Aşut, Türk-Arap Odası Yönetiminde
Ressam Bazencir, 8. kişisel sergisini açtı
İnşaat sektörü, müteahhitlik sisteminde iyileştirme istiyor
>2’de
>2’de
>5’te
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Önce kendimize güvenmeliyiz… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: | YIL: 18 17 | SAYI: | SAYI: 320298 | 27|Kasım 6-19 ARALIK - 10 Aralık 2015
34 No’lu Meslek Komitesi Uzak Yol Navlun Primi’nden faydalanmak istiyor Tarık CİĞER
34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı
A
ğaç ve orman ürünleri sektör temsilcileri yurtdışında rekabetçi yapılarının güçlendirilmesi adına diğer sektörlere tanınan imtiyazların kendilerine de uygulanmasını istiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer, sektörde yaşanan sıkıntıları dile getirerek, sektörün gelişimi, ihracatının artırılması için atılması gereken adımları anlattı. İlk olarak
Güçlü Kadın, Şiddetsiz Yaşam…
hammadde fonlarına değinerek taahhütlerin yerine getirilmemesinin sıkıntılarını yaşadıklarını ifade eden Ciğer, şu bilgileri verdi: “Aslında sektör olarak 10 Ağustos’ta Sayın Başbakanımızın fonlar konusundaki açıklamalarıyla sevinmiş ve umutlanmıştık. Neydi bu açıklama? Orman ve Su İşleri Bakanlığı Ağaçlandırma Fonu, Tellâliye Fonu ve benzeri fonların kaldırılacağı müjdesi verilmişti.” > 7’de
Perakende sektöründeki sıkıntı gıdayı da vurdu
‘Güçlü kadın, ayaklarının üzerinde durabilen, ekonomik özgürlüğünü kazanmış kadındır’ ilkesinden hareketle MTSO, girişimci kadınların sayısının artırılması yönündeki çalışmalarını sürdürüyor.
Mustafa DEMİRDÖĞMEZ
6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı
P
erakende sektöründe faaliyet gösteren firmaların yaşadığı sıkıntılar bu firmaların tedarikçilerini ve toptan gıdacıları da olumsuz etkiledi. Toptan gıda sektöründe faaliyet gösteren firmalar yerel perakendecilerin daha temkinli hareket etmesini bekliyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Mustafa Demirdöğmez, son dönemlerde sektörde ciddi sorunlar yaşandığını anlattı. Çok şubeli yerel marketler arasında iflasların arttığına dikkat çeken
Demirdöğmez, “Bu sıkıntı domino etkisi ile tedarikçileri ve toptan gıdacıları da olumsuz etkiledi. İflaslar Mersin’in itibarını da zedeliyor” diye konuştu. Yeni dünya düzeninde sektörlerde kuralların değiştiğini, bu kurallara uyum sağlayabilenlerin ayakta kaldığını vurgulayan Demirdöğmez, şunları söyledi: “Yalnızca değişen dünyada kuralları değil, tüm dünya ve paralelinde Türkiye’nin zor bir ekonomik süreçten geçmesi de yaşanan sıkıntılarda önemli rol oynadı. > 7’de
Dezavantajlı gruplara tekstil sektöründe iş imkanı
Ç
alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı koordinesinde Toroslar Belediyesi, İçel Sanayi Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Eğitim Vakfı (İSGEV) ile Günebakan Kadın Derneği işbirliğinde düzenlenen “Dezavantajlı Kişilerin Tekstil Sektöründe İstihdamının ve Küçük Ölçekli Girişimcilerinin Desteklenmesi Projesi” lansmanı gerçekleştirildi. 140 bin Euro bütçeli projenin
2
5 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle ‘Değer Yaratan Girişimci Kadınlar’ etkinliği düzenlendi. Etkinlik çerçevesinde MTSO tarafından düzenlenen KOSGEB girişimcilik eğitimlerinden faydalanarak girişimciliğe adım atan dezavantajlı kadınlar, sektöründe başarılara imza atan
güçlü rol modellerle bir araya gelerek deneyimlerinden faydalandı. Açılışı MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar tarafından yapılan etkinlikte TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp ve Başkan Yardımcısı Aydan Dayı Kaymaz kendi sektörlerindeki tecrübelerini paylaşırken Hikaye Anlatıcısı
Körfeze kapı açan alternatif pazar:
BAHREYN
M
KOBİ’ler KGF ile krediye daha rahat ulaşıyor
> 6’da
Portekiz büyükelçisinden yatırım çağrısı
MTSO 1
CMYK
>5’te
etmeyin ve ne iş yapacaksanız çok iyi araştırın” tavsiyelerinde bulundu. “Kadının çalışması, çocuklarının ihtiyacını karşılaması, aile bütçesine katıda bulunması maruz kaldığı şiddetten kurtulmasına yardımcı olur” diyen Aydan Dayı Kaymaz ise, bunun için kadının çalışmasının önemli olduğunu vurguladı > 4’te
Sigorta acenteleri, sektör toplantısında buluştu
bir yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Projenin ana hedef grupları; şiddet mağduru olmuş ve çalışmak isteyen kadınlar, sığınma evlerinde kalan kadınlar, gecekondu bölgesinde yaşayanlar dahil olmak üzere yoksul veya yoksulluk riski altında bulunan kişilerle yerinden olmuş kişiler. Bu kapsamda toplam 80 kişi proje çalışmalarından faydalandırılacak. > 8’de
> 8’de
Nazlı Çevik Azazi katılımcılara güçlü kadınların masallarını anlatıp moral oldu. Toplantıda Ayla Harp, girişimcinin cesur olması gerektiğini vurgulayarak, “Girişimci kadınlara, hayal eder ve bu hayalinizi hayata geçirmeye cesaret ederseniz başarılı olmamanız için bir sebep yok. Sakın çabuk pes
ILO, Suriyelilerin entegrasyon çalışmalarına Mersin’i de ekleyecek
Mersin’de ‘Güdümlü Proje Desteği Başlangıç Toplantısı’ yapıldı
>2’de
> 2’de
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi, ‘Sigorta Acenteleri Sektör Toplantısı’ düzenledi. Sektör temsilcileri toplantıda Sigorta Acenteliği Mevzuatı’ndaki son düzenlemeler, piyasadaki usulsüz ve etik dışı uygulamalarla, sektörel sorunları tartışarak çözüm önerilerinde bulundu. Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) Sigortacılık Müdürü Mevlüt Söylemez’in konuşmacı olarak katıldığı toplantıya; MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek, MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komite Başkanı Kerim Kara, Komite Üyeleri ve çok sayıda sigorta acentesi katıldı.
Toplantıda, TOBB Sigortacılık Müdürü Mevlüt Söylemez, Sigorta Acenteleri Kanunu ve Yönetmeliği, Sigorta Acenteleri Levha Kayıt İşlemleri ve sigorta acentelerine yönelik rakamsal istatistikler hakkında sunum yaptı. Türkiye genelinde gerçek ve tüzel kişi acente sayısının 15 bin 590 adet olduğunu ancak Türkiye’nin taşıma kapasitesinin 8 bin ila 11 bin 500 adet arasında değiştiğini anlatan Söylemez, sonuç olarak 4 binin üzerinde fazla sigorta acentesi bulunduğunu söyledi. Türkiye geneli istihdam rakamlarına da değinen Söylemez, toplamda 36 bin 273 kişinin sigorta acenteliği sektöründen geçimini sağladığını anlattı. > 5’te
> 3’te
2
YIL: 18 | SAYI: 320 | 27 Kasım - 10 Aralık | www.mtso.org.tr
ILO, Suriyelilerin entegrasyon Aşut, Türk-Arap Odası Yönetiminde çalışmalarına Mersin’i de ekleyecek
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Arap Odalar Birliği arasında imzalanan protokol ile merkezi İstanbul’da olmak üzere Türk-Arap Odası kuruldu.
I
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), iki yıldır Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis’te yürüttüğü Suriyelilerin entegrasyonuna yönelik çalışmalarına, Mersin ve Hatay’ı da dahil edecek. 5 ilde yürütülecek çalışmalarda öncelik, dil öğrenme, kültürel entegrasyon ve mesleki eğitime verilecek.
LO Türkiye Ofisi ve yurt dışından gelen ILO Uluslararası Çalışma Enstitüsü temsilcilerinin katılımıyla, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ev sahipliğinde bir toplantı düzenledi. Toplantıda, Mersin’in önde gelen kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelen ILO temsilcileri, Suriyeli potansiyelini ve mültecilerin şehrin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısına etkilerini masaya yatırdı. ILO Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan, ILO’nun genel yapısı, mevcut durumu ve yürüttüğü çalışmalar üzerine bir sunum yaparak, amaçlarının Suriyelilerin istihdamı konusunda bir adım atmak olduğunu söyledi. Mersin Valiliği İl Göç İdaresi Müdür
Vekili Prof. Dr. Nalan Yetim ise, Çukurova Kalkınma Ajansı desteğiyle üç proje gerçekleştirdiklerini belirterek, Suriyeli mültecilerin sayısı arttıkça daha farklı analizlerin yapılması gerektiğini anlattı. Suriyelilerin istihdamı konusunda, Türk ve Suriyeli işverenlerle çalışanların bakış açılarının göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Yetim, Suriyeli kadın nüfusun neredeyse tamamının çalışma konusunda çok istekli olmadığını belirtti. İl Göç İdaresi’ne yardım talebiyle başvuranların çoğunun doğum veya geçim yardımı istediğini aktaran Yetim, Suriyeli erkek nüfusunun da iş talebi üzerine belirgin bir isteğinin olmamasına rağmen, bu kişilerin mobilya, inşaat
gibi sektörlerde ara eleman olarak çalışabileceklerine işaret etti. Mersin’de kurulu Suriyeli firma sayısını hatırlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, Suriyelilerin daha önceden gelen becerilerinin olduğu alanlar araştırılırken “girişimcilik” yeteneklerinin göz ardı edinilmemesi gerektiğine, bu alanda yapılacak çalışmaların istihdama da katkı sunacağına değindi. Mersin İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu ise, Suriyeli kadınların iş gücü piyasasına katılmalarının meslek edindirme kurslarıyla sağlanabileceğini belirterek, özellikle tekstil sektörüne yönelik kurslar açılabileceği önerisinde bulundu.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut da Türk - Arap Odası Yönetim Kurulu Üyeleri arasında yer aldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Arap Odalar Birliği, Türk-Arap Odası kurulması çalışmalarını İstanbul Swiss Otelde gerçekleştirilen imza töreniyle tamamladı. Kurulan Türk- Arap Odası 2,8 trilyon dolarlık bir ekonomiye sahip olup 22 ülkeyle Türk iş dünyasını aynı çatı altında buluşturacak. Oda aracılığıyla Türkiye’nin bu ülkelere önemli kalemlerde ihracatını artırması ve Arap dünyasından yatırımcı çekmesi hedefleniyor. Merkezi Beyrut’ta olan Arap Odalar Birliği 1951 yılından bu yana faaliyetini sürdürüyor. Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Oman gibi zengin Körfez ülkeleri ile Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas gibi Orta ve Kuzey Afrika ülkelerinin Oda Birlikleri Arap Odalar Birliği’nin üyelerini oluşturuyor. Arap ülkeleri özel sektörünün çatı
kuruluşu olan Arap Odalar Birliği’nin yayıldığı coğrafya 22 ülke, 390 milyonluk nüfusu ve yaklaşık 2.8 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğü temsil ediyor. Türk- Arap Odası düzenlenecek ortak etkinlikler ve yapılacak ortak çalışmalarla Türkiye ile Arap Ülkeleri arasında ticaret ve yatırım ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlayacak. Aşut: “İşbirliğimiz derinleşip güçlenecek” MTSO olarak 2007’den bu yana Akdeniz Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (ASCAME) üyesi olduklarını, mevcut Arap Odalar Birliği üyelerinin bir bölümü ile ASCAME aracılığıyla bugüne kadar yakın temasları bulunduğunu bildiren Şerafettin Aşut şunları söyledi: “Türk – Arap Odası’nın kurulmasında aktif rol oynayan Mısır Ticaret Odaları Federasyonu ve Afrika Odalar Birliği Başkanı Ahmed Al Wakeel ve İskenderiye Ticaret Odası ile bu bağlamda
2007’den buyana yakın ilişkilerimiz bulunmakta. Bu platformdaki tecrübemizi ve işbirliğimizi Türk – Arap Odası aracılığıyla daha da geliştirip derinleştireceğimize inanıyorum.” Türkiye dış ticaretinin gerek dünyadaki gelişmeler gerekse AB ile yaşanan sıkıntılar nedeniyle bir miktar gerilediğini kaydeden Aşut, “Ancak biz Türk işadamları olarak tek bir pazara bağlı kalmayıp pazar çeşitlemesine gitmemiz gerektiğini uzun süredir biliyoruz. Bu nedenle Arap Odalar Birliği temsilcileriyle yapmış olduğumuz işbirliği, daralan piyasalara nefes aldırması adına ayrı bir önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı. 22 ülke, 390 milyonluk nüfus ve 2,8 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğün Türkiye ekonomisi adına önemine değinen Aşut, sözlerini, “Bunlar azımsanacak rakamlar değil. Özellikle inşaat ve tarım alanında önemli işbirliklerimiz olacağına inanıyorum” diye tamamladı.
Mersin’de ‘Güdümlü Proje Desteği Afrikalı kadınların mücadelesi Mersin’de anlatıldı Başlangıç Toplantısı’ yapıldı
Y
aş sebze ve meyvenin raf ömrünün uzatılmasını sağlayarak tarım sektörüne önemli katkı sağlayacak olan ‘Turunçgiller Araştırma Geliştirme Merkezi Projesi’nin ‘Güdümlü Proje Desteği Başlangıç Toplantısı’, Mersin Valisi Özdemir Çakacak’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Valilik Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya, Mersin Üniversitesi Rektörü (MEÜ) Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Genel Sekreteri Dr. Lütfi Altunsu, Akdeniz Yaş Meyve-Sebze
İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Davut Keleş ile proje ortakları olan Çukurova Üniversitesi, Mersin Büyükşehir Belediyesi ile iştirakçi olarak projeye dahil olan Mersin Turunçgil Üreticileri Birliği temsilcileri katıldı. Toplantıda konuşan Vali Çakacak, bu projenin Türk tarımı için büyük önem taşıdığını belirterek, sektörün güçlü dinamiklerinin proje ortak noktasında bir araya gelmesinin memnuniyet verici olduğunu kaydetti. Çukurova Bölgesi’nin taze sebze-meyve üretimi ve ihracatında önemli rol oynadığını vurgulayan Çaka-
cak, bu yönüyle de bölgenin Türkiye’nin önde gelen tarımsal üretim merkezlerinden biri olduğunu ifade etti. Projenin genel amacının turunçgiller başta olmak üzere yaş sebze meyve sektöründe üretimden tüketime kadar olan tüm süreçlere yönelik araştırma, geliştirme ve eğitim çalışmalarının yapılması olduğunu belirten Çakacak, yapılan çalışmalarda özellikle turunçgillerde hasat sonrası kaybın yüzde 20-30 arasında olduğunu, ancak yapılacak bu çalışmalarla ürün kayıplarının büyük oranda azalacağını ve ürün kalitesinin artacağını dile getirdi. Proje kapsamında insan sağlığının korunması ve milli ekonomiye katkının arttırılması yönünde ortaya konulacak çalışmaların da Türk tarımının geleceği, gelişimi ve kalkınmasında önemli bir yol gösterici olacağına dikkat çeken Çakacak, projenin sadece Mersin’in veya Çukurova’nın değil, Türk tarımının projesi olduğunu söyledi. Konuşmaların ardından proje ortakları arasında fikir alışverişinde bulunuldu.
A
frikalı Kadınların özgürlük mücadelesinin 60’ıncı yılı anısına Türkiye genelinde başlatılan “Bizim Zaferlerimiz Bizim Gözyaşlarımız: 20. Yüzyılda Güney Afrika’da Kadınların Mücadeleleri” konulu Fotoğraf Sergisi’nin 3’üncüsü Ankara ve İzmir’in ardından Mersin’de açıldı. Sergi, Mersin’in ardından İstanbul’daki sanatseverlerle buluşacak. Güney Afrika Ankara Büyükelçiliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) işbirliğinde Mersin Marina’da düzenlenen serginin açılış kokteyline Güney Afrika Ankara Büyükelçisi Pule
Isaac Malefane, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Güney Afrika Mersin Fahri Konsolosu Numan Olcar ile çok sayıda sanatsever katıldı. Kokteylin açılışında konuşan Güney Afrika Ankara Büyükelçisi Pule Isaac Malefane, serginin konsepti hakkında bilgi verdi. Güney Afrika’da kadınların özgürlük ve demokrasiyi çok zor kazandığını kaydeden Malefane, bu serginin temasını da kadıların özgürlük hareketinin oluşturduğunu söyledi. Türkiye ile Güney Afrika’nın yakın kültürlerde olduğunu dile getiren Malefane, Türki-
ye’nin de özgürlük ve demokrasi için büyük bedeller ödediğini anlattı. 15 Temmuz darbe girişimine de değinen Malefane, “15 Temmuz’da Türk halkının tankların önüne çıkıp demokrasiyi kanlarıyla savunmasını en iyi anlayan ülkeyiz. Orada yaşananları birlikte izledik, birlikte titredik, gücü birlikte gördük” dedi. Dünyanın her yerinde yapılan özgürlük ve demokrasi mücadelesini önemsediklerini vurgulayan Malefane, “Türkiye’nin de bu konuda sayısız ve çok değerli hikayeleri olduğunu biliyoruz. Kültürlerimizi de birbirine yakınlaştıranın bu anlayış olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Güney Afrika Mersin Fahri Konsolosu Numan Olcar, Mersin’de ikinci kez sergi açmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getirirken MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, önemli bir mücadeleyi anlatan önemli bir sergiyi paylaştığı için Güney Afrika Büyükelçiliği’ne teşekkür etti. 4 Aralık Pazar gününe kadar açık olacak sergi 10:30 – 21:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Ressam Bazencir, MTSO Disiplin Kurulu toplandı 8’inci kişisel sergisini açtı
R
essam Adil Bazencir, 8’inci kişisel sergisini Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde açtı. Bazencir’in 24 eserden oluşan akrilik boya sergisi, sanatseverlerden tam not aldı. Uzun yıllar resim öğretmenliği yapan Ressam Adil Bazencir, ağırlıklı olarak toplumsal olayları anlattığı 8’nci kişisel sergisini, MTSO Sanat Galerisi’nde açtı. Son 3 yılda akrilik boya tekniği kullanarak hazırladığı eserlerini sergileyen sanatçı, 24 eserini sanatseverlerin beğenisine sundu. Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği sergi açılışına MTSO Meclis Üyeleri Sadık Çağatay Güneş, Cebrail Orman, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek, MTSO Eski Meclis Başkanı Faik Burakgazi ve çok sayıda sanatsever katıldı.
MTSO 2
Açılışta konuşan Ressam Adil Bazencir, yaklaşık 30 yıl boyunca Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda ve özel eğitim kurumlarında sanat eğitmenliği yaptığını belirterek, şimdilerde emekli olup sanat çalışmalarına ağırlık verdiğini ve çalışmalarını Mersin’de sürdürdüğünü söyledi. Yurtiçi ve yurtdışında koleksiyonlarda eserleri bulunduğunu aktaran Bazencir, resimlerinin esin kaynağının yaşadığı coğrafyalardaki toplumsal olaylar olduğunu söyledi. Çevresindeki olayları bazen gerçekçi bazen yalın bazen de soyutlamalarla anlattığını kaydeden Bazancir, genellikle figüratif ağırlıklı bir dil kullandığını ifade etti. Bazencir, sergide yer alan eserlerin son 3 yılın ürünleri olduğunu belirterek, “Yaptığım çalışmalar, genelde insan öğesini
CMYK
önceleyen figüratif, yarı soyut, renk skalasındaki zenginliği aksettiren ve desen kaygısı olmayan, stilize anlatımlara da yer veren çalışmalardır” dedi. Her şeyde olduğu gibi sanatta da eğitimin şart olduğuna dikkat çeken Bazencir, bu işi yapmak isteyenlerin önce eğitimini tamamlaması gerektiğini vurguladı. Eğitimin sadece okulda alınmadığına da değinen Bazencir, sanatla ilgilenenlerin, sanat galerilerini gezerek, çok çalışarak ve sürekli üreterek de bir şeyler öğrenebileceklerini kaydetti. “MTSO Sanat Galerisi son kalemiz” Mersin’de sanata olan ilginin giderek azaldığına da işaret eden Adil Bazencir, Mersin’de sadece 2 tane sanat galerisi kaldığını hatırlattı. MTSO’ya sanata olan desteklerinden dolayı teşekkür eden Sanatçı Bazencir, “MTSO Sanat Galerisi son kalemizdir” dedi. Mersin’de sanat bilincinin gelişmesi için sanat eğitimleri, sanat seminerleri ya da sanat sempozyumları düzenlenmesi gerektiğini belirten Bazencir, öncülüğünü ise Mersin’deki üniversitelerin sanat fakültelerinin yapması gerektiğini söyledi. 7 Aralık’a kadar açık kalacak sergi, hafta içi 08.30-18.00, hafta sonu ise 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
O
da üyelerinden mevzuatın kendilerine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmeyenlere yönelik olarak başlatılan soruşturmaları takip eden MTSO Disiplin Kurulu bir araya geldi. Toplantıda bazı üyelere yönelik şikayetler değerlendirildi. Disiplin Kurullarının aktif işlemesiyle ticarette bir etik-
sel sorunun çözüleceğine değinen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, böylelikle üyelerin mesleklerinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmalarının sağlanacağını ve her meslek grubunda bu tür denetim mekanizmalarının arttırılmasıyla birçok hukuki sorunun da önüne geçileceğini söyledi.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 18 | SAYI: 320 | 27 Kasım - 10 Aralık | www.mtso.org.tr
Önce kendimize güvenmeliyiz… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
S
on aylarda Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye gösterdiği olumsuz yaklaşım, iç siyasetimize müdahale çabaları ve üyelik müzakerelerindeki olumsuz tutumları, Türkiye’yi artık bıkma noktasına getirmiş ve doğal olarak başka arayışlara sevk etmiştir. Ülkeler arasına ebedi dostluklar ve düşmanlıklar olmadığı gibi, ebedi birliktelikler de yoktur. Ülkelerarası ilişkilerde ülkelerin çıkarları söz konusudur ve akılcı hareket etme zorunluluğu vardır. AB’nin özellikle özgürlüklerin korunması bahanesiyle teröre arka çıkması kabul edilir bir şey değildir. Avrupa Birliği, ekonomik bir birlik olarak başlamış, siyasi bir birliğe dönüşmüş ve sonunda bir kültürel birlik ideali noktasına gelmiştir. Türkiye AB’nin ekonomi anlamında zaten anlaşmalarla ayrılmaz bir parçası yapılmış (Gümrük Birliği gibi) ama nedense paramızın, sermayemizin, malımızın dolaştığı Avrupa’da bizler vizesiz serbest dolaşamıyoruz. Çifte standardın başladığı nokta budur. Öte yandan siyasi birlik kısmında ise 50 yıldır bekletilen bir Türkiye var. Son aşama olan kültürel birlik ise AB’li birçok yetkilinin “AB bir Hıristiyan birliğidir” gibi açıklamalarıyla zaten bizi ön yargılarıyla dışlamıştır. Sonuç olarak bizi sadece bir pazar veya kısmen güvenlik aracı olarak gören AB ile bu noktaya gelmemiz şaşırtılacak bir olay olmadığı gibi, ülkemizin haksız görüleceği bir olay da değildir. Biz iş dünyası olarak gerek ekonomik gerek kültürel anlamda, evrensel insanlık değerleri ve demokrasinin gelişmesi anlamında her zaman AB üyeliğimizi destekledik. AB gibi dünyanın gelişmiş bir bölgesinin parçası olmanın bize elbette çok şey kazandıracağını düşündük. Bu süreçteki kazanımlarımız da inkar edilemez. Ancak, geldiğimiz yarım asırlık sürecin sonunda artık bir kararın verilmesi elzemdir. Güzel bir sözümüz var: “ Zorla güzellik olmaz”. Olmayacaksa, Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi, yeni bir dünya kurulur, Türkiye bu yeni dünyada yerini alır. Şangay İşbirliği Örgütü nedir? Yaşlanan, nüfusu azalan bir AB’nin üreten bir Türkiye için ekonomik anlamda geleceğini sorgu-
M
ersin’in özgün yanlarından birisi de; bozulmamış tarihi dokusuyla, kendine özgü mimarisiyle büyüleyici bir atmosfere sahip olan Tarsus evleridir. Mersin’in kültür turizminde önemli bir yere sahip olan, bozulmadan günümüze kadar gelen Tarsus evleri, son yüzyılın çok kültürlülüğü ile şekillenmiş özgün mimari yapılardır. Gerek iklim ve coğrafyanın, gerekse sosyo-ekonomik yapının sağladığı zenginlikle bugüne kadar çok değişik medeniyetlere evsahipliği yapmış Tarsus’un konut gelişimini izlemek de neredeyse olanaksız hale gelmiştir. Ancak 19. Yüzyıldan itibaren yapılan evler bozulmadan günümüze kadar ulaşmıştır. 19 ve 20. Yüzyıl başlarından kalan Türk mimarisine sahip yapılar Tarsus’un turistik cazibesini de artırmıştır. Cumhuriyet Dönemi mimarisini taş, kerpiç ve ahşabın büyük bir uyum içerisinde kullanıldığı evler yansıtmaktadır. Bu evlerin en önemli süsleri olarak rengarenk çiçekler ve serin gölgeli ağaçlarla süslü avlular gösterile-
MTSO 3
bilir. Türk geleneksel mimarisinin en belirgin özelliklerinden biri olan bu avlular, sıcak iklimleri katlanılır kılan unsurlar olarak da Tarsus evlerindeki yerini almaktadır. Gelenek ve göreneklerinin yanı sıra tarihi evleriyle her yıl pek çok turist çeken lokasyonlar arasında bulunan Tarsus, günübirlik ziyaretlerin yanında hafta sonu ve yaz tatilleri için de vazgeçilmez adreslerden biri olmuştur. Yaz mevsiminden bir türlü kopamıyorsanız, Mersin’de havalar henüz soğumamışken ideal gezi adresiniz Tarsus olabilir. Tarsus evlerinin yapısı Zengin bir geçmişe sahip olan Tarsus’un tarihini canlı tutan Tarsus evleri, günümüzde de önemini korumaya devam etmektedir. Taş, kerpiç ve ahşap kullanılarak hazırlanan tarihi Tarsus evlerinin alt katı ambar, üst katı ise yaşam alanı olmak üzere iki bölüm halinde yapılmıştır. Çukurova’da yetişen pamuk, hacim olarak çok yer kapladığından, evlerin ambar kısmında mu-
CMYK
lamak, buna göre stratejiler üretmek ve bu konuları konuşmak gerekir. Öte yandan, şimdiden bazı farklı birlikteliklerin alternatifleri ortaya çıktı bile. Bu bir zorunluluk değil ama bunları düşünmek ve konuşmak gerekir. Bu işler bir şeylere kızıp tepki olsun diye yapılacak şeyler değil, bilimsel düşüncelere dayanan akılcı devlet politikaları ile karar verilecek şeylerdir. Think Tank’lerin, düşünce ve politika üreten STK’ların, akademisyenlerin bu konuda daha çok araştırma yapması, daha çok bilgiyi paylaşması gerekir. Bilgi olmadan verilen kararların sonu pişmanlıktır… Bu anlamda son günlerde gündeme gelen Şangay İşbirliği Örgütü ve Avrupa Birliği’ni karşılaştırmalı incelemek sanırım bize geleceğe dönük daha net bilgiler verecektir. Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), 15 Haziran 1996 yılında Kazakistan Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti, Kırgız Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Tacikistan Cumhuriyeti ve Özbekistan Cumhuriyeti tarafından Çin’in Şangay bölgesinde kurulmuş hükümetler arası uluslararası daimi bir örgüttür. 2001 yılında Özbekistan’ın katılımının ardından beş üyeli olan örgütün üye sayısı altı olmuş ve Şangay İşbirliği Örgütü olarak yeniden adlandırılmıştır. ŞİÖ üye devletleri Avrasya kıtasının beşte üçüne denk gelen bir rakam olan 30 milyon 189 bin kilometre karelik bir alanı kaplar ve 1,5 milyarlık nüfusa sahiptir. Bu rakam da dünya toplam nüfusunun çeyreğini oluşturmaktadır. İran, Pakistan, Hindistan ve Moğolistan’ın da üye olmaları halinde dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan küresel bir örgüt olması kaçınılmaz görünmektedir. Rusça ve Çince resmi çalışma dilleridir. Hindistan ve Pakistan’ın 2017 yılında üye olması beklenmektedir. Afganistan, Belarus, Mongolia ve İran gözlemci statüsünde, Ermenistan, Azerbaycan, Kamboçya, Nepal, Sri Lanka, Türkiye diyalog ortak statüsünde yer almaktadır. AB ve Şangay İşbirliği Örgütü’nün farkı nedir? Avrupa Birliği ise 28 üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. 500 milyondan fazla
hafaza edilir. Yıllar içinde bu yapılara ihtiyaçlar doğrultusunda banyo, mutfak gibi eklemeler yapılmıştır. Yüksek duvar ve avlu, geleneksel Tarsus evlerinin özelliklerinden bazılarıdır. Tarsus evlerinin hemen hepsi eski şehir surlarının içinde kalan ve bugün isimlerini büyük ölçüde koruyan Cami-i Nur, Tekke, Sofular, Kızılmurat, Tabakhane, Şehit Kerim ve Eski Ömerli mahallelerinde yoğunlaşmaktadır. Bu tarihi yapıların 300’e yakınının tescilli olduğu bilinmektedir. Tescilsiz binaların sayısının ise 600 civarında olduğu tahmin ediliyor. Ayakta kalan binaların büyük çoğunluğu, Cumhuriyet Dönemi mimarisini günümüze yansıtmaktadır. Dar sokakların her iki kenarına sıralanmış evlerin mimarisinin oluşumunda taş, kerpiç ve ahşabın büyük bir uyum içerisinde kullanıldığı görülmektedir. Sokağa dik ya da paralel yerleştirilen iki plan tipine sahip Tarsus evlerinde genelde alt katlar işlik olarak düşünülmüştür. İç Anadolu Bölgesi’nde hayvan beslemek için yüksek tutulan bu katlar, Çukurova Bölgesi’nde pamuk gibi ürünlerin depolanması için yüksek tutulmuştur. Bugün yörede ‘mağaza’ adı verilen bu geniş depolar, ara kat şeklinde bölünerek, çoğalan hane halkı için yeni mekanlar haline dönüştürülmüştür. Hemen hemen her evde küçük ya da büyük bir avlu yer almıştır. Yaşamın büyük bir bölümünün geçtiği bu mekanlar, yüksek duvarların ardında olmasına rağmen ferahtır ve genelde küçük bir bahçe görünümündedir. Öte yandan Tarsus ev geleneğinin en etkileyici yanı kapılarıdır. İç bölümlerdeki sadeliğe karşın girişlerdeki yoğun süsleme tüm doğuda olduğu gibi geometrik ve bitkisel desenlerle zenginleştirilmiştir. Sıcak havanın etkisini azaltmak için, bitişik düzendeki dar sokaklar, sık sık meydanlara açılarak kente ferahlık sağlamaktadır. Konutların çoğu 19. yüzyıla aitken aralarında 20. yüzyıl başında yapılmış binalar da yer almaktadır. 19. yüzyılda tarıma dayalı olarak gelişen üretim ve ticaret, özellikle ekonomik açıdan kenti zenginleştirmiş ve geliştirmiştir. Bu varsıllık, Tarsus evlerine dikkat çekici bir biçimde her yönüyle yansımıştır. Günümüzdeki restorasyon çalıştırmalarıyla bu yapı-
nüfusuyla Avrupa Birliği, dünya ülkelerinin GSYİH’ye göre sıralanışında nominal gayrisafi yurtiçi hasılasının % 30’luk bölümünü oluşturur. Avrupa Birliği 4,422,773 kilometre karelik bir alanı kaplar. 24 adet resmi dili bulunmaktadır. Avrupa Birliği, üye ülkelerin üzerinde yer alan ulus üstü bir yapıyken, Şangay İşbirliği Örgütü işbirliği için kurulmuş hükümetler arası bir yapı özelliği taşımaktadır. AB’nin ekonomi, politika, güvenlik ve insan hakları konusunda bağlayıcı bir müktesebatı bulunmaktadır. Şangay İşbirliği Örgütü’nün bu alanlarda bağlayıcı bir müktesebatı yer almamaktadır. AB’nin üye ülkelerden parlamenterlerin yer aldığı ve yasama gücü bulunan bir meclisi, mahkemesi, marşı ve bir bayrağı bulunurken, Şangay İşbirliği Örgütünde bunlar mevcut değildir. AB’nin üye ülkeleri arasında insan, sermaye ve ürünlerin serbest dolaşımı bulunmaktadır. Şangay İşbirliği Örgütü’nde bulunmamaktadır. AB, diğer ülkelerle de serbest ticaret anlaşması imzalayabilmektedir, ŞİÖ üyelerinin kendi aralarında bile serbest ticaret anlaşması yoktur. Şangay İşbirliği Örgütü’nün resmi web sayfasında hedeflerini şöyle belirtmektedir: Üye ülkeler arasında karşılıklı güveni ve iyi komşuluk ilişkilerini güçlendirmek, politika, bilim ekonomi, teknoloji, eğitim, enerji, ulaşım, turizm, çevre ve diğer alanlarda etkin iş birliği yapmak, barış, güvenlik ve bölgede istikrarın sağlanması ve sürdürülebilmesi için ortak hareket ederek demokratik, adil, rasyonel politik ve ekonomik uluslararası düzenin sağlanması yönünde hareket etmek.” AB 2020 Stratejisinde AB için birbirini destekleyen üç öncelik belirtilmektedir: I. Akıllı Büyüme: Bilgi ve Yeniliğe dayalı bir ekonomi; II. Sürdürülebilir Büyüme: Daha verimli kaynak kullanan, yeşil ve rekabet edebilir bir ekonomi; III. Kapsayıcı Büyüme: Ekonomik, sosyal ve sınırsal anlamda bütünleşmeyi sağlayan yüksek istihdam ekonomisi. AB’nin 2020 yılına kadar karşı karşıya kalacağı ve aşması gereken yapısal sorunların başında ortalama büyüme hızının üretkenlikteki düşüş
lar, yenilenerek Tarsus’un tarih kokan sokaklarında, görsel zenginliği ile yaşamaya devam etmektedir. Eski Tarsus evleri günümüzde, restore edilmiş, dış cepheleri yenilenmiş ve turizme açılmıştır. Bir bölümü butik otel, kafe ve çay bahçesi formunda, bir bölümü ise turistlerin ilgisini çekebilecek çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı mağazalar olarak işlevini sürdürüyor. Ayrıca eski Tarsus evleri, doğal film platosu görevi de görüyor. Issız Adam’ın bir sahnesi burada çekildi. Bunun yanı sıra Kurtlar Vadisi Filistin, Seher Vakti, Hanımın Çiftliği, Beynelmilel filmlerinin de burada çekildi.
nedeniyle yavaşlamış olması, Avrupa’daki istihdam oranlarının ve ortalama çalışma saatlerinin ABD ve Japonya ile karşılaştırıldığında halen düşük kalması ve nüfusun yaşlanmasının beraberinde, 2013- 2014 yıllarından itibaren faal işgücünün azalmaya başlayacak olması belirtilmektedir. Bununla birlikte, AB’nin Çin ve Hindistan gibi hızla büyümekte olan ülkelerle rekabet edebilmesi için Ar-Ge ve teknolojiye daha fazla kaynak ayırmasının gerekliliğinin altı çizilmektedir. Kararlar tepkiye değil, bilgiye dayanmalıdır… Bir tarafta 50 yıldır kapısında beklediğimiz ve sıkı iş birliklerimizin olduğu ama çok iyi tanımamıza rağmen uzaklaştığımız, toplumun tepki duymaya başladığı bir AB; öte yanda, hiç tanımadığımız ama toplumun büyük bir kemsinin bir tepki olarak bir anda parçası olmak istediği bir Şangay İşbirliği Örgütü. Hiçbir uluslararası örgüt bizim için vazgeçilmez değil ama bir zorunluluk da değil. Biz de iş dünyası olarak artıları ve eksileri konuşuyoruz ve daha çok konuşmalıyız. Dediğimiz gibi bunlar bir anda bir şeye tepki olarak verilecek kararlar değil. Her karar ülkemizin onlarca yılını bağlayan imzalar demektir. İş dünyası, bürokratlar, akademisyenler, Think Tank kuruluşları, politika üreten STK’lar bu konuları daha çok gündeme getirmeli, bilimsel temelli akılcı politikalar üretilmeli, elbette halkın da görüşü bu bilgilendirmeler sonunda alınarak kararlar alınmalıdır. Sonuçta ülkemizi ve milletimizi geleceğe taşıyacak olan şey, ülkemizi ve milletimizi refaha, huzura, zenginliğe, kaliteli demokrasi ve evrensel değerle taşıyacak şey illa bir örgütün parçası olmak değil, öncelikle kendi sorunlarımıza kendimizin eğilmesi, kendi öncelikli sorunlarımızı kendimizin çözmesidir. Unutulmasın ki atalarımız bu Cumhuriyeti başkalarının bir şeyler bahşetmesi ile değil, kendi öz güvenleriyle, kendi öz kaynakları ile kurdular. Bizim de önce kendimize güvenmemiz gerekir. Bu özgüvenle çalışırsak, kapılarda bekleyen değil, kapısında beklenen devlet oluruz. Bu 75 milyon olarak hepimizin sorumluluğudur…
Tarihi Tarsus evlerinin merkezde yer alması, ulaşım kolaylığı sağlaması yanında birçok ören yerini de aynı anda gezebilme imkanı sağlıyor. Tarsus evlerini ziyaretiniz sırasında; dünyanın en eski tapınaklarından biri Donuktaş Mabedi’ni, 1579 tarihinde Ramazanoğlu Beyi Piri Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılan Tarsus Ulu Cami’sini, Tarsus’un en önemli tarihi yapılarından biri olan Kırkkaşık Bedesteni’ni, Hıristiyanlığın yaygınlaşmasını sağlayan St. Paul’un evi kabul edilen St. Paul Kilisesi’ni ve kuyusunu, Tarsus şehrinin surlarından günümüze kalan tek yapı olma özelliği taşıyan
Kleopatra Kapısı’nı, Tarsus’un çeşitli yerlerinde yapılan kazılar sonucu elde edilen tarihi eserlerin sergilendiği Tarsus Müzesi’ni, dünyanın en önemli savaş gemisi Nusret Mayın Gemisi’ni, 10 dakikalık bir yolculukla yerli halkın serinlemek için ziyaret ettiği Tarsus Şalelesi’ni de gezebilirsiniz. Adres: Kızılmurat (Sofular) Mahallesi Tarsus / Mersin Ulaşım: Tarsus İlçe merkezinde çoğunluğu Kızılmurat (Sofular) Mahallesinde bulunan evlere belediye otobüsü ve yaya olarak ulaşılabilir.
4
YIL: 18 | SAYI: 320 | 27 Kasım - 10 Aralık | www.mtso.org.tr
Girişimci kadınlar değer yaratmaya devam ediyor
2
DMO, tedarikçi halkasını büyütme hedefinde
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) kadına yönelik şiddete kayıtsız kalmadı. Güçlü kadınların sayısının artmasıyla şiddetin engellenebileceği görüşünden hareketle kadınların iş yaşamındaki etkinliğini ve verimliliğini artırmak isteyen MTSO, bir yandan girişimcilik eğitimi alan kadınlara sertifika verirken diğer taraftan girişimci kadınları başarılı rol-modellerle bir araya getirdi.
5 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle MTSO Mersin AB Bilgi Merkezi “Değer Yaratan Girişimci Kadınlar” konulu bir etkinlik düzenledi. MTSO Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte Ekim ayında KOSGEB Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi alan dezavantajlı 28 kadına sertifikaları verildi. Program kapsamında, TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp ile Başkan Yardımcısı Aydan Dayı Kaymaz kendi sektörlerindeki tecrübelerini paylaşırken Hikaye Anlatıcısı Nazlı Çevik Azazi katılımcılara güçlü kadınların masallarını anlattı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, MTSO’nun çeşitli sertifika programları, kişisel gelişim eğitimleri ve mesleki eğitimlerle kadınların iş hayatında daha çok yer almaları için kentte çaba gösteren kurumların başında geldiğine dikkat çekti. Uçar, “Biz kadının haklarının korunduğu bir ortamda çalışıyoruz ve bunun da kıymetini biliyoruz. Tüm kadınlarımızın denk olanaklara sahip olabilmesi için, Oda olarak, bir kısmı AB Bilgi
Merkezimizle olmak üzere bugüne kadar çok sayıda bilinçlendirme etkinliği ve eğitim düzenledik. Bu yıl ise bilinçlendirmenin ötesinde, dezavantajlı kadınlarımıza kendi işini kurma fırsatı vermek üzere, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğümüz Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nin de desteği ile özel bir KOSGEB Girişimcilik Eğitimi düzenledik. Çünkü nüfusumuzun %50’sini kadınlar oluşturmasına rağmen, ülkemizde kadınlarımızın iş gücüne katılımı %25 düzeyinde. Bu %25 içerisinde girişimci kadınlarımızın oranı ise sadece % 6-7... Dolayısıyla kadınlarımızın ekonominin ve üretimin daha çok parçası olması, daha çok hayatın içinde olmaları için elbirliği ile çaba sarf etmeliyiz” dedi.
Harp: “Pes etmeyin”
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp, bugün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ülke ekonomisini daha fazla güçlendirmenin kadın işgücünden geçtiğinin kabul edildiğini ve bu nedenle kadın girişimcilere önemli destekler verildiğini söyledi. Bu noktadan hareketle MTSO’nun da desteğiyle TOBB Kadın
Girişimciler Kurulu olarak kadın girişimci sayısını artırmaya yönelik eğitimleri sürdürdüklerini açıklayan Harp, “Ekonomik hayatta kadınların erkeklerin yanında yer almasını sağlayacak politika ve projelere öncelik verilmesiyle gücümüz daha da artacaktır” dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), KOBİ’lerin kamuya daha fazla ürün satabilmelerine olanak sağlamak adına üyelerini Devlet Malzeme Ofisi (DMO) temsilcileriyle buluşturdu.
Kaymaz: “Rakamlar iç açıcı değil”
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı Aydan Dayı Kaymaz ise erkek egemen bir sektörde çalıştığını, birçok zorlukla karşılaşmasına rağmen pes etmeyerek başarıya ulaştığını söyledi. Kadına yönelik istatistiklerin ise halen istenilen düzeyde olmadığını ifade eden Kaymaz, “Dünyada okuma yazma bilmeyen insanların 3’te 2’si kadın. Bunun yanında küresel üretimde çalışan kadınların yüzde 66’sı kadın ama gelirden aldıkları pay yüzde 10. Gelişmekte olan ülkelerde 1 dolardan daha azla yaşayanların yüzde 70’i kadın. Kadınlar dünya mal varlığının yüzde 1’ine sahip. Avrupa’da 15 yaş üzeri çalışan kadınların oranı yüzde 42 iken Türkiye’de yüzde 26. Bu rakamları elbirliği ile değiştirmeliyiz” dedi.
MEDITOUR 2016 çıktıları Aşut’tan gençlere, ‘Girişimci Olun’ çağrısı turizmcilere anlatıldı
Mersin Girişimci İşadamları Derneği (Mersin GİAD) tarafından düzenlenen üyeler ve sektörler arası kaynaşma yemeği Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şerafettin Aşut ve Av. Murat Altındere’nin katılımı ile gerçekleşti.
Y
emekte Av. Altındere 15 Temmuz sonrası Mersin iş dünyasında yaşananları anlatırken Başkan Aşut kent ekonomisine değindi. Konuşmasında girişimciliğin önemine vurgu yaparak daha çok genci ve daha çok kadını girişimci olarak görmek istediklerini ifade eden Başkan Aşut şunları söyledi: “Daha çok gencimiz, daha çok kadınımız kurumlarımızın merkezinde olmalıdır. Seksen milyona yaklaşan nüfusumuzun yarısını oluşturan gençlerimiz ve kadınlarımız ülke zenginliğimizin kullanamadığımız, hatta israf ettiğimiz diğer yarısıdır. Mersin GİAD gibi STK’ların öncü duruşu bu anlamda önemli bir rol-model oluşturacaktır. Aksi takdirde gittikçe memurlaşan bir ülkeye doğru yol alıyoruz.” Gençler arasında memurluğa ilginin artmasından şikayetçi olan Aşut, “Elbette ülkemizin vasıflı memurlara, askere, polise, bürokrata ihtiyacı var. Ama bütün insan kaynağımızı tek çare olarak memuriyete yönlendirmek, girişimci bir
MTSO 4
CMYK
ekonomiden memur bir ülkeye evrilmek sorunlarımızın çözümü değil” değerlendirmesini yaptı. Tüm gençlerin memur olması halinde kimin üretip, ticaret yapacağını, cari açığı kimin kapatacağını, vergiyi kimin ödeyeceğini soran Aşut, “Bu işleri 500 sene önceki gibi başkalarına mı havale edeceğiz” dedi. “Ülkeler ekonomik güçleriyle küresel aktör oluyor”
Ülkelerin artık sadece askeri gücüyle değil, ekonomik gücüyle küresel aktör olduğuna işaret eden Şerafettin Aşut, bu noktada gelişmiş ülkelere işaret ederek şunları söyledi: “Nüfusu yaklaşık bizimle aynı olan ekonomilere bakın ve zenginliğin gerçek nedenini görün. Japonya’nın 6 milyona yakın girişimcisi var. Almanya’nın 5 milyonun üzerinde girişimcisi var. Fransa’da da durum benzer. Ya biz de? Cumhuriyet tarihi boyunca sadece 1,5 milyon girişimci yaratabilmişiz. Bir tarafta 6 milyon girişimci, bir taraf-
ta 1,5 milyon. Bu devletlerin neden bizden daha zengin olduğunu sorgulamaya gerek var mı? Girişimci sayısı bizden dört kat fazla. Basit hesap, bizden en az dört kat daha zenginler. İşte birlikte yapacağımız en güzel iş birlikleri bu noktada olacaktır. Girişimci sayımızı nasıl arttırabiliriz? Derdimiz bu olmalı.” Gerek girişimcilikte fırsat eşitliği, gerekse girişimcinin yetişeceği doğru bir ekosistem oluşturma adına daha çok çaba gösterilmesi gerektiğini, fikir üretip beyin fırtınaları yapılması gerektiğini anlatan Aşut, “Dünya ekonomisi değişiyor, bilgi ve iletişim teknolojileri, merkezinde internetin olduğu yeni gelişmeler yeni bir ekonomi yaratıyor. Ben özellikle sizler gibi dinamik bir üye profili olan Mersin GİAD’tan; yüksek teknolojili hizmet ve üretim anlamında, Endüstri 4.0 temelinde, merkezinde internet ve yazılım olan yeni dünya ticaretine ve ekonomisine nasıl entegre oluruz? Konusunda akıl yormasını istiyorum” dedi.
5 Portekiz Büyükelçisinden ‘yatırım’ çağrısı YIL: 18 | SAYI: 320 | 27 Kasım - 10 Aralık | www.mtso.org.tr
AVM kiracılarından kira artışına tepki
Paula Leal da Silva Portekiz’in Ankara Büyükelçisi Paula Leal da Silva, Türkiye ile Portekiz arasındaki bağları daha da güçlendirmek ve ekonomik ilişkileri geliştirmek istediklerini belirterek, Mersinli işadamlarını Portekiz’e yatırıma davet etti. Toplantıda Mersin ile özellikle tarım ve inşaat sektöründe ortak çalışma yürütülebileceğine değinildi.
P
ortekiz Büyükelçiliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) işbirliğinde ‘Portekiz Cumhuriyeti Ülke Tanıtım Toplantısı’ düzenlendi. MTSO Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya, Portekiz’in Ankara Büyükelçisi Paula Leal da Silva, Dış Ticaret ve Yatırım Birimi Müsteşarı Celeste Mota, MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar ile işadamları katıldı.
Celeste MOTA Toplantıda konuşan Büyükelçi Paula Leal da Silva, Türkiye ve Portekiz arasındaki ekonomik ilişkileri artırmak ve ülkesinin yatırım olanaklarını anlatmak üzere Mersin’de bulunduklarını söyledi. Portekiz’in güncel ekonomik durumu ve iki ülke arasındaki ticari ilişkiler üzerinde konuşmak istediklerini ifade eden da Silva, “Amacımız güçlü işbirliğimizi artırmak, ülkemizin olanaklarını anlatarak Portekiz’i size getirmek” dedi. Portekiz Dış Ticaret ve Yatırım Birimi Müsteşarı Celeste Mota ise işadamları ile ülkesine ilişkin ekonomik verileri paylaştı. Portekiz olarak 2009 – 2010 yılları arasında ciddi bir ekonomik kriz yaşadıklarını ve IMF’nin uygulamasını istedikleri bir metodolojiyi takip ettik-
lerini anlatan Mota, bu dönemde ağırlıklı olarak ihracatla büyümeyi tercih ettiklerini söyledi. Daha çok Avrupa dışı ülkelere ihracat yaptıklarını ve ürün çeşitlemesine önem verdiklerini vurgulayan Mota, yüksek teknolojili ve katma değerli ürünlere odaklandıklarını, ülkenin teknoloji profilinin gün geçtikçe güçlendiğini ve bu sayede yatırımların da arttığını anlattı. “Reformlarımız devam ediyor” Ülkede rekabeti artırmak için 2010’dan bu yana çeşitli reformlar yaptıklarına da değinen Celeste Mota, mali yapıdan, kamu yönetimine, sağlıktan eğitime, işgücünden emlak piyasasına, vergi politikalarından mal ve hizmete kadar değişik alanlarda 500’ün üzerinde reform yaptıklarını bildirdi. Yatırımda rekabetçi yapıyı güçlendirmeleri yanında yatırımcı için coğrafi avantajlara da sahip olduklarına değinen Mota şunları söyledi: “Amerika ve Kanada’ya en yakın Avrupa ülkesiyiz. Ayrıca dünya genelindeki piyasalara ulaşma noktasında da kilit noktadayız. Ayrıca altyapımız da oldukça güçlü. dünyada en iyi ilerleme gösteren ülkeler arasında 15’inci sıradayız. Karayolu, liman gibi ulaşım altyapısını güçlendirme çalışmalarımız devam ediyor. Şunu da belirtmeliyim ki Portekiz’deki limanlarda en büyük yatırımcılar Türk firmaları. Çok sayıda konteyner taşıması yapan Türk firma bulunuyor.” Portekiz küçük ama potansiyeli büyük bir ülke Portekiz’in küçük bir ülke gibi görünmesine rağmen büyük bir potansiyeli
bulunduğunu anlatan Celeste Mota, Avrupa ülkeleriyle serbest ticaret yapılan bir pazardan bahsedildiğini hatırlatıp Portekiz ile çalışmak isteyen firmalara mutlaka Portekizli bir ortak ile çalışmaları tavsiyesinde bulundu. Türkiye ile Portekiz arasındaki ikili ilişkilere de değinen Mota, grafiğin artarak devam ettiğini söyledi. Portekiz’den Türkiye’ye ihraç edilen ürünler arasında kağıt, kağıt hamuru, mekanik, plastik, kauçuk, tekstil, kimyasallar gibi ürünler yer aldığını kaydeden Mota, ithal edilen ürünler arasında da yine tekstil, metal, kağıt, tarım ürünleri, mineraller, plastik gibi benzer ürünler yer aldığını anlattı. Hemen hemen aynı ürünlerin ithalat ve ihracatının yapıldığının görüleceğine işaret eden Mota, “Ancak ürünlerin içerikleri farklı. Örneğin tekstil sektöründe biz sentetik ürün gönderirken pamuklu ürünleri ihraç ediyoruz” diye konuştu. Tarımda ileri teknoloji kullanıyoruz Portekiz’de tarımın önem arz eden bir sektör olduğunu belirten Celeste Mota, özellikle sağlıklı ürünlere ve teknolojiye yoğunlaştıklarını söyledi. Portekiz’e özgü meyve çeşitlerine sahip olduklarını anlatan Mota, domates ve kiraz ihracatında iyi olduklarını ayrıca şarap konusunda da öne çıktıklarını belirtti. Sektörde teknolojinin önemine inandıklarını, bu kapsamda yüksek teknolojide üretim, işleme ve muhafaza yapma gayretinde olduklarını ve bu sayede Brezilya, Angola gibi uzak pazarlara da ulaşmak istediklerini ifade eden Mota, çevre dostu yöntemlerle paketleme yapmaya çalıştıklarını belirtti.
Döviz kurlarındaki yükselme AVM kiracılarını zora soktu. Yaşanan kira artışlarına tepki gösteren kiracılar kurda sabitleme ya da geriye dönük kira desteği talep ediyor. Kira artışlarının devam etmesi halinde iflasların ve paralelinde işsizlik oranının artması endişesi yaşanıyor.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi, 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi ile 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Meslek Komitesi üyeleri artan kira bedellerine tepki gösterdi. Yapılan ortak basın açıklamasında yaşanan bu gelişme nedeniyle özellikle yerel markaların zor durumda kaldığına dikkat çekildi. İş yapamaz hale geldiklerini vurgulayan sektör temsilcileri, yıl boyunca indirimli satış yaparak ayakta kalmaya çalıştıklarını vurguladı. 11 Nolu komite adına söz alan Özcan Demir, yurtiçinde ve yurtdışında yaşanan gelişmelerden ekonominin olumsuz etkilendiğini hatırlattı. Ekonomide yaşanan olumsuzluklar ve döviz kurunda yaşanan artış nedeniyle zor günler geçirdiklerine dikkat çeken Demir,
AVM yönetimlerinin ülkede yaşanan bu gelişmelerden bağımsız davranmaması gerektiğini söyledi. Kiraların yüksek döviz kurundan tahsil edilmek istendiğini kaydeden Demir, “AVM’lerde kapanan mağaza sayısı her geçen gün artarken, yönetimlerin bu davranışına anlam vermekte güçlük çekiyoruz ve onları ivedilikle duyarlı davranmaya davet ediyoruz” diye konuştu. Bulundukları AVM’lerin kentin en değerli lokasyonlarında olduğunu belirten Demir, kısa sürede AVM yönetimleri ve kiracılar arasında uzlaşmaya gidilmemesi halinde onlarca mağazanın kapanacağını ve yüzlerce insanın işsiz kalacağını da dile getirdi. Demir, pek çok perakende markasının sıfır kar ile çalışmaya razı olduğunu ifade ederek, “Yeter ki dükkanlar kapanmasın, insanlarımız işsiz kalmasın” dedi. 9 No’lu komite adına söz alan
İnşaat sektörü, müteahhitlik sisteminde iyileştirme istiyor veya firma ile vergi levhasına sahip olma şartını taşıyan müteahhitlere verdiği ‘Geçici Müteahhitlik Belgesi’nde kriterlerin değiştirilmesi veya ek yükümlülükler aranması gerektiğini kaydeden Güneş, iş bitirmenin miktarına göre kalıcı belge verilmesi gerektiğini ve sonrasında yüksek katlı bina yapımına izin verilmesi gerektiğini anlattı.
Sigorta acenteleri, sektör toplantısında buluştu rağmen Mersin’de bu rakamın 11 bin 667 TL’de kaldığını anlattı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi, ‘Sigorta Acenteleri Sektör Toplantısı’ düzenledi. Sektör temsilcileri toplantıda Sigorta Acenteliği Mevzuatı’ndaki son düzenlemeler, piyasadaki usulsüz ve etik dışı uygulamalarla, sektörel sorunları tartışarak çözüm önerilerinde bulundu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sigortacılık Müdürü Mevlüt Söylemez’in konuşmacı olarak katıldığı toplantıya; MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek, Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komite Başkanı Kerim Kara, Komite Üyeleri ve çok sayıda sigorta acentesi katıldı. Toplantıda, TOBB Sigortacılık Müdürü Mevlüt Söylemez, Sigorta Acenteleri Kanunu ve Yönetmeliği, Sigorta Acenteleri Levha Kayıt İşlemleri ve sigorta acentelerine yönelik rakamsal istatistikler hakkında sunum yaptı. Türkiye genelinde gerçek ve tüzel kişi acente sayısının 15 bin 590 adet olduğunu ancak Türkiye’nin taşıma kapasitesinin 8 bin ila 11 bin 500 adet arasında değiştiğini
MTSO 5
anlatan Söylemez, sonuç olarak 4 binin üzerinde fazla sigorta acentesi bulunduğunu söyledi. Türkiye geneli istihdam rakamlarına da değinen Söylemez, toplamda 36 bin 273 kişinin sigorta acenteliği sektöründen geçimini sağladığını anlattı. “Mersin, Türkiye genelinden daha iyi” Mersin’in taşıma kapasitesi ise en fazla 226 adet acenteyken gerçek ve tüzel kişi acente sayısının 349 adet olduğunu aktaran Söylemez, toplamda 814 kişiye istihdam sağlandığını bildirdi. Mersin’in kapasite kullanım oranına da değinerek, Türkiye genelinden daha başarılı bir tablo ortaya çıkardığını vurgulayan Söylemez, Türkiye genelindeki acentelerin yüzde 38 kapasiteyle çalıştığını, Mersin’de ise bu oranın yüzde 42’seviyesinde olduğunu açıkladı. Daha yüksek kapasiteyle çalışılmasına rağmen Mersin’deki sigorta acentelerinin aylık ortalama gelirinin Türkiye genelinin altında kaldığına dikkat çeken Söylemez, Türkiye genelinde sigorta acentelerinin aylık gelirinin 13 bin 479 TL olmasına
CMYK
Dinler: “Zorunlu trafik sigortalarında asgari komisyon oranı hala belirlenmedi” Komite adına konuşan MTSO 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Hüseyin Dinler ise sektör sorunlarına değindi. Zorunlu trafik sigortaları için asgari komisyon oranının hala belirlenmediğine dikkat çeken Dinler “Çalıştığımız şirket, bir gecede tek yaşam kaynağımız olan komisyonumuzu elimizden alıyorsa, ne takım arkadaşlığından ne de güvenden bahsetmek mümkün olur” dedi. Birçok sigorta acentesinin, ekonomik olarak zorlandığını hatta kapanma noktasına geldiğini dile getiren Dinler, komisyonların küçülmesinin bu süreci hızlandıracağını belirtti. Kamusal bir görev üstlenerek, kamu üzerindeki mali yükün azaltılmasına katkı sunduklarına dikkat çeken Dinler, “Son zamanlarda bu hizmetimizi, zarar etme pahasına yapıyoruz. Sigorta şirketleri, acenteye değil, banka şubeleri aracılığıyla satmaya, yani bankasüransa yatırım yapmaktadırlar. Bu teşvik ve desteklerin yüzde 5’ini, acentelerini desteklemekte kullansalar, şirketlerin tüm operasyon giderlerini karşılayan bizler bu kadar zarar etmez, kendimizi koruyabilirdik. Sektörümüzdeki bankasürans payı yüzde 10’dan, yüzde 30’lara kadar artmıştır. Bu da biz acentelerin ekmeğinin küçülmesinde önemli rol oynamıştır” değerlendirmesini yaptı.
Murat Yüksekbaş, yabancı fonların ve yatırımcıların bu duruma çözüm üretmek yerine kiracılar ile arasına bir duvar örmesinin kabul edilemez bulduklarını dile getirdi. Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel’den aldıkları bilgilere göre AVM’lerdeki Türk yatırımcıların kiracılarla ortak hareket ederek yaşanan bu olumsuzluklara çözüm ürettiklerini aktaran Yüksekbaş, yabancı yatırımcıların yaşananlara kayıtsız kalmaması gerektiğini anlattı. 8 No’lu Komite Temsilcisi Hüseyin Kış ise kiralarda yapılan bu artışın normal kurum artışı dışında olduğunu ve kural dışı olduğunu belirterek bu uygulama bizleri caydırma, yerel markaları ve firmaları yok etme amaçlıdır. Yaşanan bu gelişmeler karşısında güç birliği oluşturmamız gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
Sadık Çağatay Güneş 15 No’lu Meslek Komitesi Üyesi
T
ürkiye’de yarattığı yüksek istihdam ve katma değerle, ekonominin ana sektörlerinden olan inşaat sektöründe, müteahhitlik sisteminin giriş çerçevesinin belirlenmesi, yasal alt yapıların oluşturulması ve belli bir akreditasyona tabi tutulması konularını görüşmek üzere, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 14 No’lu İnşaat ve Emlak, 15 No’lu Mimarlık-Mühendislik Meslek Komiteleri üyeleri ile TMMOB Mimarlar, İnşaat Mühendisleri, Elektrik Mühendisleri, Makine Mühendisleri Odaları ve Mersin Yapı Müteahhitleri Derneği (MERYAP) Yönetim Kurulları Mimarlar Odası’nda bir araya geldi. Toplantı sonrasında grup adına açıklama yapan 15 No’lu Meslek Komitesi Üyesi Sadık Çağatay Güneş, sektörün kalitesinin artması adına atılması gereken adımları özetledi. Müteahhitlerin kurduğu şirketlerin yasal olarak, beş yıl süreyle devredilmemesi gerektiğini kaydeden Güneş, “Ortakları arasında yüzde 25 hisseden az olmamak üzere mühendis veya mimar bulunmalı.
Bina tesliminden sonra en az 5 yıl firma aktif tutulmalı. Kamu İhale Kanunu gereği, kamuya iş yapan müteahhitlerden istenen ‘İş Deneyim Belgesi’ne benzer bir belge özel sektörde hizmet veren müteahhit firmalarda da aranmalı. Yapılacak bir müteahhitlik kanunu ile kamudakine benzer uygulamalar getirilmeli” dedi. “Kat artışı kurala bağlanmalı” İlk kez müteahhitlik yapacak şirketlerin ortaklık yapısında mühendis veya mimar yoksa kat sınırlaması getirilerek yüksek bina yapmasının önlenmesi gerektiğine değinen Güneş, iş deneyimi arttıkça kat sayısını artırmanın yapı güvenliği adına da zorunlu bir uygulama olması gerektiğini söyledi. Oysa yeni kurulmuş bir şirketin bünyesinde teknik personel olmasa da sınırsız katlı bina inşa etme izni alabildiğine dikkat çeken Güneş, bu durumun yapı güvenliğini de tehlikeye soktuğunu vurguladı. Bu sıkıntının önüne geçmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca, şirketin ticaret siciline kayıtlı gerçek kişi
“Müteahhitlik tek meslek olmalı” Yapı firmalarının sadece bina yapı işleri ile iştigal etmeleri gerektiğine de değinen Güneş, “İnşaat ruhsatı almadan önce teknik personel ekibinde, elektrik-makine-mimar-inşaat mühendisi bulundurması ve noterden taahhüt vermesi şartı konulmalı” dedi. Geçmiş yıllarda yürürlükte olan müteahhitlik karnelerine benzer bir uygulamanın revize edilerek yeniden gündeme alınması gerektiğini kaydeden Güneş, iş deneyimi kriteri gözetilmesi, kademeli büyümelerine müsaade eden bir yasa olması, müteahhidin bitirdiği ve yapı kullanma iznini almadan içinde insanların yaşamaya başladığı bina var ise, yeni yapı ruhsatı verilmemesi gerektiğini söyledi. Yaptırımı olmayan günümüz uygulamalarında bu tarz müteahhit sayısının oldukça fazla olduğunu dile getiren Güneş, belediyeden ruhsat alınması aşamasında müteahhit firmadan yapı maliyetinin belirli tutarında, ‘nakit teminat mektubu’ aranması şartı getirilmesini istediklerini söyledi. Mevcut uygulama ile gayri ciddi ve yetersiz sermaye ile işe başlandığını ve binaların eksik ve kusurlu tamamlanmaya çalışıldığını vurgulayan Güneş, “Bu da taşınmazı satın alan kişilerin mağduriyetine sebep olmaktadır” değerlendirmesini yaptı. Yap sat tarzı müteahhitlik sisteminin bu iyileştirmeler yapılmadan çalışmalarını sürdürmesi halinde herkesin yapabildiği bir iş kolu olmaktan çıkmayacağına değinen Güneş, “Oysa bugün en basit bir işyeri açılmasında bile ustalık ve yeterlilik belgeleri aranıyor. İnşaat sektörünün böylesine serbest kalması ve işten anlamayan herkesin yapabildiği bir alana dönüşmesi yoğun deprem kuşağındaki ülkemizde yapı güvenliğini tehdit ediyor” dedi.
6
YIL: 18 | SAYI: 320 | 27 Kasım - 10 Aralık | www.mtso.org.tr
Körfeze kapı açan alternatif pazar:
Körfez İşbirliği Konseyi bütçesini yöneten Bahreyn, bu özelliği ile 70 milyonluk güçlü bir pazara açılımın anahtarını da tek başına elinde bulunduruyor.
B
ölgede işbirliği beklenen konuların başında tarım, gıda, sağlık ve eğitim geliyor. Mersin için özellikle yaş meyve sebze ihracatında önemli bir alternatif ihracat kapısı olarak gösterilebilecek ülke, bu alandaki talebini özellikle Amerika’dan karşılıyor. Petrol ve doğalgaza dayalı güçlü ekonomisi ile öne çıkan Bahreyn, ekonomisini çeşitlendirme hedefinde. Öncelikli alanlar ise sanayi ve ticaret. Bölgenin 1936’da ilk ham petrol ihracatını gerçekleştiren ülkesi durumundaki Bahreyn’de kalkınma çabaları başlangıçta petrol gelirlerine dayanırken, doğal kaynaklarının kıtlığı, sürdürülebilir kalkınma için petrol dışı sektörlere yönelmesini zorunlu kılıyor. Körfez bölgesinde ekonomisi en fazla çeşitlendirilmiş ülke konumunda olan Bahreyn, çok yüksek
oranda gelişmiş iletişim ve ulaşım altyapısıyla birçok çok uluslu firmanın da merkezi durumunda 2006’da ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalayan ilk körfez ülkesi olan Bahreyn, Türkiye ile de ticaretini geliştirmek adına STA imzalanmasını bekliyor. Türkiye’nin Bahreyn’e ihracatı artış eğiliminde olsa da yeterli değil. Türkiye’nin Bahreyn’e ihracatı 2015 yılında 225 milyon dolar, Bahreyn’den ithalatı ise 104 milyon dolar. Toplam ticaret hacmi 329,8 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ancak Bahreyn’de hemen her alandaki ürüne ihtiyaç duyulması ve bu ihtiyaçlarını dış alımlarla gerçekleştiriyor olması, Türkiye’nin bu ülkeye ihracatını artırmasının zor olmayacağının sinyallerini veriyor. Coğrafi konum Arapça’da ‘iki deniz’ anlamına gelen Bahreyn, Basra Körfezinin batısında irili ufaklı 33 adadan oluşan bir takımada ülkesi olup, Suudi Arabistan’a 24, Katar’a 45 km uzaklıktadır. Toplam yüzölçümü 718 kilometrekare olan Bahreyn’i oluşturan en büyük ada, ülkeye adını veren ve 13-25 km genişliğinde, 50 km uzunluğunda olan Al-Bahrain olup; 565,7 kilometrekaredir. Başkent Manama da bu adadadır. 6 km genişliğindeki Muharraq adası ikinci büyük adadır. Diğer adaların çok azında yerleşim bulunmakta olup adalar deniz üzerinden inşa edilen karayolu ve köprülerle birbirine bağlanır.
MTSO 6
Nüfus ve işgücü yapısı MS 7. yy. İslam’ı kabul etmiş olan Bahreyn’de yerli nüfusun yüzde 98’i Müslüman olup, yaklaşık üçte ikisi Şii, diğerleri Sünni’dir. İran ve Irak’tan sonra Körfez Bölgesi’nde Şii nüfusun Sünni nüfustan fazla olduğu tek ülkedir. Nüfusun kalan kısmını Hıristiyanlar, Bahaîler ve diğer dinler mensupları oluşturur. Bahreyn’deki nüfus içerisinde yabancıların payı oldukça yüksektir. 2013 yılı itibariyle 1,3 milyon kişi olan nüfusun üçte biri Hindistan, Bangladeş, Pakistan ve Filipinli yabancılardan oluşturur. Toplam nüfusun yüzde 89’nu kentli nüfus oluşturur. Nüfusun yüzde 20,2’si 0-14 yaş arası, yüzde 77,2’si 15 - 64 yaş arası, yüzde 2,6’sı 65 yaş ve üstü nüfusu oluşturur.
Bahreynliler arasında işsizlik yaygın olup, çalışanların yüzde 75 gibi yüksek bir oranını göçmen işçiler oluşturur. 15-24 yaş arası nüfusun yüzde 20’si işsizdir. Doğal kaynaklar ve çevre Ülke topraklarının yüzde 5’i tarım arazisi, yüzde 7’si otlak alanıdır. En yüksek yeri Bahreyn adasında bulunan Duhan Dağı’dır. Adalar arasında bazı yerlerde suyun derinliği az olduğundan buralar toprakla doldurulmak suretiyle tarım arazisi veya meskun yer haline getirilmiştir. Bahreyn’in iklimi genel olarak oldukça sıcak ve rutubetlidir. Az yağışlı kış ayları daha ılık geçmektedir. En sıcak ay olan Ağustos ayında ortalama sıcaklıklar 38-45 derece, en ılık ay olan Ocak ayında ise 15-20 derece civarındadır. Ana adanın batı kısmında bulunan bir kaç yüz dekar hurma bahçesi dışında Bahreyn’de yeşil alan bulunmaz. Yerleşim yerleri dışında kalan alanlar kurak bir görüntü verir. Yer altı sularının aşırı derecede kullanımına bağlı olarak Bahreyn’de herhangi bir akarsu veya göl de bulunmaz. Ekonomik yapı Bölgenin 1936’da ilk ham petrol ihraç eden ülkesi durumundaki Bahreyn’de kalkınma çabaları başlangıçta petrol gelirlerine dayanırken, doğal kaynaklarının kıtlığı, sürdürülebilir kalkınma için petrol dışı sektörlere yönelmesini zorunlu kılmıştır. Körfez Bölgesi’nde ekonomisi en fazla çeşit-
CMYK
lendirilmiş ülke konumundadır. Çok yüksek oranda gelişmiş iletişim ve ulaşım altyapısıyla birçok çok uluslu firmanın merkezidir. 2006 yılında ABD ile STA imzalayan ilk körfez ülkesidir. Petrol üretimi ve işlenmesinden elde edilen gelir ülkenin ihracat gelirlerinin yüzde 60’nı, GSMH’nın yüzde 11’ni oluşturmaktadır. 70’li yılların ortalarından beri gerçekleştirilen yapısal reformlar ve izlenen serbest ekonomi politikaları sayesinde günümüzde Orta Doğu bölgesinin bankacılık ve mali işlemler merkezi haline gelmiştir. Bahreyn, gelişmiş bankacılık altyapısı sayesinde özellikle Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar’daki özel sermayenin işlem gördüğü bir finans merkezidir. Bölgede katılım (İslami) bankacılığının öncülüğünü yapan Bahreyn, halen faaliyet gösteren 29 katılım bankası ve diğer kurumlarla da bu alanda en yüksek sayıda kuruma ev sahipliği yapmaktadır. 1970’lerin başında ve 1980’lerden hemen önce Bahreyn, yoğun biçimde endüstriyel alt yapı yatırımlarında bulunmuştur. Petrokimya ve alüminyum işleme tesisleri en büyük imalat sanayi kuruluşlarıdır. Alüminyum dökümü 1971 yılında açılmış Alba tarafından işletilmektedir ve 2005 yılında beşinci maden sahasının açılmasıyla birlikte dünyanın en büyük tesisi haline gelmiştir. Bahreyn ayrıca; petrokimyasallar ve çelik üretimi, alüminyum tabanlı endüstriler ve gemi yapımında gelişmiş endüstrilere sahiptir. Hizmetler Bahreyn GSYİH’ sının büyük bölümünü oluşturmakta ve Bahreyn’in Körfezde önemli hizmetler ve dağıtım merkezi konumunda olmasını sağlamaktadır. Bölgesel eğilimler Bahreyn; Katar, Suudi Arabistan ve Kuveyt ile bir ortak para birliğine girme niyetindedir. Ortak Para Konseyine geçiş sürecinin, Merkez Bankası işlevinin tam olarak belirlenememesi ve enflasyon üzerindeki uyum sağlama çabaları devam ettiği için uzun süreceği tahmin edilmektedir. Bu arada, Bahreyn Merkez Bankası yirmi yıldır devam eden BD ve ABD doları sabitliğinin ( 1 USD $ = 0.376 BD) devam etmesini beklemektedir. Dış ticaret Ekonomiyi çeşitlendirme gayretlerine rağmen Bahreyn’in dış ticaretinde petrole olan bağımlılık devam eder. Petrol dışı ihraç ürünlerinin büyük bir kısmını petrol-kimya tesislerinde üretilen ürünler, alüminyum ürünleri, kimyasallar ve tekstil oluşturmaktadır. Petrol-dışı ana ithalat kalemlerinde makine ve aksamı, ham ve yarı işlenmiş madenler ile taşıt araçları yer alır. Bahreyn’in en önemli ihraç ürünü petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar, işlenmemiş alüminyum, petrol gazları ve diğer gazlı hidrokarbonlar, diğer hava taşıtları, uzay araçları, demir cevherleri
ve konsantreleri ve alüminyum sac ve şeritlerdir. Bahreyn’in en önemli ithal ürünü
petrol yağları ve otomobil, steyşın vagonlar, yarış arabalarıdır. Diğer hava taşıtları, uzay araçları, demir cevherleri ve konsantreleri, turbojetler, turbo-propeller, diğer gaz türbinleri ithalatında önemli diğer ürünlerdir. Bahreyn’in ihracatındaki başlıca ülkeler Suudi Arabistan, BAE, ABD, Kuveyt, Mısır, Katar, Cezayir , Fas, Hindistan ve Umman’dır. Bahreyn’in, 2015 yılında toplam ithalatı 16,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İthalat yaptığı başlıca ülkeler Çin, ABD, BAE, Japonya, Avustralya, Suudi Arabistan ve Almanya’dır. Türkiye ile dış ticaret Türkiye’nin 2015’te Bahreyn’e olan ihracatı 225 milyon dolar, ithalatı 104 milyon dolar, toplam ticaret hacmi ise 329,8 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Uzun yıllar, Türkiye’nin Bahreyn’e ihracatı 35-40 milyon dolar seviyesinde seyretmiş, 2008’de en yüksek seviyesi olan, 308 milyon dolara
ulaşmıştır. Ancak, küresel ekonomik krizin ağırlaştığı 2009 yılı başlarından itibaren demir-çelik ürünleri ihracatında hem birim fiyatların düşmesi, hem talepte yaşanan gerileme ve hem de Suudi Arabistan’ın bu ürünlerin Bahreyn’e olan ihracatını serbest bırakması nedeniyle düşüş kaydedilmiştir. İhracatın daha da artma potansiyeli mevcuttur. Bununla birlikte, Bahreyn piyasasının küçüklüğünü göz ardı etmemek gerekir. Türkiye’nin ihracatında tütün ve tütün ürünleri, elektrikli transformatörler, dokunmuş mensucat, demir çelikten çubuklar, mobilyalar, makine halıları ve çikolatalı ürünler, ithalatında ise petrol yağları, işlenmemiş alüminyum, alüminyum teller ve pamuklu mensucatlar ana kalemleri teşkil eder. 2015’te Türkiye’den Bahreyn’e ihraç edilen ürünlerin yüzde 38’ini tütün/tütün yerine geçen maddelerden purolar, sigaralar, yüzde 3’ünü suni liflerden mensucat ve yüzde 6,6’sını da demir çelik çubuklar oluşturur. 2015’te, Bahreyn’den ithal edilen ürünler içinde işlenmemiş alüminyum, gübreler, petrol yağları, alüminyum teller, pamuklu mensucat dokuma yer alır. Para kullanımı Ülkede Bahreyn dinarı kullanımdadır. (1.00 BD =3.95 TL) Kredi kartı kullanımı gayet yaygın olup hemen her yerde kullanılır. American Express, MasterCard, Visa ve Diners Club, gibi kartlar her alışverişte rahatlıkla kullanılabilir. Bankalarda döviz hesabı açılmasına hiçbir engel bulunmadığı gibi, döviz transferi konusunda da kısıtlama bulunmaz ve şahsi ihtiyaçlar
için herhangi bir kontrol ve kısıtlama olmaksızın dolar havalesi yapılabilir. Pasaport ve vize işlemleri Bahreyn’de vize işlemleri ve göçmenlik işlemleri için internet üzerinden başvuru yapılabilecek, erişimi ve kullanımı gayet basit bir web sitesi halihazırda hizmet vermektedir. Bu web sitenin kuruluş amacı havayolu vize işlemlerinin hızını ve bu sayede ülkeye çekilecek turist sayısını artırmaktır. Bahreyn Türk vatandaşlarına sınır kapısında 15 günlük turistik seyahat vizesi verir. Diplomatik, hizmet ve hususi pasaport hamilleri 90 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır. Turistik vizelerin çalışma vizelerine dönüştürülmesi imkanı bulunmaz. Resmi tatiller ve çalışma saatleri Özel sektör Pazar- Perşembe günleri arasında 08:00 ile 17:00saatleri arasında, finansal kuruluşlar Pazar – Perşembe 08:30 ile 17:30 saatleri arasında, kamu kurumları ise Pazar
– Perşembe arasında 07:15 ile 14:15 saatleri arasında faaliyet gösterir. Yıl içerisinde Ramazan ve Kurban bayramlarına ek olarak yeni yılın ilk günü olan 1 Ocak’ta ve bağımsızlık günü olarak kutlanan 16 Aralık’ta resmi tatil ilan edilir. Kullanılan lisan Resmi dil Arapça olmakla birlikte İngilizce hükümet ve iş çevrelerinde geniş bir kullanım alanına sahiptir. Farsça ve Urduca diğer konuşulan diller arasındadır. Ulaşım Toplu taşıma fazla gelişmediği için buraya gelen bir görevli araba edinmelidir. Araba fiyatları uygundur. (İkinci el araba fiyatları 3 bin – 10 bin dolar arasındadır.) Ülkede demiryolu ağı bulunmaz. Bahreyn gelişmiş bir karayolu ulaşım ağına sahiptir. İyi ışıklandırılmış çift taraflı otoyollar ülkeyi çevreler. 26 Nisan 1986’da, Bahreyn-Suudi Arabistan arasındaki 25 kilometrelik köprünün kullanıma açılmasıyla yeni ticari fırsatlar ortaya çıkmıştır. Kiralık araçlar kolaylıkla elde edilebilir, fakat sürücü belgesinin uluslararası geçerlilikte olması ve Bahreyn’de geçerli olması gerekir. Araç kiralama firmaları, geçici Bahreyn sürücü lisansı ayarlanması hususunda müşterilerine yardımcı olabilir. Manama şehir merkezinde taksi bulmak çok kolaydır. Konaklama Bahreyn çok sayıda beş yıldızlı otele sahiptir. Bütün oteller güvenilir bir telefon ve fax ağı ile donatılmış olup, çoğu otelde internet, kablo servisi iş ve konferans merkezleri bulunur.
Bahreyn ev kiraları bakımından KİK ülkeleri içinde en pahalı olanıdır. Genellikle emlak komisyoncuları ve şirketleri aracılığıyla ev kiralanır. Kiralar yıllık ödenebildiği gibi, ilk iki-üç ayı peşin olmak üzere aydan aya da ödenebilir Yerel saat Yerel saat Türkiye’den 1 saat, GMT’den 3 saat ileridedir. Telefon kodları Bahreyn’in telefon kodu 973’tür. Sağlık Bahreyn modern bir sağlık sistemine sahiptir. Bütün Bahreynliler devletten bedava sağlık yardımı alır. Çoğu işletme yabancı uyruklu çalışanlarının sağlık sigortalarını yaptırır. Yabancı uyruklular yaklaşık 8 dolara herhangi bir acil servis kliniğinde veya devlet hastanesinde muayene olabilir. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ve TOBB
7
YIL: 18 | SAYI: 320 | 27 Kasım - 10 Aralık | www.mtso.org.tr
Mustafa DEMİRDÖĞMEZ
6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı
Perakende sektöründe yaşanan sıkıntılar domino etkisi ile tedarikçileri ve toptan gıdacıları da olumsuz etkiledi. İflaslar Mersin’in itibarını da zedeliyor.
Perakende sektöründeki sıkıntı toptan gıdayı da vurdu P
erakende sektöründe faaliyet gösteren firmaların yaşadığı sıkıntılar bu firmaların tedarikçilerini ve toptan gıdacıları da olumsuz etkiledi. Toptan gıda sektöründe faaliyet gösteren firmalar yerel perakendecilerin daha temkinli hareket etmesini bekliyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Mustafa Demirdöğmez, son dönemlerde sektörde ciddi sorunlar yaşandığını anlattı. Çok şubeli yerel marketler arasında iflasların arttığına dikkat çeken Demirdöğmez, “Bu sıkıntı domino etkisi ile tedarikçileri ve toptan gıdacıları da olumsuz etkiledi. İflaslar Mersin’in itibarını da zedeliyor” diye konuştu. Yeni dünya düzeninde sektörlerde kuralların değiştiğini, bu kurallara uyum sağlayabilenlerin ayakta kaldığını vurgulayan Demirdöğmez, şunları söyledi: “Yalnızca değişen dünyada kuralları değil, tüm dünya ve paralelinde Türkiye’nin zor bir ekonomik süreçten geçmesi de yaşanan sıkıntılarda önemli rol oynadı. Bu dönemde yatırımcıların kendi sermayeleri ile yollarına devam etmesi çok önemliyken yapmadılar. Şahsi hatalar da buna eklenince sorun daha da büyüdü. Nedir bu şahsi hatalar? Örneğin kontrol altında tutulamayacak kadar çok şube açıldı. Dövizle borçlanma yoluna gidildi.
İflaslar da kaçınılmaz oldu. Bu sıkıntı önce yatırımcıyı ve yanında çalışanları olumsuz etkiledi ama beraberinde 3’üncü, 4’üncü şahısları da bataklığın içine sürüklemeye başladı.” Yerel zincir marketlerde yaşanan boşlukları ulusal marketlerin vakit kaybetmeden doldurduğuna değinen Demirdöğmez, “Piyasa boşluk kabul etmez. Ulusal zincir marketler boşluğu isabetli ve günün şartlarına göre dolduruyor. Piyasa şartlarını çok iyi takip edip az masrafla çok iş yapıyor ve iyi hizmet veriyorlar” dedi. Ancak ulusaldaki gelişimin yerele katkı sağlamadığını, yaşanan sıkıntıların bu işin duayeni olan yerel toptan gıdacıların itibarını zedelediğini vurgulayan Demirdöğmez, Mersin ve Adana’ya güveni azalttığına da dikkat çekti. “Gıda güvenliği tehdit altında”
Sektörde bir diğer sıkıntı olarak gıda güvenliğini gösteren Mustafa Demirdöğmez, bu sıkıntının da her geçen gün derinleştiğine değindi. Türkiye’de gıda üretiminin gün geçtikçe kirlendiğini ve denetimlerin yetersiz kaldığını vurgulayan Demirdöğmez, şöyle konuştu: “Gıda çeşitliliği ve beraberinde sağlıksız ürün sayısı her geçen gün artıyor. Sunumlarda ise büyük suiistimaller yaşanıyor. İnsan salığını hiçe sayan, para kazanmak için her yolu mubah gören,
kanunlardaki boşluklardan faydalanarak her türlü gıda terörünü estiren büyük bir grup oluştu. Genel anlamda tüketici bilincinin oluşmaması ve cezai müeyyidelerin de tam olarak işlememesi bu kişilerin çalışmasını kolaylaştırdı. Türkiye adeta gıda konusunda istismar cennetine döndü.” Özellikle etiketleme ve ambalaj oyunlarıyla toplumun kandırıldığına değinen Mustafa Demirdöğmez, “Gıda ile ilgili çıkan kanunlara bakıldığında hem çok yetersiz hem de bu istismarları yapanların adeta elini güçlendirdiğini görmekteyiz” dedi. En zararlı ikame ürünler arasında aspartan (E951), glukoz (mısır şurubu) ve MSG’yi (E621) gösteren Demirdöğmez şu açıklamaları yaptı: “Aspartan, besinlerin çoğunda bulunuyor. Çay şekerine oranla tatlı değeri yüksek, bunun yanında herhangi besin değeri olmayan bir tatlandırıcı. Çay şekerinden 200 kat daha tatlı olan aspartan, içeceklerde, yiyeceklerde ve sodalarda kullanılmaktadır. Fazla kullanımında kansere yol açmaktadır. 1 kilo aspartan 200 kilo şekere karşılık gelmektedir. MSG de yine şeker yerine kullanılan kimyasal bir tatlandırıcıdır. Bu da aspartan gibi tatlılarda ve içeceklerde kullanılıyor. Çok tehlikelidir. Glukoz (mısır şurubu) hepimizin bildiği gibi mısırdan üretilir ve şeker yerine kullanılır. Bu 3
ikame üründe de normal şeker besini yoktur. Bünyemiz bu 3 ürüne de farklı tepki verir.” “Denetimler artırılmalı” Gıda sektöründe yapılan olumsuz örneklere de değinen Mustafa Demirdöğmez şu bilgileri paylaştı: “Aslında maalesef halk sağlığı ile oynanan yüzlerce örnek vermek mümkün. Ama ben birkaç tanesini paylaşacağım. Şu anda üretim tarihi geçmiş, küflenmiş peynirler yeniden ufalanıp eritilip, kalıplara dökülerek kaşar veya krem peynire dönüştürülüyor. Ayrıca boyanmış iç yağlardan kıyma yapılıyor. Zeytinyağlarına ayçiçeği ya da kanola gibi farklı yağlar karıştırılıyor. Salam, sosis, sucukların içine deri, sakatat ve evsel atıklarla baharatlandırılmış soya karıştırılıyor. Zeytinler kimyasal boya ile renklendiriliyor. Kumaş sanayinde kullanılan kostikle (asit) tatlandırılıyor. Sütün yağı alınarak margarin karıştırılıyor. Tatlandırıcı ve şeker karıştırılarak sahte bal yapılıyor. Özetle, aldığımız hiçbir şey aslını yansıtmıyor.” Gıda konusunda bilinçlenmenin okullardan başlaması gerektiğini, ders olarak anlatılmasını talep ettiğini kaydeden Demirdöğmez, tüketicinin bilinçlenip bu tür gıdaları tüketmemesi halinde ürünlerin satılamayacağını sözlerine ekledi.
34 No’lu Meslek Komitesi Uzak Yol Navlun Primi’nden faydalanmak istiyor A
ğaç ve orman ürünleri sektör temsilcileri yurtdışında rekabetçi yapılarının güçlendirilmesi adına diğer sektörlere tanınan imtiyazların kendilerine de uygulanmasını istiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer, sektörde yaşanan sıkıntıları dile getirerek, sektörün gelişimi, ihracatının artırılması için atılması gereken adımları anlattı. İlk olarak hammadde fonlarına değinerek taahhütlerin yerine getirilmemesinin sıkıntılarını yaşadıklarını ifade eden Ciğer, şu bilgileri verdi: “Aslında sektör olarak 10 Ağustos’ta Sayın Başbakanımızın fonlar konusundaki açıklamalarıyla sevinmiş ve umutlanmıştık. Neydi bu açıklama? Orman ve Su İşleri Bakanlığı Ağaçlandırma Fonu, Tellâliye Fonu ve benzeri fonların kaldırılacağı müjdesi verilmişti. Ancak Orman Genel Müdürlüğü, bu konuya ilişkin kendilerine herhangi bir talimat gelmemesi nedeniyle fonları almaya devam ediyor ve sıkıntı yaşıyoruz.” Fonların bahsedildiği gibi kaldırılması halinde yüzde 8 ile 10 arasında maliyetlerinin azalacağına değinen Ciğer, “Hammadde fiyatlarımız uluslararası boyutta değerlendirilecek olursa zaten oldukça yüksek. Ukrayna’ya göre 3 kat, Rusya’ya göre 2 kat, Bulgaristan’a göre 2,5 kat daha fazla rakamlarla hammadde alıyoruz. Bu nedenle yapılacak en küçük bir indirim dahi sektör adına önemli. Fonlar konusunda
MTSO 7
yapılan açıklamanın vakit kaybedilmeden hayata geçirilmesini bekliyoruz” dedi. Dış ticarette zor bir süreçten geçildiğini hatırlatarak, fonların kaldırılması yanında rekabetçi yapının güçlenmesi için gerekirse devletten hammadde fiyatlarında indirime gidilmesini beklediklerini de vurgulayan Ciğer, bu sayede uluslararası alanda Türk firmalarının elinin daha da güçlenebileceğini söyledi. Türkiye’nin komşu ülkelere dahi ağaç ve orman ürünleri satışında zorlandığına dikkat çeken Ciğer, kilometrelerce uzaktaki ülkelerin dahi daha rekabetçi fiyatlarla Türkiye’nin komşularına ürün satışı gerçekleştirebildiğini, Türk firmalarının fiyat rekabeti sağlayamadığını belirtti. “Uzak yol navlun primi istiyoruz” Öte yandan sektör olarak bir konuda daha sıkıntı yaşadıklarını anlatan Tarık Ciğer, ahşap ve kereste ihraç eden firmaların yeni çıkan desteklerden yoksun bırakılmasından şikayetçi oldu. Yaş meyve sebze, kanatlı ürün ihracatçıları ya da tekstilcilerin Ekim ayında onaylanan ‘Uzak yol navlun primi’ desteğinden yararlanabildiğini bildiren Ciğer, “Mobilya ve ağaç orman ürünleri sektörü, kağıt üretim sektörü ise yararlanamadı. Bunun gerekçesini de maalesef bilmiyoruz” dedi. Bu konudaki talebi Ekonomi Bakanlığı’na sektör olarak kendileri götürmesine rağmen, dışarıda kalmış olmalarına anlam veremediklerine değinen Ciğer, “Bu uygulamaya biz de dahil olmak istiyoruz. 2023 yılı
CMYK
ihracat hedeflerindeki yerimizi alabilmemiz ancak diğer sektörlere sağlanan imkanların sektörümüze de sağlanmasıyla mümkün olabilecektir. Ambalaj sektörü hafife alınacak bir sektör değildir. Mutlak surette hak ettiği değeri görmelidir” dedi. “Levha sektörünün odun ithalatı bizi rahatlattı” Hammadde üzerine değerlendirme de yapan Tarık Ciğer, geçmişte yerli hammadde bulunması noktasında yaşanan sıkıntıların yapılan düzenlemelerle bir ölçüde aşıldığına değindi. Taleplerinin karşılık gördüğünü ve levha sektörünün odun ithalatına getirilen kısıtlamaların kaldırıldığını açıklayan Ciğer, bu sayede iç piyasadaki tomrukların talaş edilmesinin önüne geçildiğini ve kereste firmalarının tomruk bulabilmeye başladığını anlattı. Ürünü yurtiçinden temin edebilmeleri nedeniyle döviz kurundaki artıştan da çok fazla etkilenmediklerini bildiren Ciğer şöyle konuştu: “Geçmişteki kadar sıkıntılı olmasa da halen tomrukta talep, arzın oldukça üzerinde. Arz ne kadar artarsa fiyatlar o kadar makul seviyelere çekilecektir. Bu nedenle mutlaka üretim artırılmalıdır. Devletin imkanlarının bu artışı sağlamaya müsait olduğunu düşünüyorum. Ancak imkanlar uygun değilse de orman kesiminin özelleştirilmesini talep ediyorum. Bunun dünyada da önemli örnekleri var. Amerika’dan, Almanya’ya, Avustralya’ya kadar birçok ülkede örnekleri var. Türkiye de fiyat rekabeti için bu konuya eğilmeli.”
“Firmaları birebir ziyaret edip bilgilendiriyoruz” Komite olarak yaptıkları çalışmalara da değinen Tarık Ciğer, özellikle ihracatçıları en çok etkileyen ısıl işlem konusundaki çalışmalarını sürdürdüklerini bildirdi. Konuyla ilgili düzenlenen tüm bilgilendirme toplantılarına rağmen istenilen sonuçların alınamadığına işaret eden Ciğer, halen Amerika ve Avrupa ülkelerinden geri dönüşler yaşandığını anlattı. Bunun önüne geçilebilmek için üyeleri birebir ziyaret ederek konuyla ilgili bilgilendirme çalışmalarına başladıklarını kaydeden Ciğer, sonuç alana kadar bu yöndeki faaliyetlerin devam edeceğini bildirdi. Uzun zamandır üzerinde durdukları bir diğer konunun ise sigorta olduğunu hatırlatan Tarık Ciğer, halen sektörde faaliyet gösteren imalatçı firmaların işyeri sigortası yaptıramadığını dile getirdi. Bu konuyu yaklaşık 6 yıldır her platformda anlattıklarını hatırlatan Ciğer, konunun acil ve önemli olduğunu ve ele alınması gerektiğini söyledi. Son olarak sektörde yeni sayılabilecek bir uygulamayı artarak devam ettirdiklerini anlatan Ciğer, “Bizim artıklarımız bioenerji olarak kullanılmaya başlandı. Kağıt, levha sektöründeki firmalar bizim atıklarımızı, kabuklarımızı kullanarak kendi elektriklerini üretiyorlar. Bu sayede atıklarımız da ekonomik değere dönüşmeye başladı. Elektrik enerjisi olarak dönüşümü sağlanıyor. Bu uygulama 4-5 senedir başladı ve artarak sürüyor. Mersin’de de yapılıyor” dedi.
Tarık CİĞER
34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı
Uzak yol navlun primi getirilmesi talebini yapan sektör temsilcileri olarak bu haktan yararlanamamanın sıkıntısını yaşıyoruz. Bu primden en kısa sürede biz de faydalanmayı talep ediyoruz.
8
YIL: 18 | SAYI: 320 | 27 Kasım - 10 Aralık | www.mtso.org.tr
RÖPORTAJ
KOBİ’ler KGF ile krediye daha rahat ulaşıyor Bir firma için öz kaynaklardan verilen kefaletlerde üst sınır 1 milyon TL, Hazine Desteğinden Verilen Kefaletlerde 1,5 milyon TL’dir. Bankacılık Kanunu’na göre bir risk grubuna dahil firmalar ayrı ayrı kefalet talebinde bulunmak koşuluyla kefalet limitinden yararlanabilirler. Ancak risk grubuna dahil firmaların yararlanacakları toplam kefalet limiti sınırlandırılmıştır. Buna göre:
Celal ALTUNTAŞ Kredi Garanti Fonu (KGF) Adana Şube Müdürü
Büyümek isteyen ancak kredi almakta zorlanan KOBİ’lere destek veren Kredi Garanti Fonu (KGF), daha çok KOBİ’nin bu imkandan yararlanmasını istiyor. KGF aynı zamanda KOBİ’lerin yanı sıra yeni girişimcilere de önemli destekler sağlıyor.
D
ünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomileri KOBİ’ler şekillendiriyor ancak Türkiye’deki KOBİ’lerin yalnızca yüzde 26’sı nakit kredi kullanabiliyor. Nakit krediye ulaşamamaktaki en büyük neden ise teminat yetersizliği. Bu sorunu çözmek adına faaliyete başladıklarını anlatan Kredi Garanti Fonu (KGF) Adana Şube Müdürü Celal Altuntaş, ortaklık yapıları içinde TOBB ve KOSGEB’in de yüzde 32’lik paya sahip olduğunu açıkladı. Bu nedenle Ticaret ve Sanayi Odası temsilcilerinin bu imkanlardan daha fazla yararlanmasını istediğine değinen Altuntaş, şu bilgileri verdi: “KGF olarak öz kaynaklarımız 278 milyon TL, yabanca kaynaklarımız 2 milyar 25 milyon TL. Yararlanıcılar kimler? KOBİ’lerin yanı sıra, kadın ve genç girişimciler, esnaf ve sanatkarlar, tarımsal işletmeler, çiftçi, serbest meslek mensubu ve hazine desteklerinden şarta bağlı olarak KOBİ olmayan seyahat acenteleri, gemi inşa işletmeleri.” KGF olarak para vermediklerini, yalnızca teminatı yeterli olmayan KOBİ’lere kefil olduklarını da vurgulayan Altuntaş, bu sayede kredi almalarının önünü açtıklarını anlattı. Altuntaş KGF’nin sağladığı avantajları ve KOBİ’lerin bu avantajlardan nasıl faydalanabileceğinin detaylarını MTSO Haber Gazetesi’ne anlattı: MTSO Haber: Kredi Garanti Fonu (KGF) çalışmalarını, verdiği hizmetleri kısaca özetler misiniz? KGF, 14 Temmuz 1993 tarih, 93/4496 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kuruluş organizasyonunu tamamlayıp ilk kefaletini 1994 yılında vererek faaliyetlerine başlamıştır. KGF, kurumsal bir kefalet kuruluşu olarak teminat yetersizliği nedeniyle çeşitli kredi ve destek imkânlarından yeterince yararlanamayan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) “müteselsil kefil” olmak suretiyle krediye erişimlerini sağlamaktadır. Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı’nda da belirtildiği üzere, kredi değerliliği bakımından teminat yetersizliği içinde olan küçük ve orta
büyüklükteki işletmeler, çiftçiler, esnaf ve sanatkârlar ile serbest meslek mensupları lehine kefalet vermek suretiyle finansmana erişimlerini kolaylaştırmak amacıyla kurulmuş ve bu amacı doğrultusunda vergi ve harçlardan muaf tutulmuştur. MTSO Haber: KGF’nin hedefi, amacı nedir? Gelecek vaat eden işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırarak, Türkiye’nin büyüme ve kalkınmasına stratejik destek sağlamak. Tüm ekonomik aktörlerin değer verdiği, işe yeni başlayan girişimcilerin ve büyümek isteyen işletmelerin aklına ilk gelen adreslerden biri olmayı başarmış, KOBİ’ler için vazgeçilmez bir finansal destek kurumu olmak. MTSO Haber: Bu fondan kimler faydalanabilir? Nasıl başvurulur? Bankalar nezdinde kredi değerliliği olan ancak teminat yetersizliği nedeniyle krediye erişmekte güçlük çeken ve KOBİ olarak tanımlanan gerçek veya tüzel kişi işletmeler yararlanabilir. KOBİ sıfatına haiz olan diğer işletmeler gibi esnaf ve sanatkârlar, serbest meslek mensupları ile çiftçiler KGF kefaletinden yararlanabilmektedir. Bankalar aracılıyla başvuru yapılabilmektedir. KGF ile kefalet protokolü bulunan bankalar; Halkbank, Ziraat Bankası, Vakıfbank, Eximbank, Ziraat Katılım Bankası, Akbank, Albaraka Türk Katılım Bankası, Alternatifbank, Denizbank, Burgan Bank, Finansbank, HSBC, ING Bank, Kuveyt Türk Katılım Bankası, Şekerbank, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, İş Bankası, Türkiye Finans Katılım Bankası, Yapı ve Kredi Bankası’dır. Ayrıca doğrudan başvuru yapılabilmesi için, KOSGEB, TTGV, TÜBİTAK ve ortağımız olan bankaların finansal kiralama şirketleriyle de kefalet protokolümüz bulunmakta, bu kurumlara verilecek olan kefaletler için doğrudan şubemize başvuru yapılabilir. MTSO Haber: KGF’de kefalet limiti ve kefaletin maliyeti nedir?
Dezavantajlı gruplara tekstil sektöründe iş imkanı
Şiddet mağduru kadınlar ve dezavantajlı gruplara tekstil sektöründe girişimcilik ve istihdam imkanı sağlanacak. Hedef ilk etapta dezavantajlı 80 kişiye ulaşmak.
Ç
alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı koordinesinde Toroslar Belediyesi, İçel Sanayi Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Eğitim Vakfı (İSGEV) ile
MTSO 8
Günebakan Kadın Derneği işbirliğinde düzenlenen “Dezavantajlı Kişilerin Tekstil Sektöründe İstihdamının ve Küçük Ölçekli Girişimcilerinin Desteklenmesi Projesi” lansmanı gerçekleştirildi. 140 bin
CMYK
Euro bütçeli projenin bir yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Projenin ana hedef grupları; şiddet mağduru olmuş ve çalışmak isteyen kadınlar, sığınma evlerinde kalan kadınlar, gecekon-
• KGF’nin öz kaynağından verilen kefaletlerde bir risk grubu için toplam kefalet limiti 1,5 milyon TL ile sınırlıdır. Ancak, Eximbank ihracat kredileri için münhasıran veya ilave olarak verilecek kefaletlerde bir risk grubu için toplam kefalet limiti 2,5 milyon TL’ye kadar yükseltilebilmektedir. • TÜBİTAK, KOSGEB ve TTGV gibi kuruluşlara hitaben düzenlenecek kefalet mektuplarında üst limit KGF öz kaynağından bir risk grubu için verilecek toplam kefalet limiti ile sınırlıdır. • Hazine Müsteşarlığı’ndan sağlanan fon kapsamında verilen kefaletlerde ise bir risk grubu için toplam kefalet limiti 2 milyon TL’dir. İmalatçı KOBİ’lerde risk grubu için toplam kefalet limiti 3 milyon TL’dir. • Başvurularda inceleme ücreti olarak cüzi bir tutar talep edilmektedir. Kefalet ürününün niteliğine göre kefalet riski üzerinden yıllık yüzde 0,3-2 arasında değişen oranlarda kefalet komisyonu tahsil edilmektedir. MTSO Haber: Hangi tür kredilere kefalet verilir? • Bireysel krediler, tüketici kredileri ve çek karnesi kredisi ile şirket kredi kartları hariç, işletmelerin ihtiyaç duyduğu işletme ve yatırım finansmanı için her türlü nakdi ve gayri nakdi kredilere yönelik kefalet verilir. Bunu şöyle sıralayabiliriz: • • • • • • • • • • •
Yeni iş kurma Mevcut tesisin genişletilmesi Hammadde temini Yeni teknoloji kullanımı Yeni işyerine taşınma Nakit sıkıntısını giderme İhracatın finansmanı İthalatın finansmanı Teminat mektubu amaçlı krediler Finansal kiralama KOBİ’lerin kullandığı diğer nakdi ve gayri nakdi krediler.
MTSO Haber: KGF, riskin ne kadarını üstlenir? KGF, bankalar ile risk paylaşımı esasına göre çalıştığı için bankalardan kullanılacak kredilere kısmi kefalet, TÜBİTAK, KOSGEB ve TTGV gibi kuruluşlar ile Eximbank’tan kullanılacak kredilere ise tam kefalet vermektedir. KGF; TÜBİTAK, KOSGEB ve TTGV gibi kuruluşların KOBİ’lere verdiği kamusal destekler ile Eximbank’tan kullanılacak krediler için kefalet limitlerini geçmemek kaydıyla kredi/ destek tutarının tamamı üzerinden kefil olabilmektedir.Buna karşın bankalar ile risk paylaşımı esasına göre çalışmakta, kredi tutarının belli bir oranına kadar kefil olabilmektedir. Bankalarca kullandırılacak kredilerin kefaleti kapsamında KGF, KOBİ’lerin kredi değerliliğinin tespitinde öncelikli olarak bankanın görüşünü önemsemekte ve kredi riskinin belli bir oranda banka tarafından üstlenilmesini esas almaktadır.
du bölgesinde yaşayanlar dahil olmak üzere yoksul veya yoksulluk riski altında bulunan kişilerle yerinden olmuş kişiler. Bu kapsamda toplam 80 kişi proje çalışmalarından faydalandırılacak. Proje kapsamında 4 mesleki eğitim kursu ile 20 seminer düzenlenecek. Toplumsal hayata entegrasyonu destekleyici 4 sosyal faaliyet gerçekleştirilecek. Kursiyer 80 kişiye meslek sertifikaları verilecek, kamu tarafından sağlanan girişimcilik ve istihdam destekleri konusunda bilgilendirilecek ve tekstil sektöründe meslek edindirilecek. Ayrıca bu kişiler iş hukuku, haklar, iletişim becerileri konularında bilgilendirilecek. Toplumsal cinsiyet eşitliği bilinci geliştirilecek. En az 20 kişiye bire bir psikolojik rehberlik hizmeti verilecek. En az 5 kişi, uzmanlardan girişimcilik rehberliği alacak. En az 60 kişi, işyeri stajı yapacak. Kursiyerlerin tamamı işverenler ile buluşturulacak. Yine proje kapsamında İSGEV Tekstil Eğitim Atölyesi’nin makine parkının eksikleri gideri-
MTSO Haber: Mersin’in KGF kullanım oranını Türkiye ortalamasına göre değerlendirir misiniz? Adana Şubemiz Aralık 2007 yılında faaliyete geçti. Şubemize Adana, Mersin, Osmaniye ve Antakya illeri bağlı. Mersin’de bugüne kadar 173 adet firmaya toplam 57 milyon TL’lik kefalet verilmiştir. Oransal olarak bakıldığında yeterli olmadığı, bu rakamların artması gerektiği kanaatindeyiz. MTSO Haber: Mersin’de KGF kullanımının artmasının kent ekonomisine sağlayacağı katkılar nelerdir? Teminat sorunu yaşayan ve bu nedenle bankalardan kredi almakta zorluk çeken firmaların önü açılmış olacaktır. Gerek işletme sermayesi gerekse yatırımın finansmanına yönelik olarak verilecek olan kefaletler sonucu alınacak krediler ile işletmeler işlerini büyütecekler ve bu da kent ekonomisine olumlu katkılar sağlayacaktır. Ayrıca yeni girişimci, genç girişimci ve kadın girişimciler desteklenerek girişimci sayısının artmasına katkı sağlanmış olacaktır. MTSO Haber: Eklemek istedikleriniz… KGF’nin kefaletinden yararlanmak isteyen KOBİ’lerin bankalardan kullanacakları krediler için KGF’nin ortağı olan bankalar ve bu bankaların finansal kiralama şirketlerinden herhangi birine başvuruda bulunmaları yeterli olacaktır.KGF’nin kuruluş amaçlarından biri de girişimciliği geliştirmek ve yapılacak inceleme sonucunda olumlu değerlendirilen yeni kurulmuş firmaların finansman ihtiyaçlarını karşılamaktır. KGF öz kaynaklarından yapılan başvurularda firma için asgari faaliyet süresi şartı aranmamaktadır. Ancak hazine kaynaklarından verilen kefaletlerde yararlanıcının başvuru tarihi itibarıyla en az 1 yıl süreyle faaliyet göstermiş olması ve halen faaliyetlerine devam ediyor olması gerekmektedir. Kredi kefalet değerliliğinin tespitinde vergi ve SGK borcu bakımından farklı kriterler gözetilmektedir. Hazine Müsteşarlığı’ndan sağlanan fon kapsamında verilen kefaletlerde vadesi geçmiş vergi ve SGK borcu olmaması koşulu aranmaktadır. Ancak KGF’nin öz kaynaklarından vereceği kefaletlerde vergi ve SGK borçları bilanço içindeki ağırlığına göre değerlendirilmektedir.KGF, kuruluş amacına uygun olarak kredi değerliliği bulunan ancak teminat yetersizliği içinde olan KOBİ’lere kefalet vermektedir. Ancak KOBİ’nin öngörülmeyen risklerinin olduğu kanaatine varılması durumunda KGF tarafından da teminat talep edilebilmekle birlikte bankalarca teminat vasfında görülmeyen menkul ve gayrimenkuller de teminat olarak kabul edilebilmektedir. İşletme rehni, makine rehni, taşıt rehni, marka rehni, maden ruhsatı rehni gibi rehinler ile imarsız, hisseli araziler, tarla vasıflı gayrimenkul ipotekleri ile tapusu olmayan OSB arsaları ve kooperatif hisseleri üzerine rehin şerhleri, doğmamış alacak temlikleri hatta büyükbaş/küçükbaş canlı hayvan rehni, sigorta poliçesi rehni, alacak sigortası rehni gibi imkanlarla teminat çeşitliliği sağlanarak KOBİ’lerin finansmana erişimi kolaylaştırılmaktadır.Sözlerimi çok yeni bir gelişme ile tamamlamak istiyorum. Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Karar” 22 Kasım 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. Düzenleme ile yararlanıcı şirket tanımı değişerek başta ihracatçılar olmak üzere KOBİ sınıfına girmeyen tüm işletmelerin Kredi Garanti Fonu kefaletinden yararlanmalarının önü açıldı. Konu ile ilgili olarak önümüzdeki günlerde yapılacak olan Protokol sonrasında daha detaylı bilgiler kamuoyu ile paylaşılacaktır.
lerek göçle gelenlerin yoğun olduğu Toroslar Belediyesi sınırları içindeki mahalleler gelişmiş bir mesleki eğitim merkezine kavuşturulacak. Aşut: “MTSO her zaman taşın altına elini koymuştur”
Toplantının açılışında konuşan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, dezavantajlı grupların toplumda ayakta durabilmesi, geleceğe güvenle bakabilmesi adına geliştirilen her türlü projeye katkı sağladıklarını söyledi. Mersin’in büyük bir aile olduğunu vurgulayan Aşut, “Dezavantajlı grupların kendilerini bu ailenin bir parçası olarak hissetmesi adına elimizi her zaman taşın altına koyduk. Bu projelerin ya öncüsü ya da paydaşı olduk” dedi. Mersin ailesine inananlar olarak; dezavantalı grupların yoksulluk, işsizlik, becerisi veya mesleği olmamasından ötürü toplumdan dışlanması, ezilmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan Aşut, bu proje sonunda kursiyerlerin
sadece birer meslek sahibi olarak değil, birer girişimci olarak çıkacaklarına inandığını söyledi. Tuna: “İşadamlarının ihtiyaçlarını göz önünde bulunduruyoruz”
Belediye olarak AB Projelerine büyük önem verdiklerini anlatan Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, bugüne kadar yürüttükleri meslek edindirme projeleri hakkında bilgi verdi. Mesleki eğitimler düzenlerken işadamlarının nitelikli ara eleman ihtiyacını göz önünde bulundurduklarını vurgulayan Tuna, “Hangi alanda siz eleman arıyorsanız biz o alanda size eleman yetiştirmek istiyoruz. Bu projemiz de tekstil sektörüne yönelik olacak” dedi. Lansman sonrasında MTSO Başkanı Şerafettin Aşut ve Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna tekstil sektöründe faaliyet gösteren işadamları ile bir araya gelerek önümüzdeki süreçte atılacak adımlar için fikir alışverişinde bulundu.