Mersin Heyeti’nin Berlin temasları
Bir doktorun kaleminden karikatür sergisi
Mersin’de istihdam seferberliği anlatıldı
>4’te
>2’de
>5’te
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Üç sorun, üç çare; Üretim, İhracat, İstihdam… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | | YIL: YIL:19 17 || SAYI: SAYI:326 298 | |19 6-19 Şubat ARALIK - 4 Mart 2015
İnşaat malzemesi üreticileri sanayi sitesi istiyor Erol Berktaş
16 No’lu İnşaat Malzemeleri Üretimi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı
Ş
ehir merkezinin farklı noktalarında üretim yapan inşaat malzemesi üreticileri, gerek çevreye verilen çevresel zararları azaltmak gerekse üretimde sinerji oluşturmak adına tesislerini şehir dışında kurulacak bir sanayi sitesine taşımak istiyor. Bunun için arazi talebinde bulunan sektör temsilcileri, böyle bir oluşumda kentin de sektörün de kazanacağı görüşünde birleşiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 16 No’lu İnşaat Malzemeleri
Üretimi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Erol Berktaş, sektöre ve çalışmalarına ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak inşaat üreticilerinin aynı merkezde toplanarak üretimlerini sürdürmesi konusuna değinen Berktaş, şunları söyledi: “Grubumuzda inşaat malzemesi ve satıcıları yer alıyor. Bizim öncelikli konumuz üreticilerle ilgili. Mevcut durumda üreticilerimiz şehir merkezinde farklı noktalarda faaliyet gösteriyor. > 7’de
Yurtiçi taşımacılar destek bekliyor
Muazzez Araç
19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Muazzez Araç, taşımacılık sektörünün üvey evlat olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çekerek sektörün gelişimi için daha çok destek beklediklerini söyledi. Üretici tüm sektörlerin rekabet gücünü artırabilmesinin yolunun taşıma maliyetlerini düşürmekten geçtiğini hatırlatan Araç, maliyetin düşmesinin de taşımacılık sektörünün desteklenmesine bağlı olduğunu anlattı.
Ülke ekonomisinin en büyük yükünü taşımacıların üstlendiğini, tüm sektörlerin nakliyeye mutlaka ihtiyacı bulunduğunu kaydeden Araç, “Önemli sıkıntılarla karşı karşıyayız. Taşımacılık sektörü gelişmemiş bir ülkenin büyümesi, kalkınması da mümkün değil. Bu nedenle bu sektör yaşatılmalı. Üstelik de rekabetçi yapısı korunarak” değerlendirmesini yaptı. Araç, komite olarak yaşadıkları sorunları her fırsatta dile getirdiklerini ve konuların üzerine kararlılıkla gideceklerini ifade etti. > 7’de
C
Mersin iş dünyası İstihdam Seferberliği’ne sahip çıktı. Bir taraftan kamuoyu konuyla ilgili bilgilendirilirken diğer taraftan hedefini belirleyen iş dünyası temsilcileri çalışmalara başladı. Hedef, Mersin’de yüzde 5 istihdam artışı
umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde Türkiye ekonomisinin büyümesini daha da güçlendirecek yeni bir atılım hamlesi başlatıldı. İstihdam Seferberliği adı altında gerçekleştirilen yeni hamleye Mersin iş dünyasından tam destek gel-
di. Kentteki Oda ve Borsa başkanları başta olmak üzere ekonomi odakları Mersin Valisi Özdemir Çakacak önderliğinde bir araya gelerek ilk etapta istihdam edilen eleman sayısının en az yüzde 5 fazlası kadar yeni istihdam oluşturma hedefi koydu.
Mersin Valisi Özdemir Çakacak başkanlığında Valilik Makamı’nda gerçekleştirilen toplantıda, katılımcılara özel sektöre verilecek teşviklerin düzenlendiği 657 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ilgili bir sunum yapıldı. İstihdam Seferberliği’nin hem
çalışan hem de işveren açısından bir fırsata dönüştürülmesi, Mersin’de istihdamın, dolayısıyla üretimin arttırılarak il ve ülke ekonomisine katkı sunulması konusunda yapılması gerekenler görüşüldü. > 5’te
Uzakdoğu’da yatırım cazibesi giderek artan ülke:
Çakır: “Türkiye gücünü daha iyi kullanmalı”
F
ruit Logistica Fuarı sonrasında değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sefa Çakır, Türkiye’nin meyve sebze üretiminde dünyada ilk beş ülke arasında yer almasına rağmen pazarlama ayağında istenilen noktada bulanmadığına işaret ederek, “Elimizdeki gücü daha iyi kullanmalıyız” dedi. Başta narenciye olmak üzere yaş meyve ve sebzenin stratejik ürünler olduğunun fark edilmesiyle sektörde istenilen başarının yakalanabileceğini kaydeden Çakır, “Maalesef
elimizdeki gücü iyi kullanamıyoruz. Fruit Logistica, sektörünün en büyük fuarı. Her yıl tüm stantları tek tek ziyaret ederim ve her sene farklı ülkelerde, firmalarda yeni ürünler, yeni makineler, yeni ambalajlar görürüm. Üzülerek söylemeliyim ki bu yenilikler arasında bizim icadımız yok denecek kadar az” dedi. Bu yıl Fuarda 80 ülkeden 3 bin stant yer aldığını ve bu stantların 40’ını Türklerin oluşturduğunu kaydeden Hakan Sefa Çakır, 130 ülkeden toplam 70 bin ziyaretçinin stantları gezdiğini anlattı. > 4’te
İhracatçının destekçisi: Türk Eximbank
İ
hracatçının riskini paylaşan, finans desteği vererek firmaların ihracattaki gücünü artıran Türk Eximbank, Mersinli ihracatçıları sunulan imkanlardan daha fazla yararlanmaya davet etti. Banka, bölge için önemli pazarlar arasında yer alan Rusya, Irak ve Suriye gibi riski yüksek bölgelerde ihracatçının kayıplarını telafi edecek yeni kolaylıklar da sağlıyor. Hedeflerinin ülke ihracatçını artırmak, bugüne kadar ihracat yapmayan firmaları ihracata teşvik etmek olduğunu anlatan Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, özellikle riskli pazarlara
MTSO 1
CMYK
yönelik özel çalışmaları olduğunu anlattı. Rusya, Irak gibi ülkelere yapılan ihracatlarda riski açık kredilerin vadesini bir yıla kadar en uygun faiz oranlarıyla uzattıklarını açıklayan Yıldırım, bu iki ülkeye ek olarak Suriye ile ticari işlemleri sekteye uğrayan ihracatçıların mevcut kredilerinde de vadeleri uzattıklarını bildirdi. Yıldırım, bu ülkelerle yapılan ihracatlara verdikleri kredilerde sağladıkları kolaylıkların detaylarından, 2017’de sunacakları hizmetlere ve hedeflerine kadar birçok konuyu MTSO Haber ile paylaştı. > 8’de
Mersin, yurtdışındaki etkinliğini artırıyor
M C
iddi bir hammadde ve işgücü kaynağına sahip Uzakdoğu ülkelerine yatırımın cazibesi her geçen gün artıyor. Özellikle Avrupa’ya yatırımın giderek zorlaşması Uzakdoğu ülkelerinin daha çok ön plana çıkmasını da beraberinde getiriyor. Amerika’nın yeni Başkanı Donald Trump’ın son dönemlerde attığı adımlar da bu cazibeyi artıran unsurlar arasında gösteriliyor. Özellikle Trump’ın Transpasifik Anlaşması’ndan çekilme kararı konunun uzmanlarınca ‘Türk şirketleri için Uzakdoğu’nun cazibesini artırdı’ sözleriyle yorumlanıyor. Yatırım için Uzakdoğu’da öne çıkan ülkelerden bir tanesi ise Vietnam. Vietnam’da küçük ev aletleri, tekstil ile inşaat ve turizm alanında ciddi bir
Birleşen KOBİ’lere vergi indirimi
>2’de
potansiyel bulunuyor. Türkiye’de atıl kapasitede bulunan boyama, kumaş gibi ürünlerin Vietnam’a transferi ve orada ortaklık kurulabileceği işaret ediliyor. Bu ortaklıklar ile ürünlerin Vietnam’dan tüm dünyaya satılması mümkün. Vietnam’da yeni OSB’ler oluşturuluyor. Bu noktada ciddi destekler var. Arsa ve bina tahsisi ile yatırım teşvikleri uygulanıyor. Vietnam’da dikkat edilmesi gereken büyük bir potansiyele dikkat çekiliyor. Vietnam’ın en önemli yatırım avantajlarından birisi genç ve ucuz işgücüne sahip olmasıdır. Uzmanlar, Uzakdoğu’da yapılacak bir yatırım sonrasında buradan Avrupa ve Amerika’ya ihracatın daha rahat olacağı görüşünde birleşiyor. > 6’da
Çıraklık eğitimi, zorunlu eğitim kapsamına alındı
Yer altı akaryakıt depolamasının gözde bölgesi Çukurova
>2’de
> 2’de
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), kent ekonomisinin canlandırılması adına yurtdışı temaslarına ağırlık veriyor. Son bir ayda kent için önemli ihraç kalemleri arasında yer alan yaş meyve sebze ihracatının alternatif pazarlarla artırılmasından, kent için önem taşıyan komşu ülkelerle ticaretin alternatif yöntemlerle canlandırılmasına kadar birçok konuda önemli çalışalar yapıldı. Berlin’de düzenlenen Fruit Logistica Fuarı’nda yaş meyve sebze için yeni pazarlar arayan, AB ülkelerine ihracatta yaşanan sorunların çözümü için temaslar kuran MTSO Heyeti, Ürdün’de ise Suriye kapısının kapanmasından sonra bölgedeki üçüncü ülkelere Ürdün ile birlikte açılabilmenin yollarını aradı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, son bir ayda gerçekleştiri-
len yurtdışı temaslarını değerlendirdi. MTSO Yönetim Kurulu Üyeleri Ekrem Sağlam, Hakan Sefa Çakır ve Ufuk Maya’nın da katıldığı toplantıda Aşut; Mısır, Ürdün ve Berlin’de yapılan çalışmalar ve atılan adımlar hakkında bilgi verdi. MTSO’nun 2000’li yıllara kadar üye olmak dışında uluslararası oluşumların etkin bir parçası olmadığını hatırlatan Başkan Aşut, bu nedenle göreve geldiklerinde uluslararası oluşumlarda daha etkin rol almayı hedef olarak belirlediklerini anlattı. Bu çerçevede ilk olarak Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’nde (ASCAME) önemli adımlar attıklarını kaydeden Aşut, 22 ülke ile 300’e yakın Ticaret ve Sanayi Odasının üye olduğu bu büyük oluşuma önce üye olduklarını ardından da Sanayi Komisyonu Başkanlığı görevini üstlendiklerini söyledi. > 4’te
> 3’te
2
YIL: 19 | SAYI: 326 | 19 Şubat - 4 Mart | www.mtso.org.tr
Çıraklık eğitimi, zorunlu eğitim kapsamına alındı
Birleşen KOBİ’lere vergi indirimi İş dünyasının sık sık kalifiye eleman bulma noktasında yaşadığı sıkıntılara dikkat çekerek bu alanda düzenlemeye gidilmesi talebi sonuç getirdi. Çıraklık eğitimi yeni düzenleme ile zorunlu eğitim kapsamına alındı.
M
illi Eğitim Bakanlığı 2023 vizyonu, ulusal hedefler ve sektörel talepler doğrultusunda mesleki ve teknik eğitimde iyileştirmeye gidildi. Yapılan değişiklikler kapsamında çıraklık eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alındı. Bunun yanı sıra stajların kalitesinin artırılmasından meslek lisesi mezunlarının kendi bölümlerinde üniversite eğitimi alabilmesine kadar birçok noktada iyileştirme yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü yaptığı yazılı açıklama ile Mesleki ve Teknik Eğitimin Geliştirilmesine İlişkin Kanun’da bir dizi düzenleme yapıldığını bildirdi. Buna göre çıraklık eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alınarak ekonominin belkemiğini oluşturan esnaf ve sanatkarların çırak ihtiyacının karşılanması hedefleniyor. Bu sayede çırak öğrencilerin ahilik kültüründen gelen usta – çırak ilişkisi ile mesleklerini yerinde öğrenmeleri sağlanacak. Yeni düzenleme ile çıraklık eğitimine ilişkin hizmetler Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütülecek. Merkezi eğitim merkezlerine kayıt yaptıran çırak öğrenciler, bakanlıkça belirlenecek fark dersleri vermek kaydıyla meslek lisesi diploması da alabilecek. Öğrencelerin, söz konusu fark dersleri
öğrenimleri süresince vermeleri ya da ustalık belgelerini aldıktan sonra açık öğretim lisesi yoluyla tamamlamaları gerekiyor. Halihazırda çıraklık eğitimine devam edenler ise mevcut programlar ve mevzuata göre öğrenimlerini tamamlamaları gerekiyor. Staja yeni düzenleme
Yeni düzenleme ile yalnızca çıraklık değil, stajlara da düzenleme getirildi. Meslek lisesi öğrencilerinin staj dönemlerini daha verimli geçirip mesleklerini yerinde öğrenmesini sağlayacak önemli değişiklikler getirildi. Öğrencilerin staja devamlılığının sağlanması, işverenin de daha çok stajyer kabul etmesi için çeşitli destekler verilecek. Buna göre işletmede beceri eğitimi, staj ve tamamlayıcı eğitime katılan öğrencilere işletmeler tarafından ödenen net asgari ücretin yüzde 30’unun işletmenin büyüklüğüne göre 3’te 1’i veya 3’te 2’si devlet tarafından karşılanacak. 3308 Sayılı Kanun kapsamında kamu kurum ve kuruluşları ise işletmede beceri eğitimine ve staja katılan öğrencilere ödenecek ücretlerin tamamını kendi bütçelerinden karşılayacak. 10 ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, çalıştırdıkları personel sayısının yüzde 5’inden az olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitimi,
staj ve tamamlayıcı eğitim yaptırmakla yükümlü olacak. Öte yandan staj yapan öğrencinin edindiği bilgi ve beceriden staj yaptığı kurum da sorumlu tutulacak. Yeni düzenlemede işletmede staj yapan öğrencilerin bilgi ve becerilerinin ölçülmesi amacıyla gerçekleştirilen sınavlarda sektör temsilcileri de yer alacak. Okullarda atölye eğitimine başlayan öğrencilerin iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sigortalanmaları da zorunlu hale getiriliyor. “Mesleki ve teknik orta öğretim mezunlarına teknisyen unvanı”
Mesleki ve teknik orta öğretim mezunlarına yeni düzenleme ile teknisyen unvanı da veriliyor. Ayrıca mesleki ve teknik orta öğretimden mezun olanların meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş uygulaması kaldırılarak bunun yerine üniversiteye geçiş sınav sonucuna göre alanında eğitim yapmak isteyen mezunlara meslek yüksekokullarına geçişte ek puan verilecek. Eğitmenler de unutulmadı. Teknik öğretmen unvanını kazananlara YÖK’ün belirleyeceği mühendislik fakülteleri tarafından açılacak tamamlama programlarına katılıp fark derslerini vermeleri halinde mühendis unvanı alma hakkı da yeni tanınan imkanlar arasında yer alıyor.
KOBİ’lere yönelik destekler devam ediyor. Yeni düzenleme ile ortak bulan, birleşen KOBİ’lere kurumlar vergisinde yüzde 75’e varan indirim sağlanacak.
M
aliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayınladı. Yeni düzenleme, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) birleşimini teşvik eden önemli değişiklikler getiriliyor. Buna göre, KOBİ’lerin birleşmesi halinde kurumlar vergisi oranı yüzde 75’e kadar indirimli uygulanacak. Maliye Bakanlığı, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32’nci maddesine eklenen beşinci fıkrayla; sanayi sicil belgesi bulunan, fiilen üretim yapan KOBİ’lerin birleşmesi halinde; birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde elde ettiği kazançları ile birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere üç hesap döneminde elde ettiği kazançlarına kurumlar vergisi oranını yüzde 75’e kadar indirimli uygulayacak. Bu indirim oranını; sektörler, iş
kolları, üretim alanları, bölgeler, hesap dönemleri itibarıyla ya da orta ve yüksek teknolojili ürün üreten veya imalatçı ihracatçı kurumlar için ayrı ayrı veya birlikte farklılaştırmasında Bakanlar Kurulu; bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlenmesinde Maliye Bakanlığı yetkili olacak. Şartları sağlayan KOBİ’lerin, üç hesap döneminde münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançlarına Bakanlar Kurulunca belirlenecek indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanacak. İndirim uygulanacak KOBİ’lerin, 250’den az işçi çalıştırmakla birlikte, bir önceki hesap döneminin sonu itibarıyla yıllık net satışları ve net aktif toplamının her ikisi de 40 milyon TL’den fazla olmaması gerekiyor. Aksi takdirde KOBİ kapsamında değerlendirilmeyecek ve indirim oranından yararlanamayacak. ‘250 kişiden az yıllık
Bir doktorun kaleminden
karikatür sergisi
Yer altı akaryakıt depolamasının gözde bölgesi Çukurova
M
ersinli akaryakıtçılar Kazanlı, Karaduvar bölgesinde yoğunlaşan akaryakıt depolama tesislerinin yer altına alınarak bölgenin daha güvenli hale getirilmesinin yollarını araştırıyor. Depoların yer altına inmesi ile bölge tarımdan turizme kadar birçok sektörün kullanımına açılabilecek. Mersin, aynı zamanda yer altı akaryakıt ve doğalgaz depolamasında teknik olanaklarıyla da Türkiye’de öne çıkan iller arasında yer alıyor. Yer altı Doğalgaz ve Akaryakıt Depolama Sempozyumu Düzenleme Kurulu Üyesi ve Danışman İsmail Ceylan, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağ ve Enerji Meslek Komitesi Üyelerine yer altı akaryakıt depolaması hakkında bilgi verdi. Mevcut durumuyla akaryakıt depolarının yoğunlaştığı Karaduvar, Kazanlı bölgesinin bombaya benzediğini kaydeden Ceylan, bu alanda bir tesiste çıkacak yangının tüm bölgeyi tehdit edeceğini söyledi. Bu nedenle depolamanın yer altına alınmasının hem sektör hem de kent güvenliği açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Ceylan, “Türkiye’de teknik açıdan
yer altı depolamasında en uygun bölge Mersin. Bu imkanları iyi değerlendirilmeli. Depoların yer altına indirilmesiyle birlikte yeni üst yapı yatırımları için büyük bir arazi kazanımı da sağlanacak” değerlendirmesini yaptı. Yer altı depolaması için ilk olarak tuz yataklarına ihtiyaç olduğunu anlatan Ceylan şu bilgileri verdi: “Mersin uygun kalitede tuz yataklarına sahip. İkincisi bu tuzu çıkartıp depolama için yer açtığınızda tuzu atabileceğiniz deniz var. Ayrıca akaryakıtı ulaştırabileceğiniz bir limana sahipsiniz. Bu nedenle Türkiye’de akaryakıtın yer altında depolamasında en uygun bölge olduğunu söyleyebilirim. Örneğin Yozgat’ta tuz yatakları var ama bu tuzu atabileceğiniz bir deniz yok.” Yeraltında oksijen bulunmaması nedeniyle yanma, patlama riski bulunmadığını bu nedenle güvenli bir depolama alanı olduğunu kaydeden Ceylan, aynı zamanda büyük hacimlerle depolamaya da olanak sağlandığını bu nedenle ticari avantajlar elde edildiğini söyledi. Yatırım maliyetlerinin de konuna bağlı olarak yer üstündeki depolama alanlarına göre 1/3’ten 1/10’a
kadar değişen oranla daha uygun olduğunu vurgulayan Ceylan, hem güvenli, hem stratejik hem ekonomik bir yatırım fırsatı olduğunu açıkladı. Petrolün ucuz olduğu dönemlerde volümlü depolama yapılarak büyük avantajlar elde edilebileceğine dikkat çeken Ceylan, Mersin ve Adana bölgesinde doğalgaz depolamalarının yer altına inmeye başladığını, bunun akaryakıt için de kullanılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Dünyada bu yöntemle en büyük depolamanın Amerika’da Avrupa’da ise en büyük depolamanın Almanya’da yapıldığını bildiren Ceylan, “Almanya bir seferde 6 aylık gazını bu yöntemle depoluyor” dedi. Enerji ithalatı projeksiyonlarının uzun vadeli yapmasına rağmen bu enerjinin depolanmasına dair projeksiyon yapılmadığını kaydeden Ceylan, yer altı depolarının yapılmasının 10 yılı aldığını bu nedenle vakit kaybedilmeden yapımına başlanması gerektiğini söyledi. Böylesi bir depolamanın yer üstünü rahatlatacağını, böylece yerin hem altının hem de üstünün ticari yatırımlara açılabileceğini kaydeden Ceylan, Kazanlı bölgesinin turizmde daha etkin kullanılabileceğini ifade etti. Ceylan, bu yıl 12-14 Nisan tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Türkiye 2’nci Uluslararası Yeraltı Doğalgaz Depolama Konferansı’nı bölgenin mevcut avantajları nedeniyle önümüzdeki yıl Mersin’de Yeraltı Akaryakıt Depolama Konferansı olarak düzenlemek istediklerini sözlerine ekledi.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
A
sıl mesleği doktorluk olan Halis Dokgöz, karikatüre olan tutkusunu tablolara yansıtarak Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde kişisel sergi açtı. “Karikatür benim hayatımın vazgeçilmez tutkusu” diyen Dokgöz, “Mesaj vermek gibi bir amacım yok. Gördüklerimi çizerek insanlarla paylaşıyorum. Onların da düşünerek sorgulamalarını istiyorum” dedi. Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Halis Dokgöz, ‘Matefor’ isimli karikatür sergisini MTSO Sanat Galerisi’nde açtı. MTSO Eski Meclis Başkanı Faik Burakgazi, MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, MTSO Hukuk Müşaviri Dilek
Kurtuluş, Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan’ın yanı sıra çok sayıda sanatseverin katıldığı sergide sanatçının 50 eserine yer verildi. Sergi açılışında konuşan Dokgöz, karikatüre olan ilgisinin öğrencilik yıllarında başladığını söyledi. Karikatürlerinde evrensel konuları ele aldığını vurgulayan Dokgöz, küresel ısınma, iklim değişikliği, doğanın yok olması, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı ve düzensiz kentleşme gibi konulara ağırlık verdiğini belirtti. “Karikatür benim hayatımın vazgeçilmez tutkusu” diyen Dokgöz, sorun endeksli çizimler yaptığını söyledi. Grafik mizah tarzında eserleri bulunduğuna da değinen Dokgöz, “Karikatürlerimi yazısız olarak çiziyorum çünkü başka dildeki in-
çalışan istihdam etme’ kriterinin tespitinde ise, sigorta bildirgeleri esas alınarak hesaplanan yıllık ortalama çalışan sayısı dikkate alınacak. Öte yandan birleşilen kurumun muhasebe kayıtlarında üretim faaliyetlerine ilişkin kazançlarını diğer kazançlarından ayrı olarak tespitine imkan verecek şekilde tutması isteniyor. Devir tarihinden sonra, farklı alanlarda üretim faaliyetlerine başlanılması halinde, bu yeni üretim faaliyetlerinden kalan sürede elde edilen kazançlara da söz konusu kurumlar vergisi oranı indirimli olarak uygulanabilecek. Ayrıca KOBİ’ler, birleşmeden sonra KOBİ niteliğini kaybetmesi dahilinde de kurumlar vergisi oranı indirimden faydalanabilecek. Öte yandan KOBİ’lerin birleşiminde, bu Tebliğin (19.1) bölümünde yapılan açıklamalara uygun olarak gerçekleştirilen devir niteliğinde olması gerekiyor. sanların da beni anlamasını istiyorum. Yazısız mizahta bir karikatürü farklı şekillerde yorumlayabiliyorsunuz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin karikatürde dünya çapınca iyi bir noktada olduğunu anlatan Dokgöz, medyanın ise karikatüre gereken ilgiyi göstermemesinden şikayetçi oldu. İlk karikatürünün 1985’te Kılçık Dergisi’nde yayınlandığını belirten Dokgöz, daha sonra karikatürlerinin Gırgır, Limon, Çarşaf, Hallo, ArteFacto gibi karikatür dergilerinin yanı sıra Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Sabah gibi gazetelerde de yayınlandığını anlattı. Düzenli olarak Kılçık, Tıp Dünyası, Sendrom, Hiç, Fesat, Homur ve Hekim Forumu dergilerine çizdiğini kaydeden Dokgöz, günlük olarak ise Hürriyet Gazetesi Çukurova Eki’nde Metafor köşesinde karikatürlerinin yayınlandığını açıkladı. Eserlerinin Türkiye dışında Almanya, İspanya, Belçika, Romanya, Güney Kore, Polonya, İran, Kıbrıs, Portekiz, Rusya, Çin gibi ülkelerde de yayınlandığını bildiren Dokgöz, birçok ortak ve karma sergiye katıldığını ve ilk kişisel sergisini 1991’de Ankara’da açtığını söyledi. Dokgöz, çocuk hakları üzerine çizdiği karikatürlerinin pek çok şehirde sergilendiğini de aktardı. Karikatürlerini kitaplaştıran Dokgöz, ilk kitabını ‘Güneşin Girmediği Yere’ ismiyle 1989’da, ikinci kitabını ise ‘Çizgisel’ ismiyle 2010 yılında yayınlandığını aktardı. 28 Şubat tarihine kadar açık kalacak olan sergi, hafta içi 08.30-18.00, Cumartesi günü ise 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
Tartı aletleri kalibrasyonunda son tarih 28 Şubat Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 19 | SAYI: 326 | 19 Şubat - 4 Mart | www.mtso.org.tr
Üç sorun, üç çare; Üretim, İhracat, İstihdam… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
İ
Üretim, ihracat ve istihdam hem sorunumuz hem de derdimizin devasıdır. 2017’de bu üç konuya odaklanırsak hem refahı, hem de sosyal huzuru yakalarız.
ş dünyası olarak her sıkıntının içinde bir çıkış yolu bulmaya çalışan, umudunu asla kaybetmeyen bir camiayız. Ekonominin bir parçası iseniz, özellikle de küresel ekonominin ayrılmaz bir parçası iseniz, önünüzde dümdüz yollar, güzel otobanlar, güllük gülistanlık bahçeler olmadığını bilirsiniz. Bundan dolayı her sıkıntı karşısında hemen pes eden bir camia değildir iş camiası. Ancak, ekonomide bazı sıkıntılı dönemler vardır ki, gerçekten tek başına mücadele yetmez. Her şeyin, birçok olumsuzluğun üst üste geldiği nadir dönemler vardır ki işte tam böyle bir geçiş dönemindeyiz. Geçiş diyorum çünkü her zamanki umut dolu felsefemizle el birliği ile bunu da aşacağımıza inanıyorum. Evet, üst üste gelen sıkıntılar derken bildiğiniz konuları bir kez daha hatırlatmak isterim. Dünya 2008-2009’da tarihin belki en büyük ve etkileri anlamında en uzun finans krizini yaşadı. Her büyük ekonomik kriz gibi bu krizin de sosyal ve siyasal sonuçlar doğurmaması beklenemezdi. Ve Amerika’da üretim durdu, işsizlik arttı. Ardından Avrupa Birliği’nde ekonomik krizler patladı. Bazı ülkeler neredeyse iflasını ilan etti. Küresel ekonomi daraldı. Yani, ülkelerin kazançları azaldı. Çin bile küçüldü. Çok geçmeden Arap Baharı ile beklenen toplumsal kaos patladı. Arap Baharı’na kadar Türkiye bu krize en çok dayanan ülke idi ve kendimizi iyi korumuştuk. Ancak, en büyük pazarlarımızın olduğu Orta Doğu, Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika’daki olumsuz gelişmeler bizi
doğrudan etkiledi. İhracatımızı etkiledi, pazarlara ulaşımımızı etkiledi… Tüm bunların ardından Suriye’deki sorunun bir iç savaşa dönüşmesi ve mülteci akını ile sıkıntı bizim için daha da büyüdü. İstikrarsızlaşan bölgede oluşan örgütlerin yarattığı tehdit bize terör olarak yansıdı. Yani, ekonominin yanı sıra bir de toplumsal gerilimler ve huzursuzluklar buna eklendi. Bir dönem Rusya ile gerilen ortam. Ardından gelen 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü… Ve bunun devamı olan küresel güçlerin ekonomik spekülasyon ve manipülasyonlarla Türkiye ekonomisini yıkma teşebbüsleri. Döviz oyunları ve kredi derecelendirme kuruluşlarının emir ve talimatla verdikleri siyasi içerikli olumsuz notlar. Ve bu arada hala 2008 yılındaki ekonomik hacmi yakalayamayan bir dünya ekonomisi. İşte tüm bunlar arasında ayakta kalma mücadelesi veren bir iş dünyası. Her şeye rağmen üretmeye, istihdam etmeye ve ihracat yapmaya çalışan bir iş dünyası. “Üretmeyen bir Türkiye kalkınamaz”
Ancak, iş dünyası olarak sürekli ifade ettiğimiz bir şey var: “Artık kendi gerçek sorunlarımıza odaklanmalıyız”. Özellikle Ticaret ve Sanayi Odaları gibi siyaset üstü kurumlar olarak bu sorunları gündem yapmaya devam etmeliyiz. Çünkü geleceğimiz, toplumsal refah ve huzurumuz buna bağlıdır. Nedir bu gerçek sorunlarımız? Ülkemizin birinci önceliği üretimdir. Doğal kaynak anlamında olağan üstü zengin-
liği olmayan ülkemizin tek zenginlik kaynağı üretmekten geçer. Üretmeyen bir Türkiye kalkınamaz. Ancak sadece üretmek yetmez. Katma değerli üretim yapmak gerekir. Bire imal edip ikiye satarak ve işin düşük teknolojili üretimle hamallığını yaparak bir yere varamayız. Yüksek teknolojili üretimi ekonomiye entegre etmek zorundayız. Ve eğer devletimiz bir destek verecekse bu konuda uzun vadeli bir destek stratejisini özel sektörle el ele hazırlamalıdır. Ekonomisi Küçük ve Orta Ölçekli KOBİ’lere dayanan Türkiye’nin dünyanın gelişmiş ülkelerinin yüksek teknolojili üretimine rakip olması tek başına sınırlı kaynakları olan KOBİ’lere bırakılamaz. “KOBİ’lerin Sanayi 4.0 Strateji Belgesi hazırlanmalıdır”
Uzun vadeli bir yüksek teknolojili üretim ve KOBİ’lerin sanayi 4.0 Strateji Belgesi hazırlanmalıdır. İmalat sanayinin milli gelir içindeki payı azalmamalıdır. Üretimde rant yaratılmalı, sanayici müteahhit yapılmamalı, en zor oluşan girişimci profili olan sanayicilerin yok olmasına, sektörden çıkmasına izin verilmemelidir. Çünkü üretim küçük zümrelere değil, büyük çoğunluklara refah getirir. İkinci en önemli sorunumuz ise İhracattır. Aylık 10 milyar dolar gibi bir sınırda takıldık kaldık. 500 milyar hedeften bu noktaya geldik. Nedenler çok. Yukarıda da vurguladık. Ama bu olumsuz nedenlerden dolayı pes mi edeceğiz? Üretmek önemli ama ürettiğini sat-
Yaşamı sonsuzluğa taşıyan yapılar;
M
ersin, güneşin yıl boyu sıcak yüzünü esirgemediği Antik Kilikya’nın merkezinde yer alıyor. Coğrafi konumu ve bereketli toprakları Mersin’i, Kilikya’nın Akdeniz’e açılan bir liman kenti yapmış, asırlarca çeşitli ulusların, medeniyetlerin ve kültürlerin etkileşim ve birleşim noktası haline getirmiştir. Bu nedenle tarihi süreçte yolu Mersin’den geçen medeniyetler arkalarında kültürel izler bırakmıştır. Bu zenginliklerin birçoğu günümüze kadar ulaşma-
MTSO 3
CMYK
yı başarmıştır. Mersin’de özellikle antik kentler, kaleler, camiler, kiliseler, mezarlar en çok ziyaretçi çeken mekanlar arasında yer alır. Gazetemizin bu sayısında Mersin’in ilk merkezi olma özelliği taşıyan, Silifke’de yer alan, Demircili (İmbriogion) Anıt Mezarları’nı tanıtacağız. Yaşamı sonsuzluğa taşıyan bu taş yapılar, ölümün karşısında insanoğlunun direncini belgelemektedir. Bu gibi yapıların bir arada bulunduğu bölgeye Antik Çağ’da Nekropol denmekte-
dir. Sağlam inşaat teknolojilerinden dolayı antik kentlerden kalan en sağlam yapılar, nekropollerdir. Mersin’in Taşucu bölgesini kapsayan Dağlık Kilikya’da mezar anıtlarında görülen çeşitlilik ve zenginlik, özellikle bölgenin diğer kültürler ile olan ilişkilerini yansıtması bakımından çok dikkat çekicidir. Birer tarihsel belge niteliği taşıyan bu mezarlar, Dağlık Kilikya’da yaşamış halkların kimlikleri, inançları ve benimsediği kültürleri hakkında bize bilgi vermekte ve bölge tarihine ışık tutmaktadır. Ölülerin toprağa gömülmesi yerine, kayalara oyulan sandık biçimli mezarlara, bizzat ana kayaya veya ana kayaya oyulan çeşitli tipteki yapılara gömülmesinin ardındaki neden; Dağlık Kilikya’da tarıma elverişli toprakların azlığı ve her karış toprağın tarım amaçlı kullanılma zorunluluğudur. Ölüleri taş oyma mezarlara koymak bir moda gibi yaygınlaşmış, Dağlık Kilikya’nın mezar yapılarında ‘kaya ve taş’ adeta bir simge olarak günümüze ulaşmıştır.
Elaiussa Sebaste Antik Kenti (Ayaş) ve Korykos (Kızkalesi) başta olmak üzere Imbriogon (Demircili), Mezgit Kale, Olba Antik Kenti ile Uzuncaburç gibi Kanlıdivane’de de sıklıkla bu mezarlara rastlanmaktadır. Ayrıca anıt mezarların bulunduğu bölgelerde yaşama dair birçok yapı, iz ve doğal güzellik de yer almaktadır. Bu güzellikleri keşfetmeye Mersin’e davetlisiniz. Sizin de Mersin’i keşfetmek için çok sebebiniz olacak. Demircili (İmbriogion) Anıt Mezarları
Silifke’nin kuzeydoğusundaki kıraç taşlıkların en umulmadık yerlerinde, çarpıcı anıt mezarları keşfetmek hiç zor değil. Silifke Uzuncaburç karayolunun 10. kilometresinde Demircili Köyü’nde, Antik İmbriogion Şehri’nin ileri gelenlerine ait olduğu varsayılan tek ve çift katlı anıt mezarlar yer almaktadır. Yol kenarına yakın mesafede bulunan dört anıt mezar, M.S. II. yüzyıl Roma Dönemine aittir.
Yapısı
mak daha önemli. Sanayi 4.0’ın vizyonu mutlaka ihracat sektöründe uygulanmalıdır. E-ihracat, e-ticaret, yeni pazarlara yeni modellerle gitmek… İhracat, cari açığın kapanması ve zenginlik demek. 2017 bence bir ihracat seferberliği yılı olmalıdır. Ama emir ve talimatla ihracat olmaz. Bunun alt yapısı, destek modeli özel sektörle iyi konuşulmalıdır. Özel sektörün dinamizmi iyi kullanılmalıdır. Üçüncü önemli konu ise sosyal huzur meselemiz olan İstihdamdır. Elbette bunun da temeli doğru mesleki eğitimdir. İnsanımızı ekonomimizin gerçek ihtiyaçlarına göre eğitmek, ara eleman, vasıflı insan kaynağı sorununu çözmek istihdamın temel çözümlerindendir. Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (UMEM) projesi yeniden canlandırılmalıdır. Artı bir istihdam kampanyası çok önemlidir. İş dünyasına istihdam anlamında olağan üstü destekler verilmektedir. Öncelikle kayıt dışının veya sigortasız işçinin en çok bulunduğu sektörlerden başlayarak bu seferberliğe hepimiz destek olmak zorundayız. Günü kurtaran değil uzun vadeli politikalara ihtiyaç var diyoruz. İstihdam anlamında ilk kez bu kadar uzun vadeli bir destek programı var. Bu hem çalışanlar hem de işveren için önemli bir fırsattır. Bunu anlatmaya ve iş dünyasını teşvik etmeye devam edeceğiz. Üretim, ihracat ve istihdam hem sorunumuz hem de derdimizin devasıdır. 2017’de bu üç konuya odaklanırsak hem refahı, hem sosyal huzuru yakalarız.
Bu yapılardan ilki, Silifke Uzuncaburç karayolunun sağ kenarında eski haliyle yükselen oda şeklinde bir mezardır. Yapının ön kısmında eskiden, sütun başlarının süslendiği korint adı verilen başlıklar taşıyan iki sütunun bulunduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Mimari tarzına göre yapı M.S. 2. yüzyıla tarihlenmektedir. Yolun devamında ise mezar yapılarının diğerleri de gözükmektedir. Bu yapının doğusunda iki katlı olan bir yapı daha vardır. Bu yapıda da korint başlıkları taşıyan dörder sütun mevcuttur. Bu mezar anıtı da Roma Dönemi’ne tarihlenmektedir. Bu yapıların 300 metre kadar ilerisinde yan yana duran iki anıt mezar, bölgedeki kalıntılar arasında en çok dikkat çeken eserlerdir. İki katlı sağda duran mezarın mimari süslemeleri, kitabe, kabartma ve hayvan heykelleri, mezarın önemli bir aileye ait olduğunu göstermektedir. Soldaki tek katlı mezar ise korint düzeninin bütün özelliklerini aksettirmektedir. Saçağın zenginliği, mezar odasına geçilen kapıdaki süslerin bolluğu ve bilhassa cephe kısmın inşa tarzı bu esere başka bir özellik vermektedir. Bu mezar anıtlarının dışında, doğu tarafta bir yapı daha mevcuttur. Bu yapı, Öter Kale olarak da anılmaktadır. İkili anıt mezarlardan bir tanesi gibi iki katlı olup, ön tarafında destek vazifesi gören kemerlere sahiptir. Tavan levha şeklinde taşlarla örtülmüştür. Yapının arka kısmında yer alan taş yapıda ise mezarın sahibine ait olduğu sanılan heykelinin olduğu tahmin edilmektedir. Bu yapıların bulunduğu bölgenin yukarısında 20-25 kilometre yola devam edildiği takdirde Uzuncaburç’a varılır. Ayrıca günümüzde Demircili
Köyü Anıt Tepesi Bölgesi, Kültür Varlıkları Koruma Adana Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. Anıt mezarların sınırları içerisinde kaldığı Silifke, eşsiz güzellikteki denizi, koyları, tarihi dokusu ve doğası ile dünyanın keşfedilmeyi bekleyen cennet köşelerinden biridir. Anıt mezarlar bölgesi dışında turistik olarak bakir birçok yöresi vardır. Her çeşit kuş ve balığın bulunduğu uluslararası koruma alanı olan Göksu Deltası, ilçeye can veren Göksu Irmağı, Torosların yeşil doğası ve temiz havasının her köşesinde hissedildiği yaylalarıyla bir doğa harikasıdır. Antik çağlardan buyana Silifke ve yakın çevresinin Akdeniz ile bağlantısını kuran Taşucu Limanı, Silifke için önemli bir yere sahiptir. Taşucu, Susanoğlu, Kızkalesi denizi ve koyları ile dört mevsim güzellikleri yansıtmaktadır. Birçok tarihi mekâna da sahip Silifke, tam anlamıyla bir açık hava müzesidir. Efsanesiyle ünlenen Kızkalesi ve ilçe merkezinde bulunan Silifke Kalesi, Göksu ırmağıyla özdeşleşen tarihi Taş Köprüsü, Roma Tapınağı, Tekiranbarı Sarnıcı, Atatürk Evi Müzesi, Mezgit Kale, Zeus Tapınağı, Üç Güzeller Mozaiği, Cennet ve Cehennem Obrukları, Ayatekla (Meryemlik), Uzuncaburç tarihi kalıntıları, Demircili Anıt Mezarları, Dilek (Astım) Mağarası Silifke’nin tarihi dokusunu oluşturmaktadır. Ulaşım: Mersin’den Silifke’ye otobüsler kalkmaktadır. Silifke’nin yaklaşık 6 km. kuzeyindeki Demircili Köyü’ne ise özel veya kiralık araçla ulaşılabilir. Adres: Demircili Köyü Silifke - Mersin
4
YIL: 19 | SAYI: 326 | 19 Şubat - 4 Mart | www.mtso.org.tr
Mersin, yurtdışındaki etkinliğini artırıyor
Türk iş dünyası Ürdün’de yatırım fırsatı arıyor
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), kent ekonomisinin canlandırılması adına yurtdışı temaslarına ağırlık veriyor. Son bir ayda kent için önemli ihraç kalemleri arasında yer alan yaş meyve sebze ihracatının alternatif pazarlarla artırılmasından, kent için önem taşıyan komşu ülkelerle ticaretin alternatif yöntemlerle canlandırılmasına kadar birçok konuda önemli çalışalar yapıldı. Berlin’de düzenlenen Fruit Logistica Fuarı’nda yaş meyve sebze için yeni pazarlar arayan, AB ülkelerine ihracatta yaşanan sorunların çözümü için temaslar kuran MTSO Heyeti, Ürdün’de ise Suriye kapısının kapanmasından sonra bölgedeki üçüncü ülkelere Ürdün ile birlikte açılabilmenin yollarını aradı. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, son bir ayda gerçekleştirilen yurtdışı temaslarını değerlendirdi. MTSO Yönetim Kurulu Üyeleri Ekrem Sağlam, Hakan Sefa Çakır ve Ufuk Maya’nın da katıldığı toplantıda Aşut; Mısır, Ürdün ve Berlin’de yapılan çalışmalar ve atılan adımlar hakkında bilgi verdi. MTSO’nun 2000’li yıllara kadar üye olmak dışında uluslararası oluşumların etkin bir parçası olmadığını hatırlatan Başkan Aşut, bu nedenle göreve geldiklerinde uluslararası oluşumlarda daha etkin rol almayı hedef olarak belirlediklerini anlattı. Bu çerçevede ilk olarak Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’nde (ASCAME) önemli adımlar attıklarını kaydeden Aşut, 22 ülke ile 300’e yakın Ticaret ve Sanayi Odasının üye olduğu bu büyük oluşuma önce üye olduklarını ardından da Sanayi Komisyonu Başkanlığı görevini üstlendiklerini söyledi. Ardından Akdeniz’in ilk Sanayi Yatırımları Zirvesi’ni Mersin’de düzenlediklerini hatırlatan Aşut, MTSO’nun önerileri ile Akdeniz Serbest Bölgeler Birliği’nin kurulmasını sağladıklarını ve Dünya Serbest Bölgeler Federasyonu-FEMOZA Başkanı’nı Mersin’de ağırladıklarını anlattı. Tüm bu aktif çalışmaların aslında Mersin’in küresel lansmanı anlamına geldiğine dikkat çeken Aşut, “Bir günde bahar gelmiyor, bir günde tanıtım olmuyor. Tüm bu çalışmalar, tanıtım duvarının tuğlalarıdır” değerlendirmesini yaptı. ASCAME’de ikinci olarak Lojistik Komisyonu Başkanlığı görevini üstlendiklerini bildiren Şerafettin Aşut, bu sayede Akdeniz çanağındaki ülkelerin bürokratlarından Bakanlarına kadar birçok etkin kişi ile doğrudan temas kurabildiklerini ifade etti. “Hat-
ta Mısır ile tüm ilişkilerimizin kesildiği dönemde, biz ASCAME Lojistik Komisyonu Başkanlığı olarak Barselona’da Mısır Ulaştırma Bakanı ile doğrudan görüşmeler yapıyor ve devletimizi de bilgilendiriyorduk” diyen Aşut, Mısır Odalar Federasyonu Başkanı ile temaslarını sürdürdüklerini söyledi. Geçtiğimiz hafta TOBB öncülüğünde Mısır’a gerçekleştirilen seyahatte bir Türk-Mısır İş Forumu düzenlendiğini hatırlatan Aşut, “Gururla ifade etmek isterim ki, bu güçlü iletişim sayesinde Mersin burada öncü oldu” dedi.
S
ruit Logistica Fuarı sonrasında değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO)
MTSO 4
CMYK
Mısır’ın ardından bir diğer önemli ziyaretin Ürdün’e gerçekleştirildiğini kaydeden Şerafettin Aşut şunları söyledi: “Türk iş dünyası için yatırım odaklı bir ziyaret oldu. Ürdün ciddi alt yapı yatırımlarına gidiyor ve Mersin olarak burada olmak zorundayız. Eğer bu yatırımlardan yararlanmak istiyorsak bu görüşmelerin içinde biz de yer almalıyız. TOBB öncülüğündeki bir heyetle başta Ürdün Başbakanı Sayın
Mersin Heyeti’nin Berlin temasları
ektör özelinde dünyanın en büyük fuarlarından biri olma özelliği taşıyan Fruit Logistica Fuarı 25’nci kez Berlin’de düzenlendi. Fuara her yıl düzenli katılım gösteren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bu yıl da 15 metrekarelik standı ile fuardaki yerini aldı. Fuar’da Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Adana Ticaret Odası ve Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası ile birlikte Çukurova’nın yaş meyve sebzesini yeni pazarlara tanıttı. Berlin’de 8 Şubat’ta başlayan Fruit Logistica Fuar’ı 10 Şubat’ta sona erdi. Avrupa İşletmeler Ağı (ENN) Projesi kapsamında katılım sağlayan MTSO Heyeti, dünyanın dört bir yanından gelen firmalarla görüşerek bölgenin potansiyelini anlattı.
Çakır: “Türkiye gücünü daha iyi kullanmalı”
F
“Bölgedeki 3. ülkelere Ürdün ile birlikte açılabiliriz”
Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sefa Çakır, Türkiye’nin meyve sebze üretiminde dünyada ilk beş ülke
Berlin’e gitmeden önce kurulan temaslar çerçevesinde ilk gün fuarda çeşitli ülke stantları ile görüşmeler gerçekleştirildi. Mersin Heyeti, daha sonra Berlin Yaş Meyve Sebze Hali’ni ziyaret ederek Berlin Hal’inde sektöründe başarı gösteren firmalarla bir araya geldi ve görüş alışverişinde bulundu. Heyet, Almanya temasları kapsamında daha sonra Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileriyle bir araya geldi. Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası’nın da eşlik ettiği bu görüşmede katılımcılar yaş meyve sebze sektöründe faaliyet gösteren 15 Alman firması ile ikili iş görüşmeleri yaptı. Temaslar kapsamında ayrıca Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği de ziyaret edildi.
arasında yer almasına rağmen pazarlama ayağında istenilen noktada bulunmadığına işaret ederek, “Elimizdeki gücü daha iyi kullanmalıyız” dedi. Başta narenciye olmak üzere yaş meyve ve sebzenin stratejik ürünler olduğunun fark edilmesiyle sektörde istenilen başarının yakalanabileceğini kaydeden Çakır, “Maalesef elimizdeki gücü iyi kullanamıyoruz. Fruit Logistica, sektörünün en büyük fuarı. Her yıl tüm stantları tek tek ziyaret ederim ve her sene farklı ülkelerde, firmalarda yeni ürünler, yeni makineler, yeni ambalajlar görürüm. Üzülerek söylemeliyim ki bu yenilikler arasında bizim icadımız yok denecek kadar az” dedi. Bu yıl Fuarda 80 ülkeden 3 bin stant yer aldığını ve bu stantların 40’ını Türklerin oluşturduğunu kaydeden Hakan Sefa Çakır, 130 ülkeden toplam 70 bin ziyaretçinin stantları gezdiğini anlattı. Her yıl ziyaretçi ve katılımcı sayısının
Al Mulki olmak üzere Maliye, Su İşleri, Ulaştırma, Sanayi, Ticaret ve Ekonomi Bakanları ile görüştük. Ürdün, Suriye kapısının kapanmasından sonra bizim için önemli bir ülke oldu. Çünkü bölgedeki üçüncü ülkelere Ürdün ile birlikte açılabiliriz. Tüm bu ziyaretler Mersin’in de bu pastadan pay alma çabasıdır. Tüm bunlar bölgede etkin hareket edebilmek adına atılmış önemli adımlardır.” Bir taraftan son yıllarda kaybedilen pazarlarda gayret sarf ederken, diğer taraftan daha istikrarlı olsa da son dönemde gerek ekonomik gerekse siyasi anlamda olumsuz ilişkiler içine girilen Avrupa pazarını da ihmal etmediklerini ifade eden Aşut şu bilgileri verdi: “Bu nedenle geçtiğimiz hafta Berlin’de düzenlenen ve sektörünün öncü fuarları arasında yer alan Fruit Logistica Fuarı’na katıldık. Elbette fuar işin sadece bir yönüydü. Bunun dışında birçok kurumsal temasımız oldu. MTSO olarak öncelikle Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret ettik. Toplantıda öncelikli gündem maddemiz Almanya’ya yapılan ihracatta kalıntı sorunu idi. Kalıntıyla mücadele konusunda yaptığımız çalışmaları kendileriyle paylaştık. Ayrıca ihracatta Bulgaristan Sınır Kapısı’nda yaşanan sorunlar gündeme geldi. Ürünlerin tırlardan tamamen indirilerek incelendiği ve bunun ciddi ekonomik kayıplara neden olduğu vurgulandı. Böylesi sorunlar bire bir takip olmadan ne yazık ki çözülemiyor. Elimizden geldiğince Mersin firmalarının bu pazarda yaşadıkları sorunları gündeme getirdik.” Temaslar sırasında Avrupa’nın en önemli alım heyetleri ve firmaları ile görüşerek Mersin’den alım yapmamalarının nedenlerini araştırdıklarını kaydeden Aşut, nakliye maliyetlerinin yüksek olmasından, uçakla direk ürün ulaştırılamamasına, ambalajlama ve boylamadan, kotalara kadar birçok sorun tespit ettiklerini bildirdi. “Anlatılan sorunlar içinde doğru olanlar var, eksik olanlar var. Kendimizi yeterli anlatamadığımız maddeler var. Tüm bunları konuştuk” diyen Aşut, “Ancak yine de bunlar bizim için önemli bilgilerdir. Üreticimiz ve ihracatçımızla bu konuları detaylı şekilde konuşacağız. Mersin, bu talepleri yerine getiremeyecek bir kent değil. İhracatımızı arttırmak istiyorsak başkalarına kızmak yerine önce kendimize çeki düzen vermek ve gelişmiş pazarların kalitesini sağlamak zorundayız” dedi. artarak devam ettiğini belirten Çakır şunları söyledi: “Hiç meyve sebze üretimi olmamasına rağmen dünyanın meyve sebzede en büyük fuarı olan Furit Logistica’ya evsahipliği yapan Almanya’nın fuarcılık konusundaki başarısı mutlaka örnek alınmalı. Benim bu fuardaki en önemli gözlemim firmaların değil ülkelerin öne çıkması. Ülkeler önce bayraklarını sallayarak benim ülkem diyorlar, benim şirketim değil. Önce ülkelerini, yaptıkları kaliteli ürünle, ambalajla, reklamla markalaştırmaya çalışıyorlar.” “Küreği aynı yönde çekmeliyiz”
Başarının yakalanması için üreticinin, tüccarın ve ihracatçının aynı gemide olduğunun unutulmaması ve herkesin küreği kendisi için değil ülkesi için birlikte çekmesi gerektiğini vurgulayan Hakan Sefa Çakır, bunu sağlayan ülkelerin hedefe ulaştığını anlattı. Çakır, “Bu nedenle her zaman
T
ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğündeki iş adamı heyeti, ticareti artırmak için Ürdün’e çıkarma yaparak, Ürdün Başbakanı Al Mulki’nin yanı sıra Maliye, Su İşleri, Ulaştırma, Sanayi, Ticaret ve Ekonomi Bakanları ile görüştü. Ardından yoğun bir katılımın olduğu Türkiye-Ürdün İş Forumu’na katılan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Ürdün’de 1 milyar dolara ulaşan yatırımları artırmayı ve buradaki su ve alt yapı projelerinden daha fazla pay almayı istediklerini söyledi. Aralarında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un da yer aldığı 50’yi aşkın işadamından oluşan, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki heyet, Ürdün’e çıkarma yaptı. Amman’da Ürdün Başbakanı Hani Al Mulki tarafından kabul edilen TOBB Heyeti, Başbakan Al Muki ile ekonomik ilişkileri ve sorunları masaya yatırma fırsatı buldu. Görüşmeye Ürdün’ün Maliye, Su İşleri, Ulaştırma, Sanayi, Ticaret ve Ekonomi Bakanları da katıldı. Ürdün Başbakanı ile görüşmenin ardından Türkiye-Ürdün İş Forumu’na katılan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, ticari ilişkileri artırmak istediklerini belirtirken, Ürdün’de hayata geçirilen su ve alt yapı projelerinde Türk firmalarının daha fazla pay almasını istediklerini söyledi. Foruma; Hisarcıklıoğlu’nun yanı sıra; Ürdün Sanayi, Ticaret ve Tedarik Bakanı Yarub Qudah, Ürdün Ticaret Odası Başkanı Senatör Nael Al Kabariti ve Amman Büyükelçisi Murat Karagöz ile birlikte çok sayıda işadamı katıldı. Yoğun bir katılımın gözlendiği Forum’da TOBB heyetinin yanı sıra 150’ye yakın Ürdün iş dünyası temsilcisi yer aldı. Forum’da ayrıca Ürdün’de girişimci kadınların iş dünyasında oynadıkları aktif rol dikkat çekti. Hisarcıklıoğlu: “Daha fazla girişimci getirmek istiyoruz”
Konuşmasında 2011 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaş-
en gözde ve kalabalık stantlar en çok üreten değil, en kaliteli üretip, ürününü en iyi pazarlayan, markalaştıran ülkelerin stantları oluyor” değerlendirmesini yaptı. İspanya gibi belirli ürünlerde markalaşan ülkelerin AB desteklerini oldukça iyi kullandıklarına, örgütsel yapılarıyla ar-ge merkezlerini çok önceden oluşturarak teknolojiyle birlikte yollarına devam edip başarıya ulaştıklarına işaret eden Çakır, şöyle konuştu: “Bir diğer örnek Hollanda. Küçük bir ülke olmasına, yaş meyve sebzeyi çok üretmemesine rağmen sektörde öne çıkan ülkelerden. Bizim gibi ülkelerin ürünlerini alarak başka ülkelere pazarlayan Hollanda, dünyada bu sektörde söz sahibi. Biz de Türkiye olarak artık bu alandaki gücümüzün farkına varıp bu gücü çok daha etkin kullanmalıyız. Bu fuarlar yeni pazarlara açılmamız kadar bizlere ışık tutması, sektöre yön vermesi adına da önem taşı-
ması’ndan çok şey umut ettiklerini ancak sürecin işlemesinde bazı sıkıntılar bulunduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, “Şu an 1 milyar dolara ulaşan yatırımlarımızı arttırarak, Ürdün’de daha fazla iş yapmak istiyoruz. Türk firmaları olarak Ürdün’deki altyapı, üstyapı, ulaşım, su ve enerji projelerinden daha fazla pay almak istiyoruz. Sadece burada değil, Ürdünlü firmalarla ortaklıklar kurarak Türkiye’de ve üçüncü ülkelerdeki yatırım fırsatlarını da birlikte değerlendirmek istiyoruz” diye konuştu. Petrol ve doğalgazı bulunmayan Türkiye’nin girişimcilerinin gücü ile büyük başarılara imza attığını anlatan Hisarcıklıoğlu, Ürdün’deki fırsatlara da değindi. Ürdün’deki yoğun göçmen nüfusunun büyük bir fırsat olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Çünkü Türkiye olarak biz bunu yaşadık. Türkiye’nin batısındaki pek çok şehrin sanayileşmesi ve zenginleşmesinde, 100 yıl önce Balkanlardan gelen soydaşlarımızın çok büyük etkisi oldu. Onların açtıkları küçük iş yerleri, zamanla büyüyerek dev fabrikalara dönüştü. Şimdi biz Ürdün’de aynı fırsatı görüyoruz. O yüzden daha fazla girişimcimizi buraya getirmek istiyoruz. Kadınların, gençlerin ve göçmenlerin girişimci olması ile ilgili ortak projeler yapmak istiyoruz” diye konuştu. Ürdün Ticaret Odası Başkanı’ndan birlikte iş yapma teklifi
Ürdün Ticaret Odası Başkanı Senatör Nael Al Kabariti ise konuşmasında Türk işadamlarına “İkinci evinize hoş geldiniz. Özel sektör olarak yan yana durmalı, Türkiye ile beraber daha fazla iş yapmalıyız” diye seslendi. Rakip değil, ortak olmak gerektiğini anlatan Kabariti, “Ürdün’de büyük imkânlar var. Gelin birlikte iş yapalım. Ürdün güvenlikli bir ülke” ifadesini kullandı. Forum sonrasında iki ülke heyetleri arasında ikili iş görüşmeleri gerçekleştirildi.
yor. Rakip ülkelerin çalışmalarını bu fuarlar aracılığıyla daha yakından takip ederek hedeflerimize ulaşmamız için atmamız gereken adımları belirleyebiliriz.”
5 İstihdam Seferberliğinde Mersin’in hedefi en az yüzde 5 artış YIL: 19 | SAYI: 326 | 19 Şubat - 4 Mart | www.mtso.org.tr
gortasını, vergisini ve işsizlik fonunu devlet ödüyor, iş dünyasına da personel istihdam etmek kalıyor. Önemli bir fırsat” diyen Aşut sözlerini böyle bir organizasyon düzenleyerek özel sektördeki işverenleri istihdam konusunda daha da yüreklendirdiği için Vali Özdemir Çakacak’a teşekkür ederek tamamladı. Özdemir: “Devletimizin ek istihdam için ayırdığı 12 milyar TL büyük fedakarlıktır”
C
Milli İstihdam Seferberliği çalışmaları Mersin’de Vali Özdemir Çakacak önderliğinde başladı. Çakacak başkanlığında Mersin’deki Oda ve Borsa başkanları ile gerçekleştirilen istişare toplantısında ilk etapta şu an özel sektörde istihdam edilen eleman sayısının en az yüzde 5 fazlası kadar yeni istihdam gerçekleştirilmesi kararı alındı.
umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceliğinde başlatılan Milli İstihdam Seferberliği kapsamında Mersin’deki çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Konuyla ilgili olarak Valilik Makamında Mersin Valisi Özdemir Çakacak başkanlığında gerçekleşen toplantıya; Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO)Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Mersin Ticaret Borsası (MTB) Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir, MTB Meclis Başkanı Hüseyin Arslan, Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (MESOB) Başkanı Talat Dinçer ve Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTSOB) Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Tekli, Mersin Çalışma ve İş Kurumu (İŞ-KUR) İl Müdürü Mustafa Kutlu ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürü Necmettin Öz katıldı.
Toplantıda, katılımcılara özel sektöre verilecek teşviklerin düzenlendiği 657 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ilgili bir sunum yapılırken; İstihdam Seferberliği’nin hem çalışan hem de işveren açısından bir fırsata dönüştürülmesi, Mersin’de istihdamın, dolayısıyla da üretimin arttırılarak il ve ülke ekonomisine katkı sunulması konusunda yapılması gerekenler görüşüldü. Çakacak’tan seferberlik çağrısı
Toplantı sonrasında Mersin’deki Oda ve Borsa Başkanları ile birlikte bir açıklama yapan Vali Özdemir Çakacak; gerçekleştirilen toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde başlatılan ‘Milli İstihdam Seferberliği’ kapsamında, Mersin’de yapılması gerekenlerin belirlendiğini dile getirdi. Vali Çakacak, Oda ve Borsa başkanları ile birlikte ilk etapta şu an özel sektörde istihdam
edilen eleman sayısının en az yüzde beş fazlası kadar istihdam sağlanması konusunda fikir birliğine vardıklarını belirterek şunları söyledi: “Valiliğimiz koordinesinde yapılacak olan bilgilendirme çalışmaları ve iş insanlarımızın gayretleriyle şu an için belirlediğimiz, hali hazırda istihdam edilen özel sektör elemanının yüzde beş fazlası kadar eleman istihdam etme hedefimizin üzerinde bir istihdam gerçekleştireceğimize inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti büyük ve güçlü bir devlettir. Özel sektörümüz ise dünyanın her tarafında kendisinden övgüyle söz ettiren iş insanlarımızdan oluşmaktadır. Devletimizin sağladığı bu desteklemeler sayesinde iş insanlarımız daha fazla istihdam sağlayacak, vatandaşlarımız iş sahibi olacak, bu sayede sosyal barışa katkı sağlanacak ve ekonomik büyüme hızlanacaktır. Tüm Odalarımızı, özel sektörümüzü ve iş insan-
larımızı Milli İstihdam Seferberliğine katkıda bulunmaya davet ediyorum.” Aşut: “İş dünyası olarak seferberliğe sonuna kadar katkı vereceğiz”
Vali Çakacak’ın açıklamalarının ardından söz alan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, istişare toplantısında kararlaştırılan yüzde 5 istihdam arttırma hedefinin sonuna kadar arkasında olduklarını vurgulayarak başladığı konuşmasında devletin verdiği imkanları iş dünyası ve reel sektör olarak sonuna kadar değerlendireceklerini ve Mersin için belirlenen yüzde 5’lik hedefi kesinlikle yakalayabileceklerini belirtti. Başkan Aşut, “İstihdam bizim sosyal huzurumuz için çok önemlidir. Yeni istihdam imkanlarıyla birlikte İŞ-KUR’a kayıtlı olup da istihdam bekleyen vatandaşları da kendi işyerlerimizde görmek istiyoruz” diye konuştu. “Si-
Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir ise konuşmasının başında konuyu kendilerine çok net bir şekilde anlatması nedeniyle Vali Özdemir Çakacak’a şükranlarını sundu. Devamında özel sektör temsilcileri ve kamu kurumu niteliğinde olan Oda ve Borsalar olarak burada olduklarını belirten Başkan Özdemir, Devletin bu desteklemeler için ayırdığı 12 milyar TL değerindeki fonun çok büyük bir fedakarlık olduğunu vurgulayarak, böyle önemli bir destekleme sonucunda sağlanacak sosyal barışın ve kayıt dışı istihdamdan yakınan işverenlerin kayıt altına girmelerinin önemine değindi. Sözlerinin sonunda Vali Özdemir Çakacak’ın öncülüğünde, özel sektör işverenleri olarak tüm işverenlere bu seferberliğe katılmaları yönünde çağrıda bulunduklarını ifade eden Özdemir, bu çerçevede Türkiye’nin, Mersin’in, çalışan ve çalıştıranların çok önemli kazanımlar sağlayacağını kaydetti. Lokmanoğlu: “Artık icraat zamanı”
MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu da çok önemli bir zamanda alınan bu çok önemli kararı hızla hayata geçirerek en kısa sürede belirlenen hedefin üzerine çıkacaklarını belirtip artık konuşmak yerine icraat gerçekleştireceklerini kaydetti. Dinçer: “İstihdam seferberliği küçük esnaf için büyük fırsat”
Konuşmasına, emek yoğun çalışan esnaf ve sanatkarların bugüne ka-
dar en büyük sıkıntılarının istihdam üzerindeki yüklerin fazlalığı olduğunu belirterek başlayan ESOB Başkanı Talat Dinçer de esnafın bu sayede Devletin sağladığı tüm imkanlardan daha da fazla yararlanacağını belirtti. Konuşmasının devamında özellikle küçük esnaf ve sanatkara seslenen Başkan Dinçer, “Bugüne kadar yanınızda gayri resmi çalıştırdığınız insanlar varsa bu kanundan yararlanarak hemen kayıt altına alınmasını sağlayalım. Devletimizin sigorta primi konusunda sağladığı desteklemeler sayesinde küçük esnafımız fazla bir yük altına girmeden bu fırsattan faydalanabilecektir. Tüm esnafımızın Milli İstihdam Seferberliği’ne destek vermesini arzu ediyorum” dedi. Dinçer sözlerini esnafı, Devletin sağladığı böyle büyük bir fırsat hakkında en iyi şekilde bilgilendirmesi nedeniyle Vali Çakacak’a teşekkürlerini sunarak noktaladı. Tekli: “Bu seferberlik sosyal barışın sağlanmasını sağlayacak”
Mersin-Tarsus OSB Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Tekli iş dünyası için büyük önem taşıyan bu fırsat sayesinde toplumda sosyal barış gerçekleşeceğini, işverenle çalışan arasında oluşan bu bağın toplumsal bağları da güçlendireceğini ifade ederek, emeği geçen ve destek veren herkese teşekkür etti. Arslan: “Seferberliğin dalga dalga tüm Mersin’e yayılacağına inanıyorum”
Mersin Ticaret Borsası Meclis Başkanı Hüseyin Arslan da, “Valimiz Sayın Özdemir Çakacak’ın verdiği motivasyonla bu hedefi fazlasıyla aşacağımıza inanıyorum. Bugüne kadar çok güzel çalışmalar ve projeler gerçekleştirdik. Bu projeyi de ilk olarak Borsa’mızın meclisinde uygulamaya koyacağız. Seferberliğin dalga dalga tüm Mersin’e yayılacağına inanıyorum. Bizleri böyle hassas bir konuda bir araya getirdiği için Sayın Valimize tekrar teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Mersin’de istihdam seferberliği anlatıldı Ç
Kadın girişimcilere
personel teşvikleri anlatıldı
T
ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu üyelerine personel teşvikleri hakkında bilgi verildi. Mersin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü yetkililerinden Serkan Özada ile İş ve Meslek Danışmanı Özlem Yüzbaşıoğlu, TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu üyelerine yönelik İŞKUR personel teşvikleri hakkında bilgi verdi. Toplantıda özellikle işbaşı eğitim programının hem iş arayanlara hem de işverenlere yönelik yararları anlatıldı. İşbaşı Eğitim Programı’nın temel amacının mesleki deneyimi veya iş tecrübesi ol-
mayan kişilere mesleki deneyim ve iş tecrübesi kazandırılarak bu kişilerin istihdam edilebilirliklerinin arttırılması olduğu vurgulanan toplantıda diğer teşvik programları hakkında da bilgi verildi. TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp, istihdama yönelik İŞKUR programlarının işverenler için büyük önem taşıdığını söyledi. Son dönemde başlatılan istihdam seferberliği kapsamında işverenlerin en büyük çözüm ortağının İŞKUR olduğunu vurgulayan Harp, yapılan işveren bilgilendirme toplantılarını çok önemsediklerini dile getirdi.
alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Osman Nacar, ‘Çalışma Hayatında Milli Seferberlik’ programı kapsamında, Şubat ayından itibaren işverenlerin aldıkları her artı bir istihdamın maliyetini yüzde 30 ucuzlattıklarını belirterek, “2 bin 177 lira olan asgari ücretteki maliyetin 773 lirası destek kapsamında. Oranladığınız zaman da işveren, eski maliyetine göre yüzde 64 istihdam yapabiliyor. Amaç, 1,5 milyon artı istihdam” dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Osman Nacar, ‘Çalışma Hayatında Milli Seferberlik’ programı çerçevesinde, Çalışma ve İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) üst düzey yöneticileri ile birlikte Mersin’e geldi. Mersin’deki temasları öncesinde Mersin Sanayi ve Ticaret Odası’nda (MTSO) basın toplantısı düzenlendi. Müsteşar Yardımcısı Nacar başkanlığında yapılan toplantıya, SGK Başkan Yardımcısı Cevdet Ceylan, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı İsmail Gerim, Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkan Yardımcısı Metin Karaman, İç Denetçi Özkan Öztürk ile SGK ve İŞKUR Mersin il müdürleri katıldı. Müsteşar Yardımcısı Nacar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Çalışma Hayatında Milli Seferberlik’ gereği 5 hafta önce Konya’da ziyaretlere başladıklarını ve bu hafta itibariyle yaklaşık 70 ili ziyaret ettiklerini söyledi. Her hafta 12 ilin ziyaret edildiğini belirten Nacar, aynı hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu başkanlığında bir araya gelip, 12 ilin sorunlarını il bazında çözülmesi gerekenleri il bazında, Türkiye genelinde oluşacak veya değişecek bir mevzuat varsa istişare edip anında çözüm oluşturduklarını kaydetti.
“Amaç, 1,5 milyon artı istihdam”
İstihdamdaki milli seferberliğin tüm devletin gündemine girdiğini ve son zamanlarda büyük
MTSO 5
CMYK
teşvik paketleri açıklandığını ifade eden Nacar, “Bakanlığımızın, Sayın Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde yapılan TOBB’daki toplantıyla da artı istihdamı destekleyen çok önemli bir teşvik paketini açıkladı. Bu teşvik paketinde Aralık 2016 sonrası rakamlar baz alınıyor. Şubat ayında 2016 yılı Aralık ayı sonundaki istihdam rakamının üzerine çıkan rakamlar destekleniyor. İşverenin vergileri ve primleri desteklenerek işçi maliyetleri yüzde 30 azaltıldı. Amaç istihdamın artması. Senin çalışma talebin varsa, çalışma talebi senden, destek devletten. Bu politika ile 1,5 milyon ek istihdam hedefleniyor. Bu da şu ana kadar açıklanmış teşvik paketleri içerisinde istihdamı arttıracak, işsizliği azaltacak, çalışma maliyetinin düştüğü en önemli teşviklerden biri” diye konuştu. “İşbaşı eğitim programını 500 bine çıkardık”
İşbaşı eğitim programlarında 2016’da 300 bin olan rakamın 500 bine çıkartıldığını vurgulayan Nacar, işverenler ve çalışanlarla çok uyumlu götürdükleri bu programın sayısını artırarak istihdamın artırılmasını hedeflediklerini söyledi. Nacar, “Bu 500 binin içerisinde 100 bini kadın, engelli, hükümlü gibi dezavantajlı gruplara ayrıldı. Dezavantajlı grupların da istihdamını artıracak politika da ortaya konulmuş oldu” ifadelerini
kullandı. “2 bin 177 lira olan asgari ücretteki maliyetin 773 lirası destek kapsamında”
‘Çalışma Hayatında Milli Seferberlik’ programının 31 Aralık 2017’ye kadar devam edeceği bilgisini veren Nacar, şunları söyledi: “100 kişi çalıştıran bir işletmesiniz. 1 Şubat’tan itibaren aldığınız 101’inci kişi için tüm işveren, işçi ve vergileri devletten. Bu da 2 bin 177 lira olan asgari ücretteki maliyetin 773 lirası destek kapsamında. Burada amacımız, işvereni desteklemek değil, çalışma hayatını işveren tarafında ucuzlatıp daha fazla istihdamı sağlayacak mekanizmayı kurmak. Yani Kasım ayı itibariyle 12,1 olan işsizliği sene sonunda çiftli rakamların altına düşürmek.” Aşut: “Hedefimiz sürekli ve kalıcı bir istihdam yaratılmasıdır” İstihdam seferberliği ile ilgili değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut şunları söyledi: “Öncelikle iş ve aş bizim için sadece ekonomik bir konu değil, aynı zamanda toplumsal barışın ve huzurun da payandasıdır. Uzun süredir yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen, iş dünyası bu toplumsal sorunun çözümünde elini taşın altına koyacaktır. Bizim hedefimiz insanımıza sürekli ve
“Mersin’de 3 binin üzerinde boş iş pozisyonu var”
Bir işsizin İŞKUR üzerinden işe alınması durumunda, işveren primini 54 aya kadar devletin ödeyeceğini söyleyen Nacar, “Eğer bu bir kadın istihdamı ise imalat sektöründe 42 aya kadar bir destek, eğer bu kadın istihdamında mesleki yeterlilik belgesi varsa 12 ay da oradan 54 ay desteği var. Eğer bu kişi 18-29 yaş arasındaysa aynı kadın istihdamında olduğu gibi 54 aya kadar destekleri bulunmakta. Eğer bu kişi hiçbir dezavantajlı grupta değil ve İŞKUR’a kayıtlıysa sadece İŞKUR’a kayıtlı olduğu için 6 ay işveren teşvikini İŞKUR ödüyor. Mersin’de şu an İŞKUR’da 3 binin üzerinde boş iş pozisyonu var. 3 bin kardeşimizin işsizlik sorununu, İŞKUR’a başvurduklarında bugün çözebiliriz” dedi kalıcı bir istihdam yaratılmasıdır. Bu nedenle işbaşı eğitim programları gibi programların kalıcı istihdam adına önem taşıdığını söyleyebilirim. Bu noktada mesleki eğitimleri önemsediğimizi bir kez daha belirtmek isterim. Hükümetimiz de bu konuda başta çıraklık eğitiminin zorunlu kılınması ve meslek lisesi öğrencilerinin staj kalitesinin artırılması gibi hayati adımlar atmıştır. Bizler bu adımları büyük bir memnuniyetle takip ediyor ve artarak devam etmesini diliyoruz. Bu adımlar kalıcı istihdam ve kalifiye iş gücü için elzemdir” diye konuştu.
6
YIL: 19 | SAYI: 326 | 19 Şubat - 4 Mart | www.mtso.org.tr
Uzakdoğu’da yatırım cazibesi giderek artan ülke:
Ciddi bir hammadde ve işgücü kaynağına sahip Uzakdoğu ülkelerine yatırımın cazibesi her geçen gün artıyor. Özellikle Avrupa’ya yatırımın giderek zorlaşması Uzakdoğu ülkelerinin daha çok ön plana çıkmasını da beraberinde getiriyor.
A
merika’nın yeni Başkanı Donald Trump’ın son dönemlerde attığı adımlar da bu cazibeyi artıran unsurlar arasında gösteriliyor. Özellikle Trump’ın Transpasifik Anlaşması’ndan çekilme kararı konunun uzmanlarınca ‘Türk şirketleri için Uzakdoğu’nun cazibesini artırdı’ sözleriyle yorumlanıyor. Yatırım için Uzakdoğu’da öne çıkan ülkelerden bir tanesi ise Vietnam. Vietnam’da küçük ev aletleri, tekstil ile inşaat ve turizm alanında ciddi bir potansiyel bulunuyor. Türkiye’de atıl kapasitede bulunan boyama, kumaş gibi ürünlerin Vietnam’a transferi ve orada ortaklık kurulabileceği işaret ediliyor. Bu ortaklıklar ile ürünlerin Vietnam’dan tüm dünyaya satılması mümkün. Vietnam’da yeni OSB’ler oluşturuluyor. Bu noktada ciddi destekler var. Arsa ve bina tahsisi ile yatırım teşvikleri uygulanıyor. Vietnam’da dikkat edilmesi gereken büyük bir potansiyele dikkat çekiliyor. Vietnam’ın en önemli yatırım avantajlarından birisi genç ve ucuz işgücüne sahip olmasıdır. Uzmanlar, Uzakdoğu’da yapılacak bir yatırım sonrasında buradan Avrupa ve Amerika’ya ihracatın daha rahat olacağı görüşünde birleşiyor. Aynı zamanda Uzakdoğu’da yatırım maliyetinin daha düşük olması nedeniyle işaret edilen ülke de yine Vietnam.
Coğrafi konum Güneydoğu Asya’da Çinhindi Yarımadası’nın doğu kesiminde yer alan Vietnam, kuzeyde Çin Halk Cumhuriyeti, batıda Laos, Kamboçya ve Tayland Körfezi, güney ve doğuda Güney Çin Denizi ve Tonkin Körfezi ile çevrili. 3 bin 444 kilometre sahil şeridi olan Vietnam’ın Kamboçya ile bin 228 kilometre, Çin ile bin 281 kilometre ve Laos ile 2 bin 130 kilometre sınırı bulunur. Ülkenin güney ve kuzey kesiminde alçak ve düz deltalar, orta kısımda dağlık araziler, kuzey ve kuzeybatıda tepelikler ve dağlar yer alır. Ülkenin güneyinde tropikal, kuzeyinde ise musonal iklim tipi hakimdir. Ülkede yıl boyunca ortalama sıcaklık 20 derece civarındadır. Güney Vietnam’da yılda iki mevsim yaşanmakta olup, Kasım ve Nisan arası serin ve kuru, Mayıs ve Ekim arasında ise sıcak ve yağmurlu bir iklim hakimdir. İki mevsim arasındaki sıcaklık farkı ise sadece 3 derce civarındadır. Kuzey Viet-
MTSO 6
CMYK
nam’da ise dört ayrı mevsim yaşanır. Vietnam’ın en büyük iki şehri Hanoi ve Ho Chi Minh City kuzeyde ve güneydeki iki büyük nehir deltasında yerleşiktir. Ülkenin siyasi başkenti olan Hanoi, kuzeyde Red River deltasındadır. Ekonomik ve ticari başkenti olarak kabul edilen Ho Chi Minh City ise güneyde Mekong River deltasında bulunur. Nüfus özellikleri 2014 yılı itibariyle Vietnam’ın nüfusu 90,6 milyon kişiye ulaşmıştır. Bu rakamın 2017 yılında 93,5 milyona ulaşması beklenmektedir. Vietnam nüfus yoğunluğu bakımından Güneydoğu Asya’da Singapur ve Filipinler’den sonra 3’üncü, sırada olup, kilometre başına ortalama 242 kişilik nüfus yoğunluğuna sahiptir. Nüfusun yüzde 73’ü kırsal kesimde yaşar ve bu nüfusun ülkenin iki büyük pirinç üretim deltası olan kuzeyde Kızıl Nehir ve güneyde Mekong’da yoğunlaştığı söylenebilir. Ülkede okuma yazma oranı oldukça yüksektir. 15 yaş ve üzeri nüfusun okuma yazma oranı yüzde 93,5 olup, kadın nüfusta bu oran yüzde 91,3, erkek nüfusta ise yüzde 95,8’dir. Son yıllarda önemli artışlar olsa da, ülkede yüksek okul ya da üniversite eğitimine sahip nüfus oldukça azdır. Ayrıca çalışabilir işgücünün yaklaşık yüzde 80’i vasıfsız kişilerden oluşur.
Vietnam’da 54 ayrı etnik grup yaşar. Nüfusun yüzde 88’ini Viet ve Kihn adı verilen etnik grup oluşturmakta olup, çoğunlukla ülkenin alçak kesimlerinde yaşamaktadırlar. Diğer etnik gruplar ise (yaklaşık 5,5 milyon kişi) ülkenin yüksek ve dağlık kesiminde yerleşiktir. Doğal kaynaklar ve çevre Vietnam maden ve mineraller açısından oldukça zengin kaynaklara sahiptir. Tespit edilen petrol rezervleri yaklaşık 4,7 milyar varil civarındadır. Vietnam’ın Red River Delta bölgesinde zengin doğalgaz ve kömür yatakları mevcut olup, bu bölgede tespit edilen doğalgaz rezervi yaklaşık 185 milyar metreküp, kömür rezervi ise yaklaşık 3,8 milyar ton civarındadır. Vietnam yaklaşık 8 milyar ton işlenmemiş boksit rezervi ile dünyada üçüncü sıradadır. Vietnam’da ayrıca zengin demir yatakları bulunur. Vietnam’ın tarıma elverişli arazisi oldukça az (0,08 hektar/kişi) olması-
na rağmen bu araziler son derece verimlidir. Bu verimli araziler sayesinde Vietnam dünyanın en çok pirinç üreten ve ihraç eden ülkelerinden biri konumundadır. Bunun yanında, kahve, kauçuk, pamuk, çay, karabiber, soya fasulyesi, şeker kamışı, fıstık, muz Vietnam’ın ürettiği diğer başlıca tarım ürünleridir. Uzun bir sahil şeridine sahip olması nedeniyle, ülkede kıyı balıkçılığı da oldukça gelişmiştir. Genel ekonomik durum Vietnam, özellikle savaş sonrasında, ekonomisinde ve uluslararası sisteme entegrasyonunda önemli aşamalar kaydetmiştir. 1986’da Komünist Parti’nin 6, kongresinde kabul edilen ekonomik değişim (Doi Moi) politikası ile özel sektörün desteklenmesi kararı alınmış ve bu yönde politikalar geliştirilmiştir. Son yıllarda ekonomik büyüme ortalama yüzde 6-7 civarındadır. Bu oran sanayi üretiminde yüzde 13-14’tür. Vietnam dünyada en yüksek büyüme oranına sahip ülkelerden biridir. Vietnam’ın en önemli ihraç malları arasında kahve, pirinç ve biber gibi tarımsal ürünler bulunur. Tarım sektörünün GSYİH içindeki payı oldukça düşük olmasına rağmen toplam işgücünün yüzde 54’ü tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörlerinde çalışır. İşgücü açısından bakıldığında Vietnam bir tarım toplumu özelliği taşır. Hizmetler sektörünün reel GSYİH içindeki payı yüzde 37,7’dir. Ekonomik performans Global finans kriz sonrasında Vietnam ekonomisi 2010 yılında yüzde 6,8 büyüyerek bölgesinde en yüksek büyüme oranına sahip ülkelerden biri olmuştur. 2008 yılındaki yüzde 6,18’lik büyümeye nazaran bir düşüş meydana gelmişse de, hükümetin 2009 yılı için tahmin ettiği yüzde 5’lik hedef aşılmıştır. 2010’da yüzde 6,8’lik bir büyüme oranı yakalanmıştır ve bu oran 2011’de yüzde 5,9 olarak gerçekleşir. 2014 yılında yüzde 5,9 büyürken 2015’te yüzde 6 büyümüştür. 2014 yılında iç ve dış ekonominin görece düzelmesiyle 2014-2017 döneminde büyümenin yıllık yüzde 6,5’a yükselmesi beklenmektedir. Dış ticaret 1997–1998 yıllarında ortaya çıkan bölgesel finansal krizi takiben Vietnam, Asya dışına açılma ve yeni ihraç pazarları bulma gayreti içine girmiş ve büyük ölçüde başarılı olmuştur. Ülkede dış ticaret sektörü nispeten büyük bir hacme sahiptir. Gerek ihracat ve gerekse ithalat, kriz dönemleri hariç, genel olarak büyük bir artış trendindedir. 2012 yılında yaklaşık 114 milyon dolar olan ihracat 2014 yılında 150 milyon doları aşmıştır. 2015 yılı ihracatı 187 milyon doları geçmiştir. Vietnam’ın ihracatında başlıca ürünler Vietnam’ın ihraç ettiği ürünler ge-
rek sanayi ve gerekse tarım sektöründe çok geniş bir yelpazeden oluşur. Ülkenin ihracatında ilk sırayı petrol yağları alır. Petrol yağları dışında, ihracatta ön sıralarda yer alan belli başlı ürünler ayakkabı, pirinç, kahve, balık ürünleri ve diğer mobilyalardır. Ülkenin ürün bazında ihracatı incelendiğinde, ihraç edilen ürünlerin büyük bir bölümünün gelenekselleşmiş olduğu ve ihraç edilen ürün çeşidi bakımından ciddi dalgalanmalar olmadığı gözlemlenir. Vietnam’ın ithal ettiği ürünler içinde ilk sırayı petrol yağları (ham yağlar hariç) alır. İthalatta önde gelen diğer ürünler içinde demir-çelik ürünleri, telefon cihazları, otomotiv ve oto yedek parça yer almaktadır. İhracatta olduğu gibi, ülkenin ithal ettiği ürünler çeşit olarak istikrarlı bir yapı sergilemektedir. İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Ticareti etkileyen kültürel faktörler Hemen her ülkede olduğu gibi Vietnam’da da yerel gelenekler ve iş yapma biçimleri ticari faaliyetleri etkilemekte, başarılı olmak isteyen yabancı işadamlarının bu gelenekleri ve iş yapma biçimlerini önceden bilmeleri ticari faaliyetlerinde onlara yardımcı olmaktadır. Bu bakımdan Türk işadamlarının yerel kültürel özellikleri ve özellikle iş yapış biçimleri konusunda bilgi sahibi olmaları onların bu ülke ile olan ticari faaliyetlerinde kolaylıklar sağlayacaktır. Vietnam yerel iş kültürüne yönelik bazı özellikler şöyle sıralanabilir: - Vietnamlı yerel işadamları yüz yüze görüşmeye oldukça önem verir. Ancak ilk görüşmeden sonra ilave ziyaretler, telefon vb iletişim araçları ile takip işin olumlu sonuçlanması için önem taşır. Takip edilmeyen yüz
yüze ziyaretler sonucunda satış bağlantısı kurulması çok yaygın değildir. Yüz yüze görüşme yapmadan sadece teklif göndererek satış bağlantısı yapmaya çalışmak pek olumlu sonuçlar vermemektedir. - İlk defa Vietnam’a giden iş adamları Vietnamlı işadamları ile ilk iş görüşmesinden sonra ikinci kez randevu alıp tekrar görüşmelidir. İkinci buluşmanın dışarıda yapılması örneğin bir iş yemeği seklinde yapılması daha faydalıdır. - Tanışma aşamasında yabancı işadamlarının bilinen ve tanınan üçüncü bir kişi tarafından takdim edilmeleri Vietnamlı işadamlarını güven bakımından rahatlatacaktır. Eğer tanıtacak üçüncü bir kişi yoksa bu durumda tanışma aşamasında yabancı işadamı karşı taraf ile ne için görüşmek istediğini ve maksadını açıkça anlatmalı, karşı tarafı rahatlatmalıdır. - İş görüşmelerine başlama ve sonuçlandırma genelde ziyaretçi tarafından yapılır. - Vietnam’da isimlerde sırasıyla soyadı, orta isim ve kişilerin verilen ismi gelmektedir. Örneğin Mr. Nguyen Anh Quang, isminde Nguyen soyadı, Anh baba adı ve Quang kişiye verilen isimdir. Kişilere hitap ederken asıl ismi ile hitap edilir. - Yerel işadamları ile iş görüşmesi yapılırken is görüşmesi bir yabancı dille yapılsa da yabancı iş adamının yanında bir tercüman bulundurması faydalı olacaktır. Böylece verilmek istenen mesaj net ve anlaşılır bir şekilde karşı tarafa iletilebilir. Çünkü anlayış farkından yabancı iş adamının
vermek istediği mesaj yerel ortakları tarafından farklı anlaşılabilir. - İş görüşmeleri sonunda sözlü mutabakatın mutlaka yazılı hale getirilmesi ve kayıt altına alınması gerekir. - Yerel işadamları ile kişisel ilişki kurulurken onlarla yakından ilgilenmek, onların sıkıntıları ve zorlukları hakkında konuşmak olumlu bir imaj verecektir. - Yerel işadamları başlangıçta işin esası ile ilgili konular ve ana müzakerelere önem vermekte ancak işin detaylarına sıra gelince ilgisiz kalmaktadırlar. - Yerel işadamları ticaret politikaları ve ithalat düzenlemeleri ile ilgili fazla bilgi sahibi değillerdir ve bu konulara başlangıçta dikkat etmemektedirler. Aynı şekilde ithalat ile ilgili yeni düzenlemeler yapıldığında bu konularda iş yaptıkları yabancı işadamlarına doğru ve zamanında bilgi verememektedirler. Bu nedenle Vietnam ile iş yapan Türk işadamlarının bu konudaki yasal değişiklikleri ya da düzenlemeleri kendilerinin takip etmelerinde fayda vardır. - Yerel işadamları aynı anda farklı iş kollarında ticari faaliyette bulunabilirler. Bu bakımdan yabancıların ilgili olduğu alana gerekli ilgiyi göstermeyebilirler. Örneğin gıda perakende sektöründe faaliyette bulunan bir işadamı aynı zamanda emlakçılık, araba
kiralama gibi birbirleri ile bağlantılı olmayan sektörlerde faaliyette bulunabilir. Bu durumda yabancıların ortak oldukları sektör ya da faaliyet alanı daha az karlı ise diğer sektörlere yoğunlaşıp o alanda daha az çaba gösterebilirler. Pasaport ve vize işlemleri Vize Uygulamaları (Vietnam): Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Vize Uygulamaları (Türkiye): Resmi pasaport hamilleri 90 gün süreyle vizeden muaftır. Umuma mahsus pasaport hamilleri vizeye tabidir. Resmi tatiller ve çalışma saatleri Resmi tatiller Yılbaşı - 1 Ocak Vietnam Day - 27 Ocak Têt (Vietnam Yılbaşı) - 14 Şubat Komünist Parti Kuruluş Yıldönümü - 3 Şubat Uluslararası Kadınlar Günü - 8 Mart Gençlik Günü - 26 Mart Özgürlük Günü - 30 Nisan İşçi Bayramı - 1 Mayıs Ho Chi Minh Doğum Günü - 19 Mayıs Uluslararası Çocuk Günü - 1 Haziran 1945 Devrimi Yıldönümü - 19 Ağustos Ulusal Gün - 2 Eylül Konfüçyüs Doğum Günü - 6 Kasım Öğretmenler Günü - 20 Kasım Ordu Günü - 22 Aralık
Çalışma saatleri Hafta içi çalışma saatleri sabah 8:00’da başlayıp öğleden sonra 17:00’da bitmektedir. Cumartesi günleri çalışılan işyerlerinde çalışma saati 8:00’da başlamakta, 11:30’da sona ermektedir. Kullanılan lisan Vietnam’ım resmi dili Vietnamcadır. Ancak son yıllarda özellikle büyük şehirlerde ve turistik bölgelerde İngilizce de yaygındır. Ulaşım Ülke içinde en kolay ve rahat ulaşım yolu uçak ile seyahat etmektir. Ülke içinde uçuş yapan üç tane havayolu şirketi bulunmaktadır. Bunur Vietnam Havayolları, Jetstar Pacific Havayolları ve Indochina Havayollarıdır. Diğer yaygın ulaşım araçları demir ve karayoludur. Özellikle ülkenin iki büyük yerleşim merkezi olan Hanoi ile Ho Chi Minh City arasında express tren bulunur ve seyahat yaklaşık 29 saat sürer. Altyapı yetersizliği nedeniyle otobüs ve tren ile seyahat çoğu zaman konforlu değildir. Bazı hatlarda güvenlik sorunu bulunmaktadır. Büyük şehirlerde çok sayıda ticari taksi vardır ve yoğun rekabetten dolayı ulaşım nispeten ucuzdur. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı
7
YIL: 19 | SAYI: 326 | 19 Şubat - 4 Mart | www.mtso.org.tr
Erol Berktaş
16 No’lu İnşaat Malzemeleri Üretimi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı
Sektörde teknik eleman açığı bulunması nedeniyle ihtiyaç duyulan makine yatırımlarını yapamıyoruz. Makine yatırımı yapamayınca ana üretimimiz için gerekli yardımcı malzemeleri üretemiyoruz ve bu alandaki yatırımlar şehir dışına kayıyor.
İnşaat malzemesi üreticileri sanayi sitesi istiyor
Ş
ehir merkezinin farklı noktalarında üretim yapan inşaat malzemesi üreticileri, gerek çevreye verilen çevresel zararları azaltmak gerekse üretimde sinerji oluşturmak adına tesislerini şehir dışında kurulacak bir sanayi sitesine taşımak istiyor. Bunun için arazi talebinde bulunan sektör temsilcileri, böyle bir oluşumda kentin de sektörün de kazanacağı görüşünde birleşiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 16 No’lu İnşaat Malzemeleri Üretimi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Erol Berktaş, sektöre ve çalışmalarına ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak inşaat üreticilerinin aynı merkezde toplanarak üretimlerini sürdürmesi konusuna değinen Berktaş, şunları söyledi: “Grubumuzda inşaat malzemesi ve satıcıları yer alıyor. Bizim öncelikli konumuz üreticilerle ilgili. Mevcut durumda üreticilerimiz şehir merkezinde farklı noktalarda faaliyet gösteriyor. Bu durum gerek gürültü gerekse üretim sırasında oluşan atıklar nedeniyle çevre kirliliğini beraberinde getiriyor. Aynı zamanda bu firmalarımızın büyük makinelerinin ya da ürünlerinin kaldırılıp indirilmesi için kullanılan vinçlerin de gerek trafiğe gerekse çevre sakinlerine önemli ölçüde olumsuz etkisi oluyor. Tüm bu sorunların çözümü, bu iş kolundaki üreticilerin şehir dışında bir merkezde toplanması ile mümkün olabilir.” Şehir içine büyük araçların girememesi nedeniyle yükleme ve boşaltmalarda da ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Berktaş, böyle bir sitenin kurulması halinde üreticinin de kazanacağını anlattı. Berktaş şu bilgileri verdi: “Üretici aynı merkezde bir araya gelirse organize sanayi bölgelerlinde olduğu gibi elektrik doğalgaz gibi bazı konularda avantajlar da elde edebilir.
Ya da ortak tüketim malzemelerinin ortak alımları yapılarak fiyat avantajları sağlanabiliri. Aynı zamanda alüminyumdan panjur üreticisine PVC üreticilerine kadar tüm sektör bir arada bulunduğunda sinerji de oluşacaktır. Böylece müşteri bir firmaya geldiği zaman ihtiyaç duyabileceği diğer hizmetleri de aynı noktadan alabilecek, ekstra bir araştırma yapmasına, zaman kaybetmesine gerek kalmayacaktır. Böyle bir site oluşumu için, sosyal donatılarının da olacağı göz önünde bulundurulursa, 50 dönüme yakın bir arazinin yeterli olacağını düşünüyorum.” Berktaş, her üretimin sonunun satış olduğunu hatırlatarak bu nedenle üreticilerle satıcıları birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını, birinin sıkıntısının diğerini de etkilediğini söyledi. Personel sıkıntısı yatırımı şehir dışına yönlendiriyor
Üretimde bir diğer sıkıntıyı kalifiye, teknik personel bulma noktasında yaşadıklarını kaydeden Erol Berktaş, böyle bir insan kaynağı, makineyi kullanabilecek teknik personel olmayınca ihtiyaç duydukları makinelerin yatırımını da yapamadıklarını bildirdi. Makineler için gerekli yardımcı malzeme ürettirmek istediklerinde ilgili makinelerin bulunmaması nedeniyle bu malzemeleri de Mersin’de ürettiremediklerini ifade eden Berktaş, “Bunların hepsi zincirin birer halkası. Personel yoksa makine yok. Makine yoksa üretim de yok. Biz de bu sorunun çözümü için mecburen şehir dışına yöneliyoruz. Sektörümüzde bu alanda üretim yapmak isteyen arkadaşlarımız da yatırım için İstanbul gibi büyük şehirlere yönelmek durumunda kalıyor” ifadelerini kullandı. Bu durumun avantajının da deza-
vantajının da olduğuna dikkat çeken Berktaş, nakliye maliyetlerinin de eklenmesi nedeniyle ürünlerde fiyat artışı yaşanmasına rağmen İstanbul’dan Türkiye’nin her noktasına ulaşımın kolay olması nedeniyle nakliye avantajı yakalandığını söyledi. Berktaş, her zaman şehir dışına yatırım yapmanın mümkün olmadığını da kaydederek zaman zaman fason üretime başvurmak durumunda kaldıklarına da değindi. “Nakit döngüsü her geçen gün zorlaşıyor”
Bir süredir tüm kesimlerin borçlandığını, kredi borçlarının arttığını anlatan Erol Berktaş, bu nedenle gerek konut yatırımlarının gerekse mevcut konutlardaki tadilatların ötelendiğini söyledi. Bu ötelemelerin iş hacimlerini düşürdüğünü, sektörüne göre değişim göstermekle birlikte son bir yıldır ortalama yüzde 40 gerileme yaşandığını ifade eden Berktaş, iş hacminin düşmesiyle üreticinin de zorlanmaya başladığını ve nakit döngüsünün gün geçtikçe zorlaştığını anlattı. Çıkış yolu olarak üreticinin yine banka kredilerine yönelmek durumunda kaldığını belirten Berktaş, “Ancak banka kredilerinde de sıkıntı yaşıyoruz. Bankacılar bize sormadan limitimizi düşürebiliyor. Bu da firmanın daha çok daralmasına ve ödeme güçlüğü yaşamasına neden oluyor. Geçmişten bugüne kadar birçok firma çek ile çalışmalarını sürdürürken çeklerde yaşanan sıkıntılar sonrasında şimdi kimsede çek de yok. Bu durumda firmalar kilitleniyor. Bu noktada özellikle bankalardan destek bekliyoruz. Bir çözüm üretilmesi kaçınılmaz” diye konuştu. “Döviz kurlarındaki artış da olumsuz etkiledi”
Sektörde döviz kurlarıyla birlikte
maliyetlerde yaşanan artışın da sıkıntı oluşturduğunu anlatan Erol Berktaş, “Hammaddemizin büyük bölümünü ithal ediyoruz. Bu nedenle döviz kurlarındaki artış maliyetlerimizi yukarı çekti. İhracatımızın da mevcut pazarlarımızda yaşanan sıkıntılar nedeniyle gerilemesi, döviz kurundaki yükselişi daha da fazla hissetmemize yol açıyor” değerlendirmesini yaptı. Mersin’den ağırlıklı olarak Ortadoğu pazarına ihracat yaptıklarını ancak bu pazarların mevcut durumda savaşlar ve siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle zor günler geçirdiğini hatırlatan Berktaş, “Ancak bu süreç böyle devam etmeyecek. Pazarlarımızın normale dönmesi ile birlikte inşaat sektörüne talep geçmiştekinden çok daha fazla olacaktır. Bu nedenle mevcut pazarlarımızla irtibatımızı, yakın ilişkilerimizi koparmamaya gayret ediyoruz” diye konuştu. “Yeni ürün ve ar-ge’ye ağırlık verilmeli”
Sektörün gelişimi adına yeni ürün ve ar-ge çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğine de vurgu yapan Erol Berktaş, bu konunun özendirilmesi adına çalışma başlatılması gerektiğini söyledi. Komite olarak önümüzdeki süreçte ar-ge ve inovasyona yönelik çalışmalara ağırlık vermeyi planladıklarını dile getiren Berktaş, bu noktada komite üyelerini MTSO Test ve Ar-Ge Laboratuvarı’ndan daha fazla yararlanmaya davet etti. Geçmişte olduğu gibi yine MTSO tarafından inovatif ürünler arasında yarışmalar düzenlenmesinin özendirici olabileceğini dile getiren Berktaş, böylesi bir organizasyonun verilecek ödüllerle birlikte daha cazip hale getirilerek dikkat çekici bir yapı kazandırılabileceğini anlattı.
Yurtiçi taşımacılar destek bekliyor M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Muazzez Araç, taşımacılık sektörünün üvey evlat olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çekerek sektörün gelişimi için daha çok destek beklediklerini söyledi. Üretici tüm sektörlerin rekabet gücünü artırabilmesinin yolunun taşıma maliyetlerini düşürmekten geçtiğini hatırlatan Araç, maliyetin düşmesinin de taşımacılık sektörünün desteklenmesine bağlı olduğunu anlattı. Ülke ekonomisinin en büyük yükünü taşımacıların üstlendiğini, tüm sektörlerin nakliyeye mutlaka ihtiyacı bulunduğunu kaydeden Araç, “Önemli sıkıntılarla karşı karşıyayız. Taşımacılık sektörü gelişmemiş bir ülkenin büyümesi, kalkınması da mümkün değil. Bu nedenle bu sektör yaşatılmalı. Üstelik de rekabetçi yapısı korunarak” değerlendirmesini yaptı. Komite olarak yaşadıkları sorunları her fırsatta dile getirdiklerini ve konuların üzerine kararlılıkla gideceklerini ifade eden Araç, yaşadıkları sorunları şöyle özetledi: “Öncelikli sorunumuz kısa adı HGS olan Hızlı Geçiş Sistemi. Sistemde maalesef önemli aksaklıklar bulunduğunu, kullanılan sistemin arızalı olduğunu düşünüyorum. Bu arızalar nedeniyle gerek çekicilerimizde gerekse dorselerimizde HGS’miz bulunmasına rağmen sistem okumuyor ve araçlarımızın arkasından yüksek cezalar geliyor.” HGS numaralarını ve aylık yapılan ödeme makbuzlarını göndermelerine rağmen itirazlarından sonuç alamadıklarını ve bu cezaları ödemek durumunda kaldıklarını dile getiren Araç, karayolları yetkililerinden destek
MTSO 7
CMYK
beklediklerini söyledi. “Düşük faizli kredi talep ediyoruz”
Nakliye sektörüne en önemli desteğin araç alımları noktasında verilebileceğini anlatan Muazzez Araç, kredi kullanırken karşılaştıkları yüksek faiz oranlarından şikayetçi oldu. Filolarını ancak banka kredileriyle genişletebileceklerine değinen Araç, şunları söyledi: “Ancak bankalara gittiğimizde yüksek faiz oranlarıyla karşılaşıyoruz. En yüksek faiz ticari araçlarda. Maalesef yüzde 2’nin üzerinde faiz oranları var. Oysa bizim talebimiz bu oranların 0,5 ile 0,70 aralığında tutulması yönündedir. Tüm sektörlere az ya da çok destek veriliyor ama bizim sektörümüze yönelik hiçbir kolaylaştırma yok. Ticari araçlar da ihmal edilmemeli.” “Sektörün sırtında ciddi yükler var”
Destek göremedikleri gibi omuzlarına maliyetlerini artırıcı birçok yükün eklendiğine değinen Muazzez Araç, bunların başında vergi yüklerinin geldiğini anlattı. Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) artışına değinen Araç, işçi maliyetlerinin de gün geçtikçe yükseldiğini söyledi. Son dönemlerde bu konuda önemli adımlar atıldığını ve vergisini düzenli ödeyenlere yüzde 5’lik indirim getirileceğini hatırlatan Araç, “Bunun gibi gelişmeleri önemsiyoruz. Bu gibi teşvikler kayıtlı çalışan firma sayısını da artıracaktır. Hem firmalar hem de devlet kazanacaktır” diye konuştu. Benzer kolaylıkları MTV ve SGK primlerinde de beklediklerini dile getiren Araç, “Ekonomik açıdan zor bir süreçten geçiyoruz. Bu tür destekler dürüst çalışan nakliyecilerin önünü açacak, çalışmala-
rını kolaylaştıracaktır” ifadelerini kullandı. “Cezalar zamanında gönderilmeli”
Bir diğer sorunu cezaların geç gönderilmesiyle yaşadıklarını anlatan Muazzez Araç, “Bir önceki yılın Mart ayının cezası Şubat ayında gönderiliyor. Cezaların elimize geç gelmesi nedeniyle cezalı ödemek durumunda kalıyoruz ve yük daha da artıyor. Oysa sektör olarak 3 yıldır aynı fiyatlarla çalışıyoruz. Müşterimize herhangi bir zam yapamıyoruz. Bu nedenle gelirimiz belli bir seviyede kalırken giderimiz sürekli artıyor. Sıkıntımız büyükken bunun daha da artmaması için en azından gönderilen cezaların zamanında elimize ulaşması önem taşıyor” dedi. Sektörde haksız rekabet oranının yüksek olduğuna da değinen Araç, belgesiz çalışan, vergilerini düzenli ödemeyen firmalarla rekabet etmek durumunda kaldıklarını, bu sorunun çözümü için de denetimlerin artırılmasını talep ettiklerini söyledi. Son dönemlerde fiyatları yükseltemedikleri gibi yaklaşık üç yıldır talep azalması nedeniyle yaklaşık yüzde 50 kapasitelerle çalışmak durumunda kaldıklarına da dikkat çeken Araç, kapanan firma sayısının her geçen gün arttığını bildirdi. “Köprü fiyatları yeniden gözden geçirilmeli”
Komite bünyesinde yurtiçi taşıma yapan firmaların yer aldığını, bu nedenle yurtiçi taşımalarda maliyet artırıcı unsurların büyük sorun oluşturduğunu dile getiren Muazzez Araç, en azından sıkıntılı süreç atlatılana kadar ticari araçlara ayrıcalıklar beklediklerini bildirdi. Özellikle köprü ücretlerinden şikayetçi olan Araç, “Örneğin Gebze Osmangazi Köprüsü’nün ücretleri oldukça yüksek.
Köprü öncesinde karşı tarafa vapurla 199 TL’ye geçiyorduk. Şimdi yol kısaldı diye köprüyü kullanınca 223 TL köprü ücreti bir de ara yol kullanıyoruz 48 TL’lik ara yol ücreti ödüyoruz ve maliyetlerimiz ciddi ölçüde artıyor. 3’nücü köprü olarak adlandırılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü de ticari olarak yüksek geliyor. Bu nedenle fiyatların ticari araçlar için yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz.” Ardından motorin fiyatlarındaki artışa değinen Muazzez Araç, motorinin de maliyeti artırmada önemli bir unsur olduğunu belirterek, “Ticari araçlarda fiyat indirimine gidebilerek bir destekleme sağlanabilir mi bilemiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim ki taşıma sektörünün desteklenmesi domino etkisiyle tüm sektörlerin desteklenmesi anlamına geliyor. Bu nedenle motorinden yol geçiş ücretlerine, kredilerden vergi indirimlerine kadar topyekun bir destek bekliyoruz” ifadelerini kullandı. “Sektörde denetimler artırılmalı”
Yalnızca motorin değil sigorta fiyatlarının da ciddi oranlarda arttığını dile getiren Muazzez Araç, bunun da gelirin azaldığı dönemlerde firmaları zorladığını söyledi. Oysa sigorta yaptırmayan, taşımacılık için gerekli belgelere sahip olmadığı halde çalışmasını sürdüren firmalar bulunduğunu dile getiren Araç, “Bu firmalarla rekabet etmek durumunda kalıyoruz. Kurallara uygun çalışan bir firma bir belge almak için 200 milyon TL ödemek durumunda kalırken diğer firma belge sahibi olmadığı için çok daha uygun rakamlarla hizmet verebiliyor. Bu da haksız rekabeti beraberinde getiriyor. Denetimler artırılarak usulsüzlüğün önüne geçilmeli” diye konuştu.
Muazzez Araç
19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
Taşıma sektörü ekonominin büyümesinde önemli bir güç. Bu nedenle sektörümüzün canlanması adına motorinden yol geçiş ücretlerine, kredilerden vergi indirimlerine kadar topyekun bir destek bekliyoruz.
8
YIL: 19 | SAYI: 326 | 19 Şubat - 4 Mart | www.mtso.org.tr
İhracatçının destekçisi:
RÖPORTAJ
Türk Eximbank
İhracatçının riskini paylaşan, finans desteği vererek firmaların ihracattaki gücünü artıran Türk Eximbank, Mersinli ihracatçıları sunulan imkanlardan daha fazla yararlanmaya davet etti. Banka, bölge için önemli pazarlar arasında yer alan Rusya, Irak ve Suriye gibi riski yüksek bölgelerde ihracatçının kayıplarını telafi edecek yeni kolaylıklar da sağlıyor.
H
edeflerinin ülke ihracatçını artırmak, bugüne kadar ihracat yapmayan firmaları ihracata teşvik etmek olduğunu anlatan Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, özellikle riskli pazarlara yönelik özel çalışmaları olduğunu anlattı. Rusya, Irak gibi ülkelere yapılan ihracatlarda riski açık kredilerin vadesini bir yıla kadar en uygun faiz oranlarıyla uzattıklarını açıklayan Yıldırım, bu iki ülkeye ek olarak Suriye ile ticari işlemleri sekteye uğrayan ihracatçıların mevcut kredilerinde de vadeleri uzattıklarını bildirdi. Yıldırım, bu ülkelerle yapılan ihracatlara verdikleri kredilerde sağladıkları kolaylıkların detaylarından, 2017’de sunacakları hizmetlere ve hedeflerine kadar birçok konuyu MTSO Haber ile paylaştı:
MTSO Haber: Kısaca Eximbank’ı tanıtır mısınız?
Bilindiği gibi yurtdışı ile gerçekleştirilen ticari faaliyetler, yurtiçi faaliyetlere göre daha fazla risk içerir. En temel anlamda Türk Eximbank, ihracatçıların karşılaştığı finansal riskleri asgari seviyeye indirmek ve firmalarımızın ihtiyaç duyduğu finansman desteğini uygun maliyetle sunmak amacındadır. Biz, Türk Eximbank olarak, ihracatçıların en çok ihtiyaç duyduğu anlarda, piyasadan finansman imkânının daraldığı dönemlerde firmalarımıza uygun maliyetli finansal araçlar sunarak onların daha güvenli bir ortamda ihracat yapmalarına katkı sağlıyor; böylelikle ihracat artışının sürdürülebilirliğine destek oluyoruz. MTSO Haber: Hizmetlerinizden bahseder misiniz? Reeskont Kredileri
Doğrudan Bankamız tarafından kullandırılan kısa vadeli kredilerimiz genellikle firmaların sevk öncesi dönemde, ihracata hazırlık aşamasındaki finansman ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla kullandırılır. Bunlar arasında, Merkez Bankası kaynaklı Reeskont Kredisi’nin, Bankamızın ve piyasanın en uygun maliyetli kredisi olması nedeniyle yoğun ilgi gördüğünü söyleyebilirim. Bu kredi ile mal ve döviz kazandırıcı hizmet ihracatında bulunan firmalarımızın genellikle 240 güne kadar vadeli bonoları LIBOR+0,75 faiz oranı ile iskonto edilir. Sevk Sonrası Reeskont Kredisiyle de ihracatçılarımızın yeni ve hedef pazarlarda vadeli satış imkânları ile rekabet şanslarının artırılması amacına yönelik kısa vadeli sevk sonrası finansman desteği sağlanır. Ayrıca, firmalarımızın maliyetleri ve özellikle küçük ölçekteki firmalarımızın kredi kullanmak için teminat bulma konusunda yaşadıkları zorluklar, Bankamız ürünlerinde çeşitliliğe gitmenin yararlı olacağını göstermiştir. Bu çerçevede, Sevk Sonrası Reeskont Kredisi kapsamında Bankamızın sigorta poliçesi teminat olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Böylece firmalarımız başka teminata gerek duymaksızın söz konusu krediden yararlanabilmektedir. Bu uygulama teminat sıkıntısı yaşayan firmalarımız için önemli bir finansman kaynağıdır. Faktoring şirketleriyle işbirliği
Bankalar aracılığıyla kullandırdığımız krediler geniş şube ağı ile daha fazla firmaya ulaşabilmemiz açısından önemli bir yere sahip. Bu kapsamdaki en eski uygulamamız olan Sevk Öncesi İhracat Kredisini yıllardır mevduat bankaları aracılığı ile kullandırırken, 2014’ten itibaren katılım bankalarını da bu sisteme dahil ettik. Ayrıca, aynı dönemde kredilerimizin daha geniş bir ihracatçı kitlesine ulaştırılabilmesi amacıyla bu uygulamanın bir benzerini Sevk Sonrası Reeskont Kredisi için faktoring şirketleriyle gerçekleştirmeye başladık. Böylece, artık Eximbank müşterisi olmayan daha fazla ihracatçımız çok uygun maliyetlerle ihracat alacaklarını iskonto ettirerek finansmana ulaşabili-
MTSO 8
CMYK
yor. Bu tür kredilerimiz için firma başvuruları, krediye aracılık eden banka ya da faktoring firması tarafından alınıyor. Faktoring şirketleri aracılığıyla kullandırılan kredilere bu şirketlerin sahip oldukları geniş iş ağları ve hızlı finansman çözümleri sebebiyle ayrı bir önem veriyoruz. Halihazırda, Bankamızca ihracat faktoringi alanında faaliyet gösteren 18 şirketten 14’üne limit tanıdık ve birlikte çalışıyoruz. Orta-uzun vadeli finansman desteği
Öte yandan, kredi portföyünün vadesini uzatarak, ihracata ve ihracatçılara sunulan katkının yelpazesini genişletmeyi de hedefliyoruz. Bu amaçla ihracata yönelmek veya mevcut ihracatını artırmak için finansmana ihtiyaç duyan firmaların kapasite artırıcı ya da yeni yatırımlarını 2 yıla kadar geri ödemesiz, 7 yıla kadar vadeli İhracata Yönelik Yatırım ve İşletme Sermayesi Kredileri, yurt dışında marka alımlarını da 3 yıla kadar geri ödemesiz, 10 yıla kadar vadeli Marka Kredisi gibi orta-uzun vadeli kredilerle destekliyoruz. Orta- uzun vadeli krediler ile aynı zamanda katma değeri yüksek ihracatımızın artırılmasını da hedefliyoruz. Son yıllarda bu doğrultuda uygulanan programlar sayesinde orta-uzun vadeli kredilerimizin toplam kredi bakiyesi içindeki payı 2014’te yüzde 24’ten, mevcut durumda yüzde 37’ye yükseltilmiştir. Finansal kiralama şirketleri
Türk Eximbank olarak Ekim 2016’da Dünya Bankası’ndan Türk ihracatçılarının orta ve uzun vadeli finansman ihtiyaçlarını desteklemek amacıyla 300 milyon dolarlık kredi sağladık. Söz konusu kredinin toplam 100 milyon dolarlık kısmını, beş finansal kiralama şirketi aracılığıyla KOBİ’lere ve çalışan sayısı 1.500’den az olan orta ölçekli firmalara kullandırılacağız. Buna ilişkin protokolü 3 Şubat 2017’de Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekç’nin de katıldığı İhracatın Yükselen Yıldızları 2016 Ödül Töreni’nde imzaladık. Türk Eximbank’ın ihracata finansal kiralama şirketleri aracılığıyla destek olması bakımından bu kredi bir ilktir. Bu kapsamda, işbirliği protokolü imzalanan leasing şirketleri Ak Finansal Kiralama, Finans Finansal Kiralama, Yapı Kredi Finansal Kiralama, İş Finansal Kiralama ve Garanti Finansal Kiralama’dır. Protokole göre, Türk Eximbank her bir finansal kiralama şirketine 20 milyon dolar tutarında kredi kullandıracak. Kredi ile Türk ihracatçılarının yatırım amaçlı finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere; ihracat taahhüdü karşılığında, düşük faizli, orta ve uzun vadeli destek sağlanması amaçlanıyor.
KOBİ’lere finansman desteği
seltebileceğiz. Dış ticaret ile ilgili gelişmeleri değerlendirirken küresel ekonomiyi de göz önüne almak gerektiği kanısındayım. Bildiğiniz gibi, küresel kriz sonrasında yaşanan toparlanma süreci istenilen seviyelere halen ulaşamadı. Küresel büyümede yaşanan yavaşlama, uluslararası ticaretin artmasının önündeki en önemli engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemiz ihracatı da ne yazık ki bu olumsuz konjonktürden etkileniyor. Son iki yıllık dönemde önce Avro’nun Dolar karşısında değer kaybetmesi, takiben Rusya ile yaşanan sorunlar ve halihazırda süregelen jeopolitik riskler de tabloya eklendiğinde ihracatımızdaki daralmanın nedenleri daha da netleşiyor. Öte yandan ihracatımızın dünya ticaretinden aldığı pay ise artıyor. Bu ortamda, ihracatçılarımızın rekabet gücünü artırmak, desteklerimizden daha fazla ihracatçının yararlanmasını sağlamak için çalışıyoruz.
MTSO Haber: Bölgemiz için önemli pazarlar arasında yer alan Rusya ve Irak’a yönelik kullandırılan krediler kapsamında yapılan değişiklikler hakkında bilgi verir misiniz?
MTSO Haber: Mersinli ihracatçıların Eximbank kredilerini kullanma oranı Türkiye geneline göre nasıl? Değerlendirir misiniz?
Öte yandan ülkemiz ekonomisinde önemli bir yere sahip olan KOBİ’lerimize özel bir önem veriyoruz. Türk Eximbank olarak KOBİ’lere tüm nakdi kredi ve ihracat kredi sigortası programlarımız kapsamında öncelik tanıyarak, taleplerini en kısa zamanda karşılamaya çalışıyoruz. KOBİ’lerimizin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla uygulanan ve doğrudan Bankamız tarafından kullandırılan KOBİ İhracata Hazırlık Kredi Programı ile de ihracata yeni başlayan veya ihracat hacmini geliştirmek isteyen KOBİ’lere TL kredilerimizde 540 güne, döviz cinsinden kredilerde ise 720 güne kadar vade ile kredi kullandırılıyor. Dolayısıyla, bu kredi kapsamında uygulanan vade ve faiz oranları Türk Eximbank kaynakları ile fonlanan diğer kredi programlarımıza göre daha uygun. Ancak şunu da hemen belirteyim ki diğer kredi ve sigorta programlarımız da KOBİ’lere açık.
Rusya ve Irak gibi politik ve ekonomik istikrarsızlıkların yaşandığı bölgeler ile ticaret yapan firmalarımızın yaşadığı zorluklar hepimizin malumu. Bu çerçevede, gerek Ekonomi Bakanlığı gerekse diğer kamu kurumları ile koordineli çalışmalarımız sonucunda, firmalarımızın yaşadığı zorlukları bertaraf edebilmek adına söz konusu istikrarsızlıklardan ötürü doğan kayıpları telafi edecek kolaylıklar getirdik. Bu ülkelere yönelik riski açık kredilerin vadesini bir yıla kadar en uygun faiz oranlarımız ile uzattık. Söz konusu iki ülkeye ek olarak Suriye ile ticari işlemleri sekteye uğrayan ihracatçılarımızın mevcut kredilerinde de vade uzatıma imkanı yanında bir diğer yükümlülükleri olan ihracat taahhütlerini gerçekleştirebilmeleri için de ek süre verdik. Sigorta programımız çerçevesinde ise Rusya’da yerleşik firmalara açtığımız limit toplam 120 milyon dolar. Ancak bu limitin henüz yaklaşık yarısının kullanıldığını görüyoruz. Başvurular ile birlikte Rus firmalara limit verme işlemimiz devam ediyor. Böylelikle uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmalara karşı her zaman için ihracatçılarımızın yanında olduğumuzun bilinmesini isterim. MTSO Haber: Başbakan Binali Yıldırım 2017 – 2019 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Planını açıklarken Eximbank’ın ihracatı destek bütçesini 3 kat artırılacağını açıkladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu hedeflere ulaşabilmek için önemli miktarda kaynağa ihtiyacımız var. Döviz kredilerimizin kaynağını oluşturacak fonları, Merkez Bankası reeskont kaynağını kullanarak ve uluslararası piyasalardan borçlanarak temin edeceğiz. Bu amaçla 2017 yılı içinde uluslararası piyasalarda tahvil ihracı, Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslarüstü kuruluşlardan borçlanma ve sendikasyon kredileri temini yoluna gideceğiz. Öte yandan, TL kredilerimizin en önemli kaynağı ise sermayemizdir. Bu nedenle, Bankamız 12 Ocak 2017’de Olağanüstü Genel Kurul toplantısı yaparak kayıtlı sermaye sistemine geçmiş ve sermayesini 10 milyar TL olarak belirlemiştir. Mevcut durumda 3,7 milyar TL olan ve tamamı ödenmiş olan sermayemiz beş yılda 10 milyar TL’ye yükseltilecektir. Bu adımla Bankamızın sermaye yapısı daha da güçlendirilerek, ihracatçıların artan TL kredi talepleri de karşılanabilecektir.
Ülkemizin önemli ihracat merkezlerinden biri olarak Mersin’in maalesef Bankamız kaynaklarından yeterince yararlanmadığını düşünüyorum. Çünkü 2016’da 1,5 milyar dolar tutarında ihracat gerçekleştiren Mersinli ihracatçılarımız Bankamızdan sadece 100 milyon dolarlık kredi kullanmış, 42 milyon dolarlık sevkiyatını da sigorta kapsamında aldırmıştır. Bir başka ifadeyle ihracatçılarımız Eximbank’ın 142 milyon dolarlık finansman imkanından faydalanmıştır. Bu rakam, Mersin ihracatının yüzde 9,5’ine karşılık gelmektedir. Ağırlıklı olarak sebze, meyve, hububat ve bakliyat ihracatında yoğunlaşan firmaların, peşin ödeme şeklini tercih ediyor olmaları da Bankamızın kredi ve sigorta imkanlarına duydukları ihtiyacı azalttığı düşünülmektedir. Ancak, Türk Eximbank olarak Mersinli ihracatçılarımızın Bankamız kaynaklarından daha etkin yararlanabilmesi için Adana veya Antalya’da yer alan irtibat bürolarımız ile iletişime geçerek daha fazla bilgi almalarında fayda görüyorum. Bankamızın Mersinli ihracatçıların ihtiyaç duyacağı önemli enstrümanları var. Önümüzdeki dönemde Bankamız ile ihracatçılarımızın bir araya gelmesi konusunda iki tarafın da daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini düşünüyorum. MTSO Haber: Bu yıl için yapılması planlanan yeni çalışmalar var mı? Varsa kısaca anlatır mısınız?
2017’de ihracatçılarımızdan gelen talepler doğrultusunda adımlar atmaya devam ederek, öncelikle orta-uzun vadeli kredilere ağırlık vermeyi ve kredi portföyümüzde ağırlığını yüzde 40’a yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu doğrultuda, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve İslam Kalınma Bankası gibi uluslararası finansal kuruluşlarla sıkı işbirliğimiz çerçevesinde sağlayacağımız uzun vadeli kaynakları en uygun maliyetle ihracatçılarımıza sunma amacındayız. Ayrıca, Türkiye’deki finansal kuruluşlarla işbirliği imkanlarını genişletip çeşitlendirerek ihracatçılarımızın ihtiyaç duyacağı ürünlere erişimini kolaylaştırmaya devam edeceğiz. Daha önce de belirttiğim gibi, finansal kiralama firmaları aracılığı ile kullandırılacak olan orta-uzun vadeli yatırım kredileri hem orta-uzun vadeli kredi hacmimizin artırılması, hem de müşteri portföyümüzün genişletilmesi açısından önemli bir adımdır. Öte yandan, Türk Eximbank ile KGF arasında 10 yıla yakın zamandır KOBİ statüsündeki firmalarımız için devam eden ortak çalışmalar; Hazine Destekli Kefalet Sistemiyle artık yeni bir boyuta taşınıyor. Hazine
Mersin, Bankamız kaynaklarından yeterince yararlanmıyor. 2016’da 1,5 milyar dolar tutarında ihracat gerçekleştiren Mersinli ihracatçılarımız, Bankamızdan sadece 100 milyon dolarlık kredi kullanmış. 42 milyon dolarlık sevkiyatını da sigorta kapsamına aldırmıştır.
Kredi sigortası
Türk Eximbank aynı zamanda ihracatçının alacağını sigortalayarak, malın satıldığı alıcının finansal olarak zor duruma düşmesi gibi ticari riskler ya da söz konusu ülkenin döviz transferini yasaklaması gibi politik riskler karşısında ihracat alacağını güvence altına almaktadır. Bu riskler gerçekleştiğinde ihracatçıya alacağı bizzat Eximbank tarafından ödenerek ihracatçının finansal anlamda öngörülebilir bir ortamda ticaret yapmasına katkı sunulur. Böylece aynı zamanda Eximbank’ın sigorta hizmetinden faydalanan bir ihracatçının bundan önce ticaret yapmadığı bir ülke veya alıcıya mal satarken de tahsilat riskinden kaygı duymaksızın malını göndermesine imkan sağlanır. Türk Eximbank’ın Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Programı kapsamında ihracatçıların 238 ülkeye gerçekleştirdikleri 1 yıla kadar vadeli sevkiyatları, sevk sonrası dönemde ortaya çıkabilecek ticari ve politik risklere karşı tek bir poliçe kapsamında sigorta teminatı altına alınır. Bu suretle sigortalıların hem düşük hem de yüksek riskli alıcı ve ülkelere yaptığı ihracat işlemlerinin aynı poliçe kapsamında değerlendirilmesi ile uygun risk dağılımı sağlanarak, ihracatçılara daha uygun prim oranları ile hizmet edilebilir.
MTSO Haber: İhracatçıların Eximbank kredilerini kullanma oranı nedir? Size göre yeterli mi? Neler yapılabilir?
Genel çerçevesini çizdiğim kredi ve alacak sigortası faaliyetlerimiz kapsamında, Türk Eximbank olarak ülkemiz ihracatına sağladığımız finansman desteğini artırma gayretindeyiz. İhracatçılarımıza sağladığımız nakdi kredi ve alacak sigortası desteğimizi 2016’daki yaklaşık 33 milyar dolar seviyesinden yüzde 21 artırarak, 2017’de 39,8 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu desteğin 25,4 milyar dolarlık kısmının nakdi kredi desteği olması planlanıyor. Böylece kredilerimizde 2017’de bir önceki yıla göre yüzde 16’lık artış gerçekleştirilecek. Öte yandan, ihracatçılarımıza küresel piyasalardaki riskleri düşünmeden faaliyet gösterme imkanı tanıyan ve mevcut pazarlarına ilave olarak yeni pazarlara açılmalarını sağlayan ihracat kredi sigortası ve garanti faaliyetlerimizin de yüzde 30 artırılarak 14,4 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor. Böylece sunduğumuz finansman desteğinin ihracatımızdaki payını yüzde 23’ten yüzde 26’ya kadar yük-
tarafından sağlanan bu destekle KGF kefaletiyle kullandırdığımız kredilerde ciddi artış yakalayacağımızı düşünüyorum. Şunu belirtmek isterim ki şu an için KGF sadece Eximbank tarafından sağlanan kredilere yüzde 100 kefalet sağlamakta olup, söz konusu durum Bankamızın uygun maliyetli finansal imkanlarıyla birleştiğinde KOBİ’lerimiz için avantajlı bir fırsat olarak değerlendirilebilir. KGF tarafından Hazine destekli kefalet miktarı 250 milyar TL’dir. Bu rakamın yarısının ihracatçılarımıza kullandırılabileceğine inanıyorum. Ülkemizdeki ihracatçı firma sayısı TÜİK verilerine göre yaklaşık 63 bindir. Bu sayı döviz kazandırıcı hizmetler alanında faaliyet gösteren firmalarımız ile yurt dışında faaliyet gösteren müteahhit ve girişimcilerimiz de eklendiğinde çok daha yukarılara çıkmaktadır. Bizim finansman desteği sağladığımız ihracatçı firma sayısı ise 2016’da 7 bin 695’tir. Dolayısıyla, Eximbank olarak ulaşabileceğimiz çok daha fazla ihracatçı firmamızın bulunduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle pazarlama ve tanıtım faaliyetlerine özellikle ağırlık vermekteyiz ve bu faaliyetleri daha da artırarak sürdürmeyi planlıyoruz.