Medikal Teknik Eylül'16

Page 1

Kronik Bel ve Sırt Ağırlarınızı

EMS

ile Hafifletin

Design Turkey Endüstriyel

Tasarım Ödülleri

Meme

kanseri hastalar

artık kaderine

terk edilmeyecek

Medical Park Biyomedikal alanında yükselmeye devam ediyor

Böbrek

nakli ‘Son Çare’ değil

TÜBİTAK’tan sarılık seviyesini

ölçen medikal

cihaz

Sağlık

Hizmetlerinde

Medikal Görüntüleme




İMTİYAZ SAHİBİ İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti. adına H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editor-in-Chief SİMGE GÜNDÜZ simge.gunduz@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr GRAFİK TASARIM TAYFUN AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Reklam Danışmanı Sedat KARADAYI sedat.karadayi@img.com.tr Zekai ŞİMŞEK zekai.simsek@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR CÜNEYT AKTÜRK cuneyt.akturk@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr FOREIGN RELATIONS TARIK ORAL tarik.oral@img.com.tr MUHASEBE FİNANS MUSTAFA AKTAŞ muhasebe@img.com.tr ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr BURSA BÖLGE ÖMER FARUK GÖRÜN fgorun@ihlas.net.tr Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481 Printing Matsis Matbaa Hizmetleri San. Tic. Ltd Şti Tevfikbey Mahallesi Dr. Ali Demir Cad. No:51 34290 Sefaköy -İstanbul/TURKEY Tel: 0 212 624 21 11 selman@matbasistemleri.com www.matbasistemleri.com ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B-Blok - No:1 Kat:4 Güneşli - Bağcılar - İstanbul Tel.:+90.212 604 50 50 Faks:+90.212 604 50 51 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.

simge.gunduz@img.com.tr

Alet işler, el övünür! Medikal sektörü, teknolojik gelişmelere paralel olarak her geçen gün büyümesini sürdürüyor. Tıbbın gelişmesiyle birlikte birçok medikal cihaz birçok hastalığa çözüm sunuyor. Günümüzde hastaların tedavi tercihlerini önemli ölçüde etkileyen tıbbi cihaz teknolojisi, bu teknolojiye sahip olan ve olmayan sağlık kuruluşları arasında da rekabet çıtasını oldukça yükseltiyor. Bu rekabetin ise sektöre avantajları oldukça büyük. Bu sayede Ar-Ge çalışmaları artıyor, daha iyisini yapabilmeliyiz diyen global firmalar birçok hastalığın teşhis ve tedavisinde kullanılan yeni cihazlar geliştiriyor. Örneğin sağlık alanında robotların kullanımı genel cerrahiyi baştan aşağı dönüştürmeye devam ediyor. İleri robot ve görüntüleme teknolojileri bu alanda gelişmeleri tetikleyecek kilit teknolojiler arasında başta sayılıyor. Nano teknolojinin ilerlemesi ise yeni tıbbi cihazların ortaya çıkmasına olanak sağlıyor. Aynı zamanda biyolojik uygulamalar günümüzde kişiye özel hale getirilmiş ilaçların bulunup, imal edilip, kullanılmalarına giden yolda önemli kolaylıklar oluşturuyor. Teknolojiyle birlikte gelen bu hızlı ilerlemenin kişiye özel hale getirilmiş ilaçlar alanında devam etmesi, daha etkin ve maliyet verimliliği daha yüksek ürün ve tedavi yollarının açılmasına olanak sağlıyor. Dünya genelinde ekonomik dengelerin ve teknolojinin hızla değiştiği medikal sektörde Türkiye’de hammadde üretimi konusunun kapsamlı bir şekilde ele alınması ve bu konuda yatırımların artmasına yönelik yapılacak çalışmalar orta ve uzun vadede Türkiye’nin konumunu güçlendirilmesi için oldukça önemli. Üretim konusu Türk medikal sektörünün mutlaka gündeminde olmalı. Kendi kendine yetebilen bir sektörün, ekonomik gelişmeyi tetikleyen ve dünyada söz sahibi olmayı sağlayan en önemli unsur olduğu kesinlikle unutulmamalı… Eylül sayımızda dosya konularımız, sektördeki son gelişmeler, kongre ve fuar izlenimlerimizle sizlerle buluştuk. Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle…


8

GATA ve asker hastaneleri Sağlık Bakanlığı’na devredildi

Bel ve Boyun Fıtığında Uzay Çağı “Ameliyatsız Çözüm”

12 62

İhracatın geleceği sağlık teknolojilerinde

Siemens’ten radyoloji için inovatif sistemler

Sony cerrahi monitör serisi

87

46

76

84

Sağlık yapıları için öneriler...

Çocuk Hastanelerinde gelişmiş teknolojiler

Metaxdoor’dan Hastane Çözümleri

92

88

Metaxdoor’dan Hastane Çözümleri


AKTÜEL

İnovasyon’dan Korkmayalım İstiklal marşımızın ilk mısraının, ilk kelimesi korkma diye başlıyor. Özgürlüğün ise bir

ekonomik boyutu var tabi ki. Bir yerlere

bağımlı kalmadan, ekonomide hep zirvede kalabiliyorsak işte o zaman ekonomik

özgürlüğümüzü taçlandırmış sayılıyoruz.

Zirvede kalabilmek ise hiç de kolay değil

elbette. Sürekli üreterek, çalışır durumda

olmalıyız. Tıkır tıkır döndürebilmeliyiz çarkları,

çalışmaktan korkmamalıyız. Umutsuzluğa düşmeden, karamsarlığa kapılmadan ve

en önemlisi de, bin bir türlü oyunlarla, ülkemizde, yakın coğrafyamızda,

oluşturulmak istenen istikrarsızlık

kâbusunun esaretine düşmemeliyiz. Bütün

olumsuzluklara rağmen, ayakta kalarak,

yoluna devam edebilmek, marka olmanın

İnsanlığa şifa kaynağı olan medikal sektörümüze; önce insan sağlığı anlayışıyla ve ilkesiyle hizmetler sunabilmek niyetiyle yenilenerek hazırlanmış olan Medikal Teknik dergisi ekibi çok yoğun bir tempoyla çalışmalarına başladı. Eylül 2016 sayısından başlayarak, bazı yenilikler yaptık. Medical İmaging Turkey özel bölümü, Hastane Yapım, Donanım ve Dizayn özel bölümü, Kongre, Fuar, Seminer özel bölümleriyle sektörümüze kapsamlı ve özel olarak hizmet vermeye başladık. Medikal Teknik dergisinin Ekim 2016 sayısında da inovasyonlar katlanarak devam edecek. Ekim 2016 sayımızda görüşünceye kadar esen kalın.

gereğidir çünkü.

Her şeyin başında gelen insan sağlığıdır. İnsan ihtiyaçlarının önceliği ise yine sağlıktır. Bir de

her daim ihtiyaç duyulan

barış. İnovasyonlarla

bezenmiş ideallerimizle,

ileri atılmaktan korkmayan

genlerimizle, her zaman

bardağın dolu tarafını

görmesini bilen, sektörümüzün

omurgasını oluşturan firmaların

başarı öykülerini yazdığımız yeni sayfalar oluşturduk sizler için.

4

Eylül 2016

Recep Arslantaş Genel Koordinatör Recep.Arslantas@img.com.tr



AKTÜEL

Abdi İbrahim’e Altın Baykuş Ödülü Yenilikçi ürün ve hizmetleri, cesur ve öncü girişimleriyle, dokunduğu hayatları iyileştirmek için tutkuyla çalışan Abdi İbrahim, Baykuş Ödülleri’nde ‘Altın Ödül’e layık görüldü

T

ürkiye Araştırmacılar Derneği’nin bu yıl dördüncüsünü düzenlediği, araştırma sektöründeki başarılı pazarlama ve sosyal araştırmaları değerlendirdiği ‘Baykuş Ödülleri’nde, Abdi İbrahim İlaç Sağlık Ürünleri Bölümü, ertesi gün hapı için Habitus Research firmasıyla yürüttüğü etnografik pazar araştırması ile ‘İçgörülü Baykuş’ kategorisinde Altın Ödül kazandı. Four Seasons Otel’de düzenlenen törende ödülü Abdi İbrahim İlaç Sağlık Ürünleri Bölümü Kıdemli Ürün Müdürü Gözde Uzuner aldı. Abdi İbrahim İlaç’ın Habitus Research ile ertesi gün hapı için 7 şehirde yürüttüğü etnografik pazar araştırmasına eczacılar, üniversite öğrencileri, birçok yaş grubundan kadın ve erkekler dahil edildi. Araştırma sonucunda kadınların cinsel yaşamlarında genellikle yirmili yaşların ortasına denk gelen bir geçiş dönemi olduğu, cinsel eğilimlerinin ve ertesi gün hapı kullanımları ile hapa bakış açılarının bu geçiş döneminden itibaren değişebildiği gözlemlendi.

6

Eylül 2016

Kadınlar arasında ertesi gün hapına dair bilinen yanlışlar ve önyargılar saptandı. Yaşanılan şehrin sosyokültürel yapısına göre bireylerin cinselliğe bakış açılarının, arkadaş veya anneleriyle cinsellik konusunda bilgi paylaşımının farklılık gösterdiği ortaya kondu. Erkeklerin ertesi gün hapı alım kararındaki ve satın almadaki rolünün de azımsanamayacak düzeyde olduğu ortaya saptandı. Baykuş Ödülleri Hakkında Başarılı araştırma projelerini ödüllendirmek için hayata geçirilen Baykuş Ödülleri, araştırmanın iş süreçlerinde ve kararlarında yarattığı etki, katma değeri ve araştırmanın önemini vurgulamak için tasarlandı. Etkinlik Türkiye araştırma sektörünün tanıtımını yapmak, araştırmanın iş sonuçlarına etkisini daha geniş kitlelere yaymak için bir platform oluşturmak, bununla birlikte araştırma şirketleri, araştırma verenler ve veri toplama şirketleri arasındaki ilişkileri geliştirmek, başarılı iş ortaklıklarını ödüllendirmek amacını taşımaktadır.



AKTÜEL

GATA ve asker hastaneleri Sağlık Bakanlığı’na devredildi

GATA’ya bağlı eğitim hastaneleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon Bakım Merkezi ile asker hastaneleri, dispanser ve benzeri sağlık hizmet birimleri ile Jandarma Genel Komutanlığına ait sağlık kuruluşları, Sağlık Bakanlığı’na devredildi Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) ve asker hastaneleri, Sağlık Bakanlığına devredilerek, bunlara bağlı tahsisli taşınmazlar Bakanlığa tahsis edildi. Buna göre, GATA’ya bağlı eğitim hastaneleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon Bakım Merkezi ile asker hastaneleri, dispanser ve benzeri sağlık hizmet birimleri ile Jandarma Genel Komutanlığına ait sağlık kuruluşları, her türlü hak ve yükümlülükleri, alacak ve borçları, sözleşme ve taahhütleri, taşınırları ve taşıtlarıyla birlikte Sağlık Bakanlığına devredildi. Bunlara tahsisli taşınmazlar da Bakanlığa tahsis edildi. GATA’ya bağlı yükseköğretim birimleri, her türlü hak ve yükümlülükleri, alacak ve borçları, sözleşme ve taahhütleri, taşınırları ve taşıtlarıyla birlikte Sağlık Bilimleri Üniversitesine devredilecek ve bunlara tahsisli taşınmazlar da üniversiteye tahsis edilecek. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, devirden önce GATA bünyesinde yürütülmekte olan kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı savunma, hava ve uzay hekimliği, sualtı hekimliği, harp cerrahisi gibi özellikle askeri sağlık hizmet alanlarına yönelik hizmet, eğitim, araştırma ve danışmanlık hizmetlerini de yürütmekle görevli olacak.

8

Eylül 2016

Şehit yakınlarına hizmette öncelik Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımlandığı tarihten itibaren bir ay içinde, devredilen sağlık kuruluşları için Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Komutanlığından üç kişilik komisyonlar kurulacak. Komisyon başkanlığı, Maliye Bakanlığı temsilcisi tarafından yürütülecek. Komisyonlar tarafından devre konu taşınırlar, taşınmazlar, taşıtlar, kadro ve pozisyonlarıyla birlikte mevcut personel tespit edilerek tutanağa bağlanacak. Devredilen yükseköğretim birimleri için üniversite, Maliye Bakanlığı ve Gülhane Askeri Tıp Akademisinden üç kişilik komisyonlar kurulacak. Komisyon Başkanlığı, Maliye Bakanlığı temsilcisi tarafından yürütülecek. Komisyonlar tarafından yükseköğretim birimlerinin devre konu taşınırlar, taşınmazlar, taşıtlar ve kadro ve pozisyonlarıyla birlikte mevcut personel tespit edilerek tutanağa bağlanacak. Şehit yakınları ve gazilere sağlık hizmeti sunumunda öncelik tanınacak. Askeri personel ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere devredilen sağlık kuruluşlarında öncelikli hizmet verilecek. Bu şekilde verilecek öncelikli hizmetin usul ve esasları, Milli Savunma Bakanlığının görüşü alınarak Sağlık Bakanlığınca belirlenecek. Er ve erbaşların sağlık hizmeti giderleri, Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak. Bu giderler için Sosyal Güvenlik Kurumuna gerekli ödeme, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinden yapılacak.


Devirden sonra yapılacak aylık veya ücret ödemeleri yeni kurumlarca yapılacak Komisyonlar tarafından tespit edilen personelin Türk Silahlı Kuvvetleri, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, diğer yükseköğretim kurumları ile Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına devrine ilişkin usul ve esaslar ile devre ilişkin diğer hususları belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak. Devredilen personelin atanacağı kadrolar, başka bir işleme gerek kalmaksızın atama işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ihdas edilerek 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki cetvellerin ilgili kurumlara ait bölümlerine eklenmiş sayılacak. Devredilen personelin devir tarihinde eski kadro veya pozisyonlarına bağlı olarak almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, ek ödemeler, sözleşme ücreti ile diğer mali hakları (fazla çalışma ücreti ve nöbet ücreti hariç) toplam net tutarının, atandıkları yeni kadro veya pozisyonlarının aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, sözleşme ücreti ile döner sermayeden yapılacak ek ödeme de dahil olmak üzere, diğer her türlü mali hakları toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark tutarı, atandıkları kadro veya pozisyonlarda kaldıkları sürece, kapanıncaya kadar herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat ödenecek. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’na tabi olup devredilen personel terfi, aylık ve diğer mali

ve sosyal haklar bakımından ilgili kanuna tabi olmaya devam edecek ve Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı olan mecburi hizmetlerini devredilen kurumlarda tamamlayacak. Bunların terfi işlemleri, ilgisine göre Bakan veya rektör tarafından gerçekleştirilecek. Bunların döner sermaye ek ödemeleri, çalıştıkları birimlerde aynı kadro ve unvandaki personelin matrahı esas alınarak hesaplanacak ve sağlık tazminatları mahsup edilerek ödenecek. Devredilen personele devir tarihinden sonra yapılması gereken aylık veya ücret ödemeleri yeni kurumları tarafından yapılacak ve bu ödemeler hakkında kurumlar arasında herhangi bir hesaplaşma yapılamayacak.

Eylül 2016

9


AKTÜEL

Bakanlıktan “Hasta Mahremiyeti” uyarısı Sağlık Bakanı Recep Akdağ, muayene sırasında hastaların en çok sıkıntı yaşadığı konuların başında gelen mahremiyet konusuna el attı

S

ahada yapılan incelemelerde; muayene, tetkik ve tedaviler ile özellikle cerrahi işlemler sırasında ve yoğun bakım ünitelerinde hasta mahremiyetine yeterince uyulmadığının tespit edildiğini kaydeden Bakan Akdağ, bazı uyarılarda bulundu. Hasta mahremiyetine saygı gösterilmesi konulu bir yazıyla hastaneleri uyaran Sağlık Bakanı, mahremiyet için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Bu kapsamda yoğun bakım üniteleriyle girişimsel işlemler ve görüntüleme gibi hastanın bedeni üzerinde yapılan tüm uygulamalarda hasta mahremiyetini sağlayacak tedbirler alınacak. Hastayı hazırlama işlemleri sırasında mahremiyet esaslarına azami

10

Eylül 2016

ölçüde dikkat edilecek. Bu çerçevede mahremiyeti sağlayacak şekilde bedenin mahrem yerini örten önlük ve bone kullanımına dikkat edilecek. Poliklinik, acil servis, gözlem ve hasta odaları ile kan alma gibi birden çok hastanın bir arada bulunduğu alanlarda hasta mahremiyetini koruyacak şekilde perde ve paravanla ayırma gibi düzenlemeler yapılacak. Klinik görüşmeler, muayene, işlem ve tedavi, görüntüleme ve hasta transferi işlemlerinde Hasta Hakları Yönetmeliğinde öngörülen ilkelere uygun davranılacak. Hasta ve tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin sağlık personeli de dahil, tıbbi müdahale sırasında mahalde bulunmayacak ve hastanın sağlığı ile ilgili bilgilerin gizliliği sağlanacak. Ölüm olayı sonrasında da mahremiyet hakkına riayete devam edilecek. Bu hususlara dikkat edilmesini isteyen Bakan Akdağ, hasta mahremiyetine saygı ilkesini ihlal eden kişi ve kuruluşlar hakkında ilgili mevzuat çerçevesinde işlem yapılması talimatı verdi.



AKTÜEL

Bel ve Boyun Fıtığında Uzay Çağı “Ameliyatsız Çözüm” DRX 9000 Spinal dekompresyon yöntemi ile bel ve boyun fıtıklarının ameliyatsız tedavisini gerçekleştirilebiliyor

B

oyun ve bel fıtığı, omurganın boyun ve bel bölgesindeki omurların arasında bulunan disk adını verdiğimiz kıkırdak yapının, deforme olarak dışarı doğru taşıp omuriliğe veya kollara ve bacaklara giden sinirlere bası yapmasıdır. Teknolojinin ilerlemesi, sabit pozisyonda çalışmalar ve yoğun yapılan spor programları boyun ve bel fıtığı ile ilgili sorun yaşayanların sayısı günümüzde gittikçe artış gösteriyor. Beşiktaş Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nden Prof. Dr. Gülçin Gülşen‘e NASA uzay araştırmalarında, astronotların uzay yolculuklarında yerçekimsiz ortamda bel ağrılarının geçtiğinin ve disk aralıklarının genişlediğinin gözlenmesi üzerine, bu düşünceden yola çıkılarak geliştirilen DRX-9000 cihazı ve ameliyatsız fıtık tedavisini sorduk. Türkiye’de toplumun yaklaşık yüzde 80’i yaşamlarının herhangi bir döneminde bel ağrısı ile karşılaşıyor… Konuyla ilgili olarak konuşan Beşiktaş Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinden Prof. Dr. Gülçin Gülşen konuyla ilgili; “Boyunda 7 adet, bel bölgesinde ise 5 adet omur bulunmaktadır. Omurların arasında bulunan ve disk adı verilen kıkırdakların ihtiva ettiği su oranı, yaşın da ilerlemesiyle birlikte azalmaya başlar. Buna disklerdeki beslenme bozukluğu ve kimyasal değişiklikler de eşlik eder. Disk zamanla elastikiyetini kaybederek kuvveti aktarma veya kuvveti çevre dokulara dengeli bir şekilde yayma görevini yerine getiremez. Aşırı yük binmesi sonucunda diskin içindeki yumuşak kısım etrafındaki kapsülü kolayca yırtarak dışarıya doğru çıkar ve bel fıtığı oluşur. Bu

12

Eylül 2016

yük binmesi, ani öne eğilme veya ters bir hareket, uzun süreli oturmak ya da öksürerek omurilik basıncını arttırmak gibi önemsenmeyecek bir şekilde de olabilir. Mutlaka ağır kaldırma ya da travma olmasına da gerek yoktur. Genetik olarak ya da ağır sporlar yapan kişilerde disk yapısındaki dejenerasyon daha erken yaşlarda başlayabilmekte, dolayısıyla daha kolay bel ve boyun fıtığına yakalanmaktadırlar” dedi. Bu belirtilere dikkat! “Boyun ve belde ağrı ve hareket kısıtlılıkları, tek veya her iki kol veya bacağa yayılabilen ağrılar, kollarda, bacak ve ayaklarda uyuşma, karıncalanmalar, güçsüzlükler, idrar ve gaita (büyük abdest) kaçırma, cinsel problemler görülebilir. Bu belirtilerden bir kaçına sahip iseniz uzmanlar eşliğinde tetkik ve doğru tedavi yöntemlerine başvurmalısınız.” Boyun ve bel fıtığı kimlerde daha sık görüyor? “Boyun ve bel fıtıkları, uzun süre aynı pozisyonda oturan ya da ayakta duran, yanlış pozisyonda masa başı çalışan, ağır kaldıran ve boyun ve bele yük bindiren ters hareketleri yapan kişilerde daha sık görülmektedir. Sürekli titreşim alan ve uzun süreli oturan şoför, pilot, uzun süreli ayakta duran, baş öne eğik pozisyonda çalışan öğretmen, garson, eczacı gibi meslek sahipleri, ağır işlerde çalışanlar, yoğun stresli işler, halter ve ani boyun-bel hareketleri ile yapılan basketbol, voleybol gibi sporlar risk faktörü oluşturmaktadır. Ayrıca sigara diskin beslenmesini bozarak fıtık görülme riskini arttırmaktadır.” Bel ve boyun fıtığının tedavisi nasıl yapılmalıdır? “Bel ve boyun fıtığının tedavisi kişinin yaşı, yaşama şekli, vücut yapısı, omurga şekli, kas gücü, fıtığın yeri, aşaması ve klinik bulgulara göre değişmektedir. Tedavide başlangıç döneminde ilaçlar ve istirahat (2-7 gün) ile fıtığın ilerlemesi engellenebilirse, günlük hayatta beli koruma önerileri ve boyun-bel kaslarını güçlendirme egzersizlerine geçilir.


Boyun ve bel fıtıklarında bası başlamışsa fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri uygulanır. Tedavide esas; daralan omurga aralığını açarak, diski rahatlatmak ve taşmayı engellemek, basıyı ortadan kaldırmaktır. Oluşan kas spazmını ve kısalan kasları uzatmaktır. Fizik tedavide kullanılan elektroterapi uygulamaları etkin traksiyon olmaksızın fıtığı tedavi edemezler. Fıtık sonucu oluşan kas kasılmasını ve hasarlı dokuda doku iyileşmesini sağlayabilirler. Omurga aralığını genişletmeden etkin tedavi olmaz.” Ameliyatsız fıtık tedavisinde DRX-9000 dönemi! “NASA uzay araştırmalarında, astronotların uzay yolculuklarında yerçekimsiz ortamda bel ağrılarının geçtiğinin ve disk aralıklarının genişlediğinin gözlenmesi üzerine, bu düşünceden yola çıkılarak geliştirilen DRX-9000 cihazı, ameliyatsız fıtık tedavisini başaran önemli teknolojik gelişmedir. Cihaz, FDA ve CE belgelerine sahiptir. Amerika başta olmak üzere dünyada 12 ülkede kullanılmaktadır. DRX-9000 cihazı ile uygulanan tedavide, omurgalar bilgisayar kontrollü olarak açılır ve disklerin içinde, omurların arasında etkili bir negatif basınç oluşur. Sistem, etkilenen, daralan disk aralığını, üst ve alttaki omurun arasını genişleterek açmak suretiyle etkisini gösterir. Omurların arasındaki mesafe genişleyince oluşan negatif basınç vakum etkisi oluşturarak, dışarı taşan diskin içeri girebilmesini sağlar. Disk içindeki sıvı, oksijen ve besleyici maddeler, doku hasarının iyileşmesini gerçekleştirir. Klasik yöntemlerde tüm omurga aynı yükle çekilirken, bu sistemde hangi aralıkta hastalık var ise, o aralığa ne kadar çekim gücü uygulanması gerekiyorsa o uygulanır. Diğer aralıklara zarar verme riski olmaz. DRX 9000 tedavisi her bel ve

boyun fıtığına uygulanmaz. Omurilik kanalına parça düşmesi, bel omurgasındaki kırıklar, şiddetli kemik erimesi, omurga tümörleri, omurgada iltihabi hastalık, hamileler tedaviye alınmazlar.” 15-20 Seans Tedavi, % 86 - % 95 Başarı “Tedavi hastaya ve hastalığın aşamasına göre 15 ilâ 20 seans arasında değişebilmektedir. Hastaya ve hastalığa özgü program, tedavide başarının en önemli noktasıdır. Öncelikle iyi bir muayene ile gerekli tedavi programı düzenlenmelidir. Kas spazmı gibi eşlik eden durumlar var ise, elektroterapi yöntemleri (Hilterapi, ultrason, galvanik akım, indiba gibi) ,manuel terapi,osteopati yöntemleri, kinezyoterapi, refleksoloji gibi yöntemlerde ilave edilmektedir. Bel ve boyun fıtığı olan hastaların bu cihaz ile tedavileri sonucunda, hastalığın aşamasına göre % 86 - % 95 arasında başarı oranı elde edilmektedir. Hekim ve hasta işbirliği, hastanın tedavi sonrası düzenli olarak önerilen egzersizlerini yapması, yaşam şeklini düzenlemesi ile başarı hayat boyu sürmektedir. Omurgaya yapışan kasların kuvvetli olması ve omurgayı doğal bir korse gibi sararak mukavemeti arttırması şarttır.”

Eylül 2016

13


AKTÜEL

Sağlık sigortalarına talep her geçen gün artıyor Türkiye’de sağlık ve hastalık alanında sigorta sözleşme sayısı geçen yıl itibarıyla 3,5 milyonu bulurken, sektörün son 5 yıldaki prim üretimi yüzde 72 artışla 3,4 milyar lira oldu

Hazine Müsteşarlığı verilerinden derlenen bilgilere göre, sigortacılık sektörü geçen yıl toplam 31,1 milyar lira prim üretimi gerçekleştirdi. Bunun 3,8 milyar liralık kısmını hayat sigortaları, 27,3 milyar liralık kısmını diğer alanlar oluşturdu. Hastalık ve sağlık branşı, hayat sigortası dışı direkt prim üretiminin yüzde 13’ünü oluştururken, geçen yıl bu alanda 3’ü hayat şirketi olmak üzere toplam 33 şirket faaliyette bulundu. Buna göre hastalık ve sağlık teminatı içeren sözleşme sayısı 5 yılda yüzde 29,4 artışla 3 milyon 474 bin 700’e ulaştı. Bu rakam 2011 yılında 2 milyon 685 bin 320 düzeyindeydi. Düzenlenen sözleşmelerin 1 milyon 614 bin 930’u sağlık, 96 bin 737’si hastalık, 1 milyon 763 bin 32’si de seyahat sağlık akitlerinden oluştu. Geçen yıl itibarıyla bu 3 alandaki toplam sigortalı sayısı da 4 milyon 48 bin 233’e ulaştı. Sözleşmelerin 479 bin 508’i işveren ve diğer grup poliçelerinden, 2 milyon 995 bin 191’i bireysel poliçelerden oluştu. Düzenlenen poliçelerden yenileme garantisi verilen sözleşme veya sertifika sayısı da 869 bin 351’i buldu. Geçen yıl itibarıyla sigorta şirketlerinin sağlık, hastalık ve seyahat sağlık sigortalarında ödediği tazminat tutarı da 2,4 milyar lira oldu. Poliçe sayısı ile prim ve tazminat tutarlarının dağılımına bakıldığında hastalık/sağlık branşında poliçelerin yüzde 51’i seyahat sağlık sigortasında düzenlenirken, bunun branş prim üretimindeki payı yüzde 2 düzeyinde kaldı. Branş prim üretiminin yüzde 93’ünü oluşturan sağlık sigortasının, sözleşme sayısındaki payı ise yüzde 46,5 oldu. Öte yandan son 5 yıllık süreçte, sektörün prim üretimi yüzde 72 artışla 1 milyar 998 milyon 750 bin liradan, 3 milyar 435 milyon 936 bin liraya yükseldi.

14

Eylül 2016


14 – 17 NOVEMBER 2016 DÜSSELDORF GERMANY

İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları ile Yaşam Hasta Okulu Crohn ve Ülseratif Kolit hastaları Webcast üzerinden yapılan “İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları İle Yaşam Hasta Okulu” toplantısında Marmara Üniversitesi Gastroenteroloji ve Psikiyatri Anabilim dallarından uzmanlar bir araya geldi

İ

nflamatuvar bağırsak hastalarının karşılaştığı psikolojik sorunları ve çözüm önerilerini gündeme getirmek ve bu konularda hasta ve hasta yakınlarına destek sağlamak amacıyla düzenlenen ‘İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları İle Yaşam Hasta Okulu’ toplantısı 26 Temmuz 2016 Salı günü Webcast üzerinden yapılan yayın ile gerçekleştirildi. Global biyofarma şirketi AbbVie’nin koşulsuz desteği ile düzenlenen toplantı, Crohn ve Ülseratif Kolit hastaları ile ailelerini, Marmara Üniversitesi Gastroenteroloji ve Psikiyatri Anabilim Dallarından uzmanlar ile bir araya getirdi. Karın ağrısı, ishal veya kanlı dışkılama ya da yüksek ateş şeklinde belirtiler verebilen inflamatuvar bağırsak hastalıkları ile daha çok gelişmiş ülkelerde karşılaşılıyor ve inflamatuvar bağırsak hastalıklarının görülme sıklığı dünyada gün geçtikçe artıyor. Ülkemizde ise 2009 yılında yayımlanan verilere göre; her yıl 100.000 kişiden 4,4’üne Ülseratif Kolit, 2,2’sine de Crohn hastalığı teşhisi konuyor. Tüm bu gerçeklerden yola çıkarak düzenlenen ‘İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları ile Yaşam Hasta Okulu’ toplantısı, hastaları ve ailelerini hastalık hakkında bilinçlendirmeyi, hastalar ve ailelerine destek olmayı ve toplumda hastalık hakkında farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Webcast üzerinden yapılan yayın ile gerçekleştirilen toplantıda hasta ve hasta yakınları Marmara Üniversitesi Gastroenteroloji ve Psikiyatri Anabilim Dallarında görev yapan sağlık profesyonelleri ile buluştu. İnflamatuvar bağırsak hastalarının karşılaştığı psikolojik sorunların ve çözüm önerilerinin gündeme getirildiği toplantıda Marmara Üniversitesi Gastroenteroloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Neşe İmeryüz ve Doç. Dr. Hakan Akın hastalıkla ve hastaların günlük hayatlarında karşılaştıkları sorunlarla ilgili bilgi aktarırken Marmara Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalından Uzm. Dr. Ömer Yanartaş konunun psikiyatrik boyutunu ele alarak olabilecek çözüm önerilerini aktardı. Toplantıda son olarak söz alan Marmara Üniversitesi Gastroenteroloji Anabilim Dalından İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Hemşiresi Saadet İlhan ise katılımcılara inflamatuvar bağırsak hastalarının bakımı ve hastalara yaklaşım konularında değerli bilgiler aktardı.

www.medica-tradefair.com

WORLD FORUM FOR MEDICINE MEDICA, her yıl Kasım ayında dünyanın her tarafından gelen uzmanlara eşsiz bir deneyim yaşatıyor. Tıp sanayinin dünya forumu, yaklaşık 5.000 katılımcının geniş ürün yelpazesini sunuyor. MEDICA’dan ve uzmanlık alanınıza yönelik özel ürünlerinden yararlanın.

BE PART OF IT!

Ayrıntılı bilgi için: Düsseldorf Fuarları Türkiye Temsilciliği tezulaş fuar danışmanlık hizmetleri ltd. şti. Bağdat Cad. 181/6 34730 Çiftehavuzlar – Kadıköy / İSTANBUL Tel: +90 (216) 385 66 33 _ Fax: +90 (216) 385 74 00 info@tezulas-fuar.com _ www.tezulas-fuar.com


(yağ, su, kas, kemik, kalori, BMI)

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


|

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


AKTÜEL

TÜBİTAK’tan sarılık seviyesini ölçen medikal cihaz TÜBİTAK mühendisleri, Yeni doğan bebeklerde kan alımına gerek olmadan sarılık seviyesini ölçen cihaz geliştirdi

T

ÜBİTAK’tan yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye’ye tıbbi cihaz sektörüne yüksek teknolojiye sahip yerli ürünler kazandırabilmek amacıyla, Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM), Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) tarafından pilot proje başlatıldı. Proje kapsamında, BİLGEM mühendisleri tarafından, yeni doğan bebeklerde kan alımına gerek olmadan sarılık seviyesini belirleyen Transkütan Bilirubin Ölçüm Cihazı (SOBE) geliştirildi. BİLGEM’in geliştirdiği tıbbi cihaz sayesinde, yeni doğanlarda acısız, kolay, güvenli, maliyeti düşük ve hızlı bir şekilde sarılık tespiti yapılabilecek. Özgün optik düzeneğinde yer alan geniş spektrumlu LED

18

Eylül 2016

ışık kaynağıyla ölçüm alınacak, yeni doğan deri yüzeyi aydınlatılacak ve deri altından yansıyan ışık toplanacak. Toplanan ışık, BİLGEM ekibi tarafından geliştirilen algoritmayla analiz edilip, hemoglobin, melanin ve derinin kalınlığı gibi etkiler elimine edilerek sarılığa sebep olan bilirubin miktarı hesaplanacak ve sarılık seviyesi sayısal olarak kullanıcıya gösterilecek. Etkinliği, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan klinik testlerle kanıtlanan cihaz, muadil cihazlardan daha kolay ve ucuza üretilecek, kablosuz şarj imkânı sunacak ve uzun batarya ömrüne sahip olacak. Hafif, kompakt ve ergonomik tasarımıyla cihaz, ölçüm sonuçlarının risk eğrisi üzerinde gösterimiyle tedavi kararında yardımcı olacak.


Bıçakcılar Laboratuvar Medikal A.Ș. 1984 yılında Bıçakcılar Tıbbi Cihazlar A.Ș. ürünlerine fonksiyonel ve mikrobiyolojik testler uygulamak amacıyla kurulmuștur. 2005 yılından itibaren akredite bir kuruluș olarak hastane ve tıbbi cihaz üretim sektörüne test hizmeti vermektedir.

Medikal Cihaz Testleri • • • • •

İnvitro Sitotoksisite Sterilite Biyolojik Yük LAL/Endotoksin Etilenoksit Kalıntı

Sterilizasyon Validasyonu (ISO 11135:2015)

• Mikrobiyolojik Performans Testleri • Fiziksel Performans Testleri

Ameliyathane ve Kontrollü Alan Temizoda Testleri

BCK-KRM-003

• • • • •

Partikül Sayımı Hepa Filtre Kaçak Testi Hava Akıș Hızı Testi Hava Basınç Farkı Sıcaklık ve Nem Ölçümü

Temizoda Biyokontaminasyon Testi • • • •

Hava Biyokontaminasyonu Yüzey Biyokontaminasyonu El Biyokontaminasyonu Havadan Yüzeye Düșen Partikül Sayımı

Osmangazi Mah. Gazi Cad. No:21, Esenyurt 34522 İstanbul T: (212) 689 02 20 F: (212) 689 02 29

RoHS Testleri

(Elektrikli ve Elektronik Medikal Cihazlar için)

• Kurșun • Civa • Kadmiyum • Krom 6 • PBB • PBDE

Hemodiyaliz Testleri • Kimyasal Testler • Mikrobiyolojik Testler • LAL(Endotoksin) Testleri


AKTÜEL

Bir dakikada hangi vitaminlere ihtiyacınız olduğunu öğrenin

E

n ileri sağlık teknolojilerini son kullanıcı ile buluşturmayı ilke edinen PharmaPlant tarafından ithal edilen yeni nesil vitamin teknolojisi Newita Vitastiq, sağlığı teknoloji ile buluşturuyor. Yeni nesil vitamin teknolojisi ile vitamin değerleriniz birkaç dakikada cep telefonunuzun ekranında. Tüm akıllı telefon ve tabletlerle uyumlu olan Newita Vitastiq ile birkaç dakikada hem ağrısız hem de kan alımına bile gerek olmaksızın tüm vitamin

değerlerinizi öğrenebileceksiniz. Herkesin farklı beslenme alışkanlıklarından doğan kişiye özel vitamin ihtiyaçlarının ayrıntılı bir analizi sunan Newita Vitastiq, ayrıca veri tabanında yer alan tüm vitaminlerle ilgili bilimsel verileri kişiye özel bir analiz ile sunuyor. Ofiste, okulda hatta yolda bile kullanılabilen, tüm akıllı cep telefonları ve tabletlerle uyumlu olan Newita Vitastiq ile birkaç dakika içerisinde 30 adet vitamin ve mineralin ayrıntılı bir ölçümüne ulaşmak mümkün.

Yeni nesil yaşam bulguları görüntülemede yenilikçi çözüm

“Welch Allyn Connex Spot Monitör”

T

ıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi ürünler alanında öncü rol üstlenen Bıçakcılar, Welch Allyn Connex Spot Monitör ile yaşam bulguları görüntülemede yenilikçi çözümler sunuyor. Welch Allyn Connex Spot Monitör, hastaların nabız, SpO2, vücut ısısı ve kan basıncı değerlerini kısa sürede, hatasız izleme kolaylığı sunuyor. Hastanelerin acil servislerinde kullanılan Welch Allyn Connex Spot Monitör alarm limitleri hastanın durumuna göre ayarlanarak olası olumsuz yaşam fonksiyonlarında hastayla ile ilgili hastayı uyarıyor ve zamanında müdahale fırsatı

20

Eylül 2016

doğuruyor. Patentli SureBP teknolojisi ile 15 saniyede ölçüm yapan Welch Allyn Connex Spot Monitör, sağlık profesyonellerinin hastaya ayıracağı zamanlarını daha efektif kullanmasına yardımcı oluyor. Welch Allyn Connex Spot Monitör, HIS/ HBYS’ye kablolu veya kablosuz olarak entegre olarak daha doğru ve hatasız dokümantasyonu sağlarken, barkod okuyucu vasıtasıyla hastanın bilgilerini HBYS’den çeker, hastanın vitalleri alındıktan sonra sisteme gönderir. İki ateş ölçer seçeneği bulunan sistemde, SureTemp teknolojisi ile aksiler, oral ve rektal ölçüm ya da timpanik ölçüm seçenekleri sunuluyor.



AKTÜEL

Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri Bu yıl beşincisi düzenlenen Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri, Türkiye Tasarım Haftası’nda sahiplerini bulacak

B

ir TURQUALITY® Programı etkinliği olarak T.C. Ekonomi Bakanlığı, TİM ve ETMK işbirliği ile düzenlenen “Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri” , inovasyon ve markalaşma alanında Türkiye’nin en büyük ödül organizasyonlarından biri. Uluslararası Endüstriyel Tasarım Toplulukları Konseyi (ICSID) tarafından da desteklenen Design Turkey, 2008 yılından beri ülkemizde iyi tasarımı ödüllendiriyor. Düzenlendiği ilk yıldan bu yana 1500 başvuru alan ve 300’e yakın ürünü farklı kategorilerde ödüllendiren Design Turkey Ödülleri, Türkiye’nin endüstriyel tasarım alanındaki tek sistematik değerlendirme sistemi olma özelliğini taşıyor. Türk sanayisinin gelişmesine yön veren yaratıcı tasarımları ön plana çıkaran, ödüllü projelerin sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da markalaşmasına olanak sağlayan Design Turkey ödülleri bu yıl beşinci kez düzenleniyor. Ödül kategorileri; ambalaj, aydınlatma, elektronik ürünler, ev cihazları, ev ve ofis gereçleri ve aksesuarları, kamusal ve ticari ürünler, mobilya, spor, hobi, oyun ve kişisel ürünler, ulaşım ve taşıma araçları, yapı gereçleri, yatırım ürünleri ve tıbbi gereçler olmak üzere 13 sektörü kapsıyor. Design Turkey için başvuran ürünler 1 Ocak 2014 - 30 Haziran 2016 tarihleri arasında endüstriyel yöntemlerle üretilmiş ve piyasaya sürülmüş; tasarımcısı, üreticisi veya marka sahibinin Türkiye vatandaşı olan ürünler. Ayrıca “Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri” kapsamında, gelecekte endüstriye yön gösterecek yaratıcı fikirleri desteklemek amacıyla,

22

Eylül 2016

üretim için programa alınmamış tasarım projelerinin değerlendirildiği “Kavramsal Tasarım Ödülleri” kategorisi de yer alıyor. Bu yıl endüstriyel tasarım içerikli birlik yarışmalarında ilk üçe giren finalistler, Design Turkey kavramsal tasarım kategorisine doğrudan ve ücretsiz olarak başvurmuş sayılacak. Ödül töreni, 18-22 Ekim 2016 tarihleri arasında, Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) işbirliğinde bu sene ilk defa gerçekleştirilecek olan “Türkiye Tasarım Haftası” kapsamında yapılacak.


Biz Üretiyoruz, Medikal Firmalarımız Kazanıyor

MED İlaç ve Sağlık Ürünleri A.Ş.

INSUPORT Mini Diabet Çanta

Blefari�o Swap Mendil

Long Time Forte Sprey (Gecik rici) TTO Sıvı Sabun

Lubricant Gel Kayganlaş�rıcı (Sade-TTO-Şe�ali-Çilek Formlarında)

Organi�o Güneş Losyonu (30SPF - 50SPF - 50+Kids Formlarında)

TTO Ucux Krem

Blefari�o Göz Şampuanı 45 ml.

INSUPORT Diabet Çanta

İLAÇ ve SAĞLIK ÜRÜNLERİ A.Ş.

Blefari�o Jel 100 ml.

Organi�o Ekilmiş Saçlara Özel Şampuan

Kendi Markanızda Fason Ürünler Üretiyoruz

GlucoSwap Diabet Mendil

MEDİKAL SEKTÖRE ÖZEL

TTO Şampuan 400 ml.

TTO Gold Nail (Tırnak Solüsyonu)

Organi�o Nemlendirici Losyon

TTO Ağız (Oral) Sprey

TTO Beşi Bir Yerde Onarıcı Yüz Bakım Se

TTO İn m Köpük

Balmoil Yağ Banyosu

TTO Diş Macunu

Nemlendirici Yüz Kremi + BB Krem + Acnex Krem + Yüz Temizleme Jeli + Tonic

TTO Kil Maskesi

TTO Coldmax Solüsyon

TTO Terex Sprey

GMP Normlarındaki Üretim Tesislerimizde Sağlık Bakanlığı Mevzuatına Uygun

Kendi Markanızda Fason / Private Ürün Siparişleriniz İçin Lütfen Bizi Arayın ! Tel: 0312 223 83 03 - www.jeomed.com.tr


AKTÜEL

Astım hastalığında yeni buluş! Astım sebebiyle metabolizmamızdaki değişikliklerin tespiti yeni tedavi yollarının geliştirilmesi sağlıyor…

C

leveland Kliniği araştırma ekibi, astımlı hastalarda, arjinaz adındaki bir enzimin hücresel metabolizmayı hızlandırdığını gözlemlediler. Astım ve obezite arasındaki biyolojik benzerliklere yeni bir ışık tutan bu buluşun potansiyel yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine yardımcı olması bekleniyor. Cleveland Kliniği’nde göğüs hastalıkları ve yoğun bakım uzmanı, aynı zamanda Lerner Araştırma Enstitüsünde Patobiyoloji Departmanı Başkanı olan; Dr. Serpil Erzurum liderliğindeki araştırma takımı, astımı olanlarda enerji üretimi sürecinin, normalden daha yüksek düzeyde gerçekleştiğini buldu. Bu metabolik artış, arjinaz adındaki mitokondriyel bir enzimdeki değişimden kaynaklanıyor. Araştırmacılar, astımın fare modelini kullanarak, arjinazın aktivasyonu ve mevcudiyetinin arttığını gösterdi. Bu durum, hücrelerin, hücresel solunum sırasında daha fazla enerji üretmelerine izin veriyor. İlginç bir şekilde, metabolizmadaki artışın akciğerlerdeki iltihaplanmayı bastırdığını bulan uzmanlar, böylece astımlı farede hastalığın daha ciddi safhalarına ulaştı. Dr. Serpil Erzurumlu yeni buluşu şöyle açıklıyor; “Sonuçlarımız güçlendirilmiş arjinaz metabolizmasının iltihaplanmayı etkisizleştirebileceğini ve muhtemelen, astımlı hastalara bir koruma sağlayabileceğini göstermektedir. Bu durum ayrıca, hem astım hem de obezitenin temelinde yatanın biyoenerjik değişimler ve iltihaplanma olduğuna dair yığılan

24

Eylül 2016

kanıtları da desteklemektedir.” Astım ve obezite uzun zamandır birbirleri ile ilişkilendiriliyor fakat hastalıklar arasında kesin bir biyolojik bağlantı bugüne kadar keşfedilmedi. Bu durumda arjinaz artışının gerçek mekanizmalarının açıklığa kavuşturulması için daha fazla çalışma yapılması gerekiyor. Astım, akciğerlerdeki hava yollarının iltihaplanması olarak karşımıza çıkıyor. Amerika’da 22 milyon tüm dünyada 330 milyon, Türkiye’de ise 4 milyondan fazla astım hastası olduğu tahmin ediliyor. Astım hırıltıya, öksürüğe ve nefes darlığına sebep oluyor. Bazı durumlarda ise ölüme bile sebebiyet verebiliyor.


ÜÇLÜ GÜÇLÜ ETKİ

CORIDERM

®

bariyer krem BAYİLİKLER VERİLECEKTİR

JEOMED tesislerinde üretilmiştir

HASTA BEZİ YANINDA CORİDERM BARİYER KREM

PATENTLİ FORMÜL

Tea Tree Oil; Güçlü Onarıcı Etki Sea Buckthorn Oil; Rahatlatıcı ve Onarıcı Etki St John’s Wort Oil; Yara İyileşmesine Yardımcı Etki


AKTÜEL

Kronik Bel ve Sırt Ağırlarınızı EMS ile Hafifletin EMS (Electro Musculer StimilasyonElektriksel Kas Uyarımı Sistemi), vücuda gelen akımların motor sinir hücreleri aracılığıyla kas aktivasyonunu sağlaması prensibine dayanıyor. Elektriksel kas uyarımı yapan EMS teknolojisi, insan fizyolojisinde beynin kasları çalıştırma mantığının birebir uyarlaması. Beyin kendi ürettiği impulsları kullanarak motor sinirler üzerinden kasları nasıl uyararak çalıştırıyorsa, Elektriksel Kas Uyarımı de düşük frekanslı elektriksel akımlarla aynı sonucu veriyor. Özellikle fizik tedavide kullanılan bu sistem, eklem, kas ve kilo sorunlarında yardımcı oluyor. Tüm vücudu baskı yapmadan çalıştırdığı için spor yapmasına kısıt getirilen çoğu kişinin dahi kullanabildiği EMS, XBody stüdyolarında uzmanlar eşliğinde yapılan haftada iki günlük ve 20-25 dakikalık sağlıklı egzersizlerle fayda ediyor. Epilepsi hastaları, kalp pili kullananlar, hamilelerin kullanması tavsiye edilmiyor.

Sony eSATURNUS NV’yi satın aldı Sony, dünyanın önde gelen IP üzerinden ameliyathane video çözüm sağlayıcılarından biri olan eSATURNUS NV’yi satın aldı ameliyathanesi iş akışları konusundaki derin teknik bilgisi, çeşitli görüntü kaynaklarının tıbbi bilgiyle

birlikte işlenmesine, kontrolüne ve dağıtımına olanak sağlıyor. Sony’nin bu alandaki lider görüntüleme ve

AV/IT teknolojileri ile birleşme sayesinde ameliyathane Sony tıp alanında lider IP üzerinden klinik video

içi ve dışı için IP üzerinden çok çeşitli akıllı klinik

NV’yi satın aldığını duyurdu. Sony, bu satın almanın,

eSATURNUS şirketini satın alması, eSATURNUS’un

görüntülemeyle iş akışı çözümleri sunma stratejisini ve

teknolojilerini ve yazılım çözümü kapasitesini de

destek

Avrupa’da geliştirmeyi ve ardından uluslararası

çözümleri sunan Belçika merkezli şirket eSATURNUS

video çözümlerinin geliştirilmesi bekleniyor. Sony’nin

şirketin hastanelere yeni hizmetler ve uçtan uca klinik

tüm varlıklarıyla birlikte fikri mülkiyet haklarını,

bu konulardaki vizyonunu hayata geçirme konusunda

kapsıyor. Sony, gelecekteki faaliyetini ilk olarak

tabanlı video birleştirme yazılımının yanı sıra hastane

arenaya daha da yayılmayı planlıyor.

26

sağlamasını

Eylül 2016

bekliyor.

eSATURNUS’un

IP


DİYABETLİLERE ÖZEL MEDİKAL ÜRÜNLERDE BAYİLİKLER VERİLECEKTİR !

INSUPORT Mini İnsülin Taşıma Çantası

INSUPORT İnsülin Taşıma Çantası

GlucoSwap Dezenfektan Mendil

SEK YÜK ARJI M KÂR KSEK K YÜ NLİ İ K ET

TTO Thermal Diş Macunu

TTO Ucux Uçuk Kremi

Talepleriniz için: info@jeomed.com Adres: Çamlıca Mah. 147. Sk. Dimas İş Mrk. No:4/K Gimat - Yenimahalle - ANKARA Tel: +90 (312) 223 83 03 - Faks: +90(312) 212 30 03 web: www.jeomed.com İLAÇ ve SAĞLIK ÜRÜNLERİ A.Ş.

İLAÇ ve SAĞLIK ÜRÜNLERİ A.Ş.


AKTÜEL

Bulantılar hamileliğin tadını kaçırmasın!

H

amilelik sürecinin doğal bir parçası olan bulantılar, kimi zaman anne adaylarına ciddi sıkıntılar yaşatabiliyor. Alınacak tedbirlerle önüne geçilmesi veya azaltılması mümkün olan hamilelik bulantılarıyla ilgili merak edilenleri Emsey Hospital’dan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Göçmen açıklıyor… Bulantı yaşanmaması anormallik belirtisi değildir “Mide bulantısının temel nedeni hormonlardır. Mide bağırsak hastalıkları, psikolojik sıkıntılar, çoğul hamilelikler ve B1 ve B2 vitamin eksikliği de hamilelikte bulantılara sebep olabilir. Erken gebelik dönemlerinde yaşanan aşırı bulantı ve kusma durumlarında gebeliğin daha sağlıklı geçtiği gözlenebilir bir durumdur ancak yetersiz tedavi gören veya kilo kaybı, elektrolit dengesizliği başlayan anne adaylarında durum tersine dönerek bebeğin gelişiminde gerileme yaşanabilmektedir. Bazı hamileliklerdeyse anne adayı süresin hiçbir bölümünde mide bulantısı şikayetiyle karşılaşmaz, bu durum herhangi bir anormalliğin belirtisi değildir, anne adaylarının endişelenmeleri için bir neden yoktur.” Yağlı ve kızartılmış gıdalar bulantıyı tetikler “Hamilelik döneminde stres anne adayını olumsuz etkileyebildiğinden mümkün olduğu kadar gerilimli ortamlardan uzak durulmalı, uyku düzenine dikkat ederek sık sık dinlenilmelidir. Sık ama az az beslenmek ve yataktan çıkmadan önce birkaç tane galeta veya tuzlu kraker tüketmek bulantı hissini engelleyeceğinden kalkar kalmaz yataktan çıkılmamalı, bu besinleri tükettikten sonra biraz

28

Eylül 2016

daha beklenmelidir. Özellikle bulantıya en çok sebep olan besinlerin başında gelen yağlı ve kızartılmış gıdalardan hamilelik sürecinde uzak durulmalıdır. Sıvı alımı hamileliğin sağlıklı geçebilmesi için büyük önem taşımaktadır ayrıca bulantıları da azaltmaktadır, bu nedenle günde ortalama 8 bardak su içilmesine özen gösterilmelidir. Meyve kuruları, nane çayı, yeşil çay ve elma, lahana gibi gıdalar mide bulantısına karşı koymada yardımcı olabilecek besinlerin başında gelmektedir.” Aşırı bulantı durumlarında uzmana danışmak gerekir “Hiperemezis gravidarum olarak adlandırılan aşırı bulantı ve kusma hamile veya bebeğe zararı olmasa da tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Şiddetli hiperemezis gravidarum durumunda öncelikle buna neden olabilecek mol gebelik, böbrek ve pankreas rahatsızlıkları, apandisit, mide ülseri ve tiroid hormonlarına bakılarak genel bir muayene yapılır. Rahatsızlığın şiddetini saptayabilmek için bir takım laboratuvar testine başvurulur. İdrar testi yapılarak yoğunluk ölçümü yapılır ve vücudun sıvı açığı hakkında fikir edinilir. İdrarda aseton ve ketonun yoğun miktarda bulunması rahatsızlığın şiddetini belirlemede önemli rol oynar. Sonrasında kan şekeri ölçümü, kan sayımı yapılır, kanda sodyum, potasyum ve klor gibi elektrolitler ölçülür. Hastalığın hafif seyirde çıkması halinde herhangi bir tedavi uygulanmaz yalnızca basit tedbirlerle bulantılar engellenmeye çalışılır. Şiddetli vakalarda ise ilaç tedavisi uygulanabilir. En sık kullanılan ilaçlar bulantı gidericiler ve antihistaminiklerdir. Doktor kontrolünde kullanılan ilaçların bebeğe herhangi bir zararı yoktur.”



AKTÜEL

Kanser tedavisinde yeni umut “Kanser Kök Hücreleri”

2

015 yılı Kasım ayında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Yale Üniversitesi’nde görevli bir grup bilim insanı tarafından yayınlanan makaleye göre; kanser araştırmaları için devlet 100 bilyon dolardan fazla bütçe ayırmışı. Ancak; kanserle savaşta istenilen aşamaya gelinemedi. Bu yıl Şubat ayında ise; Obama’nın kanser araştırmalarına 1 bilyon dolar bütçe daha ayıracağını belirtti. Kanser tanı ve tedavisi konusunda; istenilen başarıya ulaşabilmek için ülkeler büyük yatırımlar yapıyorlar. Ülkemizde de başta TÜBİTAK olmak üzere farklı kurum ve kuruluşlar bu alandaki araştırmaları desteklemeye çalışıyor. Tüm bunlar; bu konudaki araştırmalara dünya çapında verilen önemi açıkça ortaya koyuyor. Kanserle savaşta bu kadar çok çalışma yapılmasına ve bu kadar büyük bütçeler ayrılmasına rağmen neden istenilen başarı henüz elde edilemedi? Belki de kanserle savaş için yeni metodlar ortaya konulmalı, kanserli hücre ve doku ile savaşma tekniği değiştirilmeli…Bu çerçevede yapılan araştırmalar kanserle tedavide yeni ve farklı bir umut ortaya koydu: Kanser kök hücreleri ile savaşmak… Maltepe Üniversitesi Kanser ve Kök Hücre Araştırma Merkezi Kök hücrelerle ilgili çalışmalar son yıllarda büyük bir Müdürü Prof. Dr. Ranan Gülhan Aktaş ivme kazandı. Bir canlının oluşmaya başlamasından itibaren görmeye başladığımız kök hücreler; farklılaşıp vücudumuzdaki çok farklı hücre türlerine dönüşebilmeleri nedeniyle “sihirli hücreler” olarak isimlendiriliyorlar. Tüm organlarımızı oluşturabilme kapasitesine sahip embriyonik kök hücrelerin yanısıra; bazı hücre türlerine dönüşebilme kapasitesine sahip erişkin kök hücreleri de var. Yine laboratuvar ortamında geliştirilmiş indüklenmiş pluripotansiyel kök hücreler üzerindeki araştırmalar da çığ gibi büyüyor. Son yıllarda tüm bunlara ek olarak kanser kök hücrelerinden de söz edilmeye başlandı. Aslında 150 yıl önce Robert Wirchow adındaki ünlü bir bilim insanı ilk kez kanser kök hücrelerinden bahsetmişti. Makalesinde; kanserli dokuya henüz olgunlaşmamış hücrelerin sebep olduğunu belirtmişti. Uzun yıllar bilim insanları arasında kanser kök hücrelerinin varlığı konusunda tartışmalar devam etti. Sonunda araştırmacılar kanser kök hücrelerinin varlığı konusunda hemfikir oldular. Kanserli dokunun tedaviye dirençli olmasının en önemli sebeplerinden birinin kanser kök hücrelerinin varlığı olduğu konusundaki verileri arttı. Bu yazıda; kanser kök hücreleri ile ilgili çok sık sorularan sorulara cevaplar verebilmeyi hedefledik. Kanser kök hücreleri; normal kök hücrelere benzer mi? “Hem normal kök hücreler, hem de kanser kök hücreleri çoğalma ve farklılaşma özelliklerine sahiptir. Normal kök hücreler kontrollü şekilde çoğalıp gitmeleri gereken yerlere göç ederken; kanser kök hücreleri kontrolsüz bir şekilde çoğalırlar. Yine kontrolsüz şekilde bulunmamaları gereken bölgelere göç edebilirler. Bu da; kanserli dokunun büyümesine ve yayılmasına neden olur.” Kanser kök hücreleri nereden köken alır? “Kanser kök hücrelerinin üç farklı şekilde ortaya çıkabildiği gösterilmiştir: Normal kök hücreler çevresel ve genetik faktörler etkisi altında kanser kök hücrelerine dönüşebilmektedir. Normal kök hücrelerin tam farklılaşmış hücrelere dönüşmelerinden önceki aşamada görülen “Progenitor Hücreler” de kanser kök hücrelerine farklılaşabilmektedir.

30

Eylül 2016


Farklılaşmış hücreler yine çevresel ve genetik etkilerle kanser kök hücrelerine dönüşebilmektedir.” Kanserli dokuda kök hücrelere ne oranda rastlanır? “Çok farklı kanser türlerinde çok farklı oranlarda kanser kök hücreleri gözlenmiştir. Örneğin meme kanseri ile ilgili yapılan çalışmalarda %11-35, kolon kanserinde % 0.3-25, mesane kanserlerinde %3-36 arasında değişen oranlarda kanser kök hücrelerine rastlanmıştır.” Kanserli dokuda gözlenen kök hücre sayısı ile kanserin gidişi arasında doğru orantı var mı? “Verilerin bir kısmı bunu destekliyor. Ancak kök hücre oranı az olmasına rağmen kötü seyirli kanser vakaları bu görüşün her zaman doğru olmadığını gösteriyor. Örneğin en ölümcül kanser vakaları arasında gösterilen pankreas kanserlerinde kök hücrelere %0.2-3 oranında rastlanmıştır.” Kanserli doku içerisinde yer alan kanser kök hücreleri ayırt edilebilir mi? “Kanser kök hücrelerinin taşıdığı bazı belirteçler tanımlanmıştır. Bu belirteçler sayesinde doku içerisindeki kanser kök hücreleri tanımlanabilmektedir. Belirteçlerin oranı farklı kanser türlerine göre değişmektedir. En sık rastlanan belirteçler arasında CD133, CD44, CD24, ALDH sayılabilir. Ortaya konulan belirteç sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Farklı tekniklerle kanserli doku içerisinde bu belirteçlere sahip hücreler işaretlenip izole edilebilmektedir.” Kanser kök hücreleri doku içerisinde saldırgan tavır mı sergilerler? “Bazı araştırmacılara göre; bu hücreler kanserli dokuda sessiz sedasız beklerken çevresel ya da genetik faktörler etkisiyle aktive olurlar ve sonucunda istenmeyen etkiler ortaya çıkar. Ancak; bunu destekleyen veriler kısıtlıdır.” Kanser kök hücrelerinin kanser oluşumu ve yayılımına etkileri konusunda ne gibi kanıtlar vardır? “Meme kanserli hayvanlarda kanser dokusu içerisinde kök hücreler izole edilmiş ve normal hayvanlara transplante edilmiştir. Bu şekilde sağlıklı hayvanlarda da meme kanseri oluştuğu görülmüştür. Grothenius ve arkadaşları; 2012 yılında yaptıkları bir çalışmada CD133 kanser kök hücre belirteci taşıyan ve taşımayan hücreleri ayırıp farklı hayvanlara enjekte etmişlerdir. CD 133 belirteci taşıyan hücrelerin enjekte edildiği hayvanlarda yeni tümörr oluştuğunu, diğer grup hayvanların sağlıklı şekilde yaşamlarını devam ettirdiğini görmüşlerdir. Yine benzer şekilde oral skuamöz karsinoma ve kolon kanseri vakalarında CD133 pozitif hücrelerin yeni tümörr oluşumuna sebep olduğu gösterilmiştir. Klinik çalışmalarda da farklı kanser türlerinde kanser kök hücrelerin varlığı araştırılmaktadır. Bunların en kapsamlılarndan birisi 1047 AML hastası üzerinde yapılan bir çalışmadır. Kanser kök hücre oranı arttıkça bu hastalarda hastalığın seyrinin kötüleştiği gözlenmiştir.” Kanser kök hücreleri ile savaş konusunda ne aşamadayız? “Bilindiği gibi; farklı kanser türlerinde kemoterapi, radyoterapi, cerrahi yıllardır kullanılmaktadır. Bu tedavilere cevap vermeyen kanser vakalarında kanser kök hücrelerinin varlığının sorumlu olabileceği konusundaki veriler artmıştır. O yüzden yeni düzenlenen tedavilerde kanser kök hücrelerini de hedef alan tedavilerin eklenmesinin önemi vurgulanmaktadır. Kanser kök hücrelerini hedef alan tedaviler konusunda çok önemli gelişmeler vardır. Farklı şekillerde bu hücrelere ulaşmayı ve etkisiz hale getirmeyi amaçlayan araştırmalar yürütülmektedir. Bir grup araştırmacı; kanser kök hücrelerinin taşıdığı belirteçler üzerinden hareket etmektedir. Bu belirteçleri taşıyan hücrelerin doku içerisinde öldürülmesini hedef alan tedaviler geliştirmeye çalışmaktadır. Bir diğer grup; bu hücrelerin kendilerini yenilemelerinde rol oynayan sinyal yolaklarını hedef alan ajanlar geliştirmeye çalışmaktadır. Yine üçüncü bir grup araştırma; kök hücrelerin bulunduğu çevreyi ve bu çevre içerisinde yer alan hücreleri etkileyerek çoğalmalarına engel olmaya çalışmaktadır. ABC taşıma sistemini hedef alınarak kanser kök hücrelerini ortadan kaldıran tedavi geliştirilmeye çalışan bir diğer araştırma grubu mevcuttur. Çok önemli araştırmalar; yakın gelecekte tedaviye dirençli kanser vakalarının azalacağı umutlarını güçlendirmektedir.”

Eylül 2016

31




AKTÜEL

Böbrek nakli ‘Son Çare’ değil… Nefrolog Dr. Robert Heyka

İ

Böbrek nakilleri ve diyaliz hakkında bilmeniz gereken 4 gerçek…

ster kalp olsun ister akciğer, böbrek veya karaciğer, birçok insan, çalışmayan bir organın tedavisinde nakil yapmanın son çare olduğunu düşünüyor. Ancak böbrek hastalığı durumunda nakil yapma, yeni böbrek alma adayı hastalar için gerçekte ilk tedavi seçeneğidir. Dr. Emilio Poggio; “Böbrek nakil son çare değildir; bu ilk çaredir. Böbrek nakli yapma gereksinimi ile karşılaşan insanlar için bu, en iyi tedavi seçeneğidir.” diyor. Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri’ne göre, Amerika’daki yetişkinlerin 10%’undan fazlası yani yaklaşık 20 milyon insan kronik böbrek hastası. Türkiye’de kayıtlı 66 bin 711 böbrek hastası var ve bu artık sürekli devam ediyor. Asıl büyük ve önemli kısım ise buzdağının altında bulunuyor. 7 milyon 300 bin kişi böbrek hastası olduğunu bilmeden yaşıyor. Böbrek son evreye kadar sinyal vermiyor. Dr. Poggio’nun söylediğine göre; Amerika’da 600.000 kişi diyalize giriyor ve 100,000 kişi böbrek nakli için sıra bekliyor. Ancak yılda sadece 16,000 nakil yapılabiliyor.

Uzmanlar, halkı böbrek nakli konusunda dört gerçeği bilmeleri konusunda uyarıyor! . Diyalizin hem artıları hem de eksileri var. Cleveland Clinic Hipertansiyon ve Böbrek Ana Bilimi Departmanı Bölüm Başkanı Nefrolog Dr. Robert Heyka şunları söylüyor; “Bazı hastalar diyalize girmeyi erteliyor fakat bunu denediklerinde, tatlı bir sürpriz ile karşılaşıyor. İnsanlar tedavi oluncaya kadar ne kadar kötü hissetmekte olduklarını fark edemiyor. Tedavi olduktan sonraki ilk birkaç ay içerisinde, iştahları yerine geliyor, kilo alıyor ve daha fazla enerjileri oluyor. Fakat diyaliz tedavisine harcanan süre kişinin bağımsızlığını ve hayat kalitesini düşürebiliyor.” . 1999 yılında yapılan çalışmada diyalize bağlı olarak nakil bekleyen hastaların sağlık sonuçları henüz yeni bir böbreğe kavuşmuş hastalar ile

1

2 34

Eylül 2016

karşılaştırıldı. Çalışma, nakil hastalarının uzun dönem ölüm oranlarının diyaliz hastalarına göre 48% ile 82% daha düşük olduğunu gösterdi. Nakilin faydaları yan etkilerinden fazla. Dr. Poggio’ya göre, “Nakil yapmanın eksilerine rağmen, kısa dönem ve uzun dönem sonuçlarının diyalizden çok daha iyi olduğuna dair bol miktarda veri bulunuyor. Hayat kaliteleri artıyor, hasta daha iyi ve daha uzun yaşıyor.” . Herkes nakil alamıyor. Dr. Poggio, kimin bir yeni böbrek adayı olduğunu belirlemede birçok faktörün göz önüne bulundurulması gerektiğini belirtiyor. Diyabet veya kalp yetmezliği gibi diğer tıbbi durumlar da bunlardan birisi. Fakat nakil adaylığını iyileştirmek için yollar mevcut. Sigara içmek gibi, bir nakli zorlaştırabilecek şartları yönetmek son derece önemli. . Diyalize bağlı olarak iyi bir yaşam, bakımınız için doğru yeri seçmenize bağlı. Sosyal hizmet uzmanlarından destek almalı ve hastalar arasında sosyal etkileşim içeren pozitif ortamlarda bulunmalısınız. Eğer böbrek hastalığınız varsa ve mevcut durumda diyalize bağlı iseniz, doktorunuz ile bir böbrek nakli için görüşmeye çekinmeyin. Kişisel durumunuza bağlı olarak, bu size birçok fayda sunabilir.

3 4



AKTÜEL

Geçmeyen öksürük, Akciğer kanserinin habercisi olabilir

A

kciğer kanseri, erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen, hem tüm dünyada hem de Türkiye’de en öldürücü kanserdir. Akciğer kanserinin %80-90’ı sigara nedeniyle gelişmektedir. Emsey Hospital’dan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Metin Görgüner konuyla ilgili bilgilendiriyor. Sigara kanserin baş habercisi Kansere yakalanma oranı günde 10 sigara içenlerde 5 kez, günde 40 sigara içenlerde ise 24 kez artıyor. Sigara içimi terk edildiğinde akciğer kanserine yakalanma oranı gittikçe azalır. Beş yılın sonunda sigara içmeyenlerin yarısı oranına iner. Puro, pipo, nargile içenlerde de risk fazladır. “Light sigara” denilen sigara türleri kanser riskini azaltmadığı gibi bazı akciğer kanseri türlerinin gelişim olasılığını artırabilir. Kendileri sigara içmedikleri halde sigara içilen ortamda bulunanlarda da akciğer kanser riski artar. Bu işlerde çalışanlar dikkat! Sigaraya göre daha az etki oluşturmasına rağmen, kişi hem sigara içiyor hem de kirli hava soluyorsa risk katlanır. Gemi inşaatı, izolasyon, fren balataları tamiri gibi asbest içeren sanayi dallarında çalışanlarda risk fazladır. Ayrıca radon gazı maruziyeti de akciğer kanserine neden olabilmektedir. Uranyum madeninde çalışan ve radon gazına maruz kalan kişilerde akciğer kanser riski fazladır. Ailelerinde herhangi bir çeşit kanser olan kişilerin daha duyarlı olmaları gerekir. Daha önceden tüberküloz geçirmiş olanlarda ve akciğer sertleşmesi ile giden hastalığı olanlarda da akciğer kanser riski fazla bulunmuştur. Akciğer kanseri gelişiminde diyetle ilgili bazı faktörler de rol oynayabilir. Özellikle A ve C vitamininden, selenyumdan eksik gıdalarla beslenenlerde risk artmaktadır. Günümüzde akciğer kanserleri için bazı ülkelerde önerilen tarama testi; düşük doz bilgisayarlı tomografidir (DDBT). Bazı ülkelerde kullanılmaya

36

Eylül 2016

başlanan bu tarama yöntemi ağır sigara içme öyküsü olup (30 paket yılı veya daha fazla), halen içmeye devam eden veya son 15 yıl içerisinde bırakmış, 5574 yaş arası kişilerde önerilmektedir. Ancak ülkemizde akciğerde iyi huylu nodüllere (lekelere) sebep olabilen tüberküloz ve meslek hastalıklarının (toza bağlı akciğer hastalıklarının) yaygın olarak görülmesi nedeniyle henüz rutin olarak önerilmemektedir. Geçmeyen öksürük akciğer kanseri habercisi olabilir Akciğer kanserinin en önemli belirtileri uzun süreli inatçı kişiyi rahatsız eden bir öksürük, öksürükle birlikte ağızdan kan gelmesi, nefes darlığı, geçmeyen göğüs ve kol ağrısı, ses kısıklığı, tekrarlayan ya da iyileşmesi geciken akciğer enfeksiyonları, boyun ve yüzde şişlik, iştahsızlık, kilo kaybı ve yorgunluktur. Hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli bir şikayete yol açmayabilir. Bu nedenle yukarıdaki yakınmalar hissedildiğinde kişi bir doktor kontrolünden geçmelidir. Teşhis ve tedavi yöntemleri Akciğer kanserinin tanısı ve evrelemesi, günümüzde bilgisayarlı tomografi, pozitron emisyon tomografisi (PET), ucunda ultrason bulunan geliştirilmiş endoskoplar sayesinde rahatlıkla yapılabilmektedir. Cerrahi tedavi gereken erken evre hastalarda son yıllarda kapalı cerrahi yöntemlerle başarılı tedaviler yapılmaktadır. Akciğer kanserinde son yıllarda kanseri oluşturan çeşitli moleküllere karşı akıllı ilaç tedavileri geliştirilmeye başlanmıştır. Aşı tedavisi de bunlardandır. Ancak aşı tedavisi akciğer kanserinin esas tedavisi olan cerrahi tedavi, kemoterapi ya da radyoterapinin yerini alamaz. Günümüzde ancak kemoterapiden ya da radyoterapiden fayda görmeyen hastalarda, bu tedaviler bittikten sonra ya da bunlarla birlikte kullanılabilir.



AKTÜEL

Adet gecikmelerine dikkat!

K

Her 20 kadından birinde görülen Polikistik Over Sendromu, birçok hastalık riskini de arttırıyor

adın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Cüneyt Genç; “Her 20 kadından biri polikistik over sendromuyla karşı karşıya. Adet gecikmeleri yedi günü geçiyorsa dikkate alınmalı. Gebe kalma zorluğuna yol açabilen bu hastalık, kalp hastalıkları ve rahim kanseri riskini de artırır.” diyor ve konu ile ilgili önemli noktalara vurgu yapıyor. Erkek tipi saç dökülmesi de belirtiler arasında “Polikistik over sendromu, üreme çağındaki 30 yaş altı kadınların yüzde 3 ile 7’si arasında görülüyor. En sık rastlanan bulgunun adet gecikmeleri olduğu sendromun diğer belirtileri arasında tüylenme, sivilcelenme, ciltte yağlanma, erkek tipi saç dökülmesi ve kilo artışı yer alıyor.” Gebe kalmakta zorluk yaşanabilir “Bu rahatsızlıkta yakın dönemde adet düzensizlikleri, gebe kalmakta zorluk, tüylenme, sivilcelenme sorunları yaşanırken; uzun dönemde diabet (insülin gerektirmeyen şeker hastalığı), kiloya bağlı tansiyon, kolestrole bağlı kalp hastalıkları ve rahim çeperindeki kalınlaşma nedeniyle rahim kanseri riski artar. Sendromun kesin nedeni bilinmiyor ancak erken tanı ve tedavisi uzun dönemde görülebilecek sorunları azaltıyor.” Kilonun yüzde 5 düşmesi düzelme sağlar

38

Eylül 2016

“Polikistik over sendromu tanısı için iki kriterin olmasının yeterli. Tanı koymak için bütün kriterlerin aynı hastada olmasına gerek yok. Unutulmamalı ki, her hastada sendromun farklı özellikleri ön planda olabilir. Polikistik g ö r ü n ü m l ü yumurtalıklar ile beraber adet gecikmeleri ya da adet olamama (adetlerin 35 günden fazla olması, yılda 8’den az adet olmak,4 aydan uzun süre Op. Dr. Cüneyt Genç adet olamamak gibi), kanda erkeklik hormonu androjenlerin yüksek bulunması ya da bu fazlalığın göstergesi olan adolesan tipi akneler (sivilcelenme), yağlı cilt, erkek tipi tüylenme, erkek tipi saç dökülmesi gibi bulgularından ikisinin olması tanı için yeterli olabiliyor.” Tedavi kişiye göre değişiyor “Sendromu geriletmek, şikayetleri gidermek mümkündür ancak hangi tedavi metodu ne kadar süre uygulanırsa uygulansın tam iyileşme mümkün değildir. Uygulanacak tedavi şekli hastanın şikayetlerine göre belirlenir. Adet düzensizliği ve sivilce sorunu olan hastayla, gebe kalmak isteyen hastada uygulanacak tedavi aynı değildir. Basit bir adet gecikmesi 15 günde çözüme ulaşırken, tüylenme tedavisi yıllarca devam edebilir. Öncelikle yaşam tarzı gözden geçirilmelidir. Vücut kitle endeksi fazla olan hastalarda kilo verilmesi önemlidir. Kilonun yüzde 5 düşmesi çoğu zaman şikayetlerde belirgin düzelme sağlar. Stres faktörü ise diğer bir önemli etkendir. Günlük yaşamdaki stresin azaltılması da şikayetleri azaltır.”



AKTÜEL

Şeker ve damar hastalığı olanlar dikkat! 40 yaşın üzerindeyseniz, hipertansiyon, damar ve şeker hastalığınız var ise gözünüze dikkat edin. Sinsice ilerleyen ve göz tansiyonu olarak bilinen glokom, körlüğe bile neden olabilir… Erken teşhis hastalığın ilerlemesini durdurabilir. Bunun içinde düzenli olarak göz muayenesi olunması gerekir. Göz sinirinde tahribata neden olan bu hastalıkta gün geçtikçe görme azalır. Belirtiler degözde ağrı, bulanık görme, kızarıklık, renkli halkalar görme, mide bulantısı ve kusma şeklinde olur.” Göz kontrolünüzü ihmal etmeyin “Rutin olarak yapılan göz muayenelerinde daha başlangıç aşamasında bir göz tansiyonu bile saptanabilir. Bu nedenle göz tansiyonu vakalarının artış gösterdiği 50’li yaşlardan itibaren mutlaka göz kontrolü yapılmalıdır. Çünkü göz tansiyonuna bağlı oluşan görme kayıplarında geri dönüş yoktur. Tüm dünyadaki körlüklerin ikinci nedenidir. Özellikle 40 yaşın üzerindekiler, ailesinde glokom bulunanlar, şekeri, hipertansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı olanlar, uzun süreli kortizon tedavisi alanların risk altında olduğunu unutmamak gerekir.”

G

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yard. Doç. Dr. Özgür Şanlı

öz tansiyonu diğer adıyla glokom, tüm dünyada yaygın olarak görülen bir göz hastalığıdır. Sinsice ilerleyip görme sinirine hasar vererek körlüğe bile neden olabilir. Beslenmesini göz içinde bulunan sıvılar aracılığı ile yapan göz; bu sıvıları kanallar yardımı ile dışarı atar. Göz içindeki sıvının yapımı ile atılma arasındaki dengenin bozulursa göz içinde normalden fazla sıvı birikir. Bu sıvı da basınç oluşturarak göz siniri ve sinir tabakasındaki sinir liflerine zarar verir. Göz sinirine zarar verecek seviyede göz içi basıncına sahip olunmasına göz tansiyonu denir. Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yard. Doç. Dr. Özgür Şanlı, Glokom ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlatıyor. Körlüğe neden olabilir “Erken dönemde herhangi bir belirti vermeyen göz tansiyonu, yavaş yavaş ilerlediği için görme alanında ki azalma ve kayıp, hasta tarafından çabuk fark edilmez.

40

Eylül 2016

Çözümsüz değil “Göz tansiyonun tedavisinde hasta, sürekli kontrol altında tutulmak zorundadır. Düzenli takiplerle ilaçla kontrol altında tutulabilen hastalar ömür boyu ilaç kullanmak zorundadır. Bazı durumlarda başlangıçta yeterli olan ilaç tedavileri zamanla ihtiyacı karşılamayabilir. Bu durumlarda cerrahi yöntemler düşünülmelidir. Göz tansiyonun tarzına ve tipine göre uygulanabilecek lazer tedavileri de mevcuttur. Bu tedaviler kalıcı çözümler sağlayarak hastanın ömür boyu ilaç kullanmasına da engel olabilir. Bu hastalıkta en önemli nokta düzenli göz muayenesini atlamamaktır. Göz tansiyonunun gelişiminde beslenme şeklinin ve vitamin eksikliğinin bir rolü olmasa da meyve yemeyi ihmal etmemek gerekiyor.”



AKTÜEL

Meme kanseri hastalar artık kaderine terk edilmeyecek… Meme kanseri olan hastanın lenf ödem derecesine göre uygun verilen yeşil lazer ışığı ile ağrılar büyük ölçüde azalıyor

Op. Dr. Cafer Abbasoğlu

M

eme kanseri nedeniyle lenf düğümleri çıkarılınca veya bu bölgeye radyoterapi uygulanınca lenf sıvısı akımı yolu bozulur. Bunun sonucu lenf sıvısı birikir ve kol şişmeye başlar. İşte bu meme kanseri hastalarının sıkça karşılaştığı lenfödem tablosudur. Meme kanseri nedeniyle lenf düğümleri alınmış, radyoterapi görmüş hastalar belirtiler konusunda dikkatli olmalıdırlar. Çünkü lenfödem erken fark edildiğinde çok daha kolay tedavi edilebilmektedir. Nasıl anlaşılır? Belirtileri Nelerdir? “Kolda lenfödem oluşumu; elde bilek ve parmak hareketlerinin azalması, kolda dolgunluk hissi, ciltte gerginlik, giysi, bilezik vb. eşyaların dar gelmesi ve iz bırakması, parmaktaki yüzüğün sıkması acıtması gibi.” Tedavi sonrası Lenfödem oluşumunu engellemek için dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? “Kolu egzersiz yaparak kullanmak, el bileği hareketleri yaparak, parmakları hareket ettirerek, fizik tedavi, fizyoterapi, lenfödem masajları ile basınç terapisi uygulayarak şişliği azaltabilirler. Lenf ödem giysi

42

Eylül 2016

kompresyonlu çoraplar mevcut lenf ödemin bulunduğu noktalar el sırtı, el bileği, üst kol hangi bölgede fazla varsa o bölgeye yönelik giysiler giyilmeli. Bu tedavilerin haricinde dünyada ve Avrupa ülkelerinde lenf ödem tedavisinde düşük enerjili lazer tedavisinin lenf ödem hastalarında yeri ve etkisi başkadır. Bu tedavide lazer ışığı hasar görmüş lenf yollarını, sertleşmiş lenf düğümlerini genişleterek ve yumuşatarak lenf drenajını artırmaktadır. Düşük enerjili lazer sayesinde yumuşayan lenf düğümleri rahatlıkla lenf sıvısını ana damara doğru drene etmektedir. Bu sayede hastanın şişliği azalır, kalınlaşmış ve sertleşmiş cilt normal halini alır, parmak arasındaki şişlikler iner, el bileği ve dirsek hareketleri artar, hasta omuzunu ve kolunu daha rahat kullanır ve ağırlık hissi ve ağrıları büyük ölçüde azalır. Koldaki lenf dolaşım sistemi düzelir. Eldeki, bilekteki ve koldaki şişlikten dolayı verdiği kötü görüntü bozukluğu kaybolur. Hastanın hayat kalitesi artar ve hastanın psikolojisi büyük ölçüde düzelir. Lenf ödem hastalarında hastanın lenf ödem derecesine göre uygun dalga boyu ve gücünde olan ışınlar seçilmektedir. Genellikle kolda lenf ödemi tedavilerinde yeşil ışık en önemli lazer ışınlarından biridir.”


wide range of top quality instruments...

Minimal Invasive Surgery

Arthroscopy

Laparoscopy

Urology

Gynecology

Sterilization

Reusable Instruments

®

Oruç Reis Mah. Tekstilkent Cad. Tekstilkent Koza Plaza No: 12/A Kat: 7 D: 26 Esenler 34235 ‹stanbul T : +90 (212) 438 00 88 pbx F : +90 (212) 438 00 78 GSM Call Center : 0532 755 BETA

info@beta-medikal.com www.beta-medikal.com


AKTÜEL

Ağızda kuruluk, gözde yanma varsa dikkat! Nedeni Sjögren Sendromu olabilir

D

ış salgı bezlerinin, özellikle gözyaşı ile tükürük bezlerinin iltihaplanmasıyla oluşan “otoimmun” hastalıklar gurubunda yer alan Sjögren Sendromu, özellikle 3040’lı yaşlardaki kadınları tehdit ediyor. Hastalığın geç teşhisi göz, sinir sistemi, akciğer gibi başka organ veya sistemler üzerinde hasarlara neden olabiliyor. Sjögren sendromunun toplum arasında pek bilinmemesi nedeniyle tanısının da geç konulduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Soy şu bilgileri veriyor; Gözlerde kum varmış gibi hissettiriyor Halk arasında ‘ağız kuruluğu’ deyince akla ilk gelen hastalık diyabet, yani şeker hastalığıdır. Ayrıca antidepresanlar başta olmak üzere birçok ilaç da ağız kuruluğu yapar. Ancak, tükürük bezlerindeki iltihaplanmaya bağlı olarak oluşan çok önemli başka bir hastalık daha ağız kuruluğunun sebebi olabilir. Tükürük bezi dışında gözyaşı bezlerini de tutan bu hastalık, “Sjögren Sendromu” olarak bilinir. Hastaların ana yakınması çok su içme ve ağızda kuruma ve gözlerde kum varmış gibi hissedilen kuruluk ve batmadır. Salgı bezlerinde iltihap oluşur Bu hastalıkta, bilemediğimiz nedenlerden dolayı dış salgı bezlerine bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan bir iltihaplanma söz konusudur. Bu iltihaplanma sonucunda başta tükürük ve gözyaşı

bezleri olmak üzere birçok dış salgı bezinde zaman içinde fonksiyon kaybı gelişir. Bu hastalık, tek başına olabildiği gibi başta romatoid artrit ve Sistemik Lupus (SLE) olmak üzere diğer otoimmün hastalıklara eşlik edebilir. Lenf kanserine yatkınlığı artırıyor Bu hastalık bir kanser değildir. Ancak, bu hastalığın seyrinde B lenfosit olarak bilinen bazı kan hücrelerinden köken alan lenf kanserine yatkınlık artmıştır. O nedenle Sjögren Sendromu sorunu yaşayanların periyodik olarak kanser taramalarını yaptırmaları ve takibini yaptırmaları gerekir. Uzun süre bilgisayar başında kalmayın! Bu hastalık vücuttan yok olmaz. Bazı ilaçlar ile hastalığın yol açtığı zararlar baskılanabilir. Hastanın bulunduğu ortamın kuru olmamasına, uzun süreli bilgisayar başında kalmamasına ve tozlu-dumanlı ortamlardan kaçınmasına dikkat edilir. Diş sağlığı için ağız hijyenine dikkat edilmelidir; aralıklı diş hekimi kontrolüne gitmelidir. Bol su içmelidir. Sulu yumuşak gıdaları tercih etmelidirler.

Bu belirtileri ciddiye alın! Ağızda şiddetli kuruluk Çiğneme, yutma ve konuşmada güçlük Gözlerde kuruluğa bağlı kızarıklık, yanma, kaşıntı ve ışığa aşırı hassasiyet Halsizlik ve eklem ağrıları

44

Eylül 2016

Soğuk hassasiyeti ve soğukta parmak uçlarında beyazlama ve morarma gibi renk değişiklikleri Kuru bir öksürük ve boğazda gıcık hissi Tükürük bezlerinde şişlik, tat alma ve koklama duyusunda bozulma Burun, cilt ve kadın genital organlarında kuruluk



AKTÜEL

İhracatın geleceği sağlık teknolojilerinde Yerli stent kilogramı 105 bin dolardan ihraç ediliyor…

Ü

lkemizde üretilen yüksek teknolojili koroner sağlık ürünleri, küçük hacmi yüksek katma değeri ile ihracatın pırlantaları gibi parlıyor. Bu alanda üretim kalitesi ile dünyanın ilk sıralarında yer alan sağlık teknolojisi şirketi Alvimedica, stent pazarındaki ihracat yatırımlarını güçlendiriyor. Şirket İtalya’daki üretim hatlarını yılsonuna kadar Türkiye’ye taşımaya hazırlanıyor. Halen şirket İtalya ve Türkiye’deki üretim tesislerinde, yılda toplam 1 milyon adet stent, kateter ve balon üretimi yapabiliyor. İhracatı yapılan yerli stentin özelliklerine göre kilogramı 15 bin ila 105 bin dolar aralığında değişiyor. Boyutları 6 ila 38mm aralığında olan ve yaklaşık 4 gram ağırlığındaki stent kataterin birim satış bedeli ise 160 dolar ila 3 bin dolar bandında seyrediyor. Mücevher işleme titizliğinde üretilen bu ürünlerinde paslanmaz çelik veya kobalt-krom alaşımı ile radyoopak “altın” marker işaretleyiciler kullanılıyor. Bir kilo stent, bir kilo altından yaklaşık 2,5 kat daha pahalı Alvimedica Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Alaton, “Yerli üretimimiz olan bir kilo stent aynı miktar altından yaklaşık 2,5 katı daha değerli. Girişimsel kardiyoloji alanında

kullanılan stentlerin her birini mücevher hassasiyetinde üretiyoruz. Katma değeri yüksek, hacmi küçük olan ileri teknoloji eseri ürünler ihraç ediyoruz. Bu tür ürünlerin ihracatının teşvik edilmesinin ülke ekonomisine katkısı büyük olacaktır.” diyor. Türkiye’deki stent pazarının büyüklüğü 120 milyon dolar ve bu ürünlerin neredeyse tamamı ithal ediliyor. 2017’de bu alanda yerli üretime koruma gelmesi bekleniyor. Dünyadaki stent pazarı ise, 10 milyon adet üzerinden, 8 milyar dolar civarında seyrediyor. Yeni atılımlar kapıda Şirket Rusya’daki iş ortaklarıyla birlikte bir üretim tesisi kurmayı ve yılbaşında Rusya’da üretime başlamayı da planlıyor. Fazlar halinde teknoloji transferi yapılacak bu tesis için ilk aşamada 3 milyon dolarlık yatırım planlanıyor. Yurtdışında sağlık teknolojileri alanında yerel üreticilerin desteklendiğini hatırlatan ve Rusya’da da bu tarz bir avantajın olduğunu belirten Alaton, belli bir ihtiyacın karşılanması durumunda ithalat yasağı getiren İran’da da yerel bir ortakla yatırım planı yapıyor. Bu ülkede arayış içinde olan şirketin Mısır’da da böyle bir yatırım için girişimi söz konusu.

Türkiye’de ve dünyada stent pazarına ilişkin bazı rakamlar Stent pazarının hacmi ile ilgili Alvimedica’nın verilerine göre; Stent fiyatları ülke ve bölgelere göre 160 dolar ila 3 bin dolar arasında değişiklik gösteriyor. İlaçlı stent pazarı geçen yıl Türkiye’de yüzde 47,7 büyürken, pazar Rusya’da yüzde 24,4, Fransa’da ise yüzde 20,9 büyüme trendi izledi. Çıplak stentlerde (BMS, Bare Metal Stent) başta Avrupa ve Ortadoğu olmak üzere birçok ülkede düşüş varken Türkiye’de görülen yüzde 1,6’lık büyüme içinde oldu. Stent dışında balon uygulamalarında da Türkiye pazarı rakamları dikkat çekiyor. Rusya, Fransa gibi gelişmiş ekonomilerin yanı sıra Singapur, Malezya ve Güney Kore gibi ülkelerde balon uygulamalarında pazar büyümesi yüzde 20’Ieri geçmezken 2014-

46

Eylül 2016

2015 arasında Türkiye’de bu alanda uygulama sayısı

yüzde 84’lük bir artışla 145 binden 211 bine yükseldi. Türkiye’de medikal sektörün stent alanında yaşadığı hızlı yükseliş, kateter uygulamalarında yerini emin ve

temkinli adımlara bırakıyor; bu alanda yüzde 4,9’luk bir büyüme gözleniyor. 2014 ve 2015 yılları arasında

özellikle diagnostik kateter uygulamalarında yüzde 96,8’lik bir oranla Mısır başı çekiyor. Mısır’ı Rusya’nın takip ettiği bu alanda İtalya, Fransa ve İran’da artış yüzde

5’i geçmiyor. Diagnostik kateter kullanımında Türkiye

pazarındaki büyüme yüzde eksi 4,4’lerde iken kılavuz kateter uygulamalarında yükseliş yüzde 4,9’e ulaştı.



AKTÜEL

Müziğin iyileştirici etkisi Müzik terapisi kanser hastalarının tedavi ve iyileşme sürecine önemli bir destek sağlıyor

3

8 yıldır gönüllü çalışmalar yapan Gönüllülük Eğitmeni ve Yazar İnal Aydınoğlu gönüllü merkezleri kurulmasına, bu merkezlerde yüzlerce kişisel ve mesleki gelişim kurslarının açılmasına yardımcı oldu. Müziğin Onkoloji hastalarının tedavisindeki en büyük destekçilerden biri olduğunu keşfeden Aydınoğlu’ndan müzik terapisi ve etkilerini öğrendik… Gönüllüler korosu ne zaman ve nasıl oluşturuldu? “1978 yılından beri iyi bir gönüllü olmaya, sevgimi, saygımı, ilgimi seferber ederek gönüllü liderliği yapmaya çalışıyorum. Gönüllülüğe gönül verdim, tüm yaşamım değişti, güzelleşti, sevinç, coşku, huzur doldu, bereketim arttı. 38 yılımı gönüllü çalışmalarına ayırdım. Hayatımın yarısını kapsayan bu çalışmalar, son 3 yıldan beri ise hayatımın yüzde 90’ını kapsıyor. Bu dönem içinde 10 bini aşkın gönüllüye eğitim verdim. Kadıköy’ün 14 mahallesinde gönüllü merkezleri kurulmasına, bu merkezlerde yüzlerce kişisel ve mesleki gelişim kurslarının açılmasına ve Kadıköy’le ilgili binlerce gönüllü projesinin gelişmesine önderlik ettim. Din, dil, ırk, cinsiyet, yaş ayrımı gözetmeksin tüm kesimi birleştiren müziğe de kayıtsız kalmamız mümkün değildi ve 16 yıl önce ilk gönüllüler korosunun kurulmasına öncülük ettim. Müziğin birleştirici gücünün etkisiyle, Kadıköy’deki gönüllüler korosunun sayısı her geçen yıl daha da arttı ve şu anda Kadıköy’de tam 121 farklı gönüllüler korosu bulunuyor. Koroları oluşturan gönüllülerimizin yaşları 45 ila 75 ve hatta 80’e kadar değişebiliyor. Emeklilik sonrasında evlerine kapanmak istemeyen, hem kendilerinin hem de diğer insanların hayatına renk katmak isteyen gönüllülerimiz korolara dâhil olarak huzurevlerinde, hastanelerde, mahalle evlerinde ulaşabilecekleri kadar çok kişinin hayatlarına dokunmaya çalışıyorlar. Her koronun başında şefleri bulunuyor ve düzenli çalışmalarla koro üyeleri konserler vermeye, hem kendilerine hem dinleyicilerine moral aşılamaya ve onlara manevi olarak destek vermeye hazır hale geliyorlar.” Müzikle tedavi uygulaması nasıl yapılıyor? “Bu zamana kadar direk “tedavi uygulaması’’ olarak değil de müziğin onkoloji hastalarının tedavi süreci üzerindeki olumlu etkisi üzerine bilimsel araştırmalar yapılmış ve hastaların duygu durumlarında kemoterapi sırasında bir iyileşme görülmüştür. Onkoloji hastalarının tedavisindeki en büyük destekçilerden biri olan müzik içerisinde olmazsa olmaz su sesidir. Su sesinin rahatlatıcı etkisi dolayısıyla eski şifahanelerde su sesinden yararlanılmıştır. Önceki zamanlarda su sesi daha çok ruhsal hastalıklarda kullanılmış olsa da yapılan çalışmalar nörolojik, onkolojik vakalarda da su sesinin tedavi sürecinde olumlu etkileri olduğunu ortaya çıkarmıştır.

48

Eylül 2016

Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde iki ayda 200 hasta üzerinde ve doğaçlama (emprovize) olarak pentatonik müzik icra edilmiştir. Su sesi eşliğinde ud, ney, bendir ve ağız kopuzu gibi kadim gelenekten gelen klasik sazlar ile haftada bir gün yirmişer dakika süre ile üç seans müzik terapi uygulanmıştır.” Müzik terapisi kanser hastalarının iyileşme sürecinde nasıl bir etki sağladı? Uygulama nasıl yapılıyor? “Müzikle tedavi, kanser hastalarına da daha rahat bir tedavi süreci yaşatmaktadır. Müziğin damarları genişletme üzerindeki etkisi ile hasta psikolojik olarak rahatlamakta, tedavi daha etkin bir hale gelmektedir. Hastalar bir süreliğine de olsa müzik sayesinde hastalığını unutmaktadır. Öyle ki on saat kemoterapi görüp hiç uyuyamayan hastaların müzik eşliğinde tedavi sırasında uyudukları, hasta yakınları, sağlık çalışanları ve hekimler tarafından gözlemlenmiştir. Kemoterapi tedavi sonrasında duygu durum anket çalışması yapılmış, hem gözlemler hem de anket sonuçları hastaların müzikle tedavi sırasında kusmadıkları, uyuyabildikleri ve hatta icra edilen müziğe tempo tutup eşlik ettikleri gözlemlenmiştir. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji servisinde 2016 yılı Mart ayında destekleyici müzik tedavisini uygulamaya başladık. “Gönüllüler Korosu” hastaların tedavisine destek olmak adına burada müziklerini icra etmektedir.” Müzikle tedavi uygulaması yaygınlaştırılacak mı? “Gönüllüler korosunu kurmaya karar verdiğimde, müziğin birleştirici ve ruhu iyileştirici etkisiyle çok anlamlı çalışmalar yapacağımıza emindim. 121’e ulaşan sayımızla, her geçen gün genişleyen etki alanımızla yaptığımız çalışmalarla daha da onur duyuyoruz. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başlatmış olduğumuz bu anlamlı çalışmayı, bundan sonraki süreçlerde de düzenli olarak devam ettireceğiz. Destekleyici müzik tedavisi sırasında yapılan araştırmaların sonuçları farklı hastaneleri de bu uygulamayı tedavi yöntemlerine katma konusunda destekleyeceğine eminiz. Bu doğrultuda ise 121 gönüllü koromuzla hastanelerin sonuna kadar destekçisiyiz. Gönüllülük bize sevginin dilden çıkıp hizmete dönüşmesini öğretir. Dilde kalan sevgi gerçek hedefine ulaşamamış demektir. Sahip olduğumuz her şeyle başka insanlara hizmet sorumluluğumuz vardır, yapılanlar ancak hiçbir karşılık beklemeden yapılırsa gönüllülük olur. Toplumu birleştirici güç olan gönüllülüğü ne kadar çok insana kazandırırsak, o kadar güçlü ve parçalanmaz oluruz.”

Gönüllülük Eğitmeni ve Yazar İnal Aydınoğlu



AKTÜEL

Nadir hastalıklar alanında lider biyoteknoloji şirketine yeni genel müdür

H

aziran ayında Shire ve Baxalta’nın dünya genelinde birleşmesinden sonra, nadir ve diğer yüksek uzmanlık gerektiren hastalıklar alanlarında dünyanın lider küresel biyoteknoloji şirketi haline gelen yeni Shire’ın ve Baxalta’nın dünya genelinde kurduğu tek ortaklık olan Eczacıbaşı-Baxalta’nın Türkiye genel müdürü Kaniye Onat oldu. Birleşmeyle ürün portföyünü genişleten ve yetkinliklerini artıran Shire ve Eczacıbaşı-Baxalta, yüksek teknoloji standartlarındaki AR-GE çalışmaları ile bir numaralı nadir hastalıklar platformuna sahip küresel lider bir şirket haline geldi. Yenilikçiliği ve yeni nesil tedavilerin geliştirilmesini destekleyecek olan şirket; Hematoloji, İmmünoloji, Nörolojik Bilim, Lizozomal Depo Hastalıkları (LDH), Gastrointestinal / Dahili / Endokrin ve Herediter Anjiyoödem (HAÖ) ana tedavi alanlarında sınıfının en iyisi ürünleriyle lider konumda bulunuyor.

Kaniye Onat

Dr. Nilüfer Çetin, Janssen Türkiye Medikal Direktörü olarak atandı

D

r. Nilüfer Çetin, Aralık 2015 tarihinden itibaren Janssen Türkiye Medikal Direktörü olarak atandı. Nilüfer Çetin, bu atanma öncesinde Janssen Türkiye Pazarlama ve İş Birimleri Departmanı’nda Merkezi Sinir Sistemi Pazarlama ve İş Birimi Müdürü görevini başarıyla sürdürmüştü. Janssen Türkiye’ye 2008 yılında Anti-İnfektif ve Nöroloji Terapötik Alan Müdürü olarak katılan Çetin, “Janssen Enfeksiyon Takımı” oluşmasına destek sağlamıştı. 2013 yılına kadar, MSS portföyünde Terapötik Alan Müdürü görevini yürüterek, bu görevine ek olarak, bilimsel lider olarak “İmmünoloji” alanında tecrübelerini aktarmış ve paydaşlar ile iş birliği kurmaya ve beraberinde yeni vizyon ve stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlamıştı. 2013 yılı itibari ile de Janssen Türkiye Pazarlama stratejilerine MSS ve İmmünoloji portföyü için öncülük eden Çetin, aynı zamanda MSS Değer Takımı Lideri olarak hasta çıktılarının iyileştirilmesi adına iç görülerin stratejilere dönüştürülmesinde liderlik etmişti.

50

Eylül 2016


PHARMA

DISINFECTION

STERILISATION

El ve Cilt Antiseptikleri

HYGIENE

PLUS

Yer ve Yüzey Dezenfektanları Medikal ve Tıbbi Cihaz Yüzey Dezenfektanları Medikal ve Tıbbi Cihaz Yüzey Dezenfektanları (Alkolsüz) Endoskop ve Tıbbi Alet Dezenfektanları

SOLÜSYON/TOZ

Endoskop Tıbbi Alet Temizlik ve Bakım Ürünleri

SF

Dental Ürünler Otomatik Yıkama ve Dezenfeksiyon Makinesi Hemodiyaliz Cihaz Dezenfektanları DUVAR DİSPENSERLERİ

Aksesuarlar

KÜVET DOZAJ POMPALARI

KALİTE

GÜVENİLİRLİK

ÇEŞİTLİLİK

Üretici Firma: ACTO PHARMA HİJYEN SANAYİ TİCARET A.Ş. Akçaburgaz Mahallesi 3038 Sokak No:11 34522 Esenyurt / İSTANBUL www.actopharma.com info@actopharma.com Tel: 0 (212) 771 56 21 • Fax: 0 (212) 771 56 22


Uyku Laboratuvarı

|

Gün Işığı Lambaları

Kızılötesi Lamba

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


Süt Pompaları

Bebek Telsizi

Beslenme

|

Ağırlık

Ateş Ölçerler

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com



TURKEY

Radioldgy journal


AKTÜEL

Siemens Sağlık Çözümleri Girne’de Siemens Sağlık ve Girne Üniversitesi’nden Türkiye ve yakın çevrenin en büyük sağlık donanım projesi

G

örüntüleme teknolojilerinden laboratuvar diagnostiğine ve otomasyon sistemlerine kadar pek çok alanda sağlık kuruluşlarına ürün, çözüm ve teknolojiler sunan Siemens Sağlık, özel sektör ve devlet hastanelerinin yanı sıra üniversite hastanelerine de hizmet veriyor. Siemens Sağlık’ın üniversite hastanelerine yönelik en yeni projelerinden biri de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Dr. Suat

Günsel Girne Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde gerçekleştirilecek. Geçtiğimiz günlerde imza töreni yapılan proje kapsamında Siemens Sağlık, Girne Üniversitesi’ne MR, bilgisayarlı tomografi, ultrason, X-ray cihazları, anjiyografi cihazları gibi çok geniş bir kapsamda ürün temin edecek. Diğer bir deyişle, Girne Üniversitesi Hastanesi’nin tüm ileri teknoloji ürünü cihazları Siemens Sağlık imzası taşıyacak.

11 fakülte ve 3 yüksekokulda toplam 35 ayrı dalda eğitim veren Girne Üniversitesi bünyesindeki Dr. Suat Günsel Tıp Fakültesi Hastanesi 15 Kasım’da hizmete girecek

Proje kapsamındaki ürün ve çözümler

Siemens Sağlık tarafından Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne temin edilen ürünler bilgisayarlı tomografi, MR, anjiyografi, X-ray, ultrason ve özel cihaz yazılımlarını kapsıyor. Siemens Sağlık imzalı bilgisayarlı tomografi cihazı Somatom Definition Flash, benzersiz Dual Source teknolojisini kullanarak düşük radyasyon dozuyla yüksek hızda çekim imkanı sağlıyor. Somatom Definition Flash ile tek kalp atımı süresinde çekim yapmak mümkün oluyor. Böylece optimum görüntü kalitesi elde ediliyor. MR’da ise Magnetom Aera 1.5T ve Magnetom Skyra 3T çözümleri Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin hizmetine sunuluyor. Magnetom Aera 1.5T hasta konforunu artırırken tarama başına maliyetleri de düşürüyor. Magnetom Skyra 3T MR cihazı da güvenilir görüntü kalitesi sunmanın yanı sıra verimliliği yüzde 50’ye varan oranda artırıyor. Siemens Sağlık’ın MR için sunduğu Quite Suite çözümü de gürültü düzeyini düşürerek hastaların daha rahat etmesini sağlıyor. Siemens Sağlık’ın Türkiye’deki en yaygın çözümlerinden biri olan anjiyografide de Artis Zee Biplane çözümü sunuluyor. Artis Zee Biplane, görüntü kalitesi ve kullanım kolaylıkları sebebiyle tercih ediliyor. Proje kapsamında Multix Fusion dijital X-ray, Mobilett Mira Max mobil X-ray, MAMMOMAT Inspiration dijital mamografi, Luminos Fusion ikisi bir arada radyografi ve floroskopi sistemi, cerrahi görüntüleme odaklı Cios Select mobil C-kol çözümleri kullanılıyor. Hastanenin tercih ettiği ultrason cihazları da Siemens Sağlık ACUSON serisinin 5 farklı modelini (S3000, S2000, S1000, NX3, SC2000) içeriyor.

56

Eylül 2016


İstanbul‘da hizmetinizde

Siemens’ten Türkiye’de bir ilk! Tüm Vücut MR PET Biograph mMR cihazı siemens.com/mMR

Siemens, teknoloji harikası 3T MRI ile entegre moleküler görüntüleme sistemlerini Türkiye’ye gururla sunar. Biograph mMR, hasta görüntüleme, teşhis, tedavi ve takip yöntemlerinizi yeniden tanımlayacak olan, klinik kullanımda eş zamanlı MR ve PET imkanı sağlayan bu çığır açan sistem, şimdi Siemens ile hizmetinizde.

Biograph mMR; olağanüstü nitelikte görüntüler alma potansiyeli ile yeni araştırma alanları açarak ve sıradışı klinik uygulamalara imkân vererek tanısal görüntüleme vizyonumuzu genişletecek, sağlık hizmeti sunma yöntemlerini yeni baştan yazacak. Siz ilk olarak ne yapacaksınız?


AKTÜEL

Medical Park Biyomedikal alanında yükselmeye devam ediyor Medical Park Hastaneler Grubu Biyomedikal Direktörü Yüksel Yazıcı; “Türkiye medikal teknoloji açısından Batı’yla aynı seviyede” Medical Park Hastaneler Grubu Biyomedikal Direktörü Yüksel Yazıcı kimdir?

1

974 yılında Trabzon’da doğan Yüksel Yazıcı, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik- Elektronik Mühendisliği bölümünden 1998’de mezun oldu. Ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde Biyomedikal Mühendisliği yüksek lisansı yapan Yazıcı, uzun yıllar IT sektöründe mühendis ve yöneticilik görevlerinde bulundu. 2007 yılından bu yana Medical Park Hastaneler Grubu’nda çalışan Yüksel Yazıcı, geçen süre zarfında Biyomedikal ve Teknik Hizmetler Direktörlüğü içinde farklı seviyelerde görev yaptı. Yazıcı, hali hazırda grup bünyesindeki 26 hastanenin biyomedikal operasyonlarını yürütüyor. Bunun yanı sıra, yeni hastane projelerinde de Biyomedikal Teknolojileri Yatırımlarından Sorumlu Direktör olarak çalışmalarını sürdürüyor. Medical Park Hastaneler Grubu farklı robotik cerrahi imkanlarından, sofistike teşhis ve tedavi sistemlerine kadar her türlü modern teknolojiyi hastalarının hizmetine sunuyor. Kanser tedavisinde kullanılan Linac, Gamma Knife, Tomoterapi gibi son teknoloji ürünü radyoterapi cihazlarının yanı sıra, ortopedi alanında Mako ve Rio gibi robotik çözümler, omurga cerrahisinde Renaissance mikro cerrahi yöntemi, gözlazer cerrahisinde ise ‘Picosecond Lazer’ çözümleri, Medical Park’ın teknolojik üstünlüklerinden sadece birkaçı… Her geçen yıl teknolojik yelpazelerini

58

Eylül 2016

daha da genişlettiklerini vurgulayan Medical Park Hastaneler Grubu Biyomedikal Direktörü Yüksel Yazıcı, teknoloji yönetimi kriterlerini anlatıyor. M.T: Medical Park olarak 1993’ten günümüze Türkiye’de hastanecilik alanında faaliyet gösteriyor ve önemli başarılara imza atıyorsunuz. Özellikle Medikal Sistemler alanında tercihlerinizi neye göre belirliyor, tercih ettiğiniz sistemlerde hangi kriterleri arıyorsunuz? M.P: “Medikal sistemler alanındaki kriterlerimizi genel olarak kurumumuz stratejik hedefleri ile uyumlu, sürdürülebilir ve yönetilebilir politikalar olarak tanımlayabiliriz. Tıbbi cihaz yönetimini biz “Teknoloji Yönetimi” olarak ele alıyoruz. Teknoloji Yönetimi’ni de nihai bir bütünü oluşturan tedarik süreciyle başlayıp kullanımla devam eden ve son olarak da envanterden çıkarma işlemiyle sona eren bir süreç olarak görüyoruz. Bu nedenle etkin teknoloji yönetiminin doğru tedarik politikalarıyla mümkün olabileceğini söyleyebiliriz. Belirlenen bütçeler doğrultusunda (kapital ve operasyonel giderler) teknoloji ve kalite çizgisinde optimum noktayı seçmek ve bunu sürdürmek sürecin en kritik noktasını teşkil etmektedir. Bu süreçte vizyoner bakış, derin teknik bilgi ve multidisipliner yaklaşım öne çıkar ki, Klinik Mühendisliğin görevlerinden biri de budur. Bu formasyonun dışında güvenilir parametre karşılaştırma bilgi bankaları (HPCS) ve envanterdeki sistemlerin başarısını ölçerek geri besleme imkânı sağlayabilecek IT çözümleri de önemli rol oynar.” M.T: Medikal teknoloji alanında hangi markalarla çalışıyorsunuz? M.P: “Marka seçiminden önce kurumsal stratejilerin doğru belirlenmesinden bahsetmek gerekir. Çünkü yalnızca marka güvenine dayalı karar, mali anlamda kurumunuzu zora sokabileceği gibi gerçekte var olan ihtiyacınızla da örtüşmeyerek sorun çıkarabilir.


Hedeflenen optimum noktaya ulaşma sürecinde bazen çok bilinen markalarla bazen de daha önce hiç adını duymadığımız markalarla yolunuz kesişebilmektedir. Bu bağlamda bu sorunun en doğru cevabı “her marka ile çalışabiliriz” şeklinde olabilir.” M.T: Türkiye Medikal sektörde dünya ile kıyaslandığında nerede? Dünyadaki en iyi cihazlara ulaşabildiğimizi biliyor, fakat üretim konusunda yol alamıyoruz? Sizlerin bu konudaki önerileriniz ve görüşleriniz neler? M.P: “Gerek yurt dışı ve gerekse yurt içi temas ve gözlemlerimiz neticesinde edindiğimiz izlenim, ülkemizde kullanılmakta olan her aşamadaki medikal teknolojilerin bilinen en ileri ülkelerin sahip olduğu seviye ile aynı veya daha ileri bir noktada olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Her geçen yıl bu teknolojik yelpaze daha da genişlemekte ve teknoloji olmasa bile, bilgi üretmeye doğru evirilmekte olduğunu da görmekteyiz. Yerli üretime ilişkin gözlemlediğimiz tıkanıklık maalesef gelinen nokta itibariyle orta gelir tuzağına işaret etmektedir. Daha nitelikli üretim için ilk bakışta alt bileşenler eksikliğinden ziyade organizasyon yönüyle ortaya çıkmaktadır. İyi bir model olma potansiyeli açısından savunma sanayinde son 10 yılda gelinen nokta, sağlık teknolojileri için de uygulanabilir diye düşünüyoruz. Hatırlanacağı üzere ilk ileri teknoloji transferi uygulamaları Özal’lı yıllarda Offset Üretim modeliyle başladı. Offset Üretim Uygulaması, yapılacak ithalata karşılık aynı sözleşmede ihracatın ve yerine göre Türkiye’de üretimin, teknoloji ve sermaye transferinin, teknik eğitimin vb. şart koşulmasıdır. Böylece o yıllarda birçok tecrübe ve meşakkatli teknoloji geliştirme süreçleri,

kısa yoldan ülkemize kazandırılmış oldu. Burada temelde özgün tasarımlardan da söz edileceği gibi savunma sanayinde edinilen bazı teknolojilerin sağlığa evirilmesi gibi bazı fırsatlardan da bahsedilebilir. Son yıllarda özellikle kamu sağlık tesislerinde eskiyen teknolojilerin yenilenme ihtiyacının karşılanmasında offset üretimden bahsedildiğini duymaktayız. İhtiyacın büyüklüğü bakımından global üreticiler için de bu model artık daha caziptir. Özel sektör açısından baktığımızda ise henüz kritik kütle eşiğine ulaşılamadığı ve bu nedenle Ar-Ge sürekliliğinin sağlanmasında hala bazı sorunların mevcut olduğunu görmekteyiz. Ancak buna rağmen çok umut verici gelişmeler de olmaktadır. Özellikle üniversite özel sektör işbirliği ve bunlarla ilgili teşvikler ortaya çıkmaktadır.” M.T: Türk sağlık sektörünün uluslararası düzeyde yükselmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yükselişte sizin hedefleriniz neler? M.P: “Sağlık Sektörü eskiden sadece hizmet üretiminde yer alırken, artık günümüzde bilgi üretiminde gelişmeye başladı. Geleneksel olarak ülkemizde hizmet maliyetleri uluslararası kabul bantlarını aşağıdan takip etmektedir, ancak bu durum verimlilik anlamında ülkece aşmaya çalıştığımız orta gelir sarmalından kurtulmak için yeterli değildir. Bu bağlamda bilgi ve bilgiyi oluşturacak sektör çalışanı sayısını arttırmak için son yıllarda özel sektörde de bazı girişimlerin olduğunu biliyoruz. Bu doğrultuda kurumumuz kendi stratejik hedefleri doğrultusunda başlangıçta afiliasyon programları ile yol almaya çalışmış ve edindiği tecrübeden sonra da kendi üniversitesini kurmaya karar vermiştir.

Eylül 2016

59


AKTÜEL

Kanser tedavisinde en etkili yöntem: Tomoterapi Kanser tedavisinde en etkili ve en gelişmiş yöntem olan Tomoterapi, İstanbul Medical Park Bahçelievler Hastanesi'nde kanserli hastalara şifa oluyor. Tomoterapi cihazı, radyoterapi tedavisinde çok sayıdaki tümöre, gerekli dozu istenilen oranda verme olanağı sağlıyor. Böylece organları maksimum seviyede koruyarak sağlıklı dokuların zarar görmesini engelliyor. Bu son teknoloji radyoterapi cihazı, İstanbul'da sadece iki merkezde bulunuyor.

Özel İstinye Üniversitesi’nin açılmasıyla 20162017 Eğitim Öğretim yılında ilk öğrencilerini kabul edecek grubumuz, sağlık bilimlerinden mühendislik bilimlerine kadar sadece kendi ihtiyacı olan kalifiye iş gücünü karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda ülkemizi dünya teknoloji yarışında daha üst basamaklara taşıma sorumluluğumuzu da yerine getirmiş olacaktır.” M.T: Medical Park olarak sağlık teknolojilerini kullanarak pek çok hastalığın teşhis ve tedavisini gerçekleştiriyorsunuz. Bize medikal teknolojiyi kullanarak gerçekleştirdiğiniz teşhis ve tedavi yöntemlerinizden bahsedebilir misiniz? M.P: “Farklı robotik cerrahi imkanlarından, sofistike teşhis ve tedavi sistemlerine kadar kurum hastanelerimizde her türlü teknolojiyi kullanılmakla birlikte artık bilgileri de paylaşır duruma geldik. Her geçen gün doğruluk (accuracy) ve kesinliğin (precision) arttığı teknolojilerle hizmet kalitemizi en üst seviyede tutarak hasta memnuniyetini maksimize etmeye çalışmaktayız. Seçtiğimiz sistemlerin kabiliyetleriyle birlikte, bilgi teknolojilerinin de yardımıyla sistem performans ve verimliliğimizi arttırıcı her türlü yeni teknolojileri kurumumuza katmaya devam etmekteyiz. Bu bakışla uluslararası standartların ötesinde teknoloji yönetimi yaparak verimli, etkin, izlenebilir, paylaşılabilir, hızlı çözümleri hedeflemekteyiz. Kesinliği ve yan etkisi minimize edilmiş Radyoterapi Sistemleri (farklı enerji seviyelerinde ve farklı vücut bölgeleri için Linac, İntraoperatif Terapi, Gamma Knife, Tomoterapi vs.), komplikasyon risklerini minimize 60

Eylül 2016

eden robotik cerrahiler (Liv Hospital Hastaneleri’nde Da Vinci), ortopedide kullanılan ve konvansiyonel çözümlerin sınırlarını doğal performanslara taşıyabilen robotik çözümler (Mako, Rio), Omurga cerrahisinde mikrocerrahi yöntemler (Renaissance), göz lazer cerrahisinde çok daha ince kornealar için ‘picosecon çözümleri’ sağlayabilmekteyiz. İleri seviyede beyin cerrahisi (DBS, spinal vs.), genetik ve kök hücre araştırma ve uygulama, kemik iliği ve organ transferleri merkezleri vs. gibi özel bilgi ve uygulama kabiliyeti gerektiren hizmetlerimiz de bulunmaktadır. Bunların dışında tedavi sürelerini kısaltan, hasta konforunu maksimize eden birçok alt sistemlerle (teşhis, tedavi, yaşam destek ve yardımcı sistemler olarak) hastanelerimizde hizmet vermekteyiz.” M.T: Sağlık Turizmi son yıllarda ülkemizin ve dünyanın gündeminde olan bir konu. Sizin sağlık turizmi alanındaki çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz? M.P: “Medical Park Hastaneler Grubu olarak sağlık turizminde başarılı bir yılı geride bıraktık. Dünya turizmine yön veren liderlerin bir araya geldiği, 36 kategoride “Turizmin Oscarları”nın dağıtıldığı World Tourism Forum’da “Sağlık Turizminde En İyi Hastane” ödülü Medical Park’ın oldu. 124 ülkeden ortalama 100 bin yabancı hastayı tedavi ettik. Bu kapsamda Türkiye’yi sağlık turizminde dünya sıralamasında daha yukarılara çıkarmak ve Medical Park’ın uluslararası arenada bilinirliğini artırmaya yönelik yatırımlar da önceliklerimiz arasında geliyor. “ M.T: Röportajımızın sonunda sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? M.P: “Son yılarda özel sağlık sektöründe yakalan ivmede sürekliliğinin sağlanabilmesi için katma değerin daha yüksek olduğu alanlara kaymak kaçınılmaz olarak görülmektedir. Diğer taraftan girdi maliyetlerini minimize edilmesi adına yerli teknolojilerin geliştirilmesi, yeterli ve nitelikli iş gücüne kavuşmak önemli motivasyon noktaları olarak görünmektedir. Bilindiği gibi alet kullanma becerisi (günümüzde teknoloji kullanımı) insanlık tarihi boyunca o topluluğun ulaştığı medeniyet seviyesini göstermektedir. Özel yaşamda ise insana sunulan sağlık hizmetinin tüm aşamalarında en üst seviyede memnuniyet sağlayan bir araçtır. Teknoloji kimi zaman karşımıza yeni bir cihazla, kimi zaman yeni bir düşünce-yaklaşım ve kimi zaman da özünde basit, ancak hayatın her alanını etkileyebilecek bir yenilik olarak çıkabilmektedir.”


AKTÜEL

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi en son teknoloji PET/BT cihazlarını kullanıyor. SAÜ Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Huri Tilla İlçe, PET/BT görüntüleme tekniği ve kanserin erken tanı ve tedavisinde SAÜ Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Kliniğindeki uygulamalarla ilgili bilgiler verdi.

P

ET/BT’ nin, PET (Pozitron Emisyon Tomografi) ile BT (Bilgisayarlı Tomografi)’ nin birleşmesinden oluşan hibrit bir görüntüleme yöntemi olduğunu belirten İlçe, nükleer görüntüleme yöntemleri arasında en gelişmiş teknolojilerden biri olarak kabul edildiğini de ekledi. PET/BT yönteminin klasik görüntüleme yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda kullanıldığına dikkat çeken İlçe “Bu yöntemle insan vücudundaki organ ve dokuların işlevlerini, metabolik düzeyde gösteren PET ile ayrıntılı anatomik bilgi sağlayan BT tekniğini bir ara-

da kullanılmakta. PET/BT, klasik görüntüleme yöntemlerinin göstermekte veya açıklamakta yetersiz kaldığı hastalıklarda, metabolik ve anatomik görüntüleme yaparak, hekimlere yardımcı oluyor. PET/ BT öncesi dönemlerde, vücuttaki nodüllerde kanser olup olmadığı ancak biyopsi ile saptanabilirken, şimdi PET/ BT ile bu lezyonların kanser olup olmadığı yüksek bir duyarlılıkla saptanabiliyor’’ şeklinde konuştu. Cihazın ayrıca tüm vücudu tarayabilme özelliği sayesinde, hastalığın yayıldığı alanı göstererek, tedavide büyük bir avantaj sağladığını belirten

İlçe, bu teknik sayesinde kanserin erken tanı ve evrelenmesinin doğru bir şekilde yapılabildiğine, hastaya tedavi yaklaşımının en doğru şekilde belirlenebildiğine dikkat çekti. İlçe sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Böylece bazen ağır bir cerrahi uygulama yerine, ilaç tedavisi gerekliliği ortaya çıkarak, gereksiz cerrahi müdahale önlenirken, bazen de PET/BT uzak yayılım şüphesi olduğu düşünülen hastada, yayılım olmadığını saptayarak, medikal tedavi kararı yerine, cerrahi ile kanserli dokunun alınması kararının verilmesini sağlamaktadır. PET/BT ile ayrıca kanser hastalarına uygulanan kemoterapi ilaçlarının ve Radyoterapi etkinliğinin de saptanması mümkündür” diye konuştu. PET/BT’ nin neredeyse tüm kanser türlerinin teşhis ve tedavisinde kullanıldığı bilgisini veren İlçe, sözlerini şöyle sürdürdü: “PET/BT tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en yaygın olarak kanser tanı ve tedavisinde kullanılıyor. Tümörlerin erken dönemlerde saptanması, iyi ya da kötü huylu olup olmadıklarının belirlenmesi amacıyla kullanılıyor. Ayrıca kanser hücrelerinin diğer organları yayılımımın saptanması bu yöntemle mümkün oluyor.” PET/BT yönteminin sadece kanser vakalarında kullanılmadığını belirten İlçe, “Ayrıca epilepsi hastalarında, Alzheimer gibi nörolojik vakalarda ve kalp krizi sonrası kalpte canlı doku varlığının araştırılmasında da PET/BT kullanılabiliyor” PET/BT’ nin güvenli bir yöntem olduğunu belirten İlçe, “Bu yöntemin bir yan etkisi yok. Hastalara verdiğimiz radyasyon çok düşük düzeylerde. Ancak, yine de hamilelerde ve süt veren annelerde bu yöntemin kullanılması önerilmiyor” sözleriyle uygulamanın sınırlarını belirten ilçe, Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde dünya standartlarında hizmet verdiklerinin altını çizdi. PET/BT ünitesinin yaklaşık bir yıldır hizmet verdiğini SAÜ Tıp Fakültesi’nin bu hizmeti veren sayılı merkezlerden olduğunu da sözlerine ekledi.

Eylül 2016

61


AKTÜEL

Siemens’ten radyoloji için inovatif sistemler İKİZ ROBOTİK X-RAY SİSTEMİ MULTİTOM RAX Multitom Rax (Robotic Advanced X-ray) ilk defa tek bir X-ray sistemi kullanılarak geniş kapsamlı klinik tetkikleri mümkün kılıyor ve böylece muayenelerin daha az sancılı ve daha kısa süreli olmasını sağlıyor. Bu yeni sistem, acil tıptan ortopediye, anjiyografiye ve floroskopiye kadar pek çok alanda kullanılabiliyor ve bu sayede klinik iş süreçlerini optimize etmeye yardımcı oluyor. Dedektörün serbestçe konumlandırılabilmesi, hem statik hem de dinamik ortamda, son derece farklı X-ray görüntülerinin tek bir sistemle ve tek bir odada alınabilmesi anlamına geliyor. Multitom Rax’in tavana monte edilen iki kolu, robotik teknoloji sayesinde otomatik olarak istenen konuma taşınabiliyor ve ayrıca gerekli olduğunda –örneğin ince ayarlamalar yapmak için- servo motor destekli olarak manuel şekilde de hareket ettirilebiliyor.

S

iemens Sağlık’ın yeni uygulaması, sıralı değil, eşzamanlı görüntü katmanları edinmek ve böylece difüzyon tensör görüntüleme için edinim sürelerini %68 oranında azaltmak için inovatif bir teknik kullanıyor. Simultaneous Multi-Slice adlı bu uygulama öncelikli olarak beyin tetkikleri için sunuluyor ve DTI ya da Bold gibi gelişmiş teknikleri klinik rutinin bir parçası haline getiriyor. Gelişmiş uygulamalar çok uzun sürebiliyor. Oysa Simultaneous Multi-Slice, tarama sürelerini klinik rutinle uyumlu sürelere ulaşacak şekilde kısaltıyor. Uygulamanın ilk olarak gelişmiş beyin muayeneleri için sunulmasına rağmen, Siemens rutin beyin, ortopedi ve abdomen muayenelerini hızlandırmak için de büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyor. GOBrain adlı bir diğer inovatif uygulama da tek tuşla ve beş dakikada, klinik olarak doğrulanmış beyin tetkiklerinin gerçekleştirilmesini sağlıyor. Siemens’in yüksek-kanallı yoğunluk coil’leri ve benzersiz MRG tarama yazılımıyla donatılmış DotGO sayesinde ise klinik olarak gerekli tüm görüntü oryantasyonları ve kontrastları tek bir tuşla elde ediliyor. GOBrain, ABD’deki Massachusetts General Hospital’daki Athinoula A. Martinos Center ile işbirliği içinde geliştirildi. En önemli teknolojileri kullanan Siemens Sağlık, vücudun diğer bölgeleri için de tek tuşla çoklu kontrast muayeneleri de klinik olarak doğrulatmak için iş ortaklarıyla birlikte çalışıyor.

62

Eylül 2016

İKİZ ROBOTİK MULTİTOM RAX X-RAY SİSTEMİYLE DOĞAL VÜCUT AĞIRLIĞIYLA İLK 3D GÖRÜNTÜLER Multitom Rax ile hastanın doğal ağırlığıyla 3D görüntülerin alınması mümkün oluyor. Hasta oturur, uzanır veya ayakta durur pozisyondayken vücudun tüm bölgelerinin 3D görüntüleri alınabiliyor. Örneğin, hasta uzanırken vücut ağırlığının etkisi altında dizler, pelvis ve omurga farklı gözüktüğü için, ayakta dururken görüntü almak da gerekiyor. Dolayısıyla Multitom Rax ile elde edilen 3D görüntüler, doğal ağırlıkla çekilmeyen görüntülere kıyasla daha iyi diagnostik ve planlama kesinliği sunuyor. ÇOK-YÖNLÜ PET/BT SİSTEMİ PEK ÇOK FARKLI ENDİKASYONA YANIT VERİYOR Siemens, Biograph Horizon ile ECR 2016’da en yeni pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi (PET/BT) inovasyonunu tanıtıyor. Sistem, üstün performansı, cazip bir toplam sahip olma maliyetiyle sunuyor. Biograph Horizon, yeni verimlilikler ve maliyet tasarrufları sunarken, sağlık kuruluşlarının onkoloji, nöroloji ve kardiyoloji alanlarında daha çok sayıda klinik endikasyona cevap vermelerine yardımcı oluyor. Biograph Horizon, doktorların, daha hızlı ışıldayan ve BGO kristallerine göre daha yüksek ışık üreten 4 mm LSO kristalleriyle küçük lezyonları görselleştirmelerini mümkün kılıyor ve bu da daha yüksek çözünürlük ve daha iyi görüntü kalitesiyle


sonuçlanarak Uçuş Zamanı (TOF) edinimini mümkün kılıyor. Minimum düzeyde enerji tüketen en küçük PET/BT sistemi olarak Biograph Horizon, başlangıç sermayesi yatırımını minimize ediyor ve her türlü mevcut PET/BT muayene odasına sığabileceği için, mevcut PET/BT tarayıcılarını değiştirmek isteyen kurumlar açısından mantıklı bir seçenek oluyor. VERİLERİ SPESİFİK OLARAK ANALİZ ETMEK VE HASTANE İŞ AKIŞLARINI OPTİMİZE ETMEK İÇİN TEAMPLAY Siemens Sağlık’ın bulut tabanlı teamplay ağı, görüntüleme cihazlarının kapasite kullanımını, çeşitli çalışma sekanslarını ve teker teker tüm muayeneleri, sade ve kolay bir şekilde değerlendirmeyi mümkün kılıyor. Bu veriler, benzer sağlık kuruluşlarından alınan değerlerle, tek tuşla ve tamamen isimsiz olarak karşılaştırılabiliyor ve böylece mevcut durum daha objektif bir şekilde analiz edilebiliyor. Usage (Kullanım) özelliği, günlük bir kullanım raporu dahil olmak üzere, BT veya MRG gibi görüntü modalitelerinden alınan performans verilerine ilişkin bir genel bakış sunuyor. Sistem, saat başına gerçekleştirilen muayene sayısını, muayene süresini ve niteliğini, cihazın toplam kapasite kullanımını, tedavi uygulayan tarafları ve bir hastadan diğerine geçiş süresini kaydediyor. Bu bilgiler de hastanenin çalışma sekanslarını ve çalışan iş yüklerini optimize etmeye, hastaların bekleme sürelerini kısaltmaya ve maliyetleri düşürmeye yardımcı oluyor. Dose (Doz) özelliği de uygulanan dozların kesin bir listesinin üretilmesine ek olarak, geçerli değerleri, ulusal referans değerlerle ve diğer tesislerden ve benzer muayenelerden elde edilen doz değerleriyle karşılaştırmak mümkün. Buna ek olarak, kendi Temel Performans Göstergesi hedefleriniz de belirlenebiliyor

ve takip edilebiliyor. Böylece teamplay, spesifik muayeneler ve tanılar için hastalar için kullanılan dozların optimize edilmesine yardımcı oluyor. Yeni ek teamplay özelliği Protocols (Protokoller) de protokolleri birleştirmeyi, işlemeyi ve analiz etmeyi kolaylaştırıyor. Belirli Siemens bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) cihazlarından alınan protokoller gelecekte karşılaştırılabilecek, üzerinde yorumlar yapılabilecek ve arşivlenebilecek. Bir örnek protokol, daha başka kullanımlar için diğer modalitelere de aktarılabiliyor. Teamplay verimli protokol yönetimi, çalışma ve muayene sekanslarının standartlaştırılmasının temelini oluşturuyor. İNOVATİF İŞ AKIŞI TASARIMI, ULTRASON MUAYENELERİNDE KARMAŞIKLIĞI AZALTIYOR Siemens, ECR 2016’da tamamen yeni bir kullanıcı tasarımı üzerine inşa edilmiş yeni ultrason sistemi ailelerini de tanıtıyor. Siemens Kurumsal Araştırma tarafından dört anahtar bölgede ve 170’in üzerinde deneme oturumuyla gerçekleştirilen yoğun bir araştırmanın ardından Siemens Sağlık, ultrason muayenelerinin karmaşıklığını azaltan bir platform geliştirdi. Müşterilerin görüşlerinin de dikkate alınması, yeni sistemlerin klinisyenlerin çalışma şekillerine uygun olarak tasarlanmasını sağladı. Acuson S ultrason sistemleri ailesindeki Dokunmatik Kontrollü HELX Evolution, sistem operasyonunu iyileştiren ve muayeneler sırasında kullanıcı hatalarını azaltan inovatif teknolojilere sahip. Yepyeni kullanıcı arayüzü %33’e varan oranda daha az tuş (8) ve gereksiz iş akışı adımlarını ortadan kaldırmaya yardımcı olan, kullanımı kolay bir dokunmatik ekranla sistem etkileşimini basitleştiriyor.

Eylül 2016

63


AKTÜEL

Çoklu-modaliteli görüntü füzyonu ve kesme dalgası elastografisi gibi gelişmiş görüntüleme teknolojileri, uygunluğu ve klinik rutinde kullanımı artırmak için bu yeni iş akışı araçlarıyla tamamlanıyor. Bu üstün teknolojiler, kullanıcıların 3D BT ve MR verilerini gerçek zamanlı ultrason görüntülemeyle kolayca birleştirmesini sağlayarak tanısal güveni daha da artırıyor. Acuson NX3 ve Acuson NX3 Elite ultrason sistemleri, başta genel tıp, kadın doğum/jinekoloji, pediatri ve nöroloji alanındaki muayeneler için inovatif görüntüleme çözümleriyle basit ve kullanımı kolay bir arayüze sahip. Acuson NX3, farklı muayene türlerinin ihtiyaçlarına yanıt vermek için üç kat daha özelleştirilebilir tuşlar sunuyor ve %28 daha az tuşla (9) daha hızlı iş akışı sağlıyor. Özelleştirilebilir kontrol paneli ve dokunmatik ekranın Siemens’in gelişmiş iş akışı inovasyonlarıyla birleşmesi, belirli rutin anatomik ölçümlerin geleneksel çözümlerden daha hızlı gerçekleştirilmesini mümkün kılıyor. Yeni Siemens’e özel transformatör teknolojileri, yüksek çözünürlüklü yüzeysel görüntüleme ve endokavite görüntülemesi için %75 oranında daha büyük bir görüş alanı sağlıyor. İKİ YENİ ÖZELLİKLE GİRİŞİMSEL KILAVUZLUK Siemens Sağlık; Artis zee, Artis Q ve Artis Q.zen anjiyografi sistemlerindeki gelişmiş özelliklerin benimsenmesini ve kullanımını basitleştiren Pure platformuna iki yeni nitelik ekliyor. Endovasküler anevrizma onarımına (Evar) yardımcı olmak için tasarlanan syngo Evar Guidance, bilgisayarlı tomografi (BT) veri setlerindeki damar duvarlarının otomatik tespitinin yanı sıra 3D görüntü kılavuzluğu için landmark’ların otomatik olarak yerleştirilmesi özelliklerini sunuyor. Buna ek olarak, hassas uygulama için C-kolların optimal açılandırmasını sağlıyor. Son derece zor olan kronik toplam oklüzyonların (CTO) daha iyi tedavi edilmesini mümkün kılan syngo CTO Guidance, prosedürlerde kılavuzluk yapmanın yanı sıra, koroner bilgisayarlı tomografi anjiyografi (CTA) görüntülerini de otomatik olarak segmentliyor.

64

Eylül 2016

YENİ TOMOSENTEZ TEKNOLOJİLERİ, GÖRÜNTÜ DEĞERLENDİRMESİNİ DAHA HASSAS HALE GETİRİYOR Göğüs kanserinin erken tespitinde, radyolojik görüntülerin doğruluğu, şüpheli bir tümör ihtimalinin ne kadar güvenilir bir şekilde elenebileceğini belirliyor. Geleneksel mamografi, göğsün 2D görüntülerini sunuyor, böylece dokular örtüşüyor. Diğer yandan, tomosentez ile çoklu görüntüler farklı açılardan alınıyor ve daha sonra katmanlar halinde görüntüleniyor; bu ise radyologların değerlendirme sırasında bunları kaydırarak inceleyebilmelerini sağlıyor. Kesitsel katmanlar örtüşmeyi azaltıyor ve böylece daha iyi tanılar koyulmasını kolaylaştırıyor. Siemens Sağlık’ın Yüksek Çözünürlüklü Göğüs Tomosentezi, pazardaki benzerleri arasında en geniş açı olan 50 derecelik açı ve en çok sayıda (25 adet) kesitsel görüntü ile tarama gerçekleştiriyor. Siemens Sağlık, yeni teknolojilerle tomosentez taramalarının görselleştirmesini daha da geliştiriyor. Empire teknolojisi (Enhanced Multiple Parameter Iterative Reconstruction) yeni algoritmaların yardımıyla katmanların daha hassas bir şekilde rekonstrükte edilmesini sağlıyor. Bu da görüntüleri daha keskinleştirerek mikrokalsifikasyonların iyi veya kötü huylu oluşunu şekle bağlı olarak daha net bir şekilde tespit edilmesini ve tanımlanmasını sağlayıp biyopsi ihtiyacını azaltıyor. Genellikle, göğsün daha iyi bir tam görünümünü elde etmek için, tomosenteze ek olarak bir 2D mamografi taraması yapılmaktadır. Tomosentezin, bir yazılım aracılığıyla 2D görselleştirmesi olan Insight 2D, mamografi görüntüsünün yerine geçebiliyor ve böylece göğüs muayeneleri sırasında X-radyasyon dozunu azaltabiliyor. Siemens Sağlık’ın sunduğu Insight, 2D görüntülerin yanı sıra 3D görüntüler de sunan ilk ve tek çözüm. Tüm göğsün tomosentez taramalarını görüntüleme becerisi, mikrokalsifikasyonların ve daha karmaşık tümörlerin şeklini ve dağılımını tespit etmeyi kolaylaştırıyor.


Dansın en anlamlı hali... Kanserle Dans Derneği, Neolife Tıp Merkezi, Siemens Sağlık ve Varinak Onkoloji işbirliğinde gerçekleştirilen ‘Kanserli Hastaya Nasıl Destek Olunur’ başlıklı sosyal sorumluluk projesi tamamlandı

K

anserle Dans Derneği, Neolife Tıp Merkezi, Siemens Sağlık ve Varinak Onkoloji işbirliğinde gerçekleştirilen ‘Kanserli Hastaya Nasıl Destek Olunur’ başlıklı sosyal sorumluluk projesi tamamlandı. Aralarında profesyonel dansçılar, proje destekçi firmalarının çalışanları, kanser hastaları ve hasta yakınlarının da bulunduğu yaklaşık 300 kişi İstinye Park AVM’de dans ederek ‘Sağlık için... Destek için... Hareket edin’ mesajı verdi. Renkli görüntülere sahne olan etkinliğe katılımın hayli yüksek olmasından duydukları memnuniyeti belirten Neolife Tıp Merkezi Psiko-Onkoloğu Elçin Biçer; projede amacın kanser konusunda toplumda oluşan farkındalığı ‘çözüm önerileriyle’ bir adım öne taşımak olduğunu aktardı. Etkinlik öncesinde Neolife Tıp Merkezi’nde 10 hafta süren dans terapilerine katılan hastalardan Özgecan Hanım; “Kanser olduğumu öğrendiğimde bir boşluğa düştüğümü hissettim ve o boşluk bitmedi. Düşüyordum, sürekli düşüyordum... Dans terapi benim ruhuma çok iyi geldi. Ruhum, iyileşmeye başladı” diye konuştu. Etkinliğin dansçılarından bir diğer kanser hastası Ayşe Hanım da dans terapiyi şöyle anlattı: “Hastalığım şu anda çok daha iyi. Tedaviye morali bozuk geliyorum ama burada dans ettikten sonra çok

mutlu ayrılıyorum. Dans benim içimi rahatlatıyor.” Proje destekçilerinden Siemens Healthcare Sağlık A.Ş. Genel Müdürü Şevket On etkinlikle ilgili duygularını şu şekilde açıkladı; “Siemens olarak, insan sağlığına yönelik çalışmalarda inovasyon odağında çalışarak dünyanın korkulu rüyası haline gelen başta kanser olmak üzere birçok sağlık sorununa çözüm bulmak için durmaksızın çalışıyoruz. Farklı türleri ile dünya genelinde oldukça yaygın olan kanser hastalığı, Siemens Sağlık’ın önemle üzerinde durduğu çalışma alanlarından bir tanesi. Kanserin önlenebilir ve erken evrede teşhis edilebilir bir hastalık olduğunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Bu kapsamda böyle anlamlı bir projeye destek olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” Varinak Genel Müdürü M. Tolgay Kurt da bu tür projelere her zaman destek olduklarını belirterek “Kanseri yenebileceğimizi biliyoruz ve Varinak çalışanları olarak bu projede yer almaktan son derece mutluyuz. Bu konuda farkındalık yaratma adı altında elele, birlik içinde olduğumuzu göstermek adına çok güzel bir etkinlik ile İstinye Park’ta buluştuk. Ne kadar çok destek, o kadar çok kanser hastasına moral diyoruz ve bu değerli projeye destek sağlayan herkese teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

Eylül 2016

65


AKTÜEL

Sektörde Yeni Global Ortaklık “İncekaralar & Hamilton Medikal” Günümüzde 100’ün üzerinde ülkede varlığını sürdüren Hamilton Medikal’in Türkiye’deki yeni iş ortağı İncekaralar... başlanmış, 1980’li yıllara gelindiğinde Hamilton Medikal güçlü bir oyuncu olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Ventilatör Teknolojisi Cerrahi operasyon, yoğun bakım servisleri ve acil müdahale ekiplerinin olmazsa olmazları arasında yer alan ventilasyon sistemleri, hayati önem taşımaktadır. Ventilatör teknolojisi insan hatasını en aza indirgemekte, insan faktörünü ortadan kaldırarak tamamen otomatik bir sistem olma yolunda hızla ilerlemektedir.

N

efes, insanın doğumundan ölümüne kadar aralıksız tekrarladığı, hayatın başladığı ve bittiği noktada bulunan, belki de yaşam

ihtiyaçlarının en temelindeki eylemdir. M.Ö. 460’lı

yıllarda kesintisiz olarak devam etmesi gereken bu

eylemin sekteye uğraması durumunda yapılabilecek ilk müdahalenin, boğulma vakalarında nefes borusuna

bir kanülle hava gönderilmesi olduğunu, ilk kez Hipokrat bildirmiştir. 1950’li yıllarda İsviçre’de pozitif

basınçlı mekanik ventilasyon sistemleri kullanılmaya 66

Eylül 2016

Uzayın derinliklerinden, yoğun bakım ünitesine... İsviçreli mühendis Josef Brunner, NASA Uluslararası Uzay İstasyonu için yoğun bakım ventilatörü geliştirme projesi üzerinde çalışırken, Steve Hamilton ise “Ventilation Autopilot” sisteminin vizyonunu geliştirmekteydi. Brunner’in çalışmalarını yürüttüğü projesinin iptal edilmesinin ardından Brunner İsviçre’ye geri döndü ve “Ventilation Autopilot” Araştırma ve Geliştirme Projesi’nin başına geçti. Bu proje ile hasta güvenliği en üst düzeye taşınırken, hastane ekibinin üzerindeki iş yükü en alt seviyeye indirildi. Aynı zamanda insan faktörü ve insan kaynaklı hata seviyesi minimize edildi. Uzayın derinlikleri için geliştirilen bu projenin dünya üzerindeki yansıması olan Hamilton-S1, dünyanın ilk “Autopilot” ventilatörü olma unvanını taşıyor. Intellivent-ASV teknolojisi ile hastanın fizyolojik bilgilerinin girilmesinin ardından otomatik olarak hastanın ventilasyonunu ve oksijenlenmesini sağlıyor. Hamilton-S1 ile üst segment konforu ve kaliteyi yaşatırken, “C” ve “G” serisi ile sistem çeşitliliği sunuyor. Helikopter, uçak ve ambulanslara özel kullanım uygunluğu sertifikasına sahip Hamilton-T1 transport ventilatörün ve 3T MR cihazına 1m yaklaşabilen Hamilton-MR1’in, üst düzey yoğun bakım ventilatörleri ile aynı teknik özelliklere sahip olmaları dikkat çekiyor.


Her alanda olmaktansa tek alanda en iyi olmayı tercih eden Hamilton Medikal, standart ve gelişmiş ventilatör sistemleri ile ihtiyaca yönelik çözümler üretmeye devam ediyor. Ventilasyonda yeni bir soluk, farklı bir dokunuş ‘’Ventilation Autopilot’’ İnvaziv ventilatörler içerisinde en yüksek kaçak kompanzasyonuna sahip olan Hamilton Medikal’in cihazları, Ventilation Autopilot adı verilen akıllı ventilasyon sistemine sahip. Akıllı ventilasyon sistemiyle hasta güvenliği sağlanırken, ventilasyondaki hastanın konforu en yüksek seviyeye taşınmakta ve kullanıcı kolaylığı ile yoğun bakım hizmetlerinde verimlilik artırılmaktadır. Hamilton Medikal Autopilot sistemi kullanıcı yükünü ortadan kaldıran özel algoritmalar kullanarak, hastaların fizyolojik durumuna göre teşhis yapabilmekte ve yaptığı teşhise göre ventilasyon tedavisi için gereken optimal hedef değerlerine kendi kendine erişebilmektedir. Bu sistemle hastaya bağlanan ventilatör, ilk bağlanma anından ayrılma anına kadar tüm tedavileri kendi başına yürütebiliyor. İleri yoğun bakım performanslı ve opsiyonel yenidoğan özellikli transport Hamilton ventilatörler, patentli Intellivent-ASV ve ASV dâhil, gelişmiş ventilasyon modlarına sahip

olmanın yanı sıra Intellicuf Otomatik Kaf Basıncı Kontrolörü, Akıllı Aktif Nemlendirme ve Yüksek Akış Oksijen Terapi Sistemi’ni de içeriyor. Intellivent-ASV ile hem CO2 eliminasyonu (Dakika Volümü (Tidal Volüm Frekans)) hem de oksijenizasyon (PEEP, FiO2) cihaz tarafından otomatik olarak ayarlanabiliyor. Cihazların her biri önemli özelliklere sahip. Ventilatörlerin transport özelliği sayesinde yoğun bakım hastalarının ayrıca bir transport ventilatöre ihtiyaç duyulmadan, hastane içerisinde hastanın stabilizesini bozmadan, yoğun bakım standartlarında hasta transferi yapılabiliyor. Ventilation Cockpit yazılımı, Dinamik Akciğer görüntüsü ile Vent Status Panelleri (Weaning panelleri) sayesinde kullanıcıya hastanın ventilatörden ne zaman ayrılabileceği ve ne zaman aspirasyona ihtiyacı olduğu gibi bilgileri görsel veriler kullanarak zamanında ulaştırıyor. Intellicuf otomatik kaf basıncı sayesinde klinik uygulamalar kolaylaşıyor, ventilasyon tedavisi destekleniyor ve klinik açıdan oluşabilecek uygulama hataları engellenerek hastanın konforu artırılıyor. Güncel ventilasyon modlarına sahip 3T MR cihazına 1m yaklaşan Hamilton-MR1 cihazı, boşlukları kompanze edebiliyor ve MR ünitesinin yanı sıra tüm yoğun bakımlarda kullanılabiliyor.

Eylül 2016

67


AKTÜEL

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi GE sağlık ekipmanları ile donatıldı GE Sağlık’ın Gelişen Pazarlar bölgesinde, sessiz MR ve sentetik MR özelliklerini bir arada sunan hasta dostu ilk hibrit 3T manyetik rezonans görüntüleme sistemi Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nde yer alacak kapasitesine sahip Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nin ihtiyaçları

belirlenerek

kuruma

tüm

disiplinleri

kapsayan özel bir ekipman paketi sunuldu. Bu

kapsamda, Yeditepe’nin yeni hastane kampüsüne diagnostik görütüleme, yaşam destek çözümleri ve

ultrason cihazları olmak üzere üç ana grupta yeni ekipman paketleri kurulması planlandı. Gerçekleşen işbirliği

Yeditepe

konusunda

Üniversitesi

değerlendirmede Mütevelli

Heyeti

bulunan

Başkanı

Bedrettin Dalan; “Yeditepe Üniversitesi’nin yeni hastanesinde birçok ilk gerçekleşiyor. Bölgedeki ilk

ve tek intraoperatif-Sentetik MR cihazı alındı. Sentetik

MR teknolojisi sayesinde beyin ameliyatları sırasında gerçekleştirilecek çekimler normalden çok daha GE Sağlık Türkiye Genel Müdürü Yelda Ulu Colin

H

astanelerin dijitalleşmesi ve hasta konforunun artması amacıyla önemli yatırımlar ve kapsamlı AR-GE çalışmaları yapan GE Sağlık, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nin sağlık ekipmanlarını sağlamak üzere önemli bir anlaşmaya imza attı. Yapılan anlaşma ile Yeditepe Üniversitesi Hastanesi, Sessiz MR teknolojisi, Sentetik MR, OneBeat Cardiac (tek kalp atımında kardiyak çekim), yüksek rezolüsyon ile HD görüntüleme kalitesi, Ultra Low Dose (düşük radyasyonlu çekim), EcoFlow (düşük akım anestezi uygulamasında hasta güvenliği), AoA (anestezinin yeterliliği ve uygunluğu), Füzyon Teknolojisi (MR görüntülerinin Ultrasonda analiz edilmesi) gibi gelişmiş teknolojik özelliklere sahip Radyoloji, Yaşam Destek ve Ultrason ekipmanları ile donatılacak. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi için yenilikçi bir yatırım niteliği taşıyan anlaşma dahilinde cihazların teslimi 2016 yılının üçüncü çeyreğinde tamamlanacak. Anlaşma çerçevesinde, yıllık 140 bin hasta

68

Eylül 2016

kısa süreler içerisinde gerçekleştirilebilecek. Ayrıca hastaların en fazla şikâyet ettiği yüksek ses problemi,

Sessiz MR(Silent Scan) teknolojisi sayesinde minimize edilecek.

GE

firmasından

aldığımız

bilgisayarlı

tomografi (Revolution CT)cihazı yine bölgedeki yüksek nabız ve aritmili hastalarda dahi tek atımda

koroner BT anjiyografi yapabilen ilk cihaz olacaktır. Tomografi cihazlarındaki en önemli parametre olan yüksek doz, bu cihaz ile minimize edilirken, yüksek hassasiyeti sayesinde görüntü kalitesi üst düzeyde

olacak. Dünyada ilk kez hastanemizin iç mimarisinde tüm yüzeyler anti-mikrobiyel özel bir teknoloji ile

dizayn edildi. GE ile yaptığımız güzel işbirliği için tüm çalışanlarına teşekkür ediyoruz ” dedi.

GE Sağlık Türkiye Genel Müdürü Yelda Ulu Colin; “Ülkemizin

Üniversitesi işbirliği

prestijli

Hastanesi

kapsamında,

hastanelerinden ile

sağlık

Yeditepe

gerçekleştirdiğimiz

endüstrisindeki

yenilikçi teknolojiye sahip cihazlarımızı doktorların ve teknisyenlerin kullanımına sunmaktan gurur duyuyoruz.


Endüstriyel internetin sağladığı avantajlarla birlikte hastaneleri daha dijital hale getirerek operasyonel verimliliğin artmasını destekliyoruz. Bunun yanı sıra, sessiz MR ve sentetik MR gibi teknolojilerle diagnostik teşhis kabiliyetinin artmasını ve hızlanmasını hasta konforundan fedakârlık etmeden mümkün kılmayı amaçlıyoruz” dedi. Bölgedeki ilk intraoperatif 3T MR sistemi Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nde olacak… GE Sağlık’ın Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’ne kuracağı sağlık ekipmanları arasında ameliyat esnasında kullanılacak ve ileri teknolojiye sahip

intraoperatif 3T MR sistemi, Doğu ve Afrika Gelişen Pazarlar bölgesinde ilk ve tek olma özelliğine sahip. Bu sayede beyin tümöründen muzdarip hastalar için ameliyat esnasında tümör çıkarmanın başasırının kontrolü daha beyin kapatılmadan mümkün olacak. Proje zarfında, sinir sistemi cerrahisi prosedürlerinin GE’nin son teknoloji 3T MR sistemiyle gerçekleştirilebileceği hibritbir ameliyathane bulunuyor. Bu durum, operasyon sırasında vakanın tüm adımlarının aynı anda görselleştirilebildiği sinir sistemi cerrahisi prosedürlerini mümkün kılarakhastaların yüksek teknolojili ve güvenli hizmet almalarına olanak tanıyacak.

Eylül 2016

69


AKTÜEL

Sağlık Hizmetlerinde Medikal Görüntüleme Medikal görüntüleme teknolojilerinin büyük bir hızla gelişmesi sayesinde hastalıklar daha erken teşhis edilip tedavi edilebiliyor bu cihazların en ufak bir kusuru onarılmaz sonuçlar doğurabilmekte. En üst düzeyde kusursuz olmak zorunda olan bu cihazlar sayesinde toleransların olabilecek en düşük değerlerde tutulması, yüksek kusursuzluk ve hekime en iyi teşhisi imkânı sunuyor. Biyomedikal cihazlarında üretim kadar servisinin olup olmaması da ayrı bir dikkat ve özen gerektiriyor. Zira ihtiyaca uygun cihaz seçimi, diğer sektörlerin aksine tıp sektöründe çok büyük önem taşımakta. Seçilen cihazların yüksek verimlilikle çalışması için, seçim ve satın alma aşaması çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

S

ağlık hizmetlerinde medikal görüntülemenin etkisi her geçen gün artıyor. Bu sayede hastalıklar daha erken teşhis edilip tedaviler daha etkili bir şekilde yürütülebiliyor. Medikal görüntülemenin kullanım alanı teşhisin ötesine geçip hastalık önleme ve tedavi alanlarına da ulaşınca, global ölçekte sağlık hizmetlerinin maliyetleri de önemli ölçüde düşebiliyor. En iyi bilinen görüntüleme yöntemi 1895 yılında Wilhelm ConradRöntgen tarafından bulunan X-Işını (Röntgen) cihazları idi. Geçtiğimiz 2030 yıldaki gelişmeler ise tıp bilimini başka bir çağa taşıdı. Özellikle görüntüleme sistemlerinde gelinen son nokta doktorlar tarafından tıp dünyasında önemli gelişmelere imza atılmasının yanı sıra insan sağlığına önemli ölçüde hizmet etmekte. Tabi bu gelişim önemli bir araştırma ve geliştirme sürecinin ürünü. Özellikle görüntüleme cihazları; AR-GE aşamasından, üretimine ve üretim sonrası teknik servisine kadar son derece yoğun özen ve dikkat gerektiriyor. Hastayla bazı durumlarda birebir temas halinde olan

70

Eylül 2016

Radyodiyagnostik (Radyolojik Görüntüleme) Radyodiyagnostik; kelime anlamı olarak; radyolojik görüntüleme anlamına geliyor. İnsan vücudunun belirli bir kesiminin ya da tümünün tıbbi amaçlı görüntülerinin çıkarılmasıyla mevcut hastalıkların bilgisi elde ediliyor bu yöntemle. Tıbbi amaçlı görüntüler elektriksel, sonik veya radyolojik gibi birbirinden farklı yöntemlerle üretiliyor. Radyodiyagnostik Cihazlar biyomedikal yani tıp elektroniğinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Zira önemli teşhis ve tanılar bunlarla yapılıyor ve ARGE’den en büyük payı bu cihazlar alıyor. Radyodiyagnostik cihazların bir diğer önemli özelliği ise çağımızın vebası olarak tanımlanan kanser hastalığının bulgularının tespitinde ve hastalığın teşhisinde kullanılmaları. Bu özellikleri nedeniyle bu cihazlar; teknolojinin diğer ürünlerinin aksine gayet insancıl ve insani amaçlara hizmet etmek amacıyla hayatımızda. Tıp teknolojisinde ve Tıp terminolojisinde iki terimin açıklanması önemli ve gereklidir. Bu terimler Teşhis (Tanı) ve Tedavidir. Çünkü bu terimler birbirine oldukça çok karıştırılıyor. Teşhis (Tanı) : Hekimin çeşitli cihazlar yardımıyla ya da cihazlar olmadan hastanın şikâyetinin nedenini belirlemesidir. Tedavi: Hekimin teşhis evresinden sonra hastanın belirlenen şikâyetini giderme işidir. Görüntüleme: Hastanın şikayetli vücut bölgesinin çeşitli yollarla teşhis amaçlı incelenmesidir. Bir tür teşhis tanı yöntemidir.


Radyodiyagnostik cihazlar adından da anlaşılacağı üzere radyolojik görüntülemede kullanılır. Bu cihazlar belirli bir frekansın üzerindeki dalgaları kullanırlar. Örneğin; MR cihazları radyo dalgalarını, CT cihazı çok yüksek hızlı x ışınlarını kullanır. Bu cihazların yakın geçmişte tıbbın hizmetine girmiş ve gelecekte daha yoğun şekilde kullanılacaklarını ise unutmamalıyız. Tıbbi Görüntüleme, en basit hali ile insan vücudunun içyapısının çeşitli yöntemler ile görülebilir hale getirilmesidir. Bu tanım içine giren temel cihazlar; Radyografi Cihazları, MR Cihazları, Nükleer Tıp Görüntüleme Sistemleri, Tomografi, Ultrason (ekokardiyografi dahil) olarak sıralanabilir. Günümüzde bu cihazlar, tıp bilgisinin yanında, medikal fizik, biyomedikal, elektronik mühendisliği ve bilgisayar mühendisliğinin karmaşık bir sentezi ile üretiliyor. Medikal görüntülerin arşivlenmesi ve saklanması için de özel protokoller ve sistemler geliştiriliyor. MR (Manyetik Rezonans Cihazı)Temelleri ve Cihazın Bileşenleri Manyetik rezonans cihazını incelediğimizde cihazın 3 ana kısımdan oluştuğunu görürüz. Bu kısımlar; • Magnet • Kabinetler • Görüntü İşlem ve Operatör Bilgisayarlarıdır. Bu kısımlardan ilki Magnettir. Magnetler cihaz

çeşitlerine göre değişiklik gösterse de amaç düzgün ve görüntü alabilecek bir stabil manyetik alan yaratmaktır. Oluşturulan bu manyetik alanın içerisine hasta sokulur ve görüntü alımı için RF sinyalleri uygulanır. Adından da anlaşılabileceği üzere magnet MR cihazının en önemli bileşenidir. Aslında magnet ilkesi çok basittir. Manyetik alanın en kolay yaratılabileceği yöntem mıknatıslardır. İşte adını bu mıknatıstan alan magnet, basit olarak sadece manyetik alan oluşturmada kullanılır. Cihazın ikinci bileşeni olan kabinetler, magnetin devirdaim sürekliliğini sağlayan komponentleri taşırlar, bunun yanında görüntü bilgisayarı ile magnet veri akışı için arayüzü oluşturur. Kabinetlerde magnette bulunan helyum pompasının kontrol kartları, MR cihazına güç sağlayan kaynaklar ve onların kontrol kartları, RF kartları ve beslemeleri bulunur. Cihazın üçüncü ve son bileşeni ise görüntü işlem ve operatör bilgisayarlarıdır. MR cihazında bu bilgisayarların sayısı ikidir. Bu bilgisayarlar MR cihazının görüntülerini oluşturan ve cihazın ana bileşenlerinden birisidirler. MR cihazının ürettiği verileri görünür ve elle tutulur hale getiren parçalardır. Cihazın RF coillerinden alınan veriler iletim hatları aracılığıyla görüntü işlem bilgisayarına gelir. Bu bilgisayar bir tür sinyal işleyicisi olarak çalışır ve gelen bu sinyalleri yorumlar.

Eylül 2016

71


AKTÜEL

Yorumlanan bu sinyallerden görüntüleri oluşturarak çıkışında bağlı olan operatör bilgisayarına iletir. Bu bilgisayardan görüntüler üzerinde ayarlamalar yapılabilir, bu görüntülerin çıktıları alınabilir ya da sekanslar tekrarlanabilir. MR (Manyetik Rezonans Cihazı); • Beyin lezyonlarının görüntülenmesi ve incelenmesinde, • Akciğer, Bronş ve Soluk Borusu detaylı incelenmesinde, • Böbrek, İdrar yolları ve mesane incelenmesinde, • Eklem yerleri ve romatizmal bulgularda, • Sporcu sakatlanmalarında, • Testis ve vajina gibi ürogenital organların genel incelemesinde, • Bağırsak ve batın incelemelerinde vb. yumuşak doku görüntüleme ve incelemesinde sıklıkla kullanılır.

Örnek: Beyin Omurilik Zarının yırtılması sonucu oluşan komplikasyonlar ancak hastanın MR cihazına sokulması ile anlaşılabilmektedir. MRG (Manyetik Rezonans Görüntüleme) Cihazlarının Klinik Avantajları • MR; Yüksek yumuşak doku kontrast çözümleme gücüne sahiptir. Bu durum MRG ye vücuttaki yumuşak doku oluşumlarının görüntülenmesinde tartışılmaz bir üstünlük getirmiştir, • Manyetik rezonans görüntüleme sadece aksiyal değil; koronal ve sagital düzlemlerde de inceleme olanağı sağlamaktadır, • Kemik yapıların artifakt oluşturma özelliği bulunmamaktadır, (Bu durum BT de olumsuzluklara yol açar) • X ışını yerine, güçlü bir manyetik alanda RF dalgaları kullanıldığından iyonizan radyasyon riski bulunmamaktadır, • Damarlar IV kontrast madde uygulanmasına gerek olmaksızın görüntülenebilir, • MRG de kullanılan kontrast maddeler yan etki riski olarak; iyotlu kontrast maddelerden daha emniyetlidir. 72

Eylül 2016



AKTÜEL

MR’da çığır açan mıknatıs teknolojisi Siemens Healthineers bünyesindeki Siemens Mıknatıs Teknolojisi (SMT), yüksek çözünürlüklü MR görüntülemeye yönelik 7 Tesla mıknatısıyla MR’da devrim oluşturan bir inovasyona imza attı

S

iemens Healthineers’ın İngiltere-Oxford’da bulunan Siemens Mıknatıs Teknolojisi (Siemens Magnet Technology - SMT) adlı kuruluşu, sağlık teknolojisinde çığır açan bir yeniliğe imza attı: 7 Tesla (7T) mıknatıs. Hem araştırma hem de klinik uygulama amacıyla kullanılabilen 7T mıknatıs, MAGNETOM Terra adıyla sunuluyor ve MR cihazlarının manyetik alan gücünü iki kattan fazla artırabiliyor. Resmi onay sürecinin tamamlanmasının ardından piyasaya çıkarılması planlanan MAGNETOM Terra; Alzhemier, Parkinson ve multipl skleroz gibi nörolojik hastalıkların daha erken teşhisi açısından çok önemli avantajlar sağlayacak. İngiltere’deki Kraliyet Mühendislik Akademisi’nin devrim niteliğindeki inovasyonlar için her yıl verdiği MacRobert Ödülü’nün finalistlerinden de olan 7T

74

Eylül 2016

teknolojisi ve MAGNETOM Terra, aynı zamanda

yeni ilaçların geliştirilmesine, erken evre hastalıklara yönelik

yeni

tedaviler

oluşturulmasına,

mevcut

tedavilerin etkisinin takip edilmesine de katkıda bulunacak.

SMT’nin geliştirdiği 7 Tesla sistemin ağırlığı, mevcut teknolojilerin ortalama ağırlığının yarısından da düşük.

Böylece sevkıyat ve kurulum süreçlerinde önemli bir avantaj sunuyor. Öte yandan, parça parça sevk edilip,

montajı ve soğutması sağlık kuruluşlarında yapılan sistemlerin aksine, 7 Tesla fabrikada monte edilip soğutuluyor ve havayoluyla doğrudan ilgili noktaya

gönderilebiliyor. Böylece hem kurulum süresi kısalıyor

hem de kısıtlı bir kaynak olan helyumun tüketim oranı önemli ölçüde düşüyor.


Türkiye’de ve Dünyada Tıbbi Cihazlar Ülkelerin kişi başına yapmış oldukları sağlık harcamaları kişi başına düşen tıbbi cihaz sayısıyla doğru orantılı

T

eknolojik gelişmeler, ilerlemeler, hastaların sağlık sistemine erişimini kolaylaştırıp, geliştirirken sağlık harcamalarında da hızlı bir artışa neden oluyor. Son yıllarda sağlık harcamalarındaki artış, tüm dünya ülkelerinin karşı karşıya kaldığı bir gerçek. Yaşlanan nüfus, pahalı ve hızlı gelişen teknoloji, gelişen bilgi kaynakları, hastaların en son teknolojiden yararlanma isteği ve yaşam süresinin uzaması, artan kronik hastalıklar, sağlık harcamalarının; bazı ülkelerde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) artış hızından daha hızlı artmasına neden oluyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), 34 ülkenin üyesi olduğu, merkezi Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan uluslararası bir kuruluş. Ülkemizin kurucu üyelerden olduğu bu teşkilat, ekonomi, kalkınma, yönetişim ve bunlarla ilintili alanlarda politika analizleri üretmekte, bünyesindeki komiteler aracılığıyla üye ülke yönetimlerini bir araya getirerek tecrübe paylaşımını sağlayan platformlar oluşturuyor. Türkiye’de 1 milyon kişi başına düşen bilgisayarlı tomografi cihazı 14,1 adetken, OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı)ortalaması 22,5 adet. Türkiye bu değerle OECD ortalamasının oldukça altında görünüyor. Bu durumu, ülkemizde sağlık alanında yapılacak yatırımlarda ve harcamalarda, politika belirleyicilerinin göz önünde bulundurması gerekiyor. Tıbbi cihazların OECD ülkelerindeki durumuna bakıldığında ülkelerin gelir seviyeleri de göz önünde bulundurulması gereken önemli bir konu.

Kişi başı gelir seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde, kişi başına düşen tıbbi cihaz sayısı artıyor. Örneğin, bir milyon kişi başına düşen MR sayısı Japonya’da kişi başı GSYİH düzeyi ve bir milyon kişi başına düşen 46,9 MR cihazı, 101,3 bilgisayarlı tomografi cihazı ile üst sıralarda yer alıyor. Aynı durum ABD için de geçerli. ABD’debir milyon kişiye 35,5 MR cihazı ve 43,4 bilgisayarlı tomografi cihazı düşüyor. Aynı şekilde İzlanda’da bir milyon kişiye 21,8 MR cihazı ve 40,5 bilgisayarlı tomografi cihazı düşmekte. Sıralamada sonlarda yer alan ülkelere bakıldığında Meksika’da bir milyon kişiye 2,2 MR cihazı, 5,1 bilgisayarlı tomografi cihazı düşüyor. Türkiye’de bir milyon kişiye düşen MR ve bilgisayarlı tomografi cihazı ile doğumda beklenen yaşam süresi değerleri ise OECD ortalamasının oldukça altında. Ülkelerin gelir düzeyleri arttıkça kişi başına düşen tıbbi cihaz sayılarında da bir artış görünmekte. ABD, Japonya, İsviçre, İzlanda, Finlandiya, Danimarka gibi ülkelerde gelir düzeylerine paralel olarak kişi başına düşen tıbbi cihaz sayılarında da artış söz konusu. Ülkelerin kişi başına yapmış oldukları sağlık harcamaları da kişi başına düşen tıbbi cihaz sayısıyla doğru orantılı olarak artıyor. ABD’de kişi başı toplam sağlık harcaması 8.745 ABD doları, Japonya’da 3.649 ABD doları, İzlanda’da 3.642 ABD doları, İsviçre’de 6.080 ABD doları, Finlandiya 3.686 ABD doları düzeyinde. Bu ülkelerde kişi başına daha fazla sayıda tıbbi cihaz düşüyor.

Eylül 2016

75


AKTÜEL

Sony cerrahi monitör serisi Sony Full HD çözünürlüğe sahip yeni ve uygun fiyatlı 24 inç ve 27 inç LCD medikal monitör serisini tanıttı sağlayan tam ekran koruması ve ince düz ekran gibi kullanıcı deneyimini iyileştirecek konulara da önem verildi.

S

ony cerrahi monitör serisini iki yeni Full HD LCD medikal monitör olan LMD-2735MD ve LMD-2435MD ile genişlettiğini duyurdu. Medikal piyasadaki artan Full HD talebini karşılamak üzere tasarlanan bu iki monitör, cerrahi endoskopi, laparoskopik kamera sistemleri ve diğer uyumlu medikal görüntüleme sistemleri için 2D renkli video görüntüleme sağlıyor. Bu monitörler, kompakt ve kullanıcı dostu tasarımlarıyla ameliyathaneler, cerrahi merkezleri, klinikler ve muayenehaneler gibi modern medikal ortamlar için ideal ürünler olarak öne çıkıyor. Tanıtılan yeni modeller, Sony’nin mevcut yeni nesil HD medikal monitör serisi LMD-2765MD ve LMD-2760MD’ye katılıyor. 24 inç ve 27 inç ekran boyutları ile bu medikal monitörlerin yaygın olan modern ve kompakt tasarımı korundu; böylece monitörlerin sağlık kurumlarındaki ortak alan kısıtlamalarına uyumu sağlandı. Kolay temizlik ve dezenfeksiyon

76

Eylül 2016

Yüksek görüntü kalitesi, kullanıcı dostu özellikler, Sony kalitesi ve güvenilirliği Daha iyi görüntü kalitesi: Full HD çözünürlük (1920 x 1080 piksel) ile endoskopik cerrahinin yanı sıra mikroskobik cerrahi sırasında sıklıkla ihtiyaç duyulan çok büyütülmüş görüntülerin ayrıntılı olarak incelenmesi destekleniyor. Monitörlerin yüksek kontrastı, hızlı tepki süresi ve D65 ve D93’e ek olarak D56’nın yeni renk sıcaklığı ayar seçeneklerini de içeren geniş renk aralığı ile gelişmiş görüntü üretimi sağlanıyor. Medikal kullanım çeşitliliği: Her iki monitörün toza ve kire karşı koruma için girintili olan konnektör panellerinde Kompozit video, S Video, Analog RGB/ Komponent, HD (SD)-SDI ve DVI-D için birer giriş terminali bulunuyor. DVI-D terminali doğrudan çıkış işlevine sahip ve harici kontrol terminalleri (RS-232C ve Ethernet) mevcut sistemlere kolayca entegre ediliyor. Böylece sağlık personeli, görüntü kaynaklarını ameliyathanelerdeki kayıt cihazlarına veya ikincil monitörler gibi diğer cihazlara kolayca aktarabiliyor. Ayrıca arkadaki dikey konnektörler sayesinde kurulum ve kablolara erişim daha kolay bir şekilde sağlanıyor.

Modern ve kompakt tasarım: Ekran boyutlarının büyük olmasına karşın, monitörlerin modern tasarımı oldukça kompakt. Her iki modelin derinliği de yalnızca 78 mm. Ayrıca ergonomik tasarım, kullanıcıların monitör konumunu mevcut işe uygun şekilde kolayca ayarlamasını sağlıyor. Medikal ortamlarda kullanıma uygun mekanik tasarım: Monitörlerin fansız tasarımı, sessiz çalışma ve daha az hava sirkülasyonu sağlıyor; böylece monitörün temizlenmesi kolaylaşıyor. Standart AC güç kaynağına ek olarak, isteğe bağlı AC adaptörü AC-120MD kullanıldığında DC kaynağı da kullanılabiliyor. Kullanıcı dostu ve zengin ekran işlevleri: Monitörün ön alt panelinde yönlendirmeli bir kullanıcı arabirimi kontrol paneli buluyor. Bu panelde operatörü sonraki mevcut seçeneğe yönlendirmek için arka aydınlatmalı düğmeler kullanılıyor. Farklı medikal uygulamalar için kullanışlı olan döndürülmüş ve ayna görüntüler ve görüntü içinde görüntü gibi çeşitli görüntü modları seçilebiliyor.


AKTÜEL

Sony’den verimli iş akışı için çok yönlü kayıt ve depolama çözümleri Sony, HD / Full HD / 3D / 4K kayıt özelliklerine sahip medikal video kaydediciler ile medikal sektörde kayıt ve saklama çözümleri sunuyor…

S

ony kaydediciler, çeşitli kayıt avantajları sunarak hastane verileri yönetimine önemli katkılar sağlamayı amaçlıyor. Kaydediciler, hastanelerde ameliyathane ve radyoloji, cerrahi merkezleri ve doktor ofisleri dâhil olmak üzere klinik ortamlarda geniş bir yelpazede kullanım için dizayn edildi. Kompakt tasarımları, tıbbi sistemlere kolayca entegrasyonunu sağlıyor. Ayrıca hasta verilerini koruyan gelişmiş güvenliğe sahipler. Sony medikal kayıt cihazları, ameliyat sırasında çekilen yüksek kaliteli renkli video ve fotoğrafları depoluyor. Kayıt cihazlarıyla yakalanan bu görüntüler; hasta kayıtları, konsültasyon, eğitim ve öğrenimde yardımcı olan doğru ve uzun ömürlü cerrahi prosedür belgeleri sağlıyor. Dahili HDD ve harici ortama ( USB ,DVD,NAS ) eşzamanlı kayıtlar HVO-550MD, HVO-550MD/FHD, HVO-500MD/ FHD(SUR) modelleri ile HD ya da Full HD video sinyalleri dahili sabit disk sürücüsüne ve menü seçimi üzerinden harici bir USB sürücü veya ağ sunucusuna aynı anda kaydedilebiliyor, ya da kaydedicinin dahili DVD sürücüsüne de doğrudan kayıt yapılabiliyor. Bu eş zamanlı kayıt özelliği ile veriler ve video dosyaları kaydedildikten sonra başka bir depolama ortamına kopyalama ihtiyacı ortadan kalkıyor ve kullanıcılara zaman kazandırılıyor. Ayrıca verileri kaybetme riskine karşı da ekstra bir güvenlik sağlanmış oluyor. Uzun Kayıt Süreleri ile Yüksek Kalite Kaydedicinin yüksek kapasiteli disk sürücüsü HD kalitesinde kesintisiz uzun video kayıtlarına izin veriyor. Üç görüntü kalitesi ayarları (Standart/Yüksek/ En İyi) arasında seçim yapılarak HD video kaydı olarak 60 ve 194 saat (veya SD video kaydı olarak

158 ila 348 saat) kayıt oluşturulabiliyor. Her bir kayıt maksimum 24 saat kaydedilebiliyor. Videolar yüksek kaliteli AVCHD veya MP4 dosyaları olarak iletiliyor. 4K kayıt cihazına yükselmenin avantajları nelerdir? Yeni 4K medikal monitörler, medikal sektöründe şimdiye kadar sunulan en yüksek kaliteli çözünürlüğü sağlıyor. Gelişmiş netlik ve gelişmiş çözünürlük bir araya gelerek operasyonlar sırasında nesneleri tespit etmeyi kolaylaştırıyor. Tabii, 4K içerik görüntülemek aynı zamanda kayıtları da 4K çözünürlükte kaydetmemiz gerekeceği anlamına geliyor. HVO4000MT, Full HD’nin dört katı çözünürlükte çok yüksek kaliteli görüntüler için Sony’nin XAVC S codec’ini ve verimli MPEG-4 AVC/H.264 sıkıştırma teknolojisini kullanarak ayrıntılı 4K (3840 x 2160) videolar kaydedebiliyor. Aynı video, aynı anda hem 4K hem 2K (Full HD) kalitesinde kaydedilebilmekte. Çekilen 4K videonun kalitesinin düşürülmesiyle elde edilen bu 2K materyal, günlük paylaşım ve standart PC’lerde oynatma için ise ideal.

Eylül 2016

77





81

Eylül 2016

Eylül 2016

81


|

(NEM ALMA CİHAZLARI)

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Nebulizatörler

Ateş Ölçerler

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


AKTÜEL

Sağlık yapıları için öneriler... RSG İç Mimarlık hastalıklarla mücadele konusunda danışanların en yüksek seviyede motive olmaları için sağlıklı ve güven verici mekan tasarımlarının gerekliliğini savunuyor

M

arkalı konutlar, ofis projeleri, turizm işletmeleri, sosyal mekanlar ve sağlık yapıları gibi birçok farklı alanda iç mimari ve uygulama projelerine imza atan R. Semih Güven ve Didem Güven ortaklığındaki RSG İç Mimarlık, danışanların iyi sağlık hizmeti alabilmeleri ile hastane personelinin etkin şekilde servis sunabilmeleri adına alanların birbirleriyle ilişki kriterlerinin ve fonksiyonlarının da iyi düşünülmesi gerektiğine inanıyor ve sağlık yapılarını bu anlayıştan yola çıkarak tasarlıyor. Sağlık yapılarının tasarımında birimlerin birbirleriyle etkileşimi minimum seviyede tutulmalı... Hasta odaları, restoran ve kafeler, bekleme alanları ve muayenehaneler gibi birçok fonksiyonu içinde barındıran sağlık yapılarının tasarımında yönetmeliğe uygun hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Didem Güven, bu yönetmeliğin gerekliliklerinin büyük ölçüde tanımlayıcı olduğunu şu sözlerle dile getiriyor; “Sağlık yapıları iç mekan tasarımında ilk olarak hastane koşullarının birçok anlamda her geçen gün iyileştirilmesiyle belirlenen hastane yönetmeliğine uygunluğun incelenmesi ve bu gerekliliklerin sağlanması esas alınmalı. Birçok farklı fonksiyonun çözümlenmesinde ve birbirleriyle olan ilişkisine yön verilmesinde bu yönetmeliğin gereklilikleri büyük ölçüde tanımlayıcı oluyor. Alanlar arası geçişler,

84

Eylül 2016

geçişler üzerinde kontrol sağlanması, kullanım kolaylığı ve acil müdahale olasılıkları düşünülerek iyi planlanmalı, yalın ve elverişli çözümlenmelidir. Birimlerin birbirleriyle etkileşiminin minimum seviyede tutulması dikkat edilmesi gereken unsurlardandır. Böylece farklı rahatsızlıkları olan kişileri bir araya getirmekten kaçınılması ile bulaşıcı olabilecek rahatsızlıkların engellenmesi ve danışanların motivasyonlarının korunması sağlanır. Örneğin, çocuk hastalıkları ile hastaneye başvuran kişilerin, çok daha ağır hastalıklarla baş eden birimlerle etkileşiminin mümkün seviyede azaltılması gerekir. Sadece danışanların değil, kişilere destek olabilmek üzere yanlarında bulunan aileleri için de aynı hassasiyet gösterilmeli, hastalık sürecinin rahat geçirilmesi için düşünülebilecek tüm unsurlar, iç mekan tasarımlarına yansıtılmalıdır...”


AKTÜEL

Havalandırma sistemlerine dikkat! Medicana International İstanbul Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Cengiz Uzun, uygun temizliği ve bakımı yapılmayan havalandırma sistemlerinin insan sağlığını tehlikeye soktuğunu belirtiyor

M

ikroplar nemli ortamlarda ve durgun sularda barınıp, kolayca çoğalabilir. Su depoları, soğutma sistemleri, duş başlıkları, kapalı havuzlar gibi durgun suların bulunduğu ortamlar mikropların gelişmesi için ideal ortamlardır. Havalandırma ile, duş alırken etrafa saçılan mikropların solunması sonucu hastalık bulaşır. Su sistemlerinde yer edinip çoğalan bakteriler, aerosoller sayesinde havaya karışarak insan vücuduna kolayca girebilir. Özellikle oteller, büyük iş merkezleri, büyük alışveriş merkezleri, hastaneler, kapalı havuzlar gibi merkezi havlandırma ve su sistemleri olan yerlerde hastalık bulaşabilmektedir. Lejyoner hastalığına neden olan “Legionella pneumophila” bakterisi özellikle durgun sularda ürer. Suyun havaya saçılması sonucu solunum yoluyla alınan bakteriler akciğerlere girerek enfeksiyona neden olur. Bu bakterinin neden olduğu rahatsızlık, gribal bir enfeksiyon rahatsızlığı gibi geçebilir. Kişi bunu fark etmeyebilir. Bakteriye maruz kalan kişide ateş, halsizlik, kas ağrıları, iştahsızlık, baş ağrısı olabilir. Öksürük, nefes darlığı eklenebilir. Bazen bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal görülebilir. Zayıf bünyeye sahip insanlar bu hastalığa daha kolay yakalanabilmektedir. İçki, sigara tüketimi, ileri yaş vücut bağışıklığının zayıflamasına yol açan en önemli etkenlerden bazılarıdır. Sigara ve alkol kullanımı, 65 yaş üzeri, kanser hastalığı gibi bağışıklık sistemini baskılayan durumlarda ağır akciğer enfeksiyonuna neden olabilir.

Bu enfeksiyonların başında “lejyoner” hastalığı yer alıyor!

Bu ciddi akciğer enfeksiyonunun önlenebilmesi için bakterilerin bulunabileceği

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Cengiz Uzun

ortamların uygun şekilde temizliği ve dezenfeksiyonu önemlidir. Ciddi ve ölümcül bir hastalık olan

lejyoner hastalığına yakalanmamak adına ev ve iş

yerlerimizde kullandığımız su depoları, su sistemli havalandırma ünitelerinin bakımı ve temizliğine dikkat etmeliyiz. Mikrobu öldürebilmek için birçok yöntem vardır. Suyun ısısının 70 dereceye çıkartılıp, tüm musluk ve duş başlıklarından 70 derecede su

gelene kadar akıtılması ucuz ve kolay bir yöntemdir.

Bunu dışında ozonlama, iyonizasyon gibi farklı yöntemlerde vardır. Ancak bu konuda uzman

kişilerden yardım olmak en doğrusudur. Hastalığın tedavisinde her antibiyotik etkili değildir. Hastalık

ağır seyredip ölümle de sonuçlanabileceğinden bir sağlık kuruluşuna başvurmak ve tedaviyi sağlamak önemlidir.

Eylül 2016

85


AKTÜEL

3 şehirde hastane mikrobuna karşı özel havalandırma çözümü Toplam 3 bin yatak kapasitesine sahip Adana Entegre Sağlık Kampüsü, Yozgat Şehir Hastanesi ve Elazığ Entegre Sağlık Kampüsü’nde kritik öneme sahip özel havalandırma sistemleri kullanıldı

T

ürkiye’nin farklı şehirlerindeki devlet hastanelerinde hastane mikrobuna karşı özel havalandırma sistemleri tercih edildi. Toplam 3 bin yatak kapasitesine sahip Adana Entegre Sağlık Kampüsü, Yozgat Şehir Hastanesi ve Elazığ Entegre Sağlık Kampüsü’nde dünyanın ısıtma, soğutma ve motor kontrol sistemleri devi Danfoss ürünleri kullanılacak. Rönesans İnşaat’ın gerçekleştirdiği 3 proje de tamamlandığında Türkiye’nin en önemli sağlık kampüsleri arasında yer alacak. Hastanelerde kullanılacak Danfoss’un HCAV FC 102 ürünleri, hastane havalandırmasında mikropların, ameliyathane, hasta odası, temiz oda ve koridor gibi alanlara yayılmasını engelleyecek. Hastane havalandırmaları neden önemli? Hastanelerde havalandırma sistemleri hayati önem taşıyor. Örneğin ameliyathanede hijyenik klima santralinin ya da basınçlandırma fanlarının çalışmaması ya da arızalanması durumunda mikroplar yayılabiliyor. HCAV FC 102 sistemi, hem hastaların korunması hem çalışan personelin konforu için kullanılıyor. Danfoss’un VLT FC 102 modelindeki düşük arıza oranı söz konusu riskleri engelliyor. Mikroplar odadan koridora yayılıyor

86

Eylül 2016

Hastane havalandırma sistemlerinde bir diğer kritik konu ise hasta odalarının havalandırılması olarak biliniyor. Mikropların hasta odalarından koridorlara yayılmasının engellenmesi hastalar, hasta yakınları ve personel için son derece önemli. Arızalı ya da yanlış seçilmiş bir cihaz ile hassas basınçlandırma yapılmadığı durumlarda hastane mikrobu yayılıyor ve hasta olmayan hasta yakınları ve personel de risk altında bulunuyor. Rönesans İnşaat 10+yıl cihaz ömrü ve piyasada en düşük arıza oranına sahip cihazları nedeniyle Danfoss’un HCAV FC 102 ürününü kullanıyor. Ayrıca Danfoss enerji verimliliği konusunda %3 enerji kazanımı sağlıyor. Danfoss cihazları verimlilikte %98 performans gösteriyor. Ekipmanları koruyor Danfoss’un basınçlandırma uygulamalarında kullanılan cihazlarının içerisinde bulunan 4PID ile kolayca programlanabilmesi ve Standart Yangın Modu olası yangın durumunda emniyet sağlıyor. Danfoss’un en önemli özelliklerinden Harmonik Filtre ve Dahili olan Dahili RFI filtre özelliğini standart olarak sunması hastanede bulunan hassas ameliyat ekipmanlarının harmoniklerden etkilenmesini engelliyor; hassas emar ve ölçüm cihazları gibi önemli ekipmanların işleyişine katkı sağlayarak arızalardan koruyor.


AKTÜEL

Çocuk Hastanelerinde gelişmiş teknolojiler

S

ony Sağlık Çözümleri, Londra’da bulunan Alder Hey Çocuk Hastanesi’nin modern ve teknolojik bir tesise kavuşmasına tam destek vererek bu alandaki vizyonunu, teknolojisini ve gücünü anlamlı bir şekilde hissettirmeye devam ediyor. Sony Sağlık Çözümleri Ekibi, Londra’da bulunan Alder Hey Çocuk Hastanesi’ne gelişmiş teknolojiler sunarak anlamlı bir destek sağladı. Tesiste sunulan çözümlerin arasında, ameliyathanelerin dijital olarak geliştirilmesi, eğitimler için yeni nesil ekran ve kameralar, çocukları rahatlatmak için tasarlanan, Avrupa’nın ilk ditijal ve interaktif akvaryumu bulunuyor. Ameliyathanelere dijital destek Alder Hey ve Sony arasındaki iş ortaklığının ilk adımında, 13 ameliyathane Sony’nin en gelişmiş çözümleriyle desteklendi. Yenilenen ameliyathanelere cerrahlara OptiContrast Panel™ ve daha büyük ekran boyutu sayesinde yüksek kaliteli görüntüleme deneyimi sunan iki adet Sony LMD-2760MD cerrahi monitör eklendi. Ayrıca, ameliyathanelerdeki sağlık ekiplerine ek içerik sunmak için, her ameliyathaneye bir adet profesyonel 43 inç BRAVIA® ekran yerleştirildi ve tüm ameliyat prosedürünün kaydedilebilmesi için her tavanlara Sony SRG-300SE kamera monte edildi. Yüksek çözünürlüklü video akışıyla zenginleşen tıp eğitimleri

İş birliği kapsamında Sony, Alder Hey’e, hastane çapında, güçlü bir IP video ağı kurdu. Kurulan sistemle, ameliyathanelerde bulunan tüm video kaynakları hastane ağı üzerinden diğer tüm ameliyathanelerle paylaşılabiliyor. Bu sistem, gelecekte kurulacak konferans salonları ve Alder Hey dışındaki eğitim kurumlarına eğitim amaçlı olarak sinyal iletme özelliğine de sahip. Video ağı sayesinde, yüksek çözünürlüklü cerrahi kayıtlar, entegrasyonu sağlanmış on üç ameliyathanedeki ekranlara anında aktarılabiliyor; kampüsün her noktasında cerrahlar ve öğrencilerle paylaşılabiliyor. Dijital akvaryum çocukların endişesini azaltıyor Sony, dünyada bir ilk olarak, teknolojik bakımdan dünyanın en yenilikçi çocuk hastanelerinin en büyüklerinden biri olan “Alder Hey in the Park” hastanesinde ameliyat olmayı bekleyen endişeli çocukları yatıştırmaya yardım eden renkli bir dijital akvaryum oluşturdu. Bu yaratıcı çözüm, Alder Hey’in karşılaştığı en büyük sorunlardan biri olan hasta endişesini azaltılıyor. Ayrıca, çocuklar tabletlerde kendi deniz kaplumbağalarını ve diğer deniz canlılarını çizip, renklendirip sanal akvaryuma bırakıyor ve büyük bir keyifle bunların diğer canlılarla etkileşimini izliyor.

Eylül 2016

87


AKTÜEL

Metaxdoor’dan Hastane Çözümleri Metaxdoor Yönetim Kurulu Başkanı E. Tuba Arslan; “38 ülkeye İhracat yapıyoruz. Hedefimiz 2016’yı 40 ülke ile bitirmek” Her türlü yapıda giriş ve geçiş çözümleri sunan Metaxdoor Avrupa’nın alanında uzman firmaları ile işbirliği içerisinde yürüttüğü Ar-Ge çalışmaları ile her zaman en yenilikçi sistemleri kullanıcılara sunuyor. Hastanelerde özellikle yoğun bakımlarda kullanılan Hermatik ve Klinik oda kapıları ile bakteri ve virüs geçişini engelleyen sistemler üreten Metaxdoor Yönetim Kurulu Başkanı E. Tuba Arslan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik… Yolum bir şekilde alüminyum ve camla kesişti… “Uzun süre giydirme cephe firmalarında görev yaptım. 2000 yılında ne yapalım, nereden başlayalım derken hem alüminyum camı içeren hem de otomasyon olan yani teknoloji gerektiren bir ürünle pazara girmek istedik. Yabancı ürünlerin çok fazla aktif olduğu, yerli üreticinin çok fazla olmadığı bir pazarla karşılaştık. Daha şirketimizi kurmadan marka olmak, ihracat yapmak ve üretimi en iyi şekilde sunmak gibi hedeflerimiz vardı. 2002 yılında şirketimizi kurduğumuzda da Metaxdoor tescilledik. Ufak ürünlerle başlayıp kendi tasarımımızı yapıp üretecek kadar yol kat ettik.” Kobilerde Ar-Ge yokken bizim vardı… “Sektörde çalıştığım dönemde ürünlerle ilgili bir ön çalışma yapılması gerektiğini gördüm. Dünyadaki sistem nasıl işliyor diye baktığımızda Ar-Ge’nin bu işin olmazsa olmazı olduğunu gördük. Ürünlerinizi her daim geliştirmek zorundasınız. Gelişmek anlamında önü açık bir ürün üretiyorsanız Ar-Ge’niz olmak zorunda.” Ana ürünlerimizi kayar kapılar ve döner kapılar… “Kayar kapıların üretim süreçleri kısa ve daha basit, fiyat olarak uygun ve daha çok tercih ediliyor. Çok sayıda AVM, hastane, apartman, market girişlerinde rüzgârlık olarak da kullanılabiliyor. Bu kapılar

88

Eylül 2016

hayatın her alanında kullanılabiliyor. Estetik açıdan dairesel olarak ürettiğimiz ürünler var. Özellikle hastanelerde çok yaygın olarak kullandığımız klinik oda kapılarımız ve hermatik kapılarımız var. Hermatik kapılar özellikle yoğun bakımlarda, ameliyathane girişlerinde tercih edilen, iç ve dış mekândaki basıncın korunmasını sağlayan, bakteri ve virüs geçişini engelleyen kapılardır. Son yıllarda hastanelerde uygulanan şartnamelerde kullanılması gereken kapılardır. Hastanelerde kurşunlu kapılarımız da kullanılmaktadır. Kurşunlu kapılar radyasyon yayan yani röntgen odalarında kullanılmaktadır.” İhracata önce yakın komşularımızlar başladık… “Bu işe girdiğimizde Rusya, Türki Cumhuriyetler ve Irak’tan çok ciddi bir talep vardı. Arkasından Dubai, Abu Dabi gelmeye başladı. Sonra Fransa ve İngiltere’den talepler almaya başladık. Bu dönemde sosyal iletişim ağları çok büyük avantajlar sağlıyor bize.


Dünya o kadar çok globalleşti ki insanlar oturdukları yerden bize ulaşabilir hale geldiler. Teknik alt yapımız çok kuvvetli olduğu için taleplere karşılık verebildik.” Şunu gördük ki biz bu kapıları Avrupa’da satabiliriz… “Avrupa’da geçerliliği olan belgeler almamız gerektiğine karar verdik. Bu belgeyi alabilmek için Almanya’ya başvuruda bulunduk. Yapılan testler sonuncunda da kalitemizi kanıtlayarak belgelerimizi aldık. Bu belge Avrupa’da önümüzü çok açtı. Şu anda İngiltere, Almanya, Fransa, İrlanda, Romanya başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat yapıyoruz. Şuan 38 ülkeye ihracatımız var. Hedefimiz 2016’yı 40 ülke ile bitirmek.” Yerli üretici olmamız dolayısıyla yurt içine daha az satış yapıyoruz… “Yurt dışı satışlarımız çok iyi olmasına karşın yurt içinde yerli üretici olmamız ve marka sebebiyle daha az satış yapabiliyoruz. Bu durum bizi çok üzüyor. Ciro hedefli büyümek istemiyoruz. Biz yaptığımız işten keyif alan insanlarız. İhracat yapıyor olmaktan keyif alıyoruz. Küçük birer sanayi olabiliriz. Koca bir kumsalda küçük bir kum tanesi de olabiliriz. Ama tüm kumlar bir araya geldiğinde bir kumsal oluşturabileceğimiz unutulmamalıdır.” Ürünlerimizi artık millileştirmeliyiz… “Firmaların değerlendirme yaparken ürünlerin burada üretildiğini, paraların bizim ülkemizde kaldığını unutmamaları gerekir. En azında yerli üreticiye şans verilmeli…”

Eylül 2016

89


AKTÜEL

Türkiye’de Dijital Hastane Dönemi Turkcell ve Rönesans’tan Şehir hastanelerinin teknolojik altyapısında Dijital Hastane Dönemi’ni başlatacak güç birliği…

T

Rönesans Sağlık Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yanıkömeroğlu

urkcell ve Rönesans Sağlık Yatırım, sağlıkta dijital hastane dönemini başlatacak şehir hastaneleri projeleri için dev bir işbirliğine imza attı. Yapılan anlaşmayla Rönesans Sağlık Yatırım tarafından Adana, Bursa, Elazığ ve Yozgat’ta inşa edilen şehir hastanelerinin tüm dijital altyapısı Turkcell tarafından sağlanacak. 4 hastane için toplam proje bedeli yaklaşık 500 milyon TL’ye ulaşan işbirliği kapsamında Turkcell, altyapı kurulumunun yanı sıra 5 yıl süreyle sistemin kesintisiz işlemesi için bilgi teknolojileri alanında takip ve yönetim hizmeti de verecek. Sağlıkta çığır açacak işbirliği kapsamında Turkcell, 5 yıl boyunca bilgi teknolojileri altyapısı, Hastane Bilgi Yönetim Sistemi uygulama yazılımı, servisi ve hastanede barındırılacak ilgili veri giriş personeli ile bu kapsam içindeki tüm operasyonu yönetecek. İlk etapta Yozgat Şehir Hastanesi ile başlayacak bu dönüşüm sırasıyla Adana, Elazığ ve Bursa’da hayata geçirilecek. Sağlık alanında gerçekleştirilen reform niteliğindeki

90

Eylül 2016

Turkcell Kurumsal Satış Grup Başkanı Tuğrul Cora

şehir hastaneleri projesinde Rönesans ile işbirliğine gitmekten büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Turkcell Kurumsal Satış Grup Başkanı Tuğrul Cora; “Türkiye’nin Turkcell’i olarak ülkemiz için gerçek anlamda hayati bir öneme sahip bu projede teknolojimizle aktif biçimde yer almanın gururunu taşıyoruz. Türkiye’nin hemen her alanında başlayan dönüşümüne teknolojimizle katkı sağlayarak dijital hastane dönemini resmen başlatıyoruz” dedi. Turkcell ile gerçekleştirdikleri işbirliğiyle ilgili açıklama yapan Rönesans Sağlık Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yanıkömeroğlu; “Kamu Özel İşbirliği modeli ile inşa edilen hastane projelerinde 9.500 yatak kapasitesiyle Türkiye’de lider konuma ulaşan Rönesans Sağlık Yatırım olarak, projelerimizin teknoloji altyapısını Turkcell gibi güçlü bir iş ortağıyla kuracak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Proje kapsamındaki ilk hastanenin bu yıl içerisinde Yozgat’ta faaliyeti girmesi planlanıyor.


AKTÜEL

Sağlık için taze hava şart Konfor ve verimlilik Mitsubishi Electric Lossnay Havalandırma Cihazları’nda buluştu

T

aze havanın; evlerde geçirilen zamanın daha huzurlu olması, iş yerleri ve okullarda konsantrasyonun sağlanması ve verimin artması gibi birçok avantajı bulunuyor. Sağlığı ve yaşam kalitesini etkileyen iç mekan havasının tazelenmesi ve ortamın ısıtılıp soğutulması sırasında ise enerjiyi en verimli şekilde kullanarak kayıpları minimuma indirmek gerekiyor. 90 yılı aşkın tecrübesiyle konutların, okulların, ofislerin, hastanelerin ve alışveriş merkezlerinin iklimlendirme ihtiyacını karşılayan Mitsubishi Electric, Lossnay Havalandırma Cihazları ile merkezi ya da bireysel yaşam alanlarının konforu için taptaze bir hava sağlıyor. Lossnay Havalandırma Cihazları, enerji verimliliği avantajıyla ısı kaybını minimumda tutarak taze havayı ortama aktarıyor. Mitsubishi Electric Lossnay Havalandırma Cihazları Günümüzde yeni yapılar, ses ve ısı transferini en aza indirmek amacıyla hava sızdırmazlığı daha yüksek olarak inşa edildiği için daha iyi bir havalandırmaya ihtiyaç duyuyor. Isıtılan, soğutulan veya nem dengesi sağlanan havanın dış ortam havası ile karışması sırasında oluşan enerji kayıpları, içeri alınan havanın herhangi bir filtreden geçmemesi, dış ortam gürültüsünün doğrudan içeride ses kirliliğine sebebiyet vermesi bu dezavantajlardan sadece birkaçını oluşturuyor. Ortama temiz ve sağlıklı bir şekilde taze hava sağlayan Mitsubishi Electric Lossnay Havalandırma Cihazları ile tüm bu problemler son buluyor. Lossnay Havalandırma Cihazları, yapısında barındırdığı iki fanın bağımsız kontrolü sayesinde, karbondioksit veya sigara dumanı gibi kirletici gazların yoğun olduğu kirli havanın ortamdan emilmesini de sağlıyor. Bu özellik sensörler aracılığıyla programlı

ve otomatik olarak uygulanabiliyor. Ortama toz veya kirleticilerin girmesini engellemek için yüksek basınçlı mekanlar oluşturmayı mümkün kılıyor. Yüksek verimli Lossnay Mitsubishi Electric, Lossnay Havalandırma Cihazları ile saatte 100 m3‘lük bireysel ihtiyaçlardan, tek gövdede 2.500 m3’lük üniteler ve bu ünitelerin kombinasyonlarıyla elde edilebilecek yüksek kapasiteler sayesinde endüstriyel alanların havalandırma ihtiyaçlarına kadar alternatifli çözümler sunuyor. Lossnay cihazların sıcaklık ve nem transferi sağlayan özel selülozik güçlendirilmiş zarlı eşanjörü ile yüzde 80’i aşan verimlerde çalışma sağlamak mümkün. Bu özel ısı değiştirici eşanjör teknolojisi, içeriden atılan hava ile dışarıdan alınan havayı birbirine karıştırmadan havalandırma yapabildiği için kirli havanın tekrar içeri dönüşünü engellemiş oluyor. Sıradan plakalı ısı değiştirici sistemlerden farklı olarak selülozik eşanjör nem transferi de gerçekleştiriyor. Böylece yüzde 100 taze havayı, ısı kaybı minimumda tutularak ve nem dengesi sağlanmış olarak ortama aktarabiliyor. Mitsubishi Electric Lossnay Havalandırma Cihazları, son zamanlarda yeniden artan şehir merkezi yapılanmalarında kolay montajı, basit kullanımı, sağladığı enerji tasarrufu, akıllı bina otomasyonuna uyumlu yapısı ile yeşil bina sertifikasyonlarının öne çıkan ürünü olarak dikkat çekiyor. Bu cihazlar, katma değerli projeleri ile fark yaratan inşaat firmaları ve konfor arayan bireysel tüketiciler tarafından her geçen gün daha fazla tercih ediliyor.

Eylül 2016

91


AKTÜEL

Yatak endüstrisinin ilk ve tek spesifik fuarı “SleepWell Expo” Yatak sektöründe inovasyon, teknoloji ve tasarım triosunun şovu başlıyor!

O

tlardan doldurulan döşeklerden, yün döşeklere, sünger yataktan günümüz yataklarına değişe değişe… Yaşanan tüm bu gelişim evreleri elbette ki o günün şartları için inovatif değişimlerdi… Günümüzde yatak artık en modern halini almış olabilir mi diye sorduğumuzda; ergonomi, hammadde ve bileşenler devreye giriyor ve yataktaki bu gelişim bizleri her yeni günde şaşırtmaya devam ediyor. Sektör bu yeni geliştirilen ürünleri, SleepWell Expo’da takip ediyor. Yaylı yataklar, visko yataklar, lateks yataklar, uyku sistemleri, rulo yataklar, karyola sistemleri, visko yastıklar, medikal yastıklar, kaz tüyü yastıklar, çocuk yatakları, yatak koruyucu alezler, hareketli yataklar, özel sipariş yataklar, at kıllı yataklar, kişiye özel yataklar, yuvarlak yataklar, doğal yataklar, medikal yataklar, akıllı yataklar, kaz tüyü yorganlar, bazalar, metal karyolalar, yatak başları… SleepWell Expo 2016 dünya yatak sektörünü ağırlamaya hazırlanıyor… SleepWell Expo İstanbul, 20-23 Ekim 2016 tarihlerinde sektörün profesyonellerini 3. kez bir araya getirecek. 2015 yılında 79’u yerli, 22’i yabancı olmak üzere 101 katılımcının iştirak ettiği ve toplam 5 bin 238 ziyaretçinin takip ettiği, fuar profesyonellerin buluştuğu bir arena olan SleepWell Expo, bu yıl da genişleyen ziyaretçi ağı ve artması planlanan katılımcı sayısı ile yeni iş fırsatları oluşturacak. Genişleyen ziyaretçi ağı ve artan katılımcı sayısı ile dikkatleri üzerine çekecek olan SleepWell Expo 2016 Türkiye’de yatak endüstrisine ait ilk ve tek spesifik fuar olma özelliği ile Voli Fuar tarafından düzenleniyor. Yatak endüstrisine yepyeni açılımlar sunmayı hedefleyen SleepWell Expo Fuarı, organizasyonlarıyla sektörü canlandırmak ve yatak endüstrisi liderlerini İstanbul’da toplamak amacıyla, organizasyona ev sahipliği yapıyor. Yatak ve uyku ürünleri sektöründe başka spesifik bir fuar olmadığını belirten fuar yöneticileri, sektördeki gelişmelerin yakından takip edildiği, iç ve dış piyasa açısından önemli bir rol üstlenen Sleepwell Expo’nun, yakın gelecekte kendi kulvarında dünyanın en büyük organizasyonu olacağına inandıklarını belirtti.

92

Eylül 2016

Ömrümüzün üçte birinin geçtiği yatağın hikâyesini keşfedin! Ömrümüzün üçte birini geçirdiğimiz yatağın son trendlerini görebilmek için Türkiye’nin ilk ve tek ihtisas fuarı olan ve 20-23 Ekim 2016 da İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek SleepWell Expo 2016’ya uykuyu, huzuru ve sağlığı önemseyen herkesi ziyaret etmeye bekliyoruz. Resmi havayolu partneri STAR ALLIANCE! Yatak ve teknolojileri sektörünün ilk ve tek arenası SleepWell Expo’2016, resmi havayolu partneri olarak Türk Hava Yolları STAR ALLIANCE ile anlaştı. Fuar süresince SleepWell Expo 2016 fuarının tüm yurtdışı konukları Star Alliance Conventions Plus programı ile 27 üye havayolu ile 193 ülkeden Businness Class ve Economy Class rezervasyonlarını SleepWell Expo etkinlik kodu ile yapması halinde % 20 ye varan indirimlerle uçabilecekler.


inovasyon

teknoloji

tasarım

20-23

Ekim2016

İSTANBUL Fuar Merkezİ - YeşİlKöy

“BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ)DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR”

hastane yatakları için...


Bay-Bayan ayrı yüzme havuzları

Kür Merkezler�

Al�an ısıtmalı ve kl�malı da�reler

Bayanlara özel havuz ve plaj

Den�z �t��üsü �le ulaşım �mkanı



AKTÜEL

Yüksek standartlarda dayanıklılık ve üstün performans

D

ünyanın önde gelen bilgisayar üreticilerinden ASUS’un, profesyoneller için tasarladığı ASUSPRO serisi BU203 dizüstü bilgisayarlar, şık ve hafif tasarımı, yüksek standartta dayanıklılık ve performansı ile özellikle ofis dışında , hareket halinde çalışması gereken, sık seyahat eden kurumsal kullanıcılar için tasarlandı. MIL-STD 810G askeri sağlamlık standartına sahip ASUSPRO BU203, bir dizi zorlu ASUS testinden de başarı ile geçmiş. Ürün, daha güçlü menteşesi ile standart dizüstü bilgisayarlarla mukayese edildiğinde 20.000 kez daha fazla açılıp kapanıyor, basınca %20 daha dayanıklı ve standart dizüstü bilgisayarlara göre 2 kat daha fazla yüksekten düştüğünde bile zarar görmüyor. Skylake 15W (IntelR Core™ i3/i5/i7) İşlemci ve vPro (isteğe bağlı) ile donatılan dizüstü bilgisayar, 16 GB’lık diğer bilgisayarların aksine 20 GB’a yükseltilebilen belleği sayesinde IT yatırımları için daha yüksek yatırım getirisi elde etmeye olanak sağlıyor. 3 hücreli 49W değiştirilebilir Li-Polimer bataryası, özellikle ofis

dışında ya da seyahatte iken rahatça çalışabilmek için 8 saatlik pil ömrüne sahip. İş hayatındaki diğer önemli noktalardan biri olan veri güvenliği, ASUSPRO BU203’de birkaç farklı yöntemle güvence altına alınıyor. IntelR vPro işlemcisi sayesinde, IT personeli sorunlarınızı uzaktan belirleyerek ve onarabiliyor. Parmak izi tarama özelliği ise kullanıcı haricindeki kişilerin verilere ulaşımını engelleyerek, oturum açma süresini kısaltıyor. Hassas bilgilere ulaşmak için parola ve şifreleme anahtarlarını ele geçirmeye çalışan yetkisiz kişilerin oluşturduğu riskleri en aza indiriyor. Akıllı kart okuyucusu ise veri depolama ve uygulama işlemleri için kullanıcıların doğru biçimde belirlenmesini ve kimliklerinin doğrulanmasını sağlıyor. Tüm bu özelliklerin yanı sıra ASUSPRO BU203, tam boy aydınlatmalı klavyesi, ergonomik SensePoint ve düğme tasarımları, smart gesture desteği ve Win10 Cortana kişisel asistan özelliği sayesinde kullanıcılara keyifli bir kullanım deneyimi sunuyor.

ASUSPRO BU203 dizüstü bilgisayarlar üstün performans ve mobilite özellikleri ile kurumsal kullanıcıların tüm beklentilerine cevap veriyor

96

Eylül 2016



FUAR

Yeni expomed ile tanışmaya hazır mısınız? 30 Mart - 2 Nisan 2017 tarihleri arasında 24. kez medikal sektörü bir araya getirecek olan expomed, yeni konsepti ile kapılarını açacak 2017 yılında ilk defa, ürün gruplarına göre salonların düzenleneceği expomed fuarında, katılımcı firmalar, direkt hedef kitlesiyle daha rahat ve hızlı bir şekilde buluşma fırsatını yakalayacak. Elektro Medikal Ekipman ve Medikal Teknoloji, Ortopedi ve Sarf Malzemeleri, Hastane Yapı ve Tıbbi Tesis Yönetimi olmak üzere 3 temel bölümden oluşan yeni expomed, ziyaretçilerine ve katılımcılarına daha verimli bir fuar deneyimi yaşatırken, B2B toplantıları, seminerleri, workshoplar ile sektörün gelişimine de katkı sağlayacak.

Ürün gruplarına göre planlanmış yeni expomed benzersiz bir fuar deneyimi sunuyor 365 Gün Etkileşim: Expomed yeni dijital ürünleri ile katılımcılarına fuar öncesinde, sırasında ve sonrasında güçlü ve verimli iş bağlantıları kurma olanağı sağlıyor. B2B Platformlar: Expomed Distribütör Programı, dijital B2B iletişim alt yapısı ile katılımcıları, faaliyet alanlarına ve ticari amaçlarına göre en uygun ziyaretçiler ile bir araya getiriyor. Etkinlik ve Aktiviteler: Firma oturumları, workshoplar, medikal eğitimler ve bilimsel aktiviteler ile Expomed, sektörün her alan ve kademesinden karar vericileri aynı çatı altında topluyor. Planlı ve yapılandırılmış bir fuar: İlgili ürün gruplarının bir arada bulunması ile hedef kitlesi için cazibe merkezi haline gelen salonlar, daha verimli bir fuar deneyimi sunarak, katılımcıları daha fazla sayıda ilgili ziyaretçi ile buluşturuyor. Teknoloji ve İnovasyon: Türkiye ve dünyadan en yeni teknoloji ve ürünleri sergileyen platformlar ile katılımcı ve ziyaretçilerini medikal dünyanın yarını ile buluşturuyor. Sosyal Sorumluluk: Profesyonel bir platform olmanın ötesinde sosyal sorumluluk projeleri ve toplum yararına çalışmalarla Türkiye’deki sosyal yaşamına katkı sağlıyor. Kariyer ve Network olanakları: Expomed, sunduğu kariyer platformları ile katılımcılarına her deneyim düzeyinden medikal sektör profesyoneli ile buluşma fırsatı sunuyor.

98

Eylül 2016

Elektro Medikal Ekipman ve Teknoloji • Görüntüleme Teknolojileri • Elektro Medikal Cihazlar • Ameliyathane Ekipmanları • Dezenfeksiyon ve Sterilizasyon

Ortopedi ve Sarf Malzemeleri • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ürün ve Cihazları • Ortopedi Ürünleri • Tüketici Ürün ve Malzemeleri • Tek Kullanımlık Ürünler

Hastane Yapı ve Tıbbi Tesis Yönetimi • Hastane Mobilyaları, Muayene Koltuğu • İlaç Taşıma Arabaları • Tıbbi Amaçlı Gaz ve Gaz Sistemleri • Paslanmaz Çelik Hastane Donanımları


Eylül 2016

99


FUAR

Türkiye’de tedavi olmak yüzde 60 daha ucuz Birçok Avrupa ülkesine göre yüzde 60 oranında daha ucuz olan Türkiye, gelişmiş alt yapısını bu yıl 18-22 Ekim tarihlerinde JW Marriott Hotel Ankara gerçekleşecek olan “Global Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı (Health Sumex)” ile daha geniş bir pazar haline getirmeye hazırlanıyor

T

ürkiye sağlık turizminde büyük atak halinde. Yapılan çalışmalar sonucunda dünya standardına ulaşan sağlık faaliyetleri ve doğal kaynakları sayesinde Türkiye son yıllarda sağlık turizminin en gözde destinasyonları arasında. Hem maliyet avantajı, hem gezme fırsatı, hem de kaliteli teknolojik altyapı sunan ülkemiz, yurtdışındaki hastaların tercihlerinin başında geliyor. Sağlık turizminde şuan da Türkiye’nin dünyada beşinci sırada yer aldığını belirten HHB Expo Yönetim Kurulu Başkanı Şule Dadak Dayangaç; “ Türkiye sağlık alanında son yıllarda çok ciddi bir atılım sağladı. Bunun neticesinde de dünyanın birçok yerinden özellikle de Avrupa’dan ciddi bir hasta akımı var” dedi. Türkiye’nin zorunlu tıbbi çalışmalar açısından çok önemli bir yerde olduğunun da altını çizen Dayangaç; “Zorunlu olmayan operasyonlar içinde Türkiye ciddi bir merkez. Örneğin dünyada en çok plastik cerrah uzmanına sahip olan ülkeler arasındayız. ABD’de ve Avrupa’da çok pahalı olan estetik işlemlerini Türkiye’de hem daha başarılı hem de daha uygun şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Bunun gibi avantajlar

100

Eylül 2016

sayesinde Türkiye birçok alanda yurtdışındaki hastaların göz bebeği. Türkiye’ye gelen sağlık turistleri için başka avantajlı bir konu da hem sağlık imkânlarından hem de doğal ve tarihi turizmi sonuna kadar yaşayabilmeleri. Tedavi amaçlı ülkemize gelen bir sağlık turisti ülke içerisindeki diğer turizm alanlarına da destek oluyor. Bizde bu nedenlerle Health Sumex ile birlikte Sağlık Turizmi alanında dünyanın önde gelen kişi ve kurumlarının aynı çatı altında bir araya getirerek Başkent Ankara’nın marka kent olması amacıyla çalışmalar gerçekleştireceğiz. Avrupa, Asya, İskandinav Ülkeleri, Ortadoğu Ülkeleri, Amerika, Balkan Ülkeleri ve Afrika ülkelerinden T.C. Ekonomi Bakanlığı kapsamında gelecek olan ülke heyetleri fuar katılımcıları, Ankara’nın sağlık turizmi konusunda imajını güçlendirecek ve sağlık sektörü alanındaki aktörler arasındaki işbirliğini arttıracak. Katılımcıların mevcut ticaretlerini pekiştirmeleri ve geliştirmeleri, en yeni teknolojileri takip edebilmeleri ve B2B görüşmeler yaparak çok kısa zamanda sektörle ilgili geri dönüşüm ve verim alabilmeleri açısından katkı sağlayacak” açıklamalarında bulunuyor.


Sueno Deluxe Hotel & Kongre Merkezi Belek / Antalya www.ichastaliklari2016.org


AKTÜEL

26. Ulusal Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi Ulusal Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi’nin bu yıl 26.sı 25 – 30 Ekim tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilecek

2

6. Ulusal Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi 25 – 30 Ekim tarihleri arasında Antalya’da Sağlık camiasını ağırlamaya hazırlanıyor. Gerçekleştirilecek Ulusal kongre, bu yıl ilk defa olmak üzere ve sonrasında da yine çift yıllarda, 1 Kasım 2015 tarihinde imzalanan protokol gereği, TOTBİD, Ortopedi ve Travmatoloji alanındaki diğer dernek, şube, konsey ve kurullardan teşkil olan TOTBİD Eşgüdüm Kurulu ile birlikte hazırlanacak. Yoğun katılımın beklendiği kongreye endüstri temsilcileri de Ortopedi ve Travmatoloji alanındaki en modern ürünlerini, en son bilimsel gelişmelerin ışığı altında sergileme ve katılımcıların beğenisine sunma fırsatı yakalayacak.

12. Onkolojik Araştırmalar Çalıştayı

Türk Onkoloji Grubu Derneği’nin 12. Onkolojik Araştırmalar Çalıştayı, 26-30 Ekim 2016 tarihlerinde Antalya’da düzenlenecek

G

ünlük pratiğimiz içinde araştırmaya zaman ayırmak veya klinik araştırma projeleri üretmek oldukça zor. TOG kuruluşundan

itibaren bu konuya gönül vermiş, çatısında pek çok

meslektaşını toplayarak yaptığı çalıştaylar ile bireysel olarak başarılması güç bir konuda ortak akıl ve güç

oluşturarak çok merkezli projeler ve klinik çalışmalar yapabilmeyi olanaklı hale getirmiş bir yapı.

12. Çalıştayda halen yürümekte olan TOG projelerinin gözden

geçirilmesi,

yeni

proje

önerilerinin

değerlendirilmesi ve başarılı projelerin desteklenerek yeni çalışmalar üretilmesi hedefleniyor.

Ayrıca çalıştayın ruhuna uygun olarak nasıl klinik çalışmalar yapılabileceği, çalışmalardan makaleye kadar geçen meşakkatli yolda karşılaşılan engeller,

nedenleri ile beraber çözüm önerileri tüm paydaşlarla beraber tartışılacak. 102

Eylül 2016



AKTÜEL

Uluslararası ve II. Ulusal Kadın Hastalıkları ve Ana Çocuk Sağlığı Kongresi 6-8 Ekim 2016 tarihleri arasında Kuşadası’nda yapılacak olan I. Uluslararası ve II. Ulusal Kadın Hastalıkları ve Ana Çocuk Sağlığı Kongresi katılımcılarını bekliyor

E

ge Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı olarak ortak düzenlenen I. Uluslararası II. Ulusal Kadın Hastalıkları ve Ana Çocuk Sağlığı Kongresi 6-8 Ekim 2016 tarihleri arasında Kuşadası Pine Bay Otel’de gerçekleşecek. Kongrenin bu yıl ki ana teması ”Anne ve Çocuk Sağlığı” olarak belirlendi. Bu tema kapsamında “Anne ve çocuk sağlığının iyileştirilmesi / Stratejiler / Kanıt temelli yaklaşımlar” ile ilgili gelişmeler ve tartışmalı konular hakkındaki son görüşleri, alanlarında uzman konuşmacılar, katılımcılarla paylaşacak. Multidisipliner olarak düzenlenen, anne ve çocuk sağlığının geliştirilmesi ve iyileştirilmesindeki güncel yaklaşımların irdeleneceği bu kongrenin, sağlık profesyonellerine ve ana –çocuk sağlığı alanında çalışan diğer meslek gruplarına önemli katkılarının olacağı düşünülüyor. Bilgi paylaşımında bulunmak, karşılıklı etkileşim ve iletişimi artırmak için 6-8 Ekim 2016 tarihleri arasında Kuşadası’nda yapılacak olan I. Uluslararası ve II. Ulusal Kadın Hastalıkları ve Ana Çocuk Sağlığı Kongresi katılımcılarını bekliyor.

18. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi Kongre, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği tarafından 12 – 16 Ekim 2016 tarihleri arasında Belek, Antalya’da gerçekleştirilecek

B

Sueno Deluxe Hotel & Kongre Merkezi Belek / Antalya www.ichastaliklari2016.org

104

Eylül 2016

ilimsel kongreler içinde en fazla ilgi çeken ve takip edilen kongreye her yıl olduğu gibi bu yıl da 3250’yi aşkın sayıda hekimin katılımı bekleniyor. Kongrede İç Hastalıkları kliniklerindeki çok önemli ve ilgi çeken konuların yanı sıra, olgular eşliğinde sık karşılaşılan problemlere ve kronik hastalıklara yaklaşım ile birlikte tıptaki yeni gelişmeler gözden geçirilecek. Konuşma konuları titizlikle ve güncel ihtiyaçları karşılayacak şekilde bir komite tarafından oluşturulan organizasyonun önceliği, katılımcılara deneyimli konuşmacılar tarafından oluşturulmuş olan bilimsel programı kaliteli bir şekilde sunmak. Son gelişmelere ilişkin konferanslar, iç hastalıklarında kanıt-hastalık ilişkisi oturumları, klinik ve laboratuvarlardaki güncel konuları içeren sempozyumlar, programın ana başlıklarını oluşturacak.



AKTÜEL

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği 14. Kongresi Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği’nin Kongresi 3-6 Kasım 2016 tarihlerinde Antalya’da yapılacak

1

4. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Ulusal Kongresi 3-6 Kasım 2016 tarihlerinde Antalya Titanic Deluxe Belek Otel’de yapılacak. Kongrede konferans konuşmaları, panel tartışmaları, uzman görüşleri, video oturumlar, kurslar, bildiri oturumları, ödüllü bildiri oturumları yer alacak. Perfüzyonistler ve kalp-damar cerrahisi hemşireleri için de kendilerine ait salonlarda toplantılar düzenlenecek. Ayrıca firma temsilcileri kongrede uydu sempozyumları, simülatör ve wet-lab kursları ile stand alanlarındaki sergiler aracılığıyla en yeni ürünleri hakkında bilgi verme ve tanıtım yapma olanağına sahip olacak.

37. Ulusal Radyoloji Kongresi 37. Ulusal Radyoloji Kongresi Antalya’da 1-5 Kasım 2016 tarihlerinde gerçekleştirilecek

B

u yıl kongrenin ana konuları “Obstetrik ve Pediyatrik Görüntüleme” olarak belirlendi. Kongrede başlıca uzmanlık sonrası eğitim ve radyolojide yeni gelişmeler dikkate alarak tüm alt dallarda ilgi çekici konu başlıkları ve konuşmacıları belirlendi. Bu sene ayrıca 4. Temel Girişimsel Radyoloji Kursu Ulusal Radyoloji Kongresi ile eş zamanlı olarak, 4-6 Kasım tarihlerinde yapılacak. Girişimsel Radyoloji ile ilgilenenlerin ise kursa yoğun ilgi göstermesi bekleniyor.

106

Eylül 2016


Uluslararası Katılımlı

II.Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi 8-10 Aralık 2016

SUSESİ LUXURY RESORT BELEK / ANTALYA

SAĞLIK YÖNETİMİNDE BÜYÜK BULUŞMA Satınalma, finans, bilgi işlem ve üst düzey yöneticilerle, sektöre ürün ve hizmet sağlayıcılar, etkin ve sürdürülebilir kaynak yönetimi için bir araya geliyor...

www.tibbitedarikkongresi.org

Tüm sağlık yöneticileri davetlidir


AKTÜEL

12. Sinir Sistemi Carrahisi Kongresi Bu yıl 12.si düzenlenen Bilimsel kongre 13 – 16 Ekim tarihlerinde Fethiye’de gerçekleştirilecek

1

3 – 16 Ekim arasında Fethiye Ölüdeniz’ de bu yıl 12.si yapılacak Sinir Sistemi Carrahisi Kongresi “Geçmiş, Bugün, Gelecek” mottosu ile uyumlu olarak sinir sistemi ile ilgili temel konuları, popüler girişimleri ve multidisipliner tedavi yöntemlerini ayrıntılı olarak ele alarak katılımcıların bilgi dağarcığını güncellemeyi hedefliyor.

Uluslararası Sağlıkta Bilişim ve Bilgi Güvenliği Kongresi 1. Uluslararası Sağlıkta Bilişim ve Bilgi Güvenliği Kongresi 19-21 Ekim tarihleri arasında Atlantis Resort Hotels, Belek Antalya’da gerçekleşecek

SAĞL

IK AK ADEM DERN İSYENLERİ EĞİ

U.S.A

1. Ulus lara ve Bilg rası Sağlıkta i Güven B Dünyad liği Kon ilişim a Sağlı kta Bil gresi gi Güve nliği Sis tem Atlant

�s Res

��-22

ort �ot

leri ve

E��m

els� �

http://w

N TA LY A /T Ü

s-anta

lya.org

R K İY E

�nem l� Tar�h ler ��l��r� � ��l��r� �et� ��n� er Ka��l Kongre İlanı me Son Tar� h� : Kongre Tam Progra 05 E m Kayıt : 10 E ylül 2016 Son Ta İlanı r�h� : 15 E ylül 2016 Destekle yen Ku ruluşlar : 1� E ylül 2016 ��� 20 16

2. D U

T.C.

Türkiye

Kamu

Hastan

eleri Kurumu

Hakları

Savunma,

YURU

Organi

zasyon

HA KS Hasta

aları

2���

ele�� A

ww.hc

Çalışm

Araştırma

AD

ve Geliştirme

Basın Spo

Derneği

nsorları

S

ağlık Akademisyenleri Derneği ve ilgili pek çok dernek ve kuruluşun desteği ile düzenlenecek “1. Uluslararası Sağlıkta Bilişim ve Bilgi Güvenliği Kongresi” 19-21 Ekim tarihleri arasında Antalya’da gerçekleşecek. Kongre modern sağlık yönetiminde

108

Eylül 2016

bilgi güvenliği ilkelerinin uygulanması, hizmet sunumu ve kalitesi açısından büyük önem taşıyor. Özellikle hassas veri konumunda olan kişisel sağlık verilerinin güvenliği ve mahremiyeti, özel hayatın gizliliği kapsamında ve evrensel anlamda temel insan hakları bağlamında karşılık buluyor. Bu nedenle özel veya kamu tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının bilgi güvenliği organizasyonu ve çalışanlar açısından bilgi güvenliği farkındalığının oluşturulması gerekliliği öne çıkıyor. Bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek kongrenin ana teması ise “Sağlıkta Bilgi Güvenliği Sistemleri ve Çalışmaları” olarak belirlendi. Kongrede yeni bilgi güvenlik sistemleri çalışmaları ve kişisel sağlık verilerinin güvenliği, gizliliği, mahremiyeti tartışılacak. Birçok uluslararası kurum temsilcisi uzmanın katılacağı kongrenin misyonu farklı uygulamaların, global trendlerin, bilişim teknolojileri ve dünyada bilgi güvenliği çalışmalarının sağlık hizmetleri ekseninde yorumlanması olacak. Ayrıca bu kongre, katılımcılara her gün yenilenen bilişim teknolojileri ile daha güvenli, etkin ve etkili sağlık hizmetleri sunabilmek için gerekli deneyim ve uygulamaları tartışma olanağı sağlayacak.



AKTÜEL

6. Multidisipliner Kanser Araştırma Kongresi

2

Kanseri araştırmaya gönül vermiş herkes 27-30 Ekim 2016 tarihleri arasında 6. Multidisipliner Kanser Araştırma Kongresi için Konya’da buluşuyor

7-30 Ekim 2016 tarihlerinde düzenlenecek kongrede geniş yelpazede oturumlar (uzmanına danış, satellit sempozyumlar, sözlü ve poster bildiriler, paneller, konferanslar/keynote lectures, ve proje pazarı) yer alacak. Kongrenin hemen önünde 25-26 Ekim 2016 tarihlerinde bir çalıştay da düzenlenecek. Kanser araştırmaya gönül vermiş tüm çalışanlar Mevlana’nın şehri Konya’da bilgilerini güncelleyebilecekleri, yeni işbirlikleri kurabilecekleri ve zengin sosyal programla yorgunluk atabilecekleri Multidisipliner Kanser Araştırma kongresine kayıt yaptırabilir.

Türkiye Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği X. Ulusal Kongresi 27-30 Ekim tarihleri arasında Harbiye Askeri Müze’de 10. kez yapılacak Türkiye Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği Ulusal Kongresi üreme sağlığıyla ilgili faaliyet gösteren herkese hitap ediyor

T

ürkiye Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği, sağlık çalışanlarının yeniliklerden haberdar olmasını sağlamaya ve standartlar oluşturmaya

çalışıyor. Bu amaçla 17 yıldır çeşitli eğitim faaliyetleri düzenliyor. Bu yıl 27-30 Ekim tarihleri arasında Harbiye Askeri Müze’de 10. kez yapılacak Türkiye Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği Ulusal Kongresi yalnızca perinatolojiye gönül verenlere değil, tüm doğum hekimlerine ve üreme sağlığıyla ilgili faaliyet gösteren herkese ulaşmayı hedefliyor. Kongrenin nihai amacı ise anne sağlığını tehlikeye sokmadan sağlıklı bebeklerin dünyaya gelmesini sağlamak. Kongre kapsamında geniş olarak Antenatal Takip, Kanama-Maternal Mortalite, Preterm Doğum, Etik-Hukuk ve Terminasyon konularına ağırlık verilecek. Bununla birlikte Obstetrik USG ve Doppler, Operatif Doğum, Fetal Monitorizasyon ve Obstetrik Acil Kursları gibi X. Ulusal Kongre’si öncesi yapılması planlanan kurslar ile toplantının bilimsel düzeyinin ve katılımının çok yüksek olması bekleniyor.

110

Eylül 2016






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.