marketing europe & anatolia Tarih: Mayıs 2016 Sayı: 52
retorik
Laiklik tartışması neden açıldı?...
kelebeğin fırtınası
K....nı silerken bile faydan dokunsun!
lik . e ay yu.. p s bo e P iz d
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı: 52 Tarih: Mayıs 2016 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Kısa Kısa
04 - 07
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com
Teknoloji
10 - 11
Medya Dünyası
12 - 13
Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia aeanews@aeanews.com.tr aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay
Röportaj
14 - 17
kelebeğin fırtanası
19
Reklam dünyası
20 - 21
Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Gözde Öztürk Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Fahir Açan Sk. Deniz Ap. No: 21 /15 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi
Röportaj
22 - 24
retorik
27
Kampanyalar
29- 37
Gezi
38 - 44
Game On
46 - 47
Kültür Sanat
48 - 49
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
Pespayelik diz boyu... Uzun süredir Türk reklamcılığını yakından takip ediyorum, bu arada yabancı ülkelerdeki örnekleri de gözlemleme şansım oluyor. Belki dostlarımız bana alınacak ama uluslararası modellerle karşılaştırıldığında Türk reklamcılığının çok da iyi bir konumda olduğunu söyleyemeyeceğim. Maalesef altyapısız, bilgi birikiminden yoksun taklitçilik bu sektörü de kıskaca almış durumda. Piyasada yetkinliğini kanıtlamış, reklamcılığı hakkıyla yapan kişi ve kurumları ayrı tutarak belirtmeliyim ki sektörün genel yapısı çok da iç ferahlatıcı değil. Son çekilen tüm reklamlarda yüksek prodüksiyon giderlerine rağmen teknik yetersizlik modası var. Ne olduğunu anlamaya bile çalışmamak lazım. Kimse kusura bakmasın ama prodüksiyon firmaları yerden çıkan mantarlar gibi nereden çıktıkları belli bile olmadan orataya çıkıp iki üç iş yapıp batıp gidiyorlar. Piyasada özellikle prodüksiyon firmalarındaki yetersizlik ve cehalet artık sektörün tamamına zarar veren bir seviyeye ulaştı. Hal böyle olunca, marka oluşturmaktan, kurumsal kampanyalardan uzak sadece sıcak satış hedefleyen, hedef kitleye ulaşmak bir yana kıyısından bile geçmeyen birsürü çöp, piyasada kirlilik yaratmaya devam ediyor. Reklamverenlerin bu pespayeliğe kısa sürede itiraz etmeleri zorunluluk halini aldı. Sanıyorum bu itirazın gelmesi çok da uzak değil. Reklam piyasasının bir bölümünün ahbap çavuş ilişkisiyle ya da etik olmayan nedenlerle yetkin olmayan yapım firmaları, yönetmen ve ekiplerle çalışmayı tercih etmeleri, rahatsızlığın boyutunu büyüten bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Korkarım bu pespayelik önümüzdeki günlerde hiç de makul olmayan bir faturayı hepimizin karşısına çıkaracak. Umarım doğal seçilim sektörü bu yozlaşmadan, zarar onarılamaz hale gelmeden önce kurtarır.
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
Yükselen Trend “Native” Reklam... Dijital reklamcılıkta son dönemlerin yükselen trendi olan “native” reklam, IAB Türkiye ve The Best Of Global Digital Marketing tarafından düzenlenen “İçerik Pazarlaması & Native Reklam Başarı Öyküleri” (Best of Content Marketing & Native Advertising) seminerinde sektörün uluslararası uzmanları tarafından anlatılacak.Pazardaki yenilikler, gelişmeler hakkında dijital dünyayı bilgilendirmek amacıyla tasarlanan seminerde Best Marketing International CEO’su Hando Sinisalu, e-ticarette içerik pazarlaması, içerik pazarlaması ve big data, hikaye anlatımının geleceği konularında bilgi aktaracak. Brand Movers CEO’su ve aynı zamanda Native Advertiing Institute Kurucu ve CEO’su Jesper Laursen ise içerik pazarlama stratejisi yaratılması, içerik pazarlamada etkililik
ölçümü ve native reklam hakkında konuşacak; dünyadan ve Türkiye’den örnekler verecek. Mynet ve Onedio’nun Altın; EngageYa’nın Gümüş; Ligatus ve Reklam Native’in Bronz Sponsorluğunu üstlendiği etkinliğin tanıtım faaliyetleri SesliHarfler tarafından yürütülüyor. Geleneksel mecralardaki advertorial çalışmaların dijital versiyonu olarak tarif edilebilecek olan “native” veya doğal reklam, markaların hikayelerini eğitici ve eğlendirici içeriklerle anlatarak müşterisiyle etkileşime geçmesini sağlıyor. Native reklamda marka mesajları, farklı mecralarda yer alan video ya da makalelerin içine, mecranın genel yapısına uygun biçimde yerleştiriliyor ve kullanıcı deneyimini kesintiye uğratmadığı için daha etkili oluyor. Özellikle dijital mecralarda viral yayılım potansiyeli de taşıyan native reklamlar, tüketicilerin ilgilendikleri içeriği tüketirken markayla reklam görüntüsünden uzak, doğal bir şekilde karşılaşmasını ve etkileşime geçmesini sağlıyor. Yurt içi ve yurt dışından örnekler üzerinden dijital reklamcılığın yükselen trendine ışık tutacak olan seminer 4 Mayıs 2016 Çarşamba günü Hilton Bomonti’de düzenlenecek.
Akıllı Metropoller İstanbul Konferansı... Türkiye’de ilk kez Türkiye İMSAD organizasyonuyla gerçekleştirilecek olan SBE16 İSTANBUL Konferansı’nın adresi belli oldu. 13-15 Ekim 2016 tarihleri arasında Swissotel The Bosphorus İstanbul’da yapılacak olan konferansta sürdürülebilir bir gelecek için fikirler, yöntemler ve teknikler gündeme taşınarak, çözüm arayışları gerçekleştirilecek. Türkiye’nin iklim değişikliği kapsamındaki ulusal vizyonunun konuşulacağı konferans, duyurusunun yapıldığı ilk günden bu yana büyük ilgi ile karşılaşırken, konferansa 180 yakın bildiri özeti gönderildi. SBE16 ISTANBUL Konferansı çerçevesinde; sürdürülebilir, yeşil, dayanıklı ve akıllı binalar, kentler ve metropoller ile ilgili konuların tüm yönleriyle işleneceği konferansta inşaat sektörünün tüm aktörleri desteğiyle gerçekleşecek. Dünyanın 50’den fazla ülkesinde 2000 yılından bu yana yapılmakta olan Sürdürülebilir Yapılı Çevre Konferanslar Serisi (The Sustainable Built Environment Conference Series), yapı malzemesi üreticilerini, bilim insanlarını, kiye İMSAD’ın organizatörlüğünde 13-15 Ekim 2016’da uygulayıcıları, mimarları, mühendisleri, müteahhitleri, gerçekleştirilecek konferansa gelen 180’e yakın bildiri akademisyenleri, sanayicileri, devlet kurumlarını ve sivil özeti bilim komitesi tarafından incelenerek seçiliyor. toplum kuruluşlarını bir araya getirmeyi hedefliyor. Tür4 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Akbank 2016 1. çeyrek sonuçları... Akbank’tan 2016’nın ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisine toplam 186 milyar TL kredi desteği Akbank yılın ilk üç ayında1milyar 71 milyon TL konsolide net kâr elde etti. Bankanın 2016yılı ilk üç aylık finansal sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamada Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil,“2016’nın ilk çeyreğinde uluslararası piyasalardaki belirsizliklere rağmen, geçtiğimiz yılın aynı döneminegöre aktiflerimizi yüzde 11 büyüterek 259 milyar TL’nin üstüne çıkardık. Aynı dönemde, nakdi ve gayrinakdi kredilerimizle ekonomimizin büyümesine sağladığımız desteği yaklaşık 186 milyar TL’ye yükselttik. Bu başarılı performansımızın arkasında yüksek aktif kalitemiz, güçlü finansallarımız, nitelikli insan kaynağımız ve gelişmiş teknolojik altyapımız var” dedi. 2016’nın ilk çeyreğinde Akbank’ın1 milyar 359 milyon TL brüt kâr elde ettiğini kaydeden Binbaşgil, “Brüt kârı üzerinden 288 milyon TL vergi karşılığı ayıran bankamızın konsolide net kârı
1 milyar 71 milyon TL oldu. Aynı dönemde özsermaye getirimiz %15 seviyesinde gerçekleşti” dedi. “Kredilerimizle ekonomimize sağladığımız desteği yaklaşık 186 milyar TL’ye çıkardık” Bankacılık sektörünün ekonomik büyüme ve katma değer yaratmada kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Binbaşgil, “Türkiye’nin potansiyeline ulaşması için gerekli yatırımlaradesteğimizi sürdürüyoruz. KOBİ’ler dahil tüm tüzel müşterilerimizin gelişimine ve girişimciliğe ayrı bir önem veriyoruz. Kredilerimizle ekonomimize sağladığımız desteği yaklaşık 155 milyar TL’si nakdi olmak üzere toplamda yaklaşık 186 milyar TL’ye çıkardık” dedi. “Takipteki kredi oranımız, aktif kalitemizin göstergesi” Akbank’ın aktif kalitesini koruduğunu vurgulayan Binbaşgil, “2016’nın ilk çeyreğinde takipteki kredi oranımızı yüzde 2 seviyesinde tuttuk. Sektördeki en düşük takipteki kredi oranlarından birine sahibiz” dedi. Takipteki kredi karşılıklarına da değinen Binbaşgil, Akbank’ın genel kredi karşılıkları da dikkate alındığında takipteki kredilere yaklaşık yüzde 177 oranında karşılık ayırdığını kaydetti.
Türk Telekom 2016 1. çeyrek sonuçları... Türk Telekom, 2016 yılı birinci çeyrek operasyonel ve finansal sonuçlarını açıkladı ve yıla rekor seviyede gelir büyümesi ile başladı. Türk Telekom’un gelirleriyıllık bazda %11 artarak 3,8 milyar TL olurken, 2008 yılındaki halka arzdan bugüne en yüksek organik büyüme hızı kaydedildi. Diğer taraftan FAVÖK,marka birleşimine ve 4.5G lansmanına ilişkin artan pazarlama harcamalarının etkisi ile 1,3 milyar TL oldu. Yatırım harcamaları ise hızlanan 4.5G yatırımlarının etkisi ile yıllık bazda iki katın üzerine çıkarak 708 milyon TL olarak gerçekleşti. Net kar 2016 yılı birinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla daha elverişli olan kur ortamının desteği ile yıllık bazda önemli ölçüde yükselerek 408 milyon TL oldu. Türk Telekom, mobil, internet, telefon ve TV alanında hizmet veren markalarını “Türk Telekom” tek marka çatısı altında birleştirerek gerçekleştirdiği entegrasyonun olumlu etkilerini gördüğü bir çeyreği geride bıraktı. Şirket, toplam abone sayısını tüm ana iş birimlerindeki sağlam performans ve entegrasyonun getirdiği sinerji ile 38 milyona ulaştırdı ve çeyreksel bazda abone büyümesinde önemli bir başarı elde etti. Türk Telekom’un mobilabone sayısı
birinci çeyrekte 461 bin net abone kazanımı ile 17,7 milyonu aştı. Geniş bantabone sayısı birinci çeyrekte 197 bin net abone kazanımı ile 8,2 milyona ulaşırken, son 12 ayda ise 587 bin net genişbant abone kazanımı ile 2009 yılından bu yana en yüksek artış gerçekleşti. Fiber aboneleri ise çeyrek bazda 168 bin net abone kazanımı ile toplamda 1,6 milyonu aştı. 2016 1. çeyrek net fiber abone artışı 2013 yılından bu yana elde edilen en yüksek abone kazanımı olarak kaydedildi. Türk Telekom CEO’su Rami Aslan 2016 yılı birinci çeyrek sonuçları hakkında şöyle konuştu: 2016’nın ilk çeyreğinde Türk Telekom Grubu olarak, güçlü operasyonel ve finansal sonuçlar elde ettik. 2016 için sağlam hedefler koyduk ve bu hedeflerle uyumlu bir şekilde 2016’ya başladık. Gelirlerimizi, yıldan yıla %11 artırarak, 2008’de gerçekleştirilen halka arzdan bu yana en hızlı organik büyümeyi elde ettik. marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
IBM Türk’ün yeni Genel Müdür... IBM Defne Tozan’ın IBM Türk Ülke Genel Müdürü olarak atandığını duyurdu. Ocak 2013’ten beri bu görevi yürüten IBM Türk eski Genel Müdürü Isabel Gomez Cagigas ise IBM Global Teknoloji Hizmetleri Ortadoğu ve Afrika Genel Müdürü olarak atandı. Defne Tozan, IBM Türk organizasyonunun başına geçerek Kognitif, Bulut Bilişim, Büyük Veri ve Analitik, Mobil ve Güvenlik alanlarındaki IBM’in ileri teknoloji çözümlerini ülkedeki kilit sektörlerin mevcut ve olası ihtiyaçları doğrultusunda konumlandırıyor olacak. IBM kariyeri boyunca Defne Tozan, kamu sektörü ve telekomünikasyon endüstrisinde çeşitli yöneticilik rolleri üstlendi. 2008 yılında IBM Global Teknoloji Hizmetleri’nde çalışmaya başlayan Defne Tozan, 2014 yılında IBM Global Teknoloji Hizmetleri Türkiye Direktörü oldu. Bu rolde Global Teknoloji Hizmetleri organizasyonunu yeniden yapılandırarak hem büyüme, hem de hizmet kalitesi ve müşteri memnuniyetinde artış sağladı. Defne Tozan, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği mezunudur.
Eczacıbaşı-Baxalta atama... Daha önce Baxalta Hemofili Divizyonunda “Global Pazarlama Direktörü” olarak görev yapan Canan Bademlioğlu, Eczacıbaşı-Baxalta Sağlık Ürünleri Genel Müdürlüğü’ne atandı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden 2000 yılında mezun olan Canan Bademlioğlu, iş yaşamına yine aynı yıl EczacıbaşıBaxter’da Kalite Güvence Uzmanı olarak başladı. 2001 yılında geçtiği Renal Ürünler Pazarlama ve Satış Müdürlüğü’nde dört yıl boyunca Ürün Yöneticisi Yardımcısı olarak görev yaptı. 2005 yılında Uzman Ürün Yöneticisi olan Canan Bademlioğlu, 2008 yılında Biyolojik Ürünler Pazarlama ve Satış Müdürü görevine getirildi. 2011 yılında Biyolojik Ürünler Pazarlama ve Satış Direktörlüğü görevini üstlendi ve aynı yıl EMEA bölgesinin en iyi Biyoterapi Ekibi ödülünü kazandı. 2014 yılında ise tüm ürün grupları ve ticari operasyonlar fonksiyonlarından sorumlu Pazarlama ve Satış Direktörü oldu. Kasım 2015 tarihinden bu yana Baxalta Hemofili Divizyonu’nda “Global Pazarlama Direktörü” olarak görev yapan Canan Bademlioğlu, 1 Nisan 2016 itibariyle atandığı “Eczacıbaşı-Baxalta Sağlık Ürünleri Genel Müdürlüğü” pozisyonunda 105 kişilik bir ekipten sorumlu olacak.
Boyner Atama... Boyner Büyük Mağazacılık Pazarlama Genel Müdür Yardımcılığı görevine Burcu Körpeağaç atandı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV-Sinema Bölümü mezunu olan Burcu Körpeağaç, kariyerine 1996 yılında Halkla İlişkiler alanında Müşteri İlişkileri Temsilcisi olarak başladı. Devam eden üç yıl boyunca Interbank, Egebank ve Demirbank’ın Kurumsal İletişim departmanlarında yönetici olarak çalıştı. Körpeağaç, 2000 yılında Boyner Grup’un iştiraki olan Benkar’da Reklam Departman Müdürü ve ardından Beymen’de Pazarlama İletişim Müdürü olmak üzere Boyner Grubu’nda 5 yıl görev aldı.2005’te reklam ajansı tarafına geçerek, Yeni Müşteri ve Müşteri Grup Direktörlüğü görevlerinde 7 yıl boyunca farklı markaları yönetti. 2013 yılında ise tekrar perakende sektörüne dönen Körpeağaç, Vakko’da Pazarlama Direktörü olarak 2016 yılının Mart ayına kadar görev yaptı. Körpeağaç, ayrıca, Vakko Esmod Moda Akademisi’nde Lüks Pazarının Dinamikleri üzerine eğitimler verdi.
Yellow Pages, Pirelli markasına da hizmet verecek... Pirelli’nin lokasyon bazlı pazarlama ajansı Yellow Pages oldu Lokasyon
bazlı
pazarlama
çalışmalarıyla her geçen gün yeni iş birliklerine imza atan Yellow Pages, Pirelli markasına da hizmet verecek. Dünyanın 160 ülkesinde bulunan, 1960 yılından bu yana ise Türkiye’de faaliyet gösteren, otomotiv sektörünün önemli oyuncularından ve Türkiye premium lastik sektörü lideri Pirelli, lokasyon bazlı pazarlama ajansı olarak Yellow Pages’ı seçti. Yellow Pages, Türkiye genelindeki 100 adet Pirelli satış noktası için Apple, Bing, Google My Business, Google Haritalar, Facebook Places, Foursquare, Yandex.Haritalar gibi önde gelen dijital harita platformlarında lokasyonların kurulumu, güncellenmesi ve bakımı hizmetlerini gerçekleştirecek. Bu hizmet sayesinde Pirelli marka lastik almak isteyen müşteriler, kendilerine en yakın satış noktasını online haritalar ve navigasyon uygulamaları üzerinde doğru noktada ve kolayca bulabilecek. Yellow Pages, manuel coğrafi kodlama sistemi ile tüm Pirelli satış noktalarının coğrafi kodlarını tek tek çıkartacak ve haritalar üzerinde güncellenmesini sağlayacak.
6 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
İhracat nisan ayında 11 milyar 443... Iİhracat nisan ayında 11 milyar 443 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,8 kayıpla 11 milyar 443 milyon dolar ihracat gerçekleştirildiğini açıkladı. Yılın ilk 4 ayında ise ihracat yüzde 8,4 daralarak 46 milyar 187 milyon dolar oldu. Otomotiv endüstrisi 2 milyar dolarlık ihracatla Nisan ayında liderliğini sürdürürken, bu sektörü 1,5 milyar dolar ile hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü ve 1,2 milyar dolar ile kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü izledi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatın gelişmesinde işadamları kadar işçilerin de payının büyük olduğunu vurgulayarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutladı. Nisan ayında ihracatta bir düşüş olmasına rağmen, ilk 4 ayda miktar bazında ihracatın arttığını kaydeden Büyükekşi, “İhracatımızın gerilemesinde ihracat
fiyatlarındaki düşüş etkili oluyor. Ancak, miktar bazında ihracatımızın artıyor olması bizleri sevindiriyor” dedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), nisan ayı ihracat rakamlarını Antalya’da EXPO Fuar Merkezi’nde açıkladı. TİM verilerine göre, nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,8 oranında düşüşle 11,4 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi. Yılın ilk 4 ayında ise yüzde 8,4 kayıpla 46,2 milyar dolar ihracata imza atıldı. Son 12 aylık dönemde de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 gerilemeyle 139,6 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Tüm Sektörler İçerisinde İhracatını en fazla tütün sektörü artırdı Sektörel bazda nisan ayında en fazla ihracatı 2 milyar 47 milyon dolarla geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11,5 artış gösteren otomotiv endüstrisi gerçekleştirdi. Bunu yüzde 13,3 artış ve 1 milyar 526 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü ve yüzde 14,6 kayıp ve 1 milyar 229 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü takip etti.Nisan ayında sanayi sektörleri içerisinde en fazla ihracat artışını yüzde 14,9 ile savunma ve havacılık sanayii sektörü yakalarken, tarım sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 47,3 ile tütün sektöründe yakalandı. Diğer taraftan, miktar bazında 12 sektörümüzde ihracat artışı yaşanırken, 14 sektörde ihracatımız geriledi.
Kipa, 2016’nın ilk çeyrek...
Lenovo, 2016’nın ilk çeyrek...
Kipa, 2015/2016 finansal yıl sonuçlarını açıkladı. Şirket, müşteri odaklı yaklaşımının bir sonucu olarak satışlarını arttırdı. Kipa CEO’su Bill O’Neill, ekonomide istikrarsızlıkların yaşandığı bir yıl olmasına karşın Kipa’nın finansal göstergelerinde önemli iyileşmeler olduğunu belirterek “Kipa olarak, işimizin özü kabul ettiğimiz müşterilerimize yaptığımız yatırımların karşılığını almaya başladık” dedi. Kipa, 2015-2016 finansal yıl sonuçlarına göre satışlarını arttırdı. Kipa’nın çizgi üstü maliyeti yüzde 7 oranında düşerken; stok değer düşüşü ise yüzde 22.3 oldu. En çok satış büyümesi ise yüzde 29.8 ile spor malzemeleri, yüzde 27.6 ile elektronik ürünleri ve yüzde 22.1 ile çanta kategorilerinde gerçekleşti. Sonuçlarla ilgili bir açıklama yapan Kipa CEO’su Bill O’Neill, “Müşterilerimize yaptığımız yatırımın sonuçlarını alıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yıl tüm ekibimizle birlikte stratejimizi, işimizin kalbini oluşturan müşterilerimize her gün biraz daha iyi hizmet sunabileceğimiz koşulları yaratmak olarak belirledik. Önümüzdeki yıl da rekabet gücümüzü arttırmaya odaklanarak çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
IDC 2016 ilk çeyrek ön sonuçlarına göre,Lenovo %20 .1 pazar payı ile global PC pazarındakiliderliğini tam3 yıldırkimseye bırakmıyor. Lenovo,2016’nın ilk çeyrek IDC ön sonuçlarına göre %20.1 global pazar payı ile dünyanın lider PC üreticisi konumunu korudu. PC satışları, beklenildiği üzere 2016’nın ilk çeyreğinde de düşmeye devam etti ve dünya PC pazarı yıldan yıla %11.5 düşüşle toplam 60.6 milyon adet olarak gerçekleşti. Zorlu pazar koşullarına ve tüm bölgelerde yaşanan düşüşe rağmen 12.2 milyon PC adediyle pazarın üzerinde büyümesini sürdüren Lenovo, ABD pazarında %27 pazar payına ulaşarak rekor bir büyüme gerçekleştirdi. Son çeyrek büyümesinin ardından Lenovo ABD pazarında da önemli rakiplerini geride bırakarak üçüncülüğe yükseldi.
marketing europe & anatolia / 7
Teknoloji
Samsung Kavisli Monitör Portföyü...
Samsung’un yeni 1.800R Kavisli Ekranları, iş ve eğlence amaçlı kullanıcılar için daha konforlu bir izleme deneyimi sunuyor Samsung Electronics CF591 (27 inçlik model) ve CF390’ın(23,5 inç ve 27 inçlik modeller) yer aldığı yeni kavisli monitör serisini tanıttı. Samsung’un en yeni kavisli ekranları, hem profesyonel hem de bireysel kullanıcıların farklı multimedya ve çoklu görev ihtiyaçlarını karşılarken uzun süreli kullanıma uygun, görsel açıdan da konforlu bir ortam sunuyor.
Sektörün ilk kavisli LED monitörünü 2014’te piyasaya sunmasından bu yana Samsung, çeşitli kullanıcı gruplarının artan taleplerini karşılamak üzere tasarımını geliştirmeye devam etti. Yeni CF591 ve CF390 monitörler, insan gözünün şekline uygun en iyi sunumu sağlamak için daha keskin bir kavis (1800R, 1.800 mm’lik eğim yarıçapına eşdeğer) ve geliştirilmişresim kalitesi dahil olmak üzere Samsung’un birçok yeni özelliğiyle donatıldı.Samsung yeni kavisli monitörleri Türkiye’deki kullanıcılarla 799 liradan başlayan tavsiye edilen tüketici fiyatlarıyla buluşturdu.
Huawei P9...
Huawei’nin, fotoğraf alanında dünyanın önde gelen markalarından Leica ile birlikte geliştirdiği çift kameralı yeni harikası Huawei P9, üstün özellikleri ve etkileyici görüntüleme performansıyla dünyanın önde gelen yayınları tarafından 2016 yılının en iyi akıllı telefonları arasında gösterildi. 10 / marketing europe & anatolia
Android Central, Vogue, GQ, ELLE, FHM, Telegraph, TheMirror, Daily Star, Forbes, The Wall Street Journal, Marketing News, BBC News, TheGuardian ve Reuters gibi birçok uluslararası yayın kuruluşu, Huawei’nin yeni nesil yenilikçi kamera donanımını farklı görsel örneklerle okurlarıyla buluştururken, cihazın üst düzey teknolojik özelliklerine de ön planda yer verdi. Tümglobal yayınların ve konusunda uzman editörlerin ortak görüşü ise Huawei P9’un Leicamühendisliği ile geliştirilen çift kamera donanımının, fotoğraf tutkunlarının beklentilerini karşılayacak seviyede ve yenilikçi bir ürün olarak konumlandığı ve akıllı telefon fotoğrafçılığına farklı bir boyut getirdiği yönündeydi. Huawei P9 ile akıllı telefonda fotoğraf deneyimi yeni bir boyut kazanıyor. Huawei’nin son amiral gemisi P9 ile çekilen her kare, Leica’nın mühendislik kalitesi ile birlikte, yüksek duyarlılığa sahip ve zamanın ötesindeki karakteristiğini vurgularken, Leica’nın Standart, Parlak Renk ve Yumuşak Doku çekim modu seçenekleri ile görsellerdeki profesyonel dokunuşu bir adım ileri taşınıyor.
Teknoloji
Annenizin Şarjı Hiç Bitmesin... Tunçmatik, çanta ve cepte rahatlıkla taşınabilen Minicharge Powerbank serisine eklediği yeni modelleriyle ihtiyaç duyulan her kapasitede çözüm sunuyor. Anneler Günü’nün yaklaştığı şu günlerde herkesi hediye heyecanı sardı. Teknolojiyi yakından takip eden annelerimiz için, hediye alternatifleri arasında ilk sırada mobil şarj cihazları yer alıyor. Sürekli iletişim halinde olmak, şarj sıkıntısı çekmek istemeyen anneler için, Türkiye’nin 47 yıllık enerji çözümleri markası Tunçmatik’in; Minicharge serisinde yer alan 2000, 4000, 5000 mAh kapasiteli seçenekleri çok iyi bir alternatif. Tunçmatik, piyasaya sunduğu ve büyük ilgi gören Minicharge Powerbank - mobil şarj cihazına ait tüm modellerin, siyah, beyaz, turuncu, kırmızı, mavi ve yeşil olmak üzere 6 farklı renk seçeneği bulunuyor. Elektronik cihazlarını dilediği yerde şarj edebilmenin rahatlığına kavuşacak olan annelerimiz, Minicharge serisinin sahip olduğu aşırı akım, aşırı voltaj, düşük voltaj, aşırı sıcaklık ve kısa devre koruma özellikleri ile aynı zamanda değerli mobil cihazlarını koruma altına da almış olacak. Minicharge 2000 mAh kapasiteli modeli 65gr, 4000, 5000
mAh modeller ise 129 gr ağırlığında ve 300 defa şarj etme kapasitesine sahip. Minicharge serisinin tüm modellerini, Türkiye’nin önde gelen bilişim dağıtıcıları, teknoloji mağazaları, yapı marketlerinde ve Tunçmatik’in online satış mağazası shop.tuncmatik.com adresinde bulabilirsiniz.
Sanal gerçeklik ekosistemi HTC VIVE X...
HTC’nin yeni destek programı Vive X, sanal gerçeklik ekosisteminin büyümesine yardımcı olmak üzere, girişimcilere 100 milyon ABD Doları tutarında yatırım, uzmanlık ve mentorluk sağlayacak. HTC tarafından yönetilecek 100 milyon ABD Doları tutarındaki yatırım fonu ile genç ve yenilikçi şirketler desteklenirken, bu yeni girişimlere uzmanlık, gelişmiş VR teknolojileri, finansal yatırım, mentorluk ve pazara açılma konularında destek sağlanacak. HTC Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cher Wang,“En parlak ve yaratıcı zekaları Vive X’e katılmak üzere bir araya getirmekten büyük bir heyecan duyuyoruz. Sanal gerçeklik
dünyayı değiştimeyi amançlıyor, bunun daha etkin bir şekilde yapılabilmesi sağlıklı bir ekosistem oluşması çok önemli. HTC Vive ile genç yeteneklerin ilginç ve etkileyici içerikler yaratmasına ve bu sektörün geleceğinin şekillendirilmesine katkıda bulunmak için sabırsızlanıyoruz” dedi. İlk aşamada Pekin, Taipei ve San Francisco’da hayata geçirilecek olan Vive X programına önümüzdeki dönemlerde yeni merkezlerin katılması planlanıyor.Program sayesinde genç ve yenilikçi şirketlere fon sağlamanın yanısıra başlangıçtaki büyüme dönemi boyunca ofislerini bu şehirlerden birinde kurmalarına da imkan verilecek. Mayıs 2016’dan itibaren Pekin’de başlayacak Vive X pilot programı kapsamında, Asya’nın dört bir yanından seçilmiş genç ve yenilikçi girişimler, Vive platformu ile birlikte büyümeleri hedefiyle programa katılmaya davet edilecek. Diğer lokasyonlarda olduğu gibi, Pekin’deki Vive X kapsamında VR sektöründe başarısını kanıtlamış şirketlerin büyümesine ivme kazandırmak için her bir katılımcı şirket küçük bir hisse karşılığında nakit yatırıma erişecek. Program, VR ekosistemini ve son kullanıcı deneyimini zenginleştiren içerik, araç, uygulama ve aksesuarlar yaratan her sektörden şirketlere açık olacak. marketing europe & anatolia / 11
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Gazete Habertürk’te kuruluşundan bu yana görev yapmakta olan deneyimli editörNurcan Demirtaş ile Haber Merkezi’nde muhabir olarak görev yapan Derya Öztürkkanaldan ayrıldı. • 24 yıl Hürriyet’te görsel yönetmen olarak çalışan ve Star gazetesinin kuruluşundan itibaren 17 yıl boyunca gazetenin görsel yönetmenliğini üstlenen Remzi Alişangörevinden ayrıldı. • 15 yıldan beri Yeni Şafak gazetesinin Ankara Temsilciliği görevini yürüten Abdülkadir Selvi gazete ile yollarını ayırdı. Yeni adresi belli olan yazar Selvi’nin Hürriyet gazetesiyle anlaştığı öğrenildi. • Cumhuriyet gazetesinin deneyimli siyaset muhabiri Fırat Kozok görevinden ayrıldı. • Star Gazetesi Ankara Bürosu’nun deneyimli parlamento ve siyaset muhabiri Nevin Bilgin ile Diplomasi Muhabiri Zeynep Tuğrul, Eğitim ve bürokrasi haberlerinden sorumlu Ahmet Fatih Ertran ile İdari Personel Rafet Altun gazete ile yolarını ayırdı. • Hürriyet Gazetesi’nde görev yapan köşe yazarı İzzet Çağa görevinden ayrıldı. • Cumhuriyet Gazetesi’nde Reklamdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nazende Körükçü görevinden ayrıldı. • Ekonomi medyasının tecrübeli isimlerinden Hacer Gemici, Habertürk Gazetesinde ki Ekonomi Müdür Yardımcılığı görevinden ayrıldı. • Vahdet Gazetesi yazar kadrosuna yeni bir isim dahil etti. Yazar Şefik Kocaman Vahdet Gazetesi’nde yazmaya başladı. • Kuruluşundan bu yana Gazete Habertürk’te görev yapan Yazı İşleri Müdürü Emre Ergülve Görsel Yönetmen Sanlı Ergin gazete ile yollarını ayırdı. yollar ayrıldı. • Gazeteci yazar Oral Çalışlar Posta Gazetesi’nin yazar kadrosuna katıldı. • GQ Türkiye dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Okan Can Yantır sosyal medya hesabından görevini bıraktığını duyurdu. • Taraf gazetesi yazarı Namık Çınar, köşesinden “bana müsade” yazısı ile okurlarına veda etti. • Habertürk gazetesinin Ankara bürosunda görev yapan deneyimli foto muhabiri Ümit Turpçu, adliye muhabiri Cemal Doğan, spor muhabiri Ali Öcal ile gazetede telifli 12 / marketing europe & anatolia
olarak çalışan diğer 3 ismin gazete ile yollarını ayırdı. • Taraf Gazetesi 4 yeni ismi yazar kadrosuna dahil etti. Siyaset bilimci İlker Çayla, tecrübeli gazeteci Sayım Çınar,SarphanUzunuoğlu yazıları okuyucularla buluşacak. Taraf’ın yeni TV koçu ise Şenay Tanrıvermiş olarak belirtildi. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • Star Medya Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden ayrılan Murat Sancak’ın yerine Ceo olarak Ahmet Bayraktutar getirildi. • Ünlü radyocu Rıza Esendemir sosyal medya hesabından Alem FM ile yollarını ayırdığını duyurdu. • Spor medyasının sevilen isimlerinden biri olan Irmak Kazuk, NTV Spor’a veda ederek görevinden ayrıldı. • Habertürk ile yollarını ayıran Didem Arslan Yılmaz CNN Türk ile anlaştı. • Habertürk TV Haber Koordinatörü Suat Toktaş kanalla yollarını ayırdı. • 1999 yılından beri çalışan NTV Dış Haberler Müdürlüğü görevinde olan Fehmi Gürdallıkanalla yollarını ayırdı. • Habertürk TV, kanalın deneyimli editörlerinden Yaşar Gürsoy ile yollarını ayırdı. • Habertürk TV editörü Bengü Şap ve Pınar Hortoğlu kanaldaki görevlerinden ayrıldı. • Sabah haberleri ve özel röportajlarıyla ekrana gelen deneyimli televizyoncu Tuba AtavHabertürk TV ile yollarını ayırdı. • CNN Türk bir süre önce Kanaltürk ile yollarını ayıran deneyimli ekran yüzü Ekin Olcaytoile anlaştı. Medya Dünyasından Diğer Haberler • Doğuş Yayın Grubuna ait olan CNBC-e kanalının Kasım ayında sona ermesinin ardından yerine Discovery Medya Grubu’na ait TLC, 1 Nisan 2016 itibariyle Türkçe dublajlı yayına başladı. • Kültür sanat ve moda konularından oluşan kadın aktüalite dergisi Cherie, 1 Nisan’ da yayın hayatına başladı. • Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) 57’incisini gerçekleştirdiği Geleneksel Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri, Taksim The Marmara Oteli’nde yapıldı. Törende 41 gazeteci ödül aldı. • Türkiye’nin en büyük gençlik hareketi olan Türkiye Gençlik Ödülleri’nin sonuçları açıklandı. Gençlik Ödülleri oylamasında yılın en iyi kanalı Star TV seçildi.
Medya D羹nyas覺
marketing europe & anatolia / 13
Röportaj
Lüks Pazarlama S Pazarlama yöneticisi Can Ogan
Kitle markaları, olabildiğince çok müşteriye ulaşmayı hedefler. Lüks markalar için amaç başkadır: Bir büyü yaratmak ve o muhteşem ürüne sahip olacak en zevkli kesimi, bir mıknatıs gibi kendine çekmek!
Kitle markaları, olabildiğince çok müşteriye ulaşmayı hedefler. Lüks markalar için amaç başkadır: Bir büyü yaratmak ve o muhteşem ürüne sahip olacak en zevkli kesimi, bir mıknatıs gibi kendine çekmek! Ürünü müşteriye itmek ile müşteriyi kendinize çekmek arasındaki fark, hem ürün geliştirme aşamasını hem de marketing stratejilerini değiştirir, bambaşka denklemler yaratır. Pazarlama yönetimi konusunda deneyimiyle tanınan Can Ogan, lüks mağazaları tapınaklara benzetiyor. Ve böyle bir tapınak yaratmak isteyenler, lüksün ne zaman ihtiyaca dönüştüğünü iyi bilmeli. Bir markanın yapılandırılması ve rekabet gücünün yaratılması, hem müşterilerin zihnine hem de mevcut pazar trendlerine nüfuz etmeyi gerektiriyor. Can Ogan’a göre, güzellik ürünleri gibi lüks markaların başarısı, Maslow’un meşhur İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi’nin de ötesinde, müşterinin psikolojisine derinden bağlı. Pazarın yeni trendlerle ortaklaşa hareket ettiği günümüzde, 14 / marketing europe & anatolia
dikkate alınacak pek çok faktör var. Lüks malların pazarlanmasında, ürün kalitesi ile birlikte hizmet kalitesi ve mağazaların fiziksel görüntüsü büyük önem taşıyor. Bu ortamda trendlerden başarıyla yararlanan firmalar, günümüzde olduğu gibi gelecekte de başarılı olacaklar. Bir markanın piyasada yapılandırılmasının devasa bir iş olduğunu söyleyen Can Ogan, lüks güzellik markalarının tercih edilmesine ışık tutan bilgiler paylaşıyor: “Gfk tarafından yürütülen bir çalışma, insanların ürünün kendisinden çok markasına güvendiklerini gösteriyor ve bu durum kozmetik ürünleri için özellikle geçerli. Güzellik ürünü alırken en büyük arzumuz, kendimizi iyi hissetmek. Bundan eminiz çünkü yapılan araştırmada soru yöneltilen 27 bin kişinin yüzde 60’ı böyle söylüyor. Katılanların yüzde 44’ü ürünleri kullanma amaçları arasında ilk kez karşılaştığı kişiler üzerinde iyi bir etki bırakmaktan söz ederken, yüzde 40’ı ise çocuklarına
Stratejileri...
Röportaj iyi örnek olmak amacıyla bu ürünleri satın aldığını dile getiriyor. Kozmetik şirketlerine ve kullanıcılara daha yakında bakılacak olursa, çoğunluk kullandığı markaya güvenmektedir. Çünkü markalar ürün kalitesi konusunda güvence sağlarlar ve bu mesajlarını sürekli canlı tutarlar. İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde Son Basamak: Lüks Maslow, insan ihtiyaçlarını belirli kategorilere ayırmış, bir basamaktaki ihtiyaçlar karşılandıktan sonra kişinin bir üst basamaktaki ihtiyaçlara gereksinim duyacağını belirtmiştir. Ogan, piyasada müşterinin değerlendirilmesiyle ilgili açıklamalar söz konusu olduğunda, Maslow’un İhti-
Kitle markalarının aksine, lüks markalar herkesi memnun etmeğe çalışmaktan ziyade, kendilerine uygun inanışları olan müşterileri mutlu etmeğe gayret etmelidir. yaçlar Hiyerarşisi’nin bir temel taşı olabileceğine işaret ediyor: “Maslow, İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde saygınlık gereksinimi lüks mallarla ve bundan da ötesi, en iyi marka ürünlerle karşılanmaktadır. Günümüzün tüketim istilası altındaki dünyasında markalar, saygınlığı yaratmaktadır. İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nin en yüksek noktasında ise kişinin herhangi bir şekilde kendini gerçekleştirmesi yer alır. Bu düzeyde, piramidin ilerleyişindeki ihtiyaçlar tatmin edilmiştir ve bunun 16 / marketing europe & anatolia
Röportaj ötesinde artık kişinin ihtiyaç duyma ilhamı tamamlanmıştır. Her ne olursa olsun, kendini gerçekleştirme gereksinimi bütünüyle tamamlanamaz ve her tatmin, kişiyi bir adım daha ileriye götürmeye yarar.” Lüks Ürünlerin Pazarlamasında Gelenekselin Ötesine Geçilmeli Lüks markaların yönetiminde, “müşteriyle karşılaşmalar” işin temelini oluşturur. Can Ogan, yapılan araştırmalar ve marka örneklerini harmanlayarak bir lüks marka deneyiminin ana hatlarını oluşturmak için altı başlık üzerinde durulmasını öneriyor. Herkesi Memnun Etmeye Çalışmayın: Kitle markalarının aksine, lüks markalar herkesi memnun etmeğe çalış-
geçip türünün tek örneği olan uygulamalar veya ritüeller yaratmalıdır. Le Labo kozmetik markası buna harika bir örnek. Kokunun doğası itibariyle bir süre sonra çöküntüye uğraması, iyi düşünülmüş bir çözümle satış aşamasını farklılaştırmıştır. Her bir Le Labo kokusu, anında karıştırılır ve satın alacak müşteriye özel olarak hazırlanır. Son noktada, cam parfüm şişesinin üzerine tarih ve müşterinin adı, zarif bir şekilde işlenerek teslim edilir. Kokunun mükemmel hale gelmesi için, müşteri eve götürdükten sonra 1 hafta kadar buzdolabında bekletmelidir. Bu özel işlem sayesinde Le Labo’dan bir koku satın almak, ürün seçme işleminden çok bireysel bir maceraya dönüşür.
mallarını onlara doğru “iterler”. Lüks markalar söz konusu olduğunda, karşılıklı taraflar yer değiştirmiştir, alıcılar seçkin bir gruba ait olma garantisi ile markaya doğru “çekilmelidirler”. Pek çok alıcı bu çevreye girme ihtiyacını duyabilir fakat ancak markanın inanışlarını samimiyetle benimseyen az sayıda seçkin, burada gerçek bir yere sahip olabilir. Bu düşünceden hareketle, lüks markalar bu çevreye kabul edecekleri müşterileri seçebilmek için sınırlar üretmeli ya da bir seremoni başlatmalıdır. Bir müşteri yüksek kaliteli bir Apple ürünü satın almak isteyecek olursa bunun parasını öder ve alır. Öte yandan Hermes’in “çok özel ve cazip” koleksiyonlarından birini satın alabilmek için
maktan ziyade, kendilerine uygun inanışları olan müşterileri mutlu etmeğe gayret etmelidir. Bunun uygun bir örneği, Ferrari’de görülebilir. Bu marka, nadiren geniş iletişim araçlarıyla tanıtım yapmaktadır fakat Formula 1 fırsatlarına büyük yatırım yapar. Kitle markaları, en geniş müşteri silsilesine ulaşmak için çabalarken lüks markalar, özel ve belirli müşterilere hitap etmek için zorlu bir çaba gösterirler. Bir Logodan Fazlası Olmalısınız: Alıcılar gerçek bir lüks marka hakkında düşünürken, tek bir logoyu değil, görsel sembolleri bir arada düşünürler. Monogramları, markanın imajlarını, logolarını, renklerini, örneklerini, resimlerini ve hatta fikirlerini bir araya getirirler. Bunun iyi bir örneği Bottega Veneta’dır. Dana derisinden imal edilmiş ürünlerinde, gözle görülebilir herhangi bir marka veya logo yoktur fakat özel kendinden desenli dana derisi mamulleriyle tanınır. Lüks markalar, imajlarını etkin olacak şekilde seçmeli ve müşterilerine bunları sürekli hatırlatabilen bir ikon haline getirmelidir. Müşterinin Özel İsteklerine Yanıt Verin: Hakiki bir lüks marka, sadece mal sunmakla yetinemez; bunun ötesine
Lüks Mağaza Bir Tapınaktır: Lüks markalar, mallarını sunuş şeklini ve teslimat noktasında yapılacak gelişmeleri dikkatle ele almalıdır. Gfk’nın araştırmala-
marka ile uzun sürede oluşabilecek bir yakınlığa ihtiyacınız olacaktır. Bu tür bir tutum, müşteriyi soğutmak yerine ona olağanüstü ve özel bir çevreye ait olma duygusu vermeye yarar. Bir Mit Oluşturabilmek İçin Öyküler Anlatın: Kitle markaları kendilerini rakipleriyle karşılaştırırlar ve üstünlük sağlayan odak noktalarını topluma iletirler. Öte yandan gerçek lüks markaların bunu yapmaya ihtiyacı yoktur. Bir mit oluşturmak amacıyla markayla bağlantılı öyküleri yaymaları yeterlidir. Mesela Rolls Royce, kurumun hikâyelere konu olmuş yaradılış ve imalat sürecini, seçilmiş bazı müşterilerinin bizzat görmesi ve deneyimlemesi için onları toplantı salonlarına davet eder. Mitler dolaylı anlatımlarla aktarılmalıdır ve mallar, mağazalar ve reklamlar dâhil olmak üzere, her tür iletişimde ve aktarımda bu amaç öngörülmelidir. Lüks markalar, üstün ve seçkin mitler yaymak için esrarengiz dürtüler yaratan söylemlerini düzenli olarak sürdürürler. Chanel, yaratıcısı olan Coco Chanel ile ilgili mitlerini etkin bir biçimde canlı tutmuştur ve bu mitler markanın bugüne kadar gelişmesini desteklemeye devam etmiştir.
Bir Mit Oluşturabilmek İçin Öyküler Anlatın rında ortaya çıkan sonuçlara göre, bir mağazaya girmek, bir tüketici için sadece ürünlere bakmak ve satın almanın ötesinde başlı başına bir deneyimdir. Alışverişi böylesine farklı tatlarla süslemek ve hizmete dönüştürmek, Geleceğin Müşterisi için fevkalade caziptir. Bu tür mağazalar tutku duyanlar için gerçekten bir tapınak gibidir. Münih’teki BMW World, bir showroom olarak bu tapınakların en iyi örneklerinden biridir. Çünkü müşteriler buraya bir malı satın almaya değil bir marka ile gerçek bir “karşılaşma” yaşamaya giderler. Müşterileriniz için Seçkin Bir Çevre Yaratın: Kitle markaları, kimlerin müşterileri olduğunu karakterize ederler ve
marketing europe & anatolia / 17
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
( kelebeğin fırtınası)
K....nı silerken bile faydan dokunsun! Uzun zamandır ekranlardan uzak kalan Huysuz Virjin bir bahar akşamı aniden reklam yıldızı olarak karşımıza çıktı:) Seyfi Dursunoğlu'nun Huysuz Virjin tiplemesi 7'den 7'e pek çok kişinin sevdiği bir karakter. Maylo tuvalet kağıdı uzun yıllardır varmış ama ne yalan söyliyim reklam kampanyasından önce hiç adını, sanını duymamıştım. Huysuz Virjin'in çok ünlü bir markanın ya da bir bankanın reklam yüzü olma hayali varken tuvalet kağıdı reklamında oynaması, bu nedenle kendiyle dalga geçmesi de çok güzel olmuş. Kampanyada rakiplerinden çok farklı bir yöntem denemişler. Soru cevap şeklinde yaptıkları kısa reklamda ''En ucuz musunuz? Ucuz ama en ucuz değiliz. En kaliteli misiniz? Çok kaliteli ama en diyemeyiz.'' sözleri "abartmaya gerek yok işinize yararız" gibi doğrudan verdiği mütevazi mesajla satışlarını artıracak gibi görünüyor. Maylo reklamda mütevazi bir yaklaşım sergilerken diğer taraftan çok güzel bir şey yapıyor. 2010 yılı Kasım ayından itibaren ürünlerinin satışından elde edilen gelirin bir kısmını Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı’na aktarıyor. Bugüne kadar 7500’den fazla çocuğun eğitimine katkıda bulunmuş ve bulunmaya devam ediyor. Maylo'yu canı gönülden tebrik ediyorum. Diğer markalara da örnek olmasını diliyorum. Bundan sonra ben de ilk fırsatta Maylo alıp, çocukların eğitimine katkıda bulunacağım. Çocuklarımızın geleceği için faydamız dokunsun.
Garanti’de cep telefonuyla, sesle paranızı yönetmeniz bile mümkün. Gelecekte, yapay zeka sayesinde, daha pek çok yeni bankacılık hizmetinin hayatımızda yer alacağını öngörebiliyoruz. İleri teknolojimizle insan odağında geliştirdiğimiz ürün ve hizmetleri, bu kez yeni bir kahramanla anlatıyoruz. Kahramanımız Ugi’nin, herkesin gönlünü kazanacağına inanıyoruz. Kampanyayla müşterilerimize yanlarında olduklarını hissettirirken, elbette geçmişten bugüne ve geleceğe uzanan öz vaadimiz olan, her zaman beklenenden daha fazlasını verme çabamızı anlatan “Başka bir arzunuz?”, markamızın varlık nedeni olmaya devam edecek." Ne diyelim Garanti Bankası'nın yeni iletişim platformu hayırlı, uğurlu olsun :)
Garanti Bankası tavuklu, eşekli reklamlarıyla sıcak bir iletişim kurmayı başarmıştı. Teknoloji çağında çok mu köylü kaldık diye mi düşündüler nedir birden bire Ugi diye bişeyle karşımıza çıktılar. Peki nedir bu Ugi? Garanti Bankası Kurumsal Marka yönetimi ve Pazarlama İletişimi Birim Müdürü Elif Güvenen’in açıklaması şöyle: "Yeni iletişim platformumuzu birbirinden uzak gibi görünen fakat birlikte geliştiklerinde anlam yaratan “teknoloji” ve “insani değerler” üzerine konumlandırdık. Garanti Bankası olarak, ancak bu iki değer birbirinden beslenerek şekillendiğinde, iyi bir geleceğe doğru yol alacağımıza inanıyoruz.
Bu kadar övgüden sonra gelelim Gülse'nin oynadığı Subaru reklamına. İlk başlarda yeni projesini için yıldız bir oyuncu seçmeye çalıştığını zannederken reklamın sonlarına doğru hayalindeki araba starını aradığını anlıyoruz. Seçmeler sırasında yüz mimikleri çok tatlı :) Hele zaman zaman kayan şehla gözleri daha da komik olmasını sağlıyor. Ama şunu da söylemeden geçemiycem. Reklam sevimli, komik, izlettiriyor, ama Subaru bu reklama yakışmamış. Renault, Fiat gibi aile havasını, daha sıcak iletişimi seçen bir araba markası için olsa iletişimi daha güçlü kılabilirdi. Ama Subaru çok cool bir marka. Böyle bir reklam tüm havasını yok etmiş.
Garanti ileri teknolojisiyle; akıllı telefon, bilgisayar, şube ve çağrı merkezi aracılığıyla, kısacası müşterileriyle temasa geçtiği her noktada onların hayatını kolaylaştıran bir banka… 20 yıl önce bankacılık ihtiyaçları için şubelere giderken, hayatımıza çağrı merkezleri girdi. Sonra, internet aracılığıyla bankayla ilişki kuruldu. Bunu geçtiğimiz yıllarda, cebe gelen internet ile Cep Şubesi takip etti. Artık
Bu sayıdaki yazım başta canım annem olmak üzere tüm anneler için. Bu yıl ilk kez anneler gününü kutlayacak olan canım yeğenlerim Burçin, Begüm, Yasemin ve Funda'mın ve en tatlı anne Burcu'mun anneler gününü kutluyorum. Anne olmak muhteşem bir armağan. Dilerim isteyen herkes bu armağana sahip olur..
Gülse Birsel'e bayılıyorum. Yazarlığına, oyunculuğuna ama en önemlisi hayattaki duruşuna bayılıyorum. Pek çok ünlü "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" modunda sağda solda partilerken, Gülse tam tersine günlük hayatımızı bile etkiler hale gelen siyasi baskıları çok güzel, çok zarif bir şekilde dile getiriyor. Gülse Birse bağırıp, çağırmadan da sorunları dile getirebilmenin, haksızlığa karşı çıkmanın, beğenmediklerini söyleyebilmenin mümkün olduğunu gösteriyor. İyi ki böyle sanatçılarımız var.
marketing europe & anatolia / 19
Reklam Dünyası
Ellie Goulding, Pantene’in global yüzü oldu... Ellie Goulding,Pantene’in globalyüzü oldu. Pantene ve Ellie Goulding, saçların güzelliğinin güçten geldiğine ve güçlü saçların her durumla başa çıkabileceğine inanıyor.“Saçlarımın gücünden emin olursam her şeyi yapabilirim” diyen Goulding, “Özellikle seyahat halindeyken saçlarımı çok fazla şekillendirmem gerekiyor. Bugüne kadar saçlarımın yıpranmasına karşı farklı birçok ürün denedim, ancak şimdi Pantene’ikeşfettim ve artık başka hiçbir şeye ihtiyacım yok!Pantene saçlarımın güçlü ve sağlıklı görünen en güzel haliyle kalmasını sağlıyor” diyor. Pantene Pro-V şampuan ve saç bakım kremi ikilisi saçlarınıza içten dışa etki ederek saçlarınızı şekillendirmeden kaynaklanan yıpranmaya güçlendiriyor. Dünyada sadece Pantene’in Şampuanlarında bulunan Antioksidan ve Saç Bakım Kremlerindeki Histidin teknolojileri ile Pantene saça hücresel düzeyde nüfuz ediyor. Böylece Pantene’inileri saç bakım teknolojileri saç liflerinizin yüzeyinin zarar görmesini önlüyorve saçlarınızın en güzel halini ortaya çıkarmaya yardımcı oluyor.
Effie 2016’da Rekor Başvuru...
Bu yıl sekizinci kez düzenlenen Effie Türkiye Reklam Etkinliği Ödülleri’nde 412 başvuru ile dünya ölçeğinde önemli bir başarı elde edildi. En etkili pazarlama iletişimi kampanyalarının ödüllendirildiği Effie Türkiye töreni 11 Mayıs’ta. Adayların 36 kategoride yarışacağı Effie Türkiye’de bu yıl, geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz değerli iş adamı Mustafa Koç adına da bir Özel Ödül verilecek. Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği, Effie World wide Inc. işbirliğiyle bu yıl sekizinci kez düzenlenen 20 / marketing europe & anatolia
Effie Türkiye Reklam Etkinliği Ödülleri’nde geçtiğimiz yıl 366 olan başvuru sayısı, bu yıl 412’ye ulaştı. Etkin reklam ve pazarlama iletişimi alanında dünyanın en zorlu, itibarlı yarışması olarak kabul edilen Effie Ödülleri’nin Türkiye ayağına bu yıl 15’i Özel Ödül olmak üzere 36 kategoride başvuru yapıldı. Emlaktan otomotive, modadan telekom sektörüne kadar çok geniş bir yelpazede pazarlama ve iletişim etkinliğini ödüllendiren Effie Türkiye’ye, Ocak 2015 ile Mart 2016 arasında yayınlanan ulusal kampanyalar katıldı. Jüri Başkanı Pura: “Effie farklıdır, ‘altın standart’ı belirler.” Başvuru süresinin tamamlanmasının ardından bir açıklama yapan Effie 2016 Jüri Başkanıve Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet Pura, Effie’nin 42 ülke ve 6 bölgede düzenlenen küresel bir etkinlik yarışması olduğunu belirterek şunları söyledi: “Effie tüm yarışmalardan farklıdır, bir okuldur. Pazarlama etkinliğini, hedef-sonuç ilişkisini, iş sonuçları ve davranışsal metrikleri sektördeki tüm taraflara öğretir. Bir anlamda sektörümüzdeki diğer tüm yarışmalar için ‘altın standart’ı belirler. Effie’de yarışan da, jüri olan da kazanır.”
Reklam Dünyası
Gülse Birsel’in “Yeni Star”ı bir Subaru... Subaru, yeni reklam kampanyası için ünlü oyuncu ve senarist Gülse Birsel ile anlaştı. Reklam filmlerinin senaryosu Gülse Birsel tarafından yazılırken başrolde de ünlü oyuncu rol alıyor. İlk reklam filmi Subaru XV modeli için hazırlandı. Simetrik sürekli dört çeker sistemi, Boxer motoru, yeni nesil güvenlik sistemleri ve yüksek konfor donanımlarıyla Japon mühendisliğinin en iyi otomobillerini geliştiren Subaru, Türkiye’deki yeni reklam kampanyasında ünlü oyuncu ve senarist Gülse Birsel ile anlaştı. Bayraktar Grubu’nun Türkiye distribütörü olduğu Subaru’nun Türkiye’de gösterime giren Subaru XV reklam filminde yeni marka yüzü olarak Gülse Birsel başrolde yer alıyor ve bu filmlerin senaristliğini de kendisi üstleniyor. #benimstarım serisinin ilk reklam filmi 26 Nisan 2016 tarihinde gösterilmeye başlandı. Senaristliğini üstlendiği Avrupa Yakası ve Yalan Dünya gibi diziler sayesinde sinema, TV ve reklam dünyasında yeni yıldızlar yaratmasıyla bilinen Gülsel Birsel, Subaru’nun yeni reklam filminde Subaru XV modelinin “star özellikleri”ni vurguluyor.
Mesut Yar Ten10 reklam yüzü oldu... Mesut Yar, internet bağlantısının olduğu her yerde anadili İngilizce olan öğretmenler eşliğinde İngilizce öğreten TEN10eğitim setinin reklam filmi için kamera karşısına geçti. İngilizceyi internet üzerinden öğreten, geliştirenve haftanın beş günü pratik yapabilme imkanı sağlayan eğitim sistemi TEN10İngilizce setinin reklam yüzü TV dünyasının konuşturan ismi Mesut Yar oldu. Nisan ayı itibariyle Dijital Sanatlar Ajansı’nın çekimlerini gerçekleştirdiği TEN10 projesinin reklam filmleriyle izleyici karşısına çıkacak. Sultanahmet Meydanı’nda 2 günde tamamlanan eğlenceli reklam filminde Mesut Yar’a İrlanda ve Macaristan’dan gelen iki yabancı oyuncu eşlik etti.
marketing europe & anatolia /21
Digital M
Röportaj
Marketing Fuarı... Demos Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aslan Bugün geldiğimiz noktada geleneksel pazarlama önceki yıllara göre güç kaybetmiştir. Geçmişten günümüze kadar gelen geleneksel pazarlama rol modeli olarak vapurlarda, meydanlarda gördüğümüz ürün pazarlayan esnaflar kaldı sadece. Yeni dünya düzeninde tüketici üzerinde zorlama yok, ürün üzerinde abartı yok, bilgi üzerinde manipüle yok. Bilgiye ulaşmak kolay, rekabet yoğun ve tüketici sınırsız seçenek arasında kendi kararını kendi veriyor. - Dijital pazarlama hayatımızda daha çok yer almaya başladı, peki geleneksel pazarlama alışkanlıklarından ayıran yönleri nelerdir, neden daha çok tercih ediliyor? Bugün geldiğimiz noktada geleneksel pazarlama önceki yıllara göre güç kaybetmiştir. Geçmişten günümüze kadar gelen geleneksel pazarlama rol modeli olarak vapurlarda, meydanlarda gördüğümüz ürün pazarlayan esnaflar kaldı sadece. Yeni dünya düzeninde tüketici üzerinde zorlama yok, ürün üzerinde abartı yok, bilgi üzerinde manipüle yok. Bilgiye ulaşmak kolay, rekabet yoğun ve tüketici sınırsız seçenek arasında kendi kararını kendi veriyor. Geleneksel pazarlamada müşteriyle tek yönlü iletişim kurulduğu için uygulanan pazarlama kampanyalarının ne kadar etkili olduğu ölçümlenemezken dijital pazarlama söz konusu olduğunda ölçme araçlarıyla pazarlama faaliyetlerinin sonuçları ölçülerek analiz edilebilir, kampanyanın ne kadar etkili olduğunu görülebilir. Dolayısıyla eş zamanlı geribildirim alınarak pazarlama faaliyetleri
rahatlıkla kişiselleştirilebilir. Ayrıca bugün herkes güvenebileceği bir marka, ürün ve hizmet talep ediyor. Artık tüketiciler ürün ve hizmetini satın aldıkları firmaları tanımak bu firmalarla birebir iletişim kurmak istiyorlar. - Dijital pazarlamanın Türkiye’deki geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz? Dijital pazarlamanın geleceğine baktığımızda içerik pazarlamanın öneminin artacağını düşünüyorum. Yeni çağda pazarlama faaliyetleri yürüten tüm markaların bir hikâyesi olmalı ve bu hikayeyi insanlara doğru anlatmalılar. Günlük hayatla sanal dünyayı entegre edebilecek bütünleşik pazarlama faaliyetleri başarıyı getirecek. - Son trend pazarlama stratejileri Displayadvertising hemen hemen tüm sitelerde karşımıza çıkan trend bir uygulama haline geldi. Ancak burada da fark yaratmak ve yeni formatlar kullanmak çok önemli. Akıllı telefon kullanırken girdiğimiz birçok sitede karşımıza sayısız uygulama reklamı çıkıyor. Son dönemde en çok tercih edilen dijital pamarketing europe & anatolia /23
Röportaj
zarlama modeli bu içeriklerin mümkün olan her an karşımıza çıkarılması. Uygulamayı indirmeyi tercih etmesek de bu reklamların belirli bir süresi var, o süre dolmadan reklamı geçmek mümkün olmuyor ve o sırada size verebileceği mesajın büyük bir kısmını iletmiş oluyor. Diğer yandan henüz sınırlı sayıda markanın kullandığı, çoklu iletişim kanallarının doğru şekilde kullanılmasını tarif eden omnichannelmarketingve giyilebilir teknolojiler üzerinden pazarlama uygulamaları var. Bu gibi dijital bir çok pazarlama modeli hayatımıza girmeye devam edecek. - Türkiye dijital pazarlamaya geçiş evreleri nasıl gelişti? Önce günlük yaşamda internetin başında geçirilen süre artış gösterdi. Bu da televizyonun başında geçirilen süreyi oldukça kısalttı. Gün içinde baktığınızda bir kişinin internette geçirdiği toplam süre 4-5 saati buluyor. Ancak tv karşısında aynı süreyi geçiren kişi sayısı yüzde 10’u geçmiyor. Televizyon ilk çıktığında radyo için de aynı durum söz konusu olmuştu. O zaman radyo24 / marketing europe & anatolia
Digital Marketing alanında Türkiye’de ilk kez bir fuar organize ediliyor. Bu yüzlerce interaktif reklamcılık hizmeti sağlayıcısının reklam verenler ile buluşması demek. nun yaşadığı süreci şimdi televizyonlar internet karşısında yaşıyor. İnternet ile birlikte şirketler mobil cihazlar üzerinden ürün ve faaliyetlerini geri dönüşümlerini ölçmek suretiyle pazarlamaya başladı. Bugün tüketiciler için mobil cihazlar online alışverişin anahtarı konumunda. Örneğin Türkiye’deki tüketiciler son 2 sene içinde diğer ülkelerle kıyaslandığında mobil cihazlar üzerinden alışverişlerini artırmış durumdalar. Bu oran yüzde 52 civarında ve dünya ortalamasının da 4-5 puan kadar üzerinde yer alıyor.
- Türkiye’deki şirketlerin dijital pazarlamaya bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Dijital pazarlama Türkiye’de şirketler tarafından kullanılmaya başlarken bu aynı zamanda sosyal medya ajansları, dijital kreatif reklam ajansları, mobil pazarlama ajanslarının yer aldığı yeni bir iş alanı daha oluşturdu. Artık bir ürün veya bir marka ön plana çıkarılmak istendiğinde sosyal medyada hashtagler açılarak ve trendtopic yapılarak çok daha fazla kitleye ulaşılabiliyor. Birçok şirket bünyelerinde bu alanla ilgili uzmanlar çalıştırıyor, onları seminerlere ve toplantılara gönderiyor. Bu ülkemizde şirketlerin dijital pazarlamaya ne kadar profesyonel baktığını gösteriyor. Çünkü sistematik ölçümlemelerle geri dönüşüm alınabiliyor, böylelikle hem B2B hem de B2C tarafında ne yapılması gerektiği daha basit anlaşılmış oluyor. - Fuarcılık sektöründe dijital pazarlamanın öneminden bahsedebilir misiniz? Digital Marketing alanında Türkiye’de ilk kez bir fuar organize ediliyor. Bu yüzlerce interaktif reklamcılık hizmeti sağlayıcısının reklam verenler ile buluşması demek. Ayrıca halkla ilişkiler ve pazarlama yöneticileri, kurumsal iletişim direktörleri, e ticaret firması sahipleri, iç/dış ticaret danışmanları, yönetim kurulu başkanları, genç girişimciler, yerel/global işletme sahipleriDigital Marketing Expo’da olacak. Aynı zamanda fuar boyunca düzenlenecek panellerle de dijital pazarlama birçok yönüyle ele alınacak.Son trendler nedir, başarılı digitalmarketing projelerinden örnekler, geleneksel pazarlamadan dijital pazarlama modeline geçiş süreci gibi birçok konu olacak. Bu alanda seminerler düzenleniyor ama bir fuar kadar geniş kitleye hitap etmesi pek mümkün değil. O bakımdan her yönüyle fuarcılık sektörü için önemli bir konu dijital pazarlama.
Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
( retorik)
Laiklik tartışması neden açıldı? marketing europe & anatolia'nın Nisan sayısındaki yazımda yeni kimlik belgelerinin basına dağıtılan fotoğraflarında arka yüzde yer alan bina görselinin yanlış olduğunu söylemiş, binanın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olduğunu yazmıştım. Ancak dergimizin dikkatli yazarı dostum Nurgül Eryıldır Günay, fotoğraftaki görselin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi değil, ilk meclis binası olduğu yönünde beni uyardı. Ben de dikkatle incelediğimde mimari açıdan binaların birbirine benzemesi nedeniyle yanıldığımı, görselin ilk meclis binası olduğunu gördüm. Öncelikle bu yanlışlıktan dolayı özür diliyor, beni uyaran dostum Nurgül Eryıldır Günay'a teşekkür ediyorum. Neyse ki benim yazımdaki itirazım Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne değil kimliğin arkasında herhangi bir bina görselinin kullanılmasına karşıydı. Yani Nisan sayısındaki yazım ve itirazım hala geçerli. Bu özürden sonra yeni bir konuya geçmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde TBMM Başkanı İsmail Kahraman, özel bir toplantıda yaptığı konuşmada yeni anayasa çalışmalarına değinerek laiklikle ilgili vurgunun anayasada yer almasına gerek olmadığını, yeni anayasada laiklik olmaması gerektiğini söyledi. Bu açıklamanın hemen ardından muhalefet partileri, bu açıklamanın yanlışlığını vurgulayan açıklamalar yaptılar. Köşe yazarlarının bazıları soğuk kanlı karşı duruşlarla bazıları ise sıkıyorsa yap gibi fevri seviyesiz çıkışlarla karşı duruşlarını dile getirdiler. Sosyal medyada da konu oldukça fazla gündeme gelince, cumhurbaşkanı, başbakan ve bazı AKP üyeleri, böyle bir şeyin gündemlerinde olmadığını, İsmail Kahraman'ın kişisel görüşlerini dile getirdiğini belirten açıklamalar yaptılar. Bu açıklamalar, AKP Konya milletvekilinin 2008'de "kamuda başörtüsü serbest olmalı" açıklamasının ardından AKP'nin yaptığı açıklamaları ve AKP içinden yine birilerinin "başörtüsü ilköğretimde serbest olmalıdır" dedikten sonra AKP tarafından kendilerine ceza verilmesini aklıma getirdi.
Sizin de hatırlayacağınız gibi AKP bu iki açıklamaya da önce kişilerin kendi görüşleridir demiş, hatta bu açıklamaları yapanlara ceza vermiş, ancak zamanı gelip zemin müsait olunca iki uygulamayı da hayata geçirmişti. İsmail Kahraman'ın açıklaması için de aynı süreç işleyecek gibi görünüyor. İlk aşama olarak kendi görüşü olduğuna ilişkin açıklama geldi. Peki şimdi ne olacak ya da bu açıklama neye hizmet edecek. AKP'nin bu açıklamadan birinci ve en önemli kazanımı, İsmail Kahraman'ın sözlerinin ardından artık AKP'nin yeni bir anayasayı yapıp yapamayacağını değil, yapacağı anayasaya laikliği koyup koymayacağını tartışmaya başladık. Yani hepimiz AKP'nin yeni bir anayasa yapabileceğini kabul etmiş ve topluma AKP'nin bu gücü olduğu algısını yerleştirmiş olduk. İkincisi toplum anayasanın değiştirilemez ilk üç maddesinin değiştirilebileceğini tartışmaya başlamış oldu. Bu tartışma, laikliğin de, anayasanın ilk üç maddesinde yer alan diğer kavramların da dokunulabilir olduğu algısını yarattı. AKP bu açıklamaya sahip çıkmıyor gibi görünse, hatta başka ülkelere laiklik tavsiye etmiş gibi bir algı oluştursa da temsil ettikleri milli görüş ideolojisinin geçmişten bu yana laiklikle sorunlu bir ilişkisi olduğu ve varlıklarının temelinin laiklik karşıtlığına dayandığı bir sır değil. O halde AKP ne yapacak. Eğer yeni bir anayasa yapmayı başarırsa şimdiki anayasamızın 4. maddesini yeni anayasaya koymayacak. Böylelikle ilk üç maddenin değiştirilemez olması ortadan kalkmış olacak. Sonra da zamanla zemin oluştulça laiklik de dahil olmak üzere ilk üç maddede kendilerini rahatsız eden her maddeye dokunacak ve onları ortadan kaldıracak. Geçmişteki başörtüsü uygulamasına baktığımızda bu tezimin bir niyet okuma değil, geçmişten referans alan bir öngörü olduğu açıktır. Kalın sağlıcakla.
marketing europe & anatolia / 27
Kampanyalar
#ronaldoyahızlazım...
Ronaldo’nun saatte 33 kilometreye ulaşan hızından yola çıkılarak “#sanahızmıyok”teması üzerine kuruldu. Kampanya, dijital mecrada#ronaldoyahızlazımtemalı teasersüreciyle başladı. Halen yayında olan ana reklam filmi ise“Hızın yeni adı; GiGA 4.5G”sloganıyla gösterime başladı. TBWA\ISTANBUL tarafından hazırlanan, prodüksiyonuDepo Film tarafındangerçekleştirilenreklamfilmininyönetmenkoltuğundabirçokpopülerreklamfilmindentanınan Marco Grandiayeraldı. Filmingörüntüyönetmenliğiniise‘Matrix’, ‘Wolverine’ gibiyapımlardaimzasıbulunan Ross Emery üstlendi. Filmin post prodüksiyonu dünyanın en önemli küresel markalarına hizmet veren Hollandalı şirket Ambassador tarafından tamamlandı. Fotoğraf çekimlerini dünyanın en büyük spor markalarıyla çalışanWarwick Saint üstlendi. Kampanya Künyesi Reklamveren: Türk Telekom Reklamveren Reklam Ekibi: Kemal Kaptaner, Ahmet Yaman Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar
ECD: Volkan Karakaşoğlu Kreatif Direktör: Arkın Kahyaoğlu Yaratıcı Ekip: Hüseyin Sandık, Bilge Tekin, Eser Yazıcı, Cem Çetin, Erhan Dursun, Eren Tolga Marka Ekibi: Ömer Üstündağ, Ceyda Pehlivan, Ecem Taşcı CSO: Toygun Yılmazer Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Can Çalışkan, Kerim Yeğin Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin Schulte, Erman Karahisarlı, İpek Savaş
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
İşimiz rakamlarla değil, insanlarla... “İşimiz rakamlarla değil, insanlarla” anlayışı ile müşterilerinin yanında olan Finansbank, yeni kampanyasında müşterilerininteşekkürlerini ekranlara taşıyor. Rabarba’nın hazırladığı, yönetmenliğini DorisHason’un yaptığı reklam filmi TV’de ve dijital mecralarda bugün yayınlanmaya başlıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Finansbank Reklam Ajansı: Rabarba Reklamveren Yetkilisi: Armağan Engel, Banu Akyıl, Tuğçe Saka Yaratıcı Ekip: Pemra Ataç Açıktan, Murat Yaylagül, Elif Özüdoğru, Volkan Yanık, Metin Akın, Şadi Akbudak Müşteri İlişkileri: Pelin Önal, Ezgi Günaydın, Melike Orhon Ajans Prodüktörü: Pınar Johnson, Duygu Demirkoparan Medya Planlama/Satınalma: People Yapım Evi - Yönetmen: Gogo Project- Doris Hason , Post Prodüksiyon:Gogo Project Mecra: TV, İnternet
Rexona’dan reklam filmi... Manajans/JWT tarafından Alman yönetmen Eric Hillenbrand ile 4 günde çekildi. Çapa Fen Lisesi, Balat sokakları, Kasımpaşa, Emirgan sokakları, Rumelihisari Sahili, Galata, Galata Köprüsü, İstinye, Kireçburnu gibi İstanbul’un 8 farklı semtine kurulan setlerde 180 kişilik ekiple tamamlandı. 120 kişilik cast ekibi görev aldı. Kampanya Künyesi Reklamveren: Unilever / Rexona Reklamveren Yetkilisi: Handem Çelenkler, Kerem Diramca, İrem Aksüyek Reklam Ajansı: Manajans/JWT Kreatif Direktör: Sami Basut Sr. Reklam Yazarı: Deniz Ergin Sr. Art Direktör : Ümit Taşlı Jr. Metin Yazarın: Hüseyin Gündüz Jr. Art Direktör: Ümit Aydın Grafiker: Özgür Akgül Prodüksiyon Grup Direktörü: Şafak Serter Prodüktör: Ahmet Bayık Müşteri İlişkileri Direktörü: Leslie Krespin 30 / marketing europe & anatolia
Müşteri Direktörü: Ece Özyurt Müşteri Süpervizörü: Setenay Ergin, Nuran Rona Müşteri Temsilcisi: Sevim Özgür Prodüksiyon Şirketi: Depo Film
Kampanyalar
LC Waikiki’den “Manifesto”... LC Waikiki’nin “Manifesto” isimli reklam filmindekadın, erkek, çocuk, hamile ve bebek koleksiyonlarından seçilmiş Yeni reklam filminde LC Waikiki’nin ürün çeşitliliği vurgulanırken hayatı güzelleştiren şeyin hayata kattıklarımız olduğunun altı çiziliyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: LC Waikiki Reklamveren Temsilcisi: Sevda Malkoç Ajans: 4129Grey Ajans Başkanı: Alemşah Öztürk Yaratıcı Yönetmen: Seren Köroğlu Yaratıcı Grup Başkanı: Burak Gündüz, Elif Kavalcı Art Direktör: Selma Harman ReklamYazarı: Mustafa Can Demir MarkaYönetimi:İlker Şimşekalp, İdil Kibaroğlu Strateji Ekibi: Mert Tuncer, Berkant Avcı Ajans Prodüktörü:Berna Bulat Prodüksiyon: 2012 Film Yönetmen:Özer Feyzioğlu Müzik: Nil Karaibrahimgil
‘’Herkesin Ayakkabıcısı FLO’’...
‘’Herkesin Ayakkabıcısı FLO’’ ilkbahar koleksiyonunu sergilediği reklam filmi ve kısa sürede dillere dolanacak yepyeni reklam müziği ile bahara capcanlı bir giriş yapıyor. Çekimleri 3 gün süren ve yönetmenliğini Canbert Yarguz’un üstlendiği reklam filmi Kilyos, Cihangir, Galata gibi İstanbul’un en gözde mekanlarında geçiyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Ziylan Grup / Kinetix
Reklamveren Temsilcisi: Didem Şavluğ, Abide Turan Kreatif Ajans: Vietnam Kreatif Direktör: Özlem Küçükyılmaz Kreatif Strateji: Melahat Parlak Yaratıcı Grup: Serim Poyraz, Selin Eror Müşteri İlişkileri:Tuse Tamer Yönetmen:Canbert Yerguz Görüntü Yönetmeni: Murat Altınparmak Yapım Şirketi: PtotFilm
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Gülümsetecek Evlilik Kampanyası... Wanda Digital tarafından hazırlanan reklam filminin çekimleri 1 gün içinde toplam 100 kişilik bir teknik ekip ve oyuncu kadrosu ile tamamlandı. Media Markt, evlilik kampanyasıyla evleneceklere sunduğu kolaylıkları yeni reklam filminde bol müzikli ve eğlenceli bir dille anlatıyor. Kampanya künyesi Reklamveren: Media Markt Türkiye Reklamveren Yetkilileri: Çağanur Atay Uçtu, Sinem Öztürk, Selen Bekiroğlu, Sermin Akyıldız Reklam Ajansı: Wanda Digital Kreatif Direktör: Enis Baruh Kreatif Grup Head: Armağan Ükünç Yaratıcı Ekip: Cihat Er Marka Yöneticisi Ekibi: Yeşim Gürsel (Uzman Marka Yöneticisi), Müge Yıldırım (Marka Yöneticisi) Ajans Prodüktörleri: Arzu Köksal, Turgay Güven Yönetmen: Oğuz Uydu Yapımcı: Ezel Domaniç - Bahadır Tumba Yapım Şirketi: 2012 Medya Ajansı: Starcom
Çok daha uzun süre tazelik...
Altıncı Duyu reklam ajansı tarafından hazırlandı.Filmde, ta- Reklamveren: Bosch Ev Aletleri zeliğini uzun süre koruyan çileklerin kullanımıyla, buzdolabı- Ürün: Bosch NoFrost Buzdolabı nın fark yaratanVitaFresh Pro çekmecesi anlatılıyor. Yönetmen:Ariel Goldenberg Yapım Şirketi: Shortcut Prodüksiyon Kampanya künyesi Müzik: Temel Zümrüt Reklam Ajansı: Altıncı Duyu
32 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Bebelac Gold… Pelin Karahan, Bebelac’ın fermantasyon teknolojisiyle geliştirdiği ilk ve tek devam sütü olan Bebelac Gold için oğlu Ali Demir ile ilk kez kamera karşısına geçti. Yoğurttakine benzeyen mayalama yöntemi ile geliştirilen Bebelac Gold’un marka yüzü olan Pelin Karahan, bir anne olarak doğal beslenmenin gücüne inandığını ve Ali Demir’i büyütürken Bebelac Gold’dan çok memnun kaldığı için projeyi büyük mutlulukla kabul ettiğini belirtti. Kampanya Künyesi Reklamveren: Bebelac Gold Kreatif Ajans: Plasenta Conversation Agency Yönetmen: Hande Türkel Prodüksiyon Ajansı: Vana Film
“Mega Dürüm”... KFC Türkiye, yeni ürünü “Mega Dürüm” için yeni bir reklam filmi hazırladı. Hayatın pek çok alanında birbirini taklit eden davranışlarda bulunulduğuna dikkat çeken film, yeni ürünle ‘Tekrara düşmeyin’ diyor Kampanya Künyesi Reklamveren: KFC Türkiye Reklamveren yetkilileri: Zeliha Şener, Tuna Canatar, Kardelen Zengin, Emre Sipahi Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Executive Kreatif Direktör: Gökhan Erol Kreatif Direktör: Erdem Köksal Yaratıcı Ekip: Hakan Bıçakcı, Buse Şay, Ece Gönenç, Fatma Öcal Marka Ekibi: Elif Önen Sakin, Ezgi Pedal, Natali Levi Stratejik Planlama Direktörü: Canan Pehlivanoğlu Ajans Prodüktörü: Nedret Gürlek Prodüksiyon Şirketi: İnterfilm İstanbul Yönetmen: Serdar Işık Müzik: Ömer Ahunbay
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
İçindeki Seni Serbest Bırak...
Kampanya Künyesi Reklamveren: Unilever, Magnum Reklamveren yetkilisi: Julien Barraux, Neil Gledhill Reklam ajansı: LOLA MullenLowe Yaratıcı yönetmen: Pancho Cassis Yaratıcı grup: Tomas Ostiglia (Creative Director) Müşteri ilişkileri grubu: Carlos Solchaga, Marie Lee Stratejik planlama: Erwin Flores Ajans prodüktörü: Luis DiGuardi Yapım şirketi: Propaganda / Bacon Medya ajansı: PhD Sanat Satın Alma: Marie Gilot Yönetmen: Martin Werner Prodüktör: Pablo Martinez Görüntü Yönetmeni: Nicolaj Brüel Editör: Filip Malasek
Yeni sezonun açılışını etkileyici bir reklam filmiyle yapan Magnum, azıyla yetinmek istemeyenleri daha fazlasını yapmaya çağırıyor. ‘İçindeki Seni Serbest Bırak, Daha Fazlasına Cüret Et’ diyen Magnum’un yeni kampanyası söylemin kendisi gibi iddialı.
Bakarız... Koçtaş, bahar aylarının gelmesiyle birlikte evini yenilemek isteyen ama bunu ertelemek için bahaneler bulan çiftlerin ilişkisini reklamlarına taşıyor. Krombera imzası taşıyan reklam filmlerinde erkeklerin, zaman kazanmak için kadınlara söylediği “Bakarız’’ kelimesinin altında yatanlar iç seslerle anlatılıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Koçtaş Reklam veren yetkilisi: Kaan Akdoğan, Burcu Dinç Reklam Ajansı: Krombera Yaratıcı Grup Başkanı: Aybars Bengi Reklam Yazarı: Emre Çakmak - Tuğba Karaman Motion Design: Türker Vural Marka Ekibi: Yekta Elvin Öncel, Irmak Ayçiçeği Prodüksiyon Şirketi: Retro Production Yönetmen: Firar Güney Kayran Kullanılan Mecralar: İnternet
34 / marketing europe & anatolia
Post Prodüksiyon: Bacon X Şarkı: Big Sync Music lisansıyla Jack White tarafından yapılan High Ball Stepper şarkısı Kullanılan mecralar: Televizyon, Dijital, Radyo, Sinema, Dergi, Açık Hava
Kampanyalar
#CrossTheLine… PUMA, sosyal medyaya özel hazırladığı reklam filminde ünlü model Didem Soydan ve moda ve stil danışmanı Umut Eker’i bir araya getiriyor. İstanbul’un renkli sokaklarında gerçekleştirileneğlenceli çekimlerdesokak modası Umut Eker’in stilistliği ileyeniden yorumlanıyor. #CrossTheLine ve #ForeverFaster mottolarıyla yola çıkan PUMA, son teknoloji ürünlerini, en cool tarzlarıile bir arada sunuyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: PUMA Sosyal Medya Ajansı:Karbonat Medya Satın Alma:ZenithOptimedia Yönetmen: Gang CreativeHouse Yapım: Ekrem Tekdal Görüntü Yönetmeni: Fırat Lita Sözbir Creative Director: Umut Eker Model: Didem Soydan ve Umut Eker Saç: Burhan Çılgın Makyaj: Fezi Altun Kurgu: Kazım Can Alparslan Müzik: Jam Studio- Trap to the future
İlk Öpücük Benden Olsun... Cornetto, bu yaza Güliz Ayla ile merhaba diyor. Merakla beklenen yaz sürprizlerini yeni reklam filminde bir araya getiren Cornetto, söz ve müziğini Yalın’ın hazırladığı, Güliz Ayla’nın seslendirdiği ‘İlk Öpücük Benden Olsun’ şarkısını ve yeni ürünü ‘Cornetto Disc Oreo’yu gençlerle buluşturuyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Unilever Reklamveren yetkilisi:Toloy Tanrıdağlı, Derya Cantutan Ata, Melisa Kısacık Reklam ajansı: Muhabbet, LOLA Mullen Lowe Yönetmen: Fran Torres & Nihat Odabaşı Yaratıcı yönetmen: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal (Muhabbet), Francisco Cassis (LOLA Mullen Lowe) Yaratıcı grup: Selin Uğur, Gökçe Şen (Muhabbet), Saulo Rocha, Nicolás Ordozgoiti (LOLA Mullen Lowe) Müşteri ilişkileri grubu: Türkü Yaka (Muhabbet) Tom Elliston, Beatriz Sanz (LOLA Mullen Lowe) Stratejik planlama: Selin Özyürek, Sedcan Altundal (Muhabbet) Erwin Flores (LOLA Mullen Lowe) Ajans prodüktörü: Luis Diguardi, Onur Koçak (İkinci Parti)
Yapım şirketi: Republicana de Cine, İkinci Parti Medya ajansı: Mindshare
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
OF Deme OH De...
Lipton Ice Tea’nin “OF Deme OH De” sloganı ile reklam yüzü olan Hayko Cepkin, seslendirdiği Barış Manço’nun Lambaya Püf De şarkısına getirdiği farklı yorumla dikkat çekiyor. Lipton Ice Tea reklamıyla ekranlarda yerini alıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: PepsiCo Reklamveren ekibi: Orçun Doğan, Osman Dilber, Canan Harman, Duygu Güzel, Ece Gençmehmetoğlu Reklam Ajansı: Titrifikir Kreatif Direktör: Emre Gökdemir Kreatif Ekip: Gökçe Akın, Mert Demirhan, Mert Bitmez, Mert Göker, Necati Kaya Marka Ekibi: Canan Ayvacı, Gözde Günebak Stratejik Planlama Direktörü: Kerem Sabuncu Ajans Prodüktörü: Ediz Alptekin, Derya Soyman Yapım Şirketi: Element Yapım Yönetmen: Hakan Algül Jingle Yapım Şirketi: Çikolata Müzik Fabrikası
4.5G avantajları... 4.5G teknolojisiyle mobil iletişimde internet devrini başlatanTürk Telekom, fiber gücünü arkasına alarak ‘İşyerim Mobil Sınırları Kaldıran Tarife’lerinitanıttı. “Fiber Gücü Yanında, İşler Yolunda” kampanyasının ikinci reklamfilmi eşliğinde tanıtılan tarife, konuşma ve SMS’in sınırsız olduğu, bol internetli paketlerin fiber güçlü 4.5G hızıyla sunulmasına dikkat çekiyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Türk Telekom Reklamveren Yetkilisi: Nurçin Koçoğlu, Ebru Özel Bozkurt, Pınar Tohum Reklam Ajansı:M.A.R.K.A. Yaratıcı Yönetmen: Hulusi Derici Yaratıcı Grup: Burcu Şahinyavuz, Doğan Mirdoğan, Salih Küçük Grafiker: Necdet Polat Genel Müdür Yardımcısı: İlkay Ünlü Müşteri Grubu: Jülide S. Coşkuner, Berrak Selin Ajans Prodüktörü: Candaş Kaflı Prodüksiyon Şirketi: Dijital Sanatlar 36 / marketing europe & anatolia
Prodüktör: Çağlar Ercan Yönetmen: Can Ulkay Müzik:Jingle Jackson Post Prodüksiyon:Sinefekt Medya Ajansı: People
Kampanyalar
Bu mu şu mu… Medina Turgul DDB, Atasun Optik için çok konuşulacak bir reklam kampanyasına imza attı. “Bu mu, Şu mu” temalı reklam filmlerinde; Atasun Optik’e gelerek denediği her güneş gözlüğünün ruhuna bürünen, hepsini beğenen ve seçim yapmakta zorlanan müşterinin keyifli yolculuğu ekrana yansıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Atasun Optik Reklamveren Temsilcileri: Gökçe Kunt, Nuray Aksu Sezgin, Cansın Yavuz Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yaratıcı Grup: Gökhan Erol, Ozan Bozkurt, Burak Kunduracıoğlu, Erçin Sadıkoğlu Müşteri İlişkileri: Lawrence Du Pre, Selika Özcan, Nazlı Tüzüner, Ayça Demirbaş Ajans Prodüktörleri: Evrim Saraçoğlu Prodüksiyon şirketi: Atlantik Film Yönetmen: Umut Aral Medya Ajansı: Cereyan Medya
Her Bebeğe Canbebe... Leo Burnett Istanbul tarafından “Her Bebeğe Canbebe” sloganıyla hazırlanan reklam filminde birbirinden şirin bebekler için,Canbebe’nin her koşulda sızmalara karşı çok daha iyi bir koruma sağladığı sıcak bir tonda anlatılıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: ONTEX - CANBEBE Reklam Ajansı: Leo Burnett İstanbul Reklamveren Temsilcisi: Murat Elgün, Ertan Şensoy, Dilek Öztürk Boyraz Kreatif Direktör: Oktar Akın Kreatif Ekip: Aren Selvioğlu, Ersin Pekin, Cumhur Güçer, Elif Sezgin, Emir Yavuz, Murat Oğuz Küçükada, Tunç Ersöz Ajans Başkan Yardımcısı: Roda Sezer Müşteri İlişkileri: Gül Akbal Şeref, Cansu Böke Ajans Prodüktörü: Sevinç Metuçin Öktem, Canan Polat Stratejik Planlama: İsmail Seval Yönetmen: Devon Dickson Yapım Şirketi: Film Bahçesi PR Ajansı:Cohn&Wolfe
marketing europe & anatolia / 37
Gaudi’nin şe
Gezi
ehri Barcelona-2... Geçtiğimiz sayıda Montjuic Kalesi’ nden şehri seyre dalmıştık. Akşama doğru kaleden teleferiğe binerek aşağı, sahile indik. Teleferiğin manzarası çok eğlenceli. Barcelona yolcularına mutlaka teleferiğe binmelerini öneririm.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com Geçtiğimiz sayıda Montjuic Kalesi’ nden şehri seyre dalmıştık. Akşama doğru kaleden teleferiğe binerek aşağı, sahile indik. Teleferiğin manzarası çok eğlenceli. Barcelona yolcularına mutlaka teleferiğe binmelerini öneririm. Teleferikten inip sahile doğru yürüyünce karşımıza Kristof Kolomb’un kocaman anıtı(Estatua de Colón) çıktı. 60 m uzunluğundaki anıt, 1888 Evrensel Sergi sırasında, Rafael Arche tarafından yapılmış. Anıt, 40 m yükseklikteki, dökme demir Korint sütunu üzerine oturtulan, bir gözlem odası ve 7.2 m boyundaki bronz bir Kolomb heykelinden oluşuyor. Sol elinde bir parşomen tomarı tutan Kolomb sağ eli ile Amerika kıtasını işaret ediyor. Kaidesinde ise “Kolomb döneminde yeryüzü” konusu işlenmiş. Anıt, Kolomb’un, Amerika kı-
bağlı olduğu bir marina, Maremàgnum Alışveriş Merkezi, Maritime Museum (Deniz Müzesi), Olimpiyat Oyunları için yeniden yapılandırılan sahil şeridi ve Avrupa’nın en büyük akvaryumu olan Aquarium Barcelona yer alıyor. Sahilde aheste aheste yürüyüp, deniz kenarında birer de Estrella Damm içtikten sonra La Ramblas caddesine doğru yürümeye koyulduk. La Rambla’ ya vardığımızda hava kararmış ve biz de çok yorulmuştuk. Yorgunluğa rağmen Casa Batlló’ ya kadar yürüdük. Önceki yazımda Gaudi’ den bahsetmiştim. Gaudi’nin sadece dış cephesini ve iç tasarımını yaptığı Casa Batllo, Passeig de Gràcia’nın en güzel ve fantastik yapısı. Karşı kaldırımdan bakınca balkonları yılanların gözlerini andırıyor. Bu bina herkese bir şeyler
tasını keşiften döndükten sonra yanındaki altı Karayip yerlisi ile ilk karaya çıktığı yere inşaa edilmiş. 51 m’ deki gözlem katına asansör ile çıkıp şehri 360 derece izleyebilirsiniz. Fakat çok sıra olduğu için, biz bekleyip de çıkamadık. Montjuic Kalesi’ nden yeterince manzara izlediğimizi söyleyip, kendimizi teselli ettik. Kaidesinin altında bir turizm informasyon bürosu var. Heykelin bulunduğu bu bölge şehrin sahil kıyısı. Burada, Barselona Limanı ya da orjinal adıyla Port Vell, teknelerin
çağrıştırdığı için herkes farklı bir benzetme yapabiliyor. Casa Batllo’ ya, ilk katında yer alan balkonlardaki ince sütunlar nedeniyle “Kemikler Evi” de deniyor. Çünkü sutünlar kemik ve eklemleri andırıyor. Casa Batllo’ yu rehber eşliğinde gezmek mümkün. Fakat biz akşam gittiğimiz için kapalıydı. Sonrasında da fırsat olmadığı için gezemedik. Barcelona’ ya gidecekseniz en az 6 günlük vakit ayırın. Az olunca yetiyor. Umarım bir kez daha gitme şansım olur da Casa Batllo’ yu gezebilirim. marketing europe & anatolia / 39
Gezi
Casa Batllo’ yu dışardan hayran hayran seyrettikten sonra Cerveceria Catalana adlı restauranta gidipdeniz ürünleri ve bira eşliğinde yorgunluk attık. Sonra da otobüse binip otele gittik. Ertesi gün ilk olarak Deniz Müzesi’ ne (Maritime Museum) gittik. Hatta biraz erken gittiğimiz için bahçede kahve içerek açılmasını beklemek zorunda kaldık. Barcelona Deniz Müzesi, 13. ve 18. yy arasında Katalan ve İspanyol savaş ve ticaret denizciliğinin en iyi kalyonlarının inşaa edildiği tersane üzerinde kurulmuş. Müzede, basit balıkçı sandalları, sürat tekneleri, yelkenli tekneler, çapalar, navigasyon aletleri (sekstant), halat örnekleri, ahşap denizaltı, deniz canlıları vs. gibi çok çeşitli nesneler sergileriniyor. Müzenin en dikkat çekici eseri ise 1571’ de ağır yenilgiye uğradığımız, İnebahtı Deniz Muharebesi’nde, Osmanlı ordusuna kök söktüren Real Kalyonu’ nun bire bir repikası. Kocaman bir alana kurulu olan müzeyi gezdikten sonra, keşfe devam etmek 40 / marketing europe & anatolia
Cerveceria Catalana adlı restauranta gidipdeniz ürünleri ve bira eşliğinde yorgunluk attık.
üzere dışarı çıktık. Yıllar önce Ildefonso Falcones’ un yazdığı “Deniz Katedrali” isimli bir kitap okumuştum. Kitap çok hoşum gitmişti ve gerçekten çok etkilenmiştim. Barcelona sahilinde gezinip, deniz müzesini dolaşırken tekrar bu kitap geldi aklıma. Geçmişe yolculuk yapıp, o dönemi görmek ne kadar muhteşem olurdu diye düşünmeden edemedim. Deniz Müzesi, La Rambla’ nın sonunda, sağ tarafta kalıyor. Biraz La Rambla’ da bahsedelim. Yaklaşık 2,5 km uzunluktaki La Rambla, kuzeyde Plaça de Catalunya’dan başlayıp ve denize doğru devam ederek Port Vell’de sonlanıyor. Sırtınızı Port Vell’e, yüzünüzü ise Plaça de Catalunya’ya dönerseniz, sağınızda kalan bölge eski şehir Barri Gotik, solunuzdaki ise El Raval. Bu küçük caddeler, Plaça de Catalunya’dan Port Vell’e doğru olmak üzere sırasıyla, Rambla de Canaletes, Rambla dels Estudis, Rambla de Sant Josep, Rambla dels Caputxins ve Rambla de Santa Monica şeklinde sıralanıyor.
Gezi Rambla de Canaletes, adını Font de Canaletes çeşmesinden alıyor ve Plaça de Catalunya yönünden caddenin ilk bölümü olduğu için, Las Ramblas’ ya gelenler burada büyük bir kalabalık oluşturuyor. Rambla dels Estudis, kuşların satıldığı bir açık hava pazarı gibi. Çeşit çeşit rengarenk kafesler yol boyunca alıcılarıyla buluşuyor. Rambla de Sant Josep’e gelindiğinizde ise çiçekler sarıyor dört bir yanınızı. Sant Jordi Günü’nde (23 Nisan) burada toplanan insanlar birbirlerine çiçek ve kitap hediye ederlermiş. Sıra sıra tüm buraları gezdiğimiz için hepsinden bahsedeceğim :) Deniz Müzesi’ nden çıktık sonra La Rambla’ nın sahil tarafında yukarıya doğru yürümeye başladık. Biraz ileride, her ülkede olmazsa olmazlar arasında yer alan Balmumu Müzesi’ ne (Museu De Cera) geldik. Kapısına kara gelmişken girmeden olmaz dedik ve biletlerimiz alıp başladık gezmeye. Balmumu Müzesinde, tarih, kültür, sinema, müzik, resim, politika, bilim gibi bir çok alanda balmumu heykel görebiliyorsunuz. Tarihi bir binanın içinde bulunan müze, oldukça büyük. Gezmek saatlerinizi alıyor. Eğer vaktiniz kısıtlıysa burayı pas geçebilirsiniz. Kayda değer pek bir şey yok. La Rambla’ da yürümeye devam edip Palau Güell’ e vardık. Yalnız Palau Güell cadde üzerinde değil ara sokakta. Biz de tesadüfen bulduk. Palau Güell, 1886 – 1888 arasında tüccar Eusebi Güell için Antoni Gaudi tarafından inaş edilmiş. Gaudi’ nin binalarını görünce hayran kalmamak mümkün değil. Nasıl bir hayal gücü var bu adamın diye düşünmeden duramıyor insan. Tanışmayı çok isterdim. Ev, yüksek sosyete, politik misafirleri ağırlamake ve oda müziği konserleri verme odaklı tasarlanmış. Girişte iki
Tarihi bir binanın içinde bulunan müze, oldukça büyük. Gezmek saatlerinizi alıyor. tane büyük kapı var. Bu kapılardan biri giriş, diğer çıkış için kullanılıyor. Fayton ile gelen misafir kapıdan yine faytonla giriyor. Faytondan indikten sonra merdivenlerden misafir salonuna geçiyor. Alt kısımda ise, hizmetçiler, faytoncular vs konaklıyor. Salonun tavanında, üst kattaki odalardan görülebilen ızgaralı penceler varmış. Bu sayede ev sahipleri gelen konukları ve giysilerini görüp ona hazırlanıyorlarmış ki, şıklık anlamında onlardan önde olsunlar diye. Güell Sarayı’ ndan sonra ara sokaklara dalıp, Barcelona Katedrali’ ne vardık. Katedralin bulunduğu bölgenin adı Barri Gotik. Ciutat Vella olarak da bilinen bölge, şehrin en eski yerleşim yeri. Bu-
rada Orta Çağ saraylarını, manastırlarını ve kiliselerini görmek mümkün. Barri Gotik, ayrıca labirenti andıran dar sokaklarıyla da ünlü. Bu dar sokaklarda keşfedilecek çok sayıda tarihi yapı, kafe ve restoran var. Çoğunluğu gotik mimariden oluşan bu yerin adı aslında Gotik Mahalle. Az önce de söylediğim gibi burası en eski yerleşim yeri. Barri Gotik genel olarak bir labirenti andırıyor. Daracık sokakların içinde dönüp dolaşıyor insan. Bu labirenti andıran bölgenin insanı ürperten bir havası var. Belki de sadece bana öyle gelmiştir. Gotik mimarinin sislerinden sayılan gargoyllar, bir çok binanın tepesinden size bakıyormuş gibi geliyor. Sanki gözler sizi izliyor gibi. Bu labirent bölgede gezilecek çok yer var. Onları sıralayayım önce; Santa Eulàlia Katedrali, La Mercè Nazilikası, Santa Maria del Pi Kilisesi, Sant Miquel Kilisesi, Katalunya Hükümet Binası marketing europe & anatolia /41
Gezi
(Palau de la Generalitad), Barselona Belediye Binası, Frederic Mares Müzesi (Heykel Müzesi), Casa de l’Ardiaca & Muralla Romana (Başdiyakozun Evi, Roma Duvarı) vs. Tüm bunları gezmek için bir gün ayırmak gerek. Biz binaların içini gezmeden etrafı dolandık sadece. Gotik binaların haricinde ilginç olan bir şey daha vardı, Pont del Sospirs Köprüsü. Bu neogotik tarz köprü, Venedik’ teki “Ahh Köprüsü”’nden esinlenerek yapılmış ve Hükümet Binası ile Başkanlık Rezidansı’ nı birbirine bağlıyor. Binalar ve çevresinde diğer yapıların cephesi ise sgraffito (zemini, sivri uçlu bir aletle kazıma yoluyla motif yapma tekniği) tekniği ile yapılan süslemelerle dolu. Oldukça güzel olan bu duvarlara bakmak insanda hayranlık uyandırıyor. Barri Gotik’ te en göz alıcı yapı, Barcelona Katedrali (Catedral de la Santa Creu i Santa Eulàlia). Bu muhteşem katedralin yerinde çeşitle dönemlerde 42 / marketing europe & anatolia
Sangria, meyve suyu, şeker, buz ve konyağın karıştırılmasıyla yapılan, İspanya’ nın meşhur içkisi. çeşitli yapılar varmış. Örneğin, Roma çağında bir Roma tapınağı, sonraki Vizigot döneminde bir Vizigot Bazilikası ve sonrasında 76 yıllık Müslüman hakimiyeti sırasında bir Mağribi camii (Ulu Camii / Cami El Kebir) bulunuyormuş. Şehri, Emevilerden geri alan Barselona Kontluğu, bu camiyi tamamen yıkarak, temelleri üzerine 1298 yılında bir bazilika inşaasına başlamışr. Şu an ki katedral, 14. yy’ da bu bazilikanın üzerine inşaa edilmiş. Katedralin vaftiz bölümü bu ilk bazilikadan kalmış. Kuzey Avrupa mimarisinden esinlen ön cephe Neo gotik tarzda inşa edilmiş. Ana giriş kapısı ve flamyant çan kulesi sırası ile 1890’ da ve 1913’ de tamam-
lanmış. Arka tarafta yer alan, ikiz sekizgen çan kuleleri, 1393 yılında inşaa edil ve 1545 yılında monte edilmişler. Şehri kuşbakışı seyretmek içi de asansörle katedral in çatısına veya çan kulesine çıkmak mümkün. Hani bir kitaptan bahsetmiştim ya “Deniz Katedrali”, belki de o katedral burasıdır. Öyle mi değil mi bilmiyorum ama ben öyle kabul edip, o hisle dolaştım Barri Gotik’ te. Bu kadar uzun keşiften sonra bir molayı hakkettiğimiz için sangria molası verdik. Sangria, meyve suyu, şeker, buz ve konyağın karıştırılmasıyla yapılan, İspanya’ nın meşhur içkisi. Sangria genelde sürahi ile servis ediliyor. Yazın Ağustos sıcağında çok güzel gidiyor doğrusu. Tek sorun, şekerli olması. Sıcak havada sürahiden kadeh kadeh doldurup içmek keyifli de, sonra güzel kafa yapıyor :) Serinleyip hafif de çakır keyif olduktan sonra sıra La Sagrada Familia Katedrali’ ne geldi. Burası da çok merak ettiğim yerlerden biriydi. Bir diğer adıda, bitmeyen kilis. Yapımına, 1882 yılında mimar Francisco de Paula del Villar tarafından başlanan ve halen devam eden bu katedral Barselona’nın simgesi haline gelmiş. Antoni Gaudi, 1883’te katedralin yapımını üstlenmiş ve yaşamının sonuna kadar datamamlanmasın çalışmış. Gaudi, 40 yıl boyunca bu proje için çalıştıktan sonra 1926’da öldüğünde, toplamda 18 kuleden oluşması planlanan neo-gotik tarzdaki katedralin sadece bir kulesini ve doğuya bakan Nacimiento cephesini tamamlayabilmiş. Tamamen halkın yaptığı bağışlarla bugüne kadar gelebilen binanın yapımı halen bağışlarla devam ediyor. La Sagrada Familia,inşaatı tamamlanmadan restorasyonu yapılan ilk kilise olabilir. Giriş ücreti 12 euro. Her gün binlerce kişi ziyaret ediyor. Kilise değil,
Gezi şovlar, kulübün,(politik bir araç ve Katalanların toplanma yeri olan) sıra dışı tarihi de dahil olmak üzere çeşitli belge, döküman, haber ve belgesellerini barındıran göz kamaştırıcı bir sergisi var. Müze ve stadyumda, misafir soyunma odası, duşlar, koridorlar, saha çıkış tüneli, basın tribünü, kapalı tribün, içeride yer alan minik kilise vb gibi yerleri gezebiliyorsunuz. İçeride, tribün ses efektlerinin verildiği bir sahaya çıkış tüneli var. Oradan geçerken sanki sahaya maç oynamaya çıkıyormuşsunuz gibi gaza geliyorsunuz . Bu kocaman komplekste bir de mağaza var. Buradan da FC Barcelonalogo-
darphane sanki. Ama halkın yaptığı bağışlarla yapılmaya çalışıyor. Biraz garip bir durum ya da strateji. La Sagrada Familia hakkında daha fazla bir şey yazmayacağım. Çünkü görmek ve okumak çok farklı. Barcelona yolcuları görmeden dönmesin bence. La Sagrada Familia’ dan sonra ki rotamız Nou Camp Stadyumu(Estadio del Camp Nou). Barcelona’ da şehri gezmek için otobüsler var. Üstü açık turist otobüsleri. Bunların da belirli güzergahları var. İstediğiniz yerden binip, istediğiniz yerde iniyor ve gezindikten sonra bir sonrali otobüse binebiliyorsunuz. Biz sabah bilet almıştık ve ara geri geçişleri otobüsle geçeriz demiştik. Nou Camp’ o bu otobüsle gittik ve oldukça güzel manzara eşliğinde yol aldık :) Nou Camp Stadyumu, futbolunen popüler ismi FC Barcelona’ nın, 100.000 taraftarının önünde maçlarını oynadığı, dünyaca ünlü stadı. 24 Eylül 1957 açılışı yapılan, Nou Camp Stadyumu,hem stad hem de müze. Müzede,kupalar, madalyalar, fotoğraflar, önemli maçların görsel ve işitsel
İçeride, tribün ses efektlerinin verildiği bir sahaya çıkış tüneli var. Oradan geçerken sanki sahaya maç oynamaya çıkıyormuşsunuz gibi gaza geliyorsunuz :)
lu ürünler alabiliyorsunuz. Ben bir tane kahve kupası ve oğluşa forma alarak Nou Camp gezisini sonlandırdım :) Bugünlük gezi rotasını bitirdiğimiz için yemek ve içme kısmına geçtik. Otobüse binip (Plaça de Catalunya) Katalonya Meydanına’ a geldik. Bu sefer ki mekan Ciudad Condal. Burada çok çeşit yiyecek var ama akşam saatlerinde epey kalabalık oluyor. Hızlıca yemeğimizi yedikten sonra sangria içmek için başka mekana oradan da otele gittik.
marketing europe & anatolia /43
Gezi
Ertesi günü kendime aylak aylak gezinmeye ayırdım. Sabah tek başıma otelden çıkıp La Rambla’ ya geldim. Güzel bir kafede oturup kahvaltı ettikten sonra başladım dolanmaya. La Rambla’ da yeterince dolaştığım için ona paralel caddeleri gezeyim diye ara sokaklara daldım. Ara sokaklarda gezinirken de Palau de la Música Catalana’ ya vardım.Böyle bir yer olduğunu bilmiyordum hiç. Daracık sokaklarda dolanırken böyle bir binaya rastlayınca epey şaşırdım. Palau de la Música Catalana,mimar Lluís Domènech i Montaner tarafından 1905-1908 yılları arasında yapılmış Barselona’nın, dünyaca ünlü konser salonu. Bina gerçekten muhteşem. İşte o an geniş açık lensim olmadığına çok üzüldüm. Tek başına Barcelona’ da dolanıp fotoğraf çekiyorum ama geniş açı lensim yok. Hiç binanın tam fotoğrafını çekemedim :( Sırf bu yüzden asabım bozuldu ve başladım yine dolanmaya. Fakat bu sefer 44 / marketing europe & anatolia
Çikolata müzesinde kakaonun nerelerde yetiştiği, nasıl fermente edildiği ve çikolata haline dönüştürüldüğü hakkında resimler ve videolar var. gittiğim yeri biliyorum. Çikolata Müzesi (Museu de la Xocolata) Çikolata müzesinde kakaonun nerelerde yetiştiği, nasıl fermente edildiği ve çikolata haline dönüştürüldüğü hakkında resimler ve videolar var. Çikolata ile ilgili belgeseller, müze içindeki salonlarda gösteriliyor. Hem geziyor hem de bu filmleri iziliyor insanlar. Ben gezinirken benim önümde bir tane abla ve abi abla da müzeyi geziyordu. Türk bir çift. Aralarında geyik yapıyorlar. Belgeselde çikolatanın akışkan halini ve sonra nasıl kalıplara döküldüğünü gösteriyor. Onu gören abi gaza geldi, başladı ablaya fantezilerinden bahsetmeye. Alacam o
çikolatayı, sürecem orana burana vs diye anlatıyor abi. Ben hiç bozuntuya vermeden dolandım müzeyi. Çıkış tarafına yakın bölümlerde çizgi roman kahramanlarının, heykellerin çikolatadan yapılmış halleri var. Ben de onları görünce çok beğendim ve önünde fotoğraf çektirmek istedim. Baktım çift haricinde kimse yok, yanlarına yaklaşıp, Türkçe olarak fotoğraf çekmelerini rica ettim. Ben konuşunca abla ve abi şok oldu ardından da kıpkırmızı. Abi, sanırım konuştuklarımızın hepsini duydunuz ve anladınız. Orada kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi. Fotoğrafımı çekerseniz tüm duyduklarımı unutabilirim dedim :) Müzenin çıkışı kafeteryaya açılıyor ve burada, çay, kahve, sıcak çikolata içmek mümkün. Abla ve abinin hallerine gülerek çıktım müzeden, güzel bir kahve içtikten sonra da Parc de la Ciutadella’ e doğru yürümeye koyuldum. Sonrası bir sonra ki ayda. Haziran sayısında görüşmek üzere :)
Gameon
Meksika’da Türk Bayraklarını Astırdılar…
League of Legends 2016 Kış Mevsimi Finali’ni kazanan SuperMassive, International Wild Card Turnuvası’nda da ipi göğüsleyerek, uluslararası bir zafere imza atmayı başardı. Ligin bu seneki flaş takımı SuperMassive’in bir sonraki hedefi, Şanghay’da düzenlenecek olan MSI 2016 turnuvası olacak. League of Legends’da heyecan dinmiyor. Büyük bir mücadeleye sahne olan 2016 Kış Mevsimi finalinin ardından, Meksika’da düzenlenen International Wild Card
(IWCI) turnuvasına ülkemiz adına katılmaya hak kazanan SuperMassive,Japonya, Brezilya, Avustralya gibi 8 ülkenin şampiyonu arasında -en iyi- olduğunu kanıtladı. SuperMassive, final karşılaşmasında Rus ekibi Hard Random’u 3-1’lik skorla geçerek, bu önemli organizasyondan şampiyon olarak ayrılmayı başardı. Riot Games Türkiye İletişim Direktörü Erdinç İyikul, IWCI 2016’dan şampiyonlukla dönen SuperMassive’in başarısından büyük mutluluk duyduklarının belirterek, şöyle devam etti; “League of Legends eko-sisteminin dünyada ve Türkiye’de yarattığı heyecana, nefes kesici turnuvalara, hepimizi gururlandıran Türk takımlarının başarılarına, mutlulukla tanıklık etmeye devam ediyoruz. Ülkemizdeki eSpor kategorisinin geldiği noktayı ve geleceğini de bu vesileyle son derece olumlu görüyoruz. Türkiye’yi IWCI 2016’da başarıyla temsil eden SupeMassive ekibini tebrik ediyor, bir sonraki aşamada da başarılı olacaklarına içtenlikle inanıyoruz” dedi. izlenme sayıları 450 bini bulanLoLtutkunu tarafındanilgiyle takip edildi.
Mobil Oyun Dünyasının Yolu 2Tons’dan Geçiyor... Gram Games’in bağımsız oyun geliştiricilerine birçok alanda destek olup, yol göstericilik yaptığı 2Tons İvmelendirme Programı bir yıl içinde 60’tan fazla oyun yapımcısını mobil oyun dünyasıyla tanıştırdı. 2Tons programına dahil olan 10’dan fazla oyun Google Play ve AppStore’daki yerlerini alarak binlerce kişiye ulaştı. Tüm dünyada milyonlarca kişinin oynadığı 1010!, 1010! World ve Merged! gibi oyunların geliştiricisi Gram Games’in mobil oyun dünyasına adım atmak isteyen bağımsız geliştiricilere destek olduğu 2Tons ivmelendirme programı ikinci yılına çok hızlı bir giriş yaptı. 2015’in başında, bağımsız oyun geliştiricilerini bir araya getirmek ve mobil oyunların yapım süreci, framework ve analitik konularında bilgi paylaşmak amacıyla kurulan 2Tons, bir yıl içinde 60’dan fazla oyun ekibi Gram Games geliştiricileriyle tanışma fırsatı buldu. Son 5 ayda Gram Games ofisi ve İTÜ Çekirdek’te gerçekleştirilen 3 farklı 2Tons buluşmasında 100’den fazla bağımsız oyun geliştiricisi bir araya geldi. Genç geliştiricilerin mobil oyun dünyasını daha yakından tanımasını ve ufuklarının genişlemesini sağlayan bu buluşmalarda oyun ekiplerinin birbirleriyle tanışıp deneyimlerini paylaştığı bir ortam oluşturuldu. Buluşmalara katılanların %70’i 46 / marketing europe & anatolia
yazılımcıyken, %30’luk kesim ise tasarımcılardan oluştu. Düzenlenen 94 2Tons toplantısında ise 2Tons mentorları bağımsız yapımcılar tarafından yapılan oyunları inceledi. Yapılan incelemeler sonrasında oyunların ihtiyaçları belirlenerek geliştirici ekiplere gerekli yönlendirmeler yapılarak yol gösterildi. Bağımsız yapımcılara birçok alanda destek veren 2Tons ile 10’dan fazla oyun projesi için reklam çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalar sonucunda 30 milyonun üzerinde gösterim elde edildi.
Gameon
Operation Kinguin 3 Başladı…
Kinguin ve DingIt’in organizasyonunu yaptığı, aralarında Space Soldiers’ın da bulunduğu 32 takımın yer alacağı $20.000 ödül havuzlu Operation Kinguin 3 CS:GO hayranlarına 8 haftalık bir heyecan fırtınası yaşatacak 27 Nisan itibariyle başlayan Operation Kinguin 3’te bir önceki turnuvada yarı finale yükselmeyi başaran 4 takımın yanı sıra doğrudan play-off’a davet edilen 4 takım ve Operation Kinguin 2’nin elemelerinde yer alan 24 takım büyük ödül için yarışacak. Performansı ile CS:GO dünyasında adından söz ettiren Space Soldiers da turnuvada ülkemizi temsil edecek.
Tüm takımlar ve gruplar maç takvimiyle birlikte Kinguin’in blog’unda yayınlanacak. Turnuvayı canlı olarak izlemek içinse Kinguin’in DingIt kanalına www.dingit.tv/Kinguin_net adresinden ulaşabilirsiniz. Kinguin’in Küresel Genişlemeden Sorumlu Müdür Yardımcısı Faheem Bakshi, Operation Kinguin 3 hakkında şunları söyledi: “DingIt ile Operation Kinguin 2’deki işbirliğimize ilk başladığımızda uzun süreli bir ligin platformda nasıl bir ilgiyle karşılanacağını bilmiyorduk. Fakat aldığımız sonuçtan o kadar memnun kaldık ki, Operation Kinguin’in 3. Sezonu ile bu işbirliğini gelecekte de sürdürmeye karar verdik.” DingIt’in İçerik Yöneticisi Adam Simmons ise konu hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getirdi: “Operation Kinguin’in DingIt’deki performansından çok memnun kaldık. Harika maçlar çıkaran çok iyi takımları izleme şansı elde ettik. Bu yüzden yeni bir sezonda Kinguin ile tekrar çalışacak olmaktan çok mutluyuz.” Operation Kinguin hakkında son dakika haberlerini almak için Kinguin’in sosyal medya hesaplarını takip edin. Sosyal medyada #OpKinguin etiketini kullanarak turnuva hakkındaki en yeni bilgilere dakika dakika ulaşabilirsiniz.
World of Tanks Dünya Şampiyonu Belli Oldu... 8-9 Nisan tarihlerinde Varşova’nın dev etkinlik merkezi Torwar Hall’da düzenlenen World of Tanks dünya şampiyonasında, kupayı kaldıran ve büyük ödülün sahibi olan takım Natus Vincere (Na’Vi) oldu. Dünyanın dört bir yanından gelen en iyi 12 World of Tanks takımının karşı karşıya geldiği yarışmada katılımcılar 300.000 dolarlık ödül havuzundan pay alabilmek için yarıştı.Wargaming Rekabetçi Oyunlar Müdürü Mo Fadl, duygularını “Büyük Finaller her yıl bir öncekinden daha büyük ve kapsamlı bir hal almakta. Bu etkinlik aracılığıyla e-spora olan tutkumuzu oyuncularla paylaşma fırsatı buluyoruz. Bu sene tüm takımların şampiyon olabilmek için canla başla mücadele ettiklerini gördük ve her biriyle ayrı ayrı gurur duyduk. Önceliğimiz, Wargaming.net Liginin çıtasını daha da yükseltmek ve hayranlarımıza unutulmaz anlar yaşatabilmek,” şeklinde ifade etti. Geçen yılın şampiyonları HellRaisers ve Na’vi Gold Bass’i 5-0 ve 5-1 yenerek elediler. Wombats on Tanks, SIMP’i 5-0, Red Canids’i ise 5-1 yenmeyi başardı. Amerika Birleşik Devletleri’nin umudu olarak turnuvaya gelen eClipse ise Kazna Kru ve Tornado Rox karşısında varlık gösteremeyerek Gold Bass, Red Canids ve EL Gaming ile birlikte ilk gün elenip oyuna veda etti. marketing europe & anatolia /47
Kültür - Sanat
Balmumu Heykel Müzesi... dame Tussauds, dünyadaki 21. cazibe merkezini 2016 sonbaharında İstanbul’da açıyor. 250 yaşındaki markanın İstanbul’daki adresi, ziyaretçilere en sevdikleri ünlü isimleri görebildikleri, hissedebildikleri, fotoğraflayabildikleri, eğlenceli, interaktif ve eşsiz bir deneyim sağlayan, tüm aileye yönelik bir cazibe merkezi olacak. Ev sahipliğini Grand Pera binasınınyapacağı Madame Tussauds İstanbul’da, tarihi ve kültürel kahramanlar vegeçmişten bugüne sanat, spor ve siyaset dünyasının yaklaşık 60ünlü ismi yer alacak. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde tarihi bir gezintinin yapılabileceği müzede, Türkiye’den birçok ismin yanı sıra çok sayıda uluslararası müzik, spor ve film yıldızı da görülebilecek. Sahibi ve işletmecisinin dünyanın önde gelen eğlence devi Merlin Entertainments plc olduğu Madame Tussauds İstanbul, Merlin’in dünyada açılacak 21. balmumu 2016 sonbaharında kapılarını açacak olan MadameTus- heykel müzesi olurken, İstanbul’da SEA LIFE Akvaryum sauds Istanbul, her yaştan ziyaretçiye keyifli bir deneyim ve LEGOLAND® Discovery Centre’dan sonraki üçüncü sunacak yatırımı oalcak. Dünyanın en ünlü Balmumu Heykel Müzesi markası Ma-
İmparatorluk Simsarları... Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY), Tarih ve Antropoloji kategorisinde İmparatorluk Simsarları: Venedik-İstanbul Arasında Mekik Dokuyanlar adlı kitabı yayımladı. Toronto Scarborough Üniversitesi Tarihi ve Kültürel Çalışmalar Bölümü’nde tarih doçenti E. Natalie Rothman’ın kaleme aldığı kitap, Ebru Kılıç tarafından Türkçeye kazandırıldı. Kitap, 1570-1670 arası dönemde VenedikOsmanlı ilişkilerini ele alırken sömürge göçmenleri, azat edilmiş köleler, tüccarlar, simsarlar, mühtediler ve siyasi tercümanlar gibi erken modern Venedik-Osmanlı sınırını düzenli olarak geçenlerin kesişen dünyalarını inceliyor. İmparatorluk Simsarları: Venedik-İstanbul Arasında Mekik Dokuyanlar adlı kitap, Koç Üniversitesi Yayınları’ndan (KUY) okurlarla buluştu.
48 / marketing europe & anatolia
Vefasız Peri... “Estela ve ben bu kitapta, bu sayfada, bu kelimelerde birleştik. Bizi bir boşluk birleştiriyor: o öldü, bense bu kitabı yazmak için yaşıyorum. Bizi bu cennet kurtaracak, cezamızı bu cehennem verecek: bir kitap, hayat.” Guillermo Cabrera Infante, ölümünden üç yıl sonra yayımlanan Vefasız Peri’de sözcük oyunları, iğnelemeler ve göndermelerle dolu üslubuyla başka zamanlardan bir Havana aşkına hayat veriyor. Bir çok edebiyat eleştirmenince James Joyce ile karşılaştırılan Guillermo Cabrera Infante, Vefasız Peri adlı romanında, başyapıtı sayılan Kapanda Üç Kaplan’da olduğu gibi okuru Havana’ya götürüyor ve bu egzotik kentte yaşanan olağanüstü aşk hikâyesine tanık ediyor.
Kültür - Sanat
Digilogue Paneli...
Zorlu PSM ve Zorlu Holding ev sahipliğinde,6 Mayıs 2016 tarihinde, Zorlu PSM’de düzenlenecek “Digilogue Paneli”, dijital sanat alanında eserler sunan dünyanın en önemli sanatçılarını bir araya getirecek. Katılımcılar, dijital teknolojinin; sanat, mimari ve moda ile etkileşime girdiğinde nasıl yenilikçi ve yaratıcı bir hale gelebildiğini, bizzat bu
alanda eserler ortaya koyan sanatçıların ağzından dinleyebilecekler. Örgüyle radyo, nakışla bilgisayar! Panelde örgü, nakış gibi geleneksel tekstil yöntemlerini kullanarak giyilebilir teknolojik sanat eserlerine imza atan mimar, sanatçı, araştırmacı ve eğitmen Ebru Kurbak da konuşmacı olarak yer alacak. Ebru Kurbak, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi alan ve şu anda Viyana’da yaşayan bir sanatçı, araştırmacı ve eğitmen. Ebru Kurbak, eserlerinde sık sık tekstil tekniklerini ve malzemelerini kullanıyor.Kurbak, şu sıralar “StitchingWorlds” (Dünyalar Örmek) adında bir proje yürütüyor. Avusturya Bilim Fonu’ndan kendisinin aldığı fon ile başlattığı uluslararası sanatsal projeyi, Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi’nde ekibiyle birlikte yürütüyor. “StitchingWorlds” (Dünyalar Örmek) ile yine tekstil malzemeleri ve tekstil tekniklerini kullanarak 8 bit bir bilgisayar üretmek için çalışıyor. Kurbak’ın birkaç yıl önce de tasarladığı “The KnittedRadio” eseri ile de örgüyle bir radyo vericisi üretilebileceğini ispatlamıştı.
Sanat mekan tanımaz...
ARMAGGAN Art & Design Gallery, keşfettiği ve desteklediği sanatçıların etkileyici eserlerini Sanat Burada mottosuyla Türkiye’nin en gözde mekânlarına taşımaya devam ediyor.“Yaşayan Müze” olarak tanınan ve dünyanın en özel otel unvanı olan Relais&Chateaux’nun Türkiye’deki tek temsilcisi Museum Hotel ile yepyeni bir projeye imza atanARMAGGAN Art & Design Gallery, benzersiz bir sergiyi hayata geçiriyor; “Art in Museum”… 5 Mayıs Perşembe günü başlayacak olan “Art in Museum” sergisinde, çağdaş
yaklaşımları ve özel teknikleri ile sanat dünyasının dikkat çeken isimleri Meral Değer, Camekan, Asanni, Nadia Arditti, Nilay Özenbay, Gül Delemen, Betül Cankara, Şevket Arık, Nilgün Sabar, Tan Taşpolatoğlu, Sinem Kaya, Neşe Çoğal, Güneş Özmen, İrem Çamlıca, Canan Ustaoğlu, Mustafa Karyağdı,Çetin Pireci, Oytun Berktan’ın resim ve heykel çalışmaları yer alıyor. ARMAGGAN Art & Designve Museum Hoteliş birliğiyle yaz sonuna kadar devam edecek olan “Art in Museum” sergisi Museum Hotel’de konaklayanlara tatilleri boyunca sanatla dolu, benzersiz deneyimler sunuyor. Türkiye’nin tek Relais&Chateaux oteli Museum Hotel, benzersiz konsepti kadar özel projeleri ile de fark yaratıyor. Müze konseptiyle birbirinden değerli eserlere bünyesinde yer veren Museum Hotel, “sanat mekan tanımaz” mottosundan yola çıkarak, ARMAGGAN Art & Design Gallery iş birliğinde, Museum Hotel’den ilham alan 24 sanatçının çarpıcı eserleriyle hazırlanan çok özel bir sergiye,Kapadokya’nın büyüleyici güzelliğinde ev sahipliği yapıyor; “Art in Museum” marketing europe & anatolia /49