Yeni nesil kalifiye eleman, ‘Digi Class’ta yetişecek >5’te
İklim Eylem Haftası’nda, iklim değişikliğine dikkat çekildi
Cumhuriyetimizin 94. yılını gururla kutluyoruz
>2’de
>2’de
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Türk iş dünyası başarılı mı?
Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 19| YIL: | SAYI: 17 340 | SAYI: | 29298 Ekim| 6-19 - 11 Kasım ARALIK 2017 2015
Ana hedefimiz
Mersin’in refahını artırmak Komite Başkanları sektörlerindeki sorunları ve 2018 projelerini paylaştı
G
eleneksel olarak düzenlenen Meslek Komiteleri İstişare Toplantısında bir araya gelen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meslek Komitesi Başkanları, sektörlerinde yaşanan öncelikli sorunları ve 2018 yılında ele alınması planlanan öncelikli projelerini görüştü. Her biri kendi sektörü ile ilgili proje önerilerini sunan Komite Başkanları, lobi faaliyetlerinin artırılmasını bekledikleri konular hakkında görüşlerini paylaştı. MTSO Meslek Komitesi Baş-
kanları İstişare Toplantısı MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan Aşut, Oda seçimlerinin 2018 yılı Nisan ayına ertelendiğini hatırlatarak, “Seçim çalışmalarına 2018 yılı Nisan ayına kadar ara versek de, Odamız ve kent ekonomimiz için, sektörlerimiz için çalışmaya, Odamız projelerinin, eğitimlerinin ve tüm çalışmaların etkin birer parçası olmaya devam etmeliyiz” dedi. > 7’de
Oda olarak yüksek katma değerli ürün ihracatını artırmaya yönelik projelere yoğunlaştıklarını bildiren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, hedefin daha çok beyaz yakalı çalışanı Mersin’e çekmek, istihdam edebilmek, kent ekonomisine katma değer oluşturup refah düzeyine ve zenginliğine katkı sunabilmek olduğunu söyledi.
7. İnsan Kaynakları Yönetimi ve Liderlik Zirvesi sektöre yön veriyor
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Ekim Ayı olağan basın toplantısında Oda çalışmaları hakkında bilgi verdi. Mersin ihracatı içinde yüksek teknolojili ürün ihracat oranını artırmaya odaklandıklarını vurgulayan Aşut, hazırlanan Endüstri 4.0 Eğitim ve Uygulama Merkezi Projesi
hakkında bilgi verdi. Projeyi ilgili Bakanlığa sunduklarını bildiren Aşut, gerekirse Oda’nın öz kaynaklarını da kullanarak Mersin’in sıçrama taşı olacak bu projeye odaklanacaklarını anlattı. Amaçlarının hem yeni girişimcilere hem de KOBİ’lere alt yapı sunmak olduğunu vurgulayan Aşut, “Ortak kullanım
alanlarıyla, atölye ve maker space atölyeleriyle, ortak akıl yakalanan toplantı odalarıyla, içinde üç boyutlu yazıcı-tarayıcı olan, tasarımın yapıldığı, ar-ge’nin yapıldığı, gerekli eğitimlerin verildiği, yazılımın yapıldığı, yüksek teknolojili ekipmanlarla donanımlı, firmaların küçük ücretlerle kullanabileceği bir ortak kullanım alanı pro-
jesi hazırladık” dedi. Bu hazırlığı yaparken birçok ülkeyi ve bu konuda uzman birçok kenti ve üniversiteyi gezdiklerini ifade eden Aşut, önce eğitime, sonra bir motivasyona ve iyi örneklere ihtiyaç olduğuna, hazırlanan projenin de bu motivasyon ve ekosistemi yaratacağına dikkat çekti. > 5’te
İnşaat ve turizmde işbirliği potansiyeli yüksek ülke:
P
atronlar, insan kaynakları yöneticileri, iş arayanlar ve sektörün duayenleri Girişimci İnsan Kaynakları Derneği (GİDERİK) tarafından bu yıl 7’incisi düzenlenen İnsan Kaynakları Yönetimi ve Liderlik Zirvesi’nde buluştu. GİDERİK öncülüğünde, İŞ-KUR desteği ve birçok sivil toplum kuruluşunun katkısıyla 7. İnsan Kaynakları ve Yönetimi Liderlik Zirvesi 26 Ekim’de Mersin’de düzenlendi. Zirve farklı konu ve konuklarıyla sektöre yön vermeyi sürdürdü. Bu yıl Zirveye Mersin’in
yanı sıra Adana, Antalya, İzmir, Bursa, Ankara, Nevşehir, Konya, Hatay ve İskenderun’dan da firma temsilcileri katıldı. 350 kurum ve kuruluşun 400 temsilcisinin takip ettiği Zirve’de yeni nesil insan kaynaklarında bulunması gereken özellikler, İK hakkında bilinenler ve olması gerekenler, yeteneğe liderlik etme sanatı, insan kaynaklarını bir tarafa kaldırıp atalım mı? Yönetimde gelecek trendleri, farklılıkları yönetmek gibi konular ele alındı. > 4’te
Mersin Limanı rekabetçi yapısını korumalı
M
DTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Mersin ve İskenderun limanları arası rekabetin Mersin Limanı aleyhine geliştiğini ifade ederek, “Mersin Limanı’nın verimli çalışması ve rekabetçi fiyat politikaları geliştirmesi, gerek liman kullanıcıları gerekse kent ekonomisi adına önemli” değerlendirmesini yaptı. Geçtiğimiz yıl dünya ticaretine 12 milyar ton civarında yük konu oldu. Bu yükün yüzde 90’ının denizyolu ile taşındığı biliniyor. Dünya ticaretinin taşıyıcısı olan deniz ticaretinden pay almak ise hem Türkiye hem deniz kenti Mersin için son derece
MTSO 1
CMYK
önemli. Mersin Limanı bu noktada Mersin ekonomisi adına büyük önem taşıyor. Yalnızca Mersin’e değil, ticaretin ve sanayinin gelişmesi adına hinterlandına da önemli fırsatlar sunan Mersin Limanı yaptığı yatırımlar, sağladığı avantajlar kadar uyguladığı tarifeler ve politikaları açısından da kent ekonomisinde gündemin ilk sıralardaki yerini konuyor. Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu ile Mersin Limanı’nın son durumunu, sunduğu fırsatları ve neler yapılması gerektiğini konuştuk. > 8’de
Tekstil sektörüne 80 nitelikli eleman kazandırıldı
G
elişmiş bir ekonomiye sahip olan Portekiz ile Türkiye’nin süre gelen olumlu siyasi ilişkilerine rağmen ekonomik ve ticari ilişkilerin potansiyelini gereği kadar yansıtmadığı görülüyor. Portekiz pek çok sektörde yatırım yapılması adına Türk yatırımcıları açısından önemli bir potansiyel taşımasının yanı sıra başta Latin Amerika olmak üzere üçüncü ülkelerdeki faaliyetlerin geliştirilmesi acısından da önem taşıyor. Özellikle AB ülkelerini derinden etkileyen küresel ekonomik kriz son-
İşçi-İşveren uyuşmazlıklarında ilk başvuru: Arabulucuk >2’de
rasında yaşadığı sıkıntıları en aza indirmek isteyen Portekiz çeşitli özelleştirme projelerine yöneliyor. Oturma izni programları, yatırımda vergi avantajları gibi ülkesine gelecek yatırımcılara çeşitli avantajlar sunuyor. Bu atılımların ardından son 20 yılın en fazla yabancı yatırımcısını 2016 yılında çeken Portekiz, bu dönemde aldığı 59 adet yatırım projesiyle rekor kırıyor. Söz konusu yatırımlar son dönemlerde artan işsizlik oranlarının büyük ölçüde düşmesini de beraberinde getiriyor. > 6’da
MTSO’dan eğitime bir katkı daha
>2’de
Okul servis araçlarında önlemler artırıldı
> 4’te
T
ekstil sektör temsilcilerinin talebi üzerine dezavantajlı grupta yer alan 80 kişiye verilen eğitimler tamamlandı. Eğitimi tamamlayanların bir bölümü çeşitli tekstil atölyelerinde ve fabrikalarda işe yerleştirilirken, 20 tanesi girişimcilik eğitimi alarak kendi atölyesini açmaya hazırlanıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı koordinesinde Toroslar Belediyesi, İçel Sanayi Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Eğitim Vakfı (İSGEV) ile Günebakan Kadın Derneği işbirliğinde yürütülen ‘Dezavantajlı Kişilerin Tekstil Sektöründe İstihdamı ve Küçük Ölçekli Girişimcilerin Desteklenmesi Projesi’ kapsamında verilen eğitimlerle tekstil sektörüne 80 nitelikli personel kazandırıldı. 1 Aralık 2016 tarihinde başlayan, 40 kadın ve
40 erkek kursiyerin katıldığı proje kapsamında 3’er aylık periyotlarla 4 gruba eğitim verildi. Eğitimler yalnızca mesleki atölye eğitimi ile sınırlı kalmayıp iş hayatında gerekli olacak iş hukuku, etkili iletişim gibi konular da ele alındı. Atölye eğitimlerinin ardından işbaşı stajlarını da tamamlayan kursiyerlere bir yıl devam eden projenin sonunda sertifikaları dağıtıldı. Toroslar Kaymakamı, Ahmet Hikmet Şahin, Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu ve İSGEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kadir Dölek’in de hazır bulunduğu projenin kapanış toplantısında kursiyerler ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren işadamları bir araya geldi. > 3’te
2
YIL: 19 | SAYI: 340 | 29 Ekim - 11 Kasım 2017 | www.mtso.org.tr
Cumhuriyetimizin 94. yılını
gururla kutluyoruz
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Cumhuriyetin 94’üncü yılını yayınladığı bir mesajla kutladı. “Bu milletin canı pahasına, büyük fedakarlıklarla kurduğu Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatmak hepimizin en önemli sorumluluğudur” diyen Aşut mesajında şu ifadelere yer verdi: “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, büyük Türk Mil-
leti’nin kanı, canı ve sonsuz emekleriyle kurulan Cumhuriyet’in, 94. yılını milletçe büyük bir gurur ile kutluyoruz. Bu milletin canı pahasına, büyük fedakarlıklarla kurduğu Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatmak hepimizin en önemli sorumluluğudur. Cumhuriyetimiz, vatan sevgisiyle dolu büyük Türk milletinin esaret kabul etmeyen karakterinin sonucudur. Cumhuriyetimizin kuruluş süreci milli tarihimizin kaydettiği en büyük ve en şanlı mü-
cadelelerden biri olmuştur. Cumhuriyet’in kurulması, yenilginin ve işgalin ardından halkımızın Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bir araya gelerek kenetlenmesi ile başarılmıştır. Bu ülkenin evlatları Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi ve dünyada söz sahibi bir ülke olması için en üstün vatanseverlik duygularıyla hareket etmektedirler. Cumhuriyet, halka inanan halkın kendisi adına karar vermesini sağlayan, özgüvenini sağlam tutan atalarımızın bugünlere armağanıdır. 15 Temmuz gecesi milletimize ve devletimize yapılan alçak saldırıda milletimizin gösterdiği feraset ve cesaret bu armağana bugün sahip çıkıldığını göstermiştir. Bu duygu ve düşüncelerle başta Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahraman silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi, Cumhuriyet değerlerini yaşatan ve bu günlere gelmesini sağlayan tüm şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnetle anıyoruz. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.”
Uyuşmazlıklarda ilk başvuru: Arabulucuk
İklim Eylem Haftası’nda, iklim değişikliğine dikkat çekildi T
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Avrupa Birliği (AB) Bilgi Merkezi, İklim Eylem Haftası’nda iklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla ‘İklim Eylem Haftası Poster Yarışması, Sergisi ve Film Gösterimi’ etkinliği düzenledi.
ürkiye’nin 20 ilinde faaliyet gösteren AB Bilgi Merkezleri eş zamanlı olarak, 16-27 Ekim İklim Eylem Haftası dolayısıyla, iklim değişikliğine ilişkin farkındalığı arttırmak amacıyla etkinlikler gerçekleştirdi. Bu kapsamda MTSO AB Bilgi Merkezi, Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde ‘İklim Eylem Haftası Poster Yarışması, Sergisi ve Film Gösterimi’ etkinliği düzenlendi. Liseler arası İklim Eylem Haftası Poster Yarışması’na Mersin genelin-
den 32 öğrenci katılırken, dereceye giren öğrenciler etkinlik sonunda düzenlenen törenle ödüllerini aldı. Yarışmada birinci olan Tevfik Sırrı Gür Anadolu Lisesi öğrencisi Can Köksal’a ödülünü Mersin İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Emre Duru verdi. İkinci olan Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi Hüseyin Berk Efe’ye ödülünü, MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar verdi. Yarışmada üçüncü olan Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi Selim Hay-
kır’a ise ödülünü Mersin İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serbülent Sevdi verdi. Yarışmaya katılan tüm öğrencilerin eserleri 26-27 Ekim günleri arasında Forum Mersin Alışveriş Merkezi’nde sergilendi. Ayrıca etkinlik kapsamında öğrencilere ücretsiz olarak iklim değişikliği üzerine hazırlanan ‘Tomorrow’ adlı Fransız yapımı belgesel film izletildi. Etkinlik, ödül töreninin ardından serginin gezilmesi ve toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.
Sigorta sektörü KOBİ kapsamına alındı
B
MTSO’dan eğitime bir katkı daha
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Meslek Liseleri başta olmak üzere Anadolu Lisesi ve Teknik Lise öğrencilerine verdiği eğitim desteğinin yanı sıra sunulacak psikolojik destek için alt yapı hazırlıyor. Yeni proje çerçevesinde sınav kaygısından ergenlik dö-
nemi sorunlarıyla başa çıkmaya, teknoloji bağımlılığından özgüvenin artırılmasına kadar birçok alanda psikolog eşliğinde veli ve öğrencilerle ortak çalışmalar yapılacak. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut projeyi görüşmek üzere Psikolog Burak Aslan eşliğinde Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Nural Geyik, Özel Şişecam Mesleki ve Teknik Lisesi Müdürü Hasan Gürbüz, Mersin Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi Müdürü Zeki Urhan ve MTSO Anadolu Lisesi Müdürü
Erol Aktaş ile bir araya geldi. Müdürlere proje hakkında bilgi veren Psikolog Aslan, öğrenciler ve velilerle bir araya gelerek ergenlik dönemi gibi insan hayatında önemli ve zor bir dönemde neler yapmaları, hangi adımları atmaları gerektiğini konuşacaklarını söyledi. Yapılacak çalışmaları 6 maddede toplayan Aslan, ilk etapta ergenlik döneminin genel özelliklerine yönelik eğitim verip bu dönemde hangi hareketlerin doğal olduğunu ailelere anlatacaklarını dile getirdi. Ardından teknoloji bağımlılığı, sınav kaygısı ile baş etme gibi konulara değineceklerini ifade eden Aslan, çocuklarda özgüven ve ebeveyn tutumlarının da üzerinde duracakları diğer başlıklar olduğunu sözlerine ekledi.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
akanlar Kurulu kararıyla Türkiye genelinde faaliyet gösteren 16 bin sigorta acentesi, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) kapsamına alındı. Böylece sigorta acenteleri de artık Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) desteklerinden ve düşük faizli kredi imkânından yararlanabilecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi, sigorta acentelerinin KOBİ kapsamına alınmasının ardından sektörde faaliyet gösteren üyelere yönelik olarak hangi desteklerden faydalanabileceklerini anlatan bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. KOSGEB Mersin Müdürlüğü’nün KOBİ Uzmanı İsmail Çiçekli’nin konuk olduğu toplantıya MTSO yetkilileri ve sigorta acente temsilcileri katıldı. Açılış konuşmasını yapan 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Komite Üyesi Hüseyin Dinler, bir yıl önce, yine bu salonda benzer bir toplantı düzenlediklerini ve komite olarak sektörün KOBİ kapsamına alınmasına yönelik hazırladıkları raporu Mersin Milletvekili ve Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’a verdiklerini hatırlattı. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un girişimleri ve Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın da destekleriyle, sigorta sektörünün KOBİ kapsamına dahil edildiğe işaret eden Dinler, “Bizler bugün, bu desteklerden faydalanabiliyorsak MTSO’nun ve komitemizin katkıları vardır. Bunu da burada belirtmek isterim” dedi. KOSGEB Mersin Müdürlüğü’nün KOBİ Uzmanı İsmail Çiçekli ise, KOSGEB’in genel yapısı ve işleyişi hakkında bilgiler aktardı. KOSGEB’in ortaya çıkışında imalat mantığı olduğunu
vurgulayan Çiçekli, “Ancak biz bunu değiştirmeye ve genişletmeye çalışıyoruz. Sizin gibi sigortacılık sektörünün kapsama alınması bu değişime örnektir” dedi. KOSGEB’in birçok kalemde desteğinin olduğunu aktaran Çiçekli, sigorta sektörünün kapsama alınmasının ardından yapılan istatistiklerde, sektörün en çok girişimcilik, nitelikli eleman, tanıtım ve afiş malzemeleri desteklerine başvurduğunun görüldüğünü belirtti. Sektörün girişimcilerine destek, KOSGEB’ten
Sektörün en fazla yararlanabileceği desteklerin başında Uygulamalı Girişimcilik Desteğinin geldiğini belirten Çiçekli, bu destekten Uygulamalı Girişimcilik Eğitimini tamamlayan herkesin faydalanabileceğini aktardı. Çiçekli, amaçlarının girişimcilere iş kurma ve yürütme konularında bilgi, beceri ve kendi iş fikirlerine yönelik iş planı hazırlayabilecek deneyim kazandırmak olduğunu söyledi. Öte yandan, girişimcilerin başvuru tarihi itibariyle son 1 yıl içerisinde aynı faaliyet konusunda şahıs işletmesinin bulunmaması veya tüzel kişi statüsünde kurulmuş herhangi bir işletmede yüzde 50’den fazla ortaklığının olmaması gerektiğini vurgulayan Çiçekli, şunları söyledi: “İşletme kuruluş giderleri için geri ödemesiz 2 bin TL destek sağlıyoruz. Kuruluş döneminde, işletmenin kuruluş tarihinden itibaren 24 ay içinde satın alınan veya alınacak makine, teçhizat, yazılım ve ofis donanımları için geri ödemesiz olarak üst limiti 18 bin TL destek veriyoruz. İşletme giderleri desteği kapsamında ise, işletme kuruluş tarihinden itibaren 24 ay içinde ger-
çekleşen işyeri kirası ve personel net ücretlerine yönelik olarak, aylık azami 5 bin TL ve toplamda geri ödemesiz olarak 30 bin TL destek sağlıyoruz.” KOBİ’lerin kaliteli ve verimli mal-hizmet üretebilmelerini sağlanmak amacıyla Genel Destek Programları’nın olduğunu belirten Çiçekli, bu program kapsamında KOBİ’lerin yurtiçi ve yurtdışı fuar gezilerini, tanıtım, nitelikli eleman, danışmanlık, mesleki belgelendirme, lojistik ve enerji verimliliği gibi konularda destek sağladıklarını söyledi. Nitelikli eleman desteğine vurgu yapan Çiçekli, bu desteğin yükseköğretim kurumunda 4 veya 2 yıllık öğrenim gören ve işletmede tam zamanlı olarak çalışacak yeni elemanlar için verildiğini kaydetti. Destekten faydalanabilmek için işletmenin istihdam edeceği elemanın, son 12 aylık SGK sigortalı hizmet listesinde bulunmaması gerektiğine de dikkat çeken Çiçekli, başvurusu onaylanan işletmenin yeni istihdam edeceği elemanı onay tarihinden itibaren 45 gün içinde işe başlatması gerektiğini, aksi takdirde başvurusunun iptal edileceğini söyledi. İşletmelerin aynı anda en fazla 2 eleman için bu destekten yararlanabileceklerini belirten Çiçekli, “Her bir elemana verilecek desteğin aylık üst limiti; 2 yıllık meslek yüksekokulu mezunları için bin 500 TL, 4 yıllık fakülte mezunları için 2 bin TL, yüksek lisans ve üzeri dereceden mezunlar için 2 bin 500 TL’dir. Program süresince desteğin üst limiti 50 bin TL’dir” dedi.
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
S 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
ektörün KOBİ kapsamına alınarak KOSGEB desteklerinden faydalanabilmesini değerlendiren 30 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Kerim Kara, mevzuatın sektörde sevinçle karşılandığını söyledi. Özellikle nitelikli eleman, girişimcilik, tanıtım ve makine teçhizat desteklerinin sektöre nefes aldıracağını kaydeden Kara, acentelerin 20 yıllık KOBİ olma hayallerinin gerçekleştiğini söyledi. MTSO’nun sektörün KOBİ olmasında büyük katkıları olduğunu da vurgulayan Kara, “Mersin’de 300’ün üzerinde sigorta acentesi var. Tüm sektör adına başta MTSO olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 19 | SAYI: 340 | 29 Ekim - 11 Kasım 2017 | www.mtso.org.tr
Türk iş dünyası başarılı mı? Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
B
10 yıldır kesintisiz devam eden sorunlar karşısında hala üreten, yeni pazarlar bulan, ihracat yapan, istihdam yaratan, ar-ge ve yenilikçilik yapan bir Türk iş dünyasının, özelinde Mersin iş dünyasının başarısız olduğunu söylemek sanırım büyük haksızlık olur, vefasızlık olur.
aşarı göreceli bir konu. Yani hedefiniz, elinizdeki imkanlar, süre ve dış etkenler hepsi birer parametre ve etken. Yine de herkes, toplumun her kesimi, ister eğitim ister sağlık camiası, ister bilim insanları ister akademisyenler, ister bürokratlar ister siyasetçiler herkes kendisine bu soruyu sormalı ve cevabını kendimizi kandırmadan verebilmeliyiz. Ben büyük bir iş camiasının temsilcisi olarak, bir iş insanı olarak iğneyi kendimize batırarak bu soruya cevap aramak istiyorum. Türk iş dünyası başarılı mı? Bu soruya cevap vermek için saydığımız o parametrelere, kriterlere bakmak gerekir. Tarihin derinliklerine fazlaca inmek istemiyorum ama Osmanlı’nın zirvede olduğu dönemlerde de, çöküş yaşadığı zamanlarda da ticaret Türk insanı arasında popüler bir konu olmamış. 18. yüzyılda Osmanlı Devleti’ni gezen bir Avrupalı gezgin seyahatnamesine şu notları düşmüş: “Türkler ticaretle, üretimle pek uğraşmıyorlar, Türkler arasında en muteber şey asker veya memur olmak”. Osmanlı’nın çöküş yüzyılı olan 20’inci yüzyılda da değişen bir şey olmamış. En popüler şey asker veya memur olmak. Ve bir kurtuluş savaşı sonunda kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti… Sonunda Türkiye Cumhuriyeti uzaydan inmedi, Osmanlı Devleti’nin bir devamı. Aynı bürokrasi, aynı millet, aynı insan kaynağı. Üstüne bir de savaşlarla yok olan insan kaynağı ve kalanlar ise hasta, yaşlı ve okuma yazma oranı diplerde. İşte böyle bir ortamda Atatürk gibi bir dehanın liderliğinde mecburen devlet yoluyla başlayan bir ekonomi hamlesi. Yani, Cumhuriyetin başında da tüccarımız az, sanayicimiz az, memurumuz çok. Yani, girişimcilik kültürü olmayan bir millet ve ülke. 40’lı yıllara kadar gelişen ekonomiyle artan ticaret ve sanayi hamleleri. Az da olsa Türklerin ekonomiye entegre olmaya başlama yılları. Ancak, 40’lı yıllarda başlayan bir dünya savaşı ve ekonomik krizlerle içine kapanan bir Türkiye. Yine, devletleşmek zorunda kalan bir ekonomi.
“Girişimcilik 80’ler sonrası gündeme geliyor”
Ve savaş sonrası iki kutuplu yeni dünya ve Türkiye için çok partili demokrasiye geçiş aşaması… Yeni bir iktidarla toplumun siyasete, ekonomiye daha çok entegre olma dönemi. Ve ne yazık ki, iki kutuplu dünyanın tezgahlarının kurgulandığı sahnelerden biri olmaktan kurtulamayan Türkiye’nin darbelerle tanışması. Ve 80’li yıllara kadar darbeler, iç kavgalar ve siyasetin ayrımcı yüzüyle kaybedilen yıllar. Yine ekonomi birinci gündem değil, yine girişimcilik yok, çünkü gelişebileceği ortam yok. Yine gelecek korkusuyla sırtını az da olsa devlete dayama isteyen bir nesil. 80 sonrası Özal dönemiyle ilk kez olumlu anlamda değişen bir ekonomi sistemi. Girişimciliğin, ar-ge’nin, ihracatın artık birinci gündem olduğu bir dönem. Dünyaya kapalı olan bir ülkenin dünyaya açıldıkça gözünün de açıldığı, dünyada olup biteni öğrendiği yıllar. Koalisyonsuz, bir parti iktidarının istikrarıyla ekonomiye odaklandığımız bir dönem ve sanayici olmanın, girişimci olmanın değer kazandığı bir dönem. Elbette olumlu olumsuz örnekler yaşadık ama geçiş dönemlerinde bunlar kaçınılmazdır. Ülkenin liberal ekonomiyi öğrendiği yıllar. Sonra Türkiye öncülüğünde Türk dünyasının yükselişi ve ekonomisi artık yükselen bir Türkiye ve ardından gelen terör olayları, iç çekişmeler ve koalisyon yıllarıyla fren yapan bir Türkiye. Elbette dış güçlerin aynı senaryoları malum ama bizim de kendi içimizde uyumu yakalayamamamızı hafife almamamız lazım. “2002 gerçek anlamda dönüşüm yılı oldu”
Ve toplumun 2002’de ülkeyi artık taşıyamayan sisteme bir ceza kesmesi ve yeni bir iktidarla yenilik istediğini, değişim istediğini söylemesi. 2002 gerçek anlamda siyaset, ekonomi, demokrasi vs birçok alanda dönüşümlerin başladığı bir yıl oldu. İhracat misliyle arttı, ekonomik büyümemiz dünya rekorları kırdı, sanayide sıçramalar yapıldı. Buna paralel insan hakları ve demokrasideki gelişmeler dünyada prestijimizi arttırdı ve Türkiye konuşulur oldu. İşsizlik, enflasyon %10’nun altına indi ve tari-
himizde uzun zamandır ilk kez ekonomik ve siyasi istikrar yaşandı. Özlediğimiz bir şeydi. Ve 2008 küresel finans krizi. Biz hep kendi kusurlarımıza alışkınız ama bu sefer gerçekten bizim dışımızdan kaynaklanan bir krize maruz kaldık ve birçok devlet iflasını verirken, büyük devletler küçülürken biz bir mucize gerçekleştirdik ve direndik. Ancak eni sonu etkisi bize de ulaştı. Küçülen dünya ekonomisi ile ihracatımız aşırı gerilemese de yerinde saydı. Hedeflerimizden geri düştük. Bu üretime yansıdı, işsizliğe yansıdı. Her şeye rağmen Türk iş dünyası üretti, pazarlar buldu, ayakta kaldı.2008 dünyanın gördüğü en büyük krizlerden biriydi ve atlatmaya çalışırken, ardından Arap Baharı patladı. Her büyük ekonomik kriz ardından bir toplumsal kriz yaratır ama bu kez biraz erken oldu. “2008 sonrası ekonomi yine ikinci plana düştü”
Arap Baharı ne Araplara ne bize ne de dünyaya bahar getirdi. Beklenen sonuç olmadı ve daha kötüsü Arap Baharı’nın son durağı olan Suriye’deki iç savaş etkileriyle bize de yansıdı. Yakın pazarlar ve pazara ulaştığımız yollar kapandı. İş dünyası olarak ağlamadık, şikayet etmedik yeni yolar bulduk, Suriye’yi by-pass edecek yollar aradık. Ardından ülkede artan terör olaylarıyla bu savaşa çekilmek istendiğimiz bir dönem. Çok şükür milletimizin aklı selimi ve kardeşlik bağlarımız bu oyunlara izin vermedi. İş dünyası da bu dönmede devletimize büyük destek verdi. Çünkü söz konusu ulusal güvenliğimiz olduğunda ekonomi ikinci plandadır dedik ve işimize odaklandık.Ancak, bu kadar sorun arasında elbette iç siyaset etkilenmedi demek olmaz. Ardından gelen yerel, genel seçim ve referandum süreçleri ile ekonominin bir türlü ülkenin birinci maddesi olamaması. Elbette demokrasilerde seçimler işin özüdür ve olması gereken şeylerdir ama bu dönemlerde siyaset ne yazık ki diğer önemli konuları ikinci plana atmak zorunda kalıyor. Yani, 2008 finans krizi, Arap Baharı, artan terör ve ardı ardına gelen seçimlerle gündemde yer bulamayan bir ekonomi…
“İş dünyasının başarısız olduğunu söylemek haksızlık olur”
Her şeye rağmen ekonomik anlamda Türk iş dünyası engellerin arasında slalom yaparken, ayakta durmaya ve ülkenin zenginliği ve toplumsal huzuru olmaya çalışırken, hiç beklenmeyen ve tarihimizin gördüğü en büyük ihanet projesi olan 15 Temmuz darbe girişimi. Yani Türk iş dünyası son 9 yılda kafasını kaldıracak bir an bulamadı. Bu kadar çok sıkıntının arka arkaya yaşandığı kaç ülke vardır? Bu sorunlara maruz kalan kaç iş camiası var dünyada? Şimdi ilk sorumuza geri dönelim. Türk iş dünyası başarılı mı? Bizler iş dünyasının temsilcileri yapılanları hiçbir zaman yeterli bulmayız. Bu anlamda çok başarılıyız demek bizim mantalitemize ters ama bu kadar küresel, bölgesel ve ulusal sorun karşısında ve 10 yıldır kesintisiz devam eden sorunlar karşısında hala üreten, yeni pazarlar bulan, ihracat yapan, istihdam yaratan, ar-ge ve yenilikçilik yapan bir Türk iş dünyasının, özelinde Mersin iş dünyasının başarısız olduğunu söylemek sanırım büyük haksızlık olur, vefasızlık olur. Yapılan şey gerçekten çok büyüktür, değerlidir.Biz Türk iş dünyası olarak, özelinde Mersin iş dünyası olarak, sorunlara kızmadan ülkemizin zenginliği, milletimizin toplumsal huzuru olmaya devam edeceğiz. Ekonomi başta olmak üzere, eğitimden bilimsel gelişmelere, kültür ve sanatta spora, sağlıktan çevreye, demokrasiden yaşam kalitemize her alanda çözümün parçası olmaya, katkı koymaya devam edeceğiz. Biz iş dünyası olarak gelecekten umutluyuz ve ülkemizin ve milletimizin parlak geleceğine inanıyoruz. Bugün 29 Ekim: büyük Atatürk ve atalarımızın 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhuriyeti ilan ettiği ve küllerinden doğduğu bir gündür. Bu bizim en büyük motivasyonumuzdur. Yokluk yıllarında bu devleti kurduysak, bugün var olan bu gücümüzle, bu birikimlerimize çok daha büyük işleri yapacak güçteyiz. Bu vesileye Mersin iş dünyasının, tüm üyelerimizin, Mersinlilerin ve aziz milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum.
Arabuluculuk iş dünyasını rahatlatacak
İ
ş Mahkemeleri Kanun Tasarı’nın yasalaşması ve zorunlu arabuluculuk uygulamasının hayata geçmesinin ardından kısa bir değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, yıllar süren iş davalarının arabuluculuk sistemi ile daha kısa sürede çözümleneceğine ve iş akışının hızlanacağına inandığını söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı’nın yasalaşmasına ilişkin açıklamasında öncelikle bu düzenlemeyi yapan hükümete, muhalefet partilerine ve emeği geçenlere teşekkür etti. Artık iş davaları açılırken önce arabulucuya başvurulması şartı aranacağına dikkat çeken Aşut, bu sistemin camiaya getireceği kolaylıkları ise şöyle özetledi: “Yeni düzenleme sayesinde öncelikle yıllarca sonuçlamayan davaların daha kısa sürede çözüme ulaşacağına, böylece hem zaman hem de enerji kayıplarının önüne geçileceğine inanıyorum. Davaların süresi uzadıkça taraflar gerek yol giderleri gerek posta giderleri gerekse bilirkişi, keşif masrafları gibi birçok mali külfetle karşılaşıyordu. Ayrıca yargılama nedeniyle diğer yapılması gereken işlere konsantre
MTSO 3
CMYK
olunması zorlaşıyor, daha çok adliyeye zaman ayrılması gerekiyordu. Bu sürenin azalacak olması sevindirici. Aynı zamanda uzlaşmacı bir sonuç oluşması, sonucun tarafların kontrolünde olmasını da dostlukların devam etmesi, tarafların birbirini anlaması adına önemsiyorum.” Tarafların mahkeme önünde konuşamayacağı konuları, arabulucu gözetiminde baş başa kaldıklarında daha rahat ifade edebileceğine inandığını ve bu sayede birbirlerini daha iyi anlayabileceklerine inandığını da vurgulayan Aşut, böylece tarafların sosyal ve ekonomik ilişkilerinin dava sonrasında da devam edeceğini, esnek çözümler uygulanabileceğini ve iki tarafın da kazanacağını söyledi. MTSO üyelerini bu hizmetten yararlanmaya davet eden Aşut, sözlerini, “Uyuşmazlıklarını dostane bir şekilde çözen taraflar toplumsal barışa da katkı sunacaklardır” diye tamamladı. Öztatar: “1 Ocak 2018’de yürürlüğe giriyor”
Konuyla ilgili değerlendirme yapıp bu dönemde hizmet verecek arabuluculara seslenen Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar, “Arabuluculuk sürecinin en başından bu yana emek veren, inanan,
caba sarf eden başta arabuluculuk derneklerimiz, başkan ve yönetim kurulları olmak üzere üyelerine ve arabulucularımıza sonsuz teşekkürler” dedi. Sistemin 1 Ocak 2018’den itibaren uygulanacağını hatırlatan Öztatar, yaklaşık 400 bin dosyaya arabuluculuk yolunun açıldığını belirtti. Meclisin kendilerine büyük bir sorumluluk yüklediğini vurgulayan Öztatar şöyle konuştu: “Türk hukuk tarihinin en önemli gelişmesinin arifesindeyiz. Arabulucularımızla birlikte bize inanan insanları mahcup etmemeye çalışacağız. Bütün arabulucu arkadaşlarımızın daha fazla şevk ve gayretle arabuluculuğu başarılı kılmak için çalışacağına eminim. Başarılı olmak zorundayız. Çünkü bize inanan insanlar var. Gazi meclisimiz bize inandı ve bu kanunu kabul etti.” Arabuluculara inanan işçi ve işveren temsilcileri ile başarılı uygulamalar yapacaklarına inandığını da vurgulayan Öztatar, “Kimsenin arabuluculuğa inanmadığı, bu iş olmaz denildiği zamanlarda beraberce çaba sarf ettiğimiz emek veren herkese teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki bize inananlar pişman olmayacak. Bunun sözünü tüm arabulucularımız adına veriyorum” dedi.
T
ekstil sektör temsilcilerinin talebi üzerine dezavantajlı grupta yer alan 80 kişiye verilen eğitimler tamamlandı. Eğitimi tamamlayanların bir bölümü çeşitli tekstil atölyelerinde ve fabrikalarda işe yerleştirilirken, 20 tanesi girişimcilik eğitimi alarak kendi atölyesini açmaya hazırlanıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı koordinesinde Toroslar Belediyesi, İçel Sanayi Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Eğitim Vakfı (İSGEV) ile Günebakan Kadın Derneği işbirliğinde yürütülen ‘Dezavantajlı Kişilerin Tekstil Sektöründe İstihdamı ve Küçük Ölçekli Girişimcilerin Desteklenmesi Projesi’ kapsamında verilen eğitimlerle tekstil sektörüne 80 nitelikli personel kazandırıldı. 1 Aralık 2016 tarihinde başlayan, 40 kadın ve 40 erkek kursiyerin katıldığı proje kapsamında 3’er aylık periyotlarla 4 gruba eğitim verildi. Eğitimler yalnızca mesleki atölye eğitimi ile sınırlı kalmayıp iş hayatında gerekli olacak iş hukuku, etkili iletişim gibi konular da ele alındı. Atölye eğitimlerinin ardından işbaşı stajlarını da tamamlayan kursiyerlere bir yıl devam eden projenin sonunda sertifikaları dağıtıldı. Toroslar Kaymakamı, Ahmet Hikmet Şahin, Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu ve İSGEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kadir Dölek’in de hazır bulunduğu projenin ka-
panış toplantısında kursiyerler ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren işadamları bir araya geldi. Toplantıda söz alan 28 yaşındaki kursiyer Rıdvan Büyüksu, üniversiteyi bitirmesine rağmen kendi sektöründe iş bulamayarak bir tekstil atölyesine başvurduğunu ancak deneyimi olmaması nedeniyle böyle bir fırsatı duyunca değerlendirdiğini, şu anda Serbest Bölge’de bir atölyede çalışmaya başlamanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Kursiyerlerden Miray Doğan ise girişimcilik eğitimi de alarak kendi atölyesini kurma yolunda ilerlediğini dile getirip, “Artık dezavantajlı değil, pozitif düşünceli bir kadın girişimci olarak kendi atölyemi açmak istiyorum. Tamamı kadınlardan oluşan personelim değil, takım arkadaşlarımla birlikte yoluma devam etmek istiyorum” dedi. Tuna: “Mesleki eğitimleri işadamlarının talebine göre belirliyoruz”
Belediye olarak mesleki eğitimlere yönelik çalışmalara ağırlık verdiklerini anlatan Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna 2005 yılından bu yana tamamladıkları çalışmalarla 26 mesleki branşta 18 bine yakın kişiye eğitim verdiklerini anlattı. “Belki hepsine iş bulamadık ama eşit işsizler arasında bir adım öne geçmelerini sağladık” diyen Tuna, bir kısmının girişimci olmasına destek verdiklerini ve kalan kursiyerlerin de takipçisi olduklarını söyledi. İşadamlarından gelen talep-
leri değerlendirerek kursları açtıklarını kaydeden Tuna, 62 mahallede kursları bulunduğunu ve eğitimler verdiklerini anlattı. Yaptıkları çalışmalarla bölgede 40’a yakın tekstil atölyesi açılmasına vesile olduklarını ve 4 bin 500 – 5 bin kişiye istihdam sağladıklarını belirten Tuna, ev hanımlarına fiziki olarak daha yakın yerlerde hizmet verebilmek adına TORTEK tarzında bir eğitim merkezi daha oluşturmaya hazırlandıklarını bildirdi. Dölek: “İSGEV, 2 binin üzerinde kişiyi sektöre kazandırdı”
İSGEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kadir Dölek ise Vakfın 1999 yılında kurulduğunu hatırlatarak hedeflerinin konfeksiyon sektörüne nitelikli eleman kazandırmak olduğunu dile getirdi. Kendi bünyesindeki eğitmenlerin dizayn ettiği eğitim modülü ile sektöre nitelikli eleman yetiştiren İSGEV’in bugüne kadar 2 binin üzerinde kişiyi sektöre kazandırdığını kaydeden Dölek, “Bugün 2 bin kişiye 80 kişiyi daha ilave etmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Toroslar Kaymakamı Ahmet Hikmet Şahin ise proje sisteminin doğru kurgulandığına dikkat çekerek, “Bir tarafta iş arayanlar, diğer tarafta kalifiye eleman arayanlar ve bunlara eğitim verecek bir kurum var. Bunların hepsi bir araya getirilince böyle başarılı sonuçlar ortaya çıkıyor. Emeği geçenleri kutluyorum” diye konuştu. Kapanış toplantısı kursiyerlere sertifikalarının verilmesi ile sona erdi.
4
YIL: 19 | SAYI: 340 | 29 Ekim - 11 Kasım 2017 | www.mtso.org.tr
7. İnsan Kaynakları Yönetimi ve Liderlik Zirvesi sektöre yön veriyor yaklaşık 750 bin metrekare alan içerisinde 25 firmanın temel atması söz konusu. Bu kapsamda en az 5 bin kişinin çalışacağı ortamın sağlanması için gerekli çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu ortamın sağlanması için bizlere destek olan başta Kalkınma Bakanımız Lütfi Elvan ve Mersin Valimiz Ali İhsan Su’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Bizler şu anda yaptığımız çalışmalarla özellikle kentimize yeni istihdam alanları yaratma gayretindeyiz” diye konuştu. Özdemir: “Önce İK algısı değişmeli”
G
Patronlar, İnsan Kaynakları (İK) yöneticileri, iş arayanlar ve sektörün duayenleri Girişimci İnsan Kaynakları Derneği (GİDERİK) tarafından bu yıl 7’incisi düzenlenen İnsan Kaynakları Yönetimi ve Liderlik Zirvesi’nde buluştu.
İDERİK öncülüğünde, İŞ-KUR desteği ve birçok sivil toplum kuruluşunun katkısıyla 7. İnsan Kaynakları ve Yönetimi Liderlik Zirvesi 26 Ekim’de Mersin’de düzenlendi. Zirve farklı konu ve konuklarıyla sektöre yön vermeyi sürdürdü. Bu yıl Zirveye Mersin’in yanı sıra Adana, Antalya, İzmir, Bursa, Ankara, Nevşehir, Konya, Hatay ve İskenderun’dan da firma temsilcileri katıldı. 350 kurum ve kuruluşun 400 temsilcisinin takip ettiği Zirve’de yeni nesil insan kaynaklarında bulunması gereken özellikler, insan kaynakları hakkında bilinenler ve olması gerekenler, yeteneğe liderlik etme sanatı, yönetimde gelecek trendleri, farklılıkları yönetmek gibi konular ele alındı. Toplantının açılışında konuşan GİDERİK Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Özada, çalışmaları hakkında bilgi verdi. Derneğin 2010 yılından bu yana faaliyette olduğunu bildiren Özada, kuruldukları günden bu yana 40 adet insan kaynakları etkinliği, 25 adet çalıştay düzenliklerini, 45’ten fazla radyo ve televizyon
programında ise farkındalık oluşturmak adına çalışmaları hakkında bilgiler verdiklerini söyledi. Ardından önümüzdeki süreç için hazırladıkları projelere değinen Özada, üniversite, sanayi ve devlet işbirliğine katkı sağlayacak çalışmalara ağırlık vereceklerini, Mersin için bir kariyer rehberi hazırladıklarını ve ‘Kamudan Sektöre Gelecek Projesi’ üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Bu yıl zirvede yeni nesil liderlik kavramı üzerinde duracaklarına da dikkat çeken Serkan Özada, en büyük hayallerinin ise Mersin’de Türkiye’nin en büyük insan kaynakları kongresi ya da zirvesini düzenlemek olduğunu sözlerine ekledi. Aşut: “GİDERİK bir başarı hikayesidir”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise Zirve’nin açılışında yaptığı konuşmada GİDERİK’in kısa sürede kaliteli insan kaynağı ile neler yapılabileceğini gösterdiğini ve bir İK başarısı yazdığını söyledi. Ser-
kan Özada ve ekibinin çabalarıyla tüm sektöre örnek olduğunu vurgulayan Aşut, “Bir şirketin en değerli kaynağı ne içindeki ekipman yatırımıdır, ne bankadaki parası, ne de mülkleridir. Bir şirketin en değerli şeyi, insan kaynağıdır. Onunla yükselirler veya onunla batarlar” dedi. Bugün yeni nesil insan kaynakları yönetiminin konuşulduğunu ifade eden Aşut, tarihçi İlber Ortaylı’nın bir sözünü hatırlatarak, şöyle konuştu: “Az gelişmiş ülke vasıfsız insan kaynağı olan ülke demek değildir. Az gelişmiş ülke, insan kaynağını vasıflarına ve becerilerine göre sınıflandıramayan, buna göre istihdam edemeyen ülkedir. Şirketler için de durum aynıdır. Kötü personel yoktur, niteliklerine göre işe yerleştirilmeyen personel vardır. İşte bu anlamda işe alım sürecinden sürekli eğitimlere, İK planlaması bu yeni nesil mantıkla yapılırsa, insan kaynağı becerisine göre, niteliklerine göre sınıflandırılırsa şirketler yükselir. İnsanlar daha mutlu ve daha verimli olur.”
Tekli: “25 firmanın temel atması söz konusu”
Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Tekli ise Zirvedeki konuşmasında çeşitli yatırımların müjdesini verdi. Mersin’e yeni sanayi alanları kazandırmak için MTOSB Yönetim Kurulu ile birlikte mücadele ettiklerini kaydeden Tekli, “İlimizde kısa bir süre içerisinde
Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir ise öncelikle günümüzde İK departmanının şirketler için önemine dikkat çekerek, “Önce İK algısı değişmeli, kurumsallaşma algımız değişmeli” diye konuştu. Türkiye’de iş gücü istatistikleri incelendiğinde iki temel sorun ile karşılaşıldığına değinen Özdemir, bunlardan ilkinin işsizlik rakamları ikincisinin de mevcut işgücünün çalışma verimliliği olduğunu anlattı. OECD ülkelerinde bir çalışanın bir saatlik çalışmasının ülkesine 45 dolar gelir getirdiğini, Türkiye’de ise 30 dolar civarında olduğunu bildiren Özdemir, “Öncelikle aradaki açık kapanmalı, işsizlik sorununu çözmek yetmiyor. Aynı zamanda iyi eğitimli ve nitelikli işgücü konusunda da önemli adımlar atmalıyız. Bu konuda İK’ya büyük görevler düşüyor” dedi.
Okul servis araçlarında önlemler artırıldı
B
inlerce öğrenci, veli ve servis şoförünü etkileyecek Okul Servis Araçları Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayınlandı. Bu yönetmelik ile servis araçlarının ve şoförlerinin sahip olması gereken kriterler belirlenerek güvenlik önlemleri artırıldı. Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ortaklaşa yürüttüğü çalışma sonucu oluşturulan servis yönetmeliğine göre birçok yeni uygulama hayata geçirilecek. Bu uygulamalar arasında; okul servislerinde komisyon kurulması, araç takip sistemi ve emniyet kemeri zorunluluğu gibi kriterler var. Yönetmelik çerçevesinde servis şoförlerinin çok daha titiz şekilde seçilmesi ve bir dizi kritere tabi tutulması da var. Okul yönetiminden taşımacının yükümlülüklerine, servis şoförlerinin niteliğinden denetim ve yaptırımlara kadar oldukça geniş kapsamlı hazırlanan yönetmeliğin detayları şöyle: İniş ve binişlerde “DUR” yazısı Yeni düzenleme ile taşımacılar ta-
MTSO 4
CMYK
rafından okul servis aracı olarak kullanılacak taşıtlarda aranacak şartlar da belirlendi. Buna göre, okul servis aracının arkasında, öğrenci ve çocukların iniş ve binişleri sırasında yakılmak üzere kırmızı ışık veren lamba bulunacak ve bu lambanın yakılması halinde üzerinde “DUR” yazısı okunacak şekilde düzenlenecek. Okul servis aracı olarak kullanılacak taşıtlarda, öğrenci ve çocukların kolayca yetişebileceği camlar ve pencereler sabit olacak, iç düzenlemesinde demir aksam açıkta olmayacak, varsa yaralanmaya sebebiyet vermeyecek yumuşak bir madde ile kaplanacak. Engelli öğrenci ve çocukları taşıyacak okul servis araçlarının ilgili mevzuata uygun şartları taşıması gerekecek. Araç takip sistemi zorunlu olacak Taşıtların yaşları 12’den büyük olmayacak ve araç takip sistemi ve her öğrenci için 3 nokta emniyet kemeri ve gerekli koruyucu tertibat bulundurulacak. Okul servis araçlarında görüntü ve müzik sistemleri taşıma hizmeti sı-
rasında kullanılmayacak. Okul servis araçlarında, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca standartları belirlenen her koltukta oturmaya duyarlı sensörlü sistemlerin bulunması zorunlu olacak. Okul servis araçlarında tüm koltukları görecek şekilde standartlara uygun, iç ve dış kamera ile en az 30 gün süreli kayıt yapabilen kayıt cihazı bulundurulacak. Okul servis araçlarının camlarının üzerine renkli film tabakaları yapıştırılması yasaklanırken, iç mekanı gösteren beyaz cam dışında cam kullanılamayacağı da hükme bağlandı. Taşımacının yükümlülükleri Yönetmelikte taşımacılara ilişkin yükümlülüklere yer verildi. Buna göre, taşımacılık yapabilmek için Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş ve affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye
fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmama şartı getirildi. Ayrıca taşımacının devam eden bir kovuşturmasının bulunmaması ve terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya irtibatı bulunmaması istenecek. Okul servislerinde rehber personelin bulundurulması zorunlu olacak. Taşımacılar, şehir içinde izlenecek güzergah için ilgili büyükşehir belediyesinden özel izin belgesi almak zorunda olacak. Gerçek kişi taşımacıların tümünün eğitim sertifikasına sahip olması gerekecek. Yükümlülüklere uymayan taşımacılar, taşımacıyı tespit komisyonunca verilecek sürede eksikliği gidermekle yükümlü olacak ve verilen süre içerisinde eksikliği gidermeyen taşımacının özel izin belgesi mülki idare amirinin bildirimi üzerine ilgili belediye tarafından iptal edilecek. Taşımanın şehirlerarası veya şehir içi olmasına bağlı olarak taşımacı, karayolu yolcu taşımacılığı yetki belgelerinden birine sahip olacak. Okul yönetiminin yükümlülükleri Yönetmelikte, okul yönetimince yerine getirilecek öğrenci ve çocuk taşıma faaliyetine ilişkin yükümlülükler de tanımlandı. Okul yönetimleri, Taşımacıyı Tespit Komisyonu ile koordine ederek taşıma faaliyetini planlayacak. Okul servis araçlarının çalıştırılması faaliyeti, bir eğitim öğretim yılını kapsayacak. Ancak taşıma hizmetinin kalitesinin artırılması ve maliyet avantajı sağlanması amacıyla faaliyet azami 3
eğitim öğretim yılını aşmayacak şekilde yaptırılabilecek. Taşımacıyı Tespit Komisyonu’nun kararları, mahalli mülki idare amirlerinin onayı ile yürürlüğe girecek. Veliler, istemeleri halinde çocuklarını yönetmelikte belirtilen şartları taşıması kaydıyla herhangi bir taşımacı ile anlaşarak da taşıtabilecek. Bu hakkın kullanılması halinde taşımacı, yönetmelikte istenen belge ve bilgileri okul yönetimine bildirecek. Şoförler için yeni kriterler
Okul servis araçlarını kullanan şoförler, 26 yaşından gün almış ve 66 yaşından gün almamış olacak. Şoförlerin, Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş ve affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamış olmak veya bu suçlardan hakkında devam eden ya da uzlaşmayla neticelenmiş bir kovuşturmasının bulunmaması gerekecek. Şoförlerin “D” sınıfı sürücü belgesi için en az 5 yıllık, “D1” sınıfı sürücü belgesi için en az 7 yıllık sürücü belgesine sahip olmaları ve her yıl okul servis şoförlüğüne uygun olduğuna dair aile hekiminden rapor almış olmaları da gerekiyor. Şoförlük mesleği bakımından her 5 yılda bir yetkili kuruluşlardan psikoteknik açıdan sağlıklı olduklarını gösteren rapor almaları gereken okul servis şoförlerinin, son 5 yılda bilinçli
İzol: “Yeni Nesil Liderlik kavramına yoğunlaştık” Mersin Girişimci İşadamları Derneği Başkanı Mehmet Serkan İzol ise İK yönetiminin her geçen gün öneminin daha da arttığını vurguladığı konuşmasını şöyle tamamladı: “Mersin GİAD ailesi olarak Girişimci İnsan Kaynakları Derneği’nin öncülüğünde başlayan İnsan Kaynakları Birlik Projesi’nin ikinci aşamasında özellikle ‘Yeni Nesil Liderlik’ kavramı üzerinde katkı sağlamaya devam edeceğiz. Gerçekleştirilen ‘İnsan Yönetimi ve Liderlik Zirvesi’ bu projenin ilk meyvesi olarak ortaya çıkmıştır. Zirvenin ikinci bölümünde, iş hayatında liderlik konusunu işleyerek liderlerin gözünden insan kaynakları yönetimine bir bakış açısı oluşturmaya çalışacağız.” Kutlu: “Türkiye’ye örnek projeler sunuyor”
Mersin İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu Zirvede GİDERİK Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Özada’yı Türkiye’ye örnek olan projeleri dolayısıyla kutladı. Her yıl düzenlenen İK ve İstihdam Fuarı’nın da İnsan Kaynakları Zirvelerinin de Türkiye’de parmakla gösterilen projeler olduğunu dile getiren Kutlu, “Allah’tan temennim, bu çalışmaların istihdamın artırılmasına, işgücü piyasasının desteklenmesine ve 2023 hedeflerimiz arasında yer alan yüzde 5 işsizlik oranına ulaşmamıza katkısı olur” dedi. Açılış, insan kaynaklarında fark yaratanlar ödül töreni ile sona erdi.
taksirli olarak ölümlü trafik kazalarına karışmamış olmaları, alkollü araç kullanma ve hız kurallarını ihlal nedeniyle sürücü belgelerinin birden fazla geri alınmamış olması gerekiyor. Diğer yandan, okul servis şoförlerinin Yurtiçi Yolcu Taşımacılığı Sürücü Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip olmaları istenecek. Araç şoförlerinin taşıma faaliyeti öncesinde ve sonrasında aracın içini kontrol etmeleri, öğrenci ve çocukların oturarak, güvenli ve rahat bir yolculuk yapmalarını sağlayacak tedbirleri almaları, taahhüt ettiği yere kadar valiliklerce belirlenecek okul açılış ve kapanış saatlerine göre Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenen azami sürelere uymak suretiyle taşımaları ve eğitim sertifikasına sahip olmaları gerekecek. İsim listesi kontrol edilecek
Kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüplerinin servis hizmetlerinin yürütülmesi esnasında çocukların evlerinden alındıktan sonra isim listesi tutulacak. Çocukların güvenli şekilde kuruluş müdürüne teslim edildiğine dair şoför ve rehber personelin imzalayacağı günlük çocuk takip veya devam defteri tutulacak. Gelmeyen ya da teslim alınmayan çocuklarla ilgili olarak aileye bilgi verilmesi zorunlu olacak. Okul servis araçlarında, sensörlü sistemler, 3 nokta emniyet kemeri, kayıt cihazı ile iç mekanı gösteren beyaz cam zorunlulukları, 3 Eylül 2018’e kadar hayata geçirilecek. Ancak fabrika çıkışında üzerinde mevzuata uygun renkli cam olan araçlar için bu tarih 3 Eylül 2019 olarak uygulanacak. Okul servis şoförleri, eğitim sertifikalarını 3 Eylül 2018’e kadar, Mesleki Yeterlilik Belgesi’ni ise 3 Eylül 2020’ye kadar alacak. Yönetmelik ile taşıtlarda aranan şartlara uygun olmayan yeni üretilen araçların 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren okul servis aracı olarak trafik tescili yapılamayacak.
5 MTSO, Endüstri 4.0 Eğitim ve Uygulama Merkezi Projesi’ne odaklandı YIL: 19 | SAYI: 340 | 29 Ekim - 11 Kasım 2017 | www.mtso.org.tr
bu konuyu sürekli gündem yapmasının katkısı inkar edilemez. Bugün yeni çağın sınıf modeli olan, üreterek öğrenmeye dayanan maker space’lerin adı bilinmezken, bizim oluşturduğumuz gündemle Mersin’de özel okullar başta olmak üzere maker space sınıfı olmayan okul neredeyse kalmadı. Evet Mersin olarak amacımız sektörlerimizi yüksek teknolojili üretime entegre etmek dedik. Bunun temeli bu hedefe yönelik ilk, orta, lise ve üniversite eğitim zincirini oluşturmaktır. Artık tek bir alanda uzman değil, multi-disiplin; yani, çok alanda eğitim almış yeni bir mühendis, yeni bir işletmeci, yeni bir doktor, yeni bir öğretmen, yani yeni bir vasıflı insan kaynağına ihtiyaç var.” “Endüstri 4.0 Eğitim ve Uygulama Merkezi Projemizi hazırladık”
Mersin ekonomisinin sıçrama yapmasının dünyadaki teknolojik gelişime, değişen üretim modellerine ayak uydurması ile mümkün olabileceğine değinen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, bu hedefe ulaşmak adına Endüstri 4.0 Eğitim ve Uygulama Merkezi Projesini hazırladıklarını bildirdi.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Ekim ayı olağan basın toplantısı düzenlendi. Kentin ihracatı içindeki yüksek katma değerli ürün ihracat oranının artırılmasına yönelik yürütülen projelerin açıklandığı toplantıda MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’a Yönetim Kurulu Üyeleri Hakan Sefa Çakır, Ufuk Maya, Ali Fuad Budur, Ekrem Sağlam ve Enis Hekimoğlu eşlik etti. Başkan Aşut sözlerine Türkiye ve Mersin’deki yüksek teknolojili ürün ihracat oranları hakkında bilgi vererek başladı. 2016 yılında Türkiye’de imalat sanayi ürünlerinin ihracatı içinde yüksek teknolojili ürünlerin ihracat payının yüzde 3,5, Mersin’de ise % 2,3 olduğunu kaydeden Aşut, “Dolayısıyla; Endüstri 4.0 dönüşümü için altyapı oluşumlarının hızlandırılması gerekmektedir” dedi. Hedefin tüm omurga sektörlerde yüksek teknolojili bir üretim, yüksek teknolojili bir hizmet ve ticaret aşamasına
ulaşmak olduğunu vurgulayan Aşut, şöyle konuştu: “Gelişmiş Dünya yeni bir sanayi devrimini yaşıyor. Endüstri 4.0 denen, temelinde robotik üretim olan, yapay zeka olan, bulut ve siber teknolojiler olan, robot-insan veya robotlar arası iletişim olan yeni bir devrim. Ancak dünyanın her yeri aynı anda bu devrimi yaşamıyor. Dünyada henüz birinci sanayi devrimini yaşamamış, elektrikle tanışmamış yerler var. Dünyada henüz ikinci sanayi devrimini yaşamamış, üçüncü sanayi devrimini duymamış bölgeler var. O zaman öncelikle biz bu dört endüstri devriminden hangisinin içinde olacağımıza karar vermeliyiz. Geleneksel, yoğun ham madde kullanan, enerji tüketen, çevreyi kirleten ve yeterince katma değer yaratmayan bir ekonomi mi? Yoksa Ar-Ge tabanlı, yüksek teknolojili, bilgiye dayalı, katma değer yaratan, verimlilik ve buna bağlı refah yaratan yüksek teknolojili
bir ekonomi mi?” “Öncelik eğitim olmalı”
Bu hedeflere ulaşmak için öncelikle eğitimin ele alınması gerektiğini dile getiren Başkan Aşut, ilkokuldan başlayarak müfredatın, eğitimcilerin bu hedefe göre reforme edilmesi, sadece müfredat değişiminin yetmeyip eğitimcilerin de bu sürece hazırlanması gerektiğini söyledi. “Ancak biz eğitimde sadece sınav isimlerine takılmış durumdayız. İçerik konuşulmuyor, eğiticilerin niteliği konuşulmuyor” diyen Aşut, “Evet devlet bütçesinde en fazla payın eğitme ayrılmış olması çok güzel. Yapılan işleri küçümsemek doğru olmaz ama sorun toplumun her kesiminin sorunudur ve biz iş dünyası olarak realist bir bakışı ortaya koymak zorundayız” ifadelerini kullandı. MTSO olarak eğitim konusunu her zaman merkeze aldıklarını yineleyen Aşut, yeni dünyada ayakta kalabilmek için Endüstri 4.0 devriminin
yalnızca ekonomiye değil, eğitime, gıdaya, sağlığa her alana entegre edilmesi gerektiğini söyledi. “Var olan mesleklerin yarısı yok olacak”
Yakın gelecekte, 15-20 yıl dolmadan var olan mesleklerin yarısının yok olacağına değinen Aşut sözlerini şöyle sürdürdü: “Her an yeni, yüzlerce meslek ortaya çıkıyor. Soruyorum, bugün ilkokuldaki veya ortaokuldaki müfredat çocuklarımızı hangi mesleğe hazırlıyor? Acaba bugün konuşulan o meslek yarın olacak mı? Uzmanlar olmayacak diyor. Rutin, tehlikeli veya insan hızının yetmediği işleri artık robotlar yapıyor. Ama insan zannedildiği gibi değerini kaybetmeyecek. Aksine, yaratıcı gücü ile ortada olacak. Bu anlamda tasarım, programlama gibi alanlar önem kazanıyor. Şunu gururla söylemek isterim, eğer bugün kod yazma ilkokul müfredatına girdiyse MTSO’nun
Bu noktadan hareketle Endüstri 4.0 Eğitim ve Uygulama Merkezi Projesi’ni hazırlayarak ilgili Bakanlığa sunduklarını bildiren Şerafettin Aşut, Oda’nın gerekirse öz kaynaklarını da kullanarak Mersin’in sıçrama taşı olacak bu projeye odaklanacaklarını söyledi. Amaçlarının hem yeni girişimcilere hem de KOBİ’lere alt yapı sunmak olduğunu vurgulayan Aşut, “Ortak kullanım alanlarıyla, atölye ve maker-space atölyeleriyle, ortak akıl yakalanan toplantı odalarıyla, içinde üç boyutlu yazıcı-tarayıcı olan, tasarımın yapıldığı, ArGe’nin yapıldığı, gerekli eğitimlerin verildiği, yazılımın yapıldığı, yüksek teknolojili ekipmanlarla donanımlı, firmaların küçük ücretlerle kullanabileceği bir ortak kullanım alanı projesi hazırladık” dedi. Bu hazırlığı yaparken birçok ülkeyi ve bu konuda uzman birçok kenti ve üniversiteyi gezdiklerini ifade eden Aşut, önce eğitime, sonra bir motivasyona ve iyi örneklere ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
“MTSO Endüstri 4.0’ın her aşamasında olacaktır”
Mersin’in RİS Projesi öncesi yüksek teknolojili üretim ihracatının % 1’in altında olduğunu hatırlatan Aşut, sonrasında %1’in
aşıldığını, teknoparkın kurulması ve yarattığı sinerji ile farkındalık oluştuğunu, bugün gelinen durumda yüksek teknolojili ürün ihracat oranının %2.5 civarında olduğunu söyledi. “Mersin zenginleşecekse, Türkiye gelişecekse bu rakamlar yetmez” değerlendirmesini yapan Aşut, “% 1’den % 2,5’a çıktıysak; doğru eğitim, üretim politikalarıyla bu oranı neden daha da arttırmayalım? İşte Odamızın hedefi budur. Bu anlamda MTSO bu işin eğitim bacağında da, üretim bacağında da, alt yapı bacağında da olacaktır. Çünkü bu konu kentimizin ve ülkemizin gelecekte var olma meselesidir” dedi. “Mersin’i tanımayanlar kentimize sektörel kıyafet biçmesin”
Konuşmasında Dünya Gazetesi’nde yayınlanan Güven Borça’nın yazısına da değinen Şerafettin Aşut, sözlerini şöyle tamamladı: “Geçtiğimiz günlerde Dünya Gazetesi’nde yayınlanan bir köşe yazısında Mersin’le ilgili yapılan yanlış bir tespit sizlerin de dikkatini çekmiştir. Sayın Güven Borça yazısında, İstanbul’un ekonomik yatırımlarda doyma noktasını geçtiğini, artık İstanbul ve Marmara’ya aşırı yatırımın stratejik olmadığını, yeni ekonomi bölgeleri yaratmak gerektiğini yazmış. Bu noktada kendisine kesinlikle katılıyoruz ve biz bunu tam 10 yıldır söylüyoruz. Ancak sayın yazarın katılmadığımız düşüncesi Mersin ve bölgesine biçtiği kıyafettir. Mersin, yazarımıza göre Ortadoğu’nun çimento merkezi olmalıymış. Elbette Mersin bu sektörde güçlü ama kentin genel ekonomisinin hedefi ve tek vizyonu bu olamaz. Mersin birçok sektörde güçlü. Bu bize Allah’ın bir hediyesi. Mersin’i tanımayanlar kentimize sektörel kıyafet biçmesin. Mersin tarım-gıdada, lojistikte, sanayide ülkemizin katma değer yaratan kentidir. Bundan dolayı şu an tek vizyonumuz zaten oturmuş olan tüm sektörlerimizde yüksek teknolojili üretimi, hizmeti nasıl yakalarız olacaktır”.
Yeni nesil kalifiye eleman, ‘Digi Class’ta yetişecek jeyi uyguluyoruz. Elektronik, mekatronik, yazılım, uzaktan kontrol ve veri tabanı ile ilgili konu anlatımları yanında uygulamaların da yer aldığı Türkçe, İngilizce, Portekizce, İspanyolca, Romence ve İtalyanca olmak üzere 6 dilde eğitim materyali hazırladık.” Yiğit: “Yenilikçi teknolojilere uyum sağlama hedefindeyiz”
T
Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, teknolojinin eğitim sistemi ile bütünleşmesine yönelik hazırladığı ‘IOT DIGI CLASS’ projesiyle eğitimde dijital bir dönem başlattı. Bu proje ile yeni nesil kalifiye elamanlar dijital sınıflarda yetiştirilecek.
ürkiye’de ilk olarak Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde uygulanan bu proje öğrencilere, öğretmenlere ve velilere dijital takip imkanı sağlıyor. Veliler çocuklarının okulda bulunup bulunmadığından kantinden hangi alışverişi yaptığına, yemekhanede yemeğini yiyip yemediğinden hangi saatte okuldan çıktığına kadar tüm verileri internet üzerinden eş zamanlı olarak takip edebilme fırsatına ulaşırken okul yönetimi ve öğretmenler öğrencilerin devamlılığından kütüphanedeki kitapların kullanımına kadar birçok takibi yine dijital ortamda gerçekleştirebiliyor. Bu durum okul güvenliğini artırması adına da büyük önem taşıması yanında öğrencilerin dijital hayata entegrasyonunu da artırıyor. Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından
MTSO 5
CMYK
2015 yılında, Avrupa Birliği Erasmus+ Projeleri Mesleki Eğitim Stratejik Ortaklıklar Hibe Programı kapsamında, Türkiye Ulusal Ajansı tarafından hibelendirilen ve yürütülen kısaca IOT DIGI CLASS olarak tanımlanan Nesnelerin İnterneti Uygulamaları ile Eğitim Öğretim Ortamlarının Dijitalleştirilmesi Projesi sona erdi. Proje sonunda düzenlenen kapanış toplantısına Toplantıya Toroslar Kaymakamı Ahmet Hikmet Şahin, Toroslar İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Badas, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı Sadık Çağatay Güneş ve Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yüksekbaş ile çok sayıda öğretmen ve öğrenci katıldı. Toplantıda IOT DIGI CLASS Proje Koordinatörü Ömer Yiğit, proje ve projenin çıktıları hakkında bilgi verdi. 2015 yılı Eylül ayında başlayıp 2017 yılı Ekim ayı sonunda ta-
mamlanan projenin Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi koordinatörlüğünde gerçekleştirildiğini kaydeden Yiğit, birlikte çalıştıkları kurumları ise şöyle açıkladı: “İspanya’dan İnercia Digital, Portekiz’den Aevo, Romanya’dan Coleguil Tecnic, İtalya’dan ITIS Feltrinelli kurumlarıyla çalıştık. Toplam bütçemiz 214 bin 800 Euro idi ve bütçe 5 ortak kurum arasında paylaştırıldı.” Proje ile tasarlanan akıllı okul sistemini de tanıtan Yiğit, şu bilgileri verdi: “Akıllı okul sistemimizde; Okul Giriş Sistemi, Sınıf Kontrol Sistemi, Kütüphane Takip Sistemi, Yemekhane Giriş Sistemi, Kantin Alışveriş Sistemi ve Genel Bilgilendirme Ekranları yer alıyor. Halihazırda Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde bu pro-
Projenin amaçlarına da değinen Yiğit, İnternet Of Things yani nesnelerin interneti ekosistemi ile yeni ve yenilikçi teknolojilere uyum sağlamayı amaçladıklarını kaydetti. Rekabetçi iş gücü piyasasına kalifiye eleman yetiştirmeyi hedeflediklerini de ifade eden Yiğit, yenilikçi eğitim sistemine adaptasyonun sağlanmasını, kurumsal kapasiteyi geliştirmeyi ve akıllı sistemlerle yönetilebilir bir düzeye getirmeyi istediklerini de sözlerine ekledi. Nihai faydalanıcıların her an ulaşabileceği ve kullanabileceği bir eğitim materyali hazırlayarak farkındalık oluşturduklarını dile
getiren Yiğit, “Ülkemizde, robotik kodlama ve yazılımla ilgili ciddi atılımlar gerçekleşmektedir. Bu yıl proje ekibimizce Toroslar’da 78 öğretmene robotik kodlama eğitimi verilecektir” diye konuştu.
nik eğitim öğrencilerinin uygulamadaki deneyimlerini ve mesleki yeterliliklerini artırmış bulunuyoruz” dedi.
Badas: “Teknolojinin eğitime entegrasyonu geleceğin okullarını şekillendirecek”
Toroslar Kaymakamı Ahmet Hikmet Şahin ise, “İlk duyduğum andan itibaren beni heyecanlandıran bu projenin son aşamaya gelmesinden ayrıca mutluluk duyuyorum” dedi. Günümüzde her gün yeni bir fikir ve kavramın ortaya çıktığını aktaran Şahin, bugün de nesnelerin interneti kavramının gündemde olduğunu söyledi. Bu projeyle eğitimin dijitalleşmesini amaçladıklarını vurgulayan Şahin, “Projeyi sadece eğitim sektöründe değerlendirmemiz doğru olmayacaktır. Diğer sektörlere de uyarlamamız gerekir” diye konuştu. Proje ile gurur duyduğunu ifade eden Şahin, Avrupa ülkeleri ortaklı bu projede koordinatörlüğü Mersin’den bir mesleki okulun yürütmesinin ise ayrıca gurur verici olduğunu söyledi.
Toplantıda konuşan Toroslar İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Badas ise eğitim ortamlarının çağın gereksinimlerine cevap verebilmesinin eğitimin geleceği açısından çok büyük önem arz ettiğini söyledi. “Teknolojinin eğitime entegrasyonu geleceğin okullarını şekillendirecektir” diyen Badas, günümüzde üretilmekte olan her donanıma yazılım entegre edildiğini söyledi. Bu projenin eğitimdeki rolünü arttırmayı hedeflediklerini belirten Badas, “Bu alanda yapacağımız proje çalışması sektörel bilincin artmasına ve yeni istihdam sahalarının genişlemesine fayda sağlayacaktır. Bu proje ile eğitimcilerimizin ve mesleki tek-
Şahin: “Bu projeyle eğitimin dijitalleşmesini amaçlıyoruz”
IOT DIGI CLASS Nedir?
I
OT Dıgıclass Nesnelerin İnterneti Uygulamaları ile Eğitim Öğretim Ortamlarının Dijitalleştirilmesi Projesi, 2015 yılı AB Bakanlığı Erasmus+ Projeleri Mesleki Eğitim Stratejik Ortaklıklar Hibe Programı kapsamında ülke genelinde hibe almaya hak kazan 26 projeden biridir. Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin koordinatörü olduğu projenin ortakları İspanya, İtalya, Portekiz ve Romanya’dır. Bu proje ile eğitimciler ve mesleki teknik eğitim öğrencilerinin uygulamadaki yeterliliklerini, deneyimlerini ve mesleki yetkinliklerini arttırması planlamaktadır. Ayrıca teknolojik altyapıların boyutu, yerelde kullanılan araçlar ve bu konuda deneyimli AB üyesi ülkelerin yaptıkları arasında farklılıkların tespit edi-
lerek ülkemizdeki IOT ekosistemine yönelik uygulama geliştirebilme altyapının güçlendirilmesi de projenin önemli bir amacıdır. Proje genel yapısı itibariyle 5 modülden oluşmaktadır. Bunlar; ye-
mekhane modülü, sınıf içi modülü, okul giriş modülü, kütüphane modülü ve kantin modülü. Proje, hali hazırda Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde uygulanmaktadır.
6
YIL: 19 | SAYI: 340 | 29 Ekim - 11 Kasım 2017 | www.mtso.org.tr
İnşaat ve turizmde işbirliği potansiyeli yüksek ülke:
11,3’ünün yenilebilir enerji tarafından sağlanmasıyla ulaşılması beklenmektedir. Ekonomik yapı
Portekiz, 1986 yılında Avrupa Topluluğu’na katılmasıyla giderek artan bir şekilde hizmet sektörü odaklı hale gelmiştir. 1960 yılında tarım, ormancılık ve balıkçılık GSYİH’nin yüzde 24’ünü oluştururken, 2015 yılında sadece yüzde 2,4’ünü oluşturmuştur. Sektör toplam işgücünün yüzde 7,5’ini istihdam etmektedir. Sanayi, inşaat, enerji ve su sektörleri GSYİH’nin yüzde 21,9’unu oluşturmakta ve işgücünün yüzde 24,5’ini barındırmaktadır. Hizmet sektörü ise GSYİH’nin yüzde 75,8’ini ve işgücünün yüzde 68,1’ini oluşturur. Portekiz’in coğrafi konumu da hizmet sektörünün büyümesini sağlamaktadır. Hizmet sektörüne yoğunlaşmanın dışında, modernizasyon sürecine giren üretimde kayda değer değişiklikler yaşanmıştır. Geleneksel üretim sektörleri büyük oranda yerini daha fazla teknoloji içeren ve ülke ekonomisinin büyümesine katkıda bulunan otomotiv ve oto yan sanayi, elektronik, enerji, ilaç gibi yeni sektörlere bırakmıştır. Portekiz’in coğrafi konumu da hizmet sektörünün büyümesine katkıda bulunur. Ilıman Akdeniz iklimi ve geniş sahilleri turizm sektörünün gelişmesini sağlar.
G
Türkiye ile Portekiz arası ilişkiler yaklaşık 200 yıl öncesine dayanmasına rağmen ticari hareketlilik halen istenilen seviyede değil. Bu konuda hedeflere ulaşılabilmesinin formülü olarak özellikle potansiyeli yüksek olan müteahhitlik ve turizm sektörlerindeki işbirliğinin geliştirilmesi gösteriliyor.
elişmiş bir ekonomiye sahip olan Portekiz ile Türkiye’nin süre gelen olumlu siyasi ilişkilerine rağmen ekonomik ve ticari ilişkilerin potansiyelini gereği kadar yansıtmadığı görülüyor. Portekiz pek çok sektörde yatırım yapılması adına Türk yatırımcıları açısından önemli bir potansiyel taşımasının yanı sıra başta Latin Amerika olmak üzere üçüncü ülkelerdeki faaliyetlerin geliştirilmesi acısından da önem taşıyor. Özellikle AB ülkelerini derinden etkileyen küresel ekonomik kriz sonrasında yaşadığı sıkıntıları en aza indirmek isteyen Portekiz çeşitli özelleştirme projelerine yöneliyor. Oturma izni programları, yatırımda vergi avantajları gibi ülkesine gelecek yatırımcılara çeşitli avantajlar sunuyor. Bu atılımların ardından son 20 yılın en fazla yabancı yatırımcısını 2016 yılında çeken Portekiz, bu dönemde aldığı 59 adet yatırım projesiyle rekor kırıyor. Söz konusu yatırımlar son dönemlerde artan işsizlik oranlarının büyük ölçüde düşmesini de beraberinde getiriyor.
dikleri projelerle başarılarını ortaya koymuş durumda. Türkiye’deki müteahhitlik firmaları ile Portekiz firmalarının yapacakları işbirlikleri ile gerek her iki ülkede gerekse üçüncü ülkelerde faaliyet gösterebileceği görüşü oldukça güçlü. Türk müteahhitlik firmaları bu sayede Afrika ve Latin Amerika ülkeleri pazarlarına Portekiz firmaları ise Ortadoğu ve Asya pazarlarına girerken avantaj sahibi olabilir. Diğer taraftan Türkiye ile Portekiz arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için potansiyel taşıyan bir diğer önemli alan ise turizm. Türkiye, dünya genelinde turistlerin en çok rağbet ettiği altıncı, Avrupa’da ise dördüncü ülke. Portekiz ise Avrupa’nın 10’uncu, dünyanın ise 17’nci büyük turizm destinasyonu. Bu bağlamda başta turizm işletmeciliği olmak üzere sektöre ilişkin diğer alanlarda birlikte önemli atılımlar yapılabilir. Portekiz’de özellikle Lizbon ve Portekiz öne çıkan turizm destinasyonları arasında yer alıyor.
parçasıdır. Portekiz, Akdeniz iklimine sahiptir. Avrupa’nın en sıcak ülkelerinden biri olan Portekiz’in anakaradaki topraklarında yıllık ortalama sıcaklık kuzeyde 15 °C ve güneyde 18 °C’dir. Bahar ve yaz mevsimlerinde güneşli, sonbahar ve kış mevsimlerinde yağmurlu ve rüzgârlıdır. Nüfus ve istihdam
tiyacının yüzde 95,5’i yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmiştir. 2020 yılına kadar son enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin payının yüzde 31’e çıkması hedeflenmektedir. Bu hedefe elektrik ihtiyacının yüzde 59,6’sının, ısıtma ve soğutma ihtiyacının yüzde 35,9’unun ve ulaşım sektörü ihtiyacının yüzde
Ülke nüfusu 2016 yılı itibariyle 10,3 milyon kişidir. Kıyı şeridinde özellikle Lizbon ve Porto’da nüfus yoğunluğu fazladır. Portekiz’de işsizlik oranı ekonomik krizin hissedilmeye başlandığı 2008 yılından bu yana hızla yükselmektedir. Gerek ülkenin iç dinamikleri gerek Euro bölgesindeki olumsuz gelişmeler işsizlik oranın yükselmesine sebep olmaktadır. 5,5 milyon aktif nüfusa sahip olan Portekiz’de toplam işsiz sayısı 2016 yılında yüzde 19,7 ve 200 bin kişi artarak 920 bine yükselmiştir. 25 – 34 yaş arası genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 27’ye işsiz sayısı ise 237 bin kişiye yükselmiştir. 15-24 yaş arası işsizlerin sayısı 165 bin, işsizlik oranı ise yüzde 40’a ulaşmıştır. İş aramayanlar ve eksik istihdamı (kapasitesinin altında çalışanlar) ekleyince ülkedeki işsiz nüfusu 1,2 milyonu bulur. İşsizlerin yüzde 53,7’sini 25-44 yaş grubu ve yüzde 53’ünü bir yıldan fazla süredir iş arayanlar oluşturur.
Mevcut durumda Portekiz’e yatırımın önündeki en büyük engelin ise finansmana erişimdeki zorluk olduğu söylenebilir. Yatırımların 2017 yılında yüzde 6,5 ve 2018’de ise yüzde 2,3 artması bekleniyor. Bankacılık sektörünün iyileştirilmesine yönelik alınacak tedbirlere bağlı olarak bu oranın artırılabileceği de tahmin ediliyor. Türkiye ile Portekiz arasında karşılıklı işbirliği ya da yatırım yapılabilecek sektörlerin ise turizm, sağlık turizmi, gıda, finansal hizmetler, ilaç sanayi, yenilenebilir enerji, ulaştırma, gemi inşa sanayi, haberleşme, bilgi teknolojileri ile otomotiv ve yan sanayi olduğu söylenebilir. Birlikte üçüncü ülkelere açılmak mümkün
Ayrıca müteahhitlik sektörü de Türkiye ile Portekiz arasındaki işbirliğinin geliştirilebileceği alanlardan biri. Portekiz’in üç büyük müteahhitlik firması Angola, Brezilya ve Mozambik gibi ülkelerde üstlen-
MTSO 6
CMYK
Yeni yatırımlar için THY önemli bir fırsat
Portekiz’deki Türk yatırımları incelendiğinde, sektörel olarak liman işletmeciliği, ilaç sanayi, beyaz eşya-elektronik, tekstil ve perakende sektörünün öne çıktığı söylenebilir. THY’nin 2015 yılında Lizbon’a olan doğrudan uçuşlarını günde iki sefere çıkarması ve Porto’ya doğrudan uçuşlara başlamasının yeni yatırımlar ve ortaklıklar için motive edici, kolaylık sağlayıcı bir unsur olarak değerlendirilebilir. Coğrafi konum
Portekiz, ya da resmî adıyla Portekiz Cumhuriyeti Avrupa’nın güneybatısında İber Yarımadası üzerinde yer alan, Avrupa Kıtası’nın en batıdaki ülkesidir. Portekiz kuzeyden ve doğudan İspanya, güneyden ve batıdan da Atlas Okyanusu ile çevrilidir. Atlas Okyanusu’nun kuzey yarımküredeki bölümünde bulunan Azorlar ve Madeira takımadaları özerk yönetimleriyle birlikte Portekiz’in bir
Ticareti etkileyen kültürel faktörler
Portekiz iş dünyası oldukça resmidir. Doktor, mühendis ve mimar gibi resmi unvanlar oldukça sık kullanılır. Görüşülen kişinin unvanını sormak ve soyadından önce kullanmak önem taşır. Kırmızı mürekkeple yazmak hakaret olarak kabul edilir ve bu nedenle iş dünyasında kullanılmaz. Tanışmalarda el sıkışmak uygun bir davranış olarak nitelendirilir.
Para kullanımı
1 Mart 2002 tarihinden itibaren tüm ödemelerde sadece avro geçerlidir. Portekiz’de başta büyük şehirler olmak üzere kredi kartları yaygın biçimde kullanılır. Resmi tatiller ve çalışma saatleri 2016 yılı resmi tatil günleri:
Yeni Yıl (1 Ocak) Kutsal Cuma (25 Mart) Paskalya (27 Mart) Özgürlük Bayramı (25 Nisan) İşçi Bayramı (1 Mayıs) Katolik Yortusu (26 Mayıs) Portekiz Milli Günü (10 Haziran) Meryem Ana’nın Göğe Yükselmesi (15 Ağustos) Cumhuriyet Günü (5 Ekim) Azizler Yortusu (1 Kasım) Özgürlük Günü (1 Aralık) Meryem Ana’nın Günahsızlığı Yortusu (8 Aralık) Noel (24- 25 Aralık) Çalışma saatleri 09.00-18.00 saatleri arasıdır. Dükkânlar 09.0019.00 saatleri arasında ve alışveriş merkezleri 10.00-23.00 saatleri arasında açıktır. Kullanılan lisan
Birçok Portekizli iki hatta üç dil bilir. Portekizceden sonra İngilizce tercih edilir. Yerel saat
Portekiz, Greenwich’le aynı saat dilimindedir (GMT). Yani Türkiye’den 2 saat geridedir. Telefon kodları
Portekiz ile telefon ya da faks yoluyla iletişim kurmak için öncelikle uluslararası telefon kodu +351 tuşlandıktan sonra 9 haneli telefon numarası girilir.
Portekiz
ülke analizi
Doğal kaynaklar
Madenler açısından zengin bir ülke olan Portekiz’de bakır, tungsten, demir ve kalay rezervleri bulunur. Ülke aynı zamanda dünyadaki en büyük doğal taş üreticilerindendir. Doğal taş sektöründeki en önemli ürün mermer olup, Portekiz dünyanın en büyük mermer ihracatçılarından biridir. Ülkede uranyum rezervleri de bulunur. Ormanlar göz önüne alındığında özellikle ekonomik nedenlerden dolayı çam ağacı, kestane ağacı, mantar meşesi, pırnal, Portekiz meşesi ve okaliptüs çok yaygındır. Ülke petrol, doğal gaz ve kömür kaynakları bakımından büyük oranda dışa bağımlıdır. Ancak son yıllarda yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi konusunda gelişme göstermiştir. Ülke konumu gereği rüzgâr ve güneş enerjisi gibi alternatif enerji kaynakları üzerine yatırım yapmaktadır. Ülkede üretilen elektriğin yüzde 63’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmektedir. Portekiz rüzgar enerjisi sektörü son on beş yılda oldukça büyümüş ve 2015 yılında rüzgar enerjisi kapasitesi 5 bin 79 MW’a ulaşmıştır. Ülkede tüketilen elektriğin yüzde 24’ü rüzgar enerjisinden elde edilmektedir ki bu oran dünyadaki en büyük oranlardan biridir. 2016 yılı Nisan ayında elektrik ih-
İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar
Nezaket, iş ve diğer alanlarda beklenmektedir. Randevu zamanına uyarlar ve aynı davranışı karşıdan da beklerler. Birçok Portekizli iki, hatta genellikle üç dil konuşmaktadır. Anadilden sonra İngilizce gelmektedir.
D
etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya MTSO, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz.
Portekiz ithalatı
67,63 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Portekiz’in ithalat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; 22,16 milyar dolar ile İspanya, 9,14 milyar dolar ile Almanya, 5,26 milyar dolar ile Fransa olup, Türkiye, Portekiz pazarında 585,5 milyon dolar ve % 0,88’lik pay ile 16. sırada yer alır. Ürün özelinde Portekiz’in gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde 4,29 milyar dolar ile ilk sırada bitümlü minerallerden elde edilen petrol yağları ve yağlar, ham petrol yer alır. 2,01 milyar dolar ile otomobil ve yolcu taşımada kullanılan motorlu taşıtlar ülkenin önemli ithalat kalemi arasındadır. Bunların yanı sıra 1,86 milyar dolar ile terapötik veya profilaktik amaçlar için karıştırılmış veya karıştırılmamış ürünlerden oluşan ilaçlar takip eder. Portekiz ihracatı
Portekiz’in toplam 55,68 milyar dolar ihracatında en büyük paya sahip ilk 3 ülke sırasıyla 14,57 milyar dolar ile İspanya, 7,01 milyar dolar ile Fransa, 6,48 milyar dolar ile Almanya’dır. Türkiye, Portekiz’in ihracatında 467,67 milyon dolar ve % 0,84 payı ile 18. sırada yer alır. Ürün özelinde Portekiz’in gerçekleştirdiği ihracat incelendiğinde 1,74 milyar dolar ile ilk sırada biyodizel içermeyen petrol veya bitümlü minerallerden elde edilen orta dereceli yağlar ve müstahzarlar, 1,33 milyar dolar
hacim ile otomobil ve yolcu taşımada kullanılan motorlu taşıtlar; 983,89 milyon dolarlık hacim ile motorlu taşıtlar için kullanılan kauçuktan pnömatik lastikler takip eder. Portekiz - Türkiye dış ticaret ilişkileri
Portekiz’in Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 47 milyon dolarlık hacim ile 5 tonun altında ağırlığa sahip dizel ya da yarı dizel motorlu kara taşıtları gelir. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Portekiz ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 1,14’üne karşılık gelir. Portekiz’in Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün ise 26,74 milyon dolarlık hacim ile ağırlık olarak % 85’ten fazla pamuk içeren ipliktir. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Portekiz ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 31,19’una karşılık gelir. Portekiz’in Türkiye’den en çok ithal ettiği üçünü sıradaki ürün ise 23,92 milyon dolarlık hacim ile motor hacmi 1500 cm3’ün altında olan dizel ya da yarı dizel motorlara sahip arabalardır. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Portekiz ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 1,36’sına karşılık gelir. İkinci sırada 49,55 milyon dolar hacimle kağıt (40g/ m2 150g/m2), Portekiz’in bu ürün özelinde Türkiye dâhil diğer ülkelere de yapmış olduğu ihracat rakamının % 18,36’sına karşılık gelir. Biyodizel içermeyen petrol veya bitümlü minerallerden elde edilen orta dereceli yağlar ve müstahzarlar 48,58 milyon dolar hacimle üçüncü sıradadır. Portekiz’in bu ürün özelinde Türkiye dâhil diğer ülkelere de yapmış olduğu ihracat rakamının % 2,8’ine karşılık gelmektedir. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ve Dünya Gazetesi
YIL: 19 | SAYI: 340 | 29 Ekim - 11 Kasım 2017 | www.mtso.org.tr
KOMİ TELE R
7
metleri sektör temsilcileri Mersin’in Ambarlı’dan sonra gümrük işlemlerinin en yoğun yapıldığı ikinci liman olduğunu hatırlatarak, gümrük firmalarında çalışan personelin limana giriş kartlarında yaşadığı sorunların çözümü yönünde destek istedi. Gerekirse 6 ayda ya da yılda bir kez konunun taraflarının bir araya gelerek sorunları karşılıklı konuşabilecekleri iletişim ortamı yaratılmasının önemine değinen sektör temsilcileri, bu sayede sürekli değişen farklı uygulamaların yarattığı sorunların da çözümlenebileceğine işaret etti.
Geleneksel olarak düzenlenen Meslek Komiteleri İstişare Toplantısında bir araya gelen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meslek Komitesi Başkanları, sektörlerinde yaşanan öncelikli sorunları ve 2018 yılında ele alınması planlanan öncelikli projelerini görüştü. Her biri kendi sektörü ile ilgili proje önerilerini sunan Komite Başkanları, lobi faaliyetlerinin artırılmasını bekledikleri konular hakkında görüşlerini paylaştı.
MTSO Meslek Komitesi Başkanları İstişare Toplantısı MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan Aşut, Oda seçimlerinin 2018 yılı Nisan ayına ertelendiğini hatırlatarak, “Seçim çalışmalarına 2018 yılı Nisan ayına kadar ara versek de, Odamız ve kent ekonomimiz için, sektörlerimiz için çalışmaya, Odamız projelerinin, eğitimlerinin ve tüm çalışmaların etkin birer parçası olmaya devam etmeliyiz” dedi. Seçimden seçime değil, 365 gün Mersin için, Oda için, ülke ekonomisi için çalışma ruhuna sahip bir camia olduklarını vurgulayan Aşut, şunları
söyledi: “Mersin iş dünyası, MTSO’nun tüm üyeleri bu ruhla yeni seçim gününe kadar en iyi bildiği şeye; yani, üretime, ihracata, yenilikçiliğe, girişimciliğe, ar-ge’ye, markalar yaratmaya, kısacası kentinin ve ülkesinin zenginliği olmaya devam edecektir. Her zaman vurguladığım gibi, tabandan gelen çözümler olmadan, tepeden inme çözümlerin bu kentin sorunlarına derman olmadığını iyi biliyoruz. Bunun için, Komiteler olarak daha çok çalışmak, daha çok üretmek ve bu koltukların değerini bilmek zorundayız. Binlerce insanın bizden, sizlerden beklentileri var. Komiteleri etkin şekilde çalıştırmak bu beklentileri tatmin edecek tek şeydir.” 2018 yılı çalışma takvimi ve paralelinde bütçesini belirlemek adına Komitelerin proje önerilerini almak istediklerini kaydeden Aşut, “Her zaman belirttiğim gibi sizlerin projeleri ve önerileri bizlerin çalışmalarını yönlendirecek, daha sağlıklı yol almamıza yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı. “Difineli kağıda alternatif çalışmalara destek talebi” Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti ile ilgilenen sektör grubu yaş meyve sebze ihracatına değindi. Özellikle narenciyenin difineli kağıt ile ihraç edilmesi kaynaklı sorunlar yaşandığının dile getirildiği toplantıda, bu kağıt türüne alternatif bir malzeme konusunda Narenciye Tanıtım Grubu fonlarından yararlanıldığı, ancak bu grubun kaldırılması sonrasında projenin yarım kaldığı belirtilerek, “Eğer bir alternatif bulunmazsa üçüncü
MTSO 7
CMYK
dördüncü aydan sonra limon ihraç edemeyeceğiz. Bütçemiz oranında bu kağıdın alternatifleri üzerine yürütülen çalışmaya destek verilmesini talep ediyoruz” denildi. “Toplum sağlığı ile ilgili projeler üretilmeli” Sağlık Hizmetleri, Medikal ve Kozmetik sektör temsilcileri ise toplum sağlığına yönelik yapılabilecek projeler üzerinde durdu. Gün geçtikçe artan kanser vakalarına dikkat çekilen toplantıda bu konunun araştırılıp toplumu bilinçlendirecek, bazı konularda farkındalığı artıracak çalışmalar yapılması gerektiği konuşuldu. Sektö-
rü ticari açıdan geliştirecek eğitim çalışmalarına da ciddi ihtiyaç duyulduğu vurgulanırken, “Bölgemizde ilaç, kozmetik ve medikal üzerine ciddi yatırımlar yapılıyor. Özellikle kozmetikte önemli bir yatırım potansiyeli oluştu. Bu alanlara yönelik üyelerimize fikir verecek, yol çizecek etkinlikler yapılmalı” denildi. “Nitelikli denetim mücadelesi verelim” Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı sektör temsilcileri de kendi sorunlarına ilişkin değerlendirmeler yaparak Lojistik Köy Projesi’nin hayata geçirilmesi talebinde bulundu. Sektörde yaşanan haksız rekabetlere değinilen toplantıda, “Bugün nakliye durursa her şey durur. Lojistik tüm sektörlerin kalbidir. Bu nedenle belgeli çalışan firmalar mağdur edilmemelidir. Bugün belgeli çalıştığı için rekabet edemeyip piyasadan çekilen firmalar olacaktır. Yarın ise şu anda günübirlik çalışıp sonrasını planlamayan belgesiz firmalar elenecektir. O dönemde piyasada yalnızca çok büyük çalışan firmalar kalır ve nakliye maliyetleri de yükselir. Bu durum sanayiciye de olumsuz yansır, ihracatçıya da. Bu sorunların çözümü için bugünden nitelikli denetimlerin sağlanması noktasında gerekli çalışmaları yapıp lobi gücümüzü kullanmalıyız” değerlendirmesi yapıldı. “Mersin’e yakışır bir Balık Hali yapılmalı” Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri sektör temsilcileri ise yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. İlçelerde mini balık pazarları oluştu-
rulması yönünde yürütülen çalışmalardan bahsedilen toplantıda, “Ancak bu mini balık pazarları yeterli değil. Kentimize yakışan temiz, hijyenik büyük bir balık pazarına da ihtiyaç var. Bu konuda sunacağımız projeye destek bekliyoruz. Aynı zamanda kentimize bir de balık hali kazandırılması talebimiz bulunmakta. Bu konuda da çalışmalarımız var ve belli bir noktaya geldik. Sadece hal değil, soğuk hava depolarının da balıkçılık sektöründe kullanımı artıyor. İhracat öne çıkmaya başladı. Önümüzdeki süreçte çok daha iyi projelerle gündemde olacağız” denildi. “Bakliyat üretimi artırılmalı” Hububat, Bakliyat ve Dış Ticaret sektör temsilcileri ise bakliyat üretiminin artırılmasına yönelik çalışmalara değindi. Mersin’in bakliyat sektöründeki gücüne değinilen toplantıda, “Üretim her geçen yıl azaldı. Mersin işleme gücü ile yurtdışından gelen malları işleyip ihraç ediyordu ama artık bu özelliğimizi de yurtdışında yapılan tesisler nedeniyle kaybetmeye başlıyoruz. Vakit kaybedilmeden bu alanda lobi yaparak ülkemizde bakliyat üretiminin artırılması yönünde çalışmalıyız. Bu da bir altyapı kaynağı, Türkiye’nin doğal zenginliğidir” denildi. Tohumculuk ve tohum ıslahı konusunda yürütülecek çalışmaların sektörün geleceği için elzem olduğu vurgulanırken, “Bu çalışmaların yüksek maliyetli olması dolayısıyla, bizlerin burada beklentisi maddi katkıdan ziyade yürütülecek çalışmaların desteklenerek manevi katkı sunulmasıdır” denildi. Ayrıca antrepolarla ilgili çalışmalar yapılması gerektiğine de dikkat çekilen toplantıda, 2014 yılında yaşanan bazı sıkıntılar sonucunda getirilen ilave teminatlar nedeniyle halen sorun yaşandığı hatırlatılıp bu sorunların çözümü konusunda destek istendi. Kentte yeterince antrepo bulunduğu da hatırlatılarak yeni antrepoların açılması noktasında daha temkinli davranılması gerektiği vurgulandı. “Çocuklara yönelik kodlama eğitimi verilmeli” Bilgisayar, elektrik, elektronik, telekomünikasyon ve büro cihazları sektör temsilcileri ise Oda Üyelerinin çocuklarına yönelik çalışma yürü-
tülmesi talebinde bulundu. Eğitim ve Kalkınma Vakfı ile Komiteler üzerinden çocuklara yönelik kodlama eğitimi verilmesi talebinde bulunan sektör temsilcileri, aynı zamanda düzenlemek istedikleri bilişim fuarı hakkında da bilgi verdi. Öte yandan sektör temsilcilerinin üye firmalara daha uygun fiyatlarla hizmet vermeye hazır olduklarını da vurgulayan sektör temsilcileri, bu konunun duyurulması noktasında da destek istedi. “Mersin’de kentsel dönüşüm başlamalı” İnşaat, emlak, mühendislik ve mimarlık sektörlerine yönelik talepler ise kentsel dönüşüm ve yapı denetim çalışmaları üzerine oldu. Mühendislik ve Mimarlık sektör temsilcileri özellikle tüm inşaatların yapımında yapı denetimlerde ciddi sorunlar yaşandığını ifade ederek bu konuya yönelik planlanan sempozyuma destek isterken, inşaat ve emlak sektör temsilcileri müteahhitlik mesleğinin tanımlarının belirlenmesi noktasında yapılacak lobi çalışmalarına destek istedi. Kentsel dönüşümdeki yasal boşlukların doldurulup bu alanda yasa çıkarılmasına yönelik çalışma yapılması ve inşaat sektörünü hareketlendirecek tek formül olarak gösterilen kentsel dönüşümün Mersin’de vakit kaybedilmeden başlatılması yönünde adım atılması ile beklenen 1/5.000’lik planların çıkarılması yönünde lobi yapılması da gelen talepler arasında yer aldı. “Şoför dinlenme alanları oluşturulmalı” Yolcu Taşımacılığı sektör temsilcileri ise özellikle servis şoförlerinin sorunlarına değindi. Çocukları bıraktıktan sonra şoförlerin araçlarını temizleyebileceği, oturup sohbet edip dinlenebileceği alanlar oluşturulması talebinde bulunan sektör temsilcileri, bu konuyu Belediyeye bildirdiklerini ancak sonuç alamadıklarını kaydederek lobi oluşturulması konusunda destek istedi. Ayrıca S plaka olmayan korsan araçlardan duyulan rahatsızlık da dile getirildi. “Gümrüklere yönelik çalışmaları etkileyen taraflar bir araya gelsin” Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hiz-
“Güvenli tüp depolama alanları oluşmalı” Akaryakıt, LPG, Madeni Yağ ve Enerji sektör temsilcileri ise özellikle tüp depolama alanlarına yönelik talepte bulundu. Mevcut durumda tüm firmaların kendi imkanlarıyla eski araçlarla çalıştığını, sokaklarda, tarlalarda tüpleri muhafaza ettiğini anlatan sektör temsilcileri bu uygulamanın ciddi riskleri de beraberinde getirdiğini vurgulayarak, Büyükşehir Belediyesi ile yapılacak çalışma ile düzgün, güvenli depolama alanları oluşturulması talebinde bulundu. “Kuyumculardan fuar destek talebi”
Finans ve Kuyumculuk sektör temsilcileri ise kapalı çarşı tarzında tarihi bir ortam oluşturulup kuyumcuların bu alanda faaliyet göstermesi talebinde bulundu. Aynı zamanda güzel bir mücevherat fuarı hazırlamak istediklerine de değinen sektör temsilcileri bu noktada da destek istedi. “Hal Yasası’ndaki değişime destek talebi” Sebze ve Meyve Komisyoncuları sektör temsilcileri ise Mersin Hali’nde bulunan dükkanlarını satma ya da kiralama noktasında yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi. Hal Yasası’nı aşmakta zorlandıklarını kaydeden sektör temsilcileri, diğer hallerde dükkanların belediyelere ait olması nedeniyle böyle bir yasa çıkarıldığını hatırlatıp, “Oysa biz mülk sahibiyiz ama mülkümüz üzerinde hak iddia edemiyoruz” dedi. Öte yandan belediyelere 5 iş günü içinde ödenen rüsumlara da değinen sektör temsilcileri, kendileri ödemeleri 3-5 ay gecikmeli alırken rüsumları 5 gün içinde ödemekte zorlandıklarını anlatıp, bunları da aylık olarak yapmalarının sağlanması yönünde destek talebinde bulundu. “Mesleki eğitimlere ağırlık verilmeli” Ağaç ve Orman Ürünleri sektör temsilcileri ise özellikle ara eleman yetiştirilmesi ve sektörde sigorta konusunda yaşanan sıkıntılar üzerinde durdu. Yangın sigortasını halen yaptıramadıklarını kaydeden sektör temsilcileri, Sigorta Komitesi ile birlikte bu konuya çözüm üretmek istediklerini söyledi. “Misafirlerimize Mersin’i anlatalım” Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri sektör temsilcileri ise kent turizminin gelişimi için yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Tanıtımın yalnızca turizmcinin işi olmaması gerektiğini vurgulayan sektör temsilcileri, tüm iş insanlarından şehir ya da yurtdışından gelen misafirlerine Mersin’i gezdirmelerini istedi.
YIL: 19 | SAYI: 340 | 29 Ekim - 11 Kasım 2017 | www.mtso.org.tr
Mersin Limanı
RÖPORTAJ
8
rekabetçi yapısını korumalı
tarak 1 milyon 416 ton olarak kayda geçmiştir. Mersin Limanı’nda Odamız istatistik servisi kayıtlarına göre 2016’da 11milyon 513 bin 437 ton yükleme, 18 milyon 774 bin 252 ton boşaltma olmak üzere toplam 30 milyon 287 bin 689 ton yük elleçlenmiştir. Bu değerler, 2016’da bütün limanlarımızda elleçlenen toplam yükün % 7’sinin Mersin Limanı’nda elleçlendiğine işaret eder. 2016’da Mersin Limanı’nda kabotaj taşımalarında ise % 4,3’lük bir azalma görülür. İhracatta bir önceki yıla göre, % 7,7, ithalatta ise yine bir önceki yıla oranla %1,9 civarında düşüş kaydedilmiştir. 2016 yılında transit taşımacılıkta ise, % 23’e yakın önemli bir artış vardır. 2016’da 4 bin 166 adet gemi Mersin Limanı’nda ticari operasyon yapmıştır. Limandaki kargo, gemi ve konteyner elleçleme rakamları değerlendirildiğinde, son 3 yılda, mevcut değerlerde önemli bir değişme olmadığı görülür. Burada MIP’nin 2014 yılı Haziran ayında başlayıp, 2016 yılı Temmuz ayında tamamladığı genişleme çalışmalarının etkili olduğunu düşünüyoruz. Bu süreçte limanda 4, 5 ve 6 no’lu rıhtımların olduğu bölge gemi trafiğine kapatılmış, söz konusu çalışmalar limandaki gemi ve kargo elleçlemesini etkilemiştir. Toplam rıhtım uzunluğu 3 bin 255 metre olan limanımız uzun süre kullanılamayan 430 metrelik rıhtıma rağmen 2016 yılında önceki yıl değerlerinde kargo elleçlemesi ve konteyner hareketi gerçekleşmiştir. Mersin Limanı’nda yüklenen ve boşaltılan yükler arasında petrol ürünleri genel değer içinde daima ilk sıralarda yer alır. 2016’da da 5 milyon 394 bin 479 ton olarak toplam tonajın % 17,8 gibi önemli bir kısmını petrol ürünleri oluşturur. Petrol ürünleri dışındaki kargo ise, 24 milyon 893 bin 210 ton olarak gerçekleşmiştir. MTSO Haber: Mersin limanı konteyner hareketliliği ile Türkiye’yi karşılaştırır msınız?
Cihat Lokmanoğlu
Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetim Kurulu Başkanı
G
MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Mersin ve İskenderun Limanları arası rekabetin Mersin Limanı aleyhine geliştiğini ifade ederek, “Mersin Limanı’nın verimli çalışması ve rekabetçi fiyat politikaları geliştirmesi, gerek liman kullanıcıları gerekse kent ekonomisi adına önemli” değerlendirmesini yaptı.
eçtiğimiz yıl dünya ticaretine 12 milyar ton civarında yük konu oldu. Bu yükün yüzde 90’ının denizyolu ile taşındığı biliniyor. Dünya ticaretinin taşıyıcısı olan deniz ticaretinden pay almak ise hem Türkiye hem deniz kenti Mersin için son derece önemli. Mersin Limanı bu noktada Mersin ekonomisi adına büyük önem taşıyor. Yalnızca Mersin’e değil, ticaretin ve sanayinin gelişmesi adına hinterlandına da önemli fırsatlar sunan Mersin Limanı yaptığı yatırımlar, sağladığı avantajlar kadar uyguladığı tarifeler ve politikaları açısından da kent ekonomisinde gündemin ilk sıralardaki yerini konuyor. Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu ile Mersin Limanı’nın son durumunu, sunduğu fırsatları ve neler yapılması gerektiğini konuştuk. Lokmanoğlu sorularımızı şöyle yanıtladı: MTSO Haber: Mersin Limanı’nın kent ekonomisi açısından önemini anlatır mısınız?
Mersin Limanı, Mersin’i dünya denizyolu sistemine dahil eden çıkış kapısı. Kentimizin ve bölgemizin en önemli kıyı tesisi. Bu önem limanın coğrafi konumundan, çok geniş bir hinterlanda hizmet vermesinden ve limanda elleçlenen yük miktarından kaynaklanıyor. Mersin Limanı aynı zamanda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den dünyaya açıldığı en önemli merkez durumunda. Bilindiği gibi; limanlar bulundukları bölgede oluşturdukları ekonomik canlılığın yanı sıra liman hinterlandında endüstriyel bölgelerin doğmasına, ulaşım ağlarının gelişmesine, istihdam artışına ve yaşam standartlarının değişmesine neden olur. Hizmete girdiği 1960’lı yıllardan itibaren sürekli gelişme gösteren Mersin Limanı da, çok geniş bir art alanın dağıtım merkezi haline gelmiş, kentimizin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Hatta kentin ticaret hayatı doğrudan limana bağlı olarak gelişmiştir. ,Bugün, Türkiye ekonomisine büyük katkılar sunan bir kent haline gelen Mersin’in ekonomik gücü büyük ölçüde, sahip olduğu limana ve deniz ticaretine dayanır. Mersin’de çalışan, katma değer yaratan ve ekonomiye canlılık kazandıran hemen tüm sektörlerin limanla ve denizyolu taşımacılığıyla bağlantısı bulunduğu hepimizin malumudur.
MTSO Haber: Mersin’den nerelere hizmet veriliyor ve sunduğu avantajlar hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye’nin en önemli dağıtım merkezlerinden biri olan kentimiz sahip olduğu limanı ile Kayseri, Konya, Karaman Gaziantep Kahramanmaraş başta olmak üzere İç Anadolu, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin yüklerine hizmet veriyor. Bu bölgelerdeki üretim merkezlerini dünya pazarlarına açan kent konumundayız. Aynı zamanda Orta Doğu Ülkelerinin ve Bağımsız Devletler Topluluğu’nun da transit merkezi. Kent, coğrafi konumu itibariyle Kuzey-Güney, Doğu-Batı ulaştırma akslarında önemli bir nokta-
MTSO 8
CMYK
da. Mersin Limanı coğrafi açıdan avantajlı konumu ve sahip olduğu potansiyel nedeniyle TEN-T projesi 2020 yılı A kategorisi limanlar kapsamına alındı. TRACECA Projesi’ne ülkemizin de dahil edilmesinin ardından temelleri atılan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’nın, Akdeniz’e açılan kapısı yine Mersin Limanımız olacaktır. Limanımız, Avrupa Birliği Ulaştırma Ağı Deniz Otobanları Projesi’ne Türkiye’den kabul edilen iki limandan biridir. Son yıllardaki yük hareketi ile dünyanın en büyük 100 konteyner limanı arasında gösteriliyor. Bunlara ek olarak, Mersin’in bölgesel akaryakıt dağıtımında önemli bir kapasitede ve konumda bulunması, Organize Sanayi Bölgesi, Türkiye’nin ilk ve kendi rıhtımlarına sahip tek Serbest Bölgesi ile Mersin gerek lojistik gerekse denizcilik açsından çok önemli avantajlara sahip. Mersin bugün, lojistik üstünlüğü ve ticaret kabiliyeti ile İstanbul’un tek alternatifi durumundadır. MTSO Haber: Limanı Türkiye’deki diğer limanlardan ayıran nedir?
İstanbul ve İzmir’le birlikte Türkiye’nin en önemli 3 dağıtım limanından biri olan Mersin Limanı, hem ihracat hem ithalat, hem de transit limanı olması sebebiyle, diğer iki limandan farklıdır. 25 rıhtımı bulunan Mersin Limanı, konteyner, kuru ve sıvı dökme yük, genel kargo, proje kargo, Ro-Ro, yolcu, canlı hayvan olmak üzere tüm yük tiplerini elleçleyen genel bir liman. Yılda 4 binin üzerinde gemi limanda operasyon yapıyor. Bu gemilerin büyük çoğunluğunu konteyner gemileri oluşturuyor. Mersin Limanı 2007 yılında özelleştirildikten ve MIP’ye devredildikten sonra başlatılan yatırımlarla yeni hatların Mersin’e gelmesi sağlandı. Kazandığı ivme ile feeder liman olma özelliği yanında, bir ana aktarma limanı olma yönünde çalışmalara ve uygulamalara devam edildi. Son yatırımlarla birlikte 18 bin TEU’luk mega gemilerin yanaşabildiği bir liman haline geldi. Limanımız Türkiye’nin İstanbul Ambarlı bölgesinden sonra ikinci büyük konteyner limanı. Türkiye’de toplam konteyner taşımalarının % 17’si Mersin’den yapılıyor. Akdeniz’de seyreden konteyner gemilerinin üçte biri Mersin’e uğruyor. Ro-Ro elleçleme kapasitesi en büyük liman. Bunun sebebi Mersin Limanı’nın esas kol olarak konteyner yüklerinin elleçlenmesinde uzmanlaşmış olması ve yan alan olarak kuru yük, sıvı yük ve Ro-Ro elleçlemesini seçmesidir. Bu özelliği ile Akdeniz’de ve hatta Avrupa’da tek örnektir. MTSO Haber: Bize biraz da yük hareketleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
2007’de yapılan özelleştirme ile MIP’ye devredilen Mersin Limanı’nda yaklaşık 10 yıllık özelleştirme sürecinde kargo elleçleme değeri % 72,5, konteyner hareketi değerleri ise % 80 arttı. Türkiye’de 2016’da 430 milyon ton civarında yük, denizyolu ile taşınmış ve limanlarımızda elleçlenen yük miktarı bir önceki yıla göre %3,4 ar-
Mersin Limanı’nda konteyner hareketi açısından en yüksek değere 2014 yılında ulaşıldı. 2014 yılında bir önceki yıla oranla % 8.9’lık artışla 1 milyon 470 bin 798 TEU konteyner trafiği gerçekleşti.2016 yılındaki, konteyner trafiği ise 1 milyon 393 bin 441 TEU’dur. Ülkemiz limanları toplam konteyner elleçlemesinin yaklaşık altıda biri (% 16’sı) Mersin Limanı’nda gerçekleşmiştir. Limanımızda kargo bazında yüklemenin ilk 5 sırada ağırlığı sırasıyla; genel yük (karışık yükler), maden, gıda maddeleri, çimento ve kimyasallar; boşaltmanın ağırlığını ise sırasıyla; petrol ürünleri, genel yük, kimyasal madde, baklagiller ve bitkisel yağ ürünleri oluşturur. Ancak şunu da unutmamalı, son dönemlerde Mersin ve İskenderun limanları arasındaki rekabet Mersin Limanı’nın aleyhine gelişiyor. Neden mi? Ülkemizde elleçleme tonajı sıralamasında beşinci sıraya yükseldiği bildirilen İskenderun Bölgesi limanları ile ilgili veriler değerlendirildiğinde, 2010 yılında yok denecek kadar az olan 721 TEU olan yıllık konteyner hareketinin, 2016’da 375 bin 34 TEU olarak gerçekleştiği görülüyor. Hinterlantları aynı olan bu iki liman arasındaki rekabetin tamamen Mersin aleyhine geliştiği ve geçen 6 yılda yaklaşık 375 bin TEU konteyner hareketi ile 15 milyon tona yakın bir kargonun da limanımızdan İskenderun Bölgesi limanlarına kaydığı görülüyor. MTSO Haber: İskenderun’da yapılan liman yatırımları bölgemizi nasıl etkiledi?
Mersin ve İskenderun limanları arasındaki kargo hareketleri değerlendirildiğinde; 2010 yılında Mersin Limanı’nda 24 milyon 319 bin 530 ton, İskenderun Limanı’nda 21 milyon 546 bin 860 ton elleçleme olduğu görülür. 2016’da ise, bu rakamların Mersin Limanı’nda 30 milyon 287 bin 689 ton, İskenderun Limanı’nda ise 40 milyon 188 bin 126 ton elleçlemeye ulaştığı biliniyor. 7 yıllık süreçte Mersin Limanı’nda kargo elleçleme % 28.8 artmış iken, aynı dönemde İskenderun Limanı’nda kargo elleçleme % 86.5 oranında yani Mersin’den yaklaşık 3 kat daha fazla oranda arttığı görülmektedir. Bu verilere göre, Mersin Limanı’nda Mersin’e ait yüklerin ve özellikle konteyner hareketinin yüzde 25 gibi önemli bir kısmının İskenderun Bölgesi limanlarına kaydığı, bunda da İskenderun Bölgesindeki, ASSAN konteyner limanı ile özelleştirildikten sonra konteyner ekipmanlarına yatırım yaparak ivme kazanan İskenderun Limanı’nın (LİMAK Limanı) etkili olduğu görülmektedir. İskenderun limanlarını yöremiz limanı olarak değerlendirirsek İskenderun’un kazandığı ivme bölgemiz deniz ticaretinin gelişmesi, yük hacmi ve
yatırım cazibesinin artması adına olumludur. Ancak bu durumun Mersin Limanı’nın ve Mersin’in aleyhine olduğu açıktır. Çünkü limanımızdaki her kayıp, kentimizdeki taşımacılık ve depoculuk gibi lojistik hizmetler sunan lojistik firmalarının da kaybı anlamına geliyor. Bu nedenle limanımızın verimli çalışması ve rekabetçi fiyat politikalarının geliştirilmesi gerek liman kullanıcıları gerekse kent ekonomisi adına önemli. MTSO Haber: Kullanıcıların zaman zaman limanla ilgili yaşadığı sorunlar oluyor. Bu sorunlar karşısında Oda olarak neler yapıyorsunuz?
Tarife kalemleri Mersin Limanı yetkilileri tarafından TCDD onaylı olarak arttırılıyor. Odamızın bu konuya doğrudan müdahale yetkisi bulunmadığından, öneri ve görüşlerimiz ancak tavsiye niteliğinde kalıyor. Mersin Limanı’nda yaşanan herhangi bir sorunda beklentiler ve üyelerimizin şikayetleri Odamızca liman yönetimi başta olmak üzere konunun ilgililerine aktarılıyor ve yetkili makamlar konu hakkında bilgilendiriliyor. Bu noktada, MIP’nin rekabet şartlarında yeni yatırımlar yaparak hizmet kalitesini arttıracağını, uygun fiyat politikası ile bazı hizmetlerde indirime gideceğini ve müşterisini kaybetmemeye çalışacağını umuyoruz. Mersin’de çalışan tüm sektörlerin odak noktasının Mersin Limanı olduğunu, birbirimizi destekleyecek şekilde çalışmamızın bu kentin geleceğe taşınması adına zorunlu olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. MTSO Haber: Peki size göre limanda yaşanan sorunlar nelerdir?
MIP, aylık yanaşma penceresi uygulaması ile geliş programını bildiren konteyner gemilerinin programını her ay başında onaylıyor. Diğer gemileri kalan boş rıhtımlara alıyor. Böylece limanın genel liman özelliği devam ettiriliyor. Ancak yine de rıhtım tahsisatı ve yanaşma önceliği konularında sorunlar yaşanabiliyor. Limanda öncelik konteyner gemilerine verildiğinden konvansiyonel yük taşıyan diğer gemilerin bekletilmesinin ek maliyetler oluşturduğu, hatta liman kullanıcıları tarafından Mersin Limanı’nda konteyner dışındaki kargo yüklere üvey evlat muamelesi yapıldığı yönündeki görüşlerin dile getirildiği hepimizin malumu. Bu durum, özellikle proje kargolar ve konteyner dışındaki kargo yüklerin Mersin’e gelmesi ya da Mersin’den gönderilmesini etkilemekte, azaltmaktadır. Bu nedenle Taşucu Limanı’nın Mersin Limanı’na alternatif olarak; dökme yükler, madenler ve proje kargolar için kullanılmasının faydalı olacağına inanıyoruz. Bu durumun, aynı zamanda Mersin Limanı’nın Doğu Akdeniz’de bir “hub” liman haline gelmesini mümkün kılacak bir adım olduğunu değerlendiriyoruz. MTSO Haber: Son olarak Taşucu Limanı hakkında neler söyleyeceksiniz?
Taşucu Limanı, bölgenin tarım ve tarıma dayalı sanayi ürünlerinin ihracı ile Karaman, Konya illerimizin sanayi mamulleri ve çimento sanayinin ihracatı için önemli bir limanımızdır. Her türlü yük gemisi, feribot ve Ro-Ro gemilerine ev sahipliği yapan limanın önemi son olarak KKTC Su Temin Projesi ile Mut ilçemize yapılacak rüzgar santrali projesinde ortaya çıktı. Proje kapsamında ihtiyaç duyulan malzemelerin tahliyesi bu limanımızdan yapılmış ve lojistik maliyetler açısından önemli avantajlar elde edilmiştir. Taşucu Limanı’na, Konya Ovası Projesi Eylem Planı’nda yer alan Konya-Karaman-Mersin Ticaret Koridoru Projesi kapsamında da özel önem atfedilmektedir. Kent kamuoyunun yakından bildiği üzere; Odamız her zaman Taşucu Limanı’nın ticari liman olarak işletilmesinin yanı sıra geri sahasının da işlevsel olarak kullanılmasından yana oldu. Mersin Deniz Ticaret Odası özelleştirme sürecinin başında, Mersin Ticaret ve Sanayi Odamız ile Konya ve Karaman Ticaret Sanayi Odalarıyla birlikte bir konsorsiyum oluşturarak liman ihalesine girmeyi planladı. Ancak daha sonra, Taşucu Limanı’nın, geri sahası ile birlikte bütün halinde özelleştirileceğinin gündeme gelmesi üzerine ihaleye giremedi. İhale sürecinin sonunda Taşucu Limanı 410 milyon TL bedelle Metal Yapı AŞ’ye devredildi. Bu gelişmenin kentimiz adına hayırlı olmasını diliyor, liman ve geri sahasının işletme hakkını alan Metal Yapı’nın, limanımızı verimli kullanabilmek için gereken yatırımları yapacağına ve bölgemize değer katacağına inanıyorum.