Ekim 2015 Yıl.3 Sayı.23
5.00
Genel kültür,
29 EKIM
CUMHURIYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
Billur Bora Kalkavan Kozanoğlu özel röportaj
Sanat sezonuna muhteşem başlangıç Liderlik yapmak isteyenler için önemli ipuçları İsmail Barış Özpazarcık
Mavişehir Dergisi Reklam Arası - Aras Attila’ya aittir. Dergi T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve grafiklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Mavişehir Dergisi’nde yayınlanan ilan ve reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
İmtiyaz Sahibi (Sorumlu) Aras Attila aras@mavisehirdergisi.com
Editör / Yayın Yönetmeni Ziynet Attila ziynet@mavisehirdergisi.com
Görsel Yönetmen ve Grafik Tasarım Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu Duygu Gönen Attila
Reklam Rezervasyon / Bilgi
Kabin Ekibi 0(549) 323 3031 - 0(549) 330 0 500
Yapım
Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu
Yayın Türü
Yerel - süreli - aylık
Yönetim Yeri
6323 Sk. No.21/1 Karşıyaka / İZMİR
Web Sitesi
www.mavisehirdergisi.com
ÖNSÖZ
Başka Türkiye yok, başka ay yıldızlı al bayrak yok.
Zor günler geçiriyoruz millet olarak. Canımız yanıyor, gencecik insanlar ölüyor, askerimiz, polisimiz şehit ediliyor. Bütün bu kötü olaylara duyarsız kalmak mümkün mü? Değil tabii ki… Ama yine de hayat devam etmek zorunda. Moraller bozuk, iş yapmaya çalışıyor, ülkemizde barış ve huzur istiyoruz. Bu en doğal arzumuz. Sevgi her kötülüğün ilacıdır. Sevgisiz ve vicdansız insanlardan korkarım. Dilerim herkesin yüreğinde sevgi ve vicdan olsun. Günahsız insanlara saldıran zihniyete hepimiz lanetler yağdırdık, yas tuttuk. Kin ve nefret kustuk. Türkiye öyle güzel bir ülke ki; konumu, hem coğrafi yapısı, hem de onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış olmasından ötürü öyle değerli ki… Tarihe geçmiş onca başarımız varken, bu güzelliklere sahip olmak bir ayrıcalıkken; ne yazık ki vatanımızın, ülkemizin, değerlerimizin kıymetini bilmiyoruz. Birlik olup, değerlerimize sahip çıkmamız, bu güzelim ülkeyi daha iyi yerlere getirmek için çalışmamız gerekmez mi? Paylaşamadığımız ne? Bu ülkenin nimetleri hepimize yetmez mi? Huzurumuza, mutluluğumuza göz koyanların oyununa gelmeyelim. Bu güzel vatanı bize emanet eden yüce lider Atatürk ve silah arkadaşlarına çok şey borçluyuz. Bu değerleri korumak, cumhuriyetimize sahip çıkmak bizim Türk halkı olarak en büyük görevimiz. Bu yıl, Cumhuriyetimizin 92. yılını kutlayacağız. Coşkuyla kutlayacağımız nice mutlu bayramlarımız olsun. 01 Kasım’da vatandaşlık görevimizi yerine getirmemiz ve oyumuzu kullanmamız gerek. Oyumuz çok önemli, bir oyla bir şey olmaz demeyin. Bir oy çok şey değiştirebilir. Gönlümüzü ferah tutmalı ve Türkiye’nin geleceği için, daha iyiye ve ileriye gidebilmek için oyumuzu kullanmalıyız. Başka Türkiye yok, başka ay yıldızlı al bayrak yok. Bu seçimin hepimiz için hayırlı olmasını tüm kalbimle diliyorum. Sevgi ve Saygılarımla Ziynet Attila ziynet@mavisehirdergisi.com mavisehirdergisi@gmail.com
Baskı:
Basım ve Yayın Tarihi Katkıda Bulunanlar Uğur Oral - Özgür Şişik - Serdar Sütcü Doç. Dr. Gürkan Ersoy İsmail Barış Özpazarcık Kaan Yenilmez - Dilara Sezen Kutlu Özemrak
facebook.com/mavisehir.dergisi twitter.com/mavisehirdergi instagram.com/mavisehir_dergisi
• • • • • •
İÇİNDEKİLER
Çinliler İzmir’i çok sevdi (2) Sağlıklı yaşam tarzınızı belirleyin (6-7) Sanat sezonuna muhteşem başlangıç (16) Bora Kozanoğlu ile özel röportaj (26-31) Çatı katı dekorasyonu (38) Köşe Yazıları
Uğur Oral - İsmail Barış Özpazarcık Özgür Şişik - Doç. Dr. Gürkan Ersoy Kaan Yenilmez - Serdar Sütcü
w. om i w w r g i .c er g de - D i y i z i e da en r gin i a t ın in i z . D e f o r m b il ir s a uy ok
MAVİŞEHİR DERGİSİ her ay binlerce kişinin posta kutusuna ücretsiz ulaşıyor. Ayrıca her ay EgePark AVM’deki standımızdan derginizi ücretsiz alabilirsiniz.
Çinliler Izmir’i çok sevdi İzmir ile iki “kardeş kente” sahip olan Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye’deki ikinci başkonsolosluğunu da İzmir’de açtı. Ankara Büyükelçisi Yu Hongyan, konuşmasında İzmir’e övgüler yağdırırken, Başkan Kocaoğlu da Çinli yatırımcıları “fırsatlar kenti” İzmir’e davet etti.
Ç
in Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 66. yıldönümü ve Çin Halk Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosluğu’nun açılışı, düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Geceye İzmir Valisi Mustafa Toprak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı Binali Yıldırım, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Yu Hongyang ve Çin’in İzmir’deki ilk Başkonsolosu Su Gaochao ile çok sayıda davetli katıldı.
“Şimdi sırada, iki kent arasında iyi niyet protokolü imzaladığımız Xiamen var. Xiamen’in de İzmir’in kardeş kenti olmasıyla, Çin Halk Cumhuriyeti, İzmir ile en fazla kardeş kente sahip ülke konumuna gelecek” diye konuştu.
“Fuar İzmir” vurgusu Konuşmasında dünyanın en önemli 3 mermer fuarından bir tanesinin İzmir’de, bir diğerinin ise Xiamen’de düzenlendiğine de dikkat çeken Başkan Aziz Kocaoğlu şöyle devam Törende bir konuşma yapan İzmir etti: “İzmir Metrosu adına Çin’de üretilen vagonlar, hemşehrilerimize Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz güvenli ve konforlu yolculuk olanağı Kocaoğlu, açılan Başkonsolosluğun, sağlıyor. Yine Çin’de üretimi devam iki ülke arasındaki dostluk ilişkisini daha da pekiştireceğine inandığını eden 95 yeni vagonun ilk partisi ise bir yıl sonra İzmir’de olacak. İzmir söyledi. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Türkiye’deki ikinci başkonsolosluğunu için üretilen bu trenler, aynı zamanda İzmir’de açmasının bir tesadüf Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti olmadığının altını çizen Başkan arasındaki dostluk bağlarını daha da güçlendirecek. Fuar İzmir’in, Çinli Aziz Kocaoğlu, İzmir’in 2006 yatırımcı ve girişimciler için ciddi yılında Çinli girişimciler tarafından “Yatırımda Bulunulacak En İyi Yabancı fırsatlar yaratacağını düşünüyorum.” Kent”lerden biri olarak seçilmesine Parlak bir gelecek vurgu yaptı. Bu seçimin ardından hız Çin Halk Cumhuriyeti Ankara kazanan ikili ilişkilerin, Tianjin’den sonra Wuhan’ın da İzmir’in “kardeş Büyükelçisi Yu Hongyang, TürkÇin işbirliğinin parlak bir geleceğe kenti” olmasıyla ciddi bir derinliğe ve büyük bir potansiyele sahip ulaştığını anlatan Başkan Kocaoğlu, 2
Ekim - 2015
olduğunu belirterek, İzmir’de açılan Başkonsolosluğun bu ilişkilere güç katacağını söyledi. Yu Hongyang, “Türkiye’nin üçüncü en büyük kenti olan İzmir, huzurlu toplumu, gelişmiş ekonomisi, uzun geçmişi ve güzel manzaraları ile uzun senelerdir Çin’in farklı bölgeleri ile ticari, ekonomik, kültürel alanlarda iletişimini ve işbirliğini günden güne artırmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti Başkonsolosluğunun resmen açılışı ikili ilişkiler açısından büyük öneme sahiptir. Bu konuda desteklerinden dolayı İzmir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz” dedi. Dostluğun meyvesi Çin Halk Cumhuriyeti Başkonsolosu Su Gaochao ise İzmir’de görev yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Çin ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana geçen 44 yıl içinde ikili ilişkiler sürekli kuvvetlenmektedir. Yeni başkonsolosluğumuzun görev alanı İzmir, Aydın, Muğla, Isparta, Burdur, Denizli, Uşak ve Antalya’dır. İzmir Başkonsolosluğunun kuruluşu, Çin-Türk dostluğunun verdiği meyve niteliğindedir. İkili ilişkilerde yeni bir sayfa açmıştır” şeklinde konuştu.
AÇILIŞ AÇILIŞ
9 2 29 EKiM EKiM
4 MEVSİMİ YAŞATAN EGE MİMARİSİ
BÜYÜK BAHÇE ALANLARI
M A R K A L A R I N E N G4 E M NE İ ŞV SKİ OMLİ EYKASŞİ A YT OA NN L AERGI E M EG K İA K BLÜEYZÜZ K E TBLAEHRÇİ E IAML A İ ME ASROİ S A XN LSAİ N R IE M A
ÇOCUK KATI
MARKALARIN EN GENİŞ KOLEKSİYONLARI
ÇOCUK KATI
EGE SOKAK LEZZETLERİ
/mavibahce /mavibahce
IMAX SİNEMA
İsmail Barış Özpazarcık Etkin İnsan Gelişim Enstitüsü baris@etkininsan.com
Liderlik yapmak isteyenler için
önemli ipuçları İ
ş yönetim sistemlerine liderlik eden sevgili Koç arkadaşlarımla Dost Can Deniz’in liderliğinde İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde kamptaydık. Birlikte yoğun öğrenme içerikli bir hafta geçirdik. Sevgili Dost Can Deniz, Türkiye’nin ilk yaşam koçlarınden biri. Şu anda aktif olarak pek çok büyük organizasyona liderlik yapmakta. Eğitim, Koçluk okulu mezunlarının katılımıyla gerçekleşen “Yönetici Lider Koçluğıunda Ustalık” adını taşıyordu. Değerli, anlamlı ve bilgi açısından zenginleştrici bir haftaydı. Sıcağı sıcağına bazı konu başlıklarını yazmak isterim. Biliyorum ki liderlik, bu coğrafyada ihtiyaç duyulan önemli bir konu. Kendime aldığım notlar var bu özel çalışmadan. Küçük küçük notları paylaşalım, ne dersiniz? *** Liderlik üzerinde konuşurken hepimizin kendine göre bir tanımı vardır. Şöyle bir tanım size anlamlı gelir mi? Liderlk, insanları tolere edecek şekilde rahatsız etme sanatıdır. O halde, liderlik, mevcut sisteme hoş görünmek, organizasyon içindeki kişilere mavi boncuk dağıtmak, iyi görünmek, insanları mutlu etmek değil. Şu bir gerçek ki, 4
herkesi memnun etmek mümkün değil. Birileri de senden rahatsızlık duyacak. *** İş organizasyonu insan-insana işbirliği ile gerçekleşen bir sistem. O halde hamurumuz insan. Ve insan dediğimiz varlık da, sürekli değişen bir dinamik. Bugün onu bir şekilde tanımlarsın, fakat yarın bu tanıma sığmaz. Sen yeni baştan o günün şartlarıyla ve dinamikleri ile insanı ve iş süreçlerini tanımlamak durumundasın. *** İnsan süreçleri, farklılaşma ve işbirliği ile çalışır. Öyleyse, farklılıkları kabul edeceksin. Farklı olanı sistemin dışında bırakmayacaksın. Farklı fikirleri, farklı bakış açılarını özellikle iş süreçlerine dahil edeceksin ki, organizasyonun zenginleşsin. İşbirliğine açık ve yatkın olacaksın ve birlikte hareket edebilme esnekliğine, uyumuna sahip olacaksın ki, takım ruhu gerçekten oluşabilsin. *** Bir Afrika Atasözü var: Hızlı gitmek istiyorsan tek başına git. Uzağa gitmek istiyorsan başkalarıyla birlikte yürü.” Bazen liderler, hızlı gitme eğilimi taşırlar. Fazlasıyla kendi iç dünyasına ve yapmakta olduklarına odaklanan liderler, takımlarından ve organizasyonlarından koparlar. Sisteme yaptıkları etkiyi dikkate almayan, çevresini gözlemlemeyen, geri bildirimleri değerlendirmeyen bir yöneticiysen eyvah, tehlike çanları çalıyor demektir. Senin ne kadar lider olduğun, zekanla değil, uyum ve iletişim yeteneğinle ölçülür aslında. Öyleyse, diğerlerinden on adım ileri de mi olmalısın, yoksa bir adım önde liderlik mi yapmalısın? On adım önde liderlik seni bütünden koparacaktır. Bu yüzden adımlarını atarken o muhteşem dengeyi korumalısın. O büyük orkestranın uyumlu bir şekilde eser icra edebilmesi için bir adım önde liderlik, bugün için geçer akçe. *** Liderlerin sıklıkla düştükleri tuzaklar var. Bunlar neler? Gerçekçi olmayan beklentiler... Kontrol gücünü elinde tutmak istemek, kontrol edilemeyenlere Ekim - 2015
kafayı takmak, mükemmel olmak istemek, garanticilik vb. gibi... Bu durumda ne oluyor? Güç ve sorumluluğumuzu kaybediyoruz. Burada müthiş yaralar var. Liderlerin çoğu gerçekçi olmayan beklentilerden muzdarip ve bu alan ciddi bir çalışma konusu. *** Bir lider olarak takımın arkandan gelsin, sana güvensin mi istiyorsun? Yapacağın ilk şey sorumluluk almak. Organizasyonu kur ve önce sen sorumluluk al. Organizasyonunda olan her şeyin sorumluluğunu al. Hatta seninle ilgisi olmasa bile. *** Sevgili lider ya da lider adayı; Eğer lider olduysan ya da liderliğe soyunuyorsan, şu konular üzerinde özellikle çalışmalısın: -Hayalkırıklıkları, öfke, içerleme, ayrışma -Tembellik, enerjisizlik -Pişmanlık, kendini suçlama -Endişe, stres, panik -İnançsızlık ve vazgeçmek *** Belki de, -Benden lider olmaz! -Bu şirkete liderlik yapılmaz! -Bunlar liderlikten ne anlar! Vb. ünlemlerle konuşuyor olabilirsin. Bunları diyorsan, bil ki yalnız değilsin, çünkü Türkiye’de bu içerlemeyi yapan, bu inançsızlığa düşen çok yönetici var. *** Liderlik yapacaksan, önce kendini organize etmelisin. Bunun için de öğrenmeye açık, yenilikleri takip eden, değişim dinamikleri ile hareket edebilme esnekliğine sahip bir insan olacaksın. *** Lider, tetikte olan insan demek. Fazlasıyla sorumluluk üstlendiğin için uykusuz geceler yaşayabilirsin. Bu seni yorgun düşürebilir. Bunun için kendini şarj edebilirsin. Nefes çalışmaları, koçluk teknikleri, meditatif içe dönüş, spor, müzik vb. araçlar daha dinamik bir içsel kaynak üretmene yardımcı olacaktır. *** Muhteşem bir beyin sistemimiz var. Sistemin nasıl mükemmel çalıştığını öğrenmek için Koçluk sistemi ile tanışmadıysan, bir an önce tanışabilir; hem iş, hem de yaşamın diğer alanlarında bu olağanüstü yöntemlerden yararlanabilirsin.
Tarihi
Tarihi Bafra Pidecisi; unlarını Bafra’dan, tereyağını Trabzon’dan, kavurmalarını Rize’den, pastırmalarını
Bafra Special
Kayseri’den özel getirerek hazırladığı 18 çeşit eşsiz pidesi ile sizlere kaliteli hizmet vermeye devam ediyor.
TARİHİ BAFRA PİDECİSİ Yalı Mahallesi 6497 Sokak No:23 (Karşıyaka Göz Hastanesi sokağı) Mavişehir - İzmir www.tarihibafrapidecisi.com
Rezervasyon 0(232)
336 72 64
“
Kadında bel çevresi sınırı 88 cm, erkekte ise 102 cm!
“
Saglıklı Yasam
Tarzınızı Belirleyin! Bize kendinizden bahseder misiniz? Çocukken ailemle İsviçre’ye yerleştik. Hayatımın çok büyük bir bölümünü orada geçirdim. Beslenme danışmanlığı eğitimimi de İsviçre’de aldım. Psikoloji ve Menopoz Dönemi beslenmesiyle ilgili aldığım ek eğitimler danışanlarımla daha özel ilgilenmemi sağlıyor. Bu sene
İsmehan Öztürk
İzmir’e yeniden yerleştim. Doğduğum şehirde tekrar yaşamaktan ve hizmet vermekten heyecan duyuyorum. İzmirlilere nasıl yardımcı olacaksınız? Yiyerek kilo vermelerini sağlayacağım. Prediyabet, yani insülin direncini alt etmelerini sağlayacağım. Yiyerek tekrar sağlıklarına, yani sağlıklı bir
karın çevresine kavuşmalarını sağlayacağım. Hayata, dolayısıyla kendilerine daha güzel bakmalarını sağlayacağım. Hepsi bir terzi tadında olacak, çünkü herkesin hayat şartları farklı. Her bir danışanımın hayatıyla özel ilgileneceğim. Onları yeni lezzetlerle tanıştıracağım. Adım adım bir ekip ruhuyla keyifli, mutlu ve sağlıklı bir yaşam tarzına birlikte yürüyeceğiz.
Şuan 3 paket sunuyoruz; 5 Haftalık Kişiye Özel Sağlıklı Beslenme Koçluğu & 1 Seans Personal Training & Kişiye Özel Spor Programı 5 Haftalık Kişiye Özel Sağlıklı Beslenme Koçluğu & 10 Seans Personal Training 5 Haftalık Tüm Aileye Özel Sağlıklı Beslenme Koçluğu & İsteğe Göre Özel Spor Programı
“
Karın bölgesi, saglık belgesidir!
“
Sunduğunuz hizmetlerinizden bahseder misiniz? Paket programların hepsi koçluk niteliğindedir. Her hafta danışana verdiğim programda, destekleyecek birkaç özel besinden oluşan bir sepet hazırlıyoruz. Akla takılan tüm sorular gün içerisinde SMS, e-mail veya telefon ile cevaplanıyor. Böylelikle adım adım birlikte hedefe odaklanıyoruz. Danışanların her biri eğitimine, disiplinine ve işine inandığım spor hocamızla ayrıca destekleniyor.
Sağlıklı bir yaşam tarzı edinmek isteyenler size nasıl ulaşabilirler? Ofisimiz Bostanlı’da. Randevu ve detaylı bilgi için 0532 798 00 41 numaralı telefondan ve info@kadinimsaglikliyim.com adresinden bize ulaşabilirler.
Adım adım ekip ruhuyla, sağlıklı bir yaşam tarzına birlikte yürüyeceğiz.
Özel tasarım ürünler G
ünümüzde çok çeşitli marka ve modellerin bulunduğunu düşünürsek; Sermar Store ailesi olarak, seramik ve dekorlarda, seramik sağlık gereçleri ve armatürlerde, banyo mobilyalarında, akrilik kabin sistemlerinde, tüm aksesuarlarda yaşam tarzına ve zevkinize uygun formülü bulmak ve bunu bütçenizle uyumlu hale getirmek için çalışmaktayız. Ürün seçimlerimizde fonksiyon, bakım, temizlik kolaylığı ve ergonomi gibi kriterlere önem vermekteyiz. Siz değerli müşterilerimizin daha huzurlu, keyifli, rahat ve konforlu bir yaşam sürmesi için göreve hazırız.
Estetik ve özgün tasarımlar ile fonksiyonel çözümler Dekorasyonda ayna çok önemli ayrıntı. Doğru kullanıldığı taktirde mekanlara estetik, ışık ve zenginlik verir. Küçük mekanları büyütmek, canlılığın eksik olduğu bölgelere ışıltı katmak ve mekanlarınızın odak noktalarını oluşturmak için aynalar doğru kullanılmalıdır. Aynaları evde nereye koyarsanız koyun mutlaka bir estetik katacaktır ve enerji verecektir. Ancak iyi bir enerji vermesini istiyorsanız Feng Sgui Felsefesine kulak vermek gerekiyor. Feng Shui kurallarına göre, aynaların konulacağı yerlere özen göstermek gerek. Çünkü Çin Felsefesine göre; Dünya, metal, odun, su ateş ve toprak olmak üzere 5 elementten oluşur; ayna ise metaldir. Bu nedenle aynanın evde koyulacağı yer çok önemlidir.
Hayalinizdeki banyoyu birlikte tasarlayalım
Banyo; güne başlar iken kişisel bakımımızı yaptığımız, gün bitiminde ve gün içerisinde yaşadığımız stres ve yorgunluğumuzu giderebildiğimiz, tazelendiğimiz bir mekandır. Hayatımızda önemli bir yere sahip olan banyoların dekorasyonunun da önemi büyüktür. Banyonuzun dekorasyonunu yaparken; danışın, bilgi edinin ve araştırın. Bir mimar, iç mimar veya dekorasyon ustası ile beraber çalışın ancak kendi görüşlerinizin de önemini unutmayın.
Merkez: Aydınlıkevler Mah. Cemil Meriç Blv. No:2 Çiğli-İzmir Showroom: Bestekar Yusuf Nalkesen Sokak No:151/A Demirköprü Mah. Karşıyaka-İzmir Tel: 0232 386 0064 - 0532 111 0366 www.sermarstore.com info@sermarstore.com
Sanatsal yönden desteklenmiş çocuklarda duygusal, fiziksel, zihinsel, görsel ve duyusal yönler daha güçlü gelişir.
FreeBees Renklerle Gelişim ve Aktivite Atölyesi’nin kurucusu olan Pelin Pelis’i ve atölyesini yakından tanımak istedik. Mavişehir’de bulunan atölyenin daha önce Türkiye’de uygulanmamış bir sistemle çalışması oldukça ilgimizi çekti. 1-Merhaba, öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? 1979, İzmir doğumluyum. 2002 yılında Boğaziçi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2003’te Kanada-University of Victoria’da Fast Track Business Management (Hızlandırılmış İşletme Yüksek Lisansı) ve Cornell Universitesi-Pazarlama İletişimi diploması aldım. Türkiye’ye geri döndükten sonra reklam sektöründe çalıştım. 2011 yılından beri Çocuk Gelişimi ve Psikolojisi, Aile Psikolojisi ve Terapisi, Renkler ve Psikoloji Üzerindeki Etkisi konularında İngiltere St. Clements Universitesi’nden de sertifikalar aldım. Böylece FreeBees’in temelleri atıldı. 2-Hobileriniz ve sizi tanımlayacak özellikleriniz nelerdir? İlk başta resim tabii ki. 7 yaşımdan beri hiç ara vermeden resim yapmaya devam ediyorum; bugüne kadar birkaç amatör resim sergim oldu, şu anda bir tanesi Alaçatı’da bir otelde devam ediyor. Renklerin dünyasıyla oynamayı seviyorum. Bir diğeri spor, yaklaşık 15 yıldır aktif olarak spor yapıyorum, spor, üniversite dönemimden kalma güzel bir yaşam stili haline geldi. Çocuk hikayeleri yazıyor ve resimlendiriyorum. Çocuklar ve sanatla ilgili olan her şey beni mutlu ediyor. 3- Resimden bahsetmişken bildiğimiz kadarıyla Türkiye ve Dünya çapında 28 ayrı resim ödülünüz var. Bunlardan bahsetmek ister misiniz? Resim yapmaktan, sanatla uğraşmaktan büyük keyif alıyorum. Duyguları özgürce ve sınırsızca anlatan, anlamlandıran en güzel şeydir sanat. İnsanın bir hobisi olmalı kendini ifade edeceği. Bu hobiyi ödüllerle pekiştirmiş olmam da gururlandırıyor beni. UNICEF, Çekoslavakya, TBMM, UNESCO gibi mecraların düzenlemiş olduğu resim yarışmaları ve yerel resim yarışmalarında kazandığım tüm ödüller benim FreeBees’e adım atmama başlangıç oldu aslında. Resim geçmişimden feyz aldım diyebiliriz. 4- FreeBees bir insan olsaydı nasıl olurdu, siz nasıl tanımlardınız? FreeBees neşeli, enerji dolu, çalışkan, yaratıcı, sevimli, sempatik, sosyal, dinleyen, izleyen, farkına varan, gelişmeyi seven, meraklı, konuşkan, tasarlayan, dokunmayı seven, hisseden, çeşitliliğe açık, çocuk ruhlu, aktif bir arı. Mutlu ve meraklı, yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmuyor.
5- FreeBees’in diğer atölye ve gelişim kurslarından ayırt edici özellikleri nelerdir? Bizler FreeBees’i, çocukları sıkmadan, eğlenceli bir şekilde ve onlar farkında olmadan gelişimlerine katkı sağlanması için tasarladık. Onların o güzel enerjileri doğru yer, doğru zaman, doğru kişiler ve enerji dolu, eğlenceli ve özel tasarlanmış aktivitelerle desteklendiğinde, ileri vadede neler başarabileceklerini biliyoruz.
Ellerine fırçayı ve boyayı tutuşturup hadi çiz bakalım demek yerine, dans ederek, davul çalarak, yeri geldiğinde de zıplayarak, koşarak, fırlatarak, oyunlar oynarak onların içlerinde bulunan güzellikleri özgürce dışavurmalarını sağlıyoruz. Çizdikleri şekilleri hep birlikte yorumlayıp hem kişisel gelişimlerine, hem de sosyal gelişimlerine katkıda bulunuyoruz. Renklerin gücünü kullanıyoruz atölyemizde. Her rengin psikolojiye etkisini, çocukların renk kullanım tercihlerini analiz ediyoruz. Renklerin dünyasında çocukların üzerindeki etkilerini gözlemliyoruz. Asıl farkımız; evlerinde, okullarında belirli sınırlar çerçevesinde yaptıkları tüm oyun, resim, sanat, eğlence aktivitelerini bir araya getirip FreeBees atölyesinde kirlenme ve kirletme kaygılarını yok edip maksimum özgür hissettirerek yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaya çalışıyoruz ve gelişimlerine katkıda bulunuyoruz. Biz herşeyin sonunda çocuk mutluluğu, gelişime katkı ve yaratıcılık var ise kirlenmenin asla konu olmayacağı rengarenk ve neşe dolu bir atölye yarattık. 6- Atölyenin adı FreeBees yani Özgür Arılar. Arıları isim olarak seçmenizin nedeni nedir? Arılar yaşayış tarzlarıyla bize ilham kaynağı oldular. Arılar, petek yapan sanatçı, polen yayan işçi, kovanlar halinde yaşayan sosyal varlıklar. Arıların içgüdüsel olarak yarattıkları petek şekli altın orana sahiptir bu doğanın sanatı olarak gözümüze çarptı. Arılar olmazsa doğanın sürdürülebilirliği yoğun şekilde azalyor. Arıların çalışkanlığı da ilham kaynağımız elbette. Bu yüzden biz atölyemize “kovan”, çocuklarımıza “minik arı” dedik. E tabi ben de bu durumda Kraliçe Arı’ları oluyorum. 7- FreeBees atölyesinden çıkan çocuklarda ne gibi farklar olacak? Gülücük, neşe, konuşkanlık, dikkati odaklama, el-göz koordinasyonu gelişimi, beyin gelişimi, hafıza güçlenmesi, merak, sorgulama, soru sorma ve yorumlama yapmalarına katkı sağlayacağız. Enerjilerini doğru noktaya kanalize etmiş, mutlu çocuklar yaratacağız. FreeBees Arı Kulübü’nde kendilerini gruba ait hissedecekler. Kendilerini “Çalışkan Arılar” olarak görecekler. Bu keyifli sohbet için Pelin Pelis’e, Atölye tabiriyle “Kraliçe Arı” ya teşekkür ediyoruz. Minik arılarıyla keyifli, yaratıcı, renkli ve öğretici dakikalar geçirmesini diliyoruz.
www.freebees.com.tr
SOYAK MAVİŞEHİR B BÖLGESİ
S
oyak Mavişehir B Bölgesi Yönetimi olarak görevimizin 2. yılını tamamlamak üzereyiz. Amatör bir ruhla sitemizi prefesyonel yönetiyor ve site sakinlerine hizmet vermekten mutluluk duyuyoruz. Site Yönetimi’nde, konusunda uzman kişilerden yardım alarak (inşaat yardımı) tüm yaptığımız işlerde şeffaf ve denetlenebilir bir sistem sürdürüyoruz. Göreve geldiğimizden bu yana tasarrufu ilke edinen ve öncelikli olarak site sakinlerini düşünen hizmet anlayışını benimseyen yönetimimiz; 2 yıldır aidatlarda artışa gitmeyip site sakinlerinden artmış ücretler talep etmeyerek bu ilkeleri doğrultusunda hizmet vermeye gayret göstermektedir. Şimdiyse daire içi teknik hizmet ve onarımlar konusunda da kendi bünyemizde hizmet vererek, daha güvenli ve hesaplı bir çözüm üretmekteyiz. Bu hem site içinde güveni, hem de düzeni oluşturmak adına aldığımız önemli kararlardan biri olmuştur.
Halk Eğitim Merkeziyle işbirliği yaparak Resim, Yemek, Aikido, Pilates, Zumba, Step, Briç, El Sanatları, Ebru Sanatı, Halk oyunları, Tango, Salsa, İngilizce olmak üzere 13 adet kursta toplam 195 kursiyer katılımı ile kültürel ve sosyal aktivitelerimizi gerçekleştirmiş, önümüzdeki dönemlerde de yeni açılacak kurs etkinliklerimizle faaliyetlerimize devam edeceğimizi hatırlatmak isteriz.
12
Tüm personelimizle piknik düzenleyerek sosyal anlamda güzel bir etkinlik yaptık ve Bahar Şenliğini 4-5-6 Haziran tarihlerinde gerçekleştirdik. Yaza veda partisini ülkemizin yaşadığı üzücü olaylar ve terör olaylarının artması yüzünden iptal ettik. Saygılarımızla, Soyak Mavişehir B Yönetimi
Ekim - 2015
www.mavisehirdergisi.com
STUDIO 35 WORKOUT
HERKESİ SAĞLIKLI YAŞAMA DAVET EDİYOR 2014 yılı Mayıs ayında Pelin Güle ve ortağı Günnur Yıldız tarafından kurulan STUDIO 35 WORKOUT, kişiye özel spor konsepti ile Mavişehir Park Yaşam Ofisleri’nde hizmet vermeye başladı. Buradaki tüm eğitmenler Beden Eğitimi Spor Yüksek okulu mezunu olup, spor kariyerlerinde kendilerini kanıtlamış sporculardan oluşuyor. Konu hakkında bilgi aldığımız STUDIO 35 WORKOUT sahipleri PilateSystem Master Trainer Pelin Güle ve Günnur Yıldız bakın neler söylediler. “Stüdyo bünyesinde Reformer, mat pilates, hamile pilatesi, fonksiyonel antrenman, 4dpro, trx, stretching, kick boks özel dersleri ile couple ve tekli olarak kişilerin ihtiyacına yönelik programlar uyguluyoruz. Kişiye özel derslerde ise; ayrıca boyun ve bel fıtığı, skolyoz, ms, romatoid artrit, sporcu sakatlıkları ve hamilelere yönelik özel programlarımızla sağlığı ön planda tutan egzersizler yaptırıyoruz. Sabah 06.30 akşam 22.00 arası açık olan stüdyomuzda dersler 50 dakika sürüyor. 3 farklı stüdyoda verilen özel derslerde
kardiyovaskuler çalışmalar, kilo verme, sıkılaşma, farklı kas gruplarına yönelik statik ve dinamik egzersizler uyguluyoruz. 7’den 70’e herkesin yapabileceği pilates egzersizlerinin yanısıra, PilateSystem eğitim programları da vermekteyiz. Stüdyomuzda reformer ve mat sertifikasyon programlarımızla İzmir ve Türkiye’nin birçok spor kulübüne eğitmen de yetiştiriyoruz. 3 gün süren eğitim programlarımız sonunda aynı zamanda STUDIO35 WORKOUT’ta staj imkanı da sunuyoruz. PilateSystem eğitim programı klasik pilates yöntemine dayanmakla birlikte size sadece ne öğreteceğinizi değil neyi nasıl öğreteceğinizi öğretir. Eğitim programlarımızda reformer, cadillac, chair, barrel, trapez, miniball, çember gibi ekipmanlar ve aynı zamanda Türkiye’nin birçok ilinde workshoplar bulunmaktadır. Eğer 60 yaşında ceketinizi kendiniz giymek ve sağlıklı bir yaşam sürmek
istiyorsanız spor yapın. Pilates fark ve farkındalık yaratır. Doğru eğitmenlerle çalışıldığı sürece istediğiniz vücuda kavuşmak kaçınılmazdır.” Diyerek sporun insan yaşamındaki önemine dikkat çektiler. STUDIO 35 WORKOUT, size profesyonel hizmet sunmak için pazar hariç haftanın 6 günü kapılarını açıyor. Bilgi için 0232 501 2061 numaralı telefondan arayarak randevu alabilir veya e-posta gönderebilirsiniz. pelin@studio35workout.com
6523 Sokak Park Yaşam Ofisleri 32/B Giriş Kat:3 Daire:317 www.studio35workout.com
ARYA UNLU MAMULLERI Mavisehir’in en lezzetli ve taze ürünlerini sunuyor A
rya Unlu Mamulleri her geçen gün artan damak tadı ve servis kalitesiyle müşterilerine daha iyi hizmet vermeye devam ediyor. Ferah ve kendine özgü bir tasarım ile göze çarpan mekanda, huzurla geçirilen dakikalar tatlı bir anı olarak kalıyor. Günün her saati kahvaltı hizmeti veren Arya Unlu Mamulleri, ekstra tercih edebileceğiniz taze sıkma portakal suyu ile güne zinde başlama fırsatı sunuyor. İmalatı kendi bünyesinde olup her türlü ürünün günlük ve özenle hazırlandığını belirten işletme sahibi Turin Bey; bunun kendileri için en önemli kriter olduğunu söylüyor. Çay ve kahve keyfinizde size eşlik edecek nefis tatlıları, lezzetli börekleri, açma çeşitleri ve
damaklarda tat bırakan Tirileçe Tatlısı, Cheesecake çeşitleri başınızı döndürecek. Keyifli bir sohbet için ideal tüm seçenekleri size sunan Arya Unlu Mamulleri; özel günlerinizde pasta siparişleriniz için de kapılarını sizlere açıyor. Haftanın her günü 24 saat hizmette olan Arya Unlu Mamulleri, sabah
unutullemzzaeztler
9:00’dan, Akşam 10:00’a kadar paket servisi ile hizmet sunuyor. Mavişehir’in merkezinde, gürültüden uzak, park sorunu olmadan rahatça ulaşabileceğiniz Arya Unlu Mamulleri sizleri eşsiz bir kahvaltı keyfine ve özenle yapılmış pastalarını tatmaya davet ediyor. Adres: Yalı Mahallesi 6497 Sk. No:15 Mavişehir -İzmir Tel: 0232 330 0707
Serpme kahvaltıda zengin bir içeriğe sahip olan Arya Unlu Mamulleri’nde güne keyifle başlayın. Serpme Kahvaltı ( 2 Kişilik) 5 Çeşit Peynir, 4 Çeşit Zeytin, 3 Çeşit Reçel, Yumurta, Bal – Kaymak, Sosis , Patates Kızartması, Sigara Böreği, Salata, Ezme, Simit, Tereyağı, Meze, Meyve Tabağı, Sınırsız Çay
Sanat sezonuna muhtesem baslangıç
Karşıyaka Belediyesi Hikmet Şimşek Sanat Merkezi, yeni sanat sezonuna muhteşem bir konserle ‘Merhaba’ dedi. Şef Oğuzhan Kavruk yönetiminde, KODA ve konuk sanatçıların sahneye çıktığı konser, sanatseverlerin büyük beğenisini kazandı.
T
ürkiye’nin en iyi akustik salonlarından birine sahip olan ve kentin kültür-sanat yaşamına önemli katkılar sunan Karşıyaka Belediyesi Hikmet Şimşek Sanat Merkezi, 20152016 Sanat Yılı’nı özel bir konserle açtı. Sanatseverlere sürprizlerle iç içe geçmiş, sanat dolu bir yıl yaşatmaya hazırlanan merkezde, yeni sezonun ilk konserini Şef Oğuzhan Kavruk yönetti. Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası’nın (KODA) dinleyicisiyle buluştuğu gecede
16
solist olarak Dilek Türkan, Şenol Talınlı ve Teyfik Rodos sahneye çıktı. Sanatçılara piyanosuyla Sabri Tuluğ Tırpan eşlik etti. Yorumladıkları seçkin eserlerle sanatseverlere muhteşem bir gece yaşatan sanatçılar, ayakta alkışlandı. Sürprizlerle dolu bir yıl Ayrıca Hikmet Şimşek Sanat Merkezi, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da KODA ile klasik müzik tutkunlarının buluşma noktası olacak. Orkestra,
Ekim - 2015
konuk sanatçılarla birlikte bu sanat yılında tam 20 konsere imza atacak. Yeni yılda sanatseverleri pek çok sürprizle de buluşturmaya hazırlanan merkezde sezon boyunca toplam 58 konser gerçekleşecek. Sanata ve sanatçıya tam destek Yeni sanat yılı açılış konserinin dinleyicileri arasında yer alan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Demokrasinin olmazsa olmazı çok seslilik, onun hayattaki karşılığı sanattır. Antidemokratik tuzaklarda kaybolup gitmek istemiyorsak, sanatın aydınlığından yararlanmak zorundayız. Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası, bu inancın eseridir. Çabalarımız yurt içi ve dışında büyük takdirler topluyor ve ödüllendiriliyorsa, hepsini Karşıyaka’ya ve Karşıyakalı hemşehrilerime ithaf ediyorum. Çünkü hepsi, sizlerin sayesindedir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir ulusun, hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözünü rehber edinerek, sanatın ve sanatçının destekçisi olmaya devam edeceğiz. Yeni sanat mevsiminde, tüm sanat emekçilerine başarılar diliyorum” dedi.
6497 Sok. No: 25/C Atakent Yalı Karşıyaka İzmir Tel: 0232 330 50 54 - 0539 206 32 98 www.massakuafor.com Instagram: MASSAKUAFOR Facebook: Maşşa Kuaför
Avrupa’da aldığı eğitim ve kazandığı tecrübelerle kapılarını açan Maşşa Kuaför alışılmışın dışında samimi bir ortam sunmayı öncelikleri arasında tutuyor. “Butik Kuaför” sloganı ile yola çıkan Maşşa Kuaför’de, kahvenizi yudumlarken günün stresini atacak ve kendinizi yenilenmiş hissedeceksiniz. Salonunda L’oreal, İnoa, Oraplex, Morfose ve Wella’nın profesyonel ürünlerini kullanan Maşşa Kuaför, dünya trendlerini takip ederek, size evinizin rahatlığında profesyonel bir hizmet sunuyor.
SİZE ÖZEL BUTİK BİR SALON
massa kuafor
happypan.com.tr
Bostanlı’ya Istanbul konsepti
İ
ufak da olsa bir uzmanlığım var. Gemi inşaat mühendisliğini hiç icra etmeyen bir yazılımcı olarak, hobide profesyonelleşmek benim için doğal bir durumdu dolayısıyla. Bu noktadan aldığımız cesaretle geçiş sürecinde benim kariyerimde tekrar köklü bir değişiklik yapmaya, uzun zamandır hayalini kurduğumuz yeme/içme mekanını hayata geçirmeye karar verdik. Mutfak ve işletmecilikle ilgili çalışmalarımıza hız verdik. Araştırmalar, kitaplar, yiyecek-içecek profesyonelleriyle yapılan sohbetler, eğitimler, uygulamalar, sınavlar derken ciddi bir yüklemeye maruz kaldım ve artık hazırdık.
stanbul’a“Gemi İnşaatı Mühendisi” olmak için giden ancak hobisinde profesyonelleşmeye karar veren Happy Pan’ın işletme sahibi Burak Özbiliş başarı hikayesini şöyle anlatıyor; İstanbul’da geçen yıllar bizi hep güzel şeylerle kucaklaştırdı; meslek, başarılı bir profesyonel hayat, eşimle tanışma, evlilik ve en önemlisi de dünyalar güzeli bir kız çocuğu “Alya”. Hayattan beklentilerimize sosyal olarak daha kolay ulaşabilmek adına uzun yıllardır ayrı kaldığımız memleketimiz olan İzmir’e dönmeye karar verdik. Çift olarak kariyerlerimizi önümüze bir kez daha koyduk ve bir karar almamız gerekti. Bıçaksırtı kariyer konusunda
Happy Pan: Mutlu Eden Lezzetler Binlerce kilometrelik seyahatler, yüzlerce mekan ziyareti ve bir o kadar farklı konsept. Yıllar süren tecrübelerimizden aklımızda en derin izleri bırakan tüm güzelliklerden bir bütün yaratmaya karar verdik. İşin hem en keyifli hem de en yorucu evresi olan mekan yaratma adımında buluverdik kendimizi. “Çevrede ne yok?” sorusuna tatmin edici cevaplar verecek bir mimari ve menü oluşturduk. Şimdilik çoğu insan tarafından fazlasıyla sevilen makarna ile öne çıkmayı hedefliyoruz. Makarna dediğimizde kulağa basit gelebilir ancak biz makarnayı kendimiz yapıyoruz, bildiğiniz un ve yumurtadan başlayarak taze taze yani. Hamuru karıp, yufkayı açıp, sipariş verildiği anda taptaze keserek... Şimdilik 10 adet farklı makarna sosumuz var ve hergün yeni birşeyler deniyoruz. Unutmadan belirtelim, sosları da tabi ki kendimiz yapıyoruz, hazır malzeme kullanmadan en taze ürünler ve baharatlarla. Elbette menümüzdeki diğer ürünler de makarnamız gibi çok yüksek özenle üretiliyor. Tatlılarımız da kahvelerimiz de makarnamız gibi çok beğeniliyor. Happy Pan: 2013 Sk. No:18B Bostanlı
Web sayfamızda
dergi sayfalarına sığmayan fotoğrafları görebilirsiniz Öneriler bölümünde; restoranları, cafeleri, kuaförleri ve diğer ilginizi çekebilecek mekanları inceleyebilirsiniz. Logonun üstünde bulunan BÜLTEN ABONELİĞİ’ne bilgilerinizi bırakarak fırsatlardan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Web sayfamızın iletişim bölümünden her türlü öneri ve isteklerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. İleride yapacağımız sürprizler için de Facebook sayfamızı beğenmenizi öneririz. İlgi ve desteğiniz için teşekkür ederiz.
www.mavisehirdergisi.com Daha güncel, daha interaktif
facebook.com/mavisehir.dergisi
Web sayfamızı QR Code okuyucu program ile sağ tarafraki görseli taratarak mobil cihazınızdan görüntüleyebilirsiniz.
twitter.com/mavisehirdergi instagram.com/mavisehir_dergisi
18
Ekim - 2015
paket servis
330 20 88
Altaydan kalgan aşlar etli mayli kamuraş Kobetemen katlama laşka cantik tataraş Sıborekmen kim osse hastalik neken bilmez Balaban bir doktur aytkan tansiyonlu bir kartka Başin avursa yada kelse bir sancı Dakkasinda keser şirborektir ilacı
Meşhur Tatar Lezzetleri H
içbir katkı maddesi kullanılmadan, %100 dana eti ile üretilen el yapımı muhteşem lezzetler, anne sıcaklığında Elti’s Cafe’de sizleri bekliyor. Kendinizi evinizde gibi hissedeceğiniz bu samimi mekanda klasik mantılar dışında organik baharatlarla renklendirilmiş acılı, ıspanaklı, patatesli ve kepek unu ile hazırlanmış light mantılarla da Elti’s Cafe’deki mantı yolculuğunuz renkleniyor. Ayrıca çiğ börek, zeytinyağlı yaprak sarma ve kızarmış içli köftenin tadına da bayılacaksınız. Bu sıcak mekan 09:00-20:00 saatleri arasında hizmet veriyor.
Yalı Mahallesi 6497 Sokak No: 25/B (Karşıyaka Göz Hastanesi Sokağı) Mavişehir - İzmir Tel: (0232) 330 2088
belli olduğunda, ya istifa edip kendileri gidiyorlar ya da kulüpler tarafından işlerine son veriliyor. Futbol tarihimize bakılacak olursa en önemli başarıları yerli hocalarla kazandık. Şenol Güneş ve Fatih Terim, bu başarıların mimarı oldular ve yerli antrenörlerin önünü açtılar. Teniste de durum yıllarca böyleydi. Bütçe olarak büyük tenis kulüplerinin çoğunun başında hep yabancı antrenörler vardı. Yıllar sonra bu tablo biraz da olsa değişim gösterdi ve yerli antrenörler de tercih edilmeye başlandı. Ben, yabancı antrenöre karşı değilim, sonuçta tenis ülkemizde gelişmeye devam eden ve gün geçtikçe biraz daha popüler olan bir spor branşı. Bize göre, teniste daha önde olan ülkelerden antrenörlerin gelip, ülkemizde görev yapmalarını da doğal karşılıyorum. Benim olaya bakış açım, antrenörün yaratmış olduğu ve oyuncusuna katmış olduğu değer. Oyuncuyu bir yerden alıp, daha iyi bir yere taşıyan, oyuncusundan maksimum verim alan antrenör bana göre iyi bir antrenördür. Antrenörün yerli veya yabancı olması önemli değildir. Hedeflere ulaşmak için ne kadar çaba gösterdiği, oyuncusuna ne kadar inandığı ve fayda sağladığı önemlidir.
Serdar Sütcü www.serdarsutcu.com
Bu durumu ülkemizdeki en popüler spor branşı olan futbolda da rahatça görebiliyoruz.
Ülkemizde de bu parametrelere sahip bir çok yerli antrenör var ve yenileri de gelmeye devam ediyor. Yapılacak en önemli şey ise ülkemize gelen kaliteli ve deneyimli antrenörlerden bir şeyler öğrenebilmek ve bunları oyuncularımıza faydalı hale getirebilmektir.
Yıllardan beridir astronomik rakamlarla yabancı antrenörler ülkemize geldi ve hala gelmeye devam ediyor. Ama sadece yabancı oldukları için gelenlerin ne oldukları
Unutmamalı ki gelişimin ve değişimin sonu yok, ülkemizde tenisin gelişimine katkı sağlayacak bilgi beceri ve yetkinliğe sahip herkese ihtiyacımız var.
Yerli mi? Yabancı mı? S
on zamanlarda tenis gündemini meşgul eden ve tartışılan bir konu olan, “yerli antrenör mü? yabancı antrenör mü?” konusunda kendi fikirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Hangi branşta olursa olsun, ülkemizde mutlaka yabancı antrenörlere karşı bir hayranlık var.
20
Ekim - 2015
tasar覺m&imalat: www.or-lady.com
MyMAYA’nın ilk şubesi GEDİZ café açıldı
M
avişehir’in en çok ziyaret edilen mekanı MyMAYA, kalitesini ve enerjisini Gediz Üniversitesi’nin karşısına açtığı yeni şubesine taşıyarak, ilk şubeleşme girişimini gerçekleştirdi. MyMAYA Gediz işletme sahibi Salih Mesudiyeli; “ilk şubemizin kapılarını üniversite öğrencilerine yönelik açmamız bizim için çok güzel bir adım oldu, ilk günden beri ilgi çok iyi ve bize de olumlu yansımaları harika oluyor” dedi. İşletme sorumlusu Efkan Tur; “tüm yorgunluğumuza değdiğini söyleyebilirim, MyMAYA Gediz’in kapıları herkese açık, burada yapacağımız konsept partilere herkes hazır olsun, büyük bir bahçemiz ve geniş bir alanımız var, her şey çok iyi gidiyor. Herkesi bekliyoruz” dedi.
TAİDER AİLE İŞLETMELERİ DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ’Nİ AÇTI
Ü
lkemiz aile şirketlerinin, yüksek performanslı ve rekabetçi kuruluşlar olarak sürdürülebilirliğinin sağlanması, alt yapının hazırlanması ve uygulanması için farkındalık yaratmak ve önderlik etmek amacı ile 2012 yılında İzmir’de kurulan TAİDER, ilk temsilciliğini İstanbul’da açtı. 6 Ekim 2015 tarihinde Raffles Otel’de gerçekleşen İstanbul Temsilcilik Açılış Toplantısı’nda, Türkiye’nin önde gelen aile şirketi sahiplerinden Şölen ve Güral ailelerinin temsilcileri 22
konuşmacı olarak yer aldı. Derneğin İstanbul Temsilciliği’ni, Çilingiroğlu A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Başak Kurtoğlu yürütecek. Türkiye’ye Shoe City Ayakkabı Konfor Butikleri’ni kazandıran Başak Kurtoğlu, aile şirketinin 4. kuşak temsilcisi olarak, köklü aile geleneğinden aldığı güç ve dinamizmiyle sektörde fark yaratıyor. Toplantıda, bu yıl 6-7 Kasım tarihlerinde Swissotel Büyük Efes İzmir’de düzenlenecek olan TAİDER Ekim - 2015
3. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi hakkında da bilgilendirme yapıldı. Zirvenin açılış konuşmacısı olarak Fortune 500 listesinde yer alan, şirketlere danışmanlık hizmeti veren Dünyaca ünlü Meksikalı Pedro Langre, Aile İşletmeleri Danışmanı David Bork “Pozitif Psikoloji Yoluyla Aile İşletmelerinin Değişimi” konu başlığıyla, kapanış konuşmasında ise eğitim danışmanı Polat Doğru ‘’Sürdürülebilir Gelecek İçin Aile’’ konulu araştırmasıyla yer alacaklar.
HER ÇARŞAMBA CANLI 100% TÜRKÇE HER CUMA CANLI BLUES, R&B HER CUMARTESİ DJ. PERFORMANSI KALİTELİ MÜZİK, KALİTELİ EĞLENCE
TEK ADRESTE www.mymaya.com.tr
0(232) 324 5970 Mavişehir EgePark AVM. 2.Kat
Canlı Performans Şeyma Özbay
KABİN EKİBİ
DÜNYA MUTFAĞININ EN LEZZETLİ YEMEKLERİ
MAVİŞEHİR DERGİSİ her ay binlerce kişiye ücretsiz ulaşıyor Her ay binlerce kişi evlerine ücretsiz ulaşan Mavişehir Dergisi’ni okumanın keyfini yaşıyor. Okuyucu kitlesini her geçen gün arttıran Mavişehir Dergisi, sizlere daha iyi hizmet verebilmek için dağıtım ağını genişleterek, Mavişehir ve Ataşehir bölgesindeki yeni toplu konut sitelerinde oturan okuyucularına da ulaşıyor. Ayrıca her yeni sayıda Ege Park Mavişehir AVM’de açtığımız standımızdan derginizi ücretsiz alabilirsiniz. Bizi ziyaret eden okurlarımıza ve destekçilerimize çok teşekkür ederiz.
Instagram takipçilerimizin #mavisehirdergisi etiketi ile paylaştıkları fotoğrafları dergimizde yayınlıyoruz. Herkese teşekkür ederiz.
Can Onur
akkayasinan13
Derya Güdüz
benilcan
İbrahim Fidan
www.mavisehirdergisi.com
Gel-al servisimiz ile hizmetinizdeyiz
a d a r u b ” r e l k e m e y k “Yence Trileçe tatlısı
Salih Burçoğlu İşletme Sahibi
A
tölye Tat lezzetiyle istediğiniz yemeği ve mezeyi istediğiniz miktarda hazırlatabilir, konuklarınıza güzel bir davet verebilirsiniz. Menü harici istediğiniz her türlü yemeği de ayrıca sipariş verebileceğinizi hatırlatmak isteriz. Kısıtlı vaktinizde yemek konusunda size tüm titizliği ve lezzetiyle yardımcı olan bir mutfağınız olduğunu unutmayın.
Sipariş üzerine yemek
Siz işteyken canınız bir yemek istedi ve vaktiniz yok; istediğiniz yemeği hemen Salih Bey’i arayarak akşam için sipariş verebilirsiniz. Pazardan en taze ürünleri seçerek Atölye Tat’ın tertemiz açık mutfağında yemeğinizi istediğiniz
saatte hazır ediyor. Atölye Tat’ın web sayfasından o gün çıkan yemeklerin hepsini görebilirsiniz. 14 senedir yöneticilik ve aşçılık yapan Salih Burçoğlu, sevgi ile bağlı olduğu bu hobisini kendi işletmesinde her gün farklı yemek sürprizleriyle sizlerle buluşturuyor. Yaz mevsiminde en çok tercih gören zeytinyağlı yemekler de günlük menülerdeki yerlerini aldı.
Canınızın çektiği herhangi bir zeytinyağlı yemeği Atölye Tat’tan sipariş edebilir ve evinizde afiyetle yiyebilirsiniz. Mevsimin en güzel sebzelerinden taze seçilen ürünler Salih Bey’in hünerli ve lezzetli ellerinden sofralarınıza geliyor. Her gün ayrı lezzetleri bulabileceğiniz Atölye Tat’ta öğle yemeği menüsü 3 çeşit 14 TL.
6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent (Başkent Polikliniği sokağı) Tel: 0(232) 336 3060 - 0(533) 601 5200
www.atolyetat.com Ekim - 2015
25
özel röportaj
Bora Kozanoglu Yıllardır yakından tanıdığımız, neşe dolu, güçlü aile bağları olan, disiplinli ve renkli hayatıyla Türkiye’yi dünyada başarıyla temsil eden milli rüzgar sörfçümüz Bora Kozanoğlu bu sayıda sizlerle… Bir Türkiye birinciliği, iki de dünya ikinciliği olan başarılı rüzgar sörfü sporcumuz Bora Kozanoğlu, Mavişehir Dergisi’nin sorularını tüm içtenliğiyle yanıtladı. Bize biraz kendinden söz eder misin? 37 yaşındayım ve 11 yaşımdan beri Rüzgar Sörfü ile uğraşıyorum. 30’un üzerinde Türkiye şampiyonluğum ve 2 dünya ikinciliğim var. Sörf dışında Amerikan Lisesi’nden sonra Celal Bayar İnşaat Mühendisliği Fakültesini bitirdim. Ancak İnşaat Mühendisliği hiç yapmadım; sadece Alaçatı’daki kendi otelimi yaparken mühendislik bilgilerim çok işime yaradı ve bilgilerimi kullandım. Bunun dışında hobilerim arasında klasik ve elektro gitar çalmak geliyor, Snowboard yapmak, ata binmek bunlar en çok yapmayı sevdiğim şeyler.
www.mavisehirdergisi.com
“
Küçük yaşlarda denize girmeyi hiç sevmeyen bir çocuktum. Aslında hala denize girmeyi sevmem, yüzmeyi hiç sevmiyorum
“
Sörf ile tanışmanda baban Celal Kozanoğlu’nun çok önemli bir rolü olduğunu biliyoruz bir de bu hikayeyi senden dinleyebilir miyiz? Sörfe başlamamda babamın çok büyük etkisi oldu, bir çok şeyde olduğu gibi. Küçük yaşlarda denize girmeyi hiç sevmeyen bir çocuktum. Aslında hala denize girmeyi sevmem; ama yüzmek için. Yüzmeyi hiç sevmiyorum, küçük yaşlarda tabii bu daha da çok belirgindi. Çok zayıftım, belki de ondan çok üşüyordum denize girdiğim zaman. Bu üşüme etkisinden yüzmeyi belki de sevmiyordum. Tabii ailem endişelenmeye başladı, sonuçta denize girmeyen bir çocuğunuz var ve ailemin tek çocuğuyum. “Biz ne yapsak ne etsek Bora’yı denize soksak” diye kara kara düşünürlerken tam o dönemde babamın Almanya’dan bir arkadaşı geldi Türkiye’ye ve ona bir sörf takımı hediye etti. Bir gün bir baktım babam denizin üstünde pespembe kocaman bir şeyle gidip geliyor hızlı bir şekilde. Bu acayip ilgimi çekti benim, çok da hoşuma gitti görüntüsü. Denize girdim ve dedim ki baba ben de öğrenmek istiyorum. Babam çok şaşırdı. Hemen böyle şunu yapacaksın yelkeni şöyle kaldıracaksın, boardun şurasına çıkacaksın, bana böyle öğretmeye başladı sörf yapmayı. Ben sörfün üstüne çıktım fakat yelken çok ağırdı, o zamanki malzemeler, teknoloji çok gelişmemişti tabii. Board çok dengesiz, yelken çok ağır. Ben
yelkeni sudan kaldıramadım. Şu anda günümüz teknolojisiyle yedi yaşındaki bir çocuk yelkeni çok rahat kaldırabiliyor ama o zaman öyle değildi. Ben yelkeni kaldıramadım ve babam bana sörfün arkasından tutmam gerektiğini söyledi ve yelkeni o kaldırdı. Ben boardu arkasından tutarken sörfle beni çekmeye başladı, ayağa kalkmamı istedi. Ayağa kalktım ve onun önüne geçtim, ikimiz beraber gidiyorduk sörf yaparken. Belli bir süre gittikten sonra babam kendini denize bıraktı ve ben tek başıma sörfle 600-700 metre gitmeyi başardım. Daha bugün gibi hatırlıyorum o günü. Resmen özgürlük duygusunu tattığım an o andı. Rüzgarın gücünü kollarımda Ekim - 2015
hissettiğim an. Kendi kendime hayatta ilk defa gerçek anlamda bir şeyler yaptığım an. Denizle doğayla bütünleştiğim andı o an. Zevkten keyiften uçtum, o gün bugündür sörf bağımlısı oldum. Daha sonra ben her gün sörf yapmaya başladım sabahtan akşama kadar. Akşam olduğunu anlayayım, denizden çıkayım diye annem evin lambasını yakıp söndürüyordu. Ege Çeşme Sitesi’nde oturuyorduk o zamanlar, deniz kenarında. İki ay böyle geçti ve babam dedi ki “sana artık bir hocadan ders aldıralım. Alman şampiyonu bir sörf okulu var Boyalık Plajında” dedi. Biz oraya gittik kalabalık bir arkadaş grubu siteden. Ben direkt adama gittim ve “sörf 27
yapmayı öğrenmek istiyorum” dedim. Adam bana “sen Türk müsün?” diye sordu. “Türk’üm” dedim. “Ben şu ana kadar hiç bir Türk’e bu sporu öğretemedim ve senin vücut yapın çok çelimsiz, çok zayıfsın, sana ayıracak vaktim yok” dedi ve arkasını dönüp gitti adam. Gerçekten bu bana çok koydu, çok üzüldüm çok kızdım. Çünkü çok sevmiştim ben sörf yapmayı ve bir insanın beni böyle demoralize etmesi beni gerçekten çok üzdü ama bu durum beni daha da hırslandırdı. O günden sonra yaklaşık 3 sene yaz kış sörf yaptım. O zamanlar ne internet var ne de CD teknolojisi var, hiç bir şey yok. O zamanki şampiyonların VHS kasetlerini getirtmiştim yurtdışından; akşamları onları seyrediyordum ve yatmadan önce tekrar izliyordum. Onları düşünerek ve o videoları tekrar gözümün önümden geçirerek uykuya dalıyordum. Hatta rüyamda bile sörf yaptığım çok olmuştur. Sabah kalkıyordum, denize çıkıyordum ve izlediklerimi, videodan öğrendiklerimi uygulamaya çalışıyordum. Bir yandan babam beni videoya çekiyordu. Aynı günün akşamı hem kendimi izliyordum hem de o adamları izliyordum. Kendimi kıyaslıyordum, nasıl yapmışım onlara göre diye. Sörf dergileri getirtiyordum, makaleler okuyordum. 3 senem böyle geçti biraz ağırlık çalıştım baya vücut yapım da gelişti. Ve girdiğim ilk Türkiye Şampiyonasında Türkiye 3. oldum ve o Alman adam 4.oldu. Onu kürsüye çıkarmadım. Ondan sonraki sene 18 yaşımdayken ilk Türkiye Şampiyonluğumu aldım ve o gün bugündür Allah utandırmasın Türkiye Şampiyonuyum ve 2 tane de dünya ikinciliğim var. 18 yaşında Türkiye Sörf şampiyonu oldun. Bir sporcu için başarı normal olsa da erken yaşta gelen şampiyonluk seni nasıl etkiledi? Evet, 18 yaşımda çok erken bir yaşta ilk Türkiye şampiyonluğumu aldım. Biliyorsunuz erkekler kadınlara göre daha geç olgunlaşıyor; bu benim egomu çok yükseltti çünkü sponsorlarım olmaya başladı, röportajlarım çıkmaya başladı, orada konuşuyorum, burada konuşuyorum. Karakteriniz, kişiliğiniz de tam gelişmediği için bu sizde ego patlaması yaratıyor. Ben en iyiyim, ben en hızlıyım moduna giriyorsunuz. Etrafınızdaki kişilerle de öyle iletişime geçmeye başlıyorsunuz. Bu gerçekten hayatımın o döneminde, özel hayatımda beni birazcık kötü etkilemeye başladı diye düşünüyorum. Tabii bunu sonradan fark ettim. Fakat Allah razı olsun tanıştığım bir takım insanlar ve ailemin etkisiyle manevi anlamda kendimi kuvvetlendirdim ve egonun kötü bir şey olduğunu ağır başlı olmanın hem kendime 28
Ekim - 2015
www.mavisehirdergisi.com
Teknolojiyi kendini geliştirmede nasıl kullanıyorsun? Windsurf’e merakı olanları biraz heyecanlandır bence :) Teknolojik gelişmeler tabii ki çok faydalı ve çok önemli şeyler.
“
hem etrafıma çok daha faydalı olacağını öğrendim. Ve önemli olanın şampiyon olmak değil, bir şampiyon gibi yarışmak olduğunu öğrendim. Yurtdışına gittiğim bir takım yarışlarda şampiyon olamadığımda çok demoralize oluyor, hatta bazen yarışları bile terk ediyordum. Bu gerçekten hayatımın 18 yaşımdan 25 yaşıma kadar olan o dönemde bu ego patlamasını gerçekten yaşamıştım. Fakat daha sonra tanıştığım bir antrenörüm bana “önemli olan bir şampiyon olmak değil bir şampiyon gibi yarışmaktır” dedi ve bana bunu öğretti. Şampiyon gibi yarışmak; her zaman bir önündeki yarışçıyı geçmek için elinden geleni yapan yarışçıdır. Önünden gelen engeli geçmek için elinden ne geliyorsa yapar. Her zaman birinci olmayabilir fakat kendisiyle yarışan yarışçıdır şampiyon olan ve hiç bir zaman pes etmez. Elinden geleni yapar, gerçekten bu felsefe bana hayatımın her alanında bana bundan sonra faydalı oldu. Çünkü bence hayat da böyle bir şey; önemli olan önümüzdeki engeli aşmaya çalışmak, onun için elimizden geleni yapmak, canımızı dişimize katarak pes etmeden savaşmaktır. Her yarışın mutlaka bir birincisi var fakat bana göre; her yarışın birincisi birçok insan olabilir aynı anda.
“
Doğaya baş kaldıranlar da denir böyle ekstrem spor yapanlara. Bence asıl başarı; doğaya baş kaldıran sporcular değil doğayla uyum içersinde olan sporculardır.
Teknolojinin bağımlısı olmadığınız sürece bir amaç değil bir araç olarak kullanmak lazım. Teknolojinin gelişmesinden sörf sporu da en çok faydasını alan sporlardan. Malzemeler hafifledikçe karbon malzemeler üretildikçe, hitap eden yaş kitlesi çok genişledi. Eskiden 13-14 yaşında başlayabilecekken şimdi 6-7 yaşında çocuklar sörfe başlayabiliyor. Aynı zamanda 70-75 yaşındaki dedesi de sörf yapabiliyor onunla. Bu teknolojinin gelişmesiyle oldu, çok daha rahat malzemelerle çok daha rahat kaldırılabilen çok daha kontrollü çok daha dengeli ve hafif malzemeler üretildi. Ve bununla beraber çok çok daha sürat yapmaya başladık, hızlı gitmeye başladık sörfle. İşin keyif ve heyecan unsuru da artmaya başladı. O yüzden teknoloji de olmazsa olmazımız iyi ki var diyoruz gelişmeler.
konuşmamayı tercih ediyorlar, işleriyle alakaları olmayan şeyler yapıyorlar, ben tatile gittiğim zaman da sörf yapıyorum. O yüzden aslına bakarsanız, hiç çalışmadım hayatım boyunca sevdiğim şeyi yaptığım için. Ama bununla beraber çok farklı hobilerim var. Yedi yaşımdan beri gitar çalıyorum, gitar çalmayı çok seviyorum. Snowboard yapmayı çok seviyorum, sörfe çok paralel bir spor zaten. Kışın belirli dönemlerinde kayak tatillerim oluyor. Ata binmeyi çok seviyorum hatta atta da yarışıyorum. Hatta atta da lisansım var. Atta dayanıklılık kategorisinde yarışıyorum. Geçen sene Kapadokya’da derece bile aldım. Onun dışında atıcılık yapıyorum, skit ve trap atıcılığı yapıyorum, tüfeklerim var onda da lisanslıyım. Boş durmayı sevmiyorum galiba hareketli olmayı çok seviyorum.
Hobin aslında senin mesleğin, rüzgar sörfü dışında hobilerin var mı? Rüzgar sörfü yapmak aslında hem hobim hem işim. Mesela çoğu insan iş hayatından bunalıp tatile gidiyor. Tatilde işle ilgili hiçbir şey
Su sporları dışında bir spor yapsaydın bu hangi spor olurdu? Sörfçü olmasaydım herhalde savaş pilotu olurdum. Uçakları çok seviyorum, uçak kullanmayı çok istiyorum, onu da öğrenmek istiyorum. Sürat bağımlısıyım aynı
Ekim - 2015
29
uyumu en iyi şekilde yakaladığım için genelde iyi derece alıyorum. Bu uyumu bu senkronu yakalayan bu müthiş gücü arkasına alıyor.
zamanda. Sürat tatminimi en çok yaşayacağım yer herhalde bir savaş uçağı olurdu. O yüzden bir savaş pilotu olurdum. Windsurf denince akla ilk gelen isimlerden birisin. Bu durum senin üzerinizde bir baskı yaratıyor mu? Evet, akla gelen ilk isimlerden biri olmak tabii ki bir sorumluluk yüklüyor sizin üstünüze ama ben bundan keyif alıyorum. Çünkü yaşamayı çok seviyorum, rüzgar sörfü benim bebeğim gibi bir şey çok değerli bir şey. Onunla büyüdüm ve onunla anılmak benim için çok değerli. Aşık olduğum şeyi tutkum olan şeyi insanlarla paylaşmak ve gençlere örnek olmak, bu benim keyif aldığım bir şey bu güzel bir baskı beni kötü etkilemiyor. Denizin üzerinde olmak sana neler hissettiriyor? Deniz bambaşka bir alem bambaşka bir dünya iki farklı alemin; su altının ve su üstünün kesiştiği noktada 30
gidiyorum sörf yaparken. Orada bir çizgi var, o hayali çizginin üstünde gidiyorsunuz; aşağı baktığınız zaman balıklar var yukarı baktığınız zaman kuşlar var. Aynı hizada bir kara parçası var. Gerçekten bir kaç farklı dünyanın kesişme noktasındasınız. Bu sizi biraz düşünmeye, tefekküre yöneltiyor. Nerden geldim nereye gidiyorum sorularını sormaya başlıyorsunuz kendinize. Sizin dışınızda çok büyük bir güç var size etki eden sizi yaratan sizi yönlendiren, ama size özgür irade de vermiş ve siz kendi seçimlerinizle rüzgarı ve dalgaları kullanarak kendi iradenizle bir takım yerlere gitmeye kendiniz karar veriyorsunuz. Ve çok değerli olduğunuzu anlıyorsunuz bunları düşünürken. Doğaya baş kaldıranlar da denir böyle ekstrem spor yapanlara. Bence asıl başarı; doğaya baş kaldıran sporcular değil doğayla uyum içersinde olan sporculardır. Çünkü doğaya baş kaldıramazsınız, doğa sizi yutuyor. Önemli olan uyum içersinde olmanız. Ben sanırım bu Ekim - 2015
Sence Türkiye’de insanların sörfe bakış açıları nasıl? Türkiye’de insanların sörfe bakış açısı çok değişti. Son 15 yıldır özellikle, eskiden insanlar denizlerden korkuyorlardı. Aslında bir nevi haklılar. Ata sözlerimize bakıyorsunuz denizle ilgili güzel bir atasözü yok; denize düşen yılana sarılır, iyilik yap denize at, bir kaşık suda boğmak. Deniz hep kötülenmiş. Balık isimlerine bakın; çoğu balık ismi yabancı 2 tane Türk balık ismi var; biri kılıç, diğeri kalkan. Yelken sporları sayesinde ve Alaçatı gibi bir yer olması sayesinde insanlar bu sporun ne kadar güvenli yapıldığını ve ne kadar zevkli bir spor olduğunu öğrendi. Biz de elimizden geldiğince duyurduk, açtığımız sörf okulu sayesinde birçok insan geldi, bu sporla haşır neşir oldu. Artık insanlar çok sempatik çok sıcak bakıyorlar. Artık gerçekten o eski zamanlardaki korku yerini sevgi ve isteğe bıraktı. Sörf okulunu açmandaki amacını ve hedeflerini öğrenebilir miyiz? Sörf okulu açmadaki amacım; öncelikle aşık olduğum, bende tutku haline gelen bu sporu, sevdiğim şeyi ülkemdeki ve dünyadaki herkesle paylaşmak. Bu sporun aslında sanıldığı kadar zor olmadığını, doğru ekipmanla doğru tekniklerle çok kısa bir sürede öğrenildiğini
www.mavisehirdergisi.com
herkese anlatabilmeyi istiyorum. Çünkü genelde ülkemizde insanlar tatil köylerinde derme çatma malzemelerle sörf yapıyorlar. Ve yapamıyorlar zaten. Çok ağır, çok dengesiz boardlara biniyorlar ve demoralize oluyorlar özellikle bayanlar; yelkeni kaldıramıyorum, kollarım ince, güçsüzüm psikolojisine giriyorlar. Halbuki iş öyle değil, bilinçli bir sörf okulunda doğru malzemelerle siz 3 günlük bir sürede sörfle gidip gelmeyi öğreniyorsunuz. Temel eğitimi alıyorsunuz. Alaçatı gibi bir yerde bu 3 günlük sürede öğrendiğiniz zaman gerçekten sonra dünyanın her yerinde bu sporu yapabilecek hale geliyorsunuz. O yüzden ben bu sporun çok kolay, çok rahat öğrenildiğini, yapıldığını anlatmak için sörf okulumu açtım. Sörf okulum 15 yıldır hizmet veriyor, Alaçatı’daki en eski sörf okulu diyebilirim. Çünkü ben 11 yaşından beri sörf yapıyorum yani 25 senelik okulum o yüzden ilgiden de çok mutluyum. Her geçen yıl ilgi de git gide artıyor. Herhangi birisi olabilir, isim vermeden, sadece onun anlayabileceği bir mesajı buradan söylemeni istiyoruz. İsim vermeden yollamak istediğim mesaj şu; “Egon ve boş kibirin yüzünden inkar etme; Tanrı her yerde.” Şimdi meteorolojiden bir haber gelse, 2 sene rüzgar yok, dal kıpırdamayacak dense, ne yapardın? Rüzgarsız yaşayamam, mutlaka rüzgar olan bir yer bulurdum ve gidip oraya yerleşirdim ve orada sörf yapardım. Kimler rüzgar sörfü yapabilir? Sörfe başlamak isteyenler için tavsiyelerin neler olur? Ciddi bir sağlık sorunu olmayan herkes sörf yapabilir. Ve bence yapsın da çünkü 3 tarafımız denizlerle çevrili ülkemizde bu bir nimet bizim için. Denizi olmayan ülkelerden iyi sörfçüler çıkıyor. Bizim ülkemizde çok çok daha fazlası olması lazım, yeter ki denizi sevelim. Ve doğru
yerde doğru insanlarla bu işi bilinçli bir şekilde öğrenelim. Muhteşem bir spor rüzgar sörfü, bir yaşam biçimi; 50 defa dünyaya gelsem yine sörfçü olmak isterim o yüzden bu muhteşem duyguyu imkanı olan herkes gelip yaşayabilir. Hayatta seni en tedirgin eden şey nedir? Farkında olmadan bir insanın kalbini kırmak. Sence kısaca (birkaç kelimeyle anlatmanı istesek) Futbol: Sıradan Kitesurf: Moda Televizyon: Discovery Chanel Tatil: Her gün Aşk: Her şey İçten yanıtların, tavrın ve bu güzel sohbet için teşekkür ederiz. Mavişehir Dergisi okurlarıyla beni buluşturduğunuz için ben sizlere teşekkür ederim. Ekim - 2015
Röportajı Bora Kozanoğlu’nun sesinden dinlemek için sosyal medya hesaplarımızı takipte kalın. 31
e t ’ s ü l ü d Eanns . d
Dr. İnci Bijan ibijan@yahoo.com
E
ndülüs’de dolaşmak zamanın içinde kaybolmak gibi bir şey. Bir bakmışsın bugündesin bir bakmışsın dünde, bir bakmışsın yüzyıllar öncesinde... Bir an sen gibi hissettiğin, sağa baktığında eski bir karakter gibi olmak istediğin, sola baktığında flamenko yapan bir dansçıymışcasına kendini o rengarenk müziğin büyülü ahengine bırakmak istediğin bir bölge Endülüs. İspanya’nın güneyinde. Bir defa gitmekle keşfedilemeyecek kadar zengin bir kültürü var. Benim zamanım bir kaç yeri görmeye yetti. Eğer sizin zamanınız varsa yetinmeyin bir kaç yerle, bir kaç günle; görebildiğiniz kadar ya da görmeyi aklınıza getiremeyeceğiniz kadar çok yer görün bu gizemli İspanya yöresinde.
Benim ilk durağım Sevilla idi. Sevilla Endülüs’ün başkenti. Her an kıpır kıpır, coşkulu, her köşesinden sanat, tarih ve kültür taşan bir şehir. Otantik havası insanı kucaklayıveriyor hemen. Dar sokaklarında rastgele yürürken kalbim bir çiçekten diğerine konan bir kelebek gibi o sokaktan bu sokağa koştu durdu.
www.mavisehirdergisi.com
başka tarihi yerler olsa da ben hakkımı flamenko festivalinden, şehrin beyaza boyanmış dar sokaklarından, çiçeklerle döşenmiş avlularından ve ufak meydanlarındaki şirin kafelerinde oturmaktan yana kullandım. Flamenko festivali tek kelime ile harikaydı. Sokaklar, meydanlar, nehir kıyısı flamenko kıyafetleri ile dolaşan insanlarla doluydu. Onları izlerken aralarına katılıp flamenkonun kollarına bırakasım geldi kendimi.
Sevilla’da görülecekler listesi oldukça kabarık olmasına rağmen belli başlı yapılar birbirine yakın. Bu yüzden şehrin merkezinde kalmakta fayda var. Sevilla Katedrali gotik mimari tarzda inşa edilmiş bir yapı. Kendi tarzında kilise olarak dünyanın üçüncü büyük mimarisi. Oldukça etkileyici bir havası var. Kristof Kolomb’un mezarı da burada. Katedralin tepesinde yer alan La Giralda çan kulesi katedrale sonradan eklenmiş. Çıkması biraz zahmetli ama manzarası harika. Sevilla’yı tepeden görmek istiyorsanız çıkmanızı kesinlikle öneririm. Büyüleyici bir görüntüye sahip. Harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Katedralin hemen yanında yer alan Alcazar Sarayı islam sanatının izlerini taşıyan, yüzyıllar boyunca İspanya krallarına ev sahipliği yapmış oldukça görkemli bir yapı. Bahçesi harika ve bu harika bahçede sevimli bir kafe var. Ben bu kafede oturmaya, etrafı izlemeye, izlerken kendimle başbaşa kalmaya doyamadım. Sevilla’ya Mayıs ayının sonunda gittim, hava oldukça sıcaktı. Yazın
ortasında gitmek çok doğru bir seçim olmayabilir zira Sevilla sokakları avare avare dolaşıp harika tapasları tatmak için sizleri bekliyor olacak. İspanya Meydanı’nda oturup etrafı izlemeyi, lezzetli yemekler yemeği, bir kadeh sangria içmeyi mutlaka listenize ekleyin. Sevilla’dan sonraki ikinci durağım küçük ama çok sevimli bir şehir olan Cordoba’ydı. Cordoba UNESCO’nun dünya kültür mirasları listesinde. Ufak oluşu sayesinde kolayca keşfedilebilir. Ben çok şanslıydım çünkü orada olduğum süre içinde flamenko festivali vardı ve şehir tek kelimeyle rengarenkti. Yüzyıllar boyunca değişik dinlerin ve kültürlerin etkisinde kalmış olan bu sevimli İsyanyol şehrinde görülmesi gerekenlerin başında eskiden dünyanın üçüncü büyük camii olup daha sonra katolik bir katedrale dönüştürülmüş olan Mezquita kilisesi geliyor. Bu cami/ kilise olağanüstü mimarisi, yüksek sütunları, renkli tuğlalarla döşenmiş kemerleri ve alacalı ışık süzmeleri ile insanı mistik ve hülyalı bir dünyaya sürüklüyor. Cordoba’da görülecek Ekim - 2015
Cordaba’dan sonra güzergahım Granada oldu. Granada müslüman ve İspanyol kültürünün iç içe olduğu, dağlarla çevrili bir vadide kurulmuş olan sihirli bir şehir. Tabii ki ününü masallara konu olmuş olan Elhambra sarayından alıyor. Yapımında kullanılan kırmızı kilden dolayı adı Arapça’da Kızıl Kale anlamına gelen bu şatafatlı saray süslemeleri, avluları, çeşmeleri, geniş bahçeleri ile geçmişin görkemli ve mistik havasını hala koruyor. Saray oldukça büyük ve dolaşması biraz zaman alıyor. Rehberler eşliğinde dolaşmanız gerekiyor. Sarayın gece görüntüsü de muhteşem. Ne yapın edin Elhambra’nın gece görüntüsünü kaçırmayın. Tavsiyem sarayın yer aldığı tepenin karşısındaki kafelerde oturup manzarayı mutlaka seyretmeniz; sakın ola ki seyretmeden dönmeyin. Bu seyahatimde şans benden yanaydı. Cordoba’dan sonra Granada’da da festivali yakalamıştım. Sokaklarda seranad yapan delikanlılar, rengarenk kostümleriyle meydanlarda dans eden insanlar, müzisyenler öylesine coşku doluydu ki kendimi şarkı söyleyip dans ederken buldum İspanya’da. Endülüs bölgesinde görülecek o kadar çok yer var ki hepsini buraya sığdırmak mümkün değil. Özetle her yeri tarih, sanat, kültür kokan, farklı dinlerin gizemli izlerini taşıyan, flamenkoyla coşan, birbirinden lezzetli tapasları ile sizleri bekleyen İspanya’nın bu cıvıl cıvıl bölgesini ıskalamayın. Eminim keşfetmeye doyamayacaksınız.
Fotoğrafların devamı için; www.mavisehirdergisi.com 33
Türk ve Yunan tekneleri
Kuzey Ege’de dostluk adına yelken açacak... 2011 yılından itibaren International Cesme Yacht Club (ICYC) ve çeşitli yat kulüplerinin ortaklıkları ile düzenlenen yat yarışları ile son iki senedir Setur Ayvalık Marina ve Midilli Yat kulüpleri’nin birlikte düzenlediği geleneksel yat yarışları bu sene Kuzey Ege’yi tamamını içine alarak “North Aegean Cup” adı altında, 27-31 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek. Organizasyonunu ICYC ve Ayvalık Setur Marina’nın gerçekleştirdiği ve yaklaşık 75 mil sürecek North Aegean Cup yarışları 28 Ekim günü Ayvalık-Midilli yarışı ile start alacak. Yarışlar sırasıyla Ayvalık-Midilli, Midilli-Sakız, Sakız-Çeşme rotaları ile devam edecek ve Çeşme’deki ödül töreni ile sona bulacak. IMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi, FS, Marka Anahtarı, Setur Marinas Midilli, Midilli Yat Kulübü, Sakız Yat kulübü, Sakız Limanı, Ayvalık Belediyesi ve Çeşme Belediyesi’nin de destek verdiği etkinlikte bolca yarış ve eğlence katılanları bekliyor. 34
Program şu şekilde: 27 Ekim 2015, Salı: Ayvalık lima içinde North Aegean Yacht Races 2015 Special Race by Setur Marinas Ayvalık, ödül töreni ve açılış kokteyli. 28 Ekim 2015, Çarşamba: Brifing, FS Ayvalık Midilli Yarışı ve Midilli’de konaklama. 29 Ekim 2015, Perşembe: Brifing, Midilli-Sakız Yarışı ve Sakız’da konaklama. 30 Ekim 2015, Cuma: Sakız Adası’nda serbest gezi. 31 Ekim 2015, Cumartesi: Brifing, Sakız-Çeşme IMEAK DTO İzmir Şubesi Yarışı, ödül töreni ve kapanış kokteyli. Setur Marinas Ayvalık, yarışa katılacak tekneleri yarıştan bir hafta öncesinde, IC Çeşme Marina da bir hafta sonrasına kadar ücretsiz misafir edecek. Tüm yelken severleri bu keyifli etkinliğe bekliyoruz... Ekim - 2015
www.mavisehirdergisi.com
GURME sayfaları
KİM HARİKA PİŞİRİLMİŞ, TAPTAZE BİR ETE HAYIR DİYEBİLİR? M
avişehir’de yaşamak büyük bir ayrıcalık, kaliteli komşular, kaliteli mekanlar, AVM’ler, KSK Arena... Hepsi yanıbaşımızda.
Ve en önemlisi de etrafımızda çok lezzetli ve çok kaliteli yemek yiyebileceğimiz yerlerin olması. Bu sayımızda Atakent Efes Bloklarının ortasında, açık yüzme havuzunun karşısında, harika bir bahçeye sahip Karşıyaka Ocakbaşı’na davetliydik. Karşıyaka Ocakbaşı’nın dolu olduğu zamanları bildiğimizden mekanı daha rahat fotoğraflayabilmek için tüm ekip toplanıp masalar dolmadan erkenden çekim yaparak menüdeki ürünlerin tadına baktık.
Ekim - 2015
Fotoğraflar: Aras Attila
35
GURME sayfaları
UNUTULMAZ LEZZETLER SİZLERİ BEKLİYOR
Mekan sahibi Necmettin Uçar; Karşıyakalılar’ın bulunduğu ortamın kaliteli bir mekanda, en kaliteli ürünlerle hizmet vermesi gerektiğini düşündüğü için hiçbir masraftan kaçınmamış. Karşıyaka Ocakbaşı işletmecisi Banu Çelikutku 7 yıllık tecrübesini ekibine çok iyi yansıtmış, son zamanlarda rastladığım nâdir işletmecilerden. İşini gerçekten çok seviyor, çözüm kabiliyeti ve hakimiyeti Karşıyaka Ocakbaşı’nın başarısının kanıtı bence. Hep ekibini ön planda tutup iyi bir liderlik yapıyor.
şehirden bağımsız, tatil beldesi gibi bir yer burası; öyle bir havası var -gidince hak vereceksiniz-. Mekanın ön ve arka taraftan girişi var, otopark sorunu olmaması büyük bir rahatlık sizin için, toplu ulaşımla da çok rahat gelebiliyorsunuz. Karşıdan bakınca zaten hemen kalitesini belli ediyor dekorasyon;
Karşıyaka Ocakbaşı’na gittiğinizde 20 kişilik bir ekibin size hizmet verdiğini bilmenizde fayda var. Mekan sahibinden, servis görevlisine kadar herkes güleryüzlü ve sıcak... Tam bir Karşıyakalı duruşu. Kendinizi rahat ve önemli hissediyorsunuz.
Mimari o kadar özenilmiş ki yer döşemeleri özel yaptırılmış, tam istenilen gibi olmadığı için 4 defa İstanbul’a geri gönderilip düzeltilmiş. Tuvaletler temiz, bahçe düzeni iyi, iç mekan aydınlatması tam kıvamında... Yani kısaca Karşıyaka Ocakbaşı size rahat ve kaliteli bir ortam sunan, şehrin içinde ama şehirden uzaklaştıran bir mekan. LEZZET VE TAZELİK DORUKTA Kaliteli et hemen kendini belli ediyor, Karşıyaka Ocakbaşı’nda yediklerimizin lezzeti hâlâ damaklarımızda. Tereyağlı kokoreç ve antep fıstıklı içli köfte havaların ne sıcak ne soğuk olduğu bu dönemde çok iyi bir seçenek. Dana Lokum çok iyi dinlenmiş ağızda dağılıyor ve yumuşacık,
Mekandan başlayalım; Çocukluğumda burası yeşillerin içinde, o zamanların en prestijli yapıları Efes Bloklarının arasında kalan mıcırla dolu, en fazla 2-3 arabanın park ettiği bir arsaydı, 36
içeri girer girmez taptaze dana, kuzu ve tavuk etlerinin tümününün olduğu bir dolap var, bence içeri girip daha masanıza oturmadan etlere şöyle bir göz atabilmeniz güzel. Hemen yanında da meze dolabı, 21 çeşit soğuk, ara sıcaklarla birlikte 30 çeşide kadar seçeneğiniz olan bir meze şöleni sizi bekliyor.
Ekim - 2015
www.mavisehirdergisi.com
GURME sayfaları
suyunu kaybetmediği için bütün tadını tüm vücudunuzda hissediyorsunuz. Karşıyaka Ocakbaşı’nda yemek isteyeceğiniz bir kebaptan bahsedelim; Beydağ Kebabı... Bu yemeğe çeşitli isimlerle rastlayabilirsiniz ama burada yediğimizin yoğurdu da şahane, üzerindeki sosu da... Saman patatesin üstüne enfes bir yoğurt ve özel sosu ile dana etinin buluştuğu bu kebapta tüm tatlar birbirini destekliyor. AKLINIZ BAŞINIZDAN GİDEBİLİR Köfteler aklınızı başınızdan alacak lezzette. Öyle “bana 6 tane köfte getir” diyemeyeceğiniz kadar büyük porsiyonları. Çatalı batırıp bıçakla kesmeye başlayınca gördüğünüz manzara ve hissettiğiniz et, paha biçilemez.
Yağı, harcı, kıvamı bambaşka. Sanki köfte değil de kebap yemiş hissedebilirsiniz. Kesinlikle tavsiye ediyoruz. CAĞ KEBAP İÇİN DOĞRU ADRES Cağ Kebap yemek isterseniz akşam saatlerinde rezervasyon yaptırabilirsiniz. Gece 02:00’ye kadar eski Karşıyakalı ruhunu yaşayacağınız, Karşıyakalıların uğrak mekanı Karşıyaka Ocakbaşı’nda Çarşamba, Cuma ve Cumartesi Fasıl Akşamları olduğunu da bilmenizi isteriz. NOT: Ortalama bir porsiyonun fiyatı; 16 TL ile 28 TL arası değişiyor. Bu mekânı keşfetmenizi öneririz. Güzel günler. Aras Attila aras@mavisehirdergisi.com Caher Dudayev Bulvarı No: 106/A Atakent/İzmır Tel: 0232 330 14 44
yg ı: 10 Müşteriye sa 10 Servis: Lezzet: 10
F iyat: 10 r (vale) Otopark: va - DSmart v gT Li Diger:
Ekim - 2015
37
Kaan Yenilmez Mimar kaan.yenilmez@gmail.com
ÇATI KATI DEKORASYONU Ç
atı katları önceden kullanılmayan eski eşyaların veya fazlalıkların depolandığı bir kiler, ya da çocuklar için saklanılacak gizemli en güzel mekanlar olarak kullanılırdı. Son yıllardaysa metrekaresi ne olursa olsun Çatı Katları, evin çok keyifle ve zevkle yaşanan en güzel mekanlarından biri haline geldi. Peki Çatı katınızın nasıl daha konforlu ve kullanışlı olmasını sağlayabiliriz? Bu konuda bazı püf noktalarını birlikte değerlendirelim.
Çatı katınızı depo olarak kullanmayacaksanız, çatı katınız imar yasasına uygun düzenlenmemişse, baş gösterecek bazı sorunlarınız var demektir. En sık rastlanan sorunların başında eğer isteniyorsa çatı katına yerleştirilen asansör sistemi çekmektedir. Diğer önemli konu da izolasyon sorunudur. 38
İzolasyon gerekiyorsa, işe önce bu sorunu çözerek başlamalıyız. Unutmayın metal, cam, taş, demir gibi malzemeler ısı iletkenliği yüksek olan malzemelerdir. Çatı katı dekorasyonunda, kullanılmayacak alanlar iyice hesaplanmalı, insan boyunu aşan yerlere ağırlık verilmemelidir. Eşya seçimini yaparken küçük ve ağır olmayan eşyalar tercih edilmelidir. Kışın oldukça soğuk yazın da bir o kadar sıcak olması ve sağanak yağmurlarda yaşanan sorunlar nedeniyle kullanımı biraz zahmetli olan çatı katının, izolasyonu doğru bir şekilde yapıldığı takdirde bu sıkıntıları kolaylıkla ortadan kaldırmanız mümkün olur. Çatı katınız çok fazla ışık almıyorsa duvarların ve yer döşemelerinin açık renklerde olmasına dikkat edin. Ekim - 2015
Bu, ortama derinlik katmanıza yardımcı olacaktır. Az ışık alan çatı katlarında aydınlatmaların doğru bir şekilde yerleştirilmesi önemlidir. Spotlar, aplikler, yansıtıcılı ışıklandırmalar oldukça ferah ve aydınlık bir ortam yaratmanıza yardımcı olacaktır. Tavanlar alçak olduğundan avize tarzı aydınlatma kullanmayın. Tavan yüksekliklerinin standart olmaması hatta alçak oluşu nedeniyle mobilyalarınızın, özellikle dolaplarınızın, perdelerinizin, raflarınızın yerleşimi biraz problemli olabilir. Bu konuda profesyonel yardım alabileceğiniz gibi, özel ölçünüze göre dolap yaptırmak en doğrusu. Biraz yaratıcılığınızı ve zevkinizi katmanız yeterli. Ya da internetten size uygun görseli bularak sorunu çözebilirsiniz. Çatı katınızda bölme yoksa alçıpan, gazbeton veya mdf gibi hafif malzemeler kullanarak oldukça kullanışlı ve konforlu bir alan yaratabilirsiniz. Zeminde ses geçiren laminantı sakın kullanmayın. Halı veya kauçuk yer malzemelerini tercih edin. Sizler de kendi çatı katınızı amacınıza göre düzenleyip, belki de evin en şirin ve keyifli odası haline getirebilirsiniz.
Dekorasyon Kösesi
Dekorasyon Kösesi
Dekorasyon Kösesi Dekorasyon Kösesi Dekorasyon Kösesi
Dogadan ilham alın R
enkli ve sıcak yaz günlerinin sonuna geldiğimiz bu günlerde, biz de mevsime uyarak doğada gördüğümüz renk değişimlerini ufak detaylarla evlerimize taşıyabilir, kendimize sıcak ve romantik ortamlar yaratabiliriz. Sonbahar dekorasyonunu evlerimize taşımak için doğaya bakıp etrafta gördüğümüz turuncu, kırmızı, sarı, gri ve toprak renkli tonlarından faydalanabiliriz. Bunun için salonumuza gri bir kanepe seçip, yazdan kalan sarı veya mavi renkteki yastıklarımızı toprak rengi, hardal sarısı veya mürdüm yastıklarla değiştirebiliriz. Yine koltuklarımıza atacağımız yün şallar da yastıklarımızın tamamlayıcısı olabilir. Tek duvarda yapacağımız boya rengi değişimi ya da duvar kağıdıyla dekorasyonumuzu pekiştirebiliriz. Etrafta kullandığımız cam vazolara kuru dallar ve kuru çiçekler yerleştirip, yine mevsim renklerine uygun şamdan ve mumlarla süslememize devam edebiliriz. Salonlarımızda ve yemek odalarımız da kullandığımız perdelerimizi ve yemek örtülerini de yine sonbaharın renklerine uygun seçebiliriz. Eğer evimizde şömineniz mevcut ise üzerine asacağımız yaprak panolar ve eski fotoğraflarla dekorasyonumuzu devam ettirebiliriz.
Sonbaharın romantik havasını yatak odalarımıza da yine bir kaç dokunuşla taşımamız mümkün. Ancak yatak odaları bizim gün içinde yaşadığımız yorgunluk ve stresten kaçabildiğimiz sığınma alanlarımız olduğu için buralarda daha dinlendirici ve soft renkler tercih etmekte fayda vardır. Bu yüzden ağırlıklı olarak turuncu yerine gri veya toprak tonlarından gitmeyi isteyebiliriz. İstersek yatak arkası duvarımızda renk veya duvar kağıdı değişimine gidebiliriz. Bunun dışında yatak odamızda büyük yer kaplayan nevresim takımlarımızda toprak veya gri tonlarında, desenli ürünler seçebilir, sakin bir hava yaratabilriz.
Yine yatak odalarımızda da yün battaniye ve yastık kılıfları kullanılabilir. Şifonyer üzerine koyacağımız cam tabak içi turuncu, yeşil renkli taşların ortalarına yerleştirilen mumlarla romantik bir ortam sağlayabiliriz. Kanvas üzerine alacağımız sonbahar baskılı resimlerle de odamızın duvarlarını süsleyebiliriz. Son olarak evimizin girişini ve koridoru doğadan topladığımız kozalaklarla süsleyebilir, kuru dallardan yaptığımız aranjmanları giriş kapımıza asabiliriz. Unutmayalım ki sonbahar dekorasyonunda en büyük yardımcımız doğanın kendisidir, yeni fikirler için doğaya bakmamız yeterli.
49 TL
KITAPLIK 2.350 TL
49 TL Bu sayfadaki tüm ürünleri Wood&Iron mağazasında bulabilirsiniz.
145 TL
145 TL MİMARLIK - MOBİLYA - DEKORASYON - GÖRSELLEŞTİRME 6497 Sok. 25/A Yalı Mahallesi Karşıyaka-İzmir Tel: 0534 494 88 53 - 0507 548 58 10 www.woodandirondesign.com info@woodandirondesign.com
ALISVERIS Evlerde bu sezon mor renginin tonlarını sıkça görmek mümkün. Morun açık tonları olan lavanta, leylak gibi renklerin ilham verici etkileri için çalışma odalarında tercih edilebilir. Beyinsel faaliyetleri ve sanatsal düşünceyi arttıran mor, aynı zamanda pozitif enerjimizi arttırmamıza da yardımcı oluyor. H&M yastık kılıfı 24,94 T L
Zara Home nevresim takımı
Makroyapı avize 1.500 TL
Zara Home sepet
Mudo vazo TL 72,50
Madame Coco yapay çiçek 11,81 TL
Makroyapı iki koltuk ve sehpa 3.200 TL
Boyner dekoratif nar 11,67 TL
MÜHİM OLAN İÇ GÜZELLİK
MAKROYAPI
İç Mimari Tasarım ve Uygulama Hem fonksiyonel hem de estetik değeri yüksek çözümler ile yaşam alanlarınıza benzersiz bir dokunuş... MAKROYAPI sizi gerçek tasarım aşkına şahit olmaya davet ediyor... Tasarım Ofisi: Tel : 0232 3298029 - 0232 329 9029 www.makroyapitasarim.com
Fabrika: Tel: 0232 329 7900 (pbx 4 hat) Faks: 0232 833 3323 www.makroyapi.com.tr
İnternet evrensel bir alan olabilir… Ama her ülkenin vatandaşı, doğaldır ki, kendi bildiği gibi dokunur klavyenin tuşlarına… İnternet toplumun karakteristiğini en kestirme yoldan ortaya koyan bir mecradır… Sanki aynası gibidir internetteki tutumlar gündelik yaşamın… Hal böyleyken, Türk toplumunun bir prototipini görürüz internette… Sanal ortamı kullanma şeklimiz, toplumsal yapımızın en güzel örneklerinden biri olmaya adaydır hatta… *** Uğur Oral Gazeteci - Yazar Aslında olay, ilk önce bilgisayara ugur@uguroral.com.tr yaklaşım tarzımızla başlar… Bilgisayar, malum, “bilgi” kökünden türemiş bir kelime… Bilgi… Yani varlık sebebi bilgiye ulaşmak, bilgilenmek… Ama Türkiye’de bilgisayar ve internet kullanıcılarının yüzde kaçının gayesi “bilgilenmektir acaba? Kaçımız kaçı bir şeyler araştırırız ya da okuruz internette… ğrencilik günlerimizden anımsarız Bu oranın çok yüksek olduğunu söyleyebilir miyiz? “bileşik kaplar formülü”nü… Ya oyun, ya skype, ya facebookNeydi? twitter benzeri sosyal paylaşım “Bileşik kaplarda tek cins sıvı varsa, siteleri… Müzik dinlemek, fal bakmak, her kaptaki sıvı yüksekliği eşit olur.” okey oynamak… Bileşik kaplar formülünü sosyal Vs… Vs… Vs… yaşama da uyarlayabiliriz pekâlâ… Okumayı araştırmayı, öğrenmeyi Nasıl mı? sevmeyen insan yapımız internette Aynı mantıkla düşünelim… daha da çok belli eder kendisini… Toplumun bünyesine giren bir virüs Herhangi bir internet kafeden içeri veya sosyal hayattaki bir bozulma başınızı uzattığımızda ne görürüz? gündelik yaşamın her alanına aynı Tüm ekranlarda bir oyun açıktır… oranda sirayet eder… Ve herkes, kendini unutup oyuna İstisnasız her alanına… dalmıştır… Hukuk sistemine de… Peki, ya teknik servislerde Siyasete de… formatlanmış bilgisayarların Ekonomiye de… açılışında Skype programının Sanata da… otomatik olarak devreye girmesi Spora da… tesadüf müdür? Üyelerini en rafine anlayışla seçen Hiç de değil… örgütlere bile… Arz talep ilişkisidir bu. İstisnasız dedik, eh, normaldir ki Toplumun talebi neyse, o arz edilir… sanal aleme de… *** *** Gelelim toplumsal yapımızın sanal Toplumsal bozukluklar her alana ortama yansıma şekline… sızar da internete sızmaz mı hiç? Örneğin… Bileşik kaplar formülü gereği, Topluluk karşısında konuşma özürlü toplumsal hayatı sembolize bir milletiz… eden tüm unsurları internette de Utanırız, sıkılırız… görebilmek mümkün… “Aman, yanlış bir şey söylerim İkili ilişkilerdeki kurallar aynen de insanlar bana güler” korkusu internette de mevcut aslında…
İNTERNET ALLA TURCA Ö
42
Ekim - 2015
bilinçaltımızı esir alır… Amipin üremesi bile öğretilir de… Medeni cesaretin ne olduğu öğretilmez okullarımızda… Örneğin bir davete gidildiğinde herkes can atar dans etmek için… Ama pistte kimse yokken cesaret edebilen azdır… Hep bekleriz “birileri kalksın da dansı başlatsın” diye… Aynı durum internetimizde de geçerli… Mantık şudur:”Aman birisi bir şey yüklesin de ben de onun sayfasından paylaşayım....” Bu yüzden aynı paylaşıma yüzlerce kişinin duvarında rastlayabilmek olasıdır... Facebook, twitter benzeri sosyal paylaşım sitelerinde paylaşımların neredeyse yüzde doksanı “kopyala yapıştır” esasına dayalıdır… Ya birisinin düşüncesini kopyalayıp yapıştırırız… Ya da bir başkasının cümlesini “retweet” yaparız. Öfkemizi, tepkimizi ya da üzüntümüzü bile kopyala yapıştır cümlelerle ifade ederiz… Kendimizden bir şeyler yazmayız… Acaba facebook grupları ya da müzik siteleri olmasaydı ne paylaşırdı insanlar? Nerede özgünlük? Nerede öznellik? *** Sevmeyiz okumayı… Üşeniriz okumaya… Hani o meşhur “beğen” tuşuna dokunanların birçoğu aslında inanın bilmez bile neyi beğendiğini… Yazı bir iki cümleyse tamam… Ama uzunca bir yazıysa paylaşılan “ayıp olmasın” diye beğenilir… Okumayız okumasına ama kendimizi aydın, entelektüel gibi göstermeye bayılırız… Bunun yolu da kolaydır… Başlarız Özdemir Asaf’tan, Can Yücel’den, Nazım Hikmet’ten şiirler paylaşmaya… Mevlana’dan, Tebrizli Şems’ten alıntı özlü sözlerden geçilmez sosyal paylaşım siteleri. Ama bu sözleri kopyalayıp yapıştıranların kaçı bu düşünürlerin, şairlerin bir tanecik dahi olsa kitabını okumuştur? Paylaşım sahiplerine “Asaf’ın,
www.mavisehirdergisi.com
Yücel’in, Nazım’ın bir tane kitabının ismini söyle” deseniz neredeyse yüzde doksanı “hık, mık” etmeye başlar… Okumadan profesör olmayı sever bizim toplumumuz… 1980 öncesinde bir slogan vardı: “İç Birinci, ol devrimci” Aynı mantık… Aynı hesap… Aynı kolaycılık… *** Toplum olarak niceliği her zaman niteliğe tercih ederiz… Bilmem ne kadar kayıtlı üyemiz var diye böbürlenen ama sandık açıldığında üye sayısı kadar bile oy alamamış siyasi partiler gibi… İnternette de bir nicelik sevdası kaplar hemen bizi… Arkadaş listesinde kaç kişinin olduğudur kriter. Ya da takipçilerinin kaç kişi olduğu… Yazışma gruplarında “Şu kadar kişi olduk” demeyi de çok severiz… Tamam, çok kişinin teveccüh göstermesi, üye olması önemlidir… Ama çoğalma beraberinde bazen çoğu zaman bozulmayı da getirir… Çok kişi olsun da kim olursa olsun yaklaşımı kalitenin düşüşünü hızlandırır… Sonra cılkı çıkar paylaşımların… Kontrol edilemez… Kakofoniye döner sohbetler… Bir grupta kaç kişi olduğu mu önemlidir yoksa o gruptaki tartışmaların, paylaşımların seviyesi ve kalitesi mi? Emrivaki gruba üye yapma olayına ise hiç girmeyelim… Bu da tamamen bizim “Ölümü gör, bir şeyler ye” ısrarımızın sanal ortama uyarlanmış halidir. *** Tartışma adabından uzak bir toplumuz… Karşıt görüşlere saygılı ve hoşgörülü davranmayı bilmeyiz… Görüş açıklamakla kendi fikrini dayatmak, ya da eleştirmekle hakaret etmek arasındaki ince çizgiyi asla tutturamayız… Böyle gelmiş, böyle gidiyor… İnternette de aynı durum söz konusu… Facebookta ya da diğer sanal paylaşım ortamlarında hakaret gırla gidiyor… İnternet ortamındaki bazı paylaşımlara açılan davalara hak
Bu kavgacı “klavye kabadayıları” bu vermemek elde değil… Çünkü işin özellikleriyle popülarite kazanmaya cılkı cıkmış durumda resmen… Kişilik hakları vs. kimsenin umurunda çabalarlar… Ve genelde hep aynı tiplerdir sağa sola bulaşan, sataşan… değil… “Yüzüne karşı söyle” deseniz Beklerler ki birileri kendilerine yanıt kimse ağzını açamaz. versin, kavga çıksın… Ama sanal ortamda herkeste bir Çünkü kavga etmektir esas amacı. cahil cesareti! Huzursuzdur… Evet, internet özgürlüktür… Huzursuz olduğu için de gerçek Ama özgürlük ayrı bir şey, dünyada dostu yoktur… sorumsuzluk ayrı bir şey… Eh kiminle kapışacak? Özgürlük kimseye bir başkasına İnternette nasılsa binlerce kişi var… hakaret etme hakkı tanımaz… Ama ne olur? Haber sitelerindeki forum bölümleri Medeni bir biçimde görüşlerini tam savaş meydanı gibi… ifade etmek isteyenlerin de hevesi Hele hele tartışılan konu hassas bir kırılır zamanla… Tıpkı çok olay çıkan konuysa… bir eğlence yerine artık kimsenin Toplumsal bilinçaltımızda saklanan gitmek istememesi gibi, bu kişiler “kodum mu oturturum” yaklaşımı bulundukları sanal grupların da hemen su üzerine çıkıyor internet tadını kaçırırlar… Yüzlerce üyesi ortamındaki tartışmalarda… vardır sözüm ona… Ama bakarsınız Küfrün bini bir para… bir şeyler paylaşanların, yorum Tartışmıyoruz, saç saça baş başa yazanların sayısı iki elin parmaklarını kavga ediyoruz sanki internette… Tıpkı gerçek hayatımızda olduğu gibi… geçmez bile… *** *** Toplum olarak “Türkiye’yi kurtarma” Bir de sosyal hayattaki sohbetlerine bayılırız… yetersizliklerini, hazımsızlıklarını İki kişi bir araya gelse, sohbet biraz sanal ortamda her konuya muhalefet koyulaşsa ya da ortamı biraz anason ederek gidermek isteyenler var… kokusu kaplasa başlarız Türkiye’yi Ya da bireysel iç huzursuzluklarını kurtarmaya… sağa sola sataşarak dışa vuranlar… Bu durum internet ortamında ayyuka Hani, gündelik hayatta kavga arayanların “Neden baktın kardeşim?” çıkmış durumdadır adeta… Tamam, insanların ülke meselelerine yaklaşımı vardır ya… ilgili olması güzel ve saygı duyulacak Aynı yaklaşımı internetteki bir şey… Ama bakarsınız her yazışmalarda da görebilmek fırsatta ülke yönetimine dair görüş mümkün… belirtenlere… Bir siyasi partiye üye Hem de fazlasıyla… olmak mı? Olmazlar… Rahmetli Özal’ın çok doğru bir tespiti Bir sivil toplum örgütüne katılmak vardı.. Derdi ki: “Bizim milletimiz mı? Katılmazlar… kavga seyretmeye bayılır ama kavga Geçtik tüm bu demokratik duruşları…. edenlerden nefret eder” Birçoğu bir dilekçeye imza bile Gerçekten bayılır insanlarımız kavga koymamıştır… izlemeye... Birçoğu mitinge bile gitmeye İki kişi, yolun ortasında yumruk üşenmiştir ya da çekinmiştir… yumruğa kavgaya girişsinler.. Ama klavye başına geçtiklerinde Herkes işini, gücünü bırakır seyre herkes en azılı protest… dalar kavgayı… En sıkı demokrat… Ama internetten Sanki bir tiyatro izler gibi… çıktıkları anda hepsi “kuzu”… En nihayet birkaç babayiğit tarafları *** ayırır… Meraklı kitle dağılır… Dağılırken de istisnasız herkes ayıplar Hobisi olmayan bir toplumuz… Eh, hobisizliğin bir diğer adı da kavgaya tutuşanları: “Yakışıyor mu “asosyallik” değil mi? hiç koca koca adamlara böyle kedi köpek gibi boğuşmak” Aynı durum internet ortamında da Yazının devamı için; geçerlidir aslında… www.mavisehirdergisi.com Tartışmaları okumaya herkes bayılır… Ekim - 2015
43
Doç. Dr. Gürkan ERSOY Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi “Herkes İçin Acil Sağlık Derneği” Genel Sekreteri
KULAĞA YABANCI CİSİM KAÇMASI VE İLK YARDIM
M
(kulağını pamuklu temizleyici ile kurularken veya kulağı kaşımak için kulağa sokulan bir cisim ile vs). Psikiyatrik bozukluğu olan kişilerde de sıklıkla görülür. Günlük hayatta en sık gördüğümüz şekli ise bağda, bahçede, tarlada, çalışıp dinlenmek üzere yere, toprağa yatan, uzanan kişinin kulağına uyurken sinek, böcek, tahtakurusu, karınca, hamam böceği, kene gibi bir hayvanın kaçmasıdır. Kulağımıza hangi cisimler kaçabilir? •Organik cisimler: Bunlar küçük hayvancıklar (sinek, böcek, tahtakurusu, hamam böceği, karınca, kene vs.) veya bitki tohumlarıdır (mercimek, nohut, bezelye, araka, fasulye, üzüm, mısır tanesi). •İnorganik cisimler: Taş parçası, boncuk, kalem ucu, silgi, düğme, pamuk parçası vs. Belirtiler Eğer kişi erişkin bir hasta ise, tabii ki bunu ifade edecek, yani kulağına bir cisim girdiğini veya kaçtığını söyleyecektir. Kişi bir çocuk, bebek veya psikiyatrik bozuklukları olan bir kişi ise o zaman daha sorunludur. Çünkü böyle bir durumu ifade etmez, edemez. Teşhis etmek son derece güçtür, tesadüfen görülebilir. Genellikle kulakta ağrı, basınç hissi, baş ağrısı, çınlama gibi belirtiler görülür. Eğer kişi bunu çıkartmak için herhangi bir cisim (toka, cımbız, kalem vs.) ile uğraştı ise, dış kulak yolunu da harap edebileceği için kişinin ağrısı artar, kanama olabilir ve cisim (bezelye, nohut vs) kulak yolunda parçalanabilir. Cisim zamanında müdahale edilip çıkartılmaz ise, ileri dönemlerde, dış kulak yolunda tahriş, harabiyet, ülser ve dış kulak yolu iltihabına neden olabilir.
avişehir Dergisi’nin değerli okuyucuları, bu sayımızda yine önemli bir sağlık sorunu olan, kulağımıza kaçan cisimler ve böyle bir durumda yapmamız gerekenleri, yani ilkyardım uygulamalarını gözden geçireceğiz. Konunun önemi: Çok sık olmamakla birlikte, bu şikâyetle hastalarımız acil servise başvurabilmektedir. Düşünebiliyor musunuz, kulağınıza sinek kaçmış ve içinde vınlıyor. Son derece sinir bozan bir durum. Özellikle çocuklar, psikiyatrik bozukluğu olan kişiler, kulaklarına yabancı cisim kaçmasına rağmen bunu yakınlarına söylemeyebilir. Kaçan cisim, dış kulak yolundaki salgılarla şişip, boyutları büyüyebilir, zaten dar bir tüp geçit şeklinde olan dış kulak yolunu zedeleyebilir, hatta parçalayıp beyin İlk yardım uygulamaları iltihabına (menenjit) neden olabilir. Kulağımıza veya bir kişinin kulağına Tabi bunun yanında kişi duyma yabancı cisim kaçtığını öğrenince, güçlüğü çeker, baş ağrısı, kulakta öncelikle sakin olalım. dolgunluk gibi belirtilere de sıklıkla • Bu cismi biz asla bir cımbız, rastlanır. tornavida, kaşık, kalem, saç tokası ile çıkartmaya çalışmayalım. Çünkü dış En sık kimlerde görülür? kulakta, yani yabancı cismin kaçtığı Kulağa yabancı cisim kaçması, en bu dar kanalda normalde sümüksü sık çocuklarda bilmeyerek, kaza salgılar vardır. Bu salgılar nedeniyle ile sonra erişkinlerde, yine kaza ile 44
Ekim - 2015
kaçan cisim kayganlaşmıştır. Dışarıdan bunu cımbız vs. ile tutarak çıkartabileceğimizi düşünmek çok ciddi hatadır. Çünkü tersine, daha da öteye kaçacak, çıkartılması daha güç hale gelecektir. Hatta kulak zarını bile tahriş edebilir. Bir diğer sorun, salgılar nedeni ile bu cisim (nohut, bezelye, mısır tanesi, vs.) süratle şişerek, kulağı daha fazla tıkayacaktır. Daha önce de söylediğim gibi, tecrübesiz ellerde, yani bizlerin onu çıkartmaya çalışması, olayın daha da zorlaşmasına, kulak zarının parçalanması, orta kulak bölgesinin mikrop kapmasına neden olabilir. • Eğer bir sağlık kuruluşuna çok uzak mesafedeysek ve kulağa kaçan yabancı cismin arı, böcek, karınca, tahtakurusu, kene olduğundan emin isek, kişinin başını içinde böcek bulunan kulağı yukarı gelecek şekilde çevirebiliriz. Bu kulağın içine sıvı vazelin, sıvı gliserin, zeytinyağı ya da bebek yağı dökerek böceği dışarı çıkartmaya zorlayabiliriz. Böcek dışarı çıkamasa bile bu yağlar nedeni ile hava alamayacak, ölecek ve hekim tarafından çıkartılması daha kolay hale gelecektir. Ama şunu tekrar vurgulayalım ki, biraz evvel saydığımız sıvı vazelin, sıvı gliserin, zeytinyağı gibi maddeler veya kulağakaçan madde, cisim sinek, böcek, arı vs. ise kullanılır. Aynı zamanda, kulak zarı sağlam olmalı, yani delik olmamalıdır. Eğer kaçan cisim nohut, bezelye gibi şeyler ise asla yapılmaz, sıvılar damlatılmaz çünkü bunların daha da şişmesine, şikâyetlerin artmasına ve çıkartmakta zorlanmamıza neden olur. Sonuç olarak, böyle bir durumda, yapılabilecek en doğru, en güzel şey, mümkün olan en kısa zamanda, en yakın hastane, yani acil servise müracaat etmektir. Nice sağlıklı, mutlu günlerde görüşebilmek dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunarım.
Kışa girerken sağlıklı ve ışıl ışıl saçlar için…
B
u sene yaz çok sıcak ve güneş çok kavurucuydu. Böyle olunca da birçoğunuz kendini denizin serin sularına bıraktı çoğu kez. Denizin tuzu, havuzların kloru ve yakıcı güneş ışınları saçların kurumasına ve şekilsiz bir hal almasına neden oldu. Şimdi ne yapmalı? Saçlarınızın yeniden sağlıklı, ışıl ışıl olması için tabii ki; Kuaför Hüseyin’e danışılmalı. Kuaför Hüseyin Erken ve ekibi kullandıkları Schwarzkopf profesyonel saç bakım ürünleriyle her zaman olduğu gibi saçlarınıza uygulayacakları bakımla, yeniden sizleri ışıl ışıl sağlıklı saçlara kavuşturacaklardır. Saçlarınız için her zaman dediğimiz gibi doğru adres; Kuaför Hüseyin Erken. Çünkü burada her zaman güleryüzle karşılanır ve evinizdeymiş gibi rahat hissedersiniz. Burada hijyene çok önem verilir, saçlarınıza bakım gerekiyorsa en kaliteli ürünlerle bakımı yapılır, kışa girerken saçlarınız yeniden sağlıklı ve ışıl ışıl olur. Kuaför Hüseyin Erken’e “bu yıl saçlarda moda ne” diye sorduğumuzda aldığımız yanıt şöyleydi. “bu yıl özellikle saçlarında fazla beyazı olanların yılı diyebiliriz. Mavi gri tonlar revaçta. Kahvelerde kızıl dokunuşlar ve daha doğala yakın renk tonları tercih edilecek.” Saç modellerinde trendi yakından takip eden Hüseyin Erken “ bütün kadınlar güzeldir, yeter ki kendisine bakmasını bilmeli, biz de güzelliklerine katkıda bulunuyorsak ne mutlu bize” diyerek sözlerini noktaladı. Saçlarınızı Kuaför Hüseyin Erken’e gönül rahatlığı ile teslim edebilirsiniz.
Adres: 6351 Sokak No: 40/B Atakent- Bostanlı-İZMİR Tel: 0232 336 14 74
KARŞIYAKA BELEDİYESİ FEN İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ KARŞIYAKA OCAKBAŞI’NDA EĞLENDİ
K
arşıyaka Ocakbaşı’ndaki moral yemeğinde bir araya gelen Karşıyaka Fen İşleri Müdürlüğü, fasıl eşliğinde gönüllerince eğlendiler. Fen İşleri Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu Karşıyaka’mızın daha da güzelleşmesi için çok çalışıyoruz zaten, ama bundan sonra daha yoğun bir çalışma temposu bizi bekliyor, o yüzden moral depolamak çok önemli. Bu kutsal toprakları hepimiz paylaşıyoruz, hep birlikte daha çok eğleneceğimiz güzel günler dilerim diyerek gecenin tadını çıkarmaya devam etti. Tüm ekip bu güzel geceden mutlu ayrıldı.
Raif Oto - Ali Hıdır Köseoğlu 46
Emine Okyar - Umut Dönmez Ekim - 2015
www.mavisehirdergisi.com
kese yoğurdunun üzerine dökülerek yapılıyor. Fakat tereyağı biraz az olarak servis edildi, ben daha yoğun bir tereyağını tercih ediyorum. Bu mezeyi yaparken yağı hafif yakarsanız daha lezzetli oluyor.
Kutlu Özemrak Facebook.com/yemeicmeaskina Instagram: YEME_ICME_ASKINA
IYOT KOKUSU VE BALIK İ
zmir’in gizli mekanlarından Bizim Gazino’yu bilen bilir. İzmir’in içinde ama İzmir’den uzak bir yer. Narlıdere‘de bulunan Bizim Gazino Restaurant, 1962’den beri hizmet veriyor. Restaurant 2009 yılında tadilat görerek bugünkü modern halini almış. Restaurant’a geldiğinizde, denizin hemen kıyısında iyot kokusu ile birleşmiş ızgara balık kokusu sizi karşılıyor. Kaliteli masa sandalyeleri, servisi ve mekanın dekoru tatminkar. Denizin kıyısı oluşu trafik gürültüsü olmayışı ve etrafta tek katlı evlerin olması
bir an için İzmir’de oluğunuzu unutturuyor. Sanki Bodrum’da gibi hissediyorsunuz. Tabi bunların hepsi ancak lezzetle birleşirse başarıya ulaşacak. Bu yüzden hemen meze dolabına bakıyor ve şefle tanışıp bilgiler almaya başlıyorum, ardından masamıza oturuyoruz. Önce soğuk mezeleri deniyorum. Mezeler taze, yağı, tuzu kıvamında. Artık bir çok restoranda yapılan Atom geliyor. Bu mezenin bir çok adı var. Kırmızı kurutulmuş acı biberler tereyağı ile kavrularak Kalite: 5 Lezzet & :5 Ambiyans Servis: 4 & Sunum
F iyat: 3 lama 5 Not: Puan verilmiştir üzerinden
Izgara kalamar şiş istiyorum. Fakat şef bu ara sıcağı direkt olarak ızgara üzerinde yapıyor ben önce sıvı yağa ardından una bulayarak pişirmesini istedim, daha başarılı oldu. Deniz ürünleri taze, yumuşak ve iyi pişirilmiş. Tereyağlı sarımsaklı karides, kalamar tava güzeldi. Deniz mahsulü pazı sarmasını şef çok tavsiye etti tabii hemen denedim :) Beşamel soslu ve içinde balık, karides, midye bulunuyor üzerine de peynir eritilmiş. Gerçekten en başarılı ara sıcak olarak listemin başına alıyorum. Aslında yeterince doyurucu bir menü oldu fakat buradaki taze balıkları denemeden olmaz. Baktım ki ızgara ustasının performansı iyi ızgara levrek yemeğe karar verdim. Gerçekten çok iyi pişirdi “suyunda’’ tabirini kullanmamda sakınca yok. Bir balık istediği kadar taze ve deniz balığı olsun, pişiren usta kötü bir pişirici ise dünyanın en lezzetsiz balığını yemeniz muhtemeldir. Pişirmek marifet ister balık eğer ızgarada 1 dk. fazla dursun veya gereksiz yere sürekli çevrilsin o balıktan hayır gelmez. Bizim Gazino mutfağında üç usta var hepsi kendi alanında çok iyi. Bir restoranın kalbi ustasıdır.
Ekim - 2015
47
Özgür Muharrem ŞİŞİK Sigorta Danışmanı ozgur@kavramsigorta.com.tr
Trafik sigorta fiyatları neden artıyor? S
on dönemlerdeki trafik sigortası prim artışları sektörün gündeminde birinci sıraya yerleşti. Sigortalılarda olduğu kadar sigorta acenteleri için de oldukça sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Bir önceki ödediği prime göre 2, 3 hatta 4 katı primlerle karşılaşan sigortalılar bunun sebebini öğrenmek istiyor haliyle. Fakat bu prim artışını tek bir sebebe bağlamak çok olası değil. Şunu da es geçmemek lazım. Trafik sigortası için primler, yaşa göre, cinsiyete göre, araç sayısına göre, mesleğine göre değişmemektedir. Daha çok sigorta şirketlerinin kendi bünyelerindeki strateji ve hesaplama yöntemlerine göre farklılaşmaktadır. Örneğin, A şirketinde 50 yaşındaki bir kişinin trafik sigortası primi 10 tl çıkarken, 20 yaşındaki birinin primi 14 tl çıkıyor olabilir. Fakat 20 yaşındaki aynı kişiye B sigorta şirketi 9 tl prim ile trafik sigortası yapabilir. Kronikleşmiş trafik sigorta hasarları Sigorta şirketleri uzun yıllardır, trafik sigortası branşında zarar etmekte ve bunu bir türlü eritememektedir. Bunun asıl sebebi trafik sigortalarında verilen bedeni zararlara ilişkin teminatların yüksekliğidir. Yoksa maddi hasarlar için verilen teminatlar çok da yüksek limitli değildir. Kontrol altına alınamayan hileli hasar 48
talepleri nedeniyle gerçeğinden çok daha yüksek rakamlarda ödenen hasar faturaları da bu zararın büyümesine katkı sağlamıştır. Teminatlar ve limitleri Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen trafik sigortalarının primleri 01.07.2008 taihine kadar yine Hazine Müsteşarlığı tarafından tüm sigorta şirketleri için standart rakamlarda belirleniyordu. Fakat bu tarihten sonra primleri sigorta şirketleri serbestçe belirleyebilmelerine olarak sağlayan yönetmelik devreye girdi. Fakat yine de sigorta şirketleri zararlarını karşılayabilmeleri için gerekli prim seviyelerine çıkartmadılar trafik sigortası primlerini. Artık bu son dönemlerdeki yüksek prim artışları ise geçmişten gelen bu zararları da kapatmaya yönelik olabilir diye düşünüyorum. Dolardaki artış Dolardaki artış, otomotiv yedek parçalarının fiyatları da arttırmaktadır. Bu da hasar maliyetlerini yukarı çekmekte ve sigorta şirketlerinin kar-zarar dengesini olumsuz etkilemektedir. Değer kaybı talepleri Trafik kazalarından sonra araçlarda oluşan değer kaybına ilişkin tazminat talepleri de 01.06.2015 tarihinden itibaren trafik sigortası kapsamında ödenmeye başlandı. Böylece ek bir hasar kaleminin daha trafik sigortaları kapsamında değerlendiriliyor olması, yine zarar kaleminde artış alamına geldi. Bu da primlerin yukarı çekilmesine bir neden oldu. Orijinal yedek parça kullanımı Yine 01.06.2015 tarihinden itibaren hayata geçen yönetmelik, trafik sigortaları kapsamında değişecek parçaların orijinal yedek parça olmasını hükmediyor. Her ne kadar orijinal yedek parça kullanımı belli şartlara bağlı olarak sunulsa da trafik sigortalarına ek bir maliyet getirmesi de primleri mutlaka etkilemektedir. Tüm bu ve benzeri sebeplerden dolayı trafik sigortalarının, sigorta şirketlerinin bilançolarında yarattığı Ekim - 2015
maliyet kalemi, prim artışlarını tetiklemiştir. Zorunlu bir poliçe olması nedeniyle de, sigortacılık faaliyetinde bulunan tüm şirketlerin zarar ediyor olsalar da bu ürünü satmamak gibi bir seçenekleri bulunmuyor. Fakat ürün yelpazesi içinde trafik sigortasının hacmini minimumda tutmak isteyen şirketler, ya da bu branştan yüksek zarar eden şirketler, primlerini çok yukarıda tutarak sigortalıların kendilerini tercih etmemesini sağlamak gibi bir strateji yürütebilmektedir. Aynı şekilde belli şirket stratejileri nedeniyle (piyasanın otomotiv haritasını çıkartmayı istemek, çapraz satış için piyasadan veriler toplamak, vs) ya da trafik sigortası zararları çok yüksek olmayan şirketler ya da sektöre yeni girip de bir şekilde müşteri toplamak isteyen şirketler ise primlerini aşağıya çekip trafik sigortası satışlarını arttırmaya yönelebilmektedir. Prim artışları devam edecek mi? Hasar yönetimini sağlıklı bir zemine oturtulmadığı ve gerekli denetimlerin yapılmadığı sürece trafik sigortaları yüksek primlerle satılmaya devam edilecektir. Bunun yanısıra sigortalıların ceza kayıtları, kazaya karışma sıklıkları gibi verileri de hesaba katarak kişi bazlı fiyatlama altyapısı hayata geçirilmesi durumunda kişiye özel doğru primlendirme sistemi de hayata geçirilebilir. Ayrıca daha sonraki bir yazımda detaylı olarak anlatmak istediğim doğrudan ödeme sisteminin de hayata geçmesi durumunda, trafik sigortalarında hizmet kalitesinin artması gerekliliği de önem kazanacak ve primler de daha uygun seviyelerde oluşacaktır görüşündeyim. Her ne kadar fiyatlar yükselse de, trafikte seyreden tüm motorlu araçlar için çok önemli bir güvence olan trafik sigortanızı yaptırmayı unutmayın. Bir maliyetten kaçınmak isterken, çok daha yüksek bir maliyetle karşı karşıya kalmamak için trafik sigortasız trafiğe çıkmayın.
İzmir’in kalbi
KABİN EKİBİ
EGE PARK’ta atıyor
Patricia Field-David Dalyrmple
intimissimi on ice,
BUZ PİSTİNDE MUHTEŞEM BİR ŞOVA İMZA ATTI 9 Ekim akşamı Verona kentinin simgesi tarihi Arena di Verona, muhteşem bir şova sahne oldu. Buz pistinde opera aryaları ve dünyaca ünlü artisik buz patencileri bir araya geldi. Dünyanın dört bir yanında şovu izlemeye gelenler arasında Intimissimi’nin Sonbahar/Kış koleksiyonu yüzü İsrailli top model Shlomit Malka, Irina Shayk, Eva Herzigova, Julia Roitfeldgibi isimlerin yanı sıra Türkiye’den de top model Tülin Şahin ve eşi ünlü şef Memet Özer, Buse Terim ve eşi Volkan Bahçekapılı ve Ceylan Çapa vardı.
Eva Herzigova
50
Gecenin sürprizi ise “Burn” şarkısıyla tanınan dünyaca ünlü İngiliz şarkıcı Ellie Goulding oldu. Ellie Goulding 3 kez sahne alarak patencilere şarkılarıyla eşlik etti. Buzda Opera konseptini modayla buluşturan Intimissimi, Şeytan Prada Giyer ve Sex and the City’nin kostümlerinden de sorumlu olan ünlü tasarımcı Patricia Field ile işbirliği yaparak Sonbahar/Kış koleksiyonuna bambaşka bir boyut kazandırdı. Patricia Field, koleksiyondan esinlenerek şovun kostüm tasarımcılığını üstlendi.
Irina Sahyk Ekim - 2015
Ellie Goulding
Memet Özer - Tülin Şahin
Natali Aklimas
www.mavisehirdergisi.com
AKLINIZDA BULUNSUN
Tanıtımınız için rezervasyon Tel. 0 (549) 323 30 31
KABİN EKİBİ REKLAM ve TASARIM AJANSI
Reklamın bir harcama değil, bir yatırım olduğunun bilincinde, ucuz işçiliğin önemsenmediğinin farkında olan kişilerle tanışmaktan mutluluk duyacağız. Birçok ulusal markanın ajansı olan Kabin Ekibi, sıradışı tasarım ve fikirlerle kaliteli ve güvenilir hizmet vermeye devam ediyor. 0(549) 501 8832 0(232) 330 0 500 www.kabinekibi.com.tr
SOFT COTTON
Kaliteli ve ipeksi dokunuşuyla Soft Cotton bornoz ve havlularından zevkinize uygun model ve rengi seçmek için www.softcotton.com.tr adresini ziyaret etmeniz yeterli olacaktır.
Artico’da çocuklar ve gençler emin ellerde
Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Artico Sanat Merkezi ve Atölye Evi şimdiden rağbet görmeye, öğrenci limitini doldurmaya başladı bile. Artico Sanat Merkezi ve Atölye Evi’nin sahibi Ayşegül Sarıoğlu Güler hobi olarak sanatla uğraşırken çocukları ve gençleri sanat kollarına yönlendirmeye karar vermiş. Böylece yararlı ve güzel bir sanat eğitim merkezi çıkmış ortaya. Ayşegül Sarıoğlu Güler’den öğrendiğimize göre burada; bale, müzik, seramik, resim, tiyatro ve dans eğitimleri ile çocuklar ve gençler sanata teşvik edilecek. Piyano, keman, gitar ve koro çalışmalarının yanı sıra; Latin, tango ve hiphop dans eğitimlerinin de verileceği Artico’da Çocuklar ve gençler hem eğlenecek, hem de sanatsal faaliyetlerle zamanlarını değerlendirmiş olacaklar. Artico’da çocuklar ve gençler emin ellerde… Artico Sanat Merkezi ve Atölye Evi’nde yetişkinler de düşünülmüş. Yetişkinler için pilates, dans ve resim dersleri olacak. Aynı zamanda burada doğum günü partileri de verilebilecek. 6436 Sokak No:110 Yalı Mahallesi Karşıyaka / İZMİR
BOSTANLI LPG
Hizmet alanımız Mavişehir, Şemikler, Bostanlı, Demirköprü ve Aksoy’dur. Ramazan Feyzullahoğlu ve ortağı.
Ahmet Pendikli (1796 sokak) No:11/A Bostanlı Tel: 0232 362 86 86
Ekim - 2015
ALAÇATI TATLICISI İMREN’in YENİ GÖZ BEBEĞİ
Alaçatı’nın en eski tatlıcısı İmren’in Reçel, Kurabiye ve Türk Kahvesi ürünleri artık Sakızlım markasıyla huzurlarınızda... Seçkin marketler ve şarküterilerde bulabileceğiniz Sakızlım ürünleri, Alaçatı’nın en sevilen tatlıcısı İmren’in eserleri. Hasan Kaşif Ölmezer ve Kahyan Ölmezer kardeşler; dedelerinden kalma tatlıcılık mesleğini çocukları ve tüm ailesiyle birlikte yeni bir boyuta taşıyarak birbirinden lezzetli ve doğal ürünleri evlerimize taşıyorlar. Yakında internet sitelerinden de Türkiye’nin her yanına ürün gönderecek olan İmren Tatlıcısı yeni markasının heyecanını yaşıyor. Logo ve Ambalaj tasarımları Kabin Ekibi Tasarım Ajansı tarafından yapılan ürünlerin detaylı bilgisi için www.alacatiimren.com adresini ziyaret edebilirsiniz. 51
DERGİ İNDEKSİ
Derginizin bu sayısında yer alan haber ve reklamların telefon ve adres bilgilerine kolaylıkla ulaşabilmeniz içindir.
Atölye Tat 6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent Tel: 0(232) 336 30 60
Capri Pizza Mavişehir www.capripizza.co
Arya Unlu Mamülleri Tel: 0232 330 0707
Ege Park AVM Tel: 0(232) 324 44 34
Bafra Pidecisi Adres: Yalı Mahallesi 6497 Sokak No:23 Mavişehir Tel: 0(232) 336 72 64
Elti’s Cafe Tel: (0232) 330 2088
Beyaz Lale Çınarlı Çiçek Market Anadolu cad. No:7/3 Çınarlı/İzmir Tel: 0 232 435 96 76
FreeBees Renklerle Gelişim ve Aktivite Atölyesi www.freebees.com.tr Happy Pan 2013 Sk. No:18B Bostanlı
ŞEHİR REHBERİ Alo Trafik Ambulans Bilinmeyen Numaralar Elektrik Arıza İtfaiye İzsu Arıza Polis İmdat Sahil güvenlik Telefon Arıza Uyandırma Başkent Üni. Zübeyde Hanım Hast. İkinci Yaşam Diyaliz Merkezi Karşıyaka Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Karşıyaka Devlet Hastanesi MedicalPark İzmir Hastanesi Özel Egem Fizik Tedavi Dal Merkezi Özel Kardiyo Kardiyoloji Dal Merkezi Özel Karşıyaka Göz Hastanesi Özel Karşıyaka Tıp Merkezi Özel Zübeyde Hanım Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Ege Üniversitesi Hastanesi 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi Central Hospital El ve Mikrocerrahi Hastanesi Kent Hastanesi Özel Altınordu Hastanesi Özel Çınarlı Kadın Doğum Hastanesi Ege Sağlık Hastanesi Egeria Çocuk Sağlığı Özel Atakent Polikliniği Özel Bostanlı Sağlık Polikliniği Özel Yalı Polikliniği Özel Nergiz Sağlık Polikliniği Özel Çiğli Polikliniği
VETERİNER KLİNİKLERİ Pet-Vet Mavişehir Veteriner Kliniği Atakent Veteriner Kliniği Bostanlı Veteriner Polikliniği
YARDIM
Kardelen Çilingir Karşıyaka Güvenlik DGS Alarm ve Güvenlik Sistemleri Çilingir Bay Adem
DİŞ POLİKLİNİKLERİ Asude Polat
Karşıyaka Ocakbaşı Caher Dudayev Bul. No:106/A Atakent Tel: 0232 330 14 11
Mavi Bahçe AVM
Kuaför Hüseyin Erken 6351 Sokak No: 40/B AtakentBostanlı Tel: 0232 336 14 74 MakroYapı Tel +90 232 329 80 29 329 90 29
Sermar Store Tel: 0232 386 0064 www.sermarstore.com Stodio 35 Workout 6523 Sokak Park Yaşam Ofisleri 32/B Giriş Kat:3 Daire:317 Wood&Iron Tel: 0534 494 88 53 0507 548 58 10
381 77 88
RESTORAN VE CAFELER 15 4 112 118 18 6 1 10 185 155 15 8 121 135
HASTANELER VE POLİKLİNİKLER
Çocuk Hastanesi Ege Üniversitesi Kızılay SSK Tepecik
Maşşa Kuaför Tel: 0232 330 50 54
EVLERE SERVİS
LÜZUMLU TELEFONLAR
KAN MERKEZLERİ
Kadınım Sağlıklıyım 0532 798 00 41
241 10 00 382 06 07 330 64 50 366 88 88 399 50 50 367 70 70 336 35 35 362 54 54 369 00 83 323 45 45 461 93 33 336 11 95 483 14 14 343 13 43 412 22 22 463 64 65 441 01 21 386 70 70 483 56 87 433 0084 464 24 00 462 27 27 463 77 00 489 35 35 336 11 95 433 06 08 388 28 61 421 47 89 433 38 74 368 96 66 337 02 08 336 44 89 330 55 16 441 92 16 381 28 22 376 14 96 337 21 36
0539 235 25 87
Red Dragon - Uzak Doğu mutfağı Kervan Kebap Pide - Karşıyaka Mc Donald’s
483 00 79 347 09 00 369 81 86
MARKET ve ŞARKÜTERİ Albayrak Market - Mavişehir Ömerağa
324 04 03 0(507) 185 11 56 368 11 24
Tire Market Şarküteri
290 06 22
SOSYAL KULÜPLER VE DERNEKLER Karşıyaka Briç Derneği 368 73 08 Dance Castle Gençlik ve Spor Derneği 369 02 65 Karşıyaka Spor Kulübü 368 69 95 Bostanlıspor Gençlik SK Derneği 337 35 34 433 38 58 İzmir Dağcılık Kulübü Ege Açık Deniz Yat Kulubü 484 64 65 İzmir Fotoğraf Sanatları Derneği 464 32 12 BESİAD 330 90 01 Mavişehir TSM Platformu Derneği 0532 788 93 33 Mavişehir Tenis Atölyesi 0505 580 00 25
ÜNİVERSİTELER
Ege Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Özel İzmir Ekonomi Üniversitesi Özel Gediz Üniversitesi Özel İzmir Üniversitesi Özel Yaşar Üniversitesi Özel Şifa Üniversitesi
TİYATROLAR
311 10 10 412 12 12 750 60 00 329 35 35 279 2525 355 00 00 246 49 49 411 54 07 308 00 00
Karşıyaka Oda Tiyatrosu İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Mavi Tiyatro Konak Sahnesi Bornova Sahnesi Ege Sanat Merkezi Hamle Tiyatrosu Tansaş Çocuk Tiyatrosu Pınar Çocuk Tiyatrosu Bostanlı Açık Hava Tiyatrosu
369 64 87 368 22 39 445 00 71 483 50 35 343 04 33 381 64 06 484 44 70 484 48 28 463 15 15 362 61 61
Gelecek Dershaneleri Fen Dershanesi Körfez Dershanesi Sınav Dergisi Dershanesi Uğur Dershanesi Bostanlı Sürücü kursu Karşıyaka Sürücü Kursu Yalı Sürücü Kursu Sinem Sürücü Kursu Profesyonel Diyalog Dil Okulu Yeni Adım Yabancı Dil Kursu Deniz İngilizce Kursu
369 11 55 368 77 73 369 88 99 446 37 37 381 23 92 362 97 45 63 72 83 372 17 63 367 00 12 368 93 01 330 55 66 330 73 66
EĞİTİM KURUMLARI
Haftanın her günü servis
RESTORAN VE CAFELER Red Dragon Servet’in Yeri Dante Cafe & Bar Kordon Boyu Balık Pişiricisi Club En Velo La Sera Pepe Rosso Deniz Restaurant Karşıyaka Deniz Restaurant Mavişehir Kervan Döner Kebap Pide Salonu MyMaya Mc Donald’s Borga Çiğ Börek
483 00 79 362 51 51 323 03 17 464 80 90 463 28 69 464 25 95 464 48 93 364 44 64 324 10 20 323 21 22 324 59 70 369 81 86 330 24 12
PASTA VE UNLU MAMÜLLER Pastafoni Pasta Rüzgarı Lolipop Düşler Roka Mutfak Atölyesi
TAKSİ DURAKLARI
330 47 17 364 65 60 0531 335 67 60 336 78 90
Atakent Bostanlı Birlik Bostanlı Köprü Mavişehir Etap Karşıyaka Merkez Umur Mavişehir Taksi
350 10 77 362 28 28 362 80 00 324 01 00 381 37 15 330 17 92 324 08 82
Ulusoy Turizm Kamil Koç Turizm Pamukkale Turizm Varan Turizm Metro Turizm
362 41 53 336 31 39 330 52 01 362 19 92 362 02 52
Karşıyaka Belediyesi Kültür Merkezi İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Postacılar Kültür Merkezi Puntart Bülent Ecevit Kültür Merkezi İsmail Cem Kültür Merkezi Aydans Sanat Merkezi Atatürk Kültür Merkezi Sabancı Kültür Merkezi Alman Kültür Merkezi İZFAŞ Sanat Galerisi İtalyan Kültür Merkezi Fransız Kültür Merkezi Ziya Gökalp Kültür Merkezi
369 27 90 368 22 39 363 30 37 369 45 58 361 06 23 361 60 19 364 21 90 483 85 20 446 06 64 489 56 87 482 12 70 421 52 42 463 69 79 366 44 59
OTOBÜS ŞİRKETLERİ
KÜLTÜR MERKEZLERİ
MAVİŞEHİR SİTE YÖNETİMLERİ
1. Etap Yönetim 2. Etap Yönetim Albatros Yönetim Soyak A Bölgesi Soyak B Bölgesi
Listede yer almak istiyorsanız lütfen 0(549) 323 30 31 numaralı telefonu arayınız veya
52 bilgi@mavisehirdergisi.com adresine iletişim bilgilerinizin bulunduğu e-posta gönderiniz.
324 10 12 324 10 14 324 25 26 324 60 93 324 55 70
Beyazlale Düğün Davet Organizasyon - Alsancak - 0232 4648834 facebook/beyazlalecicekmarket
instagram/beyazlalecicekcilik