marketing Tarih: Mayıs 2013 Sayı: 19
europe & anatolia
kelebeğin fırtınası
Sizin eviniz nereye bakıyor?
retorik
63 zavallı insan...
a ı d ’ a as p ru ark v A M k r ü T
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı: 19 Tarih: Mayıs 2013 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Kısa Kısa
04 - 07
Yeni Ürünler
10 - 11
Medya Dünyası
12 - 13
Röportaj
14 - 17
kelebeğin fırtanası
19
Reklam Dünyası
20 - 21
retorik
23
Kampanyalar
25 - 33
Gezi
34 - 41
reklam arası sinema
42
Kültür Sanat
44 - 45
Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Argun Albayrak Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Melis Deniz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Gedikli Sk. Adilbey Ap. No: 15/13 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. mobil: http://m-mea.eksantrik.com http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
Fantanistan Muzistan...
1 mayıs kutlamalarından sonra sosyal medyada şöyle
Bizde kimse kimseyi dinlemez, karşısındaki insan
bir paylaşım okudum çok canım sıkıldı. "1 Mayıs'da bile
konuşurken kendinin ne söyleyeceğini düşünmekten
Turistlere rezil olduk" Biz hala Turistlere rezil olmayı
dinlemeye vakit ayırmaz.
önemseyen ama kendimizi önemsemeyen üçüncü dünya
Artık Türklerin Türkiye'de yaşayanların aşağılık
ülkesi sendromundan çıkamamışız.
komplesiyle doğduğunu düşünmeye başladım. O yüzden de dışarıdan gelen herşey daha iyidir. Herşey daha fazla
Sonra Justin Bieber konser için ülkemize geliyor pasaport desteklenmelidir. Kendi fikirlerimize bile güvenmeyiz. Bir kontrolünden geçmesi gerekirken hiçbir kontrolden
işe başlarken bunun yabancı versiyonu var mı diye bir
geçmeden ülkeye giriş yapmaya çalışıyor. Polonyada
soruyla karşılarız. Hatta mümkünse yabancı versiyonunu
ise donuna kadar soyulup aranıyor. Son zamanlarda
bulup onu kopyalamak daha makbul sayılabilir.
baktığımızda hükümet çok güçlü bir dışişleri ilişkileri
Bazılarımız o kadar çok Avrupalıdır ki Fransız bir
uyguluyor gibi görüyor ama bir yeni yetme idolunu bile
yönetmene yeteri kadar Avrupalı değil diyebilir :))
pasaport kontrolünden geçiremiyor.
Bazılarımız Araplara, bazılarımız Amerikalılara bazılarımız, Avrupalılara hayran. Hatta bazılarımız Türkler
Bu da gösteriyor ki Türkiye markası içeride ve dışarıda
barbar bir kavim derken Vikinklere hayran olduğunu
hala üçüncü dünya ülkesi markası olarak algılanıyor.
söylemekte bir mahsur görmeyebilir. :))
Kendimizi doğru anlatamıyoruz...
Ne yapmak lazım bilmiyorum ama ilk önce tüm dünyada yaşayan insanların renkleri, dilleri, dinleri ne olusa olsun
Hükümet bile vatandaşı dinleyip anlayamadığı ve kendini
her canlının karbon bazlı yaşam formları olduğunu ve hiç
anlatamadığı için vatandaşıyla arasına akil insanlar
bir karbon bazlı yaşam formunun başka bir karbon bazlı
koyuyor. Türklerin ve Türkiye'nin en büyük sorunu kendini yaşam forumdan fazla karbonu olmadığını kabul etmemiz anlatamamak.
lazım. :))
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
Temassız özellikli kartlar... Temassız özellikli kartlar ile gerçekleştirilen ödemeler hızla büyüyor. Nakit ile gerçekleştirilen ödemeler 26 saniye sürerken, nakit ve bozuk paranın yerini alan temassız kartlarla gerçekleştirilen ödemeler ise, sadece 9 saniyede tamamlanıyor. Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) açıkladığı verilere göre, 2012 yılında temassız özellikli kredi kartı ve ön ödemeli banka kartı sayısı toplam 10.3 milyon adede ulaştı. Bu kartlarla aynı yıl 26.6 milyon işlem adedi ile 147 milyon TL tutarında temassız alışveriş gerçekleştirildiği kaydedildi. BKM’nin açıkladığı verilere göre, 35 TL’nin altındaki işlemlerde, şifre girmeden daha hızlı ödeme yapma imkanı sağlayan temassız kartlar her geçen gün daha da yaygın-
laşıyor. 2010 yılında 3.4 milyon olan temassız kart sayısı 2011 yılında 6.3 milyon adede yükseldi. 2012 sonunda ise yüzde 61 artışla 10.3 milyon adede ulaştı. Bu kartların 1.4 milyonunu ön ödemeli banka kartları, 8.9 milyonunu ise kredi kartları oluşturuyor. Bugün, toplam 54 milyon kredi kartının yüzde 16’sı ile temassız ödeme gerçekleştirilebilirken, temassız özellikli kredi kartları ve ön ödemeli banka kartları ortalama 17.2 TL tutar ile en çok marketlerde kullanılıyor. Temassız ödeme yapılabilen POS sayısı ise 2009 yılında 18 bin iken, 2012 yılını 61 bin ile tamamladı. Bu artışla beraber işyerleri temassız ödemelere olan inançlarının karşılığını da almaya başladı. 2009 yılında 88 olan POS başına temassız işlem adedi 2012 yılında 435 adede ulaştı ve neredeyse 5 katına çıktı. Mevcut kartlarla temassız ödeme gerçekleştirmenin mümkün olup olmadığını öğrenmek ise çok kolay. Visa’nın ‘payWave’, MasterCard’ın ‘paypass’, AmEx’in ‘ExpressPay’ olarak adlandırdığı temassız kartların üzerinde ‘dalga’ sembolü bulunuyor.
Türkiye, bölgesel büyümenin merkez üssü... O r t a d o ğ u , Kuzey Afrika ve Avrasya’da hızlı ve sürdürülebilir büyümenin merkezi olan, yatırımların cazibe merkezi haline gelen ve bölgesel finansal üs olma yolunda hızla ilerleyen İstanbul, yeni bir etkinliğe daha ev sahipliği yapıyor. Ernst & Young’ın Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen CEO’larını, girişimci, yatırımcı, danışman ve devlet liderlerini bir araya getireceği ‘Stratejik Büyüme Forumu Türkiye 2013’te, Türkiye’nin önündeki fırsatlar, sektörlere özel stratejiler, yatırım hedefleri ve İstanbul’un bölgesel finans merkezi vizyonu başlıca konular olarak öne çıkacak. Ernst & Young Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca, Türkiye’nin Stratejik Büyüme 4 / marketing europe & anatolia
Forumu’nun düzenlendiği ülkelerden biri olmasının önemine dikkat çekerek, “Türkiye, çevresindeki bütün ülkeler ekonomik ve siyasi kriz yaşarken, istikrarını koruyarak bölgesel büyüme üssü haline geldi. 2008 yılından bu yana etkisini gösteren ekonomik krizin etkisini en az hisseden ülkelerden biri olan Türkiye, aynı zamanda bölgede barışı sağlamaya yönelik attığı adımlarla geleceğe yönelik fırsatlar için en fazla potansiyel taşıyan ülkelerden biri olduğunu gösterdi” diye konuştu. 8-9 Mayıs 2013 tarihleri arasında The Ritz-Carlton İstanbul’da gerçekleştirilecek olan etkinliğin açılış gününde Ernst & Young’ın “Türkiye’de Yatırım Ortamının Çekiciliği” konulu araştırmasının sonuçları da açıklanıyor olacak. “İstanbul Küresel Bir Finans Merkezi Olabilir mi?” ve “Türkiye’de İş Yapmanın Kültürel Yönleri – Türkiye’deki İş Ortamını Anlamak” başlıklı paneller çerçevesinde Türkiye’nin ekonomi performansı değerlendirilecek. konuları tartışılacak. http://www.ey.com/TR/en/Services/Strategic-Growth-Markets/SGF---Turkey---Welcome
Kısa Kısa
Turkcell ve madvertise işbirliği... Turkcell ve Avrupa’nın en hızlı büyüyen mobil reklam şirketlerinden madvertise, yerel ve uluslararası reklamverenler ve mecra sahipleri için güçlü bir reklam networkü oluşturacak bir işbirliğine imza attı. Bu işbirliği, Turkcell’in güçlü veritabanı ve yenilikçi mecralarıyla, madvertise’ın özgün teknolojisini bir araya getirerek, sektör için gelir ve performans artışı sağlayacak. Turkcell ile madvertise arasında imzalanan sözleşme ile madvertise, Turkcell’in mobil reklam satışevi haline geldi. Yapılan anlaşma, Turkcell’in görsel reklamcılık ve içerik servisleri sponsorlukları alanlarındaki ürünlerinin pazarlama ve satışını içeriyor.
İnternetle Hayat Kolay... Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın 2012 yılında İzmir’de açılışını yaptığı, Türkiye’nin iletişim ve eğlence şirketi TTNET’in “İnternetle Hayat Kolay” projesi bu yıl ünlü isimlerin katılımıyla devam ediyor. İzmirli ünlü isimler Gupse Özay, Berna Laçin ve ünlü rock grubu Model, geçtiğimiz yıl 2000’i aşkın kişiyi internetle tanıştıran proje kapsamında verilen eğitimlere katılarak internetle ilgili deneyimlerini paylaşacak. Yeni dönem vizyonu “TTNET 360” ile sadece internet servis sağlayıcısı olmanın ötesine geçerek, dijital ekosistemi büyütmeye ve hayatı kolaylaştıracak çözümler sunmaya odaklanan TTNET, kurumsal sosyal sorumluluk projelerine de farklı bir ivme kazandırıyor. TTNET, internet okuryazarlığını artırma hedefiyle başlattığı ve geçtiğimiz yıl 2000’i aşkın kişiyi internetle tanıştıran “İnternetle Hayat Kolay” projesine 2013’te ünlü isimleri de dâhil ediyor.
Yönetim Kurullarında Daha Çok Kadın İçin... Praesta Türkiye tarafından başlatılan “Yönetim Kurullarında Daha Çok Kadın İçin Şirketlerarası Mentorluk Programı”nın menti buluşmasında “yönetim kurulu üyesinin rolünü” tartışıldı. Yönetim kurullarının deneyimli isimlerinin, kadın yöneticilerle tecrübelerini paylaştığı toplantıda başarılı bir kurulun birbirini tamamlayan üyelerden oluştuğu vurgulandı. Türkiye’deki şirketlerin yönetim kurullarındaki kadınla-
yöneticilere tecrübelerini, öğütlerini ve yönetim kurullarının geleceğine ilişkin görüşlerini aktardılar. Geleceğin yönetim kurulu üyesi adayı menti-
rın sayısını artırmak üzere başlatılan “Yönetim Kurullarında Daha Çok Kadın İçin - Şirketlerarası Mentorluk Programı”nın menti buluşması AVEA CEO’su Erkan Akdemir’in ev sahipliğinde AVEA Genel Müdürlüğü’nde gerçekleşti. Preasta Türkiye Yönetici Ortağı Hande Yaşargil’in yönettiği ve yönetim kurulu üyesinin rolünün tartışıldığı panelde AVEA CEO’su Erkan Akdemir, Şölen Çikolata Yönetim Kurulu üyesi Hazım Ellialtı, Avukat Aydoğan Semizer ve Turkven Ortağı ve Yöneticisi Sepin Sinanlıoğlu İnceer konu ile ilgili görüşlerini paylaştılar. Toplantıda, yönetim kurullarının bu deneyimli isimleri geleceğin yönetim kurulu üyeleri ve başkanları olmaya aday kadın
lerin ilgi ile izledikleri konuşmacılar, yönetim kurullarında görev üstlenecek bir kişide bulunmasında önemli gördükleri özellikleri sıraladılar ve kadın üyelerin de bulunduğu yönetim kurullarının, sadece erkeklerden oluşan kurullara göre farklarını vurguladılar. AVEA CEO’su Erkan Akdemir ise yönetim kurullarındaki görev dağılımda Yönetim Kurulu Başkanı’nın rolünü gündemi ve kararları belirleyen kişi olarak tanımladı. Üyelerde aranan özellikleri ise “sektör deneyimine sahip olmak veya tamamlayıcı olmak” şeklinde ifade eden Akdemir, farklı seslerin ve birbirlerini destekleyen tamamlayan kişilerin oluşturduğu yönetim kurullarının daha başarılı olacaklarını belirtti. marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Sanat halı Kazakistan’da ... Kartal Tekstil ve Sanat Halı Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Kaplan, “2013 yılında 14.000.000 TL’lik ek yatırımla 200 kişiye daha istihdam olanağı sağlayacağız. Ukrayna, Azerbaycan ve Rusya’dan yoğun talep alıyoruz. Hem dış pazardaki rekabet gücümüzü artırmak hem de 50 milyon gibi ciddi bir nüfusa sahip Uygur Türkleri için Kazakistan’da fabrika inşa ediyoruz. Bölgede daha iyi rekabet koşulları elde etmek için kurulacak fabrika ile Kafkaslar’a halı ihracatını artırmayı planlamaktayız. Ayrıca geçen yıl gerçekleştirdiğimiz 170.500.000 TL’lik satış cirosunu 2013 itibariyle %25 artırmayı hedefliyoruz” dedi. Sanat Halı ile Türk halı sektörünün ilk beş markasından biri olduklarını belirten Kaplan, 2013 hedefleri arasında ilk üçe girmek ve 1000 bayiye ulaşmak olduğunu belirtti.
DKaprol, İşte İletişim seçti.. Kurulduğu günden bu yana pek çok ilke imza atan ve Türkiye’de takı ve aksesuarın ilk “Haute Couture” markası olan DKaprol İşte İletişim ile çalışmaya başladı. Vero Moda, Jack&Jones, Pieces, Only, Douglas Parfümeri, Mordag Design, Lady&Lord, Altı Nokta Körler Vakfı, Gözder ve Marcatelli gibi markalara iletişim danışmanlığı hizmeti veren İşte İletişim Türkiye’nin önde gelen tasarımcılarından Deniz Kaprol’u müşteri porföyüne ekledi. İşte İletişim müşterilerine medya ilişkileri, stratejik reklam planlama ve kreatif çözümleme, dijital PR, etkinlik yönetimi, sosyal sorumluluk ve sponsorluk danışmanlığı, medya planlama ve satın alma yönetimi konularında hizmet vermektedir. 6 / marketing europe & anatolia
Vodafone Genç Aslanlar Yarışması’nda... Vodafone Türkiye, pazarlama dünyasının en büyük küresel organizasyonu Cannes Lions’ın Türkiye elemeleri dâhilinde yarışmanın en dinamik bölümü olan Genç Aslanlar Kategorisi’nde bu yıl da birincilik kazandı. Vodafone, 16- 22 Haziran tarihleri arasında 60’ıncısı gerçekleştirilecek Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde Türkiye reklamcılık ve pazarlama dünyasını temsil ederek genç pazarlamacılarla global ölçekte yarışacak. Vodafone Türkiye, Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde Türkiye’yi temsil ederek dünyanın dört bir yanından en başarılı Genç Aslanlarla birincilik için yarışacak.
Almat inşaat ajans seçimini yaptı... Yurtiçi ve yurt dışında birçok başarılı projeye imza atan Almat İnşaat, Zekeriyaköy’de hayata geçirdiği villa projesi Renaissance Palace için, reklam ajansı olarak ReAjans ile, dijital ajans olarak da Hiperaktif ile çalışmaya karar verdi. Uzun yıllar sektörde Ajans Mavi adıyla faaliyet gösteren ve iletişimin farklı disiplinlerindeki 20 yıllık deneyimiyle birçok değerli marka için bütünleşik iletişim çözümleri sunan Re:Ajans,Almat İnşaat’ın Zekeriyaköy’deki villa projesi Renaissance Palace’ınlansman kampanyası için de çalışmalarına başladı. Re:Ajans’ın dijital iletişim partneri olarak Hiperaktif de, Almat İnşaat için dijital iletişim danışmanlığı ile marka web sitelerinin hazırlanması ve online kampanyalarının yönetilmesini üstlendi.
Kısa Kısa
Fikrine Güvenen Gelsin... Dizayn Grup, endüstriye dönüşebilecek nitelikteki projeleri ekonomiye kazandırmak amacıyla proje, buluş ve yeni fikirleri destekleyen “Beyin Göçüne Karşı, Beyin Gücünü Teşvik Ediyoruz” projesi ile 9.yılında yine, “Fikrine Güvenen Gelsin” diyor. Türkiye’de bir ilk olan ve birçok fikri ve beyni ülkemize kazandıran proje, Türk insanının beyin gücünün ve ürettiklerinin farkına varılarak hak ettiği değeri görmesini sağlamayı da amaçlıyor. Üniversite öğrencileri, teknisyenler, mühendisler, akademisyenler, özel sektör ve kamu kuruluşu çalışanları-
nın katılabileceği kampanyanın son başvuru tarihi Haziran 2013 sonu olarak açıklandı. Bu yıl, kampanya kapsamında değerlendirilecek proje konuları artırıldı ve öncelik kapsamına alındı. Bunlar, plastik ekleme teknolojileri, kompozit malzemeler ve üretim teknolojileri, akışkanların ekonomik olarak taşınmasına yönelik teknolojiler, yenilenebilir enerjiye yönelik teknolojiler (rüzgar, güneş, jeotermal vb.), sıfıra yakın fosil yakıt ile ısınma ve serinleme teknolojileri, tarım ve tıp sektörüne yönelik tanı ve analiz teknolojileri (mikro sensör, bio sensör vb) olarak belirtildi. Kampanyaya katılmak isteyenlerin dikkat etmesi gereken hususlar, bilimsel kriterlerle uyuşmadığı için devridaim makineleri şeklinde tarif edebilecek icatların ve eksik bilgi gönderimi ile gelen projelerin kabul edilemeyeceği olarak belirtildi. Başvuru sahiplerinin mümkünse daha önce bir patent ofisine müracaat edip, kanuni güvence alarak sonrasında firmayla temasa geçmesinin tercih edildiği belirtildi. Projenin desteklenip desteklenmemesine bakılmaksızın patent ofisi müracaat masraflarını Dizayn Grup’un üstleneceği bildirildi.
Türkiye Markalaşma Trendleri Raporu... Destek Patent, “Türkiye Markalaşma Trendleri Raporu”nu yayınladı. Rapora göre 2009 – 2012 yılları arasında “reklamcılık, pazarlama, hakla ilişkiler, ofis idaresi ve satış hizmetleri” kategorisinde marka başvuru sayısı 3 kat artarak en çok başvuru yapılan sektör oldu. Destek Patent, Türkiye’de ve dünyada 2009 – 2012 yılları arasında yapılan marka başvurularının değerlendirildiği “Markalaşma Trendleri Raporu”’nuhazırladı. Raporda marka başvurularının hangi sektörlerde artış kaydettiğine ve hangi ülkelerin dünyada marka başvurularında liderlik ettiğine dikkat çekildi. Türkiye’de reklam, halkla ilişkiler, pazarlama trend Destek Patent Yurtdışı Markalar Bölüm Yöneticisi Eser Sipahioğlu,“Dünya ve Türkiye Markalaşma Trendleri Raporu”ndailginç rakamlarlave sonuçlarla karşılaştıklarını belirterek, genel olarak Türkiye’de hizmet sektörünün, özellikle “reklamcılık, pazarlama, halkla ilişkiler, ofis idaresi ve satış hizmetleri” alanında 2009 yılından bugüne 3 kat büyüme yaşandığını belirtti. Bu kategoriyi “giyim ürünleri” ve “içecekler hariç olmak üzere birçok gıda
ürünleri”sektörünün takip ettiğini sözlerine ekleyen Eser Sipahioğlu, “Hizmet sektörü diğer kategorilerden daha hızlı şekilde büyüyor. Türkiye, hem ulusal nem de uluslararası alanda rekabet edecek markalara sahip olması için vakit kaybetmemesi gerektiğinin farkında. Bu gelişme ise ülke ekonomisi için sevindirici bir gelişmedir.” dedi. Yabancılarda trend elektronik, ilaç ve kozmetik Raporda ayrıca yurtdışından yabancı şirketlerin Türkiye’ye yaptıkları marka başvurularına da yer veriliyor. 2009-2012 yılları arasındaözellikle “elektrikli ve elektronik”kategorisindeki marka başvuruları birinci sırada, “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar ve hijyen sağlayıcı” ürünleri ikinci sırada yer alırken“kozmetik ürünleri”ise üçüncü sırada yerini alıyor.
marketing europe & anatolia / 7
Yeni Ürünler
Samsung GALAXY S4 Türkiye’de... Samsung GALAXY S4’ü, Türkiye pazarına sundu. GALAXY S4, görüntü kalitesi için 5 inç boyutundaki geniş ekranı 441 ppi özelliğinde, ‘İkili Kamera”özelliği ile ön,ve arka kamera ile aynı anda fotoğraf çekip aynı karede göstermek mümkün. ‘Drama Shot’, art arda çekilen hareketli nesnelerin olduğu fotoğraflardaki tüm hareketleri tek fotoğrafta biraraya getirir. ‘Sesli Fotoğraf” ise; çektiğiniz fotoğrafların arka fonundaki müzik ve sesleri birlikte kayıt ediyor. Yüzünüzü, sesinizi ve hareketlerinizi tanıyacak kadar akıllı olan GALAXY S4, ekrana yakınlaştığınızı anlar ve size görmek istediğiniz içeriği gösterir.’Temassız Kontrol’ (Air Gesture) özelliği ile elinizin havada yaptığı bir hareketle çalan müziği değiştirebilir, bir web sayfasında gezinebilir veya gelen bir aramayı kolayca kabul edebilirsiniz. ‘Air View özelliği sayesinde; kullanıcıların bir e-posta, fotoğraf, video veya S Planner, içeriğini açmak zorunda kalmadan parmaklarıyla, ekrana dokunmaksızın ön izleme yapabilmelerine olanak sağlıyor. GALAXY S4, ‘S Health’ yazılımını kullanarak sağlık ve egzersiz bilgilerinizi güncel tutuyor. Samsung WatchON, mobil cihaz kullanırken canlı TV ve direkt video gösterimi gibi içeriklerin daha hızlı ve kolay izlenebilmesini hedeflliyor.Samsung Appsyeni bir hizmet ile güncellenerek Samsung Apps ve Google Play’deki uygulamalar arasında aynı anda arama fonksiyonu sağlıyor. ChatON, eğlenceli ve yaratıcı metin mesajları ile yüksek kalitede mVoIP/video sohbet hizmetini birleştiriyor.
Anneler için keyifli bir hediye... ve kusursuz donanımı sayesinde gerçek çekim ve izleme deneyimini yaşatıyor. Light Sensörü ile tüm ortamlara uyum sağlayan bu muhteşem tablet, ışığı bulunduğunuz mekanın loşluğu veya aydınlığına göre sizin için ayarlıyor. Artes Tablet çeşitlerini ve fiyatlarını öğrenmek için http://www.artescorp.com adresine tıklayabilirsiniz.
Anneler Günü yaklaşırken, hepimizi bir hediye telaşı sardı. Annenizle birlikte en özel dijital albümleri oluşturabileceğiniz, anılarınızı saklayabileceğiniz Artes Tabletler, net görüntü kalitesiyle dikkat çekiyor. Müzik, video, sinema, sosyal medya paylaşım keyfini de deneyimleyebileceğiniz Artes Tabletler dilediğiniz yere sizinle geliyor. Artes D1003 Tablet, 5 megapiksel kamerası
10 / marketing europe & anatolia
Yeni Ürünler
HTC One, Avea’da satışta... Avea, HTC’nin tüm dünyada büyük beğeni toplayan akıllı telefonu HTC One’ı Avea İletişim Merkezleri’nde, siyah ve gümüş renk seçenekleriyle KDV dahil 1.999 TL peşin fiyatıyla satışa sunuyor. HTC One dört çekirdekli Qualcomm Snapdragon 600 işlemcisi ile HTC ONE, 1.7GHz hızı, Sense 5 ara yüzü, 4.1.2 Jelly Bean işletim sistemi, Gorilla Glass 2 korumalı Süper LCD 3 ekranı, 1080p çözünürlüklü ekranında 468PPI gibi oldukça yüksek bir piksel yoğunluğu ve 2.300mAh’lik pil gücü ile dikkat çekiyor. HTC BlinkFeed özelliği kullanıcıların birden çok uygulama ve web sitesi içinde geçiş yapmasına gerek bırakmadan tek bir yerden, bir bakışta erişimine olanak sağlarken, f/2.0 diyafram açıklığındaki lensiyle özel yapım HTC UltraPiksel Kamera ve HTC Zoe, yüksek çözünürlüklü ve 3 saniyelik hayat bulan, hareketli fotoğraflar çekilmesine imkan tanıyor. iyi ses deneyimini yaşatan cihaz, ön çift stereo hoparlörleri Otomatik olarak profesyonelce tasarlanmış montajlar, ge- ile müzik, video ve oyunlar yüksek, keskin ve zengin sesle çişler ve efektler sayesinde; müzik parçaları ile bir araya paylaşılabiliyor. gelmiş fotoğraf ve videolardan oluşan filmler yaratılabiliyor. HTC Boomsound ile mobil telefonlarda bugüne kadarki en
Avuçiçine sığan fotoğraf makinesi...
Dört kat zoom özellikli ve azami F1.8’den F2.5.’ekadar (apartür)zayıf ışıkdaki çekimlerde yüksek kaliteli görüntü sağlayan optik merceğe sahip PENTAX MX-1 Retro tasarımı ile dikkat çekiyor. 12Mp 1/1.7” CMOSsensör 4x optik zoom ve F/1.8-2-5 oranına sahip lens ile gelen MX-1, hareketli bir LCD (920K) ekrana sahip. Iso değeri 12800 ka-
dar çıkabilen cihaz üzerinde çift titreşim önleme sistemi yer alıyor. Full HD1080P 30fps video çekimi ve Raw fotoğraf desteği de makinenin önemli özellikleri arasında yer alıyor. Ayrıca cihaz üzerinde bütün manuel ayalar fiziksel buton olarak yer alıyor. MX-1 modeli yeni tasarımlı arka aydınlatmalı CMOS görüntü sensörü içeriyor. ISO 12800 tepe hassasiyeti ve etkin yaklaşık 12.0 megapiksel yüksek hassasiyet ve düşük ses özellikleri ile dikkat çekerken, süper yüksek çözünürlükte görüntüler sağlayan yüksek hızda görüntü verisi okuma özelliği de veriyor. MX-1 modeli ayrıca çok yüksek teknolojili görüntü motoruna sahip. MX-1’in ikili sarsıntı-azaltma sistemi dijital DR modu ile PENTAX tarafından geliştirilen sensör geçişli SR (Shake Reduction /Sarsıntı Azaltma)özelliklerini birleştirerek rahatsız edici makine sarsıntılarını etkin olarak telafi ediyor. Bu hibrid sistem, fotoğraf makinesinin en çok sarsıntıya maruz kalacağı zorlu çekim koşulları altında bile, örneğin tele objektif kullanırken, çok az ışık olan ortamlarda veya günbatımı sahneleri fotoğraflarken fotoğrafçının bulanıklıktan uzak, net fotoğraflar çekmesini sağlıyor.
marketing europe & anatolia / 11
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri... Basında Görev Değişiklikleri • Ekonomi ve emlak - gayrimenkul editörü Bülent Yoldaş, Posta gazetesinde emlak editörü olarak göreve başladı. • Bugün gazetesinin Ankara bürosunda Başbakanlık muhabiri olarak görev yapan Hasan Bozkurt Gazete Habertürk ile anlaştı. • Yeni Asır gazetesi Yazı İşleri Müdürü Nevzat Dönmez’ in gazete ile yolları ayrıldı. • Habertürk gazetesi yazarlarından Rahşan Gülşan ve Amberin Zaman ile gazetenin yolları ayrıldı. • Haber ve yazı işleri müdürü Ahmet Ravalı, röportaj muhabiri Musa Ağacık ve ekonomi müdürü Mehmet Ali Doğan gazeteden ayrıldı. • Can Eroğlu, Newtech dergisinde yazı işleri sorumlusu olarak göreve başladı. • Birgün gazetesi gazeteci çevirmen Gülşah Karadağ ile anlaştı. Karadağ, her Cuma ‘İki Dünya’ adlı köşesiyle okurlarla buluşacak. • Sabah gazetesi ekonomi müdürü Oğuz Karamuk, gazeteden ayrıldı. • Habertürk gazetesinde köşe yazarlığı yapan ve hthayat.com’ un genel yayın yönetmeni olan Pınar Reyhan Özyiğit görevinden ayrıldı, yerine Damla Çeliktaban getirildi. • Maya İletişim Dergi Grubu reklam koordinatörü Kıymet Dolanbay görevinden ayrıldı. Kıymet Dolanbay’ ın görevini Alev Zorlutuna devraldı. • Pelin Hasçalık Harper’ s Bazaar dergisinde güzellik editörü olarak göreve başladı. • Köşe yazarı Atilla Dorsay, sabah gazetesi ile yollarını ayırdı. • Sabah gazetesinde ekonomi müdürlüğü görevine Şeref Oğuz, spor müdürlüğü görevine Murat Özbostan, gece yazı işleri müdürlüğü görevine Erdal Erkasap ve ekonomi müdür yardımcılığı görevine ise Dilek Güngör getirildi. • Selin Demircioğlu, Marketing Türkiye dergisi yazı işle12 / marketing europe & anatolia
rinde göreve başladı. • Media Cat dergisi web editörü Itır Yıldız görevinden ayrıldı. Web eeditörlüğü görevine Ali Kuru getirildi. • Vatan ve Milliyet gazetesi reklam direktörü Yonca Yalkı görevinden ayrıldı. Görsel Medyada Görev Değişiklikleri • Star Haber’ in haber müdürlerinden Ayşegül Akın, NTV radyo yayın yönetmeni oldu. • Habertürk TV’ nin bir süredir boş olan haber müdürlüğü görevine TGRT Haber’ den transfer edilen Cuma Ulus getirildi. • TV8’ de reklam grup başkanı olarak görev yapan Tarık Bazarbaşı kanal ile yollarını ayırdı. • Kanaltürk program müdürü Özlem Aktaş, kanaldan ayrıldı. Yerine program yönetmeni Barış Turanlı program müdürü olarak atandı. • TGRT Haber’ de, Serhat Uçak 1 yıldır yürüttüğü editörlük görevinden ayrıldı. • Ulusal kanal reklam müdürü Ayşegül Akbulutlar görevinden ayrıldı. Ayşegül Akbulutlar’ ın görevini Şebnem Verbeni devraldı. • Özgür Gence Buzbaş, NTV spor haber müdürü (istihbarat) görevine atandı. • Kanal 7 spikeri Erhan Çelik, kanal ile yollarını ayırdı. • Cnbc-e konuk koordinatörlerinden Mari Mutafyan görevinden ayrıldı. Konuk koordinartörlüğü görevine Lale Sevmiş atandı. İşitsel Basında Görev Değişiklikleri • TGRT FM’ de Genel Müdürlük görevini yürüten İlhan Apak, emekliye ayrıldı. Yerine gazeteci Ataullah Arvas getirildi. Elektronik Basında Görev Değişiklikleri • aktuel.com.tr web sitesinde editör olarak görev alan Sinem Barkın görevinden ayrıldı. Haber Ajansında Görev Değişiklikleri • Anadolu Ajansı’ ndan emekli olan İzmir bölge müdürü Muammer Başkan’ ın yerine Sabri Çelebioğlu getirildi.
Medya D羹nyas覺
marketing europe & anatolia / 13
Müşteri her
Röportaj
r zaman haklıdır... Veritas Media Genel Müdürü Tunç Berkman Türkiye’de de dünyada da medya satın alma ajansları reklam ajanslarının içen çıkan yapılardır. Medya ile creative bölümü ayırmak için oluşturulmuşlardır. Medya satın alma ajansları ana amacı müşteriyi anladıktan sonra doğru bir iletişim ve medya stratejisini oluşturmak ve doğru bir şekilde kurgulamaktır. Röportaj Elvin Ekşioğlu - Türkiye’deki medya planlama ve satın alma ajans anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de de dünyada da medya satın alma ajansları reklam ajanslarının içenden çıkan yapılardır. Medya ile creative bölümü ayırmak için oluşturulmuşlardır. Medya satın alma ajansları ana amacı müşteriyi anladıktan sonra doğru bir iletişim ve medya stratejisini oluşturmak ve doğru bir şekilde kurgulamaktır. Müşteriyi anlamak, doğru hedef kitleyi anlamak ve müşteriye doğru mecraların değerlendirmesini yapmak. Data bazlı, analatik ve matematik bazlı verilerle müşteriye gitmek. Ama Türkiye’de daha çok televizyon matematik bazlı gidiyor. Basınla ilgili veriler datalar var ama internet ve outdoor gibi mecralarda daha tam anlamıyla ölçümlenme yapılamıyor. İnternertte TNS gibi ölçümleyen bir yer yok. Gemius var Ipsos KMG var. Avrupa da comScore kullanılıyor. Bunlarda daha çok trafik raporu veriyorlar. Ama onlarda televizyon ve gazete de olduğu gibi tek bir otorite değil. Strateji üretmek farklı yaklaşım çekimi doğru mecrayı
bulma konusunda data bazlı çalışan 20 tane medya ajansı var Türkiye’de ama piyasada 320 tane medya ajansı var. O yüzden baktınız zaman belli derneklere üye olan data bazlı çalışan ajanslar medya ajansı gibi çalışıyor. Öbürleri el yordamı ile iş yapıyorlar diyebiliriz. Bu biraz müşterilerden de kaynaklanıyor. Türkiye deki büyük gruplar daha bilinçli medya satın alması yapıyorlar, bir de yeni reklamverenler var. Belli büyüklüğün üzerinde olanlar kurumsal yapılarla çalışmayı tercih ediyorlar, değillerse tanıdık vasıtaları ile ajans bulmaya çalışıyorlar. Bir de ulusallar var ulusal zaten bu işin abc’sinde yetiştikleri için onlar zaten Türkiye’deki ulusal zincirlerin ajansları ile çalışıyorlar. Bir grup zaten sadece fiyatta bakıp karar veriyorlar. O da çok medya ajansının arzu ettiği bir olay değil. - Müşteriler, medya planlama ve satın alma ajanslarından neler bekliyor? Bizden bekledikleri esasında pazarlama iletişim strateji çıkarmamızı, doğru planlama yapmamızı istiyorlar, bazı marketing europe & anatolia /15
Röportaj
müşteriler datasal bir yaklaşım istiyorlar. Fakat sonra bir noktaya geliyoruz ki daha çok yeni reklam vermeye başlayanlarda ya da eski reklamverenlerde de olabiliryor. İş dönüp dolaşıp fiyata takılıyor. Ve maalesef bazı ajanslar konkur sürecinde ya da teklif verme sürecinde piyasadan fiyat almadan direk en düşük fiyatı veriyorlar. Bunu yapan ilk başta bahsettiğim 20 ajansın dışında kalan ajanslar. Olmayan fiyatla rekabet etmek zorunda kalıyoruz. Kampanyanın doğrularından uzaklaşmadan limitleri zorlayan yorucu bir süreç başlıyor. Müşteriler de ajanslara komisyon vermeden çalışmak istiyorlar, müşteri benden değil kanaldan kazan diyor. Böyle olunca ajansların hizmet kalitesinde düşmeler oluyor. Çünkü kadro yapısında daraltıp, maliyetlerini kısmaya çalışıyorlar. Halbuki müşteriler aslında kazan kazan kendilerine fayda sağlayacak şekil de çalışsalar. daha iyi olur. Ben uzun süre müşteri tarafında pazarlama 16 / marketing europe & anatolia
Ve maalesef bazı ajanslar konkur sürecinde ya da teklif verme sürecinde piyasadan fiyat almadan direk en düşük fiyatı veriyorlar. tarafında çalıştım son üç senedir ajans tarafındayım. Ajansları hayatlarının zor olduğunu buraya geçtikten sonra gördüm. - Yabancı şirket ortaklı medya planlama ve satın alma ajanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence yabancı şirket ortaklı medya ajansları Türkiye’yi zenginleştiren yapılar. Uluslarası tecrübeyi Türkiye’ye taşıyorlar. Eğitim planlıyorlar. İnsan kaynakları yapısı var bu açılardan faydalı ama başka bir açıdansa yurtdışı bazlı ajansların çoğunun ana beklentisi yurtdışının beklentisi kar odaklı olması.
Aşırı kar odaklı oldukları için zaman zaman aşırı agresif olabiliyorlar. Knowhow getirmek ve eleman yetiştirmek açısından piyasaya katkıları var. Bu ajanslar network ajansları oldukları için birden fazla markayı temsil edebiliyorlar. Merkezi satın alma yapıyorlar. Yüksek satın alma hacminin gücünü kullanıyorlar ama bir yandan da müşteri bazlı satın alma esneklikleri yok. - Medya planlama ve satın alma ajanslarının müşterileriniz tarafından doğru algılandığını düşünüyor musunuz? Müşteri her zaman haklıdır her şeyden önce. Müşteri tek bir noktadan hizmeti almak istiyor. O yüzden bazen bizden event organizasyonunuda yapmamızı istiyor, bazen yapacağı organizasyon konusunda fikir istiyor. Ama bunlar bizim yapmak kaçıntığımız şeyler değil hatta zaman zaman zevk aldığımız işler. Pazarlama iletişim dediğimiz şey aslında tek bir çatı altında bakıl-
Röportaj ması gerekir büyük resmi görebilmek lazım. Müşteriler, hem reklam ajansından hem medya ajansından böyle bir beklenti var. Biz hep şöyle diyoruz ajans olarak entegre bir iletişim planı düşünmek lazım. Yani televizyonda yaptığınız işler, internette yaptığınız işler birbirini tamamlıyor olması lazım, televizyonu tek başına interneti tek başına gazeteyi tek başına sinemayı tek başına outdooru tek başına düşünmemek lazım. Yani bunların hepsi birbirini tamamlayan bütünleyen işler olmalı. Müşterinin bütçesine göre belli mecraları belirlemektense işin doğruluğuna göre belirlemek lazım. Bunu da en iyi yüz yüze iletişim birebir iletişimle müşteriyi eğitebilirsiniz. - Algılamadaki farklılıklar beklentileri nasıl etkiliyor? Mesela müşteri bizden Event istiyor biz onlara event ajansı öneriyoruz. Artık herşeye entegre iletişim diyoruz. Mesela müşteri bir televizyon programına sponsor oluyor biz o programının sponsorluğunu nasıl daha zenginleştirebilir diye çalışıyoruz, düşünüyoruz, öneriler götürüyoruz. Bir grupla birlikte nasıl daha yoğun çalışabilir. O grubun mecralarını nasıl kullanılabilir diye kafa yoruyoruz; bunları yapıyoruz zaten. Müşterilere mecralar konusunda termilojileri doğru anlatmak lazım, televizyon detayları konusunda internetin detayları konusunda bilgilendirmek lazım.
veren bölümlerden elemanlar buraya geliyor ama ben matematik ve analitik düşünme gerektiren bir kısmı olduğunu düşündüğüm için bence işletme, endüstri mühendisliği farklı mühendislik eğitimi alan insanlar buraya gelirse sektörün zenginleşeceği düşünüyorum. Ama sektör hep böyle tek bir tarafta eğitimi alanları tercih etmiş. Yabancı dil zayıf mesela, uluslar arası ajanslar var sektörde, zaten yabancı dile hakim olan elemanlar hemen ilerliyor. İnternetti takip etmek lazım daha doğrusu bilgiyi takip etmek lazım bilgi de her yerde o yüzden İngilizce çok önemli. - Üniversiteler sektörün yetişmiş ele-
Hangi mecrayı nasıl kullanacağını iyi anlatabilirseniz, müşteri mecraları daha iyi kullanıyor.
man ihtiyacını karşılayabiliyor mu? Şu anda karşılıyor. Ben üniversitelerde rektör olsaydım, reklam ve reklamcılık bölümlerinde İngilizceyi zorunlu kılardım. Okullardan mezun olan arkadaşlar buraları kobi olarak gördüğü için pek buraları tercih etmiyorlar sonuçta 30- 40 kişinin çalıştığı yerler ajanslar ama farklı kariyer yapmak isteyenler için güzel fırsatlar var burada. Ajansta başlayıp müşteri tarafına geçmek daha kolay. Tabi giriş maaşları biraz düşük. Medya ajanslarında altı yıl içinde orta düzey yönetici olurlarsa bayağı iyi maaşlar alabiliyorlar. Ben mesela müşteri tarafında ajans tarafına geçtim ki bu çok olan bir şey değildir. Müşteri tarafındayken Pazarlamanın her yönünde çalıştım ama medya tarafında çok çalışmadım. Ben hep bir işin içine girmeden o işe hakim olamazsınız diye inanırım. Bu görevi kabul ederken medya tarafımı güçlendirmek için kabul ettim üç sene oldu:)
Mesela televizyonda dizilerde altbant neden girmek lazım onu müşteriye iyi anlatmak gerekiyor. Hangi mecrayı nasıl kullanacağını iyi anlatabilirseniz, müşteri mecraları daha iyi kullanıyor. - İnsan kaynaklarındaki eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir? Son bir iki senedir değişmiş görüyorum. Daha önceden şu andaki mevcut yapıdaki elemanları tenzih ederek söylüyorum. Eksik bir yorum olabilir daha söylediğim gibi ben üç senedir ajans tarafındayım. Daha çok reklam eğitimi marketing europe & anatolia / 17
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
( kelebeğin fırtınası)
Sizin eviniz nereye bakıyor? Gerçek yalnızca bir illüzyondur, ama bitmek bilmeyen bir illüzyon. Albert Einstein Bahar geldi, etrafta çiçekler, böcekler. İçimizde bahar enerjisi, yüzümüzde nedensiz gülümsemeler. Hayırlara vesile olsun diyerek başlayalım reklamlarla ilgili düşüncelere... Bu ay ard arda eğlenceli reklamlar yayına girdi. Akbank'ın ikizler reklam serisinin ilk filmleri bana sevimsiz ve soğuk gelmişti. Serinin son filmi olan tavuk çiftliği komik olmuş :) Yakışıklı olmayan, yaramaz kardeş yine bir işi beceremiyor, yakışıklı ve akıllı Kıvanç kardeş hemen sorunu çözüp Akbank adresini işaret ediyor. Bu Kıvanç kardeş Akbank'ı saplantı haline getirmiş gibi. Ne olsa git Akbank'tan kredi al diyor. Kredi, kredi nereye kadar. Adamı batırır bu kardeş :)) İş Bankası'nın yeni reklamı da ilk filmlerine göre daha eğlenceli. Mehmet Ali Alabora'nın ekibe dahil olması süper olmuş. İş Bankası'nın geleceği hedefleyen teknolojik bakışı güzel yorumlanmış. Serinin ilk reklamında eleştirilerim olmuştu, bu sefer alkışlıyorum. Konut reklamları uzun zamandır ekranların olmazsa olmazı durumuna geldi. Animasyonun güç gösterisine dönüştüğü reklamlarda daha temel kazısı bile yapılmamış binalar, içinde mobilyaları ve bazen insan figürleri olan 3D çizimlerle can buluyor. Kimin iç mimarı, hatta 3D modelleme yapan animasyon şirketi daha iyiyse binalar bize o kadar cazip geliyor. Hele bir de bölgesel çizimleri yok mu, beni benden alıyor. Yemyeşil ağaçlar, aradan geçen dereler, havuzlar, yukarıdan inen çiçekler falan. Zannedersin cennete apartman yapmışlar. Peki ya gerçekler! Mesela sultanlara layık olan Caprice Gold Saray Odaları nerede biliyor musunuz? Esenler sebze meyve halinin karşısında. Düşünsenize sabah uyanıp saray odanızın perdesini aralıyorsunuz, karşınızda devasa İstanbul sebze halini görüyorsunuz. Tavşan mıyız biz, havuç manzarasıyla mutlu olalım. Viaport Venezia nerede biliyor musunuz? Hani İstanbul'daki Venedik, gondol sefaları, acaip bir şenlik falan. Yer neresi? Bayrampaşa Cezaevi'nin çaprazı. Eskiden inşaat reklamlarında özellikle Anadolu yakasındaki projelerde, merkeze ne kadar yakın olduğunu anlatmak için bazı rakamlar da verilirdi. Mesela Yeşilköy havaalanına 20 dakika, Taksim'e 15 dakika gibi şeyler de olurdu. Ama bu ölçümler sanıyorum sabaha karşı 4 civarında falan yapılıyordu. Çünkü İstanbul'da yaşayan herkes bilir ki ''köprüyü geçmek'' başlı başına bir olaydır. Bırak Taksim'i, havaalanını, gün içinde 15 dakikada köprünün bir ucundan diğerine geçebilirsen o gün git bir piyango bileti falan al. Her zaman bu kadar şanslı olamayabilirsin :) Ofton İnşaat'ın yeni projesi Elysium Serene Kandilli absürd komedi tarzının en son örneği heralde. Kandilli Evleri'nin şimdiden bir klasik olduğunu vurgulamak için klasik müzik korosu sanatçılarıyla bir film yapmışlar. Koro elemanlarının bütün ciddiyetiyle evin çeşitli bölümlerinde şarkı söylediği filmde, ortaya çok komik görüntüler çıkmış. Diğer konut reklamlarından çok farklı ama bir sürü insanı bir odaya tıkıp şarkı söylettikleri için, odalar olduğundan daha küçük görünüyor. Benden söylemesi:) Bu arada bu değil, bu da değil, bu hiç değil projesi ne oldu bilen var mı? Ormanı Ağaoğlu'ndan geri aldılar mı, yoksa biz unutana kadar şimdilik sessiz sedasız
ilerlemeye devam mı ediliyor? Pınar üçgen peynir reklamını fark ettiniz mi? Hani şu peynirlerin çeşitli müzik ve spor aletlerine benzetildiği neşeli reklam. Özellikle halter peynir sahnesine bayıldım. Çok yaratıcı bir çalışma. Peynirlerin köşeleri ve simitten güneş yaratma da çok sevimli olmuş. Petlas reklamları ve "yeni şehir efsanesi" sloganını da çok beğeniyorum. Ama bu reklamlarda sanki bir şey eksik. Çok dikkatli seyrederseniz güzel buluyorsunuz, yoksa diğer reklamlar arasında kaybolup gidiyor. Bir enerji, ışıltı eksikliği var gibi. Geçen sayıda da söylemiştim havalar ısınmaya başladı soğuk içecekler raflarda ön sıralarda yerini almaya başladı. Özellikle Lipton Ice Tea şeftali benim favori içeceğimdir. Uzun zamandır kola içmiyorum. İçecek tercihim genelde soda ve Ice Tea. Ama Sneijder'li reklamını gördükten sonra Lipton Ice Tea'den buz gibi soğudum desem yeridir. Soğuk çay pazarının lider markası Lipton Ice Tea'nin Türkiye'deki yeni reklam yüzü Galatasaray'ın Hollandalı yıldızı Wesley Sneijder oldu. Reklamı izlediniz mi bilmiyorum. Detayları görebilmek için bir kaç kez izledim, ama artık gördüğüm anda kanalı değiştiriyorum. Reklam, yurt dışındaki reklam filminin Türkçe versiyonu. Ama sonradan bazı ilaveler yapılmış. Mesela orijinalinde Sneijder'in eşi reklamda yok. Sanıyorum buradaki reklam ajansı, Yolanthe'nin de Sneijder kadar prim yapacağını düşünüp senaryoda bazı değişiklikler yapmış. Reklamın sonundaki "Yengen hararet yapınca da Ice Tea içiyorum" cümlesi olayı bitirmiş. Bu ne Allah aşkına! Kusura bakmasınlar ama Lipton gibi bir markaya böyle bir söylem hiç yakışmamış. Bence Lipton'un marka değerini aşağı çeken bir çalışma olmuş. Bir marka şimdiye kadar kendini var eden hedef kitlesini elinin tersiyle itip, bambaşka bir tribüne oynuyorsa biz de Lipton yerine başka marka Ice Tea içeriz olur biter. Geçen sayıda çay reklamlarından bahsederken Obaçay'ın Emel Sayın'lı altın günü reklamından da bahsetmiştim. Obaçay ve ajansından konuyla ilgili açıklamalar geldi. Bu film absürd komedi tarzında düşünülmüş ve altın günü pazar günü gibi bir tatil gününe denk geldiği için Emel Sayın o gün geç kalkmış :) ''İnce belli çay bardakları yok'' eleştirime karşılık da, bu konuda çay tiryakileri için bir sürpriz hazırlığı içinde olduklarını belirtmişler. Sürprizin ne olduğunu bana söylediler ama burada açıklayıp sürprizlerini bozmayalım. Kampanya duyurularını merakla bekliyorum. Teknosa anneler günü reklamı şahane. Annelere özel özellikleri harika bir şekilde anlatmışlar. Reklamı izlerken ben eve gelene kadar yatmayan, koltukta nöbet tutan, hava 35 derece sıcak bile olsa dışarı çıkarken üstüne bişey alsaydın akşam serin olur diyen, evdeki herşeyin yerini bilen annemi gördüm :) Yüz tanıma sistemi ise yüz üzerinden yüz puan, bayıldım :) Teknosa'ya ve bu filmi gerçekleştiren ajansını yürekten tebrik ediyorum. Not: Bu sayıdaki yazım canım annem ve ailemizin en yeni annesi Burcu'm için… Anneler gününüz kutlu olsun…
marketing europe & anatolia / 19
Reklam Dünyası
25. Kristal Elma...
Reklamcılar Derneği tarafından düzenlenen; Türkiye’nin ilk yaratıcılık yarışması Kristal Elma bu yıl 25’inci kez sektör temsilcileri ile buluşmaya hazırlanırken, sektörün yaşadığı değişme paralel olarak yenileniyor. Çeyrek asrı geride bırakmaya hazırlanan Kristal Elma’nın 25’inci yılında geçireceği değişim ve reklam sektörünün ülkemizde ulaştığı son nokta; Reklamcılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Üner, Asbaşkan Kayhan Şardan, Genel Müdür Ayşegül Molu ve organizasyon komitesini temsilen Lift Content Factory KurucusuÖmer Erdem’in katılımlarıyla düzenlenen bir basın toplantısında paylaşıldı. Reklamcılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Üner, son yıllarda reklamcılık sektöründe yaşanan gelişmelere paralel olarak, Kristal Elma’nın da bir yenilenmeyi hak ettiğine dikkat çekti. Üner konuşmasında; “Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan istikrar ve büyümeye paralel olarak, pazarlama iletişimi sektörünün yaratıcı ajanslarından, outdoor mecraya, reklamvereninden dijitaline, tüm tarafları ile yaklaşık 3,5 milyar USD büyüklüğüne ulaşan bir ekosisteme dönüştüğünü görüyoruz. Bu gelişen pasta içinde bugün25 bin olan reklamveren marka sayısınınsa kısa sürede 40 bine
20 / marketing europe & anatolia
yükselmesini sektör olarak hedeflemekteyiz. Bu hedefimizi gerçekleştirebilmek için de 25.Kristal Elma’nın ana temasını ‘Fark Yaratmak’ olarak belirledik. Bu ana temayla; markaların rekabetçi yaratıcılığın gücünü kullanarak güçlenmelerini ve ülke ekonomisine katkıda bulunmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Bu vesile ile Türkiye’yi yaratıcılık alanında bir çekim merkezi haline getirme amacındayız.Sürecin ilk adımı olarak da; İstanbul’u Yaratıcılığın Davos’u ilan ediyoruz. Bu kapsamda; Kristal Elma’nın 25’inci yılında, onu tek gecelik bir ödül formatından çıkararak, tüm paydaşların etkileşim halinde olacağı, en büyük sermayemiz gençlerimize de yatırım yapan 4 günlük bir festivale dönüştürme kararı aldık, adını da ‘25.Kristal Elma Yaratıcılık Festivali’ olarak belirledik. Pazarlama dünyasının, dijital dünyanın, medya dünyasının fikir önderlerini, uluslararası iletişim gruplarının değerli beyinlerini, dünya çapında markaların üst düzey yöneticilerini İstanbul’a davet ederek, Türkiye ve çevre ülkelerde benzeri görülmemiş bir mozaiği 25-28 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da hedef kitlesi ile buluşturacağız. Bu vesileyle yaratıcılığın çekim merkezi haline getireceğimiz Türkiye reklam pazarı için; 2015 yılında 5 milyar USD’lık bir sektör büyüklüğü hedefinin az olduğunu düşünüyo-
Reklam Dünyası
ruz. Sektörün dünya çapında temsilcilerinin konuşmacı olarak yoğun katılım göstereceği, zirve niteliği taşıyan festivalimize; ‘Yaratıcılığın Davos’u’ olarak ilan ettiğimiz ve DNA’sı nedeniyle Avrupa’nın özellikli bölgelerinden biri olan İstanbul’un evsahipliği yapmasından mutluluk duyuyor ve bölge ülkelerden gelecek misafirlerimizi festivalle birlikte İstanbul’da sonbaharın keyfini çıkarmaya davet ediyoruz.” dedi. Konuşmasında bu yıl 25’inci kez sahiplerini bulacak Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri hakkında da bilgi veren Reklamcılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı AlperÜner,jüri başkanını açıkladı. Üner,“25’inci yılında Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri’nin jüri başkanını da belirledik. Sektörümüzün duayenlerinden sevgili Ali Taran’a teklifimizi götürdük. Kendisi de jüri başkanlığı görevini severek kabul ettiğini bizimle paylaştı. 25.Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri jüri başkanımız; Ali Taran oldu” şeklinde konuştu. Kristal Elma Organizasyon komitesini temsilen söz alan Lift Content Factory kurucusu Ömer Erdem ise konuşmasında festivale ilişkin detayları paylaştı. Festival faaliyetlerinin “Gelişim, İlham, Etkileşim ve Kutlama” alt başlıklarında gerçekleştirileceğini belirten Erdem, yaklaşık 5 bin kişilik bir katılımın hedeflendiğini ifade etti. Ömer Erdem konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kristal Elma Yaratıcılık Festivali için Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü’nün her alanını kullanarak, 4 gün boyunca mekanı reklam, pazarlama, medya ve iletişim endüstrisinin buluşma noktasına dönüştürmeyi amaçlıyoruz. Kristal Elma Yaratıcılık Festivali kapsamında konferanslar, seminerler, paneller, çalışma atölyeleri, master class eğitimler, gösterim ve sergiler dahil olmak üzere 60’ın üzerinde etkinlik düzenlemeyi planlıyoruz. Sundukları içerik ve ilham verici konuş-
Öte yandan, sektörün tüm unsurlarını bir araya getiren bir endüstri fuarının etkinliğin merkezinde yer alacağını vurgulamak istiyoruz.. Kristal Elma Yaratıcılık Festivali’nde sadece reklam sektörü profesyonellerinin değil, marka ve reklamveren dahil olmak üzere iletişim endüstrisinin tüm temsilcilerini buluşturacak bölgesel bir networking platformu olması için planlama yapıyoruz. Festivalin son günü Future 25 Günü olarak, yaratıcı endüstrinin geleceğini şekillendirecek olan üniversite öğrencilerine ayrılacak. Tam günlük eğitim kampında geleceği tasarlayacak genç katılımcılar ile sektörün önemli temsilcilerini ve ismi ‘yaratıcılık’ ile özdeşleşmiş olan kreatif reklamcıları biraraya getireceğiz. Biletlerimiz; Black, Platinium, Gold, Silver, Young, Student ve Future25 olmak üzere toplam 7 kategoride olacak ve Mayıs ayından itibaren internet sitemiz www.kristalelmafestivali.com adresinden satın alınabilecek.” 25. Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri 26-27 Eylül’de Sahibini Bulacak Bu yıl 25. kez sahiplerini bulacak olan Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri ise festivalin 2’inci ve 3’üncü günleri olan 26 ve 27 Eylül tarihlerinde sahiplerini bulacak. 25. Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri Yarışması için başvuru tarihleri Mayıs ayıiçinde açıklanacak.
malarıyla Türkiye’de yaratıcılığın kalite çıtasının yükselmesine katkı sağlayacak 40’tan fazla yabancı konuşmacının festivalde yer almasınıöngörüyoruz. marketing europe & anatolia / 21
Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
( retorik)
63 zavallı insan... Yıllarca kan durmamışken, her gün ülkenin her yerinden şehit haberleri, sivil ölümleri haberleri gelirken, bu ülkede yaşayıp, terörün bitmesine karşı olmak mümkün mü? Ben de çatışmasız ortamı özlemle bekleyenlerden biriyim. Ülkeyi 30 yılı aşkın süredir baskı altında tutan terör nedeniyle hangi taraftan olursa olsun yitirilen her canın insan onuruna yakışmayan bir ayıp olduğunu ve birçok ciğeri yaktığını ta yüreğinde hissetmek için aziz olmaya gerek yok. İnsanlıktan az çok nasibini almış olan herkes, tarafı ne olursa olsun yitirilen her canın, sönen umutlarıyla insanlığının bir parçasını yitirdiğini hissedecektir. Ben de hissettim.
sahaya saldı. Davul bu 63 zavallı insanın boynunda, tokmak iktidarın, hatta iktidarı tek başına kullanan başbakanın elinde.
Şimdi toplumsal kabulü olmayan bu 63 kişi toplumun vicdanını yaralayan süreci topluma kabul ettirme göreviyle il il dolaşıyor ve gittikleri her yerde bilmedikleri için cevaplayamayacakları sorular ve tepkilerle karşılanıyorlar. Başbakanın beyanına göre bu kişilere tepki gösterenler 4980 kişiymiş. Başbakanın bu beyanını fişlemenin itirafı olarak kabul ediyorum ki çok acı. Süreç silahlı 2000 kişinin sınırdışına çıkmasıyla ilgiliyken 4980 kişiye yokmuş muamelesi yapmanın Şimdi bize bu kanın durması için bir umut olduğu sebebi bu kişilerin silaha başvurmayı bir yöntem olarak söyleniyor. İnşaallah öyledir. İnsani yanım iktidarın bu benimsememeleri mi? Başbakan hedefe odaklandığında sözlerine inanmak istiyor, ancak mantığım birçok soru toplumsal çatışmaya neden olabilecek bu hassasiyetleri işaretini ard arda sıralıyor. Örneğin şu barış dili konuşalım göremeyecek kadar körleşiyor. Belki de kendisine Bakara geyiğini anlayamıyorum. Teröriste terörist demenin suresinin 18. ayetinde ve defalarca başka bölümlerinde karşılığı "sen barışı istemiyor musun?" oluyor. Ortada de yer alan "Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık bir barış yok bikere ilk önce onu bilmek lazım. Çünkü bir dönmezler." hitabının muhatabı olmakta ısrar etmesinin savaş da yoktu. Bu sürece barış süreci değil, bir terör kendi inancı açısından anlamını hatırlatmak gerekiyor. örgütünün silah bırakma süreci denilebilir. Çatışmasız geçen her gün insanlık adına bir kazançtır. Ancak halkın Sürecin detaylarını bir tek başbakan biliyor. Halktan da adalete olan inancı ve kamu vicdanı yara almıştır. 30 yılı başbakanın samimiyetine kayıtsız şartsız iman etmesi aşkın süredir kan dökülmesine neden olan bir örgütün isteniyor. Böyle bir tanrı kompleksinin peygamberliğini cezasız bırakılacağının söylenmesi bir yana, bu kişilere yapmak da 63 zavallı insana düşüyor. "Bakın ey halk siz başka isim arayışları, halk arasında adi suçlardan bizi pek tanımazsınız. Biz zaten bugüne kadar ideolojik cezaevlerinde yatan kişilerin neden cezalandırıldığının olarak sizinle ortak paydada değildik ama şimdi biz de sorulmasına neden olmuştur. "Devlet 30 bin kişinin tam bilmiyoruz ama başbakan çok iyi adam ona inanın" katillerini affedebiliyorsa, basit bir hırsızı ya da bir kişinin demekten başka cümleleri olamayacak 63 kişi. katilini cezalandırmakta neden ısrar ediyor?" sorusu birçok zihni kurcalamaya başlamıştır. Bir de bu 63 kişinin halkın isteklerini tespit etme görevi var ki o apayrı bir komedi. Kendi hassasiyetleri gereği İşte bu kamu vicdanının yara alması nedeniyle bu süreci algıları şartlı 63 kişiden biri ilk tespitini yapmış: "Kızlar ve kamuoyuna anlatmak ve kamuoyunun endişelerini tespit erkekler ayrı okullarda okumalı. Karma eğitim nedeniyle edip iktidara iletmek için 63 kişi görevlendirildi. Bu kişiler veliler kızlarını okula göndermek istemiyor." Bu gerçekten belirlenirken yüzde 25,3'ü, yüzde 10'luk seçim barajını halkın talebini mi, yoksa kendisinin yıllarca savunduğu geçemeyen BDP'nin adayları arasından, geri kalanının ve kamuda kabul görmeyen ilkel fikirlerini mi ifade ediyor. büyük çoğunluğu iktidara yakın olan kişilerden, bir Orası muamma. Bakalım iki aylık görev sürelerinin kaçı da herşeyden bihaber olan kişilerden seçilmiş ki sonunda halkın talepleri diye daha ne sürprizlerle bunu da eleştirmek için değil, toplumda karşılıklarının karşımıza çıkacaklar. olmadıklarını tespit etmek için belirtmek istedim. İktidar bu kişileri belirleyip görevlendirdikten sonra kendilerine Süreç konusundaki diğer endişelerimi daha sonra süreçle ilgili herhangi bir bilgi de vermeden hepsini yazacağım, ancak yanılmış olmayı çok istiyorum. marketing europe & anatolia / 23
Kampanyalar
Hadi Deniz’e Gir...
Issız ada konseptli reklamlarıyla DenizBank’ın yeni sezon çekimleri, “Hadi Deniz’e Gir Çünkü Hayat Denizde Güzel” teması ile tamamlandı. Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi’nin hayata geçirdiği, prodüksiyonu Böcek Yapım tarafından gerçekleştirilen reklam filmlerinin yönetmenliğini yine Ömer Faruk Sorak yaptı. Maldivler’in kuzeyinde yer alan Baa Atoll içinde, Millaidhoo adlı ıssız bir adada gerçekleşen çekimlerde 10 gün boyunca 65 kişilik ekip çalıştı. Reklam Filmi Künyesi Reklan Ajansı: Güzel Sanatlar / Saatchi & Saatchi Reklamveren: Denizbank Reklamveren Yetkilisi: Kadri Mutlu, Seçil Köksal Aykanat, Arzu Altıntaş, Gülay Seçkin, Eda Başak Güzey, Kerem Ataç Ürün: 2013 Açılış Yaratıcı: Gökhan Atasoy, Yılmaz Akbayır,Selen Çatılı, Özgür Onur, Zafer Külünk, Dilan Bayar, Ezgi Burçin Serdar Müşteri İlişkileri: Aşkın Baş, Emir Ulaş, Aysun Yılmaz Strajetik Planlama: Viktor Kuzu, Arda Kuş Ajans Prodüktörü: Neslihan Ateş, Deniz Dengiz, Ferhat Düzlü Yapımevi - Yönetmen: Böcek Yapım – Ömer Faruk Sorak Yapımevi Prodüktörü: Oğuz Peri, Tolga Baysal
marketing europe & anatolia / 25
Kampanyalar
Justin Bieber geliyor... Avea’nın Justin Bieber konseri sponsorluğu için TBWA\ISTANBUL tarafından hazırlanan reklam filminde Ata Demirer, pop yıldızı Bieber’in kulisine yeğenini sokabilmek için şekilden şekle girdi. Filmde, Justin’le tanışmak isteyen genç bir Belieber’ın dayısı rolünde izlediğimiz Ata, yeğeninin hayalini gerçekleştirmek için Justin’in kulis bodyguard’larını aşmaya çalışıyor. Sırasıyla makyör, bakkal ve flamenko gitaristi kılığına bürünerek kapıyı inatla zorlayan Ata, yeğeninin hali hazırda Avea sayesinde kulise girmeye hak kazandığını öğrenince, bir flamenko edasıyla pes ediyor… Yönetmenliğini Hakan Yonat’ın yaptığı filmin yapım şirketi Kala Film. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Avea Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL ECD: Emre Kaplan Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Emir Yüksel, Esma Erdoğan, Yiğit İrde Marka Ekibi: Dilek Uçarlı, Ekin Kutevu, Sırma Er CSO: Toygun Yılmazer
Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Nisan Danışman Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin Schulte, Alev Cihan Prodüksiyon Şirketi: Kala Film Yönetmen: Hakan Yonat Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Emre Irmak Medya Ajansı: People Communications Kullanılan Mecralar: TV, Outdoor, Digital, Radyo
Kahraman astronot...
Erkekleri, uzaydan gelen Axe etkisi ile karşı konulmaz yapmayı vaat eden AXE Apollo’nun ikinci filmi yayına girdi. Gerek çekim tekniği gerekse görselliğiyle Hollywood filmlerinin en heyecanlı sahnelerini aratmayan reklam filmi, yakışıklı bir cankurtaranın güzel kızı vahşi köpekbalığının saldırısından kurtarmasını konu alıyor.
26 / marketing europe & anatolia
Türkiye’den 3 şanslı gencin Axe Apollo Uzay Akademisi’ne katılma, 1 şanslı Türk gencinin ise uzaya gitme şansı yakalayacağı kampanyanın başvuruları Türkiye’de axeetkisi.com üzerinden yapılıyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı: Axe Apollo – Lifeguard Reklamveren: Unilever / Axe Reklamveren yetkilisi: Ercan Solmaz Reklam ajansı: Reklam adaptasyonu Rabarba Yaratıcı yönetmen: Serdar Saban Yaratıcı grup: Serdar Saban, Arın Kahyaoğlu, Alp Kızıltan, Umut Siliman, Ufuk Işık Müşteri ilişkileri grubu: Gökçe Evirgen, Gamze Farz Ajans prodüktörü: Koray Öztürk Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: Aslıhan Anarat, Fulya Gülcen, Gamze Gülcü, Volkan Yazıcı, Berk Doğan Candaş Uygun, Alper Artam, Kübra Ekşi, Derya Erbaş, Çiğdem Nacar, Esra Balaban Kullanılan mecralar: TV, Digital, Outdoor, Instore, Cinema
Kampanyalar
BP Ultimate kampanyası... Sanatçı Mustafa Sandal’ın rol aldığı BP Ultimate kampanyasının reklam filminin çekimlerinde 60 kişi görev aldı ve film İstanbul’un dört ayrı mekanında çekildi. BP Ultimate kampanyası , TV, yazılı basın, outdoor, radio ve dijital mecralarda yer alıyor ve PR çalışmalarıyla da destekleniyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamın Başlığı: “BP Ultimate’’ Reklamveren: BP Petrolleri A.Ş. Reklamveren Temsilcisi: Deniz Güloğlu, Bengüsu Ayabakan Eyiel Reklam Ajansı: Ogilvy & Mather Yaratıcı Yönetmen: Evren Doğrar Yaratıcı Grup: Koray Şahan, Melik Atalay, Ahmet Yacel, Gökçe Karabay Müşteri İlişkileri: Esra Varol Ergen Ajans Prodüktörü: Fulya Akay Stratejik Planlama: Yuda Sağman Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Yönetmen: Uygar Kutlu Post Prodüksiyon: 1000Volt
Müzik: Mustafa Sandal PR Ajansı: Ogilvy PR Medya Ajansı: MindShare Kullanılan Mecralar: TV, basın, outdoor, radyo, dijital
Ticaretin Yakışıklısı... ya Harbiye, Nişantaşı ve Kuzguncuk gibi İstanbul’un birçok farklı mekanında, 2 günde çekildi. 4 reklam filmi de Leo Burnett & Pow Films işbirliğiyle çekilirken; Linea, Doblo ve Freemont filmleri içinse Cenk Alpsan yönetmenlik yaptı. Ayrıca 4 filmin de seslendirmesini ünlü sanatçı Selçuk Yöntem gerçekleştirdi. Reklam Filmi Künyesi Reklam Veren: FIAT Reklam Veren Temsilcisi: Özgür Süslü, Melike Güleli, Aslı Başağa Reklam Ajansı: Leo Burnett Kreatif Direktör: Oktar Akın, Emrah Akay Kreatif Grup Lideri: Evren Dinler, Ersin Pekin Jr. Reklam Yazarı: Volkan Bintepe Jr. Sanat Yönetmeni: Andaç Erkök Müşteri İlişkileri: Melissa Ruacan, Mert Moğol, Cansu Çelebican Stratejik Planlama: Özgün Özkalay, Seren Pala Fiorino için hazırlanan reklam filminde dünyaca ünlü otomo- Ajans Prodüktörü: Sevinç Metuçin Öktem, Didem Tosya tiv markalarıyla birçok kampanyaya imza atmış Alman yöYönetmen: Thorsten Herken netmen Thorsten Herken kameranın başına geçti. Kampan- Yapım Şirketi: Pow Films
marketing europe & anatolia / 27
Kampanyalar
Anne kokusu...
Beste Erener, Başak Şahin CSO: Toygun Yılmazer Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Deniz Özkılıç ProdüksiyonEkibi:Ceyda Kayaçetin, Mine Işıklar, Ceyhun Sevil Prodüksiyon Şirketi: Anima Yönetmen: Mehmet Kurtuluş Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Ömer Özgür Medya Ajansı: Universal Media Beko’nun Buhar Destekli Havalandırma Program ıile Kullanılan Mecralar: TV, Sinema, Outdoor, Radyo, Basın, çamaşırların 20 dakikada yenilendiğini anlatan bu reklam İnternet filmi, 18 günde Film Sokağı’nda çekildi. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Beko Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar Kreatif Direktör: Volkan Karakaşoğlu Yaratıcı Ekip: Ozan Can Bozkurt ,Merve Gezer, Tolga Ülkümen, Cihan Akköse Marka Ekibi: Özlem Eren Hanoğlu, Burcu Eriş, Engin Varol,
Kimler gerçekten içtendir?... HSBC’nin marka değerlerinden yola çıkarak oluşturduğu yeni iletişim stratejisi, “şeffaflık, açıklık ve içtenlik” teması çerçevesinde hayata geçirdiği ilk reklam filmi KrediNet yayına girdi. Filmde; çocukların içtenliği ile KrediNET’in koşullarının açıklığı arasındaki benzerliği ve müşterilerin sürprizlerle karşılaşmadan kredi çekebileceklerini vurgulanıyor.. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: HSBC Bank Reklamveren Temsilcisi: Aysegül Senalp, Didem İzgi, Aylin Gürsoy Cengiz, Selin Berkman Reklam Ajansı: Grey İstanbul Kreatif Direktörler: Ergin Binyıldız, Engin Kafadar Kreatif Ekip: Ezgi Iraz Midillioğlu, Deniz Yenihayat, Yiğit Yeginer, Ahmet Balaban, Barış Erel Müşteri İlişkileri: Işın Dereli, Esra Erol, Cansu Özkan Strateji: Kayansel Kaya Prodüksiyon: Meltem Köse Prodüksiyon Şirketi: 1000 Volt Yönetmen: Martines Schmidt Kullanılan Mecra: TV, Outdoor
28 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Mutlu Kahvaltılar... Leo Burnett Reklam Ajansı’nın McDonald’s için hazırladığı reklam filminde, sabaha mutlu bir kahvaltı ve içten bir “Günaydın” ile başlamak için en doğru adresin McDonald’s olduğu anlatılıyor. 2 günde ve birçok farklı mekanda çekimi gerçekleşen filmde, sabah herkesten önce kalkanlardan ilk iş perdeyi açanlara, yollarda arada bir dalanlardan müsait bir yerde inenlere kadar herkese “Günaydın” deniyor. Reklam filmi ayrıca outdoor ile de destekleniyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: McDonald’s Reklam Ajansı: Leo Burnett İstanbul Reklamveren Temsilcisi: Bora Tanrıkulu, Pelin Börklüoğlu, Nedim Bali, Şima Bensinyor Yaratıcı Ekip: Emrah Akay, Oktar Akın, Barış Çetin, Alev Yentür Müşteri İlişkileri: Roda Sezer, Selika Özcan Stratejik Planlama: Kerem Sabuncu, Giles Hedger Ajans Prodüktörü: Sevinç Metuçin Öktem Yönetmen: Bertan Başaran Yapım Şirketi: PTT
LC Waikiki’nin yeni reklam yüzleri... ve Kızılkaya Müşteri İlişkileri: Didem Soydan Özcıbır, Gülçin Karakahyaoğlu Ajans Prodüktörü: Can Taşkın Medya Planlama: People Communications Reklam Ajansı: Propaganda Yapım Şirketi: PTT Yönetmen: Umur Turagay Müzik: Electrip Oğuz Kaplangı
LC Waikiki, yeni kampanyasında modern, eğlenceli ve enerjik bir konseptle karşınıza çıkıyor. İlkbahar/Yaz Koleksiyonu’nun tanıtıldığı eğlenceli kampanya, televizyon, internet, sosyal medya ve açık hava uygulamalarıyla tüketiciler ile buluşuyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: LC Waikiki Yaratıcı Grup: Mustafa Küçükkalıpçı, Engin Öztekin, Mermarketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
Magnum’la hayatın Pink ve Black hali... Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı: Magnum Pink&Black Reklamveren: Unilever Reklamveren yetkilisi: Mick Van Ettinger, Sophie Galvani, Letizia Razzino, Vanessa Caralps, Leyal Eskin Yılmaz, Gamze Öztoygar, Kaan Camgöz, Dilara Çelikkanat, Nuno Silva, Müge Yaşar, Selin Özdemir Reklam ajansı: LOLA-Madrid & Lowe İstanbul Yaratıcı yönetmen: Paulo Areas, Francisco Cassis, Chacho Puebla, Ali Batı Yaratıcı grup: Matin Feijóo, Nicolas Gomez Cal, Bruno Nakano, Can Faga, Özkan Kusay, Asil Yıldız Müşteri ilişkileri grubu: Amaro Gonzalez, Yann Baudoin, Anastasia Sysoeva, Laura Gerpe, Şerife Kırımlı, Sedef Türkmen, Aslı Haymana Stratejik planlama: Erwin Flores
Ajans prodüktörü: Cristina Español, Tuğrul Karadeniz, Ahmet Uygun Magnum’un, Orlando Bloom’la çektiği reklam filmi yayına Yapım şirketi: The Smile, Böcek Yapım girdi. Magnum’un yeni ürünleri Magnum Pink ve Magnum Medya ajansı: Mindshare Black’i tanıtan reklam filminde Bloom’la, İtalyan model Carla Kullanılan mecralar: TV, Internet, Sinema Moure eşlik ediyor.
Evlere bahar geldi... TBWA\ISTANBUL tarafından IKEA bahar kampanyası için hazırlanan yeni reklam filmi yayında. Reklam filmi baharın gelmesiyle birlikte, IKEA ile evlerde yaşanan değişimi anlatıyor. Reklam filmi üç haftalık bir hazırlık aşamasının ardından iki günde çekildi. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: IKEA Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar Kreatif Direktör: Volkan Karakaşoğlu Yaratıcı Ekip: Ozan Can Bozkurt, Merve Gezer, Erçin Sadıkoğlu, Cihan Akköse, Tolga Ülkümen Marka Ekibi: Ayşe Şenünver Erdoğan, Melis İnceer, Nazlı Kaya CSO: Toygun Yılmazer Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Nisan Danışman Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Mine Işıklar, Ceyhun Sevil Prodüksiyon Şirketi: Anima Yönetmen: Walky Talky
30 / marketing europe & anatolia
Post Prodüksiyon: Anima Müzik: Emre Irmak / Jingle Jackson Medya Ajansı: MEC Kullanılan Mecralar: TV, Basın, Outdoor
Kampanyalar
Lipton Siyah İnci... Lipton Siyah İnci’nin reklam filmi yayına girdi. Reklam filmi, ünlü oyuncunun sempatik tarzıyla Siyah İnci’nin mükemmel çay lezzetini ve ateş kırmızısı rengini “Her bardakta yoğun çay lezzeti” sloganıyla vurguluyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı:Lipton Siyah İnci Reklamveren: Unilever Reklamveren yetkilisi: Lale Atat, Burcu Solak Reklam ajansı: Medina Turgul DDB Yaratıcı yönetmen: Gökhan Erol Yaratıcı grup: Timsal Ünsal , Özge Ceyrancı, Eren Koçaker, Buse Şay, Serkan Ün Müşteri ilişkileri grubu: Lawrence Du Pre, Sezen Şerez, Filiz Şahin Stratejik planlama: Derya Tombuloğlu Ajans prodüktörü: Evrim Saraçoğlu, Ümit Bak Yapım şirketi: Interfilm Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: Gaye Ersöz, Özlem Çıragöz, Tuğçe İyisan Kullanılan mecralar: TV, dijital
Babana Benzeme, Kendin Ol... BBH London tarafından hazırlanan, 20 saniyelik bu 3 reklam filmi; zamanından önce anne babalarımıza dönüşme konusunda sahip olduğumuz evrensel tedirginliği komik bir şekilde betimliyor. Reklam Filmi Künyesi Reklam ve Kampanya Sloganı: Mentos / Babana Benzeme, Kendin Ol Kullanılan Mecralar: TV - Internet Reklam Veren: Perfetti Van Melle Türkiye - Mentos Reklam Veren Temsilcileri: Perfetti Van Melle Türkiye - Pazarlama Direktörü, Serkan Ergün Perfetti Van Melle Türkiye - Mentos Marka Müdürü, Melike Yıldırım Reklam Ajansı: Bartle Bogle Hegarty (BBH) Londra Sanat Yönetmeni: Emmanuel St M’Leux Metin Yazarı: Simon Pearson Lokasyon: Los Angeles, ABD Medya Ajansı: Media Republic Medya Planlama: Günay Aranoğlu
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Herkes Söylüyor... Molped Günlük Pedler’in Almanya’nın dermatolojik test ko- duğuna dikkat çekilen reklam filmi, 18 günlük hazırlık süreci nusunda en prestijli enstitülerinden biri olan Dermatest Me- sonucunda tamamlandı. dical Research Company’nin standardizasyonuna uygun ol- Eğlenceli ve oldukça enerjik 45 kişilik bir ekiple çekimleri gerçekleştirilen reklam filminin, yaratıcı yönetmenliğini Serkan Balak, sanat yönetmenliğini Cihangir Gümüş, görüntü yönetmenliğini ise Veli Kuzlu yaptı. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Hayat Kimya-Molped Günlük Ped Reklamveren Temsilcisi: Melek Soklangıç Dinçer, Gülser Golbazi Karlı Reklam Ajansı: Vietnam Yaratıcı Yönetmen: Serkan Balak Sanat Yönetmeni: Cihangir Gümüş Müşteri İlişkileri: Melike Karamehmetoğlu Ajans Prodüktörü: Begüm Baran Yönetmen: Kağan Erturan Görüntü Yönetmeni: Veli Kuzlu Yapım Şirketi: Terfilm Yapımcı: Erhan Orhanoğlu Dublaj Sanatçısı: Merve Oflaz
Nefesinizdeki Tazelik... Vivident Extra’nın sinema filmi kurgusundaki yeni TV reklamının çekimleri; Uruguay’ın Montevideo kentinde gerçekleştirildi. Film, şehri kurtardığı için market kasiyerinin ona doğru koştuğunu sanan kahramanımızın, aldığı para üstüyle baş başa kalmasıyla son buluyor. Reklam Kampanyası Künyesi Ürün: Vivident Extra Slogan: Nefesinizdeki Tazelik Reklam Filmi: ICEMAN Müşteri: Perfetti Van Melle Türkiye Ürün: Vivident Extra Kullanılan Mecralar: TV, Sinema, İnternet Reklam Veren Yetkilileri : Perfetti Van Melle Türkiye, Pazarlama Direktörü Serkan Ergün Perfetti Van Melle Türkiye, Vivident Kıdemli Marka Müdürü – Çiğdem Tüzüner Perfetti Van Melle Türkiye, Vivident Marka Müdürü İdil Ziyaoğlu
32 / marketing europe & anatolia
Reklam Ajansı: Bartle Bogle Hegarty (BBH) Londra Yaratıcı Ekip: Felipe Guimaraes & Lambros Charalambous Lokasyon: Montevideo, Uruguay Medya Ajansı: Media Republic Medya Planlama: Günay Aranoğlu, Yasin Aktürk
Kampanyalar
Kendisi küçük, etkisi büyük... OlipsXS’in reklam filmi genç ve genç yetişkin izleyicileriyle buluştu. Ürünün küçük draje şekline rağmen alışık olunan Olips ferahlığına sahip olmasına ve modern ambalajına vurgu yapan film, dinamik müziği ile de ön plana çıkıyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı: Olips XS Reklam veren: Mondelēz International Reklam veren yetkilisi: Bahar Uçanlar, Elif Emiroğlu, Sezen Manas, Barış Çolakoğlu, Cansu Aydoğmuş Reklam ajansı: JWT Yaratıcı yönetmen: NickThompson&DaveWoods Yaratıcı grup: NickThompson&DaveWoods Müşteri ilişkileri grubu: Paul Kirkley (Business Director), MatthewCunnell (Board AccountDirector), RachelVares (Account Manager) Stratejik planlama: KathrynRobinson Ajans prodüktörü: John Cheesemore&AlexMcCarter Yapım şirketi: Brand New School / Outsider Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: Mindshare / OriginalThinkers Kullanılan mecralar: TV, açık hava, dijital
Hayatınızda renkli bir safya açın... “Renklendir Hayatı” sloganıyla insanların hayatına renk katan AkzoNobel Marshall’ın, tiyatro ve TV ekranlarının sevilen yüzü Derya Baykal’lı yeni reklam filmleri, televizyon kanalları, dijital ve sosyal ağlarda yayımlanmaya başladı. Filmlerde, rahat sürülen, çabuk kuruyan ve kolay temizlenen Marshall boyalarla “hayatınızda renkli bir sayfa açmak artık çok kolay” mesajı veriliyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren Yetkilileri: Fatoş Özdoğan, Betül Değirmenci Reklam Ajansı: Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi Kreatif Direktör: Kerem Kanık, Cem Akar Yaratıcı Grup: Özgür Akpınar, Nergiz Herdem, Mustafa Oral Strateji: Yelda Aktuna, Arda Kuş Müşteri grubu: Aşkın Baş, Aysun Yılmaz Yapım şirketi: Zihin Açıklığı Yönetmen: Mert Baykal Yapımcı: Berna Parlak Sanat Yönetmeni: Tural Polat Müzik: Ömer Özgür Medya Ajansı: Mediacom
marketing europe & anatolia / 33
Budin ve Pe
Gezi
eşte; Budapeşte... Önce biraz Budapeşte’ den bahsedelim. Macaristan’ ın başkenti olan Budapeşte, Tuna nehrinin iki yakasındaki Budin ve Peşte’ nin 1873’ te birleşmesiyle meydana gelmiş. Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olan Budapeşte, Tuna’nın batı (sağ) yakasında Buda (Budin) ve doğu (sol) yakasında Peşte şeklinde iki bölüme ayrılmış.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban Günübirlik Bratislava gezisinin ardından sırıl sıklam ışlanmış vaziyette trene binip Budapeşte’ ye geldik. Budapeşte tren istasyonun yaklaşırken yol kenarlarında karlar duruyordu. Havanın soğuk olacağı düşüncesi içimi titretti. Zaten yeterince üşümüştüm daha fazla çok acımasız olur. Nyugati Terminalinde indikten sonra akşamın karanlığında Elizabeth Bridge’ e yakın olan otelimize doğru yürümeye başladık. Saat geç olduğu için bir çok mağaza ve dükkan kapanmıştı o yüzden ıssız sokaklarda yürüyüp otelimize vardık. Eşyaları odaya bıraktıktan sonra yiyecek bir şeyler aramaz için otelden çıktık. Kısa bir tur attıktan sonra otelimizin yanındaki Desperados Pub’ a girip yemek yedik. Bu güzel pub’ da epey oturduktan sonra yemeğin ve sıcağın verdiği rehavet-
çevresindeki görece engebeli bölgede tarihi semtler uzanıyor. Şehrin iş hayatının merkezi ve kalabalık semtleri ise Tuna’nın doğusundaki ovaya açılan düzlükte yer alıyor. 160 yıl Osmanlı himayesinde olan bu şehirde hem barok, hem neo klasik, hem de modern mimariyi görmek mümkün. Elizabeth Köprüsüne yakın olan otelimizden çıktıktan sonra yürüyerek Elizabeth Köprüsü’nden geçtik. Yol üzerindeki tarihi binalar gerçekten çok güzel ve bu binaların zamanla tarhip edilmemiş olması sevindirici. Macaristan AB fonlarında sürekli hibe alarak bu binaları restore ediyor. Bize de örnek olması dileyiğle. Elizabeth Köpüsünden şehir manzarası mükemmel :) Ama sabah erken saatleri
le uykumuz geldi. Otele dönüp ertesi güne dinç kalkmak için mışıl mışıl uyuduk. Sabah nefis kahvaltımızı ettikten sonra keşfimize başladık. Önce biraz Budapeşte’ den bahsedelim. Macaristan’ ın başkenti olan Budapeşte, Tuna nehrinin iki yakasındaki Budin ve Peşte’ nin 1873’ te birleşmesiyle meydana gelmiş. Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olan Budapeşte, Tuna’nın batı (sağ) yakasında Buda (Budin) ve doğu (sol) yakasında Peşte şeklinde iki bölüme ayrılmış. Tuna’nın batı kıyısında Buda kalesinin
olması ve havanın da kapalı olması sebebiyle ortam biraz kasvetli. Elizabet Köprüsünün hemen çıkışında Gellert Tepesi tüm ihtişamı ile yükseliyor. Biz de Budapeşte manzarasını oradan görebilmek için aheste aheste tepeye tırmandık. Yol çok uzun ve dik o yüzden arada bir dinlenme ihtiyacı hissediyor insan. Yanıma enerji için çikolata almadığıma çok pişman oldum. Budapeşte’nin merkez kısmında en yüksek noktası kabul edilen bu tepe, 11. yüzyılda paganlar tarafından öldürülen Hıristiyan piskopos Gellert`in adımarketing europe & anatolia / 35
Gezi
nı almış. Tepenin nehre bakan kısmında Aziz Gellert`in heykeli bulunuyor. Meydanda Aziz Gellert`in heykeli haricinde bir kaç heykel daha var. Bunlardan bir tanesini de barışı simgeleyen Defne Tutan Kadın Heykeli. Fakat meydanın biraz ilerisindeki top arabaları bu barış simgesi heykeli gölgede bırakıyor. Meydanın gerisinde ise müzeler mevcut. Fakat biz müzeleri gezmektense şehir manzarasını izlemeyi tercih ettik. Meydanda bir de hediyelik eşya satan hanımlar vardı. Sanırım Budapeşte’ nin danteli meşhur :) Bütün teyzeler dantelden yapılmış süslemeler satıyordu. Aklıma gelinlik kızların çeyizleri geldi. Belki bu teyzelerin dantel becerileri de Osmanlı’ dan kalan mirastır. Budapeşte buradan bakıldığında gerçekten muhteşem görünüyor. Saat ilerleyip de hava da açınca gökyüzündeki bulutlar Tuna nehrinin güzelliğini daha gözler önüne serdi. İnsan saatlerce oturup şehri seyredebilir buradan. Görüntü muhteşeeemmmm :) Bir süre manzarayı hayran hayran seyrettikten sonra Gellert Tepesinden inip gezimize devam ettik. Elizabetk Köprü36 / marketing europe & anatolia
Sanırım Budapeşte’ nin danteli meşhur :) Bütün teyzeler dantelden yapılmış süslemeler satıyordu. Belki bu teyzelerin dantel becerileri de Osmanlı’ dan kalan mirastır.
sünün hemen yanındaki parkta harika bir de Elizabeth heykeli var. Parkın içinde o kadar güzel görünüyor ki heykel insan etrafını izlemeye doyamıyor. Niyetimiz Elizabeth Köprüsü’ nden devam edip Chain (Zincirli) Köprü’ den geçmek. Yol boyunca bir çok müze görüyoruz, Tarih Müzesi, Askeri Tarih Müzesi, Tıp Tarihi Müzesi vs. Ama hiç müze gezesimiz olmadığı için hepsini pas geçiyoruz. Yolda yürürken Tarih Müzesinin arkasındaki cadde ismi çok aşina geldi. Cadde köşesine gidip de ismi okuyunca gülümsedim. Sevgili atamızın adını taşıyor cadde. Kemal Atatürk Caddesi. İşte o zaman Budapeşte’ yi daha da çok sevdim. Müze kısmını pas geçtikten sonra Buda Kalesine vardık. Burayı gezmeden olmaz diyerekten tünelin önünden kalkan fünikülere binip kaleye çıktık. 19. Yüzyılın ortalarında inşa edilen, 350 metre uzunluğunda ve 9 metre genişliğindeki Tünel, Budapeşte’nin merkezi sayılıyormuş zamanında. Hatta burası merkez kabul edildiği için tüm mesafeler buradan hesaplanıyormuş. Kale ile ilgili birazcık alıntı bilgi verelim.
Gezi
13. yüzyıldaki Moğol fethinden sonra, Macaristan’ı yeniden ayağa kaldıran ve bu nedenle “Macaristan’ın 2. kurucusu” olarak anılan Kral IV. Béla taş kaleler inşa edilmesini isteyince Buda Kalesi kurulmuş. Buda Kalesi, Rönesans Kralı Matthias sırasında altın çağını yaşarken genişletilmiş ve içine 1247 yılında bir saray yapılmış. Buna rağmen 15. Yy’ a kadar krallık merkezi Visegrad’dan Buda’ya taşınmamış.150 yıl Türk yönetiminde kalan Buda Kalesi, Kral Matthias ve Maria Theresa döneminde yeniden inşa edilmiş ve genişletilmiş. 19. yüzyılda ünlü Macar mimar Miklos Ybl başkanlığında, Buda kalesini yeniden oluşturmak için komisyon kurulmuş. 2.Dünya Savaşı sırasında, kalede yer alan Ulusal Galeri, Milli Kütüphane, Tarih Müzesi ve diğer binalardan orijinal çok az şey kalmış. Sarayın kuzey tarafında bulunan pazar yeri, Orta çağda infaz mekanıymış. Szentháromság tér (Holy Trinity square) ve Szentháromság tér (Holy Trinity) önünde yer alan Matthias Kilisesi, kale içinde tüm ana caddelerin buluştuğu yer. Meşhur Matthias Kilisesi Osmanlı-
Town Hall binasının sapa küçük yan sokaklarında gizli avlular, loncalar, güzel şehir evleri var.
lar döneminde Kızılelma Camisi olarak hizmet vermiş. Szentháromság tér ortasındaki Holy Trinity kolonu 1709 yılındaki veba salgınını anmak için inşa edilmiş. Buda’daki ilk Town Hall, Türk yönetiminin sona ermesinden sonra inşa edilmiş. Town Hall binasının sapa küçük yan sokaklarında gizli avlular, loncalar, güzel şehir evleri var. Buda Kalesi, 1987 yılında Dünya Kültür Mirası listesine alınmış. Bu güzel kaleyi gezdikten sonra avludaki minik büfeye uğrayıp kocaman bir bardak kırmızı şarap alıp siyah kargalı demir kapıdan geçerek Macar Ulusal Galerisi’nin oradaki köşede yer alan ünlü Matyas Çeşmesinin bulunduğu yere gelip oturuyoruz. 1904 yılında inşa edilen çeşme efsanevi Rönesans kralı Matyas’a adanmış. Rivayete göre Kral Matyas bir gün avlanırken Ilonka adında güzel bir köylü kızıyla karşılaşır ve kız krala aşık olur. Çeşmenin tasvirinde Kral, avının başında gururla dururken çeşmenin başında baş avcısı ile av köpekleri kendisine eşlik etmektedir. Sağdaki sütunun
marketing europe & anatolia / 37
Gezi
altında da genç Ilonka oturmaktadır. O şehrin en güzel çeşmesine para atılırsa yeniden oraya gelineceği batıl inancı Matyas Çeşmesi için de geçerli. Diğer bir alanda da atın üzerindeki Prens Eugene Heykeli çıkıyor karşımıza. 1697 yılında Osmanlıya karşı gerçekleştirilen Zenta muharebesinde kazanılan zaferin anısına 1900’de dikilen anıtın rölyeflerinde savaştan sahneler canlandırılmış. Bu arada iki Osmanlı esiri de Prensin ayaklarına kapanırken tasvir edilmiş. Buda kalesini de iyice gezdikten sonra aşağıya inmek için fünikülere doğru yürürken nöbet değişimi yapan askerlerin törenine denk geldik. Yaklaşık 10 dakika kadar süren bu güzel nöbet teslim gösterini izledikten sonra güzel Peşte manzarasına veda edip aşağıya indik. Buda tarafını bitirip Peşte tarafına geçmek için bu sefer Chain Bridge’ yi kullanacağız. Bu köprüden 19.yüzyıla ait Parlamento Binası muhteşem görünüyor. Biz Parlamento Binasına uzaktan bakmakla yetinip civarını gezmeye gitmedik. 38 / marketing europe & anatolia
Gerçekten de aslan heykellerinin dillerinin bulunmadığı görülür ve bunun üzerine, köprüyü yapan mimarın sözlerini hatırlayan heykeltraş, Tuna nehrine atlayarak, intihar eder.
Chain Bridge üzerinden ahest aheste yürüyüp Tuna nehrinin üzerinde olmanın keyfini çıkardık. Bu köprünün ilginç bir hikayesi var. Mimar İngiliz William Clark, yaptığı köprüden o kadar emindir ki en ufak bir hata olduğu takdirde kendisini öldüreceğini söyler. Köprü tamamlandığında gerçekten de hiçbir mimari ve statik hata bulunamaz. Ancak, küçük bir çocuk, köprünün iki yanında bulunan aslanların dillerinin olmadığını söyler. Çocuk, aslanların dillerini yutup yutmadıklarını sorar. Gerçekten de aslan heykellerinin dillerinin bulunmadığı görülür ve bunun üzerine, köprüyü yapan mimarın sözlerini hatırlayan heykeltraş, Tuna nehrine atlayarak, intihar eder. Tabii ben de bunu gitmeden önce okuduğum için gidip aslanın dili var mı yok mu diye kontrol etmek için bakındım ama aslanın ağzı çok karanlık olduğu için göremedim. Korkulukların üzerine çıkıp elimi ağzına sokacaktım ama yemedi tabiii :) Peşte tarafında Parlamento Binasını es geçtiğimiz için sıra geldi Aziz Istvan Bazilikası’na. Bu arada bahsettiğim yerlerin hepsini yürüyerek gezdik ve
Gezi
bir yerden bir yere giderken hiç vasıta kullanmadık. Görüyorsunuz değil mi ne kadar sportmeniz. Ve tabii sıcak şarabı saymazsak hiç bir şey de yemedik. Şimdi diyeceksiniz bu nasıl gezi, geziden çok eziyet. Ama insan kendini kaptırınca yemeği unutuyor işte. Ama kahveyi unutamıyor işte insan. Eveet, gelelim Aziz Istvan Bazilikası’na. Parlamento Binası gibi, bu yapı da 96 m’lik yüksekliğe sahiptir ve şehrin hemen her noktasından görülmesi oldukça kolay. İlk Macar hükümdar olan István’ın (MÖ 975 – 1038) onuruna yapılmış ve 54 yıllık yapım süresinin ardından 1905 yılında tamamlanmış. Neoklasik stilde yapılan bazilikanın planı Yunan Haçı olarak tasarlanmıştır. 1 kubbe ve 2 adet çan kulesinden oluşmaktadır. Kuzey kule, 9 tonluk çanıyla Macaristan’ın en büyük çanına sahiptir. Bazilikanın mozaikleri, duvarlarındaki resimler, kral hazineleri, aziz heykelleri ve neo-rönenans tarzındaki kubbesi görmeniz gereken özelliklerinden sadece birkaçı. Birçok kişi için burasının oldukça kutsal sayılmasının bir sebebi daha bulunmakta: Aziz István’ın mumyalanmış sağ eli. Kutsal Sağ El
Prag’ da tanıştığımız Costa Cafe’ nin burada olduğunu bildiğim için hemen en yakın Costa Cafe’ ye attık kendimizi. Vitrinde duran tiramisu beni büyüleyerek kendime reset atmamı sağladı.
Şapeli’nde görülebilmekte. Bence bu sağ el kısmı son derece sevimsiz. Zaten kocaman kilisenin enteresan bir atmosferi var. Bir de işin içine el falan girince tırsıyor insan. Ben 9 - 10 yaşlarındayken “Kesik El” isimli bir korku filmi izlemiştim. İzlediğim ilk ve son korku filmi oldu. O kadar çok korkmuştum ki tek başıma evin içinde hareket edemez olmuştum. O yüzden kilisedeki bu el de benim içimi ürpertti. Çocukluğumdan kalan korkunç kesik el hikayesi ve yorgunluk sonucu bitik psikolojimi yerine getirmem için bir şeyler yapmak lazım geldi. Prag’ da tanıştığımız Costa Cafe’ nin burada olduğunu bildiğim için hemen en yakın Costa Cafe’ ye attık kendimizi. Vitrinde duran tiramisu beni büyüleyerek kendime reset atmamı sağladı. Kocaman bir cafe latte eşliğinde nefis bir tiramisuyu sabırsızca ve seratonin salgılaya salgılaya mideye indirdim. O keyifle bir Budapeşte turu daha atabilirdim. Veeeee, gezimize devam ediyoruz. Sırada Kahramanlar Meydanı var. Giderken Andrassy Bulvarı’ ı üzerinden gideceğiz. Şehir Parkı ile merkez arasında yer alan yaklaşık 2,5 km lik Andrassy Bulvarı, müzeler, sergi salonları, Opera
marketing europe & anatolia / 39
Gezi
Binası ve mimarisi ile Budapeşte’nin en keyifli yerlerinden birisi olarak biliniyor. Bulvar üzerinde Opera binası ve Terör Müzesi var, oralara da uğramadan geçmeyeceğiz. İlk önce Opera Binası. Yapımı 9 yıl süren neo-rönesans stili opera binası, Viyana’ daki opera binasını andırıyor. Bina mimarisiyle çok dikkat edici. Hele de üst balkon muhteşem. Bina adeta heykellerle süslenmiş. Binanın sağında ve solundaki merdivelerde de kocaman heykeller var. Avrupa’ nın en güzel opera binalarından biri olarak bilinen bina 1200 kişilik kapasiteye sahip. 1853’ten beri Opera’da performans sergileyen Macar Flarmoni Orkestrası da halen pazartesi akşamları Budapeşte’ye yolu düşen klasik müzik düşkünlerini ağırlıyor. Biz öğlen saatlerinde gittiğimiz için opera izleme şansına sahip olamadık. Ama girip içeriyi kurcaladık. İçerisi gerçekten çok şık. Zamanın ünlü sanatçıları Bertalan Székely, Mór Than ve Károly Lotz’un resimleri, heykelleri ve freskleri salonların duvarlarını süslüyor. Benim en çok hoşuma giden içeride hediyelik eşya 40 / marketing europe & anatolia
Bulvarı, müzeler, sergi salonları, Opera Binası ve mimarisi ile Budapeşte’nin en keyifli yerlerinden birisi olarak biliniyor.
satan minik dükkan oldu. Minyatür müzik aletleri çok şirin görünüyorlardı. Opera binasını geçtikten sonra sıra geliyor Terör Müzesine. Dışarıdan bakıldığında normal bir apartman gibi görünen binada Nazilerin ve komünist rejimin izleri sergileniyor. Binanın dışındaki duvarlarda terörizme gidenlerin fotoğrafları sergileniyor. Müze bize çok sevimsiz göründüğü için içeriye girmek istemedik. Şehrin UNESCO Dünya Kültür Mirası bölümlerinden birisi olan Bulvar üzerinde güzel binaların ve ağaçların arasında aheste aheste yürüyerek Kahramanlar Meydanına gittik. Kahramanlar Meydanı’ nın, sol tarafında Güzel Sanatlar Müzesi, sağ tarafında ise Sanat Sarayı bulunuyor. Meydana adını veren, 36 metrelik sütun, efsaneye göre Aziz denilen Kral İstvan’a rüyasında görünüp, Macar tahtını sunan Başmelek Cebrail’i simgeliyor. Sütunun üzerinde ve çevresinde Prens Arpad ve Macar kabile şefleri at üzerinde tasvir edilirken, önlerinde de Meçhul Asker Lahdi bulunuyor. Kahramanlar Meydanı’ nınhemen arka-
Gezi
sında ise Şehir Parkı var. Parktan içeri girer girmez bizi kocaman bir buz pisti karşılıyor. Budapeşte’ lilerin kaçamak noktalarından birisi olan park şehrin en büyük termal havuzlarından birisi olarak bilinen Széchenyi yanında, Avrupa’nın en büyük sabit Hayvanat Bahçesine, Büyük Sirke, Eğlence Parkına ve Vajdahun-
Şehir parkında en çok ilgimi çeken şey “Budapest Anonymous Statue” yani Budapeşte AnonimHeykeli oldu.
yad Kalesine de ev sahipliği yapıyor. Şehir parkında en çok ilgimi çeken şey “Budapest Anonymous Statue” yani Budapeşte AnonimHeykeli oldu. Parkın içinde son derece gizemli duran bu heykel, 12 yy’ da KralIII Béla’ nın katibi olarak yaşamış. Macaristan’ ın ilk tarih kitabı olan “Gesta Hungarorum” adlı eseri yazan keşişin adı bilinmediği için Miklós Ligeti’ nin yaptığı bu heykelin adı Anonim Heykel olmuş. İnanışa göre keşişin elinde tuttuğu kaleme dokunan kişiler eğitim hayatında başarılı oluyorlarmış. Beni çok etkileyen bu heykeli uzun uzun izledikten sonra parkın içinde minik bir tur atıp diğer binalara da bakınarak parkı arkamızda bıraktık. Mini Budapeşte gezimizi burada noktalayarak aç karınımız doyurmak ve dönüş yoluna geçmek için metro istasyonuna doğru yola çıktık. 2 aktarma ve bir de otobüs yolculuğundan sonra havaalanına vardık. Uçağımızın rötar yapması sonucunda saatlerce havaalanında bekledikten sonra niyahet güzel evime varabildim :)
marketing europe & anatolia / 41
Sinema Ali Erdem Ekşioğlu
Sinema geyiği literatürü...
Bu ay her sinema yazar/yorumcusu Iron Man 3 yazıları/ yorumları yazıyor. Merak etmeyin ben sizi sıkmayacağım. Sonuçta benim yazımın sizin bir Marvel filmine gitmenize bir etkisi olmayacak. Çünkü bir Marvel filmine gitme veya gitmemenin sadece birkaç durumu vardır ve asla değiştirilemez.
( reklam arası sinema)
görülürler. Akımın en yaygın belirtisi ise seri hakkında Çin Halk Cumhuriyeti, Tayland gibi ülkelerden getirilen her ürünü ne kadar gereksiz, yararsız ya da saçma olursa olsun almalarıdır. Belirtiler hafif veya ağır bir şekilde görülürse zaman kaybetmeden bir psikoloğa görünülmeli ve uzman rehberliğinde rehabilitasyon sürecine başlanılmalıdır. Akımlar arasında en sağlıksız Bu durumlardan biri Marvel/DC şirketlerinin süper ve en tehlikeli olanı olup her biten seriden sonra sosyal kahraman filmlerini Hollywood kargaşası olarak medyaya binlerce isyan videosunun yüklenmesine neden tanımlayan, “……… değil ben daha çok sanatsal olmaktadır. Ama her zaman olduğu gibi bu durumda da izliyorum” felsefesine sahip insanların “entel” olma çabası birinin üzüntüsü birinin sevincidir. Bu bilinçsiz tüketiciler durumudur. Bu akıma kapılmış vakalarda çoğunlukla her yıl oyuncak üreticilerine ekonomik olarak ciddi bir film vizyondan çıktıktan iki ay sonra bir gece yarısı şekilde katkıda bulunmaktadırlar. Bu sektörün ayakta DVD teknolojisi yardımı ile filmi izleme gibi yan etkiler kalmasının bebeklerden sonra en büyük nedenleridirler. görülebilir. Ama bu kişiler bu zorlu iki ay boyunca spoiler almamak için arkadaş ortamında film hakkında açılan Bu yazıda ele alacağım son durum ise "Afişten Seç" konuları “O ne ya daha düzgün bir şey bulamadınız mı durumudur. Bu duruma siyaset biliminde çoğulculuk da konuşacak” ya da “Bıktım şu Hollywood saçmalıklarından denmektedir. Kısaca arkadaşlarla bir sinemada buluşup en azından siz onu konuşmayın” gibi taktiklerle tehlikeli hangi filme gideceğinize karar verirken düştüğünüz durumu savuşturmaya çalışırlar. Biz bu vakalara sinema durumdur. Anlatması en kolay yaşanması en zor geyiği literatüründe “Bağımsızcıyım abi” deriz. durumdur. Vakaların beyni “Olum sen de karar ver artık” gibi uyarılar ile baskı başlamadan önce yüzlerce ihtimal Bu durumların bir ikincisi ise "Şehir Kampçısı" dediğimiz test etmeli ve en zararsızda karar kılmalıdır ki bu çoğu halk arasında manyaklık veya takıntılı olarak geçen, zaman halk arasında “aksiyon filmleri” denen kategoridir. bir seriye karşı fanatiklik duygusu besleme, hatta bazı En zararsız onlardır çünkü bir “genç” ile asla aksiyon filmi vakalarda görülen seri ile bütünleşme durumudur. Bu seyrettiği için dalga geçilemez. İkinci bir neden olarak vakalar çoğunlukla Harry Potter familyasından çıkmadır ise korku gibi uç bir kategori seçip bir boş anda korkarak ve en çok fanatikleri oldukları serilerin yeni filmleri “gruba” rezil olma tehlikesi yoktur. Bu yüzden kazanan vizyona girmeden bir gün önce gişe önlerinde çadırlarda her zaman Iron Man olur.
42 / marketing europe & anatolia
Kültür - Sanat
Fantastik Makineler... AnnHindry, dünyaca ünlü uluslararası sanatçıların yer aldığı, “Renault Sanat Koleksiyonu”na bir Türk sanatçının da katılacağınıaçıkladı.Hindry, “Renault’nun İstanbul Modern’de düzenlenen Fantastik Makineler sergisi, genç bir Türk sanatçıya da fırsat verecek. Sanatçıdan, dünya endüstrisi ve Renault koleksiyonu çerçevesinde bir eser projesi istenecek. Fantastik Makineler sergisinde Renault Sanat Koleksiyonu’nda yer alan 10 sanatçının 53 yapıtı bulunuyor.
Renault’nun dünyaca ünlü sanat koleksiyonundan özel bir seçki ile oluşan “Fantastik Makineler” sergisi, İstanbul Modern’de ziyarete açıldı. Robert Rauschenberg, Jean Dubuffet, Arman, Robert Doisneau gibi dünyaca ünlü sanatçıların endüstri ve sanat kavramlarını bir araya getiren yapıtlarının yer aldığı serginin küratörlüğünü tarihçi ve sanat eleştirmeni AnnHindry üstleniyor.Sergi, Tokyo, Mexico City, Sao Paolo, Moskova’dan sonra İstanbul’da 16 Haziran tarihine kadar sanatseverlerle buluşuyor.
Majesteleri Kral... Thomas Mann’ın (1875-1955), Buddenbrooklar’dan sonra yazdığı Majesteleri Kral, Can yayınlarında yayımlandı. Yazarın ikinci romanı olan Majesteleri Kral, XX. yüzyılın başlarında Alman topraklarında bir yerlerde kendi içine kapanmış, hayali bir grandükalığın hızla değişmekte olan dış dünyaya ayak uyduramayışını neredeyse Ortaçağ’a özgü bir masal diliyle betimliyor. Yerleştiği arka plan açısından ele alındığında, açıkça Wilhelm Almanyası’ndan (1890-1918) izler taşıdığı görülen Majesteleri Kral, Thomas Mann okurlarının 1924 tarihli Büyülü Dağ’da karşılaşacağı düşünsel eğilimlerin mikrokozmik habercisi olarak da yorumlanabilir. 44 / marketing europe & anatolia
Hangi kadın marka sevmez ki? ... Christian Lauboutin, Burbery, Marc Jacobs, Alexander McQueen… Bu isimler sizin için bir şey ifade etmiyorsa, endişeye mahal yok. Siz bir marka tutkunu değilsiniz. Ama bu isimleri okurken gözleriniz ilk aşık olduğunuz andaki gibi parlıyorsa, her bir isimden sonra derin derin iç çekiyorsanız ve de üstüne üstlük bir de paranız yoksa Cadde Kızı tam sizin romanınız. Case’in marka tutkusu yüzünden yaşadıklarını okurken hem gülecek, hem de kredi kartı ekstrelerinizi düşünürken hüzünleneceksiniz.
Kültür - Sanat
Geleceğin İletişimcileri Yarışıyor... T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, iletişim ve güzel sanatlar fakültelerinde lisans yapan öğrencilere yönelik “Geleceğin İletişimcileri Yarışıyor” yarışmasını düzenliyor. Televizyon spotu, radyo spotu, internet ve sosyal medya uygulamaları, açık hava reklamı ve halkla ilişkiler kampanyası olmak üzere beş kategoride gerçekleştirilen yarışmayla güvenilir gıdaya dair toplumsal bilinç ve farkındalık oluşturulması hedefleniyor. Son başvuru tarihi 31 Mayıs Cuma Günü olan yarışma jürisinde; iletişim danışmanı Ali Saydam, Medina Turgul DDB Kurucusu Jeffi Medina, kampanya ve reklam direktörü Sadık Ekinci, reklam yazarı Gökhan Akça, yönetmen Nihat Seven, Bersay İletişim Enstitüsü Eğitimler Koordinatörü Prof. Dr. Ali Murat Vural, iletişim danışmanı Bircan Usallı Silan ve Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol yer alıyor. Yarışma hakkında ayrıntılı bilgiye www.tarim.gov.tr ve www.geleceginiletisimcileri.com adreslerinden ulaşılabiliniyor. Yarışmanın ödülleri, 26 Haziran 2013 tarihinde Türkan Şoray’ın katılacağı törenle verilecek.
Sürdürülebilir Gelecek... Anadolu Cam Sanayii A.Ş. tarafından düzenlenen “Cam Şişe ve Sürdürülebilir Gelecek” konulu afiş tasarım yarışmasının sonuçları açıklandı. Türkiye genelinde 17 üniversitenin Güzel Sanatlar Fakülteleri’nden Grafik Tasarım ve Görsel İletişim Bölümü üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin başvuruda bulunduğu yarışmada, dereceye girenlerin ödülleri, Rahmi M. Koç Müzesi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Türkiye’nin önde gelen tasarımcılarının yer aldığı jürinin değerlendirmesi sonucunda, birinci olan öğrenci 7.500 TL, ikinci 5.000 TL, üçüncü 2.500 TL, mansiyon alanlar 1.500 TL para ödülü kazandı. Ödüllü afiş tasarımlarının yanı sıra, sergilenmeye değer bulunan toplam 50 eser 13 Mayıs 2013 tarihine kadar Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergilenecek. yarışmada, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Gözde Öztürk birinci ve Anadolu Üniversitesi’nden Emine Yıldırım ikinci oldu. Üçüncülüğü ise Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Sefa Pala ile Marmara Üniversitesi’nden Ayşe İri paylaştı. Anadolu Üniversitesi’nden Burcu Giden, Gizem Tuksal ve Eren Buzluk’un tasarımları da mansiyon ödülüne layık görüldü. marketing europe & anatolia / 45