“1886’dan bu yana vazgeçilmez tutkumuz, sanat”
Turunçgil Hasat ve Hasat Sonrası Ar-Ge ve Uygulama Merkezi
Sanatçı adayları, yeteneklerini sergiledi
>4’te
>2’de
>2’de
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Geçmiş ve gelecek Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 18 | | SAYI: YIL: 17 322 | | SAYI: 25 Aralık 2982016 | 6-19 - 7 ARALIK Ocak 2017 2015
Uluslararası taşımacılar Avrupa’da sıkıntı yaşıyor
MTSO, 131 yaşında
Hasan BÜYÜK
20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
M
ersin’den Avrupa’ya taşıma yapan uluslararası nakliye firmaları Kapıkule Sınır Kapısı’ndaki uzun bekleme sürelerinden şikayetçi. Son dönemlerde Avrupa’ya açılan sınır kapısında bekleme sürelerinin ortalama üç güne dayandığını anlatan sektör temsilcileri, bozulabilir gıda ürünleri taşımaları nedeniyle bu sorunun aşılmasını bekliyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 20 No’lu Uluslararası Yük
ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Hasan Büyük, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak Avrupa taşımalarına değinen Büyük, son dönemlerde bu alanda yaşanan sıkıntıları anlattı. Ortadoğu’ya açılan Habur Sınır Kapısı’nın ardından Avrupa taşımalarında da bekleme sürelerinin arttığını kaydeden Büyük, özellikle Bulgaristan ve Romanya’ya geçişlerde zorlanmaya başladıklarını bildirdi. > 7’de
Mersin, Yüksek Yapı Yönetmeliği bekliyor
Selami ARICI
15 No’lu Mühendislik, Mimarlık Meslek Komitesi Başkanı
M
ersin’de giderek artan yüksek katlı binaların ardından sektör temsilcileri daha sağlıklı binalar üretilmesi adına kentte Yüksek Yapı Yönetmeliği hazırlanmasını bekliyor. Yönetmelik ile yüksek yapılara standart getirilmemesi halinde inşaatlardaki risklerin artacağı görüşünde birleşen sektör temsilcileri, belli bir gelire sahip her kesin yüksek katlı inşaat yapmasının önüne geçilmesini istiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 15 No’lu Mühendislik, Mimarlık Meslek Komitesi Başkanı Selami Arıcı, sektöre ilişkin değerlendir-
meler yaptı. İlk olarak Yüksek Yapı Yönetmeliği’ne değinen Arıcı, Mersin’de son dönemlerde 20-30 kat ve üzeri inşaatların artmasına rağmen, yüksek katlı inşaatlara yönelik bir yönetmelik bulunmadığını söyledi. üyükşehir Belediyesi’nden bu konuda daha hızlı bir çalışma beklediklerini, bu binaların ciddi riskler taşıdığını anlatan Arıcı, hiçbir tecrübeye sahip olmayan kişilerin 30 katlı bina yapması önünde hiçbir engel bulunmadığını, mevcut durumda finansal gücünün bulunmasının yeterli şart olduğunu söyledi. > 7’de
Doğu Akdeniz Terminali hizmete açıldı
M
ersin Uluslararası Limanı’nın (MIP) dünya limanlarıyla rekabet gücünü arttırmak ve mega gemilerin limana uğramasını sağlamak amacıyla inşa edilen “East Med Hub Terminali” (Doğu Akdeniz Terminali), Kalkınma Bakanı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan tarafından törenle hizmete açıldı. Yeni terminal sahasında düzenlenen törene Elvan’ın yanı sıra Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver, Akfen Holding ve
Mersin’in en köklü kurumlarından birisi olan, yıllardır hazırladığı projelerle, attığı adımlarla, çalışmalarıyla kent tarihinde iz bırakan, ekonomisine yön veren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 131’inci yılını kutladı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) her yıl olduğu gibi bu yıl da kutlamalarına Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasıyla başladı. Yönetim Kurulu ve Meclis Üyeleri, MTSO’nun kuruluşunun 131. yıldönümü nedeniyle Cumhuriyet
Meydanı’nda bir araya geldi. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile başta son dönemlerde yaşanan terör olaylarında hayatını kaybeden şehitler olmak üzere, vatan uğruna canını veren tüm şehitler anısına saygı duruşunda bulunuldu. İstiklal Marşı okunmasının
MIP Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, PSA Avrupa&Amerika Bölge CEO’su David Yang katıldı. Törende konuşma yapan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Mersin Limanı’nın kapasitesinin genişlemesinin, bir anlamda Mersin’in kalkınması, gelişmesi ve Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına katkı sağlamak anlamını taşıdığını ifade etti. Gerçekleştirilen açılışla limanda kapasitesinin yüzde 44 arttığını anlatan Elvan, Mersin’in ve Türkiye’nin ticaretinde Mersin Uluslararası Limanı’nın önemli bir yeri olduğunu vurguladı.
M
> 8’de
MTSO 1
olanak tanıyacak yeni proje ile TOBB’a bağlı Oda ve Borsalara üye KOBİ’lere yıllık yüzde 9,9 faiz oranlı 150 bin TL’ye kadar kredi temin edilebilecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ise üyelerinin kullanabilmesi adına projeye, TOBB tarafından sağlanan desteğe ek olarak 5 milyon TL’lik katkı verecek. Banka katkısı ile birlikte Mersinli MTSO Üyelerinin kullanabileceği ek kaynak 55 milyon TL’ye ulaşacak. Kredinin en önemli özelliklerinden birisi ise KGF desteği. Bu sayede KGF’nin teminatı ile teminat sıkıntısı çeken KOBİ’ler de krediden faydalanma imkanı yakalayacak. > 8’de
CMYK
geldiklerini ifade ederek, “Cumhuriyetimizin kurucusu, Kurtuluş Savaşımızın Lideri, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurunda, milletimizin ve devletimizin hedeflerine kararlılıkla yürüdüğümüzü bir kez daha duyurmak için buradayız” dedi. > 5’te
Balkanlar’daki en Mersin Kenti büyük ticari ortak: Edebiyat Ödülü Doğan Hızlan’ın
TOBB’dan KOBİ’lere ‘Nefes’ verecek kredi T ürkiye ekonomisinin omurgasını oluşturan KOBİ’ler daralan piyasalardan TOBB Nefes Kredisi ile çıkma şansı yakalayacak. KGF teminatı ile çok sayıda KOBİ’nin bu imkandan faydalanması sağlanacak. Son dönemlerde bölgesel sıkıntılar arttıkça paralelinde ekonomide yaşanan sıkıntılar da artıyor. Daralan piyasaları, sıkışan ekonomiyi canlandırmak adına TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu ortaklığında KOBİ’lere TOBB Nefes Kredisi ismiyle düşük faizli kredi imkanı sağlanacak. KOBİ’leri ayağa kaldırmak için uygun şartlarla kredi bulabilmelerine
ardından MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ve Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Törende konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, MTSO’nun 131’inci yılını kutlamak için bir araya
> 6’da
Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’ne destekler anlatıldı
>4’te
AB Fonları ve KOBİ destekleri tanıtıldı
>4’te
ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) öncü girişimleriyle kent adına verilen Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Yazar ve Sanat Eleştirmeni Doğan Hızlan oldu. ‘Edebiyat’ın Cumhurbaşkanı’ olarak tanımlanan Hızlan, ödülünü almasının ardından, “Hatırlanmak, unutmamak, ödüllendirilmek çok güzel. Arkadaşlarım beni öyle anlattı ki bundan sonraki yazacaklarımda beni önemli bir sorumluluğa sürüklediler” dedi. Mersin, sanata ve sanatçıya desteğini sürdürüyor. Türkiye’nin kent adına verilen ilk ve tek Edebiyat Ödülü olma
özelliği taşıyan Kent Edebiyat Ödül Töreni’nin 10’uncusu düzenlendi. Sina Akyol, Celal Soycan, Ogün Kaymak, Metin Cengiz ve Cemal Sakallı’dan oluşan seçici kurul, bu yılın ödülünü; eserlerinde güncel, kültürel değerleri kavramayı öne aldığı, eleştiri yazılarında her kesimden okura ulaşıp açık şefkatli bir dil kullandığı, yenliğe açık tavrıyla ekol haline geldiği, hayatın canlı ritmine sanatı katabildiği, yeni olanın değerini, eski unutulmuş olanla bağlantı kurarak işaretlediği, edebi hafızayı güncellediği gerekçesiyle Doğan Hızlan’a verdi. > 5’te
Arjantin ile Mersin arası ticaret artmalı
> 4’te
> 3’te
2
YIL: 18 | SAYI: 321 | 25 Aralık 2016 - 7 Ocak 2017 | www.mtso.org.tr
Arjantin ile Mersin arası ticaret artmalı
A
rjantin Başkonsolosu Diego Alvaraz Rivera Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı (MTSO) ziyaret ederek iki ülke arası ticari ilişkilerin nasıl geliştirilebileceğini görüştü. Görüşmede önümüzdeki süreçte Arjantin ve Mersin’in üretimde güçlü olduğu yönlerinin belirlenerek bu alanlardaki ticarete ağırlık verilebileceği dile getirildi. Arjantin Başkonsolosu Diego Alvaraz Rivera Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı (MTSO) ziyaret etti. Rivera’yı
MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Ekrem Sağlam kabul etti. İki ülke arası ticari ilişkilerin konuşulduğu ziyarette Sağlam, Arjantin’in de Mersin’in de güçlü bir ticari potansiyele sahip olmasına rağmen hak ettiği ölçüde karşılıklı ticari hacme sahip olmadığına dikkat çekti. Mersin’in Arjantin ile 6,5 milyon dolarlık bir ticaret hacmi bulunduğunu ifade eden Sağlam, “Bu rakam Mersin’de KOBİ niteliğindeki küçük bir işletmenin ticaret hacminin dahi altında. Mutlaka geliştir-
meliyiz. Nezaket ziyaretleri de bunun önemli başlangıçlarıdır” ifadesini kullandı. Coğrafi olarak iki bölge birbirinden uzak olsa da dünyanın artık tek bir ülke haline geldiğini ve aktif işadamları sayesinde coğrafi uzaklıkların sorun olmaktan çıkarılacağını anlatan Sağlam, “Sizin bizlere satabileceğiniz ve bizlerden alabileceğiniz ürünlerinizi belirlemeniz halinde bu bilgiyi üyelerimizle paylaşarak daha sağlıklı sonuçlar alabiliriz” dedi. Arjantin Başkonsolosu Diego Alvaraz Rivera da karşılıklı ticaretin geliştirilmesi adına Mersin’de bulunduklarına dikkat çekerek, “Bizim ticaretimiz sizlerden daha yüksek gibi gözükmesine rağmen yeterli değil. Karşılıklı iş heyetleri düzenleyerek mutlaka bu rakamları yukarı çekmeliyiz” diye konuştu. Görüşmenin Ardından Rivera, Mersinli işadamları ile bir araya gelerek ülkesinin ticaretini anlatan sunum gerçekleştirip soruları yanıtladı.
Turunçgil Hasat ve Hasat Sonrası Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezi Projesi’nin Ön Mutabakat Metni İmzalandı
‘Turunçgiller Araştırma Geliştirme Merkezi Projesi’nin Ön Mutabakat Metni, Mersin Valisi Özdemir Çakacak’ın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda imzalandı.
V
alilik toplantı salonunda gerçekleştirilen İmza Töreni’ne Mersin Üniversitesi (MEÜ) Rektör Yardımcısı İsmail Yağcı, Çukurova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Seylan Tükel, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, ALATA Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Davut Keleş, Çu-
kurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Genel Sekreteri Dr. Lütfi Altunsu, Mersin Ticaret Borsası Genel Sekreteri İsmail Sarı, Ulusal Turunçgil Konseyi Başkanı Kemal Kaçmaz, Akdeniz Yaş Meyve-Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Sefa Çakır ve Mersin Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ile iştirakçi olarak projeye dahil olan Mersin Turunçgil
Üreticileri Birliği temsilcileri katıldı. Protokol İmza Töreni’nde konuşan Vali Çakacak; Tarım sektörü için önemli bir yere sahip olan proje ile turunçgiller başta olmak üzere bahçe bitkileri sektöründe yürütülecek araştırma, geliştirme ve eğitim çalışmaları yoluyla ürün kayıplarının azaltılması, ürünlerin kalite ve katma değerinin artırılması, insan sağlığının korunması ve milli ekonomiye katkının arttırılmasının amaçlandığını söyledi. Çakacak, proje kapsamında hasat sürecine yönelik eğitimlerin yapılabileceği bir eğitim merkezi ile depolama, işleme, paketleme ve taşıma süreçlerine yönelik bir araştırma merkezinin de kurulacağın sözlerine ekledi. Konuşmanın ardından Turunçgil Hasat ve Hasat Sonrası Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezi Projesi’nin Hazırlanması ve Yürütülmesine İlişkin Proje Ortak ve İştirakçilerinin Sorumluluklarını Belirleyen Ön Mutabakat Metni Vali Özdemir Çakacak, ÇKA Genel Sekreteri Lütfi Altunsu ve ilgili tarafların temsilcileri tarafından imzalandı.
Sanatçı adayları, yeteneklerini sergiledi
S
ergide tamamı öğrencilere ait 40 adet resim ve 14 adet heykel olmak üzere toplamda 44 eser yer aldı. Karma sergide sergilenen eserler, 2016-2017 eğitim-öğretim yılının ilk dönemine ait. MTSO Sanat Galerisi’nde açılışı gerçekleşen sergiye; CHP Mersin Milletvekili Serdar Kuyucuoğlu, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek, Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Gökbel, ile çok sayıda sanatsever katıldı. Sergi açılışında konuşan Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi Okul Müdürü M. Adnan Aydın, sergiyi, öğrencilerinin yeteneklerinin ortaya çıkarılması ve okulun tanıtımına katkı sağlanması adına açtıklarını belirtti. Öğrencilerinin genç yaşta sergi açmasından gurur duyduklarını belirten Aydın, öğrencilerinin başarılarından en az ebeveynleri kadar mutlu olduklarını söyledi. Hem öğrencilerinin hem de öğretmenlerinin çok yetenekli olduğunu kaydeden Aydın, “Okulumuzda hem sanat hem de müzik bölümü var. Buradan mezun olan öğrencilerimizin büyük bölümü üniversiteyi kazanır. Okulumuzun mezuniyet başarısı ise yüzde 95’in üzerinde” dedi. 16 yılda 152 ödül 2004 ile 2016 yılları arasına 152 ödül sığdırdıklarını bildiren Aydın, “Resim alanında; 4 ulusla-
Güneş dönemi ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Eğitim ve Kalkınma Vakfı, yönetim değişikliğine gitti. İbrahim Kiper’in görevinden ayrılmasının ardından yeni Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Çağatay Güneş oldu. 25 Mart 2009 tarihinden itibaren MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten İbrahim Kiper, 12 Aralık 2016 tarihinde sağlık sorunları nedeniyle görevinden ayrıldı. Kiper’in istifasının ardından Yönetim Ku-
rulu Üyeleri arasında gerçekleşen seçim sonucunda Sadık Çağatay Güneş, Yönetim Kurulu Başkanlığına geldi. Yeni Yönetim’de Hacı İbrahim Bilir ve İsmet Sökün Yönetim Kurulu Başkan Vekilli olarak yer aldı. Hüseyin Kış Sayman Üye olurken, Yönetim Kurulu Üyeleri ise Ahmet Akbaş, Fuat Akbaş, Mesut Selim Özcömert ve Murat Yüksekbaş oldu. Sabahaddin Yeşiloğlu ise yedek üye olarak Yönetim Kurulu Üyeliğini sürdürdü.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
rarası, 78 ulusal, 70 yerel toplamda 152 adet çeşitli kategorilerde dereceler elde ettik. Bunlardan 25 birincilik, 10 ikincilik, 7 üçüncülük ödülümüz var. Müzik alanında; 2009 yılı TRT Ses Yarışması Türkiye birinciliği, uluslararası alanda 1, ulusal düzeyde 2, yerelde 2 olmak üzere birçok mansiyon ödülü kazandık. Bunların yanında Valilikçe düzenlenen programlar ile belirli gün ve haftalarda, özel günlerde konser verdik” ifadelerini kullandı. Her yıl düzenli olarak okullarında sergi açıklarını da anlatan Aydın, bu serginin bu dönem içerisinde açtıkları 3’ncü sergi olduğunu belirtti. Öte yandan okullarının istedikleri düzeyde talep görmediğini dile getiren Okul Müdürü Adnan Aydın, bunun sebebi olarak ortaokul öğrencilerinin sanat liselerinden haberdar olmamasını
gösterdi. Ortaokul son sınıf öğrencilerine seslenen Aydın, özellikle sanata ilgi duyan öğrencilerin Mayıs ayında Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi’ne başvurmaları gerektiğini söyledi. Yetenek sınavı ile öğrenci aldıklarını kaydeden Aydın, “Halkımız güzel sanatlar lisesine nasıl gidileceğini bilmiyor. Bunun tanınırlılığının arttırılması gerekiyor. Biz de bu tür sergi ve etkinlikler düzenleyerek tanınırlığımızı attırmayı hedefliyoruz” dedi. MTSO desteklerinden dolayı teşekkür eden Aydın, “Burası tam bir sanat ortamı. Bu desteği verenlere teşekkür ediyoruz. Ancak okulumuzda çok yetenekli olup fakir öğrencilerimiz var. Müzik aletleri çok pahalı. Manevi destek başta olmak üzere öğrencilerimize maddi destekleri de bekliyoruz” dedi.
Türkiye Tataristan İş Forumu yapıldı
Eğitim ve Kalkınma Vakfı’nda,
M
Mersin Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde karma resim ve heykel sergisi açtı. Sanatçı adaylarının eserleri, sanatseverlerden tam not aldı.
T
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ev sahipliğinde gerçekleştirilen TürkiyeTataristan İş Forumu Ankara’da sona erdi. Türk ve Tarar heyetleri arasındaki ikili görüşmelerinin ardından başlayan Forum’un sonunda iki ülke arasında karşılıklı işbirliği anlaşmaları da imzalandı.
ataristan Cumhurbaşkanı Rustam Minnihanov, T.C. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov ve DEİK/Türkiye-Rusya İş Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan’ın katılımları ile gerçekleştirilen DEİK/Türkiye-Tataristan İş Forumu’na Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut da katıldı. Forumda konuşan Bakan Nihat Zeybekci, Tataristan’daki en büyük yatırımların Türk yatırımlar olduğuna değindi. Tataristan’daki yatırımların her geçen gün artarak devam ettiğini görmekten memnuniyet duyduğunu kaydeden Zeybekci, ‘Biliyorum ki oraya giden şirketlerimiz Tataristan üzerinden Rusya Federasyonu’nun birçok yerine ulaşıyor. Rusya nüfusunun
hemen hemen yarısına hitap eder hale gelmiş olmak ekonomik anlamda son derece önemli. Tataristan ve Türkiye’nin iyi niyeti bir yere kadar. Sürecin devamında iki ülke liderinin çizdiği 100 milyar dolarlık hedefe ulaşmak geliyor. Asıl önemli aktör Rusya Federasyonu ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesi” dedi. “Rusya’da üretimi yapılan ürünlere rakip değiliz” Bakan Zeybekci, Türkiye’nin Rusya’da üretimi yapılan ürünlerle ilgili hiçbir alanda Rus şirketlerine rakip olma niyeti taşımadığına dikkat çekerek “Rusya’da her ne üretiliyorsa zarar verici şekilde mal satmanın peşinde değiliz. Nasıl ki kendi ülkemizdeki üretim alanlarıyla ilgili hassasiyetlerimiz varsa
Rusya’nın da bu yöndeki hassasiyetlerine saygı gösteriyoruz” dedi. Rusya’ya mutlaka domates, yaş sebze meyve satma peşinde olmadıklarını vurgulayan Zeybekci, gerekiyorsa Rusya’da, yatırım anlamında en cesur olan Tataristan’da yaş sebze ve meyve üretilmesiyle ilgili Türk yatırımcıların üretim için de her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. “Sayın Cumhurbaşkanının şu anda domates, sebze, meyve üretimiyle ilgili özel gayretleri var. Desteklediğimizi bilmelerini isterim” diyen Zeybekci, Türkiye’nin şu anda seracılıkta çok önemli bir tecrübeye sahip olduğunu vurguladı.
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 18 | SAYI: 321 | 25 Aralık 2016 - 7 Ocak 2017 | www.mtso.org.tr
Geçmiş ve gelecek Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
2 Bugün bir birimizi eleştirme günü değil; bugün dayanışma günüdür. Bu duygularla, yeni yılın ülkemize, milletimize ve insanlığa huzur ve barış getirmesini diliyorum.
016 yılının son haftasında her yıl olduğu gibi yılın ekonomik anlamda genel bir değerlendirmesi ve gelecek yılı ile ilgili ekonomik beklentilerin anlatılması beklenir. Ancak, 2016 ekonominin ötesinde gündemlerle- ama sonuçları ile ekonomiyi doğrudan etkileyen- öyle hızlı geçti ki, ekonomi ne yazık ki ikinci planda kaldı. Ülkemizin iki sorunlu komşusu Irak ve Suriye’nin bitmez siyasi ve sosyal sorunları, iç savaş durumuna gelen çatışmalar, dış güçlerin klasik müdahaleleri… Ancak, bu kez bunla da sınırlı kalmadı. Bu bölgelerdeki istikrarsızlığın yaratığı boşlukta cirit atan terör örgütlerinin yarattığı terör, ulusal güvenliğimizi tehdit ettiği için Türkiye ilk kez ordusu ile işin içine girdi. Ardında malum 15 Temmuz’da milletimizin dış destekli olduğu aşikar içerdeki hainler tarafından uğradığı büyük ihanet ve darbe teşebbüsü. Tüm bunlar sadece siyasi ve sosyal anlamda değil, asıl ekonomik anlamda negatif büyük sonuçlar doğurmuş ve etkileri daha da büyüyecek gibi görünüyor. Ancak, iş dünyası olarak her zaman ifade ettiğimiz bir şey var; söz konusu vatansa, söz konusu milletimizin kardeşliği ve huzurumsa, gerisi teferruattır. Bu inançla tüm bu olumsuzluklara şikayet eden, ağlayan bir camia olmadık,
direndik, direniyoruz. Bu ihanetlerin ekonomik alana sıçratılacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yoktu. Elbette daha önceden bir hazırlığımız yoktu. Ama var olanı korumak bile zor zamanlarda büyük bir başarıdır. Üretmeye devam ettik, çalışanlarımızı işten çıkartmadık, iş vermeye devam ettik, ihracatta büyük sıçramalar yapamadıysak da ihracat rakamlarını korumaya devam ettik. Önce vatan…
2008 yılında dünyanın en büyük finans krizlerinden birini yaşayan küresel ekonominin bir parçası olan Türk iş dünyası, daha bu krizin yarasını saramadan bizim için çok önemli bir pazar ve pazarlara geçiş kapımız olan Kuzey Afrika ve Orta-Doğu, Arap Baharı ile sarsıldı. Bahar, ekonomik anlamda bizim için kışa döndü. Ardından Suriye’deki savaş başladı. Bu bölgedeki istikrarsızlık terör olarak bize yansıdı. Ve ardından gelen büyük mülteci akını. Tüm bu badireler bir araya getirildiğinde ve bu perspektiften bakıldığında acaba 2016, iş dünyası için başarılı mı, yoksa başarısız bir yıl mıydı diye soracak olursanız; buna cevaben pembe tablolar çizecek değiliz ama tüm bunlara rağmen üreten, iş ve aş veren, ihracat yapan, ar-ge
yapan, yenilikçiliğin peşinde koşan, kurumsallaşmaya çalışan bir iş dünyasını başarısız görmek haksızlık olur. Eğer bugün ülkemiz başarısız da olsa bir darbe girişiminden ekonomisi bozulmadan çıkabiliyorsa bunun arkasında küresel ekonominin nitelikli bir parçası olan Türk iş dünyası vardır. Türk girişimcisi vardır. Eğer ekonomik anlamda tüm bu olaylar ülkenin birincil sıkıntısı olarak gündeme gelmiyorsa burada iş dünyasının sabrı vardı, vatanseverliği vardır, devletine verdiği destek vardır. Elbette iş dünyasında temel motivasyon kardır, para kazanmaktır. Ancak, üzerinde özgürce, huzur içinde yaşadığımız bir vatan varsa bunun bir değeri vardır. Demokrasin değerlerinin yaşandığı bir vatanınız varsa, bunun bir değeri vardır. Bunun için biz her zaman önce vatan dedik, bundan sonrada bu ruhla çalışmaya devam edeceğiz. Gelecekten umutluyuz…
İş dünyası gerçekten kopuk, pembe tablolar çizen ve polyannacılık oynayan bir camia değildir. Elbette sorunların farkındayız ve bunları sürekli gündeme getiriyoruz, çözüm üretiyoruz, paylaşıyoruz. Ancak, gelecekten de umutluyuz. Gerekirse daha çok üretiriz, başka pazarlar buluruz. Savaşsa ülke olarak
çok daha büyüklerini yaşamadık mı? Yedi düvele meydan okumadık mı? Ekonomik kriz derseniz, bu ülkenin ekonomik kriz yaşamadığı kaç yılı var? Dış baskıymış, manipülasyonmuş nelerini görmedik mi? Elbette bunlar büyük sorunlar ama pes mi edeceğiz? Bırakıp gidecek miyiz? Yoksa birilerinin istediği gibi umutsuz ve korku ile yaşayan bir ülke mi olacağız? Asla… Tarihimiz buna engeldir. Bu Cumhuriyeti yokluk içinde kuran, bir dilim ekmekle, bozuk silahla yedi düveli memleketten kovan ataların torunları olarak atalarımıza minnet borcumuz, evlatlarımıza sorumluluklarımız, devletimize karşı ise görevlerimiz var… Biz yeter ki iç huzurumuzu yakalayalım. Biz yeter ki kardeşliğimizi koruyalım. Biz yeter ki, bizleri yapay anlamda ayrıştıran hiç bir şeye prim vermeyelim. Çünkü biz hepsinden daha çok olan ortak değerlerimizle Türkiye’yiz. Bugün bir birimizi eleştirme günü değil; bugün dayanışma günüdür. Bu duygularla, yeni yılın ülkemize, milletimize ve insanlığa huzur ve barış getirmesini diliyorum. Tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. 131’inci yılını kutlayan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak biz yapan, birleştiren, kucaklayan olmaya devam edeceğiz.
Kıbrıslı Prensin Kenti; Mersin Korykos kentlerinden biri konumundadır. Yapılan ilk kazılar da buraya ilk yerleşimin M.Ö. 4’ncü yüzyıla ait olduğunu göstermektedir.
T
ürkiye’de turizme verilen önem gün geçtikçe artmaktadır. Turist eğilimleri çeşitlilik kazanmakta, yeni yerler, yeni turizm türleri insanların ilgisini çekmektedir. İşte tam da bu ilgiye örnek olabilecek bir il, Mersin. Ilıman iklimi, çekici ve uzun kıyı şeridi, el değmemiş doğal güzellikleri, benzersiz tarihi mekânları ve arkeolojik ören yerleriyle Mersin, misafirperverlik geleneği başta olmak üzere, etnik yapısı, kültürü ve eşsiz lezzetlerin bulunduğu mutfağıyla da akıllarda yer edinmiştir. Yazların uzun sürmesi Mersin’i yaz tatili açısından da son derece popüler hale getirmektedir. Mersin son zamanlarda deniz, kum, güneş üçlemesinin bir adım ötesine giderek, inanç turizmi, kültür turizmi ve alternatif turizm
MTSO 3
faaliyetleriyle ön plana çıkmaktadır. Mersin, yaklaşık 3 bin yıllık bir seyahat kültürüne sahip Akdeniz Havzası’nda yer alır. Sahip olduğu turizm çekiciliği de bu kültürel alt yapısından gelir. Mersin’de; Hititler, Asurlar, Fenikeliler, Frikyalılar, Yunanlılar, Araplar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlıların kültür miraslarını görmek mümkündür. Mersin, deniz-kum-güneş üçlemesinin dışına çıkarak, inanç, mağara, av, yayla, trekking, rafting, yamaç paraşütü, su sporları, kayak, dağcılık gibi, alternatif turizm çeşitlerini sunabilecek potansiyele sahiptir. Mersin turizmde ürün çeşitlendirmesi yapabilme açısından diğer bölgelere göre rekabet gücü elde edebilecek durumdadır. Böylece yerli ve yabancı turistlerin
CMYK
yılın her ayında dinlenme, eğlenme, gezi, spor gibi amaçlarla Mersin’e gelmesine imkân sağlayacak potansiyele sahiptir. Gazetemizde yılın son sayısında, Kıbrıslı Prensin kenti olan, Mersin Korykos Antik Kenti’ni tanıtacağız. Mersin’in Silifke ilçesinin Kızkalesi mevkisinde yer alan Antik Kent, 2014 yılından buyana UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır. Antik kent adını, sınırları içerisinde yer alan kaleden aldığı sanılmaktadır. Ünlü Yunan Tarihçi Herodot, bu şehri Georges adında Kıbrıslı bir prensin kurduğunu yazmaktadır. Hitit Dönemi’yle başlayıp, Helenistik, Roma, Bizans ve Ermeni dönemleriyle devam eden tarihsel süreç içinde Korykos, Akdeniz’deki önemli liman kentlerinden biri olmuştur. Helenistik Dönem’de başlayan kentleşme ile içinde bulunduğu coğrafyanın avantajını kullanarak güvenli bir şehir yaratılmış ve bölgede başka bir örneği bulunmayan deniz ve kara kalesinden oluşan ikili bir savunma sistemi oluşturulmuştur. Stratejik konumu nedeniyle zamanla önem kazanan limanı sayesinde Roma Dönemi’nde 500 yıl boyunca zeytin, zeytinyağı ile şarap üretiminde ve ticaretinde öne çıkan bir kent konumuna gelmiştir. Bugün ise Dağlık Kilikya’nın en iyi korunmuş antik
önemli yer tuttuğuna vurgu yapmaktadır. Ören yeri içerisindeki kalıntılar:
Korykos’un tarihsel süreci
Kara Kalesi: Korykos Kalesi. Kale yapılırken genelde Roma Dönemi mimari parçaları devşirme olarak kullanıldığı için Ermeni işçiliği çok az görülebilmektedir. Kale çeşitli düzenlemeler ve eklemelerden sonra bugünkü haline 13. yüzyılın ortalarında gelmiştir. Aynı merkezli iki sıra surdan
Antik Kentten kalanlar
oluşmuştur. Dış sur daha geç inşa edildiği tahmin edilmektedir. İç surların kapladığı alanın avlusunda üç kilise bulunmaktadır. Yine burada bulunan bir kapının üzerinde haç kabartması vardır. Yanı sıra sarnıçlar ve kare planlı bir yapı görülmektedir. Kalenin doğusunda malzeme olarak küçük kesme taşın kullanıldığı geniş bir mezar vardır. Kalenin doğusunda ana kaya kesilerek oluşturulmuş büyük bir hendek bulunmaktadır. Liman: Korykos örenyerine ait kalıntılar arasında en önceliklilerden birisi limandır. Korykos Limanı da Sebaste ve Aigaiai gibi
Tarih içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yan Korykos Antik Kenti, günümüze kadar gelebilen nadir antik kentler arasında yer almaktadır. Milattan sonra 72 yılında Roma hâkimiyetine giren Kızkalesi mevkisi, 450 ila 500 yıl Roma yönetimine bağlı kalmıştır. Bu dönemde zeytincilikte büyük bir gelişme göstermiş ve zeytinyağı ihraç merkezi olmuştur. Bizanslılar Dönemi’nde Arap saldırılarına karşı çevresi surlarla çevrilmiştir. Daha sonra burası Selçukluların ve Kilikya Ermeni Krallığı’nın eline geçmiştir. Ermeniler Kızkalesi’ni, 14. yüzyılda artan Karamanoğlu Beyliği saldırıları nedeniyle Kıbrıs Krallığı’na satmıştır. 1448 yılında Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından ele geçirilen Kızkalesi, yeniden imar edilmiştir. Kızkalesi, Karamanoğlu Beyliği’nden sonra 1471’de Osmanlılar’ın eline geçmiştir. Antik Kentin kalıntıları, kıyı boyunca doğuya doğru yaklaşık 2 kilometre uzanan, oldukça geniş bir alana yayılmış durumdadır. Ören yerinde iç ve dış kale kiliseler, sarnıçlar, su kemerleri, kaya mezarları, lahitler ve taş döşemeli Roma yolları kısmen ayaktadır. Alana yayılmış 14 adet kilise, bölgedeki mimari üsluplardan etkilenmiş olmalarının yanı sıra kendilerine özgü yerel bir karakter taşımalarıyla Korykos’u, benzer nitelikli diğer antik kentlerden ayırmaktadır. Antik Kent’in kare planlı kalesi, iç içe iki sıra surdan oluşmaktadır. Etrafı hendekle çevrilmiştir. Kaleye giriş bugün mevcut olmayan bir köprüyle sağlanmaktaydı. Bugünkü haliyle kale, Orta Çağ mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Kentin hinterlandında çok sayıda küçük yerleşim ve çiftliklerle karşılaşılmaktadır. Bu yerlerde genel olarak zeytin ve üzüm yetiştirildiğine işlik ve atölye olarak kullanılan ve günümüze ulaşan kalıntılar görülmektedir. Bu tür kalıntıların yoğunluğu kentin ekonomisinde zeytin ve üzüm yetiştiriciliğinin ne derece
Suriye donanması tarafından kullanılmıştır. Nekropol Alanı: Hellenistik Dönem’e ait nekropol alanı limanın hemen karşısındadır ve bu alan Erken Bizans Dönemi’nde genişlemiştir. Sur kalıntıları: Korykos’a ait sikkelerde Tyche’nin başında duvarlı kent surları tasvir edilmiştir. Bu erken dönemdeki kent surunun kalıntıları bugün rahatlıkla görülememektedir. Sur nekropol alanını da içine almaktadır.
Kiliseler: Korykos yerleşiminin kuzeyinde, katedral dışındaki mezar kilisesi, büyük kilise ve transept planlı kilise bir tören yolunun güney tarafına art arda yapılmışlardır. Bunlardan mezar kilisesi, erken Hıristiyan mimarisi içinde özel bir yere sahiptir. Bu kiliseler genel olarak İ.S. 5. ve 6. yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Adres: Mersin’in 60 km. güneybatısında, Kızkalesi Beldesi’nde yer almaktadır. Ulaşım: Mersin Merkezden otobüslerle ya da özel araç ile ulaşılabilir.
4
YIL: 18 | SAYI: 321 | 25 Aralık 2016 - 7 Ocak 2017 | www.mtso.org.tr
“1886’dan bu yana Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’ne vazgeçilmez tutkumuz, sanat” destekler anlatıldı
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), kuruluşunun 131. Yıldönümünü Mersinli Keman Sanatçısı Hasan Gökçe Yorgun’un piyanistler Tamara Atschba ve Jiao Li eşliğinde verdiği özel bir keman dinletisi ile kutladı.
M
TSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, dinleti öncesi yaptığı konuşmada, kentlerin gelişiminde sanatın taşıdığı öneme dikkat çekerek, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın sanata, sanatçıya ve kültür dünyasına desteğinin süreceğini söyledi.
Yenilikçilik ve katma değer hayal kurabilmektir. Okuma becerisi olmayan, edebiyattan uzak, kültür ve sanatın gücünden uzak bir toplum nasıl hayal kurabilir? Nasıl yenilikçi düşünebilir? Ne icat edebilir? İşte bundan dolayıdır ki, 15 yıldır Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nin des-
kültür dünyasına desteklerinin devam edeceğini kaydeden Aşut, “Çünkü yaratıcı ekonomiler ancak yaratıcı gücü olan bir toplumla mümkün olabilir. Bu anlamda bu değerlerin ve vizyonun destekçisi olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın bir parçası olmaktan, siz değerli dostlarımla Mersin’e hizmet etmekten onur duyuyorum. 131’inci yılımız kutlu olsun” dedi.
Hasan Gökçe Yorgun Kimdir?
“1886’dan bu yana vazgeçilmez tutkumuz, sanat” diyen ve bu motivasyonla bünyesinde bir de sanat galerisi bulunduran MTSO, kutlamalar çerçevesinde Mersin’in yetiştirdiği önemli sanat değerlerinden biri olan Hasan Gökçe Yorgun Klasik Müzik Dinletisine evsahipliği yaptı. Dinleti öncesinde yaptığı açılış konuşmasında MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut şunları söyledi: “MTSO, kültür ve sanatı Mersin’in bütüncül anlamda gelişmesinin en temel payandalarından biri olarak görmektedir. Sürekli yenilikçi bir ekonomiden bahsediyoruz, katma değerden bahsediyoruz. Nedir yenilikçi ekonomi? Nedir katma değer?
tekçisiyiz. 10 yıldır Mersin Kenti adına Edebiyat Ödülü verilmesine aracılık ediyoruz. Sanat Galerimiz, her yıl 15 civarında sergiyle, sanatçılarımızı sanatseverlerle buluşturuyor. İşte bundan dolayı, kuruluş yıl dönümlerimizde Mersinli bir sanatçımızı kuruluş etkinliklerimizin merkezi yapmaya gayret ediyoruz.” “Geçen yıla Ahmet Yeşil damgasını vurmuştu”
MTSO’nun 130. Yıl kutlamalarına Ressam Ahmet Yeşil’in damga vurduğunu hatırlatan Şerafettin Aşut, bu yıla ise Mersinli genç yetenek, Keman Sanatçısı Hasan Gökçe Yorgun’un iz bırakacağını söyledi. MTSO’nun sanata, sanatçıya ve
Mersin’de doğdu. Keman eğitimine 7 yaşında Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Lily Tchumburidze’nin öğrencisi olarak başladı ve 2009 yılında mezun oldu. 10 yaşında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın (İDSO) açmış olduğu ‘Genç Kuşak Solistleri’ seçmelerini kazandı. Senfoni orkestrası ile ilk konserini Şef Nezih Seçkin yönetiminde İDSO ile Atatürk Kültür Merkezi’nde verdi. Alexander Markov, Scholo Mintz, Igor Oıstragh, Ayla Erduran, Cihat Aşkın gibi dünyaca ünlü keman sanatçıları ile masterclass yaparak takdir ve beğenilerini kazandı. Ida Haendel’in dikkatini çekti. Üstün tekniği ve müzikalitesi ile tüm eleştirmenlerin ilgisini çeken sanatçı, eğitimine Üniversitat Für Musik und Darstellende Kunst Wien’de, Prof. Dora Schwarzberg ile devam etmektedir. Sanatçı konserlerinde Antonio Gragnani (1780) keman ile çalmaktadır.
T
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü tarafından Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) evsahipliğinde Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Tanıtım ve Bilgilendirme Toplantısı gerçekleştirildi.
oplantıda Ar-Ge ve Tasarım Merkezlerine Sağlanan Destekler ve Başvuru Süreçleri anlatılarak Ar-Ge ve Tasarım Merkezi olmanın mali avantajları üzerine örnek uygulamalar gösterildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, içinde yaşadığımız çağda küresel ekonomiyi değiştirmeye sermayenin gücünün tek başına yeterli gelmediğini, bilgi, yenilikçilik ve ar-ge temelli bilginin ürüne dönüştüğü bir ekonomik dönem yaşandığını söyledi. Ancak böylesi bir ekonomiye geçiş yapmanın sanıldığı gibi kolay olmadığına dikkat çeken Aşut, bu noktada yalnızca hibe veya kredi desteklerinin yeterli olma-
dığını, bunun bir kültür meselesi olduğunu söyledi. “Ben KOBİ’lere verilen desteklerde bu kültürü oluşturacak danışmanlığın da verilmesi taraftarıyım” diyen Aşut, şunları söyledi: “Önce girişimcilerimizin var olan durumdan mutsuz olması, bir değişim yapması gerektiğini hissetmesi gerekiyor. İşte MTSO olarak aslında biz bu noktada sanayicimizi, girişimcilerimizi motive ederek, yeni gelişmelerin etkilerini göstererek, hatta bazı teknoloji laboratuarları ile Ortak ar-ge, tasarım, tersine mühendislik gibi imkanları sanayicimizin hizmetine sunarak onları teşvik ediyoruz, destek veriyoruz.” Son yıllarda bu konuda özel-
likle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteklerinin çok önemli ve değerli olduğunu dile getiren Aşut, bu desteklerden Mersin’de yalnızca tek bir firmanın faydalanıyor olmasından ise üzüntü duyduğunu söyledi. Ekonominin omurgasını KOBİ’lerin oluşturduğunu ve birçoğunun ise henüz kurumsallaşmayı başaramaması nedeniyle bu firmalara yapılan bilgilendirme çalışmalarının büyük önem taşıdığını vurgulayan Aşut, sözlerini, “MTSO olarak her zaman Bakanlığımızın yanındayız. Sabırla tanıtım çalışmalarını sürdürmeliyiz. Bugün bir firma, yarın belki 10 veya 100 firma neden olmasın? Bu kültür ancak böyle gelişir” diye tamamladı.
AB fonları ve KOBİ destekleri tanıtıldı
Garanti Bankası, kadınlara yeni pazar desteği için çalışacak
G
Gerek finansman gerekse eğitim desteği vererek son 10 yıldır kadın girişimci sayısını artırmaya odaklanan Garanti Bankası’nın yeni hedefi, kadın girişimcilere yeni müşteri ve yeni pazarlar bulmaları noktasında da yardımcı olmak.
aranti Bankası KOBİ Bankacılığı Pazarlama Koordinatörü Esra Kıvrak, “Bugüne kadar finansman, eğitim ve cesaretlendirme noktasında girişimlerimiz oldu. Bundan sonrasında KOBİ’lerimizin işlerine katkı sağlamak için, yeni müşteriler ve yeni pazarlar bulma noktasında banka olarak nasıl destek veririz onun çalışması içindeyiz” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ev sahipliğinde Garanti Bankası ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi işbirliğinde düzenlenen Kadın Girişimci Yönetici Okulu eğitimi sonrasında başarılı olan katılımcıların sertifikaları verildi. Bugüne kadar bin 500’den fazla kişiye ulaşılan projenin 16. durağı Mersin oldu. Yaklaşık 1 ay süren eğitimler sonunda Mersin’de 25’i katılımcı, 48’i başarı belgesi olmak üzere 73 kişiye sertifikaları verildi. Sertifika Töreni’nde konuşan Garanti Bankası KOBİ Bankacılığı Pazarlama Koordinatörü Esra Kıvrak, Türkiye’de kadın girişimci oranının yüzde 8 olduğunu hatırlatarak, “Ka-
MTSO 4
dınlarımızın cesaretlendirilmesi, desteklenmesi ve bu oranın artırılması gerekiyordu. Bu nedenle 10 yıl önce kadın girişimci sayımızı artırma yönünde çalışmalarımıza başladık” dedi. 10 yıl önce yola çıktıklarında 3 temel alan belirlediklerini kaydeden Kıvrak, şunları söyledi: “İlk olarak kadınlarımızın iş kurmak için finansmana ihtiyaçları olduğunu görerek bu alanda destek verdik. İkinci noktada bu finansmanı katkıya çevirecek eğitim ve yol gösterme anlamında KAGİDER ile Kadın Girişimci Buluşmaları’nı gerçekleştirmeye başladık. Son olarak cesarete ihtiyaç olduğunu görerek yine KAGİDER ve Ekonomist Dergisi ile birlikte Türkiye’nin Kadın Girişimci Yarışması’nı başlatarak rol modelleri gösterdik.” Boğaziçi Üniversitesi’nin de katkılarıyla eğitimlere başladıklarını bildiren Kıvrak, bugüne kadar 32 ilde 7 bin kadın girişimci ile sohbet ettiklerini, 1500 civarında kadın girişimciye de eğitim verdiklerini anlattı. Bugüne kadar yaptıkları çalışma-
CMYK
ların analiz sonuçlarına da değinen Kıvrak, “Yaptırdığımız araştırmalarda görüyoruz ki destek verdiğimiz, bizim okulumuzdan mezun kadınlarımızın yüzde 76’sı işlerinde büyüme sağlamış, yüzde 40’ı yeni iş bağlantıları kurmuş. Umarım bu çabalarımız yeni kadın girişimcilerin yolunu aydınlatmaya devam eder” dedi. “Burada verilen bilgilerin iş pratiğine yansıması noktasında katkı sağladığımız umuyorum” diyen Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi Projeler Koordinatörü Dr. Işıl Keskin Şahan ise mezunları eğitim sonrasında da yalnız bırakmadıklarına, düzenledikleri mezunlar buluşması ile yaşadıkları sorunları dinleyip çözüm bulmaya devam ettiklerini anlattı. Tüm girişimcilere başarılar dileyen TOBB Mersin Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp ise başarıya ulaşmanın yüzde 50’sinin cesaretten geçtiğine dikkat çekerek, girişimcilere cesur olmaları, karşılaştıkları zorluklarda yılmamaları tavsiyesinde bulundu.
T
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) düzenlenen toplantı ile Mersin iş dünyasına yeni dönem AB fonları ve KOBİ destekleri tanıtıldı.
oplantıda AB Bakanlığı Proje Uygulama Başkanlığı adına Antalya Temsilciliği AB İşleri Uzmanı Selman Çetin AB Hibe Programları’nı genel hatları ile katılımcılara anlatırken TÜBİTAK AB Çerçeve Programları Müdürlüğü adına Emre Yurttagül, AB Çerçeve Programları Horizon 2020 ile ilgili bilgi verdi. KOSGEB AB Koordinasyon Müdürlüğü AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı KOBİ Uzmanı Beyza Gelmez, İşletmelerin ve KOBİ’lerin Rekabet Edebilirliği Programı’nın detaylarıyla ilgili sunum yaparken, KOSGEB
Mersin İl Müdürü Danyal Peker, KOSGEB KOBİ Destek Programlarının detaylarını açıkladı. Toplantıda Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Uzmanı Ahmet Çağrıcı ise 2014 – 2020 IPARD Programıyla ilgili bilgilendirme yaptı. “Projeler Müdürlüğümüz KOBİ’lerimize her türlü desteği vermekte”
Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, ticari yaşamı KOBİ’lere dayanan bir ekonomide destek fonları, hibe ve destek programları ile alternatif finansman yöntemlerinin KOBİ’lerin gerek ekonomik gerekse tasarladıkları projeleri hayata geçirmeleri için taşıdığı hayati öneme dikkat çekti. Ancak bu destek fonlarının KOBİ’ler tarafından yeterince kullanılmadığını kaydeden Aşut, ağırlıklı olarak kurumsal firmaların bu fonlardan yararlandığını anlattı. “Bu fon mekanizmalarından daha fazla KOBİ’lerimizi faydalandırarak, ülkemiz ekonomi çarkını
daha da hızlandırmamız gerekmektedir” diyen Aşut, bu nedenle MTSO bünyesinde bu konularda KOBİ’lere hizmet veren bir Projeler Müdürlüğü bulunduğuna değindi. “MTSO Proje Müdürlüğümüz, KOBİ’lerimize bilgilendirme, danışmanlık ve yönlendirme konusunda her desteği vermektedir” ifadesini kullanan Aşut sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu noktada bu fonların kullanılma oranının yeterince yüksek olmamasını ben iki nedene bağlıyorum. Birincisi, firmalarımızın bu konuda daha istekli ve araştırmacı olması gerekiyor. Yani bu kültürü, proje kültürünü edinmesi, hatta benimsemesi gerekiyor. İkincisi ise bu fonların iş dünyasına daha yalın anlatılması, prosedürlerin daha basitleştirilmesi eminim ki bu kullanım oranını yükseltecektir.” Sonuç olarak KOBİ’leri bürokrasiye boğmak yerine bu fonların doğru ve etkin kullanımına katkı sağlamak istediklerini vurgulayan Aşut, bu tür tanıtımların artarak devam etmesi gerektiğini söyledi.
5
YIL: 18 | SAYI: 321 | 25 Aralık 2016 - 7 Ocak 2017 | www.mtso.org.tr
MTSO 131. yılını kutladı
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, 131. yıl kutlamalarına Atatürk Anıtı’na çelenk bırakarak başladı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu ve Meclis Üyeleri Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelerek Oda’nın kuruluşunun 131. yılını kutladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile
başlayan törende konuşma yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, son dönemlerde yaşanan terör olaylarına değindi. Ülkenin kritik günlerden geçtiğini vurgulayan Aşut şunları söyledi:
“Siyasi ve ekonomik olarak, en önemlisi de toplumsal huzur ve birlik anlamında her cepheden saldırı altındayız. Son olarak Kayseri’de meydana gelen terör olayı sonunda canlarımızı yitirdik. Tüm
şehitlerimize Allah’tan rahmet, yararlılarımıza acil şifalar diliyoruz. Ancak 131’inci yılımızda, kentimizin ve ülkemizin ekonomik, sosyal ve toplumsal anlamda payandası olan MTSO olarak, Mersin iş dünyası olarak, buradan tüm dünyaya, özellikle de şer güçlere şunu yüksek sesle haykırıyoruz. Odamızın tarihi bir asrı geçmiştir. Millet olarak kurduğumuz devletlerin toplam tarihi binlerce yılı geçmiştir. Milletimizin tarihi ise, insanlık tarihi kadar eskidir, köklüdür. Eğer tarihi insanlık tarihi kadar eski olan bu milleti bombalarla yıldıracağınızı, terörle bu ülkeyi parçalayabileceğinizi, şeytani planlarla, darbelerle bu bayrağı indirebileceğinizi ve milletimizin kardeşliğine engel olabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, aldanıyorsunuz.” Şer güçlerine seslenerek, “Siz terörü destekledikçe, biz birbirimize daha çok kenetleniyoruz” diyen Aşut, “131 yılı arkasına bırakan bir camia olarak işte buradayız. Terörden, bombalardan korkmadan üretmeye, iş ve aş vermeye, ülkenin zenginliği olmaya devam edeceğiz” dedi. Yaratılan korku dünyasına esir olmadan yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceklerini vurgulayan Aşut, projelere kaldıkları yerden devam edip, siyaset üstü bir duruşla sanal kavgalara girmeden, bölmeden, ayrıştırmadan, kenti ve insanları kucaklamaya devam
edeceklerini anlattı. “Kentin huzur ve zenginliğine katkı koymaya devam edeceğiz”
Mersin iş dünyasının devletinin ve milletinin yanında olmayı sürdüreceğini kaydeden Şerafettin Aşut, “Yorulmadan, küsmeden, şikayet etmeden oturduğumuz makamların hakkını vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. “131 yıllık bir Ticaret ve Sanayi Odası’nın Yönetim Kurulu Başkanı olarak tüm Mersinlilerin, Mersin iş dünyamızın bilmesini ve inanmasını istediğim bir şey var” diyen Başkan Aşut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin ve Mersin’in yarını bugününden daha parlak olacak, daha zengin olacak, daha huzurlu, daha mutlu olacaktır. Bizler, 131 yıllık bir çınara ve aziz mille-
timize layık olma duygusu ve sorumluluğu ile çalışmaya devam edeceğiz. Bu anlamda; Kentimizin bu köklü kurumunu, dünden bugüne taşıyan herkese teşekkür ediyoruz. MTSO, kentin birliğine, dirliğine, huzur ve zenginliğine katkı koymaya devam edecektir. Çünkü Mersin ve Mersinliler bunlara layıktır. Ülkemiz ve milletimiz buna layıktır. 131’inci yılımız kutlu olsun.” MTSO’nun bir parçası olmaktan, kente ve ülkeye, millete hizmet etmekten onur duyduğunu dile getiren Aşut, tüm bu hizmetlerin MTSO Meclis Üyeleri, Yönetim Kurulu Üyeleri, Komite Üyeleri ve Oda personeli ile birlikte gerçekleştirildiğine dikkat çekerek, emeği geçenlere teşekkür etti. Tören, 131’inci yıl anısına çekilen toplu fotoğraf ile sona erdi.
Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Doğan Hızlan’ın lup gidecektir. Ancak bu yaptığınız hizmet tarihe yazılacaktır. Çok kıymetli bir çalışmaya imza atıyorsunuz” ifadelerini kullandı. Cengiz: “Hızlan’ın yazılarının temelinde sevgi var”
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) öncü girişimleriyle kent adına verilen Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Yazar ve Sanat Eleştirmeni Doğan Hızlan oldu. ‘Edebiyat’ın Cumhurbaşkanı’ olarak tanımlanan Hızlan, ödülünü almasının ardından, “Hatırlanmak, unutmamak, ödüllendirilmek çok güzel. Arkadaşlarım beni öyle anlattı ki bundan sonraki yazacaklarımda beni önemli bir sorumluluğa sürüklediler” dedi. Mersin, sanata ve sanatçıya desteğini sürdürüyor. Türkiye’nin kent adına verilen ilk ve tek Edebiyat Ödülü olma özelliği taşıyan Kent Edebiyat Ödül Töreni’nin 10’uncusu düzenlendi. Sina Akyol, Celal Soycan, Ogün Kaymak, Metin Cengiz
ve Cemal Sakallı’dan oluşan seçici kurul, bu yılın ödülünü; eserlerinde güncel, kültürel değerleri kavramayı öne aldığı, eleştiri yazılarında her kesimden okura ulaşıp açık şefkatli bir dil kullandığı, yenliğe açık tavrıyla ekol haline geldiği, hayatın canlı ritmine sanatı katabildiği, yeni olanın değerini, eski unutulmuş olanla bağlantı kurarak işaretlediği, edebi hafızayı güncellediği gerekçesiyle Doğan Hızlan’a verdi. Törende Seçici Kurul adına söz alan Celal Soycan, “10. Yılın ödülü anlamlı bir büyüğümüzle buluştu. Edebiyatın Cumhurbaşkanı Doğan Hızlan, bu ödülü kabul etmekle bizi, edebiyatı, ödülümüzü ve Mersinimizi onurlandırdı” dedi. Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün
Türkiye’de kent adına verilen ilk ve tek edebiyat ödülü olduğunu hatırlatan Soycan, şunları söyledi: “Bu, Mersin kentine yakışır bir ödül. Çünkü Mersin’in geleneğinde edebiyat var. Biz Mersin’de hem konuşur hem de birbirimizi dinleriz. Bu birçok bölgede olmayan bir özellik. Çünkü birçok yer dinlemeyi bilmez, yalnızca konuşur. Edebiyat ise dinleme bilimidir. Dinlemek edebiyatta çok önemlidir. Bir kitap okurken birisiyle konuşur gibi konuşamazsınız, susmak zorundasınız. Susup dinleyerek kendimizi anlarız. Bu nedenle Mersin ve edebiyat özdeş kavramlardır.” MTSO’nun çok güzel hizmetler yaptığını vurgulayan Soycan, “Hizmetlerinizin hepsi gün gelip unutu-
Doğan Hızlan’ın sanat eleştirmeni yönünü anlatan Yazar, Şair Metin Cengiz ise, “Eleştirmenlerden tüm yazarlar çekinir çünkü eleştirinin yüzü soğuktur. Doğan Bey ise kriterleri öyle güzel kullanır ki kimin üzerine yazıyorsa adeta kucaklar. O yazılarda edebiyat ve sanata olan sevgisini görmemek mümkün değil” diye konuştu. Hızlan’ın yargılarını incitmeden söylediğini vurgulayan Cengiz, “Doğan Bey’in eleştiri anlayışında sevginin hakim olduğunu görüyoruz” dedi. Hızlan’ın yalnızca yazılarda hüküm vermediğine, yazarı kucakladığına dikkat çeken Cengiz, yazarın özelliklerini tanıtarak, yazarın tanınmasına da katkı sağladığını söyledi. Son olarak Hızlan’ı ‘Bir kültür adamı’ olarak nitelendiren Cengiz, “Yabancı ülkelerde hem kitapları hem kültürümüzü tanıtır” diye konuştu.
CMYK
Ödülün bu yılki sahibi Doğan Hızlan ise konuşmasına, “Hatırlanmak, unutmamak, ödüllendirilmek çok güzel. Üstelik benim için daha da güzel ve özel çünkü ben daima jürilerde bulundum. Hep ödül vermeye alıştım. Ödül alınca şaşırıyorum ve tuhaf geliyor. Bu nedenle bugün tuhaf bir duygu yaşıyorum” diyerek başladı. Türkçe’nin önemine değinip Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ‘Türkçem Benim Ses Bayrağımdır’ sözünü hatırlatan Hızlan, “Dil, tüm ülkeler için çok önemli. Dilin önemini biz sadece kendi ülkemizde hissetmiyoruz. Başka yerde o dili kullananların da o dille hitap edildiğini, o dille konuşulduğunda bize ne kadar değer ve önem verdiklerini görüyorsunuz. Bu nedenle önemsiyorum” dedi.
sefede, sanatta, bilimde ilerlemek istiyorsak, önce dilimize, önce hazinemiz olan kelime köklerimize sahip çıkmalıyız.” Bugüne kadar ödül verilirken gözetilen ana kriterin Türk diline ve dolayısıyla düşünce üretme gücüne yapılan kaktı olduğunu vurgulayan Aşut, “Ülkemizin; Dünya, üçüncü bin yıla girerken, hak ettiği noktada olmamasının nedenlerini sadece ihracatta, üretimde, teknolojik gelişmede veya ekonomik faaliyetlerde arayanların aslına tüm bu geri kalmışlıkların nedenlerinin temelinde bulunan ve düşünce üretme becerimizin kaynağı olan ‘dilimize’ ne kadar sahip çıktığımıza bakmaları gerekir” dedi. “Başka ağacın meyvelerini kendi ağacınıza takarak meyve ağacı yaratamazsınız” diyen Aşut, “Kendi dil ağacımıza sahip çıkmak zorundayız. Kendi düşüncelerimizi üretebilmemizin tek yolu budur” ifadelerini kullandı. Hızlan: “Ödül devamlılık gösterince etkinliği de artıyor”
Bir kentin edebiyat ödülünün olmasının önemini de vurgulayan Hızlan, artık kentlerin yalnızca ekonomik, siyasal, toplumsal başarılarıyla anılmadığını, sanatlarıyla da anıldıklarını söyledi. Özellikle de bir ödülün 10 yıldır devam ediyor olmasının o ödülün etkinliğini ve yaygınlığını artırdığını kaydeden Hızlan, “Bugün benimle ilgili yapılan değerlendirmeler çok önemliydi. Bana önemli sorumluluklar da yükledi. Bundan sonra yazacaklarımda hep bugün söylenenler aklıma gelecek ve daha dikkatli yazıp, bunları hak etmeye çalışacağım” ifadelerini kullandı. Bugüne Kadar Mersin Kenti Edebiyat Ödülünü alan kişilerin isimleri ise şöyle: 2007 yılında Nezihe Meriç, 2008’de Tahsin Yücel, 2009’da Osman Şahin, 2010’da Latife Tekin, 2011’de Leyla Erbil, 2012’de Ahmet Oktay, 2013’te Demir Özlü, 2014’te Metin Cengiz, 2015’te Cevat Çapan ve 2016’da Doğan Hızlan.
Akyol: “Gazete yazıları köşesinin sınırlarını aşar”
Yazar Sina Akyol ise Hızlan’ın gazeteci kimliğini anlattı. Hızlan’ın gazetedeki köşe yazılarının köşesinin sınırlarını aştığını kaydeden Akyol, daha çok eğitici, gazete okuma kültürü, sanatı, edebiyatı sevdirme misyonu ile yazılan yazılar olduğunu söyledi. Akyol sözlerini, “Doğan Hızlan’ın bizlere pek çok şey öğrettiğini söyleyebilirim. Şahsım ve kuşağım adına kendisine çok teşekkür ediyorum” diyerek tamamladı. Aşut: “Hızlan’a ödül verilme gerekçesi Türkçemize yaptığı katkıdır”
Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün Mersin’in kültürel anlamda tanıtımının yanı sıra, hayatını edebiyata adayanların emeklerine saygı amacıyla başlatıldığını hatırlatan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise konuşmasında şunları söyledi: “Amacımız sembolik bir ödül vermek değil. Aksine bu değerli ustalara, ‘Sizi izliyoruz, okuyoruz ve söylediklerinize kulak veriyoruz’ mesajını vermektir. Sanırım ustalarımıza verdiğimiz bu mesaj, ödülün çok çok üzerinde bir anlam ifade edecektir.” Ardından Doğan Hızlan’ı tanımlayan ve ödülün verilme gerekçesini yorumlayan Aşut şu ifadelere yer verdi: “Bana göre Sayın Hızlan’a ödül verilme gerekçesi kendisinin bizi bilgiyle, evrensel değerlerle bu-
MTSO 5
luşturması ve dünya insanı olma kültürünü oluşturmasıdır. Belki de daha önemlisi, varlık sebebimiz olan Türkçemize yaptığı katkıdır. Kendisinin Türk Dil Kurumu’nda yıllarca yaptığı görev, onun bu çabasının göstergesidir. Her millet kendi dil kökleri ile düşünür, kendi olgularını anlatmak için yarattığı kendi kelimeleriyle düşünce üretir. Başka milletlerle etkileşimlerin sonucunda her dil birbirinden etkilenir. Bu gayet doğaldır. Ancak, bu etkileşim, kendi dilinin yok olması seviyesine kadar gelirse büyük sorunlar ortaya çıkar. Kendinize ait olmayan bir kelime ile düşünemezsiniz. Eğer düşünce üretemezseniz, felsefede, sanatta, bilimde, hatta inanç dünyanızda bile gelişme gösteremezsiniz. Bu anlamda, fel-
6
YIL: 18 | SAYI: 321 | 25 Aralık 2016 - 7 Ocak 2017 | www.mtso.org.tr
Balkanlar’daki en büyük ticari ortak:
Türkiye ile Romanya arasında kökleri tarihe dayanan güçlü siyasi, ekonomik, kültürel ve insani bağlar bulunur. Türkiye ile Romanya arasındaki ilişkiler üst düzeyde var olan yakın diyalog ve dostluk ilişkileri çerçevesinde devam eder.
T
ürkiye ve Romanya Balkanlar’da birbirlerinin en büyük ticaret ortağıdır. Tekstil, demir-çelik, kara taşıtları, enerji üreten makine ve cihazlar, metal cevherleri, demir-çelik, ham petrol ürünleri, kara taşıtları ticarete konu olan önemli ürünlerdir. Türkiye’nin 2015’te Romanya’ya ihracatı 2,8 milyar dolar iken, Romanya’dan ithalatı 2,6 milyar dolar seviyesinde kalmıştır. Dış ticaret fazlası verilen ülke ile toplam ikili ticaret hacmi 5,4 milyar dolardır. Dış ticaret fazlasına rağmen bu rakam, 2014’e kıyasla ikili ticaret hacminde yüzde 15’lik bir düşüşe denk gelir. Ancak ikili ticaret hacminin 10 milyar dolara yükseltilmesi ortak hedeftir. Romanya’daki Türk yatırımları, üçüncü ülkeler üzerinden gelenlerle beraber toplam 6 milyar dolara ulaşmıştır. Hâlihazırda Romanya’da 7 bin civarında Türk firması aktif olarak faaliyet gösterir. Romanya’da ayrıca çok sayıda şubeye sahip iki Türk bankası (Credit Europe ve Garanti Bankası) bulunur.
Romanya’da bugüne kadar 90 Türk müteahhitlik firmasınca yaklaşık 6,2 milyar dolar tutarında proje gerçekleştirilmiş olup geçen yıl Türkiye’yi 440 bin Romen turistin ziyaret ettiği söylenebilir. Coğrafi konum Asya, Avrupa ve Ortadoğu’nun kavşak noktasında, Tuna Nehri ve Karadeniz yakınlarında yer alan Romanya, coğrafi yerleşim açısından oldukça stratejik bir konuma sahiptir. Büyük bir ekonomik potansiyeli elinde bulunduran ülke, gelişmiş sanayii ve tarım alanlarının yanı sıra zengin doğal kaynakları açısından da oldukça şanslıdır. 19,7 milyonluk nüfusu ve 238 bin 391 kilometrekarelik yüzölçümü ile Avrupa’nın güney doğusunda yer alan Romanya, Bulgaristan (608 km), Ma-
MTSO 6
caristan (443 km), Moldova (450 km), Sırbistan (476 km) ve Ukrayna (531 km) ile sınıra sahiptir. Başkenti Bükreş olan ülkenin diğer önemli şehirleri Köstence, Yaş, Timisoara, Cluj-Napoca, Galati, Braşov ve Craiova’dır. Nüfus ve işgücü yapısı 1990 yılından beri, gerek dışarıya göç, gerekse artan ölüm ve azalan doğum oranları nedeniyle, Romanya’nın nüfusu sürekli azalmıştır. 1990 yılında 23,21 milyon kişi olan ülke nüfusu, 2015 yılında 19,9 milyon kişiye kadar düşmüştür. Ülkenin nüfus azalışında doğal sebeplerin yanı sıra göç de önemli bir faktörü oluşturur. Nüfusun azalmış olmasına, yurtdışına çalışmaya gidenlerin önemli ölçüde sebep olduğu tahmin edilmektedir. Diğer taraftan Uluslararası Göç Örgütü, yurtdışında çalışmakta olan Romen sayısını 2 milyon kişi olarak belirtmektedir ki bu rakam da yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 10’luk kısmına
karşılık gelir. 1990’lı yıllarda başlayan dış göçün başlangıçtaki hedef ülkeleri Yugoslavya ve Polonya gibi Doğu Avrupa ülkeleriyken bugün Almanya, İtalya, İspanya gibi Batı Avrupa ülkeleri ve İsrail en fazla tercih edilen yabancı ülkeler haline gelmiştir.Ülkenin nüfusunun yüzde 89,5’i Romenlerden oluşmaktadır. Ülkede resmi olarak Macarlar (yüzde 6,6), Çingeneler (yüzde 2,5) ve Almanlar (yüzde 0,5) da dahil olmak üzere 13 azınlık grubu mevcuttur. Romanya halkının yaklaşık yüzde 96’sı okur-yazardır. Nüfusun ortalama yaşı 39,7 olan Romanya, Batı Avrupa ülkelerine göre daha genç bir nüfusa sahiptir. Bununla beraber, azalan doğum oranı, bu durumun değişeceğine ve gelecek 10 yılın sonuna doğru, ülkedeki yaşlı nüfusun çalışma yaşındaki nüfusa
CMYK
bağımlılık oranının yükseleceğine işaret etmektedir. Ülkede 14 yaş altı nüfusta azalma gözlenirken, 65 yaş üstü nüfus ise artmaktadır. Bu durumun, emeklilik, sosyal sigorta ve sağlık sistemi üzerinde bir baskı oluşturması beklenmektedir. Komünist sistemin yıkılmasının ardından, ülkenin işgücü yapısı ve büyüklüğü de önemli ölçüde değişiklik göstermiştir. Özellikle 1990’lı yıllarda kayıt dışı ekonominin büyümesi ile işgücü ile ilgili güncel ve doğru bilgi temin etmek ve bu bilgileri yorumlamak zorlaşmıştır. Ülkede kayıtlı işsizlik Aralık 1999’da en yüksek seviyeye çıkarak toplam işgücünün yüzde 11,8’i düzeyine ulaştıktan sonra 2014 yılı itibariyle yüzde 6,8 düzeyine kadar gerilemiştir. İşsizler, emekliler, kırsal kesimde çalışan ücretliler, düşük ücretli işler de çalışıp büyük kentlerde yaşayan büyük aileler ile Moldova sınırındaki bölgelerde ve daha az gelişmiş olan kuzeydoğu bölgelerinde yaşayan kesimler, ülkede yoksulluktan en fazla zarar gören nüfusu oluşturmaktadır.
Önümüzdeki dönemde diğer AB ülkelerine yönelik göçün tahmin edilememesi işgücü ile ilgili olarak belirsizlik yaratmaktadır. 2014 yılı itibariyle diğer AB ülkeleri tarafından Rumen işgücüne yönelik uygulanan geçici kısıtlamaların sona ermesi de ülkeden kalifiye işgücünün göçünü artıracak unsurlardan biridir. Ekonomik yapı Avrupa’nın güney doğusunda yer alan ve Polonya’nın ardından Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük ikinci pazarı durumunda olan Romanya’da, sanayileşme sürecine girilmesiyle birlikte güçlü bir kırsal göç gerçekleşmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan ağır yaralarla çıkan Romanya, ekonomisini kalkındırmak için büyük bir mücadele dönemi-
ne girmiştir. Aralık 1989 Devrimi’nden sonra serbest piyasa sistemine adapte olmaya başlayan Romanya, iktisadi gelişme amacıyla dış ticarete önem vermiştir. Ayrıca, yine bu amaçla pek çok reformlar yapılmıştır.Kısa sürede hisselerinin çoğu devlet kontrolü altında bulunan bütün kuruluşların hızlı ve şeffaf bir biçimde özelleştirilmesi ve vatandaşların hayat standardının yükseltilmesi yönünde politikalar uygulamaya konulmuştur. Bu reformlar özellikle, IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği gibi uluslararası oluşumlar tarafından desteklenmiştir. Bu önemli gelişmelerle beraber 1 Ocak 2007 itibarıyla ülkenin Avrupa Birliği tam üyesi olması, Romanya’yı Avrupa’nın cazip ülkelerinden biri haline getirmiştir. Ülke ekonomisinin karşı karşıya olduğu çeşitli problemler bulunmaktadır. Ülkede kayıt dışı ekonomimin büyük olması, vergi sistemine düşük oranda katkı sağlayabilen kırsal nüfusun yüksek olması, vergilerin düzenli olarak toplanamaması gibi sorunlardan dolayı vergi gelirleri yeterli düzeye ulaşamamaktadır. Bu nedenle eğitim, sağlık, refah, altyapı ve güvenlik harcamaları yeterli düzeyde gerçekleştirilememektedir. Romanya Doğu Avrupa ülkeleri arasında en düşük kişi başı gelire, çevre standartları açısından en düşük seviyeye, en yüksek ödenmemiş vergi borçlarına ve en düşük eğitim harcamasına sahiptir. Ülkenin Euro Bölgesi ile kurmuş olduğu sıkı ticari ve mali bağlar, ekonomisini bu bölgedeki gelişmelere karşı riskli hale getirmektedir. 2015 yılında tarımın GSYİH’daki payı yüzde 0,5, sanayinin yüzde 36,2 ve hizmetlerin yüzde 60,4 olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılında Romanya’da gerçekleşen doğrudan yabancı yatırım miktarı 3,9 milyar dolar iken söz konusu yıl itibariyle ülkedeki toplam doğrudan yatırım stoğu miktarı 72,2 milyar dolardır.
dünyasının uyguladığı standartlar uygulanır. Bununla beraber, Batı Avrupalı işadamlarından farklı olarak Romenler dakikliğe çok büyük önem verir. Romenler sıcakkanlı insanlardır. Yabancıları oldukça iyi karşılarlar. Tanışmalarda tokalaşılır ve ziyarete gidildiğinde normal nezaket kuralları uygulanır. Toplantılarda kartvizit bulundurmak ve tanışılan kişilere vermek önemlidir. Para kullanımı 1889/2005 sayılı AB Yönetmeliği çerçevesinde çıkartılan 195/2008 sayılı Kararname uyarınca, AB ülkelerine (Romanya dahil) giriş ve çıkışlar esnasında 10 bin euroyu aşan miktardaki her türlü nakit para ve anılan kararnamenin 1.maddesi uyarınca nakit para olarak kabul edilen çek, senet gibi kıymetli evrakın Gümrük İdaresi’ne bildirilmesi gerekmekte olup, söz konusu bildirim yapılmadığı takdirde, kontrollerde tespit edilen nakit para/kıymetli evrakın değerinin 10 bin euroyu aşan kısmının yüzde 40’ına kadar varan miktarlarda cezai müeyyidenin, ayrıca nakit para/ kıymetli evraka el konulması söz konusu olmaktadır. Bu çerçevede, ağır cezai müeyyidelerle karşılaşılmaması bakımından Romanya’ya (ve diğer AB ülkelerine) yapılacak seyahatlerde ve AB ülkelerinden ayrılırken kişinin yanında bulundurduğu nakit para ve kıymetli evrakla (başkasına devredilmesi önünde bir kısıtlama olmayan nama yazılı çekler dahil) ilgili beyan yükümlülüklerine riayet etme konusunda azami hassasiyet göstermesi yararlı olacaktır. Resmi tatiller ve çalışma saatleri • 1-2 Ocak (Yeni Yıl) • 6 Ocak (Ortadoks takviminde Paskalya) • 1 Mayıs (İşçi Bayramı) • 1 Aralık (Romanya Ulusal Günü) • 25-26 Aralık (Noel)
Kullanılan lisan Romanya’da resmi dil Romence’dir Romence’de Latin alfabesi kullanılır. Bunun yanı sıra, ülkede başta İngilizce olmak üzere Fransızca ve Almanca da yaygın şekilde konuşulur. Ulaşım Türkiye ile Romanya arasında THY ve Romanya Havayolu şirketi TAROM uçak seferleri düzenlemektedir. Ülkeye denizyolu ile yolcu taşımacılığı pek bulunmaz. Mevcut Ro-Ro taşımacılığı ise, talep yetersizliğinden dolayı fazla kullanılmamaktadır.
mesi halinde trafik kurallarına çok dikkatle uyulması gerekir. Bükreş’te, büyük otellerin Otopeni Havaalanı’na otobüs hizmetleri vardır. Ayrıca havaalanında araba kiralama şirketleri de bulunur. Ayrıca Otopeni Havaalanı’ndan şehir merkezine sürekli servis bulunmaktadır. Romanya’da çok iyi hizmet veren uluslararası ve yerli bir raylı sistem vardır. Günlük çalışan Wiener-Waltzer Ekspresi ile Viyana’dan Bükreş’e 20 saatte ulaşmak mümkündür. Haberleşme Ülkenin yerel telefon servisleri otomatik ve oldukça güvenilirdir. Uluslararası telefon ve telgraf bağlantıları genellikle iyidir. Romanya’nın uluslararası telefon kodu 0040’tır. Ülke içinde alan kodları bulunur. Bükreş alan kodu 21, Köstence alan kodu 241’dir. Mobil telefon kullanımı çok yaygındır. Büyük postanelerden ve otellerden faks göndermek mümkündür. İnternet ve e-mail yaygın kullanılmakta ve çok sayıda İnternet Café bulunmaktadır. Buralarda saati yaklaşık 1 dolara internet hizmetlerinden faydalanmak mümkündür. Ayrıca ülkede büyük kargo şirketlerinin temsilcilikleri vardır. Yerel saat Romanya, Greenwich’e göre 2 saat ileridedir. (GMT+2 saat) Barınma Romanya’da çok çeşitli oteller bulunmaktadır. Otel fiyatları 50 dolardan başlayarak 250-300 dolara kadar çıkar. Ayrıca uzun dönemli kalınacak yerler de mevcuttur. Kalacak yer bulmak için uluslararası seyahat acenteleriyle doğrudan temasa geçilebilir. Önde gelen otellerde faks, teleks ve uluslararası telefon servisleri mevcuttur. Yatak, yemek ve diğer hizmet bedelleri yerel para ile yerel paraya çevrilebilen
herhangi bir para birimiyle, seyahat çekleriyle ve kredi katlarıyla ödenebilir. Nakit Amerikan Doları ve Euro, kolaylıkla değiştirilebilir olduğu için yaygın bir ödeme aracıdır. Sağlık Romanya’da tıbbi bakım hala batı standartlarının altındadır. Bununla beraber özel klinikler mevcuttur. İklim İklim Avrupa’nın kıtasal özelliklerini yansıtır. Yazlar sıcak ve kışlar soğuktur. Özellikle dağlarda kar yağışı yoğunken
Dış ticaret Romanya’nın 2015 yılı ihracatı 60 milyar 606 milyon dolar olup ithalatı ise 69 milyar 848 milyon dolardır. İhracat yaptığı başlıca ülkeler Almanya, İtalya, Fransa, Macaristan ve İngiltere, ithalat yaptığı başlıca ülkeler ise Almanya, İtalya, Macaristan, Fransa ve Polonya’dır. Türkiye ise en çok ithalat yaptığı ülkeler arasında 9’uncu sıradadır. Türkiye ile dış ticaret İkili Ticaret Rakamları Türkiye’den ihraç edilen başlıca ürünler arasında tekstil, demir-çelik, kara taşıtları, enerji üreten makine ve cihazlar gelirken ithal edilen ürünlerin önde gelenleri metal cevherleri, demir-çelik, ham petrol ürünleri ve kara taşıtlarıdır. İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Ticareti etkileyen kültürel faktörler Romanya’da iş ilişkilerini belirleyen özel bir takım gelenekler yoktur. Batı iş
Ankara-Bükreş arası demiryolu seyahati 33 saat sürmektedir. Romanya içinde geceleri tren yolculuğu pek güvenli olmamakla beraber, Ankara-Bükreş hattında herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmamaktadır. Ülkeye karayolu ile gidişte, Bulgaristan sınırında transit geçiş vizesi almak mümkündür. Romanya’nın ulusal havayolları şirketi olan Tarom, Romanya, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’nın önde gelen merkezlerine hizmet eder. Ülkedeki tüm şehir ve kasabalarda havayolu servisleri bulunur. Ülke içinde otomobil ile seyahat edil-
ülkenin güney kesimleri nispeten ılıktır. En sıcak ay Temmuz (ortalama 16-30 derece), en soğuk ay ise Ocak’tır (ortalama eksi 7-1 derece). Buna karşılık en az yağış alan ay Şubat, en fazla yağış alan ay ise Haziran ayıdır. Güvenlik Güvenlik konusunda, sokaklarda hırsızlık ve kapkaççılık yaygın olmakla beraber, fiziki şiddet yok denecek kadar azdır. Ayrıca, ülkede geceleri sokaklar güvenlidir. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı
7
YIL: 18 | SAYI: 321 | 25 Aralık 2016 - 7 Ocak 2017 | www.mtso.org.tr
Selami ARICI
15 No’lu Mühendislik, Mimarlık Meslek Komitesi Başkanı
Eğer Mersin’de yüksek yapı yönetmeliği çıkarmayacaksak dikey yaşamaktan vazgeçip yatay yaşamalıyız. Aksi halde sorun yaşanması kaçınılmaz olur.
Mersin, Yüksek Yapı Yönetmeliği bekliyor M
ersin’de giderek artan yüksek katlı binaların ardından sektör temsilcileri daha sağlıklı binalar üretilmesi adına kentte Yüksek Yapı Yönetmeliği hazırlanmasını bekliyor. Yönetmelik ile yüksek yapılara standart getirilmemesi halinde inşaatlardaki risklerin artacağı görüşünde birleşen sektör temsilcileri, belli bir gelire sahip her kesin yüksek katlı inşaat yapmasının önüne geçilmesini istiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 15 No’lu Mühendislik, Mimarlık Meslek Komitesi Başkanı Selami Arıcı, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak Yüksek Yapı Yönetmeliği’ne değinen Arıcı, Mersin’de son dönemlerde 20-30 kat ve üzeri inşaatların artmasına rağmen, yüksek katlı inşaatlara yönelik bir yönetmelik bulunmadığını söyledi. Büyükşehir Belediyesi’nden bu konuda daha hızlı bir çalışma beklediklerini, bu binaların ciddi riskler taşıdığını anlatan Arıcı, hiçbir tecrübeye sahip olmayan kişilerin 30 katlı bina yapması önünde hiçbir engel bulunmadığını, mevcut durumda finansal gücünün bulunmasının yeterli şart olduğunu söyledi. Böyle bir binada asansörden elektrik tesisatına kadar her noktada teknik çalışma yapılması gerektiğini, bunun da belli bir bilgi birikimi gerektirdiğini vurgulayan Arıcı şöyle konuştu: “Örneğin 30 katlı bir binada asansörler çok önemli. Atık su tesisatları, elektrik tesisatları çok önemli. Mutlaka tesisat katları oluşturmak gerekiyor. Bu nedenle Yüksek Yapı Yönetmeliği olmadan bu binaların projelendirilmesi tehlikelere açık bir durum doğruyor. Hatta yalnızca müteahhitte değil,
bu binaları denetleyecek yapı denetim firmalarında da en az 5 yıl tecrübesi aranmalıdır. Aksi halde yapılan denetimlerden de istenen sonuçları alamayız. Eğer bunları yapmayacaksak Mersin’de dikey yaşamaktan vazgeçip yatay yaşamalıyız ki sorun da olmasın.” “Yapı denetimi gözden geçirilmeli”
Yapı Denetim Sistemi’ni de değerlendirerek yapı denetiminin sektör adına çok önemli bir adım olduğunu ancak hatalı doğması nedeniyle sıkıntılar yaşandığını anlatan Selami Arıcı, bu sistemde de değişikliğe gidilmesi gerektiğini anlattı. Sistem gereği yapı denetim firmalarının ücretlerini denetimini yapacakları müteahhitlerden aldığını hatırlatan Arıcı, “Burada etik olmayan bir durum var. Para aldığınız kişiyi sağlıklı denetlemekte zorlanırsınız” dedi. Müteahhitlerin çalışacakları yapı denetim firmasını seçmek yerine bir havuz oluşturulup bu havuzdan atama yapılmasının daha sağlıklı olabileceğini kaydeden Arıcı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da denetimlerini artırması gerektiğini söyledi. Yine bu sektörde ikinci bir sıkıntının ise yapı denetim firmalarında çalışan personel noktasında yaşandığına değinen Arıcı, “Teknik personelin kendisi yerine diploması çalıştırılıyor. Diplomada yazan isim ile çalışan kişi birbirini tutmuyor” dedi. Ya da tecrübesi bulunmayan yeni mezun inşaat mühendisi, mimar ya da tekniker çalışmasının da sağlıklı bir denetim açısından uygun olmadığına değinen Arıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapı denetim firmalarının sorumluluğunun daha ağır olması gerekiyor ki daha sağlıklı denetimler yapılabilsin. Çok sayıda yapı denetim firması açılmasının önüne geçilebilsin. Sektörde çok sayıda firma olunca ciddi ıskontolar yapılıyor, işin kalitesi de düşebiliyor. Bu iş bir standarda bağlanmalı. Kağıt üzerinde sonuçlar alınmaya çalışılıyor ancak uygulama zayıflıyor.” “Müteahhitlik standarda bağlanmalı”
Müteahhitlik mesleğini de değerlendiren Selami Arıcı, bu mesleğe de standartlar getirilmesi gerektiğini söyledi. Tehlikeli binaların can güvenliğini riske soktuğunu hatırlatarak, bu mesleğin önemine dikkat çeken Arıcı, şöyle konuştu: “İnsanların hayatı söz konusu olmasına rağmen 1500-1600 TL harç yatıran herkes müteahhitlik belgesi alabiliyor. Bunun önüne geçilmeli ve belli bir standart oluşturulmalı. İnşaat sektöründe bir bilgi birikimi olmadan müteahhitlik yapılmamalı. Tecrübe sahibi oldukça da yaptığı inşaatlarda tecrübesine göre kademeli olarak yüksek katlı inşaatlara geçiş yapabilmeli. Örneğin daha önce hiç tecrübesi olmayan bir kişi ilk inşaatında 15 katlı bina yapamamalı. Aksi halde bu cinayete zemin hazırlamaktan farksız olur. İlk kez vergi mükellefi olmuş bir kişinin 7-8 katın üzerinde bina yapmasına izin verilmemeli. İş bitirmelerine bağlı olarak kat sayısında artış yapılmalı. Eğer bir tecrübesi yoksa yanına inşaat mühendisi ya da mimar alarak ortak bir çalışma yapılabilmeli.”
“Genel iskan alınmadan yeni ruhsat verilmemeli”
Öte yandan müteahhitlerin bitirdikleri binaya genel iskan almadan yeni ruhsat verilmemesi gerektiğine de değinen Selami Arıcı, “Bir bakıyorsunuz müteahhit 30 tane inşaat yapmış ama bunun 25 tanesinin yapı kullanma izni yok. Bu sorun giderilmezse son kullanıcı olan evsahipleri mağdur olur çünkü, müteahhit bu yapı kullanma iznini almazsa binanın kullanıcısı alamaz. Getirilecek bir standart ile halkın mağduriyetinin de önüne geçilmiş olur” değerlendirmesini yaptı. İnşaatların yüzde 80’i tamamlandığında elektrik ve su aboneliğine izin verildiğini hatırlatan Arıcı, bu oranın da yüzde 95’lere çekilmesi halinde genel iskan alımının artacağına inandığını anlattı. MTSO 15 No’lu Meslek Komitesi olarak 300 civarında üyeleri bulunduğunu dile getiren Arıcı, bu üyelerin büyük bölümünün üniversite mezunu, teknik insanlar olduğunu anlattı. Eğitim düzeyi yüksek bir komite olarak eğitime büyük önem verdiklerini ve bu konuda da değerlendirme yapmak istediğini belirten Arıcı sözlerini şöyle tamamladı: “Mesleki eğitim çok önemli. Ülkemizde birçok üniversite var ancak bu üniversitelerin en az yüzde 70’inde profesör ya da doçent yok. İnşaat mühendisliği ile ilgili istatistiklere baktığınızda 800 kişiye bir inşaat mühendisi düşüyor. Bu kadar çok mezuna ihtiyacımızın olup olmadığını gözden geçirmemiz gerekiyor. Kontenjan sınırlamaları getirilerek eğitim alanlarında da planlama yapılmalı. Herkesi üniversite mezunu yapmak zorunda değiliz. Önemli olan konusuna vakıf, yeterli sayıda mezun verebilmek. Maalesef teknik bilgisi son derece eksik mühendis, mimar ve teknik elemanlar yetişiyor. Bu sorunun da önüne geçilmeli.”
Uluslararası taşımacılar Avrupa’da sıkıntı yaşıyor M
ersin’den Avrupa’ya taşıma yapan uluslararası nakliye firmaları Kapıkule Sınır Kapısı’ndaki uzun bekleme sürelerinden şikayetçi. Son dönemlerde Avrupa’ya açılan sınır kapısında bekleme sürelerinin ortalama üç güne dayandığını anlatan sektör temsilcileri, bozulabilir gıda ürünleri taşımaları nedeniyle bu sorunun aşılmasını bekliyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Hasan Büyük, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak Avrupa taşımalarına değinen Büyük, son dönemlerde bu alanda yaşanan sıkıntıları anlattı. Ortadoğu’ya açılan Habur Sınır Kapısı’nın ardından Avrupa taşımalarında da bekleme sürelerinin arttığını kaydeden Büyük, özellikle Bulgaristan ve Romanya’ya geçişlerde zorlanmaya başladıklarını bildirdi. Bu bölgelerde işlemlerin çok yavaş ilerlediğini ve kontrollerin arttığını vurgulayan Büyük, “Örneğin, Avrupa’ya çalışan şoförlerimiz için çalışma ve dinlenme saatleri kurala bağlanmış durumda. Kapılardaki belge kontrolleri sırasında yaşanan uzun bekleme süreleri çalıştıkları saat diliminde gösterilmesi nedeniyle kapıyı geçmeyi başarmış olsalar dahi dinlenme saatlerinin başladığı gerekçesiyle ya geçişlere izin verilmiyor ya da çok yüksek rakamlarla cezalar kesiliyor. Bu durum önemli bir sorun oluşturmaya başladı” diye konuştu. Özellikle son dönemlerde kontrollerde Almanya ve Macaristan’ın çok daha titiz davranmaya başladığını anlatan Büyük, şunları söyledi: “Bu durum bizim kadar ihracat-
MTSO 7
çı açısından da olumsuz sonuçlar doğuruyor. Teslimat sürelerinde sıkıntı yaşanıyor. Türkiye’ye gelen paralar aksıyor. Ağırlıklı olarak gıda ürünü taşınması nedeniyle her ne kadar frigolu araçlarla taşıma yapılsa da ürünlerin raf ömrünü olumsuz etkiliyor. Navlunlar artıyor. Gelen yüksek cezalarla karlılıklar daha da azalıyor. Üstelik en kötü olan taraf da bu yaşanan sıkıntılar nedeniyle pazarımız İspanya, Yunanistan, Hollanda gibi diğer ülkelere kayıyor. Avrupalı lojistik firmaları öne çıkarken biz pazar kaybediyoruz. Acil olarak bu sorunun önüne geçilmeli.” Bu sıkıntıları son 2-3 aydır yaşamaya başladıklarını, geçmişte Avrupa’ya gönderdikleri ürünleri 5 günde boşaltabilmelerine rağmen son dönemlerde bu rakamın 9 güne yükseldiğini bildiren Büyük, yüzde 30’a varan iş kayıpları yaşadıklarını söyledi. Avrupa’nın yanı sıra benzer sıkıntıları Türk Cumhuriyetler ile de zaman zaman yaşadıklarına değinen Hasan Büyük, özellikle Özbekistan dozvalalarının yeterli gelmediğini anlattı. Kendi firmalarını korumak adına Türkiye’nin kotasını artırmadıklarını ifade eden Büyük, bu bölgeye yapılan taşımalarda da sıkıntı yaşandığını bildirdi. “C-2 Belge alma şartı yeniden düzenlenmeli”
Ardından sektör sorunlarına değinen Hasan Büyük, ilk olarak C-2 Belgeleri üzerinde durdu. Avrupa taşımaları için bu belgeyi alımının zorunlu olduğunu hatırlatan Büyük, gerekli standartları yakalamak ve bu belgeleri alabilmek adına araç başına 80 bin TL gibi yüksek rakamlarla ödemeler
CMYK
yaptıklarını anlattı. Ancak C-2 Belgesi alınabilmesi için firmalara 12 araç şartı getirildiğini ifade eden Büyük, “Bir firma eğer 12 aracı yoksa bu belgenin sahibi de olamıyor. Yurtdışı taşıma yapmamızın yanı sıra zaman zaman yurtiçinde de çeşitli taşıma ihalelerine giriyoruz. Biz gerekli belgeleri alabilmek adına ciddi harcamalar yaptığımız maliyetlerimiz arttığı için bu ihalelerde rekabetçi fiyatlar veremiyoruz. Çünkü hiçbir aracı olmayan komisyoncu firmalar ya da 1-2 araç sahibi olan firmalar da aynı ihaleye giriyor ve oldukça düşük rakamlar verebiliyor. Bu uygulama bizim yurtiçinde iş alabilmemizi sıkıntıya sokuyor” dedi. Yurtdışında bir aracı bulunan bir firmanın dahi C-2 Belgesi alabildiğini kaydeden Büyük, Türkiye’de de tonajın düşürülmesini istediklerini söyledi.
çekilirse sigortalı araç sayısı da artacaktır” değerlendirmesini yaptı. Bir diğer sıkıntıyı kar lastiklerinde yaşadıklarına dikkat çeken Büyük, bu konuda getirilen zorunluluktan şikayetçi oldu. Türkiye’nin lastikte dışa bağımlı olduğuna ve dövizin artma eğiliminde olduğuna dikkat çeken Büyük, şunları söyledi: “Kar lastiği zorunluluğu altında araçlarımıza sıfır lastik takmak durumunda kalıyoruz. Bir araçta 18 adet lastik olduğu düşünülecek olursa ne denli büyük bir külfet altına girdiğimiz de anlaşılacaktır. Oysaki birçok arkadaşımız bir yıl boyunca 18 lastiğin masrafını dahi çıkarmakta zorlanıyor. Bunun yerine zincir takılma zorunlu olmalı ve zincir denetimleri artırılmalı.”
“Kar lastiği uygulaması gözden geçirilmeli”
Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri olduğunu hatırlatan Hasan Büyük, bu ihracat hedeflerine ulaşabilmenin yolunun ise lojistik maliyetleri düşürüp rekabetçi yapıyı güçlendirmekten geçeceğini söyledi. Bu nedenle lojistik firmalarının maliyetlerini artırmak yerine azaltıcı önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Büyük, “Köprülere ödediğimiz yüksek ücretler, lastik ücretleri, sigortalar, belge ücretleri hepsi alt alta yazıldığında ciddi meblağlara ulaşıyor ve rekabet etmekte zorlanıyoruz” ifadelerini kullandı. Mazot fiyatlarındaki artışa da değinen Büyük, birçok sektör temsilcisinin artık artan maliyetler karşısında ayakta kalmakta zorlandığını, hacizlerle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Taşımacılık sektörünün genel sıkıntılarına da değinen Hasan Büyük, özellikle yüksek sigorta primlerinden ve kar lastiği uygulamasından şikayetçi oldu. Zorunlu trafik sigorta primlerinin yüksek olması nedeniyle sektör temsilcilerinin zorlandığına dikkat çeken Büyük, “Şu anda bir ekonomik darboğaz yaşıyoruz. Özellikle Büyük firmalarımız ayakta kalma mücadelesi veriyor. Maddi yönden sıkıntı yaşaması nedeniyle sigortasını geciktiren arkadaşlar kaza yapıyor ve sonrasında 2011 model araçlarını 20 bin lira gibi oldukça düşük rakamlarla satmak zorunda kalıyor. Bu aslında iki taraflı bir zarar. Rakamlar daha makul seviyelere
“2023 hedeflerine ulaşmak lojistik maliyetleri düşürmekten geçer”
Hasan BÜYÜK
20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
Avrupa pazarını İspanya, Yunanistan, Hollanda’ya kaptırma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Avrupalı lojistik firmaları öne çıkarken biz pazar kaybediyoruz
8
YIL: 18 | SAYI: 321 | 25 Aralık 2016 - 7 Ocak 2017 | www.mtso.org.tr
RÖPORTAJ
TOBB’dan KOBİ’lere ‘Nefes’ verecek kredi
S
ğından Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıt olabilirler.
MTSO Haber: KGF ile arasındaki farklar nelerdir?
Kredi Garanti Fonu bir kredi kefalet kuruluşudur. KGF kendi sermayesi veya Türkiye Cumhuriyeti Hazine Müsteşarlığı tarafından kendisine aktarılan kaynaklar ile bankaların KOBİ’lere verdiği kredilere, KOBİ adına kefil olmaktadır. Kredi Garanti Fonu, bankaların kabul etmediği bazı teminat türlerini de teminat olarak kabul ederek, almak istediği krediye kefil veya teminat bulamayan KOBİ’lere destek olur. KGF destekli krediler denildiğinde, bankamız tarafından verilen kredinin bir kısmına Kredi Garanti Fonu’nun kefil olduğu anlaşılmalıdır. KGF garantisinde bir kredi ödenmediği durumda ödenmeyen kısmın kefil olduğu oranda kısmını Kredi Garanti Fonu bankamıza öder. MTSO Haber: Bu arada bize kısaca DenizBank’ı tanıtır mısınız?
Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturan KOBİ’ler daralan piyasalardan TOBB Nefes Kredisi ile çıkma şansı yakalayacak. KGF teminatı ile çok sayıda KOBİ’nin bu imkandan faydalanması sağlanacak.
on dönemlerde bölgesel sıkıntılar arttıkça paralelinde ekonomide yaşanan sıkıntılar da artıyor. Daralan piyasaları, sıkışan ekonomiyi canlandırmak adına TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu ortaklığında KOBİ’lere TOBB Nefes Kredisi ismiyle düşük faizli kredi imkanı sağlanacak. KOBİ’leri ayağa kaldırmak için uygun şartlarla kredi bulabilmelerine olanak tanıyacak yeni proje ile TOBB’a bağlı Oda ve Borsalara üye KOBİ’lere yıllık yüzde 9,9 faiz oranlı 150 bin TL’ye kadar kredi temin edilebilecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ise üyelerinin kullanabilmesi adına projeye, TOBB tarafından sağlanan desteğe ek olarak 5 milyon TL’lik katkı verecek. Banka katkısı ile birlikte Mersinli MTSO Üyelerinin kullanabileceği ek kaynak 55 milyon TL’ye ulaşacak. Kredinin en önemli özelliklerinden birisi ise KGF desteği. Bu sayede KGF’nin teminatı ile teminat sıkıntısı çeken KOBİ’ler de krediden faydalanma imkanı yakalayacak. TOBB Nefes Kredisi’nden faydalanabilmenin ilk şartı TOBB’a bağlı Oda ve Borsalara üye olmak ancak üye olmasına rağmen Eczaneler, kooperatifler, döviz büfe ve büroları, factoring şirketleri, emlakçılar, mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler bu krediden faydalanamayacak. Projenin detaylarını kredinin temin edilebileceği bankalar arasında yer alan DenizBank Çukurova Bölge Müdürü Engin Eskiduman ile konuştuk. MTSO Haber: Nefes Kredisi nedir? Kimler faydalanabilir?
Nefes Kredisi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Kredi Garanti Fonu (KGF), DenizBank ve Ziraat Bankası arasında yapılan anlaşma sonrasında verilen bir kredidir. Krediyi, TOBB’a bağlı Oda ve Borsalara üye olan KOBİ’lere yıllık yüzde 9.9 faiz oranı ve 12 ay vade ile vermekteyiz. MTSO Haber: Kredi özellikleri nelerdir? MTSO Üyeleri ne kadarlık krediye başvurabilirler?
Nefes Kredisi ile verilen nakdi ve ticari bir kredidir. 12 ay vadeli olup taksitleri aylık olarak ödenecektir. Yıllık yüzde 9.9 sabit faiz oranı uygulanacaktır ki bunun piyasanın altında bir oran olduğunu söyleyebilirim. 250 TL KGF başvuru ücretli, 250 TL kredi tahsis ücretli, yüzde 0.5 (binde beş) KGF komisyonlu ve en fazla 150 bin TL kredi kullanılabilir. Ancak şunu özellikle vurgulamak istiyorum ki kredi
12 aydan daha uzun süreli kullandırılamaz. Yıllık yüzde 9,9 faiz ise, aylık yüzde 0,825 faiz oranına denk gelmektedir. 250 TL KGF başvuru ücreti, başvuru tutarı veya kullandırım tutarından bağımsız olarak, başvuru esnasında alınır. Kredinin onaylanmaması durumunda bu tutar geri ödenmez. 250 TL tahsis ücreti ise kullandırım esnasında alınır.Biraz da KGF Kredi Kefalet Komisyonu hakkında bilgi vermek isterim. Kredi tahsisi esnasında toplam kredi tutarının yüzde 85’ine kadar Kredi Garanti Fonu tarafından kefalet verilecektir. Bu kefalet karşılığında Kredi Garanti Fonu’na ödenmek üzere, kredinin kefalet tutarının yüzde 0,5’i (binde beşi) kadar Kredi Garanti Fonu Komisyonu alınacaktır. Nefes Kredisi’nin kullandırılabilecek üst limiti Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından başvuracak şirketin kayıtlı olduğu Oda ve Borsalara göre belirlenecektir. Üst limit 150 bin TL olup, bağlı olduğunuz Oda/Borsa’nın TOBB tarafından belirlenen üst limitine göre 50 bin TL, 100 bin TL ve 150 bin TL olarak değişiklik gösterebilmektedir. Bu üründen bir KOBİ’nin yalnızca bir kez faydalanabileceği ise unutulmamalıdır. İlk başvurusu reddedilen bir KOBİ, mali verilerinin düzelmesi durumunda tekrar başvurabilir.
MTSO Haber: Başvuru koşulları nelerdir?
Öncelikli şart elbette KOBİ olmak. Nefes Kredisi’nden faydalanabilmek için KOBİ statüsüne haiz olmak gerekmektedir. Yıllık cirosu 40 milyon TL altında olan ve 250 kişiden az personel çalıştıran bütün işletmeler “KOBİ” statüsünde sayılır. TOBB üyesi Odalardan birisine üye olmak bir diğer şart. Ancak Oda üyesi olunsa dahi Eczaneler, kooperatifler, döviz büfe ve büroları, factoring şirketleri, emlakçılar, mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler bu krediden faydalanamayacaklar. MTSO Haber: Başvuru için gerekli evrakları anlatabilir misiniz?
Bu her firma yapısı için değişiklik gösteriyor. Örneğin eğer şahıs firması olursa ki varsa buna kefil de dahil gerekli evraklar şöyle sıralanabilir: 1. Nüfus cüzdanı fotokopisi 2. Son 3 yıla ait vergi levhası, hesap vaziyeti 3. Oda kayıt belgesi (“TOBB Nefes Kredisi” ifadesi açıkça belirtilecektir.)
Doğu Akdeniz Terminali hizmete açıldı
M
ersin Uluslararası Limanı’nın (MIP) dünya limanlarıyla rekabet gücünü arttırmak ve mega gemilerin limana uğramasını sağlamak amacıyla inşa edilen “East Med Hub Terminali” (Doğu Akdeniz Terminali), Kalkınma Bakanı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan tarafından törenle hizmete açıldı. Yeni terminal sahasında düzenlenen törene Elvan’ın yanı sıra Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin Bü-
MTSO 8
yükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver, Akfen Holding ve MIP Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, PSA Avrupa&Amerika Bölge CEO’su David Yang katıldı. Törende konuşma yapan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Mersin Limanı’nın kapasitesinin genişlemesinin, bir anlamda Mersin’in kalkınması, gelişmesi ve Türkiye’nin gelişme-
CMYK
sine, kalkınmasına katkı sağlamak anlamını taşıdığını ifade etti. Gerçekleştirilen açılışla limanda kapasitesinin yüzde 44 arttığını anlatan Elvan, Mersin’in ve Türkiye’nin ticaretinde Mersin Uluslararası Limanı’nın önemli bir yeri olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Bu liman yalnızca Türkiye için değil, bölge için de son derece önemli bir liman. Ortadoğu, Kafkaslar, Avrupa aslında ana deniz ticaret hattının
4. Mal varlığı dökümü 5. İmza beyannamesi
6. Ortak olunan şirketler varsa 3., 2., ve 1. maddelerde belirtilen belgeler 7. KOBİ Bankacılığı Kredisi Başvuru Formu Tüzel kişilerde ise yine varsa kefil de dahil olmak üzere son 3 yıllık vergi dairesi tasdikli veya yeminli mali müşavir tarafından onaylı bilanço, kar-zarar tablosu ve son dönem mizanı (50 bin TL’ye kadar olan krediler için onay aranmayacaktır) gerekmektedir. Bunun yanında hesap durum belgesi, ticaret sicil gazetesi, vergi levhası, şirket ana sözleşmesi, imza sirküleri Oda kayıt belgesi (“TOBB Nefes Kredisi” ifadesi açıkça belirtilecektir.), var ise ortaklara ve şirkete ait mal varlığı dökümü, tapu fotokopisi, yine varsa grup firmaları ve iştiraklere ait bilançolar, ortaklara ve kefillere ait nüfus cüzdan fotokopisi ile KOBİ Bankacılığı kredi başvuru formu. MTSO Haber: Peki, krediler için teminat isteniyor mu?
Diğer Kredi başvurularında da olduğu gibi, kredi için başvuranın özelliklerine bağlı olarak teminat istenmektedir. MTSO Haber: Bireysel kişiler başka bir deyişle özel şahıslar başvurabilir mi?
Krediye şahıslar başvuramaz. Şahıs Şirketleri, Limited ve Anonim Şirketler ile KOBİ statüsüne sahip diğer bütün tüzel kişilikler krediye başvurabilir. MTSO Haber: MTSO olmadan Nefes Kredisi’ne başvurulabilir mi?
Maalesef MTSO üyesi olmayan bir KOBİ bu krediye başvuramaz. MTSO Haber: MTSO’ya kayıt olabilir miyim?
Ticaret Sicili Memurluğu’na ve dolayısıyla Ticaret ve Sanayi Odası’na kaydolabilmeniz için tacir olunması gerekmektedir. Tacirin tanımı ise Türk Ticaret Kanunu’nun 14. Maddesinde yapılmıştır. Buna göre “Bir ticari işletmeyi, kısmen dahi olsa, kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Diğer taraftan Maliye Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu limitin üzerinde yıllık kazanca sahip olanlar tacir sayılaca-
en önemli transfer merkezlerinden biri konumunda. 2023 hedefimiz, Mersin Limanımız için, Mersinimiz için, Akdeniz Bölgesi için 7,5 milyon TEU’luk konteyner.” Elvan’dan Mersin’e kardeş liman müjdesi MIP’in fiili olarak yılda 1,5 milyon TEU’luk konteyner kapasitesine ulaştığına işaret eden Bakan Elvan, “Elbette 1,8 milyon TEU’luk bir kapasitesi var ama uygulamada 1,5 milyonu realize eder duruma geldi. 2035 yılındaki hedefimiz 14 milyon TEU’luk konteyner. Bu hedefi gerçekleştirmek için hem bu limanımızı güçlendireceğiz hem de bu limanımıza kardeş bir limanın yapılmasını sağlayacağız. 1,8 milyon TEU’luk konteyner kapasitesine sahip olan bu limanın 2,6 milyon TEU’luk konteyner kapasitesine ulaşması elbette bizim için yeterli değil. 2023 hedefinin 7,5 milyon olduğunu ifade ettim. Bu hedefi yakalamamız gerekiyor. Mevcut tesisin ilave genişlemesi bile bizim hedefimizi karşılamayacak. Onun için burada bizim bir başka hedefimiz de kardeş bir limanı Mersin’e kazandırmak olacak. İnşallah önümüzdeki yıllarda da bunun adımla-
DenizBank, gelişmekte olan Türk denizcilik sektörüne finansman sağlama hedefi ile bir kamu iktisadi teşebbüsü olarak 1938 yılında kurulmuştur. 1997 yılının başında, bir bankacılık lisansı olarak Zorlu Holding tarafından Özelleştirme İdaresi’nden satın alınan DenizBank’ı, Avrupa’nın önde gelen finans gruplarından Dexia Ekim 2006’da bünyesine katmıştır. 6 yıl boyunca Dexia’nın ana hissedarlığında faaliyetlerini sürdüren DenizBank, 28 Eylül 2012 itibariyle Rusya’nın en büyük ve köklü bankası Sberbank çatısı altında hizmet vermeye devam etmektedir. DenizBank, kısa sürede Türkiye’nin sayılı bankalarından biri haline gelmiştir. 2003 yılında çeşitli finansal hizmetleri aynı çatı altında toplayan bir ‘finansal süpermarket’ oluşturmak amacıyla DenizBank Finansal Hizmetler Grubu kurulmuştur. DenizBank Finansal Hizmetler Grubu’nun, Türkiye’nin 81 ilinde, iştiraklerin şubeleri dâhil toplam 738 şubesi ile 15 bine yakın çalışanı bulunmaktadır. DenizBank Finansal Hizmetler Grubu’nda DenizBank’ın yanı sıra yedi yerli ve üç uluslararası finansal iştirak, beş yerli finansal olmayan iştirak ve Bahreyn’de bir şube bulunmaktadır. DenizYatırım, Deniz Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, DenizPortföy Yönetimi, DenizLeasing, DenizFaktoring, Destek Varlık Yönetim, Intertech, DenizKültür, Deniz Kartlı Ödeme Sistemleri, Açık Deniz Radyo-TV ve Bantaş Grubun yerli; EuroDeniz, DenizBank AG ve DenizBankMoscow ise uluslararası iştirakleridir. MTSO Haber: Ana hissedarınız Sberbank hakkında da bilgi alabilir miyiz?
Sberbank, Rusya’nın en büyük bankasıdır ve Rusya’daki bankacılık sektörü aktiflerinin yaklaşık üçte birini elinde bulundurmaktadır. Sberbank’ın ana hissedarı olan Rusya Merkez Bankası, banka hisselerinin yüzde 50’si ile bir adet oy imtiyazlı hissesine sahiptir. Bankanın diğer hisseleri 244 binden fazla gerçek ve tüzel kişiye aittir. 17 bine yakın şubesi ile Rusya’daki en geniş şube ağlarından birine sahip olan Sberbank’ın uluslararası operasyonları Kazakistan, Ukrayna ve Belarus’u kapsayan Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesi’nin ötesinde Sberbank Europe AG ile Orta ve Doğu Avrupa’da sekiz ülkeye, DenizBank ile de Türkiye’ye kadar uzanmaktadır. Almanya ve Çin’de temsilcilikleri, Hindistan’da bir şubesi bulunan Banka, Sberbank (Switzerland) AG ile İsviçre’de de faaliyetlerini yürütmektedir. Sberbank ayrıca, Sberbank CIB ile yatırım bankacılığı, finansal danışmanlık ve global piyasalarda işlem yapma hizmetleri de sunmaktadır. Sberbank, Rusya Merkez Bankası tarafından verilen 1481 No’lu genel bankacılık lisansına sahiptir. MTSO Haber: DenizBank Çukurova Bölge Müdürlüğü Hakkında kısa bir bilgilendirme yapabilir misiniz?
Bölge Müdürlüğümüz, Mersin, Adana, Antakya, Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis illeri ve ilçeleri olmak üzere, bu ayın sonuna kadar açılacak olan Tarsus’taki 3’ncü şubemizi de dahil edersek toplam 51 şube ile müşterilerimize hizmet veriyor. Mersin’de ise, 14 şubemiz ile hizmet vermekteyiz.
rını birlikte atacağız” ifadelerini kullandı. Akın: “Genişleme projesinin ikinci fazına ise 2017 yılında başlıyoruz” Akfen Holding ve MIP Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın ise MIP bünyesinde hayata geçirdikleri Doğu Akdeniz Terminali’nin devam eden yatırımlarının ilk adımını oluşturduğunu söyledi. 2014 yılında başladıkları rıhtım genişleme projesinin birinci fazını hizmete açtıklarını belirten Akın, “East Med Hub Terminali’nin devreye girmesi ile birlikte limanımızın
rıhtım kapasitesi 2,6 milyon TEU’ya ulaştı. Projenin ilk fazı için şu ana kadar yaklaşık 170 milyon dolar yatırım yaptık. Genişleme projesinin ikinci fazına ise 2017 yılında başlıyoruz” dedi. Yeni terminal ile birlikte MIP için bugüne kadar yaptıkları yatırımların toplam değerinin 1 milyar doları aştığını belirten Akın, “Mevcut durumda maksimum 400 metre uzunluğunda ve 15 metre derinliğinde olan 18 bin TEU kapasiteli gemilerin uğrayabildiği limanda, East Med Hub Terminali ile mega gemilere hizmet verilmeye başlandı ve böylece aktarmasız direkt seferler yapılabiliyor” diye konuştu.