MTSO, 5 yeterlilik ve 1 ulusal meslek standardı oluşturuyor
Serbest Bölge için yeni düzenlemeler yolda
Çukurova, ‘Yeni Nesil Dış Ticaret’te Türkiye’ye model olacak
>4’te
>2’de
>4’te
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
“Ortak kaygımız ‘Vatan’ olsun… ” Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: | YIL: 17 |18SAYI: | SAYI: 298 317 | 6-19 | 16ARALIK - 29 Ekim 2015
Sigortacılar sabit primli poliçe istiyor Kerim KARA
30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı
S
on dönemlerde sigorta sektörüne yüksek trafik sigorta primlerinin damga vurduğunu anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Kerim Kara, bunun çözümünün sabit primli poliçe ile mümkün olacağını söyledi. Sigortacılık sektörünün zor bir dönemden geçtiğine dikkat çeken Kerim Kara, bu durumdan en çok etkilenenlerin ise acenteler olduğunu anlattı.
Türkiye’de emniyete kayıtlı yaklaşık 26 milyon araç bulunduğunu dile getiren Kara, 6 milyon kişinin ise geçimini aktif olarak faaliyet gösteren acentelerden sağladığını söyledi. Acentelerin hizmet alanları arasında en önemli kalemi yoğun araç sayısı ve zorunlu olması nedeniyle trafik sigortalarının oluşturduğuna değinen Kara, ancak son dönemlerde getirilen yeni uygulamalar ile trafik sigortalarının tamamen acentelerin elinden alınması endişesi taşıdıklarını anlattı. > 7’de
Meyve ve Sebze Ticareti Değerlendirme Toplantıları Mersin’den başlatıldı
Taksit sayısı bilgisayar satıcısını olumsuz etkiledi Tuncay TORUN
9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi Başkanı
H
ükümet tarafından ithal oranı yüksek olmayan ürünlerde taksit sayısının artırılması yönünde çalışmalar devam ederken bilgisayar satışlarında taksit sayısının 9’dan 6’ya düşürülmesi sektörü zorluyor. Teknoloji ve bilgi çağının yaşandığı 21. Yüzyılda bilgisayar alımının zorlaştırılmasına anlam veremediklerini kaydeden sektör temsilcileri, taksit sayısının düşürülmek yerine 9’dan
12’ye çıkarılmasını bekliyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi Başkanı Tuncay Torun, sektörde yaşanan sıkıntıları değerlendirdi. İlk olarak bilgisayar satışlarında uygulanan taksit sayılarına değinen Torun, sektör adına sıkıntılı bir süreç yaşandığını bildirdi. > 7’de
İhracat destekleri 3 kat artacak
K
alkınma Bakanı Lütfi Elvan Mersin’de düzenlenen Yaş Meyve Sebze Değerlendirme Toplantısı’nda ihracatçılara, ihracat desteklerinin artırılmasından, pazar çeşitlendirmesine kadar birçok farklı konuda müjde verdi.
yönelik çalışmalar yürütüldüğünü söyledi. Bu noktadan hareketle 2017’de ihracat desteklerinin artırılacağını açıklayan Elvan, “2017’de ihracat desteklerimizi tam 3 kat artırıyoruz. 1 milyar TL olan desteklemeyi 3 milyara çıkardık.
Mersin’in meyve sebze üretimindeki gücünü ve bu alandaki yüksek ihracat potansiyelini anlatan Bakan Elvan, geçtiğimiz sezon yaşanan sıkıntıları bildiklerini ve çözümüne
Eximbank imkanlarını daha da genişletiyoruz. İhracatçımızın daha fazla ihracat yapmasına imkan sağlayacak mekanizmaları kuruyoruz” ifadelerini kullandı. > 5’te
G
Meyve ve Sebze Ticareti Değerlendirme Toplantılarının ilki Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğinde düzenlendi. Önümüzdeki süreçte Antalya, İstanbul, Ankara ve Doğu Anadolu’da devam edecek olan toplantılar sonunda yaşanan sorunların çözümüne yönelik mevzuat değişikliklerinin yapılması hedefleniyor.
ümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğinde düzenlenen toplantıda yaş meyve sebze sektöründe yaşanan sorunlar konuşuldu. Sektör temsilcileri özellikle üretici birliklerinin yapısının değiştirilmesi gerektiği-
ni, Hal Kanununda yaşadıkları aksaklıkların giderilmesini, hallerin altyapısının iyileştirilmesini, soğuk zincir kırılmayacak şekilde uygulanabilir yatırımlar yapılmasının zorunlu kılınmasını, standardizasyonun sağlanması için yasal yaptırımların uygulanmasını talep etti.
Turizmle öne çıktı, gıda ihracatçısının gözdesi oldu:
Toplantı sonunda Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ile Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, yapılacak düzenlemeler için Türkiye genelinde devam edecek toplantılardan çıkacak sonuçlar doğrultusunda adım atacaklarını belirtti. “Biz hükümet olarak hiçbir düzenlemeyi
sizlerin görüşünüzü almadan hayata geçirmemeye çalışıyoruz” diyen bakanlar, “Dolayısıyla sizin burada sağlayacağınız katkılar bizim için değerli ve önemli. Hızlı bir şekilde diğer toplantılarımızı da yapıp hangi alanlarda adım atacağımızı belirleyeceğiz” ifadelerini kullandı. > 5’te
Güçlü ‘Üretici Birliği’ Mersin’den doğacak
PMS, ileri teknolojiye odaklandı dünya pazarına adını yazdırdı
S
ınırlı imkanlarla adım attığı sektörde Ar-Ge’ye odaklanan firma, bugün Avrupa’da satılan sterilizasyon ambalajlarının yüzde 22’sini Mersin’de üretiyor. Avrupa’da elde ettiği başarılar, geliştirdiği teknoloji ve pazara sunduğu inovatif ürünler çok geçmeden firmaya Amerika’da yatırımın kapılarını da aralıyor. Medikal sektörünün Silikon Vadisi olarak değerlendirilen İllinoisMedicalDistrict’ten2015’te geniş kapsamlı teşvik paketi ile yatırım talebi alan PMS Medikal, bu pazarda da üretim ve satışa yönelik operasyonunu 2017’de başlatmaya hazırlanıyor. Sterilizasyon malzemeleri ve cihazları üreten uluslararası bir firma olan PMS Medikal, 1997’den bu yana hastaneler ve tıbbi cihaz üreticileri için geniş ürün yelpazesi ile verimli, güvenilir ve esnek çözümler sağlıyor. Bugün beş kıtada 73 ülkede faali-
MTSO 1
Y T
üm dünyada turizmdeki gücü ile tanınan Maldiv Adaları, tarım sektöründe ise oldukça yetersiz. Bu durum özellikle temel gıda başta olmak üzere tarımsal ürün ihracatçıları için önemli bir potansiyel taşıyor.
Özgür GÜLER
PMS Medikal Genel Müdürü
yet gösteren, ileri teknoloji ve Ar-Ge tabanlı çalışmalara ağırlık veren firma, Türkiye’nin yanında gelecek yıl Amerika’da da yatırıma hazırlanıyor. Hedef ise kilo satış fiyatı 150 doların üzerinde dijital teknolojinin kullanıldığı tıbbi cihazlar üretip ihraç etmek. > 8’de
CMYK
Önümüzdeki süreçte de Maldivler’in ekonomideki lokomotif sektörünün turizm olarak belirlenmesi nedeniyle hükümet yeni adalara tatil tesisi inşasını teşvik ediyor. Ge-
Tüm ayrıntılarıyla yeniden yapılandırma
>8’de
leceğini turizmde arayan Maldivler bu özelliği ile tarım ve gıda ihracatçısı yanında inşaat malzemesi ihracatçılarının da dikkatini çekiyor. Türkiye’nin de Maldiv Adaları ile ticareti gün geçtikçe artıyor. Özellikle ihracatta önemli bir artış yakalayan Türkiye’nin 2015 yılında Maldivler’e ihracatı bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 133 artarak 18 milyon dolara yükseldi. > 6’da
Mersin, sorunlarını hükümete aktardı
>2’de
aş Meyve Sebze Değerlendirme Toplantısı’na güçlü üretici birliklerinin önemi damgasını vurdu. Türkiye’de üretici birliklerinin arzu edilen yapıda olmadığı görüşünün hakim olduğu toplantıda, Bakanlar Türkiye’ye model olacak güçlü bir üretici birliği kuruluş çalışmalarına Mersin’de başlanacağının müjdesini verdi. Toplantıda konuşan Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan üretici birliklerinin mevcut yapısını özetleyerek, taleplerini anlattı. Üretici birliklerinin mevcut durumda önceli-
ğini satışa verdiğini ancak bunda da istenilen sonucun alınamadığını vurgulayan Tavşan, oysa önceliğin pazarlama yerine yol göstericiliğe verilmesi gerektiğini kaydetti. Pazarlama yerine önce ürün girdisi, bölgeye uygun ürün seçimi noktasında üreticiye yardımcı olunması gerektiğini anlatan Tavşan, ardından ilaçlama, paketleme, ambalajlama, marka değeri yaratma gibi konulara ağırlık vererek birliklerin sektörde yön gösterici, sektörün kalitesini artırıcı bir yol izlemesi gerektiğini vurguladı. > 5’te
Kadın patronlar TEB Kadın Akademi’de buluştu
> 2’de
> 3’te
2
YIL: 18 | SAYI: 317 | 16 - 29 Ekim | www.mtso.org.tr
Mersin, sorunlarını hükümete aktardı
9
İhracatın yüzde 56,4’ünü KOBİ’ler yapıyor
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun evsahipliğinde düzenlenen 9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’nda Mersin’i Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı H. Ruhi Koçak temsil etti. Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığındaki toplantıda Koçak, hükümete Mersin’in sorunlarını anlattı.
. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile 365 Oda ve Borsanın yönetim kurulu başkanları ve meclis başkanlarının katılımıyla TOBB Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Şurada, 81 ilden 365 Oda/Borsa başkanı özel sektörün sorunlarını ve çözüm önerilerini, Başbakan Yıldırım ve bakanlara iletti. Koçak; “Mersin, Türkiye’nin yeni Marmara’sı olmaya aday” 9. Ticaret ve Sanayi Şurası’nda tüm Mersin İli Oda ve Borsalarını temsilen konuşma yapan Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı H. Ruhi Koçak, Mersin’in ekonomik çeşitliliği zengin bir kent olduğunu söyledi. Türkiye’nin yeni ekonomi bölgelerine ihtiyacı olduğunu belirten Koçak, Mersin ve
hinterlandının, Türkiye’nin yeni Marmara’sı olmaya aday olduğunu kaydetti. Ancak Mersin ve Çukurova’nın, havalimanı inşaatının yarım kaldığını vurgulayan Koçak, havalimanının değil Türkiye’nin zenginliğinin yarım kaldığını belirtti. Mersin’de yapılması planlanan diğer projelere de değinen Koçak, Çeşmeli’ye kadar olan otoyolun, Taşucu’na kadar uzamasına yönelik startı verilen projenin hayata geçirilmesinin, Mersinlilerin beklediği en önemli projelerden biri olduğunu anlattı. Atıl durumdaki Taşucu/Seka Limanı’nın, Mersin Limanı’nın can simidi durumunda olduğunu söylen Koçak, liman ve geri sahasının özelleştirilmesi sağlanarak ekonomiye kazandırılmasının Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi adına verilecek önemli bir destek olacağını ifade etti. Mersin–Antalya arası Akdeniz Sahil Yolu Projesi’nde ise sona yaklaşıldığını bildiren Ko-
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Mersin Müdürlüğü’nden KOBİ Uzmanı Ali Can Aydın, Türkiye’de işletmelerin yüzde 99,82’sini KOBİ’lerin oluşturduğunu ve toplam ihracatın yüzde 56,4’ünü KOBİ’lerin gerçekleştirdiğini söyledi.
çak, kalan yolun hızla tamamlanmasının bölge turizmini ve ticaretini olumlu etkileyeceğini söyledi. “7 turizm merkezi henüz yatırımcılara tahsis edilmedi” Koçak, Mersin’deki 8 turizm merkezinden, Mersin-Tarsus Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’nin yatırımcılara 2006 yılında tahsis edildiğini ancak bugüne kadar herhangi bir yatırım yapılmadığını anlattı. Öte yandan diğer 7 turizm merkezinin henüz yatırımcılara tahsis edilebilir hale getirilmediğini belirten Koçak, “İlk domino taşına dokunursanız, diğer tüm sıkıntılar arka arkaya devrilecektir. Bu vesileyle Tarsus’ta kurulmasına karar verilen ve çalışmalarına başlanan Tarım İhtisas OSB ve Gıda İhtisas OSB’si bu önemli domino taşlarındandır. Mut Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması ve bölgeye doğalgazın gelmesi de Mut ve Karaman sanayisini Akdeniz’le buluşturacaktır” dedi.
Serbest Bölge için yeni düzenlemeler yolda
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Komitesi, 7 No’lu Perakende Gıda ve Muhtelif Ticaret Komitesi ile 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Komitesi ortak sektör toplantısında buluştu. MTSO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Zeper’in başkanlığında düzenlenen toplantıda, KOSGEB Mersin Müdürlüğü’nden KOBİ Uzmanı Ali Can Aydın, KOSGEB Destek Programları hakkında komite üyelerine sunum yaptı. KOBİ’lerin ekonomideki payları hakkında bilgi veren KOBİ Uzmanı Ali Can Aydın, Türkiye’de işletmelerin yüzde 99,82’sini KOBİ’lerin oluşturduğunu ve toplam ihracatın yüzde 56,4’ünü KOBİ’lerin gerçekleştirdiğini söyledi. Toplam istihdamın yüzde 72,2’sini yine KOBİ’lerin sağladığını belirten Aydın, toplam katma değerin de yüzde 52,8’ini KOBİ’lerin oluşturduğunu kaydetti. Ayrıca KOBİ’lerin toplam satışların yüzde 63,8’ini ve toplam yatırımların yüzde 53,3’ünü oluşturduğu vurguladı. KOSGEB’in kuruluş amacının, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında küçük
ve orta ölçekli işletmelerin payını ve etkinliğini artırmak olduğunu ifade eden Aydın, KOBİ’lerin rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmeyi, sanayide entegrasyonu ekonomik gelişmelere uygun biçimde gerçekleştirmeyi hedeflediklerini kaydetti. Destek programlarını sekiz ana başlık altında topladıklarını anlatan Aydın, destekleri şöyle sıraladı: “Genel Destek Programı, İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı, Girişimcilik Destek Programı, Kobigel-KOBİ Gelişim Destek Programı, Tematik Proje Destek Programı, Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı, AR-GE, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı ve Uluslararası Kuluçka Merkezi ve Hızlandırıcı Destek Programı.” Destek programlarının süreçlerine de değinen Aydın, KOBİ’lerin ilk olarak KOSGEB veri tabanına kayıtlı olması gerektiğine dikkat çekti. Daha sonrasında program başvurusu yapılması gerektiğini söyleyen Aydın, taahhütname verilmesinin ardından işletme dosyasının açılacağını kaydetti. Aydın, destek ödemelerinin gerçekleşmesinin ardından ise işletmenin izleneceğini ifade etti. KOBİ’lere yönelik rekabet
gücünü artırıcı bireysel faaliyetleri de desteklediklerini belirten Aydın, yurt içi fuarlar için 45 bin TL, yurt dışı iş gezileri için 20 bin TL, nitelikli eleman istihdamı için 50 bin TL, danışmanlık için 22 bin 500 TL ve enerji verimliliği için 75 bin TL destek sağladıklarını açıkladı. Ayrıca Aydın, sınai mülkiyet hakları için, belgelendirme için ve test, analiz ile kalibrasyon için de 30 bin TL, lojistik için 15 bin TL ve gönüllü uzmanlık için 40 bin TL destek verdiklerini anlattı. “Eksik ve yanlış bilgilere dikkat edin” MTSO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Zeper ise, KOBİ’lerin KOSGEB destekleri hakkında çok fazla yanlış ve eksik bilgilerinin olduğunu söyledi. Zeper, KOSGEB’in toptancı ve perakendeciler için fazla desteğinin olmadığını belirterek, makine ve teçhizat alımları için ise çok sayıda desteğinin olduğunu söyledi. KOBİ’lerin KOSGEB’e daha yakın durmaları ve desteklerinden yararlanmaları için çağrıda bulunan Zeper, piyasadaki yanlış ve eksik bilgilere inanmamaları için uyarıda bulundu.
Kadın Patronlar TEB Kadın Akademi’de buluştu
K Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ile Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Mersin Serbest Bölge’de serbest bölge kullanıcıları ve gümrükçüler ile bir araya gelerek sorunlarını dinledi.
Estonya ile ilişkiler geliştirilmeli
E
stonya Büyükelçisi Marin Mottus Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret ederek iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin nasıl geliştirebileceğini görüştü. Görüşmede, karşılıklı iletişimin artırılması, Ticaret Odaları arası kurulacak temaslarla ikili iş görüşmelerinin sağlanması gündeme getirildi. Estonya’nın Mersin Fahri Konsolosu Nebil Taşçı eşliğinde Estonya Büyükelçisi Marin Mottus ile Konsolos Leemet Paul-
MTSO 2
son, MTSO’yu ziyaret etti. Heyeti MTSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kasım Tönrıöver ile Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya kabul etti. Toplantıda MTSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tanrıöver, iki ülke arası ticaret hacminin 400 milyon dolar seviyesinde olduğuna dikkat çekerek, bu rakamların mutlaka daha yukarılara çekilmesi gerektiğini anlattı. Bunun için B2B görüşmelerin önemine değinen Tanrıöver, “İş adamları için en önemli konuların başında firmaların karşılıklı iş-
CMYK
birliği görüşmeleri geliyor. Öncelikli olan tanışmadır. Sonrasında ticaret gelişir” değerlendirmesini yaptı Estonya Büyükelçisi Marin Mottus da Mersin’i bir liman kenti olması nedeniyle ziyaret etmek istediklerine değindi. Mersin’de bir fahri konsolosları bulunmasının ticari ilişkilerin gelişmesine önemli katkılar sağlayacağına dikkat çeken Mottus, “Ben de kişisel temasların önemine inanıyorum. Önümüzdeki süreçte bu yöndeki çalışmalara ağırlık vermeliyiz” ifadelerini kullandı. Konsolos Leemet Paulson, Mersin’in özellikle Estonya’daki lojistik firmalarının dikkatini çektiğini anlatırken Fahri Konsolos Nebil Taşçı ise, “Estonya, Letonya ve Mersin arasında işbirliği kurulabilir. Odalar doğrudan temas kurabilir böylece iş hacmi artırılabilir” teklifinde bulundu.
OBİ’lerin danışman bankası olma sloganıyla çalışmalarını sürdüren TEB’in son hedefi kadın patronlar oldu. Kadın patronların potansiyelini daha çok gösterebilmesi adına başlattığı TEB Kadın Akademisi Projesi ile TEB, kadın patronlara finansal hizmetlerin yanında ücretsiz eğitim ve danışmanlık desteği de veriyor.
ihtiyaçlarını tespit edip ücretsiz eğitim olanağı sağlıyoruz. Tüm kadınlarımız ulaşabilsin diye her Perşembe kadın bankacılığı facebook hesabımızdan farklı konuklarla canlı yayın yapıyor, bilgi desteği sağlıyoruz” dedi.
Çalışmalarını bire bir anlatmak, kadınların taleplerini dinlemek adına il il gezen TEB Kadın Bankacılığı Yöneticileri, İzmir’in ardından Mersin’e geldi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu işbirliğinde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde kadın patronlarla buluşan TEB yetkilileri, kadınların taleplerini dinleyip ardından da çalışmalarını anlattı.
Toplantının açılışında konuşan TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler İcra Komitesi Başkanı Ayla Harp ise kadının iş dünyasındaki yerinin önemine değindi. “Bugün ekonomimizi daha güçlü kılmanın, kadın işgücüne daha çok destek vermenin önemini hepimiz biliyoruz” diyen Harp, “Bu gerçekle kadın patronların iş dünyasında daha etkin olmasına imkan tanıyacak çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz” dedi. Kadın girişimci sayısının yüzde 42 artmasının bu çabaların boşa gitmediğini gösterdiğini kaydeden Harp, ancak yeterli de olmadığını söyledi.
Toplantıda kadınlara ayrıcalıklı hizmetler sunduklarını kaydeden TEB Kadın Bankacılığı Yöneticisi Sara Hepşen, “Kadınların danışman bankası olmak istiyoruz” dedi. Yaptıkları araştırmalarda kadın girişimcilerin dört sorununu saptadıklarını bildiren Hepşen, bunları finansmana, pazara ve bilgiye erişim ile mentörlük olarak açıkladı. Bu sıkıntıların tümünü çözmek adına TEB Kadın Bankacılığı adı altında çeşitli kolaylıklar sunduklarını ifade eden Hepşen, finansmana erişimde sağladıkları teminat kolaylıkları, TEB Kadın Akademi aracılığıyla verdikleri eğitimleri, yurtdışı işbirlikleri aracılığıyla sağladıkları mentörlük hizmetlerini anlattı. TEB Kadın Akademi aracılığıyla bugüne kadar 1500 kadına ulaştıklarını dile getiren Hepşen, “Her ay farklı illerde kadın patronlarımızla bir araya gelerek
Harp: “Kadının iş hayatındaki aktif rolü stratejik öneme sahip”
Kadın girişimci sayısının artmasının gelişen ekonomiler için stratejik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Harp, “İş dünyasında etkin olmak, yeni iş sahaları oluşturmanın yolu ise kadın girişimcilerin teşvik edilmesinden geçiyor” ifadelerini kullandı. Bu noktada TEB Kadın Akademisi çalışmalarını önemsediklerini dile getiren Harp, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasının kadınların iş hayatında daha çok var olmasıyla mümkün olabileceğine inandığını da sözlerine ekledi. Toplantı sonunda nakit akışını iyi yönetmenin ipuçlarını ise ActionCOACH İşletme Koçu Ayşegül Akşak verdi.
Ayla Harp TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler İcra Komitesi Başkanı
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 18 | SAYI: 317 | 16 - 29 Ekim | www.mtso.org.tr
Ortak kaygımız ‘Vatan’ olsun… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
A
Çukurova’nın güç birliği bölgemizin ve ülkemizin zenginliği olacaktır.
kdeniz Turizm Forumu -MEDITOUR 2016’nın ardından Mersin iş dünyasının çatı örgütü olarak yoğun bir süreçle çalışmalarımıza devam ettik. Sadece sorunlara parmak basan bir Oda değil, sorunların çözümünde etkin rol oynayan bir yaklaşımla MTSO Yönetiminden Meclisine, komitelerinden çalışan profesyonellerine kadar, kentimizin başta ekonomi olmak üzere birçok alanında aktif olmaya devam ediyoruz. Yönetişim ilkesiyle tepede değil, tabanımızın tüm aktif gücünü, becerisini, vizyonunu bu işlere entegre etmeye çalışıyoruz. Bu haftaların en önemli çalışmalarından birisi, uzun süredir üzerinde çalıştığımız MTSO Personel Belgelendirme Merkezi Kurulumu ve İşletilmesi Projesiydi. Değerlendirmeler sonucunda Türkiye genelinde kabul edilen on dört projeden bir tanesi oluk ve bu merkezi kurduk. 21. yüzyıl ekonominin, teknolojinin, bilginin ve buna bağlı olarak her an yeni bir bilgi ve beceri gerektiren mesleklerin değiştiği, yenilendiği bir çağdır. Ve yine bu çağın, bu soruna karşı geliştirdiği çözüm ise hayat boyu öğrenme kavramıdır. Bu anlamda; “hayat boyu öğrenme” ile ilişkili olarak bireysel gelişmeler, toplumsal beklentiler ve uluslararası uygulamalar dikkate alınarak, eğitim ve istihdam politikalarının gözden geçirilmesi, mesleki standart ve yeterlilik sistemlerinin yeniden yapılandırılması her ülkenin ulusal öncelikleri arasında yer almaktadır. Bu öncelikler için T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) Bileşen 4 mali yardımıyla, “Voc-Test
Merkezleri-2” Hibe Programı kapsamında proje çağrısı yayınlanmıştı. Proje çağrısı ile ülkemizde mesleki standart ve yeterlilik sisteminin güçlendirilmesi, yeni meslek dallarında yeterlilik ve standartların hazırlanması, personel sınav ve belgelendirme merkezlerinin kurulumunun sağlanması ve her şeyden önemlisi, “Mesleki Yeterlilik” kavramının bilinirliğinin arttırılması hedeflenmiştir. Bu hedeflere yönelik olarak Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Projeler Müdürlüğümüz, Voc-Test Merkezleri-2 hibe programı kapsamında”, “MTSO Personel Belgelendirme Merkezi Kurulumu ve İşletilmesi” adı ile bir proje sunmuş ve değerlendirmeler sonucunda Türkiye genelinde kabul edilen on dört projeden bir tanesi olmuştur. İlimiz için büyük önem teşkil eden dış ticaret ve lojistik sektörüne yönelik olarak beş adet mesleki yeterlilik ve bir adet meslek standardı hazırlayacak olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, aynı zamanda TÜRKAK tarafından akredite edilmiş ve Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yetkilendirilmiş “Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi” olarak da Mersin bölgesinde hizmet verecektir. MTSO Personel Belgelendirme ve İşletilmesi Projesi kapsamında; Dış Ticaret Sorumlusu, Dış Ticaret Elemanı, Uluslararası Ticaret Uzmanı, Lojistik Operasyon Yöneticisi, Lojistik Operasyon Sorumlusu meslek dalları için personel sınav ve belgelendirme hizmeti, saydığımız meslek dallarında Türkiye’de ilk defa Mersin Ticaret ve Sanayi Odası çatısı altında yakın zamanda başlayacaktır. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki, ekonominin temel payandası nitelikli ve beceri sahibi insan kaynağıdır.
“Basit kent milliyetçiliği ile bölgenin gelişme şansı yok” Bu haftaların diğer önemli bir çalışması ise yine önem verdiğimizi bölgesel iş birliğinin bir parçası olan dış ticaret bilgi ve istihbarat birimi online uygulama ve hizmetlerinin tanıtım toplantısıydı. Dünya ticaretinin kuralları değişiyor. Ticarette izlenebilirlik kavramıyla, büyük data dediğimiz büyük bilgi sistemiyle, şirketler birbirini görebiliyor ve izleyebiliyorlar. Örneğin bir Amerikan şirketi bir Türk şirketi ile iş yapmak isterse, ortak olmak veya satın almak isterse, bu datadan yararlanıyor. Firmalar birbirlerinin ne sattığını, kime sattığını, ham maddeyi kimden aldığını görebiliyor. Bu merkezlerde rakip analizleri yapabiliyoruz. Hedef Pazar raporları alabiliyoruz. Ulusal ve uluslararası ihale sistemlerini takip edebiliyor veya ihaleyi kazananlara ulaşabiliyoruz. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Online Uygulama Modülü ile firmalarımız, ürünlerinin GTİP numarasını buradan öğrenip, sürdürülebilir ve makul bedelle ithalat danışmanlığı alabilecekler. Bu merkezin birimlerinde toplanan bu bilgilerle danışmanlarımız firmalarımızın uluslararası alanlara açılmasını sağlayacaklardır. Gittikçe sertleşen küresel rekabette başka türlü ayakta kalmak mümkün olmayacaktır. Özellikle aramıza fiziksel bir sınır çizmenin mümkün olmadığı Mersin TSO, Tarsus TSO ve Adana Ticaret Odası’nın bölgesel işbirliği, bu projeye daha da güç vermektedir. Ülkemizin tarımdan lojistiğe, dış ticaretten enerjiye, turizmden sanayiye kadar birçok alanda lider bölgesi olan ve ülkenin yeni Marmara’sının çekirdeği olan Çukuro-
va’nın bu güç birliği, bölgemizin ve ülkemizin zenginliği olacaktır. Böylesi projeler bölgesel kalkınma ve iş birliğini slogandan çıkarıp uygulamaya koyan ve bunun eko sistemini hazırlayan reel projelerdir. Üç Odanın bu iş birliği umuyorum ki başka sektörlere sıçrayacak ve hayal edilen o büyük Çukurova’yı ve Çukurova’nın gerçek zenginliğini ortaya çıkartacaktır. Basit kent milliyetçiliği ile bu bölgenin gelişme şansı yoktur. “Bakanlarımızın çözüm odaklı yaklaşımları bizi sevindiriyor” Yine bu haftaların diğer önemli bir çalışması Gümrük ve Ticaret Bakanımız ve aynı zamanda Mersin Milletvekili olan Kalkınma Bakanımız Sayın Lütfi Elvan’ın katılımları ile gerçekleşen Taze Sebze ve Meyve Değerlendirme Toplantısıydı. Tüm önerilerimizin olumlu karşılandığı ve ilk gündem konusu yapıldığı bu toplantıda kentin ve bölgenin tarım geleceğine dair önemli adımlar atıldı. Özellikle sektör birliklerinin daha güçlü hale getirilmesine karar verilmesi çok önemliydi. Son zamanlarda yapılan ulusal ve uluslararası etkinlikler sayesinde birçok Bakanımızın Mersin ziyaretleri sorunları ilk elden paylaşma fırsatı vermiş ve Sayın Bakanlarımızın konulara olan duyarlılığı ve gösterdikleri çözüm odaklı yaklaşım bizleri sevindirmiştir. TOBB tarafından düzenlenen 9. Sanayi Şurası’nda bu yıl bölgemiz adına Tarsus Ticaret ve Sanayi Odamız sözcümüz oldu. Toplantıda Mersin adına hayati önem taşıyan konular bir kez daha Sayın Baş-
bakanımıza sunuldu. Havalimanı inşaatı, havalimanına bağlı olarak beklemede olan turizm sektörü yatırımları, Çeşmeli’ye kadar olan Otoyolun Taşucu’na kadar uzatılması, Konya ve Karaman illeri başta olmak üzere, Silifke ve kuzeyinde bulunan bölgenin ithalat ve ihracat kapısı durumunda olan Taşucu Limanı’nın atıl durumunun giderilmesi ve özelleştirilmesi, 1700 dönümlük SEKA Fabrika Geri Sahası’nın özelleştirilmesi sağlanarak ekonomiye kazandırılması gibi yılardır bekleyen konular tekrar ifade dildi. Ayrıca, Mersin’i Türkiye’nin batısına bağlayan Mersin–Antalya arası Akdeniz Sahil Yolu Projesi’nin hızlandırılması, tespit edilen turizm merkezlerinin yatırımcılara tahsis edilebilir hale getirilmesi konuları Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız tarafından kentimiz adına Sayın Başbakanımıza sunuldu. Tüm bunlar Mersin’in ilçe veya merkez ayrımı yapmadan el birliği ile iş paylaşımı ile yaptığı, tüm kent dinamiklerinin emeğidir, başarısıdır. Bu birlik ve beraberliği tüm organizasyonlarımızda gösteren, destek veren tüm üyelerimize, Mersin iş dünyasına, bunları Türkiye’ye duyuran Mersin basınımıza, parçası olan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum. Zor bir süreçten geçiyoruz ve ülkemizin, kentimizin ayrışmalara değil bütünleşmelere ihtiyacı var. Yıkmaya değil yapmaya, bölmeye değil kucaklaşmaya, olumsuz eleştirilere değil yapıcı desteklere, dahası umuda ihtiyacımız var. Biz kendimize de kentimize de güveniyoruz. Yeter ki kürekleri aynı yöne çekelim, yeter ki ortak kaygımız vatan olsun…
Yeşil Cennetten Kesitler; Mersin Yaylaları
Y
ayla, hem beşeri coğrafya hem de fiziki coğrafya terimi olarak kullanılır. Akarsu aşınım şekli olan platolara yayla denildiği gibi, yerleşim şekli adı olarak da kullanılır. Yazın hayvan otlatmak için çıkılan dağlık ve ormanlık bölgelerdeki yüksek, düz, otluk yerlere yayla dendiği gibi; dinlenme, tatil yapma gayesiyle çıkılan yüksek yerlere, hatta şehir gibi yerleşim yerlerindeki yüksek kısımlarda bulunan mahallelere bile yayla adı verilir. Şehir ve köylere göre daha serin ve yağışlı olan bu tip yaylalar hayvancılığın gelişmesinde büyük fayda sağladığı gibi, bu yerlerde yaşayan insanlara ekonomik destek de sağlamaktadır. Yayla Turizminin Tarihi Yayla terimi eski Türkçe, Azeri ve Çağatay lehçelerinde bulunan yay (yaz), yaylamak (yazı geçirmek) sözcükle-
gayesiyle kullanılan mahalle niteliğindeki bu yaylalar, turizm tatil köyleri haline gelmekte hatta geçici yerleşim yeri olmaktan çıkıp daimi yerleşim yerleri olmaktadır. Yaylalarımız asıl işlevleri olan göçebe hayvancılığın yerine son yıllarda rekreasyonel amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. Mersin, sahip olduğu uygun iklimsel özellikler, üstün peyzaj değerleri, geleneksel yaşam biçimi ve dağcılık/ tırmanışlar, trekking, yamaç paraşütü, flora/fauna incelemesi gibi doğa sporlarına uygun alanlar ile yayla turizmine son derece elverişlidir. Bu nedenle Mersin halkının büyük çoğunluğu yaz aylarında Toroslardaki çeşitli yaylalara göç etmektedir. Önceki sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da Mersin’in yayla çeşitliliğini anlatmak istedik. İşte kent nüfusunun büyük bir bölümünün yaz aylarında konakladığı yaylar:
Uzuncaburç Yaylası
Ulaşım: Mut ilçesinin 19 kilometre kuzeyindedir. Konaklama-yeme-içme: Çadır ve temel ihtiyaç malzemeleri getirilmelidir. Mut - Dağpazarı Köyü (Yaylası)
Abanoz Yaylası geleneksel hale gelmiş çeşitli şenlikler de gerçekleşmektedir. Ulaşım: Silifke ilçesinin 27. kilometre kuzey yönünde bulunan beldeye asfalt yolla ulaşılmaktadır. Silifke’den minibüs bulunabilir.
Ulaşım: Silifke ilçesinin kuzeyinde, Toros Dağlarının ortasında konumlanmış yayla köyüne, 46 kilometrelik asfalt yolla ulaşılmaktadır. Günün belirli saatlerinde Silifke’den minibüs bulunabilir.
Konaklama-yeme-içme: Temel ihtiyaçları beldeden sağlamak mümkündür.
Konaklama-yeme-içme: Temel ihtiyaçları beldeden sağlamak mümkündür.
Antik bir şehir kalıntısı üzerine kurulmuş olan yayla köyünde, bakkallar, kır kahveleri, sağlık ocağı, jandarma hizmet vermektedir. Köy ortasında bulunan kilise kalıntısı ve bir evin bahçesinde bulunan mozaikler görülmeye değer tarihi kalıntılardır. Çevresi ardıç ve maki türü bitkilerle çevrili olan köyün, iç kısmı ise meyve ve sebze bahçeleri ile kaplıdır. Ulaşım: Mut ilçesinin 36 kilometre kuzeyinde bulunan yayla köyüne 15 kilometre asfalt, 21 kilometre stabilize yolla ulaşılmaktadır.
Ulaşım: Mut - Karaman - Konya karayolunun 36. kilometresinde yer alan yayla, Akdeniz’i İç Anadolu’ ya bağlayan Sartavul geçidinde kurulmuştur. Konaklama-yeme-içme: Temel ihtiyaçları yayladan sağlamak mümkündür. Anamur - Kaş Yaylası İki tepe arasında kurulmuş olan yayla, ardıç, çam ve köknar ağaçları ile çevrilidir. Anamur halkının kullandığı yaylada, yaz aylarında bakkallar, kır kahveleri ve et yemekleri sunan kır lokantaları hizmet vermektedir. Ulaşım: Anamur - Ermenek - Karaman karayolunun 40. kilometresindedir. Konaklama-yeme-içme: Temel ihtiyaçları yayladan sağlamak mümkün-
Kozlar Yaylası
Sartavul Yaylası riyle bağlantılıdır. Yaylamak terimi zamanla yaylag ve yaylak haline dönüşmüş, k sesinin düşmesiyle yayla halini almıştır. Yaylacılık Anadolu’ya Orta Asya’dan Türk göçleriyle gelmiştir. Orhun Yazıtlarında yaylag terimi geçmektedir. Yaylalar günümüzde ise önemli turizm alanları arasında yer almaktadır. Yaylacılık ve Göçebecilik Arasındaki Farklar Yaylacılık, göçebe yaşam tarzına benzese de bazı yönleriyle ayrılır. Yaylacı, kışlak ve yaylak arasında yaz ve kış ritmik göç eder. Göçebeler ise otlak arama amacıyla sürekli göç halindedir. Yaylacının köy veya kasabada kalıcı bir meskeni bulunurken, göçerlerin çoğunlukla kalıcı konutları yoktur. Bazı uygun yaylalar sürekli oturulan yer haline gelebilir. Mersin Çamlıyayla ve Hatay Belen yayla iken ilçe merkezi haline gelmiştir. Dinlenme ve turizm
MTSO 3
Silifke - Gökbelen Köyü (Yaylası) Mersin ve Silifke halkının yaz aylarında yoğun olarak kullandığı yayla, çam ve maki türü bitkiler ile çevrilidir. Yayla evleri, sebze ve meyve bahçeleri ile bütünleşmiş gibidir. Ulaşım: Silifke karayolunun 30. kilometresindedir. Konaklama-yeme-içme: Köy civarında bulunan orman kıyısında çadırlı kamp kurulabilir. Çadır ve temel ihtiyaç malzemeleri getirilmelidir. Silifke - Uzuncaburç Beldesi (Yaylası) Antik Olba kenti üzerinde kurulmuş olan belde, tarih ile içice yaşamaktadır. Kır kahveleri, kır lokantaları, bakkallar, PTT, Sağlık Ocağı, Jandarma hizmet vermektedir. Yıl içerisinde
CMYK
Silifke - Kırobası (Mara) Köyü (Yaylası) Silifke yöresinin en eski yaylalarından olan Kırobası, Roma ve Bizans dönemlerinde de yayla olarak kullanılmıştır. Antik çağlardan günümüze kadar gelen ve halen kullanılan su kanalları, o dönemlerin kanıtıdır. Kır kahveleri, kır lokantaları, bakkallar, PTT, sağlık ocağı, jandarmanın hizmet verdiği köy ve çevresi, bu yöreye özgü Karamuk çalıları ve ardıç ağaçları ile kaplıdır. Dağpazarı Yaylası
Mut - Kozlar Yaylası İkisi kısa birisi uzun kanyonların yanı başında, çok zengin deniz fosil yataklarının bulunduğu dağ yamacına kurulmuş tarih ve doğa ile içice şirin bir köydür. Su kaynaklarının başlarında kamp yapmanın yanı sıra kanyon yürüyüşleri yapılabilir. Çevrede bulunan milyonlarca yıllık deniz fosil yatakları, kanyon yamaçlarına oyulmuş antik mezarlar, gözetleme kuleleri yaylanın diğer görülebilecek yerleridir.
Konaklama-yeme-içme: Çadır ve temel ihtiyaç malzemeleri getirilmelidir. Mut - Sartavul Yaylası Çam ve ardıç ağaçlarının çevrelediği yaylanın iç kısımları meyve bahçeleri, kır çiçekleri ve dağ çayırları ile kaplıdır. Mut, Silifke, Karaman halkının rağbet ettiği yörede, Yörükler de çadır kurarak hayvanlarını otlatmaktadır. Mut - Sartavul yolunun 21. kilometresinden sağa dönülerek 1.5 kilometre stabilize yolla ulaşılan Alahan Manastırı görülebilecek yerlerdendir. Yayla yakınında bulunan Kestel Dağında Yaban Keçisi Koruma Alanı ve Avlağı’nda bulunan hayvanlar gözlemlenebilir. Yayla yakınında bulunan Kestel (Kapuzu) Kanyonu, doğa yürüyüşü için çok ilginç rotalardandır. Alt yapısı tamamlanmış olan yaylada PTT, jandarma, petrol istasyonu, bakkallar, alabalık ve et yemekleri sunan kır lokantaları hizmet vermektedir.
dür. Anamur - Abanoz Yaylası İki tepe yamacında ve dere yatağında kurulan yaylada, ahşap ve taş yayla evlerinin yanında, yazlık evler de bulunmaktadır. Anamur halkının yoğun olarak kullandığı yaylada yaz aylarında bakkallar, kır kahveleri ve et yemekleri sunan kır lokantaları hizmet vermektedir. Asırlık köknar ve ardıç ağaçları ile kaplı olan yaylada, Bicikli Mağara diye anılan yeraltı mağarası ile Kaletepe’de bulunan kale kalıntısı gezilecek yerler arasındadır. Ulaşım: Anamur - Ermenek - Karaman karayolunun 50. kilometresindedir. Anamur’dan minibüs bulunabilir. Konaklama-Yeme-İçme: Temel ihtiyaçları yayladan sağlamak mümkündür.
4
YIL: 18 | SAYI: 317 | 16 - 29 Ekim | www.mtso.org.tr
Çukurova, ‘Yeni Nesil Dış Ticaret’te Türkiye’ye model olacak
Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Projesi ile yeni nesil dış ticaret kavramını ortaya koyan Çukurova Bölgesi, uluslararası pazarda bölge firmalarının rekabet gücünü artırıp, Türkiye’ye model olmaya hazırlanıyor.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) koordinatörlüğü, Adana Ticaret Odası (ATO) ile Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) ortaklığında hazırlanan Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Projesi (TBİM) kapsamında oluşturulan Online Uygulama ve Hizmet Modülü’nün kurulumu tamamlandı. www.tibim.org internet sitesinin Kasım ayında aktif olarak kullanıma açılması sonrasında bölge firmaları TBİM aracılığıyla hedef pazar analiz raporlarına, hedef müşterilere, rakip analizlerine, üretilen ürüne ilişkin uluslararası alanda uygulanan kotalara, açık ve sonuçlanan ihale bilgilerine ulaşılabilecek. Aynı zamanda proje kapsamında firmalardan talep gelmesi halinde Proje ortağı Odaların İstihbarat Merkezi uzmanları tarafından birebir dış ticaret danışmanlığı ve eğitimi de verilecek. Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) 2015 yılı Üretim ve Çevre Altyapısının İyileştirilmesi Mali Destek Programı kapsamında devam eden ‘TR62 (Adana, Mersin) Bölgesi’nde Yer Alan Firmaların Rekabet Edebilirliği İçin Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Kurulumu Projesi’nde son aşamaya gelindi. İlgili Oda başkanlarının katılımıyla Mersin’de düzenlenen Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Online Uygulama Modülü Tanıtım Toplantısı ile çalışmanın detayları paylaşıldı. Aşut: “Güç birliğimiz bölgenin zenginliği olacaktır” Toplantının açılışında konuşan Mersin
Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, artık dünya ticaretinin kurallarının değiştiğine dikkat çekerek, ticarette izlenebilirlik kavramı ile ‘Büyük Data’ denilen büyük bilgi sistemiyle şirketlerin birbirini görüp izleyebildiklerini anlattı. Şirketlerin artık kuracakları uluslar arası ortaklıklarda da bu verilerden yararlandıklarına dikkat çeken Aşut şunları söyledi: “Firmalar birbirlerinin ne sattığını, kime sattığını, ham maddeyi kimden aldığını görebiliyor. Bu merkezlerde rakip analizleri yapabiliyor. Hedef Pazar raporları alabiliyor. Ulusal ve uluslararası ihale sistemlerini takip edebiliyor veya ihaleyi kazananlara ulaşabiliyor. Bugün lansmanını yaptığımız Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Online Uygulama Modülü ile firmalarımız, ürünlerinin GTİP numarasını buradan öğrenip, sürdürülebilir ve makul bedelle ithalat danışmanlığı alabilecekler. Bu merkezin birimlerinde toplanan bu bilgilerle
danışmanlarımız firmalarımızın uluslararası alanlara açılmasını sağlayacaklardır.” Gittikçe sertleşen küresel rekabette başka türlü ayakta kalmanın mümkün olmayacağına, bilginin en önemli hazine olduğuna dikkat çeken Aşut, projeyi bu anlamda çok önemsediklerini belirtip; Mersin, Tarsus ve Adana’nın bölgesel işbirliğinin ise projeyi daha da güçlendirdiğini anlattı. Çukurova’nın bu güç birliğinin bölgenin ve ülkenin zenginliği olacağını vurgulayan Aşut, emeği geçenlere teşekkür etti. Menevşe: “Bölge firmalarımız rekabet üstünlüğü sağlayacak” Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe de dünya ticaretindeki değişime işaret etti. Bilim ve teknolojide 1990’lı yıllarda yaşanan sıçramanın bugüne yön verdiğine değinen Menevşe, teknolojik güç yanında üretimin artma-
sının, pazarlar bakımından sınırların kalkmasının da rekabeti bugünkü şekline getirdiğini anlattı. KOBİ’lerin artık geleneksel rekabet yöntemleri yerine kendilerini sürekli yenileme yoluna gittiğini kaydeden Menevşe, “Biz de bu düşünceden hareketle Çukurova Bölgesi’nde yer alan Odalar olarak firmalarımızın rekabet gücünü artırıp yeni pazarlara girmelerini sağlayacak, bilgi ve teknoloji tabanlı bir proje geliştirdik” dedi. Proje kapsamında uzman personelin eğitiminin tamamlandığını açıklayan Menevşe, Odaların bünyesinde kurulacak Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezleri ile firmaların uluslararası alanda hareket eden ticari işletmelerin bilgilerine ulaşma imkanı yakalayıp rekabet üstünlüğü sağlayacaklarını söyledi. Koçak: “Firmalarımız bilgiye daha rahat ulaşacak” Küreselleşme sonrası ticari sınırların
ortadan kalktığını hatırlatan Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Koçak, bölge firmalarının hem Türkiye hem de uluslararası rakipleriyle sürekli rekabet içinde olmasına zemin hazırlayacak bir proje gerçekleştirdiklerini söyledi. İşletmelerin günümüzde daha sıkı bir rekabete girmek, gelişim ve devamlılıklarını sürdürmek zorunda olduklarına değinen Koçak, küresel rekabet stratejilerini etkin şekilde kullanmaları yanında sürekli yenilik ve gelişim içinde olmaları gerektiğine de değindi. Ticari istihbarat gibi yeni kavramların değer kazanmasıyla işletmelerin küresel rekabet ortamında başarılı olmalarının zorlaştığını anlatan Koçak, “Firmalar, karlarını, pazar paylarını artırmak, devamlılıklarını sürdürmek için hızlı değişime ayak uydurmaları gerekir. Odalarımız da bu düşüncesinden hareketle bölgemiz firmalarının rekabet edebilmeleri için TBİM Projesi’ni hazırladı” dedi. Altunsu: “Devrim niteliğinde bir proje” ÇKA Genel Sekreteri Dr. Lutfi Altunsu ise projenin devrim niteliğinde olduğunu söyledi. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’nin Çukurova ticaretinde dönüm noktası bir çalışma olacağını kaydeden Altunsu, bu proje ile müşteriler hakkında bilgiler, analizler, pazar hakkında analizler, ürünün pazardaki yeri hakkında bilgi ve hepsinden öte rakipler hakkında bilgi ve analizler elde edilebileceğini söyledi. Ticaretin en büyük sermayesinin bilgi olduğu-
nu vurgulayan Altunsu, “Rakiplerimiz bunu yıllardır yapıyorlardı. Artık biz de böyle bir proje ile bu hizmeti bölgemize kazandırdık” dedi. Türkiye’de bir ilke imza atıldığını da vurgulayan Altunsu, ayrıca proje kapsamında yazılan “Yeni Nesil Dış Ticaret İstihbaratı, Veriyi Konuşturma Sanatı” isimli kitabın da çok önemli olduğunu belirtti. Bu kitabın akademik ders kitabı olarak okutulabileceğini kaydeden Altunsu, bu bölgeyi üretim ve cazibe merkezi haline getirmeyi ve rekabet gücünü arttırmayı hedeflediklerini söyledi. TBİM kapsamında oluşturulan Online Uygulama ve Hizmet Modülü hakkında teknik bilgi veren MTSO Proje Koordinatörü Fevzi Filik ise internet sitesinin 8 farklı modülden oluştuğunu söyledi. Türkiye’nin her yerinden kullanılabilecek bir çalışma oluştuğunu aktaran Filik, ilerleyen süreçte yabancı dilleri de ekleyerek yurtdışında da kullanım sağlayacaklarını kaydetti. Filik, GTİP, SIC ve Kota Sorgulama, Danışmanlık İstiyorum, Yayınlarımız, 4 Adımda Nokta Atışı İhracat, Hedef Pazar Araştırması, Potansiyel Müşteri Rakip Bilgi ve İstihbaratı, Sürdürülebilir Ucuz İthalat, Ulusal ve Uluslararası İhale Bilgileri başlıklarındaki 8 modül ile hizmet verileceğini söyledi. Dış Ticaret Uzmanı Yaman Koç ise dış ticaret firmalarının önünü açmaya yönelik hazırladıkları ‘Yeni Nesil Dış Ticaret İstihbaratı, Veriyi Konuşturma Sanatı’ isimli kitap hakkında bilgi verdi.
MTSO, 5 yeterlilik ve 1 ulusal meslek standardı oluşturuyor
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Türkiye’de ilklere imza atmaya devam ediyor. Dış Ticaret ve Lojistik alanında personel sınav ve belgelendirme hizmeti Türkiye’de ilk defa MTSO çatısı altında kurulacak olan ‘MTSO Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’ tarafından verilecek. Bu kapsamda MTSO, Dış Ticaret ve Lojistik alanında 5 yeterlilik ve bir de ulusal meslek standardı oluşturuyor. TÜRKAK akreditasyonu ve Mesleki Yeterlilik Kurumu yetkilendirmesi ile kurulacak olan ‘MTSO Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’ tarafından yapılan sınavlarda başarılı olan katılımcılara verilecek olan ‘Mesleki Yeterlilik Belgesi’ ise tüm Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli olacak. Bu sayede belge sahibi çalışanlar Türkiye’nin yanı sıra yurtdışında da rahatlıkla çalışabilme imkanı yakalayacak. Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Başkan Yardımcısı Metin Karaman, Mersin Milli Eğitim İl Müdürü Adem Koca,
MTSO 4
İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu, SGK İl Müdür Vekili Suat Turanlı, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ve sektör temsilcilerinin katılımıyla ‘MTSO Personel Belgelendirme Merkezi Kurulumu ve İşletilmesi Projesi’ lansmanı gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, çalışmalar hakkında bilgi verdi. İçinde bulunduğumuz yüzyılı ekonomi, teknoloji, bilgi ve buna bağlı olarak her an yeni becerileri gerektiren, mesleklerin değiştiği bir çağ olarak nitelendiren Aşut, bu çağa uyum için hayat boyu öğrenmenin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Hayat boyu öğrenme için toplumun beklentileri ve uluslararası uygulamalar dikkate alınarak eğitim ve istihdam politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Aşut, “Mesleki standart ve yeterlilik sistemlerinin yeniden yapılandırılması her ülkenin ulusal öncelikleri arasında yer almak-
CMYK
tadır” dedi.Bu nedenle, mesleki standart ve yeterlilik sistemi ile eğitim ve öğretim sisteminin kalitesini artıracak, istihdam ve eğitim arasındaki ilişkiyi güçlendirecek bir ulusal yeterlilik çerçevesi oluşturulmasının Türkiye’nin de öncelikleri arasında olduğunu vurgulayan Aşut sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu öncelikler için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığında proje çağrısı yayınlanmıştır. Proje çağrısı ile ülkemizde mesleki standart ve yeterlilik sisteminin güçlendirilmesi, yeni meslek dallarında yeterlilik ve standartların hazırlanması, personel sınav ve belgelendirme merkezlerinin kurulumunun sağlanması ve her şeyden önemlisi, Mesleki Yeterlilik kavramının bilinirliğinin arttırılması hedeflenmiştir. Bu hedeflere yönelik olarak MTSO Projeler Müdürlüğümüz, VOC-Test Merkezleri-2 Hibe Programı kapsamında ‘MTSO Personel Belgelendirme Mer-
kezi Kurulumu ve İşletilmesi’ adı ile bir proje sunmuş ve değerlendirmeler sonucunda Türkiye genelinde kabul edilen 14 projeden biri olmuştur.
yanlar sahip oldukları diplomalarının yanı sıra mesleki yeterliliğini kanıtlayacak uluslararası geçerliği olan bir belgeye de sahip olacaktır” dedi.
Proje ile Odamız, ilimiz için büyük önem taşıyan dış ticaret ve lojistik sektörüne yönelik beş adet Ulusal Yeterlilik ve bir adet Ulusal Meslek Standardı hazırlayacak, TÜRKAK tarafından akredite edilmiş ve MYK tarafından yetkilendirilmiş ‘Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’ kurarak Mersin’den tüm Türkiye’ye hizmet verecektir.”
Karaman: “655 ulusal meslek standardımız yayınlandı”
“Belgeler AB ülkelerinde de geçerli” Bu sınav merkezindeki testlerin başarıyla geçilmesi sonucunda alınacak belgelerin AB ülkelerinde geçerliliği olacağına da dikkat çeken Şerafettin Aşut, “Yani uluslararası alanda iş ara-
MYK’nın çalışmaları hakkında bilgi veren MYK Başkan Yardımcısı Metin Karaman ise şunları söyledi:
edebilmelerine imkan tanımaktadır.” Çalışmalar doğrultusunda hazırlanan meslek standartları ve yeterliliklerin eğitim müfredatına da yansıtılması için çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Karaman, eğitim ve istihdam arasındaki ilişkinin kurulmasına, bireylerin önceki öğrenmelerinin kalite güvencesi sağlanmış bir sistem ışığında belgelendirilmesine öncülük ettiklerini söyledi.
“Ulusal yeterlilik sistemi kapsamında kurumumuz iş piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda bireylerin nasıl bir ölçme, değerlendirme ve belgelendirme sürecinden geçeceğini tanımlayan ulusal yeterliliklerin belirlenmesine öncülük etmekte, yetkilendirdiği belgelendirme kuruluşları aracılığıyla kalite güvencesi temin edilmiş şeffaf bir sınav ve belgelendirme sistemi sağlayarak bireylerin niteliklerini ispat
Bugüne kadar yürütülen çalışmalar sonucunda 655 ulusal meslek standardının Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini kaydeden Karaman, 341 ulusal yeterliliğin de yine onaylanarak yürürlüğe girdiğini söyledi. Karaman, 12 farklı sektörde 186 ulusal yeterliliğin de 53 yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşu aracılığıyla sınav ve belgelendirme faaliyetlerini sürdürdüğünü sözlerine ekledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Projeler Müdürlüğü tarafından VOC-Test Merkezleri-II Hibe Programı kapsamında “MTSO Personel Belgelendirme Merkezi Kurulumu ve İşletilmesi” adı ile bir proje sunmuş ve değerlendirmeler sonucunda Türkiye genelinde kabul edilen 14 projeden biri olmuştur.
• • • • •
18 ay sürecek olan proje ile MTSO tarafından Mersin için büyük önem taşıyan dış ticaret ve lojistik sektörüne yönelik olarak beş adet mesleki yeterlilik ve bir adet meslek standartı hazırlanacak. MTSO aynı zamanda TÜRKAK tarafından akredite edilmiş ve Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yetkilendirilmiş ‘Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’ olarak da Mersin’ hizmet verecek.
meslek dalları için personel sınav ve belgelendirme hizmeti bahse konu meslek dallarında Türkiye’de ilk defa MTSO çatısı altında yakın zamanda başlayacak.
MTSO Personel Belgelendirme ve İşletilmesi Projesi kapsamında;
Dış Ticaret Sorumlusu (Seviye 5), Dış Ticaret Elemanı (Seviye 4), Uluslar Arası Ticaret Uzmanı (Seviye 6), Lojistik Operasyon Yöneticisi (Seviye 6), Lojistik Operasyon Sorumlusu (Seviye 5)
Öte yandan proje ile MTSO, öncelikle hayat boyu öğrenmeyi desteklemeyi, iş dünyası ve genç işgücü arasındaki bağın sağlam temeller üzerinde kurulmasına katkı sağlamayı, mesleki yeterlilik sertifikasyonu ile bölgedeki rekabet gücünü artırmayı ve aynı zamanda sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilecek personelin yetişmesine fayda sağlamayı hedeflenmektedir.
5
YIL: 18 | SAYI: 317 | 16 - 29 Ekim | www.mtso.org.tr
Yaş meyve sebzedeki sorunlar Mersin’de masaya yatırıldı
ve sağlığa zararlı ilaçları yazamaz. Tüccar ürünü kimden alırsa bunu görür. Böyle bir yazılımla, bürokrasi azalır, ziraatçı halk sağlığına uygun olmayan ilaçları veremez, ihracatçı ÇKS belgesi toplamaktan kurtulur, yasanın amacı olan; gıda sağlığı ve güvenliği sağlanmış olur, dahası kayıt dışının önüne geçilir.” Aşut, ÇKS Belgesi isteme zorunluluğunun iç ticarette de olması gerektiğini vurguladı. Ardından hal ve gıda güvenliği konusu gündeme gelince olmazsa olmaz üç önemli konunun sisteme entegre edilmesi ve etkinliğinin artırılması gerektiğine değinen Aşut, bu konuları, “Birincisi laboratuvar, ikincisi soğuk zincirin parçası olan soğuk hava depoları, üçüncüsü ise zor da olsa standardizasyon” diye sıraladı. “Ticari alacak sigorta sistemi geliştirilmeli”
G
Sağlıklı bir Hal Yasası oluşturulması adına Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ile Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan sektör temsilcileriyle bir araya gelerek sorunlarla çözüm önerilerini dinledi.
ümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) işbirliğinde Sebze ve Meyve Ticareti Değerlendirme Toplantısı düzenlendi. Türkiye’de bu alanda ilk kez düzenlenen Toplantı’da, sektörün sorunları tartışılarak çözüm önerileri sunuldu. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ile Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın da katılımıyla gerçekleştirilen Toplantı’da üretici örgütlerinin yapısı, destekler, soğuk hava depolarında yaşanan sıkıntılar, hal kayıt sistemindeki ve çiftçi kayıt sistemindeki sorunlar öncelikle dile getirilen konular arasında yer aldı. Sebze ve Meyve Ticareti Değerlendirme Toplantısı MTSO Konferans Salonu’nda Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan ile çok sayıda sektör temsilcisinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan sözlerine, “Böyle bir toplantıyı ilk kez Mersin’de düzenlemesinden dolayı Gümrük ve Ticaret Bakanımıza teşekkür ediyorum” diyerek başladı. Mersin’in sebze ve meyve üretimin-
de önemli bir yere sahip olduğunu belirten Bakan Elvan, şunları söyledi: “Burada buluşmamızın en temel nedeni, üretimden tüketime kadar geçen süreçte, tedarik zincirinde ciddi bir fiyat artışı yaşanmasıdır. Kimi üründe üreticiden bir liraya çıkan bir ürün 4-5 liraya kadar yükselebiliyor. Demek ki tedarik zincirinde bir sorun var. Bu sorunu çözebilmek adına Gıda Komitemiz yeniden yapılandırıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız büyük bir çalışma başlattı. Sorunlar çözümsüz değildir. Yerinde görüp sorunları tespit ediyoruz ve elbirliği ile çözeceğiz. Burada sizin de elinizi taşın altına koymanız önemli.” Fiyatlar konusundaki sıkıntıların çözümü için halleri işaret eden Elvan, hallerde yaşanan sorunları çözmeye hazır olduklarını belirtip hallerin borsa görevi görmesi yönünde çalışılması gerektiğine değindi. Hal fiyatlarının halka açıklanması gerektiğini de kaydeden Elvan, bunun için yerel televizyonlardan destek alınabileceğini anlattı. Ardından zayi oranlarındaki sıkıntılara, soğuk zincirde yaşanan aksamalara değinen Elvan, bunların da birer birer çözümleneceğini anlattı.
Tüfenkçi: “25 milyarlık kaybın önüne geçilmeli”
Konuşmasına Mersin’in yaş meyve sebzedeki gücüne dikkat çekerek başlayan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ise Türkiye’nin 47 milyon ton civarındaki yaş meyve sebze üretiminin yaklaşık 4 milyon tonunu tek başına Mersin’in gerçekleştirdiğini anlattı. Türkiye’de 2015 verilerine göre yaş meyve ve sebzenin yaklaşık 100 milyar TL’lik bir işlem hacmine sahip olduğunu anlatan Tüfenkçi, “Halciler Federasyonu Başkanımız mütevazi bir hesaplama ile bu üretimin yüzde 20’sinin zayi olduğunu söylüyor. Oysa Merkez Bankası ve TÜİK verileri bu oranın yüzde 25’lere denk geldiğini gösteriyor. Kiloda 1 lira olduğunu düşündüğümüzde yüzde 25’lik zayi de 25 milyarlık ekonomik kayıp anlamı taşıyor” dedi. Öncelikli hedeflerinin tüketicinin ucuz ve sağlıklı sebze ve meyve tüketebilmesini sağlamak olduğunu dile getiren Tüfenkçi, aynı zamanda üreticinin emeğinin karşılığını alabilmesinin de bir diğer önemsedikleri konu olduğunu anlattı. Üreticinin emeğinin karşılığını almaması halinde üretimden vazgeçtiğine değinen Tüfenkçi, bu sorunların tümüne önümüzdeki günlerde eği-
İhracat destekleri 3 kat artacak
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan Mersin’de düzenlenen Yaş Meyve Sebze Değerlendirme Toplantısı’nda ihracatçılara, ihracat desteklerinin artırılmasından, pazar çeşitlendirmesine kadar birçok farklı konuda müjde verdi.
M
ersin’in meyve sebze üretimindeki gücünü ve bu alandaki yüksek ihracat potansiyelini anlatan Bakan Elvan, geçtiğimiz sezon yaşanan sıkıntıları bildiklerini ve çözümüne yönelik çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.
fazla ihracat yapmasına imkan sağlayacak mekanizmaları kuruyoruz” ifadelerini kullandı.
Bu noktadan hareketle 2017’de ihracat desteklerinin artırılacağını açıklayan Elvan, “2017’de ihracat desteklerimizi tam 3 kat artırıyoruz. 1 milyar TL olan desteklemeyi 3 milyara çıkardık. Eximbank imkanlarını daha da genişletiyoruz. İhracatçımızın daha
Mersin’in bir diğer önemli sıkıntıyı pazarda yaşadığını bildiklerini, sınırlı sayıda pazara bağımlı çalışmanın zaman zaman bir takım sıkıntılar yaşanmasını da beraberinde getirdiğini kaydeden Elvan, bunun için pazar çeşitlendirmesinin büyük önem taşı-
MTSO 5
“Körfez Ülkelerini Mersin’e getireceğiz”
CMYK
dığını vurguladı. Bu nedenle Pazar çeşitlemesine ağırlık vereceklerini kaydeden Elvan, Mersin’in sebze ve meyve üretiminde önemli bir konuma sahip olması dolayısıyla Körfez ülkelerinden, Türkiye’den sebze ve meyve ihraç eden firmaları Mersin’e getirip buradaki ihracatçılarla buluşturacaklarını söyledi. Elvan, Mersin’i sadece Rusya ve bir iki ülkeye bağımlı olmasından kurtaracak bazı tedbirler alacaklarını ve bunun önüne geçeceklerini kaydetti.
leceklerini anlattı. Aşut: “Hal Kayıt Sistemi kullanıcı dostu olmalı”
Konuşmasında Hal Kayıt Sistemi’ne değinen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, az çok işleyen bir sistem olduğunu ancak bu sistemin daha düzgün ve kullanıcı dostu hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Başlangıçta Çiftçi Kayıt Sistemi’nin de doğru bir amaçla kurulduğunu ancak şu anda yarattığı bürokrasi ile amacına hizmet etmediğini kaydeden Aşut, şöyle konuştu: “Bir ihracatçı yurt dışına mal gönderirken ÇKS’si olmayan bir ürünü ihraç edemez. Bunun için çiftçiden bunun belgesini istemek zorundadır. Bu da başka ara çözümleri gündeme getirmektedir ki, yasanın amacı olan kamunun gıda güvenliğini sağlama görevini atıl duruma düşürmektedir. Ancak, sistemde yaşanan sorunlardan dolayı ihracatçı zaman zaman ihracat yapmaktan bile vazgeçmektedir. Bunun çözümü: Hal Kayıt Sistemi gibi ve ona entegre bir yazılımın hazırlanmasıdır. Çiftçinin T.C. Kimlik numarası ile kullandığı ilaçlar ziraatçı tarafından aynen sağlık reçetelerinde olduğu gibi bu sisteme girer. Bu anlamda ziraatçı da sorumluluk alır
Konuşmasının sonunda Ticari Alacak Sigorta Sistemi’ne de değinen Şerafettin Aşut, bu sistemin geliştirilmesi gerektiğini anlattı. Eximbank’ın bu sigortayı yaptığını hatırlatan Aşut, “Eximbank ihracatçımızın dünyanın her noktasındaki ticari alacaklarını sigortalıyor. Ancak, sistemde sadece ihracatçıyı değil, çiftçi alacaklarını da garanti eden, çiftçi, tüccar, ihracatçı tüm silsileyi koruyan yeni bir sistem kurulmalıdır. İhracat sigortası benzeri bir sistem; daha basitleştirilmiş; katı kurallardan arındırılmış ve makul bedellerle mutlaka yurt içinde de uygulanmalıdır” dedi.
zorlandıklarını kaydeden Tavşan, çeşitli perakende modelleri getirilerek rekabetin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ardından yaş meyve ve sebze üretimindeki zayi oranlarına değinen Tavşan, “Bizim araştırmamıza göre üretimde zayi oranları yüzde 20’lerde. Bu da 50 milyon tonluk üretimde 10 milyon tonluk kayıp, yani 10 milyar TL’lik maddi zarar demek” ifadelerini kullandı. Hallerin borsa görevi görmesi gerektiğine değinen Tavşan, bunun için küçük hallerin kapatılıp daha büyük, işlevsel, fiziki ve idari anlamda modern haller kurulması gerektiğine dikkat çekti. Kontrol noktaları oluşturularak kayıt dışılığın önüne geçilmesi gerektiğini anlatan Tavşan, sektör sorunlarının çözümü için ambalaj standartlarının belirlenmesi ve soğuk zincir oluşturulmasının önemli olduğunu da söyledi.
Özdemir Çakacak Mersin Valisi
Çakacak: “Mersin tarımın lokomotif ili”
Mersin Valisi Özdemir Çakacak ise konuşmasında Mersin’in tarımdaki önemine dikkat çekti.
Yüksel Tavşan
Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı
Tavşan: “Geleneksel pazar yerleri güçlendirilmeli”
Sektördeki sorunun çözümü için mutlaka geleneksel pazar yerlerinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, dünyada bunun örnekleri bulunduğunu anlattı. AVM’lerin çok ciddi rakipler olduğunu ve rekabette
“Mersin, sahip olduğu potansiyel ile Çukurova Bölgesi’nin ve Türkiye’nin başta tarım ve ticaret olmak üzere ekonominin tüm sektörlerinde lokomotif illerinden biri olma konumundadır” diyen Çakacak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz tarım sektöründe özellikle bitkisel üretimde en ön sıralarda yer almaktadır. İlimiz ise bu ürünlerin yurtiçi ve dışına pazarlanmasını başarıyla yerine getirmektedir. Ülkemizin ve Avrupa’nın önde gelen hal komplekslerinden, 780 dekar alan üzerine kurulu yaklaşık 1400’e yakın işletmenin faaliyet gösterdiği Mersin Merkez Hal Kompleksi de üreticisiyle tüccarıyla, komisyoncusuyla kısaca sektör temsilcileriyle bu başarıda kilit rol oynamaktadır.”
Güçlü ‘Üretici Birliği’ Mersin’den doğacak
Y
aş Meyve Sebze Değerlendirme Toplantısı’na güçlü üretici birliklerinin önemi damgasını vurdu. Türkiye’de üretici birliklerinin arzu edilen yapıda olmadığı görüşünün hakim olduğu toplantıda, Bakanlar Türkiye’ye model olacak güçlü bir üretici birliği kuruluş çalışmalarına Mersin’de başlanacağının müjdesini verdi. Toplantıda konuşan Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan üretici birliklerinin mevcut yapısını özetleyerek, taleplerini anlattı. Üretici birliklerinin mevcut durumda önceliğini satışa verdiğini ancak bunda da istenilen sonucun alınamadığını vurgulayan Tavşan, oysa önceliğin pazarlama yerine yol göstericiliğe verilmesi gerektiğini kaydetti. Pazarlama yerine önce ürün gir-
disi, bölgeye uygun ürün seçimi noktasında üreticiye yardımcı olunması gerektiğini anlatan Tavşan, ardından ilaçlama, paketleme, ambalajlama, marka değeri yaratma gibi konulara ağırlık vererek birliklerin sektörde yön gösterici, sektörün kalitesini artırıcı bir yol izlemesi gerektiğini vurguladı. Aşut: “Sektördeki sert rekabet, kaybetmeyi de beraberinde getiriyor”
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut da konuşmasına sektör sorunlarına değinerek başladı. Yaş meyve ve sebzenin değişimin zor yaşandığı sektörlerden biri olduğuna dikkat çeken Aşut, ne üretimde ne de
ticarette tam anlamıyla etkin bir birliktelik bulunmadığını söyledi. Eskiden kooperatifler varken günümüzde birliklerin faaliyet gösterdiğini ancak bu birliklerin yeterli aktif ve dinamik yapıya sahip olmadıklarını kaydeden Aşut, “Sektörde olağanüstü sert bir rekabet var ve bu rekabet aslında üretim, ticaret ve ihracat anlamında hepimizin kaybetmesine yol açıyor” değerlendirmesini yaptı. “Örgütlenme eksikliği nedeniyle kendi kendimizi baltalıyoruz” diyen Aşut, bu nedenle üretici birliklerinin daha güçlü bir yapılanmaya dönüşmesini önemsediklerini anlattı. Sektörün taleplerini dinleyen Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, üretici birliklerini güçlendirmenin zor olmadığına vurgu yaparak, “Mersin’de böyle bir Çalıştay organize ediliyor, gelin ilk olarak Mersin’de üretici birliklerini güçlendirmeye yönelik pilot bir uygulama yapalım” dedi. Bakan Elvan’ın talebini seve seve kabul ettiğini kaydeden Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ise bu konuda yol alınması için tüm sektör temsilcilerinin taşın altına elini koyması gerektiğini anlattı. Türkiye’nin 47 milyon ton civarındaki yaş meyve sebze üretiminin yaklaşık 4 milyon tonunu Mersin’in gerçekleştirdiğini, bu üretimin yüzde 25’ini ise ihraç ettiğini kaydeden Tüfenkçi, Mersin’in Türkiye’ye model oluşturabilecek bir potansiyele sahip olduğunu söyledi. Tüfenkçi, “Bu nedenle Mersin’de güçlü bir Üretici Birliği kuralım ve neler yapabileceğini hep birlikte görelim” diye konuştu.
6
YIL: 18 | SAYI: 317 | 16 - 29 Ekim | www.mtso.org.tr milyon dolarlık ticaret hacminin yalnızca 2 bin doları Maldivlerin ihracatını yansıtmakta iken günümüzde ticaret hacmi 68,9 milyona, Maldivlerin ihracatı da 26 bin dolara ulaşmıştır. Maldivler Çin’e karşı çok büyük ölçüde dış ticaret açığı vermektedir. Çin’e en çok ihracatı yapılan ürünler balık ve balık ürünleri iken Çin’den yapılan en önemli ithal kalemleri tekstil, demir/ çelik, cep telefonları, seramik çiniler ve elektrik ürünleridir.
Ö
Tüm dünyada turizmdeki gücü ile tanınan Maldiv Adaları, tarım sektöründe ise oldukça yetersiz. Bu durum özellikle temel gıda başta olmak üzere tarımsal ürün ihracatçıları için önemli bir potansiyel taşıyor.
nümüzdeki süreçte de Maldivler’in ekonomideki lokomotif sektörünün turizm olarak belirlenmesi nedeniyle hükümet yeni adalara tatil tesisi inşasını teşvik ediyor. Geleceğini turizmde arayan Maldivler bu özelliği ile tarım ve gıda ihracatçısı yanında inşaat malzemesi ihracatçılarının da dikkatini çekiyor. Türkiye’nin de Maldiv Adaları ile ticareti gün geçtikçe artıyor. Özellikle ihracatta önemli bir artış yakalayan Türkiye’nin 2015 yılında Maldivler’e ihracatı bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 133 artarak 18 milyon dolara yükseldi. Gıda ve inşaat malzemesi ithalatında önemli bir potansiyel taşıyan Maldiv Adaları için doğrudan yabancı yatırım konusunda aynı potansiyelin bulunduğu söylenemeyebilir. Adalarda, düzenli yabancı yatırım istatistikleri tutulmamış olup, yatırımların çoğunluğu turizm, telekomünikasyon ve bankacılık sektörlerindedir. Yabancı yatırım mevzuatı ve ilgili başvuru formları Ekonomik Kalkınma Bakanlığı’nın web sayfasının “Business Services” bölümünden (http://www.trade. gov.mv) temin edilebilmektedir. Maldivler hükümeti tarafından onaylanan yatırım alanlarından önde gelenleri mali danışmanlık, denetim hizmetleri, sigortacılık, su sporları aktiviteleri, ticari amaçlı dalış, yurtiçi hava taşımacılığı hizmetleri, uçaklar için catering hizmeti, büyük balık avcılığı, teknik servisler ve tekstil üretimi olarak sıralanabilir. Coğrafi konum Maldivler, Hint Okyanusu’nda Hindistan’ın güneyinde yer alan bir grup adadan oluşur. Toplam yüzölçümü 298 kilometrekare olup, 120 bin kişilik nüfusa sahip başkent Male’nin yüzölçümü 2 kilometrekaredir. Siyasi ve idari yapı Ülke Cumhuriyet ile yönetilmektedir. Özellikle ticari konularla ilgili olan yasal düzenlemelerde, İngiliz “Common Law” sistemi takip edilmekte olup, ülkede İslami hukuk geçerlidir.
aralığında kalanının ise 65 yaş ve üstünde olduğu tahmin ediliyor. En son yapılan 2006 nüfus sayımına göre 15 yaş üstü nüfusun okuryazarlık oranı yüzde 98,4’tür. Nüfusun yüzde 15’inin tarım sektöründe, yüzde 15’inin sanayi sektöründe ve yüzde 70’inin ise hizmetler sektöründe istihdam edildiği tahmin edilmektedir.
mıştır. Turizm ekonominin lokomotifi olmaya devam edecek olup, hükümet yeni adalara tatil tesisi inşasını teşvik etmektedir.
Ekonomik yapı
Maldivli yetkililer ülkenin yüzde 80’lik bölümünün deniz seviyesinden 1 metre hatta 1 metreden daha az yukarıda olması nedeniyle erozyon ve küresel ısınmadan etkileneceği konusunda endişe duymaktadır.
Ülkenin toplam GSYİH’sı yaklaşık 3 milyar dolardır. Uzak adalarda yaşayan Maldivliler açısından bir gelir eşitsizliği söz konusu olup, bunun en önemli nedeni, turizm endüstrisinden elde edilen gelirden faydalanamamaları ve çalışmak için iş bulamamaları ya da gelir elde edecek bir kaynaklarının olmamasıdır. 2010 yılında başlatılan yerelleşme politikası altında hükümet tarafından bölgesel düzeyde altyapı projelerine yatırım yapılmış ve uzak adalarda yatırım imkanları yaratılmıştır. Maldivler ekonomisi yıllardır yardım almaktadır. Beklenenden az turist gelmesi ve beklenenden az balık ihracatı gerçekleşmiş olması, sosyal ihtiyaçlar, devlet destekleri ve memur maaşları ile ilgili hükümet harcamalarındaki artış ile birleşince ödemeler dengesi krizi yaşanmış ve 79,3 milyon dolarlık IMF Stand by anlaşması ile aşılmıştır.
Turizm ve balıkçılığın dışında ekonominin çeşitlendirilmesi, kamu maliyesi reformları, artan iş olanakları hükümetin önündeki en önemli sorunlardır.
Ülkede turizm sektörünün ekonominin bel kemiği olması nedeniyle hizmetler sektörü GSYİH’den yüzde 80’lik pay almaktadır.
telefon cihazları, ses, görüntü veya diğer bilgileri almaya veya vermeye mahsus diğer cihazlar, kümes hayvanlarının etleri ve yenilen sakatatı (taze, soğutulmuş veya dondurulmuş), diğer mobilyalar ve bunların aksam ve parçaları ile süt, krema’dır. Dış Ticaret Politikası İkili anlaşmalar Hindistan ile Mart 1987’de imzalanan Ticari Anlaşma Maldivlerin imzaladığı en eski ikili ticaret anlaşmasıdır. Hindistan ile diplomatik ilişkiler ilk olarak 1 Kasım 1965 yılında başlamıştır.
Dış ticaret
Bu tarihten sonra özellikle konut, altyapı ve kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi konularında Hintli yatırımları teşvik amaçlı 15 adet mutabakat zaptı imzalanmıştır.
Maldivler ekonomisi geniş ölçüde deniz ürünleri ihracatı ile sanayi malları ithalatına bağımlıdır. Ülkenin 2 milyar dolar üzerinde dış ticaret hacmi olmakla
Çin ile Temmuz 2006’da imzalanan tercihli “Sıfır Gümrük Anlaşması” 1 Şubat 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 2010 yılı itibarı ile gümrüğe tabi ürün-
GSYİH’da tarımın payı yüzde 4, sanayinin yüzde 23 ve hizmetlerin yüzde 73’dür. Ülkedeki en önemli ekonomik aktivite olan turizm GSYİH’den yüzde 30’luk pay almaktadır. Devletin vergi gelirlerinin yüzde 90’ından fazlası gümrük vergileri ve turizm ile alakalı vergilerden elde edilmektedir. Balıkçılık sektörü ülkedeki en önemli ikinci sektör olmakla birlikte, son yıllarda yakalanan balık sayısında önemli bir azalma yaşanmıştır.
Ülkeler
2013
2014
2015
TOPLAM
166.505
144.840
144.209
Tayland
61.655
46.661
36.664
Sri Lanka
9.485
8.743
17.297
Fransa
22.475
20.948
15.134
ABD
7.248
13.087
Almanya
10.005
Almanya
10.005
(Diğerleri dahil)
Nüfus ve işgücü yapısı 2015 yılı tahmini ülkenin nüfusu 354 bin olup, başkent Male’nin nüfusu 120 bindir.
Tarım ve sanayi ülkede ekilebilir alanların ve yerli çalışanların sayısının az olması nedeniyle ekonomi açısından önemli sektörler arasında değildir. Temel gıdaların çoğu ithal edilmektedir.
Nüfusun yüzde 21’inin 0 - 14 yaş aralığında, yüzde 23,4’ünün 15 - 24 yaş aralığında, yüzde 46,5’inin 25 - 54 yaş
Hükümet en büyük havaalanını özelleştirdiğini ve enerji sektöründe de kısmi bir özelleştirmeye gideceğini açıkla-
MTSO 6
CMYK
İthalat rejimi
• Gramaj
Maldivler giren malların belgelerinin eksiksiz olması, vergisinin ödenmiş olması, gümrük değerlemesinden geçmesi ve incelemeye tabi tutulması zorundadır. İşlemlerin hızı ithalatçı tarafından sunulan belgelerin ve belgelerin içindeki bilgilerin açıklığına bağlıdır.
• Miktar
Geçici ithalat Talep olması halinde, Maldiv Gümrük İdaresi bilimsel araştırma, ticareti geliştirme ve diğer profesyonel kullanım amaçlı mal ve ekipmanların geçici ithalatına izin vermektedir. İthalatın üzerinden 15 gün geçmesi halinde gümrük vergisi alınmaktadır. Tarifeler ve diğer vergiler Genel olarak gümrük vergi oranları yüzde 5-35 arasında değişmektedir. Gümrük vergisi malın CIF değeri üzerinden hesaplanmaktadır. Çevreye zararları nedeniyle plastik ürünler üzerinden yüzde 400 vergi alınmaktadır. Sigaradan yüzde 150, motorlu araçlar, uzun motosikletler, lastikler ve diğer oto parçaları üzerinden yüzde 100 vergi alınmaktadır. Hava ve deniz yolcularının beraberinde getirdikleri kişisel kullanıma mahsus ürünlerden ise vergi alınmamaktadır.
Söz konusu ürünlerin perakende satış
• İçindekiler ve oranları
• Üretim ve son kullanma tarihleri • Kullanım şekli Yeni doğan çocuklar için olan sütlere (devam sütleri) özel bir etiketleme de gerekmektedir. Gıdaların etiketlenmesi ve işaretlenmesi için gerekli olan bilgiler Maldiv Sağlık Bakanlığı, Gıda ve İlaç Dairesi’nden (http://www.health.gov.mv) temin edilebilmektedir. Kamu ihaleleri Kamu alımları kamu ihaleleri ile yapılmaktadır. İhaleler yaygın bir şekilde yayımlanmamakta ve bazen yerel dilde yazılmaktadır. İhaleler aşağıdaki web sayfalarından takip edilebilmektedir: 1. www.finance.gov.mv 2. www.saarctenders.com/maldivestenders.htm 3. http://planning.gov.mv/en/ component/option,com_weblinks/ catid,22/Itemid,23/ 4. www.planning.gov.mv/en/ İhale prosedürleri çoğu zaman tamamen açık olmamakta, ihalenin dayanağı her zaman ulaşılabilir olmamakta ya da net bir şekilde açıklanmamakta olup, rekabetçi ihale sürecine geçilmesi bu konularda bir iyileşme getirmiştir. Yerel bir firma ile çalışmak ihalelerin güvenliğini artıran bir unsurdur. İhalelere girerken Maldivler hükümetinin mali zorluklarla karşı karşıya olduğu da unutulmamalıdır. İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Pasaport ve vize işlemleri : Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri 30 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır. Para kullanımı : Maldivler’in para birimi Rufiyaa’dır (MVR).
Resmi Tatiller Kaynak: CIA The World Factbook 24 Ocak
Ulusal gün
4 Şubat
Hazreti Muhammed (SAV)’in Doğumgünü
24 Şubat-26 Şubat
İslam Dininin kabul edilişi
14.701
1 Mayıs
İşçi Bayramı
9.658
10.046
26-27 Temmuz
Bağımsızlık günü kutlamaları
9.658
10.046
3 Kasım
Zafer Bayramı
11 Kasım
Cumhuriyet Bayramı
15 Kasım
Hicri Yeni Yıl
2013
2014
2015
TOPLAM
1.733.284
1.992.749
1.913.824
BAE
491.410
472.837
408.684
Singapur
280.979
349.512
280.927
Hindistan
154.033
170.577
211.297
Sri Lanka
101.796
129.583
141.918
Çin
81.520
105.084
140.277
Ülkenin ihracatındaki en önemli ürünler; balık ve balık ürünleri olup, ithalatındaki en önemli ürünler petrol yağları, petrol gazları, hava taşıtları, uzay taşıtları ve bunların aksam ve parçaları,
The State Trading Organization (STO) denilen kamu kuruluşu en büyük ithalatçı olup, adaların toplamında 10 tane satış yeri mevcuttur. Pirinç, şeker ve buğday unu ithalat hakkının yüzde 70’lik bölümü söz konusu kuruluşa tahsis edilmiştir.
• Ürün adı
Yeni yıl tatili
Ülkeler
birlikte, ülkedeki üretimin büyük çoğunluğunun deniz ürünleri üretiminden oluşması nedeniyle ekonomisi yaklaşık 1,8 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı vermektedir.
Ambalaj, paketleme ve etiketleme
1 Ocak
Maldivler’in İthalat Yaptığı Başlıca Ülkeler (1.000 ABD Doları)
(Diğerleri Dahil)
Pazar ile ilgili bilgiler
1996 tarihli Tüketici Koruma Kanunu’na göre paketlenmiş gıdaların üzerinde aşağıdaki bilgilerin bulunması gerekmektedir.
Tarife dışı engellerin sayısı oldukça az olup, pirinç, un ve şeker için ithalat kotaları uygulanmaktadır. İthal lisansları genel olarak otomatiktir ve gümrük prosedürleri de minimumda uygulanır.
Maldivler’in İhracat Yaptığı Başlıca Ülkeler (1.000 ABD Doları)
Ağırlıklı olarak Maldivler’den balık ithal ederken ihraç ettiğimiz ürünlerin başında demir, çelik, inşaat aksamları, buğday ve gıda ürünleri gelmektedir.
17 Ekim 2009 tarihinde ABD ile Ticaret ve Yatırım Çerçeve Anlaşması imzalanmış olup, Aralık 2009’dan beri Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’nden faydalanmaktadır. ABD ile diplomatik ilişkiler 10 Kasım 1965 yılında başlamış olup, halen iki ülke arasında dostluk ilişkisi devam etmektedir.
Tarife dışı engeller
Toplam ithalatı 2 milyar dolar civarında olup, temel gıdadan otel ihtiyaçlarına kadar pek çok şey ithal edilmektedir. Maldivlerdeki turistik otellerin çoğu ihtiyaçlarını denizaşırı ülkelerden kendileri tedarik etse de ticaret merkezi başkent Male’dir.
Maldivler’den ithalatı ise 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 100 artarak 2 bin dolara yükselmiştir.
lerin yüzde 60’ında gümrükler sıfırlanmıştır. Çin ile diplomatik ilişkiler ilk olarak 14 Ekim 1972’de başlamıştır. İlk ikili anlaşması 28 Ağustos 1981 yılında imzalanmıştır. Bu tarihten sonra iki ülke arasında pek çok ikili anlaşma ve mutabakat zaptı imzalanmıştır. İlk anlaşma 1981 yılında imzalansa da 2002 yılına kadar ciddi anlamda bir ticaret yapılmamıştır. 2002 yılında 2,977
fiyatı da bu kuruluş tarafından kontrol edilmekte olup, kuruluşun amacı fiyatların makul seviyede tutulmasını sağlamaktır. STO jet yakıtı ithalatı ve satışından da sorumlu kuruluştur. Ticari lisansların dağıtımı Yabancı Tacir Yasası altında düzenlenmiştir. Lisanslar halihazırda devlet tarafından, zincir mağazalar, kuyumcu ve markalı mağazalar için verilmektedir. Ürün standartları ile ilgili uygulamalar Ülkenin kendi standardları olmaması nedeniyle, ithalatta yabancı standardlar talep edilebilmektedir. Türkiye ile ticaret Türkiye’nin Maldivler’e ihracatı 2015 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 133 artarak 18 milyon dolar olmuştur.
Çalışma Saatleri : Resmi Kurumlar : Pazar-Perşembe 8:00 - 16:00 Özel Sektör : Cumartesi-Perşembe 8:00 - 16:00 Kullanılan lisan : Resmi dili Dhivehi’dir Ulaşım : Maldivler’de 6 adet havaalanı bulunmaktadır. Yerel Saat : Maldivler GMT’den 5 saat ileridedir. Telefon Kodları : Telefon kodu : 960 İklim : Tropikal, sıcak, nemli ve kuru, kuzeydoğuda Kasım-Mart dönemi güneybatıda haziran Ağustos dönemi muson iklimi hakim olmaktadır.
7
YIL: 18 | SAYI: 317 | 16 - 29 Ekim | www.mtso.org.tr
Taksit sayısı bilgisayar satıcısını olumsuz etkiledi Tuncay TORUN
9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi Başkanı
Yazılım üreten firmalar için özel vergi mevzuatı hazırlanması halinde Türkiye de Hindistan gibi yazılım devi bir ülkeye dönüşecektir.
H
ükümet tarafından ithal oranı yüksek olmayan ürünlerde taksit sayısının artırılması yönünde çalışmalar devam ederken bilgisayar satışlarında taksit sayısının 9’dan 6’ya düşürülmesi sektörü zorluyor. Teknoloji ve bilgi çağının yaşandığı 21. Yüzyılda bilgisayar alımının zorlaştırılmasına anlam veremediklerini kaydeden sektör temsilcileri, taksit sayısının düşürülmek yerine 9’dan 12’ye çıkarılmasını bekliyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi Başkanı Tuncay Torun, sektörde yaşanan sıkıntıları değerlendirdi. İlk olarak bilgisayar satışlarında uygulanan taksit sayılarına değinen Torun, sektör adına sıkıntılı bir süreç yaşandığını bildirdi. Bilgisayarın günümüzde lüks tüketim aracı olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Torun, “Geçmişte benzer bir durum cep telefonlarında yaşandı ve bu durum operatörlerin işine yaradı. Rekabet engellendi. Şimdi bilgisayar satışları benzer bir tehdit ile karşı karşıya” değerlendirmesini yaptı. Büyük teknoloji marketlerin bu sorunu kendi içinde kredi kuruluşlarıyla yaptıkları anlaşmalarla çözdüklerini ifade eden Tuncay Torun, aynı uygulamayı küçük esnafın ise yapma şansı bulunmadığına değindi. Kredi kuruluşları ile yapılan anlaşmalarda tüketicinin zarar ettiğini, satıcının ise ekstra bir kazanç elde ettiğini kaydeden Torun şu bilgileri verdi: “Kurumların kredi kuruluşları ile anlaşma yapması halinde tüketiciye faiz yükü eklenirken satıcı kurum da satıştan elde ettiği karın yanı sıra bir de kredi sattığı için anlaşma yaptığı
kurumdan kredi komisyonu alıyor. Böylece tüketicinin cebinden örneğin 3 lira çıkacaksa ödeyeceği faiz nedeniyle 4 lira, bir de yine ödeyeceği komisyon da eklenince 4,5 lira çıkıyor. Oysa belli bir taksit sayısı belirlendiğinde insanlar güçleri ölçüsünde alışveriş yapıyor ve ekstra bir ödemeyle karşılaşmıyor.” Taksit sayısının azaltılmasının tedarikçiler açısından da sıkıntı doğurduğuna değinen Torun, “Tedarikçi ürün satarken çekle alıyor, çekten gelecek parayı göz önünde bulundurarak kendi kredi kartı ile peşin ödeme yapıyor. Çek vadesi gelmeden işlem yapıldığı için de ekonomik gücü azalıyor” dedi. “Yazılımda vergi desteği bekliyoruz”
Ardından Türkiye’de yazılım sektörünün gelişimine değinen Tuncay Torun, en büyük sıkıntıyı kalifiye yazılımcı bulmakta yaşadıklarını anlattı. Bunun için eğitim kurumlarının yeterli olmadığını kaydeden Torun, “İyi bir eğitim için branş öğretmenlerinin, ehil kişilerin yazılım dersi vermesi gerekiyor. İyi bir müfredat hazırlanmalı ve bu müfredatı hazırlayacak kişiler de ehil olmalı” diye konuştu. Hindistan’da bu alanda çok iyi eğitim verilmesi ve yanında da hükümet tarafından destekleme yapılması nedeniyle bu ülkenin yazılım devine dönüştüğüne vurgu yapan Torun, Türkiye’de de yazılım sektöründeki desteklerin artırılmasını beklediklerini açıkladı. Özellikle vergi konusunda destek olması gerektiğini anlatan Torun, yazılım üretenlere yönelik devletin özel teşvikleri olması gerektiğini söyledi. Mevcut teşviklerin yeterli olmadığını, genişletilmesi ve daha kullanılır hale getirilmesi gerektiğini dile
getiren Torun, şunları söyledi: “Bir yazılım kısa sürede üretilmiyor, zamana yayılması gerekiyor. Çalışma tamamlanıp satmaya başladığınızda ise gösterebileceğiniz, faturalandırabileceğiniz bir maliyet olmuyor. Örneğin bir yazılım için 6 ay çalışıyorsunuz ama gösterebileceğiniz giderler bir kaç basit kalem üzerine olabiliyor. Oysa bu sürede yazılımcının geçinmesi, yaşaması için de belli bir nakde ihtiyacı var. Ayrıca kazançsız geçen bu sürenin de gelir elde edememenin verdiği görülmeyen maliyetleri oluşmaktadır. Bunlar göz ardı ediliyor ve ürün satışından elde edilen paranın tümü kar olarak gözüküyor. Girdisi yok gibi düşünülmesi nedeniyle de neredeyse tamamı kar olarak vergilendiriliyor.” Direk maddi destek yerine yazılım üreticilerine özel vergi mevzuatı hazırlanmasını beklediklerini anlatan Torun, bu desteğin sağlanması halinde Türkiye’de de yazılım sektörünün Hindistan’daki gibi gelişeceğine inandığını anlattı. Hindistan’da artık merdivenaltında dahi yazılım üretildiğini vurgulayan Torun, Türkiye’deki beyinlerin daha iyi olduğunu ancak kazancın yeterli olmaması nedeniyle kimsenin bu sektöre yoğunlaşmak istemediğini bildirdi. Öte yandan teknoparklar dışında desteklemeler olması gerektiğini de dile getiren Torun, teknoparklarda firmalara tahsis edilen alanların yeterli gelmediğini anlattı. Bunun için Organize Sanayi Bölgeleri gibi alanların oluşturulması gerektiğini ifade eden Torun, “Teknoparklarda bir yazılım evi ortamı yok. Üretim yapacak olan bir firmaya teknoparklar yeterli gelmeyebiliyor. Bu nedenle ya daha geniş alanlarda teknoloji destekleri verilecek ortamlar oluşturulmalı ya
da teknopark dışındaki yazılım firmaları da desteklenmeli” diye konuştu. “Kripto virüsler konusunda bilinç artmalı”
Sektörü tehdit eden konulara da değinen Tuncay Torun, tüketicileri son dönemlerde en çok kripto virüslerin zorladığını anlattı. Mail olarak gelen dosyaların açılmasıyla bilgisayardaki tüm verilerin şifrelenmesini sağlayan ve şifrelendikten sonra da yasal olmayan yollardan para tahsilatı yapan yaklaşımların yayılmaya başladığını kaydeden Torun, bu sıkıntılarla ilgili olarak kullanıcıların bilinçlendirilmesi gerektiğini anlattı. 9 No’lu komite olarak MTSO üyeleri ve çalışanlarını bilinçlendirecek projeler geliştirmeyi planladıklarını açıklayan Torun, “Kurum ve kuruluşlardan gelecek, beklenmeyen maillerin açılmaması gerekiyor. Ayrıca bilgisayarlarda güvenlik duvarlarının ve içerik filtrelemelerinin devreye alınarak bir ölçüde de olsa koruma sağlanması gerekiyor” dedi. “Geleceğin en yaygın suçu siber suçlar olacak”
Geleceğin en yaygın suçları arasında siber suçları gösteren Tuncay Torun, bu nedenle Emniyetin bu alandaki çalışmalarını güçlendirmesi, ar-ge ve teknoloji yatırımlarına daha fazla ağırlık vermesi gerektiğini söyledi. Komite olarak bir de web sitesi oluşturma yönünde hazırlandıklarını kaydeden Torun, bu site aracılığı ile 9. gurup üyelerinin birbirini daha yakından tanımasını ve karşılıklı ticareti artırmayı hedeflediklerini anlattı. Torun, bu çalışmadan istedikleri sonucu almaları halinde diğer sektörlere de yayabileceklerini bildirdi.
Sigortacılar sabit primli poliçe istiyor S
on dönemlerde sigorta sektörüne yüksek trafik sigorta primlerinin damga vurduğunu anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Kerim Kara, bunun çözümünün sabit primli poliçe ile mümkün olacağını söyledi. Sigortacılık sektörünün zor bir dönemden geçtiğine dikkat çeken Kerim Kara, bu durumdan en çok etkilenenlerin ise acenteler olduğunu anlattı. Türkiye’de emniyete kayıtlı yaklaşık 26 milyon araç bulunduğunu dile getiren Kara, 6 milyon kişinin ise geçimini aktif olarak faaliyet gösteren acentelerden sağladığını söyledi. Acentelerin hizmet alanları arasında en önemli kalemi yoğun araç sayısı ve zorunlu olması nedeniyle trafik sigortalarının oluşturduğuna değinen Kara, ancak son dönemlerde getirilen yeni uygulamalar ile trafik sigortalarının tamamen acentelerin elinden alınması endişesi taşıdıklarını anlattı. 1 Ekim itibariyle tüm müşterilerin Trafik Sigorta Bilgi Merkezlerinden TC kimlik numaralarını ve plakalarını girerek trafik sigortası için tüm sigorta şirketlerinden fiyat teklifi alabilme hakkı kazandığını bildiren Kara şu bilgileri verdi: “Son zamanlarda artan trafik sigortaları üzerine hükümet böyle bir tedbir aldı. Ancak bu tedbirin halka çok da doğru anlatıldığını düşünmüyorum. Çünkü trafik sigortalarına indirim yapılacağı yönünde bilgiler aktarılıyor. Oysa ortada, halkın beklediği yönde sigorta primlerinde herhangi bir indirim yok. Yalnızca acenteler ortadan
MTSO 7
kaldırılarak acente komisyonları poliçelere indirim adı altında yansıtılacak. Bu da poliçede yaklaşık 50-60 liralık indirim olarak yansıyacak. Bu uygulama ile sigorta acenteleri mağdur edilirken halk da beklediği indirimi alamadığı için memnun kalmayacak.” Sigorta şirketlerinin maliyeti artınca tasarrufa acentelere ödedikleri komisyonlardan başladıklarını anlatan Kerim Kara, geçmişte yüzde 15 olan komisyonların yüzde 3’lere kadar düşürüldüğünü şimdi yeni uygulama ile bunun da ortadan kaldırılması yönünde çalışıldığını bildirdi. Çözüm olarak hükümetin birçok sektörde olduğu gibi sigortacılık sektöründe de fiyat müdahalesine gitmesini beklediklerini dile getiren Kara, trafik sigortalarına standart primli poliçe uygulaması getirilmesi gerektiğini anlattı. “Sigorta şirketlerinin maliyetini yükselten nedenlere bakılmalı”
Trafik sigortalarının fiyatlarının neden yükseldiğinin de iyi analiz edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kerim Kara, ardından çözümün daha rahat bulunabileceğini söyledi. Son dönemlerde sigorta firmalarının maliyetlerinin beklenenin üzerinde artmasının trafik sigorta prim fiyatlarını doğrudan etkilediğini kaydeden Kara şöyle konuştu: “Son dönemlerde trafik kazalarında maddi hasarların yanında manevi ve bedensel hasarlar da çok fazla oldu. Bu durum şirketleri çok etkiledi. Kasko çok fazla yükselmemesine rağmen, trafik sigortaları bedensel hasar-
CMYK
ları da karşılaması nedeniyle ciddi bir maliyet oluştu. Ayrıca hukukta bu tür kazalarda tek tip bir uygulama yok. Farklı mahkemeler aynı kazaya farklı ödemeler çıkarabiliyor. Ayrıca kaza geçiren kişiler geçmişte 10 yıl önceki kazalarına kadar dava açabilirken bu 15 yıla çıkarıldı. Zaman aşımı süresinin uzaması da sigorta şirketlerinin maliyetini artırdı. Bu nedenle şirketler geçmişe dönük 15 yıl içinde nasıl bir bütçe ayırmaları gerektiğini hesaplayamadılar. Bu durum yeni bir sektör oluşturdu. Hasar Takip Merkezleri oluştu. Bir sigorta şirketine aynı olaydan dolayı bu merkezler aracılığıyla defalarca dava açılmaya başladı.
“DASK’ta Türkiye’de ilk 5’teyiz”
Ayrıca son dönemlerde özellikle genç avukatlar maddi hasarlı trafik kazalarında değer kaybı taleplerine başladı. Özellikle sıfır araçlarda tamir maliyetlerinin yanında sigorta şirketleri bir de değer kaybını tazmin edecek ödemeler yapmak durumunda kalınca bu da maliyetleri artırdı.
“BES konusunda eğitim vereceğiz”
“Şirketlerin maliyetlerini artıran bir diğer kalem hazineye ayrılan muallak hasar fonu”
Bu sebeplerden dolayı sigorta şirketlerinin müdahale olmadan fiyat indirimine gitmesinin mümkün olmadığını dile getiren Kara, sorunun trafik sigortalarını acentelerin elinden alarak değil, sigorta şirketlerine standart primli poliçeler getirilmek yöntemiyle çözülmesini beklediklerini söyledi. Acentelerin lokomotifinin trafik sigortaları olduğunu kaydeden Kara, bu sigortaların acentelerin elinden alınmasının sektörü ciddi ölçüde sıkıntıya düşüreceğini bildirdi.
Trafik sigortalarının ardından zorunlu deprem sigortaları hakkında bilgi veren Kerim Kara, Mersin’de bu alanda önemli bir gelişim yaşandığını söyledi. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin bu artışta önemli rol oynadığına dikkat çeken Kara, MESKİ’de yapılan aboneliliklerde DASK poliçesi getirilmesinin zorunlu tutulduğunu anlattı. Mersin’in üçüncü derece deprem bölgesinde yer alması nedeniyle böyle bir zorunluluğun büyük önem taşıdığını dile getiren Kara, belediyenin sağladığı katkı ile DASK’ta Mersin’in Türkiye genelinde ilk 5 içine girdiğini anlattı.
Komite olarak önümüzdeki süreçte yapacakları çalışmalar hakkında da bilgi veren Kerim Kara, özellikle Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki yeni düzenlemelere ağırlık vereceklerini anlattı. Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına göre kamu ve özel sektör çalışanlarından 45 yaş altı herkese Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) zorunlu hale getirileceğini hatırlatan Kara, ancak birçok işçi ve işverenin bu konuda bilgi sahibi olmadığını söyledi. Bu noktadan Hareketle MTSO İnsan Kaynakları Müdürlüğü işbirliğinde bir toplantı düzenleyeceklerini açıklayan Kara, üye işyerlerinin işyeri sahipleri ile insan kaynakları müdürlerine konuyla ilgili detaylı bilgi aktaracaklarını söyledi.
Kerim KARA
30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı
Sigorta acentelerinin lokomotifini trafik sigortaları oluşturmakta. Bu sigortaların acentelerin elinden alınması sektörü ciddi ölçüde etkileyecektir.
8
YIL: 18 | SAYI: 317 | 16 - 29 Ekim | www.mtso.org.tr
RIS MERSİN + PROJESİ ÖZEL HABERİ: İNOVASYONLA MERSİN'İ ÖN PLANA ÇIKARAN FİRMALARIMIZ
PMS, ileri teknolojiye odaklandı dünya pazarına adını yazdırdı
Özgür GÜLER
PMS Medikal Genel Müdürü
Kuruluşunda Ar-Ge ve inovasyonu merkezine alan PMS Medikal, geliştirdiği ileri teknolojili ürünlerle önce markasını, ardından da Mersin ve Türkiye’nin adını sterilizasyon sektöründe tüm dünyaya duyurdu.
S
ınırlı imkanlarla adım attığı sektörde Ar-Ge’ye odaklanan firma, bugün Avrupa’da satılan sterilizasyon ambalajlarının yüzde 22’sini Mersin’de üretiyor. Avrupa’da elde ettiği başarılar, geliştirdiği teknoloji ve pazara sunduğu inovatif ürünler çok geçmeden firmaya Amerika’da yatırımın kapılarını da aralıyor. Medikal sektörünün Silikon Vadisi olarak değerlendirilen İllinoisMedicalDistrict’ten2015’te geniş kapsamlı teşvik paketi ile yatırım talebi alan PMS Medikal, bu pazarda da üretim ve satışa yönelik operasyonunu 2017’de başlatmaya hazırlanıyor. Sterilizasyon malzemeleri ve cihazları üreten uluslararası bir firma olan PMS Medikal, 1997’den bu yana hastaneler ve tıbbi cihaz üreticileri için geniş ürün yelpazesi ile verimli, güvenilir ve esnek çözümler sağlıyor. Bugün beş kıtada 73 ülkede faaliyet gösteren, ileri teknoloji ve Ar-Ge tabanlı çalışmalara ağırlık veren firma, Türkiye’nin yanında gelecek yıl Amerika’da da yatırıma hazırlanıyor. Hedef ise kilo satış fiyatı 150 doların üzerinde dijital teknolojinin kullanıldığı tıbbi cihazlar üretip ihraç etmek. PMS Medikal Genel Müdürü Özgür Güler, firmanın kuruluşu ve başarıya giden öyküyü şöyle anlatıyor: “Sektöre öngörüyle girdik” Sterilizasyon sektöründe üretim o yıllarda Türkiye’de yok denilecek kadar azdı. Sektörün büyüklüğünün 200
bin doların altında olduğunu söyleyebilirim. Malzemeler ithal geliyordu. Ben de Ankara’da sterilizasyon ürünleri ithal eden bir şirkette çalışıyordum. Bir yurtdışı seyahatimde ziyaret ettiğim hastanede bu sektörde gerekenin ne olduğunu gördüm. Hem Türkiye’de henüz bu alanda ne kadar büyük bir açık olduğunu hem de bu sektörde geleceğe yönelik yapılabilecek birçok çalışma olabileceğini fark ederek konuyu ailemle paylaştım. Aslında sektöre öngörü ile girdiğimizi söyleyebilirim. Anlattıklarım ailemin de ilgisini çekti ve yatırım kararı almamızla Mersin’e geri döndüm, çalışmalara başladık. Zaten çok geçmeden bir yıl içinde 1997’de şirketi kurduk. “Ürüne değil, metoda odaklandık” Faaliyete başladığımızda Almanya’da bu ürünleri üreten bir firma ile ortaklık kurduk. Amacımız Alman teknolojisini Türkiye’ye getirmekti ama planlarımız tutmadı. Sektörü çok iyi tanımamamız işin başında hata yapmamızı da beraberinde getirdi. Çok geçmeden ileri teknoloji olarak görüp aldığımız makinelerin aslında iyi makyaj yapılmış hurda makineler olduğunu anladık. Bunun üzerine ortaklığımız bir yılın sonunda bitti. Bu kez ortada bir sıkıntı vardı. Tüm paramızı bu hurda makinelere harcamıştık ancak geri dönmeyi hiç düşünmedik. Tek bir çıkış yolumuz vardı o da kendi Ar-Ge’mizi yaparak ihtiyacımız doğrultusunda kendi makinelerimizi üretmek.
Başlangıçta olumsuz bir tablo gibi gözükmesine rağmen yaşadığımız sıkıntı bizim Ar-Ge temelli bir firmaya dönüşmemizin yapı taşını oluşturdu. Şirketimizi inovatif bir şirket haline getiren olgu da budur. Yani arayış, çözüm odaklı çalışmak.
en büyük iki fuarına her yıl düzenli olarak katılmaya devam ediyoruz. Ayrıca son kullanıcı ile buluşmamızı sağlayan Dünya Sterilizasyon Kongresi’nin her yıl sponsorları arasında yer alıyoruz. Bir çok ülke de eğitim seminerleri düzenliyoruz.
Ardından üretime başladık ancak Türkiye’de pazarın çok dar olması nedeniyle ihracata ağırlık vermeliydik. İhracatın temel prensibi de kaliteli ürün. Kaliteli ürün üretmenin ise medikal sektöründe net tanımları ve metodolojileri var. Birçok uluslararası standart bu metotları açıkça tanımlamış durumda. Türkiye’de kalite denilince ürünün kendisine bakılır. Oysa ürün aslında arkadaki bir metodun çıktısıdır. Bizim diğer firmalardan farkımız ürüne değil metoda odaklanmak oldu. İyi bir metot, iyi birproses sonucunda her zaman iyi ürünler çıkmasını güvence altına aldık.
“Yanlış çıkan fikirlerden kimseyi suçlamadık” Ar-Ge bizim her zaman temelimizi oluşturdu ancak fiziksel anlamda ilk Ar-Ge Merkezini 2013’te Mersin Teknopark’ta kurduk. Bu merkezde 11 kişilik bir ekiple Ar-Ge faaliyetlerimizi artık daha planlı, metodik ve adanmış personel ile yürütmeye başladık. Bu konuda başarılı olabilmek için fikri olan insanları desteklememiz
Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05
lımla ya da bilgisayarla ilintili olması şartı aramıyoruz. “Ar-Ge, firmanın yok olmasından daha maliyetli değil” Ayrıca Ar-Ge çalışmalarının çok maliyetli olduğu görüşüne de katılmıyorum. Bu maliyet konuya nereden baktığınızla bağlantılı. Ar-Ge çok para istiyor ama firmanın eskiyip yok olmasından daha pahalı değil. Ya da ürün firesinden daha pahalı değil. Ürün kötü diye ödenmemiş ihracat beledinden, batık alacaklardan daha maliyetli değil. Bu nedenle biz yola Ar-Ge ile çıktık ve hiçbir zaman da vazgeçmedik.
BİTAK’tan destek aldık. Bu cihazla küresel büyüklüğü 3 milyar dolar olan bir pazarın 12 üreticisinden birisi olduk. Bugün hem cihazı hem de cihazda kullanılan sarf malzemelerin tamamını üreten tek firmayız. Dünyada sterilizasyon merkezlerinin kullandığı ürünler açısından en büyük çeşitlilikte ürünü üretebilen tek şirketiz. Bu kadar büyük ürün gamına ulaşmamızın temel motivasyonu da tüm dünyadaki distribütörlerimiz için ciro ve kar yaratan vazgeçilmez bir tedarikçi olabilme dürtüsü. “Amerika’dan yatırım çağrısı geldi”
Bu merkezi kurduktan sonra KOSGEB destekli ve TÜBİTAK destekli iki proje başlattık. TÜBİTAK destekli projelerden biri tamamlandı ve yakında sınai üretimine başlayacağız. Devam eden 4 Ar-Ge projemiz daha bulunmakta.
Yaptığımız Ar-Ge çalışmaları kısa süre sonra Amerika’nın da dikkatini çekti. Ar-Ge Merkezimizi kurmamızdan bir yıl sonra 2014’te medikal sektörünün Silikon Vadisi olarak kabul edilen İllinois Medical District’ten
Tüm bunların içinde Ar-Ge’nin en önemli meyvesi dünyada şu anda kullanılan en son sterilizasyon teknolojisi olan ve az önce de bahsettiğim Plazma Sterilizasyon Cihazı’nı geliştirdik. Bu cihazımız 2015’te piyasaya çıkmadan önce dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden biri olan IF Design Tasarım Ödülü’nü aldı.
çok geniş kapsamlı bir teşvik paketini içeren yatırım talebi aldık. Bu teşvik paketi vergi indiriminden kiraya, satıştan personel desteğine kadar birçok kolaylık sağlıyor. Oradaki Kalkınma Ajansı Başkanı “Avrupa’da çok başarılısınız, orada ne yapıyorsanız aynısını burada da yapmanızı istiyoruz” diyerek bizi davet etti. Ancak Amerika’da ürünlerinizin satılması için FDA onayı almanız gerekiyor. Bu onay için 3 dosya ile başvurduk. Birinin onayını aldık ve kalan iki dosyanın onayının da yılsonuna kadar tamamlanması sonrası 2017’de Amerika operasyonumuzu başlatacağız. Şu anda Amerika sterilizasyon pazarının iki numaralı oyuncusu ile dağıtım sözleşmemiz tamam. Onayları bekliyoruz.
Bu çalışma sonunda ilk faturamızı Almanya’ya kestik ve bugün beş kıtada 73 ülkeye ihracat yapıyoruz. “En iyisini yapabileceğimize inanıyorduk” Aslında bizi başarı yolunda iki şeyin tetiklediğini söyleyebilirim. Bunlardan bir tanesi Türkiye pazarının küçük olması nedeniyle daha yaygın pazarlara açılıp ihracat yapma zorunda olmamız, ikincisi de en iyisini yapabileceğimize olan inancımız. Tüm altyapımızı oluşturup ürün kalitemizden emin olmamızın ardından pazarlama çalışmalarına başladık. Peki, pazarlamada nelere dikkat ettik? Genellikle ihracat denilince firmalar yakın çevrelerine yönelir. Örneğin Mersin için Ortadoğu, İran, Rusya pazarları öne çıkar. Türkiye’nin taş atımı mesafesindeki ülkeler akla gelir. Ancak bizim ürünümüz yüksek teknolojili bir ürün olması nedeniyle burada ürettiğimiz ürünü dünyanın her tarafına satılabilir fiyatlarla ulaştırmakta sıkıntı yaşamadık. Bu nedenle en başından itibaren pazar olarak tüm dünyayı tanımladık. Pazarlama ve tanıtıma çok ciddi bütçeler ayırdık. Ne vardı bu bütçe kalemleri arasında? Marka oluşturmak, o markanın görünürlüğünü sağlamak. Bunun için fuar katılımlarına ağırlık verdik. Bilimsel kongrelere sponsor olduk, sektörel dergilere reklamlar verdik. En önemlisi de pazarlama faaliyetlerimizin sürekliliğini sağladık. Bugün halen Almanya ve Dubai’de düzenlenen sektörümüzde dünyanın
gerektiğine inandık. Kimi zaman elbette ortaya yanlış fikirler de çıktı ama biz kimseyi yanlış çıkan fikirlerden dolayı suçlamadık. Böylece bu kişilerin fikirlerini tekrar gündeme getirebilmesini sağladık. Her zaman Ar-Ge personeli bulamamaktan şikayetçi olunur. Oysa biz kendimizi Ar-Ge ekibimizi mutlaka bilgisayar mühendislerinden, yazılım uzmanlarından kurma yönünde kısıtlamadık. Örnek vermek gerekirse en önemsediğimiz makinelerimizden biri olan Plazma Sterilizasyon Cihazı’nın, ki birazdan onu da anlatacağım, ekran ara yüzünü, menüsünü pedagog bir çalışanımız hazırladı. Parmak sağa doğru hareket etme eğilimindedir, göz sol üst köşeyi en son algılar gibi temel bilgilerden yola çıkıp aldığı pedagoji eğitimi ile en kolay kullanımlı kontrol panelini oluşturdu. Kısacası personel seçerken dünyadaki ters giden işlere kafasında çözümü olan insanları seçmeye çalışıyoruz. Aldığı eğitimin mutlaka yazı-
2016 başında pazara çıkardığımız bu cihaz 5 yıllık bir Ar-Ge çalışması sonucu üretildi. Sektörde ilk defa dokunmatik, yekpare cam yüzeyde cep telefonu mantığı ile kullanılan kontrol paneli oluşturduk. Sterilizasyonda temel ilke mikrobun yaşayacağı alanları uzaklaştırmaktır. Bu nedenle pürüzsüz yüzeyler tercih edilir. Ek yerleri bakterilerin mikropların üreme alanıdır. Bu nedenle ürünün yekpare cam olması ve kontrol panelindeki kullanım kolaylığı çok önemliydi. Bu ürünün ilk modelini kendi olanaklarımızla geliştirdik, bir üst modeli için de TÜ-
Ar-Ge çalışmalarımız bundan sonra da devam edecek. Bu işin sonu yok. Hedefimizde kilo satış fiyatı 150 doların üstünde olan dijital teknolojinin kullanıldığı tıbbi cihazlar üretmek var.
Borçların yapılandırılmasında son gün 31 Ekim Kamuoyunda kısaca ‘yeniden yapılandırma’ ve ‘vergi barışı’ olarak adlandırılan 6736 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’la ilgili Mersin’de seminer düzenlendi. Seminerde mükelleflere son başvuru tarihinin 31 Ekim olduğu hatırlatılarak ‘Yasa önemli avantajlar sağlıyor. Fırsatı kaçırmayın’ çağrısı yapıldı.
S
eminer Mersin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın organizasyonunda gerçekleştirildi. İki milyondan fazla mükellefin yeni kanundan yararlanmak için başvurduğu yapılandırma, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması, şirketlere vergi incelemelerine karşı koruma getiren matrah artırımı ve varlık barışını içermesi gibi avantajlar sağlıyor. Tokgöz; “Dünyanın hiçbir ülkesinde Türkiye’deki kadar vergi affı yok” Seminerin açılış konuşmasını yapan Mersin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Ömer Faruk Tokgöz, dünyanın hiçbir ülkesinde Türkiye’deki kadar vergi affının olmadığının altını çizdi.
Ard arda gelen afların rutin vergi tahsilatını zorlaştırdığına, maliye teşkilatına olan güveni sarstığına ve vergi adaletini ortadan kaldırdığına dikkat çeken Tokgöz, “Esas olan, herkesin kazancı ölçü-
MTSO 8
sünde vergi almaktır” dedi. Öte yandan Tokgöz, 6736 Sayılı Yasa’nın vergi mükellefleri için, hem kesinleşmiş borçların yapılandırılması hem ihtilaflı dosyaların temizlenmesi hem de mali tabloların düzeltilmesi açısından bir fırsat olduğunu da kaydetti. Bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin 6736 Sayılı Kanun 19 Ağustos tarihli ve 29806 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Söz konusu kanun ile,
• 30 Haziran tarihi itibariyle
gecikmiş vergi borçlarında yurt içi ÜFE oranında güncelleme,
• Motorlu Taşıtlar Vergisi ve Trafik
Para Cezalarında önemli indirim,
• Peşin ödemelerde yurt içi ÜFE
oranında hesaplanan tutardan ayrıca yüzde 50 indirim,
• Vergi aslına bağlı olmayan
CMYK
usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının yüzde 50’sinin silinmesi,
• Varlık barışı, • Vergi ihtilaflarının sulh yoluyla
sonlandırılmasında yüzde 80’e varan indirim,
• İşletme kayıtlarının cezasız ve faizsiz olarak gerçek duruma uygun hale getirilmesi,
• Sigorta primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi cezalarında indirim,
• Taşınmaz kültür varlıklarının
ödenmemiş Oda aidatlarının gecikme cezası tahsil edilmeksizin peşin ya da taksitli ödenmesi,
• Eczanelerde cezasız faizsiz stok düzeltme,
korunmasına katkı payları cezalarında indirim
• Matrah ve vergi artırımında vergi
• Gümrük vergileri ve idari para
• İnceleme ve tarhiyat safhasındaki
cezalarında indirim,
• 30 Haziran 2016 öncesi
incelemesinden muafiyet, borçlar için yapılandırma,
• Beyan edilmemiş gelirler ve
kazançlar için pişmanlıkla cezasız ve faizsiz beyan,
• Yapılandırılan borçları anlaşmalı bankaların banka kartı ve kredi kartı ile ödeme,
• 6552 sayılı Kanun kapsamında devam eden borçların yeniden yapılandırılması,
• Vadesi 31 Aralık 2011 tarihinden önce olan 50 TL ve altındaki
borçların silinmesi, gibi önemli imkanlar getirildi. Bununla birlikte, belediyelerin idari para cezaları, su, atık su ve katı atık ücreti alacakları, belediyelere ödenmesi gereken paylar hariç, beyana dayanan vergilerde ve 30 Haziran 2016’dan önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları da yeniden yapılandırma kapsamında yer aldı.