MTSO Haber Sayı 325

Page 1

Doğanın minyatür hali

TOBB, +1 seferberliği başlattı

MTSO, kaliteye desteğini sürdürüyor

>2’de

>4’te

>4’te

MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33

Artık ihracatın da Sanayi 4.0’ını konuşmak gerekiyor… Şerafettin AŞUT

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

> 3’te

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: | 17 YIL:| 19SAYI: | SAYI: 298 325 | 6-19 | 5ARALIK - 18 Şubat 2015

Sanayici, yüksek teknolojiye geçiş için uzun vadeli destek bekliyor

Türkiye-Mısır ilişkileri ısınıyor

Oğuz Akar Tülücü

27 No’lu Makine Sanayi Meslek Komitesi Başkanı

T

ürk sanayicisinin çalışmalarını orta teknoloji ile sürdürdüğünü anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 27 No’lu Makine Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Akar Tülücü, yüksek teknolojiye geçiş için devlet desteklerinin uzun soluklu olması gerektiğini söyledi. 15-20 yıllık, uzun vadeli destek programı hazırlanması gerektiğini vurgulayan Tülücü, bu sayede sanayicinin de yatırımlarını doğru planlayıp yüksek teknolojiye geçişin adımlarını doğru atabileceğini dile getirdi.

Komite çalışmaları hakkında bilgi geren Akar Tülücü, geçen yılın son çeyreğinde 32 No’lu Meslek Komitesi ile birlikte Mersin Sanayisi, Gelecek Vizyonunda Sorunlar, Çözümler ve Eylem Planı Arama Konferansı’nı düzenlediklerini hatırlattı. 100 civarındaki katılımcı ile sanayinin yol haritasını çizmeye çalıştıklarını ifade eden Tülücü, makro ve mikro ölçekli sorunları tespit ederek çözüm önerileri geliştirdiklerini anlattı. > 7’de

Restoran ve Cafe işletmeleri daha çok açık alan istiyor Necmi Göçtü

24 No’lu Lokanta, Kafeterya ve Pastaneler Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı

M

ersin’in iklimi gereği restoran, pastane, kafeterya gibi hizmet sektörüne yönelik mekanların açık alanlara ihtiyacı olduğunu anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 24 No’lu Lokanta, Kafeterya ve Pastaneler Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Necmi Göçtü, belediyeden açık alanların kullanımı konusunda daha fazla tolerans beklediklerini söyledi. MTSO 24 No’lu Meslek Komitesi bünyesinde restoranlar, cafeler, pastane ve yemek fabrikalarının bulunduğunu, 400’ün üzerinde üyeye

sahip olduklarını kaydeden Necmi Göçtü, ardından sektör temsilcilerinin sorunlarına değindi. Özellikle yaz aylarında bu sektör grubunun müşterilerini ağırlarken geniş açık alanlara ihtiyaç duyulduğunu anlatan Göçtü, “Mersin’de iklimi gereği balkonsuz ev, bahçesiz restoran düşünülemez. Bu nedenle daha çok açık alana ihtiyacımız bulunmakta” ifadelerini kullandı. Göçtü bu işletmelerin işyeri açarken apartman sakinleriyle anlaştıklarını ve apartmanların kullanım alanı olan açık alanın tamamını kullanmak istediklerini kaydetti. > 7’de

T

Güçlü tarihsel bağlarla bugüne kadar gelen ancak 2013’te yaşanan siyasi gerilim nedeniyle aksayan Türkiye – Mısır ilişkileri, ticari bağların kurulması sonrasında 4 yıllık aranın ardından yeniden ısınıyor.

ürkiye ile Mısır ilişkileri 4 yılın ardından Kahire’de düzenlenen Mısır –Türkiye İş Forumu ile yeniden hareketlenmeye başladı. Mısır Ticaret, Sanayi ve Tarım Odaları Federasyonu Başkanı Ahmet Al Wakil’in davetlisi olarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki Türk heyeti

Mısır’da bir dizi temasta bulundu. Süveyş, Nil ve Afrika dahil 2 milyar tüketiciye ulaşacak önemli coğrafyada Türk işadamları, ticaret ve yatırımın yeniden canlandırılması adına önemli adımlar attı. Kahire’deki Mısır – Türkiye İş Forumu sonrasında ikili iş görüşmeleri de gerçekleştirildi. Rifat Hisarcıklıoğlu

başkanlığındaki TOBB Heyeti’ni daha sonra Mısır Ticaret ve Sanayi Bakanı Tareq Qabi kabul etti. Qabi, heyetli kabul sonrasında Hisarcıklıoğlu ile ikili olarak görüştü. Bu görüşmede Başkan Hisarcıklıoğlu Mısır’da faaliyet gösteren Türk firmalarının taleplerini anlattı. Üretici kayıt sistemi yüzünden Mısır ile Türk firmalarının ticari ilişkilerinde

yaşanan belirsizlikler, laboratuvar uygulamalarıyla gelen ilave yükler, ödemelerde ve gümrük noktalarındaki sıkıntılar ile Ro-Ro seferlerine Sina’nın kapanması görüşülen konular arasında yer aldı. Hisarcıklıoğlu sonrasında, “Darbenin ardından Bakan düzeyindeki ilk görüşmeyi yapmış olduk” dedi. > 5’te

Doğal kaynaklarıyla gelecek vadeden ülke:

Lojistik firmaları için cazip ofis imkanı Umat Plaza’da

MTSO’ya teşekkür belgesi

> 5’te

Teknoloji ihraç eden eBilge, CHOMAR Antivirus ile dünya markası olma yolunda

M

ersin Teknopark’ta çalışmalarını sürdüren eBilge Teknoloji A.Ş. Türkiye’nin ilk ve tek antivirüs yazılımı olan CHOMAR Antivirüs’ü yüzde 100 yerli teknolojiyle hayata geçirdi. Bu başarıya imza atan firma, geçtiğimiz yıl Eylül ayında dünyada 33 şirketin sahip olduğu sektöründe en yüksek kriterli endüstri standardı olan OPSWAT Gold Sertifikası’nı alma başarısını da gösterdi. Bu sertifikaya sahip

MTSO 1

Türkiye ve İslam coğrafyasının ilk ve tek antivirüs yazılımını piyasaya süren eBilge, ürününü Amerika’dan Hindistan’a, Japonya’dan Avustralya’ya, Romanya’dan Almanya’ya, Endonezya’dan Tayland’a kadar dünyanın dört bir yanına ihraç ediyor. OPSWAT Gold Sertifikası’nın ürünün kalitesini tescillediğini vurgulayan eBilge Teknoloji CEO’su S. Bilgehan Üstündağ, bu sayede dünyanın en büyük network cihaz üreticileri arasında yer alan Cisco, Juniper Networks, F5 Networks, Citrix, Palo Alto Networks gibi lider firmalar tarafından güvenilen ve ilgili firmaların ürünlerine entegre edilen bir ürün haline getirdiğini anlatıyor. > 8’de

CMYK

A

frika Kıtası’nın 25’inci büyük ekonomisi Mozambik, gelişmekte olan ekonomiler arasında gösterilebilir. Özellikle son yıllarda ülkede keşfedilen 5,3 trilyon metreküp doğal gaz ve 23 milyar ton kaliteli kömür, ülke ekonomisinin önümüzdeki süreçte daha da iyi yönlü seyredeceğinin sinyallerini veriyor. Mozambik, 1990 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile pazar ekonomisini benimsemiş, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ekonomik altyapısının yeniden inşası gayreti içerisine girmiş bir ülke. Bunların sonucu olarak, Mozambik ekonomisi hızla büyümekte olup, geçen on yılda ortalama yüzde 8 büyüme hızını yakalamıştır.

Mozambik tarihsel olarak da, limanlarıyla Zambiya, Zimbabve, Botsvana ve hatta Güney Afrika Cumhuriyeti’nin kuzey kısmının denizle bağlantısını sağlayan bir ülke konumundadır. Bu nedenle, ülkede bulunan limanlar, ekonomik bakımdan büyük önem taşır. Tarıma elverişli geniş bir araziye sahip Mozambik’in ekilebilir topraklarının sadece yüzde 10-15’inde tarım yapılmaktadır. Dolayısıyla tarımsal alanda yatırıma ve modernizasyona ihtiyacı var. Ülkenin doğal zenginliklerini, hidroelektrik enerji, kömür, doğal gaz, titanyum cevheri, tantalin, grafit, demir cevheri, yarı değerli taşlar oluşturur. > 6’da

Türkiye’nin ilk şehir hastanesi Mersin’de açıldı

Yerli muz üretimi rekor kırdı

Yeni Gübre Kanun Tasarısı görüşe açıldı

>5’te

>2’de

> 2’de

> 8’de

> 3’te


2

YIL: 19 | SAYI: 325 | 5 - 18 Şubat | www.mtso.org.tr

Konutta KDV düzenlemesi

Doğanın minyatür hali Minyatür Sanatçısı Zeynep Dalkılıç, ‘Doğaya’ ismini verdiği 25’nci kişisel sergisini Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde açtı. Sanatseverlerden tam not alan Sanatçı Dalkılıç, “Doğa, sadece gözün görebildiklerini değil ruhun saklı resimlerini de içerir” dedi.

Mobilya ve beyaz eşyada KDV ve ÖTV düzenlemesi M

Yapılandırmaya yeni düzenleme B

azı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında yapılandırmaya başvurmasına rağmen ödemesi gereken tutarı süresinde ödeyemeyenlere borçlarını geç ödeme zammı ile birlikte 2017 yılı Mayıs ayı sonuna kadar ödeme imkanı getirildi. 6770 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun TBMM Genel Kurulu’nda 18 Ocak 2017’de kabul edildi. Kanun ile 3 Ağustos 2016 tarihli ve 6736 Sayılı ‘Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’ kapsamında yapılan-

dırma başvurusunda bulunduğu halde ödemesi gereken tutarları süresinde ödemeyenlere borçlarını geç ödeme zammı ile birlikte 2017 yılı Mayıs ayı sonuna kadar ödeme imkanı getirildi. Yapılandırma kapsamında 2017 yılının Ocak ayından itibaren ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süreleri taksit ödeme sürelerinin bitim tarihinden itibaren 4’er ay süreyle uzatıldı. Kanundan yararlanmak için peşin ödeme tercihinde bulunmakla birlikte ödemelerini yapamayanlar dilemeleri halinde 2017 yılının Mayıs ayı sonuna kadar peşin ödeme indiriminden yararlanarak ödemelerini yapabilecekler ya da taksitli ödemeye geçebilecekler.

Ayrıca kanun ile kullandığı nakdi ve gayri nakdi kredilerinin anapara faiz veya ferilerine ilişkin ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarına ilişkin Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan kayıtları, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde sözkonusu borçlarının tamamını ödemeleri veya yeniden yapılandırmaları halinde geçmiş ödeme performanslarına ilişkin olumsuz kayıtları kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından dikkate alınmayabilecek.

TSO Sanat Galerisi’nde açılışı gerçekleşen sergiye, MTSO Meclis Üyesi Cebrail Orman, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek, MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi B. Uçar, Sanatçı Celal Soycan ve sanatseverler katıldı. 38 eser sergileyen sanatçı, enstalasyon (yerleştirme sanatı) da kullanarak eserlerini sanatseverlerin beğenisine sundu. 25’nci kişisel sergisinin açılışında konuşan Dalkılıç, “Doğa sadece gözün görebildiklerini değil, ruhun saklı resimlerini de içerir” dedi. Bu sergisiyle insan ve doğa arasındaki ilişkinin azaldığı konusunda farkındalık yaratmak ve doğanın yok oluşuna dikkat çekmek istediğini belirten Dalkılıç, “Doğanın yok oluşunu görmezden gelemeyiz” dedi. Duyarsız olmanın yaşanacak en büyük sıkıntıların başlangıcı olacağını kaydeden Dalkılıç, “Sahip çıktığımız ve koruduğumuz sürece karşılığını mutlaka alırız” diye konuştu. Mersin’de kitap süsleme sanatı olarak da bilinen minyatür sanatını yapan çok az sayıdaki sanatçıdan biri olduğunu dile getiren Dalkılıç, Mersin’de bu sanat dalına ilginin olduğunu ancak yerel yönetimlerden destek görmediği için talep ve ilginin gün geçtikçe azaldığını kaydetti. Klasik minyatür eğitimi aldığına da değinen Dalkılıç, minyatür sanatını kendine göre yorumlayıp modern minyatür tarzında eserler verdiğini söyledi. Sergisinde yerleştirme sanatı olarak da geçen enstalasyon çalışmasına da yer

veren Dalkılıç, bu çalışma üzerinden de doğanın yok olmasına dikkat çekmek istediğini söyledi. Doğanın, şehir içinde ve evlerde boğulduğuna vurgu yapan Dalkılıç, bu nedenle sergisinde çiçeklerin başına poşet geçirerek, şehirlerde oldukça azalan doğayı, dar bir çevrede sıkışmış olarak ruhunu ve son nefesini veriyormuş gibi sunmak istediğini söyledi.

tiğimiz her ilde önce geziyoruz. Sonra o ilin tarihi ve kültürel yapısını heykel, yağlı ve sulu boya, minyatür sanatı gibi sanatın çeşitli disiplinlerinde tuvale döküyoruz. Gittiğimiz illere güzel bir kültürel miras bırakmış oluyoruz. Bunu da o ilin valiliği, belediyesi gibi yerel yönetimlerinin desteğiyle yapıyoruz” dedi.

“Gittiğimiz illere güzel bir kültürel miras bırakıyoruz”

İstanbul doğumlu olan sanatçı, tahsilini Mersin’de tamamladı. Anadolu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi 2. sınıftan ayrıldı. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinin atölyelerinde yağlıboya üzerine dersler aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Minyatür Resim Başarı Belgesi ve sergilemede üçüncülük aldı. 2009 Almanya Küçük İşler Yarışmalı Sergisinde üçüncülük alan sanatçı, çalışmalarına Mersin’de devam ediyor. Timya Sanat Grubu kurucu ve yöneticisi. 16 Şubat’a kadar açık kalacak sergi hafta içi 08.30-18.00, hafta sonu ise 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergisinin bulunduğunu, çalışmalarına Mersin’de devam ettiğini anlatan Zeynep Dalkılıç, kurduğu Timya Sanat Grubu ile Türkiye genelinde faaliyet gösterdiklerini söyledi. Timya Sanat Grubu’nu 2009 yılında kurduklarından bahseden Dalkılıç, bu grupla Türkiye genelinde çalıştaylar düzenlediklerini, sosyal sorumluluk projelerine imza attıklarını ve karma sergiler açtıklarını aktardı. Grubun farklı illerden profesyonel ve amatör yaklaşık 50 sanatçıdan oluştuğunu dile getiren Dalkılıç, “Git-

Zeynep Dalkılıç Kimdir?

Lojistik firmaları için cazip ofis imkanı Umat Plaza’da

T

Yerli muz üretimi rekor kırdı

Yeni Gübre Kanun Tasarısı görüşe açıldı

G

ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinasyonunda uzun süredir çalışmaları yürütülen Gübre Kanun Tasarısı görüşe açıldı. Tarımsal üretimde verim ve kaliteyi yükseltmek, gübrelerin belirlenen standartlara uygunluğunu sağlamak, gübre üretim

ve ticareti ile ilgili düzenlemeleri yapmak, gübre sektörünün gelişen teknoloji ve ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmek amacını taşıyan tasarının hazırlık çalışmalarında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yö-

netim Kurulu Üyesi Enis Hekimoğlu da yer aldı. Sektörde faaliyet gösteren MTSO Üyelerinin MTSO web sayfasında (www.mtso.org.tr) yayınlanmakta olan tasarı hakkında görüşlerini bildirmeleri, sektör açısından önem taşımaktadır.

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.

MTSO 2

CMYK

ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iştirakleri arasında yer alan, yönetiminde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın da bulunduğu, UMAT Türk A.Ş. işletmesindeki UMAT Plaza, lojistik merkezi Mersin’de özellikle lojistik firmalarına cazip imkanlar sunuyor. Mersin Limanı karşısında yer alan Plaza, tamamen limana hakim manzarasıyla, tüm gemi ve limancılık faaliyetlerini çıplak gözle takip edebilme fırsatı veriyor. Bu özelliği ile yalnızca lojistik değil, dış ticaret firmaları için de önemli bir avantaj oluşturan UMAT Plaza, Mersin’in en büyük meydanı olan Kurtuluş Meydanı’na yakın, kentin ekonomik ve ticari aktivitesinin en fazla gerçekleştiği İnönü Bulvarı üzerinde olması nedeniyle ulaşım bakımından da rahat bir noktada yer alıyor. Mersin girişindeki Plaza, ofis sahiplerinin müş-

terilerinin ulaşımı açısından da önemli bir mevkide. Plazada yer alan ve 100 metrekare ile 500 metrekare boyutlarında değişen 16 modern ofis ve 2 dükkanın işletmesi UMAT Türk A.Ş tarafından gerçekleştiriliyor. UMAT Plaza, Mersin Limanı giriş kapısına olduğu kadar gümrük müdürlüğü, vergi dairesi, adliye gibi kurumlara yakınlığıyla da kullanıcısına işlemlerinde zaman kazandırıyor. Dış yüzü giydirme cam kaplı, silikon cepheli, modern mimarisiyle dikkat çeken UMAT Plaza’da 2 adet 10’ar kişilik asansör, kapalı ve açık otopark alanı da yer alıyor. Birçok ulusal ve uluslar arası lojistik ile dış ticaret firmasının bir arada yer aldığı Plaza, merkeze yakınlığı sebebiyle bulunduğu bölgeye hareketlilik getirmiş olup, ekonomik ve ticari faaliyetler açısından canlılık katmıştır.

Şerafettin AŞUT

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 19 | SAYI: 325 | 5 - 18 Şubat | www.mtso.org.tr

Artık ihracatın da Sanayi 4.0’ını konuşmak gerekiyor… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

Ç

2017 bizce ihracat hedefli motivasyonların yapıldığı, yeni yolların konuşulduğu, ihracatta yeni çözümlerin ortaya çıkarıldığı bir yıl olmalıdır. Nasıl ki sanayide üretimde ar-ge varsa, ihracatında ArGe’si yapılmalı ve yeni yöntemler bulunmalıdır.

ivi çiviyi söker benzetmesinde olduğu gibi, küresel sorunları yine küresel ilişkilerin sunduğu yollar ve açılımlar çözmektedir. Küresel ekonominin uzun süredir güçlü ve ayrılmaz bir parçası olan Türkiye, bölgesel ve küresel olumsuz gelişmelerin negatif yansımalarını yine bölgesel ve küresel iş birliklerini arttırarak çözebilir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak son 10 yıldır uluslararası oluşumlarda aktif görev alma çabalarımızın altında yatan vizyon budur. Eğer üretim ve ihracata dayalı bir büyüme modelimiz varsa; eğer İstanbul’dan sonra hinterlantı ile birlikte ülkenin ikinci en büyük dış ticaret kenti iseniz; sanayiden tarıma veya hizmetlerden tüm ticari faaliyetlere kadar küresel oyuncu olmak gibi bir amacımız varsa, Mersin iş dünyası gerek lobi gerekse daha çok tanıtım anlamında uluslararası oluşumlarda, böylesi ilişkilerin politikalarının belirlendiği küresel STK’larda daha çok görev almalıdır. İşte Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak son 10 yılda ağırlık verdiğimiz bu vizyonun gereği olarak ASCAME üyeliği ile işe başladık. O dönemde de TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıkılıoğlu’nun büyük desteği vardı. 22 ülke ve 300’den fazla Ticaret ve Sanayi Odası’nın üye olduğu Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’ne üye olan Mersin, ASCAME’nin etkinliklerinde gösterdiği başarılarla kısa sürede önce Sanayi Komisyonu, sonra da Lojistik Komisyonu Başkanlığını aldı. Akdeniz’in ilk Sanayi Zirvesi’ni Mersin’de düzenledik. Dünya Serbest Bölgeler Birliği ve duayen Başkanı Sayın Torrent’i Mersin’e getirdik. Hem dünyaya Mersin sanayisini tanıttık hem de Akdeniz Serbest Bölgeler Birliği’nin kurulmasının adımını attık, fikir babası olduk. Son 10 yılda ASCAME vasıtası ile dünyanın birçok başka büyük oluşumu

ile tanışma, bir araya gelme ve hatta ortak proje yapma imkanı bulduk. AB ile sadece Türkiye üye ilişkiler üzerinden değil, Mersin olarak ASCAME üzerinden başka bir iletişim kanalı kurduk. Özellikle hem Güney Avrupa hem de Kuzey Afrika ülkeleri ile olağan üstü temaslar yaptık ve hala ASCAME bize bu imkanı vermektedir. En basiti TOBB öncülünde, Mısır Ticaret ve Sanayi Odaları Başkanı Sayın Ahmed AL-Wakeel’in özel daveti ile geçtiğimiz hafta gittiğimiz Kahire’de, birçok Türk iş adamı Mısırlı yöneticilerle ilk kez karşılaşmasına ve tanışmasına rağmen, bizler Mersin iş dünyası olarak Mısır’ın önde gelen Bakan, bürokrat ve önemli STK temsilcileri ile zaten 10 yıldır ASCAME çatısı altında çalıştığımız için orada hiç yabancılık çekmedik. Mısır Ticaret ve Sanayi Odaları Başkanı Sayın Al-Wakeel ve Genel Sekreter Dr. Ala Ezz çok kadim dostlarımız. ASCAME çatısı altında çok önemli işler yaptık, birbirimize destek verdik. Hatta Mısır ve Türkiye arasındaki siyasi gerginliklerin zirvede olduğu günlerde bile Mersin iş dünyası Mısır Lojistik Bakanı ile bir masada sorunları konuştu, ara bulucu oldu ve iletişim kanallarını hiç bırakmadı. Elbette tüm detayları ve bilgileri devletimize aktararak bu önemli ilişkilerin iş dünyası üzerinden devamını sağladı. Eğer bugün Mısır’da Mersin lobi anlamında öncü ve aracı olabiliyorsa bu noktada Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın işte bu 10 yılda bu konuya verdiği önem vardır. Bu başarılı işlerin diğer bir destekçisi olan ve Mersin’e bu oluşumda her zaman büyük destek veren kadim dostumuz İstanbul TSO’nun bir önceki Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Dr. Murat Yalçıntaş’a da teşekkür etmeden geçemeyiz. Mersin uluslararası oluşumlarda, hedeflerine hizmet eden böylesi küresel

Doğa tarihle iç içe;

T

urizm, yarattığı istihdam, maddi olanaklar ve çevreye etkisiyle her geçen gün gerek Türkiye’de gerekse dünyada büyüyen bir sektör. Bu büyümede macera-

MTSO 3

sever tatilcilerin, klasik turizm anlayışının dışına çıkma çabasının önemli rol oynadığı söylenebilir. Kısacası alternatif turizm alanları, yatırımcıların olduğu kadar turiz-

CMYK

mcilerin de ilgisini çekiyor. Mersin denildiğinde sıcak iklimi nedeniyle akla gelen ilk turizm çeşidi 3 S olarak adlandırılan deniz, kum ve güneş turizmi. Son dönemlerde inanç turizmi, doğa, spor turizmi gibi farklı turizm çeşitleriyle de adını duyuran kent için alternatif olarak nitelendirilebilecek bir diğer turizm çeşidi ise kış ve bu turizm çeşidinin vazgeçilmezi kayak turizmi. Mersin, Karboğazı Kültür, Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile yüksek bütçeli bu turizm çeşidinden önümüzdeki süreçte pay almak istiyor. Uluslararası Kayak Federasyonu’nun (FIS) kayak yarışmalarında, istemiş olduğu kriterlere uygun olan Karboğazı, 3 bin 524

oluşumlarda aktif olarak yer almaya devam edecektir. Çünkü hedefimiz küresel bir kent olmaktır. Küresel oluşumların dışında kalarak gerçek bir ekonomik aktör değil, sadece figüran olabiliriz. “Devlet ve özel sektör el ele vermeli”

Evet konu bir dünya kenti olmak, küresel ekonominin ayrılmaz parçası olmak dediğimizde de, doğal olarak tek büyüme kaynağımız olan üretim ve ihracat akla geliyor. 2016’da ve 2017’nin ilk ayında ortalama aylık 10 milyar dolar baremine takıldık kaldık. 150 milyar dolarları gördüğümüz günlerden sonra elbette bu rakamlar sıkıntılı. Hele hele 2023 hedeflerimizi akla getirdiğimizde bu rakamlarla ulaşmak şu an için mümkün görünmüyor. Ancak unutulmamalıdır 150 milyar dolarlara çok düşük rakamlardan olağanüstü sıçramaklar yaparak gelmiştik. Neden yine olmasın? Elbette bölgesel ve siyasi olumsuzluklar, savaşlar; öte yandan küresel ekonomik sıkıntılar, büyüyemeyen bir dünya ticareti ve daha önemlisi içte yaşanan yakın zamanın sıkıntıları… Tüm bunlar birleştiğinde ihracatı arttırma kolay değil ama imkansız da değil. Bakın en basiti Mısır ile olan yakınlaşmamız daha o gün meyvelerini verdi, yatırımlar ve karşılıklı ticaret konuşuldu. Ben bu ilişkinin kısa sürede sadece ihracat anlamında değil, Mısır üzerinden başka pazarlara eskiden olduğu gibi kolay ulaşım anlamında da meyveler vereceğine inanıyorum. İhracatı arttırmak noktasında yine devlet ve özel sektör el ele vermelidir. Üterim, lojistik, pazarlama, yeni pazarlar bulma vs ihracatı arttıracak her enstrüman ve yollar revize edilmelidir. Bu noktada bürokrasi önemli ama devletin desteği yapacağı olumlu açıklamalar

metrelik zirvesi ile 2000-3000 rakımları arasında bulunan 10 kilometrelik doğal kayak pisti, Ekim ayından Haziran ayına kadar 7-8 ay kaliteli kar tutma özelliği ile dağcıların, kayakçıların ve turizm yatırımcılarının cazibe merkezi olamaya aday gösteriliyor. Tarih ve doğanın iç içe geçmesinin en büyük kanıtı olan bu yerde bir de Karboğazı Kuvayi Milliye Anıtı bulunuyor. Büyük bir zaferin simgesi olan anıt, I. Dünya Savaşı sırasında Kuvayi Milliyenin Gülek Boğazı’nda Mersin’i işgal etmek isteyen Fransızları bozguna uğratmasının simgesidir. Kesin Türk zaferiyle sonuçlanan çatışmada, 100 yaralı olmak üzere 650 er ve biri binbaşı, 23 subay esir alınmıştır. Bu önemli başarılarının ardından olayın kahramanlarına Mustafa Kemal Atatürk, “Devamlı başarılarınızı tebrik eder, size ve kahraman Kuvayı Milliyemize selam ve teşekkür ederim” telgrafı iletmiş ve tebrik etmiştir. Bu olay Çukurova’nın kurtuluşunu sağlamış olup, aynı zamanda Ankara Antlaşması’nın imzalanmasına zemin hazırlamıştır. Mersin’in simgesel anıtlarından biri olan Karboğazı Kuvayi Milliye Anıtı, her mevsim turistler tarafından ilgi görmektedir. Tarih ve turizm mekanı olan Karboğazı’na, bu kış siz de davetlisiniz. Mersin’in Tarsus ilçesinde bulunan Karboğazı’na, eski Mersin-Ankara yolundan Gülek Beldesi’ni 7 kilometre geçtikten sonra sola dönülerek gidilir. Karboğazı’na gelmişken Gülek Kalesi’ne uğramadan sakın dönmeyin. Torosların Damı; Gülek Kalesi

Bugünkü ismiyle Gülek Boğazı’nın, antik çağdaki ismi Kilikya Kapılarıdır. Bu boğaz, Akdeniz Bölgesi’ni İç Anadolu’ya bağlayan, Toroslardaki önemli bir geçittir. Bu geçide gözcülük eden Gülek Kalesi ise ‘Torosların damı’ olarak adlandırılmaktadır. Kale, tarihin kalıntılarını, doğanın güzelliğini barındırmaktadır ve son dönemlerde sosyal medyada yayılan fotoğraflarıyla ünü giderek artmaktadır. Kalenin temelleri

olacaktır. Ancak, bu işin reel iletişimi özel sektörün dinamizmine bırakılmalıdır. Eğer bugün Mısır’la sıcak bir iletişim yakalandıysa, iş dünyasının bu iletişimi hiç bırakmamasının, küsmemesinin bir sonucudur. Devletler arasındaki krizden dolayı iş dünyası olarak biz de küsseydik, bugün bu yakınlaşma bu sıcaklıkta olamazdı. Tekrar ihracata dönecek olursak; evet aylık 10 milyar dolar baremine takıldık ama bu bizi umutsuzluğa sevk etmemelidir. Evet 2017 güllük gülistanlık görünmüyor ama bugüne kadar iş dünyasının gösterdiği tüm kazanımları, çabaları, emekleri ve daha önemlisi geleceğe ait umudumuzu aşırı karamsar tablolarla çöpe atmaya kimsenin hakkı yoktur. Bizim bahsettiğimiz umut, bir hayalcilik değildir. İş dünyası gerçekçi ve ayağı yere basan bir camiadır. Bizim umut dediğimiz şey pes etmemektir. Bize lazım olan şey motivasyondur, yeni bir enerjidir. Umut bizim için pes temek ve durmamaktır. Eğer dış sorunların yarattığı gündemi ve içte siyasi gündemleri ilk sıradan düşürebilirsek ve ekonomiye odaklanırsak Türkiye 2023 hedeflerine ulaşacak potansiyele sahiptir. Ülkemizin ekonomik büyümesin tek yolu üretmek ve ihracat yapmaktır. Ülkemizin büyümesinin tek yolu katma değer yaratmak ve bu katma değeri dünya pazarlarına sunmaktır. Bundan dolayı 2017 bizce ihracat hedefli motivasyonların yapıldığı, yeni yolların konuşulduğu, ihracatta yeni çözümlerin ortaya çıkarıldığı bir yıl olmalıdır. Nasıl ki sanayide üretimde ar-ge varsa, ihracatında Ar-Ge’si yapılmalı ve yeni yöntemler bulunmalıdır. İleri teknoloji buna da eklemlenmelidir. Yenilikçilik ihracata da entegre edilmelidir, E-ihracat gibi… Artık, ihracatın da Sanayi 4.0’ını konuşmamız gerekiyor.

Orta Çağ’a kadar uzanmaktadır. Mimari plan, taş işçiliği ve yüzey buluntularına göre kalenin farklı dönemlerde iskan gördüğü anlaşılmaktadır. 1838-1939’da İbrahim Paşa, Osmanlı yönetimine karşı çıkardığı isyanda bu yerleşimi kısa bir süre işgal etmiştir. Kalenin kuzey ve batı duvarlarındaki işçilik 1830’lu yılların sonlarında İbrahim Paşa tarafından yaptırılan tabyalara benzemektedir. Kaleye giriş güneydeki kapıdan sağlanmaktadır. Kuzey ve kuzeydoğusu ise çok dik sarp kayalıklar üzerindedir. Güney ve batısındaki sur duvarları günümüze kadar gelmiş olup rahatlıkla izlenebilmektedir. Bu surlar yuvarlak veya kare planlı büyüklü küçüklü kulelerle güçlendirilmiştir. En doğu ucunda bir de sarnıç yer almaktadır. Duvarlarında kesme blok taşlar kullanılan kalenin üzerinde iki yeni yapı bulunmaktadır. Müştemilatı içerisinde ise giriş kapısının sağ tarafında yer alan yapı hariç ayakta kalan mekan pek yoktur. Yüzeyde sarı ve yeşil renklerde sırlı veya sırsız çok sayıda seramik parçaları göze çarpmaktadır. Son zamanlarda kaledeki bir nokta ise konumuyla, doğayla baş başa kalıp eşsiz manzarayı ölümsüzleştirmek isteyenlerin uğrak yerlerinden oldu. Normalde al-

çakta bulunan nokta, fotoğraf çekiminde, aşağı bölüm gösterilmediği zaman, uçurumun kenarında durulduğu hissi uyandırıyor. Kadrajlamayla ‘uçurumun kenarında bir kayada oturulup aşağıdaki otobanın izlendiği’ görüntüsü verilen fotoğrafların çekilebildiği bölgenin ziyaretçi sayısı da her geçen gün artıyor. Gülek Yazıtı

Gülek Boğazı’nda bir de Gülek Yazıtı bulunmaktadır. Yazıt, Gülek Boğazı yolunun sonunda, ana kaya kütlesinin batı eteğindedir. Söz konusu kaya kütlesinin tepesinde de etrafı düzeltilmiş bir çıkıntı yer almaktadır. Latince olan bu yazıtta ‘İmparator Caesar Marcus Aurelius Antoninus sadık, mutlu, yenilmez Augustus (Caracalla) bu yolu dağları delerek yaptırdı’ yazmaktadır. Altta yer alan iki satır Yunanca yazıtta ise Kapadokya Bölgesi ile Kilikya Bölgesi’nin sınırını belirten ‘Kilikia’nın Sınırı’ yazısı bulunmaktadır. Ulaşım: Tarsus’un yaklaşık 60-65 km. kuzeyinde yer alan kaleye, Gülek-Tarsus arası çalışan dolmuş ve belediye otobüsü ile ulaşılabilir. Adres: Gülek Beldesi, Tarsus / Mersin


4

YIL: 19 | SAYI: 325 | 5 - 18 Şubat | www.mtso.org.tr

MTSO kaliteye desteğini sürdürüyor

Gıdada beslenme ve sağlık beyanlarına yeni düzenleme

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, tüketiciyi en üst düzeyde korumak için son tüketiciye arz edilen gıda maddelerindeki beslenme ve sağlık beyanlarına ilişkin kuralları yeniden belirledi. Buna göre beslenme ve sağlık beyanları, piyasaya arz edilen gıdaların etiketi, tanıtımı ve reklamında kullanılabilecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ‘Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği’ Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Beslenme veya sağlık beyanlarının kullanımına sadece, ortalama tüketicinin beyanda belirtilen yararlı etkileri anlayabilmesi koşuluyla izin verilecek. Beslenme ve sağlık beyanlarının kullanımı, belirsiz, yanlış veya yanıltıcı, diğer gıdaların beslenme yönünden yeterliliği veya güvenilirliği konusunda şüpheye neden olacak, belirli bir gıdanın aşırı tüketimini destekleyecek veya özendirecek şekilde olmayacak. Söz konusu beyanlar, çeşitli ve dengeli beslenmenin, genelde besin öğelerini uygun miktarlarda sağlayamayacağını belirtecek, ileri sürecek veya ima edecek ve tüketicide endişeye neden olabilecek biçimde, yazılı, resimli, grafik veya sembolik gösterimler vasıtasıyla vücut fonksiyonlarındaki değişiklere atıfta bulunacak şekilde bulunmayacak. Beyanlar, bilimsel kanıtlara dayanacak

Beslenme ve sağlık beyanları genel kabul görmüş bilimsel kanıtlara dayanacak ve bunlarla doğrulanacak. Markaya özgü olmayan gıdaya ilişkin genel reklam veya tanıtımlar hariç olmak üzere, beslenme veya sağlık be-

yanı yapılan ürünlerde beslenme bildirimi zorunlu olacak. Bir gıda, beslenme beyanı yapabilme koşullarını doğal bileşiminde bulunan bir besin öğesi veya diğer öğe ile karşılıyorsa, beslenme beyanının önüne ‘doğal’ ibaresi eklenebilecek. Karşılaştırmalı beslenme beyanları ürün çeşitliliği de dikkate alınarak sadece aynı kategorideki aynı ürün adına sahip gıdalar arasında yapılabilecek. Kilo kaybına atıfta bulunan sağlık beyanlarına izin verilmeyecek

Gıdanın tüketilmemesi durumunda sağlığın olumsuz etkilenebileceğini ileri süren, kilo/ ağırlık kaybının miktarına veya oranına atıfta bulunan, bireysel doktorların veya sağlık profesyonellerinin diğer kuruluşların tavsiyelerine atıfta bulunan sağlık beyanlarına kesinlikle izin verilmeyecek. Gıda işletmecileri, 31 Aralık 2019’a kadar yönetmeliğe uymak zorunda

Söz konusu beyanlara ilişkin izin başvurusu, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne yapılacak. Bilimsel Komisyon, geçerli bir başvurunun kendisine ulaştığı tarihten itibaren 5 ay içinde görüşünü oluşturacak. Avrupa Birliği mevzuatına uyum çerçevesinde hazırlanan yönetmeliğe göre gıda işletmecileri, 31 Aralık 2019 tarihine kadar yönetmelik hükümlerine uymak zorunda olacak. Bu tarihten önce etiketlenen veya piyasaya arz edilen gıdalar raf ömrü sonuna kadar piyasada bulunabilecek. Söz konusu hükümler ithal edilen gıdaların etiketleri için de geçerli olacak.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) sanayi üretiminde kalite ve rekabet gücünü artırmaya yönelik desteklerini genişleterek sürdürüyor. MTSO Tedarik Zinciri Akredite Test ve Ar-Ge Merkezi, yurt genelinden gelen talepler çerçevesinde bir taraftan test çeşitliliğini artırırken diğer taraftan akreditasyon kapsamını genişletiyor.

B

ölgede lojistik ve sanayi sektörünün gelişimini desteklemek adına 2013 yılında Çukurova Kalkınma Ajansı Hibe Desteği ile kurulan MTSO Tedarik Zinciri Akredite Test ve Ar-Ge Merkezi, bugün çalışmalarını yurt genelinde sürdürüyor. MTSO, bünyesindeki kalite kontrol ve test laboratuvarında, uzman personeliyle bugün paslanmaz çelik, karbon çelik, alüminyum, bakır ve bakır alaşımları, altın, gümüş, değerli maden gibi metallerin, PVC malzemelerin, plastik, kauçuk malzemelerin, toprak ve maden ürünlerinin kimyasal ve mekanik analizlerini kalibrasyonlu donanıma sahip son teknoloji cihazlarıyla hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Gerek bölgesel gerekse ulusal alanda sektör ihtiyaçlarına yönelik kaliten ödün vermeden hizmet veren MTSO Tedarik Zinciri Akredite Test ve Ar-Ge Merkezi; son üç yılda toplamda 6 bin 990 adet analiz gerçekleştirdi. Laboratuvarda başta ürün ve malzeme karakterizasyon testleri yapılmakla birlikte sektörün ihtiyaçlarına ve gelişimine yönelik eğitimler de düzenleniyor. Hedef, sertifikasyon hizmetleri sunarak sektörün gelişmesine ve uluslararası rekabet gücünü artırmaya katkıda

bulunmak. Bu noktadan hareketle bugüne kadar 3D Tasarım ve Katı Modelleme eğitimleri, Tahribatsız Muayene Eğitimleri, Ultrasonik Muayane Seviye 1 ve 2 uzmanlık eğitimleri ve sertifikasyon programları ile sanayiye hizmet verildi. “Makro İnceleme Analizleri Akreditasyonu tamamlandı”

Kurulduğu günden itibaren daha iyi hizmet verebilmek, hizmet kalitesini tescillemek adına akreditasyon çalışmalarına da büyük önem veren MTSO Tedarik Zinciri Akredite Test ve Ar-Ge Merkezi, her geçen dönemde akredite kapsamını da genişletiyor. Mersin’e yeni bir vizyon ve misyon yüklemeyi amaçlayan laboratuvar, 2014 yılında TÜRKAK tarafından TS EN ISO/IEC 17025:2012 akreditasyonunu tamamlayarak akredite bir laboratuvar olarak hizmet vermeye başladı. Akreditasyon ile birlikte artan müşteri ağı laboratuarın yeni gelişim adımları atmasına da olanak sağladı. Yerelde hizmet verme hedefiyle yola çıkan laboratuar, kısa sürede yaptığı çalışmalar, sunulan hizmet çeşitliliği, müşteri taleplerinin uluslararası standartlar ve yasal

mevzuatlara uygun şekilde minimum sürede ve güvenilir şekilde karşılanması sonucu Türkiye genelinde 27 farklı ile hizmet veren bir laboratuvara dönüştü. Laboratuvar; yapılan saha çalışmaları neticesinde gelen talepler ve ihtiyaçlar doğrultusunda 2016 yılında akreditasyon kapsamını genişleterek Makro İnceleme Analizleri kapsamında da akteditasyonunu tamamladı ve PQR testlerinde de ulusal ve uluslararası alanda geçerli test raporları verebilir duruma geldi. 2016 yılında akreditasyon kapsamına eklenen PQR testleri ile makro inceleme analizlerinde bir önceki yıla göre yüzde 40 artış sağlandı. Analiz çeşitleri sürekli artıyor

MTSO Tedarik Zinciri Akredite Test ve Ar-Ge Merkezi’nde analiz çeşitleri de ihtiyaç doğrultusunda gün geçtikçe artıyor. Laboratuvarda bulunan Üniversal Çekme Cihazı ile birlikte Çekme/Eğme/Basma Deneyleriyle bir malzemenin dayanımı ve mekanik değeri ile ilgili sayısal veriler vererek standartlara ve kaliteye uygunluğu inceleniyor. Bu sayede kullanılan, alımı ve satımı yapılan birçok ürün önceden kalite kontrol denetimine tabi tutulabili-

yor. Yine laboratuar bünyesindeki “Mikro ve Makro sertlik ölçümleri” ile malzeme sertlikleri konusunda da bilgi verebiliyor. Laboratuar, ihracatı ve ithalatı yapılan birçok metal malzemenin kimyasal bileşimini ve uygun kalite standardını, kapsamında bulunan “Spektral Analiz” testi ile tespit ediyor. Böylece ürün sertifikasyonlarında oluşabilecek hatalar minimuma indirilmiş ve ürün güvenilirliği artırılmış oluyor. MTSO Tedarik Zinciri Test ve ArGe Merkezi, “Tersine Mühendislik” denilen çağın teknolojisi olarak adlandırılan “Üç boyutlu Tarama ve Üç Boyutlu Yazıcı” cihazıyla da hizmet veriyor. Her türlü malzemenin prototip üretimini gerçekleştirebilen bu cihaz ile hem Mersin’e hem de diğer illere laboratuvar uzmanlarıyla birlikte prototip üretimi gerçekleştiren laborauvar aynı zamanda tasarım hizmeti de sunuyor. Tahribatsız Muayene testleri kapsamında UT-Ultrasonik Muayene (Seviye 1 ve 2 uzmanlığı) ve MT-Manyetik Parçacık Muayene analizleri, metalografik incelemelerin yapıldığı Metal Mikroskop analizleri(tane boyutu), toprak, değerli metal, cevher..vb. malzemelerin de analizlerinin gerçekleştirildiği XRF analizi ile yerinde olarak labaratuvar içinde/dışında da analiz hizmetleri verilebiliyor. Aynı zamanda sürekli gelişmeyi kendine ilke edinen laboratuvar metal malzeme analizleri ile sınırlı kalmayıp plastik (PVC) ve polimer malzeme analizlerini de 2015 yılında hizmet kalemlerine ekledi. Bu bağlamda etilen propilen, kauçuk, köpük ve yapı malzemelerinde yalıtım amaçlı kullanılan genleşmiş polistren ve nanogözenekli yalıtım malzemelerine yönelik “Isı Yalıtım ve Yoğunluk Ölçer Testleri” ve “Diferansiyel Taramalı Kalorimetre” ile sıcaklık değişimi karşısında polimer malzemelerin sıcaklık - ısı akış grafiğinden ısı kapasitesi ve camsı geçiş sıcaklığı (glass transition temperature), kristalleşme sıcaklığı gibi analizler gerçekleştiriliyor. “Shore A ve D tipi sertlik ölçüm cihazları” ile lastik, polimer, elastomer, plastik ve pvc gibi malzemelerin sertlik ölçümleri, çentik darbe testleri, boyutsal analizleri, plastik çekme testleri, “Kül Tayini Fırını” ile de polimer malzemelerin içerisindeki katkı/dolgu miktarları tayin edilebiliyor.

Mersin’in ilçelerindeki HES’ler toplu halde özelleştirilecek

Elektrik Üretim AŞ’ye ait HES’ler, pazarlık usulüyle yapılacak ihaleyle, bütün halinde özelleştirilecek.

E

lektrik Üretim A.Ş’ye ait Anamur, Bozyazı, Mut-Derinçay, Silifke ve Zeyne hidroelektrik santrallerinin bütün halinde özelleştirilmesi kararı alındı. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklama ile adı geçen santrallerin özelleştirileceği bildirildi. Geçici teminat tutarı 1,5 milyon TL, ihale şartnamesi ve tanıtım doküman bedeli 2 bin TL olarak belirlenen ihale için son teklif verme tarih ve saati ise 24 Mart 2017, saat 17.00 olarak belirlendi. Elektrik Üretim A.Ş’ye ait ilgili HES’lerin bir bütün halinde işletme hakkının verilmesi yöntemi ile gerçekleştirilecek özelleştirmenin ihalesi kapalı zarf içerisinde teklif almak ve görüşmeler yapmak suretiyle pazarlık usulü ile gerçekleştiri-

MTSO 4

lecek. İhale Komisyonu’nca gerekli görülmesi halinde ihale, pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile açık artırma suretiyle sonuçlandırılabilecek. İhaleye yalnızca tüzel kişiler ile Ortak Girişim Grupları katılabilecek. Gerçek kişiler ve özel yatırım fonları, en az bir tüzel kişinin bulunduğu Ortak Girişim Grubu’nda üye olarak yer alabilecek. İhaleye katılabilmek için İhale Şartnamesi ile Tanıtım Dokümanı’nın alınması zorunlu olup Ortak Girişim Grubu üyelerinden birinin İhale Şartnamesi ve Tanıtım Dokümanı alması yeterli olacak. Katılımcıların, ihaleye katılabilmek için istenen belgeler ile tekliflerini İhale Şartnamesi’nde belirtilen hususlar doğrultusun-

CMYK

da hazırlayıp; “Anamur, Bozyazı, Mut-Derinçay, Silifke ve Zeyne Hidroelektrik Santralleri İhalesine İlişkin Teklif - Gizli” ibaresi bulunan kapalı zarf içerisinde elden teslim etmeleri gerekiyor. Son teklif verme tarih ve saatinden sonra İdare’ye verilecek belgeler ve teklifler ise değerlendirmeye alınmayacak. İhale konusu hidroelektrik santrallerin yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip şirketler ve Türkiye’de kurulan yabancı sermayeli şirketlere işletme hakkı devri, yürürlükteki Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Tapu Kanunu, Elektrik Piyasası Mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine tabi olacak. Bu kişiler, işletme hakkı devrinin mümkün olup olmadığını önceden araştırmakla ve ihaleyi kazanmaları halinde en kısa sürede gerekli işlemleri yapmakla yükümlü olacak.

TOBB +1 seferberliği başlattı

T

ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 6 yılın rekorunu kıran işsizliği çözmek için tüm üyelerini artı bir kişiyi istihdam etmeye çağırdı. Kampanyanın daha geniş kitlelere ulaşması için TOBB’a bağlı Oda ve Borsa başkanları da sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları çağrılarla kampanyaya destek oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile TOBB, işsizliğe karşı ‘Türkiye’nin geleceğine artı bir istihdam’ seferberliği başlattı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “İş

dünyasına ve üyelerimize çağrıda bulunuyorum. İmkanın kısıtlıysa bir istihdam sağla. İmkânın varsa 10 istihdam, 100 istihdam sağla” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 9 Mayıs 2016 tarihinde yaptığı konuşmada TOBB üyelerine seslenerek herkesin ekstradan bir kişiyi işe alması sonucu bir buçuk milyon insana istihdam sağlanacağını belirtmişti. Kampanya’nın detayları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-

kanlığı ile TOBB, iş dünyasına yeni fırsatlar sunuyor. İstihdam Seferberliği kapsamında işbaşı eğitimine katılanların; 1 yıla kadar net asgari ücret tutarındaki maaşı ile iş kazası, meslek hastalıkları ve genel sağlık sigortası primleri İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. Bu sürenin sonunda işbaşı eğitim programına katılanların istihdam edilmeleri durumunda 42 aya kadar varan sürelerle asgari ücret üzerinden SGK işveren primi yine İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.


5

YIL: 19 | SAYI: 325 | 5 - 18 Şubat | www.mtso.org.tr

Mısır’da yapısal reformlar sürüyor Aşut: “Yapısal reformlar hızla sürüyor”

Türk yatırımcılara halen sıcak bakılan Mısır’da Türkiye ile Mısır ticaretini canlandıracak yapısal reformlar hızla sürüyor. Mısır ile ticarette yaşanan sorunların konuşulduğu Mısır temaslarından TOBB Heyeti olumlu sinyallerle döndü.

M

ısır Ticaret, Sanayi ve Tarım Odaları Federasyonu Başkanı Ahmet Al Wakil’in davetlisi olarak kısıtlı katılımlı bir heyetle Kahire’ye giden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Heyeti, burada 4 yıllık aranın ardından ilk kez düzenlenen Mısır – Türkiye İş Forumu’na katılarak sorunları konuştu. Heyette TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na İstanbul Ticaret Borsası Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Ali Kopuz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şerafettin Aşut, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adil Konukoğlu, Bolvadin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Murat Tabak, iş adamları ve bazı gazeteciler eşlik etti. Program kapsamında, Mısır’dan yaklaşık 80 firma, Türkiye heyetinin yanı sıra Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği tarafından belirlenen ve

Kahire’deki aktif Türk firmalarının katılımıyla Mısır-Türkiye İş Forumu gerçekleştirildi. Forum açılış konuşmalarını, Mısır Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu Başkanı Ahmet Al Wakil ile TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu gerçekleştirdi. Forum kapsamında ayrıca, Mısır’da yatırım fırsatları ve önümüzdeki dönem yatırım projeleri konusunda Mısır Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Müsteşarı ve Mısır Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu Genel Sekreteri Dr. Ala Ezz tarafından bir sunum gerçekleştirildi. İş Forumu kapsamında, Türk ve Mısır firmaları arasında çok sayıda iş görüşmesi gerçekleştirildi. TOBB heyeti ziyaret programı kapsamında İş Forumu yanı sıra LİMAK tarafından yapımı gerçekleştirilen Kahire Hava-

alanı 2 No’lu Terminal’i de ziyaret etti. Temaslar sırasında Mısır Ticaret ve Sanayi Bakanı Tareq Qabi tarafından Bakanlık binasında kabul edilen TOBB Heyeti burada bir süre heyet halinde görüşme gerçekleştirdi. Heyet görüşmesi sonrasında, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Kahire Maslahatgüzarı Ali Rıza Güney, Mısır Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu Başkanı Ahmet Al Wakil Mısırlı Bakan Qabi ile ayrıca görüşerek Mısır’da faaliyet gösteren Türk firmalarının taleplerini anlattı. Üretici kayıt sistemi yüzünden Mısır ile Türk firmalarının ticari ilişkilerinde yaşanan belirsizlikler, laboratuvar uygulamalarıyla gelen ilave yükler, ödemelerde ve gümrük noktalarındaki sıkıntılar ile Ro-Ro seferlerine Sina’nın kapanması görüşülen konular arasında yer aldı.

“Güvenli Gıda, Güvenli Gelecek” Güvenli Gıda Güvenli Gelecek Projesi kapsamında önümüzdeki süreçte aralarında Mersin’in de bulunduğu, gıda konusunda öne çıkan illerde Ticaret ve Sanayi Odaları ile birlikte gıda üreticilerine yönelik eğitimler verilmesi planlanıyor.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mısır dönüşünde yaptığı değerlendirmede oldukça verimli bir forum gerçekleştiğini söyledi. Mısır’ın Türkiye için önemli bir pazar olduğuna dikkat çeken Aşut şu bilgileri verdi: “Mısır Ticaret, Sanayi ve Tarım Odaları Federasyonu’na kayıtlı 4 milyon 300 bin yatırımcı var. Bünyesinde 26 tane Oda bulunuyor. Mısır’ın Türkiye’den ithalatı 1,2 milyar dolar, ihracatı ise 2,7 milyar dolar. Aynı zamanda turizm açısından da temaslarımız var. Geçen yıl 110 bin Mısırlı Türkiye’yi ziyaret ederken 60 bin Türk Mısır’ı ziyaret etti. Türkiye olarak Mısır’ın 4’üncü ticaret ortağıyız. Türkiye’nin Mısır’da yaklaşık 2 milyar dolarlık yatırımı var. Bu yatırımlarla 60 bin Mısırlıya istihdam sağlıyoruz” Kahire’ye iner inmez Türk – Mısır işbirliğinin güzel örnekleri arasında yer alan Kahire Havaalanı’nda karşılaştıkları manzaradan gurur duyduğunu dile getiren Aşut, önümüzdeki süreçte iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin artarak devam edeceğine inandığını söyledi. Mısır’da ekonomik ve demokratik yapısal reformların hızla sürdüğünü bildiren Aşut, Mısır’ın bir uygarlıklar ülkesi olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu yılın ortalarına doğru Mısır’ın, eski zenginliğine kavuşmuş olacağına inanıyorum. Türkiye üzerinden yapılan ticaretin artması yönünde önemli yapısal reformlar devam ediyor. Ancak gözlemlediğimiz en önemli konu Türk yatırımcılara halen sıcak bakıyor olmaları. Bu nedenle Mersinli yatırımcılara tavsiyem eski ortaklıklarını yeniden canlandırma yönünde adım atmaları ve ilişkilerini sıcak tutmaları. Türkiye Mısır ilişkilerini artıracak önemli gelişmeler bekliyoruz.”

MTSO, sel mağdurlarına kolaylık sağlayacak

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclisi, Aralık ayında selden zarar gören üye firmaların yıllık aidatları ve munzam aidatlarının ödenmesi konusunda sağlanacak kolaylıkları içeren teklifi oy birliği ile kabul etti. MTSO Ocak Ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Mahmut Arslan başkanlığında gerçekleştirildi. 2930 Aralık 2016 tarihinde yağan şiddetli yağmur nedeniyle yaşanan sel felaketinden dolayı bazı üyelerde ciddi zararlar oluşmasının ardından MTSO Yönetim Kurulu, sel felaketi nedeniyle zarar gören üyelerinin bir kısım aidat borcunun affedilmesi ve kalan borçların gecikme zammı alınmaksızın yapılandırılmasıyla ilgili teklif hazırladı. Ocak ayı MTSO Meclis Toplantısı’nda oy birliğiyle kabul edilen teklifin detayları şöyle: “Bu felaketten dolayı zarar gören Oda Üyeleri; Afad Mersin İl Müdürlüğü, İtfaiye Müdürlüğü, Sigorta Şirketi Eksperleri, Vergi Dairesi Başkanlığı gibi kamu kurum ve kuruluşlarının herhangi birinden alacakları ve mağduriyetlerini gösterir belge ile Odaya yazıyla başvurmaları halinde; 2016 ve 2017 yılına ait tahsil edilmemiş Yıllık Aidatların affedilmesi, 2015 ve geçmiş dönem Yıllık Aidatlar, 2016 ve geçmiş dönem munzam Aidatlar ile 2017 yılı için tahakkuk edecek Munzam Aidatları gecikme zammı alınmaksızın 2017 yılı Hazi-

ran ayından başlayarak son taksiti 31.12.2017 tarihine kadar olmak üzere 6 eşit taksitte ödeyebilmeleri yönünde karar alındı. Eski Başkanlardan Hadi Doğan da anıldı

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda Yönetim Kurulu Başkanı, Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, Meclis Üyesi olarak uzun yıllar hizmet eden Hadi Doğan da, vefatının ardından Oda Meclis Toplantısı’nda anıldı. Meclis Başkanı Mahmut Arslan, Doğan’ın vefatının kendisini derinden etkilediğini ifade ederek şunları söyledi: “Hepinizin bildiği gibi Hadi Doğan’ı kaybettik. Çoğunuz kendisini tanıyorsunuzdur. Hem Ticaret ve Sanayi Odası’na hem de görevde bulunduğu diğer kuruluşlara büyük faydası olan, tüm servetini görev yaptığı sivil toplum kuruluşlarında özellikle de uzun yıllar görev yaptığı Mersin İdman Yurdu için harcayan bir kardeşimiz. Kendisi canlı hayvan ihracatında söz sahibi firmalardan birisinin sahibiydi. Uzun yıllar Akdeniz Canlı Hayvan ve Su Ürünleri İhracatçı Birliği’nin Başkanlığını başarıyla yaptı. Sadece Mersin’in değil, Türkiye’nin önemli ihracatçıları arasındaydı. Onunla ilgili çok değerli anılarım var. Bu nedenle kendisine özel olarak Allah Rahmet Eylesin demek istiyorum.”

Türkiye’nin ilk şehir hastanesi Mersin’de açıldı

Bu çerçevede 30 Ocak 2017 tarihinde Ankara’da düzenlenen ve açılış konuşmaları AB Bakanlığı Proje Uygulama Başkanı Bülent Özcan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Dr. Neslihan Alper ve Kalkınma Bakanlığı İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü Tarım Dairesi Başkanı Dr. Taylan Kıymaz tarafından gerçekleştirilen toplantıda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi B. Uçar tarafından temsil edildi. “Bilinçli tüketici güvenli gıdaya ulaşır ve ulaştırır”

A

vrupa Birliği (AB) Bakanlığı tarafından 2008 yılından bu yana uygulanmakta olan ‘Avrupa Birliği ve Türkiye Arasında Sivil Toplum Diyalogu Projesi’nin dördüncü dönemi 2016 yılı Şubat ayında başlamış olup, 9 farklı başlık altında 80 projeye destek sunulmaktadır. Bu 9 başlık arasında yer alan ‘Tarım ve Balıkçılık Hibe Programı’ çerçevesinde Anadolu Kalkınma Derneği tarafından “Güveli Gıda - Güvenli Gelecek” başlıklı proje yürütülmektedir. Almanya Tüketici Birliği Verbraucherzentrale Schleswig-Holstein işbirliği ile yürütülen projenin özel amacı gıda güvenliği alanında özellikle tüketiciler ve gıda üreticilerinin gıda güvenliği (gıda etiketleme, gıda katkı maddesi vs.) ve gıda hijyen kuralları hakkında bilinçlendirilmesini sağlamak, AB’ye entegrasyon sürecinde AB ile uyumlaştırılmış gıda mevzuatını tanıtmak ve proje uygulama sürecinde AB’de bulunan sivil toplum kuruluşlarının tecrübelerinden yararlanmaktır. Proje kapsamındaki faaliyetlerden birisi de Türkiye’de gıda ve tarım sektörlerinde gelişmiş illerden ilk 10’unda bulunan Ticaret ve Sanayi Odaları ile işbirliği yapılarak, o ildeki küçük ve orta ölçekli gıda işletmelerinin gıda güvenliği, konuyla ilgili yürürlükteki ulusal mevzuat ve AB düzenlemeleri ile AB uyum sürecindeki gelişmeler konularında bilgilendirilme eğitimi faaliyetleridir.

MTSO 5

CMYK

Gıda güvenliği, toplum sağlığı açısından en önemli konulardan birisi olup, güvenli gıdaya ulaşılamaması durumunda gıda kaynaklı hastalıklarla ve alerjik reaksiyonlarla karşılaşılmaktadır. Bugün toplumun hemen her kesimi gıdalar ile sağlık arasındaki ilişkiyi kavramış ve bilinçli bir tüketici olmak için çaba sarf etmektedir. Ancak tüketicinin hassasiyeti karşısında, bu ilgiden yararlanarak ortaya çıkan bilgi kirliliği de aşikardır. Tüketicilerin aklını karıştıran bu durum, zaman zaman gıda güvenliği ile uyuşmayan adımlar atmasına neden olmaktadır. Bu nedenle projenin hedef kitlelerinden birisini tüketiciler oluşturmuş ve “bilinçli tüketici güvenli gıdaya ulaşır ve ulaştırır” temel felsefe olarak benimsenmiştir. Projenin bir diğer hedef kitlesini de yasalarımız gereği güvenli gıdayı halka arz etmekten sorumlu olan üreticiler içerisinde yer alan orta ve küçük ölçekli işletmeler oluşturmaktadır. Türkiye’de çok sayıda gıda işletmesi bulunmaktadır. Ancak bu işletmelerin sayıca büyük çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır. Söz konusu işletmeler gerek bilgi düzeyleri, gerekse ekonomik nedenlerle eğitime ve güncel bilgiye ulaşmada sıkıntı yaşamakta, yasal sorumluluklar ve gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik atılması gereken adımlar ile ilgili yeterli donanıma sahip olamamaktadır. Proje kapsamında tüketicilere ve gıda üreticilerine yönelik hazırlanan 2 adet kitap, 7 infografik bulunmakta olup www.guvenligidaguvenligelecek.org web sitesi üzerinden de güncel olarak bilgi paylaşımında bulunulmaktadır. Ayrıca eğitimler de düzenlenecek olup, gıda üreticilerine yönelik kısmı Mersin, Antalya, Isparta, Kahramanmaraş, Karaman, Ordu, Trabzon, Samsun, Bursa, Kayseri illerinde Ticaret ve Sanayi Odaları ile beraber gıda üreten işletmelere yönelik olarak verilecektir.

T

Türkiye’nin ilk şehir hastanesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından Mersin’de hizmete açıldı.

emeli 2013 yılında Mersin’in merkez Toroslar ilçesinde atılan Mersin Şehir Hastanesi tamamlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Somali ve Kırgızistan Sağlık Bakanları ile Pakistan’ın Pencap Başbakanının da katılımıyla görkemli bir törenle açılışı gerçekleştirilen Mersin Şehir Hastanesi, Türkiye genelinde yapımı devam eden 18 şehir hastanesi içinde ilk açılan tesis olma özelliğini taşıyor. Mersin’in ardından yapımı tamamlanan Yozgat ve Isparta şehir hastanelerinin açılışı gerçekleştirilecek. Açılışta, Sağlık Bakanı Akdağ, Kalkınma Bakanı Elvan ve Başbakan Yıldırım’ın ardından kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘rüya projesi’ olarak adlandırdığı şehir hastanesi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Mersin ile aynı anda Gülnar ve Mut Devlet Hastaneleri’nin de açılışının gerçekleştirildiğini ifade eden Erdoğan, “İnşallah 2018’de de Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın açılışını hep birlikte gerçekleştireceğiz” diye konuştu. Mersin’deki hastanelerin toplam yatırım bedelinin 716 milyon TL olduğunu bildiren Erdoğan, sözleşmesi yapılan 21 şehir hastanesinden 3 tanesinin tamamlandığını, 18’inin yapımının devam ettiğini söyledi. 2020 yılına kadar tüm şehir hastanelerinin tamamlanmasının planlandığını kay-

deden Erdoğan, 2023’te ise tüm illerde nitelikli sağlık hizmeti verilmeye başlanacağını dile getirdi. 650 milyon TL yatırım bedeliyle 3 yılda yapımı tamamlanan Mersin Şehir Hastanesi’nde tek bir kampusta tüm sağlık sorunlarının çözülmesi hedefleniyor. 5 yıldızlı otel konforunda hizmet vermesi planlanan hastanede ücretsiz vale hizmeti de verilecek. İşletme süresi 25 yıl olan hastane, 25 yılın sonunda binaları ve teçhizatı yenilenerek kamuya devredilecek. “Sağlık turizmine de katkı sağlayacak”

232 bin metrekarelik alanda 375 bin metrekare kapalı alana sahip Mersin Şehir Hastanesi, toplamda 1300 yatak kapasitesine sahip. Her biri 33 metrekarelik, içinde banyosu, tuvaleti, refakatçi kanepesi, TV, buzdolabı, tıbbi cihazları olan 502 adet tek kişilik oda bulunmakta. 40 metrekarelik 242 adedi çift kişilik odaya sahip olan hastanede ayrıca 65 metrekarelik 21 adet suit oda var. 51 adet ameliyathane ile

210 yoğun bakım ünitesi bulunan hastane, 230 adet de polikliniğe sahip. En ileri teşhis ve tedavi cihazları ile donatılmış olan hastanede 4 bin araçlık otopark bulunmakta. 1200 güvenlik kamerası, 13 yemekhane, 3 restoran, kablosuz internet ağı, mescidiyle herkesi memnun edecek altyapıya sahip olan Mersin Şehir Hastanesi’nde tüm bu hizmetler verilirken enerji verimliliği için trijenerasyon sistemi (Birleşik ısı ve güç sistemleri) kullanıldı. Bu sayede yüzde 25 enerji tasarrufu sağlanması hedefleniyor. 5 bin personel ile günlük 30 bin kişiye kadar hizmet verilecek olan Mersin Şehir Hastanesi’nde oksijen terapisi ve deniz kenarı bir şehir olması nedeniyle vurgun tedavisine imkân veren birimler de kuruldu. Mersin Şehir Hastanesi’nin kent ekonomisine sağlık turizmiyle de katkı sağlaması bekleniyor. Çevre illerden gelecek hastaların yanı sıra başta Türk Cumhuriyetleri ve Afrika ülkeleri olmak üzere Avrupa’dan da hastaların bölgeye getirilmesi hedefleniyor.


6

YIL: 19 | SAYI: 325 | 5 - 18 Şubat | www.mtso.org.tr

Doğal kaynaklarıyla gelecek vadeden ülke:

Mozambik, son yıllarda keşfedilen enerji kaynaklarıyla gelecek vadeden ülkeler arasında yer alıyor. Potansiyel yatırım alanları ise altyapı, enerji, madencilik, tarım ve turizm olarak sıralanabilir.

A

frika Kıtası’nın 25’inci büyük ekonomisi Mozambik, gelişmekte olan ekonomiler arasında gösterilebilir. Özellikle son yıllarda ülkede keşfedilen 5,3 trilyon metreküp doğal gaz ve 23 milyar ton kaliteli kömür, ülke ekonomisinin önümüzdeki süreçte daha da iyi yönlü seyredeceğinin sinyallerini veriyor. Mozambik, 1990 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile pazar ekonomisini benimsemiş, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ekonomik altyapısının yeniden inşası gayreti içerisine girmiş bir ülke. Bunların sonucu olarak, Mozambik ekonomisi hızla büyümekte olup, geçen on yılda ortalama yüzde 8 büyüme hızını yakalamıştır. Mozambik tarihsel olarak da, limanlarıyla Zambiya, Zimbabve, Botsvana ve hatta Güney Afrika

Cumhuriyeti’nin kuzey kısmının denizle bağlantısını sağlayan bir ülke konumundadır. Bu nedenle, ülkede bulunan limanlar, ekonomik bakımdan büyük önem taşır. Tarıma elverişli geniş bir araziye sahip Mozambik’in ekilebilir topraklarının sadece yüzde 10-15’inde tarım yapılmaktadır. Dolayısıyla tarımsal alanda yatırıma ve modernizasyona ihtiyacı var. Ülkenin doğal zenginliklerini, hidroelektrik enerji, kömür, doğal gaz, titanyum cevheri, tantalin, grafit, demir cevheri, yarı değerli taşlar oluşturur. 2 bin 500 kilometrelik sahil şeridine sahip Mozambik’te, ayrıca büyük bir turizm potansiyeli bulunur. Ülkenin iklimi balıkçılığa da son derece elverişlidir. Tüm bu özellikleriyle Türkiye’nin de Mozambik’e ilgisi giderek artıyor. Son olarak ticaretin geliştirilmesi adına Türkiye ile Mozambik arasında 6 önemli anlaşma imzalandı. Türkiye ile Mozambik arasındaki ticaret hacminin ilk etapta 250, sonrasında ise 500 milyon dolara çıkarılması hedefleniyor. İki ülke arasında son temasların ardından diplomatik hizmet ve hususi pasaport hamilleri için Karşılıklı Vize Muafiyeti Anlaşması imzalandı. Siyasi İstişare Mekanizması Kurulmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası, Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma, Kültür Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı ile Turizm Alanında

MTSO 6

İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı da imzalanan diğer anlaşmalar arasında yer aldı. Genel bilgiler Yaklaşık 24 milyonluk nüfusu ile Mozambik, Afrika Kıtası’nın güneydoğusunda yer alan fakir bir ülke olmakla birlikte, zengin doğal kaynaklara sahiptir. Bu kaynakların etkisiyle Mozambik’in orta vadede yüksek büyüme oranlarını yakalayacağı öngörülmektedir. Coğrafi konum Afrika Kıtası’nın güneydoğusunda yer alan Mozambik, kuzeyde Tanzanya, Malavi ve Zambiya ile batıda Zimbabve ile güneybatıda Güney Afrika Cumhuriyeti ve Svaziland ile komşudur. Doğu ve güneydoğusunda Hint Okyanusu

bulunur. 799 bin 380 kilometrekarelik yüz ölçüme sahip olan ülkenin başkenti Maputo’dur. Ülkede genel olarak tropikal iklim hâkimdir. Ekonomik yapı Mozambik, Afrika Kıtası’nda 25’nci büyük ekonomidir. Gelişmekte olan Mozambik’te halen pek çok kişi yoksulluk sınırının altında hayatını sürdürmektedir. Bununla beraber, özellikle son dönemlerde bulunan doğal gaz rezervleri ile ülkenin büyümeye devam edeceği öngörülmekte olup, orta ve uzun vadede ülkenin büyük atılımlar göstereceği tahmin edilmektedir. Ülke GSYİH’sinin yüzde 28,7’sini tarım oluşturur. Özellikle ülkenin verimli kuzey bölgelerinde tarım potansiyeli yüksektir. Ancak, arazi kullanım hakkı problemi bu potansiyeli kısıtlamaktadır. Önemli tarımsal ürünler şeker, kurutulmuş hindistancevizi, kaju, çay ve tütündür. Kabuklu deniz hayvanları, tütünden sonra en fazla ihracatı gerçekleştirilen ikinci tarım/gıda ürünüdür. Sanayi sektörü ülke GSYİH’sinin yüzde 24,9’unu oluşturur. Ülkedeki en büyük yabancı yatırımı olan Mozal alüminyum tesislerinin genişlemesinin (860 milyon dolar tutarında) etkisiyle imalat sektörü büyümektedir. 2014 yılında ülke ihracatının yüzde 22’sini alüminyum çubuk ve profiller oluşturmuştur. Ülke GSYİH’sinin yüzde 46,4’ünü ise hizmetler sektörü

CMYK

oluşturur. İşgücünün yüzde 81’i tarım sektöründe, yüzde 6’sı sanayi sektöründe, yüzde 13’ü ise hizmetler sektöründe istihdam edilmektedir. Turizm sektörü yeterince gelişmemekle birlikte yüksek bir potansiyele sahiptir. 2013’ten bu yana turizmden elde edilen gelirler artışını sürdürmüştür. Ekonomik performans Mozambik ekonomisi son yıllarda Sahraaltı Afrika’da en hızlı büyüme gösteren petrol-dışı ekonomidir. 2009 yılında büyüme hızı yavaşlamış olmakla birlikte, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında tekrar hızlanmıştır. 2013 yılından bu yana inişli çıkışlı da olsa Mozambik ekonomisi büyümesini sürdürmüştür.

Ekonomide geleceğe yönelik beklentiler Mozambik ekonomisinin 2014 yılında yüzde 7,4 civarında büyüdüğü, 2016 yılından itibaren de doğal kaynak sektörünün hızlı yükselişiyle birlikte daha büyük oranlarda büyüyeceği tahmin edilmektedir. 2010 yılından önce çift hanelerde seyreden enflasyon, sonraki yıllarda tek hanelere inmiş. olup, 2014 yılında yüzde 1,1 olarak gerçekleşmiştir. Kamu yatırımları ve sosyal kalkınma planları gerçekleştirilmek üzere 2013-2017 yıllarında gevşek bir mali tutum benimsenmiş olup, altyapı yatırımlarının hız kazanması ile birlikte bütçe açığının yükselerek GSYİH’nin yüzde 9,5’ine ulaşması öngörülmektedir. Sektörler Tarım, hayvancılık ve balıkçılık Mozambik’te ülke nüfusunun çoğu kırsal kesimde yaşamakta ve geçimini tarım ile sağlamaktadır. Bununla birlikte ülkenin tarım potansiyeli kullanılanın çok üzerindedir. Mozambik’in yüzölçümünün yüzde 45’i tarım için uygun olmakla birlikte sadece yüzde 16’sı ekilidir ve yüzde 3’ünde sulu tarım yapılmaktadır. Çiftçilerin sadece yüzde 4-5’i gübre kullanır. Tarım, ülke GSYİH’sinin yüzde 28,7’sini oluşturur ve işgücünün yüzde 81’i tarım sektöründe istihdam edilir. Özellikle ülkenin verimli kuzey bölgelerinde tarım

potansiyeli yüksektir. Ancak, arazi kullanım hakkı problemi bu potansiyeli kısıtlar. Önemli tarımsal ürünler şeker, kurutulmuş hindistancevizi, kaju, çay ve tütündür. Kabuklu deniz hayvanları tütünden sonra en fazla ihracatı gerçekleştirilen ikinci tarım/gıda ürünüdür. Sanayi Mozambik, sanayisi yeterince gelişmemiş bir ülke olup en büyük üretim tesisi Mozal alüminyum tesisleridir. Ülke ihracatının yüzde 25’inden fazlasını alüminyum çubuk ve profiller oluşturur. Önümüzdeki dönemlerde Mozal alüminyum tesislerinin genişletilmesi (860 milyon dolar tutarında) planlanmaktadır. Sanayi sektörü ülke GSYİH’sinin yüzde 24,9’unu oluşturmakta ve işgücünün yüzde 6’sı sanayi sektöründe istihdam edilmektedir. Madencilik Mozambik zengin doğal kaynaklara sahip bulunmaktadır. Bunların başlıcaları kömür ve doğalgazdır. Kömür madenciliği projeleri geliştirilmesi ve doğalgaz üretiminin artacak olması ülkedeki doğal kaynak sektörünün hızla yükselmesini sağlayacaktır. Mozambik, Tete yakınlarında önemli kömür yataklarına sahiptir. Ayrıca, 127,4 milyar metreküp kanıtlanmış doğalgaz rezervine sahiptir. Bir enerji firması olan Eni SPA Mamba açıklarında bulunan gaz rezervlerinin 212,4 milyar metreküp potansiyele sahip olduğunu hesaplamaktadır. Enerji Afrika’nın en güçlü hidroelektrik santraline sahip olan Mozambik’in yıllık enerji üretimi 14,83 milyar kWh’dır. Tüketimi ise 10,19 milyar kWh’dır. Mozambik’in Nacala Limanı ile

Malavi arasında petrol boru hattı inşası başlamıştır. Zambiya’yı da içeren projenin yaklaşık 1 milyar dolara mal olması ve söz konusu ülkeler arasındaki taşımacılık maliyetlerini önemli ölçüde azaltması beklenmektedir. Dış ticaret Gelişmekte olan Mozambik’in dış ticaret hacmi artış eğiliminde olmakla birlikte, 2009 ve 2010 yıllarında düşüş yaşanmıştır. 2011 ve 2013 yıllarında ise dış ticaret hacmi büyük oranlarda artış göstermiş ve 2013 itibariyle 14 milyar dolara ulaşmıştır. 2014 yılında 13,5 milyar dolara 2015 yılında ise 11,1 milyar dolara gerilemiştir. Mozambik’in ithalatı 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 9,6 azalarak 7,9 milyar dolar olmuştur. Bunun yüzde 9’unu petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar oluşturmuştur. Gemiler ve diğer su taşıtları, işlenmemiş alüminyum, motorlu taşıtlar, tıbbi ilaçlar, elektrik enerjisi, pirinç ve binek otomobilleri ithal ettiği diğer önemli ürünlerdir. Mozambik’in ihracatı 2015 yılında 3,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Gelişmiş bir sanayiye sahip olmayan Mozambik’in gerçekleştirdiği ihracatın yüzde 28,5’ini alüminyum çubuk ve profiller oluşturur. Kömür, elektrik enerjisi, yaprak tütün ve döküntüleri ile petrol gazları Mozambik’in ihraç ettiği diğer önemli ürünlerdir. Başlıca ihraç kalemleri, pamuk, kaju fıstığı, şekerkamışı, çay, mısır, hindistancevizi, narenciye ve tropik meyveler, patates, kereste, sığır ve kümes hayvanları, kimyasal madde, alüminyum, doğalgaz, karides;

ithalat kalemleri ise, makine ve teçhizat, araç, yakıt, kimyasal maddeler, metal ürünleri, gıda ve tekstil ürünleridir. Başlıca ülkeler itibarı ile dış ticareti Mozambik’in en büyük tedarikçisi Güney Afrika Cumhuriyeti’dir. 2015 yılında Mozambik ithalatının yüzde 30’unu Güney Afrika Cumhuriyeti’nden gerçekleştirmiştir. Güney Afrika’dan sonra sırasıyla Çin, Hollanda, Portekiz ve Bahreyn, Mozambik’in diğer önemli tedarikçileridir. Türkiye Mozambik’in 25’inci büyük tedarikçisidir ve pazarda yüzde 0,5 paya sahiptir. Türkiye ile ticaret Türkiye ile Mozambik arasındaki ticaret hacmi henüz istenilen seviyede değildir. 2015 yılı itibarıyla Türkiye’nin Mozambik’e ihracatı 43,8 milyon dolar, Mozambik’ten ithalatı ise 72 milyon dolar seviyesindedir. 2015 yılında Mozambik’e yapılan ihracat bir önceki yıla göre

yüzde 8,2 azalırken, Mozambik’ten yapılan ithalat ise yüzde 15,4 artmıştır. 2014 yılında Mozambik’e yapılan ihracatın Türkiye’nin toplam ihracatındaki payı yüzde 0,04 olup, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında 121’nci sırada yer almıştır (2013 yılında 126’ncı sıradaydı). Türkiye’nin Mozambik’in toplam ithalatı içindeki payı ise 2013 yılında yüzde 0,7’dir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2014 yılı itibariyle 111 milyon dolar düzeyindedir. 2015 yılında Türkiye’nin Mozambik’e ihracatı 44 milyon dolar olarak gerçekleşmiş olup, Türkiye’nin ihraç ettiği ürünlerin başında demir/çelik ürünleri gelmektedir. Demir/çelik ürünlerinin ardından toprak, taş, metal ayıklama, eleme ve tasnif makineleri tohum, hububat ve bakliyat temizleme, eleme ve tasnif makineleri, elektrikli su ısıtıcıları, prefabrik yapılar, mayalar ve hijyenik havlular ile tamponlardır. Türkiye’nin Mozambik’ten gerçekleştirdiği ithalatta en önemli ürünler taş kömürü ve yaprak tütün ile döküntüleridir. 2015 yılında Mozambik’ten gerçekleştirilen ithalatın yüzde 83’ünü bu iki ürün oluşturmuştur. 2015 yılında ithal edilen ürün grubu 7 kalemdir. Mozambik’e seyahat edecek Türk vatandaşlarının dikkat etmesi gerekenler Yeni yapılan anlaşmalar doğrultusunda Türkiye ve Mozambik arasında Vize Muafiyet Anlaşması bulunmaktadır. Dolayısıyla, Türk vatandaşlarının önümüzdeki süreçte Mozambik’e giderken vize almaları gerekmeyecektir.

Türk vatandaşları sarı humma hastalığı bulunmayan bir ülkeden Mozambik’e geldikleri takdirde, sarı humma aşısı mecburiyeti bulunmamaktadır. Bununla birlikte ülkeyi ziyaretlerde uzun süre kalınması halinde, tetanos, tifo, sarı humma, difteri, çocuk felci ve hepatit A aşıları olunması tavsiye edilmektedir. Musluk suyu değil, kapalı şişelerden su içilmesi uygundur. Mozambik’te, yıl boyunca sıtma (Plasmodium falciparum türü) riski bulunmaktadır. Kısa süreli seyahatlerden önce önleyici ilaç alınması, seyahat sırasında, sivrisinekten koruyucu sprey ve geceleri cibinlik kullanılması hastalığın önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Mozambik’e seyahat edecek Türk vatandaşları sağlık konusunda en güncel bilgileri T.C. Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü’nden almaları mümkündür. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı


7

YIL: 19 | SAYI: 325 | 5 - 18 Şubat | www.mtso.org.tr

Necmi Göçtü

24 No’lu Lokanta, Kafeterya ve Pastaneler Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı

İnsanlar artık misafirlerini evlerinde ağırlamak yerine arkadaşlarıyla daha çok cafelerde, restoranlarda buluşmayı tercih ediyor. Kısacası bizler bir kentin oturma odasıyız, misafir salonuyuz. Bunun için biraz daha korunmaya ihtiyacımız var.

Restoran ve Cafe işletmeleri daha çok açık alan istiyor

M

ersin’in iklimi gereği restoran, pastane, kafeterya gibi hizmet sektörüne yönelik mekanların açık alanlara ihtiyacı olduğunu anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 24 No’lu Lokanta, Kafeterya ve Pastaneler Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Necmi Göçtü, belediyeden açık alanların kullanımı konusunda daha fazla tolerans beklediklerini söyledi. MTSO 24 No’lu Meslek Komitesi bünyesinde restoranlar, cafeler, pastane ve yemek fabrikalarının bulunduğunu, 400’ün üzerinde üyeye sahip olduklarını kaydeden Necmi Göçtü, ardından sektör temsilcilerinin sorunlarına değindi. Özellikle yaz aylarında bu sektör grubunun müşterilerini ağırlarken geniş açık alanlara ihtiyaç duyulduğunu anlatan Göçtü, “Mersin’de iklimi gereği balkonsuz ev, bahçesiz restoran düşünülemez. Bu nedenle daha çok açık alana ihtiyacımız bulunmakta” ifadelerini kullandı. Bu işletmelerin işyeri açarken apartman sakinleriyle anlaştıklarını ve apartmanların kullanım alanı olan açık alanın tamamını kullanmak istediklerini kaydeden Göçtü şöyle konuştu: “Örneğin apartmanın bahçe mesafesi 8 metre olmasına rağmen biz işletmemizin sınırlarını 5 metreye çekmek durumunda kalıyoruz. Oysa bu alanların bizlere kullandırılması istihdama da doğrudan katkı sağlayacaktır. Çünkü hizmet sektörü emek yoğun bir sektör ve vasıfsız elemanların en çok istihdam edilebileceği sektörler de restoranlar, pastaneler cafelerdir. En küçük bir çay bahçesinde dahi 2530 kişi çalışıyor. Mersin’de eğitimsiz insanların çalışabilmesi adına çok büyük bir kaynak oluşturuyoruz. Şehri de rahatsız etmeyeceğimiz bir

yapılanmayla ortak bir noktada buluşabileceğimize inanıyorum.” Günümüzde büyük değişimler yaşandığını, insanların artık misafirlerini evlerinde ağırlamadıklarını, arkadaşlarıyla daha çok cafelerde, restoranlarda buluşmayı tercih ettiğini belirten Göçtü, “Kısacası bizler bir kentin oturma odasıyız, misafir salonuyuz. Bunun için biraz daha korunmaya ihtiyacımız var” diye konuştu. “Girdi maliyetlerimiz mutlaka azaltılmalı”

Girdi maliyetlerinin çok yüksek olması nedeniyle de sıkıntı yaşadıklarını kaydeden Necmi Göçtü, bu maliyetlerin başında et fiyatlarındaki artışın geldiğini söyledi. Son dönemlerde et fiyatlarında yüzde 30’lara varan artışların devam ettiğini vurgulayan Göçtü, maliyetler artsa da piyasa koşulları nedeniyle bunları fiyatlara yeterince yansıtamadıklarını ve kar marjlarının ciddi ölçüde azaldığını söyledi. Ülke olarak et yetiştiriciliği noktasında mutlaka çözüm üretilmesi gerektiğine değinen Göçtü, aksi halde kaçak et kesimlerinin çoğalacağına işaret etti. Kaçak etin ardından kaçak alkol konusuna da değinen Necmi Göçtü şunları söyledi: “Mersin’de son dönemlerde kaçak içiler nedeniyle yaşanan ölümler restoranlara mal edilmek isteniyor. Bu durum bizim işletmelerimizin adının karalanmasından başka bir şey değildir. Bu ölümlerin tamamı piyasadan ucuz alkol temin edilme çabası sonucu olmuştur. İşletmelerimizin tamamı alkol alımlarını direk distribütör firmalardan ya da ulusal zincir marketlerden gerçekleştirmektedir.”

“Vasıflı işçi bulmakta zorlanıyoruz”

Bir diğer konu olarak vasıflı işçi bulma sorununa değinen Necmi Göçtü, Mersin’in bu açıdan çok şanslı bir kent olmasına rağmen bu şansı iyi değerlendiremediklerini anlattı. Mersin’de bir tane turizm meslek lisesi ile bir de turizm yüksekokulu bulunduğunu hatırlatan Göçtü, “Ancak öğrencilerin büyük bölümü staj için dahi şehir dışını tercih ediyor. Bizim yapmamız gereken bu öğrencilerden stajyer kabul edip öğrencilerin Mersin’de kalmasına katkı sağlamak olmalı. Bu sayede önümüzdeki süreçte sektörümüzün hizmet kalitesinin artmasına da katkı sağlamış oluruz” değerlendirmesini yaptı. “AVM kiraları düzenlenmeli”

Sektörün önündeki en büyük tehlikelerden bir tanesinin de kira fiyatlarındaki artışlar olduğunu anlatan Necmi Göçtü, özellikle Alışveriş Merkezlerinde (AVM) kiraların döviz cinsinden belirlenmesinin sıkıntısını yaşadıklarını söyledi. Son dönemlerde döviz kurlarındaki aşırı yükselme nedeniyle özellikle AVM’ler içinde faaliyet gösteren işletmelerin ayakta kalmakta zorlandığına dikkat çeken Göçtü, şöyle konuştu: “Unutulmamalı ki bu tür işletmelerin kendisini yenileyebilmesi, daha iyi hizmet verebilmesi için para kazanması gerekir. Oysa artan girdi maliyetleri ve kira ücretleri nedeniyle bırakın kendisini yenilemeyi ayakta kalmakta dahi zorlanır hale gelmişlerdir. Sorun AVM’lerden çıktı ve AVM dışında faaliyet gösteren işletmelerin kiralarına da yansımaya başladı. Çok yüksek bedellerle karşılaşıyoruz. Bu duruma mutlaka çözüm üretilmelidir.”

Son dönemlerde yaşanan sosyal sıkıntılar sonrasında AVM’lerdeki yoğunluğun nispeten önceki dönemlere göre azaldığını, bu nedenle ciroların da düştüğünü belirten Göçtü, “AVM’ler içindeki işletmelerin sözleşmelerine göre ödemekle yükümlü oldukları asgari aylık kira bedelleri ortalaması hasılatın yüzde 30’larına karşılık gelmeye başladı. Hatta bazı kira/ciro oranlarının bu rakamların üzerinde olduğunu söyleyebilirim. Sözleşmenin imzalandığı tarihte öngörülen hasılat üzerinden yüzde 8 olarak belirlenen kira bedeli, yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi olaylar karşısında çok yüksek bir orana ulaşmıştır” dedi. Sözleşmelerin değişen koşullara göre yeniden revize edilmesi gerektiğini kaydeden Göçtü, yaşanan olağanüstü süreçte tarafların birbirine yardımcı olmasının önemini vurguladı. “Yemek fişlerinde KDV düzenlemesi yapılmalı”

Sektör olarak yemek fişleri ve kartlarına yönelik sıkıntılar yaşadıklarını da anlatan Necmi Göçtü, şu bilgileri verdi: “Yemek fişleri ya da kartlarına yönelik yaptığımız anlaşmalarda KDV sıkıntısı yaşıyoruz. Yemek sektöründe KDV oranları yüzde 8 olmasına rağmen, yemek fişi ve kartları için kestiğimiz hizmet bedellerinde KDV oranı yüzde 18. Aradaki farkı ise işyeri sahibi cebinden ödemek durumunda kalıyor. Bu durum, kurumlarla anlaşma yapmamızın önüne geçiyor. Daha önce bu sıkıntılarımızı dile getirmemize rağmen sonuç alamadık. Bu nedenle önümüzdeki süreçte de bu konuya yönelik çalışmalarımız devam edecek.”

Sanayici, yüksek teknolojiye geçiş için uzun vadeli destek bekliyor

T

ürk sanayicisinin çalışmalarını orta teknoloji ile sürdürdüğünü anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 27 No’lu Makine Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Akar Tülücü, yüksek teknolojiye geçiş için devlet desteklerinin uzun soluklu olması gerektiğini söyledi. 15-20 yıllık, uzun vadeli destek programı hazırlanması gerektiğini vurgulayan Tülücü, bu sayede sanayicinin de yatırımlarını doğru planlayıp yüksek teknolojiye geçişin adımlarını doğru atabileceğini dile getirdi. Komite çalışmaları hakkında bilgi geren Akar Tülücü, geçen yılın son çeyreğinde 32 No’lu Meslek Komitesi ile birlikte Mersin Sanayisi, Gelecek Vizyonunda Sorunlar, Çözümler ve Eylem Planı Arama Konferansı’nı düzenlediklerini hatırlattı. 100 civarındaki katılımcı ile sanayinin yol haritasını çizmeye çalıştıklarını ifade eden Tülücü, makro ve mikro ölçekli sorunları tespit ederek çözüm önerileri geliştirdiklerini anlattı. Altyapı, rekabet ve eğitimin öne çıkan konular arasında yer aldığını kaydeden Tülücü, sonuç raporunun katılımcılara mail yoluyla ulaştırılmaya başlandığını bildirdi. Tülücü, önümüzdeki süreçte konunun takipçisi olarak tespit edilen sorunların çözümü yönünde çalışacaklarını söyledi. “Ödemelerin ötelenmesi büyük sorun”

Ardından sektörel değerlendirme yapan Akar Tülücü, son dönemlerde en büyük sıkıntıyı sürdürülebilirlik noktasında yaşadıklarına değindi. Üretimde sürdürülebilir dengeyi sağlamakta zorlandıklarına işaret eden Tülücü, şöyle konuştu: “Ödemelerin ötelenmesi nedeniyle son 8 ayda üretimde tüm denge bozuldu. Hem çok düşük fiyatlarla çalışıyoruz hem de yıllardır

MTSO 7

hizmet verdiğimiz firmaların dahi ödemeleri ertelemesi gelir gider dengesinin bozulmasını beraberinde getiriyor. Ancak işletmelerin Çalışanlarını koruma içgüdüsü devam ediyor. Zor durumda olmamıza rağmen yıllardır emek verdiğimiz / emek veren, eğittiğimiz çalışma arkadaşlarımız ile yollarımızı ayırmak istemiyoruz. Bunu sağlamak ise her geçen gün zorlaşıyor.” Hem talebin düşmesi hem de ödeme dengelerinin bozulması nedeniyle personeli bünyelerinde tutmakta zorlandıklarını vurgulayan Tülücü, durumun bu şekilde devam etmesi halinde yılın sonuna kadar üreticilerin yüzde 20’sinin piyasadan çekileceğini, kalan yüzde 80’in ise ortalama yüzde 40’lık kapasitelerle çalışmasının mümkün olabileceğini tahmin ettiğini söyledi. “Döviz kurundaki artış iki taraflı yansıdı”

Sektörde bir diğer sıkıntıyı döviz kurlarındaki artışla yaşadıklarını anlatan Oğuz Akar Tülücü, bu yansımanın iki yönlü olduğuna değindi. Avrupa’da Çelik yapı ve makine sektöründe son dönemlerde metal talebinin arttığını kaydeden Tülücü, bu nedenle Türkiye’deki metal üreticilerinin ürünlerini Avrupa pazarına sattıkları fiyatlarla yurtiçine de satmaya başladıklarını söyledi. “Nasıl olsa Avrupa’dan talep var, yerli firmalar ürünümüzü almasa da yurtdışına satabiliriz düşüncesiyle yurtiçi fiyatlar da artırıldı” diyen Tülücü, “Buna bir de döviz kurunun yükselmesi eklenince sıkıntıyı iki kat fazla hissetmeye başladık” ifadelerini kullandı. Döviz kurunda yaşanan sıkıntıların, ekonomideki belirsizliklerin ve ödemelerdeki ötelemelerin düzenli yatırım yapan firmaların önünü görmesini engellediğini ve bir süredir yatırımların beklemeye alındığını kaydeden Tü-

CMYK

lücü şöyle konuştu: “Tüm dünya sanayi 4.0’a geçiyor. Bu sıkıntıları aşabilmemiz, üretimi güçlendirebilmemiz için bizim de yüksek teknolojiye geçmemiz şart. Ancak bunun, sağlanan kısa vadeli desteklerle yakın zamanda gerçekleşmesi zor gözüküyor. 15 – 20 yıllık uzun vadeli, planlı destekler verilmeli. Önce orta teknolojide güçlenmeli, ardından da hızla yüksek teknolojiye geçmeliyiz. Firmalarımız şu anda ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli üreticiler. Emeğe dayalı faaliyet gösteren firmalar. Yüksek teknolojiye geçişle birlikte bu yüklerin de hafiflemesi söz konusu olabilecek. Bu nedenle yüksek teknolojiye geçişin düzenli desteklenmesi şart.” Yüksek teknolojiye adım atacak firmaların gerekiyorsa vergiden muaf tutulması, çalışanlarına kolaylıklar sağlanması gerektiğini kaydeden Tülücü, “Firmaların sürdürülebilirliği, teknolojik anlamda büyüyüp gelişebilmesi, sektörde çalışan insanların desteklenmesiyle mümkün olur” değerlendirmesini yaptı.

fonu üzerinden ya da AB fonu üzerinden desteklendiğini dile getiren Tülücü şunları söyledi: “Ancak bir kişinin birden fazla belgeye ihtiyacı oluyor. Örneğin kaynak ustasının ayrı, bakım ustasının ayrı, imalat ustasının ayrı, boyacının ayrı olması gerekiyor. Oysa küçük ve orta boy işletmelerde sistem gereği sayılan tüm bu iş kollarını tek bir işçi gerçekleştirebiliyor. Bu durumda bir kişinin birden fazla belge alması zorunluluğu doğuyor. Bu da ciddi bir maliyet anlamına geliyor. Verilen belge işçiye ait olmasına rağmen rakamların yüksek olması nedeniyle işçi böyle bir maliyetin altına girmek istemiyor. İşveren ise yapacağı yatırımın ardından personelinin bu belgesiyle birlikte başka bir işletmeye gidebileceği endişesi taşıyor. Mevcut durumda görünmeyen bu sıkıntı, ileride karşımıza daha büyük bir sorun olarak çıkacaktır. Bu nedenle şimdiden bir çözüm üretilmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.”

“Ülkenin bir yerinde atılacak adım ülke geneline katkı sağlar”

Konuşmasının sonunda işsizlik sigortalarına değinen Akar Tülücü, işverenlerin içinde bulundukları sıkıntılı durum nedeniyle çalışanlarının istihdamını sürdürmekte zorlandığı bir dönemde işsizlik sigortasının cazibesinin artırılmasını beklediklerini söyledi. Bunun, çalışan kişinin devlete, işverene, sanayiye, şehre olan güvenini kaybetmemesi için yapılması gereken psikolojik bir destek yöntemi olarak da düşünülebileceğini ifade eden Tülücü, “İşsizlik sigortalarının hem daha uzun süreli hem de daha yüksek oranlarla verilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşten çıkmak durumunda kalan bir işçinin kendisini güvende hissetmesi sosyal sıkıntıların da önüne geçecektir” dedi.

Son dönemlerde hazırlanan projelere de değinerek özellikle Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan Cazibe Merkezleri Projesi üzerinde duran Akar Tülücü, bu proje kapsamında yerli üretimin destekleneceğini hatırlatarak, “Ülkenin bir yerinde atılacak adım ülke geneline katkı sağlar” diye konuştu. Tülücü, ekonominin canlanması adına bu tür projelerin artırılması gerektiğini söyledi. Son dönemlerde gündeme gelen Mesleki Yeterlilik Belgesi uygulamasına da değinen Tülücü, bu uygulamanın da gözle görülmeyen sıkıntılar taşıdığına dikkat çekti. Kişinin alacağı ilk belgenin işsizlik

“İşsizlik sigortaları daha uzun süreli verilmeli”

Oğuz Akar Tülücü 27 No’lu Makine Sanayi Meslek Komitesi Başkanı

Gerçekleştirdiğimiz Sanayi Arama Konferansı ile sanayinin yol haritasını çizmeye çalıştık. Bu konferansta makro ve mikro ölçekli sorunlar tespit edilerek çözüm önerileri geliştirildi. Öne çıkan konular altyapı, rekabet ve eğitim oldu.


8

YIL: 19 | SAYI: 325 | 5 - 18 Şubat | www.mtso.org.tr

RIS MERSİN + PROJESİ ÖZEL HABERİ: İNOVASYONLA MERSİN'İ ÖN PLANA ÇIKARAN FİRMALARIMIZ

Teknoloji ihraç eden eBilge, CHOMAR Antivirus ile dünya markası olma yolunda

Yüzde 100 yerli sermaye ve Türk mühendisliği ile üretilen yerli antivirüs CHOMAR, dünya markası olma yolunda ilerliyor. Yurtiçindeki hedef ise 100 milyon dolarlık siber güvenlik pazarındaki yabancı tekelini kırmak. “Faaliyete Mersin Teknopark desteği ile başladık”

M

ersin Teknopark’ta çalışmalarını sürdüren eBilge Teknoloji A.Ş. Türkiye’nin ilk ve tek antivirüs yazılımı olan CHOMAR Antivirüs’ü yüzde 100 yerli teknolojiyle hayata geçirdi. Bu başarıya imza atan firma, geçtiğimiz yıl Eylül ayında dünyada 33 şirketin sahip olduğu sektöründe en yüksek kriterli endüstri standardı olan OPSWAT Gold Sertifikası’nı alma başarısını da gösterdi. Bu sertifikaya sahip Türkiye ve İslam coğrafyasının ilk ve tek antivirüs yazılımını piyasaya süren eBilge, ürününü Amerika’dan Hindistan’a, Japonya’dan Avustralya’ya, Romanya’dan Almanya’ya, Endonezya’dan Tayland’a kadar dünyanın dört bir yanına ihraç ediyor. OPSWAT Gold Sertifikası’nın ürünün kalitesini tescillediğini vurgulayan eBilge Teknoloji CEO’su S. Bilgehan Üstündağ, bu sayede dünyanın en büyük network cihaz üreticileri arasında yer alan Cisco, Juniper Networks, F5 Networks, Citrix, Palo Alto Networks gibi lider firmalar tarafından güvenilen ve ilgili firmaların ürünlerine entegre edilen bir ürün haline getirdiğini anlatıyor. 2016 yılı Aralık ayında Google Play Store üzerinde yayına verdikleri CHOMAR Antivirüs mo-

bil güvenlik uygulama yazılımının 1,5 ay gibi kısa bir sürede tüm dünyada 11 binin üzerinde kullanıcıya ulaştığını anlatan Üstündağ, bu başarıya pazarı iyi takip etme ve cirolarının çok üzerinde gerçekleştirdikleri Ar-Ge yatırımlarıyla ulaştıklarını vurguluyor. Gartner Inc.’in pazar araştırma raporlarına göre 2015 yılı siber güvenlik pazarının 75 milyar dolar büyüklüğe sahip olduğunu kaydeden Üstündağ, 2020’de bu pazarın büyüklüğünün 170 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini belirterek, “Tamamıyla bizim tarafımızdan geliştirilen CHOMAR Antivirüs ile birlikte Dünyada antivirüs teknolojisine sahip 17 ülke bulunuyor” diyor. Türkiye’nin 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşması için siber güvenlik sektörü ve teknoloji ihracatının önemine de değinen Üstündağ, aynı zamanda ulusal güvenlik için büyük önem taşıyan siber güvenlik yazılımı pazarından Türkiye’nin de pay alması gerektiğini belirtiyor. Türkiye’nin siber güvenlik üzerine çalışmalarını ve firmalarının başarıya giden yolda attığı adımları S. Bilgehan Üstündağ şöyle anlatıyor:

Şirketimizin CTO’su olan Osman Turan ile çocukluk arkadaşıyız. Osman, Elektrik-Elektronik ben ise Yüksek Bilgisayar Mühendisiyim. Lise çağlarında amatör olarak yazılım yapıyor ve satıyorduk. Lise sonrası üniversite hayatı içinde profesyonel iş yaşantısına dahil olduk. İkimiz de üniversiteyi bitirdikten sonra bu alanda kendi şirketimizi kurarak ülkemize faydalı bir girişim gerçekleştirmek istedik. Nereden başlayacağımızı araştırırken 2010’da o dönem Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Tekno Girişim Sermaye Desteği’ne başvurduk. Ancak yedek listede kaldık. Mevzuat henüz yeniydi ve bizler de yedek listede kalınca uzun bir bekleme süreci olduğunu gördük. Bu noktada vakit kaybetmemek adına Mersin Teknopark Yönetimi’ne başvurduk. Biz girişimciyiz ve destek vermenizi bekliyoruz dedik. Neyse ki yönetimde vizyonu geniş ve mühendislik altyapısı olan kişiler vardı ve o dönemde bizim dilekçemizi geri çevirmediler. 1 TL gibi sembolik bir kira bedeli ile yer tahsis ettiler. Mersin Teknopark’ın sürekli büyüme kaydeden firmalarından birisiyiz. O dönemde web sitesi güvenliğine yönelik çalışıyorduk. Ağırlıklı olarak proje bazlı iş yapıyorduk. Faaliyete kendi networkümüzü kullanarak başladık. Mersin Teknopark’ta yer almanın avantajlarını ve imkanlarını da kullanarak networkümüzü genişletip ağırlıklı olarak şehir dışına işler yaptık. Özel sektör yanında kamuya da çalıştık. Ardından 2013’te yine çalıştığımız bir firma ile Pakistan’da bir proje gerçekleştirdik ve böylece yurtdışına da açılmış olduk. İlerlememizde devlet destekleri de büyük önem taşıdı. İlk olarak Mersin Teknopark desteği, ardın-

dan KOSGEB’den Ar-Ge desteği aldık. Sonrasında 2014’te daha kurumsal bir yapıyla büyük ölçekli işler yapabilmek adına anonim şirket olma ihtiyacı doğdu ve 2014’te yine KOSGEB desteği ile eBilge Teknoloji A.Ş.’yi kurduk. Bunun yanında TÜBİTAK Ar-Ge desteklerinden ve ayrıca Ekonomi Bakanlığı’nın da bazı desteklerinden faydalandık. Şunu söyleyebilirim ki Türkiye’de teknoloji üzerine faaliyet gösteren şirketlere dünyadaki diğer ülkelerden çok daha fazla destek veriliyor. Bu nedenle yurt dışında yalnızca irtibat ofisi açmayı planlıyoruz. Bu kapsamda sık sık yurtdışı ziyaretler gerçekleş-

ersin Ticaret ve Sanayi Odası’na (MTSO) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğine gösterdiği duyarlılık nedeniyle teşekkür belgesi verildi. MTSO bünyesinde bulunan orta düzey yönetim kadrosunun yüzde 27’si, üst düzey yönetim kadrosunun yüzde 45’i ve genel yönetim kadrosunun ise yüzde 36’sı kadın yöneticilerden oluşuyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü tarafından çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi kapsamında başta işverenler olmak üzere tüm birimlerde bilinç ve duyarlılığın artırılması adına her yıl düzenli olarak ‘Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülü’ veriliyor. Bu yıl MTSO da iş hayatında kadına verdiği desteklerle ödüle aday oldu. MTSO’nun konuyla ilgili olarak hazırladığı raporun incelenmesi sonrasında 26 Ocak 2017 tarihinde Ankara’da

düzenlenen törenle Oda adına düzenlenen teşekkür belgesini MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar ve Kalite ve Akreditasyon Müdürü Elif Gökçay Bilici, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’ndan aldı. Konuyla ilgili değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri giderilmeden ekonomik ve toplumsal kalkınmanın mümkün olmayacağı ilkesinden hareketle çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. “Çalışanlarımız arasında kilit karar alıcıların kadın olmasının bizi daha ileriye götüreceğine inanmaktayız” diyen Aşut, şunları söyledi: “Özellikle düşük oranlı kadın istihdamı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesinde ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında önemli bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüzde, kadınlar ve erkekler arasında istihdama katılım ve çalışma yaşamındaki imkân-

MTSO 8

CMYK

olumsuzluk var. Bunların başında cari açık sorunu geliyor. Daha da önemli olanı güvenlik sorunu. Ürünler ilk alım ve sonrasındaki bakım işlemleri için yerli teknolojilere kıyasla yüksek lisans maliyetleri doğuruyor ve bu da cari açığı artırıyor. Bu ürünlerin ithal edilmesinden dolayı, verilerin istenmeyen kişilerin eline geçme ihtimalinden doğan güvenlik sorunları yaşanabiliyor. Ülkelerin istihbarat birimleri desteği ile yazılımda açık kapı bırakılarak siber saldırılara maruz kalma ihtimali artıyor. Ülkemiz hedeflenerek oluşturulan zararlı yazılım tehlikelerine yabancı meşeli yazılımların aksiyon alma sürelerinin uzun olması da bir diğer sorun olarak gösterilebilir. Bu ve bunun gibi sorunların önüne geçebilmek adına siber saldırılara karşı antivirüs yazılımlarına yöneldik. Hem dünyadaki bu büyük pazardan pay almak hem de ülkemizdeki güvenliği yurtdışı firmalara emanet etmemek adına tercihimizi yerli siber güvenlik yazılımları geliştirmeden yana kullandık. “DMO Kataloğuna da girdik”

Türkiye’de henüz istediğimiz potansiyele ulaştığımızı söylemem mümkün değil. Ama 2013’te Pakistan ile başlayan yurtdışı çalışmalarımız oldukça hızlı ilerliyor. Amerika’dan Japonya’ya, Suudi Arabistan’dan Pakistan’a, Kanada’dan Endonezya’ya, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Mısır’a, Almanya’dan Meksika’ya, İngiltere’den yazılım devi Hindistan’a, Rusya’dan Avustralya’ya, İtalya’dan Umman’a, Hollanda’dan Romanya’ya, Bulgaristan, Filipinler, Avusturya, Brezilya, Yunanistan, Cezayir, Tayland, Litvanya, Çin, Hırvatistan’da kısacası dünyanın dört bir yanında ürünlerimiz

Yerli siber güvenlik ürünlerinin kullanımı önemli. Gerek kamu gerekse özel sektör yetkilileri yerli siber güvenlik ürünlerinin kalitesine güvenmeli. tiriyoruz. “Yerli güvenlik kullanımı önemli”

Faaliyete başladığımız dönemde aklımızda birkaç proje vardı. Ancak ağırlıklı olarak siber güvenlik pazarında yer almak istiyorduk. Çünkü dünyada giderek büyüyen bir pazar. Ülkemizde ise maalesef bu pazara Amerika, Rusya, İsrail gibi yabancı menşeli şirketler hakim. Oysa, yabancı menşeli ürünlerin özellikle kamu kurumlarında yoğun şekilde kullanılması durumunda yaşanabilecek pek çok

MTSO’ya teşekkür belgesi

M

Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05

lardan yararlanma konularındaki eşitsizliğin giderilmesi, kadınların güçlenmesi açısından öncelik oluşturmaktadır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğine gösterdiğimiz ilgi, kadın istihdamıyla sınırlı değil. Odamız, kadın istihdamına ve eğitime verdiği önem yanında, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından, kadın girişimcilere eğitim, kapasite geliştirme desteği ile girişimci fikirlerini hayata geçirmelerinde destek sağlamak amacıyla kurulan Kadın Girişimciler Kurulu kapsamında oluşturulan Mersin Kadın Girişimciler Kurulu faaliyetlerine de önemli destekler vermektedir. Meslek Komitelerinde yer alan kadın üyelerimizin sektörleri ile ilgili yaptığı çalışmalar ve Mersin Avrupa Birliği Bilgi Merkezi’nin kadına yönelik şiddetin önlenmesine ve şiddet gören kadınların desteklenmesine yönelik yıl içerisinde yapmış olduğu faaliyetler de bu alandaki önemli çalışmalarımız arasında gösterilebilir.”

kullanılıyor. Tanıtım için özellikle yurtdışı fuarlara ağırlık veriyoruz. Geçen yıl Teknopark firmaları ile birlikte Dubai’de gerçekleştirilen 36. GITEX Uluslararası Bilişim ve Teknoloji Fuarı’na katıldık. Yaklaşık bir hafta süren fuarda kendi standımızı açtık. GITEX, sektörünün büyük fuarlarından biri. Tamamen profesyonellerin geldiği bir fuar ve burada ürünümüz yoğun talep aldı. 140 binden fazla ziyaretçi katıldı. Ardından Tayland ve Kıbrıs’ta çeşitli temaslarda bulunduk ve bu bölgelere distribütör-

lük verip veremeyeceğimizi araştırdık. Görüşmelerimizden olumlu sinyallerle döndük. Global pazardaki gücümüzü artırmak ülkemizin markasını yaygınlaştırmak en büyük hedefimiz, ancak global arenada daha büyük işler gerçekleştirebilmemiz için ürünümüzün yurtiçinde de kullanımının üst seviyede olması önemli. Çünkü gerek yurtdışı iş gezilerinde gerekse katılım sağladığımız fuarlarda özellikle distribütörlük veya ilgili ülke kamu kurumlarında kullanımı söz konusu olduğunda bizlere ürünün Türkiye’den hangi kamu kurumları tarafından kullanıldığı soruluyor. Bu nedenle global arenada yoğun şekilde faaliyet gösterebilmemiz için öncelikle kendi ülkemizde kullanım alanımızı genişletmeliyiz. 2015 yılı sonunda Devlet Malzeme Ofisi kataloğuna girdik. CHOMAR, 12 çeşit yazılım ürünü ile katalogda yer alıyor. Hedefimiz kamuda siber güvenlik altyapısını yeniden kurmak. Ancak bir kez daha hatırlatmak isterim ki bu ürünün ülke içerisinde daha yaygın kullanımı, yerli ürünlere güvenilmesi büyük önem taşıyor. “Ciromuzun üzerinde Ar-Ge yatırımı yapıyoruz”

Kasım 2014’te kurduğumuz şirketimiz çalışmalarını şu anda 10 kişilik tamamı mühendis Ar-Ge ekibi ile sürdürüyor. Önümüzdeki süreçte yurtdışında distribütörlükler verme hedefindeyiz. Kıbrıs’ta da bir Ar-Ge ofisi açmak için araştırmalarımız sürüyor. Mevcut durumda ciromuzun üzerinde Ar-Ge harcaması gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. 2015’te 361 bin 661 TL Ar-Ge yatırımı gerçekleştirirken bu rakam Haziran 2016’da yarım milyon TL’ye ulaştı ve yılı 2 milyon TL’lik Ar-Ge yatırımıyla tamamladık. Yazılım sektörünün en önemli girişinin beşeri sermaye olması sebebi ile personel eğitimine de büyük önem veriyoruz. Ekibimiz sürekli kendisini yeniliyor. Tamamı mühendis olan ekibimizin yüksek lisans eğitimleri sürüyor. Tez çalışmalarımızı ise siber güvenlik üzerine yapıyoruz. Diğer önemli bir girdi de personel kalitesi kadar kullanılan cihaz kalitesi. Bu nedenle alt yapımızı da sürekli yeniliyoruz.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.