MTSO Haber Sayı 329

Page 1

Çek Kanunu’nun getirdiği yenilikler anlatıldı

BORGİP, bölgesel farklılıkları azaltma hedefinde

Işığın izinde 30 yıl

>4’te

>4’te

>2’de

MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33

Derisini değiştirmeyen yılan yok olur… Şerafettin AŞUT

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

> 3’te

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: | 17 YIL:| 19 SAYI: | SAYI: 298 329 | 6-19| 2ARALIK - 15 Nisan 2015

Mermerciler sanayi sitesi istiyor

Ağbal’dan KDV müjdesi

Hürşah Çelik

23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi üyeleri bir arada faaliyet gösterebilecekleri sanayi sitesi kurulmasını istiyor. Gözünü imar planına çeviren mermerciler, planın onaylanması halinde kent ekonomisinin canlanacağı görüşünde birleşiyor. Mersin’de doğaltaş sektörü her geçen gün büyüyor. Tek sorun ise bu sektörde faaliyet gösteren firmaların üretiminin kent merkezine sıkışıp kalması. Gerek gü-

rültülü çalışma ortamı gerekse üretim sırasında çıkan tozlar nedeniyle oluşan çevre kirliliği firmaları yeni bir arayışa sürüklüyor. Kent merkezinde faaliyet göstermek istemeyen firmalar, merkezden biraz daha uzak alanda doğal taş sanayi sitesi kurmayı planlıyor. Hürşah Çelik, sektörel sanayi sitesi kurulması ve tüm üreticilerinin bir merkezde toplanması halinde mermerciler olarak bölgeye de hizmet verilmeye başlanabileceğini dile getirdi. > 7’de

8 No’lu Komite’den ortak fuar çağrısı Maliye Bakanı Naci Ağbal Mersinli işadamlarıyla bir araya geldiği toplantıda dolaylı vergilerde reform müjdesi verdi. Ağbal, kısa zaman içinde KDV ve ÖTV’lerle ilgili çalışmalar olacağını söyledi.

İbrahim Yılmaz

8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İbrahim Yılmaz, piyasalardaki durgunluğun giderilmesi adına sektör temsilcilerinin bir araya gelerek satış ve tanıtım yapacakları, kente özel bir fuar düzenlenmesi çağrısında bulundu. Özellikle düğün sezonunun açılacağı Mayıs ayında böyle bir planlamanın yapılması halinde sektörün canlanacağına inandığını kaydeden Yılmaz, bu konuda Büyükşehir Belediyesi, MTSO Yö-

netimi ve fuar firmasından destek beklediklerini söyledi. İlk olarak komite çalışmalarına değinen 8 No’lu Komite Başkanı İbrahim Yılmaz, son dönemlerde düzenlenebilecek sektörel fuar çalışmasına yoğunlaştıklarını anlattı. Yılmaz, gerekirse diğer komitelerle ortak bir çalışma yaparak mobilyacılar ve elektronikçileri de dahil ederek, daha geniş katılımlı bir organizasyon düzenlenebileceğini bildirdi. > 7’de

M

aliye Bakanı Naci Ağbal, ‘İstihdam ve Üretim Destekleriyle Vergisel Düzenlemeler’ konulu toplantıda Mersinli işadamlarıyla bir araya geldi. Toplantıda Türkiye ekonomisine ilişkin genel bir sunum yapan Bakan Ağbal, küresel ekonomideki gelişmeleri, bu gelişmelerden Türkiye’nin nasıl etkilendiğini değerlendirdi. Maliye politikasında hükümetin uygu-

ladığı yeni teşvik paketleri hakkında da bilgi veren Ağbal, özellikle yapısal reformlar üzerinde durdu. Alım satımlardaki KDV uyuşmazlıklarını gidermek adına yeni düzenlemeler yaptıklarını anlatan Naci Ağbal, aynı zamanda KDV iadelerinin hızlanması adına ihtisas vergi dairelerinin sayısını da artırma yönünde çalıştıklarını bildirdi. En kısa zaman-

da bir tane de Mersin’de ihtisas vergi dairesi kurulması adına çalıştıklarını kaydeden Ağbal, dış ticaret kenti Mersin’in bu konudaki sıkıntılarını azaltmak istediklerini söyledi. Dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin genel değerlendirmeler yaparak ekonomik tehdit ve fırsatları sıralayan Bakan Ağbal, “Türkiye gerçekten büyüme liginde başarılı

performans ortaya koyuyor. Ülkemiz 2010 – 2015 yılları arasında ortalama yüzde 7,4 büyüdü. Çin ve Hindistan’ın da dahil olduğu tüm gelişmiş ülkelerin bu dönemdeki büyüme ortalaması ise yüzde 5,4. Küresel krizin getirdiği etkilere rağmen Türkiye olağanüstü bir büyüme sağladı. Bu başarının arkasında özel sektör var” dedi. > 5’te

İRAN ile yeni ihracat rekorları kapıda

MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı, hedefini sanayi 4.0’a çevirdi

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Eğitim ve Kalkınma Vakfı, Mersin’in eğitim ihtiyacına cevap vermeyi sürdürüyor. Vakıf, yeni dönemde dünyada giderek daha da öne çıkan Endüstri 4.0’a yönelik eğitimlere ağırlık verme hedefinde. MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’nın eski Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Kiper’in sağlık durumu nedeniyle yönetimden ayrılması sonrasında yeni Yönetim Kurulu Başkanı olarak göreve gelen Sadık Çağatay Güneş önümüzdeki süreçte yapacakları projeler hakkında bilgi verdi. Güneş, yönlerini sanayi 4.0’a çevirdiklerini belirterek, Vakıf olarak ve-

recekleri eğitimleri de bu çerçevede planlayacaklarını açıkladı. Lise öğrencilerinin üniversiteye girişte ilk adımı olan Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı’nın (YGS) sonuçlarını değerlendiren Güneş, sonuçların hiç iç açı olmadığını, matematik ve fizik gibi temel konularda başarı ortalamasının yüzde 10 ila 12 civarında olduğunu hatırlattı. Bu sonuçlarla sanayi 4.0 devrimini yakalama şansının olmadığına dikkat çeken Güneş, “Oysa biz sanayi olarak, tüketen değil üreten olmak zorundayız. Toplumun her kesimini sanayi 4.0’a hazırlamalıyız” dedi. > 8’de

Vur-Mak, otomasyondaki gücüyle bir adım önde

S

ürekli yenilik arayışı, araştırma ruhu, müşteri talepleri ve bu taleplerin yerine getirebilmesi için sabahlara kadar devam eden mücadele, bire bir takip ve kontrol. Vur-Mak Vuruşkan Makine’nin bugünkü başarısının altında yatan sırrın kısa bir özeti olarak değerlendirilebilir. Vur-Mak Vuruşkan Makine Yönetim Kurulu Başkanı E. Reşit Vuruşkan,üniversiteden mezun

MTSO 1

CMYK

olması sonrasında İstanbul’da bir şirkette çalışma hayatına adım atıyor. Ardından yatırım maliyetlerinin de daha uygun olduğu, babasının doğup büyüdüğü Mersin’e gelerek kendi şirketini kuruyor. 1985’te elektrik malzemesi satış dükkanı ile başlayan ticari serüven, bugün yurtdışına verilen know-howlar, sektöre katılan yeniliklerle devam ediyor. Vuruşkan’ın meraklı kişiliği ve ilklere imza atma tutkusu müşterilerinin taleplerine farklı çözümler üretmesini de beraberinde getiriyor. Yapılan çalışmaların yurtdışından da tam not alması ile firma bugün 40’tan fazla ülkeye satış yaparken satış sonrası da teknik destek sağlıyor. > 8’de

İşverenler ‘BES’e Otomatik Katılım’ konusunda bilgilendirildi

T

ürkiye ile İran arasında yeni sınır kapılarının açılmasını ön gören kanun tasarısının Şubat ayında TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesi sonrasında gözler sınıra çevrildi. Türkiye ile İran birbirini tamamlayan iki komşu ülke. İran, Türkiye için doğuya açılan bir kapı iken Türkiye de İran için batıya açılan önemli bir kapı. Bu kapıların daha çok aralanması, uluslar arası yolcu, eşya ve araç trafiğinde kullanılacak güzergahların artırılması adına Dilucu-Maku Kara Hudut Kapısı ve Kapıköy-Razi Kara Hudut Kapısı’nın faaliyete geçirilmesi halinde iki ülke arasındaki ticaretin önemli ölçüde artması bekleniyor. Türkiye ile İran arasındaki ikili

Nefes kredisinde teminat oranı arttı

>2’de

ticaret son 10 yılda ikiye katlanarak 10 milyar dolar seviyesini gördü. İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması ile hem iki ülke arasında hem de bölge ekonomisi açısından olumlu yönde gelişme bekleniyor. İkili ticaretin geliştirilmesi adına 16 Ocak 2016’da BM ve AB tarafından İran’a nükleer programı nedeniyle uygulanan yaptırımların kaldırılması büyük önem taşıyor. Bu durum önümüzdeki süreçte Türkiye ile İran arasındaki ticaretin daha da gelişeceğinin sinyallerini veriyor. Hükümetin de bu ülke ile ticaretin gelişmesi adına attığı adımlar ihracatçıya umut veriyor. > 6’da

İhracatçılara hususi damgalı (yeşil) pasaport

>2’de

D

üzenlenen konferansta işverenlere sisteme dahil olurken ya da emeklilik şirketi tercihleri sırasında nelere dikkat etmeleri gerektiği anlatıldı. MTSO 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi tarafından BES’e Otomatik Katılım Konferansı düzenlendi. İdea Eğitim ve Danışmanlık Genel Müdürü ve BES Uzmanı Elif Talas’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansın moderatörlüğünü 30 No’lu Komite Üyesi Dilek Divitçioğlu yaptı. Konferansın açılışında, yılbaşından itibaren özel ya da kamuda çalışan ya da çalışmaya başlayacak 45 yaş altındaki kişilerin otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine dahil edildiği bir uygulama başlatıldığını hatırlatan Divitçioğlu, şunları söyledi:

“Bu sisteme 13 milyon kişinin katılması ve 10 yıllık dönemde 90 milyar liralık tasarruf oluşturulması hedefleniyor. Tasarruf olgusunun tabana yayılmasını öngören otomatik katılım Amerika, İngiltere, Yeni Zelanda gibi birçok ülkede uygulanıyor. Bu sistem ülkemizdeki kişilere emeklilik döneminde ikinci bir gelir imkanı da sunuyor. Ayrıca ekonomiye kaynak aktarıp dalgalanmaların önlenmesinde önemli katkılar sağlaması hedefleniyor. Bu konferansta ise BES’e otomatik katılım sırasında işverenlerimizin yükümlülük ve hakları, emeklilik şirketini tercih ederken nelere dikkat edilmesi gerektiği, işveren ve emeklilik şirketi arasındaki sürecin işleyişi gibi birçok konunun cevabını bulacağız.” > 4’te

Arabuluculuk Atölye çalışmaları MTSO’da başladı

> 2’de

> 3’te


2

YIL: 19 | SAYI: 329 | 2 - 15 Nisan | www.mtso.org.tr

İhracatçılara hususi damgalı (yeşil) pasaport

Huzurevi sakinleri Çanakkale ruhunu yaşattı

Uzun süredir gündemde olan ihracatçılara yeşil pasaport (hususi damgalı pasaport) konusu sonuçlandı. Resmi Gazete’de esasları yayınlanan kararla birlikte ihracatçılara yeşil pasaport alma yolu resmen açıldı.

S

adece firma sahipleri ve ortakları değil, aynı zamanda çalışanlar da yeşil pasaport alabilecek. Kararın ardından yıl içinde 22 bin ihracatçı firma yeşil pasaport hakkından yararlanacak. Karar kapsamında, son üç takvim yılı itibarıyla ihracatı; 1-10 milyon dolar arasında olan firmaların bir, 10-25 milyon dolar arasında olan firmaların iki, 25-50 milyon dolar arasında olan firmaların üç, 50-100 milyon dolar arasında olan firmaların dört, 100 milyon üzeri olan firmaların beş yetkilisine hususi pasaport verilebilecek. Bu tutarlarda mal ihracatı yapan firmalar, resmi dış ticaret istatistikleri esas alınarak Ekonomi Bakanlığınca belirlenecek. Ekonomi Bakanlığınca 15 gün içinde belirlenecek firmalar bölge müdürlükleri ile ihracatçı birliklerine bildirilecek.

Bazı suçlara yeşil pasaport yok

Karara göre, ihracatçılara, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl ve daha üzeri hapis cezasına mahkum olmaları veya affa uğramış olma durumlarında dahi iki yıl süreyle hususi damgalı pasaport verilebilecek. Ancak bu hak devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık gibi suçlardan mahkum olmaları halinde geçerli olmayacak. Pasaport, eş ve çocukları kapsamayacak. Hususi damgalı pasaport başvurusu İçişleri Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığınca ortak belirlenen talep formu aracılığıyla yapılacak.

Çalışanlar da alabilecek

Yeşil pasaport hizmetinden ihracat yapan firmaların sahipleri ve ortaklarının yanı sıra çalışanlar da yararlanabilecek. Firmanın sahip veya ortaklarının tüzel kişi olması halinde bu tüzel kişiliğin sahipleri, ortakları veya çalışanlarına da damgalı pasaport verilebilecek. 15 gün içinde iade

Yeşil pasaport almasına karşın sonradan yeşil pasaport alma şartlarından herhangi birini taşımadığı anlaşılanlar, 15 gün içerisinde bu pasaportları iade etmekle yükümlü olacak. İade yükümlülüğü yerine getirilmezse tespit edilen firmanın diğer yetkililerine de 10 yıl süre ile yeşil pasaport verilmeyecek. Mersin’de şartları taşıyan firmalar Akdeniz İhracatçı Birliği’ne başvurabilir.

Ç

anakkale Zaferinin 102. Yılının kutlandığı 18 Mart’ı da içine alan Yaşlılar Haftası’nda İyilik Vakfı Huzurevi Sakinleri Çanakkale Destanı isimli bir tiyatro oyunu sergiledi. Sergiledikleri performansla 102 yıl öncesini günümüze taşıyan huzurevi sakinleri izleyenlere duygu dolu anlar yaşattı. Yine Yaşlılar Haftası nedeniyle Mersin Olba Fotoğraf Derneği üyelerinin hazırladığı Huzurevi Fotoğraf Sergisi de ziyaretçilerden tam not aldı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün desteği, Yardım ve İyilik Vakfı ile Mersin Olba Fotoğraf Derneği katkılarıyla, Yaşlılar Haftası ve Çanakkale Zaferi dolayısıyla fotoğraf sergisi ve tiyatro etkinliği düzenledi.

Mersin Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlik Olba Fotoğraf Derneği üyelerinin Huzurevi Fotoğraf Sergisi’nin gezilmesi ile başladı. Ahmet Yenmez, Derviş Özcan, Evren Sayın, Hulki Muradi, Levent Rastgeldi, Nizamettin Düzgün ve S. Çağatay Güneş’ten oluşan Huzurevi Proje Grubu’nun çektiği 33 fotoğraf duygu dolu anlar yaşattı. Sergi açılışı sonrasında Yardım ve İyilik Vakfı Huzurevi Sakinleri’nin hazırladığı Çanakkale Türküleri ve Çanakkale Destanı isimli tiyatro oyunu sergilendi. Tiyatro oyunu öncesinde gerçekleştirilen açılış konuşmalarında söz alan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederken, Yardım ve İyilik Vakfı Başkanı Necmi

Işığın izinde 30 yıl

İnsan ilişkilerinden uluslararası ilişkilere

M Genç Çiftçi Projesi için 30 bin TL hibe

ersin Fotoğraf Derneği (MFD) 30. kuruluş yıldönümünü 33 fotoğrafla Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde kutladı. MTSO Sanat Galerisi, Mersin’in tanınan fotoğraf derneklerinden biri olan MFD’nin 30. kuruluş yıldönümü nedeniyle hazırlanan Mersin’in Renkleri Karma Sergisi’ne ev sahipliği yapıyor. Sergi, MFD’nin üyelerinin çektiği 33 eserden oluşuyor. Sanatseverlerden tam not alan sergiye, CHP Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Sadık Çağtay Güneş ve MFD Yönetim Kurulu Başkanı Seyfi Arslan’ın yanı sıra MFD Üyeleri ile çok sayıda sanatsever katıldı. “30 yıllık bir sivil toplum kuruluşu”

Arabuluculuk Atölye çalışmaları MTSO’da başladı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde Arabuluculuk Atölye çalışmaları başlatıldı. MTSO’da gerçekleşen atölye çalışmalarına, Arabulucu Mahkemeleri Pilot Hakimleri Ahmet Bayram ile İsmail Erol, Mersin Arabulucular Derneği Başkanı Av. Kadir Arıkan ve arabulucu avukatları katıldı.

MTSO Hukuk Müşaviri Av. Dilek Kurtuluş çalışmalara yönelik açıklamasında, önümüzdeki süreçte zorunlu arabuluculuğa dair işçi alacağı ile işe iade talebiyle açılacak davalarda, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmanın zorunlu hale getirileceğini bildirdi. İş dünyasının bu zorunluluğun ye-

rine getirilmesinin dava şartı olmasına yönelik bazı düzenlemelerin yapılmasını sabırsızlıkla beklediğini ifade eden Kurtuluş, iş dünyasının işçi işveren hukuki uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar nedeniyle ciddi mağduriyet yaşadığını belirtti. İstihdamın önündeki engellerden birinin de bu dava süreçleri olduğunu vurgulayan Kurtuluş, arabuluculuk sisteminin yaygınlaşmasıyla, tarafların anlaşmazlıklarını bir masa etrafında arabulucu yardımıyla, hızlı, barışçıl ve ekonomik olarak çözebileceğini vurguladı. Kurtuluş, MTSO olarak taslağın yasalaşmasıyla Oda üyelerine yönelik Arabuluculuk Merkezi kuracaklarını ve sekretarya hizmeti vereceklerini ifade etti.

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.

MTSO 2

CMYK

MFD’nin 1987 yılında 5 kişiyle kurulduğunu aktaran MFD Yönetim Kurulu Başkanı Seyfi Arslan, bugün 200’e yakın üyelerinin olduğunu ve her geçen gün büyümeye devam ettiklerini söyledi. MFD’nin temel amacının fotoğraf sanatının öğrenilmesini, yaygınlaşmasını ve gelişmesini sağlamak, fotoğraf sanatçıları arasında yakınlaşma ve dayanışma oluşturmak olduğunu vurgulayan Arslan, ülke çapında

isim yapmış fotoğraf sanatçılarını da bünyesinde barındıran, kültür ve sanat ortamında büyüyüp kök salan 30 yıllık bir sivil toplum kuruluşu olduklarını söyledi. MFD olarak, kurulduğu günden bu yana Mersin’de fotoğraf üretiminin artması, yeni fotoğraf ve sinema sanatçılarının yetişmesi, fotoğraf ve sinemanın gereken saygınlığı kazanması için çalıştıklarını belirten Arslan, iyi bir fotoğraf için eğitim, bilgi, ilham ve fırsat ilkesiyle yola çıktıklarını dile getirdi. Mersin’in plakası kadar eser sergilendi

Sergide 33 eser yer almasının Mersin’in plakasının 33 olmasından kaynaklandığını açıklayan Arslan, geleneksel olarak düzenledikleri yıldönümü sergilerinde 33 eser sergileme kararı aldıklarını kaydetti. Sergide Mersin Limanı’ndan metropole, tarihi mekânlardan Aynalı Göl’e, operadan göçerlere kadar kentin farklı yerlerine dokunduklarını ifade eden Arslan, “Sergi öncesi düzenlediğimiz seçmelere 44 üyemiz başvurdu. Jüri üyelerimizle fotoğraf seçmelerinde, Mersin’i en doğru yansıtan kareleri belirlemeye özen gösterdik. Bu seçimler sonucunda 33 üyemizin birer eserini burada sergiliyo-

Nefes kredisinde teminat oranı arttı

T

OBB Nefes Kredilerinde yapılan düzenleme ile teminat oranı % 85’ten % 90’a çıkarılırken Nefes Kredisi masrafı onbinde 3’e düşürüldü. Buna göre 100 bin TL’lik bir kredide yalnızca 30 TL masraf alınacak. TOBB yayınladığı mesaj ile yeni düzenleme hakkında bilgi verdi. Mesajda şu ifadelere yer verildi: “Bilindiği üzere TOBB Nefes Kredisi adı altında T.C Ziraat Bankası A.Ş ve Denizbank A.Ş ile TOBB arasında 2 Aralık 2016’da imzalanan protokol kapsamında Oda, Borsa üyeleri adı geçen

bankalardan kredi kullanmaya 12 Aralık 2016’da başladı ve halen kredi kullanımı sürüyor. Bu çerçevede TOBB Nefes Kredisi kapsamında gerçekleşen kredi kullandırmalarında 250 TL banka ve 250 TL KGF başvuru masrafı ile kefalet oranının binde 5’i oranında komisyon olmak üzere bir takım ücretler ödenmektedir. Ancak 27 Şubat 2017 tarihli karar ile KOBİ’lerde kefalet oranı yüzde 85’ten yüzde 90’a yükseltilmiş ve komisyon oranı da başka hiçbir masraf olmaksızın onbinde 3 oranına düşürülmüştür.”

Erdem, “Yaşlılarımız yarınla bugünler arasında köprü kuran, kültürümü ve değerlerimizi taşıyan önemli varlıklarımızdır” dedi. Mersin Olba Derneği Başkanı Hulki Muradi ise Huzurevi Projesi’ne geçen yıl başladıklarını hatırlatarak, “Hedefimiz, büyüklerin gönlünde bir bahar rüzgarı estirmek ve sizlerin de zihninde yer açmaktı. Bu sergi ile bir farkındalık oluşturduğumuza inanıyorum” dedi. Konuşmalar sonrasında Solist Simay Durak Togay’ın seslendirdiği Çanakkale Türküleri ile Huzurevi sakinlerinden Sevil Seyhan, Memet Türkmen, Halil Hancı, Oktay Şenol, Güzin Çakmak ve Ümmücan Sekman’ın sahnelediği Çanakkale Destanı, uzun süre ayakta alkışlandı. Etkinlik plaket töreni ile sona erdi. ruz” dedi. Ayrıca Arslan, bu sergiyle Mersin’de var olan güzelliklerin fark edilmesine katkı sunmayı ve Mersinlilerin de bu değerlere sahip olduklarını göstermeyi amaçladıklarını söyledi. MFD olarak 2 ay önce yönetim değişikliğine gittiklerini ve yeni dönemde başkanlık görevini üstlendiğini kaydeden Arslan, ilerleyen dönemlerde yapacakları projelere de değindi. Çocuklara yönelik temel fotoğrafçılık eğitimleri düzenlemek istediklerini belirten Arslan, ayrıca diğer fotoğraf dernekleriyle de paydaş Fotoğraf Kütüphanesi oluşturmayı amaçladıklarını aktardı. MFD’ye üye olma şartlarına da değinen Arslan, 3 ayda bir açılan temel fotoğrafçılık eğitimini bitiren ve proje ile etkinliklerde faaliyet gösteren kişilerin üyeliğini kabul ettiklerini söyledi. Arslan, fotoğrafla ilgilenen ve iyi fotoğraf çekmek isteyen herkesi derneklerine beklediklerini ifade etti. “Bol kitap okuyup film seyredin”

Fotoğraf çekmeye ilgi duyan ve yeni başlayacak olanlara tavsiyelerde bulunan Arslan, bol kitap okuyup film seyretmeleri gerektiğinin altını çizdi. İlgi alanlarına yönelik fotoğraflar bakmaları, sergi gezmeleri, sadece fotoğrafla değil sanatın her dalı hakkında bilgi sahip olmaları gerektiğini de belirten Arslan, toplumsal konuları takip edip, empati kurarak, toplumun hassasiyetine de saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı. 5 Nisan’a kadar açık kalacak olan sergi, hafta içi 08.30-18.00, Cumartesi günü ise 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

Şerafettin AŞUT

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 19 | SAYI: 329 | 2 - 15 Nisan | www.mtso.org.tr

Derisini değiştirmeyen yılan yok olur… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

M Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak son 8-10 senedir sürekli katma değer yaratmanın yollarını arıyoruz, yüksek teknolojili bir hizmet, üretim ve ticaretin yollarını bulmaya çalışıyor, bu noktada dünyadaki tüm yenilik ve trendleri izliyoruz, uyguluyoruz.

ersin iş dünyasının çatı örgütü olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak işimize odaklanmamız gerekliliğini uzun süredir vurguluyoruz. Sanal gündemlerin peşinden giderek, artan siyasetin sisli gündeminde koşturmak yerine, iş dünyasının ekonomiye odaklanması gerektiğini uzun süredir ifade ediyoruz ve Mersin iş dünyasını da bu yolda motive ediyoruz. Çok şükür bunun olumlu sonuçlarını da yavaş yavaş da olsa almaya başlıyoruz. Küresel ve bölgesel sorunlara rağmen, ekonomik ve siyasal problemlere rağmen Mersin olarak engellere kızmadan, zorluklar karşısında şikayet eden bir kent olmadan, umutla işimize, üretimimize, ihracatımıza ve toplumsal huzurumuz olan iş ve aşımıza odaklanmaya çalışıyoruz. Tüm bu çabanın ve yaklaşımın olumlu sonuçlarını da MTSO’nun aylık hazırlanan Ekonomik Bülteninde rahatça görebiliyoruz. Mersin, ihracatı ithalatından fazla olan, cari açığı olmayan bir kent Son yayınlanan 2017 Ocak ayı Ekonomik Bültenindeki göstergeleri bir önceki yılın 2016 Ocak ayı ile karşılaştırdığımızda bu olumlu gidişi görebiliyoruz. Öncelikle ihracat rakamlarımıza baktığımızda Ocak 2016’da 103 milyon dolar olan Mersin firmaları ihracatının 2017 Ocak ayında % 29’luk bir artışla 133 milyon dolara çıktığını görüyoruz. Aynı paralel artışı Mersin hinterlandında da görüyoruz. Mersin hinterlandındaki ihracat 2016 Ocak ayında 542 milyon dolar iken; yine % 30 artışla Mersin hinterlandı ihracatı 2017 Ocak ayında 703 milyon dolar olmuş. Yani Mersin yine ihracat rakamları ithalatını aşan; yani, cari açığı olmayan, üreten ve ihracat yapan, istihdam eden bir kent olmaya devam etmiş. Mersin ihracatında dış ticaretin sektörel da-

ğılımına baktığımızda Ocak 2017 aylık bazında tarım ve ormancılık ilk sırada yer alırken, imalat sanayi ikinci sırada yer almış, balıkçılık ve madencilik ise arkasından gelmiştir. Mersin firmalarının dış ticaret istatistiklerinde ülke gruplarına baktığımızda Asya ülkelerinin birinci ihracat pazarımız olduğunu görüyoruz. İkinci sırada AB pazarı, üçüncü sırada diğer Avrupa ülkeleri, dördüncü sırada Afrika ve beşinci sırada ise Amerika pazarı var. Özellikle Kuzey Amerika ( ABD ve Kanada) ve Güney Amerika (Latin ülkeleri) pazarı daha çok tanıtım yapmamız gereken, daha çok iletişim kurmamız gereken karlı pazarlar. Mersin iş dünyası olarak bu pazarlarda daha çok yer almalıyız. Kutup bölgelerine bile ihracat yapabilen bir Mersin’in Amerika pazarında olmaması düşünülemez. Afrika ise diğer önemli bir pazarımız. Potansiyeli çok büyük bir pazar. Arap Baharı ile akamete uğrayan bir süreç var ama bu pazarlarda daha çok çalışarak etkinliğimizi arttırabiliriz. Yeni pazarlara gözünü dikmeyen bir dış ticaret sektörü ayakta kalamaz. Garanti pazar diye bir şey yok. En güçlü pazarlar bile bir gün sıkıntıya girebiliyor. Turizmde ve yaş sebze ve meyvede Rusya ile yaşanan bir sıkıntı birden bire bu sektörleri ciddi yaralamıştı. Bu kötü örneği unutmamak ve pazar çeşitliliğini sağlam tutmak zorundayız. Bu ihracat artışının ardında küresel anlamda toparlanan bir dünya ekonomisi, toparlanan bir Avrupa ekonomisinin etkileri var. Öte yanda ulusal anlamda alınan ekonomik tedbirlerin de olumlu etkisi var. Ancak, en büyük etmen gurur duyduğumuz girişimcimizin çabasıdır. Bu anlamda her türlü sıkıntıya rağmen bu başarıyı gösteren Mersin girişimcisi ile üretici ve ihracatçısı ile gurur duyuyoruz.

Ataların Şehri;

A

nadolu toprakları yüzyıllar boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Her biri bu topraklarda dinlerine, mimarilerine ve kültürlerine göre şehirler inşa etmiştir. Bu medeniyetlerin büyük bir kısmı ise, ticaretin genel olarak deniz kıyısında gelişmesi nedeniyle Ege ve Akdeniz bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Ancak antik kent denince akıllara ilk önce Efes Antik Kenti gelmektedir. Halbuki, Türkiye’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Taşınmaz Kültür Varlığı olarak belirlediği 77 adet antik kent vardır. Listeye dahil olmayanlarla birlikte bu sayı 100 civarındadır. Türkiye’de deniz, kum, güneş turizmi için en çok tercih edilen yerlerden biri olan Akdeniz Bölgesi’nde de çok sayıda antik kent bulunur. Her biri insanlık tarihi için büyük önem taşımakta ve keşfedilmeyi beklemektedir. Mersin de tam bu tarih atmosferinin ortasında, eski Dağlık Kilikya’nın sınırları içerisinde yer alır. Mersin, tarihini, kültürünü, gelenek göreneklerini ve doğal güzelliklerini en iyi şekilde korumuş ve bu değerler topluluğu mirasını da günümüze kadar getirmeyi başarmıştır. Mersin, genelinde 10’a yakın antik kent bulunmaktadır. Bu sayımızda tarihin aydınlatılmasında büyük katkılar

MTSO 3

CMYK

sağlayan Nagidos Antik Kenti’ni sizler için tanıtacağız. Mersin’in ören yerleri arasında yer alan, antik çağlardan günümüze ulaşan bu şehir, Mersin’in Bozyazı ilçesindedir. Paşabeleni olarak adlandırılan bir tepenin üzerine kurulu olan antik kentin, 10 kilometre doğusunda yine en çok bilinen antik kentlerimizden Anemurium Antik Kenti bulunmaktadır. Antik kaynakların ‘Ataların şehri’ olarak bahsettiği Nagidos, İsa’dan Önce (İ.Ö.) 2.000’li yıllara dayanan geçmişiyle bir liman kenti olarak karşımıza çıkar. Geçmişte coğrafi konumuyla cazibe merkezi haline gelen Nagidos’un, deniz kıyısında, yüksek bir tepe üzerinde yer alması ve yanından bir nehrin geçmesi, geniş bir hinterlanda sahip olmasına, askeri, ticari ve tarımsal ihtiyaçlara kolaylıkla cevap verebilmesine imkân sağlar. Bu antik kentin en güzel parçasını ise Nagidos Akropolisi’nin yaklaşık 200 metre karşısında yer alan Nagidussa Adası oluşturur. Cennetten bir parça olarak gösterilen bu ören yerini, masa başında küçük bir ekrandan okumak yerine, 360 gün güneş alan, 321 kilometrelik sahiliyle Akdeniz’in incisi Mersin’e gelerek yerinde keşfetmeye bekliyoruz. Farklı bir tarih yolculuğu için mutla-

ka rotaya eklenmesi gereken yerler arasında bulunan Nagidos, muhteşem deniz manzarası ile de görülmeye değer. Tarihi Nagidos aynı zamanda Antik Çağlarda Bozyazı ilçesinin de eski adıdır. Bölgenin en eski kentlerinden biri olan Nagidos, bugün Paşabeleni olarak bilinen tepenin üzerinde yer almaktadır. Nagidos’un nekropolü de tepenin eteklerinde bulunmaktadır. Antik kentin batısında, Toroslar’dan gelen Sini Çayı denize kavuşur. Hemen Nagidos’un 200 m. karşısındaki ada olan Nagidussa da antik şehrin konumunu güçlendirir. Yunan tarihçi ve coğrafyacı Hekataeus’a göre antik kent, ‘Nagis Kubernetes’ adında Orta Asya’da yaşamış birisi tarafından kurulmuş ve ilk yerleşimini İ.Ö. 2.000 yılında almıştır. Antik kaynaklara göre ise Nagidos’un bir koloni kenti olarak kurulduğu düşünülmektedir. M.Ö. 5. yüzyılda Perslerin egemenliğine giren bu yöre, satraplıkla yönetilmiş ve bunu belirten sikkeler de günümüze kadar ulaşmıştır. Makedonya Kralı Büyük İskender, Pers İmparatorluğu’nun Anadolu’daki hâkimiyetine son verdikten sonra Nagidos’la birlikte yöreyi de topraklarına

Yüksek teknolojili ürün ihracatımız artıyor Üretimin göstergelerinden birisi de enerji tüketimidir. Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgemizde enerji tüketimi son üç yılın aynı ayının üzerinde bir artış göstermiştir. Doğal gaz tüketimi ise geçen yılın aynı ayına göre artış trendindedir. Bu da sanayi üretiminin arttığını göstermektedir. Sanayi üretimi dendiğinde, katma değer yaratmak konusu ortaya çıkmaktadır. Çünkü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak son 8-10 senedir sürekli katma değer yaratmanın yollarını arıyoruz, yüksek teknolojili bir hizmet, üretim ve ticaretin yollarını bulmaya çalışıyor, bu noktada dünyadaki tüm yenilik ve trendleri izliyoruz, uyguluyoruz. Sanayi 3.0 ve internet odaklı, ICT-Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin merkez olduğu yeni sanayi devrimini kucaklamaya çalışırken, karşımıza Sanayi 4.0 çıkıverdi. Bundan önceki tüm sanayi devrimlerini ıska geçen, hatta senelerce arkasında kalan Türkiye ve Türk toplumu, bu sefer ilk kez bir endüstri devriminin içinde buluverdi kendini. Bu sefer başından yakaladık ve bu fırsatı kaçırmamalıyız dedik ve MTSO olarak bu konunun öncüsü olmaya, farkındalık yaratmaya çalıştık. Teknoparkımızla, Tedarik Zinciri Test ve Ar-Ge Merkezi gibi tersine mühendisliğin, 3-D yazıcı ve tarayıcının olduğu laboratuvarımızla, sürekli teşvik edici girişimci eğitimlerimizle, genç girişimcileri tetiklediğimiz, Genç ve Kadın Girişimciler kurullarımızın etkin çalışmaları ile bugün Mersin ileri teknoloji yoğunluğuna göre imalat sanayi verilerinde Ocak 2016’ya göre neredeyse % 100 bir artış sağlamıştır. Evet, Mersin firmalarının ihracatının hala % 56.3’ü düşük teknolojili ürünlerdir ama bu seviye gittikçe azalmakta, yerini orta ve yüksek teknolojili ürünlere bırakmaktadır.

katar. İskender’in ölümünden sonra Nagidos, Mısır’daki Ptolemaios Hanedanının yönetimine girer. Bu arada da Akdeniz korsanları buraya büyük zarar verir. Romalılar zamanında ise halk Nagidos Adası üzerinde yerleşmiş ve buraya bazı yapılar inşa etmiştir. Nagidos’un M.Ö. 7’nci yüzyılda ticarete açılmış bir liman kenti kimliği kazandığı bilinmektedir. Asur metinlerinde geçen Yunan etnik gruplarından Grekler’in, Kilikya’nın dağlık kısmında kendileri için üsler kurdukları ve Fenikeliler ile doğu ticaretini sürdürdükleri yönündeki bilgiler de ticaretin varlığını belgeler niteliktedir. Antik şehir hakkında kesin bilgiler ise M.Ö. 7’nci yüzyılda ‘Yeni Babil’ metinlerinde geçen Pirindu Krallığı ve Kralı Appuaşu ile ortaya çıkmaktadır. Dağlık Kilikya’da yer alan Pirindu Krallığı ile Yeni Babil Krallığının uzun yıllar savaştıkları ve Babil Kralı Nergilissar’ın Pirindu Kralı Appuaşu’ya birçok sefer düzenlediği bilinir. Metinlerde bu seferle ilgili olarak, kralın ordularının günümüzde Gülnar İlçesi’ndeki Meydancıkkale ile bağdaştırılan Kirşu’ya kadar geldiği yazar. Pers Dönemi’nde Meydancıkkale’nin bir Pers Garnizonu olduğu bilinir. Nagidos’da bu döneme ait gümüş sikkeler bulunmuştur. Bu durum, Nagidos’un ekonomik açıdan güçlü olduğunu gösterir. Günümüzde Nagidos Nagidos Antik Kenti’nden günümüze ulaşan yalnızca sur kalıntılarıdır. Ayrıca Roma ve Bizans Dönemi’nden kalma tarihi mekânların arasında suyolu kalıntısı ile bir hamamın temelleri de bulunmaktadır. 1985 ve 1986 yılla-

2016 Ocak ayında Mersin firmalarının yüksek teknolojili ürün ihracatı tüm ihracat içinde % 1.8 iken, 2017 Ocak ayında bu rakam % 3.2 olarak gerçekleşmiştir. Belki çok yüksek bir rakam gibi gelmeyebilir ama bu çok umut veren bir gelişmedir ve çok önemlidir. Sanayi 4.0’ı ekonomimize entegre etmezsek yok oluruz Bu çalışmalara devem edersek, bilgiyi, sanayi 4.0’ı üretim felsefemize entegre edebilirsek işte o zaman gerçek refahı yakalarız. Aksi takdirde düşük teknolojili üretimle işin hamallığını yapan bir kent oluruz. Bunun da sürdürülebilir bir yanı yoktur. Bu noktada Mersin üniversitelerimizin acilen Sanayi 4.0’a yönelik yüksek lisans, doktora programları açması, mühendislik müfredatının buna göre revize edilmesi ve inter-disiplin çalışmaların başlaması gerekmektedir. Sonuçta tüm bunları yapacak olan şey insandır. Bu vasıflı insan kaynağını ortaya çıkaracak şey ise eğitimin bilim temelli yeniden yapılandırılmasıdır. Ezberci değil, sorgulayan, yaratıcılılığı arttıran, içinde sanatın ve tasarımın olduğu, yazılım eğitiminin ilkokulda verildiği “beceri” temelli bir eğitim sistemi kurgulanmalıdır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu konularda çözümün bir parçası olmaya 2017’de de devam edeceğiz. Bunları kentimizin ve ülkemizin gerçek gündemi yapmaya devam edeceğiz. Dünya hızla değişiyor. Teknoloji hızla değişiyor. Buna bağlı eğitim sitemi, üretim, hatta pazarlama ve hizmet şekilleri de değişiyor. Yeni bir girişimci, yeni bir mavi yakalı profili doğuyor. Yeni meslekler ortaya çıkarken, her yıl birçok meslek yok oluyor. Bu değişimi yakalamak zorundayız. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki, “Derisini değiştirmeyen yılan yok olur.”

rında Anamur Müzesi tarafından Nagidos Kurtarma Kazıları yürütülmüştür. Bu kazılarda mezarlara ait buluntular ortaya çıkarılmış ve tepenin yamaçlarının nekropol olduğu belirlenmiştir. Kazılardan bugüne kadar elde edilmiş buluntular, M.Ö 2 ile M.Ö. 6’ncı yüzyıllar arasına aittir. Nagidos’un, 4 km batısında 1960’lı yıllara kadar liman olarak kullanılmış ve bugün Orman İşletmesine ait arazide de Paşabeleni Antik Limanı’nı görmek mümkündür. Nagidos’taki arkeolojik kazılar, Mersin Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serra Durugönül başkanlığında, Bakanlar Kurulu karıyla devam etmiştir. Nagidos’taki bazı kalıntılar: Sur Duvarları: Paşabeleni Tepesi’nin zirvesini çevreleyen sur duvarları, kendine özgü mimari tarzıyla iç sur ve dış sur olmak üzere 2 surdan oluşur. Yapılan kazı çalışmalarında surların, sağlamlaştırma amaçlı tamir ve destekleme şeklinde üç evre geçirdiği anlaşılmıştır.

Agora: Tepenin güney yamacında yapılan çalışmalarda 10 basamaklı bir geçiş alanı ve yanında mekanları bulunmuştur. Basamakların ve mekan duvarlarının bu alanda yoğunlaşması nedeniyle bu kısmın agora olduğu tahmin edilir. Kerpiç Yapı: Yoğun olarak erken dönem seramiklerinin ve figürlerinin ele geçtiği bu alanda bir depoya işaret eden kerpiç duvarlar bulunur. Burada yapılan kazı çalışmalarında M.Ö. 8. yüzyıla ait pişmiş toprak figürleri bulunmuştur. Künk Sistemi: Tepenin kuzey yamacında yapılan kazılarda harçlı bir tekne ve buradan su tahliye eden bir künk tesisatına rastlanmıştır. Ulaşım: Mersin merkezden Bozyazı’ya özel araç veya otobüs bulunur. İlçe merkezindeki antik kente ise yaya olarak veya özel araçla ulaşılabilir. Adres: Mersin-Antalya Yolu Paşa Caddesi Bozyazı/Mersin


4

YIL: 19 | SAYI: 329 | 2 - 15 Nisan | www.mtso.org.tr

İşverenler ‘BES’e Otomatik Katılım’ konusunda bilgilendirildi

Çek Kanunu’nun getirdiği yenilikler anlatıldı

M

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi, işverenleri 1 Ocak 2017’den itibaren uygulanmaya başlanan Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) Otomatik Katılım konusunda bilgilendirdi.

D

üzenlenen konferansta işverenlere sisteme dahil olurken ya da emeklilik şirketi tercihleri sırasında nelere dikkat etmeleri gerektiği anlatıldı. MTSO 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi tarafından BES’e Otomatik Katılım Konferansı düzenlendi. İdea Eğitim ve Danışmanlık Genel Müdürü ve BES Uzmanı Elif Talas’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansın moderatörlüğünü 30 No’lu Komite Üyesi Dilek Divitçioğlu yaptı. Konferansın açılışında, yılbaşından itibaren özel ya da kamuda çalışan ya da çalışmaya başlayacak 45 yaş altındaki kişilerin otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine dahil edildiği bir uygulama başlatıldığını hatırlatan Divitçioğlu, şunları söyledi: “Bu sisteme 13 milyon kişinin katılması ve 10 yıllık dönemde 90

milyar liralık tasarruf oluşturulması hedefleniyor. Tasarruf olgusunun tabana yayılmasını öngören otomatik katılım Amerika, İngiltere, Yeni Zelanda gibi birçok ülkede uygulanıyor. Bu sistem ülkemizdeki kişilere emeklilik döneminde ikinci bir gelir imkanı da sunuyor. Ayrıca ekonomiye kaynak aktarıp dalgalanmaların önlenmesinde önemli katkılar sağlaması hedefleniyor. Bu konferansta ise BES’e otomatik katılım sırasında işverenlerimizin yükümlülük ve hakları, emeklilik şirketini tercih ederken nelere dikkat edilmesi gerektiği, işveren ve emeklilik şirketi arasındaki sürecin işleyişi gibi birçok konunun cevabını bulacağız.” Talas: “Teknolojik altyapısı güçlü şirketler tercih edilebilir”

İdea Eğitim ve Danışmanlık Genel Müdürü Elif Talas, yeni düzenlemeler

ve bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğuna dair verdiği bilgilerin ardından işadamlarına bir takım tavsiyelerde bulundu. Türkiye’de şu anda 18 tane emeklilik şirketinin devlet adına BES Otomatik Katılım işlemini yürüttüğünü bildiren Talas, şunları söyledi: “Bu şirketlerin hangisi ile anlaşma yapacağına henüz karar veremeyen işverenler için şu bilgiyi paylaşabilirim. Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM) izleyici datasına göre şu anda Türkiye’de otomatik katılımda ilk sırada Allianz Sigorta, ikinci sırada Anadolu Hayat Emeklilik, üçüncü sırada Garanti, dördüncü sırada Aviva Sigorta ve beşinci sırada ise Axa Sigorta, katılımcılar tarafından tercih edilen şirketler arasında yer alıyor. Peki, ilk 5’teki şirketleri tercih edip etmememiz fark eder mi? Evet, fon büyüklüğü anlamında fark eder. Verdiği

hizmet kalitesi anlamında fark eder. Altyapı anlamında fark eder. Çünkü otomatik katılımda bazı süreçler olacak. İşverenlerin bu dönemde birçok veri tabanlarını emeklilik şirketiyle paylaşma zorunluluğu olacak. Bu paylaşımda emeklilik şirketinin teknolojik altyapısının gelişmiş olmasına dikkat etmek önemli.” Türkiye’de en fazla katılımcının bulunduğu illere de değinen Talas, İstanbul’un ilk sırada yer aldığını, ardından Ankara ve İzmir’in geldiğini belirterek, Mersin’in ise 8’inci sırada yer aldığını anlattı. Çalışan sayısına göre tüm şirketlerin ve kamu kurumlarının otomatik katılıma periyodik olarak geçeceğini hatırlatan Talas, Nisan’da 4 milyon kişinin daha sisteme dahil olacağını, ilgili gruptaki kişilerin 1 Nisan 2017 gelmeden bir emeklilik şirketi ile mutlaka anlaşma yapması gerektiğini sözlerine ekledi.

Çukurova Havalimanı’nda hedef, 2018

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) çek kullanımında yaşanabilecek aksaklıkların önüne geçilmesi adına üyelerini Çek Kanunu’nun getirdiği yenilikler hakkında bilgilendirdi. MTSO, Çek Kanunu’nda yaşanan değişiklikler nedeniyle karşılaşılacak sorunların giderilmesi adına ‘Çek Kullanımından Kaynaklanan Güncel Sorunlar Konferansı’ düzenledi. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi İcra ve İflas Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Deynekli ile Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çetin Arslan, MTSO üyelerini konuyla ilgili bilgilendirdi. Konferansta 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun getirdiği yenilikler, çekin karşılıksız kalmasının hukuki sonuçları, çekte sahtecilik ve tahrifat, çekte zaman aşımı gibi konular ele alındı. MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuh Yükselgüngör konferansın açılışında yaptığı konuşmada ticari hayatta en çok çek kullanımından kaynaklı sorunlar yaşandığını hatırlatarak “Bu nedenle organizasyonu önemsiyoruz” dedi. Mersin Baro Başkanı Ali Er de açılış konuşmasında konunun önemine dikkat çekerek, “Ticari alanda da uygulama alanında da faydalı olacağını düşündüğümüz bu konferansın hayırlı olmasını diliyorum” ifadesini kullandı. Ardından söz alan Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi İcra ve İflas Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Deynekli, çekin günlük ve ticaret hayatında kullanımından kaynaklanan sorunlar yaşandığını belirterek, çeke

ilişkin düzenlemeler, çekin unsurları ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar hakkında bilgi verdi. Karşılıksız çek, çekte zaman aşımı gibi konulara değinen Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çetin Arslan ise bu alanlardaki yeni düzenlemeleri anlattı. Geçmişte çekte vade bulunmadığı, ibraz edilmesi durumunda ödenmesi gerektiği hatırlatılan konferansta yapılan değişikliklerle yazılı vadeden önce ibraz edilememe şartının getirildiği, bu yönüyle de çekin ödeme aracı olarak kullanılması yanında kredi aracı olarak da görülmeye başlandığı vurgulandı. Karekodlu çek uygulamasına da değinilen konferansta şu bilgiler verildi: “Yeni düzenleme ile 31 Aralık 2016 tarihinden itibaren verilen çeklerde her çek yaprağının karekodunun olması zorunlu hale geldi. Karekodu olmayan çekler diğer unsurlar olsa bile çek olarak nitelendirilemez. Karekodlu çekte çekin sağ üst köşesinde düzenleme yerinin ve tarihinin bulunduğu yerin sol kısmında kare şeklinde bir karekod yer almaktadır. Çek hamili, çek yaprağı üzerinde yer alan karekodu, akıllı cihazlarına indirdiği Findex Uygulaması ile okutarak, çek yaprağının doğruluğuna ve keşidecinin geçmiş çek ödeme performansını gösteren özet bir çek raporuna ulaşılabilecektir. Aynı zamanda çek metninde bir silinti, kazıntı, tahrifat veya bir başka kimyasal sahtecilik varsa, bunlar da çek üzerindeki karekodun, Findex Uygulaması’nda okutulması suretiyle tespit edilecektir.”

BORGİP, bölgesel farklılıkları azaltma hedefinde

B

ölge halkı ve ihracatçısının sabırsızlıkla beklediği Uluslararası Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda geri sayım başladı. Temeli atılan havalimanının altyapısının bu yılın sonunda, üst yapısının ise 2018 yılsonunda tamamlanması hedefleniyor. Başta Mersin ve Adana olmak üzere bölgeye hizmet vermesi planlanan, konvansiyonel boyutlarda yapımı planlanan ve 30 milyon yolcu kapasitesine sahip Uluslararası Çukurova Bölgesel Havalimanı inşaatının temeli, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ve Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’in katıldığı törenle atıldı. Yatırım büyüklüğü 1 milyar TL olan havalimanı, dünyanın en büyük pistlerinden biri olma özelliği taşıyan 3 bin 500 metre uzunluğunda 60 metre genişliğindeki bir pist ile dünyanın en büyük uçağı olan A380’in inebileceği bir aprona da sahip olacak.

Arslan: “1 milyar liralık yatırım”

Törenin açılışında konuşan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, bölge halkının bu havalimanını yolcu trafiğinde kullanmakla yetinmeyeceğine işaret ederek “Bu hava-

MTSO 4

CMYK

limanından kargo terminali marifeti ile ihracat da yapılacak. Bu da yetmeyecek bu alan tek başına 2 bin 500 kişiye de istihdam sağlayacak” dedi. Adana Havalimanı’nın 4,5 milyon insana hizmet ettiğini ve bölge için artık yetersiz kalmaya başladığını belirten Arslan, “Yetersiz kaldığı için burayı planladık. Ancak Adana havaalanımız da faaliyetini sürdürmeye devam edecek” dedi. Arslan, yeni havaalanının fiziki özellikleri hakkında da bilgi vererek şunları söyledi: “Burada yapılacak olan pist, 3 bin 500 metreye 60 metre. Dünyanın en büyük pistlerinden biri. Dünyanın en büyük uçağı olan A380’nin inmesine uygun bir pist yapıyoruz. O da yetmiyor, yine yanında dünyanın en büyük ikinci pistlerinden birine sahip olacak 3 bin 500 metreye 45 metrelik ikinci bir pist olacak. Aynı anda 15’ten fazla uçağın park edebileceği bir aprona sahip olacak.” Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda Adana’nın 20 misli büyük terminal yapılacağını kaydeden Arslan, “Kargoya ilişkin kapalı alanlar ve diğer kapalı alanları da koyduğunuzda 500-1000 metrekarelik kapalı alanı olan bir havalimanı yapıyoruz. Bunları bölge ekonomisi, bölgenin ürünleri

ihraç edilebilsin diye yapıyoruz. Sadece Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın bugün inşaatına başladığımız kısımı 221 milyon lira. Ama terminalleri ile diğer kapalı alanlarıyla ve fonksiyonları ile birlikte 1 milyar liralık bir yatırımdan bahsediyoruz” dedi. Elvan: “Havaalanı Çukurova’yı dünyaya entegre edecek”

Törende konuşan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Çukurova’nın ülkenin en önemli cazibe merkezlerinden biri olduğunu, Marmara Bölgesi’nden sonra Türkiye’nin ekonomisinde, sanayisinde, tarımında ve hizmetler sektöründe ülkeye önemli katkılar sağlamış bir bölge olduğunu söyledi. Ancak bu bölgenin en önemli eksikliklerinden birinin uluslararası düzeyde ve Çukurova’yı tüm dünyaya entegre edecek bir havaalanı olduğunu dile getiren Elvan, “Bildiğiniz gibi 2013 yılında yap-işlet- devret modeli ile bu havaalanı ile ilgili ilk girişim başladı. Ancak ilgili yüklenicinin gereken taahhütleri yerine getirememesi nedeniyle maalesef bir gecikme söz konusu oldu. Bu süreçte gecikmenin yaşanmaması adına Sayın Başbakanımız ve Ulaştırma Bakanımız Sayın Ahmet Arslan ile birlikte bu havaalanının artık Ulaştırma Bakanlığımız

tarafından yapılması gerektiği, hiçbir şekilde riske atılmaması gerektiği konusunda bir görüşme gerçekleştirdik ve bu süreçten sonra da çalışmalara hızla başlandı. Ulaştırma Bakanlığımız gerekli çalışmaları bitirdi ve yatırım programımıza alındı. Allah’ın izni ile alt yapısını bu yılsonu itibariyle tamamlayacağız. Üst yapıdaki hedefimiz ise 2018 yılı sonu” diye konuştu. Çelik: “Çukurova dünyanın kavşak noktalarından olacak”

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik ise bölgeyi, dünyanın uluslararası hava yolları ile direkt bağlantıya sokacak bu projenin Çukurova’nın tarihsel derinliğine, vatandaşların taleplerine ve kalkınma planlarına son derece uygun ve çok büyük bir katkı sağlayacağını söyledi. Geçmişte Türkiye’nin dünya ile doğrudan bağlantısı olarak yalnızca İstanbul’un öne çıktığını hatırlatan Çelik, bugün ise Anadolu’nun çeşitli yerlerinin öne çıkmaya başladığına işaret etti. Çelik, Çukurova Bölgesel Havalimanı ile Türkiye’nin ticaret başkenti, sanayi başkenti Çukurova Bölgesi’nin de bu bağlantılar içerisinde dünyanın kavşak noktalarından biri olmaya doğru ilerleyeceğini dile getirdi.

T

ürkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED ) işbirliğiyle, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması, Türkiye’deki girişimci ve KOBİ’lerin güçlenerek büyümesi hedefiyle yürütülen Bölgelerarası Ortak Girişim Projesi (BORGİP) kapsamına gerçekleştirilen toplantıların ikincisi Mersin’de düzenlendi. İşimizi Nasıl Büyüteceğiz? Gelecek Kuşaklara Nasıl Devredeceğiz? başlıklı toplantı kapsamında işini büyütmek isteyen Çukurovalı KOBİ’ler, Türk iş dünyasının önde gelen isimleri ile bir araya geldi. Toplantının açılışında konuşan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, Türkiye ekonomisinin lokomotifinin KOBİ’ler olduğunu belirterek, BORGİP ile üretkenlik, işgücü istihdamı, Ar-Ge ve inovasyon gibi alanlarda KOBİ’lerin küresel rekabet gücünü artırmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye ekonomisinin dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmesi ve orta gelir tuzağından çıkış anahtarı olarak BORGİP’i gösteren Kadooğlu, “KOBİ’lerimizin ülke ekonomisinin büyümesinde önemli rol oynadığına inanıyoruz. Bölgesel bir proje olması dışında tüm Türkiye’yi kapsayan bir proje olması

için de çaba gösteriyoruz. İş insanı olarak ülkemize güvendik inandık, elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik. Bu inanç ve karalılıkla işimize odaklanmamız, refah üreten bir toplumun yapı taşını oluşturmamız iş dünyası olarak sorumluluğumuz. İnancımızı kaybetmeden Türkiye için üretmeye devam etmeliyiz” dedi. Çukurova Bölgesi’nde yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Çukurova Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (Çukurova SİFED) Başkanı Ali Doğan ise, “Yatırım yapmak, üretimi, istihdamı artırmak için biz her türlü riske katlanırız. İşimizi severek ve aşkla yaparız. Yeter ki kamu ve yerel yöneticilerimiz biz yatırımcıların önünü açsın” diye konuştu. Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği (MESİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Engin ise BORGİP Projesi’nin hükümet nezdinde desteklenmesini istediklerini vurgulayarak, “Sermaye her zaman istikrarlı bölgelerde dolaşır. İstikrarın tüm ülkeye yayılabilmesi için bölgeden bölgeye gerçekleşen işgücü göçünün engellenmesi ve yatırımların sadece batıya değil iş ortaklıklarıyla diğer bölgelere de kaydırılması gerekir. Bu proje, bu amacı kapsamaktadır” ifadelerini kullandı.


5

YIL: 19 | SAYI: 329 | 2 - 15 Nisan | www.mtso.org.tr

Ağbal: “Dolaylı vergilerde reform yapacağız” timinde toparlanma olduğunu, güven endeksinde artışların başladığını kaydeden Ağbal, “Bu da ekonomide yeniden toparlanma olduğuna işaret ediyor” dedi. Türkiye’nin kamu maliyesi performansının da takdir topladığına dikkat çeken Naci Ağbal, mevcut durumda Türkiye’nin kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 30’un altında olduğunu ifade ederek, bu rakamın gelişmekte olan diğer ülkelerde ve Avrupa’da yüzde 60, 90’larda olduğunu söyledi. Bütçe açığına da değinen Ağbal, “Bütçe açığımızın milli gelire oranı yüzde 1. OECD ülkelerinde bu oran yüzde 3, bir kısım Avrupa ülkelerinde ise yüzde 5’in üzerinde” dedi. “Güç dengesi doğuya kayıyor”

Dünyada güç dengelerinin doğuya kaymaya başladığını belirten Naci Ağbal, “1980’lerde Kuzey Amerika ve Avrupa olmak üzere

Havaalanı yatırımı yapma sebebimiz de bu. Havacılık sektörünün geldiği bu trendi yakalayabilmek. Türkiye böyle bir avantajı yakaladı, kaçırmamalıyız. Yoksa bizim merkez olma özelliğimiz bir başka durağa gider. THY bu dönemde çok gelişti. Özellikle son 7-8 yıldır transit yolcu sayımız aritmetik değil geometrik olarak büyüdü. Bugün THY’nin İstanbul çıkışlı uçaklarından ABD’ye gidişinde laptop yasağı getiriliyor. Çünkü THY’nin uçan yolcu profili değişti. Sürekli yolculuk yapan bir grup var ve yaş ortalaması 18-35 arasında. Bunlar teknolojiyi çok iyi kullanıyor, ticareti, finans sektörünü yönlendiriyor ve neredeyse 24 saat bilgisayarlarıyla iş yapıyor. THY business class dahil bu segmentten ciddi yolcu alıyor. Siz böyle bir kural getiriyorsunuz. Dünyada ortaya çıkan korumacılık eğiliminin geldiği noktalara bakıyorsunuz.

Maliye Bakanı Naci Ağbal KDV’lerden tüm kesimlerin şikayetçi olduğunu hatırlatarak, “Hem toplayanlar olarak biz memnun değiliz hem de ödeyenler olarak siz. Dolaylı vergilerde reform yapmalıyız. Bunu da KDV ile başlatıyoruz” dedi. Ağbal, yeni düzenlemeye işadamları ile temas halinde yön vereceklerini bildirdi.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın da katılımıyla ‘İstihdam ve Üretim Destekleriyle Vergisel Düzenlemeler’ konulu toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un yanı sıra; MTSO Yönetim Kurulu Üyeleri, çok sayıda bürokrat ve işadamı katıldı. Toplantıda ilk olarak dolaylı vergilere değinerek bu konuda en kısa sürede yeni düzenlemeler yapılacağını müjdeleyen Bakan Ağbal şunları söyledi: “Yatırım ve üretimin üzerinde yük oluşturan, işletmelerin finansal yükünü artıran, kayıt dışılığa yönlendiren dolaylı vergiler var. Yapacağımız düzenlemelerle en kısa zamanda dolaylı vergilerden topladığımız para azalacak ama dolaysız vergiden topladığımız parayı da artırmalıyız. Vergide adalet, dolaylı vergilerden başlar. Bugün kimse kurumlar vergisi, gelir vergisinden şikayet etmiyor ama KDV oranlarından herkes şikayetçi. Demek ki orada sorun var. Orta ya da uzun vadede değil, çok kısa zamanda KDV ve ÖTV’lerle ilgili çalışmamız olacak. Bu çalışmayı da sizlerle birlikte yaparak herkesin takdir edeceği güzel adımları birlikte atacağız.” Kimi sektörlerde alım satımlar sırasında da KDV uyuşmazlıkları yaşandığını hatırlatan Bakan Ağbal, “Bazen yüzde 8 KDV ile alıyorsunuz, yüzde 1 KDV ile satıyorsunuz ve üzerinizde KDV yükü kalıyor. Bunu da kaldırdık. İndirimli orana tabi işlemlerde yıl içinde vatandaş nakit olarak iade imkanına kavuşabilsin ki finansman sıkıntısı yaşanmasın” diye konuştu. Vergi iadelerinin rahat alınabilmesi adına ihtisas vergi daireleri kurulmaya başlandığını da hatırlatan Ağbal, en kısa sürede Mersin’de de böyle bir vergi da-

iresi açılacağını, dış ticaret kenti Mersin’in bu konudaki sıkıntılarının azaltılacağını söyledi.

politika üretmiyor. Bu da ekonomiler üzerinde olumsuz etki oluşturuyor.”

“Dünyadaki en büyük tehdit özel sektör yatırımlarının azalması”

“Tüm dünyada belirsizlikler var”

Dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik açıklamalar da yapan Naci Ağbal, dünyada ülkelerin borçluluklarının arttığını, yatırım ve üretimin ise azaldığını söyledi. “Dünyada şu anda bana göre en büyük tehdit özel sektör yatırımlarının aşağı inmesi” diyen Ağbal, bu yatırımların Türkiye’de de azaldığını bildirdi. Büyüme oranı artınca, fırsatlar artınca yatırımların durmasının normal olduğunu kaydeden Ağbal şöyle konuştu:

Tüm dünyada Türkiye ekonomisini de etkileyecek belirsizlikler yaşandığını anlatan Naci Ağbal, bu belirsizliklerin ABD seçimleri ile başladığını söyledi. Seçimlerde beklentinin aksi sonuçlar alındığını kaydeden Ağbal, şunları söyledi: “Donald Trump’ın kamu harcamalarını artırıp vergileri düşürmesi beklentisi vardı ama oralarda da ortaya konulan politikaların kısa sürede uygulanması müm-

Bugün kimse kurumlar vergisi, gelir vergisinden şikayet etmiyor ama KDV oranlarından herkes şikayetçi. Demek ki orada sorun var. Orta ya da uzun vadede değil, çok kısa zamanda KDV ve ÖTV’lerle ilgili çalışmamız olacak. “Küresel yatırımlardaki azalma bizim için risk. Yapısal reformlarda tüm dünyada bir gecikme var. Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sıkıntılarından biri sorunlarını halının altına süpürmeleri. Kimse yapısal sorunlara yapısal çözümler üretmiyor. ABD’de görülen çözülme ya da siyasi çalkantıların altında yatan esas sebep, AB ekonomilerinin içine düştüğü yapısal sıkıntılar var ama bunu çözecek siyasi idare yok. 2017 Avrupa’da seçim yılı ama kimse bu yapısal reformlara yönelik bir

risk oluşturuyor.” “Türkiye, büyüme liginde başarılı performans ortaya koydu”

Bu riskler arasında Türkiye’nin çok pembe bir tablo çizmese de göstergelerinin iyi olduğunu kaydeden Bakan Naci Ağbal, “Türkiye gerçekten büyüme liginde başarılı performans ortaya koyuyor” dedi. Türkiye’nin 2010 – 2015 arasında ortalama yüzde 7,4 büyüdüğünü bildiren Bakan Ağbal, Çin ve Hindistan’ın da dahil olduğu tüm gelişmiş ülkelerin bu dönemdeki büyüme ortalamasına bakıldığında oranın yüzde 5,4 olduğunun görüleceğini söyledi. Küresel krizin getirdiği etkilere rağmen Türkiye’nin olağanüstü bir büyüme sağladığını anlatan Ağbal, bu başarının arkasında özel sektörün bulunduğunu dile getirdi. 15 Temmuz sonrasında Türkiye ekonomisinde hızlı bir yavaşlama olsa da yapılan düzenlemelerle kredilerde artış yaşanmaya başladığını, iç talepte kısmi canlanmaların oluştuğunu, sanayi üre-

oplantıda konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise ilk olarak tarım sektöründe yaşanan KDV uyumsuzluğuna değindi. Tarımın Mersin’in omurga sektörü olduğunu hatırlatan Aşut, ancak alım satımlardaki KDV uyumsuzluğunun sıkıntıya neden olduğunu anlattı. Taze sebze ve meyvede, hububatta, bakliyatta ve et ürünlerindeki KDV’nin alımlarda yüzde 1, satışta ise yüzde 8 uygulandığını hatırlatan Aşut şunları söyledi: “Alım ve satımlarda KDV’nin eşit olması ve yüzde 1 olarak revize edilmesi gerçekten tarım-gıda ve hayvancılık sektörü için hayati bir adım olacaktır. Çünkü üreticiden tüketiciye olan zincirde fiyatların aşırı artmasında KDV yükü ciddi bir kalem teşkil etmektedir. Genel anlamda; yüksek KDV ile alıp, düşük KDV ile satmanın ekonomi üzerinde yarattığı bu olumsuz yük, özellikle enflasyonu tetikleyen özelliğiyle ülke ekonomisinin omurgası olan KOBİ’leri zorlamaktadır. Elbette bu

CMYK

Zamanında dünyada her şeyi biz yaparız diyenler şimdi korumacı oldu. Zamanında küreselleşmeyi savunanlar korumacı oldu. Şimdi biz liberalleşmeyi savunuyoruz.” “Mersin, büyük ölçekli yatırım alabilecek az sayıda şehirden biri”

Konuşmasının sonunda yatırım teşviklerine değinen Naci Ağbal, Mersin’in büyük ölçekli yatırım alabilecek az sayıda şehirden birisi olduğunu anlattı. Türkiye’nin ithal ettiği ürünleri yerli olarak üretmek istediklerini ve bunun için de Süper Teşvik Paketi adı altında önemli destekler verdiklerini hatırlatan Ağbal, Mersinli işadamlarını yatırıma davet etti.

kün gözükmüyor. Bu bir belirsizlik unsuru ve küresel ekonomiyi olumsuz etkiliyor. ABD Merkez Bankası bu yıl 3 kez faiz artıracağını söylüyor. Mart’ta bir artırım geldi. Önümüzde 2 artırım daha var. Böyle olması bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri de etkiliyor ve bir risk oluşturuyor. Bu dönemde AB’nin geleceği de ciddi anlamda tartışılıyor. Bu bölgedeki dalgalanmalar da bizim için risk oluşturuyor. Ayrıca bir de jeopolitik riskler var. Komşu ülkelerimizdeki savaşlar, siyasi istikrarsızlıklar

Aşut: “Tarımda KDV T uyumsuzluğu giderilmeli”

MTSO 5

iki güç merkezi vardı. Şimdilerde ise ekonomik merkez Uzakdoğu’ya kayıyor. Artık Pasifik ciddi bir güç merkezi. Üretimin daha fazlası burada yapılıyor, teknoloji burada üretiliyor. Ülke olarak dış dünyayı değerlendirirken güç merkezlerindeki değişimi de iyi takip etmeliyiz” Tüm dünyanın bunu gördüğünü ve Amerika’nın uçuşlarda getirdiği laptop yasağının da buna bağlı olduğunu kaydeden Naci Ağbal şunları söyledi: “Global uçuşlardaki merkezler de değişiyor. 1960’larda Kuzey Amerika ve Avrupa merkezdi. Ancak bu merkez giderek ülkemize doğru kaydı ve Türkiye’ye, İstanbul’a geldi. Şu anda bizim 3.

indirim ve desteklerin yarattığı avantajların kalıcı hale gelmesi de önemlidir.” Tarımda özellikle taze meyve ve sebzenin merkezi olan Mersin’de girişimcilerin ağırlıklı olarak KOBİ niteliği taşıdığını hatırlatan Şerafettin Aşut, bu nedenle Rusya’nın ithalat yasağından büyük ölçüde etkilendiklerini de kaydetti. Bu yasakların devam etmesinin sektörü zorlayacağını vurgulayan Aşut, “Bu sorunun da çözümlerinin masada olduğunu biliyor ve umutlanıyoruz” dedi. “Vergi Mevzuatındaki değişiklikler kalıcı olmalı”

Ardından vergi mevzuatına değinen Şerafettin Aşut, bu alanda yapılan değişikliklerin kalıcı hale gelmesinin işletmelerin bütçelerini yaparken bu hususta yanılma paylarını en aza indirip ileriye dönük projeksiyonlarını daha kolay tespit etmelerine imkan tanıyacağını söyledi. Yurt dışından sağlanan kredilerde,

Kredi Kaynak Destekleme Fonu (KKDF) oranlarındaki indirimlerin kalıcı hale getirilmesi ve yurt içindeki kredilerde; özellikle, imalat sektöründe, buna uygun teşvik ve istisnaların getirilmesinin ise dünya ile rekabet gücünü artıracağını kaydeden Aşut şöyle konuştu: “KDV iadelerinde, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin de hızlı iade sistemi içine dahil edilmesi KOBİ’leri daha da güçlendirecektir. Şirketlerin, hissedarlarına dağıttıkları kar payları üzerinden alınan stopaj yükünün hafifletilmesi ve bununla ilgili mali tabloların düzeltilmesi hususunda gerekli kolaylıklar sağlanması hem kamu hem vatandaş hem de mali tablo kullanıcıları gibi, tüm paydaşları mutlu edecektir.” Vergilerde belirlilik ve basitlik sağlanması gerektiğine de değinen Aşut, bu ilkenin kurallara uyumu geliştireceğini ve sisteme saygıyı artıracağını, karışıklıklardan kaynaklanan davaları da azaltacağını vurguladı.


6

YIL: 19 | SAYI: 329 | 2 - 15 Nisan | www.mtso.org.tr

İRAN ile yeni ihracat rekorları kapıda

Türkiye’nin İran’a ihracatında, BM ve AB tarafından nükleer programı nedeniyle uygulanan yaptırımların kaldırılması sonrasında önemli artışlar yaşandı. 2016’da rekor ihracat artışı gerçekleştirilen ülke ile yeni sınır kapılarının açılması sonrasında yeni ihracat rekorları kırılması bekleniyor.

T

ürkiye ile İran arasında yeni sınır kapılarının açılmasını ön gören kanun tasarısının Şubat ayında TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesi sonrasında gözler sınıra çevrildi. Türkiye ile İran birbirini tamamlayan iki komşu ülke. İran, Türkiye için doğuya açılan bir kapı iken Türkiye de İran için batıya açılan önemli bir kapı. Bu kapıların daha çok aralanması, uluslar arası yolcu, eşya ve araç trafiğinde kullanılacak güzergahların artırılması adına Dilucu-Maku Kara Hudut Kapısı ve Kapıköy-Razi Kara Hudut Kapısı’nın faaliyete geçirilmesi halinde iki ülke arasındaki ticaretin önemli ölçüde artması bekleniyor. Türkiye ile İran arasındaki ikili ticaret son 10 yılda ikiye katlanarak 10 milyar dolar seviyesini gördü. İran’a uygulanan yaptırım-

ların kaldırılması ile hem iki ülke arasında hem de bölge ekonomisi açısından olumlu yönde gelişme bekleniyor. İkili ticaretin geliştirilmesi adına 16 Ocak 2016’da BM ve AB tarafından İran’a nükleer programı nedeniyle uygulanan yaptırımların kaldırılması büyük önem taşıyor. Bu durum önümüzdeki süreçte Türkiye ile İran arasındaki ticaretin daha da gelişeceğinin sinyallerini veriyor. Hükümetin de bu ülke ile ticaretin gelişmesi adına attığı adımlar ihracatçıya umut veriyor. Bu noktada yapılan önemli çalışmalardan bir tanesi 1 Ocak 2015’te yürürlüğe giren Türkiye ile İran arasında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşması. Bu anlaşma ile Türk firmalarına İran’a ihraç edecekleri 125 sanayi ürününde gümrük vergisi indirimi sağlandı. Önümüzdeki süreçte bu sanayi ürünlerinin sayısının artırılması adına görüşmeler devam ediyor. Ancak 125 sanayi ürünüyle yapılan çalışmayla dahi 2016’da son 10 yılda ilk kez Türkiye’nin ihracatı İran’dan yaptığı ithalatın önüne geçti. Öte yandan İran ile ilişkilerin geliştirilmesi adına başkent Tahran’da 13 tane Türk Ticaret Merkezi açılması planlanıyor. Önceliğin tekstil hammaddeleri, mobilya, kimya ve hazır giyim sektörlerine verilmesi planlanıyor.

MTSO 6

CMYK

Öte yandan İran’a karşı uluslararası yaptırımların yumuşatılmasının ardından İran’da oluşan tüketici talebiyle doğru orantılı olarak İran’ın müteahhitlik hizmetlerine olan gereksinimi de artmaya başladı. Bugüne kadar Türk müteahhitlerin İran’da üstlendiği proje tutarı toplamda 4 milyar dolara yakın. Önümüzdeki süreçte bu rakamın artarak devam etmesi bekleniyor. İki ülke arasındaki göz ardı edilemeyecek bir diğer potansiyel sektör ise turizm. Gerek Türkiye, gerekse İran önemli turistik alanlara sahiptir. Her yıl yaklaşık 2 milyon İranlı Türkiye’yi ziyaret ederken, Türkiye’den İran’a giden turist sayısının kayda değer bir düzeyde olmaması nedeniyle iki ülke arası turizm ilişkisinde dengeden söz etmek zordur.

İran pazarı yabancı yatırımcının iştahını kabartıyor Turizm sektöründe İran’ın yatırım potansiyeli de göz ardı edilmemeli. Birçok Avrupalı yatırımcı İran’a yatırım talebiyle gitmesine rağmen İran’ın tercihi, sınır komşusu Türk yatırımcılardan yana. İran pazarının birçok sektörde yabancı yatırımcıların iştahını kabarttığı söylenebilir. Dünya Bankası’na göre İran ekonomisine akan doğrudan yabancı yatırımların 2017 sonuna kadar 4 milyar dolar seviyesine çıkması bekleniyor. Bir yandan Türkiye’de dış ekonomik ilişkilerde yeni Pazar arayışı devam ederken, diğer yandan İran’da yıllardır ambargo altında kalmış olmanın getirdiği bastırılmış büyük bir talep hacmi bulunuyor. Batı ülkelerinin bir bölümü de bu dönemde Türkiye ile birlikte İran’a yatırım planlıyor. Öne çıkması beklenen yatırım alanı olarak da altyapı yatırımları yani inşaat sektörü gösteriliyor. Ancak bu yatırımların hızlanması için İran’ın finansman sıkıntısına çözüm üretmesi, fon transferlerinin rahatlıkla yapılabilmesini sağlaması bekleniyor. İran’a ihracat dört yıldan sonra arttı Türkiye - İran Tercihli Ticaret

Anlaşması sonrasında 2012’den bu yana ilk kez 2016’da Türkiye’nin İran’a ihracatı bir artış yakaladı. Geçen yıl İran’a 3,7 milyar dolar seviyesinde ihracat gerekleştiren Türkiye’de özellikle ihracatını üçe katlayarak 368 milyon dolara ulaştıran hazır giyim sektörü ile yüzde 70 artışla 345 milyon dolar ihracat yapan otomotiv sektörü bu ihracat rakamına ulaşılmasına önemli katkılar sağladı. Benzer şekilde çelik, kimyevi maddeler ve halıcılık sektörlerinde de artışlar yakalandı. Öte yandan bankacılık alanında yaşanan sorunlar da çözülmeye başlıyor. Özellikle karşılıklı ticarette TL ve İran Riyal’inin kullanılmasının hem iki ülke arasındaki işbirliği alanlarını zenginleştireceği hem de 30 milyar dolarlık karşılıklı ticaret hedefine ulaşılmasına katkı sağlaması bekleniyor. Türkiye’nin İran’a ihracatında öne çıkan kalemlerden bir tanesi de makine sektörü. 464 milyon dolarlık ihracatla geçen yıl yüzde 7 büyüme gösteren makine sektörü Türkiye’nin İran’a en çok ihraç ettiği ikinci ürün. Yıllık makine ithalatı 10 milyar dolara yaklaşan İran’da sektör bazında en çok ihracat gerçekleştiren altıncı ülke Türkiye. İran’ın dış ticaretine genel olarak bakılacak olursa, İran’ın ihracatı petrol ve doğalgaz gelirlerine bağlı olup, fiyatların yüksek seyrettiği yıllarda ülke gelirinde artış, düşüş dönemlerinde azalış gözlemlenir. İran ağırlıklı olarak Çin, Hindistan, Güney Kore, Türkiye ve Almanya’dan alım gerçekleştirmektedir. Coğrafi konum Tarihi İpek Yolu sayesinde eski çağlardan bu yana Avrupa ve Asya’nın kesişme noktasında yer alan İran’ın stratejik konumu, ülkede petrolün keşfi ile daha da önemli hale gelmiştir. Ham petrol taşımacılığının yoğun olarak yapıldığı Umman Körfezi, Basra

Körfezi ve Hazar Denizi’ne kıyıları olan İran; Türkiye (499 km), Afganistan (936 km), Irak (1458 km),

Pakistan (909 km), Türkmenistan (992 km), Azerbaycan (432 km), Nahcivan (179 km) ve Ermenistan (35 km) ile sınıra sahiptir. Engebeli ve dağlık arazilerin yanı sıra çöllerle kaplı düzlüklere de sahip olan İran topraklarının yüzde 9,78’i ekilebilir arazilerden, yüzde 1,29’u da düzenli hasat sağlanan alanlardan oluşur. Doğal kaynaklar ve çevre İran’ın başlıca doğal kaynakları; petrol, doğal gaz, kömür, krom, bakır, demir cevheri, kurşun, manganez, çinko ve sülfürdür. Ülkenin başlıca tarım ürünleri; buğday ve pirinç gibi hububatlar, şeker pancarı, şeker kamışı, meyveler, kabuklu yemişler, pamuk, süt ürünleri, yün ve havyardır. İran sanayisi; petrol, petrokimyasallar, gübreler, sodyum hidroksit, tekstil, çimento gibi inşaat malzemeleri, gıda işleme (özellikle şeker ve bitkisel yağ üretimi) ve metal işleme sektörlerinde yoğunlaşır. Kentlerde taşıt emisyonları, rafineriler ve sanayi atıkları kaynaklı olarak hava kirliliği görül-

mektedir. Ormanlık alanların tahribi, hayvanların aşırı otlatılması, çölleşme, Basra Körfezi’nde petrol kirliliği, sulak arazilerin kuraklaşması, toprağın tuzlanması, içme suyu kaynaklarının yetersizliği, kanalizasyon atıklarının yol açtığı su kirliliği ve sanayi atıklarından doğan kirlenme ülkenin başlıca çevresel sorunlarıdır.

kineleri) bulunmaz. Bu nedenle İran’a gidecek iş adamlarının yanlarında seyahatleri süresince yetecek kadar nakit para taşımaları tavsiye edilir. İran Riyali İran dışında konvertibl bir para olmayıp; yabancıların otel faturalarını öderken ya da yüksek tutarda alımlarda kullanabilecekleri tek geçerli yabancı para Euro’dur.

Ülkedeki serbest bölgeler (Özel Ekonomik Bölgeler) İran’da Kish, Queshm, Chabahar, Aras, Arvand ve Bandar Anzali olmak üzere 6 adet serbest ticaret bölgesi bulunmaktadır. Yabancı sermayenin teşviki amacıyla tasarlanan Serbest Ticaret Bölgelerinde yabancılara yüzde 100 sermaye mülkiyet hakkı, 15 yıllık vergi muafiyeti ve vize kolaylıkları tanınmakta, ayrıca elde edilen karlar serbestçe transfer edilebilmektedir. İran’ın iç bölgelerinde yer alan Özel Ekonomik Bölgeler (Special Economic Zones) ise yatırımcılara daha cazip yatırım ve altyapı koşulları sunmaktadır. İran’da toplam 17 adet Özel Ekonomik Bölge bulunmaktadır. Serbest ticaret bölgeleri ve özel ekonomik bölgeler, Cumhurbaşkanlığına bağlı Yüksek Konsey (High Council of Special Economic and Free Trade Zone) Genel Sekreterliği tarafından yönetilir.

Pasaport ve vize işlemleri İran’a seyahat edecek Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.

İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

– 16.00 arasıdır. Kamu kurumları ise 08.00 – 14.00 saatleri arasında çalışmaktadır.

Ticareti etkileyen kültürel faktörler İranlılar iş ilişkilerinde resmi olup; iş görüşmeleri uzun ve detaylıdır. Yabancı şirketlerle çalışan İranlılar, Batı değerlerine daha fazla aşinadır. İranlı işadamları genellikle kravat takmaz. Ancak toplantılara ve iş görüşmelerine takım elbise ve kravat ile katılmakta fayda vardır. Bayanlar muhafazakar biçimde giyinmekte ve başlarını örtmektedir. İranlılar iş görüşmelerinde hediye vermeyi sever. Alkol ithalatı ve tüketimi kesinlikle yasaktır. İran nüfusunun önemli bir bölümü Türkiye’ye büyük bir sempatiyle bakmaktadır. Türk üniversitelerinden mezun olan çok sayıda İranlı meslek sahibi ve iş adamı da ilişkilerin geliştirilmesi açısından büyük bir potansiyel teşkil eder. Para kullanımı İran’da kredi kartları geçerli değildir ve ATM (para çekme ma-

Resmi tatiller ve çalışma saatleri İran yılı 21 Mart’ta başlamakta olup; ilk altı ay 31 gün, sonraki beş ay 30 gün ve onikinci ay 29 gün (ve her dört yılda bir 30 gün) çekmektedir. Hicri takvime göre 1434 yılı, Miladi takvime göre 2013 yılına tekabül etmektedir. İran’da birçok tatil İslami yıla göredir. Bu durumun istisnası ise 21–24 Mart’ta kutlanan Yeni Yıl (Nevruz)’dur. İran’da kamu kurumları Perşembe ve Cuma günleri, özel şirketler ve bankalar ise yalnızca Cuma günü kapalıdır. Firmaların çalışma saatleri 08.30 – 13.00 ve 15.00 – 19.00 arasıdır. Bankaların çalışma saatleri Perşembe günleri 08.30 – 12.30 arası, diğer günler 08.30

Ulaşım İran’ın uluslararası havalimanlarındaki havalimanı taksilerinin otele ulaşımda kullanılması tavsiye edilir. Taksilerde taksimetre bulunmadığından yolculuk öncesi şoförle pazarlık yapılmalıdır. İklim Ülke genelinde kurak ve yarı-kurak iklim hakim olmakla beraber, Hazar Denizi kıyılarında subtropikal iklim görülü. En sıcak ay olan Temmuz’da ortalama hava sıcaklığı 22–37°C ve ortalama yağış miktarı 3 mm iken; en soğuk ay olan Ocak’ta ortalama hava sıcaklığı eksi 3 –7°C ve ortalama yağış miktarı 46 mm’dir. Tahran’da yazları sıcak ve kurak geçmekte (30–40 °C), kışları ise hava sıcaklığı 0–15 °C arasında değişmektedir. Kışın yüksek kesimlerde kar yağışı görülebilmektedir. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ve Dünya Gazetesi


7

YIL: 19 | SAYI: 329 | 2 - 15 Nisan | www.mtso.org.tr

8 No’lu Komite’den ortak fuar çağrısı M İbrahim Yılmaz

8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı

Mersin’de mağazacılık şekil değiştiriyor. Küçük işletmeler kapanmaya başladı. İki ve üçüncü çevreyolunda birçok ürünün bir arada satıldığı büyük kapasiteli işletmeler açılmaya başladı.

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İbrahim Yılmaz, piyasalardaki durgunluğun giderilmesi adına sektör temsilcilerinin bir araya gelerek satış ve tanıtım yapacakları, kente özel bir fuar düzenlenmesi çağrısında bulundu. Özellikle düğün sezonunun açılacağı Mayıs ayında böyle bir planlamanın yapılması halinde sektörün canlanacağına inandığını kaydeden Yılmaz, bu konuda Büyükşehir Belediyesi, MTSO Yönetimi ve fuar firmasından destek beklediklerini söyledi. İlk olarak komite çalışmalarına değinen 8 No’lu Komite Başkanı İbrahim Yılmaz, son dönemlerde düzenlenebilecek sektörel fuar çalışmasına yoğunlaştıklarını anlattı. Gerekirse diğer komitelerle ortak bir çalışma yaparak mobilyacılar ve elektronikçileri de dahil ederek, daha geniş katılımlı bir organizasyon düzenlenebileceğini bildiren Yılmaz şunları söyledi: “Son dönemlerde piyasalarda yaşanan durgunluğu yaza girdiğimiz, düğün sezonunun açıldığı bir dönemde düzenleyeceğimiz ortak organizasyon ile canlandırabileceğimizi düşünüyoruz. Fuar firmasının takvimine göre bir planlama yaparak belki fuar alanını kullanıp ürünlerimizin tanıtımını yapıp kampanyalı satışlar gerçekleştirebiliriz. Bu sayede özellikle düğün sezonunda halkımız da birçok yeri dolaşmak yerine ihtiyacı olan ürünleri tek bir yerde görüp hem zamandan kazanır hem de kampanyalı fiyatlarla satın alma imkanı yakalayabilir. Öncelikle katılmak isteyen firmalardan talep toplanıp ardından kim ürününü pazarlamak istiyorsa yer verilebilir. Bunun için belediyeler ve Odamız ile ortak bir çalışma yürü-

tebiliriz.” “Mersin, avantajlı bir noktada”

Mersin’in dayanıklı tüketim malzemeleri satışında diğer illerden daha avantajlı bir konumda bulunduğuna dikkat çekerek sektörün Türkiye geneline göre daha iyi durumda olduğunu anlatan Yılmaz, “Yine de tüm zincirin halkaları birbirini etkiliyor. Belirsizlik ve durgunluk hepimize yansıyor ve piyasaların canlanması için ekstra girişimlere ihtiyaç duyuluyor” değerlendirmesini yaptı. Mersin’in memur kenti ve turizm kenti olması nedeniyle dayanıklı tüketim malzemesi satışlarının rutin olarak devam ettiğini bildiren Yılmaz, Mersin’deki turizmin daha çok yazlık konutlara dayalı olması nedeniyle bu konutların eşya ihtiyacının kent içinden temin edilmesiyle sektörün hareketlendiğini hatırlattı. Aynı zamanda kentin son dönemlerde yoğun göç aldığına da dikkat çeken Yılmaz, bu göçlerin de sektördeki harekete katkı sağladığına değindi. Özellikle klima satışlarında yüzde 50’ye varan artışlar yaşandığını dile getiren İbrahim Yılmaz, diğer kalemlerde durgunluk olmasına rağmen yaz ayına girilmesiyle birlikte yeniden bir hareketlenme yaşanacağını düşündüğünü söyledi. Düğün sezonunun açılmasıyla birlikte satışlarda bir artış beklediklerine değinen Yılmaz, bu dönemin iyi değerlendirilmesi halinde yılsonunun iyi bir tabloyla kapatılabileceğini söyledi. “Mağazacılık şekil değiştiriyor”

Mersin’de mağazacılığın şekil değiştirmeye başladığına da değinen İbrahim Yılmaz, gerek bu değişim gerekse piyasalardaki durgunlukla birlikte geçen yıl

kentte sektörde faaliyet gösteren firmaların yaklaşık yüzde 7-8’inin kapandığını anlattı. Kentin aldığı yoğun göçle birlikte artan nüfus potansiyeline hitap edecek büyük kapasiteli işletmelerin öne çıkmaya başladığını bildiren Yılmaz, “Küçük işletmeler bu nedenle kapanmaya başladı. İki ve üçüncü çevreyolunda birçok ürünün bir arada satıldığı büyük kapasiteli işletmeler açılmaya başladı. Bu nedenle kapanan firmalarımız olsa da genel anlamda Mersin’deki ticari kapasitenin azaldığını düşünmüyorum. Yalnızca çalışma yön değiştirip büyük mağazacılık sistemine geçiş başladı” ifadelerini kullandı. “Personele yönelik eğitimler artmalı”

Değişen mağazacılık koşullarında hizmetin de yenilenmesi gerektiğine dikkat çeken İbrahim Yılmaz, bu değişimin hem halka daha iyi koşullarda hizmet verilmesi hem de turizm kentine yakışır bir görüntü sergilenmesi adına önem taşıdığını söyledi. MTSO’dan bu noktada da destek beklediklerine değinen Yılmaz, özellikle Eğitim ve Kalkınma Vakfı aracılığıyla hizmet sektöründe faaliyet gösteren personel için kıyafetten, hitaba, öfke kontrolünden diksiyona kadar birçok alanda kişisel gelişim eğitmelerini artırarak devam ettirmesi talebinde bulundu. Özellikle yoğun göç alan bir kent olması nedeniyle Mersin’de kültürel farklardan kaynaklı üslup farklılıkları, konuşma bozuklukları yaşandığını hatırlatan Yılmaz, turizmin gözbebeği metropol bir kente özellikle hizmet sektöründe bu tür görüntülerin yakışmadığını vurguladı. Bu konuyla ilgili belediyeden beklentileri olduğunu da ifade

eden Yılmaz, “Özellikle çevre temizliği çok önemli. Belediyelerin bu noktada cezai uygulamaları olmalı. Kamu birimlerinin bu anlamdaki duyarlılığı piyasaya yansımıyor. Kapısının önüne, yerlere çöp atanlar cezalandırılmalı. Bu ayrıntı gibi gözükse de kentimizin güzelleşmesi, turizmin canlanması, ekonomimizin canlanmasına önemli katkı sağlayacaktır” dedi. “KDV ile belli başlı indirimler yapıldı”

Sektöre ilişkin değerlendirmeler de yapan İbrahim Yılmaz, beyaz eşyaya uygulanan KDV indirimini değerlendirdi. Devletin bu yöndeki çalışmasının önemli bir adım olduğunu anlatan Yılmaz, beyaz eşyada markadan markaya değişen belli başlı indirimler uygulandığını ya da ekstra hediyeler verilerek satışların hareketlendirildiğini söyledi. Bu çalışmanın Nisan ayı sonunda biteceğini hatırlatan Yılmaz, “Sezon dışı dönemin hareketlendirilmesi amacıyla başlatılan çalışmanın sezonda da devam etmesi halinde satışlarımızın artarak devam edeceğine inanıyorum. Bu nedenle beklentimiz bu uygulamanın yılsonuna kadar uzatılması yönündedir. Uzatma yönündeki görüşmelerin yapıldığı haberlerini de duyuyor ve bekliyoruz” dedi. Yalnızca beyaz eşya ve mobilyada değil, birçok sektörde hareket yaşanması gerektiğini, silsile halinde tüm sektörlerin birbirini etkilediğini kaydeden Yılmaz, “Örneğin inşaatta da hareketin artması adına çalışmaları izliyoruz. Bu alanda yaşanacak bir canlanma da bize yansıyacaktır. Ya da tarım. Kazanç olacak ki çiftçi gelip bizden alışveriş yapabilsin. Bu nedenle ekonomide topyekun bir canlanma en büyük beklentimiz” değerlendirmesini yaptı.

Mermerciler sanayi sitesi istiyor M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi üyeleri bir arada faaliyet gösterebilecekleri sanayi sitesi kurulmasını istiyor. Gözünü imar planına çeviren mermerciler, planın onaylanması halinde kent ekonomisinin canlanacağı görüşünde birleşiyor. Mersin’de doğaltaş sektörü her geçen gün büyüyor. Tek sorun ise bu sektörde faaliyet gösteren firmaların üretiminin kent merkezine sıkışıp kalması. Gerek gürültülü çalışma ortamı gerekse üretim sırasında çıkan tozlar nedeniyle oluşan çevre kirliliği firmaları yeni bir arayışa sürüklüyor. Kent merkezinde faaliyet göstermek istemeyen firmalar, merkezden biraz daha uzak alanda doğal taş sanayi sitesi kurmayı planlıyor. Sektörel sanayi sitesi kurulması ve tüm üreticilerin bir merkezde toplanması halinde mermercilerin bölgeye de hizmet vermeye başlayabileceğini dile getiren 23 No’lu Komite Başkanı Hürşah Çelik, “Hatta ihracat dahi söz konusu olabilir” değerlendirmesini yaptı. 23 No’lu Meslek Komitesi’nin de desteği ile 2009’da Mersin Mermerciler Yapı Ortaklığı adı altında bir kooperatif kurulduğunu anlatan Çelik şu bilgileri verdi: “Bu kooperatif son 3-4 yıldır aktif olarak çalışmaya başladı. Hedefimiz kent merkezinin dışında yaklaşık 200- 300 dönümlük arazide, küçük ölçekli, sektöre özel bir sanayi sitesi kurmak. Mevcut durumda çalışanlar çalıştıkları alandan, çevre sakinleri ise üreticilerden rahatsız. Çünkü uygulamacı firmalar gerek gürültü gerekse çıkan tozlarla çevreye sıkıntı veriyor. Tüm mermercileri tek çatı altında toplamak ve bu sıkıntının önüne geçmek istiyoruz. Bir araya gelerek özellikle uygulamaya yönelik çalışmaları artırmak, katma değeri yüksek ürünler üretmek

MTSO 7

CMYK

istiyoruz. Bunun için yerel yönetimlerle gerekli temaslarda bulunduk. İmar planlarının çıkmasını bekliyoruz.” “Turizm yatırımları sektörü hareketlendiriyor”

Sektöre ilişkin değerlendirme de yapan Hürşah Çelik, son dönemlerde kentte artan otel yatırımlarının, mevcut otellerin ise tadilata girmesinin mermer satışlarını hareketlendirdiğini anlattı. Ayrıca sektörde bir dönüşüm başladığını da anlatan Çelik, “Kentimizde imalathanelerin büyük bölümü şehir dışına kurulmaya çıkmaya başladı. Bu durum bir dönüşümü de beraberinde getirdi. Şehir içinde butik mağazacılık dönemi başladı. Bu sayede müşteri imalathaneye gelerek tehlike altında ürününü seçmek durumunda kalmıyor” dedi. Mersin’de yeni mermer firmalarının açılmadığına da dikkat çeken Çelik, mevcut firmalarda ise denetimlerin artırılmasını istedi. Sektörün emek yoğun olduğunu hatırlatan Çelik, “Bu nedenle sigortasız personel çalıştırılması ciddi haksız rekabeti de beraberinde getiriyor. Özellikle istihdam seferberliğine yönelik çalışmaların yoğun şekilde devam ettiği şu günlerde sigortasız personele yönelik denetimlerin artacağına ve bu sıkıntılarımızın da önüne geçileceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Alım ve satımlardaki KDV uyumsuzluklarına da değinen Çelik, mobilya sektöründe uygulanan yüzde 8’lik KDV indirimini mermer için de istediklerini anlattı. Bu sayede işverenin KDV yükünün ortadan kalkacağını kaydeden Çelik, “Daha önce de belirttiğim gibi emek yoğun bir sektör, KDV yükümüzün azalması halinde elimiz rahatlayacak ve daha çok işçi çalıştırabileceğiz” dedi.

“Fire oranlarına standart gelmeli”

Ardından sektörel değerlendirme yaparak mermerdeki fire oranlarına değinen Hürşah Çelik, madencilikte Türkiye genelindeki fire oranlarının standart hale getirilmesinin sektörü rahatlatacağını söyledi. Fire oranlarının olması gerekenin altında kalması halinde bir taraftan maliyeye karşı açıklama yapmakta zorlandıklarını anlatan Çelik, diğer taraftan sigorta şirketleriyle sorun yaşadıklarını dile getirdi. Sektörde gerek taşımalar sırasında gerekse depolarda meydana gelen iş kazalarında stok ürünlerde yüzde 10-15’e varan fire oranlarının yaşandığını kaydeden Çelik, “Taşın kırılgan bir malzeme olması nedeniyle firesi de çok oluyor. Bu nedenle sektör adına belirlenen fire oranlarının düşük tutulması ciddi sıkıntılara yol açıyor. Örnek vermek gerekirse 100 metreküplük bir taşın ortalama 10 metreküpü kırılıp çöp oluyor. Biz, kalan 90 metreküplük taşın satışını gerçekleştirebiliyoruz. Oysa fire oranımız yüzde 10’un altında kalırsa, 95-98 metreküplük taş satmış gibi gözüküyoruz. Durum böyle olunca maliyeye, stoklarımızdaki eksik taşın ya da gerçekte satmadığımız taşın hesabını vermekte zorlanıyoruz” dedi. Resmi rakamlarla gerçek rakamların örtüşmemesi nedeniyle ürünlerini sigortalatma noktasında da ciddi sorunlar yaşadıklarını vurgulayan Çelik, Mersin’de de benzer bir sıkıntı olduğunu dile getirdi. Çelik yaşananları şöyle özetledi: “İki yıl öncesine kadar Mersin’de maalesef fire oranları dahi belirlenmemişti. Ardından yüzde 1’lik bir oran getirildi. Bu ilk etap için umut verici olsa da sektör adına daha önce de belirttiğim gibi yeterli değil. Diğer illerdeki fire oranlarına bakıldığında yeter-

li bir oran olmadığı anlaşılacaktır. Talebimiz, emsallerinin de göz önünde bulundurulmasıyla fire oranlarının Mersin için de en az yüzde 10’a çıkartılması. Bu değişiklik sektörün rahatlaması adına çok önemli” Çok volümlü çalışan, aylık milyon metreküplerle malzeme taşıyan firmaların ciddi sıkıntılar yaşadığına değinen Çelik, fire oranlarının her ilde farklılık göstermesi yerine tek noktadan belirlenip tüm sektör için geçerli olmasının ise sorunu temelden çözebileceğine değindi.

Hürşah Çelik

23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı

“Mersin mermeri çıtasını yükseltti”

23 No’lu Komite hakkında da bilgi veren Hürşah Çelik, Mersin’de doğal taş ve maden üzerine faaliyet gösteren firmaların tümünü temsil ettiklerini, 200’e yakın üyeleri bulunduğunu anlattı. Doğal taş ve madenciliğin gün geçtikçe büyüdüğünü kaydeden Çelik, kent ekonomisi için önem taşıdığını söyledi. Afyon ve Elazığ’ın doğal taşları ile ünlü olduğunu hatırlatan Çelik, “Mersin’e özel taşlar da var. Özellikle Silifke Beji, Tarsus Kahvesi, Erdemli Beji ve emprador çeşitlerimiz yurtiçi ve yurtdışında çok tercih ediliyor” dedi. Yurtdışındaki en önemli alıcıların Çin ile Katar olduğunu kaydeden Çelik, bugüne kadar ağırlıklı olarak blok taş satışları gerçekleştirilirken son dönemlerde uygulama taleplerinde de artış yaşanmaya başladığını bildirdi. Özellikle Irak, İran ve Katar’dan kesilmiş hazır taş, direk uygulama taleplerinin yoğunlaştığına dikkat çeken Çelik, “Son yıllarda kentimizde emprador sahalarının da oluşması, Mersin mermerinin cila ve kalitesi nedeniyle yoğun talep alması, sektör temsilcilerini de yatırıma yönlendiriyor. Ancak yatırım için uygun bir alan bulmakta zorlanıyoruz” dedi.

Son dönemlerde kentte artan otel yatırımları, mevcut otellerin tadilata girmesi mermer satışlarını hareketlendirdi. Bu hareket sektörde değişime de yol açtı. Şehir içinde butik mağazacılık dönemi başladı.


8

YIL: 19 | SAYI: 329 | 2 - 15 Nisan | www.mtso.org.tr

RIS MERSİN + PROJESİ ÖZEL HABERİ: İNOVASYONLA MERSİN'İ ÖN PLANA ÇIKARAN FİRMALARIMIZ

Vur-Mak, otomasyondaki gücüyle bir adım önde

Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05

yeni işimizin de sonuna geliyoruz. Ne yapabileceğimizi araştırdık. O yıllarda, yani 1992’de,Türkiye’ye hazır beton santralleri yeni geliyordu. Çimsa,beton santrallerini İtalya’da bir firmadan satın alıyordu, biz de montajını yapıyorduk. Sonunda Çimsa’ya bir tane biz yapalım diye teklif götürdük ve kabul edildi. Sonrasında biz hazır beton santrali işine başladık. Ardından anahtar teslim hazır beton santralleri imalatımız geldi. Türkiye’nin her yerine bu santrallerimizi satmaya başladık. Baktık ki Ankara’nın üst kısımlarıuzak olmamız nedeniyle, servis hizmeti veremeyeceğimiz endişesi ile bizden almıyor. Biz de çözüm olarak 1995 yılında İstanbul’da bir ofis açtık. Müşterilerle direk görüşmeye başlayıp, ‘Biz buradayız’ diye güven verdik ve işler bir anda Türkiye’nin her yerine sıçradı. O yıllarda yine beton santralini az sayıda firma üretiyordu. Ancak her dönemde olduğu gibi 6-7 sene sonra her taraf hazır betoncu doldu. “Sektörü iyi koklayabilmeniz önemli”

E. Reşit Vuruşkan

Vur-Mak Vuruşkan Makine Yönetim Kurulu Başkanı

Otomasyon ve mekaniği de dahil olmak üzere anahtar teslim beton santrali üretimiyle sektöründe öne çıkan Vur-Mak Vuruşkan Makine, geliştirdiği Ar-Ge çalışmalarıyla yurtdışına know-how satıyor. Sürekli yenilik arayışındaki firma, Mersin’de sektöründe ilklere imza atıyor.

S

ürekli yenilik arayışı, araştırma ruhu, müşteri talepleri ve bu taleplerin yerine getirebilmesi için sabahlara kadar devam eden mücadele, bire bir takip ve kontrol. Vur-Mak Vuruşkan Makine’nin bugünkü başarısının altında yatan sırrın kısa bir özeti olarak değerlendirilebilir. Vur-Mak Vuruşkan Makine Yönetim Kurulu Başkanı E. Reşit Vuruşkan,üniversiteden mezun olması sonrasında İstanbul’da bir şirkette çalışma hayatına adım atıyor. Ardından yatırım maliyetlerinin de daha uygun olduğu, babasının doğup büyüdüğü Mersin’e gelerek kendi şirketini kuruyor. 1985’te elektrik malzemesi satış dükkanı ile başlayan ticari serüven, bugün yurtdışına verilen know-howlar, sektöre katılan yeniliklerle devam ediyor. Vuruşkan’ın meraklı kişiliği ve ilklere imza atma tutkusu müşterilerinin taleplerine farklı çözümler üretmesini de beraberinde getiriyor. Yapılan çalışmaların yurtdışından da tam not alması ile firma bugün 40’tan fazla ülkeye satış yaparken satış sonrası da teknik destek sağlıyor. Elektrik malzemesi satışı sonrasında 1997’de hazır beton santrali sektörüne yönelen firma, bugün üretimini Mersin’de 3 farklı fabrikada, konusunda uzman 250 personeliyle 42 bin metrekare arazi üzerinde sürdürüyor. Başta hazır beton santralleri olmak üzere pnömatik ve mekanik gemi boşaltma üniteleri, çimento depolama ve paketleme tesisleri, çimento paletleme makineleri üreten firma ayrıca bigbag boşaltma sistemleri, yatay ve dikey silolar, geri kazanım üniteleri, gemi

boşaltma bunkerleri, silo ve silobas dolum üniteleri, kamyon kantarları, semi treyler imalatları ve otomasyon sistemleri yapıyor. Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Vuruşkan, çalışmalarını ve başarıya giden yolda attıkları adımları şöyle anlatıyor: “Birkaç şans kapım olduğuna inanıyorum”

Her şeyden önce konuşmama şunu belirterek başlamak isterim ki iş hayatıma iyi bir eğitim alarak başladım. Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdikten

Hattı Projesi’nde çalıştım. Bugünkü başarımın ilk basamağı olarak bu şirkette edindiğim tecrübelerimi gösterebilirim. Çok kapsamlı bir projeydi. Bu proje sayesinde gerek orta gerilim,gerek alçak gerilim, gerekse telekomünikasyon konusunda çok şey öğrendim. Sonrasında 1985’te kendi şirketimi kurmaya karar verdim. Elektrik malzemeleri satış yeri açmak istiyordum ama İstanbul’da maliyetler çok yüksekti. Ben de baba tarafımın Mersinli olmasını da göz önünde bulundurarak maliyetlerin çok daha uygun olduğu bu kentte yatırım kararı aldım. Böyle-

Makine imalatında bir firma başarılı olmak istiyorsa otomasyona hakim olmalı. Çünkü otomasyon makineye can veriyor. Sac aksam herhangi bir kaynakçı, demirci tarafından yapılabilir önemli olan ona ruh vermek. Otomasyon olmasa biz bunların hiçbirisini yapamazdık. sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) elektrik bölümünden mezun oldum. Askerliğimden sonra 3 yıl Irak’ta özel bir şirkette, Türkiye Petrol Boru

ce1985’te elektrik malzemesi satışıyla girişimcilik hayatım başlamış oldu. Ağırlıklı olarak fabrika şalt malzemeleri sattım. Ancak bir süre sonra bu alanda çalışan kişi sayısı artıp talepler

de azalınca bir yenilik yapmam gerektiğini düşünerek orta gerilim işlerine başladım. Trafo tesisleri ve enerji nakil hatlarına yöneldim. Başta bölgemizde faaliyet gösteren Çimsa Çimento Fabrikası olmak üzere bölgedeki fabrikalara hizmet veriyordum. İşte ikinci şans kapımın da bu sayede açıldığını söyleyebilirim. 1990’da Türkiye’deki çimento fabrikaları otomasyona geçmeye başladı. İlk otomasyon da Mersin’de Çimsa Çimento Fabrikası’nda yapılacaktı. Bu otomasyonu FL Simithadında bir Danimarka Firmasıüstlendi. Biz de buranın elektrik ve enstrüman montajı işini aldık. Bu iş 200 çalışanla yaklaşık 8-9 ay süren,bizim için çok önemli ve büyük bir işti. Bu işten kazandığımız parayla sanayi sitesindeki dükkanımızıyapacağımız bir arsa ileYakaköy mevkiinde bir fabrika aldık. Kapalı alanı bin 500 metrekare ile başladık ve bugün 6 bin metrekareye kadar çıktı. “Her işin bir ömrü var”

Çimsa’daki montaj çalışması sonrası bünyemizde fazlasıyla kaynakçımız oldu, ekip büyüdü. Bunun üzerine yetişmiş elemanımızı da kullanmak adına iki üç tane daha çimento fabrikası otomasyonu gerçekleştirdik. Ancak bir süre sonra yine elektrik ve trafo işleri, orta gerilim işleri piyasada çok sayıda kişi tarafından yapılmaya başladı ve karlar düştü. Bize göre her işin bir ömrü var. Yaptığınız işin ömrünün artık tükendiğini görebilmeniz ve yeni bir çalışma başlatabilmeniz çok önemli. Bunun için de sürekli kendinizi yenilemeniz şart. Biz de baktık

Bizim işimizdede her işte olduğu gibi sektörü iyi koklayabilmek çok önemli. Bizim bir avantajımız da Çimsa aracılığıyla sürekli de yabancılarla da çalışıyor olmamızdı. Bu sayede Türkiye’nin ihtiyacı olan ve ülkemizde yapılamayan çalışmaları görüyor yatırımlarımızı ona göre yönlendiriyordu. Başarımızda etkili bir konu da genellikle işlerimizde taşeron kullanmamamız.Otomasyon da dahil olmak üzere tüm çalışmaları kendi bünyemizde yürütüyoruz. Türkiye’de otomasyonu ve mekaniği bir arada beton santrali yapan ilk ve tek firmayız. Makine imalatında bir firma başarılı olmak istiyorsa otomasyona hakim olmalı. Çünkü otomasyon makineye can veriyor. Sac aksam herhangi bir kaynakçı, demirci tarafından yapılabilir önemli olan ona ruh vermek. Otomasyon olmasa biz bunların hiçbirisini yapamazdık. Bu arada bizim otomasyon bölümümüz çok güçlendi. Kendi Ar-Ge ekibimizle otomasyon geliştirdik ve knowhow oluşturduk. Bu dönemde yeni iş kolumuz olan beton santralinde de karlılığımızın düşmesiyle otomasyona ağırlık vermeye başladık. Başka işlerde de otomasyon hizmeti vermek adına Vurkon ismiyle bir firma kurduk.Büyük çimento fabrikalarına ait beton santralleri için bir yazılım geliştirdik. Bu yazılımla hazır beton santrallerinin merkezle iletişimini sağladık. Bu program merkez muhasebe ve ERP Programı’na bağlanarak müşterinin risklerini alıp onlara mal satılıp

MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı, hedefini sanayi 4.0’a çevirdi

Sadık Çağatay Güneş

MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurul Başkanı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Eğitim ve Kalkınma Vakfı, Mersin’in eğitim ihtiyacına cevap vermeyi sürdürüyor. Vakıf, yeni dönemde dünyada giderek daha da öne çıkan Endüstri 4.0’a yönelik eğitimlere ağırlık verme hedefinde. MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’nın eski Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Kiper’in sağlık durumu nedeniyle yönetimden ayrılması sonrasında yeni Yönetim Kurulu Başkanı olarak göreve gelen Sadık Çağatay Güneş önümüzdeki süreçte yapacakları projeler hakkında bilgi verdi. Güneş,

MTSO 8

CMYK

yönlerini sanayi 4.0’a çevirdiklerini belirterek, Vakıf olarak verecekleri eğitimleri de bu çerçevede planlayacaklarını açıkladı. Lise öğrencilerinin üniversiteye girişte ilk adımı olan Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı’nın (YGS) sonuçlarını değerlendiren Güneş, sonuçların hiç iç açı olmadığını, matematik ve fizik gibi temel konularda başarı ortalamasının yüzde 10 ila 12 civarında olduğunu hatırlattı. Bu sonuçlarla sanayi 4.0 devrimini yakalama şansının olmadığına dikkat çeken Güneş, “Oysa biz sanayi olarak, tüketen değil üreten olmak

zorundayız. Toplumun her kesimini sanayi 4.0’a hazırlamak ve anlatmak zorundayız. Eğitim her türlü gelişmenin ana unsurudur ve insana yapılan en büyük ve önemli yatırımdır. Bu nedenle tüm yönetim kurulu arkadaşlarımla birlikte bu yükümlülüğü hissediyor ve çalışıyoruz” dedi. Yeni iş kuranların KOSGEB desteklerinden yararlanması için Uygulamalı Girişimcilik Eğitimlerini aralıksız sürdürdüklerini de aktaran Güneş, bu kursları başarıyla tamamlayanların, KOSGEB’ten geri ödemesiz ve faizsiz geri ödemeli destek aldıklarını kaydetti. Girişimcilik eğitimlerine önümüzdeki süreçte de devam edeceklerini belirten Güneş, eğitim alan girişimci sayısını arttırmayı hedeflediklerini söyledi. Ayrıca vakıf olarak çalışmalarını anlattıkları bir de yayınları bulunduğunu belirten Güneş, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Ekonomi ve Yaşam Dergisi isimli yayınlarının 6’ncı sayısını çıkarmaya hazırlandıklarını ifade etti. Güneş çalışmalarına, Başkan Vekilleri H. İbrahim Bilir ve İsmet Sökün,

Sayman Üye Hüseyin Kış, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Akbaş, Fuat Akbaş, Mesut Selim Özcömert, Murat Yüksekbaş ve Sabahaddin Yeşiloğlu ile takım halinde ilk günkü heyecanla devam ettiklerini vurguladı. “Vakfın tam anlamıyla işlev kazanması İbrahim Kiper sayesinde oldu”

MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’nın 21 Eylül 1985’te eğitim vakfı olarak kurulduğunu hatırlatan Güneş, 2004 yılına kadar yardıma muhtaç üniversite öğrencileri için düzenli olarak burs verdiklerini ancak 2004’te yapılan yasal düzenlemeyle her öğrenci için bir defaya mahsus olmak üzere eğitim yardımı yapabildiklerini aktardı. Vakfın eğitimle ilgili çalışmalarına ise 2009 yılında İbrahim Kiper’in vakıf başkanlığına gelmesiyle başladıklarını kaydeden Güneş, ayrıca bu tarihten itibaren Mersin iş dünyasının gereksinim duyduğu eğitim eksikliklerini karşıladıklarını belirtti. Birçok işkolunda görev yapan personele yönelik çok sayıda eğitim düzen-

lediklerini ifade eden Güneş, bunun için Vakıf olarak, Mersin genelindeki kamu kurum ve kuruluşlarıyla ortak projeler yürüttüklerini söyledi. Ayrıca Vakıf Yönetimi olarak Mersin Valiliği, Mersin Büyükşehir Belediyesi, KOSGEB ve İŞKUR Müdürlükleri gibi kurumlara ziyaretler gerçekleştirerek Vakfın tanınırlılığını arttırdıklarını da belirten Güneş, şöyle konuştu: “Vakfımızın eski Başkanı İbrahim Kiper sürekli proje üretmiş ve binlerce kişinin eğitimden geçmesini sağlamıştır. Bütün bunlar için kendisine çok teşekkür ediyorum. Vakfın tam anlamıyla işlev kazanması ve çalışması onun sayesinde oluşmuştur. Bu tanınmışlık ve çalışma temposu bizlere çok fazla görev yüklemektedir. 2016 yılı sonunda sağlık nedeniyle kendisi görevi bırakmıştır. Devraldığım bu görevi layıkıyla yapmak için Yönetim Kurulu üyelerimizle birlikte çok çalışıyoruz.” “Farklı konularda 15 bin kişiye eğitim verdik”

Vakfın yürüttüğü çalışmalar hak-

satılmayacağına karar verilmesini kolaylaştırdı. Hammaddelerini kullanan hammaddeleri otomatik muhasebeye aktaran, irsaliyelerini otomatik olarak kesen ve muhasebeye gönderen ve filo kontrolü yapıp ellerindeki tesisler ve araçları en verimli kullanacak şekilde üretim programısağlayan bir yazılım geliştirdik. “Ar-Ge, müşterinin ihtiyacından doğar”

Müşterilerimizle devamlı temas halindeyiz ve onların nelere ihtiyacı olduğunu öğreniyoruz. Sonra ilgili programları geliştiriyoruz. Bir program geliştirirken şantiyelerde günlerce sabahlıyoruz. Bire bir ben sabahlıyor ve sorunları gözlemliyorum. Müşteriler sorunları çözüldükçe yeni isteklerle geliyor. Böylece yeni modüller yazılıyor. Özetlemek gerekirse Ar-Ge ve inovasyon, müşterinin ihtiyacından doğuyor. Otomasyona yönelik çalışmalarımız devam etse de üretimde de yenilik arayışlarımız sürüyor. Yeni bir şeyler bulmamız gerektiği düşüncesiyle dünyadaki çalışmaları araştırıyoruz. Dünyada sadece Avrupa’da düzgün yapılan gemi boşaltma makineleri var. Bunların da mekanik ve pnömatik olarak 2 tipi var. Bu makinelerin üretimininAvrupa’daki firmaların tekelinde olduğunu söyleyebilirim.Çok yüksek fiyatlara satılıyor. Biz de bu makineleri ve dünyadaki talebi görerek neden biz de üretmiyoruz dedik ve çalışmaya başladık. 4 senelik bir Ar-Ge çalışması ve yüksek maliyetlerle bu iki makineyi de üretmeyi başardık. Yaklaşık 3 sene önce ilk olarak Rusya’ya sonra Hindistan’a sattık. Sonrasında Türkiye’ye de satmaya başladık. Şimdi kiralık olarak İngiltere’ye de gönderiyoruz. Nasıl bir makine derseniz? Çok büyük bir elektrik süpürgesi düşünün. Hortumu geminin içine giriyor ve burada tozu emer gibi çimentoyu emerek haznesinde biriktiriyor. Bu makinenin iki tankı var. O tankların biri dolarken diğeri de yine borularla çimentoyu firmanın silosuna boşaltıyor. 350 metre yatay, 8 metre de dikey mesafeye saatte 160 ton çimento gönderebiliyorsunuz. Hindistan’a yaptığımız makine 175 metre yatay, 40 metre dikey, saatte 300 ton çimento taşıyordu. Müşteri talebine göre rakamlar artabilir de azalabilir de. Mevut durumda gemilerdeki boşatmamız 7 bin 500 tona kadar. Oysa Amerika gibi ülkelerde ihtiyaç 50 bin tonluk gemilerde. Onlardan da talep gelmesi halinde yapabilecek kapasitemiz var.

kında da bilgiler aktaran Güneş, eğitime ulaşmakta zorlanan öğrenciler için okul yaptırdıklarını söyledi. Güneş, bu alanda tamamladıkları çalışmaları ise şöyle sıraladı: “1986’da Mersin Selçuklar Mahallesi’ne MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı İlköğretim Okulu’nu kazındırdık. Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin yapımına destek olduk. 2005 ile 2016 yılları arasında farklı konularda 15 bine yakın kişinin eğitimden geçmesini ve sektörlerinde geçerli belgelere sahibi olmasını sağladık. Bunların dışında, Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’nin yaptırdığı Yaşlı Yaşam Merkezi inşaatına maddi destek verdik. Halen üye ziyaretleri ile desteğimiz devam etmektedir. MTSO Kadri Şaman Teknik Meslek ve Anadolu Meslek Lisesi öğrencilerinin İngilizcelerinin gelişmesi için destek verdik. İl Milli Eğitim Müdürlüğüyle yaptığımız görüşmelerde bazı okulların bahçesine ihtiyaç doğrultusunda prefabrik anaokulları yaptırdık. İlk proje Akdeniz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Sosyal Hizmetler İlkokulu bahçesine yapıldı ve hizmete açıldı. Bu çalışmamıza da devam edeceğiz.”


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.