Türkiye için sandığa gidin...
Mecmua Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sedadi BAYBAR
EVET Tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi memleketimizde de geleceği etkileyecek kararlar almak için halkın önüne sandık koyuluyor ve elitlerin hazırladığı maddeler milletin iradesinde nasıl yankılanacak ölçülüyor. 16 Nisan, biz Türkiyeliler için önemli bir gün. Gazi Mustafa Kemal’in imparatorluk bakiyesi üstünde arkadaşlarıyla inşa ettiği Cumhuriyet’e yeni bir bakış açısı gelsin mi gelmesin mi oylanıyor!
İçinde yaşadığımız için midir yoksa dünyanın halleri hep böyle miydi karar vermek zor. Eski dünyanın iki süper gücü Suriye toprakları üzerinde amansız bir it dalaşının içerisinde. Tuhaf davranışlarıyla serseri mayın gibi görünen Amerika’nın yeni başkanı ve anlaştığımız konu kadar anlaşamadığımız bir çok konu olan Rusya’nın kısa boylu ayısının bir türlü bitmeyen “sıcak denizlere” inme sevdası. Yarım asırdan beri kapı eşiğinde durduğumuz, sürekli tersleştiğimiz Avrupa Birliği; öte tarafta ise tarihsel çıkarları için Ab’den koşar adım kaçan İngiltere var. Avrupa’yı kaynatan ve tüm insan haklarını çiğnemelerine neden olan mülteci krizi hala sıcaklığını korumakta. Gözü dönmüş bir diktatör Ortadoğuda halkının yarısından fazlasını ülkeden kovalamış, yarım milyondan fazlasını da katlederek tarihe ismini babasının yanına, katil Esed’ler listesine yazdırmış durumda. Saati bozuk saatli bomba gibi sınırımızda yersiz hiddetlenen ve katliamlara olur veren İranlılar ise mezhep üzerinden hakkaniyeti ayaklar altına almakta. Kuzey Irak’ta zavallı Barzani federasyondan ayrılmak için referandum yapacağını haykırırken, gövde gösterisi yapar gibi göndere sözde bayraklarını çekmekte. Ermenistan-Azerbaycan gerginliği, kopuk Mısır ilişkileri, Darma duman olmuş Yunanistan ve bir türlü çözülemeyen ve ergen kavgasına dönüşmüş Kıbrıs çıkmazı... Çöplükte bir gül gibi ülkemiz ya da ateşten çemberin içinde bir bardak su! Gerçekten öyle mi? Belki Suriye’den kaçan insanlar için öyle olabilir... çölde bir vaha. Ancak bu ülkenin içinde vatan millet derdiyle tutuşan insanlar için öyle olmadığı kesin. Çünkü hiç durmayan, 30 yıldır bir baş ağrısı gibi sızlayan bir PKK belası var. Yeterince ikna edilirse savcı, polis, sıradan insan ayrımı gözetmeden cinayet işleyen DHKP/C gibi irili ufaklı terör örgütleri var. Kendilerini müslüman sanan, ki değil, akıl yoksunu vahşi DEAŞ terör örgütü de var. Dışarıda ve içeride maalesef durum bu. Konumuza dönecek olursak, 16 Nisan her açıdan çok önemli. Ülkeyi kuran büyük adamlar parlamenter sistemin daha faydalı olacağını düşünmüşler; farklı düşüncelerin mecliste ifade edebilmenin yolunu açmışlar. Lakin kuruluş döneminin gereklilikleri buna pek müsade etmemiş. İktidarlar başkanlık sistemine benzeyen bir yönetimle 1946’ya kadar ülkemizi yönetmişler. Gerçekten farklı düşünceler 1950’den sonra mecliste ezici çoğunlukla koltuk bulunca vesayet odakları tarafından defalarca alt edilmişler. Demokrasi darbelerle 5 defa sekteye uğratılmış, 6. denemeyi ise AZİZ TÜRKİYE VATANDAŞLARI tek yürek olup geri püskürmüşlerdir. 27 Mart 1960’ta, 12 Mart 1972’de, 12 Eylül 1980’de, 28 Şubat 1997’de, 27 Nisan 2007’de ve başarılı olamadıkları 15 Temmuz 2016’daki darbe veya darbe girişimleri olduğunda Türkiye hep parlamenter sistemle yönetiliyordu? Irkçı, faşist cunta yönetilerinin köhnemiş ve geçen yüzyılda kalmış, kendi halkına düşman kafa yapısıyla kurgulanmış anayasalara mahkum muyuz? Kendimizi geçelim... ya çocuklarımız?
Bu sebeple yeni, sivil ve bizim olan anayasayı yapmak için önümüzdeki 16 Nisan halk oylamasını, iyi değerlendirmeliyiz. Yönetimin çift başlılıktan kurtulmasını muradediyorsak ve Cumhuriyetin sorumluklarını alacak, bahanelere sığınmayacak ülke lideri olmasını talep ediyorsak; hiç olmadığı kadar etkili çalışacak olan bir meclis istiyorsak; meclise gönderdiğimiz milletvekillerinin artık ihale, iş ayarlayan tipler olmasını istemiyorsak, gerçekten milletin vekili olmasını talep ediyorsak tercihimiz pusulanın aydınlık tarafından yana olmalı. Yani EVET! 16 Nisanda, yani bu hafta sonu karar vereceğimiz 18 maddelik değişiklik var. Şayet %50’yi geçen tercih EVET olursa 1950’den beri ne yaşıyorsak hepsi mazide kalmış olacak. Çoktan ölmüş olan ve gömülmediği için zombileşen zihniyet ve vesayet odakları, Türkiye’nin istediği zaman gücünü sessizce gösterebildiğini anlayacak. 18 yaşındaki gençlerin yaşadığı kafa karışıklığı yani “seçebilirisin ama seçilemezsin” çarpıklığı giderilmiş olacak. Yargı artık bağımsızlığının yanında tarafsız da olacak, vesayet odakları sinsice yargıda saklanamayacak. Başbakanlık kurumu tarihe karışacak ve şanlı Türk tarihini daima başarıya ulaştıran “sorumluluk alan lider” sistemi yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelecek. Bakanlar meclis dışından alanında yetkin isimlerden oluşacak ve Cumhuriyetin Başkanıyla uyumlu görev yapacak. Yargı kurumlarına eskisi gibi Cumhurbaşkanı ve meclis tarafından üyeler atanmaya devam edecek. 80 milyona yaklaşan nüfusumuzu anca temsil edecek olan vekil sayısı artık 600 olacak, tıpkı Avrupa ülkeleri gibi. Sözümüzün sonuna geldik. Değiştirilmesi düşünülen 18 maddeyi okumak sadece 20 dakikanızı alır. Tercihinizi yapmadan mutlaka okuyun ve unutmayın, ülkemiz, hala çağdışı “Darbe Anayasası”yla yönetilen bir ülke. Artık bunu değiştirmenin ve bölgemizde kendi kararlarını alan özgür bir ülke olma vakti geldi. Unutmayın, değişiklik bizim için değil mutlu ve refah içinde olmasını istediğimiz ÇOCUKLARIMIZ için.17 Nisanda yeniliği reddedişe değil aydınlığı kabul edişin mutluluğuyla uyanmak üzere...
Avukat Erdem BOYACI
HAYIR
Geri sayım başladı. 4 gün sonra ülkemizdeki yönetim biçiminin değişip değişmeyeceği halka sorulacak. Sabah saat 8 ile akşam üstü 5 arasında tüm seçmenler sandıklarına gidecek ve iradelerini ülkenin geleceği için ortaya koyacak. Bu önemli görevi yerine getirecek olan Ödemişli hemşehrilerimiz için Mecmua dergisinin 51. Sayısında tüm maddeleri tarafsız bir şekilde anlatmıştık. Basın olarak bunun sorumluluğunu hissetmiş ve şehrimizde bulunan 3 Siyasi partinin fikirlerini almaya karar verdik. Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Metin Kırlı ve yardımcı Hakan Acun’la ilk mülâkatımızı gerçekleştirdik. Hiç sakınmadan sorduğumuz soruları içtenlikle cevapladılar, sağolsunlar. Ardından Adalet Kalkınma Parti İlçe Başkanı Sn. Halil Demir ile görüştük. Gerçekten bilgili ve propagandasının hakkını veren başkanımıza da teşekkür ederiz. Cumhuriyet Halk Partisi ilçe Başkanı Sayın Nazan Dönmez Hanım ve Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Dalar Beyle görüştük ve ülkemiz hakkında duydukları endişeleri de dinledik. Anlaşılır bir dille cevapladıkları tüm sorularımız için onlara da teşekkür ediyoruz. Vel hasılı, üzerimize düşen görevi kimseyi kırmadan, tam ortada, tarafsız kalarak gerçekleştirdik. Mecmua ailesinin takdir gören bu tavrı bizi gururlandırıyor. Umarız her Ödemişli bu Pazar sandığa gider ve iradesinin tecelli edişine tanıklık eder. Bu ülkede kimse öteki değil. Hayır yahut evet oyu veren her vatandaş bu ülkenin insanı. Biri diğerinden ne üstün ne de aşağı. Bu bağlamda sükûnet içerisinde geçen hazırlık sürecinin referandum sonrasında da aynı centilmenlikle devam etmesini temenni ederiz. Sandıktan ne çıkarsa kabulümüzdür. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın demokrasi!
ADALET ve KALKINMA PARTİSİ
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ