İnsanlık Dışı Saldırıyı Lanetliyoruz!
İ
stanbul Atatürk Havalimanı’nda birçok vatandaşımızın can kaybına ve yaralanmasına neden olan terör eylemini Mersin iş dünyası olarak şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Bu güne kadar hiç bir amacına ulaşamayan terör eylemlerinin, millet olarak bizi daha da birbirimize bağladığını görüyoruz. Bu devleti ve bu büyük milleti yıkmaya, yok etmeye veya zayıf düşürmeye yetmeyen bu aciz ve korkak çabaların, bırakın bu amaçlara ulaşmayı, hedefledikleri korkuyu bile yaratamadıklarının altını bir kez daha çiziyoruz.
Bu noktada özellikle dış mihrakların etkisinin açıkça belli olduğu ve taşeron terör örgütleri ile gerçekleştirilen bu insanlık dışı eylemlere karşı, demokrasiye ve barışa inanan her ülkenin, her oluşumun, özellikle Birleşmiş Milletler ve NATO’nun daha etkin olması gerekmektedir. Eğer yakın zamanlarda hem İstanbul’da, hem Brüksel’de, hem de Paris’te bombalar patlıyorsa, bu sadece Türkiye’nin veya tek bir ülkenin sorunu değildir. Unutulmasın ki bu sorunların, bu yasa dışı terör örgütlerinin bulunduğu Suriye, Irak gibi ülkeler aslında NATO’nun
sınırıdır. Saldırı NATO’ya, dünya barışına ve evrensel insan haklarına yapılmıştır. Eğer Avrupa Birliği, NATO ve Birleşmiş Milletler ortak kararlar alamaz ve bu sorumluluğu bir tek Türkiye’ye yıkmak isterlerse, bu yılan onları da sokacaktır, sokmaktadır zaten. Terör dünyanın sorunudur ama batılı devletler bu terör örgütlerini, sorun yaşanan bölgelerde bir müttefik ve kullanılacak birer araç olarak gördükleri ve destek oldukları sürece bir gün gelir başkaları da bu örgütleri onlara karşı kullanır.
AB ve Amerika bunu görmelidir. Bundan dolayı Amerika’nın ve AB’nin, NATO’nun demokrasisiyle, halkın egemenliğine dayanan Cumhuriyet değerleriyle, evrensel değerlere olan bağlılığıyla, AB üyeliği yolundaki çabalarıyla, güçlü ekonomisi ve siyasi istikrarıyla bu bölgede omuz omuza verebileceği, güvenebileceği, ittifak yapabileceği, kendilerini güvence altına alabileceği ve birlikte dünya barışına ve refahına katkı sunabileceği tek devletin Türkiye olduğunu görmeleri ve eylemleri ve söylemleri ile bunu bize göstermeleri gerekir. Bu
anlamda devletimizin de kuklalardan çok bu kuklaların ipini tutan ülkelere daha ciddi yaptırımlar uygulaması gerekmektedir. Terörle olan mücadelede devlet ve millet tek yüreğiz. İstanbul’da meydana gelen insanlık dışı saldırıda vefat eden vatandaşlarımıza, polislerimize tekrar Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Terör insanlıktan çıkıştır... Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr| |YIL: YIL: 1718| SAYI: | SAYI: 298 313| 6-19 | 3 - 17 ARALIK Temmuz 2015
Yardımlaşma ve dayanışmanın özü olan
Ramazan Bayramınız kutlu olsun...
D
ini bayramlarımız insanlar arasında yardımlaşmayı, dayanışmayı ve hoşgörüyü inşa eden; birlik, beraberlik, huzur ve barışın harcıdır. Birlik ve beraberliğimizin temelini güçlü bir toplumsal yapı oluşturur. Geleneksel olarak da tüm ailelerin bir arada bulunduğu bayramlar, bireylerin aynı düşünce ve değerlerde buluşmalarına vesile olmakta, gönülleri yakınlaştırarak, kişisel çekişmelerin, dargınlıkların ve kırgınlıkların unutulmasına, kardeşlik ve iyilik duygularının yaşanmasına olanak sağlamakta-
dır. Milli ve dini duygularımızın, inançlarımızın, örf ve adetlerimizin uygulanıp sergilendiği Ramazan Bayramımızın, sosyal yardımlaşma ve dayanışmamızın zirveye çıktığı günler olmasını temenni ederiz. Mersin iş dünyası adına, Ramazan Bayramı’nın, başta milletimize, İslam âlemine, barışa ve dayanışmaya her günkünden daha çok ihtiyacı olan bütün insanlığa mutluluk ve huzur getirmesini diliyoruz. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu
MEDITOUR’un hedefi Akdeniz kentlerini ana turizm merkezi haline getirmek
A
kdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (ASCAME) Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed Choucair, MEDITOUR Organizasyonu ile temel hedefin Akdeniz’deki yeni destinasyonları tanıtmak ve dünya çapındaki ana turizm merkezleri haline getirmek olduğunu söyledi. Mersin gibi, ana turizm destinasyonu olarak görülmemesine rağmen misafirlerine oldukça ilginç ve de-
ğişik turizm deneyimleri sunan bölgeler açısından bu organizasyonun büyük önem taşıdığını vurgulayan Choucair, “Akdeniz’e gelen turist oranı, küresel turist gelirlerinin yüzde 30’unu temsil ediyor. MEDITOUR, turizm endüstrisini var olan ekonomik ve jeopolitik zorluklara rağmen geliştirmeye yönelik anahtar platformdur. Bu nedenle Mersin turizminin de bu organizasyonla birlikte önemli bir çıkış yakalayacağına inanıyorum” dedi. > 8’de
Mersin Sanayi ve Lojistik Arama Konferansı Sonuç Raporları açıklandı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Projeler Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olan Avrupa İşletmeler Ağı Projesi kapsamında Aralık 2016 ve 30 Nisan 2016 tarih-
YAYIN ADI VE SAYFA NO
lerinde gerçekleşen ‘Mersin Lojistik Sektörü Arama Konferansı’ ile ‘Mersin Sanayi Arama Konferansı’ Sonuç Raporları açıklandı. > 4’te
CMYK
Kent Ekonomisine MTSO Damgası Mersin Ticaret ve Sanayi Odası yılın ilk yarısında kent ekonomisine damgasını vurdu. Ürettiği projelerle Türkiye genelinde ilklere imza atmayı sürdürdü.
G
ücünü üyelerinden alan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), 130 yıllık birikimiyle kent ekonomisine katkılarını sürdürüyor. Bugüne kadar hazırladığı projelerle Türkiye’de ilklere imza atan, diğer Oda ve Borsalara model oluşturan MTSO, bu geleneğini bozmadı. Türkiye’de Kalkınma Ajanslarının kurulmasında öncü rol oynayan, günümüzde tüm Odalar arasında kullanılan MERSİS programının mimarı olan, yine RİS MERSİN Projesi ile Türkiye’de ilk kez bir kentin bölgesel avantajlarını belirlemesi
sürecinde yer alan MTSO, bu yılın ilk yarısında da ilklere imza atmayı sürdürdü. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi ile Mesleki Yeterlilik Belgesi bu yöndeki çalışmalar arasında gösterilebilir. Ticaretten ihracata, eğitimden kültür ve sanata kadar kenti ilgilendiren her alanda önemli çalışmalara imza atan MTSO, kentin geleceğine yönelik önemli katkılar sağlayacak büyük projelerin tohumlarını ekti. Yılın ikinci yarısında bu projelerin somut sonuçları net olarak ortaya çıkacak.
İlk yarıyılda önemli projelere imza atan MTSO, yılın ikinci yarısında ise gerek Akdeniz çanağında kent imajına önemli katkılar sunacak, gerekse Mersin tanıtımına ve paralelinde turizmin gelişimine destek sağlayacak MEDITOUR 2016 organizasyonuna ağırlık verecek. MTSO Haber Gazetesi olarak sezonu kapatmadan önce, MTSO’nun standart hizmetleri dışında, yılın ilk yarısında kent ekonomisi ve üyelerine katkı sunmak için hayata geçirdiği fark yaratan çalışma ve projelerini özetlemek istedik. Bu çalışmayla
hedefimiz, yıl içerisinde hayata geçtikçe paylaştığımız çalışmalarımıza ilişkin haberleri üyelerimize ve siz değerli okurlarımıza bütüncül bir yaklaşımla sunmak. Gerek ulusal gazeteler aracılığıyla haftasonları evlerinize konuk olan, gerek dağıtımlarımızla işyerlerinize, fabrikalarınıza giren MTSO Haber Gazetesi’nin kurumumuz ve sizler arasında önemli bir köprü olduğuna inanıyoruz. Bu noktadan hareketle sizler de görüş ve önerilerinizi press@mtso.org.tr adresine yazarak bu diyaloğun interaktif bir boyut kazanmasına katkı sağlayabilirsiniz. > 5’te
İnşaat ve gıda ithalatını giderek artıran ülke: ANGOLA
A
ngola’da 27 yıl devam eden iç savaşlar ülkenin gerek inşaat sektöründe gerekse tarımda dışa bağımlı yapısını güçlendiriyor. İç savaşlar nedeniyle tamamen yıkılan
Lojistik temsilcileri İspanya’da bir dizi temasta bulundu
>2’de
Akdeniz Çivi, piyasanın ihtiyaçlarına teknolojik çözümler sunuyor
altyapının inşa edilmesinde ülkedeki kurumlar ve insan kaynaklarının yetersiz kalması bu hizmetlerin alımında ülkeyi dışa bağımlı hale getiriyor > 6’da
Dünyayla rekabetin çözümü: Ticari İstihbarat
>7’de
Dış ticaret ve lojistik sektörü için belgelendirme çalışması başladı > 4’te
A
kdeniz Çivi, Mersin’de 1994 yılında inşaat çivisi teli üretimiyle ticari hayatına başlar. İki yıl sonra bu üretim yöntemiyle ken-
disini geliştiremeyeceğini gören firma, yüksek teknolojili, katma değeri yüksek ürünlere yönelir. >7’de
2
YIL: 18 | SAYI: 313 | 3 - 17 Temmuz | www.mtso.org.tr
Lojistik temsilcileri İspanya’da bir dizi temasta bulundu
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MSTO) lojistik sektör temsilcileri SIL Fuarına katıldı. Fuar kapsamında saha ziyaretleri gerçekleştiren sektör temsilcileri, Mersin için rol model olabilecek özel sektörün işlettiği ZAL Lojistik Merkezi yetkileri ile de görüştü. Görüşmede özelikle ZAL Lojistik Merkezi’nin altyapı, yatırım ve işletme modeli sektör temsilcileri tarafından incelendi. Öte yandan Barselona Liman yetkilileri ile de bir dizi görüşme gerçekleştirildi. Fuar ve saha ziyaretlerinin yanı sıra
uluslararası ikili işbirliğinin geliştirilmesi için Mersin sektör temsilcileri Madrid Ticaret Odası ve Barselona Ticaret Odası yetkilileri ile de bir araya geldi. Yapılan ortak toplantılarda Mersin, Madrid ile Barselona Ticaret ve Sanayi Odaları arasında lojistik sektörüne yönelik ortak yapılması muhtemel işbirlikleri üzerinde duruldu. Bu kapsamda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya, Barselona ve Madrid Ticaret Odaları işbirliğinde firmalar arası ikili iş görüşmelerinin organize edilmesi, ortak Avrupa Birliği projesi hazırlanması ve eğitim ala-
nında ortak çalışmaların yapılması gerekliği konusunda görüş bildirdi. Madrid Ticaret ve Sanayi Odası Uluslararası ilişkiler Departmanı Yetkilisi Rada Ivanova Veltcheva ile Barseloana Ticaret ve Sanayi Odası Uluslararası İlişkiler Departmanı Yetkilisi Elisabet Coll-Vinent da her türlü işbirliğine açık olduklarını ifade ettiler. İspanya ziyareti Madrid Türkiye Konsolosluğu temaslarıyla son buldu. Konsolosluk ziyaret edilerek ülkenin ticari potansiyeli hakkında bilgi alındı.
MTSO’nun eğitime destekleri devam ediyor
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) eğitime verdiği destekler sürdürüyor. İngilizce ve matematik branşlarında başarı gösteren öğrenciler MTSO tarafından çeşitli hediyelerle destekleniyor. Yıl içinde matematik branşında kendisini gösteren öğrenciler Matölye’de 15 günlük matematik sertifika programına katıldı. İngilizcede başarılı öğrenciler ise yaz döneminde İngiltere’de katılacakları 15 günlük dil eğitimiyle ödüllendirildi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Kadri Şaman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde İngilizce ve matematik branşlarında başarı göstererek MTSO tarafından ödüllendirilen öğrencileri kabul etti. İngilizce branşında başarılı öğrenciler yurtdışı eğitimle ödüllendirilirken matematikte başarı gösteren öğ-
renciler yıl içerisinde Matölye’de 15 günlük ücretsiz matematik sertifika programına katılma hakkı kazanmıştı. Kabulde Matölye’de eğitim alan Tolga Himalay ile Cihan Özkarakaş’a katılım belgelerini MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Matölye Kurucusu ve Matematik Öğretmeni Talip Cengiz ile birlikte verdi. Kabulde bir de konuşma yapan MTSO Başkanı Aşut, “Sizlerden birinin bilim insanı olmasını istiyorum” diyerek sözlerine başladı. Özellikle bir yabancı dil bilmenin öneminden bahseden Aşut, “Kendi işinizi görecek kadar yabancı diliniz olmalı. Yabancı diliniz olursa, daha çok araştırma yapabilirsiniz. Başkalarından bir şey beklemek yerine daha süratli hareket edebilirsiniz” dedi. Teknolojinin hızlı gelişmesine karşı, iletişimin hiçbir zaman yok olmayacağını
belirten Aşut, teknolojinin verilen komutlardan oluştuğunu, buna karşı insanlar arası iletişimin ise dille başladığını kaydetti. Matematik öğrencilerinin sertifikalarını alması yanı sıra ziyarete gelenler arasında İngilizce sınavında dereceye girerek İngiltere’ye gitmeye hak kazanan Nuh Harouki ile Gamze Beğendi de vardı. Harouki ile Beğendi’nin de aralarında bulunduğu gruba, biri Kadri Şaman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi diğeri Mersin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 4 öğrenci yaz döneminde İngiltere’nin Brighton kentinde gerçekleşecek yaz okuluna katılacak. 2 haftada 32 saat İngilizce dersi görecek olan öğrenciler İngiliz ailelerin yanında konaklayacak. Öğrenciler eğitimin yanı sıra, sosyal aktivitelere katılıp şehir turu da yapacak.
Yenilenebilir enerjide, yerli aksama destek
Hayvancılık sektörüne destekler artıyor
G
ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ‘Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama Esasları Tebliği’ 25 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğ ile Türkiye’de hayvancılığın geliştirilmesi, sağlıklı üretimin artırılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, yerli hayvan genetik kaynaklarının yerinde korunması ve geliştirilmesi, kayıt sistemlerinin güncel tutulması, hayvancılık politikalarının etkinliğinin artırılması ve hayvan hastalıklarıyla mücadele için yetiştiricilerin desteklenmesi amaçlanıyor. Tebliğe göre, a) Buzağı desteklemeleri; soy kütüğü işletmelerinde 2017 yılında olmak üzere iki dönemde, ön soy kütüğü işletmelerinde ilki 2016 yılında olmak üzere üç dönemde yapılacak. İlk destekleme başvurusu 15 Temmuz tarihine kadar il veya ilçe müdürlüklerine yapılacak. Bir sonraki destekleme dönemleri ise 1 Kasım-31 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek. Bu destekten yararlanmak isteyen yetiştiricilerden, Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği’ne üye olanlar il birliğine, üye olma şartlarını taşımayanlar veya birlik bulunmayan illerdeki yetiştiriciler ise il veya ilçe müdürlüklerine 1 Kasım-31 Aralık tarihleri arasında yazılı olarak başvuruda bulunacak. b) Malak desteklemeleri; Manda Islah Sistemi Soy kütüğü Bölümü’ne, 1 Ekim’den önce kaydedilmiş, 31 Aralık tarihine kadar kayıtlı kalan ve soy kütüğü çalışmaları ile ilgili talimatlara uygun işletmeler, malak desteğinden yararlanabilecek. Bu destekten yararlanmak isteyen yetiştiriciler, Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği’ne üye olanlar il birliğine, üye olma şartlarını taşımayanlar veya birlik bulunmayan illerdekiler ise il veya ilçe müdürlüklerine 1 Kasım ile 31 Aralık tarihleri arasında yazılı olarak başvuruda bulunacak. c) Besilik erkek sığır desteklemesi; Kesim tarihi itibarıyla, besi süresinin son 90 gününü tamamlamış, TÜRKVET’e kayıtlı, yurt içinde doğmuş ve en az 12 aylık yaşı tamamla-
mış erkek sığırlarını (manda dahil) Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik kapsamında faaliyet gösteren kesimhanelerde kestiren ve kesim bilgilerini Kırmızı Et Kayıt Sistemi veri tabanına kaydettiren sözleşmeli besicilik yapan üreticilere, kestirdikleri hayvan başına destekleme ödemesi yapılacak. Yıllık 6 baş ve üzeri sayıda destekleme şartlarını taşıyan erkek sığır kesimi yaptıranların, Kırmızı Et Üretici Birliklerine üye olmaları zorunlu. Yıl içinde daha az sayıda kesim yaptıran üreticiler ise birliğe üye olmasa da desteklemeden yararlanabilecek. Üreticiler, Kırmızı Et Üretici Birliği’nin olduğu yerlerde birliğe, olmadığı yerlerde ise il ve ilçe müdürlüklerine yazılı olarak müracaat edecek. Yıl içinde yapılan kesimlerin son başvuru tarihi 31 Ocak 2017 olarak belirlendi. d) Çoban istihdam desteği; 250 ve üzeri anaç küçükbaş (koyun-keçi) hayvan varlığına sahip işletmelere ödenecek. Başvurular işletmenin kayıtlı olduğu il/ilçe müdürlüklerine, 30 Aralık’a kadar yapılacak. e) Koyun keçi ve tiftik destekleri; Koyun ve keçi yetiştiriciliği yapan, damızlık koyun ve keçi yetiştiricileri birliklerine üye, hayvanları Koyun Keçi Kayıt Sistemi (KKKS) ve Koyun-Keçi Bilgi Sistemine (KKBS) kayıtlı yetiştiriciler, anaç hayvan başına yılda bir kez olmak üzere desteklemeden yararlandırılacak. Desteklemeden yararlanmak isteyen yetiştiriciler, KKKS’de işletme ve hayvan bilgilerinin güncellenmesini sağlayarak, güncellenmiş hayvanlarının kulak numaralarının listesi bulunan dilekçeyi, 1 Eylül-25 Kasım tarihlerinde üyesi olduğu damızlık koyun ve keçi yetiştiricileri birliğine verecek. Anaç koyun ve keçilerin aynı ırktan olma şartı aranmayacak. Anaç koyun ve keçilerin, 1 Eylül 2015 tarihinde ve öncesinde doğmuş olması gerekiyor. f) Çiğ süt desteklemeleri; Üretmiş olduğu çiğ sütü, Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik kapsamında faaliyet gösteren süt işleme tesislerine, fatura/e-fatura veya müstahsil makbuzları karşılığında kendisi, yetiş-
tirici, üretici örgütü veya bunların yüzde 50’nin üzerinde paya sahip oldukları ortaklıkları vasıtasıyla satan, Süt Kayıt Sistemi’ne (SKS) kayıt yaptıranlara ödenecek. Desteklemeler, hazırlanan ödeme icmalleri esas alınarak, soğutulmuş veya gıda mevzuatına uygun olarak pazarlanmış inek sütüne, üretici örgütleri üzerinden pazarlanan soğutulmuş inek sütüne, manda, koyun ve keçi sütüne farklı olmak üzere Bakanlığın belirleyeceği dönemler ve birim fiyatlar üzerinden ödenecek. Süt üreticileri aynı zamanda üretmiş olduğu çiğ sütü, üretici örgütleri aracılığı ile çiğ süt olarak Et Süt Kurumu’na satar veya bu kurum ile yapılan sözleşme çerçevesinde süt tozuna çevirse, çiğ süt desteklemesinden yararlanabilecek. g) Arılı kovan desteklemesi; Arıcılık Kayıt Sistemine (AKS) kayıtlı, en az 30 en fazla bin adet arılı kovana sahip yetiştirici/üretici örgütü üyesi arıcılara, arılı kovan başına destekleme ödemesi yapılacak. AKS bilgilerini güncelleyen arıcı, destekleme ödemesinden yararlanmak için, bulunduğu ilin il/ ilçe müdürlüğüne 13 Haziran-22 Temmuz tarihleri arasında, Arı Konaklama Belgesi ve Yurtiçi Hayvan Sevklerine Mahsus Veteriner Sağlık Raporu ile şahsen veya üyesi olduğu yetiştirici/üretici örgütü aracılığı ile başvuruda bulunabilecek. h) Hayvan genetik kaynakları korunacak; Bakanlıkça Akkaraman koyunu, Kilis ve Ankara keçileri ile Türk Saanen keçisinin ve Kilis Sığırının (Hatay, Şanlıurfa, Mersin) da aralarında bulunduğu hayvan genetik kaynaklarının yerinde korunması için destekleme yapılacak. Bu kapsamda yavru desteği ile damızlık erkek materyal desteği verilecek. Projeli işletmelerde 20 anaç materyale 1 damızlık erkek materyal oranını geçmemek üzere halen kullanılan damızlık erkek materyale, yıl içinde yavru desteği ile birlikte ödeme yapılacak. Söz konusu desteklemelerden kamu kurum ve kuruluşları yararlanamayacak. Daha fazla bilgi almak için; www.tarim.gov.tr adresi ziyaret edilebilir.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU kinliğe yoğun ilgi gösteren mülteciler, bir taraftan yardım yapılmasından duydukları memnuniyeti dile getirirken diğer taraftan çocuklarının okula gidememesinden duydukları üzüntüyü paylaştı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Bilgi Merkezi, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle Adanalıoğlu Köyü’nde kurulan yaklaşık 2 bin civarındaki mültecinin yaşadığı çadırları ziyaret ederek, iftariyelik dağıttı. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nün bu yıl Ramazan ayına denk
YAYIN ADI VE SAYFA NO
gelmesi sebebiyle Avrupa Birliği, Türkiye genelinde mültecileri, yerel makamları, sivil toplum örgütlerini ve AB temsilcilerini bir araya getiren 20 iftar yemeği düzenledi. Bu kapsamda MTSO AB Bilgi Merkezi temsilcileri de Adanalıoğlu Köyü’nde kurulan yaklaşık 2 bin mültecinin yaşadığı çadırları ziyaret ederek zor şartlar altında yaşayan mültecilere, iftariyelik dağıttı. Et-
CMYK
Avrupa Komisyonu, Türkiye genelinde dezavantajlı durumdaki, özellikle kamplar dışında yaşan mültecilere destek sağlamakta. Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) göre Türkiye genelinde okul çağında 900 bin Suriyeli çocuk bulunmakta ve bunların yalnızca 340 bini okula devam etmekte. Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin yüzde 90’ı kamplar dışında yaşamakta ve temel hizmetlere sınırlı erişim sağlamakta. 3.1 milyon kişiyi aşan göçmen akınıyla Türkiye, dünyada en büyük göçmen nüfusuna sahip ülke konumunda.
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır.
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 18 | SAYI: 313 | 3 - 17 Temmuz | www.mtso.org.tr
Terör insanlıktan çıkıştır... Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
H
er terör eylemi, amacı ne olursa olsun bir insanlık suçudur. Terör eylemleri dünyanın neresinde ve hangi ülkesinde gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, sadece o ülkeye karşı değil, tüm insanlığa ve tüm dünyaya karşı işlenmiş suçlardır. Bundan dolayı tüm ülkelerin samimiyetle işbirliği yapması gereken bir konudur. Bu vesileyle İstanbul Atatürk Havalimanı’nda meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, şehit düşen emniyet görevlilerimize Allah’tan rahmet, yararlılara acil şifalar diliyoruz. Mersin iş dünyası olarak tüm terör eylemlerini şiddetle lanetliyoruz. Ve özellikle devletimizden sadece birer kukla olan terör örgütleri ile mücadele etmesini değil, asıl bu kuklaların iplerini ellerinde tutan ve ikiyüzlü politikaları ile bölgemizi ve dünyayı cehenneme çeviren kişi, gurup ve bazı samimiyetsiz ülkelerin teröre izin ve bazen destek veren politikalarını bozmalarını, onlara karşı elimizdeki yaptırımları uygulamalarını bekliyoruz. “Yurtta barış, dünyada barış” gibi bir kuruluş felsefesi olan bir ülke ve millet olarak bu olayları hak etmiyoruz. Bu olaylar bu felsefeden uzaklaşmamıza neden olmamalı, ülkemiz dünyada barışa hizmet etmeye devam etmelidir.
Brexit bir şeyin sonu ama çöküşü değil
“Yurtta barış, dünyada barış” kuruluş felsefemizdir
Geçtiğimiz haftalarda İngiltere yaptığı referandum sonunda Avrupa Birliği’nden ayrıldı. Elbette bu, bir günde bitecek bir olay değil. Verilen sözler, imzalanan anlaşmalar ve yükümlülükler var. En az iki yıl sürecek bir çıkış süreci var. Ancak, sonuçta artık İngiltere AB’de değil. Bu bizim AB üyelik sürecimizi etkilememelidir. İngiltere’nin şatları ve nedenleri başka, bizim amaçlarımız başka… AB üyelik sürecimiz her anlamda ülkemize katkı sunmuştur. Demokrasi, insan hakları, ekonomik gelişme gibi konularda son 40-50 yılda aldığımız mesafe küçümsenecek bir mesafe değildir.
Uzun süredir dış politikamızda sıkıntılar vardı. Sıfır sorun, sıfır huzura dönmüştü. Ancak, İsrail ve Rusya ile başlayan olumlu, akılcı dış politika, sanırım duygusal yaklaşımlarla zarara uğrayan dış ilişkilerimizi düzeltecek gibi görünüyor. Korkmadan ve çekinmeden bu olumlu ilişkileri arttırmalıyız. Barış ülkelere sadece refah getirir, mutluluk getirir. Ve savaşın galibi olmaz. Mersin iş dünyası olarak bu olumlu adımların Mısır ile de başlayacağını umuyor ve hükümetimizin bu adımlarını destekliyoruz.
AB gibi gelişmiş bir bölge ile ticaret yapmamızın ekonomimize getirdiği kalite anlayışı, gelişmiş pazarlara iş yapmanın neden olduğu teknolojik gelişmeler de bu ilişkinin bir sonucudur. Bundan dolayı bizim AB üyelik sürecindeki amaçlarımız ve kazanımlarımız bize özgüdür. Yılların kazanımları ile kurulan Avrupa Birliği, bir günde dağılacak bir oluşum değildir. Elbette ülkemiz için önemli bir hedefse de bize yarar sağladığı sürece bir parçası oluruz. Aksi takdirde Türkiye büyük önder Atatürk’ün dediği gibi, yeni kurulan dünyada yerini alır, boşta kalmaz.
Bu konuda üstümüze düşen görevlere hazırız. Biz Mersin iş dünyası olarak gerek İsrail’le, gerek Mısır iş dünyası ile iletişimizi zaten kesmemiştik. Bir aracı rol oynamayı bırakmadık. Ülkeler arasında ebedi dostlular ve ebedi düşmanlıklar olamaz. Bundan dolayı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak üyesi olduğumuz uluslararası oluşumların toplantılarında sorun yaşadığımız ülkelerin temsilcileri ile sürekli bir araya geldik, onların da adım atması gerektiğini söyledik ve ilişkileri kopartmadık. Hükümetimizin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın attığı bu adımlar bizim de başlattığımız olumlu ilişkileri taçlandırmış oldu. Bölge-
nin denge devleti olan Türkiye’den beklenen de budur. Sorun yaratan değil, sorunları çözen ülke olmak… Gerçek gündem olan ekonomi unutulmamalıdır Dünyada ve Türkiye’de bu gelişmeler yaşanırken, hayat devam ediyor ve Mersin iş dünyası olarak ekonominin gerçek sorunlarını ihmal etmeden, unutulmasına izin vermeden çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çünkü üretmek zorundayız, ihracat yapmak zorundayız, 78 milyona iş ve aş vermek zorundayız. Geçtiğimiz aylarda MTSO olarak iki temel sektörümüz olan sanayi ve lojistik sektörlerinin sorun ve çözümlerine odaklandığımız, beyin fırtınası ve ortak akıl toplantıları diyebileceğimiz Arama Konferansları düzenledik. İş dünyasını, ilgili kamu kurumlarını, STK’ları ve üniversiteleri bir araya getirdik. Sorunları belirledik, farklı çözümlere odaklandık, farklı seslere kulak verdik. Bugün gazetemizde detaylı bir şekilde sonuç raporları yayınlandığı için konuya fazla değinmeyeceğim ancak şunu her iki Arama Konferansı sonunda çok çarpıcı bir şekilde gördük ki, Mersin iş dünyası devletinden para puldan çok yatırım ortamının geliştirilmesini istiyor. Yatırım için arazi üretilmesini bekliyor. Mersin özelinde bölgenin kalkınması için tüm iş
dünyasının tek ses olduğu Çukurova Uluslar arası Bölgesel Havalimanı, Mersin Lojistik OSB ve yeni OSB’lerin artık hayat geçmesini bekliyor. Çünkü bölge ve ülke için hayati olan bu yatırımlar geciktikçe ülkenin 2023 hedeflerine darbe vuruluyor. Bazı yatırımlar vardır ki sadece yatırım yapılan yere katkı sunar. Ancak, Mersin öyle bir kent ki; bu kente liman yapıldıysa, ülkenin ihracatının ve ithalatının yükünü çekiyor ve hala ülkenin en büyük ikinci limanı. Bu kente bir serbest bölge yapıldıysa hala ülkenin en verimli çalışan serbest bölgesi olmaya devam ediyor. Şuna gönülden inanıyoruz ki, eğer havalimanı ve lojistik merkez projemiz hayata geçerse bu sadece Mersin’in değil, bölgenin ve ülkenin zenginliği olacaktır. Vergi sıralamasında ülkenin en büyük altıncı ekonomisi olan Mersin, ülke ekonomisine çok daha fazla katkı veren bir kent olacaktır. Hükümetimizin yatırım ortamını iyileştirme atağını destekliyoruz Yatırım ortamının iyileştirilmesi ile ilgili 13 Haziran’da Başbakanlık tarafından Meclise sunulan bazı yasa maddelerindeki tasarı değişikliklerini olumlu ve yerinde buluyoruz. İş dünyasının üzerindeki ataleti at-
fikir verir. Bunların çoğu koyun, keçi, sığır ve domuzlardan oluşur. Yumuktepe, ilk evcil hayvanlardan sayılan bu dört hayvanın bulunduğu en erken yerleşimlerden biridir. Avcılık artık yapılmamaktadır. Mercimek, bezelye, burçak gibi tahıllar ile zeytin, incir ve antepfıstığı gibi meyvelerin de aralarında bulunduğu botanik kalıntılar, karışık bir tarım ekonomisinin uygulandığına işaret etmektedir. Çanak-çömlekler ise, küçük, kalın çeperli, perdahlı çömleklerden oluşmaktadır. Orta Neolitik (M.Ö. 6293-6060) Derin sondajın arkasında, 9 metre derinliğinde geniş bir açma açılmıştır. Buradaki yapı, bir koridorla birbirine bağlanmış dikdörtgen odalardan oluşur. İç kısımda belli bir yapı ayırt edilememektedir. Ancak çakıl taşlarından yapılmış, iki plasterli niş göze çarpmaktadır. Tabanda ortaya çıkarılan karbonlaşmış tohumlar, besinlerin kültüre alındığını göstermektedir. Bu safhadaki en yaygın çanak çömlekler, kavuniçi renkte perdahsız küçük kaplar ve kâselerdir. Bu dönemde taş aletlerde bir değişiklik gözlemlenmemektedir.
T
ürkiye’nin en büyük ve en verimli kıyı ovasında yer alan Mersin, Neolitik Çağ’dan günümüze kadar kesintisiz yerleşim görmüştür. Bunun en büyük kanıtı ise, Yumuktepe Höyüğü’dür. Mersin’in atası olan Yumuktepe, 9 bin yıl önce höyüğün çekirdek tabakasını oluşturan Neolitik dönemde yaşayan çiftçiler tarafından oluşturulmuştur. Ardından gelen yerleşimler ile tepe, zaman içinde 23 metreye kadar yükselmiştir. 1936-39 ve 1947-48 yıllarında John Garstang başkanlığındaki bir bilim kurulu tarafından yapılan kazılara sahne olan höyüğün adı arkeolojide daha çok Yümüktepe olarak bilinmektedir. ‘Soğuk Su Hüyük’ de denen tepeye, İngiliz bilim adamları
‘Mersin Höyük’ demeyi tercih etmişlerdir. Höyüğün esas adı ise Yumuktepe’dir. John Garstang’ın yaptığı kazı çalışmalarıyla höyüğün, Ortaçağ’dan Erken Neolitik Dönem’e kadar uzanan 33 katının varlığı ortaya konmuştur. Bu kazı çalışmaları sadece Mersin’in değil; Anadolu, Suriye ve Akdeniz’in de kronolojisinin oluşturulmasına büyük katkı sağlamıştır. Bu denli kesintisiz bir tabakalaşmanın Anadolu’da, Tarsus Göklükule dışında, hiçbir yerde görülmemesi Yumuktepe’nin önemini bir kat daha arttırmaktadır. Arkeoloji dünyasında ayrı bir önemi bulunan Yumuktepe, kentin kültür turizminin en önemli parçasından biridir. Günümüzde Yumuktepe’de, 1993 yılında
başlatılan kazı çalışmaları devam etmektedir. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle, Salento Üniversitesi arkeologları tarafından kazılmaktadır. 9 bin yıllık yolculuk için, Mersin’e davetlisiniz. Zeytin ve incirin anavatanı… Günümüzde höyük üzerinde, teraslar açılarak yapılan ağaçlandırma çalışmalarının yanı sıra yanından geçen Müftü Deresi’nin zaman içerisindeki taşkınları nedeniyle kazı alanlarına ve tabakalara zarar veren tahribatlar oluşmuştur. 1993 yılında, Kültür Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veli Sevin başkanlığında yeniden başlatılan kazı çalışmaları, Lecce Üniversitesi tarafından devam ettirilmektedir. Bu kazı çalışmaları sonucunda Garstang’ın tespit ettiği 33 tabakanın gerçekte iki katı olabileceği ileri sürülmüştür. Arkeobotanik analizler, Akdeniz’de zeytinin ve incirin ana vatanının bu bölge olduğu, üzümün ise daha geç dönemde geldiği gibi ilginç bulgular vermiştir. Yumuktepe’nin Kalkolitik Dönem’den sonra çevresi surlarla ku-
YAYIN ADI VE SAYFA NO
CMYK
şatılmıştır. Hitit İmparatorluğu zamanında da güçlü duvarların yapıldığı anlaşılmıştır. Bu duvarlar M.Ö. bin 200 yıllarına kadar kenti korumuştur. Kent bu dönemde büyük bir yangınla son bulmuştur. Yumuktepe’den çıkan kazı buluntuları ise Mersin Müzesi’nde sergilenmektedir.
Geç Neolitik (M.Ö. 5800) Bu katmanda bazı mezarlar bulun-
ması için çok önemli bir konudur. Tasarıda yatırım ortamına ilişkin işlem maliyetlerin azaltılması, faizsiz finans ürünlerinin arttırılması, Ar-Ge desteklerinin arttırılması ve uygulama farklılıklarının kaldırılması, şirket kuruluş maliyetlerinin azaltılması, yatırımcılara teşvik belgesi süresince emlak vergi muafiyeti getirilmesi, çek düzenlemesi öngörülmesi gibi konulardaki gelişmeleri olumlu buluyor ve yatırım ortamı düzeldikçe üretime dönük yatırımların artacağına inanıyoruz. Başta Başbakanımız Binali Yıldırım, Kalkınma Bakanımız Lütfi Elvan olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Yakında kutlayacağımız Ramazan Bayramı’nın yarattığı huzur atmosferinin tüm milletimiz ve Müslümanlar için yeni bir başlangıç olmasını, tüm insanlığa huzur getirmesini diliyorum. Tüm üyelerimizin, Mersin iş dünyasının, Mersinlilerin ve milletimizin mübarek Ramazan Bayramı’nı şahsım ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası adına kutluyorum. Değerli dostlarım, malını kaybeden bir şeyini kaybeder ama umudunu kaybeder her şeyini kaybeder. Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı var düsturu ile Ramazan Bayramı’nın bize en çok ihtiyacımız olan şeyi, yani umut getirmesini diliyorum.
ler; şeritler, dikey ya da paralel şeritler, noktalar ve çengeller kırmızı ve kahverengi renklerle boyanmıştır. Erken Kalkolitik (M.Ö. 5000) Yapının, 15 metre derinliğinde başka mimari yenilikler ortaya çıkartılmıştır. Burada, taş temelli kerpiç bir duvar ile anıtsal bir kapısı olan küçük bir yerleşim vardır. Birbirine bitişik, sırayla inşa edilmiş yaşam alanları, askerlerin kullandığı barakalar şeklinde açıklanmıştır. Sözkonusu evre, Güneydoğu Anadolu’daki Mezopotamya kökenli Obeyd Kültürü etkisini temsil eder. Geç Kalkolitik (M.Ö. 4300) Bu tabakalar, Yumuktepe’deki son Yakın Doğu etkilerini taşımakta ve daha sonra yerlerini Batı Anadolu merkezlerinin kültürel özelliklerine bırakmaktadır. Yerleşim yamaçlara, özellikle de güney kesime doğru genişlemiştir. Ortaçağ Tabakaları (11. - 13. yüzyıllar) Yumuktepe’de buluntular yardımıyla 11. ve 13. yüzyıllar arasına tarihlendirilen üç yapı katı vardır. Bunlar arasında en iyi korunmuş olan 11. yüzyıla tarihlendirilen yapı katıdır. Bu yapı katıyla ilişkili, Doğu kısmında büyük bina mevcuttur. Bu binanın
Yirminci yüzyıla kadar bilinen tek neolitik site Uygun konumu, doğal kaynakları ve ticaret olanaklarıyla Yumuktepe, Ortaçağ dönemine kadar kesintisiz iskan edilmiş ve Anadolu platosu ile Akdeniz ülkeleriyle ilişkisini sürdürmüştür. Yumuktepe, 21. yüzyıla kadar Yakın Doğu’da bilinen tek Neolitik Site olarak yerini korumuştur. Yeni çalışmalar Garstang’ın ortaya koyduğu tabakalaşmayı büyük ölçüde doğrulamıştır. Erken Neolitik (M.Ö. 7000-6100)
muştur. Pek iyi korunmamış iskeletler küçük, yuvarlak mezarlar içindedir. Taş ve kabuktan yapılmış boncukları olan kolyeler dışında, yıldırım motifleri ile süslü, küçük çömlekler ve kâseler mezar buluntuları arasındadır. Bu dönemde asıl göze çarpan evlerin mimari özellikleridir. Evler büyüktür ve etrafları taş döşemeleriyle çevrilidir.
İlk kazının en derin yerinin 80 santimetre aşağısında insan yerleşimine dair izler bulunmuştur. Arkeolojik kalıntılar bunların daha önce öne sürüldüğü gibi ahır olarak değil, yaşamak için kullanıldığını göstermektedir. Çok sayıda iyi korunmuş hayvan kemiği Mersin’in ekonomisi hakkında
Kerpiç tuğlalar ilk kez kullanılmıştır. Yerleşim höyüğün eteklerine doğru genişlemiş ve teraslı evler ile büyük tahkimat duvarları inşa edilmiştir. Yeni tip çanak çömlek oldukça kaba, açık renklidir ve tipleri sınırlıdır. En yaygın olanları kova ya da düz dipli, boyunlu çömleklerdir. Çeşitli geometrik motif-
tabanının altında bulunan, yanlarına haç, cam koku şişesi, cam bardak, seramik maşrapa ve kase gibi ölü hediyeleri bırakılmış gömüler nedeniyle yapının dini bir işlevi olduğu sanılmaktadır. Ele geçen buluntular, Yumuktepe’nin Ortaçağ’da Batı Anadolu, Ege ve Suriye-Filistin bölgesiyle yakın ilişkiler içinde olduğunu göstermektedir. Nasıl gidilir? Kent merkezinin yaklaşık 1 kilometre kuzeybatısında, Toroslar İlçesi Demirtaş Mahallesi’nde Müftü Deresi kenarında yer alan ören yerine dolmuş veya özel araçla ulaşılabilir.
4
YIL: 18 | SAYI: 313 | 3 - 17 Temmuz | www.mtso.org.tr
Mersin Sanayi ve Lojistik Arama Konferansı Sonuç Raporları açıklandı M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Projeler Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olan Avrupa İşletmeler Ağı Projesi kapsamında Aralık 2016 ve 30 Nisan 2016 tarihlerinde gerçekleşen ‘Mersin Lojistik Sektörü Arama Konferansı’ ile ‘Mersin Sanayi Arama Konferansı’ Sonuç Raporları açıklandı.
Kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve özel sektör temsilcileri olmak üzere sanayi ve lojistik sektörünün tüm paydaşlarının katıldığı geniş kapsamlı konferanslarda Mersin’in lojistik ve sanayi sektörlerinin mevcut sorunları ele alınıp çözüm önerileri tartışıldı. Temmuz 2016’da ise lojistik ve
Mersin Sanayi Konferansı
3 ana sorun belirlendi Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 30 Mayıs 2016’da organize edilen “Mersin Sanayi Arama Konferansı” özellikle sektörün makro ve mikro sorun ve çözümlerine odaklandı. Bu anlamında ilgili ve yetkili kurumları belirleyerek çözüme yönelik bir yol haritası ortaya koydu. 11 ayrı masada yaklaşık 110 kişinin katıldığı Arama Konferansı’nda katılımcıların karma şekilde oturması sağlandı. Katılımcılar; sanayiciler, sanayi ve üretim KOBİ’leri, yerel yönetim temsilcileri, sanayi ile ilgili STK ve dernekler, SİAD’lar, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerden oluştu. Ardından ‘Mersin Sanayisi; Gelecek Vizyonunda Sorunlar, Çözümler ve Eylem Planı Arama Konferansı” Sonuç Raporu hazırlandı. Rapor, 3 ana alan olan altyapı, rekabet ve eğitim konularını öne çıkardı.
Mersin sanayicisinin, ilgili özel ve kamu kurum temsilcilerinin gelecek beklentilerini ve güçlü vizyonunu göstermiştir.
8. Dış politika ve Suriyeli göçmen sorunları: 5 sorun
Konferansta ortaklaştırılmış sorunlar ve sınıflandırılması
En çok yinelenen ve masaların en çok önemsediği 46 sorunun çözüm ve eylem planında, çözüm sürecinde etkin olması, sektörün sözcüsü olması ve lobi yapması beklenen, 32 kez ile en çok atıf alan kurum MTSO oldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı 14 atıfla Mersin-Tarsus OSB izledi. Yani, Mersin sanayicisi sanayi sektörünün sorunlarının çözümünde Mersin’de MTSO ve Mersin-Tarsus OSB’yi birlikte hareket etmesi gereken ve en çok görev beklenen iki ilgili kurum olarak gördüğünü ortaya koydu. Toplamda 12 ilgili kurumdan beklentiler ortaya konuldu.
Mersin Sanayi Arama Konferansı süresince 11 ayrı masada 110 katılımcının yaptığı beyin fırtınası sonunda toplam 300 sorun tespit edildi. Bu sorunların mükerrer olanları elenerek tek başlık haline getirilip bütünleştirilmesi sonunda toplam 123 temel ortak sorun belirlendi. 123 sorun toplam 8 ana başlık altında sınıflandırıldı. Bu sınıflandırmalar yapılırken en çok sorun olan alanlar da sıralamaya tabi tutuldu. Böylece öncelikli sorun alanları oluşturuldu. 1. Fiziksel altyapı sorunları: toplam 44 sorun
Arama konferanslarının geçmiş ve gelecekten daha çok, bugün var olan sorunların tespit ve çözümü anlamında önemlidir. Ortaya çıkan rapor mutlaka kentin sanayi strateji belgesinin oluşmasında ve gelecek vizyonunda yardımcı olacak ve bir alt yapı oluşturacaktır.
a. Yatırım altyapı sorunları: 17 sorun b. Ulaşım altyapı sorunları: 15 sorun c. Enerji altyapı sorunları: 9 sorun d. Çevre altyapı sorunları: 3 sorun e. Teknoloji altyapı sorunları: 3 sorun
Özetlemek gerekirse bu raporun sonucu sadece bir tespit ve çözümlerde kullanılacak olan ÖNGÖRÜ değil, aynı zamanda bir YÖNGÖRÜ’dür. Bu anlamda, arama konferansında tüm katılımcıların özellikle eğitim sorunlarına odaklanması, Sanayi 4.0 gibi çok taze sanayi devriminin sıkça gündeme getirilmesi, ar-ge, inovasyon ve yüksek teknolojinin konferansın temel konularından olması
2. Rekabet sorunları: 26 sorun 3. Eğitim ve insan kaynakları sorunları: 22 sorun 4. Kamu ile ilgili hukuki/yasa ve mevzuat sorunları: 20 sorun 5. Finans sorunları: 16 sorun 6. Hibe ve destek veren kamu kurumları ile ilgili proje sorunları: 9 sorun 7. Üniversite-sanayi iş birliği sorunları: 7 sorun
M
ersin sanayicisi devletten para değil, yatırım ortamını düzeltecek adımlar bekliyor. Arama konferansının sonucu ise; yatırım ortamının öncelikle fiziksel alt yapı, eğitim ve rekabet konularının iyileştirilmesine bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Sanayici KOBİ’ler eğitim ve danışmanlık bekliyor. Sanayici KOBİ’ler atılım yapmak istiyor ama var olan sorunlar ve ayakta kalma mücadelesi, geleceğe ait bir vizyon oluşturmalarını buna yönelik bir alt yapı oluşturmalarını, buna bir finans ayırmalarını engelliyor. Mersin sanayicisine göre; hibe-destek ve can suyu yardımları önemli ama, eğitim ve koçluk, danışmanlık daha önemli. 300’den fazla sorun içinde 11 masanın belirlediği en önemli sorunlar çalışmasında oluşan 55 sorun arasında en çok yinelenen sorunlar ise yerel ve makro bazda şöyle:
Sanayide yerel-mikro öncelikler 1. Mersin’de yeni sanayi yatırım arazilerinin üretilmesi 2. Yeni OSB açılması 3. Lojistik Merkezin kurulması 4. Mersin-Tarsus OSB - Otoban bağlantısının yapılması 5. Mersin-Adana arası D-400 Karayolu’nun iyileştirilmesi (yeni şerit ve battı çıktılar) 6. Meslek liselerinin eğitim müfredatı ve eğitim kalitesinin yerel reel sektöre göre revize edilmesi 7. Yeni ihtisas küçük sanayi siteleri açılması 8. Çukurova Uluslararası Bölgesel Havalimanı’nın açılması Sanayide makro-ulusal çözümler 1. Bürokrasinin azaltılması
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
YAYIN ADI VE SAYFA NO
CMYK
sanayi sektörleri için ayrı ayrı hazırlanan sonuç raporlarının detaylarının ise ilgili kamu kurum temsilcileri, yerel yönetim temsilcileri ve milletvekillerinin de davet edileceği geniş katılımlı bir Karar Konferansı ile kamuoyu ile paylaşılması planlanıyor.
Mersin Lojistik Arama Konferansı
En çok atıf alan ilgili kurumlar
En çok atıf alan yetkili kurumlar En çok yinelenen ve masaların en çok önemsediği 46 sorunun çözüm ve eylem planında, çözüm sürecinde etkin olması, yasaların verdiği yetki ve bütçe güçleri ile icra makamı olarak sorunların çözümünde etkin rol oynaması istenen kurumlar sıralamasında aldığı 10 atıfla Mersin Büyükşehir Belediyesi ilk sırada yer aldı. Yani Mersin sanayicisi yerel yönetimden çok şey beklediğini gösterdi. Mersin Büyükşehir Belediyesi’ni aldığı 9 atıfla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı izledi. Yani, Mersin sanayicisi makro düzenlemelerin gerekliliğini vurgulamış oldu. Mersin sanayicisi kentin üniversiteleri arasında ayrım yapmadan tamamının sanayi ile iş birliği anlamında etkin olmasını ifade etti. Toplamda 33 yetkili kurumdan beklentiler ortaya konuldu.
Bürokrasi, ulaşım ve vasıflı insan kaynağı sorunlarını ortaya koydu…
B
u konferansta ise 100 katılımcı birbirinden bağımsız yüzlerce sorunu ifade etti. Ancak, bu sorunların birçoğu mükerrer olması nedeniyle öncelikle eleme yapılarak bir ortak sorun listesi oluşturuldu. Daha sonra bu sorunlar sınıflandırıldı. Arama Konferansındaki sorunları şu başlıklar altında toplayabiliriz.
• Gümrük ve dış ticaret uygula-
3. Mavi ve beyaz yakalı vasıflı insan kaynağının yaratılması (Üniversite ve meslek liseleri) 4. Dolaylı vergilerin kaldırılması 5. Teknolojik gelişmelerde üniversiteler öncü olmalı, sahada olmalı, sadece memur yetiştirmemeli. 6. Vergi sistemi daha çok üreteni cezalandırmamalı. Artan oranlı vergi adil hale getirilmeli. 7. Teşvikler sektörel olmalı 8. KOBİ’lere; inovasyon, markalaşma, patent, kurumsallaşma, yüksek teknolojiye geçiş, projeler, hibe-destek danışmanlığı,ihracat gibi konularda eğitim- danışmanlık desteği verilmeli. KOSGEB’in görev tanımı buna göre değişmeli.
Mersin Lojistik Arama Konferansı Sonuç ve Acil Eylem Planı
• Ulaştırma Bakanlığı’nca pro-
jelendirilen Mersin ana konteyner limanı sürecinin bir an önce sonuçlanması.
maları ile ilgili sorunlar,
• Ulaştırma ile ilgili sorunlar, • MIP Mersin Liman işletmesi ile
• Mersin bölgesinde “Lojistik
İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (Mersin Lojistik Merkezi) Projesi’nin hayata geçirilmesi.
ilgili sorunlar,
• Yasa ve Mevzuat ile ilgili sorunlar,
• Mersin Nakliyeciler Sitesi’nin
yenilenmesi ve kentin D-400 Karayolu üzerinde var olan trafik darboğazının çözümüne katkı sağlayacak olan yeni bir lokasyona taşınması.
• Sektörel eğitim ve insan kaynağı ile ilgili sorunlar,
• Kayıt dışılık ve yetkisizlik sorunları,
• Kantar sorunları, • Sigorta ile ilgili sorunlar, • Depolama sorunları,
• Çukurova Uluslar arası Bölgesel Havalimanı Projesi’nin hayata geçirilmesi.
• Liman kapılarındaki yoğunluk, Mersin Gümrük Müdürlüğü tarafından kullanılan X-ray cihazlarının yetersizliği sorununun giderilmesi.
• Teknik ve teknolojik altyapı sorunları,
• Özellikli lojistik alanları,
• Gümrük ve dış ticaret uygula-
• Makro yatırım beklentileri.
•
Lojistik sorunların çözümünde görev paylaşımı
2. Hibe-destek kurumlarının yalın, basit ve şeffaf hizmet vermesi/ koçluk- danışmanlık hizmeti
kurum olarak gösteriliyor. 11 kez atıf yapılan Mersin Deniz Ticaret Odası ise katılımcıların çözüm sürecinde etkin olmasını beklediği ikinci kurum.
Tespit edilen sorunların çözümünde yetkili kurum olarak görülen kurumlara yapılan atıflara baktığımızda ilk sırayı Mersin Uluslararası Liman İşletmesinin aldığını görüyoruz. Yani, sektör sorunların çözümünde Mersin Uluslararası Liman işletmesinden aktif rol oynamasını ve inisiyatif kullanmasını bekliyor. Sorunların çözümünde işin takibi anlamında en çok atıf yapılan ilgili kurumun MTSO olduğu görülüyor. En çok yinelenen 50 sorun içinde MTSO, 28 defa işin takibinde ilgili
malarının rekabeti düşürmesi. Mersin karayolu ve demiryolu girişlerinin düzenli ve yeterli olmaması.
• Liman karayolu girişlerinin düzensiz olması.
• İlimiz imar ve ulaşım ana
planları için paydaşların ortak çalışmaması.
• Diğer limanlara göre Mersin
Limanı’nın ücretlerinin yüksekliği ve tekelleşmesi.
• Mersin ili lojistiğinin ana aktö-
rü Mersin Limanı olup limanın gümrüklü saha olarak belirlenen yerlerinde sadece gümrük işlemlerinin yapılması, diğer işlemlerinin liman dışında yapılmaması.
• Mersin Limanı C kapısının şehir trafiğini aksatması.
• Gümrük mevzuatındaki belirsizlik.
• Mersin Serbest Bölge koridor geçişindeki mevzuat ile ilgili yaşanan sorunların varlığı.
• Lojistik sektöründe faaliyet
gösteren firmalara eğitimli ara eleman istihdamının sağlanmaması.
• Sertifikasız, belgesiz çalışan
gümrük, lojistik ve taşımacılık (nakliye) şirketlerinin varlığı.
• Ulaştırma Bakanlığı tarafından ölçüm kantarının Mersin Büyükşehir Belediyesi sınırları dışına çıkarılması.
• Mersin Limanı’nda kantara
girdikten sonra serbest bölgede tekrar kantara girme zorunluluğunun varlığı.
• Demiryolu liman girişinin dü-
• Trafik sigortaları maliyetleri
• Proje yüklerinin otoyola alın-
• Sigorta primlerinin yüksek
zensiz olması.
masına izin verilmesi. Proje taşımacılığı yapan boş araçlardan özel yük taşıma izin belgesinin istenmemesi.
• Mersin Tarsus Organize Sa-
nayi Bölgesi ve Mersin Liman Bağlantıların yetersiz olması (Örneğin; Tren yolu, otoban bağlantıları)
dengesizliği. olması.
• Limanın terminal elektronik
sistemi; gümrük, acente ve lojistik firmalarının elektronik ortamda bağlantı eksikliği nedeniyle operasyonlarda yaşanan gecikme ve aksaklıklar.
Dış ticaret ve lojistik sektörü için belgelendirme çalışması başladı
T
ürkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) uyum sürecinde mevut meslek dallarının uluslararası meslek standart ve yeterliliklerine uyumunun sağlanması için başlayan yeni süreç tüm hızıyla devam ediyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) da bu kapsamda dış ticaret ve lojistik sektörüne yönelik mesleki yeterlilik belgesi verme yönündeki çalışmalarına başladı. İlk aşamada sektör temsilcilerinin de görüşleri alınarak dış ticaret ve lojistik sektörü için mesleki yeterlilikler belirleniyor. Türkiye’de mevcut durumda dış ticaret ve lojistik sektörlerinde akredite bir sınav ve belgelendirme merkezi bulunmuyor. 2017 Haziran ayında çalışmalar tamamlandığında MTSO, Akredite Sınav ve Belgelendirme Merkezi ile Türkiye’de dış ticaret ve lojistik alanındaki ilk sınav
ve belgelendirme merkezi olacak. VOC Test Merkezleri-II Hibe Programı, İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı kapsamında, MTSO Projeler Müdürlüğü tarafından sunulan ve AB tarafından uygun görülen “MTSO Personel Belgelendirme Merkezi Kurulumu ve İşletilmesi Projesi” çerçevesinde Dış Ticaret Sorumlusu ve Lojistik Operasyon Yöneticileri için mesleki yeterliliklerin hazırlanması çalıştayı düzenlendi. Çalıştay kapsamında sektör temsilcileriyle bir araya gelen uzman danışmanlar, lojistik operasyon yöneticilerine ve dış ticaret elamanlarına yönelik hazırlanacak olan mesleki yeterlilik çalışmasında moderatörlük yaptı. Bir hafta sürecek çalışmalar sonunda Lojistik Operasyon Yöneticisi (seviye 6), Dış Ticaret Sorumlusu (seviye 5), Lojis-
tik Operasyon Sorumlusu (seviye 5), Dış Ticaret Elemanı (Seviye 4), Uluslararası Ticaret Uzmanı (Seviye 6) alanlarında 5 yeterlilik ve bir de ulusal meslek standardı belirlenecek. Sektör temsilcileriyle ortak hazırlanacak yeterlilik önümüzdeki süreçte danışmanlar tarafından harmonize edilerek Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun (MYK) talep ettiği formatta hazırlanarak MYK onayına sunulacak. Çalışmalar sonrasında dış ticaret ve lojistik alanında MTSO, TÜRKAK 17024 Personel Belgelendirme Akreditasyonu alacak. Aynı şekilde bu başlıklarda Mesleki Yeterlilik Kurumu’ndan da yine akreditasyon tamamlanacak. Bu hizmetler sonrasında MTSO, Türkiye genelinden gelecek tüm taleplere yanıt verebilecek.
5
YIL: 18 | SAYI: 313 | 3 - 17 Temmuz | www.mtso.org.tr
MTSO Kent ekonomisine değer katıyor
MTSO, yaptığı çalışmalar, ürettiği projelerle kentte sanayiden lojistiğe, ihracattan tarıma, turizmden eğitime, kültür ve sanata kadar her alanda gelişimin öncüsü olmayı sürdürüyor.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) kent ekonomisine değer katmayı sürdürüyor. 130 yıllık tecrübesiyle ekonomiye yön veren MTSO, yılın ilk yarısında da önemli projelere imza attı. Bu dönemde yalnızca kendi ürettiği projelerle kalmayıp kentin önemli projelerinin de takipçisi oldu. Aynı zamanda gerçekleştirdiği sektörel araştırma ve analizlerle üyelerine ışık tutup yön gösterdi. Üyelerinin yurtdışındaki sektörel fuarlara katılımını sağlayarak bir taraftan vizyon oluşturan MTSO, diğer taraftan üyelerine sektörlerindeki gelişmeleri yakından takip edebilme fırsatı
36 adet karşılıklı iş görüşmesi gerçekleştirildi. Yine yılın ilk yarısında Mersin’de düzenlenen “Suudi Arabistan Ülke Tanıtım Toplantısı” kapsamında organize edilen ikili iş görüşmelerine 78 Mersinli firma katıldı. Eğitim ve sanat da unutulmadı Ekonominin canlanmasının temelinde eğitim olduğu düşüncesiyle bu alandaki çalışmalarına da ağırlık veren MTSO, ilk 6 ayda meslek liselerinden üniversitelere kadar birçok eğitim kurumuna gerek teknik destek sağlayarak gerekse öğrencilerin gelişimine yönelik
Eylül ayından itibaren TBİM aracılığıyla tüm üyeler hedef pazar analiz raporlarına, hedef müşterilere, rakip analizlerine, üretilen ürüne ilişkin uluslararası alanda uygulanan kotalara, açık ve sonuçlanan ihale bilgilerine ulaşabileceği gibi birebir dış ticaret danışmanlığı ve eğitimini de MTSO TBİM uzmanlarından alabilecek. İç pazarda kar oranlarının düşmüş olması dolayısıyla firmaların ayakta kalabilmeleri için yurtdışına açılmaları artık bir zorunluluk haline geldi. Öte yandan tek başına yurtdışına açılmak da yetmiyor maalesef. Çünkü yurtdışında da firmanın karını maksimize edeceği “doğru” pazarları bulması da önem kazanıyor. Burada da ticari istihbarat ihtiyacı doğuyor. Bu noktadan hareketle MTSO üyelerinin her birinin birer dünya firması olmasını sağlamak ve içeride yaşanan krizlerden etkilenmemesi veya yurtdışında tek bir pazara bağlı kalmaması adına Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni kurdu.
MTSO Sanat Galerisi resim, heykel ve fotoğraf sergilerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor sundu. Düzenlediği ülke tanıtım toplantılarıyla yeni pazarlar hakkında üyelerini bilgilendirerek yön gösterdi. Yine yılın ilk yarısında üyelerinin ihtiyaç duyduğu konularda düzenlediği bilgilendirme toplantıları ve eğitim seminerleriyle desteklerini sürdürdü. Daralan ekonomiyi canlandırmak için üyelerini ihracata yönlendirmek ise yine öncelikler arasında yer aldı. Bu bağlamda, ilk yarıda Avrupa İşletmeler Ağı Projesi kapsamında her birinde 12’şer adet işbirliği teklifi bulunan 10 adet elektronik bülten yayınlandı. Bu sayede 120 adet uluslararası işbirliği teklifi Mersinli firmalara ulaştırılarak üyelerin yurtdışı bağlantı kurmaları adına köprü oluşturuldu. Benzer şekilde Mersinli firmaların işbirliği teklifleri de yine Avrupa İşletmeler Ağı Projesi kapsamında uluslararası alana açıldı. TÜBİTAK işbirliğinde Horizon 2020 KOBİ Aracı Proje Çağrısı tanıtım toplantısı düzenlendi ve sonrasında da firmalar proje fikirleri ile yalnız bırakılmayarak, ODTÜ Teknopark işbirliğinde uygulamalı proje yazma eğitimleri gerçekleştirildi. Toplamda 25 firma iki gün süren bu eğitimden faydalandı. Bu kapsamda, Mersinli iki firma bu alandaki çalışmalarına devam ederken, MTSO da birebir danışmanlık desteğini sürdürdü. Dolayısıyla, MTSO sadece AB’nin önemli hibelerinden üyelerini haberdar etmekle kalmayıp aynı zamanda bizzat faydalanabilmeleri ve AB pazarında yer alabilmeleri konusunda da destek sunmayı sürdürdü. İhracatın geliştirilmesi adına önemli desteklerden birisi ise ikili iş görüşmeleri oldu. Almanya’da düzenlenen FruitLogistica Fuarı’nda Mersinli katılımcıların Alman firmalarıyla buluşması sağlandı ve
YAYIN ADI VE SAYFA NO
programlar üreterek daha bilinçli ve donanımlı bir neslin yetişmesine katkı sağladı. Yıl içerisinde kültür ve sanata katkı da unutulmadı. MTSO Sanat Galerisi’nde resim, heykel ve fotoğraf sergisinden oluşan 17 adet sergi açılışı yapıldı. Şehir dışı ve yurtdışından gelen sanatçılar Mersinli sanatseverlerle buluşturuldu. Çeşitli paneller düzenlendi, kitap tanıtımları ve eser satışları gerçekleştirilerek sanata ve sanatçıya destek sürdürüldü. Mersin’deki koleksiyonerleri artırma hedefinde olan MTSO Sanat Galerisi, başarılı bir sezona daha imza attı. Özetlemek gerekirse geçmişte olduğu gibi yılın ilk yarısında da MTSO ticaretten ihracata, eğitimden kültür ve sanata kadar kenti ilgilendiren her alanda üzerine düşeni yaptı. Geleceğe yönelik önemli katkılar sağlayacak büyük projelerin tohumlarını ekerken, yılın ikinci yarısında da yine sonuçları somut olarak gözlemlenebilecek projeleri hayata geçirmeye hazırlanıyor. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’nin kurulumu, Lojistik ve Sanayi Arama Konferansları, nematod ile mücadele çalışmaları, uygulamalı proje yazma eğitimleri yıl içinde hayata geçirilen diğer projelerden yalnızca birkaçı. Şimdi yılın ilk yarısında yapılan çalışmalardan bazılarını yakından inceleyelim. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TBİM): Komşu ülkelerle sıkıntı yaşandığı, ihracat rakamlarının istenilen seviyelerde seyretmediği bir ortamda Türkiye’nin 2023 yılı 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmasına katkı sağlamak adına MTSO önemli bir projeye imza attı.
CMYK
MTSO Proje Müdürlüğü tarafından yürütülenTBİM, Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) hibe programı “TR62 (Adana, Mersin) Bölgesi’nde Yer Alan Firmaların Rekabet Ede-
yurt genelinde hissettirmek adına, mesleki yeterlilik belgesi verme çalışmalarına başladı.
sorunları 12. Özellikli lojistik alanları ve sorunları
İlk aşamada “Dış Ticaret Sorumlusu ve Lojistik Operasyon Yöneticisi Mesleki Yeterlilik Çalıştayı” düzenleyen MTSO, sektör temsilcilerini lojistik ve dış ticaret alanında uzman danışmanlarla bir araya getirdi. Bu buluşmada Lojistik Operasyon Yöneticisi (seviye 6), Dış Ticaret Sorumlusu (seviye 5), Lojistik Operasyon Sorumlusu (seviye 5),
Mersin Sanayisi, Gelecek Vizyonunda Sorunlar, Çözümler ve Eylem Planı Arama Konferansı:
Dış Ticaret Elemanı (Seviye 4), Uluslararası Ticaret Uzmanı (Seviye 6) konularında 5 yeterlilik ve bir de ulusal meslek standardı belirlendi. Sektör temsilcileriyle ortak hazırlanan yeterlilik, önümüzdeki süreçte danışmanlar tarafından derlenerek, Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun (MYK) talep ettiği formata getirilip, onaya sunulacak. 2017 yılı Haziran ayında çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte MTSO çatısı altında TÜRKAK ve Mesleki Yeterlilik Kurumu Akreditasyonu’na sahip, ‘Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’ kurularak üye firmaların hizmetine sunulacak. Türkiye’de şu anda dış ticaret ve lojistik alanındaki meslek dallarına yönelik akredite bir sınav ve belgelendirme merkezinin bulunmuyor olması dolayısıyla, MTSO, Akredite Sınav ve Belgelendirme Merkezi ile Türkiye’de bir ilke imza atmış olacak. Bu hizmetler sonrasında MTSO, Türkiye genelinden gelecek tüm taleplere yanıt verebilecek. Mersin Lojistik Sektörü Mikro Sorunların Tespiti ve Çözüm Önerileri Arama Konferansı: MTSO, yılın ilk yarısında sektörlere ışık tutmayı da sürdürdü. Bu bağlamda bir lojistik kenti olan Mersin’de sektörün bir adım daha ileri taşınabilmesi adına “Mikro Sorunların Tespiti ve Çözüm Önerileri” başlıklı bir arama konferansı düzenlendi. Bu konferansta kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve özel sek-
MTSO tarafından Mersin Sanayisi, Gelecek Vizyonunda Sorunlar, Çözümler ve Eylem Planı Arama Konferansı gerçekleştirildi. Bu konferans ile sektörün makro ve mikro sorunları saptanarak çözüme yönelik yol haritası belirlendi. 110 kişinin katıldığı Arama Konferansı’nda katılımcılar sanayiciler, sanayi ve üretim KOBİ’leri, yerel yönetim temsilcileri, sanayi ile ilgili STK ve dernekler, SİAD’lar, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerden oluştu. Konferans sonunda hazırlanan sonuç raporunda 3 altyapı, rekabet ve eğitim olmak üzere üç ana sorun belirlendi. En çok üzerinde durulan sorunlar 8 maddede toplandı. Bu maddeler şöyle: 1. Fiziksel altyapı sorunları a. Yatırım altyapı sorunları b. Ulaşım altyapı sorunları c. Enerji altyapı sorunları d. Çevre altyapı sorunları e. Teknoloji altyapı sorunları 2. Rekabet sorunları 3. Eğitim ve insan kaynakları sorunları 4. Kamu ile ilgili hukuki/yasa ve mevzuat sorunları 5. Finans sorunları 6. Hibe ve destek veren kamu kurumları ile ilgili proje sorunları 7. Üniversite-sanayi iş birliği sorunları 8. Dış politika ve Suriyeli göçmen sorunları Nematod ve Kök Hastalıkları ile Mücadele Projesi: MTSO yılın ilk yarısında lojistiğin yanı sıra tarım sektörünün gelişimine yönelik çalışmalarına da devam etti. Bölge ihracatında önemli ürünler arasında yer alan ve uzun zamandır ihraç edildiği ülkelerden kalıntı sorunu nedeniyle geri dönen biber üzerinde çalışma yürüten MTSO başarıya ulaştı. Örtü altı biber yetiştiriciliğinde sorun olan nematod ve kök hastalıklarına karşı toprak dezenfeksiyonuna yönelik demonstrasyon ve
desteği, 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi ve www.gezgindünyası.com işbirliğinde Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan 12 seyahat bloggerı Mersin’de buluştu. Türkiye’de ilk kez bir destinasyon gezisinde bir araya gelen seyahat bloggerları kenti tanıttı. Tarsus’tan Anamur’a kadar kentin tarihi ve turistik bölgelerini gezen, yerel lezzetleri deneyimleyen bloggerlar, kenti anlatan yazı, fotoğraf ve videolarla takipçileri nezdinde farkındalık yarattı. Bu sayede kent tanıtımında sınırlı bütçe ile maksimum verim elde edildi. 7 milyona yakın kişiye ulaşılarak Mersin ismi duyuruldu ve cazip bir destinasyon olarak hafızalarda yer alması sağlandı. KOBİGEL KOBİ Gelişim Destek Programı: KOBİ’lerin gelişimi adına proje yazmak, desteklerden faydalanabilmek büyük önem taşıyor. Bu noktadan hareketle MTSO, KOSGEB ile işbirliği içinde KOBİGEL KOBİ Gelişim Destek Programı kapsamında 35 firmanın katılımıyla birebir uygulamalı proje hazırlama çalışması gerçekleştirdi. Bu çalışma sonunda Mersin, KOBİGEL proje başvurusunda Türkiye genelinde 4’üncü il olurken değerlendirme için kabul edilen projeler arasında 3’ncü il oldu. 7. Akdeniz Turizm Forumu – MEDITOUR 2016 Hazırlıkları: 2007 yılından bu yana Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği – ASCAME üyesi olan MTSO, üyelerinin bu networkün sahip olduğu imkânlardan maksimum düzeyde faydalanması için Birliğin hayata geçirdiği çalışmalarda aktif bir şekilde yer alıyor. MTSO’nun bu aktif katılımı ve 2011 yılından bu yana sürdürdüğü lobi çalışmaları neticesinde ASCAME en prestijli etkinliklerinden birisi olan MEDITOUR’u 2016 yılında Mersin’de düzenleme kararı aldı. İki yılda bir organize edilen bu organizasyon ilk kez 2003’te Tanca’da düzenlendi. Sonrasında ise sırasıyla Antalya, Yasmine Hammamet, Malaga, Marsilya, Barselona’da düzenlendi. Akdeniz turizminin önde gelen şehirlerinin ardından MEDITOUR’un Mersin’de düzenlenecek olması MTSO’yu da hazırlıklar konusunda daha titiz davranmaya yöneltti. 28-30 Eylül’de düzenlenecek etkin-
MTSO’nun desteğiyle seyahat bloggerları Mersin’de buluşarak şehrimizi tanıttılar bilirliği”önceliği kapsamındakuruldu. Proje çerçevesinde hizmet verecek olan MTSO TBİM mevcut durumda pilot saha çalışmalarını sürdürüyor. Çalışma kapsamında “4 Adımda Nokta Atışı İhracat” programı düzenleniyor. Programa katılan yaklaşık 30 firma 3 ay sürecek eğitim ve birebir danışmanlık programı çerçevesinde “Hedef Pazar Araştırması ile Analizi” ve “Potansiyel Müşteri Bilgisi ve Rakip Analizi” yapıyor. MTSO çatısı altında TBİM tarafından verilen eğitimler ve danışmanlık hizmeti sonunda katılımcı firmalar kendi faaliyet gösterdikleri sektörlere yönelik belirledikleri hedef pazarda, hedef müşteri bilgilerine ulaşarak nokta atışı ihracat gerçekleştirecek. MTSO, Akredite Sınav ve Belgelendirme Merkezi: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 50’ye yakın meslek grubunda mesleki yeterlilik ve belgelendirme çalışmaları başlatılmış olup, mesleki yeterlilik belgesi olmayanlar, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalışamayacaklardır. Bu noktadan hareketle MTSO, bir lojistik ve dış ticaret kenti olan Mersin’in bu iki alandaki ağırlığını
tör temsilcileri olmak üzere sektörün tüm paydaşları bir araya geldi. Geniş kapsamlı konferansta Mersin taşımacılık ve lojistik sektörünün mevcut sorunları ele alınıp çözüm önerileri tartışıldı. Makro sorunlar değil, kısa vadede çözüm getirecek mikro sorunların masaya yatırıldığı konferans sonunda sektörün gelecek vizyonunu belirleyecek eylem planları ortaya kondu. Konferans sonunda hazırlanan raporda gümrük uygulamaları, ulaştırma sorunları ve liman ile ilgili sorunlar olmak üzere 3 temel sorunun öne çıktığı görüldü. Diğer sorunlar ise sırasıyla şöyle sıralanabilir: 1. Gümrük ve dış ticaret uygulamaları ile ilgili sorunlar 2. Ulaştırma sorunları 3. Liman ile ilgili sorunlar 4. Yasa ve mevzuat sorunları 5. Sektörel eğitim ve insan kaynağı sorunları 6. Sektörün kayıt dışılık ve yetkisizlik sorunları 7. Kantar sorunları 8. Sektörel sigorta sorunları 9. Depolama sorunları 10. Resmi kurumlar ve özel sektörün farklılık sorunları 11. Teknik ve teknolojik altyapı
Tarım sektörüne destek kapsamında Nematod ve Kök Hastalıkları ile Mücadele Projesi yürütülüyor eğitim çalışmaları bu yıl da devam etti. Nematod ve Kök Hastalıkları ile Mücadele Projesi kapsamında güneşi dezenfeksiyon amaçlı kullanarak Türkiye’de model oluşturan MTSO, Biberde Tarla Günü Etkinliklerini sürdürdü. Elde edilen sonuçlar kamuoyu ile paylaşıldı. Proje kapsamında uygulanan yöntemler sonucunda biberde yüzde 50’ye yakın verim artışı sağlanırken hastalık düzeyinin yüzde 5’lere indiği saptandı. Bölge çiftçisi, solarizasyonla mücadele yöntemini benimsedi. Hedef, sürdürülebilir ve güvenli tarım uygulamalarında Mersin’i markalaştırmak. Seyahat Bloggerlarının Mersin Tanıtımı: Yıl içinde turizme yönelik çalışmalar da gerçekleştirildi. MTSO’nun-
liğe yönelik olarak hayata geçirilen hazırlıklar yılın ilk 6 ayında daha da hız kazandı. ASCAME çatısı altında yürütülen organizasyonda, ulusal düzeyde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB), Türk Havayolları ve SKAL International ile işbirliği yapan MTSO, yerelde de Mersin Valiliği, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Çukurova Kalkınma Ajansı ile yakın işbirliği halindedir. Öte yandan, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü de MTSO’nun yürüttüğü çalışmalar neticesinde organizasyonu yakından takip eden kurumlar arasında yer aldı. Organizasyonda yer alacak konuşmacılara yönelik güncel bilgiler organizasyonun web sayfası ve sosyal medya hesaplarından takip edilebilir.
6
YIL: 18 | SAYI: 313 | 3 - 17 Temmuz | www.mtso.org.tr
İnşaat ve gıda ithalatını giderek artıran ülke:
A
ngola’da 27 yıl devam eden iç savaşlar ülkenin gerek inşaat sektöründe gerekse tarımda dışa bağımlı yapısını güçlendiriyor. İç savaşlar nedeniyle tamamen yıkılan altyapının inşa edilmesinde ülkedeki kurumlar ve insan kaynaklarının yetersiz kalması bu hizmetlerin alımında ülkeyi dışa bağımlı hale getiriyor. Aynı şekilde iç savaş süreci inşaat sektörünü olduğu kadar tarımsal altyapıyı da olumsuz etkiliyor. İş savaşa kadar tarımsal üretimde önemli ülkeler arasında yer alan Angola’nın bugün tarımsal altyapısının tamamına yakını bozulmuş durumda. Bu durum, tarımsal üretimin çok az miktarda ve verimsiz şekilde gerçekleştirilmesine neden oluyor. Bu nedenle Angola bugün gıda ihtiyacını büyük oranda ithalatla karşılamak durumunda kalıyor. Angola, gıda ve tüketim ihtiyacının büyük bölümünü ve sermaye ürünleri ihtiyacının ise nerdeyse tamamını ithalatla karşılıyor. Hükümet özel sektör ve yabacı yatırımların önemini kavramış, yabancı yatırım çekmek ve yatırım ortamını iyileştirmek için gerekli adımları atıyor. Ülkenin en önemli gelir kaynakları ise petrol ve elmas. Coğrafi konum Angola; batısında Atlantik Okyanusu, güneyinde Namibya, güney doğusunda Zambiya, kuzeyinde ve doğusunda ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin yer aldığı bir Güney Batı Afrika ülkesidir. Diğer taraftan, ülkeden ayrı bir toprak parçası olan Kabinda (Cabinda) bölgesi Angola’ya aittir. Batıda Atlantik Okyanusu ile kıyısı olan Kabinda, kuzeyde Kongo Cumhuriyeti, doğu ve güneyinde ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile çevrilidir. Ülkenin 4 bin 837 kilometre uzunluğunda sınırı bulunmaktadır. Angola, Afrika kıtasında Portekizce konuşan ülkeler arasında en büyüğüdür. Angola’nın 2/3’ü platolarla kaplıdır. Ortalama yükseklik bin 50 – bin 350 metre arasındadır. Angola’nın en yüksek noktası, Huambo vilayetinde yer alan 2 bin 620 metre yüksekliğindeki Moco Dağı’dır. Namibya’dan Luanda’ya kadar olan bölge kuru bir kıyı şeridi, iç yüksek bölgeleri nemli, güney doğu ve güney iç bölgeleri kuru savan, kuzeyde ve Kabinda (Cabinda) bölgesi ise yağmur ormanlarından oluşmaktadır. Nüfus ve işgücü yapısı Angola’daki en son nüfus sayımı 1970 yılında gerçekleştirilmiştir. Nüfus verileri, 1970 yılında yapılan nüfus sayımı üzerinden yapılan tahminlere dayanmaktadır. Nüfus, Ovinbudu, Kinbumdo ve Kikongo olmak üzere üç ana etnik topluluktan oluşmaktadır. 2013 EIU tahminlerine göre Angola’nın nüfusu 21,5 milyondur. Nüfusun yüzde 60’ının yoksulluk fakirlik
YAYIN ADI VE SAYFA NO
sınırının altında yaşadığı tahmin edilmektedir. Ekonomik yapı Angola ekonomisinin merkezinde petrol bulunur. Ülkenin ekonomik gelişmesi, refahı, sosyal gelişme ve kalkınma tamamen petrole bağlıdır. Petrol fiyatlarındaki olası yükselişler doğrudan ülke Gayri Safi Milli Hasıla’sını (GSMH) ve ithalatını etkiler. Angola, Günde 1,7 milyon varil üretimle Nijerya’dan sonra Sahraaltı Afrika’nın en fazla ham petrol üreten ikinci ülkesidir. Petrol rezervlerinin yüzde 65’i Kabinda bölgesinde yer alır. Diğer taraftan, yeni petrol sahalarının bulunmasıyla, Angola’nın Afrika’da en fazla petrol üreten ülke olacağı tahmin edilmektedir. Petrol büyük oranda kıyı şeridinde çıkarılır. Hükümet, ülke ekonomisinin petrole olan bağımlılığını azaltmak için çalışmalar yürütmektedir. Petrol, Angola GSMH’nin yüzde 85’ini, ihracatın yüzde 97’sini ve hükümet gelirlerinin yüzde 83’ünü oluşturur. Angola’nın, dünyada, ekonomisi petrole bağımlı olması açısından Libya’dan sonra ikinci ülke olduğu söylenebilir.
yüksek maliyetler, karmaşık bürokratik işlemler, yetersiz iletişim altyapısı, İngilizcenin az kullanımı ve zayıf alt yapı gibi olumsuzluklar bulunmaktadır. Bu nedenle pazara yeni girecek olanların dikkatli olması gerekmektedir. Angola, 2012 yılında yayımlanan Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporunda dünya ülkeleri arasında 148. sırada yer alır. Ülkede, çok yüksek oranda bir gelir dağılımı bozukluğu bulunmaktadır. Hayat standardı ve işsizlik Ülkede çok yüksek oranda işsizlik bulunmaktadır. İşsizliği azaltmak için hükümet, başta petrol şirketleri olmak üzere yabancı yatırımcılara yerel eleman istihdam etmeleri için baskı yapar. Nüfusun 3’te 2’si yoksulluk sınırının altında yaşar. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporu 2009’da (Human Development Report 2009) yer alan verilere göre 2007 yılında Angola’daki nüfusun yüzde 70,2’si günlük 2 ABD Doları, nüfusun yüzde 54,3’ü ise 1,25 ABD Dolarının altında bir gelirle yaşamlarını sürdürmekte-
yen kanun 2011 yılında yürürlüğe girmiştir. Yatırımın ülkedeki teşviklerden yararlanabilmesi için minimum yatırım tutarı 100 bin dolardan 1 milyon dolara yükseltilmiştir. Dünya Bankası – Uluslararası Finans Kurumu tarafından yayımlanan İş Yapabilirlik Raporu- Doing Business 2013 raporunda, iş yapma kolaylığı açısından Angola, dünya sıralamasında 172’nci sırada yer alır. Angola, gıda ve tüketim ihtiyacının büyük bölümünü ve sermaye ürünleri ihtiyacının ise nerdeyse tamamını ithalatla karşılamaktadır. Hükümet özel sektör ve yabacı yatırımların önemini kavramış ve yabancı yatırım çekmek ve yatırım ortamını iyileştirmek için gerekli adımları atmaktadır. Üyesi olduğu uluslararası kuruluşlar BM, Afrika Birliği, Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC), Büyük Göller Bölgesi Uluslararası Konferansı (ICGLR), Portekizce Konuşulan Ülkeler Topluluğu (CPLP), Portekizce Konuşan Afrika Ülkeleri Topluluğu (PALOP), Orta Afrika
27 yıl süren iç savaş nedeniyle tamamen yıkılan alt yapının inşa edilmesinde kurumlar ve insan kaynakları yetersiz kalmaktadır. Bununla birlikte, 27 yıl süren iç savaştan sonra, Angola hükümeti, temel olarak petrolden elde ettiği gelirle ve yabancı yatırım çekmekle ülkeyi yeniden inşa etmeye çalışır.
Angola, OPEC’in yanı sıra Doğalgaz İhraç Eden Ülkeler Forumu’na katılmak istemektedir. Önümüzdeki yıllarda ülkenin temel ekonomik politikası, makro ekonomik istikrarı tehlikeye atmadan fakirliği azaltma programına ve altyapı rehabilitasyonunun ikinci dalgasına yoğunlaşacağı beklenmektedir. Alt yapı ve konut yatırımlarındaki artış büyük oranda petrol gelirlerine bağlıdır. Angola’da çok önemli ve fazla iş ve yatırım fırsatı olmasına rağmen pazarın ve pazardaki kurumların ve aktörlerin tam olarak oturmaması nedeniyle çeşitli sıkıntılar bulunduğu söylenebilir. Angola’da, pazar fırsatlarına rağmen, pazara girişteki
CMYK
Angolla’nın ihracatının yüzde 98,3’ünü petrol ürünleri, yüzde 1,3’ünü de elmas ihracatı oluşturur. Diğer ürünlerin ihracattaki payı ise yalnızca yüzde 0,4’tür. Angolla’nın ithalatı ise 2014 yılında dörtlü bazda 1150 kalem üründe gerçekleşmiştir. İthalatında su taşıtları, petrol yağları, mobilyalar otomobiller, çeşitli aksam ve parçaları, beyaz et ve inşaat malzemeleri önemli yer tutar. Angola, ihracatının yaklaşık yarısını Çin’e yapmaktadır. Çin Angolla’nın petrol ihraç ettiği en önemli ülkedir. Çin’i ABD, Hindistan, İspanya ve Tayvan takip eder. Angolla’nın ithalat gerçekleştirdiği en önemli ülke Çin’dir (yüzde 23). Çin’i, Portekiz, ABD ve Güney Kore takip eder. Türkiye – Angola ilişkileri Türkiye, Angola’yı bağımsızlığını kazandığı 1975 yılında tanımıştır. Angola ile ilişkilerini 1998 yılında başlatılan Afrika Açılımı politikası çerçevesinde geliştirmeye önem vermektedir. Angola ile Türkiye arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin ivme ve içerik kazandırılması hedeflenmektedir. Türkiye ile Angola arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin temelini 22 Ağustos 2008 tarihinde imzalanan Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması oluşturmaktadır. Angola ile Türkiye’nin ikili ticaret hacmi 2015 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 196 milyon ABD Dolarına ulaşmıştır. Türkiye’nin ihracatı 195,7 milyon ABD Doları, ithalatı ise 0,2 milyon ABD Doları civarındadır.
Petrolden sonra ülkenin en önemli ihracat ürünü elmastır. Ülkede, yılda 6 milyon karat elmas üretilir. Angola bağımsızlığını kazandıktan sonra, başta, muz, kahve, sisal, pamuk, mısır ve tuz olmak üzere önemli oranda tarımsal ürün üretimi ve ihracatı gerçekleştirmeye başlar. Ancak sonrasında ülkede yaşanan, iç savaş nedeniyle altyapı yok olur. Nüfus büyük oranda yer değiştirir ve tarımsal alanların yerine maden sahaları ortaya çıkar. Bu nedenle, tarımsal üretim çok az miktarda ve verimsiz bir şekilde gerçekleştirilmeye başlar. Günümüzde gıda ihtiyacı büyük oranda ithalatla karşılanır.
lattaki değişimin de petrol fiyatlarından etkilenmesi beklenmektedir.
dir. Angola adı geçen İnsani Gelişme Raporu’nda dünya ülkeleri arasında 143’üncü sırada yer alır. Ülkede, çok yüksek oranda bir gelir dağılımı bozukluğu bulunmaktadır. Bahse konu Endeks’e göre Angola’daki 15 yaş ve üstü nüfusun yüzde 32,6’sı okuma-yazma bilmemektedir. Diğer taraftan, nüfusun yüzde 80’nin okuma-yazma bilmediği söylenebilir. Doğrudan yabancı yatırımlar Angola’da çok önemli, karlı ve fazla iş ve yatırım fırsatı olmasına rağmen pazarda önemli oranda riskler de bulunur. Yüksek pazar fırsatlarına ve ilerlemeye rağmen, pazara girişteki yüksek maliyetler, karmaşık bürokratik işlemler, yetersiz iletişim altyapısı, İngilizcenin az kullanımı ve zayıf alt yapı gibi olumsuzluklar birçok yabancı yatırımın gelmesini ertelemekte ve birçok projenin uygulanmasını geciktirmektedir. Ülkedeki özel yatırımları düzenle-
Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECCAS), Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Dış ticaret Angola’nın ihracatının yüzde 97’sini petrol oluşturur. Bu nedenle, Angola’nın ihracatı petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara bağlıdır. Petrol fiyatlarındaki azalma ve artışlar Angola’nın ihracatını doğrudan etkiler. 2013 yılında 74,2 milyar dolarla maksimum miktarına ulaşan ihracatı 2014 yılı itibariyle 63,7 milyar dolara geriler. EIU tahmini verilerine göre de petrol fiyatlarındaki azalma nedeniyle 2015 ve 2016 yıllarında Angolla’nın ithalatının 40 milyar dolar civarında gerçekleşmesi beklenmektedir. Angola’nın ithalatı sürekli artış gösterir. 2005 yılındaki 10,3 milyar dolarlık ithalat 2014 yılında yaklaşık 26 milyar dolara yükselmiştir. İtha-
Başlıca ihracat kalemlerini ise gıda, tekstil, hazır giyim ve inşaat ürünleri oluşturur. Bununla birlikte, Angola ile Türkiye ticaretinin, bavul ticareti ve üçüncü ülkeler üzerinden Angola pazarına sokulan mallar dikkate alındığında resmi kayıtların üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Ticareti etkileyen kültürel faktörler
seçilmiştir. Pasaport ve vize işlemleri Diplomatik (Kırmızı), Hizmet (Gri), Hususi (Yeşil) ve Umuma Mahsus Pasaportu (Lacivert) olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Angola’ya yapacakları seyahatler vizeye tabidir. Angola’nın Ankara Büyükelçiliğine başvuru yapılmalıdır. Angola’ya girişlerde geçerli bir pasaport ve sarı humma sertifikası gerekir. Sarı Humma Sertifikası ve sarı humma aşısına ilişkin bilgilere Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nün www. hssgm.gov.tr/ internet adresinden ulaşılabilir. Resmi tatiller 1 Ocak - Yılbaşı 4 Ocak - Şehitler Günü 4 Şubat - Portekiz Kolonizmine Karşı Silahlı Mücadele Başlangıcının Yıldönümü 8 Mart - Dünya Kadınlar Günü – Karnaval Günü 4 Nisan - Barış ve Ulusal Mutabakat Günü 22 Nisan - Güzel Cuma 1 Mayıs - İşçi Bayramı 25 Mayıs - Afrika Günü 1 Haziran - Uluslararası Çocuklar Günü 1 Ağustos - Silahlı Kuvvetler Günü 17 Eylül - Ulusal Kahraman Günü, Dr Agostinho Neto’nun Doğum Günü 2 Kasım - Tüm Ruhlar Günü 11 Kasım - Bağımsızlık Günü 25 Aralık - Noel Günü ve Aile Günü Kullanılan Dil Ülkenin resmi dili, Portekizce olup, ülkede çoğunlukla bu dil konuşulur. Portekizcenin yanı sıra yerel diller olan Kimbundu, Bakongo, Ovimbundu da konuşulmaktadır. Ülkenin kuzey sınır bölgelerinde Fransızca; Zambiya ve Namibya sınır bölgelerinde ise az miktarda İngilizce konuşulur. Ulaşım
Angola’da konaklama ve yemek pahalı olup kısa sürede oda bulmak da oldukça zordur. Angola’ya giden uçaklarda doluluk oranı genellikle yüksektir. Konaklama ve uçak biletlerinin yaklaşık bir ay önceden ayarlanması büyük önem taşır.
Ülkemizden Angola’ya doğrudan hava yolu ulaşımı bulunmamaktadır. Angola’nın başkenti Luanda’ya doğrudan sefer düzenleyen başlıca hava yolları, Portekiz, Frankfurt, Londra, Paris, Dubai, Pekin, Johannesburg ve Nairobi’dir.
Uluslararası danışmanlık ve araştırma şirketlerinden Mercer tarafından yayınlanan Yaşam Maliyeti Anketi’ne göre, 214 şehir arasında ve 240 kalem üzerinden yapılan değerlendirmede Angola’nın başkenti Luanda dünyanın en pahalı şehri
Quatro de Fevereiro Uluslararası Havaalanı başkent Luanda şehir merkezinden 4 kilometre uzaklıktadır. Havaalanının şehir merkezine uzaklığı trafiğe bağlı olarak yaklaşık 15 dakika sürer. Havaalanında ayrıca aşı kontrolü (sarı kart) talep edilir.
7
YIL: 18 | SAYI: 313 | 3 - 17 Temmuz | www.mtso.org.tr
RIS MERSİN + PROJESİ ÖZEL HABERİ: İNOVASYONLA MERSİN'İ ÖN PLANA ÇIKARAN FİRMALARIMIZ
Akdeniz Çivi, piyasanın ihtiyaçlarına teknolojik çözümler sunuyor
A
kdeniz Çivi, Mersin’de 1994 yılında inşaat çivisi teli üretimiyle ticari hayatına başlar. İki yıl sonra bu üretim yöntemiyle kendisini geliştiremeyeceğini gören firma, yüksek teknolojili, katma değeri yüksek ürünlere yönelir. Piyasanın ihtiyaçlarını iyi koklayan Akdeniz Çivi, gerek katıldığı yurtdışı fuarlar gerekse fabrika ziyaretleriyle yeni teknolojileri yakından takip eder. Bu sayede sektöründe her zaman ilklere imza atarak hizmet verdiği firmaları bir adım ileri taşır. Akdeniz Çivi’nin bir süre sonra sektörde liderlik koltuğuna oturması da bu açıdan tesadüf değildir. Müşteri odaklı hareket ederek ihtiyaçlara yönelik ar-ge çalışmalarına ağırlık veren firmanın öncelikli hedefi ise sektörde ithalatın önünü kesmek olur. Yurtdışından aldığı know-how’ı talepler doğrultusunda şekillendirir. Bu ürünleri kendi arge çalışmalarıyla geliştirir. Akdeniz Çivi, tele dizilmiş, plastiğe dizilmiş, kâğıda dizilmiş çiviler, çelik çiviler üreterek Türkiye’de sektöre yön verir. Başarısının tohumlarını Keresteciler Sitesi’ndeki 1600 metrekarelik alanda eken Akdeniz Çivi, bugün Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde (MTSOB) 30 bine yakını kapalı, toplam 40 bin metrekare alanda üretim yapıyor. 32 ülkeye ihracatı bulunan firma, üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını yurtdışına gönderiyor. Ayda 140 konteyner’a yakın ihracatı bulunan Akdeniz Çivi, Türkiye’deki ilk bin ihracatçı firma arasında 826’ncı sırada yer alıyor. RİS MERSİN + çalışmaları kapsamında inovasyon ve ar-ge’ye odaklanarak sektöründe zirveye yerleşen firmaların çalışmalarını incelemeye Akdeniz Çivi ile devam ediyoruz. Akdeniz Çivi Genel Müdürü Serhat Dövenci başarıya giden yolda attığı
adımları anlattı: “İhtiyaçları doğru tespit etmek önemli” Faaliyete 1994’te Mersin’de başladık. Kurulduğumuzda inşaat çivisi teli üretimini hedefliyorduk. Çünkü böyle bir fabrika yoktu ve bu ürüne ihtiyaç vardı. Keresteciler Sitesi’nde 1600 metrekarelik alanda üretime başlamıştık ve üretim kapasitemiz ise aylık 175 ton civarındaydı. Yalnızca Mersin ve Adana’ya satış yapıyorduk. Oysa bizim hedefimizde önce yurt geneline yayılmak ardından da ihracat vardı. Yaklaşık iki yıl bu ürünün üretimine devam ettik. Ancak sonrasında yalnızca inşaat teli çivisi gibi düşük teknoloji ile üretilen bir ürünün bizi hedefimize taşımayacağını gördük. Bunun üzerine 1996’da yüksek teknolojili, katma değeri yüksek ürünlere geçmemiz gerektiğini anladık. Ardından 1996’da İstanbul’daki Makine Fuarı’na gittim. Yüksek teknolojili ürünlerle ilgili arayış içindeydim. Bu fuarda palet üretiminde çivilerin artık elle çakılmak yerine tabanca kullanımının başladığını gördüm. Otomasyona geçilmişti. Az da olsa çivi çakma tabancalarının ithal edilmeye başlandığını fark ettim. Dolayısıyla bu makinelerde kullanılan çiviler de yavaş yavaş ithal ediliyordu. Kısmi olarak üretimi de yapılıyordu. Bu ürünlerin katma değeri de oldukça yüksekti. Bunun üzerine dünyada araştırmaya başladım. Amerika ve Avrupa bu ürünün kullanımına 30 yıl önce başlamıştı. Bu da gelecekte bu ürünün tüm dünyaya yayılacağını gösteriyordu. Türkiye’nin de bu ürünü kullanmaya başlayacağını düşünerek yatırıma başladım. Sektörü biraz daha derinlemesine araştırınca çok ciddi kullanım alanları olduğunu gördüm. Bu alanda çalışmaya başlayacak ilk firmanın marka olacağını biliyordum. Mutlaka zorlanacaktım ama
başarılı olursam kalıcı olacağımı düşünüyordum. Bu makinelere yönelik çivileri üretmeye karar verdim. Üretimde kullanacağım makineler için yurtdışı fuarları araştırmaya başladım. Karşıma üç seçenek çıktı. Almanya, İtalya ve Tayvan. Almanya ve İtalya’nın makineleri teknolojik açıdan gelişmiş ancak pahalıydı. Tayvan makineleri çok uygundu ama teknoloji olarak çok gerideydi. O günkü ekonomik şartlarımla yine 1996’da Tayvan’a gittim ve 10 gün kalarak çivi üreticilerini dolaştım. Makine satıcılarıyla görüştüm. Çivi çakma tabancaları üreten firmalarla görüştüm. Çivi üretecektim ama piyasada talep oluşturmak için kullanıcıların tabancalarının da olması gerekiyordu. Çok verimli bir seyahat olmuştu. 22 Aralık 1996’da gittiğim Tayvan’dan 1997 yılı Ocak ayında ilk bağlantımı yaparak döndüm. Bir taraftan tele dizme çivi üretimi için makine getirdim, diğer taraftan çivi çakma tabancalarını ithal etmek için anlaşma imzalamıştım. “Yeniliklere ilk başta direnç gösterilir” 1997’de hem çivi üretimine başlamıştım hem de ithalata. İthal ettiğim çivi çakma tabancalarını gördüklerinde sektörde ilk başta bir direnç oldu. Kullanmak istemediler. Ancak benim, ürettiğim çiviler için talep yaratmam gerekiyordu. İşçiler ve patronlar tabanca maliyetlerinin yüksek olduğunda ısrarcıydı. Bunun üzerine kampanya başlattım. Belli bir kapasitede çivi alana tabancayı bedava verdim ve pek çok kişi tabanca kullanmaya alıştı. Bu sayede tabancaların Türkiye genelinde yayılmasını sağladım. Şu anda Türkiye’de ayda 4 bin adete yakın palet tabancası kullanılıyor ve en az 3 binini ben satıyorum. Makineleri Tayvan ve Çin’de kendi markamla ürettiriyorum. Türkiye pazarı istediğimiz hızda ürünlerimizi kabullenmeyince fuar katılımlarını sürdürdüm. Yaptığımız araştırmalarda bu ürüne çevre ülkelerde de talep olacağını gördüm. 2000 yılına geldiğimizde Yunanistan, Bulgaristan, Mısır gibi çevremizdeki yakın ülkelerdeki fuarlara da katılmaya başladım. Buralarda tanıttığımız ürünlerimizi satmaya başladık. Hatta bir ara İsrail’in çivilerinin tamamını ben satmaya başladım. Teknolojimizi de bu arada
sürekli geliştirdik. İhracata başlamamızla birlikte Tayvan teknolojisi yetmez oldu. Üretim için Kore’den, Almanya ve sonrasında Danimarka’dan daha gelişmiş makineler ithal etmeye başladım. Bu sayede ilk zamanlardaki kapasitemiz olan 170 tonlardan bugünkü kapasitemiz olan aylık 6 bin ton çivi üretim rakamlarına ulaştık. Bu arada her yıl teknolojiye yatırım yapmadan ilerleyemeyeceğimizi anladık. Standart üretime geçebilmek adına sürekli, verimliliğe ve kaliteye yatırımlar yaptık. “Makinelerimizi ihtiyacımıza göre biz ürettik”
çiviler üretmeye başladık. Bu çivi ülkemizde büyük oranda ithal edilen oldukça teknolojik bir çivi. Aylık yaklaşık 2 milyon dolarlık ithal ediliyor. Ben henüz çok yeni olmama rağmen bu ithalatın yaklaşık 500 bin dolarlık bölümünü önlediğimi söyleyebilirim. Yılsonundaki hedefim ise ithalatın yaklaşık yüzde 80’ini bitirmek.
“Fuarlar benim için milat oldu”
Bu ürünün üretimi için çok ciddi teknolojik yatırımlar yaptım. Bu alandaki yatırımın 10 milyon dolarlara ulaştı. Pazar araştırmaları yaptık, piyasanın ihtiyaçlarını tespit ettik. En az ayda 2,5 milyon dolarlık bir piyasa olduğunu gördük. Dünyada bu ürünü üreten 10-15 firmadan birisi olduk. Bugün çelik çivilerin ihracatını da yapıyoruz. İlk ihracatımızı Hollanda’ya yaptık ardından Sırbistan, Karadağ, ABD gibi ülkeler geldi.
Son olarak dış cephe mantolamasına yöneldim. 2017’de Türkiye’de de zorunlu hale gelecek. Mantolama dübeli üretmeye başladım. Ayrıca vida ithalatına fonların konulacağını öğrenmemin ardından yine ilk yola çıkan başarıya ulaşır mantığı ile yaklaşık bir ay önce vida üretimine de başladım. Şu anda ayda 300 ton vida üretiyorum Bu arada şunu da belirtmek isterim ki başlangıçta 50 olan personel sayımız da bugün 450’ye çıktı ve gelecek yıl bu rakam 600’e ulaşacak.
Yenilikleri takip etmenin en iyi yolu fuarlara katılmak. Fuarlara katılarak sektörün neye ihtiyacı olduğunu anlıyorsunuz. 2001’den bu yana yurtdışı fuarlara yoğun katılım gösterdim. 2001’de katıldığım fuar benim için milat oldu ve sonraki yapım çok değişti.
Ancak rekabetçi yapımızı da güçlendirmemiz gerekiyordu ve kullandığımız üretim makineleri çok pahalıydı. Bunu da kendi makinelerimizi kendimiz üreterek aştık. Fuarlarda en iyi makineleri satın aldık ve onları geliştirerek ihtiyaçlarımız doğrultusundaki makinelere dönüştürdük. Böylece maliyetlerimizi yarı yarıya düşürdük. Keresteciler Sitesi’ndeki arsamız 10 bin 800 metrekareye ulaştı ancak bu da yeterli gelmeyince 2010 yılı sonunda MTOSB’ye taşındık. Bugün MTOSB’de 30 bine yakını kapalı toplam 40 bin metrekare alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Aralarında Avrupa ve Amerika’nın da bulunduğu 32 ülkeye ihracat yapıyoruz. Üretimimizin yaklaşık yüzde 40’ı yurtdışına gidiyor ve aylık 140 konteyner’a yakın ihracatımız bulunmakta. Bu yılın sonundaki hedefimiz ise aylık 180 konteyner’a ulaşmak. Mevcut durumda Türkiye’de ilk bin ihracatçı firma arasında 826’ncı sıradayız. Türkiye pazarının yüzde 65’ini biz satıyoruz. Makine çeşitlerimizi geliştirdik. Daha önce tele dizme çivileri üretirken sonrasında plastik ve kağıda dizilen çiviler de üretmeye başladık. Dünyada üretilen, aklınıza gelebilecek her türlü çiviyi üretiyoruz. 2 cm’den 35 cm’e kadar farklı boy ve cinslerde çiviler üretiyoruz.
Ayda bin ton çelik çivi üretim kapasitesine sahibiz ve gelecek yıl en az 12 milyon dolarlık beton çivisi ihracatı yapacağımıza inanıyorum.
Üretimin yanında önemli bir ithalatçıyım da Türkiye’deki en büyük havalı tabancı ithalatçılarından birisiyim.
“Çelik çivi üretimine başladık” Araştırmalarımız ve teknolojiye yatırımımız halen devam ediyor. 2015 yılı sonunda yüksek karbonlu, betona giren 10 mm çeliği delen çelik
Dünyayla rekabetin çözümü: Ticari İstihbarat firmayız. Mevcut durumda 30’a yakın ülkeye ihracatımız var. Ancak artık daralan Ortadoğu pazarından uzaklaşmak ve yeni pazarlara açılmak istiyoruz. Takipte olduğumuz birkaç ülke var. Bu eğitim sayesinde doğru pazarlar mı takibimizde ya da bu pazarlardaki rakiplerimizin durumu nedir onu görüyoruz.
İhracat rakamlarının düşme eğiliminde olduğu son aylarda Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) hibe programı kapsamında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Projeler Müdürlüğü tarafından yürütülen Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TBİM), KOBİ’lere çıkış yolu oldu.
P
roje kapsamında eğitim alan firmalar, somut bir destek almanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. “İhracatımızı artırma noktasında MTSO bizlere balık vermek yerine balık tutmayı öğretiyor” değerlendirmesini yapan katılımcılar, henüz çalışmanın başında olmalarına rağmen şimdiden temsil ettikleri firmaların ihracat potansiyelini artır-
YAYIN ADI VE SAYFA NO
maya odaklandı. Firma temsilcileri aldıkları eğitimlerden elde ettikleri kazanımları, hedeflerini ve bundan sonra atacakları adımları anlattı. Akın Kuruağaç (Alpa İnşaat Tedarik Zinciri Yöneticisi): Eğitime Adana’dan katıldım. Yapı kimyasalları, özellikle de poliüretan malzemeler üretimi yapan bir
CMYK
Eğitimler sırasında yaptığımız tablolara göre doğru yolda olduğumuzu görüyoruz. Ayrıca edindiğimiz bilgilerle düşündüğümüz pazarlarda farklı ne gibi aktiviteler yapabileceğimizi saptayacağız. Ayrıca gözden kaçırdığımız ülke bulunup bulunmadığını da yine bu çalışma ile görüyoruz. Rakiplerimizin detaylı bilgilerine ulaşmamız bizim girmek istediğimiz pazarda nasıl bir pozisyon almamız gerektiği noktasında önemli bir ışık tutuyor. Rakip bilgilerine ulaşmanın bir diğer önemi de rakibin çalıştığı pazarda daha az efor sarf etmenizi beraberinde getiriyor. Böylesi bir eğitimden çok memnun kaldım. MTSO’ya teşekkür ediyoruz. Kesinlikle ihracatın sıkıntıda olduğu bu dönemde ve elbette sonrasında
büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. İyi değerlendirilmeli. Nurcan Yiğit (Yiğit Dondurma Külah Firma Sahibi): Mersin’de faaliyet gösteriyoruz. Dondurma külahı üretimi yapıyoruz ve mevcut durumda yalnızca 5 ülkeye ihracatımız bulunmakta. Hiç girmediğimiz ancak durumlarını merak ettiğimiz ülkeler var. Özellikle komşu ülkelerimizi markaja almıştık ve bu eğitim ile bu pazarların bizim ürünlerimiz adına verimliliğini çok net şekilde görme imkanı yakalıyoruz. Ayrıca istihbarat ile aklımızda olmayan ülkelerin durumlarını da görme fırsatı yakalayacağız. Eğitimler sırasında oluşturduğumuz tabloları gördükçe nokta atışı ihracat gerçekleştirebileceğimizi anladık. Mevcut ihracat noktalarımızda Pazar paylarımızın iyi olduğunu düşünüyorum ancak bizim hedefimiz yeni pazarlar ve TBİM’in de bu noktada doğru adres olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle destekleyici ve firmaları geliştirici bir çalışma olduğunu düşünüyorum ve böyle bir projede yer almaktan çok mutluyum. Umarım kentimizdeki değer firmalar ta-
rafından da iyi değerlendirilebilir. Özellikle verilecek olan danışmanlık desteğini çok önemsiyorum. Asıl etkili sonuçların bu desteklerle birlikte alınabileceğine inanıyorum. Ali Yalçın (Hoby Tekstil Gıda İhracat Sorumlusu): Tarsus’ta faaliyet gösteren bir firmayız. Tıbbi aromatik bitkilerin üretimini yapıyoruz. 10’dan fazla ülkeye ihracatımız bulunmakta. Belirlediğimiz hedef ülkelerde faaliyetlerimizi artırmak, yeni pazarlara açılmak öncelikli hedefimiz.Bu nedenle tam da hedeflerimizle bire bir örtüşen bir eğitime katıldığımı düşünüyorum.
Bu eğitimlerle birlikte yalnızca rakibin değil, alıcının da detaylı bilgisine ulaşabiliyorsunuz. Zaten asıl hedefim de alıcı bulabilmek. İstediğim pazarda rekabetçi olabilir miyim onu görüyorum. Başkası satarken benim niye satamadığımı görüyorum ve ona göre pozisyon alabiliyorum. Güçlü bir istihbarat ile rakiplerimin fark etmediği yeni pazarlar bulabileceğime inanıyorum. MTSO tam da vermesi gereken bir hizmeti veriyor. Firmalara balık vermek yerine ihracatlarını artırmak adına balık tutmayı öğretiyor.
8
YIL: 18 | SAYI: 313 | 3 - 17 Temmuz | www.mtso.org.tr
MEDITOUR’un hedefi Akdeniz kentlerini ana turizm merkezi haline getirmek Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05
lecek için bir araya getirmek amacıyla bölgesel bir yeşil turizm stratejisi planlamak hiç olmadığı kadar önemli hale gelmiştir. Bölgedeki seyahat yönetim şirketleri, havayolları, tur operatörleri ve pazarlama birimleri daha yeşil bölgesel turizmin oluşturulmasında yer almaktadırlar.
sahip. Şehri çevreleyen geniş hinterlandı ve zengin ticari kaynakları sayesinde doğal bir lojistik merkez görünümünde ki, Başkan Aşut ve Mersin’deki dostlarımızın “Lojistik Merkez” kurulması yönünde geliştirmiş oldukları projeleri de yakından takip ediyoruz.
kapsamaktadır. Bunlar; İtalya, Mısır, Fas, Türkiye, Cezayir, Lübnan, Ürdün, Tunus, Yunanistan, Kıbrıs, Hırvatistan ve İspanya olarak sıralanabilir. Bu projelerin ortak amacı, Akdeniz Bölgesi’nde işlerin ilerlemesi ve ekonomik büyümeyi sağlamak olmuştur.
Bu yılın MEDITOUR organizasyonu, Akdeniz’deki turizm sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla bölgede bu tür işbirliklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Yedincisi düzenlenecek olan MEDITOUR, turizmde kilit rol oynayan isimleri, bakanları, uluslararası organizasyonların temsilcilerini, belediyeleri, tarihçileri, arkeologları, kruvaziyer şirketlerini, otel zincirlerini, dini toplulukların temsilcilerini, akademisyenleri ve Akdeniz’deki turizm sektörü hakkındaki güncel çalışmalarını sunmak üzere uzmanları bir araya getirecektir.
Aynı zamanda, Mersin Limanı Türkiye’nin Doğu Akdeniz kapısındaki en büyük konteyner limanıdır ve Doğu Akdeniz, Anadolu, Orta Doğu, İran ve Orta Asya’ya açılan kapısıdır. Mersin Limanı Mersin Serbest Bölgesi’ne, ray hattına, güçlü tır filolarına olan yakınlığı, geçmiş lojistik kültürü ve gelişmiş insan kaynağı yapısı nedeniyle sayısız avantaja sahiptir.
ASCAME’nin, Avrupa-Akdeniz projelerine katkı sağlaması ve katılım göstermesi, Avrupa-Akdeniz entegrasyonunu teşvik ederken Akdeniz şirketlerine ve KOBİ’lere belirli alanlarda kapasitelerini yükseltmek için de büyük fırsatlar sunuyor. Aynı zamanda EUROMED Invest, Foster in Med ya da GMI gibi Avrupa-Akdeniz projeleriyle de ASCAME, üyelerine ekonomik potansiyellerini kullanmak, iş bağlantıları kurmak ve Akdeniz ülkelerinde ve dünya çapında işbirliği ve yatırımları arttırmak amacıyla birçok fırsat sunmaktadır.
MTSO: MEDITOUR’un Akdeniz ülkeleri arasındaki turizmin gelişmesine katkılarını, varsa rakamsal verilerle birlikte anlatabilir misiniz?
MEDİTOUR 2016 Forumu’na sayılı günler kala ASCAME Başkanı Mohamed Choucair, Akdeniz ülkeleri için büyük önem taşıyan turizm organizasyonunu ve hedefleri anlattı.
A
kdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (ASCAME) Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed Choucair, MEDITOUR Organizasyonu ile temel hedefin Akdeniz’deki yeni destinasyonları tanıtmak ve dünya çapındaki ana turizm merkezleri haline getirmek olduğunu söyledi. Mersin gibi, ana turizm destinasyonu olarak görülmemesine rağmen misafirlerine oldukça ilginç ve değişik turizm deneyimleri sunan bölgeler açısından bu organizasyonun büyük önem taşıdığını vurgulayan Choucair, “Akdeniz’e gelen turist oranı, küresel turist gelirlerinin yüzde 30’unu temsil ediyor. MEDITOUR, turizm endüstrisini var olan ekonomik ve jeopolitik zorluklara rağmen geliştirmeye yönelik anahtar platformdur. Bu nedenle Mersin turizminin de bu organizasyonla birlikte önemli bir çıkış yakalayacağına inanıyorum” dedi. Mersin’e etkilerinin yanı sıra MEDITOUR’un çalışmalarına da değinen Choucair, ortak bir turizm markası oluşturma hedeflerinin bulunduğunu anlattı. Bu hedefe ulaşmak için Akdeniz ülkelerinin çok merkezli pazarlama arayışına girmesi tavsiyesinde bulunan Choucair, “Başarının anahtarı ise, seyahat eden kişi için kusursuz bir deneyimi garanti edip havaalanlarında ve gümrük muayenelerinde harcanan zamanı en aza indirgemek olacaktır” ifadelerini kullandı. Mohamed Choucair, ASCAME ve MEDITOUR Organizasyonu’nu MTSO Haber Gazetesi için anlattı. MTSO: Göreve geldiğiniz günden bu yana yaptığınız çalışmaları kısaca özetler misiniz? ASCAME Başkanlığına dört yıl önce seçildim. Aynı tarihlerde Beyrut Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası’nın başkanlığını yürütüyordum. Yine o dönemde Lübnan Odalar Federasyonu Başkanı olarak da seçildim. Bundan 30 yıl önce, ASCAME’nin kuruluş döneminde oldukça etkin rol alan Lübnan için benim ASCAME’deki yeni konumumun önemli bir katkı sağladığını inkar edemem. Böylelikle, Lübnan da uluslararası
YAYIN ADI VE SAYFA NO
platformlardaki tanınırlığını artırmaya başladı. Geçtiğimiz dört yılda ASCAME’nin aktif olarak çalışmaya devam eden bir kurum olduğunu gözlemlemişsinizdir. Başkan olarak göreve gelmemden sonra birçok önemli çalışma hayata geçirdik. Bunlardan birisi de iki yıl önce gerçekleştirdiğimiz ve ASCAME faaliyetlerinde sosyal medyanın aktif kullanımını hedefleyen çalışma oldu. Sosyal medyanın öneminden hareketle bu etkili iletişim aracını iş hayatımızda da uygulamak istedik. Bu uygulamamız sonucunda ASCAME, sosyal medya üzerinden ulaşılabilir bir konuma geldi ve yapmış olduğumuz her başarılı proje 300 üye Oda’nın da yer aldığı sosyal medya platformlarında paylaşıldı. Bu adım ayrıca AB projelerimizi ve ilgili bütün etkinliklerimizi de olumlu yönde etkiledi. Akdeniz’deki ortakları bir araya getiren büyük bir kurum olmamız nedeniyle, AB projelerinin Odalarla paylaşılması ve birlikte gerçekleştirilmesi fayda sağlıyor. Bu projelerin bölgenin kalkınmasında önem taşıyan araçlar arasında yer almasından da memnuniyet duyduğumu paylaşmak isterim. ASCAME, bölgenin ve Ticaret Odalarının kalkınmasındaki rolünün farkında olan güvenilir bir kurumdur. Böyle bir kurumun başkanı ise başarılmak isteneni kolaylaştırmak amacıyla her daim birleştirici olmalıdır. Bu bağlamda ASCAME’nin kalkınmasında ve ilerlemesinde büyük çaba gösteren Başkan Yardımcısı Bay Valls’e (Barselona Ticaret Odası Başkanı) saygılarımı iletmek isterim. Ayrıca ASCAME’nin koordinasyonundaki önemli rolü için Bay Zibaoui’ye ve projeler ile halkla ilişkileri yürüten sekreterlik yöneticilerine de teşekkürlerimi sunarım. MTSO: Turizm sektörünün önemli organizasyonları arasında yer alan MEDITOUR hakkında kısaca bilgi vererek bu organizasyonun hedeflerini anlatır mısınız? Akdeniz Turizm Forumu (MEDITOUR), ASCAME tarafından düzenlenen, Akdeniz Bölgesi’nde turizm
CMYK
sektörünü geniş çaplı ele alan en büyük organizasyonlardan biridir. Her iki yılda bir düzenlenen bu etkinlik, 2003’te başlamış olup bu tarihten itibaren, Tanca – Fas (2003), Antalya – Türkiye (2006), Yasmine Hammamet – Tunus (2008), Malaga – İspanya (2010), Marsilya – Fransa (2012) ve Beyrut – Lübnan (2014)’da başarıyla gerçekleştirilmiştir. Önceki yıllarda gerçekleştirilen MEDITOUR etkinlikleri, hem Akdeniz Bölgesinin hem de dünyanın önde gelen kamu yetkilileri ile 5 binin üstünde şirket ile sektör liderini bir araya getirmiştir. Bu başarılı forumun 7’ncisi 2830 Eylül tarihleri arasında Mersin’de gerçekleşecek. MEDITOUR, ASCAME ağında yer alan bütün Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından paylaşılan, turizm sektörünün temel sorunlarına değinerek uluslararası ihtiyaçlara cevap veren bir program oluşturması ve uygulanmasını hedefleyen ortak bir azmin ürünüdür. Bu etkinlik, sektör uzmanlarının bölgenin turizm alanındaki zorlukları ve fırsatları ele almalarını ve Akdeniz turizm endüstrisinin sürdürülebilir büyümesi için ortak ve yapıcı çözümler bulmalarını amaçlamaktadır. Bu üst düzey bölgesel buluşma Akdeniz’in her iki kıyısındaki ülkelerin koordinasyonu ile turizmin gelişmesine olan ihtiyacı değerlendirecektir. MEDITOUR’un en büyük hedefi, Akdeniz’in sürdürülebilir kalkınmaya olan bağlılığını güçlendirerek, turizm gelirlerini arttırarak uluslararası turist akışında küresel liderliğini korumaktır. Akdeniz ülkeleri, yalnızca sektörün rekabet potansiyelini güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda yeşil otellerin yapılması, katma değer ve çapraz işler oluşturma gibi alternatif modeller aracılığıyla öncelikli olarak daha büyük inançla ve özel sektörün desteğiyle sektörü geliştirmek durumundadır. Tabiri caizse, sürdürülebilir turizm büyümesi üzerine bahis oynamamız gerekmektedir. Günümüzde bu sürdürülebilir turizm uygulamalarını daha fazla teşvik etmek ve ülkelerin turizm endüstrilerini daha sorumlu bir ge-
MEDITOUR, Akdeniz turizm sektöründe kilit rol oynayan aktörler arasında işbirliğini, özellikle kamu-özel sektör işbirliğini geliştirmeyi amaçlamaktadır. MEDITOUR organizasyonu çerçevesinde Akdeniz Bölgesi’nden ve dünya çapından önde gelen kamu yetkililerinin yanı sıra, 5 binden fazla şirket ve sektör lideri, yeni iş bağlantısı ve tecrübe ile en iyi uygulamaların paylaşımını yapma fırsatına sahip olmuştur. Mersin gibi aslında ana turist destinasyonları olarak görülmeyen, fakat misafirlerine oldukça ilginç turizm deneyimleri sunan yerler açısından bu organizasyon oldukça büyük öneme sahiptir. Temel hedef, bu tür destinasyonları tanıtmak ve dünya çapındaki ana turizm merkezleri haline getirmektir. Önceki organizasyonlar ile MEDITOUR bölgedeki turizm endüstrisinin karşılaştığı zorluklar ve fırsatların belirlenmesine katkı sağlamakla birlikte, bölgenin tamamını dünya çapındaki temel turist destinasyonlarından biri konumuna getirmesi açısından stratejik bir rol oynamıştır. Akdeniz’e gelen turist oranı, küresel turist gelirlerinin yüzde 30’unu temsil etmektedir ve bu oranın önümüzdeki yılda yüzde 2 ile 5 oranında artış göstermesi beklenmektedir. MEDITOUR, turizm endüstrisini var olan ekonomik ve jeopolitik zorluklara rağmen geliştirmektedir. Her yıl sektörde milyonlarca istihdam seçeneğinin oluşması ve bölgesel büyüme için harekete geçirici anahtar bir platformdur. MTSO: Mersin’de düzenlenecek MEDITOUR 2016 organizasyonu için düşüncelerinizi anlatır mısınız? Beklentileriniz nelerdir? Bu yıl Mersin’de gerçekleşecek olan MEDITOUR etkinliğinden dolayı oldukça heyecanlıyız. Şüphesiz ki, Mersin harika bir şehir ve etkin bir turizm destinasyonu. Coğrafi konumundan ve ılıman ikliminden ötürü Mersin tarih boyunca Afrika, Orta Doğu, Asya ve Avrupa arasında önemli bir geçiş noktası olmuş. Şehir, ziyaretçilerine yalnızca tarihi yerler sunmakla kalmayıp aynı zamanda, Akdeniz iklimi ve doğal güzellikler de sunmakta ve ilgi çekici bir destinasyon olma özelliğine sahip. Tabii Mersin potansiyel iş fırsatları da bulunan bir şehir. Coğrafi konumunun getirdiği doğal avantaj sayesinde başta denizcilik olmak üzere hem Akdeniz hem de uluslararası lojistik sektöründe önemli bir yere
Etkinlik katılımcılarının, dünyadaki en güzel sahillerden birine ve geniş çaplı narenciye meyveleri ile sebze bahçelerine sahip Mersin’de geçirecekleri süre boyunca büyük memnuniyet yaşayacaklarına eminiz. MTSO: Akdeniz çanağındaki ülkeler arasında ticaretin artırılmasına yönelik yapılan farklı çalışmalar varsa onlar hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? ASCAME ve sahip olduğu Ticaret Odaları ağı, yerli bölgesel ekonomilerle bölgeyi iş ve yatırım destinasyonu olarak seçen yabancı işbirliklerini büyük ölçüde desteklemektedir. Akdeniz özel sektörünü desteklemek ve Akdeniz ülkeleri ile dünyadaki diğer bölgeler arasında ticari alışverişleri teşvik etmek, bölgenin büyümesi, kalkınması ve kararlılığı konusunda daha önce olmadığı kadar çok bir ön koşul haline gelmiştir. Turizm sektörünün Akdeniz ülkelerinin ekonomik büyümesi ve kalkınmasına önemli ölçüde katkı sağladığı da su götürmez bir gerçektir. Günümüzde sanayinin yalnızca güç kazanması değil, aynı zamanda bunun daha yenilikçi, sürdürülebilir ve koordineli şekilde yapılması da gerekmektedir. Ayrıca geçen sene Barselona’da ASCAME ile 26 bölgesel ve uluslararası kurumun desteğiyle başlayan 20+20 Deklarasyonu, Akdeniz Turizm Ajansının ve turizmde ortak bir Akdeniz markasının oluşturulması gibi hedefleri göz önünde bulundurmaktadır. Bu durumda, Akdeniz ülkeleri çok merkezli ziyaretleri pazarlamak için potansiyel arayışına başlamak zorunda kalacaktır. Başarının anahtarı seyahat eden kişi için kusursuz bir deneyimi garanti edip havaalanlarında ve gümrük muayenelerinde harcanan zamanı en aza indirgemek olacaktır. Bu sürekli ve homojen turist dağılımı bütün bölge için sektördeki işletmelerin ve KOBİ’lerin rekabet gücünü arttıracaktır.
MTSO: Komşuluk politikası çerçevesinde hayata geçirilen programlarda ASCAME ne kadar aktif bunlarda Türkiye’den “ortaklar” da yer alabiliyor mu? İki temel araçtan bahsetmeden AB ile Akdeniz Bölgesi arasındaki işbirliği hakkında konuşmak doğru olmaz. Bunlar, birçok ortak etkinlik ve girişimde ASCAME ile yakın işbirliği içinde olan ve 43 ülkeden oluşan, hükümetler arası bir kuruluş olan Akdeniz İçin Birlik (Union for the Mediterranean - UfM) ile AB’nin komşularına uyguladığı tek taraflı politikası olan Avrupa Komşuluk Politikası’dır (European Neighbouring Policy). 2003’te başlatılan bu politika ASCAME’nin bölgedeki özel sektörün sesi olarak büyük ölçüde yer aldığı ENPI CBC MED Programı ve Euromed Invest ile Invest in Med programlarının başlamasını sağlamıştır. Katılım Öncesi Mali Yardım aracından faydalanan ülkeler uygun şartlara sahip olup, EUROMED yatırım araçları kapsamındaki eylemler Türkiye’de uygulanabilir. MTSO: ASCAME çalışmalarına Mersin’in katılımı ve destekleri konusunda ne düşünüyorsunuz? Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Birliğimiz içinde oldukça aktif bir konuma sahiptir. ASCAME’nin etkinliklerine her zaman büyük bir bağlılık göstermiş olup ASCAME’nin hedeflerine ulaşması konusunda büyük katkı sağlamıştır. Deniz ticareti ve lojistik bakımından dünya çapında sahip olduğu coğrafik stratejik konumu nedeniyle MTSO, Akdeniz’deki özel sektörün tamamı için stratejik gözlem mekanizması olarak ASCAME Lojistik ve Taşımacılık Komisyonu Başkanlığını yürütmektedir.
MEDITOUR, Akdeniz’in kıyısında yer alan ülkelerin koordinasyonu ile turizmin gelişmesinin gerekliliğini değerlendirme fırsatı sunacaktır. Stratejimiz ne olmalıdır? Ekonomik aktörler tarafından hangi araçlar uygulanmalıdır? İklim değişikliğinin gelecekteki sonuçları neler olacaktır? Bunlar, etkinlik boyunca ele alınacak sorulardan bazılarıdır.
Bu yıl gerçekleşecek olan MEDITOUR etkinliği şüphesiz Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın geçtiğimiz yıl Avrupa-Akdeniz Ekonomik Entegrasyonu sırasında oynadığı yegane rolü sağlamlaştıracaktır.
MTSO: ASCAME tarafından yürütülen ya da ortak olduğunuz AB Projeleri hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Üzülerek belirtmek isterim ki, zaman yetersizliğinden dolayı hobilerime vakit ayıramıyorum. Ancak şartlar izin verdiği sürece günde 6 km yürümeyi tercih ederim. Bu sayede formumu, sağlığımı koruyup zihinsel bir rahatlamaya sahip olabiliyorum.
Geçtiğimiz yıllarda ASCAME ağı, yenilenebilir enerji, taşımacılık ve lojistik, atık arıtma, geleneksel gıda malzemeleri ile tekstil endüstrisi gibi bölgemiz için büyük önem arz eden 20’den fazla bölgesel işbirliği projesinde yer almıştır. Bu projeler, yaklaşık olarak 52 milyon Avroluk bir bütçeye tekabül eder. Her iki kıyıda yer alan Akdeniz ülkelerini
MTSO: Kişisel olarak yapmaktan zevk aldığınız uğraşlar hakkında bilgi verir misiniz?
MTSO: Eklemek istedikleriniz… Özellikle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’na verimli ve azimli çalışmalarından ötürü saygılarımı sunmak isterim.