Zorun Örgütlenmesine Karşı

Page 1

“ZOR”UN ÖRGÜTLENMESİNE KARŞI -Antimilitarizm, Pasifizm, Savaş Karşıtı Hareket ve Vicdani Ret-1 Siz bıçaktan fışkıran yemiş, Tatlılıkta yansıyan güzellik, Kerpeten ağızlı tan, Ayrılmaya itilmek istenen sevgililer Duvarı kazıyan tırnak, Kaçın! Durmayın kaçın! Rene Char Türkiye’de resmi rakamlara göre en az silâhaltındaki er sayısı kadar asker kaçağı sayısı var ve bu sayıyı biraz olsun azaltmak için düzenli olarak “bedelli askerlik” yasaları çıkarılıyor, polis ve jandarma GBT sorgularıyla asker kaçağı avına çıkıyor, vatandaş eşini dostunu gammazlasın diye “İhbar Hatları” reklamı yapılıyor ama her ne hikmetse bu herkesin asker doğduğu iddia edilen memlekette yıllardır bu kaçakların sayısı hiç eksilmiyor. Militer sistemdeki kaçakların sayısı sadece asker kaçaklarıyla da sınırlı değil aslında. Bütçeden ve vergilerden aslan payını alanın hep Silahlı Kuvvetler olduğu düşünüldüğünde kayıtdışı ekonomi yoluyla vergi sisteminden kaçanlar, adam olma hayallerini bırakıp sivil kışlalar olan okulları bırakıp kaçanlar, baba ve koca ikilemi arasında bir yuvanın “sınırları” içine hapsedilmekten kaçarak kendi hayatlarını kurmayı tercih eden kadınlar ve nice diğer kaçak da aslında asker kaçakları hanesine yazılabilir pekâlâ. Yoksa retçiler ya da itaatsizler mi demeli hepsine? Bir vicdani retçiyi bir asker kaçağından ayıran şey nedir? Sanıyorum bunun yanıtı, reddetme ediminin kamusal olarak beyan edilmesi ve bireysel bir tercih olmaktan çıkıp politik bir eyleme dönüşmüş olması şeklinde verilebilir. 1 Eylül 1995’te vicdani reddini açıklayan Osman Murat Ülke’nin 7 Ekim 1996 tarihinde “halkı askerlikten soğutma” suçunu işlediği gerekçesiyle ve Askeri Ceza Kanunu Madde 58'de düzenlenen “milli mukavemeti kırma” fiiline dayanılarak tutuklanması ile birlikte “vicdani ret” kavramı ilk kez Türkiye siyasal literatürüne girmiş oldu. Aslında Osman Murat Ülke ne Türkiye’deki ilk vicdani retçiydi ne de bu nedenle ceza alan ilk kişi. Kamuoyu bu kavramla, 1989 yılında Tayfun Gönül ve Vedat Zencir'in Sokak Dergisi'nde vicdani retlerini açıklamaları ile tanışmıştı. Gönül ve Zencir hakkında da “halkı askerlikten soğutma” suçundan dava açılmıştı ancak onlar sivil mahkemede yargılandılar. Bu yargılama sonucu Vedat Zencir beraat etti, Tayfun Gönül ise üç ay ceza aldı ve bu da para cezasına çevrildi. Osman Murat Ülke ise Türkiye’de vicdani ret nedeniyle hapis cezası alan ilk retçiydi. Bu aynı zamanda Türkiye’de vicdani retçilerin bir caydırma politikası olarak aşağı yukarı askerlik süresine eşdeğer bir süre hapisle cezalandırılması pratiğinin de başlangıcıydı. Böylece Türkiye Cumhuriyeti devletinin vicdani retçilerle ilişkisinin temelinde yatan iki politikanın daha ilk retçilerle birlikte ortaya çıktığını görüyoruz: görmezden gelme ve caydırmak üzere cezalandırma. Peki, kimdi bu vicdani retçiler? Her ne kadar vicdani retçi sayısı kadar vicdani ret tanımı olduğu genel önermesi doğru olsa da vicdani reddi kişinin dini, politik, ahlaki ya da herhangi bir nedenle askerlik yapmayı reddetmesi olarak tanımlayabiliriz. Vicdani reddin dayanağı birçok şey olabilir, ancak özünde yatan şey insanın kendi istekleri doğrultusunda yaşamını 1

Bu makale Yeşil Düşünce Derneği tarafından Şubat 2014’te yayınlanan “Gülümseyen Bir Bugün İçin Yeşil Politika” kitabında yayınlanmıştır (http://www.yesilpolitika.org/wpcontent/uploads/2014/06/ypo.onlinekitap.pdf)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.