Akdeniz Meyve Sineği ile mücadele başlatıldı
Mersin, Kruvaziyer endüstrisindeki istikrarını koruyor
KGF’deki yenilikler KOBİ’lerin rekabet gücünü artırıyor
>5’te
>5’te
>5’te
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Mükemmel bir bütün, mükemmel parçalardan oluşur… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr| YIL: | YIL: 1917| |SAYI: SAYI: 328 298| 19 | 6-19 Mart ARALIK - 1 Nisan2015
‘Mersin’in Gizemi, Berlin’den 3’üncülükle döndü
MTSO Komite Başkanları Yaşlı Yaşam Merkezi’nde bir araya geldi
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meslek Komitesi Başkanları, her 3 ayda bir düzenlenen İstişare Toplantısı’nı bu kez farkındalık oluşturmak adına Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Yaşlı Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirdi. Her bir tuğlası iş dünyası temsilcileri ve hayırseverlerin katkılarıyla örülen Merkez, hizmete açılarak Türkiye’de ilklere imza attı. MTSO üyeleri de bu anlamlı ve önem-
li binada gerçekleştirdikleri toplantı ile birlikte hareket ederek çok daha güzel çalışmalara imza atılabileceği, bir yerin hayata geçmesine destek verdikten sonra arkasını bırakmayıp bu güzel yerlerin yaşatılması için de desteklerin sürmesi gerektiği mesajı verdi. Bu kapsamda toplantıda önümüzdeki süreçte Merkeze katkıların sürmesi adına kampanya başlatılması görüşü öne çıktı. > 7’de
MEDITOUR 2016 kapsamında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlatılan ‘Mersin’in Gizemi’ isimli kent tanıtım filmi, ITB Berlin Fuarı kapsamında düzenlenen ‘Golden City Gate’ Turizm Filmleri Yarışması’nda 3’üncü oldu.
A
kdeniz Turizm Forumu- MEDITOUR 2016’nın somut çıktılardan birisi olan, 1,5 dakikada izleyenlere Mersin’i merak ettiren ‘Mersin’in Gizemi’ isimli tanıtım filmi, dünyanın önde gelen turizm destinasyonlarını tanıtmak amacıyla hazırlanan filmlerle bir arada yarıştı. ITB Berlin Turizm Fuarı’nın bir
Memur değil, girişimci bir Türkiye olmalıyız
M
TSO Yönetim Kurulu Başkanı Aşut, aylık basın toplantısında Oda çalışmalarını ve gündemdeki konuları değerlendirdi. Aşut’a toplantıda, MTSO Başkan Yardımcısı Nuh Yükselgüngör ile MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı Sadık Çağatay Güneş eşlik etti. Konuşmasına Milli İstihdam Seferberliği ile başlayan Aşut, seferberlik kapsamında devletin olağanüstü önemli destekleri olduğunu, ancak nihai amacın sadece bu desteklere güvenmek olmaması gerektiğini söyledi. İş dünyası olarak bu seferberliğin bir parçası olmak için tüm gayreti göstereceklerini belirten Aşut, “Sonuçta iş ve aş toplumsal huzur de-
mektir. Amacımız kalıcı istihdam ise öncelikle üretime, ihracata odaklanmalıyız. İnsanımızı sadece birer çalışan olarak değil, özellikle yenilikçi fikirleri olanları girişimciliğe teşvik etmek zorundayız. Atıl potansiyelimiz olarak duran kadınlarımızı ekonominin ve üretimin bir parçası yapmak zorundayız. MTSO olarak kendi gücümüzle vizyonumuzla bunu yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Genç ve kadın girişimci sayısını artırmaya yönelik çalışmaların devam ettiğini vurgulayan Aşut, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’nın da sektörel ve mesleki eğitimlerinin sürdüğünü söyledi. > 4’te
Necmettin ÖZ
SGK, kapı kapı dolaşıp ‘Milli İstihdam Seferberliği’ni anlatıyor
T
ürkiye genelinde bugüne kadarki en geniş kapsamlı istihdam seferberliği başlatıldı. Bu seferberlikten daha çok firmanın faydalanması ve kentteki işsizlik rakamlarının aşağı çekilebilmesi adına SGK Mersin İl Müdürlüğü yoğun bir çalışma başlattı. Bir taraftan tek tek işyerlerini ziyaret ederek destekler hakkında işverenleri bilgilendiren SGK yetkilileri diğer taraftan iş arayan vatandaşları
MTSO 1
CMYK
evlerinde ziyaret ederek bu dönemde neler yapmaları gerektiğini anlatıyor. 2017 yılı sonuna kadar devam edecek olan desteklerin detaylarını SGK Mersin İl Müdürü Necmettin Öz ile konuştuk. Öz, bu desteklerden kimlerin nasıl yararlanabileceğini, hangi sektörlerin kapsam dışında olduğunu ve merak edilen daha birçok detayı MTSO Haber okurlarıyla paylaştı. > 8’de
ve Spor Filmleri Tanıtma Derneği Başkanı ve CIFFT Jüri Üyesi Can Saraçoğlu ile Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Yurtdışı Temsilcisi Hüseyin Baraner de paylaştı. Şehir dışından hizmet almaya ihtiyaç duymaksızın tamamen Mersin’in kaynakları ile hazırlatılan ve yönetmenliğini Onur Kıratlı’nın (K2 Medya) yaptığı film, fuarda binler-
ce katılımcı tarafından seyredildi. Film, önemli bir imaj ve tanıtım çalışması olurken, böylesi önemli bir eserin Mersinli bir firma tarafından üretilmesi ise gurur kaynağı oldu. Yıl içinde yarışmalara katılmaya devam edecek olan filmin Mersin’i dünyada temsil etmeyi sürdürüp önümüzdeki süreçte daha başarılı sonuçlara ulaşması bekleniyor.
Azerbaycan’a Mersin’in yatırım için doğru zaman
P
SGK Mersin İl Müdürü
parçası olan Golden City Gate isimli Turizm Filmleri Yarışması’nda 42 katılımcı kent arasında üçüncülük ödülü kazanan ‘Mersin’in Gizemi’ Tanıtım filmi ile Mersin, böylesi önemli bir turizm fuarında tekrar gündeme geldi. MTSO adına ödülü teslim alan Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar’ın mutluluk ve gururunu sahnede Kültür, Turizm
etrol fiyatlarının düşmesi sonrasında ekonomide birçok reform yapan Azerbaycan, DEİK Türk – Azerbaycan İş Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Selçuk Akat tarafından yatırım yapılacak ülkeler arasında gösteriliyor. Azerbaycan petrol dışı sektörleri geliştirmek istiyor. Bu gelişmeye destek olacak yatırımlara birçok teşvik veriyor. Azerbaycan’da geçmişte gümrükte yaşanan problemler de günümüzde yaşanmıyor. Yakın zamanda vergi konusunda da önemli reformlar yapılması bekleniyor. Bu nedenle Türk iş adamlarına bu fırsatı kaçırmayarak yatırım fikrini gözden geçirmeleri tavsiye ediliyor. İşadamlarının bu dönemde biraz daha gayret göstermeleri, cesaretli olmaları gerektiğine işaret eden Akat, “Eğer bu yatırımlar şimdi yapılmazsa sonra geç kalınacak çünkü Batı’dan Rusya’dan, Amerika’dan şirketler gelecek ve yatırımları onlar yapmaya başlayacak” diyor. Dolayısıyla pazarda yer bulma
MTSO Sanat Galerisi, ArtAnkara’ya katıldı >2’de
sorunu yaşamamak için şimdiden önlem alınması gerekiyor. Bugün itibariyle Azerbaycan’ın diğer ülkelerden farklı bir konumda bulunduğuna işaret eden Akat şunları söylüyor: “Azerbaycan öncelikle Türkiye’nin dost ve kardeş ülkesi ve stratejik iş ortağı. Azerbaycan’ın yurtdışındaki faaliyetleri ve Türkiye’nin faaliyetleri her iki ülkeyi çok yakın iki müttefik yapıyor. Azerbaycan’da büyümek isteyen şirketler Türkiye’ye geliyor. Daha sonra bu şirketin bir kolunu Azerbaycan’da şube olarak açıyor ve iki ayaklı çalışıyor. Avrupa’ya mal satmak için Türkiye’deki şirketi Orta Asya’ya mal satmak için de Azerbaycan’ı kullanıyorlar. İki şirket arasında insan kaynağı, sermaye devamlı hareket halinde. Bu oldukça başarılı bir modele işaret ediyor. Önümüzdeki günlerde bu modelin gelişeceğini düşünüyorum.” Selçuk Akat’ın açıklamalarından yola çıkarak bu sayımızda Azerbaycan’ı daha yakından tanıtmak istedik. > 6’da
Sanayi esnafına İstihdam Seferberliği anlatıldı >2’de
Arnavutluk, Türkiye ile ticaretini artırma hedefinde
> 2’de
‘Akıllı Uzmanlaşma’ stratejisi
M
ersin, ekonomide yeni rekabet stratejisini Akıllı Uzmanlaşma üzerine kurguluyor. Yükte hafif, pahada ağır, rekabetçi ürünler ile ekonomik gücünü artırma hedefiyle çalışmalarını sürdüren kent dinamikleri, RİS+ Mersin Akıllı Uzmanlaşma Stratejisi Çalıştayı düzenledi. Türkiye’de birçok ilden önce, inovasyon kavramı ile 2005 yılında Bölgesel İnovasyon Stratejisi (RİS Mersin) Projesi ile tanışan Mersin, bu çalışmalarını bir adım ileri taşıdı. Kent, ‘Akıllı Uzmanlaşma’ yaklaşımıyla araştırma ve inovasyona dayalı ekonomik büyüme hedefliyor. Günün değişen koşullarına göre güncellenerek oluşturulan RİS+ Mersin Projesi, Mersin Valiliği himayesi ve koordinas-
yonunda, ÇKA desteği ve Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Üniversitesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) işbirliğinde devam ediyor. Bu proje ile Mersin’de yüksek katma değerli ve rekabetçi bir ekonomi yaratılması doğrultusunda Strateji Dokümanı ve Eylem Planı hazırlanması hedefleniyor. ÇKA tarafından Mersin’in Ar-Ge ve inovasyon konusundaki mevcut durum analizi tamamlandı. Bu kapsamda kamu, üniversite, özel sektör temsilcilerinin katılımıyla tarım, gıda, imalat sanayi ve lojistik sektörlerine yönelik GZFT (SWOT) analizinin gerçekleştirildiği RİS+ Mersin Akıllı Uzmanlaşma Stratejisi Çalıştayı düzenlendi. > 4’te
Mersin’in tarihi köprüleri;
Baç ve Silifke Taş Köprüsü > 3’te
2
YIL: 19 | SAYI: 328 | 19 Mart - 1 Nisan | www.mtso.org.tr
Sanayi esnafına İstihdam Seferberliği anlatıldı
MTSO Sanat Galerisi, ArtAnkara’ya katıldı
S
anat aktörlerinin görüşme, buluşma, fikir alışverişinde bulunma platformu haline gelen ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarı’na, bu yıl Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi ilk kez 13 sanatçıyla katıldı. 15-19 Mart’ta Ankara’da 3’ncü kez kapılarını sanatseverlere açan sanat fuarında, resimden fotoğrafa, heykelden enstelasyona kadar çağdaş sanatın her dalından bin 800 eser sergilendi. Ankara’da 2015 yılından buyana gerçekleştirilen Çağdaş Sanat Fuarı’nın bu yıl 3’ncüsü düzenlendi. MTSO Sanat Galerisi fuara, ilk kez Mersin’in önde gelen 13 sanatçısıyla katıldı. Mersin’den 11 ressam, 1 seramik ve 1 heykel sanatçısının eserleri sergilendi. Yerli ve yabancı birçok sanatçının bir araya geldiği fuara, heykel dalında eser veren MTSO Sanat Galerisi Sorumlusu Seda Şahbaz’ın yanı sıra Adil Bazen-
cir, Ahmet Yeşil, Aliye Altunbilek, Ayşe Şaltan, Beşir Bayar, Buğra Yararman, Gaye Yeşilsoy, Hasan Basri İnan, Mehmet Aydın Avcı, Muazzez Kurtuluş, Onur Çetin ve Zeynep Dalkılıç katıldı. Çağdaş sanatın tanınır olması ve sanat piyasalarına ivme kazandırmak hedefleriyle Atis Fuarcılık tarafından düzenlenen 3’ncü Çağdaş Sanat Fuarı, 15-19 Mart’ta ATO Congresium Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşti. 10 bin metrekarelik alana kurulan fuarda, resimden fotoğrafa, heykelden enstelasyona kadar çağdaş sanatın her dalından bin 800 eser yer aldı. Fuarda, söyleşilerden imza günlerine, dinletilerden sergilere birçok yan etkinlikler de düzenlendi. İş dünyasının materyalleri sanat eserine dönüştü Fuarda açılan bir konseptle iş
dünyasının materyalleri sanat eserine dönüştü. Ressam Ertuğrul Ateş tarafından kurgusu yapılan ‘Art Goes To Work (İşe Giden Sanat)’ konsepti, iş dünyasını sanatla buluşturmayı hedefledi. Ayrıca konsept, ArtAnkara 2017’nin alt teması olarak belirlendi. Sanatçılar bu bölümde, katılımcı firmaların fabrikalarında ürettiği çelik gibi materyalleri kullanarak yaptıkları eserleri, sanatseverlerin beğenisine sundu. Fuarda, 19 genç sanatçının hazırladığı, Soma’da yaşanan maden faciasını ve zor şartlarda çalışan madencileri konu alan, duyarlılık ve farkındalık yaratmayı hedefleyen ‘Soyunuyoruz’ başlıklı bir sergi de açıldı. Genç sanatçılarının eserleri yine video, ses, enstalasyon gibi işlere ayrılan ‘İnisiyatifler’ bölümümde, sergilendi.
Arnavutluk, Türkiye ile ticaretini artırma hedefinde
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Sosyal Güvenlik Kurumu Mersin İl Müdürü Necmettin Öz ile birlikte Küçük Sanayi ve Tırmıl Sanayi Sitesi esnafını ziyaret etti. İş dünyasına SGK İl Müdürü Öz ile birlikte Milli İstihdam Seferberliği’ni anlatan Aşut, kentin hedeflerine ulaşması adına destek istedi. İlk olarak Küçük Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sarıalp ve Yönetim Kurulu üyeleriyle bir
araya gelen Şerafettin Aşut, ardından Tırmıl Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Çokgün ve Yönetim Kurulu Üyelerini ziyaret etti. Her iki ziyaretin de konusunu İstihdam Seferberliği oluşturdu. Ziyaretlerde, “Tarihin en büyük istihdam desteği ile karşı karşıyayız” diyen Aşut, iş dünyasını bu desteklerden daha fazla yararlanmaya davet etti. Mersin’in yüzde 5’lik istihdam artış hedefini yakalamasında kentin önemli ekonomi
odakları arasında yer alan Küçük Sanayi ve Tırmıl Sanayi Sitesi esnafına önemli görevler düştüğüne değinen Aşut, “Ülke genelinde başlatılan bu seferberlik çalışanlara olduğu kadar işadamlarına da önemli avantajlar sağlamaktadır. Toplumsal huzurumuzun devamı için iş ve aş vermeyi sürdürmeliyiz. Bu nedenle konunun önemini ve yapılan çalışmaları önümüzdeki süreçte de anlatmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Aşut, kadın üyelerle bir araya geldi M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Oda Meslek Komiteleri Kadın Üyeleri, TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp ve İcra Komitesi Üyeleriyle Alzheimer Derneği Yaşlı Yaşam Merkezi’nde düzenlenen öğlen yemeğinde bir araya geldi. Aşut ve MTSO kadın üyelerine Alzheimer Derneği Yaşlı Yaşam Merkezi’nde kalan hastalar adına Nebiye Değerli de eşlik etti. Yemekte konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, mekan itibariyle çok önemli ve anlamlı bir yerde bir araya geldiklerini söyledi. MTSO’nun kentin sosyal yaşam kalitesi, toplumsal huzuru gibi konularda da sosyal sorumluluk duygusu ile hareket ettiğini hatırlatan Aşut, “Bu nedenle Yaşlı Yaşam Merkezi de bizim için büyük
önem taşıyor ve bu konudaki farkındalığı artırmak istiyoruz” dedi. Kadınlar ile ilgili konuların bir güne sığmayacak kadar önemli ve derin olduğunu vurgulayan Aşut şunları söyledi: “İşin ekonomi tarafı sadece bir yönü. Diğer yönü ise; kadının toplumdaki yeri, hakları ve değeri. İşte bu anlamda MTSO Kadın Girişimciler Kurulu sadece işin ekonomi tarafı ile değil, konunun sosyal ve toplumsal tarafı ile de ilgilenmek zorundadır. Ülke olarak en büyük zenginliğimizin, insanımız olduğuna inanıyoruz. Ancak, nüfusumuzun yüzde 50’sini kadınlar oluşturmasına rağmen, ülkemizde kadınlarımızın iş gücüne katılımı yüzde 25 seviyesinde. Girişimci kadın anlamında ise bu oran yüzde 6 - 7’lerde. Eğitim sektörü hariç kadınların baskın olduğu sektör neredeyse yok. Kadınlarımız ha-
yatın içinde değil. Ekonominin ve üretimin yeterince parçası değil. Çalışan kadınlarımızın hak ettikleri düzeyde olmadıkları da bir gerçek. Ayrımcılık ve ön yargılar malum. MTSO olarak, son yıllarda yaptığımız eğitim projelerinin büyük bir kısmının, özellikle genç kızlarımıza ve kadınlarımıza yönelik sertifika kursları, kişisel gelişim ve mesleki eğitimler olması Odamızın konuya verdiği önemin bir göstergesidir.” TOBB öncülüğünde, MTSO çatısı altında oluşturulan İl Kadın Girişimciler Kurulu çalışmaları ile kadınları sadece bir çalışan olarak değil, işveren olarak, kentin zenginliği olan girişimciler olarak da görmek istediklerini kaydeden Aşut, kadınla ilgili sosyal ya da ekonomik her türlü çalışmayı bugüne kadar desteklediklerini, bundan sonra da desteklemeyi sürdüreceklerini söyledi.
Ar-Ge desteklerinde kapsam genişledi
A A
rnavutluk’un Ankara Büyükelçisi Genti Gazheli özellikle tarım ve sanayi ürünleri ticaretini artırmak adına Mersin’de bir dizi temasta bulundu. Temasları sırasında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı da ziyaret eden Gazheli, iki ülke arasındaki yaklaşık 300 milyon dolarlık ticaret hacmini 1 milyar doların üzerine taşımak istediklerini anlattı. Arnavutluk’ta bugün 300 Türk şirketinin faaliyet sürdürdüğünü kaydeden Gazheli, bu rakamın artırılması yönünde çalışacaklarını söyledi. Arnavutluk’un Ankara Büyükelçisi Genti Gazheli, Arnavutluk Ticari Ataşesi Nertila Doka ve Ar-
navutluk Mersin Fahri Konsolosu Levent Dölek ile birlikte MTSO Başkanı Şerafettin Aşut’u ziyaret etti. Mersin’i Türkiye’de önem verdikleri iller arasında gösteren Gazheli, Mersin ile özellikle tarım ve endüstri alanındaki işbirliklerini artırmak istediklerini anlattı. Özellikle taze meyve ve sebze ticaretini artırmak istediklerini kaydeden Gazheli, mevcut durumda narenciyeyi İtalya ve Yunanistan’dan aldıklarını, ancak daha yüksek kalitede olması nedeniyle Türk ürünlerinin ithalatını artırmak istediklerini söyledi. Mersin Limanı’nın bu noktada önemli bir avantaj olduğuna dik-
kat çeken Gazheli, önümüzdeki süreçte ticareti artırma yönündeki çalışmalara ağırlık verilmesi için ziyaretlerin artırılması ve ikili iş görüşmeleri yapılmasını istediklerini anlattı. Türk yaş meyve sebzesine uygulanan yüzde 10 vergiyi hatırlatarak fiyat noktasında rekabette sıkıntı yaşandığını hatırlatan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise sezonsal olarak bu vergilerin kaldırılması halinde istenilen ticaret rakamlarına ulaşılabileceğine ve Arnavutluk’ta daha çok Türk narenciyesinin tüketilebileceğine işaret etti.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
raştırma, Geli̇şti̇rme ve Tasarım Faali̇yetleri̇ni̇n Desteklenmesi̇ Hakkında Kanun Genel Tebli̇ği̇nde değişikliğe gidildi. Maliye Bakanlığı’nın konuya ilişkin tebliği, Resmi Gazetede yayımlandı. Buna göre, “Ar-Ge veya tasarım merkezleri alanı dışında geçirilen süreye
ilişkin olarak gerçek yol giderleri dahil olmak üzere, yol, konaklama, gündelik gibi adlar altında gider karşılığı olarak yapılan ödemeler ile sağlanan menfaatler” ile “büro ve kırtasiye gibi sarf malzemelerine ilişkin giderlerin Ar-Ge veya tasarım indirimine konu edilemeyeceğine” yönelik ibareler yü-
rürlükten kaldırıldı. Genel giderlere, “posta, kargo, kurye ve benzeri giderler” eklendi. Dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler kapsamına da “analiz hizmetlerinin” yanı sıra “hukuki veya bilimsel danışmanlık hizmetleri” eklendi. Tebliğ, 1 Mart itibarıyla yürürlüğe girdi.
Atık Beyanları
Mart sonuna kadar bildirilmeli
Ç
evre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yaptığı yazılı açıklama ile 2016 yılı atık beyanlarının 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren 31 Mart 2017 tarihine kadar ilgili Bakanlığın çevre bilgi sistemi üzerinden yapılması gerektiğini bildirdi. İlgili yazıda şu ifadelere yer verildi: Atık Yönetimi Yönetmeliği’nin 9’uncu Maddesi 1. Fıkrası ‘ğ’ bendi uyarınca, atık üreticileri atık beyan formunu bir önceki yıla ait bilgileri içerecek şekilde her yıl Ocak ayı itibariyle başlamak üzere en geç Mart ayı sonuna kadar Bakanlıkça hazırlanan çevrimiçi uygulamaları kullanarak doldurmak, onaylamak, çıktısını almak ve beş yıl boyunca bir nüshasını saklamakla yükümlü kılınmıştır.
Bilindiği üzere beyan işlemleri bir önceki yılın atık verilerine göre yapılmakta olup, takip eden yılın Ocak ve Mart ayları arasında gerçekleştirilmektedir. Bu çerçevede 2016 yılının atık beyanının 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren 21 Mart 2017 tarihine kadar Bakanlığımız Çevre Bilgi Sistemi üzerinden yapılması gerekmektedir. Atık beyan işlemleri tehlikeli atıklarla beraber tehlikesiz atıkları da kapsamakta ve sadece online olarak internet üzerinden yapılmaktadır. Online olarak düzenlenen atık beyan formları ayrıca kağıt ortamında Müdürlüğümüze sunulmayacaktır.”
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 19 | SAYI: 328 | 19 Mart - 1 Nisan | www.mtso.org.tr
Mükemmel bir bütün, mükemmel parçalardan oluşur… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
H
Siyaset kendi işini yapmalı, iş dünyası da kendi işine odaklanmalı. İş dünyası gerektiğinde siyasi makamları tespit ettiği yapısal eksiklere yönlendirmelidir. Ne yazık ki ülke olarak tüm kesimlerin siyaset çemberi içinde bir kısır döngüye girdiğini, görüyoruz. Gündemimiz hep siyaset…
iç kimse kendi alanındaki eksiklere ve gelişmelere odaklanmıyor, odaklanamıyor. Siyasetin, özellikle de ayrımcı, kutuplaştırıcı siyasetin olumsuz atmosferinde umutlarımız tükeniyor. Bilim insanlarından akademisyenlere, iş dünyasından eğitimcilere, esnaftan girişimcilere kadar herkes kendi işinden çok siyasetin yarattığı bulutun içinde kaybolmuş ve kendi amaçlarını unutmuş durumda. Bizler nasıl ki geçmişte siyaset üzerindeki askeri vesayete, bazı baskı gruplarının anti demokratik vesayet ve baskılarına itiraz ettiysek; bugün de iş dünyasının siyasetin merkezinde olmasına karşıyız. Bireysel siyasi tavır ve tercihlerden bahsetmiyoruz; aksine bir camia olarak, ülkenin soysal ve ekonomik refah ve huzurunun payandası olan bir iş camialarından bahsediyoruz. Bu anlamda, iş dünyası siyasetin sis ve bulutu içinde kaybolmamalıdır, siyaset lokomotifinin vagonu olmamalıdır. Bizler gibi siyaset üstü olmak zorunda olan Ticaret ve Sanayi Odalarının, iş dinamiklerinin, STK’ların siyasi bir taraf olmak için değil, iş dünyasının gelişmesi temelinde çalışması gerekmektedir. İş dünyası siyaset üstü olmak zorundadır Eğer iş camiası, iş dinamikleri ve iş STK’ları kurumsallaşma, markalaşma, ar-ge yerine, tüm zamanlarını siyasete ayırıyorsa, gündemlerini siyaset oluşturuyorsa, enerjilerini buna ayırıyorlarsa iş dünyası bir adım ileriye gidemez. Tabi ki ülke ekonomisi de… Eğer iş camiası, iş dinamikleri ve iş STK’ları nasıl daha fazla katma değer yaratırız, nasıl yenilikçi olabiliriz, ihracatımızı nasıl arttırabiliriz, yeni pazarlara nasıl ulaşırız, geleceğin yeni üretim şekline, sanayi 4.0’a, yüksek teknolojili üretime nasıl ulaşabiliriz gibi sorular sormak, buna zaman ayırmak yerine; siyaset merkezli bir atmosferin içinde yaşamayı tercih ederse, güçlü bir ekonomiden, güçlü KOBİ’lerden nasıl bahsedebiliriz? Herkes kendi alanında, kendi sorunlarına odaklanmalıdır Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına
girmek gibi bir hedefimiz var. 2023’te – ki sadece altı yıl kaldı – 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefimizi var – ki son beş yıldır 150 milyar doları aşamadık. Yüksek teknolojili üretimle ilgili bir sanayi strateji belgemiz ve hedeflerimiz var. İşsizliği azaltmak, cari açığımızı azaltmak gibi hedeflerimiz var… Peki, sormak istiyorum: Ülke olarak tek gündem siyaset olursa, iş dünyasının tek gündemi siyasetin getireceği sonuçlara odaklanmak olursa, bu ekonomik hedeflere nasıl ulaşılacak? Bunun tek bir çözümü var. Herkes olumsuz ve ayrıştırıcı, zaman ve enerji tüketen siyasetin tuzağından sıyrılıp, kendi alanında mükemmel olmaya çalışması gerekmektedir. Bu kimimize göre fazla idealist görünebilir ama akılcı olan budur. Hani derler ya; “mükemmel bir bütün mükemmel parçalardan oluşur”… Eğer öğretmenlerimiz kendini yeniliklere göre eğitir, revize ederse; yeni çağın gelişmelerine göre hizmet içi eğitimlerine ve sürekli eğitimlere odaklanırlarsa, her bir eğitim çalışanı okulunun, kentinin ve ülkesinin eğitim sorunlarının çözümüne duyarlı olursa, inisiyatif alırsa, bana ne demeden kendi alanında küçük bir sorunu çözerse, bir proje üretirse, eğitim işte o zaman tepeden değil, tabandan gelen gerçek güçle gelişir. Bu örnek her alanda olduğu gibi iş dünyası için de geçerlidir. Her kent iş dünyasıyla, STK’larıyla, yerel yönetimi ile öncelikle kendi firmalarımızın, daha sonra kentimizin eksiklerine odaklanır ve buna göre projelere yönelirse mükemmel bir parça oluştururuz. Her camianın, her kesimin oluşturduğu mükemmel parçalar mükemmel bir bütün oluşturacaktır. Hala sanayi 4.0 yüksek lisans programımız yok İşte bu felsefe ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, toplumun tüm kesimlerini kucaklayarak kendi işimize odaklanmaya çalışıyoruz. Siyaset üstü duruşumuzla, enerjimizi gerçek sorunlarımıza ve bizi geleceğe taşıyacak olan konulara harcıyoruz. Bunu ifade ederken de asla siyaseti küçümsemek ve kötülemek gibi bir amacımız yok. Aksine siyaset ülkemizin varlığının pa-
yandasıdır. Ancak demokratik bir ülke olarak, biz vatandaşlar olarak beklentimiz oy verdiğimiz vekillerimiz aracılığı ile Türkiye Büyük Millet Meclisimiz ve hükümetimiz vasıtasıyla bu siyasetin yapılmasıdır. Siyasetin makamı iş dünyası veya başka kesimler değildir. Siyasetin makamı bellidir. Bu elbette bizlerin siyasete kayıtsız kalması anlamına gelmez, sadece siyaseti hayatımızın merkezine alarak gerçek hedeflerimizi ve işlerimizi unutmamamız anlamına gelir. Çünkü ülke olarak bizler sabahtan akşama kadar siyaset konuşurken, gelişmiş ülkeler veya gelişmekte olan rakiplerimiz geleceğin üretimini konuşuyor, hatta yeni uygulamalara geçiyorlar. Biz siyasete daldıkça, rakiplerimiz aynı pazarlarda müşterilerimizi çalıyorlar. Biz siyasete daldıkça 21. Yüzyılın yeni ekonomisini kuramıyoruz. Milli Eğitim ve üniversiteler siyasete odaklandıkça, mesleki eğitimin geleceğini kim düşünecek, geleceğin müfredatını kim hazırlayacak? Hala Türkiye’deki üniversitelerde Sanayi 4.0’a yönelik bir yüksek lisans programı bile yok. Bunu düşünen birileri var mı? Meslek liseleri sanayi 4.0’a göre beceri sahibi nesiller yetiştirebilecek mi? Yoksa bu yüz yılda da meslek liseleri düşük teknolojili bir üretim Türkiye’sine göre mi insan kaynağı yetiştirecek? Dünyanın ticaret yöntemi değişirken ülkemizde e-ticaret ve e-ihracat oranı nedir? Üniversiteler hangi çağa ve hangi dünyaya göre insan kaynağı yetiştiriyor? Yoksa siyaset konuşmaktan bunlara sıra gelmiyor mu? İnsan kaynağımız hala potansiyel durumda Ülkemizin en değerli şeyi insan kaynağıdır. Ama böyle giderse bu kaynak bir potansiyel olarak öyle durur. Potansiyelin zenginliğe dönüşmesi gerekir. Bizim insan kaynağımız ne yazık ki hala bir potansiyel. Eğer bir ülkenin nüfusunun yarısını oluşturan kadınların ekonomiye entegrasyonu çalışan bazında %25, girişimci bazında sadece % 6 ise biz o potansiyelin yaratacağı katma değerden bahsedemeyiz. Eğer bir ülke nüfusunun yarısı 30 yaş altı dinamik bir genç nüfus olduğu halde genç işsizlik % 20’lerde ise,
gençlerin gücü, yeni dünyadaki vizyonu ve rolleri algılanamadıysa, hala yok sayılıyorlarsa o gücün bir zenginlik yarattığı söylenebilir mi? İşte bundan dolayı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak kendi küçük dünyamızda, Mersin özelinde mükemmel bir parça olma çabası içindeyiz. Kurum içinde çalışanlarımız anlamında kadın sayısının fazlalığı ile bir rol model oluşturmaya çalışıyoruz. Öncelikle kendimiz bu işe önem vererek örnek olmaya çalışıyoruz. MTSO Kadın Girişimciler Kurulumuzla kadınlara ve genç kızlarımıza, kadın girişimcilere yönelik projelerle kadınlarımızın gücünü Mersin ekonomisine entegre etmeye çalışıyoruz. MTSO Genç Girişimciler Kurulumuzla “Fikir Otobüsü” gibi projelerle gençlerin yaratıcılığını yeni model girişimciliğin bir parçası yapmaya çaba gösteriyoruz. Meslek liselerini tek tek ziyaret ederek, konferanslar düzenleyerek hem geleceğin ara elemanlarını hem de meslek liselerinin öğretmen ve yöneticilerini motive etmeye, reel sektörün beklentilerini anlatmaya çalışıyoruz. Ülkenin meslek lisesi sorununu çözmeye belki gücümüz yetmez ama en azından Mersin özelinde ideal mesleki eğitimin kurulması için çaba gösteriyoruz. Ülkenin yüksek teknolojili üretim ve vizyonu sorununu çözmeye gücümüz yetmeyebilir ama en azında kurduğumuz Tedarik Zinciri Test ve Ar-Ge Laboratuvarıyla Mersin özelinde yeniçağın imalat şekli olan tersine mühendisliği, tasarımı, 3-D yazıcı ve tarayıcı kullanımını teşvik ediyor ve gösteriyoruz. Evet, siyasete değer veriyoruz ama onu odak noktamız yaparak bizi geleceğe taşıyacak olan gerçek vizyonumuzu unutmuyoruz. Aksi halde bu sorunlar bir gün çözülemeyecek duruma gelecektir. Zaman bekleme zamanı değildir. Herkes kendi alanında kendi camiasının sorunlarına odaklanmak zorundadır. Firmalar bazında ise tüm girişimcilerimiz var olan sıkıntılar arasında kendilerini geleceğe taşıyacak olan kurumsallaşma, markalaşma, yenilikçilik, ar- ge, ihracat gibi konulara odaklanması gerekmektedir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu konularda tüm birimlerimizle üyelerimizin hizmetindeyiz.
Mersin’in tarihi köprüleri; Baç ve Silifke Taş Köprüsü
Tarsus Baç Köprüsü
O
valık Kilikia’da yer alan Mersin’in geçmişi binlerce yıl öteye, tarih öncesi devirlere uzanmaktadır. Mersin’de İ.Ö. 7 binli yıllara tarihlenen Yumuktepe Höyüğü gibi; yine Neolitik döneme tarihlenen, Hitit kaynaklarında Tarsa ismiyle anılan, Tarsus’taki Gözlükule Höyüğü, bölgedeki ilk yerleşim yerleridir. O tarihlerden günümüze Mersin, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Her bir medeniyet ise arkasında kolay kaybolmayan izler bırakmıştır. Kaleleri, antik kentleri, nekropolleri, yolları, köprüleri gibi. Ayrıca Antik Çağlarda Tarsus’un Kilikia’nın başkenti olması, bu toprakları tarih ve kültürel açıdan da zengin kılmıştır. Köprüler, bulundukları bölgenin amblemleridir. Aynı zamanda yapıldıkları dönemin kültürel yansımalarıdır da. Akan her ırmak, sırtında birden fazla köprü taşır. Mersin’de bulunan Berdan Çayı, Müftü Deresi, Göksu Irmağı da birçok köprüyü sırtlamaktadır. Mersin’in en çok tanınan tarihi köprüleri ise Tarsus Baç Köprüsü ve Silifke Taş Köp-
MTSO 3
CMYK
rü’dür. Bu köprüler, yeni sayımızın tanıtım mekanları oldu. Geçmişten günümüze Mersin’in ulaşımına büyük katkı sağlayan bu yapılar, ayrıca tarihin derinliklerinden bize önemli ipuçlarını da getirmektedir. Kuş cıvıltıları, patlayan tomurcuklar, açan çiçekler ve ısınan havayla doğanın yeniden uyanışı başlamışken, kışın kasvetli havasından uzaklaşıp doğanın içinde ilkbaharı karşılayacağınız bir yere, Mersin’e davetlisiniz. Mersin’e gelince gezebileceğiniz çok rotanız olacak. Antik kentlerden koylara, mağaralardan höyüklerine, kuş deltasından köprülerine birçok tarihi ve doğal güzellik bu bahar Mersin’de sizi bekliyor olacak. Tarih kokan şehir, Tarsus Mersin’in en önemli ve en eski yerleşim yerlerinden biri olan Tarsus, başlı başına bir tarih ve kültür şehridir. Coğrafi açıdan Adana ve Mersin gibi iki büyük metropolün ortasında yer almaktadır. Mersin Limanı’na yakınlığı, kara ve demir
yolları kavşağı üzerinde yer almasıyla; günümüzde de tarım, ticaret ve tekstil sanayinde, Mersin’in gelişmiş en büyük ilçesidir. Hıristiyanların en önemli Havarileri’nden St. Paul’un doğum yeri olan Tarsus, bu dinin yayılmasında önemli bir yere sahiptir. Tarsus, önce Arapların işgaline uğramış, daha sonra Bizanslılar ve Araplar arasında sürekli el değiştirmiştir. M.S. 965’te Bizanslıların, 1082’de Selçukluların, 1097’de Haçlıların eline geçen Tarsus, 1516’da Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yunan tarihçi Strabon, birçok filozofun, dil bilginin ve şairlerin Tarsus’ta yaşadığını ve buradan etkilendiklerini, Tarsus’un bir bilim ve üniversite kenti olduğunu yazmaktadır. Bu tarih kokan şehrin önde gelen yapılarından biriside tarihi Baç Köprüsü’dür. Berdan’nın Tacı; Baç Köprüsü M.S. 6’ncı yüzyılda Bizans İmparatoru Justinianos tarafından Tarsus Berdan Çayı üzerine yaptırılmıştır.
Silifke Taş Köprüsü
O dönemde köprü geçişinden alınan paraya ‘Baç’ adı verildiği için köprünün adı Baç olarak kalmıştır. Selçuklular tarafından da onarılan köprünün, eskiden yirmi bir gözlü olduğu tahmin edilmektedir. Ancak günümüzde sadece üç gözü görülebilmektedir. Adana- Ankara Karayolu’nun Tarsus girişinin kuzeyinde yer alan köprü, artık kullanılmamaktadır. Çevresinde yapılan temizlik kazısından sonra mevcutta bulunan üç kemerden ikisinin yuvarlak birisinin sivri kemerli olduğu açığa çıkmıştır. Bu yuvarlak kemerlerden birisi küçük diğeri daha büyüktür. Kullanılan taşlar çentikli yüzeyli ve hafif bosajlıdır. Ulaşım: Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir. Adres: Fevzi Çakmak Mahallesi, Adana Bulvarı, Berdan Nehri Kenarı, Tarsus-Mersin Silifke, Tarihi Taş Köprü Taş Köprü, Mersin’in tarih ba-
kımından zengin yörelerinden biri olan Silifke’de yer almaktadır. Mersin ziyaretinizde merkezi konumuyla listenize mutlaka eklemeniz gereken bu tarihi yapı, Silifke’nin merkezinden geçen Göksu Irmağı’nın üzerine kuruludur. 1870’te yapılan bir restorasyon çalışmasında bulunan taş kitabede köprü, M.S. 77-78 yıllarında Kilikya Valisi olan L. Octavius Memor tarafından, dönemin İmparatoru Vespasianus ve oğulları Titus ile Domitianus adına yaptırıldığı yazmaktadır. 19’uncu yüzyıl sonlarına dek orijinal halini koruyan Taşköprü, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde birçok kez onarılmıştır. Köprü, bilinen en büyük onarımı 1875’te Silifke Mutasarrıfı Mehmet Ali Paşa tarafından görmüştür. 1972’deki restorasyonda ise köprü üzerinde genişletme çalışmaları yapılmıştır. Günümüzde halen kullanılmaktadır. Roma Uygarlığı’nın örneklerinden biri olan köprünün orijinalinin 7 gözlü olduğu bilinmektedir. Günümüzde ise 5 gözü ve 5 kemeri bulun-
maktadır. Uzunluğu 120 metre olan köprünün eni 5 metre 40 santimdir. Tepedeki Silifke Kalesi’nden de güzel bir manzara sunan tarihi köprü, hem yerli hem yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği noktalardan biridir. Köprü ve nehir kenarındaki park ve kafeler özellikle yazları Akdeniz sıcağında oradan geçenler için harika bir manzara eşliğinde güzel bir dinlence sunmaktadır. Silifke’ye kadar gelmişken, yakın çevredeki Silifke Kalesi’ni, taştan evlere ve güzel sokaklara sahip eski çarşıyı, Hükümet Konağı’nı, Jüpiter Tapınağı’nı, Tekir Ambarı Sarnıcı’nı görmeden dönmeyin. Ayrıca yine çarşıda, Silifke’nin meşhur yoğurdundan yapılan oldukça hafif, başka yerde bulamayacağınız ‘yoğurtlu lokumu’ tatmayı da ihmal etmeyin. Ulaşım: Taş Köprü Silifke ilçe merkezinde yer almaktadır. Mersin Otogarı’ndan hareket eden Silifke otobüsleri ile ulaşım sağlanmaktadır. En yakın havalimanı ise Adana’dadır.
4
YIL: 19 | SAYI: 328 | 19 Mart - 1 Nisan | www.mtso.org.tr
Mersin’in ‘Akıllı Uzmanlaşma’ stratejisi
M
ersin, ekonomide yeni rekabet stratejisini Akıllı Uzmanlaşma üzerine kurguluyor. Yükte hafif, pahada ağır, rekabetçi ürünler ile ekonomik gücünü artırma hedefiyle çalışmalarını sürdüren kent dinamikleri, RİS+ Mersin Akıllı Uzmanlaşma Stratejisi Çalıştayı düzenledi. Türkiye’de birçok ilden önce, inovasyon kavramı ile 2005 yılında Bölgesel İnovasyon Stratejisi (RİS Mersin) Projesi ile tanışan Mersin, bu çalışmalarını bir adım ileri taşıdı. Kent, ‘Akıllı Uzmanlaşma’ yaklaşımıyla araştırma ve inovasyona dayalı ekonomik büyüme hedefliyor. Günün değişen koşullarına göre güncellenerek oluşturulan RİS+ Mersin Projesi, Mersin Valiliği himayesi ve koordinasyonunda, ÇKA desteği ve Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Üniversitesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) işbirliğinde devam ediyor. Bu proje ile Mersin’de yüksek katma değerli ve rekabetçi bir
ekonomi yaratılması doğrultusunda Strateji Dokümanı ve Eylem Planı hazırlanması hedefleniyor. ÇKA tarafından Mersin’in Ar-Ge ve inovasyon konusundaki mevcut durum analizi tamamlandı. Bu kapsamda kamu, üniversite, özel sektör temsilcilerinin katılımıyla tarım, gıda, imalat sanayi ve lojistik sektörlerine yönelik GZFT (SWOT) analizinin gerçekleştirildiği RİS+ Mersin Akıllı Uzmanlaşma Stratejisi Çalıştayı düzenlendi. Çalıştaya, Mersin Valisi Özdemir Çakacak’ın yanı sıra MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, ÇKA Genel Sekreteri Dr. Lütfi Altunsu, Türkiye İstatistik Kurumu Adana Bölge Müdürü Durmuş Ali Şahin, ilgili kurum amirleri, kamu kuruluşu niteliğindeki meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşu ve özel sekter temsilcileri katıldı. Çakacak: “Rekabetin altın kuralı yükte hafif, pahada ağır ürün üretmek ve satmaktır” Çalıştayın açılışında konuşan Vali
Çakacak, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, katma değerli üretim ve rekabetçiliğin günümüz ekonomik sisteminin birer yapıtaşı olduğunu söyledi. Bu nedenle ürünün ne kadar satıldığından çok ne kadara satıldığının, ne kadar ihracat yapıldığının değil, kilogram başı ihracat değerlerinin temel alındığını dile getiren Çakacak, rekabetin altın kuralının yükte hafif, pahada ağır ürün üretmek ve satmak olduğunu ifade etti. Çakacak, bu sistemde fark oluşturabilmek için bilgi ve teknoloji düzeyi yüksek, ar-ge ve inovasyona dayalı, kaynakların etkin ve verimli kullanıldığı, yeni istihdam imkanlarının sağlandığı, adil ve refah düzeyi yüksek bir ekonomik modele ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. RIS+ Mersin Projesi’nin, geleceğin şartlarına uygun bir Mersin ekonomisinin, ar-ge ve inovasyona dayalı olarak nasıl geliştirilebileceğinin yollarını arayan bir bölgesel strateji çalışması olduğunu ifade eden Çakacak, “Mersin, ülkemizin
inovasyonun önemini ve geleceği şekillendirmedeki rolünü ilk kavramış kentidir. 2005-2008 yılları arasında uygulanan RIS Mersin Projesi, Türkiye’de ve AB üyesi ülkeler dışında uygulanan ilk Bölgesel İnovasyon Stratejisi olmuş, bu kapsamda kentimizde çok önemli faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Tarım, gıda, lojistik ve turizm alanlarında platformlar oluşturulmuş, inovatif yaklaşımların nasıl sergileneceği, bu sektörlerin geleceğe nasıl taşınacağı tartışılmıştır. Kentimiz, ilgili sektörlerde oluşturulan master planları ve gerçekleştirilen kümelenme faaliyetleri ile RIS Mersin deneyiminden önemli kazanımlar elde etmiştir” diye konuştu. “RIS+ Mersin Projesi’nin önceliği süreklilik ve sürdürülebilirlik olacaktır” İnovasyon kavramının değişimi sürekli kılmayı ve ayak uydurmada süreklilik sağlamayı temel aldığının altını çizen Çakacak, bu nedenle de
‘Akıllı Uzmanlaşma Stratejisi’ kavramının hızla benimsenmeye başlandığını dile getirdi. RIS+ Mersin Projesi’ni tüm paydaşlarının destek ve katkılarıyla başlattıklarını anımsatan Çakacak, projeyle inovasyona dayalı ekonomik büyümenin sağlanabilmesi için gerekli olan bir stratejik plan hazırlanarak, tüm paydaşların görevlerini tanımlayan, önceliği süreklilik ve sürdürülebilirlik olan bir eylem planının oluşturulmasının ardından uygulama safhasına geçileceğini kaydetti. Stratejinin doğru belirlenerek, proje uygulama safhasının verimli ve etkin geçmesi için bu çalıştaylarda ortaya konan görüş ve önerilerin büyük önem taşıdığını söyleyen Çakacak, sözlerini şöyle tamamladı: “Mersin Valiliği olarak kentimizin kalkınmasına, ekonomimizin büyümesine, insanımızın refah düzeyinin artmasına katkı sağlayacak her çalışmaya öncülük etmeyi, destek olmayı ve kentin dinamikleri arasında gerekli koordinasyonu sağlamayı kararlılıkla sürdürmekteyiz. Siz değerli iş insanlarımızın da kentimizin kalkınmasına katkı sunacak her çalışmaya destek olacağınıza ve sahipleneceğinize inancımın tam olduğunu ifade etmek istiyorum.” Altunsu: “Bölgesel İnovasyon Stratejisini yeniliyoruz” ÇKA Genel Sekreteri Dr. Lütfi Altunsu ise, bugüne kadar yapılan çalışmaları özetledi. Yaklaşık bir yıl önce Mersin Valiliği himayesi ve koordinasyonunda ÇKA desteği, Mersin Büyükşehir Belediyesi, MTSO ve Mersin Üniversitesi işbirliğiyle bir çalışma yapma kararı alarak protokol imzaladıklarını anlatan Altunsu
şu bilgileri verdi: “Daha önce Mersin’de 20062016 yıllarını kapsayan bir proje uygulanmıştı. Bölgesel İnovasyon Stratejisi çalışması. Bu çalışmayı Akıllı Uzmanlaşma Stratejileri kapsamında Avrupa’daki gelişmeleri de göz önünde bulundurup yenilemek, güncellemek, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir, çevre ve sosyal inovasyonu da kapsayacak şekilde yeni bir çalışmaya dönüştürmek için ortak protokol imzaladık. Aradan geçen zamanda bu kurumların temsilcileri, bünyelerindeki uzmanlardan oluşan yürütme kurulu ve bunların altında daha dinamik çalışan çalışma grubu öncelikle RİS+ Akıllı Uzmanlaşma Stratejisi hazırlamak için eğitim aldı, ortak metodoloji geliştirip yol haritası çıkardılar. Bölgemizdeki yenilikçilik ihtiyaçlarına yönelik bir çalışma yaptılar. Mersin Üniversitesi’nden oluşan ekiple ilimizdeki yenilikçilik eğilimlerini tespit ettiler. Sonrasında Mersin ve Adana’da daha kapsamlı çalışmaya ihtiyaç duyularak mevcut durum analizleri yapıldı.” Tamamlanan tespitlere dayanarak çalıştay düzenleme kararı alındığını anlatan Altunsu, bu çalıştay ile gelecekte Mersin’in rekabetçi olabileceği düşünülen sektörlerinin güçlü ve zayıf yönleri, sundukları fırsatlar ve tehditleri belirleyecek swot analizi yapıp, bilimsel çözümlemelerle stratejileri belirleyip, misyon, vizyon, eylem planı oluşturmaya hazır hale geleceklerini söyledi. Proje Danışmanı Prof. Dr. Tamer Gök’ün proje ile ilgili teknik sunumunun ardından RIS+ Mersin Akıllı Uzmanlaşma Stratejisi Çalıştayı gerçekleştirildi.
‘‘Memur değil, girişimci bir Yüksek teknolojiye geçiş için Türkiye olmalıyız’’ Ar-Ge destekleri anlatıldı SGK Mevzuatı’na, İş Kanunu’ndan muhasebe konusuna kadar birçok alanda eğitim verileceğini anlattı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mart ayı basın toplantısında girişimciliğin önemine dikkat çekerek Oda’nın bu alanda yaptığı çalışmaları anlattı. Memur değil girişimci bir Türkiye için mücadele verdiklerini vurgulayan Aşut, Türkiye’nin toplumsal huzur ve refahı bu sayede yakalayabileceğini söyledi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Aşut, aylık basın toplantısında Oda çalışmalarını ve gündemdeki konuları değerlendirdi. Aşut’a toplantıda, MTSO Başkan Yardımcısı Nuh Yükselgüngör ile MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı Sadık Çağatay Güneş eşlik etti. Konuşmasına Milli İstihdam Seferberliği ile başlayan Aşut, seferberlik kapsamında devletin olağanüstü önemli destekleri olduğunu, ancak nihai amacın sadece bu desteklere güvenmek olmaması gerektiğini söyledi. İş dünyası olarak bu seferberliğin bir parçası olmak için tüm gayreti göstereceklerini belirten Aşut, “Sonuçta iş ve aş toplumsal huzur demektir. Amacımız kalıcı istihdam ise öncelikle üretime, ihracata odaklanmalıyız. İnsanımızı sadece birer çalışan olarak değil, özellikle yenilikçi fikirleri olanları girişimciliğe teşvik etmek zorundayız. Atıl potansiyelimiz olarak duran kadınlarımızı ekonominin ve üretimin bir parçası yapmak zorundayız. MTSO olarak kendi gücümüzle vizyonumuzla bunu yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Genç ve kadın girişimci sayısını artırmaya yönelik çalışmaların devam ettiğini
MTSO 4
CMYK
vurgulayan Aşut, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’nın da sektörel ve mesleki eğitimlerinin sürdüğünü söyledi. “İşe doğru bir başlangıç için KOBİ Akademi’yi önemsiyoruz” “Girişimcilik bizim için hayati bir konu” diyen Aşut, özellikle yeni girişimcilerin zor ekonomik şartlarda kısa sürede yok olmaması, çalışmalarını uzun soluklu sürdürebilmesi için yoğun mücadele verdiklerini anlattı. Bunu için Mart ayında KOBİ Akademi Projesi’ni başlattıklarına değinen Aşut, şöyle konuştu: “Ülkemizin firma yaş ortalaması çok genç. 100 yılı aşan firma sayımız yok denecek kadar az. Bunun arkasında memurluğa meyilli bir millet olmamızın, ülkemizde girişimcilik kültürünün geç oluşmasının yanında, başka nedenler de var. Bunun temel nedenlerinden birisi; ne yazık ki oyunu ekonominin evrensel kurallarına göre oynamıyor olmamız. Gelişmiş dünya ekonomileri şirketlerde kurumsallaşmaya giderken, biz ne yazık ki, geleneksel, tek kişiye bağlı aile şirketi mantığından sıyrılamadık. Ürünlerimizi ve firmamızı markalaşma konusunda bir adım öteye taşıyamadık. Bunun için işe başlarken doğru başlamak ve bilgiyle başlamak için KOBİ Akademi’nin büyük katkı sunacağına inanıyorum.” Sürekli değişen dünya ekonomisinin sürekli eğitimi zorunlu kıldığına dikkat çeken Aşut, KOBİ Akademi ile yeni kurulan firmalara kurumsallaşmadan markalaşmaya, Türk Ticaret Kanunu’ndan
“Güvenli ticaretin devamı için TBİM önemli” Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Aşut, başta Hollanda olmak üzere Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka gibi bazı Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasında yaşanan gerilimin ekonomiye ve ihracata etkilerinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Yaratılan tüm olumsuz süreci bir kez daha tekrar protesto ediyorum. Sonunda iş dünyası olarak karşılıklı ticari işbirliğimizi sürdürmek zorundayız. Bu ülkeler Mersin’in ve Türkiye’nin yüzde 50’ye yakın ihracatını oluşturan ülkeler. Dünyanın şu anda zengin olan bölgesi. Ticaretimizin devam etmesi gerekiyor. Ancak, bu şartlar altında bizim devam etme şansımız yok. Alternatifleri oluşturmamız gerekiyor.” Oda olarak yıllardır alternatifleri oluşturmak için çalıştıklarına dikkat çeken Aşut, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni (TBİM) de bu amaçla çalıştırmaya başladıklarını söyledi. Bugün gelinen noktada projenin öneminin daha da arttığını vurgulayan Aşut, “TBİM ile güvenli ticaretin devamını sağlayabiliriz. Firmalarımıza nokta atışı alternatif pazarlar göstermeye hazırız. Bu yöndeki çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz” ifadelerini kullandı. “Mersin’in istihdamına olumlu artış var” İstihdama da değinerek verilerin Mart ayının sonlarına doğru açıklanacağını dile getiren Aşut, ancak yaptıkları çalışmalarda Mersin’deki istihdamda olumlu yönde bir artış gördüklerini ifade ederek, Şubat ayında teşviklerin çalışmaya başladığını, Mart ayı sonunda sonucun rahatlıkla pozitif yönde görüleceğini kaydetti. Mersin’in, istihdam seferberliğinde yine Türkiye’de örnek olan bir çalışmayı ortaya koyacağını belirten Aşut, Mersin’in reel olarak ne yapması gerekiyorsa onu yaptıklarını, 2017 Aralık ayı sonunda açıklanacak istihdam verilerinde yüzde 5’i çok rahatlıkla aştıklarının görüleceğini belirtti.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), bölgenin ileri teknolojili ürün ihracatını artırmak, üye firmalarının yeni ekonomik düzene uyum sağlayabilmesine yardımcı olmak adına çalışmalarını sürdürüyor. MTSO Projeler Müdürlüğü tarafından ‘Özel Sektöre Yönelik Ar-Ge Destekleri Semineri’ düzenlendi. Seminerde Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) Yetkilisi TEYDEB Desteklerini anlatırken Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri Daire Başkanı Fatih Kemal Öztürk, Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’ne yönelik çalışmalar hakkında bilgi verdi. Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut gelişen, hızla değişen küresel ekonomide ve teknoloji dünyasında Ar-Ge’nin rekabetin en önemli unsur olduğunu söyledi. Ancak Ar-Ge’nin ciddi bir sermaye, yetişmiş insan kaynağı ve bilgi birikimi gerektirdiğine dikkat çeken Aşut, “İşte bu noktada, KOBİ’lerin, ekonominin omurgasını oluşturduğu Türkiye gibi ülkelerde küçük ve orta ölçekli firmalardan etkin bir Ar-Ge kapasitesi veya çalışması beklemek hayalcilik oluyor. Büyük işletmelerin Ar-Ge kapasitesi olabilir. Ama unutulmamalı ki ülkemiz işletmelerin yüzde 99,7’sini KOBİ’lerimiz oluşturuyor” dedi. Ancak, KOBİ’lerin rekabetin acımasız şartlarında bugün yalnızca ayakta kalma mücadelesi verebildiğine dikkat çeken Aşut, bu nedenle var olan üretim şekillerini terk edemediklerini, teknolojilerinde ve ar-ge kapasitelerinde sıçrama yapamadıklarını söyledi. “Bu noktada, devletin çeşitli kurumları ile
verdiği Ar-Ge’ye yönelik hibe, kredi, danışmanlık destekleri gerçekten hayati konulardır” diyen Aşut, şöyle konuştu: “Ancak, bu desteklerin bürokrasisi zaman zaman o kadar girift, karmaşık hale geliyor ki; ayakta durma mücadelesi veren KOBİ’ler bu süreçlere zaman ayıramıyor. Bu konuları takip edecek personeli istihdam etmek belki büyük işletmeler için mümkünse de, KOBİ’ler için çoğu zaman bu mümkün olmuyor. Bundan dolayı bu desteklere ulaşamayan, bu işten vazgeçen binlerce KOBİ var. Biz bu anlamda bu destek prosedürlerinin daha da yalınlaşmasını talep ediyoruz.” Seymen: “Bize verilen destek 10 katına çıkarılacak” TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı METATEG Yürütme Komitesi Sekreteri Rıza Alparslan Seymen katılımcıları TEYDEB Destekleri hakkında bilgilendirdi. Son dönemlerde yapılan çalışmalarla TÜBİTAK desteklerinin daha da iyileştirilmesini beklediklerini anlatan Seymen, “Şu anda dahi fonlamaya yönelik maddi sorunumuz yokken, bize verilecek desteğin 10 katına çıkarılması ve projelerin ticarileşmesinin de bizim tarafımızdan desteklenmesi gündemde. Yeni Kanun Tasarısı Meclis’ten nasıl çıkacak tam olarak bilemiyoruz ama bize büyük bir fon gelmesi gündemde. Bu durum firmaların bize daha çok başvurmasını sağlayacaktır” dedi. TEYDEB olarak 1995-2016 yılları arasında 10,7 milyar TL’lik Ar-Ge hacmi oluşturduklarını bildiren Seymen, 2004 – 2016 yılları arasında KOBİ’lerin proje başvuru sayısının 6 kat, büyük firmaların başvuru sayısının ise 7 kat arttığını söyledi. Mersin’in destek başvurularında iller
arasındaki yüzde 1’lik pay aldığına da değinen Seymen, “Öncelikli hedef bunu Adana’da olduğu gibi yüzde 2 seviyesine çıkarmak olmalıdır” dedi. Öztürk: “Öncelikli hedef 500 Ar-Ge Merkezi” Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri Daire Başkanı Fatih Kemal Öztürk ise Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri hakkında bilgi verdi. 2008 yılında Türkiye’de 20 ArGe Merkezi varken bu sayının istikrarlı olarak arttığını ve bugün Türkiye genelinde 409 Ar-Ge Merkezi ile 23 Tasarım Merkezi bulunduğunu bildiren Öztürk, bu merkezlerde yaklaşık 32 bin kişinin çalıştığını anlattı. Bu merkezlerde, yürütülen ve tamamlanan 14 bin 738 proje bulunduğunu kaydeden Öztürk, bin 148’i tescil edilmiş, 3 bin 999’u da süreci devam eden 5 binin üzerinde patente yönelik çalışma bulunduğunu anlattı. Mersin’de mevcut durumda 4 adet Ar-Ge Merkezi olduğunu, Türkiye genelinde ise ilk hedefin Ar-Ge Merkezi sayısını 500’e ardından da bine çıkarmak olduğunu kaydeden Öztürk, Ar-Ge Merkezi olma koşullarını ise şöyle sıraladı: 1 - Ar-Ge Merkezinde araştırmacı ve teknisyen statüsünde en az 15 çalışan olmalı. 2 - Bu merkezlerde Ar-Ge veya tasarım projeleri bulunmalı. 3 - Ar-Ge ve destek personelinin Ar-Ge Merkezinde çalıştığının fizik kontrolünü yapacak mekanizma bulunmalı. 4 - Bu faaliyetler yurtiçinde gerçekleşmeli. 5 - Şirket içinde ayrı bir birim şeklinde örgütlenmeli.
5
YIL: 19 | SAYI: 328 | 19 Mart - 1 Nisan | www.mtso.org.tr
Akdeniz Meyve Sineği ile mücadele başlatıldı
T
ropik ve subtropik bölgelerde yaygın olan, dünya taze meyve ticaretini sınırlayan ve önemli ekonomik kayıplara neden olan Akdeniz Meyve Sineği ile Mersin’de kapsamlı bir mücadele başlatıldı. Bu çerçevede Türkiye’de ilk kez Mersin’de, ‘Akdeniz Meyve Sineği Mücadele Çalışma Grubu’ oluşturuldu. Konuyla ilgili tüm paydaşların bir araya geldiği Çalışma Grubu kısa, orta ve uzun vadeli yol haritasını çizdi. Nihai hedef ise Akdeniz Meyve Sineği açısından Mersin’de ari alanlar oluşturarak Mersin’in Akdeniz Meyve Sineği açısından düşük riskli bölge ilan edilmesini sağlamak. Çalışmalarına hızlı başlayan Mücadele Grubu, Akdeniz Meyve Sineği ile kimyasal mücadele yerine tuzak yöntemini kullanarak insan sağlına dost ve çevreci bir koruma modeli geliştirecek. Özellikle sert çekirdekli meyveleri hedef alan çalışma ile 16 milyon TL’lik ürün kaybının da önüne geçilmesi hedefleniyor. Çalışmalar çerçevesinde Akdeniz Meyve Si-
neği Zararlısı ile Mücadele Mersin Eylem Planı Tanıtım Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sefa Çakır’ın yanı sıra sivil toplum kuruluşu temsilcileri, çiftçiler ve muhtarlar katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, projede görev alan bütün kurum ve kuruluşlar ile Odalara teşekkür ederek, “Bu öyle bir güzel birliktelik ki, Mersin’imizin bu konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının, kamu kurum ve kuruluşlarının içinde yer aldığı bir projedir. Bu birlikteliği, dayanışmayı her alanda devam ettirmeliyiz. Bu projeyle özellikle tarımsal üretimde verimlilik önemli ölçüde artacak, ürünlerimizin kalitesi daha fazla iyileşecek, hastalık konusunda yaşadığımız problemleri artık inşallah yaşamayacağız” diye konuştu. Mersin’i taze sebze ve meyve üretiminde marka şehir haline
getirecek adımları ilerleyen süreçlerde atacaklarını vurgulayan Elvan, “Mersin taze sebze ve meyve ihracatında Türkiye’nin önemli illerinden biridir. Ancak bizler üretimimizi ağırlıklı olarak Rusya’ya bağımlı bir yapıda sürdürüyoruz. Eğer Rusya’ya ihracatımız iyiyse üretimde de çiftçimizin yüzü gülüyor. Ancak pazarları çeşitlendirmemiz bizim açımızdan son derece önemlidir. O nedenle geçtiğimiz haftalarda özellikle körfez ülkelerinin yaş sebze ve meyve ithalatçılarını Mersin’imize getirdik. Misafirlerimiz Mersin’imize hayran kaldı. İnşallah pazarımızı daha çok çeşitlendireceğiz ve Mersin’imizi çok daha iyi noktalara götüreceğiz” dedi. Çakacak: “Ruhsatlandırma çalışmaları sürüyor” Vali Özdemir Çakacak ise toplantıda yaptığı konuşmada Valilik koordinesinde; İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi, Ziraat Odası, Mersin Üniversitesi ile diğer birçok kurum ve kuruluşun işbirliğinde yapılan
çalışmalar sonucunda Akdeniz Meyve Sineği ile Mücadele Eylem Planı’nın hazırlandığını belirtti. Konuşmasını, Eylem Planı ile birlikte özellikle sert çekirdekli meyvelerde üretim kaybına neden olan Akdeniz Meyve Sineği ile mücadelede önemli yol kat edileceğini vurgulayarak sürdüren Çakacak, zararlı ile mücadele kapsamında ruhsat çalışmalarının Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nezdinde devam ettiğini belirtti. Vali Çakacak konuşmasını, bugüne kadar Valilik olarak Mersin’le ilgili çözüm üretilmesi gereken konularda ildeki kurum ve kuruluşlar ile kentin tüm dinamikleriyle işbirliği içerisinde çalıştıklarını, bundan sonra da aynı şekilde çalışmaya devam edeceklerini ifade ederek tamamladı.
Kocamaz: “Mersin ekonomisi kazanacak” Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ise toplantıda, “Tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla yapılacak bu çalışmalarla ürünlerimiz hak ettiği değeri bulacak, Mersin ekonomisi kazanacaktır” dedi. Mersin’in tarımsal üretimin her alanında olduğu kadar özellikle taze meyve üretiminde önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Kocamaz, “Taze meyve üretimi ihracata konu olması bakımından da büyük önem taşır. Son yıllarda Akdeniz Meyve Sineği nedeniyle meyvecilikte özellikle şeftali gibi sert çekirdekli meyvelerde önemli verim ve ekonomik kayıplar meydana gelmiştir. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 20 bin ton ürün bu zararlı nedeniyle zarar görmüş, yaklaşık 16 milyon TL ürün kaybı oluşmuştur. Akdeniz Meyve Sineği sorununun
çözümüne katkı sağlamak üzere ülkemizde ilk kez Akdeniz Meyve Sineği Mücadelesi Çalışma Grubu oluşturulmuştur. Özellikle çalışma grubunun tarım ilacı yerine tuzak kullanarak sorunu çözme yöntemi ayrıca önemlidir. Bu yöntem ile hem insan hem de çevre sağlığı korunmuş olacaktır. İhracatımız yıllarca Akdeniz Meyve Sineği nedeniyle engellenmiş, ülkemiz önemli pazar kayıpları yaşamıştır. Bu çalışmalarla ürünlerimizin ihracatı artacak, üreticilerimizin geliri artacaktır” diye konuştu.
Gökçel: “Çiftçilerimizin ekonomik kayıplarını önlemek istiyoruz” Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel ise toplantıda bugüne kadar tarımla ilgili tüm kurumların ayır ayrı bu konuyla mücadelede seferber olsa da istenen düzeyde başarı yakalanamadığını hatırlatıp, paydaş sektörlerin bir araya geldiği yeni oluşumla çiftçilerin yüzünü güldürecek önemli sonuçlar alınacağına inandığını söyledi. Oluşturulan Çalışma Grubu’nun Ocak ve Şubat aylarında toplantılarını gerçekleştirdiğini bildiren Gökçel şunları söyledi: “Teknik personelce mevcut durum ortaya konmuş ve bir yol haritası oluşturulmuştur. Mersin İli Akdeniz Meyve Sineği Mücadelesi Eylem Planı hazırlanmıştır. Amacımız, ilimizde bölgemizde el birliği ile Akdeniz Meyve Sineği zararlısının etkilerini asgari düzeye indirmek ve çiftçilerimizin ekonomik kayıplarını önlemek, bölge ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak ve ihracatımızı artırmaktır. Eylem Planımızın içerisinde projeler oluşturulacak ve bu projelerimizi Mersin Valiliği yürütecektir. Çalışma
grubunda yer alan tüm kurumlar bu kapsamda üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirecektir. Bundan sonra sloganımız Mersin’de Akdeniz Meyve Sineğine karşı topyekün mücadele olacaktır.” Derin: “Kimyasal mücadeleye alternatif mücadele artık zorunludur” Çalışma Grubu adına söz alan Kubilay Derin ise önce Akdeniz Meyve Sineği’nin verdiği zararları anlattı. Geçen yıl özellikle orta ve geç dönem sert çekirdekli meyve türlerinde 20 bin ton ürün kaybı 16 milyon TL’lik ekonomik kayıp yaşandığını bildiren Derin şu bilgileri verdi: “Ayrıca bu zararlı ile kimyasal mücadele yapıldığı için sıkıntı ihracata da yansıdı. 2016’da şeftali, nar ve turunçgillerde 26 adet bildirim alınmış, 623 bin kilo ürün iade veya imha edilmiştir. Şeftalide 92 adet numune alınmış 37 adedi kalıntılı çıkmıştır. Ayrıca mücadelede kimyasal ürünlerin kullanılması çiftçinin üretim maliyetini de artırmış ve üreticinin geliri düşmüş, çevre kirliliğine yol açmış, ekolojik denge bozulmuştur. Bölgemizde iklim koşulları nedeniyle zararlının yıl boyu aktif kalması söz konusudur. Tüm bu olumsuzluklara karşı mücadele başlatılmıştır.” Kimyasal mücadeleye artık alternatif bir mücadelenin zorunlu hale geldiğini de vurgulayan Kubilay Derin, “Biyolojik mücadele başlamalıdır. Akdeniz Meyve Sineğinde sert çekirdeklilerde ruhsat alınması konusunda gerekli girişimler yapılmış ruhsatlandırma sonrasında projeler oluşturulup uygulamaya konulacaktır” dedi.
Mersin, Kruvaziyer endüstrisindeki istikrarını koruyor İnsan Kaynakları Yönetimi ve İstihdam Zirvesi yapıldı
Soldan sağa: MEDCRUISE Genel Sekreterlik Yetkilisi Aimilia Papachristou, Genel Sekreteri Thanos Pallis, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Numan Olcar, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar.
M
ersin Valiliği çatısı altında, 2012 yılında başlatılan Kruvaziyer Turizmi Eylem Planı kararlılıkla uygulanıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da sektörünün en büyük buluşma noktası Seatrade Cruise Global 2017 Fuarı’ndaki yerini alan Mersin’in bu yıl ki sloganı ‘Güzergahınız Mersin’ oldu. Türkiye standı çatısı altında fuara katılan Mersin, yeni destinasyon arayışındaki firmalarla diyaloglarını sürdürdü Fuara ilişkin değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Mevcut konjonktürel atmosfere rağmen, sektörde mevcudiye-
timizi korumak ve bu alanda gelecek vizyonumuzu ortaya koymak anlamında kruvaziyer endüstrisinin en büyük fuarında yer almayı görev bildik. Bu sene, TURSAB, İzmir Ticaret Odası, Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi, Cruise Turkiye, Tura Turizm, Çeşme Limanı, İstanbul Shipping ve THY’nin katılım sağladığı stantta bizler de Mersin olarak yer aldık. Bildiğiniz üzere turizm her şeyden önce bir imaj çalışmasıdır. Bir yerde başlattığınız çalışmanın devamını getirmezseniz o güne kadar yapmış olduğunuz yatırımın tamamını çöpe atmış olursunuz. Bizler kendisine yeni destinasyon arayışında olan kru-
vaziyer endüstrisi için Mersin’in en güvenli ve karlı limanlardan birisi olduğunu anlatmayı görev edindik ve bunu kaynaklarımızı etkin ve verimli kullanarak gerçekleştirmeye çalışıyoruz” dedi. Mevcut koşullarda bu seneki fuara katılımın daha da büyük önem taşıdığını belirten ve Seatrade Global’e katılarak Mersin’i ve tüm Türkiye’yi temsil etme çabasında olan herkesi kutlayan Aşut, desteklerinden dolayı Miami Başkonsolosu Özgur Altan’a, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert’e ve Washington Turizm Müşaviri Sedat Gönülluoğlu’na teşekkür etti. Fuar kapsamında gerçekleştirilen temaslarda kruvaziyer şirketleri ile yapılan görüşmelerin yanı sıra Akdeniz Kruvaziyer Limanları Birliği-MEDCRUISE ile de temaslarda bulunuldu. Türkiye Limanlarına bu alanda verdikleri destek için teşekkür etmek üzere TÜRSAB tarafından hazırlanan armağan Yönetim Kurulu Üyesi Numan Olcar tarafından takdim edildi.
M
ersin Valiliği himayesinde, Çalışma ve İş Kurumu (İŞ-KUR) İl Müdürlüğü, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) işbirliğinde ve Girişimci İnsan Kaynakları Derneği koordinesinde İnsan Kaynakları Yönetimi ve İstihdam Zirvesi düzenlendi. İki gün süren Zirve’ye Vali Özdemir Çakacak’ın yanı sıra Türkiye İş Kurumu Genel Müdür Yardımcısı Cafer Uzunkaya, Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yüksel Özdemir, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mersin Konsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, akade-
misyenler, özel sektör ve firma temsilcileri, öğrenciler ile çok sayıda davetli katıldı. Zirvede insan kaynakları alanında dünyadaki gelişmeler, yeni yöntemler, kurumsal uygulama örnekleri, iletişim, performans, liderlik gibi konular, kamusal destek ve teşvikler ele alındı. Zirvenin açılışında konuşan Mersin Valisi Özdemir Çakacak, istihdamda gerçekleştirilen önemli reformlara değindi. İşgücünü daha nitelikli hale getirecek ve en etkin şekilde üretim sürecine dâhil edecek destek ve teşviklerin hayata geçirildiğini kaydeden Çakacak, yurt genelinde başlatı-
lan Milli İstihdam Seferberliği’ne de değinerek, Mersin’in en üst düzeyde katkı sağlamaya kararlı olduğunu söyledi. Türkiye İş Kurumu Genel Müdür Yardımcısı Cafer Uzunkaya; Çalışma Bakanlığınca koordine edilen ‘Milli İstihdam Seferberliği’ Programıyla ilgili bilgi verirken, Mersin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Mustafa Kutlu, düzenlenen İş ve Kariyer Fuarı’nın yalnızca Mersin değil, Türkiye adına önemli olduğunu söyledi. Kutlu, son dönemlerde Mersin Valiliği koordinasyonunda işverenlere yönelik teşvikler konusunda tanıtım toplantıları yaptıklarını ve bu yöndeki çalışmalarını sürdüreceklerini bildirdi. Girişimci İnsan Kaynakları Derneği Kurucu Başkanı Serkan Özada ise insan kaynakları yönetiminin önemi konusunda farkındalık yaratmak adına 2010’dan bu yana çalıştıklarına değinerek, insan yönetimi alanında Türkiye’nin markası olma yolunda ilerlediklerini dile getirdi.
KGF’deki yenilikler KOBİ’lerin rekabet gücünü artırıyor ve sanatkarların, tarım işletmeleri, çiftçiler, serbest meslek mensuplarının, hazine desteklerinden şarta bağlı olarak KOBİ ölçeğindeki büyük işletmelerin KGF desteklerinden faydalanabileceğini kaydeden Altuntaş, mevcut durumda KGF kefaleti ile sağlanan kredi hacminin 250 milyar TL’ye ulaştığını bildirdi.
T
eminat yetersizliği çeken KOBİ’lere destek olmak adına kurulan Kredi Garanti Fonu’nda (KGF) yapılan değişikliklerle KOBİ’lerin mali kaynaklara ulaşımı kolaylaştırıldı. Kredi oranlarından krediye ulaşım şartlarına kadar bir dizi değişikliğe gidildi. Geçmişte yalnızca KOBİ’lere destek olan KGF’nin KOBİ ölçeğinden büyük işletmelerin de yararlanmasının önü açıldı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile KGF işbirliğinde KGF Tanıtım Toplantısı düzenlendi.
MTSO 5
CMYK
KGF Adana Şube Müdürü Celal Altuntaş, MTSO Üyelerine KGF hakkında bilgi vererek yeni düzenlemeleri anlattı. Önünüzdeki süreçte işletme kredilerinden yatırım kredilerine kadar birçok alanda KOBİ’leri rahatlatacak düzenlemelere devam edileceğini kaydeden Altuntaş, aynı zamanda yeni düzenlemelerle KGF desteklerinden yalnızca KOBİ’lerin değil, KOBİ dışı büyük şirketlerin de yararlanmasına olanak tanındığını söyledi. KOBİ’lerin ve KOBİ vasfına sahip kadın ve genç girişimcilerin, esnaf
“İşletme kredilerinde ödemesiz dönemler uzayacak” Kefalet türleri hakkında da bilgi veren Celal Altuntaş, Özkaynak Kefaletleri ve Hazine Destekli KGF Kefaletleri olmak üzere iki tür kefalet bulunduğunu, bunların da kendi içinde risk paylaşımlı kefaletler ve doğrudan kefaletler olarak ikiye ayrıldığını söyledi. Risk paylaşım esasına göre yapılan başvuruların bankalar aracılığıyla gerçekleştirildiğine değinen Altuntaş, KOSGEB, TÜBİTAK, Eximbank gibi ilgili kurum ve kuruluşlardan destek almaya hak kazananların yapacakları kefalet başvurularının ise doğrudan KGF’ye yapıldığını bildirdi.
Özkaynak kefalet limitleri hakkında da bilgi veren Celal Altuntaş, “KOSGEB, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’ndan alınacak desteklerin yüzde 100 oranında azami 1 milyon TL’ye, TÜBİTAK’ta ise yüzde 100 azami, 1,25 milyon TL’ye kadar kefil oluyoruz. İşletme Kredileri ve yatırım kredilerinde ise yeni düzenlemelere gidiliyor. Önümüzdeki süreçte vadelerde bir miktar daha uzama olacak.” “Yeni düzenlemeler” Celal Altuntaş Yeni Bakanlar Kurulu Kararı ile birlikte yapılan düzenlemeleri ise şöyle anlattı: “Daha önce 15 milyar TL olan KGF tarafından verilebilecek Hazine destekli kefaletlerin toplam bakiye tutarı, 20 milyar TL’ye yükseltildi. Tahsis işlemlerinin, Kredi Onay Komiteleri yerine Rating Sistemi ve Portföy Garanti Sistemi-PGS (en az %70) ile yürütülmesine karar verildi. Bankaların, verilen tazmin karşılama üst limitleri dahilinde işlem yapması ile ilgili yapı kuruldu ve uygulanacak oran
yüzde 7 olarak tespit edildi. KOBİ’lerin kefalet üst limiti 1,5 / 2,5 milyon TL’den 3 milyon USD’ye çıkarıldı. Bu rakamın önümüzdeki süreçte 12 milyon USD’ye çıkması bekleniyor. Yararlanıcı tanımına ‘KOBİ tanımı dışında kalan diğer işletmeler’ eklenerek kefalet üst limiti 50 Milyon USD olarak belirlendi. Ki bu rakamın da yeni düzenlemelerle 200 milyon USD’ye çıkarılması gündemde. Sadece SGK ve Vergi Dairesine muaccel hale gelmiş borcu olmayan firmalara kefalet sağlanmakta iken yeni düzenleme ile muaccel hale gelmiş borcun, kefalet sağlanacak kredinin %20’sini aşmaması ve kullanılacak kredi ile ödenmesi durumunda kefalet verilebilmesinin önü açıldı.” “SGK ve Vergi borçlusuna da kolaylık geldi” Konuşmasının sonunda Hazine Desteğine Dayalı KGF Kefaleti’nde aranan genel şartlarda yapılan değişikliklere de değinen Altuntaş, özellikle SGK ve vergi borcu bulunan KOBİ’lere
bir takım kolaylıklar getirildiğini anlattı. Geçmişte SGK ve vergi borcu olanların sistemden yararlanamadığını hatırlatan Altuntaş, mevcut düzenleme ile kullandırılacak kredinin yüzde 20’sine kadar borcu olan KOBİ’lerin banka sorumluluğunda olmak kaydıyla kredisinin verildiğini, bankanın kullandırdığı krediden işletmenin vergi ve SGK borcunu ödeyip kalanını kredi olarak verdiğini söyledi. Altuntaş başvuruda aranan şartları şöyle sıraladı: “T.C Kanunlarına göre kurulmuş ve yurtiçinde faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişi işletmelerden biri olması şartı aranır. İflas, fesih, iflas erteleme ve konkordato sürecinde olmamalıdır. Karşılıklar Yönetmeliği uyarınca donuk alacak niteliğinde üçüncü, dördüncü ve beşinci grupta izlenen kredileri bulunmamalıdır. TBB Risk Merkezi’nden alınmış Kredi Limit, Kredi Risk, Tasfiye Olunacak Alacaklar Raporu’nda, donuk alacak niteliğinde üçüncü, dördüncü ve beşinci grupta izlenen kredisi bulunmamalıdır.”
6
YIL: 19 | SAYI: 328 | 19 Mart - 1 Nisan | www.mtso.org.tr
Azerbaycan’a yatırım için doğru zaman Petrol fiyatlarının düşmesi sonrasında ekonomide birçok reform yapan Azerbaycan, DEİK Türk – Azerbaycan İş Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Selçuk Akat tarafından yatırım yapılacak ülkeler arasında gösteriliyor.
A
zerbaycan petrol dışı sektörleri geliştirmek istiyor. Bu gelişmeye destek olacak yatırımlara birçok teşvik veriyor. Azerbaycan’da geçmişte gümrükte yaşanan problemler de günümüzde yaşanmıyor. Yakın zamanda vergi konusunda da önemli reformlar yapılması bekleniyor. Bu nedenle Türk iş adamlarına bu fırsatı kaçırmayarak yatırım fikrini gözden geçirmeleri tavsiye ediliyor. İşadamlarının bu dönemde biraz daha gayret göstermeleri, cesaretli olmaları gerektiğine işaret eden Akat, “Eğer bu yatırımlar şimdi yapılmazsa sonra geç kalınacak çünkü Batı’dan Rusya’dan, Amerika’dan şirketler gelecek ve yatırımları onlar yapmaya başlayacak” diyor. Dolayısıyla pazarda yer bulma sorunu yaşamamak için şimdiden önlem alınması gerekiyor. Bugün itibariyle Azerbaycan’ın diğer ülkelerden farklı bir konumda bulunduğuna işaret eden Akat şunları söylüyor: “Azerbaycan öncelikle Türkiye’nin dost ve kardeş ülkesi ve stratejik iş ortağı. Azerbaycan’ın yurtdışındaki faaliyetleri ve Türkiye’nin faaliyetleri her iki ülkeyi çok yakın iki müttefik yapıyor. Azerbaycan’da büyümek isteyen şirketler Türkiye’ye geliyor. Daha sonra bu şirketin bir kolunu Azerbaycan’da şube olarak açıyor ve iki ayaklı çalışıyor. Avrupa’ya mal satmak için Türkiye’deki şirketi Orta Asya’ya mal satmak için de Azerbaycan’ı kullanıyorlar. İki şirket arasında insan kaynağı, sermaye devamlı hareket halinde. Bu oldukça başarılı bir modele işaret ediyor. Önümüzdeki günlerde bu modelin gelişeceğini düşünüyorum.” Selçuk Akat’ın açıklamalarından yola çıkarak bu sayımızda Azerbaycan’ı daha yakından tanıtmak istedik. Coğrafi konum Azerbaycan Cumhuriyeti Kafkasların geçiş noktası üzerinde, Büyük Kafkaslar ile Küçük Kafkaslar arasında yer alır. Bölgenin en önemli özelliği tarihi geçit ve ticaret yolları üzerinde bulunmasıdır. Kuzeyinde Gürcistan ile Rusya Federasyonu’na bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti, güneyinde İran İslam Cumhuriyeti, batısında Ermenistan ve Türkiye Cumhuriyeti, doğusunda ise Hazar Denizi yer alır. 86 bin 600 kilometrekarelik toplam araziye sahip olan Azerbaycan’ın başkent Bakü’den Kuzey Kutbu’na mesafesi 5 bin 550 kilometre ve Ekvatora olan mesafesi ise 4 bin 440 kilometredir. Dünyada en büyük göl olan Hazar Denizi 400 bin kilometrekare büyüklüğünde olup, en derin yeri 1.025 metredir. Arazi yapısının yaklaşık yüzde 50’si dağlık olan bölgede deniz seviyesinden 3 bin metreye kadar yüksek olan sahalar ve yüzde 1’ini ise 3 bin metreden yüksek olan sahalar kaplar. Azerbaycan’ın deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 657 metredir. Dağlık arazi Büyük Kafkas, Küçük Kafkas ve Talış Dağlarından oluşur. Kür-Aras ovası en büyük düzlüktür. En düşük rakım (Hazar Denizi) -28 m ve en yüksek nokta (Bazardüzü Dağı) 4 bin 466 metredir. Dünyadaki 11 iklim çeşidinin dokuzuna sahip olan Azerbaycan’ın iklimini Büyük Kafkas Dağlarının kuzeyden gelen soğuk hava kütleleri, Küçük Kafkas Dağlarının güneyden gelen sıcak tropik hava akımları ve Hazar Denizi etkiler. Azerbaycan dünyanın çok değişik iklim tiplerine sahip ülkelerinden biridir. Doğu ve orta kısımları alçak ve düzlük olduğu için, kışları ılık, yazları çok sıcak geçer. Güney doğu kısmı ise nemli subtropikal iklime sahiptir. Diğer bölgeler ise, kurak ve yarı kurak görünüme sahiptir. Tarımsal faaliyetlerin çoğu Kür ve Aras nehirleri
MTSO 6
CMYK
civarında yapılır. Nüfus ve işgücü yapısı Azerbaycan Cumhuriyeti’nin nüfusu 2015 yılı itibariyle 9,5 milyon kişiye yükselmiştir. Nüfusun yüzde 54,1’i şehirlerde, yüzde 45,9’u ise köylerde yaşar. Nüfusun yüzde 49’u erkek, yüzde 51’i ise kadındır. Çalışabilir nüfus, toplam nüfusun yüzde 50,09’unu oluşturur. Azerbaycan, diğer dağılan SSCB ülkelerinde olduğu gibi, 1990’lardan itibaren kentlerde yaşayan nüfusunun bir kısmını kaybetmiştir. Bunda çoğunluğu kentlerde yaşayan etnik azınlıkların ülke dışına göç etmesi önemli rol oynar. 2003’ten itibaren kentsel nüfusta yeniden artış gözlenir. Kentsel nüfusun toplam nüfusa oranı 2010 yılı itibarı ile yüzde 53’e çıkmıştır. Kentsel nüfusun artışında petrol sektöründeki gelişmeye bağlı olarak artan yeni iş olanakları etkili olmuştur. Azerbaycan’ın resmi dili Azericedir (Azeri Türkçesi). Bağımsızlıktan sonra devlet, Rusçanın kullanımını aşamalı olarak kaldırmaya başlasa da Rusça halen yaygın olarak kullanılır. Doğal kaynaklar ve çevre Azerbaycan diğer Kafkas ülkelerine göre geniş topraklara sahiptir. Ülke topraklarının yaklaşık yüzde 55’i tarımsal arazilerden, yüzde 2,5’i ise kentsel alanlardan oluşur. Toprakların yüzde 12’si ise ormanlık arazidir. Azerbaycan, ekolojik olarak çok çeşitli bir coğrafi yapı sergiler. Ülke, deniz seviyesi altında düzlükler, Kafkas bölgesinde 4 bin metre yüksekliğinde dağlar, çöller ve subtropik alanlarla kaplıdır. Ülke topraklarının yarıdan fazlası alçak arazilerden oluşur. Tamamı Kafkas havzasında akan nehirler gemi taşımacılığına elverişli değildir. Sulama sistemleri su depoları ile düzenlenir. En büyük su deposu ülkenin batısındaki Kura Nehri üzerinde yer alan Mingechaur deposudur. Trans¬Kafkas ülkeleri içinde çevre kirliliğinin en fazla olduğu ülke Azerbaycan’dır. Yağış miktarı düşük olmakla birlikte Azerbaycan yeterli taze su rezervine sahiptir. Ancak yüzey suyu kirlidir. Nüfusun dörtte biri güvenli suya ulaşmakta sorun yaşar. Sınai üretimi düşük olmasına rağmen hava kirliliği halen yüksek düzeydedir. Çevre standartları üreticiler tarafından yeterince uygulanmaz. Tarımsal arazi verimliliği de uzun yıllar boyunca yetersiz drenaj ve sulama nedeni ile topraktaki tuz oranının artmasına bağlı olarak düşmüştür. Hazar Denizi seviyesinin inip çıkması da önemli bir ekolojik sorundur. Hazar Denizi, 1977¬1995 yılları arasında yıllık ortalama 13 cm yükselmiştir. Hazar Denizi önemli bir balıkçılık alanıdır. Ancak kirlenme ve kaçak avlanma nedeni ile verimlilikte düşüş gözlenmektedir. 2006’da mersinbalığı stoklarının korunması amacı ile Azerbaycan, Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan’dan havyar ticaretine CITES (the International Convention on International Trade in Endangered Species) tarafından geçici yasak getirilmiştir. Enerji Petrol ve gaz üretimi ile rafine edilmesi ülke ekonomisinin temelini oluşturur. British Petrol (BP) tarafından yayınlanan Review of World Economy isimli kaynağa göre ülkenin 7 milyar varillik kanıtlanmış petrol rezervi bulunur. Söz konusu rakam, dünya rezervlerinin 0,6’sına tekabül eder. Ülkenin rezerv/üretim oranı ise 29,3’tür. Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) verilerine göre ise ülkenin kanıtlanmış petrol rezervleri 17,5 milyar varildir. Ancak bu
verilerin hesaplanmasında kullanılan sınıflandırmalar Sovyet sistemine göre olup, daha geniştir. Ülkenin petrol rezervleri SOCAR verilerine göre bu nedenle çok daha fazladır. Ülkenin petrol rezervleri Ortadoğu ile karşılaştırıldığında düşük düzeydedir. Ortadoğu’daki kanıtlanmış rezervler 742,7 milyar varil olup, dünya toplamının yüzde 61,5’ine tekabül eder. Azerbaycan, mevcut petrol üretimini 3 farklı boru hattıyla ihraç eder. Üretimin yüzde 80’lik bölümü Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) yoluyla ihraç edilir. Bu yolların dışında karayolu ve demiryolu gibi ulaşım biçimleri de ihracat sürecinde kullanılır. Özellikle Azerbaycan’ın en zengin rezervlere sahip Azeri-ÇırakGüneşli bölgesi başta olmak üzere petrol üretimi Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) tarafından üstlenilmekte ve ihraç edilme süreçlerinde de aktif rol oynamaktadır. Bununla birlikte SOCAR, ülkenin petrol üretiminin yüzde 20’lik bölümünü karşılar, geriye kalan bölüm ise BP yönetimindeki Azerbaijan International Operating Company (AIOC) tarafından yapılır. Bu konsorsiyumu oluşturan diğer firmalar ise Chevron, Statoil, Türkiye Petrolleri, ExxonMobil’dir. BP 1992’den itibaren ülkedeki en önemli yatırımcı konumundadır. Ülkedeki diğer önemli boru hatları Baku-Novorossiysk ve Baku-Supsa hatlarıdır. Türkiye, Azerbaycan enerji sektöründe; TPAO aracılığı ile güçlü
bir şekilde varlığını sürdürmekte olup, 3.2 milyar doları aşan yatırımı ile bir Türk kamu şirketinin yurtdışındaki en büyük yatırımını gerçekleştirmektedir. Bu projelerde TPAO; ACG (Azeri-ÇıralıGüneşli) Projesi (%6,75), Şah Deniz Projesi (%9), Alov Projesi (%10) hisseleri oranında yer alır. Ayrıca, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Ham Petrol Boru Hattı Projesi’ni hayata geçirmek amacıyla kurulan BTC Co.’da yüzde 6,53, Şah Deniz gazını taşıyacak Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattı projesinde ise yüzde 9 hisseyle yatırımcı konumundadır. Azerbaycan’ın başta petrol üretimi olmak üzere enerji kaynakları ihracatı Türkiye’nin ekonomik yapısı ve transit ülke konumu dolayısıyla önem taşır. Özellikle sanayi üretimi bakımından ithal edilen yer altı zenginliklerine bağlılık başta olmak üzere coğrafi konum olarak bölge zenginliklerinin ihraç pazarlarına aktarılması bakımından da önemli bir konumdadır. Bu bakımdan arz güvenliğinin sağlanması ve enerji ihtiyacının karşılanması anlamında da Türkiye-Azerbaycan arasındaki işbirliği önemlidir. Türkiye’nin gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sinin Azerbaycan’dan karşılanmakta olduğu ve Faz-2 gazının belirli bir kısmının da Türkiye’ye verilmesi durumunda, 2015 yılından sonra bu oranın yüzde 30’lara ulaşmasıyla Azerbaycan-Türkiye arasındaki enerji işbirliğinin önemi ortaya çıkmaktadır. Azerbaycan’ın 5,2 GW elektrik üretim kapasitesi bulunur. Elektrik tüketiminin
yaklaşık yüzde 85’i ülkedeki sekiz termik santralde ve geri kalan altı hidroelektrik santralde gerçekleştirilir. Söz konusu güç santrallerinin tamamı devletindir. Ülkenin elektrik üretim kapasitesinin 10 GW’ye yükseltilmesi amacıyla iki yeni güç istasyonu inşaat sürecindedir. Ancak eskimiş teknoloji ve transmisyon kayıpları nedeni ile elektriğin bir kısmı Rusya, Türkiye ve İran’dan ithal edilmek zorunda kalınmaktadır. Sanayi sektöründe tüketimin gerilemesine rağmen Azerbaycan enerji konusunda verimsizdir. Elektrik sektörü büyük ölçüde sübvanse edilmektedir. Bakü ve çevresinde enerji sıkıntısı yaşanmamasına rağmen kırsal kesimlerde sık sık elektrik kesintileri olmaktadır. Elektrik dağıtım ağı beş bölgeye bölünmüştür. Elektrik dağıtım işi özel şirketler tarafından uzun vadeli sözleşmelerle yürütülmektedir. Temel ekonomik göstergeler Azerbaycan, 1991’de bağımsızlığını kazandıktan sonra, önemli siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik problemlerle karşı karşıya gelmiştir. SSCB döneminde sistemli olarak Cumhuriyetler arasında bağımlılığı bir anlamda zorunlu kılan ekonomik yapının ani çöküşü, pazar ekonomisine geçişte; ekonomik, siyasi, hukuki bir alt yapının olmaması, teknolojinin eski olması, serbest piyasa modelinin bilinmemesi, Ermenilerin işgalci tutumu sonucu topraklarının yüzde 20’sinin kaybedilmesi, 1 milyon kişinin kendi
ülkesinde mülteci durumuna düşmesi ve benzeri nedenlerle üretim durma noktasına gelmiştir. Sonuç olarak da ekonomi üzerinde insiyatif tamamen kaybedilmiştir. Ülkede siyasi istikrarın sağlanması ve Ermenilerle geçici ateşkese varılmasından sonra dikkatler ekonomi üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştır. İşte bunun sonucu olarak 20 Eylül 1994’te “Asrın Anlaşması” olarak adlandırılan Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ile dünyanın önde gelen petrol şirketleri arasında “Hazar Denizinin Azerbaycan’a ait Bölümünde Azeri, Çırağ, Güneşli Yataklarının Birlikte İşlenmesi ve Paylaşılması Hakkında” ilk Anlaşma imzalanmıştır. Yeniliklere hızla adapte olan Azerbaycan, SSCB’nin dağılması ile uzmanlaşma ve işbölümüne dayalı ekonomik yapılanmanın sona ermesine, Ermenistan savaşı ve Çeçenistan sorunu nedeniyle, ülke sanayii için gereken ara mallarının ithalat yollarının kapanmasına rağmen bütün bu darboğazları aşmayı başarmıştır. Bütün bu darboğazların aşılmasında petrol rezervleri önemli bir rol oynamış, yıllardır petrole yatırım yapan Azerbaycan 2005’ten itibaren milli gelire yansıyan petrol gelirleri ile yeni bir döneme girmiştir. Önümüzdeki 15 yıl için 50 milyar $ petrol geliri bekleyen ülke somut ve uygulanabilir projelerle bu geliri halkın yaşam standardının yükselmesine harcayacak hedefler için çalışır. Savaş ve dağılma sonrası ortaya çıkan sorunlar nedeniyle ekonomide
büyük bir bozulma ve dağılma olmuş, bunun sonucunda milli gelirde negatif büyüme yani gerileme ve yüksek enflasyon yaşanmıştır. Azerbaycan ekonomisinde 1996’dan itibaren başlayan büyüme 2014’e kadar sürmüş, 75,2 milyar dolara ulaşan rakamlar, 2015’te 53 milyar dolar seviyesine düşmüştür. Ekonomisi büyük oranda petrol ve doğalgaz üretimine ve ihracatına bağlı olan Azerbaycan’ın, dünya piyasalarında petrol fiyatlarının hızla düşmesiyle alınan devalüasyon kararları, ülkedeki durgunluğun en önemli nedenleri arasında gösterilir. Hükümetin önem verdiği petrol dışı ekonominin desteklenmesi politikası kapsamında, turizmin geliştirilmesi, organize sanayi bölgelerinin kurulması, ulaştırma sektörünün revizyonu yönünde arayışlar vardır. Petrol dışı sektörlerin gelişmesini amaçlayan politikalar genel olarak iş ortamının iyileştirilmesini temel almakta, tarım, imalat sanayi, telekomünikasyon ve turizm potansiyel sektörler olarak değerlendirilmektedir. Doğrudan yabancı yatırımlar Azerbaycan’ın ekonomik canlanmasında anahtar rolü oynar. Azerbaycan ülkedeki ekonomik sorunların aşılması ve istikrarın sağlanması neticesinde özellikle petrol çıkarma ve işleme sanayii bakımından yabancı yatırımlar açısından çok cazip bir pazar haline gelmiştir. Ülke ekonomisi çift yapılıdır. Bir yandan petrol (hidrokarbon) ve ona bağlı hizmetler ile müteahhitlik sektörlerinde hızlı bir gelişme eğilimi gözlenirken, diğer yandan petrol dışı sanayi sektörlerinde yatırım eksikliği gözlenir. Bunun sonucunda petrol dışı sektörlerde düşük istihdam, yetersiz vergi geliri ve ihracat dolayısıyla da ithal ürünlerinde rekabetle başa çıkamama gibi sorunlar yaşanır. Doğrudan yabancı yatırımların önemli kısmı petrol üretimi ve çıkarımı alanlarına olmuştur. Sermaye yatırımlarının yüzde 60 gibi önemli bir oranı hidrokarbon sektöründedir. Yabancı yatırımcılar imalat sanayi sektörüne yatırım yapmaktan kaçınır. Bunun bir sonucu olarak da sektörün üretimi düşmüştür. Dış ticaret Azerbaycan dış ticaret politikasında belirleyici unsur enerjidir. Petrol ve doğalgaz Azerbaycan’ın ihracatında yüzde 90 paya sahiptir. İthalatında ise yüzde 80 civarında mamul maddeler yer alır. 2015’te Azerbaycan’ın ihracatı 11 milyar dolara, ithalatı ise yaklaşık 9 milyar dolara ulaşır. Azerbaycan’ın dış ticareti 2 milyar dolar fazla vermiştir. Azerbaycan’ın 2015’te dış ticaret hacmi ise yaklaşık 21 milyar dolar olmuştur. Nükleer reaktörler, kazanlar, makineler, mekanik cihazlar ve aletler; bunların aksam ve parçaları; demir veya çelikten eşya; elektrikli makina ve cihazlar, ses kaydetme-verme, televizyon görüntü-ses kaydetme-verme cihazları; aksam-parça ve aksesuarı; motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler ve diğer kara taşıtları; bunların aksam, parça ve aksesuarı; demir ve çelik; hububat; tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddeler; eczacılık ürünleri; optik cihazlar, tıbbi, cerrahi alet ve cihazlar; bunların aksam, parça ve aksesuarı ithal edilen başlıca ürünlerdir. Doğrudan yabancı yatırımlar Azerbaycan, doğrudan yabancı sermaye çekme konusunda diğer bölge ülkelerine göre oldukça başarılı olmuş ve 2004’te Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından hazırlanan “Doğrudan Yabancı Yatırım Performansı Endeksi”nde 140 ülke arasında birinci sırada yer almıştır. Ülkeye doğrudan yabancı yatırım girişinin GSYİH’ye oranı 2006 yılına kadar sürekli bir artış göstermiş, kişi başına düşen yabancı sermaye miktarı ise 2007 ve 2008 yılında görülen bir azalma sonrası 2009’da tekrar artış trendine geçmiştir. Azerbaycan’ın doğrudan yabancı yatırım girişi 2015’te 7 bin 483 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu yatırımların yüzde 83,3’lük bölümü petrol ve doğalgaz sektöründe geri kalanı ise petrol dışı sektörlerde gerçekleştirilmiştir. Son on yılda Azerbaycan’a yönelik
gerçekleştirilen doğrudan yabancı yatırım girişleri, büyük ölçüde Azerbaycan’ın cari açıklarını finanse etmiş ve ekonomik büyümenin itici gücü olmuştur. Türkiye ile dış ticaret Türkiye’nin Azerbaycan’a ihracatı; ihraç ürünlerinin bu ülkede tanınmaya başlaması, Türk şirketlerinin Azerbaycan piyasasında şube açmak suretiyle Türkiye’den ithalat yapması ve bu malları iç piyasada pazarlaması gibi nedenlerle 1993’ten bu yana yükselme eğilimindedir. Ancak, yüksek gümrük vergisi oranları nedeniyle iki ülke dış ticareti potansiyelinin gerisinde kalmaktadır. Rusya gümrüksüz mal ihraç etmesi nedeniyle Azerbaycan’ın ithalatında önemli bir avantaja sahiptir. İngiltere BP nedeniyle, ABD petrol yatırımları nedeniyle Azerbaycan’ın ithalatında öne çıkar. Ancak ülkemiz ürün çeşitliliği anlamında önemini korur. Bavul ticareti ve sınır ticareti nedeniyle istatistiklere tam olarak yansımasa da iki ülke arasındaki ticaret, önümüzdeki yıllarda önemli oranda artış potansiyeline sahiptir. Türkiye’nin Azerbaycan’a olan ihracatında makineler ve mekanik cihazlar ve yedek parçaları, demir ve çelikten eşyalar, elektrikli makine, cihazlar ve yedek parçaları, mobilya, otomotiv, optik alet ve cihazlar, motorlu kara taşıtları ve yedek parçaları, mineral yakıtlar, petrol ve türevleri gibi ürünler önemli paya sahiptirler. Bunun yanı sıra Türkiye’nin tuz, kükürt, taş, alçı ve çimento, kağıt, karton ve mamulleri, sabun ve muhtahzarları, sebze ve meyveler gibi birçok diğer ürünlerde ihracat potansiyeli bulunur. İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Para kullanımı Azerbaycan’ın resmi para birimi Azerbaycan Manatı’dır(AZN). Bankalar genellikle 10.00 – 17.00/18.00 saatleri arasında çalışır. Otellerde, büyük alışveriş merkezlerinde ve süpermarketlerde uluslar arası kredi kartları ve ABD Doları kullanılabilir. Küçük dükkan ve restoranlarda ise nakitle (AZN) ödeme yapılır. Pasaport ve vize işlemleri Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ticarette karşılaşılan önemli sorunlardan biri de vize uygulamalarıdır. Birinci derece pasaport, hizmet pasaportu ve diplomatik pasaportlara vize uygulanmamaktadır. İşadamlarının ülkeye girişlerinde vize gerekir. Karayolu ile yapılacak girişlerde Azerbaycan Büyükelçiliği’nden ya da İstanbul Başkonsolosluğu’ndan vize alınmalıdır. En fazla bir ay için vize alınabilmekte, resmi yazı ile müracaat edilmesi gerekmektedir. Havayolu ile yapılan girişlerde ise havaalanında vize alınması mümkündür. Çalışma saatleri Çalışma saatleri Pazartesiden Cumaya saat 9.00 ile 18.00 arasındadır. Öğle tatili 13.00-14.00 saatleri arasındadır. Kamu kurumlarının çoğu Cumartesi günleri de öğle saatlerine kadar çalışır. Mağaza ve lokantalar haftanın yedi günü açıktır. İş çevreleri için öğle yemeği saati 12.00 ile 15.00 arasında değişir. Yöneticilerin çoğunluğu akşam 18.00’den sonra da çalışır. Azeriler akşam yemeğini erken yemeyi tercih eder. Ulaşım Şehir merkezine yaklaşık 25 km uzaklıktaki Bakü Havaalanı ve şehir merkezi arasında ulaşım taksi ile 5-10$ arasındadır. Taksimetre kullanımı yok denecek kadar az olup, fiyatlar pazarlık ile belirlenmektedir. Ayrıca, SSCB döneminden kalan metro ve otobüs sistemleri de mevcuttur. Ülke içinde havayolu ile sadece 3 bölgeye gidilebilir. Karayolu taşımacılığı gelişmiştir. Başkent Bakü’den tüm şehirlere, Tiflis ve Tahran’a otobüs seferleri mevcuttur. Yerel saat Azerbaycan ile Türkiye arasındaki saat farkı +2 saat olup, örneğin Türkiye’de saat akşam 18.00 iken Azerbaycan’da akşam 20.00’dir. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ve Dünya Gazetesi
7
YIL: 19 | SAYI: 328 | 19 Mart - 1 Nisan | www.mtso.org.tr
MTSO Komite Başkanları Yaşlı Yaşam Merkezi’nde bir araya geldi
MTSO Komite Başkanları Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Yaşlı Yaşam Merkezi’nde bir araya gelerek Alzheimer hastalığına dikkat çekti. Meydana getirilen Merkezi yaşaması ve insanların maddiyat kaygısı gözetmeksizin bu gibi merkezlerden faydalanabilmesi için bakım sigortası uygulamasının başlatılması gerektiği dile getirildi.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meslek Komitesi Başkanları, her 3 ayda bir düzenlenen İstişare Toplantısı’nı bu kez farkındalık oluşturmak adına Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Yaşlı Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirdi. Her bir tuğlası iş dünyası temsilcileri ve hayırseverlerin katkılarıyla örülen Merkez, hizmete açılarak Türkiye’de ilklere imza attı. MTSO üyeleri de bu anlamlı ve önemli binada gerçekleştirdikleri toplantı ile birlikte hareket ederek çok daha güzel çalışmalara imza atılabileceği, bir yerin hayata geçmesine destek verdikten sonra
arkasını bırakmayıp bu güzel yerlerin yaşatılması için de desteklerin sürmesi gerektiği mesajı verdi. Bu kapsamda toplantıda önümüzdeki süreçte Merkeze katkıların sürmesi adına kampanya başlatılması görüşü öne çıktı. 31 No’lu İşletme Destek Faaliyetleri Komite Başkanı Ahmet Yılmaz, İnsecto İlaçlama olarak her ay düzenli olarak merkezin haşere ilaçlamasını yapma sözü verirken 26 No’lu Sağlık Hizmetleri Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Bülent Aksay, bir çalıştay düzenleyerek Alzheimer Derneği’nin sorunlarını ve taleplerini İl Sağlık Müdürlüğü ve Bakanlıklara ulaştırabileceklerini anlattı. Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Yaşlı Yaşam Merkezi’nde düzenlenen Meslek Komiteleri İstişare Toplantısı’nda Dernek Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge çalışmaları hakkında bilgi vererek yaşadıkları sorunları ve beklentilerini anlattı. Toplantının açılış konuşmasını MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut yaptı. Meslek komitesi başkanları ile düzenli olarak bir araya geldiklerini kaydeden Aşut şunları söyledi: “Bu sabahki buluşmamız bizim için gerçekten çok ayrıcalıklı ve mekan itibariyle çok önemli. Çünkü kentimizin sosyal yaşam kalitesi, toplumsal huzuru gibi konularda sosyal sorumluluk duygusu ile ha-
MTSO 7
CMYK
reket eden Odamız için Yaşlı Yaşam Merkezi gerçekten çok önemli. Odamızın ‘önce insan’ diyen, insana değer veren felsefesinden dolayı önemli. Bu bakımdan, bu eserin ortaya çıkmasında başından itibaren bizi, Odamızı bu işin bir parçası yapan, iş camiasını bu işe destek vermesi anlamında motive eden, Türkiye’de bir ilk olan böylesi anlamlı ve yararlı bir tesisi ortaya çıkaran Alzheimer Derneği’ne teşekkür ediyoruz.” Böylesi önemli bir eserin ortaya çıkması adına kapı kapı gezerek tek tek insanlara ulaşıp çalışma yürüten MTSO Eğitim Kalkınma Vakfı Başka-
nı İbrahim Kiper ve tüm üyelerine de teşekkür eden Aşut, “Bugün toplantımızı burada yapmak istedik, çünkü bir farkındalık yaratmak istedik” dedi. “İstihdam seferberliği iki ucu da yararlı bir proje” Konuşmasına Artı Bir İstihdam Seferberliği’ne değinerek devam eden Şerafettin Aşut, şu bilgileri verdi: “Bu seferberlik yalnızca işsizlere iş yaratmak için değil, işverenlerin de ihtiyacı olan insan kaynağına daha az maliyetle ulaşması anlamında çift uçlu yararı olan bir proje. Kalıcı ve sürekli bir istihdam yaratmak ve işverenin üzerindeki birçok maliyeti de almak anlamında olağanüstü bir seferberlik. İş dünyası, vatanının her zor anında elini taşın altına koymaktan kaçınmamıştır. Bu sefer de, sizlerin desteği ile istihdam hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum. Çünkü bu konu sadece ekonomik bir konu değil, toplumsal huzurumuzdur. Sayın Valimizin başkanlığında yaptığımız toplantıda durumu, verilen destekleri inceledik ve en az yüzde 5’lik bir istihdam artışı hedefliyoruz. Mersin olarak hedefimiz yüzde 5 artış. Bunun için çaba harcayacağız, firmalarımızı teşvik edeceğiz ve desteklerle ilgili bilgilendireceğiz.”
“Tabandan gelen gücümüzü daha çok kullanmalıyız” Konuşmasını her yıl düzenli olarak yapılan çalıştay ve ortak meslek komiteleri kampına değinerek sürdüren Şerafettin Aşut, ortak akıl toplantılarının önemine dikkat çekip, tabandan gelen gücün daha fazla kullanılması gerektiğini anlattı. Meslek Komitelerinin MTSO’nun mutfağı olduğunu vurgulayan Aşut, “Komiteler talep edici ve karar alıcı oluşumlardır. Odamızın omurgasıdır. Sizler komiteleri daha verimli çalıştırırsanız, Odamız daha etkin olur. Biz tepeden inme kararlarla
yönetilen bir Oda değiliz. Aksine yönetişime önem veren, demokrasi ve çok seslilik kültürü olarak tabandan gelen ortak aklı kullanan bir Odayız” dedi. Komitelerin sembolik birer birim olmadığını, sektörün sesi olduğunu kaydeden Aşut, bu nedenle Komite Üyelerinin daha aktif rol üstlenmesini beklediğini, bilgi ve tecrübelerini çalışmalara entegre etmelerini beklediğini, böylece Mersin ekonomisinin canlanabileceğini söyledi. 2017 yılı temel makro hedeflerimiz MTSO olarak 2017’de de üyelere etkin ve kaliteli hizmet vermeyi sürdüreceklerini de kaydeden Aşut, ardından 2017 yılı makro hedeflerini ise şöyle açıkladı: “Siz değerli komitelerimizin desteğiyle, kentin vizyonel bir STK’sı olarak temel makro hedeflerimiz şunlar olacaktır: - Girişimci sayımızı arttırmak, - Kadınlarımızı ekonomiye entegre etmek, - Üretim, hizmet ve ticarette orta üstü ve yüksek teknolojiye geçmeye çalışmak, bunu teşvik etmek, mentörlüğünü yapmak - e-ticaret, e-ihracat gibi merkezinde internetin olduğu dijital bir ekonomiyi teşvik etmek, buna bağlı projeler üretmek, -İhracatı arttıracak projeler geliştirmek,
olmak istiyoruz. Sesimizin duyurulması noktasında sizlerden de destek bekliyoruz” Bucuge: “Sigorta ve Sağlık Komiteleri farkındalık yaratabilir” 16 No’lu İnşaat Malzemeleri Üretimi ve Ticareti Meslek Komitesi Üyesi ve TOBB Delegesi Cem Bucuge, Alzheimer Derneği’nin sesinin duyurulmasında özellikle Sigorta ve Sağlık Komitelerine büyük görevler düştüğünü söyledi. Bu tür merkezleri hayata geçirmenin ciddi bir sıkıntı olmasına rağmen bu sıkıntının aşıldığını dile getiren Bucuge, ikinci sıkıntının ise böyle merkezleri yaşatmak olduğuna dikkat çekerek bu soruna çözüm üretilmesi gerektiğini söyledi. Bu yerlerin yaşatılmasında da hukuki sürecin önemine değinen Bucuge şöyle konuştu: “Bugüne kadar hep okul öncesi eğitimin önemi anlatıldı ve bir süre sonra devlet bu konunun önemini fark ederek okul öncesi eğitime destek verdi. Şimdi sıra yaşlı bakımında. İnsanlarımız dijital aletler gibi değil. Bir üst versiyonu çıkınca eskisini kenara atamayız. Bakımları önemli. Yaşlı bakımı ile Alzheimer hastaları birbirinden ayrılmalı. Bu hastaların bakım merkezlerine de teşvikler verilmeli. Bu taleplerin duyurulmasında ilgili komitelere büyük görev düşüyor.”
konuşulacağı bir çalıştay düzenleyebileceklerini anlattı. Bu sayede taleplerinin İl Sağlık Müdürlüğü ve ardından da Sağlık Bakanlığı’na duyurulabileceğini kaydeden Aksay, komite olarak bu konuda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Araç: “Şoförlerimizle mahkemelik olmak istemiyoruz” İşçi işveren uyuşmazlıklarına değinen bir diğer isim 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Muazzez Araç oldu. Şoförlerle işverenler arasındaki mahkemelerin giderek arttığına işaret eden Araç, devletin işverene de destek olmasını, işverenin de yanında olmasını beklediklerini, bu konuda bir farkındalık oluşturulmasını istediklerini anlattı. Şan: “Alzheimer Derneğini destekleyelim” 18 No’lu Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Zeki Şan ise komite üyelerine aylık toplantılarda alınan sembolik huzur ücretlerini bir kampanya başlatarak Alzehimer Derneği’ne bağışlama çağrısında bulundu. Ardından sektörle ilgili sıkıntılarına değinen Şan, Mersin Limanı A kapısındaki ve önünden geçen yoldaki yığılmalardan şikayetçi oldu. Bu yığılmaların kent estetiği, trafiği açısından da ciddi sıkıntılar oluşturdu-
- Mesleki eğitimlere devam etmek” Özge: “Türkiye’deki tek Aktif Yaşlanma Evi’yiz” Başkan Aşut’un ardından söz alan Prof. Dr. Aynur Özge ise yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Türkiye’deki Alzheimer Derneği’nin 11 şubesinden biri olduklarını kaydeden Özge, yola çıktıklarında öncelikli hedeflerinin farkındalık oluşturmak olduğunu, ardından da Alzheimer hastalarına destek verebilmek adına bir mekan oluşturmak istediklerini anlattı. Hedeflerine aldıkları desteklere ulaşmanın mutluluğunu yaşadıklarını anlatan Özge, gönüllülük esası ile maliyetleri 4’te 1 azaltarak sonuca ulaştıklarını söyledi. Özge, merkezde verilen hizmetleri ise şöyle anlattı: “Bir adet kreş katımız var. Yaşlı hastalarımızı evlerinden alıp gündüz bakımlarını yapıyoruz, burada çeşitli aktivitelere katılım sağlıyorlar ve akşam evlerine bırakıyoruz. Gün içindeki tedavileri ve rehabilitasyonlarıyla buradaki personelimiz ilgileniyor. Gündüz bakımı noktasında Mersin’de tek, Türkiye’de ise üç merkezden birisiyiz. Bir üstte aktif yaşlanma katımız var. O kata gelmek için hasta olmak gerekmiyor. Ev hanımları gelip günlerini yapabiliyor, sohbet ediyor, çay saatleri yapıyor, ebru çalışmalarına, koro çalışmalarına katılıyor. Sosyalleşiyor. Herkese yönelik aktiviteler bunlar. Bu çalışmalar yaşlıların Alzheimer olmalarını geciktirecek önemli adımlar. Aktif Yaşlanma Evleri olarak da Türkiye’de tek örneğiz. Ayrıca 2 bin metrekarede 30 odamızda 68 kişi misafir edebiliyoruz. 24 saat bakım sağlıyoruz. Ya sürekli ya da geçici olarak yataklı bakım hizmeti verilebiliyoruz. Örneğin 1 hafta seyahate gidecekseniz biz yakınınızın bakımını üstlenebiliyoruz. “Bakım sigortası yasal olarak başlamalı” Tüm bu hizmetleri kamu yararına yürüttüklerini ve kar amacı gütmediklerini anlatan Prof. Dr. Aynur Özge, ancak böyle bir merkezin yalnızca bağışlarla ayakta kalabilmesinin zorluklarına dikkat çekti. Özellikle yaşlı bakımının da sigorta kapsamına alınmasını beklediklerini anlatan Özge şöyle konuştu: “Bakım sigortası ülkemizde henüz yasal olarak hizmete girmedi. Biz bu konuyu bakanlara da taşıdık. Bakım Sigortası hayata geçerse merkezimizde kalmak isteyip de ekonomik nedenlerle kalamama sorunu kalmayacak. Bir diğer sıkıntımız halihazırda özel sektör muamelesi görüyoruz ve ciddi sigorta ile vergi sıkıntımız var. Kamu yararına iş yaptığımız için yetkili mercilerden de bu anlamda destek bekliyoruz. Belediye kreşlerindeki hizmetler vergiden muaf, biz de bu statüde
Prof. Dr. Aynur ÖZGE
Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı
Engin: “İşçi ve işveren karşı karşıya getirilmemeli” 14 No’lu İnşaat ve Emlak Komitesi Başkanı Hasan Engin ise konuşmasında istihdam seferberliğine değindi. Uygun şartlar oluşması halinde yüzde 5 değil yüzde 10 da istihdam sağlanabileceğini kaydeden Engin şöyle konuştu: “Ancak istihdam ile ilgili özellikle kıdem tazminatları noktasında sürekli sorun yaşıyoruz. Hepimiz iş dünyasının içindeyiz, vergi veriyoruz, katmadeğer sağlıyoruz, bu konuda hepimiz taşın altına elimizi koymuşuz ama bir personeli işe alıyoruz ve yılı dolduğunda bir şekilde işçi ile işveren karşı karşıya getiriliyoruz. Bunun temelinde de mevcut hukuki yapı bulunmakta. Personel çalışıyor ücretini alıyor, vergisini ödüyoruz, muhtasarını ödüyoruz ama o personel dışarıdan birileri tarafından işverene karşı dolduruluyor ve tazminat hakkı elde ettiği andan itibaren bir avukata gidiyor. Avukat patronun verdiği tazminatın 5 katını garanti edip patrona karşı bir düşman oluşturuyor. Buna karşı önlem alınması gerektiğine inanıyorum.” dedi.
ğuna dikkat çeken Şan, bu sorunun çözümü için ilgili birimlerden destek beklediklerini anlattı. Kisin: “Konuşulanları harekete geçirecek bir güç olmalı” 13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat Satış ve Onarımı Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Kisin ise konuşulan konuların hayata geçirilmemesinden şikayetçi oldu. Bir takım değerlendirmeler yapıldığını, sorunlara çözümler üretildiğini ancak konuşulan konuların konuşulduğu yerde kaldığını kaydeden Kisin, daha güçlü lobiler oluşturulması gerektiğini anlattı. Kisin, aynı zamanda batıda, Mezitli Bölgesi’nde de bir tane araç muayene merkezi açılması gerektiği konusunu gündeme getirdi. Demir: “Dernek projelerle ayakta tutulabilir” 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi Üyesi ve TOBB Delegesi Murat Demir ise Alzheimer Derneği’nin projelerle ayakta kalabileceğini anlattı. Bunun için MTSO Projeler birimin-
Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
50 personel sonrasında iki engelli personel çalıştırma zorunluluğu bulunduğunu da hatırlatan Engin, ancak bu konuda da doğru personel bulmakta zorlandıklarını belirtti. Aksay: “Bir çalıştay düzenleyerek sesinizi duyurabiliriz” 26 No’lu Sağlık Hizmetleri Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Bülent Aksay ise Alzheimer Derneği’nin sorunlarının
den destek alınabileceğine işaret eden Demir, AB ya da ÇKA projelerinden destek alınabileceğini belirtti. Şahısların yardımlarıyla bir yere kadar yol alınabileceğini kaydeden Demir, bu tür yerlere kurumların sahip çıkması gerektiğini söyledi. Toplantı Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Yaşlı Yaşam Merkezi’nin gezilip bilgi alınmasıyla sona erdi.
8
YIL: 19 | SAYI: 328 | 19 Mart - 1 Nisan | www.mtso.org.tr
RÖPORTAJ
SGK, kapı kapı dolaşıp ‘Milli İstihdam Seferberliği’ni anlatıyor
T
MTSO Haber: İşverenlere yönelik bu istihdam teşvikinde, sigorta primi ve vergi açısından sağlanan destek miktarlarını açıklar mısınız? Teşvik kapsamında, şartları sağlayan sigortalıyı işe alan işverene her bir sigortalı için 666,60 TL destek verilecektir. 2017 yılında asgari ücret üzerinden sigortalı olarak bildirilen bir işçi için ödenmesi gereken toplam sigorta primi ve işsizlik sigortası priminin 666,56 TL olduğunu hatırlatırsam, verilen bu istihdam teşvikinin boyutlarının daha iyi anlaşılacağına inanıyorum.
Necmettin ÖZ
SGK Mersin İl Müdürü
MTSO Haber: Bu istihdam teşviki ile işverenlere ne gibi destekler sağlanacaktır? İstihdam teşviki 2 yönlü olarak uygulanacaktır. Şartları sağlayan işverenler için hem sigorta prim teşviki hem de vergi teşviki uygulanacaktır.
MTSO Haber: Öncelikle ‘Çalışma Hayatında Milli Seferberlik’ ne demektir? Ülkemiz 2016 yılında çok sıkıntılı bir süreçten geçti. Birçok ülkenin göğüslemeyeceği zorlukları atlatarak kimsenin beklemediği bir şekilde bu zorlu süreçten milli birliği ve beraberliği daha da güçlenerek çıktı. Millet olarak vatanına sahip çıkmayı başaran ülkemizde, yaşanan bu kötü olayların ülke ekonomisine ise olumsuz bir takım etkileri oldu. İşte tam bu noktada, ülkesine vatanına sahip çıkan iş dünyamızın değerli üyelerine, devletimiz destek olma adına bazı adımlar attı. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Başbakanlığımız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, devletin imkanlarını azami ölçüde seferber ederek, ‘Çalışma Hayatında Milli Seferberlik Programı’nı ilan etti.
MTSO Haber: Bu teşvikten yararlanacak işveren ve sigortalılarda aranan herhangi bir şart var mıdır? Bugüne kadar uygulanan sigorta prim teşvikleri için belirli şartlar tespit edilmiştir. Bu şartları sağlamak zaman zaman işverenler ve sigortalılar için çok kolay olmamış ve bazen uygulamada kafa karışıklığına sebep olmuştur. Ancak en son yürürlüğe giren istihdam teşvikinde, maksimumum sayıda işveren ve sigortalının faydalanabilmesini teminen ara-
MTSO Haber: Hedeflenen bu ek istihdam sayısına ulaşılabilmesi adına, devletimizin iş dünyasına ne gibi teşvikleri bulunuyor? Ülkemizde işverenimizin en büyük gider kalemi olan vergi ve sigorta primlerinin azaltılmasına yönelik hali hazırda birçok teşvik uygulanıyor. Bu teşviklerden faydalanan işverenlerimiz, teşviklerden faydalanmayan işverenlere oranla pozitif avantajlara sahip oluyor. Uygulanan bu teşviklerden, 5 Puanlık Prim Teşviki ve 6111 Sayılı Genç ve Kadın İstihdamı Teşvikini örnek olarak verebiliriz. Çalışma hayatında ilan edilen milli seferberlik kapsamında ise, hali hazırdaki teşviklere ek olarak, 687 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeni bir istihdam teşviki getirilmiştir. MTSO Haber: Bahsettiğiniz bu yeni teşvik uygulaması bugün itibariyle yürürlüğe girdi mi? Evet, 687 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname 9 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve Kanun Hükmünde Kararname ile 4447 Sayılı İşsizlik Kanunu’na eklenen geçici 17’nci madde ile istihdam teşvikinin esasları belirlenmiştir.
MTSO 8
MTSO Haber: Ülkemizin ciddi sorunlarının başında kayıtdışı istihdam gelmektedir. Diğer teşviklerde olduğu gibi kayıtdışı işçi çalıştıran işverenler için bu teşvik kapsamında bir yaptırım var mı? Evet, sizin de belirttiğiniz üzere, kayıtdışı çalıştıran işverenler için teşvik uygulamalarında yasaklamalar bulunmaktadır. Bu çerçevede, işyerlerinin kayıtdışı işçi çalıştırdığı ya da fiilen çalışmadığı halde sigortalı bildirdiği tespit edilmesi halinde bu istihdam teşvikinden faydalanmasına izin verilmeyecek ve bu işyerlerinin haksız olarak faydalandığı dönemlere ait teşvik tutarları yasal faiziyle beraber geri alınacaktır.
ürkiye genelinde bugüne kadarki en geniş kapsamlı istihdam seferberliği başlatıldı. Bu seferberlikten daha çok firmanın faydalanması ve kentteki işsizlik rakamlarının aşağı çekilebilmesi adına SGK Mersin İl Müdürlüğü yoğun bir çalışma başlattı. Bir taraftan tek tek işyerlerini ziyaret ederek destekler hakkında işverenleri bilgilendiren SGK yetkilileri diğer taraftan iş arayan vatandaşları evlerinde ziyaret ederek bu dönemde neler yapmaları gerektiğini anlatıyor. 2017 yılı sonuna kadar devam edecek olan desteklerin detaylarını SGK Mersin İl Müdürü Necmettin Öz ile konuştuk. Öz, bu desteklerden kimlerin nasıl yararlanabileceğini, hangi sektörlerin kapsam dışında olduğunu ve merak edilen daha birçok detayı MTSO Haber okurlarıyla paylaştı:
MTSO Haber: Bu seferberlik ile ne amaçlanmaktadır? Bilindiği üzere son dönmelerde uygulanan politikalarla, geçmişten günümüze ülkemizin en önemli sorunlarının başında gelen işsizlikle mücadelede önemli pozitif gelişmeler sağlanmış ve işsizlik oranlarında negatif yönlü bir ivme yakalanmıştı. Ancak az önce kısaca bahsettiğimiz 2016’da yaşanan olumsuz gelişmelerin ve 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomimize negatif etkilerine bağlı olarak işsizlik rakamlarında tekrar bir yükselme yaşanmıştır. İşte tam da bu noktada, çalışma hayatında milli seferberlik ilan edilmiş ve 2017 yılı için ülkemiz genelinde artı 2 milyon ek istihdam hedeflenmiştir.
CMYK
Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05
MTSO Haber: Bu destekten hangi sektörde faaliyet gösteren işverenler yararlanabilecektir? Kamu işyerleri ve kamudan ihale yoluyla iş üstlenen işyerleri dışındaki tüm özel sektör işverenlerine ait işyerlerinde çalışan sigortalılar ile ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışan sigortalılar bu teşvikten yararlanılabilir.
MTSO Haber: İstihdam teşviki kapsamında vergi desteği olduğunu da ifade ettiniz. İşverenlere verilecek vergi desteği tutarı hakkında da bilgi verebilir misiniz? İşverenlerimiz, teşvik kapsamındaki aldıkları sigortalıların brüt kazançlarından, 2017 yılı brüt asgari ücret tutarındaki kısmı için asgari geçim indirimi tutarı düşüldükten sonra ödeyecekleri gelir vergisi ve damga vergisini terkin edeceklerdir. Terkin edilerek ödenmeyecek olan kişi başı tutar, gelir vergisi 93,32 TL, damga vergisi de 13,49 TL olmak üzere toplam 106,81 TL’dir. Bu rakamlar istihdam teşvikinde işe alınan sigortalılar için ciddi bir destekleme yapıldığını gösteriyor. Özetlemek gerekirse, işverenlerimize, istihdam teşviki kapsamında işe alınma şartları taşıyan her bir sigortalı için sigorta primi ve vergi desteği olarak toplam 773,41 TL destek sağlanıyor. Bu rakam şimdiye kadar uygulanan teşvikler içinde en yüksek destek tutarı olarak karşımıza çıkıyor. MTSO Haber: İşverenlerin hatalı işlem yapmamaları adına biraz daha detaylı anlatabilir misiniz? Az önce bahsettiğiniz şartları sağlayan bütün sigortalılar bu teşvik kapsamında bildirebilir mi? İşverenlerimizin bu konuda dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir? Elbette bu desteğin uygulanamayacağı bazı istisnalar bulunmakta. Bu teşvikten yararlanamayacak kişileri şöyle sıralayabiliriz. Sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar. Aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler, staja tabi tutulan öğrenciler ile üniversitelerde kısmi zamanlı
Yurt genelinde işsizlik rakamlarının aşağı çekilmesi adına başlatılan Milli İstihdam Seferberliği’nde, Mersin’in hedeflerine ulaşması adına Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Mersin İl Müdürlüğü yetkilileri tüm işyerlerini ziyaret ederek teşvikleri işverenlere bire bir anlatıyor. nılan şartlar minumum düzeyde tutulmuştur. Teşvikten faydalanılabilmesi için hem sigortalılar yönünden hem de işverenler yönünden bazı şartlar belirlenmiştir. Sigortalılar açısından, sigortalının 1 Şubat 2017 ila 31 Aralık 2017 tarihleri arasında işe alınmış olması, sigortalının işe giriş tarihi itibariyle Türkiye İş Kurumu’na kayıtlı işsiz olması ve sigortalının işe alındığı tarihten önceki üç aylık dönemde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmemiş olması bir başka ifade ile işsiz olması gerekmektedir. Konuya işverenler açısından bakarsak, öncelikle, bu teşvikten faydalanmak isteyen işverenlerin, az önce saydığımız şartları taşıyan sigortalıları, 2016 yılı Aralık ayındaki çalışan sayılarına ek olarak işe almış olmaları gerekmektedir. Burada yeri gelmişken şunu belirtmekte fayda var. Teşvik için 2016 Aralık ayındaki çalışan sayısının baz alınmasında, genel olarak istihdamın en düşük olduğu dönemim Aralık ayı olması göz önüne alınarak daha çok sigortalı için bu teşvikten faydalanılması amaçlanmıştır. Uygulanmakta olan diğer tüm teşviklerde olduğu gibi işverenlerimizin Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapmaları gereken aylık bildirimleri süresinde yapmaları teşvik kapsamı dışında kalan sigortalılarına ait primlerini süresinde ve düzenli ödemeleri gerekmektedir.
çalıştırılan öğrenciler. Türkiye İş Kurumunca düzenlenen eğitimlere katılan kursiyerler, harp malulleri ile 3713 ve 2330 Sayılı Kanunlara göre vazife malullüğü aylığı alanlardan yalnızca kısa vadeli sigorta kollarına tabi olanlar. Yalnızca işsizlik sigortasına tabi olanlar. Yurt dışında çalışanlar, doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği alanlar. Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular ve iş kaybı tazminatı alanlar hakkında bu destek uygulanmayacaktır. Ayrıca işe giriş tarihi itibariyle, işe alındığı tarihten önceki üç aylık dönemde 5510 Sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)(esnaf vs.) ve (c) bentleri (memur), Ek 6’ncı maddesi (Taksi, dolmuş şoförleri ve sanatçılar) ve Ek 9’uncu maddesi kapsamında (10 günden fazla ev hizmetinde çalışan) Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmiş olan kişilerin de bu teşvikten yararlanması mümkün değildir. MTSO Haber: İşverenlerin teşvikten faydalanılabilmesi için 2016 yılı Aralık ayındaki çalışan sayısına ek işçi alması şartından bahsettiniz. Eğer işyeri 2017 yılında açılmış ise yine bu istihdam teşvikinden faydalanabilecek mi? 2017 yılında tescil edilmiş olan işyerlerinde destek kapsamına giren sigortalılardan dolayı destek tutarının yarısı kadar, işyerinin tescil edildiği tarihi takip eden üçüncü aydan itibaren bu destekten ya-
rarlanılabilecektir. Yani, Ocak ayında tescil edilen işyeri Nisan ayında bu teşvikten yararlanabilecek. 1 Ekim 2017 ve sonrasında tescil edilen işyeri ise bu destekten hiçbir şekilde yararlanamayacaktır. MTSO Haber: Bu soruyla bağlantılı olarak, işyeri 2016 yılının Aralık ayında işçi çalıştırmamış ancak 2016’nın diğer aylarında çalışanları var veya 2016 öncesi aktif bir işyeri olarak sigortalı çalıştırmış ise yine teşvikten faydalanabilecek mi? Sorunuzun birinci kısmı ile ilgili olarak, şayet işyeri 2016’nın Aralık ayında hiç işçi çalıştırmamış ancak 2016 diğer aylarında işçi çalıştırmış ise, önce işçi çalıştırılan aylardaki işçi sayıları toplanıp işçi çalıştırılan ay sayısına bölünerek işyeri için bir ortalama sigortalı sayısı tespit edilecektir. Tespit edilen bu ortalama sayıya ek olarak işe aldığı şartları sağlayan sigortalılar için yine teşvikten faydalanma imkanı tanınacaktır. 2016 öncesi aktif işyeri olarak sigortalı çalıştıranlar ise, 2017’de tescil edilen işyerleri gibi değerlendirilecektir. MTSO Haber: Yeni getirilen bu istihdam teşviki ne kadar süre uygulanacaktır? Şartları taşıyan sigortalıları işe alan işverenlerimiz için 01 Şubat 2017 ile 31 Aralık 2017 tarihleri arasında teşvik uygulanacaktır. MTSO Haber: Teşvik kapsamında bildirilecek sigortalı sayısında bir üst sınır olacak mı? Gerek teşvik kapsamında bildirilebilecek sigortalı sayısında gerekse teşvik kapsamında bildirilen sigortalıların çalışama süresinde bir zorunluluk yok. İşverenlerimiz, şartları sağlayan sigortalıların 01 Şubat 2017 ile 31 Aralık 2017 tarihleri arasında çalıştıkları süre ne kadar olursa olsun teşvikten faydalanacaktır. MTSO Haber: Kamu kurumlarından ihale yoluyla iş alan işyerleri bu destekten faydalanamıyor dediniz. Peki, özel sektöre ait firmalardan iş alan ve bu işler kapsamında taşeron çalıştıran işyerleri bu teşvikten faydalanabilir mi? Bu durumlarda dikkat edilmesi gereken husus, öncelikle işin yasal ihale mevzuatları çerçevesinde kamu kurumlarından alınmış olup olmadığıdır. İhale makamı dediğimiz idare şayet bir kamu kurumu ise ve yapılacak iş 4734 Sayılı Kanun ve 2886 Sayılı Kanun gibi kanunlar çerçevesinde ihale edilmiş bir iş ise teşvikten faydalanılması mümkün değildir. Ancak özel sektöre ait bir işletmeden alınan işler için geçici süre ile açılan işyeri dosyalarından şartları sağlayan sigortalılar için istihdam teşvikinden faydalanılabilir. Bu tür dosyaların alt işveren çalıştırması halinde 2016 Aralık ayındaki çalışan sayısının veya ortalama sigortalı sayısının hesaplanmasında ana firmanın ve alt taşeronların bildirdiği toplam sigortalı sayısı birlikte dikkate alınacaktır. MTSO Haber: İstihdam teşviki kapsamında bildirilen bir sigortalı için halen yürürlükte olan diğer istihdam teşviklerden aynı anda faydalanma imkanı var mıdır? Bu destekten yararlanan işverenler; aynı sigortalı için aynı dönemde diğer sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerden yararlanamaz. MTSO Haber: Bu teşvikten faydalanmak isteyen işverenlerin herhangi bir başvuru yapmalarına gerek var mıdır? Bu teşvikten faydalanmak için herhangi başvuru yapmaya gerek yok. İşverenlerce kapsama giren sigortalılara ilişkin e-Bildirge sistemi üzerinde “4447/ Geçici 17’nci Madde İşveren Desteği” menüsü işaretlenmek suretiyle gerekli tanımlamalar yapılacak ve aylık bildirimler yapılırken “0687” kodunun seçilmesi yeterli olacaktır. MTSO Haber: Verilen bu teşvik tutarları nereden karşılanmaktadır? İşverenlerce doğru kanun numarası seçilerek bildirim yapıldıktan sonra hesaplanacak teşvik tutarları İşsizlik Fonu’ndan karşılanacaktır. MTSO Haber: Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? Devletimizi çalışma hayatında milli seferberlik ilan ederken, sadece kağıt üzerinde hedefler koymayıp taşın altına elini koyarak işverenlerimizin gerçekleştireceği ek istihdamda vergi ve sigorta prim yükünü üstlenmiş ve bugüne kadar verilen en büyük istihdam teşvikini uygulamaya koymuştur. Sosyal Güvenlik Kurumu ve Mersin İl Müdürlüğü olarak istihdam teşvikini duyurma adına bilgilendirme ve rehberlik faaliyetlerine son hızla devam etmekteyiz. Bu konuda iş dünyasının tüm kesimlerine ulaşarak toplantılar vesilesiyle bilgilendirmeler yapmaktayız. Yeri gelmişken istihdam seferberliğine sahip çıkarak Mersin ili genelinde ek istihdam artışına katkı sağlama adına gerek İl Müdürlüğümüzle gerekse kendi imkanlarını kullanarak çalışmalar yapan Mersin Sanayi ve Ticaret Odası Başkanına, Yönetim Kurulu Üyelerine ve çalışanlarına ayrıca bizlere bu konuda ilgililere ulaşma adına bu fırsatı sunan sizlere teşekkür etmek istiyorum. Çalışma hayatında ilan edilen milli seferberlik kapsamında Mersin olarak hedeflerimize ulaşabilme adına tüm işverenlerimizi bu seferberlik çağrısına kulak vermeye davet ediyorum.