Mersin, yaş meyve sebzede ihracatı artırma hedefinde
Mersin AB Bilgi Merkezi çocuklara haklarını öğretti
Gezip gördüklerini tuvalle buluşturdu
>4’te
>2’de
>2’de
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
İş ve aş toplumsal huzurumuzdur… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL:| 17YIL: | 19 SAYI: | 298 SAYI: |327 6-19| 5 ARALIK - 18 Mart 2015
Taşımacılıkta kalite artışı için ‘kent kart’ uygulaması yaygınlaşsın talebi Ali Böke
17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
M
TSO 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Ali Böke, komite olarak yaptıkları çalışmaları ve son dönemlerde üzerinde yoğunlaştıkları projeleri anlattı. Bu kapsamda önceliği Kent Kartın Yaygınlaştırılması Projesi’ne veren Böke, projede yapılmasını bekledikleri değişikliklere ve bu kart kullanımının artmasının sağlayacağı avantajlara değindi. Toplu taşımalarda mevcut durumda kent kart kullanılmasına rağmen uygulamasında bazı değişiklikler
beklediklerini kaydeden Böke, şunları söyledi: “Kent kartın toplu taşıma ve dolmuşlarda daha yaygın kullanılması, bunların bir havuz sisteminde toplanması ve her durağa ait kooperatifler için ayrı ayrı toplanan bu gelirlerin tüm toplu taşıma ve dolmuşlara kendi kooperatifleri bünyesinde eşit olarak paylaştırılması, şehrimizin toplu taşıma ve dolmuşçulardan kaynaklanan trafik sorunlarının giderilmesinde işe yarayacağına inanıyorum.” > 7’de
Mersin’de gıda güvenliği konusunda çalışmalar sürüyor Mersinli KOBİ’ler Ticaret ve Sanayi Odası’nın destekleriyle gücünü artıracak. MTSO KOBİ Akademi Destek Programı ile kurulduğu ilk yıl kapanan şirket sayısının azaltılması hedefleniyor.
Murat Okşar
5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Komitesi Başkan Yardımcısı
T
ürkiye’nin ikinci büyük tarım üretim merkezi Mersin’de gıda güvenliğine yönelik çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Bu konuda kamu ve özel sektör işbirliğinde Mersin’de gerçekleştirilen toplantılarda gıda güvenliğine yönelik projeler yapılması adına adımlar atılıyor. İlk proje bu yıl içinde Silifke’de çilek üretim alanlarında başlayacak ve ardından diğer meyve ve sebzelerle devam edilecek. Konuyla ilgili bilgi veren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Komitesi Başkan Yardımcısı Murat Okşar, MT-
SO’nun projelerde aktif rol üstlendiğini söyledi. Son yıllarda Türkiye’de olduğu gibi gelişen ve gelişmekte olan ülkeler açısından en önemli tarımsal sorunların başında gıda güvenliği ve özellikle de güvenilirliğinin geldiğini kaydeden Okşar şöyle konuştu: “Günümüz koşullarında tüketiciler satın aldıkları ürünlerde dış kalite yanında insan sağlığına zarar veren kimyasalların da olmamasını talep ediyor. Bu nedenle tarımsal üretimde özellikle kimyasalların azaltılması çalışmalarına ihtiyaç duyuluyor. ”
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) KOBİ’lere desteğini sürdürüyor. Son dönemlerde KOBİ’lerin yurtdışına açılmaları noktasındaki çalışmalarını yoğunlaştıran MTSO, yönünü bu kez yeni kurulan firmalara çevirdi. Yeni kurulan firmaların büyük bölümünün ilk yılın sonunda kapanmasının önüne
geçmek adına çalışma başlatan MTSO, yoluna uzun soluklu devam eden firma sayısını artırmak, bu sayede istihdama da katkı sağlayabilmek adına MTSO KOBİ Akademi Destek Programı’nı başlattı. Program çerçevesinde şirketini yeni kuran KOBİ’lere bir taraftan MTSO hiz-
metleri anlatılırken diğer taraftan KOBİ destekleri, Akdeniz İşletmeler Ağı ile Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi hizmetleri, Türk Ticaret Kanunu, İş Kanunu, SGK Mevzuatı, İŞKUR destekleri ve temel muhasebe konularında bilgi aktarılıyor. Konuyla ilgili gerçekleşen ilk buluşmaya katılan MTSO Yönetim Kurulu
Başkanı Şerafettin Aşut, uzun soluklu şirketlerin kurulumu için işe doğru başlamanın önemine değinerek, doğru bilgi ile doğru adımların atılabilmesine yardımcı olmak, doğru bir vizyon çizebilmek adına KOBİ Akademi’yi başlattıklarını söyledi. > 5’te
Doğu Afrika’nın istikrarlı ülkesi:
> 7’de
Çilekte verim artışı için çalışmalar başladı
Ç
ilekte verim artışı ve kalıntı sorununun önüne geçilmesi için çalışmalar başladı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde Kazanlı’da solarizasyon yöntemi kullanılarak biber üretiminde alınan başarılı sonuçların Silifke’ye de taşınması hedefleniyor. İlk etapta yüzde 50 verim artışı, proje sonunda ise dünyadaki iyi örneklerde olduğu gibi dönüm başına 7-8 ton çilek üretebilmek adına ilk adımlar atıldı. Silifke Ticaret ve Sanayi Odası evsahipliğinde ‘Çilek Yetiştiriciliğinde Solarizasyon ve Diğer Toprak Dezenfeksiyon Uygulamalarının Yaygın-
laştırılması Projesi’nin anlatıldığı bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ve Yönetim Kurulu Üyesi Enis Hekimoğlu’nun yanı sıra Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü ve Silifke Çilek Üreticileri Birliği temsilcileri katıldı. Mersin’de 43 bin dekar alanda yaklaşık 175 bin ton çilek üretiliyor. Bu üretimin 60 bin ton civarını kapsayan yaklaşık yüzde 35 gibi önemli bir bölümü ise Silifke’de gerçekleştiriliyor. > 8’de
Katoen Natie Lojistik, stok yönetiminde iddialı
B
elçika’nın Antwerp kentinde 1854 yılında kurulan Katoen Natie, ticari faaliyetine Antwerp Limanı’na gelen pamuk balyalarının elleçlenmesi ve taşınması ile başlar. Zamanla gelişen endüstri ve dış ticaret ile birlikte hizmet grubunu çelik, demir, kahve, sebze ve meyve olarak geliştiren Katoen Natie, gelişen dünya koşullarını yakından takip eden yapısı sayesinde dünyadaki en büyük lojistik servis sağ-
MTSO 1
CMYK
layıcıları arasına adını yazdırır. Firma bugün, 33 ülkede 181 lojistik platformunda 4 milyon 800 bin metrekare alanı ve 3 bin 100 silosu ile birlikte global ve yerel müşterilerine lojistik servis sağlıyor. 11 bin 500 çalışanı ile dünyadaki mesafeleri kısaltmayı ve sunduğu lojistik çözümler ile fark yaratmayı sürdürüyor. “Bizim insanımız fark yaratır” sloganıyla çalıştıklarını ve bu nedenle personel eğitimine büyük önem verdiklerini vurgulayan Katoen Natie Lojistik A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi ve Ülke Müdürü Sinan Beyazıt, müşterilerden gelen talepleri iyi değerlendirip kalifiye personel ile bu taleplere uygun çözümler ürettiklerini anlatıyor. > 8’de
kurumsallaşmanın ipuçları verildi T
ürkiye’nin Afrika ile ticari ilişkilerini geliştirme çalışmaları sürüyor. Gerek yatırım gerekse ticaretin güçlenmesi adına son dönemlerde hükümetin temaslarını artırdığı Afrika ülkelerinden birisi de Tanzanya. Tanzanya, Doğu Afrika’da istikrar ve güvenin var olduğu tek ülke olarak gösteriliyor. Türkiye ile Tanzanya’nın karşılıklı işbirliği yapabileceği sektörler arasında ise altyapı, müteahhitlik, enerji, ulaşım ve turizm öne çıkıyor. Son on yılda Sahra-altı Afrika’da en iyi ekonomik performans gösteren ülkelerin başında gelen Tanzanya’da başta sanayi ve hizmet sektörünün katkılarıyla ekonomi, yıllık yaklaşık yüzde 6,3 büyüdü. Türkiye ile Tanzanya arasındaki
Uluslararası Ticaret Uzmanının yeterlilikleri MTSO’da belirleniyor >4’te
ekonomik ilişkiler de paralelinde her geçen gün gelişiyor. 2011 yılında Türkiye ile Tanzanya arasındaki 60 milyon dolar civarında gerçekleşen ticaret, 2016 yılsonu itibariyle 190 milyon dolara ulaştı. Tanzanya’daki Türk yatırımları ile birçok Tanzanyalıya iş imkanı sağlandı. Ancak rakamlar yeterli değil, artırılması yönünde hükümetler arası temaslar da tüm hızıyla sürüyor. Tanzanya ile ticaret tek bir ülke ile de sınırlı düşünülmemeli. 8 komşu ülkesi bulunan Tanzanya üzerinden 3’üncü ülkelere de ticaret yapma imkanı bulunuyor. Doğal kaynaklar, tarım, hayvancılık ve turizm başta olmak üzere birçok sektörde Tanzanya’da yatırım potansiyeli mevcut. > 6’da
QNB Finansbank’tan MTSO üyelerine özel KGF avantajı >2’de
Kayıt örnekleri internetten alınabilecek
> 2’de
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), düzenlediği bir toplantı ile kent ekonomisinin lokomotifini oluşturan KOBİ’lerin kurumsallaşma yolunda atmaları gereken adımlar konusunda ışık tuttu. Kurumsallaşmada iç denetimin önemi, finans kaynaklarına ulaşılması noktasında dikkat edilmesi gereken konular anlatıldı. MTSO Toplantı Salonu’nda QNB Finansbank ve Türkiye İç Denetim Enstitüsü İşbirliği’nde Büyüme Yolunda Kurumsallaşma, Kurumsallaşma İçin İç Denetim konulu bir toplantı düzenlendi. Toplantı, Bloomberg HT kanalında canlı olarak yayınlandı. Sami Altınkaya’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen, KOBİ’lerin iç di-
namiklerinin konuşulduğu toplantının konukları MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, QNB Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Onur Özkan ile İç Denetim Enstitüsü Başkan Yardımcısı Bülent Yurdalan oldu. Mersin’deki KOBİ’lerin ağırlıklı olarak aile işletmelerinden oluştuğunu ve Oda olarak yaklaşık 15 yıldır aile işletmelerine yönelik çalışmalar yürüttüklerini anlatan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Eğitim ve Kalkınma Vakfımız aracılığıyla bu şirketlerimizin kendisini geliştirmesi adına ihtiyaç duydukları konularda sürekli eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlerin sonunda kurumsallaşma kendiliğinden gelecektir” dedi. > 5’te
Mersin’in mağaraları > 3’te
2
YIL: 19 | SAYI: 327 | 5 - 18 Mart | www.mtso.org.tr
Mersin AB Bilgi Merkezi çocuklara haklarını öğretti
Kadın girişimcilere e-ticaret eğitimi Ortaokul 6’ncı ve 7’nci sınıf öğrencileri, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Mersin AB Bilgi Merkezi ile Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde düzenlenen Avrupa Birliği ve Çocuk Hakları Söyleşisi’nde haklarını öğrendi.
M
TSO Mersin AB Bilgi Merkezi 2017 faaliyetleri kapsamında, Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde, Avrupa Birliği ve Çocuk Hakları Söyleşisi düzenledi. Ortaokul 6. ve 7. sınıf öğrencilerine yönelik düzenlenen söyleşiye, Avukat Ayça Kara Çankaya ile Psikolog Elçin Biçer Berktaş konuşmacı olarak katıldı. Söyleşide çocuklar, bir yandan sahip oldukları hakları öğrenirken diğer yandan merak ettikleri soruları sordu. 8 farklı okuldan 50’ye yakın öğrencinin katıldığı söyleşide ilk önce Avukat Ayça Kara Çankaya çocuklara, teknik açıdan bilmeleri gereken hakları anlattı ve soruları yanıtladı. Daha sonra çocuklar Psikolog Elçin Biçer Berktaş’ın eğlenceli anlatımı ile uygulamalı olarak öğrendiklerini pekiştirdi. “Dünyadaki tüm çocuklar eşit haklara sahiptir”
Söyleşide konuşan Avukat Ayça Kara Çankaya, her çocuğun 18 yaşına gelene kadar çocuk sayıldığını ve dünyadaki tüm çocukların eşit haklara sahip olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin dünya çocuklarının insan hakları yasası sayıldığını belirten Çankaya, Türkiye’nin bu
sözleşmeyi 1994 yılında imzaladığını bildirdi. Çocuk hakları sözleşmesinin çocukların, yaşama, korunma, gelişme ve katılım haklarını güvence altına aldığını kaydeden Çankaya, bu sözleşmenin çocuk haklarına ilişkin bugüne dek hazırlanmış en eksiksiz belge olduğunu ve aynı zamanda uluslararası yasa gücü kazandıran ilk belge olduğunu kaydetti. “Çocuklardan sevginizi esirgemeyin”
Her çocuğun bu bildirgede yayınlanan haklardan yararlanması gerektiğini vurgulayan Avukat Çankaya, Çocuk Hakları Bildirgesi’nde yazan maddeler hakkında bilgi verdi. Bildirgede hiçbir çocuğun ırk, din, renk, cinsiyet, dil, siyasal inanç nedeniyle ayrı tutulmadığını ve her çocuğun korunmasının esas alındığını belirten Çankaya, buna ilişkin düzenlemelerin yasalarla güvence altına alındığını belirtti. Çankaya, bir çocuğun doğduğu andan itibaren, isme ve yurttaşlığa hak kazanması, sosyal güvenlikten yararlanması, sağlıklı büyüyüp gelişmesi için gereken çabanın gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Özellikle çocuklardan sevginin esirgenmemesi gerekti-
ğini vurgulayan Çankaya, ailesi olmayan ve yoksul çocuklara özel ilgi gösterilmesi gerektiğini söyledi. Çocuğun eğitiminden sorumlu kişilerin çocuğun eğitimine ve öğretimine özen gösterdiği kadar oyun oynaması ve dinlemesine de önem vermesi gerektiğini vurgulayan Çankaya, çocuk haklarının 4 ana maddede incelenebileceğini belirtip bu maddeleri şöyle sıraları: “Çocukların beslenme, tıbbi hizmet, barınma ve eğitim gibi gereksinimlerinin sağlandığı Refah Hakları. Çocukları yetersiz ilgiden, ihmalden, fiziksel ve duygusal istismardan ya da her türlü tehlikeden koruyacak olan Korumacı Haklar. Yetişkinlerin tek başına sahip oldukları haklara çocukların da sahip olmaları gerektiğini söyleyen Yetişkin Hakları. Çocukların kişisel özelliklerini arttırmaya yönelik olan Ana-Babalarına karşı Hakları.” Çocukların arkadaşlarıyla barış içinde toplanabilme, dernek kurabilme ya da derneklere üye olma hakları olduğuna da değinen Çankaya, bu tür etkinliklere katılan çocukların ilerleyen süreçte yaşamlarında olumlu etkiler yarattığını söyledi.
12. Mersin Tarım, Gıda ve Hayvancılık Fuarı düzenlendi
T
ürkiye’nin tarım ürünleri üretimi ve ihracatında önemli bir merkez haline gelen Mersin’de 22 – 25 Şubat’ta tarım, gıda ve hayvancılık sektörü için büyük önem taşıyan 12. Mersin Tarım, Gıda ve Hayvancılık Fuarı düzenlendi. CNR Expo Yenişehir Fuar Merkezi’nde gerçekleşen fuara yurtdışından da ziyaretçiler katıldı. CNR Expo Yenişehir Fuar Merkezi’nde 22-25 Şubat tarihleri ararsında 12. Mersin Tarım, Gıda ve Hayvancılık
Fuarı düzenlendi. Fuarın açılışına, CHP Mersin Milletvekili Serdal Kuyuoğlu, Mersin Vali Vekili Mustafa Özarslan, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Üyeleri Ekrem Sağlam ve Hakan Sefa Çakır, Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Kerim Tufan, Irak Dohuk İşadamları Derneği Temsilcisi Tahsi Hasan, Umman Ticaret Odası Temsilcisi Badar Ali Alkamashou, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Mustafa Kemal
Karaoğlu, CNR Holding Genel Müdürü Arkan Uluçay ile çok sayıda üretici katıldı. Açılış konuşmalarının ardından protokol üyeleri açılış kurdelesini kesti. 4 gün açık kalan fuar, çok sayıda ziyaretçiyi ağırladı. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Fuarı, sera malzemeleri, sulama makine ve ekipmanları, fide, fidan, tohum, organik gübre, hayvancılık ekipmanları, hayvan besleme, yem üretimi ile ilgili pek çok ürün ve teknolojiye ev sahipliği yaptı. Fuarda, TEMA ve TMMOB-Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi iş birliğinde üç gün boyunca seminerler düzenlendi. Ziraat fakülteleri akademisyenleri tarafından verilen seminerlerde Turunçgillerde Hasat Sonrası Ürün Kayıpları ve Alınacak Önlemler, Bitki Besleme ve Gübreleme, Sebze ve Meyvelerde Fungal Hastalıklar, Turunçgillerde Hasat Sonrası Ürün Kayıpları ve Alınacak Önlemler gibi pek çok konu ele alındı.
Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 151’nci Maddesine eklenen yeni fıkra ile artık kayıt örnekleri e-Devlet üzerinden internetten de alınabilecek. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğe eklenen yeni fıkra şöyle: “Kişiler kendilerine ve alt ya da üst soylarına ait kayıt örnekleri ile kendile-
rine ve velayeti altında bulunan ergin olmayan çocuklarına ait yerleşim yeri belgelerini, güvenli kimlik doğrulama araçlarını kullanarak e-Devlet kapısı üzerinden sorgulayabilir, sonucu fiziki veya elektronik ortamda merciine verebilirler. E-Devlet kapısı üzerinden alınan belgeler, nüfus dairelerinden alınmış resmi belgeler ile aynı hukuki değere sahiptir.”
G
TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu üyeleri ticarette önemi giderek artan yeni yöntemleri öğreniyor. Kurul Üyesi Sezen Isınlık, e-ticarete giriş konulu sunumuyla kadın yöneticilere yeni bir kapı açtı.
lobal dünyada teknolojinin de hızla gelişmesiyle ürün ve hizmet ticareti giderek kolaylaşıyor. Bu hızlı yarışta geri kalmamaları adına TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu Üyeleri e-ticaret konusunda bilgilendirildi. Konuyla ilgili değerlendirme yapan TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı Ayla Harp, “Kurul
üyelerimizin hepsi birer iş kadını ve ticaret günümüzde çok önemli bir noktaya geldi. Her konuda olduğu gibi ticaretin de kuralları değişiyor ve yenileniyor. Biz de bu değişimin gerisinde kalmamak adına kendimizi güncellemeye özen gösteriyoruz. Bu nedenle üyelerimizi son dönemlerde giderek daha da yaygınlaşan e-ticaret konusunda bilgilendirmek
Televizyondan aşina olduğumuz ‘Gezelim Tozalım’ Programı’nın ünlü Sunucusu Gafur Uzuner, gezip gördüğü yerleri tuvalle buluşturdu. dığım tiyatroyu izlemeye tesadüfen Şan Tiyatrosu Sahibi Egemen Bostancı geldi. Beni izleyip beğenmiş. Sonrasında hayal bile edemeyeceğim bir teklifle beni İstanbul’a götürdü. Yani özetlemek gerekirse ne iş yaparsanız yapın mutlaka en iyisini yapın. Çünkü şansın sizi ne zaman bulacağı belli olmaz.” Gafur Uzuner kimdir?
Ü
nlü Tiyatro Sanatçısı Gafur Uzuner, bir diğer mesleği olan ressam kimliğiyle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde resim sergisi açtı. 50 eseri ile Mersin’de ikinci kez kişisel sergi açan sanatçının çalışmaları büyük beğeni topladı. Uzuner’in sergi açılışına; MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Yönetim Kurulu Üyesi Ekrem Sağlam, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı Sadık Çağatay Güneş, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek, Sanatçı Ahmet Yeşil ile sanatseverler katıldı. Açılışta konuşan Sanatçı Uzuner, Mersin’de ilk sergisini 12 yıl önce açtığını ifade ederek, “Mersin’de çok sayıda sanatçı arkadaşım olması, sürekli gelip gitmemi sağlıyor. Ayrıca çok sevdiğim bir kent. Bu nedenle Mersin’de sergi açmayı da seviyorum” dedi. Birçok kimliği olmasını, üretmeyi çok sevmesine bağlayan Uzuner, “Oyunculuk yaparak karnımı, ressamlık yaparak da ruhumu doyuruyorum” dedi. Oyunculuğun bir ekip işi olduğunu aktaran Uzuner, resmin ise bireysel bir sanat olduğunu belirtip, bu sanat dalında günahın da sevabın da sanatçıya ait olduğunu söyledi. Resim yaparak ruhunu iyileştirdiğini ve diri tuttuğunu ifade eden Uzuner, “Doğa, sanat, insan, vatan sever biriyim. Çevreci bir bakışım var. Üretmeyi seviyorum. Ülkeme karşı sorumluluklarımı mesleğimi yaparken yerine
getirmeye çalışıyorum. Değişmeyen ve gelişmeyen insanları sevmiyorum” diye konuştu. Türkiye’de sahne sanatlarının yeteri kadar seyircisi olmadığını anlatan Uzuner, sanatçıların gereken desteği görmemesinden şikayetçi oldu. Sanatçıların insani şartlarda çalışabilmesi için hükümet tarafından bu konuya bütçe ayrılması gerektiğini kaydeden Uzuner, ardından gençlere tavsiyelerde bulundu. Öncelikle eğitime önem verilmesi gerektiğini ve bu nedenle genç sanatçıların mutlaka eğitimlerini tamamlamaları gerektiğini vurgulayan Uzuner, “Yeteneklerinden emin olmadan yola çıkmamalılar. Yeteneklerini ise ustalara tespit ettirip sonra yollarına devam etsinler” dedi. Kendi yeteneğinin de işin ustaları tarafından tespit edildiğini anlatan Uzuner, hayatının dönüm noktasını oluşturan kısa öyküyü şöyle özetledi: “Mezun olduğum ilk yıllarda oyna-
QNB Finansbank’tan MTSO özel KGF avantajı Kayıt örnekleri internetten alınabilecek üyelerine NB Finansbank ile Mersin Ticaret terilerimizin ihtiyaçlarını anlayarak
K
ayıt örneği alınması için nüfus dairelerine gidilmesi dönemi sona eriyor. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
istedik” dedi. Önümüzdeki süreçte bu tanıtım eğitiminin kapsamını genişletmek istediklerini ve daha geniş katılımlı iki günlük çalışma planladıklarını anlatan Harp, “Profesyonel bir ekipten hizmet alıp bilgisayarlar ile workshoplar düzenleyebiliriz. Kurul olarak bu konuyu projelendirme yönünde çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Q
ve Sanayi Odası (MTSO) arasında imzalanan protokol ile Oda üyesi KOBİ’ler 60 ay vadeye kadar KGF teminatlı ve cazip faiz oranlı kredilerden faydalanabilecek. MTSO’da gerçekleşen imza törenine MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, QNB Finansbank KOBİ ve Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Onur Özkan ile Oda üyeleri katıldı. Konuyla ilgili açıklama yapan QNB Finansbank KOBİ ve Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Onur Özkan, “Dalgalı denizler aynı zamanda usta kaptanlığın da öne çıktığı zamanlardır. Piyasada son dönemde bir takım dalgalanmalar yaşanıyor. Bu dönemi en az hasarla atlatmak isteyen KOBİ’lerin ihtiyaç duydukları danışmanlığı alarak doğru şekilde büyümeleri çok önemli. QNB Finansbank olarak müş-
‘finansçı’ anlayışıyla hizmet veriyoruz. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile imzaladığımız protokolle birlikte Mersinli KOBİ’lerimize destek olmaktan büyük heyecan duyuyoruz” dedi. Özkan’ın ardından açıklama yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise şunları söyledi: “Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 131 yıllık köklü bir geçmişe sahip. İnovasyon konusunda yürüttüğümüz çalışmalarla yeniliğe, teknolojiye açık bir kentiz. Yaşadığımız sıkıntılı günlerde Mersin ihracat performansından hiçbir şey kaybetmedi, ancak bütün üyelerimiz aynı durumda değil. Firmalarımızın maliyetlerini ne kadar düşürebilirsek o kadar çok fayda sağlayabiliriz. Bu nedenle QNB Finansbank ile gerçekleştirdiğimiz protokolü önemsiyorum, üyelerimize hayırlı olmasını diliyorum.”
Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, seslendirme sanatçısı Gafur Uzuner, 1959’da Ankara’da doğdu. 1980 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nden mezun olan Uzuner, Altındağ Halk Eğitim Merkezi’nde dört yıl süreyle uygulamalı tiyatro eğitimi aldı. 1977’de yılında Levent Kırca Tiyatrosu’nda profesyonel sanat yaşamına başladı. 1981’de Şan Tiyatrosu’na giren sanatçı, 1986’da Nisa Serezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nda rol aldı. Daha sonra Sadri Alışık Tiyatrosu, Şişli Belediye Tiyatrosu, Tiyatro Ti gibi topluluklarda görev yapan Gafur Uzuner, birçok kişisel resim sergisi açmasının dışında, sinema ve dizi filmlerde de rol aldı. ‘Şilebezi Kültür Sanat Şenliği’ Genel Sanat Yönetmenliği görevini de üstlenen sanatçı, ATV’de ‘Kertenkele’ dizisinde de rol aldı. Genellikle komedi türlerinde oynayan sanatçı, son yıllarda daha çok televizyon programları hazırlayıp sunarak sanat yaşamına devam etmektedir.
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 19 | SAYI: 327 | 5 - 18 Mart | www.mtso.org.tr
İş ve aş toplumsal huzurumuzdur… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
İstihdam seferberliği ve devlet destekleri istihdam konusunda madalyonun bir yüzü. Diğer es geçmememiz, unutmamız gereken temel şey ise doğru mesleki eğitimdir. İnsanımıza ‘beceri’ kazandırmak zorundayız.
İ
şsizlik ülkemizin önemli bir sorunudur. Özellikle genç işsizlikte rakam %20’lerde. Elbette gelişen bir ekonomi olan Türkiye’nin, özellikle 80 milyona yaklaşan nüfusunun yarısını 30 yaş altı genç ve dinamik bir insan kaynağının oluşturduğu bir Türkiye’nin işsizlik sorunu olması şaşırtıcı değil. Ancak işsizlik rakamlarının bu seviyede olması kabul edilemez. Çünkü işsizlik sadece ekonomi ile ilgili bir konu değildir. İşsizlik sorunu, doğrudan toplumsal huzurumuzla ilgili bir meseledir. Arkasında yatan birçok neden olduğu gibi, çözümleri de çeşitlilik arz eder. Bugünlerde bu sorununun daha radikal hale gelmemesi adına önemli bir kampanya başlatıldı. “Artı bir istihdam kampanyası”… Elbette bu kampanya ilk istihdam kampanyası değil ama gerçekten bugün, en somut desteği veren önemli bir kampanya olarak görülüyor. Mersin iş dünyası bu konuda her zaman elini taşın altına koymuştur. Dediğimiz gibi, iş ve aş sadece ekonomi ile ilgili bir konu değildir. Uzun süredir yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen, iş dünyası her şeye rağmen bu toplumsal sorunun çözümünde elini taşın altına koyacaktır.
Bu anlamda Sayın Valimizin başkanlığında, tüm ekonomik dinamikler olarak bir araya geldik. Gerçekçi bir istihdam planı yaptık. Çünkü bizim hedefimiz insanımıza sürekli ve kalıcı bir istihdam yaratılmasıdır. Öncelikle var olan istihdam ile ilgili bazı rakamları paylaşmak isterim. SGK verilerine göre; Mersin’de yanında işçi çalıştıran, istihdam sağlayan 35 bin 338 firmamız var. 35 bin 338 firmamızda toplam 264 bin kişi istihdam ediliyor. 50 ve üzeri istihdamı olan 330 firmamızda toplam 42 bin çalışan var. 10 ve üzeri istihdam sağlayan 3 bin 195 firmamızda toplam 97 bin çalışan var. 1 ile 10 arasında istihdam sağlayan 30 bin 500 firmamızda toplam 167 bin 500 çalışan var. Genel toplamda 35 bin 338 firmamızda toplam 260 bin istihdamımız var… Sayın Valimizin başkanlığında yaptığımız toplantıda durumu, verilen destekleri inceledik ve Mersin olarak en az %5’lik bir istihdam artışı hedefliyoruz. Bunun için çaba harcayacağız, firmalarımızı teşvik edeceğiz ve desteklerle ilgili bilgilendireceğiz… Her ilave istihdam için toplam kişi başı 773 TL net destek var. Bu şu anlama geliyor; asgari ücret-
le çalışan bir çalışanın tüm ödemeleri devlet tarafından karşılanıyor. Yani, bu seferberlik hem işsizliği azaltmak anlamında hem de firmaların istihdam yüklerini azaltmak anlamında çok önemli bir fırsat… Destek kadar eğitim de önemli
İstihdam seferberliği ve devlet destekleri istihdam konusunda madalyonun bir yüzü. Diğer es geçmememiz, unutmamız gereken temel şey ise doğru mesleki eğitimdir. İnsanımıza ‘beceri’ kazandırmak zorundayız. Vasıflı insan kaynağı yaratmak istihdamın, kalıcı istihdamın temel payandasıdır. Geçtiğimiz yıllarda TOBB öncülüğünde ve Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın desteğinde Uzmanlaşmış Eğitim Merkezleri Projesi olan UMEM Projesi’ni gerçekleştirmiştik. 2011 yılında bu eğitimlerin sonunda Mersin, Türkiye genelinde istihdamını arttıran birinci kent olmuştu. Bu anlamda UMEM eğitimleri yeniden canlandırılmalıdır. Reel sektörün talep ettiği beceriye sahip vasıflı insan kaynağının boş kalması düşünülemez. Bunun da özü ve temeli mesleki eğitimdir… İnsanımıza meslek kazandırmak ve be-
ceri kazandırmaktır. MTSO olarak buna odaklanmaya devam edeceğiz. MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı bu konuda en büyük ve köklü gücümüzdür. MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı sadece mesleki eğitim anlamında değil, girişimcilik, firmaların ayakta kalmasını sağlayacak kurumsallaşma gibi eğitimlerle de fark yaratan, kent ekonomimiz akademisi konuma gelmiş bir Vakıftır. 2017’de Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak ilk görevimiz olan üyelerimize etkin ve kaliteli bir hizmet vermeye devam ederken; kentin vizyonel bir STK’sı olarak temek hedeflerimiz şunlar olacaktır: - Girişimci sayımızı arttırmak, - Kadınlarımızı ekonomiye entegre etmek, - Üretim, hizmet ve ticarette orta üstü ve yüksek teknolojiye geçmeye çalışmak, bunu teşvik etmek, mentörlüğünü yapmak, - e-ticaret, e-ihracat gibi merkezinde internetin olduğu Dijital bir ekonomiyi teşvik etmek, buna bağlı projeler üretmek, -İhracatı arttıracak projeler geliştirmek. Tüm bunların hayata geçmesi istihdamı doğrudan etkileyecek şeylerdir…
Mersin’in yer altındaki hazineleri; Mağaraları ğinde olduğu tespit edilmiştir. Mağaranın başlangıç noktası, Türkiye’nin en derin mağarası Peynirlikönü Mağarası’nın 1 kilometre uzağında yer almaktadır. Mağara, geniş bir alanın sularını boşaltan düden olarak başlar. Düden 30 metre çapında, 100 metre derinliğindedir. 400 metre derinliğe kadar dikey olarak devam eden mağara, -515 metreden sonra kuzeydoğu yönüne yatay uzanış göstermektedir. -1096 metrede daralarak sona erer. Bu derinlikle dünyanın 35’nci en derin mağarasıdır. 1880 metre rakımından toplanan sular mağaranın içinden geçerek Sugözü Köyü civarında yüzeye çıkarak Dragon Çayı’na karışmaktadır. Cennet Obruğu
M
ersin, toprağın üstünde sergilediği doğal güzelliklerinin bir kısmını da yerin altına saklamaktadır. Örneğin mağaraları. Mersin’in hazine gibi sakladığı mağaralarının birçoğu günümüzde tespit edilerek turizme açılmıştır. Ancak keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda mağarası mevcuttur. Yeryüzü ile bağlantısı olan ancak günışığı almayan, derin ve dar boşluklara mağara adı verilmektedir. Mağaralardan ilk yararlanan insanlar Taş Devri insanları olmuştur. Bu nedenle mağaralar, arkeolojik,
biyolojik, sosyolojik değerlerin yanı sıra tarihi ve kültürel değerler de barındırmaktadır. Olağanüstü güzellikleri ile alternatif turizme katkıları büyüktür. Turizme açılan mağaraların ziyaretçi sayıları gün geçtikçe artmaktadır. Sahip oldukları özellikler, sergiledikleri farklı şekiller ile mağaralar, her dönem insanoğlunun ilgi duyduğu ve merak ettiği oluşumlar arasında yer almıştır. Bu nedenle bu sayımızda Mersin’deki en tanınmış mağaraları derleyerek, bu yöndeki merakın giderilmesine katkıda bu-
lunmak istedik. Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Mersin de 40’a yakın mağara bulunmaktadır. Türkiye’nin en derin mağarası olan Peynirlikönü Mağarası yine Mersin’de yer almaktadır. Ancak henüz turizme açılmamıştır. Mersin’de turizme açılan 5 adet mağara vardır. Bunlardan Cennet Obruğu, Dilek Mağarası, Eshab-ı Kehf ve Keşekbökü Mağaraları ekipman ve rehber gerektirmeden ziyaret edilebilmektedir. Ziyaretçilerin son yıllarda yapılan merdiven yardımıyla rahatlıkla gezebilmeye başladığı bir diğer mağara ise, daha önceki tanıtımlarımızda da yer verdiğimiz Gilindire (Aynalı Göl) Mağarası. Bu mağarada aynı zamanda dalış da yapılabiliyor. Yılın her dönemi 20-21 derecelik sıcaklığı ile dalışseverlerin ilgisini çeken Aynalı Göl, profesyonel olmayan kişilerin dalması için tehlikeli sayılıyor. Mağara dalış tekniğine hakim kişiler dışında kimsenin dalışı için tavsiye edilmeyen gölde, özel ekipmanların kullanılması öneriliyor. Kısacası büyülü atmosferiyle insanda hayranlık uyandıran mağaralar, Mersin’e ayrı bir gizem katmaktadır. Günümüzde turizmi yalnızca kıyı kesimine değil, iç bölgelerimize de çekmek ve bu bölgelerimizin de kalkınmasını sağlamak adına çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda MTSO Haber Gazetesi olarak, Mersin’de bulunan, günümüzde ziyaretçilere açık olmasalar da Türkiye’nin en derin mağarası olma özelliği taşıyan Peynirlikönü Mağarası ile en uzun 10’ncu mağarası Çukurpınar Mağarası’nı tanıtmak istedik.
diğer ülkelere göre ‘mağara cenneti ülke’ olarak anılan Türkiye’de yaklaşık 40 bin adet mağara bulunmaktadır. Mağara oluşumları bakımından önemli bir jeolojik nitelik olan karstik alanlar, ülkemizde Batı ve Orta Toros Dağlarında yani Muğla, Antalya, Isparta, Burdur, Konya, Karaman, Adana ve Mersin’de yer almaktadır. Turizm çeşitliliğini arttırmak adına ülkemizdeki mağaralar, önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Türkiye’de 30’un üzerinde mağara turizme açılmış durumdadır. Bunların dışında yalnızca uygun ekipman sağlanarak rehber eşliğinde girilebilecek özel ilgi gruplarına yönelik birçok mağara da mevcuttur. Türkiye’nin en derin mağarası; Peynirlikönü
Peynirlikönü Mağarası (Düdeni), -1.429 metre derinliği ile Türkiye’nin en derin mağarasıdır. Mersin’in Anamur ilçesinde Sugözü Köyü sınırları içinde yer alan mağaranın uzunlu-
ğu ise 3 bin 118 metredir. Kireçtaşı bloklarındaki fay kırıklarına suların sızması ile oluşan Peynirlikönü Düdeni, aynı zamanda dünyanın en derin 14’ncü mağarasıdır. 1990 yılında Çukurpınar Mağarası’nı araştıran Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü (BÜMAK) ekibi tarafından keşfedilmiştir. Çukurpınar Mağarası’nın araştırmaları 1992’de bittikten sonra 1993 yılında Peynirlikönü Mağarası araştırmalarına başlamıştır. 1993’ten 1997’ye kadar -1377 metreye kadar inilen mağarada, 2004 yılında Bulgar mağaracıları ve BÜMAK işbirliği ile -1429 metreye inilerek mağaranın sonuna ulaşılmıştır. Çukurpınar Mağarası Mağara, Mersin’in Anamur ilçesinin kuzeyinde bin 880 metre yükseklikte, Çukurpınar Yaylası’nda yer almaktadır. 1990 yılında bulunan mağara, Türkiye’nin en uzun 10’ncu ve en derin 3’ncü mağarasıdır. Araştırmalar sonucunda 3 bin 350 metre uzunluğunda ve -1196 metre derinli-
Kısaca mağara turizmi
Doğa turizminde mağaralar, görsel amaçlı ve sportif amaçlı olmak üzere iki şekilde kullanılmaktadır. Görsel amaçlı kullanımlar için şekiller bakımından zengin, dolaşımın kolay olması bakımından yatay yönde gelişmiş, ulaşım olanağı sağlanabilen mağaralar seçilmektedir. Sportif amaçlı kullanımlar içinse derinlik ve uzunluk daha çok önem kazanmaktadır. Bu mağaraları özel donanımlı mağaracılar gezebilmektedir. Sportif mağaracılık dünyanın en tehlikeli doğa sporlarından birisi olarak kabul edilmektedir. Bireysel olarak yapılabildiği gibi, grup olarak da yapılabilir. Mağaracıların yeraltı derinliklerine inerken bazı özel malzemeler kullanmaları gerekmektedir. Bu malzemeler: karanlık yerler için karpit lambası, göller için bot, uçurumlar için özel ip ve teknik malzemeler ve yeraltı nehirleri için dalış malzemeleridir. Fotoğraflar: Hamdi MENGİ
Mağara cenneti Türkiye
Çukurpınar Mağarası
MTSO 3
CMYK
İnsanlığın ilk doğal barınakları olan mağaralar, bugün bilim adamlarının ayrıntılı araştırmalarına, turistik gezilere, macera ve aksiyon severlerin heyecan dolu sporlarına ev sahipliği yapmaktadır. Dünyadaki
Dilek Mağarası
4
YIL: 19 | SAYI: 327 | 5 - 18 Mart | www.mtso.org.tr
Mersin, yaş meyve sebzede ihracatı artırma hedefinde deniz taşımasında Mersin’in bir liman kenti de olduğunu düşünerek özel destek bekliyoruz. Şimdiden Suudi Arabistan Hükümeti ve tüccarları adına teşekkür ediyorum.” Elamis: “Meyve sebze ticaretinde Suudi Arabistan açık bir pazar”
Riyad Ziraat Odası Başkanı Macit Elamis ise “Tüm Körfez ülkeleri halkları olarak kalplerimiz, dinimiz, tarihimiz birdir. Bizi bir arada tutan bir sürü değer var. Kazançlarımız da müşterek. Ülkelerimiz arasındaki siyasi ilişkiler de zirvede. Özellikle meyve sebze ile ziraat sektöründe Suudi Arabistan açık bir Pazar ve Türk ürünleri de bu pazarda kendisini fazlasıyla kabul ettirdi. Bu imkanları iyi değerlendirmeliyiz”
T
Mersin için önemli ihraç kalemleri arasında yer alan yaş meyve sebze ihracatını artırma çalışmaları sürüyor. Alternatif pazarların güçlendirilmesi adına Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) Ülkeleri yaş meyve sebze sektör temsilcileri Mersinli meslektaşları ile bir araya geldi.
icari İşbirliğinin geliştirilmesine yönelik düzenlenen programın Gala Yemeğine Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan da katıldı. Bakan Elvan, narenciye üretiminin yüzde 25’inin Mersin’de yapıldığını ifade ederek, “Ülkemiz dünyada İspanya’dan sonra en fazla narenciye ihracatı yapan ülke konumunda olup yüzde 11’lik paya sahip. Ülkemiz toplam narenciye ihracatının yüzde 35’i ise Mersin’den yapılmaktadır” dedi. Kalkınma Bakanlığı himayelerinde, Mersin Valiliği koordinasyonunda, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ve Çukurova Kalkınma Ajansı işbirliğinde, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nin katkılarıyla Mersin-Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ticari İşbirliği Programı gerçekleştirildi. 19 – 21 Şubat tarihlerini kapsayan programın Gala Yemeği’ne Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın yanı sıra, Mersin Valisi Özdemir Çakacak, bölge milletvekilleri, MTSO Başkanı Şerafettin Aşut ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden gelen 45 kişilik heyet katıldı. Yemekte konuşan Bakan Elvan, bu toplantının sadece Mersin ve Türkiye için değil paydaş ülkeler için de bereketli sonuçlar doğuracağına inandığını söyledi. Mersin’de üretilen yaş meyve ve sebzenin Mersin’in, Türkiye’nin ve hitap ettiği coğrafyanın bir değeri olduğunu vurgulayan Elvan,
“Bu değerin dolaşıma girmesi bizim için ne kadar önemliyse, ihracat ve ithalatçılar için ne kadar önemliyse, bölge ekonomileri için de o kadar önemlidir” dedi. “Narenciye ihracatının yüzde 35’i Mersin’den yapılıyor”
Bitkisel ve hayvansal üretim ile gıda ürünleri imalatının Mersin ekonomisinde önemli bir paya sahip olduğunu belirten Elvan, şunları söyledi: “Topraklarının 4’te 1’i tarım arazisi olan Mersin, ülke geneli meyve üretiminde ilk, sebze üretiminde üçüncü, örtü altı tarım alanlarının büyüklüğü ve üretiminde ise ikinci sıradadır. Ülkemizdeki limon ve muz üretiminin yaklaşık 4’te 3’ünü, çilek üretiminin ise yüzde 40’ını karşılayan Mersin, bu ürünlerde Türkiye’de lider konumunda olup, kayısı ve biber üretiminde ise ülkemizde ikinci sıradadır. Ülkemiz dünyada İspanya’dan sona en fazla narenciye ihracatı yapan ülke konumunda olup, yüzde 11’lik paya sahiptir. Narenciye üretiminin yüzde 25’i Mersin’de gerçekleşmektedir. Ülkenin, toplam narenciye ihracatının ise yüzde 35’i yine Mersin’den yapılmaktadır. Mersin, sulama imkanları gelişmiş, verimli topraklardan elde ettiği tarımsal ürünleri, katma değeri yüksek tarım ve gıda ürünlerine dönüştürmektedir. Modern işleme ve paketleme tesisleri, yüksek kapasiteli soğuk hava depoları
ve yüzyıllardır toprakla uğraşan tecrübeli insan kaynağı ile teknoloji ve tecrübeyi bir araya getirmeyi başarmıştır. Tarım ve gıda sektörlerindeki katma değeri artıracak tarım teknoparkı ve gıda ihtisas organize sanayi bölgesi kurulması çalışmaları da hızla devam etmektedir. Mersin, lojistik ve üretim altyapısı, hizmet kalitesi ve sektör çeşitliliği ile yatırımcıların ilgi odağı olmayı sürdürecektir.” Çakacak: “Ticari ağların oluşması açısından önemsiyoruz”
Mersin Valisi Özdemir Çakacak ise etkinliği başta tarım ve gıda sektörleri olmak üzere Mersin üretim ve ticaret ortamının tanıtılması, ticari ağların oluşması, yeni ortaklıklar kurulması adına önemsediklerini söyledi. Mersin’den dünyanın 158 ülkesine 1,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini kaydeden Çakacak, MENA ülkelerinin ise bu ihracatta önemli bir paya sahip olduğunu bildirdi. Mersin ihracatı içinde ise tarım ve gıda sektörlerinin üretim miktarına paralel olarak önemli bir yer tuttuğuna dikkat çeken Çakacak, “2016’da ilimizden gerçekleştirilen ihracatın yaklaşık 1 milyar dolarlık bölümünü bu sektörler oluşturdu. Rakamlara bakınca da tarım ve gıda sektörlerinin ilimiz için önemi anlaşılacaktır. Bu nedenle MENA ülkelerinden gelen işadamlarıyla gerçekleştirilen bu organizasyonu çok önemsiyoruz”
ifadelerini kullandı. Küçük sorunların ortadan kaldırılıp lojistik imkanlarının geliştirilmesiyle ihracatın artmaması için bir sebep bulunmadığını vurgulayan Elamis, “Biz yalnızca yaş meyve sebzede değil, Avrupa ile rekabet edebilecek noktada olduğunuz tarım makineleri konusunda da sizlerle çalışmak istiyoruz. Baklagiller ve yem konusunda da Türkiye bizi ihmal etmemeli. Büyük bir potansiyelimiz olduğunu unutmamalı” dedi. Konuşmaların ardından Elvan, Heyet Başkanı Sehaım Saaeed Alghamdı ile RİYAD Ziraat Odası Başkanı Macit Elamis’e hediye verdi. Alghamdı ve Elamis ile Mersinli iş adamları adına MTSO Başkanı Şerafettin Aşut ise Elvan’a hediye takdim etti.
160 iş görüşmesi yapıldı
dedi. Buluşmanın ülkeler arası ticari ilişkilere ivme kazandıracağına inandığını kaydeden Çakacak, “Bu görüşmeler önümüzdeki süreçte gerçekleştirilecek olan fuar organizasyonları, çalışma ziyaretleri ve alım heyeti gibi etkinlikler için de zemin oluşturacaktır” ifadelerini kullandı. Algahamdı: “Büyük Türkiye devleti ile çalışmak hepimizin temennisi”
Suudi Arabistan Meyve ve Sebzeciler Birliği Başkanı Sehaım Saaeed Alghamdı ise gecede yaptığı konuşmada, “Büyük Türkiye devleti ile çalışmak hepimizin temennisi. Bugün buraya size bu konuda elimizi uzatmaya, Körfez ülkeleri ile Türkiye arasında köprü oluşturmaya geldik” dedi. Meyve sebze üreticilerinin ve içinde bulunulan coğrafyanın zor şartlarını hatırlatan Alghamdı, tüm zorlukların el ele verilerek aşılabileceğini dile getirdi. Geçen yıl ilki gerçekleştirilen meyve sebze buluşması sonrasında önemli başarılara imza atıldığını hatırlatan Alghamdı şunları söyledi: “Suudi Arabistan’da geçen sene yapılan buluşmanın ardından Türkiye’nin Suudi Arabistan’a 550 bin ton olan yaş meyve sebze ihracatı 850 bin tona ulaştı. Ama bu da yetmez. İşlem hacmini daha da çoğaltacağız. Lojistik noktasında Sayın Bakanımızdan özel destek istiyoruz. Özellikle kara ve
Y
aş meyve sebze sektörüne yönelik Mersin’de incelemelerde bulunan, örnek tesisler ve kentin ekonomi odaklarını ziyaret ederek bilgiler alan Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) Ülkeleri Heyeti, ayrıca Mersinli ihracat ve ithalatçılarla da bir araya gelerek ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdi. MTSO tarafından organize edilen ikili işbirliği programına yaş meyve sebze sektörü başta olmak üzere tarım ve gıda sektörlerinden 30 yabancı iş adamı ve Mersin’den ise yaklaşık 40 firma yetkilisi katıldı. Toplamda 160 adet ikili görüşme gerçekleştirildi. Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn gibi ülkelerden gelen katılımcılar ile Mersinli iş adamları arasında ticari ilişkilerin güçlendirilmesi ve nihayetinde
Mersin ekonomisine ve ihracatına doğrudan katkı yapılması amacıyla Divan Mersin Oteli’nde Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile iş görüşmeleri etkinliği düzenlendi. Hedefte, pazar ve ürün çeşitlendirme faaliyetlerinin geliştirilerek, yakın coğrafyada yer ülkelerle ticaretin artırılması var. Çukurova Kalkınma Ajansı Mersin Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Mesut Özcan Mersin’i değerlendiren sunumu ile başlayan etkinlik Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Körfez Ülkeleri Temsilcisi Dr. M. Mustafa Göksu’nun ikili görüşmelerde neler yapılması gerektiğini anlatan sunumu ile devam etti. Konuşmaların ardından başlayan ikili iş görüşmeleri yarım gün devam etti.
Uluslararası Ticaret Uzmanının yeterlilikleri MTSO’da belirleniyor
115 girişimci sertifikalarını aldı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Eğitim ve Kalkınma Vakfı tarafından yeni iş kuranlara yönelik, 2016 yılı Eylül, Ekim ve Kasım aylarında verilen 4 Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi’nin toplu sertifika töreni gerçekleşti. 3 aylık eğitim süreci sonunda toplamda 115 girişimci sertifikasını aldı. Sertifika törenine, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Çağatay Güneş ve KOSGEB Mersin İl Müdürü Danyal Peker’in yanı sıra TOBB İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmet Sökün, Yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşan KOSGEB Mersin İl Müdürü Danyal Peker, Şubat ayı itibariyle Girişimcilik Destek Programı’nda yeni düzenlemeler yapıldığını bildirdi. Peker, 1 Şubat 2017’de başlayan yeni süreçle daha önceden KOSGEB onaylı Uygulamalı Girişimcilik Eğitimleri’ni tamamlayıp sertifikasını alan girişimcilerin, işletmelerini açtıktan sonra KOSGEB’e başvuru yapma şartının yürürlükten kaldırıldığını söyledi. Peker, yeni uygulama ile girişimcilerin sertifika aldıktan sonra iş yerlerini açmadan KOSGEB’e müracaat edebileceklerini kaydetti. Bu geçişin kademeli sağlanacağını, 2017’de girişimcilerin işyerini açmadan önce de sonra da başvurabileceğini bildiren Peker, 2018’den itibaren tüm
MTSO 4
CMYK
başvuruların şirket açmadan önce gerçekleştirilebileceğini ve projenin kuruldan geçmesi halinde destekleneceğini anlattı. Mersin’de 2016 yılında 3 bin kişiye eğitim verildi KOSGEB’in girişimcilik konusunda belli bir seviyeye geldiğini ve taleplerin her geçen gün arttığını belirten Peker, geçen yıl Mersin’de 3 bin kişiye eğitim verdiklerini söyledi. Mersin açısından iyi bir pozisyonda olduklarını dile getiren Peker, “Artık halkımız işyerlerini açmak, üretmek, istihdam sağlamak istiyor. Yerel vizyondan ulusal vizyona geçmek istiyor. Biz de bu girişimleri daha çok istihdam oluşturur hale getirmeliyiz” diye konuştu. Firmaların vizyonunun da gelişmesi gerektiğini vurgulayarak Mersin’de açılacak bir işletmenin rakibinin artık Adana ya da Hatay’daki işletmelerin olmadığını, asıl rakiplerinin tüm Türkiye ve dünya olduğunu söyleyen Peker, şöyle konuştu: “Ülkemizin 2023 vizyonuna katkı sağlamak için girişimlerimizin vasfını da artırmalıyız. Biz proje ve AR-GE desteği de veriyoruz. Ekonomi Bakanlığı, TÜBİTAK da destekler veriyor. Yeter ki işletmeler kendisini geliştirmek istesin. Şirketlerin açılması kadar büyümesi, gelişmesi, bölgesel, ülkesel ve uluslararası alanlarda rekabet edebilmesi de bir o kadar önemli. Sadece işyeri açılması yetmiyor.”
Sökün: “Bugüne kadar 15 bin kişiye eğitim verdik” MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmet Sökün ise, kuruldukları günden buyana Eğitim ve Kalkınma Vakfı olarak farklı alanlarda 15 bin kişiye eğitim verdiklerini söyledi. Vakıf olarak en iyi yatırımın insana yapılan yatırım olduğu bilinciyle hareket ettiklerini aktaran Sökün, “Farklı alanlarda birçok konunun öğrenilmesine ve paylaşılmasına neden olmak, insanların bilgilerinin çoğalmasına ve güncellenmesine yardımda bulunmak, yeni şeyler öğrenmenin, keşfetmenin heyecanını yaşamak bizi mutlu ediyor” dedi. Sökün, girişimcilerin KOSGEB desteklerinden yararlanması için alması gereken Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi’ni 2009 yılından bu yana yaptıklarının bilgisini de verdi. Vakıf olarak MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı isimli bir dergi çıkardıklarını da hatırlatan Sökün, dergilerinin 6’ncı sayısında Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi alarak işyeri açan girişimcilere yer vereceklerini ifade etti. Girişimcilerden beklentilerinin yerel bakış vizyonu değil, büyük ölçekli bakış vizyonu geliştirmeleri olduğunu da sözlerine ekledi. MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı tarafından Eğitimler 20-23 Eylül, 17-20 Ekim ve 1-4 Kasım 2016 tarihlerinde, 3-6 Ekim 2016 tarihleri arasında ise MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı ile TOBB İl Kadın Girişimciler Kurulu işbirliğinde gerçekleşmişti.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) meslek dallarına yönelik ulusal yeterlilik çalışması sürüyor. Dış ticaret ve lojistik sektörlerine yönelik hazırlanan ulusal yeterliliklerin Ocak ayında Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından onaylanmasının ardından şimdi de Uluslararası Ticaret Uzmanı (Seviye 6) meslek dalına yönelik yeterlilik hazırlıkları başladı. MTSO, meslek dallarının uluslararası meslek standart ve yeterliliklerine uyumunun sağlanması için çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Ticaret alanına (Dış ticaret ve lojistik sektörüne) yönelik yürürlükte olacak ilk ulusal yeterliliği MTSO Türkiye’ye kazandıracak. Konuyla ilgili olarak MTSO Konferans Salonu’nda Uluslararası Ticaret Uzmanı meslek dalına yönelik mesle-
ki yeterliliklerin hazırlnaması için çalıştay düzenlendi. Yeterlilik hazırlama çalıştayına, öğretim üyeleri ve sektör temsilcileri de katıldı. Ulusal yeterlilik çalışmaları yanında bir ilk de sınav ve belgelendirmede konusunda yaşanacak. MTSO çatısı altında kurulacak olan ‘Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’, dış ticaret ve lojistik sektörlerinde Türkiye’nin ilk akredite sınav ve belgelendirme merkezi olma özelliği taşıyacak. Sınav ve belgelendirme hizmetine ise 2017 Temmuz ayından sonra başlanılması planlanıyor. ‘MTSO Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’ tarafından yapılan sınavlarda başarılı katılımcılara verilecek olan ‘Mesleki Yeterlilik Belgesi’ ile, bölgedeki rekabet gücünün artmasının yanı sıra sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilecek personelin yetiş-
mesine de fayda sağlaması hedefleniyor. Ayrıca verilecek bu belge, uluslar arası alanda gerçerliliğe de sahip olacaktır. Düzenlemeye göre mesleki yeterlilik belgesi almak üzere başvuran kişilerin yetkili sınav kuruluşlarına yatırdıkları belge ücretleri sınavlarda başarılı olmaları halinde kendilerine geri ödeniyor. Mesleki yeterlilik Belgesini Nasıl Alabilirim?
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO); MYK ve TÜRKAK tarafından yetkilendirilmiş sınav kuruluşları ile işbirliği yaparak Mersin’deki mesleki yeterlilik belgesi almak isteyenlerin başvurularını kabul ediyor. Başvurular kobi@mtso.org. tr mail adresine ya da www.mtsobelgelendirme.com adresinden yapılabilir.
5
YIL: 19 | SAYI: 327 | 5 - 18 Mart | www.mtso.org.tr
Yeni açılan KOBİ’lere MTSO’dan destek
MTSO, KOBİ’lerin faaliyetlerini uzun soluklu devam ettirebilmesi adına KOBİ Akademi Destek Programı’nı başlattı. Bu kapsamda yeni kurulan şirket temsilcilerine 3 ayda bir iş hayatında ihtiyaç duyacakları destekler ve yasal mevzuatlarla ilgili eğitimler verilecek.
Y
apılan istatistiklerin Mersin’de yılda ortalama 130 şirketin açıldığını ve bu şirketlerin yaklaşık yüzde 60’ının yılsonunda kapandığını göstermesi üzerine harekete geçen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), KOBİ’lerin kuluçka dönemini başarıyla atlatıp ayakta
kalmasına yardımcı olmak adına KOBİ Akademi Destek Programı’nı başlattı. Yapılan araştırmaların kapanan şirketlerin büyük bölümünün bilgi eksikliğinden kaynaklı hatalar sonucu kapanmak durumunda kaldığını göstermesi üzerine konuyla ilgili çalışma başlatan
MTSO, üç ayda bir düzenli olarak yeni açılan şirketleri bir araya getirip İş Kanunu’ndan, temel muhasebeye, desteklerden SGK mevzuatına kadar iş yaşamında gerek duyulabilecek konularda üyelerine ücretsiz eğitimler verecek. MTSO KOBİ Akademi Destek
Programı açılışı MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un katılımıyla gerçekleşti. Aşut, Ocak ve Şubat ayında yeni kurulan şirketlerin temsilcileriyle bir araya geldi. KOBİ’ler bir taraftan iş hayatında kendilerine fayda sağlayacak bilgilere ulaşırken diğer taraftan MTSO’nun çalışmaları hakkında bilgi alma fırsatı buldu. Toplantı’nın açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut sözlerine, “Mersin’in yeni, genç ve umut veren firmalarının çok değerli temsilcileri, değerli girişimciler” diyerek başladı. Türkiye’de firma yaş ortalamasının çok genç olduğunu vurgulayan Aşut, 100 yılı aşan firma sayısının yok denecek kadar az olduğuna dikkat çekti. Bu sonucun arkasında memurluğa meyilli bir toplum yattığına işaret eden Aşut şunları söyledi: “Aslında bunun arkasında memurluğa meyilli bir millet olmamız, ülkemizde girişimcilik kültürünün geç oluşmasının yanında, başka nedenler de var. Bunun temel nedenlerinden birisi; oyunu ekonominin evrensel kurallarına göre oynamayışımızdır. Gelişmiş dünya ekonomileri şirketlerde, büyük veya küçük hiç fark etmez, kurumsallaşmaya giderken, biz ne yazık ki geleneksel tek kişiye bağlı aile şirketi mantığından sıyrılamadık. İş tanımlarını, iş ve sorumluluk paylaşımlarını, şeffaflığı ve he-
sap sorulabilirliği uygulayamadık. Ürünlerimizi ve firmamızı markalaşma konusunda bir adım öteye taşıyamadık, önem de vermedik. Daha doğrusu tek kişiye dayanan firmalarımızda, her sorumluluğu alan bizler, her işe koşturan bizlerden sonra, firmalarımızın ne olacağını düşünmedik. Bundan dolayı da şirketleri idare edenler işi bırakınca, şirketlerimiz de öldüler.” “İşe doğru başlamak önemli”
Uzun soluklu şirketlerin kurulumu için işe doğru başlamanın önemine değinen Şerafettin Aşut, doğru bilgi ile doğru adımların atılabilmesine yardımcı olmak, doğru bir vizyon çizebilmek adına KOBİ Akademi’yi başlattıklarını açıkladı. Bu çalışmanın yeni şirketlere önemli katkılar sunacağına inandığını vurgulayan Aşut, “Sürekli değişen dünya ekonomisi sürekli bir eğitim gerektiriyor. Kurumsallaşmadan markalaşmaya, Türk Ticaret Kanunu’ndan SGK Mevzuatı’na, İş Kanunu’ndan muhasebe konusuna ve bundan sonra birçok konuda yapılacak eğitim ve bilgilendirmelere kadar KOBİ Akademi’nin olağanüstü yararlı olacağına inanıyorum” dedi. Bu noktada eğitim ve bilgilendirme buluşmalarına bilgi ve tecrübe paylaşımlarıyla büyük destek veren uzman, sektörün duayenleri ve bürokratlardan oluşan konuş-
macılara da teşekkür eden Aşut, sözlerini, “Yeni firmalarımıza şunu tekrar hatırlatmak isterim. Odamızın kapısı her daim sizlere açıktır, tüm departmanlarımızla tüm profesyonel arkadaşlarımız hizmetinizdedir. Ben, bu konuya gösterdiğiniz ilgi için, gösterdiğiniz vizyon için sizlere teşekkür ediyorum. Bu eğitimlerle, firmalarımızın uzun soluklu, katma değer yaratan kalıcı firmalar haline gelmesini diliyorum” diye tamamladı. Başkan Aşut’un ardından MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek Oda hizmetleri hakkında yeni firmaları bilgilendirirken, MTSO Projeler Müdürlüğü’nden Fevzi Filik, firmaların işlerini geliştirmelerine yardımcı olabilecek KOBİ Destekleri ve Oda’nın firmaların yurtdışına açılmalarını sağlayacak Akdeniz İşletmeler Ağı ile Ticari Bilgi İstihbarat Merkezi hizmetleri hakkında sunum gerçekleştirdi. Yeminli Mali Müşavir Ahmet Akın katılımcılara Türk Ticaret Kanunu’nu anlatırken Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir Abdullah Demiroğlu İş Kanunu ve SGK Mevzuatı hakkında bilgi verdi. Çalışma ve İş Kurumu Mersin Müdürlüğü’nden Özlem Yüzbaşıoğlu İŞKUR desteklerini anlatırken Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir Ersin Gökgün ise temel muhasebe konusunda bilgi aktardı. Toplantı, soru cevap bölümüyle sona erdi.
MTSO’da kurumsallaşmanın ipuçları verildi Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), düzenlediği bir toplantı ile kent ekonomisinin lokomotifini oluşturan KOBİ’lerin kurumsallaşma yolunda atmaları gereken adımlar konusunda ışık tuttu. Kurumsallaşmada iç denetimin önemi, finans kaynaklarına ulaşılması noktasında dikkat edilmesi gereken konular anlatıldı.
M
TSO Toplantı Salonu’nda QNB Finansbank ve Türkiye İç Denetim Enstitüsü İşbirliği’nde Büyüme Yolunda Kurumsallaşma, Kurumsallaşma İçin İç Denetim konulu bir toplantı düzenlendi. Toplantı, Bloomberg HT kanalında canlı olarak yayınlandı. Sami Altınkaya’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen, KOBİ’lerin iç dinamiklerinin konuşulduğu toplantının konukları MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, QNB Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Onur Özkan ile İç Denetim Enstitüsü Başkan Yardımcısı Bülent Yurdalan oldu. Mersin’deki KOBİ’lerin ağırlıklı olarak aile işletmelerinden oluştuğunu ve Oda olarak yaklaşık 15 yıldır aile işletmelerine yönelik çalışmalar yürüttüklerini anlatan
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Eğitim ve Kalkınma Vakfımız aracılığıyla bu şirketlerimizin kendisini geliştirmesi adına ihtiyaç duydukları konularda sürekli eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlerin sonunda kurumsallaşma kendiliğinden gelecektir” dedi. Mersin ekonomisi hakkında bilgi vererek Mersin’in yenilikçiliğe açık olduğu vurgusu da yapan Aşut, şunları söyledi: “Biz bir dış ticaret kentiyiz. Bu nedenle kendimizi sürekli yenilemek ve kalitemizi ön planda tutmak durumundayız. Bu özelliğimiz kentimizde faaliyet gösteren işletmelerimizi birçok konuda öne çıkarıyor. Örneğin firmalarımız ihracat yapabilmek için yurtdışındaki partnerlerinin talebini yerine getirmek durumunda. Bu nedenle
kalitesini artırmaya, partnerlerinin bakış açısıyla hareket etmeye çok erken başladı. Kalite belgelerini aldı, çalışmasını, proseslerini yurtdışına uyarladı ve kendisini sürekli geliştirdi.” Kentte Teknopark bulunmasını çok önemsediklerine de değinen Şerafettin Aşut, bu sayede Mersin’in ihracatı içinde ileri teknoloji oranının yüzde 3’lere ulaştığını bildirdi. Bu özelliği ile bir dış ticaret kenti olan Mersin’de çok ciddi ekonomik sıkıntılar yaşanmadığını kaydeden Aşut, “Sanayicime, tüccarıma olan güvenim sonsuz. Mersin, hak ettiği yerlere kısa sürede gelecektir. Evet, mevcut durumda bir takım dalgalanmalar yaşanıyor ama biz işimize ve dış ticaretimize bakmalıyız” değerlendirmesini yaptı.
Özkan: “Dikkatli olmalı ama fırsatları da kaçırmamalıyız”
Q
NB Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Onur Özkan da son dönemlerde yaşanan ekonomik dalgalanmalara değindi. Mevcut durumda risklerin arttığına dikkat çeken Özkan, “Piyasada dalgalanmalar yaşıyoruz. Böyle günlerde nasıl daha güçlü oluruz? Nasıl yatırım yapabiliriz diye bakmalıyız. Bir yandan gereksiz risklerden uzak durmalı ama diğer yandan bir fırsat görüyorsak da adım atmaktan geri kalmamalıyız. Bugün bankaların sağlayacağı uzmanlığa KOBİ’lerin daha çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Dolar – TL dalgalanmalarının
MTSO 5
CMYK
KOBİ’leri kaygılandırdığını ve yatırım kararlarının ertelenmesine neden olduğunu dile getiren Özkan, “Deniz dalgalı ama usta kaptanlığın ortaya çıktığı, uzmanlığa ihtiyaç olan dönemler de böyle dönemler. Riskler doğru değerlendirilmeli, önlem alınmalı ama ekonomi içinde olmak, ticaretten kopmamak da önemli. Bu dönemlerde bankaların uzmanlıklarından daha çok yararlanın. İhtiyaçlarınızı birlikte düşünüp birlikte yol haritası oluşturalım. Böylece biraz dalgalanma olsa da rahat atlatabilirsiniz.” Ardından QNB Finansbank’ın çalışmaları hakkında bilgi veren
Özkan, önümüzdeki süreçte ağırlıklarını KGF Kredilerine vereceklerini bildirdi. Bu krediden yararlanmanın kolaylığına da değinen Özkan, “KOBİ vasfı taşıyorsanız, mali verileriniz yanında SGK borcunuzun olmadığına dair belge ile birlikte kredi başvurunuzu yapabilirsiniz. Başvuru ücretleri de 500 TL’den 250 TL’ye indi. Biz de süreci biraz daha kolaylaştırmak istedik ve bir SMS ile kredi alabilir miyim diye 30 saniye içinde öğrenmenizi sağladık. Yeter ki daha güçlü olmak istediğinizi belirtin ve krediye ihtiyacınız olsun. Kısa sürede krediye ulaşabilirsiniz.”
Yurdalan: “İç denetçi, işletme körlüğünü kaldırır”
İ
ç Denetim Enstitüsü Başkan Yardımcısı Bülent Yurdalan ise konuşmasında iç denetimin önemine dikkat çekti. Firmaların en büyük sorunu büyüme aşamasında yaşadığını, liderlerin vizyonu ne kadar geniş olursa olsun işlerin kendi fiziksel kapasitesini aşmaya başladığında yardıma ihtiyaç duyduğunu kaydeden Yurdalan, bu yardımı da iç denetçilerin sağladığını söyledi. Bir firmanın 4 ana risk grubu bulunduğuna işaret eden Yurdalan şu bilgileri verdi: “Bunlardan ilki parasal riskler. Yani finansal kayıptır. Bir diğeri, faaliyet alanının yasal uygulamaları, yani yasal riskler. Mevzuata uygun çalışmalısınız. Bir diğeri yönettiğiniz operasyonun doğurduğu operasyonel riskler. Daha da
önemlisi itibar riski. Kurumsallaşma ve başarı için bu 4 riskin doğru yönetilmesi gerekir. İç güvenlik bu noktada devreye girer, danışmanlık ve güven verir.” İç denetimin firmayı işletme körlüğünden çıkardığını ve üçüncü göz olarak kara delikleri azalttığını vurgulayan Yurdalan, “Nakdinizi doğru yönetiyor musunuz? Onun güvencesini veririz. Şirket içinde kötü niyetli kişiler olabilir bu da varlık kayıpları getirir. İşletmelerin kazancının yüzde 5’i bu anlamda yok olur. KOBİ’leri düşünün. Kazancının yüzde 5’i de böyle giderse sorun büyür. Bu nedenle iç denetçi hem caydırıcı, hem de önleyici rol üstlenir. Varlıkların korunması konusunda da güvence verir” dedi. İç denetimin mutlaka bağımsız
ve objektif kuruluşlar tarafından yapılması gerektiğini kaydeden Yurdalan, raporlamanın ise genel müdür gibi kurum yetkilisi yerine mutlaka şirket sahibine yapılması gerektiğini söyledi. KOBİ’ler için iç denetimin büyük önem taşıdığını vurgulayan Bülent Yurdalan sözlerini şöyle tamamladı: “Denetlenmiş bilançolar, mali tablolar ticari ilişkiler açısından güvence anlamına gelir. İç denetimin firma içindeki varlığı, satın almalarda maliyet avantajı sağlar. Uluslararası kimlik kazanma konusunda da iç denedim bir güvencedir. Çünkü bir yabancı karşınıza gelince dokümanlarınıza bakar ve bu dokümanlara güvence verilmiş olması da firmanızın itibarını artırır ve ticaretinizi güçlendirir.”
6
YIL: 19 | SAYI: 327 | 5 - 18 Mart | www.mtso.org.tr
Doğu Afrika’nın istikrarlı ülkesi: TANZANYA
Türkiye’nin Afrika ile ticari ilişkilerini geliştirme çalışmaları sürüyor. Gerek yatırım gerekse ticaretin güçlenmesi adına son dönemlerde hükümetin temaslarını artırdığı Afrika ülkelerinden birisi de Tanzanya. Tanzanya, Doğu Afrika’da istikrar ve güvenin var olduğu tek ülke olarak gösteriliyor. Türkiye ile Tanzanya’nın karşılıklı işbirliği yapabileceği sektörler arasında ise altyapı, müteahhitlik, enerji, ulaşım ve turizm öne çıkıyor.
S
on on yılda Sahra-altı Afrika’da en iyi ekonomik performans gösteren ülkelerin başında gelen Tanzanya’da başta sanayi ve hizmet sektörünün katkılarıyla ekonomi, yıllık yaklaşık yüzde 6,3 büyüdü. Türkiye ile Tanzanya arasındaki ekonomik ilişkiler de paralelinde her geçen gün gelişiyor. 2011 yılında Türkiye ile Tanzanya arasındaki 60 milyon dolar civarında gerçekleşen ticaret, 2016 yılsonu itibariyle 190 milyon dolara ulaştı. Tanzanya’daki Türk yatırımları ile birçok Tanzanyalıya iş imkanı sağlandı. Ancak rakamlar yeterli değil, artırılması yönünde hükümetler arası temaslar da tüm hızıyla sürüyor. Tanzanya ile ticaret tek bir ülke ile de sınırlı düşünülmemeli. 8 komşu ülkesi bulunan Tanzanya üzerinden 3’üncü ülkelere de ticaret yapma imkanı bulunuyor. Doğal kaynaklar, tarım, hayvancılık ve turizm başta olmak üzere birçok sektörde Tanzanya’da yatırım potansiyeli mevcut. Coğrafi konum Tanzanya, 883 bin 749 kilometrekare yüzölçümü ve 45 milyona yaklaşan nüfusu ile Doğu Afrika Bölgesi’nin en büyük ülkelerinden biri. Tanzanya’nın doğusunda Hint Okyanusu yer alırken güneyde Mozambik, Malavi ve Zambiya; batısında Kongo, Brundi, Ruanda; kuzeyinde Uganda ve Kenya ile sınırı bulunur. Tanzanya’nın kuzeydoğusundaki dağlık bölgede Afrika’nın en yüksek noktasını oluşturan Klimanjaro Dağı (5 bin 895 metre) ve Meru Dağı (4 bin 566 metre) vardır. Kıtadaki en büyük göllerin üçü (Victoria, Tanganyika ve Nyasa gölleri) Tanzanya’dadır. Ülkenin sahile yakın bölgelerinde ovalar, orta bölgelerde platolar, kuzey ve güneyde dağlık alanlar bulunur. Sahil bölgelerinde tropik, yüksek bölgelerde ılıman iklim hâkimdir.
Tanzanya, Tanganyika anakarası ile Zanzibar adalar grubu federe devletlerinden oluşan birleşik bir cumhuriyettir. Yaklaşık 45 milyon nüfusu ve yıllık yüzde 7 ortalama büyüme oranıyla Tanzanya, Türkiye ihracatı için potansiyel olan ve büyüyen bir pazardır. Darüsselam 4 milyonluk nüfusuyla ülkedeki en büyük ticaret ve liman şehridir. Ülkenin dış ticaretinin yüzde 75’inde bu liman kullanılır. Ülkedeki diğer büyük limanlar Mtwara, Tanga ve Zanzibar’da yer alır. Tanzanya’da üç uluslararası hava limanı (Dar es Salaam, Klimanjaro va Zanzibar) ve 21 küçük havaalanı bulunur. Ülkenin diğer önemli şehirleri olan Arusha ile Zanzibar turizm, Mwanza ise madencilik yönünden önemli şehirlerdir. Ülkenin güneyindeki nispeten yüksek kesimlerdeki Mbeya ve Iringa şehirleri ise tarım için uygundur. Nüfus ve işgücü yapısı Tanzanya İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre 2012’de ülkenin
MTSO 6
CMYK
nüfusu 44,9 milyondur. Toplam nüfusun içinde 43,6 milyon kişi ana karada yaşarken yaklaşık 1,3 milyon kişi Zanzibar Adası’nda yaşar. Zanzibar Adası’nda nüfus artış hızı yıllık yüzde 3,1 ile ana karadan daha yüksek oranda gerçekleşmiştir. Son nüfus sayımına göre ortalama hane halkı sayısı ana karada 4,9 kişi iken Zanzibar’da 5,3 kişidir. Nüfusun yüzde 30-35’inin şehirlerde yaşadığı tahmin edilmektedir. Her yıl yaklaşık 700 bin kişi işgücü piyasasına dahil olur. Aynı araştırmaya göre ülkede, çoğu şehirlerde olmak üzere 2,3 milyon işsiz insan vardır. İşsizlik en çok 15-34 yaş grubu arasında ve özellikle genç kadınlar arasında yaygındır. Kayıtdışı ekonomi ülkede ciddi bir problemdir. Doğal kaynaklar ve çevre Tanzanya’da büyük miktarda ve ticari olarak kullanılabilir maden kaynakları mevcuttur. Maden kaynaklarının belli başlıları altın, elmas ve tanzanittir. Toplam ihracatının yaklaşık yüzde 45’ini oluşturan altın ile elmas üretimi hızla devam eder. Malavi sınırında uranyum yatakları bulunur. Bu bölgede hali hazırda bir miktar kömür üretimi de yapılır. Son yıllarda önemli miktarda nikel yatakları bulunmuş ve ayrıca araştırmalarda büyük miktarda platinyum yatakları olabileceği tespit edilmiştir. Tanzanya’da yapılan araştırmalar neticesinde büyük miktarda doğalgaz bulunmuş ve önemli miktarda petrol bulunduğu yönünde kanaat oluşmuştur. Ülkede 12 milli park ve 15 av sahası bulunur. Bu sahalardan Kenya sınırındaki dışındakiler işletilmemektedir. Ülkede bu konularda gelişme için büyük bir potansiyel mevcuttur. Ngogoro koruma alanı, Serengeti Milli Parkı ve Seleous av alanı UNESCO dünya mirası listesindedir.
Ekonomik yapı Tanzanya ekonomisi, büyük oranda tarım, madencilik (altın) ve turizme dayanır. Balıkçılık da halkın önemli geçim kaynaklarındandır. Ülkede hizmetler sektörü son yıllarda hızla gelişmiş olup, hâlihazırda GSYİH’nin yarısını oluşturur. Hizmet sektöründeki büyüme büyük ölçüde turizm, telekomünikasyon ve finans sektöründe yaşanan gelişmelerden kaynaklanır. Ekonominin, inşaat, madencilik ve hizmet sektörü ağırlıklı olmak üzere, düzenli büyüdüğü görülür. Hizmet sektörünün ise telekomünikasyon ve nakliye kaynaklı bir büyüme göstermesi beklenmektedir. Tanzanya ekonomisi, küresel ekonomik krizin ilk döneminde finansal sisteminin küresel finans sistemiyle entegre olmaması nedeniyle az etkilenmiştir. Bununla birlikte ilerleyen dönemlerde kriz, reel ekonomiyi başta emtia fiyatlarında yaşanan sert düşüşler nedeniyle tarım ve madencilik sektörü ile yabancı yatı-
rımlar, turizm ve vergi gelirleri açısından olumsuz etkilemiştir. Ülkelerin küçük devlet, güçlü özel sektör, geniş mülkiyet hakları, hukuk düzeni ve az vergi gibi prensipleri ne ölçüde benimsediğini ölçmeye çalışan Dünya Ekonomik Özgürlük Endeksi 2011 Yılı Raporu’nda Tanzanya 108. sırada yer almaktadır. Bununla birlikte, Tanzanya bahse konu endekste Sahra-altı Afrika’daki 46 ülke arasında 15’inci sıradadır. Tanzanya, Doğu Afrika Gümrük Birliği üyesidir. Doğu Afrika Topluluğu (EAC); Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti, Kenya Cumhuriyeti, Uganda Cumhuriyeti, Ruanda Cumhuriyeti ve Burundi Cumhuriyeti’nin üye olduğu ve genel merkezi Tanzanya’nın Arusha kentinde bulunan bölgesel bir hükümetler arası örgüttür. Doğu Afrika Topluluğu; siyasi, ekonomik ve sosyal konulardaki işbirliğinin üye ülkelerin tümünün yararına olacak şekilde genişletilmesini ve derinleştirilmesini hedeflemektedir. EAC Ülkeleri bu amaçla 2005’te gümrük birliği uygulamasına geçmiş, 20 Kasım 2009’da ise, 1 Temmuz 2010’da yürürlüğe giren Ortak Pazar Protokolü’nü imzalamıştır. EAC, 2015’te parasal birlik, daha sonraki dönemde ise siyasi bir federasyon oluşturmayı hedeflemektedir. Ekonomik performans Son on yılda Sahra-altı Afrika’da en iyi ekonomik performans gösteren ülkelerin başında gelen Tanzanya’da, başta sanayi ve hizmetler sektörlerinin katkılarıyla ekonomi yıllık yaklaşık yüzde 6,3 büyümüştür. Aynı dönemde tarım sektöründe büyüme daha yavaş olmuş ve ortalama yüzde 4,2 olarak gerçekleşmiştir. Politik istikrar ve sağlam hükümet politikaları sayesinde doğrudan yabancı yatırımlar artış göstermiştir. Ayrıca döviz kurlarında kayda değer bir stabilite sağlanmıştır. Son yıllarda Tanzanya’daki enflasyon oranı Frank bölgesi dışındaki bölgenin en düşüğü olarak gerçekleşmiş, reformlar ekonomiyi dış şoklara karşı daha dayanıklı hale getirmiştir. Özellikle Asya’dan gelen talebe bağlı olarak emtia fiyatlarının süratle toparlanması, en önemli ihraç ürünlerinden birisi altın olan Tanzanya ekonomisi için yararlı olmuştur.Önümüzdeki yıllarda Asya’da ABD ve AB’den daha yüksek bir büyüme olmasının Tanzanya’da turizm sektörüne önemli etkileri olması beklenmektedir. Turizm sektörü bu yüzyılın başından bu yana hızlı şekilde gelişmiş ve altın madenciliğinden sonra ülkenin en büyük ikinci döviz kaynağı olmuştur. Bununla birlikte turizm sektörü de global krizden etkilenmiş ve kriz, gelen turist sayısının azalmasına yol açmıştır. Ekonomide geleceğe yönelik beklentiler Tanzanya’da doğalgaz sektöründeki yatırımlar ve fiyat istikrarı ile özel tüketimin desteklenmesi sebepleriyle GSYİH’nin yükselmesi beklenmektedir. Yabancı yatırımların, ticaretin, turizmin ve finansal hizmetlerin yükselişe geçmesi ile beraber ekonomide de bir büyüme beklenti vardır. Genel ekonomik büyümenin inşaat, madencilik ve hizmetler sektörlerinin desteğiyle gerçekleşeceği düşünülmektedir. İnşaat sektöründeki büyümede özellikle karayollarında ve enerji sektörlerinde yardımlarla finanse edilen altyapı harcamaları ile büyük şehirlerdeki ticari ve konut amaçlı inşaat harcamalarının etkili olacağı düşünülmektedir. Yük-
sek fiyatlar ve üretim artışı sayesinde altın ihracatından sağlanan gelirlerin yükseleceği beklenmektedir. Ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerindeki gelişmeler sayesinde hizmetler sektörünün büyümesi, bankacılık sektörünün kısmen de olsa global piyasalardan izole olmasının finans sektörünü olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir. Diğer taraftan zayıf enerji ve ulaştırma altyapısı ekonomik büyümeyi frenleyebilecek faktörler olarak görülmektedir. Altın fiyatlarındaki küresel düşüşle beraber en büyük ihraç kaleminin altın olması sebebiyle Tanzanya’nın 20132017 döneminde cari açığının nominal olarak artacağı düşünülmektedir. Doğrudan yabancı yatırımların görünümü Tanzanya, Afrika’da doğrudan yabancı yatırım alan belli başlı ülkeler arasında yer alır. Yatırımların büyük çoğunluğu madencilik, imalat sanayi, tarım ve turizm sektörlerinde yoğunlaşır. Ülkeye yapılan doğrudan yabancı yatırımlarda ilk sıraları İngiltere, ABD, Kenya, Kanada, Güney Afrika, Çin, Almanya, İtalya, Hollanda ve Hindistan almaktadır. Ülkede potansiyel yatırım alanları içinde tarım, turizm, madencilik, gıda işleme, eğitim, sağlık, moda, imalat sanayi, ağaç işleme, enerji ve alt yapı (yol, köprü yapımı, telekomünikasyon) yer alır. Tanzanya’da yabancı yatırımlar ve kar transferine ilişkin herhangi bir engel bulunmaz. Tanzanya Yatırım Merkezi tarafından onaylanan projelerde KDV ve gümrük vergisi muafiyeti bulunur. Tanzanya’da yabancıların toprak satın almaları sınırlıdır. Tanzanya vatandaşlarının yabancılara toprak satması yasaktır. Bununla birlikte, yabancı yatırımcılara Tanzanya Yatırım Merkezi aracılığıyla 99 yıllığına toprak kiralanmaktadır. Ülkedeki serbest bölgeler (Özel Ekonomik Bölgeler) Birleşik Tanzanya Cumhuriyeti’nin yarı otonom bir bölgesi olan Zanzibar, üç tane serbest bölge kurmuştur. Dar es Salaam’da, Ruanda, Burundi, Kongo, Zambiya, Malawi ve Mozambik’e giden mallar için birkaç tane depo transit depo olarak kullanılır. Bağlı depolar da mevcuttur ve malın alıcısı, vergileri ve gümrük tarifelerini ödeyinceye kadar ithalatçılar tarafından malları tutmak için yaygın olarak kullanılır. Dış Ticaret Genel durum Tanzanya’nın yapısal bir dış ticaret açığı vardır. Dış ticaret açığı, 2013 yılında 8,1 milyar dolar, 2014 yılında 6,9 milyar dolar ve 2015 yılında ise 8,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. ITC verilerine göre 2015 yılında Tanzanya’nın ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 2 artarak 5,8 milyar dolar, ithalatı ise bir önceki yıla göre yüzde 15 artarak 14,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Tanzanya’nın ihracatında başlıca ürünler Tanzanya’da son yıllarda alınan tedbirlerle ihracat teşvik edilmeye çalışılmaktadır. Ülkenin ihracatı büyük ölçüde maden ve geleneksel tarım ürünleri ihracatına dayanır. Bu ürünlerden özellikle tarım ürünlerinin ihracatında, dünya fiyatlarına bağımlılık nedeniyle, dalgalanma riski mevcuttur. Tanzanya’nın ihracatındaki başlıca ürünler sırasıyla; ham altın, kıymetli metal cevherleri, manga-
nez cevherleri, kahve, balık, tütün, yağlı tohumlar, baklagiller, pamuk ve çaydır. Tanzanya’nın ithalatında başlıca ürünler Tanzanya’nın ithalatında geleneksel olarak petrol yağları ilk sırayı almaktadır. 2015 yılı itibari ile ithal edilen en önemli ürünler arasında buğday, palm yağı, ticari araçlar, binek otomobilleri, traktörler, otomatik bilgi işlem makine ve üniteleri, demir-çelik ürünleri, dozlandırılmış ilaç, iş ve maden makineleri ile bunların yedek parçaları, telefon cihazları, pancar şekeri, yolcu gemileri, ayakkabı, izole edilmiş tel, kablo ve pirinç yer alır. Tanzanya’nın ithalat yapısına bakıldığında, ülkenin daha çok tüketim ürünleri ve sermaye malları ithal ettiği görülür. Birçok sektörde, ülkede üretim düzeyi düşük olup, iç piyasanın ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. Türk ürünleri, Tanzanya pazarında olumlu bir imaja sahiptir. Tanzanya’nın dış ticaret yapısı ile ülkemizin dış ticaret yapısı birbirini tamamlar. Tanzanya’nın ihracat yaptığı belli başlı ülkeler 2015 yılı itibari ile Tanzanya’nın en fazla ihracat yaptığı ülkeler, Hindistan, Kenya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Çin, Umman, Japonya, Almanya, Kongo, Komor Adaları ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Türkiye, Tanzanya’nın ihracat yaptığı ülkeler arasında 50’nci sıradadır. Tanzanya’nın ithalat yaptığı belli başlı ülkeler Tanzanya’nın en fazla ithalat gerçekleştirdiği ülkeler; Suudi Arabistan (yüzde 40,64), Çin (yüzde 12,61), Hindistan (yüzde 8,56), BAE (yüzde 5,70), Güney Afrika Cumhuriyeti (yüzde 3,48), İsviçre (yüzde 2,92), Japonya (yüzde 2,69)’dur. Türkiye Tanzanya’nın ithalat yaptığı ülkeler arasında 23’üncü sıradadır ve pazar payı yüzde 0,53’tür. Tanzanya ile Türkiye’nin ikili ticareti Türkiye’nin Tanzanya ile 1990’lı yıllarda 10 milyon doların altında olan ticaret hacmi bazı yıllar itibariyle dalgalanmalar göstermekle birlikte genel olarak artış trendi izlemiş ve 2008’den itibaren yıllık ortalama 65 milyon doların üzerinde gerçekleşmiştir. Son 15 yılda dış ticaret dengesi birkaç yıl haricinde Türkiye lehine seyretmiştir. Gerek mevcut ve potansiyel talebin artış yönünde olması ve gerekse ülkenin Doğu Afrika ülkelerine açılan bir kapı olması Türkiye’nin ihracatının artırılması için fırsat oluşturmaktadır. Tanzanya, 2014 yılı verilerine göre, Türkiye’nin ihracatında 101’inci ve ithalatında ise 115’inci sıradadır. Türkiye’nin Tanzanya’ya olan ihracatı 1990 yılında 1,3 milyon dolardan 2014’te 151,8 mil-
yon dolara yükselmiştir. Türkiye’nin Tanzanya’ya ihracatı on yıl öncesine kadar 8 milyon doların altında seyretmiştir. Son beş yılda ise önceki yıllara göre ciddi bir artış göstermiştir. Türkiye’nin ihracatında yıllara göre düzenlilik arz etmemekle beraber ilk iki sırayı demir çelik ürünleri ve römorklar alır. İhraç edilen diğer önemli ürünler arasında maya, makarna, kağıt ambalaj ve temizlik malzemeleri, gübre, un, kükürt, kablo ve teller gelir. Türkiye’nin Tanzanya’dan ithal ettiği ürünlerin başında pamuk, yaprak tütün, tütün döküntüleri ile kakao gelmektedir. Resmi tatiller ve çalışma saatleri Devlet daireleri çalışma saatleri Pazartesi-Cuma 07.30- 03.00 arasıdır. İş yerleri ve dükkanlar her gün saat 17.00 ve daha sonrasına kadar açık kalabilmektedir. Kullanılan lisan Swahili ve İngilizce resmi dillerdir. Ayrıca birçok yerel dil konuşulmaktadır. Sağlık Tanzanya’ya seyahat edeceklerin üç hafta öncesinden gerekli sağlık prosedürlerini yerine getirmeleri tavsiye edilir. Birçok yolcudan hepatit A, tifo, sarı humma ve çocuk felci aşısı talep edilebilir. Ülkede sıtma ve RVF salgını riski yıl boyunca yüksektir. Sivrisinek ısırmalarından korunmak ve özellikle iyi pişmemiş et ve süt ürünlerini ve şüphe edilen gıdaları tüketmekten kaçınmak önemlidir. Parklarda, uyku hastalığına yakalanma riskine karşı çöl sineği ısırmasına karşı dikkatli olunmalıdır. Ülkede HIV/Aids çok yaygındır. Ayrıca kolera salgınlarına karşı temiz su içilmesi tavsiye edilir. Sağlık hizmetleri Dar es Salaam’da ve diğer büyük şehirlerde yaygındır. Özel durumu olan hastaların ilaçlarını yanlarında götürmeleri, ayrıca geniş kapsamlı sağlık sigortası yaptırılması yararlıdır. İklim Kıyılarda tropikal, iç kesimlerde ise ılıman iklim hakimdir. En sıcak ay Ocak ayı olup 23-32 derecedir. En soğuk ay ise Temmuz ayı olup, 18-29 derecedir. En kuru ay Eylül ayıdır. Eylül ayında ortalama 26 mm yağmur düşer. En çok yağmurlu olan ay ise Nisan ayıdır. Nisan ayında ortalama 263 mm yağmur düşer. Güvenlik Diğer bütün Doğu Afrika ülkelerinde olduğu gibi Tanzanya’da hem anakara hem de Zanzibar’da ve özellikle umuma açık yerlerde, turizm bölgelerinde ve otellerde güvenlik sorunu yaşama riski vardır. Sokak suçları ülkede yaygındır. Bu nedenle ziyaretçilerin gerekli güvenlik önlemlerini almaları önemlidir. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı
7
YIL: 19 | SAYI: 327 | 5 - 18 Mart | www.mtso.org.tr
Mersin’de gıda güvenliği konusunda çalışmalar sürüyor Murat Okşar
5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Komitesi Başkan Yardımcısı
Turunçgilde yeni çeşitler üzerinde çalışıyoruz. Hedefimiz erkenci ve geççi çeşitlerle hem ihracat süremizi uzatmak hem de Nisan ayına kadar iç piyasaya ürün verebilmek.
T
ürkiye’nin ikinci büyük tarım üretim merkezi Mersin’de gıda güvenliğine yönelik çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Bu konuda kamu ve özel sektör işbirliğinde Mersin’de gerçekleştirilen toplantılarda gıda güvenliğine yönelik projeler yapılması adına adımlar atılıyor. İlk proje bu yıl içinde Silifke’de çilek üretim alanlarında başlayacak ve ardından diğer meyve ve sebzelerle devam edilecek. Konuyla ilgili bilgi veren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Komitesi Başkan Yardımcısı Murat Okşar, MTSO’nun projelerde aktif rol üstlendiğini söyledi. Son yıllarda Türkiye’de olduğu gibi gelişen ve gelişmekte olan ülkeler açısından en önemli tarımsal sorunların başında gıda güvenliği ve özellikle de güvenilirliğinin geldiğini kaydeden Okşar şöyle konuştu: “Günümüz koşullarında tüketiciler satın aldıkları ürünlerde dış kalite yanında insan sağlığına zarar veren kimyasalların da olmamasını talep ediyor. Bu nedenle tarımsal üretimde özellikle kimyasalların azaltılması çalışmalarına ihtiyaç duyuluyor. Mersin, Türkiye’nin 2’nci büyük tarımsal üretim merkezi. Dolayısıyla ilimizde tarımsal ürünlerde ilaç kalıntısının önlenmesine yönelik yapılan ve ileride yapılması düşünülen çalışmalar bir kat daha önemli hale geliyor. Bu nedenle MTSO olarak çalışmalarımıza tarımla ilgili tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde devam etmekteyiz.” Projeli çalışmalara esas olacak toplantılar gerçekleştirildiğini ifade eden Okşar, son toplantıya Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü temsilcileri yanında ihracatçıların katıldığını bildirdi. Toplantının ana gündeminin özellikle yaş meyve ve sebzede tarımsal ilaç kalıntısının önlenmesi
ve izlenebilirliğin sağlanması konusunun oluşturduğunu kaydeden Okşar, toplantıda katılımcıların sektör sorunlarını ortaya koyarak bu konuda bir proje yapılması kararına vardığını anlattı. MTSO olarak Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Muharrem Selçuk başkanlığında AKİB’de yapılan toplantıya katıldıklarını bildiren Okşar, şu bilgileri verdi: “Söz konusu toplantıya Odamız dışında AKİB, Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Mersin Zirai Karantina Müdürlüğü, Çukurova Üniversitesi, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Mersin Ziraat Mühendisleri Odası, Mersin Ziraat Odası temsilcileri ile ihracatçılar katıldı. Söz konusu toplantıda ihracata esas olan üretici kayıt defteri temininde yaşanan bürokratik sorunlar gündeme geldi. Bu konuda Bakanlığımız ihracatı kolaylaştırmak adına gereken adımların atılacağını bildirdi. MTSO olarak Bakanlığımıza söz konusu uygulamanın Hal Kayıt Sistemi’ne entegre edilmesi ile ilgili öneride bulunduk. Bu önerinin hayata geçirilmesi adına konunun daha sonra yapılacak başka bir toplantıda geniş çaplı ele alınması kararına varıldı.” “Sağlığa dost kimyasal kullanım alanı genişlemeli”
Murat Okşar, Oda olarak Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nün destekleri ile tarımsal üretimde kullanılan çevre ve insan sağlığına dost kimyasalların ruhsatlı olmayan riskli ürün gruplarında da kullanılabilmesi için Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Muharrem Selçuk’a bilgi verdiklerine de değindi. Konuyla ilgili projeli çalışmalara 2017 yılında Silifke’de çilek üretim alanlarında başlanacağını kaydeden Okşar sözlerini, “Proje, Odamız desteğinde, Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve Adana Biyolojik
Mücadele Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülecektir. Bu konularda Odamıza destek veren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Sayın Muharrem Selçuk başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ederiz” diye tamamladı. “İlaç etken maddeleri revize ediliyor”
Komite olarak bir diğer çalışmayı zirai ilaçlar konusunda sürdürdüklerini kaydeden Murat Okşar, mevcut ilaçların revize edilmemesi nedeniyle değişen hastalıklar karşısında etkilerinin azaldığını, daha iyi sonuçlar alınması adına iki yıl önce bu konuda bir proje hazırladıklarını söyledi. Proje kapsamında Türkiye’de kullanılan zirai ilaçlardan 335 tanesinin Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından etken maddesinin yeniden etkinlik denemesine alındığını bildiren Okşar, denemelerin halen devam ettiğini söyledi. Denemeler sonunda etkili ilaçların belirleneceğini kaydeden Okşar, “Hastalıklar ve zararlılar karşısında etkisi azalan ilaçlarda ise doz ayarlamalarına gidilecek. Sonuç alınmaması halinde de revizeler yapılarak çiftçinin kullanımına sunulacak. Hedefimiz tarımda verimi maksimum seviyeye çıkarırken çevre ve halk sağlığında güvenilir ürünlerin iç ve dış piyasaya sunulmasına imkan vermek” ifadelerini kullandı. “Gümrüklerdeki sorunlarımızı çözdük”
Sektör temsilcilerinin sorunlarına yönelik çalışmalar yürüttüklerini de anlatan Murat Okşar, son olarak Türkiye genelindeki gümrüklerde yaşanan sorunları, kurdukları temaslar ve yaptıkları takiplerle çözdüklerini açıkladı. Okşar şunları söyledi: “Son dönemlerde ülkemizin içinde
bulunduğu sıkıntı dönem nedeniyle Türkiye genelindeki gümrüklerde kontroller daha da sıkılaştı. Bu durum bizim bazı ithalatçı firmalarımızın sıkıntı yaşamasını da beraberinde getirdi. İthal ettikleri tarım ilaç ve gübre hammaddelerinin bir bölümünün ithalatının güvenlik nedeniyle zorlaştırılması sonrasında bazı firmalarımızda ciddi ticari kayıpları oluştu. Bunun üzerine Komite olarak konuyu rapor haline getirip üst yazı ile Odamız Yönetim Kurulu’na sunduk. Yönetim Kurulu aracılığıyla konu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın ilgili birimine ulaştırıldı. Ardından gerekli takiplerin yapılması ve firmalarımızın mağduriyetinin doğru şekilde anlatılmasıyla da sektörümüzün önemli bir sorununu çözüme ulaştırdık. Şu anda gümrüklerde herhangi bir sıkıntı yaşanmıyor ve ithalat yapılabiliyor.” “Turunçgilde yeni ırk çalışmaları sürüyor”
Komite olarak turunçgile özel çalışma yürüttüklerini de anlatan Murat Okşar, Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Merkezi ile birlikte yaklaşık üç yıldır yeni ırkların aşılamasını gerçekleştirdiklerini anlattı. Amerika’dan getirilen 40’a yakın portakal, mandalina ve lime aşı gözlerini denediklerini kaydeden Okşar, şunları söyledi: “Bunların hepsi dünyadaki saf ırklar. Amacımız bölgemize uyum sağlayacak yeni çeşitleri tespit ederek ülkemizin ihtiyacı olan orta ve geçici mandalina ile portakal çeşitlerini tespit etmek. Yalnızca Mersin değil Antalya ve Ege bölgesine uygun çeşitleri de tespit etmek istiyoruz. Bu çalışmamızdan önümüzdeki 2 ila 7 yıl arasında sonuç almayı bekliyoruz. Böylece hem ihracatımız artacak hem de erkenci ve geççi çeşitlerle ihracat süremiz uzayacak. Ayrıca yalnızca ihracat değil, Nisan ayına kadar iç piyasada da turunçgil tüketebileceğiz.”
Taşımacılıkta kalite artışı için ‘kent kart’ uygulaması yaygınlaşsın talebi M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi taşımacılık sektöründe kalitenin artması için kent kart uygulamasının toplu taşıma ve dolmuşlarda daha yaygın kullanılması gerektiği görüşünde birleşti. Bu sayede yolcunun can ve mal güvenliğinin artacağına da değinen Komite Başkanı Ali Böke, aynı zamanda trafikteki olumsuzlukların azalmasına da yardımcı olacağını kaydetti. MTSO 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Ali Böke, komite olarak yaptıkları çalışmaları ve son dönemlerde üzerinde yoğunlaştıkları projeleri anlattı. Bu kapsamda önceliği Kent Kartın Yaygınlaştırılması Projesi’ne veren Böke, projede yapılmasını bekledikleri değişikliklere ve bu kart kullanımının artmasının sağlayacağı avantajlara değindi. Toplu taşımalarda mevcut durumda kent kart kullanılmasına rağmen uygulamasında bazı değişiklikler beklediklerini kaydeden Böke, şunları söyledi: “Kent kartın toplu taşıma ve dolmuşlarda daha yaygın kullanılması, bunların bir havuz sisteminde toplanması ve her durağa ait kooperatifler için ayrı ayrı toplanan bu gelirlerin tüm toplu taşıma ve dolmuşlara kendi kooperatifleri bünyesinde eşit olarak paylaştırılması, şehrimizin toplu taşıma ve dolmuşçulardan kaynaklanan trafik sorunlarının giderilmesinde işe yarayacağına inanıyorum.” Trafik sorunu çözümü yanında taşıma kalitesinin artacağına da değinen Böke, böylece dolmuş ya da diğer toplu taşıma araçlarının durak dışında yolucu indirip bindirmesinin önüne geçileceğini de anlattı. Böke, kapasitenin üzerinde yolcu alımını da engelleyecek bu uygula-
MTSO 7
CMYK
manın yolcuların can güvenliğinin kontrol altına alınmasına da önemli katkı sağlamış olacağını söyledi. ‘Meslektaş Kardeşliği Projesi’ başlatılabilir
Toplu taşımalar kadar servisler konusunda da Büyükşehir Belediyesi’nden destek beklediklerini anlatan Ali Böke, servis şoförlerinin çalışma şartlarının iyileştirilmesi, halka daha temiz ve iyi hizmet sunulabilmesi adına özellikle servis parkları noktasında destek beklediklerini dile getirdi. Mevcut durumda servis şoförlerinin sabah ya da öğle saatlerinde öğrenci ya da çalışanları bırakmaları sonrasında okulun ya da işyerinin dağılma saatine kadar gidecek yer bulmakta zorlandıklarını anlatan Böke, belediye tarafından park alanları oluşturulması halinde servislerin burada bekleyip araçlarını yıkayabileceklerini, oturup çay içip yemek yiyebileceklerini anlattı. Bu sayede daha insani koşullarda çalışma imkanına kavuşacak olan servis şoförlerinin motivasyonu, paralelinde hizmet kalitelerinin de artacağına dikkat çeken Böke, aynı zamanda şoförlerin sosyalleşmesine de önemli katkı sağlanacağını ifade etti. Yenişehir, Mezitli, Toroslar ve Akdeniz gibi büyük ilçelerde bu şekilde birer tane park oluşturulabileceğine değinen Böke, aynı zamanda bu alanlarda yapılacak küçük lokallerin işletilmesiyle de ek kazanç elde edilebileceğini anlattı. Bu çalışmaya ‘Meslektaş Kardeşliği’ ya da ‘Temiz Araç’ Projesi ismi verilerek Türkiye’de örnek teşkil edecek bir çalışmaya imza atılabileceğini vurgulayan Böke, “Servisçiler olarak amacımız, halk ile yetkililer arasında köprü kurup en güzel şekilde hizmet vermektir.” diye konuştu.
“Batı’da da ikinci el oto galeri sitesi istiyoruz”
Toplu taşıma sektöründe olduğu gibi ikinci el otomotiv sektöründe de bir takım düzenlemeler beklediklerini kaydeden Ali Böke şunları söyledi: “Toplu taşıma sektöründe olduğu gibi ikinci el otomotiv sektöründe de sorunlar bulunmaktadır. Bilindiği üzere Ülkemizde ikinci el otomotiv sektörü her geçen gün gelişmekte ve büyümektedir. Yurt genelinde yılda ortalama 5 milyon ikinci el araç satışı yapılarak ciddi bir katma değer yaratılmaktadır. Buna paralel olarak kentimizde de ikinci el araç satışı her geçen gün gelişmektedir. Ayrıca Bakanlığın çalışmaları doğrultusunda yakın zamanda sektöre kurumsal kimlik kazandırılarak ikinci el araç satın alan tüketicilere garanti hizmeti verilmeye başlanacak, bu sayede ikinci el araca talep daha da artacaktır. Bu nedenle Komite olarak bu alanda da düzenleme yapılması gerektiğine inanıyoruz” Mersin’deki ikinci el otomotiv sektörünün önde gelen sorununun oto galericiler sitesi noktasında yaşandığını kaydeden Böke, “Şehrin Batı kısmında ikinci bir oto galericiler sitesine ihtiyaç vardır. Bu sorunun çözümünde iş bir kez daha belediyelere düşmektedir. Mezitli Belediye Başkanı Sayın Neşet Tarhan’ın bu konuda çok istekli olduğunu bilmekteyiz. Kentimizin tüm sorunlarına kalıcı çözümler bulmada göstermiş olduğu başarılı çalışmalarıyla bildiğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Burhanettin Kocamaz’ın da böylesine büyük bir eksik ve sorun olan konuya duyarlılık göstermesi bu sorunun çözüme kavuşmasını sağlayacaktır” dedi.
“Korsan servisçilik önlenmelidir”
Yaklaşık 25 yıldan bu yana Mersin’de servis hizmeti sunduklarını anlatan Ali Böke, son dönemlerde gerek güvenlik, gerekse ekonomik açıdan sektöre zarar veren ve sektör temsilcilerini tehdit eden korsan servisçiliğin artmaya başladığına dikkat çekerek acil önlem alınmasını beklediklerini söyledi. Korsan servisçiliğin vergi konusunda adaletsiz ve ülke ekonomisine katkı sağlamayan, hatta zarar veren bir yapı olduğunu kaydeden Böke, “Ayrıca vergisini hakkıyla ve düzenli ödeyen firmalara kötü örnek teşkil etmektedir. Ülkemizin bu zor günlerinde hepimizin elini taşın altına koyup vergilerimizi en sağlıklı şekilde ödememizin gerektiğine inanıyorum” dedi.Konu güvenlik açısından ele alındığında da korsan servislerin hem takibinin hem denetiminin çok zor olduğunu bildiklerini ifade eden Böke, “Binlerce insanımızın canını teslim ettiğimiz taşımacılık sektörünün mutlaka denetim altında olması zorunludur. İlimizde UKOME’nin gerekli hassasiyeti gösterdiğini görüyoruz. Ancak tamamen sorunsuz hale getirip bu tip araçların farklı amaçlarla kullanılmasının önüne geçilmesi bu taşımacılık sistemini kullanan vatandaşlarımızı rahatlatacaktır” diye konuştu. Bu toplumsal sorunların yanında ‘S’ plaka ile hizmet veren sektör temsilcilerinin haksız rekabete uğradığını vurgulayan Böke, “Belediyeden bedeli karşılığı plakaları alanlar, vergisini düzenli öderken, korsan servisçilik yapan bir kişi ödemediği vergiden dolayı yaklaşık 25 bin TL haksız kazanç elde etmektedir. Bu adaletsizlik kayıtlı çalışan firmaları üzmektedir” ifadelerini kullandı.
Ali Böke
17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
Servisçiler olarak amacımız, halk ile yetkililer arasında köprü kurup en güzel şekilde hizmet vermektir.
8
YIL: 19 | SAYI: 327 | 5 - 18 Mart | www.mtso.org.tr
RIS MERSİN + PROJESİ ÖZEL HABERİ: İNOVASYONLA MERSİN'İ ÖN PLANA ÇIKARAN FİRMALARIMIZ
Katoen Natie Lojistik, stok yönetiminde iddialı
B
Belçikalı lojistik devi Katoen Natie, Mersinli firmalara stok yönetiminde farklı alternatifler sunuyor. Kurduğu ağ ile müşterisinin sistemine girerek stoğunu bire bir takip eden Katoen Natie, özellikle borsa bağlantılı ürün satan firmalara önemli avantajlar sağlıyor.
elçika’nın Antwerp kentinde 1854 yılında kurulan Katoen Natie, ticari faaliyetine Antwerp Limanı’na gelen pamuk balyalarının elleçlenmesi ve taşınması ile başlar. Zamanla gelişen endüstri ve dış ticaret ile birlikte hizmet grubunu çelik, demir, kahve, sebze ve meyve olarak geliştiren Katoen Natie, gelişen dünya koşullarını yakından takip eden yapısı sayesinde dünyadaki en büyük lojistik servis sağlayıcıları arasına adını yazdırır. Firma bugün, 33 ülkede 181 lojistik platformunda 4 milyon 800 bin metrekare alanı ve 3 bin 100 silosu ile birlikte global ve yerel müşterilerine lojistik servis sağlıyor. 11 bin 500 çalışanı ile dünyadaki mesafeleri kısaltmayı ve sunduğu lojistik çözümler ile fark yaratmayı sürdürüyor. “Bizim insanımız fark yaratır” sloganıyla çalıştıklarını ve bu nedenle personel eğitimine büyük önem verdiklerini vurgulayan Katoen Natie Lojistik A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi ve Ülke Müdürü Sinan Beyazıt, müşterilerden gelen talepleri iyi değerlendirip kalifiye personel ile bu taleplere uygun çözümler ürettiklerini anlatıyor. Bu bağlamda geliştirdikleri son sistem ile müşterilerinin iş yükünü ve hata riskini azaltırken, hızı artırdıklarını kaydeden Beyazıt, yeni uygulamada robotik sisteme geçmeleri nedeniyle insan gücünü minimize edip aracıları ortadan kaldırarak maliyetleri düşürdüklerini, paralelinde daha rekabetçi fiyatlarla çalışabildiklerini de anlatıyor. Sistemin Türkiye’de yeni yeni uygulanmaya başlanmasına rağmen adaptasyonda sıkıntı yaşanmadığını vurgulayan Beyazıt, 1,5 asrı geride bırakan firmasının başarı basamaklarını tırmanma öyküsünü ve yeni sistemin detaylarını şöyle anlatıyor:
“Hizmet verdiğimiz alanlarda uzmanlaşma önemli”
Firmanın kökleri 1854 yılına dayanıyor. Belçika’nın Antwerp kentinde kurulan şirketimiz faaliyetine de Antwerp Limanı’na gelen pamuk balyalarının işlenmesi ve taşınması ile başlıyor. Müşterilerinden gelen talepleri iyi değerlendirip doğru adımları doğru zamanlarda atmasıyla birlikte sektörünün dev firmaları arasına adını yazdıran şirketimiz bugün dev işlem hacmini yönetmek, sahip olduğu değerleri ve kültürü koruyabilmek adına yönetimini 9 ana iş kolu üzerinden yürütüyor. Bu sistem sayesinde müşterimize en doğru hizmeti işin uzmanları tarafından verebiliyoruz. Önemli iş kollarımızın başında petrokimyanın geldiğini söyleyebilirim. Dünyadaki petrokimya lojistiğinde yıllık 40 milyon tonluk hizmetimizle lider konumundayız. Dünyanın en büyük petrokimya şirketlerine servis sağlıyoruz. Türkiye’deki çalışmalarımızı da başta bu sektör oluşturuyor. Kalan 8 uzmanlık alanımızı ise Tedarik Zinciri Mühendisliği, Süreç Mühendisliği, Özellikli Kimyasallar, Tüketici Ürünleri ve Sanayi, Liman Operasyonları, Genel kargo, Gıda ile Sağlık Sektörü oluşturuyor. Türkiye’deki yapılanmamıza gelince, buradaki faaliyetlerimizi iki lokasyonda sürdürüyoruz. 2004’te ilk olarak Mersin’de yatırım yaptık. Ardından gelen talepler bizi Gebze’ye de yönlendirdi. Bugün Türkiye’de liman ve denizyolu hizmetleri, liman terminal arası taşımacılık hizmeti, gümrük ve resmi işlemler, elleçleme ve depolama ile yurtiçi ve yurtdışı transfer için deniz ve karayolu navlunu olmak üzere tam hizmet sağlıyoruz. Mersin’de uluslararası standartlarda kalite ve güvenlik politikalarıyla
Çilekte verim artışı için çalışmalar başladı
petrokimya (paletli ürünler), tekstil (pamuk balyaları) ve gıda (torbalı ürünler) hammaddeleri konularında hizmet veriyoruz. Mersin Limanı’na 4 km mesafedeki terminalimiz 14 bin 613 metrekare gümrüklü kapalı alana sahip. 9 bin 550 metrekare ise açık gümrüklü alanımız bulunmakta. 7 gün 24 saat güvenliğimizi üst seviyede tutuyoruz. 32 adet full HD kamera ile her noktayı takip ediyoruz. 8 adet ise tam otomatik rampa bulunmakta. 2007’de ise Gebze yatırımımızı gerçekleştirdik. Tüm dünyada olduğu gibi bu bölgede de petrokimya sektörünün global liderlerine servis veriyoruz. Bunun yanında Gebze terminalimizde demir, solar panel gibi çeşitli hammaddeler için de müşterilerimize hizmet veriyoruz. Gebze’de ise toplam 21 bin metrekarede servis sağlıyoruz. Bu terminalimizdeki 6 rampa ve raflı sistemle donatılmış alanımızla yüksek kalite ve hız standartlarını yakalamış durumdayız. “Hızlı satış imkanı sunuyoruz”
Hizmet verdiğimiz firmalara katma değer sağladığımızı söyleyebilirim. Peki, bunu nasıl sağlıyoruz? Geliştirdiğimiz sistemlerle dünya çapındaki uluslararası müşterilerimizin sistemlerine girerek bire bir stoklarını takip edebiliyoruz. Bu ne sağlıyor? En önemlisi zamandan tasarruf sağlıyor. Müşterimizin hızlı şekilde satış yapabilmesine imkan tanıyoruz. Özellikle sattıkları ürün, şeker, petrokimya ürünü, pamuk gibi borsa bağlantılı bir ürünse bu hizmetimizin taşıdığı anlam iki kat artıyor. Çünkü bu ürünlerin fiyatları anında değişiklik gösteriyor ve hizmet verdiğimiz müşterimizin, nihai müşterisine evet ya da hayır diyebilmesi için stoğundaki ürün miktarını doğru olarak biltiriliyor. Ancak son yıllarda bölgede önemli verim kayıpları yaşanıyor. Hazırlanan proje ile ilk etapta 20 dekar alanda denemeler yapılması ve ortaya çıkacak olumlu sonuçların ardından ilçe genelinde bu uygulamaların yayılması planlanıyor. 20172018 ile 2018-2019 sezonunu kapsayacak projenin toplam maliyeti ise 135 bin TL. Kaynar: “İlçe ekonomisi için çilek çok önemli”
Ç
ilekte verim artışı ve kalıntı sorununun önüne geçilmesi için çalışmalar başladı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde Kazanlı’da solarizasyon yöntemi kullanılarak biber üretiminde alınan başarılı sonuçların Silifke’ye de taşınması hedefleniyor. İlk etapta yüzde 50 verim artışı, proje sonunda ise dünyadaki iyi örneklerde olduğu gibi dönüm başına 7-8 ton çilek üretebilmek adına ilk adımlar atıldı. Silifke Ticaret ve Sanayi Odası evsahipliğinde ‘Çilek Yetiştiriciliğinde Solarizasyon ve Diğer Toprak Dezenfeksiyon Uygulamalarının Yay-
MTSO 8
CMYK
gınlaştırılması Projesi’nin anlatıldığı bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ve Yönetim Kurulu Üyesi Enis Hekimoğlu’nun yanı sıra Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü ve Silifke Çilek Üreticileri Birliği temsilcileri katıldı. Mersin’de 43 bin dekar alanda yaklaşık 175 bin ton çilek üretiliyor. Bu üretimin 60 bin ton civarını kapsayan yaklaşık yüzde 35 gibi önemli bir bölümü ise Silifke’de gerçekleş-
Silifke ekonomisinin büyük bir bölümünü çilek üretiminin oluşturduğunu kaydeden Silifke TSO Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Kaynar, “Bu nedenle böylesi bir proje içinde yer almaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. Türkiye çilek üretiminin yaklaşık yüzde 35’ini ihracatının ise yüzde 60’ını sağladıklarını açıklayan Kaynar, şunları söyledi: “İlçemiz için son derece önemli olan bu ürünü geçen yıl yaşanan sıkıntılar nedeniyle Rusya’ya istediğimiz rakamlarda ihraç edemedik. Bu yıl ise gelecek olumlu haberleri bekliyoruz. Çilek, bugüne kadar hep ıskalanmış bir ürün. Oysa Silifke ekonomisinin yüzde 50’si tarıma da-
mesi şart. Çünkü ton başına fiyat fark edebilir. Onlar adına biz bu çalışmayı üstleniyoruz. Her zaman müşterilerimizin talepleri doğrultusunda yatırım yapmaya özen gösteriyoruz. Örneğin Belçika’daki bir şirket Mersin’de yatırım talep etmeseydi Mersin’de bir potansiyel var diyerek yatırım yapmazdık. Müşteri talebiyle geldik ve istediği teknik sistemi kurduk sonrasında bölgeye de hizmete başladık. Başarımızın sırrı da burada. Öngörü elbette önemli ama gelen talepler daha da önemli. “İnsan gücünü azaltıp aracıları ortadan kaldırıyoruz”
Türkiye’deki çalışmalarımızı 20 personel ile sürdürüyoruz. İşlem hacmimize göre çalışan sayımız az gibi gözükebilir ancak insan gücünü azaltacak yöntemler geliştirmemiz nedeniyle bizim için yeterli bir personel sayısı olduğunu söyleyebilirim. ARD isimli bir sistemimiz var. Bu sistemi bu yıl Gebze’de uygulamaya başladık ve pilot çalışmaları sürüyor. Önümüzdeki aylarda Mersin’de de uygulayacağız. Bu sistem ile insan gücünü
yanıyor ve bunun büyük bölümünü de çilek oluşturuyor. Bu nedenle çilekteki verim artışını önemsiyoruz.” Yücel: Öncelik toprak analizlerinde”
Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü adına söz alan Doç. Dr. Seral Yücel ise teknik konularda bilgi verdi. İlk olarak Kazanlı bölgesinde biberde yapılan çalışmaları özetleyen Yücel, benzer uygulamaları çilekte gerçekleştirmeyi planladıklarını anlattı. Yalnızca verim artmayacağını, çevreyi ve tüketiciyi koruyacak ilaç kalıntısı olmayan entegre bir mücadele başlatılacağını kaydeden Yücel, “Bunun için ilk etapta dikim öncesi uygulanması gereken toprak dezenfeksiyonu çalışmalarını başlatacağız. Çilek üreticilerini temiz toprak konusunda bilgilendireceğiz. Çilekte yaşanan verim azalışını biliyoruz. Sorun toprak kökenli patojenler ve yabancı otlar. Amacımız bu konudaki uygulamaları göstererek üreticilerimizin verim artışını sağlamak. Buna da toprak dezenfeksiyonu ile başlayacağız. Ardından bitki besleme gibi konularda eğitimler vereceğiz” dedi. Elde edilecek sonuç-
Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05
azaltıp aracıları ortadan kaldırıyoruz. Bu sistemin nasıl çalıştığını bir örnek üzerinden anlatayım. Örneğin hizmet verdiğimiz A firması herhangi bir mal cinsinden herhangi bir miktardaki ürünü B firmasına sattı. A firması sattığı mal cinsi ve satış miktarını kendi sistemine girdiği andan itibaren biz de bire bir bu satışı görebiliyoruz. Bu kez A firması adına B firması ile biz bağlantıya geçiyoruz. Sistemdeki bilgiler ışığında gerekli evrak işlemlerini firma adına biz tamamlayarak ürünü nereden saat kaçta teslim alabileceklerinin bilgisini yine kurduğumuz sistem üzerinden otomatik olarak gönderiyoruz. Bu sayede bu aşamalardaki tüm aracılar da ortadan kalkmış oluyor. Ardından bu kez B firması söylediğimiz saatte ürünü teslim alacağı antrepoya gelerek yine aracısız olarak kendisine verilen pin kodu ile ürününün deponun hangi bölümünde yer aldığı bilgisine antrepo girişinde yer alan bilgisayar üzerinden ulaşıp çıktı alarak alan içindeki yetkiliye veriyor. Yetkilinin yönlendirmesi ile aracını ilgili noktaya yanaştırarak malının yüklenmesini bekliyor. Yükleme işlemi de robotik bir sistemle gerçekleştiriliyor. Bu sistem sayesinde 120 bin tonluk bir ürünün elleçlenmesini ofisteki koordinasyonu sağlayarak yalnızca bir kişi gerçekleştirebiliyor. Bu arada gelen şoförler için antrepodaki depolarımızda Türkçenin yanı sıra Arapça ve İngilizce dil seçenekleri de bulunmakta. Bu dil seçenekleri farklı ülkelerdeki terminallerimizde farklılık gösteriyor. Örneğin Belçika’da tüm diller için ayrı seçenekler bulunuyor. Bu sistem işin kalitesini artırdığı gibi, riski azaltıyor ve insan hatalarının da önüne geçiyor. “3. bir göz bizi kontrol ediyor”
Gerçekleştirilen operasyonlarda hata riskini minimize edebilmemiz ya da çalıştığımız bölgedeki personelimizin izne çıkması halinde işlerimizi devam ettirebilmemiz adına bizleri kontrol eden farklı ülkelerde yapılanmamız da var. Bu sistemi biraz daha açmam gerekirse Örneğin Moldova’da Türkiye’nin de dahil olduğu tüm Avrupa’daki operasyonları takip eden bir birim bulunmakta. Onlar da bizim sistemlerimizi takip ediyor ve biz ofiste olmasak dahi bizim sistemimizi sürdürebiliyorlar. Yani az sayıda personel olsak da tatil dönemlerimizde çalışmalar sekteye uğramıyor. Tam kadro çalıştığımız dönemlerde de Moldovalı
ları ise düzenleyecekleri tarla günlerinde kamuoyu ile paylaşacaklarını belirten Yücel, sonuçların bu etkinlikte üretici ve teknik personele de gösterileceğini ve daha çok kişinin bu yöntemi uygulamayı hedef haline getirmesinin sağlanacağını söyledi. Çalmaşur: “Verim giderek düşüyor”
Silifkeli üretici ve Ziraat Mühendisi Yaşar Çalmaşur ise toplantıda ilçede yaşadıkları sıkıntıları anlattı. Çilek üretiminin ilçe istihdamının yüzde 60’ını oluşturduğunu kaydeden Çalmaşur, yaşananları şöyle özetledi: “Burada en büyük sorun toprak kökenli patojenler. Bu sorunu çözemezsek ilçemizde çilek üretimi bitecek. Çünkü maliyetler çok yükseldi ama biz fiyatlarımızı artıramıyoruz. Tek çözüm dekar başı verimi artırmamız. Bunun yanında doğru biyolojik mücadele de önemli. Ürün çeşitliliği nedeniyle biyolojik mücadele gerçekleştiremiyoruz. Çeşitlerde Silifke’ye özel adaptasyon çalışmaları da yapılmamış. Dışarıdan gelen çeşitler ve bu çeşitleri Silifke’ye adapte etmeye çalışıyoruz. Dövizin artması da
ekip bizimle birlikte faturaların ya da konşimentoların takibini yapmayı sürdürüyor ve böylece hata ihtimalimiz azalıyor. “Dikey depolamaya ağırlık vermeye başladık”
Dünyada artık depolama yataydan dikeye doğru yöneliyor. Biz de depoculukta yatay büyüme yerine yatırımlarımızı bu yönde gerçekleştirmeyi ve silo çiftlikleri oluşturmayı düşünüyoruz. İyileştirme çalışmalarımız aralıksız sürüyor. Tüm çalışanlarımızdan iş akışlarını iyileştirmelerine yönelik fikirlerini istiyoruz. Hatta bunu zorunlu tutuyoruz. Operatörden ofis elemanına kadar tüm personelin görüşlerini içeren sunumlar istiyoruz. Gelen öneriler mantıklı ise uygulamaya çalışıyoruz. İyi fikirleri ödüllendiriyoruz. Çok iyi fikirler çıkarsa yurtdışı ile de paylaşıyoruz. Ar-ge çalışmalarımız merkezimizden yürütülüyor ve yeniliklerden ortak bir sistemle haberdar ediliyoruz. ‘Merkezde şöyle bir yenilik geliştirildi, ilgilenen ülkeler bizimle irtibata geçsin, uygulanabilirliği konusunun fizibilitesini yapalım’ gibi duyurular yapılıyor. “Sürekli kontrollerimiz oluyor”
Ayrıca verdiğimiz hizmetlerin kalitesinin ölçümü için de sürekli denetimlerimiz oluyor. En fazla iç denetime önem veriyoruz. Orta düzeyde bir şirket 6 ayda ya da ayda bir denetlenirken bu sayede bizde günlük denetimler yapılabiliyor. Bizim yapımızda yöneticiden temizlik personeline kadar tüm çalışanlarımız bir denetim elemanı olarak çalışabiliyor. Firmamızda kesin kurallar ve disiplin var. Duygusallığa ise yer yok. İş ya da can güvenliğini tehlikeye atacak tutumlar, örneğin forklift kullanırken emniyet kemeri takmamak bizde işten çıkarma sebebi olabilir. İş ya da can güvenliğini tehlikeye atacak riskli adımlar tespit edildi ancak bu adımlar daha tam anlamıyla gerçekleştirilmemişse bunu da ‘Ramak Kala’ adı altında değerlendirip topluyoruz ve en çok tespit edilen ramak kala sorununu ortadan kaldıracak eğitimler veriyoruz. Personelimizin sosyalleşmesi adına çeşitli aktiviteler düzenliyoruz. Amacımız tüm çalışanlarımızın bir şekilde şirkete karşı sorumluluk hissetmesini, şirketimizi benimsemesini sağlamak. Bu sayede hizmet kalitemiz de artıyor.
maliyetlerimizin artmasında önemli rol oynadı. Maliyetlerimiz bu kadar artmışken dönüm başına verim ise 4 tona kadar geriledi.” Derin: “Hedef Ağustosta sağlıklı fidelere ulaşmak”
Mersin Tarım İl Müdürlüğü’nden Kubilay Derin ise toprak dezenfeksiyonu sonrasında bitki beslemenin de büyük önem taşıyacağına değindi. “Toprak kökenli olmayan diğer zararlılarla ilgili mücadelede zorlandığımız hangi konu varsa entomologlardan yardım alarak proje sonunda entegre bir çalışma gerçekleştirmek istiyoruz” diyen Derin, “Hedefimiz ilk yıl 4 ton olan dönüm başı çilek üretimini yüzde 50 artırıp 6 tona çıkarmak, proje sonunda da dünyadaki iyi örneklerde olduğu gibi 7-8 tona ulaştırmak” ifadelerini kullandı. Proje tamamlandığında bu uygulamanın Silifke’nin yüzde 25’inde kullanılması halinde dahi toplamda en az yüzde 50 verim artışı yakalanabileceğini kaydeden Derin, çalışmaların hemen başlaması halinde ağustos ayında mümkün olduğunca sağlıklı fideleri yetiştirmiş olmak istediklerini bildirdi.