2010 Kasım-II / Sayı:6
İçindekiler Söylesem tesiri yok, Sussam; Gönül razı değil ! Ufuk Kocakaplan…………………..2 Kurtuluşumuz: Nükleer Enerji Santralleri Eyüp Aktuğ……………………………... 4 Çağdaş hezeyan olgusu: Kemalistler Ufuk Kocakaplan………………………………….6 Soruyorum, sizin amacınız nedir? Eyüp Aktuğ…………………………………………..7 Ey TÜRK Ufuk Kocakaplan………………………………………………………………………. 8 CHP’de neler yaşanıyor? Eyüp Aktuğ……………………………………………………….9 Ey ecdadından utanan UTANMAZLAR Ufuk Kocakaplan…………………………….11 Kurban Bayramı’nın ehemmiyeti üzerine Eyüp Aktuğ………………………………12 Ben ne iktidar yalakasıyım nede muhalefet düşmanıyım! Ufuk Kocakaplan…..13 Sükûtun Senfonisi-2 Eyüp Aktuğ……………………………………………………………14 Tükürün Ufuk Kocakaplan………………………………………………………………………..15 Geçmişten günümüze TV kültürümüz Eyüp Aktuğ…………………………….........16
Bu dergi içerisindeki yazıların telif hakkı MyFreeCopyright servisi ile korunmaktadır. Dergimizi hayatvekalem.blogspot.com ve www.e-aktug.com adreslerinden temin edebilirsiniz.
Söylesem tesiri yok, Sussam; Gönül razı değil ! Basit bir başörtüsü. Kimine göre türban,kimine göre ülkeyi karanlığa götüren obje. Bir türlü onun bunun oyuncuğa oldu ama bir türlü kendisinin başörtüsü olamadı. Fuzili'nin dediği gibi "Söylesem tesiri yok, Sussam; Gönül razı değil!".Değil kardeşim.Kendini Allah'ın dinine adamış insanlar olarak; bu başörtüsü yasağı bizim gönlümüzü rahat ettirmiyor,rahat bıraktırmıyor. Sağolsun Atatürk üzerinden geçinen Kemalister;bu ülkede TEVHİD dinin emrini bizlere dayatıyor,dayatmaya da devam ediyor.Yarın Allah'ın karşısına çıkacaksınız.Hiç mi korkunuz yok? Neymiş efendim "Türban devlet içerisine giremez" miş. Peki kardeşim sen eğer müslümansan senin nasıl vicdanın böyle yasakları kaldırıyor?Senin vicdanın, başka birinin eğitimini veya işini engelleyerek nasıl Allah huzuruna duracak?Ona buna nasıl hesap veririz demeyi bırakında siz bu kainatın en büyük yaradanına nasıl HESAP vereceksiniz?Onu düşünün. Kur'anı Kerimi,Allah'ı ve ONUN PEYGAMBERİNİ ti'ye alanlar bizi yönetemezler.Yönetemiyorlar da zaten.Çünkü Allah doğrunun yanında.Çünkü Allah onun emirlerini,yasaklarını bilen kişilerin,devlet büyüklerinin yanında. Sözde Kemalistler bizi fazla dinlemez.Bizim söylediklerimizi ve düşüncelerimizi medeniyet dışı görürler.Halbuki Mehmet Akif'in dediği "Medeniyet dedikleri açmaksa bendeni,desene HAYVANLAR sizden daha medeni"cümlesi bizlerin duygularına ortak olmuştur. Bir millet; tarihini,bir millet dinini unutursa o millet ölmüş demektir.Bir ülkenin klavuzu ilk önce Allah yolu ve onun kitabı Kur'anı Kerim olmalıdır.İlk onu öğrenmeli daha sonra çıkıp medeniyetten bahsedilmelidir.Birde laiklik diyorlar,özgürlük diyorlar ama kendi insanı başıörtülü diye insanlığa sığmayacak muamele gösteriyorlar.Soruyorum onlara:"Hani laiklik özgürlüktü,hani herkesin dinine inancına saygılı bir kavramdı.Nerde hani nerde saygı?" Sizin keyfi düşünceleriniz ve dayatmalarınız karşısında biz yılmayacağız.Söyleyeceğiz.Siz bu ülkede bazı insanları kendinize çok iyi bağlamışsınız.Gençleri böyle gereksiz bir şekilde bilgilendirmişsiniz.Bizi Atatürk düşmanları olarak gösteriyorsunuz.Halbuki insan önderini sevmez mi?Biz seviyoruz ama bizim sevdiğimizi siz tahammül etmiyorsunuz.Ve bizim gibi düşünenleri Atatürk düşmanları olarak gösteriyorsunuz.Olsun benim ülkemin sözde aydınları.Varın bizi Atatürk düşmanı olarak gösterin.Ama sizin düşman bellediğiniz bir insan değil.Siz ALLAH'I VE ONUN EMİRLERİNİ DÜŞMAN bellemişsiniz.Yazık size.Artık gerçekeri görmezden gelmeyin.Eninde sonunda Allahın karşısına çıkacağız.Bu ülke Sultan
2
Süleymana kalmadı.Size mi kalacak. Birde Nur Suresi 31.Ayeti başörtüsünü bizlere kanıtlar.Atatürk üzerinden geçinen Kemalistlere duyrulur.Batının medeniyet kitaplarını okuyacağınıza gidip de KAİNATIN MEDENİYET KİTABINI OKUYUN DA BİRAZ DOĞRULARI,GERÇEKLERİ öğrenin.O kitapta ALEMLERE IŞIK SAÇAN HAKKIN VE HALKIN KİTABI KUR'ANI KERİM'DİR.Okumanızı tavsiye ederim. Unutmadan kitabımızda başörtüsünden açık bir şekilde bahsediliyor.Ama Sözde Kemalisteler "türban yoktur" diyor.Ha başörtü,ha türban.Sonuçta Allah için örtünüyorsun.Bu başörtüsü de olur,türban da olur,eşarp da olur,bez de olur,uzun ince çarşaflarda olur.Sonuçta AYNI HEDEFE VARIYOR.O DA BAŞLARINI ÖRTMÜŞ OLUYORLAR. Yazıma son verirken bu yazımdan dolayı belki Kemalist arkadaşlarım beni hedef alacak.Onlara tavsiyem "Kemalist"olmamaları; sadece "Atatürkçü" olmalarıdır.Çünkü Kemalist,Atatürk üzerinde geçinen fırsatçılara denir.Atatürkün düşüncesi dışında hareketler sergileriler Atatürk'e mal ederler.Onun için Kemalist olmayın Atatürkçü olun. Ve dininizi hiç bir şeye satmayın,sattırmayın.Bazı batı kanunları var diye Dinin emirlerini görmezden gelmeyin.Çünkü yarın ALLAH'IN KARŞISINA ÇIKACAKSINIZ,ÇIKACAĞIZ. UFUK KOCAKAPLAN “Serbest Kürsü” hayatvekalem.blogspot.com
3
Kurtuluşumuz: Nükleer Enerji Santralleri
Bu bölümde Türkiye ekonomisinden, yerli üreticinin çin karşısında ezilmesinden ve üreticinin ucuza mal üretmesinin nasıl mümkün olacağından bahsedip alternatif çözüm önerileri sunacağım. Çin'i bilirsiniz. Birçok ülkeyi açık pazarı haline getirmiş son yüzyüılın en büyük ekonomilerinden birisi haline gelmiştir. Peki bunu nasıl başarmıştır hiç düşündünüz mü? Şöyle bir alışverişe çıktığımızda neredeyse her eşyanın etiketinde Made İn China damgasını görürüz. Adamlar üretiyor ürettiğini ucuza satıyor ve ekonomiside büyüyor bu büyüme halkınada y ansıyor. Türkiye'nin örnek alması gerektiği ekonomi modeli çindir. Peki Çini diğer devletlerden ayıran en büyük özelliği nedir? Nüfusunun kalabalık yada topraklarının büyük olması değil. Çok ucuza enerji üretip ürettiği enerjiyi çok ucuza kullanabilmesidir. Bunu nükleer enerji santralleri ile gerçekleştirmektedir. Çevrecilerin bana kızdığını görür gibiyim. Ama bu bir gerçek ister istemeyin ister isteyin Türkiye'dede nükleer enerji santralleri kurulmalıdır. Yani kısaca büyümek istiyorsak şarttır. Çevrecilerin karşı çıkma sebeplerinin haklılık gerekçesi var. Bir patlama olsa sonuçları ağır olabilir. Ancak ülkemizin kara sınırı olduğu Ermenistan'da bile 10 yakın santral olduğunu göz önüne alırsak orada yaşanan bir patlamadan ülkemizde etkilenecek. Veya Yununistan'da olan bir patlamadan ve tabiki İrandaki mevcut nükleer enerji santrallerinde olan bir kazadan ülkemizde kesinlikle etkilenecek. Vaziyet böyle iken dört bir yanımız zaten nükleer enerji santralleri ile çevrili iken bizim bu teknolojiyi elimizin tersiyle itmemiz, bütün komşularımızda böyle bir teknoloji varken ve olası bir kazada bizlerde etkilenecekken biz kanser olmak istemiyoruz demeleri ne kadar normal. Zaten tehdit altındasın. Şimdi Türkiyeye nükleer enerji santralleri kurmaları halinde yaşanacak gelişmeleri sıralayacağım.
4
•
•
•
•
•
Bu enerji santrallerinden faydalandığımız anda çok ucuza enerji üretebileceğiz. Buda demek oluyor ki sanayicimiz artık elektrik enerjisine muhtaç olmayacak dilediği gibi üretim yapacak hem kendisi doyacak hem çevresi doyacak. Bilindiği üzere elektrik enerjisi nükleer enerji santrallerinde üretilen enerjiye göre çok pahalı bir enerji türü. Bu santrallerden kurulması halinde hem evlerde hem üreticilerde ekonomik açıdan rahatlayacak. Türkiye ekonomisi üreten bir ekonomi haline gelecek. Artık çin mallarına rağbet kalmayacak. Çünkü bizde ucuza enerji ürettiğimiz için halka ucuza mal satacağız. Ekonomik alandaki gelişmeler halkın cebinede yansıyacak. Açlık sınırı düşecek. Herşey çok ucuz olacağından işverenler daha fazla eleman alacak ve işsizlik azalacak. .................
İşte böylesine bir teknolojiyi ve bu teknolojinin getirileri saçma sebepler yüzünden terkedip dünyanın en pahalı elektriğini en pahalı yakıtını tüketmek ne kadar akıl karıdır öyle değil mi? Eyüp AKTUĞ “Serbest Kürsü” www.e-aktug.com
5
Çağdaş hezeyan olgusu: Kemalistler Bu ülkede düşüncesinden dolayı yargılanan ve her defasında vatan haini olarak lanse edilen benim gibi düşünenler hiç mi haklı değil? Elinizi vicdanınıza koyun.Bizim Atatürk ile problemimiz asla yoktur,olmayacaktırda.Bizim davamız bizim kavgamız Atatürk üzerinden geçinen fasıklarla. Ne hikmetse bu fasıklar bizleri gerici,Atatürk düşmanı olarak bu topluma lanse ettirmişlerdir ettirmeye de devam etmektedirler. Onlara cevabım şudur: - Siz bizi gerici olarak görüyorsunuz.Evet biz gericiyiz ve hep gerideyiz.Çünkü size çüş demek için gerideyiz.Yoksa siz bu ülke de ne Atatürk Cumhuriyeti bırakırsınız ne de din olgusunu.Bizler olmazsak siz bu ülkeyi aydınlığa değil karanlığa çevirirsiniz. Şimdi eline sazı olan ben kemalistim diyor.Yahu bu kemalistlik nedir?Bizlere açıklayabirler mi? Kemalizm bu ülkeye ne kazandırdı? Atatürkçü olun ama Kemalist olmayın.Çünkü bu ülkede Kemalizm raydan çıkmış,Atatürk'ten uzak bir olgu haline gelmiştir.Sizde bu oyuna gelmeyin. Evet Mustafa Kemal'i sevin ama kemalist olmayın. Eğer bunları başarabiliyorsak biz demek ki bu ülke de işler yolunda gidiyor demektir.
UFUK KOCAKAPLAN “Serbest Kürsü” hayatvekalem.blogspot.com
6
Soruyorum, sizin amacınız nedir? TRT bilindiği üzere devletin resmi bir kurumudur. TRT'nin 'Kozmik Oda' diye bir programı var. Birkaç gün önce devletin resmi kurumu TRT'ye yani Kozmik Oda programına Mehmet Ali Ağca konuk oldu. Bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzününün kızarmasına uluslararası düzeyde zor duruma düşmesine neden olan Mehmet Ali Ağca şimdi tekrar devletin resmi kurumu TRT'ye konuk oluyordu. Bakın 13 Mayıs 1981 yılında neler olmuş; II. Jean Paul'e yönelik suikast girişimi, 13 Mayıs 1981'de II. John Paul'e 17:00'ı az geçe Mehmet Ali Ağca tarafından Browning marka 9 mm otomatik tabanca ile ateşlenen 3 mermi ile elinden ve karnından vurulmuştur. İşte olaylar bu şekilde gelişmiş. Ve bir zamanlar bu yüzden dolayı Türkiye'nin başı fena halde ağrımıştı. Ve hal böyle iken nasıl oluyorda bir zamanlar Türkiye'yi zor duruma düşüren bir kişiyi devletin kanalına çıkarabiliyor ve orada konuşmasına müsade edebiliyorlar. Bu durum devletin kendi kendisini güç duruma düşürmesinden başka birşey değildir. Bu açıdan bakanımız sayın Günay'a sonuna kadar katılmaktayım. Bu durumun savunulacak bir tarafı yoktur. TRT kendi içerisinde özerk olursa iş buralara kadar gelir. Bunun tedbirini önceden almaları lazım idi. Yani bir denetim mekanizmasında geçirilmesi lazım. İsterseniz hafızalarımızı tazelemek için olayın devamını hatırlayalım. Saldırı sırasında II. John Paul, Vatikan'ın San Pietro Meydanı'nda 10 bini aşkın izleyicisini üstü açık arabası ile selamlamaktaydı. Tetikçi Ağca hemen olay yerinde yakalandı; II. John Paul 3 km ötedeki Gemelli Hastanesi'nde 5.5 saat süren bir ameliyata alındı. Yoğun kan kaybına rağmen II. John Paul ameliyattan başarı ile çıktı. 1 Şubat 1979'da gazeteci Abdi İpekçi'nin öldürülmesi olayının firari sanığı Mehmet Ali Ağca olayın sanığı olarak yakalanmıştır. Suikast girişimi İtalya'da diplomat olarak görev yapan iki Bulgar'ın tutuklaması üzerine Soğuk Savaşın iki süper gücünü karşı karşıya getirmiştir. Vurulmasından 4 gün sonra Ağca'yı affettiğini bildiren II. Jean Paul, Ağca'yı 27 Aralık 1983'te bizzat İtalyan cezaevinde ziyaret etti. Suikast soruşturması boyunca 128 kez ifadesi alınan Ağca her seferinde farklı bir ifade verdi. 22 Mart 1986'da İtalya yasalarına göre ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Soruşturmada eylemin arkasında kimin olduğu belirlenemedi. Berlin Duvarının yıkılması ile İtalyan istihbaratının 1999'da 600 sayfalık eski Çekoslovakya gizli polis dosyalarını ele geçirmesi üzerine eylemi planlayanlar üzerine tartışmalar yeniden hareketlendi. Dosyalarda 13 Kasım 1979 tarihinde Sovyet otoritelerinin anti-komünist aktivitelerinden ötürü II. Jean Paul'ün yerinden indirilmesi ön görülmekteydi. Devam eden İtalya soruşturmalarında Rus Askeri Gizli Servisi'nin bu işin arkasında olduğu öne sürülmüşse de talimatı kimin verdiği hala meçhuldur. Suikast girişimiyle yaralanan II. Jean Paul o dönemden itibaren eski sağlıklı konumunu yitirdi. Kendisini ölümden kurtaranın Meryem olduğuna inanan II. Jean Paul, Katolik inancında Meryem kültünün hararetli savunuculuğunu yapmıştır. Eyüp AKTUĞ / “Serbest Kürsü” / www.e-aktug.com
7
Ey TÜRK
Umudu tüketmemek gerek,ne kadar da umutsuzlar toplumunda yaşarsak bile.Şükretmeliyiz Allah'a,sabır dilemeliyiz.Ne oluyorsa olsun,ne yapılıyorsa yapılsın.Kararlıyız yenilmemekten,kararlıyız kara düşünmemekten,kararlıyız yılmamaktan,kararlıyız şükretmekten. Her Türk; Bir Oğuz’dur, Alparslan’dır, Fatih’tir, Yavuz’dur, Abdülhamit’tir, Atatürk’tür, Yesevi’dir, Yunus’tur, Hz. Ebubekir’dir, Hz. Osman’dır, Hz. Ömer’dir, Hz. Ali’dir,Hz. Muhammed (S.A.V.)’ in askeridir. Ey Çilekeş Türk ! Başka Vatanımız yok ! Başka Devletimiz yok ! Başka Bayrağımız yok ! Başka Kitab’ımız asla yok ! Gaflet uykusundan uyanmanın zamanı… Vakit geçmeden toparlan… Küskün komşun ve arkadaşın varsa barış…Gün dayanışma ve Birlik günüdür… UFUK KOCAKAPLAN “Serbest Kürsü” hayatvekalem.blogspot.com
8
CHP’de neler yaşanıyor?
Bilindiği üzere 2011'de genel seçimler var. Partilerde yavaş yavaş seçim havasına girmiş gibi gözüküyor. Birisi var ki bu seçimde kendisine biçtiği rol diğer seçimlerde kendisine biçmiş olduğu rolden farklı. CHP'den bahsetmek isetiyorum ve diğer partilerden. Ama esas önemli olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun içimizdeki korku imparatorluğunu yıktık diye bir cümle kurması. Buna bakılırsa CHP genel seçimlerden evvel genel başkan seçimlerine gidecek. Diğer yazılarımdada sıkça bahsini yaptığım bir mevzu vardı. Hiçbir parti genel seçimlere hazırlanırken birden ikiye bölünmez. Bunda bir iş var diye kafa yorarken farkında olmadan aşağıdaki ihtimaller zincirinin halkalarını iç içe geçirmişim. İşte halkalar; •
•
•
•
Yaşanan bu karmaşanın zaman diliminin bir hikmeti olmalı bence. Kendi deyimi ile bu korku imparatorluğunu neden daha önce yıkmadıda seçimlere az bir süre kala yeni bir yapılanmaya girdi. Halkın gözünde itibar kaybı yaşama seçeneğini seçti. İhtimallerden bahsediyorsak şu ihtimalide göz önünde bulundurmamız lazım. Hiçbir parti seçimlere hazırlanırken ikiye bölünmek istemeyeceğine göre perdenin arkasında senaryoyu yazan ve yöneten birisi aranmalıdır. Bu durumda perdenin önünde açıklama yapanlar rollerini gereği gibi yerine getiren oyuncular olması lazım. Bu ihtimal işleri biraz daha karıştırıyor. İhtimallere bir yenisi daha ekleniyor. Bakınız biraz önce perde arkasındaki renkli gölgelerden bahsettik. Bunların kim olduğu konusunda buraya birşeyler karalmak yersiz olacak fakat perdenin gerisindeki bu kişilerin parti menfaatine çalışmadığı ortada(böyle bir ihtimal var ise eğer). Kendi menfaatleri için parti menfaatlerini yok sayıyor. Eğer bu ihtimalin gerçeklik payı var ise CHP'nin neden seçimlerde başarısız olduğuna bir işarettir. İhtimaller zincirinin son halkası ise herşey tesadüf. Bu noktada kimsenin hata ve günahı olmaması ihtimali zayıf bir ihtimal olmasada yinede zincirin en sonuna ekleyelim ki diğer halkaları gürültüye kurban etmesin.
9
Aziz kardeşlerim, işte saydığımız bu ihtimallerin en az birisi veya birkaçının gerçek olma ihtimali siyasetimizin ve politikamızın kalitesi ortaya koyuyor. Şu durumda bir aileyi bile idare etmekten aciz olanlar ülke yönetimini nasıl ağzına alır diye sorar seçmen. Şahsen ben sorarım. Sözlerimi fazla uzatmadan bir gösteri için biletlerin bedava olduğunu hatırlatıyor ve sizleri bu komedi ile başbaşa bırakıyorum, iyi seyirler(oyun için)... Eyüp AKTUĞ “Serbest Kürsü” www.e-aktug.com
10
Ey ecdadından utanan UTANMAZLAR Bu ülkede bir başbakan ne zaman din üzerinden konuşmaya kalksa hemen çakma ulusalcılar 'irtica' geliyor demeye başlıyorlar. Bu ülkede bir başbakan camiye gidip namaz kılmaya kalksa 'irticanın ayak sesleri' gibi cümleler ülke gündemine getiriliyor. Bu ülkede bir başbakan mitinglerde veya toplu bir alanda 'kitaptan,peygamberden ve Allah'tan' bahsetmeye kalksa 'cumhuriyet elden gidiyor'söylemleri çakma ulusalcıların dilinde sakız oluyor. Ey ecdadından utanan utanmazlar. Sen neden rahatsız oluyorsun.Allah'tan mı?Onun Peygamberinden mi rahatsız oluyorsun?Neden din konuşulduğu zaman rahatsız oluyorsun? Siz çakma ulusalcılara sesleniyorum: Osmanlı Devleti gericidir'diyecek kadar basiretsizsiniz.Atatürk üzerinden siyaset yapacak kadar da genişsiniz. Neden bu ülkede bir devlet adamı din konusun açtığında veya din hakkında konuşmaya başladığında niçin rahatsız oluyorsunuz? Bakın benim çakma ulusalcı kardeşlerim.ABD'de 'ABD Başkanları pazar gününü ibadate ayırın' diyerek halkı ibadete sevk ediyorlar.Ama bizim Türkiyede bir başbakan çıkıp 'Cuma günü namaza gidelim' gibi cümle kullansa hemen o başbakanı şeriatçı,yobaz olarak nitelendiriyorsunuz.Hemen karalama kampanyaları başlatıyorsunuz pervasızca.Bu söylediğim olaya En güzel örnek Tayyip Erdoğan,Tugut Özal ve Adnan Menderes örneğidir.Çıkıp bu ülkeye hizmet etmiş ve hala etmeye devam eden devlet adamlarını hangi vasfınızla böyle ağır ithamlarla karşı karşıya bırakıyorusunuz.Hiç mi vicdanınız da Allah korkusu yok? Yukarıdaki saydığım başbakanlar sırf maneviyatından dolayı eleştiriliyor ve hatta anlamsız bir yargılama yoluna kadar gidebiliyorlar. Bu ülkede din konuşmak neden kısıklı?Laiklik mi elden gidecek?Yoksa Cumhuriyet rejimi mi tehlikeye girer?Anlamak mümkün değil. Anadolu da garibanın yanında olanlar genellikle irtica ile suçlanıyor.Çünkü gariban kim müslüman. İşte ulusalcılar hemen yaygara başlıyor Türkiye'de.Laik yobazlar iş başına geçiyor ve ortalığı bulandırıyorlar utanmadan sıkılmadan. Uzun lafın kısası; Sözüm Atatürk üzerinden geçinen ulusalcılara,siyasi partilere,kemalistlere: "Bu ülke var oldukça gerçek anayasamız 'hakikat anayasası olacak;gerçek önderimiz Hz.Muhammed Mustafa(sav)olacak.Yoldaşımız Rabbimiz,klavuzumuz Kur'anı Kerim olacak.Gerisi yalan" UFUK KOCAKAPLAN “Serbest Kürsü” hayatvekalem.blogspot.com
11
Kurban Bayramı’nın ehemmiyeti üzerine
Bugün Kurban Bayramı'nın ilk günündeyiz. Hepimizde büyük bir heyecan ve sevinç var. Ve az sonra akrabalarımızın, arkadaşlarımızın, dostlarımızın ve hakkın rahmetine kavuşmuş olanların ziyaretine gideceğiz. Bayramı doya doya yaşayacağız. Durumu iyi olanlar kurban vazifesini yerine getirecekler ve kardeşliği kardeş olmayı birkez anlayacağız. Dostlarımız ve akrabalarız ile dargın isek barışacağız. Bu bayramda bir yüz gram et bile alamayan kardeşlerimizin sofrasına et girecek. Bu açıdan kurban bayramının ehemmiyeti insanları birbirine yaklaştırma ve insan olma ortak paydasında birbirimizi gözetme konusunda büyüj bir önem arzetmektedir. Ancak dünyanın farklı bölgelerinde bırakın et yemeyi bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar yaşamakta. Özellikle afrika kıtasında batılı adamın "siyah köle" olarak nitelendirdiği kardeşlerimizin içerisinde bulunmuş olduğu durumu iyileştirme adına birşeyler yapabiliriz. En azında beş on lira gibi bir yardımda bulunabiliriz İHH gibi örgütlere. Sizlere Charles Bukowski'nin bir sözünü paylaşmak isterim. İlaç Göndermeye Karar Vermiştik Afrika'ya... Ancak Hepsinin Üzerinde Tok Karnına Yazıyordu. Bu sözler söyleyecek başka bir söz bırakmıyor. Onların yiyecek bir lokma ekmeği yokken biz nasıl gönül rahatlığı ile bayram yapabiliriz. Ben bu satırları yazarken afrikanın bir köşesinde masum bir çocuk açlıktan ölmekte belkide. Eyüp AKTUĞ “Serbest Kürsü” www.e-aktug.com
12
Ben ne iktidar yalakasıyım nede muhalefet düşmanıyım! Ben bu ülkede 21 yaşında hem okuyan hemde ekmeğini kazanan bir gencim.Aslen Diyarbakır'lıyım.Ve gururla taşıdığım memleketimi gurursuz siyasetçilere bırakmamak için var gücümle yazılar yazmaktayım.Doğu da oynanan oyunları ben bilirim.Doğu Türkiye'nin en büyük ilidir.Ve Türkiyeli ve Türk olmaktan mutluluk,gurur ve şeref duyuyorum.Türkiyenin bölünmez bir vatan parçası olduğunun bilincindeyim. Kürtte Türktür,Türkte Türktür,Lazda Türktür,Çerkez,Türkmen de Türktür.Bunu biliyor ve bilmeyede devam edeceğim. Malumunuz üzerine sitemi takip edenler bilir.Bazı çevre beni iktidar lehine yazılar yazmakla suçluyor.Oysaki İktidara yakın yazılar yazmıyorum.Sadece bir türk evladı olarak halkın içinden biri olarak içimden gelen düşünceleri yazıyorum yazacağımda.İster beni iktidara yakın görün isterseniz içinizden gelen duyguları yazıya döken bir kişi olarak görün.Ben doğru olanı yazacağım.Beni kimse ilgilendirmez. Beni eleştirenlere sesleniyorum.Ben yeri geldiğinde iktidar alehine de tenkit nitelikli yazılar yazıyorum.O zaman neden birşeyler söylemiyorsunuz. Ben sadece ülkem adına doğru olan şeyleri yazmakla mükellefim.Çünkü bir vatansever olarak bunları yazmak benim boynumun borcudur. Uzun lafın kısası; Ben ne iktidar yalakasıyım ne de muhalefet düşmanıyım.Ben doğrudan yanayım.Yanlış olan herşeye karşıyım. Unutmayın bir siyaset partisi yüzünden ne ülkemi satarım ne de onun isteği doğrultusu hareket ederim.Ben bildiğim yolda yürürüm ve bildiğim bilgileri sadece aktarırım.
UFUK KOCAKAPLAN “Serbest Kürsü” hayatvekalem.blogspot.com
13
Sükûtun Senfonisi-2
Ey sahte müslümanlar yani bizler! Zalimin zulmü karşısında ses çıkarmayan, mazlumun yanında bulunması yetimin hakkını savunması gerekirken bir tekmede sen vuran sahte müslüman. Adı müslüman fakat bir müslümanın taşıması gereken bütün sıfatlardan yoksun. Taşıdığı tek sıfat ise "MÜNAFIK" kelimesidir. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV)'in şu sözü aslında vaziyetimizi izah eder nitelikte. Komşusu açken tok yatan bizden değildir. Bugün kapitalist dünya düzeninde gökdelenler arasında kaybolan hayatları gözönüne aldığımızda ülkemizde burjuvayı çıkardığımızda nufüsumuzun büyük bir bölümü açlık sınırında yaşamakta. Ve Türkiye şöyle dursun gözlerimizi biraz öteye yani Afrika'ya çevirelim. En aşağı 250 veya 300 milyon insan aç yaşarken bizler nasıl olurda başlarımızı yastığa koyup rahat bir uyku uyuyabiliriz. Suçu kapitalist düzene atmakla kaçamazsın. Şu soruyu sorabilirsin kendine ben tek başıma ne yapabilirim. Benim gücüm ne kadar etkili olabilir diye! Doğru söylüyorsun bir çiçek ile bahar olmaz fakat her bahar bir çiçek ile başlar bunu sakın unutma. Gelin bu bayram komşularımızı yetimi, mazlumu, düşkünü gözetelim. Kestiğimiz ve keseceğimiz kurbanları gösteriş için değilde fakirlere boğazından bir lokma et girmeyen yetimlere yani Allah'ın rızasını kazanmak için kurban edelim. Biraz önceki hadisi şerifi tekrarlamakta fayda görüyorum: "Komşusu açken tok yatan bizden değildir". Yazımı Sükûtun Senfonisi adlı diziye dahil etmek istedim. Çünkü Sükûtun Senfonisi bunları söylüyor. Yani aslında vicdanımız bunları söylüyor. Bu dünya uykusundan biran evvel uyanıp hakikati görmek dileğiyle sizleri Allah'a emanet ediyor ve tekrar bu bayramın İslam alemine, vatana ve millete hayırlar getirmesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Eyüp AKTUĞ “Serbest Kürsü” www.e-aktug.com 14
Tükürün Mehmet Akif Ersoy şöyle der: "Tükürün milleti alçakça vuran darbelere! Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere! Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne! Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!" Evet bu dörtlük bizlere şuanki Türkiye'yi çok iyi özetliyor bizlere. Bu ülkede bölücük yapanlara; Bu ülkede ayrımcılık yapanlara; Bu ülkede darbe yanlısı olanlara; Bu ülkede terörün avukatlığını ve siyasetini yapanlara; Bu ülkede Türk askerini şehit yapanlara ve yaptıranlara; Bu ülkede Zalime alkış garibana kurşun sıkanlara; Bu ülkede Zengini baş tacı fakiri hor görenlere; Bu ülkede kısacası kul hakkı yiyenleri,koca Türk milletinin vebalini alanlara,halka seçim meydanlarında söyleyipte seçilince söyklediklerine yapmayanlara; Ülkeyi bölmek isteyen şerefsizlere veya bu gibi eylem ve söylemlerde bulunan vede bu olaylara göz yuman siyasetçisinden,askerine,sivilinden,ülke yönetimine kısacası ALAYINA TÜRK MİLLETİ ADINA TÜKÜRÜYORUM!!! UFUK KOCAKAPLAN “Serbest Kürsü” hayatvekalem.blogspot.com
15
Geçmişten günümüze TV kültürümüz Daha önceleride biraz değindiğim bir konuyu irdelemek istiyorum. Ne olduysa 1990 lı yıllara geçtiğimizden sonra oldu. Özel televizyon kanallarının bir bir ortaya çıkması reyting savaşları ardından bir yeraltı mesya şehirleri kuruldu. Şüphesiz bütün bunlarda tek bir zihniyetin parmağı vardı o da vahşi kapitalist politikadan başkası değildi. İlk önce hayatımıza Kara Şimşek girdi ardından onu Dallas takip etti ve entrikalarla dolu serüvenimiz TRT aracılığı ile başlamış oldu. Seriyi bu kezde Latin Amerika'nın pembe dizileri devraldı. Derken artık televizyon kültürümüz oluşmadan batı tarafından berteraf edilmiş oldu[belkide kenidlerince şekillendirildi.] Ve işte 2000 ler... Nihayet milenyuma girmiştik. Galatasaray'ın büyük başarısı ile taçlandırmıştık Türkiye'nin milenyuma girişini. Futbol ile yatıp futbol ile kalkıyorduk zararsızdı masumdu futbol denen hadise. Kimi zaman üzüldük kimi zaman büyük sevinçler yaşadık[bkz. UEFA kupası olayı]. ve geldik 2009'a artık batının birşey yapmasına gerek kalmamıştı. Türk kültürünü unutturmak milli ve manevi değerleri erozyana uğratıp kendi benliğimizi unutturmak için artık bir güç sarfetmelerine gerek yoktu. Çünkü artık televizyon dünyamızda kültürümüzde içimizdeki irlandalılar vardı. Şu son iki yıldır Kanal D'de gösterilen Aşk-ı memnu dizi bunun canlı göstergelerinden birisi. Dizinin konusu aile içi sapkınlıklar, bolca müstehcenlik[bir nevi p*rn* kuşağı]. İşte yıllardır kayıtsız şartsız bize izlttirilen gerek sinemalar gerek diziler bizleri bu noktaya kadar getirdi. Demekki bu gibi yayınlara rağbet varki yapımcılarda bunları yapıyor. Uyan ey kardeşim! Bizim sorunumuz seçme hakkımızın elimizden alınması ve bazı şeylerin dayatılması. Televizyon seni değil sen onu yönet, izlemeye değer birşey bulamadıysan kapat gitsin. İnan ki izlememeniz izlemenizden katkat daha hayırlıdır. Manevi değerlerine özellikle Türk aile yapısı ile alay eden şerefsizlere karşı televizyonu reddet. Eyüp AKTUĞ “Serbest Kürsü” www.e-aktug.com
16