2
YIL: 17
SAYI: 292 13-26 Eylül 2015
www.mtso.org.tr
İşletmede eğitim Mersin’de de başlıyor Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Toros Üniversitesi, mühendislik alanında üniversite sanayi işbirliğini etkin şekilde hayata geçirmeye hazırlanıyor.
T
oros Üniversitesi tarafından hazırlanan projeye MTSO tam destek verdi. Destek kapsamında talep eden MTSO üyeleri işletmelerini eğitime açacak. İlk pilot uygulamanın ise önümüzdeki eğitim yılında başlaması hedefleniyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 14 No’lu İnşaat ve Emlak Meslek Komitesi toplantısına katılan Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aziz Ertunç ile Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Zeren, komite üyelerine konuyla ilgili bilgi verdi. Üniversite bünyesinde inşaat, elektrik ve elektronik, endüstri mühendisliği ile bilgisayar yazılım mühendisliği bölümleri bulunduğunu anlatan Yusuf Zeren, bu bölümlerde gerekli altyapıları tamamlama aşamasında olduklarını, iç mimarlık ve mimarlık bölümlerinde ise çalışmaların devam
ettiğini söyledi. Bu uygulamanın öncelikle inşaat mühendisliğinde başlatılacağına değinen Zeren, uygulamayla ilgili şunları belirtti: “Öğrencilerimiz üniversiteden 8 yarıyılı başarıyla tamamlamalarının ardından mezun oluyor. Yeni uygulamayla okuldaki teorik eğitimleri 7 yarıyılda tamamlanacak. Öğrenci stajını da yapmış, tüm eğitimini almış bir mühendis adayı olarak işletmeye gelecek. Son yarıyılı, yani 70 günlük iş süresini de işletmelerde geçirecek. Bu sürede öğrencinin 70 günlük sigortası üniversiteye ait olacak.” Bir kurumun birden fazla öğrenci alma hakkı bulunduğunu ancak tek koşulun işletmede bir mühendis çalıştırılması olduğunu vurgulayan Yusuf Zeren, işletmelerin yalnızca çalışan öğrenciye öğle yemeği imkanı
sağlayacağını ve servislerinden faydalandırıp ulaşımına destek vereceğini ifade etti. Özel sektör temsilcilerinden en çok teorik bilgisi iyi ancak uygulamada bu bilgiyi hayata geçiremeyen mühendisler yetiştirdikleri yönünde eleştiriler aldıklarını kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aziz Ertunç ise, bu sorunu çözmek için üniversite sanayi işbirliğine önem verdiklerini vurguladı. Bu yıl ki 4. sınıf öğrencilerinin eğitimlerini 8. yarıyıla uzatmak
Alacaklara sigortalı çözüm M
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi, başlattığı yeni bir çalışma ile üyelerinin tahsil edemediği alacaklarını sigorta güvencesine aldı. Konuyla ilgili açıklama yapan 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İbrahim Yılmaz, özellikle kredi kartı taksit sınırlaması sonrasında üyelerin açık hesap çalışmaya başladığını ve bunun da tahsilatlarda sıkıntı oluşturduğunu bildirdi. Bu alacakların icra yoluyla dahi tahsil edilemez duruma geldiğini vurgulayan Yılmaz, “Özellikle son
dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve istikrarsızlık sıkıntılarımızı üst seviyelere çıkardı. Geçen yıldan bu yana tahsil edemeyen alacaklarımızda yüzde 50’nin üzerinde artış yaşanınca biz de komite olarak soruna çözüm arayışına girdik” ifadelerini kulandı. Bunun üzerine sigorta şirketleriyle görüşmelere başladıklarını bildiren Yılmaz, son olarak Koru Mutuel Sigorta Bölge Müdürü Hulki Muradi ile görüşerek Fatura Güvence Sigortası
konusunda anlaşmaya vardıklarını ifade etti. Koru Mutel Sigorta’nın alacakların teminat altında tutulabileceği bir poliçe ürettiğini bildiren Yılmaz, “Bimex, Genpa gibi sektörün önde gelen firmalarıyla çalıştıkları poliçeyi bizim üyelerimize de uygulayacaklar. Yeni çalışma ile isteyen üyemiz yaptıracakları sigorta ile alacaklarını teminat altına alıp en geç bir ay içinde tahsil edebilecek” ifadelerini kullandı. Sistemin özellikle 12 ve 24 ay vadeli beyaz eşya
durumunda kalması nedeniyle böyle bir uygulamaya yetişemeyeceğini anlatan Ertunç, uygulamanın en erken gelecek yıl başlayabileceğini söyledi. Yıllardır konuşulan ancak uygulaması yapılamayan bir konuyu hayata geçirecek olmaktan dolayı mutlu olduklarını dile getiren 14 No’lu İnşaat ve Emlak Meslek Komitesi Başkanı Hasan Engin, projeye her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.
ve mobilya satışlarında Bayileri güvence altına aldığını kaydeden Yılmaz, müşterilerin başına gelecek olan kazalarda, kritik hastalıklarda ve işsizlik durumlarında ödeme zorluğu çekmeleri halinde sigortanın devreye gireceğini söyledi. Üyenin Fatura Güvence Sigortası’ndan yararlanmayı kabul etmesi halinde uygulanacak prosedür şöyle: “İlk olarak sigorta şirketi ilgili firmaya gelerek bir sistem kuracak. Firma tarafından sistemden müşterinin risk analizi yapılacak, sistem tarafından onay verilmesi halinde satışın vade miktarı ve ürünün satış bedeline göre poliçe değeri belirlenecek ve bu uygulama 24 aya kadar vadeli satışlar için geçerli olabilecek. Müşterinin ödeme yapmaması, sakatlık, ölüm ve kötü niyetle ödeyememesi durumunda firma 1 ay içinde sigorta şirketinden alacağını tahsil edebilecek.”
MTSO 30 Ağustos Yelken Yarışlarında dostluk kazandı D
eniz kenti Mersin’de 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla düzenlenen yelken yarışlarının bu yılki sponsoru Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) oldu. 6 ile 12 ve 12 ile 18 yaş gruplarını kapsayan MTSO 30 Ağustos Yelken Yarışları sonunda dostluk kazandı. Madalya töreni öncesinde konuşma yapan Milli Yelken Hakemi Celal İlkul Mersin’de denizci yetişmesine katkılarından dolayı MTSO yönetimine teşekkür etti. Mersin Marina Yelken Yat Spor Kulübü’nün 3’ü lazer toplam 14 sporcusunun yarıştığı müsabakaları MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin Marina Yelken Kulübü Onursal Başkanı Mualla Aşut, MTSO Yönetim Kurulu B aşkan Yardımcısı Nuh
Yükselgüngör, MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya, Akdeniz Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Tayfun Ergi, Akdeniz Bölge Sahil Güvenlik Komutanı Albay Fatih Erhan da izledi. Yarışlar sonunda Mersin Marina Yelken Kulübü Onursal Başkanı Mualla Aşut’a Mersin Marina Yelken Kulübü Başkanı Cengiz İnangül bir plaket verdi. Gün boyu devam eden 3 yarışa katılan sporcuların isimleri şöyle: Efe Demir, Barış Lale, Onur Ali Tokyay, Ahmet Bozan, Ali Deniz Adalıoğlu, Selahattin Tokgöz, Umuthan Sezgin, Oğuz Başer, Efe Dölek, Mert Başer, Ayhan Ali Şimşek, Bora Karademir, Şafak İlkiliroğlu ve Ceylin Erhan.
Dünya Demokrasi gününde belgesel tiyatro gösterimi
Medikal sektöründe sertifika dönemi başladı Tıbbi Cihaz, Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği çerçevesinde tıbbi cihaz merkezlerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesine ilişkin iş ve işlemlerde değişiklik yapıldı. Buna göre; tıbbi cihaz ve medikal malzeme satışı yapan firmalara sertifika alma zorunluluğu getirildi. Bu alanda faaliyet gösteren firmaların eğitimlerini başarı ile tamamlayıp sertifika alanların belgeleriyle birlikte en geç Kasım 2015 tarihi sonuna kadar Mersin Sağlık Müdürlüğü, Eczacılık ve Tıbbi Cihaz Şubesi’ne başvurması gerekiyor. Konuyla ilgili açıklama yapan 26 No'lu Sağlık Hizmetleri, Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi Başkanı Suat Koçak, sertifikaların Gazi Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Türkiye Sağlık Endüstri İşverenleri Sendikası (SEİS) ve Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) adi ortaklığından
ersin Yaş Meyve Sebze Sektör Kümesi’nin Ur-Ge Projesi kapsamında gerçekleştirdiği eğitimlerde son aşamaya gelindi. 15 Eylül’de tamamlanacak eğitimin ardından bir sonraki adımda küme temsilcileri ulusal ve uluslararası alanlardaki işbirliklerini artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından hazırlanan ve
Ekonomi Bakanlığı tarafından kabul edilen Ur-Ge projesi tüm hızıyla sürüyor. İlk olarak hazırlanan sektör analiz raporu ve küme üyesi 30 firmanın firma analiz raporları çıkarıldı. Raporlarda belirlenen konular kapsamında eğitim programı hazırlandı. 29 Ağustos’ta başlayan 6 temel konudaki 72 saatlik eğitim 15 Eylül’de sona erecek. Belirlenen temel konular ise şöyle: satış ve
alınacak eğitimler sonrasında verildiğini bildirdi. Geçmiş uygulamaya göre şirket kurmak isteyen herkesin bir medikal şirketi açabildiğini hatırlatan Koçak, “Yeni uygulama ile sertifikası olmayan şirket açamayacak. Sertifika eğitimi alınabilmesi için de lisans ve ön lisans mezunu olma şartı aranıyor” ifadelerini kullandı. Mevcut durumda faaliyet gösteren firmaların da sertifikalandırılacağını açıklayan Koçak, “Uzun zamandır beklediğimiz bir düzenlemeydi. Sektörde işi bilen, işin eğitimini almış, bu sektöre emek harcamış kişilerin yapacağı bir iş kolu olu olacağız” diye konuştu. Koçak; sertifikalandırma sırasında sorumu müdür, satış ve tanıtım elemanı ile klinik destek elemanlarına eğitim verileceğine de dikkat çekerek, işletmelerin de bu kişiler üzerinden kurulabileceğini sözlerine ekledi.
MERSİN TİCARET ve SANAYİ ODASI Sahibi: Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Adına Şerafettin AŞUT
Yaş Meyve Sebze Kümesi eğitimin ardından pazara odaklanacak M
Dünya Demokrasi Günü münasebetiyle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Merkezi, Mersin Tiyatro Derneği işbirliği ile15 Eylül’de "Demos ve Kratos" adında belgesel tiyatro gösterisi sahneye koyuyor. Geçmişten günümüze demokrasiyi belgelere dayanarak anlatacak belgesel tiyatro gösterimi, 15 Eylül 2015 tarihinde saat 19.30’da Mersin Yenişehir Belediyesi Nikah Salonunda halka açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.
Sorumlu Yazıişleri Müdürü A. Kadir DÖLEK Editör Derya GÜLEÇ Müzeyyen AŞKAR Adres Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN www.mtso.org.tr Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat) - 238 98 00 e-mail: info@mtso.org.tr Mizanpaj
pazarlama, yaş meyve ve sebze sektörüne yönelik maliyet düşürme ve verim arttırma teknikleri eğitimi, depo yönetimi ve depo tasarımı eğitimi, stratejik planlama eğitimi, satın alma ve stok yönetimi eğitimi ile paketleme ve sevkiyat eğitimi.
Eğitim çalışmasının tamamlanmasının ardından üye firmaların ulusal ve uluslararası alandaki iyi örnekleri incelemeleri, uluslararası fuarlar ile uluslararası ikili görüşmelere katılmaları sağlanacak. Bu çalışmayla hedef, küme üyesi firma-
ların ihracatlarının ve uluslararası alandaki ikili işbirliklerinin artmasını sağlamak. Projenin en önemli ve son hedefi ise küme üyelerinin ortak bir yatırım konusunda bir araya gelmesinin sağlanması.
www.gradi.com.tr Baskı Turkuaz Matbaa Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
YIL: 17
SAYI: 292 13-26 Eylül 2015
www.mtso.org.tr
3
Önce huzur, sonra para... Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odamızın bir yayını olan MTSO Haber Gazetemizin yaz tatili sona erdi. Tekrar tüm üyelerimiz ve siz değerli Mersinli dostlarımızla buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Her ne kadar MTSO Haber Gazetemiz bir yaz molası vermiş olsa da, MTSO olarak biz 365 gün, gece gündüz ara vermeden, öncelikle üyelerimize, sonra tüm Mersinlilere hizmet vermeye, kentimizin ekonomisinden eğitim hayatına, üretiminden yatırımlarına kadar birçok alandaki sorunlarına el atmaya, çözüm bulmaya, sorumluluk duygusu ile omuz vermeye devam ettik. Mersin terörün tuzağına düşmeyecek Ne yazık ki, bu yaz döneminde iklimin sıcaklığından daha çok ülke siyasetinin, ekonomisinin, sıkıntı yaşadığımız toplumsal huzurumuzun olumsuz sıcaklığı bizi daha çok bunalttı. Son aylarda artan terör olayları ve sonucunda verdiğimiz şehitlerimizin acısı toplum olarak bizleri acıya boğdu. Başta PKK olmak üzere ülkemizde farklı isimler altında eylemler yapan tüm terör örgütlerine gerek Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, gerekse Emniyet Teşkilatımızın misli ile cevap vereceğine ve bu insanlık dışı suçlar işleyen, özellikle
ülkemizin Doğu bölgesindeki tüm ekonomik, demokratik ve sosyal yaşam kalitesinin önündeki tek engel olan bu örgütlerin varlığına daha fazla izin vermeyeceğine gönülden inanıyoruz. Bu noktada, son zamanlarda bu bölgedeki vatandaşlarımızın bu teröristlere eylem anında müdahale etmeleri, karşı koymaları da artık bölge halkının da bu terör guruplarından bıktıklarını ve onları kendi temsilcisi olarak görmediklerini göstermektedir. Bu anlamda tüm Türkiye’nin bu örgütlerin milletimizi birbirine düşman etme ve çatıştırma hedeflerine ulaşamayacaklarını bir kez daha gördük. Biz iş dünyası olarak tüm vatandaşlarımıza şunu yüksek sesle bir kez daha ifade etmek istiyoruz; terör sadece bizi bir birimize düşürerek hedefine ulaşabilir. Buna binlerce yıldır izin vermedik vermeyeceğiz. Artık kardeşlik ve akrabalık bağları ile birbirine yapışmış olan bu milletin ailelerini bölmeyi başaramayanların; birlikte yaşadığımızı kentlerimizi ayıramayanların bu ülkeyi bölmeye güçleri yetmez. Mersinliler olarak tüm siyasi partilerimizin, STK’larımızın, bir çok kurum ve kuruluşumuzun “Mersin Sağduyuya Çağrı Oluşumu “ adı altında birkaç gün önce gönülden dile getirdiği barış, sağduyu, kardeşlik ve PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini lanetledikleri toplantı, bu anlamda
küçük bir Türkiye olan Mersin’in ülke adına ifade ettiği şeylerdi. İşsizliğe ve cari açığa çözüm olmayan büyüme var Ekonomiye döndüğümüzde yaz ayları ve boşa harcanan koalisyon görüşmeleri ile ekonomimiz ciddi bir sıkıntılı döneme girdi. Türkiye gibi makro ekonomisi güçlü, kamu dış borcu sıfırlanmış, güçlü KOBİ yapılanması ile üretim yapan bir ülkenin ekonomik nedenlerden değil de siyasi ve dış nedenlerden dolayı bu sorunları yaşaması bizi daha da üzmüştür. Seçim sonrası vatandaşın verdiği mesajın sonucunu ortaya koyamayan siyaset, ülkeyi belki de benzer bir sonucun alınacağı bir seçime daha götürmekte ve bu hassas dönemde artan terör olayları, siyasi istikrarın geçici bir süre belirsizliğe girmesi ile patlayan döviz dalgalanmaları, Suriye’deki sıkıntılardan dolayı ihracatımızın bu kapıdan artık yapılamaması ve son dönmede Çin’le başlayan yeni bir küresel ekonomik sıkıntı ve daralama bize fena yansıdı. Eğer biz içte istikrarlı ve güçlü olabilseydik, dış ilişkilerimi ekonomimize bu kadar olumsuz yansıtmasaydık, belki bu süreci daha rahat atlatabilirdik. Ne yazık ki ihracatımız düşüyor, sanayi üretimimiz düşmese de en az artış
gösterdiği bir dönem yaşıyor. İşsizlik artıyor ve özellikle genç işsizlik alarm veriyor. Ancak, bir yandan da büyüme rakamlarımız beklenenden yüksek çıkıyor. Biz çoğumuz bu tezada bir anlam veremiyor. “Bu kadar olumsuzluk varken nasıl oluyor da ülke ekonomisi büyümeye devam ediyor?” demekten kendin alamıyor. Görünen o ki; hem tüketim, hem kamu harcaması hem de yatırım harcamalarındaki artış büyümenin motoru olmuş gibi gözüküyor. TÜİK verilerine göre 2. çeyrekte özellikle iç talepteki artışla birlikte büyüme rakamı yüzde 3,8 yükseldi. Hanehalkı tüketimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,6 artarken, devletin tüketim harcamalarındaki artış yüzde 7,2 oldu. Yatırım artışı ise yüzde 9,7 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla burada ihracattaki 2,1’lik daralma dikkate alındığında iç taleple büyümede bir artış ortaya çıkmış. Zaten cari açığın aşağı çekilememesinin nedeni de burada çok net şekilde görülebiliyor. Çünkü hem tüketim hem kamu harcaması hem yatırım harcamasındaki artış ekonomideki büyümenin motoru olmuş gibi gözüküyor. İthalata bağlı üretim nedeniyle maalesef cari açık da aşağı doğru çekilemiyor. İhracatın olumsuz seyretmesi büyüme rakamları açısından olumsuz bir gelişme. Cari açıkta istihdam
verileriyle kıyasladığımızda yine istihdam yaratmayan ve cari açık üreten bir büyüme trendine oturmuş görünü- yoruz. Sektörel olarak da değerlendirme yapacak olursak tarım sektöründe bir yıl öncesinin aynı çeyreğine göre sabit fiyatlarla yüzde 6,7’lik üretim artışı olduğunu görüyoruz. Tarımın ekonominin büyümesine katkı sağladığını gösteriyor. Sanayi ve hizmetlerdeki büyüme ise 2. Çeyrekte yüzde 4,1’ler seviyesinde kaldı. Dolayısıyla bu da tarımın Türkiye ekonomisinin büyümesinde ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Önce huzur, sonra para… Biz iş dünyasının insanları gerçekçi insanlarız. Ne pembe hayaller kurarız ne de felaket tellallığı yaparız. Sıkıntıları da görüyoruz güzel gelişmeleri de. Ve dahası ne olursa olsun kaybetmediğimiz tek şey umudumuzdur. Parasını kaybeden bir şeyini kaybeder; ama umudunu kaybeden her şeyini kaybeder. Biz ülkemizin geleceğinden umutluyuz ve milletimize güveniyoruz. Sorunlar geçer, yeter ki kardeşlik bağları ile kenetlenelim, huzurumuzu kimsenin bozmasına izin vermeyelim. Çünkü ticaret ve ekonomik gelişme huzurun olduğu yerde olur. Bunun için önce huzur sonra para…
Aydıncık ilçesinde bulunan Gilindire Mağarası Bir tabiat harikası; Gilindire Mersin'in tam bir tabiat harikası... 1999'da tesadüfen çobanlar tarafından Mağarası Taşların arasındaki keşfedilen mağaranın sonunda ise ayna gibi parlayan, yarısı tatlı yarısı tuzlu suya sahip bir göl var. mücevher Aynalıgöl Mağarası olarak da bilinen Gilindire Mağarası, Türkiye'nin en dikkat çekici noktalarından biri. 1999 yılında Aydıncık'ta tesadüfen çobanlar tarafından keşfedilen mağara, şimdilerde içeriğindeki oluşumların buzul dönemine ait emarelere sahip olması ve Doğu Akdeniz'deki son iklim değişikliğine ilişkin tek kayıt noktası kabul edilmesi nedeniyle, tabiat anıtı ilan edilerek koruma altına alındı. Turizm açısından oldukça önemli olan Gilindire Mağarası, aynı zamanda dünyanın sekizinci harikası olabilecek kadar da etkileyici. Farklı bir dünyanın kapılarını açmak isteyenlerin Gilindire Mağarası'nı kesinlikle ziyaret etmesi tavsiye ediliyor.
Gilindire Mağarasına Nasıl Ulaşılır? Aynalıgöl Mağarası, Aydıncık’a yaklaşık 10 km. uzaklıkta bulunuyor. Geçmişte büyük zorluklarla ulaşılan mağaraya karadan erişebilmek için 2000 yılında Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü, yol yapımına başlanmış ancak daha sonra ara vermiş. 2004 Mayıs ayında yol yapım çalışmaları tekrar başlamış. Günümüzde mağaraya ulaşım çok kolay. Geçmişte sarp kayalıkların aşılmasıyla ulaşılan mağaraya şimdi girişe kadar inen
demirden bir merdiven ile inilebiliyor. Hatta bu demir yapı mağaranın içinde de devam ediyor ve sonunda bulunan göle kadar kesintisiz erişim sağlıyor. Ayrıca mağaranın turizme açılması için de son düzenlemeler yapılıyor.
Peki, Aynalıgöl mağarasında neler var? Toplam uzunluğu 555 metre olan bu mağaranın içi, her türden damlataş oluşumları (sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damlataşları, akma taşlar, mağara iğnesi) ile kaplı. Dev boyutlara ulaşan ve etkileyici bir görüntüye sahip olan bu damlataşlar, genişliği yer yer 100, tavan yüksekliği 18 metreye ulaşan mağarayı çok sayıda salon ve odaya ayırmış. Mağaranın sonunda genişliği 30, uzunluğu 140, tavan yüksekliği 40, derinliği 47 metre olan büyük göl bulunuyor. Sarkıt, dikit, sütun ve mağara iğneleri gölün kenarını kaplayarak muhteşem bir görüntü oluşturuyor. Göl, deniz ile aynı düzeyde olmasına rağmen deniz seviyesinden 47 metre daha derin olup ayrıca denizden yatay olarak 240 metre uzakta kalıyor. Gölün bir diğer özelliği ise ilk 10 metresinin tatlı su, sonrasının ise tuzlu olması. Göl içerisindeki 20-21 derecelik sıcaklık dalışa oldukça uygun ancak tamamen mağara dalış
tekniğiyle dalınması gereken bir yer. Gilindire Mağarası'nın çok sıcak ve nemli bir havası var. Giriş ağzının dar ve basık olması nedeniyle, dışarıyla hava alış verişinin olmadığı mağaranın bu havası yaz ve kış mevsiminde önemli bir değişikliğe uğramamakta. Ancak girişten son bölüme doğru sıcaklık kademeli olarak düşmekte, buna karşılık mutlak nem artmaktadır. Uzmanlarınca ölçülen sıcaklık ve mutlak nem değerleri, mağaranın önünde 28 derece, nem % 37; gölün kenarında sıcaklık 22 derece, nem ise %91'dir.
4
YIL: 17
SAYI: 292 13-26 Eylül 2015
www.mtso.org.tr
Vasatlıktan çıkış için Mersin'den işbirliği önerileri
MTSO ile Kherson TSO arasında işbirliği protokolü
İstanbul Sanayi Kongresi’nin 13.’sü bu yıl 8 Ekim’de Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek.
İ
stanbul Sanayi Kongresi’nin 13.’sü bu yıl 8 Ekim’de Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Çeşitli ilklerin gerçekleştirilmesi planlanan organizasyonda bu kez katılımcılar da aktif rol üstlenecek. ‘Vasatlıktan Çıkış İçin Şimdi Sıra Sende’ isimli Serbest Kürsü Çalıştaylarında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO); Konya Sanayi Odası ve Sivas TSO ile birlikte "Nasıl İşbirliği?" konulu oturumda görüşlerini paylaşacak. Bu yıl kongre içeriği, aralarında MTSO’nun da bulunduğu 13 Oda'nın işbirliği ile hazırlanıyor. Konuyla ilgili hazırlık çalışması için Mersin’e gelerek konunun paydaşlarıyla görüşen İstanbul Sanayi Odası (İSO) temsilcileri Burçin Değirmencioğlu ile Zülfü Dicleli, katılımcılara program hakkında bilgi verdi. MTSO ev sahipliğinde gerçekleşen bilgilendirme toplantısına, Mersin Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu, MTSO EKAV Başkanı İbrahim Kiper, MTSO Meclis Üyesi Ahmet Akın, Mersin
Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi B. Uçar, TOBB Mersin Kadın Girişimciler İcra Kurulu Başkanı Ayla Harp, TOBB Mersin Genç Girişimciler İcra Kurulu Başkanı Osman Kiper,Mersin Teknoloji Transfer Ofisi Proje Yürütücüsü Halil Akın, Mersin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Fikret Zorlu, Matölye'den Talep Cengiz, Çukuroava Kalkınma Ajansı Mersin Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Hakan Bozlu ve diğer davetliler katılım sağladı. Katılımcılar "Nasıl İşbirliği" başlığı altında düzenlenecek çalıştayda vurgulanabilecek konulara ilişkin görüşlerini ve genel olarak programın akışına yönelik önerilerini İSO temsilcileri ile paylaştılar Vasatlıktan Çıkış için ‘Geleceği Birlikte Kuralım’ teması altında düzenlenecek İstanbul Sanayi Kongresi, açılış konuşmaları ve kısa film gösterimi
ile başlayacak. Kongrenin ilk bölümünde eğitim konusu işlenecek. Eğitimde üst seviyede sonuçlar elde eden Finlandiya’dan konuşmacıların katılacağı bölümde "bütünsel kalkınma" kavramı üzerinde durularak farklı, özgün düşünen yenilikçi insanların nasıl oluşabileceği tartışılacak.. "Serbest Kürsü Çalıştayları" bölümü ise 4 oturumda gerçekleşecek. Eş zamanlı oturumların konuları ise "Nasıl Üretim?", "Nasıl İnsan?", "Nasıl İşbirliği" ve "Nasıl Sürdürülebilirlik?". Her oturuma yaklaşık 250-300 kişinin katılımı bekleniyor. İsteyen her katılımcıya 3 dakika söz hakkı verilecek çalıştayda sözlü yorum dışında tüm katılımcılara ve dışarıdan takip edecek kişilere sosyal medya yoluyla katılım imkânı da sağlanacak. Kongrede ilk kez konuşmalar grafik kayıtlama ile resme dökülecek.
Sanayicilerle genç girişimciler buluşacak Kongrede deneyimli sanayicilerle genç girişimcilerin ve üniversite öğrencilerinin buluşması da sağlanacak. Bunun yanında yine ilk kez kongreye özel bir tiyatro performansı hazırlanıyor. Demet Akbağ ile Sermiyan Midyat, ‘Vasatlıktan Çıkış’ konulu bir performans sergileyecek. Prof. Dr. Ali Nesin’in katıldığı ‘Hayat Oyundur, Oyun Matematik’ konulu panelin ardından ise Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı A. Nazif Zorlu, Borusan Holding CEO’su Agah Uğur ile Teknik Direktör Mustafa Denizli, “Başarısızlık da Hayatın bir Parçası” konulu panelde yaşadıkları başarısızlıkları anlatarak gençlere başarısızlıklar karşısında yılmadan yollarına devam edebilmeleri noktasında ışık tutacak.
MTSO, yatırımcıyı işlevsel yatırımlara yönlendirme yönünde adımlar atıyor Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), hazırladığı projelerle kente gelen yatırımcıları bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda yararlı yatırımlara yönlendirmenin adımlarını atıyor.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), hazırladığı projelerle kente gelen yatırımcıları bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda yararlı yatırımlara yönlendirmenin adımlarını atıyor. Bu kapsamda son olarak Çukurova Kalkınma Ajansı’ndan (ÇKA) alınan destekle kentteki ilgili resmi kurum ve kuruluşların personelinin katılımı ile "Fizibilite Hazırlama Eğitimi" düzenlendi. Mersin, gerek hammadde zenginliği, gerek coğrafi konumu ve pazarlara yakınlığı, gerekse de lojistik gücü
ile yatırımcıların gözdesi. Yurtiçi ve dışındaki pek çok yatırımcının gözü Mersin’de. Bu potansiyelin daha iyi değerlendirilip daha sağlıklı ve kalıcı yatırımlar yapılması adına MTSO, Çukurova Kalkınma Ajansı'na bir proje sundu. Projenin başlangıcında ilk olarak Mersin İli Potansiyel Yatırım Alanları Araştırması yapıldı. Kalkınma Bankası tarafından yürütülen araştırmada Mersin’de yapılabilecek yatırım konularına yer verildi ve bu bilgiler kullanıcılarla paylaşıldı. MTSO
tarafından, bu çalışmanın devamında tespit dilen konuların bazıları için fizibilite raporlarının hazırlanması ve daha sağlıklı bir yol alınabilmesi adına ‘Yatırım Kararları Öncesinde Yapılabilirlik Etüdü için Fizibilite Hazırlama ve Değerlendirme Eğitimi’ Projesi ÇKA’ya sunuldu. Teknik Destek Programı kapsamında alınan destekle 7-11 Eylül tarihleri arasında kentteki ilgili kurum ve kuruluş personeline eğitim verildi. 5 gün 40 saat süren eğitim 6 ana başlıktan oluştu.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Ukrayna’nın Kherson Ticaret ve Sanayi Odası arasında ticaret ve işbirliği protokolü imzalandı. Protokol çerçevesinde önümüzdeki süreçte taraflar arasında ekonomik, bilimsel ve teknik konularda işbirliğini geliştirme yönünde çalışmalar yapılacak. İkili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik ortak organizasyonlar, toplantılar düzenlenecek. Olabilecek anlaşmazlıkların çözümü için iki bölge ticaret odaları aracılık edecek. MTSO evsahipliğinde Mersin’e gelen Kherson TSO Başkanı Viktoriya Ostroumova ve Kherson TSO Uluslararası İlişkiler Merkez Müdürü Olena Sahaidachna’dan oluşan heyet bir dizi ziyaretlerde bulundu. Mersin Serbest Bölgesi, Mersin Limanı ile Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret ederek kent ekonomisi hakkında bilgi aldı. Heyet daha sonra MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver ve Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya ile bir araya geldi. Görüşmede Ukrayna’da serbest ticaret bölgesi kurulması için çalışmalar yürüttüklerini
anlatan Kherson TSO Başkanı Viktoriya Ostroumova’ya örnek olması adına Türkiye’deki yapı hakkında bilgi veren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut şunları söyledi: “Türkiye’de çok değişik bölgelerde serbest bölgelerimiz var. Ama limanla bağlantılı tek yer Mersin. Her serbest bölgenin farklı aktiviteleri olmalı. Örneğin İstanbul Atatürk Havaalanı Serbest Bölgesi ilaç konusunda uzmanlaşmış durumda. İzmir Serbest Bölgesi ise ileri teknoloji uçak parçalarının imalatında uzmanlaşmış bir bölge. Yumurtalık Serbest Bölgesi ise genellikle kimya fabrikalarının olduğu bir bölge. Böyle olunca serbest bölgeyi önce hayal edip sonra doğru kurgulamak lazım. O zaman daha aktif şekilde ülkeye faydalı olur”. Aldıkları bilgilerin kendileri için çok faydalı olduğunu vurgulayan Viktoriya Ostroumova, “Devrimden sonra ülkemizde bu tür bölgelerin gelişimine el konuldu, iptal edildi. Ancak şu anda meclisimizde çok güzel bir lobimiz var. Bunu kullanıp serbest ticaret bölgelerini kanunlaştırmaya çalışıyoruz. Mersin’den sonra İran’a da gidip orada da bazı ekonomik bölgeleri inceleyeceğiz” dedi.
Bölge yatırımcılarını yönlendirme ve yatırım projelerinin yapılabilirliğini teknik, ekonomik ve mali açıdan değerlendirme kapasitesinin oluşturulmasını hedefleyen eğitim çerçevesinde katılımcılara ilk olarak proje ve proje değerlendirme temel kavramları, ardından proje değerlendirme yöntemleri anlatıldı. Program örnek olay üzerinde yapılan pratik eğitimle sona erdi.
Yenilikçi iş fikrine 150 bin TL hibe Y
enilikçi iş fikri sahibi girişimci adaylarını teşvik etmek amacıyla başlatılan TÜBİTAK BiGG (Bireysel Genç Girişimci) Programı, Türkiye’nin dört bir yanındaki teknolojik girişim projelerine karşılıksız olarak 150 bin TL hibe desteği sağlıyor. TÜBİTAK 1601 Programı kapsamında, 3 sene için 1 Milyon TL hibe ile gerçekleştirilecek GARAJ Yenilikçi Anadolu Projesi kapsamında aralarında Mersin’in de bulunduğu 14 ilde 300 girişimci adayına bilgilendirme, eğitim, mentörlük, online eğitim, online mentorluk hizmetleri verilecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) evsahipliğinde düzenlenen toplantıda Bigg Garaj Yap Yenilikçi Anadolu Projesi Eğitim Koordinatörü Şevket Özer Kürkçüoğlu tekno girişimcilere konunun detaylarıyla ilgili bilgi verdi.
TÜBİTAK Bigg Programının ilk aşamasına doğrudan başvuru sağlanamadığını anlatan Kürkçüoğlu, Bigg Garaj’ın da girişimcileri TÜBİTAK Bigg Programının 2. aşamasına hazırladığını söyledi. Başvuruların 30 Eylül’de sona ereceğine değinen Kürkçüoğlu, “Teknoloji konusunda özgün fikri olan, ancak yeterince destek ve kaynak bulamayan girişimciler BiGG GARAJ ile Anadolu’da teknoloji girişimciliğine başlayabilecek” dedi.
“Anadolu’ya giren tek uygulayıcı kuruluşuz” Geçmişte tekno girişim destekleri için TÜBİTAK’a direk başvuru yapılabilirken artık Türkiye genelinde belirlenen 17 kuruluş üzerinden başvuru yapılabildiğini anlatan Kürkçüoğlu, bunlar arasında yer alan uygulayıcı kuruluşlardan
bir tanesinin de Bigg Garaj olduğunu anlattı. Arkasında TOBB kimliği bulunuyor olması nedeniyle Anadolu’ya giren tek uygulayıcı kuruluş olduklarına dikkat çeken Kürkçüoğlu, diğer kuruluşların lokal olarak kendi bölgelerine hizmet verdiğini bildirdi. Bu kapsamda 14 ilde tanıtım toplantısı düzenleyip 8 ilde ise eğitim vereceklerini dile getiren Kürkçüoğlu, başvuru için aranan özellikleri şöyle özetledi: “Teknolojik özgün fikri olan, yani çalışmalarında inovasyon ve ar-ge’ye yer veren, bilgi ve becerisiyle bu fikri gerçekleştirebileceğine TÜBİTAK’ı ikna edebilecek girişimci adayları bu programdan yararlanabilir. Bu adayların herhangi bir maddi kaynağı bulunmamalı ve kaynak arayışında olmaları gerekmektedir. 45 yaşını aşmamış ve üniversite mezunu olmaları gerekir. Bir şirket ortaklığının bulunmaması gerekir.
Şevket Özer Kürkçüoğlu
Eğer bir şirketiniz varsa bu fikriniz için kuracağınız şirket öncesinde onu lağvetmeniz gerekir. Son olarak da daha önce TÜBİTAK’tan tekno girişim desteği alınmamış olması gerekir.”
“Bigg Programı neler sunuyor?” Bigg Garaj’ın 4 kurumun bir araya gelmesiyle oluştuğunu kaydeden Şevket Özer Kürkçüoğlu, bunlardan
birisinin TOBB-ETÜ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi, diğerinin Viveka isimli özel bir kuluçka merkezi, diğerinin stratejik araştırma merkezi olan TEPAV, son kuruluşun ise Garaj isimli bir okulun kendi inkübasyon merkezi olduğunu söyledi. Bu kuruluşların bir araya gelmesiyle girişimci adaylarına zorunlu olan mentör desteği ve eğitim verilmesinin dışında Demo Day ve melek yatırımcı imkanı sağlandığını vurgulayan
Kürkçüoğlu, “2 Ekim’de adaylarımız bir sonraki aşamaya geçebilmek için projelerini TÜBİTAK’ın jürisine sunup projelerini kabul ettirmeye çalışacaklar. Biz ise bu Demo Day programı ile ön jüri kurup adayları sıkıştırıp projelerindeki zayıf yönlerini kendilerine gösterip asıl jüri karşısına daha güçlü çıkmalarını sağlayacağız. Melek yatırımcılarla da iyi iş fikirlerinin bir araya gelmesini hedefliyoruz” dedi.
YIL: 17
SAYI: 292 13-26 Eylül 2015
www.mtso.org.tr
5
Mersin, teröre karşı kenetlenip tek ses oldu Mersin Milletvekilleri, siyasi parti il başkanları, yerel yönetim temsilcileri, Mersin’deki tüm Oda ve Borsa başkanlarından oluşan ‘Mersin Sağduyuya Çağrı Oluşumu’ yoğun bir çalışma sonucu ortak bildiri hazırladı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ev sahipliğinde bir araya gelen Mersin Milletvekilleri, siyasi parti il başkanları, yerel yönetim temsilcileri, Mersin’deki Oda, Borsa ve Sivil Toplum Kuruluşları Başkanları sağduyu ve sükunet çağrısı yaptı. Son dönemlerde ülkenin, birlik, beraberlik ve kardeşliğini zedelemeye yönelik düzenlenen terör olaylarındaki artış toplumun her kesiminde hassasiyeti üst seviyelere çıkardı. Gerek ülkede gerekse Mersin’de kardeşlik ve huzur ortamının bozulmasına hiçbir parti, kurum ve kuruluşun sessiz
kalamayacağı düşüncesinden hareketle, Mersin Milletvekilleri, siyasi parti il başkanları, yerel yönetim temsilcileri, Mersin’deki Oda, Borsa ve Sivil Toplum Kuruluşları Başkanları bir araya gelerek bir basın toplantısı düzenledi. Ortak basın toplantısıyla tüm kamuoyuna birlik, kardeşlik ve sağduyu mesajı verildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut hazırlanan ortak metni okudu. Konuşmasına, “Hepinizi şahsım ve sözcüsü olduğum Mersin Sağduyuya Çağrı
Oluşumu adına saygıyla selamlıyorum” diye başlayan Aşut, “Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen siyasi partilerimizin Mersin Milletvekilleri, Mersin Barosu, Belediye Başkanlarımız, Mersin iş dünyasının çatı örgütleri olan tüm Oda ve Borsalarımız, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Siyasi Partilerin İl Başkanları ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak, son aylarda artan terör olaylarına karşı toplumun sesini duyurmak ve birlikte hazırladığımız ortak metni sizlerle, Mersinlilerle ve tüm Türkiye ile paylaşmak için buradayız” dedi.
Özellikle teröre, şiddete ve kardeşliği bozmaya çalışan tüm mihraklara, Mersinlilerin duruşunu ve kararlılığını göstermek için toplandıklarını vurgulayan Aşut, “Ortaya çıkacak olan fotoğraf belki de onlarca sayfalık bir metinden ve demeçten çok daha anlamlı olacaktır” ifadelerini kullandı. Fotoğrafta tüm siyasi partilerin desteği bulunduğuna dikkat çeken Aşut, bu fotoğrafta Mersin iş dünyasının, Anadolu’nun başka illerinden göç eden ve artık Mersinli olan tüm hemşeri derneklerinin desteği olduğunu söyledi.
Ortaya çıkan fotoğraf onlarca sayfalık metinden daha anlamlı. Vatanı barış içinde geleceğe taşımak hepimizin görevi.
77 milyon insanımız barış istiyor, huzur istiyor, daha nitelikli tam demokrasi istiyor. Yasaların dışında hak aramayı kabul etmiyoruz. Şiddete, kana, öfkeye, silaha hayır diyoruz.
T
eröre karşı duruşu, geleceğe ait ortak duyguları taşıyan bir metin okuyacağını kaydeden Aşut’un kamuoyu ile paylaştığı ortak metin şöyle: “Vatanı barış içinde geleceğe taşımak hepimizin görevi” “Hangi etnik köken, din veya mezhep aidiyetine sahip olursak olalım hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşlarıyız. Tüm milletimizin ortaklaşa verdiği mücadele ile kazanılan bu vatanı, atalarımıza olan minnet borcumuz ve çocuklarımıza olan sorumluluğumuz gereğince barış ve refah içinde geleceğe taşımak her birimizin görevidir. Zorluklarla kazanılan bu vatanı geleceğe taşımanın yolu ise tam demokrasiyi tesis etmektir. Evrensel İnsan haklarının getirdiği tüm değerleri her bir insanıma yaşatmak ve hissettirmektir. Bu anlamda bunu sağlamanın tek yolu ise demokrasinin, siyasetin sağladığı yasal ve barışçıl yolları kullanmaktır. Ülkemiz son zamanlarda artan terör olaylarından büyük acılar yaşıyor. Acıları yarıştıran değil, acıları anlayan bir toplum olarak artık şiddet istemiyoruz. Silahlı mücadelelerle aranan hakların daha büyük haksızlıklara ve sadece acılara neden olduğunu görüyoruz. Terör amaçlı eylemler biterse demokrasi işler; köklü çözümler işte o zaman ortaya çıkar. “Terör hedefine toplumu birbirine düşürerek ulaşır”
Öte yandan vatandaşlarımıza da bir çağrımız var. Unutmayın terör; askerimizi, polisimizi öldürerek hedefine ulaşamaz. Terör, hedefine toplumu bir birine düşman ederek ulaşır. Toplumda kaos ve kargaşa yaratarak ulaşır. Biz bu tuzağa düşmedik, düşmeyeceğiz. Bundan dolayı tüm vatandaşlarımızı itidale, sakinliğe, kardeşlik ve akrabalık bağlarımızın gereği olan daha çok sevgi ve saygıya davet ediyoruz. Özellikle, gençlerimizi şiddetin bir parçası değil, ülkemizin parlak geleceğinin bir parçası ve katkı koyucu olarak görmek istiyoruz. “Daha çok kenetlenmek teröre en güzel cevaptır” Bugün birbirimize daha çok kenetlenmemiz teröre en güzel cevaptır. Yakmak, yıkmak, kentlerde kaos havası verecek ortamlar yaratmak, öfke seli ile aklın ve vicdanın sesine kulak tıkamak bir çözüm değildir. Provokasyonlara izin vermemeliyiz. Bu ülkenin yasaları, kanunları var. Sokaklarımızın cezalandırma yerine dönüşmesine, vatandaşlarımızın kendisini güvenlik güçlerinin yerine koymasına karşıyız. Acılarımız demokrasinin tüm yolları kullanılarak sonuna kadar yüksek sesle ifade edilmeli ama şiddet kullanmak sadece terörün oyununa gelmektir. Biz Mersinliler olarak, Hem Anadolu’nun dört bir yanından insanların oluşturduğu bir kent; hem de
Vatandaşlarımıza da bir çağrımız var. Unutmayın terör; askerimizi, polisimizi öldürerek hedefine ulaşamaz. Terör, hedefine toplumu bir birine düşman ederek ulaşır. Toplumda kaos ve kargaşa yaratarak ulaşır. Biz bu tuzağa düşmedik, düşmeyeceğiz.
meclisteki dört siyasi partisinin de temsilcisinin olduğu nadir kentlerden biri olarak; yani küçük bir Türkiye olarak, şiddete teslim olmayacağız ve bu kardeşliğin nasıl yaşandığını bu ülkeye göstereceğiz. Mersin adına, yüzlerce yılda oluşturduğumuz demokrasimize, birlikte yaşama ve hoşgörü kültürümüze zarar verilmesine izin veremeyiz. Çözüm; şiddetin bitmesi ve silahlı tüm terör oluşumlarının ülkeyi terk etmesidir. Talebimiz silahların değil, fikirlerin konuşmasıdır. Talebimiz; tam demokrasi ile huzur içinde, refah içinde, kardeşçe yaşayan bir Türkiye’dir. 77 milyonun ne bölünmeye, ne parçalanmaya niyeti vardır. 77 milyon insanımız barış istiyor, huzur istiyor, daha nitelikli tam demokrasi istiyor. Yasaların dışında hak aramayı kabul etmiyoruz. Şiddete, kana, öfkeye, silaha hayır diyoruz. Bu duygularla ortak metnimize son verirken, sözcüsü olduğum tüm kurumlar adına Çanakkale’den Kurtuluş Savaşına ve 2015 yılında içinde özgürce ve huzur içinde yaşadığımız bir vatanı bize armağan eden tüm şehitlerimize Allah’tan Rahmet diliyoruz. Barış ve kardeşlik adına çaba gösteren herkesi sevgi ve saygıyla kucaklıyoruz. Mersin Sağduyuya Çağrı Oluşumu adına saygılarımızı sunuyoruz”.
6
YIL: 17
SAYI: 292 13-26 Eylül 2015
www.mtso.org.tr
İhracatta yükselen pazar: KENYA Kuzeyde Etiyopya, kuzeybatıda Sudan, batıda Uganda, güneyde Tanzanya ve kuzeydoğuda Somali ile komşu olan Kenya’nın doğusundan Hint Okyanusu ile denize çıkışı bulunuyor. İklimi, rakıma bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte, kıyı kesimleri sıcak ve rutubetli, 20°C-32°C arasında iken, deniz seviyesinden yükselen bölgelerde sıcaklık düşüyor. Kuzey kesimi kurak olan ülkenin diğer bölgeleri ortalamanın üzerinde yağış alıyor.
K
enya, jeo-stratejik konumu nedeniyle çok önemli bir ülke olup bu konumuyla yatırımcılar için doğal bir cazibe merkezi olarak nitelendirilebilir. Doğu Afrika’ya açılan kapı olma özelliği taşıyan Kenya, bölgenin finans, iletişim ve ulaşım merkezidir. Birçok uluslar arası şirket bölge merkezi olarak Kenya’yı seçmektedir. Kenya’da çok sayıda yabancı yatırımcıdan oluşan sağlam bir özel sektör bulunmaktadır. Kenya’ya yatırım yapan işadamları 2000’de Kenya, Tanzanya ve Uganda tarafından kurulan ve 110 milyon tüketiciye sahip Doğu Afrika Birliği Pazarı’na ve 400 milyon tüketiciye sahip Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarına (COMESA) giriş imkanı yakalar. Kenya’da dış ticaret hızlı bir büyüme sürecindedir. Doğu Afrika’daki en büyük ekonomi olan Kenya’nın
oynayacağı kanaati hakim. Kenya’nın askeri konuda ABD ile yakınlığının yanı sıra yine uluslararası platformda bölgede önemli konumda olan Çin, Hindistan ve Güney Afrika Cumhuriyeti ile ilişkilerini de iyi seviyede tutma gayretinde olacağı bekleniyor. Kenya’nın komşusu Somali’de yaşanan gerginlikler ise Kenya için güvenlik riskleri oluşturmaya devam ediyor.
Nüfus ve İşgücü Yapısı
Doğal Kaynaklar ve Çevre
Yakın geçmişe kadar Kenya nüfusu dünyada en fazla artan ülkelerden birisi olmakla birlikte artış oranı, 2007-2011 yılları arasında yüzde 2,6’ya düştü. 2012-2016 yılları arasında ise nüfus artış oranının yüzde 2,7 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Kenya Sahra Altı Afrika’da hastalıkla savaşta en başarılı ülkelerden biri olarak gösteriliyor. EIU verilerine göre Kenya’nın nüfusu 2011’de 41,6 milyon kişi olarak gerçekleşti. Bu rakamın 2016’da 47,6 milyon kişiye çıkacağı tahmin ediliyor. Kenya’nın nüfusu büyük ölçüde merkezde ve tarım bakımından verimli alanları kapsayan batı bölgelerde yoğunlaşıyor. Bir liman kenti olan Mombasa, Doğu Afrika’nın en önemli liman şehirlerinden biri. Kenya’daki gelir dağılımına bakıldığında ise büyük farklılıklar görülüyor. Nüfusun yüzde 20’sini oluşturan en zengin kesim ulusal gelirden yüzde 49,1 pay alırken yine nüfusun yüzde 20’sini oluşturan en fakir kesim ise ulusal gelirden ancak yüzde 6 pay alıyor. Toplam nüfusun yüzde 80’i Hıristiyanlardan oluşurken yüzde 10’u ise Müslüman. Kalan yüzde 10’luk bölüm ise çeşitli yerel inanışlara sahip. Kenya’da çalışabilir yaştaki işgücü 2011’de 22,8 milyon kişiydi. Ancak mevcut işgücü 18,4 milyon kişi. İstihdamın yaklaşık yüzde 75’i tarım sektöründe ve yüzde 25’i sanayi ve hizmetler sektöründe yer alıyor. Ülkede kişi başına milli gelir oldukça düşük seviyede ve gelir dağılımında büyük farklılıklar bulunuyor. Ülke nüfusunun yarısı yaşamını yoksulluk sınırının altında sürdürüyor.
Kenya’nın maden kaynakları sınırlı olmakla birlikte zengin bir tarımsal altyapıya ve turizm için önemli olan vahşi yaşam alanlarına sahip. Ancak ülke, son 30 yıldır ormanların azalması, toprak erozyonu ve endüstriyel kirlenme sorunları ile karşı karşıya. Önümüzdeki yıllarda en önemli sorunlardan biri su kaynaklarındaki azalma olacak. Ormanların aşırı kullanımı ülkenin kereste kaynaklarını son 30 yılda yarı yarıya azalttı. Mevcut arazilerin tarıma ve diğer ekonomik faaliyetlere tahsis edilmesi ülkenin geniş biyolojik çeşitliliğini azaltıyor. Su kaynakları da aşırı kullanım nedeniyle her geçen gün azalıyor. Ormanlar bakımından zengin durumda bulunan Kenya 35 binden fazla hayvan türüne evsahipliği yapıyor.
Pazarla İlgili Bilgiler Kenya ile Türkiye arasındaki mal taşımacılığı denizyoluyla yapılıyor. Kenya’da Mombasa Limanı’na kadar gelen mallar Nairobi’ye kara ve demiryoluyla taşınıyor. Bununla birlikte Kenya Limanı gibi Doğu Afrika limanlarına direk ve düzenli gemi seferlerinin olmaması ihracatı zorlaştırıyor. Ancak bu ülkeler ile ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi yönünde uygulamaya başlanmış bulunan faaliyetlerin sonucu olarak Türkiye ile bu ülkeler arasındaki mal ticaretinin önümüzdeki dönemlerde gözle görülür ölçüde artmaya başlamasıyla düzenli gemi seferlerinin başlaması da bekleniyor.
Birleşik Krallık, Hollanda ve ABD; Kenya’nın en çok ihracat yaptığı gelişmiş ülkelerdir. Ancak son yıllarda ihracat içinde Afrika’nın payı artmaktadır. Bu durum COMESA ve EAC üyeleri arasında ticaretin arttığını gösteriyor. Kenya’nın ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise ilk sıraları Çin, BAE ve Hindistan alıyor. Bunları Güney Afrika, Japonya ve Birleşik Krallık izliyor. Bir sonraki grup ise ABD, Suudi Arabistan ile Singapur. Mevcut durumda ekonomisini tarım ve hizmetler sektöründe geliştiren Kenya’nın hedefi sanayide de büyümek. Nairobi, Mombasa ve Kisumu ülkede sanayinin geliştiği şehirler olup tarım ülkesi de olması nedeniyle imalat sanayinde gıda işleme sanayi ön planda. Ayrıca Mombasa’da rafineri yoluyla petrol ürünleri de üretiliyor. Çimento da önemli üretim kalemleri arasında.
Kenya ile vize kalktı
Siyasi ve İdari Yapı Cumhuriyetle yönetilen Kenya’da son seçimler Mart 2013’te gerçekleşti. Seçimlerin ardından gerçekleştirilen referandumla kabul edilen yeni anayasanın tedrici olarak hayata geçirilmesi ve böylelikle ülkede daha istikrarlı bir siyasi hayatın hüküm sürmesi bekleniyor. Bölgede siyasi açıdan istikrarlı bir Kenya hükümetinin bulunmasının bölgenin yerel iş dünyası, ulaşım ağı ve dünya ticareti ile bütünleşmesinde başlıca rol
hemen her türlü ürünü ithal etmesi Türkiye açısından ihracatta önemli potansiyele sahip bir pazar olarak gösterilebilir. Türk ürünlerinin kalitesi ve uygun fiyatlarıyla Kenya’da olumlu bir imaja sahip olması da pazara olan ilgiyi artırıyor. Ülkede ihracat potansiyeli bulunan ürünler; Tekstil-konfeksiyon ve hazır giyim, deri giyim, deri ayakkabı ve çanta, çay, kahve ve balık, demir-çelik, soda külü, tütün, tarım makineleri, gübre, insan ve hayvan sağlığında kullanılan ilaç ve kozmetik ürünleri şeklinde sıralanabilir. 1 Ocak 2005’ten itibaren yeni gümrük birliğinin uygulanmasını müteakip, Kenya’nın Doğu Afrika Ülkeleri (EAC) ile ticareti önemli oranda artış göstermiştir. EAC bir serbest ticaret bölgesi olup serbest ticaret bölgesi entegrasyonun ilk aşamasıdır.
Dahil olduğu Uluslararası Anlaşmalar
Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, 1 Eylül’den itibaren Kenya’ya seyahat edecek umuma mahsus pasaport hamili Türk vatandaşları için havaalanları başta olmak üzere gümrük kapılarında ve Kenya Büyükelçilikleri’nde vize itasının kaldırıldığı bildirildi. Yeni uygulamayla vize alınmasının en az ik gün sürebildiği aktarılan açıklamada, vize alacakların Kenya’ya varışlarından önce ‘www.ecitizen.go.ke’ web sayfasındaki ‘Services’ bölümüne girerek elektronik vize almalarının gerektiği belirtildi. Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Vatandaşlarımızın, Kenya’ya varışta, geçerli elektronik vizenin bilgisayar çıktısıyla birlikte, en az 6 ay geçerli pasaport, otel rezervasyonu, seyahat programı, (turist olarak gidiliyorsa) ziyaret edilecek yerlerin listesi ve (iş ve arkadaş ziyaretleri için) davet mektubu gibi tamamlayıcı belgeleri sınır polisine ibraz etmeleri gerekmektedir. E-vizeye sahip olmayan yabancıların uçağa kabul edilmeyebileceği ve ülkeye giriş taleplerinin reddedilebileceği söz konusu olması hasebiyle vatandaşlarımızın konuya hassasiyetleri rica olunur.”
Bidiversity, Climate Change, Climate Change-Kyoto Protocol, Desertification, Endangered Species, Hazardous Wastes, Law of the Sea, Marine Dumping, Marine Life Conservation, Ozone Layer Protection, Ship Pollution, Wetlands, Whaling.
Genel Ekonomik Yapı Doğu Afrika’daki en büyük ekonomi olan Kenya, bölge içi rekabetle karşı karşıya. Bu rekabet son yıllarda önemli ölçüde ekonomik büyüme gösteren Uganda ile piyasa ekonomisi yolunda ekonomik reformlara imza atan Tanzanya’dan kaynaklanıyor. Doğu Afrika Topluluğu (EAC) üyesi bu 3 ülke 1 Ocak 2005 tarihli gümrük birliği sonucu her geçen gün birbirine daha da bağımlı hale geliyor. Ülke için büyük önem taşıyan tarım 2011 tahminlerine göre GSYİH’nın yüzde 24,5’ini oluşturuyor. Kenya’nın verimli tarım alanları ülkenin orta ve batı kısmında yer alırken hayvancılık ülkenin yarı kurak kuzey ve doğu bölgelerinde yoğunlaşıyor. 2011 verilerine göre GSYİH’da sanayinin yapı yüzde 14,9 ve hizmetlerin payı ise yüzde 66,1. Ülkenin ekonomik yapısında
hizmetlerin payının diğer bölge ülkelerine göre yüksek olmasında verimli toprakların bulunması ve turizm sektörünün canlı olması önemli rol oynuyor. Hizmetler sektöründe iletişim, bankacılık ve turizm sektörleri öne çıkıyor. Ticaret ve taşımacılık da yine hizmetler sektörüne katkı sağlayan önemli alt sektörler arasında. Ülkenin önemli hedeflerinden birisi sanayileşme olmasına rağmen bağımsızlığın kazanıldığı günden bu yana bu alanda önemli bir ilerleme sağlanamadı. Sanayi sektörü üç büyük kent olan Nairobi, Mombasa ve Kisumu’da yoğun. İmalat sanayinde değirmencilik, bira üretimi, süt ve şeker rafinasyonu gibi gıda işleme sanayi ön planda. Kenya Mombasa’da rafineri yoluyla petrol ürünleri de üretilmekte olup önemli bir çimento üretim kapasitesi bulunmakta.
Türkiye ile Ticaret Türkiye Kenya arasında 2010’da Nairobi’de düzenlenen KEK toplantısında 5 ayrı alanda imzalanan anlaşma ile birçok alanda işbirliği kararı alındı. Bunun sonunda Türkiye’nin 2011 yılı sonunda Kenya’ya ihracatı 200 milyon dolara ulaştı. 2012’de Kenya’ya 138 milyon dolar olarak gerçekleşen ihracat 2013’te 130,2 milyar dolara geriledi. Türkiye’ye Kenya’ya ağırlıklı olarak demir-çelik, gübre, buğday unu, tütün kırpıntıları, kuru baklagil, makarna, elektrikli su ısıtıcıları ve kağıt ürünleri ihraç ediyor. Türkiye’nin Kenya’dan ithal ettiği ürünlerse oldukça sınırlı. Türkiye’nin ithalatı 2013’te önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,3 azalış göstererek 14,9 milyon dolara
düştü. Türkiye’nin Kenya’dan ithal ettiği başlıca ürünlerse ekime elverişli çay, tohumlar ve ham deri. Kenya’ya hemen her türlü ürün ithal edilmesi nedeniyle Türkiye açısından ihracatta potansiyel Pazar olarak gösterilebilir. Türk ürünleri kalitesi ve uygun fiyatıyla Kenya’da olumlu bir imaja sahip. Kenya’da iş yapan Türk, Kenyalı ve yabancı işadamlarıyla görüşmeler ve TC Nairobi Ticaret Müşavirliği tarafından yapılan araştırmalara göre ihracat potansiyeli bulunan ürünler şöyle: Tekstil-konfeksiyon ve hazır giyim. Deri giyim, deri ayakkabı ve çanta, gıda maddeleri, inşaat malzemeleri, tarım makineleri, gübre, insan ve hayvan sağlığında kullanılan ilaç ve kozmetik ürünleri.
İşadamlarının pazarda dikkat etmesi gerekenler Resmi tatiller ve çalışma saatleri Ofislerin çalışma saatleri 08.00 ile 17.00 arasında olup öğle tatilleri 13.00 – 14.00 arasıdır. Bankalar ise 09.00 – 15.00 saatleri arasında çalışır. Kenya’da perakende satış yapan dükkanların çalışma saatleri ise 09.00 – 18.00 arasıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarına uygulanan resmi tatiller ise şöyle özetlenebilir: Yeni Yıl 1 Ocak Uğurlu Cuma Nisan (günü değişir) Paskalya Pazartesi Nisan (günü değişir) İşçi Günü (1 Mayıs) Midaraka Günü (1 Haziran) Moi Günü (10 Ekim) Kenyatta Günü (20 Ekim) Bağımsızlık Günü (12 Aralık) Noel Yortu Günü (25 Aralık) Noel Ertesi (26 Aralık)
Ulaşım Türk Hava Yolları (THY) ve Kenya Havayolları arasında imzalanan anlaşmaya göre Kenya Havayolları tarafından 1 Ağustos 2006’da Nairobi-İstanbul-Nairobi seferleri başladı. Bu havayolu şirketi 1 Ekim 2007’de seferlerini durdurmasına rağmen THY, İstanbul – Nairobi seferlerine
2009 yılı Nisan ayında yeniden başladı.
Sağlık Pek çok Afrika ülkesinde olduğu gibi Kenya’da da HIV/AIDS ciddi bir sorun olmayı sürdürüyor. HIV/AIDIS hastaları hastane yataklarının büyük bölümü işgal etmekte olup ulusal sağlık sisteminin önemli bir kısmını oluşturuyor. HIV/AIDIS aynı zamanda ortalama yaşam süresinin de azalmasında önemli bir rol oynuyor. Bu hastalığın yanı sıra sıtma da ülkede bir numaralı öldürücü hastalık olma özelliğini koruyor.
İklim Kıyı kesimlerinde sıcaklık 20C – 32C arasında değişirken deniz seviyesinden 1500 metre yükseklikteki iç kesimlerde sıcaklık 7C-27C arasında değişiyor. Genelde bahar havası hüküm süren ülkeyi ziyaret eden işadamlarının her mevsim ani yağışlar için gerekli giysileri yanlarında bulundurmaları tavsiye ediliyor. Resmi görüşmelerde takım elbise ve şık bir kıyafet muhatap olunan kişiyi etkileyen önemli bir faktör olarak göze çarpıyor.
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı
YIL: 17
Eğitimde özelleşme, rekabet ve beraberinde başarı getirir Ömer Muhsin YILMAZ
E
ğitimde son dönemlerde üzerinde en çok konuşulan konunun dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi olduğunu hatırlatan Komite Başkanı Ömer Muhsin Yılmaz, özelleşmenin artmasının rekabeti ve paralelinde de başarıyı beraberinde getireceğini söyledi. Komite bünyesinde dershanelerden özel okullara, kreşlerden, sürücü kurslarına kadar tüm eğitim alanlarında temsilci bulunduğunu kaydeden Yılmaz, “Ancak son dönemlerde özellikle dershanelerle ilgili ciddi sorunlar yaşanıyordu. Bu alanda faaliyet gösteren arkadaşlarımızın mağduriyetini en aza indirmek adına ilgili kurumlarla görüşmeler yaptık. Bunun ardından, kentimizdeki dershanelerin dönüşümü tamamlandı” dedi.
Görkem AKSOY
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası 29 No'lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Yayın Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Görkem Aksoy, Mersin’de marka sayısının ve niteliğinin artmasının, bunu amaç haline getiren firma sayısındaki artışla doğru orantılı olabileceğini söyledi. Doğru seçilmiş ürün ambalaj tasarımından, medya planlamasına, reklam cıngılından, reklam fotoğrafları ve metinlerine kadar her detayın bir ürünün de hizmetin de satışına ciddi katkı sağlayabileceğini vurgulayan Aksoy, “Aynı zamanda bu ve benzeri yaratıcı çalışmalar bütün unsurlarıyla doğru ve etkin kullanılırsa siyasetçiler dahil olmak üzere kimlikleri de, şirketleri de markalaştırıp imajlarını yükseltebilir” değerlendirmesini yaptı. Tanıtımın amacının yalnızca para kazanmak olmaması gerektiğine değinen Aksoy, imaj, markalaşma, istikrar ve sürekliliğin korunmasında da tanıtımın büyük rol oynadığını, aksi halde rekabette geriye düşme ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. Dünyadaki hiçbir markanın tesadüfen ortaya çıkmadığını vurgulayan Aksoy, “Her markanın uzun bir öyküsü var. Bu bir anda olamıyor. Bunun için markalaşmak başta inanç, sonrasında emek, sabır ve elbette bütçe istiyor” ifadelerini kullandı. Sektörel açıdan oldukça zengin bir
Mersin’deki dershanelerin büyük bölümünün temel lise olarak faaliyet göstermeye başladığını bildiren Ömer Muhsin Yılmaz, bu dönüşümün sanılanın aksine eğitime önemli katkılar sağlayabileceğine inandığını söyledi. Mersin’in eğitimde Türkiye’de önemli bir noktada bulunduğunu vurgulayan Yılmaz, yeni eğitim yılıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Mersin, okul öncesi eğitimden üniversite hazırlığa kadar hemen her eğitim alanında gerek sınav başarıları gerek öğrenci sayısı olarak Türkiye’nin önde gelen illeri arasında yer alıyor. Bu başarı sıralaması, önümüzdeki süreçte özel okulların sayısının artmasıyla daha da üst sıralara taşınacaktır. Çünkü özel okullarla kamu okulları arasında
rekabet artacak ve artan rekabet de başarı getirecektir. Temel Liseler hem okul, hem dershane hem de özel ders ihtiyacını aynı çatı altında karşılayacak bir yapıyla kuruldu. Bu durumda sınavlardan daha yüksek başarı almayı hedefleyen öğrenci ve velilerin tercihi temel liselerden yana olmaya başladı. Kamu okulları da iyi öğrencilerini kaybetmek istememesi nedeniyle kendilerini geliştirme yönünde adımlar atmaya başladı. Bünyelerinde uyguladıkları deneme sınav sayılarını artırıyorlar, etütler vermeye başladılar, rehberlik yönlendirme çalışmalarını güçlendiriyorlar. Bu, özel okulların yanı sıra kamu okullarının başarısının artmasını da beraberinde getiriyor. Paralelinde kentteki eğitim kalitesi yükseliyor. Elbette temel liseler de kendilerini geliştirip özel derse ihtiyaç bırakmayacak şekilde eğitimlerini sürdürmeliler.”
SAYI: 292 13-26 Eylül 2015
Türkiye’de okullara sınavla yerleştirme sisteminin devam ettiğini, dershanelerin dönüşümü ile sınavlara hazırlanan öğrencilerin okul, dershane ve özel ders arasında koşturmasına gerek kalmayacak yeni bir model oluşturulduğunu ifade eden Yılmaz, belirli teknik şartların sağlanması halinde temel liselerden diğer eğitim kurumları öğrencileriyle mezun öğrencilerin de takviye dersler alma hakkı bulunduğunu açıkladı. Mezun öğrencilerin özel öğretim kursları aracılığıyla sınavlara hazırlanabileceğini de anlatan Yılmaz, bu kurumlarda en fazla 3 dersten özel kurs alma imkanı tanındığını bildirdi. Bu uygulamanın bir geçiş uygulaması olduğuna da dikkat çeken Yılmaz, 4 yılın sonunda temel liselerin de standart olarak özel okullara dönüşmesi gerektiğini hatırlattı.
“Türkiye, eğitim özelleştirmesinde dünyada alt sıralardaydı”
“Eğitim destek ve teşvikleri sürüyor”
Eğitimin özelleşmesinin yıllardır talep edildiğini ve bu uygulama ile ilk adımın atıldığını anlatan Ömer Muhsin Yılmaz, Türkiye’nin okulların özelleştirilmesinde dünyada yüzde 2 pay ile en alt sıralarda yer aldığını bildirdi. Bu uygulama ile sıralamada üst basamaklara çıkılabileceğini kaydeden Yılmaz, yeni uygulama sonucu Mersin’deki sayıların 57 devlet lisesi ve 58 de özel liseye ulaştığını açıkladı.
Yeni eğitim öğretim yılı öncesinde merak edilen bir diğer noktanın ise eğitim destek ve teşvikleri olduğunu bildiren Ömer Muhsin Yılmaz, bu tür desteklerin yeni eğitim ve öğretim yılında da devam edeceğini bildirdi. Özel okulların herhangi birisine kaydını yaptıran öğrencilere belirlenen kriterlere uyması şartıyla 2 bin 500 ile 3 bin 750 TL arasında değişen miktarlarda teşvik verileceğini kaydeden Yılmaz, bu
www.mtso.org.tr
7
desteklerin de özel okullara ilgiyi artırdığını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre geçen yıl 170 bin öğrenciye destek verildiğini bildiren Yılmaz, bu yıl ise 230 bin öğrencinin teşvikten yararlanacağını, 4 yıllık dönüşümün sonunda ise bu rakamın 1 milyon civarında olmasını beklediklerini söyledi. Yılmaz, “1 milyon civarında öğrencinin destekten yararlanması demek kamunun yapacağı eğitim yatırımlarının özel sektörce karşılanması demek” değerlendirmesini yaptı. “Merdivenaltı bizim sektörümüzün de büyük sorunu” Sektör sorunlarına da değinen Ö. Muhsin Yılmaz, tüm sektörlerde olduğu gibi kendi sektörlerinde de korsan çalışan, merdivenaltı eğitim kurumlarından şikayetçi olduklarını söyledi. Bu tür çalışan yerlerin ülke ekonomisine de ciddi zarar verdiğini, vergi kayıplarını beraberinde getirdiğini vurgulayan Yılmaz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuyla ilgili mücadele başlattığını söyledi. Velilerin de bu konuda bilinçli olması gerektiğine değinen Yılmaz, başlatılan mücadele sonrasında kaçak çalışan yerlerin kapatılması halinde öğrencilerin eğitim yılı ortasında mağdur duruma düşebileceğini, bu nedenle şimdiden önlem alıp yasal kurumların tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Markalaşmak; inanç, emek, sabır ve bütçe ister komiteye sahip olduklarını anlatan Aksoy, üyeleri arasında Medya Grubu Televizyonlar, Radyolar, Gazeteler, Dergiler, Reklam/Tanıtım/Prodüksiyon Ajansları, Matbaa / Tabela /Dijital Baskı Merkezleri, Kağıt/Karton Ürünleri ve Ambalaj Sanayi, Kitap Evleri, Kırtasiyeler, Dağıtım ve Pazarlama Şirketleri, Fotoğraf Stüdyoları ve Sinemalar bulunduğunu bildirdi. Aksoy, bünyelerindeki tüm firmaların birbiriyle dirsek teması bulunduğunu ve gerek şirketlerin gerek kurum/kuruluşların gerekse şahısların çalışmalarına yön verebileceklerini anlattı. Medya ve reklam ajansları başta olmak üzere bünyelerindeki birçok sektörün dünyada önemli bir güç olarak kabul edildiğini de vurgulayan Aksoy şunları söyledi: “Bu sektörler algı yaratabilen, yönetebilen, belirleyici güçler. Algı ve imaj yönetimi, kalite değerleri ve ilkeli duruş yalnızca toplumlar ve devletler için değil şirketler ve şahıslar için de hayati önem taşıyor. Tarihte olduğu gibi günümüzde de bunun farklı yansımalarını yaşıyoruz. Durum gelecekte de farklı olmayacak. Ülkeleri, şirketleri, ekonomileri güçlendirenin de zayıflatanın da algı yönetimi olduğu söylenebilir.” Kalem ve fikir önemli bir güç Şirketlerin ulusal ve uluslararası alanda rekabet güçlerini artırmaları, markalaşıp şirket imajını yükseltebilmelerinin ipuçlarını da veren
Görkem Aksoy konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “İlk etapta gerek şahıslar gerekse firmalar, kendi markaları için ne istediklerini, ne yaratmak istediklerini, nasıl bir gelecek kurmak istediklerini hayal edip bilmeli. Ardından bu çalışmaları pazar stratejilerini ve hedeflerini doğru yöneterek başarıya ulaştıracak profesyonel bir reklam ajansıyla çalışmalı. Bunu bir doktorla hasta ilişkisine benzetebiliriz. Teşhisi doğru koyup doğru yönlendirebilecek güvenebilir bir partner bulunması büyük önem taşıyor. Bu durum yalnızca şirketler için değil, şirket patronları ve siyasetçiler için de geçerli. Örneğin ABD Başkanlarına baktığımızda giyecekleri kıyafetlerden, takacakları kravata, konuşma metinlerinden, tokalaşma yöntemlerine, oturma şekillerinden medya planlamalarına kadar yüzlerce ayrı strateji fikir fırtınaları yapılarak işin uzmanlarınca belirleniyor. Atılan her adım bilinçli ilerliyor. Bu nedenle ne istediğimizi ve nasıl bir gelecek kurguladığımızı bilmek ve bu hedefi etkili, bilinçli, yaratıcı fikirler ve kalemlerle yönetmek önemli.” Her firmanın az ya da çok tanıtım bütçesi bulunduğunu hatırlatan Aksoy, önemli olanın yapılan çalışmadan en verimli sonucu alabilmek olduğunu, bunun da doğru partnerle mümkün olabileceğini söyledi. “Kampanyalar önemli” Mersin özelinde de değerlendirme yapan Görkem Aksoy, şirketlerin bu
alandaki çalışmalarını da seçim dönemlerinde yürütülen kampanyaları da yeterli görmediklerini belirtti. Geçen seçim döneminde de yeni dönemde de durgunluğun hakim olduğunu vurgulayan Aksoy, “İnsanlarla siyasetçilerin buluşma noktası ve dili önemlidir. Bu dili de reklam ajansları yaratır. Reklam ajansları ve medya birlikteliği yeni lisanlar oluşturabilir. Her dönemde sevgi dili hakim olmalı ve bu dil doğru kullanılmalı” dedi. Basın özgürlüğünün, tarafsızlığının, çok sesliliğinin sağlanabilmesi ve korunmasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Aksoy, basın mensuplarının ülkelerin ve toplumların iletişim kanalı olması yanında, sorgulayıcıları, eleştirmenleri, gelişimleri, değişimleri ve belirleyicileri olduğunu söyledi. Medya profesyonellerinin ve kurumlarının doğru, etik, ilkeli, çıkar odaklı güçlere mesafeli duran güveni temsil etmesi gerektiğini belirten Aksoy, insanlığın medyaya bugün olduğu gibi gelecekte çok daha fazla ihtiyacı olacağını anlattı. “Eğitim geleceğimizi yaratıyor” Komite üyeleri olarak ifade özgürlüğünün bulunduğu, çalışmaların ve üretimlerin değer ve nitelik karşılıklarını adaletli alabildikleri, yönetimlerin umut vaat ettikleri, mutlu insanların yaşadığı bir ülke ve kent hayal ettiklerini kaydeden Görkem Aksoy, şöyle konuştu: “Herkesin çimlerde oturup kitap okuduğu, müzik dinleyebildiği, caddelerin turunçgil ve limon
çiçekleri koktuğu, insanların kendisini huzurlu, güvende ve değerli hissettiği, çocukların güvenle parklarda oynayabildiği, denize girebildiği, iş dünyasının para ve ticaret dışında yeni, yenilikçi düşüncelere, dünyalara açık, berrak, telaşsız bir zihin ve ruhla kültürel, sanatsal ve entelektüel olarak beslendiği bir kent hayal ediyoruz. Bunu tek başımıza gerçekleştirmemiz mümkün değil, daha önce de bahsettiğim gibi ülkeler ve şehirler için de markalaşabilmek için ortak dil ve hedeflerin oluşturulması gerekli. Hümanist ve cesur anlayışlar idealler gerekli. Paranın değil, insani değerlerin önde tutulduğu bir dünya ve kent gerekli. Bunu gerçekleştirirken de eğitim çok önemli. Çünkü eğitim geleceğimizi yaratıyor.” Ancak son dönemlerde eğitimin ticarileşmeye başladığını dile getiren Aksoy, bünyelerindeki özellikle kırtasiye ve kitapevlerinin ciddi sorun yaşadığını söyledi. Okullarda seçilen kitapların tamamen ticari kaygılarla tercih edilmeye başlandığını vurgulayan Aksoy, yayınlarda yeniden içeriğin ve niteliklerin ön planda tutularak veliler, okul yönetimleri ve eğitimcilerin ortak değerlendirerek karar vermesi gerekliliği hususlarında Milli Eğitim Müdürlüğü ve ilgili Bakanlıkların dikkatini çekmek istediklerini sözlerine ekledi.
8
YIL: 17
SAYI: 292 13-26 Eylül 2015
www.mtso.org.tr
Çağ Üniversitesi, uluslararası alandaki çalışmalara ağırlık veriyor Üniversitemiz, işsizlik oranının en yüksek olduğu iller olan Adana ve Mersin’deki açığı; gerek 500’e yakın öğretim elemanı, idari ve destek hizmet kadrosuna sağladığı istihdamla, gerekse bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda açtığı bölümlerden nitelikli eğitimle mezun olan öğrencilerinin, mezuniyet sonrası işe yerleşme oranlarıyla kapatmaktadır.
M
ersin’in ilk vakıf üniversitesi olma özelliği taşıyan Çağ Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. H. Çetin Bedestenci, gerek bölgedeki gerek Türkiye, gerekse uluslararası firmaların beklentilerini karşılayacak öğrenciler yetiştirdiklerini söyledi. Öğrencilerini Avrupa’dan onaylı (DS) diplomalarla mezun ettiklerini kaydeden Bedestenci, Avrupa Komisyonu tarafından verilen ve mükemmellik ödülü olarak da adlandırılan “Avrupa Kredi Transfer Sistemi (AKTS) Etiketi”ne sahip olduklarını
öğrenme fırsatı sunduk. Böylelikle aldıkları uluslararası düzeydeki eğitim sayesinde, dünya literatürünü yakından takip etmelerini ve dünyadaki meslektaşlarıyla rekabet edebilecek güce sahip olmalarını sağlamaktayız. Çabamız ayrıcalıklı ve güçlü bireyler yetiştirerek, öğrencilerimizin yaşamları boyunca mesleklerinde başarılı olmaları. MTSO: Yeni eğitim yılında üzerinde duracağınız en önemli 3 projeniz hakkında bilgi verir misiniz?
Vakıf çelenk siparişinizle eğitim için bir ışık da siz yakın. MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI EĞİTİM VE KALKINMA VAKFI Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 88 05
H. Çetin BEDESTENCİ Çağ Üniversitesi Rektörü
artırmak ve uluslararası akademik çalışmalara hız kesmeden devam etmektir. Yurtdışı üniversitelerle eğitim işbirliklerimizin sayısını artırarak, öğrencilerimizin yeni kültürleri keşfedip, yenidünya düzenini bizzat yaşamalarını sağlamaya devam edeceğiz. Ayrıca, gelişen dünya koşullarına uygun eğitim sistemimizle, STK ve özel sektörden gelen talepleri karşılamaya da devam edeceğiz. MTSO: Üniversite ve sanayi işbirliğinin artırılmasına yönelik ne tür çalışmalarınız bulunmakta? Bu noktada STK’lardan ve özel sektör temsilcilerinden beklentilerinizi paylaşır mısınız? Üniversitelerde elde edilen temel ve
ere cevap vermektedir. Çağ Üniversitesi, bulunduğu bölgeyle bütünleşmek adına; gerçekleştirdiği projeleriyle farklılık ve farkındalık yaratıyor. Bu projelerle; yaşadığı bölgeye duyarlı, insan haklarına saygılı, kendinden sonraki nesillere karşı sorumlu, sivil toplum kuruluşlarına destek veren, bölgemizin ve ülkemizin gelişimine katkı sağlayan gençlerin yetişmesi hedeflemektedir. Bu amaçla, bölgemizde bulunan STK’lar ve çeşitli kamu, kurum ve kuruluşlarının katkılarıyla gerçekleşen projeler sonucunda; pek çok ihtiyaç sahibinin, ihtiyaçları doğrultusunda projeler şekillendirilmekte ve amaçlarına ulaşmaktadır. Üniversite olarak, işbirliklerimizin sayılarını arttırarak, katkılarımız devam edecektir. Ayrıca, STK ve özel
boşluğu dolduruyor. Çünkü Çağ Üniversitesi bünyesinde açtığımız bölümler öncelikli olarak bölgemizin ve ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenmektedir. Bahsi geçen sektörlere uluslararası eğitim almış, iki yabancı dil ve çift diploma sahibi mezunlar sunmaktayız. Bu sektörlerin gelişimine üniversite olarak uluslararası standartlarda yetişen öğrencilerimizle desteğimizi sürdüreceğiz. MTSO: Kişisel olarak yapmaktan zevk aldığınız uğraşlar hakkında bilgi verir misiniz? Yaşamım boyunca sürekli çalıştım. Bu öyle bir alışkanlık ki, boş vakitlerimi dahi eğitim alanında araştırmalar yaparak geçiriyorum. Yenidünya düzeninin eğitim sistemini takip
Temel bilimlerin geliştirilmesi için araştırma yaparak ve bu araştırmaların sonuçlarını yayınlayıp bilime katkıda bulunarak, öğretim elemanlarının araştırma ve akademik çalışma yapmasına olanak tanıyarak üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmesi için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirme gayretindeyiz. anlattı. Bedestenci, bu özellikleriyle Çağ Üniversitesi mezunlarının değişen iş dünyası koşullarına uyum sağlayabilecek eğitimi alarak çalışma hayatına adım attıklarını bildirdi. Mesleki eğitimlerin yanında dil eğitimine de büyük önem verdiklerini vurgulayan Bedestenci, öğrencilerin üniversiteden İngilizcenin yanında mutlaka talep ettikleri ikinci bir dünya dilini öğrenerek mezun olduklarını dile getirdi. Çağ Üniversitesi’nde açılan bölümleri bölgenin ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda belirlediklerini kaydeden Bedestenci, Mersin’de lojistik ve turizm gibi öne çıkan sektörleri göz önünde bulundurduklarını açıkladı. “Kent için önemli sektörlere uluslararası eğitim almış, iki yabancı dil ve çift diploma sahibi mezunlar sunmaktayız” diyen Bedestenci ardından sorularımızı yanıtladı: MTSO: Göreve geldiğiniz günden bu yana geçen görev sürenizde yaptığınız çalışmaları özetler misiniz? Bayboğan Eğitim Vakfı tarafından kurulan Çağ Üniversitesi’nde 1997 yılında, kuruluşuyla birlikte akademisyen olarak göreve başladım. 2010’dan bu yana da Rektörlük görevimi sürdürmekteyim. Bu süreçte, uluslararası alanda birçok çalışmayı hayata geçirdik. Avrupa Eki Etiketi ve Mükemmeliyet Ödüllerini alarak bir dünya üniversitesi olduğumuzu ispatladık. Ayrıca yabancı dil olanaklarımızı geliştirerek, öğrencilerimize dünya dillerini
Öğrencilere çift dal ve çift diploma imkanı sunan ve uluslararası iletişim aracı olarak işlev gören İngilizce dilinde eğitim veren Çağ Üniversitesi, bunun yanında İspanyolca, Almanca, Fransızca, Çince, Rusça vb. gibi on farklı dünya dilinde de öğrencilerinin talepleri doğrultusunda ikinci dil öğrenmelerine olarak veriyor. Profesyonel iş yaşamında yükselmede ve iş bulmada önemli olan İngilizcenin yanında ikinci bir dilin de öğretiliyor olması, mezunlarının kariyer basamaklarını daha hızlı çıkmalarında önemli bir rol oynuyor. Bölgede “Diploması Avrupa’dan Onaylı” (DS) ve “Mükemmeliyet Ödüllü” (AKTS) ilk üniversite olma özelliğine sahip Çağ Üniversitesi’nin; üç kıtadan üniversitelerle öğrenci ve öğretim elemanı değişimi, ortak araştırma çalışmaları gibi konularda işbirliği anlaşmaları bulunmakta. Aldıkları uluslararası eğitim sayesinde Çağ Üniversitesi mezunları, değişen iş dünyası koşullarına uyum sağlayabilecek eğitim almış, üstün niteliklere sahip gençler olarak çalışma hayatındaki yerlerini almaktalar. Uluslararası Öğrenci Değişim Programlarıyla öğrencilerimiz, yurt dışında okuma olanağına sahipler. Yurtdışından da öğrenciler, Avrupa standartlarındaki kampusu ile Çağ Üniversitesi’ni tercih ederek, Erasmus Öğrenci Değişim Programları kapsamında üniversitemizde eğitim görüyorlar. Çağ Üniversitesi’nin hedefi; daha çok yabancı öğrenciye eğitim verebilmek, yabancı öğretim elemanı sayısını
teorik bilgilerin uygulamaya dönüştürülmesinin önemli araçlarından biri olarak, üniversite-sanayi işbirliği çeşitli ülkelerde kullanılmaktadır. Bu işbirliği yoluyla, sanayinin ihtiyacı olan teknolojik bilgi, üniversitelerden ihtiyacı olan kurum ve kuruluşlara aktarılmaktadır. Çağ Üniversitesi; sanayi kuruluşlarının ihtiyacı olan bilgi ihtiyacının karşılanması, analitik çözüm üretebilme yetisi, ürün kalitesinin iyileştirilmesi konularında da teorik bilgi birikimine sahip eleman yetiştirmekle sanayiye önemli katkılar sağlamaktadır. Çağ Üniversitesi Yüksek Lisans Eğitimleri’yle; uluslararası düzeyde yöneticilik bilgi ve becerilerinin kazanılmasını sağlayacak bir akademik düzey ve bunu tamamlayan uygulama fırsatları yaratarak, ekonominin ihtiyaç duyduğu yüksek nitelikli yöneticilerin güçlü bir kariyer fırsatı yaratmalarını sağlamaktadır. Böylelikle, sanayi ve ticaret şirketlerinin küresel pazarlara taşınmasında ve yaratılan markaların bu pazarlarda yüksek değer yaratabilecek rekabeti karşılayacak düzeye ulaşabilmelerinde etkin rol oynayacak yöneticileri, sektörlere kazandırmaktadır. Temel bilimlerin geliştirilmesi için araştırma yaparak ve bu araştırmaların sonuçlarını yayınlayıp bilime katkıda bulunarak, öğretim elemanlarının araştırma ve akademik çalışma yapmasına olanak tanıyarak üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekte ve beklentil-
sektör temsilcilerinin tecrübelerini öğrencilerimizle paylaşacakları toplantıların sayısının artırılması da öğrencilerimizin mesleki birikimlerine katkı sağlayacaktır. Ayrıca staj yapmak isteyen öğrencilerimize sektör temsilcilerinin destek olmaları son derece önemlidir. MTSO: Mersin tarım, turizm ve lojistik sektörlerinde iddialı. Bu sektörlerin geliştirilip daha ileriye taşınması adına yürüttüğünüz çalışmalar ya da projeleriniz var mı? Çağ Üniversitesi yaptığı yatırımlarla ülkemizin ve bölgemizin kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Ülkemizin yükselen yıldızı olan Çukurova Bölgesi’nde, dünyanın önde gelen firmaları turizm, tarım, enerji, liman ve lojistik gibi alanlarda yatırımlar yapmaktalar. Çağ Üniversitesi’nde açılan bölgenin ilk Hukuk Fakültesi ve ilk Uluslararası İlişkiler Bölümleri’ne ek olarak, Uluslararası Finans, Uluslararası İşletme, Turizm İşletmeciliği, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümleri’nin açılması yapılan bu yatırımlarda ihtiyaç duyulacak nitelikli eleman yetiştirilmesindeki
ederek, akademisyen arkadaşlarımla ve öğrencilerimle paylaşıyorum. Bu benim yaşam biçimim ve büyük bir keyifle yapıyorum. MTSO: Eklemek istedikleriniz? Üniversitemiz, işsizlik oranının en yüksek olduğu iller olan Adana ve Mersin’deki açığı; gerek 500’e yakın öğretim elemanı, idari ve destek hizmet kadrosuna sağladığı istihdamla, gerekse bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda açtığı bölümlerden nitelikli eğitimle mezun olan öğrencilerinin mezuniyet sonrası işe yerleşme oranlarıyla kapatmaktadır. Ayrıca, Çağ Üniversitesi öğrencilere sunduğu 4 farklı burs olanağı ile de(başarı bursu-%100 ve destek bursları %75, %50, %25) bölgemizin ve ülkemizin eğitimine katkı sağlanmaktadır. Özel sektör, kamu kurum kuruluşları ve STK’ların, ülkemizin gelişmesi ve ilerleyebilmesi için, yetişen pırıl pırıl yeni nesle destek olmalarını diliyorum. Böylelikle daha aydınlık, huzurlu ve barış dolu yarınlara hep birlikte yürüyeceğiz. Ekonomi ve Yaşam Dergisi
MTSO - EKAV Ekonomi ve Yaşam Dergisi Ekim ayı itibariyle yayına başladı. 2 ayda bir Grapolis Reklam Ajansı tarafından hazırlanan ve 10 bin adet baskısıyla okuyucuyla buluşan MTSO-EKAV Ekonomi ve Yaşam Dergisi için, Reklam Rezervasyon 0324 502 00 82