UNUTULMAZ A NLARIN H AYAT BULDUĞU YER DESİNİZ CANLI MÜZİK PERFORMANSLARI ÖZEL DAVETLER - WORKSHOPLAR
TOPLANTI ve GRUP YEMEKLERİ ile
KABİN EKİBİ
Eşsiz deniz manzarasında
unutulmaz olmaya devam ediyoruz.
* Ödüllü mutfağımızın zengin menüsü ile söz, nişan, nikah yemekleri ve doğum günü partileriniz için MyMAYA’yı aramayı unutmayın facebook.com/mymayamavisehir twitter.com/mymayamavisehir instagram.com/mymaya_mavisehir
www.mymaya.com.tr
0 (232) 324 5970 - 0 (530) 293 5891 Mavişehir EgePark AVM. 2.Kat
Otizm’e farkındalık yaratmak adına Mavişehir Dergisi Reklam Arası - Aras Attila’ya aittir. Dergi T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve grafiklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Mavişehir Dergisi’nde yayınlanan ilan ve reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
İmtiyaz Sahibi (Sorumlu) Aras Attila aras@mavisehirdergisi.com
Editör / Yayın Yönetmeni
Ziynet Attila ziynet@mavisehirdergisi.com
Görsel Yönetmen ve Grafik Tasarım Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu Duygu Gönen Attila
Reklam Rezervasyon / Bilgi
Kabin Ekibi 0(549) 323 3031 - 0(549) 330 0 500
Yapım
Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu
Yayın Türü
Yerel - süreli - aylık
Yönetim Yeri
6003 Sk. No.7/A Karşıyaka / İZMİR
Web Sitesi
www.mavisehirdergisi.com
Baskı:
Basım ve Yayın Tarihi Katkıda Bulunanlar Uğur Oral - Özgür Şişik - Serdar Sütçü Doç. Dr. Gürkan Ersoy - İsmail Barış Özpazarcık - Fügen Yenilmez Prof. Dr. Meltem Onay Kutay Ürkmen - Melis Yolaç Uzm. Dr. Tolga Enver Yücetürk
02 Nisan günü Otizm için yürüyüş yapıldı. Otizm’e Farkındalık yaratmak adına Otizm’li çocuklara sahip aileler, yakınları, konuya duyarlı birçok kişi maviler giyerek Alsancak Gündoğdu meydanından Konak Saat Kulesine yürüdü. “Otizm’in farkındayız” diyenlerle birlikte yürüyen aileler seslerini duyurmaya, dertlerine ortak çareler aramaya çalıştı. Otizm hakkında bilgi sahibi olmayanların sesini duyar gibiyim “otizm ne demek”diye... Bu sorunuza şöyle yanıt verebilirim; ancak daha geniş bilgiye, dergimizde yer alan Kutay Ürkmen’nin köşe yazısından ulaşabilirsiniz. Otizm; yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Otizmle tanışan birçok ailenin ortak derdi ise; kendileri güçten düştüğünde çocuklarıyla kimin ilgileneceği konusu... Ailelerin en büyük korkusu ne yazık ki bu. Bir anne tanımıştım; oğlu otistik idi. Otizm bireylere göre farklılık gösteren bir olgu. Kimi çocuk hiç denecek kadar az konuşurken zekası çok gelişme gösterebiliyor. Oğlu uzun süre annesini kabullenmemiş, öfkeli, biraz da saldırgan... Öyle çok zorluk çekmiş ki; o anlattıkça “Otizmle ilgili çocuklar ve aileleri için bir katkı sağlayabilir miyiz, nasıl yardımcı oluruz” diye düşünmeye başladım. Tam onbeş sene sonra oğlunun ağzından ilk defa “anne” sözcüğünü duymuş. Bir anne için ne demek varın siz düşünün artık... Oğlu okuldayken bile onu düşünmeden edemiyordu; çok da haklı... Yine bir arkadaşımızın oğlu için otizm teşhisi konulmuştu. Otizmi kabullenmek ve sonrasında nasıl bir yol izlemeleri gerektiği hakkında bilgi sahibi olmak; zorlu bir yol... Mesela Bergama’da Otistik çocuklara eğitim verecek bir okulun olmadığını söylemişti bir arkadaşım. Oğlunu sürekli olarak İzmir’e getirip götürdüğünden söz etti. Bu önemli konuda yetkililerin; eğitim biriminin ciddi çalışmalar yapması gerekiyor diye düşünüyorum. Otizm tek başına yaşanan bir olgu da değil üstelik. Tüm aile bireyleri, yakınları, tüm etrafı otizmle nasıl yaşanacağını bilmek zorunda. Otizmin fakında olalım ve üzerimize düşen neyse yapalım diye bu kez sayfamı bu konuya ayırdım. İç sayfalarımızda da bu konuyla ilgili yazılara yer verdik. Umarım bir yararımız olur. Her zamanki gibi görüş ve düşüncelerinizi bekliyoruz. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diyerek birlikte birçok zorluğu daha kolay aşacağımıza inanıyorum. Sevgi ve saygılarımla, Ziynet Attila ziynet@mavisehirdergisi.com mavisehirdergisi@gmail.com
İÇİNDEKİLER • • • • • •
Avrupalı çocuklar Karşıyaka’da (6) Türkiye’de doğdum çünkü... köşe yazısı (10) Öner Evez Özel Röportaj (24-27) Kadına şiddete defileli tepki (28-29) Dostluk kazandı (34) Köşe Yazıları
Uğur Oral - İsmail Barış Özpazarcık - Özgür Şişik - Doç. Dr. Gürkan Ersoy Prof. Dr. Meltem Onay - Fügen Yenilmez - Serdar Sütçü - Kutay Ürkmen
2
iye Başkanı İzmir Büyükşehir Beled a’nın Ankara Aziz Kocaoğlu, Endonezy ağırladı. Büyükelçisi Wardana’yı
Endonezyalılar yakın takibe başladı
İzmir “mercek” altında Konuk Büyükelçi, İzmir ekonomisinin yükselişini yakından takip ettiklerini ve kentteki hangi sektörlerde işbirliği yapabileceklerine dair araştırma içinde olduklarını söyledi. Başkan Aziz Kocaoğlu, İzmir’in sanayinin tüm kollarında ve tarımda yüksek potansiyeliyle Endonezyalı yatırımcıları beklediğini dile getirdi. İzmir’in yükselişi Güneydoğu Asya’dan bile yankı buldu. 250 milyonu aşkın nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkeleri arasında yer alan Endonezya’nın Ankara Büyükelçisi
Wardana, İzmir’deki iş dünyasıyla ekonomik işbirlikleri kurmak istediklerini söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyaret eden Büyükelçi, İzmir ekonomisinin yükselişini yakından takip ettiklerini belirterek, “Burada iş dünyasıyla görüşmeler yapmak istiyorum. Hangi alanlarda işbirliği yapabiliriz, bu konuda önerilerinizi almak için buradayım. Emekli olan fahri konsolosumuzun yerine de, aramızdaki ticari ilişkilerin daha da gelişmesine olanak sağlayacak yeni bir fahri konsolos atamak
Lozan’dan Cumhuriyet’e...
İsmet İnönü sergisini 5 günde 2 bin çocuk gezdi İnönü Vakfı’nın öncülüğünde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye’deki ilk dijital sergi, “Lozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü” sergisi, en büyük ilgiyi öğrencilerden gördü. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki sergiyi 5 günde İzmir’deki 27 okul ve eğitim vakıflarından gelen 2 bin öğrenci gezdi. İsmet İnönü’nün kızı, İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, öğrencilere sergiyi gezdirerek Kurtuluş Savaşı’nda yaşananları, Lozan’daki büyük mücadeleyi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki başarıları anlattı.
istiyoruz” dedi. Açılışı yapılan Fuar İzmir’i gördüğünü ve çok etkilendiğini dile getiren Büyükelçi Wardana’ya, Büyükelçilik Ekonomi Müsteşarı Fahmi Aris Innayah da eşlik etti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 15 milyon nüfuslu Ege Bölgesi’nin merkezi konumundaki İzmir’in özellikle petrokimya, demir çelik, tekstil ve tarımsal sanayide gelişmiş bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayarak, Endonezyalı yatırımcılar için her türlü imkanın bulunduğunu söyledi.
Sergide ziyaretçiler dokunmatik ekranlar sayesinde interaktif olarak belge ve fotoğraflara ulaşabildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi de sergiyi gezen öğrencilere Süt Kuzusu Projesi kapsamında süt ve çeşitli hediyeler dağıttı. Çocuklar için “Zamanda Yolculuk” Küratörlüğünü Prof. Dr. Zafer Toprak’ın, tasarımını Çağdaş Arpaç ve Dr. Fatma Türe’nin yaptığı yeni medya teknolojileriyle düzenlenmiş sergide ziyaretçiler dokunmatik ekranlar sayesinde interaktif olarak belge ve fotoğraflara ulaşabildi. Sergi dört ana bölümden oluştu: “İsmet İnönü’nün Yaşamı”, “Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü”, “Lozan Konferansı Nisan - 2015
ve Antlaşması”, “İsmet İnönü ve Dış Politika”. Çocuklar için de özel olarak hazırlanmış “Zamanda Yolculuk” başlıklı bir bölüm yer aldı. Serginin açılışı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker birlikte açmıştı.
4
Kıyı tasarımında sıra
Bostanlı Deresi’ne geldi
İzmirliler’in denizle ilişkisini güçlendirmek amacıyla Körfez’i kıyılarıyla birlikte tasarlamayı hedefleyen “İzmirdeniz-Kıyı Tasarım Projesi” kapsamında sıra MavişehirAlaybey Tersanesi arasındaki sahil şeridindeki ilk uygulama alanı olan Bostanlı Deresi ve yakın çevresine geldi. Bu konuda uygulama projelerini tamamlayan Büyükşehir Belediyesi, yapım ihalesi için hazırlıklara başladı. Bostanlı’da yapılacak düzenleme ile Karşıyaka sahilindeki mevcut kıyı kullanım kültürünü destekleyecek şekilde mekan kalitesinin artırılması, yaya ve bisikletliler için kıyı boyunca kesintisiz ve engelsiz dolaşımın sağlanması, yeni aktiviteler ile kıyı kullanımının desteklenmesi hedefleniyor.
Neler yapılacak? Bostanlı Deresi üzerinde, yaya sürekliliğini sağlayacak ahşap-çelik yeni bir yaya köprüsü yapılacak. Vatandaşlar bu köprünün üzerine oturup denizi de seyredebilecek. Her yaş grubunun ve engelli çocukların da kullanımına uygun modern bir çocuk parkı yapılacak. Parkta çim tepeler, tepelerden inen kaydıraklar, teleferik oyun grubu, ipli tırmanma, trambolin, denge elemanları, değişik salıncaklar, engelli salıncağı, tahteravalli ve oturma grupları yer alacak. Ahşap
günbatımı platformları ve wi-fi erişim alanı kullanıma sunulacak. Bu alanda suni bir tepe yapılarak ağaçlandırılacak ve gölgeli, ağaç altında ahşap platformların ve şezlongların olduğu, günbatımının izlenebileceği sakin bir dinlenme-buluşma alanı yaratılacak. Ahşap bir yaya yoluyla doğrudan kıyıya bağlantı sağlanacak, bu bağlantı üzerinde çelik-ahşap bir pergole, altında oturma birimleri ve kendini temizleyen taşınabilir otomatik şehir tuvaleti yerleştirilecek. Bostanlı deresi içine yüzer bir platform yapılacak. Bisiklet yolu Mavişehir yönüne doğru yenilenecek ve Bostanlı iskele yönüne doğru devam ettirilerek sürekliliği sağlanacak. Mevcut “Bisim” büyüyecek; kıyı hattında beğeni gören bisiklet parklarının kullanımına bu bölgede de devam edilecek. Dökme kauçuk bir koşu yolu yapılarak vatandaşlara sağlıklı spor imkanı yaratılacak. Kıyı boyunca geniş ve rahat bir yaya yolu yapılacak; kılavuz karolarıyla engelli dolaşımı sağlanacak. Deniz kenarındaki taş tahkimat yenilenecek. Yaya yolu boyunca kent mobilyaları, bitkisel peyzaj, genel ve dekoratif aydınlatmalar olacak. Fıskiyeli bir havuz ve küçük etkinliklere imkan veren bir meydan oluşturulacak. Rekreasyon alanına piknik masaları, masa tenisi ve satranç masaları ile oturma birimleri yerleştirilecek. Nisan - 2015
İlk uygulama alanını takip edecek ikinci uygulama ise Mavişehir yönüne doğru kıyı boyunca devam edecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Mavişehir’den İnciraltı’na uzanan kıyı şeridinin yeniden tasarlanması hedefiyle başlatılan “İzmirdeniz - Kıyı Tasarım Projesi” kapsamında bugüne kadar Pasaport, Konak Pier – Karataş ve Üçkuyular - Göztepe İskele arasındaki kıyılar düzenlendi. Turan ile Yeni Kent Merkezi arasında uzanan 8 kilometrelik kıyı şeridinin ilk etabı için de uygulama projeleri tamamlandı. Bostanlı Deresi bağlantı yolları yapılacak İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Bostanlı Deresi üzeri bağlantı yolları düzenleme projesi Gün Sazak Bulvarı ile Demirköprü Alt geçidi arasında yapılacak. İZSU Genel Müdürlüğü tarafından yapılan Bostanlı Deresi ıslah çalışmalarının tamamlanmasının ardından, köprü bağlantı yolları ve çevre düzenlemesi imar planlarına uygun hale getirilecek. Proje kapsamında daha önce Bostanlı Deresi üzerine yapılan 5 köprünün bağlantı yolları yapılacak. Ayrıca Gün Sazak Bulvarı ile Demir Köprü Alt Geçidi arasında yapılan kamulaştırmalar ile yeni açılacak imar yolları, derenin sağından ve solundan trafik akışı sağlayacak.
karsiyakabelediyesi karsiyaka.bel.tr
karsiyaka bel
karsiyakabelediyesi
6
Avrupalı çocuklar Karşıyaka’da
Avrupa’nın farklı ülkelerinden, Erasmus KA2 Okullararası stratejik ortaklık “We are the world we are the children” projesi kapsamında İzmir’e gelen ilköğretim öğrencileri Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ı makamında ziyaret etti. Akpınar “Dünya barışını çocuklar sağlayacak” dedi. keyifli anlar yaşadı. Romanyalı Luliu Proje kapsamında beş gün boyunca Constantin isimli öğrenci siyasete İzmir ve Karşıyaka’yı gezen öğretmen meraklı olduğunu söyleyerek, ve öğrencilere Türkiye’nin tarihindeki Akpınar’a “Bu kadar büyük bir şehri çocuk kahramanlar ve onlara ait yönetmek nasıl bir duygu?” sorusunu hikayeler tanıtıldı. Şehrin güzelliklerini iletti. Henüz 14 yaşında olan Luliu’nun de görme imkanı yakalayan öğrenciler sorusundan etkilen Akpınar, Iuliu’yu İzmir ve Karşıyaka’nın tarihi ve turistik tebrik ederek, “Belediye başkanlığı mekanlarını gezerek Türk kültürünü zor ama zevkli bir görev, anladığım yakından tanıma fırsatı yakaladı. Her kadarıyla soruyu soran arkadaşım da ülkeden 6 öğrencinin ve 3 öğretmenin geleceğin belediye başkan adayı. Sana katıldığı proje Türkiye’den sonra söz; belediye başkanı olursan ben de Litvanya, Yunanistan, Hırvatistan ve seni ziyarete geleceğim” dedi. Romanya ile devam edecek. “Dünya barışını sizler koruyacaksınız” Akpınar ile sohbet ettiler Dünya barışını yaşatacak ve Projede, Türkiye adına ev sahibi olarak sürdürecek olanların çocuklar İzmir Karşıyaka Ortaokulu yer aldı. olduğunu söyleyen Başkan Akpınar, İngilizce Öğretmeni Sibel Aykal ve beraberindeki yabancı heyet Karşıyaka “Birbirimize uzak değiliz. Komşuyuz, asırlardır yakın ilişkilerimiz var. Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Çocuklarımızın bunu devam ettirmesi Akpınar’ı makamında ziyaret etti. Uzun uzun sohbet eden Akpınar ve öğrenciler ve dünya barışına katkıda bulunmaları, Nisan - 2015
kültürleri tanımaları ve o kültürleri yaşatmaları için bir araya gelmeleri de çok önemli. Bizim öğrencilerimizin de sizin ülkenize gelerek kültürlerinizi öğrenecek olması çok değerli” dedi.
8
konuşarak İngilizceyi ilerletme imkanı sağlanmaktadır. Yaz tatilinde düzenlenen programlarda yaşamın her alanında yabancı dilin etkili kullanılması için geziler ve sosyal etkinliklerde öğrenci ve eğitmenler sadece İngilizce konuşarak çalışmalarını tamamlarlar. Eğitimdeki hedefleriniz nelerdir? Akademik başarısı yüksek, yabancı dille ilgili yetkinliklere sahip, öğrenmekten yaşam boyu kopmayan, etkili iletişim kurabilen, her yönüyle nitelikli bir yaşam süren, ülkesine ve insanlığa yarar sağlamak için gereken beceri, tutum ve sosyal becerileri kazanmış bireyler yetiştirmektir. Eğitim kadronuzu oluştururken nelere dikkat edersiniz? Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlı, akademik yaşamında başarı gösteren, yaşam boyu öğrenmeyi içselleştirmiş, eleştirel düşünebilen, sosyal becerileri gelişmiş, etkin iletişim kurabilen, eğitim teknolojilerini etkili kullanabilen, saygı, hoşgörü ve kişisel disiplin ilkelerine bağlı, yaratıcı ve yeniliklere açık bir biçimde mesleğini devam ettiren, sorumluluk sahibi, ekip çalışmasına yatkın, demokratik lider niteliklerine sahip, yaşamı boyunca insanlığa yararlı olmayı amaçlayan eğitmenlerden oluşmasına dikkat etmekteyiz. Eğitim ve teknoloji arasında nasıl bir işleyiş içindesiniz? Eğitim teknolojilerindeki gelişmeler, teknoloji birimimiz tarafından takip edilmektedir. Teknoloji biriminde görev alan yöneticilerimiz bir çok eğitim almaktadırlar. Bu eğitimler sonucunda gerekli materyalleri özenle seçmekte ve alan uzmanlarıyla paylaşımlarda bulunarak çalışmalarına devam etmektedirler. Robot kulüplerimiz, laboratuvarlarımız, sınıflarımız, zihinsel gelişim atölyelerimiz, akıl oyunları etkinliklerimiz, kulüplerimizdeki çalışmaların tamamında eğitim teknolojileri etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Okulunuzda yabancı dil eğitimi veriliyor mu? Veriliyorsa nasıl bir yol izliyorsunuz? Yabancı dil eğitimimiz kur sistemine göre geliştirilmiştir. Online English sistemiyle yabancı eğitmenlerle
Size göre; diğer okullardan farkınız nedir? Akademik başarıda ölçme değerlendirme ve etüt sistemimizin öğrencinin başarısını desteklemesi sosyal etkinliklerin planlı ve kazanımlara dayalı bir şekilde gerçekleştirilmesi, rehberlik biriminin yaptığı çalışmalar, eğitim teknolojilerini yakından takip etmemiz, değerler eğitimini gelişim seviyelerine göre geliştirerek öğrencilere kazandırmamız gerekenleri daha iyi bir şekilde sunmamız. Veliler çocuklarını size neden göndermeli? Bizim kurumlarımızda önce öğrenci ve velimizi yakından tanımak çok önemlidir. Öğrenci yakından tanındıktan sonra ihtiyacı olacak çalışmalar belirlenerek öğretmen ve yöneticilerimiz çalışır bilgi akışı doğru ve hızlı sağlandığı için öğretmenler, yöneticiler ve diğer birimler iyi bir ekip çalışması ortaya çıkarırlar. Gelişen çağın ihtiyaçlarına uygun bir şekilde teknolojiyi yakından takip ederek öğrencilerin gelişim özelliklerine göre öğrencimizin akademik başarı ve duygusal sosyal gelişimini destekleyecek uzman eğitmenlere emanet etmek için velilerimiz bizleri tercih etmektedir. Velileriniz üzerlerine düşen görevleri sizce yerine getiriyorlar mı? Bazen ebeveyn rolleri ile ilgili eksikler ya da yanlışlar, ihmaller yaşansa da rehberlik birimimiz aile eğitimleri ve seminerleriyle, etkinliklerle okul yöneticileri ve öğretmenleri, öğrenci, aile işbirliğinin önemini vurgulayan çalışmalar yapmaktadırlar. Bu da ebeveyn rollerinin daha sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesini sağlamaktadır. Okulunuzda ne gibi sosyal faaliyetler yapılıyor? Okulumuz bünyesinde bilim şenliği, kariyer şenliği, ailemle güçlüyüm etkinliği, kariyer etkinlikleri, tarih Nisan - 2015
temalı kültür haftası, dil temalı kültür haftası, sağlık haftası, kültürel geziler, sanat atölyeleri, spor etkinlikleri gibi sosyal etkinliklerimiz öğretmenler ve öğrenciler için oldukça renkli geçmektedir. Geçmiş nesillere baktığımızda gelecek nesilleri nasıl tanımlarsınız? Akıllı telefonlar, tabletler bu kuşağının simgeleri gibi. Daha çok internet üzerinde sosyalleşmeyi tercih eden, sosyal medyayı çok aktif şekilde kullanan bir kuşakla karşı karşıyayız. Biraz da teknolojiyle olan güçlü bağlarından kaynaklı, pek çok işi aynı anda yapmayı seviyorlar. Her şeyi çabuk tüketiyorlar. Bu kuşağın özelliklerine göre eğitim hedeflerinin analizinin iyi yapılması gerekmektedir. Şimdiki sınav sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sınavlar hayatımızda hep var olan bir gerçeklik. Sınavlara iyi hazırlık yapılmasını sağlayacak eğitim kurumları geliştirilmeli. Sınav sisteminin avantajları ve dezavantajları çok fazla, önemli olan öğrencinin bunları iyi tanıyıp başarıya odaklanması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanı olsaydınız neler yapardınız? Eğitim hedeflerimizi oluşturulurken toplumun ihtiyaçları, eğitim programındaki konu alanının özellikleri, eğitilecek bireylerin gelişim düzeyleri, bireylerin eğitim ihtiyaçlarının analizlerinin doğru yapılmasını sağlayacak ekipler kurulmasını sağlardım. Eğitim felsefemizle pratikteki uygulamalarımızı karşılaştırıp gereken eğitim teknolojileri desteği, yönetici ve öğretmen hizmet içi eğitimlerini arttırıp uygulamaların geliştirilmesi için araştırma geliştirme programlarını sistemli bir şekilde yürütürdüm. Eğitim hakkında söylemek ya da eklemek istedikleriniz varsa nelerdir? Yeni yetişen kuşakların eğitim ihtiyaçları doğru analiz edilmeli, eğitim teknolojilerinden faydalanılarak çocuklarımızın duygusal sosyal gelişimleri desteklenmeli ve çocuklarımıza güvenerek yarınlara umutla bakmalıyız.
SAĞLIKLI ŞEYLER A T Ö L Y E S İ
SAĞLIKLI ŞEYLER AT Ö LY E S İ
Sağlıklı yemekler, her gün adresinize teslim ediliyor. Cansu Uygur kimdir, bize biraz kendinizi anlatır mısınız? İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Fen lisesinden mezun olduktan sonra “Beslenme ve Diyetetik” eğitimimi almak için Amerika’ya gittim. 5 yıl orada yaşadım ve 2009 yılında mezuniyetimden sonra İstanbul’da sırasıyla Dr. Ender Saraç ile kendi kliniğinde, Alman Hastanesi’nde ve Doğuş Grubu’nda “diyetisyen” olarak çalıştım. Tüm çalıştığım yerlerde farklı branşlar üzerine uzmanlaştım. En son çalıştığım Doğuş Grubu D-Life Sağlıklı Yaşam Merkezi’nde alkali beslenme, detoks, paket diyet yemek hizmetleri üzerine uzmanlaştım ve şimdi İzmir’de bu birikimimi insanlarla paylaşmak istiyorum. Neden İstanbul değil de İzmir? İstanbul, doğup büyüdüğüm şehir olmasına rağmen artık eskisi gibi değil maalesef. Ayrıca İzmir’i çok severim, her yaz buraya geldiğimde keşke geri dönmesem derdim. Şimdi hem bu hayalimi gerçekleştiriyorum hem de İzmir’de henüz profesyonel olarak uygulanmayan bir sistemi buraya taşıyorum. Bu benim için çok keyifli bir süreç. Sistemden biraz bahseder misiniz? Nasıl faydalanabileceğiz ve neden üye olmalıyız? Burada “Sağlıklı Şeyler Atölyesi”ni kurduk ve ilk ürünümüzü BackPack markası ile çıkarıyoruz. BackPack içerisinde 4 farklı menünün haricinde bir de tamamen kişiye özel paketler yaratarak hizmet veriyor. Menülerimiz kişinin ihtiyacı doğrultusunda benim yönlendirmem ile ortak bir kararla belirleniyor.
11 Kişi bu sisteme üye olduğunda önce benimle 1 saatlik bir analize giriyor. 2 gün sonrasında yemeğini adresine teslim ediyoruz ve maceramız başlıyor. Sürecin ortasında ve sonunda olmak üzere 2 takip görüşmesi daha yapıyoruz, böylece süreci tamamen kontrol altında tutmuş oluyoruz. Kişiye özel paketimizde ise görüşmelerimiz daha sık oluyor (günlük telefonla takiplerimiz hariç) ve size özel spor hocanızla haftada 3 gün beslenmenizle uyumlu bir egzersiz planı izliyorsunuz. Zayıflama sürecinde, spor yaparken ya da detoksta ne yiyeceğimizi bilemiyorsak, hazırlamakta güçlük çekiyorsak, motivasyona ihtiyacımız var ise bu programa üye olmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Çünkü hedef ve sonuç odaklı çalışıyoruz ve sizi mutlu etmek için tüm birikimimizi kullanıyoruz diyebiliriz. Ne tarz menüler var? Sağlıklı zayıflamak isteyenler için SlimFit, spor yapan ve kas kütlesini geliştirmek isteyenler için Muscle, detoks yapmak isteyenler için ise Eatox ve Juitox olarak 2 alternatifimiz bulunmakta. Detoks paketlerimizden biri yemeli, diğeri ise sıvı program. Kişiye özel VIPFit paketimizde ise süreç boyunca spesifik bir paket üzerinden gitmek yerine benim kontrolümde farklı beslenme şekilleri ile ilerliyoruz. Teslimatı nasıl yapıyorsunuz? Teslimat her sabah 08:30 - 09:30 ve 09:30 -10:30 saat dilimleri arasında Türkiye’de ilk defa ısı koruyucu çantalar ile danışanımızın belirttiği adrese teslim ediliyor. Üyelik sonunda çantamızı hediye ediyoruz.
Dyt. Cansu Uygur
Sizinle görüşmeden internetten ya da telefonla sipariş veremiyor muyuz? Maalesef hayır. Çünkü bu sistemin kesinlikle kontrol altında ilerlemesi ve bunu da diyetisyenin yapması gerekiyor. Kendi vücudunuzu tanıdığınızı düşünseniz de yanlış kararlar alma ihtimalinizi riske atmıyoruz. Kesinlikle sonuç almak için mutlaka diyetisyen görüşmesinden geçmenizi ve düzenli olarak kontrollerinize gelmenizi istiyoruz. İlgilenen kişiler size nasıl ulaşabilir? Ofisimiz Bostanlı’da. Randevu ve/veya detaylı bilgi için 0546 5498021 numaralı telefondan da bize ulaşabilirler.
SAĞLIKLI ŞEYLER ATÖLYESİ Mavişehir Dergisi okurlarına özel bu kupon ile birlikte gelen misafirlerimize aylık üyeliklerde +5 gün ve 1 seans personal training hediye. Yemekleriniz Türkiye’de bir ilk olan ısı koruyucu çantalar ile adresinize teslim ediliyor.
GSM: 0546 5498021
e Hediy
ir çekid
12
Churchill House Yatılı Yaz Okulu artık Türkiye’de Tamamı yabancı egitimcilerle yürütülecek yaz okulu programı Izmir Özel Türk Koleji kampüslerinde gerçeklesecek Yabancı dil öğrenimi konusunda farkını her zaman ortaya koyan İzmir Özel Türk Koleji, bu yaz hayata geçirilecek Churchill House İngilizce Yatılı Yaz Okulu ile hem akademik hem de sosyal faaliyetlerin bir arada olduğu bir yaz okulu programına imza atıyor. İngilizce dil eğitimi konusunda öğrenci ve yetişkin programlarıyla dünya çapında 40 yılı aşkın bir tecrübeye sahip olan Churchill House ile 65 yıllık bir eğitim kurumu olan İzmir Özel Türk Koleji’nin yıllara dayanan eğitim tecrübelerini bir araya getiren Churchill House İngilizce Yatılı Yaz Okulu’nda 10-17 yaş grubu arasındaki gençler hedefi İngilizce dilini aktif olarak kullanmak olan bir program çerçevesinde bir araya gelecek. Proje Liderliğini İzmir Özel Türk Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Tatış’ın yaptığı Churchill House İngilizce Yatılı
Yaz Okulu İzmir Özel Türk Koleji’nin ilk kampüsü olan İzmir Özel Türk Koleji Bahattin Tatış Kampüsü’nde gerçekleştirilecek. Hedefi; birlikte paylaşılan yatılı bir yaşam ortamında akademik ve sosyal programlar kapsamında İngilizce dilini kullanarak kazandırmayı sağlamak olan uluslararası niteliğe sahip Churchill House İngilizce Yatılı Yaz Okulu’nda, programların tamamı Churchill House tarafından gönderilen eğitimci ve koçlar tarafından yürütülecek. Öğrencilerin kendi dil seviyelerindeki sınıflarda eğitimlerine devam edeceği Churchill House İngilizce Yatılı Yaz Okulu’nda en fazla 15 kişilik sınıflarda haftada 20 ders İngilizce dil eğitimi verilecek. Modern teknoloji ve öğretim tekniklerinin kullanılacağı eğitim programları kapsamında öğrenciler Nisan - 2015
İngilizceyi yaşayarak öğrenecekler, yaz okulu bitiminde de uluslararası geçerliliği olan sertifika alacaklar. İzmir Özel Türk Koleji ve Churchill House işbirliği ile hayata geçirilen Churchill House İngilizce Yatılı Yaz Okulu’nda öğrenciler televizyon, bilgisayar ve hızlı internet erişiminin olduğu 4 kişilik konforlu odalarda kalacak ve Türk mutfağının yansıtılacağı yemekler ile keyifli akşamlar geçirecek. Kültür gezileri ve sosyal faaliyetlerle de dünya vatandaşlığına dönük kazanımlar ve eğlenerek öğrenme ortamı sunan Churchill House İngilizce Yatılı Yaz Okulu dil eğitiminin yanı sıra özgüven, paylaşma, liderlik gibi kişisel beceri ve yetkinliklerin de gelişmesini destekleyen bir program olarak 10-17 yaş grubu arasındaki gençlere unutulmaz bir yaz tatili yaşatacak.
14
İsmail Barış Özpazarcık Etkin İnsan Gelişim Enstitüsü baris@etkininsan.com
Türkiye’de doğdum, çünkü... B
u topraklarda, bu coğrafyada niçin doğmuş olabileceğinizi sordunuz mu hiç kendinize? Ara ara bunu düşünürüm. Özellikle toplumsal anlamda taşlar yerinden oynamaya başlayınca. İki denizin “bir”leştiği, hem batıya ve doğuya köprü olan, her ikisini “bir”leştiren bu ülkede yaşıyor olmanın anlamı ne olabilir? Yeryüzündeki dinlere, medeniyetlere, kültürlere kavşak olmuş; coğrafyasında farklılıkların zenginliğini barındıran böyle bir ülkede yaşayan bireyler olarak, payımıza düşen nedir? Aşure tatlısının kazan kazan yapılıp konuya komşuya dağıtılığı ülkenin bir vatandaşı olarak, “aşure”nin çeşitliliğine, özgünlüğüne erebilmek için Türkiye dekorunda buluşmuş olmayalım? Birbiri ile rengarenk, iç içe geçebilen ebru sanatındaki motiflerden biri de biz olalım diye bu ülkenin vatandaşı olmuş olmayalım? Antakya’da, Hatay’da birbiri ile karşı karşıya, yanyana gelen cami ve kiliselerin birbirini kucaklayan geniş avlularından ilham alalım, dinlerin kardeşliğini yaşayabilelim diye bu topraklarda doğmuş olmayalım? Ayasofya ile Sultan Ahmet Camii’ni birbirine komşu yapan yaratıcı zekanın tesadüfleri aşan mesajını fark
edebilelim diye İstanbul sırlarını bize fısıldıyor olmasın? Nişantaşı ile Fatih semtleri arasındaki kültürel uçurumu gözlemleyebilelim, ikisi arasında bir denge kurabilelim diye İstanbul bizim medeniyetimizin beşiği olmasın? Eşarplı bir hanım ile mini etekli bir hanımı aynı caddede aynı karede görerek Mevlana felsefesinin tedrisatından geçebilmek için bu ülkenin bir yurttaşı olmuş olmayalım? “Modern” deyip dışlan ile “Dinci” deyip yargılanan iki insan profilinin muzdarip oldukları bu durumdan kurtulabilmeleri için birbirlerini karşılarına almak yerine, yan yana durmaya ihtiyacı yok mudur? İşte bu sahne için Mevlana çağları aşan o sözünü söylemiş olmasın: “Ne olursan ol, yine gel!” Doğu ile batının kesiştiği bu noktada; Geothe felsefesini de, Mevlana felsefesini de anlayabilen beyinler olmak için bu toplaraklarda öğrenci olmayalım? Opera oyunları takipçisi olup, evinde Müzeyen Senar dinleyen bir kitleyi nerede bulursunuz? Batı’nın müziği “Arajman” ile Doğu’nun “Arabesk”inin arkadaştan öte, cankuş oluşu, bize nasıl bir mesaj veriyor olabilir? Tek başına kollarını aça aça, gerine gerine zeybek oynanan, kol kola girip horan çekilen düğünlerin memleketinde, farklılıkları kabule dönüştüremeyeceksin de nerede dönüşeceksin? Aynı mahallede yan yana evlerde, düğünü mevlüt ile yapan bir komşu ile diğer tarafta çalgı ile yapan komşunun memleketinde, hoşgörüye dönüşmeyeceksin de nerede dönüşeceksin? “Düğününüzde dansöz mü oynasın, sema mı dönsün?” diye sorulan bir memleketin vatandaşı olarak payımıza düşeni hala alamadıysak, ne zaman alacağız? İzmirli bir aile ile Hakkarili bir aileyi, aynı bayrak altında buluşturan bu olağanüstü doku, bu kültürel zenginlik, yaşam renkleri, kaç ülke vatandaşına nasip olabilir? İzmir’de, Kadifekale’de, Mardin’den getirdiği kültürü ile yaşayan bir aile ile yanıbaşında, Ballıkuyu’da Ege Nisan - 2015
kültürünü sokakta yaşayan bir aileyi diz dize komşu yapan bir memlekette kardeş olmayı bilmeyeceksin de, nerede bileceksin? Birbirini dışlamadan içine alan, saran, insani vasıfları ve erdemleri ile sevgi, saygı duyan, paylaşan, dayanışan bir bilinci yansıtmak üzere, bu ülkede, Türkiye’de doğmuş olmayalım? Merhamet; senin gibi düşünmeyen, senin gibi davranmayan, seni kışkırtan, sana hükmeden, senin özgürlüğünü tehdit eden ve hatta sana yaşam hakkı bile tanımak istemeyen zihniyete karşı korkuyla tepki vermek yerine; anlayışla, sevgiyle, bilinçle cevap vermektir. Merhameti tam anlamıyla yaşamak ve yaşatmak için burada, Türkiye’de yaşıyor olmayalım? Her bir insandaki Öz varlığı tek kimlik olarak görmek üzere burada yaşıyor olmayalım? Din, mezhep, ırk, soy, millet, kimlik vb. ayrımları ve tanımlamaları, zihnin sınırları olarak görmek, idrak etmek, zihnin oyunlarının tuzağına düşmemek için burada, kardeşlik ve birlik sınavında olabilir miyiz? Türk’ü, Ermeni’si, Arap’ı, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Alevi’si, Sünni’si ile hep birlikte İnsanlık Ailesi’nin çatısı altında buluşmak, kaynaşmak, kucaklaşmak için burda, bu topraklarda buluşmuş olabilir miyiz? İslam’ın ve Kur’an’ın, bölünmek değil birleşmek olduğunu, kölelik değil özgürlük bilincini anlayacak bilince ve olgunluğa ermek için burada olabilir miyiz? Öyle bir ülke hayal ediyorum ki; birlik bilinci içinde, taraf olmak durumunda kalmadan, özgürce, birbirine saygıyla yaşayabilen nesiller, farklılıkları ile birbirini kucaklayarak yaşıyor. Öyle bir ülke düşlüyorum ki, siyaset de, toplum da, sistemler arası işleyiş de, vicdani bilincin ışığını rehber edinmiş. Doğa gibi, rengarenk. Aşure gibi, çeşitli ve özgün. Ebru gibi, içiçe geçmiş. Namazdaki gibi, dimdik ve omuz omuza. Horondaki gibi, uyum içinde. Ayasofya gibi, her milleti kucaklayan. Boğaz Köprüsü gibi, iki denizi birleştiren. Cumhuriyet gibi, fikri hür irfanı hür.
Evinizde randevu ile ütü servisimiz başlamıştır. Üyelik kartınız ile size özel indirimlerden ve sürprizlerden yararlanabilirsiniz
Kanserojen madde içermeyen Sağlığınızı düşünen kuru temizleme
BLUESKY
HİÇBİR KOKU DUYMUYORSUNUZ ÇÜNKÜ GÜVENDESİNİZ. BLUESKY Kuru Temizleme, hammaddesi KUM ve SAF LİKİT SİLİKON olan GreenEarth temizleme ürününü kullanır. Bu; bebeklerin emzik ve biberonlarında kullanılan madde ile aynıdır... Sağlığınıza, kıyafetlerinize ve doğaya hiçbir zararı yoktur. Artık direkt teninizle temas eden ve sağlığınız için çok önemli olan kıyafetlerinizde kimyasal kuru temizlemeleri geride bırakıp, ekolojik temizleme yapan BLUESKY’ı tercih etmelisiniz. Kıyafetleriniz ilk aldığınızdan daha yumuşak Suyu bile kirletmeyen, bebek ürünlerinde kullanılan maddelerle temizlenen kıyafetleriniz daha yumuşak ve steril olacak.
Evinizde sağlıklı temizlik ürünleri kullanmak, çamaşırlarınızı ekolojik ve sağlıklı yıkamak ister misiniz? BLUESKY Kuru Temizleme mağazamızdan alacağınız Ekolojik SODASAN temizlik ve çamaşır yıkama ürünleri, hassas ciltlere ve alerjik bünyelere uygundur. Ürünün içeriği, temizlikten sonra doğaya zarar vermeden çözülür. 5 Ekolojik Sertifika ile garantilenmiştir.
BLUE S K Y
’dan
Ege illerin
bayilik fır
6440/3 Sk. No:12/A Atakent Karşıyaka İzmir Tel: 0232 330 3104
e
s at ı
SAĞLIK
Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK drtolgayuceturk@gmail.com
Her yeriniz ağrıyor mu?
Yumuşak doku romatizmanız (fibromiyalji) olabilir H
er gün sırtınızda, kol ve bacaklarınızda, tüm kaslarınızda gün boyu süren ağrılar; bir türlü geçmeyen halsizlik ve isteksizlik, sık sık tekrar eden baş ağrısı ve karın şişkinlikleriniz mi var? Daha da kötüsü gittiğiniz doktorlarda yapılan tahlillerde herhangi bir sorun saptanmadığı söylenip, bunun psikolojik nedenlerle olabileceği mi söyleniyor? Artık çevrenizi rahatsız etmek endişesiyle bu rahatsızlıklarınızdan söz etmekten bile kaçınır hale gelip, bu durumu “başa gelen çekilir” diyerek görmezden gelmeye mi çalışıyorsunuz? Bu soruların çoğuna yanıtınız “evet” ise sizde büyük ihtimalle “FİBROMİYALJİ SENDROMU”, daha sık bilinen adıyla “Yumuşak doku romatizması” olabilir. Vurgulanması gereken ilk nokta “AĞRILARINIZ GERÇEK!!”. Şikayetleriniz her ne kadar stres, üzüntü, moral bozukluğu gibi nedenlerle artsa da, “her yerim ağrıyor” dediğinizde bunun naz yapma, ilgi çekme yolu olmadığını biliyoruz. Özel görüntüleme yöntemlerinde beyinde ağrı merkezlerinin belirgin aktif olduğu, yani ağrının gerçek olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Ancak esas önemli bilgi “ÇARESİZ DEĞİLSİNİZ”. Bu rahatsızlığın
tedavisiyle ilgilenen pek çok doktorun kaçındığı, görmek istemediği bir durum Fibromiyalji. Çünkü tedavi zaman ve emek harcanmasını; tek bir yöntemle değil de pek çok tedavi yönteminin bir arada uygulanmasını, yani multidisipliner yaklaşımı gerektiriyor. Beslenmeden gündelik yaşam düzenlemesine, egzersizden farmakolojik tedaviye, alerjilerden elektromanyetik maruziyete pek çok faktörün değerlendirilip düzenlenmesi gerekli. Bu soruna sadece farmakolojik bakış açısı, yani tek başına ilaç tedavisi genelde başarı sağlamıyor. Yaşam biçimi düzenlemesi ve farmakolojik tedaviye ek olarak egzersiz ve tamamlayıcı metotlar tedaviye katılmalı. Seviyesi yavaşça artırılan aerobik egzersiz, Pilates, Yoga ve Tai-Chi’nin faydaları bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmış. Tamamlayıcı tıp metotları olan Akupunktur, Biyorezonans, Biyofeedback yöntemleri ile de pek çok kişinin bu rahatsızlıktan kurtulması, şifa bulması mümkün olabiliyor. Fibromiyaljide iyi uyku şart Yaşam düzenlenmesinde ele alınması gereken ilk alan uyku mekanı. Uyku Nisan - 2015
sorunları bu hastalığın bir parçası olabildiği gibi, yeterli ve kaliteli uykudan mahrum olmak da ağrıları ve diğer şikayetleri artırıyor. Derin uykuda salgılanan büyüme hormonu ve melatonin gibi hormonların vücuttaki hasarları tamir edici etkileri var. Yetersiz uyku, “serotonin” adlı hormonun düzeylerini azaltarak hem ağrıları hem de fibromiyaljiyle birlikte sık görülen depresyon, çökkünlük hissini artırıyor. Sonuç olarak iyi ve sağlıklı bir uyku için dikkat edilmesi gerekenler şunlar: Yatak odasında uyku zamanı tam karanlık sağlamak önemli. Başucunuzdaki ufak elektrikli saatin verdiği az bir ışık bile derin uykuya geçişi bozarak uyku kalitesini düşürüyor. Yatak odasındaki elektromanyetik alan kaynaklarını olabildiğince azaltmak elzem. Bu kaynakların uyku sırasında bize verdiği zarar daha fazla. Cep telefonu kapalı bile olsa yatak odamızda kesinlikle bulunmamalı. Kablosuz telefonlar için risk belki daha bile fazla. Televizyon, elektrikli saat, çok sayıda elektrikli cihaz da benzer zararlara neden oluyor. Kablosuz internet bağlantısının
17
www.mavisehirdergisi.com
kapatılması da önemli. Yatak odasında televizyon seyretmek, çalışmak, bilgisayar kullanmak gibi aktivitelerden kaçınmak gerek ve bu alanı sadece uyku alanı olarak belirlemekte fayda var. Akşamüstü saatlerinden sonra kafeinli içecek ve gıdalardan kaçınılmalı. Yine akşam saatlerinde yenecek şekerli, karbonhidratlı gıdalar ve abur cuburlar gece şeker düşmelerine neden olarak uykumuzu bozuyor. Uykunun hemen öncesinde televizyon, bilgisayar, cep telefonu ile uzun zaman geçirmek uykuyu olumsuz etkileyen faktörlerden. Bu aktiviteleri uykudan en az bir saat önce bırakmak daha sağlıklı bir uyku sağlıyor. Yatak odasını çok sıcak tutmak da uykuyu bozan bir diğer faktör. İdeal sıcaklık 21-24 derece arası, yani pek çoğumuzun yaptığının aksine yatak odasının hafif serin olması daha iyi. Egzersiz fibromiyalji tedavisinin olmazsa olmazlarından. Egzersizin bir diğer olumlu etkisi de uyku üzerine. Gün içinde yapılan egzersiz,
fizik aktivite gece uykuya dalmayı kolaylaştıran bir faktör. Fibromiyaljide Beslenme: Başta rafine şeker olmak üzere tüm karbonhidratlar kısıtlanmalı. Buna meyve suları da dahil. Bu tür gıdalar tüketildiğinde, kan şekerini düzenlemek için pankreastan salgılanan insülin ağrıyı artırır. Aynı nedenlerle buğday ve ürünlerinden de kaçınmakta fayda var. Besin katkı maddelerinin pek çoğu ağrı duyarlılığını artırıcı etki gösterir. Özellikle yapay tatlandırıcılar ve pek çok paketli gıdaya tuz tadını veren monosodyum glutamat (MSG – Çin tuzu olarak da bilinir) ağrı ilişkili sinirleri uyararak daha fazla ağrı hissedilmesine neden olur. Besin alerjileri tespit edilmeli ve tedavisi planlanmalı. Başta süt ve süt ürünleri, yumurta, buğday bu açıdan tetkik edilmeli. Alerji olan bu ürünlerin tüketimi de bağışıklık sistemini zorlayan bir yük olarak ağrı artışına neden olabilmekte.
var. Taze ve organik gıdaların, omega-3 içeren büyük ve yağlı balıkların tüketimi ve bağırsakta olması gereken bakteri düzenini sağlayan ev yapımı organik kefir tüketimi ise fibromiyaljiden korunmada faydalı. Sağlıklı günler dilerim. Uzm. Dr. Tolga Enver Yücetürk İç Hastalıkları ve Romatoloji
Aşırı kafein ve alkol tüketilmemeli. Özellikle çay, kahve ve çikolata gibi gıdaların fazla tüketilmemesinde fayda
Web sayfamızda
dergi sayfalarına sığmayan fotoğrafları görebilirsiniz Öneriler bölümünde; restoranları, cafeleri, kuaförleri ve diğer ilginizi çekebilecek mekanları inceleyebilirsiniz. Logonun üstünde bulunan BÜLTEN ABONELİĞİ’ne bilgilerinizi bırakarak fırsatlardan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Web sayfamızın iletişim bölümünden her türlü öneri ve isteklerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. İleride yapacağımız sürprizler için de Facebook sayfamızı beğenmenizi öneririz. İlgi ve desteğiniz için teşekkür ederiz.
www.mavisehirdergisi.com Daha güncel, daha interaktif
facebook.com/mavisehir.dergisi
Web sayfamızı QR Code okuyucu program ile sağ tarafraki görseli taratarak mobil cihazınızdan görüntüleyebilirsiniz.
twitter.com/mavisehirdergi instagram.com/mavisehir_dergisi
Nisan - 2015
18
Işıltılı Replikler bu yıl Anadolu Otizm Vakfı için sahneye çıkıyor Sanatseverliklerinin yanısıra yardımsever kişilikleriyle de tanınan ve her biri kendini amatör tiyatro oyuncusu ve sosyal sorumluluk günüllüsü olarak tanıtan IŞILTILI REPLİKLER AMATÖR TİYATRO TOPLULUĞU tekrar sahnede. Geçen yıl 3.500 kişiye oynadıkları Artiz Mektebi ile elde ettiği başarıyı 2015 yılına da taşıyarak yeni oyunlarının provalarına başladılar bile. Topluluk, içlerindeki coşku ve heyecana geçtiğimiz yıl kazandıkları tecrübeyi de ekleyerek yine İMKANI OLAN ile İHTİYACI OLAN lar arasında köprü kuracak. Bu yıl ki oyunları usta yazar Orhan Kemal’in Tersine Dünya’sı. Yine çok renkli yine çok eğlenceli ve
yine çok iz bırakacak. Provalar tüm hızıyla devam ediyor. Oyun bu yıl 25 Mayıs Pazartesi günü İzmir AKM, 26 Temmuz Pazar günü ise Çeşme Alaçatı Açıkhava Sahnesinde sahnelenecek. Üçüncü oyunlarını ise Eylül ayında İstanbul BKM’de oynayacaklar. Bu yılki gösterinin tüm bilet ve sponsor gelirleri ise pek çok aile ve annebabanın yüzünü güldürecek çok önemli projeler geliştiren Anadolu Otizm Vakfı’na bağışlanacak. Başta ülkemize özgü Otizm Eğitim Müfredatı olmak üzere, Ortadoğu ve Avrupa’nın en büyük ve nitelikli kaynaştırma vasıflı Eğitim Merkezini oluşturmak, Yaşam köyü kurmak, Otizm Temel Eğitim ve Meslek Edindirme Okulu açmak
pek let ve sponsor gelirleri ise Bu yılki gösterinin tüm bi ldürecek çok önemli gü nü zü yü ın an ab -b ne çok aile ve an kfı’na bağışlanacak. Va m tiz O olu ad An en tir projeler geliş Nisan - 2015
ve alandaki bilimsel çalışmaların gelişmesi ve Tematik Üniversitenin açılmasın sağlamak gibi çok önemli ve kapsamlı projeler geliştiren Anadolu Otizm Vakfı, halen Seferihisar Yelki’deki Vakıf Eğitim İşletmesi’nde kar amacı gütmeden faaliyet göstermektedir.
Uzman ekibiyle sağlık, güzellik ve estetiği tüm bakım hizmetlerinde üst düzey bir standartta tutmayı başaran By Makas, “Mükemmelliği Yeniden Kodlamak” sloganı ile yola çıkmıştır. Salonunda Wella’nın profesyonel ürünlerini kullanan By Makas, günümüz modern yaşamında erkek bakımının ne denli önemli bir yer tuttuğunun bilinciyle dünya trendlerini takip ederek, gerek yeni stiller ve gerekse yeni bakım ürünleri ile kendini sürekli geliştirmekte... Yetişkin ve çocuk saç kesimi, saç bakımı ve boyasının dışında cilt bakımı ile hizmet yelpazesini genişleten By Makas, şık ve konforlu salonunda birinci sınıf servisini uygun fiyatlarla müşterilerine sunmaktadır.
6436 Sok. No: 2 117/A Ethem Bey Apt. Yalı Mah. Şemikler -Karşıyaka - İzmir Telefon: +90 232 362 63 23 www.bymakas.net bymakasizmir
bymakasizmir
bymakasizmir
20
Psikolog Kutay Ürkmen kutayurkmen@yahoo.com.tr www.kutayurkmen.com
2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Gününün Ardından… D
oğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel farklılık olan otizm, bu yıl da, 2 Nisan günü ülkemizin ve dünyanın gündemi oldu. Birleşmiş Milletler tarafından deklare edilen 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık gününde tüm dünyada otizm konusunda bilinçlendirme çalışmaları, kampanyalar yapıldı ve otizmin bir farklılık değil zenginlik olduğu dile getirildi. Her 20 dakika da bir çocuk dünyaya otizm riski ile geliyor Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artmakta. 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine konan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuktan birine denk gelirken günümüzde doğan her 68 çocuktan biri otizmli olarak dünyaya gelmekte. Otizmin erkek çocuklarındaki yaygınlığı ise, kızlardan 4 kat fazla. Otizmin temel belirtileri arasında; başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, parmağıyla istediği şeyi gösterememek, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemek, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar gözlenmektedir. Bilinen tek çare, erken tanı ile yoğun özel eğitim Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisi ise, erken tanı ile yoğun, sürekli özel
eğitimdir. Erken tanı ve haftada en az 30 saat yoğun ve sürekli özel eğitimle otizmli çocukların hayatlarında büyük fark yaratmak, sağlıklı gelişim gösteren akranları ile birlikte aynı okullara gidebilmeleri, toplum içinde bağımsız ve üretken bireyler olarak yer alabilmeleri mümkün. Otizm nedir? Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir genel gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle 2 yaşından itibaren ortaya çıkar. Otistik çocuklar genelde öğrenme ve algılama bozukluğu çekerler. Otistik çocukların büyük bir bölümünde farklı seviyelerde zeka geriliği görülsede zeka seviyeleri normal olan otistik çocuklar da vardır. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta zorluk çekerler. Bir annenin doğum sonrası çocuğunun özürlü olma ihtimali % 2 iken, otistik olma ihtimali % 0.5’tir. Otizmin karakteristik özellikleri nelerdir? Otizmin özellikleri şiddet ve seviyesi kişiden kişiye değişmekle birlikte, genel olarak aşağıdakileri içerir: * Dil gelişiminde ciddi gecikmeler. * Sosyal ilişkileri anlamakta ciddi gecikmeler. * Duyusal tepkilere kapalılık. * Zihinsel işlevsellikte dengesizlik. * Etkinlik ve ilgilerde sınırlandırmalar Otistik çocukların ortak özellikleri nelerdir? *Göz kontağı kurmazlar. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyormuş gibidirler. * Huzursuz görünürler. * Sözel veya sözel olmayan (yüz ifadesi gibi) birtakım ifadelere tepki vermeyebilirler. * Bazıları birtakım ses, koku, ışık veya dokunuşa aşırı hassastırlar. * Bazıları ise sıcak, soğuk veya herhangi bir acıya karşı oldukça duyarsızdır. * Etraftaki birtakım değişikliklere stresli bir tepki gösterirler. Bazı çocuklar ev veya oda düzenlerinin bozulmasına karşı aşırı tepki gösterirler. * Rutin olarak görmeye ve yapmaya alıştıkları şeyleri severler. Zihinlerinde yaşadıkları ortamın bir haritasını gezdirirler ve yapılan her küçük Nisan - 2015
değişiklik çocuğun daha fazla stres yaşamasına neden olur. * Bazı çocuklar çok saldırgan olurlar. Kendilerine, başkalarına ya da eşyalara zarar verebilirler. * Tehlike ve korku duygusu hissetmezler. * Yemek yeme bozuklukları vardır. Bazıları yenmez şeyleri yemekten hoşlanabilir. * Kullandıkları kelimeler çok sınırlıdır ve genellikle etraflarında sık duydukları sözleri kullanırlar.Bazen de konuşulanları aynen tekrarlayabilirler. * Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler. * Çoğunlukla insanları değil de objeleri ve cansız varlıkları tercih etmektedirler. * Yaşadıkları duygular genellikle anında ve kesindir. İhtiyaçları önceliklidir. * Parlak şeylere çok ilgi duyarlar. İlgileri belli bir şeye yöneliktir ve bu şey ortadan kaldırılırsa çocuk kriz geçirir. Otistik çocuklar bazı şeylere çok bağlıdır. Konserve kutuları, boş deterjan kutuları, plastik şişeler ve plastik kapaklar gibi... Sevdiği bir şey kaybolursa bulunana kadar huzura kavuşmazlar. * Yüksek sese karşı ilgisiz olanlar olduğu gibi bazı seslere şiddetli tepki gösterenler de vardır. Bazısına motosiklet ve köpek havlaması işkence gibi gelir. * Hayatı boyunca konuşamayanlar olabilir. * Otizmli çocuk, yürüyüşüne dikkat etmeden merdivenleri inip çıkabilir, bisikletini dikkatini vermeden sürer. Hatta pek çoğu karanlıkta eşyalarını bulabilir. * Dokunulmayı sevmese de sıkı sarılmalardan hoşlananları vardır. * Ellerini çırparlar, yüz göz hareketleri yaparlar ve başları dönmeden kendi etraflarında dönerler. Çoğu parmak uçlarında yürür. Bir çok otistik ellerini ya da eşyaları gözlerine çok yakın tutarlar. Bir kısmı güzel yürür, tırmanabilir ama bir kısmı da sakar olup dengesiz yürür tırmanmayı sevmez. Değerli okuyucularımız, son olarak; otizmin farkında, ve onların her daim yanında olmamız gerektiğini unutmayalım lütfen. Sağlıklı günler dileklerimle...
21
www.mavisehirdergisi.com
GÖKKUŞAĞI PERDE ‘’Hepimiz alışveriş dünyasının birer parçasıyız ve satın aldığımız ürün ve hizmetlerde problem yaşamak istemeyiz. Ürün kalitesi, satış sonrası hizmet, ihtiyaca cevap veren ürün seçenekleri ve tabii ki fiyat. Gökkuşağı Perde olarak 35 yıllık tecrübe ve ilkeli çalışma anlayışı ile yaşam alanlarınızın dekorasyonunda kaliteli ve seçkin ürünlerle hizmet vermekteyiz. Perde, döşemelik kumaş ve ithal duvar kağıtlarında farklı zevklere hitap edecek geniş ürün yelpazesiyle Şemikler ve Girne Bulvarı’ndaki mağazalarımıza sizleri de bekleriz.’’
Yaşar Ünalp
Merkez: 6221 Sk. No: 95 Şemikler Tel: 0 (232) 336 8923 Şube: Girne Bulvarı No: 97/B Tel: 0 (232) 362 8497
Nisan - 2015
22
ZİÇEV’de kesintisiz ve hayat boyu eğitim ZİÇEV Vakfı 1982 yılında Ankara’da Makbule Ölçen önderliğinde; zihinsel yetersiz çocuklara eğitim vermek, onların hayatlarını iyi hale getirmek ve topluma kazandırmak amacıyla kurulmuş bir vakıf. Şu anda Türkiye’de yaklaşık 14 şubede faliyet gösteren ve yaklaşık binikiyüz çocuğa eğitim veren bu vakıfta bu işi amatör ruhla ve gönülden yapıyorlar. Ancak eğitim konusunda tabii ki; profesyonel bir kadroya sahipler. Drama eğitimi, tiyatro, fotoğraf eğitimi, bilgisayar ve sinema gibi her türlü sosyal etkinlikler sağlanıyor. Ziçev Okullarını diğer rehabilitasyon merkezlerinden ayıran en önemli özellik, çocukların burada tam gün eğitim görmeleri... 8 sene zorunlu eğitimin dışında yaşı büyük çocuklar da kabul ediliyor bu okullara... Yaz kış hiç ara vermeden tam gün eğitim veriliyor; kesintisiz ve hayat boyu eğitime devam ediliyor. Normalde devletin verdiği olanaklarla günde bir iki saat eğitim alan çocuklar eve gittikten sonra evden dışarı pek çıkartılmadıklarından, bir şekilde kısıtlanmış olan özgürlükleri onların mutsuz olmasına neden olurken; buradaki tam gün eğitim ve her türlü sosyal aktivite sayesinde birçok şeyi başardıklarını gören çocuklar çok mutlular. Onlar için en önemli olgu; başarı... Özetle zihinsel yetersiz çocuklar ZİÇEV okullarında hayat boyu sosyalleşme imkanı bulabiliyorlar. ZİÇEV’de bizi karşılayan Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Altınbağ, kurum müdürü Sevilay Adıgüzel, seramik öğretmeni Gülay Yakar okuldaki eğitimle ilgili “Çocukları burada eğitim gören ailelerin gözleri kesinlikle arkada
kalmasın; burada evlerindeki özenle bakıldığı gibi çocuklar birbirleriyle de kaynaşıp sosyalleştikleri için daha neşeli, canlı ve mutlu oluyorlar, müzik eşliğinde oyunlar oynuyor ve birbirlerine çok yardımcı oluyorlar. Zihinsel yetersiz çocuklar çok disiplinli ve dikkatli oluyorlar. Bir şeyleri başarmanın verdiği mutluluk onlar için çok önemli. Görev bilinci ve sorumluluk duyguları çok gelişmiş oluyor bu tip çocukların. Bir de bu tip çocukların kabul görme istekleri çok fazla oluyor ve çocuklar için bu çok önem taşıyor; okullarımızda fazlasıyla yaşıyorlar bu duyguyu ve haliyle çok da mutlu oluyorlar. Mesela her perşembe İFOD’tan fotoğrafçılar geliyor ve çocuklara eğitim veriyorlar. Nisan ayında Doğal Yaşam Parkı’nda fotoğraf çekecek olan çocuklar için sonrasında sergi açacağız. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde Ziçev’li çocuklar buluşup fotoğraflar çekiyorlar, ilk defa ailelerinden uzakta tek başlarına otellerde kalıyorlar ve tabii ki özgüvenleri yükseliyor. Otelde kalmak onlar için çok büyük bir başarı, bir olay... Bu nedenle ZİÇEV Okullarını rehabilitasyon merkezleriyle bir tutmamak gerek, burada çocuk sosyal hayatı öğreniyor, birçok deneyim kazanıyor” diyerek bizi bilgilendirdiler. Bu arada Vakıfın 1982 yılında
kurulduktan sonra Bakanlar Kurulu kararı ile kamuya yararlı vakıf statüsü aldığını ve Türkiye’deki belli bir kaç vakıftan bir tanesi olduğunu, burada gerçekten çok önemli işler yapıldığını da öğrendik. İzmir’de buranın baş tacı edilmesi gerekir. Böyle kutsal sayılacak bir kurumun daha fazla duyulması ve tanınması gerekiyor. Ailelerde en büyük kaygılarından birisi ‘ben öldükten sonra çocuğum ne olacak, kim bakacak’ kaygısı. Her aile bu kaygıyı yaşıyor ne yazık ki... Bu vakıf sayesinde çocuğa ömür boyu en iyi şekilde bakılıyor. Özellikle Manisa Şubesinde 5 yıldız nitelikli bir otele sahip olan Vakıfta ömür boyu bakılıyor çocuklar. ZİÇEV’i tanıtmak ve burada yapılanları anlatmak için sayfalar yetmez. Mutlaka gidip görmelisiniz; nasıl bir özveriyle çalışılıyor ve oradaki çocuklar ne kadar masum ve mutlular... Burası maddi desteği hakeden bir vakıf; bağış yapmak isteyenler için:
Ziraat Bankası Çiğli Şubesi Heap No: 7452300-5002 IBAN No: TR45 0001 0008 0007 4523 0050 02 Vakıfbank Çiğli Şubesi Hesap No: 0015007296063215 IBAN No: TR10 0001 5001 5800 7296 0632 15 Nisan - 2015
Adres: Cemil Meriç Bulvarı No:10 Evka 2 Çiğli, İZMİR Telefon: 0232 3703511
24
Ziynet Attila Öner Evez
Cengiz Abazoğlu Öner Evez
özel röportaj
ÖNER EVEZ Ünü Türkiye dışına taşan moda prodüktörü ve koreograf Öner Evez ile tanışıklığım yıllar öncesine dayanır. Henüz moda sektörüne yeni atıldığında tanışmıştık Öner Evez’le... O zamanlardan belliydi aslında ünlü olacağı; çünkü işini çok seven, özen gösteren ve çalışkan biriydi. Öner Evez ile yaptığımız samimi söyleşiyi sizler için sayfamıza taşıdık. Umarız sizler de keyif alırsınız.
Öncelikle Öner Evez’i biraz tanıyalım; Moda dünyasına nasıl ve ne zaman adım attın? Bu yıl moda dünyasında 25’inci yılıma girdim. 1990 yılında moda sektörüne İzmir’de yaptığım işlerle başladım ve 1994 yılında İstanbul’da bir ofis açarak ulusal bazda tanınır oldum. 2000 yılı itibariyle dünya çapında organizasyonlara imza atmaya başlayarak farkımı ortaya koydum. İnsan kendini sürekli yenilemeli, buna inanıyor ve bu yönde ilerliyorum. 1983 yılında bu maceraya atılırken her şey gazetede gördüğüm bir saç modeli ilanı üzerine başladı. Tabii bu Allah vergisi bir yetenek. Nasıl ki bir ressam sonradan bu yetenekleri edinmiyorsa, bir dansçı sonradan dans etmeyi
Dita Von Teese - Öner Evez
öğrenmiyorsa ben de belli bir yaşa gelince “Haydi bu mesleğe başlayayım” diye girmedim moda dünyasına. Daha çocukluğumda dans dersleri, skeçler, annemin sandığından çıkarttığım gelinlik ve gece elbiseleriyle komşu kızlarını toplayıp müzik eşliğinde defile denemeleri yapardım. Kıyafetler büyük geldiği için belinden eşarplar ile bağlardım. Kasımpatı çiçekleri ile kızların parmaklarına tırnak yapardım. Sokağımızda evlenecek olan kızların o dönemde çeyizi serilirdi. Ben çeyiz serileceği zaman gidip organize eder dekorasyonu ile ilgilenirdim. Tabii o gazetedeki gördüğüm ilan üzerine saç modelliğini yapmam bir basamak oldu. Doksanların başında İzmir’de açtığım ofiste küçük ölçekli Nisan - 2015
aktiviteler yaparken kendimi birden büyük moda gösterilerinin içinde buldum. 1994 yılına gelindiğinde artık sosyal içerikli organizasyonlara imza atıyorduk. Derken 1994 yılında İstanbul’da açtığımız ofisle iyi markaların ufak tefek işlerini yapmaya başladık. Araştırmacı ve gözlemci yanım çok kuvvetlidir. 2000 yılından itibaren yurtdışına açılmamla beraber orada yaptığım çalışmalar ve yaptığım gözlemler neticesinde hem dünyayı çok iyi takip ettim hem de kendimi geliştirdim. İlk defilenizi ne zaman yaptın? Aslında İzmir’de o yıllarda defileler yerine ufak tesek ekspozisyonlar oluyordu. İlk büyük organizasyonumuz konser oldu. Yonca Evcimik’in‚ ‘Abone’
25
www.mavisehirdergisi.com
şarkısı patlamıştı. Müthiş bir konser oldu. Sonra 1992 senesinde Yakup Biçer ile ortak olduk. Yakup modeldi. Hem modellik yapıyordu hem de benim ortağımdı. İzmir Moda Günleri projesi doğdu, Yakup’un projesidir. 10 sene İzmir’de Moda Günleri’ni düzenledik. 15-20 firmanın katıldığı çok büyük bir organizasyondu. Yılda iki sezon yapardık ve insanlar bir sonrakini beklerdi. Moda dünyasının içindesin; iyi bir model nasıl olmalı sence? Evet. Moda dünyasına çok güzel isimler de yetiştirdim. Model deyince herkes çok güzel kızlar, yakışıklı erkekler sanıyorlar. Ama her boyu uzun olan model olacak diye bir şey söz konusu degil. Aradığımız fiziksel özellikler vardır. Bunun yanında kültürü ve iş disiplini çok önemli. Herkes model olamaz. Manken aslında vitrinde duran cansız heykele denir. Model ise podyum üzerinde yürüyen, taşıdığı giysiye ruhunu veren, ritim gücü yüksek, oyuncu yeteneği de olan kişilerdir. Yani o yüzden herkes model olamaz. Senin gözünde başarılı modeller kimler? Benim çalıştığım kadro bana göre model gibi modeller. Tülin Şahin, Cansu Dere, Ece Sükan, Selda Car, Sedef Avcı, Ülkü Taşkın, Bürde Aslan, Fatma Yaman, Özge Ulusoy daha o kadar çok ki; hepsi başarılı benim gözümde... Geçmiş dönemin ünlü modeleriyle de çalışmıştın; o zaman ile şimdiki zamanı kıyaslarsak? Evet, Deniz Pulaş, Begüm Özbek, Ebru Ürün, Merve İldeniz, Esin Moralıoğlu, Aylin Arasıl, İpek Ten Olcay, Didem Uzel’ler gibi dönemin en iyileriyle, bu işi disiplini ile yapan modellerle çalıştım. O dönemde benim için hepsi çok başarılıydı. Disiplini ön planda tutar ve işlerine saygı gösterirlerdi. Şimdikilerde ise parmakla sayılacak kadar az. Bu dönemdeki modeller daha şanslı olmalarına rağmen çok başarısızlar. Ülkemizde yabancı ajans furyası da başlayınca yurt dışından gelen modeller bizim modellerin işlerini tüketti bir anlamda.
Bölümü’nde sahne sunum kordinasyonu dersine giriyorum. Eğitime inanılmaz önem veriyorum ve eğitim için elimden gelecek her şeyi yapmaya hazırım. Ben öğrenciler için ileriye dönük çalışmalar da yapıyorum. 25 yıllık meslek hayatımda tüm organizasyonlarımda kuliste biriken modellere ait malzemeleri toparladım. Bunları ilerde müzayede düzenleyip bir açık arttırma ile satmayı düşünüyorum. Öğrenciler için.
Bir üniversitede eğitmenlik de yapıyorsun bildiğim kadarıyla? Evet, gerek yurt içi ve yurt dışında yaptığım organizasyonlardaki deneyimlerimi aktarmak için bazı üniversitelerin Moda Tasarım
Nasıl yani? Malzeme derken modellerin unuttukları şeyler mi? Evet. Mesela, Naomi Campell iki kez geldi ülkemize. İkisinde de birlikte çalıştık. Naoimi’nin bornozu ve terlikleri kaldı, Esther Canadas’ın
Yakup Biçer - Öner Evez
Nisan - 2015
bornozu ve giydiği çoraplar. Yine ülkemize gelen Monica Cruz’dan bir şey aldım. Aynı zamanda Deniz Akkaya’nın bir tişörtü, Aysun Kayacı’nın bikinisi. Ebru Ürün, Begüm Özbek, Merve İldeniz, Esin Moralıoğlu, Aylin Arasıl gibi modellerin kuliste unuttukları ayakkabılarından tutun da, rujlarına kadar, bir sürü çoraplar, tokalar, makyaj malzemeleri, iç çamaşırlar var. Aslında biz kendilerine unuttukları zaman söylüyoruz. Telefon edip, ‘Gelin alın’ diyoruz. Ama bir türlü gelip almadılar. Onlar da yıllar içinde bende kaldı. Ben de böyle bir fikir oluşturdum ve unuttukları organizasyonun adını tarihleriyle birlikte yazıp poşetlere koydum. Bunları biriktirmeye devam edeceğim. Bunları sergiledikten
26 sonra açık arttırma ile satıp Eğitim Gönüllüleri Derneği’ne bağışlamak istiyorum. Yine eğitim için çalışacağım anlayacağınız. Ben bütün ömrümü eğitime adayabilirim. Bir defile için hazırlıklar ne kadar sürer? Nasıl bir çalışma içine girersiniz? Defileye hazırlık çalışmalarımız markalara göre değişse de en az 1 ay önce başlıyor. Yapılacak olan defilenin amacı çok önemli. Yeni sezon, medya için yapılan ya da bayilere yapılan defile şekli belli olduktan sonra start alıyoruz. İlk aşamada defilenin yapılacağı mekanı ayarlıyoruz. Mekan, markanın konseptine göre ya da o yıl işlemiş olduğu temaya göre seçiliyor. Ardından mekana göre dekorasyon ve davetiye çalışmalarına başlıyoruz. Bu çalışmaların hemen ardından koleksiyon ve kombinasyon seçimi, styling yapılması; yani aksesuar tesbiti ve temini, daha sonra bu koleksiyonu sergileyecek olan model seçimine geçiyoruz. Cast seçimi Türkiye’de yapılan en zor kısım. Neden zor derseniz; bazı kıyafetler sarışın, esmer kumral ya da kızıl bir modele göre (kıyafeti taşıyabilme anlamında) her renkten model olması gerekiyor ki; bunda da maalesef çok zorlanıyoruz. Cast yapıldıktan sonra hangi kıyafeti hangi model giyecek, hangi kıyafetin arkasından hangi model gelecek sıralamaları yapılıyor. Sonra müzik. İşte bu da işin en zor kısmı. Stüdyoya girip en az 3 gün müzik seçimi ve müzik provası yapılıyor. Resimlerini çektiğim kombinlerin üzerine müzikleri
döşeyip kağıt üzerine sahnelerimizi hazırladıktan sonra defileden bir gün önce modellere göstereceğim sahne koreografimi hazırlamış oluyorum. Koreografi olarak, mankenler podyuma çıkmadan önce hangi aşamalardan geçiyorlar? Modelleri koleksiyona göre seçsek de zor koreografik defilelerde modelleri ona göre seçiyoruz. Modelleri markalara ve koleksiyona göre seçtigimiz gibi koreografisi zor defilelerde de modellerin profesyonelliğine göre cast yapıyoruz. Koreografik ve teatral defilelerde görev alacak olan modellerin Catwalk’un yanında dans ve müzik bilgisi olanları daha çok tercih ediyorum. Aslında koreogrefik defileler yapılmıyor. Türkiye’de genelde catwalk yürüşüyü yapılıp sadece trafik gösteriliyor. Benim en son koreografik defilem ITKIP Genç Tasarımcılar Yarışması oldu. Biraz teknoloji kullanılan koreografisi ve müzikleri güzel bir defileydi. Ondan önce ise bizi Milano Moda Haftası açılışına devet ettiren TÜYAP da yapılan IF açılışı Evrim Timur Amazon defilesiydi ki, buradaki danslar, görsellik ve müzikler koreografi açısından cok etkileyiciydi. Büyük beğeni topladı bu yüzden Milano’dan davet aldık. Koreografi müziği seçilirken nelere dikkat ediliyor? Müzik aslında defilenin en önemli parçalarından birisi. Koleksiyona ve defilenin türüne, mekanın yapısına göre doğru müzik seçilmesi çok önemli.
Benim 25 yıllık meslek hayatımda yapmış olduğum yüzlerce büyük / küçük defilelerimin tümünde en büyük gurur kaynağım müzik olmuştur. Çünkü, yurtdışına tatile dahi gitsem alışveriş yapmak yerine tüm zamanımı müzik marketler de geçiriyorum diyebilirim. Müzik seçerken defilenin koleksiyon tarzına uymasına dikkat ettiğim gibi, yeni trend müziklerin olmasına ve fazla bilinen olmamasına çok dikkat ediyorum. Müziğin her tarzını sevmeme rağmen, defilelerimde elektro hause, minimal techno, chillout, soundtrack, worldmusic, newage gibi müzikleri tercih ediyorum. Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörünü dünya modasının neresinde görüyorsun? Bu işe başladığım zaman yani 25 yıl önce, biz dünya tekstil ve modasında oldukça gerideydik. Son yıllarda biraz daha yaklaştık diyebilirim. Yıllardır birçok dünya markasına fasonculuk yapan firmalarımız bir kaç yıldır kendi markalarını yaratarak bu kulvarda yer alıyor. Bu da ülkem adına çok mutlu edici bir olay. Markalarımız eskiden bir kaç sezon geriden gelirken, şimdilerde bu durum bir sezona düşürülmüş oldu. Hatta bazı markalarımız da dünya standartlarıyla yarışarak sezonlara aynı anda girmeye başladılar bile. Ama bu değildir ki; biz çok iyi yerlerdeyiz. Maalesef tekstil ülkesi olduğumuzu iddia ettiğimiz ve bu kadar ihracatımız, üretimimiz olduğu halde markalarımız parmakla sayılacak kadar az. Türk halkı ve tabii ki özellikle bizi ileriye götürecek olan Türk gencinin ülkemizi dolduran yabancı marka tekstil ürünlerini giyiyor olması ülkemizde markalaşmaya ve marka olmaya önem verilmemesinin en büyük kanıtı değil mi sizce? Öner Evez moda dünyasında bir marka... Markalaşmak adına neler yaptın, farkını nasıl yarattın, nasıl bir yol izledin? Güzel sözlerin için öncelikle teşekkür ederim. Her şeyden önce işimi çok seviyorum. Araştırmacı yönüm ve titizliğim işin sırrı herhalde. Bana bir teklif geldiğinde önce bir mühendis gibi eskizleri çizerim. Ekibimi bilgilendirip talimatları verdikten sonra onların işi yapmasını beklemem. İşin her dakika başında olurum. Gerekirse uykusuz kalırım. Benim işim sadece koreografi değil, konukların yerleştirilmesine kadar her detayla bizzat ilgilenirim. Çünkü bir organizasyonda her
Yakup Biçer - İsabeli Fontana - Öner Evez Nisan - 2015
27
www.mavisehirdergisi.com
tasarımcıya da memur zihniyetiyle bakıyorlar. Sabah dokuz akşam altı zihniyeti ile. Olması gereken ise tasarımcıyı biraz rahat bırakmaktır. Gitsin dolaşsın, kumaşlara dokunsun, diğerleri ne yapıyor bir görsün. Vizyonu genişlesin. Ben bile gittiğim her yerden bir takım doneler alır gelirim. Ben tekstille mi uğraşıyorum? Hayır, ama insanlar ne yapıyorlar ona bakıyorum. Çünkü moda o kadar değişkendir ki; takip etmek şarttır.
Miranda Kerr
Ashley Smith ayrıntı bütünün başarısını etkiler. Bir organizasyonda siyah kumaşa beyaz zımba çakıldı diye zımbaları tek tek siyaha boyattığımı bilirim. Tabii ki bu işi profesyonel olarak yapıyoruz ve para kazanıyoruz ama mükemmeliyetçi bir yapım var. İş ne kadar sıkışık olursa olsun bir eksik görmüşsem mesela köşede bir çiçek ya da fuayede bir kemancı olsa daha iyi olacak; son dakika bile olsa hemen gerekeni yaparım. Firmaya açıp son dakikada “Şu da olsa iyi olurmuş” demem, kendim hallederim. Ama bu küçük rötuşlar organizasyona inanılmaz güzellik katar. Biz estetikle uğraşıyoruz, hayal satıyoruz müşterimize… Onlar bunu düşünmese de bu bizim işimiz ve başarımız da bu küçücük detaylarda gizli zaten. Simetri hastasıyımdır. Podyumun bir kenarı 3, diğeri 2,5 metre olmuş mesela karşıdan bakınca hemen görüp söktürüp düzeltiririm o podyumu. Ekibim bu titizliğimi bildiği için olabildiğince özenlidir. Sanırım bu titizliğim, işime olan saygım ve yılmadan çalışmam farkımı ortaya koyuyor. Türkiye’de moda sektörünü nasıl buluyorsun? İlk önce şunu söylemek istiyorum; biz moda ülkesi değil, tekstil ülkesiyiz
Natasha Poly bunu anlamak gerekiyor. Tekstil üretimi yapmak başka bir şey, moda yaratmak başka bir şey. Daha yeni yeni ülkemizde parmakla sayılacak kadar az moda yapan tasarımcı ve markalarımız var; sayıları çok az. Hergeçen gün modayı daha yakından takip ediyor ve uyguluyoruz. Tasarımcılarımız dünya trendlerini günü gününe takip ediyorlar, ama markaların tamamı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Moda ülkesi olabilmek için burada asıl iş markalara düşüyor, tasarımcılara yatırım yapmaları onlara destek vermeleri sahip çıkmaları ve daha fazla marka yaratmaları gerekiyor. Marka yaratmamız gerekiyor derken; dünyada tanınır markalar yaratmamız gerekiyor. “Demek ki Moda Ülkesi olabilmek için daha çok yol almamız gerekiyor” Genelde marka sahipleri, tasarımcıların ön plana çıkmasını istemiyorlar. Bunun sebebi kendileri fotoğraf vermeyi seviyorlar çünkü. Dünyaca ünlü tasarımcılarla çalışsalar bile bunu gizli gizli yapmayı tercih ediyorlar, tasarımcılarının ön plana çıkmasını istemiyorlar. Firmaların birçoğu yurtdışı fuarlara bile götürmüyor tasarımcılarını. Ortağı ile finans müdürü ile gidiyorlar ama tasarımcıları ile gitmiyorlar. Çünkü birçoğu Nisan - 2015
Moda ülkesi olabilmemiz için markaların tasarımcılar ile işbirliği içersinde olması gerekir. Tıpkı ADL’nin Cengiz Abazoğlu ile Koton’un Hakan Yıldırım ile Network’ün Arzu Kaprol ile olan işbirliği gibi. İzmir ve moda dersek; bu ikili hakkında neler söyleyeceksin? İzmir benim şehrim; ben İzmirliyim, İzmir’i çok seviyorum ama İzmir bu konuda biraz geri kalıyor. Nedenine gelince; İzmirli bazı konularda duyarsız kalıyor. Mesela sosyal sorumluluk projesi bazında defileler yapıyoruz; genelde de bu projeleri modacı Ertan Kayıtken ile yaparız; mücevherler konusunda Leyla Özakbaş yardımcı olur. Defile sonrasında kurum adına satışlar yapıldığında çok fazla talep görmez. Satın alanlar hep belli kişiler oluyor nedense... Yani İzmirli elini cebine pek sokmaz. Moda Dünyası’nın kalbi İstanbul’da attığı için yine İzmir’de ortaya çıkan bazı markalar da merkezini İstanbul’a taşıdığından hatta birçok model de İzmir’den İstanbul’a taşındığından İzmir Moda konusunda markalaşmak adına firmalarına, tasarımcılarına, modellerine sahip çıkmalı. Markalaşmak için İzmirliler birlik olmalı diye düşünüyorum. Ben her zaman benden istenen ne olursa elimden geldiğince katkı sağlarım... İzmir hakkındaki düşüncelerin? İzmir hakkında yukarıda da bazı düşüncelerimi aktardım. Ancak İzmir yaşanılacak bir şehir. İzmir’i ve İzmirliyi, İzmirlinin samimiyetini seviyorum. Bu güzel söyleşi ve sorularımıza verdiğin içten yanıtlar için çok teşekkür ederiz. Ben teşekkür ederim; size ve Mavişehir Dergisi ekibine işlerinizde başarılar dilerim. Röportaj: Ziynet Attila
Düzenlediği sosyal sorumluluk projeleriyle dikkat çeken İzmir’in başarılı modacılarından Ertan Kayıtken; proje ortağı Laila Mücevherat’ın sahibi Leyla Özakbaş, kadınlara yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla Hilton Otel’de defile gerçekleştirdi. Yaklaşık 400 seçkin konuğun davet edildiği “Kadına Şiddete Hayır” adlı etkinlikle “Star Sizsiniz” konseptli koreografisini Öner Evez’in yaptığı defilede 6 aylık hamile olan güzel oyuncu Wilma Elles başta olmak üzere Şenay Akay, Merve Büyüksaraç, Yüksel Ak, Yelda Kara, popçu Pınar Aylin ile birlikte pek çok yabancı manken görev aldı. Podyumların kıdemli yüzlerinden Şenay Akay, meslek hayatının jübilesini yaparak o gece son defilesini gerçekleştirirken, İzmirli popçu Pınar Aylin de ilk kez bir moda gösterisinde yürümüş oldu. Ancın İnşaat’ın ana sponsorluğunda düzenlenen gecenin başında konuşan İzmir Soroptimist Kulübü Başkanı Mine Kozlubel, defilenin geliri ile Kadın Konukevinde kadınların el sanatları ürünlerini üretebilecekleri atölye oluşturmayı ve satışlarında yardımcı olabilecek iletişimleri kurmayı amaçladıklarını söyledi. Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İzmir Şube Müdürlüğü ve Kadın Konukevi Müdürlüğü ile bir proje planladıklarını ve en kısa zamanda hayata geçireceklerini ifade eden Kozlubel,
Wilma Elles - Ertan Kayıtken Nisan - 2015
29
www.mavisehirdergisi.com
Şenay Akay
Pınar Aylin
“Biz kadına yönelik şiddetin yalnızca kadınların sorunu olmadığına inanıyoruz. Şiddete uğrayan kadınlara her türlü desteğe devam ederken, şehrimize ve kadınlarımıza verdiği bu katkı için Ertan Kayıtken’e de çok teşekkür ediyoruz” dedi. İzmir Soroptimist Kulübü Kurucu Başkanı 94 yaşındaki Dr. Ayşe Mayda tarafından Mustafa Ancın’a ve Öner Evez’e plaket verildi. 1 tanesi gelinlik olmak üzere toplam 50 kıyafet ile göz alıcı mücevherlerin sergilendiği defilenin ardından düzenlenen after partyde, Uğurkan Erez’in yönetiminde müzayede yapıldı. Kayıtken imzalı swarovski taşlarla süslü elbise ve Laila Mücevherat tasarımı olan takı seti açık artırma ile satılarak geliri İzmir Soroptimist Kulübü’ne bağışlandı. Mücevher takımını 10 bin TL’ye işadamı Mesut Sancak satın alırken, elbiseye de yine 10 bin TL karşılığında Metin Sancak talip oldu. Nisan - 2015
30
ALISVERIS Bu bahar hem kendinizi hem evinizi yenileyin
Pastel tonlara yer açın! Yaza yaklastıgımız su günler, koyu renklerden kurtulmak için ideal bir dönem... Yazın kullanacagımız canlı renklere geçis yapmadan önce pastel tonları kullanmak iyi bir seçim olacak. Tanıdık imzalar dısında koleksiyonunda pastel tonlara yer ayıran markalara da göz atın. Pastel renkler özellikle gümüs tonlardaki aksesuarları iyi tasır.
Ayakkabı Hotiç 214TL
Hasır şapka Mudo 59,95TL
Versace
Home Stor e 125,10TL
ı tas n a jç ret kya ’s Sec a M ria to Vic
Küpe Mango 29,99TL
Çanta Mudo 159TL Nisan - 2015
Dekoratif kase Yargıcı 59,90TL
Evinizi tazeleyin
Yapacagınız seçimlerle içinizdeki mutlulugu dısarı yansıtın! Aklınızdaki dekorasyon pastel renklerse, bu renkler hem gözünüzü yormayacak hem de muhtesem uyumlarla size huzur kaynagı olacak.
Zara H om
e
Yap Mad ay çiçek ame Coco
Zara Home
Yastıklar Yargıcı 69,90 TL Nisan - 2015
Seramik Vazo H&M 34,99TL
32
Prof.Dr. Meltem Onay meltemonay@gmail.com
Otantik liderlik ve lider olmanın dayanılmazlığı J.C.Penney CEO’su Mike Ullman, özverili olmak zorunda bulunan liderlerin dürüst ve iyi dinleyiciler oldukları vurgulamaktadır. Campbell Soup’un CEO’su Douglas R.Conant ise Campbell Soup’un güçlü performansını yansıtması istendiğinde “Rakiplerimize göre adımlarımızı biraz daha büyük atıyoruz” biçiminde bir açıklamada bulunmuştur. Liderliğin temelini; kişilerin kendi “hatalarını” kabul etmeleri ve yaptıkları işin daha iyisini yapma arzusu tetikler. Ullman ve Conant “otantik liderliğin” iyi birer örneği gibi görünmektedir. İyi de “Otantik liderler” kimlerdir? Bu liderliğin özelliği nelerdir? Otantik liderler kim olduklarını, neye inandıklarını bilirler ve bu değerlerle inanç doğrultusunda hareket ederler. Destekçileri liderlerini “etik kişiler” olarak görürler. Bu nedenle otantik liderliğin temel sorunu “güven”dir. Otantik liderler bilgiyi paylaşırlar, açık iletişimi teşvik eder ve ideallerine sıkı sıkıya sarılırlar. Sonuç olarak insanlar otantik liderlerine inanırlar. Otantik liderlik düşüncesinin arkasındaki “güven duygusu” ifadesini bu cümle içinde kullanmak birden hoşuma gitti. Acaba dedim, benim de çevremde lider olarak tanımladığım kişilere ne kadar güveniyor ve onların ne kadar etik davrandıklarını düşünüyorum? Güven ifadesi literatürde; işlerin nasıl şekilleneceğine dair olumlu beklentiler olması nedeniyle kendini savunmasız hale getirmeye istekli olma halidir. Durumun kontrolü tamamen bizde olmamış olmasına rağmen,
diğer kişilerin bizi hayal kırıklığına uğratmayacağını riskini almaya genellikle razı oluruz. Güven liderlikle bağlantı temel bir özelliktir, güvenin yıkılması grup performansı üzerine çok etkilidir. İnsanlar dürüst olmayan veya kendilerini kullanacak kişileri genellikle takip etmezler teorikte… Dürüstlük liderlikte mutlaka gerekli bir özelliktir. İnsanların peşinden gideceksen, savaş alanında ya da toplant odasında, öncelikle bu kişinin güvenilir olduğundan emin olmak istersin. 1500’lerde insanlar anlayamadıkları her olayı Tanrı’ya isnat etmişlerdir. Ürünler neden verimli olmadı? Tanrı. Neden birisi öldü? Tanrı. Şimdi ise çok yönlü açıklamamız “liderlik”tir. O zaman bir liderde bulunması gereken özellikler gerçekten günümüzde çok önemli hale gelmiştir. Kuruluşlar, liderlerin eğitimi ve gelişimi için milyar dolarlar harcamaktadırlar. Bu çabalar, Harvard gibi üniversitelerin sunduğu 50.000 dolarlık yönetici liderlik programlarından, ülke dışı tecrübe aktarım programlarına kadar çeşitli şekillerde artık karşımıza çıkmaktadır. Business Week dergisi bu konuda güzel bir tanım kullanmıştır: “Liderlik Fabrikası”. Bütün kurumların ve işletmelerin istediği “liderlik tipleri”ni yetiştirmek zorundayız artık. Kurumun değerleri ile örtüşen, etik anlayışı benimseyen ve yaratıcı liderlere ihtiyaç vardır. Kurumda çalışanları heyecanlandıran, onları motive eden, kendini bulmaya çalışanlara yol ve yöntem gösteren lideri yetiştirmek mümkün müdür? Bu sadece işletmeler için değil, sivil toplum örgütleri; siyasi partilere kadar her alanda ihtiyaç duyulan yeni bir arayışın yüksek sesle çığlıklarıdır. Kimler tarafından derseniz, ben ve benim gibi düşünen kişiler tarafından diyebilirim kısaca…. Ben kim miyim sorusu ise, olayın başka bir yüzüdür. Çünkü “ben” sözünün arkasında pek çok kişiliği ve kişiyi barındırdığımı düşünüyorum. Meslek yaşamım nedeniyle çeşitli kurum ve kuruluşlarda bulunduğum; her yaştaki kişiler ile birlikte olduğum için insanların ne aradıklarını daha iyi anlar olmaya başladım. “Sessizliğin sesi” olmak bazen iyidir ya, benimki de bunun misali; sadece seslenişi duyurmaktır maksadım… Peki kimler gelecek yüzyılın “liderleri” olacaktır? Ya da geleceğin liderlerini 100 metre öteden tanımak mümkün müdür? Ya da bu kişilerin ne gibi Nisan - 2015
özellikleri ya da sorumlulukları olmalıdır? Kendimi örnek vermem gerekirse, nasıl bir üniversite yöneticilideri istiyorum? Bu liderin özellikleri neler olmalıdır? Her şeyden önce bütün liderlik tipleri için gerekli olan “vizyon” ifadesini burada kullanmak gerekiyor. İdealist bir lider ile yönetilmek şüphesiz, pek çok çalışan için heyecan verici bir durumdurr. Heyecan duymadığınız hiçbir işletme veya kuruma bağlanamazsınız. Kendinizi bu ailenin içinde hissedemez, aidiyet hissinizi geliştiremezsiniz. Küçük adımlar ile değil de, hedefi büyük, inançları tam, ekip çalışmasına inanan kişiler artık kuşakları arkasından sürüklemektedir. Kuşaklar bellidir, X kuşaklarının bu yönetim anlayışı içinde yerleri artık çok kalmamıştır. Yavaş yavaş vitrinlerden çekilmeleri ve birer denetçi, ve gözlemci olarak sahneyi terk etmeleri gereklidir. Çağı yakalayan çok dinç bir kuşak vardır. Bunlara şimdilik Y kuşak desek de, Z kuşak adımlarını hızlandırmış ve “biz buradayız” demektedirler. Bu durum şunu göstermektedir ki, gelecek 10 yılın liderleri “Y ve Z kuşağının” ara temsilcilerinden oluşmak durumundadır. Bu sadece üniversiteler gibi görünen kamu kurumları için de geçerlidir. Kamu kurumları çeşitli özelleştirme hamleleri ile üstlerindeki “hantal” yapıdan uzaklaşmaya başlamışlardır. Bu gelecek vaat eden adımlardır. Peki o zaman ne kalmıştır? Şüphesiz bütün bu hareketin atar damarı olan “siyaset”; ve siyasetin ana aktörleri de bu değişime ayak uydurmak durumundadır. Siz ne kadar başarılı, girişimci, yenilikçi lider- yöneticilerin yetişmesine ve iş başına gelmesine izin verirseniz verin, sizi yönetecek daha güçlü bir mekanizma vardır. Bu da “siyasi erk”dir. Burada bulunan tüm temsilciler, Türkiye’nin geleceğinin de yönünü belirlemektedirler. Tabloyu güzel okumak zorunluluğu vardır. Vizyon nereye doğrudur? Yönümüz nerededir? Doğru kişileri mi lider olarak belirlemişizdir? Lider olarak belirlediğimiz bu kişiler, bizleri nereye sürüklemektedirler? Bu soruya verilen yanıtlar, gelecek liderlerin de profilini bize açıklamaktadır. Keşke diyorum, acaba daha iyi “LİDERLER” ortaya çıkabilir mi? Ya da doğru liderleri ortaya çıkarabilmek için neler yapmamız gerekiyor? Bu “muammalı durum ve şartlardan” bir an önce çıkmak dileğiyle…
33
www.mavisehirdergisi.com
Dekorasyon Kösesi
Dekorasyon Kösesi Dekorasyon Kösesi Dekorasyon Kösesi Dekorasyon Kösesi
MEKANLARDA MASIF MOBILYA SIKLIGI Sıcak ve doğal bir malzeme olan ahşap her şeyin sunileştiği günümüzde, aksesuardan mobilyaya pek çok şekilde karşımıza çıkıyor. Bunun nedeni ise modernleşen ve soğuklaşan hayatlarımızda kendimizi birazda olsa doğada hissetme isteği. Peki nedir bu son zamanlarda sıkça rastlamaya başladığımız masif ahşap ve masif mobilya? Masif ahşabı basit olarak saf ağaç olarak tanımlayabiliriz. Masif mobilya ise üzerinde kaplama veya doldurma bulunmadan saf ağaçtan üretilen mobilyalardır. Masif mobilyalar eskidikçe değerlenirler ve bakımı düzenli yapıldığı taktirde çok uzun süre mekanlara şıklık katmaya devam ederler. Masif mobilyaların yapımında genelde kestane, köknar, çam, ladin, kayın ve gürgen gibi ağaçlar kullanılır. Ahşap kullanılan mekanlarda aydınlatma da son derece önemlidir. Işık yetersiz olduğunda odanız olduğundan daha dar görünebilir. Bir diğer önemli detay da, yapay
a W&I X Ayaklı Mas 3750 TL
görünümden uzak durmak için kullanılan malzemenin çok fazla işlenmiş olmamasına özen göstermektir. Bu nedenle ahşabı en süssüz en doğal haliyle kullanmakta yarar olacaktır. Ahşap dekosrasyon doğru kullanıldığında mekana sıcaklık katar ve sizi rahatlatır. Şık ve yaşanmışlık hissiyatı uyandıran ahşabı evinizin dekorasyonunda kullanırken kendi zevkinize göre çeşitlendirebilirsiniz. Örneğin, salonunuzda minimalist bir şıklık
ve samimi bir hava istiyorsanız daha açık renkli ahşap mobilyalar kullanabilirsiniz. Keten, kadife gibi yumuşak kumaş kaplamalı koltuklar bu tarzın bütünleyicisidir. Açık renk ahşap mobilyalarınızla kontrast oluşturacak şekilde koyu renkler kullanıp mekanınıza derinlik kazandırabilir ya da neon bir halı kullanarak evinizde farklı bir tarz yaratabilirsiniz. Bronz ve bakır aksesuarlar minimalist şıklıktaki dekorasyonunuzu tamamlamak için ideal bir seçim olacaktır.
Yastık W&I 90 TL
Dresuar W&I 1575 TL
MİMARLIK - MOBİLYA - DEKORASYON - GÖRSELLEŞTİRME 6497 Sok. 25/A Yalı Mahallesi Karşıyaka-İzmir Tel: 0534 494 88 53 - 0507 548 58 10 www.woodandirondesign.com info@woodandirondesign.com Nisan - 2015
34
Dostluk kazandı EXPO 2020 yarışında İzmir’in rakipleri arasında yer alan Sao Paulo kentinin meclis üyeleri İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti. Meclis Başkanı Antonio Donato, “EXPO adaylığı sürecinde İzmir’i tanıma fırsatı bulduk. İki kent arasındaki ilişkilerin gelişmesi için çalışacağız” dedi.
Brezilya-Türkiye Kültür Merkezi’nin davetlisi olarak İzmir’e gelen Sao Paulo Belediyesi Meclis Başkanı Antonio Donato ve beraberindeki meclis üyeleri, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyaret etti. Ziyaretten
büyük mutluluk duyduğunu belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, iki kent arasındaki ticari, kültürel ilişkilerin gelişmesinin büyük fayda sağlayacağını söyledi. EXPO 2020’de İzmir ile birlikte yarıştıklarını ve bu sayede İzmir’i tanıma fırsatı bulduklarını dile getiren Sao Paulo Belediyesi Meclis Başkanı Antonio Donato ise Başkan Kocaoğlu’nu Mayıs ayında kutlanacak Brezilya-Türkiye Kültür Merkezi tarafından düzenlenen “Türk Günü”ne davet etti. Farklı gibi görünse de iki şehrin birbirine çok benzediğini söyleyen Donato, “İzmir
“
EXPO 2020 adaylığı sürecinde İzmir’i tanıdık. Bu da sizin şehrinizi Sao Paulo gibi global bir şehir olarak görmemizi sağladı. İzmir’e olan ilgimizi artırdı. İki şehir arasındaki ilişkileri geliştirmek istiyoruz.
“ Nisan - 2015
de Sao Paulo gibi kozmopolit bir kent. Bu iki özellik iki şehri birbirine yakınlaştıracaktır. EXPO 2020 adaylığı sürecinde İzmir’i tanıdık. Bu da sizin şehrinizi Sao Paulo gibi global bir şehir olarak görmemizi sağladı. İzmir’e olan ilgimizi artırdı. İki şehir arasındaki ilişkileri geliştirmek istiyoruz” diye konuştu. Ziyarette Brezilya Federatif Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Ali Tamer Bozoklar, Brezilya-Türkiye Kültür Merkezi Başkanı Mustafa Göktepe ile İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Muzaffer Tunçağ da bulundu.
35
www.mavisehirdergisi.com
a d a r u b ” r e l k e m e y k “Yence
Salih Burçoğlu İşletme Sahibi
Siparişleriniz hazır
Atölye Tat lezzetiyle istediğiniz yemeği ve mezeyi istediğiniz miktarda hazırlatabilir, konuklarınıza güzel bir davet verebilirsiniz. Menü harici istediğiniz her türlü yemeği de ayrıca sipariş verebileceğinizi hatırlatmak isteriz. Kısıtlı vaktinizde yemek konusunda size tüm titizliği ve lezzetiyle yardımcı olan bir mutfağınız olduğunu unutmayın.
Sipariş üzerine yemek, kilo ile yemek...
Siz işteyken canınız bir yemek istedi ve vaktiniz yok; istediğiniz yemeği hemen Salih Bey’i arayarak akşam için
Brownie sipariş verebilirsiniz. Pazardan en taze ürünleri seçerek Atölye Tat’ın tertemiz açık mutfağında yemeğinizi istediğiniz saatte hazır ediyor. Atölye Tat’ın web sayfasından o gün çıkan yemeklerin hepsini görebilirsiniz. 12 senedir yöneticilik ve aşçılık yapan Salih Burçoğlu, sevgi ile bağlı olduğu bu hobisini kendi işletmesinde her gün farklı yemek sürprizleriyle sizlerle buluşturuyor.
Çorbalar konusunda zengin içeriğe sahip Atölye tat, günlük menülerde de farklı yemeklerle karşınıza çıkıyor. Her gün ayrı lezzetleri bulabileceğiniz Atölye Tat’ta öğle yemeği menüsü 3 çeşit 12 TL. Çorba Çeşitleri; Taze bakla çorbası, taze fasülye çorbası, mısır çorbası, pırasa çorbası, karışık sebze çorbası, brokoli çorbası, balkabağı çorbası, ıspanak çorbası.
6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent Tel: 0(232) 336 3060 - 0(533) 601 5200
www.atolyetat.com Nisan - 2015
Tirileçe Tatlısı
36
Serdar Sütcü www.serdarsutcu.com
Şimdi tenis zamanı H
avalar ısınmaya başladı... Bahar yaklaşan yazın habercisi. Havaların ısınmasıyla beraber, insanlar kapalı ortamlardan çıkıp kendilerini dışarıya atmaya başladı ve bir çok kişi de mutlaka bir aktiviteye yöneliyor. Bu aktivitelerin başını çekenlerden birisi de hiç kuşkusuz spor. Spor yapmanın yaşamımıza ve sağlığımıza kazandırdıklarını düşündüğümüzde, düzenli spor yapma alışkanlığının ne kadar önemli olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyorum.
bir tanesi. Eğer düzenli spor yapma alışkanlığını yaşamınızın bir parçası yapmak ve bunu da tenis oynayarak gerçekleştirmek istiyorsanız, sizlere birkaç öneride bulunacağım. Hangi sportif aktiviteyi yapacaksanız yapın, öncelikle doktorunuza mutlaka görünmenizi ve rutin kontrollerinizi yaptırmanızı önemle tavsiye ediyorum. Bu rutin kontroller, yapacağınız sportif aktivite sırasında yaşayabileceğiniz olumsuzluklara karşı önceden önlem almanızı ve aktivitenizi daha güvenli bir şekilde yapmanızı sağlayacaktır.
Günümüz hayatının karmaşası, stresi, hızla değişen dünyaya ayak uydurma çabası, yaşamımızda ister istemez hem zihisel, hem de fiziksel olarak bir sıkıntı yaratıyor. Bu sıkıntıların üstesinden gelmek, rahatlamak ve daha konforlu bir yaşamı elde etme adına düzenli spor yapma alışkanlığının çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
Eskiye göre tenis kulüplerinin ve tenis kursu veren tesislerin sayısındaki artış, size seçeceğiniz kurs için daha fazla alternatife sahip olmanızı sağlayacaktır. Ufak bir araştırmayla size en uygun kursu bulabilirsiniz.
Tenis, düzenli spor yapmaya başlamak isteyenler için ideal spor branşlarından
Tenis öğrenmek için ödeyeceğiniz aylık ücretlerde, hiç öyle sanıldığı kadar pahalı değil. Tenis ekipmanlarını da her yerde ve çok uygun fiyatlara bulmanız mümkün, yani kısacası tenis Nisan - 2015
zengin sporu değil. Size gerekli olan, spor yapmaya uygun mevsime göre kıyafetleriniz ve bir raket sadece bu kadar. Artık tenis oynamaya hazırsınız. Raket çeşitleri ve seçenekleri çok olduğundan, size en uygun olanını bir uzmana danışarak almanızı tavsiye ediyorum. Tenis kursuna başlarken, bir arkadaşınız veya bir yakınınızla başlamanız, kurstan sonraki dönemde, partner bulma açısından çok faydalı olacaktır. Tenis oynamaya başlamak için hiçbir zaman geç değildir. 7’den 77’ ye her yaşta tenis oynayabilirsiniz. Gideceğiniz kursta alacağınız temel tenis eğitimiyle, sizde tenis ailesinin bir ferdi olacak, uzun yıllar bu alışkanlığı düzenli bir şekilde hayatınızın bir parçası haline getireceksiniz. Herkese tenisle dolu, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
waffle başka bir şey
ÇITIR WAFFLE BAMBAŞKA !
Mavişehir’de keşfedilmesi gereken bir lezzet durağı İster öğlen 12:00’dan akşam 23:00’a kadar 330 1013 numaralı telefonu arayın paket servis evinize gelsin, isterseniz sıcacık bir ortamda mis gibi kokular eşliğinde Derya Usta’nın müthiş sunumuyla mekanımızda bu özel tatla tanışın. Kendinizi şımartmak, mutlu etmek ve sıkıcı diyetlerin sonunda ödüllendirmek istiyorsanız, tatlı, mutlu ve keyifli bir mekan olan Edem Çıtır Waffle Mavişehir’e sizleri bekliyoruz. İddialıyız bir kere deneyince kesinlikle bağımlısı olacaksınız.
6499 Sk. No:8 Mavişehir (Karşıyaka Göz Hastanesi Arkası)
Ünlü model Şenay Akay İzmir’de güzellik merkezi açtı Meslekte 21 senesini geride bırakan Şenay Akay, kendisi gibi mankenlikten gelen ortağı Songül Yıldırım ile birlikte Karşıyaka Ataşehir’de güzellik merkezi açtı. 2001’de Best Model Of Turkey ve Best Model Of The World seçilen Akay, 1 Nisan’da son defilesine çıktığını söyledi. Akay, “Haftanın büyük kısmında burada olacağım. Güzellik ve makyajla ilgili tüm bilgi birikimimi İzmirlilerle paylaşacağım” dedi. Nisan - 2015
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
verilir. Biz, özgürlük ve egemenlik Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, uğruna canını hiçe saymış, vatan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 günü kurulmasının onuruna, toprağını tüm değerlerden üstün tutmuş bir ulusun torunlarıyız. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Bu gururu, bize armağan edilen sadece Türk çocuklarına değil, bütün Dünya çocuklarına armağan edilen, her “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” günlerinde, her yıl onurla ve yıl 23 Nisan günü kutlanan, Türkiye’nin coşkuyla taşıyoruz. milli bayramıdır. 23 Nisan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ve Büyük önder Atatürk’ün düşüncesinde dolayısıyla da halkın yönetime tam çocuklar, milletin geleceğidir. Onlara anlamıyla hakim olmasının ilk günü duyduğu sarsılmaz güvenin ve olduğu için ulusal egemenlik açısından büyük sevginin ifadesi olarak, millî da önemli bir anlam taşır. bayramımız olan 23 Nisanlar’ı çocuklara armağan etmiştir. Özgürlük, tüm canlılar için, çok değerli Tarihimizin gurur dolu sayfalarının ve vazgeçilmez bir kavramdır. Bu öyle yeni nesillerce öğrenilmesi ve bir kavramdır ki, uğruna nice canlar Nisan - 2015
Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar, önemli birer vesiledir. Milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun.
Atatürk diyor ki: “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.” Yazı internetten derlemedir.
İzmir’in kalbi
KABİN EKİBİ
EGE PARK’ta atıyor
40
Uğur Oral Gazeteci - Yazar ugur@uguroral.com.tr
AB’nin Düşünsel Sembolizması T
ürk-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın (TAVAK) bundan birkaç yıl önce AB’ye (Avrupa Birliği) dair yaptığı araştırmanın sonuçları oldukça düşündürücü… AB’ye üye olup olamayacağına dair görüşleri sorulan vatandaşların arasında “üye oluruz” diyenlerin oranı sadece %17. Yüzde 78, “olmayız” görüşünde… “AB’ye üye oluruz” diyenlerin dahi önümüzdeki on yıl için böyle bir beklentisi ve umudu yok…
*** AB ile flörtümüz çok eskilere dayanıyor… Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) 1958 yılında kuruluyor… Kısa bir süre sonra 31 Temmuz 1959’da, Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yaptığı ortaklık başvurusu ile Avrupa Birliği serüveni başlıyor… Avrupa Ekonomik Topluluğu önce Avrupa Topluluğu’na (AT) sonra da Avrupa Birliği’ne (AB) dönüşüyor… 12 Eylül döneminde Türkiye’nin, AET ile ilişkileri donduruluyor, ekonomik işbirliğine son veriliyor… Ama yeniden demokrasiye dönüşle birlikte Türkiye 14 Nisan 1987’de topluluğa tam üyelik müracaatında bulunuyor… Birlik sürekli kapsam ve isim değiştiriyor… Ama değişmeyen tek şey, Türkiye’nin bir türlü sonuçlanamayan başvurusu ve bekleyişi… *** AB sadece ekonomik anlamda batılı devletlerin işbirliğini amaçlayan bir oluşum mudur? Hayır… Ekonomi kültürün bir alt dalıdır…
AB de bir kültürel sentezin sembolüdür aslında… Batılı düşünce tarzının bir sembolüdür… Türkiye 75 milyona dayanmış nüfusuyla müthiş bir pazar… Eğer AB salt iktisadi bir oluşum olsaydı böyle bir fırsatı kaçırır mıydı? Demek ki iş sadece ekonomiyle bitmiyor…
*** Batılı düşünce çağdaş Türkiye’nin pusulası olmuştur… Atatürk modern Türkiye’yi kurgularken stratejilerinin odağına “batılılaşma”yı koymuştur… Fransız yazar Maurice Pernot ile yaptığı bir görüşmede Atatürk çağdaş Türkiye’nin hedefini şöyle açıklamaktadır: ““Memleketimizi asrîleştirmek istiyoruz. Bütün mesaimiz Türkiye’de asrî, binaenaleyh garbî bir hükümet vücuda getirmektir.” Hatta aynı söyleşide Atatürk, Osmanlı’nın gerileme sebeplerinin arasında en önemlilerinden birinin batıyla ilişkilerini kesmesi olduğunu belirtmektedir… *** Bekleyişin uzamasına kızanlar, bekletilmenin gerçek nedenini gör(e) meden, bekletenlere tavır almaya başladı son yıllarda… Rasyonellikten uzaklaşıp arabesk bazı savunma mekanizmaları üretilmeye başlandı… Deniyor ki: “AB bir Hıristiyan birliğidir. Biz de Müslüman bir toplumuz. Eh, bizi asla almazlar…” Bu bahanenin arkasına sığınmak kendi kendisini kandırmak isteyenleri tatmin edebilir… Yani her şeyimiz dört dörtlük ama tek sorun dinimiz… Öyle mi? Nisan - 2015
Türkiye başka bir dine mensup olsaydı hemen kapılar ardına kadar açılacaktı. Öyle mi? Nasıl peki? Bu eğitim düzeyiyle mi? Bu gelişmişlikle mi? Bu haliyle mi? Gerçekçi olalım lütfen… Hala nüfusun belki de yüzde sekseninin yurt dışını görmediği, yabancı dil bilmediği…Hala kadınların eşleri tarafından dövüldüğü… Hala töre cinayetlerinin konuşulduğu… Hala kitap okuma oranının yerlerde süründüğü bir ülkede yaşadığımız gerçeğiyle yüzleşmek istemiyorsak… Eğitimin önemini hala anlayamamışsak…
Her iktidar kendi ideolojisine göre bir eğitim sistemi getirip aslında sistemsizliği hakim kılarken… “Evrensel düşünen, dünya vatandaşı bir nesil” beklentisi yerini “dindar bir nesil” yetiştirme arzusuna bırakmışken… Sanat ve sanatçı “tu kaka” ilan edilirken… Bilimsel düşüncenin kaynağı özgür ve özerk üniversite, “herhangi bir devlet kurumu” haline dönüşürken… Avrupa’dan dışlanmışlığı sadece “din” gerekçesine bağlayanlar kendilerini ve kendilerine inananları bu şekilde kandırmaya, avutmaya devam etsinler… *** Bir de AB’ye üye olmayı ekonomik anlamda kefeni yırtmakla eşdeğer görenler var… Bunlara göre AB sistemi çökmek üzereymiş… Euro’nun geleceği tehlike altındaymış… Bu da topu taca atmanın bir diğer yolu… Evet, AB ekonomik açıdan tam bir darboğazda.
41
www.mavisehirdergisi.com
Avrupa da bunun farkında, bilincinde… Ama ekonomik iflasla, fikirsel iflas aynı şeyler değil… Eğer AB’ye girmeyi savunanlar “Oh, hele bir girelim AB’ye Euro’lar aksın Türkiye’ye” şeklinde düşünüyorlarsa zaten olay baştan hatalı… Geçenlerde şişine şişine yapılan bir açıklama yer aldı basında… Türkiye asgari ücrette dokuz AB üyesi ülkeyi (Bulgaristan, Romanya, Litvanya, Letonya, Estonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya ve Polonya) ve hatta gelecek yıl üye olacak Hırvatistan’ı geride bırakmış… Tamam, güzel… Ama asgari ücretin daha yüksek olması, daha medeni, daha çağdaş bir ülke olduğumuzun bir göstergesi mi? Ona bakarsanız Birleşik Arap Emirlikleri’nde kişi başına düşen yıllık gelir 48.821 Dolar... (Birçok batı ülkesinin hatta ABD’nin bile üzerinde)… Bu ekonomik gösterge uygarlığın bir göstergesi olabilir mi hiç? Bizim asgari ücrette geride bırakmakla övündüğümüz ülkeleri sanat, kültür, demokrasi, insan hakları, bilim, kültür açısından da geride bırakabildik mi? Bizim ülkemizdeki tiyatro, okunan kitap, satılan gazete sayıları bu ülkelerin ortalamasının üzerinde mi? Hal böyleyken “Dokuz AB ülkesinden daha zenginiz” söylemi bir züğürt tesellisinden öteye gidebilir mi? *** Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı sonrasında batılı ülkelerin gözündeki saygınlığını anımsayın… O zaman da Müslüman değil miydik? Ama bütün batılı devletler Türkiye’nin önünde ceket iliklememiş miydi? İşgalci ülkeler Türkiye’nin öne sürdüğü maddeleri paşa paşa kabul etmemişler miydi? Türkiye’yle anlaşma imzalamak için sıraya girmemiş miydi batılı ülkeler? Müslüman’dık… Savaştan yeri çıkmıştık ve meteliğe kurşun atıyorduk… Ama batılı ülkeler Türkiye’nin bu utkusu karşısında saygıda kusur etmemişlerdi… Türkiye’nin en acı hezimeti yaşattığı Yunanistan’ın başbakanı Elefterios Venizelos’un Atatürk’ü aday göstermek için 12 Ocak 1934’te Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığı’na yazdığı
mektupta Türkiye ile ilgili yazdığı övgü dolu satırlar… Birçok Avrupa ülkesinin liderinin çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik methiyeleri… Demek ki dinimizin ne olduğuyla, asgari ücretin ne kadar olduğuyla ilgili değil ulusal saygınlık… Bu bir duruş ve kararlılık meselesi… Bu bir dünyayı algılama meselesi… *** Türkiye’nin AB’ye girmesini arzuladığını belirten siyasi erk sahiplerinin tavırlarındaki çelişkiye ne demeli? Muhalefetteyken AB’ye ve AB’ye girmek isteyenlere etmedik laf bırakmayıp iktidar olunca ağız değiştirenlere? Yönetenler Türkiye’nin AB’ye gerçekten katılmasını isteselerdi şekilcilikle uğraşıp, bahaneler üretip topu taca atmazlardı… Bu sadece mevcut hükümetin değil, Türkiye’nin AB’ye adaylık sürecinden bu yana bu yapısal dönüşümü gerçekleştir(e)meyen tüm yönetimlerin suçu… Bazı küçük makyajlara, bazı küçük rötuşlara ortam hazırlayıp da “Biz her şeyi yaptık ama bunlar samimi değil” diyenlere ne demeli? Haydi, AB samimi değil, peki siz samimi misiniz? Hangi Avrupa ülkesinde böyle bir seçim sistemi var? Hangi çağdaş ülkede böyle bir baraj uygulaması mevcut? Hangi batı ülkesinde daha suçluluğu bir ispatlanmamış insanlar yıllarca özgürlüklerinden mahrum bırakılıyor? Hangi batılı ülkede özgür hukuk siyasi baskı altında? Hangi batılı ülkede bir kitap daha raflara bile çıkmadan yasaklanıyor? Hangi Avrupa ülkesinde siyasilerin etrafındaki dokunulmazlık zırhı böylesine kalın? Hangi batılı ülkede inanç özgürlüğü böyle gizli bir tehdit altında? Hangi batılı ülkede insanlar telefonlar konuşurken “Acaba dinleniyor muyum?” endişesi taşıyor? Hangi Avrupa ülkesinde hakkını aramak için hukuk yoluna giden birisi yıllarca beklemek zorunda kalıyor? Hangi batılı ülkede farklı düşünenler fikirlerini açıklarken yüz defa yutkunmak zorunda hissediyor kendisini? Hal böyleyken, pasaportları Nisan - 2015
değiştirseniz ne olur? Ehliyetleri değiştirseniz ne olur? Kafalar, zihniyet değişmiyorsa neye yarar? *** AB bir semboldür dedik… Beğenelim ya da beğenmeyelim bugün birçok evrensel kavramın fikir babası batıdır… 1789’daki Fransız İhtilali’yle yakılmıştır meşale… Hatta daha da eskilere gidecek olursak hukuk kurallarının kralın üzerinde olduğunu ve vatandaşların haklarının korunmasını söyleyen 1215 yılındaki İngilizlerin Magna Carta’sına kadar dayanır batının özgürlükçü düşünce disiplini… İnsan hakları, fikir özgürlüğü, laiklik, demokrasi eşitlik olmadan batılılaşmak olmaz… Eğer siz özü bu ilkeleri uyduramıyorsanız… Batılılaş(a)mazsınız… Ancak “Batıcı”laşırsınız… İşte AB bu değerlerin bir sembolüdür aslında… Siz AB’ye girmek istiyorsunuz… Ya da başka bir deyişle bir eve misafir olmak istiyorsunuz.. Evin bazı olmazsa olmaz kuralları var.. Ve siz içeriye paldır küldür kendi kurallarınızla girmek istiyorsunuz… Var mı böyle bir şey? Empati yapın, siz böyle bir duruma göz yumar mısınız? Eh, AB’ye niye kızıyorsunuz o halde? *** İşte, toplumda AB’ye girebilme umudunun yüzde 17’lere gerilemesi bu açıdan düşündürücüdür… Türkiye’nin bu sürecin dışında kalması çağdaş cumhuriyetin rotasının da başka alanlara kayması sonucunu doğurur… “Biz Müslüman’ız, bizi zaten almazlar” demek deve kuşu gibi kafayı kuma gömmekten öteye geçmez… Ya da “AB bizim kokorecimize karşı” demek olayı sulandırmaktan, magazinselleştirmekten başka bir şey değildir… Türkiye’nin AB’ye girme arzusu batılı değerlere bağlığının bir dışa vurumudur… AB’ye inancın yitirilmesi, Türkiye’nin ekseninin kayması gibi bir sonuç doğurabilir… Ki… Bu da bazı kesimlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir…
42
Doç. Dr. Gürkan ERSOY Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi “Herkes İçin Acil Sağlık Derneği” Genel Sekreteri
Beyin kanaması (felç) ve ilkyardım B
eyin kanaması, beynimizi besleyen damarların tıkanma ya da kanaması sonucu, damarın beslediği beyin bölgesinin ölmesi ve felç belirtilerin ortaya çıkması ile devam eden süreçtir. Dünyada 40 yaş altı insanlarda travma en önemli ölüm nedeniyken, 40 yaş üzerinde ise kalp, damar ve beyin (sinir sistemi) hastalıklarıdır. Yani beyin kanaması ve felç gibi hastalıklar, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi sayıda ölüm ve sakatlıklara, iş kayıplarına ve tıbbi harcamalara neden olmaktadır. Hafızamızı zorlayacak olursak, bu hastalığı düşününce ilk aklımıza gelen ünlülerden birisi, değerli sanatçımız Ebru Gündeş’tir. Kendisi konuşurken, aniden bakışlarında donukluk oluşmuş ve kontrolsüz şekilde yere düşmüştü. Ebru hanımdaki sorun, beyninde doğuştan var olan bir damar keseciğinin patlaması, yani beyin kanaması idi.
el, ayak veya kolumuzda) tutmama, konuşamama, dilde peltekleşme, ağzımızda yamulma, gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtilerin derecesi, etkilenen beyin alanının büyüklüğü ile orantılıdır. Etkilenen alan küçük bir bölgeyse yalnızca bir kol veya bacakta güçsüzlük, yok bu tıkanıklık veya kanama büyük bir alandaysa hayati tehlikede yaratabilecek şekilde bilinç kaybı, derin koma ve sonunda ölüm ortaya çıkabilir. Hastalık ne kadar erken teşhis edilir, tedavisine ne kadar erken başlanırsa kalıcı sakatlıklar, felç ve ölüm o oranda az görülür. Yani elde, kolda yüzde uyuşma, bir şeyi tutamama elimizdeki bir cismi düşürmek gibi belirtiler ortaya çıktıktan sonra ne kadar hızla acil servise gidersek, tedavimiz o derece başarılı olur, kalıcı sakatlık oranı (felç) riski de azalır. Halkımızın hastalık, belirtileri ve vatandaş olarak ilk anlarda ne yapacağını iyi bilmesi, bilinçlenmesi çok önemlidir. İşte bu nedenle, dergimizin bu sayısında, bu önemli konuyu işlemeyi uygun gördük çünkü beyin kanaması (felç, inme) için risk faktörlerini bilirsek hayatımızın bir döneminde hastalanmaktan kurtulabiliriz. Beyin Kanaması (Felç) için risk faktörleri: Kontrolümüz dışında olan risk faktörleri: • Yaş: 60 yaş üzerinde risk artar, • Cinsiyet: Erkeklerde, kadınlara göre biraz daha sık görülür, • Ailede inme öyküsü: Ailesinde felç (inme) öyküsü olan kişilerde risk artar, • Şeker hastalığı (diyabet) öyküsü:
Şeker hastası olanlarda risk daha da artmıştır, çünkü şeker hastalığı kılcal damarları bozan bir hastalıktır, Kontrol edebileceğimiz risk faktörleri: • Yüksek tansiyon: Tansiyonu yüksek olan kişilerde risk, normal olanlara göre daha yüksektir, • Kalpte ritim bozukluğu (atriyal fibrilasyon): Kalbinde atım düzensizliği (ritim bozukluğu) olan hastalarda felç geçirme riski normal kişilere göre fazladır. • Koroner kalp hastalığı ve kan yağlarında bozukluk: Koroner damarlarında yağlanma ve darlık olanlarla, kan yağlarının yüksekliği inme (felç) riskini arttırmaktadır • Felç (inme) riskini arttıran, yaşam tarzımıza ait faktörler: Not: hepsinde risk artmaktadır. • Sigara, • Alkol, • Aşırı kilo, • Sedanter (durgun) hayat. Beyin Kanaması (felç, inme) belirtileri: • Kişi bir anda dalgınlaşıp, boş boş etrafına bakıyor olabilir, • Ani başlangıçlı yürüme güçlüğü, sersemlik, denge ve koordinasyon kaybı olabilir, • Elinde kalem, bardak vs varsa yere düşürebilir, • Bir anda eli, ayağı uyuşabilir, tutmayabilir, • Yüzünde kayma (asimetri) ortaya çıkabilir, • Gözlerde bulanık görme ortaya çıkabilir, • Kişi aktivite yaparken birden bilincini kaybedip yere düşebilir. yazının devamı için www.mavisehirdergisi.com
Oluş Mekanizması: Halk arasında beyin kanaması olarak bilinen inme (felç) yaşamı tehdit eden önemli bir ölüm ve sakatlık nedenidir. Beynimizi besleyen kan damarının tıkanması veya kanaması sonucu beynin bu bölgesine kan gitmez, orada beyin dokusu kurur ve ölür. Ölen beyin bölgesinin ters tarafında (olay beynimizin sağ tarafında ise sol Nisan - 2015
www.mavisehirdergisi.com
BİZİ SEVGİYLE YEŞERTEN ANNELERİMİZİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN!
43
Beyazlale Çiçekçilik - Alsancak/0232 4219807/0232 4217949 Beyazlale Düğün Davet Organizasyon - Alsancak - 0232 4648834 Beyazlale Çiçek Market Dekorasyon - Çınarlı/0232 435 9676 - Gaziemir/0232 2521202 facebook/beyazlalecicekmarket Nisan - 2015
twitter.com/beyazlalecomtr
Makarna
İLE HARİKALAR YARATIN Sosları; makarnanın özelliğine uygun kullandığınız zaman lezzetli sonuçlar elde edebilirsiniz.
KARIDESLI MAKARNA Karideslerin kafalarını koparın. Kabuk kısmını çıkarın. (Karidesler küçükse haşladıktan sonra temizleyin.) Karideslerin sırt kısmını bıçakla çizin. İç organlarını temizleyin. (Karidesin tüm iç organları sırtındadır.) Karidesleri sıcak suda 5 dakika haşlayın. Suda daha uzun tutmayın yoksa erirler. Haşlanmış karideslerin kıvrılmış bir görüntüye sahip olması gerekir. Sarımsakları ince ince kıyın. Domatesleri soyup küp küp doğrayın. Zeytinyağını kızgın tavaya dökün. Sarımsakları koyun. Sarımsakların kokusu çıktıktan sonra karidesleri ekleyin. Karideslerin rengi değişince domatesleri ilave edin. Makarnaları haşlayın. Makarnalar taze ise 3 dakika, paket makarna ise 7 dakika haşlanmaları yeterli olur. Makarnaları karidesli sosun üzerine boşaltın. İyice karıştırın. Karidesli makarnanız servise hazır. Taze bahararatları kıyıp makarnanın üzerine serpin. Afiyet olsun!
KREMALI SEBZELI MAKARNA 2 diş sarımsağı ince ince doğrayın ya da rendeleyin 4-5 yemek kaşığı kadar zeytinyağı ile mümkünse derin bir tavada (wok gibi) sarımsakların renkleri hafif değişene kadar soteleyin. Küçük küçük doğradığınız 400-500 gr. kadar olan ıspanakları da ekleyerek 4-5 dakika kavurun. Ardından kremayı
da ekleyin ve 5 dakika kadar krema ile kavurun. Pişmiş olan makarnayı süzün ve ıspanakları içine ekleyin. Ocağın altı açık şekilde 1-2 dakika boyunca iyice karıştırıp makarna ve ıspanakları birbirine yedirin. Makarnayı tabaklara koyun ve üzerine parmesan rendeleyerek servis yapın. Afiyet olsun...
ÖNERİ Makarna pişirme süreleri, makarna cinsine göre değişmektedir. Al dente kıvamda olması için makarnayı daha kısa süre haşlayabilir; eğer yumuşak seviyorsanız birkaç dakika daha uzun süre haşlayabilirsiniz.
46
Fügen Yenilmez fugnyenilmez61@gmail.com
Çıplak raku tekniği nedir? S
evgili sanatsever okurlar, bu yazımda sizlere adını belki de hiç duymadığınız bir seramik tekniği hakkında biraz bilgi vereceğim. Çok eski bir teknik. Sizlerinde ilgi duyacağınızı düşünüyorum.
Bu seramik tekniğinin geçmişi 400 yıl öncesine kadar gidiyormuş. Sır gerektirmeyen, kendine özgü ve deneyselliğe açık bir sırlama tekniği. Raku çalışmalarına uygun olan, şamotlu beyaz çamur ile yaptığımız, formumuzun önce büskivi pişirimi (büsküvi seramiğin ilk pişirimine denir) yapılır. Sırlandıktan sonra raku tekniğinin en önemli özelliği olan açık havada özel fırınlarda pişirilir. Seramikler, akkorlaşınca (yaklaşık 800–1000 C) hızla fırından metal bir maşa ile çıkartılıp, içinde talaş,
kuru yaprak, kağıt, mısır püskülü gibi organik malzemelerin bulunduğu kapaklı kaplara konulur. Fırından çıkan seramiklerin uğradığı termal şokun etkisiyle form üzerinde çatlaklar oluşur. Yanma sırasında oluşan is, çatlaklara nüfus eder. Bu aşamada başka bir detay ise at kılıdır. At kılı sıcak seramiğin üzerine atıldığında, yanan kıllar seramik formun üzerinde kalıcı, ilginç ve heyecan verici şekiller bırakır. Kızgın seramikler daha sonra suya atılır. Seramikler soğuyunca, son aşama olarak islenen seramik formumuzun yüzeyleri temizlenir; taşlama yoluyla yıkanır, is ve küllerin kalıntılarından arındırılır. Pişmiş yumurta kabuğu gibi olan yüzeyler soyularak temizlenir. Bu teknikle seramiğin üzerinde değişik Nisan - 2015
egzotik desenler ve farklı tonda renkler ortaya çıktığı için şaşırtıcı sonuçlar elde edilmektedir. Raku, doğaçlama etkiler sağladığı için ülkemizde olduğu gibi, dünyada da birçok seramik sanatçısı tarafından kullanılmaktadır. Bu teknik hoşunuza gitti ise araştırmalarınızı yaparken Naked raku diye de yapabilirsiniz. Raku tekniğinden elde edilen değişik sonuçlar büyük bir haz verir ve sanatsal güzelikler açısından da sanatçılara sonsuz bir çeşitlilik sunar. Bu nedenle yapılan raku çalıştaylarında sürekli yeni malzeme ve teknik araştırmaları yapılıyor. At kılı raku tekniği de son zamanlarda böyle ortaya çıkmıştır. Adı gibi ilginç bir seramik tekniği umarım ilginizi çekmiştir. Bir sonraki yazımızda sanat dolu günlerde görüşmek üzere...
47
www.mavisehirdergisi.com
AKLINIZDA BULUNSUN
Tanıtımınız için rezervasyon Tel. 0 (549) 323 30 31
KABİN EKİBİ - REKLAM ve TASARIM AJANSI
Reklamın bir harcama değil, bir yatırım olduğunun bilincinde, ucuz işçiliğin önemsenmediğinin farkında olan kişilerle tanışmaktan mutluluk duyacağız. Birçok ulusal markanın ajansı olan Kabin Ekibi, sıradışı tasarım ve fikirlerle kaliteli ve güvenilir hizmet vermeye devam ediyor. 0(549) 501 8832 0(232) 330 0 500 www.kabinekibi.com.tr
Aden Güzellik Mavişehir’de profesyonel kadrosuyla *İncelme*Profesyonel Cilt Bakımı*Epilasyon*Masaj*El ve ayak bakımı hizmetlerini sunuyor. Park Yaşam Ofisleri 32/A1 Blok K:2 D:217 Mavişehir-Karşıyaka/İZMİR Tel:0232 220 52 52 adenguzellikmavisehir@gmail.com
MyMAYA
Otomobiliniz artık yıkanmadan daha temiz oluyor!
Uçak temizliğinde kullanılan sistem şimdi Bostanlı’da BlueGreenWax ayrıcalığıyla hizmetinizde. Büyük havayolu şirketlerinin uçak temizliğinde kullandıkları doğa dostu ürünleri araçlarınızın temizliğinde kullanıyoruz. Araçlarınız özel bezlerle siliniyor ve her bölümü için ayrı bezler kullanılıyor. Fırça ve su kullanılmadığı için araçlarınızda çizikler oluşmuyor, su izleri kalmıyor. Deterjansız, doğa dostu ve çevreci temizlik. İç yüzey, cam, dış yüzey, lastik ve jantlarınız için ayrı sıvı kullanılmaktadır. Susuz ve ve buharlı araç temizliği, far parlatma, buharlı koltuk temizliği, pasta cila, boya koruma, uygulamalarımız ile hizmetinizdeyiz.
Yalı Mah. 6323 Sk. No:6/A (Demirköprü Metro İst. Bostanlı tarafı) Tel: 0(232) 337 0037 - 0(555) 546 0244 BlueGreenWaxKarsiyaka
BOSTANLI LPG
Hizmet alanımız Mavişehir, Şemikler, Bostanlı, Demirköprü ve Aksoy’dur. Ramazan Feyzullahoğlu ve ortağı.
Ahmet Pendikli (1796 sokak) No:11/A Bostanlı Tel: 0232 362 86 86
Nisan - 2015
Dünya mutfağından farklı lezzetler sunan ve Life is Good sloganıyla yola çıkan MyMAYA eğlence ve restoran sektörüne yeni bir soluk getireceğini daha şimdiden kanıtladı. Harika bir manzarası, ödüllü mutfağı ve barındaki zengin ürünleri ile sizlere kaliteli hizmet sunan MyMaya’da günün her saati güzel vakit geçirebilirsiniz. Her cuma gecesi canlı müzik eğlencesi ile de güzel bir atmosfer sunan MyMaya sevdiklerinizle kaliteli zaman geçirmeniz için ideal bir mekan. www.mymaya.com.tr Tel: 0(232) 324 5970
48
vre lite, tüketici sağlığı ve çe ka ek ks yü ik; cil lem Ka Adel yılında venilir ürünlerini 2015 gü ığı lad zır ha yle esi ilk bilinci özel r. Her ürün grubu için iyo gil ser le en şöl l rse gö tam bir Sinan pılan aktivitede, Mimar tasarım ve sergileme ya in Adel r Fakültesi öğrencilerin tla na Sa l ze Gü i tes rsi Ünive r. ığı tasarımlar yer alıyo Kalemcilik için hazırlad
Adel Kalemcilik oyuncak sektörüne giriş yaptı Türkiye kırtasiye pazarının lideri Adel Kalemcilik 20 yıldır gerçekleştirdiği Satış ve Pazarlama Aktivitesi’ni bu sene 19 ilde gerçekleştiriyor. Her sene 6 bini aşkın kırtasiye satış noktasıyla buluşan Adel Kalemcilik, kırtasiye ürünlerinin yanı sıra bu sene ilk kez oyuncak kategorisi ile de satış noktalarının karşısına çıkıyor. Kurum; perakende satış noktalarına 19 ilde, 2015 yeni ürünlerini tanıtıyor. Adel Kalemcilik Faber-Castell, Adel, Adeland, Graf von Faber-Castell, Eberhard Faber, Atlas ve Max markalarının portföyünde bulunan tüm ürünlerinin yanı sıra bu sene ilk kez oyuncak kategorisi ile de parekende satış noktarıyla buluşuyor. Satış noktalarımız çok değerli Satış ve Pazarlama Aktivitesi’nde konuşan Adel Kalemcilik Genel Müdürü Evrim Hizaler, “Adel Kalemcilik olarak 20 yıldır ürünlerimizi perakende satış noktalarımız ile buluşturmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Adel Kalemcilik olarak 2014 yılında satışlarımızda bir
önceki yıla göre %19 büyüme gösterdik ve Türkiye ortalamasının üzerindeki bu büyüme oranımızdan dolayı gururluyuz. İstikrarlı büyümemizi sürdürüyoruz. Ürünlerimizi tüketicilerimizle buluşturmamıza büyük katkı sağlayan değerli toptancılarımız ve satış noktalarımızla birlikte daha da güçlüyüz. 20 yıldır sürdürdüğümüz ve artık gelenekselleşen satış ve pazarlama aktivitelerimiz ile her sene 6 bini aşkın kırtasiye satış noktamızla, onların bulundukları illerde buluşuyoruz.” Yepyeni ve eğlence dolu bir sektör! 2015 yılında Oyuncak Sektörü’ne giriş yaptıklarının altını çizen Evrim Hizaler, sektörde 45 yıllık deneyimin kazandırdığı güçle yepyeni bir sektöre adım attıklarını ve bu heyecanı satış noktaları ile paylaşmaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. Oyuncak Sektörüne 6 markayla giriş yaptıklarını belirten Hizaler, “Üzerinde 2 yılı aşkın süredir titizlikle çalışıyoruz, pazar araştırmaları yapıyoruz. Nisan - 2015
Çalışmalarımız sonrası Auldey, Lotus, WOW, Mattel ve NICI markalarının yanı sıra Adeland markamızın da portföyüne oyuncak kategorisini ekleyerek bizim için yepyeni bir sektöre adım atıyoruz” diye konuştu. Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri Faber-Castell için tasarladı Adel Kalemcilik; yüksek kalite, tüketici sağlığı ve çevre bilinci ilkesiyle hazırladığı güvenilir ürünlerini 2015 yılında tam bir görsel şölenle sergiliyor. Her ürün grubu için özel tasarım ve sergileme yapılan aktivitede, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin Adel Kalemcilik için tasarladığı Doğa, Kolej, Seyahat konseptli ürün grupları da büyük ilgi görüyor. Ayrıca firmanın 2015 yılında satışa sunacağı ve aktivitede sergilenen ürünler arasında Adel Yeni Ofis Serisi, Adel Black-Line serisi, Faber-Castell Nice Pen, Faber-Castell defter ve kalem çantaları da yer alıyor.
Instagram takipçilerimizin #mavisehirdergisi etiketi ile paylaştıkları fotoğrafları dergimizde yayınlıyoruz. Herkese teşekkür ederiz.
arifealper
Mine İnal Akkaya
sbltm
Murat Yeşil
Eiffel Bostanlı
Kıvanç Hınıslı
Tevfik Ç.
Ziynet Attila
Soyak Mavişehir B’nin güleryüzlü görevlisi
Mavişehir Dergisi binlerce kişiye ücretsiz ulaşıyor
Dergimizin Mart sayısının dağıtımını denetlememiz sırasında Soyak Mavişehir B giriş D7 Blok görevlisi Mustafa Aktaş ile tanıştık. Sitede neredeyse herkesin tanıdığı, sevgi ile selamladığı Mustafa Aktaş’ın işini güleryüzle yapışı, yardımsever hali ve saygılı tavırları bizim de dikkatimizi çekti. İşini sevgi ile ve sorumluluğunun bilincinde yapan kişilere örnek olsun diye biz de satırlarımızda kendisinden söz etmek istedik.
Her ay binlerce kişi evlerine ücretsiz ulaşan Mavişehir Dergisi’ni okumanın keyfini yaşıyor. Her yeni sayıda Ege Park Mavişehir AVM’de açtığımız standımızda bizi ziyaret eden okurlarımıza ve destekçilerimize çok teşekkür ederiz. Nisan - 2015
50
Özgür Muharrem ŞİŞİK Sigorta Danışmanı ozgur@kavramsigorta.com.tr
Sigorta ne değildir? Y
azılarımda özel sigorta sistemine ilişkin genel ve detay bilgiler konusunda hem sigortalılara hem de meslektaşlarıma katkı sağlamayı amaçlıyorum. En çok yanılgıya düşülen noktaları, alınacak poliçelerin şekil şartlarının nasıl olması gerektiğini, hangi teminatın ne şekilde çalıştığı gibi bilgileri patik hayata uygun şekilde anlatmaya çalışıyorum. Bu sayede de, daha bilinçli bir sigortalı yaşama katkı vermiş, ve dolayısıyla da gerçekleşmesi muhtemel hasarların tazminatlarının da en gerçekçi şekilde karşılanabilmesini sağlamış olmayı istiyorum. 1993’ten beridir faaliyetini sürdürmekte olan acenteliğimizin tüm çalışanları için geçerli olan bir bilgilendirme politikamız vardır. Poliçeyi satarken, sigortanın neleri ödeyeceğini değil, neleri ödemeyeceğini anlatmak gerekir. Çünkü her sigorta, tek tek belirtilmiş rizikolar listesi için teminat sağlar. Poliçeye prim karşılığı ekletilebilecek teminatlar olduğu gibi, hiçbir şekilde teminat alınamayacak rizikolar da vardır. Bunu biraz daha açmak gerekir. Bir rizikonun sigortalanabilir olması için: •Riskin ortaya çıkması kesin değil, muhtemel olmalıdır. Gerçekleşme olasılığı %0 olan bir durumun sigortalanmasına nasıl ki gerek yoksa, %100 olanın da sigorta sistemine devredilebilmesine olanak yoktur.
•Ortada bir maddi zarar söz konusu olmalıdır. Parayla ölçülemeyen değerlerin sigortalanması söz konusu olamaz. •Sisteme devredilecek rizikonun, bu devre ilişkin karşılığı (prim), risk gerçekleşmeden ödenmiş olmalıdır. Bunlar sigortalanabilirlik için gerekli olan şartlandan bazılarıdır. Bu özet bilgiden sonra asıl konumuza dönecek olursak: Sigorta bir hibe sistemi değildir. İhtiyacımız ortaya çıktıktan sonra poliçe satın alarak para temin edebileceğimiz bir fon havuzu değildir. Riziko gerçekleşmeden dahil olunup, ortaya çıkması muhtemel (ama kesin değil), risklerimizi devredebileceğimiz sistemdir. Hasar oluştuktan sonra, sigorta poliçesi alarak, zararını sigorta şirketlerinden karşılamaya çalışan kişiler, aslında, sisteme kurallara uygun bir şekilde dahil olmuş dürüst kişilerin sisteme yatırdıkları paralardan menfaat sağlamaya çalışmaktadır. Çünkü sonuçta sigorta şirketi hasarları, prim olarak topladığı paralardan karşılamaktadır. Eğer ödenen hasar tutarları çok olursa, toplanması gereken prim miktarının arttırılması gerekeceği, yani sigorta fiyatlarının yükseleceği anlamına gelmektedir. Sigorta poliçesi, karşılığında derhal somut bir mal aldığımız bir ürün değildir. Ödediğimiz para ile, poliçe süresince ve yine poliçede belirtilen sebeplerden dolayı ortaya çıkacak olan zararlarımızı, bizim yerimize bir başkasının karşılaması güvencesini satın alıyoruz. Eğer poliçe süresince bir hasar oluşmamışsa, sigortaya boşuna para ödemiş sayılamayız. O süre boyunca kendimizi güvence altında tutmanın bedelidir, ödenen prim. Her türlü zarar ziyanı ödemesi beklenen bir sistem değildir. Poliçe çift taraflı bir sözleşmedir. Bu sözleşmede Nisan - 2015
hem sigortacının hem de sigortalının yükümlülükleri belirtilmektedir. Sigortacı hangi durumlarda ne şekilde ödeme yapacağını poliçelerde belirtir. Bunun karşılığında da sigortalının ödemesi gereken prim ve alması gereken önlemler de yine poliçede yazmaktadır. Ek bir teminat almak ya da azaltmak, ödenmesi gereken primi de artı ya da eksi yönde değiştirecektir. Sadece fiyat ile yapılan karşılaştırmalar, poliçelerin içerikleri konusunda yanılgı yaratacaktır. Bununla birlikte, poliçe kapsamında yer almayan bir rizikonun neden olacağı hasarı da sigorta şirketinin ödememiş olması, yapılan sözleşmenin aksi bir durum değildir. Dolayısı ile poliçe satın alırken, hangi teminatları kapsam dahilinde hangilerini haricinde tuttuğumuzu kesinlikle çok iyi incelemeli, güvenerek danışmanlık aldığımız sigorta acentemizin tavsiyelerine de kulak vermeliyiz. Ülkemizde sigorta sektörü, kendini en hızlı geliştiren ve tüketici hakları konusunda en titiz çalışan sektör olduğunu samimiyetle söyleyebilirim. Yaşanan sorunların büyük kısmı, daha az para ödemek amacıyla ya da aracı kurumun yanlış yönlendirmesi nedeniyle, uygun olmayan ürün satın almaktan kaynaklanmaktadır. Bunlar tüm sektörlerde olduğu gibi sigorta sektöründe de vardır. Gerçekten mesleğine sahip çıkan, kısa vadeli kazançlar peşine düşmeden işini en iyi şekilde yapan pek çok acente arkadaşım vardır. Hem kendi müşterilerimiz hem de sektörün geleceği için var gücümüzle çalışmaktayız. Şu unutulmamalıdır ki, kuruluş amacı hasar ödemek olan sigorta şirketleri, oluşan hasarı karşılamamak için bir çaba içinde olamaz. Yeter ki doğru şartlarla düzenlenmiş bir poliçemiz olsun.
51
www.mavisehirdergisi.com
Baharı yeni saç modelinizle karşılayın İlkbahar ayları ile birlikte mevsim geçişleri saçlarda yıpranmalara neden olabilir. Bu mevsim değişikliğine bir anda alışamayan saçınızı canlı tutmak için özel bakımlar gerekir. Bahar mevsimiyle birlikte canlanan doğaya ayak uydurmak için siz de hem saçlarınıza bakım yaptırın hem de size gidecek bir saç modeliyle baharı karşılayın.
Kuaför Hüseyin Erken canlı, pırıl pırıl saçlara sahip olmak ve baharı yeni saç modelinizle karşılamanız için tüm uygulamalarda % 30 indirim kampanyasını sürdürüyor. Saçlarınızı Kuaför Hüseyin Erken’e gönül rahatlığı ile teslim edebilirsiniz. Bu fırsatı kaçırmayın.
Kuaför Hüseyin Erken Adres: 6351 Sokak No: 40/B Atakent- Bostanlı-İZMİR Tel : 0232 336 14 74
Nisan - 2015
52
DERGİ İNDEKSİ
Derginizin bu sayısında yer alan haber ve reklamların telefon ve adres bilgilerine kolaylıkla ulaşabilmeniz içindir.
Atölye Tat 6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent Tel: 0(232) 336 30 60
Çapa Koleji Tel: 0(232) 507 80 80 0(232) 507 70 70
ByMakas Telefon: +90 232 362 63 23
Edem Çıtır Waffle 6499 Sk. No:8 Mavişehir (Karşıyaka Göz Hastanesi Arkası) Tel: 0232 330 10 13
Beyaz Lale Çınarlı Çiçek Market Anadolu cad. No:7/3 Çınarlı/İzmir Tel: 0 232 435 96 76 BLEUSKY Kuru Temizleme Adres: 6440/3 Sk. No:12/A Atakent Karşıyaka İzmir Tel: 0232 330 3104
Başkent Üni. Zübeyde Hanım Hast. İkinci Yaşam Diyaliz Merkezi Karşıyaka Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Karşıyaka Devlet Hastanesi MedicalPark İzmir Hastanesi Özel Egem Fizik Tedavi Dal Merkezi Özel Kardiyo Kardiyoloji Dal Merkezi Özel Karşıyaka Göz Hastanesi Özel Karşıyaka Tıp Merkezi Özel Zübeyde Hanım Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Ege Üniversitesi Hastanesi 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi Central Hospital El ve Mikrocerrahi Hastanesi Kent Hastanesi Özel Altınordu Hastanesi Özel Çınarlı Kadın Doğum Hastanesi Ege Sağlık Hastanesi Egeria Çocuk Sağlığı Özel Atakent Polikliniği Özel Bostanlı Sağlık Polikliniği Özel Yalı Polikliniği Özel Nergiz Sağlık Polikliniği Özel Çiğli Polikliniği
YARDIM
Kardelen Çilingir Karşıyaka Güvenlik DGS Alarm ve Güvenlik Sistemleri Çilingir Bay Adem
DİŞ POLİKLİNİKLERİ Asude Polat
İzmir Özel Türk Koleji Churchill House +90 534 277 15 71 Wood&Iron Tel: 0534 494 88 53 0507 548 58 10
Pan Bale ve Sanat Okulu Telefon: 0(232) 501 22 44
381 77 88
RESTORAN VE CAFELER 15 4 112 118 18 6 1 10 185 15 6 155 15 8 135
HASTANELER VE POLİKLİNİKLER
Pet-Vet Mavişehir Veteriner Kliniği Atakent Veteriner Kliniği Bostanlı Veteriner Polikliniği
Sağlıklı Şeyler Atölyesi GSM: 0546 5498021
EVLERE SERVİS
Alo Trafik Ambulans Bilinmeyen Numaralar Elektrik Arıza İtfaiye İzsu Arıza Polis İmdat Sahil güvenlik Telefon Arıza Uyandırma
VETERİNER KLİNİKLERİ
MyMaya EgePark Mavişehir Avm 2.Kat Tel: 0(232) 324 59 70
Gökkuşağı Perde Merkez: 6221 Sk. No: 95 Şemikler Tel: 0 (232) 336 8923
LÜZUMLU TELEFONLAR
Çocuk Hastanesi Ege Üniversitesi Kızılay SSK Tepecik
Manisaspor Kebapçısı Ege Park AVM Teknosa girişi Tel: 0232 324 16 15
Ege Park AVM Tel: 0(232) 324 44 34
ŞEHİR REHBERİ
KAN MERKEZLERİ
Uzm. Dr. Tolga Enver Yücetürk Adres: 6518 / 6 Sk. Beyaz Nokta Blokları No:2 Kat:4 D:10 Yalı Mahallesi Atakent - İzmir Tel: 0(232) 336 42 40
241 10 00 382 06 07 330 64 50 366 88 88 399 50 50 367 70 70 336 35 35 362 54 54 369 00 83 323 45 45 461 93 33 336 11 95 483 14 14 343 13 43 412 22 22 463 64 65 441 01 21 386 70 70 483 56 87 433 0084 464 24 00 462 27 27 463 77 00 489 35 35 336 11 95 433 06 08 388 28 61 421 47 89 433 38 74 368 96 66 337 02 08 336 44 89 330 55 16 441 92 16 381 28 22 376 14 96 337 21 36
0539 235 25 87
Red Dragon - Uzak Doğu mutfağı Kervan Kebap Pide - Karşıyaka Mc Donald’s
483 00 79 347 09 00 369 81 86
MARKET ve ŞARKÜTERİ Albayrak Market - Mavişehir Ömerağa
324 04 03 0(507) 185 11 56 368 11 24
Tire Market Şarküteri
290 06 22
SOSYAL KULÜPLER VE DERNEKLER Karşıyaka Briç Derneği 368 73 08 Dance Castle Gençlik ve Spor Derneği 369 02 65 Karşıyaka Spor Kulübü 368 69 95 Bostanlıspor Gençlik SK Derneği 337 35 34 433 38 58 İzmir Dağcılık Kulübü Ege Açık Deniz Yat Kulubü 484 64 65 İzmir Fotoğraf Sanatları Derneği 464 32 12 BESİAD 330 90 01 Mavişehir TSM Platformu Derneği 0532 788 93 33 Mavişehir Tenis Atölyesi 0505 580 00 25
ÜNİVERSİTELER
Ege Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Özel İzmir Ekonomi Üniversitesi Özel Gediz Üniversitesi Özel İzmir Üniversitesi Özel Yaşar Üniversitesi Özel Şifa Üniversitesi
TİYATROLAR
311 10 10 412 12 12 750 60 00 329 35 35 279 2525 355 00 00 246 49 49 411 54 07 308 00 00
Karşıyaka Oda Tiyatrosu İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Mavi Tiyatro Konak Sahnesi Bornova Sahnesi Ege Sanat Merkezi Hamle Tiyatrosu Tansaş Çocuk Tiyatrosu Pınar Çocuk Tiyatrosu Bostanlı Açık Hava Tiyatrosu
369 64 87 368 22 39 445 00 71 483 50 35 343 04 33 381 64 06 484 44 70 484 48 28 463 15 15 362 61 61
Gelecek Dershaneleri Fen Dershanesi Körfez Dershanesi Sınav Dergisi Dershanesi Uğur Dershanesi Bostanlı Sürücü kursu Karşıyaka Sürücü Kursu Yalı Sürücü Kursu Sinem Sürücü Kursu Profesyonel Diyalog Dil Okulu Yeni Adım Yabancı Dil Kursu Deniz İngilizce Kursu
369 11 55 368 77 73 369 88 99 446 37 37 381 23 92 362 97 45 63 72 83 372 17 63 367 00 12 368 93 01 330 55 66 330 73 66
EĞİTİM KURUMLARI
Haftanın her günü servis
RESTORAN VE CAFELER Red Dragon Servet’in Yeri Dante Cafe & Bar Kordon Boyu Balık Pişiricisi Club En Velo La Sera Pepe Rosso Deniz Restaurant Karşıyaka Deniz Restaurant Mavişehir Kervan Döner Kebap Pide Salonu MyMaya Mc Donald’s
483 00 79 362 51 51 323 03 17 464 80 90 463 28 69 464 25 95 464 48 93 364 44 64 324 10 20 323 21 22 324 59 70 369 81 86
PASTA VE UNLU MAMÜLLER Pastafoni Pasta Rüzgarı Lolipop Düşler Roka Mutfak Atölyesi
TAKSİ DURAKLARI
330 47 17 364 65 60 0531 335 67 60 336 78 90
Atakent Bostanlı Birlik Bostanlı Köprü Mavişehir Etap Karşıyaka Merkez Umur Mavişehir Taksi
350 10 77 362 28 28 362 80 00 324 01 00 381 37 15 330 17 92 324 08 82
Ulusoy Turizm Kamil Koç Turizm Pamukkale Turizm Varan Turizm Metro Turizm
362 41 53 336 31 39 330 52 01 362 19 92 362 02 52
Karşıyaka Belediyesi Kültür Merkezi İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Postacılar Kültür Merkezi Puntart Bülent Ecevit Kültür Merkezi İsmail Cem Kültür Merkezi Aydans Sanat Merkezi Atatürk Kültür Merkezi Sabancı Kültür Merkezi Alman Kültür Merkezi İZFAŞ Sanat Galerisi İtalyan Kültür Merkezi Fransız Kültür Merkezi Ziya Gökalp Kültür Merkezi
369 27 90 368 22 39 363 30 37 369 45 58 361 06 23 361 60 19 364 21 90 483 85 20 446 06 64 489 56 87 482 12 70 421 52 42 463 69 79 366 44 59
OTOBÜS ŞİRKETLERİ
KÜLTÜR MERKEZLERİ
MAVİŞEHİR SİTE YÖNETİMLERİ
1. Etap Yönetim 2. Etap Yönetim Albatros Yönetim Soyak A Bölgesi Soyak B Bölgesi
Listede yer almak istiyorsanız lütfen 0(549) 323 30 31 numaralı telefonu arayınız veya bilgi@mavisehirdergisi.com adresine iletişim bilgilerinizin bulunduğu e-posta gönderiniz.
324 10 12 324 10 14 324 25 26 324 60 93 324 55 70
Zor beğenenlerin tercihi
*Destan Havlu
Ücretsiz kargo ve koşulsuz iade imkanları ile www.softcotton.com.tr Soft Cotton bir Gökhan Tekstil markasıdır.
Kabin Ekibi
Tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun