hands of his three children, Paola, Raffaella and Antonio, and son-in-law Marco, OMET continues to trace its innovation path and create award-winning solutions that do succeed in both sectors to keep the pace of relentless change. “That OMET was born at all is entirely due to one man being prepared to risk his own house to help start the business. As the company grew, it physically detached itself from home, but it retained the deep sense of belonging to a family. The pioneers were friends, and today’s 200 employees are joined
aktüel
matbaa&teknik
oluşturuyorsa, Tutku da firmaya yön veren sosyal sorumluluk bilinciyle firmanın büyüme hevesinin ardındaki neden olarak öne çıkıyor. Bu sosyal sorumluluk bilinci, firma sahiplerini çalışanların hak eden çocuklarına burs vermeye ya da devlet okulları ve firmalar arasındaki bağı kuvvetlendirmeye teşvik ediyor.
adımlarla büyüyen, bu sayede de baskı ve mendil katlama pazarlarında global bir oyuncu olmayı başarmış orta boy firmalardan birinin öyküsü anlatılıyor. 1963’te Angelo Bartesaghi tarafından kurulan, hali hazırda üç çocuğu Paola, Raffaella, Antonio ve damadı Marco tarafından yönetilen OMET yenilikçi çizgisiyle her iki sektörde de ayak uydurması hiç kolay olmayan değişimlere uymayı başararak ödüllü çözümler sunmaya devam ediyor. Milan Bocconi Üniversitesi Profesörü, danışman ve aynı zamanda Barhesaghi ailesinin de dostu olan Chiara Mauria kitabın 5. bölümünde OMET’le ilgili olarak, “OMET, esasen bir adamın iş kurmak adına evini riske atmasıyla başladı. Firma büyüdükçe kendini fiziksel olarak evden ayırdı, ama bir aileye ait olma hissi devam etti. Liderler arkadaştı ve günümüzde çalışan 200 işçiyi mesailerindeki etkileşim sayesinde ortaya çıkan çok derin bir inanç bir araya getirdi. Bu inanç kurucunun firmaya aşıladığı değerlerden besleniyordu. Bu değerler şunlardı; coşkuyla işine sarılmak, sonsuz bir gelişme isteği, inatçılık, gelecek vizyonu, yeni cephelerin fethi, insanlara saygı ve etik davranış biçimi “ ifadelerini kullanıyor. Bu birkaç kelime firmanın öyküsünü mütevazı başlangıcından günümüzde yakaladığı başarıya kadar çok güzel anlatıyor. 1960’ların başında gece yarılarına kadar çalışan küçük bir arkadaş grubu ve iş arkadaşı, mesaiden sonra Angelo Bartesaghi’nin evinde OMET’in ilk makinelerini tasarlamak üzere buluştu. Bunun sonucunda 200’den fazla çalışanıyla (Angelo Bartesaghi’nin deyişiyle ‘ortak’) ve dünyadaki bayileriyle SAP ile bağlı ve her yönü ‘Yalın’ prensiplerine uygun olarak ölçümlenen, yapılandırılmış bir firma ortaya çıktı. ET 220, ET 255, Multiflex, Multifilm, Flexy, Varyflex, XFlex… OMET’in makineleri zaman içinde gelişti ama hep piyasa imkanlarının izin verdiği kadarının hep biraz önünde oldu. Yenilikçilik bugün de olduğu gibi o dönemler de OMET’in itici gücüydü; aile, yönetim, çalışanlar asla hayallerinden uzak işler yapmayı ve müşterilere başka birilerinin makinesinin kopyasını sunmayı kabul etmedi. Firmanın sloganı: Tutkulu Yenilik… Yenilik OMET’in teknolojik yaklaşımının temelini 46
Monograf ne bir katalog ne de bir anı hediyesi. O sadece bir fikrin, sürekli mükemmellik arayışında insanlardan, kaliteden ve bakımdan oluşan bir gerçekliğe dönüşmesini anlatan bir yolculuk.
OMET’ten Üç Yenilik OMET satış ve pazarlama müdürü Marco Calgani ise basın toplantısında ve ertesi gün gerçekleşen Open House’da OMET’in geleceğine ve yeniliklerine dikkat çekti. OMET’in üç önemli yeniliği bulunuyor. Aynı tarihlerde gerçekleşen Converflex’te yaptığımız röportajda yer alan bu yenilikler ofset sleeveli baskı makinesi, dijital baskı ve hybrid makineler. OMET’in dijital baskı yeniliğini ilk kez 2009 Labelexpo Avrupa sonrası size duyurmuştuk. Akşam yemeğinde bir araya geldiğimiz Calcagni, Domino Printing ile girdikleri işbirliği sonucu baskı kafalarını Domino Printing’den aldıklarını ve baskı kalitesini artırdıklarını, anlattı. Bu yeni teknolojik gelişmeler ve daha fazlasını Labelexpo Avrupa’da (2427 Eylül 2013, Brüksel) sergileyeceklerini anlatan Naim Yavuz’un yorumu ise şöyle: “Yeni olarak altını çizebileceğimiz ofset sleeve sistemli makinelerimizden bahsedebilirim. Ayrıca geçtiğimiz Label Expo’da inkjet kombinasyonunda bir makine vardı daha sonra drupa’da sunduğumuz bir makine oldu ve bu yine inkjet kombinasyonluydu. Burada kalitede çok büyük ilerlemeler kaydedildi. Dolayısıyla OMET bu teknolojik yenilikleri sunmaya devam ediyor. OMET bunları Labelexpo’da pazara ve müşterilerine sunmuş olacak. Demin de belirttiğim gibi OMET her zaman yenilik peşinde… Normal üretimini yaparken, bir departmanda da sürekli yeni şeyler aranıyor. Bunlar pazara sunuluyor ve farklılık oluşturmak isteniyor. Burada da gördüğünüz gibi 3 adet yenilik var; bir tanesi sleeve ofset, bir tanesi dijital, biri de hibrid makine.”
Yatırım Kararı Alırken “Türkiye pazarı teknolojiyi çok iyi tanımıyor. Makineler üzerindeki bu yeni teknolojik farklılıklara çabuk adapte olamıyor ya da çok çabuk anlayamıyor. O farklılıkların baskıcıya getireceği faydaları çok iyi hesaplayamıyor diye düşünüyorum. Bundan dolayı, satışta kim çok etkinse kimin iyi ilişkileri varsa o satmayı başarıyor. Türkiye pazarı teknolojiyi biliyor olsa seçecekleri makineler konusunda daha farklı kararlar verirler diye düşünüyorum. Kesin olarak pazarın bilgisiz olduğunu ifade etmek istemiyorum ama
Marco Calgagni together by a deeply felt belief that is built on daily interaction at work, and nourished by the values that the founder instilled in company life: enthusiasm for what you are doing, active participation, a continuous will to improve, stubbornness, a view onto the future, the conquest of new frontiers, respect for other people, and an ethical standard of behaviour.” So reads the V Chapter of the book on OMET, written by Chiara Mauri, Professor at Bocconi University in Milan, consultant and friend of the Bartesaghi’s family. These few words perfectly describe the story of the company from its modest beginning to the successes of today: the small group of friends and co-workers that in the first half of the 1960s were getting busy at night, after work, to create OMET’s first machines at Angelo Bartesaghi’s house, have become a structured company with over 200 employees (‘co-operators’, as Angelo Bartesaghi’s used to say), linked with its subsidiaries in the world through SAP Intelligence and measuring every aspect of the company’s life on ‘Lean’ principles. ET 220, ET 255, Multiflex, Multifilm, Flexy, Varyflex, XFlex… OMET machines have quite improved in time but always a little bit ahead from what the market possibilities allowed to do. Innovation was the motor of OMET then, as it is now; the family, the management, the employees never accepted to entrap their fantasy and offer customers a copy of someone else’s machine.
aktüel
matbaa&teknik
kafaları from Domino Printing and increased printing quality as a result of their partnership with Domino Printing. Naim Yavuz who mentions that they will display these new technological developments and more at Labelexpo Europe (in Brussels between 24-27 September 2013) commented as such: “ I can mention our new offset sleeve system machines. Moreover there was a machine with inkjet combination at the previous Label Expo and then another machine that we introduced at drupe and this was again with an inkjet combination. Here there was great progress in terms of quality. Therefore OMET continues to offer these technological innovations. OMET will introduce these to the market and its customers at the Labelexpo. As I mentioned, OMET is always after innovation… Even when carrying out normal production processes, a department always looks for new things. These are introduced to the market to make a difference. As you can see here also there are 3 innovations; one is sleeve offset, the other is digital and another one is a hybrid machine.”
When making an investment decision
Paola Raffaella Antonio Bartesaghi
biraz daha dikkat etmeleri gerekiyor. Bir de makineleri aldıkları firmaların yapılarına bakmaları gerekiyor. Firmanın finansman yapısı iyi değilse ki bugünlerde birçok makine firması krizlerden dolayı zor durumda, yatırım yapmaları firmalarının geleceği için çok tehlikeli olabilir. Dolayısıyla finans yapısı iyi olan firmalarla çalışmaları gerekir. Ben bunları piyasada devamlı anlatıyorum, mal satmak için değil ama farkındalık oluşturmak için. Son on yılda da en çok satan makine OMET, dolayısıyla sektörün lideri de OMET. Herkes yenilik yapıyor, herkeste bir gelişme var ama OMET’in sektör liderliğini devam ettireceğini düşünüyorum. Çünkü makinedeki teknolojik özellikler ve bundan sağladığı faydalar hep baskıcının lehine. Son olarak matbaa&teknik’e de çok teşekkür ediyorum. Verdiğimiz mesajları her zaman zamanında ve doğru bir şekilde iletiyorsunuz. Sektör için çok önemlisiniz, iyi şeyler yapıyorsunuz. Burada bizimle 50. Yıl’ı paylaştığınız için de çok teşekkür ediyoruz. Sektöre de yatırımlarını iyi hesaplamaları gerektiğini bir kez daha hatırlatayım. Kaybedecekleri yatırımları yapmasınlar. İhtiyaca yönelik yatırımlar yapsınlar. OMET alıp almadıkları mühim değil, ben her zaman yanlarında onlara yardımcı olmak için bulunmaya hazırım.” 48
Innovation with Passion is the company’s motto. If Innovation is the basis of OMET technological approach, Passion is the reason behind the company’s hunger for growth, with social responsibility to guide its steps. The type of responsibility that has urged the owners to establish scholarships for deserving children of employees or work hard to reinforce the link between local schools and companies (OMET is located in a very active industrial district in northern Italy). The monograph is not a catalog, nor a commemorative cadeau, but a travel inside the transformation of an idea into an established reality made of people, quality and care in the perpetual search for excellence.
Three Innovations from OMET OMET sales and marketing manager, Marco Calgani drew attention to OMET’s future and innovations at the press conference and Open House that took place the following day. OMET has three important innovations. These innovations, which were at the interview we made at Converflex that took place on the same dates, were offset sleeve printing machine, digital print and hybrid machines. We announced OMET’s innovation in digital print for the first time in 2009 following Labelexpo Europe. As we came together for dinner, Calgani explained that they bought baskı
“The Turkish market does not know technology very well. It cannot adapt to or quickly understand these new technological changes on machines. I think that it cannot calculate the benefits those changes will bring to the printer well. Therefore, the one who is more active in sales or have better relations they manage to sell. If the Turkish market knew technology well I think that they would make different decisions about the machines they will choose. I do not want to say that the market is completely ignorant but they need to be a little more careful. Also they need to look at the structures of the companies they but the machines from. If the financial structure of the company is not good, today many machinery companies are in difficulty due to financial crises so investing could be very dangerous for the future of the companies. Therefore they need to work with companies with good financial structures. I constantly talk about these in the market, not to sell goods but to create awareness. In the last ten years, OMET is the most selling machine, thus OMET is the market leader. Everybody make innovations and there is progress in everyone but I think that OMET will continue to be the market leader. This is because technological specifications of the machine and its benefits are always in favor of the printer. Lastly I would like to thank matbaa&teknik as you always communicate our messages in the right way and on time. You are very important for the sector and you are doing a good job. We also thank you for sharing our 50th year here with us. Let me remind you one more time that they need to calculate their investments well. They should not make lost investments. They need to make investments aimed at their needs. It is not important they buy OMET or not; I am always there to help them.”
aktüel
matbaa&teknik
manroland Güven Tazeledi Kendini bir Rolandcı olarak tanımlayan 10 Şubat 2012’de “Yakın zamanda yaptığımız yeniden yapılanma sonrasında, manroland Tabaka’nın geleceğinin çok parlak olduğunu inanıyoruz” diyen Langley Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tony Langley’in bu kendinden emin ve Roland markasına adanmış tavrı roland kullanıcılarını da olumlu yönde etkiliyor, hiç şüphesiz. manroland ofset baskı makineleri Türkiye Temsilciliğini yürüten Pasifik Mümessillik, Printtek 2013 fuarı esnasında manroland kullanıcıları konferansı düzenledi. Türkiye’nin değişik illerinden gelen manroland kullanıcısı matbaacılara Ausburg fabrikasının ve manroland sheetfed GmbH’nin yeni sahibi olan Langley Holding ve manroland sheetfed Gmbh hakkında bilgiler verildi. İki saati aşan toplantı sonunda gerçekleştirilen soru cevap kısmında kullanıcılar her türlü bilgi için karşılarında şirketin en yetkili ismi manroland sheetfed GmbH Genel Müdürü Rafael Penuela’yı buldular. manroland kullanıcıları toplantıdan şirkete ve markaya olan güvenleri tazelenerek ayrıldılar. Pasifik Trading Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Okaygün’ün açılışını yaptığı konferansın birinci bölümünde Rafael Penuela, şirketin Langley Holding tarafından satın alınmasının ardından geçen bir yıl içinde kat ettiği mesafe ve Langley Holding hakkında bazı bilgiler paylaştı:
Bir Yıl İçinde 100 Baskı Makinesi Teslim Ettiler manroland’ın tabaka baskı bölümü taşınmazlar dahil Offenbach’taki tüm varlıklarının yanı sıra 40’dan fazla ülkedeki uluslar arası pazarlama teşkilatı ile birlikte İngiliz sanayici Tony Langley ve Langley Holding tarafından satın alındı ve yeni manrolan Sheetfed GmbH 10 Şubat 2012 tarihinde faaliyete başladı. Şirket iki ay önce ilk 11 aylık ilk ticari raporunu yayınladı ve bu rapora göre 346.4 milyon euroluk satış vergi öncesi 72.4 milyon euroluk bir kâr ifade edildi. Yılın sonunda şirketin net varlık toplamı 81.4 milyon ve nakit varlığı ise 46.4 milyon euro olarak gerçekleşti. Şirket tiçari faaliyetine başlamasının ardından geçen bir yıl içinde yani Şubat 2013 itibariyle 100. baskı makinesinin de teslimi yaptı.
50
Rafael Penuela
Ben Bir Rolandcıyım Kendini bir Rolandcı olarak tanımlayan 10 Şubat 2012’de “Yakın zamanda yaptığımız yeniden yapılanma sonrasında, manroland Tabaka’nın geleceğinin çok parlak olduğunu inanıyoruz” diyen Langley Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tony Langley, geçtiğimiz ay ileriye dönük olarak, 2013’te manroland’dan Grup için önemli bir katkı beklemeyeceğini belirtiyor; “bu daha sonra gerçekleşecek” şeklinde yorumluyor ancak 350 milyon euroluk satışta kâr ve zararı eşit tutması için yapılandırılmışken ve 2012’de 358 milyon euroyu yakalamışken “2013’te bir çeşit gelişme bekliyorum” diyor. Langley’in bu kendinden emin ve Roland markasına adanmış tavrı roland kullanıcılarını da olumlu yönde etkiliyor, hiç şüphesiz.
manroland’ın Arkasındaki Güç Tabii manroland kullanıcılarını kendilerini güvende hissetmelerinin en önemli sebeplerinden biri de Langley Holding’in gücü. 1976 yılında Tony Langley tarafından kurulan Holding, askeri sistemlerden, kesintisiz güç kaynaklarına, çimento, kömür, alçı gibi üretim tesislerinden elektronik donanım otomasyon sistemlerine, inşaata, havacılık ve uzay parçalarına uzanan
Avrupa, Amerika, Çin, Rusya ve daha bir çok ülkede şubeleri bulunan bir guruplar topluluğu. Holding 2012 yılını 121.3 milyon euro vergi öncesi kâr ile kapamış.
manroland Teknolojisini Geliştirmeye Devam Ediyor Penuela sonrasında manroland sheetfed GmbH bölge satış müdürü Jürgen Holtrode, manroland’ın geliştirdiği yeni teknolojileri özetleyen bir sunum gerçekleştirdi. Şirketin verimliliği artıran ve baskıya artı değer katmayı hedefleyen çözümlerini anlatan Holtrode’un sunumu manroland kullanıcılarının gelecek planları için de yön göstericiydi. Soru cevap bölümü ile sonlanan toplantı, kokteyl ile devam ederken manroland kullanıcıları da tıpkı Langley gibi “Ben Rolandcıyım” sloganını kullanmaya başlamışlardı. Pasifik Trading’in manroland kullanıcılarını destekleyen çalışmaları da hiç şüphesiz çok önemli. Şirketin mevcut teknik kadrosu son Sermes Elektronik anlaşması ile Türkiye’nin en geniş teknik ekip sayısına ulaşmış durumda. Şirketin pazarda tanınan ve yerleşmiş yönetim, satış ve destek ekibi de kullanıcılara güven vermeye devam ediyor.
aktüel
matbaa&teknik
Grafitalia ve Converflex yapıldı Baskı, grafik ve sonlandırma makinelerinin tanıtıldığı fuarların katılımcı kalitesi artıyor ve fuarlar yeniliğe yapılan yatırımı özendiriyor.
Grafitalia ve Converflex’e 18 bin ziyaretçi katıldı. 7 – 11 Mayıs tarihleri arasında Fiero Milano, Rho.fuar salonlarında matbaa, grafik ve sonlandırmaya yönelik etkinlikler yapıldı. Uluslar arası katılımcılar arasında Agency ICE ve Ekonomi Kalkınma Bakanlığı’nın desteğiyle yürütülen ‘satın almacılar programı’ kapsamında seçilen 9 farklı ülkenin sektör oyuncularından oluşan heyet de bulunuyordu.
İlgi var ama… Centrexpo CEO’su Guido Corbella, Graitalia’nın dibi gördükten sonra tekrar çıkış sinyalleri verdiğini ama yolun kesinlikle zorlu ve çetin olduğunu vurgulayarak, “Fuar katılımcılarından umulandan bir hayli fazla güven sinyalleri aldık. Matbaa, grafik ve sonlandırma İtalyan ekonomisinin lokomotifleri ve bunların mükemmelliği etkinlikleri ziyaret eden uluslar arası heyetler tarafından da fark edildi. Birçok katılımcı, özellikle dijital baskı alanında, birçok başarılı iş görüşmesi gerçekleştirdiğini ve iş ihtimallerinin de arttığını belirtti. Biz bundan dolayı çok gurur duyuyoruz, bunun herhangi bir fuarın da yegâne amacı olduğuna inanıyoruz. Ayrıca, profesyonel ziyaretçilerin kalitesi de arttı, bunu firmaların rekabetçi olabilmesi için gereken tek unsur olan yeniliğe karşı duydukları yoğun ilgiden anlayabiliyoruz. Ancak, yatırıma ve yeniliğe yönelik bu yoğun istek hala devam etmekte olan ekonomik krizin sebep olduğu likidite yokluğu tarafından engelleniyor” dedi. 52
Ayrıca özellikle basılı kâğıt alanında yürürlükte olan köklü değişimler sektördeki firmaların en iyi teknolojiye yatırım yapma konusunda biraz kararsız kalmalarına sebep oluyor.
Fuarda iş ortaklığı Grafitalia ve Converflex 2015 senesinde yeniden düzenlenecek. Bir sonraki fuardan itibaren iki fuar da Avrupa’nın işleme ve ambalaj teknolojileri konusunda dünya çapında lider fuarı olan IPACK-IMA ve Intralogistica Italia ile ortaklaşa düzenlenecek. Yeni fuarın ilkinde entegre malzeme idaresi, depo yönetimi ve malzeme depolama sistemleri sergilenecek, etkinlikler Deutsche Messe tarafından Ipack-Ima Spa ortaklığıyla gerçekleştirilecek.
Yeni organizasyon 2015’te Dört fuar da Fiera Milano – Rho’da 19 – 23 Mayıs 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Etkinlikler hem baskı, katlama, ambalajlama ve malların lojistik akışının yönetiminde aktif olan ziyaretçilerin ve satın almacıların buluşma yeri hem de bir dönüm noktası olmaya hazırlanıyor. Etkinliklerin 2 bin 500’den fazla katılımcıyı ve 100 binden fazla ziyaretçinin ilgisini çekmesi bekleniyor. Farklı sektörlerin arasında oluşan bu kârlı sinerji yeni hedef pazarlar oluşturulmasını mümkün kılacak ve yoğun ilgi uyandırarak iş fırsatlarını artıracak. Etkinlik Expo 2015 ile birleşmesi nedeniyle de çok daha değerli olacak.
aktüel
matbaa&teknik
11 Katılımcı Gözünden Grafitalia ve Converflex Daha önceki Grafitalia – Converflex fuarlarına Türkiye’deki üreticiler de ilgi gösteriyordu. Çünkü bölgede önemli bir satın alma gücü mevcuttu. Bugün perspektif tersine dönmüş gibi görünüyor. Bu yıl fuara iştirak eden tek Türk şirketi Gür-İş makine oldu. Mayıs ayının hemen başında eş zamanlı olarak gerçekleştirilen Grafitalia ve Converflex fuarları geçmişteki başarısından uzak bir görüntü çizmesine rağmen yine de başarı ile tamamlandı. Bilindiği gibi İtalya, özellikle ambalaj ve etiket makineleri ile konvörting sistemleri konusunda lider üretici ülkelerden biri. Bu durum İtalya’nın bizzat İtalyanlar tarafından ‘kötü durumda’ nitelemesi yapılan ekonomisi için bir çıkış noktası. Tabii olarak bu ekonomik durum İtalyan üreticilerin ilgisini uluslar arası ziyaretçilere yöneltti. Converflex öncesi basın konferansına ilişkin dosyamızda da belirttiğimiz gibi İtalyan üreticilerin en yakın ilgi gösterdiği ülkelerden bir tanesi, Türkiye. Bunun en önemli sebebi ise ambalaj ve etiket makineleri üretiminde önemli bir güce sahip İtalya ve bu iki konuda hızla yükselen Türkiye’nin eşleşmesi olarak gösterilebilir. Ayrıca İtalyanların bir tür Akdeniz kardeşliği ile bizimle örtüşen pek çok kültürel ve insani değerinin değerlere sahip olması da önemli bir etken.
Türkiye İçin Neler Söylediler? Daha önceki Grafitalia – Converflex fuarlarına Türkiye’deki üreticiler de ilgi gösteriyordu. Çünkü bölgede önemli bir satın alma gücü mevcuttu. Bugün perspektif tersine dönmüş gibi görünüyor. Bu yıl fuara iştirak eden tek Türk şirketi Gür-İş makine oldu. Katılımcılar içinde özellikle Türkiye pazarını yakından tanıyan ve ilgilenen üreticilerle Türkiye pazarını konuştuk:
Luigi Rescaldini 54
Atlantic Zeiser – Luigi Rescaldini: Türkiye pazarının İtalya pazarıyla kıyaslandığında, büyüyen bir pazar olduğunu görüyoruz. Özellikle kodlama ve ilaç sektöründe Türkiye, İtalya’dan daha ileride.
GAMA - Sante Conselvan (Aynı zamanda İtalyan Ulusal Ambalaj Birliği ASSOGRAFICI Başkanı): Bence Türkiye pazarı inanılmaz derecede iyi. Avrupa pazarıyla eşdeğer. Bundan 10 – 15 yıl evvel birçok iyi firma gördüm. Ülkenizdeki fiyatlara da çok şaşırdım. Şu anda ben de sizin pazarınızda yatırım yapıyorum. Türkiye’deki satışlarımızdan da çok memnunum. Mürekkep kontrol sistemleri üretiyoruz ve pazarınızda yüksek kaliteye önem veriliyor. Eskiden Alman teknolojisine ağırlık veriliyordu ama şimdilerde görüyorum ki aynı önemi İtalyan teknolojisine veriyorlar.
Paolo Tamburrini BST Italia - Paolo Tamburrini: Geçtiğimiz beş yıl içinde edindiğim deneyimlere göre, çok aktif ve çok hızlı büyüyen pazarlardan bir tanesi. Özellikle baskı ve konvörting’te. Genel olarak konvörtingte iyi iş yaptığımızı söyleyebilirim. Bu geçtiğimiz beş sene boyunca pazar payımızı artırma şansı yakaladık. Öncellikle bir temsilcilik ve ardından kendi şirketimizi de kurarak beklentilerimize ulaştık. Yenilikleri takip etmek ve büyümek üzere sürekli yatırım yapıyoruz. Türkiye pazarındaki talebe çok büyük güvenimiz var. Bir gelecek görüyoruz. Türkiye pazarı sadece büyüyen değil, doğru yönde büyüyen ve gelişen bir pazar. Burada yatırım yapmaya devam etmek istiyoruz, çok büyük bir ekibimiz var.
Sante Conselvan
Ahmet Gürsu GÜR-İŞ MAKİNA - Ahmet Gürsu: Türkiye rekabete açık bir Pazar. Ürünlerimizin yarısını yurt içi pazara satıyoruz. Ama Türkiye’deki belli şartlardan dolayı insanlar ödeme yapmakta ve makine almakta zorlanıyor. Biz de daha çok uluslar arası pazarlara açılmayı hedefliyoruz ve fuarlara katılıyoruz. Tabii ki iç piyasa da önemli ama bizim kapasitemizi sadece iç piyasayla çözmek mümkün değil. Bu nedenle yurt dışı satış da yapmamız gerekiyor. İç piyasada çok fazla makine alım talebi yok. Öncelikli olarak mecburi ihtiyaçlar alınıyor, bazı acil olmayan yatırımlar bekletiliyor. Yatırım için öncelikli olarak kârlılığı artırmak gerekir. Kârlılık azaldıkça yatırım kararı almak da zorlaşıyor.
aktüel
matbaa&teknik
Charly Ye
Stephan Doppelhammer
Leonardo Gobbi
Konita New Materials – Charly Ye: Türkiye pazarı çok hızlı büyüyor. Büyük bir pazar. Ortağımız Esen Grup’la pazar payımızı artırmayı umuyoruz. Türkiye’de yeni trend dijital, gelecek burada yatıyor.
Quadtech – Stephan Doppelhammer: Genel olarak Türkiye pazarının çok büyük olduğunu görüyoruz. Son zamanlarda Türkiye’de satış işlerimizi yürütmek için iki yeni temsilci atadık. Türkiye hali hazırda büyüyen bir pazar ve görünen o ki daha da büyüyecek. Quadtech olarak biz makinelerin üretimini A.B.D.’de gerçekleştirip buradan Türkiye’ye gönderiyoruz.
Şimdi, Türkiye’de Türk müşterilerimize dire hizmet vermek üzere yeni bir organizasyon kurma aşamasındayız. Geçen yıl Türkiye’ye birkaç makine satışı gerçekleştirdik. Türkiye, gerçekten büyüyen ve çok çeşitli müşterilere hitap edebilen bir Pazar.
Neler Tanıttılar? Türkiye konusunda oldukça ümitli ve gayretli görünen bu katılımcıların fuarda hangi ürünleri tanıttıklarına ve üretim konularını da sorduk:
Sergio Villa OMET - Sergio Villa: Türkiye pazarı gelecek vaat ediyor ve Avrupa kıtasındaki en iyi pazarlardan birisi. Uzun yıllardır Türkiye’de iş yapıyoruz. İki önemli temsilcimiz var; etiket baskı makinelerinde Naim Yavuz ve peçete makinelerinde Selami Aral. Bu kişilerle çok iyi bir işbirliği içindeyiz ve Türkiye en iyi pazarlarımızdan birisi. Kesinlikle çok iyi bir ülke.
Laura Cecchin Simec Group – Laura Cecchin: Türkiye’nin büyük bir pazar olduğunu düşünüyorum. Ülkenizde gerçekten iyi iş yapabiliriz. Çünkü üretim konumuz olan silindirlerin birçok ambalaj matbaasında kullanılma ihtimali var. Öyle tahmin ediyorum ki Türkiye pazarı daha da gelişecek.
Luigi Rescaldini Atlantic Zeiser – Luigi Rescaldini: Atlantic Zeiser, İtalyan piyasasında bir çok firmanın temsilciliğini yürütüyor. Melzer bunlardan bir tanesi. Atlantic Zeiser olarak bizim sunduğumuz en yeni teknoloji “Drop on Demand”. Piyasaya bizim sunduğumuz bu üniteyi tüm matbaa makinelerine kurabilirsiniz.
Ricardo Araujo & Andre Oliviera
Diego Casagrande Petratto – Diego Casagrande: Geçmişte bizim için katlama ve yapıştırma alanında Türkiye pazarı çok iyiydi. Zaman içinde pek çok değişim oldu ve satışlar biraz düştü. Ama yine de geçtiğimiz yıl pazarda yeniden bir fırsat olduğunu gördük. Katlama ve yapıştırma alanında yeniden bir canlanma olduğunu gördük. Şimdi daha iyi olacağına dair hislerimiz var. Tabii olarak Türkiye temsilcimiz Ferrostaal’in de önemli katkıları olacağını düşünüyoruz.
56
SisTrade – Ricardo Araujo & Andre Oliviera: Türkiye’de iki önemli müşterimiz var. Ekol Ofset ve Gül Ofset. Ayrıca ülkenizde bir de bölgeden sorumlu müdürümüz var. Lokal olarak da ülkenizde yer alıyoruz. Bildiğimiz kadarıyla, Türkiye pazarı büyüyen bir pazar. UTECO Group - Leonardo Gobbi: Bence şu anda Türkiye pazarı Avrupa’daki en iyi Pazar. Pazar, büyüklük açısından da bir hayli iyi durumda. Ambalaj, baskı sektörü, fleksografik ve gravür baskı açılarından da büyük bir pazar. Büyük ve bütün bir pazar, bizim için de oldukça ilgi çekici. Bu nedenlerle Türkiye pazarıyla yıllar önceden ciddi görüşmelere başladık.
Paolo Tamburrini BST Italia - Paolo Tamburrini: drupa’da yeni bir kalite kontrol sisteminin lansmanını yapmıştık. Bu konseptin adı Q-Center, bir diğer deyişle Quality Center. Bu sadece yeni bir ürün değil, bu bize büyük bir platform sağlayan yeni bir konsept. Bu platformda farklı modüllerle oynayabiliyoruz. Baskı hattının spektro fotometrik kontrolünü sağlıyor. drupa’da yaşadığımız deneyimi tekrar yaşıyoruz. Ancak bu fuar için QCenter’a spektro fotometrik kontrol ve barkod kontrolü gibi yenilikler ekledik.
aktüel
matbaa&teknik
Konita New Materials – Charly Ye: İki yeni makinemiz var. Makinelerimizde dinamik odaklama yeni bir özellik. Dinamik odaklamada kalıplar düz değilse, odak otomatik olarak değişiyor böylelikle tabakalar kullanılabilir hale geliyor. Bu teknoloji Çin pazarında iki senedir kullanılıyor. Ancak bu ürünü ilk kez bu fuarda sergiliyoruz. İş listesi özelliğine ek olarak bir başka yenilik de plakalardaki UV’ye dayanıklı mürekkep.
Quadtech – Stephan Doppelhammer: Ambalaj sektörü için geliştirdiğimiz en yeni teknoloji renk kalitesi çözümü. Bu çözüm, ambalaj makinelerinde daha hızlı ve tutarlı mürekkep rengi alabilmek için mürekkep formülasyonlu baskı hattı spektro fotometre sistemini de içeriyor.
Sante Conselvan GAMA - Sante Conselvan (Aynı zamanda İtalyan Ulusal Ambalaj Birliği ASSOGRAFICI Başkanı): Daha önce de belirttiğim gibi mürekkep kontrol sistemleri üretiyoruz. Bu üretimi yıllardan beri gerçekleştiriyoruz, ürettiğimiz sistemler viskoziteyi kontrol ediyor. Bugün bir baskı yaptığınıza, özellikle karton ve esnek ambalaj gibi pazarlarda, kaliteyi ön planda tutmanız gerekir. Kalite demek iyi baskıyı hızlı ve uygun fiyata almak demektir. Viskoziteyi kontrol etmek önemli bir şey ama biz şu anda ısıyı da kontrol edebilen bir sistem geliştirdik. Sunmaya hazırlandığımız çözüm yönetimi çok kolay olan, daha az bakıma ve daha az güce ihtiyacı olan bir ürün.
Laura Cecchin
Sergio Villa OMET - Sergio Villa: Birçok yeni teknolojimiz var. Size en az iki ya da üç tane sayabilirim. Bunlardan birisi daha geniş olan modelimiz. Bu 850 mm enindeki VaryFlex modelimiz daha çok karton ve esnek baskıları için geliştirilmiş bir model. Ayrıca flekso ve ofsetin kombinasyonu olan XFlex X6 modelimiz var. Bir de dijital inkjet x6 jet plus modelimizden bahsedebiliriz.
Simec Group – Laura Cecchin: Simec Group rotogravür için baskı silindir ve merdaneleri üreten bir şirket. Ancak bu fuarda HPF ve HPG olmak üzere çok yeni iki teknolojimiz var. Bunlar yeni içerikler. Bu teknoloji sayesinde daha az silindirle daha kaliteli baskı alabilirsiniz. Tasarruflu bir şekilde, hem de zamandan da kazanarak daha iyi baskılar alabilirsiniz.
Ricardo Araujo & Andre Oliviera
Ahmet Gürsu GÜR-İŞ MAKİNA - Ahmet Gürsu: Bu fuara daha çok kağıtla alakalı olarak katıldık. Bu iki yıl önce başladığımız bir proje. Fırınlarda kullanılan kağıt makinesi üretiyoruz. Kağıt poşet makineleri var. Almanya’dan getirdiğimiz özel bir sistem var, endüstriyel PC dediğimiz farklı bir teknoloji. Yeni yaptığımız makinemizde 6 tane servo motor var. Bu endüstriyel PC ile hızlı haberleşiyor ve uzaktan bağlantı yapabiliyoruz. Müşterinin herhangi bir sorunu olduğunda uzaktan müdahale edebiliyoruz. Gayet kapasiteli bir makine… Avrupa’daki makinelere kıyasla fiyat olarak çok daha uygun.
Diego Casagrande Petratto – Diego Casagrande: Dijital matbaa için geliştirdiğimiz sonlandırma çözümleri üretiyoruz. Bu ürünlerimizle kullanıcıya dijital baskıyı sonlandırma fırsatı veriyoruz. Ağırlıklı olarak konumuz karton katlama ve yapıştırma modülleridir. Tamamen modüler olan bu sistemler, CD kabından her tür dosyaya kadar bir çok baslı malzemeyi sonlandırmaktadır. Küçük ve orta ölçekli matbaacılar için de önemli çözümler olabilir.
SisTrade – Ricardo Araujo & Andre Oliviera: Sistrade olarak her sene 4 ya da 5 yeni sürümümüz piyasaya çıkıyor. AutoCad dosyalarını oluşturamıyoruz ama AutoCad sistemi sayesinde bunları okuyabiliyoruz, programın içine alıp dışarı aktarımını gerçekleştirebiliyoruz. Bu iş kollarımızdan birisi… Bir diğeri de esnek ambalajlama. Bu alana özel teknik veri listesi yönetimi hususunda konfeksiyon alanında, klişe montajında, baskıda, tüp filmde, işlem ve kalite kontrolünde, pre laminasyon ve laminasyonda tümleşik ürünlerimiz var.
Leonardo Gobbi
Charly Ye 58
Stephan Doppelhammer
UTECO Group - Leonardo Gobbi: Bu fuarda firmamızın 4 esas ilkesini anlattık. Bunlardan birincisi ürünlerimizdi. Bir diğeri ise hizmet anlayışımızdı. Bunlara ek olarak değişik ürünlere uygulanan teknolojik çözümler ve son olarak da çevre duyarlılığı. Çevre duyarlılığına su bazlı solventleri kullanmak, makinenin enerji sarfiyatını ve emisyonu azaltmak gibi maddeler eklenebilir.
aktüel
matbaa&teknik
UPM’nin Doğa Dostu Kâğıtlarına Ödül Yağmuru Yenilenebilir hammaddelerden ürettiği ürünleri ile dünya çapında fark oluşturan Finlandiyalı kâğıt üreticisi UPM, Mart başında aldığı Avrupa Birliği (AB) Ecolabel İletişim Ödülü 2012 ile geçtiğimiz yıl kazandığı ödüllere bir yenisini daha ekledi ve doğa koruma çalışmalarına verdiği önemi bir kez daha göstermiş oldu. Geçtiğimiz yıl kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik alanında, Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF’den Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’ne kadar dünyanın en saygın kuruluşları tarafından doğa dostu ödüllere ve unvanlara layık görülen UPM, bu kez de 2012’deki çalışmaları nedeniyle, üretici/perakendeci kategorisinde AB Ecolabel İletişim Ödülü’ne layık görüldü.
Çevreye duyarlı etiket: Ecolabel Avrupa Birliği’nin çevreye en duyarlı ürünleri resmi olarak belirlemek amacıyla tasarladığı ve en saygın etiketlerden biri olarak dünya çapında kabul gören Ecolabel, ürünlerin çevresel kalitesini değerlendiriyor ve tüketici tercihlerinin şekillenmesine yardımcı oluyor. AB Ecolabel İletişim Ödülü ise, sivil toplum kuruluşları ve Avrupa Komisyonu temsilcilerinden oluşan bir jüri tarafından, toplumsal farkındalık yaratma ve kampanyalar yoluyla AB eko-etiketi tanıtma konusunda üstün başarı gösteren EU Ecolabel sahibi firmalara veriliyor.
Avrupa Komisyonu DG Çevre Departmanı AB Ecolabel Koordinatörü Michele Galatola, dünya çapında çevresel etkiler düşünülerek tasarlanmış çok sayıda etiket olduğuna değiniyor ve Ecolabel’ın (eko-etiket) farkını ortaya koyarken, “Artık üreticiler ve tüketiciler, AB Ecolabel’ın Avrupa’daki en üstün çevre performansına sahip ürünleri işaret ettiğini gayet iyi biliyorlar” diyor. Geçtiğimiz yıl EU Ecolabel’a sahip gazete kâğıdını ilk üreten firma unvanını alan UPM, AB Ecolabel’a sahip kâğıtlarını, Avusturya, Finlandiya, Fransa, Almanya ve İngiltere’deki 16 fabrikada üretiyor. UPM Kâğıt Grubu Pazarlama Başkan Yardımcısı Thomas Ehrnrooth, müşterilerini AB Ecolabel’a sahip ürünler kullanmaya teşvik edeceklerini belirtiyor ve ödülle ilgili olarak şunları söylüyor: “Kaynak verimliliği alanındaki çalışmalarımız, AB Ecolabel koşullarını yerine getirmemizi sağladı. AB Ecolabel sayesinde kâğıt ve baskı endüstrisinin sürdürülebilir çözümler sunabileceğini ve iletişim platform olarak kullanılabileceğini bir kez daha göstermiş olduk. Farklı iletişim ve tanıtım kampanyaları sonunda AB Ecolabel hakkında daha fazla farkındalık yarattık ve müşterilerimizin işlerini, tercihlerini kolaylaştırdık.”
2012’nin en etkili doğa dostu şirketi: UPM UPM’nin başarısının altında ise, şirketin ürünlerine yansıttığı kurumsal sorumluluk ilkeleri ile tutarlı ve sürdürülebilir “biofore” yaklaşımı yatıyor. UPM, karbon ayakizinin azaltılmasına yönelik yürüttüğü doğa koruma projelerinden kâğıt üretiminde sürdürülebilir ormanlara verdiği desteğe kadar, çevresel değerlendirmelerde aldığı olumlu izlenimler sayesinde, 2012 yılının en etkili doğa dostu şirketlerinden ve Orman ve Kâğıt sektöründeki en iyi firmalardan biri olarak 60
sektörü yakından takip eden araştırma şirketleri tarafından tayin edildi. UPM’nin “Biofore” stratejisi, ürün ve operasyonların toplam yaşam döngüsü boyunca çevresel sorumluluğa yönelik uzun vadeli bir taahhüdü gerektiriyor. Çevresel sorumluluk konusundaki temel alanlar; sürdürülebilir ürünler, iklim, su, orman ve atık olarak sıralanıyor. UPM, bir yandan bütün bu alanlarda performansını sürekli geliştirmeye odaklanırken, bir yandan da 2020 için uzun vadeli hedefler belirliyor. Şirketin yıl boyunca sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk alanında kazandığı ödüller de bu hedeflere adım adım ulaşıldığının göstergesi olarak sektöre örnek oluyor. Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi (DJSI) UPM’nin “Biofore” vizyonu ve kurumsal sorumluluk alanındaki tutarlı çalışmaları geçtiğimiz yıl bir kez daha sonuç verdi ve UPM, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde (DJSI) tek orman ve kâğıt endüstrisi şirketi olarak listedeki yerini aldı. Şirket, “Temel Kaynaklar” alanında Süper Sektör Lideri olarak açıklanırken, aynı zamanda 2012-2013 Orman ve Kâğıt Sektör Lideri seçildi. Aynı zamanda UPM, hem Avrupa hem de Dünya Sürdürülebilirlik Endeksi’nin 2012-2013 endeks bileşeni olarak belirlendi. DJSI araştırma sonuçlarını duyuran Sam Sustainable Asset Management AG’nin hazırladığı raporda, ”UPM, orman ve kâğıt sektörünün öncü şirketi olarak karşımıza çıktı. ‘Biofore’ iş stratejisi, şirketin tüm ticari faaliyetlerinde ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği teşvik ediyor” ibaresi dikkat çekti. Her yıl yapılan DJSI araştırması, kurumların ekonomik, çevresel ve sosyal performanslarının
aktüel
detaylı bir analizini temel alırken, iklim değişikliği stratejileri, tedarik zinciri standartları, iş gücü uygulamaları, kurumsal yönetişim ve risk yönetimi gibi konu başlıklarını ele alıyor.
WWF Çevre Dostu Kâğıt Ödülleri UPM, 2012’de düzenlenen WWF Çevre Dostu Kâğıt Ödülleri’nin “Şeffaflık” kategorisinde, Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF’den ödül alan yedi firmadan biri oldu. Bu ödül, WWF tarafından sunulan “Kâğıdınızı Kontrol Edin” (Check Your Paper-CYP) aracı yoluyla UPM kâğıtlarının sürdürülebilirliği ve oluşturdukları karbon ayakizi hakkında kamuoyunu bilgilendirme çabalarının ve başarılarının karşılığında UPM’ye verildi. Kâğıt üreticileri ve alıcılarına yönelik geliştirilmiş küresel bir kıyaslama aracı olan CYP, kâğıtları orman, su ve iklim üzerindeki etkileri dâhil çevre performansına göre derecelendiriyor ve kâğıt alıcılarına pazardaki en çevreci kâğıtları seçmede yardımcı oluyor. UPM ise, kâğıtlarının profilini CYP web sitesinde yayınlayan ilk üretici şirketlerden biri olarak, doğa koruma alanındaki öncülüğünü bu ödülle bir kez daha kanıtlıyor.
İskandinav Karbon Saydamlık Liderliği Endeksi 2012, UPM’nin Karbon Saydamlık Projesi’nin (CDP) geliştirdiği İskandinav Karbon Saydamlık Liderliği İndeksi’nde üst üste 62
matbaa&teknik
dördüncü kez yer aldığı bir yıl oldu. Ürünlerinin oluşturduğu iklim değişikliği bilgisine dair bilgileri saydamlık politikası çerçevesinde kamuoyuyla paylaşan UPM, 100 üzerinden 99 puanla birinci sıraya oturdu ve endekste liderliği kazandı. UPM’nin de aralarında olduğu İskandinav Menkul Kıymetler Borsası’nda yer alan şirketler, CDP kapsamında, sera gazı emisyonları, emisyon azaltma hedefleri ve iklim değişikliğinin engellenmesine karşı geliştirdikleri politikalar ve fırsatlar açısından puanlanıyor.
Ethical Corporation UPM, 2012’de Londra’da düzenlenen Ethical Corporation Ödülleri’nde “En Yenilikçi Şirket” ödülünü kazandı. Dünyanın önemli şirketlerine sürdürülebilirlik alanında güncel bilgiler sağlayan kurumsal sosyal sorumluluk dergisi Ethical Corporation, UPM’yi, kendine özgü EkoTasarım yaklaşımı ve sürdürülebilirliğe yönelik genel tutumu nedeniyle ödüle layık gördü.
PPI Ödülleri Kuzey Galler’deki UPM Shotton kâğıt fabrikası, yenilikçi çevresel çözümler konusunda gösterdiği hassasiyet ve uygulama alanları nedeniyle, “Yılın Çevre Stratejisi” ödülünü aldı. 2012’de orman ürünleri endüstrisinde lider bir danışma şirketi olan RISI tarafından Brüksel’de düzenlenen Uluslararası Kâğıt ve Selüloz Ödülleri (PPI) jürisi, bu ödülle, ham maddenin elde edilmesinden çevresel etkilerin en aza indirgenmesine, su enerjisinden kaynak verimliliğine
kadar tüm aşamalara dikkat ederek örnek bir fabrikada olması gereken özellikleri ortaya çıkarmayı amaçlamıştı.
ECPI ve STOXX Endeksleri 1997’den bu yana Çevresel, Sosyal ve Finansal Araştırma (ESG)’ya bağlı olarak çalışan Derecelendirme ve Endeks şirketi ECPI, 2012’de UPM’yi Etik Avrupa (Euro Ethical) ve Etik Eşitlik (Ethical Equity) endekslerine dâhil etti. Çevresel, sosyal ve yönetimsel belirli kriterler çerçevesinde lider küresel firmaları temsil eden STOXX Global ise, kurulduğu 2011’den bu yana UPM’yi ESG Liderler Endeksi’ne dâhil ediyor.
Orman Ayakizi Saydamlık Projesi 2010 yılından bu yana Orman Ayakizi Saydamlık Projesi’ne (FFD - Forest Footprint Disclosure) dâhil olan UPM, tıpkı projede yer alan diğer firmalar gibi, üretim operasyonlarının ve tedarik zincirlerinin dünya çapında yarattığı çevresel etkiyi kamuoyuyla paylaşmak durumunda. Aynı zamanda bu etkileri azaltmak için ormancılık ve ormansızlaşma konusunda nasıl bir yönetim politikası yürüttüğünü de ortaya koymak zorunda. UPM’nin kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında daha fazla bilgiyi www.upmresponsibility.com ve www. upm.com/EN/responsibility adreslerinden edebilirsiniz.
aktüel
matbaa&teknik
Screen Dijital Baskı Makinelerinin Yeni Türkiye Temsilcisi Aras Grup Screen appoints Aras Grup to distribute the Truepress Jet520 inkjet press in Turkey Screen Europe has appointed the Aras Grup as distributor in Turkey for the Truepress Jet520 family of continuous feed, single-pass, inkjet printers. To mark this new agreement Aras will show a Truepress Jet520 on their stand during the Printtek exhibition, May 1722, Istanbul.
Brian Filler
baskının başarabileceği bir iş ve bu başarının Screen ile yakalanmış olması bizim mümessillik anlaşmamızın da ne kadar doğru bir anlaşma olduğunun göstergesi.”
Gazete ve Yayın Pazarı İçin İdeal Çözüm
Dijital baskı endüstrisinin önemli oyuncularından biri olan Screen, Türkiye artık Aras Grup tarafından temsil edilecek. Aras Grup Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Araz, konu ile ilgili olarak dergimize yaptığı açıklamada dijital baskı çözümlerinin hızla gelişmesinin ve Screen’in bu endüstrideki öncü konumunun farkında olarak görüşmeleri sürdürdüklerini ve temsilcilik anlaşmasını nihayetlendirdiklerini, söyledi. Araz, Screen’in bobinden bobine endüstriyel dijital baskı segmentinde liderliğinin altını çiziyor. Dijital baskının son Hunkeler Innovationdays’te de görülen yeni rotasının kitap ve gazete baskısı olduğu dile getirmiştik. Araz da bu konuda Screen’in ne kadar başarılı olduğunu kısa bir örnek vaka ile açıklıyor: “Screen Dubai’de bir matbaaya iki adet dijital baskı sistemi kurdu. Bu matbaa müşterisi olan Emirates Havayolu şirketi için günlük olarak değişik ebatlarda 55 farklı gazete üretiyor. Emirates de bu gazeteleri yolcularına dağıtıyor. Günlük olarak değişik dillerde 55 farklı gazeteyi değişik tirajlarda üretebilmek ancak dijital 64
Aras Grup Genel Müdürü Hamdi Kaymak ise Screen’in yüksek kapasiteli dijital baskı makinelerinin özellikle gazete ve kitap baskısında popüler olduğunun altını çiziyor. Kaymak, özellikle Kuzey Avrupa ve Amerika’da Emirates benzeri başka vaka örnekleri de olduğunu anlatıyor. Diğer bir önemli kullanım alanı ise talep üzerine kitap: “Screen yüksek kalitede bobinden baskı yapan dünyadaki en hızlı dijital baskı sistemlerini üretiyor. Bu alandaki en yaygın olarak tercih edilen sistemlerin üreticisi. Özellikle Kuzey Avrupa ve Amerika başta olmak üzere bizim taşra baskısı diye tabir ettiğimiz gazete baskılarının yani bölgesel baskıların önemli bir kısmı Screen’de yapılıyor . Sabah en sıcak haberleri bir saat içinde gazete haline getirilebiliyor. Lokal gazetelerde çok yaygın olarak kullanılıyor. Türkiye için biraz daha erken olduğu söylenebilir ama gazetelerin bölge matbaalarının yakın zamanda dijital baskıyı kullanacaklarını düşünüyoruz. Özellikle yayıncılık ile ilgili önemli avantajlar sunuyor. Bugün yayıncıların en önemli problemleri stok maliyetlerindeki artışdır. Dijital baskı bu konuda kesin bir çözüm. Baskı kalitesi de Screen’deki gibi yüksek kaliteye ulaştığında avantajlı bir hizmet sunmak çok kolay.”
Commenting on the appointment Brian Filler, President of Screen Europe, said: “Turkey is a market that is growing in importance and we are delighted to announce our partnership with Aras Grup, a strong and well established company. Their experience and reputation within the Turkish printing industry puts them in a good position to bring high-speed inkjet to a wide range of market sectors.” The Aras Grup distributes a variety of leading brands, including Komori, and carries an extensive range of finishing equipment. “We are always keen to work with industry-leading companies,” explained Aras Grup Chairman Turan Araz, “The Screen Truepress Jet520 press fits our product portfolio perfectly and we see many opportunities in Turkey for book printing, direct mail and transactional applications. Printtek will provide a perfect opportunity to showcase these applications and our commitment to these markets.” The Screen Truepress Jet520 range is the most successful high-volume digital web-fed inkjet press in the world today, with close to a 50 per cent market share. The press is suitable for every volume requirement from 1 - 100 million pages/month for a variety of quality colour and variable data applications. The Truepress Jet520 is complemented by Screen’s powerful and intuitive EQUIOS workflow. Users of EQUIOS can choose to drive workflow automation in a variety of ways ranging from full integration with an MIS system through to automatic interrogation of file names or the metadata included in a PDF file. Even simple text files, created by programs such as Excel or FileMaker, can be used to define the workflow steps that are required for any given job.
aktüel
matbaa&teknik
Labelexpo Europe 2013’e Güçlü Sektörel Katılım Strong Industry Turnout for Labelexpo Europe 2013
Labelexpo Europe 2013 is set to be the largest in the show’s 33 year history as it Labelexpo Europe 2013, 24-27 Eylül tarihleri returns to Belgium between arasında Belçika’da gerçekleştirilecek ve fuarın 33 24 – 27 September.
yıllık geçmişindeki en büyük çaplı fuar olacak 2011’s show floor was 29,670sqm while 2013’s event has grown to occupy seven halls at Brussels Expo and is on course to cover 31,500sqm with 30,142sqm already sold. With many big name exhibitors increasing their presence at the event, AB Graphic, Avery Dennison, Codimag, Domino, Durst, EFI, Gallus, HP Indigo, Mark Andy, MPS, Nilpeter, Nuova Gidue, Omet, Prati, Stork Prints, UPM Raflatac and Xeikon are just some of the industry’s leading companies that will be showcasing their latest innovations and solutions.
2011’in fuar alanı 29 bin 670 m2 iken, 2013 etkinliği daha da genişleyerek 31 bin 500 m2’ye çıktı. 7 salonu kaplayan fuar alanının 30 bin 142 m2’si şimdiden satıldı. Büyük katılımcılar stand alanlarını genişletirken, AB Graphic, Avery Dennison, Codimag, Domino, Durst, EFI, Gallus, HP Indigo, Mark Andy, MPS, Nilpeter, Nuova Gidue, Omet, Prati, Stork Prints, UPM Raflatac ve Xeikon da en son yeniliklerini ve çözümlerini sunmak için hazırlanıyorlar.
Dijital Devrimi Göstereceğiz Labelexpo Europe’da uzun zamandır önemli bir yer tutan HP Indigo Bölümü Başkan Yardımcısı Alon Bar-Shany şöyle konuştu: “Labelexpo bizlere teknolojimizi sunabileceğimiz muhteşem bir imkan sağlıyor. Ayrıca bu global forumda müşterilerimiz ve ortaklarımızla birlikte, piyasanın önde gelen firmalarını dijital baskının sunduğu imkanlar dünyasına götürüyoruz. Labelexpo Europe 2013’de tüm ürün hattımızı, en son B2 ambalaj baskı makinelerimizi sunacağız. Ayrıca müşterilerimizle birlikte çalışarak, HP Indigo ve ortaklarının dijital dünya ile ambalajlarda nasıl devrim yapabileceklerini göstermek istiyoruz.” 66
Başarılı Olacağını Bekliyoruz Avery Dennison Materials Group’tan İletişim Bölümü Başkan Yardımcısı Judy Abelman ise şöyle konuştu: “Labelexpo Europe’a uzun yıllardır katılıyoruz ve son derece başarılı sonuçlar elde ettik. Bizim için önemli bir yatırım ama buna değiyor çünkü bu sayede yeni ürünler tanıtabiliyor, yeni bağlantılar kuruyor ve mevcut ve yeni müşterilerimizle daha sağlam ilişkiler inşa edebiliyoruz. Ziyaretçilerimiz çok farklı ülkelerden geliyorlar. Labelexpo Europe 2013’ün çok başarılı olmasını bekliyoruz.”
90 Yeni Katılımcı Labelexpo Global Series’in müdürü Lisa Milburn ise şu yorumu yaptı: “Bu yılın fuarında güçlü stand satışlarımız oldu, bunlar arasında 90 yeni katılımcı da var. Labelexpo Europe, hem ziyaretçiler hem de katılımcılar için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir fırsat. Etiket sektörünün en büyük özelleşmiş fuarı olarak en yeni ürünleri görmek, teknolojileri karşılaştırmak için daha iyi bir fırsat düşünemiyorum. Olgun bir fuar olmamıza rağmen, her sene daha güçlü bir gelişim sağlayabiliyoruz, bu da etiket ve ambalaj sektörünün son derece hareketli olduğunu gösteriyor.”
A long-standing exhibitor at Labelexpo Europe, Alon Bar-Shany, vice president and general manager, Indigo Division, HP said: “Labelexpo provides us with an excellent showcase for our technologies as well as a global forum where, with our partners and customers, we can engage leading companies in the market on the opportunities presented by digital print. We look forward to Labelexpo Europe 2013, where we will be showing a full product line, including the latest B2 packaging presses, and working with our customers to bring in the end brand and demonstrate how HP Indigo and its partners are enabling a revolution in packaging in a digital world.” Lisa Milburn, managing director of the Labelexpo Global Series said: “We’re delighted to announce strong stand sales which includes over 90 new exhibitors at this year’s exhibition. Labelexpo Europe is firmly established as a must-attend event for exhibitors and visitors alike. As the label industry’s largest dedicated trade show, there is nowhere better to see the latest product launches, compare technologies, network and do business. Even though we’re a mature show, we continue to experience strong growth year on year which is a firm indicator of how buoyant the label and package printing industry is and how much innovation is going on in the marketplace.”
aktüel
matbaa&teknik
Erol İpin: Kolbus Türkiye, Doğru Yolda İlerliyor Mart 2012’de Kolbus Matbaa Makinaları Satış ve Servis Limited Şirketi yani Kolbus Türkiye kuruldu. Kısa bir zaman içinde iç yapılanmamızı gerçekleştirdik, teknik ekibimizi kurduk, sistemimizi kurduk ve şimdi yolumuza devam ediyoruz. Mart 2012’da kuruluşunu tamamlayan Kolbus Türkiye, ülkemizdeki yapılanmasında birinci yılını tamamladı ve bu bir yıllık süre içinde bazı önemli kurulumlar gerçekleştirdi. Kolbus Türkiye’nin kuruluş hikayesini, kuruluş sebeplerini ve pazardaki faaliyetlerini Kolbus Türkiye Genel Müdürü Erol İpin’e sorduk: matbaa&teknik: Kolbus Türkiye’de kendi şirketini kurma kararını nasıl verdi ve ne zaman çalışmaya başladınız? Erol İpin: Kolbus, zaten Avrupa’da bir çok ülkede distribütörlerle çalışmayı bırakıp kendi şirketlerini açmaya başlamıştı. İtalya ve Fransa gibi ülkeleri örnek gösterebilirim. İngiltere zaten çok uzun zamandır Kolbus’un kendi şirketi ile yönetilen bir ülke. Doğu Avrupa’da da bir çok ülkede Kolbus yapılanması kendi şirketin kurma şeklinde. Bununla birlikte Türkiye’de de benzer bir yola gitti ve benimle birlikte Mart 2012’de Kolbus Matbaa Makinaları Satış ve Servis Limited Şirketi yani Kolbus Türkiye kuruldu. Kısa bir zaman içinde iç yapılanmamızı gerçekleştirdik, teknik ekibimizi kurduk, sistemimizi kurduk ve şimdi yolumuza devam ediyoruz. matbaa&teknik: Kolbus’un Türkiye’de kendi şirketi ile var olmasının yatırımcıya sağladığı avantajlar var mıdır? Erol İpin: Kesinlikle var. Kolbus, bu çalışma biçiminin avantajlarının farkında olduğu için Avrupa’da kendi şirketlerini kurmaya başladı. Tabii ki bir üreticinin kendi adıyla o ülkede olması tüketiciye çok büyük güven verir. Herkes için tabii ki geçerli değil ama distribütörler ticari amaçlar güden şirketler olduğu için fabrikanın ismini pek düşünmezler ama fabrika kendi şirketi ile başka bir ülkede temsil ediliyorsa bu o fabrika için daha önemli avantajlar getirir. Para kazanmanın önüne geçen daha önemli faktörler olabilir. Bu da yatırımcı için oldukça önemli bir faktör. Güven vericidir ve bizim de bunun faydasını gördüğümüzü düşünüyorum.
68
Kolbus Türkiye Genel Müdürü Erol İpin
matbaa&teknik: Yatırım maliyetleri açısından bir avantaj sağlar mı? Erol İpin: Çok fazla olmamakla birlikte, evet. matbaa&teknik: Kolbus’un üst düzey bir makine olduğu Türkiye pazarı için yüksek kapasiteli olduğu imajını doğru buluyor musunuz? Bu konu hakkında neler söyleyeceksiniz? Erol İpin: Kolbus adına müşterilerimizde daha önce ulaşılması zor, pahalı bir marka imajı oluşmuş olabilir. Aslında bu algı biraz kapasite ile alakalı. Kolbus, yüksek hızlı makineler üretiyor, dolayısıyla ihtiyacın üzerinde kalma ve dolayısıyla fiyat olarak da yukarıda kalma durumu söz konusu olabilir. Fakat müşterilerimizin kapasiteleri arttıkça Kolbus gibi yüksek kapasiteli makinelere ihtiyaç ortaya çıkıyor. Bugün Türkiye’de Kolbus’un öngördüğü kapasiteye sahip tüm matbaalara ulaştığımızı, yatırım kararı alan tüm müşterilerimize kaybetmiş olsak bile dosyalarımızı ulaştırdığımızı düşünüyorum. Bugün için Kolbus’un ulaşamadığı ya da kendini tanıtamadığı matbaa yoktur diye düşünüyorum.
matbaa&teknik: Kolbus Türkiye’nin hemen ardından bazı kurulumlar gerçekleştirdiniz. Bunlardan bahseder misiniz ve tabii varsa yıl içinde gerçekleşecek yeni kurulumlardan? Erol İpin: İlk satışımız Türkiye Gazetesine oldu. Kolbus’un birkaç yıl önce pazara sunduğu yeni amerikan cilt makinesi KM 600 İhlas Gazeteciliğe kuruldu. Bu projenin peşinden Özgün Matbaacılığa yine Kolbus’un yeni pazara sunduğu beş parçalı bir kenarı şekilli kapak yapabilen taslama makinesi verdik. Bu makine aslında kısaca Kur’an kapağı yapan makine olarak tabir ediliyor. Aynı zamanda bu makine ile ambalaj rigid kutu yapımı da mümkün. Çok kapsamlı bir makine. Bu makine ile birlikte kurdele makinesi, stacker gibi bir iki ilave ekipman kurulumu da gerçekleştirdik. Bunun peşinden Ertem Matbaacılığa yine bir KM 600 amerikan cilt makinesi verdik. Şu anda kuruyoruz. Kısa bir sürede gerçekleşen bütün bu yatırımlar çok olumlu gelişmeler. Müşterilerimizin bize güvendiklerini ortaya koyuyor ve bunun için onlara teşekkür ediyoruz. Üç önemli sistemin kurulumunu bir sene içinde gerçekleştirilmiş olduk. Bu sene içinde de yeni makine kurulumlarımız devam edecek. Sağlam Mücellit’e bir taslama makinesi verdik. Bu da beş parça yapabilen aynı zamanda rigid kutu yapımına uygun bir makine. Ağustos ayı içinde kurulacak. Bununla birlikte bir yaldız makinesi için de el sıkıştık. Büyük ihtimalle o da Temmuz ayı içinde kurulacak. Bu sene Kolbus için çok güzel bir yıl oldu. Emeğimizin karşılığını bu şekilde aldık diye düşünüyorum. matbaa&teknik: Okuyucumuza ulaştırmak istediğiniz bir mesaj var mı? Erol İpin: Kolbus’un belli bir çizgisi var. Kolbus doğru yolda devam ediyor, Çizgimizi bozmadan doğru adımlarla ilerlediğimizi düşünüyorum.
aktüel
matbaa&teknik
HP Indigo İle İsme Özel Coca Cola Bir Coca - Cola Paylaş HP Indigo dijital baskı makineleri 32 ülkede 800 milyon kişiselleştirilmiş etiket üreterek bir rekora imza attı.
HP Coca-Cola’nın bugüne kadarki en büyük kişiselleştirilmiş marka kampanyasında kullanılmak üzere HP Indigo WS6000 dijital baskı makinelerinde yapılan uzun dönemli ve rekor kıran kişiselleştirilmiş etiket üretimini duyurdu. Bir Coca-Cola Paylaş (Share a Coca-Cola) adlı kampanya Avrupa çapında 1 Mayıs tarihinde başladı.
oluşturduğu içerik siteleri gibi online iletişim kanallarına bağlıyor. Böylesine yüksek hacimli etiketleri HP Indigo dijital baskı makineleri ile kişiselleştirebilme becerisine sahip olurken CocaCola’nın ihtiyaç duyduğu kalite ve istikrarı yakalamak yenilikçi kampanyalar konusunda yeni fırsatlara da kapı açıyor.”
HP Indigo ile Hem Üretkenlik Hem Kalite 800 Milyon Kişiselleştirilmiş Etiket Kampanya Coca-Cola’nın 32 ülkedeki tüketicileriyle doğrudan ilişki kurmasını sağlayacak şekilde tasarlandı. Kampanya kapsamında Coca-Cola, Coca-Cola light ve Coca-Cola Zero şişeleri üzerindeki ikonik Coca-Cola logosu farklı ülkelerdeki en yaygın isimler, rumuzlar ve duygusal tabirlerle yer değiştiriyor. Tüketicilerle online ortamda iletişime geçme amacıyla tamamen entegre bir pazarlama programıyla desteklenen kampanya Coca-Cola’yı tüketici sahasında bir yenilikçi olarak konumlandırıyor. Proje HP Indigo Dijital Baskı ile konvansiyonel baskı teknolojiyi birleştirerek 800 milyon adet yüksek kaliteli kişiselleştirilmiş etiketin oluşturulmasını sağladı. Coca-Cola Avrupa Pazarlama Müdürü Marit Kroon, konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: “Paketleme Bir Coca-Cola Paylaş kampanyasında çok önemli bir role sahip zira fiziksel biçimdeki şişeleri sosyal medya ve kullanıcıların 70
Proje Hollanda Dalfsen merkezli etiket dönüştürücü ESHUIS’ten Peter Overbeek tarafından yürütüldü. Proje Avrupa çapında 12 HP Indigo WS6000 serisi dijital baskı makinelerinde kişiselleştirilmiş etiketlerin üretim sürecini koordine eden sekiz etiket dönüştürücüden oluştu. Baskı makineleri üç ay boyunca günde 24 saat çalışarak 800 milyon etiket üretti. Bu aynı zamanda HP Indigo WS6000 serisi dijital baskı makinelerinin tarihindeki en büyük iş olarak yer aldı. ESHUIS Genel Müdürü Peter Overbeek şunları söylüyor: “Aralıksız baskı işlemi gerçekleştirdiğimiz aylar boyunca HP Indigo WS6000 serisi dijital baskı makineleri rekor seviyede üretkenlik ve yüzde 86 oranında baskı makine çalışma zamanına ulaşarak olağanüstü güvenilirliklerini kanıtladılar. HP Indigo dijital baskı makinesi kullanan bu kadar güçlü ve Avrupa çapında baskı hizmeti sağlayan bir ağ bulundukça Coca-Cola gibi markalar için fırsatların bir sınırı olmadığını söyleyebilirim.”
Baskı Nasıl Gerçekleştirildi? Proje için etiketler üzerindeki statik içerikler ilk olarak konvansiyonel biçimde bir 38 mikron BOPP sarım maddesine basıldı ve daha sonra da HP Indigo WS6000 serisi dijital baskı makineleri kullanılarak isimlerle kişiselleştirildiler. Projede kullanılan tüm HP Indigo dijital baskı makineleri üretim esnasında tam istikrar ve uyum için aynı konfigürasyon ve aynı ayarlara getirildi. Ayrıca Coca-Cola marka renginin tüm makine sonuçlarında aynı olması için HP Indigo Coca-Cola Kırmızı Mürekkebi formülleştirdi. Bu mürekkep Bir Coca-Cola Paylaş kampanyasının konvansiyonel ve dijital baskılarının tamamı için ölçüt görevi gördü. Söz konusu renk aynı zamanda gelecekte Coca-Cola için referans renk görevi de görecek. Coca-Cola paketlerinin dışında www.shareacocacola.com da kampanyayı aileleri ve dostlarıyla internet üzerinden deneyimleyebilmelerini sağlıyor. Kullanıcılar siteye girerek kendilerine özel kola kutularını oluşturabiliyor ve paylaşabiliyorlar. HP Indigo Bölümü Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Alon Bar-Shany şunları söylüyor: “Kişiselleştirilmiş paketleme sayesinde Coca-Cola gibi şirketlerin müşterileri ile daha iyi bir ilişki kurmaları için büyük fırsatlar doğuyor. WS6000 serisi dijital baskı makineleri uzun süreli üretim kapasitelerini Coca-Cola marka standartları ve zaman planına uygun bir şekilde gerçekleştirerek kanıtlamış bulunuyor.”
aktüel
matbaa&teknik
Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı
12-15 Eylül’de Ambalaj sektörünün tüm ürün gruplarının toplu olarak sergilendiği fuar, bu yıl 1200 firma ve firma temsilcisini, yeni fırsatlarla buluşturacak. Fuarla ilgili olarak TÜYAP’tan yapılan açıklamada Proje Grup Başkanı Berkan Önder, şu yorumları yaptı:
Fuarımız, sektörün uluslararası endüstriyel gücü haline gelmiştir. “Yurtiçinde ve yurtdışında sektörün gelişimi ve dinamizmine cevap veren, sektörün nabzını tutan ve tüm ürün gruplarının yer aldığı Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı, siparişlerin verilmesi için beklenen bir fuar haline gelmiştir. Lider ve gelişmiş firmalar ile birlikte KOBİ’leri de geliştiren misyonuyla ihracat rakamlarının artmasına katkıda bulunarak, ülkemize ve sektöre hizmete devam edecek fuarın, bu yıl da 47 binin üstünde profesyonel ziyaretçisiyle başarısını bir kez daha kanıtlamasını hedefliyoruz.”
Büyüyen Sektör, Komşu Ülkeler kadar yabancıların da ilgi odağı “Türkiye pazarına yurtdışından ilgi yoğun. Avrasya Ambalaj Fuarı, her yıl bir öncekinden daha fazla uluslararası niteliğe sahip oluyor. Tüm ürün gruplarında Almanya, İngiltere, Amerika, Fransa, İtalya, Yunanistan, Çin, Kore, Tayvan, Japonya, İran’dan katılımlarımızla uluslararası boyumuzu daha da pekiştiriyoruz.”
72
3 milyar doların üstünde ihracat “Dünya ortalamasının üstünde büyüme gösteren Türk ambalaj sektörü, 191 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Türkiye ambalaj sektörünün bu çıkışı ile birlikte Avrasya’nın bölgesel merkezi olma yolunda ilerliyor. İhracat hedefini büyüten ambalaj sektörünün rekabet gücünü artıracak olan en gelişmiş teknolojiye sahip, fonksiyonel ürünlerin bir arada sunulduğu fuar, aynı zamanda ambalaj sektörünün üretim gücünü sergileyecek, sektörün iletişim ve ticari pazarlama platformu olacak.”
Yeni Pazarlardan Yoğun İlgi “5.000’in üzerinde yabancı alıcıyı, katılımcılarıyla buluşturacak Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı, özellikle Kuzey Afrika, Ortadoğu, Kafkasya ve Balkan ülkelerinden büyük ilgi görüyor. Reed Tüyap Fuarcılık ve ASD Ambalaj Sanayicileri Derneği’nin uzun soluklu işbirliğinin yanında, sektörün diğer güçlü dernekleri AMD, ESD, KASAD, MASD, OMÜD ve SEPA’nın desteğini de alan Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı, sektörlerin kolektif bir güç olmayı ilke edinip, birlik ve beraberlikle istikrar sağlayıp, güçlendiğinin en güzel göstergesidir.”
aktüel
matbaa&teknik
Akademi Xerox İş Ortaklarını Buluşturdu Geleneksel “Akademi Xerox” organizasyonu, Xerox iş ortaklarının katılımı ile Antalya’da yapıldı.
Xerox, iş ortakları ve müşterilerinin işlerini büyütmelerine destek vermeye devam ediyor. On yılı aşkın bir süredir düzenlenen Akademi Xerox Organizasyonu, bu yıl Antalya’da Limak Atlantis De Luxe Hotel&Resort’ta gerçekleştirildi. Xerox, iş ortaklarına ürün, çözüm, servis ve müşteri yaklaşımı konuları başta olmak üzere yoğun bir program dahilinde eğitim verdi. Çeşitli düzeylerde 150’ye yakın iş ortağı çalışanının katıldığı 3 gün süren eğitime, Xerox Gelişen Pazarlar Organizasyonu (DMO) ICGB Kanalı Genel Müdürü Villy Fine da katıldı. Eğitimin ilk oturumunda Xerox’un müşteri, hizmet ve kalite yaklaşımı anlatıldı. Tüm gün süren eğitim ve seminerlerde yeni ürün ve çözümlerin yanı sıra stratejik müşteri yaklaşımları, satış sonrası hizmetler, farklılık ve katma değer sunan hizmetler gibi konular da ele alındı. Ayrıca, verilen eğitimlerin uygulamalı olarak kavranabilmesi için ürünler üzerinde demolar yapıldı, farklı konu başlıkları altında çalıştaylar düzenlendi. Akademi Xerox etkinliğinin ana konularından
74
biri, Xerox’un yeni teknolojisi ConnectKey’di. Xerox ConnectKey, çok fonksiyonlu ofis ürünlerini mobil olarak erişilebilen, bulut (cloud) sistemlerle entegre bir platforma dönüştürüyor. Xerox ConnectKey, dokümanların uzaktan yönetilebildiği, her kurumun kendi iş süreçlerine göre dizayn edilebilen, geleceğin mobil çalışma düzenini destekleyen yeni bir platform sunuyor. Organizasyonun son gününde, Xerox Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sezer, Xerox ile ilgili dünyada ve ülkemizde yaşanan güncel gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Mehmet Sezer konu ile ilgili yaptığı değerlendirmede; “Akademi Xerox, Xerox ürün ve çözümlerini müşterilerimize ulaştıran iş ortaklarımızın, kendi müşterilerine daha bilgili ve donanımlı bir şekilde ulaşmaları ve yeni pazar fırsatları yaratmaları için Xerox tarafından verilen bir eğitim programıdır. Bu eğitimler, Türkiye’nin her noktasında aynı kalite ve anlayışla hizmet vermemizi sağlamaktadır” dedi. Akademi Xerox etkinliği, Xerox ve iş ortaklarının çalışan ve yöneticilerinin katıldığı gala yemeği ile sona erdi.
teknoloji
matbaa&teknik
Sappi’nin Algro Design®’i ile Mükemmel Sonlandırma World-class Finishing with Sappi’s Algro Design® ACTEGA Terra ve Fusion GT iki Avrupalı matbaa. Şirketler en üst düzeydeki sonlandırma işlerini, Sappi’nin parlak beyaz kantonu ile görücüye çıkarıyor
ACTEGA Terra and Fusion GT select Sappi’s bright white paperboard to showcase their premium finishes. Ricoh is adding two new models - the Ricoh Pro™ C5110S and Ricoh Pro™ C5100S digital colour cut sheet production systems to its market-leading portfolio of production printing solutions. The light production models are a versatile choice for print rooms (CRDs) seeking high quality in-house print capability or digital and quick printers. Reaching output speeds up to 80ppm (Ricoh Pro C5110S) and 65ppm (Ricoh Pro C5100S) they are ideal for the production of on demand prestigious marketing material, collateral or client mailings. Both models also feature a new toner formulation and broad media handling. In addition, the small footprint makes them ideal where space is limited.
Sappi’nin Algro Design’ı dünyanın en popüler beyaz kuşeli kartonu olarak tanınıyor. Ürün serisi, üstün beyazlığı, tutarlı yüzey finisajı, son derece hafif renk direnci ve yumuşak dokusuyla dikkat çekiyor. Ayrıca muhteşem renk üretimi, yüksek kontrastı ve yüzeydeki tutarlı kalitesiyle öne çıkıyor. Ambalaj, ticari baskı ve yayın sektörlerindeki şirketler, Sappi’nin Algro Design kartonunu, yüksek kalitede finisaj tekniklerini göstermek için kullanıyorlar. ACTEGA Terra GmbH ve Fusion GT, Algro Design’ı seçen ve sonuçlardan çok memnun kalan iki Avrupalı şirket.
ACTEGA Terra GmbH için sofistike bir takvim Avrupa’nın baskıüstü verniklerde lideri Almanya’da yerleşik ACTEGA Terra GmbH, 2013 takvimini tasarlamaya başladığında, ofset
76
grafik kağıdı yerine kartonu seçti. Bu alışılmadık bir seçimdi. Algro Design kullanma yönündeki bu bilinçli seçim normal trendleri sarstı ve yepyeni bir uygulama meydana getirdi. Bu takvim, şirketin baskı, finisaj ve ambalaj baskısı sektörlerindeki müşterilerine sene boyunca sürecek bir gösteri yapacaktı. Çekici bir duvar süsü olarak görev yapacak bu takvim, kaplama finisajlar için yüksek kaliteli bir sunum ortamı olması yanında ACTEGA Terra ürünlerinin baskılı ürünlere sağlayabileceği katma değeri de ortaya koyacaktı. “Düşündük ki, neden yüksek kaliteli karton üzerine baskı yapmayalım” diye anlatıyor ACTEGA Terra Gmbh Pazarlama Müdürü Björn Kollweier ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Algro Design ile çalışmamız sayesinde yenilik kavramını hayata geçirebildik. Son derece parlak beyaz yüzeyi sayesinde, işlem renkleri ve kaplamalarda net bir yapı uygulanabildi ve yüksek tanımlı
“The new additions join the Ricoh Pro™ C901 Graphic Arts +, Pro™ C751 and Pro™ C651 digital colour production systems, providing a new choice for those seeking a flexible, reliable and affordable solution to generate professional output every time,” says Graham Moore, Ricoh’s Director, Business Development, Production Printing Group, EMEA. With Ricoh’s newly developed toner formulation, it has increased its colour gamut by 10 per cent for the Pro C5110S and Pro C5100S. The toner has also been developed to fuse at a lower temperature, meeting Ricoh’s R&D focus to continually reduce the environmental impacts of its products wherever possible. This in turn also ensures a quicker warm up time for increased productivity. The Pro C5110S and Pro C5100S are also the first Ricoh digital production printers to feature enhanced toner transfer technology which delivers high quality print results on heavily textured stock – ideal for direct mail and marketing applications. Media flexibility
teknoloji
matbaa&teknik
is a hallmark of the two new models, with a new fuser assembly which uses information from the media library to optimise the fuser temperature and pressure combination for each substrate. This technology is ideal for printing challenging applications such as envelopes, where the balance of pressure and heat is critical to maintain a flat and perfectly printed product. “The ability to print directly onto envelopes with a light production digital colour press in the price range of these systems is a significant customer advantage,” says Moore. renk reprodüksiyonu sağlanabildi. Parlak mat etkiye sahip gözalıcı etkileşim, en iyi parlak beyaz arkaplan üzerinde kendisini gösteriyor. Ayrıca kartonun daha sağlam olması ve nem emilimine direnç gösterebilmesi sayesinde kağıt kenarları yukarı doğru kıvrılsa bile yuvarlanma olmuyor. Tüm asma ömrü boyunca doğal düz bir pozisyon korunabiliyor.”
Fusion GT’in pahalı numune katalogu İspanyol şirketi Fusion GT kurulduktan üç yıl sonra, ekolojik ve çevre dostu grafik finisaja getirdiği yeni konsept sayesinde grafik sektörü için bir referans noktası haline geldi. Şirket, lüks ambalaj piyasası için dizayn edilmiş su bazlı mürekkeplerin araştırılmasında ve geliştirilmesinde çalışıyor. Başarılı bir şekilde duyulara hitap eden ambalajların dokusal yönlerini vurgulayan özel finisajlar sunuyor. Fusion GT, yüksek uç bir numune katalogu ile geniş su-tabanlı grafik finisajlarını göstermek istedi. Şirket, finisaj tekniklerinin yüksek kaliteli ve duygusal çekiciliğini vurgulamak için en iyi platform olarak Sappi’nin Algro Design kartonunu seçti. Fusion GT tarafından geliştirilen katalogda, dört renkli ofset ve serigrafi uygulamalarıyla iki taraflı olarak basılan 46 tane A3 sayfadan oluşuyor. İç sayfalar için parlak beyaz Sappi Algro Design Duo kullanıyor (ağırlık 300 g/m2). Kapak içinse Algro Design 160 g/m2 kullanılıyor. Fusion GT’nin Pazarlama Müdürü Iván Vilageliu, bu kartonun neden seçildiğini şöyle açıklıyor: ‘Birkaç test yaptıktan sonra Algro Design’in gereken finisaj süreci sırasıdna hasara daha yüksek derecede direnebildiğini gördük. Buna yüksek ısılar ve emiş de dahil. Ayrıca dokunması son derece hoş bir karton, basımı kolay, kaliteli ve vurgulu duruyor.”
Seçilen baskıaltı malzemesi Özel finisajların etkisi çoğunlukla seçilen karton ya da kağıda bağlı. ACTEGA Terra’nın çok çeşitli finisaj tekniklerini destekleyebilecek yüksek kalitede malzemelere ihtiyacı vardı: ‘Bu bizim için pahalı bir üründü” diye açıklayan Kollweier sözlerine şöyle devam etti: “Müşterilerimizin tüm yıl boyunca severek izleyecekleri göz
78
alıcı ve kaliteli bir parça olmasını istedik. Ama aynı zamanda şirketimizin isminin de unutulmaması için gayret ettik. Algro Design, bu hedeflerimize ulaşabilmemiz için bize mükemmel bir temel sağladı.” Sappi Algro Design, ACTEGA Terra için ağartılmış kimyasal virjin lif karton kullandı ve bu sayede maksimum keskinlik, ve tutarlı kalite sağlayabildi. Kartonun yüksek kalitesi, yüzeyindeki doku ve parlak beyaz finisajı ve tutarlı yüzeyi sayesinde daha net, daha canlı resimler basılabildi. Aynı zamanda daha fazla kontrast sayesinde daha fazla alan elde edilebildi. Fusion GT’nin hedefi, lüks ambalaj, etiket ve yayın dünyası için geliştirdiği tüm uygulamaları gösteren bir katalog üretmekti. Katalogda sunulan örnekler, Sappi’nin Algro Design Duo kağıdı ile üretildi. Bunun için kabartma, kadifemsi flok mürekkepleri, ışıklı kokusuz mürekkepler, metalik mürekkepler, yansıtma etkisi olan mürekkepler ve opak renkli mürekkepler kullanıldı. ‘Ürünlerimizin sunduğu hissi karşı tarafa sunabileceğimiz bir katalog geliştirmek bu nedenle çok önemliydi” diyen Vilageliu sözlerine şöyle devam etti: ‘Sappi’nin kartonları sayesinde bunu başardık.”
Etkileyici bir sonlandırma Sappi’nin parlak beyaz Algro Design kartonu sayesinde ACTEGA Terra, son derece ilginç takvim parçalarıyla baskıüstü kaplamada etkileyici sonuçlar elde ederek kaplama uzmanlığı alanındaki maharetlerini gözler önüne serdi. Fusion GT’den Iván Vilageliu şöyle anlattı: “Sappi’nin kartonu tüm süreçlerimizden başarıyla geçti. Bu da Algro Design’in adapte edilebilirliği, sağlamlığı, basım kolaylığı vesilesiyle elde edildi.” Sappi’nin Algro Design’ı üç ürün versiyonu halinde sunuluyor: Çift katlı ön taraf ve kapsız arka tarafa sahip Algro Design, Çift katlı ön taraf ve tek katlı arka tarafa sahip Algro Design Card Ön ve arka taraflarda simetrik çift katlı yüzeye sahip Algro Design Duo.
Media flexibility is highlighted further by the ability to print banners up to 1260mm in length through the advanced settings, adding to the wide range of applications options. The Pro 5110S and Pro C5100S will seamlessly integrate with the Ricoh TotalFlow software portfolio. They also incorporate a number of leading technologies developed for the flagship Pro C901 Graphic Arts +. Among them is the new FS100 platform from EFI Fiery, which is used for the new E42B server. It delivers professional colour management and a fast ripping speed for improved productivity as well as an enhanced Media Library for the storage and recall of a wide range of substrates. Client flexibility is enhanced with a wide range of compatible finishing options such as folding, booklet making and punching. This includes the Ricoh SR4100 Booklet Finisher with a new square fold capability. Ricoh has also ensured the new systems are optimised for productivity and improved uptime. LED indicators and synchronised animated instructions act as a helpful guide for operators should they need to intervene during a print run. In addition there is a variety of status lights to keep the operator continually informed. These new systems also have a number of Operator Replaceable Units, enabling clients to make necessary replacements quickly in-house. On-the-fly toner replenishment will also help to maintain productivity. “The ability to process more, smaller, diverse job types, quickly and with maximal uptime, is essential to meet client needs in today’s dynamic printing environment,” says Moore. “That was a key design goal for the Ricoh Pro C5110S and Ricoh Pro C5100S digital colour production systems. They will help operations to cost effectively deliver a wider range of print services to meet the challenges faced daily by print organisations.”
teknoloji
matbaa&teknik
Yeni Ricoh Pro™ C5110S ve C5100S New Ricoh Pro™ C5110S and C5100S Dijital Renk Üretim Sistemi, Hafif Üretim Piyasasına Digital Colour Production Systems Bring Flexibility Esneklik ve Yüksek Görüntü Kalitesi Getiriyor and High Image Quality to Light Production Market
Ricoh is adding two new models - the Ricoh Pro™ C5110S and Ricoh Pro™ C5100S digital colour cut sheet production systems to its market-leading portfolio of production printing solutions. The light production models are a versatile choice for print rooms (CRDs) seeking high quality in-house print capability or digital and quick printers. Reaching output speeds up to 80ppm (Ricoh Pro C5110S) and 65ppm (Ricoh Pro C5100S) they are ideal for the production of on demand prestigious marketing material, collateral or client mailings. Both models also feature a new toner formulation and broad media handling. In addition, the small footprint makes them ideal where space is limited.
Ricoh, üretim baskı çözümlerine iki yeni model ekliyor- Ricoh Pro™ C5110S ve Ricoh Pro™ C5100S dijital renkli tabaka baskı sistemi. Hafif üretim modelleri, yüksek kalite şirket içi baskı isteyen baskı odaları (CDR’lar) ya da dijital ve hızlı matbaalar için son derece uygun ve çok yönlü bir çözüm. 80 sayfa/dakika (Ricoh Pro C5110S) ve 65 sayfa/dakika (Ricoh Pro C5100S) hızlarına ulaşan bu sistemler, talep üstüne üretilecek prestijli pazarlama materyalleri için son derece uygun. Her iki model de yeni toner formülasyonu ve geniş medya yükleme özellikleri bulunuyor. Buna ek olarak az yer kapladığı için mekan sınırlaması olan şirketler için de son derece uygun bir seçenek. EMEA, Üretim Baskı Grubu, İi Geliştirme Bölümü’nden Ricoh Direktörü Graham Moore, “Ricoh Pro™ C901 Graphic Arts +, Pro™ C751 ve Pro™ C651 dijital renk üretim sistemlerine yapılan yeni eklemeler, her seferinde profesyonel sonuçlar üretmek isteyen ve esnek, güvenilir ve uygun fiyatlı çözümler arayanlar için yeni bir seçenek” diye konuştu. Ricoh’un yeni geliştirilmiş toner formülasyonu sayesinde renk gamı Pro C5110S ve ProC5100S için yüzde 10 oranında arttı. Toner, daha düşük ısılarda işleme başlayacak şekilde 80
geliştirildi. Bu sayede Ricoh’un AR-GE departmanının çevresel etkileri minimuma indirmek için sürekli olarak gösterdiği çabalar meyvesini verdi. Ayrıca kısalan ısınma süreleri de verimliliği arttıran diğer bir etken. Pro C5110S ve Pro C5100S, dokulu stoklarda yüksek kaliteli baskı sonuçları sağlayan zenginleştirilmiş toner transfer teknolojisine sahip olan ve direkt posta ve pazarlama uygulamalarına uygun olan ilk Ricoh dijital üretim makinesi. Medya esnekliliği, iki yeni modelin önemli bir göstergesi. Yeni fuser sistemi ise medya kitaplığından aldığı bilgiyle fuser ısısını ve basınç kombinasyonunu her malzeme için optimuma getiriyor. Bu teknoloji, özellikle basınç ve ısının düz ve düzgün şekilde basılmış ürünler için çok önemli olduğu zarflar gibi zorlu uygulamalara çok uygun. Moore, “Bu sistemlerin fiyat aralığında, hafif üretim dijital renkli baskı makineleri ile direkt olarak zarfların üzerine baskı yapabilmek müşterilere ciddi bir avantaj sağlıyor” diyor. Media esnekliği, gelişmiş ayarları sayesinde uzunluğu 1260 mm’e varan banner’lar basabilme yeteneğiyle kendisini gösteriyor. Bu sayede çok çeşitli uygulama seçeneklerine yenileri ekleniyor.
“The new additions join the Ricoh Pro™ C901 Graphic Arts +, Pro™ C751 and Pro™ C651 digital colour production systems, providing a new choice for those seeking a flexible, reliable and affordable solution to generate professional output every time,” says Graham Moore, Ricoh’s Director, Business Development, Production Printing Group, EMEA. With Ricoh’s newly developed toner formulation, it has increased its colour gamut by 10 per cent for the Pro C5110S and Pro C5100S. The toner has also been developed to fuse at a lower temperature, meeting Ricoh’s R&D focus to continually reduce the environmental impacts of its products wherever possible. This in turn also ensures a quicker warm up time for increased productivity. The Pro C5110S and Pro C5100S are also the first Ricoh digital production printers to feature enhanced toner transfer technology which delivers high quality print results on heavily textured stock – ideal for direct mail and marketing applications. Media flexibility is a hallmark of the two new models, with a new fuser assembly which uses information from the media library to optimise the fuser temperature and pressure combination for
teknoloji
matbaa&teknik
Pro 5110S ve Pro C5100S, Ricoh TotalFlow yazılım portföyüne sorunsuz eklenebiliyor. Ayrıca lider ürün Pro C901 Grafik Sanatlar için geliştiren çeşitli farklı teknolojiler de içeriyor. Bunlar arasında yeni E42B sunucusu için kullanılan EFI Fiery’in yeni FS100 platformu da var. Profesyonel renk yönetimi ve yüksek ripping hızı sayesinde verimlilik artarken, medya kitaplığının depolama kapasitesi de yükseliyor. Müşterilerin esnekliği, katlama, kitapçık üretimi ve delme gibi uyumlu finisaj seçenekleriyle artmış oluyor. Buna, yeni kare katlama kapasitesine sahip Ricoh SR4100 kitapçık sonlandırması da dahil. Ricoh, yeni sistemlerin verimliliğinin ve kullanım süresinin de artmasını sağladı. LED göstergeleri ve senkronize animasyonlu göstergeler, operatörlere herhangi bir müdahale gerekmesi halinde son derece yardımcı oluyor. Ayrıca durum ışıkları sayesinde operatör sürekli olarak bilgilendiriliyor. Yeni sistemlerde operatör tarafından değiştirilebilir birimler de var, bu sayede müşteri gerekli değişiklikleri hızlıca tesis içinde kendisi yapabiliyor. Tonerin hızlı bir şekilde değiştirilebilmesi de verimliliği arttıran diğer bir faktör. Moore, “Daha küçük, daha çeşitli iş tiplerini daha hızlı bir şekilde işleyebilme yeteneği, günümüzün dinamik baskı ortamında müşteri ihtiyaçlarını karşılamada büyük rol oynuyor” diyor ve ekliyor “Bu, Ricoh Pro C5110S ve Ricoh Pro C5100S dijital renkli üretim baskı sistemlerinde temel bir özellik. Bu sayede operasyonlar sonucunda daha çeşitli baskı hizmeti sunulabiliyor.”
each substrate. This technology is ideal for printing challenging applications such as envelopes, where the balance of pressure and heat is critical to maintain a flat and perfectly printed product. “The ability to print directly onto envelopes with a light production digital colour press in the price range of these systems is a significant customer advantage,” says Moore. Media flexibility is highlighted further by the ability to print banners up to 1260mm in length through the advanced settings, adding to the wide range of applications options.
The Pro 5110S and Pro C5100S will seamlessly integrate with the Ricoh TotalFlow software portfolio. They also incorporate a number of leading technologies developed for the flagship Pro C901 Graphic Arts +. Among them is the new FS100 platform from EFI Fiery, which is used for the new E42B server. It delivers professional colour management and a fast ripping speed for improved productivity as well as an enhanced Media Library for the storage and recall of a wide range of substrates. Client flexibility is enhanced with a wide range of compatible finishing options such as folding, booklet making and punching. This includes the Ricoh SR4100 Booklet Finisher with a new square fold capability. Ricoh has also ensured the new systems are optimised for productivity and improved uptime. LED indicators and synchronised animated instructions act as a helpful guide for operators should they need to intervene during a print run. In addition there is a variety of status lights to keep the operator continually informed. These new systems also have a number of Operator Replaceable Units, enabling clients to make necessary replacements quickly in-house. On-the-fly toner replenishment will also help to maintain productivity. “The ability to process more, smaller, diverse job types, quickly and with maximal uptime, is essential to meet client needs in today’s dynamic printing environment,” says Moore. “That was a key design goal for the Ricoh Pro C5110S and Ricoh Pro C5100S digital colour production systems. They will help operations to cost effectively deliver a wider range of print services to meet the challenges faced daily by print organisations.”
82
teknoloji
matbaa&teknik
HP ile Geri Dönüştürün Hande Baloğlu Toker: Gezegen Ortaklığı Programı’nı başlattığımız 1987 yılından bu yana küresel olarak yaklaşık 2,5 milyar pound oranında e-atık ve sarf malzemesini geri dönüştürdük. matbaa&teknik: Bu program Türkiye’de ne zaman uygulamaya başlandı? Hande Baloğlu Toker: Gezegen Ortaklığı Programını 2000’lerin başında pilot proje olarak başlattık ve büyüttük. Son 3-4 senedir HP olarak Türkiye’de de dönem dönem büyük elektronik mağazalarında “eskiyi getir” kampanyaları yapıyoruz. Bu kampanyaları sadece donanım için değil, kartuş ve tonerler için de yapıyoruz. Amacımız bu uygulamayla donanım ve toner/kartuşların geri dönüştürülerek ekonomiye tekrar kazandırılması ve çevresel etkilerinin azaltılması için tüketicide farkındalık oluşturmak. Ayrıca HP Gezegen Ortaklığı Programımız kapsamında ömrünü tamamlamış kartuş/toner ve donanımları kurumsal müşterilerimizden ücretsiz toplayıp lisanslı tesislerde geri dönüşüme gönderiyoruz. Geri dönüşüm sürecimize tüketicilerimizin katılımı da son derece kolay. Kurumlar ve şirketler Gezegen Ortaklığı Programı internet sayfasından bir talep formu doldurarak faydalanabiliyorlar. HP’nin tüm dünyada 2,3 milyar pound (yaklaşık 6 milyar TL) değerinde geri dönüşüm yaptığını biliyor muydunuz? Ömrünü tamamlamış tüm HP donanımları, sarf malzeme ambalajları ve basılı malzemeleri geri dönüşüm için HP’e verebilir, böylelikle çevremizi koruyabilir ve atıkların zararları etkilerinden korunabilirsiniz. HP Gezegen Ortaklığı Geri Dönüşüm Programını HP Türkiye ve Ortadoğu Çevre Yöneticisi Hande Baloğlu Toker, anlattı: matbaa&teknik: HP Geri Dönüşüm Programının içeriğini özetler misiniz? Hande Baloğlu Toker: HP Gezegen Ortaklığı Geri Dönüşüm Programı donanımları geri dönüştürmeye başladığımız 1987 yılına kadar dayanıyor. O günden bu yana 2,3 milyar pound miktarında ürünü geri dönüşüme ve dolayısıyla da yeniden ekonomiye kazandırdık. Gerek Gezegen Ortaklığı gerekse farklı dönüşüm programlarıyla BT donanımlarının ekonomide kullanım ömürlerini artırıyor ve tüketicilerin söz konusu donanımlara erişim imkânlarını genişletiyoruz.
84
matbaa&teknik: Müşterilerinizin bu programa olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hande Baloğlu Toker: Donanım ve kartuş/ toner atıkları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisans alan ve HP standartlarına uygun işlem yapan tesislerde geri dönüştürülerek tekrar ekonomiye kazandırılıyor ve çevresel etkiler azaltılıyor. Maalesef ülkemizde yüz binlerce ton e-atık hurdacıların elinde standart dışı işlem görüyor ve en sonunda toprağa, suya, denize bırakılıyor ve çok büyük çevresel kirliliklere neden oluyor. HP olarak bizim amacımız e-atıkları standartlar çerçevesinde lisanslı tesislerde tekrar dönüştürmek bu kirliliğe ve ekonomik kayba son vermek. Tabii burada birey olarak hepimizin farkındalığı ve sürece katkısı çok önemli. matbaa&teknik: Geri dönüşüm programı dahilinde toplanan makine ve donanımlar hakkında bilgi ve rakamlar verebilir misiniz? Hande Baloğlu Toker: HP Gezegen Ortaklığı programı kullanılmış ve orijinal HP kartuşlarını
geri dönüşüme kazandırıyor. Bu program aracılığıyla yarım milyardan fazla HP mürekkepli ve LaserJet toner kartuşlarını geri dönüşüme kazandırmış bulunuyoruz. HP Gezegen Ortakları EMEA bölgesinde yer alan 34 ülkedeki müşteriler için ücretsiz olarak sunuluyor. Katılımın son derece kolay olduğu programa www.hp.com/ recycle adresinin ziyaret edilmesi ya da bir HP Yetkili Bayi Toplama merkezinin ziyaret edilmesiyle kolayca başlanabiliyor. Son olarak toplama ağımızı da tüm dünyada 9 bin yeni bayi ile genişlettik. Çevre için Tasarım Programı’mız dahilinde ürünün dizaynından üretimine, dağıtımına ve ömrünü tamamladıktan sonra geri dönüşümüne kadar çevresel etkiyi azaltacak yeniliklerimizle fark oluşturuyoruz. Energy-star sertifikalı yazıcılarımız ve bilgisayarlarımız yüzde 50 oranında daha az enerji tüketiyor. Özellikle “thin client” PC grubumuz enerji maliyetlerini 2005 yılı ürün grubuna kıyasla yüzde 74 oranında düşürüyor. Ürünlerimizde yer alan HP Auto-On / Auto-Off teknolojisi ile yüzde72 oranında enerji tasarrufu sağlanabiliyor. HP moonshot sistemleri geleneksel sunuculara göre yüzde 89 oranında daha az enerji tüketiyor. Bunun yanında, piyasaya sürdüğümüz yazıcı, sunucu ve bilgisayarların yüzde 90’ı geri dönüştürülebiliyor. Şirket olarak kendimize sürekli yeni çevresel hedefler koyuyoruz. 2011 yılında HP ürünlerinin enerji tüketimi ve bu bağlı sera gazı salımlarını 2005 yılına göre yüzde 40 oranında azaltmayı hedeflemiştik ve bu hedefe planlanandan dokuz ay öncesinde ulaştık. HP ofisleri, fabrikaları ve operasyonlarından ortaya çıkan sera gazı salımını 2013 yılında 2005 yılına kıyasla yüzde 20 oranında azaltmayı hedefledik bu hedefe 2 sene öncesinde ulaştık. Şimdi çıtayı daha da yükseltiyoruz ve 2010 yılında ulaştığımız hedef oranını 2020 yılında yüzde 20 oranında daha azaltmak istiyoruz. matbaa&teknik: Geri dönüşümde nasıl bir yöntem izleniyor geri dönüşüm nerede yapılıyor? Hande Baloğlu Toker: HP her ülkede lisanslı
teknoloji
geri dönüşüm şirketleri ile çalışır. Türkiye’de de donanım ve kartuş/toner için Çevre ve Şehircilik Bakanlığından lisansları olan iki ayrı geri dönüşüm tesisi ile çalışıyoruz. Bu tesislerde teknik olarak geri dönüşümü olamayacak malzemeler ise HP’nin Almanya’daki geri dönüşüm tesisine gönderiliyor. matbaa&teknik: Geri dönüşüm programı ile ekonomiye kazandırılmış değerleri rakama dökme şansımız var mı? Hande Baloğlu Toker: Gezegen Ortaklığı Programı’nı başlattığımız 1987 yılından bu yana küresel olarak yaklaşık 2,5 milyar pound oranında e-atık ve sarf malzemesini geri dönüştürdük. HP, Almanya, Avusturya, İsviçre ve Fransa’da faaliyet gösteren BT geri dönüşüm şirketi AfB Group ile etkin bir şekilde çalışıyor. Bünyesindeki çalışanların yüzde 50’sinin fiziksel engelli olduğu AfB, kullanılmış HP mürekkep ve toner kartuşlarını topluyor, sınıflandırıyor ve geri
matbaa&teknik
dönüşüm için HP’ye getiriyor. Avusturya’da geçen sene AfB’nin yaklaşık 200 işletmeden 10 binin üzerinde kartuş topladığı ve başarılı bir şekilde sonuçlandırılan pilot çalışmanın ardından, bu ortaklık artık daha da genişletilmiş bulunuyor. Bu ve diğer çalışmalarıyla 1.600.000 metrik ton ağırlığındaki elektronik ürün ve malzemeyi 2015 yılı sonuna kadar geri dönüştürmeyi hedefliyoruz.
plastik maddeler, yeni ya da daha önce geri dönüştürülmemiş plastik maddelere kıyasla yaklaşık yüzde 33 oranına kadar daha az karbon ayak izi bırakıyor. Toplama, nakliye ve işleme süreçlerinin etkileri dahil edildiğinde bile bu oran değişmiyor. Geri dönüştürülmüş plastik maddelerin kullanımı kartuş üretimindeki su tüketimini de yüzde 89’a oranına kadar azaltıyor.
HP’nin devrim yapan “kapalı devre” plastik madde geri dönüşüm süreci, kartuş ve diğer tüketim kaynaklarından elde edilen plastik maddeleri yeni Orijinal HP kartuşlarına dönüştürülme sürecinde kullanıyor. HP bugüne kadar tüm dünyada 776.000 metrik ton elektronik malzeme ve Orijinal HP yazıcı kartuşunu geri dönüşüme kazandırdı. Ayrıca 280 milyon kartuş ve 2 milyardan fazla artık plastik şişeyi de arazilerden uzak tutmayı başardık. 2010 yılından bu yana HP mürekkepli kartuşlarında kullanılan
matbaa&teknik: Geri dönüşüm programı sadece baskıcıları mı ilgilendiriyor? Kullanılmış baskılar son kullanıcı tarafından da geri dönüştürülmek üzere HP’ye verilebilir mi? Hande Baloğlu Toker: HP Large Format Media Geri Dönüşüm Programı ile media büyük baskıları bannerları geri dönüştürüyoruz. Ayrıca, yeni Media ürünlerde HDPE banner PVC olanalara kıyasla yüzde 50 daha hafif ve geri dönüştürülebilir.
85
teknoloji
matbaa&teknik
Xeikon ThermoFlexX 30 Digital Pozlayıcı Xeikon ThermoFlexX 30 Digital Imager Eşsiz Vakum Slider konsepti ve 5080ppi çözünürlüğü fark meydana getiriyor Milano, İtalya’daki Grafitalia’da, Xeikon son derece verimli ThermoFlexx 30 dijital kalıp pozlayıcısını sergiledi. Bu cihaz, özellikle orta genişlik etiket ve katlamalı karton uygulamalarını hedef alıyor. Yenilikçi tasarımına eşsiz vakum slider konsepti ve devrimsel 5080 ppi çözünürlük de dahil. Bu avantajlar, ThermoFlexX30’u, en geniş flekso ve letterpress plakalarının olabilecek en geniş aralığını pozlandırılmasında, maliyet-etkin, esnek ve yüksek kaliteli bir çözüm olarak ön plana alıyor.
çözünürlüklerinde gri seviyelerinin artmasıyla ThermoFlexX 30 tüm bu gereklilikleri karşılıyor!
Esneklik ve verimlilik için eşsiz vakum slider konsepti
Tüm Xeikon ThermoFlexX pozlayıcılarda olduğu gibi ThermoFlexX 30 da, uygun ve verimli bir operasyon için düzenlendi. Bu gelişmiş sıkıştırma sistemi, kolay ve ergonomik plaka yerleşimini mümkün kılıyor. Standart vakum kasnağı ve opsiyonel hibrid vakum/manyetik kasnağı sayesinde levha doğru bir şekilde konumlanabiliyor ve flekso ve letterpress kalıplarda optimum poz sağlanıyor. Entegre ekranı ile hızlı, kullanıcı dostu ve güvenilir imager kontrolü temin edilebiliyor.
Dünyanın dört bir yanındaki Xeikon etiket ve ambalaj müşterileri, vakum slider konsepti gibi yenilikçi tasarım özelliklerinin zamandan ve paradan kazandırdığını söylüyor. Vakum slider konsepti sayesinde, plakaları profesyonel olarak yerleştirmeye ya da kesim kalıplarının pozlayıcı üzerindeki dedike vakum zonlarına uydurulması gerekmiyor. Buna ek olarak, operatör kolayca ve rahat bir şekilde kesilen parçaları yerine yerleştirebilir ve pozlayabilir. Bu sayede üretim zamanı ve maliyetinde daha fazla düşüş sağlanabiliyor.
Sadece iyi kaliteye mi yoksa en iyisine mi ihtiyacınız var?
ThermoFlexX 30 Özellikleri Xeikon ThermoFlexX dijital pozlayıcı ailesi, 18” ile 80” arası levha genişliklerini destekliyor. thermoFlexX 30 modeli en yaygın 25”x30” levha boyutuna uygun. Müşteriler de 20W ile 35W yüsek enerjili fiber lazer arasında dilediğini seçebilir, bu da 1,5 ile 2,5 m2/s üretim kapasitesi anlamına geliyor. Çözünürlükler 2540 ya da 5080ppi arasında değişiyor.
ThermoFlexX pozlayıcıları, iş akışı ya da dijital ön uçlardan 1-bit TIFF dosyalarıyla çalışabiliyor. Ayrıca iş akışı, matbaacı ya da repro house ihtiyaçları doğrultusunda kompleks ya da basit olabilir.
Matbaacılar ve repro evleri, her bir işin gerekliliklerine uyum sağlamak için esnekliğe ihtiyaç duyarlar. Birçok etiket ve ambalaj işi için, standart 2540 ppi çözünürlüğümüz son derece yeterli. Diğer uygulamalar ya da en yüksek kaliteyi gerektiren müşteriler için, ThermoFlexX 30’in eşsiz 5080ppi çözünürlük seçimi son derece ideal. Bu müşteriler daha fazla detay, daha belirgin ara tonlar, daha keskin metinler, çizgiler, barkodlar ve QR kodları ve optimal görüntü kontrastı istiyorlar. Yüksek tramlama
Plakayı yerleştirin. Slider’ın konumunu ayarlayın. Pozlayın! Mount the plate. Position the slider. Image!
86
At Grafitalia in Milan, Italy, Xeikon showcased its highly productive ThermoFlexX 30 digital imager with a clear focus on mid-web label and folding carton applications. Its innovative design features a unique Vacuum Slider Concept and its unequalled 5080ppi resolution. These benefits position the ThermoFlexX 30 as the cost-efficient, flexible and high quality solution for imaging the widest range of flexo and letterpress plates.
Unique Vacuum Slider Concept for flexibility and efficiency Xeikon label and packaging customers around the world state that innovative design features like the Vacuum Slider Concept save them time and money. With the Vacuum Slider Concept, there is no more tedious tape construction to professionally fit the plates nor any need for cutting plates to match dedicated vacuum zones on the imager. In addition, the operator can easily and conveniently mount and image cut pieces, which delivers further reductions in production time and cost.
Do you need just good quality or the very best? Printers and repro houses need the flexibility to optimally match the requirements of each specific job. For many label and packaging jobs, our standard 2540ppi resolution is more than adequate. For other applications or for customers requiring the highest quality, the ThermoFlexX 30’s unique 5080ppi resolution option is ideal. These customers demand finer details; cleaner mid-tones; sharper text, lines, bar codes and QR codes; and optimal image contrast. With an abundance of gray levels even at high screening resolutions, the ThermoFlexX 30 meets all these requirements! As with all Xeikon ThermoFlexX imagers, the ThermoFlexX 30 is designed for smooth and productive operation. The advanced clamping system facilitates easy, ergonomic plate mounting. The standard vacuum drum and optional hybrid vacuum/magnetic drum assure accurate plate positioning and optimal exposure of flexo and letterpress plates. The integrated display enables fast, user friendly and reliable control of the imager.
5080ppi daha keskin ve daha ince detaylar ve her türlü tramlama seviyesinde tam görüntü kontrastı anlamına geliyor. 5080ppi means sharper and finer details and full image contrast at any screening level
ThermoFlexX imagers accept 1-bit TIFF files from any workflow or digital front-end. And the workflow can be as simple or as complex as the printer or repro house needs.
teknoloji
matbaa&teknik
Yeni Goss Magnum Kompakt Baskı Sistemi Yeni Goss Magnum Kompakt baskı sitemi daha hızlı ön hazırlık, basitleştirilmiş işletim ve tiraj uzunluğunda esneklik sağlamak için çeşitli tasarım özellikleriyle donatılmış. Okur alışkanlıklarındaki değişiklikler ve matbaacıların lehine fırsatları dikkate alan Goss International, kendi sınıfında tek, oldukça otomatize edilmiş 2x1 web offset baskı makinesinin üretimini gazete, kitap ve kurutmalı yayınlar için başlatıyor. Yeni tasarım, aynı zamanda lider Goss Community/Magnum platformunun kendi sınıfında kanıtlanmış özelliklerini, dünyanın en çok satan tek-en baskı platformu otomatik plaka yükleme ve kompakt tasarımını, bu sektöre ilk defa tanıtırken muhafaza ediyor.
Hızlı Ön Hazırlık, Az Fire Otomatik plaka değiştirmenin standart olarak dahil edilmesi, yeni imkanların sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Baskı yapılırken plakaların bir sonraki iş ya da yayın için hazır edilmesi, işi biten plakaların çıkarılması sürecinin tamamı 30 saniyeden az sürede tamamlanmakta ekibe dinamizm kazandırmakta, fireyi azaltmakta, işten işe geçişi hızlandırmaktadır. Buna ek olarak, çıkarılan plakalar, yeniden kullanılabilir yani az tirajlı kitap ya da diğer yayınlar için ideal bir teknolojik imkan sunmaktadır. Çoklu-şaftsız baskı üniteleri de aynı şekilde her model de standart olup her blanket ve plaka baskı modülü birbirinden bağımsız hareket edebilir. Aynı zamanda kağıt giriş merdanesi, maksimum esneklik ve kontrol olanağı sağlayarak işten işe geçişte firenin azaltılmasını sağlar. Bu kontrol sistemi, ileride opsiyonel Goss DigiRail dijital mürekkepleme eklentisiyle de zenginleştirilebilir. Goss International Pazarlama Müdürü Eric Bell’e göre, otomasyon teknolojilerindeki bu kombinasyon Magnum Compact baskı makinesini 500 kopyalık ile 250,000+ arası tirajlar için ideal bir ürün haline getiriyor. “Günümüzde basılı mecranın maliyetini, her çapta matbaacının ve yayıncının en etkin biçimde genel giderlerini yönetmeleri, makinelerine sürekli iş bağlamaları belirliyor.” şeklinde sürdürüyor sözlerini Bell. “Bu baskı sistemi Goss’un yıllardır görmeye alışkın olduğumuz mühendislik ve teknolojik uzmanlığının bir diğer örneği. Bu otomasyon
88
Eric Bell bize büyük-çaplı üretim etkinliğinden daha küçük işletmelere kadar yeni avantajlar getiriyor. Bu son yenilik gazete, kitap ya da kurutmalı baskı yapan ustalara, daha fazla esneklik ve fırsatlar sunacak.”
Kolay İşletme, Daha Fazla Esneklik Kompakt baskı kulelerinin bilinen baskı kalitesi ve avantajları kadar, alçak ebatları (2.2m), tek-en tasarımı ile Magnum Compact baskı makinesi aynı zamanda açıkça işletim avantajlarını da ortaya koyar; baskıya hazırlık, baskı ve baskı sonrası son derece akıcı bir biçimde yönetilir. Bakım da kolaylaştırılmıştır –plaka baskı ünitelerinin açılışı basitleştirilmiş, blanketlere, merdanlere ve mürekkep haznelerine temizlik, bakım ve hazırlık işlemleri kolaylaştırılmıştır. Alçak ebatlardaki bu baskı makinesi, aynı zamanda daha sıradan endüstriyel binalara da kurulabilir. Yani başlangıç yatırımı ve işletme giderleri daha düşük tutulup çevresel faktörler korunabilir.
Hazırlık süresi yüzde 90 oranında azaltılabilir. Magnum Compact baskı makinesinin otomasyon imkanları ile matbaacılar ve yayıncılar, yeni pazarlara ve yeni uygulamalara adım atabilirler. Kısa tirajlar, az sayfalar etkin maliyetlerle üretilebilir. 16 bobine kadar girişi rahatlıkla karşılayan katlamalar yeni ürün konfigürasyonlarına imkan tanıyabilir; çeyrek katlamalar ve çifte paralel katlamalar ise kitap ve yarı ticari dergi, insert ve akademik yayınlara esneklik sağlar. Kurutma ve UV opsiyonları da matbaaya ek değer katar. “Magnum Compact tasarımı, baskıda genel işletim giderlerinin azaltılması– personel sayısının eksiltilmesi dahil olmak üzere–malzeme tüketimine ilişkin etkisine kadar çok çeşitli unsurları kapsar şeklinde sözlerine son veriyor Bell. “Dahası, piyasada yaygın olan, dijital baskıya nazaran normal mürekkep kullanılarak üretim yapan Magnum Compact baskı makinesi inkjet baskı yapan iş modellerine ve uygulamalarına da çok ciddi alternatif oluşturacaktır.“
teknoloji
matbaa&teknik
Kodak, FLEXCEL NX Sistem Kullanıcıları için
Yeni Global Sertifikasyon Programı For FLEXCEL NX System Users Kodak Launches New Global Certification Program Sertifikalı kullanıcı statüsüne ulaşan kullanıcılar, Users who achieve certified status will display the mark güvenilir ortak sembolünü kullanabilecekler of a trusted partner
The award-winning Kodak Flexcel NX System, launched nearly five years ago, has led a revolution in flexography by bringing a higher standard of efficiency, consistency, and quality to flexo printing. The new certification program is designed to take the success of the Flexcel NX System to the next level by assuring printers and brand owners that Kodak Flexcel NX Plates produced by certified providers are made to a global standard. To achieve the certification and earn the right to use the certification mark, companies must demonstrate that the plates they produce, or print with, are consistently made to a Standard Kodak global specification, representing a feature set that drives industry-leading efficiency, stability, and quality in print. The certification process is supported by comprehensive data measurement and recommendations from satisfied clients.
Beş sene önce lansmanı yapılan ödüllü Kodak Flexcel NX Sistemi, flekso baskıya daha yüksek verimlilik, tutarlılık ve kalite getirerek fleksografide devrim yapmıştı. Yeni sertifikasyon programı, Flexcel NX Sisteminin başarısını bir üst seviyeye taşımak için dizayn edildi. Bu sayede matbaacılar ve marka sahipleri sertifikalı hizmet sunucuları tarafından üretilen Kodak Flexcel NX kalıplarının global standartlara uygun olduğundan emin olabilecekler. Sertifikasyonu kazanmak ve sertifikasyon işaretini kullanma hakkına haiz olmak için şirketlerin, ürettikleri ya da basımda kullandıkları kalıpların Standart Kodak global şartlarına tutarlı bir şekilde uygun olduğunu göstermeleri gerekiyor. Sertifikasyon süreci, kapsamlı veri ölçümü ve memnun müşterilerden alınan tavsiyelerle destekleniyor. Kodak Pazarlama Müdürü Kuty Paperny “Piyasa, Flexcel NX sisteminin yeteneklerini iyice tanıdı ve takdir ediyor. Bu yeni program sayesinde ambalaj profesyonelleri bir sonraki 90
projeleri için en iyisini bekleyebilecekler” diyor ve ekliyor: “Dünyanın dört bir yanındaki müşteriler sertifikasyon için işlemlere başladılar bile. Kullanıcılarımız, Flexcel NX kalıp teknolojilerini kullandıklarını gösterebilmek için bu programı kullanmayı tercih ediyorlar.” ‘Daha azıyla daha fazlasını yap’ sloganıyla müşterilerine yardımcı olan Flexcel NX sistemi sayesinde, başlatma süreleri kısalıyor, atıklar azalıyor, kalıp ömürleri uzuyor, ve iş başına gereken baskı istasyonu sayısı azalıyor. Ayrıca, geniş tonal aralık, yüksek kontrast ve muhteşem renk üretimi sayesinde hizmet sunucular ve baskıcılarlar, fleksonun yeteneklerinin ötesinde bir kalite sunmayı planlıyorlar. Flexcel NX sistemi sahipleri yeni program hakkında daha fazla bilgi edinmek ve sertifikasyon başvurusunda bulunmak için www.kodak. com/go/flexcelnx adresini ziyaret edebilirler. Matbaacılar ve baskı satın alıcıları ise Flexcel NX kalıp prepress sunucularında sertifikasyon işareti aramayı unutmamalılar.
“The market has come to know and appreciate the capabilities of the Flexcel NX System, and the new program will make it even easier for packaging professionals to know they can expect the best for their next project,” explained Kuty Paperny, Kodak’s Marketing Director, Flexo Packaging Solutions. “A number of customers around the world are already in the process of getting certified. Our users are proud and excited to have this program as a visible way to promote their use of Flexcel NX Plate technology.” With a proven history of helping users “Do More with Less,” the Flexcel NX System enables print efficiencies that include faster startup times, reduced waste, longer plate life, and reduction in the number of print stations required per job. Furthermore, the broad tonal range, high contrast, and excellent color reproduction allow prepress service providers and converters to compete for business traditionally beyond the capabilities of flexo. Owners of the Flexcel NX System should visit www.kodak.com/go/flexcelnx to learn more about the new program and apply to become certified, while printers and print buyers should look for the certification mark from their Flexcel NX Plate prepress providers.
teknoloji
matbaa&teknik
Ambalajlamada “Perfect Package” Dönemi
Ambalajlama günümüzde pazarlamanın en önemli araçlarından biri. Bir mağazaya giren müşteri hangi ürünü alacağına 5-8 saniye içinde karar veriyor. Bu 5-8 saniyelik karar verme sürecinin sonucunda doğacak başarının ardında ise aylarca koordineli bir biçimde süren özverili çalışmalar yatıyor. Bir üç boyutlu deneyim kuruluşu olan Dassault Systèmes, müşterisini firma yenileşme sürecinin kalbine koyup, bu zahmetli döngüyü optimize ederek ürünün rafa çıkış süresini kısaltan Perfect Package deneyimini pazara sundu. Dassault Systèmes’in Perfect Package çözümünde marka yöneticileri, tasarımcılar ve ambalaj tedarikçileri bir arada çalışarak hızlı ve yenilikçi tasarımları koordineli bir şekilde oluşturarak hem karar verme sürecini hızlandırıyor hem de ambalajlama sürecinde ortaya çıkacak hataları en aza indiriyor.
Marka yöneticisi program üzerinden interaktif brief verebiliyor Perfect Package çözümünde öncelikle müşteri analizi yapılarak müşterilerin mevcut eğilimleri ve pazar trendleri inceleniyor. Marka yöneticileri ve pazarlama yöneticileri ürün tasarım sürecini ve brieflerini bu çözüm üzerinde interaktif bir biçimde oluşturuyorlar. Tasarımcılar çizimlerini tablet ya da ekranda çiziyor ve bir sonraki aşamada bu taslaklar üç boyutlu hale dönüştürülüyor. Üç boyutta hayat kazanan ambalaj üzerinde renk oynamaları yapılıyor, metin ve logolar yerleştiriliyor. Simülasyon üzerinde üretim hattına konulan ambalaj, olası üretim hatalarını minimize etmek için test ediliyor. En sonunda ise yine Dassault Systèmes’in Perfect Shelf çözümü ile marketteki raflara yerleştirilen ürünün mağazada yaratacağı etki ve olası en uygun konumlandırılmasına karar veriliyor.
Sürecin içinde alternatifler üretin... Her aşamada kontrollü ve koordineli giden süreçte alternatifler de üretilebiliyor. Perfect 92
Package aynı zamanda eski tasarımları da saklayarak, gerektiğinde onların da kullanılmasına imkân tanıyor. ‘Ambalajlama her markanın öz değerinin ana bileşenlerinden biri’ Dassault Systèmes Endüstri ve Pazarlamadan Sorumlu İdari Başkan Yardımcısı Monica Menghini “Hızlı Değişen Tüketici Ürünleri şirketlerinin dünyasında bazıları başarılı, bazıları başarısız oluyor, bazılarıysa toplum üzerinde etki yaratıyor. Bu etki çoğunlukla ürünün kendisi ile satılma şekli, yani ambalajlama arasındaki mükemmel uyumdan kaynaklanıyor. Ambalajlama her markanın öz değerinin ana bileşenlerinden biridir. Özünde ürünün ilk ve en önemli reklamıdır. ‘Perfect Package’ çözümünü yaratmamızın arkasındaki etki de bu.”
Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Burak Süsoy “Mükemmel bir tüketici deneyimi yaratmak, güzel bir tasarım aracından daha fazlasını gerektiriyor. 3DEXPERIENCE platformumuz, günümüz pazarlamacılarının ihtiyaç duydukları tasarım deneyimini kucaklamalarına olanak tanıyor.”
Dassault Systèmes hakkında 3 Boyutlu (3D) Deneyim Firması Dassault Systèmes, şirketlere ve insanlara sürdürülebilir inovasyonları hayal etmelerini sağlayan sanal dünyalar sunuyor. Bu dünyada yer alan öncü çözümler, ürünlerin tasarlanma, üretilme ve desteklenme şeklini değiştiriyor. Dassault Systèmes’in sunduğu işbirlikçi çözümler, sanal dünyanın gerçek dünyayı geliştirmesi için sosyal inovasyonu da besliyor. Grup, 80’den fazla ülkede, farklı sektörlerden her büyüklükte firmayı kapsayan 150 bini aşkın müşteriye değer katmaya devam ediyor.
teknoloji
matbaa&teknik
Xeikon, Eşsiz Alpine Sabitleyici Tamburunu Görücüye Çıkarıyor Xeikon Introduces Unique Alpine Fuser Drum Xeikon 3000 Serisi dijital baskı makineleri, yeni es- New flexible fusing surface nek sabitleme yüzeyi sayesinde düzgün olmayan allows Xeikon 3000 Series digital presses to print on ve dokulu yüzeyler üzerine tam hızda basabiliyor. uneven and textured surfaces at full speed
High quality digital carton printing on a wide range of materials is now within reach thanks to new technology from Xeikon. The innovator in digital color printing has developed a unique fuser drum called Alpine, which has a flexible outer layer to help to produce smooth and consistent print on uneven and textured media, especially recycled board stocks. The Alpine 516 fuser drum is part of the company’s Folding Carton Suite. From June 2013 it will be offered as an option for the two 508 mm wide printing presses in the Xeikon 3000 Series, the entry level Xeikon 3050 and high speed Xeikon 3500. These presses can print B2 and longer formats on board for folding carton. The Xeikon 3000 Series of continuous feed simplex presses are designed specifically for packaging and label work. The Alpine 516 fuser drum can be ordered with new machines or retrofitted to existing installations.
Xeikon’un yeni teknolojisi sayesinde çeşitli materyaller üzerine yüksek kalitede dijital karton baskı yapmak mümkün. Dijital renk baskısında yeniliğin adı Xeikon, Alpine isimli eşsiz bir toner sabitleyici tambur geliştirdi. Bu tambur, esnek dış katmanı sayesinde düz olmayan ve dokulu medyalar üzerinde bile son derece güvenilir baskılar üretebiliyor. Alpine 516 sabitleme tamburu, şirketin sunduğu Folding Carton Suite’ine dahil. Haziran 2013’den itibaren, Xeikon 3000 Serisindeki iki 508 mm genişliğinde baskı makinesine bir opsiyon olarak sunulacak (giriş seviyesi Xeikon 3050 ve yüksek hızlı Xeikon 3500). Bu baskı makineleri katlanır kartonlar için B2 ve daha
94
uzun formatları karton üzerinde basabiliyor. Sürekli beslemeli tek yönlü baskı makineleri Xeikon 3000 serisi, özellikle ambalaj ve etiketleme işlemleri için dizayn edildi. Alpine 516 sabitleyici tambur, yeni makinelerle birlikte sipariş edilebilir ya da mevcut kurulumlara takılabilir. Xeikon Üretim Müdürü Jeroen Van Bauwel’in bu yeniliğe ilişkin açıklaması şöyle: “Standart sabitleyici tambur sert bir yüzeye sahip. Dolayısıyla eğer yapılandırılmış bir baskı altı malzemesi kullanılıyorsa, bunun sadece yükseltilmiş alanlara temas etmesi ihtimali var. Bu da parlaklık seviyesinde düzensizliklere neden olabilir. Alpine sabitleyici tamburun daha yumuşak, kauçuk benzeri bir kaplaması var. Bu da
Jeroen Van Bauwel, Director Product Management at Xeikon, explains the advantage of the new fuser drum: “The standard fuser drum has a hard surface, so if you have a structured substrate, there is a chance that it only contacts the raised areas, which may result in an uneven gloss level. The Alpine fuser drum has a softer, rubber-like coating, which can adapt to the form of the surface and create a uniform look and feel on challenging substrates.” Print speeds are unchanged with the new drum, which can be used with conventional smooth surfaced card substrates and papers as well as with the rougher textured surfaces. Jeroen Van Bauwel adds: “The Alpine fuser
teknoloji
matbaa&teknik
yüzeyin formuna adapte olup, düzgün bir görünüm sağlıyor ve zorlu baskı altı malzemeler basmakta son derece faydalı oluyor.” Yeni tamburda baskı hızları değişmiyor. Tamburlar, geleneksel düzgün yüzeyli kart ve kâğıtlarda, ayrıca daha sert dokulu yüzeylerde kullanılabiliyor. Jeroen Van Bauwel sözlerine şöyle devam ediyor: “Alpine sabitleyici tambur, Xeikon Folding Carton Suite içinde basılabilecek karton materyallerin aralığını gerçekten genişletiyor. İlk tambur teslimatı Haziran 2013’de başlayacak. Bunun ardından Romanya’da, C&M Packing SRL’de beta test dönemi olacak.” C&M Packing SRL Genel Müdürü Dorel Negru ise yeni tambur ile ilgili olarak şu yorumu yapıyor: “Yeni Alpine 516 sabitleyici tamburu birkaç aydır test ediyoruz. Xeikon 3500 dijital baskı makinemizin uygulama aralığını genişletmemizde yardımcı oldu. Bu sayede işlerimizin çapını daha da arttırabileceğiz. Çok yüksek kalitede basabileceğimiz ekstra baskı altı malzemesi olması bizi çok etkiledi. Örneğin Fedrigoni kağıtları ve kartonları, ID Paper, Arconvert materyalleri ve UPM Raflatac ve Avery Dennison’ın ürünlerini de kullanabileceğiz.”
Xeikon Folding Carton Suite Hakkında Xeikon, drupa 2012 uluslararası baskı fuarında, ambalaj piyasalarına yönelik Folding Carton Suite’ı piyasaya süreceğini açıklamıştı. Bu paket, karton üretiminde kalite ve verimliliğe yardımcı olacak beş elementi bir araya getiriyor: baskı yönetimi, iş akışı, toner ve finisaj elementleri. Suite’in özünde ise, ambalaj piyasaları için dizayn edilen ve geliştirilen Xeikon 3050 ve Xeikon 3500 dijital renkli baskı makineleri var. Bunlar 200 mm ile 516 mm arasında değişen web genişliklerine sahip 350 gramlık kartonlarla çalışabiliyor. Alpine 516 sabitleyici tambur, Folding Carton Suite içinde yeni bir bileşen. Xeikon X-800 Digital uçtan uca, dijital üretim iş akışını destekliyor. X-800, Adobe APPE RIP’e göre inşa edildi ve uygulama sonrası yazılımı ve renk yönetimi araçlarını içeriyor. Baskı altı malzeme kullanımını maksimuma çıkarmak için karton tasarımları tabakalar üzerine yerleştiriliyor. Bunun için de bir X-800 plug in’i olan Impactor’un mümkün kıldığı özel uygulama şemaları kullanılıyor.
drum really widens the range of carton materials that can be printed within the Xeikon Folding Carton Suite. Deliveries of the first drums will start in June 2013. This follows a Beta test period with print sites, including C&M Packing SRL in Timisoara, Rumania, which specialises in printing labels and short run folding carton applications for food retailers and beauty industry.” Dorel Negru, General Manager of C&M Packing SRL, comments: “We have been testing the new Alpine 516 fuser drum for several months now. It has really enabled us to widen the application range of our Xeikon 3500 digital press, which will help us to grow our business. We are quite impressed with the range of extra substrates that we can print with very good quality, such as Fedrigoni papers and boards, Id Paper, Arconvert materials, together with the well-known label materials from producers such as UPM Raflatac and Avery Dennison.”
About the Xeikon Folding Carton Suite At the drupa 2012 international printing exhibition Xeikon announced the Folding Carton Suite for packaging markets. This combines five elements to aid quality and productivity in carton production: print engines, substrates, workflow, toners and finishing elements. At the core of the Suite are the Xeikon 3050 and Xeikon 3500 digital color presses, designed and developed for the packaging markets. These can handle up to 350 GSM paperboard (550µ/21.65mil), with a web width ranging from 200 mm (7.8”) to 516 mm (20.3”). The Alpine 516 fuser drum is a new component within the Folding Carton Suite. The Xeikon X-800 Digital Front End drives the digital production workflow. The X-800 is built around the Adobe APPE RIP and incorporates post imposition software and color management tools. To maximize the substrate usage, carton designs are nested on the sheets. This requires special imposition schemes that are enabled by Impactor, an X-800 plug-in.
95
print buyer
matbaa&teknik
Sade Ofset İçin Gietz Varak Yaldız Makinesi Siparişi Katma değerli ambalaj üretimi konusunda yatırım kararı aldıklarını anlatan Sade Ofset yöneticisi Murat Demir, yurt içinde başlayıp yurtdışında devam eden detaylı bir araştırma sonucunda Gietz markasına ulaştıklarını söylüyor. Ferrostaal Türkiye, ürün gamına Gietz varak yaldız baskı makinelerini de ekledi. Henüz kısa bir geçmişe sahip bu temsilcilik hikayesi içinde yer alan yatırımcı ise Sade Ofset oldu. Şirket Gietz’in FSA 870 Compact varak baskı makinesine yatırım kararı aldı. FSA 870 kozmetik ya da gıda endüstrisi için üretilen karton kutu baskıları ile etiket, kitap kapakları ve dergilerin katma değerli baskılara dönüştürülmesine yardımcı oluyor. Ayrıca güvenlik baskıları için de tercih edilen FSA 870 Compact OVDs (Optik Değişken Cihazlar) ile donatılarak banknot, resmi dökümanlar ve marka koruma işlerinde de kullanılabiliyor. Bu yeni yatırıma ilişkin sorularımızı Sade Ofset yöneticisi Murat Demir cevaplandırdı: matbaa&teknik: Gietz ile tanışmanız nasıl oldu? Murat Demir: Varak Yaldız baskı makinesi yatırımı söz konusu olduğunda, bu konu hakkında yurt içi ve yurtdışı makine üretici ve temsilcilerini araştırmaya başladım. Ayrıca sadece makine üreticileri değil, Avrupa’daki önemli varak yaldız ve klişe üreticileri ile temasa geçtim, ziyaretler yaptım. Daha önce varak yaldız konusunda fazla tecrübem yoktu. Tüm bu görüşme ve ziyaretler sonucunda iki varak yaldız makinesi ön plana çıkıyordu. İsim vermeyeyim ama her ikisinin de İsviçre firması olduğunu söyleyebilirim. matbaa&teknik: Yaldız baskının bu önemli markasının hangi avantajlı yönleri sizin yatırım kararınızı etkiledi? Murat Demir: Yüksek hassasiyetle varak yaldız baskısı yapabilmesi, özellikle ince kağıtlarda daha iyi gofre baskısı alabilmesi, daha küçük bir alan kaplaması ve çapraz varak besleme imkanı olması kararımı etkileyen faktörlerdi. Uzakdoğulu bir çok üretici çok cazip sartlar sunmasına rağmen bu alanda kendini kanıtlamış ve genel kabul görmüş bir firma ile ilerlemek istedim. 96
matbaa&teknik: Üretim konularınız içinde Gietz ile ürünlere sağlayacağınız katma değer ve bunun matbaanızın üretim kanalına sağlayacağı katma değer var mıdır? Anlatır mısınız? Murat Demir: Biz ağırlıklı ticari işler, reklam ve promosyon malzemeleri üreten bir matbaayız. Günümüzdeki mevcut trendleri takip ederek ambalaj baskısı alanına da girmek istiyor, bu konuda adımlar atıyoruz. Rekabetin çok yoğun yaşandığı bu alanda katma değerli işler ile kendimize özel bir uzmanlık alanı oluşturmayı amaçlıyoruz. Farklı varak / gofre kombinasyonlarını bir arada uygulayıp ambalajlara görsel zenginlik katmak, müşterilerimizin ürünlerini rafta daha ayırt edilebilir kılmak amacındayız. matbaa&teknik: Sade Ofset hakkında anlatmak istediğiniz yenilikler nelerdir? Murat Demir: Sade Ofset olarak teknolojiyi takip edebilmek için sürekli yeni yatırımlar yapıyoruz. Fakat büyüme stratejimizde teknolojinin olduğu kadar operasyonel sistemin ve eğitimin çok önemli olduğunu biliyoruz. Bir yandan tam barkod entegrasyonlu, anlık takip edilebilir ERP sistemi kurup çalıştırırken, diğer
taraftan çalışanlarımıza iş güvenliğinden, renk yönetimine, yabancı dilden kişisel gelişime kadar uzanan geniş bir eğitim programı olanağı sunuyoruz. En iyi kaliteyi ve performansı ancak makine, insan ve sistem uyumu ile sağlayabileceğimizi inanıyoruz. matbaa&teknik: Eklemek istedikleriniz ve Ferrostaal Türkiye hakkındaki yorumlarınız nelerdir? Murat Demir: Ferrostaal takımını uzun süredir tanıyorum, yeni bir yapılanma içindeler. Yeni temsilcilikler alıyorlar, Türkiye matbaa pazarında çok büyük tecrübeleri var. Benim için en önemli artı yönleri şeffaf dürüst ve objektif olmaları. Kendi sattıkları makineleri anlatırken hiç bir zaman rakiplerini kötülemiyorlar, objektif karşılaştırmalar yapıyorlar. Gerektiği zaman rakip firmaların makinelerinin iyi oldukları tarafları söylüyorlar, ama bu davranış sayesinde çok büyük bir güven kazanıyorlar. Hem de satış sonrasında olası bazı sürprizlerden uzak durmuş oluyorlar. Bence iyi bir satışçı olmakta müşteriye verilen güvenden geçer. Bu konuda onları özellikle tebrik etmek istiyorum.
print buyer
matbaa&teknik
Sim Grafik İkinci CtCP Cihazını Satın Aldı 2007 yılılnda kurulan bir film atölyesi olan Sim Grafik 2010 yılında gerçekleştirdiği Lüscher CtCP cihazı ile kalıp hizmeti vermeye başlamıştı. Artan talepler ve kapasite artışı amacıyla ikinci CtCP yatırımı kararı alan Sim Grafik’in tercihi yine MSM Mümessillik’ten yana oldu. Sim Grafik’ten Veysel Yılmaz, yeni yatırımı ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı: Ayrıca makine parkımızda 2 CtCP ve bir film makinesi olması bize huzur veriyor, rahatlatıyor. Çünkü muhtemel herhangi bir arıza durumunda yedeği olması avantaj sağlıyor.İlk aldığımız makina benim düşünceme göre piyasanın en sağlam CtP cihazı olmasına rağmen, hız isteyen yerler için biraz geride kaldı.Kendi adıma hâlâ ilk makinamın yatırımını çok doğru buluyorum. Ancak işler bir yere gelince sizi zorlamaya başlıyor. Daha hızlı çözüm, hatta anında çözüm isteyen bir piyasaya hizmet veriyoruz. Müşterimiz kalıbını getirip, çayını içene kadar burada bekliyor ve alıp gitmek istiyor.
matbaa&teknik: Bize kısaca şirketinizi anlatır mısınız? Veysel Yılmaz: Simgrafik olarak 2007 yılından beri matbaacılık sektöründe küçük ve orta ölçekli kendi bünyesinde CtP ve film makinesi bulunmayan matbaalara hizmet veriyoruz. Bütün müşterilerimizle dostane ilişkilerle işleri partner olarak yürütmekteyiz Bu bağlamda film ile başladığımız hizmetimize bundan 3 yıl önce yine MSM Mümessillik’ten aldığımız Lüscher Konvansiyonel CtP cihazıyla devam ettik.Bu ay da 2. CtCP yatırımımız ile aynı anda gelen işlere daha hızlı hizmet vermek ve kapasite artışı amaçladık. matbaa&teknik: İkinci CtP yatırımı hakkında bilgi verir misiniz? Veysel Yılmaz: Biz ikinci CtP yatırımızı çok hızlı bir şekilde hatta 2 hafta içinde karar vererek yaptık ve bir anda işlerimiz %70 arttı.
98
matbaa&teknik: Niçin ikinci bir CtP yatırımı yaptınız? Kapasite artırımı mı yoksa önceki CtP’nin kullanım dışı kalması sebebiyle mi? Veysel Yılmaz: Yukarıda da belirttiğim gibi bunun iki sebebi var. Birincisi ilk makinamızın bize yetmemesi. İşlerimizin artışı, gelen işlere anında yanıt verebilmek, yedekleme rahatlılığı gibi sebeplerle ikinci yatırımımızı yaptık. İlk CtP makinamız kullanım dışı değil hala bizim en joker makinamız ve hizmetini en iyi biçimde veriyor. Açıkcası satmayı da şu anda düşünmüyoruz. matbaa&teknik: Her iki Ctp farklı markalar ancak aynı tedarikçiden. MSM Mümessillik hakkında neler söyleyeceksiniz? Veysel Yılmaz: MSM Mümessillik’in sahibi benim için firmanın önünde. Çünkü biz Murat Bey ile mümessil olmadan önce tanıştık. Ben idareciyken alışverişimiz olmuştu ve bu iyi ilişkinin hatırına Murat Bey ilk CtCP makinesini inanılmaz şartlarla ve benim en kötü anımda bana verdi. Dolayısı ile 2. CtCP yatırımını kararlaştırdığımda Murat Bey, Doie’ yi satarken başka yerden tercih etme gibi bir durumum olamazdı.
Bazen makine alımlarında bizim piyasada, getirilen makinanın öneminden çok kimin sattığı öne çıkar.Bizim durumumuz da aynı. MSM yıllardır gerçekten tüm desteğiyle bizim arkamızda durmuştur ve bugünlere gelmemizde üzerimizde payı büyüktür. Şu ana kadar da ilişkilerimizde hiçbir sıkıntı yaşamadık, çok memnunum. İnşallah ilişkimiz uzun yıllar devam eder. matbaa&teknik: Eklemek istedikleriniz? Veysel Yılmaz: Yeni dönemde ekonomik çözümler arayan firmalara bu makineyi yakından incelemelerini tavsiye ederim.Çin mallarının kötü değil,üretici firmalarının satış sonrası desteğinin zor olduğunu düşünüyorum. Aslında makineler gerçekten yakından incelediğinizde Avrupalı bir üreticinin ürettiğinden hiç farklı değil. Ben burada her ikisini de kullanıyorum ve çok rahat karşılaştırabiliyorum. Burda işin içine kimden aldığınız giriyor en önemlisi. Gelen makineyi aldığınız kişi size destek olarak güven veriyorsa, Çin’den gelen mallar da kesinlikle doğru karardır diye düşünüyorum.
print buyer
matbaa&teknik
Komori’den Rekor Satış! Printtek 2013 fuarında 3 adet Komori Baskı makinesi siparişi veren Ata Matbaacılık, yüksek yatırım ivmesini sürdürüyor. 17-22 Mayıs 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen Tüyap Printtek Matbaa fuarında Aras Grup standında fuar süresince canlı demolarla tanıtımı yapılan Komori yeni Lithrone G serisi büyük ilgiyle karşılandı. Ata Matbaacılık fuarda 3 adet Komori baskı makinesi yatırımı gerçekleştirdi. Şirket fuar esnasında Aras Grup ile 2 adet Komori GL440 -4 renk 70/100 ve 1 adet Komori LS429 - 4 renk 50/70 baskı makinesi yatırımı için anlaşma imzaladı. Aras grup’tan konuya ilişkin yapılan açıklamada “Daha önceki dönemde yine Komori’den 70/100 5renk+ laklı ve 4 renk 50/70 baskı makinesi yatırımı yapan Ata Matbaacılık son yıllardaki yüksek yatırım ivmesini arttırmaya devam ediyor”, denildi.
99
printtek 2013
matbaa&teknik
Printtek 2013 Başarıyla Kapandı Türk basım endüstrisinin en önemli organizasyonu olan Printtek 2013, 17 – 22 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirildi. Son olarak 2010 yılında gerçekleştirilen fuar, katılım açısından 2005’deki başarısını yakaladı.
6 salonda 60 bin m2 sergileme alanında yer alan PRİNTTEK 2013 Fuarı’na, 38 ülkeden 520 firma ve firma temsilciliği katıldı. Sektörün tüm işkollarında faaliyet yürüten firmalarını bir araya getiren Printtek 2013’ü 66 ülkeden 2 bin 5 ve Türkiye içinde 72 ilden 26 bin 337 olmak üzere toplam 28 bin 342 profesyonelin ziyaret ettiği bildirildi.
Hedefine Ulaştı Tüyap’tan yapılan açıklamada “Uluslararası niteliğiyle matbaacılık ve basım sektörlerinin ülkemiz ve Avrasya Bölgesi’ndeki en önemli ticari platformu olan PRİNTTEK, yeni yatırımlara yön vererek, farklı pazarlara erişim kanalları açarak, baskı teknolojileri ve kağıt sektörlerinin büyüme hamlesine hız verme hedefine ulaştı” denildi.
Emin Barın 100 Yaşında 17 Mayıs günü gerçekleştirilen fuarın açılış töreni Basım Sanayi Eğitim Vakfı (BASEV) tarafından düzenlenen ‘EMİN BARIN 100 YAŞINDA’ sergisinde yapıldı. Sektör temsilcilerinin ve Barın ailesinin katıldığı açılışta, Tüyap Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, BASEV Yönetim Kurulu Başkanı Sermet Tolan ve Türkiye Matbaacılar Federasyonu Başkanı Hüseyin Gürbüz açılış konuşmalarını gerçekleştirdiler.
Alım Heyetleri Tüyap’taydı 6 gün süren fuarda, Tüyap yurtdışı alım heyetleri programı kapsamında Sırbistan, Makedonya, Bosna Hersek, Bulgaristan, Filistin, Gürcistan, Hırvatistan, İran, Mısır, Rusya, Suudi Arabistan, Tunus, Ukrayna, Yunanistan ve Özbekistan’dan gelen sektör temsilcilerinin yanı sıra, yurt çapından ise Türkiye Matbaacılar Federasyonu işbirliği ile Ankara, Trabzon, Adana, Eskişehir, Denizli, Kocaeli, İzmir, Antalya, Sakarya, Konya, Mersin, Bursa, Şanlıurfa, Samsun, Gaziantep, Malatya ve Kayseri illerinden gelen heyetler, önemli alımlar ve ticari anlaşmalar gerçekleştirdiler. Fuar, son üç gününde özellikle Batı Avrupa ve Amerika’dan gelen yurtdışı alım heyetlerini ağırladı. 101
matbaa&teknik yorumu Fuarcılık sektörünün darboğazda olduğu bir dönemde matbaa makine ve malzeme tedarikçilerinin oldukça önemli bir destek ile gerçekleşmesine omuz verdikleri Printtek 2013 beklenenin üzerinde bir başarı sağladı, bizce. Tüyap tarafından bildirilen 26 bin kişilik yurtiçi ziyaretçi rakamı basım endüstrimizin yenilenmiş ölçüleri göz önünde bulundurulduğunda tatminkâr ve başarılı görülüyor. Fuar koridorlarında geçen altı günlük koşuşturmaca esnasında karşılaştığımız matbaacılarımıza ve sosyal ağlarda paylaşılan resimlere bakıldığında Türkiye’de matbaacılıkla uğraşan ve fuara gelmemiş profesyonel yok gibiydi, bu bizim tespitimiz.
Feda Programı Aslında fuar yapmak için ideal bir ortam yoktu ilk gününe kadar fuarın. Hemen üst paragrafta da yazdığım gibi katılımcılar açısında Beşiktaş J.K’nün Feda programına benzer bir yatırımdı; özellikle makine tedarikçilerimizin yaptıkları. Dile kolay gelen ama hiç de kolay harcanmayacak rakamları göz önüne alarak fuarı vesile kılıp endüstrimizi şenlendirmeye gayret ettiler. Başarılı oldular mı derseniz; Evet
oldular. Şimdi burada tek tek isim zikretmek anlamsız olacak ama altı çizilmesi gereken iki nokta vardı ki ikisinin de altını çizelim: Sadece başlık olarak yazalım siz yıldızları ilerleyen sayfalarda bulun: ofset - dijital entegrasyonu ve alkolsüz baskı. Uzun uzun yorumlamaya gerek yok, hepiniz oradaydınız ve bizzat yaşadınız ve öne çıkan şirketlerimizin röportajlarını ilerleyen sayfalarda bulacaksınız. Son söz, bir sonraki fuara kadar coşmuş bir endüstriye ulaşmak ümidimizdir.
printtek 2013
matbaa&teknik
Gelemeyenler, Bir Şeyleri Kaçırdı
Kaçırdıklarınızı Öğrenmek İçin Bizi Arayın Ömer Meray: “Bu fuara gelemeyen ziyaretçiler matbaacı dostlarımız, bence bir şeyleri kaçırdılar. Ancak ne kaçırdıklarını bilmek istiyorlarsa bölge sorumlularımızı arasınlar, Printtek ve Heidelberg ile ilgili bilgileri biz kendilerine tekrar anlatalım.”
Heidelberg Türkiye, daha önce katıldığı fuarlarda olduğu gibi en fazla ziyaretçi çeken sayılı standlardan biri olma özelliğini yine korudu. Heidelberg standı drupa 2012 standının tıpkı kopyası olarak Almanya’dan getirildi. Heidelberg Türkiye’nin Printtek 2013 değerlendirmesini şirketin Satış ve Pazarlama Müdürü Ömer Meray’a sorduk: Son Printtek katılımınız olan 2005 yılındaki fuara nazaran daha küçük bir stand alanı ve farklı bir konsept ile Printtek 2013’e katıldınız. Bu fuarda daha ebatlı küçük makineler, HEI Flexibility sloganı ile vermek istediğiniz mesaj ve ortaya koymak istediğiniz yeni anlayışa matbaacılarımızın tepkisi nasıl oldu? Anlaşılabilir bir sergileme gerçekleştirdiğinizi düşünüyor musunuz? Doğru. Sekiz yıl içinde Türkiye’de basım endüstrisinde bazı kabuk değişimleri gerçekleşti. İki açıdan bu konuyu açıklamak isterim. Evet, artık dijital de bu işin içinde. Benim de bir payım var demeye başladı. Öte yandan niçin Heidelberg standında 70 x 100 makineler yok 102
sorunuza da cevap olarak artık yeni projeleri olan matbaacılar için geldim, gördüm, beğendim, aldım gibi bir uygulama söz konusu değil, diyeceğim. Artık herkes küçük kâr marjları ile çalışabilmek açısından projelerini çok detaylı bir şekilde irdeliyorlar, hangi konuda ne şekilde yatırım yapmaları gerektiğini, hangi katma değerli ürünleri oluşturabileceklerini, dört sene sonra hangi müşteri profiline ulaşabileceklerini, önceden çalışmak zorundalar ve artık bunların çalışma yeri fuarlar değil. Dolayısıyla biz Heidelberg olarak Printtek 2013 fuarına bir konsept ile girme kararı aldık. Bu konseptimiz yüksek esneklik, özetle ofset baskının ve dijital baskının birlikteliği. Küçük tirajlı işler gamında dijital ile yapılacak bir üretimin daha uygun maliyetlerle elde edilebileceği; öte yandan biraz daha yüksek bir tiraj olduğu zaman da ofset teknolojisi ile gerçekleştirilmesi. Bunu yaparken de Anicolor dediğimiz çok kısa hazırlık süreleri olan ve %90’a varan bir kağıt tasarrufu sağlayan sistemini Türkiye’de ilk defa gösterdik. Heidelberg biliyorsunuz dijitale 2010 Ipex ile birlikte başlamıştı. Geçen bu iki yıl içinde ön pilot bölgelerden sonra 2013’de Printtek’te de Heidelberg dijitali sergiledi. Dolayısıyla buraya gelen
misafirlerimiz düşük tirajda dijital, orta tirajlarda ofset, duruma göre hibrid diyebileceğimiz mesela konferans tarzı bir iş hazırlığında ofset ile basılmış davetiyeye, kişiselleştirme yapılabilecek üretimleri burada görebildiler. Bunun ötesinde tabii ki yine klasik ofset ve ofset sonrası makinelerimiz vardı. Kapak taklama, katlama kırım ve Polar gibi makinelerimiz vardı. Yine biraz detaylı ve katma değer sağlayacak biçimde CITO kesim, pliyaj, gofre tarzı işlerin yapılabildiği çözümlerimiz vardı. Bunun dışında da tamamen ekipman olarak bakmamak lazım; makinelerimizin standart bir üretim kalitesinde çalışabilmeleri için Saphira sarf malzemeleri gurubumuz vardı. Bunun faydalarını anlatmaya çalıştık fuar süresince. Ve yine SystemService dediğimiz teknik servis bölümümüzün müşterilerimizin makinelerini sürekli faal ve kaliteli baskılar gerçekleştirecek şekilde üretimde tutabilmeleri için servis anlaşmalarından söz ettik. Dolayısıyla Heidelberg’te her zaman söylediğimiz gibi çözüm ortağı olduğumuzu gösterme imkanını burada bulduk. Buraya gelen matbaacılarımız kendi segmentleri içerisinde kendilerini ilgilendiren konularda tüm Heidelberg çalışanlarından satış ya da teknik ekipten tüm sorularının
printtek 2013
matbaa&teknik
Ömer Meray cevaplarını bulabildiler. Bunu yaparken de yeni trendlerle ilgili olarak da seminerler düzenledik. Seminer programımızı üç konu üzerinde oluşturduk. Bunlardan bir tanesi dijital ve ofset baskının ekonomik muhasebesini yapabileceğimiz rakamsal değerlendirmesini yapabileceğimiz seminerdi bir diğer konu ise Heidelberg’in Prinect iş akışı ve yazılımları ile CtP’de kullandığımız kalite kontrolüne yönelik ekranlar, Nec’ler, monitörler ilgili bir seminerimiz vardı. Üçüncü konumuz da Türkiye’de de yeni yeni gelişen yüksek reaksiyonlu UV mürekkepler ve baskıda özel efektler gibi neler yapabileceğimizi anlatan bir seminerdi. Özellikle bu üçüncü konudaki seminerimiz çok ilgi gördü. Piyasada çok yeni bir konu olduğu için herkesin bu konuda farklı düşünceleri var. Bu yüzden bu konunun çok net bir şekilde ortaya konması lazım. Evet biraz daha parlak, evet biraz daha kuru, hiç pudra ya da koruyucu lak kullanmamak gibi çok güzel özellikleri olan bir UV mürekkep ama öte taraftan standart bir konvansiyonel mürekkebin yaklaşık 2,5 katı kadar bir bedeli var; lakta bu 3 katına kadar yaklaşıyor bunlarla ilgili sınırlamalar var, yarı matlar, matlar henüz ortada yok, mürekkep imalatçılarının henüz pantone serisi tamamlanmış değil, bu konudaki Ar-Ge çalışmaları devam ediyor, gıdada kullanılabilirliğini gösteren bir sertifikasyonları yok, dolayısıyla müşterilerimizi yeni bir şey çıktı hemen bununla ilgili üretime başlayalım dan ziyade gerçekten ihtiyaçları ne ise onu belirlemek açısından bu semineri yaptık ve çok olumlu neticeler aldık. 103
Buradan ayrılacak herhangi bir ziyaretçi bence şunu düşünecektir. Heidelberg’in drupa’da gördüğüm standını evet biraz daha küçük ama aynısını İstanbul’da gördüm, algısı oldu, makinelerimizin düzeninden hostes arkadaşlarımızın yaklaşımlarına kadar her şey ziyaretçilerimizin sempati duymasını sağlıyor. Şimdi bundan sonrası ne olacak onu konuşmamız lazım. Fuar boyunca her gün satışımız var. Tabii ki bu satışlar emeklerimizin boşa çıkmadığını doğru seçimler yaptığımızı gösterdi. Buarada konuşulan bir çok proje var, bunları sonuçlandırmaya çalışacağız. Her şey bir yana biz birincisi bilgilendirme yönündeki amacımıza ulaşmış olduk. Bundan sonra da bu seminerlerimiz gerek İstanbul’da gerekse Türkiye çapında devam edecektir. Dolayısıyla 2013’ü hedeflediğimiz çizgide tamamlayacağımıza gönülden inanıyorum. Fuar ziyaretçisi zamanını ağırlıklı olarak kullanıcısı olduğu markanın sergilendiği standlarda geçirir. Siz son dönemde yaptığınız etkinliklerde Heidelberg müşterisi olmayan matbaacılarımıza Heidelberg’i tanıtma gayretinde oldunuz. Bu gayretleriniz Printtek 2013’de karşılık buldu mu? Kesinlikle! Gerek bireysel müşteri ziyaretlerimiz gerekse guruplar halinde Almanya fabrikalarımıza ticari baskı ya da ambalaj baskısı yapan müşterilerimizle yaptığımız ziyaretler
esnasında açıkcası bilgilendirmeyi hedef almıştık. Salt Heidelberg kullanıcılarını değil rakip firmaların makinelerini kullanan matbaacı dostlarımızı da davet etmiştik. Rakip marka kullanan matbaacılarımız Heidelberg’i gördüklerinde – Biz Heidelberg’i böyle bilmiyorduk, tepkisini almıştık. Bu kadar geniş bir üretim yelpazesi olduğunu bilmediklerini bizimle paylaşmışlardı. Dolayısıyla o yurtdışı seyahatlerinden sonra Printtek 2013’te de hiçbir proje söz konusu olmasa dahi yeni dostluklarımızın oluştuğunu onların bizi burada ziyaret etmesinden anlamış olduk ki bu bizim çok istediğimiz bir şey. Önemli olan sosyal ilişkiler. Pozitif yaklaşımlar, karşılıklı olarak konuşabilmek, bilgilendirme. Bütün bunları sağlamış durumdayız. Biz bundan sonra da salt büyük şehirler değil, Karadeniz bölgesi, Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesinde çeşitli etkinliklerimiz olacağını söylemek isterim. Sanırım bundan sonra matbaacı dostlarımız Heidelberg ile daha yakın ilişkiler içinde olacaktır. matbaa&teknik okuyucusuna özel bir mesajınız var mı? Printtek 2013 Heidelberg açısından gerçekten çok başarılıydı. Bu fuara gelemeyen ziyaretçiler matbaacı dostlarımız, bence bir şeyleri kaçırdılar. Ancak ne kaçırdıklarını bilmek istiyorlarsa bölge sorumlularımızı arasınlar, Printtek ve Heidelberg ile ilgili bilgileri biz kendilerine tekrar anlatalım.
printtek 2013
matbaa&teknik
Herkes İçin Çözüm: Yüksek Esneklik Murat İleri: Günlük ihtiyaç ve sıkıntılarına cevap bir bir sistem HEI Flexibility. Herkesin çözüm aradığı nokta da bu zaten. Heidelberg Türkiye Satış Müdürü Murat İleri, Printtek 2013 fuarında sergilenen çözümleri dergimize anlattı. İleri, Yüksek esneklik konseptine vurgu yaparken, Heidelberg’in baskı sonrası makinelerde de nasıl verimlilik sağlayacağına dikkat çekti:
Dijital-Ofset entegrasyonu Heidelberg’in bu fuarda öne çıkardığı konu yeni teknolojiler oldu. Bunlardan bir tanesi dijital baskı makinemiz. İkincisi Anicolor ofset baskı makinemiz. Dünyada değişen trendler paralelinde artık bir matbaanın muhakkak bir dijital baskı makinesinin olması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yanında Anicolor makinemiz ise ofset teknolojisinde ofsetin bazı dezavantajlarını ortadan kaldıran bir teknoloji içeriyor. Matbaalara büyük avantajlar sağlıyor birincisi maliyetleri aşağıya çekme özelliği. Bu özelliğin ana teması tabaka baskı fire sayısını azaltması. Fire tabaka sayısını on tabakaya kadar indiriyor. Özetle fersüde baskıda %90’lık bir kârlılık sağlıyor. Bu durum özellikle kısa tirajlı işlerde ön plana çıkıyor. Mesela 1000 tabakalık bir işte 200 tabaka fire vermek büyük bir maliyet ve bunu Anicolor ile 10 tabakaya düşürebilirsiniz. İkinci olarak ayar sürelerinden bahsedebiliriz. Ayar süreleri çok kısa. İşten işe 4 – 4,5 dakikada geçebilirsiniz. Dolayısıyla gün içinde çok sayıda kısa tirajlı işi bitirme imkanı sunuyor. Kısmen dijital ile kombine edildiğinde üretim esnekliği de sağlıyor. Çünkü dijitalde 300 adete kadar işleri rahatlıkla yapabiliyorsunuz. 300 tabakadan sonraki işlerinizi de Anicolor’da yapma şansınız var. Baskısı Anicolor’da yapılmış işlerin kişiselleştirilmesini dijitalde yapabilirsiniz. Gelişen baskı şartları ve trendlerin oluşturduğu ticari matbaacılık ile uğraşan matbaalarımızın elini çok rahatlatacak bir kombinasyon ve en büyük ilgiyi de bu sergimiz gördü zaten.
Baskı sonrası çözümleri Standın diğer bölümde de baskı sonrası makinelerimizi sergiledik. Bu bölümde de yine kısa tirajlı ve hızlı iş değişimine yönelik Eurobind 600 kapak takma makinemiz var. Yine bu kapak takma makinemize en önemli talep kısa tirajlı iş yapan dijital baskı merkezleri ile küçük ve orta ölçekli matbaalarımızdan geldi. Eurobind 600’ün kapasite ve hızının düşüklüğüne 104
rağmen esnekliği, kapak takma kalitesi çok yüksek. Bu talebi ölçümleyebiliriz çünkü 6 proje hızlı bir şekilde gelişti ve iki tanesi de fuar esnasında gerçekleşti. Bu makinemizin yanı sıra yine Türkiye’de ilk kez sergilediğimiz inline – baskı esnasında sonlandırma yapan sistemimiz. Kesim, pliyaj, perforaj, sticker’lar için yarım kesim, pencere açma gibi işlemleri gerçekleştirebileceğiniz bir inline sonlandırma sistemi. Bunu da CITO firması ile ortaklaşa yapıyoruz. Bu sistemi mevcut makinelere de uygulayabiliyoruz. Farklı markalardaki makinelere de uygulanabilir. Baskı esnasında bütün bu sonlandırma işlemlerinin yapılıyor olması matbaacı açısından önemli avantaj. Bazı müşterilerimiz bu uygulamaları kendi imkânları ile yapmışlar ama çok verimli değil. Öncelikle baskı çıkışında istif ile ilgili bir problem oluşuyor. Halbuki CITO ile daha düzgün bir istif daha randımanlı bir çıkış alabiliyorlar. Bazı müşterilerimiz kendi işleri burada getirip denediler. Bunun dışında diğer baskı sonrası ürünlerimize bakarsak Polar bıçağımız var. Çok uzun
yıllardır bilinen bir ürün ve bir matbaanın olmazsa olmazı. O nedenle mutlaka sergilememiz gerektiğini düşündük ve burada sergiledik. Ve katlama makinemiz. Stahlfolder. Stahlfolder katlama makinesinin yeni besleme sistemi sayesinde emici bant üzerinden besleme yapılıyor, ayar süreleri çok kısaldı. Çok hızlı işten işe geçiş yapılıyor. Bu makinemizden de iki adet satış fuar esnasında gerçekleşti. Matbaacılar tarafından çok başarılı bulunan bir makinemiz oldu.
Herkesin çözüm aradığı nokta Biliyorsunuz biz bu fuarda HEI Flexibility yani yüksek esneklik sloganı ile yer aldık. Matbaacılarımız standımıza bu esnekliği öğrenmek için gelmiyorlar ama bize teknik problemlerini aktardıklarında bu konseptimizin onlara uyduğu gördük ve anlattık. Aslında bu yoğun ilginin en önemli sebebi de bu. Günlük ihtiyaç ve sıkıntılarına cevap bir bir sistem HEI Flexibility. Herkesin çözüm aradığı nokta da bu zaten.
printtek 2013
matbaa&teknik
Kârlılığa Odaklanan Esnek Bir Üretim Ortamı Sarkis Servic: Biz gelecekte ofsetin ve dijitalin kârlı çözümler sunabileceğini göstermek istiyoruz. HEIFlexibility (Yüksek Esneklik) konsepti, özellikle Türkiye pazarında, müşterilerimize daha yüksek kâr sağlamayı mümkün kılacak.Heidelberg Ürün ve Doğu Avrupa İş Müdürü Sarkis Servic’in Heidelberg’in Printtek 2013 katılımı ile ilgili yorumu böyle. Sorularımız ı cevaplandıran Servic’e göre ana amaç rekabetteki güçlülüğünü artırmak:
Rekabet Gücünüzü Artırmaya Yönelik Çözümler “Asıl soru şuydu: “TÜYAP’ta özellikle Türkiye pazarı için ne sunmak istiyoruz?” Müşterilerimizin yüzde 80’i 20’den az işçi çalıştıran yerler. Biz, sonuç olarak, müşterilerimize en doğru çözümü sunmamız gerektiğine karar verdik. Türkiye’de ilk kez tanıttığımız Linoprint dijital baskı makinemiz burada. Şimdiye kadar müşterilerimizden aldığımız geri bildirimler inanılmaz derece iyi. Bu geri bildirimler hem operatörlerden hem de müşterilerden geliyor. Müşterilerimizin çoğunluğu bu teknolojiyi biliyor. Çünkü IPEX 2010’da ve drupa’da tanıtılmıştı. Türkiye’nin avantajı burada müşterilerin gösterimleri canlı izleme şansı bulunması. Özellikle kısa tirajlı ticari baskı işlerine gelince, biz tam olarak bu işler için çözümler sunuyoruz. Biz burada XL106 gibi büyük uygulamalar değil, küçük çaplı müşterilerimiz için rekabet güçlerini artırmaya yönelik çözümler sunuyoruz.
yapıyoruz. Bazı müşteriler burada oluşumuzdan oldukça memnun çünkü 2005’ten beri ilk kez TÜYAP’ta standımız var. Bu sene için de tek ve büyük bir makine sergilemek yerine müşterilerle daha yakından ilgilenme kararı aldık. Ve tabii ki fuardan sonra gerekirse talep doğrultusunda müşterilerimize büyük makinelerimizi de sunabiliriz. Heidelberg’de önümüzdeki ay için planlamış bir müşteri turumuz var. Burada müşterilerimize tüm ürünlerimizi sunma şansımız olacak. Bu turlar sayesinde müşterilerimizle olan ilişkilerimiz gelişecek. Önceki düzenlediğimiz turlarda da gördüğümüz bu oldu. Fuarlarda müşterilerle yeterince ilgilenme fırsatı olamıyor.”
Türkiye Büyümesini Sürdüren Bir Pazar Diyalog ve Bilgilenme “Müşterilerimizden bu konuda çeşitli görüş ve fikirler alıyoruz. Müşterilerimizden edindiğim görüşler şu yöndeydi: “Çok güzel bir standınız var ama neden büyük bir makine sergilemediniz?” Yine aynı noktaya geleceğiz; büyük makineler sergileyebiliriz ama biz bu fuarda müşterilerle diyalog içinde olmaya karar verdik. Burada büyük bir makine sergilemek yerine müşterilerimizle daha yakından ilgilenip işleri hakkında görüş almayı ve onlara yeni çözümler sunmayı hedefledik. Çünkü deneyimlerimize göre, büyük bir makine almaya gücü yetmeyen müşterilerimiz standımıza girmeye çekiniyorlar. Ancak bizim için her müşteri değerlidir. Biz müşterilerle görüşüp işleri hakkında bilgi edinmek istiyoruz. Çünkü müşterilerimiz işi bizden çok daha iyi biliyorlar. Baskı işi önemli bir iş ve biz Heidelberg olarak müşterilerimize doğru çözümler sunmakla yükümlüyüz. Özellikle kısa tirajlı çözümlerimizi de tanıtmak istiyoruz. Eğer buraya büyük bir makine getirmiş olsaydık bu sadece belirli bir müşteri tipine hitap edecekti. Ama bu tip çözümlere ilgi duyan esas müşterilerimiz için de çözümler üretiyoruz ve kuruma özel sunumlar 105
“Türkiye’de farklı segmentte ürünleri de paylaşmalıyız diye düşünüyorum. Konuştuğum nerdeyse tüm matbaacılar ambalaj sektöründe gözle görülür bir büyüme olduğunu söylüyorlar. Ticari segmentte de özellikle düşük tirajlı işler için çözüm aranıyor. Standımızda gözlemlediğim kadarıyla sektör fiyatlar yüzünden baskı altında. Buna göre Anicolor teknolojisi onlara hala piyasada kalabilme ve kârlılık yakalama fırsatını sunuyor. Gerçekten mücadele veriyorlar ve içlerinden bazıları bana ürünleri kar etme amacıyla değil sadece müşteri ilişkilerini sürdürme amacıyla sattıklarını belirttiler. Biz Heidelberg olarak Türkiye pazarını analiz ettik ve müşterilerin arttığını gördük. Tabii ki hala ekonomik durumları nedeniyle mücadele etmeyi sürdürenler var. Piyasayı analiz edecek vakitleri de yok üstelik. Biz bunu Almanya’da da gördük, matbaaların sahipleri genelde matbaacılar oluyor. Bu noktadan bakacak olursak, Türkiye’deki müşteriler matbaalarını analiz etmeye başladıklarında, özellikle bunu bir workflow sayesinde yaptıkları zaman, bu onların ek bir yol kaydetmelerini sağlayacaktır. Hala CtP, matbaa ve baskı sonrası makinelere ihtiyaç var. Bu işi kombin etmek daha verimli olacaktır.
Türkiye büyüyen bir pazar ve nüfusu da giderek artıyor. Böyle olunca, gerek yiyecek gerek etiket gibi alanlarda birçok iş fırsatı ortaya çıkıyor. Burada Avrupa’dakinden daha farklı bir etki var. Web2Print ya da dijital bu müşterileri zor durumda bırakıyor. Sol tarafımızda dijital segmenti var ve sağ tarafımızda web2print işi var. Türkiye’de web2print işini profesyonel bir şekilde yapılırken görmedim. Ancak, web2print’in Türkiye pazarına ne zaman gireceği bir zaman meselesi. Ama bizim açımızdan Türkiye pazarının Heidelberg için çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Fuardan sonra geri dönüşleri değerlendirme fırsatımız olacak. Burada birçok müşterimiz var ancak hepsiyle görüşme fırsatımız olamadı çünkü her şeyi çabucak görme niyetindeler. Bu da müşterilerin gerçekten ilgili olduğunu gösteriyor.”
Türk Matbaacısı İçin Not “Lütfen Heidelberg Türkiye’deki meslektaşlarımızla temas halinde olun. Sizlere matbaalarınızla ilgili danışmanlık yapabiliriz. Şahsım adına şunu söyleyebilirim; gelecekte rekabet edebilmek için ilerleyen zamanlarda tüm matbaaları görmek şart. Eğer bugün bir müşterimiz işini yürütebiliyorsa ve de iyi bir şekilde bunu başarabiliyorsa son 5 senesine ve önündeki 5 seneye bakmalı. Ve her zaman 5 sene sonra nerede olacağını bilmesi gerekir. Tabii ki 5 yıl uzun bir süre ve bunu bilmek çok zor ama eğer işimi bir yere taşımak için bir stratejim varsa, bu kârlılık için ideal bir tercihtir. Eğer günlük işlerimin içinde çok fazla kaybolursam uzun süreçte yapmak istediklerime odaklanamam. Ve kağıt fiyatlarının nereye gittiğini hesaplıyor olmaları lazım, ayrıca iş teslimi için gereken süre hala baskı işinde çok önemli; bu nedenlerle bir şeyler yapmaları gerektiğinin idrakinde olmaları gerekir. AniColor teknolojisini sunduğumuz yerlerde ilgi çok oldu çünkü rekabetçi olabilmek gerekiyor. Kağıt fiyatları yükselişte olduğunda kağıt miktarını dramatik olarak yüzde 90 seviyelerinde azaltabilirim. Eğer baskı miktarı azalıyorsa bu her şeyi yeniden hesaplamamız gerektiği anlamına gelir, kısa tirajlı işlerim varsa ve bunu sadece dijitalde gerçekleştirebiliyorsam bu karlılık sağlamaz ama ekonomik olur. Dijital segment de çok önemli çünkü yaptığımız analizlere göre tüm dijital müşterisinin yüzde 10’u değişken datalarla uğraşıyor. Bu da bize bu segmentte çok büyük bir niş olduğunu gösteriyor. Tabii ki her müşteri aynı konseptte ilerlemiyor ama biz gelecekte ofsetin ve dijitalin kârlı çözümler sunabileceğini göstermek istiyoruz. Her ikisine de uyum göstermeliler.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Linoprint Size Yeni Bir Baskı Dünyası Vadediyor Mark Ihlenfeldt: Burada farklı yüzeylere baskı konusunda demolar yaptık. Ticari bir matbaada yapması zor olan şeyleri yaptık, zarfa baskı yapmak gibi. Linoprintin avantajları nelerdir? Mark Ihlenfeldt: Lino print farklı segmentleri hedefliyor. Ticari matbaayı ve etiket pazarını da hedefliyor. Etiket sektörü için çalışan dijital baskı çözümümüzün adı Linoprint L. Bu makine bir UV inkjet baskı makinesi. Bobinden bobine, plastik materyal üzerine etiket ya da istediğiniz her şeyi basabilirsiniz. Bazı farklı pazar segmentleri de var ancak görünen o ki dijital pazarı kısa tirajlı işlerde büyüyor. Bugün Linoprint L ile flekso plakaları yapmamız gerekmiyor ve bu çok maliyetli etiket baskılarını dijital UV inkjet baskı makinemizle ve tabii ki kısa tirajlar söz konusu ise daha uygun maliyetlerle basabilirsiniz. Linoprint’i ilginç kılan nokta nedir? Bu fuarda hangi özelliği dikkat çekti sizce? Mark Ihlenfeldt: Linoprint’in en ilginç yanı bence farklı maddeler üzerine baskı yapabilmesi. Bu kağıda baskı yapmaktan daha fazlası… Ziyaretçiler de en çok bununla ilgilendiler. Ayrıca bir de inline sonlandırma. Ziyaretçiler de buna yoğun ilgi gösterdi, biz bunu yapabildiğimizi demoda gösterdik.
HEIFlexibilty sloganı altında dijital – ofset entegrasyonu ile matbaalara daha verimli ve kârlı üretim imkânı teklif eden Heidelberg’in dijital baskıdan sorumlu yöneticilerinden Mark Ihlenfeldt ile Linoprint baskı çözümlerini konuştuk: Lino print için hedeflediğiniz pazarlar hangileri? Mark Ihlenfeldt: Dijital baskı hakkındaki gerçek hızlı bir biçimde büyüdüğüdür. Ama ofset de buna bağlı olarak sabit kalıyor. Arada çok büyük bir açılma ya da fark olmuyor. Görüyoruz ki dijital geliyor. Düşük tirajlı işlerde daha çok dijital baskı tercih ediliyor. Aslında ikisinin kombinasyonunu da görüyoruz. Müşterilerimiz için uygun olan çözüm de bu. Düşük tirajlar için dijital daha uygun, daha yüksek tirajlar içinse ofseti tercih ediyoruz çünkü yapmamız gerekn maliyet hesapları var.
106
Daha kârlı ve verimli olabilmek için küçük ya da orta ölçekli bir matbaa ne yapmalı? Mark Ihlenfeldt: Öncelikle yeni uygulamalara bakılmalı. Renkli baskı yapmak artık yeterli olmuyor. Çünkü rekabet çok çetin. Bu noktada internet kafeler bile işin içinde, bu nedenle daha geniş bir pazarla mücadele etmeniz gerekiyor. Yeni bir çözüme ihtiyaç var. Dijital de bu anlamda büyük imkân sunuyor. Ofsetle mümkün olmayan birçok şey dijitalde mümkün olabiliyor. Kitap ve hatta broşür bile basabiliyorsunuz. Müşterilerinize yeni çözümler ve uygulamalar sunabilirsiniz. Burada farklı yüzeylere baskı konusunda demolar yaptık. Ticari bir matbaada yapması zor olan şeyleri yaptık, zarfa baskı yapmak gibi. Frankfurt’taki bir müşterimiz kısa tirajlı işler alarak çok büyük başarılar elde etti. Matbaanın sadece bir adet Linoprint baskı makinesi var ve günde 30’dan fazla iş alıyor.
Inline sonlandırma gerçekten çok önemli. Bu sonlandırma seçeneğine pazarın tepkisi nasıl? Mark Ihlenfeldt: İstatistiklerde yaptığımız satışa ve elimizdeki malzemeye bakınca müşterilerimizin çoğunun traşlama hariç kitapçık yapabilecek malzeme satın aldığını görüyoruz. Bu da zaten traşlama işinin müşterimizin elindeki bir giyotinle çözebilecek olması olabilir. Müşterilerimizin yüzde 80’inde son üç ağız kesim hariç komple bir inline sonlandırmalı baskı makinesi olduğunu söyleyebilirim. Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı? Mark Ihlenfeldt: Öyle inanıyoruz ki Linoprint, ofset makineyle birlikte de kullanılabilecek fiyat avantajlı bir ürün. Pazardaki diğer rakipler de geleceğin dijitalde olduğunu söyleyip dijitale yöneleceklerdir. Dileyen müşterilerimize de en uygun fiyatlı çözümleri göstermekten çekinmeyeceğiz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Gallus, Ümit Veriyor Emre Tezcan: “Müşterilerimizle sıcak ilişkilerimizi sürdürmeye yönelik önemli ve başarılı bir etkinlik oldu. Labelexpo öncesi de pazarın yatırım kapasitesi hakkında da bizi ümitlendirdi.” Heidelberg Satış Müdürü Emre Tezcan, Printtek 2013’de Gallus etiket baskı makineleri konusunda organize ettikleri kampanyanın elde ettiği başarıya dikkat çekti. İlk ECS 340 makine satışının da gerçekleştiğini anlatan Tezcan, 3 adet CtP satışının bilgisini paylaşırken Saphira’nın genişleyen ağdan bahsetti. Sarf malzemeleri ve servis konusunda bütünleşik bir hizmet ürettiklerini anlatan matbaa malzemeleri Bölge Satış Müdürü Serhat Çelikkaleli ise fuarın sonuçlarından memnun olduklarını, anlattı. Emre Tezcan: Printtek 2013 Gallus açısından oldukça verimli geçti. Bu sene Labelexpo senemiz olduğu için çok yeni makine ve teknolojileri pazara sunduğumuz bir sene olacak 2013. Gallus sergisini Labelexpo Avrupa Brüksel’de en geniş biçimde yapacağız. Fakat fuar boyunca EM 280 makinemiz ile ilgili bir kampanyamız vardı. Bu kampanyaya paralel önemli gelişmeler oldu. Tamamlanmak üzere olan proje dosyalarımız oluştu ve bazı müşterilerimizin hatlarına ilave ekipmanlar sağladık. Bu gelişmelerin dışında bir iyi haber ilk ECS 340 makinemizi sattık. Yazın sonuna doğru Labelexpo öncesinde kurulumumuz tamamlayacağız. Müşterilerimizle sıcak ilişkilerimizi sürdürmeye yönelik önemli ve başarılı bir etkinlik oldu. Labelexpo öncesi de pazarın yatırım kapasitesi hakkında da bizi ümitlendirdi. Saphira konusunda da Türkiye’deki ağımızı 2013’de daha fazla genişlettiğimiz için ekip ve depo yatırımlarımız ile bu fuarda kaynaşmaya aracı olduk yeni ürünlerimizi gösterme fırsatı bulduk. Özellikle mürekkepte. Tabii benim sorumluluğumda olan CtP için de başarılı bir fuar geçirdik. 3 tane CtP makinası sattık. Düşük hızla kopyalamaya yakın bir sergileme gerçekleştirdik. Anicolor’la dijitalle ve baskı sonrası ile ilgili olarak. Bu konsept oldukça ilgi çekti. Aslında Anicolor çok yeni bir makine değil ama Türkiye’de ilk kez sergilendiği için önemliydi. Bu makineye paralel olarak XL 75’e de ilgi gösterildi. Serhat Çelikkaleli: Heidelberg’in yedek parça ve servis imkanları var. Heidelberg kullanıcılarına sürekli olarak yedek parça servis hizmeti 107
veriyoruz. Bu hizmeti sarf malzeme ile birleştirerek Heidelberg’in tüm gücü ile Heidelberg kullanıcısı dostlarımıza destek veriyoruz. Hem makinelerinin kalibrasyonlarını yapıyoruz daha iyi bir baskı elde etmeleri için hem de Heidelberg malzemeleri ile beraber destekleyerek finanse ederek onları daha iyi bir noktaya getirmeye çalışıyoruz. Bu konuda fuarda 3-4 müşterimizle
çok ciddi adımlar attık. Onlarla kalibrasyon yüksek baskı kalitesi ve Heidelberg güvencesi ile ürünlerimizi bir araya getirdik ve çok iyi sonuçlar aldık. Yeni anlaşmalarımızı da yaptık. Sarf malzemesi yedek parça ve servis beraber tüm Heidelberg dostlarına hizmet veriyoruz. Bu fuarda da bu konuyu anons ettik.
printtek 2013
matbaa&teknik
Kârlı ve Verimli Bir Üretim Emrah Korugan: “Tirajlara bağlı olarak dijitalde kârlılıklarını kaybeden baskıcılar Anicolor ile yine kârlılıklarını koruyabilirler ve her iki teknolojiyi entegre eden Prinect ile birlikte hem esnek, hem verimli hem de daha kârlı hale gelebilirler.”
Heidelberg Türkiye İzmir Bölge Satış Müdürü Emrah Korugan, Heidelberg’in kârlı ve verimli üretimi öne çıkardığını anlattı. Bölge matbaacılarının ilgisinin memnun edici olduğunu, söyleyen Korugan, fuarda gerekçeleşen satışlar olduğunu da, söylüyor:
SX 52 Anicolor dijital baskıcılar için uygun bir çözüm Bu fuara bir konsep göstermeye geldik ve çok detaylı çalışmalar yürüttük. Seminerlerimizden canlı demolarımıza uzanan harekteli bir sergileme deneyimi hazırladık. Bu konseptte dijital ile ofsetin nasıl bir araya geleceği ve nasıl daha kârlı bir üretim sağlanabileceği idi. Linoprint C751 makinemizi getirdik. Bir çok müşterimiz 108
Heidelberg’te ilk defa bir dijital makine görüyorlardı. Belli tirajlardan sonra ise dijitalin efektif olmadığı tirajlar için de daha kârlı bir çözüm olarak Anicolor olarak isimlendirdiğimiz SX52 makinemizi sergiledik. Bu daha verimli ve kârlı üretim imkanı fuarın akılda kalan kısmı olacaktır. Heidelberg Ar-Ge gücünün altını çizdiğimiz bir sergileme oldu. İzmir’e baktığımızda bölgemizde çok sayıda dijital baskıya odaklanmış işletme olduğunu görüyoruz. SX 52 Anicolor’un onlar için de uygun bir çözüm olacağını düşünüyorum.
Büyük makine sergisi şart değil Korugan, sorumuz üzerine ziyaretçilerin tepkilerine yönelik bir değerlendirme de yaparak son katılımdaki büyük makine sergisinden
böyle bir konsept standa geçişin ziyaretçilerin bir kısmı tarafından yadırganmış olacağını ancak teknik destek ve iyi bir bilgilendirme yapıldığında çok büyük formatlarda makine sergisinin de çok gerekli olmadığını gördüklerini anlattı. Korugan bu yorumuna İzmir’e fuar esnasında satışı gerçekleştirilen XL 106 makineyi de kaynak olarak gösterdi. Ziyaretçilerimizin bu fuardan tam olarak almaları gereken fikir aslında entegrasyon olmalıydı. Bunu da başardığımızı görüyorum. Tirajlara bağlı olarak dijitalde kârlılıklarını kaybeden baskıcılar Anicolor ile yine kârlılıklarını koruyabilirler ve her iki teknolojiyi entegre eden Prinect ile birlikte hem esnek, hem verimli hem de daha kârlı hale gelebilirler.
printtek 2013
matbaa&teknik
Sonlandırmada Ezber Bozan Sistem: CITO Zafer Şimşek: “CITO’nun ezber bozan bir sistem olduğuna inanıyoruz.”
Heidelberg Systemservice Teknik Planlama Uzmanı Zafer Şimşek, CITO, inline sonlandırma çözümü hakkındaki soruluramızı cevaplandırdı. Sistem tüm makinelere uygulanabilen bir basık sonrası aplikasyonu ve düzgün bir istif ile pliyaj, perforaj, yarım kesim vb. sonladırma işlemlerini baskı makinesi içinde çözüyor: CITO sistem konusunda bilgi verebilir misiniz? Zafer Şimşek: CITO sistem dahili baskı sonrası sistemimizdir. Baskı makinenize baskıyla aynı anda pilyaj, perforaj, kesim ve yarı kesim işlemlerini yapmanızı sağlayan bir sistemdir. Bunu yaparken makinenin baskı hızını düşürmüyor ve düzgün bir istif imkanı sağlıyor. CITO’nun anlamı nedir? Zafer Şimşek: CITO bir Alman firmasıdır. Heidelberg’in kendi fabrikalarında AR-GE çalışmalarını Heidelberg’le birlikte yürütmüş ve Heidelberg makinelere özel sistemler geliştirmiştir. 35x50’den 70x100’e kadar bütün ebatlarda bu sistem uygulanabilir. Sistemi baskı makinesinin kauçuk kazanına takabiliyorsunuz. İşinizin tipine göre ya milimetrik folyo ya da yaprak bıçak kullanıyorsunuz.
109
Bu nasıl bir avantaj sağlıyor? Zafer Şimşek: En önemlisi zaman kazandırıyor olması. Düzgün bir iş yaptığı için baskı sonrasına çok fazla bir iş kalmıyor.
kullanıldığında 300 bin tiraja kadar ulaşabiliyor. Bu da kendi maliyetinin kısa sürede geri dönmesine katkı sağlıyor.
Hangi tip işler için uygun? Zafer Şimşek: Banka sözleşmeleri ve not defterleri için, şekilli kasim, penhcere, zarf işleri için uygun. Bunlar müşterimize hız; dolayısıyla para ve zaman kazandıracak. Sistemi lak ünitesine de uygulama imkanınız var. Böylelikle baskı ünitesinden feragat etmeden üretim yapabiliyorsunuz.
Herhangi bir maliyet/kârlılık araştırması yaptınız mı? Zafer Şimşek: Aslına bakarsanız zaman olarak bir hesap yaptık. Türk kullanıcılarının yaptığı gibi kazanlı makinede uygulanan sistemle CITO’ya uygulanan sistem arasında zaman olarak neredeyse 1/8 oranında fark var. Bir başka deyişle inline olmayan sistemler CITO’ya oranla sekiz kat daha yavaşlar.
CITO’yu matbaaya uygulamak matbaacıya külfet getiriyor mu? Zafer Şimşek: Aslında CITO’nun bir başlangıç paketi var. Bu başlangıç paketinin içinde sistemi kullanmanız için gereken bütün malzemeler mevcut. Ayrıca biz sistemi alan müşterilerimize bir gün boyunca eğitim veriyoruz. Bu kullanıcı eğitimini alan bütün operatörler sistemi rahatlıkla kullanabilirler. Fiyatı gayet uygun ve çok kısa sürede kendini amorti edebilecek bir makine. Tirajlı işlerinizde size sağlayacağımız yaprak bıçak özelliklerine göre düzgün
Bu uygulamaya ne zaman başladınız ve ilgi nasıl? Zafer Şimşek: Yaklaşık bir sene önce bunun çalışmalarına başladık. Türkiye’de bütün kullanıcılar için bunu geliştirmeye ve tanıtmaya başladık. Müşterilerimizin ilgisi gayet iyi. Elbette her sistemde olduğu gibi bu sistemin de artıları eksileri ölçülüyor biçiliyor. Ama geri dönüşler gayet olumlu. Bunun ezber bozan bir sistem olduğuna inanıyoruz. Bu sistem Avrupa’da çok yaygın. İnşallah Türk kullanıcılar için de güzel olacak.
printtek 2013
matbaa&teknik
Matkim Ezber Bozmaya Devam Ediyor Tan Yılmaz: “Ürünleri nasıl kullanmanız gerektiğini bilmiyorsanız, o ürünü kullansanız bile aslında hiçbir şey yapmamış oluyorsunuz. Biz burada kendi bilgilerimizi aktarıyoruz. Tecrübelerimizi bir şekilde yansıtmaya çalışarak toplam kaliteyi de artırmayı hedefliyoruz.” Printtek 2013’e en iyi hazırlanan şirketlerden biri de Matkim oldu. Stand tasarımından, seminer programına; fuar esnasında yapılan canlı demolardan dergimizin fuar sayısına ürünlerinin kullanımı ile başarılı bir sergileme ve tanıtım yapan Matkim standında bilinen çözümlerinin yanı sıra ABC Pressroom Products şirketi ile yaptıkları ortaklık damga vurdu. ABC/Matkim olarak Amerikan orjinli şirketin beşinci üretim üssünü İstanbul’da kurarak matbaa kimyasalları konusunda büyük bir atılım yapan iki şirketin yöneticileri Lars Vistisen ve Tan Yılmaz’la konuştuk: Bize öncelikle ABC hakkında biraz bilgi verir misiniz? Lars Vistisen: ABC, 1952 yılında Amerika’da kuruldu. İngiltere, Polonya ve Çin’de ofislerimiz mevcut. Firmanın merkezi Amerika’da ve tüm teknik gelişmeler buradan yürütülüyor. Amerika’da bir tanesi Miami ve diğeri Los Angeles’ta olmak üzere iki fabrikamız var. Miami’deki fabrika ana merkezimiz. Çin’de de tüm Asya’dan sorumlu olan bir fabrikamız var. Ayrıca Hindistan’da da, hem Hindistan hem de Doğu Afrika’dan sorumlu olan bir fabrikamız var. Ve Türkiye’de de ABC/Matkim var, burası da Türkiye ve Türkiye’yi çevreleyen Orta Doğu ülkelerinden, Kuzey Afrika’dan ve Azerbaycan’dan sorumlu. Bildiğiniz gibi biz sadece baskı kimyasalları üretiyoruz. Bu alanda uzmanız. Matkim’le olan ortaklık sürecinden bahsedecek olursak, buna nasıl karar verdiniz? Lars Vistisen: Türkiye’de 24 ay süreyle hem pazarı araştırmak adına hem de pazardaki oyuncuları görmek adına bulunmuştuk. Birçok firmayla görüştük ancak bir ortaklık kurmak mümkün gibi görünmüyordu. Son gezimizde aldığımız referanslar arasında ismi geçen Matkim’in bizimle ortak olabileceğini düşündük. İlk buluşmamızda neredeyse yarım gün kadar ortaklık konusundan konuştuk. Görüşmelerin sonunda da iyi bir anlaşmanın altına imza attığımızı düşünüyorum. Görüşmelerimizde
110
Türkiye’de bizim formüllerimize dayalı bir üretim gerçekleştireceklerini belirttiler. Süreç nasıl ilerleyecek? Üretim nerede olacak? Lars Vistisen: Şu anda yeni bir fabrika arayışımız sürüyor. Öyle sanıyorum ki önümüzdeki hafta daha büyük bir tesise geçmiş olacağız. Burada hem püskürtme tozunun hem de tüm kimyasalların üretimini gerçekleştireceğiz. Türk matbaalarına ne sunacaksınız? Lars Vistisen: Umuyorum ki onlara hem çok iyi hem de istikrarlı ürünler sunacağız. Bu
birincisi, ikincisi ise; kimyasal alanda back-up hizmetleri sunacağız. Yaşanan tüm sorunlarda müşterilerin yanında olup kimyasal sorunlarını çözüyor olacağız. Fuarda ABC/Matkim’in lansmanını yaptınız. Bundan sonraki süreçte neler olacak? Tan Yılmaz: Konuştuğumuz ilk günden beri bu işe inandık ve güvendik. Ortaklık söz konusu olduğunda güven olmadan olmuyor. Çok kısa bir süre olmasına rağmen bu işe ciddi bir yatırım yapma kararı aldık; çünkü biz de etkilendik. Bildiğiniz gibi biz de 45 seneye yakın bir süredir
printtek 2013
matbaa&teknik
Türkiye’de matbaa kimyasalları üretiyoruz. ABC firmasının AR-GE’si bizden çok daha kuvvetli, bütün dünyada çalışıyorlar. Özellikle Amerika kıtasının ofset sektörüne bakışı kıta Avrupa’sından çok daha farklı… Bu sadece kimyasallar için geçerli değil, sistem olarak böyle. Bizim her gün görmeye alıştığımızı bize farklı bir açıdan gösterdiler. Kıta Avrupa’sında Almanların bize gösterdiği sistemden farklı bir bakış açısıyla sorunları çözmeyi öğrendik. Şimdi biz de öğrendiklerimizi bir an önce aktarma hevesindeyiz. Gece gündüz bunun için çalışıyoruz. Ürünleriniz kabul gördü. Bundan sonraki aşama sanıyorum yeteri miktarda ve aynı kalitede ürünü piyasaya sunmak olacak. Tan Yılmaz: Ürünlerimiz çok iyi ama biz bu fuarda özel yazılım oluşturarak öncelikli olarak ürünlerimizin neden güvenilir ve tercih edilir ürünler olduğu anlatmaya çalıştık. Çünkü önceliğimiz, bilgi vermek. Türkiye’de güzel ürünler var, rakiplerimizin de güzel ürünleri var. Ancak bize göre kimi zaman yeterli olmuyor. Ürünleri nasıl kullanmanız gerektiğini bilmiyorsanız, o ürünü kullansanız bile aslında hiçbir şey yapmamış oluyorsunuz. Biz burada kendi bilgilerimizi aktarıyoruz. Tecrübelerimizi bir şekilde yansıtmaya çalışarak toplam kaliteyi de artırmayı hedefliyoruz. Bunun da faydalı olacağını düşünüyorum. Birçok şehirden matbaa odaları geldi. Gidip oralarda da, örneğin Malatya, Antep, Trabzon ve çeşitli şehirlerde, eğitim vereceğiz. Bizim için büyük ya da küçük matbaa ayrımı yok. Bizden ne zaman bilgi talebi olursa, gidip elimizdeki bütün bilgiyi vermeye hazırız. Hatta verdiğimiz seminerlere rakiplerimiz de katıldı, bu bizim çok hoşumuza gitti. Çünkü ancak bu şekilde toplam kalite artar, toplam kalite arttıkça da daha iyi üretim olur ve ürünlerimizin de farkı ancak bu şekilde anlaşılabilir. Eğitim anlamında odalarla, matbaalarla ve çeşitli firmalarla ortak çalışmalarımız olacak. Ayrıca dernek ve vakıflarla da bir takım çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. Fuar sırasında karmaşa nedeniyle oturup konuşma fırsatı bulamadık ama fuar sonrası mutlaka bu çalışmaları yapacağız. Herkes Türkiye’nin çok önemli ve büyüyen bir pazar olduğundan bahsediyor. Şu anda sizde Türkiye’de düzenlenen bir fuardasınız ve Türk matbaacılarla görüşeceksiniz. Türk matbaa sektörüyle ilgili görüşleriniz nelerdir? Lars Vistisen: Bence Türkiye son dönemde büyük bir gelişme gösterdi. Sizin de söylediğiniz gibi Türkiye pazarına olan talep artıyor. Ayrıca ihracatı da gelişmiş durumda, tüm dünyaya ihracat yapıyor. Bunun tabii ki matbaa sektörüne de yansımaları olacak ve bizi kâra geçirecek.
111
ABC ile ilgili bize daha detaylı bilgi verebilir misiniz? Lars Vistisen: Dünya çapında yaklaşık 100 çalışanımız var. Bildiğiniz gibi kimya sektöründe binlerce insana ihtiyaç olmaz. Bunların en az 50 tanesi üretimden sorumlu. AR-GE ve kalite kontrol kısmında 5 kişi görev yapıyor. 5 adet fabrikamız olduğunu belirtmiştim, bunlar dünya çapında en iyi şekilde temsil ediliyorlar. Sonuç olarak, 100 adet çalışan yeterli görünüyor. Kaç ülkede, toplam kaç matbaa sizin kimyasal ürünlerinizi kullanıyor? Lars Vistisen: Bunu yanıtlamak çok güç çünkü toplamda 2 bin kadar matbaaya ürünlerimizi gönderiyoruz. Matkim sadece ABC ortaklığından ibaret değil. Diğer ürünlerinize ilgi nasıldı fuar süresince? Tan Yılmaz: Biz son yıllarda matbaa sektöründe özellikle sıkıntı olan bölgelerde malzeme konusunda profesyonelleşmeye ve çözüm odaklı çalışmaya öncelik veriyoruz. Dolayısıyla diğer ürünlerde seçtiğimiz ortaklarımız da dünyada önde gelen firmalar ve çok özel ürünler üretiyorlar. Teknik desteği çok kuvvetli olan firmalar. Ziyaretçilerin de bunlara ilgisi oldu, bu süreçte birçok soru aldık ve elimizden geldiğince hepsini yanıtlamaya özen gösterdik. Özellikle yine bu sene lansmanını yaptığımız Polyteks markalı ürünlerimizin el kremleri özellikle yabancılar tarafından çok ilgi gördü. Avrupa’ya ilk ihracat taleplerini aldık. Fuar sonrası yüklemelerini yapacağız. Belki buradan Uzak Doğu’ya gönderme ihtimalimiz bile var. ABC ile bir anlaşma yaptınız. Kendi üretim alanınıza zaten sahiptiniz. Salenygraph gibi kuvvetli ve ödüllü bir markanız var. ABC ve Salenygraph’ın çakıştığı noktalar olacak mı? İkisini birlikte nasıl yürüteceksiniz? Tan Yılmaz: ABC ve Salenygraph’ın
çakışacağı noktalar olacağını düşünmüyorum. Çünkü Salenygraph’ın kendi müşterisi var. Salenygraph solvent ve temizleyicilerinin satış ağları belli. ABC’nin segmenti biraz farklı. Daha çok merdane bakım ürünleri üzerine yoğunlaşmış durumda. Salenygraph’ta bu ürünlerin bir kısmı yok zaten. Bunlar aslında birbirini tamamlayan ürünler. Eminim ki tüm ürünler kapsamında çakıştıkları noktalar yüzde 10 ya da 15 kadar olabilir. Bu da matbaacının talebi doğrultusunda kendi içinde çözülebilir. Aslında bu bizim hoşumuza gidiyor. Bunu daha önce de yapıyorduk. Standart ürünlerimiz de Salenygraph’la yarışıyor. Bunlara üçüncü kardeş geldi diyebilirim. Biz sadece dışarıdaki rakiplerimizle yarışmıyoruz, kendi içimizde de bir yarış söz konusu. Gelişmenin de bu noktadan geçtiğine inanıyoruz. Bu hakikaten bir takım oyunu. Aynı makinenin üzerinde bizim ürünümüz oluyor, Salenygraph oluyor ya da rakiplerimizin ürünleri olabiliyor. O anda matbaacı hangisini tercih ediyorsa doğal olarak onu kullanıyor. Bu gelişim için güzel bir şey. Baskı sektörü çevreye önem vermeye başladı. Sürdürülebilirlik ve çevre konusunda baskı pazarına neler önerirsiniz? Lars Vistisen: Biz alkolsüz ürünlerimizi özendirmeye uğraşıyoruz. Bu da bizi “yeşil” bir firma yapıyor. Üretimde karbon emisyonunu ve petrolü azaltmak çevre için çok önemli. Sürdürülebilir ham madde kullanımı da çok önemli. Son olarak matbaacılara şunu söylüyorum: “Çevreye duyarlı olun, “yeşil” olun.” Matkim olarak matbaacılara yönelik bir mesajınız var mı? Tan Yılmaz: Bizden ne kadar bilgi talebinde bulunurlarsa, biz onlara o kadar çok bilgiyi ve elimizdeki tecrübemizi aktarmaya her zaman hazırız. Bize ulaşmaları çok kolay. Zaten Matkim Türkiye’de çok iyi bilinen bir marka. Ne zaman bize ulaşırlarsa biz her zaman tüm imkânlarımızla onların yanında olacağız.
printtek 2013
matbaa&teknik
Duran Makina Karton Çanta Makinası İle İlgi Odağı Oldu
Dünya Markası Omega Abdurrahman Küçükaras: Printtek 2013’de dünyada henüz üretilmemiş bir teknolojiyi, baskılı karton tabakadan tam otomatik olarak karton çanta üreten Omega Carton Bag Machine 145 makinamızı sergiledik.
Printtek 2013 Fuarının en önemli sergilerinden birini de Duran Makina gerçekleştirdi. Firmanın tüm fuar sunumlarında olduğu gibi Printtek 2013 için de yeniliklerle hazırlanmış bir Omega katlama yapıştırma makinası ile karşılanan ziyaretçileri, standın arkasındaki kapalı alanda tutulan ve dünyada bir ilk olan tabakadan karton çanta üreten bir ikinci makina, Omega Carton Bag Machine 145 bekliyordu. Duran Makina Genel Müdürü Abdurrahman Küçükaras, dünyada ilk kez geliştirilen bu makina ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı. Tabii ki şirketin diğer yenilikleri ve heyecan verici dünya dağıtım kanallarını da konuşma imkanı bulduk. matbaa&teknik: Printtek 2013’ü göz önünde bulundurduğumuzda en önemli yeniliğiniz nedir? Abdurrahman Küçükaras: Printtek 2013’de dünyada henüz üretilmemiş bir teknolojiyi, 112
baskılı karton tabakadan tam otomatik olarak karton çanta üreten Omega Carton Bag Machine 145 makinamızı sergiledik. Muhtemelen Printtek 2013’den akıllarda kalan en önemli gelişme bu karton çanta makinamız olacaktır. matbaa&teknik: Bu yeni makinanızı özel bir bölüm içinde sergileme sebebinizi öğrenebilir miyiz? Abdurrahman Küçükaras: Evet, bu makinamızın sunumunu gördüğünüz gibi kapalı bir alanda gerçekleştirdik. Sadece ilgili ziyaretçileri içeri alarak gösterdik. Bunu yapmaktaki en önemli amacımız bir kopyalama girişimini önlemek ve üretim haklarımızı korumaya yönelik gayretimizdi. Tabii ki ziyaretçiye karşı bir saklama gayretimiz olamaz. Zaten makinamızı ziyaretçilerimize göstermek üzere buraya getirdik ancak çok uzun süre emek vererek geliştirdiğimiz bu özel ürünümüzün teknolojisini korumak istedik.
printtek 2013
matbaa&teknik: Karton çanta makinası uzun zamandır gündemde olan bir konuydu. Artık ticari olarak hazır mı yoksa halen konsept bir makina olarak mı sergiliyorsunuz? Abdurrahman Küçükaras: Makinamız artık satışa hazır, ihracatına da başladık. Bu makina ile ilgili Ar-Ge çalışmalarımıza 2007 yılında başlamıştık. 6 yıldır süren projemizin nihayetinde bu seviyeye geldik. Bugün makinamız gayet başarı ile ve en iyi biçimde çalışıyor. Bu ana gelene kadar biz makinayı belki dört - beş kez yeniden yaptık. Programından mekaniğine kadar birçok detayı oluşturduk, gerektiğinde pazarın da geri bildirimini göz önünde bulundurarak değiştirdik, tekrar oluşturduk. Örneğin prototipin 40 metreye yakın çok uzun bir makina olması dolayısıyla hem yerleşim hem de kullanım kolaylığı kazandırmak için makinanın genel tasarımını U biçimli yaptık, yeniden ürettik. Prototip TÜBİTAK’ın desteklediği bir projemizdi, ondan sonra da proje üzerinde çalışmaya devam ettik, çok ciddi bir zaman, para ve emek harcadık. Bütün bunlardan sonra makinamızın kısa bir süre sonra kopyalanmış olarak farklı farklı üreticiler tarafından taklit ediliyor olmasını kabul edemeyiz. Zaten bu sebeple sadece ilgi gösteren yatırımcılara demo yapabilmek için fuarda kapalı bir alana almayı tercih ettik. matbaa&teknik: Makinanın çalışma düzeni hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Abdurrahman Küçükaras: Karton çanta makinasının girişine basılmış ve kesilmiş tabaka kartonu yerleştiriyoruz. Zaten makinamız bu özelliği ile dünyada bir ilk. Bobin beslenen çanta makinaları zaten var, biliyorsunuz. Basılmış ve kesilmiş karton ile beslenen makinamız çantanın gerekli tüm katlamalarını yaparken üst ve taban takviyelerini de yerleştiriyor. Yan yapıştırma ve cakalarının yapılması sonrasında tüm katlaması yapılan çantaları ipleri hariç bitmiş olarak çıkartıyor. Bu ifadeyi bugün için kullanıyorum. İp takmanın da otomatik olarak yapılabilmesi için Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Tam zaman vermek zor ama bir ya da iki sene içinde de ip takma da otomasyon ile gerçekleşecektir. Açık haliyle 44 cm minimumdan 145 cm maksimum ölçüye kadar çanta yapabilen bir makina. Dolayısıyla oldukça büyük bir üretim gamı var ve farklı sektörlere uygun çok çeşitli çantalar üretebiliyor. matbaa&teknik: Çalışma hızı hakkında neler söyleyeceksiniz? Özellikle ülkemizde tirajların kısaldığını düşünüyoruz. Kısa tirajlı üretimler için uygun bir makina mı sizce?
113
matbaa&teknik
Braille baskı sistemli Omega Allpro 45 Abdurrahman Küçükaras: Hafızası sayesinde işten işe geçiş de mevcut şartlara göre oldukça hızlı. Çok zor işlerde bile işte işe geçişin maksimum iki saat olduğunu söyleyebilirim. Sürat olarak da büyük ebatlarda 2 bin çanta yapabiliyoruz. Ebat küçüldükçe sürat 7 bine kadar çıkıyor. Hızı ve işten işe geçiş süresi nedeniyle çok küçük tirajlı çanta üretimleri için uygun olduğunu söyleyemeyiz. Bildiğiniz gibi Türkiye’nin en önemli üreticilerinden biriyiz ancak bütün dünya pazarı için üretim yapıyoruz. Mesela şu anda bir karton çanta makinanız Arjantin’e gidiyor. Tayland’a gidecek bir makinamız daha var. Türkiye’den de önemli talepler var, biz tüm ilgilenenlere size verdiğim bu bilgileri veriyoruz ve özellikle tiraj konusuna dikkat çekiyoruz. Ama böyle de devam etmeyecektir. Ar-Ge çalışmalarımız bu yönde de devam ediyor. İşten işe geçiş sürelerimizi kısaltacağız. Bu süreler kısaldıkça da daha küçük tirajlı işler için de uygun bir yatırım aracı olacaktır. matbaa&teknik: Bu makina dünya pazarı için önemli bir gelişme ama hemen akıla gelen şey versiyonlama olacaktır. Farklı karton çantalar, özel tasarımla vb. uygulamalar için katlama yapıştırmadaki terzi usulünü bu makinada da uygulayacak mısınız? Abdurrahman Küçükaras: Öncelikle belirtmek isterim ki bizim makinamız bir kuşe ve kraft makinası değil. Krome karton ve bristol karton makinası. Dolayısıyla biz hiçbir zaman kuşe ve krafta geçmeyeceğiz. İkinci olarak şunu unutmamak lazım, tabaka ofsetten çıkan işleri tam otomasyonla çanta haline getiren böyle bir makina dünyada yok. İlk adımımız ip takma konusunu çözmek olacak. Müşterilerimizin bizden en büyük beklentisi bu. Dolayısıyla versiyonlamalar daha sonraki gelişmeler olacaktır. Bu makina oldukça kapsamlı bir makina. Biraz önce de belirttiğim gibi ürün gamı çok geniş. Oldukça küçük bir çantadan mesela bir saat ya
da mücevher konulacak ufak bir çantadan bir paltoyu koyabileceğiniz bir çantaya kadar geniş aralıklarda çanta büyüklükleri elde edebilirsiniz. matbaa&teknik: Çok geniş bir satıcı ağına sahipsiniz. Yurtdışındaki bayii ya da distribütörleriniz bu fuarda yer aldılar mı? Abdurrahman Küçükaras: Dünya üzerinde 20 temsilcimiz var ve temsilcilerimizin yarısı bu fuar için istanbul’a geldiler. Beraberlerinde kendi bölgelerindeki matbaaları da getirdiler. Sadece bu organizasyon içinde toplam 14 ayrı ülkeden gelen 75 kişilik bir gurubu ağırladık. Onlar için bazı özel organizasyonlar gerçekleştirdik; fabrikamızı gezdirdik, genel ürün tanıtımları ve fuarda sergilediğimiz makinalarımızla demolar yaptık. Hem fuarımızın hem de şehrimizin güzelliğini ve şıklığını onlara gösterdik ve tabii olarak ticaretimize de yansıdı bu durum dolayısıyla daha fuar sırasında satış anlaşmaları yaptık. matbaa&teknik: Sizin güzel haberlerinizi duydukça bizim aklımıza hemen üretim kapasitenizin artırılması konusu geliyor. Bu kadar ilgi gören makinalar üretirken daha fazla sayıda makina üretmek için bir yatırımınız var mı? Abdurrahman Küçükaras: Bizim internal yatırımlarımız durmaksızın devam ediyor. Fakat bu yatırımlarımızı kapasite artırımından ziyade üretim kalitemizi ve verimliliğimiz artırmak adına yapıyoruz. Bizim yıllık kapasitemiz 40 – 50 makina arasıdır. Bu üretim kapasitesinde on yıldır sabitiz ve değiştirmeyi de düşünmüyoruz açıkcası. Üretimimizi terzi usulünde yapmayı sürdüyoruz. Kapasite artırımı beraberinde bir takım kalite kayıpları getirebilir, bunu göz önünde bulundurmak zorundayız. Uluslararası pazardaki yerimiz zaten belli; dünyanın en büyük ikinci üreticisiyiz. Avrupa ve Amerika’da çok
printtek 2013
kuvvetliyiz. Ülkemizde zaten öndeyiz ve şimdi Orta Doğu’da da kuvvetlenmeye başladık. Dolayısıyla şu anda sadece bu pozisyonumuzu korumak ve güçlendirmek amacındayız.
matbaa&teknik
matbaa&teknik: Fuar programınız yoğun olmalı. Sırada hangi organizasyonlar var? Abdurrahman Küçükaras: Aslında Printtek 2013 bizim için bu yılın son fuarı. Bu sene Mart ayında Almanya Münih’te bir oluklu fuarına katıldık. CCE üç günlük kısa bir fuardı ama bizim açımızdan oldukça etkili bir fuardı. Çok güzel satışlar oluştu, o fuarda bizimle tanışan bazı firmalar Printtek’te de bizi ziyaret ettiler. Mesela Almanya’da CCE’de sergilediğimiz makinayı satın alan Polonya’lı matbaa, yeni Omega’lar için görüşmek üzere, makinalarının kurulumunun hemen ardından İstanbul’a Printtek fuarına geldi. CCE’nin ardından Nisan’da Tunus’ta da bir fuara katıldık. Bu iki fuarda da bizden başka makina ile katılım yapan katlama yapıştırma makina üreticisi yoktu. Tunus, Afrika ve Orta Doğuya açılan kapıdır, önemli bir ülkedir. Sektör olarak da yükselişte olan bir ülke. O bölgedeki matbaacılar bizim pazara verdiğimiz önemi de bu şekilde görmüş oldular. Çok kısa bir zamanda Tunus’a dört makina sattık. Şimdi de Printtek fuarındayız. Dolayısıyla üç ayda üç fuar katılımı yaptık. Dolayısıyla bu sene sezonu kapattık, diyebilirim. 2014’te Ipex var ama katılmayı düşünmüyoruz. Bir önceki
Ipex’e ziyaretçi olarak gittik ve o fuarda da bizim Almanya’daki temsilcimizin sergilediği katlama yapıştırma makinasi fuarın tek makinasıydı. Ipex ile ilgili görüşlerimiz 2002 yılında değişti. Çok başarısız bir fuardı. 2006 yılında Ipex’in hemen ardından İngiltere’de bir open house düzenlemiştik. Çok da başarılı olmuştu ve direkt satışlar gerçekleştirmiştik. Henüz kesinleşmiş bir şey yok ama oradaki temsilcimizle görüştükten sonra İngiltere’de bir open house yapma kararı alabiliriz ama herhangi bir fuar katılımı olmayacak. Ufuktaki ilk fuar 2016 drupa olarak görünüyor yine de her zaman sürprizlerimiz olabilir; katılımımızın etkili olacağını düşündüğümüz bir organizasyon olursa Drupa’dan önce de bir fuar çalışması yapabiliriz. matbaa&teknik: Son olarak eklemek istediğiniz bir mesajınız var mı? Abdurrahman Küçükaras: Yenilikler yapmaya devam ediyoruz. Şu anda sürpriz birçok çalışmamız var, bu projeler için Ar-Ge çalışmalarımız hızla devam ediyor. 2014 yılında pazarın çok şaşıracağı yeni ürünlerimizi matbacılara sunacağız.
Feza Ürün Çeşitliliğini Artırıyor Printtek 2013’de yepyeni katalogları ile ziyaretçilerin karşısına çıkan Feza – Güney Plastik, ofset ve dijital baskıya uygun farklı baskı altı malzemelerle baskının katma değerini artırmayı hedefliyor. Şirket İhracat Müdürü Nuray Güney, yeni ürünleri tanıtmaktan dolayı heyecanlı olduklarını, söylüyor:
Herkes her aradığını bizde buluyor “Printtek 2013 boyunca standımızı ziyaret eden müşterilerimiz aradıkları malzemeleri bizde buldular. Kısa zamanda bizim müşterimiz olsun ya da olmasınlar artık bizde buldukları malzemeler olduklarını görerek bizden malzeme talep edeceklerdir. Çünkü onlara çok çeşitli ve tüm ihtiyaçlarını karşılayacak zenginlikte ürünler sunuyoruz. Fuar ziyaretçilerinin önemli bir bölümü mesleki yeterliliği olan konuya vakıf kişiler ve konumuzla da yakından ilgililer. Özellikle yeniliklerimizden memnun kaldılar. Yeni ürün kataloglarımızı aldılar alamayanlara biz fuar sonrası ulaştıracağız. Yeni ürünlerimizi ilgiyle incelediler ve talep ettiler, biz de yeni ürünlerimizi müşterilerimize tanıtmaktan büyük heyecan duyduk.” Standınızda müşterilerinize sunduğunuz en yeni çözüm ya da yenilik nedir? “Printtek 2013’deki yeniliğimiz dijital baskı 114
koleksiyonumuzdu. Bu seride özellikle kâğıt bazlı ürünler var. Bunlar özellikle kağıt üzerine yapmış olduğumuz dekoratif ürünler. Görsellik açısından da bir hayli zengin… Eskiye bağlı kalarak, yeni desenlerimizi tanıttık. Yeni renkler de kullandık, çeşitlilik bakımından iyi bir portföy oluşturduğumuzu düşünüyorum. Aynı zamanda dijital koleksiyonda her bir ürünümüzün dijitalde ve ofset baskıda nasıl sonuç verdiğini de gösterdik. Katalogumuzu
incelediğinizde sonucu karşılıklı olarak görebilirsiniz. Yeni Latex HP makinelerinde kullanılan tekstil grubu baskı altı malzemelerimizi de tanıttık. Dolayısıyla hali hazırdaki müşteri kitlemize ilave potansiyel bir müşteri kitlesi oluşturduk. Öyle sanıyorum ki Printtek 2013 ziyaretçisi de hem tekstil grubunda hem de kâğıt grubunda aradığını bizde buldu. Böylelikle yurt dışından ithal edilen ürünlerin önüne geçmiş olduk.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Dyo’da Durmak Yok! Dyo Matbaa Mürekkepleri Printtek 2013’te tanıttığı üç yeni ürün serisinden tam not aldı
Dyo Matbaa Mürekkepleri, Printtek 2013’te üç yeni ürün serisini tanıttı. Metal Ambalaj Sistemleri, Flekso ve Rotogravür Baskı Sistemleri ve Tabaka Ofset Baskı Sistemlerine yönelik yeni ürün serileri ile müşterilerinden tam not aldı. Dyo Matbaa Mürekkepleri Genel Müdürü İrfan Çimen, Printtek Fuarı’nın bölgenin önemli fuarlarından biri olduğunu belirterek, gerek yurtiçi gerekse yurtdışından binlerce ziyaretçinin ilgi gösterdiği fuardan memnun ayrıldıklarını söyledi. Fuarların mevcut müşterilerle ilişkilerin geliştirilmesi kadar yeni iş fırsatlarının yakalanması ve sektördeki yeni gelişmelerin takibi açısından olumlu olduğunu kaydeden Çimen, “Sektördeki lider konumumuzu sürdürmek amacıyla müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun çözümleri üretmek, teknoloji altyapımızı sürekli olarak iyileştirmek, kalite çıtamızı en yüksekte tutmak ve tüm süreçlerde verimliliğimizi artırmak yolunda çalışmalarımız sürüyor. Büyüme hedeflerimiz doğrultusunda önem verdiğimiz, potansiyel gördüğümüz ulusal ve uluslararası fuarlara katılımı önemsiyoruz. Baskı teknolojileri alanında bölgemizin en büyük etkinliği olan Printtek Fuarı’nı da bu kapsamda değerlendiriyoruz. Avrupa pazarındaki krizin devam etmesi, bölge ülkelerinde yaşanan istikrarsızlıklar gibi faktörlerden olumsuz etkilenen basım ve ambalaj sektörüne canlılık ve hareket getirdiğini gözlemledik. Katılımcı firma sayısı ve ziyaretçi
115
sayısının yüksekliği de bunun bir göstergesi.” diye konuştu. Printtek 2013’de bir araya geldiğimiz İrfan Çimen, matbaa&teknik okuyucuları için şu bilgileri verdi: Dyo ürünleri ve fuardaki izlenimleri şöyle aktardı:
Beklediğimizden daha yoğun bir ilgi “Printtek 2013’de standımızda bir araya geldiğimiz matbaacı dostlarımızla geliştirdiğimiz ilişkiler ve burada satış ve teknik ekipteki arkadaşlarımızla görüştükleri konular bu fuarın en önemli kazancı ve akılda kalan başlığımız oldu. Bu fuarda beklentilerimizin çok üzerinde bir ilgi gördük, özellikle hafta sonunda. Bildiğiniz gibi drupa sonrasında fuarlara çok fazla ilgi olmaz. Özellikle fuarcılıkta zaten bazı sıkıntılar var. Bu nedenle beklentimizin üzerinde bir ilgi olması bizi gerçekten memnun etti. Biz Dyo olarak fuarlara katılım ve müşterilerle birebir iletişim konusuna çok önem veren bir firmayız. Müşterilerimizle birebir görüşerek ve temas ederek ilişkilerimizi geliştirmeyi önemsiyoruz. Printtek 2013’ten de çok memnunuz, bu fuarda yeni ürünlerimizi tanıtma fırsatı bulduk. Tabaka ofset, gazete mürekkepleri, flekso rotogravür ve ambalaj sistemleri olmak üzere 4 sektörde faaliyet gösteren bir şirketiz ve hepsi için yeni ürünlerimiz var. Dolayısıyla her sektörden müşteri ve ziyaretçimiz oluyor. Ancak bu fuar ofset ağırlıklı olduğu için ofset daha çok
ön planda. Yurtdışından da birçok ziyaretçi var. Türkiye açısından da bakacak olursak bu gerçekten güzel bir şey. Bu fuarın artık yurtdışında da bilindiğini ve önemsendiğini, artık buranın da bir fuar merkezi haline geldiğini görmek gerçekten güzel ve ülkemiz açısından memnuniyet verici.”
Tüm ürünlerimiz sorunsuz ve yoğun ilgi alıyor “Ofset tarafında yeni ürünlerimiz var. Geçtiğimiz yıl satmaya başladığımız Dyo Plus serimiz çok revaçta. Bunun dışında kalite seviyesi daha üzerinde olup da fiyatı daha makul seviyede olan Dyo Shine serimiz var. UV sektöründe gelişmeler çok hızlı oluyor. Orada da tabaka ofset olsun, UV, serigrafi ve web ofset mürekkeplerinin tümünü geliştirdik ve şu anda piyasaya veriyoruz. Ürünlerimiz sorunsuz olarak kullanılıyor. Bitkisel yağ esaslı serilerimizde Dyo King serimizi de piyasaya vermeye başlandı. Dyo King insan sağlığını tehdit etmeyen bir ürün ve gördüğü ilgi çok büyük. Dyo’nun ürün portföyümüz çok çok geniş. Her zaman bir yenileme ve geliştirme mevcut. Bu çalışmalarımızı da burada dostlarımıza anlatıyoruz. Fuarın özelliği müşterilerle birebir konuşma imkânı sağlaması. Müşterilerle her ne kadar eğitim ve teknik servis anlamında yakın olsak da yine fuarda da bir araya gelip bunları tekrar paylaşmak gerçekten önemli. Fuarın da ayrıca bir ilgi görmesi bizim için ayrı bir mutluluk kaynağı.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Ryobi Çift Koldan Geliyor Yeni Nesil Ferrostaal Türkiye! Bernd Ahlmann: “Şu anda bir nesilden yeni bir nesile geçiş yaşıyoruz. Benden sonra Murat, yeni nesli temsil ediyor, Ersin ve Pınar yıllardır bizimle birlikteler. Bu da bizim organizasyonumuzdaki sürekliliği gösteriyor.”
Bernd Ahlmann 2013 yılı başında yeni bir yapılanmayla Türkiye pazarındaki çalışmalarına hareket kazandıran Ferrostaal Türkiye, Petratto ve Steinemann temsilciliklerine Ryobi’yi de eklemişti. Şirket fuar öncesi yaptığı anlaşma ile Gietz yaldız baskı makinelerinin de temsilciliğini alarak Printtek’te daha güçlü bir şekilde yer aldı. Ferrostaal Başkan Yardımcısı Bernd Ahlmann ve Ferrostaal Türkiye CEO’su Murat Büyükgünay ile Ferrostaal Türkiye’nin geçen beş ayını ve hedeflerini konuştuk: Bernd Ahlmann: Türkiye’de Ferrostaal için yeni bir imaj geliştiriyorsunuz. Ana hedefiniz nedir ve Türkiye baskı sanayisiyle ilgili görüşleriniz nelerdir?
116
Murat Büyükgünay Firmamızın yenilenmesinin sebebi manroland firmasının ortaklıktan ayrılması ve Japon malı Ryobi marka tabaka matbaa makineleri ile devam etmesidir. Ryobi’yle iş ortaklığına Latin Amerika’da yaklaşık 15 yıl önce başladık. Şu anda da Japonya’da üretilen bu ofset markası ile Brezilya’da pazar lideriyiz. Latin Amerika’daki başarı sayesinde, iki yıl önce Ryobi ofset baskı makinelerini Suudi Arabistan’da da satmaya başladık. Bu yıl da Ocak’tan itibaren Türkiye’de, Almanya’da, Rusya’da, Ukrayna’da ve Baltık Ülkeleri’nde satmaya başladık. Dolayısıyla biz şu anda dünyadaki en büyük Ryobi distribütörüyüz. Buradan hareketle, baskı sonrası ve kâğıt kaplama alanında ürün gamımıza daha fazla ürün ekleyeceğiz.
Ryobi ve Mitsubishi arasında bir görüşme olduğunu biliyoruz. Bununla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Bernd Ahlmann: Ryobi ve Mitsubishi’nin bir iş ortaklığı yapma niyetinde olduğu açıklandı. Bize verilen bilgiye göre yapılacak incelemelerin ardından bu senenin ortalarında bu gerçekleşecek. Bunun amacı ilerleyen günlerde Ryobi’ye 50 inç pazarından sonra 40 inç pazarı için de Mitsubishi markalı matbaaların üretimini yaptırmak. Ofset baskı halen kullanılmakta, dijital de ofsete yardımcı oluyor. Ancak siz şu anda sadece Ryobi ile çalışıyorsunuz. Dijitalle ilgili herhangi bir planınız var mı?
printtek 2013
matbaa&teknik
Ferrostaal Türkiye Ekibi
Bernd Ahlmann: Ryobi, dijital baskı makinesi de geliştirmeye başladı zaten. Ryobi, Miyakoshi ile bir işbirliğine gitti. Miyakoshi uzun yıllardır dijital makineler üretiyor. Önümüzdeki yılın başlarında bir makine pazara sunulmuş olacak ve bu makine dijital ekipmanlı bir Ryobi baskı makinesi olacak. Gelecek bizim için bu… O zamana kadar HP ya da diğerleriyle herhangi bir etkinliğe girişmeyeceğiz. Ancak bu biraz da fırsatlara bağlı bir durum… Eğer bizim açımızdan en yeni ürünleri temsil etme gibi bir fırsat oluşursa o zaman bunu düşünebiliriz. Ve Ryobi bir dijital baskı makinesi çıkarır çıkarmaz kesinlikle dijital bir çözümümüz de olacaktır. Bildiğiniz üzere toner bazlı, mürekkep bazlı ve inkjet gibi farklı dijital baskı teknolojileri var. Hangisi sizce baskı endüstrisi için daha avantajlı? Geniş ebat baskılar söz konusu olduğunda inkjet kesinlikle daha avantajlı. Likid tonerler de daha küçük sayfalarda avantajlı. Aslında temel olarak bu iki mürekkep teknolojisi var: Likid tonerler ve inkjet. Çünkü elinizde ofset ve flexo var. Bunlar birbirine paralel gidiyor, hangi teknolojiyi tercih ederseniz edin muhakkak bir avantajı olacaktır. Bunlar aslında birbirini tamamlayıcı ve asla birbirlerine rakip değiller. Myakoshi bir inkjet baskı makinesi üreticisi değil mi? Bernd Ahlmann: Evet ama yakında sunabileceği yeni teknolojileri de var. Ferrostaal Türkiye bu sene yeni yüzüyle bir başlangıç yaptı değil mi? Bernd Ahlmann: Evet, yeni ve eski yüzlerle demek daha doğru olur. Bu şekilde bir karışım oldu. Aslında işin sırrı doğru kişileri doğru zamanda bir araya getirmek. Sonuç olarak işi başaracak olan iyi bir takımdır. Şu anda bir nesilden yeni bir nesile geçiş yaşıyoruz. Benden 117
sonra Murat, yeni nesli temsil ediyor, Ersin ve Pınar yıllardır bizimle birlikteler. Bu da bizim organizasyonumuzdaki sürekliliği gösteriyor. Ben şu anda 60 yaşımdayım, 36 yılım basım endüstrisinde geçti. Şimdi onlar için de uzun bir dönem var önümüzde. Murat Büyükgünay: Aslında ben yeni bir yüz değilim, 1998’den Ferrostaal’deyim. Evet, Türkiye pazarı için yeni belki ama Ferrostaal’de eski ve tanıdık bir yüzüm. Geçen 4 aya dair rakamları merak ediyorum. Bu kısa zamanda ne gibi çalışmalar yaptınız? Murat Büyükgünay: Yeni bir temsilciliğimiz var. Gietz yaldız baskı makineleri. İsviçre’den iyi bir ortak. Hemen arkamızda Süper Selefon’a sattığımız Steinemann laminasyon makinesini görüyorsunuz. Ryobi ile çok başarılı bir başlangıç yaptık. GD Ofset’e bir Ryobi makine sattık. Başarı öykümüze devam edeceğiz. Mr. Ahlmann’ın söylediği gibi portföyümüzü geliştirmek için yeni temsilcilikler arıyoruz ve bunu önümüzdeki birkaç ay içinde gerçekleştireceğiz. Kısacası bu süreçte Ferrostaal çok güçlenecek. Baskı öncesiyle ilgili bir projeniz var mı? Bernd Ahlmann: Henüz yok. Baskı makinelerimiz ile ilgili gelişmelere bakacağız. Eğer baskı öncesinde başarılı olmak istiyorsanız, iyi ve
stabil bir tabaka işiniz olması gerekiyor. Baskı öncesinde Latin Amerika gibi aktif birçok ülke var, bu bölgelerde Fuji, Kodak veya Agfa’yı temsil ediyoruz. Eğer en iyi üç firmadan biri ile başlanacaksa o zaman buna değer. Ama baktığınızda, Fuji burada, Agfa burada, Kodak da burada, dolayısıyla şu anda böyle girişim yapma niyetimiz yok. Biz daha çok kuvvetli, köklü ve kârlı bir iş kurmayı düşünüyoruz. Bizim gücümüz de buradan geliyor. Buna iyi bir başlangıç yapabilirsek fırsat o zaman ayağımıza gelir ve ancak o zaman kalıpla birlikte baskı öncesi işine başlarız. Ondan sonra da bu segmentte büyümeyi hedefleriz. Eklemek istediğiniz bir şey yada bir mesajınız var mı? Bernd Ahlmann: İnanıyorum ki önümüzdeki iki yılda Türkiye’de stabil bir gelişim sürecinde olacağız. Daha sonra da talep artışı yaşayacağız ve tüm pazara hitap etmeye başlayacağız. Türkiye’nin çok stratejik bir pozisyonu var. Çevresinde büyüyen ve gelişen pazarlar var. Türkiye de bunların ortasında bir merkez haline gelecek. Murat Büyükgünay: Türkiye’de çok iyi bir takımımız var. Müşteriler de bizi tanıyor ve bize güveniyor. Başarımızı devam ettireceğiz, sadece geçmişteki değil, gelecekteki başarımızı da sürdüreceğiz.
Fuarda sergilenen Steinemann Lotus Selefon makinesi Süper Selefon’a gitti
printtek 2013
matbaa&teknik
Yatırım Yüksek Teknolojiye Hamdi Kaymak: “Bundan sonraki yatırımlar yüksek teknolojilere ve yüksek otomasyonlu makinelere olacak. Ancak yatırım adetleri hiçbir zaman eski sayıları bulamayacak.”
Printtek 2013 fuarının en geniş stand alanına sahip olan Aras Grup, geniş bir ürün gurubu ile fuarı hareketlendiren şirketlerden biri oldu. Şirketin pazara anlatacağı yeni konular ve Türkiye’de ilk kez sergilenen ürünleri vardı. Aras Grup’un yeniliklerini şirket Genel Müdürü Hamdi Kaymak’a sorduk: Sizce fuarsonrası Aras Grup standına dair aklımızda ne kalmalı? “Fuara iyi hazırlandığımızı düşünüyoruz.
118
Birçok alanda sınıfının en iyi teknolojilerini bu fuarda sergileme imkanı bulduk. En son geliştirilen yeni Komori Lithrone G serisini ilk kez bu fuarda sergilemiş olduk. Yine bu fuarda Türkiye’de ilk kez sergilenen sınıfında dünyanın en hızlı bobin dijital baskı makinesi Screen dijital bobin baskı makinesini canlı demolarla tanıtma imkanı bulduk. Biz Aras Grup olarak sektörde 40 yıldır faaliyet gösteriyoruz. Bu 40 yıl boyunca sektöre hep en iyi üreticilerle hizmet etme gayretini taşıdık. En iyi makineleri en iyi şartlarla matbaa sektörüne kazandırmayı
misyon edinmiş bir firmayız. Bunda da büyük ölçüde başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. Kabul etmeliyiz ki son dönemlerde matbaacılıkta teknolojik anlamda her ne kadar çok hızlı ilerlemeler olsa da genel anlamda yatırımların azaldığı bir dönem. Bundan sonra eski ivmeleri yakalayamayacağız, bunu kabulleniyoruz. Özellikle ticari matbaacılıkta daralma uzun vadede devam edecek. Bundan sonraki yatırımlar yüksek teknolojilere ve yüksek otomasyonlu makinelere olacak. Ancak yatırım adetleri hiçbir zaman eski sayıları bulamayacak. Biz bunun bilincinde
printtek 2013
matbaa&teknik
olarak fuar ve sonrası için satış hedeflerimizi be-
adlandırabileceğimiz, İzmir Ata Ofset matbaa-
hedef listesine alınabilecek bir makine. Özellik-
lirledik. Fuara da iyi hazırlandığımızı belirtmiş-
sı ile 3 adet Komori baskı makinesi için antlaş-
le dünyada siyah-beyaz kitap baskılarında, hem
tim. Bu anlamda iyi ve büyük bir standın ötesin-
ma gerçekleştirdik. Açıkçası bunlar da bize u-
renkli hem siyah-beyaz baskılar için en çok ter-
de en yeni teknolojileri sunmaya özen göstere-
mut veriyor. “Çok fazla beklenti içinde değiliz”
cih edilen teknoloji. Değişken data ve ekstre
rek interaktif bir fuar çalışması gerçekleştirdik.
derken bir taraftan da bu sene başındaki iyim-
baskılarında Türkiye’de öncü firma olan Hobim,
Biliyorsunuz fuar faaliyetleri yüksek maliyetlerle
serliğin bizi destekler biçimde arttığını görüyo-
2 adet Screen kurulumunu gerçekleştirdi. O ne-
karşılanabiliyor. Sektörde son yıllarda yaşanan
ruz, bu da bizim için sevindirici.”
denle yakın vadede siyah-beyaz kitap baskısı olan matbaacılarımız, orta vadedeyse diğerlerini
genel daralmanın da neticesinde yurtdışı fuarları da dahil olmak üzere genel anlamda fuarlar ve katılımcı stantları küçülmekte. Dolayısıyla sergilenen makinelerde de önceki fuarlara göre ciddi düşüşler söz konusu. Biz bu fuarda sergilenen yeni teknolojiler ve makine zenginliğini korumak adına önceki fuarlara paralel bir stant çalışması yaptık. Bu açıdan yeni teknolojilerin tanıtılmasına imkan sağlamak adına fuar alanından tasarruf etmek istemedik. Elimizden geldiğince hepsinin maksimumunu gerçekleştirmeye çalıştık. Bunlar sektöre olan saygımızın bir göstergesi olarak kabul edilir diye umuyoruz. Biz bu yılın geçtiğimiz yıla kıyasla yatırımlar için biraz daha iyi geçeceğini düşünüyoruz. Bu fuarın da beklentilerimizi kuvvetlendirecek bir ivme desteği sağlayacağını düşünmekteyiz. Fuarın ilk günleri itibarıyla da beklentilerimiz oranında ilgi olduğunu söylemek isteriz. Özellikle kesim makinesi, lak makinesi, taslamam makinesi gibi teknolojilere yönelik artan bir ilgi gözlemliyoruz. Artık eski fuarlarda olduğu gibi “Fuarda şu kadar adet makine sattık” dönemi değişmekte. Aslında genel bir yatırım kültürü değişiminden bahsedebiliriz. Zannediyoruz ki çok daha iyi satış rakamlarına fuar sonrasında değerlendirmelerin de sonuçlarını da gözlemleyerek ifade etmek daha gerçekçi olacaktır. Fuarda sergilediğimiz makinelerin bir çoğunu sattık. Sergilediğimiz Komori baskı ve SBL Alfa Luna kesim makineleri Bay Matbaası’na kuru-
Standınızda ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği makine hangisi? “Komori G serisinin lansmanını ilk defa burada yaptık. Çok da güzel bir demo programı çerçevesinde hem kâğıt hem de karton ü-
de kapsayacak şekilde daha çok talep göreceğini düşünüyoruz. Biz özellikle bu makine ne yapabilir, hangi konularda, matbaaların hangi işlerinde alternatif olarak kendini gösterebilir onun sunumu için buradayız.”
zerine özel baskılar gerçekleştirdik. Bu demolara çok fazla ilgi gösterildi. Bastığımız işin de
Bir sonraki randevu nerede olacak?
yerel olmasını istedik. Ünlü fotoğraf sanatçı-
Biz ekip olarak dünyadaki belli başlı bütün
mız Halim Kulaksızbey’in İstanbul ile ilgili çok
fuarları takip ediyoruz. Eylül ayında Label Expo
güzel bir fotoğrafını fuar esnasında basıyoruz.
fuarı var. Label Expo’da ağırlıklı olarak dijital tek-
Fotoğrafın da verdiği katkıyla ilgi daha da artı-
nolojileri göreceğiz. Kalıp maliyetlerinin ekono-
yor. Türkiye’de matbaacılığın paralelinde, aslın-
mik olması ve yüksek baskı kalitesi sebebiyle dar
da ambalajcılıkta, bilhassa kutu ambalajda bir
ebat ofset baskı makinelerini daha çok görece-
yoğunluğun olduğunu gözlemliyorduk. Ona is-
ğiz. Uzun vadede açıkçası biz çok yüksek tiraj-
tinaden de Zhengrun kutu taslama makinesini
lar hariç, çalışmaları yine dijital ve düşük işe gi-
Türkiye lansmanını bu fuarda gerçekleştirdik.
riş maliyetli teknolojilerde daha çok yoğunlaşa-
Çok ilgi toplayan bu teknolji fuarın en çok ziya-
cağını gözlemliyoruz. Geçtiğimiz dönemlerde
ret edilen makinelrinden oldu ve bugün de satı-
de flekso yatırımlarında bir yoğunluk yaşadık,
şını gerçekleştik. Makine fuar sonrasında Stan-
bu devam edecek ama azalarak devam edecek.
dart Ambalaj firmasına kurulacak. Görüyoruz ki
Ben önümüzdeki dönemde Türkiye’de biraz da-
özellikle taslama bizim beklentilerimizi de aşa-
ha fazla ofset etiket baskı makinesi, -dar ebat-
cak şekilde daha fazla talep görecek ve daha
tan bahsediyorum- ve dijitallerin artacağını düşü-
çok makine talebi olacak. Bu bizi çok sevindirdi.
nüyoruz. Aslında dijitaller yatırım talebi anlamın-
Kesim makinemiz SBL ve “tam tur” teknolojiye
da beklediğimizin biraz daha altında. Türkiye’nin
sahip serigrafi makinemize çok ciddi bir ilgi var.
şartları gereği dijitallere yönelikyatırım eğilimi bi-
Sadece İstanbul’da değil, Anadolu’da da bu an-
raz yavaş. Ancak bundan sonra o ivmenin de ar-
lamda çok ciddi bir yatırım ivmesi var ve her ge-
tacağını düşünüyoruz. Yine Label Expo’da özel
çen gün artıyor. Özellikle Ankara, Kayseri, Kon-
bir video sunumuyla tanıtımını yaptığımız Label-
ya, Denizli ve İzmir’den ciddi talep var.
men ofset etiket baskı makinemizi orada canlı demolarla tanıtacağız. Zaten şimdiden çok ilgi
lacak. Ketchview tam tur serigrafi makinemiz Türmatsan’a kurulacak. Zhengrun sert kapak
Screen dijital baskı makinesi sizin için yeni
taslama makinemiz Ankara Arkadaş Basım’a
bir temsilcilik. Bu yeni baskı makinesi ile
kurulacak. MBO kırım makinemiz Oluşur’a ku-
ilgili neler söyleyeceksiniz?
var. Zannediyoruz önümüzdeki dönem itibarıyla Labelmen dar ebat bobin ofset baskı makinemizle pazarda iddialı bir konumda olacağız.
rulacak. Ayrıca Tunç Matbaacılık firmasına Ca-
“Fuarda canlı demolarla tanıtımını yaptı-
non ImagePRESS C 6010 dijital baskı makinesi
ğımız Screen, dijital web baskı makinelerinde
satışı gerçekleşti. Yine bu fuar esnasında finan-
dünyadaki en gelişmiş ve rakipsiz bir teknoloji.
Fuar,beklentilerimiz ölçüsünde gerçekleşi-
sal olarak da netleştirdiğimiz bir proje, Konya
4 renk ön, 4 renk arka, dakikada 220 metre hız-
yor. Bizim son olarak katıldığımız matbaa fua-
Bahçıvanlar Matbaası’na 6 + lak, Türkiye’de-
la yüksek kalitede baskı yapabilen bir makine…
rı TÜYAP’ta 2005 yılındaydı. Genel olarak tüm
ki ikinci H-UV makine kurulumu gerçekleşecek.
Açıkçası dijital baskı, ağırlıklı olarak çok düşük
endüstrilerde ciddi yatırım artışlarının olduğu
Çok özellikli bir makine; her türlü kâğıt, film,
tirajlarda tercih ediliyor. Ancak bu makine, ö-
bir döneme denk gelmişti. Dolayısıyla katılımcı
PVC tüm malzemelerde çok özel baskılar yapa-
zelliği sebebiyle, web ofsette 50 – 100 adetle-
sayısında rekor sayılara ulaşılmıştı. Bu fuar katı-
bilecek kabiliyette bir makine olacak. Bahçıvan-
re hitap eden bir teknoloji değil. Bu makine 3
lımcı sayısı olarak o döneme kıyasla daha az a-
lar Matbaası aynı anda SBL Alfa Luna makine
bin metre ve üzeri değişken data ihtiyacı olan
ma nitelikli ziyaretçi sayısı anlamında tatmin e-
siparişi verdi. Aynı konfigürasyon da bir başka
çalışmalarda ve kitap baskılarında daha verim-
dici olduğunu söyleyebiliriz. Biz beklentilerimi-
Komori baskı makinesi satışını da Gürcistan’a
li, daha ekonomik hizmet verebilecek bir maki-
zi de aşan oranda fuarı sonlandırıyor olmaktan
gerçekleştirdik. Yine fuar için rekor satış olarak
ne. Matbaacılarımızın bir kısmı için orta vadede
çok memnunuz.
119
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
printtek 2013
matbaa&teknik
Aras, İdeal Bir Ortak Tim Taylor: Aras Grup Türkiye’de köklü bir firma. Bu ürünümüz ve gelecekte sunacağımız diğer ürünler için ideal bir ortak. Screen dijital baskı makinelerinin Türkiye Temsilciliğini Aras Grubun almasının hemen ardından Printtek 2013 gerçekleşti ve Screen, Truepress Jet baskı makinesini Türk matbaacıların ilgisine sunmak üzere fuara taşıdı. Screen Avrupa Çözümler &Teknolojiler Başkan Yardımcısı Tim Taylor ile Aras Grup standında bir araya geldik: Temsilciniz Aras Grup ve bu fuar için neler söyleyeceksiniz? Tim Taylor: İlk intiba çok iyiydi bizim için. Çünkü standımız çok güzeldi ve fuar da bir hayli kalabalıktı. Aras Grup’a olan ilgi de çok güzeldi. Zaten Aras Grup’la çalışmamızın sebeplerinden birisi de buydu. Çünkü Aras Grup Türkiye’de köklü bir firma. Bu ürünümüz ve gelecekte sunacağımız diğer ürünler için ideal bir ortak. Djital pazarda firmanızın konumu nedir? Tim Taylor: Screen şu anda yaklaşık %50’lik pazar payıyla pazar lideri olan bir üretici. Bu da dünya çapında yaklaşık 5 bin adet makine üretimine karşılık geliyor. Biz ayrıca Ricoh için de makineler üretiyoruz. Dolayısıyla bu sayıya Ricoh makineler de dahil. Firmamız Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde başarılı bir şekilde temsil ediliyor. Hobim şirketinde bir kurulum gerçekleştireceğiz. TruePress jet 550 için seçtiğimiz pazarlar transcational’ı da içeriyor, Hobim’in işi buna iyi bir örnek. Screen’in pozisyonu daha çok renk konusundaki bilgisiyle alakalı. Çünkü baskı öncesinde eski bir geçmişimiz var. Dolayısıyla renkli görüntüleri basma konusunda çok daha iyi bir anlayışa sahibiz. PDF iş akışı kullanarak inkjetle ofsete çok yakın bir renk üretimi yapabiliyoruz. Bu da kitap basabileceğiniz ve transactional baskı yapabileceğiniz anlamına geliyor. Özellikle Japonya’da kurulumlarımız var. Burada devlet eğitimsel materyalleri basıyor. Gururla söylüyorum ki kişiselleştirilmiş veriyle devam ediyoruz. Eğitimle ilgili bir konu daha; Türkiye’de de çok popüler olan bir uygulama olan sınav kâğıtları. Sınav kağıtları basan birçok makine kurulumumuz var. Şu anda yapmaya çalıştığımız şeyse geleneksel uygulamaları daha çok renkli ticari baskı alanına genişletmek. 120
Kağıt alanında da birçok gelişme var. Inkjet hala iyi kaliteye dayanıyor. Hollandalı CDG gibi firmalar daha “gerçekçi” fiyatlarla inkjet kağıtları üretmek için çok çalışıyorlar. Inkjet kalitesinin kağıt kalitesiyle birlikte artıyor olmasını görmek gerçekten heyecan verici. Türkiye pazarından beklentileriniz nelerdir? Tim Taylor: Şu anda rakamlarla konuşmak gerçekten çok zor… Ancak şu ana kadar en büyük ilginin, diğer Avrupa ülkerlerinde de olduğu gibi kitap matbaalarından geldiğini gördüm. Çünkü buralarda kalite çok ön planda değil, ofset bir makinenin yaptığı işin aynısını bir inkjetten de alabilirsiniz. Ekonomik açından da bakıldığında kağıt aralığı ve baskı miktarları da inkjet için uygun. Siyah-Beyaz kitaplar da 4 – 5 bin adet basılabilir ve ofsete göre ekonomik bir seçim olacaktır. Türk matbaacılar için dijital baskı yeni bir şey. Bunu adım adım anlayacaklardır. Ticari bir matbaa için dijitalde yeni başlayanlar için bir giriş seviyesi vardır. Buna karşın sizin sunduğunuz çözüm ne giriş seviyesi ne de orta seviye. Yüksek
seviye bir çözüm sunuyorsunuz. Bu sizi satışlarda zorluyor mu? Tim Taylor: Yılda 20-30 ya da 40 makine satmaktan bahsetmiyoruz. Önümüzdeki 5 sene için birçok uygulamaya hitap eden gerçekçi bir makine sunmayı düşünüyoruz. Sonlandırma, kişiselleştirme ve matbaaya özel bazı özellikleri kombine eden bir makine olabilir bu. Komori ve Heidelberg statik renkli baskı işleri için var. Bence ofset hala en başarılı üretim yöntemi… Bu fuarda sergilediğiniz makinenin sonunda sonlandırma ünitesi olarak Hunkeler görüyorum. Bu sizin ve müşteriniz için bir referans olabilir mi? Tim Taylor: Biz matbaaların kendileri için bir seçenekleri olup olmadığını inceledik. Teknik olarak bakacak olursak, biz hem baskı öncesi hem de baskı sonrası işleri yapabiliriz. Örneğin demomuzda her üçü için uygun ekipmanımız vardı. Hiçbir sınır olmadığını göstermeyi amaçlamıştık. Bir de Hunkeler’in tanıttığı özel bir gazete sonlandırma makinesi vardı. Özellikle gazete baskısında Hunkeler’in makinelerine güveniyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de Hunkeler ile birlikte birçok kurulum yapabiliriz. Hunkeler’i iyi bir ortak olarak tanıtıyoruz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Teknolojinin Peşinde Bir Şirket: Komori Tony Carter: Biz teknolojinin sürüklediği bir firmayız. Yönetim kurulu üyelerimizin çoğu tasarımcı… Böylece yüksek bir tasarım bilgisine de sahibiz. Pazarda dijitalin de rolünün farkındayız. Bu nedenle de Konica-Minolta ile bir ortak teşebbüse giriştik. Komori International şirketinin Distribütör satışlarından sorumlu müdürü Tony Carter, ofsetin uzun süre devam edecek bir iş olduğunu, savunuyor. Carter’ın Komori ile ilgili yorumu ise; “Biz teknolojinin sürüklediği bir firmayız.” Carter ile Printtek 2013’de Aras Grup standında bir araya geldik: Tabaka ofset hakikaten kötüye mi gidiyor? Yorumunuz nedir? Tony Carter: Bence ticari baskı ekonomik trendlerden olumsuz bir şekilde etkileniyor. Yine de ticari ofset, tabaka ya da genel olarak ofset hala daha geniş bir iş. Reklam sektörüne en iyi ve en esnek çözümleri sunuyor. Uzun zaman önce ben emekli oldum ama ofset devam edecek. H-UV baskıdan bahsedelim, H-UV nedir? Tony Carter: Tüm üretim sektöründe olduğu gibi baskı sektörü de maliyetleri düşürüp daha çok satmak için neler yapılabileceği araştırılıyor. Türkiye, çok hareketli bir pazar, büyüyen ve gelişen de bir pazar aynı zamanda. Komori, bugüne dek hep teknoloji geliştirdi ve gelecekte de ileri teknoloji geliştirmeye devam edecek. Değişen pazarlar için değişmeyen kural bu. HUV de bunun için iyi bir örnek. Bir devrim niteliği taşıyan H-UV teknolojisi, 4 yıl kadar önce Japonya’da tanıtıldığında, hakkında negatif şeyler söylenen bir teknoloji idi. Bugün geldiğimiz noktada ise dünya çapında 300 makine satılmış. Bunların 50 tanesi Avrupa’da satılmış. 4 renk, 5 renk, 8 renk, 50 x 70, 70 x 100 kağıtlar kullanabilen, plastik üzerine baskı yapabilen makineler var. Ayrıca işlem süresi de zaman içinde gelişti. Pazara çok çabuk uyum sağlamak gerekiyor ve H-UV bunu yapmanıza imkân sağlıyor. İlk H-UV web ofset de geçtiğimiz yıl Ekim ayında tanıtıldı. H-UV bir baskı teknolojisi mi yoksa bir mürekkep teknolojisi mi? Tony Carter: HUV bir uygulama. Birçok 121
kurutma ve mürekkep teknolojisinin Komori teknolojisiyle bir araya geldiği bir uygulama. Uygulamanın işe yaramasını sağlayan da bu. Komori LED teknolojisini araştırıyor. Komori bu süreçte bu uygulamayı geliştirmek için Toyo ile işbirliğine gitti. Aslında süreci geliştiren Komori idi. Ve bu teknoloji henüz kimsede yok. H-UV Komori’nin tescilli bir ürünüdür. EB kürleme hakkında ne söylersiniz? Uv ya da LED kürleme için alternatif olabilir mi? Tony Carter: Evet, ancak bu çok pahalı… Her zaman gelişmelerin olduğunu görmek güzel. Bence Electro Beam henüz emekleme aşamasında. Bunun ticari olarak ne zaman kabul göreceğini şu aşamada ön görmek zor… Ticari baskında bahsedecek olursak, Komori’nin Avrupa’daki pozisyonu bir Japon şirketi olarak nedir? Tony Carter: Çok kuvvetli. Komori 1984 yılında direk olarak Avrupa pazarında işe başladı. O dönem bir Japon fabrikası yoktu Almanya’da. Hiçbir şey aynı kalmıyor. Örneğin Türkiye pazarına bakacak olursak Komori ana oyunculardan birisi, gerçekten büyük bir pazar payı var. Bu diğer bazı Avrupa ülkeleri için de geçerli. Şu anda Almanya’da 83 yıldır manroland’ın distribütörlüğünü yapan Baumann ile ortak iş yapıyoruz. Bu onlar için büyük bir rekabet ortamıydı. Komori’nin iyi bir geleceği var çünkü hiç şüphesiz Komori dünya çapında bir oyuncu.
Japon pazarıyla ilgili bir sorum olacak. Ryobi ve Mitsubishi bir anlaşma imzaladı. Bu durumu Komori’ye nasıl yansıyacak, iyi şekilde mi kötü şekilde mi? Tony Carter: Ekonomik koşullardan dolayı rekabet gittikçe zorlaşıyor. Bu firmaların arasındaki anlaşmanın nasıl gelişeceği bilinmezliğini koruyor. Ryobi ve Mitsubishi büyük firmalar. Üzerinden beş yıl geçmeden bunun nasıl olduğunu anlayamayız. Komori çevrede olup biteni takip ediyor ve gelişmeye de devam ediyor. Türkiye pazarı sizin için hala cazip bir pazar mı? Tony Carter: Kesinlikle evet. Türkiye pazarı istikrarlı bir biçimde üreticilerini artırmaya ve yeni teknolojilerden faydalanmaya çalışıyor. Çok fazla özel uygulamalar buluyorlar. Türkiye’ye çok yüksek teknolojili makineler geliyor. Türkiye çok çeşitli bir pazar. Komori olarak bizim için de çok önemli bir pazar. Komori’nin gelecekle ilgili beklentisi nedir? Tony Carter: Daha önce de belirttiğim gibi biz teknolojinin sürüklediği bir firmayız. Yönetim kurulu üyelerimizin çoğu tasarımcı… Böylece yüksek bir tasarım bilgisine de sahibiz. Pazarda dijitalin de rolünün farkındayız. Bu nedenle de Konica-Minolta ile bir ortak teşebbüse giriştik. Bu şekilde de kendi dijital çözümlerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Dijital pazarı büyüyen bir pazar ve biz de çok fazla zaman geçmeden dijital çözümlerimizle pazarda olacağız.
printtek 2013
matbaa&teknik
MBO Burada ve Piyasada Olan Bitenin Farkında. Dieter Adams: “Türkiye pazarının büyüdüğünü görüyorum ama çevremde konuştuğum insanlardan ve Almanya’da edindiğim istatistiki bilgilerden anladığım kadarıyla Türkiye ileride çok daha fazla büyüyecek ve gelişecek.” Printtek 2013 esnasında Aras Grup standında bir araya geldiğimiz MBO Bölge Satış Müdürü Dieter Adams’a Türkiye pazarı hakkındaki görüşlerini ve planlarını sorduk. Türkiye pazarının büyümesinden çok etkilendiğini anlatan Adams, MBO olarak Türk matbaacılarının yanında olduklarını ve Türkiye’yi yakından takip ettiklerini, söylüyor: Aras Group’un alanı bu fuardaki en büyük alan. Ama sadece tek bir makine gördüm burada. MBO standına ziyaretçilerin ilgisi ile yorumlarınız nelerdir? MBO’nun bu fuardaki mesajı nedir? Dieter Adams: Türkiye pazarının büyüdüğünü görüyorum ama çevremde konuştuğum insanlardan ve Almanya’da edindiğim istatistiki bilgilerden anladığım kadarıyla Türkiye ileride çok daha fazla büyüyecek ve gelişecek. Sergilediğimiz makinemizi de Oluşur Grafik’e satmış olduğumuz için çok memnunum. Bu her zaman için piyasaya verilecek en güzel mesajdır; MBO burada ve piyasada olan bitenin farkında. Türkiye’de gelecek ile ilgili planlarınız nelerdir? Yeni makine kurumları gerçekleştirecek misiniz? Dieter Adams: Bu mümkün, buna inancımız tam. Bizler üretici olarak önümüzdeki dönemde piyasaya daha farklı makineler de arz edebiliriz. Örneğin, kitap üretimi için katlama makineleri ve pazarın diğer ihtiyaçlarına yönelik makine parkurlarımız da mevcut. İlaç sektörü için de çözümler üretebiliriz. Bunlar, Türkiye pazarında gelecek için gördüğümüz potansiyeller. Standart bir katlama makinesinin de özelliklerini geliştirerek müşterilerimizin ihtiyaçlarına özel çözümler de sunabiliriz. Bununla çok sık karşılaşıyorum, bir müşteriyle görüştüğümde sonlandırma konusunda neler yapabileceğimizi görüşüyoruz. Burada müşteri zaman kazanabilir, MBO’nun sağladığı ek bileşenler sayesinde daha iyi üretim yapabilir. Baskı şirketleri için daha başka neler yapabileceklerini keşfetmek her zaman heyecan verici olmuştur. Bizler piyasadan güzel gelişmeler bekliyoruz.
122
Baskı sonrası çözümleri dijital ve ofset olarak ikiye ayırmak mümkün mü? Dieter Adams: Aslına bakarsanız ayıramayız. Çünkü müşteriler standart ofsetten dijitale doğru geçiş yapıyorlar. Dolayısıyla dijital matbaalar için bileşenlere ihtiyaç duyuyorlar. Bu nedenle bunu bir kola ayırdık ve şu anda müşterilerimiz dijitale geçiş yaptığında neye ihtiyaç duyacaklarsa hepsi bizde mevcut. Hem ofsette hem de dijitalde sizin sunduğunuz çözümleri kullanabiliriz, doğru mu? Dijital genelde kısa tirajlı işler için kullanılıyor. Burada baskı sonrası için daha küçük çözümlere gereksinim duyulmuyor mu? Dieter Adams: Evet, kesinlikle doğru… Elimizde olan en küçük katlama ölçüsü 46 cm. Bu küçük kopyalama merkezlerinde kullanılan ölçüye bir hayli yakın. Dijital baskı pazarında gördüğümüz şu ki; müşterilerimizin bir işte başka bir işe geçerken süratli olmaya ihtiyacı var, bunun için de daha gelişmiş bir otomasyona gereksinim duyuyorlar. Bu anlamda MBO olarak müşterilerimize daha gelişmiş otomasyonlu çözümler getirmemiz gerekiyor. Ayrıca dijital matbaalardan özel istekler de gelebilir. Örneğin toner bazlı dijital matbaaların katlama mekanizmalarında kağıda ofset matbaalarda olduğundan daha nazik davranmak gerekebilir. Bizle burada bu tarz şeyleri önlemek ve müşterilerimizin yüksek kaliteli üretim yapması için bazı bileşenler üretiyoruz.
Baskı sonrası ile ilgili bir sorum olacak. Türkiye pazarı bu alanda çok iyi çünkü birçok insan drupa’da baskı sonrası çözümlerle ilgileniyordu. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta Çin’de bir fuar oldu. Birçok matbaa da buradaydı. Çin’in de bu konuda sunduğu çözümlerle bir hayli gelişmiş olduğunu söyleyebiliriz. Müşteriler de orada yaptıkları gözlemlerden sonra buraya geldiler. Onlara baskı sonrası kaliteli çözüm konusunda hangisini önerirsiniz; Çin teknolojisini mi, yoksa Avrupa teknolojisini mi? Dieter Adams: Bu gerçekten ilginç bir soru oldu. Bizim Çin’de de bir firmamız var: MBO China. Dolayısıyla biz zaten Çin pazarındayız. Çin pazarı MBO için gerçekten çok önemli. MBO China bir başarı öyküsü aslında. Çin baskı firmalarının bizim makinelerimizi tercih etme sebebi bizim makinelerimizle yüksek kalite ürün alabiliyor olmaları. Çin’de Avrupa pazarı için üretim yapan birçok üretici firma var. Ve Avrupa’daki müşterilerinin beklediği kaliteyi yakalayabilmeleri için Alman malı makineler satın almaları gerekiyor. Bu da şu demek oluyor; biz Çin’de istatistiklerimizi her yıl ikiye katlıyoruz. Dediğim gibi MBO China bir başarı öyküsü ve Çin pazarını Türkiye pazarıyla kıyaslamak bu anlamda doğru değil. Ancak Türkiye’den bir firma için Alman malı bir baskı sonrası makine almak Çin malı bir makine almaktan, kalite anlamında, daha doğru olacaktır.
printtek 2013
matbaa&teknik
Etikette Yeni Platform: Ofset Labelmen International Satış Direktörü Daniel Chen, etiket baskıda yeni platformların oluştuğunu ve ofsetin pazarda kendisini ön plana çıkardığını, anlatıyor. Chen’e göre Labelmen bu konudaki iddiası ortaya koyacak yepyeni bir makine hazırlıyor ve etiket sektöründe devrim yapacak. Chen etikette ofset trendini ve letterpress’in pozisyonunu dergimize değerlendirdi
bu ihtiyacı çıkış noktası olarak belirledik. Kullandığımız bu yeni ofset platformunda mürekkep sistemi olarak anilox kullanıyoruz. Renge baskı öncesinde karar veriliyor, dolayısıyla baskı esnasında operatör rengi değiştiremiyor. Bu noktada operasyon maliyetine geri dönecek olursak; herkesin bildiği gibi ofset baskı alması çok kolay ve de çok uygun fiyatlıdır. Bu platformu geliştirmemizin nedenlerinden birisi de bu. Bir de tabii ki kolay kurulum…
Etiket baskı sektörü hakkında genel bir değerlendirme yapar mısınız? Daniel Chen: Letterpress makinesiyle başarılarla dolu bir mazimiz var. Geçtiğimiz 10 yılda burada hiç de azımsanmayacak bir müşteri portföyümüz oluştu. Şu ana kadar çok sayıda makine satışı yaptık. Etiket sektörü için bu tip makine oldukça uygun… Bu makineyle kendinden yapışkanlı, inmold ya da PVC etiket de basılabilir. Letterpress’ten ofsete geçiş söz konusu ve bu gelişime paralel olarak baskı sektörüne uygun yeni platformlar geliştiriyoruz. Bu yeni platform da ofset. Günümüzde işlerin tirajları kısaldıkça kısalıyor. Artık hem kısa tirajlı işlere hem de uzun tirajlara uygun iyi hızda bir makine ihtiyacı doğdu. Yeni modelimizi geliştirirken
Şu anda yeni konsept baskı platformumuz patent alma sürecinde. Dolayısıyla Türkiye’de etiket baskı sektöründe çok yakında yeni bir devrim olacak. Bu durumda letterpress’in sonu mu geldi? Daniel Chen: Tam olarak değil çünkü bu yeni ofset platformunda 50-60lardan başlayıp 100 metrenin üzerine çıkan bir hızdan bahsediyoruz. Baskı kapasitesi olarak ofset, letter press kadar iyi değil. Letterpress soft ambalaj gibi ani işler için çok çok verimli olabilir. Çünkü bildiğiniz gibi bu süreçler çok karmaşık ve üretimi zor olan süreçler. Eğer yüksek baskı hızı ve baskı altı malzeme anlamında uygun fiyatlı bir operasyon istiyorsanız, , bu en iyi seçenektir.
printtek 2013
matbaa&teknik
Matbaa Sektörü Kabuk Değiştiriyor Matbaa sektörü kabuk değiştiriyor “Printtek 2013 ziyaretçilerinin ağırlıklı meslek gurubunun matbaacılar olduğunu söyleyebiliriz. Onların ardından reklamcılar ve kopyalama merkezlerini sayabiliriz. İstanbul dışından özellikle Anadolu’dan gelen çok sayıda reklamcı vardı. Tabii ki en büyük ziyaretçi profili matbaacılardı. Bu fuarda matbaa sektörü biraz kabuk değiştiriyor gibi geliyor bana. Tabii ki yatırım konusunda matbaacıların neye yöneleceği tam belli değil. Herkeste bir soru işareti var. Ama doğru zamanda doğru yatırımla herkesin istediği başarıyı yakalayabileceği donanım ve bilgiye sahip olduklarını, düşünüyoruz.”
Cielle çok ilgi topladı
Aras Grup alanında ürünlerini sergileyen Met Etiket’ten Ersin Kibar, Printtek 2013’ü dergimize değerlendirirken ziyaretçilerin ilgi alanlarına dikkat çekti. Kibar, ağırlıklı olarak matbaacıların ziyaret ettiği fuarın kopyalama merkezleri ve reklam sektörü için de bir çekim merkezi olduğunu, söylüyor: 123
“İtalya’dan getirdiğimiz Cielle firmasının Kappa 200 x 300 dijital kesim makinesi gerek Anadolu’dan gerek İstanbul’dan gelen ziyaretçilerimizin çok ilgisini çekti. Bu makinenin bu kadar ilgi görmesi bizi de çok memnun etti. Bu makinenin en büyük özelliği her türlü kesimi yapabiliyor olması. Malzemeyi otomatik yüklüyor. Dokuz kafası var. 36 devir hızı ile çalışıyor. Piyasadaki en hızlı makinelerden bir tanesi. Bunlara
ek olarak kamera sistemi ile günümüz şartlarına göre teknoloji ihtiyaçlarına göre hareket eden bir makine.”
Fuardan memnunuz “Ayrıca niş bir market olan bardak kartonu konusu da artık çok ilgi görmeye başladı, bu da bizi memnun etti. Bununla ilgili çok talepler görmeye başladık. Diğer bir konuda laminasyon. İspanyol Derprosa firmasının Softtouch dediğimiz özel laminasyonu ilgi çekti. Bu üç konu bizim fuarda en çok ilgi çeken ürünlerimiz oldu. Bunların dışında kopyalama merkezlerine uygun olan ve reklamcıların da ilgisini çeken laminasyon makinesi ve düz kesim makineleri ilgi çekiciydi. Bununla ilgili de çok talep gördük. Tabii diğer ürünlerimizde müşterilerimiz tarafından çok ilgi gösterildi ama öncelik bu çözümlerimizdeydi. Bu fuarın bizim için olumlu geçtiğini düşünüyorum. Fuara bakacak olursak daha yoğun bir ziyaretçi bekliyorduk. Ama tatil ve havanın güzel olması ziyaretçilerin bu kadar olmasının nedeni olabilir. Bir de Çin’de ki fuar ile çatışması etkilemiş olabilir. Ama yine de bizi memnun ettiğini söyleyebiliriz.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Dereli Graphic, Ürün Gamını Tamamladı Ahmet Uzun: “Aslında bizim geçmişten beri hep aradığımız baskı sonrası mücellit makineleriydi. O alanda da Kama ve Perfecta ile açığımız kapattık.” Dereli Graphic, yeni temsilcilikleri Kama ve Perfecta ile ürün gamı içindeki tüm alanları tamamladı. Şirketin Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Uzun, şirketin hem pazara bakışını hem de Printtek 2013 ile ilgili görüşlerini, anlattı: Dereli Graphic’in Printtek 2013’te piyasaya verdiği mesaj ne oldu? Ahmet Uzun: Biz uzun yıllardır bu fuara katılıyoruz. 2013 fuarı sektörün de beklediği bir etkinlikti. Biz bu fuara katılırken en azından bir KBA makineyi kurmayı hedefledik. Çükü başka türlü fuara katılmamızın bir anlamı olmayacaktı. Fuardan önce bu makineyi satmamıştık. Belki biraz riskli ama bu mesajı matbaacılık sektörüne vermek istedik. KBA güçlü bir şekilde burada temsil ediliyor ve pazarda KBA’ya olan talebi artırmak için elimizden geleni yapacağımızın mesajını vermiş olduk. Nitekim makinemizin de satışını gerçekleştirdik. Burada sergilenen makine drupa’da sergilenen en son model makineydi. Yeni Rapida 105. Biz bu makineyi matbaacı dostlarımıza yüz yüze yaptığımız görüşmelerde tanıtıyorduk. Bu fuar da bizim için çok büyük bir fırsat oldu. Çok kısa sürede geniş kitlelere KBA serisinin en son modelini ve yeniliklerini tanıtma imkanı bulduk. Fuarda asıl öne çıkardığımız ürün kuşkusuz Rapida 105 idi. Beklentilerimizin de üzerinde çok yoğun bir ilgiyle karşılandı. Matbaacılar, Rapida 105’i yakından inceleyip çok olumlu şeyler söylediler. Bu yorumların asla bizi memnun etmek adına söylenmiş şeyler olduğunu düşünmüyorum, görüşleri ve düşünceleri tamamıyla gerçektir. Bundan sonra KBA açısından pazarın biraz daha ivme kazanacağını düşünüyorum. Ambalajda şu ana kadar güçlüydük, 70 x 100 pazarında da var olduğumuzu göstermek istedik bu fuarda.
Biraz da iki yeni temsilciliğiniz, Kama ve Perfecta’dan bahsedelim. Ahmet Uzun: Bizim baskı tarafımızda çok kuvvetli bir çözümümüz var KBA. Baskı öncesinde de yine bir lider marka, Kodak var. Aslında bizim geçmişten beri hep aradığımız baskı sonrası mücellit makineleriydi. Bugüne kadar da kalite açısından bakıldığında KBA markasıyla aynı konumda bir mümessillik mümkün değildi. Ama bu iki yeni mümessilliğin KBA ile birlikte bir sinerji oluşturacağını düşünüyorum. Baskı, baskı öncesi ve baskı sonrası. Ben bu iki makine 124
hakkında da çok olumlu izlenimler aldım. KAMA biraz daha yeni, Perfecta tanınıyor ve kalitesi biliniyor. Perfecta ile ilgili olarak tabii ki işimiz biraz daha kolay. Fuar bu anlamda da bizim için bir fırsat oldu. Türkiye geniş bir coğrafya; ben tüm müşterilerimi ziyaret etmeye kalksam aylar hatta yıllar alır. Fuar sayesinde en azından ön bilgi aşamasını geçmiş olduk, müşterilere bilgi verme imkanı oldu. Fuar sonrası fuar görüşmelerini takip edeceğiz. KAMA’yla ilgili sektörün de bilmediği bazı şeyler var. Çok değişik özellikleri var. Bir Alman markası ve kalitesi belli. Bunun dışında bilinmedik bir markayla çalışmak istemeyiz çünkü portföyümüzdeki ürünlerle aynı kulvarda olması lazım. Umuyorum ki KAMA’yla kısa sürede büyük işler başaracağız. Dijital baskı ile ilgili yorumlarınız neler? Mesela Efi dijital etiket baskı makinesini standınızda göremedik. Ahmet Uzun: Efi’yi kurmak istedik aslında bu fuarda. Hatta girişimlerde de bulunduk, daha önce kuracağımızı da belirtmiştik. Ama gümrükleme esnasında TSE’nin talep ettiği evraklar uzunca bir süreç gerektiriyor. Gümrükten çekmek çok uzun sürdü ve onun üzerine fuara kurmayı düşündüğümüz makineyi yetiştiremeyeceğimizi anladık. Normalde gümrükleme işlemi KBA için bile olsa bir iki günde bitiriliyor ama bu dijital makinede çok fazla evrak işine boğulduk. Efi’yi yetiştirebilseydik fuarın yıldızlarından
bir tanesi olurdu. Yurtdışındaki fuarlardaki gösterimlerinde de bulundum, çok ilgi gören bir makine. Dijital basıyor, kesiyor. Basım çözümü sunan birçok makine var ama aynı laser kesimi barındıran, şekilli kesen bir makine yok. Dijital baskı konusunda gördüğünüz gibi Kodak Nexpress dijital baskı makinesini kurduk. Matbaacıların dijital baskıya bakışı kişisel görüşüm çok nitelikli değil. Ofset ile bir kıyaslama yoluna gidiyorlar ama yanlış bir kaygı. Dijital makinelerin kalitesi tabii ki ofset makinelerin kalitesinde değil. Matbaa sektörü dijital baskı işini biraz küçümsüyor gibi geliyor bana. Onların bu yaklaşımı dijital baskıyı daha iyi anlayan kopyalama merkezi diye bir pazar ortaya çıktı. Matbaacılık sektöründen pay alan bir pazar ve git gide büyüyor. Matbaacılık sektörü de “artık dijitale geçelim” dediği zaman da umarım iş işten geçmiş olmaz. Ancak etiket sektörü dijitale daha yatkın görünüyor. Nitekim etiket matbaaları bünyelerine birer ikişer dijital çözümler bulunduruyorlar ve bu git gide artıyor. Matbaacılara bir mesajınız var mı? Ahmet Uzun: Bu noktada mesaj olarak şunu söylemek isterim; teknoloji bundan sonra çok yakından takip edilsin ve yanlış adım atmamaya özen gösterilsin. Bence bu düzenlenen etkinlikleri ve fuarları yakından izleyerek oralardan çıkan ana fikirleri toplayıp bu doğrultuda ilerlemek ve geleceği şekillendirmek gerekir.
printtek 2013
matbaa&teknik
Dereli Graphic’te Üretim Kardeşliği Dereli Graphic, KBA ile sağladığı başarıyı baskı sonrasında Perfecta ve KAMA ile büyütecek. Perfecta ve KAMA, KBA gibi Almanya’da üretilen tanınmış markalar. Rolf Köhle
Michael Grieger bin sürate çıkıp; basılabilir tabaka elde ettiğini hatırlayacak. Tabii bir de makinenin hızlanması, hızla yavaşlatılması ve tekrar hızlandırılması esnasında da fireye sebebiyet vermeden mürekkebin problemsiz transferini sağladık. Bunu sağlayan KBA’nın 15 adet daha geniş çaplı mürekkep merdanelerden oluşan mürekkepleme sistemidir. Bunu duydum. Demoyu izleyenler bunu konuşuyordu. Her baskı makinesi bir şekilde mürekkebi kağıt üzerine aktarabiliyor. Ama biz bu makineyle önceden ayarlanmamış bir işi,ne kadar hızlı bir şekilde satılabilir tabaka haline getirebildiğimizi kanıtladık. Sanıyorum ki gelen ziyaretçilerin aklında kalacak en büyük şey buydu. KBA Rotajet ile ilgili neler söylemek istersiniz? Rolf Köhle: Türkiye pazarı için Rotajet’in daha erken bir teknoloji olduğunu düşünüyoruz. KBA için de daha erken olduğunu düşünüyoruz. Bu çok yüksek kapasiteli bir makine… Bu konuda sözü KBA’nın Satış Müdürü bay Grieger’e sözü bırakmak istiyorum.
Printtek 2013’de Rapida 105 5 + lak baskı makinesi ile iki farklı iş üzerinde baskının ne kadar hızlı bir şekilde işten işe geçerek ve az fireyle yapılabileceğini gösteren Dereli Graphic, KBA ile birbirine çok yakın iki fabrikanın da ürün portföyünde bulunmayan ürünlerinin temsilciliğini alarak bir tür üretim kardeşliği modeli oluşturdu. Dereli Graphic Satış Müdürü Rolf Köhle ile KBA’nın yanı sıra Perfecta ve KAMA makinelerini konuştuk. Sohbetimize KBA’nın ön görüleri ve Türkiye pazarı hakkındaki değerlendirmeleri ile renk katan KBA Satış Müdürü Michael Grieger ise Türkiye’yi en hızlı büyüyen baskı pazarına sahip olan ülkelerden biri olarak nitelendiriyor: Printtek 2013’de canlı demo yapan KBA baskı makinenizden bahseder misiniz? Rolf Köhle: KBA’nın drupa’da ilk kez tanıttığı Rapida 105 serisinin 5 + lak modelini bu fuarda sergiledik. Karton tertibatı, otomatik kalıp değiştirme sistemi, yeni tasarlanmış masası ve masanın üzerinde opsiyonel renk ölçüm ve kontrol sistemi (Ergotronic color control) ile bu makine çok çeşitli matbaalarda hizmet verebilecek hem kağıt, hem karton 5+ lak şeklinde basabilecek konvansiyonel bir makine. Canlı demolarda ne tür bir uygulama 125
gösterdiniz? Rolf Köhle: Biz canlı demolarda 135 gr parlak kuşe ve 350 gr parlak kuşede hem poster hem de kartpostal baskı uygulamasını gösterdik. Tabii sadece baskı değil. Özellikle kartpostal baskılarında mümessilliğini yeni aldığımız Perfecta firmasının 115 TS model giyotinde kesmeyi ve tek tek kartpostal haline getirmeyi gösterdik. Aynı zamanda bu makinede bu sene kimyasalsız Kodak Sonora kalıp kullandık. Biz demoda makineyi anlatmaya başlarken arkadaşlarımız da basılacak işin son kalıbının düğmesine basarak kalıbın pozlamasını yaptılar. CtP’den çıkan kalıbı hiçbir işleme gerek kalmadan direkt olarak baskı makinesine taktık. Akabinde de baskıya başladık ve yüksek kalitede baskılar elde ettik. Bu sayede çevreye daha saygılı kimyasal olmayan bir üretim yapmış olduk. Aynı zamanda da bu makinede ABC/Matkim şirketinin sağladığı malzeme ile alkolsüz baskı gerçekleştirdik. Bu iki uygulamayla KBA’nın çevreye saygısını göstermek istedik. Standınıza uğrayan bir ziyaretçi evine döndüğünde en çok neyi hatırlar sizce? Rolf Köhle: Bence ziyaretçiler, makinenin ne kadar çabuk ve ne kadar az bir fireyle 16
Michael Grieger: KBA Ar-Ge’ye çok yatırım yapan bir firma. Son drupa’da yepyeni bir jenerasyon baskı makinelerini piyasaya tanıttık. Küçük ebatlarda Rapida 75 ve 76, orta ebatta, Rapida 105 ve 106 ve Rapida 145’i drupa’da tanıttık. Bu serideki yeni Rapida 164 ise Haziran’da piyasaya tanıtılacak. İzmir’de yeni kurduğumuz Rapida 205 dünyanın en büyük matbaa makinesi. Sözünü ettiğiniz Rotajet ise tüm bu yeniliklerin tacı gibidir. Bunu en tepede görmemiz gerekiyor. Çünkü tamamıyla yepyeni bir jenerasyon dijital baskı makinesi. drupa’da gösterilen makine bir prototipti. Yaklaşık 9 aydır bu makinede yeni geliştirmeler yapıldı. Mürekkepler, baskı kafaları ve toplam baskı kalitesi konularında çok fazla yenilik ve gelişme kaydedildi. Şu anda bu makinenin tüm pazarın ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamayacağını düşünüyoruz. Rotajet, kısa tirajlar, kişileştirilmiş baskılar için üretilmiş bir makine. Türkiye baskı pazarı büyük bir pazar ama henüz tirajlar yüksek. Türkiye pazarı kısa sürede bu istikamete yönelecektir. Daha kısa tirajlı, kişiselleştirilmiş baskılar çok yakında Türkiye’de mümkün olacaktır. Biz Türkiye pazarını çok yakından takip ediyoruz, o nedenle yönetim olarak da buradayız. Türkiye baskı pazarı dünyada en hızlı büyüyen pazarlardan
printtek 2013
matbaa&teknik
birisi. Türkiye, geçen sene KBA’nın tüm dünya satışları içinde 8. En büyük pazar oldu. Tabaka ofsetten bahsettiğimiz zaman iki ayrı pazardan bahsetmiş oluyoruz. Ticari baskı ve ambalaj pazarı. Siz tabii ki ambalajda çok şanslı görünüyorsunuz. Peki ya ticari baskı pazarında durumunuz ve hedefleriniz nedir? Rolf Köhle: Aslında iki pazara da eşit ilgi var. KBA’nın büyük ebatlı ambalaj baskısında dünyada ve Türkiye’de liderliği tartışılmaz. Biz büyük ebat baskı makinelerinde çok başarılı olduk ama şimdi aynı başarıyı ticari baskıda da göstermek istiyoruz. Bu sene ve önümüzdeki sene orta ebat ve küçük ebattaki ticari baskıda büyük bir gayret göstereceğiz. Bu alanda daha fazla pazar payı elde etmek istiyoruz. Bizim makinelerimizle bu mümkün. Çünkü bizim makinelerimiz kısa tiraj, uzun tiraj ve orta tirajda her işi maksimum kalitede yapabilir. Bizim makinelerimizin basılabilir malzeme esnekliği hiçbir makinede yok. Yeni Rapida sınıfının en modern, en yenilikçi makinesidir. Bunu Türk matbaacılara iyi tanıtırsak tahmin ediyorum aynı başarıyı yakalayacağız. Bizim de hedefimiz bu sene ticari matbaacılık adına da başarımızı artırmak. Yabancıların en büyük endişesi dijitallerin onlardan iş alması. Bizim bazı makinelerimiz örneğin Rapida 106, simültan kalıp değiştirme ve makineyi durdurmadan işten işe geçebilme (flying job change) özellikleriyle dijital makinelere gerçek bir rakip. Bunun ilk adımını Türkiye’de attık. Bazı firmalar bu ürüne ilgi gösteriyorlar. Bunu ispatladıktan sonra konvansiyonel baskı makinelerin dijital makinelerle rekabet edebilmesini sağlayacağız. Türkiye pazarı bu yönüyle çok açık. Bu ürünleri çok iyi anlayabiliyor, kendini geliştirebiliyor. Bu yüzden bu moderniteyle artan masraflardan çok uzun süre maliyeti düşük üretim yaptığımızdan dolayı Türkiye’de başarı sağlayacağımıza inanıyoruz. Aynı görüşleri paylaşıyor musunuz? Michael Grieger: Kesinlikle evet… Biz son aylarda büyük bir talep patlaması yaşıyoruz. Neredeyse her ay bir makine kuruyoruz. Hatta şu anda iki makine birden kuruyoruz. Özellikle Türkiye’de matbaacılığın ihracat oranının arttığını görüyoruz. Türk matbaacılarının da tüm dünyaya ihracat yapabildiğini görüyoruz. Bizim için bu yüzden Türkiye pazarı çok ve hızlı büyüyen bir pazar. O yüzden Türkiye’nin KBA cirosundaki pazar payının daha da büyüyeceğine kesinlikle inanıyoruz. Büyük matbaacıların içinde yeniliklere çok açık matbaacılar gördük. Yeni fikirler geliştiriliyor. Türkiye’deki geleneksel matbaacılar kendilerini yeterli görmüyor ve hatta şu anda üretilmeyen makineler konusunda bizden özel üretim bile isteniyor. Bu talep Türkiye’den geliyor. Bu Türk matbaacıları için bence çok büyük bir başarıdır. KBA ile Türk matbaacılar arasında neredeyse bir aileymiş gibi olan ilişkiden de çok memnunuz.
126
Son bir mesajınız var mı? Rolf Köhle: Mesajımızı aslında verdik. Biz büyük ebatta nasıl lidersek, orta ebatta da Türkiye’de daha fazla pazar payı alarak birinci sıraya yükselmek istiyoruz. Bunun için de tüm gücümüzle çalışıyoruz. Makinelerimizle bunu başarmamız mümkün. KBA’nın üretimi çok geniş bir ürün yelpazesine sahip. Aynı şekilde bizim makinelerimiz de çok fazla malzeme seçmeden yüksek kalitede baskılar yapabiliyor. Perfecta ve KAMA temsilciliğinizle ilgili neler söyleyeceksiniz? Rolf Köhle: Perfecta’nın bir ay, KAMA’nın ise üç aydır temsilciliğini yürütüyoruz. Perfecta, KAMA ve KBA çok yakın bir coğrafyada bulunuyor. Geleneksel olarak da mümessiller aynı çatı altında birleşiyor. Perfecta da KBA gibi çok eski bir üretici ve çok sağlam makineler yapıyor, kendine has bazı özellikleri var. Bizim portföyümüzde eksik bir noktaydı. Bu üreticiyi temsil edebildiğimize özellikle çok seviniyorum. KAMA ise dünyada ilk şekilli kesim makinesi üreten firmadır. Fakat KAMA büyük çaplı üreticilerden ziyade orta ölçekli üreticiler için makine üretiyor. KAMA’nın en önemli özelliği sıcak yaldız ve şekilli kesim makinesinde; sıcak yaldızdan sadece 4 dakika 50 saniye sonra kesim işlemine patentli bir sistem sayesinde geçebiliyor olması. KAMA’nın bobin kesim 50 x70 veya 35 x 50 makinesinin bir başka özelliği ise neredeyse çentiksiz kesim yapıyor olabilmesi. Şekilli kesimde bu çok önemlidir. Bu sayede çok daha yüksek kaliteli kesimler elde ediyor. Sıcak yaldız tertibatı çok hassas ama aynı zamanda da dijital matbaacılar için otomatik poza sistemi sayesinde baskıyı kontrol ederek hassas kesim ve sıcak yaldız yapabiliyor. KAMA firmasının bir diğer makinesi profold çok çeşitli ve normalde elle yapılması gereken katlamaları veya zarfın içine kart yerleştirme yapabiliyor. Bu konuda daha üç ay olmasına rağmen çok olumlu geri dönüşler aldık ve yakında da bu makinelerin Türkiye’ye gelmesini umuyoruz.
Perfecta çok büyük başarılar yakalamış bir marka. Fakat son iki ya da üç yıldır neredeyse durmuş durumda. Bu aşamada sizin bu temsilciliği almış olmanız Perfecta markasının tekrar canlandırılması açısından bir katkı sağlar mı? Rolf Köhle: Biz Dereli Graphic olarak KBA’yı da aynı şekilde canlandırdık. KBA dünyanın en eski matbaa üreticisi ama ne yazık ki Türkiye’de hak ettiği yeri bulamamıştı. Ancak Dereli Graphic olarak bizim sıkı çalışmalarımız sayesinde bugün KBA çok başarılı bir yerlere geldi. Bu yüzden biz de Perfecta’nın hak ettiği yere, çok kısa sürede geleceğine inanıyoruz. Perfecta makineyi bu kadar kısa sürede fuara koyabilmemiz hem Dereli Graphic olarak hem bir Türk firması olarak ne kadar önemsediğimizi gösteriyor. Ambalaj sektöründe ortaya çıkan rekabet ortamında KAMA’yı öne çıkarmak için ne gibi çalışmalar yapacaksınız? Rolf Köhle: KAMA’yı yüksek tirajlı ve yüksek hızlı makinelerle kıyaslamak yanlış olur. KAMA daha çok orta ölçekli, çok hızlı olmayan ama özel, yüksek kaliteli işlere yönelik makineler sunar. Butik işler yapmak isteyen ya da ufak bir ambalaj matbaalar için uygun bir makine. Artık tüm matbaacılar kıyıdan köşeden ambalaj işine girmek istiyor. O zaman KAMA’nın şekilli kesim makineleri burada önem kazanıyor. KAMA’nın bir başka özelliği daha var; piyasadaki eski makinelerini geri alıyor, revizyon yapıp satıyor. Bu sayede piyasaya çok daha özellikli bir makineyi çok daha uygun bir fiyata sunabiliyor. Biz bunu da değerlendireceğiz. Şu anda henüz 3 aylık bir geçmişi var. Bu 3 aylık geçmişte KAMA’nın satış müdürü bir iki defa geldi. Önümüzdeki aylarda yine gelecekler çünkü müşteriye bu işi iyi anlatmak lazım. Diğer bir marka Türkiye’de çok önemli pazar payına sahip ama biz asla o firmanın alanına girmiyoruz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Kodak Kendini Matbaa Sektörüne Adadı Dereli Graphic Satış Müdürü Fehim Yurdal, Kodak’ın kendini tamamen matbaa sektörüne adadığını, söylüyor. KBA web ofset makineleri Satış müdürü Bora Erdem ise uzun ve detaylı bir süreç olan gazete baskı makineleri yatırım süresinin göreceli olduğunu, anlatıyor.
Dereli Graphic, standında sergilenen Kodak çözümleri ve matbaacıların Kodak’a olan ilgilerini Dereli Graphic Satış Müdürü Fehim Yurdal’a sorduk. KBA web baskı makinelerinden sorumlu Satış Müdürü Bora Erdem ise KBA’nın web baskı makinelerini değerlendirdi: Printtek 2013’de Kodak çözümleri ve KBA Web Baskı Makineleri Nasıl Karşılandı? Fehim Yurdal: Kodak adına bu fuardan hatırlanacak en önemli detay işlemsiz kalıp Sonora olacaktır. Çünkü hem buradaki demolarda hem de KBA baskı makinemizde yapılan canlı
127
şovlarda hep Sonora kalıplar kullanıldı. Ve çok ilgi gördü. Matbaa sahipleri ve baskı ustaları kalıbın bu kadar kolaylıkla kullanabildiğini gördüklerinde şaşırdılar diyebilirim. Sonuçları gördüler. İkinci olarak öne çıkan yenilik dijital baskı oldu. Burada görülen Kodak Nexpress ile gerçekleştirilmiş baskı örnekleri çok dikkat çekti. Özellikle altın yaldız baskı örnekleri ilgi topladı. Zaten kabartma lak ve diğer parlatma özellikleri biliniyordu. Dolayısıyla bu iki önemli konu üzerinde durabiliriz. CtP ise artık çok iyi bilinen ve kabul görmüş bir teknoloji ve Kodak da bu konuda Türkiye’de liderliğini sürdürüyor.
Bora Erdem: Genel olarak değerlendirilirse uzun zamandır beklenen bir etkinlik olarak başarılı bir fuar geçtiğini söyleyebilirim. Web alanında bir satış haberi oluşturamayacağımız zaten bildiğimiz bir durum. Ancak burada en çok ilgi çeken Commander CT makinemizdeki otomasyon sistemi oldu. Bu konuda müşterilerimizden çok olumlu geri dönüşler aldık. Bilgi paylaşımı açısından olumlu ve verimli bir fuar olduğunu düşünüyorum. Bütün gazetelerdeki dostlarımız ziyarete geldi. Hepsiyle görüşme ve bilgilerimizi güncelleme fırsatı bulduk. Bunun yanı sıra Rotajet ile ilgili olarak da bilgi almak
printtek 2013
matbaa&teknik
isteyen müşterilerimiz oldu. Rotajet ile ilgili olarak biz de bilgilendirmeler ve eğitimler alıyoruz. Kısa bir süre sonra gündemde olacağını düşünüyorum.
avantaj olarak sayılabilir. Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde kullanışlı, CtP’nin bakım ihtiyacının azaltan ve aynı zamanda lazer ömrünü de artıran bir uygulama.
olsun gerek flekso tarafında direct engraving dediğimiz doğrudan klişe kazıma işlemleri olsun gerek dijital baskı olsun her alanda araştırma çalışmaları sürüyor.
Sonora’nın Avantajları Nelerdir? Fehim Yurdal: Sonora’nın avantajlarına iki aşamada bakmamız lazım. Satın alma aşamasında eğer bir CtP yatırımı yapılacaksa banyo makinesi almadan direkt işlemsiz kalıp ile başlayarak yatırım anlamında bir avantaj sağlayacaklardır. CtP cihazı olan kullanıcılar için de avantaj şu olabilir: Yıpranmış, bakım ya da parça gerektiren bir banyo makinesine sahiplerse yenileme ihtiyacı ortadan kalkacaktır. Ama gündemde olan daha çok çevresel başlıklar. Bir çok mahalli belediyenin atık konusunda müeyyideler uygulamaya başladığını biliyoruz. Özellikle Mas-Sit çevresi bu konuda oldukça duyarlı. Bu bölgelerdeki matbaalar atıklarını biriktirmek ve bunların alınması için bir takım mali yükümlülükler altına girecekler. Sonora kullanıldığı zaman hiçbir atık söz konusu olmayacak. Kalıp doğrudan baskı makinesine takıldığı için kimyasal atık ya da çevreye bir gaz salınımı söz konusu değil. Ayrıca Sonora, toz çıkarmayan bir kalıp. Dolayısıyla bir filtre ünitesine de ihtiyaç kalmıyor. Diğer kalıp kullanıcıları CtP’lerindeki filtreleri belli sürelerde değiştirirler. Sonora kullanıcılarının bu yönden de avantajları mevcut. İlave olarak kalıbın üzerindeki tüm datayı okumadan, görmek mümkün. Burada matbaacılarımız yakından gördüler. Kalıbın üzerindeki görüntü silik değil, tüm detaylar okunabilir, görülebilir. Baskı ustasının elindeki kalıbın hangi renk kalıbı olduğunu kolaylıkla ayırd etmesi bile önemli bir
Dijital Baskı Çözümleri Hakkında neler söyleyeceksiniz? Fehim Yurdal: drupa fuarında inkjet çok önde görünüyordu. İnkjetin tonerli sistemlerle baskı kalitesi açısından ya da özel uygulamalar göz önünde tutulduğunda çok büyük bir başarısından söz etmek mümkün değil. Bu sebeple Nexpress bizim için hâlâ daha önde bir makine. Prosper ise daha çok maliyeti azaltan ve ofsete yakın bir seviyeye çıkaran bir teknoloji olarak tanımlanabilir. Biz siyah beyaz baskıda Prosper 1000 ile ilgili çalışmaları yürütüyoruz. Bu noktada kitap baskısı gündemde. Nexpress geçtiğimiz ay gerçekleşen GulfPrint fuarında da çok ilgi gördü. Burada da az önce belirttiğim gibi altın yaldız ve sedef toner ile yapılan farklı işler ön plana çıktı. Kısa zamanda önemli gelişmeler bekliyoruz.
KBA Web Ofset Yatırımları hakkında değerlendirmeniz nedir? Bora Erdem: Gazete Web ofsette yatırım maliyetleri çok yüksek ve proje dönemi çok uzun. Bir projeye başladığınızda ortalama beş seneyi buluyor. O açıdan biz gazete pazarında beş senede bir makine satmayı önemli bir başarı olarak görüyoruz. Meşakkatli bir süreç. Bina yatırımlarından başlayıp bir sürü bürokratik izinler gibi sürdürülmesi gereken sayısız detay ile başlayan makine konfigürasyonunun belirlenmesi geçen süreç içinde müşterinin değişen talep ve ihtiyaçları söz konusu. Tabii ki daha az üniteli tabaka ofsetlerle satış ve kurulum hikayeler oluşturmak anlamında zaman açısında kıyaslanamaz. Biliyorsunuz en son Haber Türk projesini gerçekleştirmiştik. Halen devam eden sıcak bir süreçten bahsedebilirim. Bir çok görüşmelerimiz var. Ne zaman yatırıma döneceği ise göreceli. Her an da olabilir, çok uzun bir süre de alabilir. Çünkü ikinci el webte de bir hareket söz konusu. Avrupa’daki kriz sonrası bir çok iyi durumda makine piyasaya girdi. Bu konuda çalışmalarımız var ancak bizim burada önemli bir kriterimiz var, KBA’nın garanti etmediği hiçbir makineyi müşterilerimize sunmuyoruz. İkinci elde de bir hareketlenme oldu. Henüz tamamlanmış bir proje yok ama bu da mümkün ve iyi bir talep olduğunu görüyoruz. Bu talepleri de değerlendireceğiz.
128
Kodak Kendini Matbaa Sektörüne Adadı Kodak ile ilgili olarak eklemek isterim. Bildiğiniz gibi daha çok Kodak’ın Amerika operasyonunu ilgilendiren bir durum vardı, Kodak’ın bünyesinden çıkardığı iki ürün oldu. Bunlardan bir tanesi hızlı tarama sistemleri, diğeri ise fotoğraf kağıtları ve termal foto baskı sistemleri oldu. Kodak bu operasyonlarla kendisi tamamen matbaacılık alanına adadı. Tek hedefi matbaacılık ve ambalaj oldu. Bu anlamda da yatırımları hızla sürüyor, gerek NX uygulaması
printtek 2013
matbaa&teknik
Bak-On’da Blanket ve Technotrans Öne Çıkıyor Tamer Yenibeken: “Blanket ile anılan bir şirket olduğumuz için, ana konu blanketti. Fakat bu aralar çok popüler olan merkezi mürekkep pompa sistemlerini müzakere ettiğimiz önemli müşterilerimiz oldu.” Diğer yandan bizim için yeni bir konu İtalya menşeeli Imaf şirketi . Imaf Kimyasal Grubu ile direkt işbirliği içinde girdik. 2 aydır kimyasallarımızı direkt olarak Imaf’tan tedarik ederek, müşterilerimize ulaştırıyoruz. Imaf ile kalıpta olan bir işbirliğimiz vardı. Kimyasal grubu da bu işbirliğini besleyecek unsurlardan bir tanesiydi. Dolayısı ile iç piyasadan destek almadan kendi ithalatımız ile kimyasal tarafında da hizmete devam edeceğiz. Bu fuarın sizin için ana misyonu neydi? Tamer Yenibeken: Aslında misyon yanında fuarın diğer bir boyutu da bizlere moral olmasıydı. Zamanlama konusunda da başarılı. Herkes açısından keyifli olduğunu düşünüyorum. Fuar düşünülen ve planlanan hizmeti sağlamış durumda. Altı gün uzun bir süre. Bu altı günü de burada hiç kimse boş geçirmedi. Hem taşradan gelenler, şehir dışından ve yurtdışından gelenler oldu. Özellikle İran’dan, Azerbaycan’dan çok ziyaretçimiz oldu. Bence fuardan beklenen hizmetin karşılığı alınmış oldu. Türk basım endüstrisinin önde gelen tedarikçilerinden biri olan Bak-On, Printtek 2013’de yeni blanket serilerini anlattı. Son dönemlerde Technotrans mürekkep pompalama sistemleri ile de ön plana çıkan Bak-On Mühendislik’ten Tamer Yenibeken, sorularımızı cevaplandırdı: Bak-On standında ön palana çıkan ürününüz ne oldu? Tamer Yenibeken: Standımızı ziyaret edenler blanket ile alakalı olarak yeni çözümler ile karşılaştılar. Bizim daha önce konuştuğumuz, fakat müşterilerimiz ile müzakere edemediğimiz yaklaşık olarak 15 yeni serimiz vardı. Teknik ve ticari olarak alternatif olabilecek bu yeni 15 seri hakkında detaylı bilgiler vermiş olduk. Vulcan blanketleri üreticisi Trelleborg, Rollin sonrası Printec blanketlerini de ürün gamına ilave etmişti, biliyorsunuz. İşte bu satın almalar sonucu ortaya çıkan hem Rollin hem de Printec markası ile edindiğimiz yeni serilerin bilgi aktarımını yaptık. Tüm bu yeni seriler ile ilgili olarak hem teknik hem de ticari yönleri ile son satıcı ve bayilerimize önemli bilgiler verdik. Bayisel bazda
129
da önemli çalışmalarımız, işbirliklerimiz oldu bu konuda. Fuar’da gelen ziyaretçiler ile boş zamanımız geçmedi. Hep bir şekilde bir paylaşım içinde olduk. Dolu dolu keyifli bir fuar geçirdik.
Blanket dışında sunduğunuz ürünler hakkında da bilgi verir misiniz? Tamer Yenibeken: Blanket ile anılan bir şirket olduğumuz için, ana konu blanketti. Fakat bu aralar çok popüler olan merkezi mürekkep pompa sistemlerini müzakere ettiğimiz önemli müşterilerimiz oldu. Özellikle Ankara’dan yayıncı grupların ilgisini görüyoruz. Standımızdaki Technotrans ise Ada Matbaası’na kuruluyor. Şu anda ekiplerimiz Ankara’da, Ada Matbaası’nda. Bunun dışında diğer yan malzemelerimiz var. Yine yıllardır bizim bünyemizde olan besleme malzemeleri, yardımcı ekipmanlar. Bunlardan Planatol çok yeni bir konu. Hotmelt tarafında bir ürün biliyorsunuz. Planatol ile artık mücellit gruplarının da portföyünde olacağız. Bunların hepsi fuarda bizim, bayilerimize, müşterilerimize sunduğumuz önemli başlıklar.
Ziyaretçilerin bu fuar ile alakalı algıları konusunda neler söylemek istersiniz? Tamer Yenibeken: Ziyaretçilerin fuardan memnun olarak ayrıldıklarını düşünüyorum. Bu konuda katılım anlamında da daha iyi olabilirdi. Fakat bu dönem için böyle bir hizmetin yerini bulduğunu düşünüyorum. Gelen tepkilerde olumlu yönde. Bu konuda hem malzeme, hem makine hem tedarik, tüm gruplarda bence görsel olarak da, ticari olarak da herkesi memnun bırakacak tansiyon hissettik. Son olarak ne mesaj vermek istersiniz? Tamer Yenibeken: Bence herkes artık kapasiteye, verimliliğe yönelecek. Biz de diğer katılımcılar da standlarımızı kurarken de en küçük alanda en geniş katılımı nasıl sağlarız fikrini, planladık. Matbaacıların da hayatında artık bundan sonra kapasite daha verimli nasıl çalışır sorusu olacak. Herkes az bütçe ile çok işi daha verimli nasıl yapabiliriz, bunu hesaplamakta. Ekipman, malzeme ve yardımcı malzeme olarak da hepimizin aldığı buydu. Bundan sonra en üst verimi almak için çalışmalar olacak.
printtek 2013
matbaa&teknik
Pasifik, Çözüm Ortağınızdır Şafak Okaygün: “Müşterimizin biz de gördüğü Pasifik’te çözüm bulabiliriz, fikri olmalı. Katma değer oluşturabiliriz. Asıl göstermek istediğimiz bizim bir çözüm ortağı olduğumuzdur.” manroland, Müller Martini, Duplo gibi bir çok basım dünyasının devini Türkiye temsil eden Pasifik Trading Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Okaygün, Printtek 2013’ü dergimize değerlendirdi. Okaygün, Printtek markasının uluslar arası bir marka olması ve Avrupa’nın önde gelen bir etkinliğine dönüşebilmesi için bir fırsat doğduğunu, söylüyor ve ekliyor: “Burada en büyük görev Tüyap’a düşüyor. Tüyap iyi işler yaparsa Printtek’in Ipex’in yerini almaması için hiçbir neden yok diye düşünüyorum.” Ziyaretçilerin şirketiniz adına bu fuardan alması gereken mesaj nedir? Şafak Okaygün: Fuarda en çok ilgi gören şey bizim toplam yaklaşımımız. Yani bir tek makine değil burada 22 değişik makine gösterdik. Bu 22 değişik makine bir çözümün parçaları. Dolayısıyla sanıyorum müşterimizin biz de gördüğü Pasifik’te çözüm bulabiliriz, fikri olmalı. Katma değer oluşturabiliriz. Bizim burada vermek istediğimiz izlenim o. Tabii gösterdiğimiz bir teknoloji var. Ama bunların arasında bilinmez bir teknoloji yok. İyileştirilmiş geliştirilmiş daha iyi hale getirilmiş teknolojiler var. Asıl göstermek istediğimiz bizim bir çözüm ortağı olduğumuzdur. Ziyaretçilerin yaklaşımı ve standınızdan yeterince mutlu ayrılıp ayrılmadıkları konusunda yorumunuz nedir? Şafak Okaygün: Standımızın genel yapısı teknolojik sergileme açısından yeterince doluydu ve metrekare olarak büyükçe standlardan birisiydi. Ayrıca manroland’ın teknolojisini daha iyi anlatabilmemiz için getirdiğimiz Roland 500 ünite modelinin bize çok faydası oldu. Bu açıdan sergimizin doyurucu olduğu kanaatindeyim. Çünkü niye bir baskı makinesi yok eleştirisi neredeyse almadık diyebilirim. Burada bilgilendirme tüneli dediğimiz manroland’ın da zaman zaman kullandığı bir sistemi kullandık. Bilgilendirme tünelinin içinde makinenin her türlü özelliğini gösteren özel bir video programımız var. Makinelerimizin her türlü özelliğini gösterebilecek kayıtlarımız var. Bu kayıtlarla makineyi 130
Pasifik Trading Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Okaygün ve Genel Müdürü Serdar Tokel gösterebiliyoruz. Artık makineye muhakkak el ile dokunmak gerekmediğini düşünüyorum. Zaten artık internet ve diğer uygulamalar nedeniyle yarı yarıya sanal bir ortamda yaşar olduk. Dolayısıyla dostlarımız bu tür gösterilere daha çok alışıyorlar. Üstelik 500 ünitesi üzerinde manroland’ın bence önemli ve üstün özelliklerini çok iyi anlatabilme imkanına kavuştuk. Çalışan bir makine olsa kapaklarını açamazdık. Dişlilerini gösteremezdik. Bu güçlü gövde yapısını, manroland’ın şaft sistemini gösteremezdik. Halbuki bu saydıklarım bu makinenin en önemli özellikleri. Biz burada 500 ünitesi üzerinde tüm bu manroland ayrıcalıklarını en ince ayrıntısına kadar gösterebildik. Ziyaretçilerimiz daha önce görmedikleri, duymadıkları farkların farkına varmaya başladılar. Çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Sizin için 8 yıl sonra gerçekleşmiş bir fuar. Printtek’in gelecekteki periyodu ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Şafak Okaygün: Fuar uzun bir aradan sonra ya da aradaki küçük bir fuardan sonra yapılmış oldu. Ama bir bakıma da iyi oldu. Böylece özlenen bir fuar oldu diye düşünüyorum. Anadolu’dan katılım çok yüksekti. Haftasonu ziyaretçilere bilgi vermekte yetişemedik. Tabii bu sevindirici ayrıca yurtdışından da çok ciddi ziyaretçi oldu. Onu da gördük. Dolayısıyla fuarın iki yılda bir yapılan yerel bir fuar olması bundan
sonra çok yazık olur. Ben TÜYAP’tan baştan beri koyduğumuz prensiplere devam etmesini istiyorum. Bu fuar dört yılda bir olmalı. Özlenen bir fuar haline gelmeli. 30 yıl önce kendileri ile birlikte düşündüğümüz uluslar arası bir fuar haline getirme misyonunu sürdürmeli. Ancak böyle bir vizyonla bu fuarın uzun vadeli yaşamı sürebilir. Yoksa sektördeki benzer fuarlar gibi uluslar arası başlamış olmasına rağmen yok olmaya yüz tutan fuarlara dönüşür diye korkuyorum. Printtek, Avrupa’nın önemli fuarlarından biri olabilir mi? Mesela Ipex’in yerini alır mı sizce? Şafak Okaygün: İstanbul’da gerçekleşen bir matbaa fuarı için büyük bir potansiyel olduğunu gördük. İstanbul bir çekim merkezi. İnsanlar kolayca geliyorlar. Kalacak yer problemi yok. Ulaşım problemi büyük ölçüde yok. İstanbul havalimanının önemli bir uçuş merkezi haline gelmiş olması çok çeşitli TC kuyruklu uçakların İstanbul’a servis vermesi İstanbul’u daha da kolay ulaşılabilir bir şehir haline getiriyor. Dolayısıyla daha küçük ülkelerin çevremizdeki veya uzak çevremizdeki ülkelerden ülkemize zaten büyük sayıda ziyaretçi var. Onların küçük şehirlerinden bile TC kuyruklu uçaklarımız buraya geliyor. Bu sürdürülmeli, sürdürülmesi için büyük bir fırsat var. Burada en büyük görev Tüyap’a düşüyor. Tüyap iyi işler yaparsa Printtek’in Ipex’in yerini almaması için hiçbir neden yok diye düşünüyorum.
printtek 2013
matbaa&teknik
Dijital ya da Ofset Farketmez Printtek 2013 esnasında Pasifik standında kendine geniş bir sergileme alanı bulan Duplo’nun Uluslar arası satış müdürü Laszlo Kellner, şirketin hem konvansiyonel hem de dijital baskı için geniş bir ürün portfolyosu için bir ürün geliştirdiğini, söylüyor. Sedat Onar
Laszlo Kellner çok geniş yelpaze çok spesifik sonlandırma ekipmanı sunuyor olmaktan gurur duyuyoruz. Önümüzdeki zamanlarda da dijital matbaayla ilgili daha çok ürün piyasaya sürüyor olacağız. Bu sene sizin için iyi bir sene olacak mı? Laszlo Kellner: Bu sene çok zor geçecek. Ama birçok iş yaptık. Yeni yüksek üretimi olan ürünlerimiz var. Türkiye’de ilk kurulumu da gerçekleştirdik. Dijital pazarı için de UV makineler getirdik. Bu başarılı geçen bir yıl olmuştu. Her yerde olduğu gibi tüm büyük ekonomilerdeki problemler nedeniyle iyi bir yıl olmadığını söyleyebilirim. Kolay değildi ama bu yılın bitmesine 3 çeyrek daha var. Laszlo Kellner: Kesinlikle. Sizin de gördüğünüz gibi bu fuarda ilginç sonlandırma çözümleriyle çok iyi bir şekilde hem ticari baskıcılar hem de dijital baskıcılar için temsil edildik. Pasifik’in bizim için bu kadar geniş ürün gamıyla fuara katılması bizi çok memnun etti ve gururlandırdı. İlk kez 2009 senesinin ortalarında Pasifik’in ofisinde bir open house düzenlemiştik. Duplo Uluslar arası Satış Müdürü Laszlo Kellner, dijital baskının Duplo için bir fırsat olduğunu anlatıyor. Printtek 2013’de Pasifik standında bu kadar geniş bir katılım alanı ayrıldığını görmekten dolayı mutlu olduğunu anlatan Kellner, yeni çözümlerinin Türkiye pazarı için önemli atılımlara sebep olacağını ve ilgi göreceğini tahmin ettiğini, anlattı: Herkesin dijital baskıya yatırım yaptığı bu dönemde sizin baskı sonrası çözümleriniz onlara yardımcı oldu. Dijital baskı sizin için bir fırsat mı? Laszlo Kellner: Evet, bu bizim için gerçekten bir fırsat. Geçtiğimiz beş yıl içinde bizim sahip olduğumuz geleneksel ofset ve baskı sonrası alanının spesifik ürünlerle değiştiğini gördük. Biz bu makineleri başarılı bir şekilde Avrupa’da ve Türkiye’de sattık. Dijital baskı bugün bir odak noktası haline geldi ve biz bu fuarda bile 131
O dönem Pasifik ile ortaklığınızla ilgili güzel şeyler söylemiştiniz. Bunlar bugün için de geçerli mi? Laszlo Kellner: Evet aynen bugün de kendilerinden çok memnunuz. Çok yakın çalışıyoruz ve düzenli olarak toplantılar yapıyoruz. Pasifik ile olan birlikteliğimiz gayet iyi bir şekilde devam ediyor, bu ilişkiler o zamandan beri gelişerek ilerledi. Sizinle 2011’de digi:media’de karşılaşmıştık. 2012 drupa ve bu sene Printtek. Sırada ne var? Laszlo Kellner: Fuar anlamında neler olabileceğiniz bilemiyoruz çünkü birçok firma gibi biz de IPEX’e gitmemeye karar verdik. Ürünlerimizi daha farklı bir şekilde tanıtmamız gerektiğine karar verdik. Henüz kesinleşmiş bir şey yok
fakat sonbaharda özel bir organizasyon gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Detaylar belirdikçe sizinle de paylaşırız. Burada çok geniş bir portfolyo mevcut. Sizce matbaalarımız için hangisi daha ilginç? Laszlo Kellner: Bunu söylemek çok zor. Sanıyorum ki bizim de her segmente özel ilginç ürünlerimiz var. Dijital matbaalar için katlama ve kesme makineleri var bence bunlar en ilginç ürünler, bunları yıllardır Avrupa’da yıllardır satıyoruz. Daha önceden de belirttiğim gibi bu ürünler Türkiye’de dijital olarak basılmış sayfaları sonlandırılmasında kullanılabilir. Türkiye pazarı için çok önemli bir ürün. Dahası, müşteriler yüksek volümlü dijital baskı makineleri satın alıyorlar. Üreticilik, kârlılık ve kullanım kolaylığı açısından bu makinenin ne kadar önemli olduğunu anlayacaklar.
printtek 2013
matbaa&teknik
Türkiye Pazarında İyi Bir Yer Edindik Hermann Russenberger: “Biz Türkiye’yi çok önemli bir pazar olarak değerlendiriyoruz. Aynı zamanda da büyüyen bir pazar. Her sene %5 - %6 aralığında büyüyor. Umuyoruz ki Türk müşteriler en gelişmiş teknolojiye yatırım yapmayı sürdürürler.” konuda gelecek tepkileri bölgesel bayilerin tolere ettiğini anlatıyor, Russenberger. Bu konuda Pasifik Trading’i de çok başarılı buluyor: “Bildiğiniz gibi birçok ülkede yerel bayiliklerimiz var. Makinelerin yatırım karaları hususunda müşterilerimizi onlar yönlendiriyorlar. Tabii eğer tanıtılması gereken yeni makineler varsa, biz o zaman biz onlara yardımcı oluyoruz. Bir kez makine kurulduğunda artık o noktadan sonra bayi her şeyi kendi kendine halledebilir. Tabii ki onlara fabrikalarımızda özel bir eğitim de veriyoruz. Türkiye’de müşteri ilişkilerimizin yönetilmesinde Pasifik ile çalışıyor olmaktan gayet memnunuz. Şafak ve şirketi sayesinde Türkiye’de iyi bir pazar payına sahibiz. Çok başarılılar özellikle de servis hususunda. Bir yıl önce drupa’da yeni Allegro’muzu tanıttık. Müşterilerimiz tarafından çok büyük beğeni ile karşılandı. Rakiplerimizle kıyaslayınca fiyatı yüksek ancak daha yüksek teknolojiyi içeren bir çözüm olarak sunduk. Zaten Müller Martini müşterileri daha yüksek fiyatlı ve daha modern teknolojiye yatırım yapmayı seviyorlar.”
Türkiye Büyümesini Sürdürüyor
Pasifik Trading tarafından temsil edilen Müller Martini’nin Bölge Satış Müdürü Hermann Russenberger, “Bildiğiniz gibi Türkiye pazarında çok iyi bir yer edindik ve geçtiğimiz 5 sene boyunca birçok makine sattık”, diyor ve ekliyor: “Biz Türkiye’yi çok önemli bir pazar olarak değerlendiriyoruz. Aynı zamanda da büyüyen bir pazar.”
Türkiye Yüksek Teknolojiyi Tercih Ediyor Printtek 2013 fuarı esnasında konuşma imkanı bulduğumuz Russenberg’e baskı sonrası makinelerinde Çin’de üretim yapan şirketlerin başarısını sorduk. Aslen Müller Martini de üretiminin bir kısmını Çin’de yapmayı tercih eden bir Avrupa şirketi. Russenberg, bugüne kadar Çin’den Avrupa’ya makine ihracatı yapmadık, diyor: “Evet bizim de Çin’de küçük bir fabrikamız var. Orada Amigo Plus model mükemmel
132
bir makinemizin üretimini yapıyoruz. Bu fuarda da görebileceğiniz bu makine temel olarak Uzak Doğu, Latin Amerika ülke pazarları için geliştirildi. Şimdiye kadar Çin’den Avrupa’ya hiç satış gerçekleştirmedik. Avrupa ve Türkiye’deki müşterilerimiz hala bizim sunabileceğimiz en yüksek teknolojiyi tercih ediyorlar. Öncelikle, Müller Martini’nin, saate bin 500 adet kopya üretebilen düşük fiyatlı makinelerden başlayan ve saatte 18 bin kopya üretebilen yüksek hızlı makinelere kadar uzanan çok geniş bir makine gamı var. Ve de tabii ki dünya çapında servis garantisi verebiliyoruz ve kendi satış ağımız var ve müşterilerin her ihtiyacına cevap verebiliriz.”
Pasifik Trading’i Çok Başarılı Buluyorum Müller Martini’nin yatırım maliyetleri ile Uzak Doğu makinelerinin yatırım maliyetleri arasındaki farkın şirketi etkilemediğini ve bu
Russenbergerber’in Türkiye pazarına yönelik izlenimleri de oldukça iyi. Her ne kadar yerel bayilere bırakıyoruz dese de Russenberger’in Türkiye’yi çok yakından izlediği çok belli: “Bildiğiniz gibi Türkiye pazarında çok iyi bir yer edindik ve geçtiğimiz 5 sene boyunca birçok makine sattık. Her zaman yükselişte olamayız ve şu anda biraz daha yavaş ama yine de ilerleyen bir satış rakamımız var. Yüksek hızlı makinelerimiz Türkiye pazarında iyi yer edindi. Alt ve orta segmente iyi hitap ediyoruz. Aslında daha küçük pazarlardaki yerimizi de genişletmeyi düşünüyoruz. Bu makineyi burada sergilememizin bir nedeni de bu. Bu hız aralığındaki (saatte 4 bin kopya) makineler için Türkiye’nin büyümekte olan bir pazar olduğunu düşünüyoruz. Biz Türkiye’yi çok önemli bir pazar olarak değerlendiriyoruz. Aynı zamanda da büyüyen bir pazar. Her sene %5 - %6 aralığında büyüyor. Umuyoruz ki Türk müşteriler en gelişmiş teknolojiye yatırım yapmayı sürdürürler.”
printtek 2013
matbaa&teknik
manroland’ın Türkiye’de Çok Uzun Bir Geçmişi Var Jürgen Holtrode: “Türkiye gelişmekte olan bir ülke, dolayısıyla manroland bu pazara doğru ürünleri sunabilir.” manroland sheetfed GmbH bölge satış müdürü Jürgen Holtrode, manroland’ın iflas erteleme ilanı ve tabaka kısmının Langley Holding tarafından satın alınmasının ardından geçen bir yıl içinde önemli başarılar elde ettiğini anlatıyor. Holtrode ile Printtek 2013’te Pasifik Trading standında bir araya geldik.
Bir yıl içinde 500 milyon euro’luk ciro “Yaklaşık bir yıl önce manroland’dan ve Langley Holding tarafından satın alındık. Bay Langley’inde kârlı bir firması var, bir yandan da orayı yönetiyor. Yıllık cirosu 500 milyon Euro ve kârı da yaklaşık 70 milyon Euro. Almanya’da sahip olduğu iki firma var. Bir tane de Fransa ayrıca Amerika’da da sahibi olduğu firmalar var. Bu yatırımlar kendisi için uzun vadeli yatırımlar. Biz de manroland olarak 2 bin çalışanın bulunduğu bir firmayız. Bay Langley satın almanın ardından müşterilerimize tüm ürün gamımızı sunmayı tercih etti. Bu da roland 900 XXL baskı makinelerine kadar uzanan çok çeşitli ürünleri kapsıyor. Offenbach’taki ofisimizde çalışan bin kişiden yaklaşık 100 tanesi Ar-Ge kısmında çalışıyor. Bu da yüzde 10’luk bir kesime karşılık geliyor. Şu anda da geçtiğimiz haftaya kadar olan güncel verilerimizi duyurduk. manroland Sheetfed GmbH’de geçtiğimiz yıl 70 milyon Euro kâr elde ettik. Böyle devam ettiğimiz takdirde bu senenin sonunda da iyi veriler elde ediyor olacağız.”
Pasifik’le güzel ve kârlı bir gelecek “Bizim en büyük pazarımız Avrupa ve Çin ama Türkiye’de de iyi potansiyel var. Zaten bu nedenle bu pazarda ortak olarak kendimize en güçlü satış ve servis ortaklarından biri olan Pasifik Trading ile çalışmaya devam etmeyi seçtik. Pasifik’le birlikte çok güzel ve kârlı bir geleceğin bizi beklediğini düşünüyoruz. Bu nedenle de uzun soluklu bir ortaklık olacak. manroland orta ve geniş format baskı pazarına odaklanacak. Orta format baskıda üç roland modelimizle, ki bunlar roland 700 HiPrint, roland 700 HiSpeed ve roland 700 Directdrive ile bu pazardaki tüm segmentlere hitap edebiliriz. Bunların haricinde, tirajların düştüğü ticari segmentte de durumla baş edebilecek teknolojiye sahibiz. Diğer segmentte de roland 700HS 133
makinemiz var. Bu makine de ambalaj sektörü için, burada hala yüksek tirajlar var. Bu modellerin de haricinde müşterilerimize yeni teknolojiler de sunabiliriz. Her segment için de ayrı çözümler sunduk. İnline üretim de bizim için çok önemli. Burada da “index foiling” isminde bir yenilik yaptık. Bu sayede ticari baskıda da rekabetçilik açısından büyük avantaj sahibi olunabiliyor.”
yok. Bu konuyu detaylarıyla müşterinizle konuşmalısınız ve nerede maliyetleri düşürebilir nerede tasarruf yapabilir öğrenmelisiniz ve buna göre bir çözüm sunmalısınız. Daha güzel bir şey var; artık piyasada daha fazla kuşelenmemiş kağıtlar var. Özellikle bu tip kağıtlarda UV çok başarılı. Eğer bir müşterinin çok kısa teslim süresi varsa o zaman bu çok iyi bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor.”
LEC ofset baskı
Dijital matbaa…
“Düşük enerjili kürleme konusunda da çok ilginç bir yenilik yaptık. Ticari UV şu anda kendi pazarını oluşturuyor. Birçok ürün bu şekilde basılıyor ve buradaki hedef daha fazla parlaklık. Birkaç yıldan beri UV teknolojiyle ilgilenen niş pazarlar ortaya çıktı. Bunun nedeni ticari baskı müşterilerinin giderek kısalan teslim sürelerine ihtiyaç hissediyor. Kağıdın bir yüzüne baskı yaptıkları zaman diğer yüzüne geçmek için mürekkebin kurumasını bekliyorlardı. Akşamüstü 3’te aldığınız bir siparişi ertesi sabah teslim etmek mümkün olmuyordu. Böyle olunca UV tarafında bir çözüm ortaya çıktı. Buna LEC (low energy curing) deniyor. Bunun teknoloji merkezimizde demosunu yapıyoruz. Elinizdeki alternatiflerle, örneğin su bazlı coating yapabilen konvansiyonel 4 renk bir matbaayı LEC özellikli 4 renk bir matbaayla kıyasladığınızda yatırım maliyeti daha düşük olacaktır çünkü coating modülüne ihtiyaç duymayacaktır, enerji maliyeti daha düşük olacaktır. Özetle, yatırım maliyetlerinden ve enerji tüketiminden tasarruf sağlayacaksınız. Öte yandan, mürekkep maliyeti de var, bunun hesabı yapılmalı. Genel bir çözüm
“Yıllar önce tüm büyük firmaların ürün gamlarında dijital matbaalar vardı. İki yıl sonra bunların kaybolduğunu gördük. Ancak daha sonra yeniden herkes dijitali değerlendirmeye başladı. Bence konvansiyonel makine üreticilerinin dijital baskı makinesi üretimini kendilerinin sağlaması doğru değil. Ancak işbirlikleri ile doğru çalışmalara ulaşabiliriz. Bizim ürettiğimiz bir başka çözüm ise Inkjet. Lak ünitesine monte ettiğimiz inkjet modülü ile LB UV sistemini entegre ettik. Bu sistemle de artık ofset basılmış kağıdın üzerine her şeyi basabilmeye başladık. Kişiselleştirme ve tüm kodlamalar dahil.”
Tarihi bir birlikteliğimiz var “manroland sheetfed’in Türkiye pazarında çok uzun bir geçmişi var. Türkiye’de halen kullanılmakta olan bir çok kurulumumuz var. Şundan eminim ki; Pacifik ile birlikte bu başarılı ortaklığı devam ettireceğiz. Türkiye pazarında, hem orta hem de geniş ebatta çok başarılı olabiliriz. Türkiye gelişmekte olan bir ülke, dolayısıyla manroland bu pazara doğru ürünleri sunabilir.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Anadolu’nun İlgisi Baskı Sonrasına Osman Karadağ: manroland’ın bayrağını taşımaya devam ediyoruz. Pasifik Trading Anadolu Bölge Temsilciliğini yürüten AGES Ticaret LTD. Satış Müdürü Osman Karadağ, Printtek 2013’ün başarılı bir şekilde kapandığını, anlattı. Özellikle Eurofold ve Duplo’ya ilgi olduğunu söyleyen Karadağ manroland’ın bayrağını Ankara’da taşımaya devam ediyoruz, diyor:
Cumartesi Pazar günü İstanbul dışından gelenler buradaydı. Sizin açınızda ziyaretçi nasıldı, beklediğiniz gibi miydi? Beklediğimizin de üzerinde sayıda ziyaretçi geldi diyebilirim. Tabii ki İstanbul’da ulaşımın kolay olması ve Fuar merkezinin burada olması insanların daha rahat ulaşmasını ve ziyaret etmesini kolaylaştırdı. Bunun da bize fazlasıyla yansıması oldu.
Buradan giden Ankaralı matbaacıların aklında sizce ne kalmıştır? Pasifik standında toplam 22 farklı makine vardı. Ankara’da satışlarımız drupa’dan sonra iyi bir şekilde ilerledi. Dijital sonlandırma makinemiz olan Eurofold’a önemli sayıda talepler oldu ve makinemizin performansının çok iyi olması ziyaretçilerimizi bir hayli memnun etti.
Sizce ön plana çıkan ne oldu? Ön plana çıkan genelde dijital sonlandırmada kesim, perforaj ve pilyaj yapan DC 645 makinemiz oldu. Sonrasında tel dikişte yine giriş seviyesinde olan DBM 120 ve DBC 120 makinelerine fiyat performans açısından çok fazla talep oldu. Yine Duplo’nun en üst modeli olan sistem 5000 dediğimiz tel dikiş makinesi de fevkalade beğeni kazandı. Bunun yanında ikisinin orta seviyesi olan Sistem 3500 Eskişehir’de Umur Basım’da çalışıyor. Bununla beraber, Şanlıurfa’ya Urfanatik’e aynı konfigürasyonda bir makine verdik.
manroland için neler söyleyeceksiniz? manroland’da da ekibimizle satış, servis ve yedek parça açısından hizmete devam ediyoruz. Sermes Elektronik’le yaptığımız anlaşmayla da daha da güç kazandığımıza inanıyoruz. Daha çok firmaya da erişebileceğimize ve daha da güzel şeyler olacağına inanıyoruz. manroland’ın bayrağını taşımaya devam ediyoruz.
134
printtek 2013
matbaa&teknik
Çin’in Pazar Lideri, Türkiye’deydi Well Fu: “MKMasterwork firması ilk kez Türkiye’de bir fuarda temsil ediliyor. Fuar boyunca Türkiye’de birçok potansiyel müşteri olduğunu gördük. MKMasterwork Çin’de pazar lideri. Tüm dünyaya sıcak yaldız baskı makineleri satıyoruz. Çin’de ambalaj sektörünün sıcak yaldız baskı işinin yüzde 85’ini biz gerçekleştiriyoruz.” Pasifik Trading ile yaptığı temsilcilik anlaşması sonrası Türkiye’de ilk kez bir fuarda görücüye çıkan MKMasterwork şirketinin Uluslar arası Ticaret Müdürü Well Fu, makinenin sağladığı pozitif etkilerden çok memnun. Şekilli kesim ve sıcak yaldızda Çin’de %85’lik Pazar payına sahip olduklarını, söyleyen Fu, “Daha az iş gücüne ihtiyaç duyularak, daha çok verim ve güvenilir üretim sağlayacak çözümler üzerinde de duruyoruz”, diyor: Bize MKMasterwork’ten bahseder misiniz? Well Fu: Tayvan’lı bir firmayız. Ofisimiz 1971 yılında Tayvan’da kuruldu. Kurucumuz Bay Liu Çin’e 1992’de geldi. Burada 1995 yılından itibaren üretime başlandı. Çin’de şekilli kesim ve yaldız baskı makinelerinin uzmanıyız. 2013’e kadar MKMasterwork Makine dünya çapında 2 bin 700’den fazla makine kurulumu gerçekleştirdi. 2003 yılından itibaren şekilli kesim makineleri üretiyoruz. 2005 senesinde de çok yenilikçi bir ürünümüz olan Duo-Press isimli makineyi ürettik. 2005’ten 2013’e kadar da ambalaj sektörüne yönelik 100’den fazla baskı sonrası sonlandırma çözümümüz olan DuoPress kurulumu gerçekleştirdik. Pasifik Trading ile bir temsilcilik anlaşması yaptınız. Bundan bahsedebilir misiniz? Well Fu: Pasifik, Aslında 2011 yılından beri MKMasterwork’ü temsil ediyor. 2011 yılında Pasifik ile Print China fuarında tanıştık. O dönem herkes Türkiye’de bir işbirliği yapma konusunda hemfikirdi. Geçtiğimiz Mayıs’ta kurulumunu yaptığımız ilk makineden itibaren şu ana kadar Türkiye’de toplamda 3 makine kurulumu gerçekleştirdik. Fuarda sergilediğiniz bu makinede herhangi yeni bir özelik ya da yenilik var mı? Well Fu: Bu makinenin sıcak yaldız baskı yapma özelliği var. Bu sıcak yaldız baskının 3
135
farklı türü var. Her biri de ayrı formatta ambalaja yönelik. Bazı tür ürünler için de çapraz sıcak damgalama yapılabiliyor. Bu yöntem fiyat avantajı sağlamak için kullanılıyor. Daha önceden yaptığımız bir hesaba göre; büyük sıcak yaldız baskı makinelerinden birisini makinenin yönünde çalıştırdığımızda her sene malzemeden bir milyon dolar tasarruf sağlayabildiğimizi gördük. Şekilli kesim ve sıcak yaldız baskı işinde birçok marka var. Bir yatırımcı neden sizin makinenizi satın alsın? Well Fu: Eğer söz konusu makinelerse, MKMasterwork kaliteyi ön planda tutar. Üretimde her tür hammaddeyi değerlendiriyoruz. Ayrıca makineleri kendimiz birçok testten geçiriyoruz. Bu, dünyanın diğer büyük matbaa üreticilerinin de uyguladığı bir konsept. Sadece bu tip bir tesisle kaliteyi iyi bir şekilde kontrol edebiliyoruz. Servis konusunda gayet iyi destek sağlayabiliyoruz. Ayrıca bazı parçaları da Avrupa’dan ve Japonya’dan ithal ediyoruz. İthal ettiğimiz ürünler de piyasanın en iyileri.
Fuar süresince bizim yatırımcılarımız ve matbaalarımızda neler gördünüz? Well Fu: MKMasterwork firması ilk kez Türkiye’de bir fuarda temsil ediliyor. Fuar boyunca Türkiye’de birçok potansiyel müşteri olduğunu gördük. Makinelerimizi biliyorlardı. Sonuçlar bizim için iyi oldu. MKMasterwork Çin’de pazar lideri. Tüm dünyaya sıcak yaldız baskı makineleri satıyoruz. Çin’de ambalaj sektörünün sıcak yaldız baskı işinin yüzde 85’ini biz gerçekleştiriyoruz. Öyle umuyoruz ki, bu teknolojiyi Türkiye pazarına da sunabiliriz. Öte yandan şekilli kesim makinelerimiz de var. Bu şekilde karton ambalaj sektörüne de hitap ediyoruz. Gelecekte daha az iş gücüne ihtiyaç duyularak, daha çok verim ve güvenilir üretim sağlayacak çözümler üzerinde de duruyoruz. MKMasterwork farklı bir baskı teknolojisiyle de ilgileniyor mu? Örneğin, dijital… Well Fu: Evet, China Print 2013 için renkli bir dijital baskı makinesi geliştirdik. Şu anda bu, gelecek için tek konsept. Dijitale doğru ilerlemeliyiz. Baskı sonrası ve sonlandırma alanlarında yeni teknolojiler üzerinde duruyoruz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Esko İle Gelen İmkânlar Esko Türkiye yöneticisi Mustafa Salur: bu makineyle insanlara maket yapmanın dışında katma değerli neler üretebilirler, farklılaşarak nereye gidebilirler, dijital yatırım yapmakla işin bitmediği ama dijital yatırımıyla beraber neler üretebileceklerini ve nasıl para kazanabileceklerini gösterdik.
Pasifik Trading ile gerçekleştirdikleri anlaşma sonrası Printtek 2013 fuarında yer alan Esko’nun Türkiye Yöneticisi Mustafa Salur ve Esko Bölge İş müdürü Jacques Staelens ve Pasifik Trading Satış Müdürü Sedat Onar ile konuştuk. Salur, iXE 10 ile önemli bir başarı sergilediklerini söylerken Staelens, Printtek 2013’ün başarısına dikkat çekti:
Katılımınızla ilgili bir değerlendirme yaparak başlayalım. Mustafa Salur: Pasifik standında en hızlı ve en modern görünümlü matbaa – ambalaj sektörünü destekleyen iXE 10 seri makinemizle yer almak bizi çok sevindirdi. Fuarda çok güzel geri bildirimler aldık. Makinenin bir kez daha dünyanın en hızlı ve en kaliteli makinesi olduğunu burada gösterdik. Bu hepimiz için bir sevinç kaynağı. Pasifik’e bize bu standa sunum imkanını sağladığı için ayrıca teşekkür ederim. Bizimle olan ilk siparişleriydi ve ilk işbirlikleriydi. iXE 10 gerek dijital pazarı, gerek matbaayı, gerekse ambalaj segmentini destekler nitelikteki bir makinemiz. Burada makinenin dışında ambalaj
136
tasarımıyla, ambalaj baskıya hazırlık konularında ve 3 boyutlu modellemeler konusunda da beklentisi olan ve çözüm arayışında olan firmalarla da tanışma imkânına sahip olduk. Burada demoları da bilgisayar üzerinde canlı olarak beklentilere de hitap edebilecek şekilde yaptık. Bizim adımıza çok güzel bir fuar oldu. İyi görüşmeler yaptık. Şimdi fuar sonrasında da yaptığımız görüşmeleri tamamlayıp beklentilerimizin de üzerinde sonuçlar çıkaracağımızı düşünüyoruz. Fuarın önemine binaen bizim bölgemizin müdürü olan Jacques Staelens de burayı ziyaret etti, fuarla alakalı izlenimleri de iyi. Genel olarak sevindik çünkü bu makineyle insanlara maket yapmanın dışında katma değerli neler üretebilirler, farklılaşarak nereye gidebilirler, dijital yatırım yapmakla işin bitmediği ama dijital yatırımıyla beraber neler üretebileceklerini ve nasıl para kazanabileceklerini gösterdik. Bizim amacımız firmayı ve markayı mümkün olduğu kadar yaymak ve tanıtmaktı, ümit ediyorum bu amacımıza ulaştık. Sizin tarafınızda gerçekleşen yenilikler ve
yeni işbirlikleri var. Bunlardan da bahsedebilir misiniz? Mustafa Salur: Esko olarak 2010 yılının sonlarında Türkiye ofisini açtık. Kadromuzu ikiye çıkardık, bu sene inşallah üçüncü kişiyi istihdam edeceğiz. Bu süreç içinde Esko’nun amacı pazarda maksimum hizmeti ve verimliliği sağlayabilmekti. Bu amaçla bizim açık hava reklam sektöründe Yatay Bilgisayar ve Digiteknik ile çalışıyorduk. Flekso kısmında da partnerimiz ve distribütörümüz DuPont idi. Sektörün kapsayamadığımız belli alanları olan, Esko olarak ciddi anlamda zamanımızı alan ve yeri geldiğinde de daha fazla efor sarf etmemizi gerektiren matbaa, dijital ve karton ambalaj kısmında daha aktif olmak istedik. Bu amaçla da kendimize en iyi ve en yakın partner olarak Pasifik’i gördük. Duplo’dan kaynaklı dijital pazarla zaten dirsek temasları var. Roland’dan kaynaklı zaten karton ambalajda iyi bir birlikleri var. Yine Masterwork firmasıyla karton ambalajdaki aktivitelerini daha da artırma niyetindeler. Böyle olunca, bizim o segmentte daha rahatlamış olacağımızı ve pazarımızı daha da geliştireceğimizi düşündük ve iyi bir birlikteliğe başladık. Flexo
printtek 2013
kısmında Dereli Graphic ile bir işbirliğimiz başladı. Biliyorsunuz onlar klişe kısmında Flint’in, CtP konusunda ise Kodak’ın distribütörüydüler. Kodak’ın thermoflex serisini sonlandırmasıyla birlikte Kodak kısmında Dereli’nin pazarında ister istemez bir açık söz konusu oldu. Kodak’ın NX serisi sadece belirli bir kitleye hitap edebileceği için ve pazarda da hali hazırda satılmış thermoflex serisinin kullanıcılarının kalite beklentisine hitap edebilecek bir makine arayışı olduğu için orada birlikte yeni bir oluşuma gittik. O işbirliği de bizim için çok yeni. İnşallah orada da hem pazarda hali hazırdaki thermo flex CtP’lerin değişimi ve Esko CtP sistemlerin kurulumu hem de yeni müşteri kitlelerine daha hızlı ulaşım konusunda hızlı bir yol alacağımızı düşünüyorum. Gerek distribütörlerimiz, gerekse kişisel; Esko olarak bireysel gayretlerimiz ve Esko’nun sektördeki ününü daha da artırmaya yönelik faaliyetlerimiz devam edecektir. Mr. Staelens Printtek, sizin için Türkiye’de ilk matbaa fuarı deneyimi? Jacques Staelens: Printtek’e ilk kez katılıyorum. Sign İstanbul fuarına iki kez katıldım ve Ambalaj Fuarı’na katılmıştım. Sign Fuarı ile mukayese edildiğinde çok daha yüksek kaliteli standların olduğu, kaliteli ve yüksek teknolojili ürünlerin daha fazla sergilendiği ve değişik yelpazede ürünlerin yer aldığı bir fuar olduğunu söyleyebilirim. Diğer taraftan fuarın bu denli uzun olması benim açımdan ayrı bir soru işareti. 6 günlük bir fuar ve fuarın saatleri de bir hayli uzun… Öte yandan ciddi bir yatırım söz konusu, fuarın gün sayısını düşürdüğünüzde belki bu yatırımın geri dönüşü çok eksik olacak. O anlamda insanların gayretleri ve özverileriyle fuar bence çok güzel geçti. Ziyaretçilerin ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Jacques Staelens: Fuarı çok fazla sayıda insan ziyaret etmiş olmayabilir ama gördüğüm kadarıyla ziyaretçi kitlesi çok kaliteli, ilgili ve işi bilen kişilerden oluşuyordu. Fuarda genellikle firma sahiplerinin ve de yüksek pozisyonlu kişilerin olduğunu gözlemledim. Daha çok öğrencilerin ve ilgisiz kişilerin olduğu bir fuar yerine bu tarz profesyonel ziyaretçilerin olması çok daha önemli ki ben bu fuarda bunu gördüm. Öte yandan bu tarz fuarları öğrencilerin de ziyaret etmesi son derece faydalı ama gördüğüm kadarıyla fuarda çok fazla öğrenci ve akademisyen yoktu. Bu fuardan beklentinizi ve fuarda gördüğünüzü karşılaştırabilir misiniz? Jacques Staelens: Ciddi anlamda yüksek kaliteli ve profesyonel ziyaretçilerin uğraması
137
matbaa&teknik
sayesinde biriktirdiğim çok sayıda kartvizit var elimde şu anda. Hollerdeki ziyaretçi sayısına bakarak şunu söyleyebiliriz ki gerek holdeki pozisyonunuz gerekse de standınızın tasarımı ve getirdiğiniz ürünler gibi faktörleri bir bütün olarak ele almanız lazım. Çok iyi bir ürüne sahip olabilirsiniz ama bunu doğru düzgün sergileyemediğiniz ya da doğru lokasyonda olmadığınız sürece istediğiniz hedefe ulaşamayabilirsiniz. Pasifik’in olduğu stand da bence çok doğru bir yerleşim ve iyi bir stand düzeniyle profesyonelce tasarlanmış bir yer. Fuar bu bakımlardan beklentilerime göre gayet iyi. Belli bir alanda oluşturduğunuz yapıyı toplam ziyaretçi sayısına böldüğünüzde ortaya birim ziyaretçinin maliyeti çıkar. Bu birim ziyaretçinin maliyeti belki diğer holde ve farklı bir lokasyonda daha farklı olacaktır. Doğru kitlelere ve maksimum sayıya ulaşmak da doğru bir seçim. Diğer taraftan, fuarların iki tane temel amacı var; biri hali hazırdaki müşterilerinizi fuarda ağırlamak ve onlarla yenilikleri paylaşmak ve diğeri de görüşemediğiniz daha evvelden tanımadığınız yeni müşterilere ulaşmak. Bence bu fuarda her ikisi de iyi seviyelerde yapıldı. Doğruyu söylemek gerekirse fuar adına bu tip iyi şeyleri beklemiyordum, şaşırdığımı söyleyebilirim. Gelmeden önce bu fuarın nasıl bir fuar olacağını bilmiyordum ve bu kadar yüksek kaliteli ürünün bir arada olacağını da beklemiyordum. Gördüklerim, ortamın ve fuarın çok profesyonel olması vesilesiyle pozitif anlamda beni şaşırttı. İki üç hafta öncesinde Mısır’ın başkenti Kahire’de yine Printtek adı altında bir başka fuar vardı ama mukayese ettiğimizde İstanbul’daki bu fuarın çok daha yüksek kalitede ve iyi seviyelerde olduğunu söylemek mümkün. Türkiye’ye yatırım yaptığınız 2010 senesinin öncesi ve sonrası arasında neler değişti? Jacques Staelens: Sektörümüze ve müşterilerimize çok daha yakınız. Esko olarak gerek donanımsal, gerekse yazılımsal ve gerekse de servis kaynaklı çözümlere sahibiz. Şu anda tüm çözümleri çok daha iyi seviyelerde verebiliyoruz, bunun dengesini çok daha iyi kurabiliyoruz. Tek başına satışın dışında yazılım desteğini artık verebiliyoruz. Distribütörler vasıtasıyla donanım desteğini verebiliyoruz. 2010 ve 2010 öncesindeki distribütör kanallarıyla birlikte şu anda çok daha üzerinde ve çok daha güçlü nişlere sahibiz. Mustafa Salur’a da bu anlamda teşekkür ederiz. Elinizde çok iyi bir ürün olabilir ama distribütörler o ürünü çok iyi temsil edemiyorsa veya desteğini yeteri kadar veremiyorsa bu sizin için her zaman bir dezavantaj. Ama bugün çok daha iyi ve bu konuda hizmetini, desteğini sağlayabilen iyi distribütörlerle çalıştığımızı düşünüyorum. En büyük kayıplarımızdan birisi
de geçmişte Türkçe konuşamamızdan dolayı müşterimizle doğrudan iletişim kuramamaktı. Ancak artık anadilde desteği, satışı ve hizmeti verebilmenin avantajını yaşıyoruz. Kurumumuz içerisinde bir deyişimiz var: “Müşteriyi dinle!” Müşteriye gitmemiz, müşteriyi atlamamız ve müşterinin beklenti ve taleplerine cevap verebilmemiz lazım. Bir başka sözümüz de: “Müşteri konuşacak, biz dinleyeceğiz.” Bu dinlemenin sonucunda gerekli desteği, gerekli yardımı zamanında ve doğru bir şekilde yapacağız. Sedat Onar: Öncelikle Esko’ya, Jacques Staelens’a ve Mustafa Salur’a bize verdikleri her türlü destek için çok teşekkür ediyoruz. Tabii Esko’yla yaptığımız ortalıkla birlikte zaten mevcut dijital, ambalaj ve ticari matbaalardaki katma değerli iş sonuçlarına yeni bir halka daha ekledik. Tabii bu bizim için heyecan verici. Görüşmeler ve müşterilerin bu konuyla ilgili değerlendirmelerini de dinleyince bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu gördük ve duyduk. Bu da bizi çok mutlu etti. Fuarda yapmış olduğumuz birçok görüşmeler oldu, müşterileri dinledik. Staelens’in de dediği gibi dinledik ve neler istediklerini anladık. Fuardan sonra Mustafa Bey’le bu ziyaretlerimizi daha da sıklaştırıp müşterilerin isteklerini yerine getireceğiz. Öyle bekliyorum ki birçok müşterimizle de bu görüşmelerimizi sonlandıracağız. Esko’yla birlikte yaptığımız bu işbirliğini kazan-kazan mantığıyla yaptık. Bu arada en çok kazanacak olan da müşteriler olacak. Çünkü yapacakları bu yeni yatırımla sadece bir işi basmanın o işi bitirmek anlamına gelmediğini; bir işi sonlandırmanın bir işin sonucu olduğunu, bir işi ne kadar iyi basarsanız basın, eğer işi kötü sonlandırırsanız o işin çöp olacağını anlayacaklar. Ve aslında o işin hiçbir değerinin kalmayacağını herkes artık anladı. Dolayısıyla artık bu tür sonlandırıcı makinelere ve çözüm sunucu makinelere ihtiyacı olan birçok firma oldu. Esko’yla birlikte satışını gerçekleştirdiğimiz bu Kongsberg kesim makinelerinin dijitalde lak kalıbını yapması çok önemli özelliklerinden birisi. Müşterimiz bunu bilmiyordu ve çok heyecan verici buldu. Bir mukavvanın, bir plastiğin, bir tahtanın kesilebileceği ve şekil verilebileceği görmek müşteriler tarafından heyecan verici bulundu. Bu işbirliğinin daha da geliştirici şekilde artacağına inanıyorum. Öyle görüyorum ki artık Mustafa Bey’le bizim adımızı birçok projede birlikte duyacaksınız. Dolayısıyla hep beraber daha iyi sonuçlar alacağımıza inanıyorum. Matbaa piyasasında da gördüğümüz kadarıyla bu tür makinelere gerçekten çok ihtiyaç var. Dijital baskı firmaları makineleri çok heyecan verici buldular. Dolayısıyla, tüm bunlar bizim için ne kadar doğru bir karar verdiğimizin de bir kanıtı oldu.
printtek 2013
matbaa&teknik
Bütün Temennimiz Matbaacının Çok Kazanması Ömer Bozoğlu: “Bütün temennimiz matbaacının çok kazanması. Rekabet şartlarının yeniden değerlendirilmesi, kendilerinin de kazanacağı bir rakamı bulurlarsa çok iyi olacaktır.” Ömer Bozoğlu: Printtek 2013’te bir Mitsubishi baskı makinesi sergilemek isterdik ancak Japon yeni paritesi nedeniyle bir sıkıntı var, bunu herkes biliyor. Mitsubishi dev bir marka. Tabii ki Mitsubishi’ye dair planlarımız var. Temmuz’un birinden sonra –siz biliyorsunuzRyobi ile ortak çalışma durumumuz var. Umarım bu çalışmalar da olumlu bir şekilde sonuçlanır, ürün gamımız çeşitlenir. Bu arada biz Şekil Ofset’e 5+lak 50 x 70 bir makine sattık. Ve bu makinenin içerisinde navigator dediğimiz drupa 2012’de gösterdiğimiz bir sistem de var. Navigator sistemi ise kısaca operatörün makinenin ayarlarına bir resim üzerinden hükmedebilmesi demek. Dokunmatik bir ekran üzerinde baskının görüntüsüne dokunarak renk vb. ayarlar kolaylıkla yapılabiliyor.
Printtek 2013’ün makine sergisi ve sergi alanı açısından en önemli katılımcılarından biri de Mitra A.Ş. idi. Şirketin Türkiye matbaa pazarının çok yakından tanıdığı kurucusu ve başkanı Ömer Bozoğlu’na hem Mitra ürünlerini hem de fuarda ortaya koydukları teknolojileri sorduk: “Printtek 2013’den akılda kalacak olan en popüler ürün olarak Cron CtP’lerimiz akılda kalacaktır. PUR sistem yapıştırmamızı hatırlayacaklar ve Purple Magna’nın pencere ve sert kapak makinesini hatırlayacaklar.” Bu durumda CtP’den başlayalım. Cron ile yakaladığınız bir başarı var. Bu başarının ne kadar daha sürdürülebilir olduğunu ya da CtP pazarının bundan sonraki durumunu değerlendirir misiniz? Ömer Bozoğlu: Öncelikle söylemek gereken şey şu: Önemli olan CtP satmak değil, CtP’ye bakmak. Biz iyi baktığımızı düşünüyoruz. Müşteri memnuniyetine çok önem veriyoruz. Elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz. Zaten bunu başaran tedarikçi ne satarsa satsın başarılı olacaktır. Bunun birkaç yıl daha gideceğine inanıyorum. Herkesin pazarın ayrı. Herkesin müşteri portföyü ayrı. Herkes kazanacak. Biz en iyi yaptığımıza ve en iyiyi sattığımıza inanıyoruz. Uzak Doğu - Avrupa makineleri kıyaslaması konusunda bir yorumunuz var mı? Ömer Bozoğlu: Bizim getirdiğimiz makineler Uzak Doğu’nun en pahalı makineleri. Çin’de fiyatla birlikte güvenirlilik de artıyor. Kısaca ne kadar yüksek fiyatlı bir makine alırsanız o kadar güvenilir bir makine almış olursunuz. Böyle olduğu halde yine de Avrupa üretimi bir makine ile yarışamayacak fiyatlar ortaya çıkıyor. Tabii bizim için firmanın güvenilir olması çok önemli. En ufak bir talepte bile bize hemen imalat hattı üzerinde parçayı gönderebilmesi lazım. Bizim zaten Çinli iş ortaklarımızla yaptığımız konuşmalar ve pazarlıklarda bu ön plandaki şarttır. Biz satıştan ziyade servise önem veriyoruz, bize bu konuda nasıl yardım ediyorsunuz sorusunu yöneltiyoruz. Ondan sonra kararımızı veriyoruz. Aldığımız her makinenin de ben bizzat her noktası kontrol ve muayene ediyorum. En küçük 138
Bununla birlikte Mitsubishi’nin oluklu hatlarının temsilciliğine de başladık. Bu sene içerisinde Mitsubishi’yi üç kez ziyaret ettik. Bu konuda çok deneyimli ve bilgili bir arkadaşımız da bize katıldı. Murat Şeker. Umarım yakında bu konu ile ilgili olarak da size çok iyi haberler verebileceğiz.
parçasına kadar kaynaklarını öğreniyoruz, güvenilirliğini kendimiz test ediyoruz, servis verebileceğimize inanıp makineyi öyle getiriyoruz. Niçin baskı sonrasında yoğunlaştınız? Ömer Bozoğlu: Baskı sonrasına yönelmemizin en önemli sebebi ise bu alanda bir eksiklik ve sıkıntı görmemizdendir. Bu sıkıntı daha pahalı Avrupa menşeli makinelerle üretim matbaa ve mücellitlerimizin kârlılığını engelliyor. Bu sebeple güvenilir, sağlam arkasında durabileceğimiz bir Uzak Doğu makinesi getirirsek bu sıkıntıyı da çözmüş ve pazardaki açığı kapatmış olacağız. Amiral Geminiz Mitsubishi. Biraz da Mitsubishi hakkında konuşalım mı?
Sakurai için yorumlarınız? Ömer Bozoğlu: Sakurai şu anda gayet iyi bir performansla devam ediyor. Az evvel söylediğim gibi eğer Sakurai’de bir Çin markası ile karşılaştırılıyorsak ucuz bir makine arıyorsa yatırımcı tercih biz olmuyoruz ama iyi bir makine arıyorlarsa Sakurai’nin bilinirliği ve güvenirliği bizi gösteriyor. Ayrıca Sakurai fiyat noktasında küçük bir esneklik de sağladı. Paritenin normal seviyede seyretmesi bizim için bu yılda da yeni Sakurai kurulumları getirecektir. Okuyucularımıza bir mesajınız var mı? Ömer Bozoğlu: Umuyorum ki Türk matbaacılık sektörü çok daha ileri gider, çok daha büyük başarılar elde edilir. İhracat işleri duyuyorum, çok gurur duyuyorum. Hele bu işlerde bizim de tedarik ettiğimiz makineler kullanılmışsa daha fazla gurur duyuyorum. İnşaallah bu trend böyle devam eder. Bütün temennimiz matbaacının çok kazanması. Rekabet şartlarının yeniden değerlendirilmesi, kendilerinin de kazanacağı bir rakamı bulurlarsa çok iyi olacaktır.
printtek 2013
matbaa&teknik
Ataletimizi Kıracak Bir Fuar Pazarınıza bir hareket kazandırdı mı ya da nasıl bir ivme kazandırdı? Ertan Kılıç: Burada en önemli kriter. Bu fuarda yapılan harcamaları, fuar karşılıyor mu? Karşılamıyor mu? Bu önemli. Bence fuar bunları karşılıyor. Oldukça memnunum. Beklenti şu, masrafları karşılayabilecek en üst düzeyde satış yapabilmek. Veya bir kısmını karşılıyor olmak. Çok net rakam olmamakla birlikte, en iyi şekilde bunu karşıladığımızı düşünüyorum. Burada yapılan tanıtımın da bize kâr olarak bize ileriki yıllarda bize döneceğini tahmin ediyorum.
Bilgimak şirketinden Ertan Kılıç, Mitra standında Printtek 2013’ü dergimize değerlendirdi. Kılıç, 8 yıl sonra bu kapsamlı fuarın pazara hareket getireceğini düşündüklerini, söylüyor: Özellikle bölgenizden gelen birçok matbaacının olduğunu biliyoruz. Burada onları en çok etkileyen ürün ne oldu?
Ertan Kılıç: Ankara çevresinden gelen matbaacıların en fazla ilgilendikleri CtP. Cron Ctp’nin başarısını onlarda biliyorlar. Ayrıca Purple Magna’nın taslama makinesi ile de oldukça ilgilendiler. Bir de BindEx’in kapak takma makinesi. Bu kapak takma makinesinin hem PUR hem sıcak tutkalla çalışıyor olması onların ilgilerin çekti.
printtek 2013
Buradan vereceğiniz bir mesaj var mıdır? Ertan Kılıç: Piyasada bir atalet var gibiydi. Belki 2005 yılında yapılan fuar sonrasında, arada yapılan küçük ve inatlaşmadan sonra yapılan fuarı yok sayarsak, 8 yıl sonra yapılan ciddi bir fuar. Bundan dolayı matbaacıların bir fuar özlemi içinde olduklarını düşünmekteyim. Belki bir birikimden ve yığılmadan dolayı oldukça bir hareketlilik görüyorum. Umarım matbaacılık sektöründeki o ataletin aşılmasında yardım eder.
matbaa&teknik
Mitra, Mitsubishi Oluklu Hatlarını Getiriyor Mitsubishi oluklu mukavva hatlarından bahseder misiniz? Murat Şeker: Mitsubishi’nin uzun zamandır pazara sunduğu ancak Türkiye pazarında Mitra A.Ş ile yeniden yer alan Oluklu mukavva sektörüne yönelik oluklu üreten full hatlardır. Mitsubishi’nin 300 ve 350 metre/dakika, 400 ve 450 metre/dakika üretim kapasiteli makineleri dünya pazarında mevcut. Şu an itibariyle Türkiye’de Olmuksa Gebze’de ve Mondi Adana’da olmak üzere iki adet Mitsubishi makine çalışmaktadır. 450 metre/dakikalık makinemiz dünyanın en hızlı oluklu üreten makinesidir.
Murat Şeker Mitra A.Ş, Türkiye temsilcisi olduğu oluklu mukavva hatlarını da artık Türkiye de temsil ediyor. Bu konu ile ilgili olarak Mitra A.Ş’ye katılan Murat Şeker’e, ürünleri ve oluklu mukavva pazarını sorduk:
139
Oluklu mukavva üretimi ne büyüklükte bir pazar? Murat Şeker: Türkiye pazarında 120 tane çalışan oluklu hattı mevcut. Türkiye’nin ekonomik gelişmelerine bakarak son on senede her sene %10 büyüdüğünü gözlemleyebiliriz. Bu büyüme ile beraber her sene oluklu mukavva sektöründe belli miktarlarda hat yatırımı yapılıyor. Oluklu mukavva üretimi Marmara bölgesi, Ege Bölgesi ve güneyde yaş sebze ve meyve
sanayine yönelik üzere üç bölgeye ayrılıyor. Buna son zamanlarda Güney Doğu Anadolu Bölgesinde Gaziantep şehri de eklenmiştir ki burada da son beş yılda oluklu hattına yönelik önemli yatırımlar yapılmıştır. Pazarda Mitsubishi dışında Avrupa menşeli üreticiler yer almaktadır. Alman ve İtalyan üreticilerin yanı sıra Çin ve Tayvan menşeli üreticiler de pazarımızda yer almaya çalışıyorlar. Hedefleriniz neler? Murat Şeker: Mitsubishi oluklu hatları tüm dünyada çok iyi bilinen ancak ülkemizde tanıtımı yeterince yapılmamış bir marka. Mitra olarak bu konudaki eksikliği kapatarak Mitsubishi’nin tanıtımına ağırlık vereceğiz. Mitsubishi’nin diğer üreticilere göre farkını ve avantajlarını anlatabilmek şu an için başlıca hedefimiz. Oluklu hattı projeleri çok fazla gerçekleşen projeler değil. Hedefimiz bundan sonraki tüm projeler içinde Mitsubishi olarak yer almak, üretim olarak getireceği artıları, yenilikleri müşterilerimize en iyi şekilde anlatmak.
printtek 2013
matbaa&teknik
Dijital Baskıda 50 x 70 Dönemi Başladı HP Indigo 10000 Printtek 2013’in çekim alanlarından biri oldu. HP Indigo’nun bu yeni çözümü ve dijital baskıya dair sorularımızı HP Indigo ve İnkjet Web Press Ülke Müdürü Emre Feyizoğlu ve MatSet Satış Müdürü Emre İşcen cevaplandırdı: alındığında ön plana çıkan ve trend olacağına inandığınız çözümü nedir? Emre Feyizoğlu: Şu anda en iddialı ürünümüz 50x70 baskı yapabilen HP Indigo 10000 dijital baskı makinemiz. Türkiye’ye ilk satışımızı da gerçekleştirdik. drupa 2012’de de ilk kez lansmanını yaptığımız bu makineye ben çok inanıyorum. Bu sektörde özellikle matbaaların kısa ve orta tirajlı işlerinde hem baskı ölçüsü olarak hem de ekonomik olarak ciddi bir fark oluşturacağımızı düşünüyorum. Baskı kalitesi için özel bir şey söylemeye gerek yok. Bildiğimiz Indigo baskı kalitesi. Dolayısıyla HP Indigo 10000’i ilk önemli ürün olarak bir kenara koyalım. Bunun dışında etiket ve özellikle ambalaj sektörüne yönelik HP Indigo 20000 ve karton ambalaja yönelik HP Indigo 30000 ürünlerimizden bahsedebilirim. Bu iki ürün de 2014 yılı içinde gelecek. Özetle önümüzdeki iki yıl içinde biz hem boyut olarak hem de birim maliyetleri anlamında ekonomik yeterlilik olarak çok güçlü ürünlerle geliyoruz. Web baskı makinelerine bakacak olursak dünyada 70’in üzerinde makine kurulumu gerçekleştirildi. Özellikle yayıncılık tarafından ciddi bir açık var. Bu alana yönelik yurtdışında ciddi satışlar gerçekleştirmiş durumdayız. Özetle bu dört ürün gurubunda önümüz açık. Dijital baskının ilk tanımlaması, bizim de anlayabildiğimiz tarafı tek bir tane bile basma imkanı, kişiselleştirme gibi imkanlar veren bir teknoloji idi. Ancak artık bugün çözümlerin endüstriyel baskı imkanları verdiğini de görüyoruz. Bu konuda yorumunuzu alabilir miyim?
HP Indigo’nun drupa 2012’de sergilediği
biri oldu. HP Indigo’nun bu yeni çözümü ve di-
50 x 70 baskı yapabilen dijital baskı çözümü
jital baskıya dair sorularımızı HP Indigo ve İnk-
bir yıl sonra Printtek 2013’te MatSet standın-
jet Web Press Ülke Müdürü Emre Feyizoğlu ve
da ticari olarak Türkiye’ye giriş yaptı. HP Indi-
MatSet Satış Müdürü Emre İşcen cevaplandırdı:
go 10000 Printtek 2013’in çekim alanlarından
HP’nin basım endüstrisi göz önüne
140
Emre Feyizoğlu: Doğru. Zaten biz artık baskıyı dijital ya da ofset baskı diye ayırmıyoruz. Baskının her türüne talibiz. Şu anda geldiğimiz noktada da her matbaanın bastığı her türlü iş bizim alanımız. Dijitalin baskı pazarını artırdığı görülüyor ve kabul ediliyor. Bu artış sizce ne kadar daha devam eder?
aktüel
Emre Feyizoğlu: Bütün dünyada sipariş miktarları düşüyor. Bu durum dijital baskının ya da kısa tiraj işler yapanların çok avantajlı olduğu bir durum. Bu yüzden dijitalin pazar payını aslında tüketici belirleyecek. Matbaalardan ne kadar çok sayıda farklı değişkenlik içeren işler talep edilirse dijital baskının pazar payı da o oranda artacak, demektir. Bizim öngörümüz 2016 ve 2020 drupa’sında dijital baskının pazar payının %20’lerin üzerine çıkacağıdır. Matbaa sektörünün 4 yüz yıllık geçmişi ile dijital baskının 15 yıllık geçmişini karşılaştırdığınızda bunun inanılmaz bir gelişme olduğu açıkca belli olmaktadır. Bu durum da soru şu: Mevcut baskı alanından pay alarak mı yoksa yeni pazarlar oluşturarak mı büyüme? Emre Feyizoğlu: Aslında her ikisi de. Sonuçta matbaalara iş veren şirketlerle ortak projeler yapıyoruz. Mesela Coca - Cola ile etiket sektöründe önemli bir işbirliği yaptık. Ulusal ve uluslar arası şirketlerle HP Indigo’nun çok ciddi birliktelikleri var. Ürün geliştirir pozisyona geldik. Bu çalışmalarımız hem yeni pazarlar oluşturmak hem de mevcut pazardan pay almak adına önemli gelişmeler. Artık her şey kişiselleşiyor. Müşteriye dokunuyor olmanız lazım. Emre İşçen: Eklememiz gereken bir konu da, hem HP politikası, hem de Matset olarak, aynı müşterilerde çoklu HP Indigo kurulumu yaparak, toplam üretimi arttırmak istemekteyiz. Bugün Türkiye’de bobin ve tabaka da çalışan toplam 40’dan fazla makinenin, 17 tanesi 8 müşterimizde çalışmaktadır. Dijital baskı matbaacımızın ufkunu açıyor ve yeni projeler geliştirmelerine yardımcı oluyor. Ancak yatırım maliyetleri noktasında bir tıkanma var mı? Dijital baskı yatırımı gerçekten pahalı bir yatırım mı? Emre Feyizoğlu: Bence yatırım maliyetleri yüksek değil. Belki bundan 5-6 sene evvel konuşuyor olsaydık size bir miktar hak verebilirdim ama HP’den örnek vereyim; 200 bin euro bandından 7 milyon euroya kadar ürünümüz var. Yani herkes için uygun bir çözüm mevcut. Bunun dışında uyguladığımız değişik finansman modelimiz var. En alt segmente baktığınız zaman HP Indigo 3550 modelimiz ile 200 bin eurolar seviyesinden girmiş durumdayız. Bu yatırımı 4-5 senelik leasinglerle yaptığınız ve böldüğünüz zaman ortaya çıkan maliyetlerin bir 141
matbaa&teknik
yatırımcı için çok büyük rakamlar olacağını düşünmüyorum. Benim önerim yavaş yavaş başlayıp belirli bir müşteri tabanı oluşturup iş geldikçe makineyi geliştirerek bu yatırımlar yapılabilir.
çoğalması mümkün olacak. Buradaki iki adet sınırlaması talepten değil bizim üretim arzımızdan kaynaklanıyor.
Peki, biraz da diğer makineleri konuşalım HP Indigo 10000 ve 50x70 dijital baskı imkânı. Matbaacıların tepkileri nasıl? Emre İşcen: Bugün geldiğimiz durum üç aşamada geçildi. Önce pazarın HP’den bir 50x70 ebat beklentisi vardı. İkinci aşamada matbaacılar bu çözümü drupa 2012’de gördü. HP Indigo’nun sadece ebadı ile değil hızı, etkinliği ve verimliliği ile de büyütülmüş matbaaya yönelik bir modelini, izlediler. Bugün artık üçüncü aşamadayız. Bu makineler artık ticari olarak pazarda. Sipariş edebilirsiniz, yatırım yapabilirsiniz ve kurup çalışmaya, para kazanmaya başlayabilirsiniz. Biz MatSet olarak HP’nin dünyadaki 10000 modelini satan ve kuran ilk distribütörüyüz. Bu durum bize yeni yükümlülükler ve avantajlar getiriyor. İlk makine Print Center’a kuruldu. Print Center ismi önemli bir referans. Çünkü dijital baskı konusunda uzun bir geçmişleri var. Bir dijital baskı makinesinden nelerin beklendiğini ve makinenin nasıl kullanılacağını pazarda nasıl işlerin yapılmasına vesile olacağını iyi biliyorlar. Sanırım diğer yatırım kararında olanlar biraz da bizim problemsiz olarak ön gördüğümüz bu süreci gözleyeceklerdir. Bu arada belirtmek gerekir ki HP Indigo 10000 dünyanın önde gelen dijital baskı merkezlerinin görüşleri alınarak geliştirilmiş bir makine. Print Center da bu matbaalardan bir tanesi. Dizaynından ergonomisine, hızından ebadına tüm detaylar bu matbaaların görüşleri çerçevesinde geliştirildi. Print Center’daki başarı artık hızla yayılacaktır. Kendine yeni kulvarlar arayan kopyalama merkezleri ve matbaaların tercih ettiği bir makine olacaktır.
o zaman. Emre İşcen: HP Indigo 5600 bizim lokomotif makinemiz. Satışından çok keyif aldığımız bir makine. Özellikle yeni eklenen özellikleri ile çok donanımlı bir makine haline geldi. Altını çizmek gereken nokta bu yeni özelliklerin hepsi kullanılan özellikler. Broşür üzerinde kalmış verimliliğe katkı sunmayan yeniliklerden değiller.
Etiket
ambalaj
makinelerinde
tüm
Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de açık ara Pazar lideriyiz. HP Indigo 4600 makinemiz, yıllardır oturmuş, yeni özellikleri ile daha da cazip hale gelmiş bobin makinemizdir. Fuar da Omega Ambalaj firmasına satıldı, haziran ayında üretime geçecektir, diğer makinemiz HP Indigo 6600, hem hızı, hem ebadı, hem de üretkenliği ile rakipsiz bir makinedir. Bu makinemizin de kurulumu fuar sonrası İzmir Yılmaz Ambalaj firmasına gerçekleşecektir.
Dijital baskı hakkında artık en çok konuşulan konulardan biri de baskı altı malzemenin kalınlığı. Siz HP Indigo’nun kalın kitini bir opsiyon olarak sundunuz. Daha kalın gramajlara standart olarak ne zaman ulaşılacaktır? Emre İşcen: Evet, kalın kit bir opsiyon ama ulaşılamayacak, büyük bedeller ödemek gerektiren bir opsiyon değil. Gramaj biraz muğlak bir konu. Normalde 400 gram bir kartonun bu makine ile resmi açıklanan değerler içinde basıla-
drupa 2012 esnasındaki lansmanda bu makineler için bir pazarlama çalışması yapılmıştı. 20 bin euro kaparo verilerek sıraya girilmişti. Bizim için de iki makine ayrılmıştı. Bir tanesini getirdik. İkincisi de bitmek üzere. Yani ilginin yeterli düzeyde olduğunu söyleyebilirim.
maması gerekir. Bunun denemesini Türkiye Gazetesi için MatSet’te bulunan demo makinesinde yaptık. Maksimum 350 gram kağıt geçirebileceğiniz bu makinede bahsettiğimiz 400 gram kartonu rahatlıkla bastık. Gramajdan ziyade kağıdın tokluğu, dokusu baskı imkanlarını çok etkiliyor Bunun haricinde kalın kit opsiyonumuz i-
Emre Feyizoğlu: Tabii bu durum önümüzdeki altı ay için geçerli. Aslında şu anda global pazarda talebin çokluğunu görüyoruz ve belirli adette üretilebiliyor. Bu sebeple ülkelere belirli adetlerde ayrıldı. Türkiye’ye de o yüzden belirli uygulamalardan geçerek iki adet satışına karar verildi. Bu yılsonuna kadar olan rakam. Yeni yıl itibariyle üretimin rahatlaması ve satışların
le 460 mikrona, yani 400 gram kağıda baskı kolaylıkla yapılabilmektedir. Türkiye’de kalın kit ile karton etiket üreticilerinin dijital makine tercihlerinde çok açık ara pazar lideri konumundayız. Eğer ileriye dönük konuşuyorsak 2015 yılında HP Indigo 30000 piyasaya sürülecek ve zaten o makine ile 50 x 70 ebadında 600 mikrona kadar baskı yapmak mümkün olacaktır.
printtek 2013
matbaa&teknik
Güven ve İstikrar Marc Schillemans: “Türkiye’nin en etkili yönlerini “güven ve istikrar” olarak açıklayabilirim.” bu segmentlerde ilerlemeye devam ediyoruz. Vereceğimiz ana mesaj bu… 4 yıl evvel bir uzmana dijital baskıda B2 boyutu (50 x 70) mümkün mü diye sorduğumuzda –Hayır, deniyordu. Ancak bugün görüyorum ki siz B2 boyutunda da baskı alabiliyorsunuz. 2 gün evvel China Print’te B sıfır (70 x 100) boyutunda konsept olarak dijital bir baskı makinesi sergilendiğini söyledi ziyaretçiler. Yine sormak istiyorum dijital baskıda B sıfır boyutu mümkün mü?
Printtek 2013 esnasından MatSet standında bir araya geldiğimiz HP’nin Avrupa, Orta Doğu, Afrika bölgesi Indigo ve Web Baskı makinelerinden sorumlu Genel müdürü Marc Schillemans sorularımızı cevaplandırdı: Basım endüstrisine HP Indigo’nun getirmiş olduğu en son yenilik nedir? Marc Schillemans: Teknoloji açısından, zaman içinde farklı platformlarda da gelişim gösterdik. Özellikle B2 platformunda yeni ürünler geliştirdik ve son iki aydır bunların satışını ve kurulumunu gerçekleştiriyoruz. Fuar bitip evlerimize döndüğümüzde HP ile ilgili aklımızda neler kalacak? Marc Schillemans: Öncelikle akıllarda farklı platformlar için farklı uygulamalar kullandığımız kalacaktır. Genel ticari baskı segmentine yatırım yaptığımız da akıllarda kalmalı. Bu alanda da fotoğraf, posta, baskı ve etiketler öne çıkıyor. Gelecekteki yeniliğimiz ise esnek ambalaj uygulamaları ve karton ambalaj için geliştirilmiş makineler olacak. Hatırlamanız gereken esas şey ise; aktif olduğumuz platformlar içinde pazarlama hususunda daha da 142
profesyonelleşmemiz. Tek tek özetleyecek olursam; genel ticari baskıda, B2 formatıyla inanıyoruz ki çoğunlukla standart ölçülerde çalışacağız, değişken data ve formatı da bununla birlikte getiriyor olacağız. Bunlara ilave olarak da çok geniş yelpazede baskı altı malzemenin hızlı bir şekilde değiştirilebilmesini sağlayacak bir sistemi de getireceğiz. Etiket hususuna yeniden gelirsek; burada gerçekten yüksek bir pazar payıyla pazar lideri olduğumuzu söyleyebilirim. Bunu da üretkenliğimiz, yüksek kalitemiz ve güvenilirliğimiz sayesinde başarıyoruz. Özellikle Türkiye’de internetin piyasaya girme oranı bir hayli yüksek. Örneğin İstanbul’da Facebook kullanımı bir hayli fazla. Piyasada patlama yaşayan, adeta zirve yapan photo bookların ve bu tip uygulamaların burada iyi iş yapmamasının da sanıyorum sebebi bu. Bunu daha fazla nasıl geliştirebileceğimizi görebilmek adına biraz daha yatırım yapacağız. Bu ürünler müşteriler tarafından çok seviliyor. Ayrıca Inkjet tarafında da daha çok üzerinde durduğumuz posta ve baskı kısmı var. Bu tip uygulamalar Indigo için çok bütünleyici… Özetle, tüm bu platformları kullanıyoruz ve
Marc Schillemans: Her şey mümkün… Bence bu sorunun iki kısmı var; B0’ı ne için istiyorsunuz, uygulama nedir? Müşteriniz nasıl bir yatırım planlıyor? Bizim çok güçlü bir stratejik yönümüz var. Yaptığımız yatırımlarda tüm matbaaların kârlı bir iş yaptığından emin olmak isteriz. B0’a gelince; ne tip bir uygulama yapabilirim ve ofsete nasıl uyarlanacak ve pazar buna hazır mı gibi soruların yanıtlanması gerekiyor. İçine bulunduğumuz dönemde B0 için güvenilir bir cihazın olmadığı biliyorum. Teknoloji açısından baktığınızda bu format bir hayli iddialı görünüyor. Ofsette günümüzde çok güçlü bir rakip olduğumuzu düşünüyorum. Bunun sebebi ise işlere olan güvenilirliğin artması. Bu açıdan baktığınızda ofset alanında büyük bir avantaja sahip olduğumuzu düşünüyorum ve B2’de bile gerçekten rekabetçiyiz. Bir şey belirtmek istiyorum; yapılan araştırmalara göre dijitalin dolar olarak değeri tabaka ofset baskıyı geçiyor. Bu çok önemli bir kilometre taşı. Bu noktada HP’nin D serisi web press’inden bahseder misiniz? Marc Schillemans: 3 – 4 sene önce başlamış olmamıza rağmen bu alanda bir hayli büyüme var. Bu çok bütünleyici bir teknoloji. Şu anda da 3 aşamalı süreç transaksiyonal baskı üzerinde çalışıyoruz. Bu zaten hali hazırda var olan ancak yavaşlayan bir iş. İkinci olarak da direkt posta işi var, bu da büyümekte olan bir iş. Direkt posta işinde görüyoruz ki; Trend baskının artık 60 – 70 sayfa yerine sadece müşterinizi ilgilendiren 3 – 4 sayfa yapılması, bu anlamda da müşterilerinizin profilini çıkartmanız gerekiyor. Müşterilerinize sadece onların ilgisini çeken içeriği gönderirseniz daha etkili olur. Direkt posta da bizim yaptığımız iş bu… Diğer firmalardan farkımız ise pazarlama firmalarıyla çalışan bir iş geliştirme takımımızın olması. Müşterilerinizin
printtek 2013
profilini alamazsanız eğer ofsette çalışmaya devam edip bir sürü sayfa basmanız gerekecektir. Ancak web press çok hızlı ilerliyor. Müşterilerimizin çoğunun kısa dönemde birden çok tekrar baskı ihtiyacı oluyor. İşte biz buna iş geçişi diyoruz. Transactional hali hazırda var olan bir işken, direkt posta ve baskı dönüşüm geçiren işler. AR-GE departmanınız çok çalışıyor. Her daim yeni teknolojileriniz var her fuarda yeni bir teknolojinin sunumunu yapıyorsunuz. Ancak dünya çok küçük… Yeni pazarlar oluşturmalısınız. Bununla ilgili neler yapıyorsunuz? Marc Schillemans: Bu çok güzel bir soru… Buna iki yönden yanıt vermek gerekir. Teknoloji açısından değiştiremeyeceğimiz tek şey farklı platformların boyutları. Ancak güçlü bir stratejiye sahibiz, bu sayede yaptığımız yatırımları
matbaa&teknik
koruyabiliyoruz. İş geliştirme kısmında ise size şunu söyleyebilirim ki; bizim kadar yatırım yapan başka bir firma duymadım. İş geliştirme kısmında bu işe kendini gerçekten adamış bir takımımız var. Ayrıca esnek ambalajlamada yeşil sertifikanız yoksa hiç ilerleyemezsiniz. Etiket kısmında çok büyük işler yapıyoruz. Markalı tonerlerle çalışıyoruz, bunun için sertifikamız olduğundan emin oluyoruz, teknoloji standartlarını yakalamış olduğumuzdan emin oluyoruz. Talep oluşturabilmek adına markalı tonerlerle çalışan birçok bayiimiz var, tabii ki bu tonerleri bizim makinelerim üzerinde kullanmaya yönelik bir talebin peşindeyiz. Bu alanda yaptığımız harcama gerçekten çok büyük. Yine esnek ambalaja dönecek olursak, ambalaj alanın çok yüksek miktarda iş olacak. Buradan başlamamız gerektiğini düşünüyorum çünkü farkı oluşturacak olan alan burası.
printtek 2013
Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Emre Feyizoğlu: Bence Marc teknolojinin nereye gittiği konusunda çok önemli açıklamalarda bulundu. Umuyorum ki zamanı geldiğinde hazırlıklı olacağız. Türkiye’deki işlerimizde büyük bir değişim görüyorum. Herkes bu dijital zamanı yakalamanın yollarını arıyor. Biz güçlüyüz ve elimizde doğru portfolyo var. Doğru kanallar ve doğru takıma da sahibiz. Böylelikle gelecekte daha da fazla ürün satıyor olacağız. Bu sayede de Türkiye’de birçok ek iş getirilmesine vesile olacağız. Marc Schillemans: Ben de Türkiye ile ilgili bir şey eklemek istiyorum. Birçok firma için ve tabii ki bizim için de Türkiye iki kıtayı bir araya getiren bir köprü vazifesi görüyor. Burası aynı zamanda farklı kültürlerin de bir arada bulunduğu bir coğrafya. Türkiye’nin en etkili yönlerini “güven ve istikrar” olarak açıklayabilirim.
matbaa&teknik
Film ve Kalıp’ta En Hızlı Üreticiyiz Tahsin Bayraktaroğlu: “Biz çok hızlıyız, esneğiz, müşterilerimizin istedikleri ebatları anında üretebiliyoruz. En büyük özelliğimiz de budur.” Printtek 2013 boyunca MatSet A.Ş standında en çok ilgi toplayan sergileme HP Indigo çözümlerinde oldu. MatSet’in iç ve dış piyasada yakından tanınan diğer çözümleri ve Alfa Graphics ile ilgili sorularımızı ise MatSet A.Ş Genel Müdürü Tahsin Bayraktaroğlu’na sorduk. Bayraktaroğlu, HP Indigo’nun şirketin ürün portföyü içinde büyük bir yer tuttuğunu, ancak malzeme ile ilgili çalışmaların da hızlı bir bir şekilde sürdüğünü, söylüyor:
Film konusunda bölgede tek’iz! “Matset olarak bizim ürün portföyümüzün Hp indigo büyük bir kısmını tutuyor. Diğer yandan malzeme kısmımız aynı şekilde devam ediyor. İhracat ve iç piyasa da aynı şekilde hiç durmadan faaliyetlerimiz devam ediyor. Bizim Alfa Graphic markamız yerini sağlamlaştırmış noktada. Marka olarak da artık tanınırlığı olan kalite olarak tüm dünyada kabul görmüş isim. Printtek boyunca standımızda Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan gelenziyaretçilerimiz vardı. Filmde dünya genelinde satışlar düşerken bizim film satışlarımız artarak devam ediyor. Tabii burada sektördeki oyuncuların azalmasının da büyük bir etkisi var. İşimize olan bağlılığımız ve müşterimize olan saygımız gereği bu bölgede bu işi yapan bir biz kaldık.”
143
En hızlı kalıp üreticisiyiz “Kalıp konusuna gelince, filme nazaran biraz daha geç başladığımız bir konu. Fakat güzel bir seyir izliyoruz. 2 yıl gibi bir zaman oldu ve pazardaki yerimizi sağlamlaştırdık. Rekabet kalıp konusunda biraz daha fazla. Bu rekabetten biz de etkileniyoruz ama bu durumu aşabilmek için üretim ve lojistik imkanlarımızı kullanıyoruz. Biz çok hızlıyız, esneğiz, müşterilerimizin istedikleri ebatları anında üretebiliyoruz. En büyük özelliğimiz de budur. Asla 3 – 4 ay gibi sürelerde
bekletmeyiz. Siparişleri 15 gün gibi kısa sürede hazırlıyoruz. Şu anda termal kalıpta daha iyi konumdayız. Konvansiyonel kalıp normal analog pozitif kalıp yapmıyoruz. CTcP ve termal kalıp yapıyoruz. Çünkü pazarın çoğunluğu CTcP ve termal CtP’den oluşuyor. Fakat bizim ağırlığımız termal. % 60 termal, %40 CTcP gibi bir orandan bahsedebiliriz. Şu anda pazar olarak yurtdışı satışlarımız ön plana çıkıyor. Aslında bizde yurtiçi rekabet ortamından etkilenmemek için ihracat konusuna biraz daha ağırlık veriyoruz.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Agfa’nın Mesajı: Biz Bu Piyasadaki En Sağlam ve En Köklü Firmayız Sabri Dizmen: “Bizimle olun, bizi takip edin.” Agfa Graphics Türkiye temsilciliğini yürüten Nova Baskı Sistemleri Genel Müdürü Sabri Dizmen, Agfa’nın pazara verdiği mesajı böyle özetliyor. “Biz bu piyasadaki en sağlam, en köklü ve yeni teknolojilere açık, her gün kendini yenileyebilen bir firmayız.” Agfa’nın CtP konusunda gazete pazarında daha güçlü olduğu gibi bir algıya sahibiz. Bunu algıyı biraz da sürekli posta kutumuza düşen Agfa basın bültenlerinden çokca gazete CtP başlıklarının yer alması meydana getiriyor. Agfa gerçekten gazete pazarın CtP’de güçlü ve ticari pazarda daha mı az güçlü? Sabri Dizmen: Agfa’nın ürünlerinin bir değeri var ve bu değeri daha çok gazeteler bildiği için gazeteler bir miktar daha fazla ödemeyi ve bunun karşılığını almayı istedikleri için bizi tercih ediyorlar diye düşünüyorum. Ama Agfa açısından olaya baktığımız zaman gazete ya da ticari matbaalar eşit durumdalar. Agfa’nın ticari matbaalar için sunduğu ürünlerde de gelişmeler devam ediyor. Hatta gazetelere göre daha da hızlı devam ediyor. Her iki kısımda da çalışan makinelerin yanındaki programlarla ilgili gelişmeler devam ediyor. Kullanılan tüketim malzemeleri ile ilgili gelişmeler devam ediyor. Agfa açısından değişen bir şey yok. Agfa her iki alanda da mevcudiyetini sürdürmeye devam ediyor. Çevreci kalıp çözümleri hakkında neler söyleyeceksiniz? Sabri Dizmen: Agfa’nın çevreyi korumaya yönelik çabası bundan 15 yıl önce başlamıştı. Belki hatırlarsınız Heidelberg’in DI makinelerinde kullanılan Saphira kalıbı vardı. O kalıplar baskı makinesinde açılabiliyordu. Şu anda bu teknoloji, yeni bir şey gibi anlatılsa da eski bir konu aslında bu. Agfa bunun üzerinde geliştirmeler yaparak bir temizleme ünitesinden geçirilen kalıpların hem görünür vaziyette olmasını hem de baskı makinesine takıldığı zaman oluşan kirlenmeyi engellemesi açısından bu teknolojik gelişmeyi piyasaya sundu. Sunalı da yaklaşık 5-6 yıl oluyor. Bu noktada da gelişmeler oldu. İlk çıktığında tiraj 50 bindi. Şimdi 150 binlerde. Eskiden pozlanma süreleri daha yavaştı şimdi daha hızlandı. Ama burada asıl önemlisi çok rahat kullanılabilir bir kalıp üretmek. Kullandığımız tek sıvı, zamk. Bu zamkın da pH derecesi 7 olduğu için herhangi bir kimyasal sınıfına girmiyor, rahatlıkla atılabilir atık olarak drenaja verilebiliyor. Şu anda Agfa’ya benzer ürünü olan bir rakibi olduğunu görmüyoruz. Baskı makinelerinde açılan kalıplar var, dediğim gibi bu bir yenilik değil. Bizim bu kalıbımızdaki performans aynı şekilde. İsterseniz temizleme ünitesi kullanmayıp makinenize takıp açabilirsiniz. Eğer hazne suyunuzu çöpe atmak istiyorsanız yapın.
s/s Hova Baskı Sistemleri Genel Müdürü Jacques Biront, Agfa Bölge Satış müdürü Marc Van Braekel, Nova Baskı Sistemleri Satış müdürü Sabri Dizmen
144
Printtek 2013’de Agfa standında ön plana çıkan konu ne oldu? Sabri Dizmen: Agfa’nın geri geldiği konuşuluyor. Bunu sadece müşterilerimiz değil rakiplerimiz de söylüyor. Ama bunu çok olumlu anlamda söylüyorum - rakiplerimizle çok güzel bir ilişkimiz var, dostluğumuz var. Onlardan şahsi tebrikler aldık ve bundan dolayı çok
printtek 2013
matbaa&teknik
Dünyaca Bilişim, 4P Reklam Ürünleri ve Tepe Matbaa Malzemeleri bir arada. s/s Cengiz Aydın, Kadir Sinan ve Mahmut Tepe mutlu olduk. Çünkü biz onlarla karşılaştırılamayacak kadar küçük bir firmayız. Ama işimizi elimizden geldiğince iyi yapmaya çalışıyoruz. Ben müşterilerimizin bu kimyasalsız sistemi çok iyi bilmediklerini hissetim ki burada da kendimizi suçlayabilirim. Anlattığımız herkesin çok dikkatle dinlediklerini, Türkiye’de de bu çevre konseptine daha dikkatli bakılmaya başlandığını gördük. Bugüne kadar kimyasalsız ile ilgili seminer bir kez yapmıştık, Türkiye’nin belli yerlerde müşterilerimize daha rahat ulaşarak anlatmalıyız diye düşünüyorum. Bu bizim aldığımız negatif ama güzel bir sonuca vesile olan bir geri dönüşüm. Pozitife çevirmek çok kolay olacak. İkinci önemli konu inkjet baskı makinemizdi. İnkjet baskı makinemizi göstermek bizim açımızdan hem çok başarılı bir ürün hem de şunu göstermemize vesile oldu; Agfa firması 150 yıldır var ve bütün teknolojik gelişmelere ayak uyduran bir firmadır. Bugün inkjet belki yarın başka bir şey çıkacak. -Agfa müşterilere bu güveni veriyor- mesajı verdiğimizi düşünüyorum. Çünkü bu 150 yıl içinde hangi firmalar geldi hangi firmalar geçti bu piyasadan. Neden devam edemediler? Bence gelişen teknolojiye ayak uydurmakta geç kaldıkları için. Ama Agfa bence bunları yaparak bütün Agfa’yı bilenlere bilmeyenlere bu mesajı veriyor: “Biz bu piyasadaki en sağlam, en köklü ve yeni teknolojilere açık, her gün kendini yenileyebilen bir firmayız.” Anapurna daha çok reklam sektörünün ilgisini uyandıracak bir makine mi? Matbaacılar için kullanım alanları ya da yeni iş alanları sağlayabilir mi?
145
Sabri Dizmen: Matbaacıların bu makineye bence çok fazla bir ilgisi yok. Farklı bir teknoloji ve hemen sonucunu görebildikleri bir makine olduğu için ilgilerini çekti. Ama matbaaları kendi içinde ayırırsak bir sektör var ki onlar hakikaten çok ilgi gösterdiler. Hatta bir iki tane de projemiz var. Ambalajcılar. Ambalaj sektöründe kullanılan karton kalınlaştıkça matbaalar makinelerine sokmak istemezler. Bu noktada çok iyi bir alternatif olduğumuz söyleyebilirim. Çok seri bir üretim gerekmiyorsa 100 -220 adet ihtiyaç varsa matbaanın başvuracağı güzel bir çözüm. Ama hız açısından bir matbaacının alıştığı hızlara uygun değil. Değişik bir yapı oluşturdunuz. Agfa ile geçmişi olan üç kişinin yönettiği üç şirketi bir araya getirdiniz Nova şemsiyesi altında. Bu organizasyon ile ilgili neler söylemek istersiniz? Sabri Dizmen: Doğrusu bu firmalar bizim için yabancı firmalar değiller. Yıllardır tanıdığımız ve bu sektördeki herkesin tanıdığı, adını duyduğu kişiler. Evet, çok zor bir birliktelik gibi görünüyor ama biz şu ana kadar zorluğunu gösterecek hiçbir emareye rastlamadık. Hatta şu bilgiyi de vereyim size, bu üç firma artık dört oldu. Bu fuarda sonlandırdığımız bir görüşme ile Kıbrıs’tan da bir iş ortağımız var artık. Offsetsan. Hatta anında satışlarımız geldi. Bir ortak paydamız var bu firmalarla. Paylaşmak. Paylaşmayı seviyoruz. Sadece bana kelimesini duyamazsınız aramızda. Hep beraberiz, bilgiye değer veriyoruz, insanlara doğru bilgi vermeyi ve doğru ürünü sunmayı hedefliyoruz. Gelişen teknolojiye ve bize verilecek bilgilere açız. Bundan
bir ay önce Agfa’da kendimizi yenilemek için bir eğitime katıldık. İş ortaklarımızla beraber. Zor değil hatta çok zevkli, sorumluluğu paylaşıyoruz, kazandığımızı da paylaşıyoruz. Bence herkes kazanıyor. Agfa merkezinin Türkiye bakışı, sadece iş ile ilgili değil. Bu işin ötesinde bir destek. Bölge Satış Müdürümüz Marc Van Braekel dediğiniz gibi bizim olduğumuz her yerde. Ne zaman istersek geliyor. Bize çok güvendi. Biz de onun güvenini boşa çıkarmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bizim bu çalışmalarımız Agfa nezdinde de çok olumlu karşılanmış olmalı, Agfa Graphics’in başkanı fuarın başında Türkiye’ye geldi. Uzun kalamadı ama bu bile benim için çok önemli. Agfa Graphics’in Türkiye’ye gelen ilk başkanı oldu. Burada bazı önemli müşterilerimizi ziyaret ettik kendisiyle. Bizi sadece takdir etmiyorlar ve izliyorlar çevremizdeki en başarılı ülkeyiz. Yaklaşık iki hafta önce Belçika’da distribütörler toplantısındaydım. Hem CtP Hem inkjet konusundaki en başarılı şirket ödülünü aldık. Tabii sadece biz almadık onların desteğinin de çok etkisi var daha da iyi olacağımıza inanıyorum. Agfa ile birlikte anılmak nasıl bir şey? Sabri Dizmen: Bu da doğru bir tespit. Agfa’yla beraber anılıyoruz. Bazı müşterilerimiz Agfa senin adınla kayıtlı telefonumda diyorlar. Kimisi beni Agfa’dan dolayı tanıyor, kimisi benden dolayı Agfa’yı biliyor. Doğru, Agfa inanılmaz bir şirket. İnsanları bize çok yakın. Çok misafirperverler, çok sıcak davrandılar. Yani ben kendimi hep aile içinde hissettim. Başka bir yerde olmayı düşünemiyorum.
printtek 2013
matbaa&teknik
Ege Bölgesi İçin Ürün ve Hizmette Kalite
Kadir Sinan, Agfa Yeniliklerini Bölgesini Taşıyor Kadir Sinan: “Buradan sizin aracılığınızla bütün müşterilerimize, geçmişte hukukumuzu oluşturduğumuz, alış veriş yaptığımız müşterilerimize şükranlarımı sunmak istiyorum. Bizim sermayemiz aslında onlar. Biz sadece tecrübemizi, birikimimizi, inancımızı, gönlümüzü bu yola doğru bir şekilde kanalize etmekle görevliyiz.” Bundan altı ay önce Sign İstanbul fuarında bir araya geldiğimiz İzmir’in önemli tedarikçilerden biri olan Kadir Sinan, yeni şirketi 4P Medya Matbaa ve Reklam Ürünleri ile bölgesinde önemli başarılara imza atmak üzere çalışmalara başladığını anlatmıştı. Geçen altı ay içinde yapılan hazırlıkları ve Sinan’ın Agfa yeniliklerini bölgesine taşımaktaki inancı ve başarı hedeflerini Printtek 2013’de kendisine sorduk: Sizinle 4P Medya Matbaa ve Reklam Ürünleri’ni ilk kez okuyucularımıza aktarmak için bir araya gelişimizden bu yana geçen altı ayı anlatır mısınız? Kadir Sinan: Bu altı ay bizim organizasyonumuzu tamamlamak ile ilgili çalışmalar ile geçti. Sizin de bildiğiniz gibi İzmir ve Ege Bölgesinde büyük bir organizasyonu gerçekleştiriyoruz. Hem makine ekipman hem de sarf malzemelerinin müşterilerimize en iyi biçimde ulaştırılması açısından organizasyonumuzun önemli bir kısmını gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Her yeni bağlantı, her yeni temas bizim bu gelişim sürecimizi daha da realize ediyor. Bu nedenle bu fuarda da organizasyonumuzun önemli bir kısmını tamamladığımızı söyleyebilirim. Bizim Agfa ile Nova şemsiyesi altında oluşturduğumuz organizasyon bence Türkiye’de bir ilk. Tecrübelerin birikimlerin bir araya gelerek oluşturduğu bir büyük birlik. Bu çok parayla tarif edilebilir oluşturulabilir bir şey değildi. Biz bunu başarıyoruz ve kartopu gibi büyümeye devam ediyor. Her fuar bu birliği biraz daha perçinliyor. Hem partnerler birbirini daha iyi tanıyor, hem müşterilerimizi daha iyi ağırlıyoruz. Bu birliğin Türkiye’de yeni bir ticaret hattı oluşturduğuna inanıyorum. Agfa arkamızda; bu birliğe inanıyor güveniyor, oluşturduğumuz Nova şemsiyesi teknik açıdan bizim için çok önemli. Bundan sonra bizim bu helvayı yapmamız gerekiyor. Tüm malzemelerimiz hazır. Olmayan bölgeye yardım edeceğiz, olan olmayana verecek ve dolayısıyla böyle bir
146
yardımlaşma ve dayanışma duygusuyla biz bu çatının çok büyüyeceğini ve çok efektif işler yapacağına inanıyoruz. Bu fuardan da bunu algılıyoruz. Kıbrıs’a bir makine satıyoruz hep beraber
yardım ediyoruz birbirimize. Malatya’ya bir makine satıyoruz yine aynı yardımlaşma ile. Farklılıkları da içinde barındıran ama aynı şirketmiş gibi hareket ediyoruz.
printtek 2013
Sermayemiz, iyi ilişkilerimiz 4P’ye geri dönersek artık organizasyonumuz tamamladık. Bundan sonra müşterilerimizin karşısına tam hazır olarak çıkabiliriz. Bu ziyaretlerimiz başladı. Kadir Sinan olarak bir şeyi hiçbir zaman unutmadım. Benim geçmişte ya da bugün içinde bulunduğum organizasyonun varlığı müşterilerim varlığı sebebiyledir. Yani paraya tahvil edilemeyen parayla ölçülemeyen birikimlerdir bunlar. Ticaretin %51’i daima ikili ilişkilerle oluşur. Bir şeyi aldım diyerek satın alamazsınız ya da sattım diyerek satamazsınız. Biz dostluğu arkadaşlığı hiçbir zaman unutmadık. O ilişkilerle buraya geldik. Dolayısıyla bizim açımızdan piyasa refleksi son derece olumlu. Her gittiğimiz yerde nerede kaldınız gibi tepkilerle karşılaşıyoruz. Bu da bizi memnun ediyor. Buradan sizin aracılığınızla bütün müşterilerimize, geçmişte hukukumuzu oluşturduğumuz, alış veriş yaptığımız müşterilerimize şükranlarımı sunmak istiyorum. Bizim sermayemiz aslında onlar. Hiçbir zaman unutmadık, unutmamalıyız. Ve bu güvenli hattı bu güvenli yolu tekrar onların hizmetine sunmak için çaba gösteriyoruz. Başaracağımızdan eminim. Biz sadece tecrübemizi, birikimimizi, inancımızı, gönlümüzü bu yola doğru bir şekilde kanalize etmekle görevliyiz. Nova şemsiyesi altında toplanan sizin için de bulunduğunuz bu işbirliğinin en önemli noktası Agfa ve baskı öncesindeki tecrübeniz olarak görülüyor. Bu birikim size nasıl bir avantaj sağlayacaktır ve işlerinizde size nasıl bir yön çizecek? Kadir Sinan: Sizin de tarif ettiğiniz gibi Agfa hiç yabancı olmadığımız bir marka. Gerek baskı öncesi makine ve ekipman gerekse son zamanlarda uluslar arası ölçekli işbirliği ile dijital 147
matbaa&teknik
baskıda sağlamış olduğu güç ortada. Bugün piyasaya sunmuş olduğumuz Anapurna serisi orta ölçekli makinelerde UV teknolojisini bu kadar mükemmel kullanan kullanıcı dostu bir makine görmedim. Gerek metrekare baskı maliyetlerinin çok ucuz olması, son derece kolay kullanılabilir olması, Nova tarafından teknik servisinin çok güçlü olması, hepimizin kendi içimizde teknik servisler oluşturması bu makineleri piyasada yükselen yıldız haline getirecek. CtP ve bilinen çözümler ile ilgili bir şey söylemek istemiyorum. Agfa bu konularda zaten bir ekol. Gerek gazete dünyasında gerek ticari matbaa pazarında tercih edilen ve kullanılan makinelerdir. Bu anlamda bizim işimiz bu alanda kolay. Bize sadece müşterimizi ziyaret etmemiz kalıyor. Bizim Agfa çatısında toplanmamızın sebebi de müşterilerimizdir. Dolayısıyla onlarla ilişkimizde meydana getirdiği manevi büyüklük bunları sağlıyor. Az önce söylediğim gibi müşterilerimize dostlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Çok yakında yine kapılarını çalacağız. Onlarla tekrar güzel ve büyük ticari ilişkiler kurmak için. Sizin bölgenizden fuara gelen ziyaretçiler hakkında neler söylemek istersiniz? Kadir Sinan: İzmir’den ticaret odası vasıtasıyla fuarlara büyük katılımlar olur, yine öyle oldu. Hafta sonuna denk getirdi bölgedeki arkadaşlarımız ziyaretlerini. Bu nedenle çok yoğun geçti. Standımızda birçok dostumuzu İzmirli yatırımcıyı ağırladık. Çok ciddi yatırım görüşmelerimiz oldu. Dönüşümüzde sizinle de paylaşmak isteriz yatırım haberlerimizi.
En çok ilgi gören ürünler Dijitalin tabii gerek teknolojisinin yüksekliği gerekse sunduğu avantajlar nedeniyle flatbed ve bobin baskı yapan outdoor’a hitap eden
makinaların yükselen bir grafiği olması sebebiyle dijital baskı makinemizin biraz daha fazla ilgi gördüğünü söylemek isterim. Ama CtP satışlarımız da halen devam ediyor. Hatta fuar esnasında da sattık. Ama önümüzdeki süreçte ben dijital baskı teknolojine ilginin artarak devam edeceğini düşünüyorum. Ama bir yanılgı var. Dijital ve konvansiyonelin arasında birbirini yenme bitirmesi gibi bir hatalı görüştür bu. Bunun olması mümkün değil. Sonuç itibariyle biri yükselir biri azalır ama ben dijitalin daha da yükseleceğini ama konvansiyoneli de daha da geliştireceğine inanıyorum. Eskiden konvansiyonel sistem dijitali besler geliştirirdi uzunca bir süre de dijital teknoloji konvansiyonelin gelişmesine hayatiyetine sürdürmesine yardım edecektir diye düşünüyorum.
Son bir mesaj Ben yine önemli bir fuarı dostlarımızla birlikte geçirdiğimizi ifade edeyim. Ama bir küçük ayrıntı var. Artık bir dijital baskı fuarı ile matbaa fuarının iç içe girdiğini görüyoruz. Buradan organizatörlere şunu söyleyebilirim. Çok fuar ilgi kaybına neden oluyor. Bence onlar bir büyük fuarı organize etmeyi başarmalılar. Gerek matbaa tarafında gerekse dijital tarafında. Bu yatırımcının yorulmaması, ilgisinin dağılmaması anlamına gelir. Biz nasıl bir şemsiye altında buluşabiliyorsak büyük işler yapabilmek için onların da yapabileceğine inanıyorum. Bakın burada oldu. Burada dijitalciler var ve ziyaretçi alıyorlar. Bu konunun dikkatle izlenmesi gerekiyor. Bizim için iyi bir fuardı beklentilerimizi karşılamakta çok başarılı oldu. Biz Fespa ‘ya da katılacağız hem 2050 hem 2540 modellerimizi sergileyeceğiz. Bir ihtimal Titan modelimizi de sergileyebiliriz. Bir sonraki randevumuzu Ekim ve İstanbul olarak şimdiden vermek isterim.
printtek 2013
matbaa&teknik
Son Kutuya Kadar Biz Bu Pazarda Olacağız Cengiz Aydın: “Bir gün Türkiye’de film pazarı ayda bir kutu film satılacak kadar daralsa bile biz Dünyaca olarak bu işin içinde olacağız.” Agfa Graphic Türkiye distribütörü Nova Baskı şemsiyesi altında bulunan partner şirketlerden biri olan ve İstanbul ve Marmara Bölgesinden sorumlu olarak çalışan Dünyaca Bilişim’den Cengiz Aydın, Agfa’nın Printtek 2013’de bir heyecan ortamı sağladığını anlattı. Aydın, Anapurna UV dijital baskı makinesine olan yoğun ilginin altını çizerken reprodüksiyon filmleri hakkında önemli mesajlar verdi. Agfa’nın uzun zamandır Türkiye’de farklı etiketler altında film sattığını söyleyen Aydın, artık Agfa etiketi taşıyan filmlerin pazara sunulmasının heyecanını yıllardır birlikte oldukları repro uzmanları ile paylaştıklarını söyledi:
Agfa Artık Repro Filmlerini Kendi Etiketi İle Sunuyor “Fuar boyunca repro filmleri konusunda da çok ciddi kayıtlar aldık. Tanıdığımız bildiğimiz repro uzmanları ile burada bir araya geldik. Biliyorsunuz Agfa Türkiye’de uzun zamandır başka etiketler altında satılıyordu. Şimdi bu yeni dönemde Agfa kendi etiketi ile pazara tekrar giriyor. Bu yeni adım memnuniyetle hatta neredeyse eski bir dost ile karşılaşma heyecanı ile karşılandı. Bu durum bizi de çok heyecanlandırdı. Özellikle altını çizmek isterim ki bir gün Türkiye’de ayda bir kutu film satılacak kadar pazar daralsa bile biz Dünyaca olarak bu işin içinde olacağız.” Agfa’nın tabaka ve bobinden baskı yapan UV dijital baskı çözümü Anapurna’nın da gördüğü ilgiyi anlatan Aydın, bu ilginin Haziran’da Londra’da ve Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirilecek Fespa fuarlarında da devam edeceği ümidinde:
Anapurna ile Farklı Baskı İmkanları “Printtek 2013 bizim için ve inanıyorum ki müşterilerimiz için de çok hareketli geçti. Çoğu müşterimiz Agfa standında Dijital UV baskı makinemizi görünce şaşırdılar. Değişik iş kollarından ziyaretçiler vardı. Kendi sektörleri ile ilgili olarak Anapurna’nın üretim imkanlarını sordular. Mobilya ve dekorasyon sektörlerini buna örnek olarak gösterebilirim. Her iki alandan da bize kullanacakları materyalleri gönderdiler test baskıları yaptık. İstedikleri sonuçları aldıklarını söylediler. Sergilediğimiz ürünlerden 2 adet CtP, 2 adet UV baskı makinesi satışı 148
gerçekleştirdik. Oldukça çok sayıda görüşmeler yaptık. Bizim için heyecanlandırıcı bir ortamdı. Şimdi Haziran’da Londra’da Türkiye’den kimlerle karşılaşacağımızı merak ediyoruz. Ekim’deki Fespa Eurasia’da ise çok daha hızlı bir pazar ile karşılaşacağımızı umuyoruz. Dijitale odaklandığımızda işin başında bir miktar çekindiğimizi söylemeliyim. Çünkü biz ofset sektöründe geliyoruz. Dijital bizim için yabancı olduğumuz bir konu idi. Agfa’dan bu konuda çok iyi bir eğitim aldık. Tabii ki müşterilerimiz de bize yeni
şeyler öğretiyorlar. Çok farklı materyaller üzerine farklı baskılar talep ediyorlar. Karşılıklı bir bilgi alışverişi söz konusu. Sonuç olarak ben fuardan ayrılırken Dünyaca Bilişim olarak çok mutlu ayrılıyorum. Müşterilerimiz de Agfa adına ve teknolojisine olan güvene sahip olarak fuardan ayrılıyorlar. Bizden daha fuar esnasında geri bildirim yapmaya başladılar. Bizden teklif bekliyorlar, bilgi bekliyorlar biz de en kısa sürede tüm müşterilerimizin taleplerine cevap verebilmek adına var gücümüzle çalışıyor olacağız.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Güçlüyüz, Daha da Güçlü Olacağız Mahmut Tepe: “Bugün Nova Baskı, 4P, Dünyaca, ve Tepe Matbaacılık, hepimiz Agfa’nın en eski topluluğu olarak bir araya geldik. Nova ile birlikte Agfa’yı güçlendirdiğimiz ortada.” güçlendirdiğimiz güçlendirdiğimiz ortada. İlk senemizde oldukça başarılı olduk. Bu sene dijital baskı çözümümüzle beraber daha da başarılı olacağız. Biz Ankara’da makine grubu ile birlikte malzemeye de ağırlık vermeyi düşünüyoruz. Çevre dostu kimyasallara da önem veriyoruz. Çevre dostu kalıplarda kâr etmemeyi bile göze alarak çevresel etkileri azaltmak adına ülkemize fayda sağlamayı düşünüyoruz. Yeter ki o kalıbı kullansınlar. Geçen sene bizim açımızdan oldukça başarılı bir seneydi. Satışlarımızdan dolayı Agfa’dan bir plaket de aldık. Bu sene aslına bakarsanız ilk üç ay sessiz sedasız ilerledik. Kurum ihaleleri vardı, onları bitirdik. Türkiye İstatistik Kurumunun CtP ihalesini aldık. Arkasından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ihalesini aldık. Oraya da Agfa CtP sistemi kurduk. Bir iki projemiz daha var. Zannediyorum ki yılın ikinci yarısında biraz daha hareketli olacak.”
Ticari baskı pazarında da tercih ediliyoruz
Agfa Graphics Türkiye Temsilcisi tarafından oluşturulan bayii ağının Ankara ayağını oluşturan Tepe Matbaa Malzemeleri kurucusu Mahmut Tepe ile Printek 2013’de bir araya geldik. Mahmut Tepe, 1989’dan bu yana Agfa’nın içinde bulunmuş bir uzman. Uzun yıllar boyunca Agfa’nın teknik servis ve satış sorumluluğu görevini sürdüren Tepe, 2008 yılında kendi şirketi olan Tepe Matbaa Malzemelerini, kurdu. Mahmut Tepe, Agfa’nın yeni yapılanma ile birlikte pazara geri dönüşü olarak adlandırabileceği bir atılım içinde olduğunu anlatıyor:
149
Agfa ile başarımızı artırıyoruz “Agfa’nın pazardaki durumu çok iyiydi. Aynı zamanda radyoloji, fotoğraf, medikal işleri de vardı. Bir dönem biraz zayıfladı. Öncelikle fotoğraf bölümü. Ancak bugün Nova Baskı, 4P, Dünyaca ve Tepe Matbaacılık, hepimiz Agfa’nın en eski topluluğu olarak bir araya geldik. Hepimiz Agfa açısından belli bir seviyeye gelmiş, bilinen kişileriz. Bu firmanın sahiplerine tek tek baktığınız zaman Türkiye çapında tanımayanın olacağını düşünmüyorum. Bu büyük bir avantaj. Nova ile birlikte Agfa’yı
“Tabii tüm işimiz kurumlar ile değil. Agfa, ticari pazarda da çok iyi biliniyor. Matbaalarla film çıkış zamanından beri süregelen bir ilişkimiz var. O zamanlar biz hem makine satıp hem de servis hizmeti verdik. Teknik servisimizden herkes memnun. Teknik servis her zaman zarar eder ama biz parayı ön plana çıkartmadan, makinemiz çalışsın yeter diye düşünüyoruz. Önemi olan makinenin yatmaması; çalışıp para kazandırması. İkinci el satışlarımızdan dolayı da bizi çok iyi biliyorlar. Agfa zaten tanınan bir marka, onu anlatmaya gerek yok. Bizde birde baskı öncesi sistemlerinin ikinci el tedarik imkanı var. Agfa’nın takastan aldığı, demo da kullandığı ikinci el CtP’ler ya da film çıkışlar ilk önce bize teklif ediliyor. Bizim ihtiyacımız varsa direkt olarak alıyoruz. Gerçekten sağlam, piyasada yorulmamış CtP’ler getiriyoruz. Geçen sene olsun bu sene olsun çok sayıda kurulum yaptık. CtP kurduğumuz müşterilerimiz de oldukça memnunlar. Geçen bir buçuk senelik zamana bakarsanız, oldukça iyiyiz. Biz grup olarak çok güçlüyüz. İş ortaklarımızın hepsi Türkiye’de seçkin insanlar. Ankara bölgesi olarak Mahmut Tepe’ye gelince; biz de güçlüyüz ve daha da güçlü olacağız.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Agfa’nın Kıbrıs Bayii Offsetsan Oldu Mehmet Candemir: Yaklaşık 2 ay evvel Dünyaca Bilişim şirketinden Cengiz Bey’le tanıştık ve işbirliğine başlamak için konuştuk. Bu fuar esnasında da anlaşmamızı imzaladık ve Agfa’yı Kıbrıs’ta temsil etmeye başlayacağız. Yeni işbirliğinizden biraz bahseder misiniz? Mehmet Candemir: Yaklaşık 2 ay evvel Dünyaca Bilişim şirketinden Cengiz Bey’le tanıştık ve işbirliğine başlamak için konuştuk. Bu fuar esnasında da anlaşmamızı imzaladık ve Agfa’yı Kıbrıs’ta temsil etmeye başlayacağız. Ağırlık makinede mi, malzemede mi olacak? Mehmet Candemir: İkisi de olacak. İkisini de birlikte götürmeye çalışacağız. Kalıp ve CtPilgi görecektir. Çünkü konvansiyonel kalıpta Çin pazarı Kıbrıs’ta da var, onlarla rekabet biraz zor oluyor, kaliteyi tercih edenler Agfa ile çalışmayı seçeceklerdir. Kıbrıs’ta hangi markalar var ve sizin gibi kaç firma var? Rufat Candemir: Agfa’dan önce sattığımız ürünler de oldu. Çin de dahil olmak üzere bütün markalar Kıbrıs’a geliyor. Agfa’nın kalitesi farklı. Kıbrıs’ta 3 firma var. Ancak biz bunların içinde bu işi en kapsamlı yapan firma biziz. Agfa, Kıbrıs’ta Anaporna ile başarılı olur mu? Rufat Candemir: AGFA’nın dijital flatbed baskı makineleri ve rulodan ruloya baskı makinesi var. Dolayısıyla şu anda Kıbrıs’ta UV flatbed bir makine yok. Talep var ve en az iki tane Agfa olacak inşallah.
Agfa Graphics Türkiye Temsilcisi Nova Baskı Sistemlerinin en yeni bölge bayii Kıbrıs’tan Offsetsan. Şirketin kurucusu Mehmet Candemir ve ikinci kuşak yöneticisi Rufat Candemir ile Kıbrıs’ı ve Offsetsan’ın Agfa hedeflerini konuştuk: Bize kısaca Offsetsan’dan bahseder misiniz? Mehmet Candemir: Firmamız 1994 senesinde matbaa malzemeleri üzerine kuruldu. Küçük bir yerde kurduğumuz şirketimiz 5 – 6 sene sonra malzemeden gazete kağıdına ve birkaç
150
yıl sonra da tüm kağıt çeşitlerine kadar tedarik yapmaya başladı. Şu anda 20 yıllık bir firmayız ve Kıbrıs’taki matbaalara, reklamcılara hizmet vermeye çalışıyoruz. Kıbrıs matbaalarından bahsedebilir misiniz? Mehmet Candemir: Kıbrıs’ta 50 -55 civarında matbaamız var. Bunlar genelde ofset üzerine. Matbaa sektörünün maalesef ihracatı yok. Dolayısıyla Kıbrıs içi çalışıyoruz. Kendi işimizde ve kendi pazarımızdayız, küçük bir pazar ama keyifli.
Cengiz Bey siz neler söylemek istersiniz? Cengiz Aydın: Mehmet Bey’in belirttiği gibi iki ay evvel Rıfat Bey’le tanıştım. Daha sonra Kıbrıs’a geldiğim esnada ilişkilerimizi geliştirdik. Birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. Son gittiğimde Rıfat Bey beni Kıbrıs’taki matbaacılarla tanıştırdı. Orada iyi bir potansiyel olduğuna inanıyoruz. Agfa’yı zaten tanıyorlar. İşlerinde de Agfa malzeme kullanıyorlar, ilk siparişlerini de verdiler. Rıfat Bey’in de belirttiği gibi UV mürekkepli makine yok. Daha önce de sizinle görüştüğümüzde belirtmiştik ve yeni trend UV demiştik. Orada ümitliyiz. Agfa’nın tüm ürünlerini bundan sonra satmaya devam edecekler.
printtek 2013
matbaa&teknik
Uçtan Uca Gönpa Son olarak uçtan uça çözümlerle Anadolu Üniversitesi Sınav Dokümanları Basım Sistemi ihalesini gerçekleştiren şirket, yüksek hızlı yazıcılar, postalama otomasyon sistemleri, plastik kart yazma ve zarflama sistemleri, evrak imha sistemleri ve kamera kontrol sistemleri tedarik ediyor.
Gönpa Elektronik A.Ş, dijital baskı pazarının en önemli oyuncularından biri olan Kodak’ın inkjet web beslemeli dijital baskı makineleri ile matbaa pazarına giriş yapmıştı. Şirket halen önemli projelere imza atarak devam ediyor. Son olarak uçtan uça çözümlerle Anadolu Üniversitesi Sınav Dokümanları Basım Sistemi ihalesini gerçekleştiren şirket, yüksek hızlı yazıcılar, postalama otomasyon sistemleri, plastik kart yazma ve zarflama sistemleri, evrak imha sistemleri ve kamera kontrol sistemleri tedarik ediyor.
Bu güne kadar sayısız kurumsal satış gerçekleştiren şirket, temsilcisi olduğu dünyaca meşhur otomasyon firmalarının ürünlerini kullanarak anahtar teslim çözümler sunmaktadır. 1985 yılından beri sunduğu çözümlerle özel ürün ve hizmet yelpazesinde eşsiz iş birikimi ve deneyimine sahip. Önemli şehirlerimizdeki 3 ofisi ve 50 çalışanı ile Gönpa, uzman olduğu alanlarda yurtiçinde ve yurtdışında hizmet sunan bir kuruluş ve geniş ürün yelpazesi, çözümleri ürüne uydurmak yerine projeye uygun çözümü seçebilmek gibi oldukça önemli bir katkıyı da beraberinde getiriyor.
Geniş ürün gamımız hatırda kalacaktır Printtek 2013’da dijital baskı tedarikçilerinin bir araya geldiği altıncı salonda yer alan Gönpa’nın İş Geliştirme Müdürü Haluk Seçkiner, dijital baskının matbaa sektörü açısından daha anlaşılabilir kılınması gerektiğini düşünüyor. Gönpa’nın sadece bir yazıcı tedarikçisi olmadığına dikkat çeken Seçkiner, Gönpa’nın geniş ürün gamının Printtek ziyaretçilerinin dikkatini çektiğini düşünüyor. “Printtek 2013 ziyaretçilerinin akıllarında geniş ürün gamımız kalacaktır. Bir de müşterilerin işlerine özel ve farklı çözümler geliştirebildiğimiz.” 151
Gönpa’nın sunduğu çözümler “Bu fuarda daha çok baskıdan öte sonlandırma çözümleri tanıttık”, diyor Seçkiner ve ekliyor: “Standımızda da bobinden tabakaya bir sonlandırma ünitesi var. Printtek 2013’de Gönpa ziyaretçileri adına öne çıkan bu çözümümüz olacaktır. Biz burada daha çok bilgi vermek için bulunuyoruz. Çünkü çözümlerimizi böyle bir standa sığdırmak zaten mümkün değil ve matbaa pazarı için de çok anlaşılır olmayabilir. Kodak’ın Prosper çözümlerini sergilemek ise son derece zor ve maliyetli bir çalışma. Bizim
ana hedefimiz matbaa pazaranın dijital baskıda yüksek hızlı baskıya ne kadar hazır olduğu, talep üzerine kitap pazarını hedefleyip hedeflemediği görmek ve Gönpa’nın varlığından da haberdar etmek. Şirketimizin sunduğu otomasyon çözümleri ise çok geniş bir alana yayılıyor, kısaca dört başlık altında toplayabiliriz: Evrak İşleme Sistemleri : Zarflama sistmeleri, doküman hazırlama ve kontrol yazılımları, posta odası ekipmanları. Plastik Kartlar ve İşleme Sistemleri : Kart kişiselleştirmesi için tüm baskı çözümleri (kabartma, laser ya da termal gibi.) Akıllı kart ve çip yazılımları ve akıllı kart kodlama sistemleri, güvenlik ve kimlik kartları için termal yazıcılar. Yüksek Hızlı Yazıcılar ve Çevre Ekipmanları : Dakikada 152 metre hızla çalışan sürekli form yazıcılar, bunların bobin çözücüleri, tekarr sarıcıları, istifleyici ve diğer sonlandırma ekipmanları ve yazılımlar. Evrak İmha Makineleri : Bürodan sanayi boyutuna kadar her tür ve boyutta kağıt, data kartuş, CD, klasör ve plastik kart imha makineleri, balyalama sistemleri ve çok üst düzey güvenlik için mikro boyutta imha sistemleri
printtek 2013
matbaa&teknik
FujiFilm En İyiyi Sunmaya Çalışıyor Ahmet Kocaman: “Fujifilm farklı ürün çeşitleri ile sürekli olarak en iyi ürünü sunmaya çalışıyor. Kendi işletmeleri için avantajlı olacağını düşündüğümüz ürünlerimizi kendilerine sunmak isteriz.” FujiFilm Türkiye’nin Printtek katılımı ve yenilikleri hakkındaki sorularımızı şirketin Fujifilm Grafik Sistemler Koordinatörü Ahmet Kocaman’a sorduk: FujiFilm Türkiye’nin ilk Printtek katılımı. Hangi ürünlere odaklandınız? Ahmet Kocaman: FujiFilm’in Printtek 2013 lansmanlarına hızlı bir göz atış yaparsak dünyanın en hızlı ticari CTP’si Luxel T-9800 HDX, geniş formatlı dijital baskı makinemiz Acuity Advance, bir de fuara getiremediğimiz ama seminerlerimizde anlattığımız 50x70 Jet Press 720 tabaka dijital baskı makinesi aynı zamanda 54 cm genişliğinde bobinden bobine dijital baskı makinesi Jetpress 540W ve FujiFilm’in az kimyasallı ve kimyasalsız kalıp çözümlerini görürüz. Bütün bunların arasında öncelikli teknolojiniz hangisi? Ahmet Kocaman: Çevreye duyarlılık her ürün alanında geçerli. Baskı öncesinde de, baskı kimyasallarında da, geniş format dijital baskıda da ve aynı şekilde bobinden bobine yapılan baskıda da. FujiFilm çevre duyarlılığını her zaman ön planda tutuyor. Sadece ürünlerin üretirken değil ürünleri kullanırken de çevreci bir anlayış içerisinde. FujiFilm’in esas olarak odaklandığı bir diğer nokta, kalite. Kalite her zaman birinci planda. Baskı öncesinde de, geniş format dijitalde de, dar format dijitalde de, baskı kimyasallarında da her zaman kalite. Kaliteli ürün kullanmanın toplam maliyetinin, aslında ucuz ürünler kullanmaktan daha düşük olduğunu göstermek. Bizim amacımız bu. Bunun hesabını yaptık ve kullanıcılarımıza göstermek istiyoruz. FujiFilm diğer yandan ürün gamını geliştirmek yönünde hareket ediyor. FujiFilm artık sadece film değil. Baskı öncesi kalıp çözümlerinde olsun, baskı kimyasalları çözümlerinde olsun, dijital baskı çözümlerinde ürün gamını genişleterek toplam çözüm sunma konusunda çok çalışıyor. Dijital baskı makinelerinde çoğu firma baskı kafasını bir yerden alır ama FujiFilm baskı kafasını kendi yapar. Fuji’nin baskı kafası üreten şirketi var, FujiFilm Dimatix. Boya üreten şirketi var, FujiFilm Sericol. Kalıbı zaten kendisi
152
üretiyor. Kimyasallar için çeşitli ülkelerde çeşitli fabrikaları var. Kendisi üretip ve kaliteye odaklanan ve müşterilere kaliteye önermek suretiyle maliyeti düşürebileceklerini anlatmaya çalışan bir firmayız. 50x70 Jetpress 720 dijital baskı makinenizin halen Türkiye’de müşteri bulamamış olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ahmet Kocaman: Fujifilm B2 dijitalde JetPress 720 çözümünü sunuyor. Karton ambalajlara yönelik Jetpress 720F çözümünü sunuyor. Bir de 2008 drupa fuarında gösterdiği, 2012 Drupa fuarında ise kullanıma tam hazır tam ticari olarak bobinden bobine Jetpress 540W çözümü var. Dünya da ve Avrupa’da kurulumları yapıldı. Biz bu makinelerin henüz Türkiye’de kurulumunu yapmadık. FujiFilm’in yıllardan beri
bir prensibi var. Ürün tam olarak hazır olmadan ya da pazar ürüne tam hazır olmadan ürünü pazara çıkarmamak. Benim şahsen en büyük korkum hazır olmadan ürünleri pazara sürerek sektör kullanıcılarını ileride sektörden uzaklaştıracak adım atmak. Bu sebepten dolayı dikkatli ilerlemek istiyoruz. Söylediğim gibi bu FujiFilm’in temel stratejisi zaten. CtP ve film çıkış zamanlarında bile bu stratejiden hiçbir zaman vazgeçilmedi. Geçmişe baktığınız zaman film çıkışta da bizim geç kaldığımızı söyleyenler olmuştu ama bir ürün yaptık, piyasada çok tutuldu. Hatta ikinci elleri bile çok aranmıştı. CtP’lerde de aynı şekilde. İlk CtP’yi 2003 yılında sattık. 10 yıl olmuş ve makinelerin hepsi hala çalışır durumda. O makinelerin hepsi bir test aşamasını geçtikten sonra satılıyor. Aynı şekilde Fujifilm biraz geç kalmış olduğu düşünülüyorsa, emin adımlarla gidiyor. Muhtemelen bu
printtek 2013
sene içerisinde en az bir kuruluş yapmayı planlıyoruz. Ve kesinlikle makine tüm fonksiyonları ile problemsiz çalışıyor olması gerekir diye düşünüyorum. Bu fuar en geniş katılımlı bir organizasyon oldu uzun zaman sonra. Bunun sizin işinize bir yansıması olacak mı? Yılsonuna kadar nasıl bir katkı sağlayacak size? Ahmet Kocaman: Biz FujiFilm’in Türkiye distribütörü -Filmat olarak en son 2005’de bir fuara geniş katılım yapmıştık. 2005’den bu yana ilk defa böyle bir fuar oluyor. Çok geç kaldığımızı düşünüyoruz. En azından arada bir fuar daha olmalıydı. 2010 yılında bir fuar vardı ama bazı problemlerden dolayı çok fazla katılım olmadı. Belki de 2010 yanlış bir yıldı. 2009’da olabilirdi. Daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Uzun seneler sonra böyle bir fuara katıldık ve bu fuarda da açıkçası beklentilerimizi karşılayamadık. Gördüğüm kadarıyla sektörde ki tüm ürün sağlayıcıları beklentilerini karşılayamadılar. Bir de internetin de bununla ilgisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık ürünleri görmek ve anlamak için fiziki olarak fuarlara çok fazla ihtiyaç olmayan organizasyonlar. Her firmanın internet sitesinde 3 boyutlu görüntüleri ve video görüntüleri dahil olmak üzere ürünleri görmek, incelemek ve karşılaştırmak mümkün. Dolayısıyla fuara ziyaretçiler anlamında eskiye yıllara
153
matbaa&teknik
göre bir düşüş olduğunu görüyorum. Bir de ofset baskı pazarında artık bir doyuma ulaşıldığını görüyorum. Bundan dolayı da fazla bir hareket görülmüyor. Bizim satışlarımızı arttıracağı kesin bazı fırsatlar da oluşturdu ama 2005’de ki fuar ile karşılaştırdığımız zaman veya ondan önceki 2001 fuarı ile karşılaştırdığımız zaman bu fuar biraz daha yetersiz gözüküyor. FujiFilm’in kendisinin bu fuarda olmasının piyasaya aktarılması ve müşteriye anlatılması bakımından bir fırsat olduğunu düşünüyor musunuz? Bir de insanlar nasıl karşılıyorlar bu durumu? Ahmet Kocaman: Filmat ve Fujifilm çalışanlarının hepsi profesyonel. Daha önceki Filmat yönetimi de çok ortaklı bir yönetimdi ama müşteri ilişkilerini yönetmek, müşterilerle diyalog kurmak ve satış yapmak hep biz çalışan profesyonellerin işiydi. Biz aynı profesyonellik ile görevimize devam ediyoruz. Uluslar arası bir şirket olması itibariyle, lokal kimliğimizi uluslar arası boyuta taşıyarak ikisinin avantajlarını kombine ederek müşterilerimize daha avantajlı imkanlar sağlamaya çalışıyoruz. Benim kişisel düşüncem FujiFilm Türkiye olduktan sonra müşterilerimizin onlara daha fazla avantaj sağlayacağımız yönünde beklentileri var. Biz de o beklentilere cevap vermeye çalışıyoruz. Uluslar arası bir firma olması dolayısıyla müşterilerimizin bizden
uzaklaşmaları söz konusu değil. Uluslar arası firma olanın uluslar arası avantajlarıyla lokal kimliğimizi kombine ederek en iyi şekilde müşterilerimize ürünlerimizi sunmaya çalışıyoruz. Japonlar son derece sabırlı insanlardır. Hiçbir işte acele etmezler. Çok iyi incelerler, dinlerler, beklerler ve ona göre karar verirler. Japonlar, Türkiye pazarına nasıl bakıyorlar? Ahmet Kocaman: Firmayı satın almadan önce inceleme ve karar vermek uzun zaman aldı. Japon stili ağır adımlarla emin bir şekilde ilerlemektir. Dolayısıyla satın aldıktan sonra tekrar bir değerlendirme aşaması yok. Çünkü o değerlendirmeyi zaten satın almadan önce yapıyorlar. Ve satın aldıktan sonra geriye dönmek gibi bir özellikleri yok. Türkiye pazarı süreli büyüyen ve gelişen bir pazar olduğu için önem veriyorlar. Ayrıca Japon’ların Türklere duyduğu bir sempati var. Bu sempati ile beraber duydukları bir saygı da var. matbaa&teknik okuyucuları için bir mesajınız var mı? Ahmet Kocaman: Fujifilm farklı ürün çeşitleri ile sürekli olarak en iyi ürünü sunmaya çalışıyor. Kendi işletmeleri için avantajlı olacağını düşündüğümüz ürünlerimizi kendilerine sunmak isteriz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Satıştan Önce, Bilgilendirmeyi Önemsiyoruz Gürsu Uzunöz: “Fujifilm de Ankara ve çevresinde kendisi faaliyet göstermek istiyor ama bizim faaliyetimiz agresif bir faaliyet değil. Daha çok satmak üzerine değil ürünlerimizi anlatmak üzerine olacak. Önce anlatacağız, sonra insanlar da ilgiyi uyandırdıktan sonra satışında gerçekleşeceğini düşünüyoruz.” Gürsu Uzunöz: Hangi firma olursa olsun temsilcilikler marka için çalışmazsa o çalışmalar marka üzerinde negatif yansıma gösterir. Ankara’da şube açılması fikri de buradan ortaya çıktı. Büyük markalar kârlılıklarını artırmak için bölgelerde kendileri hareket etmeyi tercih ediyorlar. Bu gelişmeyi Türkiye’de her sektörde göreceğiz. Fujifilm de Ankara ve çevresinde kendisi faaliyet göstermek istiyor ama bizim faaliyetimiz agresif bir faaliyet değil. Daha çok satmak üzerine değil ürünlerimizi anlatmak üzerine olacak. Önce anlatacağız, sonra insanlar da ilgiyi uyandırdıktan sonra satışında gerçekleşeceğini düşünüyoruz.
FujiFilm Türkiye Ankara Bölge Satış Müdürü Gürsu Uzunöz, Printtek 2013’ü değerlendirirken bölgeden gelen matbaacıların ağırlıklı olarak CtP sistemlerine ilgi gösterdiğini, söylüyor. Şimdilik İç Anadolu bölgesinden sorumlu olan Uzunöz, matbaacıların FujiFilm’in yüksek teknolojili sistemlerini denemelerini öneriyor: “Henüz Fuji teknolojisi ile tanışmamış matbaacılarımız var ise Fujifilm’i deneyip başarımızı görsünler. Ondan sonra bizden vazgeçemeyeceklerini düşünüyorum.”
CtP ve ZAC’a ilgi büyük “Printtek esnasında en çok etki bıraktığımız konu bence Luxel serisi CtP çözümümüz ve ZAC sistemimiz oldu. Bu konularda güzel sunumlar hazırlamıştık ve ziyaretçilerimiz bu sunumlara katıldılar. Ankara’nın önde gelen matbaalarından Ada Matbaası’nın saatte 67 adet B1 kalıp pozlayabilen Fujifilm Luxel T-9800 HDX CtP yatırımına karar vermesi de bölgemiz matbaacıları açısından etkileyici oldu, sanıyorum. Üretimde 154
verimlilik, kalite ve çevre duyarlılığına önem veren firmaları hedefleyen Fujifilm’in az kimyasallı kalıp banyo sistemi ZAC ile çalışan Brillia PLE ve kimyasalsız kalıbı Brillia PRO-T3 ile atık banyo kimyasalını sudan ayrıştıran XR 1200F makinesi de fuarda büyük ilgi gördü.” Baskı kimyasalları konusundaki tepkiler nasıl? Gürsu Uzunöz: Fujifilm baskı kimyasallarını konusunda çok acele etmiyor. Yani agresif bir satış politikası içinde olmayacaklar, hiçbir zaman. Ancak fuar bitiminde Ankara’da bazı çalışmalarımız olacak. Ben kimyasal konusunda da başarılı olacağımızı düşünüyorum. Fujifilm oldukça başarılı ürünler geliştiriyor. Ar -Ge’si çok iyi ve bunun da başarımızda önemli yeri olacağını düşünüyorum. Ankara’da ofis açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sorumluluk alanınızda hangi şehirler bulunuyor? Gürsu Uzunöz: Ankara, Kayseri, Eskişehir ve Konya var. Büyük ihtimalle kısa zamanda Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden de illerdeki matbaalar portföyümüze girecektir ama bizim önceliğimiz Ankara. Ben marka bilincinin oluşmasının iki yılı bulacağını tahmin ediyorum. Çünkü matbaalarımız marka kullanımı konusunda muhafazakar davranıyorlar. Genelde şuan çalıştıkları firmalardan ayrılmak istemiyorlar. Onun için yavaş ilerleyeceğimizi düşünüyorum. Planlarımızı bunun üzerine yapıyoruz. Ankara demek, Devlet mi demek? Fiyatın başrolü oynadığı devlet ihalelerine giriyor musunuz? Gürsu Uzunöz: Evet, Ankara dediğiniz şehrin çoğunluğu devlet kurumlarından oluşuyor. Aslında Türkiye’nin en büyük alıcısı da devlet. O ihalelerde bulunacağız ama kârsız satış ön görmüyoruz. Önceliğimiz kârlı satışlar olacak. Dolayısıyla çok da fazla ihale alacağımıza ihtimal vermiyorum; çünkü amacımız da kaça olursa olsun devlete mal satmak olmayacak. Devlette tekliflerimizi bulunacak, ihalelerde ismimiz anılacak, davet edileceğiz.Ama şu an için çok agresif değiliz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Karton ve Esnek Ambalaj İçin Total Çözüm Adresi: Feyzi A.Ş. “Fuar boyunca standımızı ziyaret eden çok sayıda matbaacı öncelikle varak baskı makinemiz Bobst SP 76’yı hatırlayacaklardır. Yeni aldığımız mümessillik var.
Printtek 2013’ta Bobst SP76 Foil master Varak yaldız makinesi ile ziyaretçilerin ilgisini çeken Feyzi A.Ş karton ve ambalaj sektörelirinin en önemli tedarikçilerinden biri olduğunu bir kez daha gösterdi. Şirket aynı zamanda yeni temsilcilikleri ile gücünü artırmayı sürdürüyor. Feyzi A.Ş’nin fuar katılımına ilişkin sorularımızı Ayşe Çağlar, cevapladı: Printtek 2013’de sergilediklerinizden akılda kalacaklar olanlar hangileri? “Fuar boyunca standımızı ziyaret eden çok sayıda matbaacı öncelikle varak baskı makinemiz Bobst SP 76’yı hatırlayacaklardır. Yeni aldığımız mümessillik var. Geçtiğimiz yıldan beri Simec Group’la çalışmaya başladık. Anilox üreticisi, sleeve ve anilox temizleme ekipmanları tedarik eden bir gurup. JM HEAFORD’la ikinci fuarımıza katılıyoruz. Klişe montaj makineleri ve prova baskı çözümlerini gösterdik. Schlumpf INC firmamızla çalışıyoruz ve öteden beri temsil ettiğimiz firmalarımız Fossaluzza, Mosca oluklu mukavvada devam ediyoruz. Ayrıca 155
çözüm ortaklarımız arasındaBielomatic ve Duo Technik’i de sayabilirim. Bunların arasında en yenilikçi olan sizce hangisi? Benim kişisel olarak en çok beğendiğim Mosca’dır. Çünkü çok güzel sistemler yapıyorlar. Çemberleme, streçleme gibi. Bu çözümler fuarda bir hayli ilgi gördü. Bunların dışında Schlumpf çok iyi taşıma makineleri ve kolçaklar üretiyor. Taşıma sistemlerimiz ve ambalaj sonrası işlem sistemlerimiz çok fazla ilgi gördü. Fuardan da katılımcı anlamında çok memnunuz. Ticari baskıcıların ağırlıkta olduğu bir fuar ama siz tamamen ambalaj ürünleriyle buradasınız. Sizinle ilgili olan ziyaretçi sayısı yeterli miydi? Yeterliydi, çünkü hafta sonu çok yoğundu. Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri yavaştı ama gerçekten ilgili, yatırım yapmaya hazır müşteriler geldi. Ne aradığını bilen ziyaretçiler. Bu nedenle, burası tam yerimiz olmasa da gayet memnunuz.
Rotogravür ve flekso çözümleriniz var. Bu konularla ilgili size herhangi bir talep geldi mi? Evet geldi. Bobst Group’u müşterilerimiz görüşmeye geldiler. Tanıtım afişlerimizi gören ziyaretçiler vardı. Makinelerimizle ilgili olarak teklif bekleyen müşterilerimiz oldu. Genel itibarıyla burada olmaktan memnunuz. Okuyuculara vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Feyzi A.Ş olarak son zamanlarda ürün portföyümüzü geliştirmeye çalışıyoruz. Sadece ambalaj değil, ondan önceki ve sonraki işlemlere de yeni mümessillikler alarak hatasız ve %100 müşteri memnuniyeti verecek daha uygun çözümler sunmaya çalışıyoruz. Brause’nin karton kesim, katlama ve yapıştırma makineleriyle ilgili Feyzi teknik servis de sağlayabilir. Brausse kullananlara hali hazırda yedek parça tedarikini gerçekleştiriyoruz. Satışlarda da yardımcı olmaya çalışıyoruz.
printtek 2013
matbaa&teknik
İntegre, Kardeşi İntegral İle Ofsete Dönüyor Yasemin Sevinç: “Ürün portföyünden anlayacağınız gibi konsantrasyonumuzu tekrar bu fuarda da gösterdiğimiz gibi ofsete yoğunlaştırdık.” İntegre Ltd. Printtek 2013’de farklı ürün gurupları ile pazarın farklı kesimlerine hizmet verdiğini, gösterdi. İntegre standından yer alan Amsky Ctp cihazlarının yanı sıra Smooth etiket baskı makineleri, Moll karton kutu makineleri ve yeni temsilçilikleri YII Lee , laminosyn ve embossing makineleri şirketin başarılı bir fuar geçirmenisine yardımcı oldu. Sorularımızı İntegre Ltd.’den Yasemin Sevinç ve YII Lee Enterprise şirketi Pazarlama Müdürü Tina Cheng cevaplandırdı: Fuardan ayrılan ziyaretçiler İntegre standından neyi hatırlayacaklar? Yasemin Sevinç: En çok CtP cihazımızı konuşacaklardır diye düşünüyorum. İkinci olarak da sanıyorum bünyemize yeni katılan Tayvanlı Selefon ve Embossing firması Yii Lee hafızalarında kalacaktır. Bununla birlikte Moll Amerikan marka kutu katlama ve yapıştırma makineleri müşterilerimizin akıllarında kalacaktır. Bu fuarda hafızalarda iyi bir yer edindiğimizi düşünüyorum. Çünkü bu fuar her üç marka için de önemli sipariş ve projelerin açıldığı bir fuar oldu. Şu anda pazardaki pozisyonunuz nedir? Yasemin Sevinç: Markanın ötesinde, pazarda İntegre olarak olmayı tercih ettik her zaman. Özellikle de ofset hazırlık kısmında. Yıllardan beri temsil ettiğimiz bir Amerikan markasına ve ismimizin de onunla anılıyor olmasına rağmen, konjonktürün değişmesiyle ve teknolojinin getirip götürdükleriyle birlikte pazara sunmaya karar verdiğimiz marka Amsky oldu. Zaten iki yıldır pazara bir şekilde lansmanını yapıyorduk. Onların kendi iç yapılarındaki farklılıktan ötürü, lansmanını farklı bir isimle yapıyorduk. İlk önce Hollanda’daki bir firmanın Avrupa’daki dağıtımını yapmak üzere yapılanmışlardı ve biz de lansmanını o şekilde yapmıştık. Aradan geçen zaman zarfında bunun çok gerekli olmadığını, maliyetleri yükselttiğimiz için üretici firmayla direkt çalışmaya ve dağıtım yapmaya başladık. Çok önemli bir yer edineceğine inanıyorum. Hiç bir zaman inanmadığımız, güvenmediğimiz ve onayımızı almayan hiç bir makineyi satmadığımız için Amsky şirketinin de bölgesinde ki en büyük üreticilerden OEM makine 156
üreticisi olan bir firma olduğunu belirtmem gerekir. Dolayısıyla çok kısa zamanda pazarda önemli yer edinip önemli oyunculardan bir tanesi olacağına eminim. Biraz da Moll’dan bahsedelim isterseniz? Yasemin Sevinç: Moll, çok eski bir firma. Pazarda çalışan çok sayıda makinesi de var. Kutu yapıştırma, katlama gibi çok spesifik ürünlerin olduğu ve çok geniş yelpazesi olan bir üretici… Buradaki ilk lansmanının bu kadar çok ilgi çekiyor olmasının en önemli sebebi bu ürünlerden daha evvel basın olarak sizin haberiniz yoktu ve hiç haber de olmadı. İlan da girmedik. Özellikle bu makineleri fuarda pazara bir yenilik olarak sunalım istedik. Yii Lee’ye geçelim mi? Yasemin Sevinç: Yii Lee’nin en önemli ve en farklı dahası bizim en önemsediğimiz yeniliklerden bir tanesi… Yine aynı şeyin altını çizeceğim; biz inanmadığımız, üretiminden emin olmadığımız hiçbir şeyi satmadığımız için fuardan önce hem fabrikalarını gezdik, müşterileriyle direkt konuştuk, üretim hatlarını onayladık, pazara
doğru bir çözüm olan bu ürünü sunmaya karar verdik. Bölgesinde iyiydi, kendi bölgesinde de iddialı olan bir firma. Önemli olan biliyorsunuz satmak değil sattıktan sonra çalışır olmasını sürekli kılmak. Yeni bir teknoloji değil, laminasyon ve embossing. Ama bugüne kadar ulaşılabilir fiyatlardaki makinelerin çalışması ile ilgili sorunlar yaşandığını biliyoruz. Yii Lee, kendi bölgesinin kabul görmüş ve başarı sağlamış bir şirketi. Sektöre çok büyük katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Kabul edilebilir rakamlara yüksek kaliteyi satın alacaklar. Smooth’u da konuşalım isterseniz. Bu yılsonuna kadar etiket endüstrisi ve Smooth ile ilgili ne tip gelişmeler bekliyorsunuz? Yasemin Sevinç: Smooth’u artık kullandığımız kalitenin gereği ve baskı genişliği olarak etiket ve ambalaj giriş makinesi olarak konumlandırıyoruz. Bu konumun gittiği yön ise belli artık. Ofset… Ofsete karşı etiket baskı sektörü başta temkinliydi, hâlâ da çok temkinli ama en azından artık kabullenilmiş durumda. Teknoloji ofsete doğru gidiyor ve gidecek. Bizim yolumuz da zaten hiç değişmedi, hep aynıydı. Ürünlerde pek çok versiyon değişti, köprünün altından
printtek 2013
matbaa&teknik
s/s Ayhan Araz, Tina Cheng, Yasemin Sevinç, Murat Sevinç. çok sular aktı. Artık biz Smooth ile hem etiket baskı hem de esnek ambalaj baskı makinesi tedarikçisi olarak pazardayız. Labelexpo’da da aynı makineyi bu süreç içinde pek çok değişiklikle sergileyeceğiz. Bu artık AR-GE’si tamamlanmış satın alınmaya hazır bir ürün. Biraz da İntegral’den bahseder misiniz? Yasemin Sevinç: Ürün portföyünden anlayacağınız gibi konsantrasyonumuzu tekrar bu fuarda da gösterdiğimiz gibi ofsete yoğunlaştırdık. Bu çalışmamızı da sadece makine ile değil pazarın talep edeceğine inandığımız kontrol edebileceğimiz malzemelerle yapmak istedik. İntegre kurulduğu günden beri hiçbir zaman kendi ithalatı, kendi kontrolü ve kendi desteği olmayan hiçbir ürünün altına imza atmadı, bundan sora da atmayacak. Aynı prensibimizi malzemede de devam ettiriyoruz. İntegral ismini verdiğimiz yeni bir kuruluşumuz oldu. Piyasanın yakından tanıdığı Ayhan Araz şirketimize dahil oldu. Zaman içinde orada kendi üretimimizle ithalatımızı gerçekleştireceğiz. Şu anda Ar-Ge çalışmalarımız kendi üretimimizi yapabilmek için devam ediyor. Pek çok altyapı da yapıldı ve testler tamamlanmak üzere. Biz sattığımız her malı kendi distribütörlüğümüz veya üretimimiz altında olmak kaydıyla malzeme tedariği yapacağız. Burada da yine aynı prensip ve kalite anlayışıyla devam ediyoruz. Zaman içinde ufak ufak İntegral’i de büyüteceğiz. Tina Cheng, bize firmanızı Yii Lee’i anlatır mısınız? Tina Cheng: Yii, dostluk, Lee de güç demek. Firmamız besleme sistemleri üzerine kurulu. Besleme sistemlerimizden müşterilerimiz
157
çok memnun. Daha sonra makinemizi UV laklama makinesiyle, kodlama makinesiyle ve laminasyon makinesiyle kombine etmek üzere geliştirdik. Lazer transfer teknolojimiz de var. Burada imaj laminasyon yerine direk kağıtlara aktarılıyor. Şimdiye kadar firmamız neredeyse 40 yıldır faaliyetini sürdürüyor. Çok büyük bir fabrikamız yok ancak hizmet ve kaliteye çok önem veriyoruz, bu da uzun süreli işler almamızı sağlıyor. Neredeyse 40 senedir poster baskı sektöründeyiz. Daha önce Türk pazarında hiç bulundunuz mu? Tina Cheng: İntegre ile işbirliğimiz çok yeni aslında. Şu ana kadar da Türkiye’de herhangi bir kurulumumuz olmadı. İntegre ile ilgili güzel şeyler duyduk, iyi bir isimlerinin, pazarlarının ve hizmetlerinin olduğunu biliyoruz. Ortaklardan Ayhan Araz ile tanışma şansımız oldu. Kendisi sektörü çok iyi biliyor. Aslına bakarsanız 2 seneden beridir bu ortalık için görüşmeler halindeydik. Bu sene de fabrikamızı gezip inceleme fırsatı buldular. Geçen ayki görüşmemizin ardından biz de buraya gelip fuara katılmaya karar verdik. Şu anda pazar olarak Asya’ya odaklanmış durumdayız. Ve takiben de Türkiye ya da Avrupa pazarına girmeyi hedefliyoruz. Biz de ortaklık yapma aşamasında doğru kişileri bulmaya çalışıyoruz. Çünkü biz Türkçe bilmiyoruz ve burada yaşamıyoruz, dolayısıyla doğru kişiyi bulmak bizim açımızdan çok önemli. Makinelerinizle ilgili görüleriniz nelerdir? Türkiye’de hangi tür makine başarı sağlayacaktır? Embossing mi yoksa laminasyon mu?
Tina Cheng: Bence ikisi de başarılı olacaktır. Bildiğimiz kadarıyla birkaç yıl önce laminasyon makineleri için piyasayı araştırmış olan bir rakibimiz var. Hindistan’da hiç bayiliğimiz yoktu, bundan 4 sene önce Hindistan bayiimizle bir ortaklık gerçekleştirdik. Burada laminasyon makineleri satmaya başladık. Yıllar boyunca buradan düzenli siparişler aldık. Ancak embossing makineleriyle pazara giremedik. Hindistan’daki bazı müşterilerimiz kaliteye pek dikkat etmiyordu. Bu nedenle sadece fiyatla ilgileniyorlardı. Türkiye pazarının bu anlamda tamamen farklı olacağını düşünüyorum, çünkü burada kaliteye de özen gösteriliyor. Ortağımızla birlikte işe başladıktan sonra laminasyon ve embossing makinelerinin gerçekten çok popüler olacağını düşünüyorum. Tüm dünyada toplamda kaç kurulum gerçekleştirdiniz? Tina Cheng: Asya’da makinelerimiz var, Tayland, Singapur ve Vietnam gibi Asya ülkelerinde makinelerimiz var. Ayrıca Mısır, Suudi Arabistan, Hindistan ve Sri Lanka gibi ülkelerde de makinelerimiz var. Oldukça çok fazla sayıda yani. Muhtemel müşterileriniz olacak Türk matbaacılara bir mesajınız var mı? Tina Cheng: Eğer kaliteye ve servise önem vermiyorsanız bu şekilde firmanız uzun süre dayanamaz. Neredeyse 40 yıldan beridir ayakta duran bir firma olarak bizim sunduğumuz kalite ve hizmetimiz var. Makinelerimizi dünyanın her yerinde gördük, sadece Asya’da değil. Misyonumuz kalite ve iyi hizmettir. Sizler de bunu denemelisiniz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Dijital, Baskı Değil İletişimdir Patrick Giordano: “5 bin gazete basmak yerine aynı işi aynı kalite ve iyi fiyata Ricoh’un yatırım yaptığı Full Color yazılım teknolojisiyle her biri farklı ve kişiye özel 5 bin adet gazete basmak mümkün, işte dijital budur. Benim bakış açıma göre dijital artık baskı değil iletişimdir.” Dijital baskının lider oyuncularından biri olan Ricoh Türkiye yapılanmasını tamamladı. Baskı endüstrisinin yakından tanıdığı bir isim olan Ricoh Türkiye İş Geliştirme Müdürü Öncü Güyer, basım endüstrisinin çok da yakından tanımadığı bu markaya dair doğru bilgileri matbaacımızın anlayacağı bilgi ve yöntemlerle pazara aktarıyor olması şirketi, Türkiye pazarında daha güçlü kılıyor. Printtek 2013’de bir araya geldiğimiz Güyer ve Ricoh’un baskı gurubu müdürü Patrick Giordano, dijital baskının anlamına dair çok önemli ip uçları verdiler:
Patrick Giordano: Maliyeti düşürüp, gelirleri artıracağız “Matbaa sektörü Ricoh’un esas sektörüdür. Ricoh uzun yıllardır sektörün içinde ve bu sektörde dünya lideri. Bildiğiniz gibi matbaa sektörü büyük ölçüde değişimlere uğruyor. Ricoh da uzun yıllardır yüksek volümlü dijital baskıya geçmek için yatırım yapıyor. Ben Ricoh için büyük bir fırsat olan matbaa kısmında görevliyim. Önümüzdeki yıllarda dijital pazarının büyümesi bekleniyor. Bunu sağlayan da bazı özel alanlar. Bunlardan bir tanesi ofsetten dijitale geçiş. İnanıyoruz ki ofset işi teknolojinin de gelişimiyle beraber azalacak. Ricoh’ın bu hacmi dijitalde de yakalaması son kullanıcıya daha yüksek değer sağlamak için stratejik bir gelişim süreci olacak. Bir örnek vermek gerekirse; 5 bin gazete basmak yerine aynı işi aynı kalite ve iyi fiyata Ricoh’un yatırım yaptığı Full Color yazılım teknolojisiyle her biri farklı ve kişiye özel 5 bin adet gazete basmak mümkün, işte dijital budur. Benim bakış açıma göre dijital artık baskı değil iletişimdir. Bizim işimiz de müşterilere iki alanda yardımcı olmak: Birincisi geleneksel matbaadaki maliyeti düşürmek. Diğeri de geliri artırmak. Ricoh’un günümüzde sunduğu inkjet teknolojisi uygun fiyatlı, güvenilir ve kaliteli bir teknolojidir. Ricoh, farklı rakiplerini satın alarak yatırım yapmaya devam ediyor. Bunlardan birisi IBM system baskı departmanı. Ricoh IBM’in baskıyla ilgili olan bölümünün büyük bir 158
kısmını satın aldı. Satın aldığı bölümün içinde renkli ve siyah beyaz toner teknolojisi de vardı. Bu bölümün esas büyük kısmını yazılım oluşturuyordu. Bu satın alma sürecinde yazılım bölümü Ricoh’a transfer edildi. Bu, 50 yıldan uzun süren bir yatırım serüveni. IBM dijital baskı alanında yeni ürün ve teknolojiler geliştiriyor ve Ricoh bu ürünü geliştirmek için yatırım yapmaya devam ediyor.”
Bütüncül Bir Değişim İçindeyiz “İyi bir ürünümüzün olduğunu söyleyebilirim. Renkli tabaka baskıda bir numarayız. 2007’de bir ürün tanıtımı yaptık, birkaç yıl içinde 0 makineden, zirveye yerleştik. Sektörümüz ürünün ilerlettiği iş modelinden hizmetin ilerlettiği iş modeline doğru kayıyor. Dünyadaki en iyi ürünün bizde olduğunu her yerde söylemiyorum, çünkü bu değişiyor,
printtek 2013
matbaa&teknik
bu sene bizde olur, diğer sene bir başka firmada, bu değişkendir. Ancak farkı oluşturan stratejideki istikrar, yatırım ve müşterilerinin işlerini dönüştürmeye ikna eden insanlardır. Sektörümüz bütüncül bir değişim içinde. Bizim işimiz de müşterilerimize kendilerini dönüştürmeleri konusunda yardımcı olmak. Örneğin, artık kitap basma işi de book on demand’e doğru kayıyor. Satılmayacak onlarca kopya basmaktansa, ihtiyaç kadar basmak daha iyi bir seçenektir. Ayrıca bu şekilde kişiye özel basılmış olan bir kitaba müşterinin ödeyeceği fiyat diğerinden çok daha farklı olacaktır. Bizim asıl amacımız müşterimizin maliyetlerini düşürmektir. Ama esas olarak işlerini daha farklı bir yöne doğru büyütmek ve geliştirmektir.”
Öncü Güyer: İçerik değişmez ama sunum değişebilir. “Giordano’nun book on demand hakkında söylediklerine eklemek istediklerim var. Kitap basmak için standart bir dijital matbaa almak yerine müşteri böyle bir karar vermek isterse bunu takip eden iki seneyi çok iyi değerlendirmeli. Rakiplerine de aynı teknolojiyi kullanacaktır. Temel olarak, herkes dijital kitap basma işine yatırım yaptıktan sonra bugün yaşadığımız sorunun aynısıyla karşı karşıya kalacaklardır. Bence firmalar dijital matbaa yatırımında katma değer konusunu göz önünde bulundurmalılar. Çünkü Tolstoy romanlarını 250 sene önce yazdı. İçerikle ilgili kimse bir şey yapamaz. Ancak firma Tolstoy’u nasıl daha çekici bir şekilde sunacağını, nasıl bir katma değer vereceğini hesaplamalı. Tüm firmalar bu dönüşümü bir şekilde anladılar. İnanıyorum ki firmalarını gelecekteki rekabetlerde korumak için yeterli önlemi alacaklardır.”
Patrick Giordano: Müşterinizi özel hissettirin “Her ay bankanızdan bir hesap özeti alırsınız. Bunu posta kutunuzda gördüğünüzde genelde açıp okursunuz. Bu sadece bir hesap özeti ya da ekstresi değildir aynı zamanda da bir müşteri yönetim aracıdır. Çünkü bankanızla aranızda olan tek ilişki budur. Açıkçası bu mektubun değerli olmasının sebebi yazılı olması ve size özel olmasıdır. Ben, bana maille gelen ekstreleri okumayı reddediyorum, ekstremi zarfından çıkarıp okumak istiyorum. Çünkü ben genç değilim, 55 yaşındayım ve bankaya hesap açtırdığım ilk günden beri bu belgeleri saklıyorum. Size saçma gelebilir ama ben bu şekilde yapıyorum. Bir firmanın müşterisini özel hissettirmesi için bu tip yaklaşımlarda bulunması lazım. Ancak bu şekilde müşteri memnuniyetini daha yukarılara taşıyabilirsiniz. Değer; veri, iş akışı ve insanlarla kazanılır. Ayrıca Ricoh olarak Türkiye’de yatırım kararı aldık çünkü Türkiye pazarı çok çabuk değişiyor. Ve buradan çok iyi bir gelir elde etmeyi hedefliyoruz. Bunun için bugün buradayız.”
Öncü Güyer: Fiyat rekabete bir girdap “Giordano’nun söylediklerine tamamen katılıyorum. Fuarda ciddi şekilde gözlemlediğimiz şey, herkesin çok ciddi bir biçimde fiyat rekabeti içinde olduğu. Bu, bazı şeylerin değişmesi gerektiğine dair gizli bir mesaj içeriyor. Umarım bu mesajı alabilen firmaların sayısı giderek artar. Herkes kendi stratejisini kendi ölçeğinde farklılaştırabilir ve kazançlarını artırabilir. Aksi halde, ben bu fiyat rekabetinin özellikle satış tarafında sonsuz bir girdap olduğunu düşünmeye başladım. Herkese bu konuda elimizden gelen katkıyı yapabileceğimizi söylemek istiyoruz.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Dijital Baskı Sadece Kişiselleştirme Değildir Orhan Doğan: “drupa 2012’deki Konica Minolta standını ziyaret edenler dijital baskının kısa tiraj ve kişiselleştirmenin çok ötesinde bir şey olduğunu görmüşlerdir.”
s/s Konica Minolta Türkiye Ekibi, Mert Beken – Profesyonel Baskı Makineleri Satış Müdürü, Orhan Doğan - Pazarlama Müdürü, Senem Cabar – Ofis Gurubu Ürün Müdürü
Konica Minolta Türkiye Pazarlama Müdürü Orhan Doğan, Türkiye dijital baskı pazarını konuştuk. Printtek 2013’de Konica Minolta standında bir araya geldiğimiz Doğan’a şirketin Türkiye yapılanması ve gelecekteki planlarını sorduk: Konica Minolta’nın matbaa pazarına yönelik öne çıkan çözümleri nelerdir? Fuarların genel amacına paralel olarak Printtek 2013’te de ziyaretçilerimizin öncelikle standımızdaki ambiansı hatırlayacağını umuyoruz. Biz Printtek 2013’de şovdan uzak kalarak sadelik ve profesyonellik üzerine bir vurgu yaptık. Halen ofset teknolojisini kullanan, dijitale geçip geçmeme kararını sorgulayan dostlarımıza dijital baskıya geçişin çekinilecek bir şey olmadığını, dijital baskının onlara yeni pazarlar oluşturacak katma değer sağlayacak bir fırsat olduğunu anlatmaya gayret ediyoruz.
160
İki yıldır pazarda olan ve artık çok iyi bilinen ürünlerimizle buradayız. Yeni ürünlerimizin lansmanı Ipex 2014’de yapılacaktır. En öne çıkan ürünümüz bizhub Press C8000 dediğimiz sancak gemimiz. Dakika 80 sayfa A4 üreten, 350 grama kadar olan medyaları destekleyebilen, ofsete yakın baskı kalitesi sunan cihazımız. Daha sonra alt seviyelere doğru aynı renk ve baskı kalitesini veren makinelerimizle ilerliyoruz. Bir diğer alternatif ürünümüz var. bizhub Pro C70hc High Chroma teknolojisi ile baskı yapan sistemimiz. Farklı bir toner teknolojisi kullanıyor. CMYK tabanlı çalışıyor. Ancak RGB’ye daha yakın renkler üretebiliyor. Pantone ve spot renkler gibi. En çok ilgi görecek ürünümüzde o olacaktır. Dijital baskı pazarındaki tedarikçiler arasındaki artan rekabet ve inkjetin gelişini göz önünde bulundurarak Konica Minolta’nın pozisyonu ve stratejisinin ne olduğunu anlatır mısınız?
Konica Minolta 2005’den itibaren profesyonellere yönelik makinalar üretmeye başladı. Bunu da sürekli güncellediği yeni teknolojileri ile de sürdürüyor. Burada en çok dikkat çekmesi gereken şey pazarın ihtiyaçları ve talepleri. Bütün dünyadan bu bilgiler toplanıyor ve Japonya merkezimizdeki Ar-Ge merkezi bu bilgiler ışığında ürünlerimizi geliştiriyor. İnk jet bizim de odak noktalarımızdan biri Konica Minolta tüm dünyada en saygın inkjet kafaları üreten şirketlerden biri. Bunu da zaten drupa 2012’de Komori şirketi ile birlikte ürettiği KM-1 isimli ürünle de ortaya koydu. Bu sistemle B2 tabakalara baskı almaya başladık. Tabii bu bir Ar-Ge projesi ve Ipex 2014’de son halini almış olarak sergilenecek. Yani hem inkjet hem de kuru toner kullanan düşük tirajlara anında cevap verebilen uygun maliyetlerde üretim yapabilen ve kârlılığı artıran sistemleri sunuyor olacağız. Dijital baskı ofset rekabeti söyleminin dijital ofset entegrasyonuna dönüştüğünü
printtek 2013
matbaa&teknik
inanıyor musunuz? Sizin bizhub serilerinizle böyle bir entegrasyon teklifiniz ya da çözümünüz var mı? Evet, mesela bizhub Press C8000 serisi transactional baskılama yani yüksek hızlı ve tirajlı işlerde optimum performans sunan bir seri. CtP sistemlerine entegre olan ve JDF’i destekleyen bir sistemdir. Dolayısıyla kolaylıkla ofset iş akışlarına entegre olabiliyoruz. Bu noktada üretim sorumlusunun karar vermesi gereken tek şey iş akışını ofsete mi yoksa dijitale mi yönlendireceğidir. Bu konuda Konica Minolta’nın yaklaşımı alan daraltmak değil tam tersine daha çok alan genişletmektir. Kullanıcının kolaylıkla tüm sistemler içinde cihazını kullanabiliyor olması gerekir. EFI ile sıkı bir işbirliği içindeyiz. Bunun dışında Konica Minolta’nın kendi ürettiği renk yönetim sistemleri var. Tüm bunlar markadan bağımsız çalışmayı sağlayan çözümler. Tüm ofset baskı markaları ile entegre çalışmayı desteklerler. Dijital baskının geniş bir kullanım alanı açıyor olmasına rağmen özellikle Konica Minolta yatırımcısı olan matbaaların prova, kısa tiraj ve kişiselleştirme seçenekleri arasında sıkışmış gibi bir görüntüsü var. Kopyalama merkezi gibi çalışılıyor. Siz bu konuda matbaacılara yeni iş alanları açmak açısından nasıl bir yöntem izliyorsunuz? Bu durum şu anda Marmara Üniversitesi ile gerçekleştirdiğimiz oradaki dijital baskı laboratuvarında oluşturduğumuz teknoloji merkezimizle müdahale ettiğimiz bir çalışma. İki kurum arasındaki yapılan çalışmalar, karşılıklı bilgilendirme ve ortaya çıkan sinerji tüm profesyonellere yeni çözümler sunabileceğiz. Zaten drupa 2012’deki Konica Minolta standını ziyaret edenler dijital baskının kısa tiraj ve kişiselleştirmenin çok ötesinde bir şey olduğunu görmüşlerdir. Ambalaj sektörüne yönelik baskılar dahi alınabileceğini gösterdik. Bu noktadaki en önemli eksikliğin operatörün eğitiminin ve makineye olan hakimiyeti olduğunu düşünüyorum. Bunu çözmek için de bize en iyi yardımı sağlayacak olan kurumun Marmara Üniversitesi olduğunu düşündük. Birlikte gerçekleştireceğimiz eğitim ve workshoplarla operatörlere daha detaylı bilgiler verebileceğiz. Konica Minolta’nın Türkiye’de bir hikâyesi var ve oyuncuları değişen bu hikâye sonucunda oluşan Konica Minolta daha ucuz, kolay elde edilebilen bir markadır, algısı olduğunu düşünüyorum. Hem bu hikâyeyi hem de gerçek imajınızı anlatır mısınız? Konica ve Minolta markaları 2003 yılında birleşti. 2006 yılında iki farklı markanın Türkiye’deki temsilcilerin Transteknik çatısı altında birleşmeleri ile devam eden süreç, Türkiye pazarının önemini bilen şirketin Türkiye’ye 2012 yılında yatırım yapma kararı ile tamamlandı. Konica Minolta Türkiye kuruldu. Bizim için önemli olan kişiler değil, şirketin ismi ve markanın değeridir. İsimler gelir geçer ama marka her zaman kalıcıdır ve Konica Minolta Türkiye’de kalıcı olmayı hedeflemektedir. Geçmişteki anlattığım bu süreç içinde piyasa şartları gereği fiyat rekabeti ve kişisel gayretlerin negatif sonucu olarak sorunuzda bahsettiğiniz algı oluşmuş olabilir. Burada yine bir önceki konuya dönüyoruz ve kişilerin eğitiminin ne kadar önemli olduğunu söylemek istiyorum. Fiyat stratejisi geçici bir şeydir. Bizim bugün Konica Minolta Türkiye olarak fiyat stratejimiz ürünlerimizi değerinde pazarlamaktır. Piyasa bunu zaman içinde görecektir. Ucuza alınan bir şey için her zaman kötü diyemezsiniz, pahalı aldığınız bir şeye de her zaman iyi diyemezsiniz. Bizim bu fuarla birlikte önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz çalışmalarımız, toplantılarımız bu değeri gerçek anlamda ortaya çıkarmak ve hak ettiği yere getirebilmek için olacaktır.
printtek 2013
matbaa&teknik
Geleceğin Teknolojisi “Xeikon Trillium” Olacak Basysprint’te VLF’te aynı anda iki tane 700 x 100 kalıbının pozlama imkanı var.
Xeikon Türkiye Genel Müdürü Nadir Kargı Xeikon Türkiye Genel Müdürü Nadir Kargı’ya şirketin teknolojik yeniliklerini, sorduk. Üç ana başlık altında sıralamak gerekirse Xeikon dijital baskı çözümleri, BasysPrint CtCP çözümleri ve ThermoflexX CtP çözümleri. İşte Xeikon’un akıllarda kalacak ve pazarı domine edecek teknolojileri: Nadir Bey, Xeikon ile başlayalım. Xeikon’un öne çıkan teknolojik yeniliği nedir? Nadir Kargı: Aslında Xeikon’un teknolojisini hepimiz çok iyi biliyoruz. Elektrofotografi teknolojisi. Kendi tonerini kendisi üretiyor, FDA toneri var. 1200 x 3600 dpi gibi bir baskı kalitesi var. Sonsuz baskı boyu, yüksek baskı kalitesi, her türlü kâğıda baskı yapma olanağı, 51,6 cm’ye kadar en, 40-350 gr/m2, 550 mikrona kadar kalınlıkta form kullanma. Baskı maliyeti düşüklüğü, verim ve tüm bu avantajlar ile ortaya çıkan Xeikon’un gelecekteki yatırımına dönüşüyor. Şu anda geliştirmekte olduğu bu yeni teknoloji otomatik olarak tüm bu parametrelerin içinde bulunduracak bir teknoloji. Yani Trillium. Yıl sonundan önce bu teknolojinin VIP lansmanı yapılacak. Dolayısı ile bu lansmanda yine bahsetmiş olduğum dört parametre olacak. Her türlü malzemeye baskı, düşük baskı maliyeti, yüksek kalite ve performans, yani hız. Şu ana kadar Xeikon’la ilgili olarak verim anlamında kimse bir şey söyleyemez ama göreceli olarak hızının düşük olduğu söylenebilir. Bu da artık Trillium ile ortadan kalmış olacak. Xeikon’un şu an için ticari baskıya yönelik olarak geliştirdiği Trillium, daha sonra mutlaka ve mutlaka etiket ve ambalaj sektörüne kayacaktır. Şu aşamada 60 - 80 metre civarında sunulacak olan baskı hızı sonra 150 metre’ye kadar çıkacaktır. Şu aşamada 50 x 70 olacak olan ebat, 162
daha sonra farklı ebatlara evirilecektir. Tüm bunlar bize dijital baskıda bambaşka bir dünya ortaya koyacaktır. Fakat şu andaki var olan teknoloji ile Xeikon, özellikle yüksek kalitesinin getirmiş olduğu baskı kalitesi ile güvenlik baskı olanaklarını sonuna kadar zorlayarak güvenlik baskı imkânları sonuna kadar kullanmaktadır. 1200 x 3600 dpi, mikrotext’ten tutun da Tagged tonerlere kadar özellikle etiket ve ambalaj anlamında ve marka koruma anlamında büyük gelişmeler sağlıyor. BasysPrint ile alakalı neler söylemek istersiniz? Nadir Kargı: Bildiğiniz gibi BasysPrint’i hem Sıgma hem de Aras üzerinden distribütörlerimiz aracılığı ile pazara takdim ediyoruz. Şu aşamada yeni nesil 460 ve 860, 50 x 70 ve 70 x 100 makinalarımızın yanı sıra large format VLF makinalarımız oldukça ilgi görüyor. CTcP pazarında BasysPrint’in lider olduğunu söyleyebiliriz. Artık hemen hemen Türkiye’nin her yerinde VLF görmek mümkün. VLF’in esnek çözümleri çok güzel. VLF’te aynı anda iki tane 700 x 100 kalıbının pozlama imkanı var. Diğer taraftan farklı teknolojik uygulamalarda yapabiliyorsunuz. Serigrafi kalıbı pozlayabiliyorsunuz. Hemen hemen 20-30 tane üreticinin ürettiği belki 60’dan fazla kalıp bu sitemde kullanılmış, denenmiş durumda. Yani her türlü kalıbı pozlama imkânımız var. Hem kalite hem de kalitenin sürekliliği anlamında ve flatbed olmasından dolayı da çok büyük avantaj sağlıyor. Biraz da ThermoflexX’ten bahsedelim. HD Flexo ile ThermoflexX’in karşılaştırmasını yapabilir misiniz? Nadir Kargı: TermoflexX, Xeikon’un
önce Flexolaser şirketini ve Termoflex markasını Kodak’tan satın aldıktan sonra, pazara sunduğu flexo ve letterpress kalıpları pozlayan bir CtP çözümü. Geçtiğimiz bir iki yıl içerisinde moda haline gelen HD flexo ile kıyasladığınızda ki HD Flexo denildiğinde akıllara hep 4000 dpi gelir, TermoflexX 5080 dpi ile bu çıtayı çok yukarı seviyelere çıkardı. Standart olarak 2540 dpi olarak gelen makine, şu anda 5080 dpi’lık HD (high definition) Flexo olanağı sunuyor şu aşamada. Diğer taraftan makinalarımızda vakum slyder’lar ile istediğiniz ebatta kalıp kullanabiliyorsunuz. Diğerlerinde o vakumu kaybetmemek için kalıpla kapatmak durumunda kalabiliyorsunuz. Manyetik silindir ihtiyacında hem metalik hem de standart flexo kalıbı kullanabiliyorsunuz. Kodak Prinergy iş akışı ile de uyumlu bir şekilde çalışabiliyor. Bu avantajları ile etiket ve esnek ambalaj pazarı için çok iyi bir çözüm olduğuna inanıyoruz. Printtek 2013 değerlendirmenizi ve Reslan Etiket ve varsa diğer satış haberlerinizi de paylaşır mısınız? Nadir Kargı: Öncelikle RESLAN Firmasına Xeikon’a yönelik pozitif kararlarından dolayı bu vesileyle teşekkürlerimizi sunmak isteriz. Uzun zamandır yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonrası RESLAN gerek baskı kalitesi, gerek verimliliği, gerek priming gerektirmeyen baskı sistemi, FDA onaylı toneri, sonsuz baskı boyu, 50,80 Cm’e kadar baskı eniyle olanağı ile fark yaratan Xeikon RESLAN’ın tercihi oldu. Fuar sırasında Xeikon ürünlerine çok ciddi bir ilginin olduğunu gördük. Ziyaretçilere Xeikon’un avantajlarının anlatılması sonrası kısa zamanda, sıradaki yeniliklerinde katkısıyla, yeni projelerin geliştiğini hep beraber göreceğiz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Fuardan Akıllarda Kalacak Olan Teknoloji Dijital Olacaktır Doğa İpek: “Herkesin aklında bu fuardan geriye dijital kalacak. Her geçen gün de bu teknoloji de bir gelişme oluyor. Maliyetler düşüyor, hızlar artıyor, kaliteler yükseliyor. Bunun matbaa için “gelecek” olduğunu düşünüyoruz.” Xeikon Türkiye distribütörlerinden Sıgma şirketinden Doğa İpek’e Printtek 2013 ve sundukları hizmetler hakkında görüşlerini sorduk. İpek, Printtek 2013 hakkında “Bu fuarın karşılığını aldık”, diyor.
Bu fuarın karşılığını aldık “Fuar’a Xeikon Türkiye ile birlikte ortak bir katılımımız oldu. Dijital baskı teknolojisi bu aralar çok popüler. Bu sebeple olsa gerek fuar boyunca özellikle Xeikon dijital ambalaj ve etiket baskı makinasına ciddi bir ilgi vardı. Xeikon’un üretmiş olduğu makine, bu alanda en yüksek kalite ile üretim yapan alternatiflerden bir tanesi. Özellikle kendinden yapışkanlı etiketlerde ve karton ambalajda rakiplerine göre ciddi avantajları var. Ziyaretçilerin fuar’da en çok etkilendikleri uygulama da bu oldu. Basysprint CTcP artık herkes tarafından bilinen ve kabul etmiş durumda. Ziyaretçilere büyük ebat makinemizi gösterdik. Burada iki adet 70 x 100 kalıbı aynı anda pozlayabilen bu makine üretkenliği ile ön plana çıkıyor. Aynı zamanda Xeikon’un ThermoflexX klişe hazırlık makinesi de burada sergilendi. Genel olarak ilgiden memnunuz. 2010 yılındaki fuar çok zayıf geçmişti. Büyük firmaların hiçbiri stand açmamıştı. Dolayısıyla bu fuarla ilgili olarak matbaacılarda bir beklenti vardı. Tüm yabancı misafirlerimiz bu fuarı uluslararası fuarlar ile karşılaştırmaya başladılar. Herkes makine getirmiş, herkes yatırım yapmış. Bu fuarın karşılığını aldık diye düşünüyorum. Fuar süresince yakaladığımız ilgiyi fuar sonrasında da iş anlamında sonuçlandırabileceğiz. O zaman hedefimize ulaşmış olacağız.”
Fogra sertifikalandırmasına ilgi büyüyor “Biz Sıgma olarak 12 yıldır prova sistemleri konusunda hizmet vermeye devam ediyoruz. Bu bizim için yeni bir teknoloji değil ama popüler bir teknoloji. Fuar süresince önemli konuşmalarımız ve temaslarımız oldu. Artık prova sistemleri her firma için elzem noktada. Fogra
163
sertifikalandırması konusunda da ilgi artıyor. Şirketler artık üretimlerini standart hale getirmek istiyorlar. Fogra sertifikası olsun ya da olmasın bu standartları oluşturmak ve deneme yanılma yolu ile üretim yapmak istemiyorlar. Ayrıca üretim maliyetini düşürmenin yöntemlerinden bir tanesi de bu. Önemli bir unsur. Bunun ile alakalı da ciddi temaslarımız oldu. Ama öne çıkan teknoloji genel anlamı ile dijital baskı teknolojisi. Herkesin aklında bu fuardan geriye dijital kalacak. Her geçen gün de bu teknoloji
de bir gelişme oluyor. Maliyetler düşüyor, hızlar artıyor, kaliteler yükseliyor. Bunun matbaa için “gelecek” olduğunu düşünüyoruz. 1995 yılından beri dijital teknolojiler üzerinde çalışmalar yapıyoruz, satışlar yapıyoruz. Bu sektörde bu teknolojide piyasaya çözüm sunan ilk firmalardan bir tanesiyiz. Şu anda bulunduğumuz noktada dijital ile konvansiyonel birbirini tamamlıyor. Fakat dijital gün geçtikçe üretimden daha fazla pay almaya başladı. Bunun da giderek artacağını düşünüyorum.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Mat Kâğıt A.Ş İle Yeni Pazarlara Açılabilirsiniz
Printtek 2013 fuarının reklam ya da tabela olarak değerlendirebileceğimiz baskı pazarından gelen katılımcılarından biri de Mat Kâğıt A.Ş. oldu. Mat Kâğıt A.Ş.’nin bu katılımını dergimize değerlendiren şirketin Satış ve Pazarlama Müdürü Metin Gönülkırmaz, matbaacılara yapabilecekleri farklı işleri ve ulaşabilecekleri farklı pazarları göstermek istediklerini, söylüyor. Gönülkırmaz’ a en çok ilgiyi hangi makinelerin gördüğünü sorduk:
HP Scitex FB700 UV “Printtek 2013’e katılarak matbaacı dostlarımıza yeni ve farklı teknolojileri göstermek istedik. Matbaa sektörünün konvansiyonel matbaa makinelerinin ve işlerinin dışında farklı işler yapabileceklerini ve farklı pazarlara açılabileceklerini göstermeyi hedeflemiştik. Mat Kâğıt’ A.Ş standına gelip gördükleri son teknoloji dijital baskı ve iş sonlandırma makineleri matbaacı dostlarımızı oldukça etkiledi. Bu makinelerimiz arasında direkt olarak sert levhalara -mesela oluklu kartonlara, şeffaf malzemelere beyaz baskı gibi, HP Scitex FB700 UV dijital baskı makinemiz ile direkt 1 adet bile baskı yapma imkânını gördüler, doğal olarak bu teknoloji, kendilerinin yabancı oldukları bir teknoloji değildi. Belki bir çok firma daha önceden de bu teknolojiyi biliyordu ve duymuştu fakat baskı yaparken bunu görmek ziyaretçilerimizi oldukça memnun etti ve matbaa sektöründen dostlarımız ile çok iyi diyaloglar kurmamıza vesile oldu.” 164
HP Designjet L26500 Latex, HP Scitex FB700 UV, Zünd S3 M-800 Dijital Kesim Makinesi ve Eurolaser Lazer kesim makinesi. En büyük ilgi hangisine? “Matbaacı dostlarımızın bir çoğu zaten HP Designjet L26500 Latex dijital baskı yazıcılarımızı çok iyi tanıyorlar. Bir çok matbaada ve reprohouse’da bulunabilen bir çözüm. Fuarda ise En çok HP Scitex FB700 UV ve Zünd S3 M800 Dijital kesim makinemiz ön plana çıktı. Eurolaser matbaacılıkta belki belli ürünlerde çözüm üretecek bir cihaz ancak daha çok reklam sektöründe yer bulacağına inanıyoruz. Ancak özellikle oluklu ambalaj üreten matbaalarda Hp Scitex FB 700 UV Dijital baskı makinemiz ile ile Zünd S3 M-800 makinesinin yer bulacağına inanıyoruz.” Makinelerin baskı tirajları için neler söyleyeceksiniz? “Biz reklam sektöründe düşük tiraj dediğimizde gerçekten düşük tiraj anlıyoruz. Yani bir taneden baskıya başlarız. Ancak matbaa sektöründe gördük ki bizim için bu makinelerimizde basılacak işlerin tirajları çok büyük. Örnek vermek gerekirse, In house baskı yapan bir müşterimizde baskı yapan HP Scitex FB700 makinemiz gece gündüz çalışıyor. 50 adede kadar özel oluklu kutularının baskısı ile başladılar ama şu anda 150 adede kadar özel baskılarını bu makinede yapıyorlar. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu makineler sadece 100 veya üstü baskılar için değil, bir çok matbaa
işletmesinde numune baskılar, maket ya da sunum işlerinin basıldığı baskı makinesi olara da kullanılabilir. Display ya da stand üretimi de yine matbaa sektörü için bir örnek olabilir.” Eurolaser misiniz?
hakkında
da
bilgi
verir
“Eurolaser, çok güvendiğimiz ve bizim için de yeni bir marka ve temsilcilik. Lazer kesim makineleri pazarında çok değerli ve oldukça önem verdiğimiz bir marka, ayrıca kaliteye çok önem veren iyi bir üretici. Zünd Dijital kesim makinemiz ile karşılaştırıldığında paralel makineler gibi. Ortak hizmet verdikleri ürünler var, birbirine yakın makineler gibi görünüyor ancak eurolaser, laser teknolojisi ile kesim yapıyor. Eurolaser, laser teknolojisini geliştiren bir şirket ve bu konuda uzman bir firma. Standımızda şimdilik sadece temsilciliğimizi duyurduk. Önümüzdeki günlerde ürün tanıtımını da yöneleceğiz, ayrıca sizin vasıtanız ile önemli bir duyuruda bulunmak istiyorum: Mat Kağıt A.Ş. İstanbul merkez binamızda Eurolazer yatırımı yapmak isteyen müşterilerimize demo organizasyonları yapacağız, Haziran ayı içinde demo makinemiz geliyor. ” Printtek 2013’de hedefimize ulaştık “En başta söylediğim gibi ana hedefimiz matbaacı dostlarımıza yeni iş imkânlarını ve makineleri gösterebilmekti. Bunu başardığımıza ve sonuçlarını da fuar sonrası alacağımıza inanıyorum.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Etikette Tüm Soruların Cevabı Mert Gönenç: “Bizim yapmaya çalıştığımız müşterinin gerçek ihtiyacına, gerçek müşterileriyle işlerini gördükten sonra doğru makineye yönlendirmek.” Printtek 2013’e etiket sektörünün en kapsamlı katılımlarından birini yapan İmix Group standındoan Gidue, Prati ve Zonten çözümlerine yer verdi. BST’yi de iş ortağı olarak misafir eden İmex Group genel müdürü Mert Gönenç, sorularımız cevaplandırdı. Imex Group olarak Printtek’i çok ciddiye aldıklarını söyleyen Gönenç etiket konusunda en geniş katılım gösteren tek şirket olduklarını, anlattı: En yenilikçi ürününüz hangisiydi? “İki tane inovatif ürünümüz vardı. Bir tanesi, semi rotary ofset makinemiz ki bu makinemizdeki inovasyon, uzaktan kumandayla masa üzerinden otomatik mürekkep ayarı yapma imkanı vermesi idi. Diğeri de en kısa flekso olarak kendini tanıtan Gidue’nin Combat MX modeliydi. Sadece 6,5 metre uzunluğunda ve 8 renk bir flekso makinemiz. Gidue dediğimizde aklımıza ilk gelmesi gereken şey inovasyon. Burada da yine inovasyonunu gösterdi. Letterpress’ten, bir başka deyişle semi rotary başlangıç makinelerinden fleksoya geçmek isteyen müşteriler için çok güzel bir yeni çözümü var, bu fuarda da onu sergiledik. 5 ve 6 Haziran tarihleri arasında İtalya’da bir open house düzenleyeceğiz, bu yenilikçi çözümü paylaşmak için tüm etiketçilerimizi İtalya’ya bekliyoruz.” Burada sergileyemediklerinizden de bahseder misiniz? Aslında bizim ürün gamımızın tümü etiketle, etiketin baskı ve sonrasıyla alakalı. Burada sergilediklerimiz kısaca; flexo, ofset, kalite kontrol ve kule flekso makinelerimizdi. Bunun dışında ek olarak bir de letter press makinemiz var. Bunlar Tayvan, Çin ve İtalya menşeili. Kalite kontrol’de Prati’nin yeni bir inovasyonu var. Bu fuara getirmeyi düşünüyorduk ama yetişmedi. Yıldız tipi sarıcı dediğimiz otomatik sonlandırma sistemlerini çok doğru bir çözüm olarak Prati de sunmaya başladı. Müşterilerimiz bu çözümleri de bu sene Labelexpo Avrupa’da izleyebilecekler. Labelexpo için güzel haberler var. Bir tanesi de Gidue ile alakalı… Bu sene Labelexpo’da ilk defa inovasyon holü yapılıyor. Burada iki tane flekso üreticisi var. Bunlardan birisi MPS, diperi de Gidue. Burada yeni inovasyonları görecekler. İki inovatif flekso firması o 165
holde buluşacak. Biz de müşterilerimize sonlandırmayla alakalı akıllarına takılan veya etikete katma değerle ilgili sunmayı istedikleri çözümler hakkında seve seve hizmet etmeye ve ürünlerimizi tanıtmaya açığız.” Bu noktada onların adına bir soru soracak olursak: Yıllarca biz letterpress’e yatırım yaptık. Çünkü bu makineler daha uygun fiyatlıydı. Son zamanlarda da ofset etiket baskı makinelerine yatırım yapılıyor. Flekso tüm bu gerçeklere rağmen varlığını sürdürüyor ve Avrupa’da da bu yatırımlar devam ediyor. Biz acaba uygulama maliyetleri düşük olan makineleri teknolojiye tercih etmekle doğru mu yapıyoruz? “Aslında bu sorunun tek bir cevabı yok. Bu işin doğrusu herkesin kendi ürün segmentine uygun çözümü seçmesidir. Ama bizdeki yatırımları genelde birbirini izleyerek, diğer yatırımcıları taklit ederek yapıldığı için bazı firmalarda aşı tutuyor, bazılarında ise tutmuyor. Bizim yapmaya çalıştığımız müşterinin gerçek ihtiyacına, gerçek müşterileriyle işlerini gördükten sonra doğru makineye yönlendirmek. Bunla
ilgili bizim bir çalışmamız var ve bunu seve seve müşterilerimizle paylaşırız. Şöyle bir vak’a örneği oldu: Çok büyük bir yatırımla sektöre girmek isteyen ama tecrübesiz bir firma vardı. Firmayı, çok daha az kazanmamıza rağmen, çok daha ufak bir giriş makinesiyle sektöre soktuk. Daha sonra bir letterpress onun üzerine flexo verdik ve şu anda da yoluna büyüyerek devam ediyor. Özetle herkesin kendi özel durumunu iyi değerlendirmesi ve kendi durumuna göre yatırım kararı alması gerekir ki biz de bu durumda her türlü yardıma açığız.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Kompakt Goss Gazete baskı makinelerinin başrol oyuncusu Goss, değişen baskı ihtiyaçlarına göre kendini yenilemeyi sürdürüyor. Goss’un hedefinde ambalaj ve ticari baskı var. Ian Buckley
Eric Bell
matbaalar yerine bu tarz makineler almak gerekir. Birçok pazarda tek yönlü yapılan işlerin revaçta olduğu günler sona erdi. Tirajlar değişiyor, ekipmanlar da bir yandan değişim gösteriyor. Bazen UV kurutucularla dergi basıldığı çok uç örnekleri de görebiliyoruz. Artık gazete için bir makine, dergi için ayrı makine ya da kitap için ayrı makine alındığı günler bitti. Artık tüm bu işleri tek bir makineyle de gerçekleştirebiliyoruz. Genelde tercih de bu tip makinelerden yana oluyor. Aynı makineden daha çok ticari geri dönüş bekleniyor. Türkiye için yeni bir projeniz var mı? Eric Bell: Şu anda İzmir’de bir projemiz var. Yaklaşık iki hafta önce burada matbaa kurulumu gerçekleştirdik.
Web baskı makineleri konusunda lider bir şirket olan Goss International, Printtek fuarına 2005 yılılnda olduğu gibi yine uluslar arası bir katılım gerçekleştirdi. China Print’te de yer alan şirket yine de en üst düzey yönetimi ile Türkiye temsilcisi Medya Makine standında yer aldı. Goss International Pazarlama Müdürü Eric Bell ve Operasyon Müdürü Ian Buckley ile bir araya geldik ve Goss’un yeniliği Magnum Compact Press hakkında konuştuk: Bize en yeni çözüm ve teknolojinizi anlatır mısınız? Ian Buckley: Printtek’te ve China Print’te yeni Magnum Compact Press’i tanıttık. Piyasada çok değişik çözümler var. İnsanlar pazarı izliyor ve pazarda dijital baskı olduğunu da görüyorlar. Dijital baskı ünitesinin avantajı işten işe hızlı geçiş sağlıyor olması. Çok daha az manuel müdahaleye gerek duyması. Dezavantajı ise materyallerinin hala çok pahalı olması… Magnum Compact’ta öncelikli olarak ortak ofset teknolojisini kullanmaya çalıştık. Baskıya hazırlık aşamasının en önemli noktası plaka çıkarılması süreci ki bunu şu anda en iyi duruma getirdik. Örneğin üretim esnasında birisi üretimi devam ettirirken bir başkası da gidip sıradaki iş için hazırlık yapmaya başlayabilir. Ve sonrasında plakalar çok hızlı bir şekilde değişir, 2 dakikadan daha az bir sürede, herhangi bir müdahaleye gerek kalmaksızın, bir işten diğerine 166
geçiş yapabilirsiniz. Geçtiğimiz yıllarda birçok kompakt baskı sistemi yaptık. Şimdi bu makine ile de kompakt bir ünitenin sağladığı avantajları sunuyoruz. Çok iyi kalitede baskı alabiliyorsunuz. 500 ila 5 bin ya da 10 bin adet arasında baskı alan birisi için ana gider kalemleri kağıt, mürekkep ve iş gücüdür. Büyük bir matbaaysanız bunun en az iki katı kadar çalışana ihtiyacınız olacak. Magnum Compact Press tüm bu çift-en teknolojiyi, tek-en bir üniteye sığdırıyor. Dolayısıyla daha az bir üretim alanı kaplamış oluyor. 5 bin adedin altında her baskı aslında dijital matbaaların işidir. 5 binden 250 bin baskıya kadar olan pazar da bizim fuarda hedeflediğimiz pazar. 6 ya da 8 ünite satın alan birisi rahatlıkla gazete basabilir. Gazete pazarı hakkında ne düşünüyorsunuz? Eric Bell: Genel olarak, başlıklara bakacak olursanız, birkaç yıl sonra gazete diye bir şeyin kalmayacağını görürsünüz. Ancak bu böyle olmayacak. İngiltere ve Amerika gibi pazarlarda gazetenin bir değişimden geçtiği açık. Tiraj açısından da baktığınızda tirajlar da değişiyor ama aslına bakarsanız Amerika ve İngiltere’de insanlar daha farklı bir şey yapıyor. Üreticilik açısından baktığınızda aslında gazete matbaası almak yerine daha farklı işler de yapabileceğim bir makine almam gerekiyor. Bence spesifik
Bir web baskı üreticisi olarak, elektronik cihazlarla bir rekabet içinde misiniz? Eric Bell: Günün sonunda bir rekabet içindeyiz. Haber yayımcıları pazara girmenin yollarını arıyorlar. Gün sonunda tüm dünyaya baktığınızda herkes aslında basılı bir şeylere bakıyor. Biz, kişisel olarak, haberleri takip etmeye devam ediyoruz ama bu her zaman basılı medyada olmayabiliyor. Ama dünyada insanlar hala basılı malzeme kullanıyor. Bizler aslında bu şekilde bir rekabetin içinde değiliz. Baskı ekipmanları pazarının 2009’dan bu yana dramatik olarak düştüğü bir gerçek. Bu asla geri gelmeyecek. Bu nedenle bu işte 3 ana kol var: Gazete, ticari ve esnek ambalaj baskı. Büyümek bizim için bir iş, başka bir kol daha bulmalıyız çünkü gazete işin 3te birini kapsıyor bu nedenle biz özellikle ambalaj pazarına iş yapıyoruz. Fuardan sonra standınızdan aklımızda ne kalacak? Ian Buckley: İnanıyorum ki Magnum Compact matbaaların ve yayımcıların gerçek dostu olacak. Bu pazara da gerçekten iyi bir teknoloji getirdiğimizi söyleyebilirim. Bu pazar gerçekten çok değişken bir pazar… Matbaalara ve yayımcılara gerçekten yardımcı olmak istiyoruz. Dürüst olmak gerekirse sunduğumuz çözümler gerçekten kar getirici, biz de onların kâr etmelerini istiyoruz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Teknova Yeniliklerini Anlattı Teknova Matbaacılık Kimyası Sanayii şirketi yöneticisi Suat Sonakın, Printtek 2013’de müşterilerinin daha çok bilgilendirilmesine odaklandıklarını, anlattı. Sonakın, fuardaki ilgiden memnun olduklarının altını çiziyor:
Herşeyi anlatabildik “Bildiğiniz gibi İstanbul’da matbaacılık fuarı olmayalı uzun zaman oldu. Dolayısıyla da biz bu fuarda genel olarak rahat bir görüşme ortamı hazırlamaya çalıştık. Ayrıca da ürünlerimizi uygulayacak kişilere en iyi biçimde göstermeye çalıştık. Öyle zannediyorum ki her ikisini de başardık. Standın hem genel görünümüyle ilgili çok olumlu tepkiler aldık, hem de burada genel olarak Teknova’nın çalışma amaçlarına dair her şeyi anlatabildiğimizi düşünüyorum. Ziyaretçilerimiz ürünlere hem elleri ile dokunabildiler, hem de barkovizyonla Teknova’nın çalışmalarını gördüler. Bildiğiniz gibi Teknova, Fogra üyesidir. Fogra tarafından tescil edilmiş ürünlerimizi vurgulamaya çalıştık. Temsilciliklerimizi anlattık. İlk akşam tüm bu çalışmalarımızı sosyal medyada paylaştık ve yoğun ilgi gördük.”
Blanket çıtalamada yeni bir yol “Blanket çıtalama konusunda daha önce sizin derginizde de duyurduğumuz yeni yöntem yani yeni çıtalarımız çok ilgi gördü. Bu uygulamayı, Türkiye’de bir tek biz yapıyoruz. Bildiğiniz gibi blanket çıtalamada uzun yıllar yoğun çalışmalar yaptık. Özel çıtalarımızın tamamını Almanya’dan ithal ediyoruz. Özelikle çelik çıtalarda tutkalsız, en son teknoloji çıtalamayı getirdik. Bunu da zaten fuar öncesi 3 aydan
printtek 2013
beri müşterilerimize sunuyorduk. Bunun haricinde Arets’in UV ürünlerini tanıttık. TESA temsilcisiyiz ve TESA’nın gazete sektörü için yeni ürünlerini TESA’nın yetkilileri ile birlikte gösterme imkânı bulduk. Teknova rakiplerinden daha genç bir şirket. Dolayısıyla daha fazla tanınmaya ihtiyacı var. Fuarda amacımız sıcak satış ve müşteri ilişkilerinden çok Teknova’nın daha çok tanınmasını sağlayacak çalışmalar yapmaya çalıştık.”
matbaa&teknik
Proses Klişe Kalite ve Hizmete Odaklandı 7/24 hizmet veren Proses Klişe en ucuzu değil en iyiyi sunmak iddiasında. Daha hızlı ve daha kaliteli ürün için yatırım yaptıklarını ilave eden Ahmet Üst, doğa dostu ve çevreci anlayış ile kendi arıtma tesisi bulunan bir üretim tesisi olduklarının altını çiziyor. Proses Klişe yeni yatırımları ile büyümeye devam ediyor Printtek 2013’de 3. Salonda yer alan şirket gofre, yaldız, 3D gibi klişelerini sergilediler. Proses Klişe’den Ahmet Üst, “Şirketimiz, 1993 yılından beri matbaa ve ambalaj sektöründedir. 2004 yılından itibaren aynı hizmet ve kalite anlayışı ile magnezyum ve prinç ile yaldız-gofre aynı anda, 3 boyutlu klişe (kademeli gofre) , yaldız klişe , yaldız bobst klişe , gofre klişe , geçmeli gofre klişe, frekans klişeleri imalatına adım atmıştır”, diyor ve ekliyor: “Kendini geliştiren, teknolojiyi yakından takip eden, gerek yurt içi gerek yurt dışı fuarları takip ederek dünyadaki son yenilikleri ülkemize 167
getiren bir kurum haline gelmiştir. Ülkemizdeki klişe yapımındaki eksiklikleri görerek müşterilerin sorunlarına çözüm bulup hızı kaliteyi ve güveni gelişmekte olan sektörümüze sunmaya devam etmektedir. Her geçen gün müşteri portföyümüzü arttırarak buna paralel makina parkurumuzu geliştirerek sektörümüzde öncü bir kurum olarak müşterilerimize hizmet vermekteyiz.” Printtek esnasında standında ziyaret ettiğimiz Ahmet Üst ve Hüseyin Güngör, matbaacıların Proses tarafından üretilen klişeler ile Avrupa’daki fuarlarda görebildikleri iş örneklerini artık ülkemizde de görebildiklerini ve Avrupa ile
aynı ayardaki ürünleri bu fuarda gördüklerini, anlatıyorlar. Güngör, hizmette öncü, alanlarında lider olduklarını, söylüyor. 7/24 hizmet veren Proses Klişe en ucuzu değil en iyiyi sunmak iddiasında. Daha hızlı ve daha kaliteli ürün için yatırım yaptıklarını ilave eden Ahmet Üst, doğa dostu ve çevreci anlayış ile kendi arıtma tesisi bulunan bir üretim tesisi olduklarının altını çiziyor: “3 boyutlu gofreler ve yaldız gofreleri aynı anda basabilen klişeleri Türkiye’ye getirdik. 10 yıllık bir firmayız ve 2 yıldan bu yana da yaldız gofre aynı anda ve klişe işini yapıyoruz. Fuara da kendi müşterilerimize bunları sunmak için katıldık.”
printtek 2013
matbaa&teknik
MSM, Burada ve Büyümesi Sürdürüyor Murat Açıkgöz: “MSM burada algısı benim için en önemli kazanç olacaktı. Oldu da. Satışlarımız gerçekleşmeye başladı. Artık yeni ürünlerimizle yeni markamızla yıl sonuna kadar çıkışımız tamamlamış olacağız.” Printtek 2013’de yeni Doie CtP markası ile yer alan MSM Mümessillik şirketinin sahibi Murat Açıkgöz, fuara katılma sebebini böyle açıklıyor. MSM burada algısını oluşturmak. Pazardan hiçbir zaman çekilmedim diyor, Açıkgöz; üstelik yeni makine ve malzeme temsilcilikleri ile 2013’ü en iyi biçimde kapatmak hedefi ile: “Bu fuara katılmamın en önemli sebebi pazardaki MSM hakkında konuşulanlar. Ben tüm bu konuşulanlara cevap vermek için bu fuardayım. MSM burada algısı benim için en önemli kazanç olacaktı. Oldu da. Satışlarımız gerçekleşmeye başladı. Artık yeni ürünlerimizle yeni markamızla yıl sonuna kadar çıkışımız tamamlamış olacağız.” Yeni bir yapılanma içinde gibi görünüyorsunuz ve genişleme planlarınız var, bildiğimiz kadarıyla. Biraz anlatır mısınız MSM Mümessillik’te ne olup bitiyor? Murat Açıkgöz: 2012 MSM için durgun bir yıl oldu. Bu daha çok piyasadan değil kişisel sebeplerden dolayı yaşadığımız durgunluktu. 2013’de tekrar toparlamaya başladık. Yukarıya doğru çıkıyoruz. Artık piyasa şartlarının da zorlaması ile Çin üretimi CtP’lere yöneldik. Lüscher’in fiyatları zaten artık ulaşılamaz noktaya gelmişti ve arkasından zaten iflas ertelem verdi, biliyorsunuz. Ancak Lüscher’in tarafımzdan verilmiş makinelerine servis desteğimiz devam ediyor. Ama şimdi yeni bir bebeğimiz var. kısa zamanda çokca duyacaksınız ve Lüscher’de yaptığımı bu yeni CtP cihazımızda da yapacağım. Şu ana kadar Doie markası altında 8 makine verdik ama en az 40 -50 makine duyacaksınız, benim tarafımdan satılmış. Daha önce sattığım makinelerin üçte biri fiyatına aynı işi yapan makineleri satıyorum. Fiyatta bu kadar önemli bir avantaj söz konusu. Bu fuara yetişmedi ama hedefimde baskı sonrası makineler var. Yine Uzak Doğu menşeli olacak. Görüşmelerim devam ediyor. Sırf bu çalışmalarım için Çin’de danışmanlık aldığım bir kişi de var. Hatta şu anda Çin’deki fuarda benim adıma ürün araştırması yapıyor. Asıl önemli olan konu, malzeme. O alanda ciddi çalışmalar yapmaya başladım. Yüksek volümlerde termal ve 168
konvansiyonel kalıp getirmeye başladım. Hedefim yıllık 1 milyon metrekare rakamına ulaşmak olacak. Blanketim var. Tetenal kimyasallarını getiriyorum. Bunların yanına giyotin, iplik dikiş makinesi, ambalaja yönelik sıvama makineleri ve kesim makineleri ilave etmeyi planlıyorum. Çok sayıda üretici var ama bunların arasından iyi olanlarını seçme aşamasındayım şu anda. CtP’de şansın herhalde yaver gitti. Doie markası ve üretici şirket çok iyi. Benzer firmaları baskı sonrasında bulup hem iyi hem de ekonomik çözümlerle ilerlemek istiyorum. Bütün bu ürünleri de tahmin ediyorum yılbaşına yetiştirmiş olurum. Agfa ve Lüscher sonrası iki Avrupalı şirketin ardından bir Çin şirketini temsil ediyorsunuz. Bir kıyaslama yapabilir misiniz?
Murat Açıkgöz: Kıyaslama yapılamaz bile. Öncelikle çalıştığınız Çin şirketini eğitmek, mantalitesini değiştirmek zorundasınız. Bu yüzden çok dikkatli olmak zorundaydık. Doğru şirketleri seçmek konusunda titiz davranıyoruz. Ben bu sebeple danışmanlık hizmeti alıyorum. Tüm işlerimi takip ettiriyorum. Eğer Çin’den bir getiriyorsanız o makinenin her noktasını en az imalatçı kadar bilmek zorundasınız. Evet, negatif bir şeyler söylüyorum ama ben bunu göze alarak yönümü Çin’e çevirdim. Bu konuda kendime güveniyorum, makinelerimi tanıyorum. Zaten Çin’den makine ithal etmek kolay bir iş olsa herkes yapar. Makinelerde bir problem yok. Tamamen satış sonrası servis, teknik bilginin aktarımı gibi problemler var. Bütün problem informasyonun aktarılması. Zaten Avrupalı olmanın anlamı da burada gizli.
printtek 2013
matbaa&teknik
Sanem Matbaacılık’tan Patentli Yeni Ürün
Sanem Matbaacılık Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Alıçlı, patentini aldıkları geometrik kesitli telleri ilk kez Printtek 2013’de sergilediklerini, söyledi. Baskı sonrasında özellikle kırtasiye ürünleri üretenler için kaliteli ve çok çeşitli malzemeler üreten Sanem Matbaacılık, Ankara Temelli’deki üretim tesislerini yeni yatırımlarla genişletmeye devam ediyor. Alıçlı, 2. Salonda yer alan geniş sergileme alanında çok farklı bir çok ürünü bir arada sergilediklerini anlattı: “Bizim çok değişik ürünlerimiz var. Makinelerimiz, sarf malzemelerimiz. Yüzlerce farklı ürün. Ziyaretçiler içinde makinelerimizle ilgilenenler olduğu gibi malzemelerimizi de ilgiyle inceleyen ziyaretçiler vardı. Sanem Matbaacılık’ın tek bir ürün ve tek bir çözümümüz yok. Çanta sapından tutun da defter makinelerine kadar birçok çözümümüz var. Bu nedenle fuar sonrası muhakkak ki akıllarda farklı şeyler kalacaktır.”
Dünyada ilk kez, patentli üretim ile yuvarlak tellerden geometrik kesitli tellere “Bu fuarda, dünyada ilk kez yapılmış bir ürün sergiledik. Ürünü aşağı yukarı 3 ay evvel çıkarmıştık ama piyasaya sürmemiştik ve ismini de duyurmamıştık. Şimdi patentini aldık ve ürünümüzü burada sergiliyoruz. Yuvarlak plastikten yapılan defter telini biz kare, dikdörtgen ve üçgenden yapmaya başladık. Bunun patentini aldık. Dünyada da ilk defa Sanem tarafından üretildi. Geometrik kesitli tellerimiz, kopyalama merkezileri ve fantezi defter ya da broşür yapanlara hitap edebilir bir üründür.” 169
printtek 2013
matbaa&teknik
Anadolu Seminerleri Yapacağız Hasan Duran: “Boya, merdane, kauçuk, kimyasallar, kağıt üzerine belirli firmalar bir ekip oluşturup matbaaların ayaklarına gidip, çok fazla da zamanlarını almayarak onları bilgilendirmek istiyoruz.” İzmir Menemen’deki fabrikasında merdane üretimini sürdüren Batı Merdane yöneticilerinden Hasan Duran ile Printtek 2013’de bir araya geldik. Printtek 2013 değerlendirmesinden şirketin yeni yatırımlarına; matbaalarda yaşanan problemlerden eğitim seminerlerine fikir alışverişinde bulunduğumuz Hasan Duran, matbaacıya yapılan ziyaretlerin iadesi olarak gördükleri Printtek 2013’ün başarısına dikkat çekiyor:
Misafirlerimizi ağırlıyoruz “Bizim için burası misafir ağırlama, dostlukları pekiştirme yeridir. Türkiye’de ki bütün matbaalar ile birebir ilişki ve diyalog içerisindeyiz. Biz sürekli onların iş yerlerinde onları ziyaret ederek onlara misafir oluyoruz. Burası bizim yerimiz. Bizim onları ağırladığımız yer ve onlar bizim misafirimiz. Dostlukları pekiştirmek adına bizim için çok faydalı bir fuar oldu. Onlar açısından da öyle olduğunu düşünüyorum. Burada kimse gelip de merdane nedir, şu kadar garanti veriyor musunuz, bunu kaça yapıyorsunuz gibi sorular sormuyor. 20 yıl önce matbaacılık nasıldı, şimdi nasıl gibi sohbetler ettik. Nostaljik anılar paylaşıldı.”
Matbaalardaki değişime ayak uyduruyoruz “Üretimin bir kısmını yeni binamıza kaydırdık. Sadece yatırımdan dolayı değil, makine parkımız mevcut yerimeze sığmadığı için. Matbaalar sürekli değişiyor. 20-25 yıl önceki matbaalar kademeli olarak bugün ki noktaya geldi. Gerek makine parkı gerekse baskı kalitesi olarak. Bizde matbaaların bu gelişimine paralel olarak sürekli bir kalite gelişimi ve makine parkımızı büyütme gayretindeyiz. Sürekli matbaalar ile diyalog içerisinde olduğumuz için onların isteklerine önem veriyoruz. Onlar bizi yönlendiriyorlar da biz de o yönlendirmeler sonucunda gerekli yatırımı yapıyoruz. Bizim İzmir’den Anadolu’ya ilk açıldığımız dönemde yani 89-90 yıllarında Anadolu’daki matbaacılar “bir merdane 6 ay gitsin başka bir şey istemiyoruz” derlerdi. Şuan onlar da farkında; kalite öyle arttı ki, 5 yılda bozulan bir merdaneye çok çabuk bozuldu, diyebiliyor; aynı matbaacılar. Tabii burada onların makinelerinin de etkisi var. Bizde ki kalite yüksekliğinin de farkı var. Her geçen gün biz
170
de kendimizi onların teknoloji yükseltme gayretlerine ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bütün her şey değişirken bizim sabit kalmamız mümkün değil, kalsaydık zaten biterdik.”
Hedef kullanım ömrünü uzatmak “Merdane alanında yeni ürün diye çok fazla bir şey olmaz. Sadece amaca hizmet eden merdaneyi hakkı ile üretebilmek ya da merdanenin ömrünü uzatmak şeklinde olur. Şu anda bir
printtek 2013
sorunumuz ve sıkıntımız yok. Makinelerin kullanımında, ayarsızlığında sıkıntılarımız oluyor. Tabii bazı zamanlarda bizim de hatalarımız oluyor. Ama bize gelen hataların çoğunluğu üretimin dışında farklı sebeplerden oluyor. Bunları hoşgörü ile ve üzerine düşerek gideriyoruz. Aslında merdane en problemli malzemelerden bir tanesi. Baskı da olabilecek her hata da suçlanacak şeyler hazne suyu, mürekkep ve merdane. Dolayısıyla matbaacı bunların üçünden sürekli şikayet eder.”
Ürün standardını oluşturduk “Yerli merdane ve orijinal merdane diye bir önyargı var. Geçenlerde bir matbaacı da yaşadığımız bir olayı anlatayım, yerli bir merdane taktığında bir problem yaşadığını düşünüp, orijinal merdane taktığında problem geçiyor zannediyor. Oysaki orijinal merdaneyi taktığında aynı sorun ile karşılaştığında sorunu başka yerde arıyor. Yerli merdaneye karşı bir ön yargı var. Bu geçmişte yaşanan sıkıntılardan dolayıdır, doğaldır. Ama bizlerde tahmin edildiği gibi sorunlar yok artık. Avrupa merdanelerine çok yaklaşmış durumdayız. Makine kullanımlarında da sıkıntı doğabiliyor. Makine değişiminden sonra
matbaa&teknik
ustalarımız makineyi çözene kadar sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Makinelerin çalıştırılmasında bazı şeylerin eksik kullanılmasından dolayı hatalar çıkabiliyor, bizden kaynaklanan hatalarda olabiliyor. Alkollerin veya farklı kimyasalların baskıya ya da merdaneye verdiği tepkiler de farklı olabiliyor. Kimseye bu kimyasalı kullanacaksınız, benim merdanem buna uygun da diyemiyorsunuz. Dolayısıyla karışık bir şekilde gidildiği için, bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Bunları aşmak için sürekli çalışıyoruz. Ürün standardını zaten yakalamış durumdayız. Yaptığımız yatırımların yanında ciddi bir laboratuarımız var. Ürettiğimiz hamurlarımız önce testten geçiyor.”
Öncelik matbaanın problemi ve bilgi aktarımı “Matbaaları dolaşan arkadaşlarımız bilgi paylaşımı yapar. Ama piyasada 200’ün üzerinde makine çeşidi var. Her makine konusunda uzman olma ya da onlara yardımcı olmaları çok fazla söz konusu olamıyor. Hepsini öğrenmemiz imkânsız. Tabii burada iş yine kullanıcılara düşüyor, onların bir makineleri var ve onu iyice öğrenmeleri gerekiyor. Kullanıcılardan gelen her şeyi dikkate alıyoruz. Çünkü bu
printtek 2013
bizim işimiz, hiç kimseyi bizden fazla düşünmüyoruz, güven sağlama açısından zaten personelimiz 2-3 ayda bir ulaşabildiği her yere ulaşmaya çalışıyor. Sorun bizden ya da başka bir nedenden de olsa öncelik matbaanın sorunu giderilmeli diye düşünüyoruz ve öncelikle onun mağduriyetini gidermek yönünde hareket ediyoruz. Sonrasında sorun nerde, kimde matbaa ile değerlendiriyoruz.”
Anadolu seminerleri yapacağız “Anadolu’da başarısız, olumsuz fuarlar yapıp insanlara bunun için mi geldik dedirtmek yerine belirli firmalar boya, merdane, kauçuk, kimyasallar, kağıt üzerine belirli firmalar bir ekip oluşturup matbaaların ayaklarına gidip, çok fazla da zamanlarını almayarak onları bilgilendirmek istiyoruz. Katılacak firmalara belirli bir zaman verip, yarım saat, bir saat sunum arkasından soruları cevaplandırma. Eylül ayı gibi bütün matbaaları birçok konuda aydınlatma adına çalışmalarımız olacak. Onun çok başarılı bir proje olacağını düşünüyorum. Hem matbaa sahiplerine hem alt kadroya herkese ulaşabileceğiz ve her iki taraf için de çok faydalı olacağını düşünüyorum.”
matbaa&teknik
Sharp’ın Yüksek Kapasiteli Baskı Makineleri Bizim ürünümüz de hem yeni hem de yüksek hacimli olduğu için katılımcıların hem marka hem de model olarak ilgisini çekiyor. Printtek 2013 dijital baskı salonu katılımcılarından biri olan Mitasan, Türkiye temsilciliğini yürüttüğü Sharp şirketinin yüksek kapasiteli dijital baskı çözümlerini matbaacıların ilgisine sundu. Sorularımızı,şriketin İstanbul Bölge Servis Müdürü Kadir Aydın cevaplandırdı: Ziyaretçiler fuardan döndüklerinde standınızla ilgili olarak akılarında ne kalacak? Kadir Aydın: Gelen ziyaretçi grubuna baktığınızda çoğu Sharp’ın matbaa sektöründe büyük volümlü makinelerinin olduğunu bilmiyordu. Şu an kesinlikle Sharp’ın da bu alanda ürünlerinin olduğunu ve Sharp diye bir markanın olduğunu artık hafızalarına yazdılar. Evlerine döndüklerinde bunu mutlaka anımsayacaklar. Fuar süresince en yenilikçi ve öne çıkan ürününüz hangisiydi? Kadir Aydın: Şu an dakikada 70 kopya
171
renkli ve siyah-beyaz basan 7040N modelimiz var. Bu özellikle fuarın amacına uygun bir model. Yeni bir ürün. Ziyaretçilerin %99’u mürekkep ile basan makinelerle ilgileniyor ve yüksek volümlü makineleri arıyor. En az dakikada 50 ve üzerinde sayfa basan makineler. Bizim ürünümüz de hem yeni hem de yüksek hacimli olduğu için katılımcıların hem marka hem de model olarak ilgisini çekiyor. Bu anlamda ilgi var, sorular yöneltiyorlar. Biz de elimizden geldiği kadar yardım ediyoruz ve ürünümüzü tanıtmaya çalışıyoruz. Renkli ve siyah beyaz baskı imkanı veren makinemiz MX6240N ve 7040N modellerinde sunuluyor. 1200 x 1200 dpi baskı kalitesi sağlayan bu ürün dakikada 70 sayfa renkli baskı alabiliyor. Standart 3 bin 100 maksimumum 8 bin 500 sayfa yükleme kapasitesi var ve dokunmatik bir kontrol paneli ile müdahale edilebilir. Bu panelden direkt olarak internet bağlantısı da mümkün. Ayrıca yüksek hızda sonlandırma seçenekleri de sunulabilir.
printtek 2013
matbaa&teknik
Ultra A.Ş: Dijital Kodlamada Liderliğe Doğru… Mustafa Yazıcı: “Ultra yönünü dijitale çevirdi. Müşterilerimiz artık bizi bu konuda gerçekten referans olarak kabul ediyorlar. Bence fuardan ayrılan müşterilerin aklında bu bağlamda Ultra’nın dijital çözümleri kalacaktır.”
HP dijital kodlama ve inkjet baskı ünitelerinin baskı makineleri üzerine aplikasyonu ile her türlü kodlama, ve numaratör işlerini gerçekleştiren Ultra A.Ş, çözümleri arasına inkjet baskı kafalarının lider üreticisi Xaar’ı da kattı. Geçtiğimiz aylarda duyurulan Miyakoshi temsilciliği de Ultra A.Ş’nin yeni adımı. Şirket sahibi Erçin Mesçi ve Satış Müdürü Mustafa Yazıcı ile Printtek 2013’de görüştük:
Erçin Mesçi: Miyakoshi çok ilgi gördü “Bu fuarda değişken data üzerine yoğunlaştık. Dolayısıyla gerek etiketçi olsun, gerek tabakacı olsun, gerek sürekli form olsun herkesin ihtiyacı olan hem numara basma hem değişken data basma konusunda çok farklı çözümler sunduk. Standımız çok ilgi gördü. Ayrıca dünyanın en büyüklerinden olan Miyakoshi firmasının mümessilliğini aldık. Özellikle etiket sektöründe çalışanlar gerçekten çok büyük ilgi gösterdiler. Makinenin ofset olması, Japonya’da üretiliyor olması ve de 560 kişinin istihdam edildiği 1950’lerde kurulmuş bir dünya devi olması, dikkat çeken konulardı. Bunun haricinde kendi üretimlerimizi de sergiledik. Gelen herkese de teşekkür ediyoruz.” 172
Mustafa Yazıcı: Xaar ile gücümüzü artırdık “Ultra yönünü dijitale çevirdi. Müşterilerimiz artık bizi bu konuda gerçekten referans olarak kabul ediyorlar. Bence fuardan ayrılan müşterilerin aklında bu bağlamda Ultra’nın dijital çözümleri kalacaktır. Bu konuda son 5 yılda ciddi yol kat ettik. Yeni Xaar isimli şeffaf baskılar yapabilen bir sistemimiz de var. Eskiden HP sistemleriyle gittiğimiz müşterilerimize artık Xaar sistemleriyle gideceğiz ve onların ihtiyaçlarına bu anlamda cevap vereceğiz. Daha önce HP sistemiyle parsel baskılar yapabiliyorduk, şimdi ful zemin baskıları Xaar’ın bize tanıdığı geniş ebat sistemiyle yapacağız.”
Erçin Mesçi: Neredeyse her tür malzemeye basabiliyoruz “Inkjet sistemleri çok hızlı gelişiyor. Bunlara ait yeni çözümleri sergiledik. Sadece HP ile çalışıyorduk şimdi Xaar ile de çalışmaya başladık. Mümessili olduğumuz firmalar arasında, özellikle dijital baskıda artık çok farklı çözümlerimiz var. Şimdi yeni mürekkeplerimizle neredeyse
her malzemeye basabilmeyi başarıyoruz. Özellikle daha önceden plastik ve türevlerinde zorlanıyorduk. Bunun haricinde en yeni mümessilimiz Miyakoshi. Ayrıca, fuara olan ilgi fena değil ancak bazı şeyleri fuardan sonra görebileceğiz. Fakat şu haliyle en eski TÜYAP’ları çok aratıyor. Biz zaten hem imalatçı hem de mümessil olarak TÜYAP’a gelmeyi istiyorduk.”
Mustafa Yazıcı: İlaç kutu baskısı için yeni bir çözümümüz var “İlaç kutusu kodlama sistemimizi de bu fuarda tanıtıyoruz. Hedef kitlenin burada olup olmayacağından emin değildik ama yine de sergiledik. Burada ilaç kutusuna kare kod basarak aynı zamanda basılan bilgiyi de doğrulayan, yurtdışında track&trace denilen, bir üniteyi de bu vesileyle ilaç firmalarına tanıtmayı düşünüyoruz. Bu bizim için ilerleyen zamanlarda gerçekten çok önemli. Bildiğiniz gibi Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı takip sistemine son derece uyumlu ve tüm standartları sağlayan bir sistem. Açıkçası umutluyum. Çok ciddi firmalarla görüşme yaptık. Sırf bu sistemi görmek için bu fuara gelen ilaç firmalarıyla görüştük. Öyle umuyorum ki ileriki zamanlarda güzel neticeler alacağız.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Kaym, Kalitede Avrupa İle Yarışıyor Sami Büyükkaynak: “Matbaacılarımız artık Türkiye’de Kaym var, dediler. Çünkü bu makineler artık kullanımı kolay, en iyi mekanik ve elektronik komponentlerle donatılmış kesim makineleri.” Kaym Kaynaklar Makine Genel Müdürü Sami Büyükkaynak ile Printtek 2013’de bir araya geldik. Türkiye’de kesim makineleri konusunda ekol haline gelen Kaym’ın bir çok yeniliği var. Avrupalı rakipleri ile benzer teknolojilere haiz kesim makinelerini ülkemizde üretiyorlar ve bunun avantajını kullanarak matbaacılarımıza çok önemli fırsatlarlar sunuyorlar. Büyükkaynak, artık ikinci el bıçak almayın, diyor. Çünkü Kaym’da daha yüksek teknolojiye sahip yeni makineler var;
2 el’e değil ileri teknoloji yerli üretime yatırım “Printtek 2013’de Kaym standını ziyaret eden matbaacılarımız artık Türkiye’de Kaym var, dediler. Ekonomik sebeplerden dolayı ikinci el giyotin almak yerine onların çok daha üstün özelliklerine haiz sıfır Kaym bıçak satın alabileceklerini gördüler. Müşteri beklentilerine cevap verdiğimiz için, biz de mutluyuz. Çünkü bu makineler artık kullanımı kolay, en iyi mekanik ve elektronik komponentlerle donatılmış kesim makineleri. Gerekli bilgileri hafızalarında saklayabiliyorlar. Bundan bir sene önce kesilmiş bir iş tekrar istenildiği zaman makinenin hafızasından geri çağırılabilir. Artık eski kesim makineleri tarihe karıştı. Bu bize tabii ki avantaj sağlıyor. Biz şuan ki konumumuzdan gayet memnunuz.”
Kaym bıçakları kıymetlidir “Kaym Kaynaklar Makine olarak olarak 48 cm’den 3 metreye kadar giyotin yapıyoruz. Printtek 2013’de 48 cm’den 115 cm’ye kadar olan değişik modellerde, değişik tiplerde, kırpıntısını aşağıya döken, yan sistemi asansörlü en yeni teknolojilere haiz makinelerimizi sergilemeye çalıştık. Bir makine üretilirken artısı ve eksisi ile dayanıklılık süresi değerlendirilir. Üretimde makinelerimizin üzerinde teknik açıdan uzun ömürlü, deforme olmayan, hassasiyeti muhafaza eden, arıza çıkarmayan sistemler geliştirip onları kullanıyoruz. Dolayısıyla makinelerimiz çok sağlıklı ve randımanlı çalışıyor. İkinci el değerine gelecek olursak da bize gelen
173
müşteriler, bizden bu eski makineyi alın –bu eski makine dediği ise bundan 20 yıl önceki makineler- bize yeni makine verin diyorlar. Yeni modellerimizden şu ana kadar daha makine almadık. Bu da şu demek oluyor ki, bize yansıyıp da bizim almadığımız gibi bir şeyimiz yok. Çünkü ikinci el piyasası her an için mevcut. Bize bile düşmüyor. Matbaalar makinelerimizi kendi aralarında alıyorlar, satıyorlar.”
Ambalaj matbaasından, kopyalama merkezine “Matbaalar öteden beri 72 cm’lik kesme makinesi tercih ederlerdi. Biz onun yerine 78’lik kesme makinesini çıkarttık. Daha rahat rantabl bir kullanım için. 78’lik kesim makinemiz artık küçük matbaaların kullandığı bir makine oldu. Şimdilik ağırlıkla 92 x 115 kullanılmakta. Bunun dışında ambalaj sektörü tarafından bizden istenen 155 cm var. Biz onu da yapıyoruz. Şu anda en fazla talep gören makinemiz şu anda 92x115 cm. Bir de dijital baskının yaygınlaşması ile sayıları artan kopyalama merkezleri için 48 ya da 60 cm’lik milimetrik ve simetrik kesme makineleri çıkarttık. Bunların programlarını
da imal ettik. Bu makinelerimizle ilgili olarak da çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Bu makineler kurulduktan sonra biz gidip görüyoruz, önceki makinelerini kenara çekip bizim makinelerimizi tercih etmişler. Birçok müşteri yerli malı, yurdun malı diyor bu konuda.”
Aşkla, şevkle çalışıyoruz “Biz Türkiye’de kesim makineleri konusunda şu anda çeşit, adet ve teknoloji olarak lider konumdayız. Biz kendimizle yarışıyoruz. Dolayısıyla da kendimize rakip olarak da kendimizi görüyoruz. Ama bunları gururlanmak için değil, daha iyi, daha güzel yapmak için söylüyoruz. Biz bu işi şevkle ve aşkla yapıyoruz. Fiyat politikamız da hiçbir zaman Türkiye’de tekiz diyerek müşterilerimize yüksek fiyat vermek olmadı. Fiyatlarımızda ki vadelerimiz esnektir. Biz buralara matbaacılarla beraber geldik, onların ekmeğini yedik ve bundan sonrada biz matbaacılarla beraberiz. Diğer iş kollarını da biliyoruz ama matbaacılık öyle bir şey ki, onlarda ki sıcakkanlılık hiçbir iş kolunda bulunmamakta. Diğer sektörlere de iş yapıyoruz, ama bu matbaacıların yeri bizim nazarımızda bunu canı gönülden söylüyorum samimi bulduğumuz için çok farklı.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Hedef Verimlilik ve Standart Üretim Mine Kalaylı: “Biz aslında sunduğumuz çözümler ile ISO standartlarında baskı alabilmeyi amaçlıyoruz ve bu çalışmaları Fogra’ya bir hazırlık olarak görüyoruz.” Baskı kalitesini artırmak ve uluslar arası standartları yakalayabilmek için gerekli tüm yazılım ve donanım hizmetlerini bünyesinde toplyan Odak Grup, Printtek 2013’de Eizo başta olmak üzere tüm ürünleri ile matbaacılara kaliteli baskı yolunu gösterdi. Şirketin yöneticileri Mine Kalaylı ve Ayla Çuhadaroğlu ile x-rite bölge müdürü Simone Viscomi sorularımızı cevaplandırdı: Fuar bittikten bir hafta sonra ziyaretçiler sizin standınızla ilgili ne hatırlayacaklar? Mine Kalaylı: Renk yönetimi ile ilgili olarak ekrandan baskıya birçok çözümün olduğunu ve bu çözümleri kendi bünyelerinde bulundurdukları zaman ISO standartlarında çok rahat bir şekilde baskı yapabileceklerini hatırlayacaklar bence. Sizce bu dönem içinde en çok ön plana çıkan ve en yenilikçi çözüm hangisiydi? Mine Kalaylı: Ekranlar, yani Eizo her zaman için ön plandadır. Fakat bu fuarda bence ön planda olan diğer bir ürünümüz IntelliTrack ve online çözüm. Baskıda kullanabileceğimiz ve online olarak mürekkep haznelerine müdahale edebileceğimiz bir sistem. Bunlara ek olarak bir de Roland çözümümüz var. Özellikle ambalaj sektörü için mock-up uygulamalarında Rolandla birlikte Oris’in Flexipack yazılımı var. Bunlar fuarda ilgi gören çözümlerimiz oldu. Diğer sunduğumuz çözümler de artık sektörde çok fazla tanınıyor ve biliniyor. Sunduğunuz ürün ve çözümlerin hepsi baskı kalitesini artırmaya mı yönelik? Mine Kalaylı: Biz aslında ISO standartlarında baskı alabilmeyi amaçlıyoruz ve bu çalışmaları Fogra’ya bir hazırlık olarak görüyoruz. Eğer firma bu sistemleri düzgün bir şekilde alıp kullanırsa Fogra alamaması için hiçbir sebep yok. Fiyat ve zaman baskısının bu kadar yoğun olduğu bir dönemde matbaacılar baskı kalitesini artırmaya ne kadar odaklanıyorlar? Mine Kalaylı: Yurtdışı için çok önemli. Özellikle Türkiye’de bir matbaaya iş verilecekse bu yazılımların ve sistemlerin olup olmadığı mutlaka soruluyor. Karşıdaki firma işin yapılıp yapılamayacağını anlamak için soru formları yollamaya başladı. Sektörde çok fazla şekilde bu soru formları dolaşıyor. İhracat yapacak firmalar için doldurulması isteniyor ve o soru formlarında 174
sorulan soruların çoğu bu sistem ve yazılımla ilgili. Bu çözümler bütün matbaacılar için mi yoksa sadece ihracata çalışan firmalar için mi? Mine Kalaylı: Bu çözümler öncelikle zamandan tasarruf sağlıyor. Makinenin durma sürelerini de aza indirdiği için maliyetle ilgili çok ciddi fayda sağlıyor. Kalite ve maliyet anlamındaki çözümleri mutlaka uygulamamız gerekiyor. Fogra ile ilgili matbaacılara çok fazla destek veriyorsunuz. Bu çalışmalardan biraz bahsedebilir misiniz? Mine Kalaylı: Fogra belgesi almak isteyen matbaalar bize başvuruyor ve onlara danışmanlık hizmeti veriyoruz. Bu belgeyi neden almalılar? Sorusuna gelince; öncelikle aslında hiçbir firma “ben Fogra alacağım” diye bu işe başlamıyor. “Kalitemi nasıl artırabilirim ve maliyetleri nasıl düşürebilirim” noktasında bize başvuruyor. Fakat zaman içinde kalitesini belli bir seviyeye getirdiği zaman ve maliyet çalışmalarını da kendi içinde yaptığı zaman zaten Fogra’ya hazır hale geliyor. Bu olduğu zaman da zaten geriye bir tek başvurmak kalıyor. O da bu noktadan sonra basit bir süreç. x-rite ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Mine Kalaylı: x-rite bildiğini gibi Amerikalı bir grup tarafından geçen sene satın alındı. Bunun sonrasında birçok yenilikler olacak, ürünler oluşacak. Ciddi anlamda yatırımları var. Hem xrite hem de Pantone tarafında. Farklı firmalarla
da kurduğu işbirlikleri var, bunu henüz belirtmiyoruz ama x-rite ile ilgili yoğun bir çalışma temposu devam ediyor. Bu fuarın mesajı nedir? Mine Kalaylı: Ziyaretçi yoğunluğuna bakarsanız, bu iki sektör fuarı özlemiş gibi görünüyor. Kalite ön plana çıkmış durumda daha evvelki senelerde zaman tasarrufu ön plandaydı. Çözüm arayışları çok fazlalaşmış durumda. Yeni işlerle birlikte kalite ve maliyetler ön plana çıkmış durumda. Ayla Çuhadaroğlu: Biz her zaman aslında her şeyin bir çözümü olduğunu savunduk. Firmalara gittiğimizde bize sunulan problemleri konuştuğumuzda daha önceden hep insanların “çözüm yok” gibi bir mazeret ileriye sürdüklerini görüyorduk. Ama şu anda bence o biraz daha geçmişte kaldı. Fiyat baskısını olsa da kalite farkı olmadan bir fark oluşturmak mümkün olmuyor. Biz zaten gelen taleplerde de bunu görebiliyoruz. Biz burada Odak olarak çözüm sunmaktan dolayı son derece memnunuz. Gün geçtikçe referanslarla birlikte sistemin çalıştığını göstere göstere devam ediyoruz. Simone Viscomi: Sorumlu olduğum bölgeler, Orta Doğu, Türkiye, Afrika ve Güney Afrika. Grafik art ve endüstri sektöründe Pantone ürünleri ön planda tutuyoruz. Şu anda odaklandığımız ülke Türkiye, Suudi Arabistan ve Güney Afrika. Türkiye’yi geçtiğimiz yıllara kıyasladığınız grafik art sektöründe gerçekten büyüdüğünü görüyoruz. Müşteri hizmetlerimi geliştirmek için de bazı çalışmalar yürütüyoruz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Kalite, Kurumsal Yapı ve Satış Sonrası Başarı Erol Aykut: “Bu fuarın ana temasında kalite, kurumsal yapı, satış sonrası başarı ve en iyi ürünler vardı.” Eraysan, çok çeşitli konularda basım endüstrisine de hizmet veren bir şirketler gurubu. Son yatırımları ile tüm çehresini değiştiren ve özellikle yüksek güvenlikli kart üretiminde liderliği ele geçirdiğine inandığımız şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Erol Aykut ile Printtek 2013 esnasında bir araya geldi. Aykut’a göre Eraysan’ın ana teması dört başlıktan oluşuyor:
Kalite, kurumsal yapı, satış sonrası başarı ve en iyi ürünler “Printtek 2013’de standımızı ziyaret eden matbaacılar Eraysan’ın yine kendi konusundan lider firma olduğunu hatırlayacaklar. Sattığı ürün yelpazesindeki kaliteyi hatırlayacaklar. Teknik servis ve satış sonrası hizmeti hatırlayacaklar. Ekibiyle uzman ve profesyonel olduğunu hatırlayacaklar. Yetkililerimiz müşterilere en doğru hizmeti vermek adına yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Satış stratejimiz fiyat odaklı değil. En iyi fiyatı isteyen müşteriyle çok işimiz olmuyor. Müşteri kazan-kazan mantığını benimsemişse, satış sonrasında kaliteyi benimsemişse ve kafası rahat olsun istiyorsa doğru adres burasıdır. Bizim açımızdan çok başarılı bir fuar olduğunu düşünüyorum. Her türlü ürünümüzle bu sahnedeyiz. Ziyaretçiler birçok rakibimizi gezer ama dönüşte daha pahalı olduğumuz halde bize gelip siparişlerini verirler. Bu da ziyaretçilerin kaliteyi tercih ettiklerini gösteriyor. Bu fuarın ana temasında kalite, kurumsal yapı, satış sonrası başarı ve en iyi ürünler vardı.”
Fiyat farklılıklarımız olmasına rağmen tahminlerimizin üzerinde bir satış gerçekleştirdik. Bunun için tüm yeniliklerimizle sektöre iyi bir hizmet sunduğumuzu düşünüyorum.”
Bütün ürünlere büyük ilgi vardı
Türkiye’deki üretici ve distribütörler korunmalı
“Sergilediğimiz birçok ürün aslında piyasanın tercih ettiği ürünler. Baskı sonrası çözümler noktasında birçok yenilik var. Hepsini burada sunmuş olduk. Mesela ciltleme makinelerinde birçok çözüm ve yeni ürün var. Laminasyon sistemlerinde de çok iyi çözümler sunduk. Kendi sektörümüzün dışından gibi gözükse de selefona biraz ilgi var. Laminasyona, bobin laminatörlere ve laminasyon filmlere ilgi büyüktü. Ciltlemede plastik helezon daha öne çıktı. Plastik helezonlar sektörün yeni bir ürünü gibi olsa da orada sunduğumuz çözümler bir hayli iyiydi. Alman Ideal firmasının giyotini yine çok ilgi gören ürünlerimiz arasında ve çok adette sattık. Genel itibarıyla sıcak tutkal sistemi ısısal ciltlemede hem FastPrint’in Türkiye distribütörü olarak çok ilgi gördü. Kopyalama merkezlerinin, matbaaların ön hazırlıkları açısından diğer bütün rakiplerin üstünden çok iyi kalitede bir ürün sergiledik.
“Fuarda sattığımız ürünlerle ilgili eğitim desteği en üst seviyede olacak. Sarf malzeme desteğiyle veya bütün ürün grubumuzun satışta onlara sağladıkları bütün avantajlarla ilgili müşterilerimize eğitim verme sözü verdik. Bizzat işyerlerine gidip kuracağımız makinelerde bütün personeli eğiteceğimizi söyledik. Bugün fuarda herkes bir hareketlilik içindeydi. Türkiye’nin yükselme trendiyle birlikte işlerde de bir yükselme trendi olduğunu gördüm. Rakiplerimizi baktığını zaman, bizimki kadar çeşitli iş yapan bir firma göremedim. Buna rağmen rakiplerimize “hayırlı olsun” ziyareti yaptığımda gördüğüm şey mutlu olduklarıydı. Herkes kendine göre bazı şeyler aldı. Bence bu fuarların iki senede bir olması isabetli… Uluslar arası ziyaretçilerin de gelmesi güzeldi. Hem uluslar arası boyutta hem Türkiye’nin her noktasından gelen kişilerin ilgili ve amacına uygun olması keyif
175
vericiydi. Fuarın çok eksiğini görmedim sadece birkaç konu var. Uzakdoğu, özellikle de Çin firmalarının bu fuara alınmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu tarz firmalar genelde buradaki müşterilerin, firmaların ve son kullanıcıların kafalarını kurcalayan bir yapıda oldu. Bundan sonraki fuarla için önerim Uzakdoğu firmalarının buraya alınmaması. Çünkü bunların fiyat politikalarıyla buradaki distribütörlerin fiyat politikaları arasındaki fark, ciddi problemler oluşturacak boyutta. Çünkü bir makinenin FOB fiyatıyla iş bitmiyor, bir sürü detay var. Bayilik sistemi var alt bayiler var, bir sürü kişi bundan ekmek yiyor, ancak bunların fiyatları tüm bu dengeleri bozuyor. Dört dönemdir başkanlığını yürüttüğüm ofis-kırtasiye fuarında Uzakdoğulu firmaları hiçbir şekilde fuara sokmadım çünkü ülkede onların temsilcileri var. Genelde organizasyonu ve fuarları başarılı buluyorum. Bizler de bu fuarda mutluyuz, tüm ürünlerimizi bu kadar yoğun bir şekilde sergileme imkânımız olmuyor. Hatta standımızı ziyaret eden müşteriler bizde bu kadar çeşitli ürün olduğunu görünce şaşırıyor. Umarız önümüzdeki yıllarda daha da güzel olur. Size ve ekibinize buradan teşekkürlerimi sunuyorum.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Balkay Kimya, Satış Ağını Genişletecek Güliz Coşan: “Yeni hedeflerimiz arasında özellikle Anadolu’da, Varn matbaa kimyasallarının daha güçlü bir şekilde, bayilerimiz aracılığıyla tanıtılması ve de yaygınlaştırılması var.” hakkında bilgi vermek durumunda kaldıkları yönünde bir geri bildirim oldu. Bunu takiben bir teknik destek talebi ve davet geldi. Dernek olarak müşterileri bir araya getirip eğitim talebinde bulundular. Bu bizi bir hayli sevindirdi. Malatya’da da bir projemiz var. Malatya Matbaacılar Odası’nın davetlisi olarak bir teknik tanıtım programına katılacağız.
Güliz Coşan
Nihal Kaya
Varn baskı odası ürünlerinin Türkiye temsilciliğini sürdüren ve bu konuda 16 yıldır yükselen bir grafik çizen Balkay Kimya yöneticileri Güliz Coşan ve Nihal Kaya ile Printtek 2013’ü değerlendirdik. Coşan, pazarın yakından tanıdığı Varn ürünlerinin Anadolu matbaaları arasında da yaygınlaşmasını sağlamak üzere çalıştıklarını, söylüyor: Printtek 2013 yourumunuzu ve fuar sonrası hedeflerinizi anlatır mısınız? Güliz Coşan: Ürünlerimiz, matbaa piyasasında zaten çok iyi tanınıyor. Printtek 2013 bizim var olan müşterilerimizle bir araya gelme platformumuz oldu. Ziyaretçilerimiz, hali hazırda tanıyor ve kullanıyor oldukları ürünleri standımızda görmekten mutluluk duydular, bu bizi de mutlu etti. Yeni hedeflerimiz arasında özellikle Anadolu’da, Varn matbaa kimyasallarının daha güçlü bir şekilde, bayilerimiz aracılığıyla tanıtılması ve de yaygınlaştırılması var. İzmir, Ankara ve Antalya’da güçlü bir bayii ağımız var. Buralarda yapılan çalışmalardan çok memnunuz. Konya
176
ve Gaziantep ile ilgili de çalışmalarımız var. Orada da ürünlerimizi ve Varn’ın bütün kimyasallarını matbaacılarımız bulabilecek. Satış ağınızı genişletmek fikri nasıl ortaya çıktı? Cirosal gayretleriniz mi yoksa pazarın talebi midir? Güliz Coşan: Türkiye genelinde satışlarımıza baktığınızda, bunların %60’ı matbaalara direk olarak, %40’ı ise bayiler üzerinden gerçekleşiyor. Bundan 16 sene evvel başladığımızda hiç bir malzeme satıcısı firmayla çalışmıyorduk. Aslında matbaa malzemecileri, kendilerini matbaaların araması üzerine bize ulaştılar. Biz de bundan çok memnun olduk. Malzeme firmalarının özellikle dağıtım kanallarında etkili olduğunu düşünüyorum. Direkt olarak ulaşamadığımız matbaacılara malzeme firmalarıyla ulaşmanın gerekliliğine inanıyorum. Nihal Kaya: Malzeme firmalarından gelen talepler üzerine Anadolu’ya malzeme gönderiyoruz. Anadolu’daki malzemeci firmalardan mallarımızı sattıkları ama çoğu kez de bunlar
Flint Group’un Varn’ı satın alması Türkiye’ye nasıl yansıyacak? Güliz Coşan: Flint Group çok büyük bir matbaa malzemeleri sağlayıcısı. Avrupa’da mürekkep ve kimyasal satışlarında lider konumda.Türkiye’deki yapısı ise kısaca şu şekilde: Çeşitli bayiler vasıtasıyla işlerini yürütüyor. Blankette farklı bir firma, kimyasallarda Varn matbaa kimyasallarında Balkay kimya olarak bizimle ve mürekkepte de yine diğer satış kanallarıyla satış gerçekleştiriyor. Flint Grup’un en önemli stratejisi tüm çalıştığı bayilerle en mükemmel sinerjiyi oluşturup matbaacılık sektörüne en kaliteli hizmeti ve ürünü sunmak. Bu anlamda diğer firmalarla hiç çakışmıyoruz çünkü hepimiz farklı konularda çalışıyoruz. Gazete mürekkeplerinde Balkay ve Flint Türkiye ortak bir çalışma yürütüyoruz. İthalatı Flint Group Türkiye gerçekleştiriyor, satış ve stok ağında da Balkay Kimya olarak biz hizmet veriyoruz. Flint Group daha önce hangi markayı satın aldıysa ismini Flint olarak değiştirdi. Aynı şey Varn için de geçerli olacak mı? Güliz Coşan: Zaten şu anda bütün etiketlerde Flint Group yazıyor. Varn artık bir “Brand Name”. Yani, şirket ismi değil, Flint Group şemsiyesi altında toplanan markalardan birisi. Tümü Flint, ancak marka ismini koruma yoluna gidiyorlar. Ancak Varn’ın logosu yine kullanımda. Balkay Kimya olarak sektöre ne mesaj vermek istersiniz? Güliz Coşan: Flint’in bizimle oluşturduğu mükemmel sinerjiyi biz de kendi matbaa ve bayilerimizle oluşturmaya devam edeceğiz. Bu yüksek verimlilik vadeden işbirliği içinde olmalarını tavsiye ediyor ve tüm matbaacılarımızı Flint ve Varn ürünlerini kullanmaya davet ediyoruz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Amacımız Yeni Çözümler Üretmek Flint Group Ürün Yöneticisi Nick Brannan: “Bu dönemde Doğu Avrupa’da ve Türkiye’de bir büyüme söz konusu. Kaynaklarımızı bu bölgelere yöneltiyoruz.” Flint Group ürün yöneticisi Nick Brannan, Flint Group’un yenilikçi yapısına dikkat çekiyor ve yeni ürün geliştirmedeki başarısının altını çiziyor. Şirketin özellikle baskı kalitesini artırmak ve alkolsüz baskı alanında inovatif ürünleri var. Brannan, tüm bu çözümler için Balkay Kimya’yı adres gösteriyor: Flint Group hızla büyüyen bir Grup. Neredeyse konusundaki tüm şirketleri satın alıyor. Baskı kimyasalları alanındaki yeni pozisyonunuz nedir? Baskı sektöründe global bir oyuncuyuz. Mürekkepler, plakalar ve kimyasal gibi alanlarda büyük bir oyuncuyuz. Global ölçekte de üretimimiz var. Yenilikçi bir üretici olarak gelişim bizim çok önemli. Kimyasal tarafında tabaka pazarı için iki yeni çözümün tanıtımını yaptık. Cold-set için silikon alanında da çığır açıyoruz. Ayrıca, gazeteler için hazne suyu çözümlerinde de büyük bir oyuncuyuz. Hazne suyu çözümlerinizden bahseder misiniz? Hazne suyu çözümleri teknik olarak çok yenilikçi. Alkolsüz baskı konusunda büyük öneme sahipler. Baskıda ürünleri interaktif olarak birbirleriyle ilişkilendirebiliyoruz. Türkiye’de Balkay Kimya ile çalışıyorsunuz? Evet ve Balkay ile çalışmaktan memnunuz. Sizin de bildiğiniz gibi bu uzun süreli bir ilişki. Birlikte çok iyi vakit geçirdik ve piyasadaki birçok değişikliğe tanıklık ettik. Onlarla kusursuz bir sinerji oluşturduğumuzu düşünüyorum. Biliyoruz ki piyasada birçok kimyasal üreticisi var. Batı Avrupa, Doğu Avrupa ve Türkiye’den bahsedecek olursak, kimyasal sektöründeki pozisyonunuz nedir? Gelecekle ilgili hedefleriniz nelerdir? Bizim hedefimiz büyümek… Piyasanın zor bir dönemden geçtiğini biliyoruz. Dünyanın birçok bölgesinde lider konumdayız. Bu dönemde
177
Doğu Avrupa’da ve Türkiye’de bir büyüme söz konusu. Kaynaklarımızı bu bölgelere yöneltiyoruz. Buradaki konumumuzu sağlamlaştırmak için fuarlara katılım gösteriyoruz. Bizim esas hedefimiz ürün satmaktan ziyade yeni çözümler üretmek. Yıllardan beri yaklaşımımız bu şekilde oldu ve bundan sonra da böyle olacak. Türkiye’deki rakipleriniz matbaalara eğitim vermeye yönelik çalışmalar düzenliyor. Sizin de bu tarz çalışmalarınız olacak mı? Bizim matbaacılara yönelik kapsamlı bir eğitim programımız var. Biz bunu pazarda direk olarak sunuyoruz. Bu eğitimler format olarak modülerdir. Yeni teknolojilerimiz çıktığında bu modülleri çok çabuk bir şekilde güncelleyebiliyoruz. Kağıt ve sarf malzemeleri sektöründe en önemli şey sürdürülebilirlik. Bu anlamda da geri dönüşümlü maddeler tercih ediliyor ve slogan: “Go Green”. Bu anlamda sizin stratejiniz nedir? Bu anlamda grup olarak komple bir stratejimiz var. Bu alanda da sürdürülebilir maddeleri tercih ediyoruz. Bize alkolsüz baskının ne olduğunu ve Avrupa’da alkolsüz baskının ne pozisyonda olduğunu anlatabilir misiniz?
Yıllardır alkolü matbaa odasından uzaklaştırmak üzere formüller geliştiriyoruz. Bunun için geniş bir portfolyomuz ve uygulamalarımız olduğunu söyleyebilirim. Bu uygulamalar alkolü ayırmaya yarıyor. Zamanla alkol seviyesini kademe kademe azaltmak mümkün. Ancak bizim formülasyonumuzla bunu direk olarak 0’a indirebiliyorsunuz. AF 3000 tabaka pazarı için bizim sunduğumuz en son alkolsüz baskı çözümü. Şüphesiz ki alkol çok geniş bir baskı imkanı sunuyor. Baskıdan alkolü çıkarmak çok zor; çünkü uzun yıllardır kullanılıyor. Tüm merdanelerinizi değiştirmeniz gerektiğini söylemiyorum. Tüm merdanelerin doğru şekilde yerleştirilmiş olması gerekiyor. Belirli bir standardı yakalamış olmanız gerekiyor. Sırf alkolsüz baskı için değil kaliteli baskı için de bunları yapmanız gerekiyor. Her şeyin düzenli bir şekilde temizlenmesi gerekir, rulolar, tanklar vb. Bunlar hakkındaki tüm bilgiyi eğitim programlarımızda sunuyoruz. Okuyucularımıza bir mesajınız var mı? Genel bir mesaj olarak şunu söyleyebilirim ki; Flint Group gayet iyi bir konumda ve çok geniş bir portfolyomuz var. Müşterilerimiz için de zor zamanlarında yanlarında olabilmek için teknik desteğimiz var. Temsilcimiz aracılığıyla tüm hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz. Aramanız yeterli.
printtek 2013
matbaa&teknik
Marabu - Balkay İşbirliği Simon Bornfleth: Su bazlı Latex inkjet çözümlerimiz var. Pazarın yavaş yavaş buraya kaydığını görüyoruz. Su bazlı kaplama sistemi de sunuyoruz. Bunlar yeşil ve çok ilginç bir çözüm. Balkay Kimya Satış Müdürü Tunca Akgül ve Marabu GmbH bölge idari müdürü Simon F. Bornfleth ile Printtek 2013’de bir araya geldik ve Marabu’nun dijital baskı mürekkeplerinin temsilciliği üzerine konuştuk. Bornfleth, serigrafi alanındaki mürekkep üretiminin yanı sıra ink jet mürekkep üretiminde de pazardaki en önemli üç büyük üreticiden biri olduklarını anlatıyor. Marabu’nun dijital baskılama alanındaki ürünleri, inkjet, solvent ve UV olarak sınıflanıyor. Şirket tüm inkjet baskı makineleri için mürekkep üretiyor. Akgül ise bir senedir süren görüşmelerin devamı olarak bugün bu noktada olduklarını söylüyor: Tunca Akgül: Marabu ile yaklaşık bir senedir görüşüyoruz, kendileriyle ortak yürüttüğümüz çalışmalarımız oluyor ama bu fuar sonrasında bunu biraz daha hızlandıracağız. Artık Marabu’nın dijital mürekkepteki ithalatçısı ve distribütörü olacağız. Önümüzdeki aylarda ve yıllarda daha iyi temsil edeceğimizi düşünüyorum. Bu ürünü kimlere önereceksiniz? Tunca Akgül: Şu anda tüm dijital baskı makinelerine uygun mürekkep üretiyorlar. Aynı zamanda, UV ve solvent bazlı da dahil olmak üzere bütün mürekkeplere sahipler. Marabu, Avrupa’daki en büyük üreticilerden bir tanesi. Bazı bilindik markalara fason üretim de yapıyorlar. Ancak istekleri bizim markamızla da piyasada var olmak. Bu nedenle şu anda birlikte çalışıyoruz. Büyük baskılarda iç mekan ve dış mekanda da müşterilere cevap vereceğiz. Her türlü mürekkep ihtiyacına da cevap vereceğiz. Özellikle son zamanlarda piyasada lak ihtiyacı da hızla artıyor. Bunların hepsine Marabu markasıyla cevap vereceğiz. Bu sizin için yeni bir ortaklık. Serigrafi mürekkepleri için bir distribütörünüz var. Simon Bornfleth: Serigrafi pazarında uzun yıllar birlikte çalıştığımız bir distribütörümüz var. Dijital bizim için yeni bir segment. Bizim için iki ayrı segment var ve dolayısıyla ayrı ayrı uzmanlara ve AR-GE çalışanlarına ihtiyacımız var. Her şeyi birbirinden ayırdık.
178
Türkiye’deki ana hedefiniz, ulaşmak istediğiniz baskı türü nedir? Simon Bornfleth: Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da gördüğümüz şu ki; birçok serigrafici, ofset matbaası ve inkjete, dijitale doğru kayıyor. Çünkü burada kalitenin arttığını ve makinelerin hızlandığını görüyoruz. Dolayısıyla dijitalde büyüme olduğunu görüyoruz. Türkiye’deki hedefimiz de bu yönde olacaktır. Yeşil ve çevreci baskı konusunda sizi stratejiniz nedir? Simon Bornfleth: Su bazlı Latex inkjet çözümlerimiz var. Pazarın yavaş yavaş buraya kaydığını görüyoruz. Su bazlı kaplama sistemi de sunuyoruz. Bunlar yeşil ve çok ilginç bir çözüm. Piyasada bu tür çözümlere ilgi var. Tunca Akgül: Az önce matbaalarda ve
laklarda ihtiyaçların çok farklı olduğundan bahsetmiştik. Değişken data inkjette veya dijitalde çok farklı gelişiyor. Ofsetten farklı olarak burada çok daha güzel ürünler sunuluyor. Biz de müşterilerin tüm taleplerine cevap vermeye çalışacağız. Bütün müşteriler ya da ajanlar ne istiyorlarsa tam olarak düşünceleri neyse karşılığını bir lak veya mürekkep olarak bulacağız. Farklı bir alana geçiyormuşsunuz gibi hissediyorum, doğru mudur? Tunca Akgül: Hayır, aslında geçmiyoruz sadece önümüzdeki yıllarda dijitalin hayatımıza daha çok gireceğini düşünerek, biz de orada bir pay alma çabasına girişiyoruz. Bizim tüm hayatımız ve bildiklerimiz kimyasallar üzerine. Elbette bunu devam ettireceğiz ancak firma içinde bir iş bölümümüz var. Bu kapsamda dijitalle ben ilgileneceğim. İlerleyen aşamalarda kadro olarak da genişleyeceğiz.
printtek 2013
matbaa&teknik
3 Ayda 3 Konita Zihni Esen : “Kalıpta Mylan markasının mümessilliğini yapıyoruz. Bu firma, sadece Japon alüminyum kullanıyor ve emisyonu kendi üretiyor.”
Konita CtP cihazları ile kısa zamanda önemli bir başarı yakalayan ve Mylan ofset baskı plakalarını pazara sunan Esen Graphic, yöneticisi Zihni Esen, “Kalite, ürün, hizmet ve makine almak için çok büyük paralar ödemeye gerek olmadığı düşüncesini oluşturmaya çalışıyoruz”, diyor. Printtek 2013 esnasında bir araya geldiğimiz Esen, ziyaretçilerin fuar sonrası kaliteli ürün tedariki alanında Esen Graphic de varmış diyeceklerini, anlattı:
k y a k
Ekstra ödeme yapmayın, daha iyi seçenekler var “Esen Graphics’in Printtek’e ilk katılışı. Çoğu ziyaretçi bu nedenle “Esen Graphics de varmış” diyecek. Bu fuarda kalite, ürün, hizmet ve makine almak için çok büyük paralar ödemeye gerek olmadığı düşüncesini oluşturmaya çalışıyoruz. Termal kalıpta, CtCP kalıpta ve CtCP makinelerde marka için ekstra paralar ödemeye gerek yok daha iyi seçenekler de var. Biz bunu düşündürmek istiyoruz ve inşaallah başarılı oluruz.”
Düşük maliyetlerle üretim yapan üreticileri seçiyoruz “Aldığımız mümessillikleri çok özenli bir şekilde seçiyoruz. Mesela kalıpta Mylan markasının mümessilliğini yapıyoruz. Bu firma, sadece Japon alüminyum kullanıyor ve emisyonu kendi üretiyor. Zaten firmanın sahibi kimyager. Emisyon kendi üretimleri ve üretim hattı da son teknoloji. Optik lensli kamera sistemiyle gerçekleştiriyor. Devlet Mylan’a 200 dönüm arazi hibe etmiş çünkü yatırımı Vietnam’da yapmış. Vietnam’da işçilik giderleri çok düşük. Böyle olunca, hem iyi hem de düşük maliyetli ürün alabiliyoruz. Zaten özellikle üzerinde durduğumuz ve yapmaya çalıştığımız şey bu… Biz en iyi kaliteyi en uygun fiyatla bulma çabasındayız. Hep kendini geliştiren firmalardan mümessillik almaya çalışıyoruz. AR-GE departmanları çalışan ve devamlı yeni bir şeyler bulmaya çalışan firmalardan almaya özen gösteriyoruz. Aynı şekilde CtP makinesinde bir sürpriz olmasın diye piyasada çalışan bir makine düşündük. Konita’nın dünyada bin 200’den fazla makinesi çalışıyor. Çin’de
üretiliyor fakat kullanılan parçalar hep dünyaca ünlü markalardan geliyor. Mesela lazer diyotlar Amerikan JDSU marka, bu marka dünyada en az hata raporu alıyor. Tamburu, seramik tambur, çok bilindik bir CtP makinesinin kullandığı tamburla aynı. Kısaca, hep bu tarz mümessillikler almaya çabalıyoruz. Bunlara ek olarak satıştan sonra da kendimiz elimizden geldiğince kullanıcı hatalarının önüne geçmeye çalışıyoruz. Ya da üründen kaynaklanan problemler varsa bunları hemen tespit edip düzeltmeye çalışıyoruz. Çok şükür o tarz bir şey yaşamadık ama o ihtimali de her zaman göz önünde bulunduruyoruz.”
çok memnunlar. Daha önceden konvansiyonel CtP kullanıyorlardı. Çok bilindik bir marka kullanıyor olmalarına rağmen, termalin kalitesini görünce, makineden de iyi bir verim alınca şimdi yüzde 90 termale döndüler diyebiliriz. İstanbul, Hadımköy’de Ayhan Kutu’da, ambalaj üzerine çalışan çok değerli bir firmadır, saatte 16 kalıp çeken makinemizden var. Onlar da çok memnunlar, baskı kalitelerinin çok arttığından bahsediyorlar. Son olarak makine verdiğimiz firma Seyrantepe’de Eksen Ofset. Hem ambalaj hem de broşür ve katalog tarzı işler basıyor. Şu an için bu kadar ancak dediğim gibi çok kısa bir zamanda kurulum sayımızı artıracağız.”
3 ayda 3 kurulum
Şu an tam yatırım zamanı
“Biz Konita CtP cihazlarının temsilciliğini alalı yaklaşık 3 ay oldu. Bu süre içinde 3 adet kurduk ama bu fuarda da beklentimiz 5 adet daha satıp iki ay içinde kurulumunu gerçekleştirmek. Çünkü beraberinde kalıp da veriyoruz. Makineci kalıba, kalıpçı da makineye suçu atabilir ancak biz ikisiyle de ilgilenmek durumunda olduğumuz için böyle bir imkan tanımıyoruz. Bu nedenle tam verimle hizmet etmeye çalışıyoruz. Bu kurduğumuz üç makinenin ikisini İstanbul’a birini de İzmir’e kurduk. İzmir’de Printer Ofset, İzmir’in organize matbaalarından, kaliteden
“Son bir iki hafta içinde Türkiye’nin kredi notu arttı. Böyle olunca da bankalar faizleri düşürdüler, şu anda aslında matbaacılar için makine yatırımı yapmak açısından çok uygun bir zaman. Hele ki CtP herkesin ihtiyacı. Matbaacılara ön yargılı olmamalarını öneriyorum. “Ben iyi bir baskı yapacağım, kalitem belli, ben şu markaların dışında kullanmam” demesinler. Hiç değilse en azından bir kez deneme yoluna gitsinler çünkü belki denedikten sonra kaliteden ödün vermeden ciddi tasarruf elde edebilirler.”
179
printtek 2013
matbaa&teknik
RenzTürk’ün, 20 Yılda Kazandığı Güven Cem Uslu: “Biz yirmi senedir Renz makinelerini satıyoruz. Renz 104 yıllık geçmişe sahip bir şirket. Biz sattığımız makinelerimizle ilgili hem garanti veriyoruz ve en önemlisi on sene boyunca parça bulma garantisi veriyoruz. Bu çok önemli bir nokta.” RenzTürk Genel Koordinatörü Cem Uslu, Renz ürünlerinin uzun ömürlü olmasına ve verimli çalışmasına, dikkat çekiyor. Renz şirketinin ürünlerini 20 yıldan bu yana Türkiye’de sattıklarını anlatan Uslu, makinelerimizin arkasındayız. Satmaktan daha önemlisi, servis verebilmektir, diyor: Üç senedir Gateway Türkiye Mümessiliyiz. Türkiye’de yaklaşık olarak 14’ün üzerinde Dual Interline sistem sattık. Bu iki buçuk sene de yakaladığımız bir rakam. Doğal olarak en çok ilgi gören makinemiz de bu sistem. Çünkü orta segmentte bu makinemizin muadili yok. Şuan piyasada ki en iyi makine. Renz sektörde artık kendisini kanıtlamış bir marka. Aynı zamanda dünya’da onun kadar seri üretim yapabilen orta segmentte bir makine daha yok. Doğal olarak en küçük makineden en büyük makineye kadar bulunduğumuz segmentlerde en kaliteli malzemeyi tedarik ediyoruz ve aynı zamanda en iyi rekabet edilen fiyatlarla ortaya çıkmaya çalışıyoruz. Bunu da başardığımızı düşünüyoruz. Çünkü 20 senedir Renz makinelerini satıyoruz. Bununla ilgili insanların da güvenini kazanmış durumdayız.
Dünyanın en hızlı makinesi “Spiral ciltlemede dünyanın en hızlı ve en profesyonel işleyen makinesine sahibiz. Bu makinenin saatte devri 1800 iken şuan saatte 2400’e çıktı. Saatte 2400 devir demek dünyanın en hızlı yarı profesyonel makinesi demek. Piyasada ki rakiplerinin hızı 1200 maksimum 1300’lerde iken bizim AV500 makinemiz saatte 2400 devir ile dünyanın en hızlı yarı profesyonel ciltleme makinemiz dünyanın en hızlı ciltleme makinesidir. Son bir sene de bunu açık ara öne çıkardık.”
RenzTürk’ün başarısı “RenzTürk, Renz şirketinin en başarılısı ortağı. Çünkü en yüksek gelişme ivmesi gösteren şirket diyebiliriz. Renz gruba bağlı on bir tane şirket var. Bu on bir şirketin arasında en iyi gelişme gösteren RenzTürk firması. Tabii ki bu başarı Renz’in bize karşı bakışını olumlu yönde etkiledi. Bize karşı güvenini arttırdı. Bununla beraber
Türkiye’de daha farklı yatırımlar yapmaya düşündürüyoruz. Bu bir senelik bir başarı değil. Bu üç senelik ve ardı ardına gelen bir başarı.”
20 yıldır Renz satıyoruz “Piyasada yerleşik düzende olan kurulu yeri olan bizimle beraber iki tane daha firma var. Birisi yerel üretici makinelerini kendileri üretmeye çalışıyorlar. Bir tür beta test uygulaması yapıyorlar diyebilirim, çünkü makinelerini müşterilerine gönderiyorlar, müşterilerde eksik yanlarını görerek bildiriyorlar ve makinelerini geliştirmeye çalışıyorlar. Doğal olarak müşteriler de randıman alamıyorlar. Bununla ilgili çok şikâyetler duyuyoruz. Diğer bir rakibimiz ise uzak doğudan malzeme ithal ediyor. Açıkçası Avrupa’da menşeeli makineyi Türkiye’de satan sadece biz varız. Bu bizim için çok büyük bir artı. Avrupa menşeeli makineyi bir firma daha getirip satıyor fakat bununla ilgili teknik servisinde sıkıntı var, yedek parçasında sıkıntı var. Biz yirmi senedir Renz makinelerini satıyoruz. Renz 104 yıllık geçmişe sahip bir şirket. Biz sattığımız makinelerimizle ilgili hem garanti veriyoruz ve en önemlisi on sene boyunca parça bulma garantisi veriyoruz. Bu çok önemli bir nokta. Piyasadaki rakiplerimizin eksik yaptığı şey, makineyi satıyorlar bir sene sonra veya üç sene sonra bu makinenin bir parçası arızalandığı zaman biz bu makine getirmiyoruz artık, diyorlar. Önemli olan makineyi satmak değil, makinenin
arkasında durabilmek. Bunu tekrar ve ısrarla belirtmek istiyorum.”
Yatırım maliyetleri biraz yüksek olabilir, ama… “Avrupa menşeeli makineler her zaman için Uzak Doğu makinelerine göre daha yüksek bir fiyata satılıyor olabilir. Ama know-how’ı unutmamalıyız. Almanlar matbaa sektöründe çok iyiler. Bunu bütün dünya biliyor. Heidelberg, Man Roland, KBA, Perfecta. Bu markalara baktığınız zaman hepsi Almanya’da üretiliyor. Renz de öyle. Bundan dolayı cüzi miktarda fiyat farklılıkları olabilir. Müşterilerimiz bu farkı hizmet olarak, servis olarak geri alıyorlar, uzun vadeli kullanıyorlar ve en önemlisi piyasada bu makineleri ikinci elinin bir bedeli var, makinelerini satmak istedikleri zaman bu makineler talep görüyor. Şuan Renz’in ben dâhil ikinci el makinesini bulabilen yok. Müşterilerimiz bize de soruyorlar ikinci eli var mı, belki biraz daha hesaplı olacağını düşünerek ama biz müşterilerimize ikinci el makine temin edemiyoruz. Alan müşteri on sene, on beş sene kullanıyor hatta yirmi sene kullanabilen matbaacılar var. Onun için de ilk etapta yatırım yapılırken yüzde beş, yüzde on fiyatlarımız pahalı gelebilir ama bunun sebepleri var. Profesyonel anlamda üretim yapan yüzde yetmiş, yüzde seksen üretici Renz’i tercih ediyor. Bundan dolayı da mutlu ve gururluyuz.”
180
printtek 2013
matbaa&teknik
Türkiye’de Yatırımlarımıza Devam Edeceğiz Olaf Gerber: “Bize göre Türkiye önemli bir pazar. Türkiye’de birçok anlaşma ve yatırım yaptığımızı görebilirsiniz. Çünkü pazardaki potansiyelin farkındayız.” Olaf Gerber: Türkiye bizim için her zaman önemli bir pazar oldu. Çünkü Türkiye’yi ürünlerimizi Orta Doğu bölgesine götürmek için kullanıyoruz. Komşu ülkelere ürün göndermek için Türkiye’de bir üretim tesisi kurmak istiyoruz. Esas pazarımız halen Avrupa… Ancak Orta Doğu bize çok cazip geliyor. Kuzey Afrika da bize cazip geliyor ve şu anda Doğu Avrupa ve Rusya’da pazarlarımız arasında. Bu fuarda yenilikçi bir ürününüz var mı? Olaf Gerber: Geçen yıl tanıttığımız ve lansmanını yaptığımız birkaç makine var. Büyük otomatik hatlar var ama onları burada sergilemiyoruz, onları drupa’da göstermiştik. Renz kalitesi ve üretici bir firma olması sebebiyle global bir oyuncudur. Çok güçlü bayileri var ve Ankara’da da biliyorsunuz RenzTürk var. Şimdi işimizi onlarla birlikte İstanbul’a doğru da genişlettik. Gelecekte daha fazla büyüdüğümüzü duyacaksınız. Bize göre Türkiye önemli bir pazar. Türkiye’de birçok anlaşma ve yatırım yaptığımızı görebilirsiniz. Çünkü pazardaki potansiyelin farkındayız. Artan bir nüfusu da var Türkiye’nin. Ayrıca yaptığımız bu yatırım da sonuncusu değil, Türkiye’de yatırımlarımıza devam edeceğiz.
Renz İhracat Müdürü Olaf Gerber, “Esas pazarımız Avrupa, diyor ve ekliyor “Türkiye bizim için her zaman önemli bir pazar oldu.”Gerber ile Printtek 2013 esnasında bir araya geldik ve Renz ile ilgili aklımıza gelenleri sorduk: Türkiye pazarına baktığınızda ne görüyorsunuz? Olaf Gerber: Türkiye pazarında Ankara’daki kardeş şirketimiz RenzTürk ile çok başarılı bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Bir taraftan makinelerimizle ve diğer taraftan da Ankara’daki tesislerimizde ürettiğimiz malzemelerimizle
pazarda bulunuyoruz. Türkiye pazarı çok önemli ve büyüyor. Global pazarda pozisyonunuz nasıl? Olaf Gerber: Biz, ürünlerimizle birlikte delme ve ciltleme alanlarında hala bir numarayız. Bilindiği gibi grafik endüstrisi zor durumda. Avrupa biraz zor durumda ama en azından geçtiğimiz yıl drupa düzenlendi. Ayrıca bu sene için de güzel fırsatların olacağını tahmin ediyoruz. Pekiyi Global pazarda Türkiye’nin pozisyonunu değerlendirir misiniz?
Know-how’ınıza ve bilginize güveniyor musunuz? Olaf Gerber: Makinelerimizde kaliteli üretim yapabilmek için tüm bilgiye sahibiz. Ürünlerimizi Almanya’daki kaliteden ödün vermeden üretiyoruz. Başka projeler üzerinde de ciddi tartışmalar sürdürüyoruz. Firmamızın büyümesi açısından bu görüşmelerimiz sürüyor. Şu anda çok açık bir yapıya sahibiz ve bilgiyi de transfer ediyoruz. Bir sonraki fuarınız nerede olacak? Olaf Gerber: Katılacağımız bir sonraki uluslar arası fuar IPEX Londra olacak. Ipex’e firmamız Renz UK ile birlikte katılıyor olacağız. Büyük ihtimalle yerimizi biraz daraltacağız. Fuar Birmingham’dan Londra’ya kaydı. Ancak bir sonraki yeni nesil makineleri 2016 drupa’sında göreceksiniz.
181
printtek 2013
matbaa&teknik
Budak Kağıt, Martinez Ayala Mürekkepleri Türkiye Temsilcisi Oldu Budak Kağıt, PRINTTEK 12. Uluslararası Baskı Teknolojileri ve Kağıt Fuarı’nda, Avrupa’nın en önemli mürekkep üreticilerinden olan Martinez Ayala firması ile, mürekkeplerinin tüm Türkiye’de dağıtılması için tek satıcılık anlaşması imzaladı.
Martinez Ayala firması, firma sahibi J. Francisco Martinez Lorenzo ve International Satış Müdürü Pedro David Martinez ile Budak Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Budak ve Yiğit Budak tarafından imzalanan anlaşma, Martinez Ayala’nın şimdiye kadar Türkiye’de imzaladığı ilk tek dağıtıcılık anlaşması.
olan firma, BATsGRAPH gibi pek çok uluslararası projede karşılaştırma ürünü olarak kullanılmaktadır. MA mürekkeplerinin, çeşitli üniversitelerle anlaşması bulunmaktadır, Türkiye’de FOGRA olarak bilinen; İspanyolca çevirisinde AIDO olan sertifikaya sahip olup, Grafik sanatlar endüstrisinin gelişimine kendini adamıştır.
Martinez Ayala’dan kısaca bahsetmek gerekirse; firma, 1932 yılında, Murcia’nın Totana kasabasında kurulmuştur ve hala aynı bölgede üretime devam etmektedir. İspanya’nın ilk baskı mürekkepleri ve vernikleri üreticisi olan Martinez Ayala, % 20’lik pazar payı ile şu anda İspanya’nın lideri konumundadır.
Katıldıkları çeşitli uluslararası fuarlar sayesinde uluslararası bilinirliğini de artıran firma, şu anda dünya çapında 42 ülkeye dağıtım yapmaktadır.
En son teknoloji ile donanmış yeni üretim tesisinde ve gelişime kendini adamış güçlü ekibiyle Avrupa piyasasında kendine yer edinmiş 182
Türkiye ile ilgili, Pedro Martinez; “Potansiyeline ve gelişmiş baskı endüstrisine inandığımız Türkiye pazarına, Budak Kağıt ile girmekten dolayı çok mutluyuz. Budak Kağıt, firma yapısı olarak bize çok benziyor; amatör ruhu koruyan ama profesyonel çalışan bir firma. Türkiye
çapında çok gelişmiş bir dağıtım ağına sahip, 7 şubesi ve 6 deposu ile, ürünümüzün dağıtılacağı en doğru adres olduğuna inanıyoruz” diyor. Budak Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Budak ise; “ Bu sene Ağustos ayında 24. Kuruluş yılımızı kutlayacağız. 24 yıldır hep büyüyerek gelişen şirketimiz, Antalya’da müşterilerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuştu ve biz bu vizyonumuzu tüm şubelerimize taşımak istedik. Antalya şubemizde, mürekkep yanısıra, bir matbaanın ihtiyacı olacak tüm malzemeler mevcut, böylece müşterilerimiz, ihtiyaçlarına tek telefonla ulaşabiliyor… Tüm şubelerimizde bu hizmeti sunmak istiyoruz. Mürekkeple açılan yolu, diğer ürünlerle tamamlayacağız” diyor.
printtek 2013
matbaa&teknik
Türkiye İçin Özel Üretim: Synergy Sıcak Laminasyon Makinesi
İtalyan Synergy Europe şirketinin Türkiye Temsilciliğini yürüten Argemat, Türkiye için özel ölçülerde üretilmiş Synergy sıcak laminasyon makinesi ile Printtek 2013’e katıldı. 2. el Komori baskı makineleri ve teknik servis hizmeti de veren şirketin yöneticilerinden Sefa Tuğrul Burak, Printtek 2013 ve Synergy Sıcak selefon makinesini anlattı: Fuardan evlerine dönen ziyaretçiler, bir hafta sonra standınızla ilgili ne hatırlayacaklar? S. Tuğrul Burak: Fuardan evlerine dönen ziyaretçiler Argemat’ın adım adım büyümüş olduğunu görecekler. Mümessilliğini aldığımız makinenin kalitesini konuşacaklarını, düşünüyoruz. Çünkü yakından inceleme imkanı bulan ziyaretçilerimiz makinenin kalitesinden çok memnun kaldılar. Makinenin işten işe geçişi ve çalışma verimliliğinin çok yüksek seviyede olduğunu düşündüklerini umuyorum. Görüşler genelde makinenin beklentileri karşılayacak bir makine olduğu yönündeydi. Synergy ile ilgili tepkiler nasıldı? S. Tuğrul Burak: Tepkiler gayet iyi… Synergy sıcak laminasyon makinesi Türkiye pazarına ilk kez girmiş bir marka. Bu nedenle yurtdışındaki üretici firma ile görüştüğümüzde Türkiye pazarına çok sıcak baktıklarını ve istekli olduklarını gördük. Türkiye, bütün dünya için çok büyük bir pazar ve çekim merkezi. Dolayısıyla bu pazara girmek istiyorlar. Fuarda sergilediğimiz bu makine, Türkiye için özel olarak tasarlanarak üretilmiş bir makine; kendi ürettikleri makine ebat olarak çok daha büyüktü. Bizim alışık olduğumuz daha doğrusu sitelerdeki kat yüksekliklerine sığmıyordu. Bu makine ebat olarak biraz daha ufaldı. Tüm matbaalara girebilecek hale geldi. Bu sayede de makine Türkiye şartları için üretilmiş bir makine oldu. Biraz teknik özelliklerinden bahseder misiniz? S. Tuğrul Burak: Synergy, bir sıcak selefon makinesi. Su bazlı tutkalla çalışıyor. Ayrıca makinemizde termal bıçak var. Termal bıçağıyla sıfıra sıfır kesim yapabiliyor. Diğer makinelerdeki
uçan bıçağa göre çok farklı bir sistem. Bu teknoloji plastik ve diğer malzemelerde kesim kolaylığı sağlıyor. Ayrıca, makinenin koparması ve yan bıçağı var. Bunlara ek olarak makinede çift silindir var. Bu sayede selefon daha iyi yapışıyor. İtalyan teknolojisinin makineye yansıdığını söyleyebiliriz. Görünüm olarak ve kullanım açısından makine çok pratik… Makinenin öne çıkan özelliği nedir? S. Tuğrul Burak: Fiyat olarak Avrupa makineleri Tayvan ve Çin’de üretilen makinelere kıyasla biraz daha pahalı. Bunun da sebebi kullandıkları malzemenin kaliteli olması. Kullanım kolaylığı açısından Türkçe menü sunuyorlar. Ürün hangi ülkeye satılmışsa panelin dili de buna göre değiştiriliyor. Bence makinede Türkiye için sunulan en büyük kolaylık bu. Makinenin Türkiye’de kabul görürlüğü ne durumda? S. Tuğrul Burak: Şu anda Türkiye’de bir tane ikinci eli bulunuyor. Fuarda da ikinci el ve sıfır satış görüşmeleri yaptık. Bu görüşmeler neticesinde ileriye dönük olarak makineden umutluyuz. 2013 sonunda Türkiye’de bir ya da iki makine olacağını düşünüyoruz. Argemat olarak sadece Synergy’e mi odaklandınız? S. Tuğrul Burak: Biz ilk olarak bu işe 2. el Komori’yle başladık. Daha sonra drupa’da Synergy firmasıyla tanıştık. drupa’dan sonra
da mümessilliğini aldık. Synergy’den sonra ana branşımızın sışında başka kollarda da olmayı düşünüyoruz. Mobil yağlarının bayiliğini yapıyoruz. Matbaa malzemeleri de satıyoruz. Genelde yaptığımız işler bunlar üzerine. Teknik servisten de bahsedecek olursak, bu hizmeti sadece Komori’de mi sunuyorsunuz? S. Tuğrul Burak: Evet, sadece Komori’de sunuyoruz. Bunun sebebi 15 sene boyunca Komori teknik servisinde çalışmış bir ekip olmamız. Bu yüzden bütün Komorilere hizmet ve parça veriyoruz. Kurduğumuz iki sene içinde ikinci el Komori satışlarımız oldu. Bundan sonra da ikinci el satışlarımız devam edecek. Bir tane ikinci el makine getirip sıfır revizyon yaptık. Şu anda o makineyi sattık. İkinci el ve sıfır birlikte devam edecek. Komori servisi de bir yandan devam edecek, mümessillikler de alma düşüncesindeyiz. matbaa&teknik okuyucuları için bir mesajınız var mı? S. Tuğrul Burak: Müşteri memnuniyetini sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bu çalışmaların da böyle devam edeceğini herkese duyurmak istiyoruz. Fuarın Argemat’a çok büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Fuarda yer olarak da konum olarak da çok güzel bir yerde bulunduk. Bunun bize ileriye dönük çok artı sağlayacağını düşünüyorum.
183
printtek 2013
matbaa&teknik
Türkiye Çok İlginç Bir Pazar Johannes Steinbrecher: Türkiye çok ilginç bir pazar. Fuarda birçok konuyu tartışma fırsatımız oldu ve de daha da fazlası olacak. Türkiye’nin büyümesinde katkıda bulunmak istiyoruz ve pazarda en iyi efekti bizden alabilirler. Eckart Efekt Pigments bir Alman şirketi ve efekt pigment üreticisi. Türkiye’de Hisarlı Temsilcilik kanalıyla çalıştıklarını anlatan Eckart Pazar Geliştirme Müdürü Johannes Steinbrecher, Türkiye’yi ilginç bir Pazar olarak yorumluyor. Steinbrecher’e göre şirketin ülkemizdeki hedefi ise Eckart’ın bilinirliği artırmak: Bize Eckart ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz? Eckart; baskı, kodlama, plastik ve endüstriyel uygulamalar için efekt pigmenti üreten bir firmadır. Burada işimizin grafik sanatı kısmını tanıtıyoruz. Gümüş efektleri, altın efektleri gibi şeyler bizim işimiz. Pigmentleri kimin için üretiyorsunuz? Matbaalar için mi, mürekkep üreticileri için mi? Mürekkep üreticileri için de aynı zamanda üretilmiş mürekkepler için de. İstanbul’da herhangi bir iletişim noktanız var mı? Burada bir adet temsilciliğimiz var. Eckart global çalışan bir firma. Temsilciliklerimizin ya da bayilerimizin bulunmadığı ülkelerde de ajanslar aracılığıyla işleri yürütüyoruz. Türkiye’de de Hisarlı isimli bir firmayla çalışıyoruz. Bunlar bizim Türkiye’deki yüzümüz. Eckart’ı Türkiye pazarında temsil ederek Türk matbaacılarla ve mürekkep üreticileriyle bizim adımıza görüşüyorlar. Türkiye pazarı için büyük bir hedefiniz var mı? Öncelikli hedefimiz Türkiye pazarında Eckart’ın bilinirliğini artırmak. Özellikle esnek ambalaj ve uygulama alanında Türkiye’yi büyüyen bir pazar olarak görüyoruz. Tabii ki bu büyümeye biz de katılmak istiyoruz. Kendi pigmentlerimizi ve efektlerimizi Türkiye pazarındaki matbaalara sunmak istiyoruz. Aslına bakarsanız tüm dünya Eckart’ı biliyor. Mürekkep pazarındaki konumunuz nedir? Efekt pigmentlerinde pazar lideriyiz. 184
Matbaa seviyesinde Eckart’ın bilinirliği aslına bakarsınız bizim hedeflediğimiz kadar iyi değil. Biz ürünlerimizi direkt olarak son kullanıcıya satmıyoruz. Biz ürünlerimizi mürekkep üreticilerine satıyoruz ve onlar da buları matbaalara satıyor. Bu nedenle Eckart ürünlerinin bilinirliğini son tüketici seviyesinde artırmak zorundayız. Türkiye’deki müşterileriniz matbaalar mı yoksa mürekkep üreticileri mi? Hedefimizde mürekkep üreticileri olduğu için müşterilerimiz mürekkep üreticileri. Mürekkep üreticileri de bizim ürünlerimizi matbaalara satıyor. Biz ayrıca matbaalarla da görüşüyoruz ve onlara Eckart pigmentleri ve mürekkepleriyle ambalajlarda en iyi efekti almaları konusunda destek oluyoruz. Bu nedenle buradayız. Bu segmentteki rakiplerinizden farkınız nedir ya da hiç rakibiniz var mı? Efekt pigmentleri alanında rakiplerimiz var. Bunlar global rakipler. Ama bana kalırsa hiçbiri bizim yaptığımız gibi tam ambalajı veremiyor. Bizim esas işimiz hala pigment. Ama baskı bölümümüzde pigmentin yanı sıra mürekkep satışı da yapıyoruz. Tüm diğer uygulamalar ve kimyasallar arasında bizim özel bir mürekkebimiz var ve bu gerçekten tek.
Baskı sektöründe sürdürebilirlik konusunda çok büyük çalışmalar var. Bu konuda sizin pozisyonunuz nedir? Bu açıdan sizin ürünleriniz de sürdürülebilir ürünler mi? Şöyle ifade edelim; diyelim ki CMYK renkle basılmış ve transparan dolgu malzemeli bir ambalajınız var ve en üste de metalik mürekkep koyuyorsunuz, bu sadece ek bir maliyet çıkarır. Ama eğer rafta çok hoş bir efekt elde etmek için bir metalik baskı altı malzemeniz varsa ambalajın sadece yüzde 20’sinin parlak olmasını istersiniz. Matbaaların yapmaları gereken ambalajdaki yüzde 80’lik metalik görünümden kurtulmak olacaktır. Bunun için yüksek maliyetli sürdürülebilir ve geri dönüşümlü olmayan metalik bir materyal satın almaları gerekir. Biz bu noktada onlara bir alternatif olarak metalize materyal yerine metalize mürekkep sunabiliriz. Transparan bir film alırlar ve metalik mürekkebi nerede olmasını istiyorlarsa oraya yerleştirirler, bu sayede nispeten daha ucuz bir baskı altı malzeme elde etmiş olurlar. Matbaalara bir mesajınız var mı? Türkiye çok ilginç bir Pazar. Fuarda birçok konuyu tartışma fırsatımız oldu ve de daha da fazlası olacak. Türkiye’nin büyümesinde katkıda bulunmak istiyoruz ve pazarda en iyi efekti bizden alabilirler.
printtek 2013
matbaa&teknik
DotLine VMAX ile Performansı Artırın! DotLine’ın sunduğu CTP çözümü VMAX, yüksek performans ve hıza dayalı üretim ihtiyacına cevap verirken kolay kullanım özelliği ile dikkat çekiyor. Medya Makine standında sergilenen DotLine VMAX Uygun Basım’a Satıldı Printtek 2013’de Medya Makine standında sergilenen DotLine WMAX, farklı ünitelerle farklı ihtiyaçlara da hitap edebilen VMAX, modüler bir ürün. Kolaylıkla yükseltilebilir olması ve kullanım kolaylığı sayesinde üretkenliği artırıyor. Fuarda sergilenen WMAX, Uygun Basım’a gitti. Bu modüler CtP ile ilgili olarak bilgileri DotLine GmbH şirketi satış ve pazarlama sorumlusu Ralph Johannpeter, anlattı:
3 Modüler Ünite “VMAX üç adet modüler ünite sunuyor: VMAX yarı otomatik ünite saatte 100 tabakadan 250 tabakaya kadar performans sunarken VMAX otomatik yükleme ünitesi iş kolaylığı sağlıyor. VMAX tam otomatik ünite ise 1270 dpi çözünürlükte saatte 100 tabakadan 400 tabakaya kadar performans sunuyor. VMAX’in farklı ihtiyaçlara yönelik sunduğu üç modeli ise şunlar; VMAX Concept, VMAX Semi ve VMAX.”
VMAX Concept “Performansa yönelik VMAX Concept modeli, tüm fotopolimer tabakalar için yüksek hızlı üniteleriyle göz dolduruyor. Mor lazer diyotlar ömür boyu kullanım imkânı veriyor. Hareketli parçaların azlığı kinetik enerji ve bakımdan tasarruf sağlıyor. 20µm spot boyutuyla en iyi kalite spotu sunuyor. 6 yüzeyli poligon tarayıcısı dakikada 120.000 tarama yapabiliyor. VMAX Concept’in diğer özellikleri ise şöyle sıralanıyor: Kontrollü aktif hava rulmanlı tarayıcı Yeni flatbed optik Tabaka geçişi için özel üretilmiş lineer sürücüler Bilgisayar ağından uzaktan kontrol Küçük tasarım ve taban alanı Otomatik ayarlı otomatik geçiş ve tarama Kullanım kolaylığı Tüm ortak MIS sistemleriyle txt ya da xml formatında haberleşebilme”
yükleme çözümü sunuyor. İşlemciye online bağlantıyı bir standart olarak sunan modelde tüm uygun işlemciler için elektronik ara yüz bulunuyor. Otomatik aygıtlarla aynı performansı gösteren aygıt kolay yüklemeyi de mümkün kılıyor. Modelin öne çıkan diğer özellikleriyse şöyle: Gerekli plaka formatını operatöre bildiren grafik ara yüz Ayar gerektirmeyen tabaka geçişi Yüksek performans sağlayan plaka ön yükleme sistemi Verimli tabaka yönetimi sağlayan açık tasarım
VMAX Semi WMAX “1270
dpi
İş gücünden tasarruf için 100 tabakaya kadar erişim Kağıdın kontrollü çıkarılmasını sağlayan çift yükleyici Değişik formatlarda tabaka desteği Değişken tabaka akışı Düşük akışlı işlerde güç tasarrufu sağlayan opsiyonel paralel tabaka çıkışı
Yükseltilebilir” “Kolay başlangıç yapıp daha sonra yükseltmek isteyenler için üretilen VMAX Semi manuel
tabakaya kadar destekleyen VMAX, yüksek hızda üretim sağlayan düz platformu otomatik üretime yönelik tasarımıyla dikkat çekiyor. 1270 dpi çözünürlükte saatte 400 tabakayla en yüksek üretim sağlayan model basılan tabaka başına en düşük maliyeti sunuyor. Ürünün diğer özellikleri ise şöyle:
çözünürlükte
saatte
400
Oda düzeninden verim alabilmek için sağ ve sol versiyonları mevcuttur.”
185
printtek 2013
matbaa&teknik
Ofset Teknolojisini Dar Enden, Geniş Ene Taşıyacak Hasan Uçar: “Etiketle birlikte esnek ambalaj pazarına da cevap verebilecek bir makine arayışımız vardı. Yine aynı konseptte ama geliştirip yeni özellikler ekleyerek, 66 cm genişliğinde bir makine geliştirdik. Daha geniş ende esnek ambalaj baskısı “Biz bu makineyi pazarda biraz daha öne taşıdık. Bu makinemiz daha çok etiket pazarına hitap ediyor. Etiketle birlikte esnek ambalaj pazarına da cevap verebilecek bir makine arayışımız vardı. Yine aynı konseptte ama geliştirip yeni özellikler ekleyerek, 66 cm genişliğinde bir makine geliştirdik. Dolayısı ile bu 66 cm eninde ve maksimum 5 m uzunluğunda yine 30 mikrondan başlayıp 400- 500 grama kadar her türlü malzemeye baskı yapabilecek yarı otomatik çalışan ofset makinesini pazara sunuyoruz. Bu makinedeki hedefimiz düşük tirajlı işlerde pazarın ihtiyacı olan ve olacak çözümleri üretmek. Bir başka projemiz daha var. O proje 4 yıl sonra bitecek. Dünyada bir ilk olacak . Bir temsilcilikten bahsetmiyorum. Çin’li bir firma ile ortak olarak Çin’de yatırımını yapıyoruz. Biz daha sağlıklı, daha sorunsuz makineler elde etmeyi, üretmeyi ve müşterilerimize sunmayı hedefliyoruz.”
Fuar satışları ve serigrafi ünitesi eklenmiş yeni makine
B&G Makine, dar en web baskı makinelerinde yeni bir trend olarak ofseti tartışmaya açan makineleri ile büyük bir başarı yakaladı. Bu trendi çok önceden gören ve çalışmalarına çok önce başlayan Hasan Uçar, üç yıl içinde 7 adet kurulum yaptıklarını, anlatıyor. Uçar’ın hedefinde 60 cm enindeki ofset web baskı makinesi ile esnek ambalaj pazarında da yer almak:
Dar en ofsette 7 makineye ulaştık “Bobinden bobine yarı ofset etiket makinalarını çok önceki Drent Goebel ofset makinelerde çok önceden tecrübeli olduğumuz için bu makinelerin tanıtımlarını yapmıştık. Fakat şu an görüyorum ki bizim makinemiz, Türkiye’de 7 tane oldu. 3 senede bu rakama ulaştık. Genel olarak biz makinelerimizde gerek bizim gerek 186
müşterilerimizin başını ağrıtmayacak tamamen Alman teknolojisini tercih ettiğimiz için diğer bizi kopyalayan bizi taklit eden Çin’li üreticilere göre biraz daha pahalı olmasına rağmen bu son üç yılda içinde üç defa servise gitmedik. Ve aynı müşteri yaklaşık dört ay içinde bir tane daha makine aldı. Dolayısı ile bu makinenin performansı, güvenilirliği bizim açımızdan çok önemli. Gelen dostlarımız, müşterilerimiz ve arkadaşlarımızla fuarda konuştuğumuzda biz onlara elimizdeki var olan imkânları ve bir de var olacak imkanları sunuyoruz. Bu anlattıklarımız onların ilgilerini daha çok cezbetmekte. Şu ana kadar çalıştığımız yaklaşık 3,5 yıla kadar her şeyi tamamlanmış, testleri yapılmış ve pazarda satışa sunulan makinelerin kurulumu dünya genelinde 400’ün üzerine ulaşmış durumda. Türkiye’de ise 7 tane. Etrafımızdaki ülkelerde de tercih ediliyor.”
“Bu fuar’da bir tane Moldovya’ya bir tane de muhtemelen Bulgaristan’a makine vereceğiz. Bu fuar süresi içerisinde de daha önceden anlaştığımız ama şansızlık yaşayarak makinemizin gelmemesi sebebiyle müşterilerimiz ve arkadaşlarımız üzülmüş olsalar da yine bu fuarda iki tane müşterimiz ile ofset etiket makinesi anlaşmamızı gerçekleştireceğiz. Aynı makinenin üzerinde yine dünyada ilk olan yarı otomatik ofset etiket makinelerine de uyguladık. Dolayısı ile metalize kağıt almanıza gerek yok. Yine makinemizin üzerinde geliştirdiğimiz, yaklaşık olarak 1 ay önce dünya pazarına satışa sunduğumuz makinenin girişinde serigrafi ünitesi var. Özetle bu makinemiz ile her işe yüzde yüz doğru çözüm üretiyoruz. Müşterilerimizin söylemleri; bir vardiyada 6-7 iş bastıkları yönünde. Biz ofseti çok iyi bildiğimizden ve geçmiş tecrübelerimizden de yararlanarak ofsetin inceliklerini de çok iyi biliyoruz. Bu bağlamda sonuca daha iyi yansıtabiliyoruz. Rakiplerimizde farklı ofset makineleri ile pazarda yer almaya başladılar. Onlara da başarılar diliyorum.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Canon’un En Yeni Teknolojileri Printtek’te Sergilendi Basri Aytekin Canon, fuar alanında 3. salonda yer alan standında en son baskı teknolojilerini ve kampanyalarını ziyaretçileriyle buluşturdu. Canon’un fuara özel kampanyalarla sergilediği Profesyonel Baskı ve Fotokopi Çözümleri ile Geniş Format Yazıcı ürünleri, fuara gerek yurt içi gerekse yurt dışından gelen katılımcılar ve müşteriler tarafından yoğun ilgi gördü. Canon’un fuarda sergilediği baskı çözümü ürünleri arasında Canon imagePRESS C6010 üretim sınıfı renkli yazıcı, Canon imageRUNNER ADVANCE 8285 PRO üretim sınıfı siyah beyaz yazıcı, Océ VarioPrint DP Line üretim sınıfı siyah beyaz yazıcı ve Canon imagePROGRAF iPF 8300S / 9400S geniş format yazıcı gibi baskı sektöründe tercih edilen ve aranılan ürünler yer aldı.
Arizona’ya ait baskı örneklerine büyük talep vardı Canon’un standında ayrıca, ahşap, metal, cam ve plastik gibi çeşitli malzemelere baskı yapabilen Océ’nin amiral gemisi Arizona’ya ait baskı örnekleri de dikkat çekti. Bu baskı örnekleri Arizona köşesinde müşterilere sunulurken, baskılar yoğun talep ve ilgi gördü. .
Océ ve Canon Birlikte Daha Güçlü Canon Eurasia Profesyonel Baskı Ürünleri Kanal Yöneticisi Basri Aytekin, fuarla ilgili olarak dergimize yaptığı değerlendirmede ziyaretçilerin Océ Canon işbirliğinden etkilendiğini, anlattı: “Burada özellikle “daha güçlü” imajını vermeye çalışıyoruz. Canon Océ birleşmesinden sonraki ilk ürünümüz DP line standımızda
printtek 2013
sergilendi. Renkli tarafta imagePress 6010 makinemizi de sergiledik ve bu birlikteliğe vurgu yaptık. Öne çıkan yeniliğimiz tabii ki DP line’daki gri tonlama. Bir siyah beyaz makineden beklenenin çok daha üstündeki baskı kalitesi, baskı esnasında kâğıdı 90 dereceye kadar ısıtıyor olmasından kaynaklanan gri tonlama ve baskı kalitesindeki yüksek sunumlarımız ziyaretçilerin dikkatini çekti diyebilirim.”
matbaa&teknik
Adobe ve Corel’de Önemli Yenilikler Var Adobe Cloud önemli avantajlar sağlıyor. Eti Bilgisayar Danışmanlık Genel Müdürü Ahmet Yanıkoğlu, pazara sundukları Adobe ve Corel çözümleri ve Printtek 2013 fuarında ön plana çıkan sergilerini dergimize şöyle anlattı: “Biz aslında Printtek 2013’e sektörün vazgeçilmezi olan iki değerli firmayı temsilen katıldık. Birisi Adobe, diğeri ise Corel. Her ikisinin de muhtelif ürünleri bu sektörde yoğun olarak kullanılıyor. Bu fuarda özellikle Adobe’nin yeni duyurmuş olduğu Cloud sistemiyle ilgili bilgi almak isteyenler olduğunu gördük. Corel tarafında ise daha çok kampanyalardan ve yeni sürümün neler getirdiğinden bahsederek bilgilendirdik.”
Corel’in ve Adobe’nin sunduğu en son yenilikler “Fuarda konuştuğumuz yeniliklerden bahsedersek öne çıkan yenilik Adobe tarafında
kesinlikle bulut (cloud) sistemi. Çok basitçe anlatmak gerekirse, eskiden yazılımı satın alırdınız ve her yeni versiyon çıktığı zaman güncelleme yoluna giderdiniz. Şimdi ise bir tür üyelik sistemine geçip bir yıl boyunca farklı olarak Adobe’nin tüm yazılımları kullanımınıza açılıyor. Örneğin Photoshop kullanıcısısıysanız, sadece Photoshop değil diğer segmentteki bütün yazılımlar da kullanımınıza açılıyor. Bu, yenilik olarak dikkat çekici bir unsur. Corel tarafında da Corel’in sektörde bilinen Corel Draw yazılımı var. Corel’in bunun dışında da birçok yazılımı mevcut, özellikle son zamanlarda yeni satın almalar yaptılar. Bu satın almalar neticesinde piyasa değişik ürünler de sundular. Corel’de de en çok dikkati çeken üçlü paket. Bu üçlü paket, neredeyse iki lisans alıp üçlü lisans kullanma avantajı sağlıyor. Büyük bir kolaylık.”
187
printtek 2013
matbaa&teknik
BST Türkiye’de Büyümeyi Sürdürüyor Özgür Çetinkaya: “Şirketimiz önümüzdeki birkaç sene içinde daha da büyümeyi hedefliyor. Türkiye’nin avantajını kullanıp burayı Ortadoğu’ya erişmek için bir merkez olarak kullanıp hizmet vermeyi düşünüyorlar.” Dar en web baskı makineleri için kalite kontrol cihazları üreten BST şirketinin İstanbul şubesi ürünlerini Printtek 2013 boyunca Imex Group standında sergiledi. BST Türkiye sorumlusu Özgür Çetinkaya, “Yurt içinde de, yurt dışında da değişik fuarlara katılım gösteriyoruz. Bu fuar benim bugüne kadar en beğendiğim fuarlardan birisi oldu. Çünkü katılımcı kitlesi tamamen hedefine yönelik. Ziyaretçiler bilinçli. Bu nedenle gelen müşterilerin de çok yardımını gördük. Fuar bizim açımızdan çok güzel geçti” diyor. Çetinkaya, BST teknolojisi hakkındaki sorularımızı cevaplandırdı: Bu fuarda öne çıkan ürününüz hangisiydi? “Kalite kontrol makinelerinde kullanılan hata ayıklama sistemiydi. Bu ürün yüzde yüz bir kontrol sağlıyor. Etiketlerin tümüne bakıyor ve sayma yapıyor. Hatalı etiket olduğunda kalite kontrol makinesi üretimi durduruyor. Uygulamaya göre cihaz eğer baskı makinesindeyse alarm veriyor, operatörü uyarıyor. Bu sayede sistem arıza durumuna geçmiyor ve arızalı etiket basılmasını önlüyor. Bu sistemin tanıtımını yaptık ve açıkçası da ziyaretçiler çok memnun kaldı.” Sergilemediğiniz halde ilgi gören bir ürününüz oldu mu? “Evet. Q-Center bunlardan bir tanesi. Özellikle bundan sonraki 10 yıl için BST’nin en önemli ürünü Q-Center. Bizim “çizgi takip” dediğimiz kenar kontrole yeni bir bakış açısı getiren sensör bizim bu fuarda kullandığımız argümanların içindeydi.” BST Türkiye’den biraz bahsedebilir miyiz? “Türkiye’de hemen hemen bir buçuk senemiz doldu. Servis departmanımızı genişlettik. Yedek parça stoğumuzu büyüttük. Hazır sistem stoğumuzu büyüttük. Artık müşterilere hazır sistemleri Türkiye’den temin etme şansımız var. Böylece daha hızlı cevap verebiliyoruz. Servis ağımızı genişlettik. Hem Türkiye’de servise bir kişi daha aldık hem de yurtdışında 188
daha organize çalışmaya başladık. Bu konuda da müşterilerimizden çok olumlu geri bildirimler alıyoruz. Satışımız da şu an bizim beklediğimiz gibi gidiyor. Gayet iyi, dolayısıyla genel merkezimiz de bundan memnun. Şirketimiz önümüzdeki birkaç sene içinde daha da büyümeyi hedefliyor. Türkiye’nin avantajını kullanıp burayı Ortadoğu’ya erişmek için bir merkez olarak kullanıp hizmet vermeyi düşünüyorlar.”
BST sizce ne durumda Türkiye’de? “Fuarda şimdiye kadar gördüğüm makinelerin neredeyse yarısında BST var. Biz bundan gerçekten çok memnunuz. Şu anda IMEX’in standında hem Çin’den hem İtalya’dan gelen makineler var ve dört farklı firma var. Bu dört farklı firmanın dördü de BST kullanıyor. Bu da bizim için bir mutluluk kaynağı.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Kazanlı Dışarı, Guowang İçeri Murat Şahin: “Otomatik kutu kesim makinelerinin maliyetleri düştüğünden, kazanlı makineler ile çalışıp iş üretmeye çalışan firmalar, bu kazanlı makineleri üretimden çıkartıp yerine, otomatik makineleri devreye sokmaya karar verdi.”
Aktif Matbaa Makineleri Guowang ile basım endüstrisindeki etkinliğini artırırken el değiştiren Shinohara markası ile tabaka baskı makinelerinde de ofsetteki gücünü pazara tekrar sunuyor. Printtek 2013’de bir araya geldiğimiz şirketin Satış Müdürü Murat Şahin, Guowang otomatik kutu kesim makinesinin gördüğü ilgiden memnun olduklarını, söylüyor: Printtek 2013’den akılda kalan Aktif Matbaa Makineleri adına hangi çözüm olacaktır? Murat Şahin: Biz Printtek 2013’te Guowang marka bıçağımızın yanında aynı zamanda otomatik kutu kesim makinesini fuarda sergiledik. Bu otomatik kutu kesme makinesi fuarda çok fazla ilgi gördü. Makinenin çalışma prensibi, otomasyon ve standart aksamları olsun, bunlar oldukça yüksek bir donanıma sahip. Bizim tahminimize göre de gelen ziyaretçilerin aklında en çok bu makine kalacaktır. Bir de biz bu ofset baskı alanında Shinohara’nın Çin’de imal edilmeye başlaması ile yeni bir ivme kazandık. Dolayısı ile 2013’te Shinohara da bize ayrı bir katkı sağlayacaktır.
Shinohara temsilciliğini aldınız, bazı makineler sattınız, daha sonra Shinohara’nın iflas ettiği açıklandı. Şu anki pozisyonu hakkında bilgi verir misiniz? Murat Şahin: Shinohara firması Çin Hans Gronhi firması tarafından satın alındı. Japonya’daki fabrika söküldü ve Çin’e götürüldü. Shinohara’nın teknik kadrosu ve yönetim kadrosu da Çin’e Hans Gronhi firmasına dahil edildi. Bir arada çalışmaya başladılar. Dolayısı ile ofset baskı makineleri üretimi Shinohara markası ile Hans Gronhi firmasında şu anda yapılıyor. Shinohara kullanıcıları yedek parça ve servis olarak tüm teknik bilgi ve desteği alabiliyor. Peki, ofset baskı makineleri pazarında bir ışık görüyor musunuz? Murat Şahin: Şu anda baskı makinelerinde ikinci el pazarı çok hareketli. Shinohara’nın Türkiye’de çalışan makineleri var. Fakat biz, Shinohara ile biz yeni bir strateji belirleyip, iyi fiyatlarla, sıfır makineyi ön plana çıkarmak istiyoruz. 2013’ün ortalarına doğru da bu stratejimizi
belli bir zemine oturtacağız. Fiyatların ve ikinci elin büyük bir pazar payını kazanacağımızı zannediyorum. Pazara yeni sunulan kutu kesim makinesi markalarından birinin sahibi durumundasınız. Pazar çok fazla büyüdüğü için mi tedarikçilerin sayısı artıyor. Ve tedarikçiler karar verirken hangi noktalar üzerinde daha çok duruyor? Murat Şahin: Bu konuda imalatçı sayısı gerçekten çok artmış durumda. Bu kadar imalatçı sayısının olması, son kullanıcı açısından aslında bir avantaj. Çünkü satın alırken fiyat avantajını kullanabiliyorlar. Bu sırada fiyat avantajı yayıldığı için, bu makinelerin de maliyetleri düştüğünden, kazanlı makineler ile çalışıp iş üretmeye çalışan firmalar, bu kazanlı makineleri üretimden çıkartıp yerine, otomatik makineleri devreye sokmaya karar verdi. Dolayısı ile bu da kendi içinde bir pazar ortaya çıkartmış oldu. Fakat çok büyük bir patlama olmayacak, ama yine de kendine göre bir pazar oluşmuş durumda.
189
printtek 2013
matbaa&teknik
Yüksek Kalite İle Matbaanın Kârlılığını Artırıyoruz Çünkü uzun vadede önemli olan maliyettir. Şundan kesinlikle eminiz ki yüksek fiyatla kaliteli bir ürün aldığınızda uzun vadede maliyeti çok daha kârlı olabiliyor. Yüksek kalitemizi devam ettirerek maliyet faktörünü müşterinin lehine çevirmeyi hedefliyoruz. Prisco Europe Genel Müdürü Jean Decoene ve Türkiye Temsilcisi Orhan Çakıl, pazadaki gelişmeleri ve yeni çözümlerini anlattılar. Dceoene, “Yüksek kalitemizi devam ettirerek maliyet faktörünü müşterinin lehine çevirmeyi hedefliyoruz” diyor. Sizinle son olarak drupa 2012’de görüşmüştük. Geçen bir yıl içinde göze çarpan yenilikler hakkında bir güncelleme ile başlayalım. Jean Decoene: Pazar, ambalaj pazarına odaklandı. Bunu çok net görebiliyoruz. Günümüzün ekonomisinde ambalaj sektörü birçok müşteri için kârlı bir pazar olma özelliğini sürdürüyor. İnsanlar bir şeyler almaya devam ediyor ve tüm bu ürünlerin de paketlenmesi gerek. Ambalaj ne kadar iyiyse satışlar da aynı ölçüde iyi gidiyor. Örnek olarak, kozmetik sektörü, ilaç sektörü ve gıda ambalaj sektörü verilebilir. Geçtiğimiz yıllarda gıda ambalajında sürekli bir büyümeye ve dönüşüme şahit olduk. Biz de bu pazara odaklandık. Şimdiye kadar yayımlanan tüm tüzüklerde gıda ambalajlarıyla ilgili hususlar vardı. Kimse Phantom Solutions’ın yaptıklarıyla ilgilenmiyordu. Biz de Phantom Solutions’ın gıda ambalaj sektörü için ne kadar uygun olduğu konusuyla ilgilenmeye başladık. Bugün burada sergilediğimiz ürünlere baktığımızda gıda ambalaj sektörü için gıda güvenliği konusuna eğildiğimizi görebilirsiniz. İnanıyoruz ki biz daha güvenli çözümler sunuyoruz, alkolsüz baskı alanında da çözümlerimiz var, müşteriler bizim paketlediğimiz ürünleri kullanırken akılları rahat olacak çünkü bu konuda sertifikalarımız var. Çünkü biz daha az migrasyon, daha az yağ migrasyonu, daha az kobalt migrasyonu, daha az mangan migrasyonu ve daha az ağır metal migrasyonu sağlayarak daha güvenli tüketim imkanı sunuyoruz. Biz bunları Phantom Konsantreleriyle de özel kurutma ajanlarıyla da yapabiliyoruz. Biz bu çok özel kurutucuyu drupa’da da tanıtmıştık. Bu ürün 2005 yılında Amerika’da ödül kazandı. Şu anda bu ürün Avrupa pazarında gittikçe daha fazla popüler olmaya başladı. Bu ürünün bir de şöyle bir özelliği var; tüm gıda ambalaj sertifikalarını almayı başardı. Bu noktada müşteriyi fiyatı her zaman
dikkate almaması konusunda aydınlatmaya çalışıyoruz. Çünkü uzun vadede önemli olan maliyettir. Şundan kesinlikle eminiz ki yüksek fiyatla kaliteli bir ürün aldığınızda uzun vadede maliyeti çok daha kârlı olabiliyor. Yüksek kalitemizi devam ettirerek maliyet faktörünü müşterinin lehine çevirmeyi hedefliyoruz. Düşük migrasyon hazne suyu üretmek için özel bir alana ihtiyacınız var mı? Jean Decoene: Hayır, ihtiyacımız yok. çünkü hali hazırda sadece özel bir alana ihtiyaç duyduğumuz tek bir bölge var. Benzofenolsüz kaplama üretimi. Bildiğiniz gibi UV kaplama yaparken gerek duyulan özel bir madde benzofenol. Gıda ambalaj sektöründe benzofenol izleri kabul görmüyor. Bu gibi hammaddeleri içermeyen ambalaj yapmak gerçekten çok zor ve ambalajın bunlardan kesinlikle arındırılmış olması gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için üretim departmanlarını birbirlerinden ayırmış olmak gerekiyor. Phantom’da bu tarz bir problem yok. Alkolsüz baskı bu dönemde çok konuştuğumuz bir konu. Bir uzman olarak sizden öğrenmek istiyorum. Alkolsüz
baskıya geçmek için özel merdanelere ihtiyaç var mı? Jean Decoene: Hayır, yok. Eğer iyi kalite merdaneleriniz varsa işinizi görecektir. Piyasadaki silindirlerin çoğu alkolle kullanıldığı için yıpranmış oluyor. Alkol kullanımının merdaneler açısından bağımlılık oluşturma gibi bir dezavantajı vardır. Yıllardır alkolle çalışan merdaneler yenileriyle değiştirilmelidir. Özel merdaneler gerek var mı? Hayır, yok. Faydalı olurlar mı? Evet. Asıl soru şu: Nerede başlamak ve nerede bitirmek istiyorsun? Eğer en yüksek kalitede konfor arıyorsanız yüksek kaliteli merdaneleriniz olması gerekir. Standart kalite de işimi görür diyorsanız, o zaman da iyi merdanelere ihtiyacınız var demektir. Kötü kalitede merdaneleriniz varsa o zaman alkolsüz baskıda başarı elde edemezsin. Fuardan ayrıldıktan bir hafta sonra Prisco ve bu standla ilgili aklımızda ne kalacak? Jean Decoene: Prisco, alkolsüz baskı pazarında yüksek kaliteli bir oyuncu olarak hatırlanmak ister. Biz, yüksek kaliteli ürünleri, baskı üreticilerinden ve gıda ambalajı pazarından aldığı sertifikaları olan dünya çapında lider bir firmayız. Biz kullanıcılara yüksek kaliteli çözünler
190
printtek 2013
sunuyoruz. Pazarda asla ucuz satan bir firma olarak hatırlanmayacağız. Ama biz uygun maliyetli ve devamlı surette yeni çözümler ve yeni teknolojiler geliştiren ve her zaman yeni fikirlerle gelen bir firma olarak hatırlanmak isteriz. Türkiye için Orhan Çakıl şirketi ile çalışıyorsunuz. Peki çevre ülkelerle ilgili olarak yeni distribütörlükler verecek misiniz? Jean Decoene: Halen iyi distribütörler arıyoruz. Şu anda 33 farklı ülkede çalışıyoruz. Mesela Mısır iyi ve güzel bir Pazar. Biz her pazara bir distribütör veriyoruz. Bu nedenle müşterilere destek verebilecek iyi bir distribütör arıyoruz. Türkiye’deki pozisyonunuz genişletme gibi bir planınız var mı? Mesela bir üretim tesis kurma gibi bir planınız var mı? Jean Decoene: Şu anda böyle bir plan yok ancak tabii ki düşünüyoruz. Bu arada tek amacımız ürünümüzü satmak değil, bunun yanında matbaalara eğitim vermeyi de hedefliyoruz. Orhan Bey, sizden de bilgi alalım. Prisco ile ilgili herhangi bir gelişme ya da yenilikten
matbaa&teknik
söz edebilir miyiz? Orhan Çakıl: Ürünlerin tamamı son teknoloji ürünü. Dünyada hangi ürün varsa bizde de aynen yer alıyor. Bizim üzerine koyabileceğimiz tek bir şey var o da blanketle ilgili. “blanket yenileme” diye bir çalışma yaptık. Bunun da patentini aldık. Türkiye’de ve dünyada tek yetkili üreticisi biziz. Blanketin ikinci kez üçüncü kez kullanımıyla ilgili memlekete bir katkısı olacaktır. Mesela patlamış ya da incelmiş bir blanketi yeniden merdaneye sarar gibi onarılması mı demek oluyor bu? Orhan Çakıl: Arkadaşlarımız çoğu zaman blanketi ne diye çıkartırlar? Ya blanket ezilmiştir, ya da baskıya uygun değildir veya uzun süre çalışmıştır ve niteliğini kaybetmiştir. Blanketin yırtılmaması çok önemli. Bize geldiğinde çok fazla deforme olmamış olması da önemli. Onun dışında üst tabakasıyla oynayarak o blanketi yenileyebiliyoruz. Bunu çıtası üzerinde varken de yapabiliyoruz. Yeniden çıtalamaya gerek de kalmıyor. Bazen deforme olmuş çıta da varsa, onu da değiştirebiliyoruz. Burada blanketi matbaanın ihtiyacına baskı yaptığı malzemelere göre özel olarak da üretebiliriz.
printtek 2013
Bazen UV kauçuklar kullanım açısından çok sıkıntı olabiliyor. Tüm bu blanketleri yenilerken de çok dikkatli olmamız gerekiyor. Mesela, 4 ünitede de aynı marka, aynı numara ve aynı kalitede blanket olmak zorunda. Daha önce üzerinde hiç konuşmadığımız yenilik olarak gıda ambalajlarına yönelik hazne suları konusundaki yeniliklerden bahsetti Bay Decoene. Sizin bu konuyla ilgili yaklaşımınız nedir? Orhan Çakıl: Prisco’daki, Westland’daki bütün yeniliklerin tamamı Orhan Çakıl’da var. Her zaman tüzük değişikliği oluyor ve her zaman yeni bir şey keşfediliyor. Gıda ambalaj kısmına da bu sertifikalarla ilgili gerekli bilgileri veriyoruz. Ve ürünleri tedarik ediyoruz. Gıdayla ilgili Westland’ın da ürünleri var. Bunlar gıdayla direk temas ve baskıdaki temas olan ürünler var. Üzerinde çalıştığımız bütün ürünlerin sertifikası var. Merdanede de tüm T.C.’deki firmaların içinde merdaneyi lazerle okuma sadece bizde var. Bu ölçme aleti bizde var, ölçerek bütün hataları göz önüne sermek mümkün. Bunun da Türkiye’deki patenti bizde.
matbaa&teknik
Türkiye’de Üretilen Matbaa Malzemeleri Nazar Markası ile Kuzey Afrika’ya Gidiyor Printtek 2013’de karşımıza çıkan ilginç bir şirket, Nazar Company’nin yöneticisi Radwan Kabbani ile bir araya geldik. Nazar, Türkiye’den tedarik ettiği matbaa malzemelerini ağırlıklı olarak Kuzey Afrika’ya ihraç eden bir şirket. Detayları Kabbani, anlatıyor: Türkiye’den Orta Doğu’ya matbaa malzemeleri satıyorsunuz. Biraz şirketinizden bahseder misiniz? Radwan Kabbani: Henüz çok yeni bir firmayız. Beyrut’ta bir ofisimiz var. Bölge matbaalarına ki daha çok Kuzey Afrika bölgesine, ürün gönderiyoruz. merdane, kimyasallar ve makineler satıyoruz. Türkiye pazarında matbaa konusunda uzmanlaştık. Her şeyi Türkiye pazarından ediniyoruz. Çünkü Türkiye pazarında kaliteli üreticiler var. Türkiye’deki tedarikçilerinizden bahseder misiniz? Radwan Kabbani: Biz kendi ismimizi, yani Nazar Company, kullanıyoruz. Aslına
bakarsanız buradaki bir çok fabrikayla iş yapıyoruz. Sadece onlardan ürün tedarik ediyoruz ve üzerlerine kendi markamızı yapıştırıyoruz. Tek bir firmadan ürün almıyoruz. İyi fiyat ve kalite sunan her yerden ürün tedarik ediyoruz. Bildiğiniz gibi fiyat çok önemli. Biz sadece kendi markamızı basarak ürün satışı gerçekleştiriyoruz ve başka hiçbir markanın altına kendi ismimizi koymayacağız. Ürünlerimizi Nazar markası altında sunuyoruz; Nazar silindir, Nazar matbaa kimyasalları vb. Bize biraz matbaacılık geçmişinizden bahseder misiniz? Radwan Kabbani: 1996’dan beri matbaa sektöründeyim. İşletme mezunuyum ama matbaa sektörü dışında başka hiçbir işte çalışmadım. Ortadoğu’ya Avrupa’dan birçok büyük markanın ürünlerini tedarik ediyorum. Esas yaptığım iş bu. Umarım şu anda bölgede karşı karşıya olduğumuz sorunların tümü çözülür ve sektör yeniden eski önemini kazanır. Umarım herkes barış içinde yaşar. 191
printtek 2013
matbaa&teknik
MGI Jet Varnish 3D – Jet Hızında Kısmî Lak Baskısı Türkay Terzigil: “İlk defa bu fuarda lansmanını yaptık ve çok ilgi gördü. Bu bir sonlandırma ürünü, ofset ya da dijitalde basılmış bir baskı materyaline istediğiniz şekilde 3 boyutlu kabartma izlenimi veriyorsunuz.”
MGI dijital baskı çözümlerini baskı ürün portföyüne katan ve Kyocera Document Solutions Türkiye Temsilcisi Bilgitaş, ilk kez sergilediği MGI Jet Varnish 3D ile gördüğü ilgiden memnun. Şirketin Printtek 2013 sergisi hakkındaki bilgileri şirketin Pazarlama Müdürü Türkay Terzigil’e sorduk: Ziyaretçiler fuardan ayrıldıklarında akıllarında sizin standınızla ilgili ne kalacak? “Akıllarında en çok kalacak şey, bu fuarda lansmanını yaptığımız Jet Varnish 3D olacak. Bu makine dijital kısmî UV kaplama makinesi. İlk defa bu fuarda lansmanını yaptık ve çok ilgi gördü. Bu bir sonlandırma ürünü, ofset ya da dijitalde basılmış bir baskı materyaline istediğiniz şekilde 3 boyutlu kabartma izlenimi veriyorsunuz. Matbaacılara çeşitli kârlılık sağlayabilecek ve yeni müşteri portföyü açabilecek bir ürün. Dijital olması da ayrı bir avantaj, çünkü bir 192
kalıp, herhangi bir ön işleme ya da üniteye baskı gibi bir işlem yok. Her şey tamamen dijital ortamda oluyor. İsterseniz bir tane, isterseniz bin tane bastırın maliyeti aynı ve çok kısa bir sürede işlem gerçekleşiyor. Klasik yöntemlerle bu işlemleri yapmak iki, üç gün gibi bir süre alabiliyor. Bir matbaa kendi içerisinde her zaman yapamıyor, serigraf baskıcıya göndermesi gerekiyor. Bu durum aynı zamanda lojistik imkânları da zorluyor. Dolayısıyla ziyaretçilerin aklında en çok bu ürünün kalacağını düşünüyorum. Tabii Bilgitaş’ın matbaa sektörüne sunabildiği tüm baskı makine portföyünü göstermek amacıyla Printtek 2013’e katıldık. Sunduğumuz baskı çözümlerimizin bir tanesi de MGI şirketinin 8700 XL modeli. 102 cm uzunluğa kadar, 33 cm genişliğinde kağıtlara baskı yapabilen değişik ve çok kaliteli bir ürün. Ayrıca biz yazılım çözümlerimizle de bu fuara katıldık. Burada sadece makinelerimizi değil, işlem sürelerini
kısaltabilen, katkı sağlayabilecek çözümlerimizi de sunuyoruz. Bunun yanında işletmelerin üretimde kullandığı makineleri sunuyoruz ama kendi ofis ortamlarında kullanacakları Kyocera marka fotokopi ve yazıcıları işletmelerin beğenisine sunduk. Bir de tüm bunların yanında kağıt seçeneklerimiz de mevcut.” Standınızda öne çıkan yenilikler ve çözümler neler? “Bilgitaş olarak biz matbaa sektörüne katma değerli ürünlerimizi göstermek amacıyla bu fuara katıldık. Burada da katma değerimiz dijital baskı makineleri, dijital sonlandırıcılar. Ofislerinde kullanabilecekleri fotokopi ve yazıcı ürünleri. Yine baskı sürecinde hızlandırabilecek, verimliliklerini artırabilecek yazılım çözümleri ve bu makinelerde kullanabilecekleri kağıtları ve onlara sunabileceğimiz katma değeri göstermek amacıyla bu fuara katılım gösterdik.”
printtek 2013
matbaa&teknik
Kozmik Matbaa Malzemeleri Düşük Migrasyona Odaklandı Bahar Bolbol: “Vita serisi bu ileri teknoloji ürünü migrasyonsuz malzemelerimiz ile pazara önemli bir katkı sağladığımızı, düşünüyorum.” malzemelerimiz ile pazara önemli bir katkı sağladığımızı, düşünüyorum.”
Düşük migrasyonlu Vita Serisi “Boettcher tarafından pazara sunulan Vita serimiz en yenilikli çözümümüz. Vita, ileri teknoloji ile tamamen gıda ambalajına yönelik, kokusuz ürünlerdir. Vita serimiz ile baskısını gerçekleştirdiğiniz kutuların içerisine her türlü çikolata, şekerleme gibi gıda ürünlerini koyabilirsiniz. Bütün müşterilerimize bu serinin kokusuz sonuçlarını Robinson testlerinden geçirerek gösterdik. Genel olarak baktığımız zaman tüm matbaa, ofset çalışanlarımızın birçok bilgi eksikliklerini fuar sayesinde tamamlamış olduk. Ürünlerimizin tüm detaylarını, hangi problemleri, hangi şartlarda ne şekilde çözeceklerini sunduk. Yararlı ve geri dönüşümün çok olacağını düşünüyoruz. Kendi çalıştığımız müşterilerimizi de en iyi şekilde ağırladık ve en iyi şekilde hizmet sunduk. Onları mutlu bir şekilde fuardan gönderdiğimizi düşünüyoruz.”
Boettcher ve diğerleri Printtek 2013’ün malzeme tedariği alanındaki katılımcılarından biri olan Kozmik Matbaa Malzemeleri, yöneticisi Bahar Bolbol, yeni ürünleri ile gıda ambalajına yönelik düşük migrasyonlu malzemelere yöneldiklerini anlattı. Bolbol, ziyaretçilerini en güzel şekilde karşılamak ve en iyi biçimde bilgilendirmek için gösterdikleri çabanın akılda kalıcı olmasını ümit ettiklerini, söylüyor: “Printtek 2013’de Kozmik Matbaa Malzemeleri standını ziyaret eden matbaacılarımız, onları en iyi biçimde karşıladığımızı ve onlarla en iyi şekilde ilgilendiğimizi ve matbaa kimyasalları, merdaneler, ofset baskı hakkında bilgilendirdiğimizi hatırlayacaklardır. Fakat eminim ki standımızı ziyaret eden profesyonellerin hepsi kendilerine sunduğumuz yeni kimyasalları kullanmak ve denemek isteyecekler. Vita serisi bu ileri teknoloji ürünü migrasyonsuz
Boettcher bayisi olan Kozmik Matbaa malzemelerinin diğer ürünleri arasında Pearltec dispersiyon lakları da bulunuyor: “Kozmik Matbaa Malzemeleri olarak bayisi ve temsilcisi olduğumuz farklı ürün guruplarımız mevcut. Sıralamak gerekirse Boettcher bayisiyiz. Bunun dışında Anti marking transfer kâğıtlarını yurtdışından kendimiz getiriyoruz. Ve son olarak Alman menşeli Pearltec dispersiyon lak ürünlerinin mümessilliğini aldık. Pearltec’te de yine düşük migrasyonlu, kokusuz gıdaya uygun ürünleri pazara sunuyoruz. Aynı zamanda M. Huber’in ana bayisiyiz. Baskı alkollerinde ise Shell’in bayisiyiz. Matbaa pazarına kaliteli ve nitelikli ürünler ve iyi bir hizmet sunmak için odaklandık. Tüm müşterilerimiz için iyi bir dönem olmasını ve başarılı baskılar için en iyi malzemelerin kullanıldığı bir endüstri olarak dünyaya ismimizi duyurmayı, dilerim.”
193
printtek 2013
matbaa&teknik
%100 Müşteri Memnuniyeti İçin
Yeni Su Merdanesinde İade Garantisi Asteks Matbaa Merdaneleri Printtek 2013’de yeni ürünü SKM-251 Nemlendirme Merdanelerini pazara sundu. Asteks yenilikleri ve ürünlerini şirketin Pazarlama ve Satış Müdürü Sabri İlknur’a sorduk: Printtek 2013’deyiz. Siz de fuara yeni ürünleriniz ile katılıyorsunuz. Bu ürünler hakkında bilgi verir misiniz? Sabri İlknur: Daha önceki dönemlerde de olan, fakat bu fuarda lansmanını yaptığımız matbaalarda kullanılan, özellikle nemlendirme merdanelerini sergilemekteyiz. Bu merdanemiz daha yumuşak ve daha elastik bir yapıya sahip. Ve yüzey şekli itibari ile de farklı olan bir ürün. Kullanıcılarımıza da daha homojen bir su filmini iletmede bir yarar sağlıyor. Yine aynı şekilde dengeli bir su filmi verdiği için de kullanım yerlerinde daha düşük devirlerde çalışabilme imkanı sağlıyor. Yine bu merdanemiz bu deneme süreçleri içinde kullanılan firmalarda çok olumlu sonuçlar verdi. Bunun üzerine bizde dedik ki, tereddütte olan müşterilerimizin daha rahat karar verebilmeleri için, ürünümüzü yüzde yüz müşteri memnuniyeti konseptinde sunalım. Alıp kullandıktan sonra memnuniyetsizlik durumu olur ise iade garantisi sağladık. Matbaacılara gönül rahatlığı ile alıp deneyebilme imkanı sağlamak için özellikle bunu istedik. Çünkü kullanıma sunduğumuz matbaalarda, denediğimiz yerlerde çok güzel sonuçlar aldık. Nemlendirme merdanesi, merdane diziliminde çok önemli bir konuma sahip. Can damarı dediğimiz bir konumda. Bu nedenle de müşterilerimiz merdanenin sağlayacağı yararları hissetsin ve kullansın istiyoruz. Merdaneler haricinde başka söyleyecekleriniz nelerdir? Sabri İlknur: Bir o kadar da önemli olduğuna inandığım konunun müşteri hizmetleri olduğuna inanıyorum. Mutlaka süreç içinde güncel birçok iş ile uğraşmaktayız. Bizim temel hedefimiz; müşteri temsilcisi arkadaşlarımıza verdiğimiz mesaj; müşterilerimiz bizden merdaneyi aldığı takdirde, taktıktan sonra bir daha geri dönüp onu düşünmemeleridir. Ve müşterilerimiz tamamen kendi işine konsantre olmalı. Bu açıdan da son dönemde merdanelerimize birçok artı özellikler kattık. Nemlendirme merdanesi yanında müşterilerimiz çok büyük bir sıkıntı yaşadığı konu; rulman, mil ve bunların monte ve domento işleridir. Bu hizmetleri de biz vermekteyiz. Çünkü müşterilerimiz bulundukları ortamlarda bu tür imkanlara sahip olmayabilirler. Müşterilerimizden merdaneyi aldığımız gibi 194
mili ile rulmanı ile bakımını yapıp tekrar kendisine teslim ediyoruz. Merdane ötesinde bir hizmet sunumu olarak, daha rahat kullanımı hedefleyerek bu uygulamayı yaptık. Burada temel amacımız matbaa ustası merdaneyi taktıktan sonra bir daha geriye dönüp bakmasın. Onu rahat bir şekilde kullanımını sağlasın. Temel hedefimiz budur. Üretim teknolojisi ile ön plana çıkıyorsunuz. Bu üretim teknolojisi üzerinde yeni bir takım gelişmeler var mı? Sabri İlknur: Bizim farklı olduğumuza inandığımız konulardan biri üretim teknolojisidir. Yani ekstrüzyon teknolojisi. Bu teknolojide bir merdane üretirken ek yeri veya kaplamada bir birleştirme noktası olmuyor. Homojen bir şekilde kaplayabiliyoruz. Bunun kullanımda birçok artıları var. Bu teknolojiyi Türkiye’de sağlayan ilk firmayız. Ve hali hazırda üreten tek firmayız. Bunun yanında son dönemde özellikle merdanelerin işleme teknolojileri üzerinde de artı ilaveler yaptık. Yine aynı şekilde sertlik değerleri de farklı olması gerekebiliyor. Bunlarda yine makine firmaları içinde farklılıklar taşıyabiliyor. Bunların hepsini sistem içinde tek tek kodladık. Ve gelen merdaneleri bu sistem içerisinde ihtiyaçlara göre gerektiği gibi uygulayabilir hale geldik. Bu sayede de ilk müşterimiz orijinal merdane üzerinde aldığı performans neyse, bizden aldığı ikinci kaplamadan gelen merdane de aynı performansı sağlamayı hedefliyoruz.
Müşteri baskısı nedeniyle maliyetlerin azaltılması, düşen karlarında optimum hale getirilebilmesi önemli. Bunu sağlayabilmek için belli başlı şeyler yapılıyor. Baktığımız zaman piyasadaki bu çaba size nasıl yansıyor? Sabri İlknur: Günümüzde her ürünün bir değeri vardır. Verdiklerimiz ile aldıklarımız hayatta orantılı. Bizim işimizde de buna benzer bir süreç yaşanıyor. Biz hammadde tedariği noktasında Almanya’dan Bayer ile çalışıyoruz. Kullandığımız teknoloji en gelişmiş teknoloji. En son ve en güncel teknoloji ile ilerlemeye devam ediyoruz. Bununla birlikte şüphesiz içinde yaşadığımız gerçek ile rekabetçi bir ortama biz ister istemez ayak uydurmak zorunda kalıyoruz. Bunu sağlamak içinde son yıllarda özellikle otomasyon çalışmalarına çok önem verdik. Bu otomasyon çalışmaları ile maliyet ekonomisini sağlamayı hedefledik. Ve belli ölçekte de bunu sağladık. Müşteri kitlemiz ile de bunu paylaşıyoruz. Fakat bulunduğumuz sektörde çok yoğun bir rekabet ortamı var. Biz burada daha çok müşterilerimizi bilinçlendirmeyi ön plana çıkartıyoruz. Çünkü bir merdane alındığı zaman bundan 3 -4 sene verim beklentisi oluyor. Bu süre içerisinde de kaliteli bir şekilde bu hizmeti görmesi gerekiyor. Daha seçici olmalarını, merdane üretiminde farkımızı ön plana çıkartarak bilinç seviyesini artırmaya çalışıyoruz. Çünkü çok düşük ve alt fiyatlarda piyasada rekabet eden firmalar var. Tabi burada herkes kendi ürettiği üründen sorumlu. Bu yönde müşteri kitlemize elimizden geldiği kadar destek vermeyi hedefliyoruz.
printtek 2013
matbaa&teknik
Hem Kısa Hem Uzun Tiraj Çözümleri Tempo Makina, Trojanlabel ile inhouse ve düşük tiraj etiket baskılarını Domino N600i ve K600i ile de endüstriyet etiket baskısına dijital avantajını getiriyor. Domino şirketinin 30 yıldan bu yana temsilciliğini yürüten Tempo Makina, Printtek 2013’de Trojanlabel ve Domino N600i – K600i dijital etiket baskı çözümleri ile ön plana çıktı. Dijital baskı salonunun sesgetiren standlarından birini kuran Tempo Makina’nın Satış Müdürü Evren Tolgay, yeni çözümleri, matbaa&teknik’e anlattı: Tempo Makina’nın Printtek 2013’de en çok ilgi gören çözümü nedir? Evren Tolgay: Türkiye’de çok fazla bilinmeyen ve görülmemiş baskı imkanları sunan bir cihazımız var. standımızda. Trojanlabel. Küçük çaplı işletmelerin kendi etiketlerini üretebileceği bir makine. Aynı zamanda özellikle kopyalama merkezlerinin müşterilerine küçük ve az tirajlı etiketler üretebileceği son derece kompakt bir baskı makinesi. Tahminimizin üzerinde ilgi gören Trojanlabel ile ilgili olarak fuardan sonrasında muhtemelen güzel sonuçlar elde edeceğiz. Yenilik olarak neler var ya da en yenilikçi çözümünüz hangisi? Evren Tolgay: Yine aslında aynı cihazdan bahsedeceğiz. Yüksek süratle, düşük tirajlarda endüstriyel etiket üreten makinemiz, Trojanlabel. Ancak 30 yıldır Türkiye temsilciliğini sürdüdüğümüz Domino şirketinin iki çok önemli yeniliği de bu fuarda ortaya koyduğumuz yenilikler. N600i 4 renkli inkjet dijital etiket baskı makinemiz ve kardeş makinesi olan tek renkli K600i. Bu iki makine de çok yüksek süratlerde, yüksek tirajlarda, çeşitli baskı altı malzemeler üzerine baskı yapabilen makineler. Profesyonel etiket üreticilerinin ihtiyacını karşılayan bir sistem. Trojanlabel ise hem etiket üreticilerinin hem kopyalama merkezlerinin müşterilerinin hem de küçük ve orta ölçekli tüm işletmelerin kendi ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde karşılamasına yardımcı olacak bir sistem. Hitap ettiği pazar olarak aslında daha geniş bir yelpazeye sahip. Trojanlabel Printtek 2013’ün en yenilikçi makinesi olarak tanımlanabilir, bu sebeple gördüğü ilgiyi de yadırgayamayız.
N600i’den bahsedebilir misiniz? Evren Tolgay: N600i Domino’nun üstün inkjet teknolojisinin ortaya çıkardığı CMYK 4 renk baskı yapabilen bir dijital baskı çözümü. Pantone kataloğun çok büyük bir kısmını size sağlayabilecek kalitede bir baskı sunuyor. Çok yüksek süratli baskı yapabiliyor. UV mürekkep kullanabiliyor. Dijital kodlamada bir USB diskten tüm veriyi gönderdiğinizde etiket üzerine istediğiniz baskıyı yapmanız çok daha kolay, çok daha zahmetsiz ve çok daha temiz bir sistem. Dolayısıyla yakın zamanda çoğu firma bu sisteme geçecektir. Siyah beyazdan renkliye geçmiş bir üretici firmanın ne kadar başarılı olacağı sorgulanabilir, bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Evren Tolgay: Baskı kalitesi, hızla ters orantılı bir olgudur, hızı ne kadar artırırsanız kalite de o kadar düşer. Bu tamamen müşterinin beklentisiyle karşılanabilecek bir durum. Açıkçası dijital yeni bir teknoloji. Ancak mutlaka zamanla çok daha iyi sonuçlara ulaşılacak. Şu an için bile tatmin edici sonuçlar alınıyor. Dijital kodlamada çok fazla iyi firma var, bunlar zamanla çok daha iyi baskı kalitesine ulaşacaktır. Kaliteden öte yapılan işin temizliği ve işin tamamlanma süresi ön plana çıkıyor. Kalıbı ortadan kaldıran tek bir USB diskle sonuç alabilen bu sistem, etiket üreticileri için gerçekten önemli bir avantaj. Domino dijital kodlama konusunda uzmanlığı ile ön plana çıkan bir şirket ve tecrübesini yeni teknolojisini geliştirmesi için kullanmıştır, sonuçları da olağanüstü başarılı görülüyor. 195