MAVİŞEHİR DERGİSİ HAZİRAN 2017

Page 1

Haziran 2017 Yıl.4 Sayı.41 5.00 Genel kültür,

özel röportaj

KAYITLAR BAŞLADI

29 Ekim Koleji’nden Babalar Günü’ne özel etkinlik

Özgür Yurdusev ile dövme sanatı hakkında merak edilenler Karşıyakalı çevreciler Gediz Deltası’nı temizledi

Ortodonti tedavisinde merak edilenler Topçam Madran19 lt damacana

BEDAVA sayfa: 33



Mavişehir Dergisi; Reklam Arası - Aras Attila’ya aittir. Dergi T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve grafiklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Mavişehir Dergisi’nde yayınlanan ilan ve reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İmtiyaz Sahibi (Sorumlu) Genel Yayın Yönetmeni

Aras Attila

aras@kabinekibi.com.tr Reklam ve Pazarlama Sorumlusu

Ziynet Attila

ziynet@mavisehirdergisi.com

Aylin Günay

kurumsal@mavisehirdergisi.com Görsel Yönetmen / Editör Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu

Duygu Gönen Attila Hukuk Danışmanı

Av. Kemal Buğday Reklam Rezervasyon / Bilgi

0(549) 323 3031 - 0(549) 330 0 500 Yapım ve Tasarım

Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu Yayın Türü

ÖNSÖZ KÖTÜ HABER Yaşıyorsak, hislerimize saygı gösterilsin isteriz. Duyguları ve insani karakterleri çoğu şeyin önünde olan kişiler; mutlu olmak ve mutlu etmek için yaşarlar. Kiminin mesleği, kiminin çevresindeki insanlar, kiminin hobileri daha iyi hissettirir kendini... Mavişehir Dergisi’nin en büyük amacı da sizlerin kendinizi iyi hissedeceğiniz içerikler sağlamak. Kendimize yaptığımız listelerde o kadar çok şey var ki size ulaştırmak istediğimiz; o kadar çok insan, o kadar çok gezilecek yer, keşfedebileceğiniz lezzetler… Bunların hepsine ne zamanımız ne de sayfalarımız yetmiyor. Ama şu bir gerçek ki; sizlerin destekleri bize çok iyi geliyor. Tüm güzelliklere, başarıya, insanlığa, barışa ve sevgiye düşman olanlara kötü bir haberim var. Dünya hızla değişiyor, iyilik ve doğruluk her zaman kazanıyor. İyilikten, dürüstlükten ve doğruluktan yana olan herkesten çevrenizdekilere daha da çok bahsedin :) İyi insanların ne kadar çok olduğunu ve nasıl ulaşılabileceklerini bilsinler. Kötü haber buydu, iyiliği, sevgiyi ve barışı engellemek isteyenlereydi.

Yerel - süreli - aylık Yönetim Yeri 6323 Sk. No.21/1 Karşıyaka / İZMİR

Saygılarımla,

Web Sitesi

www.mavisehirdergisi.com Baskı:

Basım ve Yayın Tarihi Katkıda Bulunanlar

Uğur Oral İsmail Barış Özpazarcık Serdar Sütcü Özgür Şişik Fügen Yenilmez

facebook.com/mavisehir.dergisi twitter.com/mavisehirdergi instagram.com/mavisehir_dergisi

• • • • • •

İÇİNDEKİLER

Ata’mızın anısına çok yakışacak (4) Ortodonti tedavisinde merak edilenler (24-25) Nilay Dorsa ile özel röportaj (26-27-28-29-30) Obezite genlerde başlar (36-37) MaviBahçe’de salsa rüzgarı (42-43) Köşe Yazıları

Uğur Oral - Özgür Şişik - Serdar Sütcü İsmail Barış Özpazarcık - Fügen Yenilmez

w. om i w w r g i .c er g de - D i y i z i e da en r gin i a t ın in i z . D e f o r m b il ir s a uy ok

MAVİŞEHİR DERGİSİ her ay binlerce kişinin posta kutusuna ücretsiz ulaşıyor. Ayrıca her ay MaviBahçe AVM ve EgePark AVM’deki standımızdan derginizi ücretsiz alabilirsiniz.


MAKROYAPI’dan

Foça’da muhtesem proje... Foça taşından yapılmış Dublex ve Triplex lüks villalar, doğa ile başbaşa olmak isteyenleri davet ediyor.

Foça Terrace evleri, size sahip olmak istediğiniz metrekareyi belirleyebilme imkanı sunan özel bir proje... Kişiye özel tasarım ve düzenleme Foça merkezde denize 600 m mesafede Merkezi anten sistemi Akıllı ev sistemi Alarm ve kamera sistemi İsteğe bağlı havuz dizaynı Otomatik panjur sistemi

Şömine Eşsiz Foça manzarası Isı pompası - soğutma ve ısıtma sistemi Özel tasarım lake mutfak ve banyolar Peyzaj düzeni - geniş bahçeler Ankastre mutfak seti (ocak, fırın, aspiratör, mikro dalga, bulaşık makinesi


TasarÄąm Ofisi: Tel : 0232 3298029 - 0232 329 9029 www.makroyapitasarim.com

Merkez: Tel: 0232 329 7900 (pbx 4 hat) Faks: 0232 833 3323 www.makroyapi.com.tr

www.focaterrace.com


ATA’MIZIN

ANISINA ÇOK YAKIŞACAK

K

arşıyaka Belediyesi, ilçenin simgesi olan ‘Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı’nı yenileme projesinde yapım aşamasına geçti. Can ve mal güvenliğini tehdit edici boyutta ağır hasarlı olduğu AFAD ve Anıtlar Kurulu raporlarıyla da belgelenen Anıt, -aslına uygun olarak- yeniden inşa edilecek. Hızla devam eden çalışmaların yaklaşık 6 ayda tamamlanacağını belirten Başkan Akpınar, “Anıtımız, Atatürk’ün ve Zübeyde Annemizin kenti Karşıyaka’ya çok yakışacak” dedi. Hızla ilerleyen proje kapsamında; Anıt, 15 metreden 41,7 metreye yükseltilecek. Temel için 72 adet fore kazık çakılacak. Etkili bir ışıklandırma sistemiyle Körfez’in her yerinden görünmesi sağlanacak. Anayasa Meydanı da yenilenecek. Tören alanı olarak kullanılan kısım büyütülerek, aynı anda daha kalabalık topluluklara hizmet edebilir hale getirilecek. Çalışmalar yaklaşık 6 ayda tamamlanacak.

4

“Ortak mirasımızı geleceğe taşıyoruz” Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Karşıyakamızın simgesi olan Anıt, hepimizin ortak mirası ve buluşma noktasıdır. 44 yılın yorgunluğuyla yoğun şekilde yıpranan Anıtımızı yenilemekteki amacımız da bu mirasa sahip çıkmak ve gelecek nesillere taşıyabilmektir. İçeriği, anlamı ve estetiği ile tartışılmaz bir değere sahip olan bu yapıyı, Atatürk’ün ve Zübeyde Annemizin kenti Karşıyaka’ya çok yakışacak bir şekilde yeniliyoruz. İlçemizin 100 yılına yakışır bir eser kazandırıyoruz. Bittiğinde hepimizin yüz akı olacak” dedi.

Haziran - 2017



Fotoğraf: pexels.com Serdar Sütcü www.serdarsutcu.com

SPORCULARA DOGRU ORNEK OLMAK

A

ntrenör, oyuncuyu teknik, taktik, fiziksel ve mental olarak hazır bulundurmak ve gelişimini sağlamak durumundadır. Tüm bunları yerine getirmek antrenörün yapması gereken asli görevler olsa da antrenör sadece, bunlarla sınırlı kalmamalıdır. Çünkü, oyuncuların çoğu, antrenörlerin tutum, davranış, hal ve hareketlerini takip ederler. Onlar nasıl davranıyorsa öyle davranmaya çalışırlar. Ebeveynlerin çocuklara yaptıramadıkları herhangi bir şeyi yaptırmak için antrenörleriyle konuştuklarını ve antrenörlerinden yardım istediklerine çok şahit oldum.

6

Bir sporcu için antrenörü gerçekten çok fazla önem taşır. Özellikle çocuklar, çok iyi gözlemci oldukları için, antrenörün davranışlarını, çeşitli durumlar karşısında verdiği tepkileri, kılık kıyafetini, yani kısacası, antrenörünün bir çok şeyini takip eder ve onun gibi olmak isterler. Bu noktada, biz antrenörlere oldukça önemli bir misyon yükleniyor. Oyuncuya iyi bir rol-model olarak, yaptığımız her hareketin, ağzımızdan çıkan her sözün, sporcularımız tarafından takip edildiğinin bilincinde olalım. Sporcularımızın iyi birer birey olmaları, iyi sporcu olma

Haziran - 2017

yolunda önemli bir kilometre taşıdır. Sporcularımızın gelişimini sağlamak istiyorsak, onların iyi birer birey olmaları yönünde de geliştirilmelerine katkı sağlamamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sonuçta tenis bireysel bir spor branşıdır ve sporcularımız kortta kendi kararlarını vererek sonuca gideceklerdir. Sporcularımıza iyi bir rol-model olmamız, davranışlarımıza, hal ve hareketlerimize dikkat etmemiz ve onlara iyi birer örnek olmamız şart. Onların iyi bir insan olmasına katkıda bulunmamız, bence en az sportif başarı kadar önemli.



29 EKİM KOLEJİ’NDE K AYITLAR BAŞLADI Yaklaşık 25 yıllık tecrübesiyle İzmir’de önemli projeleri hayata geçiren İştirak İnşaat tarafından kurulan 29 Ekim Koleji, 2017-2018 eğitim ve öğretim döneminde hizmete açılacak. Ulukent’te yapımı tamamlanan ve 672 öğrencinin eğitim göreceği 29 Ekim Koleji, teknolojik altyapısı, sosyal alanları ve eğitim anlayışıyla büyük fark yaratacak. 3 bin 500 metrekare kapalı alanı bulunan 29 Ekim Koleji’nde, 5 dönüm alan içerisinde 2 bin metrekare kapalı spor kompleksi ve bir dönümlük sera alanı da olacak. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin eğitim alabileceği 29 Ekim Koleji’nde, öğrencilere hafta sonu etüt ve birebir ders alma imkanı da hiçbir ücret istenmeksizin sağlanacak. Öğrencilerin seviyelerinin belirlenmesi için her gün sınavın da yapılabildiği 29 Ekim Koleji’nde, kayıtlar da devam ediyor.

29 Ekim Eğitim Kurumları Kurucusu Orhan Boz, öğrencilerin neden okullarını tercih etmesi gerektiğini ve nasıl bir eğitim anlayışı benimsediklerini anlattı. 29 Ekim Koleji’nin yapımından önce bölgede bir inceleme yaptıklarını söyleyen Boz, “Okulumuzu Ulukent’te hayata geçirmeden önce, bölgede bir lokasyon incelemesi yaptık. Çalışmalarımızda, bu bölgede iyi bir lise ve ortaokul ihtiyacının olduğunu fark ettik. Bu noktada okulumuzu Ulukent’te inşa etmeye karar verdik” dedi. İlgiden memnunuz Kayıtların başladığını ve ailelerin kendilerine gösterdikleri ilgiden memnun olduklarını vurgulayan Boz, şöyle devam etti: “Kayıtlarımız başladı. Bir seviye tespit sınavı da yaptık. Ayrıca her gün de öğrencilere yönelik sınavlarımız devam ediyor. Şu ana kadar 750 kişi, seviye tespit sınavlarına katıldı. Sınavımızı yaptık ama sonuçlarını açıklamıyoruz. Çünkü tüm kitapçıklar tek tek analize ediliyor. ‘Çocuk nereye kadar gelebilmiş, hangi konuda eksiği var?’ bunları tespit ediyoruz. Eğer aileler bizi tercih ederse, ağustosun ortasında eksiği olan çocuklarımız için eğitim başlayacak. Bunun yanı sıra öğrencilere burs imkanı da sağlayacağız. Ücreti önce iki kat söyleyip, rakamı yarıya indirmeyeceğiz. Aileye sıfır maliyet noktasında burs imkanı sağlayacağız. Bu anlamda, Milli 8

Eğitim’in bize verdiği standartının da üstüne çıkacağız.” Etüt ihtiyacı olmayacak Öğrencilerin hiçbir ücret ödemeden etüt alacağını söyleyen Boz, “Etütler noktasında çok ciddi anlamda program yaptık. Öğrencilere birebir eğitim imkanı da vereceğiz. Bunlar için ücret talep etmeyeceğiz. Yani bizde eğitim gören bir öğrencinin, dışarıda etüt ya da yabancı dil desteği alma ihtiyacı olmayacak. Öğretmen sayımızı ona göre tuttuk. Bunun yanı sıra yabancı dil eğitimini de çok önemsiyoruz. Haftada yaklaşık 40 saat İngilizce dersi vereceğiz. Birebir ders ve etütler de hariç olacak. Okulumuzda hafta içi 45 saat ders, hafta sonu da 10 saat etüt olacak. Eğitimimiz ve kalitemize güveniyoruz. Bu noktada birinci ve ikinci sömestrda da Milli Eğitim’in öğretmenlerinin gözetiminde ve onun bize göstereceği okulda sınav yapacağız. Herkes buna cesaret edemez. Biz burada, hiçbir şeyden kaçmıyoruz. En iyi öğretmenleri getiriyoruz” dedi. Her şey düşünüldü Öğrencilerin her anlamda kendilerini geliştirmelerini istediklerini belirten Boz, “5 dönüm alan içerisinde, 2 bin metrekare kapalı spor kompleksimiz var. 1 dönüm sera alanımız da olacak. İçinde basketbol ve voleybol sahası, tenis kortu, kapalı yüzme Haziran - 2017

havuzu da olacak. Kışın kullanılacak şekilde ısıtma sistemi de yapıldı. Bizde kayıtlı öğrencilerin bütün spor faaliyetleri burada yapılacak. Ücretsiz olarak tesisi, tüm öğrencilerimiz kullanabilecek. Okulumuzun teknolojik altyapısı da çok iyi. TÜBİTAK ödülü alan bir akıllı tahta aldık. Yine TÜBİTAK ödülü almış bir bilgisayar sistemiyle teknoloji sınıfımızı oluşturduk. Resim ve müzik atölyelerimizi de çok önemsiyoruz. Çocuğun sosyal olmasını istiyoruz. Benim felsefemde başarı vardır. Benim yaptığım her işte, kalite farkı göze çarpmalı. Eğitimde bir çok farkı ortaya koyacağız. Atatürk ilke ve inkılaplarına da tam bağlı çocuklar yetiştireceğiz” dedi. Yeni şubeler yolda Okullarında fiyatları çok uygun tuttuklarını dikkat çeken Boz, önümüzdeki dönemde okul sayısını da arttıracaklarını söyledi. Boz, “Bir çok kolejin yarı fiyatına, çok uygun rakamlarla öğrencilerimize eğitim imkanı sağlayacağız. Aileler bizi mutlaka arasın. Bizi aramadan, çocuklarını okula kaydettirmesin. İzmir’in seveceği bir okul yarattık. Önümüzdeki dönemde yatırımlarımıza devam edeceğiz. Önümüzdeki dönem yine bu bölgede ve Urla’da bir okul hizmete açacağız. Gaziemir ve Menderes arasındaki bir yerde, okul açmak için de fizibilite çalışmalarımız var” diye konuştu.


www.mavisehirdergisi.com

Eğitimde sporun yeri ve önemi ile ilgili neler söylemek istersiniz? Okul öncesi dönemde düzenli spor yapan çocuk ile hiç spor yapmayan çocuk arasında hem fiziksel hem ruhsal olmak üzere oldukça ciddi farklar ortaya çıkmaktadır. Spor yapan çocuklar, kaba ve ince motor kas gelişiminin kişiye kattığı fiziksel ve mental özgüven ile derslerinde daha başarılı olurken, spor yapmayan çocuklar henüz kendilerini ifade etmekte bile çekingen davranmaktadırlar. Spor ile çocuğa katılan katma değer, sadece bedensel gelişim demek değildir. Bedenine hakim olabilen bir çocuğun, okul çağına geldiğinde kendini yaşıtlarına oranla daha iyi ifade edebilmesi demektir.

Halkla ilişkiler ve Reklam Koordinatörü Gamze Çillimoğlu, 29 Ekim Koleji’nin eğitim anlayışını, hedeflerini ve ilkelerini Mavişehir Dergisi’ne anlattı... Gamze Hanım eğitmenlik geçmişinizden ve kendinizden kısaca bahseder misiniz? 1973 İzmir doğumluyum. Halkla ilişkiler ve reklam mezunuyum. 12 yaşında bir çocuk annesiyim. Uzun bir süre ticaretle uğraştım. Anne olduktan sonra çocuk gelişimine ilgi duymaya başladım ve bunun üzerine eğitim aldım. 29 Ekim Kolejin’deki görevinizi öğrenebilir miyiz? 29 Ekim Koleji çağdaş, Atatürk ilke ve inkılapları izinde, özgüveni tam, spora, eğitime önem veren, ticari kaygı peşinde olmayan, sadece kendini eğitim ve öğretime adamış bir okuldur. Benim görevim; ticari kaygı içinde para kazanmayı hedef almayan, vatanına, milletine değer veren bireyler yetiştirmeyi kendine ilke edinmiş bu okulun amacını topluma yaymak, bu ilke ile gerekirse bire bir ilişkilerle herkese anlatmak. Atamızın da dediği gibi “Küçük Hanımlar, küçük beyler; sizler hepiniz geleceğin gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Geleceği ışığa boğacak olan sizsiniz.” Bizler ışığa boğacak nesilleri yetiştireceğimize inandık. Ben de bu görevi severek ve isteyerek sonuna kadar yürütmek için buradayım.

29 Ekim Koleji olarak eğitim anlayışınız nedir? 29 Ekim Koleji’nin eğitim anlayışı; öğrencinin ilgi, merak ve motivasyonunun yüksek tutulacağı eğitim ortamlarında, öğrenme sorumluluğunu öğrencinin alacağı, deneme, araştırma ve projeye dayalı bir anlayıştır. 29 Ekim Koleji, öğrencilerin araştırma ve öğrenme sorumluluklarını yerine getirmelerini teşvik eden, onların motivasyonlarını gözeten ve farklılığını önemseyen bir eğitim modeli sunar.

Bu yüzden çocuk için okul arayışına girildiğinde, öncelikle okulun spor faaliyetlerine verdiği önemin göz önünde bulundurulması gerekir. Bir kişinin ilkokul itibariyle 12 ile 20 küsur yıl okul hayatını sürdüreceğini göz önünde bulundurursak, en azından ilkokulda spor faaliyetlerine ağırlık vermesinde bir sakınca yoktur. Spor ile yetişen bir çocuk, hayata dair her zaman daha güçlü, daha sorumluluk sahibi ve daha disiplinli olacaktır. Son olarak eklemek istediklerinizi öğrenebilir miyiz? Eğitim bir toplumun koruyucu hekimliğidir. Sağlıklı yapılan eğitimle bir çok yatırım gereksiz kalır. Daha az iş kaybı, daha az trafik kazası, daha az cinayet, taciz, daha az çevre kirliliği gibi...

Kurumunuzda çalışacak bir öğretmenin hangi niteliklere sahip olması gerekiyor? ‘Öğretici-öğreten’ olmak yerine sınıflardaki eğitim ve öğretim faaliyetlerini planlayan, öğrencilerin araştırma ve öğrenme sorumluluklarını yerine getirmelerini teşvik eden kişidir. Öğretmenlerimizdeki kişisel ve mesleki değerler; -Mesleki gelişim - Öğrenciyi tanıma - Öğretmen ve öğrenme süreci - Öğrenmeyi, gelişimi izleme ve değerlendirme - Okul, aile ve toplum ilişkileri - Program ve içerik bilgisi olan öğretmenler ile çalışmaktayız. Haziran - 2017

9


29 EKİM KOLEJİ’NDEN

BABALAR GÜNÜNE ÖZEL ETKİNLİK

“BANA ATATÜRK’Ü ANLAT”

T

eknolojik altyapısı, sosyal alanları ve eğitim anlayışıyla İzmir’de büyük fark yaratmaya hazırlanan 29 Ekim Koleji, Emlak Konut Sitesi’nde babalar gününe özel etkinlik düzenledi. Atatürk ilke

Çocukların hem eğlendikleri hem de yeteneklerini sergiledikleri yarışmada üçüncüye Nutuk kitabı, ikinciye okul kiti, birinciye ise bisiklet hediye edildi.

ve inkılaplarına tam bağlı çocuklar yetiştirmeyi hedefleyen 29 Ekim Koleji, resim, müzik gibi sanat dallarıyla da çocukların özgüvenli ve başarılı bireyler olarak yetişmesini hedefliyor.

Babalar gününde düzenledikleri “Bana Atatürk’ü anlat” isimli yarışmada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bir şiir, bir komposizyon ya da bir resimle en iyi anlatan çocuğa bisiklet hediye edildi. 10

29 Ekim Koleji Adres: 10001 Sk. No:10 A-B Ulukent - İzmir Tel: 0232 700 1923 Haziran - 2017


İzmir’in kalbi

KABİN EKİBİ

EGE PARK’ta atıyor


ÖZGÜR YURDUSEV

Yeteneği ve işine olan saygısı ile adından söz ettiren dövme sanatçısı Özgür Yurdusev, Bostanlı’da açılışını yaptığı şık ve hijyenik ofisine dövme tutkunlarını bekliyor. Randevu sistemi ile çalışan ve ağrı eşiği düşük olanlara anestezi kremi ve anestezi iğnesiyle yardımcı olan Özgür Yurdusev, Mavişehir Dergisi’ne kendisini ve dövme hakkında merak edilenleri anlattı. Özgür Bey biraz kendinizden bahseder misiniz? Bu mesleği seçmeye nasıl karar verdiniz? Çocukluğumdan beri resim yapmayı çok severim. Okul dönemlerimde resim yarışmalarında birincilik ve ikincilik dereceleri aldım. Ben hayatı bir oyun gibi düşünüyorum. Bu yüzden tek düze yaşantıdan ve tek düze işlerden sıkılıyorum. Mesela telefonunuza bir oyun yüklerseniz, 10. levela geldikten sonra sıkılırsınız. İş hayatında da benim için aynı şey geçerli. Önceden pvc doğrama pencere işinde çalışıyordum. Ölçü alıp, düzgün bir şekilde uyguluyorduk. Yani yapılan iş standarttı. Bu tek düze işten sıkılmaya başladığımı fark ettim. Hurda malzemelerden küçük küçük pencereler, helikopterler ve arabalar yapmaya çalışıyordum. Sonra bir ağabeyimin bana “senden güzel bir dövme sanatçısı olur” demesiyle 12

benim aklımda farklı fikirler oluşmaya başladı. İlham aldığım bir söz var; “Herkesin bir hikayesi vardır, kimisi kağıda, kimisi deriye döker hikayesini. Kağıt yanınca, deri gömülünce hikaye biter.” Bu sözü duyduğumda benim de hikayemin kalıcı olması gerektiğini düşündüm. Mahalledeki arkadaşlarımın vücütlarına asetatlı kalemlerle geçici

Haziran - 2017

dövmeler yapmaya başladım. İsimim duyulmaya başladığında artık bu işi profesyonel olarak yapmaya karar verdim. Okul yıllarımdaki resim yeteneğimi, dövme mesleğine girince daha da geliştirdim. Günden güne gelişmekte olan sektörümüzde daha iyisi olmak için çalışıyorum. Dövme yaptırmak isteyenlere ne öneriyorsunuz? Dövmenizi sırf yaptırmış olmak için yaptırmayın. Dövme yaptıracak insanların tercihen anlamlı veya kendileriyle özdeşleşen bir model seçmelerini tavsiye ederim. Kişiye özel tasarımlar yaptığımız için bize bir fikirle, kendileri için anlamı olan bir şekil veya yazıyla gelmelerini tavsiye ederim. Çünkü parasını veripte mezara götüreceğiniz tek şey dövmenizdir. Dövme yaptırmaya karar verenlere, dövme yaptıracakları kişiyi iyi seçmelerini öneriyorum. Çünkü


www.mavisehirdergisi.com

merdiven altı dövmeciler hızla yayılmaya başladı. Pişman olacağınız dövmeler yaptırmayın. Dövme yapıldıktan sonraki bakım aşaması nedir? Dövmecinizin tavsiye ettiği kremi günde üç defa nemli bir peçeteyle, dövmenizi temizleyerek uygulayabilirsiniz. Duşa girmeden önce bol miktarda vazelin sürerek, ılık suyla, dövmenize fazla su gelmemesine dikkat ederek duşunuzu alabilirsiniz. Yani işin mantığı, 10 gün boyunca sürekli nemli durması gerekiyor. Dövme ilk yapıldığında güneşten ve sudan ne kadar süre korumak gerekiyor? Dövme yapıldıktan sonraki ilk 24 saat kesinlikle suyla teması olmamalı. Devamındaki günlerde ise dövme üzerine iyice vazelin sürdükten sonra gönül rahatlığıyla duş alınabilir.

Çıktıktan sonra alkolsüz bir ıslak mendille dövmeyi hafifçe silip, rutin kremleme işlemine devam edilebilir. Güneşle ilgili tavsiyem ise, dövme yapıldıktan sonraki ilk 3 hafta dövmenin güneşe uzun süre, direk temas etmemesi, daha canlı renkler edinilmesine yardımcı olacaktır.

Piercing taktırmak isteyenlere tavsiyeleriniz var mı? Piercing işlemi gerçekten cerrahi bir işlemdir. Bu yüzden ucuz yollu piercinglerden kaçınmalarını tavsiye ederim. Çünkü kalitesiz olan piercing, takılan bölgenin enfeksiyon kapmasına sebep olabiliyor.

Bazıları yara, yanık ameliyat izi, doğum lekesi olan yerlerini gizlemek için dövme yaptırıyor. Dövme bu izleri gizliyor mu? Kesinlikle gizliyor. Buna ait çalışmalarımız mevcut. Bu çalışmalarımı örnekleyecek öncesi-sonrası paylaşımı yapamıyorum, çünkü müşterilerimiz rahatsızlık duyabiliyor.

Stüdyonuzun özellikleri nelerdir? Stüdyomuz günümüzün çağdaş ve modern tarzıyla örtüşmektedir. Ayrıca burada hijyen kurallarına da hassasiyetle dikkat ediyoruz. Sağlık benim için çok önemlidir. Kendi sağlığıma ne kadar önem veriyorsam müşterilemizin sağlığı da benim için o kadar kıymetli ve değerlidir. Burada hangi hizmetleri veriyorsunuz? Kalıcı dövme, geçici dövme ve piercing. İlerleyen süreçlerde kalıcı makyajı da icra etmeyi düşünüyorum.

www.ozgurtattoo.com ozguryurdusev

ozguryurdusev

Özgür Yurdusev Tattoo Cemal Gürsel Cad. Hurşitbey Apt. No: 89 K:5 D:5 Bostanlı - İzmir Tel: 0537 891 01 36

Açılışa özel fırsatlardan yararlanmak için lütfen randevu alınız.

Haziran - 2017

13


KARŞIYAKALI ÇEVRECİLER GEDİZ DELTASI’NI TEMİZLEDİ

Ç

evrenin korunmasına katkı sağlamak ve farkındalık yaratmak amacıyla çalışmalar yürüten Karşıyaka Belediyesi, dünyanın en önemli sulak alanlarından biri olan Gediz Deltası’nda çevre ve deniz temizliği gerçekleştirdi. ‘Çocuklarımızdan ödünç aldık’ ‘Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık’ sloganıyla düzenlenen etkinlik; Karşıyaka Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü, Akademi Karşıyaka Birimi ve Spor İşleri Müdürlüğü Su Sporları Birimi ile Karşıyaka Kent Konseyi Çevre Grubu, Kültür Sanat Grubu, Doğa Derneği,

İzmir Karşıyaka Dağcılık Doğa Sporları ve Doğaseverler Kulübü Derneği ve Diyabetle Yaşam Derneği tarafından birlikte organize edildi. En önemli sulak alanlardan İki milyon yaşındaki Gediz Deltası’nın tam başladığı yer olan Mavişehir’de bir araya gelen Karşıyakalı çevre gönüllüleri, bisikletçiler, balıkçılar ve kanocular Gediz Deltası’nın çöplerini temizledi, kuş ve doğa gözlemi yaptı. Etkinlikte, dünyadaki her kırk flamingodan birinin kışı geçirdiği, 70.000’in üzerinde su kuşunun görüldüğü, İzmir Körfezi’nde tutulan her balığın büyüdüğü, hayatına başladığı, her deniz börülcesinin filizlendiği hatta Türkiye’de sofralara

gelen her üç tuz kristalinden birinin üretildiği Gediz Deltası’nın, dünyanın en önemli sulak alanlarından biri olduğu anlatıldı. “Sahip çıkmalıyız” Buluşmaya tekneleriyle katılan balıkçılar, Gediz Deltası’nın başta balıkçılar olmak üzere İzmir’de yaşayan herkes için çok önemli bir alan olduğunu ve buraya mutlaka sahip çıkılması gerektiğini belirtti. Etkinliğin sonunda Gediz Deltası’nın ve bir bütün olarak yaşam alanlarının korunması gerektiği ifade edilerek, Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’a ve çevresine duyarlı tüm kesimlere teşekkür edildi.

14

Haziran - 2017


GERÇEK KÖMÜR ATEŞİNDE

KÜNEFE Bildiğiniz künefeleri unutturan, yeşili peynirin lezzeti ile birleştiren, elde hazırlanmış kadayıfları ve oldukça hafif şerbeti ile diyeti bozmayan tatlılarımızı mutlaka deneyin.

Adres: Goncalar Mahallesi 6038 Sk. 5/B-E (McDonald’s yanı) Karşıyaka Tel: (0232) 367 16 16


PİZZA RUCOLA’DAN YEPYENİ LEZZETLER Eylül ayından itibaren yepyeni lezzetleri beğeninize sunmaya hazırlanan Pizza Rucola; İzmir’in en iyi butik pizzacısı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Birçok çeşidi bulabileceğiniz Pizza Rucola’da özellikle Roast Beef ve Jätti Pizza’yı mutlaka denemeniz gerektiğine inanıyoruz.

P

izzayı pizza yapan şey kuşkusuz hamurudur... Bu yüzden de en güzel pizzayı ancak butik pizzacılarda yiyebilirsiniz... Pizza hamuru konusunda Pizza Rucola’nın ünlü şefi Levent Kerimoğlu bize çok ince bilgiler aktardı.

Levent Kerimoğlu konuyu bize şöyle özetliyor; Pizza Rucola’da pizza hamurları elde açılıyor. Hamurun sosla birlikte malzemeyi de içine alıp emmesi ortaya eşsiz bir lezzet çıkarıyor. Merdane ve makine ile açılan hamur buna izin vermiyor. Lezzetli pizza yemek istiyorsanız, hamurun kesinlikle elde açılması lazım.

Levent Kerimoğlu

16

Pizza Rucola’da hamur açma makinesi yoktur mesela, hatta dükkanda merdane de bulamazsınız. Ama Pizza Rucola’nın iyi pizza yemek isteyenlerin vazgeçemedikleri bir yer olmasının en önemli detaylarından biridir bu bahsettiğim şey. İyi bir pizzayı diğerlerinden ayıran bir diğer özellik ise; pizza dilimini elinize alıp salladığınızda malzemelerin dökülmeden pizzanın üzerinde kalmasıdır. Pizza’nın her aşaması bana göre ayrı bir sanat; hamuru açmak ayrı, sosunun kıvamı ayrı, pişirmesi de ayrı bir sanat. Bizim dünyada eşi benzeri olmayan bir yemek kültürümüz var. Mutfağımız çok zengin. Damak zevki oldukça gelişmiş bir ülkeyiz. Ben Avrupa’nın yaklaşık %85’ini gezdim. Benim kendi yaptığım hamurum ve sosum olması gerektiği gibi hazırlanıyor. İyi pizza yemek isteyen herkesi, bizi test etmeleri için Pizza Rucola’ya davet ediyorum.

JÄTTİ PİZZA “Jätti” Fince’de XXL yani en büyük boy anlamına geliyor. Orta pizza hamurunu biz aile boyu gibi açıyoruz. Yufka ekmeği gibi incecik açılıyor. Hamuru kaldırıp baktığınızda arkasını rahatlıkla görebiliyorsunuz. Malzemeleri serpme kullanıyoruz. Malzeme ile sos ve hamur birleştiğinde ortaya çok hafif bir pizza çıkıyor. Pizza büyüyor fakat orta boya konulan kadar malzeme koyuyoruz. Serpmenin özelliği de bu aslında. Jätti pizza, Pazartesi ve Çarşamba günleri saat 18:00-22:00 arasında bulabileceğiniz paket servisi mümkün olmayan özel bir ürün.

Kurumsal yönetici geçmişiyle edindiği tecrübe ve deneyimini Pizza Rucola’nın satın alma ve işletmesinde başarıyla sürdüren Bülent Kerimoğlu; pizzalarda kullanılan her ürünü büyük bir titizlikle seçip, aynı kalitede devam etmenin önemine değiniyor... Haziran - 2017

Bülent Kerimoğlu


0850 279 7936

Alo P aket serv

i hizm simiz ile etini zdey iz

Bestekar Sadi Hoşses Sokak No: 42/A Bostanlı - İzmir info@pizzarucola.com - www.pizzarucola.com.tr



Mavişehir ve Bostanlı 2 Şube ile

Hizmetinizde

ROTAYI SÖYLE N İ S L E G E N İ V E E N HAZİ da baharatlı çıtır çıtır iş malzemeleri, yanın çilm se nle öze e ğin me or. Köftesinden ek er sipariş için sizi bekliy pımı enfes hamburgerl ya ev ıyla lar ma art patates kız

3 3 0 72 6 2 KABİN EKİBİ

MAVİŞEHİR

Mavişehir şube: 6497 sok. 8 A (Karşıyaka Göz Hast. sokağı) Atakent /Mavişehir İzmir Tel: 330 7262 Bostanlı şube: 6349 Sk. No:14/C Bostanlı Karşıyaka Tel: 362 65 66


Baklava ve Pastada

Uluoğlu rüzgarı Atakent şubesinde hizmet vermeye başladığı günden beri Mavişehirlilerin en çok tercih edilen tatlıcısı Uluoğlu; 15 yıldır kalitesinden ve lezzetinden ödün vermeden hizmet vererek, doğum günü, organizasyon, düğün, nişan ve özel günleriniz için siparişler alıyor.

Atakent - 0(232) 336 35 27 20

Mutfağındaki titizlik, güleryüzlü servisi ve ürünlerinin kalitesi ile lezzet tutkunlarından her zaman tam not alan Uluoğlu, Mavişehirlilerin en çok tercih ettiği tatlıcısı olmuş durumda. Baklava, pasta ve diğer ürünler için en yakın Uluoğlu’nu ziyaret etmeyi unutmayın

Bostanlı - 0(232) 323 5545 Haziran - 2017


tatlı anlar

ANTEP’İN USTASINDAN BAKLAVANIN HASINDAN

15 yıldır kalitemizden ödün vermeden sizlerle birlikte olmanın gururuyla

DİĞER ŞUBELERİMİZ Bostanlı - 0(232) 323 5545 / Karataş - 0(232) 445 1527 / Hatay - 0(232) 243 5533 Karşıyaka - 0(232) 366 7639 / Bornova - 0(232) 457 3527 / Atakent - 0(232) 336 35 27 Caher Dudayev Blv. No:93/A Atakent

Tel: 0(232) 336 35 27


EN IYI LEZZETLER

Uluoğlu

EVİNİZE GELSİN

0(232) 336 35 27

Yeşilzade 0(232) 367 16 16

18,00 TL (tek kişilik)

Hasır

(kilo fiyatı)

55,00 TL Kare Baklava

Antep fıstığı ve Urfa sade yağ ile hazırlanan çıtır çıtır baklava

2-3 kişilik: 38 TL Özel tel kadayıf ile imal edilen, arasında fıstık ve kaymak bulunan çıtır çıtır künefe.

Waffle Art

0(553) 663 00 35

(kilo fiyatı)

60,00 TL Fıstık Bombası

16,00 TL

Süt, fıstık ve kadayıf ile imal edilen, oldukça hafif diyet tatlısı.

Tabakta Waffle

İki çeşit çikolata, sınırsız meyve, iki çeşit süsleme

Bu sayfada ürünlerinizi tanıtmak için yerinizi ayırtın. Rezervasyon:

0549 323 30 31

17,50 TL (500 gr)

Çiğ Köfte

Marul, limon, nar ekşisi, çiğ köfte sosu, lavaş

Komagene Bostanlı 0232 336 00 29


BabaFingo Burger 0(232) 330 72 62

Tarihi Bafra Pidecisi 0(232) 336 72 64

Bafra Pidesi

24,90 TL

5 buğdayın harmanlanması ile elde edilen, kavrulmuş kıymalı kapalı pide

Babafingo Poseidon Burger

İçecekli menü fiyatı 27,90 tl (1 adet kutu içecek)

140 gram 2 adet dana burger, karamelize soğan, domates, iceberg marul, turşu ve yanında baharatlı patates kızartması

12,00 TL

Sushico Bostanlı 444 78 74 (orta boy)

28,00 TL Pizza Rucola

Büyük boy 35 TL

0850 279 79 36

Füme Kaburga

Domates sos, mozarella, Füme kaburga, Cheddar peynir, kırmızı biber.

83,00 TL Salmon Lovers

Sake roll, Philadelphia roll, San diego roll, Sake nigiri.

24,00 TL Sebzeli Noodle

Noodle, taze soğan, brokoli, kapya biber, soya filizi, beyaz lahana, soya sosu

Zeytinyağlı menü Etli menü

12,00 TL 16,00 TL

Maya Ev Yemekleri 0 232 330 92 62


ORTODONTİ TEDAVİSİNDE MERAK EDİLENLER Üç uzman arkadaşın uzun zamandır hayalini kurduğu ve çok yakın zamanda gerçeğe dönüştürerek Bostanlı’da hizmete açtıkları Smiles İzmir Diş Kliniği’nin Ortodonti Uzmanı Dr. Sultan Ölmez Gürlen, Mavişehir Dergisi okurları ile merak edilenleri paylaştı.

U

zm. Dr. Sultan Ölmez Gürlen, 2006 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra aynı yıl, Ortodonti anabilim dalı uzmanlık alanında eğitime başladı. Eğitim süresi boyunca ortognatik cerrahi, dudak damak yarıklı bireylerde tedavi yöntemleri, üst çene darlığı tedavisi, ortodonti ile solunum yolu ilişkisi üzerine araştırmalarda bulundu. Yurtdışı ve yurtiçinde ortodonti alanında güncel eğitim programlarını tamamladı. Ortodonti nedir? Ortodonti kelime anlamı olarak “düzgün diş dizilimi” demektir. Günümüzde bu kelime 24

anlamını aşan bir noktaya doğru gitmektedir. Sadece dişler değil, dişlerin çenelerle, çenelerin birbirleriyle ve çenelerin yüzle olan ilişkisinin düzeltilmesinde aktif rol oynamaktadır. Öyle ki bazı durumlarda bebeklik döneminden itibaren ortodonti büyük önem taşımaktadır. Örneğin; dudak damak yarığı ile doğan bir bebek beslenmeyi düzgün yapamamakta, süt emme işlemini gerçekleştirememektedir. Böyle bir durumda derhal bir ortodonti uzmanına yönlendirilmelidir. Bu sayede ortodonti uzmanının hazırlayacağı beslenme plakları sayesinde hem bebeğin sağlıklı bir şekilde beslenmesi sağlanacak, hem Haziran - 2017

de burun ve dudaklar bölgesinde meydana gelen bozukluklar özel uygulamalarla düzenlenebilecektir. Bu aşamada ortodonti uzmanının yaptığı müdahalelerden sonra plastik cerrahi uzmanları, ilerleyen dönemde ise konuşma terapistleri ve bazen psikogların desteği ile bir tedavi görmesi gerekecektir. Ortodontik tedavi hangi yaşta yapılmalıdır? Her yaşta ortodontik tedavi mümkündür. Çocukluk döneminde ilk olarak 7 yaşında ortodonti muayenesi yapıldığında çenelerdeki darlıklar, ters kapanışlar, alt çenenin önde konumlanması veya üst çenenin geride konumlanması gibi


www.mavisehirdergisi.com

düzensizliklere müdahale edilebilir. 12 yaşından sonraki dönemde ise daimi dişleri tamamlanmış olan ergenlik dönemindeki çocuklarda sabit tel tedavisi uygulanabilmektedir. Erişkinlerde ortodontik tedavi yapılır mı? Yaş ilerledikçe tedavilerde başarı oranları düşüyor mu? Yaş ilerledikçe tabii ki dişi çevreleyen dişeti ve kemik dokularda bazı kayıplar gerçekleşebilmektedir. Bu bazen ağız hijyeninin yetersizliğinden bazen de yaşın etkisi ile olabilmektedir. Örneğin 40-50 yaşında tel tedavisi için başvuran hastalarımızda öncelikle kapsamlı bir dişeti sağlığı ve diş çevresi kemik yapısının incelenmesi yapılır. Sağlıklı ağız diş yapısına sahip her bireyde ve her yaşta ortodontik tedavi yapılabilir. Günümüzde özellikle erişkin hastalarda estetik ön plandadır. Sosyal ve iş hayatında tel tedavisinin belli olmasını istemeyen hastalarımızda diş renginde teller uygulanabilirken, bazı özel durumlarda dişlerin iç yüzeyine uygulanan teller ya da tamamen şeffaf plaklarla yapılan diş düzeltim yöntemleri kullanılmaktadır. Ortodontik tedavi sırasında yaşanılan zorluklar neler? Diş teli genelde ağrılı bir süreç diye düşünülür ve uzun olduğu konuşulmaktadır. Tedaviye başlayan bir birey ilk 3 gün özellikle çiğneme sırasında dişlerde hassasiyet hissederken, bir hafta sonrasında bu ağrıların azaldığını, 1 ay sonraki kontrolde ise rahatsızlıkların tamamen geçtiğini ve tellerini benimsediğini, hayatlarının bir parçası olduğunu belirtmektedir.

Ortodonti tedavisi için sağlıklı dişlerin çekimi gerekli mi? Özellikle damakların küçük, diş boyutlarının büyük olduğu durumlarda, bir de şiddetli çapraşıklık mevcut ise her hangi bir çürüğü olmamasına rağmen geçiş diş olarak adlandırdığımız küçük azı dişlerini çekip diğer dişlerin sağlıklı bir şekilde düzeltilmesi yapılmaktadır. Bu noktada diş çekimi yapılmasından korkmamak gerekir. Aksi halde diş çekmeden dişleri sıraladığımızda kemik dışına itilen dişlerin uzun vadede zarar görmesi söz konusudur. Ortodontik tedavi sonrasında, çekim sonrasında oluşan boşluklar kapanacak ve hastalarımız güzel bir gülümsemeye sahip olacaklardır. Tel tedavisi ne kadar sürmekte? Ortodontik tedaviler tabii ki hastalarımızdaki ağız yapısının ve diş bozukluğunun şiddetine göre değişik sürelerde devam etmektedir. Eskiden ortodontik tedaviler 3,5-4 yıl sürüyordu. Ancak yeni geliştirilen teknolojik teller, sürtünmesiz braket sistemleri, ankraj üniteleri, bizim tedaviyi daha etkili ve daha kısa sürede yapmamazı sağlamaktadır. Hastalarımıza 6 ay ila 1,5-2 yıl arasında değişen sürelerde tel uygulamaları ile yardımcı olabiliyoruz. Biberon beslenmeleri, yalancı meme kullanımı veya parmak emme gibi alışkanlıklar ağız yapılarını ve dişleri etkiler mi? Bozukluğa neden olur mu? Özellikle parmak emme alışkanlığını 3,5 yaşına kadar fizyolojik olarak kabul ediyoruz. Ancak sonrasında devam eden alışkanlıklar damak

yapısını bozabiliyor. Dilin önde ve aşağıda konumlanmasına neden olduğundan üst damak kubbesini daraltıcı etki gösterir, bu da dişlerin olması gerektiği şekilde yerleşememesine, yukarıda kalmasına neden olablir. Aynı şekilde 4-5 yaşlarına kadar yalancı meme kullandırılması damakta benzer bozukluklara neden olmaktadır. Tedavide öncelikle bu alışkanlıkları bıraktırmaya yönelik koruyucu ve önleyici psikoterapik yöntemler ya da alışkanlık kırıcı ortodontik uygulamalar kullanılır. Ancak tabii ki yerleşmiş bir alışkanlığı yenmek sabır gerektiren bir durumdur. Bu konuda ailelere büyük görev düşmektedir. Tellerin bakımı için ne yapılmalı? Dişlerde tel olunca ağız bakımı daha önem taşımaktadır. Teller çürüğe ve dişeti hastalığına neden olmaz. Ancak tellerin bakımı, temizliği yetersiz olursa ağız sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Ortodontide ne gibi gelişmeler var? Eskiden kullanılan ağız dışı aygıtlar günümüzde minivida gibi ağız içinden uygulanan küçük aygıtlarla yer değiştirmiştir. Ancak tabii 8-9 yaşlarında ciddi çene problemi olan hastalarımızda hala yüz maskesi ile ortopedik düzeltimler yapmaktayız.

Haziran - 2017

Daha geniş bilgi için www.sultanolmez.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

25


Güçlü duruşu, güzelliği ve başarılı işleriyle tam bir İzmirli olan Nilay Dorsa, yeni şarkısı “Vay Be” ile adından söz ettiriyor. Nilay Dorsa ile yaptığımız özel röportajı sizlerle paylaşıyoruz.


www.mavisehirdergisi.com

Nilay Hanım sizi daha yakından tanımak istiyoruz. Nasıl bir ailede yetiştiniz? Nasıl bir çocukluk yaşadınız? Ailenizin Türkiye’ye geliş hikayesini sizden dinleyebilir miyiz? Ben İran Tahran doğumluyum ancak çocukluk ve okul yıllarım İzmir’de geçti. İran’ın rejim değişiminden sonra ailemin İzmir’e yerleşmesiyle Türk örf ve adetlerine göre yetiştim. Onaltı yaşımda çevremin teşvikiyle modelliğe başladım. Uzun boyum, düzgün fiziğim ve yeteneklerim çevremdekiler tarafından farkediliyordu. Taklitler yapan, dans etmeyi seven, saç fırçasından mikrofon yapan biriydim. Komşuları ve arkadaşlarımı toplayıp gösteriler yapıyordum. Adeta mahallenin küçük assolisti, komedyeni, tiyatrocusu gibiydim... Bu tiyatral yeteneğim, renkli kişiliğim ve cesur olmam insanlar üzerinde farkındalık yaratmama neden oluyordu. 2000 yılında girdiğim Best Model yarışması modellik mesleğime profesyonel bir geçiş sağladı. Artık hayallerim büyüktü ve İstanbul’a yerleşip ünlü bir model olmaya kararlıydım. Onaltı yaşında İzmir’de modelliğe başladınız. Model olmaya nasıl karar verdiniz? Aileniz size bu konuda destek verdi mi? Hep söylerim, bu konuda en büyük destekçim ailemdir... Gösterişli bir genç kızdım. Aslında hiç aklımda yokken bir anda oldu her şey... Okul yaz tatilindeyken annemin bir arkadaşının giyim mağazasında çalışmaya başlamıştım. İlk kez para kazanmanın vermiş olduğu mutluluk ve heyecanı yaşıyordum... Bir gün mağazaya bir müşteri geldi. Bu kadın model ajansı olan bir kişiydi ve bana “manken olmak ister misin?” diye sormuştu. Çok şaşırmış ve çok mutlu olmuştum... Sanırım keşfedilmek böyle bir şeydi... Bu heyecanımı hemen annemle paylaştım ve böylece modellik hayatım başladı. Peki ünlü modacı Ertan Kayıtken’le tanışmanız nasıl oldu? Ertan Bey hayatınıza nasıl bir yol çizdi? Ertan Kayıtken’le, beni keşfeden ajans sahibim sayesinde tanıştım.

Manevi babam derim ben ona... Bana her zaman çok büyük katkısı ve desteği olmuştur. O dönemlerde de bana çok güveniyordu ve ileride başarılı ve ünlü bir manken olacağımı söylüyordu... Hayata dair fikirleriyle de hep yol göstericim olmuştur.

popüler mankenler arasına girmiştim. Podyumum herkes tarafından beğeniliyor, her açılışta her defilede boy gösteriyordum. Bu anlamda Best Model yarışması benim için, hedeflerim için doğru bir adresti... Artık tescilli bir mankendim...

Best Model of Turkey yarışması kuşkusuz ki hayatınızda bir dönüm noktası oldu. O günlerinizden biraz bahseder misiniz? Yarışma tabii ki benim profesyonelliğe geçmemi sağlayan bir adımdı. O yıllar zaten İzmir’de

Podyumdaki deneyimlerinizden sonra müzik hayatına geçmeye nasıl karar verdiniz? Kabuk değiştirmeyi seven bir kişiliğim var. Kendimi tekrarladığım an kendimi başarısız ve güçsüz hissediyorum. Mankenliği yıllarca çok

Haziran - 2017

27


Doğaya ve hayvanlar a verilen

zar ar canımı çok acıtıyor. Çünkü biz insanlar konuşabiliyor, bir şekilde kendimizi savunabiliyoruz. Zaten bizi diğer canlılardan ayır an tek şey bu bence. Bir

çiçeğin dalından koparılması, bir k arıncanın ezilmesi beni k ahrediyor... Keşke tüm canlılar olar ak bir ar ada yaşamayı becerebilsek...

severek yaptım ama artık bir doyum noktasına ulaşmıştım ve farklı bir alana geçmek istiyordum. Müzik ve sahne yıllardır iç içe olduğum bir alandı. Ben de bunu seçtim. Biraz da “Vay Be” isimli ses getiren yeni çalışmanızdan bahsedelim. Sözleri ve müziği kime ait? Hangi isimlerle çalıştınız? “Vay be” tam aradığım bir şarkıydı... Dinler dinlemez kendime çok yakıştırdım. Şarkının sözleri Çetin Tazeler’e, müziği Burak Buluç’a ait. Aranjesini ise Alen Konakoğlu yaptı. Melodisi, müziği, temposu, canlı canlı enstrümanların çalınması, şarkının sıcaklığı ve balkan ezgileri tam aradığım gibiydi. Üstüne bir de sözler eklenince bu şarkıyı ben okumalıyım dedim.. Çok renkli cıvıl cıvıl bir klip çektiniz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz? Klipte şarkı da çok sevildi... Bugüne kadar yaptığım çalışmaların zirvesinde yer alıyor “Vay be”. Sanatçının şarkıya, şarkının da sanatçıya yakışması çok önemli. 28

Bu uyum olunca dinleyiciye de doğru yansıyor iş. Klibi Phuket Adası’nda Ahmet Can Tekin yönetmenliğinde çektik. Şarkı hareketli ve eğlenceli olunca klibimiz de aynı uyum içinde olmalıydı. Şarkı da klip de benim renkli kişiliğimi çok güzel yansıtıyor. “Vay be” her anlamda çok içime sinen bir çalışma oldu.. Yakın gelecekteki projelerinizi öğrenebilir miyiz? Müzikte daha yolun başındayım. Daha iyi yerlere gelmek istiyorum. Daha güzel şarkılar yapmak, daha büyük kitlelere ulaşmak istiyorum... Her zaman cesaretli ve güçlü bir imaj sergiliyorsunuz. Geri dönüp baktığınızda meslek hayatınızda keşke yapmasaydım dediğiniz, pişmanlık duyduğunuz şeyler var mı? Bazen bu cesaretli ve güçlü duruş beni yorsa da bu halimden memnunum... Ben savaşçı ruhum. Zeyna karakteri gibi... Yeter ki bir şeyi isteyeyim. İnanıyorsam sonuna kadar uğraşırım ve başarırım... Başarı odaklı Haziran - 2017

biriyim ve başarı, güç yaptığım işle doğru orantılı. İşimde başarılı oldukça mutlu oluyor ve güçlü hissediyorum... Pişmanlıklar hepimizde mutlaka vardır ancak büyük pişmanlıklarım hiç olmadı. Kendi iredemle istediğim şeyleri yaptım. Bu yüzden mutluyum. Nilay Dorsa nasıl biri? Kendinizi nasıl tanımlarsınız? Benim için renkli bir kişilik diyebiliriz. Eğlenceli, pozitif, gülmeyi, gülümsemeyi seven, etrafıma güzel enerjiler yayan biriyim. Bu enerjiden başkalarını da yararlandıran, etrafımı mutlu etmeyi seven bir yapım var. “Hayat kısa... İstediğin ve sevdiğin şeyleri yap ve bunun için hiçbir şeyi geciktirme” felsefesi bana çok uyuyor. Ayrıca tüm bunların yanında işkoliğim... Başarı benim vazgeçilmezim... Hayvanlara ve tüm canlılara düşkünüm... Kısaca yaşam bize verilen bir armağan ve ben de bunun tadını çıkarıyorum. Güzelliğinizle ilgili bir soru sormazsak olmaz :) Spor ve diyet yapıyor musunuz? Her zaman güzel görünebilmek için en çok nelere dikkat ediyorsunuz?


www.mavisehirdergisi.com

Dış güzelliği artık elde etmek çok kolay. Teknoloji ilerledikçe güzellik adına binlerce iksir yaratılıyor. Ama bence en önemlisi ruh güzelliği. Bunu dış güzelliğinizle birleştirdiğinizde işte o zaman tadından yenmiyor. Hayatım boyunca hiç diyet yapmadım. Sanırım bazı şeyler biraz genlerle alakalı. Hayatımda hiç sigara içmedim. Çok su tüketirim ve hareketli yapım sanırım benim formda kalmamı sağlayan başlıca etkenler. Muftakla aranız nasıl? En iyi yaptığınız yemek hangisi? Mutfakla pek aram yok. Bazen çok hevesleniyorum. Bu genelde dönemsel oluyor, mutfaktan çıkmıyorum... Kendimce denemeler, yeni spesiyaller keşfetme çabaları falan... Sonra bir an geliyor günlerce hiç mutfağa girmiyorum... Sanırım yemeği daha çok seviyorum... Haa bu arada güzel makarna yaparım... En kolayı o napim :)

Onlara yapılan her türlü zulmün karşındayım... Bununla ilgili her türlü etkinlik, çalışma ve protestoda beni görebilirsiniz. Hayvanlar için soyunmam bir protestoydu... Bu konuya dikkat çekmek içindi... Tüm dünyada türlü türlü konular için buna benzer protestolar yapılıyor. Bazen sesinizi duyurmak için sıradışı, cesur davranışlar sergilemek gerek. Benim de yaptığım tam olarak buydu. Hayvan haklarını korumak için toplumun daha fazla bilinçlenmesi gerektiğine inanıyorum. Sizce bu yolda daha fazla neler yapılmalı? Kesinlikle katılıyorum... Hala günümüzde hayvan sevmeyen, kedi köpekten korkan insanlarımız

var. Bunun asıl sebebi, yurtdışında olduğu gibi insanların bebeklerini hayvanlarla aynı evde büyütmüyor olması. Oysa yurtdışında, Avrupa’da bireyler bebeklikten itibaren kedi, köpek ve diğer birçok evcil hayvanla aynı ortamı soluyarak yetişiyor. Hayvan sevgisi çocukluktan aşılanıyor. Bu konuyla ilgili bence en büyük eksikliğimiz bu. Sonra bakıyorsunuz televizyon kanallarında hayvanlarla ilgili yapılan doğru düzgün programlar yok. Oysa ki az ya da çok televizyonu hepimiz izliyoruz. Hayvan sevgisi buradan da aşılanabilir diye düşünüyorum. Buna benzer daha birçok şey yapılabilir. Hayvanları korumak ve daha çok sevmek adına değişik aktiviteler, organizasyonlar, çalışmalar yapılabilir.

Hayattaki en büyük korkunuz nedir? Başarısızlık ve yalnızlık. Özellikle hayvanlara olan ilginiz ve duyarlılığınız çok dikkat çekiyor. Bu son derece merhametli ve takdir edilecek bir davranış. Hayvan hakları için soyunduğunuzda nasıl tepkiler almıştınız? Hayvanlar, doğa, insanlar, tüm canlılar... Hayat tümüyle güzel... Dolayısıyla özellikle doğaya ve hayvanlara verilen zarar canımı çok acıtıyor. Çünkü biz insanlar konuşabiliyor, bir şekilde kendimizi savunabiliyoruz. Zaten bizi diğer canlılardan ayıran tek şey bu bence. Bir çiçeğin dalından koparılması, bir karıncanın ezilmesi beni kahrediyor... Keşke tüm canlılar olarak bir arada yaşamayı becerebilsek... Özellikle hayvanlar konusunda çok hassasım. Haziran - 2017

29


Sizce aşkın tanımı nedir? Aşk hayatınızın neresinde? Aşk çok güzel bir şey ama bir o kadar da depresif bir şey. O duygunun içinde barınma süresi ondan kısa sürüyor. Yıllarca sürdüğünü düşünsenize... Bence tam bir kabus... O ruh hali içinde yıllarca yaşamak imkansız... Aşkı yaşamayı seviyorum. Dönem dönem bir çok şeye aşık olabiliyorum... O duyguyu seviyorum... Ama zarar görmeden zamanında bitirmek gerek. Yoksa aşk acıya dönüşüyor. Şöyle açıklayayım; düşünün ki vücudunuza aniden bir mutluluk hormonu aşılıyorsunuz ve bu hormon zirvede çalışıyor. Sonra kimyanız, ayarlarınız değişiyor dolayısıyla vücut dengeniz bozuluyor. Başta bu durum sizi çok mutlu etse de sonra yan etkileriyle dengeleriniz bozuluyor ve mutluluk bir anda başka şeylere dönüşüyor. İşte bu yüzden ben aşkı hayatımın merkezinde değil, hayatımın dilimlerinde yaşıyorum.

Aşkı yaşamayı seviyorum. Dönem dönem bir çok şeye aşık olabiliyorum... O duyguyu

Televizyonda talk show yapma hayaliniz hala devam ediyor mu? Böyle bir imkanınız olsa seyirciye ağırlıklı olarak hangi mesajları iletmek istersiniz? Oldum olası televizyonda olmayı hep istedim. Ya bir talk show ya da bir yarışma programı sunmak... Eğlenceli bir şeyler yapmak... İçine hayvanlardan, yaşamdan, doğadan bir şeyler katarak... Ama bir türlü müzik ve sahneden zaman ayırıp odaklanamadım böyle bir projeye. Zamanı geldiğinde yapacağım. Şimdilik biraz daha vakti olduğunu biliyorum. Şu anda enerjimi sahneye ve müziğe ayırdım.

seviyorum... Ama zar ar görmeden zamanında bitirmek gerek.

Bir İzmirli olarak İzmir ve İzmirliler hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? İzmirli olmak anlatılmaz yaşanır... Gurur duyduğum memleketim... Güzel sohbetiniz, güler yüzünüz için çok teşekkür ederiz. Ben de sizlere teşekkür ederim. Mavişehir Dergisi’nin başarılarının artarak çoğalmasını dilerim. Röportaj: Duygu Attila 30

Haziran - 2017


www.mavisehirdergisi.com

KENDİ WAFFLE’INIZI YARATIN

İ

zmir’in yeni cazibe merkezi haline gelen MaviBahçe AVM’de bulunan Waffle Art, sunduğu lezzetlerle herkesi kendine hayran bırakıyor. 12 çikolata, istediğiniz kadar seçebileceğiniz meyve ve 14 farklı süsleme çeşidiyle herkesin damak zevkine hitap etmeyi hedefleyen Waffle Art, sizi adeta sanat eseri olan lezzetlerini denemeye davet ediyor. Waffle Art’ın eşsiz lezzetlerini sipariş ederek bu keyfi bulunduğunuz ortamda da yaşayabilirsiniz. Adres: Mavibahçe AVM 3. kat Tel: 0553 663 00 35 www.waffleart.com.tr

İNGİLİZCE’Yİ YABANCI GENÇLER ÖĞRETECEK

K

arşıyaka Belediyesi Gençlik Eğitim Merkezi (KARGEM) öğrencileri, bu yaz yabancı gençlerden İngilizce öğrenecek. AIESEC işbirliğiyle, KARGEM’de gerçekleştirilecek ücretsiz dil kursunda, dünyanın dört bir yanından 100 üniversiteli genç görev alacak. Heyecanla beklenen kurs 17 Temmuz’da başlayacak. Projede görev almak üzere Amerika, Meksika, Gana ve Rusya gibi dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden, 100 yabancı üniversite öğrencisi Karşıyaka’ya

gelecek. 20 günlük eğitime, 5. ve 9. sınıf aralığındaki öğrenciler 14 Temmuz’a kadar başvuru yapabilecek. Gönüllü aileler aranıyor Yabancı gençler kurs sürecinde, kendilerine kapı açmaya gönüllü olan öğrenci aileleri ile birlikte kalacak. Aileler, çocuklarının daha fazla pratik imkanı bulabilmesini de sağlamak adına, evlerinde yabancı öğrenci konuk etmek için KARGEM’e başvuru yapabilecek. Haziran - 2017

31


Her ay MaviBahçe’de açtığımız standımızdan Mavişehir Dergisi’ni ücretsiz alabilirsiniz.

MAVİŞEHİR DERGİSİ her ay binlerce kişiye ücretsiz ulaşıyor Her ay binlerce kişi evlerine ücretsiz ulaşan Mavişehir Dergisi’ni okumanın keyfini yaşıyor. Okuyucu kitlesini her geçen gün arttıran Mavişehir Dergisi, sizlere daha iyi hizmet verebilmek için dağıtım ağını genişleterek, Mavişehir ve Ataşehir bölgesindeki yeni toplu konut sitelerinde oturan okuyucularına da ulaşıyor. Ayrıca her yeni sayıda Mavişehir Ege Park AVM’de ve MaviBahçe’de açtığımız standımızdan derginizi ücretsiz alabilirsiniz. Bizi ziyaret eden okurlarımıza ve destekçilerimize çok teşekkür ederiz.

Her ay EgePark AVM’de açtığımız standımızdan Mavişehir Dergisi’ni ücretsiz alabilirsiniz.

32

Haziran - 2017


www.mavisehirdergisi.com

Doğal Kaynak Suları

7 tl

Sertlik (ph) 7,20 alkali Suyumuzun tadına sudur bakmak isteyenlere 19 lt damacana Yeni abonelere su ücretsiz olarak 1. ve 5. verilmekte. siparişlerinde 1 hafta sonra damacanamız 6 adet 1,5 lt su teslim alınır. (Aylık 300 adet stok ile hediye sınırlıdır.)

Topçam Madran içerdiği kalsiyum, magnezyum, florür, potasyum ve sülfattan oluşan eşsiz mineral bileşimiyle içimi en hafif, en güvenilir doğal kaynak suyudur. Vücuda zararlı ağır metaller alüminyum, demir, mangan ve organik kökenli amonyum içermez.

DURUKAN TİCARET Fabrika Bayii Tel: 0232 330 00 12

Gsm: 0538 241 10 10

YAZ AYLARINDA SIVI K AYIPLARINA DİKK AT susamayı beklememek gerekiyor. Kaybolan mineralleri yerine koymak ve artan sıvı ihtiyacımızı karşılamak için, su ve sıvı gıdaları bol tüketmekte fayda var. Uzmanlar sıvı ihtiyacını karşılamak için öncelikli olarak su, süt, ayran, evde mayalanan kefir, limonata

gibi sıvıların tüketilmesi gerektiğini söylüyor. Vücudumuzun yaklaşık % 60-65’ini su oluşturuyor. Araştırmalara göre toplam sıvı miktarındaki %1’lik değişiklik bile kendini susama ile gösterirken, daha fazla kayıp ise ciddi rahatsızlıklara yol açabiliyor. Sağlıklı bir yaşam için günde 2-3 litre su tüketmemiz gerekiyor.

Fotoğraf: pexels.com

Ö

zellikle yaz aylarında sıcaklığın artması ile birlikte vücuttaki sıvı kaybı yüksek seviyelere çıkıyor. Ter yoluyla vücuttan atılan su miktarı artıyor. Bu nedenle de daha fazla suya gereksinim duyuluyor. Bir çok insanda su içme alışkanlığının olmadığı bir gerçek. Fakat özellikle sıcak havalarda su tüketimi için

Haziran - 2017

33


Fügen Yenilmez fugnyenilmez61@gmail.com

36. TURGUT PURA HEYKEL SERGİSİ

İ

zmir’de Resim ve Heykel deyince ilk akla gelenlerden biri Turgut Pura Resim ve Heykel Vakfı’dır. İnsanlara sanatı sevdirmek ve sanat sevgisini aşılamak üzere 36 yıl önce kurulmuş. Her sene yapılan yarışma, bu sene plastik sanatların 2017 heykel dalında yapıldı. Turgut Pura Vakfı, 1981 yılında resim ve heykel sanatçısı Turgut Pura’nın ölümünden sonra eşi Güngör Pura tarafından kurulmuş bir sanat vakfıdır. Vakıf, İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nin kuruluşunda büyük emeği geçen heykeltıraş Turgut Pura’nın anısını yaşatmakta ve resim, heykel ve seramik dallarında sanatçılar yetiştirmekte. Vakıf bünyesinde bu amaç doğrultusunda kurulduğu yıldan itibaren her sene resim ve heykel alanında sanatçıların çalışmalarını desteklemek, sergilemek ve kalıcı eserler kazandırmak amacıyla uluslararası resim ve heykel yarışması düzenliyor.

Mayıs tarihleri arasında İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nde sergilendi. Heykel sanatçısı Mehmet Aksoy, heykel sanatçısı Prof. Dr. Mustafa Bulat, heykel sanatçısı Ali Dirier, DEÜ Yrd. Doç. Gökçen Ergür ve heykel sanatçısı Evren Ergin jüri üyesiydi. Yarışmada 1. “Çekişme”

Turgut Pura Vakıfı bir yıl resim bir yıl da heykel dalında sergi düzeniyor. Bu yıl da geçen yılların devamı niteliğinde birbirini tamamlayıcı şekilde yarışma ve sergi düzenlendi. Bu seneki heykel konseptindeki yarışmada seçilen eserler 15 - 28 34

Haziran - 2017

adlı eseriyle Mahmut Aydın, 2. Mert Kaan Burnaz oldu. Konak Belediyesi Başarı ödülünü “Korku” adlı eseri ile Burak Aktürk aldı. Mansiyonları İrem Serdaroğlu, Tülay Çakmak, Hüseyin Güven aldı. Jüri özel ödüllerini ise Seyhan Erdem, Tülay Özkul, Umut Reyhanlı, Fuat Kaplan aldı.


www.mavisehirdergisi.com

BÜYÜKŞEHİR’DEN SAĞLIK TURİZMİNE “ÇİFTE” DESTEK

İ

zmir Jeotermal A.Ş aracılığıyla Doğanbey’de 42 dönüm arazi satın alarak Seferihisar, Gümüldür, Özdere ve Ürkmez hattındaki otellerin turizm sezonunu uzatacak bir kür merkezi kurmaya hazırlanan Büyükşehir Belediyesi, aynı alanda ikinci büyük hamleyi Çeşme için yaptı. İZENERJİ şirketiyle Çeşme Termal Kür Merkezi’ne yüzde 40 ortak olduklarını açıklayan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Sağlık turizmini geliştireceğiz, EXPO’da sağlık kenti yapacağız diye senelerdir dil döktüğümüz konuyu iki yerde birden başlatarak mesafe almak istiyoruz” diye konuştu.

Başkan Aziz Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “TETUSA A.Ş. kar amaçlı bir şirket değildir. Hazinenin tahsis ettiği 100 dönümlük bir arazide Çeşme’nin ve İzmir’in kalkınması için kür merkezi yapılıp, bu şifalı sularda termal tedavileri bünyesinde barındıran, Çeşme’deki turizm tesislerinin süresinin ve yatak kapasitesinin uzaması için oluşturulmuştur. Yatırımın belirli bir kısmının yapılabilmesi için sermaye tutarının 30 milyonluk kısmı, termal suların değerlendirilmesi, insan sağlığı, rehabilitasyon ve spor ile ilgili tesis kurmak, kür merkezi çalıştırmak gibi faaliyetlere ayrıldığından bu

tutar şirkete verilmiştir. Asıl amaç kar elde etmek değil, sağlık turizmini harekete geçirmektir. Zaten bu kür merkezi çok karlı bir şey olsa, bunu özel sektör 80 bin defa yapardı. Bu kür merkezi sayesinde Çeşme’nin sezonluk süresi bir ay uzatılırsa, buradan Çeşme, İzmir ve Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır. O zaman biz de bir tacir gibi düşünürüz. Tacir mantığıyla belediyeyi yönetiriz.” şeklinde konuştu.

Gayrimenkulünüz için; BANA GÜVENİN...

LEVENT SOYDEMİR 0 532 643 62 80 Adres/2 Gayrimenkul Danışmanlık

Her ofis bağımsız bir Franchise işletmesidir.

Dudayev Blv. 6436 Sk. No:119 Çaylı Apt. D:3 Mavişehir - İzmir www.remax.com.tr/adres2 leventsoydemir@remaxadres.com T: 0232 362 58 58 F: 0232 362 44 14

Haziran - 2017

35


OBEZİTE GENLERDE BAŞLAR Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Uzman Doktor Onur Oral, küresel bir sağlık sorunu haline gelen obezite ve genetik arasındaki ilişkiyi anlattı. Uzman Dr. Onur Oral genetik tanı yöntemleriyle, kişiye özel bireysel beslenme tarzının, kilo kontrol yöntemlerinin ve egzersiz programlarının planlanabildiğini, böylece obezite tedavisinde başarı oranının yükseldiğini belirtti. Bilim dünyasında çok büyük tartışmalara sebep olan İnsan Genom Projesi ve bu projenin sağlık alanındaki uygulamalarından bahsedebilir misiniz? 2001 yılında açıklanan ancak eksikleri 2003 yılında tamamlanan İnsan Genom Projesi genetik alandaki ilerlemelere çok önemli ivme kazandırmıştır. Her bilim dalı için olduğu gibi Spor Bilim dünyası da bu yeniliklere seyirci kalmadı. Geçen süre içinde yeni bilgiler ortaya çıktıkça güncellenen “İnsan Genomu Projesi” rehberliğinde obezite sorunun çözümüne yönelik 36

genetik uygulamalar Tıp ve Spor Bilim dünyasında her geçen gün daha çok dikkat çekmeye başladı. Genler, ayrıca sporcu vücudunun antrenmana, beslenmeye ve diğer faktörlere nasıl ve ne şekilde cevap vereceğini de belirleyebileceği gerçeğinden yola çıkarak, “Obezite Genetiği’’ konusunda da obezite gen testlerinden alınan sonuçlar paralelinde, obez bireylerde sağlıklı kilo kontrolünü sağlamak olasıdır. Obezitenin tanı ve tedavisinde genetik yöntemlerin kullanım alanları nelerdir? Küresel bir sağlık sorunu olan Haziran - 2017

obezitede uygulanan genetik tanı yöntemleriyle, bireyin bireysel beslenme tarzı, kilo kontrol yöntemleri ve kişiye özel egzersiz programları planlanabilmekte ve obezite tedavisinde başarı oranları yükselmektedir... Son yıllarda gelişen genetik bilimi obeziteye neden olabilecek bazı genleri tespit edebilmeyi başarmasının ardından, obeziteye yol açabilecek bir çok metabolik faktörün DNA’larımıza kodlanmış olduğu ve genlerimiz tarafından kontrol edildiği gerçekliği ortaya konmuştur.


www.mavisehirdergisi.com

Küresel bir sağlık problemi olan obezitenin tanı ve tedavisinde dünya ülkelerinin kullandığı güncel yöntemler nelerdir? Dünya Sağlık Örgütünün,” obeziteyle mücadele” konusunu “şişmanlık önlenebilir” öngörüsüyle ele alınca; özellikle fiziksel aktivitenin arttırılmasına yönelik uygulamalar en önde gelen eylem planı olarak değerlendirilmeye başlandı. Fiziksel aktivitenin arttırılması son derece önemli ve tartışılmaz bir gerçek, çünkü alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengenin bozulmasıyla şişmanlama hızla arttığı bilimsel olarak da kanıtlanmış durumda. Bilindiği üzere, ulusal sağlık politikalarının ana hedefi sağlıklı bireylerden oluşan sağlıklı bir topluma ulaşmaktır. Sağlıklı topluma ulaşmak için de kurumlar ve sektörler arası işbirliğini kuvvetlendiren politikaların geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Obezite ile mücadele strateji planları yapılırken, bu konuda çok yönlü bilimsel disiplinlerin katkılarına başvurulması çok doğaldır.

insan organizmasının fonksiyonel anatomik yapısı, işleyiş ve fizyolojik davranışlarını bilimsel zeminde değerlendiren, spor dalları konusunda deneyimli ve çağdaş spor teknolojilerini sportif alanlara ve uygulamalara taşıyabilen spor bilimci akademisyenlerimizin değerli birikimleriyle harmanlanmalıdır. Özellikle son yıllarda tıp alanındaki bilimsel gelişmeler çok önemli yenilikleri hayatımıza kazandırmaktadır. Tıp dünyasında özellikle genetik alanındaki bilimsel ilerlemelerle insan hayatının sırları açığa çıkarken; aynı zamanda hastalıkların tanı ve tedavileri de genetik bilimi rehberliğinde tekrar şekillenmeye başladı.

Obezitenin tanı ve tedavisinde genetik yöntemlerin başarı oranı nedir? Sonuç olarak, geniş kitlelerin sadece fiziksel sağlık değil ama aynı zamanda psiko-sosyal sağlığını da geliştirmesi açısından çok özel ve eşsiz bir öneme sahip olan spor ve fizik aktivitelerin toplumsal düzeyde teşvik edilmesiyle şekillenecek ‘’Obezite ile Mücadele Hareketi’’ toplum sağlığına radikal bir katkı sağlayacağı kesindir. Bu noktada yapılması gereken en önemli bilimsel başlangıç, obezite hastalığının genetik tanısı, gen yapısına uygun bireysel diyet ve egzersiz programları düzenleyerek bu alanda somut başarılarla obez bireylerin sağlık koşullarında gözle görünen düzelmeleri sağlayabilmektir. Bu alandaki başarılarımızı sürdürülebilir kılmak için, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nden konuyla ilgili akademisyen arkadaşlarımızla oluşturduğumuz çalışma ekibi bünyesinde, elimizdeki bilimsel bilgi ve deneyimi harekete geçirerek, toplumun sağlıklı yaşam hedeflerine ulaşabilmesi adına nitelikli çözümler geliştirebilmek için ortak çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

Fotoğraflar: pexels.com

Bu planlamaların olumlu sonuçlara ulaşabilmesi için, bu alanda deneyimli hekim ve konuyla ilgili sağlık çalışanlarının medikal yaklaşımları; özellikle

Haziran - 2017

37


GURME LEZZETLER BOSTANLI 360 ŞARKÜTERİ’DE

G

eçtiğimiz aylarda Bostanlı’da kapılarını açan, organik ve gurme lezzetleri bir arada bulabileceğiniz 360 Şarküteri; size harika lezzetler ve ürünler sunuyor. 360 Şarküteri’de bulunan ürünler, sıkı bir kalite kontrol değerlendirmesinden sonra raflarda yerini alabiliyor. Doğal ve organik yaşam konusunda hassas olan, yiyeceklerini buna göre seçen herkesin uğrak mekanı olmuş durumda...

38

Tüm tecrübe ve deneyimlerini 360 Şarküteri ile zirveye taşıyan Elif Aran Kahya ve Erkan Kahya çifti, sizi İzmir’de sadece 360 Şarküteri’de bulabileceğiniz “Özgür Şef” sucukları ve daha bir çok ürünlerini denemeniz için davet ediyorlar.

Haziran - 2017



Fotoğraf: freepik.com

Uğur Oral Gazeteci - Yazar ugur@uguroral.com.tr

VAZODAKİ ÇİÇEK

N

edense bizde folklor denince akla hemen halk dansları gelir. “Bizim kız folklora gidiyor” der mesela anne babalar. Folklor İngilizce’den dilimize geçmiş bir kelime… İlk kez 1846’da İngiliz yazar William John Thomas tarafından kullanılmış... İngilizce’de folk (halk) ve lore (bilgi, öğreti) kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkmış. Kısaca “halk öğretisi, halk bilimi”. Bir halkın törelerinden inanışlarına, yemeklerinden, danslarına kadar ürettiği değerler folklor biliminin araştırma alanını oluşturuyor. Yani folklor halkı araştırıyor, analiz ediyor… *** Küreselleşme denen suni güç günümüzde folklorik değerlerin üzerinden silindir gibi geçiyor. Toplumları var eden farklı renkleri bir bir silip, tek renkli bir dünya yaratıyor adeta. Toplumlar sabun 40

köpüğü modaların uğruna, köklü geleneklerini, değerlerini feda ediyor… *** Bir süre önce “Yunanistan Nereye Gidiyor?” başlıklı bir yazı dizim yayınlandı bir günlük gazetede. Bu yazı dizisi kapsamında Türkiye’deki TÜRSAB’ın Yunanistan’daki karşılığı konumundaki HATTA’nın Yönetim Kurulu Başkanı Lysandros Tsilidis ile de bir röportaj yapmıştım. Sormuştum röportajda: “Atina’nın en turistik bölgesi Plaka’da tavernalarda sirtaki yapan yok, dükkânlarda İngilizce şarkılar çalıyor. Neden?” Tsilidis globalizasyondan dert yanmıştı… Özellikle de genç nüfusun kendi kültürüne yabancılaşmasından... *** Türkiye’de de önemli bir folklorik erozyon yaşanıyor. Bunda malum globalizasyonun da payı var; yok denemez. Ama globalizasyondan çok daha Haziran - 2017

etkili iki faktör söz konusu… Toplumsal deformasyon (biçimsel bozulma) ve dejenerasyon (yozlaşma)… Bu iki canavar el ele vermiş kemiriyor, içini boşaltıyor güzel, naif geleneklerimizin… *** Mesela, Ege Bölgesi’nde “lokma dökme” geleneği vardır. Birisi vefat ettiğinde, yeni bir işyeri açıldığında vs. aileler yüzlerce kilo lokma tatlısı döker, halka ücretsiz dağıtır tabak tabak. Özünde çok anlamlıdır aslında. Tatlı alacak durumu olsun olmasın, yüzlerce insan nasiplenir bu lokmadan. Her yiyenin edeceği duayla o lokmanın dökülüş amacına katkı sağlaması arzulanır. Ama bu güzel gelenek amacından öylesine saptırıldı ki… Ellerinde tencerelerle, leğenlerle sıraya girip tatlıyı bedavaya getirmenin derdine düşenler… Tabak tabak lokma alıp da


www.mavisehirdergisi.com

“bu lokmayı neden döktünüz?” diye sorma gereği bile duymayanlar… Böylesine anlamlı bir gelenek ancak böyle katledilebilir. *** Mesela bizim folklorumuzda delikanlının askere uğurlanması da önemlidir. Çoraplar, mendiller hediye edilir vatani görevini yapmaya giden gence. Cebine bahşişler konur para sıkıntısı çekmesin diye. Bu temiz geleneğin bile canına okundu artık. Son zamanlarda, yolda yürürken yanınıza hırpani kılıklı gençler yaklaşıyor aniden, ellerinde ucuz mu ucuz bir kolonya, pislik içinde bir lokum. Askere gideceğini söyleyip para istiyorlar sizden. Yalan! Bu tertemiz dayanışma ruhunu dahi istismar etmek istiyorlar. *** Dilenciler bile farklıydı eskiden bizim folklorumuzda. Mendillerini önlerine açıp, başları eğik, utançla gözlerini kaçırarak yardım talep ederdi insanlardan. Bugün dilenciler yüzsüzlüğün dik alasını sergiliyor. Dikiliyor başınızda arsızca. Sanki yardım etmeye mecburmuşsunuz gibi. Sinirlenip “git artık” demenize bile aldırış etmeden. Örfünde, geleneğinde “Komşusu açken tok yatanı ayıplama” öğretisi olan toplumun hoşgörüsü sömürülüyor resmen. *** Mesela bizde adettir; çocuklar gelin arabasının önünü keser. Damat zarflara küçük küçük bahşiş paraları yerleştirir, dağıtır. Çocuklar için bir eğlencedir bu; saftır, temizdir. Zarflardan çıkan parayla gazoz, çikolata vs. alır çocuklar. Bugün bu uygulama bile “sektör” halini aldı. Çocukları bu iş için örgütleyen çeteler kuruldu büyük şehirlerde. Gelin arabalarının önünü neredeyse

18-20 yaşında gençler bile kesiyor. Zarf almadıklarında otomobilin sileceklerine tutunup kaportanın üzerine yatıyorlar… Adeta haraç istercesine; terör estiriyorlar… Gelin ve damat, arabalarının önü kesildiği zaman korku duyuyor artık. *** Zamanında aileler ayaklarını yorganına göre uzatırlardı. Hayaller, hayatlar babanın ya da anne de çalışıyorsa, ebeveynlerin maaşlarıyla sınırlıydı. On lira giriyorsa örneğin eve, on liralık hayat yaşanırdı. Buna rağmen insanlar mutluydu. Şimdi insanlar görgüsüzce banka kredilerine saldırıyor. Kendisine ait olmayan bir paranın sunduğu sahte cennetlerin peşinden gidiyorlar. Tatil kredisi nedir Allah aşkına? Eskiden ailenin kıyıda köşede parası varsa tatile giderdi, yoksa gitmezdi. Bugün böyle mi? *** Eskiden hayat bilgisi dersinde “imece” denen bir kavram öğretilirdi bizlere. Köyde, kırsalda; bazı işlerin yerine getirilmesi için halkın işbirliği yapması, sinerji ortaya çıkarmasıydı imece. Artık o “sıcacık” köylerden eser kalmadı. Günümüz çocuklarına köy dediğinizde sadece tatil köyü geliyor akıllarına. Köy kalmadığı gibi imece folkloru de tarihe karıştı. Bugün, birisinin işi bozulduğunda elele verip yardım etmektense malına konmanın derdine düşüyor çevresindekiler. *** Deformasyonun ve dejenerasyonun etkisiyle toplumsal değerlerin nasıl dibe vurduğunu gösteren daha başka birçok örnek sayabiliriz… Örneğin eskiden bayramlar küslerin barışması, eşin dostun ziyaret edilmesi için bir vesileydi. Artık bayram çoğu insan için tatilden başka bir şey ifade etmiyor. Eskiden sokak ortasında iki kişi Haziran - 2017

kavgaya tutuşsa çevreden koşup ayırırlardı. Günümüzde herkes toplanıp seyrediyor, hatta cep telefonuyla kayıt yapıyor iyi mi! Eskilerde yapılan evlilikler bir ömür boyu sürerken günümüzde bu kadar sık boşanma vakasının yaşanması neden? Eskiden kadına yönelik şiddet bu denli fazla mıydı? Eskiden dindar-laik kavgası mı vardı? Nerede kaldı genlerimizdeki hoşgörü? Hangi değer var elimizde, geçmişimizden bugüne bozulmadan getirip koruduğumuz? *** Gerçekçi olalım, globalizasyon bir yere kadar kaçınılmazdır. 21. yüzyılın evrensel kaderidir… Ama dejenerasyon ve deformasyon farklı şeyler… Bunun sorumlusu küreselleşme değil toplumsal yozlaşma, çürüme... Özellikle 1980 sonrasında toplumun genetik kodlarıyla öyle çok oynandı ki… Toplumu bir arada tutan ortak değerler öylesine ayrıştırıldı ki… Yaratılan lüks tüketim meraklısı toplum bu amaca ulaşmak için her yolu mubah gördü, hatta özendirildi. Ve tek tek içi boşaldı folklorik zenginliklerin… Bizzat toplumun kendisi boşalttı hem de… Suçlu da toplum, mağdur da! *** Toplumun DNA’sı folklorik değerlerinde gizlidir… DNA ile oynandı mı özgünlük ve saflık yok olur… Kokmayan çilek, on günde büyütülüp kesilen tavuk, şişirilmiş salatalık gibi. Görüntüde belki sorun yoktur ama tat vermez… Ve toplumların folklorunu oluşturan zenginlikler, ağacın kökleri gibidir. Kökleri sağlam ağaçlar yüz yıllar boyu ayakta kalmayı başarırlar. Sözde yükselen değerlerin peşine takıldıkça yükseleceklerini sanan toplumlar bilakis alçalmaya başlarlar. Dalından koparılıp vazoya konan bir çiçek gibi, bir süre yaşar sonra da kurur giderler…

41


42

Haziran - 2017


www.mavisehirdergisi.com

MAVİBAHÇE’DE SALSA RÜZGARI

İ

zmir’in yeni yaşam merkezi MaviBahçe’de Salsa Rüzgarı esti. MaviBançe Kent Meydanı’nda Banu Noyan tarafından organize edilen yarışma renkli görüntülere sahne oldu. Ünlü Balet Tan Sağtürk, Şarkıcı Nez, Dans Eğitmeni ve Koreograf Ogün Yıldırım, Organizatör Banu Noyan ve MaviBahçe AVM Genel Müdürü Vedat Özeren’in jüri üyesi olarak yer aldığı yarışmada, genç çiftler yeteneklerini sergiledi. Etkinlikte 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Spor Bayramı kapsamında saygı duruşu, ardından ise İstiklal Marşı’nın okundu. Haziran - 2017

43


Tarihin en gizemli

ŞATOLARI B R AN ŞATOSU

K

arpat dağlarında, Transilvanya yöresinde bulunan, Braşov kentini Türk saldırılarına karşı korumak için 14. yüzyılda yapılan Bran Şatosu, günümüzde Romanya sınırları içinde bulunuyor. 1400’lü yıllarda yaşayan III. Vlad, o zamanlar Osmanlı idaresinde olan Eflak beyliğinin voyvodasıdır. Beyliği ele geçirdikten sonra Osmanlı’ya karşı savaşarak kısa süre içinde 20 bin Türk’ü kazıklara oturtup kanlarını içtiği söylenir.

İrlandalı yazar Bram Stoker, ölümsüz karakteri Kont Dracula’yı yaratırken Bran Kalesi’nden ve III. Vlad Tepeş yani nağm-ı diğer Kazıklı Voyvoda’dan ilham almış. Cellat anlamını taşıyan “Tepeş” lakabı Vlad’a o dönemin Romanya topraklarında yaşayan ana etnik grubu olan Ulahlar tarafından verilmiş. Tarihin en kanlı liderlerinden olan Vlad’a “Kazıklı Voyvoda” lakabı ise binlerce insanı canlı canlı kazıklara geçirtmesinden ve buna da “Tepeş yöntemi” adı verilmesinden geliyor. İnsanları kazıklara geçirtmek dışında birçok akıl almaz işkence usullerini de icad eden III. Vlad, Fatih Sultan Mehmed tarafından yakalanmaya çalıştıysa da Romanya dışına kaçmayı başardı, ama kendi adamlarından biri tarafından 1462 yılında öldürüldü. Şaşırtıcı olan şu ki aslında III. Vlad, Bran Şatosu’nda yaşamamış sadece kısa sürelerle bir kaç kez konaklamış. Yaşadığı gerçek yer ise Karpat’lardaki Peonari Şatosu’ymuş.


NE USCHWANSTE IN ŞATOSU

D

eli Kral olarak bilinen II. Ludwig tarafından 19. yüzyılda yaptırılan ama kendisinin içinde sadece 3 hafta kalabildiği, gerçeküstü bir dünyanın simgesi olan Neuschwanstein Şatosu, Walt Disney’e de ilham vermiştir. Şatonun ismi Almanca’da “Yeni Kuğu Taşı” anlamına geliyor. Münih şehrindeyseniz mutlaka gidip görmeniz gereken bir yer. Almanya’nın Bavyera eyaletinde, Würzburg’dan başlayıp, güneye doğru giden, Münih’ten sonra Füssen’de son bulan güzergaha “Romantik Yol” adı veriliyor. Swangau kasabasında, iki göl arasındaki bir tepeye, Bavyera Kralı Ludwig tarafından, hayatı pahasına yaptırılan Neuschwanstein Şatosu, Romantik Yol’un en güzel parçası. Bavyera Kralı II. Ludwig, kardeşi Otto ile beraber, Prusya Prensesi olan genç annesi ve Bavyera Kralı babası Maximillian’dan uzakta büyümüş. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını Swangau’nun gölleri, dağları ve ormanları arasında yalnız geçirmiş.

Utangaç bir kişiliğe sahip olduğu bilinen II. Ludwig, insanlardan izole yaşamayı tercih etmiş ve bu karakter özelliklerini Neuschwanstein Şatosu’na da yansıtmıştır. Sahip olduğu imkanların görkemine rağmen, akşam yemeklerini mutlaka tek başına küçücük masasının bulunduğu yemek odasında yediği biliniyor. Dini inancına kuvvetle bağlı olan II. Ludwig’in karyolasının çatısı, gotik bir kilise maketi olarak tasarlanmıştır ki sadece buradaki ahşap işçiliğinin yapımı dört yılda tamamlanabilmiştir. Mimar Riedel ve Dollmen tarafından 1869 yılında başlanan şatonun yapımı 1886 yılında bitmiştir. Yani Kral Ludwig’in cesedinin bir gölde bulunduğu yıl... Hayalinin gerçeğe dönüşümünü sabırla izlediği yıllarda daha aşağıda yer alan Hohenswangau Şatosu’nda kalmıştır. Ülkesinin tüm kaynaklarını bu şatonun yapımına harcamasıyla dikkatleri üzerine çeken kral, kendi bakanları tarafından suçlanmıştır. 1886’da, Bavyeralı bir grup doktordan

oluşan psikiyatri komitesi, kralın zihinsel rahatsızlığı olduğunu ilan ederek onu Starnberg gölü üzerindeki Berg Şatosu’na gönderirler. Burada sıkı bir gözetim altında yaşamını sürdüren kral, aynı senenin temmuz ayında sığ bir gölde ölü olarak bulunur. İşin ilginç olan yanı ise hemen yanında doktorunun da cesedinin olmasıdır. Bu olayın cinayet mi, boğulma mı yoksa intihar mı olduğu hiçbir zaman açıklık kazanamamıştır.


Hap Bilgiler Günlük hayatımızda çok fazla karşımıza çıkmasalar da aklımızın bir kenarında bulunmaları gereken bilgileri sizin için topladık.

HABANER A DANSI SİZE TANIDIK GELİYOR MU?

C

armen Operası’nda kulanıldığı için ün kazanan Habenera dansı, 19. yüzyılda çok tutulan bir danstır. İlk bölümü çok hareketlidir. Kimilerince İspanyol kökenli olduğu, zenci müziğinden etkilendiği ve Avrupa’ya yayıldığı, kimilerince de Afrika-Küba kökenli olduğu ileri sürülür.

CALİGULA İSMİ HAFIZANIZDA YER ETMİŞ Mİ?

C

aliga isimli asker ayakkabılarını giydiği için Roma Ren Ordusu askerleri tarafından kendisine “Caligula” lâkabı verilen Gaius Julius Caesar Germanicus, Germanicus ile İmparator Augustus’un torunu Agrippina’nın oğludur. Tiberius’un yerine imparator olan Caligula, kısa bir süre ülkeyi liberal bir siyasetle yönetti. Ancak, aynı yıl kişiliğinde ani bir değişiklik oldu ve kendisini Mısır firavunları gibi “yeni güneş” ilân ederek bir imparator-tanrı egemenliği kurdu. Bir subay tarafından öldürülünceye kadar Roma’yı baskıcı ve zorba biçimde çok kan dökerek yönetti.

46

Haziran - 2017

K AYIP KITA MU

B

ilim adamlarına göre Mu Kıtası bir efsaneden ibaret. Pasifik Okyanusu’nda büyük tufan sırasında sulara gömüldüğü varsayılan efsanevi kıta ile ilgili Mustafa Kemal Atatürk de yoğun araştırmalar yapmıştır. Mu Kıtası’nın varlığını ilk olarak öne süren James Churchward isimli İngiliz araştırmacıdır. Mu Kıtası’nın varlığını kabul edenlere göre burası yeryüzündeki ilk kıtadır. İddaya göre Mu Kıtası’nda 70 bin yıl önce tek tanrılı bir din vardı ve burada yaşayanlar teknolojik ve manevi açıdan çok üstün durumda olup, telepati, durugörü, astral seyahat gibi mistik güçlere sahiptiler.


Hap Bilgiler CABER K ALESİ’NDEKİ MEZARIN SIRRI

T

ürkiye sınırına 100 km. uzaklıkta bulunan Kuzey Suriye’de Fırat Irmağı’nın sol kıyısında bulunan Caber Kalesi ve içinde bulunan mezar hakkında yakın zamana kadar farklı bilgiler vardı. Bu bilgilere göre buradaki mezarın Osmanlı Hanedanı’nın kurucusu Osman Bey’in büyük babası Süleyman Şah’a ait olduğu sanılıyordu. TBMM ile Fransa arasında yapılan Ankara Antlaşması’nın 9. maddesine göre, burası Türkiye topraklarından sayılacak ve Türk bayrağı çekilebilecekti. Ancak Osmanlı Hanedanı’nın kurucusu Osman Bey’in büyükbabasının adının kesin olarak bilinememesi gerçeğinin ortaya çıkması ile mezarın da ona ait olmama ihtimali ile bu durum değişti.

PABLO CASALS KİMDİR?

P

aris Operası ve Concerts Lamoureux Orkestrası’nda solist olarak görev alan İspanyol bestecisi Pablo Casals, viyolonselist ve orkestra şefidir. Yetkin bir Bach yorumcusu olan Casals’ın en ünlü bestesi “El Pessebre” adlı oratoryodur.

HADRİANUS K APISI’NI YAKINDAN GÖRDÜNÜZ MÜ?

R

oma İmparatoru Hadrianus’un adına yapılan, Antalya’da kenti çeviren sur üzerindeki anıtsal kapılardan biri olan Hadrianus Kapısı’na aynı zamanda Mermer Kapısı da deniyor. Hadrianus Kapısı üç gözlü olup Lâtince bir kitabesi bulunmaktadır.

(1876 Tarraqone 1973 San Juan/Porto Riko)

Haziran - 2017

47


ALIŞVERİŞ

Fotoğraftaki tüm ürünler H&M

HOŞGELDIN SICAK YAZ Portföy - Yargıcı 189,90 TL

İşlemeli küçük çanta Zara - 129,95 TL Küpeler Perspective 34,30 TL


Miu Miu

ALIŞVERİŞ

Plaj çantaları - Betsey Johnson

er Büstiy

Etek - Machka 665,00 TL

Bileklik Accessorize

19,00

o-1 Mang

TL

Plaj çantanızı seçerken, hafif, geniş ve çok gözlü bir çanta tercih edin. Küfe karşı etkinliği kanıtlanmış ve yıkanabilir bir plaj çantası olmasına da özen gösterin. Elbette bütün bu özelliklerle birlikte plaj çantanız çok şık olmalı.

Ayakkabı Hotiç 329,00 TL


KAHVALTI asla sıradan olmamalı

Kaşarlı salamlı ekmek ruloları hazırlamayı denediniz mi? Denemediyseniz emin olun çok seveceksiniz. Tost ekmeklerinin kenarlarını bir bıçak yardımıyla çıkarın ve geri kalan kısmı merdaneyle açın. Her birinin üzerine sulandırılmış domates salçası sürün. Kaşar peyniri ve salamları da yerleştirin. Ekmeğinizi rulo şeklinde sarın ve zeytinyağlı tavada sarımsak tozu, karabiber ve tuz ekleyerek pişirin. Ayrı bir kapta labne peynirinin üzerine pul biber ve naneyi ekleyip karıştırın. Pişen ekmeklerinizi hazırladığınız labne peynirli sosla servis edin.

Rengarenk peynir topları Beyaz peyniri bir çatal yardımıyla ezdikten sonra lor peyniri, rendelenmiş kaşar peyniri ve krem peynir ile karıştırın. Ceviz büyüklüğünde peynir topları hazırlayın. Arzu ettiğiniz yeşilliği ince ince kıyın. Susam ve çörek otunu ayrı bir düz tabakta karıştırın. Toz kırmızı biberi de ayrı bir tabağa alın. Peynir toplarınızı istediğiniz adette baharat karışımlarına bulayın.


Fotoğraf: freepik.com

Sofranızda görsel bir şölen! Fransız tostu... Tost ekmeklerini üçgen olacak şekilde çapraz olarak kesin. Bir kaseye iki adet yumurtayı kırın ve üzerine toz şekeri ilave ederek çırpın. Yarım bardak süt ve vanilyayı da ekleyin. Hazırladığınız üçgen şeklindeki ekmek dilimlerini bu karışıma bulayın. Yağladığınız kızgın tavada arkalı önlü pişirin. Pişen ekmek dilimlerini servis tabağına aldıktan sonra yaban mersini ve ahududu taneleriyle servisinizi zenginleştirin. Son olarak ekmek dilimlerinin üzerine bal gezdirin.

Cevizli sarmısaklı salça İki kaşık domates salçasını ve bir kaşık biber salçasını küçük ama derin bir kase içinde karıştırın. Birkaç adet ceviz içini havanda dövün. Tanelerinin biraz büyük kalmasına dikkat edin. İki diş sarmısağı bir bıçağın sapıyla ezin ve cevizlerle birlikte salçanın içerisine atın ve karıştırın. Üzerine biraz zeytinyağı ekleyin. Kahvaltılık sosunuz hazır.

Pancake Elenmiş un, kabartma tozu ve vanilyayı, karıştırma kabına alın. Sırasıyla; toz şeker, tuz, süt, ayçiçek yağı ve yumurtaları ekleyin. Pürüzsüz bir hal alana kadar çırpın. İlk pankeki pişirmek için; krep tavasını ayçiçek yağı ile yağlayın. Kızdırdığınız tavaya küçük bir parça olarak pankek harcını aktarın. Ocağın altını kısın. Pankeki, üzeri göz göz olana kadar pişirin. Bir spatula yardımıyla çevirdiğiniz pankekin diğer tarafını da aynı şekilde pişirin. Üzerine bal ve meyveleri ekleyerek servis edin.


YAZ SOFRALARINA YAKIŞAN TARİFLER DOMATES ÇORBASI

D

omates çorbası yapmak için yağ ve unu bir tencerede hafifçe kavrun. Diğer taraftan kabuğu soyulmuş domatesleri robottan geçirip bu karışıma ilave edilin. Birkaç dakika kadar kavrun. Ara verilmeden bir litre kadar su ilave edip karıştırma işlemini sürdürün. 15 dakika bu şekilde kaynatın. Daha sonra süt ilave edip birkaç dakika daha kaynatarak ocaktan alın. Arzu ettiğiniz miktarda tuz ekleyin. Servis yaparken üzerine kaşar peyniri rendesi ve süsleme için istediğiniz yeşillikleri ilave ederek servis edebilirsiniz.

PİZZANIZI YARATIN

P

izzanızın hamuru için; bir kaba mayayı, şekeri ve ılık sütü koyup karıştırın. Bu şekilde 5-10 dakika kadar bekletin. Kabaran mayanın içine sıvı yağı, yumurtayı ve tuzu ilave edip karıştırın. Üzerine azar azar unu ilave edip, ele yapışmayan yumuşak kıvamlı bir hamur elde edene kadar yoğurun. Hamuru cam bir kaba alıp üzerini streç ile kapatın. 1 saat kadar mayalanması için bırakın. Daha sonra istediğiniz incelikte eliniz ile bastırarak açın. Sosu için; bir kaba domates salçasını, sıvı yağı, sarımsağı, kekiği ve tuzu koyup iyice karıştırın. Hazırladığınız sosu pizza hamurunun her yerine sürün. Sonra eşit miktarda kaşar peyniri rendesi serpin. Pizza hamurunun üzerine domatesleri ve biberleri de ekleyin.

Önceden ısıtılmış 180° fırında pizzanızı 10 dakika pişirin. Sonra üzerine sucuk dilimleri ve zeytinleri yerleştirip tekrar fırına verin. Sucukların üzeri kızarmaya başlayınca pizzanın her yerine gelecek şekilde kaşar peyniri rendesini serpin. Pizzanızı tekrar fırına verip, kaşar peyniri eriyene kadar pişirin.


MEYVELİ TART

M

eyveli tart yapımı için, işe kremasını hazırlamakla başlayabilirsiniz. Süt, şeker, un ve yumurta sarısını tencereye koyup karıştırın. Ocağın üzerinde koyulaşana kadar sürekli karıştırarak pişirin. Koyulaşınca ocaktan alın ve içerisine vanilya ile tereyağı ilave edip, karıştırın. Hazırlanan kremayı oda ısısında soğumaya bırakın. Tart hamurunu hazırlamak için, tereyağı ile pudra şekerini krema kıvamına gelinceye kadar karıştırın. Üzerine yumurta sarısı ekleyip, biraz daha yoğrun. Elde edilen karışıma, vanilya ve azar azar un ilave edip, güzelce yoğrun. Hamuru 10 dakika kadar buzdolabında dinlendirin. Hamur dinlenirken, soğuyan kremanın içerisine, krem şanti ile labne peyniri ilave edin ve mikser ile pürüzsüz bir kıvam alıncaya kadar çırpın. Dinlenen tart hamuru buzdolabından alın ve iki yağlı kağıt arasına koyup, merdane ile açın. Açtığınız hamuru tart kalıbı içerisine yerleştirin. Kalıba yerleştirilen tart hamurunun üzerine, çatal ile delikler açın ve hafif ısıtılmış 170° fırında, üzeri pembeleşinceye kadar (10-12 dakika) pişirin. Pişen tartınızı fırından alıp, oda ısısında soğumaya bırakın. Tart hamuru soğuduktan sonra, kalıptan çıkartın ve servis tabağınıza alın. İçerisine krema koyun ve düzgün bir şekilde yaydırın. Üzerini en sevdiğiniz mevsim meyveleri ile süsleyin.


BİTMEYEN TRAFİK SİGORTASI GÜNDEMİ

Z

orunlu Trafik Sigortaları ne yaptı ne etti yine sektör gündeminin zirvesindeki yerini korumayı başardı.

Son yıllarda yüksek primlerle sohbetlerin ana konusu olan trafik sigorta branşı, şimdi de sigorta şirketlerinin tepkisel uygulamaları ile karşımızda. Trafik sigorta primlerinin neden yükseldiğini daha önceki yazılarımda açıklamaya çalışmıştım. Kısaca üzerinden tekrar geçmek istiyorum. Sektör bu branşta zarar ediyor, bu bir gerçek. Yapılan sigorta suistimalleri bu zararın en büyük sebebi. Bunun yanında beklenmedik bir şekilde güncellenen kanunlar ile sigorta şirketlerinin karşılık ayırmamış olduğu ve ödemek zorunda kaldıkları tazminat talepleri de sistemin içini boşaltan bir diğer unsur. Dolayısıyla sigorta şirketlerinin topladıkları primler ödedikleri tazminatların üzerinde kalıyordu.

Normal şartlarda tüketiciler, fiyatı yüksek bir ürünü satın almama kararını verir. Bu durumda ürüne olan talep azalınca satıcılar da fiyatları makul seviyelere geri çeker. Fakat trafik sigortaları zorunlu poliçeler olması nedeniyle böyle bir talep düşüşü de yaşanmadığı için fiyatlar yüksek seviyelerde seyretmeye devam etti. En sonunda devlet nisan 2017’de bir yönetmelik yayınlayarak trafik sigortası fiyatları için üst sınırlar belirledi. Sigorta şirketlerinin poliçeleri bu üst sınırlardan daha yüksek rakamlara satmalarına kanun koyucu olarak yasak getirdi. Böylece trafik sigortalarındaki yeni dönem başlamış oldu. Sadece fiyat belli, diğer herşey muamma Kendiliğinden dengeye gelmemiş, devlet müdahalesi ile yönlendirilmiş olması nedeniyle, yeni dönemde de sorunlar daha farklı şekilde karşımıza çıkmaya başladı. Sigorta şirketleri, devletin belirlediği fiyattan satış yapmak istemiyorlar. Çünkü bunun tazminatları karşılayabilmeleri için gerekli fonu toplayabilmeleri için yeterli bir prim seviyesi olmadığını belirtiyorlar. Fakat zorunlu poliçe

Bir ürünün satış rakamının maliyetinin altında kaldığı zamanlarda iki seçenekten birinin yapılması gerekir. Ya maliyetleri düşüreceksin, ya da satış fiyatlarını 54

olması nedeniyle, “satmıyoruz” da diyemedikleri için bu sefer işi yokuşa sürme yoluna başvuruyorlar. Nisan ayının başından beridir, trafik sigortası düzenleme ekranı açılmayan sigorta şirketleri var. Düzenleme işlemlerini tamamladıktan sonra, kayıt esnasında sistem dışına atan programa sahip sigorta şirketleri var. Müşteri kendisini tercih etmesin diye, kredi kartı ile işlem yapamayacağını, önce banka hesabına havale yapılmasını talep eden sigorta şirketleri var. Yine en masum olanı, kredi kartına taksit yapmam, sadece peşin olarak poliçeyi keserim diyen sigorta şirketleri. Kim haklı, kim haksız? Sigortalılar haklı. Çünkü zorunlu olarak ödemeleri gereken trafik sigortası primlerinin makul seviyelerde ve ödeme kolaylığı içinde olmasını istiyorlar. Sigorta Şirketleri haklı. Çünkü ekonomik birer kuruluş olmaları nedeniyle, faaliyetleri sonrasında para kazanmak istiyorlar. Hesaplarını gelir-gider dengesine göre yapıp zarar etmemelerini sağlayacak satış fiyatını buluyorlar, fakat devlet müdahalesi ile bu hesapları alt üst ediliyor. Sigorta Acenteleri haklı. Herşeyin muallak olarak önlerine sürüldüğü için hem durumu sigortalılarına doğru izah edebilmeleri lazım, hem de sigorta şirketleri ile yaşadıkları gereksiz çatışmalardan kurtulmaları lazım. Devlet konusuna gelince... Sanırım o da haklı.. Fakat altını dolduracak bir sebep bulamadım. Bir sonraki yazıya kadar düşüneyim en iyisi.. Sıcaklarla aramızın güzel geçeceği bir yaz dönemi diliyorum. Fotoğraf: pexels.com

Özgür Muharrem ŞİŞİK Sigorta Danışmanı ozgur@kavramsigorta.com.tr

arttıracaksın. Sektör son yıllarda kararını fiyatları arttırmaktan yana kullandı. Tüm şirketler aynı uygulamayı yapınca, trafik sigortası primleri alabildiğine yükseldi. Halbuki yapılması gereken, sistemin içindeki sızıntı yapan kısımları tespit edip, onları ortadan kaldırmaya yönelik önlemler almaya çalışmak olmalıydı. Profesyonel sigorta acenteleri olarak bunu her fırsatta sektör yöneticilerine anlatmaya çalıştık, çalışıyoruz.

Haziran - 2017


Model: F5SR Kabuk: Sert integral plastik Hız: 22 km/s Güç: 4.5 kw / 745 N Menzil: 70 dk. Ağırlık: 35 kg Hız ayarı: 7 kademe Enerji: 2.0kWh; 48 V; 42 Ah Dalış derinliği: 2,5m - 40m Ölçüler: 1152mm X 507mm X 372mm

SEABOB F5 SR Dizginlenemeyen yoğun güç

SEABOB F5 S en yüksek performanslı su aracıdır. Yalnızca 35kg ağırlığındaki bu araç, su üstünde mükemmel kullanım özelliklerine sahiptir. Sürüş performansı benzersizdir. SEABOB F5 S, sahip olduğu 680 newton itme kuvveti ile göz kamaştırır. E-Jet Power System, 6 vites seviyesinde kontrol imkanı sunar. SEAFOB F5 S, bu vitesler sayesinde düşük viteste sakin bir sürüş yaparak su üzerinde kaymanıza ya da yüksek hızda daha agresif bir sürüş yaparak 6. vitese kadar çıkmanıza izin verir. Son derece sportif bir karaktere sahip bu su aracı, olağan dışı dinamikliği ile ön plana çıkar. Sportif görünümü, krom ağırlıklı tasarım unsurları ile vurgulanır. SEABOB F5 S denizdeyken kendini evinde hisseder. Yüksek manevra kabiliyeti, büyük havuzlarda da kullanılmasına olanak sağlar.

0(232) 330 0500 - 0(555) 503 92 58 - 0(549) 501 88 32


DERGİ İNDEKSİ

Derginizin bu sayısında yer alan haber ve reklamların telefon ve adres bilgilerine kolaylıkla ulaşabilmeniz içindir.

Özgür Yurdusev Tattoo Cemal Gürsel Cad. Hurşitbey Apt. No: 89 K:5 D:5 Bostanlı - İzmir Tel: 0537 891 01 36

29 Ekim Koleji Adres: 10001 Sk. No:10 A-B Ulukent - İzmir Tel: 0232 700 1923

MaviBahçe - AVM www.mavibahce.com.tr

Uluoğlu Pastaneleri 1738 Sok. No:138 Bostanlı Tel: 0(232) 323 5545

360 Şarküteri İsmail Sivri Sk. No:3 / B Bostanlı Tel: (0232) 360 03 60

Pizza Rucola Bestekar Sadi Hoşses Sk. No:42 Bostanlı www.pizzarucola.com

Yeşilzade Kömürde Künefe Goncalar Mahallesi 6038 Sk. 5/B-E Karşıyaka Tel: (0232) 367 16 16

Baba Fingo - Hamburger ve Pizza 0(232) 330 7262 6497 Sk. 8/A Atakent - Mavişehir (Karşıyaka Göz Hast. sokağı)

MakroYapı - İç Mimari Tasarım 0 (232) 329 80 29 - 329 90 29 İstasyonaltı, Semra Aksu Cd No:6 35630 Çiğli / İzmir

Durukan Ticaret Tel: 0232 330 00 12 Gsm: 0538 241 10 10 Mini Haus Anaokulu 6782 Sk. No:27 Aydınlıkevler Mah. Çiğli Tel: (0232) 370 07 01

EVLERE SERVİS RESTORAN VE CAFELER

ŞEHİR REHBERİ LÜZUMLU TELEFONLAR Alo Trafik Ambulans Bilinmeyen Numaralar Elektrik Arıza İtfaiye İzsu Arıza Polis İmdat Sahil güvenlik Telefon Arıza Uyandırma

15 4 112 118 18 6 1 10 185 155 15 8 121 135

HASTANELER VE POLİKLİNİKLER Başkent Üni. Zübeyde Hanım Hast. İkinci Yaşam Diyaliz Merkezi Karşıyaka Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Karşıyaka Devlet Hastanesi İzmir Üniversitesi Hastanesi Özel Egem Fizik Tedavi Dal Merkezi Özel Kardiya Kardiyoloji Dal Merkezi Özel Karşıyaka Göz Hastanesi Özel Zübeyde Hanım Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Ege Üniversitesi Hastanesi 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi Central Hospital El ve Mikrocerrahi Hastanesi (EMOT) Kent Hastanesi Özel Altınordu Hastanesi Özel Çınarlı Kadın Doğum Hastanesi Egeria Çocuk Sağlığı Park Tıp Merkezi Kızılay

VETERİNER KLİNİKLERİ Pet-Vet Mavişehir Veteriner Kliniği Atakent Veteriner Kliniği Bostanlı Veteriner Polikliniği

YARDIM

Kardelen Çilingir Karşıyaka Güvenlik DGS Alarm ve Güvenlik Sistemleri Çilingir Bay Adem

DİŞ POLİKLİNİKLERİ Asude Polat

241 10 00 382 06 07 444 35 43 366 88 88 399 50 50 367 70 70 336 35 35 362 54 54 366 22 77 483 14 14 444 13 43 412 22 22 341 67 67 441 01 21 444 53 68 464 24 00 462 27 27 433 00 84 367 22 22 421 47 90

368 96 66 337 02 08 336 44 89 330 55 16

441 92 16 381 28 22 376 14 96 337 21 36 0539 235 25 87

Red Dragon - Uzak Doğu mutfağı Mc Donald’s Nane Lezzet Atölyesi Tarihi Bafra Pidecisi Doritali Pizzeria Elti’s Cafe Edem Çıtır Waffle

483 00 79 444 62 62 833 33 40 336 72 64 502 12 32 330 20 88 330 10 13

MARKET ve ŞARKÜTERİ Ömerağa Tire Market Şarküteri

368 11 24 290 06 22

SOSYAL KULÜPLER VE DERNEKLER Karşıyaka Briç Derneği 368 73 08 Dance Castle Gençlik ve Spor Derneği 369 02 65 Karşıyaka Spor Kulübü 368 69 95 Bostanlıspor Gençlik SK Derneği 0544 735 19 12 483 22 42 İzmir Dağcılık Kulübü Ege Açık Deniz Yat Kulubü 745 81 00 İzmir Fotoğraf Sanatları Derneği 464 32 12 BESİAD 330 90 01 Mavişehir TSM Platformu Derneği 0532 788 93 33 Mavişehir Tenis Atölyesi 0505 580 00 25

ÜNİVERSİTELER

Ege Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Özel İzmir Ekonomi Üniversitesi Özel Gediz Üniversitesi Özel İzmir Üniversitesi Özel Yaşar Üniversitesi Özel Şifa Üniversitesi

TİYATROLAR

Karşıyaka Oda Tiyatrosu İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Mavi Tiyatro Konak Sahnesi Bornova Sahnesi Ege Sanat Merkezi Hamle Tiyatrosu Tansaş Çocuk Tiyatrosu Pınar Çocuk Tiyatrosu Bostanlı Açık Hava Tiyatrosu

311 10 10 412 12 12 750 60 00 329 35 35 279 2525 355 00 00 246 49 49 411 50 00 308 00 00

369 64 87 368 22 39 445 00 71 483 50 35 343 04 33 381 64 06 484 44 70 484 48 28 463 15 15 362 61 61

RESTORAN VE CAFELER Red Dragon Servet’in Yeri Mc Donald’s Borga Çiğ Börek Filos Atölye Tat Karşıyaka Ocakbaşı Grano Pizzaria Doritali Pizzeria

483 00 79 362 51 51 444 62 62 330 24 12 362 48 84 336 30 60 330 14 44 330 72 62 502 12 32

TAKSİ DURAKLARI Atakent Bostanlı Birlik Bostanlı Köprü Mavişehir Etap Karşıyaka Merkez Umut Taksi Mavişehir Taksi

OTOBÜS ŞİRKETLERİ Ulusoy Turizm Kamil Koç Turizm Pamukkale Turizm Varan Turizm Metro Turizm

KÜLTÜR MERKEZLERİ

Karşıyaka Belediyesi Kültür Merkezi İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Bülent Ecevit Kültür Merkezi Atatürk Kültür Merkezi Sabancı Kültür Merkezi Alman Kültür Merkezi İZFAŞ Sanat Galerisi İtalyan Kültür Merkezi Fransız Kültür Merkezi Ziya Gökalp Kültür Merkezi

350 10 77 362 28 28 362 80 00 324 01 00 381 37 15 330 17 92 324 08 82

362 41 53 330 22 30 330 52 01 362 19 92 362 00 52

369 27 90 368 22 39 361 06 23 483 85 20 446 06 64 489 56 87 482 12 70 421 52 42 466 00 13 366 44 59

MAVİŞEHİR SİTE YÖNETİMLERİ 1. Etap Yönetim 2. Etap Yönetim Albatros Yönetim Soyak A Bölgesi Soyak B Bölgesi

Listede yer almak istiyorsanız lütfen 0(549) 323 30 31 numaralı telefonu arayınız veya

56 bilgi@mavisehirdergisi.com adresine iletişim bilgilerinizin bulunduğu e-posta gönderiniz.

324 10 12 324 10 14 324 25 26 324 60 93 324 55 70


Satılık

Alaçatı’da 8 odalı Butik Otel Toplam 640 m2 alan içinde 360 m2, 2 katlı, yüzme havuzlu, özel otoparklı, kaliteli inşaat ve mükemmeliyet ödüllü, ruhsatları eksiksiz turistik tesis. Diğer tüm detaylar için bilgi alabilirsiniz.

0(232) 330 0 500 www.jets.estate • 0(549) 501 8832



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.