SGK’da işvereni rahatlatacak düzenlemeler yolda
Muradi’den ikinci kişisel sergi
>4’te
>2’de
Minik şeflere Avrupa mutfağı anlatıldı >2’de
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Ülkenin gerçek gündemi… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 18 | | YIL: SAYI: 17 310 | SAYI: | 22 298 Mayıs| -6-19 4 Haziran ARALIK 2016 2015
Turizmin hedefinde İskandinav ülkeleri ve Çin var Mehmet Serkan İZOL
MTSO 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi Başkanı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Serkan İzol, Türkiye’nin yanı sıra yurtdışında da tanıtımlara ağırlık vereceklerini ve hedeflerinde İskandinav ülkeleri gibi soğuk bölgelerle Çin pazarı bulunduğunu bildirdi. Mersin’de turizmi geliştirmek adına komite olarak çeşitli çalışmalar yürüttüklerini anlatan 25 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Serkan İzol, önceliklerinin 79 milyon nüfusuyla Türkiye pazarına
kenti tanıtmak olduğunu söyledi. Bu hedef doğrultusunda geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin ünlü 13 seyahat bloggerlarını Mersin’de misafir ettiklerini hatırlatan İzol, “Bu kişiler Mersin’in güzelliklerini kendi sitelerinde paylaştı ve önemli geri dönüşler aldık. Şimdi hedefimizde yurtdışı bloggerlar var” dedi. İskandinav ülkeleri gibi soğuk ülkelerle Çin’de çalışma yürütmek istediklerini bildiren İzol, “Çin, dünyada en çok pasaporta sahip olan nüfus. Ayrıca Çinli turistler yurtdışında turizm adına iyi para harcıyor” dedi. > 7’de
Nakliyeciler Irak vizelerine çözüm istiyor
Teknolojiye gençler damga vuracak
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut'un konuşması Mersinli bir KOBİ'ye ışık tuttu. Firma, kurduğu şirketle 9 yaşından itibaren çocuklara bilgisayar programcılığı eğitimine başladı.
D
ünya ekonomilerinin sanayi 4.0'ı konuştuğu günümüzde Mersin de bu alanda önemli bir adım atarak gerek kod yazılımını gerekse programcılık eğitimlerini küçük yaşlara taşıdı. MTSO Başkanı Şerafettin Aşut'un konuşmalarında sık sık Türkiye'nin teknolojide ilerlemesi adına kod yazma eğitiminin ilkokul seviyesine inmesi gerektiği yönünde yaptığı açıklamalar sonuç getirdi. İlk olarak Milli Eğitim Bakanlığı ilkokullarda kod yazma eğitimi verileceğini
açıkladı, ardından Mersinli girişimciler bir araya gelerek Gifted Coder'ı kurdu. 9-14 yaş aralığındaki çocuklara Scratch, elektronik, web tasarım, android programlama ve 3D printer eğitimi veren firma, geleceğin bilgisayar programcılarını yetiştirmeyi hedefliyor. Günümüz bilgi çağında mesleklerin büyük bir dönüşüme uğradığını anlatan MTSO Başkanı Aşut, yapılan çalışma ile ilgili şu de-
rak’a yönelik vize uygulamasının değişmesi sonrasında bölge için büyük önem taşıyan bu pazarı İran’a kaptırmaya başlayan uluslararası nakliyeciler sıkıntı yaşıyor. Vizelerle ilgili düzenleme bekleyen sektör temsilcileri Kuzey Irak ile Türkiye arasında koridor oluşturulmasını istiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Hasan Büyük, Irak ile ticarette vi-
zelere düzenleme yapılmasını beklediklerini söyledi. Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında Irak’ın Almanya’dan sonra ikinci sırada geldiğini hatırlatan Büyük, Mersin’in de aralarında bulunduğu bölge için ise Irak’ın ihracatta ilk sırada yer aldığını dile getirdi.
OSGEB Mersin Müdürü Danyal Peker, Mersin’in KOSGEB kapsamında verilen destekler açısından Türkiye genelinde ilk 10 il arasında yer aldığını söyledi. Ancak bu başarıyı yeterli bulmadıklarına dikkat çeken Peker, daha çok KOBİ’nin desteklerden faydalanarak ölçek büyütmesini ve gelişmesini istediklerini anlattı. Bu kapsamda destek programlarının tanıtımı için yoğun mesai harcadıklarını vurgulayan Peker, bu yıl özellikle yeni destek
> 7’de
paketi KOSGEB KOBİGEL tanıtımına ağırlık verdiklerini söyledi. Son bir aydır bu yönde çalıştıklarını ifade eden Peker, tüm ilçelerde ayrı ayrı yaptıkları tanıtımlar sonrasında bir ayda 121 proje başvurusu alarak Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans sergilediklerini söyledi. KOSGEB başvurularının artık daha sadeleştirildiğine de dikkat çeken Peker, önümüzdeki süreçte daha fazla firmanın bu desteklerden yararlanacağını tahmin ettiğini söyledi. > 8’de
Aşut: “AB vizyonunu bir medeniyet projesi olarak görüyoruz”
T
ürkiye’nin AB vizyonunu bir medeniyet projesi olarak gördüğünü anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “AB’nin de bu süreci sürekli Türkiye’ye ayar verme aracı olarak değil, Türkiye gibi bir
YAYIN ADI VE SAYFA NO
Scratch, elektronik, web tasarım, android programlama ve 3D printer eğitimleri verdiklerini bildiren Su, henüz çok yeni olmalarına rağmen, projeleriyle 2015 Mersin Üniversitesi Ar-Ge Proje Pazarı'nda Jüri Özel Ödülü aldıklarını anlattı. > 5’te
Irak ile yaşanan sıkıntıların tüm bölge ekonomisini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Büyük, bu konuda düzenleme beklediklerini anlattı.
Mersin, KOSGEB desteğinden yararlanmada ilk 10’da
K
"Tüm dünya bir bilgi ekonomisine doğru geçiş yaparken bilgi iletişim teknolojilerinin ve internetin merkezde olduğu bir ekonomi dünyası ortaya çıkmakta. Bu anlamda kod yazma, geleceğin sanayi devriminin de merkezinde bulunmaktadır. Bu anlamda bu eğitimlerin küçük yaşlarda sanayi kenti Mersin'de başlaması da ayrıca sevindiricidir."
Şirket Ortağı Gökhan Su ise çalışmalarını anlatarak, çocukların analitik düşünme becerilerini artırmak ve sorunları parçalara bölerek çözme yetisi kazandırmak istediklerini söyledi.
Büyükelçi Malefane’den Güney Afrika’ya yatırım çağrısı
Hasan Büyük
MTSO 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
I
ğerlendirmeyi yaptı:
dostu kazanma anlamında bir süreç olarak görmesini arzu ediyoruz” dedi.MTSO evsahipliğinde İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından ‘Türkiye – AB İlişkilerinde Ufuk Turu: Yeni Boyutlar, Yeni Hedefler’ isimli seminer düzenlendi. 5’te
CMYK
Gıda sektörü için heyecan verici pazar: KÜBA S
SCB’nin çöküşünden sonra ekonomisini tarımdan sanayiye kaydıran Küba, gıda ihtiyacının yaklaşık yüzde 80’ini günümüzde ithalatla karşılıyor. Sosyalist rejimde özellikle önem verilen balıkçılık ve hayvancılık önemli üretim kalemleri arasında yer alsa da kanatlı hayvan ithalatı devam ediyor. Buğday, mısır, kümes hayvanlarının etleri ve süt ülkenin başlıca ithal ürünleri arasında yer alıyor. Geçen yıl 6,6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdiği ve bunun yaklaşık yüzde 80’inin gıda ürünleri olduğu düşünülecek olursa, Küba’nın gıda sektörü için heyecan verici bir pazar olduğu söylenebilir. Türkiye’nin Küba ile ilişkileri ise henüz istenilen düzeyde değil. ABD’nin Küba’ya uyguladığı ticari ambargonun bunda önemli rolü
Hisarcıkloğlu: “Türkiye yol haritasını yeniden belirlemeli” >4’te
bulunduğu söylenebilir. Ancak ABD – Küba ilişkilerinde yaşanan pozitif gelişme 3’üncü ülkelerin Küba’ya yapacakları yatırımlar için olumlu bir ortam oluşmaya başladığı sinyali veriyor. Bu durum Türk firmalarının bu ülkede iş yapmasına yönelik yeni fırsatlar yaratacağını düşündürüyor. Küba, dünyada adını purosu ve dansları ile duyuran bir ülke. Puro üretiminde dünyada bir numara ve dünyanın en pahalı puroları bu ülkede üretiliyor. Ayrıca dans ve müzik konusunda da gerçek bir efsane. Salsa, mambo, ça-ça, bolero dans literatürüne kattığı önemli stiller arasında yer alıyor. Ayrıca ülkenin müzik sektörüne kazandırdığı çeşitli enstrümanlar da bulunmakta. Marakas bunların en tanınanları arasında yer alıyor. > 6’da
Öğrenciler Lokum’la Avrupa Birliği’ni öğrendi
>2’de
G
üney Afrika’nın istikrarlı şekilde büyüdüğünü ve geliştiğini anlatan Güney Afrika Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Pule Isaac Malefane, “Biz büyüyen, gelişen, maceracı Türk şirketlerinin Güney Afrika’ya gelip iş yapmasını istiyoruz. Bunun için her türlü desteğe hazırız” dedi. Bir dizi temasta bulunmak üzere Başkatip Jonathan Passmoor ile birlikte Mersin’e gelen Büyükelçi Pule Isaac Malefane, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaretinde ilk olarak Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ile bir araya gelerek kent ekonomisi hakkında bilgi aldı, ardından düzenlenen ülke tanıtım toplantısında Mersinli işadamlarıyla buluşarak ülkesinin yatırım imkanları hakkında bilgi verdi. Passmoor’a ziyaretin-
de Güney Afrika Mersin Fahri Konsolosu Numan Olcar da eşlik etti. İkili görüşmede Mersin ile Güney Afrika’nın ticari ilişkisi hakkında bilgi veren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin ile Güney Afrika arasındaki ticaret hacminin 1 milyon 600 bin dolar civarında olduğunu söyledi. Bunun 1 milyon 300 bin dolarlık bölümünün Mersin’den yapılan ihracat, kalanının ise Güney Afrika’dan ithalat rakamı olduğunu kaydeden Aşut, bu rakamların artırılması gerektiğini dile getirdi. Aşut, Türkiye’nin Güney Afrika’ya ihracatı içinde Mersin’in payının çok fazla olmamasına rağmen, gelen ürünlerin büyük bölümünün ülkeye Mersin Limanı’ndan giriş yaptığını bildirdi. >4’te
Sigorta sektör temsilcileri öğrencilerle buluştu
> 2’de
Güneşin Antik Kenti; Soli-Pompeiopolis
> 3’te
2
YIL: 18 | SAYI: 310 | 22 Mayıs - 4 Haziran 2016 | www.mtso.org.tr
Sigorta sektör temsilcileri öğrencilerle buluştu M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Meslek Komitesi ile Mersin Üniversitesi Erdemli MYO Finans, Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü ortak organizasyonu ile öğrenciler sektör temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda konunun uzmanları öğrencilere; Sigorta Acenteleri Mevzuatı, TOBB Levha Kayıt İşlemleri, acente, broker ve eksper branşları hakkında bilgi verdi.
Bölüm Başkanı Şeyda Kapıkıran’ın girişimleri sonucu düzenlenen organizasyona öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Toplantıya IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Bölge Müdürü Mehmet Turgay Yılmaz, MTSO Meclis Üyesi ve Sigortacı Ahmet Akbaş, MTSO Meslek Komiteleri Uzmanı Murat Korkmaz ve Sigorta Eksperi Mehmet Karadaş konuşmacı olarak katıldı.
Mersin Üniversitesi Erdemli MYO Finans Bankacılık ve Sigortacılık
Toplantıda Mehmet Turgay Yılmaz brokerlik mesleği hakkında öğrenci-
lere bilgi vererek nasıl broker olunacağını ve brokerlerin neler yaptığını anlatıp sektörün durumu hakkında bilgi verdi.
Ahmet Akbaş, sigorta acenteliği mesleğine başlama hikayesini öğrencilerle paylaşarak sektörün dünü ve bugününü özetleyip gelecek vizyonu çizdi. Akbaş, sigorta acenteliğinin olumlu ve olumsuz yanlarına değinirken Murat Korkmaz ise, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu ve Sigorta Acen-
teleri Yönetmeliği hakkında bilgi verdi. Konuşmasında yönetmelik gereği, Sigorta Acenteliği yapabilmek için gereken şartları anlatan Korkmaz, TOBB Levha Kayıt işlemlerine değindi. Toplantıda Mehmet Karadaş ise eksperlik mesleği boyunca yaşadığı deneyimlerini paylaştı. Nasıl eksper olunacağı hakkında bilgi veren Karadaş, eksperlerin ne iş yaptığı ve hasar durumunda yapılanlar hakkında öğrencileri bilgilendirdi.
Öğrenciler Lokum’la Avrupa Birliği’ni öğrendi M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) bünyesinde yer alan Mersin Avrupa Birliği (AB) Bilgi Merkezi, 9 Mayıs Avrupa Günü etkinlikleri kapsamında anaokulu öğrencilerini ihmal etmedi. Miniklerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikle, Mersin AB Bilgi Merkezi tarafından “Lokumla Avrupa’ya” sunumu gerçekleştirildi ve AB’nin temel değerleri ve üye ülkelerin tanıtımı eğlenceli oyunlarla aktarıldı. Çocukların Avrupa Birliği’ni daha iyi anlamaları ve bilgi sahibi olmaları için, Birlik ve temel değerlerine ilişkin masal formatında kurgulanarak yayınlaştırılan ve ‘Lokum’ adlı karakterin dilinden anlatılan bilgiler, sunumda da yine “Lokum” karakteri kullanılarak anlatıldı. Anaokulu öğrencileriyle bir araya gelen Mersin AB Bilgi Merkezi, öğrencilere eğlenceli bir sunum gerçekleştirdi. Sunum, çocuklar tarafından ilgiyle
izlendi. Sunum sonunda öğrencilere, Avrupa Birliği’ni ve AB ülkelerini tanıtan “Lokumla Avrupa’ya”, “Gönüllü Lokum”, “Lokum Yenilik Peşinde”, “Lokum Tatilde”, “Lokum’un Çeşitlilik Koleksiyonu” kitaplarının yanı sıra çanta, kalemlik, rüzgar gülü gibi hediyeler dağıtıldı.
MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, MTSO bünyesinde bulunan Mersin AB Bilgi Merkezi’nin, yapılan genel bilgilendirmelerin yanı sıra, öğrencilere verilen önem neticesinde, okul öncesinden üniversiteye kadar her yaş grubunda bulunan öğrencileri Avrupa Birliği konusunda bilgilendirmek için yıl
içerisinde çok çeşitli ve farkındalığı artırıcı faaliyetler organize ettiğini ve bu anlamda Mersin AB Bilgi Merkezi’nin oldukça aktif olduğunu dile getirirken, Mersin AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Benin Dumani ise eğitimin önemine vurgu yaparak, eğitime yönelik tüm faaliyetleri önemsediklerini söyledi.
Minik şeflere Avrupa mutfağı anlatıldı M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Avrupa Birliği Bilgi Merkezi, 9 Mayıs Avrupa Günü’nü ilköğretim öğrencileriyle kutladı.
Düzenlenen etkinlik kapsamında anneleri için pizza ve kurabiye pişiren minik şefler, bir yandan Avrupa mutfağını tanırken diğer yandan da doyasıya eğlendi. Bu yıl Anneler Günü’yle birleştirilen 9 Mayıs Avrupa Günü, Türkiye’de 20 ilde düzenlenen etkinliklerle kutlandı. Bu kapsamda MTSO
AB Bilgi Merkezi, 9 Mayıs Avrupa Günü’nde düzenlediği etkinlikle ilköğretim öğrencilerini İtalyan Şef Daniel Evangelista ile buluşturdu. Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi Uygulama Mutfağı’nda düzenlenen etkinlikte öğrenciler, Şef Daniel eşliğinde anneleri için pizza ve kurabiyeler pişirdi. İlköğretim öğrencilerinin workshop’a ilgisi yoğundu. İlk olarak Şef Evangelista’dan İtalyan yemek kültürü üzerine bilgi alan öğrenciler daha sonra mutfağa geçerek öğrendikleri tariflerin uygulamasını yaptı.
Muradi’den ikinci kişisel sergi M ersinli fotoğraf sanatçısı ve sigortacı Hulki Muradi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde ikinci kişisel sergisini açtı. Ödüllü sanatçı sergi açılışı öncesinde sanatseverlere ‘Bencil genle savaş’ isimli sunum gerçekleştirerek, otizmli oğlunun hastalıkla mücadele hikâyesini paylaştı. MTSO Sanat Galerisi’nde açılışı gerçekleşen sergiye, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı İbrahim Kiper, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver, Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Alper Gürsoy ve Enis Gürbüz Hekimoğlu, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ali Fuad Budur, Genel Sekter Abdülkadir Dölek, Genel Sekter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, Hukuk Müşaviri Dilek Kurtuluş Zubaroğlu, MTSO Sanat Galerisi Sorumlusu Seda Şahbaz ve çok sayıda sanatsever katıldı. İlk sergisini Çin’de sergileyen sanatçı, ikinci ve Türkiye’deki ilk sergisini Mersin’de açtı. 17 eserin yer aldığı sergi açılışı öncesinde sanatseverlere ‘Bencil genle savaş’ isimli sunum gerçekleştiren sanatçı, otizmli oğlunun hastalıkla mücadele hikâyesini paylaştı. Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği sergi, büyük beğeni topladı. Fotoğrafı, ‘anlatmanın bir başka biçimi’ olarak betimleyen Sanatçı Hulki Muradi, fotoğraf çekerken amacının, insanlara görmedikleri yaşamları aktarmak, gidemedikleri yerlere götürebilmek ve göremedikleri kesitleri göstermek olduğunu söyledi. Hayatını aile mesleği olan sigortacılık sektöründe kazandığını ifade eden Muradi, fotoğrafa
u yıl dördüncüsü gerçekleştirilen ve Türkiye genelinde yüzlerce kurumu bir araya getiren Dragon Festivali Mersin ayağında da renkli görüntülere sahne oldu. Aralarında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile kamu kurumlarının da yer aldığı takımlar, denizde kıyasıya rekabet etti. HSB Grup tarafından Mersin Limanı yakınlarında düzenlenen Mersin Dragon Festivali 2016’ya yaklaşık 40 kurum ve 50 firma katıldı. 16 kürekçi 1 davulcudan oluşan takımlar, birincilik için yarıştı. Festival, bir taraftan kurum temsilcilerinin
Horizon 2020 eğitimleri başlıyor H nin olması eğitimi takip edebilmeleri adına önem taşıyor.
• Uygulama çalışması: proje ön planı oluşturma; ortak arama – bulma
Eğitim içeriği
2. Gün: 01 Haziran 2016, Çarşamba (09:30 – 17:00)
1. Gün: 31 Mayıs 2016, Salı (09:30 – 17:00) • Ar-Ge faaliyetlerine sağlanan fonlar ve genel kavramlar • H2020 Programı: genel çerçeve ve temel kurallar • H2020 kapsamında çağrı takibi ve proje fikrinin oluşturulması • Uygulama çalışması: çağrı dokümanlarının incelenmesi ve ilgili çağrı başlığının seçilmesi • Konsorsiyumun oluşturulması; örnek projelerin incelenmesi
CMYK
“Deklanşör sesi beni mutlu ediyor” “Deklanşör sesi kimi zaman beni alıp o karenin içine taşıyor, kendimi mutlu hissediyorum” sözleriyle fotoğrafa olan bağlılığını dile getiren Hulki Muradi, yaşadığımız anın çok değerli olduğunu vurguladı. Fotoğraf çekerken bir tarzının olduğundan da bahseden Muradi, fotoğrafı projeler oluşturarak çekmeyi tercih ettiğini belirtti. Özellikle topluma bir takım şeyleri anlatmakta yararlı olduğuna inandığı projeleri olduğuna değinen Muradi; “Çalışan Çocuklar, İnanç, Hamam, Bencil Gen, Eski Meslekler, 100 Yüz, ‘Torakçılar- İsli, Sisli Yaşamlar’, +1400 sürekli olan ve geliştirdiğim çalışmalarım arasında” dedi. 2013 yılında, Cumhuriyet Gazetesi’nin geleneksel olarak her yıl düzenlediği 67. Yunus Nadi Fotoğraf Ödülü’nü kazandığını belirten Muradi, bu ödülün hayatında bir dönüm noktası olduğunu söyledi. 2 Haziran’a kadar açık kalacak olan sergi hafta içi, 08.30 – 18.00, Cumartesi günleri ise 10.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Akdeniz´de dragon rüzgarı B
orizon 2020 Programı, , Avrupa’nın küresel rekabet edebilirliğini güçlendirmeyi amaçlayan70 milyar Avro’luk bütçeye sahip Horizon 2020 Programı için eğitimler başlıyor. 2007-2013 döneminde yürütülen AB 7. Çerçeve Programı’nın devamı olan bu program sayesinde, Avrupa’da yeni büyüme ve istihdam olanaklarının yaratılması hedefleniyor. Horizon 2020 Araştırma ve Yenilik Çerçeve Programı ile araştırmanın güçlendirilmesi, yeniliğin teşvik edilmesi ve bilim insanları ile KOBİ’lerin ve büyük ölçekli sanayi şirketlerinin AB destekli projeler için fon almasının kolaylaştırılması planlanıyor. Program sanayi firmalarını, ar-ge yöneticileri ile proje sorumluları ve araştırmacıları kapsıyor. Eğitimin dili Türkçe olsa da eğitim sırasında İngilizce web siteleri ve dokümanlar da kullanılacağı için katılımcılarımızın İngilizce bilgileri-
olan merakının oldukça eskiye dayandığını ve ilk makinesini 18-19 yaşlarında hediye olarak aldığını belirtti. “Fotoğraf yaşamın her anında bana yoldaşlık ediyor” diyen Muradi, “Yüzdesi nedir derseniz bir oran vermem çok mümkün değil. Çünkü işimde ve özel hayatımda farklı bir bakış geliştirmemde çok faydalı oldu. Sabırlı olmayı ve bir kez daha düşünmeyi öğretti bana. Fotoğrafa bir yaşam aracı ve felsefesi olarak bakıyorum” diye konuştu.
• Proje başvuru dokümanının incelenmesi ve başvuru süreci ile ilgili önemli noktalar • Uygulama çalışması: çalışma gruplarının proje sunumlarını hazırlaması • Değerlendirme süreci • Uygulama çalışması: çalışma gruplarının proje sunumları • Bütçenin oluşturulması • Müzakere süreci ve projenin başlaması
bir arada eğlenerek kaynaşmasını sağlarken diğer taraftan çalışanların birlikte hareket edip takım başarısı sağlamalarına katkı koymayı hedefledi. Yarıştan önce tek tek sahneye davet edilen takım kaptanları, yarış öncesi takımlarını motive etti.Öte yandan festival kapsamında gerçekleştirilen salsa gösterisi, kostüm yarışması ve dans partisinde ise katılımcılar eğlenceli dakikalar yaşadı. Türkiye genelinde birçok şehirde düzenlenen Dragon Festivali, 2 gün süren müsabakalarla sona erdi. Yarışlar sonunda anneler günü mesajı nedeniyle MTSO’ya sosyal mesaj ödülü verildi.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır.
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 18 | SAYI: 310 | 22 Mayıs - 4 Haziran 2016 | www.mtso.org.tr
Ülkenin gerçek gündemi… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
T
ürkiye olarak son 50 yılımız siyasetin ve siyasetin çözümleri yerine onun yarattığı sorunların gündem oluşturduğu, milletçe gerçek dertlerimiz yerine siyasetin peşinde zamanımızı tükettiğimiz bir dönem yaşadık. 1980 sonrası bir ekonomik kalkınma ve demokratikleşme dönemi yaşadığımız, dışa açılım yılları ve liberal ekonominin dönüştürücü süreci olan Özal dönemi ve 2002 seçiminden sonra iktidara gelen ve 2008’e kadar ülke ekonomisinde özellikle kamu maliyesinin disipline edildiği, İMF borcunun ödendiği ve AB üyelik sürecinin hızlanmasından çevre ülke ilişkilerine kadar önemli bir devrimin yaşandığı AK Parti dönemi hariç tutulursa – ki bu dönemlerde ülke gerçek sorunlarına odaklanmayı başarmıştı ve büyümede rekorlar kırılmıştı- bu iki dönem dışında, ülkemiz ne yazık ki yine siyasetin ayrıştıran ve ülkenin gerçek sorunlarının çözümüne engel olan yönü ile yerinde saymaya başladı. 2008 yılını özellikle vurguladım; çünkü küresel finans krizinin başlangıcı olan bu dönemin olumsuz etkileri ve Arap Baharı’nın başlamasının yarattığı olumsuz etkiler elbette tamamen bizim elimizde olan bir şey değildi. Ama en azında bu sorunların etkilerinden korunmaya çalışırken iç siyaseti bu kadar bozmayabilirdik. Ekonomiyi bu kadar alt sıralara atmayabilirdik. Bu noktada tek suçlu aramanın gerçekçi ve doğru olmadığını biliyor ve iktidar kadar muhalefet partilerinin de bu noktada sorumlu olduklarını ifade etmek istiyorum. Çünkü bu ülke topyekun bir başarı elde edecekse, etmek istiyorsa, milletin temsilcisi olan yüce meclisin ortak paydalarda
buluşmayı başarabilmesi gerekiyor. Bu sadece bir partinin sorumluluğu olamaz. Her partinin kendi kuruluş felsefesine göre bir kırmızı çizgisi olabilir, bu demokrasinin gereğidir ve saygı duyuyoruz. Ancak, ülkenin demokrasiden eğitime, ekonomiden yargıya, sağlıktan sosyal huzur ve güvenliğe kadar her aşamasında bir gelişme arzu ediliyorsa, hiç olmazsa bu konuları siyaset kavgasının malzemesi değil, bilim ve bilgi ile çözülmesi gereken konular, ortak paydalar olarak görülmesini diliyoruz. “Kısa süreli çözüm değil, uzun vadeli yatırım gerekli” Bu anlamda kısa süreli çözümler yerine uzun vadeli yatırımların –ki bunun başında eğitim geliyor- daha çok önemsenmesini, ülkenin sadece birkaç yılını değil, geleceğini kurtaracak ve kurgulayacak köklü çözüm, plan ve stratejilere ağırlık verilmesini ve bunları yaparken de kesinlikle siyaset üstü hareket edilmesini, odak noktasının bilim olması gerektiğini düşünüyoruz. Uzun vadeli, köklü çözümler anında sonuç vermediği için siyaseten çoğu zaman birincil konular değildir, o an önemsenmez, dikkat çekmez ama ülkenin gelişmesi bunlara bağlıdır. İşte size bazı rakam ve bilimsel tahminler: Nobel Ödüllü Türk Bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar diyor ki; “ Bilim alanında özellikle kızlarımıza ihtiyacımız var. Eğer kızlarımızı okula göndermezsek, iyi bir eğitim vermezsek gelecekte iş gücümüzün yarısını kaybedeceğiz.” Bir ülkenin ekonomisi için, hele hele bizim gibi doğal zenginliği olmayan, üretmekten başka bir yolu olmayan bir ülke ekonomisi için daha vahim
ne olabilir, çözülmesi bundan daha önemli ne gibi bir sorun olabilir? Eğitimciler, sosyal bilimciler diyor ki; Orta okul ve liseye giden mevcut kız öğrenci sayısını sadece %1 arttırmak ülkede kişi başına düşen milli geliri %0.3 arttırıyor. Bu işe yatırım yapmanın yararlarını konuşmaya gerek var mı? Peki, bizdeki durum nedir? Türkiye, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre 142 ülke arasında 125’inci sırada. Okuma- yazma bilmeyen kadın sayısı, okuma-yazma bilmeyen erkek sayısından beş kat daha fazla. Nüfusunun yarısını cahil, eğitimsiz ve mesleksiz bırakan bir toplum sizce 50 yıl içinde nereye gider? Okullardan mezun olan kadın sayısı erkek sayısına göre oldukça düşük. Erkeklerin şu an ülkemizde ekonomiye katılım oranı % 70, kadınların % 30. Girişimci sayısında bu durum daha da vahim. Eğitim seferberliğinde Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki o büyük coşku yeniden oluşturulmalıdır. Bu ülke küllerinden eğitimle doğdu ve eğitimin birincil madde olduğu günlerde büyük dönüşümler yaşadı.
na rağmen tüm mesaisini ülkenin eğitim sorunlarına harcayacağını söyledi. Bilim, fen ve matematik eğitimlerinin ABD’nin en ücra köşesine kadar ulaştırmadan ABD’nin büyüyemeyeceğini ifade etti. Dünya devi ABD, eğitimi merkeze alacak politikalar üretmeye çalışırken, bizim gibi gelişen ve hedefleri olan bir ülkenin birincil konusu terör olamaz. Böyle bir mesaj verilemez ve toplumda böyle bir algı yaratılamaz. Bir terör örgütü veya ülkemiz üzerinde oynanan dış destekli bu politikalar ülkemize gerçek gündemini, bizi geleceğe taşıyacak olan gündemi unutturmamalıdır. Yoksa onların tuzağına düzeriz. Onlar zaten terör birinci gündem olsun ki, Türkiye eğitimle, yüksek teknolojiyle uğraşmasın istiyor. Türkiye ekonomisi kalkınmasın istiyor. Evet, terör dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi bizde de bir sorundur ve devletin gereken birimleri bu terörle mücadelesini milletin desteği ile verdi, veriyor, verecek… Ancak bu ülkenin en temel ve birinci sorunu eğitimdir. Bizi yeni yüzyıllara taşıyacak olan şey eğitimdir. Unutmayın savaşla yıkılan Türk devleti yoktur ama bilimden, bilgiden, eğitimden uzak kalmanın bize ödettiği bedelleri anlamak için çok eskiye bakmaya gerek yok.
üretim dünyası yaratıyor. Tüm bu gelişmeler yeni çalışan profili gerektiriyor. İşler değişiyor. Ünlü Fransız Ekonomist Pikkety, ‘21. YY’da Kapital’ adlı kitabında diyor ki; “Geçtiğimiz yüzyılın mesleklerinin % 50’si bugün yok oldu, önümüzdeki 20 yılda bu gün bilinen mesleklerin yarısı yok olacak”. İş gücümüz buna hazır mı? Eğitime yöne verenler bu projeksiyonlara göre tedbir alıyor mu? Yok olan mesleklerin yerine yeni meslekler geliyor. Meslek liseleri, üniversiteler buna göre yeni bölümler açıyor mu? Artık ekonomi multi-disiplin bir şekil alıyor. Yani, birden fazla alanda bilgi sahibi olan insanlar, esnek ve değişim gösterebilen becerideki insanlar gelecekte söz sahibi olacak, iş bulacak. Uzmanlar gençlere farklı alanlarda eğitim almalarını, yüksek lisanslarını başka alanlarda yapmalarını öneriyorlar.
Türkiye’deki kız öğrenciler, dünyanın prestijli sınavları olan PİSA, ve TIMMS gibi sınavlarda, fen ve matematik yetenekleri bakımından uluslararası seviyeden oldukça gerideler. İşte bu konu ancak uzun vadeli, köklü çabalar, stratejiler gerektiriyor. Bu işi birincil konu haline getirmek gerekiyor. ABD Başkanı Obama yakında görevinden ayrılacak olması-
“Geleceğe yönelik tedbir alıyor muyuz?”
Velhasıl, dünyanın ilk on ekonomisi olma hedefimiz varsa, milli gelirde 20 bin doları yakalama hedefimiz varsa, kaliteli bir insan kaynağıyla, kaliteli bir demokrasiyle, birbirini anlayan eğitimli bir toplum yaratma hayalimiz varsa, girişimci, yaratıcı, kadını ve erkeğiyle ülkeyi kalkındırma hedefimiz varsa; bunun tek yolu eğitimdir. Bu iş halledilmezse terör de bitmez, siyasi kavgalar da, fakirlik de…
Dünya yeni bir imalat devrimi yaşarken, merkezinde internetin olduğu, üç boyutlu yazıcı ve tarayıcının olduğu yeni bir imalat devrimi yaşanırken, öte yandan Sanayi 4.0 denen yeni bir endüstri devrimi geliyor. Robotik üretim ve hizmetler yeni bir
Bundan dolayı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak kendi çapımızda, kendi bütçemize ve gücümüze göre eğitimi odak noktası yapmaya, eğitim projelerine devam edeceğiz. Mersin hayal ettiği sıçramayı eğitimle başaracaktır.
Bizans İmparatorluğu döneminde de işlek bir liman olan Soli, M. S. 528 yılında, tarihe Büyük Antakya depremi olarak geçen ve çok şiddetli olan deprem sonunda büyük oranda yıkıldı ve sonrasında da terk edildi.
lardan bugün 41’i ayakta. Sütun başlıklarından bazıları figürlüdür. Bazı sütunların yazıtlarından, caddeye bakan konsolların, Roma imparator ya da üst düzey yöneticilerinin büstlerini taşıdığı anlaşılmakta. Son yapılan kazılarda ortaya çıkan mermer heykeller, bu durumu kanıtlayan en önemli buluntular arasında.
muş durumdadır.
“Birinci konu terör değil, eğitim olmalı”
Güneşin Antik Kenti; Soli-Pompeiopolis A
kdeniz’in parlayan yıldızı Mersin, günümüzde olduğu gibi geçmişte de insanların hem ticaret yapmak hem de yaşamak için tercih ettiği yerlerin başında geliyor. Kilikya’nın da önemli bir bölümünü oluşturan Mersin, günümüzde olduğu gibi geçmişte de bir liman kentiydi. Ancak o yıllarda şu an sahip olduğu limanla değil, bugün Mezitli/Viranşehir’de bulunan Soli Antik Kenti’ne ait limanlıyla ünlüydü. Limanın sa-
hipleri ise Soli-Pompeiopolis Antik Kenti sakinleriydi. Soli, Mersin’in belki de en eski yerleşim yerlerinden biri. Antik liman kenti olan Soli-Pompeiopolis’in tarihi hakkında bilinenler ise maalesef oldukça az. M.Ö. 700 yılları civarında Rodos Adası’ndan gelen Dorlar tarafından kurulduğu sanılıyor. Soli’de bulunduğu öne sürülen ve bugün Berlin Staatliche Museen’de bulunan Luwice yazıtlı mühürler ve silahlar, Orta
YAYIN ADI VE SAYFA NO
Tunç Çağı’na ait tarihleniyor. Filozof Chrysippos ile matematikçi ve astronom Aratos’un M.Ö. 3’üncü yüzyılda burada yaşadığı sanılmakta. Latince Soli, güneş anlamına geliyor. Günümüzde Soli adına birçok etkinlik düzenlenmekte olup, aynı zamanda yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde düzenlenen birçok etkinliğe de evsahipliği yapmaktadır. Özellikle kent ile özdeşleşen Uluslararası Mersin Müzik Festivali’nin konserlerine
evsahipliği yapan önemli tarihi mekanların başında Soli gelmektedir. Bu yaz, Güneşin Antik Kenti Soli-Pompeiopolis’i keşfetmeye siz de davetlisiniz. Soli’nin tarihi Soli kentinin, MÖ 700 yılları civarında Rodos Adası’ndan gelen Dorlar tarafından kurulduğu sanılıyor. Dorların Güneş tanrısına taptıkları için
CMYK
güneş anlamına gelen ‘Soli’ ismini koydukları düşünülüyor. Ancak Soli-Rodos ilişkisi sürekli olmuyor ve kent, büyük ölçüde özerk olarak, kısa zamanda Anadolu’nun Akdeniz sahilindeki en işlek limanlarından biri konumuna yükseliyor. Pers Savaşları sonrasında Soli, Perslere bırakılıyor. Ancak Pers egemenliği döneminde de kentin özerkliği korunuyor. Daha sonra kent, İskender tarafından Makedonya İmparatorluğu’na, İskender’den sonra ise Selevki İmparatorluğu’na bağlanıyor. Güçlü bir donanması olan Selevki İmparatorluğu döneminde kent, liman olarak gelişimini sürdürüyor. Fakat Selevki İmparatorluğu’nun zayıflama döneminde kent istikrarsız bir dönem yaşıyor ve sık sık el değiştiriyor. Hatta Ermeni İmparatoru Tigranes II tarafından yakılıp yıkılıyor. Selevki İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra, Anadolu’nun bütün Güney kıyıları korsan barınağı oluyor ve korsanlar Roma’ya kadar uzayan seferler yapıyor. Roma İmparatoru Jül Sezar, hem korsan barınaklarını ortadan kaldırmak hem de kendisine rakip gördüğü Pompey’i başkentten uzaklaştırmak için korsanlara karşı büyük bir sefer düzenliyor. Komutanlığa atanan Pompey’e sade denizde değil, kıyı bölgelerinde de büyük yetkiler veren bir yasanın çıkartılmasını sağlıyor. Pompey, bugünkü Mersin ili sahillerinde yaptığı bir sefer sonunda bütün korsan barınaklarını yok etse de af dileyen korsanlara anlayışlı davranarak, Soli’yi affa uğramış korsanların kenti ilan ediyor. Pompey, yıkılmış kenti onartarak kente kendi adını veriyor. Kent, o zamandan sonra Pompeiopolis olarak anılıyor.
19. yüzyılda Soli’ye gelen Avrupalı gezginler kentte, tiyatro, tapınak, hamam gibi yapıların ve nekropolisin bulunduğundan söz eder. Günümüzde ise Soli, yerleşim alanlarının ortasında kalmıştır. Arkeolojik bulgular Bugün sit alanı içerisinde olan Soli’de, 41 adet dev sütun mevcut. Yol boyunca uzanan bu sütunların deprem öncesi toplam sayısının 200 olduğu tahmin edilmekte. Bu sütunlardan 33 tanesi Korint tipi başlığa sahip. Ayrıca bir hamam ve su kemeri kalıntısı mevcut. Antik Çağ Limanından kalmış belki de en önemli eser ise, dalgakırandır. 2003 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Remzi Yağcı başkanlığında devam eden kazı çalışmaları sırasında topraktan çıkarılan çeşitli eserler, Mersin Müzesi’nde teşhir edilmekte. Soli Antik Liman Kenti kalıntıları başlıca üç bölümde incelenmektedir: Sütunlu Cadde 200 tane olduğu bilinen sütun-
Soli Höyük 22 metre yüksekliğinde ve 300 metre çapında. Tepe üzerinde yapılan yüzey araştırmalarında Erken Demir Devri’nden, Roma Dönemi’ne kadar tarihlenen seramik parçaları bulunmuş. Yürütülen kazı çalışmalarında mimari buluntuların yanı sıra çok sayıda seramik kırıkları, kandiller, dokuma ağırlıkları ortaya çıkarılmış. Antik Liman Kalıntılarının bir bölümü günümüzde de görülebilen liman, birbirinden 200 metre aralıklarla düzenlenmiş iki dalgakırandan oluşmakta. Bunlardan batıdaki daha iyi korun-
Roma Hamamı Soli’de günümüzde varlığını sürdürebilen kalıntılardan birisi de Roma Hamamı’dır. Bu yapıdan da günümüze sadece birkaç duvar parçası kalmış.Soli-Pompeiopolis’i ziyaret eden ünlülerden birisi de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür. 21 Mayıs 1938’de Mersin Valisi Ruknettin Nasuhioğlu ve Belediye Başkanı Mithat Toroğlu refakatinde gittiği Pompeiopolis Sütunlu Caddesi, Atatürk’ün ziyaret ettiği en son ören yeridir. Nasıl gidilir? Neolotik, Helenistik ve Roma dönemleri gibi birçok medeniyetin izlerini taşıyan Soli, Mersin’in merkez ilçesi Mezitli’nin Viranşehir semtinde yer alır. Belediye otobüslerinin de önünden geçtiği, ulaşımı çok kolay, şehir içinde yer alan önemli bir tarihi açık hava müzesi olarak değerlendirilebilir. A.Hikmet AVCI
4
YIL: 18 | SAYI: 310 | 22 Mayıs - 4 Haziran 2016 | www.mtso.org.tr
Büyükelçi Malefane’den Güney Afrika’ya yatırım çağrısı Güney Afrika’nın istikrarlı şekilde büyüdüğünü ve geliştiğini anlatan Güney Afrika Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Pule Isaac Malefane, “Biz büyüyen, gelişen, maceracı Türk şirketlerinin Güney Afrika’ya gelip iş yapmasını istiyoruz. Bunun için her türlü desteğe hazırız” dedi. Bir dizi temasta bulunmak üzere Başkatip Jonathan Passmoor ile birlikte Mersin’e gelen Büyükelçi Pule Isaac Malefane, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaretinde ilk olarak Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ile bir araya gelerek kent eko-
nomisi hakkında bilgi aldı, ardından düzenlenen ülke tanıtım toplantısında Mersinli işadamlarıyla buluşarak ülkesinin yatırım imkanları hakkında bilgi verdi. Passmoor’a ziyaretinde Güney Afrika Mersin Fahri Konsolosu Numan Olcar da eşlik etti.
İkili görüşmede Mersin ile Güney Afrika’nın ticari ilişkisi hakkında bilgi veren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin ile Güney Afrika arasındaki ticaret hacminin 1 milyon 600 bin dolar civarında olduğunu söyledi. Bunun 1 milyon 300 bin dolarlık bölümünün Mersin’den
yapılan ihracat, kalanının ise Güney Afrika’dan ithalat rakamı olduğunu kaydeden Aşut, bu rakamların artırılması gerektiğini dile getirdi. Aşut, Türkiye’nin Güney Afrika’ya ihracatı içinde Mersin’in payının çok fazla olmamasına rağmen, gelen ürünlerin büyük bölümünün ülkeye Mersin Limanı’ndan giriş yaptığını bildirdi. Görüşme sonrasında düzenlenen ülke tanıtım toplantısında Güney Afrika hakkında bilgi veren Büyükelçi Pule Isaac Malefane şunları söyledi:
“Güney Afrika ve Türkiye ticari ilişkiler açısından büyük potansiyele sahip iki ülke. Bu potansiyeli geliştirmek de bizim elimizde. Şu anda iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1,4 milyar dolar civarında. Ancak bu gerçekten ulaşabileceğimiz rakamların çok altında. Güney Afrika ekonomisi bağımsızlığımızı kazandıktan sonra yüzde 84 büyüdü. Bizim istikrarlı hükümetimiz, dünya kalitesinde altyapımız, iyi bir tüketici pazarımız, yatırımcı dostu ekonomimiz, sağlam ve gelişmiş mali yapımız bulunmakta. Güney Afrika’da yerleşik 200’den fazla Türk şirketi 1.4 milyar dolarlık ticaretten pay alıyor. Eğer ekonomi-
lerimizdeki potansiyeli avantaj olarak kullanırsak bu rakam kesinlikle büyüyecektir.” Daha çok çalışmak gerektiğini vurgulayan Malefane, birlikte yeni bir maceraya başlamak için daha çok fırsat yaratılması gerektiğini söyledi. Bazı şirketlerin Güney Afrika’daki fırsatları görerek cesurca inisiyatif aldığını kaydeden Malefane, şu anda o şirketlerin bu fırsatlardan yarar-
landığını ve daha fazla şirketi beklediklerini dile getirdi. Güney Afrika Büyükelçiliği Başkatibi Jonathan Passmoor ise Dünya Ekonomik Formu’nun Global Rekabetçilik Endeksine göre Güney Afrika’nın cesaretlendirici bir ekonomik ortama sahip olduğunu kaydetti. Tüm göstergelerde Güney Afrika’nın ilk üçte yer aldığını açıklayan Passmoor, “Bu göstergeler bir işadamı
olarak ülkemizde her zaman yatırımlarınızın da işinizin de korunacağını gösterir” dedi. Ardından ülkelerindeki enerji yatırımları hakkında bilgi veren Passmoor, devletin özellikle güneş enerjisi konusunda yapılan yatırımları desteklediğini anlattı. Passmoor Enerji Bakanlığı’ndan bu alandaki yeni ihaleler hakkında bilgi alarak Mersinli işadamları ile paylaşabileceğini bildirdi.
SGK’da işvereni rahatlatacak düzenlemeler yolda
S
osyal Güvenlik Haftası çerçevesinde Mersin SGK İl Müdürü Mehmet Gülpak, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı (MTSO) ziyaret etti.
Ziyarette sosyal güvenlik alanında yeni düzenlemeler yapılacağını anlatan Gülpak, sigortalı ve emeklileri kapsayacak çalışmaların işvereni ra-
hatlatılacağını dile getirdi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver, Yönetim Kurulu Üyeleri Fuad Budur, Ekrem Sağlam, Enis Hekimoğlu, Ufuk Maya ve İbrahim Zeper ile birlikte Mersin SGK İl Müdürü Mehmet Gülpak’ı kabul etti. Ziyarette bu yıl Sosyal Güvenlik Reformu’nun çıkışının 10’uncu yılı olduğunu anlatan Gülpak, önümüzdeki süreçte bu alanda yeni düzenlemeler yapılacağını bildirdi. “Sigortalı ve emeklilerle ilgili bir takım yenilikler olacak ve hazırlanan
çalışma önümüzdeki aylarda Meclis’e sevk edilecek” diyen Gülpak, bu konuda ciddi hazırlıklar yapıldığını dile getirdi. Özellikle teşviklerin uygulanmasıyla ilgili bir hazırlık süreci olduğunu bildiren Gülpak şunları söyledi: “Sahada karşılaştığımız, zaman zaman bize serzeniş olarak gelen bazı sıkıntıların çözümü olacak düzen-
lemeler üzerinde çalışma yapılıyor. Bu konuyla ilgili komisyon da kuruldu. Bu komisyon içinde taşrada görev yapan daire başkanları ve genel müdürler var. Çalışmalar İstanbul’da yapılıyor. Karma bir komisyon oluşturulması ve sahada çalışan kişilerin de bu komisyon içinde yer alması çok önemli. Merkez teşkilatı doğal olarak uygulamadan uzaklaşıyor. Merkez ve taşra
teşkilatı bir arada çalıştığı zaman her iki tarafın da ihtiyaçlarına çözüm üretilebiliyor.” Gülpak, özellikle teşvikler konusunda yapılacak düzenlemelerin çok sayıda personel çalıştıran firmaları büyük ölçüde rahatlatacağını vurguladı. İş dünyasında yaşanan sıkıntıların dile getirildiği görüşme toplu fotoğraf çekilmesiyle sona erdi.
Hisarcıkloğlu: “Türkiye yol haritasını yeniden belirlemeli” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin bugüne kadar başarı hikayesi yazdığını ancak aynı yöntemle önümüzdeki süreçte büyümenin mümkün olmayacağını söyledi. Yeni bir yol haritası belirlenmesi gerektiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Millete daha parlak bir gelecek kazandırmak için, ülkemizin yıldızını yeniden parlatmalıyız. Reel sektöre yeniden heyecan vermeliyiz” dedi. TOBB 72. Genel Kurulu ‘Türkiye Hepimizin’ sloganı ile yapıldı. Toplantıda konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ekonomiden, teröre, yeni anayasadan, teşvik sistemine ihracata kadar çok sayıda konuda önemli mesajlar verdi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası delegeleri Genel Kurul’a yoğun ilgi gösterdi. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde düzenlenen Genel Kurul’a CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfekçi, Maliye Bakanı Naci Ağbal, İçişleri Bakanı Efkan Ala gibi çok sayıda bakan, büyükelçiler, Oda ve Borsa Başkanları ile delegeler katıldı. Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcık-
lıoğlu, ilk olarak ekonomiyi değerlendirdi. Küresel rekabetin giderek arttığını, gelişmiş, zengin ülkelerin dahi bu rekabetten geri kalmamak adına yeni ittifaklar kurduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “ABD bir taraftan AB ile yeni ticaret girişimi başlatıyor diğer taraftan yükselen Asya Pasifik ülkeleriyle ekonomik işbirliği yapıyor. AB, pazar alanını genişletmek için son 5 yılda 21 ülke ile serbest ticaret anlaşması imzaladı. Çin, Afrika’ya büyük açılım başlattı. Hem Afrika pazarına yerleşiyor hem de maden kaynaklarının ve geniş arazilerinin kullanım haklarını alıyor. Almanya’nın başını çektiği sanayi ülkeleri yeni endüstri devrimi üzerinde çalışıyor. Çin ve Kore bu alana büyük yatırım yapıyor. Gelişmekte olan ülkeler ise daha fazla yatırım çekebilmek için sürekli reform yapıyor. Mevzuatlarını yatırımcı dostu haline getiriyor. İş yapma endekslerini düzeltiyor. Türkiye, son yıllarda müthiş başarı hikayesi yazdı ama artık aynı yöntemlerle büyümeyi sürdürebilmek, hatta yerimizi koruyabilmek mümkün değil. Yol haritamızı belirleyip her gün bir adım daha ileri gitmeliyiz. Millete daha parlak bir gelecek kazandırmak için, ülkemizin yıldızını yeniden parlatmalıyız. Reel sektöre yeniden heyecan vermeliyiz.”
CMYK
“Türkiye’nin yeni büyüme modeline ihtiyaç var” Türkiye’nin yeni bir büyüme ve sanayileşme modeline ihtiyaç duyduğunu kaydeden Rifat Hisarcıklıoğlu, yapısal reformların koruması ve güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Konuşmasında teşviklere değinen Hisarcıklıoğlu, “Teknoloji, üretime katmadeğer katacak faaliyetler daha fazla desteklenmeli. Teşvik verilirken proje bazlı değerlendirmeler yapılmalı. Sadece yeni yatırımlar değil, üretim de teşvik edilmeli. İş eskisi gibi performans göstermiyorsa iş yapma sistemini değiştirmeliyiz” dedi. Ekonominin geleceğini bio, nano ve bilgi iletişim teknolojilerinin belirleyeceğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, yakın gelecekte tüm sektörlerde iş yapma biçimlerinin kökten değişeceğini anlattı. Türkiye’nin de bu konulara odaklanması gerektiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, Türkiye’ye böyle ileri teknoloji getirecek sektörler için ‘Teknoloji Geliştirme Fonu’ kurulması gerektiğini söyledi. “İhracat yapan firma sayısı artmalı” Mevcut durumda 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmanın mümkün olmayacağına da değinen
Rifat Hisarcıklıoğlu, “İhracat destek sistemimizi yeni ürün, yeni pazar, yeni ihracatçı şeklinde değiştirmeliyiz. KOBİ’lere daha çok ihracat yapmayı öğretmeliyiz. İhracat yapan firma sayısını yüz binlere çıkarmak istiyorsak ihracatta yeni bir atılım dönemi başlatmalıyız” dedi Kapsamlı bir iş yatırım modeline ihtiyaç olduğuna da değinen Hisarcıklıoğlu, dünyada giderek e-ticaretin öne çıkmaya başladığını hatırlatarak, bu sayede iş yapma maliyetlerinin düştüğünü ve ihracatın arttığını kaydetti. KOBİ’lerin bulut teknolojisini kullanmasını yaygınlaştırmak gerektiğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Kore’de kilometre başına 6 bin metre fiber optik kablo düşüyor, Türkiye’de ise 300 metre. Zaman, memleketi fiber ağlarla örme zamanıdır” dedi. Öte yandan istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması, damga vergisi
gibi günümüz iş hayatına uymayan işlemlerin sona ermesini istediklerine de değinen Hisarcıklıoğlu, tarım sektörünün dünya ile entegre hale getirilip markalaşmanın artması gerektiğini söyledi. Finansal erişim noktasında firmaların bankalara bağımlı olmaktan kurtarılması gerektiğini de anlatan Hisarcıklıoğlu, reel sektörün yüksek faizlerle mağdur edilmesine çare bulunmasını istedi. “Sözleşmelerinize tahkimi ekleyin” TOBB olarak önemli çalışmalara imza atıldığına da değinen Rifat Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “İş dünyası olarak iğneyi kendimize batırmamız gereken konular da var. Yargının yavaş işlediğinden şikayet ediyoruz. Adil olmadığından şikayet ediyoruz ama bize sunulan imkanları da kullanmıyoruz. Yaptığınız sözleşmelere tahkim maddesi ekleyin. Sorunlarınız tahkimde hızlı ve adil çözülsün. Tehlikeli ve çok tehlikeli
çalışan personelin belgeli olması zorunlu hale geliyor. Ama kimse farkında değil. Odalarımızda 81 ilde bunun belgelerini veriyoruz.” Bu yıl sıkıntı yaşayan turizmciler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da faaliyet gösteren terör mağduru işletmeler için de destek talebinde bulunan Hisarcıklıoğlu, konuşmasının sonunda yeni anayasa çalışmalarına değindi. Yeni anayasanın hep birlikte hazırlanıp birlikte sahiplenilip birlikte hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Meclisimiz yeni anayasayı katılımcı bir yaklaşımla, uzlaşarak yapmalı. Milletin olmazsa olmaz değerleri demokratik, laik millet yapımız korunmalı. Vatandaş olarak vatandaşlar arasında ayırım yapmayan, vatandaşlarına güvenen, vatandaşına hizmet veren bir devlet anlayışına geçmeliyiz. Devlet vatandaşın efendisi değil, hizmetkarı olmalıdır” dedi.
5
YIL: 18 | SAYI: 310 | 22 Mayıs - 4 Haziran 2016 | www.mtso.org.tr
Mersin’de teknolojiye, yeni nesil yön verecek… Geleceğini teknolojide arayan Mersin, bu alandaki eğitimini çocuk yaşlara indirdi. 9-14 yaş aralığındaki çocuklara Scratch, elektronik, web tasarım, android programlama ve 3D printer eğitimi veriliyor. Teknolojinin merkezde tutulduğu geleceğin sanayi devrimine Mersin, genç bilgisayar programcılarıyla ulaşma hedefinde. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut’un bir konuşmasındaki ‘Neden bir Steve Jobs’umuz yok? Bizim eğitim sistemimiz neden Mark Zuckerberk’ler yetiştiremiyor?’ sözleri Mersinli bir KOBİ’ye ışık tuttu. Gifted Coder firmasını kuran girişimciler geleceğin bilgisayar programcılarını yetiştirmeyi hedefliyor. Firma, 9 yaşından itibaren çocuklara Scratch, elektronik, web tasarım, android programlama ve 3D printer eğitimi veriyor. Gifted Coder öğrencileri son bir yılda gerçekleştirdikleri projelerini MTSO’da anlattı. Küçük yaşta bilgisayar programcılığı eğitimiyle tanışan çocuklar, tarımsal sulamadan lojistiğe, bilgisayar oyunlarından web sitesi tasarımına kadar pek çok konuda geliştirdikleri yazılımları uygulama-
lı olarak tanıttı. 9-14 yaş aralığındaki çocuklar, geleceğin bilgisayar programcısı olmayı hedefliyor. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un her fırsatta kod yazma eğitiminin küçük yaşlarda verilmesi gerektiğini dile getirmesi sonuç verdi. Mersin’in ilk kod yazma kursu Gifted Coder geçtiğimiz yıl Mayıs ayında eğitim hayatına başladı. Bilgisayar Mühendisi Gökhan Su, ICT Danışmanı Olcay Cantürk, Elektronik Teknikeri Ertan Dinler ve Bilgisayar Teknisyeni İsmail Mümtaz tarafından kurulan Gifted Coder, çocuklar için bilgisayar programcılığı eğitimi veriyor. Hedeflerinin küçük yaşta çocukları bilgisayarla tanıştırmak olduğunu anlatan Şirket Ortağı Gökhan Su, çocukların analitik düşünme becerilerini artırmak ve sorunları parçalara bölerek çözme yetisi kazandırmak istediklerini söyledi. Scratch, elektronik, web tasarım, android programlama ve 3D printer eğitimleri verdiklerini bildiren Su,
henüz çok yeni olmalarına rağmen, projeleriyle 2015 Mersin Üniversitesi Ar-Ge Proje Pazarı’nda Jüri Özel Ödülü aldıklarını anlattı. “MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Şerafettin Aşut’un bir konuşmasındaki ‘Neden bir Steve Jobs’umuz yok? Bizim eğitim sistemimiz neden Mark Zuckerberk’ler yetiştiremiyor? Neden değeri ve cirosu Türkiye’nin en büyük iki markası olan Petkim ve THY’den daha büyük bir Facebook bizden çıkmıyor?’ sözleri bizi tetikledi” diyen Su, “Verdiğimiz eğitimlerle çocuklara etraflarındaki elektronik aletlerin çalışma mantığını öğretiyoruz. Kendi web sitesini yaparak para kazanan öğrencilerimiz var. Ayrıca android programlama ile mobil dünyanın kapılarını aralıyoruz” dedi. Aşut: “Kod yazma geleceğin sanayi devriminin merkezinde” Çocukların projelerini tek tek dinledikten sonra değerlendirme yapan MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, hiç-
bir projeyi bir diğerinden ayıramadığını, hepsinden çok etkilendiğini söyledi. Küçük yaştaki çocukların düşünüp kafalarında kurgulayıp ardından yazılımlarını gerçekleştirerek bu tarz projeleri hayata geçirmelerini çok önemsediğini vurgulayan Aşut, şunları söyledi: “Artık günümüz bilgi çağında meslekler büyük bir dönüşüme uğruyor. Geçtiğimiz 20 yılda daha önceki mesleklerin yüzde 50’si yok oldu. Gelecek 20 yılda da bugün var olan mesleklerin yarısı yok olacak. Tüm dünya bir bilgi ekonomisine doğru geçiş yaparken bilgi iletişim teknolojilerinin ve internetin merkezde olduğu bir ekonomi dünyası ortaya çıkmakta. Bu anlamda kod yazma, geleceğin sanayi devriminin de merkezinde bulunmaktadır. Dolayısıyla bu eğitimlerin küçük yaşlarda sanayi kenti Mersin’de başlaması da ayrıca sevindiricidir.”
Projeler: Çocuklar tarafından tanıtımı yapılan projeler şöyle: 1 – KargoBu Web Sitesi ve Android Uygulaması (kargo firma fiyat karşılaştırma sitesi) 2 – Break the Brick Bilgisayar Oyunu 3 – Araba Yarışı Oyunu 4 – Uçak Yarışı Simülasyonu 5 – Deprem Simülasyonu 6 – Otomatik Sulama Sistemi 7 – Otovale Otomatik Araba Park
Etme Sistemi (Otoparklarda boş olan alanların görülebilmesini sağlayan, otopark dolu ise kapısının açılmasını engelleyen sistem) 8 – Bilgisayar Destekli Sulama Sistemi (Havanın nemini, toprağın kuruluğunu, güneş ısısını ölçerek bitkinin suya ihtiyacı olup olmadığını tespit ederek sulama gerçekleştiren sistem) 9 – Balık Yemleme Projesi (Uzaktan balıkların yemlenmesini sağlayan sistem) 10 – Arduino ile Otomobiller için Dinamik Far Asistanı, Park Sensörü ve Yağmur Sensörü Projesi.
Aşut: “AB vizyonunu bir medeniyet projesi olarak görüyoruz”
T
ürkiye’nin AB vizyonunu bir medeniyet projesi olarak gördüğünü anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “AB’nin de bu süreci sürekli Türkiye’ye ayar verme aracı olarak değil, Türkiye gibi bir dostu kazanma anlamında bir süreç olarak görmesini arzu ediyoruz” dedi. MTSO evsahipliğinde İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından ‘Türkiye – AB İlişkilerinde Ufuk Turu: Yeni Boyutlar, Yeni Hedefler’ isimli seminer düzenlendi. İKV tarafından Eskişehir, Denizli, Konya, Kayseri,
Türkiye – AB ilişkilerinde dönüm noktaları, sorunlar ve beklentilerini anlatırken; İKV Uzman Yardımcısı Ahmet Ceran, Türkiye – AB Vize liberalizasyon yol haritası ve geri kabul anlaşması üzerinde durdu. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi süreci ve iş dünyasına etkileri konusuna IKV Kıdemli Uzmanı Selen Akses değinirken, IKV Proje Müdürü Çisel İleri ise AB fon ve programlarını anlatarak iş dünyasının bu fonlardan nasıl yararlanabileceğine dikkat çekti. Toplantı sonunda değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut,
rosu ile toplumu bilgilendirme ve mevcut sürece katkı sunma anlamında birçok çalışma yürüttüklerini vurgulayan Aşut, “Bu süreçte İKV ile omuz omuza çalıştık. Bizler hedef konuların mutfağı olduk. İş dünyası ve Odalar olarak sorunları ve çözümleri burada pişirdik, olgunlaştırdık ve ilgili Bakanlıklara ilettik” dedi. Aşut konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu anlamda, panelde konuşulan her konu başlığı; vizesiz Avrupa’dan geri kabule; Gümrük Birliği’nin güncellenmesinden fon ve hibe destek-
kü sorun sadece AB üyeliği değildir. Konu da sadece üyelik değildir. Üye olmasak bile bu Birliğin bir parçasıyız. Fonların ortak havuzuna para koyuyoruz ve buradan para alıyoruz. Öğrenci değişim programları ile kültür entegrasyonunun bir parçasıyız; Gümrük Birliği ile Avrupa ekonomisinin parçasıyız.” “Hiçbir şey vazgeçilmez değildir” Son yaşanan siyasi ve sosyal sorunların sonunda Türkiye’nin güvenliğin de parçası olduğunun görüldüğünü vurgulayan Şerafettin Aşut, şunları söyledi:
Kocaeli ve Bursa gibi illerin ardından Mersin’de düzenlenen seminere Mersin Vali Yardımcısı Aylin Kırcı Duman, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ve MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı İbrahim Kiper de katıldı. Seminerde İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas,
YAYIN ADI VE SAYFA NO
MTSO’nun AB’nin Çerçeve programlardan ilk yararlanan Oda olduğunu ve RİS-MERSİN Projesi ile kentin ekonomik ve sosyal dönüşümünde büyük bir vizyon değişimi yaşandığını söyledi. MTSO bünyesindeki AB Bilgi Bü-
CMYK
lerine, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın etkilerine kadar iş dünyası olarak bu konuları defalarca konuştuk, tartıştık, pratik sonuçlarını ortaya koyduk ve görüşlerimizi yetkililerle paylaştık. Bundan sonra da ilgili kurumlarla işbirliği içinde olmaya devam edeceğiz. Çün-
“Bundan dolayı onlarca hükümetin, yıllar harcadığı bu proje birkaç siyasi kriz ve soruna kurban edilecek bir değer değildir. Bugün ABD bile Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ile bu ekonomik ve siyasi gücün vazgeçilmez olduğunu görüyor. İngiltere ayrılacakmış, AB zaten dağılacakmış gibi spekülasyonlar üretmek yerine; var olan ortamın ve AB’nin var olan gücünden ülkemizin ekonomiden demokrasiye her alandaki gelişmesine katkı
sunmak amacıyla yararlanmak en akılcı yaklaşım olacaktır.Elbette AB de bir gün dağılabilir veya gücünü yitirebilir. Ancak, en az onun kadar yeni bir güç ortaya çıkana kadar bu güçlü birliğin bir parçası olmak aklın ve gerçekliğin bir gereğidir. Bu bir kompleks değil, küresel dünyanın bir gereğidir. Elbette, hiçbir şey vazgeçilmez değildir. AB sürecinde bir sıkıntı olursa; Büyük önder Atatürk’ün dediği gibi ‘Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye yerini alır.’Bizler ülkemizin gücüne ve bağımsızlığına inanıyor ve değer veriyoruz. AB üyelik sürecini bu kazanımların dışında ülkemizin bağımsızlığının, birlik ve bütünlüğünün tehlikeye düşürülmesine ve dahası terörle mücadelede zayıf düşürülmesine neden olabilecek amaçlara alet etmek isteyen AB yetkililerini de uyarıyoruz. İş dünyası olarak bu konuda AB’den daha samimi olmasını istiyor ve bu coğrafyada kendilerinin de büyük payı olan terör ve savaşların faturasını milletimize ve ülkemize ödetemeyeceklerini hatırlatmak istiyoruz.”
İKV Nedir? İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), AB ve Türkiye-AB ilişkileri alanında uzmanlaşmış olan bir sivil toplum ve araştırma kuruluşudur. İKV, İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası’nın ortak girişimi ile 1965’te kurulmuştur. Bugün, kurucularının yanı sıra, başta TOBB olmak üzere TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi), TÜSİAD, İHKİB (İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği), İstanbul Ticaret Borsası, Türkiye Bankalar Birliği, TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu), Türkiye Ziraat Odaları Birliği gibi iş dünyası ve sektörleri temsil eden mütevelli kuruluşlar tarafından desteklenmektedir. Yani, arkasında iş dünyası vardır. Çünkü AB hedefi iş dünyasının ortak hedefidir. Sadece ekonomik değil, gelişmiş dünyanın parçası olma, küresel değerlerin ve gelişmişliğin bir parçası olma hedefidir.
6
YIL: 18 | SAYI: 310 | 22 Mayıs - 4 Haziran 2016 | www.mtso.org.tr
Gıda sektörü için heyecan verici pazar: KÜBA
S
SCB’nin çöküşünden sonra ekonomisini tarımdan sanayiye kaydıran Küba, gıda ihtiyacının yaklaşık yüzde 80’ini günümüzde ithalatla karşılıyor. Sosyalist rejimde özellikle önem verilen balıkçılık ve hayvancılık önemli üretim kalemleri arasında yer alsa da kanatlı hayvan ithalatı devam ediyor. Buğday, mısır, kümes hayvanlarının etleri ve süt ülkenin başlıca ithal ürünleri arasında yer alıyor. Geçen yıl 6,6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdiği ve bunun yaklaşık yüzde 80’inin gıda ürünleri olduğu düşünülecek olursa, Küba’nın gıda sektörü için heyecan verici bir pazar olduğu söylenebilir. Türkiye’nin Küba ile ilişkileri ise henüz istenilen düzeyde değil. ABD’nin Küba’ya uyguladığı ticari ambargonun bunda önemli rolü bulunduğu söylenebilir. Ancak ABD – Küba ilişkilerinde yaşanan pozitif gelişme 3’üncü ülkelerin Küba’ya yapacakları yatırımlar için olumlu bir ortam oluşmaya başladığı sinyali veriyor. Bu durum Türk firmalarının bu ülkede iş yapmasına yönelik yeni fırsatlar yaratacağını düşündürüyor. Küba, dünyada adını purosu ve dansları ile duyuran bir ülke. Puro üretiminde dünyada bir numara ve dünyanın en pahalı puroları bu ülkede üretiliyor. Ayrıca dans ve müzik konusunda da gerçek bir efsane. Salsa, mambo, ça-ça, bolero dans literatürüne kattığı önemli stiller arasında yer alıyor. Ayrıca ülkenin müzik sektörüne kazandırdığı çeşitli enstrümanlar da bulunmakta. Marakas bunların en tanınanları arasında yer alıyor. Genel Bilgiler Coğrafi konum Yengeç Dönencesi’nin hemen başında ve Meksika Körfezi’nin girişinde yer alıyor. En yakın komşusu olan Haiti’ye 77, Bahamalar’a 140, Jamaika’ya 146, Amerika Birleşik Devletleri’ne 180, Meksika’ya 210 ve Cayman Adaları’na 240 km uzaklıkta. Ülkenin ikinci büyük adası Juventud adası. En yüksek noktası Turquino Doruğu (2005 m). Toplam kara yüzölçümü 110 bin 861 kilometre kare. Yıllık ortalama sıcaklık 26 derece olup yalnızca iki mevsimle belirlenen yarı tropikal bir iklime sahip. Eylül - Ekim ayları arasında görülen kasırgalar bazen büyük yıkımlara yol açabiliyor. Kıyılarının toplam uzunluğu 3 bin 735 kilometre olup, Guantanamo Koyu’ndaki Amerika Birleşik Devletleri deniz üssüyle 29 km’lik kara sınırı bulunuyor. Başkent Havana, aynı zamanda en bü-
yük şehirlerinden biri. Siyasi ve idari yapı Küba’nın tek parti egemenliğine dayalı sosyalist bir devlet yapısı bulunuyor. On dört il ve iki özel belediyeye sahip. 1959’da gerçekleştirilen Komünist Devrim’den bu yana Fidel Castro Ruz tarafından yönetilen Küba’nın Devlet Başkanlığı görevini 2008 yılından bu yana Raul Castro Ruz sürdürüyor. Ülke ekonomisinin yüzde 90’ından fazlası devlet kontrolünde. Nüfus ve işgücü yapısı Küba’nın nüfusu yaklaşık 11,2 milyon. Geçmiş yüzyıllarda değişik etnik toplulukların bu bölgeye yerleşmesi nedeniyle nüfusu oldukça karmaşık bir etnik yapı gösteriyor. Kolomb öncesi dönemde sayıları 80100 bin arası olan ada yerlilerinden, günümüzde yalnızca adanın doğu ucunda yaşayan birkaç aile kalmış durumda. Küba nüfusunun yüzde 51’i Mulattolar (Avrupalı ve Afrikalıların karışımı), yüzde 37’si beyazlar, yüzde 11’i siyahlar ve yüzde 1’i de Çinlilerden oluşuyor. Küba ekonomisinin en önemli sorunlarından birisi ise işsizlik. 2013 yılı için işsizlik oranı ortalama yüzde 4,3. Amerika’da yaşayan Kübalıların gönderdiği işçi gelirleri, pek çok Kübalı aile için önemli bir gelir kaynağı. Küba, aynı zamanda Dünya Ticaret örgütü(WTO)’nün üyesidir.
lemleri arasında yer alıyor. Ancak, ülkenin gıda ihtiyacının yüzde 80’i ithalatla karşılanıyor. Sosyalist rejimde özellikle önem verilen balıkçılık ve hayvancılık yine önemli üretim kalemleri arasında yer alıyor. Turizmin ise son yıllarda yeniden eski canlılığını kazandığı söylenebilir. Özellikle Kanada ve Avrupa Birliği’nden gelen turistler sayesinde turizm, Küba ekonomisinin itici gücü haline gelmiş durumda. Çin Halk Cumhuriyeti, Kanada, İspanya ve Hollanda Küba›nın en büyük dış ticaret partnerleri arasında. Madencililiğin temelini ihracat kalemleri içinde önemli bir payı olan nikel oluşturuyor. Kişi başına düşen GSMH, 2015 yılı için 12 bin 578 dolar. Yaşam standardı hala 1990 öncesindeki seviyeye getirilememiş. Bunun en büyük nedeni olarak Sovyetler Birliği tarafından yapılan hibe ve yardımların, Sovyetlerin 1991’de yıkılmasıyla birlikte kesilmesi gösterilebilir. Petrol konusunda en büyük destekçisi ise Çin. Ayrıca Venezüella’da Hugo Chávez’in iktidara gelmesiyle birlikte, bu ülkeyle yapılan ekonomi anlaşmaları da Küba’nın zor koşullara karşın yeni bir müttefik bulmasını ve bir ölçüde rahatlamasını sağladı. Ekonomik performans Küba ekonomisi, 2015 yılında yüzde 4,0 oranında büyümüş olup; 2016 yılı için yüzde 3,7 oranında büyüme tahmin ediliyor.
Doğal kaynaklar ve çevre
Bölgesel eğilimler
Ülkenin en gelişmiş sektörleri turizm, başta şeker üretimi olmak üzere tarım ve nikel başta olmak üzere madencilik. Küba, dünya’nın en büyük nikel üretici ve tedarikçisi olup; dünya nikel üretiminin yüzde 6,4’nü, kobalt üretiminin de yüzde 10’nu gerçekleştiriyor.
2004 yılı sonunda Küba ile Venezüella arasında imzalanan işbirliği anlaşması kapsamında Venezüella, Küba’ya indirimli fiyatlardan petrol ve petrol ürünleri sağlıyor. Bunun yanında Küba’da tıp eğitimi gören vatandaşlar Venezüella’da sağlık hizmeti verebiliyor. Küba’nın Venezüella’nın yanı sıra Çin ile olan ilişkileri de oldukça gelişmiş düzeyde. Amerika Devletleri Örgütü (Organization of American States, OAS) de 2009 yılında Küba’ya 1962 yılından bu yana uyguladığı yaptırımları kaldırma kararı aldı. Bu da Küba’nın önümüzdeki süreçte gerek ülke olarak gerekse yakın olduğu ülkelerle birlikte düşünüldüğünde önemli fırsatlar sunacağını gösteriyor.
Ekonomik yapı Küba ekonomisi sosyalist ilkelere dayanan devlet kontrollü bir planlı ekonomi. Son yıllarda özel sektör yatırımları artmakla beraber üretim araçlarının büyük bir kısmı devlet tarafından işletiliyor. 1992’de dış ticaretinin yüzde 80’ini gerçekleştirdiği ve tarım üretimi için gereken sübvansiyonların sağlandığı SSCB’nin çöküşünden sonra tarımdan sanayiye geçmiş. İş gücünün yüzde 21’inin çalıştığı tarım sektöründe şekerkamışı, tütün, turunçgiller, kahve ve pirinç önemli üretim ve ihracat ka-
Dış ticaret Küba’nın, 2015 yılı itibariyle 1,6 milyar dolarlık ihracatı, 6,6 milyar dolarlık ithalatı olup; toplam dış ticaret hacmi 8,2 milyar dolar.
İhracatında başlıca ürünler pancar şekeri, petrol yağları, etil alkol ve alkollü içkiler, tütün ve tütün mamulleridir.
olup bu süre uzatılabiliyor veya iptal edilebiliyor. Ortak yatırım konusunu inceleyen ve karar veren mercii ise Dış Ticaret Bakanlığı.
İhracatının yüzde 24’ünü Kanada, yüzde 19,6’sını Çin pazarına gerçekleştiriyor. Küba’nın ihracatında diğer önemli pazarlar İspanya, Hollanda, Belçika ve Brezilya olarak sıralanıyor.
Yeni bir yatırım projesinde, Küba Hükümeti için üç önemli husus bulunuyor. Bunlar: Yabancı sermaye miktarı, yatırım yapılan sektörün ne ölçüde ihracatı artırıp, ithalatı azaltabilecek olması ve kullanılan teknoloji. Pratikte ise şu anda çok az sektör yabancı yatırımcıya açık.
Küba’nın ithalatında ise başlıca ülkeler Çin, İspanya, Brezilya, Kanada, Meksika, ABD, İtalya, Arjantin, Almanya, Fransa ve Cezayir. İthalatının yüzde 13,4’ünü Çin’den, yüzde 7,6’sını İspanya’dan ve yüzde 5,6’sını Almanya’dan gerçekleştiriyor. İhracat Küba’nın ihracatındaki başlıca ürünler pancar şekeri, petrol yağları, tütün, puro ve sigara, ilaçlar, nikel matları, nikel ara ürünleri, etil alkol ve alkollü içkiler, tedavide kullanılan guddeler, kabuklu hayvanlar, odun kömürü, serum, aşı ve toksinler, bakır hurda ve döküntüler, bal, demir çelikten yarı mamuller. İthalat Küba’nın ithalatındaki başlıca ürünler buğday, mısır, kümes hayvanlarının etleri, süt, kara taşıtları aksam ve parçaları, dizel ve yarı dizel motorlar, hayvan gıdası olarak kullanılan müstahzarlar, soya yağı ve fraksiyonları, kauçuktan dış lastikler, soya fasulyesi. Doğrudan yabancı yatırımların görünümü Yabancı yatırım; yüzde 100 yabancı sermayeli anonim şirket kuruluşu, yüzde 51 Küba şirketi yüzde 49 yabancı yatırımcı veya her iki tarafın da kendi kimliğini muhafaza ettiği bir işbirliği antlaşması şeklinde olabiliyor. Tüm durumlarda Kübalı ortak devlete bağlı firmalardan birisi oluyor. Lisanslar belli bir süre için verilmiş
YAYIN ADI VE SAYFA NO
CMYK
Küba ekonomisi, merkeziyetçi bir ekonomi. Son yıllarda doğrudan yabancı yatırım çekme ve altyapı yatırımları bağlamında reformlar yapıldığı söylenebilir. Küba, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve diğer başlıca finans kuruluşlarına üye olamadığından bu örgütlerden doğrudan borç ve kredi temin edemiyor. Enerji ihtiyacının büyük bölümünü Petrocaribe girişimi çerçevesinde Venezuela’dan karşılıyor. ABD ile devam eden normalleşme süreciyle birlikte ülkede yabancı yatırımların artması bekleniyor. İnşası devam etmekte olan Mariel Özel Ekonomik Kalkınma Bölgesi ile Küba yabancı yatırımcı çekmeye çalışıyor. Sanayi ve ulaşım altyapısını güçlendirmeyi amaçlıyor. Türkiye ile Ticaret Genel durum ABD’nin Küba’ya uyguladığı ticari ambargo nedeniyle Küba ekonomisinde yaşanan zorluklar, ülkedeki üretimin ancak iç piyasadaki talebi karşılamaya yetecek düzeyde olması ve iki ülke arasındaki coğrafi uzaklık gibi etkenler, Küba ile Türkiye’nin ticaretinin yıllar itibarıyla düşük seviyelerde seyretmesine neden olmuş. 2015 yılı itibarıyla, Türkiye’nin Küba’ya ihracatı10 milyon dolar. Küba’dan ithalat ise 16,9 milyon dolar düzeyinde.
ABD-Küba ilişkilerinde yaşanan pozitif gelişmenin 3’üncü ülkelerin Küba’ya yapacakları yatırımlar için olumlu bir ortam yaratması bekleniyor. 2015 yılı sonuna doğru Mariel’de açılacak yeni liman, yabancı sermaye ve yatırımların ülkeye girişinde kolaylıklar içeren yeni düzenlemelerin Türk firmalarının bu ülkede iş yapmasına yönelik yeni fırsatlar yaratacağı düşünülüyor. Özellikle inşaat malzemeleri, tarımsal ekipman ve tüketim ürünlerinde Türkiye’nin ihracat potansiyelinin artması bekleniyor. 2015 yılında Türkiye’nin Küba’ya ihraç ettiği ürünlerin yüzde 16,4’ünü demir/alaşımsız çelikten profil, yüzde 13’ünü eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar, yüzde 12’sini alaşımlı çelikten teller oluşturuyor. Demir çelik teller, demir çelik inşaat ve aksamı, demir çelik filmaşin, güzellik, makyaj ve cilt bakım ürünleri, sabunlar, dozerler, greyder, demir çelik yassı mamuller, demir çelik çubuklar, otomobil, steyşın vagonlar ihracatta diğer önemli ürünler. Türkiye’nin Küba’dan ithal ettiği ürünlerin çeşitliliğinin ihracata kıyasla daha kısıtlı olduğu görülüyor. Türkiye’nin 2014 yılı ithalatının yüzde 57’sini odun kömürü, yüzde 29’unu ilaçlar ve yüzde 13’ünü etil alkol, alkollü içkiler ve likörler oluşturuyor. KAYNAK: Ekonomi Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığı
7
YIL: 18 | SAYI: 310 | 22 Mayıs - 4 Haziran 2016 | www.mtso.org.tr
Nakliyeciler Irak vizelerine çözüm istiyor I Hasan Büyük MTSO 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
Irak’ta yaşanan vize sorunu ve Mersin Liman tarifelerinin yüksek oluşu pazarımızı giderek daraltıyor. Her iki sorun da transit gemilerin İran Bander Abbas Limanı’na yönelmesini beraberinde getiriyor.
rak’a yönelik vize uygulamasının değişmesi sonrasında bölge için büyük önem taşıyan bu pazarı İran’a kaptırmaya başlayan uluslararası nakliyeciler sıkıntı yaşıyor. Vizelerle ilgili düzenleme bekleyen sektör temsilcileri Kuzey Irak ile Türkiye arasında koridor oluşturulmasını istiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Hasan Büyük, Irak ile ticarette vizelere düzenleme yapılmasını beklediklerini söyledi. Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında Irak’ın Almanya’dan sonra ikinci sırada geldiğini hatırlatan Büyük, Mersin’in de aralarında bulunduğu bölge için ise Irak’ın ihracatta ilk sırada yer aldığını dile getirdi. Irak ile yaşanan sıkıntıların tüm bölge ekonomisini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Büyük, bu konuda düzenleme beklediklerini anlattı. Geçmişte Iraklı iş adamlarının havaalanında vize sorununu çözebildiğini ve ticarette sıkıntı yaşanmadığını hatırlatan Hasan Büyük, ancak bu uygulamanın kaldırıldığını ve vize alımlarının da zorlaştığını bildirdi. Yeni uygulama sonucu son 3-4 aydır Kuzey Irak’ın alımlarını İran’dan yapmaya başladığını ifade eden Büyük şunları söyledi: “Biz Mersinli uluslararası nakliye firmaları olarak taşımalarımızın yaklaşık yüzde 90’ını Irak’a gerçekleştiriyorduk. Bu ülke ile ticaretin sıkıntıya girmesi yalnızca dış ticaret firmalarını değil nakliye sektörünü de ciddi ölçüde etkiliyor. Yaşanan sı-
kıntılar nedeniyle son aylarda iş hacimlerimizde yüzde 60’a varan daralmalar yaşandı. Şu anda maalesef maliyetine taşıma yapıyor olmamıza rağmen talep alamıyor, sorunumuzu aşamıyoruz. Vize uygulaması yeniden eski sisteme dönmeli ve Kuzey Irak ile Türkiye arasında koridor oluşturulmalı. Bu pazar bizim için de ülke ekonomisi için de çok önemli. Kaybetmeyi göze alabileceğimiz bir pazar değil. Çok emek verdiğimiz bir bölge. Devlet bazında görüşmeler yapılarak bu pazarın kaybedilmesinin önüne geçilmeli.” Irak’a alternatif bir pazar bulmakta sıkıntı yaşandığını da anlatan Büyük, mevcut durumda komşu ülkelerle çalışamadıklarını, yine Mersin’den en çok taşıma yapılan Rusya ile de sıkıntılar bulunduğunu söyledi. Mevcut durumda en fazla Almanya’dan talep aldıklarını açıklayan Büyük, bunun da yeterli gelmediğini, bu nedenle mevcut pazarların korunmasının ayrı bir önem taşıdığını söyledi. “Mersin’de lojistik altyapı güçlendirilmeli” Ardından kentteki lojistik çalışmalara değinen Hasan Büyük, ilk olarak lojistik altyapı üzerinde durdu. Mersin’in lojistik kenti olmasına rağmen lojistik altyapısının beklenildiği kadar güçlü olmadığını vurgulayan Büyük, ulaşım altyapısının yenilenmesi gerektiğini dile getirdi. Bu alandaki özellikle yol çalışmaların hızlandırılıp şehrin çehresinin değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Büyük, “Bölgemizin yatırımcılar için daha cazip hale getirilmesini bekli-
yoruz. Yatırımcı sayımız artarsa üretim de artacaktır. Paralelinde lojistik sektörü için de pazar büyüyecektir” değerlendirmesini yaptı. Bir diğer sorun olarak limandaki çalışmaları gösteren Büyük, liman ücretlerinden şikayetçi oldu. Limandaki bazı mevzuatların kullanıcıları çok zorladığını, iyileştirmelere gidilmesi gerektiğini dile getiren Büyük şunları söyledi: “Liman içinde alınan ücretler oldukça yüksek. Bu nedenle yurtdışından gelen gemiler Mersin Limanı’na yanaşmak yerine İran’da Bander Abbas Limanı’na gitmeyi tercih ediyor. Bu nedenle fiyat konusunda iyileştirme yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu sıkıntı nedeniyle son 2-3 yıldır Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Türkmenistan gibi ülkelere gelen transit gemiler Mersin’e uğramaz oldu. İran çok uygun ücretlerle bu yükleri çekiyor.” “Maliyetlerimiz her geçen gün artıyor” Pazar ve iş kayıpları yanında maliyetlerinin her geçen gün arttığına da değinen Hasan Büyük özellikle sigorta ücretlerinden şikayetçi oldu. Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi temsilcileriyle birlikte ortak bir toplantı düzenlediklerini bildiren Büyük, yüksek sigorta poliçelerinin sektörü zorladığını söyledi. Yapılan toplantıda trafik sigortalarında uluslararası taşıma firmalarına haksızlık yapıldığı sonucunun çıktığını anlatan Büyük, poliçelerin hasar oranına
göre hazırlanması gerektiğini söyledi. Diğer araç gruplarının zararının uluslararası çalışan araçlara yansıtılmaması gerektiğini vurgulayan Hasan Büyük, “Sektör, pazar kayıpları nedeniyle zaten zor günlerden geçiyor. Bu tür maliyet artışları ise yurtdışında rekabet edebilmemizi daha da zorlaştırıyor” dedi. Uluslararası çalışan araçların ortalama 120 gün Türkiye’de kaldığına değinen Büyük, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Bizler yalnızca Türkiye’de değil, gittiğimiz ülkelerde de o ülke mevzuatının öngördüğü sigortayı yaptırmak durumunda kalıyoruz. Bu da maliyetlerimizi iki katına çıkarıyor. Türkiye’de 365 günlük sigorta yapılıyor ama yurtdışında olduğumuz sürelerde Türkiye’deki sigorta şirketleri için hiçbir risk taşımıyoruz. Bu nedenle 120 günün üzerinde yapılan sigortalarda haksızlığa uğruyoruz. Poliçeler yapılırken bunlara dikkat edilmeli.” Öte yandan zorunlu trafik sigortası fiyatlarının serbest bırakılmasının sıkıntısını yaşandığına da değinen Büyük, mevut durumda çekici gruplarında aynı araç için 4 bin lira ile 10 bin lira arasında farklı fiyatlarla teklif veren sigorta firması ile karşılaştıklarını söyledi. Trafik sigortasının yıllık riskinin ise ortalama 25 bin lira ile sınırlı olduğunu bildiren Büyük, “Bunun yanında kasko sigortasının riski 200-300 bin lira iken ortalama kasko prim bedeli 2 bin ile 5 bin lira arasında değişiyor. Buradan bir kıyaslama yapıldığında açıkça fahiş bir uygulama söz konusu olduğu görülebilir” diye konuştu.
Turizmin hedefinde İskandinav ülkeleri ve Çin var
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Serkan İzol, Türkiye’nin yanı sıra yurtdışında da tanıtımlara ağırlık vereceklerini ve hedeflerinde İskandinav ülkeleri gibi soğuk bölgelerle Çin pazarı bulunduğunu bildirdi. Mersin’de turizmi geliştirmek adına komite olarak çeşitli çalışmalar yürüttüklerini anlatan 25 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Serkan İzol, önceliklerinin 79 milyon nüfusuyla Türkiye pazarına kenti tanıtmak olduğunu söyledi. Bu hedef doğrultusunda geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin ünlü 13 seyahat bloggerlarını Mersin’de misafir ettiklerini hatırlatan İzol, “Bu kişiler Mersin’in güzelliklerini kendi sitelerinde paylaştı ve önemli geri dönüşler aldık. Şimdi hedefimizde yurtdışı bloggerlar var” dedi. İskandinav ülkeleri gibi soğuk ülkelerle Çin’de çalışma yürütmek istediklerini bildiren İzol, “Çin, dünyada en çok pasaporta sahip olan nüfus. Ayrıca Çinli turistler yurtdışında turizm adına iyi para harcıyor” dedi. İzol, komite olarak amaçlarının sektörün sorunlarını tespit ederek çözümleri yönünde çalışmak olduğunu söyledi. Projeler üreterek kentin tanıtımına katkı koymanın ise bir diğer hedef olduğunu dile getiren İzol, “Komitemizden ayrıca bilirkişi olarak da yararlanılıyor. Mahkemeler zaman zaman sektörle ilgili çeşitli uyuşmazlıklarda komitemizden rapor istiyor” diye konuştu. Göreve geldikleri günden bu yana çeşitli projeler ürettiklerine değinen Mehmet Serkan İzol, ilk olarak
YAYIN ADI VE SAYFA NO
Muhterem İlgüner’i Mersin’e davet ederek ‘Turizmde Marka Kent Olma’ konulu konferans düzenlediklerini anlattı. Ardından ünlü Seyahat Blogger’ı Kemal Kaya’yı Mersin’e davet ederek küçük bütçelerle sosyal medyayı kullanarak etkili tanıtım sağlanmasının denemelerini yaptıklarını bildiren İzol, son olarak da 13 seyahat blogger’ını Mersin’le buluşturduklarını söyledi. “Turizmde her şey dahil sistem istemiyoruz” Mersin için turizm modelinde her şey dahil sistemi benimsemediklerini anlatan Mehmet Serkan İzol, yarım pansiyon ya da oda kahvaltı sistemini oturtmak istediklerini, böylece kent esnafının da turizmden maksimum ölçüde yararlanmasını sağlayacaklarını dile getirdi. 3. yaş turizmini önemsediklerini de vurgulayan İzol, şöyle konuştu: “Mersin, fiziki şartları nedeniyle 3. yaş turizmine çok uygun. Bu yaş grubu daha çok yürümeyi tercih eden insanlardan oluşuyor ve Mersin’de de yokuş olmaması yürüyüş için önemli bir imkan sağlıyor. Ayrıca soğuk ülkelerdeki insanlar için Mersin’in Ekim, Kasım ayları da halen yaz özelliği taşıyor. Bu nedenle bu insanları sonbaharda Mersin’e getirerek turizm sezonunu da en az 8 aya çıkarabileceğimizi düşünüyoruz. Son olarak kentimizde yayla turizminin yanı sıra trekking, yamaç paraşütü gibi alternatif sporlarla zenginleşen turizm alanlarının da önemli alternatiflerimiz arasında yer aldığını söyleyebilirim.” “Destinasyonlar oluşturmak istiyoruz” Yurtdışı seyahat acentelerinin Tür-
CMYK
kiye’den kendi ülkelerine turist götürmek için yoğun bir çalışma yürüttüğünü hatırlatan Mehmet Serkan İzol, “Biz ise kendi vatandaşlarımızın kendi ülkemizde tatil yapmasını istiyoruz. Bunun için de çeşitli destinasyonlar oluşturma projemiz var” dedi. Düzenlenecek turlar kapsamında insanların birer ya da ikişer gün, önce Mersin, ardından Adana, Gaziantep, Hatay, Urfa, Mardin gibi kentleri gezmelerinin sağlanacağı bir proje üzerinde çalıştıklarını ifade eden İzol, bu turların giriş ya da çıkış ayağının Mersin olarak belirleneceğini söyledi. Bu programlarda alternatif gezi rotaları oluşturulması gerektiğine dikkat çeken İzol, “Örneğin Silifke’de şu anda batık araştırmaları yapılıyor. M.Ö yapılan limanlar üzerinde çalışılıyor. Bu nedenle Mersin’e gelen turistler için denizaltı sporları üzerinde de durabiliriz. Dalma da golf gibi yüksek gelir getiren bir turizm çeşidi” ifadelerini kullandı. Aynı şekilde hasat şenlikleri düzenlenebileceğine değinen İzol, özellikle çilek hasadı zamanında turistleri bölgeye getirip çilek toplatabileceklerini, sıkma ayran ikram etmek yerine kendilerine bu yiyecekleri yapma imkanı tanıyarak farklı tecrübeler kazanmalarının sağlanabileceğini söyledi. “Turizmin yalnızca kum, güneş ve denizden ibaret olmadığının ve kentimizin bu noktada zengin bir yelpazeye sahip olduğunun bilincindeyiz” diyen İzol, şöyle konuştu: “Turistlere hangi alternatifleri sunabileceğimizi tespit etmek için üniversitelerle işbirliğine gitmek istiyoruz. Arkeologlar ya da zoologlarla çalışma planlıyoruz. Böylece, kelebekler, carettalar gibi turizme
konu olabilecek canlılarımızı keşfedip onlar üzerinde de çalışma yapabiliriz. Çünkü dünyada bu alanlara ilgi duyan çok sayıda turist var. Önce biz ikna olursak ardından bunların pazarlamasını yapabiliriz.” “İran önemli bir pazar” Öte yandan ambargonun kalkması sonrasında İran’ın turizmde de önemli bir pazar haline geldiğine işaret eden Mehmet Serkan İzol, turizmciler olarak bu ülkeye özel ilgi duyduklarını bildirdi. İran’daki seyahat acentelerini Mersin’e davet edecek, Mersinli firmaların da İran’a giderek yatırım olanaklarını inceleyecekleri bir proje üzerinde çalıştıklarını kaydeden İzol, bu konuda hazırlayacakları bir raporu MTSO Yönetimine sunacaklarını bildirdi. İranlı turistlerin yurtdışında ülkelerinden farklı bir profil çizdiklerine ve ciddi harcamalar yaptıklarına değinen İzol, mevcut durumda ağırlıklı olarak Fransa ve İtalya’yı tercih eden İranlı grupları Mersin’e çekmek istediklerini söyledi. “Kentimizin altyapı sorunları çözülmeli” Mersin’in turizm konusundaki sorunlarına da değinen Mehmet Serkan İzol, özellikle ulaşım sorunu üzerinde durdu. Gerek karayolu gerekse havayolu sorununun hükümet tarafından acilen çözülmesini beklediklerini vurgulayan İzol, ardından kente turizm kültürünün aşılanması gerektiğini anlattı. En üst yöneticiden esnafa kadar, çalışanlara kadar her kesimin turizm konusunda bilinçlenmesi gerektiğini ifade eden İzol, bu noktada tüm kurum ve kuruluşların ortak hareket etmesi, çocuklardan başlayarak eğitim çalışmaları düzenlemesi gerektiğini söyledi.
Mehmet Serkan İZOL MTSO 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi Başkanı
Kentimizde turizm çeşitliliği artırılmalı, turizm yatırımları da desteklenmeli. Teşvikler noktasında pozitif ayırımcılığı hak ettiğimizi düşünüyoruz.
8
YIL: 18 | SAYI: 310 | 22 Mayıs - 4 Haziran 2016 | www.mtso.org.tr
Mersin, KOSGEB desteğinden yararlanmada ilk 10’da
Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05
Türkiye’de KOSGEB desteklerinden yararlanma sıralamasında ilk 10’da yer alan Mersin’in online başvuru süreciyle birlikte daha üst sıralara çıkması bekleniyor. Firmalar Mart 2016’dan bu yana KOSGEB müdürlüklerine gitmeden genel destek başvurularını internet üzerinden gerçekleştirebiliyor.
K
OSGEB Mersin Müdürü Danyal Peker, Mersin’in KOSGEB kapsamında verilen destekler açısından Türkiye genelinde ilk 10 il arasında yer aldığını söyledi. Ancak bu başarıyı yeterli bulmadıklarına dikkat çeken Peker, daha çok KOBİ’nin desteklerden faydalanarak ölçek büyütmesini ve gelişmesini istediklerini anlattı. Bu kapsamda destek programlarının tanıtımı için yoğun mesai harcadıklarını vurgulayan Peker, bu yıl özellikle yeni destek paketi KOSGEB KOBİGEL tanıtımına ağırlık verdiklerini söyledi. Son bir aydır bu yönde çalıştıklarını ifade eden Peker, tüm ilçelerde ayrı ayrı yaptıkları tanıtımlar sonrasında bir ayda 121 proje başvurusu alarak Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans sergilediklerini söyledi. KOSGEB başvurularının artık daha sadeleştirildiğine de dikkat çeken Peker, önümüzdeki süreçte daha fazla firmanın bu desteklerden yararlanacağını tahmin ettiğini söyledi. Mart 2016’dan itibaren KOSGEB Genel Desteklerine başvurularda online sürecin başladığını hatırlatan Danyal Peker, “Mevzuat sadeleşti ve yeni süreçle kağıt ortamında yapılan genel destek başvuruları internete taşındı. İşletmelerin de başvuru için KOSGEB Müdürlüklerine gelme zorunluluğu kalktı” dedi. Peker KOSGEB’in çalışmalarını ve destek programlarını MTSO Haber Gazetesi için anlattı. MTSO: KOSGEB destekleri hakkında kısaca bilgi verir misiniz? KOSGEB destekleri; Genel Destek Programları, Girişimcilik Destek Programı, Araştırma-Geliştirme, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı, İşbirliği Güçbirliği Destek Programı ve KOBİGEL - KOBİ Gelişim Destek Programı olmak üzere 5 ana destek programı altında toplanabilir. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz: Genel Destek Programında proje hazırlama kapasitesi düşük KOBİ’lerin de mevcut KOSGEB desteklerinden faydalanması, KOBİ’lerin kaliteli ve verimli mal/hizmet üretmelerinin sağlanması, KOBİ’lerin rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek hedefleniyor. Bu amaçla genel işletme geliştirme faaliyetleri teşvik ediliyor. KOBİ’lerin yurt içi ve yurt dışı pazar paylarını artırması, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla destek veriliyor. Bu kapsamda firmalara katılım sağlayacakları yurtiçi ve yurtdışı fuar giderlerinden meslek kuruluşları organizatörlüğünde yapılan iş gezilerine, yeni istihdam edilecek üniversite mezunu personelin net maaşından, ürün kataloğu, yurtdışında dağıtılan basılı yayınlara reklam vermeye kadar birçok kalem destekleniyor. Bu desteklerden birkaçını şöyle sıralayabilirim: Katılım sağlayacakları yurt içi fuar giderleri, Meslek kuruluşlarının organizatörlüğünde yapılan iş gezisinde ulaşım ve konaklama giderleri Ürün kataloğu, yurtdışında dağıtılan basılı yayınlara reklam verme e web/ mobil tabanlı tanıtım giderleri, Yeni istihdam edilecek üniversite mezunu personelin net maaşı, İşletmelerin; Genel Yönetim, AB ve Diğer Uluslararası Kaynaklardan Yararlanmak Üzere Proje Hazırlama, İş Planı Hazırlama, Yatırım, Pazarlama, Üretim, İnsan Kaynakları, Mali İşler ve Finans, Dış Ticaret, Bilgisayar ve Bilgi Teknolojileri, Enerji Teknolojileri, Yeni Teknik ve Teknolojiler, CE Kapsamındaki Ürün Tasarımı
YAYIN ADI VE SAYFA NO
Belgelendirmesi ve CE Belgesine Uygun Üretim ile Çevre konu başlıklarında alacakları danışmanlık hizmetleri
İşletmelerin enerji verimliliği kapsamında alacakları Ön ve Detaylı Etüt, Verimlilik Arttırıcı Proje (VAP) İçin Danışmanlık, Enerji Yöneticisi Eğitimi Hizmetleri ve Uygulama Giderleri,
ödemesiz, işletmenin kuruluş tarihinden itibaren 24 ay içinde satın alınan ya da alınacak olan makine, teçhizat, ofis donanım ve yazılım desteği sağlanıyor. Yine 24 ay içinde gerçekleşen işletme giderlerine yönelik geri ödemesiz olarak her ay üst limiti 2 bin 500 TL’ye kadar toplamda 30 bin TL destek veriliyor. Son olarak yine 24 ay içinde satın alınacak makine, teçhizat ve yazılım için teminat karşılığı geri ödemeli sabit yatırım desteği altında 100 bin TL’ye kadar destek sağlanıyor.
Sınai mülkiyet belgesi alımı sürecindeki ürün tasarımına yönelik hizmet alımları,
Araştırma-Geliştirme, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı
Patent Belgesi, Faydalı Model Belgesi, Endüstriyel Tasarım Tescili Belgesi, Entegre Devre Topografyaları Tescil Belgesi ve TPE muadili yurt dışı kurum/kuruluşlardan alacakları Marka Tescil Belgeleri için yapılan ödemeleri,
Bu program iki başlıktan oluşuyor. Birincisi ar-ge, inovasyon niteliği taşıyan projenin prototip üretimin desteklenmesi, ikinci ise başarıyla sonuçlanan proje sonunda elde edilen prototipin seri üretimin desteklenmesi.
Akredite olmuş kurum/kuruluşlardan alınan ürün, sitem, personel, laboratuvar akreditasyon belgeleri için ödenen ücretleri,
Ar-Ge ve İnovasyon Programı ile işletmelerin/girişimcilerin, yeni bir ürün/süreç/hizmet üretilmesi, mevcut bir ürün/süreç/hizmet geliştirilmesi, iyileştirilmesi, ürün kalitesi veya standardının yükseltilmesi veya maliyet düşürücü nitelikte yeni tekniklerin, yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesi gibi konulardaki ar-ge ve inovasyon niteliği taşıyan projelerine destek sağlanıyor. Bu kapsamda, kiradan, makine, teçhizat hammadde alımına, başlangıç sermayesinden personel giderine kadar birçok kalemde toplam 750 bin TL’ye kadar destek sağlanabiliyor.
Aynı başlıklarında alacakları Eğitim hizmetleri,
Test, analiz, kontrol –muayene ve kalibrasyon hizmet giderleri, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından bağımsız denetimle yetkilendirilen kuruluşlardan aldıkları bağımsız denetim hizmeti giderleri, İlk defa ihracat yapan işletmelerin, Gümrük Beyannamesine bağlanmış her bir uluslararası ticareti; malın alıcıya ulaşıncaya kadarki tüm nakliye ve sigorta giderleri, Genel Destek Programından yararlanmak isteyen işletmelerin www. kosgeb.gov.tr adresindeki KOSGEB veri tabanına kayıt olması ve KOSGEB Müdürlüğü’ne başvuru yapması gerekiyor. Girişimcilik Destek Programı Bu programla girişimciliğin desteklenmesi, yaygınlaştırılması ve başarılı işletmelerin kurulması amaçlanıyor. Destek Programı kapsamında tüm girişimcilere uygulamalı girişimcilik eğitimi verilip işyerini yeni kuran işletmelere ise destek sağlanıyor. Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi, kendi işini kurmak isteyen girişimcilerin bir iş planına dayalı olarak kuracağı işletmelerin başarı düzeyini artırmak amacıyla düzenleniyor. Bu eğitimler, 24 saati atölye çalışmalarından oluşan toplam 70 saatlik eğitimler olup, genel katılıma açık ve ücretsiz eğitimler. Uygulamalı Girişimcilik Eğitimine katılıp sertifika alanlar; Yeni Girişimci Desteğine başvuru hakkı kazanıyor. Yeni Girişimci Desteği kapsamında; destek başvurusunda bulunacak işletmenin Türk Ticaret Kanununda tanımlı gerçek veya tüzel kişi statüsünde kurulmuş olması ve girişimcinin başvuru tarihi itibariyle; - Son bir yıl içerisinde aynı faaliyet konusunda vergi mükellefiyetinin bulunmaması, - Mevcutta kendisine ait gerçek kişi statüsünde başka bir işletmesinin bulunmaması, - Tüzel kişi statüsünde kurulmuş herhangi bir işletmede % 50’den fazla ortaklığının olmaması, - Başka bir işletme/kurum/kuruluşta SGK hükümlerine tabi olarak çalışmaması gerekiyor. Bu destek kapsamında, geri ödemesiz 2 bin TL işletme kuruluş desteği sağlanıyor. 18 bin TL’ye kadar geri
CMYK
İkinci aşama olan endüstriyel uygulama programında ise yeni bir ürün/ hizmetin; üretilmesi, kalitesinin artırılması, maliyet düşürücü nitelikte yeni tekniklerin uygulamaya alınması, ürün veya süreçlerinin pazara uygun biçimde ticarileştirilmesi amacıyla hazırlanan projelere destek sağlanıyor. Program kapsamında projesi olan girişimci ve işletmelere 818 bin TL’ye kadar destek sağlanabiliyor. Destek programında destekleme oranı %75 olup, projeye konu satın alınacak makine ve teçhizatın yerli malı olması durumunda, destek oranı % 90 olarak uygulanıyor. İşbirliği Güçbirliği Destek Programı Bu program ile KOBİ’lerin işbirliği - güçbirliği anlayışında bir araya gelerek “Ortak Sorunlara Ortak Çözümler” üretmesi isteniyor. KOBİ’lerin tedarik, pazarlama, düşük kapasite kullanımı, rekabet gücü zayıflığı, finansman başta olmak üzere tek başlarına çözümünde zorlandıkları birçok soruna ortak çözüm bulunması hedefleniyor. KOBİ’lerin bir araya gelerek kapasite ve rekabet gücü yüksek işletmelere dönüşmesi, ölçek ekonomisinden yararlanılarak kaynak tasarrufu sağlanması, KOBİ’ler arasında ortaklık ve işbirliği kültürünün geliştirilmesi amaçlanıyor. Destek programı kapsamında ortak sorunlara sahip, 1 yıldan fazla süredir faaliyet gösteren aynı/birbirini tamamlayıcı sektördeki en az 5 (beş) işletmenin bir araya gelmesi şartı aranıyor. Projenin, Orta-Yüksek ve Yüksek Teknoloji alanlarında gerçekleştirilecek olması durumunda ise en az 3 (üç) işletmenin bir araya gelmesi yeterli oluyor. Proje kapsamında 300 bin TL’si geri ödemesiz toplam 1 milyon TL’ye kadar destek sağlanıyor. Orta-Yüksek ve Yüksek Teknoloji Alanlarındaki Ortak İmalata Yönelik Projeler için ise; 300 bin TL geri ödemesiz toplam 1 milyon 500 bin TL’ye kadar destek sağlanıyor. Mersin için destek oranı % 60 olup,
projeye konu satın alınacak makine ve teçhizatın yerli malı olması durumunda, destek oranı % 75 olarak uygulanabiliyor. KOBİGEL - KOBİ Gelişim Destek Programı Ülkenin ulusal ve uluslararası hedefleri doğrultusunda, küçük ve orta ölçekli işletmelerin, ekonomideki paylarının ve etkinliklerinin arttırılması amacıyla, KOBİ’lerin rekabet güçlerinin ve sağladıkları katma değerin yükseltilmesi, amacıyla hazırlayacakları projelerin desteklendiği bir programdır. Bölgesel ve sektörel alanlarda çıkılan çağrı esasına göre verilen destek programında, hazırlanacak projelere en fazla 300 bin TL’si geri ödemesiz olmak üzere toplam 1 milyon TL’ye kadar destek sağlanıyor. Mersin için destek oranı % 60 olup, projeye konu satın alınacak makine ve teçhizatın yerli malı olması durumunda, destek oranı % 75 olarak uygulanıyor. 1 Nisan’da KOBİ-GEL kapsamında ikinci çağrıya çıkıldı. Bu alanı da birkaç alt başlıkta inceleyebiliriz. 1 - Geleneksel imalat sanayi KOBİ’lerinde katma değerin arttırılması Çağrı kapsamında belirtilen imalat sanayindeki işletmelerin hazırlayacakları projelere 200 bin TL’si geri ödemesiz toplam 600 bin TL’ye kadar destek veriliyor. Proje kapsamındaki giderler % 80 desteklenip, projeye konu satın alınacak makine ve teçhizatın yerli malı olması durumunda, destek oranı % 95 olarak uygulanıyor. 2.Orta-yüksek ve yüksek teknoloji KOBİ’lerinde kapasite geliştirme Çağrı kapsamında belirtilen orta-yüksek ve yüksek teknoloji alanında faaliyet gösteren imalat sanayi işletmelerin hazırlayacakları projelere 300 bin TL’si geri ödemesiz toplam 800 bin TL’ye kadar destek veriliyor. Proje kapsamındaki giderler Mersin için % 80 desteklenmekte olup, projeye konu satın alınacak makine ve teçhizatın yerli malı olması durumunda, destek oranı yine % 95 olarak uygulanıyor. Proje kapsamında verilen geri ödemeli destek için işletmelerden banka teminat mektubu isteniyor ancak verilen teminat mektubunun tüm masraf ve giderleri KOSGEB tarafından karşılanıyor. KOBİ Kampüs KOSGEB ayrıca bu hizmeti aracılığıyla e-eğitimleri tek noktadan KOBİ’lere sunuyor. Ulusal ve uluslararası pazarlarda yaşanan yoğun rekabet, KOBİ’leri; daha verimli, daha yenilikçi, değişim ve gelişime hızlı adapte olabilecek şekilde hareket etmeye zorluyor. KOBİ’lerin bu noktada ihtiyaç duydukları konularda, doğru bilgiye hızlı erişimleri ve bu bilgileri yönetecek kurumsal yeterliliğe sahip olmaları amacıyla, KOBİ Kampüs hizmete açıldı. KOBİ Kampüs, zaman ve mekan gibi fiziksel sınırları ortadan kaldırarak KOBİ’lerin ihtiyaç ve sorunlarının çözümüne yönelik ücretsiz eğitimler ile yepyeni bir dünyanın kapısını aralıyor. MTSO: Mersin’de KOSGEB desteklerinden firmaların yararlanma oranını değerlendirir misiniz? Mersin KOSGEB kapsamında verilen destekler açısından Türkiye genelinde ilk 10 il içerisinde yer alıyor. Bu oranı artırmak adına destek programları tanıtımı için meslek kuruluşlarıyla işbirliği içinde sürekli toplantılar düzenliyoruz. Ayrıca medyada KOSGEB’in desteklerinin tanıtımı ve bilgilendirmesi için çalışıyoruz. KOSGEB’in tüm destek prog-
ramları KOBİ’lerin geliştirici faaliyetlerine yönelik veriliyor. Kendini geliştirmek derdinde ve çabasında olan her KOBİ’nin mutlaka KOSGEB ile yolları kesişecektir. MTSO: Bu yıl özellikle KOSGEB olarak hangi destekler üzerinde duruyorsunuz? Yakın zamanda KOSGEB önemli değişikliklere ve yeniliklere imza attı. Yeni Girişimci Desteği’nin geri ödemesiz limiti 50 bin TL’ye, geri ödemeli destek limitini ise 100 bin TL’ye çıkardı. 2016’da hem Yeni Girişimci Desteğine hem de Uygulamalı Girişimcilik Desteğine büyük talep oldu. Yeni girişimcilerin KOSGEB Müdürlüklerine ilgisi ve başvuruları gün geçtikçe yoğunlaşıyor. 2016’daki önemli değişikliklerden biri de KOBİ-GEL KOBİ Gelişim Destek Programı. Bu program ile KOBİ’lerin bölgesel ve sektörel çağrı esasına göre hazırlayacakları projelere önemli miktarda destek sağlanmakta olup KOBİ’lerin kapasitelerinin geliştirilmesi, rekabet düzeylerinin artırılmasına önemli katkılar sağlanması bekleniyor. Bu çağrı kapsamında Türkiye genelinde 300 milyon TL destek verilmesi hedefleniyor. Bu program kapsamında bölgesel ve sektörel çağrılar önümüzdeki dönemde de devam edecek. Bu yıl üzerinde duracağımız bir diğer destek KOBİ Kampüs. Yeni eği-
tim başlıkları ile zenginleştirilen KOBİ Kampüs, KOSGEB veri tabanına kayıtlı, güncel KOBİ beyannamesi onaylanmış KOBİ’lerin faydalanabileceği bir sistem. Sistemde, KOBİ yetkilileri 5 çalışanını KOBİ Kampüs üzerinden tanımlayarak eğitimlerden faydalanmalarını sağlayabilecek. Eğitimlerin tamamen ücretsiz olarak sunulduğu bu platformda bulunan 35 e-eğitim ile birçok farklı alanda eğitim seçeneği ile KOBİ’lerin her an her yerden eğitimlere erişebilmesi amaçlanıyor. KOBİ Kampüs’te yer alan 35 eğitimin yer aldığı 6 ana başlıkta Finans ve Uluslararası Ticaret, Çevre ve Güvenlik, İnsan Kaynakları ve Kişisel Gelişim, İşletme Yönetimi, İnovasyon ve Tasarım ile Pazarlama ve Satış yer alıyor. MTSO: Eklemek istedikleriniz… Şunu belirtmek isterim ki KOSGEB destekleri ve eğitimleri ücretsiz olarak veriliyor. Eğitim ve destekler için ücret karşılığı proje hazırlanması, başvuru evrağı gönderilmesi konularında cep telefonlarına KOSGEB tarafından hiçbir şekilde mesaj gönderilmiyor. KOSGEB’in hiçbir danışman firma ile anlaşması yoktur. KOSGEB girişimcilik eğitimleri ve destekleri ile ilgili ücret talep eden art niyetli kişi ya da kuruluşlar, bizzat mağdur olan kişiler tarafından savcılığa bildirilmelidir. KOSGEB destekleri hakkında en doğru bilgi için; KOSGEB Müdürlüklerine bizzat başvuru yapılmalı veya çağrı merkezi (444 1 567) aranmalıdır.
MTSO - EĞİTİM VE KALKINMA VAKFI EKONOMİ VE YAŞAM DERGİSİ EKİM AYI İTİBARİYLE YAYINA BAŞLADI. 2 AYDA BİR DARABA FİLM MEDYA EVENT TASARIM AJANSI TARAFINDAN HAZIRLANAN VE 10 BİN ADET BASKIYLA OKUYUCUYLA BULUŞAN MTSO EĞİTİM VE KALKINMA VAKFI EKONOMİ VE YAŞAM DERGİSİ İÇİN REKLAM REZERVASYON:0324 327 81 82