Medikal Teknik Eylül'13

Page 1






:6 :1 0

si Pr oj esin in 15 Şe hi r H asta ne ı İm za la rı At ıld ün ün Üret ic i Tı bb i Ci ha z Se kt ör ta nb ul ’d a İs ve Te da rik çi Gü cü Bu lu şuyo r ya Moral TO Kİ ’d en H asta Ve re ce k H asta ne zü lüyo r Ge ne tik Şi fre le r Çö O da kl ı Med it el , Çö zü m ile Büyüyo r şı Hiz m et An layı

:2 0 :3 6 :5 2

IN DE X

GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr GRAPHIC DESIGNERSÜLEYMAN TERZİ suleyman.terzi@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr

Reklam indeksi ABEM KİMYA.................................95

EMS..............................................23

MES MEDİKAL......................... 17-19

AJANSFA....................................107

FORTİS.....................................A.K.İ.

MESİTAŞ.......................................39

AKTİF KİMYA................................91

HEALTMAN.................................... 9

AMAZON MEDİKAL........................25

ICF FUARCILIK..............................93

AND OUTDOOR..............................75

İHLAS ARMUTLU.........................119

AYDERSAN.............................. 79-81

İHLAS KOLEJİ.............................113

MGT........................................ 61-63 MULTİKAN.............................. 87-89 OCTAMED......................................31

BEK TEKNİK..................................29

İHLAS PAZARLAMA............. 117-119

ÖMS............................................ 2-3

BEYBİ............................................43

İSTEM...........................................11

SCA............................................A.K.

BİSAN...........................................93

KEYHAN TERCÜME.....................109

CDK......................................... 13-15

KRİSTAL GIDA.............................115

CEYO....................................... 33-35

LAMİNAT OFİS..............................83

DİGİTUR.............................. 102-103

LÖSEV.........................................111

DOPA....................Ö.K.-45-47-49-51

MEDICA.........................................71

S.G.M.S.........................................77 TARTI............................................41 TRİMPEKS.......................... 55-57-59 TÜRKİYE HASTANESİ....................73

DÜNYA MEDİKAL..........................27

MEDİMPORT............................ 65-67

TÜYAP................................... 99-101

EKİNEXPO.....................................97

MERCEDES.................................... 7

VARİTEKS............................ Ö.K.İ.-1

CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.


Medikal TEKNİK

Yıl.27 Sayı.321 Eylül 2013

Sağlıkta Hızlı Adımlar Atılıyor

15

Şehir Hastanesi Projesinin İmzaları Atıldı

Editör

14 ilked kamu özel işbirliği ile yapılacak olana 15 şehir hastanesi projesinin imza töreni Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şehir hastaneleri projesinin 11 yıl önceki hayali olduğunu belirtti. Tıbbi Cihaz Sektörünün Üretici ve Tedarikçi Gücü İstanbul’da Buluşuyor Sağlık Bakanlığı, SEİS, TÜMDEF, TOBB ve ilgili kurum ve kuruluşların iş birliği ile “V. Ulusal ve II. Uluslararası Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresi 6-8 Kasım tarihleri arasında İstanbul Pendik Green Park Otel’de gerçekleştirilecek. Kongrede Sağlık Bakanlığı yetkilileri, tıbbi cihaz sektöründeki üretici ve tedarikçi firmaların temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, özel hastaneler ve sağlık kuruluşları ve kamu hastane birlikleri yöneticileri, sağlık sektöründeki gelişim ve değişimleri değerlendirmek üzere bir araya gelecekler.

Hayat Kurtaran Pil ile Avrupa’da Zirvedeyiz Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Avrupa’da toplam 10 merkezde uygulanan Diyafragma Pil Sistemi’nin (DPS) nefes alıp veremediği için yatağa bağımlı, makineyle yaşamak zorunda olan ya da kendinden solunum sistemi bulunan yüksek maliyetli tekerlekli sandalyelere bağımlı ALS ve kaza sonucu yüksek seviyeli boyun kırığı hastalarının rahat nefes almasını sağladığı ve bugüne kadar 34 hastaya başarıyla uygulandığı belirtildi.

TOKİ’den Hastaya Moral Verecek Hastane Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Sağlık Bakanlığı ile işbirliğinde Türkiye’nin en büyük hastanelerinden birini 850 yatak kapasitesiyle Balıkesir’de inşa edecek. İhtiyaç halinde bin 154 yatak kapasitesine çıkarılabilecek hastanenin önemli özelliklerinden biri de tüm detayların hastaların moralini yüksek tutacak şekilde planlanması. 5 yıldızlı otel konforunda inşa edilecek hastanenin renklendirmesinden, ışıklandırmasına ve güneş ışığından faydalanılmasına kadar tüm detaylar, hasta morali düşünülerek tasarlandı. TOKİ, Balıkesir’e inşa edilecek hastanenin ihalesini gerçekleştirdi. İhalenin sonucu önümüzdeki günlerde açıklanacak.

“Ülkemizde Üretilen Ürünün Tüketimi De Teşvik Edilmeli” Sadece ülkemizin değil, Almanya'dan Çin'e kadar olan bölgenin tek işitme cihazı üreticisi olan yüzde 100 Türk firması Ear Teknik’in Yönetim Kurulu Başkanı ve işitme sektöründe faaliyet gösteren İşitme Cihazları Akustik Akademi’nin (İCAAD) Başkanı Mehmet Emin Ağaç, “Piyasada var olan yabancı marka kompleksine” son verecek, (istihdamın oluşturulması) yerli üretimin desteklenmesine yönelik tespit ve önerilerini düzenlenen basın toplantısında açıkladı.


Aktüel

15 Şehir Hastanesi Projesinin İmzaları Atıldı 14 ilde kamu-özel işbirliği ile yapılacak olan 15 şehir hastanesi projesinin imza töreni Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. • Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şehir hasta-

Özel-Kamu İşbirliği

neleri projesinin 11 yıl önceki hayali olduğunu belirterek, “Aslında eğitimde de bu hedefimiz vardı ama maalesef başaramadık” dedi. 14 ilde kamu-özel işbirliği ile yapılacak olan 15 şehir hastanesi projesinin imza töreni Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, AK Parti İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve çok sayıda kişi katıldı.

Törende konuşan Başbakan Erdoğan, yargıda yaşanan sıkıntılar nedeniyle üzüntü duyduğunu belirterek, “Üzgünlüğümün altında yatan gerçek şu; aslında bu projelerin belki de bir kısmı şu anda bitmiş olacaktı. Maalesef ülkemizde yargıda zaman zaman çok ciddi sıkıntılar çektiğimizi ifade etmem gerekiyor. Aylarımız, senelerimiz ne yazık ki bu inşaatları başlatamamakla geçti. Bunları başlatabilseydik şu anda bitmiş olacak ve halkımıza hizmet veriyor olacaktı. Ama çok basit yerlere takılmak suretiyle engellenen bu yatırımlar vatanımıza, milletimize, insanımıza zarar verdi. Bunlar hakkında artık benim söyleyecek bir şeyim yok. Bunları havale edilmesi gereken en yüze makama havale et-

8 Eylül•2013



Aktüel İşbirliği Devam Edecek

tik. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte buna benzer engellerle karşı karşıya kalmayız” dedi. Artık kamu-özel işbirliğini ispat ettiklerini anlatan Erdoğan, “Eğer siz finansman yönetimi, insan yönetimi, bilgi yönetimi nedir bunu biliyorsanız bu eserleri ortaya koyarsınız. Ama bundan bihaber olanlar ‘ne yapalım finans bulamadık, onun için kaldı’ derler” diye konuştu. 24 bin 407 hasta yatağı kapasiteli, 79 hastane ve 1 halk sağlığı kurumunun inşasına aynı anda start verdiklerini aktaran Erdoğan, 14 ilde kurulacak hastanelerin sadece bulundukları şehirlere değil, çevrelerindeki diğer şehirlere de hizmet vereceklerini söyledi. Erdoğan, “Bunların üzerine çok tartışmalar yapıldı. Bizzat bunlara ‘şehir hastanesi’ adını vereceğiz. Bu adı verirken de bunların bir işlevi olacak. Aynı zamanda çevre şehirlere de hizmet verecek. 14 ilimize şehir hastanesi inşa ediyoruz ancak 24 ilimiz bundan istifade edecek. Bugün sağlıkta yeni ve tarihi bir dönüşümü gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan, şehir hastaneleri projesinin 11 yıl önce en önemli hayallerinden bir tanesi olduğunu belirterek, “Aslında sadece sağlıkta değil, eğitimde de bu hedefimiz vardı. Ama eğitimde bu işi maalesef başaramadık” dedi.

Kamu-özel işbirliğine vurgu yapan Erdoğan, müteahhitlere seslenerek, “Gelin bize güzel, şık okullar yapın. Biz sizden hizmet alımıyla bunları kiralayalım. Okul açığımızı kapatalım, üniversite açıklarımızı kapatalım ve böylece Türkiye’de artık yavrularımız eğitimde de, sağlıkta da bu açıklarını gidermiş olsun” diye konuştu. Türkiye’de hizmet ve proje üretmenin, icraat yapmanın sadece mekanlar bakımından değil, zihniyet bakımından da zor olduğunu anlatan Erdoğan, “Öyle zihniyetler var ki siz bir meydan düzenlemesi, yol yapacaksınız, birileri gelip önünüzü kesebiliyor. Yaşamın içerisinde olan milletvekilleri de olabiliyor, onların peşine takılan bazı kesimler de olabiliyor. Sizin yeşille ilgili yaptıklarınız kimsenin dikkatini çekmez. Başbakan Erdoğan, konuşmasında muhalefeti de eleştirerek, “Çalışanı üreteni, hizmet götüreni taşlamayı muhalefet zannediyorlar. Bu millet oyunu satmayacak kadar, oyunu kömüre, makarnaya, bir torba pirince vermeyecek kadar asil, onurlu ve şerefli bir millettir. Biz sabah namazından sonra SSK Okmeydanı Hastanesi’ne gider, kuyruğa girer, numara alırdık, ondan sonra evden rahmetli anam gelir tedavi olurdu. Onların genel müdürlüğünde bunları yaşadık. İlaç bulamıyorduk” şeklinde konuştu.

10 Eylül•2013



Aktüel

Tıbbi Cihaz Sektörünün Üretici ve Tedarikçi Gücü İstanbul’da Buluşuyor Tıbbi Cihaz Sektörünün Üretici ve Tedarikçileri 6-8 Kasım tarihleri arasında V. Ulusal ve II. Uluslararası Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresinde bir araya geliyor. •

Sektör paydaşları 6-8 Kasım tarihleri arasında I. Uluslararası Kritik Bakım ve Acil Tıp Kongresi bir araya gelecek.

Sağlık Bakanlığı, SEİS, TÜMDEF, TOBB ve ilgili kurum ve kuruluşların iş birliği ile “V. Ulusal ve II. Uluslararası Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresi 6-8 Kasım tarihleri arasında İstanbul Pendik Green Park Otel’de gerçekleştirilecek. Kongrede Sağlık Bakanlığı yetkilileri, tıbbi cihaz sektöründeki üretici ve tedarikçi firmaların temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, özel hastaneler ve sağlık kuruluşları ve kamu hastane birlikleri yöneticileri, sağlık sektöründeki gelişim ve değişimleri değerlendirmek üzere bir araya gelecekler. Sektörün güncel meseleleri, yatırım planlamaları, tıbbi cihaz üreticilerinin ve tedarikçilerinin deneyimlerinin paylaşılacağı kongrede; yeni oluşumlar için çözüm önerileri ile birlikte sektörün ulusal ve uluslararası tüm paydaşlarına hitap edebilme ve bu alanda çalışma yapmak isteyen katılımcılar için de cazip fırsatlar oluşturma amaçlanıyor.

T.C Sağlık Bakanlığı, Kritik Bakım Derneği, Acil Tıp Uzmanları Derneği, Emirates Society of Emergency Medicine, Indian Society of Critical Care Medicine, Polish Society for Emergency Medicine gibi farklı kıtalardan 8 uluslararası derneğin iş birliği ile 6-8 Kasım tarihlerinde I. Uluslararası Kritik Bakım ve Acil Tıp Kongresi gerçekleştirilecek. Yerli ve yabancı konuşmacıların, kritik bakım pratiğine gönül vermiş akademisyen ve sağlık çalışanlarının sektör paydaşlarıyla bir araya geleceği 1. Uluslararası Kritik Bakım ve Acil Tıp Kongresi, İstanbul Green Park Pendik Otel’de yapılacak. Her yıl gerçekleşmesi planlanana kongrede farklı branşların bir araya getirilmesi, kritik bakım konularının tartışılması ve gelecek için bilimsel bir altyapı oluşturulması amaçlanıyor.

1. Uluslararası Kritik Bakım ve Acil Tıp Kongresi İstanbul’da Yapılacak

12 Eylül•2013



Aktüel

"Hayat Kurtaran Pil" İle Avrupa'da Zirvedeyiz Prof. Dr. Nezih Özdemir: “Diyafragma Pil Sistemi, dünyada sadece 20 ekip tarafından yapılabiliyor ve 2000 yılından beri Uygulanıyor. Avrupa'da sadece10 merkezde dapılıyor. Bu merkezlerin içerisinde Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi 34 hasta ile birinci sırada” • Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cer-

sek seviyeli boyun kırığı hastalarının rahat nefes almasını sağladığı ve bugüne kadar 34 hastaya başarıyla uygulandığı belirtildi. Hastanın diyafragma bölgesine yerleştirilen elektrotlara bağlı pil sayesinde daha fazla oksijen alabilmesinin sağlandığı, nöron ölümlerini yavaşlatarak yaşam kalitelerinin artırıldığı ifade edildi. Başhekim Prof. Dr. M. Refik Mas, “Diyafragma Pil Sistemi”ni Türkiye’de uygulayan ilk merkez olmalarının büyük önem taşıdığını, deneyimli ve yurtdışında eğitim almış olan Doç. Dr. Aydın Şanlı’nın başkanlığındaki uygulamalar ile diğer üniversitelere de örnek olduklarını belirtti.

rahisi Anabilim Dalı bünyesinde 1,5 yıldır hizmet veren Türkiye’nin ilk ve tek “Diyafragma Pil Uygulama Merkezi”, düzenlenen basın toplantısı ile tanıtıldı. Basın toplantısına Başhekim Prof. Dr. Mehmet Refik Mas, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nezih Özdemir, Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Şengün ve Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aydın Şanlı katıldı. Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Avrupa’da toplam 10 merkezde uygulanan Diyafragma Pil Sistemi’nin (DPS) nefes alıp veremediği için yatağa bağımlı, makineyle yaşamak zorunda olan ya da kendinden solunum sistemi bulunan yüksek maliyetli tekerlekli sandalyelere bağımlı ALS ve kaza sonucu yük-

34 Hastaya Şifa Dağıtıldı

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nezih Özdemir, DEÜ Hastanesi’nde 11 yıl önce

14 Eylül•2013



Aktüel

lirgin şekilde yaşam kalitesini artırıyor. Zatürree görülme sıklığı azalıyor. Boğazına tüp takılmış ve

kurulan Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı’nda çok hızlı bir gelişme göstererek dünyada yapılan ameliyatların tümünü gerçekleştirir hale geldiklerin belirterek, “Diyafragma Pil Sistemi, dünyada sadece 20 ekip tarafından yapılabiliyor ve 2000 yılından beri uygulanıyor. Çok zor bir cerrahi. Avrupa'da sadece10 merkezde yapılıyor. Bu merkezlerin içerisinde Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi 34 hasta ile birinci sırada” dedi. Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Şengün de, halk arasında Fenerbahçeli Sedat'ın hastalığı olarak bilinen ALS hastalığında sinir hücrelerinin nedeni bilinmeyen bir şekilde öldüğünü ve kas erimesinin ortaya çıktığını söyledi. Bu hastalığın dünyada tedavisinin olmadığını belirten Prof. Dr. Şengün, "Bu hastalarda ölümlerine kadar kas erimesi sürüyor. Solunum kasları da etkileniyor. Göğüs kasları ve diyafragma eriyor. Hastalar kanlarında birikmiş karbondioksiti atamıyor, dışarıdan da yeterince oksijen alamıyor. Böylece hastalığın hızı belirgin şekilde artıyor. Son 1,5 yıldır özellikle Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı’nın büyük katkıları ile diyafragma pil uygulamasını başlattık. Oldukça iyi sonuçlar aldık. Uygulama, hastalığı durdurmuyor ancak be-

16 Eylül•2013



Aktüel solunum cihazına bağlı hastaların yatağa bağlanma süresini azaltıyor" diye konuştu. Colombia Üniversitesi’nde eğitim alarak Türkiye’deki yetişmiş ilk uzman olan Doç. Dr. Aydın Şanlı ise, Gaziantep’te iki hafta önce dünyada ilk kez 7 yaşındaki bir hastaya bu uygulamayı yaptıklarını belirterek şöyle konuştu: “Şu anda Avrupa’daki en iyi seri bizde. Bu işlemi bir kişinin başarısı olarak görmemek gerek. Nöroloji, Göğüs Cerrahisi, Göğüs Hastalıkları, Anestezi ve en önemlisi Fizyoterapi ekipleri ile birlikte çalışmak zorundayız. Ayrıca Sağlık Bakanlığı'nın hastaların transferinde çok büyük desteği var. Sadece ALS hastalarında değil, özellikle boynu kırılıp felç olan hastalarda ALS hastalığının tersine tamamen yüz güldürücü bir şekilde sonuç alabiliyoruz. Bu hastalar hemen solunum makinesinden ayrılabiliyor. Sebepsiz solunum durmasında da hastalar ertesi gün solunum cihazından ayrılabiliyor. Bu bir ameliyat. Hasta genel anestezi alıyor. Hastaya 5 elektrot yerleştiriliyor. Bu elektrotların kişiye özel ayarı var. Ameliyat sonrası elektrik mühendislerinin gelip ayarladığı bir sistem var. Hastaların sürekli bakım ve gözetimi gerekiyor. Pil ayarlarının sürekli güncellenmesi gerekiyor. Dolayısıyla kurumsallık şart. Rektörümüz ve Başhekimimize bu koşulları sağladıkları için teşekkür ediyoruz.”

Nöron Ölümünü Yavaşlatıyor

Doç. Dr. Şanlı, diyafragma kasının göğüsle batını ayıran bölümde yer aldığını ve solunumda önemli bir yeri olduğunu belirterek, sistemin işleyişini şöyle anlattı: "ALS hastalarında bir süre sonra diyafragmanın çalışması yavaşlıyor, hatta bazılarında duruyor. Bunu çalıştırdığınız taktirde solunumu oldukça normal bir hıza getiriyoruz. Böylece kandaki oksijen düzeyi artıyor, karbondioksit düzeyi düşüyor ve nöron ölümünü yavaşlatıyor. Genel anestezi altında yapılan ameliyatla iki elektrot ve elektriği taşıyan hatlar vücudun içerisine yerleştiriliyor. Hat bir soket ile göğüs bölgesinde vücut dışına çıkartılıyor. Vücuttan dışarıya çıkan kabloya pil sistemi takılıyor. Hastaya yedek olarak 3 pil veriliyor. Operasyonun ardından mühendisler tarafından bilgisayar ve jeneratörle hastaya uygun ayarlar yapılıyor. Dört pil 2 bin dakika sistemin çalışmasını sağlıyor. Cihaz bazı hastaların solunum cihazından bağımsız yaşamasını sağlarken, bazı hastaların ise solunum cihazına bağlı kalmadan yaşama süresini artırıyor. Bu uygulamada en önemli nokta, kimlere yapmayacağınızı iyi bilmeniz gerekiyor. Maliyetli bir uygulama ve SGK karşılıyor. “

18 Eylül•2013



Aktüel

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı'na

Ali İhsan Dokucu Getirildi İstanbul Sağlık Müdürü olarak görev yapan Dokucu, mesaisinin son gününde 4 yıldır birlikte çalıştığı Müdürlük çalışanlarıyla vedalaştı. •

İstanbul Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu tarafından Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı'na getirildi. 2009 yılından itibaren İstanbul Sağlık Müdürü olarak görev yapan Dokucu, mesaisinin son gününde 4 yıldır birlikte çalıştığı Müdürlük çalışanlarıyla vedalaştı.

Ali İhsan Dokucu Kimdir?

1963 yılında Niğde'nin Bor ilçesinde dünyaya gelen Dokucu, tıp eğitimini 1988 yılında Kayseri'de tamamladı. 88- 90 arası Yozgat- Boğazlıyan'da mecburi hizmet yapan Dokucu,1990 yılında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalında Uzmanlık Eğitimine başladı. 1992 yılında Yüksek Öğretim Kurulu bursuyla uzmanlık eğitimini tamamlamak üzere Paris Üniversitesi'nde görevlendirilen Dokucu,1996 yılında önce çocuk cerrahisi uzmanı sonra yardımcı doçent olarak görev yaptı. Nisan-Ağustos 2002'de Harvard Tıp Fakültesi Çocuk Ürolojisi bölümünde davetli öğretim üyesi olarak çalışan Dokucu, Kasım 2002'de Rotterdam'da yapılan Avrupa Çocuk Cerrahisi Board Sınavını Türkiye'den kazanan ikinci kişi oldu. Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu 2004 yılında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Klinik Şefliği'ne atandı. Ekim 2004 ile Eylül 2005 arasında Paris Necker Hastanesi'nde Başasistan (Chef de Clinique) olarak çalışan Dokucu 2005 yılında Şişli Etfal Eğitim ve

Araştırma Hastanesi Başhekimliği görevine getirildi. Dokucu'nun uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış 42 ve ulusal hakemli dergilerde yayınlanmış 40 makalesinin yanı sıra uluslararası katılımlı bilimsel toplantılarda sunulan 20 ve ulusal bilimsel toplantılarda sunulan toplam 79 bildirisi bulunuyor.

20 Eylül•2013



Aktüel

TOKİ’den Hastaya Moral Verecek Hastane 5 yıldızlı otel konforunda inşa edilecek hastanenin renklendirmesinden, ışıklandırmasına ve güneş ışığından faydalanılmasına kadar tüm detaylar, hasta morali düşünülerek tasarlandı. •

inşa edilecek hastanenin ihalesini gerçekleştirdi. İhalenin sonucu önümüzdeki günlerde açıklanacak. Sevgi evlerinden karakollara, okullardan stadyumlara kadar kamu kurumlarının ihtiyaç duyduğu yapıları protokoller çerçevesinde inşa eden TOKİ, sağlık hizmetlerinin daha modern şartlarda verilebilmesi amacıyla da 205’i Sağlık Bakanlığı ile yapılan protokol kapsamında olmak üzere toplam 209 hastane projesi gerçekleştirdi. Sağlık Bakanlığı ile 94 hastane yapımı için de anlaşmaya varıldı.

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Sağlık Bakanlığı ile işbirliğinde Türkiye’nin en büyük hastanelerinden birini 850 yatak kapasitesiyle Balıkesir’de inşa edecek. İhtiyaç halinde bin 154 yatak kapasitesine çıkarılabilecek hastanenin önemli özelliklerinden biri de tüm detayların hastaların moralini yüksek tutacak şekilde planlanması. 5 yıldızlı otel konforunda inşa edilecek hastanenin renklendirmesinden, ışıklandırmasına ve güneş ışığından faydalanılmasına kadar tüm detaylar, hasta morali düşünülerek tasarlandı. TOKİ, Balıkesir’e

22 Eylül•2013


Aktüel

çevre ve yeşil alanlar görülebilecek şekilde planlama yapıldı. Binada gün ışığından azami miktarda yararlanılması amacıyla da mümkün olan en fazla miktarda cam kaplama kullanılacak. Güneş ışınlarının hasta ve çalışanları rahatsız etmemesi için cam kaplamalara sabit ama dinamik bir dizilime sahip perfore metal parçalar monte edilecek. Böylelikle güneş ışınlarının kontrolü sağlanacak. Hastanelerde ayrıca polikliniklerle acil servisin aynı katta olmasının sebep olduğu karışıklığı önlemek amacıyla bu birimler farklı katlarda bulunacak.

Çevrenin İnsan Psikolojisi Üzerindeki Etkisi Dikkate Alındı

TOKİ, Sağlık Bakanlığı ile imzaladığı protokol kapsamında Türkiye’nin en büyük hastanelerinden birini, Balıkesir’de inşa edecek. Hastane, çevrenin insan üzerindeki etkisi dikkate alınarak, hasta psikolojisine olumlu etkide bulunacak şekilde tasarlandı. Bu amaçla blokların birbirine olan konumundan oda renklerine kadar birçok unsur göz önünde bulunduruldu. Ağırlıklı olarak beyazla renklendirilecek binada, çocukların bulunduğu birimlerin hem içi hem de dışı rengârenk planlandı. Acil servis birimi ise kolay ulaşılabilir ve bulunabilir olması açısından kırmızıyla renklendirilecek.

Yatak Sayısı Bin 154’e Kadar Çıkabilecek

850 yatak kapasitesine sahip olacak hastanede, ihtiyaç duyulması halinde yatak kapasitesi bin 154’e çıkarılabilecek. Binada genel hastane, kalp-damar cerrahisi bölümü, çocuk bölümü, onkoloji bölümü, psikiyatri bölümü ve fizik tedavi departmanları ile acil servis gibi bölümlerin yanında; görüntüleme merkezi, laboratuvarlar, anjiyografi, nükleer tıp, radyasyon onkolojisi, kemoterapi, hemodiyaliz gibi çoklu tedavi üniteleri de yer alacak. Bina bünyesinde bin 198 araç kapasiteli kapalı otopark da bulunacak.

Gün Işığından Azami Derecede Yararlanılacak

11 bloktan oluşan 6 katlı hastanede bloklar konumlandırılırken de insan psikolojisi göz önüne alınarak, gün ışığından azami derecede yararlanılması planlandı. Bloklar konumlandırılırken, hasta odalarından karşıdaki bloklar yerine,

23 Eylül•2013


Aktüel

Diş Hastası Robot “Simroid” Türk Dental Sektörüyle Tanıştı Diş hekimliği eğitiminde çığır açacak Simroid’in, “FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi” kapsamında, Metco Dental-Morita standındaki tanıtımı yoğun ilgi gördü. •

Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden, sektörünün önemli firmalarından “METCO DENTAL” bir ilke imza atarak; hekimle konuşan, dişi ağrıyan ve tedavi olmak isteyen, tedavi sırasında ağzını açan, yana eğilen, hatta canı acıyan ve tepki veren, kısacası gerçek bir insan gibi hareket eden robot Simroid’i sektör temsilcileriyle tanıştırdı. . Firmanın Türkiye distribütörlüğünü yaptığı “J.Morita Group” firması tarafından üretilen robotun, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen 4 günlük “FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi”ndeki tanıtım gösterileri yoğun ilgi gördü… 100 yıla yaklaşan bir geçmişe sahip, dünyanın en büyük dental firmalarından “J. Morita Group”un, “Morita Avrupa” Genel Müdür’ü Juergen FLEER, robotun, diş hekimliği fakültelerinde eğitim ve diş hekimliği seminerlerinde uzman sunumlar için geliştirildiği belirterek; diş sağlığı alanının en büyük problemlerinden olan, “eğitim esnasında hastaların canının yanması” sorunun, Simroid sayesinde tarih olacağını vurguladı. Ayrıca Fleer; yeni yetişen diş hekimlerinin bu robot sayesinde, hastalarla olan iletişim becerilerini çok daha sağlıklı geliştirebileceklerini belirtti.

pa” Genel Müdürü Juergen FLEER; Simroid’in kongrede gördüğü yoğun ilgiye dikkat çekerek, onu Türk insanıyla tanıştırmış olmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını vurguladı.

Morita’nın İnovasyon Devrimi

METCO DENTAL-Morita, “FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi” Standı

“İleriyi düşünmek ve hayata odaklanmak…” Morita’nın temel sloganı… Hayata odaklanmak onlar için; “diş hekimliği pratiğindeki günlük rutinlerin daha kolay ve güvenli olmasını sağlayacak ve tedavi sürecini daha rahat ve verimli kılacak ürünler üretmek” demek… İleriyi düşünmek ise; “üretilen ürünlerde kullanılan üst düzey teknolojideki ve ortaya çıkan inovasyondaki sürekli artış” anlamına geliyor…

FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi’nde açılan METCO DENTAL-Morita standının sürprizleri sadece Simroid ile sınırlı değildi… Morita’nın teknolojik dental unitlerinin de Türkiye’de ilk kez sergilendiğini belirten Metco Dental Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Dr. Cemal Milani konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “12 yıldır firmamız tarafından Türkiye’ye getirilen ve Panoramik Röntgen Cihazları, Volumetrik Tomografi Cihazları, Periapikal Röntgen Cihazı’ndan oluşan Morita Dental Görüntüleme Cihazları grubu ve Endodonti (Kanal Tedavisi) Cihazları, Dental Türbinler ve Başlıklar ve Genel Diş Kliniği Cihazları’ndan oluşan, Morita Diş Hekimi Cihazları grubu ürünlerimizi sergileme imkânı bulduk. Kongrenin ilk gününden son gününe kadar yaşadığımız yoğun ilgiden son derece memnunuz.”

Geliştirdiği bir çok teknoloji ve dental ürün geçmişinde; özellikle dünyanın ilk üç boyutlu ve dijital dental (diş) tomografi cihazını üretmesiyle tanının Morita; Japonya’nın en büyük, dünyanın ise, ciro ve pazar payı itibarıyla sayılı büyük dental firmalarından birisi... Robot Simroid’i, getireceği çığır açıcı faydalarının yanı sıra, firmaları Morita’nın ulaştığı teknolojik düzeyin somut göstergesi olarak değerlendiren “Morita Avru-

24 Eylül•2013



Aktüel Metco Dental Firma 1991 yılında İstanbul’da, Türk diş sağlığı sektöründeki profesyonellerin ihtiyaç duyduğu cihaz, sarf malzemesi ve teknik destek hizmetlerinin sağlanması amacıyla, alanlarında uzman 3 ortak tarafından kurulmuştur. Firma, geçen zaman içerisinde artan iş hacmi ve şirketin sürekli büyümesi sonucu, önce Bahariye Caddesi’ndeki showroom ve ofislerden oluşan merkezine; sonra da Kadıköy'deki modern merkez ofisine taşınmıştır. 2007 yılı itibariyle, klasik ticaretin dışına çıkılarak elektronik ticaret alanında da operasyon başlatılmış ve ülkenin ilk online dental sitesi, ilk dental çağrı merkezi, ilk ağ bağlantısı ile teknik destek hizmeti de dahil, pek çok yenilikçi gelişme devreye sokulmuştur. MetcoDental günümüzde, yaygın hizmet ağı ile tüm Türkiye'ye; ürün temini (ithalat), satış öncesi ve sonrası destek, projelendirme desteği, lojistik destek, teknik servis hizmeti sunmaktadır. MetcoDental; Morita, Melag, AmmanGirrbach, XO Care, Zhermack, Davis Schottlander, Ekom, CMS gibi pek çok büyük dünya markasının Türkiye distribütörüdür.

Teknoloji konusundaki ilkleri:

-Sektördeki ilk CRM yazılımı kullanımı… -Sektördeki ilk uzaktan yönetilen çoklu depo kullanımı… -Sektördeki ilk elektronik katalog olan MEK… -Sektördeki ilk kişiselleştirilmiş mailing ve bilgilendirme altyapısı… -Sektördeki ilk gerçek zamanlı anket altyapısı…

Online sistemlerdeki ilkleri:

-Sektördeki ilk gerçek zamanlı online satış sitesi… -Sektördeki ilk bilgilendirme blogları (Myspace ve Google üzerinde) -Sektördeki ilk ürün kategorı bilgilendirme sayfaları (MetcoDental.com altında) -Sektörde ilk olarak Metco WEB sitelerindeki canlı chat sistemi CDS (Canlı Destek Sistemi)

Ödeme sistemlerindeki ilkleri:

-Taksitli kredi kartı işlemleri… -Müşterilerin müşterisinin kredi kartı ile tahsilât imkânı… -Türkiye'de ve dünyada bir ilk olan e-posta yönlendirmeli online güvenli mail hizmeti… -Peşin fiyatına taksitli kampanyalar… -Genişletilmiş kredi kartı limit ile 12 ay üzerinde vade farklı taksitli tahsilât imkânı…

Katma Değerli Hizmetlerdeki İlkleri:

-Sportif destek projesi ile hekimlere cihaz alımlarında spor kulübü üyeliği projesi… -Platin ve Gold World Card imkânı projesi… -Anahtar teslimi görüntüleme merkezi kurulumu projesi… -Klinik mimarisi destek projesi… -Benzeri pek çok yaratıcı ve katma değerli birleşik cihaz ve sarf malzemesi kampanyaları…

26 Eylül•2013



Aktüel İşitme Cihazları Akustik Akademi Başkanı Mehmet Emin Ağaç:

“Ülkemizde Üretilen Ürünün Tüketimi De Teşvik Edilmeli” Yerli üretimin satışını artıracak önerileri bir rapor halinde basına açıklayan İCAAD’ın Başkanı Mehmet Emin Ağaç, “ Yerli ürünün tüketimi teşvik edilmediği için bu da ithal ürüne karşı şansımızı azaltıyor” dedi. •

ne ayıp ne de ayrımcılıktır. Uluslar arası pazarda ünlü ve yüksek markaların çıkabilmesi için, yüksek tüketime ihtiyaçları bulunmaktadır. En büyük katkının kendi ülkesinde verilmesi, şirkete cesaret ve moral verecektir. Türkiye’de üretmek dezavantaj olmamalıdır, bunun önlemi ancak farklı boyutlarıyla incelendikten sonra alınabilir. Eskiden işçilik maliyeti düşüktü ve bir avantajdı, bu avantaj Asya ülkelerine kıyasla yitirilmiştir. Bunun doldurulması ancak kaliteli ürün geliştirip satmakla mümkündür. Kalitesiz ürünü bırakın başkaları yapsın, bize yakışan, kullanılabilen, halkın istifade ettiği ve rahat kullanabildiği ürünlere yoğunlaşalım.”

Sadece ülkemizin değil, Almanya'dan Çin'e kadar olan bölgenin tek işitme cihazı üreticisi olan yüzde 100 Türk firması Ear Teknik’in Yönetim Kurulu Başkanı ve işitme sektöründe faaliyet gösteren İşitme Cihazları Akustik Akademi’nin (İCAAD) Başkanı Mehmet Emin Ağaç, “Piyasada var olan yabancı marka kompleksine” son verecek, (istihdamın oluşturulması) yerli üretimin desteklenmesine yönelik tespit ve önerilerini düzenlenen basın toplantısında açıkladı. Ağaç, önümüzdeki dönemde bu önerileri bir rapor halinde hükümet yetkililerine sunacak… Toplantıda konuşan Mehmet Emin Ağaç; ülkemizde sanayinin gelişmesi için yerli üretimin desteklenmesinin önemli ama yeterli olmadığını, yerli tüketimin, Türk markalarının satışının da desteklenmesinin şart olduğunu vurguladı.

Her Ülke Kendi Üreticisini Koruyor

Ülkemizde sanayinin gelişmesi için öncelikle dünya çapında markalarımızın olması gerektiğine dikkat çeken Mehmet Emin Ağaç, “Ülkemizde öncelikle güven eksikliği var… Bunu aşmamız lazım. Türkiye’de üretilen cihazların satılması için halkın bilinçlendirilmesine yönelik ne ka-

Üretmek, Tüketmek ve Büyümek

Ağaç, “Ekonomide Üretmek, tüketmek, büyümek olmak üzere 3 basamağın beraber çalıştığı bir çark bulunmaktadır. Bu 3 basamağın 2. veya 3. ayağı ayrıldığında sistem tam işlemez” dedi. Ülkemizde üretim yapan birçok yerli firmanın dünya standartlarında hatta daha kaliteli üretim yaptığını ancak, piyasada “İthal ürüne olan rağbetin yerli ürünün gelişmesinin önünde engel teşkil ettiğini belirten Mehmet Emin Ağaç, '' Bazı kesimlerin hala ithal ürün kompleksi bulunmaktadır'' dedi ve şunları söyledi: Yabancı ürün alma ve kullanma kompleksinin kalkması için bu kesime yerli üretiminin avantajları, ülke menfaatleri ve sanayinin gelişmesi hakkında ülke çapında tanıtımın yapılması faydalı olacaktır. Medyada kamu spotları yayınlanmalı. Böylece, yerli ürünlere karşı olumsuz algının değişmesi, yerli sanayiyi önemli derecede canlandıracaktır. Yerli sanayi destekleme projesinin üniversitelerde, bilim çevrelerinde desteklenmesi sağlanmalıdır. Devlet kurumlarında, Sanayi Odalarında ya da Üniversiteler bünyesinde uluslararası kalite-standart normları oluşturulmalı ve yerli üreticiye kalite belgesi verilmeli. Bu uygulama hem üreticiye hem de tüketiciye güven verecektir. Tüm gelişmiş ülkeler direkt veya İndirekt sanayisini desteklemektedir, bunun on binlerce örneği bulunmaktadır. Bu konuda taraf olmak

28 Eylül•2013



Aktüel küçümsemekten geri kalmadı. Bu şirketler yerli ürünü satmadıkları gibi satanları da küçümsüyor ve engellemeye çalışıyorlar. Bizim gibi on binlerce şirket bu konuda muzdariptir. Çok büyük emekler ve risklerle üretimi gerçekleştirilen sanayimiz mağdurdur” diye konuştu.

dar çalışılıyor? Bunu düşünmeliyiz. Dünyada bütün küçük firmalar önce kendi ülkelerinde büyümüş, sonra dünya markası olmuştur. Avrupa ve Japonya başta olmak üzere birçok ülke öncelikle kendi ürettikleri ürünlerin satılması için çalışıyorlar. Firmaların kendi ülkesinde büyümelerine fırsat verilmelidir. Yerli üretimin, yatırımların geliştirilmesi için destekler var, önemli teşvikler veriliyor. Bu teşvikler tüketim için de olmalı. Yoksa Türk firmaları ülkelerinde büyük destek gören rakipleri karşısında haksız rekabetle karşılaşıyor, zorlanıyor. Örneğin; Kendi sektörümüzden haber vermek istersek, son iki yılda her yıl sektörün 1 numara olan cihazlarını geliştirdik ve bu ürünler dünyada ki rakiplerimiz tarafından taklit edildi. Ancak ithalat meraklısı kişiler, şirketler ve ithalat lobisi, yerli sanayi ürününü kötülemekten,

Turquality Yeterli Değil

Öte yandan, geçtiğimiz yıllarda uygulamaya giren Turquality destek platformu gibi uygulamaların yeterli olmadığına da değinen Mehmet Emin Ağaç, “50-60 şirketin çıkmasıyla bu ülke kalkınamaz. Verilen teşviklerin daha geniş bir kitleye yayılması lazım. Ülke 50-60 şirketin kaderine bırakılamaz. Uluslar arası standartlarda üretim ve satış yapan binlerce şirkete ihtiyaç var” dedi.

Öneriler

Da Hazırlanmalı Yazılı ve görsel medyada kamu spotları, tanıtımlar, yapılmalıdır. Örneğin: ''Emeğimiz kutsaldır, üretileni beğeniyor ve kullanıyoruz'' ''Sanayimizle gurur duyuyoruz'' ''Sanayimiz göz nurumuzdur'' '' keşke ben de üretebilsem ve ülkemin gelişmesine katkıda bulunsam'' gibi kamu spotlarıyla üretilen ürünlerin tanıtımı yapılmalıdır. ''Türkiye üretiyor, dünya kullanıyor'' gibi.. Yerli Ürünün Avantajları Halka Anlatılmalı Yabancı ürün alma ve kullanma kompleksinin kalkması için bu kesime yerli üretiminin avantajları, ülke menfaatleri sanayinin gelişmesi, hakkında tanıtımın yapılması faydalı olacaktır. Yerli ürünlere karşı olumsuz algının değişmesi, yerli sanayiyi önemli derecede canlandıracaktır. Yerli sanayi ürünleri tüketiminin desteklenmesi serbest Pazar kurallarına ters değildir. Üretimi sadece montaja dayanan ve ülkemizde sektörün gelişmesine katkı sunamayanlar, yan sanayinin gelişmesine katkı sunamayanlar veya üretimi olmayıp sadece hazır ürün alıp kendi markasıyla pazarlayanlar ayrışmalıdır.

Markalaşmak için ürün imajı iyileştirilmeli

Yerli ürünün tüketilmesi bilincinin verilmesi, rekabet edebilir düzeye gelmesi, ürün imajının iyileştirilmesi ve Türkiye markasının oluşturulması gerekmektedir. Markalaşmak için her şeyden önce ülke imajının iyi olması gerekir. Üretilen markanın yurt içinde ve yurt dışında satılabilir ve tercih edilebilir düzeyde olmalıdır. Devlet Kurumlarında Bilimsel Kontrol Merkezleri Oluşturulmalı Marka İmajının iyileştirilmesi ve sürekliliği için Sanayi Bakanlığı ya da Sanayi ve Ticaret Odaları bünyesinde ‘’Bilimsel Kalite Kontrol Merkezleri’’ kurulmalı. Dünya piyasasında kalitesi düzgün, rekabet edebilir düzeyde ve vizyona sahip markaların bu bilim heyeti tarafından kontrol edilmesi ve sertifikalandırılması lazım. Yani kaliteli markaları onaylayarak, halka mesaj verilmelidir. Bu uygulama, ülkemizdeki marklaşmaya önemli derecede katkı sunacaktır. Markalar Sürekli Devlet Kontrolü Altında Tutulmalı Sertifikalandırılan marka sürekli kontrol altında kalmalı ve özel kurulacak olan web sayfasında açıklanmalıdır. Bu açıklama aynı zamanda yurt içinde ve dışında güven verme anlamına gelmektedir. Bu Konuda Halkı Bilinçlendirici Kamu Spotları

Okullarda Müfredata Alınmalı

Yerli üretimin önemi ve yerli ürünün tüketilmesi daha çocukluk yaşlarda kazandırılmalı. Bunun için de ana okullardan itibaren ders müfredatına alınmalıdır….

1000 Cihaz Üretimde 10 İstihdam Demektir

“İşitme cihazı genel ürünler içinde çok küçük bir paya sahiptir. Ara toptancı, işitme merkezleri yerli üreticinin ürünlerini satarak ülke ekonomisine katkıda bulunabilirler. 34 ülkeye ihracatı olan bir şirketin ürünü kendi ülkesinin satış merkezleri tarafından yeteri derecede tercih edilmiyorsa, ekonomik güçten haberdar olmadığını gösterir. Güçlüyü daha güçlü zayıf daha zayıf yapan bir algılayışın dışa vuruşudur. Yerli üretim desteklenmediğinde insanların ithalat ürünü alacak öz paraları olmayacak, ancak borç ile alabilirler. 1000 cihaz üretimde 10 istihdam demektir. İstihdama destek sunmak isteyenler yerli İşitme cihazını alarak katkı sunabilirler. İthal ürüne karşı nazlanmayanlar yerli ürüne gelince nazlanmaya başlarlar bu ise ithal ürüne olan kompleksten kaynaklanmaktadır.”

30 Eylül•2013



Aktüel

Siemens Inspiration Prime Radyasyon Dozunu Yüzde 30’a Varan Oranlarda Azaltıyor Mammomat Inspiration Prime Edition, sahip olduğu özelliklerle görüntüleme alanında önemli yenilikler sunuyor. •

ritma ile değiştirerek radyasyon dozunu azaltan Inspiration Prime Edition, saçılmış radyasyona neden olan yapıları tespit ediyor ve görüntülerin düzeltilmiş hallerini hesaplayarak doktorların daha az dozla yüksek görüntü kalitesi elde etmeleri için primer radyasyonun optimum kullanımını sağlıyor. Dijital X-ray meme görüntüleme sistemlerinde kullanılan radyasonun, analiz edilen meme dokusundan geçerek detektöre ulaşması ve primer radyasyonun, meme ile detektör arasına yerleştirilen özel grid’ler tarafından absorbe edilerek istenilen kalitede görüntü elde edilmesinin zorlaşması gerçeğinden hareketle geliştirilen Mammomat Inspiration Prime Edition, doktorların daha yüksek radyasyon dozu tatbik etme zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Siemens’in Prime (Progresif Rekonstrüksiyon, Dozun Akıllıca Düşürülmesi) adıyla bilinen ve Mammomat Inspiration sistemi için geliştirdiği görüntü rekonstrüksiyon algoritması, geleneksel saçılmış radyasyon grid’lerine duyulan ihtiyacı ortadan kaldırıyor. Prime algoritması, saçılmış radyasyona neden olan yapıları tespit ederek ve görüntüyü yeniden hesaplayarak saçılmış radyasyon dozunu düzeltiyor. Buna karşın, radyologların yüksek görüntü kalitesi elde etmek için gerek duydukları primer radyasyon dozu değişmiyor. Mammomat Inspiration Prime Edition sisteminin grid’e ihtiyaç duymayan görüntüleme teknolojisi, hastanın meme dokusunun kalınlığına bağlı olarak, radyasyon dozunu bir önceki modele kıyasla yüzde 30’a varan oranda düşürebiliyor.

Siemens’in görüntü kalitesinden ödün vermeden hastaların maruz kaldığı radyasyonu yüzde 30’a varan oranda azaltan dijital mamografi sistemi olan Mammomat Inspiration Prime Edition, sahip olduğu özelliklerle görüntüleme alanında önemli yenilikler sunuyor. Siemens Sağlık Sektörü, görüntüleme teknolojilerindeki uzmanlığını 2013 yılı içinde duyurduğu Mammomat Inspiration Prime Edition ile yaygınlaştırıyor. Progresif görüntü rekonstrüksiyonu için standart saçılmış radyason grid’ini yeni bir algo-

Türk Sağlık İşletmeleri Tercih Ediyor

2013 yılının ilk çeyreğinde duyurulan ve o tarihten bu yana dünyanın farklı ülkelerinde yoğun talep gören Mammomat Inspiration Prime Edition, Türkiye’deki sağlık kurumları tarafından da kullanılıyor. Kurulumlarının başladığı sistem, 2007 yılından bu yana hastaneler ve özel muayeneler tarafından tarama, teşhis, biyopsi ve tomosentez için kullanılan modüler Mammomat Inspiration platformuna dayanıyor. Sağlık kurumları, istedikleri takdirde önce temel cihazı satın alarak, biyopsi ve tomosentez için gereken güncellemeleri ihtiyaçları

32 Eylül•2013



Aktüel

Fresenius Medical Care Türkiye Başkan Yardımcısı Aşkın Korkusuz:

Türkiye, ‘Ev Hemodiyalizi’nde Avrupa Dördüncüsü •

Dünyada uzun yıllardan beri uygulanan Ev hemodiyalizi ile ilgili açıklamalarda bulunan Aşkın Korkusuz, “Ülkemizde Ev Hemodiyalizi, 2010 yılı içerisinde yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği ile uygulanmaya başladı. Dünyadaki Ev Hemodiyalizi tedavisi gören hasta rakamlarına bakıldığında birinci sırada 6.834 hasta ile Amerika Birleşik Devletleri, ikinci sırada 1.267 hasta ile Kanada ve üçüncü sırada 981 rakamıyla Avusturalya yer alıyor. Avrupa’da ise Almanya, İngiltere ve Fransa ilk üç sırada yer alıyor. Bugün 200 civarında ev hemodiyalizi uygulayan hastanın mevcut olduğu Türkiye, ev hemodiyalizinde Avrupa dördüncüsü” dedi.

Dünya genelinde diyaliz hastalarının yaklaşık yüzde 15'inin evde tedaviden yararlandığına işaret eden Korkusuz, “Ev hemodiyalizinde ön koşul, hastanın istekli ve kendi diyalizini yapabilecek kapasitede olmasıdır. Diyaliz hastaları bu uygulamadan yararlanmak istediklerinde ilgili Nefroloji Uzmanı hastayı değerlendirir ve ev hemodiyalizi için uygun olan hasta eğitime tabi tutulur. Bir aylık teorik eğitimin ardından, bir ay da uygulamalı eğitim gördükten sonra ev hemodiyalizine başlayabilir. Ev tedavisine başlayan hasta, doktor ve hemşirelerin takibinde tedavisini sürdürür” diye konuştu.

“Ev Hemodiyalizi Kendi Hayatını Yönetme Özgürlüğü Verir”

Ev hemodiyalizinin diyaliz hastalarına büyük konfor sağladığına ve yaşam kalitesini arttırdığına işaret eden Korkusuz, “Ev hemodiyalizi sayesinde elde edilen konfor ve özgürlük dışında, asıl önemli kazanç hastaların daha uzun süre diyaliz olabilmesine olanak tanımasıdır. Kanada’da yapılan bir çalışma, evde uzun gece diyalizi yapan hastaların yaşam süresinin, kadavradan böbrek nakli olan hastalarınkiyle aynı olduğunu gösterdi. Haftada üç gün dört saat yerine, üç gün sekiz saat diyaliz sonrasında böbrek yetmezliğinde biriken toksinler daha iyi temizlenmekte, sıvı birikimi azalmakta, deri rengi ve kemik hastalıkları düzelmektedir. Pek çok diyaliz hastasının kullanmak zorunda kaldığı tansiyon, fosfor ya da kan ilaçları kullanımına ihtiyaç kalmamaktadır” dedi.

Korkusuz, “Ev hemodiyalizinde, diyaliz sonrası yaşanan halsizlik, tansiyon düşmesi ve kramplar yok olmakta hastalarda iştah artmakta, kanda protein-albümin düzeyi yükselmekte, gerçek kiloda artış ortaya çıkmaktadır. Çoğu hastada, tuz dışında diyette ciddi kısıtlama ortadan kalkmakta. Tüm vücut fonksiyonları düzelip daha sağlıklı olan hastaların gündüzleri de tamamen boşaldığı için iş ve okul yaşamlarında başarıları artıyor. Hastaların cinsel sağlığı ve üreme fonksiyonlarında da düzelme oluyor. Şu anda ev hemodiyalizi tedavisi gören iki hamile hastamız var. Sağlıklı bir şekilde doğumlarını gerçekleştirmelerini umuyoruz” diye konuştu.

34 Eylül•2013



Aktüel

Aktif X-Ray’den Yeni Ürünler • Kuruluşundan bu güne kadar radyoloji akse-

tomografisinin hastanın görme bozukluğuna yol açan kataraktı başlatabileceğini vurgulanmıştır.

suarları konusunda medikal sektöre hizmet veren ve müşterilerinin karşısına pek çok yenilikle çıkan aktif x-ray 2013 yılında da yeni projeleri ile adından sıkça söz ettirecek.

Grayshield Göz Koruyucuları

Tomografi çekimleri sırasında hastanın göz, tiroit, göğüs gibi hassas bölgelerini korumaya yönelik tek kullanımlık koruyucu materyaller özellikle göz lensleri, tiroit bezleri, göğüs dokusu gibi x-ışınlarına karşı hassas bölgeler için tomografi sırasında hastaları korumayı amaçlamaktadır. Bu konuda yapılan klinik çalışmalarda ve Uluslararası Radyolojik Korunma komisyonunun raporunda, korumasız olarak çekilen tek doz kafa tomografisinin hastanın görme bozukluğuna yol açan kataraktı başlatabileceğini vurgulanmıştır.

2013 yılında tomografi çekimleri sırasında hastanın göz, tiroit, göğüs gibi hassas bölgelerini korumaya yönelik tek kullanımlık koruyucu materyalleri piyasaya sunacak olan firma özellikle göz lensleri, tiroit bezleri, göğüs dokusu gibi x-ışınlarına karşı hassas bölgeler için tomografi sırasında hastaları korumayı amaçlamaktadır. Bu konuda yapılan klinik çalışmalarda ve Uluslar arası Radyolojik Korunma komisyonunun raporunda, korumasız olarak çekilen tek doz kafa

a)Ortalama bir erkek kafası modeli ve küçük göz koruyucu. b)Ortalama bir erkek kafası modeli üzerinde yapılan tomografi çekimi sırasında göz çukurundan geçen x-ışını (mavi çizgi) göstermektedir. iş ve x-ışınlarına duyarlı tiroit bezlerinin tomografi ve diğer röntgen çekimlerinde maruz kaldığı radyasyondan korumak için üretilmiştir. Koruyucular 0.125 mm kurşun eşdeğerinde koruma sağlamaktadır ve bu koruma oranları bağımsız olarak test edilmiş ve doğrulanmıştır. 50-150 kV arasında bağımsız olarak yapılan geçirgenlik testlerinde, tomografi çekimlerinde %60, diğer röntgen çekimlerinde %80 oranında koruma sağladığı kanıtlanmıştır.

Tomografi çekimi sırasında göz retinası ciddi derecede x ışınına maruz kalmaktadır. Uluslar arası Radyolojik Koruma Komisyonu (ICRP) tek doz radyasyon bile katarakt gibi görme bozukluklarının başlamasına neden olabileceğini belirtmekte ve daha önce bilinenin aksine lenslerin radyasyona karşı çok daha hassas olabileceğini vurgulamaktadır. Grayshield Göz Koruyucular gözün ön ve yan kısımlarını kaplayacak şekilde tasarlanmış ve kafa tomografileri ve diğer röntgen çekimlerinde hastanın maruz kaldığı x-ışınlarını önemli derecede azaltmaktadır. 50-150 kV arasında bağımsız olarak yapılan geçirgenlik testlerinde %40 oranında koruma sağladığı görülmüştür.

Grayshield Tiroit Koruyucuların tek kullanımlık olması bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engeller. Koruyucular baryum sülfattan oluşmaktadır ve evsel atıklar gibi çöpe atılabilir.

Grayshield Göz Koruyucuları hipoalerjen yapıştırıcı bantları sayesinde her yüz tipine uygulanabilir ve tek kullanımlık olması bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engeller. Koruyucular baryum sülfattan oluşmaktadır ve evsel atıklar gibi çöpe atılabilir.

Grayshield Tiroit Koruyucuları

Grayshield Tiroit Koruyucular adem elmasının üzerine tam olarak uyacak şekilde dizayn edilm-

36 Eylül•2013



Aktüel

Genetik Şifreler Antalya'da Çözülüyor Pediatrik Hematoloji ve Genetik Uzmanı Prof.Dr. Duran Canatan, merkezlerinde kan hastalıklarına ve kansere karşı kalıtsal risk analizleri yapılacağını söyledi.

38 Eylül•2013


Aktüel

danışma hizmetlerinin verileceğini belirtti. Türkiye’de ilk defa böyle bir hizmet verileceğini ifade eden Prof.Dr. Canatan, “Ülkemizde 30’a yakın merkez olmasına rağmen biz tamamen DNA ağırlıklı çalışacağız. DNA şifreleriyle insanların

Türkiye'nin ilk özel DNA laboratuvarı Antalya'da açıldı. İlk etapta 5OO kan örneğinin incelendiği laboratuvarda genetik şifrelerin çözülmesi hedefleniyor. Pediatrik Hematoloji ve Genetik Uzmanı Prof.Dr. Duran Canatan, merkezlerinde kan hastalıklarına ve kansere karşı kalıtsal risk analizleri yapılacağını söyledi. Antalya’da ‘Genetik Şifreniz Yaşam Kaliteniz’ sloganıyla Türkiye’nin ilk Özel Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi hizmete açıldı. Alanlarında iki uzman Prof. Dr. Duran Canatan ve Prof. Dr. İbrahim Keser, 14 aylık uğraşın sonunda Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat alarak Türkiye'nin ilk kan hastalıkları temelli ve kanser ağırlıklı moleküller genetik laboratuvarını kurdu. İlk etapta 500 kan örneğinin incelendiği merkezde eğitim ve bilgilendirmede yapılıyor. Merkezle artık yurt dışına kan örnekleri moleküller genetik testi için gönderilmeyecek tersine yurt dışından bir çok ülkeden Antalya'ya test için kan örneği gelecek.

Türkiye'de İlk

Prof. Dr. Duran Canatan, merkezlerinde moleküler genetik alanında DNA dizi analiz laboratuvarı ile genetik hastalıkların klinik tanısı, moleküler genetik yöntemlerle tanı ve genetik

39 Eylül•2013


Aktüel sak, moleküler tarafı da çözüldüğünde tanı koymak kolay olacak” diye konuştu.

Türkiye’nin Referansı Olmayı Hedefliyor

Kan ve kanser hastalıkları noktasında Türkiye’nin referansı olmak için yola çıktıklarını kaydeden Prof. Dr. Canatan,“Diğer tek gen hastalıkları üzerinde de çalışacağız. Kişide hastalıklara eğilim var mı? Ailede kanser, Alzheimer riski, kemik erimesi riski ve diğer hastalıklar üzerinde de çalışmamız olacak. Öncelikle halkımıza ilk etapta 500 testle başlıyoruz. Bunu daha sonra bin ve iki bine çıkaracağız. İnsan vücudunda 25 bin genin hepsini biranda burada çalışmamız çok zor. Ama toplumsal olarak bölgemizin en önemli hastalıkları ile başlayıp, ülke geneli ve komşu ülkeleri ilgilendiren hastalıklarla devam edeceğiz" dedi. Üç öğretim üyesi ve 3 teknik ekiple yola çıktıklarını ifade eden Prof. Dr. Duran Canatan, “Önümüzdeki günlerde daha da genişleyeceğiz. DNA dizi analiziyle bilinmeyen tüm gen-

hastalıklarını saptayacağız. Ağırlık olarak klinik ve moleküler genetiği birlikte yürüteceğiz. Çünkü biz klinikte insanların hastalıklarını çok iyi saptar-

40 Eylül•2013



Aktüel lerin ortaya çıkarılması için çalışıyoruz. O anlamda Türkiye’de bir ilkiz” şeklinde konuştu.

Akdeniz Bölgesinde Yaygın Hastalık

Akdeniz Bölgesi’nde en yaygın hastalıklardan birinin talasemi olduğunu Prof.Dr. Canatan, “Bin 200’e yakın tipi var. Bunların hepsi DNA analizi ile ortaya koyacağız. Akdeniz ateşi, alyuvarlar hastalıkları konusunda da bölgemizde ağırlıklı çalışacağız. 20 senedir yaptığımız çalışmalarla Antalya’da talasemi yüzde 95 çözüldü. DNA düzeyinde yapacağımız testlerle hasta çocuk doğumlarını da yüzde yüz sıfırlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Genetik Hastalıkların Yapısı

Tıbbi Biyoloji ve Genetik Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Keser ise temel hedeflerinin moleküler genetik temelli bütün hastalıkların tanısını koymak olduğunu söyledi. Bir insanın genetik yapısının yarısını anneden yarısını babadan aldığını aktaran Prof. Dr. İbrahim Keser, “O zaman genetik hastalıklar kuşaktan kuşağa aktarılan hastalıklar olarak karşımıza çıkıyor. Kendisinde ve ailesinde tanı konmuş herhangi bir hastalık,(kan hastalıkları, kanser,sık görülen hastalıklar)olan taşıyıcılarımıza yardımcı olmak amacıyla moleküler testler uygulayarak, aynı zamanda klinik tanının da birlikte konulmasıyla yüzde yüze yakın bir tanı koyacağız. Böylelikle hekimlerimizin tedavilerine kolaylık sağlıyoruz. Genetik hastalıklar tedavisi olmayan hastalıklar gibi ifade edilmektedir. Biz bunu değiştiriyoruz. Erken dönemde genetik testlerinizi yaptırdığınızda sonra ortaya çıkacak genetik hastalıkları önlemiş olursunuz” ifadelerini kullandı.

Merkezdeki Hizmetler

Gebelikte anne kanından bebekteki Down sendromu riskinin belirlenmesi (Girişimsel olmayan Doğum Öncesi Tanı Yöntemi),Talasemi ve diğer kalıtsal kan hastalıklarının doğum öncesi testi,kemik iliği nakli sonrası kimerizm analizi, babalık testi, bebek sahibi olmak isteyen çiftlerde kısırlık nedenlerinin araştırılması, kanser hastalıkları, Kalp hastalıkları, damar tıkanıklığı, Alzheimer hastalığı, kas hastalıkları, şeker hastalığı, kemik erimesi hastalığı ve obezlik gibi diğer birçok metabolik hastalıklarda yatkınlık ve öngörü testleri yapılacak. Zeka geriliğine neden olan genetik temelin tespit edilmesi ve mikrobiyolojik hastalıkların moleküler tanısı da gerçekleşiyor. En sık görülen kanser türleri akciğer, kolon, meme kanseri ve kemik iliği hastalıkları, demir eksikliği ve fazlalığı b12 eksikliği gibi hastalıklarda da risk analizlerinin yapıldığı merkezde amaç aile öyküsünün alınması ve önlemlerin sağlanması olarak öne çıkıyor.

42 Eylül•2013



Aktüel

AlluraClarity Üstün Kaliteli Görüntüleme Sistemi AlluraClarity, açık cerrahi işlem olmadan gerçekleştirilen anevrizma tedavilerinde hasta ve doktor güvenliği konusunda sunduğu yeniliklerle tıp dünyasında yeni bir girişime imza atıyor. Sağlık ve iyi yaşam alanının lider şirketlerinden Philips, hasta ve doktorlar açısından devrim niteliğinde olan yeni üstün kaliteli görüntüleme sistemi AlluraClarity ile, görüntü kalitesinden ödün vermeden işlem sırasında maruz kalınan X-Ray ışınlarının dozunu yüzde 85’e kadar azaltarak tıp dünyasında çığır açan bir yaklaşım sunuyor. AlluraClarity, açık cerrahi işlem olmadan gerçekleştirilen anevrizma tedavilerinde hasta ve doktor güvenliği konusunda sunduğu yeniliklerle tıp dünyasında yeni bir girişime imza atıyor.

Üstün Kaliteli Görüntüleme Sistemi

Tıp dünyası açısından büyük öneme sahip olan üstün kaliteli görüntüleme sistemleri, açık cerrahi işlemler olmadan yapılan tedavileri kolaylaştırırken, hastaların maruz kaldığı riski minimize ederek tedavi sonuçlarına da ciddi iyileşmeler kazandırıyor. Özellikle cerrahi işlem olmadan

44 Eylül•2013



Aktüel Tıp Tarihinde Yeni Bir Girişim

gerçekleştirilen anevrizma tedavilerinde, doktorların hastanın cildinden ötesini görüntüleyebilmesini sağlayan üstün kaliteli görüntüleme teknolojileri günümüzde daha çok gerekli hale geliyor. Philips tarafından geliştirilen ve görüntü kalitesinden taviz vermeden X-Ray ışınlarının miktarını yüzde 85’e kadar azaltan AlluraClarity, tıp dünyasında devrim niteliğinde atılan büyük bir adım olarak tıp tarihine geçiyor. Görüntü kalitesini olumsuz şekilde etkilemeden, X-Ray ışını dozunu önemli ölçüde azaltmak amaçlı olarak, röntgen tüpünden ekrana kadar görüntü üretme sürecinin her aşamasını iyileştiren gelişmiş teknoloji olan ClarityIQ ile donatılan AlluraClarity, bu konudaki klinik bilgileri dünyanın en iyi girişim uzmanlarının bilgileriyle birleştiriyor. Röntgen sistemindeki 500’den fazla bileşen ile, girişimsel röntgen işleminin neredeyse her türü için gerekli olan X-Ray ışını miktarını azaltabilecek şekilde geliştirilen AlluraClarity, sahip olduğu bu teknoloji ile görüntü oluşturmayan röntgen ışınını filtreleyerek, ışınların daha verimli kullanılmasını sağlıyor. Bu şekilde röntgen tüpü en optimal şekilde kullanılarak, tedavi sırasında çok daha az ışın yayılması sağlanıyor. Hasta güvenliği konusunda dev bir adım olarak nitelendirilen bu durum, röntgen ışınına maruz kalmaktan kaynaklanan komplikasyonların riskini de azaltıyor. Ayrıca, gün boyu işlem sırasında kaçınılmaz olarak ışına maruz kalan doktor ve klinisyenler için de güvenlik konusundaki endişeleri ortadan kaldırıyor.

Türkiye’de ilk kez düzenlenen Dünya Nörovasküler Konferansı’nda (WLNC) gerçekleştirilen ameliyatlarda kullanılan AlluraClarity’nin tıp dünyasına getirdiği yeniliklerin altını çizen Philips Sağlık Türkiye Genel Müdürü Esen Tümer, “Açık cerrahi işlem olmadan gerçekleştirilen anevrizma tedavilerinde hasta ve doktor güvenliği konusunda sunduğu yeniliklerle tıp dünyasında yeni bir girişime imza attığımız AlluraClarity ile gerçekleştirilen bu ameliyatlar gösterdi ki, hasta ve doktor güvenliği odaklı olmak üzere görüntü kalitesinden ödün vermeden geliştirdiğimiz bu cihaz ile tıp dünyasında yeni bir dönemin başlangıcına imza atmış bulunuyoruz” diye konuştu.

Royal Philips

Hollanda kökenli Royal Philips Electronics (NYSE: PHG, AEX: PHI) sağlık, aydınlatma ve tüketici ürünleri sektörlerinde sunduğu güncel yenilikler ile insanların yaşamlarını iyileştirmeye odaklı, çok amaçlı bir Sağlık ve İyi Yaşam şirketidir. Merkezi Hollanda'da bulunan Philips'in dünyada 100’den fazla ülkede toplam 116 bin çalışanı bulunmaktadır. 2012 yılında 24,8 milyar Euro tutarındaki satışlarıyla şirket, kalp sağlığı, akut bakım ve evde sağlık bakımı, enerji verimli aydınlatma çözümleri ve yeni aydınlatma uygulamaları ile erkek tıraş ve bakım ürünleri, ve ağız sağlığı ürünleri gibi kişisel sağlık ve bakım amaçlı yaşam tarzı ürünlerinde pazar öncülerin arasında yer almaktadır.

46 Eylül•2013



Aktüel

“Türkiye’de Olduğumuz İçin Mutluyuz” Medikal sistemler, grafik sistemler, dijital kamera, fotoğraf baskı ürünleri ve endüstriyel ürünler ile Türkiye pazarında faaliyetlerini yürüten Fujifilm, ilk yılını başarıyla geride bıraktı. • Uzun yıllardır faaliyetlerini sürdüren distribütör

firmasını satın aldıktan sonra Türkiye pazarında aktif bir oyuncu haline gelen Fujifilm, birinci yılını geride bıraktı. Türkiye’deki ilk yılı, hedefledikleri cironun üzerine çıkarak 66 milyon euro ile başarıyla tamamladıklarını belirten Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Başkanı Jun Higuchi, “Avrupa’ya bağlı ülkeler arasında yıllık ciro açışından 5. sıraya yükseldik. 2014 yılı hedefimiz özellikle medikal sistemler alanında büyüyerek toplamda 100 milyon euro ciroya ulaşmak” dedi. Medikal sistemler, grafik sistemler, dijital kamera, fotoğraf baskı ürünleri ve endüstriyel ürünler alanında aktif olan Fujifilm, hızla gelişmekte olan Türkiye pazarında önemli bir oyuncu haline geldi. AR-GE çalışmaları sayesinde yeni teknolojileriyle fark yaratan Fujifilm, Türkiye’de öncelikli olarak medikal sistemler alanında büyümeyi hedefliyor. Medikal alanda geniş bir ürün gamına sahip olan Fujifilm, bilgisayarlı radyografi, dijital mamografi, dijital radyografi, endoskopi sistemleri, kuru sistem yazıcılar, imaj arşiv ve görüntüleme sistemlerinin yanı sıra film sarf malzemesi ile medikal sektöründe iddialı.

Medikal Cihazlar Pazarı

Fujifilm’in, radyoloji ve endoskopi alanında geliştirdiği makineler sayesinde teşhis ve tedavi sürecinin hızlanmasında büyük katkı sağladığını belirten Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Başkanı Jun Higuchi, “Öncelikli hedefimiz medikal sistemler alanında Türkiye’deki pazar lideri pozisyonumuzu güçlendirmek. Yüksek teknolojik özelliklere sahip daha az radyasyon yayan ve daha yüksek görüntü kalitesi sunan cihazlarımız, sağlık alanında fark yaratıyor. Özellikle kamu hastanelerinin altyapılarını modern hale getirmeye talibiz. Türkiye medikal cihazlar pazarında her yıl yüzde 15-20 büyümeyi planlıyoruz. 2014 hedefimiz toplamda 100 milyon euro. Bunun yüzde 30'unu yine medikal ürünlerden sağlamayı amaçlıyoruz” dedi.

film Dış Ticaret A.Ş. çatısı altında birleştirdik. Bu birleşme ile Türkiye piyasasındaki konumumuzu daha da güçlendirmeyi planlarken, kurumsal kimliğimizi de güçlendirip mevcut müşterilere daha kaliteli bir hizmet sunmayı hedefledik” dedi.

“Türkiye’de Olmaktan Mutluyuz”

Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Başkanı Jun Higuchi, Fujifilm’in global strateji olarak belirlediği; medikal sistemler, grafik sistemler, dijital kamera ve fotoğraf baskı ürünlerinde hızlı büyümeyi Türkiye’ye uyarlayacaklarını söyledi. Higuchi, “Fujifilm olarak Türkiye’de olmaktan mutluyuz. Hızla büyümekte olan Türkiye pazarında iş ortaklarımızın da desteğiyle çok daha başarılı işlere imza atacağımıza inanıyoruz” dedi.

Önemli Birleşme

Geride kalan bir yıl içinde, medikal alandaki çalışmalarını güçlendirmek adına önemli bir birleşmeyi de gerçekleştirdiklerini belirten Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Başkanı Jun Higuchi, “Türkiye’de yaklaşık 25 yıldır endoskopi alanında hizmet veren Fujifilm Filmed Tıbbi Cihazlar A.Ş’yi, Fuji-

48 Eylül•2013



Aktüel

Dünyanın Obezite Sorunu İstanbul’da Tartışıldı 62 ülkeden yüzlerce cerrah, Obezite Cerrahisi Kongresinde İstanbul’da buluştu. •

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, obezitenin diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi görülme sıklığı ülkemizde de gün geçtikçe artmakta. Bu doğrultuda her yıl farklı ülkelerin başkanlığında düzenlenen Uluslararası Obezite Cerrahisi ve Metabolik Bozukluklar Federasyonu Dünya Kongresinin (IFSO 2013), 18.’si 28-31 Ağustos tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kongre başkanlığını TOSS (Türkiye Obezite Cerrahisi Derneği) Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı üyesi Prof.Dr. Mustafa Taşkın yapıyor. Kongrenin açılış gününde gerçekleştirilen basın toplantısında kişilerde obezite görülme sıklığının artmasının altını çizen Prof.Dr. Mustafa Taşkın “Eğer obezite hastalık halini almışsa, diyet, egzersiz, yaşam şekli değişikliği gibi tedbirlerle kontrol altına alınamıyorsa, özellikle diyabet, hipertansiyon ve egzersiz yapmayı engelleyen eklem rahatsızlıkları mevcut ise ve ameliyat işlemi ciddi bir risk oluşturmuyorsa bu durumda mutlaka obezite cerrahisi devreye girmeli” dedi.

eğilimi özellikle çocuklar ve adölesanlarda alarm verici düzeyde. Çocukluk çağı obezitesindeki yıllık artış giderek büyümekte. Bugün gelinen noktada çocukluk çağı obezitesi prevalansının 1970’lerdeki değerlerden 10 kat fazla olduğu görülmektedir.” Dedi. Çoçuklarda görülen bu artışın sadece genetik yapıdaki değişikliklerle açıklanamayacak derecede fazla olması nedeniyle, obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğunun altını çizen

Çoçuklarda Obezite Alarm Verici Düzeyde

Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de ve dünya’da çocukluk çağı obezitesindeki artışa dikkat çeken Prof.Dr. Mustafa Taşkın “Obezite

50 Eylül•2013



Aktüel rahi inovasyon firmalarından da katılımcılar olacak. Kongrede metabolik cerrahinin diyabet, metabolik sendrom ve kardiyovasküler (kalp-damar) hastalıkların önlenmesindeki rolü tüm detaylarıyla tartışıldı. Ayrıca, cerrahlar canlı uygulamalarla teknik bilgilerini dünya genelindeki cerrahların bilgi birikimleriyle karşılaştırma imkanı buldu. Cerrahların yeni teknikleri benimsemeleri için guncel bariyatrik cerrahi metodlar ve son zamanlarda dikkat ceken sleeve gastrektomi, tek kesi ile yapilan ameliyat teknikleri, mini-Gastric Bypass ve ileal interpozisyonla ilgili yapacağı canlı ameliyatlar kongrenin en dikkat çeken bölümlerini oluşturdu.

Taşkın, obezite konusunda ailelere büyük görev düştüğünü belirtti. Obezitenin küresel boyutta önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyleyen Taşkın, “Hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde obezite her geçen gün artış göstermekte. Dünya Sağlık Örgütü tarafından Asya, Afrika ve Avrupa’nın 6 ayrı yöresinde yapılan ve 12 yıl süren MONICA çalışmasında 10 yılda obezite prevalansında %10-30 arasında bir artış saptandığı bildirilmiştir.” dedi. Taşkın, 2008 yılında Dünya’daki obez insan sayısı 400 milyon iken 2015 yılında bu sayının 700 milyon kişiye ulaşmasının beklendiğini belirtti.

Türkiye Obezite Cerrahisi Derneği

Ülkemizdeki obezite rakamlarına dikkat çeken Prof.Dr. Mustafa Taşkın “Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre ülkemizde toplamda fazla kilolu olanlar oranı %34,6; fazla kilolu ve şişman olanların oranı %64,9; çok şişman olanların oranı ise %2,9 olarak saptanmıştır. Bu rakamların artmaması için devletten aile bireylerine kadar herkes bilinçli olmalı ve üzerine düşen görevleri yapmalı” dedi.

Türkiye Obezite Cerrahisi Derneği obezite cerrahisi alanında çalışan hekimleri yetiştirmek, bir platformda toplamak ve bu konuyu yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuş bir dernektir. Derneğin Avrupa’da bu konuyla ilgili kurulan ilk derneklerden biridir ve kendine özgün amblemi olan bir kaç dernekten biridir. IFSO (International Federation Surgery of Obesity) tarafından üye kabul edilen ilk derneklerden biridir. Derneğin ülke çapında uluslar arası destekli (IFSO) başta üniversiteler ve eğitim araştırma hastaneleri olmak üzere tüm eğitim kurumları ile işbirliğine devam etmektedir. Dernek tüm bu çalışmaların sonucunda IFSO 2013 Dünya Obezite ve Metabolik Hastalıklar Cerrahi Kongresi İstanbul da düzenleme hakkını kazandı.

Organizasyona, başta Amerika, İngiltere ve İsviçre olmak üzere 62 ülkeden binin üzerinde uzman katılıyor. Tüm dünyadan bariatrik (obezite) ve metabolik hastalıklar konusunda uzman cerrah ve hekimlerin buluştuğu kongrede sağlık personelleri, araştırmacılar, farmasötik ve cer-

52 Eylül•2013



Aktüel

MEDİTEL, Çözüm Odaklı Hizmet Anlayışı ile Büyüyor MEDİTEL Ltd. Şti., dün olduğu gibi bundan sonraki yıllarda da müşteri beklentilerini ön planda tutan, hızlı ve doğru sonuç almaya odaklı, basit çözümler ile müşterilerini, iş ortaklarını ve kendini zorlamadan üreteceği çözümlerle yoluna devam edecek.

54 Eylül•2013


Aktüel •

MEDİTEL Limited Şirketi, Dijital Substraksiyon Anjiyografi, Kardiyovasküler Sistemleri, Dijital Röntgen, Radyoskopi Sistemleri ile Türk medikal sektörüne yenilikçi çözümler sunmaya devam ediyor. MEDİTEL Grubu, insana ve sağlığa önem verdiği ve kültürel değerlere bağlı olarak geçirdiği 28 yıl boyunca sadece müşterileriyle değil, kendi içinde de güvenilir ve şeffaf olmayı ön planda tutmaktadır. 1984 yılından bu yana konusunda uzman bir ekip tarafından kurulan MEDİTEL bugün, tıbbi cihaz sektöründe dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olan Shimadzu Corporation, Güney Kore’de Dijital Röntgen sistemleri üreten Sitec Medical CO., SonoScape marka Ultrasonografi cihazlarının, dijital röntgen alanında Dijimed Bilişim Çözümleri Tic. ve San. A.Ş. temsilciliğini yürütmektedir. Ayrıca, Accuray-Tomotheraphy tedavi cihazı, PTW dozimetrik sistemler, CIVCO hasta sabitleme sistemleri, LAP lazer, ISP Gafchromic film, Velocity konturlama yazılımı, Huestis blok kesici ve simülatör sistemleri, Best Theratronics firmasının kan ışınlama cihazları ve Berthold firmasının radyasyondan korunma sistemlerinin de Türkiye tek temsilcisidir. Şirketin çalışmaları ve yenilikleriyle ilgili olarak MEDİTEL İş Geliştirme ve Pazarlama Yöneticisi olan Gökay Çelik ile söyleşi gerçekleştirdik.

MEDİTEL hangi temel amaçlarla ne zaman kuruldu?

MEDİTEL Limited Şirketi, 1984 yılında dört Elektronik Mühendisi tarafından tıbbi sektörde faaliyet göstermek üzere kurulmuştur. Kaliteli ve etik değerlere sahip çıkan hizmet anlayışıyla, Türkiye’nin kalkınması ve uluslararası saygınlığının arttırılmasında etkin bir rol oynayarak, bütün ilgi gruplarının çıkarlarını gözetmeyi kendisine bir görev bilen firmamız, medikal sektörde yurt içi ve yurtdışı piyasalarla çalışan ve ürün kalitesine güvenilen, müşteri odaklı, insan kaynaklarına gerekli önemi veren uluslararası değerlere ve uluslararası bir markaya sahip bir şirket olmak amacıyla kurulmuştur.

Temel faaliyet alanınız ve son dönem odaklandığınız çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?

Firmamız, radyoterapi ve radyoloji alanlarında faaliyet göstermekte olup, tıbbi cihaz ve hizmet satışı yapmasının yanında, ithal ettiği cihazların montajını gerçekleştirmekte ve satış sonrası servis hizmetini de vermektedir. Son dönemlerde özellikle hizmet sektörü ve dijital röntgen üretimi ilgimizi çekmektedir. Ayrıca Radyoterapi de IG-IMRT tedavi yöntemine olanak sağlayan gelişmiş bir tedavi cihazı olarak bilinen TomoTherapy cihazına oldukça önem vermekteyiz. Bunlara ek olarak, özellikle Shi-

55 Eylül•2013


Aktüel madzu Anjiyografi Sistemlerinde Bransist ALEXA model anjiyografi sisteminin hekimler açısından hem periferik hem kardiyovasküler incelemeleri karşılayan bir cihaz olduğunu gösterek bu modelimizin en değerli anjiyografi cihazı olarak bilinmesini amaçlamaktayız.

Temsilciliğini üstlendiğiniz uluslararası markalar hangileridir, Türk medikal sektörüne sunduğunuz çözümlerden bahseder misiniz?

Firmamız, 1994 yılında, tıbbi cihaz sektöründe dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olan Shimadzu Corporation firmasının görüntüleme cihazlarının Türkiye Tek Yetkili Temsilciliğini almış, günümüze kadar sürdürmüştür. Shimadzu 100 yılı aşkın deneyimiyle teknoloji ve tasarımı ön planda tutan, bugün firmamız, Dijital Substraksiyon Anjiyografi, Kardiyovasküler Sistemleri, Dijital Röntgen, Radyoskopi Sistemlerini Türk medikal sektörüne sunarak alandaki ihtiyaçları karşılamaktadır. Güney Kore’de Dijital Röntgen sistemleri üreten Sitec Medical CO. firmasının temsilciliğini 2011 yılında aldık. Geleneksel radyografi sistemlerinden dijital röntgenlere geçişin daha da hızlandığı günümüzde, dijital röntgen alanında sunduğumuz çözümlerle, sektörde etkin bir şekilde yer alarak çözümler sunmak istiyoruz. Yine dijital röntgen alanında Dijimed Bilişim Çözümleri Tic. ve San. A.Ş. firmasının 2007 yılından beri temsilciliğini yürütmekteyiz. Dijimed Bilişim Çözümleri Tic. ve San. A.Ş. bir MEDİTEL Şir-

ketler Grubu üyesi olarak 2007 yılı Aralık ayında kurulmuştur. Flat Panel Dedektörlü dijital röntgen sistemleri, çeşitli medikal yazılımlar ve PACS aksesuarları olarak tanımlanan PACS kurulumlarından oluşan ürünlerle sektörde geniş çözüm olanakları sunmaktayız. Başarıyla gerçekleştirdiğimiz dijital röntgen üretimi ile de çeşitli hastanelerde kurulumlarımızı tamamlamış bulunmaktayız.

56 Eylül•2013



Aktüel

Son dönemdeki yeni ürünleriniz ile ilgili bilgi verir misiniz?

SonoScape marka Ultrasonografi cihazlarının 2010’dan beri tek yetkili Türkiye temsilcisiyiz. Tıbbi ultrason aletlerin geliştirilmesi ve imalatı konusunda lider bir firma olan SonoScape, SSI-5000’den en son geliştirilmiş olan S20’ye kadar kuruluşundan bugüne çok sayıda üstün, hareketli, renkli Doppler ultrason ürünleri geliştirmiş, bunları uluslararası ve yerel pazarlara sunmuştur. MEDİTEL grubu olarak, SonoScape marka cihazlarımızla ultrasonografi alanında geniş ürün yelpazesi ve kaliteli ürünler ile kısa sürede pazarda yerimizi aldığımızı düşünüyoruz. 1987 yılından başlamak üzere radyoterapi alanında temsilciliğini üstlendiğimiz uluslararası markalar; Accuray-Tomotheraphy tedavi cihazı, PTW dozimetrik sistemler, CIVCO hasta sabitleme sistemleri, LAP lazer, ISP Gafchromic film, Velocity konturlama yazılımı, Huestis blok kesici ve simülatör sistemleri olarak sayılabilir. Bunlar dışında 1986 yılından beri Best Theratronics firmasının kan ışınlama cihazlarının ve Berthold firmasının radyasyondan korunma sistemlerinin de Türkiye tek temsilcisiyiz. Alanlarında dünyanın en önde gelen firmaları ile uzun yıllar birlikte çalışmış olmanın sağladığı avantaj ile bir Radyoterapi kliniğinin A’dan Z’ye tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek ürünlere, bilgi birikimine, ekibe ve tecrübeye sahibiz. Klinikte çalışacak medikal fizikçilerin ve teknisyenlerin eğitimlerinden, ihtiyaç duyulan tüm kalite kontrol, dozimetrik ve diğer ekipmanların teminine kadar anahtar teslim çözümler sunmaktayız.

Son dönemde özellikle anjiyografi alanında öne çıkarmak istediğimiz model Shimadzu’nun Flat Panel Dedektörlü Kardiyovasküler Anjiyografi Sistemi olarak pazara yeni giren Bransist ALEXA cihazıdır. Bu model bir anjiyografi cihazının sağlayacağı bütün üst düzey özellikleri sağlamaktadır. Bransist ALEXA’nın Kardiyovasküler ve periferik incelemeleri destekleyen, alt extremiteler dahil tüm vücudu kapsayan geniş flat panel dedektörleriyle kullanım kolaylığı sağlamasının yanında, kendi sınıfı cihazlara kıyasla çok düşük dozlarda yüksek çözünürlüklü görüntüler elde etmesi ile ön plana çıkmaktadır. 2011 yılında dünya pazarına sürülen Bransist ALEXA sisteminin dünyada ilk olarak Temmuz 2011’de İzmir de kurulmuş olmasının ayrıca gururunu yaşamaktayız. Ultrasonografi alanında geniş ürün yelpazesi ve kaliteli ürünler ile kısa sürede Türkiye pazarında yerimizi aldık. Ultrasonografi ve Ekokardiyografi amaçlı ihtiyaca yönelik olarak ürünlerimizin kullanılabildiği tüm branşlar için kaliteli ve hesaplı çözümlerimiz bulunmaktadır. Medikal pazarda Uzakdoğu ürünlerine yönelik önyargı olmasına rağmen temsilciliğini yaptığımız Asya’nın lider firması SonoScape; ürün kalitesi ile önyargıları yıkmaktadır. Gerek üretici firmanın gerekse firmamızın seçici davranarak başlattıkları bu işbirliğinin pozitif yansıması ülkemiz için değerli

58 Eylül•2013



Aktüel Diğer yandan Radyoterapide, Tomotherapy gibi yeni nesil üst düzey tedavi cihazlarının Türkiye’de kullanılmaya başlanması ve yaygınlaşması ile birlikte kliniklerin de ihtiyaçları farklılıklar göstermeye başlamıştır. Özellikle Ark tedavisi yapabilen cihazların kalite kontrolü amaçlı PTW Octavius 4D fantomu ve SBRT tedavilerinde hastanın sağlıklı bir şekilde sabitlenmesi amacıyla CIVCO SBRT Body-Pro Lok, bu yeni tedavi şekillerine uygun en yeni çözümlerimiz arasında sayılabilir.

bir kazanç olmuştur. Kaliteli ürünlerin sağladığı rekabetçi ortam ile son kullanıcıların kaliteli ürünlere hesaplı ulaşmasını sağlamaktayız. Özellikle Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Kardiyoloji uzmanlarına yönelik ultrason ve ekokardiyografi ürünlerimizin üstün görüntü kalitesi, performansı ve fiyat avantajı tercih görmektedir. Firmamız, dünyada Radyoterapi alanında büyük bir hızla yaşanan teknolojik ilerlemelerin ülkemizde de halkımızın hizmetine sunulması amacıyla yeni gelişmeleri sürekli takip etmekte ve araştırmaktadır. Bu çerçevede MEDİTEL, 2007 yılında ACCURAY-TomoTherapy firmasının temsilciliği üstlenmiş ve Radyoterapi ile kanser tedavisi yapan üst düzey TomoTherapy cihazının Türkiye’de 7 farklı hastanede hizmete başlamasını sağlamıştır. TomoTherapy tedavi cihazı, IG-IMRT, Helikal terapi ve SBRT gibi üst düzey tedavi yöntemlerini başarılı bir şekilde uygulayarak ve dolayısıyla sağlıklı dokuların daha iyi korunmasını sağlayarak, kanserle savaşta ileriye doğru bir adım daha atılmasını sağlamıştır.

Medikal pazara sunduğunuz ürün ve çözümleri farklı kılan yanlar nelerdir? Tercih edilirliğinize katkı yapan unsurları sıralar mısınız? Burada iki faktörü öne çıkarabiliriz. Birincisi 28 yılın tecrübesiyle MEDİTEL firması olarak her zaman alanında öncü, kalitesi dünyaca kabul edilmiş markalarla çalışmayı tercih ettik. Ürünün özelliklerini, ilk maliyet ve kullanım ömrü maliyetlerini, ülkemiz koşullarına uygunluğunu biz önceden araştırmakta ve değerlendirmekteyiz. Bu tercihimiz yıllar içerisinde firmamızı pazarda üst düzey bir noktaya taşımıştır. Bunun yanında teknik servisimizin hızı ve kalitesi, müşterilerimize karşı gösterdiğimiz ilgi, alaka ve en önemlisi saygı, her zaman çözümden yana olan duruşumuz ve sözlerimizi daima yerine getirmemiz, sektörde güvenilir ve dürüst bir firma imajını kazanmamızı sağlamıştır. Ve bu imaj, tercih edilirliğimize katkı yapan en önemli unsurlardan birisidir.

Yine kısa bir süre önce Amerikan Velocity firmasının Türkiye tek temsilciliğini üstlendik. Bu konturlama yazılımı ile doktorlarımızın planlamada geçirdiği zaman kısalacak ve Deformable Fusion gibi yeni görüntüleme teknolojileri ile daha sağlıklı bir şekilde konturlama yapılabilecektir.

Pazardan yeni dönemde beklentileriniz hangi düzeyde, medikal sektörde uluslararası gelişmeler konusundaki öngörüleriniz?

Genel olarak, ülkemizde sağlık sektörünün başarılı bir çizgide olduğunu söylemek gerekir. Özellikle son dönemlerde uygulanan politikalar ve sağlık turizminin de devreye girmesiyle sektörün daha da gelişeceği görülmektedir. Diğer taraftan ülkemize üretim yatırımlarının artacağını düşünmekle birlikte, ülkemizde tıbbi cihaz üretimin dünya pazarında rekabet edebilir nitelikte gelişmesi için mutlaka tedbirler alınmalı ve desteklenmesi gerektiği görüşündeyiz.

Eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?

MEDİTEL Grubu, insana ve sağlığa önem verdiği ve kültürel değerlere bağlı olarak geçirdiği 28 yıl boyunca sadece müşterileriyle değil, kendi içinde de güvenilir ve şeffaf olmayı ön planda tutmuştur. MEDİTEL Ltd. Şti., bundan sonraki yıllarda da müşteri beklentilerini ön planda tutan, hızlı ve doğru sonuç almaya odaklı, basit çözümler ile müşterilerini, iş ortaklarını ve kendini zorlamadan üreteceği çözümlerle yoluna devam edecektir.

60 Eylül•2013



Aktüel

Dünyagöz, Sosyal Sorumluluk Projesini İl İl Dolaşıp Anlatacak Dünyagöz Hastaneler Grubu, sosyal sorumluluk bilinciyle başlattığı “Alokatarakt” projesini il il dolaşıp tüm Türkiye’ye anlatacak. Bu kapsamda bugün 5 tır ve 20 araçtan oluşan filonun ilk grubu İstanbul’dan yola çıktı. • SGK’lı

şöyle konuştu: “Dünyagöz yönetimi olarak büyük bir sosyal sorumluluk projesi başlattık. Vatandaşlara kaliteli hizmetten, katarakt ameliyatı ve muayenesinden 1 yıl boyunca fark ücreti almayacağız.”

hastaların yoğun talebine kayıtsız kalmayarak bir sosyal sorumluluk projesine imza atan Dünyagöz’ün Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu, 12 Ağustos’ta başlattığı proje ile FDA onaylı merceklerle, SGK’lılara katarakt muayene ve ameliyatını fark ücreti almadan yapma kararı aldıklarını söyledi.

“Güvenilir Kurumları Tercih Edin”

Eray Kapıcıoğlu, vatandaşları merdivenaltı kliniklere gözlerini emanet etmemeleri konusunda uyarıda bulunarak, “Göz sağlığınız önemlidir. Güvenilir kurumları tercih edin” dedi. Bazı kliniklerin insanları camilerden ve pazarlardan otobüslerle toplayıp getirdiklerini ve gereksiz ameliyatlar yaptığını anımsatan Eray Kapıcıoğlu, şunları söyledi: “Vatandaş sağlığını kaybediyor. Yaşlılar kandırılıyor, tekrarlayan ameliyatlarla devletin kasası zarar görüyor. Bunu anlatmak üzere bilgilendirici materyallerle “Alokatarakt” filomuz yola çıkıyor. Bundan sonra kimse ‘Ücretsiz ameliyat edeceğiz, yemek vereceğiz, ücretsiz gözlük vereceğiz’ diyenlerin tuzağına düşmesin. Bu konuda halkımızı bilgilendireceğiz. Diyeceğiz ki; “Şikayetiniz olduğunda veya yılda bir kontrol amaçlı güvenilir kurumlara kendiniz gidin. Sokaklardan hasta toplayanlara itibar etmeyin, kandırılarak gereksiz ameliyatlarla mağdur olmayın..”

Her Hasta İçin 400 Dolar Destek

Her hasta için bütçesinden 400 dolar destek sağlayan ve tedarikçilerinden destek alarak proje için toplam 20 milyon TL ayıran Dünyagöz Hastaneler Grubu çalışmayı ve çıkış noktasını tüm Türkiye’ye anlatmak üzere harekete geçti. Kapıcıoğlu ve ekibi, 5 tır ve 20 araçtan oluşan filo 3 ay boyunca belirlenen rotalarda, 81 ilde halkı bilgilendirecek. Eray Kapıcıoğlu, yıllardır pek çok SGK’lı vatandaşın düşük ücretle hizmet veren kurumlarda tam steril olmayan ortamlarda kalitesiz mercekler ile ameliyat edildiğini hatırlatarak, “Vatandaşlarımız bu ameliyatlarda gözlerini kaybediyorlardı. Gözü parçalanan çok sayıda hasta tedavi amaçlı bize başvurdu” dedi. Maliyeti 1500 TL’nin üzerinde olan katarakt ameliyatını bu nedenle 1 yıl boyunca fark ücreti almadan yapma kararı aldıklarını ifade eden Eray Kapıcıoğlu,

62 Eylül•2013



Aktüel

Sağlıkta 90 Gün Çalışması Dr. Şükrü Özdemir; Tüm sağlık çalışanlarımız, diğer kurumlarımız ve halkımız ile birlikte sağlık hizmetlerini daha kaliteli ve güven duyulan bir yere taşımak hedefindeyiz” dedi. •

Kamu Hastaneleri Birliği Genel sekreterliği tarafından yürütülen 90 Gün Çalışması programı düzenlenen toplantıda tanıtıldı. Yeni Devlet Hastanesi’nin toplantı salonunda düzenlenen tanıtım toplantısına Vali Vasip Şahin, Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Atay, Sağlık İl Müdürü Nail Umay, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Şükrü Özdemir, Halk Sağlığı Müdürü Kemal Şener, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İrfan Kaya, Tabip Odası Başkanı Ali Yalçın, ilçe kaymakamları, ilçe belediye başkanları ile sağlık kurumları yöneticileri katıldı. Malatya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Şükrü Özdemir, “90 Gün çalışmasını süresi 90 gündür, ismini de bu 90 günde almıştır. Daha etkin bir iletişim ve hasta memnuniyetini ve hastanelerimizde görev yapan sağlık çalışanlarının memnuniyetini arttıracak adımların atılması olmak üzere 3 tane ana hedefimiz vardı. Ana başlıkları ise çalışan memnuniyeti, hasta memnuniyeti ve hastane hizmetlerinin değerlendirilmesi olaraktan görülebilinir. Bu çalışma içerisinde sağlık tesislerinde 200’den fazla görev tamamlanacaktır. Tüm sağlık çalışanlarımız, diğer kurumlarımız ve halkımız ile birlikte sağlık hizmetlerini daha kaliteli ve güven duyulan bir yere taşımak hedefindeyiz” dedi.

Yeni Devlet Hastanesi Açılıyor

Yeni Devlet Hastanesi’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Malatya’ya 21 Eylül’de yapacağı ziyaret programında açılacağını belirten Dr. Özdemir, “Hizmetin açılacak 640 yataklı Malatya Devlet Hastanesi’nin bölgeye hitap edecek olması, açılacak olan özellikli birimlerle KVC, Koroner Anjiyografi, Tıbbi Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi, Prenatal Merkez, Yanık Ünitesi, Anne Okulu gibi modern yapısı ile hizmet talebinde artış olacağı değerlendirilmektedir. Yeni binadaki diyaliz ünite sayıları, doğum masa sayıları, poliklinik oda sayılarının mevcut Devlet Hastanesi ve Beydağı Kampüsünü göre az olması da dikkate alındığında yeni yapılacak 300 yataklı Kadın-Doğum ve çocuk Hastanesi ile Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesinin hizmete açılana kadar fiziki yakınlığı ve teknik nedenlerle Beydağı Kampüs binasının Kadın-Doğum-Çocuk ve Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi olarak hizmet vermesinin uygun olacağı değerlendirilmiş ve bu durum Valiliğimizin uygun görüşü ile birlikte Sağlık Bakanlığı’nın onayına sunulmuştur.

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu başkanlığının uygun görüşü ve TOKİ ile gereği yapılmak üzere Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü’ne bildirildiği hususu yazılı olarak Genel Sekreterliğimize bildirilmiştir” dedi.

Şehrin Her İki Yakasına Hastane

Malatya Devlet Hastanesi ile yeni yapılan hastanenin şehrin her iki yakasında yer aldığını hatırlatan Dr. Özdemir şunları söyledi: “Yeni yapılan hastanenin şehrin batı yakasında yer alması, yeni binadaki poliklinik oda sayısının az olması, Malatya Devlet Hastanesi Merkez binasının hizmet alan hastaların hem ulaşım, hem de yaşanacak

64 Eylül•2013



Aktüel Doğum ve Çocuk Hastanesi ile 150 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinin yapımı ile ilgili çalışmalarımız hızla devam ediyor” şeklinde bilgi verdi.

olan yoğunluk nedeni ile yeni binadan poliklinik hizmeti almasında sorun yaşanabileceği düşünülmektedir. Bu sorunun yaşanmaması için merkez kampüsü idari bölüm olarak kullanılan ve tarihi niteliği olan binanın semt polikliniği ve 10-15 ünitelik Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi olarak hizmet vermesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir. Bu konudaki talebimiz de Valiliğimizin uygun görüşü ile birlikte Bakanlığımızın onayına sunulmuştur.” Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri Dr. Özdemir, hedef ve planlamaları arasında, “Malatya Devlet Hastanesinin yeni binasında hizmet vermeye başlaması ile hizmette sorun yaşanmaması için Beydağı kampus binası ile Malatya merkez kampüsünde poliklinik hizmeti vermeye devam edilebilmesinin sağlanması” ifadesine de yer verdi. Dr. Özdemir, Yeni Devlet Hastanesi ile Beydağı Kampüsünde hizmete açılacak olan Kadın Doğum,. Çocuk ve Fizik Tedavi Hastanesi düzenlemesi ile yatak sayısının merkezde 640+400 yatak sayısına ulaşılacağını belirterek, “Yani toplamda bin 40 yataklı sağlık hizmeti ile Malatya’ya hizmet vermeye başlayacağız. Yoğun bakım yatak sayımız 49’dan 95’e, ameliyathane sayısı 18’den 26’ya, poliklinik oda sayısı 110’dan 220’ye çıkarılacaktır. Beydağı Kampüsü Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi olarak hizmete devam edecektir. Bunun onayını bakanlığımızdan aldık. TOKİ ile süreci ise bakanlığımız devam ettirmektedir. Şuandaki Malatya Devlet Hastanemizin bünyesi içerisindeki idari binamızda günlük 2 bin 2 bin 500 hastaya hizmet vermeyi amaçlıyoruz. Burada yaklaşık 15 ünitelik ağız ve dış ünitesi de hizmet vermeye başlayacaktır. 300 Yataklı Kadın

Hizmet Kalitesi En Yüksek Noktaya Taşınacak

Toplantıda bulunan Vali Vasip Şahin ise gelinen durumun güvenin bir sonucu olduğunu ifade ederek, “Hizmetteki kalitenin yükselmesinin ifadesidir. Bunu çeşitli ölçüm ve anketlerde fark ediyoruz. Türkiye’de artık hasta memnuniyeti önceki yıllara ve dönemlere göre çok büyük oranda artmıştır. Bugün hastanelerimiz artık bir otel standardına yükselmiştir. Hasta yakınları ve hastaların memnuniyet ifadelerinden anladığımız kadarıyla çalışanlarımızda bu anlamda gerçekten büyük bir davranış değişikliği oluşmuş ve insanlar adeta evlerine gider gibi hastane hizmetleri ve sağlık hizmetleri almaya gidebilmektedir. Bugün hastanelerimizde eskisi gibi kuyruklar ya da bir takım hizmet alma noktasında başka alıcılara ihtiyaç duyma gibi konular çok aza indirilmiştir. Bundan dolayı bütün çalışanlarımızı tebrik ediyorum. İlçelerdeki sağlık hizmetleri de en yükseğe çıkartılıyor. Bununla ilgili birçok iş yapılıyor. İlçelerimizde hastaneler yenileniyor. Mevcut hastanelerimize ek bir takım imkanlarla daha alternatifli sağlık hizmeti sunma imkanı getirilmeye çalışılıyor. Artık her hastanemizde ve her ilçemizde uzman hekimlerimiz var. Hatta fizik tedavi uzmanları bile ve terapist bile istenen yerler var. Bu geldiğimiz seviyeye gösterir” şeklinde konuştu.

66 Eylül•2013



Aktüel

Biyolojik Kalp Kapağı Trifecta Türkiye Pazarında Dünyanın en yüksek hemodinamik performansını sağlayan biyolojik kalp kapağı olma özelliğini taşıyan ve St. Jude Medical tarafından tasarlanarak üretilen Trifecta, Bıçakcılar güvencesiyle Türkiye pazarına sunuldu. • Türkiye’nin lider tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıb-

bi ürünler üreticisi Bıçakçılar, ürün gamına St. Jude Medical’in tasarladığı ve ürettiği biyolojik kalp kapağı Trifecta’yı da ekledi. Şu anda dünyanın en yüksek hemodinamik performansını sağlayan biyolojik kalp kapağı olma özelliğini taşıyan Trifecta özel olarak aort darlığı için üretildi. Bıçakçılar Satış ve Pazarlama Kıdemli Direktörü Ercüment Bilgen, Trifecta’nın halen pazarda kullanılmakta olan stentli biyoprotez kalp kapakları arasında en fazla etkili açılma alanı sunan kapak olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Kilit performans kriterleri olan yerleştirebilirlik, hemodinami ve dayanıklılık alanlarının üçünde de olağanüstü yetkinlik sergileyen Trifecta kapağı, hastaların yaşam kalitesinde iyileşmeler sağlamak için geliştirildi. St. Jude Medical tarafından 2000 yılında araştırmalara başlandı ve 2007 yılından beri 1000 hastada Trifecta’nın klinik çalışmaları yapılıyor. 2010 yılından bu yana da Almanya ve Fransa başta olmak üzere dünyanın her tarafında 30 bin adetten fazla Trifecta takıldı.” En yüksek hemodinamik performans dışında Trifecta, dayanıklılığı ve geç kalsifiye olmasıyla da ön plana çıkıyor. Bıçakçılar Satış ve Pazarlama Kıdemli Direktörü Ercüment Bilgen Trifecta’nın diğer özelliklerini de şöyle sıraladı: “Trifecta kalp kapağı biyolojik olduğundan hastaların hayatları boyunca kan sulandırıcı kullanmalarına gerek kalmıyor. Uzun ömürlü olması için tasarlandığından ikinci ameliyat riski de düşüktür. Hemodinamik performansı çok yüksek olduğundan doğal kalp kapağımıza en yakın şekilde çalışmaktadır. Bu nedenle hasta ameliyattan sonra yaşamını daha kaliteli ve rahat sürdürebilir.”

Bıçakcılar Güvencesiyle

1959 yılından beri Türkiye medikal sektöründe tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi ürünler alanında öncü bir rol üstlenen Bıçakcılar A.Ş, akıllı, yenilikçi, güvenli ve çevre dostu tıbbi cihazlar üreterek ve tedarik ederek iş ortaklarına maksimum fayda sağlamayı hedeflemektedir. 80’den fazla ülkeye ihracat yapan Türkiye’nin lider tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi malzeme üreticisi Bıçakcılar, 54 yıldır Türkiye medikal sektöründe tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi ürünler üretimi gerçekleştiriyor. Son teknoloji ile donatılan 31 bin metrekare üzerine kurulu İstanbul Esenyurt Üretim Merkezi’nde kaliteli üretim ve üstün hizmet anlayışıyla, üretim yapan Bıçakçılar, 700’ü aşkın çalışan ve Türkiye genelinde 6 bölge müdürlüğü düzeyinde yaygın satış ağı ile hizmet vermektedir. Ürün tasarımından satış sonrası servisine kadar üretimin her aşamasında Toplam Kalite Yönetimi prensiplerine ve GMP kurallarına sıkı sıkıya bağlı olan Bıçakçılar, tek kullanımlık steril tıbbi ürünlerden, ameliyat masa ve lambaları gibi tıbbi cihazlara kadar uzanan geniş bir yelpazede ürünler sunmaktadır.

68 Eylül•2013



Dosya

Kalp Krizi Çok Sayıda Faktörün Ortak Bir Sonucu Türkiye’de ve dünyada ölüm nedenlerinin başında gelen kalp-damar hastalıklarından kalp krizi genç, yaşlı, kadın ve erkek tüm yaş ve cinsiyet gruplarını tehdit etmektedir. •

Günümüzde stres, sporsuz yaşam, beslenme alışkanlıkları ve sigara kalp krizinin ortaya çıkmasında en önemli etkenlerden. Kalp krizlerinde yaşam tarzının çok etkili olduğunu belirten Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren kalp krizi hakkında soruları yanıtladı.

Kalp krizi nedir?

Kalp kasının bir bölümüne giden kan akımının aniden durması sonucu kalp krizi ortaya çıkar. Kalp krizi vakalarının büyük çoğunluğu aniden ve istirahat halindeyken oluşur. Bazen de kalp krizi, kalbin aşırı oksijene ihtiyaç duyduğu hallerde bu ihtiyacı kan damarlarının karşılayamaması sonucu oluşur. Bu durum ağır eforlarla örneğin kar kürürken, yokuş yukarı hızla koşarken oluşabilir. Kalp vücuttaki diğer kaslar gibi bir tür çizgili kastan oluşur. Normal fonksiyon görebilmesi için kanla gelen oksijene ve besin maddelerine (glukoz ve yağ asitleri) ihtiyaç duyar. Kalbe kanı getiren damarlara koroner damarlar adı verilir. Bu koroner damarların herhangi birinde oluşan bir kan pıhtısı kan akımını aniden durdurduğunda o bölgedeki kalp kası oksijensiz ve besinsiz kaldığı için normal fonksiyonunu göremez yani kasılması bozulur Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren

Eğer kan akımının kesilmesi 20 dakikadan fazla sürerse o bölgedeki kalp kasında kalıcı bir hasar oluşur. Eğer bu süre 4-6 saati geçerse o koroner damar bölgesindeki kalp kası tamamen canlılığını yitirir. Bu nedenle kalp krizinde adeta zamanla yarışan bir çaba ile erken müdahale önemlidir. Bu gerçek anlaşıldığından beri gelişmiş kalp merkezlerinde kalp krizi geçirmekte olan hastaya acil koroner anjiyografi ve tıkalı damarı balon kateterle açma, ardından da tam açıklığı sağlıyacak bir stent yerleştirme işlemi yapılmaktadır. Bu işlemin yapılamadığı veya geciktiği durumlarda ise pıhtı eritici özel ilaçlar kullanılmaktadır.

Kalp krizinin belirtileri nelerdir?

Kalp krizi çoğunlukla istirahatte başlayan daha

70 Eylül•2013


Dosya Sigara Ailede (birinci derece yakınlarda) 55 yaşından önce kalp krizi geçirme Şeker hastalığı Kilo fazlası Hipertansiyon Yüksek kolesterol Düşük HDL kolesterol (iyi kolesterol) Stres Fiziksel aktivitenin az olduğu hayat tarzı

nadir olarak da ağır bir eforla başlayan belirtiler verir. En tipik belirtisi olan göğüs ağrısı iki göğüsün ortasında baskı tarzında ve yavaş başlayan ama giderek şiddetlenen bir ağrıdır. Bu göğüs ağrısı omuzlara, kolların iç yüzüne, sırta, alt çeneye ve karna doğru yayılabilir. Ağrıya nefes darlığı, soğuk terleme, bulantı, halsizlik ve solukluk eşlik edebilir. Bu belirtiler kişiden kişiye ve hasar gören kalp kası bölgesine göre değişken şekillerde ortaya çıkabilir. Belirtiler vakaların çoğunluğunda tipik göğüs ağrısı ve eşlik eden belirtiler şeklinde olsa da, bir bölüm hastada üst karın bölgesindeki ağrı mide şikayetleri ile karıştırılabilir. Hatta alt çeneye vuran ağrı nedeniyle diş hekimine başvuran hastalarımız bile vardır. Ayrıca kalp krizi belirtileri özellikle şeker hastaları ve yaşlı hastalarda göğüs ağrısı olmadan da örneğin sadece bulantı, terleme, halsizlik ve nefes darlığı şeklinde ortaya çıkabilir. Kalp krizini tetikleyen etkenler nelerdir? Kalp damar hastalıkları (Koroner arter hastalığı) için tanımlanmış risk faktörleri aynı zamanda kalp krizi geçirme riski için de geçerlidir. Bunlar;

Bu risk faktörlerinden bir veya daha azı bulunan kişiler düşük risklidir. 2 ile 3 risk faktörü varsa orta, üçten fazla risk faktörü varsa yüksek risklidir. Neyse ki aileden gelen genetik yatkınlık dışında olan risk faktörlerini ortadan kaldırmak elimizdedir.

Kalp krizi genetik midir?

Kalp krizi çok sayıda risk faktörünün ortak bir sonucudur. Kalp krizi sadece genetik faktörün etkisiyle oluşsaydı kaçınılmaz bir kader olarak değerlendirilirdi. Oysa tek yumurta ikizlerinde bile yani genetik özellikleri neredeyse %100 ben-

71 Eylül•2013


Dosya haftada bir ya da ayada bir iki halı saha futbol maçı) riski 5-6 kat artırmaktadır. Buna karşın haftanı en az 4 günü yapılan düzenli egzersi (hızlı tempolu 45 dakika 1 saat dolayında bir yürüyüş) riski azaltır.

zer olan kişilerin birinde olurken diğeri geçirmeyebilmektedir. Genetik bir alt yapı dış etkenlerle birleştiğinde kalp krizi riski artar.

Hangi yaşlar en yüksek risklidir?

Kalp krizine yol açan ve koroner damarların duvarlarında biriken kolesterol plakları daha çocukluk döneminden başlayarak oluşmaya başlar. Bu plaklar yaş ilerledikçe büyüyerek belli bir hacme ulaştığında komplike olma eğilimi gösterir. Yani koroner damar duvarındaki bu kolesterol yüklü plak yırtılma ya da ülsere olma eğilimine girer. Yirmili yaşlarda bile koroner damar duvarında tespit edilmiş olan kolesterol plakları genellikle 40 lı yaşlarda çatlama, ülsere olma ve aniden damar duvarını bozarak kan pıhtısı ile kan akımının kesilmesine yol açabilir. Erkeklerde 40’lı yaşlar, kadınlarda ise menopoz sonrası 50 li yaşlar kalp krizi riskinin ciddi olarak artmış olduğu ilk yaşlardır. Yaş ilerledikçe bu risk daha da artar. Bununla birlikte kolesterolden, yüksek fast food beslenme tarzı ve sigara alışkanlığında artış, daha stresli ve düzenli spor yapmayan bir hayat tarzının gençler arasında yaygınlaşması kalp krizi yaşını 30 lu yaşlara kadar indirmektedir. 30 – 40 yaş arası erkeklerde düzensiz olarak yapılan aşırı zorlayıcı spor (örneğin

Risk azaltıcı önlemler nelerdir?

Genetik yatkınlık dışındaki hemen hemen tüm risk faktörleri modifiye edilebilir yani hayat tarzı değişiklikleri ve ilaçlarla belli sınırlar içerisinde kontrol edilebilir faktörlerdir. Bunun için; Sigaranın bırakılması, Kilo fazlasnın verilmesi, Kolesterol seviyelerinin normal sınırlarda tutulması Kan basıncının normal seviyelerde tutulması Tuz ve yağdan fakir bir beslenme alışkanlığına geçilmesi Haftanın çoğu günü yapılan düzenli spor aktivitesi alınacak önlemlerdir.

Kalp krizi anında ne yapmak gerekir?

Kalp krizi nedeniyle kaybedilen hastaların yarısından çoğu daha hastaneye ulaşamadan kaybedilmektedir. Bu nedenle kalp krizi belirtileri ortaya çıktığında, kalp hastalıkları uzmanının bulunduğu ve koroner yoğun bakım ünitesi bulunan bir

72 Eylül•2013


sağlık kuruluşuna en kısa sürede ulaşması gerekir. Koroner damar tıkanıklığı 20 dakikayı geçtiğinde kalp kası hasar görmeye başlar ve ne kadar geç müdahale edilirse bu hasar o kadar geri dönüşümsüz ve büyük olur. Bu nedenle tedaviye bir an önce başlamak gerekir. Hastaneye ulaşana kadar geçen sürede kalp krizi şüphesi taşıyan hastaya hemen bir aspirin çiğnetilmesi, hastanın oksijensiz kalmasını ve kalbinin yorulmasını olabildiğince engellemek için 45 dercede yatar pozisyonda dinlenmeye alınarak etrafının boşaltıması gerekir. Hastaneye ulaşıldığında kalp elektrosu ve yapılan kan tetkikleri neticesinde bir kalp krizi olduğu kesinleştirilirse hasta hemen koroner yoğun bakım ünitesinde tedaviye alınacaktır. Uygun ve zamanında yapılan tedaviler kalp krizlerinden kaybı %30 daha azaltmaktadır.

Kalp krizi geçiren bir kişi daha sonrası için nelere dikkat etmelidir?

Kalp krizi geçiren bir hasta erken dönemi tamamladıktan sonra kalp kasında oluşan hasarı ciddiyetine göre hastaneden çıkmadan hastanın riski belirlenir ve buna göre bir tedavi planı çizilir. Acil anjioplasti ile müdahale edilmiş ve kalp kasında fazla hasar kalmayan bir hasta 2 gğn sonra taburcu edilip bir hafta sonra da işine geri dönebilecek duruma gelebilir. Buna karşın kalp kasında fazla miktarda hasar oluşan hastalarda bu hasarın iyileşmesi bir aya kadar uzayabilir ve bir kısmında kaybedilen kalp kası nedeniyle kalbin pompalama gücü azalarak kalp yetersizliğine yol açabilir. Uzun dönemde alınması gereken önlemler ise tekrar bir kalp krizi geçirme riskini azaltmak için hayat tarzı değişiklikleri ve kalp koruyucu ilaç tedavilerini içerir. Bunun için; Doktorunuz vermiş olduğu tedavi planına uyulmalı, Düşük yağ ve tuz içeren diete uyulmalı, İdeal kiloya inilmeli, Kolesterol ve tansiyon normal sınırlarda tutulmalı, Doktorunuzun önerdiği sıklık ve düzeyde egzersize başlanmalı, Sigara içilmemeli, İlaçlarınızı yanınızda taşımalı ve hangisinden ne dozda aldığınızı öğrenmeli, Düzenli kontrolleri yaptırmalı, Hangi durumlarda hastaneye tekrar başvurmanız gerektiğini doktorunuzdan öğrenmelisiniz.


Aktüel

Kalp-Damar Hastalıkları Önlenebilir Olduğu Halde Niçin Artıyor? Hastalandığımızda hızla tedaviye erişim ve yenilikçi tedaviler hayat kurtarıyor. •

kendi kalp ve damar hastalığı risklerini düzenli fiziksel aktivite yaparak, tütün kullanımından ve pasif içicilikten kaçınarak, meyve ve sebzeden zengin bir diyet seçerek, yağ, tuz ve şekerden zengin gıdalardan kaçınarak, Batı tipi diyet dediğimiz hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak ve sağlıklı bir vücut ağırlığını muhafaza ederek azaltabilirler” dedi. Özellikle ülkemizde Avrupa ülkelerine kıyasla yüksek olan ölüm oranlarını düşürmek için yapılan girişimleri sorduğumuz Prof. Dr. Tokgözoğlu, ülkemizde kalp damar hastalıklarının diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha fazla olmasının başlıca nedenlerini; sigara ve tütün ürünleri tüketiminin hala yüksek olması, giderek artan kilo alımı, hareketsizlik ve sağlıksız beslenmeye bağlı gelişen metabolik sendrom sıklığının ve diyabetin özellikle kadınlarda hızla artması olarak gösterdi.

Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin (ESC) Amsterdam‘da gerçekleşen kongresinde konuşan Hacettepe Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, gerek Avrupa ülkelerinde gerek ülkemizde kalp damar hastalıklarının erişkinlerde en önde gelen ölüm nedeni olduğunu ve tüm nedenlerden ölümlerin yaklaşık yarısını oluşturduğunu belirterek ülkemizde ve dünyada kalp hastalıklarından ölümleri en aza indirebilmek amacıyla ulusal ve ulusarası politikalar oluşturulduğunu söyledi. Önceliğin her zaman önleyici tıpta olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tokgözoğlu, “Modern tıbbın başarıları, etkin ilaçlar, halkın bilinçlenmesi ve hizmete ulaşmadaki kolaylıklara rağmen hasta sayısı yeterince azalmamaktadır. Bunun nedenini anlamak için kalp damar hastalıklarının niçin oluştuğunu irdelemek gerekir. Aslında bugünkü bilgilerimize göre kalp damar hastalıklarına yol açan nedenlerin çoğu önlenebilirdir. Kalıtsal eğilimlerle kalp damar hastalığı olanlarda bile hastalığı geciktirmek mümkündür. Kalbe ve beyine giden damarların yapısını bozup, daralıp tıkanmasına yol açan risk faktörlerinin başlıcaları sigara tüketimi, kan basıncının yüksek seyretmesi yani hipertansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarından özellikle LDL kolesterol (yani kötü kolesterolün) yüksek olması, özellikle karın bölgesinde kilo fazlalığı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşamdır. Kalp hastalıkları ve inme sebepli erken ölümlerin büyük çoğunluğu, sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, tütün dumanından kaçınma ve mevcut risklerin tedavisi (örneğin yüksek kan basıncının tedavi ile düşürülmesi) yoluyla önlenebilmektedir. Bireyler

Hareketsizlik: Türk İnsanında Kilo Artışının Ana Nedeni

Prof. Dr. Aytekin Oğuz yönetiminde gerçekleştirilen PURE çalışması sonuçlarına vurgu yapan Prof. Dr. Tokgözoğlu, “Kadınlarda obezite oranı 63.2, erkeklerde ise yüzde 32 olarak bulundu. Ülkemizde insanlar zamanının çoğunu oturarak geçiriyor. 35-70 yaş arasında erkeklerde günde oturma süresi 6.3 saat iken bu süre kadınlarda 6.2 saat. Hafta sonunda ise erkekler günde 6.2 saat otururken kadınlar 6.5 saat oturuyor.

‘25 e 25’ Projesi

Bütün dünyada kalp damar hastalıklarının adeta bir salgın hale gelmesi nedeniyle Dünya Sağlık

74 Eylül•2013



Aktüel Örgütü ve farklı Kardiyoloji Derneklerinin bir araya gelerek ’25 e 25’ projesini başlattıklarını anlatan Prof. Dr. Tokgözoğlu, ‘25 e 25’ Projesi’nin hedefinin 2025 yılında bu hastalıkların yol açtığı erken ölümleri yüzde 25 oranında azaltmak olduğunu söyledi. Bu hedefe ulaşabilmek için belirlenen basamaklardan birkaçı aşağıda: Hareketsiz yaşam tarzını yüzde 10 azaltmak Aşırı alkol alımını yüzde 10 azaltmak Tuz tüketimini yüzde 30 azaltmak Sigara içiciliğini yüzde 30 azaltmak Yüksek tansiyonu yüzde 25 azaltmak Diyabet ve şişmanlıktaki artışı durdurmak

Ülkemizde Ulusal Kalp Sağlığı Politikası Kapsamında Yapılan Birçok Çalışma Var

Prof. Dr. Tokgözoğlu: Aslında Avrupa’nın ilk Ulusal Kalp Sağlığı politikası dokümanlarından biri 2007 yılında Türk Kardiyoloji Derneği ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile hazırlandı. Ulusal Kalp Sağlığı Politikası dokümanı, Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarının şu andaki durumunu ve önümüzdeki 10 yıl içindeki gelişimini dikkate alarak kalp ve damar hastalıklarının milletimiz için olumsuz etkisini en aza indirmek üzere geliştirilmesi gereken stratejileri belirlemek ve bu konuda siyasal otoriteye gerekli ipuçlarını sunmak üzere hazırlandı. Bu çalışmada öncelikli sorunlar belirlendi ve aksiyon planları çıkarıldı. Bu dokümanda saptanan öncelikler doğrultusunda yürütülen ‘Sigara ve obezite ile savaş’ programları, ‘10.000 adım’ programı, ‘12/8’ programı gibi birçok halk bilinçlendirme projesiyle farkındalık arttı ve risk faktör kontrolünde bir miktar başarı sağlandı”

Hızla Müdahale ve Yenilikçi Tedaviler

Kalp damar hastalıklarının en korkulan sonucu kalp krizidir, çünkü ölümle veya kalpte kalıcı hasar nedeniyle hayat kalitesinde önemli düşme ile sonuçlanabilir. Ancak hastalara kılavuzların öngördüğü modern tedavileri sunabilirsek olumsuz sonuçları minimuma indirmenin mümkün olduğu kanıtlanmıştır. Nitekim kılavuzların öngördüğü modern tedavilerin uygulanması ile son yıllarda kalp krizine bağlı hastane içi ölümler azalmıştır. Bu tedavilerin hızla yapılması gerekmektedir, çünkü vakit kaybedildikçe kalpte hasar artar ve komplikasyonlar artar.

Nitelikli Hastane - 112 Koordinasyonu İle Sistem Hızlandırılıyor

Prof. Dr. Tokgözoğlu, 2009 öncesine ülkemizde kalp krizi nedeniyle gerçekleşen hastaneye yatışın yıllık yaklaşık 100.000 olduğunun sanıldığını, bu yıllarda hastanelere başvuranlarda hastalar için en başarılı tedavi olan primer perkutan girişim uygulanma oranlarının çok düşük olduğunu söyledi. Türk Kardiyoloji Derneği’nin; Avrupa Kardiyoloji Derneği şemsiyesinde Hızlı Davran Hayatını Kurtar (Stent for Life - SFL) isimli projeyi başlattığını, burada amacın kılavuzlarda tanımlanan ideal tedaviye hastanın hızla erişimini sağlamak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tokgözoğlu, “Hızlı Davran Hayatını Kurtar projesine 2009 yılında toplam 18 il 23 merkez alındı, Pilot illerimizdeki SFL merkezlerinin belirlenmesinden sonra 112 Acil Servis Hizmetleri ile koordine hasta transferi başlatıldı. Tüm bu çalışmalar sonucunda 2011’de bu merkezlerde ideal tedavi kabul edilen perkutan girişim oranları %90’a ulaştı” dedi. Prof. Dr. Tokgözoğlu, “Sonuç olarak ideali kalp damar hastalıklarını önlemek, eğer bu mümkün olamazsa da zamanında uygulanan güncel tedavilerle hasar ve ölüm oranını en aza indirmektir” diyerek sözlerini tamamladı.

76 Eylül•2013



Aktüel

SGMS Engelliler İçin Yenilikçi Çözümler Sunuyor sonel ve güler yüz olmasıdır. Araçların Türkiye’de üretilmesi ve yedek parça sıkıntısı olmamasıdır. Müşterimiz akülü araç veya yedek parçayı talep ettiğinde bir gün içinde gönderme gücüne sahibiz. Her zaman stoklarımızda akülü araçlarımız ve yedek parçalar mevcuttur.

Engelliler için araç üretimi, satış ve servis hizmetleri veren SGMS, kaliteden taviz vermeden büyümesini sürdürüyor. Üretimi gerçekleştirilen tüm ürünler, üst düzey eğitimli mühendis kadrosu denetiminde en son teknolojik gelişmeler dikkate alınarak üretiliyor.

SGMS markasını Türkiye’de akülü araçlarla tanıdık kuruluşunuzdan biraz bahseder misiniz?

Yolda akü biterse ne olur?

Akünün yolda bitmemesi için dikkat edilmesi gerekenler yapılırsa aracımız yolda kalmaz. Nedir bunlar? Akülerimizi tam doldurmuşsak gideceği yol kapasitesini de biliyoruz demektir. Araçlarımızın üzerinde akü doluluk oranı yani şarj göstergesi var o göstergede akülerin durumu bellidir bu duruma dikkat edersek yolda kalmayız. Akülerimizin şarj durumu yarıya düşmüşse çok uzun yol gitmemeliyiz. Ve şarj cihazımızı yanımızdan ayırmamalıyız. Gideceğimiz yerlerde aküleri şarj etme imkanımız varsa şarj etmeliyiz.

İşletmemiz Konya Karatay Sanayi Bölgesi'nde 2003 yılında hizmete başlamıştır. Esas Üretimimiz akülü tekerlekli sandalye imalatıdır. Fiziksel engellilerin diğer ihtiyaçlarına yönelik özel sistemler de imal ederek ihtiyaç sahibi kişilerin kullanımına sunulmaktadır. Akülü Tekerlekli sandalye haricinde birçok yenilik getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz yerli üretimde Türkiye’de öncü olmak ise bizlere ayrı bir gurur vermekte. Üretimimize konu olan tüm ürünler, üst düzey eğitimli mühendis kadromuz ve çalışanlarımız denetiminde ve en son teknolojik gelişmeler dikkate alınarak tasarlanmakta ve imal edilerek hem yurt içi hem de yurtdışındaki müşterilerimizin kullanımlarına sunulmaktadır. Ürünlerimizin tasarım ve imalatında özellikle Türkiye'deki kullanım şartları ve kullanıcıların ihtiyaçları göz önünde bulundurulmaktadır.

Ürünlerin garantisi kaç yıl satış sonrası hizmet ve destekleriniz nelerdir?

İmalatımız olan ürünlerin garanti süresi 2 yıldır. Aynı zamanda 10 sene süre ile geçerli ve T.C. Sanayi Bakanlığı'ndan onaylı servis yedek parça garantisi verilmekte. Araçların garantisi olsun veya olmasın müşterimiz aracını kargo yolu ile veya kendisi getirerek bakımını ve arızasını deneyimli teknik kadromuz ile tekrar çalışır ve kullanılır hale getirmektedir.

Türkiye’de bazı bölgelerin tepe ve yokuş olduğu düşünülürse çevreye duyarlı kişiye özel tasarlanan bu araçların yol kabiliyeti (akü kapasite motor güç durumu v.s) Araçlarımızın motorları diğer akülü araçlardan farklı olup güçlü ve büyüktür özellikle ülkemiz için yokuş ve tepeler dikkate alınarak özel üretilmiştir SGMS firması bunu da ispatlamıştır. Bizden başka diğer akülü scooterlerin aynı yolları çıkamadığını ürünlerimizi kullananlar görmüştür. (örnek verecek olursak Amerikan yapımı benzer akülü aracın aynı tepe ve yokuşlardan çıkamadığını müşterilerimiz şahit olmuştur) Akünün yol kapasitesi gittiği mesafe ve kaç Ah (amper.saat) lik olduğu ayrıca jel akü olup olmadığına bağlıdır. SGMS firması kaliteli jel ithal aküleri tercih etmektedir. Kullanıcı araçlarını düzenli ve sık şarj edilmesi durumunda araçlar her zaman en yüksek performansı vermektedir. Müşterilerimizden ricamız; araçlarının akülerini hergün düzenli şarj etmeleridir.

Ürünlerinizi nerden bulabiliriz internetten sipariş veriliyor mu?

6Ürünlerimiz herkese bir telefon kadar yakın Türkiye’nin neresinde olursa olsun firmamızın resmi web sitesinde beğendiği araç için şirketimize telefon açması yeterli. İnternet üzerinden gönül rahatlığı ile sipariş verebilirler. Sipariş verilen ürünü bir gün içinde ambalajlanıp müşterimize ulaştırıyoruz.

İnternetten veya firmanızdan 2. El ürünler satıyorsunuz. Bu sistemden biraz bahsedebilirsiniz?

2. El ürünlerimiz bizim araçlarımız dışında farklı firma ve Avrupa’dan gelmiş araçlardan mevcuttur. Amacımız para kazanmak ve kardan ziyade ihtiyaca yönelik bir hizmettir. Üretici olduğumuz için bu 2. El araçları komple revizyon edip ihtiyaç sahiplerine garantili ve ucuz bir fiyatla kullanımlarına vermekteyiz. Ülkemiz hurdalık haline gelmesin diye bu hizmeti sunmaktayız, ayrıca milli servetin korunmasına da katkı sağlamaktadır. 2. El ürünlerimizi web adresimizden takip edip sipariş verebilirler.

Alanınızdaki diğer firmalardan SGMS’yi ayıran özellikler nelerdir?

Sgms yi tercih etmelerindeki en büyük özellik; firmamızı aradıklarında karşılarında deneyimli per-

78 Eylül•2013



Aktüel

Alvimedica “Daha İyi Bir Dünya” İçin Liderler Zirvesi’nde İki yıl önce Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayan Alvimedica, üstlendiği gönüllü misyon gereği ‘daha iyi bir dünya ve gelecek’ tartışmalarına katkı sunuyor. • Alvimedica CEO’su Cem Bozkurt, 19-20 Eylül

tarihlerinde New York’ta düzenlenecek Küresel İlkeler SözleşmesiLiderler Zirvesi’ne katılarak, iklim değişikliği, kadının güçlendirilmesi, gıda, su, eğitim ve hakkaniyetli çalışma olanakları gibi konuların ele alınacağı “2015 sonrası kalkınma gündemi” tartışmalarında yer alıyor. Binyıl Kalkınma Hedefleri için son tarih olarak belirlenen 2015 öncesinde iş dünyası liderlerini son kez biraraya getirecek Zirve’de tartışmalar, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon moderatörlüğünde ve dünya çapında yetkin isimler tarafından yürütülüyor.

Sorumlu kurumsal yurttaş Alvimedica

Dünya vatandaşlarının geleceği açısından önem taşıyan bu buluşmaya davet edilmiş olmayı şahsı ve Alvimedica için büyük bir onur olarak değerlendiren Cem Bozkurt, Zirve’ye katılımı ise ‘dünya vatandaşlığı görevi’ olarak gördüğünü söyleyerek “Sürdürülebilir bir dünyanın yalnızca gelişmiş ülkelerin değil, hepimizin ortak meselesi olduğuna inanıyoruz” diyor. İki yıl önce bu in-

anç doğrultusunda BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzaladıklarını hatırlatan Bozkurt, şunları söylüyor: “2011 yılında, sorumlu kurumsal yurttaş kimliğimize güçlü bir çerçeve oluşturduğunu düşündüğümüz bu sözleşmeyi imzaladık. Ve gerek kurumsal kültürümüz, gerekse çalışma şart-

80 Eylül•2013



Aktüel ulaşma durumunu ortaya koyacağıtoplantıda, 2015 sonrasında bu temel başlıklar etrafında yapılabilecekler iş dünyasının tartışmasına açılacak. Türkiye, Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza atan firma sayısına bakıldığında 14’üncü sırada yer alıyor. 242 imzacı firmanın bulunduğu ülkemizden Zirve’ye bu sene 40 liderin katılması bekleniyor.

larımız itibarıyla Küresel İlkeler Sözleşmesi’ndeki tüm maddelerin arkasında duruyoruz.”

Dünya Liderleri Bir Arada

2004 yılından bu yana düzenlenen BM Küresel İlkeler Sözleşmesi Liderler Zirvesi, sözleşmeye imza atmış kuruluşların ve diğer paydaş gruplarının üst düzey yöneticilerini bir araya getiriyor. Kendi alanında en büyük buluşma olarak gösterilen zirve, katılımcılara kurumsal sürdürülebilirlik stratejilerini tartışma ve söz konusu inisiyatifin geleceği için öneriler sunarak zorunlu aksiyonları belirleme imkanı veriyor. Zirve, daha geniş anlamda, toplantıya katılan iş, işgücü ve sivil toplum liderlerinin sözleşmeye ve ilkelerine bağlılığını artırmayı; bu konuda iş dünyasında belli bir hareket kabiliyetinin oluşturulup geliştirilmesini; yine, konuya yönelik destekleyici çevrelerin ve ortak bir eylemin teşvik edilmesini hedefliyor.

Alvimedica

Stent ve stent uygulama sistemlerinde Türkiye’nin Ar-Ge lideri olan Alvimedica, 2007 yılında Danimarka ve İsveç’te yaşayan Türk iş ve bilimadamlarının yenilikçi ürünler geliştirmek amacıyla bir araya gelerek kurduğu bir girişimdir. Alvimedica, aynı yıl, kendi Ar-Ge’sinde geliştirdiği Ephesos STS ile Türkiye’nin ilk ve tek stent ve balon üreticisi Nemed Tıbbi Ürünler’i satın almıştır. İstanbul Çatalca’daki Trakya Serbest Bölgesi’nde yer alan 5.500 metrekarelik tesislerinde dünya standartlarında Ar-Ge’si ve Avrupa’nın en büyük 10.000 Class Clean Room (temiz oda) ortamı ile ülkemizin haklı gururu olan Alvimedica, günümüzde dünyanın 40’tan fazla ülkesinde doğrudan veya temsilcilikler aracılığıyla faaliyet göstermektedir. Türkiye’nin bu yenilikçi teknoloji markası, zengin ürün portföyü ile bu pazarların birçoğunda rekabet eden küresel ilk beş marka arasında yer almaktadır. Alvimedica, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları, çalışma hayatı ve meslek örgütleri arasında Birleşmiş Milletler güvencesi ve rehberliğinde hayata geçirilen Küresel İlkeler Sözleşmesi'ni imzalayarak Global Compact’a üye olmuştur. Ayrıca, dünyanın ilk ve tek devlet destekli markalaşma programı olan TURQUALITY girişimine medikal cihaz sektöründen kabul edilmiş ilk ve tek firmadır.

Türkiye 14’üncü Sırada

Liderler Zirvesi bu sene “BM Binyıl Kalkınma Hedefleri için son tarih olarak belirlenen 2015 öncesinde liderlerin biraraya geleceği son buluşma olması” nedeniyle özel önem taşıyor. BM’nin bütün ülkelerce onaylanmış Binyıl Kalkınma Hedefleri aşağıdaki 8 maddeden oluşuyor: “Aşırı yoksulluğu ve açlığı ortadan kaldırmak”, “Herkes için evrensel ilköğretim sağlamak”,“Cinsiyet eşitliğini teşvik etmek ve kadının güçlendirilmesini sağlamak”, “Çocuk ölümlerini azaltmak”,“Anne sağlığını iyileştirmek”,“HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele”,“Çevresel sürdürülebilirliği sağlama” ve “Kalkınma için küresel bir ortaklık kurmak”. BM temsilcilerinin son göstergeleri ve hedeflere

82 Eylül•2013



Aktüel

Erciş’e 4 Yataklı Asansör Sistemli Ambulans

Sağlık Bakanlığı tarafından Van’ın Erciş Devlet Hastanesi'ne asansör sistemi bulunan ve içinde 4 hastayı aynı anda taşıyabilen son sistem bir ambulans tahsis edildi. •

Avrupa Standartlarında Ambulans

Sağlık Bakanlığı tarafından Van’ın Erciş Devlet Hastanesi'ne asansör sistemi bulunan ve içinde 4 hastayı aynı anda taşıyabilen son sistem bir ambulans tahsis edildi. Ambulansın tanıtılması nedeniyle Erciş Belediyesi önünde bir tören düzenlendi. Törende konuşan Erciş Sağlık Müdürü Dr. Mehmet İçöz, ambulansın ilçeye kazandırılmasında emeği geçen AK Parti Van Milletvekili Fatih Çiftci ve diğer yetkilere teşekkür etti. İçöz daha sonra tam donanımlı ambulansın teknik özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Erciş Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. İrfan Binici ise hastaneyle ilgili en önemli sıkıntılarının acil servis olduğunu, bu sıkıntıyı çözmek için yeni bir prefabrik acil servis yapma planlarının olduğunu ifade etti. İşin ihale aşamasına geldiğinin anlatan Binici, "Yeni ek binanın bitirilmesiyle birlikte 900 metrekarelik kaliteli bir prefabrik acil binası hizmete sunulacak. Ambulansla ilgili de ciddi sıkıntılarımız vardı. Bu yapılabilecek iyi işlerin ilk adımıdır diye temenni ediyoruz. 12 hekimimizin ataması ve acil sorunumuzun çözümüyle önemli bir yol kat edeceğiz. Yeni hastanenin bitirilmesiyle birlikte de sorunlarımızın tarihe gömüleceğini umut ediyoruz" dedi.

AK Parti Erciş İlçe Başkanı Mürsel Göral ise, ilçedeki sağlık hizmetlerinin aksamamamsı adına iktidar partisi olarak tüm hizmetleri halkın ayağına getireceklerini belirterek, özellikle yeni ambulans ile ilçeye atanacak pratisyen ve uzman doktorların gelmesinde Milletvekili Fatih Çiftci’nin büyük gayretlerinin olduğunu söyledi. Erciş Belediye Başkanı Zülfükar Arapoğlu konuşmasında AK Parti hükümetinin icraatları hakkında bilgi verdi. Ülkenin her alanda ileriye gittiğinin de ifade eden Arapoğlu, "Vekilimiz Fatih Çiftci’nin çalışmaları sonucu Sağlık Bakanlığı, ilçemize Avrupa standartlarında yeni bir ambulans gönderdi. Fatih Çiftçi'ye şükranlarımızı sunuyorum. Ambulansta şoför dahil 4 sağlık ekipmanı bulunacak. Vatandaşımıza buradan bir de müjde vermek istiyorum; ilçemize iki acil sağlık istasyonu daha kurulacak. Buna mukabil 12 pratisyen, 8 toplum sağlık ekipmanı ve bir kadın doğum doktoru da gelecek" şeklinde konuştu. Törende Erciş Ziraat Odası Başkanı Nihat Çelik, Erciş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İzzet Yağar, oda ve sivil toplum örgüt başkanları, belediye ve il genel meclis üyeleri ile vatandaşlar da hazır bulundu.

84 Eylül•2013



Aktüel

Kocaeli Devlet Hastanesi İhaleye Çıkıyor Kocaeli Devlet Hastanesi’nin 200 yataklı yeni binası için TOKİ, 7 Kasım’da ihaleye çıkıyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Valisi Ercan Topaca, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kocaeli Milletvekili A. Sibel Gönül, Ankara’da TOKİ Başkanı Ahmet Haluk Karabel ile toplantı yaptı. Kocaeli genelindeki TOKİ yatırımlarımın detaylı şekilde ele alındığı toplantıda Kocaeli Devlet Hastanesi’nin yeni binasının 7 Kasım

Perşembe günü ihale edileceği ifade edildi. Kocaeli Devlet Hastanesi’nin 200 yataklı yeni binası için TOKİ, 7 Kasım’da ihaleye çıkıyor. Konuyla ilgili temaslarda bulunmak üzere Ankara’ya giden Başkan Karaosmanoğlu ile Vali Topaca, TOKİ Başkanı Karabel ile bir araya geldi. Toplantıda Kocaeli milletvekilleri Işık ve Gönül de hazır bulundu. Yaklaşık 2 saat süren toplantıda Çayırova, Dilovası, Gebze, İzmit ve Kocaeli’nin diğer ilçelerindeki TOKİ yatırımları ve yeni projeler detaylı şekilde ele alındı.

86 Eylül•2013


Aktüel

Görüşmede Derince’deki askeri hastane, Doğu Kışla’daki askeri alan gibi ilimizdeki arazilerin durumu da değerlendirildi.

İhale 7 Kasım 2013’te

TOKİ Başkanı Karabel, Kocaeli Devlet Hastanesi’nin 200 yataklı yeni binasının yapımı için 7 Kasım’da ihaleye çıkılacağın ifade etti. Karabel, ihalenin 7 Kasım 2013 Perşembe günü saat 14.00’te Ankara’daki TOKİ binasında yapılacağı bilgisini verdi. Kocaeli Devlet

Hastanesi’nin yeni binasının yapımı amacıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Orman Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı arasında üçlü protokol yapılmıştı. Buna göre Büyükşehir Belediyesi, Orman Genel Müdürlüğü’ne Kavakçılık Enstitüsü’nün bulunduğu alanda yeni lojman binası inşa etmişti. Yeni lojmanın tesliminin ardından hastanenin yanında yer alan eski lojman binalarının da yıkımına başlanmıştı. Kocaeli Devlet Hastanesi’nin yeni binası, yıkılan lojmanların bulunduğu alanda inşa edilecek.

87 Eylül•2013


Aktüel

Akıllı Hastane Açılış İçin Gün Sayıyor Genel Sekreter Kalay, Akıllı Hastane olarak nitelendirilen Şirinevler Bölgesi’nde yapılan KBÜ Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin de inşaat çalışmaların süreç aksamadan devam ettiğini belitti. •

gösteriyoruz. İnşaat açısında şuanda gece vardiyası dahil sürekli çalışma var. Binamızı tam olarak tamamladığımız da Karabük’te halkımıza çok daha modern bir sağlık hizmeti vereceyiz. Şuan malzeme temini konusunda çalışmalarımız devam ediyor ve ciddi mesafe aldık. İnşaat bitim tarihinde sorunsuz bir şekilde hastanemizi açmak en önemli hedeflerimizden. Safranbolu’da devam eden Devlet Hastanemizin birinci blok bitmek üzere ve mevcut binayı taşıyacağımız yeni bloğun yanında yeni bir blok daha yapacağız. İki bloktan oluşan yeni bir hastanemize kavuşacağız Safranbolu’da. Safranbolu’da polikinik hizmetlerini kiraladığımız bir binada sürdüreceğiz” dedi.

Karabük Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Seyfettin Kalay, Şirinevler mahallesinde yapımı devam eden 300 yataklı Akıllı Hastanenin yüzde 92 dolayında inşaat çalışmalarının tamamlandığını söyledi. Genel Sekreter Kalay, Akıllı Hastane olarak nitelendirilen Şirinevler Bölgesinde yapılan KBÜ Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin de inşaat çalışmaların süreç aksamadan devam ettiğini belitti. Karabük’te iki tane hastane yatırımının devam ettiğini ve planlanan yatırımlarda Yenice Devlet Hastanesi ve Ağız Diş Sağlığı Merkezinin yer sorunlarının çözüldüğünü belirterek, “Devam eden hastanelerimizden Şirinevler mahallesindeki 300 yataklı hastanemiz yüzde 92 seviyesinde bitiş açısından. Süreç aksamadan devam ediyor. En kısa sürede binamızı faaliyete geçirmek için elimizden gelen gayreti

Çalışmalar Tüm Hızıyla Sürüyor

Şirinevler Hastanesi’nde gecikmeyi sürdürecek bir sıkıntı yok ve çevre düzenlemelerinin

88 Eylül•2013



Aktüel Bütçe konusunda herhangi bir sıkıntı yok. Üstelik bu binaların kiralanması ve tefrişatı bakanlıktan izin alarak yapılıyor. Spekülasyonlar doğru değil ve söylendiği kadar paranın harcandığı da doğru değil. Burada biz binanın çoğunluğunun kendi tasarruflarımız dışındakileri mal sahibine yaptırdık, anlaşmamızda o şekilde zaten. Bina içindeki tüm bölmeleri, zeminlerin döşenmesi ve tavanların yapılması bina sahibi tarafından yapıldı. Mal sahibi tamamen kendi yaptırdı. Bizim taleplerimiz karşılığında yapıldı. Çıkan bu haberler bir spekülasyonlardan başka bir şey değil” dedi.

yapıldığını da anlatan Kalay, “Bir yandan binanın dış cephe kaplamaları bitmek üzere. Firma en hızlı bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Çok büyük bir inşaat alanı ve 75 bin metrekare kapalı alanı olan bir inşaat. Günlük tarih vermek mümkün olmuyor ama en kısa sürede bitirmeye çalışıyoruz. Sağlık hizmetlerini Bayır mahallede bulunan hastanemizde de sağlık hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Orada otopark kısmına Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi planlaması yapıldı ve en kısa süre içinde temel atacağız. Bu yeni açılan hastane ile Karabük Eğitim Araştırma Hastanesine dahil olan diğer binalarımızda hem üniversite hocalarımız hem de bizim uzman doktorlarımız birlikte hizmet vereceğiz. Her 3 binamızı da kullanacağız. Daha rahat bir ortamda hastalarımıza hizmet vermek en önemli düşüncemiz. Muayene konusunda Devlet hastanesinde hastalarımızdan nasıl bir katkı payı alınıyorsa Üniversite hastanemizde aynı şekilde. Halk arasında böyle dedikodu yayıldı ama mevzuatı inceledik ve kesinti açısından hiçbir fark yok. Vatandaşımızı mağdur edecek bir durum söz konusu değil” ifadesinde bulundu. Kamu Hastaneleri Birliği olarak kiralanan binaya bütçe olmadığı halde keyfi harcamaların yapıldığını yönünde çıkan haberlere de açıklık getiren Genel Sekreter Dr. Seyfettin Kalay, “Bizim bütçemiz olmadı diye bir şey söz konusu değil Karabük’teki tüm hastanelerin tedavi hizmetlerinin toplam bütçesi bizim bütçemiz. Yönettiğimiz bütçe zaten.

Yeni Branşlar Gelecek

Kalay, Sağlık Bakanlığı KBÜ Karabük Eğitim Araştırma Hastanesi olarak hizmete girecek olan yeni hastanede Üniversite ile çalışmaları yaparken, il’de bulunmayan branşların getirilmesi için çalışma yaptıklarını da belirterek, “ Şuan elimizde kendi kadromuzda plastik ve el cerrahlarımız var. Hemotoloji, Nükleer Tıp, Onkoloji, Ramotoloji gibi branşları buraya getirmeleri noktasında Üniversitemiz ile görüşüyoruz. Bu noktada çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Biz Karabük’te hizmet veremediğimiz branşları daha çok ön planda tutmaya çalışıyoruz. Üniversitemizde büyük gayret gösteriyor. Ankara ve İstanbul’a sevkleri en aza indirmek için Üniversite ile birlikte yoğun gayret edeceğiz” açıklamasında bulundu.

90 Eylül•2013



Aktüel 21. Yüzyılın En Büyük Kongresi

3 Bin 800 Fahri Elçi

TDB (Türk Dişhekimleri Birliği) Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel; ‘‘Çok genç bir meslek örgütü olarak dünyayı ülkemize misafir ettik. 21. Yüzyılın en büyük dişhekimliği kongresini gerçekleştirdik. 2 meslektaşımız, FDI yönetimine seçilerek gururumuzu taçlandırdı” dedi. •

120 ülkeden 16 bin 197 ağız ve diş sağlığı çalışanının katıldığı 101. Dünya Dişhekimliği Kongresi İstanbul’da sona erdi. Kongreye evsahipliği yapan Türk Dişhekimleri Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel, ‘’FDI 2013 İstanbul’da dişhekimliği mesleğinin ne olması gerektiği konusunda önemli adımlar atıldığını, bu adımların ve ilan edilen deklarasyonun dünya çapında ulusal sağlık politikalarına bir referans belgesi olacağını’’ kaydederek şöyle dedi: ‘’Çok genç bir meslek örgütü olarak Dünyayı ülkemize misafir etmeye talip olduk. Hiçbir çıkar gözetmeden mesleğimize samimi olarak sahip çıkan kadrolarımıza güvendik. Ve başardık. 21. Yüzyılın en büyük dişhekimliği kongresini İstanbul’da gerçekleştirdik. İnanıyorum ki sayıları 3.800’ü aşan uluslararası dişhekimi ülkelerine döndüklerinde fahri elçimiz olarak Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunacaklardır. Tüm meslektaşlarımız bu başarıyla gurur duymalıdır. Türk Dişhekimleri Birliği, bu uluslararası başarıyla, Sağlık Bakanlığı ve SGK’nın sağlık ve sosyal politikalarında etkin rol alacak olgunlukta olduğunu bir kez daha göstermiştir.’’

71 Konferans, 40 Yabancı Konuşmacı, 300 Yabancı Firma

FDI 2013 İstanbul kapsamında 71 konferans, 7 panel, 54 sözlü bildiri oturumu, 29 kurs, 16 uzmanla buluşma toplantısının gerçekleştiğini belirten Prof. Yücel; kongreye dair şu bilgilendirmeyi yaptı: ‘’Dünya Ağız Diş Sağlığı Forumu’na Avrupa ve Amerika’nın önde gelen eğitim kurumlarında öğretim üyesi olan 40’ın üzerinde yabancı konuşmacı katıldı. FDI Konsey üyeliklerinde uluslararası başarı elde ettik. Prof. Dr. Nermin Yamalık yeniden FDI Konsey üyeliğine; Doç. Dr. Hande Şar Sancaklı da FDI Eğitim Komitesi’ne seçildi, gururumuz taçlandı. FDI Parlamentosu’nda, üye olan ülkelerin ve uluslararası derneklerin yaklaşık 350 temsilcisi bir araya gelerek diş hekimliği meslek politikalarını tartıştı. Uluslarararası platformda başarılı Türk akademisyenler ile ülkemizin çeşitli diş hekimliği fakültelerindeki 60’ın üzerinde öğretim üyesi ve başarılı diş hekimi konuşma yaptı. Diş Hekimliği Fuarı Expodental 2013’e 300 yabancı firma katıldı;

92 Eylül•2013



Aktüel na bakıldığında tablo vahim. Dünyada kabul edilen değerlere göre 12 yaş çocuklarında en çok 1 çürük veya diş hastalığı olması öngörülüyor. Oysa bizde bu rakam 6.2. Dişini çekersen geçer gider demekle olmuyor. Dişindeki iltihap kalbine de vurur, böbreklerine de; eklemlerine de yerleşebilir. Anne adaylarında erken doğuma neden olabilir.’’

dişhekimliği endüstrisindeki yeni teknolojiler yaklaşık 6 bin 500 metrekarelik alanda sergilendi.’’ 1 milyon diş hekimini temsil eden, köklü bir meslek federasyonu olan Dünya Diş Hekimleri Birliği FDI, 101. Dünya Diş Hekimliği Kongresi için İstanbul’da toplandı. 120 ülkeden 10 bin dişhekimini buluşturan kongrenin evsahipliğini Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) yapıldı. Aynı zamanda FDI 2013 İstanbul Kongresi’ne de başkanlık eden TDB Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel, kongre basın toplantısını FDI Başkanı Orlando Monteiro da Silva ile birlikte gerçekleştirdi. İki başkan; FDI Genel Kurulu’nun onayladığı İstanbul Deklarasyonu’nu birlikte açıkladılar.

İstanbul Deklarasyonu: Dişhekiminin Sağlıktaki Rolüne Yeni Tanım

FDI Başkanı Orlando Monteiro da Silva ise ‘’FDI, tüm dünyada 1 milyondan fazla dişhekimini temsil etmekte, özellikle DSÖ ve BM işbirliğiyle ağız sağlığı konusunda önemli çalışmalar yürütmektedir. FDI’ın misyonu; dünyayı en uygun ağız sağlığına yönlendirmektir’’ dedi. TDB ve FDI başkanları; basın toplantısında FDI Genel Kurulu tarafından onaylanan İstanbul Deklarasyonu’na imza atarak özet metni açıkladılar. Buna göre; FDI ve üye birlikleri, diş hekiminin sağlıktaki rolünün genişletilmesi, genel sağlık ve refahın geliştirilmesindeki sorumluluklarının yeniden tanımlanması ihtiyacının altını çizmektedir. FDI, ağız sağlığının genel sağlığın ayrılmaz bir bileşeni olarak tanınması ve bu konudaki güçlendirilmiş işbirliği yaklaşımının global ve ulusal politikalar geliştirilerek desteklenmesi için çağrıda bulunmaktadır.

Dünyada Çocuklar İçin Kabul Edilen Çürük Değeri 1, Bizde 6!

Prof. Dr. Taner Yücel; şöyle konuştu: “İstanbul Deklarasyonu’nda ağız ve diş sağlığının genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğu kabul edildi ve dünyaya ilan edildi. Dişhekimleri sadece ağız ve diş hastalıklarında değil; bundan böyle genel sağlıkla ilgili konularda,bazı hastalıkların erken teşhisinde de sorumlu olacak. Unutulmamalı ki kötü ağız sağlığı; diyabetten kalp hastalıklarına, kansere kadar birçok sistemik hastalığa neden olabiliyor. Bizdeki ağız sağlığı haritası-

94 Eylül•2013



Dosya

By pass Ameliyatında Yeni Yöntem:

Hibrid Cerrahi Bu yöntemle hasta kalp cerrahisi ve kardiyolojinin en gelişmiş olanakları birleştirilerek aynı hastada kullanılıyor. •

ameliyatların önerildiği zaman olunması önemli. Koroner by pass ameliyatı sonrası hastaları yeni bir yaşam bekliyor. Ameliyattan sonra sigara içilmediği, düzenli beslenildiği takdirde hasta bir-bir buçuk ay içinde normal aktif yaşamına kavuşuyor. Hatta ameliyattan 20 gün sonra da kontrollü olarak cinsel hayatına geri dönebiliyor." Prof. Dr. Murat Mert by pass ameliyatları ile ilgili detayları paylaştı.

Ülkemizde en sık rastlanan kronik hastalıklar arasında kalp ve damar hastalıkları bulunuyor. Uzmanlar kalp yetmezliği çeken kronik hasta sayısının 1 milyona yaklaştığına ve vakaların her geçen gün daha da arttığına dikkat çekiyor. Ancak ciddi bir kalp krizi riskiyle karşı karşıya olan koroner arter hastaları göğüste ağrı, baskı hissi, yokuş ya da merdiven çıkarken yorgunluk hissi gibi şikayetlere rağmen by pass ameliyatı olmaktan korkuyor. Hastaların operasyondan değil, ameliyat olmamaktan korkması gerektiğini söyleyen Liv Hospital Kardiyovasküler Cerrahi Bölümü Direktörü Prof. Dr. Murat Mert by pass hakkındaki ayrıntıları paylaşıyor.

By Pass Ameliyatı Sırasında Stent de Takılıyor: Hibrid Cerrahi

By pass ameliyatları günümüzde artık modern teknolojiyle yapılıyor. Ameliyatı yapmanın birçok yolu var. Biz genel olarak klasik yöntemle kalbi durdurarak ameliyatı yapıyoruz ve bu şekilde yapılan ameliyatların sonuçlarının diğer alternatif yöntemlerle yapılan ameliyatlara oranla çok daha başarılı olduğunu bildiğimizden bu yöntemi tercih ediyoruz. Ancak bizim de çalışan kalpte bu ameliyatı yaptığımız hastalarımız oluyor. Yöntem hastanın özelliklerine göre belirleniyor. Son yıllarda çok yeni bir yöntemle yapılan ameliyatlar ilgi çekici. Bizim de uyguladığımız ve gelecekte by pass cerrahisinde önemli yer tutacağına inandığımız Hibrid Cerrahi kalbin önündeki damara 4-5 cm'lik bir kesi ile biz by pass yaparken diğer iki damara kardiyolog ark-

Sıkıntı Artınca Ameliyat Riskli Hale Geliyor

Liv Hospital Kardiyovasküler Cerrahi Bölümü Direktörü Prof. Dr. Murat Mert, hastalar ameliyattan kaçınca damarlardaki darlık ve tıkanıklıkların kalp adalesine ciddi zararlar verip kalbin işlevini bozduğunu, hastanın hayatına olası bir kalp krizi veya ani ölüm tehdidi altında devam ettiğini, kalp adalesinde artık geri dönüşü olmayan hasara yol açtığını söyledi. Mert, sözlerine şöyle devam etti: Hastalar sıkıntıları iyice artınca mecburen ameliyat olmak istiyorlar ancak bu sefer de ameliyat çok daha riskli hale geliyor. Bu yüzden

96 Eylül•2013



Dosya adaşlarımız stent koyuyorlar ve 3 damar hastası olan kişi 4-5 cm'lik bir kesi ile her üç damarı da yenilenmiş olarak 4-5 günde evine gidiyor. Bu yöntemle hasta kalp cerrahisi ve kardiyolojinin en gelişmiş olanakları birleştirilerek aynı hastada kullanılıyor.

Ameliyattan Sonra Köşenize Çekilip Oturmayın

Koroner by pass ameliyatları hasta bir köşede otursun diye değil, bir an önce normal hayata dönsün diye yapılıyor. Amaç by pass ameliyatı olmuş birini artık kalp hastası statüsünden çıkarıp bir an önce normal hayatına döndürmek. Hastalar ameliyattan sonra 5-6 gün hastanede yatıyor. Bir hafta da evde istirahat ettikten sonra hasta küçük yürüyüşlere, sokağa çıkamaya başlıyor. Bir, bir buçuk ay sonra da kademeli olarak normal hayatına dönebiliyor. Genelde bu hastalar bir buçuk ay sonra işlerine gidecek duruma geliyorlar. Amaç bir buçuk ay içinde hastayı normal hayata döndürüp tüm eski aktivitesini kazandırmak.

Altın Öneriler

Sigaraya kesinlikle içmeyin: Sigara by pass hastaları için normal insandan daha zararlı. Çünkü kalbe yeni konan damarlar sigaraya kalbimizin kendi damarlarından daha da duyarlı oluyorlar. Bu yüzden çok daha çabuk tıkanıyorlar. Sigaraya devam edenlerin by pass ameliyatı olmalarının bir anlamı yok. Sigara içmeye devam ederlerse konan damarlar çok kısa sürede erkenden tıkanma riski altında oluyor. Ameliyat sonrası 10'uncu günden itibaren haftada 3-4 gün bir veya iki kadeh içkiye müsaade ediliyor. Kendinizle yarışmayın: Eve döndükten bir hafta sonra küçük yürüyüşlere başlanmalı. Hasta kendini rahat hissettiği kadar yürümeli. Yorulduğunda bırakmalı. Ameliyat sonrası akciğer kapasitesi sınırlıdır. Amaç küçük yürüyüşlerle bunu açmak, normal seviyeye getirmek. En tehlikeli şey kişinin kendiyle yarışması, kendini denemesi. "Yoruldum ama biraz daha idare edebilirim, biraz daha dişimi sıkayım" demek ameliyattan sonra yapılacak en büyük hata.. Yavaş yavaş yürüyüşü tekrarladıkça bu mesafeler uzayacaktır. Amaç birinci ay sonunda haftada 5 gün en az 35-40 dakika yürünmesini sağlamak. Ağır diyetlere gerek yok: Ameliyat sonrası erken dönemde çok önemli bir yiyecek kısıtlaması yok. Hasta büyük bir ameliyat geçirdiği için cerrahi yaraları oluyor. İyileşme süreci için de bol protein ve kalori ihtiyacı doğuyor. Çok ağır yiyecekler olmadıkça, yüksek tansiyon ya da şeker hastası değilse çok ciddi bir yiyecek kısıtlaması yapılmıyor. Üç ve dördüncü aylarda hastanın bütün testlerini yeniden görüp şekerine, kolesterolüne göre bir diyet programı veriliyor.

98 Eylül•2013



Aktüel

Manisa’ya 560 Yataklı Şehir Hastanesi Manisa Valisi Abdurrahman Savaş, “Manisa'daki mevcut hastanelerin dayanıksız ve eski olması nedeniyle yeni yapılacak bu hastane kalite standardını belirli bir seviyeye çıkaracaktır" diye konuştu. •

Hayrullah Solmaz, AK Parti Manisa İl Başkanı Murat Baybatur ile 14 ilin milletvekilleri, yöneticileri ve temsilcileri hazır bulundu. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu ve Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarının ardından protokol imza törenine geçildi. Başbakan Erdoğan, imza sırasında yüklenici firma YDA ile fiyat ve sürenin kısaltılması amacıyla pazarlık yaptı.

Manisa’da kamu-özel ortaklığıyla yapılacak olan 560 yataklı şehir hastanesinin protokolü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle imzalandı. Manisa’nın aralarında bulunduğu 14 ile yapılacak şehir hastanelerinin toplu protokolü İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde imzalandı. Protokol törenine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Bekir Bozdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Manisa Valisi Abdurrahman Savaş, AK Parti MKYK Üyesi ve Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, AK Parti Manisa Milletvekilleri Recai Berber, Selçuk Özdağ, Muzaffer Yurttaş, İl Genel Meclisi Başkanı

18 Ayda Tamamlanacak

Toplamda 560 yataklı olarak yapılacak olan hastanenin maliyeti 362 milyon TL’den 350 milyon TL’ye düşürülürken, yapım süresi 24 aydan 18 aya düşürülmesi noktasında söz alındı. Toplam 4 ayrı binada 558 yataklı hastanede; poliklinik oda sayısı 156, genel yoğun bakım yatak

100 Eylül•2013



Aktüel

dayanıksız ve eski olması nedeniyle yeni yapılacak bu hastane kalite standardını belirli bir seviyeye çıkaracaktır. Yüklenici firma Başbakanımızın isteği üzerine 24 aylık olan iş bitim süresini 18 aya indirmiştir. Ben de bu süre zarfında hastanenin tamamlanacağına inanıyorum" dedi. Protokol kapsamında şehir hastanelerine kavuşacak iller ise şöyle; Adana, Ankara, Elazığ, Gaziantep, İstanbul, Kayseri, Mersin, Yozgat, İzmir, Konya, Manisa, Bursa, Kocaeli, Isparta ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Binası

sayısı 73, yeni doğan yoğun bakım yatak sayısı 37, acil oda sayısı 7, toplam hasta oda sayısı 320, ameliyathane salonu 20, diyaliz yatak sayısı 15 helipad, 1 kapalı otopark kapasitesi bin 674 araçlık olarak hazırlandı. Tören sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vali Abdurrahman Savaş, yapılacak hastanenin Manisa’nın standardını yükseltecek bir yatırım olduğunu belirterek, Manisa’mıza hayırlı olsun. Sadece Manisa'ya değil çevre illere de hizmet verebilecek kapasitededir. Manisa'daki mevcut hastanelerin

102 Eylül•2013





Aktüel

Akciğer Kanseri Hastaları İçin Yeni Bir Tedavi Seçeneği Boehringer Ingelheim’ın yeni onkoloji ürün grubunun öncüsü “afatinib” için ilk ruhsat alındı. Araştırmalar, afatinib adlı etken maddenin, akciğer kanseri hastalarının yaşam sürelerini ve yaşam kalitesini artırdığını gösteriyor. •

Buna ek olarak, afatinib alan hastalar akciğer kanseri semptomlarında da standart kemoterapi tedavisi alanlara göre iyileşme yaşadı ve daha iyi bir yaşam kalitesine sahip oldu. Boehringer Ingelheim’ın Tıp Bölümünden Sorumlu Başkan Yardımcısı Prof. Klaus Dugi yaptığı açıklamada; “EGFR mutasyonu pozitif NSCLC hastalarında yeni bir kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımı sunan afatinibin ilk onayını aldığını duyurmaktan memnunluk duyuyoruz. Bu onay onkoloji alanındaki araştırma ve geliştirme programımızdan ortaya çıkacak bir çok ürün olmasını umut ettiğimiz ürünlerin ilkidir ve yenilikçi bilimi hastalara yeni tedavi seçeneklerine dönüştürme konusunda süregelen kararlılığımızın önemini ortaya koymaktadır” dedi. Boehringer Ingelheim FDA onayının ardından, afatinibi dünyanın dört bir yanındaki hastalara ulaştırmak için farkli ülkelerde ruhsat başvuruları da yaptı.

EGFR pozitif akciğer kanseri bulunan hastalar için yeni bir tedavi seçeneği geliştirildi. EGFR mutasyonu pozitif NSCLC hastalarında yeni bir kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımı sunan afatinib, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onayını da aldı. Bu onay, EGFR mutasyonu pozitif akciğer kanseri bulunan hastalarda yapılan en büyük uluslararası Faz III çalışması olma özelliği taşıyan LUX-Lung 3 çalışmasıyla desteklendi.

Afatinib’in Artıları

Yapılan araştırmalar, birinci sıra tedavi olarak afatinib alan hastaların neredeyse bir yıl tümörlerinde yeni bir büyüme olmadan yaşadığını gösteriyor. Bunun yanı sıra, afatinib alan ve en sık rastlanan iki EGFR mutasyonunu (Del19 ve L858R) barındıran tümörlere sahip hastalar bir yıldan fazla bir süre tümörde ilerleme olmaksızın yaşarken, karşılaştırılan gruptaki hastalar yarım yılın biraz üzerinde yaşadı.

106 Eylül•2013



Aktüel

Klinik Çalışanlarının Hasta Bakımında Mükemmelleşmesine Yardımcı MMD Philips, yepyeni bir Klinik İnceleme LCD Ekranları serisini piyasaya sürüyor – bu seri, güvenilir tanı için olağanüstü görüntüleme doğruluğuna ve patojen teşhisi için antimikrobiyal teknolojiye sahip. •

çalışanlarının güvenilir bir tanı koymak için ihtiyaç duyduğu doğruluğu sunan Clinical-D görüntü teknolojisini kullanıyor. Klinik görüntüyü üretme, saklama ve görüntüleme alanında uluslararası bir standart olan DICOM ile uyumlu Philips Klinik İnceleme Ekranları, En Küçük Ayrıntıyı Bile Ortaya Koymak İçin DICOM Kısım 14 standartı ile uyumlu olan kalibrasyonlu, üstün gri tonlama sunuyor. Ayrıca her iki ekran da parlak ortam ışığına sahip ortamlarda da performans için 300 cd/m² olan ekstra yüksek bir parlaklığa sahip. Dolayısıyla her alandan profesyoneller – ister patoloji, radyoloji, ister diş hekimliği ya da ortopedi olsun– ayrıntıları daha net bir şekilde görecekler ve en küçük olağandışılıkları bile kolaylıkla teşhis edebilecekler. Yenilikçi seride ayrıca 21.5 inçlik USB güç kaynaklı bir monitör de bulunuyor. AC gücüne rahatça erişilemeyen mobil klinik ortamlarda kullanım için ideal olan C221S3UCW USB ekranı, tek bir USB kablosuyla kolaylıkla PC’ye veya notebook’a, güç kaynağına bağlanabilir.

Mikrop dolu ekipman ve yüzeylerle temas ettiği için kaç hasta risk taşır? Hastanın sağlığı tehlikedeyken, klinik çalışanları en çok güvenebildikleri ekipmana gereksinim duyarlar. Önde gelen teknoloji şirketi ve Philips Monitörlerinin marka lisans ortağı MMD, mikropların bulaşmasını kısıtlayacak benzersiz antimikrobiyal korumaya sahip yepyeni bir Klinik İnceleme Ekranları serisinin piyasaya çıktığını duyuruyor. Ayrıca, 21.5, 24 ve 27 inçlik ekran büyüklükleri, ultra keskin, yüksek kalitedeki panelleri ve tutarlı renk ve gri tonlamalı reprodüksiyon için DICOM uyumlu D-Image ile bu ekranlar, klinik çalışanlarının doğru tanı koymalarına yardımcı oluyor.

Önleme Konusu Öncelikli

Klinik ortamlarda patojen maruziyeti ciddi bir endişedir, bu nedenle maruziyeti kontrol edebilen ekipmanlar bu alanda önemli bir rol oynar. Yeni serideki Philips Klinik İnceleme Ekranlarının tümü, bakterilerin ve diğer mikroorganizmaların oluşumunu saptayarak enfeksiyonun yayılmasını durduran benzersiz antimikrobiyal koruyucu kalkan teknolojisine sahip. JIS (Japon Endüstri Standartı) Z2801 uyumlu bir katkı maddesi, doğrudan kasada kullanılan malzemeye dahil edilerek sık görülen mikroorganizmaların oluşumunu engelleyen koruyucu bir kalkan oluşturuyor. Ayrıca ekranlar standart temizlik ürünleriyle, muhafazanın performansını düşürmeden kolayca silinebilir – bu da temizliğin sık yapılması nedeniyle mümkün olduğunca etkili olması gereken klinik ortamlar için büyük önem taşıyor.

Her Gün Akıllı Destek

Bütün yeni Philips Klinik İnceleme Ekranları, klinik ortamlarda çalışmayı daha kolay ve etkili hale getiren akıllı özelliklerle tasarlandı. Daha fazla güvenlik ve performans için klinik standartlara uygun güç kaynaklarına sahipler, her yerde kurulumları ve ayarlanmaları kolay ve klinik çalışanlarının tam olarak tercih ettikleri pozisyona göre görüntüleme açılarını ayarlamalarını ve böylece uzun bir iş gününde kolayca hissedilen yorgunlukla mücadele etmelerini sağlayan eğme ve sağa sola dönme özelliğine ve yükseklik ayarlı bir tabana sahip. 24 inçlik ve 27 inçlik bu ekranlar, enerji tasarrufu için de, kullanıcı uzaklaştığında otomatik olarak ekranı kısan veya kapatan Philips Power Sensor teknolojisine sahip. Ekranlar aynı zamanda başka akıllı yollarla da görüntüleme deneyimini geliştiriyor, her biri ilgili uygulama için optimize edilmiş ayarlarla hazır şekilde kurulmuş SmartText ve SmartImage Clinic önayarlarına sahip. İsteğe uyarlanır bir Ekranda Gösterim (OSD) menüsü sayesinde, kullanıcılar, hızlı bir biçimde klinik ve ofis uygulamaları görüntüleme modları arasında geçiş yapabilirler.

Mükemmel Tanısal Destek İçin Müthiş Görüntü Sunumu

Muhteşem renk reprodüksiyonu ve mümkün olan en iyi görüntüleme açıları için ultra keskin, yüksek kalitedeki panellere sahip yeni serideki üç Philips Klinik İnceleme Ekranı ile MMD, çeşitli klinik görüntüleme ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunuyor. Ekranların hepsi farklı klinik ortamlarda kullanım için uluslararası sertifikaya sahip. Hem 24 inçlik IPS ekranı (C240P4QPYEW) hem de 27 inçlik AMVA ekranı (C271P4QPJEW) klinik

108 Eylül•2013



Aktüel

Yöneticilikte Efsane Olabilmenin Yolları Mustafa Çiçek / Sağlık Yöneticisi

1. Süleyman ya da daha çok bilinen adıyla Kanuni Sultan Süleyman; Genç yaşta tahta geçip Sultan Birinci Selim Han'dan 7.000.000 km2'ye yakın devraldığı Osmanlı Devleti'ni, 46 yılda 15.000.000 km2, bağlı devletlerle, 17.000.000 km2 büyüklüğe ulaştırmıştır. Osmanlı Devleti'ne en parlak dönemini yaşatmış, imparatorluk içinde dürüst bir hükümdar ve çözülmeye, bozulmaya, rüşvete karşı üstün bir kişilik olarak nam salmıştır. Onun liderliğinde Osmanlı İmparatorluğu süper güç haline gelmiş ve İmparatorluk onun ölümünden sonra da genişlemesine bir yüzyıl daha devam etmiştir. Ölümünden sonrada ünü bitmemiş, sultanlığı hala dillere destandır. 25 yaşında tahta geçip Osmanlı devletinde en uzun süre yöneticilik yapmış sultan, devralmış olduğu yönetimi zirveye taşımıştır. Hayatına baktığımızda her çağda görülen hastalıklardan ekibini de uzak tutmayı başarmıştır. Kendi başarısını derebeylerin, idarecilerin ve devlet görevlilerinin heba etmesine asla müsamaha göstermemiştir. Bu devirde ayaklanma, ihtiras, kuyu kazmalar, entrikalar, hile ve dolanlar nerden gelirse gelsin yaşayacak ortam bulamamıştır. Sadece kendisi değil ekibini de iyi kontrol eden bir yöneticinin tarihin derinliklerinde unutulmadığını görmekteyiz.

Yöneticilikte zirveye çıkıp efsane olabilmek kadar zirvede kalabilmekte önemlidir. Yunus Emre’nin “Nehirler Aktı Geçti, Kurudu Vakti Geçti, Nice Han Nice Sultan Tahtı Bıraktı Geçti, Şu Dünya Bir Penceredir Her Gelen Baktı Geçti” sözlerini çoğu zaman unutulur. Bazen hatırlansa bile günümüz hastalığının virüsleri yöneticileri daima etkisi altında tutma gayreti içindedir. Elbette yöneticiyi herkesin sevmesi beklenemez ama objektif karar mekanizmalarına sahip genel çoğunluğun benimsemesi, adından müspet söz etmesi önemlidir. Çalışanların veya toplumun genel olan menfaatlerini koruyan, insana değer verip önemseyen (jakoben anlayıştan uzak), toplumun değerleriyle özdeşleşen, içinde bulunduğu kurum ve insanların çıkarlarını bireysel çıkarlardan üstün tutan, kendini hizmete adamış yöneticilerin kurumunda ve içinde bulunduğu çevrede efsaneleştiğini görmekteyiz. Tarihsel faktör ve süreçlerden kaynaklı Efsaneleşmek bazen kolay olsa bile, hafızalardan hiç silinmeyen her çağda daha çok efsaneleşen yöneticilerin ince ruhlu, çalışkan, herkese eşit mesafede olan, işini iyi yapanları ödüllendiren, hep iyiliğe ve doğrulara yatırım yapan, ekibini de başarıya odaklandırmış, her kesin yararlanacağı yatırımlara önderlik eden başarılı kimseler olduğuna şahit olmaktayız.

Efsane olabilmenin çok da zor olmadığını kanıt-

110 Eylül•2013



Aktüel Ekibi İyi Seçmek

Liderin,“Ben yapmadım o yaptı “diyerek yanlışlardan veya eksikliklerden sıyrılma imkanı yoktur. Başarı bir ekip işidir. Tabiki ekibini kendi seçebilen karizmatik yöneticilerin kendine has özellikleri başarı getirse bile ekibinin çalışmaları yöneticilerin başarılarının kalıcılığını sağlar. Makam ve mevkilerin geçici olduğunu bilmeyen yoktur. Ancak güç ve makamların getirdiği heva - heves –rehavet ve büyüklük kompleksi her dönemde yöneticileri etkisi altına almaya çalışmıştır. Ekip seçme ve seçilen ekibin beklenen özelliklerini taşıyıp taşımadığın tespiti çok önemli bir süreçtir. Bu sericin yönetimi süreklilik taşıyan bir etkileşim göstermelidir. İnsanların gün geçtikçe ihtiyaçları-beklentileri değişebilir ve farklı yapıya dönüşebilir. Negatif sinerji ile de yüklenebilen bu tehlikeli yapı ise tüm iyilikleri alıp götürebilmektedir.

layan vali veya kaymakamlarımız olmuştur. Suyu olmayan köye su getirmek, köprüsü olmayan dereye köprü yaptırmak, okula gitmek için ayakkabı bulamayan öğrenciye ayakkabı almayı sağlamak, işsiz gençler için iş sahaları açmaya yardımcı olmak, gençlere sahip çıkmak ve spora teşvik edici projelerle onları kötü alışkanlıklardan korumak için sportif projeler üretmek, ağaçlandırma kampanyaları ile yeşili korumak ve yeşil alanları artırmak, insanca yaşamayı sağlamak için projeler üretmede öncülük etmek, kısaca sorumluluğu alanındaki insanların dertleri ile dertlenip çözüm için seferber olan mülki amirlerinde efsaneleştiğine de şahit olmuşuzdur. Makamda oturup insanların ayağına gelmesini bekleyen, türlü mazeretlerle çözüm yerine çözümsüzlükten bahseden, sahaya inmeden masa başı çözümlerle ilave sorunlar üreten, halktan kopuk olarak eskortla dolaşan, sorunları medyadan görüp önlem alacakmış gibi davranan yönetici tipi ise halk nezdinde makbul yer edinememektedir.

Eğitim ve Takip

Sapmaların ve kör noktaların oluşmasını önlemek ve iyi bir yönetim sergilemek için alanda çalışanların sürekli olarak eğitimi ve verilen eğitimlere ne derece uyum sağlandığını alanda sürekli olarak gözlemlenerek müdahale edilmesi gerekir. Her yaşın ve her makamın eğitim içeriği ve tekniği farklı olsa bile eğitim mutlaka şarttır. Yanlışların, eksiklik ve hataların bilinçli olmadığı saptansa bile bir karşılığının olması gerekir. Aksi halde farklı gerekçelerle toplumsal çıkarların önceliğini bireysel çıkarlar alabilir.

112 Eylül•2013



Aktüel Sevgi

yapalım diyerek sorunların oluşma nedenlerine inilemeden yapılmaya çalışılan işlerin kimseyi memnun etmediği görülmektedir. Efsane olan yöneticilerin bir özelliği de “Kolaylaştırınız ve sevdiriniz” prensibini ilke edinmesidir. Hoşgörü ve tevazunun getirdiği ağırlık insanı olgun göstermektedir. Olgunluk ise akılcı kararlar alınmasını sağlar. GE’nin efsane CEO’su J.Welch yöneticilikte efsane olmayı liderlikle yönetim olarak tarif ederek kriterlerini şu başlıklarda sıralamıştır; daha az yönet liderlik yap(yönetici olma lider ol), piyasada lider bir şirket(kurum) oluştur(faaliyet gösterdiğin piyasada ya bir numara ol, ya iki numara ol, ya da çek git), sinerji yaratacak ekip oluştur ve iyi yönet, kaliteyi yaşat(canlı tut), kalite sadece yönetimin işi değil herkesin işidir, kararlı bir şekilde yenilikçiliğe odaklan, çalışanların fikirlerini rahatça sunabileceği ortamlar oluştur, hızlı ol (süreçleri ve sistemi hızlandır), hantal bir organizasyon yerine esnek bir yönetim tarzı seç, sinerji yaratacak ekip kur ve iyi yönet, ekip çalışmasını teşvik et ve herkesi bir takımın üyesi yap, ekibi hedefe odakla, ekibin heyecanlanmasını bilen ve daima en iyilerden kurulu olanlardan seçilmesi özen göster ve ekibini etkin olarak yönet.

Farklılaşma ve samimiyet bir şirketi büyüten en öneli özeliklerdendir. Çıkara bağlı sevgi yerine insanları ve çalışan personelini ön koşulsuz sevmesi lider özelliklerinin dışa vurumudur. Efsane lider karakterlerinin günlük yaşama yansıma örneklerine baktığımızda ise; “onlar benim insanlarım” diyerek çalışanlarını çok sevmesi, sorumluluklarını sadece görevi olduğu için değil sevdiği için üstlenmesi, dostluğa ve iyi iletişime çok önemli katkı sunması, merhametli olmasının yanı sıra kızgınlık gösterisinde bulunmamasıdır.

Örnek İnsan

İçi boş veya sonuçlandırılamayacak vaatler yerine uygulayacaklarınızın sözünü verip, bulunulan vaatlerin verilen sözün yerine getirilmesi yöneticileri takip edenler nazarında değerli kılar örnek alınmasını kolaylaştırır.Örnek alınabilmesi ve sevilebilmesi için neyi savunuyorsa, neyi söylüyorsa onu önce kendisi yaparak örnek olmalıdır. Yöneticilerin “Dediğini yap, yaptığını de” prensibine sürekli olarak uyum göstermesi gerekir.

114 Eylül•2013



Aktüel

Öneri Ve Şikayetleri Dikkate Alacak Sistem Ağı Kurmak

Çoğulcu mutluluğunu sağlamak için; Dikkate almak, önemsemek, kararlara katılımda bulunmasını kolaylaştırıcı hale getirmek, verilen sözlerin yerine getirilmesi ile olur. Sadece kendi çevresinde bulunan veya akrabalara sağlanan kolaylık toplum nezdinde antipati oluşturmakta, yakın çevrenin etkisi altında verilen kararlarda geneli mutlu etmemektedir.

Geleceğe Yatırım Yapmak

Bugünün şartlarına göre hareket eden, sadece kendine ve yakınlarına yatırım için çırpınan yöneticilerin başarılı olma şansı yoktur. Liderin pozitif yansımalarını kısa sürede harcayan bu tip idarecileri liderlerin iyi analiz etmesi gerekmektedir. Şirketin, toplumun, çevrenin sahip olduğu kaynakların etkili ve verimli kullanılmasını sağlamak için var olan idarecilerin genel hedeflerden uzaklaşmalarını önleyecek sistemlerin kurulması ve kalıcı olmasını sağlamak gerekir. Gelecek demek; çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği demektir. Neme lazım deyip uykuya dalmak yerine, şirketim için, çevrem için, içinde bulunduğum toplumun refahı ve geleceği için “ben ne yapabilirim” diye hayal kuran yöneticilere ihtiyaç vardır.

aslında gelecek nesli koruyan önemli hizmetlerdendir. Bir şirkette veya bölgede kurulacak spor alanları bir çok kişiyi yanlış alışkanlıklardan alıkoyar. Bir ağacı kesmenin insan öldürmek kadar ağır bir suç olduğunu belirten ecdadımızın boş yere efsaneleşmediğini görmekteyiz. Fatih Sultan Mehmet tam 12 yaşında iken tahta çıkmış ve sonrasında yaş’ın başarı ile alakası olmadığını göstermiştir. Kırtasiyecilikten Uzak ve Uygulanabilir Kalıcı Kararlar Almak En kötü karar kararsızlıktan iyidir. Ayrıca günlük veya haftalık değişen kararlar yerine detaylı araştırmalar sonucu alınan uygulanabilir ve kabullenilebilir etkin ve verimli sonuçlar getiren kararlar alabilmek sistemin daha rahat işlemesini kolaylaştırır. “Yasa bu” “böyle kural konmuş” ne

Büyük Düşünmek

Park, bahçe, spor alanları, ağaçlandırma çalışmaları, gibi basit görülebilen hizmetler

116 Eylül•2013



Panaroma Tosya Yeni Devlet Hastanesi Açılış İçin Gün Sayıyor Kastamonu’nun Tosya ilçesi Yeni Devlet Hastanesi açılış için gün sayıyor. Bir çok açıdan bölgede ilk olan Tosya Devlet Hastanesi’nin teknik donanım olarak da yine ilkler arasında olduğu vurgulandı. Özellikle hastane ortamında temiz hava sirkülasyonunun sağlanarak mikropların pasif ize edilmesi için de farklı bir iklimlendirme tekniğinin uygulandığı yeni Tosya Devlet Hastanesi jeneratör sistemi, Tosya ilçe merkezinin yüzde 30’una elektrik verebilecek güçte. Ayrıca yeni bina katlarında farklı renkler kullanılarak yine hastaların ve hasta yakınlarının kolaylıkla aradığı bölümü bulması amaçlanıyor. Acil hasta girişi, ayakta hasta girişi ve ambulans girişi farklı olan Tosya Devlet Hastanesi’nde ayrıca kimyasal etkiye maruz kalmış hastaların tedaviye alınacağı farklı bir bölüm de tasarlanmış. Yatakta bakımı yapılan hastaların doktor, hemşireler ve hasta bakıcılar tarafından ne kadar süre ile izlendiği, ne tür kontrollerin yapıldığı bir takip sisteminin de mevcut olduğu Tosya Devlet Hastanesi’nde yeni malzemelerin kurulumu devam ediyor.

İzmir’e Sağlıklı Müjdeler AK Parti İzmir milletvekili Rifat Sait, İzmirlilere sağlık alanında gerçekleştirilecek önemli etkinlikler hakkında birbiri ardına müjdeler verdi. İstanbul’da 12 Eylül’de Başbakan Erdoğan ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun katılımı ile gerçekleştirilen Kamu-Özel Ortaklığı Şehir Hastaneleri imza törenine katılan Vekil Sait, Bayraklı ’ya yapılacak olan dev sağlık kompleksinin büyük bir aksilik çıkmazsa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 12-13 Ekim tarihlerinde İzmir’e yapacağı ziyaret sırasında temelinin atılacağını açıkladı. Sait, Çeşme’ye de güzel bir hastane yapılacağı müjdesini de verdi. Sait, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölge Ofisi 63.’üncü Bölge Komitesi Toplantısı’nın 16-19 Eylül 2013 tarihleri arasında İzmir Çeşme’de düzenleneceğini anımsatarak, organizasyonunu ve ev sahipliğini T.C. Sağlık Bakanlığının yapacağını söyledi.

Taksim İlkyardım Hastanesi Taşınıyor Taksim İlkyardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak bilinen Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Gaziosmanpaşa’ya taşınıyor. Taksim Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Taksim yerleşkesi, Gaziosmanpaşa ilçesinde bulunan yerleşkesindeki tam teşekküllü yeni binasına taşınacağı için; 13 Eylül saat 17:00 itibariyle acil servis dahil tüm faaliyetlerin durdurulacağı açıklandı. Temeli 2001 yılında atılan, Gaziosmanpaşa Karayolları Mahallesi’nde inşa edilen Gaziosmanpaşa yerleşkesindeki yeni bina, 24.826 m2 arsa alanı üzerinde, 61.607 m2 kapalı alanı, 300 yatak sayısı, 100 poliklinik odası, 36 yoğun bakım yatağı ve 6 ameliyathanesi ile hizmete açılacak. Modern hastane konsepti ile inşa edilen binada hasta odaları da 1 veya 2 kişilik olarak dizayn edildi. Ayrıca odalarda banyo, tuvalet, TV, buzdolabı ve refakatçi koltuğu bulunuyor. Bunların yanı sıra taşınmayla birlikte hastane cihazları da yenilenecek. Hastane yeni binasında; 30 Eylül itibariyle poliklinik hizmetlerinin verileceği, Kurban Bayramı sonrasında da ameliyatların yapılmaya ve yataklı servislerde hastalara hizmet verilmeye başlanacağı öğrenildi.

118 Eylül•2013



Panaroma Signal, FDI Dünya Dişhekimliği Kongresi’nde Yeni Ürünlerini Tanıttı FDI (Dünya Dişçilik Federasyonu) tarafından ilk kez İstanbul’da düzenlenen 101. Dünya Dişhekimliği Kongresi, Signal’in desteği ile 28-31 Ağustos 2013 tarihleri arasında 5 kıtadan 16.000’den fazla katılımcıyı biraraya getirdi. Signal’in ana sponsorluğunda gerçekleştirilen FDI 2013 Dünya Dişhekimliği Kongresi Bilimsel Programı ile de ilgili çevrelerde büyük ilgi gördü. Kongre, 852 poster ve 348 sözlü sunum olmak üzere kabul edilen 1200 bilimsel çalışma, 4 endüstri sempozyumu, IADR ve Osteointegrasyon Derneği Sempozyumları, 4 ulusal bilimsel dernek paneli, 115 bilimsel konferans, 16 “uzmanına sor” çalışması ve gerçekleştirilen 29 bilimsel kurs ile büyük bir bilimsel şölen oluşturdu.

Acıbadem Mobil Sağlık Digital Health Summit Turkey 2013’te Acıbadem Mobil Sağlık, bu yıl ikincisi gerçekleştirilen ve dijital kanalların sağlık sektörüne entegrasyonu ile kullanımını konu alan Digital Health Summit Turkey 2013’te yer alacak. Mobil sağlık, dijital politikalar, veri gizliliği gibi konuların ele alınacağı zirvede Acıbadem Mobil Sağlık Genel Müdürü Dr. Özgür Turgay da konuşmacı olarak bulunacak. Turgay, “Sağlık Hizmetlerinde İnovatif Bir Dönüşüm: Mobil Sağlık” başlığı altında yapacağı konuşmada, günümüzde dijital dünyanın sağlık sektörünü nasıl şekillendirdiğini ve ayrıca fütüristik mobil sağlık cihazlarının kullanımının artık daha yakın olduğuna değinecek.

Özel Sektörden 100 Yataklı Huzurevi Yatırımı Samsun’da, Clinica Tıp Merkezi tarafından yapılan 100 yataklı “Mavi Kuşak Yaşlı Bakım Merkezi”nde sona gelindi. Samsun TSO İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı ve Clinica Tıp Merkezi Kurucusu Dr. Hatice Gülay Atik tarafından projesi hazırlanan, 2012 Nisan ayında temeli atılan "Mavi Kuşak Yaşlı Bakım Merkezi" felç geçiren hastalara, yaşlılık ile birlikte parkinson, alzheimer gibi bakıma ihtiyaç gerektiren yaşlılara kapısını açacak. Kendisi de hekim olan ve ilgi alanı olan yaşlı hastalıklarla ilgili projeler üreten Uzm. Dr Hatice Gülay Atik, yaşlılara daha iyi hizmet sunabilecek, hizmeti tek bir kapalı binada verebilecek, içinde fizik tedavi bölümünün de bulunduğu 100 yataklı yaşlı bakım merkezi açma düşüncesinin ortaya çıktığını söyledi.

120 Eylül•2013






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.